RADYOVİZYON EKİM ‘10

Seslenmeye Devam Ediyoruz

Sesin büyülü bir şey olduğunu ve radyocuların da bu büyüye inandıklarını her fırsatta söylüyoruz. Sanırız bu büyüyü sağlayan en önemli unsurlardan biri sesin hayal dünyasında oluşturduğu etkidir.

Bu etkiyi genişleten, aktaran ve içselleştiren radyonun yeri başkadır. Öyle- sine başkadır ki, dinleyiciler ya da radyo ile bir şekilde ilişki kurmuş olan- lar anlatacak kelime bulamaz.

Kimine göre dost, arkadaş kimine göre yoldaş, kimine göre nostalji ve ah o günler vb. Herkeste başka duygular uyandırsa da belki hep söylenmek istenen şey; sesin insan üzerinde oluşturduğu o büyülü etkidir.

Bu arada sesi efektten, konuşmadan müzik eserine kadar en geniş anlamda ŞENOL GÖKA ele aldığımızı hemen belirtelim evet, bir şey olsun, özellikle de bir ses olsun TRT RADYO DAİRESİ BAŞKANI ve bu dünyada yalnız olmadığımızı birçok şeyle birlikte olduğumuzu yeni- den yeniden hatırlayalım.

Sanırız radyonun herhangi bir sesten, karşılaşmadan, müzik çalardan ve benzerlerinden en önemli farkı budur. Ses, ama mutlaka insanı çağrıştıran ve yalnızlığa direnen bir ses...

Dinleyicinin bu sese karşılık vermesini, yapımlara bizzat teşrif ederek ya da hayalleriyle uzaktan katılmaya çalışmasını ve üretimde bulunmasını, pay- laşmaları, heyecanlanmaları uzun uzun anlatmak istemiyorum.

Ses öncelikle içten-dışa bir şey olduğundan ne şekilde olursa olsun anlat- mayı, dolayısıyla anlaşılmayı öne aldığından insanın bütün ilişkilerinde vazgeçilmez bir unsurdur.

Bunun içindir ki, sosyalleşme de ses üzerine kurulur. O halde sesi en iyi Kimine göre dost, şekilde değerlendirmeyi ilke edinen radyonun insanlar arası ilişkilerin ge- arkadaş kimine göre yoldaş, lişmesinde ne kadar etkin bir role sahip olduğunu uzun uzun anlatmaya kimine göre nostalji ve gerek var mı? ah o günler... Galiba, bu sayının dosya konusu anlatmaya çalıştığım şeyleri detaylı bir şekilde ele alıp değerlendiriyor.

Saygılarımla, RADYOVİZYON EKİM ‘10 35 11 42

30

6 DOSYA: BİR RADYO MASALI 22 DOSYA: BİR RADYODAN BEKLENTİLERİMİZ

Necmettin TETİK Murat ÇOKÜRETEN

8 DOSYA: İYİ GÜNDE KÖTÜ GÜNDE 24 DOSYA: RADYO AĞLATACAK Feray ULAK Filiz ÖZDEMİR ARICIOĞLU 30 DOSYA: RADYONUN ANLAMI 11 DOSYA: RADYO BİR İRADE BEYANIDIR Erdal KARABACAK Lütfi KILINÇ 32 DOSYA: ORADA KİMSE VAR MI? 15 DOSYA: ŞİFAHANELERDEN HASTANE Hakan ÖZALPUK RADYOLARINA MÜZİKLE TEDAVİ 35 DOĞUDAN BATIYA AÇILAN PENCERE: Esra İLKKURŞUN PALAS VE CUMHURİYET BALOLARI

20 DOSYA: DEĞİŞEN KÜLTÜR İÇİN Aksel KOÇAK DEĞİŞEN RADYO 40 DOSYA: SESEVİ ÖYKÜLERİ - 2 İsmail BİNGÖL Mustafa CANSIZ TRT AYLIK RADYO DERGİSİ

Türkiye Radyo Televizyon Yazı İşleri Yönetim Yeri Yayına Hazırlık, Tasarım Baskı Kurumu Adına Sahibi Esra İLKKURŞUN TRT Genel Müdürlüğü Son1Saat Tanıtım Ajansı Fersa Ofset Baskı Tesisleri R A D HİÇ RADYO OKUDUNUZ MU? Radyo Dairesi Başkanlığı Simon Bolivar Caddesi Y Radyo Dairesi Başkanı Olgu TOKDEMİR Ostim 36. Sokak No: 5/C-D O TRT AYLIK RADYO DERGİSİ / EKİM 2010 / YIL 2 /SAYI 16 OR-AN / ANKARA Hüseyin Rahmi Gürpınar Şenol GÖKA Aksel KOÇAK Yenimahalle / ANKARA Tel: 0 312. 463 31 78 Sokağı 4/1 06680 www.trt.net.tr Genel Koordinatör Çankaya / ANKARA Tel: 0 312. 386 17 00 (pbx) [email protected] Birol UZUNAY Faks: 0 312. 386 17 04 Dış İlişkiler Tel: 0 312. 439 30 75 www.fersaofset.com Ersoy HAKTANIR Faks: 0 312. 439 30 76 Genel Yayın Yönetmeni www.son1saat.com Rıza ECE

ISSN 1309-0895 16 RADYO TUTKUSU Radyo Bir İrade Beyanıdır • Şifahanelerden Hastane Radyolarına Müzikle Tedavi İyi Günde Kötü Günde • Hoş Geldiniz mi, Hoş Bulduk mu? • Bir Üretim Aracı Olarak Radyo Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İstanbul Temsilcisi Basım Tarihi YAYIN TÜRÜ Doğudan Batıya Açılan Pencere: Ankara Palas ve Cumhuriyet Baloları Çağlan TANKUR YÖRÜMEZ Kıvanç NALÇA 16 2 / Sayı: Yıl 24 Eylül 2010 Yaygın / Süreli Ekim 2010 EKİMRADYOVİZYON ‘10 RADYOVİZYON EKİM ‘10 44 15

24

46

42 DOSYA: “HOŞ GELDİNİZ” Mİ? 52 RADYO TİYATROSU’NDA BU AY “HOŞ BULDUK” MU? Burak CAN - Nihal SANDIKÇI 54 RADYO TARİHİNDEN KISA KISA

44 VOICE OF : İSPANYOLCA MASASI Aksel KOÇAK

Volkan Koray AYTÜRK 55 KİTAP TANITIMI: ELEŞTİREL MEDYA OKURYAZARLIĞI 46 DOSYA: BİR ÜRETİM ARACI OLARAK RADYO

Yiğit YAVUZ 56 TRT RADYOLARI PROGRAM AKIŞLARI

49 SOKAK MİKROFONU: RADYONUN DİNLEYİCİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ 64 TRT RADYOLARI FREKANSLARI

R R R R R R R R R R R A A A A A A A A A A A D D D HİÇ RADYO OKUDUNUZ MU? D D D D HİÇ RADYO OKUDUNUZ MU? D D D D HİÇ RADYO OKUDUNUZ MU? Y HİÇ RADYO OKUDUNUZ MU? HİÇ RADYO OKUDUNUZ MU? HİÇ RADYO OKUDUNUZ MU? HİÇ RADYO OKUDUNUZ MU? Y HİÇ RADYO OKUDUNUZ MU? HİÇ RADYO OKUDUNUZ MU? HİÇ RADYO OKUDUNUZ MU? HİÇ RADYO OKUDUNUZ MU? Y Y Y Y Y Y Y Y Y O TRT AYLIK RADYO DERGİSİ / EYLÜL 2009 / SAYI 3 O TRT AYLIK RADYO DERGİSİ / ŞUBAT 2010 / SAYI 8 O TRT AYLIK RADYO DERGİSİ / AĞUSTOS 2009 / SAYI 2 O TRT AYLIK RADYO DERGİSİ / EKİM 2009 / SAYI 4 O TRT AYLIK RADYO DERGİSİ / KASIM 2009 / SAYI 5 O TRT AYLIK RADYO DERGİSİ / ARALIK 2009 / SAYI 6 O TRT AYLIK RADYO DERGİSİ / OCAK 2010 / SAYI 7 O TRT AYLIK RADYO DERGİSİ / MART 2010 / SAYI 9 O TRT AYLIK RADYO DERGİSİ / NİSAN 2010 / SAYI 10 O TRT AYLIK RADYO DERGİSİ / MAYIS 2010 / SAYI 11 O TRT AYLIK RADYO DERGİSİ / HAZİRAN 2010 / SAYI 12

en, o ka lers dar din din ar len Türkiye’de Özel Radyoculuğun ad irs k in Başlangıçta bant boştu. Ne . Dünü, Bugünü Röportaj bittiǧinde hayatla doldu. Röportajlar: Süper FM, NTV Radyo Power FM, Kral FM KKTC Radyo Vatan Dünyada Türkçe Radyo Yayıncılığı Açık Radyo TRT Bize Dünyayı Açtı Radyo Metropol BBC Türkçe 70. Yılında Yavuz Aydar: Stüdyo FM’le 32 Yıl 40 Yıl, 40 Şef, 40 Eser RATEM Başkanı Yusuf Gürsoy: Radyo Arkadaştır! Behçet Necatigil ve Radyo Oyunları Sokak Mikrofonu: Radyo Bir Müzik Kutusu mudur? TÜRKİYE’DE DIŞ YAYINCILIK Zamanın Ruhu: Takvim “Benim için Si Tu Savais’yi Çalar mısın?” 14 Şubat’ta EURO TÜRKLER VE KUŞAKLARARASI FARKLILIKLAR Türkiye’de Yerel TÜRKÇE VİZYON MÜZİK FESTİVALİ: RO Radyo Yayıncılığı BIR HAYAL GERÇEK OLDU AT MAYIN! Y IN ÇIK Kent Susmasın Diye İ SAK KRİZ ZAMANLARINDA RADYO YAYINCILIĞI EM T RS TRT Radyoları’ndan 2010’a Merhaba DE Radyovizyon Frankfurt BİR RADYO DERGİSİNİN HİKAYESİ: A A RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun LM Kitap Fuarı’nda E AR THE LISTENER D JL Jülide Gülizar Anlatıyor A I T AY Marslıların İstilası O S R KT ZİYA TAŞKENT’İN ANISINA N O Ö AR Sedat Simavi Radyo Ödülü “İpin Ucu”na Y A P G AK D Ö İ Ç OÇ R N Z NK Bir İsveç Radyosu: Din Gata / Sizin Sokak A İH A Gİ D L Z M İR LI N K IK R G D Medeniyetler Beşiği Şam O N IN R MAYIS 1927 A F O E F U NASIL YAPILIR? NEDEN ÖLÇERİZ? NEYİ ÖLÇEBİLİRİZ? K Ş A UĞ O R M N Walter Strauss’lu Yıllar R R U L A RADYODA RÖPORTAJ HANGİ CİHAZLAR KULLANILIR? KAMUOYU ARAŞTIRMALARI NASIL ÖLÇMELİYİZ? 6 Mayıs Radyo Günleri • İhsan Oktay Anar Radyovizyon için Yazdı K N E M 34 İ S İ 11 12 2 3 R 53 6 7 8 9 10 M E Kent Radyosu Bir Yaşında • İncesu'da Bir Radyo Tutkunu N RTÜK Radyo Dinleme Eğilimleri Araştırması 2 • Kadınların Radyo Tarihi • 27 Mart Dünya RTÜK Kamuoyu Araştırma Sonuçları • İletişim Eğitiminde 45 Yıl: AÜ İletişim Fakültesi Herkes Geldi ’e - 6 Mayıs Radyo Günleri'nin Ardından • Kurumsal İletişim Biçiminiz ve Siz N İ S Tiyatro Günü, Röportajlar: Lemi Bilgin, Ayşe Nil Şamlıoğlu • Medya ve Etik • Sokak Dinleyicinin Tercihi Yine TRT Radyoları • : Farsça Masası • Yıl 1920: TBMM Her Yönüyle Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi • Sokak Mikrofonu Mersin’de E S Mikrofonu: Sizce İyi Bir Röportaj Nasıl Olmalı • Özbekistan’da Nevruz Açılıyor • Sokak Mikrofonu Kampüste: "Siz Bir Radyo Kursaydınız Neler Yapardınız?" Bir Radyo Hikâyesi: TRT Radyosu, Sesevi 48 Yaşında

R R R A A A D D D HİÇ RADYO OKUDUNUZ MU? HİÇ RADYO OKUDUNUZ MU? HİÇ RADYO OKUDUNUZ MU? Y Y Y O TRT AYLIK RADYO DERGİSİ / TEMMUZ 2010 / YIL 2 /SAYI 13 O TRT AYLIK RADYO DERGİSİ / AĞUSTOS 2010 / YIL 2 /SAYI 14 O TRT AYLIK RADYO DERGİSİ / EYLÜL 2010 / YIL 2 /SAYI 15 o p m ar k k b ad amu e ud o den s k d et m ç m s a isi

an e ğ y

o a r r

p ı c t z ik ık a s k ü a h •

r y e d t s ır e • imaj o m k n nu l ma a i chor an

on ikasy ün m m

u ko

z

k l • dekoder • laptop

i mai

t e- geriy

RADYOVİZYON a to e dönüş

nm m a

r yst

o e

f r

n

r

e

e

k

• jon n k ü

1 YAŞINDA ko tü • c

laj r c

e a o

k ü

h z

m

i ö

t ç •

o

r bilgis

e ayar u ko

g a rs

m t a n e p ti y se n

i cas n ı

r o • d • k b

i

p e li

şi e r m

• e • a

m l

n t v

r i

o

d a l

a e •

o j s d l

sa

r e

o n

a ı

g m

a f

r t

l

r tu e

n eper t a ö

i k d

s

t

s r

a

k

f o j

• a

e

r

i önetmen w y i

t s

r e

t s

k i e

c d n de a ğ

b e r h le s i n

a k ı d

l

iş s isayar ağı ı g f l ir bil

çe y m

• a e

i k

ilet s

a

ı •

v

k g

u

ı s r e

s a ap

a ç şim o i

m m y e t

r a b r le

d s l i t d iz i

r im e d a ü g

o s e k u k t

ü ru

m u m i c

ş i u n

t • s u

e y

il u y ö c o n u 26 EYLÜL DİL BAYRAMI et n m u s e n r Kitle İletişim Araçlarında Dilin Kullanımı İSTANBUL RAMAZANLARI e

b

a 13 14 TRT 'de Ramazan • Ateşle Yazı: Mahya • İçinden Ramazan Geçen Türkü h Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın: Radyodan Naklen İlk Türk Dili Kurultayı 15 a

n Fado Müziğinin Dünyaca Ünlü İsmi Misia • Çocukluğumun Radyo/lu Günleri a Radyo Programlarında Değişen Dil • Bir Dönemin Altın Makası Voice of Turkey: Yunanca Masası • Türk Tarihinde Ağustos I. İstanbul Uluslararası Opera Festivali • Bosna Hersek'te Bayram Göğü Kucaklayan Efelerin Diyarı: Güzel İzmir Hiç radyo okudunuz mu? radyovizyon RADYOVİZYON EKİM ‘10

EDİTÖRDEN Radyo Tutkunu Olmak

Biz radyocular yayının sacayağının prodüktör, spiker ve teknisyenden oluştuğunu biliriz. Programın üretim aşamasından dinleyiciye ulaşana dek geçen zamanda bu sacayağının sağlamlığı çok önemlidir. Yayın an- tenden geçip de dinleyiciye ulaştığında dördüncü ayağı da tamamlanır. Artık yayıncı ve dinleyici bir radyo programının temsilcileridir.

Bu sayımızda radyo programlarının dinleyicileri nasıl etkilediğini anla- talım istedik, yıllar boyu dinleyiciyle iç içe program üretenlerin kalem- ÇAĞLAN TANKUR YÖRÜMEZ [email protected] lerinden...

Her bölgemizden farklı öyküler geldi, yapımcılarımızın anılarıyla süslü. Siirt’te öğrencilerine dersinin bir bölümünde radyo dinleten bir öğret- menden ailesinden habersiz eline bavulunu alıp Ankara Radyosu’nun kapısını çalan genç bir radyo tutkununa; köy kahvesine gelen ilk rad- yoyla hayatları değişen İzmir Bayındır Fırınlı köyü halkından Çukuro- va insanın gönlünde ve dilinde radyonun “irade” oluşuna; okuma şansı bulamayan F.’nin radyo sayesinde değişen yazgısından yıllar sonra bir program aracılığıyla buluşan iki dosta…

Her öykünün kahramanları farklı, ana temaları aynıydı: Radyonun ne kadar etkili bir araç olduğu…

Müziğin tedavi edici gücü binyılların bir gerçeği… Bunun farkına varan Her bölgemizden Avrupa ülkeleri II. Dünya Savaşı’ndan sonra hastane radyosu sistemini farklı öyküler geldi, kurmuş ve geliştirmişler. Anadolu’da müziğin tedavi amacıyla kullanı- yapımcılarımızın mı ise dokuzuncu yüzyıla dayanıyor. Radyovizyon’da ilk şifahanelerden anılarıyla süslü. günümüze müziğin bu amaçla kullanımını anlattık.

Cumhuriyet’in simgelerinden biri Ankara Palas… Temelleri 1924 yı- lında Atatürk’ün önerisiyle atılan ve zamanla unutulmaz “Cumhuriyet Baloları”na ev sahipliği yapan, yabancı devlet adamlarını, siyasetçileri, gazetecileri, sanatçıları ağırlayan ve onlarca anıya tanıklık eden bu tarihi mekânı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla sayfalarımıza taşıdık.

Gelecek sayıda tekrar birlikte olma dileğiyle… RADYOVİZYON 5 Ata'mızın Sevdiği Şarkılar Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, Ata’mızın en sevdiği şarkıları bir CD’de topladı ve müzikseverlerin beğenisine sundu. CD’de yer alan şarkılar, Ata’mızın meclisinde bulunan kişilerin anılarının yer aldığı belgelerden yararlanılarak belirlendi. CD, Şef Mustafa Erses yönetimindeki TRT Ankara, İstanbul, İzmir Radyoları TSM ses ve saz sanatçılarının yorumlarıyla hazırlandı.

Tüm TRT Marketlerde...

(0312) 463 43 43 / 4148 - 4149 - 4050 www.trt.net.tr ankara•istanbul•izmir•antalya•mersin•diyarbakır••trabzon 6 RADYOVİZYON

DOSYA M.S 1869 / İtalyan Guglielmo Marconi, radyo Necmettin Tetik dalgalarıyla ilk yayını yaptı…

M.Ö 3200 / Sümerler yazıyı buldu… Radyonun icadının üzerinden 141 yıl geçmesine Tarihin kayıtlarını tutmaya başladığımız günden rağmen sihirli tahta kutu cazibesinden hiçbir şey beri insanoğlu sayısız buluşa imza attı. kaybetmedi… Hatta tersine çok şey kazandırdı. M.Ö 700 / Lidyalılar parayı kullandı… Teknolojik anlamda her buluş ilk çıktığında, rad- yo hükümranlığı bitti denildi. Oysa ne yeni kıta- Tarihin akışı tamamen değişti. Takas (Trampa) devri kapandı… ların keşfi, ne insanoğlunun uzaya çıkışı ne de televizyonun icadı… M.S 1521 / Büyük Türk bilgini Piri Reis, “Kitab-ı Bahriye” adını verdiği gerçeğe en ya- Hiçbiri radyonun dinleyicisiyle kın dünya haritasını yayınladı… arasındaki o özel bağı bırakın çözmeyi, Bu icatların ve bilimsel çalışmaların kimi tarihe yön gevşetemedi bile! verdi, kimi de tarihin akışını tamamen değiştirdi. İnsanlık gelişimine hiç ara vermedi. Yaratıcılık ve Radyo, tarihin en güzel günlerini de en dehşet zekânın dansı; “1. Sanayi Devrimi”yle başladı ve dolu anlarını da insanlık defterine kaydetti. Sa- bu süreç nihayetinde; nanoteknoloji ve internet vaşlar, haberler, reklamlar, eğlence programları, çağının da hâkimiyetiyle “4. Sanayi Devrimi” ola- akıp giden yıllar, en güzel melodiler, taş plaklar, rak kabul edilen günümüz dünyasına kadar biz- tiyatro ve insana dair ne varsa her şey bu minicik leri ulaştırdı. İnsanlığın gelişim karnesini sayfalar kutuya sığdı. boyu uzatmak mümkün. Ancak bu karnede öyle bir buluş var ki icat edildiği günden bu yana bü- İşte bu yüzden o dönemlere “Radyo yüsünü yitirmedi… Çağı” ve “Radyo Günleri” denildi. RADYOVİZYON 7

Örneğin hiçbir buluş adını “Çağ” veya “Günleri” kelimeleriyle özdeşleştiremedi. Çünkü hiçbir icat insanoğluyla bu kadar içten ve samimi bir “Fre- kans” tutturamadı. Bir düşünün bakalım kaç nesil radyo ile büyüdü… Radyo öyle bir büyüydü ki hiçbir güç onu yok edemedi. Gelen her teknolojik gelişimi kendine adapte etti. Devasa dolaplardan küçük tahta ku- tulara, parmağımızın boyunu geçmeyen dijital müzik çalarlardan arabalarımıza, bilgisayarlarımı- za ve internete kadar yeni dünyadaki yerini aldı. “…İletişim, iletilen bilginin hem gönderici hem Sonra dönem değişti, teknoloji hayal edilemez de alıcı tarafından anlaşıldığı ortamda aktarılma boyutlara geldi. Televizyonla tanıştık… İnsan- sürecidir.” diyor sözlükler. Ve radyo insanla oluş- ların elinde artık yepyeni bir oyuncak vardı. Si- turduğu sevgi frekansıyla belki de en güzel akta- yah-beyaz başladığı serüvenine renkleriyle de- rımı yaşatıyor bizlere. vam eden bu cam kutu, uzun bir süre radyoyu küstürdü… Hâlâ radyo başında şarkılardan fal Ardından televizyon, yerini uydulara bıraktı. Es- tutuyor, sevdiklerimizle paylaşıyoruz… kiden birkaç kanalı heyecanla bekleyen insanlar, Kâğıdı kalemle buluşturuyor ve mektup yolluyo- neredeyse binlerce kanal arasında kaybolmaya ruz… başladılar. Radyo tam lambasını ısıtıp sesini yük- Telefona sarılıyor istekte bulunuyoruz… seltmek üzereydi ki, bu defa da hayatlarımıza bil- gisayar ve internet girdi… Öyle bir dönem başla- Televizyonumuz bozulduğunda, internet bağ- mıştı ki insanoğlu her yönden kuşatıldı. lantımız olmadığında ilk iş radyomuzu açıyo- ruz… Evlerimizin başköşesinde dantelden örtüsüyle adeta duvağının kaldırılmasını bekleyen zarif bir Elektrikler kesilince pilli radyomuzla gelin gibi sessizce bekledi radyo… Bekledi, din- dünyaya bağlanıyoruz… ledi ve düşündü… Süper kahramanlardan haylaz Bart Simpson’a, Ve nihayet sessizliğini bozdu… beyazperdeden en heyecanlı romanlara kadar her yerde, her hikâyede bir şekilde karşımıza çı- Çünkü hiçbir teknolojik buluş insanla bu kadar kıyor hayal kutusu… içten, bu kadar sevgi dolu samimi bir bağ oluş- turamamıştı… O halde oyunu kurallarına göre Cep telefonlarının, dokunmatik ekranlı yeni nesil oynamak lazımdı. Ve radyo “Dijital Dünya”daki oyuncaklarımızın vazgeçilmez uygulamaların- yerini aldı. Sanki hiç gitmemiş gibi… Sanki hep dan değil mi radyo? ordaymış gibi… Nerede, nasıl ve her ne şekilde olursak İnsanlar bu geri dönüşü kayıtsız, şartsız ve büyük olalım bizi çıkarsız seven, tanıdık, bir sevinçle karşıladılar. Çünkü haklı sebepleri vardı… samimi en eski, en vefalı dostumuz radyo… İşte bu yüzden vazgeçilmezimiz… Bize insan olduğumuzu anımsatan o sıcaklığını hiç yitirmediği için kalplerimizin değişmez sevgi frekansı radyo… Hâlâ stüdyoya girip kulaklığı takıp mikrofonda konuşurken kalbim yerinden çıkacakmış gibi he- yecan ve sevgiyle atıyor… Kısacası onsuz olmuyor sevgili dinleyiciler!!! 8 RADYOVİZYON

Kötü Günde

DOSYA

Filiz Özdemir Arıcıoğlu Prodüktör

Göreve ilk başladığım yıllar... İstanbul Radyosu’nun tarihî binasında toy “yardımcı prodüktör”ler olarak hem radyoyu hem radyoculuğu öğrenmeye çalışıyoruz. Program

İyi Günde müdürümüz Üstün Duruel bizi TRT FM’de görevlendirmiş... Sabah akşam, hafta içi hafta sonu demeden yayına giriyoruz. Sabah 07.00’de başlayan canlı yayın için 06.30 civarında stüdyoda oluyoruz. RADYOVİZYON 9

Dinleyicilerden gelen telefonlara Bir gece nöbetimde Karadeniz’in küçük bir şeh- bakmak için görevli iki arkadaş var rinden bir dinleyici aradı. Genç bir köy öğret- ve sabahın o saatinde telefonlar meniydi, şehre fazla gidip gelme olanağı yoktu. Çocuklara yılsonu etkinliği için bir gösteri hazır- durmaksızın çalıyor. latıyordu. Oynayacakları piyes için bir şarkıya ih- Beni radyoda ilk şaşırtan şey bu olmuştu: Sabahın tiyaçları vardı, “Aman Hoca Kurtar Bizi Fillerden”... bu saatinde kim ve neden arar acaba radyoyu? Aramış taramış şarkıyı hiçbir yerde bulamamış- Arkadaşlar telefonları yanıtladıkça arayanların ço- tı. Benden rica ediyordu, “Bu şarkıyı çalsanız da, ğunun yabancı olmadığını anlıyorum: “Günaydın ben de kasete kaydetsem, başka türlü bulama- Sevim Teyze... İyiyiz teşekkürler, siz nasılsınız? Ta- yacağım...” bii, herkese söylerim selamınızı...” O zamanlar radyolarımızda dijital yayın yok, mü- “Selahattin Bey günaydın... İstanbul yağmurlu zikler CD’lerden, bantlardan yayınlanıyor. Arayıp bugün, İzmir nasıl?” tarayıp o şarkıyı bulduk ve çaldık. O gün gerçek- ten yaptığımız yayının bir işe yaradığına, insanları “Buyurun TRT FM... Tabii, ne çalalım sizin için?” basit ama onlar için önemli şeylerle mutlu ede- “Necla Hanım günaydın... Evet, Amerika’daki oğ- bildiğimize inandım. Sihirli kutunun mucizesine lunuz ve tüm TRT FM dinleyicilerine armağan ilk kez o gün inandım. ediyorsunuz... Muazzez Abacı’dan ‘Hatıralar’...” Sonra 1999 Marmara Depremi... Deprem bölgesine giderek yaptığımız Bu şekilde sürüyordu yanıtlar. Yavaş yavaş ben canlı yayınlarla veya radyoyu de tanıdım telefonun diğer ucundaki seslerin arayarak ihtiyaçlarını dile getirenlerin, çoğunu. Türkiye’nin ya da dünyanın bir ucun- haber alamadıkları yakınlarını daydılar, fakat pek çoğunun hayat hikâyesini arayanların seslerini duyurarak onlara biliyor, yıllar içindeki gelişmeleri de kendilerin- destek olmaya çalıştık. den dinliyorduk. Birinin Amerika’daki oğlu izne geliyor, biri romatizma ağrıları çekiyor, kimi Onlara moral verebilmek için elimizden ne geli- evleniyor, kiminin çocuğu oluyor, kimi istediği yorsa yaptık, bölgeye ihtiyaç malzemeleri taşıdık şarkıyı çalmadık diye bize küsüyor, sonra daya- veya taşınmasına aracı olduk. Yaşanan acıyı azalt- namayıp yine arıyordu... Yüzlerini görmediğimiz, mak için özveriyle çalışan gönüllülerin duyguları- belki ömür boyu da görmeyeceğimiz o kadar nı, depremi yaşayanların dertlerini paylaştık din- çok dostumuz vardı ki... Bazısının tüm hayatıydı leyicilerle. Birkaç kişiye bile faydamız olduysa ne radyo, bizi de ailesi sayıyordu. Uzaktık birbirimi- mutlu bize... Keşke gerçek bir sihir yapabilseydik ze, hem de çok yakın... de o acıların hiçbiri yaşanmasaydı... 10 RADYOVİZYON

Radyo dinleyicisi, televizyon izleyicisinden farklı- Onu tek başına bırakmayı göze alamazdık tabii. dır, derler. Gerçekten de öyledir. Bir kere görünü- Diğer arkadaşlar yayınla ilgilenmek zorunda ol- şe değil, içeriğe önem verir radyo dinleyicileri. Dış duğundan kızımızı Program Müdürü’nün oda- görünüme aldanmaz, kolay kolay kanmaz. Arar, sına götürmek, sakinleştirmek, ailesinin aran- takip eder, hesap sorar, ikna olana kadar yakanızı ması için ikna etmek bana düştü, sabahtan beri bırakmaz. Daha seviyelidir, daha entelektüeldir. kızlarından merakla bir haber bekleyen anne İçlerinde okur da çoktur, yazar da... Kimi prog- babayı aramak da Program Müdürümüz Adnan ramlara yolladıkları öyküler, metinler parmak Arıkanlı’ya... Bu arada Savunma Müdürümüz de ısırtır. Yarışmalara katılan bazılarının bilgisine, hemen çağrıldı, kimlik bilgileri, adres ve telefon- kültürüne hayret eder, hayran kalırsınız. Ve içten- lar alındı. Neyse, baba hemen otobüse atlayıp dirler, samimiyetlerini hissedersiniz. Vefalıdırlar, geleceğini bildirdi ama kızmaması, büyük bir tıpkı radyo gibi... Yıllar önce telefonda tanıştığınız tepki vermemesi için de ikna edildi. dinleyiciler, farklı kanallarda farklı programlarda Maceracı konuğumuzu tekrar yine sizi arar, bulur. Hatta çıkar radyoya gelirler taa Van’dan, Hatay’dan, Tekirdağ’dan... Yıllarca sakinleştirip yayındaki arkadaşlara radyolarından dinledikleri seslerin sahiplerini teslim ettikten sonra rahat bir nefes görebilmek, telefonda konuştukları yapımcıları alarak evimin yolunu tuttum. tanıyabilmek için yollarını Ankara’ya, İstanbul’a, Böylece sihirli kutunun istemeden de olsa can İzmir’e düşürürler... Kimi de sırf radyoyu ziyaret yakabileceğini öğrenmiş oldum. (Bu arada küçük için gelir büyük şehre. Bu gelişler bazen hoş sadık dinleyicimizle hâlâ haberleşiyoruz, babası o sürprizler olur bazense şimdi aktaracağım olay- gün hiç kızmamış, o da bundan sonra böyle bir işe daki gibi sonu beklenmedik şekilde bitebilecek kalkışmayacağına söz verdi. Sözünü de tutuyor...) bir “macera filmi”... Dedim ya, hem sadıktır radyo dinleyicisi, hem Sene 2005. Ankara Radyosu’nda TRT FM’de “Buy- samimi. Kimi zaman çaldığımız müziğe, yayında run Radyo” programı başlamak üzere. Ben ya- söylenen bir söze, yapılan bir yoruma kızar, açar pımcı olarak değil, yapımcı arkadaşlarımı ziyaret telefonu öfkesini ahizeye boşaltır. Kimi zaman amacıyla stüdyodayım. derdini paylaşır bizimle, bizi de ağlatır. Bazen öyle şeyleri takdir eder ki, küçük bir ayrıntı için 15-16 yaşlarında bir genç kız, elinde harcadığınız onca emeğin, verdiğiniz onca ça- valiziyle biraz utanıp sıkılarak girdi banın boşa gitmediğini görür, mutlu olursunuz. stüdyodan içeri. Ama en zor olanları sizi derdine derman olabi- lecek, her türlü sorununu çözebilecek bir merci Kendisini tanıttı, FM stüdyosunu, program ekibi- olarak gören dinleyicilerdir. Bir sağlık problemine, ni tanımak üzere geldiğini söyledi. Kütahya’dan mahkemelik olmuş bir dava konusuna, sevgilisiy- geliyordu. Bir süre önce yayını aramış, “Buyrun le yaşadığı duygusal sorunlara ancak sizin çare Radyo” ekibiyle tanışmak istediğini söylemiş, te- bulacağınıza inanan bir kitle vardır ki, onları ikna lefondaki kişi de “Tabii, buyurun bekleriz...” demiş. etmek çok zordur. Çünkü daha önce bir sağlık ya O da kalkıp gelmiş. Fakat ortada büyük bir prob- da hukuk programı dinlemiş, belki farklı bir derdi- lem var, gelirken ailesine haber vermemiş! Sabah nin çaresini o programda bulmuştur. erken saatte, herhangi bir not da bırakmadan çıkmış, daha önce babasıyla birkaç kez geldiği Bir de yarışma programlarında yaşanan “Siz beni Ankara’nın yolunu tutmuş. Bunu duyunca bizle- şimdi kaydedin, söylediğiniz saatte düşüremiyo- rin yüz ifadesi ne şekil aldıysa artık (!) küçük misa- rum” sendromumuz vardır ki, sormayın gitsin... firimiz korkuyla bir köşeye büzülüverdi. Sabrınızın zorlandığı anlar olur, baş ağrılarıyla eve gittiğiniz günler olur... Ama olsun... Birbirinden Hemen ailesine haber vermesi kopamayan bir aile gibiyizdir biz, ne onlar radyo- gerektiğini ısrarla tekrarlayınca, suz yapabilir, ne de biz onlarsız... Öyle bir bağ var- babasından biraz korktuğunu, zaten dır ki aramızda yıllar geçtikçe sağlamlaşır... Ne de olsa sözleşmişiz karşılıklı: İyi günde kötü günde, ertesi gün geri döneceğini anlatmaya hastalıkta sağlıkta, bayramda yılbaşında, evlerde başladı. “Burada amcam var, onlara yollarda, okulda işyerinde... Onlar orada radyoları, giderim” diyordu. bizse burada mikrofon başında... RADYOVİZYON 11 Radyo Bir İrade Beyanıdır

“İtalya’da bir hapishane... Bir kader mahkûmu... Murtaza Gencer... Bildiği tek dil Türkçe...

DOSYA Lütfi Kılınç Prodüktör / TRT Çukurova Radyosu

Bir gün arkadaşı ile otururken bakar ki bir radyo var ve bu radyodan Türk- çe sesler geliyor, türküler, şarkılar söyleniyor... Sorar “Bu ne?” diye... Arka- daşı “Sen bilmiyor musun, bu Türkiye’nin Sesi Radyosu” der... Elindeki her şeyi arkadaşına vermeyi teklif eder, yeter ki bu radyoyu ona versin diye...

Arkadaşı tok gözlüdür, “Al senin olsun, benim bir radyom daha var” der... Mersin Limanı 12 RADYOVİZYON

terem anamın “Davarın peşine ben giderim ya- yan yapıldak. Siz, okul yollarına oğlum” diyerek çocuklarını adına okul dediğimiz bilgi mabetle- rine yönlendirmesi kesinlikle söylüyorum; radyo sayesinde olmuştur. Torosların yamaçlarına ade- ta birer çoban yıldızı gibi öbek öbek birikmiş on- larca Yörük köyünden bugün dünyanın değer- lerine değer katan bilim insanları, araştırmacılar, yazarlar, politikacılar yetişmişse bunda radyonun rolü en azından yüzde elli birdir diyebilirim. Çukurova’nın orta yerine bağdaş kurup oturmuş ak saçlı bir bilge gibi duran Adana’da yaşayan, gazetecilik mesleğine çözülmez sevgi ve eksil- mez saygı bağlarıyla bağlı değerli gazeteci yazar Abdülkadir Kaçar’a sordum: ”Bir kitle iletişim aracı Tarsus’ta, bir O günden sonra bütün dünyası, küçücük hüc- olarak radyo ve senin yaşamındaki yeri nedir?”… duvarında radyosuyla resinde bu radyo olur... Bir gün İtalyan yetkililer Cevap, eskilerin deyimiyle “kitabın dalından”… bir berber dükkânı gelir ve cezaevine TV sistemi kurar. Buna dayana- Gönül sayfasını açtı, başladı satır satır okumaya rak da mahkûmların elinde olan bütün radyoları Sayın Abdülkadir Kaçar: toplar... Murtaza Bey’in bütün dünyası elinden “Radyo bana göre hayat; hayat da radyo demek... alınır bu radyoyla... Dil bilmez ki derdini anlatsın... Bu bilincim, dört - beş yaşlarımda oluştu; artarak, Ama derdini anlatmanın bir başka yolunu bulur... gelişerek, yoğunlaşarak devam etti... Vericileri, Kendisine verilen yemekleri elini sürmeden geri alıcıları ve frekanslarında inanılmaz değişmeler vermeye başlar... Bir süre sonra yönetimin ilgisini yaşanmasına karşın, benim radyo tutkum hiç çeker... Çağırırlar Murtaza Bey’i ve sorarlar “Sen değişmedi. TRT radyolarının en etkin, en vefalı, niye açlık grevi yapıyorsun?” diye... “Radyomu en saygılı dinleyicisiyim... Çünkü programlarda elimden aldınız” der... “İyi ama sana TV verdik” der- yoğun bir emeğin, birikimin, özverinin, saygının ler... Kendi radyosunun depodan çıkarılıp getiril- olduğunu hissediyorum. mesini ister ve radyosuna kavuşunca Türkiye’nin Sesi’ni açar... Dinletir İtalyan yetkililere ve sorar Radyo dünyayı bana, beni dünyaya “Bir şey anladınız mı?” diye... “Hayır” diye cevaplar bağlayan sihirli bir güç... İtalyanlar bu soruyu... “İşte ben de sizin televizyo- nunuzdan bir şey anlamıyorum” der Murtaza Bey Yatak odamda, çalışma masamda, salonumda, ve radyosuna, daha doğrusu dünyasına yeniden otomobilimde her zaman radyom açıktır... Sanki kavuşur...” radyodan uzak kalmam; uygarlıktan, yaşamdan uzak kalacakmışım, dünyanın dışına itilecekmi- Radyo program yapımcısı Feray Ulak’ın radyo- şim gibi bir suçluluk duymama neden olur...” nun insan ve toplum hayatındaki yerini vurgu- layan “Açlık Grevi Yaptıran Radyo: TRT Türkiye’nin Kitle iletişim araçlarının işlevlerini farklı şekillerde Sesi Radyosu” başlıklı anı derlemelerinden oluşan ve sayılarda ortaya koymak mümkündür. Ben, yazısının son bölümüyle başladık bilgisayarımı- “beşkardeşler” dediğim “bir elin parmakları kadar zın tuşlarını kalbimizin atışlarıyla bir etmeye. Hep işlevi vardır” tanımlamasını akılda kalıcı olması şuna inanmışımdır: nedeniyle daha bir benimsiyorum. Eğitme, bilgi- lendirme, haber verme, dinlendirme ve eğlendir- Radyo, sesi dudaktan kulağa ulaştıran me... Radyo bu işlevleri uzunca bir süre ülkemiz- herhangi bir araç değil, duyguları ve de tek başına yerine getirdi. Elbette ki kitap, ga- düşünceleri dilden gönüle akıtan bir zete, dergi daha kıdemli iletişim araçlarımızdan. Ancak okuma-yazma oranının düşük olduğu, her dosttur. gün gazete alma imkânının olmadığı dönemler- Duygudaşlık kuramazsanız, kuru gürültüdür. İçini de ovada-dağda, işyerinde-evde, gecenin karan- sözün büyüsü ve kelimelerin gücüyle doldura- lığında-günün aydınlığında yakın bir dost, sıcak mazsanız sıradan bir kutudur. Adı gibi gerçekte bir insan sesi mesafesinde olmayı başaran radyo de ümmi olan (okuması yazması olmayan) muh- daha etkili olmuştur. RADYOVİZYON 13

Siyah-beyaz fotoğraflar, Uğur Pişmanlık’ın özel arşivindendir. Tarsus’un en eski işletmelerinden Gençlik Pastanesi Pikniklerin vazgeçilmezlerinden biri de radyodur. camekânı üzerinde plaklar ve bir radyo

Her an radyosunun başında onu dinlediğini gör- Bahçemiz, halkımızın hizmetine girmiştir. Not: mesem de kesinlikle hissettiğim kadim radyo Çay bahçemizde Radyo yayını yapılmaktadır.” dostlarından Mersinli Türkan Van’la görüştüm. Bir başka gazete haberi de 1971 yılına ait. İçel’de “Bu konuda söz söyleyecekler arasında sen ol- radyodan şikâyet: “Her gün aynı şarkıyı dinlemek- mazsan, hep bir eksik kalırız ablam” deyince baş- ten bıktık.” ladı anlatmaya: Radyo, insanımıza kendi sesini duymasını ve “Mersinliler radyoyla 1937 yılında tanıştı. Am- kendini ifade etmesini sağladı. Tabir yerinde ise cam, bugün ancak seçkin antikacılarda bulu- radyo sayesinde “ağzından çıkanı kulağı duy- nabilen RCA marka bir radyo almıştı evimize. du”… Ses, insanın içindeki duygunun pulu hatta Cumartesi günleri “Çocuk Saati” programı vardı. damgasıdır diyebiliriz. Ses bir samimiyettir; nasıl Sadece biz değil mahallenin çocukları cümbür konuşuyorsak ya da güncel hayatımızda neysek cemaat toplanırdık radyonun başına. Muzaffer sesimiz de öyledir. Doğallıktan uzaklaşıldığında Sarısözen’in Türk Halk Müziği programı vardı. en çabuk fark edilen sestir. Bu anlamda radyo, Sarısözen önce türkünün sözlerini okurdu. Ar- sesin samimiyetini ve sözün etkileyiciliğini kul- dından satır satır tekrarlar ve bağlama eşliğinde lanarak gönülleri fethetti. Radyo, bir dünyadır türküsünü öğretirdi. dünyamızdan da büyük. Kendimize yarattığınız Atatürk’ü kaybettiğimiz gün bir evren, bir irem bağıdır. Bir sevgi iklimi hatta öğretmenlerimiz okulumuza bir radyo o iklimin bereketlendirdiği bir bitek topraktır. Bir cümle daha kurayım müsaadenizle de öylece getirdiler. Beyaz yakalarımızı çıkardık, geçeyim bir başka söyleşinin özetine. Radyo, o ağlayarak radyodan Atatürk’ümüzün bitek toprağın beslediği evrendir ve insan sesle- ölümüyle ilgili anlatılanları dinledik. rini harmanlar yıllar yılı. Çocukların çoğu ilk defa o gün radyo Radyoyu, özellikle de TRT Radyolarını, hele hele görmüş ve sesini dinlemişti. de Çukurova Bölge Radyosu’nu çoğu iletişim Hiç unutmam komşumuzun bir oğlu vardı. aracına tercih ettiğini bildiğim araştırmacı yazar Bize “Çocuk Saati” programını dinlemeye gelir- Mehmet Ali Sulutaş’a bu yazımın içeriğinden söz di. Bir gün, programda dinlediği bir üniversite edince “Duyarlı vatandaş, Mehmet Ali Sulutaş” hocasından etkilenerek “Ben de okuyup, büyük ifadesini çevresine kabul ettirmeyi başarmış bir adam olacağım” demişti. Gerçekten de şimdi kişi olarak duyarlı davranıp başladı anlatmaya: üniversitede profesör… Ben 79 yaşındayım. “Saatler hep radyoya göre ayarlanırdı. Ajans ön- 73 senedir radyoyla beraberim. Çocukluğumu, cesi duyulan saat bipleri herkesin köstekli saati- gençliğimi, yetişkinlik yıllarımı hep radyonun ni çıkarıp kurma kolunu kıvırarak ayar verdiği ve eğitici, öğretici programlarıyla geçirdim. Ne zamana uydurduğu bir hareketlilik olurdu. Radyo mutlu bana. 73 yıldır yanılmayan ve yanıltma- dünyayı küçültür küçültür bir sihirli kutunun içine yan bir dostum var”. sığdırır ve sohbetlerimize ortak ederdi. Onun için Sayın Van’ın radyoyla tanıştığı yıllara ait bir gazete çok büyüktü radyo gözümüzde ve gönlümüzde. reklamı şöyle diyor; “Mersin Kuruçeşme Aile Çay O kadar ki, konuşanların içinde olduğuna hepi- 14 RADYOVİZYON

mizi inandırırdı. Radyo bir müzik kutusu olmanın çevre konusunda- ama bunları yerinde yaptığı ötesinde bir kültür taşıyıcısı, eğitim kurumu, bil- zaman çok etkilidir. Radyo her şeyin ötesinde bir gilendirme ve haber merkezidir. İnancım odur arkadaştır.” ki; günümüz radyolarından yayıncılığı sadece Son söz: Çocukluğum Toros Dağlarının yücele- “durmaksızın müzik” zannedenlerinin ömrü az rinde yanan bir ışık misali köyde geçti. O yıllar olacaktır. Uzun ömürlü olacaklar ise radyonun in- telefon öyle bir el mesafesinde değildi. sanımızın eğitim, kültür, bilgi ve haber ihtiyaçla- rına da aklın ve bilimin, yansızlığın ve doğruların, O yüzden mektuplarla iletirdik radyodan türkü saygının ve güvenin, geleneğin ve geleceğin yol isteklerimizi. Benim en çok istekte bulundu- göstericiliğinde cevap verebilenler olacaktır. Bu ğum türkü Sivas yöremizden derlenip türkü güne kadar 5 kitap kazandırdım yazın dünyasına. bahçemize armağan edilen “Yüce dağ başında Bunların ilki “Düşüncelerin Dansı” adını taşıyor. yanar bir ışık” sözüyle başlayan türkü idi. Naka- Kitabın konusu ve içeriğindeki çoğu cümleler ratı da “Dividim, kalemim, yazarım” şeklindedir. Radyo-3’te 1995-98 yılları arasında yayınlanan Şuna kesinlikle inanıyorum ki radyo hâlâ çoğu “Dinamik” adlı programa katılan dinleyicilerin insanımızın gönül dağının yücelerini aydınlatan sözlerinden oluşmaktadır.” bir ışık. 15. yüzyılda matbaanın icadıyla hızlı bir yol alma sürecine giren kitle iletişimi başta yazılı medya Duygularını, isteklerini, sorunlarını olmak üzere sözlü ve görsel alanda da hızlı bir görünmeyen ama var olduğunu gelişim göstermiştir. 180 yıla yaklaşan yazılı, 84 bildiğimiz gönül sayfasına yazan yıla varan sözlü ve 43 yılı geride bırakan görsel bir divit, bir kalem olma özelliğini medya tecrübesine sahip olan ülkemizde radyo insanımızın gönül bahçesinde edindiği özel ve sürdürüyor. Sürdürecek de. güzel yerde hep gül olup açmayı, bülbül olup Yazımın başlığını neden öyle koydum biliyor ünlemeyi sürdürmüştür. Çünkü bu toprağın özü musunuz?.. Atamın ötemin, anamın babamın ve bu ülkenin sözü olmayı başarmıştır. dilinde kelime “R” ile başlıyorsa başına bir sesli Mustafa Gerçeker’in bir söyleşi de belirttiği gibi; harf getirilir. Raziye’ye Iraz, Recep’e İrecep den- “Radyo bazen omzuna başınızı dayayacağınız diği gibi. Radyoya da “İRADE” der eskiler. An- bir annedir. Bazen umutsuzlukla aradığınız ba- layacağınız radyo kimi insanımızın gönlünde banın koludur. Sizi çevreleyecek, güven vere- ve dilinde “İRADE”dir. İrademizi ortaya koyup cek bir koldur. Bazen bir danışmandır, bazen bir radyoyu yaşatmayı sürdüreceğimiz bir gelecek sırdaştır, bazen bilgi verir, bazen kızar -özellikle diliyorum.

Mersin’den genel görünüş RADYOVİZYON 15 Müzikle Tedavi

Genellikle saat 21.30 civarı olurdu. Elimde not kâğıtlarıyla yolun karşısına geçer, hastanenin kapısından girerdim. İki ya da üçüncü ziyaretten sonra kendimi güvenlik görevlilerine tanıttığım kanısıyla farklı servisleri keşfetmeye başlardım hastanenin içinde.

DOSYA Esra İlkkurşun Prodüktör

Kardiyoloji, üroloji, kadın hastalıkları… Işığı yanan bir odaya girer ve açık- lamamı yapardım: “Merhaba, hastane radyosundan geliyorum. Dinlemek istediğiniz bir şarkı var mı?” Makul oranda topladığım istekleri alıp tekrar yolun karşısına o küçücük, daracık merdivenleri olan ve tamamen gö- nüllülerin çabasıyla yürüyen radyo istasyonuna geçerdim. Önce istek kâğıtlarıyla arşive girer; orada seçtiğim plakları toplayıp, Iain’ın, yardım- cılığını yaptığım İrlandalı gönüllü radyo programcısının yanına giderdim. Iain aldığım istekleri tek tek kontrol eder, kimi zaman yenik düştüğüm İngilizce yazım yanlışlarının düzeltmelerini yapar ve sırayla anons ederdi. “Kardiyoloji servisinde yatan Peter, senin için Alan Parsons Project çalı- yorum. Yeni yardımcımızı sevdin mi? Bundan sonra istek şarkılarını ona daha net anlat. Dilimizle ilgili karmaşık düşüncelere kapılmasın?” Sonraki ziyaretlerde kardiyolojideki Peter’ın taburcu olduğunu görmek bir başka mutlu ederdi beni. Yan yatakta yatanlar teşekkür etme fırsa- tı bulamadan gittiğini söyleyince unutulmadığımı ve bir insanın daha hafızasında yıllarca kazılı olarak kalacağımı bilmenin hazzıyla bir başka

Şifahanelerden Hastane Radyolarına Şifahanelerden ışıklı odaya geçerdim. Daha büyük bir heyecanla… 16 RADYOVİZYON

Edirne Külliye Musiki ğı Darüşşifa’da akıl hastaları için özel olarak ayrıl- mış bir “Bimarhane” bulunmaktadır. Bu bölümde müzikle tedavi yapıldığı kaynaklar- da yer almaktadır. Süleymaniye Tıp Medresesi ve Şifahanesi Kanuni Sultan Süleyman’ın kendi adına Mimar Sinan’a inşa ettirdiği bu medresenin müder- risleri arasında Gevrekzade Hafız Hasan Efendi de vardır. Şifahane uzun yıllar müzikle tedaviyi IX. Yüzyıldan XVIII. Yüzyıla kadar yaklaşık 900 yıl sürdürmüş, 1843’ten sonra sadece akıl hasta- Türk hekimler tarafından müzikle tedavi uygu- larının koruma altına alındığı yer olarak hizmet lanmış, en büyük başarısını da akıl hastalıkları vermiştir. alanında göstermiş. Edirne II. Bayezid Darüşşifası: 1484’te II. Nureddin Hastanesi: 1154’te Şam’da inşa Bayezid tarafından yaptırılan binanın akustiği edilmiştir. Akıl hastaları ayrı bir birimde müzikle özellikle müzikle tedavi yapılacağı düşünülerek tedavi edilir. planlanmıştır. II. Bayezid’in emriyle darüşşifaya hizmet verecek özel bir musiki heyeti kurulmuş- Amasya Darüşşifası: Akıl hastalarının müzik tur. Bu heyet haftanın üç günü fasıl için darüşşi- ve su sesiyle bir arada tedavi edildiği ilk yerdir. faya gelmiş ve doğaçlama müziklerle hastaların Amasya Darüşşifası’nda günümüzdeki tıp fa- tedavilerine katkıda bulunmuştur. külteleri gibi hem öğrenci yetiştirilmiş hem de hasta tedavi edilmiştir Enderun Hastanesi: Enderun içinde bulu- Türklerde Müzikle Tedavi Hastaneleri Tedavi Müzikle Türklerde nanların hastalıklarının tedavisi için 17. yüzyılda Gevher Nesibe Darüşşifası: açılmıştır. Bu hastanede Enderun’un çocuk yaş- 1206’da Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in taki öğrencilerinin müzikle tedavi edildiğine dair kız kardeşi Gevher Nesibe Sultan anısına yaptırdı- notlar mevcuttur (Çoban;2005).

Bundan yaklaşık yirmi yıl önce içinde bulundukları zamanı mutlu geçirmelerini İngiltere’nin Kent bölgesinde bir sağlamak ve bütün bunları yaparken de dünya- nın en eski sanatı müzikten yararlanmak, radyo- hastane radyosuydu çalıştığım yer, culuğun vazgeçilmezlerinden değil mi? Bromley Network Radio… Müziğin rahatlatıcı özelliği ne zaman keşfedilmiş- Yıllar sonra TRT Çukurova Radyosu’nda program tir bilinmez ama bir annenin bebeğini göğsüne yaptığım günlerde yine bir hastaneden gelen yatırıp mırıl mırıl bir ninni tutturduğu ve bu güzel mektupta dinleyicimiz 52 gündür psikiyatri servi- ezgi karşısında çığlıklarla ağlayan süt kokulu be- sinde yattığını, bu süre içinde sadece TRT Çukuro- beğin yavaş yavaş sakinleştiğini görenlerin müzi- va Radyosu’nu dinlediğini anlatıyordu. Program- ğin bir tedavi yöntemi olarak kullanılabileceğini larda okunan metinlerden aldığı notları iletiyor ve düşünmemiş olması beklenmez elbette. Tedavi onda hangi hisleri yarattığımızı dile getiriyordu. yöntemi olarak müzik binlerce yıldır hekimlerin Ve mektubu şu sözlerle bitiriyordu: “Anlattıklarınız gündeminde… hayata tekrar kement atmamı sağladı.” Akıl hastanelerinde doğaçlama müziklerin kullanıl- Sadece bu nedenle bile olsa radyoculuk sevil- masından hastanelere özel radyo yayınının yapıl- mez mi? Bir yüreğe ulaşmanın en kısa yolu onun masına kadar geçen süre içinde değişime uğrayan kulağına güzel sözler fısıldamaktan geçmez mi? müzikle tedavi bakın nasıl bir süreçten geçmiş: Zaten radyoculuk kaç kişiliktir? Siz ve dinleyici- niz… Üçüncü şahısların farkına varmadığınız bir Hastane Radyoları Geleneği çeşit gönül bağı... Batı’da hastanelere radyo yayın yapma geleneği I. Sağlıklı ya da değil size kulak verenlere ulaşmak, Dünya Savaşı’ndan sonra başlamış. Savaş gazile- araştırıp soruşturup en doğru bilgileri aktarmak, rine yaşanan acıları unutturmak amaçlı canlı mü- RADYOVİZYON 17 zikler dinletilmiş önceleri. İlk hastane radyosu Ma- Şamanizmi bir bütün olarak ele alan ilk araştırma- yıs 1919’da Amerika Birleşik Devletleri’nde Was- cı Mircea Eliade “Şamanizm” adlı kitabında şöyle hington D.C.‘de Walter Reed General Hospital’da diyor: “Şaman davulunun işlevini belirleyen ‘mü- kurulmuş. İngiltere’de ise 1925’te York County zikal büyü’dür. Davul yerine yay kullandıklarında Hastanesi’nde… 200 yatağa kulaklık sağlanmış bile bu bir silah olarak algılanmaz ve yanında ok ve hastane genelinde yetmiş hoparlör aracılığıyla olmaksızın yay; tek telli bir müzik aleti gibi kul- hastalara ve refakatçilere spor yorumları ve kilise lanılır. Davulların ve öteki sihirli müzik aletlerinin vaazları dinletilmiş. Bu yayın mantığı 1930’larda kullanımı sadece şamanlık seanslarıyla sınırlı diğer hastanelere de yayılmış. Başlangıç yıllarında değildir. Birçok şaman sırf kendi zevki için davul her yatağın başında kapalı devre sistemle yayın- larını hastalara ulaştıran hastane radyoları bugün çalar ve şarkı söyler. Ama bu durumda bile bu internet üzerinden de dinlenebiliyor. Tamamen eylemlerin içerdiği anlam değişmez. Giderek bu gönüllü radyocuların oluşturduğu çalışanlarının durum özel bir müziğin oluşmasına yol açar” (Eli- sayısı sadece İngiltere’de 2500… ade; 2006, 205-211). Peki ya bizde durum nedir? Batı’nın yirminci yüz- Eski Yunan’da da “paignon” denilen müzik parça- yılın başında yakaladığı kapalı devre yayın mantı- larının bir avuntu ve ilaç olarak hastalıklardan ve ğı Anadolu’da var mıdır? dertlerden kurtulmada etkili olduğuna inanılır- Öncesindeki örneklere geçmeden en çarpıcı olanı mış. M.Ö. 585-500 yılları arasında yaşayan Pytha- paylaşalım. Kayseri’de bugün müze olarak hizmet goras, mutsuzluk ve çabuk öfkelenmeyi melo- veren Gevher Nesibe Darüşşifası’nda akıl hastala- dilerle tedavi edebilmenin yollarını arar; tıbbın rına ait özel odaların bulunduğu ve bu odalarda babası sayılan Hipokrat da 2400 yıl önce hastaları kolonların kenarlarına açılan oluklardan dışarıda ilahiler söyleyerek tapınağa götürürmüş. Romalı çalınan müziklerin ve telkinlerin içeri ulaştırılma- ünlü hekim Asclepiades psikolojik sıkıntıları olan sının sağlandığı örneğini verelim. Bir çeşit tedavi insanları müzikle tedavi edermiş. Bergama’da da yöntemi olarak benimsenen müzik henüz Ana- bir örneği bulunan Asklepion Mabedi de ruh dolu Selçuklu dönemi Türk kültürü içinde yer alan hastalarının müzikle tedavi edildiği bir yer. Hatta bir iletişim, sosyalleşme ve estetik zevk simgesi… Asklepion’da sağır hastalar trompetle tedavi edi- Müzik ve insan… Müzik ve toplum… Müzik ve lirmiş (Çoban; 2005, 37). tedavi… Müzik ne zaman doğmuştur sorusunun Eski Çin’de gongun kötü cinleri ve ruhları has- cevabını vermek de güç. İlk insanın iki taşı birbi- tanın yanından kaçırdığına inanılır, eski Mısır’da rine çarparak bir ritim yarattığı günleri müziğin başlangıcı sayabiliriz belki. ameliyat öncesi hastalara müzik dinletilirmiş. Gü- nümüzde de birçok cerrahın ameliyat sırasında En yaygın arkeolojik müzik aletleri flütler ve bun- hem kendileri hem de hastaları için klasik müzik ların en eskisi 36.000 yıl öncesine kadar gitmekte. dinlettirdikleri biliniyor. Kemikten yapılmış flütler dışında ‘litofon’ adı veri- len ve üzerine vurularak müzik yapıldığı düşünü- Orta Asya Türklerinde ve len taşlar da müziğin evrimi konusunda bir fikir verebilir. Eldeki veriler ışığında insan müziğinin en İslam Dünyasında Müzikle Tedavi az 40.000 yaşında olduğunu söylemek mümkün Kaynaklara göre Türk kültüründe müziğin ayrı (Öztürk ve ark.; 2009, 5). Müzikal dil konuşma dilin- bir yeri var. Orta Asya Türklerinde kopuz, tedavi den çok önce gelişmiş, bir iletişim sistemi oluştur- etme, sakinleştirme, güç verme, birlik duygusu- muş. Müzik eş seçme törenlerinde ya da bir gruba nu artırma amaçlarıyla kullanılır, şamanların tem- dahil olma amacıyla bir araç olarak da kullanılmış. silcisi sayılabilecek “baksı” denilen âşıklar kötü Tarihin bilinen ilk dönemlerinde kabilelerde ‘şa- ruhları kovmak amacıyla kopuz çalarmış. man’ adı verilen kişilerin, kabilenin dini ve manevi İslam dünyasında da müziğin sağaltıcı etkisi üze- hayatını yönlendirdiği, çok saygın bir yere sahip olduğu anlatılır. Şamanlar ritim, müzik ve dansın rine çalışan çok sayıda hekim ve bilim adamının etkisiyle insanları bir cezbe haline getirir, onları var olduğunu yazar kaynaklar. Hekim ve müziko- adeta hipnotize eder ve böylelikle topluluklara log Zekeriya Er-Razi, Farabi ve İbn-i Sina müziğin yön verirmiş. Kötü ruhları kovmak için davulla tedavi edici etkisini incelemişler. O dönemde ritim, ayin sözcükleri ve yakılmış tütsüler kullanır- başlayan müzikle tedavi geleneği Selçuklu ve larmış (Çoban; 2005, 33 - 35). Osmanlı şifahanelerinde devam etmiş. 18 RADYOVİZYON

Hem hekim hem de müzikolog olan Zekeriya dinletmek’ ve onu sevdiği insanlarla bir araya Er-Razi melankolik hastaların müzikle tedavi getirmektir” diyerek müziğin insan bedeni üze- edilmelerini, onlara müzik öğretilip güzel sesle rindeki önemli etkilerini dile getirmiş (akt. Öztürk söylenen şarkılar dinletilmesini tavsiye etmiş (Al- ve ark. ;2009, 13). tınölçek, 2006). İbn-i Sina müziğin insan bedenine etkisini ince- Kanunun mucidi ve iyi bir bestekâr lemiş. Kaynak olarak Farabi’ye başvuran İbn-i Sina olan Farabi, müzikteki makamların müzik notalarının insanın ruh halindeki iniş çıkış- ları temsil ettiğini tespit etmiş. insan ruhuna etkilerini gösteren bir Müziği bize hoş gösterenin, işitme gücümüz de- çizelge hazırlamış. ğil o besteden çeşitli telkinler çıkaran idrak yete- Farabi “Musiki-ül Kebir” adlı eserinde 12 maka- neğimiz yani müziğin bizde uyandırdığı duygular mın günün hangi saatinde insan ruhuna etki olduğunu ortaya koymuş (Çoban; 2005, 47). ettiğini anlatmış. Örneğin Farabi’ye göre “Buselik Osmanlı’nın şair hekimlerinden Şuuri Hasan Makamı” kuşluk vakti dinlenirse kuvvet verir; “Hi- Efendi (ö.1693) “Tadil-i Emcize” adlı eserinde ma- caz Makamı” ikindi vakti dinlenirse kişiye alçak- kamların hangi durumlarda hangi vakitlerde et- gönüllülük sağlar; “Hüseyni Makamı”nın sabah kili olduğunu; hangi gezegenle hangi makamın saatlerinde dinlenmesi durumunda kişi sükûnet nasıl etkileştiğini yazmış (Çoban; 2005,47). Hatta ve rahatlık içinde olurmuş. Güneş iki mızrak boyu hangi makamın hangi grup insana ya da hangi yükselince dinlenen “Rast Makamı” neşe ve huzur millete etki ettiğini bildirmiş. verirmiş insana ( Öztürk ve ark.; 2009, 11). Kitapta ilginç notlar var. Örneğin bilim adamları İbni Sina -dünyanın tanıdığı adıyla Avicenna- bir için “Rast Makamı”, yöneticiler için “Isfahan Maka- tıp âlimi olmasının yanında eserlerinde müzik ko- mı”, sufiler için “Rehavi Makamı” ve dervişler için nusuna da yer vermiş. “Hicaz Makamı”nın yararlı olduğunu yazmış Şuuri Bir eserinde “Tedavinin en iyi yollarından, en et- Hasan Efendi. kililerinden biri hastanın akli ve ruhi güçlerini Kanuni Sultan Süleyman zamanında saray heki- artırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele için mi olan Musa Bin Hamun, diş hastalıklarının ve cesaret vermek, hastanın çevresini sevimli ve çocuk hastalıklarının tedavisinde müzikten yarar- hoşa giden hale getirmek; ‘ona en iyi musikiyi lanmış.

Gevher Nesibe Hatun Darüşşifası (1206) Selçuklu hükümdarı II. Kılıçarslan’ın kızı ve I. Gı- Burada kimse bir kuruş ödemesin, bu benim adı- yaseddin Keyhüsrev’in kız kardeşi olan Gevher ma vakıf olsun” cevabını verir. Nesibe Sultan gönlünü Saray Baş Sipahisi’ne kap- Gevher Nesibe Sultan’ın 39 yaşına gelmeden tırır. Ağabeyi I. Gıyaseddin Keyhüsrev bu evliliğe hayata gözlerini yumduğu söylenmektedir. I. Gı- karşı çıkar ve baş sipahiyi savaşa gönderir. Çok yaseddin Keyhüsrev kız kardeşinin bu son arzu- geçmeden baş sipahi şehit düşer. Bunu öğrenen sunu yerine getirmek için 1204 yılında darüşşifa- Gevher Nesibe yemeden içmeden kesilir ve o nın inşaatını başlatır. 1206 yılında Gevher Nesibe dönemin tıbbi imkânlarıyla tedavi edilemeyen Hatun Darüşşifası hizmete açılır Darüşşifanın ilk ince hastalığa, tüberküloza yakalanır. Ölüm dö- onarımı 1669 yılında yapılmışsa da bunun ciddi şeğinde, Gıyaseddin Keyhüsrev kız kardeşinden bir yenileme olduğunu söylemek güçtür. Yapı özür diler ve son arzusunu sorar. Gevher Nesibe, 1899’da tamir edilmiş ve medresesine iki müder- “Ben devasız derde düştüm, kurtulmama imkân ris atanmıştır. 1942’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın, yok. Hiçbir hekim derdime çare bulamadı, ben 1955’te Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün ve 1960’ta artık ahiret yolcusuyum. Eğer dilersen benim mal Müzeler ve Eski Eserler Genel Müdürlüğü’nün ye- varlığımla benim adıma bir şifahane yaptır. Bu şi- nileme çalışmaları sonrasında 1969’da Hacettepe fahanede bir yandan dertlilere şifa verilirken bir Üniversitesi’nin bir kolu olarak açılmış, 1982’de yandan da devası olmayan dertlere çare aransın. “Kayseri Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesi” olarak Bu şifahanede ünlü hekim ve cerrahlar yetişsin. hizmete girmiştir (Tekiner; 2006) . RADYOVİZYON 19

I. Abdülhamit ve III. Selim zamanında hekimbaşı le duyduğumuz bir ezgi tıpkı aldığımız bir koku olan Gevrekzade Hafız Hasan Efendi makamların gibi bizi bambaşka bir zamana götürebiliyor. etkisini “Fikriye ve Tedbir-i Veladetü’l Bikriyye” adlı Götürdüğü yerdeki anılarımız güzelse kendimizi eserinde anlatmış. Özellikle çocuk hastalıkları ve iyi hissediyoruz. Tam aksiyse burnumuzun direği tedavisinden söz eden Gevrekzade bu hastalıkla- sızlıyor. rın müzikle tedavisine yer vermiş. Şöyle bir tablo Müzik, dünyayı kavrayamadığımız bebeklik ça- hazırlamış: ğından itibaren hatta henüz anne karnındayken Rast : Felce iyi gelir bile bizi etkilemeyi başarıyor. Hicaz : İdrar söktürücü, tehlikeli ağrıları dindi- İşte tam bu noktada başlangıçtaki tartışmaya rici, cinsel gücü artırıcı dönüyoruz. Yaklaşık dokuz yüz yıl boyunca mü- Uşşak : Gut hastalığı, uykusuzluk ve ayak ağrı- ziği tedavide bir araç olarak kullanmayı akıl eden larının tedavisinde bu topraklarda bugün kaç hastanede böyle bir Hüseyni : Kalp ve ciğerlerde oluşan iltihaplar- yöntem benimsenmiş ve kaçında özel bir yayın da, mide rahatsızlıklarında, sıtmalı ve sistemi kurulmuş. Biz araştırdık, soruşturduk. Bu- hummalı hastalıkların ateşini düşür- lamadık. mede kullanılır (Çoban; 2005, 49). AÇIK DAVET: İnsanın gözünden kaçanlar bazen Hastane Radyolarına Açık Davet en fazla göz önünde olanlardır, derler. Hastaneye Dokuz yüz yıl gibi çok uzun bir zaman dilimini yayın yapan bir radyomuz varsa mutlulukla dergi kapsayan bu süre içinde Türk hekimleri müziğin sayfalarımıza davet ediyoruz. Bize ulaşın.

nasıl etki ettiğini araştırmayı sürdürmüşler. KAYNAKÇA Günümüzde de müzikle tedavi konusunda kür- 1. Tekiner, Halil. Orta Çağ Tıp Tarihinde Öncü Bir Kurum: Gevher Nesibe Darüşşifası, Kayseri, 2006 süler kuruluyor, Avrupa’da bu konuya ilişkin araş- 2. Çoban, Adnan. Müzikterapi: Ruh Sağlığı İçin Müzikle Tedavi, tırmalar yapılıyor. Hatta “müzikterapi” ya da “mü- Timaş Yayınları, İstanbul, 2005 3. Öztürk, Levent. Erseven, Halil. Atik, M.Fadıl. Makamdan Şifaya, zikoterapi” olarak adlandırılan yeni bir disiplinin İşbankası Kültür yayınları, İstanbul, 2009 bile doğduğu söylenebilir. Uzmanlar araştırmala- 4. Eliade, Mircea. Şamanizm. çev. Birkan,İsmet. İmge Kİtabevi, rını sürdürüyor. Ankara, 2006 5. Altınölçek, Haşmet. Türklerde Psikiyatrik Hastaların Rehabilitas- Müziğin insanı kendi geçmişiyle ilgili olarak et- yonunda Müziğin Terapotik Etkileri, Popüler Psikiyatri Dergisi, sayı 34, Kasım – Aralık 2006, İstanbul kilediği artık kesin olarak bilinmekte. Bu neden-

Müziği oluşturan seslerin meydana getirdiği ba- sınç dalgası işitme sistemi tarafından algılana- rak işlenir ve uygun bir cevap oluşturmak üzere beyne yöneltilir. Notaların oluşturduğu farklı ses perdeleri ile ortaya çıkan melodilerin algılanması da insan beyninde farklı duygulanım cevaplarına neden olur. Bu duygulanımı sağlayan da beyinde öfke, üzüntü, şaşırma ve sevinç gibi günlük yaşan- tımızda daima kullandığımız duygusal reaksiyon- ları yaratan ve adına “limbik sistem” denilen özel bir merkezdir. Beyne işlenen müzik uyarıları kişide sinir sistemi, endokrin ve immün sistem aracılığıyla cevap oluşturur. Nabız ve nefes alıp verme hızında Müziği Nasıl Algılarız? Nasıl Müziği değişiklikler, ter ve tükürük sıvılarının artması gibi fiziksel cevaplar oluşur. Kan şekeri seviyesindeki değişiklikler ya da stresle mücadeleyi sağlayan hormon salınımlarına kadar önemli düzenlemeler gelişir. Sonuç olarak vücudun hastalıklara ve dış etkenlere karşı bağışıklık direncinde düzelmeler görülebilir ( Öztürk ve ark.; 2009). 20 RADYOVİZYON Değişen Radyo

“Bir gün, çok ileride bir gün, dönüp içinde yaşadığımız döneme bakıldığında, gündelik hayatımızın akışını etkileyen en önemli Bu büyülü “kutu”nun, tıpkı araçların başında radyonun benzerleri (telefon, televizyon, yer almasına bilmem sonra da bilgisayar) gibi, torunlarımızın torunları XX. yüzyıl insanını hızla akıl sır erdirebilecek mi? geçmişin koşullarından uzaklaştırmış olması, bütün açıklığıyla kavranabilecek bir olgu olarak okunabilecek mi?” Enis Batur Değişen Kültür İçin Değişen Kültür

DOSYA

İsmail Bingöl Prodüktör / TRT Erzurum Radyosu

Yazar Enis Batur, torunlarımızın torunları diyor ama bugünün çocukları- nın, hatta gençlerinin bile, radyonun hayatımızdaki yerinin -belki buna geçmişteki hayatımız da denebilir- ne olduğuna tam anlamıyla akıl sır erdirebildikleri söylenemez. Hem zaten bu boyutta bir düşünme eylemi- ni onlardan beklemek de doğru olmaz. O zaman onları yaşadıkları değil de, yaşamadıkları üzerine düşünmeye zorlamış oluruz.

Çünkü onlar; bilginin, haberin, müziğin daha çok görüntü eşliğinde ve- rildiği bir zaman diliminde büyüdüler. Çağın çocuklarının gündeminin ilk sırasını, hızla gelişen teknolojinin çocukları diyebileceğimiz televizyon ve bilgisayar işgal ettiği için, radyoyu eskilerin tanıdığı şekilde tanıyama- dılar ve yorumlayamadılar. Bu demektir ki, gelişen teknoloji bu anlam- daki kültürü de etkilemiş ve radyonun dinlenilirliğine belli oranda sekte vurmuştur. RADYOVİZYON 21

Bu durumun sebepleri pek çok açıdan ele alına- bilmemiz gerektiği hususunda bizi ciddi manada bilir. Şöyle ki; insanların hayata bakış açıları değiş- ikaz ediyor. Gerçi bizim dağarcığımızda da buna ti. Onun yanında beklentileri, korkuları... Yaşanan benzer pek çok söz var; ama asıl önemlisi, bunları ve konuşulan her şeyde bir değişiklik olduğu bilmek değil, bunlarla anlatılmak istenen duru- göze çarpmaktadır. Yalnızca duymak yetmeme- mun icabını yapmak. İşte asıl zor olan da bu… ye başlamıştır artık insanlara... Bugün mesleğin içinde olan kaç kişi, radyonun Eskiden sadece sesle etkileyebiliyordunuz insanla- geleceğini planlamak için onun geçmişini, geç- rı... Şimdiyse görüntünüz, imajınız, mimikleriniz ve mişte bu alanda yapılmış olanları ve kısacası; bu bunlarla birlikte efektleriniz gerekiyor. Belki de bu; konudaki birikimi hakkıyla araştırıp, elde ettiği tüketim toplumu haline gelmekle de yakından il- malzeme ve deneyimden yararlanmak istiyor. gili. Durmadan üretmek ve durmadan tüketmek... Onun için de işin kolayına kaçılıyor ve insanımız, Böyle bir süreç, insanlara pek fazla düşünme fır- belli bir yayıncılık seviyesinden uzak program- satı tanımıyor. Kendisine düşünme fırsatı tanın- lara alıştırılıyor. Ne var ki; “Her konuda olduğu mayan ve daha çok gözleri aracılığıyla beynine gibi radyo yayıncılığı da boşluk kabul etmez. Bı- inen mesajlar vasıtasıyla doldurulmaya çalışılan rakılan boşluk birileri tarafından çoğu defa rad­ insanoğlunun bundan gördüğü zararlar ise, hiç yoculuğun tabiatına aykırı bir şekilde doldurulur. de azımsanacak gibi değil. Çünkü insan kolay ve ucuz olanı tercih eder. Bu yüzden radyo yayıncılığında planlama ve taviz O halde; geçmişteki kadar olmasa da, “Değişen vermeden uygulama vazgeçilmez bir kuraldır.” Kültür İçin Değişmesini Becerebilen Radyo”nun varlığına duyulan ihtiyacın günümüzde de ken- Aslında bu durum; şimdi dinleyici çekse de, ya- dini büyük oranda koruduğu ve gelecekte de yıncılığın geleceği açısından düşünürsek, yarın koruyacağı bir gerçek. Onun için de, gerek prog- hiç de olumlu bir seyir takip etmeyeceğini şim- ramcılık ve gerekse teknolojiden yararlanma diden tahmin edebiliriz ve sonuçta kaybeden açısından, radyoculuğumuz zamanı boşa geçir- yine biz oluruz. Zira birikimden yararlanmadan memeli ve “değişen radyo, değişen ve dönüşen hiçbir işte başarılı olunamaz. Ancak birikimden kültürün yaşatılmasının önemli vasıtalarından yararlanmanın da tek başına yeterli olamayacağı biri olma” hüviyetini korumalıdır. bilinmektedir. Bunun yanında; “geleceğe dönük Fakat ne yazık ki; işte tam bu noktada özeleşti- tasavvurlarımız, hedeflerimiz” olmalı… ri yapmak zorundayız. Bırakın geleceğin ile­tişim Teknolojinin ve özellikle de iletişimin baş dön- teknolojilerini, radyo yayıncılığında bugün ge- dürücü bir hızla geliştiği bir çağda; radyo hangi linen noktanın oldukça uzağında olduğumuzu noktada olmalıdır ve daha çok dinleyiciye ulaş- kendi kendimize itiraftan çekinmemeliyiz. Eğer mak için ne yapmalı, teknolojiden nasıl yararlan- bunu yapmazsak; özellikle teknik açıdan, nerede malıdır? Ve de hangi hızla? Bir an önce bu sorula- olduğumuzun farkında olamayız ve kendi kendi- rın cevabı verilmeli ve değişime ayak uydurmak mizi avutmaktan ileri gidemeyiz. Bir tarafta uydu için geleceği önceden görmeli ve planlamalıdır. aracılığıyla sınır tanımayan, evren­sel yayıncılığa Bugünün dünyasında değişime ayak uydura- geçilip, “diğer tarafta mahallenin beklentilerine mayanların; ço­ğulcu, rekabetçi sistemin kurbanı ce­vap vermeye çalışılan nokta yayıncılık gelişti- olmak gibi bir sondan kendilerini kurtaramaya- rilirken” ve bu sesler pürüzsüz bir şe­kilde dinleyi- cakları kesindir. ciye aktarılırken; bunun uzağında kalmak, bera- Tıpkı bazı mesleklerde olduğu gibi, radyo yayın- berinde radyo yayıncılığının da uzağında kalmayı cılığı da profesyonellik gerektirmektedir ve koca getirir. Bu ise; göze alınabilecek bir risk olmadığı bir yüzyılı; profesyonelce, gündemi yakından iz- için mutlaka gereği yapılmalıdır. leyerek ve belirleyerek geride bırakmayı başardı. “Değişen Kültür İçin Değişen Radyo” başlığından Teknolojideki yeniliklerin ve yeni yeni iletişim bi- hareketle, buraya kadar genel manada radyo- çimlerinin ortaya çıktığı bir zamanda; eğer çağa nun geleceğiyle ilgili cümleler kurduk; biraz da uygunluk prensibinin gerekleri (internet, uydu konunun geçmişiyle ilgili laf edelim: “Ne tarih üzerinden yayın, yaygın verici ağı ve dijital yayın hafızası, ne ütopya yeteneği bulunmayan bir teknolojileri. v.s.) yapılırsa, “ses dünyamıza yeni toplum, içinde yaşadığı günün kölesi olmağa bir boyut kazandıran” eski dost; gelecekte de in- mahkûmdur.” Manuel Vasquez Montalban’a ait sanlığın ilk göz ağrılarından biri olarak yine din- bu söz; bugünümüzü bilmek, anlamak ve onu lenilirliğini sürdürüp, canlılığını korumaya, sesle daha iyi kavrayabilmek için, mutlaka geçmişimizi kitleleri etkilemeye devam edecektir. 22 RADYOVİZYON Beklentilerimiz Geçenlerde yolum Hasankeyf’e düştü. Orada “Çoban Ahmet” lakaplı Ahmet Akdeniz ile tanıştım. Çobanlığın yanı sıra sosyal kişiliğiyle de tanınan ve yöre halkı tarafından

Ulu Cami / Diyarbakır çok sevilen Çoban Ahmet, radyocu olduğumu öğrenince bir anısını benimle paylaştı. Bu anıyı ben de bu sütunlarda sizlere aktarmak istiyorum. Bir Radyodan

DOSYA Murat Çoküreten Günümüzün gelişmiş teknolojilerine karşın, hiç- TRT GAP Diyarbakır Radyosu bir kitle iletişim aracı insana radyo kadar yakın olamaz. Onların hayal gücüne radyo gibi sesle- Çoban Ahmet dağda koyunlarını otlattığı bir gün, nemez. Olayları radyo kadar hızlı aktaramaz. Bu bir yandan da TRT GAP Diyarbakır Radyosu’nu yüzden radyo dinleyicisi şanslıdır. Bu şansının dinliyormuş. O gün nedense, ıssız dağ başında farkına vardığı için, radyosuyla sıkı dostluk bağ- kendisine yoldaş olan radyoyu aramak aklına ları kurar. Ona daima sadık kalır. Çünkü radyosu gelmiş. Hemen cep telefonuna sarılmış ve rad- aynı zamanda, sevincini, hüznünü, mutluluğunu, yonun numarasını çevirmiş. Yapımcı arkadaşımız kederini paylaştığı sırdaşı, sayesinde yalnızlığını kendisini canlı yayına aktarmış. Her gün küçük unuttuğu yarenidir. Kuş uçmaz kervan geçmez pilli radyosundan dinlediği spikerimiz Canan dağlarda, bitmek bilmeyen uzun soluksuz yollar- Akbay’ın sesini, telefonun diğer ucunda duyunca da duyulan tek dost sesidir radyo. çok mutlu olmuş. Sohbet esnasında koyunlardan birinin doğum yapmakta olduğunu fark etmiş ve Bir gün dinleyici isteklerine yer verdiğimiz daki- bunu dile getirmiş. Spikerimiz de kendisinden kalarda bir telefon geldi. Karşıdaki ses asker oldu- doğum anını aktarmasını rica etmiş. O gün TRT ğunu, tezkeresine çok az kaldığını, nişanlısının da GAP Diyarbakır Radyosu’nu dinleyenler, Batman yayını dinlediğini ve ona Esmeray’ın “Gel Tezkere” Dağları’nda bir koyunun dünyaya gelmesine tüm adlı şarkısını armağan etmek istediğini söyledi. ayrıntıları ile canlı olarak tanıklık etmişler. Tabii ki şarkıyı hemen çaldık. Şarkının bitiminden Bu olayı dinleyicilerle paylaşmak Çoban hemen sonra telefon çaldı. Telefondaki bayan, Ahmet’i çok ama çok mutlu etmiş. O günden askerdeki nişanlısının armağanı olan şarkıyı çal- sonra TRT GAP Diyarbakır Radyosu en yakın ar- dığımız için çok duygulandığını söyledi ve bize kadaşı olmuş. ağlayarak teşekkür etti. RADYOVİZYON 23

Radyo, sevdiklerimize ifade etmekte güçlük çek- radyo, dinleyicisini hem eğitir hem de kültürünü tiğimiz duygularımızı, istek şarkılar yoluyla ifade artırmasına yardımcı olur. etmemizi de sağlayan bir araçtır. Tezkeresine Üniversitede okurken arkadaşlarım arasında “Ge- çok az kalan bir askerin gönlünden geçenlere, cenin İçinden” programını dinleme alışkanlığı Esmeray’ın “Gel tezkere, gel tezkere bitsin bu yayılmıştı. Yoğun sınav takviminde, geç saatlere gurbet, evde baban anan yüzüne hasret, yolunu kadar ders çalışmak zorunda kalan öğrenciler gözleyen yarin yüzüne hasret” şarkısının sözleriy- için bu program bir kurtarıcı vazifesi görüyordu. le tercüman olur. Bazen de bir aşığın sevgilisine Hatta içlerinde “Gecenin İçinden’i dinlemeden ”Dargın ayrılmayalım diye koştum sana dün, göz- aklıma ders girmiyor” diyenler bile vardı. Kendi lerim vagonları dolaştı üzgün üzgün. Çıkmadın aramızda nedenlerini tartışırken, bu programın pencereye, ne göründün ne güldün... “ diyerek çok ihtiyacımız olan bir şeyi bize sağladığını sitem ettiği duygularını şarkı yoluyla dile getirir. keşfettik. İhtiyacımız olan şey ‘eğlenceydi’. Okul ve derslerden eğlenmeye bir türlü vakit bulamı- Kendisini cüzzam hastalığı ile mücadeleye ada- yorduk. Oysa ders ve sınav stresinden kurtulma- yan Prof. Dr. Türkan Saylan’ın, Anadolu’yu karış ya ve negatif enerjimizi boşaltmaya ihtiyacımız karış gezdiği yıllarda bir gün yolu bir dağ köyüne vardı. ”Gecenin İçinden” programı biz farkında düşer. Doğru dürüst yolu dahi olmayan köyde, olmasak da bu ihtiyacımızı gideriyor ve dersle- elektrik ve okul başta olmak üzere modern ya- rimize tekrar yoğunlaşmamızı sağlıyordu. Eğ- şamın gereklerini karşılayacak hiçbir şey yoktur. lence ihtiyacının en temel ihtiyaçlarımızdan biri Anadolu’nun göbeğinde adeta Orta Çağ’ı yaşa- olduğu üzerinde artık hemen herkes hemfikir... yan köyde genç bir kızla sohbet ederken, kızın Toplumsal roller, statüler, görevler veya maddi kendisine Beethoven ve Mozart gibi ünlü klasik imkânsızlıklar bu ihtiyacımızı karşılamamıza ba- müzik bestecilerinden söz etmesi üzerine çok zen olanak tanımıyor. Radyo, eğlendirme işlevi şaşırır ve bu isimleri nereden duyduğunu sorar. ile bu toplumsal eşitsizliği gideren en önemli Kızın cevabı ilginçtir: “Hocam ben ’te her araç olma özelliğini koruyor. gün onların bestelerini dinliyorum.” Sevdiği bir sanatçının yeni çıkan albümünü alıp Radyo, ‘eğitim işlevi’ ile de diğer kitle iletişim araç- dinleme imkânına sahip olamayan veya o sanat- larına karşı büyük bir üstünlük sağlar. Elektriğin çının konserlerini takip edemeyen bir kişi radyo dahi olmadığı bir dağ köyünde, transistörlü rad- sayesinde zaman ve mekân gözetmeksizin bu yosuyla klasik müzik dinleyen bir genç kız, Paris’te fırsatı yakalayabiliyor. İş yoğunluğu nedeniyle yaşayan yaşıtları kadar derin bir müzik zevkine ve eğlenceye vakit ayıramayan bir kişi kendisine ka- kültürüne sahip olabilir. lan çok kısıtlı zaman diliminde bir yandan radyo Tiyatroya gitme olanağı yoksa, ”Arkası Yarın”ı dinleyerek bir yandan da diğer işlerini yaparak dinleyerek, piyeslerin hayal dünyamızı zengin- eğlenme ihtiyacını tatmin edebiliyor. leştiren, dinleyenlere yaşamdan yeni pencereler, İletişim teknolojilerindeki baş döndürücü geliş- yeni ufuklar açan etkisine tanık olabilir. Okurya- melere rağmen radyo, yüz yılı aşkın bir süredir zar dahi olmayan bir dinleyici, pek çok üniversite dünyaya açılan en önemli pencerelerden biri mezununun okumaya üşendiği dünya klasikleri- olma özelliğini sürdürüyor. Sesin büyüsü insan- nin sihirli dünyasına , “Bir Roman Bir Hikâye” prog- ların kulaklarında yankılanmaya devam ettiği ramını dinleyerek girebilir. Gazete okuyamasa sürece de bu özelliğini sürdürmesi kaçınılmaz da, güncel olaylardan haberdar olabilir. Kısacası görünüyor. 24 RADYOVİZYON

Plak üzerine program kaydı

Nezahat -Ekrem Güver

Vedat Nedim Tör, stüdyoda çalışma arkadaşlarıyla

Nezahat Onaner Radyo Ağlatacak DOSYA

Feray Uz Prodüktör “En uzaklarda, en bilinmediklerde, hiç tanımadığımız insanların kimbilir hangi dertlerini, hangi duygularını, düşüncelerini, yalnızlıklarını, kederlerini taşıyan gece istasyonları... Dünyanın dört yanına dağılmış yalnız ve kalabalık gece arkadaşları. Ve ince bir radyum ışıltısının cılız aydınlığında ışıyan karanlık odalar... Ve o odaların yalnızca kendi takvimlerini yaşayan insanları... Şimdi kimbilir kaç ülkede, kaç insan, kaç karanlık odada radyo dinliyordur... Ne kadar kalabalık ne kadar çok uluslu bir yalnızlık bu...” Murathan MUNGAN RADYOVİZYON 25

Afyon Bolvadin’deyiz… Sene 1969, aklım yeni lise bitti. Haziran ayında postacının getirdiği zarfı yeni ermeye başlıyor. Haftada bir gece ailece bir kalbim duracakmış gibi açtıktan iki ay sonra ka- odaya toplanıyoruz ve o müziği bekliyoruz. Mü- dim dostuma “Hadi Ankara’ya gidiyoruz” dedim, zik kelimelere nasıl dökülür bilmiyorum ama dı o yine sormadı neden diye ama ben söyledim; dı dı dıııt dı dı dı ddııııt diye başlayan, çağıran bir okumaya gidiyoruz dedim. Sevindi mi ya da be- müzik. nim gibi evden ayrılmanın hüznünü içinde his- setti mi bilmiyorum ama her zaman olduğu gibi Ardından tok bir ses “Radyo hiç itirazsız benimle geldi, o gecekondu semtin- Tiyatrosu” anonsunu yapıyor ve deki fakir evime. devam ediyor; ‘yazan…, çeviren…, İlk gurbete çıkışımın yalnızlığının susmayan tek seslendirenler…, efekt…’ Odanın ışığı sesiydi. “Gecenin İçinden” programı ile beni uyu- kapatılıyor, bütün aile radyodan tup, “Günaydın” programı ile uyandırırdı. Ben yükselen seslerin oluşturduğu o büyülü uyurdum o konuşur, anlatır, şarkılar, türküler söy- lerdi hiç bıkıp usanmadan. Neden bu kadar can- âlemde kayboluyor. Çıt yok odada. dı, neden bu kadar canandı bilmiyorum, belki de Beş yaşındaydım o zamanlar. Okula bile gitmiyo- yatağıma aldığım tek dostum olduğu içindi. rum, tiyatro nedir onu da bilmiyorum. Murathan Hayat ne kadar garip ve sürprizlerle dolu… Gün Mungan’ın satırlarında bahsettiği o çok uluslu yirmi dört saat ve ben eve geldiğim andan itiba- yalnızlığın bir üyesi olduğumun ise farkında bile ren radyo dinliyorum. Bütün programları seviyo- değilim. Sanıyorum ki o kutunun içinde küçücük rum ama nedense cumartesi sabahları yayınla- insanlar var; oyunlar oynuyorlar, şarkılar söylüyor- nan “Günaydın” programını bir başka seviyorum. lar, her saat başı da babamın merakla beklediği Mecbur olmadığım halde her cumartesi uyanı- ajansları okuyorlar. İçini açmaya bir cesaret ede- yor ve o programı dinleyip tekrar uyuyorum. Bir bilsem sanki hepsiyle göz göze gelecekmişim şey var o programda beni çeken; çalınan müzik- zannediyorum. ler. Ayrılığı, hasreti anlatıyor şarkılar, türküler. Ara- Televizyon yok o zamanlar, bırakın televizyonun besk bir lezzet var sabahın seherinde radyodan olmasını, fikri bile yok hayatlarımızda. yayılan nağmelerde. Her evin kocaman bir radyosu var; büfelerin üs- O zamanlar bilmiyorum o programın Türkiye’nin tüne yerleştirilmiş, üzerlerine dantel örtüler se- Sesi Radyosu tarafından hazırlanıp, gurbete gi- rilmiş. Ama bizim radyomuz öyle değil, memur denler ile sılada kalanları, aynı yürek sızılarında adam radyosu; küçük, pratik ve taşınabilir. O rad- buluşturduğunu ve beni o programa çeken bü- yoyu ne zaman elime aldım, ne zaman birlikte yünün de, sınırlar ötesi hasrete tercüman olan dolaşmaya başladım hatırlamıyorum. nağmelerde, kendi iller arası özlemimin dile gelişi olduğunu. Ve yine bilmiyorum yıllar sonra Hani çocukların hiç bırakamadıkları bazı oyun- kaderimin bana oynadığı güzel bir oyunun sonu- cakları olur ya, benim oyuncağım da o büyülü cunda o radyoda çalışmaya başlayıp, o programı alet olmuştu. Elimde radyo; mutfak, salon, bağ, benim hazırlayacağımı. bahçe ve ben yurtdışından izne gelen Almancı- lar* gibi sürekli radyoyla dolaşıyorum. Ne bulu- Nereden bilirdim ki işletme bölümünde okuyan yorum o kutudan yükselen seslerde bilmiyorum, bir öğrenci olarak yolumun radyodan, seslerden, dostluğun da ne olduğunu bilmediğim gibi. kelimelerden geçeceğini. Sanıyordum ki mesle- ğe atıldığımda rakamlarla oynayacağım. Ama ka- Şimdi ise biliyorum o büyülü seslerde ne bulduğu- der insana bazen güzel sürprizler yapıyor, oyun- mu. “Dost hadi gidelim dediğinde nereye diye sor- lar oynuyor; bana yaptığı gibi. Alanımla ilgili bir madan kalkıp seninle gelendir” diye okumuştum sınava girmek için geldiğim Ankara’da bir arka- bir yerde, işte o yıllarda ben de benimle her yere daşım, bütün hayatımı etkileyecek o soruyu so- sormadan gelen o radyoda dostluğu buluyormu- ruyor: “Neden TRT’nin sınavına girmiyorsun?”… şum farkında bile olmadan. Ben “hadi” derdim, tu- “Ne, ne diyorsun sen, babam beni öldürür, şano- tardım sapından, o da hiç itiraz etmeden nereye cu mu olacaksın sen diye” ilk anın şaşkınlığıyla ce- desem oraya gelir, benimle dere tepe dolaşırdı. * “Almancı” kelimesi tarafımdan vaplıyorum arkadaşımı. Ardından aklım yatmaya onaylandığı için değil, o yıllarda kullanılan yaygın bir Dağ bayır dolaşarak mütemmim cüzüm radyom başlıyor, en azından sınav tecrübem olur, zaten tabir olduğu için metinde yer ve ben yaşayıp giderken yıllar yılları kovaladı ve çok fazla belge istemiyorlar başvururken diyo- almıştır. 26 RADYOVİZYON

rum ve TRT’ye belgelerimi teslim ediyorum. Tabii hasretinin sızısına dokunuyor gönlünde, ihanet ki aileme tek bir kelime söylemeden! diyorsunuz; herkes kendi arkasındaki bıçağın acısını duyuyor sırtında, memleket diyorsunuz; Ve hâlâ gülüyorum sınavda jürinin bana yönelt- herkes kendi memleketinin kokusunu hissediyor tiği “Seni işe alırsak radyodan televizyona geçer burnunda. Bir kelime ile binlerce hayata dokun- misin” sorusuna verdiğim cevabı hatırladıkça. O yılların saflığı ile “Ben daha işin ne olduğunu mak… Hayal edebiliyor musunuz? bilmiyorum ki televizyona geçmeyi düşüneyim” İşte radyoculuk her gün, her an bu mucizeye ta- deyiveriyorum. nıklık etmektir.

Doğruydu da söylediklerim, ben işin ne olduğu- Bununla da kalmaz radyoculuğun mucizeleri… nu bilmiyordum ki… Ama şimdi biliyorum ve di- TRT Diyarbakır Radyosu’nda çalışıyorum. Yıl yorum ki; işim kaderimin bana oynadığı en güzel 1989… Türkiye Radyoları üç büyük radyonun ko- oyun, hayatın bana verdiği en büyük armağan. ordinatörlüğünde, bölge radyolarının da katılımı İnsanın işine armağan olarak bakmasından öte ile sabah, öğle ve akşam olmak üzere ikişer saat- mutluluk olabilir mi? lik canlı kuşak yayın başlatıyor. Ben öğlen kuşa- Sizler mesleklerinizi nasıl tanımlarsınız bilmiyo- ğının sorumlu yapımcısıyım. O gün Türk-Alman rum ama ben şöyle tarif ediyorum: “Devlet bana Çıraklık Merkezi Diyarbakır Şubesi’nin tanıtımını oku, öğren, yaz, anlat diye her ay maaş veriyor, in- ve çalışmalarını konu ediyorum, konuğum ise sanların hobi olarak yaptıklarını ben para kazan- merkezin başkanı İbrahim Ocak. Güzel bir konuş- mak için yapıyorum” bundan güzel bir iş olabilir ma oluyor ve ben konuğumu uğurlayıp ertesi mi? Ki bunlar radyoculuğun kişisel gelişime olan günün telaşına düşüyorum. katkısı. Aradan haftalar geçiyor ve ’den bir mek- Diğer katkılarına gelince bilmem dilim döner mi, tup geliyor. Bir bey, programı dinlediğini, konu- kelimeler yeter mi saymaya. ğumuzun Almanya’da uçak yapım projelerinde Şöyle düşünün; elinizde sadece tek bir silahınız ilginç çalışmalar yapan mühendis İbrahim Ocak var; kelimeler. Kelimeler ile bir dünya yaratıyorsu- mı olduğunu soruyor. Hemen telefona sarılıyo- nuz. Siz mikrofonun başındasınız, kelimeler ağzı- rum, İbrahim Ocak’ı arıyorum, bahsedilen kişi nızdan dökülmeye başlıyor ve sesinizin nerelere olduğunu şaşkınlıkla öğreniyorum ve mektubu gittiğini tahayyül bile edemiyorsunuz. Kimin o fakslıyorum. anda radyosu açık, kimin kulağı sizde, kimin gö- Sadece on dakikalık bir yayın, ardından gelen zünde yaş var ya da kimin dudağında gülümse- bir mektup, yıllar önce birbirini kaybetmiş iki me var bilmiyorsunuz. Siz sadece kelimelerinizi arkadaş ve bir buluşma… Ne var bunda, bir te- söylüyorsunuz. sadüf olmuş ve iki insan buluşmuş diyebilirsiniz. Söylediğiniz her kelime, her insanda bir başka Peki, ya bu buluşmanın ardından Denizli’de de anlama bürünüyor. Bir kelime ile sizi dinleyen Diyarbakır’da olduğu gibi bir merkez kuruldu- kaç insan varsa o kadar çağrışım çıkıyor ortaya. ğu, birçok çocuğun eğitilip iş sahibi yapıldığını Aşk diyorsunuz; herkesin aşkı kendince canlanı- söylersem… Yine ne var bunda deyip geçebilir yor yüreğinde, hasret diyorsunuz: herkes kendi misiniz? RADYOVİZYON 27

Yine Diyarbakır’dayım, yoksul bir köyün öğret- Biz önce kendimize karşı dürüst olduk. Yazdığı- meninin fakirlik, okuma hevesi, zeki çocukların mız her satıra, söylediğimiz her söze kendi yaşa- varlığı vb. sözlerin sıralandığı bir mektup yayın- dıklarımızı, zaaflarımızı, hatalarımızı, erdemleri- lıyorum. Mektupta sihirli bir cümle var: “Öğren- mizi saklamadan yansıttık. cilerim bir önceki yılın defterlerini silip yeniden kullanıyorlar!” Bu cümlenin mucizesini iki hafta İçimizi sonuna kadar açtık sizlere. Kendi inanma- sonra radyonun önüne gelen kocaman kolilerle dığımız hiçbir konuyu, kavramı getirmedik sizle- yüklü kamyoneti görünce anlıyorum. Kırtasiye rin önüne. malzemeleri ile yüklü. İstanbul’dan, o cümlenin Ve gördük ki biz açtıkça sonuna kadar yüreğimizi, sihrine yüreğini kaptıran bir kırtasiyeciden geli- sizler de açtınız içinizi bize; sarıldınız telefonlara, yor. “Yayınınızı dinledim, o çocuklara bir armağan mektuplara. Sizler de saklamadınız hiçbir sırrınızı, göndermek istedim” diyor sonradan açtığı tele- sakınmadınız hiçbir sözünüzü. Belki de yıllarca fonda. Bize düşen malzemeleri götürmek, öğren- aklınıza gelmeyen, bir başkasına anlatmadığınız cilerin, öğretmenin sevincine tanıklık etmek ve o en mahrem anılarınızı paylaştınız bizlerle. coşkuyu İstanbul’daki hayırsever vatandaşımıza yine mikrofon aracılığıyla iletmek. Öğretmenler gününde öğretmenlerinizi, aşk Bir mektup, bir öğretmen, onlarca yoksul öğren- nedir diye sorduğumuzda aşklarınızı anlattınız. ci, İstanbul’dan bir hayırsever… Onları aynı yürek Ülkemizde savaş rüzgarları eserken askerlik de- atışında buluşturan bir radyo yayını… dik, siz gözyaşlarına boğularak şehit verdiğiniz arkadaşlarınızı yad ettiniz. Aklınıza takılan “Ben Belki de radyoculuk kelimelerle insanları aynı yü- Almana askerlik yaparken ölürsem şehit olur mu- rek coşkusunda buluşturmaktır. yum?” ikilemini sordunuz. Ya da sadece seslerle yaşanan bir aşktır. Anneler günü dedik, alzheimer hastası olduğu Nedir aşk? İnsanı diri tutan, sarsan, acıdan hüz- için konuşamayan ama programımızı büyük bir ne, sevinçten coşkuya kadar birçok duyguya esir beğeni ile dinleyen annenize mikrofonu tutup eden, insanı bazen delirten bazen de akıllandıran onun gülüşünü duyurdunuz bize. ama nihai olarak bilgeleştiren bir süreçtir. Radyo- culuk dediğiniz de nedir ki zaten? Gün geldi kızdınız! “Dedikodu tatlı mıdır?” diye sorduğumuzda; bazılarınız kahkahalar ile katılır- Bütün bu duyguları yaşarsınız, hem de yüzlerce kez yaşarsınız. ken yayınımıza, bazılarınız azarladı bizi “Ne de- mek, dedikodu kadar ayıp bir şey olamaz”. Sadece bir fark vardır iki insan arasında yaşanan aşktan. Normal aşkta yâriniz ile göz göze olur- Gün geldi eleştirdiniz; “Siz aşağılık duygusu nedir sunuz, yüzünü görür, huyunu suyunu bilirsiniz bilmezsiniz, konuğunuz da bilmez anlatamazsı- sevdiğinizin. Radyoculukta ise bütün bu duygu- nız, bu duyguyu en iyi biz biliriz” diye. ları size yaşatanların ne yüzlerini görürsünüz, ne Tatil dedik, ancak yurtdışına çıkınca kendi ülke isimlerini bilirsiniz ne de huylarını. Ama bilmese- değerlerinizi anladığınızı, tatillerde turistler gibi niz de kuralları aynıdır aşk ile radyoculuğun. ülkemizi gezerek tanımaya çalıştığınızı söyledi- Sevgi, hoşgörü, samimiyet, iç görü, dürüstlük, niz. Hasret dedik “Türkiye” dediniz. Ağlamak de- duyarlılık ve fedakârlık. Olmazsa olmazıdır bunlar dik, gurbette ağlayıp ruhunuzu arındırabilmek gerçek radyocunun ve gerçek dinleyicinin. Yoksa için nasıl türkülere sarıldığınızı anlattınız. nasıl taşır radyoculuk bir aşkın bütün büyüsünü? Türk Milli Takımı’nın başarısı dedik, 32 yıldır evini- İşte bu büyülü âlemden gerçek satırlar. Haftada zin en güzel köşesinde saklayıp katladığınız Türk iki gece saat yirmi dörtten sonra canlı olarak ya- bayrağını yabanda dalgalandırmanın gururunu yınladığımız “Bir Selam da Kendine Ver” adlı prog- paylaştınız. ramın son yayınının veda metninden; paylaşılan 190 geceden özet cümleler: Beyin göçü dedik “Ahh... Neden ben başka bir ül- “Gerçek dost olmak üzere çıktık yola. Sadece ağ- kede doktorluk yapmak zorunda kalayım, Allah zımızla değil; yüreğimizle, beynimizle konuştuk bizi bu duruma getirenlerin layığını versin” dedi- sizlerle. Saklamadık hiçbir duygumuzu… Dürüst niz. Zekâ dedik, konuğumuzun sorduğu sorunun olmayı ilke edindik. Dürüstlük deyince öyle sıra- cevabını aylar boyunca takip edip öğrenmek is- dan insanların yüklediği anlamıyla değil. tediniz. 28 RADYOVİZYON

Yemek kültürü dedik, konuğumuzun yıllar önce vap verdi: “Benimkilerden birini sana verebilirim” Almanya’dayken su doldurduğu kaynağın hâlâ İngiltere’de cezaevinde olan dinleyicimizin mek- var olduğunu ve halen oradan su taşıdığınızı, he- tubunu okuduğumuzda, sözlerinden etkilenen yecanla telefona sarılıp duyurdunuz. bir başka dinleyicimiz “Ben onu İngiltere’de ziya- ret edeceğim” diyerek yayınımıza katıldı. Nazar dedik, bakışlarınız ile insanları nasıl hasta edebildiğinizi anlattınız. Dedik ya bu çok uluslu bir yalnızlık... Bu, ruhların soyunduğu, yüreklerin sonuna kadar açıldığı bir Gün geldi çok onurlandırdınız bizi. Evdeki rad- dostluk. Bu dostlukta gün geldi dinleyicilerimiz yonuz iyi çekmediği için programımız başlayın- hem bizi, hem de birbirlerini kucakladı, gün gel- ca arabanıza binip bizi dinlediğinizi söylediniz. di bizi ve birbirlerini eleştirmek için laf yetiştirdi. Beklemek nedir diye sorduğumuzda, haftanın iki Gerçek dostluklar da böyle değil midir?” gecesi sizin yayınınızı beklemek olarak tanımladı- nız. “Ben tiryakiliği bilmezdim ama programınızla Elbette ki sadece duygusallık değildir radyocu- tiryakilik nedir öğrendim, sizin tiryakiniz oldum” luğun temeli. Duygusallık, daha çok keyfiyetten diyerek yüreklerimize onur madalyaları taktınız. radyo dinleyenler için temel unsurlardan biridir. Öyle kenetlendi ki yüreklerimiz; konu ile ilgili Bir de mecburiyetlerin insanı radyo dinleyicisi söyleyecek sözünüz olmadığında dahi, “Teşekkür konumuna getirmesi vardır ki, burada asıl olanlar etmek için sizi arıyorum, sizi can kulağıyla dinli- tamamen başka bir kılığa bürünür. Haber ver- yoruz” diyerek her daim yanımızda olduğunuzu mek, bilgilendirmek, gelişmeleri anında duyur- gösterdiniz.. mak esas olur, ilk plana çıkar. Biz anlattık, siz dinlediniz, siz anlattınız biz din- Kurulu düzende yaşayanlar için belki de çok an- ledik. Öğrendik karşılıklı birçok konuyu. Hayat- lamlı olmayabilir bu söylediklerim, hatta abartılı larımızı, anılarımızı, hayallerimizi, duygularımızı, bile gelebilir, televizyonlar varken radyonun ne düşüncelerimizi paylaştık... önemi var diyebilirsiniz. Önce kendimize selam verip, etrafımızla ba- Normal bir hayat yaşayan, her akşam evine gi- rışmak üzere çıktığımız yolda, selam vermeyi dip koltuğuna kurulup televizyon izleme imkânı unuttuklarımızı siz hatırlattınız. Arkadaşlık, dost- olanlar için böyle düşünmekten daha doğal bir luk, pişmanlık dediğimiz programlarda “Bizi na- şey olamaz elbette. sıl unutursunuz” diye isyan etti mahkûmlar. Hak Peki ya kurulu düzende yaşamayanlar? Gemiciler, verdik onlara, dedik ki “İnsan kendi gerçeği ile şoförler, seyahate çıkanlar, Türkçe yayınların ula- yaşar”... Yoktu bizim gerçeğimizde cezaevleri ve şamadığı ülkelerde yaşayanlar? Cezaevindekiler, özür dileyip, onlara da selam verdik yaptığımız görme engelliler, işyerindeyken dünyada neler özel programla. olup bittiğini merak edenler? Dedik ya... Kolay değil 190 gecenin anılarını bir İşte bu insanlar için en önemli haber ve bilgi kay- kalemde anlatmak. nağıdır radyolar. Ama bir gerçek var ki; anlatması çok kolay. Dost Radyo nazlanmadan istediğiniz her yere gelen olmak için çıktığımız yolda, biz sizinle gerçek ve sizi hiçbir zaman bir başınıza bırakmayan tek dost olduk. iletişim aracıdır. Evde, arabada, gemide, hapis- hanede, işyerinde, dağda, bayırda, okyanusun “Şimdi kim bilir kaç ülkede, kaç insan, kaç karanlık ortasında düğmesine dokunduğunuz anda ya- odada radyo dinliyordur... Ne kadar kalabalık ne nınızdadır. Müziğiyle, haberleriyle, programlarıy- kadar çok uluslu bir yalnızlık bu...” diyordu ya Mu- la, yarışmalarıyla… Ve bütün bunları yapan, bu rathan Mungan. Sizlerle çıktığımız bu dostlukta sürekliliği sağlayan onlarca insan çalışır radyoda. sadece sizler ve bizler dost olmadık. Çok uluslu Duyulan her sesin arkasında saatlerce harcanmış yalnızlığın içinde soluk alıp veren herkes, birbiri emek vardır. Dinlediğiniz on dakikalık ya da bir ile dost oldu programımız vesilesi ile. saatlik bir programın hazırlanış aşamalarını anla- Yugoslavya’dan arayan Yanoş’un Türkiye sev- tırsam bu emeğin yoğunluğunu sizler de takdir dasını duyan bir dinleyicimiz, telefonunu alıp edeceksiniz. Ki ben sadece program hazırlanışın- maddi imkânları kısıtlı olan Yanoş’u Türkiye’ye dan bahsedeceğim, haber bültenlerinin, yarış- getirmeyi istedi. Radyosu iyi çekmeyen ve “iyi bir maların, maç nakillerinin vb. diğer radyo yayın- radyo istiyorum” diye feryat eden dinleyicimize, larının arkasında yatan emekleri sanırım tahmin iki tane radyosu olan bir başka dinleyicimiz ce- edebilirsiniz. RADYOVİZYON 29

Kısaca bir program şöyle hazırlanır: Her progra- TRT radyolarının arşivlerinden söz ediyorum. mın yapımcısı vardır, bu yapımcı programın bey- Cumhuriyet kadar köklü, yaşadığımız çalkantılar nidir. İşlenecek konulara, çağrılacak konuklara, kadar boz bulanık, kaybettiğimiz sanatçılarımız yapılacak söyleşinin ana hatlarına karar veren, kadar renkli. program metin gerektiriyorsa bunu da kaleme Türkiye’nin geçmişinin sesleri saklıdır radyo ar- alan kişidir. Prodüktörün bunları hazırlamasından şivlerinde. Atatürk’ün konuşmalarından tutun sonra spikerler devreye girer, yazılan metni ses- da Kore Savaşı’na giden askerlerin yakınlarının o lendirir, söyleşileri gerçekleştirir. Seslendirme ile yıllarda alınmış seslerine kadar. Kaç devlet ada- birlikte teknisyenler de dahil olur yapım sürecine. mının, kaç savaş gazisinin, kaç şairin, kaç sanat- Bant kayıt veya canlı yayın fark etmez programın çının, kaç isimsiz vatandaşın sesi vardır kayıtlarda bütün teknik sorumluluğunu üstlenir. akıl sır ermez. Kaç tarihi olayın tanıklığı vardır o Kelimeler ile anlatılınca dile kolay geliyor bir bir daha tedariki mümkün olmayan o bantlarda programın yapım süreci, konuk bul, metin yaz, kimse bilemez. Türkiye’nin hafızası kayıtlıdır rad- spiker okusun, teknisyen kaydetsin… yo arşivlerinde. Peki, şu ayrıntıları açıklasam: Radyoculuk aşktır demiştim. İnsanların şiir yazma tutkusunu anlatacağım Bunca güzellikten sonra hiç mi kötü bir yanı yok metni yazabilmek için, binden fazla konu hakkın- bu işin diye merak edenlere sözüm: da yazılmış yazı, şiir okudum desem? Ya da gün- Olmaz mı elbette ki var. Yayın asla durmaz ve siz cel yayın yaptığımız yıllarda 2200 program süre- cenazeniz bile olsa yayınınızı yapmak zorunda- since 8000’den fazla konu bulup, konuk ağırladık sınız, hasta olmaya, bugün de yapmayıvereyim stüdyomuzda desem? programı demeye hakkınız yoktur. Ülkede olan Söz programları seslendirmek için spikerlerin bütün felaketlerin tanıklığını yapmak, yüreklerin metinleri doğru değerlendirebilmek, vurgula- dayanamadığı görüntüleri, sesler ile anlatmak, yabilmek için kendilerince işaretlerle program gördüklerinize içiniz kan ağlarken, sesinizi sağ- sayfalarını çiçek bahçesine benzettiklerini, bir lam tutmak, aklınızı, sağduyunuzu korumak zo- metni en az dört beş defa okuyarak çalıştıklarını, rundasınız. konukların katıldığı programlara hazırlanabilmek Ve bir kötü yön daha; belki şimdi söyleyecek- için sayfalarca doküman incelediklerini eklesem? lerim için beni biraz kendini ve işini beğenmiş Teknisyenlerin aynı anda dört tane özel kayıt/ olarak tanımlayacaksınız ama söylemeden de okuma cihazına, yayına bağlı bilgisayara, üze- geçemeyeceğim. rinde sayısız kanalların, düğmelerin bulunduğu Öyle çok okuyup, öğrenip, araştırıyorsunuz ki… yayın masasına hâkim olacak şekilde görev yap- Gün geliyor duyduğunuz hiçbir şey artık sizin için tıklarını söylesem… Ve itiraf etsem… Bir progra- yeni olmuyor, insanların anlattıkları çoğu zaman mın hangi tekniklerle size ulaştığını, ulaşması için size çekici gelmiyor. Kendi içinize çekiliyorsunuz, daha benim hiç görmediğim, tanımadığım kaç ancak kendiniz kadar bilenlerle kısa cümlelerle kişinin çalıştığını ben bile bilmiyorum… Bilmem konuşmayı tercih eder hale geliyorsunuz. de mümkün değil zaten. Öyle bir âlemdir ki rad- yoculuk, seslerin büyüsünü bütün dünyaya ya- Ve kısa cümlelerle konuşanlarla daha iyi anlaşır oluyorsunuz… Tıpkı yazımızın başlığındaki söz- yanlar kimlerdir, kaç kişilerdir bilemezsiniz. Kim- leri bize söyleyen dinleyicimiz gibi. lerin gözü okumaktan kızarmıştır, kimlerin sesi konuşmaktan kısılmıştır, kimlerin sırtı kanallara “Yoldayım, çok doluyum, eve dönüyorum, ne yetişmekten ter içinde kalmıştır hesap edemez- olur bana ağlatacak bir şarkı çalın, ağlayıp, ferah- siniz. Dağ başlarındaki vericilerde çalışanların yal- layıp eve öyle gitmek istiyorum” Cümle kısa, ifade nızlıklarını ise tahayyül bile edemezsiniz. net. Kimlerin ellerinin, kimlerin dillerinin değdiği bi- Bir büyülü âlemdir radyo; isimlerin, yüzlerin ol- linmeyen; uçup giden, duyulduğu anda kaybo- madığı… lan hoş bir sedadır işittikleriniz. Şan, şöhret getirmez insana. Bu dünyada adsız, Bunca uçuculuğun, kayboluşun olduğu yerde suretsiz kalmayı göze alanların, tanımadığı insan- hiç mi kalan bir şey yok diye sorarsanız; var, kos- ların hayatlarına sadece kelimelerle dokunabil- koca bir geçmişin tanıklığı var derim. menin hazzıyla yetinenlerin işidir radyoculuk. 30 RADYOVİZYON

15 Aralık 1960 Henüz âlemin sanalıyla tanışmadığımız yıllardı. Adını söylerken bile zorlandığımız “e-mail”lere yabancıydık.

DOSYA

Erdal Karabacak / TRT Erzurum Radyosu İşte bu yıllarda tanıdım F. A.’yı. TRT Erzurum Rad- yosu stüdyolarından canlı olarak sunulan “Biz Cep telefonu kullanımı pek yaygın olmadığın- Bize” programının, “Sizlerden Gelen” adlı, dinle- dan, birbirinin aynı, samimiyetten uzak, yapma- yici mektuplarını paylaştığımız köşesinin sadık cık cümlelerle dolu mesajlara da aşina değildik. isimlerinden biriydi. Yüzlerce mektubun geldi- ği, mektupların tek tek okunduğu ve kolilerle İçten, samimi satırlarla dolu nameler, günler taşındığı yıllardı. F. de hemen hemen her hafta öncesinden özenle seçtiğimiz bayram ve yeni mektup yazar, nadiren de olsa telefonla yayınla- yıl kartları köprü kurardı dostlar arasında… Ve ra katılırdı. Bingöl’ün Karlıova ilçesinde yaşayan postacılar yalnızca hüzün taşımazdı hanelerimi- ve çiftçilikle uğraşan bir ailenin kızıydı. ze… Sevenden sevilene, gurbetten sılaya duygu taşırdı, özlem taşırdı, sevinç taşırdı. Su, doğalgaz, Lise mezunuydu. Yazmayı seviyordu. Işık saçan telefon faturaları, kredi kartı hesap özetleri, -ev- satırları ve kendinden emin konuşmaları, par- lak zekâsının göstergesi gibiydi. Mektuplarında lerden ırak olsun- icra yazılarının ağırlığı çökme- ilçesinin manilerinden, efsanelerinden ve doğal mişti postacıların omuzlarına. güzelliklerinden bahsederdi. Her fırsatta ilçesin- Sokaklarımızı ise çoğu zaman boyumuzun bile de güneşin doğuşunun güzelliğini metheder, yetişemediği sarı posta kutuları süslerdi eskiden. görmemiz için ısrar ederdi. Mektup kâğıdı, zarf ve pul, bakkal amcadan ya Ses, müzik ve samimiyet, radyoyu tanımlayan da tuhafiyeci teyzeden temin edilirdi. Kırtasiye- bu bağlar, aşina kılar dinleyenle söyleyeni birbiri- ci ağabeyleri de unutmamalı… Zarf ve pulun ne… Kimi zaman bu aşinalıkla dert dökmek, fikir üzerindeki zamkı tatmayan, “Bak postacı geliyor, danışmak için de radyoyu seçer dinleyici. Yaşadı- selam veriyor” şarkısı eşliğinde, postacı peşinde ğı dünyanın pek çok güzelliğini bizlerle paylaş-

Radyonun Anlamı koşturmayan çocuk yoktu herhalde… mayı seçen F. de, zaman zaman sıkıntılarını ifade RADYOVİZYON 31

Erzurum Radyosu’nun Ocak 1966’da SSK Bölge Müdürlüğü binasına taşınması

Koroyu yöneten: Suat Işıklı Soldan Sağa: Muammer Özkavcı, Metin Gülebenzer, Fuat Lehimler, İlhami Kamber eden satırlar da gönderiyordu. Mektuplarından için, babasını ikna edebilmesi konusunda her birinde, üniversiteyi okumayı çok istediğinden şeyi yapacağımızı ifade ettik. Azimliydi F., ufacık bahsediyor, ailesinin bu fikre sıcak bakmadığın- bir destekle hikâyesini birçok yaşıtından farklı ya- dan yakınıyordu. Okuma şansı bulamayan yaşıt- zabileceği belliydi. Bir kere ses vermişti, değişme- larının kandırılarak, terör tuzağına çekilmek isten- liydi yazgı… F. sesini duyuramayan arkadaşlarının diğinden söz ediyordu. Mektupta bahsettikleri, sürüklendiği karanlık hayat için de endişe duyan, yabancı olmadığımız, tekrarı olan ve günümüzde derin bir ruha sahipti. Doğru yolu, kendi hayatın- de duymaya devam ettiğimiz hikâyelerden biriy- dan göstermek istiyordu yanlış yolda olanlara… di. Fakat F. kendi hikayesi için fark yaratıp, sesini duyurmaya çabalıyordu. Bir şeyler yapılmalıydı… Azimli radyo dostu, birkaç cesaret Bizleri düşüncelere salan bu mektuptan birkaç veren söz ve kendisine ulaştırdığımız gün sonra, programa katılmak için aradı F. Soh- birkaç kaynak kitapla, başta ayak bet sırasında, bir akrabasının Erzurum’da hasta- direyen babası olmak üzere, tüm nede yattığını, onu ziyarete gelebileceğini söy- engelleri aştı. leyince, fırsat bulduğunda bizlere de uğramasını istedik. Konuşmanın üstünden günler geçmişti Sınav heyecanı, bekleme sancısı dâhil, her sıkıntı- ki, danışmanın dinleyici ziyaretini bildiren tele- sını paylaştı radyoyla. Atatürk Üniversitesi Turizm fonuyla tanıştık F. ile. Saçları beline kadar dökü- ve Otelcilik Bölümü, zaferinin ilk adıydı. Büyük bir len, uzun kirpiklerinin altında, etrafını şaşkınlık ve coşkuyla paylaşıldı bu sevinci de... Birkaç yıl sonra merak dolu, kocaman gözlerle süzen genç bir kız ise iyi bir dereceyle mezuniyetin coşkusunu pay- duruyordu konuk odasının kapısında... Elindeki laştı, sihirli kutunun kesiştirdiği hayatlar… Artık paketi, ondan kuvvet alıyormuşçasına, bırakmak ufku açıktı F.’nin ve bu ufukla seslendi kendi gibile- istemez gibi, “Kusura bakmayın, sizlere layık de- re; “Hayat değişir, yeter ki isteyelim…’’ ğil ama” diyerek, çekingen uzattı. Heyecanlı oldu- Dostlukla atılan adım, bir eşiği daha aşıp, bir ğu her halinden belliydi. insan hayatının daha parçası olmuştu. Zaman Radyo sayesinde bir bağ kuran akmaya, yeni dostlar, yeni hikâyeler getirmeye devam ediyordu ki, “Ben, radyo dostunuz F. Size insanlar, bir anlık yabancılık yaşadı Adana’dan gönderiyorum bu mektubu…’’ diye o an... Bu yüzden olsa gerek ara başlayan bir mektup çaldı kapımızı, yıllar sonra. sıra sessizlik hâkim oluyordu konuk Şaşkınlık, heyecan ve mutluluk yarattı elbet. odasına. Saniyelerle yarışan hayatımız nedeniyle, heye- Sohbet ilerledikçe şaşkınlık ve heyecanını üzerin- can hiç terk etmiyordu da, şaşırmak nedendi ki? den attı F. Radyo ve programlar hakkında aklına ta- Radyo dostluğu buydu; “Ben de eski bir radyo kılan her şeyi soruyor, cevapları dikkatle dinliyordu. dostuyum’’ diye başlayan pek çok sohbete tanık Sohbet koyulaşmıştı, bir ara üniversite sınavına gi- olabilir, mektup ya da elektronik posta iletisi ala- rip girmeyeceğini sorduk. Yüzündeki ifade değişti. bilir, “Ben sizlerle büyüdüm, bu da kızım/oğlum, Kanayan bir yaraydı… Parmak basılmıştı… Oku- sizlerle tanıştırmak için getirdim’’ diye pek çok mayı çok istiyordu F. Babası başka bir ilde okuma eski dost çalabilirdi kapınızı… “Ben, eski bir radyo fikrine sıcak bakmıyordu. Kararını desteklemek dostunuzum…’’ 32 RADYOVİZYON

Orada KimseVar mı? DOSYA Hakan Özalpuk Prodüktör Hiç tanımadığınız birine Umarım benden bu sorulara yanıtlar bulmamı beklemiyorsunuzdur. Çünkü hayat karşısında güvenebilir misiniz? Yüzünü ben de herkes kadar çaresizim. Ama bu yazıyı kaleme alma cesareti gösterdiğime göre birkaç bir kez bile görmediğiniz ipucu vermek de benim sorumluluğum haliy- o gizemli yabancı en derin le. Önce hiç tanımadığınız ama sonuna kadar güvendiğiniz kişinin “en çok dinlediğiniz radyo düşüncelerinize, en saklı kanalı” olduğunu düşünün. En derin düşüncele- rinize, en saklı hayallerinize tercüman olan ama hayallerinize tercüman yüzünü bir kez bile görmediğiniz gizemli yaban- olabilir mi? İçinizi dökebilir cınınsa müptelası olduğunuz ve çeşitli vasıtalarla içinizi döktüğünüz programın yapımcısı olduğu- misiniz, hesapsızca? nu varsayın. Bir ömrü paylaştığınız dost yürekler- den gelen samimi seslerse radyonuzu her açışı- Gözünüzü kırpmadan bir nızda karşınıza çıkan program sunucuları olsun. ömür verebilir misiniz, dost İşte size dünyanın hâlâ dimdik ayakta kalabilen en yaygın ve en eski iletişim aygıtının emekçileri- yüreklerden gelen samimi nin gözünden özeti... seslere? Şimdi yavaş yavaş madalyonun diğer tarafını çe- virelim istiyorum. Adına radyo denen çağın en önemli buluşlarından birinin arkasına dikkatlice bakalım ki yaklaşık 12 yıldır TRT Radyoları için program üreten yazarın asıl meselesi de ortaya çıksın. Onu neredeyse kadimlik mertebesine çı- RADYOVİZYON 33 karan, bu kadar baş döndürücü teknolojik geliş- Telefondaki Telaşlı meler karşısında bile adeta ona sonsuzluk payesi Kadın Sesine Kulak Vermek veren sadık dinleyicileri için radyonun ne anlama Sanırım 2000 yılıydı. GAP Diyarbakır Radyo- geldiğini anlatmayı deneyeceğim. Tabii ki radyo- su’ndaki haftalık genel yayın değerlendir- nun her dinleyici için bambaşka, kendine özgü, me toplantısı için bir araya geldiğimizde çok ama çok özel bir anlamı olduğunu ve bu birçok başlık görüşüldükten sonra bir anlamı en iyi kişilerin kendisinin anlatabileceği süredir bütün prodüktörlerin kafasını gerçeğini unutmadan başımdan geçen birkaç kurcalayan saat başı yayınladığımız ha- olayı paylaşmak istiyorum. berler konusunda konuşmaya başladık. İçimizde yaklaşık üç, dört dakika süren saat Radyo Bazen Ekmektir, Sudur; başı haberlerin uzun olduğunu düşünen de var- Çokça da Vazgeçilmezdir. dı, kısa olduğunu düşünen de… Yapımcıların or- 1999 yılının Mart ayında TRT GAP Diyarbakır tak kanaatiyse ulusal haberlerin kısa kısa başlıklar Radyosu’nda program yapmaya başlarken böl- halinde verilip bölgesel haberlere ağırlık verilmesi genin sosyo-ekonomik yapısını göz önünde bu- yönündeydi. Süre hakkındaysa tam bir uyuşmaz- lundurarak 6 saatlik programımın içine yaklaşık lık hâkimdi. Toplantı, net bir karar alınamadan 25 dakika süren “Üniversite Yolunda” adında bir sona erdi. Ertesi gün yayıncı bendim. Yayına baş- bölüm yerleştirdim. Hem meslekler hem üniver- ladıktan bir süre sonra stüdyonun içindeki tele- siteler hem de rehberlik alanındaki gerekli bilgi- fon çaldı. Santral görevlisi bir dinleyiciyi bağladı- ler uzmanlar yoluyla aktarılıyor ve telefon yoluyla ğını söyleyip aradan çekildi. Orta yaşlarını sürdü- sorular alınıyordu. Günlerden bir gün bölümün ğü çok belli olan bir kadın sesi olabildiğince kibar sabit konuğu olan rehber hocamız biraz gecikti bir tonda “Merhaba” dedi. Kelimeleri bir kuyumcu ve biz haber sonrası yayınladığımız ilk şarkıdan kıymet bilirliği ve hassasiyetiyle tek tek özenle sonra bölüme giriş yapamadık. Bir müzik daha seçiyordu. Nasıl anlatacağını tam bilemediği bir yayınlamaya başlamıştık ki stüdyonun içindeki derdi olduğu belliydi. Lafı bir müddet dolandır- telefon çaldı. Santraldeki görevli arkadaşımız dıktan sonra talebini ani bir çıkışla söyleyiverdi; bir dinleyicinin program yapımcısıyla görüşmek saat başı verdiğimiz haberlerin daha uzun olma- istediğini söyledi. Karşımda 45-50 yaşlarında en- sını istiyordu. Daha bir gün önce konuştuğumuz dişeli bir erkek sesi vardı. Heyecanla “Üniversite konu hakkında dinleyiciden böyle bir telefon Yolunda” adlı bölümümüzün o gün için yayınla- gelmesi beni çok şaşırtmıştı. Hemen “Neden?” nıp yayınlanmayacağını sordu. Durumu açıklayıp diye sordum. Telefondaki hanımefendi, Bingöl’ün kendisini biraz olsun sakinleştirdikten sonra ne- Genç İlçesi’ne bağlı bir beldede öğretmenlik yap- reden aradığını öğrendim. Dinleyicimiz Şırnak’ta tığını ve yüksek dağların arasındaki beldede 7-8 öğretmendi. Okullarında rehber öğretmen olma- ay kar altında kaldıklarını, hiçbir televizyon kana- dığı için bizim yayın gün ve saatimizde okulun lını net olarak seyredemediklerini, günlük gaze- bütün lise son sınıf öğrencilerini bir sınıfta radyo telerin de ancak bir hafta sonra ellerine ulaştığını başına toplayıp programımızı dinletiyordu. Bir hiç ara vermeden soluk soluğa anlattı. “Dünyayla anda Diyarbakır’dan Şırnak’a o sınıfın içine ışın- bütün bağlantımız yalnızca sizin radyonuz” de- landım sanki. Konuşamıyordum. Radyo başında yince omuzlarımda hissettiğim yükün ağırlığını geleceğini arayan gençlerin umut dolu bakışları tarif etmem mümkün değil. Duygu dünyam bir soluğumu kesmişti. O gençler için radyo o an ek- anda alt üst olmuştu. Minik öğrencilerine fayda- mekti, suydu, vazgeçilemezdi. Neyse ki ikinci şar- lı birkaç bilgi öğretebilmek için o zor koşullarda kı bitmeden bölümümüzün rehber öğretmeni idealist bir şekilde görevini yapan telefondaki ses, gelmişti. Artık herkes hayata kaldığı mekândan o an ne dilese yerine getirmek istiyordum. Fakat ve zamandan devam edebilirdi. Bense serde profesyonellik vardı. Duygusallığımı daha hemen kendimi toplayıp yayınıma sonra kendi kendime yaşamak üzere biraz kenara bütün soğukkanlılığımla devam itip kendisinden haber konusundaki tartışmala- ettim, yayıncılığa dair reflekslerimi rımıza rehberlik edebilecek bilgiler ve izlenimler ve tasarılarımı kariyerim boyun- edinmeye çalıştım. Haberlerin hem daha uzun ca derinden etkile- hem daha fazla yerel nitelikli olmasını istiyordu. yecek unutulmaz bir Kendisine kolaylıklar dileyip telefonu kapattık- tecrübeyi cebime ko- tan sonra edindiğim izlenimleri hemen yetkili yarak tabii ki!.. kişilere ilettim. Bir süre sonra saat başı kısa ha- 34 RADYOVİZYON

berlerin biraz daha uzadığına ve içeriğinin daha girişinde beni bekliyordu. O zaman yukarı yolla- da zenginleştiğine hep birlikte tanık olacaktık. Bu malarını rica ettim. Bu sefer de dinleyicimin işimi sarsıcı deneyimden sonra vücudumuzdaki kılcal bölmek istemediğini öğrendim. Anlaşılan zemin damarlar gibi yurdun her yanını saran radyonun kata inmekten başka çare yoktu. Asansörden inin- dinleyicimiz için ne kadar önemli olduğunu bi- ce bina girişinde orta yaşlarda bir hanımefendi raz daha içselleştirerek yayıncılık denen engebeli gülümseyerek beni karşıladı. Sürekli dinleyicimiz yoldaki macerama devam edecektim. olduğunu, programlarımızı çok beğendiğini ve bizleri çok merak ettiği için kalkıp geldiğini söy- Önce Tatlı Konuşalım Sonra Tatlı Yiyelim ledi. Ekibimizdeki herkesin adını soyadını ezbere 5 yıl görev yaptığım Diyarbakır’dan 2004 yılının biliyordu. İsimlerimizi bilmesinin ötesinde prog- sonlarına doğru İzmir Radyosu’na tayin oldum. ramın satır aralarından herkesin özelliklerini de Bölgesel yayından ulusal yayına geçiş yapmış- öğrenmişti. Karşımda ilk defa gördüğüm biri de- tım. Artık programlarımı bütün Türkiye ve hatta ğil de sanki ailemden biri konuşuyor gibiydi. Ben yurt dışı da dinleyecekti. Bu düşünce bende tatlı şaşkınlığımın üstünü örtüp kibarca teşekkürlerimi bir heyecan yaratıyordu. Önce Radyo-1’e “Beyaz sunarken şovun daha yeni başladığını anladım. Bisiklet” adında bir çocuk draması önerdim. Üç Çünkü hanımefendinin az ötemizde duran ve be- yıl boyunca severek hazırladığım bu programla nim o ana kadar hiç fark etmediğim sehpayı gös- uluslararası ödüller alırken bir yandan da TRT-FM’ termesiyle ne hissedeceğimi şaşırdım. İki büyük de program yapmaya devam ettim. Geçen yıl 4 tepsi ev baklavası bütün ışıltısıyla bana bakıyordu. kişilik bir ekiple Radyo-1 için hazırladığımız “Hayat Hanımefendi bütün akşam uğraşmış ve elleriyle Bilgisi” adındaki haber-magazin kuşağıyla da fark- bizim için iki tepsi baklava açmıştı. Ne diyebilirdim lı ve zevkli bir işe imza attığımızı düşünüyorum. ki! Yine bolca mahcup olmaktan başka çare yok- Tabii bunlar bütünüyle benim düşüncelerim. tu. Hanımefendinin gözlerindeki ışıltı ve sevinç Dinleyicide nasıl bir etki uyandırdığımızı bilebil- benim bu baklavaları reddetmemin önündeki en mek radyoculukta aslında hem çok zor hem de büyük engeldi. Radyo yayınlarımız kendisi için öy- çok kolay. Zor çünkü bir projeye başlarken oluş- lesine değerliydi ki gönlünden kopup gelen bu turmayı hayal ettiğimiz etkiyi yaratıp yaratmadı- hediyesini geri çeviremezdim ama tam olarak ne ğımızı ölçebileceğimiz ikna edici, etkili teknikler yapacağımı da bilemiyordum. Mesleki tecrübem tam olarak mevcut değil. Radyo için anket, yüz içinde iki tepsi baklavayla mücadele etmek yoktu. yüze görüşme gibi teknikleri kullanan kamuoyu Sonunda basit ama etkili bir çözüm buldum; bak- araştırmaları söz konusu olsa da televizyondaki lavaları kurum içinde dağıttırmak!.. Bu özel anın “reyting” ölçümlerinin bile bir ara tartışmalı hale tadını programa emek veren herkes tatmalıydı. geldiğini düşünürsek bu yöntemlerin güvenirliği- Ne de olsa bütün bir yıl boyunca radyodan tatlı ni ve yol göstericiliğini de sorgulama hakkına sa- tatlı konuşmuştuk, artık şöyle bol şuruplu, ağzımı- hip oluruz. Öte yandan yaptığınız işin etkisini öl- za layık gerçek bir tatlı yemenin zamanıydı diye çebilmek radyoda bir o kadar da kolaydır. Çünkü düşündüm. Eminim bu yazıyı okuyan yayıncıların radyo dinleyicisi beğenisini belli etmeyi sever ve çok daha ilginç anıları vardır. Açıkçası benim de bunu da çok iyi yapar. Eskiden programa mektup torbamda daha onlarca hikâye mevcut ama dergi yollardı, şimdilerde elektronik posta kullanıyor. yazısı böyle bir şey. Bir sonunun olması gerek. Dinleyici bu yolları kullanmıyorsa mutlaka tele- fonla yapımcıyı bulup görüşlerini aktarır. En son Gönül Sofrası’nda Muhabbet Erbabı aşamadaysa programınızı hediyeye boğar. Kimi Olmak dinleyicimiz beğenisini gönderdiği elmalarla an- Bir düş kurduk evvelce; gurbet yaralarına mer- latır. Kimi program ekibinin isimlerinin olduğu ve hem olalım diye. Bir ses olduk edebince; dağları, her ismin yanına kurutulmuş bir çiçeğin yapıştı- tepeleri aşalım istedik özgürce. Gönül sofraların- rıldığı özgün sanatsal bir kolaj çalışmasıyla duy- da muhabbet erbabı olmak muradımız, hayatı gularını ifade eder. Bundan birkaç yıl önce, 2007 paylaşıyoruz dilimiz döndüğünce. Bir kişiydik yılıydı sanırım. Yine santralden aradılar. Bu sefer önce; binler, on binler, yüz binler olduk sevildik- yayında değil odamdaydım. Bir sonraki yayını- çe. Ezelden ebediyete can dostuyuz, güvenle ba- mın hazırlıklarıyla uğraşıyordum. Bir dinleyici- kıyoruz geleceğe… nin benimle görüşmek istediğini söyledikle- rinde bağlamalarını rica ettim fakat olumsuz Bizi can kulağıyla dinleyen radyo dostlarına se- yanıt aldım. Çünkü dinleyicimiz binanın lam olsun… RADYOVİZYON 35

“Doğudan Batıya Açılan Pencere” Ankara Palas ve Cumhuriyet Baloları

Hak ve özgürlüktür Cumhuriyet… Demokrasidir, adalettir, karşındakine duyduğun saygıdır, hoşgörüdür.

Aksel Koçak

Eşitliktir cumhuriyet, sadece sen ya da ben değil- dir biz olmaktır. Yalnızca senin için benim için değil hepimiz içindir cumhuriyet; birlik ve beraberliktir. Seçmek seçilmektir, hür ve özgür iradedir. Uygar- lıktır, çağ dışı olmamaktır cumhuriyet… İnsan hak- larına saygıdır, hukuktur, laik düzendir. Mantıktır, erdemdir, onurdur cumhuriyet…

Yıl 1923. Ekim ayının 29’u. Türkiye’nin yeni yönetim biçimi olan ‘Cumhuriyet’ ilan edilmiş, Türk halkının büyük özlemi sona ermiş, yıllardır süren bağımsız- lık mücadelesi başarıya ulaşmıştır. Kat edilen zorlu yolların sonu, aydınlık bir geleceğe uzanıyordur artık… 36 RADYOVİZYON

Yurtsever Türk milleti, Mustafa Kemal Atatürk’ün deyimiyle “Geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacak”tır. Tarih boyunca sayısız mucizeye imza atmış olan Türk milletini bundan sonra “muasır medeniyet seviyesi” yo- lundaki başarılar bekliyordur. Elbette ki bu çok kolay olmayacaktır. Çökmüş, çağdışı bir devletten, yepyeni, tam bağımsız, dünya devletleriyle eşit haklara sahip bir halk devleti, Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur (1) Daha yapılacak çok şey vardır. Atatürk ilk olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin baş- kenti Ankara’nın, modern bir kent olmasını he- deflediğinden, Türk toplum hayatına getirilecek ması sebebiyle Mimar Kemalettin Bey’in mevcut olan yeniliklerin uygulanması için çok özel bir projeye yeni yorumlarıyla 1927 yılında tamamla- mekâna ihtiyaç olduğunu düşünür. Zamanla nır. Büyük bir balo salonu çevresinde dolaşan ko- cumhuriyetin simgelerinden biri haline gelecek, ridorlara açılan çeşitli mekânlardan ve yatak oda- unutulmaz “Cumhuriyet Baloları”na ev sahipliği larından oluşan bina, tarihi Osmanlı hanlarından yapacak, yabancı devlet adamlarını, siyasetçile- esinlenildiği izlenimini uyandırır.(2) Bodrum dâhil ri, gazetecileri, sanatçıları ağırlayacak ve onlarca üç kattan oluşan yapının 60 odası, yemek ve çok anıya tanıklık edecek olan Ankara Palas’ın temel- geniş bir balo salonu vardır. Atatürk’ün “doğudan leri Mimar Vedat Tek’in tasarımıyla 1924 yılında batıya açılan pencere” diye tabir ettiği Ankara Pa- bu düşünceyle atılmış olur. las, tarihe ev sahipliği yapmaya hazırdır artık… Cumhuriyet döneminin getirmiş olduğu yeni Atatürk der ki: ‘İnsan topluluğu kadın ve er- mimarlık akımlarından “1. Ulusal Mimarlık kek denilen iki cins insandan olu- Dönemi”nin en güzel örneklerinden şur. Kabil midir ki, bu kütlenin bir biri olan Ankara Palas, Mimar parçasını ilerletelim, ötekini ihmal Vedat Tek’in işi yarım bırak- edelim de kütlenin bütünlüğü RADYOVİZYON 37

Askerî ve sivil zevat, yılın mutad günlerinde Gazi Paşa’nın davetiyesine mazhar olabilmenin he- yecanını yaşıyorlardı. Davetli listesinde bulunan hanımlar ve beyler sandıklarından veya gardı- roplardan bu ürünler için itina ile saklanan balo kıyafetlerini kömürlü ütüden geçiriyordu. Ha- nımlar müstakbel Türk kadınını temsil edecekle- rini bildiklerinden kıyafet ve makyajlarına önem veriyor ve saçlarını kuaför değil, bigudilere teslim ediyorlardı. Fotoğraflara baksanız hepsinin aynı kaptan çıktığına hükmedersiniz. Birbirinden fark- lı olmayan bayanlar, balolara son derece zarif ve duru bir güzellik getirirlerdi. Cumhuriyet baloları özellikle Ankara’da ileriye dönük, aydın ve aydın- ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin ya- lık olayların yaşandığı bir içtenlik göstergesiydi. rısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı Ankara Palas ise bu baloların düzenlendiği ilk göklere yükselebilsin?’. Bu balolar sayesinde ka- önemli mekândı. Uzun yıllar çalışmalarını giriş dınla erkek bir araya eşit bir biçimde gelmiş; vals- katının üstünde bulunan özel dairesinde sürdü- ren Atatürk, Cumhuriyet balolarının bu mekânda le, tangoyla, çarlistonla, rumbayla, cazla, klasik düzenlenmesine ön ayak olmuştu.” (3) müzikle tanışmıştır. Türkiye’nin yepyeni ve aydınlık yüzünü bütün Mimarisi kadar yüklendiği görev bakımından da dünya tüm gerçekliğiyle görmektedir. Bu ola- çok anlamlı olan Ankara Palas’a Cumhuriyet ba- ğanüstü değişim karşısında şaşkın oldukları ka- loları apayrı bir ruh katar. dar hayrandırlar da. Ankara Palas’ta davetli “Kadınlar şık tuvaletlerini aylar öncesinden hazır- oldukları balolar, Atatürk önderliğin- lar, Ata ile dans etmeyi hayal ederlerdi. Cumhu- deki Türk milletinin çağdaş- riyeti coşkuyla kutlamak ve mutluluğu aramak laşma yolundaki üstün başa- için çok zengin olmak gerekmiyordu. Tarifsiz rısını ve azmini bir kez daha sıkıntılar çekmiş, acılar büyütmüştü onlar. gözler önüne sermiştir. 38 RADYOVİZYON

Bu muhteşem ilerleme Atatürk’ün milletine Kahvaltıdan sonra giyindiler. Bu biraz güç oldu. duyduğu sonsuz güvenin bir eseridir. Türk mil- Zavallı Muslahittin Bey başında taşıdığı silindir leti de Ata’sının her zaman yanında olmuş, şapkanın biraz da komik görünümünü ve anla- 7’sinden 70’ine, köylüsünden kentlisine hiçbir mını asla çıkaramamıştı herhalde. “Yahu Rıfat Bey, fedakârlıktan kaçınmamıştır. ben bunu giymeyeceğim” diye sızlandı, durdu. Satı Kadın daha rahattı. “Madem Paşa iste- “…. Bir Cumhuriyet Bayramı, babam da, annem di” diyordu. Biz çocuklar kapı aralarından gizli de çok heyecanlıydı. Çünkü sabah çok erken, gizli onları seyrederken, demek ki gülme öl- kahvaltı masasında iki konuğumuz var. Sonra- çüsünü biraz kaçırmışız ki, bir ara Satı Kadın dan anneme tekrar tekrar anlattırdığım bu iki oda kapısını araladı ve “Ne gülüyonuz bebe- konuktan biri, işçi temsilcisi olarak Meclis’e giren ler, şehirli olmaya özenmek ayıp mı?” dedi. Muslahittin Bey, öbürü ilk köylü kadın milletvekili Görüldüğü gibi kadınlar yeniliğe daha açık, daha Satı Kadın. İkisi de Ankara Milletvekili. Görüldüğü kolay adapte oluyorlar... Ankaralı hanımlar için gibi Mustafa Kemal Meclis’te her kesimden insa- Cumhuriyet bayramlarının en heyecanlı konusu, nın olmasına özen göstermiş ve buna özellikle belki de Cumhuriyet balolarıydı. Annem için söz KAYNAKÇA dikkat etmişti. Hatta bir anlamda kota koydur- gelimi, sonbahar demek, biraz da o baloya ha- 1. ÖZAKMAN, Turgut, “Cumhuri- muştu. Köylüler, işçiler, kadınlar, gençler Meclis’te yet, Ekim 2009, s:342 zırlanmak anlamına gelirdi. Tuvaleti İstanbul’da 2. YAVUZ, Yıldırım,“Ankara Anka- olsun diye. Mustafa Kemal, Ankara milletvekili dikiliyordu. Demek ki Ankara’da Calibe gibi, Ce- ra”, YKY, 1994 olduğu için onları babama emanet etmiş. Resmî mal gibi bir moda yaratıcısı yoktu henüz. Annem 3. Sabah Gazetesi, 29 Ekim 2008 elbiselerini giydirsin, kuşatsın, öyle getirsin töre- yataklı vagonlar polisi ile gönderilen o güzelim 4 ARAZ, Nezihe: Mustafa Kemal’in Ankara’sı, Aralık 1994 ne diye. Annem, Satı Kadın’a lacivert bir tayyör tuvaletini giyerken biz seyrederdik. O, Mustafa 5. TÖR, Vedat Nedim, Yıllar Böyle diktirmiş, babam Muslahittin Bey’e o kuyruklu Kemal’i görecekti. Sonra da günlerce o gece- Geçti, Dışişleri Bakanlığı ceketle, silindir şapkayı ve rugan pabuçları almış. yi arkadaşlarına anlatacaktı. Özellikle Mevhibe Hanımefendi’nin zarif elbisesini. Mevhibe Hanım, yeni Cumhuriyetin kadın takımının moda merke- ziydi o günler. Modanın olduğu gibi, saygının ve zarafetin de. Benim bu baloların biriyle henüz an- nemin karnındayken kurulmuş tuhaf bir ilişkim vardır. Ankara Palas’ta konukları bir bir dolaşan Mustafa Kemal, o gece Ağaoğlu Ahmet Bey’in masasına da gelmiş. Annem de, o masada. Paşa, hanımefendiye hatır soruyormuş, “Kızların na- sıl? Tezer döndü mü? Süreyya ne yapıyor?” diye. Hanımefendi, “Süreyya (Ağaoğlu, ilk kadın avu- katımız) avukatlık yapıyor, biliyorsunuz paşam” demiş. “Tezer İsviçre’de. Bugün, yarın doktorası- nı verecek.” Annem, Mustafa Kemal’e verilen bu RADYOVİZYON 39

müjdeli haberleri dinlerken, elini karnına koymuş nal kurmalı duvar saatlerini görürsünüz. Cumhu- ve orada gününü bekleyen bebeğe adeta yalvar- riyet tarihine tanıklık etmiş balo salonuna adım mış, “Bak gördün mü, Mustafa Kemal’e ne güzel adım yaklaşırken yükselen kalp atışlarınızın sesi haberler verdi. İnşallah sen de kız ol, sen de oku. topuk seslerinizi bastırmaya başlar. Tavanı motif- Ama avukat olma sen, muharrire ol (kadın yazar) lerle bezenmiş, duvarlarında boy boy Atatürk’ün ve bir gün, ben de Mustafa Kemal’e böyle seninle bu mekândaki balolarda çekilmiş fotoğraflarının ilgili müjdeler vereyim.” (4) yer aldığı, döneme ait mobilyaların ve oturma Ankara Palas’ın bodrum katında ağırladığı çok gruplarının aynen korunduğu geniş salona gir- sıra dışı bir konuğu vardır bu kez. Ankara’daki ilk diğinizde içinize çektiğiniz tarih kokan hava sizi radyo yayını 1927 yılında Ankara Palas´ın bod- geçmişe sürükleyiverir. Salonun köşesinde bulu- rum katında, 5 kW gücünde bir Fransız şirketine nan kuyruklu piyanodan gelen müzik eşliğinde ait iki adet verici ile yapılır. vals yaparken bulursunuz kendinizi. Salonu dol- duran kalabalık cumhuriyeti bütün coşkusuyla “…… Matbuat Umum Müdürlüğü Dâhiliye kutlamaktadır. Mustafa Kemal kendine ait locada Vekâletine bağlı iken, “radyo programları”nın şık bayanlarla ve erkeklerle sohbet ediyordur. tanzimi de bizim ödevlerimiz arasında idi. O za- manki Ankara Radyosu’nun stüdyosu nerede idi O’nu, bu mekânın size hissettirdikleri sayesinde biliyor musunuz? Ankara Palas Oteli’nin bodrum hayallerinizde olsa bile görmeniz, duyduğunuz katında, otel mutfağının yanındaki küçücük bir özlemi biraz olsun hafifletebilmiştir. Salondaki büyük aynalara takılır gözleriniz. Aynadan yansı- oda! Ankara’daki stüdyoda, Ankara Palas Oteli’nin FOTOĞRAFLAR yanlar çağdaş Türkiye’nin resmidir. Aydınlık, me- mutfak gürültüleri, tabak, çanak, bıçak şakırtıları, Ankara Palas Devlet Konukevi. aşçı garson şakalaşmaları, İstanbul Radyosu’nun deni, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı bir Türkiye. Royal Fotoğrafçılık’a teşekkür ederiz. stüdyosunda tramvay gıcırtıları, otomobil klak- Dün olduğu gibi bugün de gelecekte de… sonları, satıcı naraları duyulurdu!..” (5) Geçmişte olduğu kadar günümüzde de tarihi ve mistik havasını koruyan Ankara Palas, konukları- na cumhuriyetin ilk yıllarındaki heyecanı aynen yaşatmayı sürdürmektedir. Kurşun kaplı ahşap kubbenin altındaki döner ka- pıdan geçip içeriye adım attığınızda o büyülü at- mosfer ruhunuzu sarmaya başlar. Balo salonuyla giriş arasında kalan ve iki yanında kenarları mavi çinili yüksek merdivenlerin yer aldığı geniş bir ko- ridor karşılar sizi… Koridor boyunca içinde antika eşyaların yer aldığı camlı yüksek vitrinleri; zaman kavramınızı kaybettiğiniz o anda birbirinden oriji- 40 RADYOVİZYON

ÖyküleriSesevi 2

Önceki yazımızda (Radyovizyon, Haziran 2010 s. 12), Antalya yöresinde halkın radyo evine “sesevi” dediğini ve radyonun halkın yaşamına ilk girdiği yıllardaki yansımalarına yer verip “sesevi” öyküleri anlatmıştık. Daha nice öyküler var. 60’lı yıllar... Serik Gebiz Uçan Orman Fidanlığı çalışanları. Arkada, Rus yapımı “Gaz 51” kamyon. Ellerinde radyoları var. Kıymetli mallarıyla poz veriyorlar. Devam ediyoruz.

DOSYA

Mustafa Cansız Prodüktör

Önce İzmir Bayındır Fırınlı köyünden bir radyo öyküsü: 1940’lı yıllarda kö- yün “ileri görüşlü” bir muhtarı vardır. Köy Sandığı’ndan bir radyo alır. İlk çı- kan radyolardan olduğundan büyüktür. Neredeyse içine insan girse sığa- cak. Köy kahvesinin bir köşesine koydurur. Köylünün gündemi muhtarın yeni icraatı; köy sandığına alınan radyodur. Haftalarca konuşulur. “Duydunuz mu? Muhtar bavul gibi bir şey almış. Düğmesini açınca türkü söylüyor, İstanbul’da Ankara’da konuşulanlar duyuluyormuş” derler. “İnanmayın. Olmaz öyle şey. Bu muhtarın yeni bir hilesidir. Bakalım daha neler çıkaracak?” derler. “Köy Bekçisi Emin Çavuş’tur konuşan, türkü söy- leyen. Mukallittir o. Her sesi taklit eder. Aletin arkasına sokmuştur muhtar adamı.” derler. RADYOVİZYON 41

Köyde, hatta civar köylerde bile, Fırınlı köyü muhtarının aldığı yeni cihaz konuşulur. Ortalık bir süre bu haberle çalkalanır. Olaylar radyo çevresinde gelişir. Az geçince halk bu yeni cihaza alışır. Başına birikirler. Köy kahvesine gelen giden çoğalır. Çay satışları artar. Radyonun gelişi en çok kah- veciye yarar. Fırınlı köyüne radyonun girişi böy- le… Bize bu öyküyü anlatan aynı köyden Mestan Uyur’a teşekkür ediyoruz. Şimdi de Antalya Serik’ten bir radyo öyküsü. Emekli Öğretmen Ali Yılmaz anlatıyor: başlıyor. Çıkıyorlar ışık iyice havaya kalkıyor. O da Radyo üzerine ne? Kocaman iki direk… Ortalıkta polis yok. Orası öyküler anlatan “Altmışlı yıllar. Serik-Antalya arasına Aşağı düzlüktür biliyorsun. Yol bomboş. Yanıp sönen Antalya Serik’ten Kocayatak’ta, şimdi ora Kozağacı oldu ya, radyo emekli öğretmen Ali kırmızı ışık radyo vericisinin yeni dikilen direkle- verici direklerinin dikiliverdiği sıralar… Biliyorsu- Yılmaz, torunu rinden geliyormuş meğer. Egemen ve eşi nuz direklerin üzerinde yanıp sönen kırmızı ışık- emekli öğretmen Adam rahatlıyor. Derin bir oh çekiyor. Yolcular lar vardır. Gülay Hanım. başlıyor gülüşmeye. Yola devam. Şoförler arasın- Kürüş’ten Ata Saygılı, Serik-Antalya arasında dol- da epey anlatılmıştı bu olay.” muşçuluk yapıyor. Antalya’ya yolcu getirip götü- rüyor ama ehliyeti yok. Eskiden herkeste ehliyet Geçelim başka bir öyküye. Burdur ili Çavdır ilçesi yoktu. Ehliyet almak zordu. Ehliyeti olanlar par- Kozağaç kasabasından halk ozanı cura ustası Ha- makla gösterilirdi. bip Özyurt anlatıyor: Ata Saygılı, yolcuları doldurmuş Serik’ten “Yanlış olmasın 945 yılıydı ellelem. Devlet kurayla Antalya’ya gidiyor. Giderken Dikmen Sapağı’na radyo dağıtıyormuş. Maksat vatandaşın haberi varmadan bir yokuş var. Tam o yokuşun dibinde olsun memleketten, dünyadan. Kurada bizim radyo verici direğinin yanıp sönen kırmızı ışığını köye de çıkmış. Geldiler, muhtarın evine kurup görüyor. Işık durmadan yanıp sönmekte… Direk teslim ettiler. Millet birikti. Ortalık ana baba günü. daha yeni... O gün ya da birkaç kaç gün önce di- Açtılar. Ses çıkıyor. Türkü şarkı ajanslar… Dünya- kilmiş. Yokuşun dibinden, aşağıdan bakıldığında da ne olup bittiyse anlatıyor. Herkes şaşırdı. İna- direk görünmüyor, sadece ışığı görünüyor. Kırmı- nılmaz bir şey… Eskiden ulema, ‘ Gün gelecek zı ışık yanıp sönmekte… Dolmuşçu Ata, bunu ilk Mağripte eşek anıracak Maşrıkta duyulacak’ der- kez görüyor. Trafik polisinin yolu kestiğini düşü- miş. Köyün yaşlıları ‘İşte o gün bu gündür’ dediler. Burdur Çavdır Kozağaç kasaba- nüyor. Arabayı sağa çekiyor. Başlıyor beklemeye. Bir görecektiniz. Unutulmaz bir gündü. Gerçektir sından halk ozanı Yolcular da öyle düşünüyor olacak, bir şey demi- bunlar. Biz bu tarihleri yaşadık. Bu radyonun köye Habip Özyurt ve eşi yorlar. Zaten diyemezler. İtiraz edemezler. O gün- ilk gelişi…” Zeynep Hanım. lerde şoför demek “üst düzey” bir adam demek. O ışığı, polis arabasının üstündeki ışık sanıyorlar. Yolu kesen polisin denetimi bitirip gitmesini bek- liyorlar. Dolmuşçuda ehliyet yok. Yakalanma riski- ni göze alarak çıkmış yola. Bekle babam bekle… Bir saat kadar bekliyorlar. Değişen bir şey yok. Işık hâlâ yerinde, kıpırdamıyor, durmadan yanıp sön- mekte. Bu arada yoldan gelen geçiyor, gelen ge- çiyor. Bir fevkaladelik yok gibi. Dolmuşçu Ata, iş- killeniyor. Yolcular da yüreklendiriyor. ‘Verir cezayı geçeriz’ diyorlar. Dolmuşçu, istemeye istemeye çalıştırıyor arabayı. Sürüyor Antalya’ya doğru. Yokuşu tırmanırken, ne görsün, ışık yükselmeye 42 RADYOVİZYON “Hoş Geldiniz” mi? “Hoş Bulduk” mu?

Hiç tanımadığınız, yüzünü görmediğiniz, sadece sesini duyduğunuz bir kişiye hediyeler aldığınız oldu mu hiç?

DOSYA

Burak Can - Nihal Sandıkçı*

Onunla sırlarınızı, sorunlarınızı paylaşır mısınız? Onu sevmeyen başka ar- kadaşlarınıza karşı, o kişiyi korur musunuz? Bir insan, yüzünü hiç görme- diği başka bir insanı bu kadar sahiplenebilir mi?

“Bu kutunun içinde küçük adamlar var, konuşup şarkılar söylüyorlar” dü- şüncesiyle çok küçük yaşlarda başlayan dinleyici-radyocu ilişkisi, yukarı- daki sorularla değerlendirildiğinde imkânsız gibi görünen bir buluşma aslında. Aynı zamanda bu sorular, “Neden radyocu olmayı seçtin?” soru- sunun da cevabını içeriyor. RADYOVİZYON 43

Her radyocu biriktirdiklerini daha çok insanla Bir dinleyicimizin bizi, evinde pide yemeye çağı- paylaşabilme mutluluğunu ve gücünü hisset- rıp, gitmediğimiz için bize kırıldığını söylemesini mek için çıkar bu zorlu yola. Bencil bir tarafı vardır başka nasıl açıklayabiliriz? ( dinleyici-radyocu iliş- elbette radyocunun. Mikrofon, radyocuya, her kisinde pidenin kritik bir önemi olduğu anlamı zaman hayal ettiği kişi olma özgürlüğünü sunar çıkmasın, sadece örnekler denk geldi) kimi zaman. Dört duvar arasında, kendini kimin Birçok radyocunun unutulmaz yayın hatıraları dinlediğini bilmeden “havaya” konuşur radyocu. çoğunlukla dinleyicilerin katkısı ile oluşmuştur. Bazen havadan sudan, bazen suya sabuna do- Ulaşılmaya çalışılan bir hedef gibi görünse de kunmadan, bazen su gibi akıcı, bazen sulu... Her dinleyici, çoğu zaman hedefe yürürken yol arka- radyocu, kendini yaratır mikrofonun başında. Ve daşı olmuştur radyocuya. elbette kendi dinleyicisini... Özellikle son 1 yılda, TRT Ankara Kent Radyo dinlemek, bir alışkanlıktır çoğu kişi için. Radyosu’nun hayatımıza girmesiyle dinleyici- Radyocu içinse “dinleniyor” olmak bir hedeftir. radyocu ilişkisinin farklı örneklerini daha iyi göz- Radyo dinleyicisi olmak için bir sertifikaya, ehli- lemleme şansımız oldu. Bir sohbet radyosunda, yete ihtiyaç duyulmaz. Gereken, sadece basit ve insanların sevdikleri radyocularla, tüm şehrin ucuz bir cihaz, biraz zaman, biraz da sabır. Evet, onları dinlediğini bildikleri halde, özel hayatla- tahammül ister dinleyici olabilmek. Duyduğunu rını bile paylaşabilecek kadar kendilerini ‘ev’de anlamak ve yorumlayabilmek için radyocu ile bir- hissetmeleri hepimizi heyecanlandırıyor. Hepi- likte düşünebilmek. miz için samimi bir sohbet ortamına duyulan Zamanımızı ayırdığımız, üzerine kafa yorduğu- ihtiyacın giderildiği yeni bir buluşma noktası muz her konuyu kendimiz için daha önemli kıl- 105.6… Cesaret gösterip ya da zaman bulup maz mıyız? Bir dinleyici için de takip ettiği radyo yayına katılanların yanında, çok daha büyük bir ve yayıncılar bu önemde olsa gerek. Başka türlü ‘sessiz kitle’nin varlığı ile enerjisi katlanarak artan açıklanamaz, bir Ramazan günü, fırıncılıkla uğra- bir ‘muhabbet’ ortamı... İşin güzel yanı, kimsenin şan bir dinleyicimizin, bize, üzerinde susamlarla kimseye bir şeyler ‘öğretme’ derdinde olmaması. ismimizi yazdığı pideleri ulaştırma çabası… Ya Herkesin her konuda söyleyeceği birkaç cümle da bir diğerinin, yazlığının anahtarını bize iste- var ve bu fikir çeşitliliği, konuşmaya ve daha da diğimiz zaman verebileceğini yürekten söylüyor önemlisi dinlemeye teşvik ediyor herkesi. Bizim olması. “Ailemizin bir ferdi oldunuz, her gün kah- için en heyecan verici nokta, bu gelişimin bir par- valtı soframızdasınız” cümlesini duyduktan sonra çası olabilmek... kaç radyocu, yaptığı işin “dünyanın en güzel işi” Mikrofon açıldığında, “yayın” lambası olduğunu düşünmez? yandığında, “Hoşgeldiniz!” diye Satırlar dolusu farklı örnek eklenebilir bunlara. başlar tüm radyocular konuşmaya... Fakat her ilişkide olduğu gibi, radyocu-dinleyici ilişkisinde de iki taraflı özene ihtiyaç olduğu ke- Peki, aslında kimdir hoş gelen sin. Herkes güzel cümleler duymak ister hayatı ya da hoş bulan? Biz miyiz ev boyunca. Bir radyocu için de durum farklı değil sahibi, yoksa bizi bilmediğimiz bir elbette. Ama güzel cümleler duymak için, güzel yerde, bilemeyeceğimiz bir şekilde cümleler sarf edebilmeyi de başarmak gerekiyor. dinleyenler mi? Üzerimizdeki ilgi, takip edenlerin sayısı arttıkça, sorumluluklarımızın da arttığının farkına varma- “Sahip olmayı” bırakıp, “sahiplenmeyi” öğretiyor lıyız. Bir dinleyiciye, “Neden bu programı dinli- radyocu-dinleyici ilişkisi… Birbirine ihtiyaç du- yorsun?” diye sorduğunuzda çok net cevaplar yan, özgürce konuşan, dinlemeyi bilen, birinin alamazsınız. Ama “Neden artık dinlemiyorsun?” yokluğunda diğerinin kendini eksik hissettiği bir sorusunun cevabı kısa ve net olacaktır. Hiçbir ya- ilişki... Aramızda var mı böylesine bir samimiyeti yıncının, en küçük bir eleştiride, “Beğenmiyorsan reddedecek olan? dinleme” cümlesini kurmaya hakkı olamaz. Bu, Bir dinleyicimize katkısından ötürü teşekkür hayatı boyunca sizi yalnız bırakmamış, en kötü ederken, “Bizi mutlu ettiniz” dediğimizde, “Siz bizi gününüzde yanınızda olmuş bir arkadaşınızın her gün mutlu ediyorsunuz, bir seferlik de biz ya- * TRT Ankara Kent Radyosu dostça eleştirisine, “Benimle arkadaş olmasaydın palım” cümlesini duyup kelimelerin boğazımıza “Kentimizce” o zaman!” cevabını vermekten farklı mı sizce? dizilmesi de ondan... Hafta içi her gün 10.00 TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nun İspanyolca Masası 44 RADYOVİZYON 1968 yılında açılmış iki yıl sonra yayınlara ara verilmişti. 03 Mart 2000’de yeniden kısa dalga yayınlarına başlayan İspanyolca masasının başlangıçta yarım saatlik programları, bu dili konuşan ülkelerin dinleyicilerinden gelen yoğun ilgi sebebiyle 2006 yılı Ocak ayında bir saatlik süreye ulaştı. İspanyolca Masası

Volkan Koray Aytürk İspanyolca Masası Sorumlusu

TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nun İspanyolca Masası 1968 yılında açılmış iki yıl sonra yayınlara ara verilmişti. 03 Mart 2000’de yeniden kısa dalga yayınlarına başlayan İspanyolca masasının başlangıçta yarım saatlik programları, bu dili konuşan Voice Voice of Turkey ülkelerin dinleyicilerinden gelen yoğun ilgi sebebiyle Elhamra Sarayı Fotoğraf: Sam Segar 2006 yılı Ocak ayında bir saatlik süreye ulaştı. RADYOVİZYON 45

Günümüzün teknolojik imkânlarının yaygınlaş- “Türk Basınından Özetler” programı günlük ola- masıyla ve bilgiye ulaşmanın son derece önemli rak hazırlanıyor. Son derece kırılgan bir bölgede hale gelmesiyle 2008 yılında İnternet yayınları bulunan Türkiye’nin etrafında olan biten tüm başladı. olayların ele alındığı “Türkiye Penceresinden Or- TRT, dış yayıncılık alanında yaptığı bu atılımla tadoğu” ve “Avrasya Gündemi” adlı programlar beraber daha geniş kitlelere erişim imkânına ka- büyük ilgi görmekte. Masa elemanlarınca hazır- vuştu. Dünyada yaklaşık 400 milyon insanın ana lanan “Türk-İspanyol Latin Dünyası” ve İspanya ve dili olan İspanyolca radyo ve İnternet yayıncılığı- Güney Amerika’daki muhabirlerimiz tarafından nın Türkiye’den de yapılıyor olması İspanya, Latin kaleme alınan “Latin-Amerika ve İspanya Günde- Amerika ve Kuzey Afrika gibi yerlerde Türkiye’nin mi” programları yayınları zenginleştirmeye yöne- birinci elden çok daha iyi bir şekilde tanıtılmasını lik önemli yapımlardan bazıları. sağlıyor. Radyo ve televizyon yayıncılığı dünyasındaki ge- Yayınlarımızın ulaştığı bölgelerde yaşayan halklar Türkiye’nin tezlerini öğrenebiliyor ve Türkiye’nin lişmelerin düzenli olarak ele alındığı “DX Köşesi” içinde bulunduğu coğrafya hakkında en doğru ve dinleyici işbirliğiyle hazırlanan “Posta Kutusu” ve en tarafsız bilgilere ulaşabiliyor. Özellikle Latin adlı programlar en sevilen yapımlar arasında. Amerika halklarının Türkiye hakkındaki bilgileri objektif olarak öğrenebilmesi çok önemli… Ana dili İspanyolca olan dinleyicilerin Coğrafi uzaklığın getirdiği bir dezavantaj olan bil- Türk dilini öğrenme konusunda son gi eksikliğinin giderilmesinde, İspanyolca radyo derece hevesli olmaları da sevindirici. ve İnternet yayınlarının önemli bir rol oynadığını Dinleyici profili incelendiğinde genellikle coğrafi söylemek yerinde olur. olarak Türkiye’ye daha yakın olan İspanya’da daha Kısa dalga, İnternet ve uydudan iletilen yayınla- fazla dinlendiğini söylemek mümkün . Küba, Ar- rın profiline bakıldığında Türk dış politikasını, Türk jantin, Meksika ve hatta Portekizce konuşulan kültürü ve tarihini en iyi şekilde tanıtmaya yöne- Brezilya’dan bile çok sayıda mektup ve elektronik lik programların bulunduğunu görürüz. posta geliyor.

Haber programlarının dinleyiciler TSR ve dinleyiciler arasında oluşan kimyanın en tarafından en çok beğenilen özelliği önemli unsurlarından birisi mektuplar. Bu güzel “nesnellik”. bağın uzun yıllar boyunca sürmesini diliyoruz. 46 RADYOVİZYON Radyo

Ayasofya Müzesi

Radyo, bir üretim aracıdır. Ürettiği şey ise sestir. Söz ağırlıklı bir radyo kanalını dinliyorsanız, büyük olasılıkla, konuşan insanları duyarsınız. Ayasofya Müzesi

DOSYA Yiğit Yavuz Prodüktör TRT Trabzon Radyosu

Ticari bir yerel radyoyu dinliyorsanız, popüler şar- kılara denk gelme olasılığınız yüksektir. Ama ister TRT Trabzon Bölge Müdürlüğü müzik ağırlıklı, ister söz ağırlıklı olsun, her radyo istasyonu kendi “ses”ine sahiptir. Bu “ses”i seçilen şarkılar, yayınlanan cıngıllar, spikerlerin sunum trafikte ilerlerken arabamızın çevreden yalıtılmış tarzı, söz bölümlerinin konuları, haberlere yakla-

Bir Üretim Aracı Olarak Aracı Bir Üretim ortamında yapılır oldu. Ama radyo dinleme or- şım tarzı gibi unsurlar belirler. Dinleyiciler, tercih tamları ve araçları çoğalırken, dinleyiciyle radyo ettikleri radyo istasyonunun “ses”ini tanırlar ve arasındaki bağın güçlenmeyip, tam tersine gide- frekans arama düğmesiyle şöyle bir oynayıp, alış- rek zayıfladığı söylenebilir. tıkları istasyonu zorlanmadan bulabilirler. Dinleyicinin ilgisini kaybetmemek için artık rad- Radyo seçimi, kişisel bir meseledir. yocular eskisine nazaran çok daha fazla çaba sarf Artık insanlar grup halinde radyo etmek zorundalar. Bu yüzden biz radyo profes- yonelleri, adeta lokanta kapılarındaki teşrifatçılar dinlemiyorlar. Bütün ailenin oturma gibi davranmaktayız; dinleyiciyi radyomuzun ka- odasında toplanıp radyoya kulak pısından içeri girmeye ikna etmeye ve en uzun kesildiği günler geride kaldı. süre boyunca orada tutmaya çalışıyoruz. Radyo dinleyebileceğimiz araçlar çoğaldıkça, Bunun kolay iş olmadığı bir gerçek. Her istas- dinleme eylemi çoğu zaman mahrem bir ortam- yon, her dinleyiciye istediğini veremiyor. Herke- da, sokakta yürürken ‘volkmen’in kulaklığıyla, bil- si memnun etmeye çalışan radyoculuk anlayışı gisayar başında internet üzerinden ya da sıkışık ömrünü doldurdu. RADYOVİZYON 47

Radyoculukta devlet tekelinin kalkıp, tüm dün- leştirirken, televizyon ve gazetelerin gerektirdiği yada ulusal ve yerel ölçekte özel istasyonların ya- özel dikkat seviyesine ihtiyaç duymaz. Size her yına başlamasıyla, dinleyiciler ayrışmış durumda. yerde ulaşır: Mutfakta, iş yerinizde, sıkışık trafiğin Artık farklı müzik zevklerine, farklı eğitim seviye- ortasında, kuaför salonunda, kafeteryada... Bütün lerine, farklı yaş gruplarına hitap eden radyolar “kitle” iletişim araçları içinde yalnız radyo, dinleyi- var. İngilizcede “yayıncılık” karşılığı olarak kulla- cisiyle böylesine etkin ve birebir ilişki kurma po- nılan broadcasting, yani geniş bir alana yaymak tansiyeline sahiptir. terimi, uygulamada yerini dar bir alana, özenle Tüm dikkatimizi ona vermemizi talep etmeden, seçilmiş bir dinleyici grubuna yayın yapmak yaşamımızı doldurup renklendirebilir. Kendisini terimine bırakıyor. Dolayısıyla, radyoculuk yap- dinlerken, başka işleri bir kenara bırakmamızı da manın yolları, yordamları değişti ve çoğaldı. Bu- istemez. Radyoda müzik dinlerken yemek yiyebi- nunla birlikte, başından beri varolan sözel radyo lir, gazete okuyabilir, hatta arkadaşımızla sohbet biçimleri, bazen başka isimler altında varlıklarını edebiliriz. Üstelik terapiye benzer bir etkisi vardır sürdürmekte. radyonun; bize moral verir, hayatın türlü yönleri- Dünyada ve ülkemizde ilk yayınların başladığı ni anlamlandırmamızı sağlar. 20’li yıllardan bugüne kadar geliştirilen yakla- Radyo, aynı zamanda hayal gücünü şımların birçoğu, hâlâ geçerli... Televizyonun iyi- ce yaygınlaştığı 50’li yıllarda öngörüldüğünün en iyi kullanan yayın aracıdır. aksine, bir eğlence ve bilgi kaynağı olarak radyo, Dinleyici her zaman, anlatılan şeyleri hayalinde ortadan kalkmadı. canlandırmaya çalışır. Radyo üzerine söylenmiş güzel bir söz var: Radyonun resimleri ekran bo- Acaba insanlar neden radyo yutlarında değildir; sizin arzu ettiğiniz boyutlar- dinliyorlar? dadır. Televizyonda ekrana getirilmesi son dere- Çünkü radyonun çok önemli avantajları vardır: ce zor ya da maliyetli olacak mekân, karakter ve Radyo, kolay ulaşılır ve dolaysızdır; her konuda olayları, radyoda metin ve ses efektleriyle yarat- dakika dakika bilgi verme yeteneği vardır; daha mak mümkündür. Bu olanağı ustaca kullanan yö- çok insana daha kısa zamanda ulaşma gücüne netmen Orson Welles, Dünyalar Savaşı adlı radyo sahiptir. Dinleyicisiyle etkili bir iletişim gerçek- oyunuyla, Marslıların dünyayı işgal ettiği sanısını

Hayatı Radyomla Sevdim Nuray Karadeniz / Dinleyici Radyo, ruhumuzu özgür kılan sihirli kutu… Han- Doğru Türkçe ve akıcı üslupla ruha işleyen ton- gimiz etkilenmedik ki o tutkunun sihrinden? Alıp daki sesler dinleniyor kılıyordu anlatılanları. Me- götürdüler bizi ruhumuzu titreten sesler. O ses- rak ettim, öğrendim. Nitelikli yaşamak, bir değil, lerden dünyalar kurduk kendimize. bin insan olabilmek adına gerekli ne varsa buldu- Çocuktum O’nunla tanıştığımda. Sesin büyüsü- ğum o sesli dünya vazgeçilmezim oldu giderek. ne kapıldım. Ahşap kutudan yansıyan yeşil ışık Sabahın aydınlığını paylaştım yüzlerini göre- “geç” dedi yüreğimde yıllarca sürecek sevdaya… mediğim dostlarla, gecenin umutlu karanlığını. Büyüklerimin diliyle “acanslar” pek ilgilendir- Bir tuşa dokunmaktı onları çağırmak. Sesleriyle miyordu beni o yıllarda.”Çocuk Bahçesi”, Radyo uzaklaştırdılar yalnızlığımı. Köprüler kurdum gö- Tiyatrosu”, dinlemeyi sabırsızlıkla beklediğim nüllere. Çoğaldıkça çoğaldım. Yan etkisi olmayan programlardı. Bu yüzden, radyo hayallerle dolu gıdalarla beslendi beynim, ruhum. Bilginin, ha- gizemli bir dünyaydı benim için. Dinlediğim ses- berin en doğrusuyla genişledi ufkum. Şarkıların, lerle ahşap kutunun içindeki dünyaya dahil olu- türkülerin hasıyla molalar verdim hayata. Ayarın- Seslerden Kurulmuş Dünya… yor, mekânları, kahramanları özgürce hayal edi- da yaşadım hüznü, neşeyi… Sözün özü hayatı yordum. Küçücük dünyamı, özgürce kurduğum radyoyla bir başka sevdim. hayallerle zenginleştirdim, büyüttüm. Radyom, dostum, arkadaşım, sırdaşım. Bir sevda Bilginin geliştiren gücünü keşfettim giderek. büyüttüm yüreğimde o dosta dair. 48 RADYOVİZYON

Hikmet Aksoy / Karikatürist-Yazar Türk musikisinin ölmez isimleri Alaeddin Yavaş- ça’nın, Müzeyyen Senar’ın, Perihan Altındağ’ın, Sabite Tur Gülerman’ın ve daha nice sanatçıları- mızın ipek seslerini dinlemek ise bir büyük tut- kuydu benim için.

Ve radyo ile geçen bir ömür beraberliği, arka- daşlığı… Komşumuz Kemal Amca, ”Acans saati geldi!..” diye seslendiğinde çocuk aklımızla 2.Büyük Şimdilerde bile; 74 yıllık ömrümün çalışma saat- Savaş’ın gidişatından haber almak için arkadaşla- lerinde en yakınımda yalnızlığıma arkadaş olan rımla üşüşürdük kısık sesli radyonun başına. benim için vazgeçilmez bir aygıt radyo… Hele

Yaşa Benim Radyom Yaşa Ne bileyim bunun ilerleyen yıllarda bir tutku, tir- de TRT’nin son dönemde tüm yurdu kucaklayan yakilik olacağını… yayın akışı içinde Radyo 4 kanalını dinlemek… Renkleri, zevkleri, duyguları kendi yerelliğinden Sonraları Eşref Şefik’in Ramazan ve güreş soh- tüm ülke bütünlüğüne taşıyan yayın akışında, betlerini, Feridun Fazıl Tülbentçi’nin hazırladığı Trabzon Radyomuzun da bu imeceye başarılı şe- “Tarihte Bugün”ü, Sulhi Garan’ın, Kemal Deniz’in, kilde katılışı elbette alkışa değer. Halit Kıvanç’ın, Necati Karakaya’nın anlattığı milli ve lig maçlarını dinleyerek yaşadık radyo başında. Yaşa benim radyom…

yaratarak, insanları sokağa dökmüştü. Tarihte hiç- mek bile istemeyen insanlar var. Radyocular, esas bir televizyon programı, böyle bir kitle hezeyanı olarak o insanlar için çalışır aslında; programlarını yaratmamıştır. binlerce, belki milyonlarca dinleyiciyi göz önün- de bulundurarak hazırlasalar da, hayallerinde Ucuzluğu da, radyonun önemli avantajlarından yine hep o özel dinleyiciler vardır. Biz yayıncılar, biridir. Hem dinleyici, hem yayıncı için ucuzdur mümkün olduğunca çok sayıda dinleyiciye ulaş- radyo. Dinleyici için ucuzdur, çünkü artık çok dü- maya çalışsak da, o özel dinleyicilerle aramızda şük fiyata satılan radyo alıcıları var; bir raf dolusu oluştuğunu hissettiğimiz duygusal bağ, asıl mut- kitaptan daha düşük fiyatlı bir radyo, okuması ol- luluk ve tatmin noktamızdır. Buna bir “yararlılık” mayanlar ya da görme özürlüler için sesli bir kü- hissi de diyebilirsiniz: Havaya yaydığımız radyo tüphane sunar. Yayıncı için ucuzdur, çünkü tele- dalgalarının kaybolup gitmediğini; bir yerlerde, vizyondaki kimi yapımların bir saatine harcanan bir evde, tarlada, arabada ya da dükkânda biri- parayla, radyoda bir yıl boyunca yayın yapabilirsi- lerinin hayatında bir fark yarattığımızı bilmenin niz. Üstelik radyo, bu düşük maliyetle, televizyo- verdiği memnuniyet ve başarı duygusu. na eşit hızda bir habercilik yapma imkânı sunar. İnsanlar, çabukça ne olup bittiğini öğrenmek is- tediklerinde radyo dinlerler. Radyo haberleri çok kısadır ve sadece olguları aktarmaya odaklıdır. İnsanlar bunun farkındadır. Böylece radyonun hızlılık içindeki basitliği, bir üstünlük olarak ortaya çıkar. Bütün bu sebeplerden ötürü, radyo günlük yaşa- mımızda bize eşlik etmeye devam ediyor. Haya- tımızdaki yeri o kadar önemli ki, bazılarımız rad- yoyu kimliklerinin, kendilerini tanımlama şekille- rinin bir parçası haline getirmiş durumda. Radyo- yu kanlı canlı bir insan gibi kendine yakın bulan, dünya döndükçe radyo yayınlarının da sürüp git- mesini yürekten dileyen, başka türlüsünü düşün- RADYOVİZYON 49 Radyonun Dinleyici Üzerindeki Etkisi

Bu ayki dosya konumuz “Radyonun Dinleyici Üzerindeki Etkisi”… Radyo sizin için ne ifade eder, diye sorduk. Yanıtlar bölge radyolarımızın dinleyicilerinden geldi Sokak Mikrofonu

Tahir Aydın (27) Şiirler ustaca yorumlanıyor. İşletmeci (Diyarbakır) Radyonuzda en çok, sunucularınızın seslendirdiği şiirleri beğeniyorum. Gerçek- ten ustaca yorumluyorlar. Ayrıca güncel konulardaki uzman görüşlerini de zevkle dinliyoruz. Bizim için çok aydınlatıcı ve eğitici oluyor. TRT GAP Diyarbakır Radyosu dinleyici ile çok sıcak bir bağ kuruyor. İsteklere yer veriyor. Ödüllü yarışması var. Ben de nostaljik görünümlü bir radyo kazandım. Bu ödül radyonuzla olan bağımı iyice güçlendirdi.

Zeyni Gökçe (49) El sanatları atölyesi sahibi (Diyarbakır) Yöresel müzikler...

TRT Gap Diyarbakır Radyosu’nda en çok çaldığınız müzikleri beğeniyorum. Ka- liteli ve halkın beğenisini ön planda tutan müzikler çalıyorsunuz. Eski türküle- re ve yöresel müziğe yer veriyorsunuz. Bunlar çok hoşuma gidiyor. Ayrıca sağlık konusunda bilgiler vermeniz dinleyiciyi bilinçlendiriyor. Çocukların eğitimi ko- nusunda velilere yaptığınız uyarılar çok önemli. Çocukların suça yönelmesinin nedenleri üzerinde duran uzman konukların katılımı çok eğitici oluyor. Çünkü yöremizde suça yönelen çocuk sayısı hayli fazla… GAP yöresinin kültürünü ve ihtiyaçlarını en iyi şekil- de tanıtıyorsunuz. Sadık bir dinleyiciniz olarak sizden bir de beklentim var. Üniversite sınavlarına ha- zırlanan çocuklarımızı psikolojik olarak da hazırlayabilmek için eğitim programları yapmanızı istiyoruz. 50 RADYOVİZYON

Gülden Burumoğlu Tezol (31) Hep başucumdadır radyo... Ziraat Teknikeri (Samsun) Ben radyo dinleyerek büyüdüm. Ailemde kuşaktan kuşağa geçmiş bu güzel alış- kanlık. Babam da çok sever radyo dinlemeyi. Sevgisini bize de aktarmış. Çocuklu- ğumdan beri hep başucumda durur radyo… Türk Halk Müziği aşığıyım; bu özelli- ğimi TRT Radyoları sayesinde kazandım. Raci Alkır, Mükerrem Kemertaş, Mehmet Çalmaşır, Kubilay Dökmetaş, Gürkan Özpeker, daha sayamadığım nice güzel ses. Bu isimlerle büyüdüm ben. Bir de Radyo Tiyatrosu… Pek çoğunu hâlâ hatırlarım, dinlemeye devam ediyorum elbette. Radyo dinlemek benim için değiştiremeyeceğim bir alışkanlık. Radyoya olan tutkumu, sevgimi herkes bilir. Övündüğüm özelliklerimden biridir…

Nadide Bayhan (82) Ev Hanımı (Artvin-Şavşat-Ciritdüzü Köyü) Pilli radyoyu seviyorum.

Televizyon gözlerimi yoruyor. Karşısında oturmaktan zevk almıyorum. Sonra gittiğin yere götüremiyorsun. Radyo hem haber veriyor, hem müzik çalıyor. Her yere taşıyorum onu. Pilli radyoyu seviyorum. Eski şarkıları çalıyorlar, yenilerden haz etmiyorum. Yıllardır var radyo. Çocukken, gaz lambası vardı o zaman, onun altında âşıkların hayatını okudum ben kitaplardan, onlar hâlâ hatırımda, türküleri severim çok. Çalıyorlar mutlu oluyorum.

Şakire Temel Sesli kütüphane... İş Kadını (Erzurum) Bana göre TRT Radyoları, en güzel renklerle harelenmiş bir kültür mozaiği. Bilim, kültür, sanat ve edebiyat alanlarında mümtaz bir seviye sunuyor ve güzel Türkçe- mize hassasiyet göstermesi beni ziyadesiyle ihya ediyor. TRT Radyoları sayesinde, Türk Sanat Müziği eserlerini ve yüreğimin sesi türkülerimizi her ortamda dinleye- biliyorum. Kısacası TRT Radyoları dinlenildiğinde görülecek ki adeta yaygın eği- tim yapıyor. Zira sesli kütüphane olma özelliğini ifade ediyor.

Ali Demirel Esnaf (Mersin) Siftah radyomla... Biz esnaflar için radyo dünyayı işyerimize taşıyan ve bizi evrenin zenginlikleriyle buluşturan bir okul, eğitim kurumu. Ben sabah erkenden gelir işyerimi açarım. Ve siftahı radyomla yaparım. Yıllar yılı sanki radyodan duyduğum ses benim ilk müşterim, siftah yaptığım kişi olur. Size bir şey söyleyeyim mi?.. Benim gün içinde bulunma ihtimalim olduğu her mekânda bir radyom vardır. İşyerimde, arabam- da, evimde ve evimin kimi odalarında… Radyo olmadığı zaman sanki bir eksiğim varmış, bir ıssızlığa mahkûm edilmişim gibi gelir. Televizyona ya da teyplere göre radyo bana insan sesine daha yakın ve sıcak gelir. RADYOVİZYON 51

Ercan KONT Seviye TRT radyoları... Emekli (Adana) Radyo özellikle de TRT Radyoları benim dünyamda ayrı da değil apayrı bir yere sahiptir. Ses bayrağımız dilimizin öğretilmesinde, korunmasında ve gelişmesinde TRT radyolarının etkisi büyüktür. Dinleyiciye saygı, haberde doğruluk, eğitimde ciddiyet, bilgide müspetlik, müzikte kalite, eğlence ve mizahta seviye TRT Radyo- larının şaşmaz ilkeleridir. Bu ilkeleri sayesinde de hepimizin gönlünde ayrı bir yeri vardır. İsteyen istediğini mutlaka TRT Radyolarında bulur. Onun için diyorum ki, eğer aradığınız gerçekten bir radyo ise size TRT Radyoları yeter.

Nuri Özaydın Emekli (Adana) Solmayan gülüm... Ben radyo bahçesinin çiçeklerini dererek büyüdüm. Hayatın renkleri ve dinleyi- cinin zevkleri bütün yönleriyle kendini radyoda bulmuştur yıllar yılı. Radyo öyle sihirli bir güç ki, sizi hâkimiyeti altına almakta tam bir usta… Kucaklayıcı, ikna edici, etkileyici… Uzaktan çook uzaktan seslenildiğini bildiğiniz halde yanı başı- nızdaymış hissi uyandıran daha güçlü bir iletişim aracı yoktur. Benim için güne radyoyla başlamak, hayatın ve günün kalbinin attığını kabul etmektir. Onun için radyo, hayat bağlarımın en güçlü iletişim aracı, gönül bahçemin solmayan gülüdür.

Mustafa Taş, (35) Samimiyet ve sıcaklık... Memur (Trabzon) TRT Trabzon Bölge Radyosu ile yaklaşık 20 yıl önce tanıştım. Geçen 20 yıla baktı- ğımda TRT Trabzon Bölge Radyosu’nu hüzünlü anlarımda da mutlu anlarımda da hep yanımda hissettim. Gün geldi bölgemizin illeriyle ilgili haberleri bana ulaş- tırdı. Seslerini duyduğum sunucularla ve işin mutfağında olan yapımcılarla yüz yüze tanıştığımda samimiyet ve sıcaklığı yakından hissettim. TRT Trabzon Bölge Radyosu’nun geçen bunca yılda bölgemize çok büyük katkılar sağladığı aşikârdır. Kendilerine bundan sonraki yıllarda da üstün başarılar dilerim.

Ömer Akçair (55) Emekli (Trabzon) İyi ki varsınız...

TRT Trabzon Radyosu, Karadeniz bölgesinde özellikle yaz aylarında dinlenme rekorları kırıyor. Çünkü bu aylarda herkes köylerine gidiyor. Özellikle fındık za- manı… Köyde fındık bahçelerinin önünden geçiyorsunuz. Bir bakıyorsunuz ki bütün fındık bahçelerinden türkü sesleri geliyor. Fındık toplarken ağacın yaprak- larından gelen hışırtı sesleri kulağa müziğin gelmesini engelliyor. Bu yüzden fın- dığın dalına radyoyu asıyoruz. Yüksek sesle haberlerimizi, türkülerimizi dinliyoruz. Gündemi takip edebiliyoruz. Yaylalarda da bizim için Trabzon Radyosu çok önemli. Her şeyden habe- rimiz oluyor. Bazen merkezde kalan çocuklarımı arıyorum. Bu hafta havalar güneşli olacak ya da yağ- murlu olacak diye. Biz türkü dinlemeyi seviyoruz. 35 yıldır folklorcuyum. Bu yüzden bizim için kemençe çok önemli. Türkülerle coşuyoruz. Herkesin bahçesinde TRT Trabzon Radyosu çalıyor. Fındık toplarken, bahçe bellerken… Radyodan çıkan her ses bize hayat veriyor… İyi ki varsınız! 52 RADYOVİZYON

Tiyatrosu’nda Bu Ay Radyo

Oyunun Adı : AKDENİZ GÜNEŞİ

Yazan : Yaşar Ürük Efektör : Erhan Mesudoğlu 6 Ekim Yöneten : Can Gürzap

Oyunda Rol Alan Sanatçılar : Kerem Yılmazer, Oktay Korunan, Enis Fosforoğlu, Erhan Abir, İsmail İncikara, Gamze Yapar, Metin Çoban, Kemal Bekir, Ayten Aydın

Özet : Michelangelo’nun hayatından kesitler sunan oyunda, onun çocukluğu gençliği, Floransa’da Palazzo Veccion freskleri ile Roma’da Papa Julius’un anıt mezarı projesini hazırladığı dö- nemlere ait olaylar çekici bir dille anlatılmaktadır.

Yayın Günü ve Saati : 6 EKİM 2010 – ÇARŞAMBA / 21.05 RADYOVİZYON 53

Oyunun Adı : ALFABETİK CİNAYET

Yazan : Agatha Christie

Efektör : Cankut Ünal 13 Ekim

Yöneten : Asuman Korad

Oyunda Rol Alan Sanatçılar : Rüştü Asyalı, Alpay İzbırak, Baykal Saran, Erdoğan Göze, Mehmet Atay, Maci- de Tanır, Beyhan Saran, Tomris Oğuzalp, Gökçen Hıdır, Muammer Çıpa, Gül- seren Devor, Orhan Aral, Oya Çekiç, Vacide Kılan, Ali İpin, Halil İbrahim Kalay- cıoğlu, Şaika Günsel Öztürk, Vasfi Uçkan

Özet : Alfabetik cinayetler işlenmektedir. Ruh hastası bir satıcının üstüne şüpheleri çekmeyi başaran Ron, ağabeyini öldürmüş diğer cinayetleri de işlemiştir. Cinayet çözmekte uzman dedektif Poirot sonunda durumu anlar. Ron soğukkanlılıkla cinayetleri itiraf eder. Ron çalışmaktan hoşlanmadığından mirasa konmak için cinayetleri işlediğini söyler.

Yayın Günü ve Saati : 13 EKİM 2010 – ÇARŞAMBA / 21.05

Oyunun Adı : BU SENİN HAYATIN

Yazan : Jale Sancak Efektör : Korkmaz Çakar 20 Ekim Yöneten : Can Gürzap

Oyunda Rol Alan Sanatçılar : Ali Sürmeli, Sadrettin Kılıç, Tomris Oğuzalp, Tunç Günbay, Sevtap Tokyay, Ay- ten Uncuoğlu, Yasemin Alkaya, Gökhan İçöz, Gamze Yapar

Özet : Orhan, oğlu Tayfun’un kendi işlerini devam ettirmesini ister ve onu iktisat fa- kültesine gönderir. Ancak Tayfun’un ressam olmak isteği babasını kızdırır ve Orhan oğlunu evden kovar. Açılan bir resim yarışmasına katılarak ikinci olan Tayfun’a ödülü babası verir.

Yayın Günü ve Saati : 20 EKİM 2010 – ÇARŞAMBA / 21.05

Oyunun Adı : ARDIÇ KUŞLARI Yazan : Mehmet Turgut 27 ekim Yöneten : Erdal Küçükkömürcü

Oyunda Rol Alan Sanatçılar : Rüştü Asyalı, Okan Şenozan, Mehtap Öztepe, Ayşe Akınsal, Funda Mete

Özet : Karısından boşanma işlemlerini gerçekleştiren Doktor Sedat mahkeme çıkı- şında işportacıların arasından geçerken Halil adında, tahta kaşıklar yapıp satan yaşlı bir köylüyle çarpışır. Dağılan kaşıkları toplamasına yardım ettikten sonra bir süre söyleşirler. Sedat bir depremde iki çocuğu ile annesini yi- tirmiştir. Zaten kopma noktasında olan Belgin’le evliliği o günden sonra iyice mutsuz bir hal almış, Sedat yıllar önce depremden yaralı olarak kurtulduğunda onu ameliyat eden Doktor Nurcan’a ilgi duyduğunu fark etmiştir. Nurcan da ona karşı duygular beslemektedir. Kaşıkçı ile konuşurken sık sık dalıp giden Sedat yaşlı adamın hasta olmasına rağmen yaşama bağlılığını görünce hayata yeniden sarılması gerektiğini anlar.

Yayın Günü ve Saati : 27 EKİM 2010 – ÇARŞAMBA / 21.05 54 RADYOVİZYON Radyo Tarihinden Kısa Kısa Derleme Aksel Koçak Radyo Dergisi 1 Eylül 1946, Sayı: 57 RADYOVİZYON 55 Radyo Tarihinden Kısa Kısa Eleştirel Medya Okuryazarlığı

Medya okuryazarlığını tarihsel bir izlek üzerinden ele alan kitap, ana akım iletişim paradigmasından ve korumacı/kollamacı bakış açısından beslenen medya okuryazarlığı anlayışından eleştirel medya okuryazarlığı yaklaşımına geçilmesi gerektiğini tartışmaktadır.

Eleştirel pedagojiden beslenen eleştirel med- yöneltmelidir. Dolayısıyla eleştirel medya okur- ya okuryazarlığı, medya sektörünün bu kültürel yazarlığının hedefi zaten güçlü ve hegemonik metinleri üretme koşullarını ve süreci gösteren, olan bazı değerlerin bir kez daha üretilmesine gündelik yaşam pratikleri içinde metinlerin yeri- hizmet etmek yerine, gençlerin iktidar ilişkileri ni ve medya kullanım pratiklerinin bireyin biliş- konusunda daha bilgili, ötekine saygılı, duyarlı sel dünyasında yol açtığı çeşitli durumları ortaya yurttaşlar olmasına katkıda bulunmak ve öte- çıkaran bir bakış/anlayış olarak ele alınmaktadır. kileştirici değerleri ve mekanizmaları dönüştür- Burada ele alındığı şekliyle, eleştirel medya okur- mek olmalıdır. yazarlığının amacı, yurttaşın toplumsal, kültürel, Eleştirel medya okuryazarlığı, medya metinlerini siyasal ve ekonomik alanlarda etkin aktör olarak eleştirel bir bakış açısıyla okuyabilen ve üretim her türlü karar mekanizmasında yer almasını, sürecine müdahil olan yurttaşlık bilincinin geliş- aldığı kararların da sorumluluğunu üstlenmesi- tirilmesiyle de bu nedenle yakından ilişkilidir ve ni, öz-düşünümsel bir bilinç ile sorumluluk eti- Türkiye’nin içinde bulunduğu ve giderek zihin ği geliştirmesini desteklemektir.Eleştirel medya örüntülerinin ve ulusal ana akım medyanın yeni- okuryazarlığı yaşadığımız hayatın neden böyle muhafazakâr ve etnik milliyetçi değerlere teslim olduğunu sorgulamaya, soruşturmaya yöneltir, olduğu bu dönemde özellikle gereklidir. 56 RADYOVİZYON RADYO-1 (TÜRKİYE RADYOLARI BİRİNCİ PROGRAMI)

PAZARTESİ 09.40 ARKASI YARIN 11.05 ESKİ SORULARA YENİ CEVAPLAR (İSTANBUL) (CANLI) 06.00 HABERLER, DENİZ - HAVA RAPORU 10.00 HABERLER 12.00 HABERLER 06.10 KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİMİZ (BOŞNAKÇA) (ANKARA) 10.05 PAYLAŞTIKÇA (ANKARA) (CANLI) 12.05 HABERLİ - YORUM (ANKARA) (CANLI) 06.45 GÜNAYDIN TÜRKİYE (ANKARA) (CANLI) 10.55 HEPİMİZ BİRAZ FARKLIYIZ (ANKARA) 12.55 BEN KİTAP OKUYORUM (ANKARA) 07.30 HABERLER 11.00 HABERLER 13.00 HABERLER 07.40 GÜNDEM (ANKARA) (CANLI) 11.05 DOSYA (İSTANBUL) (CANLI) 13.15 RENKLİ ANLAR (İSTANBUL) (CANLI) 09.40 ARKASI YARIN 12.00 HABERLER 14.30 NEREDEN NEREYE (ANKARA) (CANLI) 10.00 HABERLER 12.05 HABERLİ - YORUM (ANKARA) (CANLI) 15.00 HABERLER 10.05 PAYLAŞTIKÇA (ANKARA) (CANLI) 12.55 BEN BÖYLE BIRAKTIM (ANKARA) 15.05 LEZZET YOLCULUĞU (ANKARA) (CANLI) 10.55 HEPİMİZ BİRAZ FARKLIYIZ (ANKARA) 13.00 HABERLER 15.30 MAVİ BİLYE (ANKARA) (CANLI) 11.00 HABERLER 13.15 RENKLİ ANLAR (İSTANBUL) (CANLI) 16.00 HABERLER 11.05 DOSYA (İSTANBUL) (CANLI) 14.30 İNSANOĞLU BİR ÂLEM (ANKARA) (CANLI) 16.05 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NDE 90 YIL (ANKARA) 12.00 HABERLER 15.00 HABERLER 16.30 SPORUN YILDIZLARI (ANKARA) 12.05 HABERLİ - YORUM (ANKARA) (CANLI) 15.05 SANAT SOKAĞI (ANKARA) (CANLI) 17.00 HABERLER 12.55 BEN KİTAP OKUYORUM (ANKARA) 15.30 TARÇININ GÜNCESİ (ANKARA) (CANLI) 17.05 EKONOMİ GÜNLÜĞÜ (ANKARA) (CANLI) 13.00 HABERLER 16.00 HABERLER 17.30 KIYIDAN KÖŞEDEN (ANKARA) (CANLI) 13.15 RENKLİ ANLAR (İSTANBUL) (CANLI) 16.05 MÜREKKEP KOKUSU (ANKARA) 18.00 HABERLER 14.30 CANLAR ÖLESİ DEĞİL (ANKARA) 16.30 SPORUN EZGİSİ (ANKARA) (CANLI) 18.05 GÜN ÖTESİ (CANLI) (İSTANBUL) 15.00 HABERLER 17.00 HABERLER 19.00 HABERLER 15.05 HUKUK VE İNSAN (ANKARA) (CANLI) 17.05 EKONOMİ GÜNLÜĞÜ (ANKARA) (CANLI) 19.30 DİL TARİH COĞRAFYA (ANKARA)(CANLI) 15.30 GÜNDEMDEKİ ENERJİ (ANKARA) (CANLI) 17.30 KIYIDAN KÖŞEDEN (ANKARA) (CANLI) 20.00 + 13 (ANKARA) (CANLI) 16.00 HABERLER 18.00 HABERLER 21.00 HABERLER 16.05 TÜRK SİNEMASI (ANKARA) 18.05 GÜN ÖTESİ (CANLI) (İSTANBUL) 21.05 RADYO TİYATROSU 16.30 SPOR DÜNYASI (ANKARA) (CANLI) 19.00 HABERLER 22.00 NOSTALJİK MÜZİK (ANKARA) 17.00 HABERLER 19.30 MODERNLEŞME EKSENİNDE TÜRKİYE (ANKARA)(CANLI) 22.45 BİR ROMAN BİR HİKÂYE (ANKARA) 17.05 EKONOMİ GÜNLÜĞÜ (ANKARA) (CANLI) 20.00 + 13 (ANKARA) (CANLI) 23.00 HABERLER 17.30 KIYIDAN KÖŞEDEN (ANKARA) (CANLI) 21.00 HABERLER 23.15 GECENİN İÇİNDEN (ANKARA) (CANLI) 18.00 HABERLER 21.05 RENKTEN SÖZDEN ÇİZGİDEN SESTEN (ANKARA) 01.00 HABERLER 18.05 GÜN ÖTESİ (CANLI) (İSTANBUL) 21.30 NOSTALJİ (ANKARA) 01.05 PAYLAŞTIKÇA (ANKARA) (TEKRAR) 19.00 HABERLER 22.30 TÜRKÇE SÖZLÜ HAFİF MÜZİK (ANKARA) 01.10 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (TSM) (ANKARA) 19.30 GÜZEL TÜRKÇE (ANKARA) (CANLI) 22.45 BİR ROMAN BİR HİKÂYE (ANKARA) 01.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 20.00 + 13 (ANKARA) (CANLI) 23.00 HABERLER 01.55 HEPİMİZ BİRAZ FARKLIYIZ (ANKARA)(TEKRAR) 21.00 HABERLER 23.15 GECENİN İÇİNDEN (ANKARA) (CANLI) 02.00 HABERLER 21.05 Solistler Geçidi (ANKARA) (TSM) 01.00 HABERLER 02.05 ESKİ SORULARA YENİ CEVAPLAR (TEKRAR) 21.30 NOSTALJİ (ANKARA) 01.05 PAYLAŞTIKÇA (ANKARA) (TEKRAR) (YAPIM: İSTANBUL - YAYIN: ANKARA) 22.30 TÜRKÇE SÖZLÜ HAFİF MÜZİK (ANKARA) 01.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 03.00 HABERLER 22.45 BİR ROMAN BİR HİKÂYE (ANKARA) 01.55 HEPİMİZ BİRAZ FARKLIYIZ (ANKARA) (TEKRAR) 03.05 NEREDEN NEREYE (ANKARA) (TEKRAR) 23.00 HABERLER 02.00 HABERLER 03.35 LEZZET YOLCULUĞU (ANKARA) (TEKRAR) 23.15 GECENİN İÇİNDEN (ANKARA) (CANLI) 02.05 DOSYA (TEKRAR) 04.00 HABERLER 01.00 HABERLER (YAPIM: İSTANBUL - YAYIN: ANKARA) 04.05 MAVİ BİLYE (ANKARA) (TEKRAR) 01.05 SOLİSTLER GEÇİDİ (TSM) (ANKARA) 03.00 HABERLER 04.35 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NDE 90 YIL 01.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 03.05 İNSANOĞLU BİR ÂLEM (ANKARA) (TEKRAR) (ANKARA) (TEKRAR) 01.55 HEPİMİZ BİRAZ FARKLIYIZ (ANKARA) (TEKRAR) 03.35 SANAT SOKAĞI (ANKARA) (TEKRAR) 05.00 HABERLER 02.00 HABERLER 04.00 HABERLER 05.05 KIYIDAN KÖŞEDEN (ANKARA) (TEKRAR) 02.05 DOSYA (TEKRAR) 04.05 TARÇININ GÜNCESİ (ANKARA) (TEKRAR) 05.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) (YAPIM: İSTANBUL - YAYIN: ANKARA) 04.35 MÜREKKEP KOKUSU (ANKARA) (TEKRAR) PERŞEMBE 03.00 HABERLER 05.00 HABERLER 06.00 HABERLER, DENİZ - HAVA RAPORU 03.05 CANLAR ÖLESİ DEĞİL (ANKARA) (TEKRAR) 05.05 KIYIDAN KÖŞEDEN (ANKARA) (TEKRAR) 06.10 KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİMİZ (ÇERKEZCE) (ANKARA) 03.35 HUKUK VE İNSAN (ANKARA) (TEKRAR) 05.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 06.45 GÜNAYDIN TÜRKİYE (ANKARA) (CANLI) 04.00 HABERLER ÇARŞAMBA 07.30 HABERLER 04.05 GÜNDEMDEKİ ENERJİ (ANKARA) (TEKRAR) 06.00 HABERLER, DENİZ - HAVA RAPORU 07.40 GÜNDEM (ANKARA) (CANLI) 04.35 TÜRK SİNEMASI (ANKARA) (TEKRAR) 06.10 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 09.40 ARKASI YARIN 05.00 HABERLER 06.40 TÜRK HALK ÇALGILARINDAN EZGİLER (ANKARA) 10.00 HABERLER 05.05 KIYIDAN KÖŞEDEN (ANKARA) (TEKRAR) 06.45 GÜNAYDIN TÜRKİYE (ANKARA) (CANLI) 10.05 PAYLAŞTIKÇA (ANKARA) (CANLI) 05.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 07.30 HABERLER 10.55 HEPİMİZ BİRAZ FARKLIYIZ (ANKARA) SALI 07.40 GÜNDEM (ANKARA) (CANLI) 11.00 HABERLER 06.00 HABERLER, DENİZ - HAVA RAPORU 09.40 ARKASI YARIN 11.05 DOSYA (İSTANBUL) (CANLI) 06.10 KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİMİZ (ARAPÇA) (ANKARA) 10.00 HABERLER 12.00 HABERLER 06.45 GÜNAYDIN TÜRKİYE (ANKARA) (CANLI) 10.05 PAYLAŞTIKÇA (ANKARA) (CANLI) 12.05 HABERLİ - YORUM (ANKARA) (CANLI) 07.30 HABERLER 10.55 HEPİMİZ BİRAZ FARKLIYIZ (ANKARA) 12.55 BEN BÖYLE BIRAKTIM (ANKARA) 07.40 GÜNDEM (ANKARA) (CANLI) 11.00 HABERLER 13.00 HABERLER RADYOVİZYON 57

13.15 RENKLİ ANLAR (İSTANBUL) (CANLI) 17.30 KIYIDAN KÖŞEDEN (ANKARA) (CANLI) 21.30 TÜRKÇE SÖZLÜ HAFİF MÜZİK (ANKARA) 14.30 İNSANOĞLU BİR ÂLEM (ANKARA) (CANLI) 18.00 HABERLER 22.00 ESKİ DOSTLAR (ANKARA) 15.00 HABERLER 18.05 GÜN ÖTESİ (CANLI) (İSTANBUL) 22.30 TÜRK HALK ÇALGILARINDAN EZGİLER (ANKARA) 15.05 SANAT SOKAĞI (ANKARA) (CANLI) 19.00 HABERLER 22.45 BİR ROMAN BİR HİKÂYE (ANKARA) 15.30 ATIK SERVETTİR (ANKARA) (CANLI) 19.30 KÜRESEL BAKIŞ (ANKARA) (CANLI) 23.00 HABERLER 16.00 HABERLER 20.00 + 13 (ANKARA) (CANLI) 23.15 GECENİN İÇİNDEN (ANKARA) (CANLI) 16.05 MODERN ZAMANLAR (ANKARA) 21.00 HABERLER 01.00 HABERLER 16.30 DİN VE AHLAK (ANKARA) 21.05 NOSTALJİK MÜZİK (ANKARA) 01.05 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (TSM) (ANKARA) 17.00 HABERLER 22.00 DÜNYA KÜÇÜK GÖNÜL BÜYÜK (ANKARA) 01.35 TÜRKÜLER GEÇİDİ (ANKARA) 17.05 EKONOMİ GÜNLÜĞÜ (ANKARA) (CANLI) 22.30 TÜRKÇE SÖZLÜ HAFİF MÜZİK (ANKARA) 02.05 HAFTA SONU BAŞKENT EKSPRESİ (ANKARA)(TEKRAR) 17.30 KIYIDAN KÖŞEDEN (ANKARA) (CANLI) 22.45 BİR ROMAN BİR HİKÂYE (ANKARA) 04.00 HABERLER 18.00 HABERLER 23.00 HABERLER 04.05 SABAHA DOĞRU 1 (ANKARA) 18.05 GÜN ÖTESİ (CANLI) (İSTANBUL) 23.15 GECENİN İÇİNDEN (ANKARA) (CANLI) 05.00 HABERLER 19.00 HABERLER 01.00 HABERLER 05.05 SABAHA DOĞRU 2 (ANKARA) 19.30 BİLİM VE TEKNOLOJİ DÜNYASI (ANKARA)(CANLI) 01.05 PAYLAŞTIKÇA (ANKARA) (TEKRAR) PAZAR 20.00 + 13 (ANKARA) (CANLI) 01.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 06.00 HABERLER, DENİZ - HAVA RAPORU 21.00 HABERLER 01.55 HEPİMİZ BİRAZ FARKLIYIZ (ANKARA) (TEKRAR) 06.10 SEYAHATNAMELERDE TÜRKİYE (ANKARA) 21.05 EVRENİN SIRLARI 02.00 HABERLER 06.45 GÜNAYDIN TÜRKİYE (ANKARA) (CANLI) 21.30 NOSTALJİ (ANKARA) 02.05 DOSYA (TEKRAR) 07.30 HABERLER 22.30 TÜRKÇE SÖZLÜ HAFİF MÜZİK (ANKARA) (YAPIM: İSTANBUL - YAYIN: ANKARA) 07.40 TATİL GÜNDEMİ (ANKARA) (CANLI) 22.45 BİR ROMAN BİR HİKÂYE (ANKARA) 03.00 HABERLER 09.40 ARKASI YARIN 23.00 HABERLER 03.05 CANLAR ÖLESİ DEĞİL (ANKARA) (TEKRAR) 23.15 GECENİN İÇİNDEN (ANKARA) (CANLI) 03.35 SANAT SOKAĞI (ANKARA) (TEKRAR) 10.00 HABERLER 01.00 HABERLER 04.00 HABERLER 10.05 SÖZ KÜÇÜĞÜN (ANKARA) (CANLI) 01.05 PAYLAŞTIKÇA (ANKARA) (TEKRAR) 04.05 GÖNÜL BAĞI (ANKARA) (TEKRAR) 11.00 HABERLER 01.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 04.35 TUTKUNUN ADI KOLEKSİYON (ANKARA)(TEKRAR) 11.05 TATİL SABAHI (ANKARA)(CANLI) 01.55 HEPİMİZ BİRAZ FARKLIYIZ (ANKARA) (TEKRAR) 05.00 HABERLER 13.00 HABERLER 02.00 HABERLER 05.05 KIYIDAN KÖŞEDEN (ANKARA) (TEKRAR) 13.15 TÜRKÇE SÖZLÜ HAFİF MÜZİK (ANKARA) 02.05 DOSYA (TEKRAR) 05.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 13.30 BİR SOLİST (AYTEN ZENGER) (TSM) (ANKARA) (YAPIM: İSTANBUL - YAYIN: ANKARA) CUMARTESİ 13.45 BİR SOLİST ( ZÜLKÜF ALTAN) (THM) (ANKARA) 03.00 HABERLER 06.00 HABERLER, DENİZ - HAVA RAPORU 14.00 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (ANKARA) 03.05 İNSANOĞLU BİR ÂLEM (ANKARA) (TEKRAR) 06.10 BİZİM DESTANLARIMIZ (ANKARA) AYŞE TAŞ - KADRİ ŞARMAN 03.35 SANAT SOKAĞI (ANKARA) (TEKRAR) 06.45 GÜNAYDIN TÜRKİYE (ANKARA) (CANLI) 14.30 TÜRKÇE SÖZLÜ HAFİF MÜZİK (ANKARA) 04.00 HABERLER 07.30 HABERLER 15.00 HABERLER 04.05 ATIK SERVETTİR (ANKARA) (TEKRAR) 07.40 TATİL GÜNDEMİ (ANKARA) (CANLI) 15.05 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (ANKARA) 04.35 MODERN ZAMANLAR (ANKARA) (TEKRAR) 09.40 ARKASI YARIN 15.30 ARKARA RADYOSU ÇOKSESLİ KOROSU (ANKARA) 05.00 HABERLER 10.00 HABERLER 16.00 HABERLER 05.05 KIYIDAN KÖŞEDEN (ANKARA) (TEKRAR) 10.05 SÖZ KÜÇÜĞÜN (ANKARA) (CANLI) 16.05 SOLİSTLER GEÇİDİ (TSM) (ANKARA) 05.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 11.00 HABERLER 16.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) CUMA 11.05 HAFTA SONU BAŞKENT EKSPRESİ (ANKARA)(CANLI) 17.00 HABERLER 06.00 HABERLER, DENİZ - HAVA RAPORU 13.00 HABERLER 17.05 POPÜLER MÜZİK (ANKARA) 06.10 TASAVVUF MÜZİĞİ (ANKARA) 13.15 TÜRKÇE SÖZLÜ HAFİF MÜZİK (ANKARA) 17.30 TÜRKÜLER GEÇİDİ (ANKARA) 06.45 CUMA SABAHI (ANKARA) 13.30 BİR SOLİST (METİN GÜYER) (TSM) (ANKARA) 18.00 AKŞAM FASLI (NİHAVEND) (ANKARA) 07.30 HABERLER 13.45 BİR SOLİST (ZEYNEP CİHAN) (THM) (ANKARA) 18.30 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (THM) (ANKARA) 07.40 GÜNDEM (ANKARA) (CANLI) 14.00 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (ANKARA) 19.00 HABERLER 09.40 ARKASI YARIN EDA ŞİMŞEK - KENAN GÜNEL 19.00 HABERLER 10.00 HABERLER 14.30 TÜRKÇE SÖZLÜ HAFİF MÜZİK (ANKARA) 19.30 PARLAMENTODA BU HAFTA (HABER MERKEZİ) 10.05 PAYLAŞTIKÇA (ANKARA) (CANLI) 15.00 HABERLER 20.00 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 10.55 HEPİMİZ BİRAZ FARKLIYIZ (ANKARA) 15.05 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (ANKARA) 20.30 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (TSM) (ANKARA) 11.00 HABERLER 15.30 TÜRKÜLER GEÇİDİ (ANKARA) 21.00 HABERLER 11.05 DOSYA (İSTANBUL) (CANLI) 16.00 HABERLER 21.05 SOLİSTLER GEÇİDİ (THM) (ANKARA) 12.00 HABERLER 16.05 SOLİSTLER GEÇİDİ (TSM) (ANKARA) 21.30 TÜRKÇE SÖZLÜ HAFİF MÜZİK (ANKARA) 12.05 HABERLİ - YORUM (ANKARA) (CANLI) 16.30 YURTTAN SESLER (ANKARA) 22.00 ESKİ DOSTLAR (ANKARA) 12.55 BEN KİTAP OKUYORUM (ANKARA) 17.00 HABERLER 13.00 HABERLER 17.05 POPÜLER MÜZİK (ANKARA) 22.30 SAZLARLA TSM (ANKARA) 13.15 RENKLİ ANLAR (İSTANBUL) (CANLI) 17.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 22.45 BİR ROMAN BİR HİKÂYE (ANKARA) 14.30 CANLAR ÖLESİ DEĞİL (ANKARA) 18.00 AKŞAM FASLI (ACEMAŞİRAN) (ANKARA) 23.00 HABERLER 15.00 HABERLER 18.30 TÜRKÜLER GEÇİDİ (ANKARA) 23.15 GECENİN İÇİNDEN (ANKARA) (CANLI) 15.05 SANAT SOKAĞI (ANKARA) (CANLI) 19.00 HABERLER 01.00 HABERLER 15.30 GÖNÜL BAĞI (ANKARA) 19.00 HABERLER 01.05 RADYO TİYATROSU (ÇARŞAMBA’DAN TEKRAR) 16.00 HABERLER 19.30 TÜRKÇE SÖZLÜ HAFİF MÜZİK (ANKARA) 02.05 TATİL SABAHI (ANKARA)(TEKRAR) 16.05 TUTKUNUN ADI KOLEKSİYON (ANKARA) 20.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (TSM) (ANKARA) 04.00 HABERLER 16.30 SPOR DÜNYASI (ANKARA) (CANLI) 20.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 04.05 SABAHA DOĞRU 1 (ANKARA) 17.00 HABERLER 21.00 HABERLER 05.00 HABERLER 17.05 EKONOMİ GÜNLÜĞÜ (ANKARA) (CANLI) 21.05 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (ANKARA) 05.05 SABAHA DOĞRU 2 (ANKARA) 58 RADYOVİZYON RADYO-2 (TRT-FM) (TÜRKİYE RADYOLARI İKİNCİ PROGRAMI)

PAZARTESİ 15.00 İMBAT (İZMİR) 22.00 GECE FREKANSI (İZMİR) 07.00 TRT-FM’DE MEMLEKET UYANIYOR (İSTANBUL) 18.00 STÜDYO TEMPO (ANKARA) 24.00 GECEDEN SABAHA (İZMİR) 09.00 HAREKET ZAMANI (İSTANBUL) 20.00 ÖZEL RADYOLAR (ANKARA) CUMARTESİ 12.00 BİZ BİZE (İZMİR) 22.00 GECE FREKANSI (İZMİR) 07.00 TRT-FM’DE MEMLEKET UYANIYOR (İSTANBUL) 15.00 İMBAT (İZMİR) 24.00 GECEDEN SABAHA (İZMİR) 09.00 HAREKET ZAMANI (İSTANBUL) 18.00 AKŞAM OLA (ANKARA) PERŞEMBE 12.00 BİZ BİZE (İZMİR) 22.00 GECE FREKANSI (İZMİR) 07.00 TRT-FM’DE MEMLEKET UYANIYOR (İSTANBUL) 15.00 İMBAT (İZMİR) 24.00 GECEDEN SABAHA (İZMİR) 09.00 HAREKET ZAMANI (İSTANBUL) 18.00 YOL MANZARALARI (ANKARA) SALI 12.00 BİZ BİZE (İZMİR) 20.00 YANKI (ANKARA) 07.00 TRT-FM’DE MEMLEKET UYANIYOR (İSTANBUL) 15.00 İMBAT (İZMİR) 22.00 GECE FREKANSI (İZMİR) 09.00 HAREKET ZAMANI (İSTANBUL) 18.00 RADYO TERAPİ (ANKARA) 24.00 GECEDEN SABAHA (İZMİR) 12.00 BİZ BİZE (İZMİR) 20.00 ŞEHİR IŞIKLARI (ANKARA) PAZAR 15.00 İMBAT (İZMİR) 22.00 GÜZEL ŞEYLER (İSTANBUL) 09.00 BİR PAZAR HATIRASI (İSTANBUL) 18.00 SALINCAK (ANKARA) 24.00 GECEDEN SABAHA (İZMİR) 12.00 BİZ BİZE (İZMİR) 20.00 ADAM GİBİ (ANKARA) CUMA 15.00 İMBAT (İZMİR) 22.00 FUAT GÜNER’LE MÜZİK HAYAT BOYU (İSTANBUL) 07.00 TRT-FM’DE MEMLEKET UYANIYOR (İSTANBUL) 18.00 YOL MANZARALARI (ANKARA) 24.00 GECEDEN SABAHA (İZMİR) 09.00 HAREKET ZAMANI (İSTANBUL) 20.00 YAYINDAYIZ MÜEBBET (ANKARA) ÇARŞAMBA 12.00 BİZ BİZE (İZMİR) 22.00 GECE FREKANSI (İZMİR) 07.00 TRT-FM’DE MEMLEKET UYANIYOR (İSTANBUL) 15.00 İMBAT (İZMİR) 24.00 GECEDEN SABAHA (İZMİR) 09.00 HAREKET ZAMANI (İSTANBUL) 18.00 NEŞELİ SAATLER (ANKARA) 12.00 BİZ BİZE (İZMİR) 20.00 SUNİ GÜNDEM (ANKARA)

RADYO-3 (TÜRKİYE RADYOLARI ÜÇÜNCÜ PROGRAMI)

PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA 07:00 HABERLER (TÜRKÇE) 07:00 HABERLER (TÜRKÇE) 07:00 HABERLER (TÜRKÇE) 07:03 DÜNYANIN SÖYLEDİĞİ ŞARKILAR (İSTANBUL) 07:03 PLAKLAR ARASINDA (İSTANBUL) Haz.: AYŞE ÖZYILMAZ 07:03 TÜM ZAMANLAR (İSTANBUL) Haz.: DİDEM TAYFUR Haz.: ŞEBNEM DOYURAN 08:00 MÜZİK MERKEZİ (ANKARA) (CANLI) Haz.: ERHAN KONUK 08:00 MÜZİK MUHABİRİ (ANKARA) Haz.: BORA ÖĞÜNÇ 08:00 GÜNEŞİN IŞIĞINDA (ANKARA) Haz.: ASLIHAN ŞAHİN 09:00 HABERLER (TÜRKÇE) 09:00 HABERLER (TÜRKÇE) 09:00 HABERLER (TÜRKÇE) 09:03 SABAH SÜİTİ (İSTANBUL) Haz.: SUNGU OKAN 09:03 İYİKİ VARSIN MÜZİK (İZMİR) Haz.: REVAN ALTIOK 10:00 SİHİRLİ FLÜT (ANKARA) Haz.: NEVA OTÇU 09:03 İÇİMDEKİ MÜZİK (İSTANBUL) Haz.: HİLAL ERTAN 10:00 KUĞUNUN ŞARKISI (İSTANBUL) Haz.: FÜSUN ÖZGÜÇ 10:30 MÜZİK TAKVİMİ (İSTANBUL) (CANLI) Haz.: SERHAN BALİ 10:00 A CAPELLA GÜNLÜĞÜ (ANKARA) Haz.: GÜL KARAMAN 10:30 MÜZİKLİ SÖYLEŞİLER (ANKARA) (CANLI) 12:00 * HABERLER 10:30 AVRUPA KONSERLERİ (ANKARA) Haz.: AYTEN TOKLUOĞLU Haz.:VEFA ÇİFTÇİOĞLU 12:10 NEYDİ NEYDİ NE (İSTANBUL) 12:00 * HABERLER 12:00 * HABERLER Haz.: GÜLGÜN CÜNDÜBEYOĞLU 12:10 GÖKKUŞAĞI (ANTALYA) Haz.: ANASTASSIA PANKRTOVA 12:10 RİTM ODASI (İSTANBUL) Haz.: LEVENT ÖGET 13:00 MÜZİĞE ADANMIŞ YAŞAMLAR (İSTANBUL) 13:00 MÜZİK KÖPRÜLERİ (İSTANBUL) (CANLI) 13:00 OKYANUSTAN DAMLALAR (İSTANBUL) (CANLI) Haz.: DEFNE KAYHAN Haz.:IŞIL PINAR İNDELEN Haz.: IŞIL PINAR İNDELEN 14:00 DANS SAATİ (KLASİK DANS) (ANKARA) Haz: ESRA KINIKLI 14:00 SOLİST (ANKARA) Haz.:ERSİN ARSLANTÜRK 14:00 ESKİDEN YENİYE (ANKARA) (CANLI) Haz.: GÜL KARAMAN 15:00 SESİN BÜYÜSÜ (ANKARA) Haz.: DAĞHAN ASLANGER 15:00 MÜZİK VE SIRLAR (ANKARA) Haz.: SENEM TURGUT 15:00 ORTA DÜNYA (ANKARA) Haz.: ERHAN ÇATAL 15:30 GÜNÜMÜZÜ DİNLEMEK (ANKARA) Haz.: ESRA KINIKLI 16:00 SINIRSIZ MÜZİK (ANKARA) Haz.: ZEYNEP VURAL 16:00 KÜLTÜRLERİN MACERASI (ANKARA) Haz.: KADİR ÖZDEMİR 16:00 DÜNYA LİSTELERİNDEN (ANKARA) 17:00 POP GÜNCESİ (İSTANBUL) (CANLI) Haz.: ELİF PETEK 17:00 ESKİ TÜFEKLER YENİ KUŞAKLAR (CANLI) (İSTANBUL) Haz.: SEYMEN ALTINYELEKLİOĞLU 18:00 ÇALAR SAAT (ANKARA) Haz.: İLKE ALBAYRAK (CANLI) Haz.: ELİF PETEK-GÜRSEL ÖZTÜRK 17:00 MÜZİK BAHÇESİNDEN (İZMİR) Haz.: TÜLAY İLTER SUNAR 19:00 * HABERLER 18:00 POP STÜDYOSU (CANLI) (ANKARA) Haz.: ERHAN KONUK 18:00 MERCEK (ANKARA) (CANLI) Haz.: ERHAN KONUK AMASI (ANKARA) (CANLI) 19:00 * HABERLER 19:10 CAZ PANOR 19:00 * HABERLER Haz.: AHMET BERKER 19:10 BAŞKA YOLLAR (CANLI) (ANKARA) 19:10 CAZ PANORAMASI (ANKARA) (CANLI) Haz.: AHMET BERKER 20:00 BİR KONSER (İSTANBUL DEVLET SENFONİ ORKESTRASI) Haz.:ZİYA CELAYİROĞLU 20:00 DÜNYA KONSER SAHNELERİNDEN (CANLI) (İSTANBUL) Haz.: MEHMET SUNGUR 20:00 KLASİK GİTAR (CANLI) (ANKARA) Haz.:GÜL KARAMAN Haz.: SERHAN BALİ 21:30 TRT İSTANBUL HAFİF MÜZİK VE CAZ ORKESTRASI 21:00 KORO DÜNYASI (ANKARA) Haz.: NEVA ÇİFTÇİOĞLU 21:00 DİNLENİYORUM (ANKARA) Haz.: MELİS MİLLİ (İSTANBUL) Haz.: CANER BEKLİM 22:00 * HABERLER 22:00 * HABERLER 22:00 * HABERLER 22:10 YAPITLAR YORUMLAR (CANLI) (ANKARA) 22:10 BLUES’UN TONLARI (İSTANBUL) (CANLI) Haz.:EYÜP İBLAĞ 22:10 MÜZİKLİ YOLCULUKLAR (İSTANBUL)(CANLI) Haz.: VEFA ÇİFTÇİOĞLU 23:00 CAZDA MODERN KAVRAMLAR (İSTANBUL) (CANLI) Haz.: GÜRSEL ÖZTÜRK 23:00 CAZ VİTRİNİ (İSTANBUL) Haz.:ZÜHAL FOCAN Haz.: MURAT BEŞER 23:00 CAZ FOTOĞRAFLARI (İSTANBUL) (CANLI) Haz.: LEVENT ÖGET 00:00 CAZ DURAĞI (ANTALYA) Haz.:ASLI AVKIRAN 00:00 CAZIN USTA SESLERİ (ANTALYA) Haz.: ASLI AVKIRAN 00:00 GECE VE MÜZİK (İZMİR) Haz.: TÜLAY İLTER SUNAR 01:00-07:00 EBU EUROCLASSIC NOTTURNO GECE YAYIN KUŞAĞI 01:00-07:00 EBU EUROCLASSIC NOTTURNO GECE YAYIN KUŞAĞI 01:00-07:00 EBU EUROCLASSIC NOTTURNO GECE YAYIN KUŞAĞI (ANKARA RADYOSU) (ANKARA RADYOSU) (ANKARA RADYOSU) *3 DAKİKA TÜRKÇE HABERLERİN ARDINDAN 2’ŞER DAKİKA İNGİLİZCE, FRANSIZCA, ALMANCA HABERLER RADYOVİZYON 59

PERŞEMBE 15:00 SANATIN GÖKKUŞAĞI (ANKARA) Haz: GÜNEŞ DEMİRCAN 20:00 BİR ÖMÜR TANGO (ANKARA) Haz.:ALİ IŞIKLI 07:00 HABERLER (TÜRKÇE) 16:00 SİYAH BEYAZ MELODİLER (ANKARA) 21:00 FLAMENKONUN GİZEMİ (ANKARA) (CANLI) 07:03 GÜNAYDIN RADYO-3 (İSTANBUL) (CANLI) Haz.: ÖZKAN PEKESEN Haz.:GÜVEN GÜNEŞ Haz.:CANER BEKLİM 17:00 POYRAZ (İSTANBUL) Haz.: BORA ÇETİN 22:00 * HABERLER 08:00 MÜZİK REHBERİ (ANKARA) Haz.:MURAT KASAP 18:00 STÜDYO FM (CANLI) (ANKARA) Haz.: YAVUZ AYDAR 22:10 CAZ SAATİ (İSTANBUL) Haz.:OZAN MUSLUOĞLU 09:00 HABERLER (TÜRKÇE) 19:00 * HABERLER 23:00 GÜNÜMÜZDE CAZ (İSTANBUL) Haz.:HÜLYA TUNÇAĞ 09:03 MÜZİK MUTFAĞI (İSTANBUL) Haz.: GAYE ÇAĞLAYAN 19:10 SENKOP (ANKARA) (CANLI) Haz.:BAHAR DİNGİL 00:00 GECE VE MÜZİK (İZMİR) Haz.: TÜLAY İLTER SUNAR 10:30 GENÇLERE (ANKARA) Haz.:NEŞE TARTANOĞLU 20:00 BİR KONSER (ANKARA CUMHURBAŞKANLIĞI SENFONİ 01:00-07:00 EBU EUROCLASSIC NOTTURNO GECE YAYIN KUŞAĞI 12:00 * HABERLER ORKESTRASI) 1.BÖLÜM (CANLI) (ANKARA RADYOSU) 12:10 PORTEDE HÜZÜN (İSTANBUL) Haz.: SAADET BAYKAL 21:00 KONSER ARASI DOLGU (ANKARA) PAZAR 13:00 EŞLİK (İSTANBUL) (CANLI) Haz.: HALİT SÜHA ÇELİKKIRAN 21:30 BİR KONSER (ANKARA CUMHURBAŞKANLIĞI SENFONİ 07:00 HABERLER (TÜRKÇE) 14:00 MÜZİĞİN BÜYÜLÜ DÜNYASI (ANKARA) ORKESTRASI) 2.BÖLÜM (CANLI) 07:03 TÜM ZAMANLAR (İSTANBUL) Haz.: DİDEM TAYFUR Haz.:YAPRAK ÖZTÜRK 22:00 * HABERLER 08:00 ZİRVE YOLU (ANKARA) Haz.: VOLKAN AYHAN 15:00 KIRK YAMA (ANKARA) Haz.: ŞERMİN EREN 22:10 TANGO TANGO (İSTANBUL) Haz.: Fehmi AKGÜN 09:00 HABERLER (TÜRKÇE) 16:00 DALGAKIRAN (ANKARA) Haz.:ASLIHAN ŞAHİN 23:00 ŞU CAZ DEDİKLERİ (İSTANBUL) Haz.:ALİ SÖNMEZ 09:03 BEYAZPERDEDEN (ANKARA) Haz.:NEŞE TARTANOĞLU 17:00 ROCK DÜNYASINDAN (İZMİR) Haz.: ÜNAL GÖKAYDIN 0:00 GECE VE MÜZİK (İZMİR) Haz.: TÜLAY İLTER SUNAR 10:00 ARKADAŞIM MÜZİK (İSTANBUL) 18:00 TAŞLI YOLLAR (ANKARA) Haz.: ZİYA CELAYİROĞLU 01:00-07:00 EBU EUROCLASSIC NOTTURNO GECE YAYIN KUŞAĞI Haz.: GAYE ÇAĞLAYAN-DEFNE KAYHAN 19:00 * HABERLER (ANKARA RADYOSU) 10:30 GENÇLİK KOROLARI (ANKARA) 19:10 CAZ SOKAĞI (ANKARA) (CANLI) Haz.:ŞAFAK TARTANOĞLU CUMARTESİ 10:45 EVRENİN MÜZİĞİ (ANTALYA) Haz.:SOLMAZ ERKAN 20:00 KONSER SALONLARINDAN (TRT-EBU-FESTİVAL 07:00 HABERLER (TÜRKÇE) 11:30 YAŞAYAN NOTALAR (ANKARA) AYŞEGÜL SEVEN KONSERLERİ) (ANKARA-İSTANBUL-İZMİR) 07:03 DÜNYANIN SÖYLEDİĞİ ŞARKILAR (İSTANBUL) 12:00 * HABERLER 22:00 * HABERLER Haz.:ŞEBNEM DOYURAN 12:10 MÜZİK VE İNSANLARIMIZ (CANLI) (İSTANBUL) 22:10 GÖZÜM KULAĞIM SİNEMA (ANKARA) (CANLI) 08:00 SİNEMASKOP (ANKARA) Haz.:ÖZKAN PEKESEN Haz.:ARDA AYDOĞAN Haz.: KURTULUŞ ÖZYAZICI 09:00 HABERLER (TÜRKÇE) 13:00 YAŞAYAN PARMAKLAR (ANKARA) Haz.:BİLGE AKAN 23:00 AZ BİRAZ CAZ (ANTALYA) Haz.: ANASTASSIA PANKRTOVA 09:03 GİTAR ÇEŞİTLEMELERİ (İSTANBUL) Haz.:OĞUZ KAYNAK 14:00 ROCK EFSANELERİ (İSTANBUL) Haz.:BORA ÇETİN 00:00 27. BOYLAM (İZMİR) Haz.: ÜNAL GÖKAYDIN 10:00 ARKADAŞIM MÜZİK (İSTANBUL) 15:00 DÜNYADAN GELEN SESLER (ANKARA) 01:00- 07:00 EBU EUROCLASSIC NOTTURNO GECE YAYIN KUŞAĞI (ANKARA RADYOSU) Haz.:GAYE ÇAĞLAYAN-DEFNE KAYHAN Haz.: İLKE ALBAYRAK CUMA 10:30 TRT ÇOCUK KOROSU (İSTANBUL) 16:00 80-60-80 (ANKARA) Haz.:SEYMEN ALTINYELEKLİOĞLU 07:00 HABERLER (TÜRKÇE) 10:45 ROMANTİK MELODİLER (ANTALYA) Haz.: SOLMAZ ERKAN 17:00 DÜNYANIN RİTMİ (İSTANBUL) Haz.:CANER BEKLİM 07:03 PLAKLAR ARASINDA (İSTANBUL) Haz.: AYŞE ÖZYILMAZ 11:30 ODA MÜZİĞİ ÇAĞI (ANKARA) Haz.:BERRİN AYDIN 18:00 TELESKOP (İSTANBUL) Haz.: İZZET ÖZ 08:00 BİR DÜNYA MÜZİK (ANKARA) Haz.: ZEYNEP VURAL 12:00 * HABERLER 19:00 * HABERLER 09:00 HABERLER (TÜRKÇE) 12:10 HARİTADA BİR NOKTA (İSTANBUL) Haz.:HİLAL ERTAN 19:10 TREN YOLCULUĞU (İSTANBUL) (CANLI) 09:03 KIRK YAMA (ANKARA) Haz.: ŞERMİN EREN 13:00 MÜZİK ATLASI (İSTANBUL) Haz.:SUNGU OKAN Haz.: HAKAN ÇELİK 10:00 SESİN SÖYLEDİĞİ (İZMİR) Haz.: REVAN ALTIOK 14:00 MÜZİK ZİYAFETİ (ANKARA) (CANLI) Haz.:SENEM TURGUT 20:00 GECEYE EŞLİK (ANKARA) Haz.:BERRİN ÖZKAN 10:30 KONSERLER ŞEHRİ İSTANBUL (İSTANBUL) 15:45 YUNANİSTAN’DAN SEVGİLERLE (Radyo Dairesi Başkanlığı) 21:00 HUZURUN TINISINDA (ANKARA) Haz.:ELİF GÖKALP Haz.: DİDEM KARAKAYA 16:00 DÜNYA LİSTELERİNDEN (ANKARA) 22:00 * HABERLER 12:00 * HABERLER Haz.:SEYMEN ALTINYELEKLİOĞLU 22:10 MÜZİKLE GELEN (İSTANBUL) Haz.:MURAT ÜÇKARDEŞLER 12:10 GÜMÜŞ PERDE (İSTANBUL) Haz.: CANBERK BENLİ 17:00 MÜZİK MOZAİK (İSTANBUL) Haz.:CANER BEKLİM 23:00 MAVİ NOTA (İSTANBUL) Haz.: CENGİZ IŞILAY 13:00 DÜZENLEME (İSTANBUL) Haz.: HALİT SÜHA ÇELİKKIRAN 18:00 ROCK ATEŞİ (ANKARA) Haz.:VOLKAN AYHAN 00:00 UNUTULMAYAN MELODİLER (ANKARA) 14:00 SESİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN 40. YILI (ANKARA) 19:00 * HABERLER Haz.:GÜNAL ÖZHAN Haz.:GÜL KARAMAN 19:10 ESİNTİLER (ANKARA) (CANLI) 01:00-07:00 EBU EUROCLASSIC NOTTURNO GECE YAYIN KUŞAĞI 14:15 EVRENSEL DİL (ANKARA) Haz.: TANER ULUŞEKER Haz.:BURCU ŞENYAPILI ÖZCAN (ANKARA RADYOSU)

RADYO-4 (TÜRKİYE RADYOLARI DÖRDÜNCÜ PROGRAMI)

PAZARTESİ 15.00 HABERLER (GAP Diyarbakır Radyosu) SALI 07.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 15.03 STÜDYO GAP (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 07.03 BİZDEN SİZE (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 08.00 HABERLER 16.00 HABERLER (Çukurova Radyosu) 08.00 HABERLER 08.05 İSTEK SAATİ (CANLI) (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 16.03 ÇUKUROVA’DAN (ÇUKUROVA RADYOSU) 08.05 İSTEK SAATİ (CANLI) (ANKARA) (TRT NAĞME) 09.00 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) 17.00 HABERLER (Antalya Radyosu) 09.00 ARŞİVDEN SESLENENLER (İSTANBUL) (TRT TÜRKÜ) 09.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 17.03 GÜNBATIMI (ANTALYA RADYOSU) 09.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 10.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 18.00 AKŞAMIN NEŞESİ (CANLI) (ANKARA) (TRT NAĞME) 10.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (ANKARA) (TRT NAĞME) 10.30 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (ANKARA) (TRT NAĞME) 20.00 HABERLER 10.30 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 11.00 HABERLER 20.05 AKŞAM OLUNCA (ANKARA) (CANLI) (TRT TÜRKÜ) 11.00 HABERLER 11.05 TÜRKÜ SEVDALILARI (İSTANBUL) (CANLI) (TRT TÜRKÜ) 22.00 TÜRK KLASİK MÜZİĞİ DİNLEYİCİ İSTEKLERİ (CANLI) 11.05 YURTTAN SESLER (CANLI) (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 12.00 GÜNÜN KONSERİ (CANLI) (İSTANBUL) (TRT NAĞME) (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 12.00 GÜNÜN KONSERİ (ANKARA) (TRT NAĞME) 13:00 HABERLER (Trabzon Radyosu) 23.00 İSTANBUL’DA BULUŞAN TÜRKÜLER (İSTANBUL) (Tekrar) 13:00 HABERLER (Trabzon Radyosu) 13.03 KARADENİZ’DEN (TRABZON RADYOSU) (TRT TÜRKÜ) 13.03 KARADENİZ’DEN (TRABZON RADYOSU) 14.00 HABERLER (Erzurum Radyosu) 00.00 TRT NAĞME’YE BAĞLANTI 14.00 HABERLER (Erzurum Radyosu) 14.03 BİZİM ELLER (ERZURUM RADYOSU) 04.00 TRT TÜRKÜ’YE BAĞLANTI 14.03 BİZİM ELLER (ERZURUM RADYOSU) 60 RADYOVİZYON

15.00 HABERLER (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 14.00 HABERLER (ERZURUM RADYOSU) 11.00 HABERLER (TRT TÜRKÜ) 15.03 STÜDYO GAP (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 14.03 BİZİM ELLER (ERZURUM RADYOSU) 11.05 YURTTAN SESLER (İSTANBUL) (TRT TÜRKÜ) 16.00 HABERLER (ÇUKUROVA RADYOSU) 15.00 HABERLER (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 11.05 YURTTAN SESLER (İSTANBUL) (TRT TÜRKÜ) 16.03 ÇUKUROVA’DAN (ÇUKUROVA RADYOSU) 15.03 STÜDYO GAP (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 11.30 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 17.00 HABERLER (ANTALYA RADYOSU) 16.00 HABERLER (ÇUKUROVA RADYOSU) 12.00 PLAK KASET VE CD DÜNYASI (ANKARA) (TRT NAĞME) 17.03 GÜNBATIMI (ANTALYA RADYOSU) 16.03 ÇUKUROVA’DAN (ÇUKUROVA RADYOSU) 13:00 HABERLER (TRABZON RADYOSU) 18.00 AKŞAMIN NEŞESİ (CANLI) (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 17.00 HABERLER (ANTALYA RADYOSU) 13.03 KARADENİZ’DEN (TRABZON RADYOSU) 20.00 HABERLER 17.03 GÜNBATIMI (ANTALYA RADYOSU) 14.00 HABERLER (ERZURUM RADYOSU) 20.05 SIRRI ALİ TALAY İLE BİZİM ORA TÜRKÜLERİ (CANLI) 18.00 AKŞAMIN NEŞESİ (CANLI) (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 14.03 BİZİM ELLER (ERZURUM RADYOSU) (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 20.00 HABERLER 15.00 HABERLER (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 21.00 HAYDİ TÜRKİYE GELİN TÜRKİYE (İSTANBUL) (CANLI) 20.05 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) / 15.03 STÜDYO GAP (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) (TRT TÜRKÜ) BU TOPRAĞIN TÜRKÜSÜ 30/1 (ANKARA) (CANLI) 16.00 HABERLER (ÇUKUROVA RADYOSU) 22.00 UNUTULMAYANLAR (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 20.30 THM TOPLU PROGRAMI (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 16.03 ÇUKUROVA’DAN (ÇUKUROVA RADYOSU) 23.00 BİZİM ELLER BİR DESTAN (CANLI) (İSTANBUL) (TRT TÜRKÜ) 21.00 TÜRKÜ SAATİ (İSTANBUL) (CANLI) (TRT TÜRKÜ) 17.00 HABERLER (ANTALYA RADYOSU) 00.00 TRT NAĞME’YE BAĞLANTI 22.00 CANVEREN PERVANELER (ANKARA) 30/1 /TSM AMATÖR 17.03 GÜNBATIMI (ANTALYA RADYOSU) 04.00 TRT TÜRKÜ’YE BAĞLANTI SES YARIŞMASI 30/1 (ANKARA) / RADYO DERGİSİ 15/1 18.00 AKŞAMIN NEŞESİ (İSTANBUL) (TRT NAĞME) ÇARŞAMBA (CANLI) (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 20.00 HABERLER 07.03 BİZDEN SİZE (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 23.00 DOST İLE DEMLER (İSTANBUL) (CANLI) (TRT TÜRKÜ) 20.05 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 08.00 HABERLER 23.30 HER TELDEN (İSTANBUL) (TRT TÜRKÜ) 20.30 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 00.00 TRT NAĞME’YE BAĞLANTI 08.05 İSTEK SAATİ (CANLI) (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 21.00 THM TOPLU PROGRAMI (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 04.00 TRT TÜRKÜ’YE BAĞLANTI 09.00 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 21.30 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) CUMA 09.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 22.00 DEVLET KOROLARI / NAĞME-İ MANA (İSTANBUL) 07.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 10.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (İSTANBUL) (TRT NAĞME) (TRT NAĞME) 08.00 HABERLER 10.30 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (ANKARA) (TRT NAĞME) 23.00 ARŞİVDEN SESLENENLER (İSTANBUL) (TEKRAR) 08.05 İSTEK SAATİ (CANLI) (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 11.00 HABERLER 23.30 BAĞLAMAM PERDE PERDE (İSTANBUL) (TRT TÜRKÜ) 09.00 KİMLER GELDİ KİMLER GEÇTİ (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 11.05 DUYGULAR DÖNÜŞTÜ SÖZE (CANLI) (İSTANBUL) 00.00 TRT NAĞME’YE BAĞLANTI 09.30 YENİ SESLER YENİ YORUMLAR (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) (TRT TÜRKÜ) 04.00 TRT TÜRKÜ’YE BAĞLANTI 10.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 12.00 GÜNÜN KONSERİ (CANLI) (İSTANBUL) (TRT NAĞME) PAZAR 10.30 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (ANKARA) (TRT NAĞME) 13:00 HABERLER (TRABZON RADYOSU) 07.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 11.00 HABERLER 13.03 KARADENİZ’DEN (TRABZON RADYOSU) 08.00 HABERLER 11.05 KAR BEYAZ TÜRKÜLER (İSTANBUL) (TRT TÜRKÜ) 14.00 HABERLER (ERZURUM RADYOSU) 08.05 İSTEK SAATİ (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 12.00 GÜNÜN KONSERİ (CANLI) (İZMİR) (TRT NAĞME) 14.03 BİZİM ELLER (ERZURUM RADYOSU) 09.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 13:00 HABERLER (TRABZON RADYOSU) 15.00 HABERLER (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 09.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 13.03 KARADENİZ’DEN (TRABZON RADYOSU) 10.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 15.03 STÜDYO GAP (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 14.00 HABERLER (ERZURUM RADYOSU) 10.30 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 16.00 HABERLER (ÇUKUROVA RADYOSU) 14.03 BİZİM ELLER (ERZURUM RADYOSU) 11.00 HABERLER 16.03 ÇUKUROVA’DAN (ÇUKUROVA RADYOSU) 15.00 HABERLER (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 11.05 YURTTAN SESLER (İZMİR) (TRT TÜRKÜ) 17.00 HABERLER (ANTALYA RADYOSU) 15.03 STÜDYO GAP (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 11.30 BİZDEN SİZE (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 17.03 GÜNBATIMI (ANTALYA RADYOSU) 16.00 HABERLER (ÇUKUROVA RADYOSU) 18.00 AKŞAMIN NEŞESİ (CANLI) (ANKARA) (TRT NAĞME) 16.03 ÇUKUROVA’DAN (ÇUKUROVA RADYOSU) 12.00 PLAK KASET VE CD DÜNYASI (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 20.00 HABERLER 17.00 HABERLER (ANTALYA RADYOSU) 13:00 HABERLER (TRABZON RADYOSU) 20.05 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 17.03 GÜNBATIMI (ANTALYA RADYOSU) 13.03 KARADENİZ’DEN (TRABZON RADYOSU) 20.30 THM TOPLU PROGRAMI (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 18.00 AKŞAMIN NEŞESİ (CANLI) (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 14.00 HABERLER (ERZURUM RADYOSU) 21.00 HEP BERABER (İSTANBUL) (CANLI) (TRT TÜRKÜ) 20.00 HABERLER 14.03 BİZİM ELLER (ERZURUM RADYOSU) 22.00 SEMT-İ MUSİKİ (ANKARA) (TRT NAĞME) 20.05 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER -TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI/ 15.00 HABERLER (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 23.00 TELLİ TURNAM (CANLI) (İSTANBUL) (TRT TÜRKÜ) BİR KONSER (AYDA 1) (ANKARA)/RADYO SANATÇILARI 15.03 STÜDYO GAP (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 00.00 TRT NAĞME’YE BAĞLANTI THM KONSERİ (İSTANBUL) (TRT TÜRKÜ) 16.00 HABERLER (ÇUKUROVA RADYOSU) 04.00 TRT TÜRKÜ’YE BAĞLANTI 21.00 KENT OZANLARI (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 16.03 ÇUKUROVA’DAN (ÇUKUROVA RADYOSU) PERŞEMBE 21.30 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 17.00 HABERLER (ANTALYA RADYOSU) 07.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 22.00 RADYO SANATÇILARI KONSERİ (ANK.İST.) (TRT-NAĞME) 17.03 GÜNBATIMI (ANTALYA RADYOSU) 08.00 HABERLER 23.00 DOST İLE DEMLER (İSTANBUL) (CANLI) (TRT TÜRKÜ) 18.00 AKŞAMIN NEŞESİ (ANKARA) (TRT NAĞME) 08.05 İSTEK SAATİ (CANLI) (ANKARA) (TRT NAĞME) 23.30 HER TELDEN (İSTANBUL) (TRT TÜRKÜ) 20.00 HABERLER 09.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 00.00 TRT NAĞME’YE BAĞLANTI 20.05 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 09.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 04.00 TRT TÜRKÜ’YE BAĞLANTI 20.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (İZMİR) (TRT TÜRKÜ) 10.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (ANKARA) (TRT NAĞME) CUMARTESİ 21.00 YURTTAN SESLER (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 10.30 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 07.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 21.30 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 11.00 HABERLER 08.00 HABERLER (TRT NAĞME) 22.00 NOSTALJİ (BANT) / SEVDALI ŞARKILAR (CANLI) 11.05 İSTANBUL’DA BULUŞAN TÜRKÜLER (İSTANBUL) 08.05 İSTEK SAATİ (ANKARA) (CANLI) (TRT NAĞME) (İSTANBUL) (TRT NAĞME) (TRT TÜRKÜ) 09.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) 23.00 DUYGULAR DÖNÜŞTÜ SÖZE (TEKRAR) (İSTANBUL) 12.00 GÜNÜN KONSERİ (CANLI) (ANKARA) (TRT NAĞME) 09.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) (TRT TÜRKÜ) 13:00 HABERLER (TRABZON RADYOSU) 10.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (ANKARA) (TRT NAĞME) 00.00 TRT NAĞME’YE BAĞLANTI 13.03 KARADENİZ’DEN (TRABZON RADYOSU) 10.30 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (İSTANBUL) (TRT NAĞME) 04.00 TRT TÜRKÜ’YE BAĞLANTI RADYOVİZYON 61 TRT NAĞME

PAZARTESİ 17.30 ……….. FASLI (ANKARA) 13.30 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (İSTANBUL) 07.00 İSTEK SAATİ (CANLI) (İSTANBUL) 18.00 AKŞAMIN NEŞESİ (CANLI) (İSTANBUL) 14.00 HABERLER 08.00 HABERLER 20.00 HABERLER 14.05 ARŞİVDEN SAZ ESERLERİ (ANKARA) 08.05 İSTEK SAATİ (CANLI) (İSTANBUL) 20.05 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (İSTANBUL) 14.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (ANKARA) 09.00 SANATÇILARIMIZDAN BİRER ŞARKI (İSTANBUL) 20.30 ESKİNİN BÜYÜSÜ (CANLI) (ANKARA) 15.00 GELENEKTEN GELECEĞE (İSTANBUL) 09.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (ANKARA) 21.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (TEKRAR) (ANKARA) 16.00 ŞARKILAR VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 10.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (İSTANBUL) 21.30 ……….. FASLI (İSTANBUL) 16.30 ARŞİVDEN SOLOLAR (ANKARA) 10.30 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (ANKARA) 22.00 UNUTULMAYANLAR (İSTANBUL) 17.00 SOLO (İSTANBUL) 11.00 HABERLER 23.00 GÜNÜN KONSERİ (TEKRAR) (ANKARA) 17.15 SAZ ESERLER (ANKARA) 11.05 SAZ ESERLERİ (İSTANBUL) 00.00 PLAYLİST (İST.ANK.) 17.30 ……. FASLI (ANKARA) 11.15 SOLO (İSTANBUL) ÇARŞAMBA 18.00 AKŞAMIN NEŞESİ (CANLI) (İSTANBUL) 11.30 ŞARKILARDAN BİR DEMET (ANKARA) 07.00 İSTEK SAATİ (CANLI) (İSTANBUL) 20.00 HABERLER 12.00 GÜNÜN KONSERİ (CANLI) (İSTANBUL) 08.00 HABERLER 20.05 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (İSTANBUL) 13.00 ARŞİVDEN FASILLAR (İSTANBUL) 08.05 İSTEK SAATİ (CANLI) (İSTANBUL) 20.30 TASAVVUF MÜZİĞİ (İST.ANK.) 13.30 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (ANKARA) 09.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (İSTANBUL) 21.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (TEKRAR) (ANKARA) 14.00 HABERLER 09.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (ANKARA) 21.30 ……. FASLI (İSTANBUL) 14.05 ARŞİVDEN SAZ ESERLERİ (İSTANBUL) 10.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (İSTANBUL) 22.00 CANVEREN PERVANELER (ANKARA) 30/1 /TSM AMATÖR 14.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (İSTANBUL) 10.30 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (ANKARA) SES YARIŞMASI 30/1 (ANKARA) / RADYO DERGİSİ 15/1 15.00 GÖNÜLDEN NAĞMELER (ANKARA) 11.00 HABERLER (CANLI) (İSTANBUL) (RADYO-4) 16.00 ŞARKILAR VE OYUN HAVALARI (İZMİR) 11.05 SAZ ESERLERİ (İSTANBUL) 23.00 GÜNÜN KONSERİ (TEKRAR) (ANKARA) 16.30 ARŞİVDEN SOLOLAR (İSTANBUL) 11.15 SOLO (İSTANBUL) 00.00 PLAYLİST (İST.ANK.) 17.00 SOLO (ANKARA) 11.30 SOLİSTLER GEÇİDİ (ANKARA) CUMA 17.15 SAZLARLA TSM (ANKARA) 12.00 GÜNÜN KONSERİ (CANLI) (İSTANBUL) 07.00 İSTEK SAATİ (CANLI) (İSTANBUL) 17.30 ………… FASLI (İZMİR) 13.00 ARŞİVDEN FASILLAR (İSTANBUL) 08.00 HABERLER 18.00 AKŞAMIN NEŞESİ (CANLI) (ANKARA) 13.30 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (ANKARA) 08.05 İSTEK SAATİ (CANLI) (İSTANBUL) 20.00 HABERLER 14.00 HABERLER 09.00 HER TELDEN ( İSTANBUL) 20.05 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (ANKARA) 14.05 ARŞİVDEN SAZ ESERLERİ (İSTANBUL) 09.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (ANKARA) 20.30 HER TELDEN (İZMİR) 14.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (İZMİR) 10.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (İSTANBUL) 21.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (TEKRAR) (İSTANBUL) 15.00 MUSİKİYE DAİR (İSTANBUL) 10.30 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (ANKARA) 21.30 ………… FASLI (ANKARA) 16.00 ŞARKILAR VE OYUN HAVALARI (İSTANBUL) 22.00 TÜRK KLASİK MÜZİĞİ DİNLEYİCİ İSTEKLERİ (CANLI) (İS- 16.30 ARŞİVDEN SOLOLAR (İSTANBUL) 11.00 HABERLER TANBUL) 17.00 SOLO (İZMİR) 11.05 SAZ ESERLERİ (ANKARA) 23.00 GÜNÜN KONSERİ (TEKRAR) (İSTANBUL) 17.15 SAZLARLA TSM (İSTANBUL) 11.15 SOLO (İSTANBUL) 00.00 PLAYLİST (İST.ANK.) 17.30 ……… FASLI (İSTANBUL) 11.30 SORULARINIZ CEVAPLARIMIZ (CANLI) ANKARA SALI 18.00 AKŞAMIN NEŞESİ (CANLI) (ANKARA) 12.00 GÜNÜN KONSERİ (CANLI) (İZMİR) 07.00 İSTEK SAATİ (CANLI) (ANKARA) 20.00 HABERLER 13.00 ARŞİVDEN FASILLAR (İSTANBUL) 08.00 HABERLER 20.05 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (ANKARA) 13.30 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (ANKARA) 08.05 İSTEK SAATİ (CANLI) (ANKARA) 20.30 KADINLAR TOPLULUĞU ( İST.ANK.) 14.00 HABERLER 09.00 SOLİSTLER GEÇİDİ (ANKARA) 21.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (TEKRAR) (İSTANBUL) 14.05 ARŞİVDEN SAZ ESERLERİ (İSTANBUL) 09.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (İSTANBUL) 21.30 ……… FASLI (ANKARA) 14.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (İSTANBUL) 10.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (ANKARA) 22.00 SEMT-İ MUSİKİ (ANKARA) (RADYO-4) 15.00 GÖNÜLDEN NAĞMELER (ANKARA) 10.30 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (İSTANBUL) 23.00 GÜNÜN KONSERİ (TEKRAR) (İSTANBUL) 16.00 ŞARKILAR VE OYUN HAVALARI (İSTANBUL) 11.00 HABERLER 00.00 PLAYLİST (İST.ANK.) 16.30 ARŞİVDEN SOLOLAR (İSTANBUL ) 11.05 SAZLARLA TSM (ANKARA) PERŞEMBE 17.00 SOLO (ANKARA) 11.15 SOLO (ANKARA) 07.00 İSTEK SAATİ (CANLI) (ANKARA) 17.15 SAZLARLA TSM (ANKARA) 11.30 SOLİSTLERDEN SEÇMELER(İZMİR) 08.00 HABERLER 17.30 ……… FASLI (İZMİR) 12.00 GÜNÜN KONSERİ (ANKARA) 08.05 İSTEK SAATİ (CANLI) (ANKARA) 18.00 AKŞAMIN NEŞESİ (CANLI) (İSTANBUL) 13.00 ARŞİVDEN FASILLAR (ANKARA) 09.00 ŞARKILARDAN BİR DEMET( ANKARA) 20.00 HABERLER 13.30 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (İZMİR) 09.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (İSTANBUL) 20.05 AMATÖR TOPL. / GENÇLİK KOR. / ÇOCUK KOR. (İST. ANK.) / 14.00 HABERLER 10.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (ANKARA) ARŞİVDEN MİKROFONA (TEKRAR) İSTANBUL / TÜRKÜDEN 14.05 ARŞİVDEN SAZ ESERLERİ (ANKARA) 10.30 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (İSTANBUL) BESTEYE (CANLI) (ANKARA) (A/1) 14.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (ANKARA) 11.00 HABERLER 20.30 AMATÖR TOPL. / GENÇLİK KOR. / ÇOCUK KOR. (İST.ANK.) 15.00 GELENEKTEN GELECEĞE (İSTANBUL) 11.05 SAZLARLA TSM (ANKARA) 21.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (TEKRAR) İSTANBUL 16.00 ŞARKILAR VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 11.15 SOLO (ANKARA) 21.30 ……… FASLI (ANKARA) 16.30 ARŞİVDEN SOLOLAR (ANKARA) 11.30 SOLİSTLER GEÇİDİ (İZMİR) 22.00 RADYO SANATÇILARI KONSERİ (ANK.İST.) 17.00 SOLO (İSTANBUL) 12.00 GÜNÜN KONSERİ (CANLI) (ANKARA) 23.00 GÜNÜN KONSERİ (TEKRAR) (İZMİR) 17.15 SAZ ESERLERİ (İSTANBUL) 13.00 ARŞİVDEN FASILLAR (ANKARA) 00.00 PLAYLIST (İSTANBUL) 62 RADYOVİZYON

CUMARTESİ 17.15 SAZ ESERLERİ (İSTANBUL) 11.30 ESKİ SESLER/ SAZENDE BESTEKARLAR (İSTANBUL) 07.00 İSTEK SAATİ (CANLI) (ANKARA) 17.30 ……. FASLI (ANKARA) 12.00 PLAK KASET VE CD DÜNYASI (İSTANBUL) 08.00 HABERLER 18.00 AKŞAMIN NEŞESİ (İSTANBUL) 13.00 ARŞİVDEN FASILLAR (İZMİR) 08.05 İSTEK SAATİ (ANKARA) (CANLI) 20.00 HABERLER 13.30 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (ANKARA) 09.00 SAZEDENDE BESTEKARLAR / ESKİ SESLER (İSTANBUL) 20.05 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (İSTANBUL) 14.00 HABERLER 09.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (İSTANBUL) 20.30 KLASİK KORO ( İST.ANK.) 14.05 ARŞİVDEN SAZ ESERLERİ (İSTANBUL) 14.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (İSTANBUL) 10.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (ANKARA) 21.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (TEKRAR) ANKARA 15.00 GELENEKTEN GELECEĞE (İSTANBUL) 10.30 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (İSTANBUL) 21.30 ……… FASLI (İSTANBUL) 16.00 ŞARKILAR VE OYUN HAVALARI (İSTANBUL) 11.00 HABERLER 22.00 DEVLET KOROLARI / NAĞME-İ MANA (İSTANBUL) 16.30 ARŞİVDEN SOLOLAR (İSTANBUL) 11.05 SAZLARLA TSM (İZMİR) 23.00 PLAK KASET VE CD DÜNYASI (TEKRAR) (ANKARA) 17.00 SOLO (ANKARA) 11.15 SOLO (ANKARA) 00.00 PLAYLİST (İST.ANK.) 17.15 SAZLARLA TSM (ANKARA) 11.30 SANATÇILARIMIZDAN BİRER ŞARKI (İZMİR) PAZAR 17.30 ……… FASLI (İSTANBUL) 12.00 PLAK KASET VE CD DÜNYASI (ANKARA) 07.00 İSTEK SAATİ (İSTANBUL) 18.00 AKŞAMIN NEŞESİ (ANKARA) 13.00 ARŞİVDEN FASILLAR (İZMİR) 08.00 HABERLER 20.00 HABERLER 13.30 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (İSTANBUL) 08.05 İSTEK SAATİ (İSTANBUL) 20.05 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (İSTANBUL) 14.00 HABERLER 09.00 GÜFTE ŞAİRLERİMİZ (ANKARA) 20.30 KÜÇÜK KORO / KLASİK KORO ( İST. ANK.) 14.05 ARŞİVDEN SAZ ESERLERİ (ANKARA) 09.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (ANKARA) 21.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (TEKRAR) İSTANBUL 14.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (ANKARA) 10.00 ARŞİVDEN MİKROFONA (İSTANBUL) 21.30 ……. FASLI (ANKARA) 15.00 MUSİKİYE DAİR (TEKRAR) (İSTANBUL) 10.30 MAKAMLAR VE ŞARKILAR (İSTANBUL) 22.00 NOSTALJİ (BANT) / SEVDALI ŞARKILAR (CANLI) 16.00 ŞARKILAR VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 11.00 HABERLER (İSTANBUL) 16.30 ARŞİVDEN SOLOLAR (ANKARA) 11.05 SAZ ESERLERİ (İZMİR) 23.00 PLAK KASET VE CD DÜNYASI (TEKRAR) (İSTANBUL) 17.00 SOLO (İSTANBUL) 11.15 SOLO (İSTANBUL) 00.00 PLAYLİST (İST.ANK.)

TRT TÜRKÜ

PAZARTESİ 20.05 AKŞAM OLUNCA (ANKARA) (CANLI) 18.00 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 06.00 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 22.00 YURTTAN SESLER (ANKARA) 18.30 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 06.30 SAZLARLA TÜRK HALK MÜZİĞİ (İSTANBUL) 22.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 19.00 MAHALLİ SANATÇILAR / SOLİSTLERDEN SEÇMELER (AN- 06.45 ...’DEN TÜRKÜLER (İSTANBUL) 23.00 İSTANBUL’DA BULUŞAN TÜRKÜLER (İSTANBUL) (TEKRAR) KARA) 07.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) 00.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 19.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (İSTANBUL) 08.00 HABERLER SALI 20.00 HABERLER 08.05 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 06.00 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 20.05 SIRRI ALİ TALAY İLE BİZİM ORA TÜRKÜLERİ (CANLI) (AN- 08.30 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (İSTANBUL) 06.30 SAZLARLA TÜRK HALK MÜZİĞİ (ANKARA) KARA) 09.00 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) 06.45 ...’DEN TÜRKÜLER (ANKARA) 21.00 HAYDİ TÜRKİYE GELİN TÜRKİYE (İSTANBUL) (CANLI) 09.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 07.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) 22.00 THM TOPLU PROGRAMI (ANKARA) 10.00 İL İL TÜRKÜLERİMİZ (ANKARA) 08.00 HABERLER 22.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 10.30 TÜRKÜLERDEN BİR DEMET (ANKARA) 08.05 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (İSTANBUL) 23.00 BİZİM ELLER BİR DESTAN (CANLI) (İSTANBUL) 11.00 HABERLER 08.30 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (ANKARA) 00.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 11.05 TÜRKÜ SEVDALILARI (İSTANBUL) (CANLI) 09.00 ARŞİVDEN SESLENENLER (İSTANBUL) ÇARŞAMBA 12.00 YURTTAN SESLER (İZMİR) 09.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 06.00 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (İZMİR) 12.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 10.00 TÜRKÜ DEFTERİ (ANKARA) 06.30 SAZLARLA TÜRK HALK MÜZİĞİ (ANKARA) 13.00 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 10.30 TÜRKÜLERDEN BİR DEMET (İSTANBUL) 06.45 ...’DEN TÜRKÜLER (ANKARA) 13.30 EZGİ KERVANI (İSTANBUL) 11.00 HABERLER 07.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) 14.00 HABERLER 11.05 YURTTAN SESLER (CANLI) (ANKARA) 08.00 HABERLER 14.05 YURTTAN SESLER (ANKARA) 12.00 İKİ SOLİSTEN TÜRKÜLER (İSTANBUL) 08.05 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 14.30 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (ANKARA) 12.30 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) 08.30 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (İSTANBUL) 15.00 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 13.00 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 09.00 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) 15.30 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 13.30 EZGİ KERVANI (ANKARA) 09.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 16.00 BERGÜZAR (ANKARA) 14.00 HABERLER 10.00 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 17.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) 14.05 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 10.30 TÜRKÜLERDEN BİR DEMET (ANKARA) 18.00 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 14.30 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 11.00 HABERLER 18.30 YURTTAN SESLER (İSTANBUL) 15.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 11.05 DUYGULAR DÖNÜŞTÜ SÖZE (İSTANBUL) (CANLI) 19.00 AMATÖR TOPLULUKLAR (AYDA BİR) / SOLİSTLERDEN SEÇ- 15.30 THM TOPLU PROGRAMI (İSTANBUL) 12.00 YURTTAN SESLER (ANKARA) MELER (ANKARA) 16.00 TÜRKÜLERE HAYAT VERENLER (ANKARA) 12.30 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 19.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (İSTANBUL) 16.30 BEYLER BAHÇESİ (ANKARA) 13.00 TÜRKÜLERLE GEZİYORUZ (CANLI) (İZMİR) 20.00 HABERLER 17.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) 14.00 HABERLER RADYOVİZYON 63

14.05 TÜRKÜLER TÜRKÜ SÖYLER (ANKARA) 07.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) 15.30 THM TOPLU PROGRAMI (İSTANBUL) 15.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER 08.00 HABERLER 16.00 UZUN HAVALAR KIRIK HAVALAR (ANKARA) 15.30 THM TOPLU PROGRAMI (ANKARA) 08.05 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 16.30 ÇALGILARLA EZGİLER (ANKARA) 16.00 BERGÜZAR (ANKARA) 08.30 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (İSTANBUL) 17.00 BİZDEN SİZE (İSTANBUL) 17.00 BİZDEN SİZE (İSTANBUL) 09.00 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) 18.00 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (İSTANBUL) 18.00 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 09.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 18.30 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 18.30 YURTTAN SESLER (İSTANBUL) 10.00 İL İL TÜRKÜLERİMİZ (ANKARA) 19.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (İSTANBUL) 19.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (İSTANBUL) 10.30 TÜRKÜLERDEN BİR DEMET (İSTANBUL) 19.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 19.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 11.00 HABERLER 20.00 HABERLER 20.00 HABERLER 11.05 KAR BEYAZ TÜRKÜLER (İSTANBUL) 20.05 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 20.05 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 12.00 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 20.30 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 20.30 THM TOPLU PROGRAMI (ANKARA) 12.30 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) 21.00 THM TOPLU PROGRAMI (ANKARA) 21.00 HEP BERABER (İSTANBUL) (CANLI) 13.00 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 21.30 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) 22.00 YURTTAN SESLER (ANKARA) 13.30 EZGİ KERVANI (İSTANBUL) 22.00 THM TOPLU PROGRAMI (ANKARA) 22.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 14.00 HABERLER 22.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 23.00 TELLİ TURNAM (CANLI) (İSTANBUL) 14.05 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 23.00 ARŞİVDEN SESLENENLER (İSTANBUL) (TEKRAR) 00.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 14.30 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (ANKARA) 23.30 BAĞLAMAM PERDE PERDE (TEKRAR) (İSTANBUL) PERŞEMBE 15.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 00.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 06.00 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 15.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) PAZAR 06.30 SAZLARLA TÜRK HALK MÜZİĞİ (İSTANBUL) 16.00 BERGÜZAR (ANKARA) 06.00 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 06.45 ...’DEN TÜRKÜLER (İSTANBUL) 17.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) 06.30 SAZLARLA TÜRK HALK MÜZİĞİ (ANKARA) 07.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) 18.00 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 06.45 ...’DEN TÜRKÜLER (İZMİR) 08.00 HABERLER 18.30 YURTTAN SESLER (ANKARA) 07.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) 08.05 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (İSTANBUL) 19.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (İSTANBUL) 08.00 HABERLER 08.30 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (ANKARA) 19.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (İZMİR) 08.05 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 09.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 20.00 HABERLER 08.30 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (İZMİR) 09.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 20.05 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER / TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI / 09.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 10.00 THM TOPLU PROGRAMI (ANKARA) RADYO SANATÇILARI THM KONSERİ (İSTANBUL) / 09.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 10.30 TÜRKÜLERDEN BİR DEMET (ANKARA) BİR KONSER (AYDA BİR) (ANKARA) 10.00 BİR TÜRKÜ ÖĞRENİYORUZ (ANKARA) 11.00 HABERLER 21.00 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 10.30 TÜRKÜLERDEN BİR DEMET (İSTANBUL) 11.05 İSTANBUL’DA BULUŞAN TÜRKÜLER (İSTANBUL) 21.30 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) RADYO-4 11.00 HABERLER 12.00 YURTTAN SESLER (ANKARA) 22.00 YURTTAN SESLER (ANKARA) 11.05 YURTTAN SESLER (İZMİR) 12.30 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (İSTANBUL) 22.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 11.30 BİZDEN SİZE (ANKARA) 13.00 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (İZMİR) 23.00 DOST İLE DEMLER (İSTANBUL) (CANLI) 12.00 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER / ÇOCUK KOROLARI (ANKARA) 13.30 EZGİ KERVANI (ANKARA) 00.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) (AYDA BİR) 14.00 HABERLER CUMARTESİ 12.30 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) 14.05 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 06.00 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 13.00 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 14.30 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 06.30 SAZLARLA TÜRK HALK MÜZİĞİ (İSTANBUL) 13.30 EZGİ KERVANI (ANKARA) 15.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 06.45 ...’DEN TÜRKÜLER (İSTANBUL) 14.00 HABERLER 15.30 THM TOPLU PROGRAMI (ANKARA) 07.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) 14.05 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 16.00 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (İSTANBUL) 08.00 HABERLER 14.30 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (ANKARA) 16.30 BAĞLAMAM PERDE PERDE (İSTANBUL) 08.05 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (İSTANBUL) 15.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 17.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) 08.30 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (ANKARA) 15.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 18.00 TÜRK DÜNYASINDAN (ANKARA) 09.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 16.00 THM TOPLU PROGRAMI (ANKARA) 19.00 SAZIMIZ RENGİMİZ / SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 09.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 16.30 TÜRK HALK ÇALGILARI (ANKARA) 19.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 10.00 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (İZMİR) 17.00 BİZDEN SİZE (ANKARA) 20.00 HABERLER 10.30 TÜRKÜLERDEN BİR DEMET (ANKARA) 18.00 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (İSTANBUL) 20.05 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) (TRT TÜRKÜ) / 11.00 HABERLER 18.30 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) BU TOPRAĞIN TÜRKÜSÜ 30/1 (ANKARA) (CANLI) 11.05 YURTTAN SESLER (İSTANBUL) 19.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 20.30 THM TOPLU PROGRAMI (ANKARA) 11.30 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 19.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (İSTANBUL) 21.00 TÜRKÜ SAATİ (İSTANBUL) (CANLI) 12.00 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (İSTANBUL) 20.00 HABERLER 22.00 THM TOPLU PROGRAMI (ANKARA) 12.30 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) 20.05 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 20.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (İZMİR) 22.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 13.00 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI / GENÇLİK KOROLARI (AN- 21.00 YURTTAN SESLER (ANKARA) 23.00 DOST İLE DEMLER (İSTANBUL) (CANLI) KARA) (AYDA BİR) 21.30 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) 00.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 13.30 EZGİ KERVANI (ANKARA) 22.00 YURTTAN SESLER (ANKARA) CUMA 14.00 HABERLER 22.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 06.00 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 14.05 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 23.00 DUYGULAR DÖNÜŞTÜ SÖZE (TEKRAR) (İSTANBUL) 06.30 SAZLARLA TÜRK HALK MÜZİĞİ (ANKARA) 14.30 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (ANKARA) 00.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 06.45 ...’DEN TÜRKÜLER (ANKARA) 15.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 64 RADYOVİZYON

RADYO-1 TRT NAĞME ADIYAMAN (KÂHTA) 88.8 ANKARA (ÇANKAYA) 102.8 ANTALYA (KAŞ) 88.1 İSTANBUL (ÇAMLICA) 101.6 BİTLİS 98.0 İZMİR (KARABURUN) 88.7 EDİRNE (UZUNKÖPRÜ) 97.9 ISPARTA (KEÇİBORLU) 99.2 MARDİN 107.0 K.MARAS 107.9 NEVŞEHİR (AVANOS) 99.6 KARABUK 97.8 SAMSUN 95.2 KILIS 88.8 SİVAS 93.6 MANİSA(TURGUTLU) 88.6 TRABZON (AKÇAABAT) 88.8 MERSİN (KOCAHAMZALI) 102.1 YOZGAT (ÇEKEREK) 89.5 MUĞLA (YATAĞAN) 96.6

TRT FM TRT TÜRKÜ AKSARAY 91.5 AĞRI (ELEŞKİRT) 95.2 ANKARA(K.HAMAM) 90.3 ARTVİN(ŞAVŞAT) 101.3 BAYBURT 97.0 ÇANKIRI (ILGAZ) 90.0 Frekanslar DENİZLİ 93.2 K.MARAŞ (ELBİSTAN) 94.0 ERZURUM 98.8 KARS 103.3 HAKKÂRİ 97.0 KIRŞEHİR 88.8 KAHRAMANMARAŞ 105.8 MERSİN (SİLİFKE) 102.2 MANİSA 103.1 TOKAT 89.0 SİVAS 98.3 TUNCELİ (MAZGİRT) 106.9 UŞAK (BANAZ) 92.5 VAN (ÖZALP) 97.6

RADYO-3 BÖLGE RADYOLARI AYDIN (KUŞADASI) 93.5 ANTALYA ÇANAKKALE(GÖKÇEADA) 93.4 (BURDUR - BUCAK) 90.1 ERZURUM 96.8 ÇUKUROVA İZMİR (KARABURUN) 99.1 (MERSİN-BOZYAZI) 97.7 KIRŞEHİR 88.8 ERZURUM MUĞLA (KÖYCEĞİZ) 95.4 (IĞDIR - MERKEZ) 92.5 SAMSUN 93.2 GAP DİYARBAKIR SİVAS 90.4 (SİİRT-KURTALAN) 101.6 TRABZON(AKÇAABAT) 92.0 TRABZON ZONGULDAK 99.2 (RİZE-MERKEZ) 101.1

RADYO-4 TRT ANKARA RADYOSU AFYON 94.0 ANKARA 105.6 BALIKESİR(BURHANİYE) 101.6 BOLU 98.9 EDİRNE(ENEZ) 98.3 ESKİŞEHİR(SİVRİHİSAR) 104.4 İSTANBUL 103.4 KARAMAN 106.6 KASTAMONU(TOSYA) 97.5 NEVŞEHİR(AVANOS) 103.0 TOKAT 103.3