T.C. EGE ÜN İVERS İTES İ SOSYAL B İLİMLER ENST İTÜSÜ TÜRK HALK OYUNLARI ANA B İLİM DALI

TÜRK HALK OYUNLARINDA TERM İNOLOJ İ SORUNU

YÜKSEK L İSANS TEZ İ

HAZIRLAYAN N. Hale YAMANER

DANI ŞMAN Yrd. Doç. Dr. M. Öcal ÖZB İLG İN

İZM İR-2006 Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü ğü’ne sundu ğum “Türk Halk Oyunlarında Terminoloji Sorunu” adlı yüksek lisans tezinin tarafımdan bilimsel ahlak ve normlara uygun bir şekilde hazırlandı ğını, tezimde yararlandı ğım kaynakları bibliyografya ve dipnotlarda gösterdi ğimi onurumla do ğrularım.

N. Hale YAMANER

ÖNSÖZ

Bu çalı şmamızda, Türk Halk Oyunları alanında en önemli ve çözümü en acil sorunlarından birisi oldu ğunu dü şündü ğümüz terminoloji sorunu ele alınmı ştır.

Bilim her şeyden önce terime, tanıma ve tasnife dayanır. Öyleyse terminoloji; bir bilim dalı için sadece bir gereklilik de ğil, bir zorunluluktur. Günümüzde pek çok bilim dalı yaptıkları çe şitli çalı şmalarla bu sorunun çözüm yollarını aramaktadır.

Halk oyunları alanının en önemli sorunlarından birisi “Terminoloji Sorunu” dur. Ara ştırmacılarımız, bir terminolojinin olu şturulamamı ş olmasından dolayı birikimlerini okuyucularına, dinleyicilerine aktarmakta güçlük ya şamaktadırlar. Aynı sorun uygulama safhasında da kar şımıza çıkar. Oyun ö ğretimi sırasında hem ö ğretici hem öğrenci, kullanılmakta olan farklı terimlerin karma şasını ya şamaktadırlar. Terminoloji konusu bu kadar önem ve öncelik arz etmesine ra ğmen, henüz alanımızda bu konuda tam anlamıyla çalı şma veya ara ştırma dahi yapılmamı ştır.

Alanımızda varolan terminoloji sorununun çözümüne katkıda bulunmasını umarak, bilimsel gerçeklikler ı şığında hazırladı ğımız bu çalı şmamızda varolan eksikliklerin, konuya ilgili bilim adamı ve ara ştırmacılarımızın görü ş ve katkılarıyla en aza indirgenmesini ve yapılacak yeni çalı şmalarla sorunun en kısa sürede çözüme kavu şturulmasını umuyoruz.

Çalı şmamın kaynak toplama a şamasında tüm ar şivini benimle payla şan E.Ü. D.T.M.K. T.H.O. Bölüm Ba şkanı Sayın Dr. Cengiz AYDIN’a ve T.H.O. Bölümü Ana Sanat Dalı Ba şkanı Sayın Şahin ÜNAL’a, de ğerli görü şleriyle beni yönlendiren ve ar şivinden her an faydalanma imkanını sa ğlayan de ğerli hocam T.H.O. Bölümü İcra Ana Sanat Dalı Ba şkanı Sayın Abdurrahim KARADEM İR’e, çalı şmamızın dü şünce aşamasından yazımına kadar geçen sürecinde her konuda destek ve yardımlarını esirgemeyen, bilim adamı olarak da kendime örnek aldı ğım danı şmanın Ö ğr. Gör. Sayın Yrd. Doç. Dr. M. Öcal ÖZB İLG İN’e, te şekkürü bir borç bilirim. Ayrıca tezimin yazım a şamasındaki yardımlarından dolayı ba şta ablam Hasibe YAMANER’e, lisans yıllarımızı beraber geçirdi ğimiz arkada şım Tülin KÜNCEK’e, son olarak tüm ö ğrenim hayatım boyunca oldu ğu gibi tez çalı şmam sırasında da bana destek olmu ş olan sevgili annem Müzeyyen YAMANER’e ve yorucu çalı şmalarım boyunca beni sabrı ve anlayı şıyla destekleyip yazım a şamasında da yardımlarını esirgemeyen e şim T.H.O. Bölümü Ö ğr. Gör. Bora Okdan’a sonsuz te şekkür ederim.

Ar ş. Gör. N. Hale YAMANER

İÇİNDEK İLER

ÖNSÖZ ...... İÇİNDEK İLER...... I KISALTMALAR...... III GİRİŞ ...... 1

I. BÖLÜM TERM İNOLOJ İ ve TÜRK HALK OYUNLARI 5

1.1 Terim ve Terminoloji Kavramları ...... 5 1.2 Türk Halk Oyunlarında Terminolojinin Gereklili ği...... 7 1.3 Bugüne Kadar Yapılmı ş Türk Halk Oyunları Terminoloji Çalı şmaları...... 15 1.4 Türk Halk Oyunlarında Görülen Terminoloji Sorunu...... 27

II. BÖLÜM TÜRK HALK OYUNLARI ÇALI ŞMALARINDA KULLANILAN TER İMLER İN SINIFLANDIRILMASI 32

2.1 Uygulama Alanlarına Göre Terimler...... 34 2.1.1 Gelenek İçinde Kullanılmakta Olan Terimler ...... 34 2.1.2 Gelenek-Bilim Arası Örgütlü Halk Oyunları Çalı şmalarında Kullanılmakta Olan Terimler...... 35 2.1.3 Bilimsel ve Sanatsal Halk Oyunları Çalı şmalarında Kullanılmakta Olan Terimler...... 35 2.2 Konularına Göre Terimler...... 38 2.2.1 Oyunu Anlatan Terimler ...... 38 2.2.1.1 Oyun Adları ...... 38 2.2.1.2 Hareket Anlatan Terimler...... 39 2.2.1.3 Tür Adları ...... 42

I

2.2.1.4 Biçim Adları...... 43 2.2.2. Giyim Ku şamı Anlatan Terimler...... 43 2.2.2.1 Giysi Parçalarını Anlatan Terimler ...... 43 2.2.2.2 Süslenmeyi Anlatan Terimler ...... 44 2.2.2.3 Kuma ş Adları...... 44 2.2.3 Müzi ği Anlatan Terimler...... 44 2.3 Sahip Oldu ğu Anlam Sayısına Göre Terimler ...... 46 2.3.1 Tek Anlamlı Terimler ...... 46 2.3.2 Çok Anlamlı / E şadlı Terimler ...... 46 2.3.3 Eş Anlamlı Terimler...... 47

III. BÖLÜM TÜRK HALK OYUNLARI TERM İNOLOJ İ SÖZLÜ ĞÜ ÇALI ŞMASI

3.1 Örnek Terminolojik Sözlük Denemesi...... 48 SONUÇ ...... 335 KAYNAKÇA ...... 339 ÖZGEÇM İŞ ...... 347 ÖZET...... 349 ABSTRACT ...... 350

II

KISALTMALAR

A.g.e. : Adı geçen eser Ar ş. Gör. : Ara ştırma Görevlisi Doç. : Doçent Dr. : Doktor D.T.M.K. : Devlet Türk Müzi ği Konservatuarı E.Ü. : Ege Üniversitesi H.B. : Halk Bilimi Öğr. Gör. : Öğretim Görevlisi s : Sayfa ss : Sayfadan sayfaya T.H.O. : Türk Halk Oyunları Yrd. Doç. : Yardımcı Doçent

III

GİRİŞ

Terminoloji sözcü ğünü tanımladı ğımızda, bir dala ait terminolojiden bahsedebilmemiz için o dalın bir bilim, sanat yada teknik bir dal olması gerekti ğini görmekteyiz. Öyleyse halk oyunları terminolojisi konusuna girmeden önce şu konuyu açıklı ğa kavu şturmamız zorunludur. Bilim ve sanat nedir? Türk Halk Oyunları bir bilim yada bir sanat dalı olarak ele alına bilinir mi?

Bilimin yapılmı ş tanımlamalarından hareketle bilim terimini maddelendirecek olursak:

1. Herhangi bir konuda gerçe ği ö ğrenme arzusundan yola çıkan belli bir amacı vardır. 2. Belirli bir ara ştırma alanı, malzemesi, laboratuarı vardır. 3. Kendine özgü kuram ve ara ştırma yöntemleri vardır. 4. Elde etti ği bilgileri sistematize ederek gerçekleme, tanımlama ve genellemeler yapar. 5. Kendine özgü bir terminolojisi vardır. 6. Elde etti ği gerçeklenmi ş bilgilerin gelecekte alaca ğı biçimlere ili şkin tahminlerde bulunur.

Türk Halk Oyunlarının bilim yönünün olup olmadı ğı sorusu, bilimin tanımını yaptı ğımız altı madde incelendi ğinde cevaplanmı ş olur. Türk Halk Oyunlarının bilimsel yönü, öncelikle bir ara ştırma alanı ve malzemesinin olması ile ortaya çıkmaktadır. Zengin halk kültürümüzü inceleyen halkbilimine ait malzemenin bir kısmını halk oyunlarımız olu şturmaktadır.

Bir bilim dalının kendine özgü kuram ve ara ştırma yöntemleri olması gereklili ği sorunu da bu noktada a şılmı ş olur. Halk oyunlarımızın halk bilimin bir kolu olması gerçe ği, halk bilimine özgü ara ştırma metot ve tekniklerinden yararlanılarak halk oyunları üzerinde ara ştırma yapılabilece ğini gösterir. Öyleyse bir bilim dalının sahip olması gereken ve halk oyunları alanında büyük bir eksik olan terminolojidir.

1

Aynı şekilde sanat sözcü ğünü ele alalım:

Tolstoy, “ İnsanın bir zamanlar ya şamı ş oldu ğu duyguyu, kendinde canlandırdıktan sonra, aynı duyguyu ba şkalarının da hissedebilmesi için hareket, ses, çizgi, renk veya kelimelerle belirlenen biçimlerle ifade etme ihtiyacından sanat ortaya çıkmı ştır.” der.

Dans bir sanat dalı oldu ğuna göre, halk oyunlarımızın bir sanat olup olmadı ğı sorusunu öncelikle dansın tanımını yaparak açıklayalım:

“Dans: Ya şam boyu ya şanan olayların görüntülerini, ritmik hareketlerle ortaya koyan bir eylemdir.” 1

Öyleyse içerisinde hareketi, müzi ği ve anlatımı barındıran halk oyunları neden dans olarak adlandırılmasın? İnsana özgü bir konuyu ritmik beden hareketleriyle anlatan halk oyunlarımızın dans olarak kabul görmemesi için herhangi bir neden yoktur.

Yapmı ş oldu ğumuz ara ştırma ve çıkarımlar, bizi halk oyunlarımızın hem bir bilim dalı hem de bir sanat oldu ğu sonucuna getirdi. Öyleyse bilim ve sanat dalı olarak ele alınabilen halk oyunları alanının bir terminolojisi olması gerekmez mi?

Bilim her şeyden önce terime, tanıma ve tasnife dayanır. Ara ştırmacılarımız, bir terminolojinin olu şturulamamı ş olmasından dolayı büyük emek vererek buldukları gerçekleri dile getiremekte ve yüksek birikimlerini okuyucularına, dinleyicilerine aktarmakta güçlük çekmektedirler. Aynı şekilde oyun ö ğretimi sırasında da terminoloji sorunu kar şımıza çıkmakta, hem ö ğretici hem ö ğrenci, kullanılmakta olan farklı terimlerin karma şasını ya şamaktadırlar.

Tezimde Türk Halk Oyunları alanının en önemli ve çözümü en acil sorunlarından olan “Terminoloji Sorunu” üzerinde duraca ğım. Alanımızda ya şanan terminoloji sorununu tespit etmeye ve çözüm önerilerinde bulunmaya çalı şaca ğım.

1 AYDIN, Cengiz; “ Lise Halk Oyunları Ders Kitabı”, 4. Ak şam Sanat Okulu Matbaası, Ankara, 2002, s:15. 2

Çalı şmam sırasında ba ğlam merkezli Halk Bilimi yöntemlerinden olan “İş levselci Yöntem” ile kullanılmakta olan tüm halk oyunları terimlerini i şlevleri itibariyle inceleyece ğim. Bu yöntem ile gelenek içinde ya şatılmakta olan halk oyunlarımızın terimlerinin, oyunların sahneye aktarım sonrası kazandıkları yeni i şlevleri üzerinde duraca ğım.

“Kar şıla ştırmalı Yöntem” ile gelenek içinde, örgütlü halk oyunları çalı şmalarında ve akademik alanda kullanılan terimlerin halk kültürümüz içindeki yeri ile farklıla şıp ve benze ştikleri noktaları inceleyece ğim.

“Tarihi Yöntem” kullanılarak temin edilen kaynaklar üzerinde tespit, betimleme ve tarama çalı şmaları yapaca ğım.

“Gözlem Tekni ği” ile halk oyunları alanında uygulama safhasında günümüzde kullanılmakta olan terimleri saptayaca ğım. Bunu yaparken bazen katılımlı bazen de katılımsız gözlem tekni ğinden yararlanaca ğım.

“Görü şme Tekni ği” ile alanda ya şanan terminoloji sorununun çözüm yollarının saptanması adına, alanımızda çalı şmalar yapan bilim adamı ve ara ştırmacılarımızın görü şlerine ba şvuraca ğım.

Türk Halk Oyunları alanında var oldu ğuna inandı ğımız “Terminoloji Sorunu” ve bu sorunun çözümüne yönelik görü şlerimizi belirtebilmemiz için, terim ve terminoloji kavramlarının anlam ve içeriklerini belirlememiz gerekmektedir. Bu nedenle öncelikle terim, terminoloji kavramları üzerinde durarak, Türk Halk Oyunları alanında ya şanan terminoloji eksikli ğini tespit edece ğim.

Halk oyunları alanında bugüne kadar yapılmı ş terminoloji çalı şmalarını tespit edebilmek amacıyla alanımızda bugüne kadar yapılmı ş tüm çalı şmalara kısaca göz ataca ğız. Alanla ilgili yapılmı ş çalı şmaları ba şlangıcından itibaren gözden geçirmemizin, halk oyunlarında terminoloji sorunumuzun çözümüne de fayda sa ğlayaca ğı inancındayım.

3

Bu dü şünceden hareketle tezimin birinci bölümünde, Türk Halk Oyunları alanında terminoloji sorununun varlı ğını, alanda yapılmı ş tüm çalı şmaları inceleyerek ispat edilmeye çalı şaca ğım.

Tezimin ikinci bölümünde terminoloji sorununun çözüm önerilerine yer vermeye çalı şaca ğım. Bilimin tanımını yapan maddeler bize şu gerçe ği göstermektedir ki; bilgilerin gerçekleme, tanımlama ve genellemelerinin yapılabilmesi için önce tüm bilgilerin bir sistem dahilinde incelenmesi gerekmektedir. Ben de çalı şmamın ikinci bölümünde yer verece ğim terminoloji sorununun çözümü önerilerine, elimizdeki malzemeyi belli bir sistem dahilinde sınıflandırarak ba şlayaca ğım. Bu bölümde, alanımızda kullanılan terimleri sınıflandırarak alana özgü bir terim sistemi olu şturmaya çalı şaca ğım.

Tezimin üçüncü bölümünde örnek bir halk oyunları terminoloji sözlü ğü denemesi yapmaya çalı şacak, bunu gerçekle ştirirken ikinci bölümde olu şturulan terim sınıflamalarından yararlanaca ğım.

4

I. BÖLÜM

TERM İNOLOJ İ VE HALK OYUNLARI

1.1 TER İM VE TERM İNOLOJ İ KAVRAMLARI

Türk Halk Oyunları alanında var oldu ğuna inandı ğımız “Terminoloji Sorunu” ve bu sorunun çözümüne yönelik görü şlerimizi belirtmeden önce, terim ve terminoloji kavramlarının anlam ve içeriklerini belirlememiz gerekmektedir. Öncelikle terminoloji kelimesinin temelini olu şturan “terim” sözcü ğünü ele alalım.

“Terim: (Eski Türkçe dermek toplamak, dermek’ ten ter-im). Bir uzmanlık dalı yada bir konu ile ilgili özel bir anlamı olan, belli bir kavramı kar şılayan sözcük.” 2

“Terim: Bir bilim, sanat, meslek dalıyla yada bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı olan sözcük: Matematik terimi, Demircilik terimi. ”3

Bu tanımlardan anla şılıyor ki terim, sadece sanat, bilim yada uzmanlık gerektiren bir dalda de ğil, herhangi bir meslek dalı veya konuda, o meslek veya konuya ait özel anlam ta şıyan tüm kavramları içermektedir. Öyleyse terminoloji nedir? Kelime bazı kaynaklarda Fransızca, bazı kaynaklarda ise Latince kökenli olarak kar şımıza çıkmaktadır. Kelime ile ilgili yapılan birkaç tanım şöyledir:

“Terminoloji: (terminology) Bir sanat, bir bilim yada bir teknik dalında özel olarak kullanılan terimlerin tümü; teknik terimler, terimce.” 4

“Terminoloji: Kelimenin kökeni Latince’dir. 1. Dü şünceleri sözcüklerle anlatma ve özellikle teknik terimler bulma sanatı. 2. Özellikle bir sanatta, bir bilimde kullanılan teknik terimlerin topu: Tıp terminolojisi.” 5

2 Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi , 22. cilt, Interpress Basın ve Yayıncılık A. Ş., İstanbul, s: 11434. 3 Türkçe Sözlük , Türk Dil Kurumu Yayınları, Bilgi Basımevi, Ankara, 1974, s: 784. 4 Oxford Ansiklopedik Sözlük , Yılmaz Yayınları A. Ş, sayı:4 (Re-Z), 1990, s: 1726. 5 Türkçe Sözlük , a.g.e., s: 784. 5

“Terminoloji: (Kelimenin kökeni Fransızca: Terminologie.) 1. Terimce’nin e ş anlamlısı. 2. Terim bilim’in e ş anlamlısı.

Terimce: Bir bilim dalına, bir teknik alana, insan etkinliklerinin özel bir kesimine ili şkin, kesin biçimde tanımlanmı ş terimler bütünü. (E şanl. TERM İNOLOJ İ)

Terim bilim: Bir bilim dalında kullanılan nesne ve kavramların adlandırılmasını, terimlerin dil içindeki i şleyi şlerini ve bunlarla ilgili çeviri, sınıflandırma ve belgeleme sorunlarını kuramsal olarak inceleyen bilim dalı. (E şanl. TERM İNOLOJ İ)” 6

Bu tanımlamalardan yola çıkarak “terminoloji” sözcü ğünün anlam ve içeri ği hakkında şunları söyleyebiliriz:

1. Sadece bir sanat, bir bilim yada bir teknik dala ait özel terimleri içerir. 2. Bir sanat, bir bilim yada bir teknik dalda kullanılan nesne ve kavramları adlandırır. 3. İçerdi ği terimler kesin olarak tanımlanmı ş terimler olmak zorundadır. 4. Kullanılan terimlerin, ait oldu ğu dil içerisindeki i şleyi şi de incelenmelidir. 5. Kullanıldı ğı alanda, (sanat, bilim veya teknik dal) var olan terimlerin sınıflandırılması ve belgelenmesi sorununa da kuramsal olarak yardımcı olabilmelidir.

6 Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi , a.g.e., s: 11434. 6

1.2 TÜRK HALK OYUNLARINDA TERM İNOLOJ İNİN GEREKL İLİĞİ

Terminoloji sözcü ğünü tanımlayan maddelerin birincisi bize, bir dala ait terminolojiden bahsedebilmemiz için o dalın bir bilim, sanat yada teknik bir dal olması gerekti ğini göstermektedir. Öyleyse halk oyunları terminolojisi konusuna girmeden önce şu konuyu açıklı ğa kavu şturmamız zorunludur. Bilim ve sanat nedir? Bu iki sözcük neyi ifade etmekte ve Türk Halk Oyunları bu sözcüklerle hangi noktalarda, nasıl kesi şmektedir? Türk Halk Oyunları bir bilim yada bir sanat dalı olarak ele alına bilinir mi? Öncelikle bilim sözcü ğünü açıklamaya çalı şalım.

Bilim sözcü ğünün anlamını inceledi ğimizde ne oldu ğu konusunda fikir birli ğine varılmı ş olmakla birlikte, bu birli ğin tanımlama konusunda tam olarak sa ğlanamadı ğını görüyoruz.. Bu sebeple de birçok farklı tanım kar şımıza çıkıyor. Yapılan tanımlamaların birbirine en yakın olanlarından bazıları şöyledir:

“Bilim: Belli bir ara ştırma alanı, malzemesi ve laboratuarı bulunan gözlenebilir, denenebilir, rasyonel bilgileri sistematize ederek gerçeklenme ve genellemeler yapılması şeklindeki ara ştırmalara bilim denir.” 7

“Bilim: 1. Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalı şan düzenli bilgi, ilim. 2. Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi. 3. Belli bir konuyu bilme iste ğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli ara ştırma süreci.” 8

“Bir bilim dalının dayandı ğı iki ana temel vardır. Bunlardan birincisi bu bilim dalının kendisine konu etti ği malzeme, ikincisi de bu malzemeyi incelemede kullanılan kuram, yöntem ve terminolojidir.” 9

“Bilim: Bilim (science) kelimesi Latince scire kökünden türemi ş bir terim olup

7 Türker ERO ĞLU, Halk Oyunları El Kitabı , Mars Basım Hizmetleri, İstanbul, 1999, s: 152. 8 http://www.tdk.gov.tr/tdksozluk 9 Metin EK İCİ, Halk Bilgisi (Folklor) Derleme ve İnceleme Yöntemleri , Geleneksel Yayınları, Ankara, 2004, s: 10. 7

bilinen şey (scientia) veya bilgi manasına gelir. Sistematik bilgiler bütünüdür” 10 şeklinde tanımlanmı ş ancak, ba şka bir yazarımız tarafından her sistematik bilginin bilim olamayaca ğı dü şüncesinden hareketle “Gerçekli ği kabul edilmi ş sistemli bilgiler bütünü” 11 olarak yeni bir tanımlaması yapılmı ş ve bu tanım genel kabul görmü ştür.

Genel kabul gören bir ba şka husus da bilginin bilim olması için gereken genel şartlardır. Bunlar;

• Gözleme dayanarak konusunu olu şturan olay ve nesneleri kavramak, tanımlamak ve sınıflandırmak üzere çözümleyerek tasvir etme (description- tasvir). • Olgular arasında nedensellik ili şkileri kurmak ve bu ili şkileri gözlem yoluyla sınayıp gerçekleyerek açıklamak (explanation-açıklama). • Çe şitli sevilerde gerçeklenmi ş ili şkileri genellikler, kanunlar, teoriler biçiminde dile getirip bunlardan yola çıkarak olguların gidi şi ve gelecekte alaca ğı biçimlere ili şkin tahmin (prediction) de bulunmaktır.

Yapılan tanımlamalardan hareketle bilim tanımını maddelendirecek olursak:

1. Herhangi bir konuda gerçe ği ö ğrenme arzusundan yola çıkan belli bir amacı vardır. 2. Belirli bir ara ştırma alanı, malzemesi, laboratuarı vardır. 3. Kendine özgü kuram ve ara ştırma yöntemleri vardır. 4. Elde etti ği bilgileri sistematize ederek gerçekleme, tanımlama ve genellemeler yapar. 5. Kendine özgü bir terminolojisi vardır. 6. Elde etti ği gerçeklenmi ş bilgilerin gelecekte alaca ğı biçimlere ili şkin tahminlerde bulunur.

Türk Halk Oyunlarının bilim yönünün olup olmadı ğı sorusu, bilimin tanımını

10 Muzaffer SENCER, Toplum Bilimlerinde Yöntem , Beta Basın Yayın Da ğıtım A. Ş., Yay. No: 175, Genel Dizi: 22, İstanbul, 1989, s: 1. 11 Niyazi KARASAR, Bilimsel Ara ştırma Yöntemleri , Bilim Kitap Kırtasiye Ltd. Şti., Ankara, 1986, s:7. 8

yaptı ğımız altı madde incelendi ğinde cevaplanmı ş olur. Türk Halk Oyunlarının bilimsel yönü, öncelikle bir ara ştırma alanı ve malzemesinin olması ile ortaya çıkmaktadır. Zengin halk kültürümüzü inceleyen halkbilimine ait malzemenin bir kısmı halk oyunlarımızdır.

Halk oyunlarının hareket ve müzik gibi iki önemli unsurdan olu şması, onun bir de ğil birkaç yönünün oldu ğunu göstermektedir. Halkbilimci bu iki önemli unsuru (ilk etapta) dikkate almadan halk oyunlarını meydana getiren toplumun kültürüyle ilgilenir.

Oysa ki Antropoloji, Etnoloji ve Halk Bilimi gibi insanın kültürünü inceleyen bilim disiplinleri, oyunun ba şlangıcının insanlık kültürü kadar eski, hatta ondan da önce (eski) oldu ğunu ortaya koymaktadır.

Ülkemizde dansla ilgili yayınlanan ilk yazıda Rıza Tevfik şunları ileri sürüyor:

".....Daha giyinmek gere ğini anlayamamı ş,hatta uygar bir insan gibi yürüme yetene ği bulunmayan ilkeller bile oyun oynamayı biliyorlar.Onların kendilerince bazı özel kurallara ba ğlanmı ş ve düzgün devinimlerle uyumluluk içinde olan müzikleri vardır." 12

Oyun, çe şitli kültür biçimlerinin do ğuşunda ba şlıca etkendir. Kültürde oyun unsuru söz konusu oldu ğunda, medeni hayatta çe şitli faaliyetlerde oyuna önemli bir yer ayrıldı ğı, insanların oyunu yalnızca bir tepki veya içgüdü olarak oynamadı ğı, özünde oyundan kültüre bir dönü şüm oldu ğu söylenmek istenmektedir.

Hollandalı tarihçi Johan Huizanga da “Homo Ludens” adlı eserinde çok geni ş olarak oyun olgusunu i şlemi ştir. “Huizanga’ ya göre dilin, mithosun ve ritüelin temelinde oyun bulunmaktadır. Hukuk, zenaat, sanat, bilim gibi medeni hayatın önemli unsurlarının temelinde de “mithos”, “ritüel” bulunmaktadır. Yani dil, mithos ve ritüel oyundan, hukuk, zenaat, sanat, ilim gibi medeni faaliyetler de dil, mithos ve ritüelden

12 Türker ERO ĞLU, Halk Oyunları El Kitabı , Mars Basım Hizmetleri, İstanbul, 1999, s: 152. 9

çıkmı ştır.”13

Oyunun (dansın) kültürden önce var oldu ğunu, hatta kültürlerin olu şum temelinde oyunun bulundu ğu görü şünü destekleyen bu belgeler göstermektedir ki; antropolog, etnolog ve halk bilimciler için halk oyunları ele alınıp incelenmesi gereken önemli bir kültür unsurudur. Bu durumda halk oyunlarımız, sadece halk biliminin inceledi ği bir malzeme olmaktan çıkar ve halk bilimin bir kolu haline gelir. Bir bilim dalının kendine özgü kuram ve ara ştırma yöntemleri olması gereklili ği sorunu da bu noktada a şılmı ş olur. Halk oyunlarımızın halk bilimin bir kolu olması gerçe ği, halk bilimine özgü ara ştırma metot ve tekniklerinden yararlanılarak halk oyunları üzerinde ara ştırma yapılabilece ğini gösterir.

Halk oyunları ile ilgili bir çalı şmanın bilimsel olabilmesi için neler gerekmektedir? Bunları şöyle sıralayabiliriz:

• Bir kültür ürünü olarak halk oyunları üzerinde gözlem ve ara ştırma yapılması, • Gözlem neticesinde elde edilen bulgulardan halk oyunlarını olu şturan olay ve unsurların kavranması, tanımlanması ve sınıflandırılmak üzere tasvir edilmesi (bilimin descriptive özelli ği), • Halk. oyunlarını olu şturan unsurlar arasında nedensellik ili şkileri kurulması ve bu ili şkilerin gözlem yoluyla sınanıp gerçeklenerek açıklanması (Bilimin explanative özelli ği), • Çe şitli seviyelerde gerçeklenmi ş ili şkilerin genellemeler, kanunlar, teoriler biçiminde dile getirilip bunlardan yola çıkarak halk oyunları ile ilgili unsurların gidi şi ve gelecekte alaca ğı biçimlere ili şkin tahminde bulunulması (Bilimin predictive özelli ği), ve • Alana ait bir terminolojinin olu şturulması.

Bu dü şünceden hareketle, bu i şin bilimini yapanların bir kültür unsuru olan halk oyunlarını do ğuşundan, bugünkü modern haline gelinceye kadar geçen uzun süreçte

13 Johan HU İZANGA, Homo Ludens - Oyunun Toplumsal İş levi Üzerine Bir Deneme, Ayrıntı Yayınları, İstanbul,1995, s:27.

10

ara ştırmaları mümkündür.

Halk oyunlarımızın bir bilim dalı olarak ele alınabilece ğini gördük. Gelelim ikinci sorumuza: Halk oyunları bir sanat olabilir mi? Öncelikle sanat sözcü ğünü inceleyelim. Sanat kavramıyla ilgili yapılan tanımlamalara baktı ğımızda bilim kavramında oldu ğu gibi sanat kavramında da geçerli bir tanım üzerinde anla şma sa ğlanamadı ğını görürüz. Çok sayıda sanat tanımından bazıları şöyledir:

“Bir i şi, bir zevki, üstün bir estetik duyguyu yansıtacak biçimde gerçekle ştirme biçimi.” 14

“Kelime Arapça kökenlidir. Bir duygunun, tasarının ya da güzelli ğin ki şiyi etkileyen anlatımı.” 15

“İnsanın aklının e şya üzerindeki pırıltısı.” 16

“Duygu ve dü şünceleri ho şa giden uyumlar, oranlar ve ba ğlantılarla anlatabilme yaratıcılı ğıdır.” 17

“Yarı şma ve galip gelme güdüsünün bir sonucu.” 18

Tolstoy, “ İnsanın bir zamanlar ya şamı ş oldu ğu duyguyu, kendinde canlandırdıktan sonra, aynı duyguyu ba şkalarının da hissedebilmesi için hareket, ses, çizgi, renk veya kelimelerle belirlenen biçimlerle ifade etme ihtiyacından sanat ortaya çıkmı ştır.” der.

Yapılan tanımlamalardan da görülmektedir ki sanat kavramında fikirler ortaktır. Sanat denildi ğinde herkes aynı şeyi dü şünüp hissetmekte ancak bu fikir birli ği tanımlama yapılması safhasında sa ğlanamamaktadır. Bize göre en yerinde ve do ğru

14 Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi , 19. cilt, Interpress Basın ve Yayıncılık A. Ş., İstanbul, s: 10135. 15 Türkçe Sözlük , a.g.e., s: 685. 16 Selçuk MÜLAY İM, Sanata Giri ş, Bilim-Teknik Yayınevi, İstanbul, 1994, s: 19. 17 Selçuk MÜLAY İM, a.g.e. , s: 20. 18 Johan HU İZANGA, a.g.e. , s:206.

11

yapılmı ş tanım Tolstoy’un yaptı ğı tanımdır. Sanatın sahip oldu ğu malzeme, alan sınırsızdır. Sanat, insana insanı ister renk, ister ses, ister hareket veya kelimeyle anlatabilmektir. Sanatın konusu, malzemesi yine insandır. Sadece bu malzemeyi ele alı ş biçimi, anlatım şekli çe şitlilik gösterir. İş te bu durum da çe şitli sanat türlerinin ortaya çıkmasına neden olmu ştur.

Genel olarak sanatlar endüstriyel ve güzel sanatlar olarak ikiye ayrılır. Bizim konumuz olan halk oyunlarını kapsadı ğına inandı ğımız güzel sanatlar ise;

• Ritmik Sanatlar • Fonetik Sanatlar • Plastik Sanatlar • Karma Sanatlar (sinema, opera, foto ğraf, dans.) olmak üzere dört kısma ayrılır. Güzel sanatların dördüncü kısmı olan “karma sanatlar” içerisinde dansı da barındırır ve yukarıda sayılan di ğer güzel sanatların hepsinden yararlanır.

Türk halk oyunları sanat olarak de ğerlendirilmeli midir? Ara ştırma ve çalı şmalarıyla alanımıza hizmet vermi ş ara ştırmacı ve bilim adamlarının tartı ştı ğı konulardan birisi de budur. Bu konunun tartı şılması ve çözüme kesin olarak ula şılamamı ş olmasının nedeni şudur: Güzel sanatların bir alt dalı olan karma sanatlar yukarıdaki açıklamalarda da gördü ğümüz gibi dansı içine almaktadır. Dans tartı şmasız bir sanattır. Peki halk oyunlarımız dans olarak adlandırılmalı mıdır?

Halk kültürümüze ait bir ürün, bir yaratı olarak görülen halk oyunlarının di ğer sanat dalları arasında yer alamayaca ğı yönünde görü şlerini bildirmi ş bir çok bilim adamı ve ara ştırmacı vardır. Bu ki şilerin görü şlerinin tek dayana ğı halk oyunlarımızın halk kültürüne ait, halk tarafından yaratılmı ş kültür ürünleri olmasıdır. Halk oyunlarımızın halka ait ürünler olması durumu da onu sanatın yaratıcılık ilkesinden uzakla ştırmaktadır. Bu görü şler hakkındaki fikirlerimizi belirtmeden önce “dans” kavramının açıklamasını yapmamız yerinde olacaktır.

12

“Dans: Bir amaç do ğrultusunda herhangi bir konunun düzenli ve ritmik beden hareketleri ile anlatımıdır.” 19

“Dans: Bireyin hareketlerle kendini anlatma sanatıdır.” 20

“Dans: Ya şam boyu ya şanan olayların görüntülerini, ritmik hareketlerle ortaya koyan bir eylemdir.” 21

“Dans: Bir ritme uygun çalgı e şli ğinde yapılan düzenli hareketlerin tümüne dans denir.” 22

Dansın yapılmı ş çe şitli tanımlarından bazıları bunlardır. Sanatta güzeli, bilimde do ğruyu arayan insan ruhu ve zekası, aslında kendini aramaktadır. Din, felsefe, bilim, sanat ve hatta teknik gibi alanlar, birbirine sıkı sıkıya ba ğlıdırlar. Her sanat eseri var olan bir şey ile, bir nesne ile ilgilidir; belli bir varlı ğı anlatır, ondan bir kesit ortaya koyar. Bir resim, belli bir tabiat parçasının resmidir veya bir insan görüntüsüdür. Bir tiyatro oyunu, belli olayların simgelenmesidir. Bir şiir yada müzik parçası, ya tabiattan yada insan ruhundan, insan duygularından bir anlatımdır. Dans da tüm bunlar gibi insan ruhunu, duygularını hareketlerle bize anlatmaktadır. Sanatçının gördü ğü, kavradı ğı, bilgisi, sanatın öz konusunu olu şturur.

Yapılan bu tanımlamalardan da görülmektedir ki dansı olu şturan unsurlar halk oyunlarımızda mevcuttur. İçerisinde hareketi, müzi ği ve anlatımı barındıran halk oyunları neden dans olarak adlandırılmasın? İnsana özgü bir konuyu ritmik beden hareketleriyle anlatan halk oyunlarımızın dans olarak kabul görmemesi için herhangi bir neden yoktur. Halk kültürüne ait bir ürün olmasının dans olarak kabul edilmesini engellemesi görü şünün yanlı ş oldu ğu kanaatindeyiz.

Halk oyunlarımız gibi yine halk kültürümüze ait olan çok zengin kapsamlı bir

19 Cengiz AYDIN, Lise Halk Oyunları Ders Kitabı, 4. Ak şam Sanat Okulu Matbaası, Ankara, 2002, s:15. 20 Cengiz AYDIN, a.g.e., s:15. 21 Cengiz AYDIN, a.g.e., s:15. 22 Cengiz AYDIN, a.g.e., s:15.. 13

kültür ürünümüz daha var; Halk müzi ğimiz. Halk müzi ğimizin bir müzik türü ve dolayısıyla sanat olarak kabul görmesi bir çeli şki de ğil midir? Neden halk müzi ğimiz de sanattan ve dolayısıyla müzikten ayrı bir olgu olarak de ğerlendirilmiyor.

Halk oyunlarımız, dans türleri içerisinde tıpkı halk müzi ğimizde oldu ğu gibi “Geleneksel Halk Dansları” ba şlı ğı altında yer almalı ve bir sanat dalı olarak de ğerlendirilmelidir. Öyle ki sanatta esas olarak ele alınan yaratıcılık, hareket, müzik ve anlatım en zengin şekli ile halk oyunlarımızda mevcuttur. Bu konuyla ilgili daha kapsamlı ve detaylı açıklamalara ba şka çalı şmalarımızda yer vermeyi ümit ediyoruz.

Yapmı ş oldu ğumuz ara ştırma ve çıkarımlar, bizi halk oyunlarımızın hem bir bilim dalı hem de bir sanat oldu ğu sonucuna getirdi. Yapmı ş oldu ğumuz terminoloji tanımını anımsayacak olursak, bahsetti ğimiz bilim ve sanat kavramlarını hem açıklanmı ş hem de kendi alanımız olan halk oyunlarının da bu kavramlarla ne kadar sıkı sıkıya ba ğlı oldu ğunu görmü ş olduk. Öyleyse artık halk oyunlarında terminoloji kavramı üzerinde durabiliriz.

14

1.3 BUGÜNE KADAR YAPILMI Ş TÜRK HALK OYUNLARI TERM İNOLOJ İ ÇALI ŞMALARI

Halk oyunları alanında bugüne kadar yapılmı ş terminoloji çalı şmalarını tespit edebilmek amacıyla alanımızda bugüne kadar yapılmı ş tüm çalı şmalara kısaca göz ataca ğız. Alanla ilgili yapılmı ş çalı şmaları ba şlangıcından itibaren gözden geçirmemizin halk oyunlarında terminoloji sorunumuzun çözümüne de fayda sa ğlayaca ğı inancındayız.

Sayın Ahmet ÇAKIR, Kültür Bakanlı ğı Halk Kültürlerini Ara ştırma ve Geli ştirme Genel Müdürlü ğü Daire Ba şkanlı ğı yaptı ğı dönemde 6- 7 Ekim 2000 tarihleri arasında gerçekle ştirilen “I. Uluslararası Atatürk ve Türk Halk Kültürü Sempozyumu”na katılmı ş, “Atatürk Döneminden Günümüze Türk Halk Oyunları Üzerine Bir De ğerlendirme” adlı bir bildiri sunmu ştur. Rıza Tevfik Bölükba şı’ nın “ Raks” adlı makalesini Türk Halk Oyunları alanında yapılan çalışmaların ba şlangıç tarihi olarak almı ştır. Alanımızda yapılan çalı şmaları, “Raks Hakkında” adlı makaleden 1951 yılında halk evlerinin kapatılmasına kadar olan dönem ve 1951’den günümüze kadar geçen dönem olmak üzere 2 dönemde ele almı ş ve bu tarihler arasında yapılmı ş çalı şmaları incelemi ştir. Biz de halk oyunları alanında yapılmı ş çalı şmaları Sayın Ahmet Çakır’ ın belirledi ği bu tarihler ve dönemler içerisinde incelemeyi do ğru buluyoruz.

Halk oyunları alanında yapılmı ş çalı şmaların incelemesine, birinci dönem çalı şmalarına göz atarak ba şlayalım.

“Türkiye’de halk oyunları konusunda ilk yazı 1900 yılında yayınlanmı ştır. Doktor Besim Ömer (Pa şa) 1900 yılında “Nev-sal-i Afiyet” (Salname-i Tıbbi) adlı bir tıp yıllığı çıkartmı ştır. Yıllı ğın 405. sayfasından ba şlayarak 419. sayfasında son bulan Dr. Rıza Tevfik Bölükba şı imzasıyla yayınlanan Raks Memalik-i Osmaniyye’ de “Raks ve Muhtelif Tarzları” ba şlı ğı altında yayımlanan yazı, halk oyunları konusunda yazılan ilk yazı olarak kabul edilir.

15

Bugün bile çok önemli hususları muhtevi olan bu yazıya iki de resim eklenmi ştir. Resmin birincisi bir zeybek kılı ğını, di ğeri de çalgıcının i ştirakiyle üç köylünün oyun oynarken yapılmı ş tablolarından alınan görüntüyü vermektedir.

Bu yazıdan sonra 1913 yılına kadar halk oyunları konusunda yazılmı ş ciddi bir yazıya rastlanmaz. 1913- 1914 yıllarında ard arda üç önemli yazı yazılmı ştır. Ancak bu yazılarda da halk oyunları konusuna de ğil, halk bilim konularına de ğinilmi ştir.”23

İstanbul Belediye Konservatuarı ve Ankara Devlet Konservatuarı’ nın ara ştırma gezilerinin de alanımıza çok önemli katkıları olmu ştur. Bu kurumlar tarafından gerçekle ştirilen ara ştırma gezileri sonucunda ara ştırmacılar, özellikle müzikologlar, halk oyunlarımız hakkında bugün dahi yararlanabilece ğimiz bilgiler vermi şlerdir.

“İlk folklor derlemesi sayılan “Halk Müzi ği Derleme Gezileri” İstanbul Belediye Konservatuarı’ nca düzenlenmi ş ve 1926 yılında yapılmı ştır. Bu derleme gezilerinin birincisi; 31 Temmuz 1926’da ba şlamı ştır. Yusuf Ziya Demircio ğlu’ nun ba şkanlı ğında, o zamanki Darülelhan’ ın Şark Musikisi Nazariyatı ve Tarihi muallimi Ekrem Besim Bey ve Dürrü Turan Bey’ den meydana gelen ara ştırma ekibi bu ve bundan sonraki derleme gezilerinde halk oyunları ve müzikleriyle ilgili derlemeler yapmı ştır. Bu gezilerde derlenen ezgiler 1938 yılında 15 defter olarak Ahmet Adnan Saygun tarafından yayınlanmı ştır. ”24

“15.8.1929 yılında İstanbul Belediye Konservatuarı’nın Anadolu’ya düzenledi ği 4. derleme gezisi do ğu illerine yapıldı. Yusuf Ziya Demircio ğlu, Mahmut Ragıp Gazimihal, Abdulkadir İnan, Ferruh Arsunar' dan olu şan halk müzi ği derleme ekibi, Sinop (buradaki derlemeye M. Şakir Ülküta şır’ da katıldı), Trabzon, Rize, Gümü şhane, Bayburt, Erzurum, Erzincan’ da halk müzi ği ve halk oyunları derleme çalı şmaları yaptı. Türkiye’ de ilk defa halk oyunlarının filmle tespiti de bu gezide gerçekle ştirildi. Ekibin İstanbul’ dan yanlarında götürdükleri bir sinema operatörü aracılı ğı ile Trabzon, Rize, Erzincan, Erzurum illerinin halk oyunları filmle saptandı. Halk oyunlarımızın ilk defa

23 Şahin Ünal, 1900- 1950 Yıllarında Türk Halk Oyunları Üzerine Yapılan Teorik ve Pratik Çalı şmaların Kar şıla ştırmalı De ğerlendirilmesi , (Basılmamı ş Yüksek Lisans Tezi), İzmir 1995, s:4. 24 Şahin Ünal, a.g.e , s. 2. 16

bilimsel nitelikte filme alınması, halk oyunlarımız yönünden çok önemli bir olaydır. Çünkü; 1967 yılında T.R.T.’ nin yaptı ğı derleme çalı şmasına kadar halk oyunlarımız filmle tespit edilememi ştir. Bu filmin Marmara Üniversitesi' ne ba ğlı Sami Şekero ğlu Sinema TV Merkezi’ nde oldu ğu söylenmektedir. Ama bu filmler hala seyredilememektedir.”25

“Türkiye’de ilk milletlerarası halk oyunları festivali Eylül 1935 yılında Atatürk' ün huzurunda İstanbul' da yapılmı ştır. "Beylerbeyi Balkan Festivali" adıyla gerçekle ştirilen bu festival Türkiye' de düzenlenen ilk uluslar arası halk oyunları festivalidir. 1936 yılı A ğustos ayında 2. Balkan Festivali yapılmı ştır.

Halk oyunları ekiplerinin geni ş çaplı bir gösteri organizasyonu, Türk Milli Oyunlarını Derleme ve Yayma Derne ği tarafından 1946 yılında Ankara’da gerçekle ştirildi.”26

Halk oyunlarıyla ilgili kapsamlı çalı şmalar, Cumhuriyetle birlikte ba şlamı ştır. Cumhuriyet döneminde alanımızla ilgili oldukça ciddi çalı şmalar görmekteyiz. “Türk Ocakları” bu çalı şmaların öncüsü olmu ştur. Bu dönemde yapılan çalı şmalar en yo ğun şekilde 1927 yılında “Halk Bilgisi Derne ği” ile ba şlamı ş, 1932 yılında “Türk Ocakları” kapatılıp “Halk Evleri” nin kurulmasıyla ciddi bir şekilde devam etmi ştir. Önceleri o günlerin deyimi “Raks” ile ilgili direk çalı şmalar yapılmasa da sonradan özellikle konunun önemine inanan Halk Evleri ve Halk Odaları’ nda halk oyunlarıyla ilgili bilimsel çalı şmalar yapılmı ş, yayın organlarının yanı sıra gösteri grupları da hazırlanmı ştır.

“Türk Ocakları” ikinci Me şrutiyet döneminin milliyetçi gençlerini bir çatı altında toplamayı amaçlayan ve 12.03.1912’ de kurulan bir dernektir. Kurulu şundan sonra ba şkanlı ğa Ahmet Ferid ve kısa bir süre sonra da Hamdullah Suphi Tanrıöver geldiler. 1923’ ten ba şlayarak üye ve ocak sayısında büyük bir artı ş görülmü ş, 1928

25 Şahin Ünal, a.g.e. , s. 2. 26 Şahin Ünal, a.g.e , s. 3. 17

yılında üye sayısı 260’ a çıkmı ştır. Bu ocaklar arasında en faalleri; İstanbul, İzmir, Adana ve Ankara’ dakilerdir.

Çıkardıkları dergilerin ba şlıcaları;

- Türk Yurdu (1911) - Bilgi Mecmuası (1913) - Halka Do ğru (1913) - Türk Sözü (1914) - Milli Tetebbu’ lar Mecmuası (1915) - Yeni Mecmua (1917) - Büyük Mecmua (1919) - Dergah (1921)’ tır.

Ayrıca kitap halinde yayınlar da yapılmı ştır.” 27

“Türk Ocakları” 1932 yılına kadar ülkemizin birçok yerinden folklorik malzemeyi toplayan, sunan ve ya şatan kurumumuz olmu ştur. Bu dönemde “Türk Ocakları” nda her ne kadar düzenli bir halk oyunları çalı şması görülmese de, kurum olarak bu konuyu folklor bütünü içinde ele alan ilk kurumumuz olmu ştur.

“1931-1933 yılları arasında “Halk Evleri” nin kurulmasıyla “Türk Ocakları”, bu kurulu şla birle ştirildi. Ancak “Halk Evleri” nin istenilen verimi sa ğlayamaması üzerine 1940 yılında “Türk Ocakları”, Hamdullah Suphi Tanrıöver’ in ba şkanlı ğında faaliyetine yeniden ba şladı ve genel merkezi Ankara’ ya ta şındı. H. Suphi’ nin gayretiyle çalı şmalarını sürdüren ocak, 1966 yılında Hamdullah Suphi Tanrıöver’ in ölümünden sonra faaliyetine son verdi.”28

“1 Kasım 1927 tarihinde merkezi Ankara’ da olmak üzere kurulan “Anadolu Halk Bilgisi Derne ği” bir süre sonra “Türk Halk Bilgisi Derne ği” ismini alarak folklor

27 Şahin Ünal, a.g.e. , s. 3. 28 Ahmet Çakır, “Atatürk Döneminden Günümüze Türk Halk Oyunları Üzerine Bir De ğerlendirme”, I. Uluslararası Atatürk ve Türk Halk Kültürü Sempozyumu Bildirileri , http://www.ataturk.net/makale/detay.php?id=12. 18

alanında kurulan ilk bilimsel dernek olması vasfıyla çalı şmalarına ba şlamı ştır. Dernek, ilk olarak bir taraftan folklor toplayıcılarına yürüyecekleri yolu göstermek, di ğer taraftan folklor ara ştırmalarını bilimsel bir şekilde yapmak amacıyla “Halk Bilgisi Toplayıcılarına Rehber” adlı bir kılavuz hazırlayıp yayınladı.”29

“Esasları ünlü Fransız folkloristlerinden “A. Van Gennep” ile “Millien” ve Alman folkloristi “Hofmann Krayer” den alınmı ş olan bu rehberde, folklorun kısaca konusu, metot ve amacı ile kadroları belirtilmi ştir.

“ Türk Halk Bilgisi Derne ği” nin Raks’ a (dansa) on be şinci sırada yer ayırması, özel bir kadro alanı olarak göstermesi, tarih açısından önemlidir. Bu kadronun içeri ği şöyledir:

1- Dans Çe şitleri (adları, adlandırılma nedenleri, birbirinden ayrılma nitelikleri, figürlerin özellikleri vb.) 2- Dansların oynanması (oynama zamanı, mevsim, dans giysileri, özellikleri, olanak sa ğlanabilirse foto ğraflarının çekilmesi vb.) 3- Dans tertip ve düzenlemesinde tarzlar (halkalar, halkalarla şekiller, müzi ği ve türküyü idare edenlerin kar şılıklı durumları, bu hususta dans halkasının planının tanzimi vb.) 4- Kadın ve erkek mü şterek oynanan oyunlar var mı? (varsa dans halkasında kadın ve erke ğin durumları? ) Mü şterek de ğilse, yalnız kadınlara mahsus danslar ve özellikleri, oynanma zamanları ve bu husustaki gelenekler vb. ”30

Halk bilgisi derne ği, 1932 Şubat’ ından itibaren Halk Evleri’ ne devredilmi ştir. “Türk Halk Bilgisi Derne ği”, merkezi İstanbul’ da bulunmak üzere 2 Eylül 1946 tarihinde tekrar bir dernek halinde kurulmu ş ve böylece eski dernek sürdürülmek istenmi ştir.

29 Metin Ekici, Halk Bilgisi (Folklor) Derleme ve İnceleme Yöntemleri , Geleneksel Yayınları, Ankara, 2004, ss.15-18. 30 Şahin Ünal, 1900- 1950 Yıllarında Türk Halk Oyunları Üzerine Yapılan Teorik ve Pratik Çalı şmaların Kar şıla ştırmalı De ğerlendirilmesi , (Basılmamı ş Yüksek Lisans Tezi), İzmir 1995, s. 48. 19

Türk Halk Oyunları alanında en geni ş ve kapsamlı çalı şma, Atatürk tarafından 1932’ de Halk Evleri’ nin kurulmasıyla ba şladı. Her ilde halk oyunları toplulukları kuruldu. Teorik çalı şmalar arttırılarak, uygulama çalı şmalarıyla birle ştirildi. Birçok şenlik ve festival düzenlendi.

“Halk oyunlarımız açısından bu dönemin önemli olaylarından birisi de Atatürk'ün 19 Şubat 1932 yılında kurdu ğu Halk Evleri’ dir. Çünkü, bu zamana kadar yapılan çalı şmalar da ğınık bir biçimde idi. Halk evlerinin kurulmasıyla halk oyunlarımızın belli bir disipline alındı ve teorik çalı şmalara ba şlandı. Bu çalı şmalar bütün illere yayıldı. Her ilde halk oyunları ile ilgili topluluklar kuruldu. Derlemeler yapıldı.”31

Cumhuriyet döneminde kurulan ve alanımızda önemli çalı şmalar yapan kurumlardan biri de “Köy Enstitüsü” dür. Halk Evleri gibi Köy Enstitüleri de hem halk oyunları hem de halk bilimi adına çalı şmalar yapmı ş önemli bir e ğitim kurumlarımızdandır.

“Bir ara ştırma müessesesi olmasalar da, Köy Enstitüleri, aynen Halk Evleri gibi, toplumsal hafızada edindikleri yer, son dönem Osmanlı entelektüellerinin ba şlattı ğı “Köycülük” hareketine kadar uzanan kökleri ve köy duyarlılı ğını “me şrula ştırma” işlevleriyle “halk bilgisine” dolaylı yoldan da olsa katkısı olmu ş olan e ğitim kurumlarıdır.

Erken Cumhuriyet Dönemi’ nde Toprak Reformu ile paralel olarak uygulamaya konması planlanan Köy Enstitüleri yasası 1940 yılında çıktı. “Sebeb-i mevcudiyetlerine” dair anla şmazlıklar ve tartı şmalar 1946’ dan itibaren ba şladı. 1947’ de bir yasayla i şleyi şleri de ğiştirilirken, 1954 yılında da resmen kapatıldılar.

Köylerden, köylüleri e ğitecek “köy ö ğretmeni” yeti ştirmek amacıyla formüle edilen e ğitim programlarında Türkçe, tarih, co ğrafya, yurtta şlık bilgisi, tabiat, yabancı

31 Ahmet Çakır, “Atatürk Döneminden Günümüze Türk Halk Oyunları Üzerine Bir De ğerlendirme”, I. Uluslararası Atatürk ve Türk Halk Kültürü Sempozyumu Bildirileri , http://www.ataturk.net/makale/detay.php?id=12 20

dil, müzik, ev idaresi gibi konuları kapsayan “kültür dersleri”, ziraat, kümesçilik, arıcılık, balıkçılık gibi konulara e ğilen “tarım dersleri” ve demircilik, nalbantlık, marangozluk, betonculuk ve biçki diki ş konularını kapsayan “uygulamalı teknik dersler” vardı.”32

“1944’ te kurulan Köy Enstitüleri ve Ö ğretmen Okulları’ nda binlerce gence halk oyunları ö ğretildi.”33

Bu dönemde yayımlanan önemli kitap ve süreli yayınlardan kısaca bahsedecek olursak;

- 1941 yılında Vahit Lütfi Salcı (Vahit Dede)' nın “Gizli Türk Dini Oyunları” adlı eseri kitap bütünlü ğünde ilk çalı şma ve bir ara ştırma ürünüdür.

- Selim Sırrı Tarcan' ın “Halk Dansları ve Tarcan Zeybe ği” (1926) ile “Yeni Zeybek Raksı” (1948)

- Kasım Ülgen' in üç ciltlik “Do ğu Anadolu Oyunları ve Havaları” (1944), halk danslarını ö ğretme amacı güden bir çalı şmadır.

- Osman Bayatlı' nın “Zeybek Oyunları ve Havaları” (1942)

- Numan Sırrı' nın “Erzurum Oyunları ve Havaları” (1942)

- Süreli yayınlar olarak çıkan “Halk Bilgisi Haberleri”, Halk Evlerince çıkartılan “Ülkü” (Folklor Pastası), “Türk Folklor Ara ştırmaları” (A ğustos 1949 - Aralık 1979)

Burada Kasım Ülgen' in “Do ğu Anadolu Oyunları ve Havaları” adlı Türk Halk Oyunları kitapları, konusunda yapılan önemli yapıtlarındandır. Çünkü, Kasım bey kendine özgü bir yöntemle oyunlarının hareketlerini özellikle ayak hareketlerini çizimle

32 Arzu Öztürkmen, Türkiye’de Folklor ve Milliyetçilik, İleti şim Yayınları, İstanbul 1998, s. 65. 33 Ahmet Çakır, a.g.e.

21

anlatmı ştır. Yani, Kasım Ülgen ülkemizde ilk defa halk oyunlarımızın hareket notasyonunu yapmı ştır.

Süreli yayınlardan en önemlisi olan “Türk Folklor Ara ştırmaları Dergisi”, Ağustos 1949' da yayın hayatına girmi ş ve İhsan Hınçer' in vefatına kadar (Aralık 1979- 30 yıl) devam etmi ştir. Bu dergi ülkemizde halk kültürü alanında yayın hayatını en uzun süre devam ettiren tek halk kültürü dergisi olma özelli ğini göstermesi bakımından önemli sayılmaktadır. Dergide halk oyunlarımız hakkında bilgi veren de ğerli makaleler yayınlanmı ştır.”34

Genel hatlarıyla halk oyunları alanında birinci dönem olarak adlandırılan 1900 ve 1950 yılları arasında yapılmı ş çalı şmalar bunlardır. Tüm bu kaynaklardan edindi ğimiz fikir şudur ki; halk oyunları alanında Cumhuriyet’ in kurulu şuna kadar çok ciddi ve disiplinli çalı şmalar yapılamamı ştır. Cumhuriyet’ in ilanıyla resmi kurumlar kurulmu ş ve çalı şmalar daha ciddi ve bilimsel olarak yapılmaya ba şlanmı ştır. Ancak geçen elli yıl zarfındaki çalı şmaların pratik (uygulama) alanında yo ğunla ştı ğı, teorik çalı şmaların ise az olu şu dikkat edilmesi gereken bir husustur.

Halk evlerinin kapatılmasıyla, halk oyunları alanında yapılan çalı şmaların seyri de ğişmi ş ve ikinci dönem olarak adlandırılan döneme girilmi ştir. İkinci dönem çalı şmalarına bir göz atalım.

“1951 yılında halk evlerinin kapatılmasından sonra halk oyunları toplulukları sahipsiz kalmı ş ve da ğılma tehlikesiyle kar şı kar şıya kalmı ştır. Ancak 1955 yılında Yapı ve Kredi Bankası bu kültür hizmetini üzerine almı ştır. Türk Halk Oyunlarını ya şatabilmek amacıyla "Türk Halk Oyunlarını Ya şatma ve Yayma Tesisi" ni kurmu ş ve yuvasız kalan halk oyunlarımızı çatısı altında barındırmı ştır. Yapı ve Kredi Bankası İdare Meclisi Reisi Kazım Ta şkent zamanında ve Vedat Nedim Tör’ ün ba şkanlı ğında kurulan “Türk Halk Oyunlarını Ya şatma ve Yayma Tesisi” nde Şerif Baykurt, A. Kutsi Tecer, Halil Bedii Yönetken, A. Adnan Saygun, M. Ragıp Gazimihal, Muzaffer

34 Ahmet Çakır, a.g.e. 22

Sarısözen, Ruhi Su, Behçet Kemal Ça ğlar, 1965 yılından sonra da Sadi Yaver Ataman çalı ştılar.

“Türk Halk Oyunlarını Ya şatma ve Yayma Tesisi” nin çatısı altında yapılan 14 yıllık yorucu çalı şmalar sonunda, binlerce halk dansı yerinde görüldü, incelendi. “Türk Halk Oyunlarını Ya şatma ve Yayma Tesisi” ne geni ş bilgileri kapsayan yüzlerce rapor verildi. Zaman zaman foto, film ve teyple saptamalar yapıldı. Düzenlenen halk oyunları bayramlarında 600’ e yakın dans gösterildi. Bu gezilerin de yardımıyla yurdumuzda adı saptanan 1600 kadar danstan 400 kadarının ya şamakta oldu ğu anla şıldı.

Uzun ve yorucu çalı şmalar sonunda Tesis’ de biriktirilmi ş olan bant, nota, foto ğraf, film ve dia gibi dans ve müzik ürünlerinden yararlanılarak S. Yaver Ataman tarafından hazırlanan “100 Türk Halk Oyunu” adlı eser, Yapı ve Kredi Bankası tarafından 1975 yılında yayımlandı.

“Türk Halk Oyunlarını Ya şatma ve Yayma Tesisi” nin bu konudaki büyük yararlarından biri de, Milli E ğitim Bakanlı ğı ve T.R.T. i şbirli ği ile halk danslarının bilimsel bir biçimde saptanmasındaki yardımı olmu ştur. Bu suretle halk giyim ku şamı üzerine bir renkli dia ve foto ğraf koleksiyonu meydana getirilmi ş oldu.

Yurdumuzda ilk halk dansları semineri 1961 yılında “Türk Halk Oyunlarını Ya şatma ve Yayma Tesisi” nce düzenlendi. İlk seminerde; 16 bildiri üzerindeki geni ş tartı şmalar halk danslarımızın çe şitli yönlerini aydınlattı ve bu suretle onların kültürümüzün önemli dallarından birini te şkil etti ği gerçe ği bir kez daha ortaya çıktı.”35

“Bu dönemde halk oyunları topluluklarımız, yurt dı şında düzenlenen uluslar arası festivallere katılmaya ba şlamı ştır.

1950 yılında Muzaffer Sarısözen' in ba şkanlı ğında halk oyunları toplulu ğu İtalya ve İspanya' ya gitmi ştir. Bu başlangıç, yani yurt dı şına çıkı ş, Türk Halk Oyunlarının yayılması, derneklerimizin ço ğalması yanında gençler için cazip hale gelmi ş, onlar için

35 Sait Evliyao ğlu ve Şerif Baykurt, Türk Halk Bilimi, Ofset Reprodüksiyon Matbaacılık, Ankara 1988, ss. 113-116. 23

özendirici bir alan olu şturmu ştur. Dolayısıyla da halk oyunlarımıza ilgi giderek artmı ştır.

1963 yılında yeniden açılan Halk Evleri ile birlikte halk oyunları çalı şmalarına ba şlanmı ş, da ğılan topluluklar tekrar bir çatı altında toplanmı ştır.

16 Mayıs 1966 yılında Millî E ğitim Bakanlı ğı bünyesinde Millî Folklor Enstitüsü (M İFAD) kurulmu ştur. Bu suretle halk kültürü çalı şmaları ilk kez devlet tarafından ele alınmı ştır.

1967 yılında Turizm ve Tanıtma Bakanlı ğı' nca, Halk Oyunları Yarı şmalarının tekrar ba şlatılmı ş olması da, halk oyunlarımız adına bu dönemde gerçekle şen önemli olaylardan biridir. Bu yarı şmayı takiben Milliyet Gazetesi de lise ve dengi okullar arası halk oyunları yarı şması yapmaya ba şlamı ştır.

1974 yılında Devlet Halk Dansları Toplulu ğu kurulmu ştur. Bu toplulu ğun kurulması, 2908 sayılı kanuna göre kurulmu ş olan folklor konulu derneklerimiz açısından önem ta şımı ştır. Devlet Halk Dansları Toplulu ğu' nun yaptı ğı sahne düzenlemeleri derneklere örnek olmu ştur.

1978 yılında da Gençlik ve Spor Bakanlı ğı, dernek, kurum ve kurulu şlar, üniversiteler arası halk oyunları yarı şmaları düzenlemi ştir.

Folklor Enstitüsü' nün kurulmasından sonra üniversitelerimizde Halk Bilim Kürsüleri kurulmu ş, konuya hizmet edecek birçok genç bilim adamı ve uzman yeti ştirmi ştir.

Daha sonra, 1984 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikîsi Devlet Konservatuarı' nda Türk Halk Oyunları Bölümü açılmı ştır.

Daha sonraları, Gaziantep Üniversitesi' nde (1988), Ege Üniversitesi' nde (1989) ve Sakarya Üniversitesi’ nde (2001) Devlet Türk Musikîsi Konservatuarı, Türk Halk Oyunları Bölümü kurulmu ştur. Dolayısıyla, halk oyunlarımız üniversitelerimizin bünyesine girmi ş ve bilimsel metot ve teknikler de ö ğretilmeye ba şlanmı ştır. 24

Daha sonraki yıllarda Millî E ğitim Bakanlı ğı, Kültür Bakanlı ğı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlü ğü halk oyunları ile ilgili yarı şmaları yapmaya devam eden devlet kurulu şları olmu ş ve 2002 yılında Halk Oyunları Federasyonu kurulmu ştur. Bu dönemde de halk oyunlarımız konusunda yeterli yayın yapılamamı ştır.”36

Halk oyunları alanında gerçekle ştirilen tüm çalı şmalar incelendi ğinde kar şımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır; alanımıza fayda sa ğlamı ş çalı şmaların büyük bir kısmı, alana gönül verenlerin ki şisel özveri ve fedakarlıklarıyla gerçekle ştirilmi ştir. Cumhuriyet’ in ilanıyla kurulmaya ba şlanan ve daha sonraki yıllarda yaygınlık kazanan resmi kurum ve kurulu şlar da, çalı şmalarıyla (teorik- pratik) halk oyunları alanına faydalar sa ğlamı şlardır. Ancak sonuç ortadadır. Yapılmı ş tüm çalı şmalar gözden geçirildi ğinde fark ediyoruz ki, pratik çalı şmalar teorik çalı şmalara oranla a ğırlıktadır. Halk oyunları çalı şmalarının ba şlangıç tarihi olan 1900 yılından itibaren bakıldı ğında, teorik çalı şmalar yok denecek kadar azdır.

“1985 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’ nda, 1988 yılında da Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuarı’ nda açılan Türk Halk Oyunları Bölümlerine gelinceye kadar, bazı amatör halk dansları eğiticilerince yada bu konuya ilgi duyanlarca, halk dansları ö ğretimine yönelik yazılmı ş sınırlı sayıda kitap dı şında ba şka kaynak bile yoktur.” 37

Çalı şmamızın ba şlangıcında belirtti ğimiz gibi “Türk Halk Oyunları” bir sanat ve bir bilim dalıdır. Öyleyse bir bilim dalı olarak de ğerlendirilen halk oyunlarımız adına yapılmı ş yayın çalı şmaları neden bu kadar azdır. Dikkat çekecek kadar az olan teorik çalı şmalar, alanımız adına çok büyük bir eksikliktir.

Terminoloji konusuna geri dönecek olursak, yaptı ğımız ara ştırmanın sonuçları şöyledir:

36 Ahmet Çakır, “Atatürk Döneminden Günümüze Türk Halk Oyunları Üzerine Bir De ğerlendirme”, I. Uluslararası Atatürk ve Türk Halk Kültürü Sempozyumu Bildirileri , http://www.ataturk.net/makale/detay.php?id=12. 37 M. Tekin KOÇKAR, Ça ğlar Boyunca İleti şim Sanatı Olarak Dans ve Halkdansları , Ba ğırgan Yayınevi, Ankara, 1998, s: 120. 25

Ne birinci ne de ikinci dönem halk oyunları çalı şmalarında herhangi bir terminoloji çalı şmasına rastlanamamı ştır. Ancak 2003 yılına gelindi ğinde, Türk Halk Oyunları alanında bir terminoloji çalı şmasının yayınlandı ğını görüyoruz. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Co ğrafya Fakültesi Halk Bilimi Bölümü Ö ğretim Görevlisi Ahmet Şenol tarafından hazırlanmı ş olan “Türk Halk Oyunları Terminoloji Sözlü ğü” ba şlıklı bu eserden ba şka bir terminoloji çalı şması mevcut de ğildir. Bu çalı şmanın içeri ğinde yanlı şlık ve eksiklikler oldu ğunu dü şünüyor olmamıza ra ğmen, alanımızda yayınlanmı ş tek terminoloji sözlü ğü olması vasfı, esere ayrı bir de ğer ve önem kazandırmaktadır. Alanımıza olan ilgisi ve bu çalı şmasında göstermi ş oldu ğu özverisi için sayın Ahmet Şenol’ a alanımız adına te şekkürlerimizi sunuyoruz.

26

1.4 TÜRK HALK OYUNLARINDA TERM İNOLOJ İ SORUNU

Türk halk oyunlarında terminoloji sorunu konusunda görü şlerimizi bildirmeden önce, bilimin tanımını yaptı ğımız altı maddeyi hatırlayalım.

1. Herhangi bir konuda gerçe ği ö ğrenme arzusundan yola çıkan belli bir amacı vardır. 2. Belirli bir ara ştırma alanı, malzemesi, laboratuarı vardır. 3. Kendine özgü kuram ve ara ştırma yöntemleri vardır. 4. Elde etti ği bilgileri sistematize ederek gerçekleme, tanımlama ve genellemeler yapar. 5. Kendine özgü bir terminolojisi vardır. 6. Elde etti ği gerçeklenmi ş bilgilerin gelecekte alaca ğı biçimlere ili şkin tahminlerde bulunur.

Be şinci madde bize göstermektedir ki, bir bilim dalının olmazsa olmazlarından biri terminolojidir. Terminoloji bir bilim dalı için sadece bir ihtiyaç, bir gereklilik, olsa iyi olur denecek bir konu de ğil, bir zorunluluktur.

Yine terminoloji sözcü ğünü açıklarken dedi ğimiz gibi; Terminoloji: (terminology) Bir sanat, bir bilim ya da bir teknik dalında özel olarak kullanılan terimlerin tümüdür. Yani sadece bilim dalları için de ğil, sanat dalları için de aynı derecede gereklilik arz eder.

Şöyle bir ara ştıracak olursak, günümüzde pek çok bilim ve sanat dalının terminoloji sorunu üzerine e ğildiklerini ve yaptıkları çe şitli çalı şmalarla sorunun giderilmesine yönelik çözüm yolları aradıklarını görürüz. Ara ştırmamız sırasında kar şıla ştı ğımız birkaç örne ği sizlere sunalım:

23- 24 Kasım 2001 tarihleri arasında, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi ve Ankara Üniversitesi Dil Tarih Co ğrafya Fakültesi Sanat Tarihi Bölümleri' nin ortakla şa düzenledikleri ve ev sahipli ğini Ankara Türk İngiliz Kültür Derne ği' nin yapmı ş oldu ğu "Sanat Tarihi Terminoloji Sorunları" semineri yapılmı ştır.

27

İki gün süren bu seminerde, Türkiye' nin farklı üniversitelerinden gelen katılımcılar, sanat tarihi ve mimarlıktaki terminoloji sorunlarını dile getirmi şlerdir. Ülkemizde yapılan II. Terminoloji semineri olan bu organizasyonu, Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Ö ğretim Üyesi Doç. Dr. M. Sacit Pekak organize etmi ştir.

Sanat tarihinde önemli bir sorun olan terminoloji sorunu, çok istenilmesine ra ğmen bir çözüme ula şamamı ştır. Sempozyum süresince sunulan bildirilerde, sanat tarihinde farklı alanlardaki terminoloji sorunlarına de ğinilmi ş ve bu sorunlar üzerinde tartı şma ortamı sa ğlanmı ştır.

Bu seminer, Türkiye' de sanat tarihi terminolojisinde büyük sorunların devam etti ğini ve bu alanda bir şeylerin yapılması gereklili ğini bize göstermesi açısından önemlidir.

Sempozyuma ait bilgiler bir Internet sitesinden alınmı ştır. Bu site, sempozyumda alınan karar do ğrultusunda hazırlanacak terminoloji sözlü ğüne tüm Türkiye üniversitelerinin katılımını kolayla ştırmak amacıyla hazırlanmı ştır ve siteyi ziyaret edenlere şu ricada bulunulmaktadır. “Bu konuda yapaca ğınız her türlü yardım, çıkarılması dü şünülen terminoloji sözlü ğünün daha verimli olmasını sa ğlayacaktır.” 38

Terminoloji sorununun çözümüne yönelik internette kar şıla ştı ğımız bir ba şka sempozyum haberi şudur:

“Halil İbrahim Şim şek, "17- 19. Yüzyıllarda Ortaya Çıkan Bazı Tasavvufî Kavramlar", "İslâmî İlimlerde Terminoloji Sorunu" Sempozyumu, 26- 28 Mayıs 2006, TEKDAV, Ankara.” 39

Bu bilgi bize İslami ilimlerde de terminoloji sorunu ya şandı ğı gerçe ğini göstermektedir. Edebiyat alanında da aynı sorun mevcuttur. Rıza Filizok, “Edebiyat Eğitim ve Ö ğretiminde Terim Sorunu” ba şlıklı makalesinde, edebiyat alanında ya şanan

38 http://www.terminoloji.hacettepe.edu.tr 39 http://www.hibrahimsimsek.gen.tr 28

terminoloji sorununa de ğinmektedir. Bu makalesinde Filizok, terminolojinin gereklili ği konusunda şöyle diyor:

“Bilginin elde edilmesi ba şka şey, bilinenin yazı ile aktarılabilmesi ba şka şeydir. Yurdumuzda Türk Dili ve Edebiyatı üzerine yazılan yazıların çok zaman bilgi aktarımını gerekli kesinlikte sa ğlayabildi ğini söylemek mümkün de ğildir. Kanımızca bunun ba şlıca sebebi, ilmî yazılarda yeterli ve uygun terimler kullanma alı şkanlı ğımızın son yüzyıllarda yava ş yava ş kaybolmu ş olmasıdır.

Atalarımız, terim kullanmakta bizi hayrete dü şürecek kadar usta idiler. Bilimin terime dayandı ğını biliyorlardı. Türk ve İslam bilginleri sistematik bir terminoloji yaratmı şlardı. Her bilim dalı, eskiden, bugünkü Batı dünyasında oldu ğu gibi, kendi terminolojisini kurmu ştu. Bu terimlerin kesin tanımları yapılmı ştı.

....Eskiden Terim Bilimi’ nin yurdu idik. Şimdi ise yurdumuzun Terim Bilimine şiddetle ihtiyacı var.” 40

Bir di ğer örne ğimiz Ahmet Çakır’ ın 2000 yılına ait bir bildirisindendir. Sayın Ahmet Çakır, Kültür Bakanlı ğı Halk Kültürlerini Ara ştırma ve Geli ştirme Genel Müdürlü ğü Daire Ba şkanlı ğı yaptı ğı dönemde 6- 7 Ekim 2000 tarihleri arasında gerçekle ştirilen “I. Uluslararası Atatürk ve Türk Halk Kültürü Sempozyumu” na katılmı ş, “Atatürk Döneminden Günümüze Türk Halk Oyunları Üzerine Bir De ğerlendirme” adlı bir bildiri sunmu ştur. Bildirisinin sonunda Ahmet Çakır Türk Halk Oyunları alanındaki sorunları şöyle özetlemektedir:

“ Yapılan bu çalı şmalar, Türk Halk Oyunlarının temelini olu şturan bilgi ve belgelerdir. Ancak, bu bilgi ve belgelerle yetinmememiz gerekmektedir. Aldı ğımız bu emaneti koruyup, inceleme ve de ğerlendirmeler yaparak, halk oyunlarımızı layık oldu ğu yere getirmek azmi içinde olmak gerekmektedir. Halk oyunlarımızla ilgili birçok sorunlar vardır. Bu sorunların bir an önce çözülmesi gerekir.

40 http://www.ege-edebiyat.org 29

Nedir bu sorunlar?

a) Bilim adamı ve uzman sayısının arttırılması, b) Derleme ve ara ştırmaların tamamlanması, c) Eldeki malzemelerin analizinin yapılması, d) Terminoloji sorununun çözümlenmesi, e) Yayınların fazlala ştırılması, f) Tür konusunun açıklı ğa kavu şturulması, g) Tasnifinin yapılması, h) Notasyon yazımının biran evvel ba şlatılması, i) Halk oyunları sözlü ğünün yapılması, gibi sorunların çözümlenmesi gerekmektedir.

Halk oyunlarımız bilimsel bir ortama getirmek ve üzerinde çalı şmalar yapabilmek için TÜB İTAK gibi özerk bir “Halk Oyunları Ara ştırma Enstitüsü” nün veya “Halk Oyunları Ara ştırma Merkezi” nin kurulması gerekmektedir.

Halk oyunları ile ilgilenen bilim adamı, uzman ve ara ştırmacıların bir çatı altında toplanması, elde edilen bütün bilgi ve belgelerin bir merkezde toplanması ile halk oyunlarımız küreselle şen dünyamızda layık oldu ğu yere gelebilecektir.

Bu sözlerimin ütopik olmadı ğını dü şünüyorum. Bayra ğı bizden sonra teslim alacak bilim adamı, uzmanlara ve gençli ğe güveniyorum.” 41

2000 yılında yayınlanmı ş olan bu bildiride de belirtildi ği gibi terminoloji sorunu alanımızın en önemli ve çözümü en acil olan sorunlarındandır. Halk oyunlarımızı ister bir sanat ister bir bilim dalı olarak de ğerlendirecek olalım, her iki tarafta da kar şımıza aynı sorun çıkmaktadır. “Terminoloji Sorunu”. Bilim her şeyden önce terime, tanıma ve tasnife dayanır. Ara ştırmacılarımız, bir terminolojinin olu şturulamamı ş olmasından dolayı büyük emek vererek buldukları gerçekleri dile getirememekte ve yüksek

41 I. Uluslar arası Atatürk ve Türk Halk Kültürü Sempozyum Bildirileri (6-7 Ekim 2000), T.C. Kültür Bakanlı ğı Yayınları, Halk Kültürlerini Ara ştırma ve Geli ştirme Genel Müdürlü ğü Yayınları Seminer- Kongre Bildirileri Dizisi, Ankara, 2001, s:29. 30

birikimlerini okuyucularına, dinleyicilerine aktaramamaktadırlar. Aynı sorun uygulama safhasında da kar şımıza çıkar. Oyun ö ğretimi sırasında hem ö ğretici hem ö ğrenci, kullanılmakta olan farklı terimlerin karma şasını ya şamaktadırlar.

“Bilim ve teknolojinin ve buna paralel olarak da toplumların çok hızlı bir şekilde geli şti ği 21. yy.’da, endüstri ve teknoloji alanındaki yeni bulu ş ve yaratmalar dünyamızı daha küçük bir alan haline getirmektedir. Bütün bilim dallarında oldu ğu gibi, halk bilimi alanında kullanılan temel terimler ve bu terimlere ba ğlı olarak da bu bilim dalının kendini tarif ve tanımlamasının yeni bir de ğerlendirmesini yapmak, bir zorunluluk haline gelmi ştir.” 42

Yaptı ğımız ara ştırma da bize göstermektedir ki, sadece halk oyunları alanında de ğil; tüm sanat dalları, edebiyat, İslami ilimler gibi pek çok alanda terminoloji sorunu ya şanmakta ve çözüm yolları aranmaktadır. Bizim de halk oyunları alanında en önemli sorunlarımızdan birisi olan terminoloji konusuna acilen e ğilmemiz ve mümkün olan en kısa sürede sorunu çözüme kavu şturmamız gerekmektedir.

42 Metin EK İCİ, Halk Bilgisi (Folklor) Derleme ve İnceleme Yöntemleri , Geleneksel Yayınları, Ankara, 2004. 31

II . BÖLÜM

TÜRK HALK OYUNLARI ÇALI ŞMALARINDA KULLANILAN TER İMLER İN SINIFLANDIRILMASI

Türk halk oyunları alanında çözümü en acil sorunlardan biri oldu ğunu tespit etti ğimiz “Terminoloji Sorunu”nun çözümüne yönelik görü şlerimizi bildirmeden önce, bilimin tanımını yaptı ğımız maddelerden birini tekrar hatırlatmak istiyoruz.

Bilim: Elde etti ği bilgileri sistematize ederek gerçekleme, tanımlama ve genellemeler yapar.

Bu madde bize; bilgilerin gerçekleme, tanımlama ve genellemelerinin yapılabilmesi için önce tüm bilgilerin bir sistem dahilinde incelenmesi gerekti ği gerçe ği göstermektedir.

Türk halk Oyunları alanındaki terminoloji sorununun çözümü çalı şmamıza, elimizdeki malzemeyi belli bir sistem dahilinde sınıflandırarak ba şlamayı uygun gördük. Bu bölümde, alanımızda kullanılan terimleri sınıflandırarak alana özgü bir terim sistemi olu şturmaya çalı şaca ğız.

Türk halk oyunları çalı şmalarında günümüzde kullanılmakta olan terimlerin sınıflandırmasını yaparken ilk olarak üç ana ba şlık belirledik. Bize göre olu şturulması istenen bir terimler sözlü ğünde yer alacak tüm terimler şu üç ba şlık altında toplanmalıdır:

1. Uygulama Alanlarına Göre Terimler 2. Konularına Göre Terimler 3. Sahip Oldukları Anlam Sayısına Göre Terimler

Bu üç ana ba şlık kendi içinde şu alt ba şlıklara ayrılabilir:

1. Uygulama Alanlarına Göre Terimler a. Gelenek İçinde Kullanılmakta Olan Terimler

32

b. Gelenek-Bilim Arası Örgütlü Halk Oyunları Çalı şmalarında Kullanılmakta Olan Terimler c. Bilimsel ve Sanatsal Halk Oyunları Çalı şmalarında Kullanılmakta Olan Terimler 2. Konularına Göre Terimler a. Oyunu Anlatan Terimler b. Giyim Ku şamı Anlatan Terimler c. Müzi ği Anlatan Terimler 3. Sahip Oldukları Anlam Sayısına Göre Terimler a. Tek Anlamlı Terimler b. Çok Anlamlı/E şadlı Terimler c. Eş Anlamlı Terimler

Olu şturdu ğumuz tüm bu ba şlıklara örnekler vererek kısaca de ğinelim.

33

2.1 UYGULAMA ALANLARINA GÖRE TER İMLER

Türk halk oyunları birçok farklı alanda uygulanmaktadır. Uygulama alanında halk oyunlarımızda gördü ğümüz bu çe şitlilik bir terim birli ği kurulması konusunda kar şımıza çok ciddi bir sorun olarak çıkmakladır. Zaten bugüne kadar bir terminoloji çalı şmasının yapılamamı ş olmasının da en önemli nedeni budur ve öncelikle çözülmesi gereken esas sorundur. Bu sorunun a şılmasına yönelik çözüm yolları aranırken çok hassas davranılmalı, her nokta en ince detayına kadar incelenmelidir. Halk oyunlarının birbirinden çok farklı uygulama alanlarını üç ba şlık halinde maddelendirmek mümkündür.

2.1.1. Gelenek İçinde Kullanılmakta Olan Terimler

Halk oyunlarımız günümüzde hala köy ve kasabalarımızda ya şatılmakta olan halk kültürümüze ait ürünlerdir. Ait oldu ğu gelenek içinde “geleneksel yöntem” olarak adlandırılan ö ğrenim şekliyle ya şamaya devam etmektedir. Bizim genellemeye çalı ştı ğımız terimler de halen bu gelenek içinde kullanılmakta olan terimlerdir ki bu nedenle genellemeler yapılırken birinci derecede öncelikli olarak halk oyunlarının “kültür ürünü olma” özelli ği göz önünde bulundurulmalıdır. Bize göre, oyunlar hakkında sınıflandırmalar ve genellemeler yapılırken, mümkün oldu ğunca, ait oldu ğu kültürden uzakla şmadan, yerel ortamından yabancıla ştırılmaması amaçlanmalıdır. Bu nedenle yaygınlık kazanmı ş geleneksel terimler, e ğer bilimsel çalı şmalarda ihtiyaç kar şılıyorsa korunmalı, yerine yeni terimler bulunmaya çalı şılmamalıdır. Ancak sorun sadece bununla da a şılamamaktadır. Halkbiliminin ve onun bir alt dalı olan halk oyunlarının temeli, malzemesi halk kültürüne, dolayısıyla halk ya şantısına dayanır. İnsan ya şantısı ise her gün geli şen ve de ğişen ko şullarla beraber de ğişmektedir. Bu nedenledir ki halkbilimi gibi halk oyunlarımız da dinamik bir yapıya sahiptir. Ait oldu ğu toplumun kendini sürekli yenilemesine paralel olarak kendini yenileyip geli ştirmelidir. Yapılacak bir terminoloji çalı şmasıyla var olan terminoloji sorunu çözümlendi diye dü şünülmemeli, çalı şmalar devam ettirilerek sözlü ğün güncelli ği korunmalıdır.

34

“Bilim ve teknolojinin ve buna paralel olarak da toplumların çok hızlı bir şekilde geli şti ği 21. yy.’da, endüstri ve teknoloji alanındaki yeni bulu ş ve yaratmalar dünyamızı daha küçük bir alan haline getirmektedir. Bütün bilim dallarında oldu ğu gibi, halk bilimi alanında kullanılan temel terimler ve bu terimlere ba ğlı olarak da bu bilim dalının kendini tarif ve tanımlamasının yeni bir de ğerlendirmesini yapmak, bir zorunluluk haline gelmi ştir.” 43

2.1.2. Gelenek-Bilim Arası Örgütlü Halk Oyunları Çalı şmalarında Kullanılmakta Olan Terimler

Halk oyunlarımız köy ve kasabalardan çıkıp şehirlerde de oynanmaya ba şlandı ğı günden itibaren yeni bir boyut kazanmı ştır. Daha sonra açılan konservatuarlarda bilimsel ve sanatsal çalı şmalar yapılmaya ba şlanmı ş, geçen bu süreçte dernek, kurum ve kurulu şlar faaliyet göstermi ştir. “Örgütlü Halk Oyunları Çalı şmaları” olarak nitelendirdi ğimiz bu çalı şmalarda uygulama alanında klasik ö ğretim yöntemi kullanılmı ş, böylelikle uygulama alanında halk oyunlarımıza yeni terimler kazandırılmı ştır. Bu terimlerin bazıları, bilimsel olarak inceledi ğinde her ne kadar yanlı ş veya eksik olsalar da, halk oyunları camiasında, kabul görmü ş ve yaygınlık kazanmı şlardır. Bu nedenle olu şturulacak olan halk oyunları terimleri sözlü ğünde yanlı ş olan bu terimlere de yer verilmesi, yanlı şlıkların düzeltilebilmesi adına gereklidir. Hazırlanacak sözlükte yanlı ş olan terimler belirtilerek, do ğrular açıklanmalı ve eksiklikler giderilmelidir.

2.1.3. Bilimsel ve Sanatsal Halk Oyunları Çalı şmalarında Kullanılmakta Olan Terimler

Halk oyunlarımıza ait teorik do ğruların ö ğretildi ği, aynı zamanda uygulama çalı şmalarının da bilimsel yöntemler ve metodlar ı şığında yapıldı ğı konservatuarların ve son zamanlarda yaygınlık kazanan özel halk dansları gösteri topluluklarınca (Sultans Of The Dance, Anadolu Ate şi, Şaman Dans Gurubu, vb.) yapılan bilimsel toplantılarda yada sanatsal çalı şmalarda kullanılan halk oyunları terimleri ayrı bir kategori

43 EK İCİ, Metin; “ Derleme ve İnceleme Yöntemleri”, Geleneksel Yayınları, Ankara, 2004. 35

olu şturmaktadır. Gerçekle ştirilen sanatsal projelerle de halk oyunlarımızın “bi davul bi zurna” diye tabir edilen şehirlerdeki eski uygulama şekline yeni bir boyut kazandırılmı ş, böylece bilimsel olarak ö ğretilip uygulanan halk oyunlarımıza bir de sanat dalı olması vasfı eklenmi ştir. Sahne sanatı olması vasfı da terimsel olarak alana yeni kazanımlar sa ğlamı ştır. Artık gelenek ve örgütlü çalı şmaların alana sundu ğu terimler ihtiyaca tam olarak cevap veremez hale gelmi ş, i şin içine sahne, makyaj, vb. pek çok konuda yeni terimler girmi ştir.

Halk oyunlarının uygulama alanlarını bu şekilde maddelendirmek sorunun çözümü için yeterli de ğildir. Bunun nedeni şöyle açıklanabilir.

Zengin halk kültürümüz içinde varolan terimler (ki bu terimler her yörede, her ilde hatta her köyde farklılıklar göstermektedir) örgütlü çalı şmaların ba şlamasıyla şehirdeki uygulama çalı şmalarına girmi ştir. Ancak konuya çok fazla vakıf olmayan eğitmen ve çalı ştırıcıların yanlı ş bilgilerinin de eklenmesiyle bu terimler de ğişikliklere uğramı ş ve yeni terimler üretilmi ştir. Uzun bir süreç devam eden örgütlü çalı şmaların sonucunda (ilk halk oyunları bölümü 1985 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’ nda açılmı ştır) yanlı şlıklar do ğru bilinip kabul görmü ş ve ardından açılan konservatuarlarda yapılan ara ştırma ve incelemeler ı şığında bu konu bilimsel olarak ele alınmı ştır. Ancak halen konservatuarlarımızda da örgütlü çalı şmalar döneminde ortaya çıkan bilimsel dayana ğı olmayan terimler, henüz alternatifi üretilmedi ği için uygulama a şamasında bilimsel terimlerle harmanlanarak kullanılmaktadır. Birbirinin içine böylesine geçmi ş bu üç alan, neredeyse çözümü imkansız çok karma şık bir yapı olarak kar şımıza çıkmaktadır. Halk oyunları terimlerini ne gelenekten, ne örgütlü çalı şmalardan ne de konservatuarlardan soyutlayarak ele almak mümkün de ğildir.

Her uygulama alanının kendine göre farklı bir amacı ve sahip olunan malzemeyi farklı bir i şleme şekli vardır. Ancak üçünün de ortak noktası kullandıkları malzemenin aynı olmasıdır. Bu noktada bize terim birli ği sorununun çözüm kapısı aralanmaktadır. Olu şturmak istedi ğimiz, halk oyunları alanına ait bir terim sözlü ğünde esas alınacak olan malzeme yukarıda bahsetti ğimiz bu üç alandan beslenmektedir. Yapılması gereken,

36

terimlerin seçiminde, halk oyunları uygulama alanlarına verilecek öncelik sırasının iyi tespit edilmesidir. Bize göre üç uygulama alanını maddelendirirken de belirtti ğimiz gibi, önceli ğin geleneksel terimlere verilmesi gerekti ği dü şüncesini ta şımaktayız. Gelenek içinde kullanılan terimler ihtiyaç kar şılayabiliyorsa, yeni bir terim bulunmaya çalı şılmamalıdır. Daha sonra örgütlü halk oyunları çalı şmaları süresince uzun yıllar kullanılmı ş ve herkes tarafından kabullenilmi ş olan terimlerin do ğru olanlarına yer verilmelidir. Ancak bir bilim ve sanat dalı olarak çok fazla yol almı ş ve vizyonunu geli ştirmi ş olan halk oyunlarının uygulama ve teorik alanlarında ihtiyaç duyaca ğı yeni terimler mutlak ki olacaktır. Ulusal veya uluslar arası platformlarda ara ştırmacı ve bilim adamlarımızın kültürümüzü tanıtabilmeleri ve alanımıza ait sahip oldukları bilgiyi kar şısındakilere aktarabilmeleri; sahne sanatı olarak her gün gelişen projelerde dansçı- eğitmen diyaloglarının kolayla ştırılabilmesi ve ortak bir ileti şim dili olu şturulması adına yeni terimler de gerekmektedir.

37

2.2 KONULARINA GÖRE TER İMLER

Türk halk oyunları çalı şmalarında günümüzde kullanılmakta olan terimlerin sınıflandırmasını konularına göre;

1. Oyunu Anlatan Terimler 2. Müzi ği Anlatan Terimler 3. Giyim Ku şamı Anlatan Terimler olmak üzere üç alt ba şlı ğa ayırmayı uygun gördük. Sınıflandırmamızı bu şekilde yapmamızın sebebi ku şkusuz halk oyunlarımızın bu üç temel unsura dayanıyor olmasıydı. “Müzik, oyun ve giysi”. Bu üç ba şlık da kendi içinde birçok alt ba şlık altında ele alınarak incelenebilir. Öncelikle oyunu anlatan terimleri ele alalım.

2.2.1 Oyunu Anlatan Terimler

Halk oyunlarında oyun anlatan terimler bize göre şu dört bölümde incelemeyi uygun gördük;

1. Oyun Adları 2. Hareket Anlatan Terimler 3. Tür Adları 4. Biçim Adları

Olu şturmaya çalı ştı ğımız örnek terminolojik sözlük denemesinde oyun anlatan terimlerin ne gibi sorunlar do ğurduklarından ve bu sorunların çözüm önerilerinden bahsedelim.

2.2.1.1 Oyun Adları

Oyun adlarının terim olarak belirlenmesi a şamasında kar şımıza çıkan ilk sorun bir ilimizde oynanan bir oyuna aynı ilde birden fazla isimler verilmi ş olmasıdır. Bize göre bu durumda yapılması gereken, oyunun kullanılan tüm adlarına sözlükte yer vermek ancak ana terim olarak en yaygın olan terimi ele alıp diğer isimlerden ana

38

terime göndermeler yapmaktır.

Oyun adlarının terim olarak belirlenip açıklanmasında kar şıla ştı ğımız bir ba şka sorun da, aynı oyunun birden fazla ilimizde veya bölgemizde oynanıyor olmasıdır. Oyunlar aynı olmasına ra ğmen birbirinden küçük de olsa farklılıklar gösterebilmektedir. Bu durumda da bize göre oyun adına açılan terim ve açıklamasında “1. 2. “ şeklinde yapılacak maddelendirmelerle aynı isimli benzer oyunları birbirinden ayırmak mümkün olacaktır. Terim açıklaması yapılırken “1. 2. “ şeklindeki maddelendirmede oyunun hangi ilde oynandı ğının belirtilmesi de atlanmaması gereken önemli bir noktadır. Oyunlara aynı ilde verilen di ğer adların ana terim açıklamasına gönderilmesinde do ğacak sorunlar, il adlarının belirtilmesiyle önlenmi ş olacaktır.

Terim olarak herhangi bir oyun adının sözlükte detaylı açıklaması yapılmalı, oyuna ait bir künye niteli ği ta şıyacak olan açıklamada şu bilgilere yer verilmelidir:

• Oyunun hem genel olarak bilinen hem de varsa yöreye özgü özel adı veya adları, • Oyunun belliyse ilk ortaya çıkı ş tarihi ve kim tarafından ortaya çıkarıldı ğı, • Oyunun belliyse kökeni, • Oyunun konusu ve-veya teması, • Oyunun varsa hikayesi, • Oyuna e şlik eden enstrümanlar, • Oyunun halk oyunları türlerinden hangisine dahil oldu ğu, • Oyunun oynanı ş biçimi, • Oyunun oynanı ş formu, • Oyunun belliyse özel oynanı ş zamanları ve yerleri,.

2.2.1.2 Hareket Anlatan Terimler

Hareket anlatan halk oyunları terimleri, oyunların ö ğretimi a şamasında kullanımına ihtiyaç duyulan terimler ve oyun adımlarına verilmi ş isimlerden olu şmaktadır. Türk halk oyunlarında oyun ö ğretimi üç ayrı yöntemle

39

gerçekle ştirilmektedir. Bunlar: Geleneksel Yöntem, Klasik Yöntem ve Bilimsel Yöntemdir. Öncelikle bu üç yöntemden kısaca bahsetmek istiyoruz.

Geleneksel Yöntem: Geleneksel kesimde yöresel yada kültürel etkinliklerin öğretimi; yaparak, ya şayarak olmakta ve tekni ğini de gözlem olu şturmaktadır. Oyunlar; dü ğünlerde, törenlerde oynanır. Çocuklar, çevrelerinde gözlemledikleri halk oyunlarını ya şayarak, becerileri ölçüsünde deneye deneye ö ğrenir ve oynarlar.

“Bu ö ğrenimde; oyunları anlatma, sayı sayma, basamaklama yapma,oyunu durdurma ve tekrar etme söz konusu de ğildir. Oyun ba şlar, sürer, biter. Bireyler oyuna girer ve bu süreçleri ya şarlar. Oyun içinde, kuralları, sıraları, yöresel ifade ve hareket bütünlü ğü sergileyen bir usta vardır. Bu süreçte oyun ö ğrenen ki şi, ekibin sonundan ba şlar; daha sonra yetene ği ve ö ğrenme gücü ölçüsünde ba şa do ğru ilerler.

Oyunların tüm adım cümleleri ( figürleri ) sıralı oldu ğundan ve bölümler ba ştan sona tekrarlanarak oynandı ğından tümden gelim yolu ile ö ğrenim yapılır. Ba ştaki ustanın, oyunu ö ğretme gibi bir çabası yoktur.” 44

Görüyoruz ki geleneksel yöntemde tümden gelim metodu ve katılarak gözlem tekni ği kullanılmaktadır. Bu yöntemde oyunu ö ğretme amacı olmadı ğı ve adım cümlelerinin sırası zaten belli oldu ğu için ö ğretime yönelik terimlere de gelenek içinde ihtiyaç duyulmamaktadır. Ancak oyunların belli adımlarına verilmiş olan geleneksel terimler vardır. Örne ğin “a şağa alma, diz vurma, vb.” gibi. Adım cümlelerine gelenek içinde verilmi ş bu isimler hareket belirten terimler kategorisinde yer alabilirler. Bunun dı şında geleneksel yöntemin kentlerimizde oyunların ö ğretimi a şamasında uygulanması, ortam ve zaman bakımından olanaksızdır ve oyun ö ğretim terimleri gelenek içinde aranmamalıdır.

Klasik Yöntem: “Klasik yöntemde kısa süreli gözlem tekni ği kullanılmaktadır. Öğretici öne geçer, oyunu örnekler ve kendine özgü bir yöntemle ö ğretir. Bu uygulamanın geleneksel yöntemde farkı, kısa sürede oyunu bölümlere ayırarak, sayı

44 Cengiz AYDIN, Lise Halk Oyunları Ders Kitabı, 4. Ak şam Sanat Okulu Matbaası, Ankara, 2002, 40

sayarak yada hareketleri betimleyici (çift bas, çök vb.) söylemler kullanarak ö ğretmeye dayanmasıdır. Bu ö ğretimde kimi zaman oyuna müzi ğin e şlik etti ğini de görürüz. Usta- çırak ili şkisine dayalı bir ö ğretimdir. Ço ğunlukla ö ğreticiler, alandan gelen usta oyuncular yada bu ustalardan ö ğrenen di ğer ki şilerden olu şmaktadır. Geleneksel yöntemdeki gibi uzun süreli gözlem söz konusu olmadı ğından mahalli tavrın ve yöresel anlatımın olu şturulamadı ğı gözlenmektedir.

Ayrıca bilimsel yöntem ve tekniklerinin uygulanılmadı ğı bir ö ğretim şeklidir, öğretilen oyunun teorik ve yapısal analizi yapılmaz. Ritme uyumsuz, oyun adımlarını rastgele sayan, hareketlerde gereken aksiyon ve vurguları do ğru vermeden yapılan bu öğretimde, yöresel tavır ve tartımın zaman zaman oturmadı ğı görülmektedir. Klasik yöntem, ülkemizin kent kesimindeki kurum ve kuruluşlarında geni ş kapsamlı kullanım alanı bulmaktadır. Bu tür ö ğrenmede kısa süreli gözlem ve hareketlerin zorluk derecesine göre basamaklanan tüme varım metodunun uygulandı ğını görmekteyiz.” 45

Uygulama alanlarına göre halk oyunları terimlerimizi sınıflandırırken örgütlü halk oyunları çalı şmalarından ve bu çalı şmalarda kullanılan ö ğretim tekni ğinden bahsetmi ştik. Sadece isim olarak belirtip açıklamasına yer vermemi ş oldu ğumuz klasik yöntemi de açıklamı ş olduk.

Örgütlü halk oyunları çalı şmalarında kullanılan terimler konusunda bahsettiklerimizi yineliyoruz. Bu çalı şmalarda kullanılan terimlerin bazıları, bilimsel olarak inceledi ğinde her ne kadar yanlı ş veya eksik olsalar da, halk oyunları camiasında do ğru sanılarak ö ğrenilmi ş, kabul görmü ş ve yaygınlık kazanmı şlardır. Bu nedenle olu şturulacak olan halk oyunları terimleri sözlü ğünde yanlı ş olan bu terimlere de yer verilmesi, yanlı şlıkların düzeltilebilmesi adına gereklidir. Hazırlanacak sözlükte yanlı ş olan terimler belirtilerek, do ğrular açıklanmalı ve eksiklikler giderilmelidir.

Bilimsel Yöntem: Oyun ö ğretiminde sadece klasik yönteminin kullanımı yeterli olamamaktadır. Halk oyunlarının ö ğretiminde amaçlara tam olarak ula şabilmek açısından bilimsel yöntem ve teknikleri kullanmak gere ği ortaya çıkmaktadır.

45 Cengiz AYDIN, Lise Halk Oyunları Ders Kitabı, 4. Ak şam Sanat Okulu Matbaası, Ankara, 2002, 41

“Bilimsel Yöntem bilgi edinme ve beceri kazanmada programlı ve düzenli yollardan yararlanarak, ça ğda ş yorumu ve beklenen geli şmeyi sa ğlamak için gereken alet ve teknikleri kullanma eylemidir.

Halk oyunları ö ğretimi, bilimsel yöntem ve teknikleri kullanarak iyi bir planlama ile, sistematik çalı şmaya dayalıdır. Bu yöntem, hareket biliminin günümüzde ula ştı ğı düzeyden yararlanmamızı gerektirir. Bilimsel yöntem, yüzyıllar boyu yaratılan oyunların hareket ve anlatım bütünlü ğüne uygun bir düzenlemeyle sunma eylemini gerçekle ştirmektedir.

Halk oyunlarının ö ğretiminde bilimsel yöntemin ba şarıya ula şabilmesi, onu uygulayacak ö ğreticilerin e ğitim düzeyleri ve ö ğretme yetilerine ba ğlıdır. Ö ğreticilerin, eğitimde geçerli olan ö ğretim yöntem ve tekniklerin dı şında kendilerine özgü bir yol izlediklerinde her zaman ba şarı sa ğlamayabilir.” 46

Klasik yöntemde oyun ö ğretimi sırasında gerçekle ştirilmeyen oyunun teorik ve yapısal analizi, bilimsel yöntemde gerçekle ştirilir. Bilimsel yöntemde oyun sadece öğretilmekle kalınmayıp, gereken aksiyon ve vurgular da dansçıya gösterilerek, yöresel tavır da sa ğlanmı ş olur. Ancak bilimsel ö ğretim yöntemini kullanan ve ö ğretim sistemini belirlemi ş olan konservatuarlarımızda hala dansçı-eğitmen diyaloglarında sorunlar ya şanmaktadır. Bunun nedeni ku şkusuz ortak bir terminolojinin sa ğlanamamı ş olmasıdır.

2.2.1.3 Biçim Adları

Örnek terminolojik sözlük denememizin hazırlanmasında, öncelikle biçimi anlatan terimlerin sınıflandırılmasına yönelik önceden yapılmı ş çalı şmaları ara ştırdık ve bu konuda pek çok ara ştırmacı ve bilim adamınca çalı şmalar yapılmı ş oldu ğunu gördük. Olu şturulmu ş biçim sınıflandırmaları incelendi ğinde tüm kaynaklarda sınıflamaların aynı olduklarını tespit ettik. Olu şturulacak terminolojik sözlükte ise bu sınıflamaları oldu ğu gibi alarak yeni bir biçim sınıflaması yapmamamızın yerinde olaca ğı

46 Cengiz AYDIN, Lise Halk Oyunları Ders Kitabı, 4. Ak şam Sanat Okulu Matbaası, Ankara, 2002, 42

inancındayız.

2.2.1.4 Tür Adları

Tür adları ba şlıklı terim sınıflamasına dahil olan terimleri belirlerken de öncelikle bu konuda yapılmı ş olan çalı şmaları ara ştırmak ve yapılmı ş pek çok çalı şma tespit etmek gerekmektedir. Tür sınıflamaları konusunda yapmı ş oldu ğumuz incelemede gördük ki bugüne kadar yapılmı ş olan sınıflamalarda farklılıklar vardır.

Tüm farklılıklar incelendi ğinde E.Ü. D.T.M.K. Türk Halk Oyunları Bölümü Öğr. Gör. Yrd. Doç. Dr. M. Öcal Özbilgin tarafından 1995 yılında hazırlanmı ş “Türk Halk Oyunlarında Tür ve Biçim Sorunu” ba şlıklı yüksek lisans tezinde olu şturulan tür sınıflamasının bize göre en geçerli sınıflamadır. Zaten bugün de halk oyunları alanında genel yaygınlık kazanmı ş tür sınıflaması bu sınıflamadır. Bu nedenle olu şturulacak terminolojik sözlükte Sayın M. Öcal Özbilgin’in yapmı ş oldu ğu tür sınıflaması oldu ğu gibi alınarak yeni bir tür sınıflaması olu şturulması yoluna gidilmemelidir. Bize göre geçerli oldu ğuna inandı ğımız tür ve biçim adlarına hazırladı ğımız örnek terminolojik sözlük denememizde yer verilecektir.

2.2.2 Giyim Ku şamı Anlatan Terimler

İkinci alt ba şlı ğımızı giyimi anlatan terimler olu şturmaktadır. Giyimi anlatan terimlerimizi ilk olarak üç ba şlı ğa ayırdık. Yaptı ğımız sınıflandırma şöyledir:

1. Giysi Parçalarını Anlatan Terimler 2. Süslenmeyi Anlatan Terimler 3. Kuma ş Adları

2.2.2.1 Giysi Parçalarını Anlatan Terimler

Giysi parçalarını anlatan terimlerin sınıflandırılmasına yönelik önceden yapılmı ş çalı şmalar mevcuttur. Bize göre önceden yapılmı ş giyim sınıflandırmalarında herhangi bir eksiklik veya yanlı şlık yoktur. Bu nedenle yeni bir giyim sınıflandırması olu şturma yoluna gidilmesine gerek olmadı ğı inancındayız. Pek çok ara ştırmacı/bilim adamımızın 43

yapmı ş oldu ğu giyim sınıflandırması şu şekildedir:

1. Ba şa Giyilenler 2. Üste Giyilenler 3. İçe Giyilenler 4. Bele Ba ğlananlar 5. Alta Giyilenler 6. Aya ğa Giyilenler

Bize göre geçerli oldu ğuna inandı ğımız bu sınıflama içerisinde giysi parçalarımız de ğerlendirilmi ş ve hazırladı ğımız örnek terminolojik sözlük denemesinde terim olarak yer verilecektir.

2.2.2.2 Süslenmeyi Anlatan Terimler

Gelenek içerisinde erkek ve kadınlar tarafından kullanılmakta olan tüm aksesuar ve süslenme araçları, bu sınıflama dahilinde de ğerlendirilmeli ve hazırlanacak terminolojik sözlükte terim olarak yer verilmelidir.

Sözlük genelinde izlenmesi önerilen yöntem gere ği, yöresel özel adlar almı ş olan parçalar, belirledi ğimiz genel olarak kullanılan ana terimde açıklanmalı ve yapılacak göndermelerle karı şıklık önlenmelidir.

2.2.2.3 Kuma ş Adları

Kullanılan kuma şlarımıza da terim olarak sözlükte yer verilmelidir. Ayrıca yörelere özgü adları ile o yörede kullanılan özel bir kuma ş türü varsa o da ana terimde belirtilmelidir.

2.2.3 Müzi ği Anlatan Terimler

Türk halk oyunlarının temel ta şlarından olan müzik, halk oyunları türlerimizin belirlenmesinde de en önemli ö ğedir. Olu şturulmak istenen alana özgü bir terim sözlü ğünde de ku şkusuz müzik terimleri çok önemli bir yer te şkil etmektedir. Ancak bir

44

noktaya dikkat etmek gerekir.

Müzik, özellikle bizim alanımızı ilgilendiren halk müzi ğimiz kendi ba şına bir sanat ve bilim dalıdır. Bu nedenle müzik terimleri konusunda halk müzi ği alanının kendine özgü pek çok çalı şması mevcuttur. Bu nedenle bize göre, üzerinde çalı şmalar yapılmı ş bir konuyu tekrar ilk defa ele alıyormu şçasına incelemeye gerek yoktur. Öyleyse halk oyunları terimleri sözlü ğünde alana özgü müzik terimlerinin haricinde tüm müzik terimlerimiz yer almamalıdır. Alana özgü müzik terimlerinden kasıt, “üçleme, be şleme, vb” uygulama safhasında ortaya çıkmı ş olan terimler ve gelenekte genel müzik türlerine, enstruman adlarına, vb. verilmi ş özel adlardır.

45

2.3 SAH İP OLDUKLARI ANLAM SAYISINA GÖRE TER İMLER

Halk oyunları alanında kullanılmakta olan terimleri sınıflandırırken, sahip oldukları anlam sayısına göre de sınıflamayı gerekli gördük. Yapmı ş oldu ğumuz örnek terim sözlü ğü denememizde de bu ba şlık altında toplanan terimlerimizde sorunlar görülmü ştür. Öncelikle konunun belirledi ğimiz alt ba şlıklarını sıralayarak görü şlerimizi açıklama ba şlayalım.

Sahip oldukları anlam sayısına göre terimler bize göre üç gurupta de ğerlendirilmelidir:

1. Tek Anlamlı Terimler 2. Çok Anlamlı /E şadlı Terimler 3. Eş Anlamlı Terimler

İlk olarak tek anlamlı terimleri ele alalım.

2.3.1 Tek Anlamlı Terimler

Tek anlamlı terimler, almı ş oldukları yöresel adların haricinde tek bir anlam ta şıyan ve tüm Türkiye’de hangi bölgemize gidersek gidelim aynı anlamla kar şımıza çıkacak olan terimlerdir. Bu nedenle tek anlamlı terimlerimiz, bizim genelleme yapmamıza gerek kalmadan, kendi içinde genellik arz eden terimlerimizdir.

2.3.2 Çok Anlamlı /E şadlı Terimler

“Çok anlamlılık, bir kelimenin birçok anlama gelmesi, de ğişik kullanımlarının olmasıdır; daha açık ve daha kesin olan tanımıyla, tek ve aynı i şaretleyenin (gösteren / signifie) birçok i şaretlenen (gösterilen /signifiant) için kullanılmasıdır. Bir kelime, en azından iki anlam ta şıyorsa çok anlamlıdır. İlmî eserler mümkün oldu ğu kadar tek anlamlı kelime kullanırlar.

46

Çok anlamlılık (polysemie) : Çok anlamlı kelimelerde, kelimelerin sesleri, özde ştir, kavramlar arasında bir ili şki vardır, ancak bu ili şki her zaman apaçık de ğildir. Örn. : bo ğaz (1)/ Bo ğaz(2).

Eşadlılık (homonymie): Eşadlı kelimelerde, kelimelerin sesleri, özde ştir, buna kar şılık kavramlar arasında hiç bir ili şki yoktur. Örn.: yüz (1) / yüz(2). E ş adlılık, iki yahut daha çok kelime arasındaki ses ve/yahut grafik özde şlik ili şkisidir. Böyle bir ili şki içinde olan kelimelere eşadlı (homonyme) kelimeler denir (Ada şlık, cinas-ı tam).”47

Bu terimlerimiz sözlü ğümüzün olu şturulmasında yine genel olarak kabul görmü ş anlamı ana terim olarak alınmalı, di ğer anlamları ise yine ana terim olarak saptanan ba şka terimlere gönderilmelidir. (Örne ğin yemeni gibi. Bu terimimiz hem bir ayakkabı türü, hem de bir ba şörtüsü olarak kar şımıza çıkar.)

2.3.3 Eş Anlamlı Terimler

“E ş anlamlılık (synonymie): Eş anlamlı kelimelerde, kelimelerin sesleri arasında ili şki yoktur, buna kar şılık kavramlar hemen hemen özde ştir. Örn.: mektep / okul.” 48

Anlam olarak aynı ancak yazım olarak farklı olan bu terimlerimizi ise olu şturaca ğımız ana terimlerin altında toplamamız uygun olacaktır.

47 Filizok, R; http://www.ege-edebiyat.org. 48 Filizok, R; http://www.ege-edebiyat.org.

47

III. BÖLÜM

TÜRK HALK OYUNLARI TERM İNOLOJ İ SÖZLÜ ĞÜ ÇALI ŞMASI

3.1 ÖRNEK TERM İNOLOJ İK SÖZLÜK DENEMES İ

-A-

A: Hareket notasyonunda kolu simgeler.

A Gız Sinin Geliyor: Balıkesir' e özgü bir halk oyunu.

A Kızım Sana: Silifke’ye özgü bir halk oyunu. Oyun genç kızlarla erkeklerin birbirleri ile cilvele şmelerini ve kur yapmalarını anlatır. Erkek kızı elinden kaçırmamak için çe şitli vaatlerde bulunur. Oyun kız erkek beraberce daire biçiminde oynanır. Türkülüdür.

Aba: 1. Çoban, deveci ve göçebelerin giydi ği uzun, yakasız üstlük, kepenek. (Isparta, İzmir, Çorum, Amasya, Tokat, Rize, Erzincan, Elazı ğ, Hatay, Sivas, Yozgat, Kayseri.) 2. Yün terlik. (Bolu.) 3. Kaba ve yünlü kuma ş.Bu kuma ştan esvap,potur,hırka,cepken ve palto yapılır. Küçük esnaf ve ayak takımı ile (i şçiler) dervi şler,hali vakti yerinde oldu ğu halde dervi şhane kimseler tarafından giyilirdi. Ülkemizin hemen her tarafında aba yapılır. 4. ve Ka şık türü oyunlarda erkek, Teke yöresi oyunlarında kadın üstlü ğü.

Adıyaman’da: Erkek üstlü ğü.

Ağrı’da: Bkz. Kerik.

Artvin'de: Bkz: Sako.

Balıkesir'de: Kadınlar tarafından kullanılır. Erkelerde oldu ğu gibi kadınlarda da eskiden daha ince dokumalardan, günümüzde ise çuha veya kadifeden aba giyilir. Boy bele kadar uzundur, Üçetek üzerine giyilir, yakası yuvarlak kesimlidir. “Hırka” adı verilir, genellikle kı şın kullanılır, içi astarlıdır. Üzeri farklı renk kuma şlarla fermenedeki gibi süslenir.

48

Edirne'de: Erkekler kullanır. En üstte de kollu, ceket biçiminde Aba yer alır. Ceket yerine giyilen bu Aba'ya Kopran yada Cepken de denmektedir.

G.Antep'te: Erkekler giyer. İş lik üzerinde koyu mavi renkli Aba-cepken vardır. Günümüzde yalnız bir usta tarafından yapılan ve ceket yerine kullanılan bir üst giysisidir. Yapılarına, yapılı ş yerlerine ve motiflere göre de ğişik isimler alırlar. Örn: Motiflerine göre: tahtalı, sandıklı, kandilli gibi... Yapılarına göre: Kılaba, Hamüs abası, çuha abası (boyu dize kadar uzun olanı)... Yapılı ş yerlerine göre: Halfet abası, Maraş abası, Urfa abası, Haba abası, Humus abası gibi çe şitleri vardır. Simle i şlemelidir. Genellikle kırmızı, siyah, mavi, beyaz ve kahverengi renklerdedir.

Giresun, Mu ş, Erzincan, Kilis, Hatay’da: Erkek üstlü ğü.

K. Mara ş’ta: Aba (Sandıklı Aba, Ta şçı Aba, Boz Aba)

Kars-Kafkas'ta: Yörede erkeklere özgü günlük giysi parçası. Erkek kıyafetleri genellikle çuha şaldan yapılır.

Silifke’de: Bkz: Cepken.

Trabzon’da: (Bkz: Cepken)

Aba Potur: Bursa Erkek: Genelde kahverengi ve siyah rengin hakim oldu ğu şayak kuma ştan yapılan bir pantolon türüdür.

Aba Yelek: Bursa Erkek: Kahverengi ve siyah renklerinin hakim oldu ğu şayak kuma ştan yapılmı ş bedene giyilen bir giysidir. Poturun içine sokulur. İki cebi vardır. Sa ğ cebe ni şanlılık döneminde damat kesesi takılır.

Aba Zıpka: Giresun Erkek: Paçaları dar, baldırdan yukarısı bol pantolon.

Abaniye: Bkz: Fes. (Erzurum)

Abaz Zeybe ği: Denizli'ye özgü bir halk oyunu.

49

Abdurrahman Halayı: Sivas’a özgü bir halk oyunu. İlin bütün yörelerinde bilinen oyundur. Sivas'ın eski kabadayılarından birine kendi adını verdi ği bir halaydır.Sava ş ve yakın dövü şme ruhu ve hareketlerinden esinlenerek düzenlenmi ştir. Üç bölümdür: ağırlama, tabanca atma(yarı şma) ve hoplatma. 8 ile 12 oyuncu ile oynanır. Güfteli türküsü vardır. Bu halayın kayna ğı ilimiz Divri ği-İmaret Köyü civarındaki bölgelere dayanır. Bu halayın çıkı ş kayna ğı ile ilgili iki rivayetten bahsedilir. Birincisi: Abdurrahman bütün çete arkada şları ile bir e ğlence esnasında iken bir ihbar sonucu basılır ve arkada şlarına mevzi almalarını emreder. Kar şılıklı çatı şma sonunda müfreze ile ba şa çıkamayaca ğını anlayan E şkıya Abdurrahman çareyi kaçmakta bulur. Nihayet “Garda şlar” diye adlandırılan tepenin bir düzlü ğünde kurtulu şunu kutlar. Halayın çıkı ş kayna ğının bu oldu ğu söylense de ikinci şeklide bilinir; Tütün kaçakçılı ğı yapan Abdurrahman ihbar edilerek müfreze tarafından basılır. On be ş adamı ile birlikte uzun süren gayretlerden sonra müfrezeyi da ğıtır. Düzenledikleri bir şenlikte bu çatı şmada yaptıkları ve ola ğan üstü saydıkları hareketleri yapmaya koyulurlar. Daha sonra devlete teslim olarak halk arasına karı şır. Sivas’ın ileri gelenlerinden birisi Abdurrahman’ı dü ğüne ça ğırır ve oyun oynamasını ister. Sivas’ın eski mahallelerinden Pulur Mahallesinde oturan ihtiyarlardan Abdurrahman’ın yaptı ğı hareketlerin kendine ait olmadı ğını, daha önceden de yapıla geldi ğini, Abdurrahman’ın bu hareketleri benimsedi ğini belirtmi şlerdir. Abdurrahman hakkında fazla bilgi yoktur. Şu kesin ki; Abdurrahman sadece bir tütün kaçakçısıdır. Onun dı şında da tarihin hiçbir kesiminde notlarda bir şeyler bulunmamı ştır. Sonuç olarak; ister dansımız Abdurrahman tarafından oynanmı ş olsun, ister bu dansı benimseyip kendisi ile özde şle ştirerek oynamı ş olsun, bilinen en eski kaynak Abdurrahman’ dır. Dansımız onun geçmi şte ya şadı ğı bazı olaylardan esinlenmi ştir, bir çatı şma hikayesidir ve adımlar bariz bir şekilde bunları ifade etmektedir.Bu dansımız her zaman erkekler tarafından oynanır.

Abezek: Tokat’ta oynanan bir çe şit çerkez oyunu.

Abravey: Bkz: Lorke ( Şanlıurfa)

Abraviy : Bkz: Lorke (Şanlıurfa)

50

Abre Süleyman A ğa (Mandıra): Kırklareli’ne özgü bir halk oyunudur. “Mandıra” da denir. Kar şılama, kadın erkek karma, çift-toplu, tütkülü. Alpullu , büyük mandıra, Sinanlı-Katranca, Pehlivan köy, yörelerinde oynanan bir oyundur. Sözleri :abro Süleman a ğa , tut çakal beygiri, vuralım yuları, alalım gelini, Sülüman a ğanın karısı, pencereden bakar (iki kere söylenir). Sülüman a ğanın karısı, çok canlar yakar. Kız ve erkeklerle oynanan bu oyun oldukça hareketlidir. Sa ğa ve sola gidi şlerle mendil sallanır. Kızlarla erkeklerin gidip gelme ve yer de ğiştirmesi ile devam eder.

Acara Horonu: "Acara Sarması, Açara" da denir. Artvin ve çevresinde Acara Horonu çe şitli isimler altında toplanmı ştır. Şöyle ki: Orta Batum, Horomi gibi isimler altında oynansa bile, oyunun gürcü Türkleri tarafından ilk olarak oynandı ğı köyün ismi, Acara köyüdür. Bölgemizde ya şayan Gürcüler tarafından, Artvin halk oyunlarıyla peki ştirerek, de ğişik figürlerle çok eskiye dayanan, Gürcistan Türkleriyle ortak yaşam biçimini, kültürleriyle birle ştirerek daha çok çete sava şlarını konu alan bir oyundur. Oyuna Orta Batum denilmesinin sebebi, Acara, köyü ve yakınlarındaki mevkilere o zamanlar Batum Orta Batum, Hopaç Orta Hopa gibi sınıflandırılmalarından kaynaklanmı ştır. Acara Horonu, yöremizde ya şayan halk çetelerinin zaferlerini simgeleyen ve günün şartlarını dile getiren, figürlere döken kesin bulgularla oynanan oyundur. Acar oyunu, yakla şık elli sekiz de ğişik figürden meydana gelir. Ancak, oyunun teması, otuz altı veya yirmi üç figürle de sergilenir. Kendine özgü çalgıları: davul ve garmondur. Oyunun içindeki komutlarsa gürcüce olarak (Erti, Ori, Sami) gibi yani bir, iki, üç anlamında verilir. Oyunu kuran ki şi bilinmemekte olup, oyun bir sava ş oyunudur. Belli bir sayı sınırı yoktur. Oyunun a ğırlık bölümü, erkekler tarafından oynanır. Kızların, belli bölülmede katılımıyla yardımla şma örne ği sergilenir. Oyunda a ğırlıklı olarak vurmalı çalgılar kullanılır. Ezgi bölümleri ayrıca yer alır. Oyun çizgi ve daire formları içerinde oynanır. Oyunda geleneksel tavır göz önüne alınarak çe şitli düzenlemeler yapılmı ştır.

Acara Kız: Artvin'e özgü bir halk oyunu.

Acara Sarması: Bkz: Acara Horonu.

Acem Halayı: Adana: "Oymak Halayı" da denir. Erkekler ve kadın beraber oynar.

51

Acıpayam Zeybe ği: İzmir'e özgü bir halk oyunu.

Aç Kapı Oyunu: Zonguldak'a özgü bir halk oyunu.

Açara: Bkz: Acara Horonu

Açılsın Demir Kapı: Rize'ye özgü bir halk oyunu.

Ada Yolları: Bolu'ya özgü bir halk oyunu.

Adım Cümleci ği: Bir oyunun içindeki en küçük hareket birimidir. Günümüzde adım cümleci ği için "figür" denilmektedir.

Adım Cümlesi: Aynı veya farklı adımların birle şmesinden olu şan adımlar toplulu ğudur. Genelde bir müzik cümlesi ya da ritm cümlesi kadar uzunluktadır. Adım cümleleri A ve B gibi büyük harfle gösterilmektedir. Aynı adım cümlesi tekrarlandı ğında farklılık gösteriyorsa A1, A2, B1, B2 gibi gösterilir.

Adi Horon: Bkz: Düz Horon

Adik: Bkz: Edik. (Konya.)

Adley: Bitlis’e özgü bir oyundur. Bu oyun erkek ve kızların birlikte oynadı ğı halaylardandır. Erkek ve kızların ayrı ayrı oynadıkları türü oyunlar yanı sıra bu oyunda ayrım yapılmaksızın beraber oynama genel bir kaidedir. Kadın-erkek karı şık oynanan halaylardandır. Titreme ve hızlı devinim, oyunun ba şlıca özelli ğidir.

Af şar Halayı: Ankara’da oynanan bir halk oyunudur. Alevi türkmenlerin yo ğun olarak bulundu ğu Bala ve çevresinde halay oyunların di ğer oyunlara göre daha fazla a ğırlık kazanır. Bu bölgede oynanan oyunlardandır.

Afyon Zeybe ği: Afyon'a özgü bir halk oyunu.

Afyon'un Ortasında: Afyon'a özgü bir halk oyunu.

52

Agal: Bkz: Egal (Mu ş)

Agel: Bkz: Egal. (Van)

Ago: Kırklareli. "Ago O ğlu" da denir. Horo erkek.

Ago Oğlu: Bkz: Ago

Ağabani: 1. Bir tür ba şlık. Bir çe şit beyaz bez olup üzerine safran sarısı ipek ile yapraklı dallar i şlenmi ştir. En güzelleri Bursa’da yapılmı ş, Bursa a ğabanisi diye aranmı ştır. A ğabani sarık saranlar da esnaf tabakası ve tüccarlar olmu ştur. Günlük hayat içindeki alamet-i harikaları, sosyal sınıflarını bildiren ni şanları olmu ştur. 2. Tunceli ve Diyarbakır'da bir tür bel ku şağı olarak kullanılır. Diyarbakır'da: Agabani, Ku şak da denir. (Bkz: Ku şak.)

Ağam Yar Pa şam Yar: Sivas'a özgü bir halk oyunu.

Ağarlama: Bkz: A ğırlama.

Ağca Dudum Yar: Sivas'a özgü bir halk oyunu.

Ağınce: Çember, yazma, yemeni. (Konya.)

Ağır Al: Bkz: Çatık (Bursa)

Ağır : 1. Artvin: Bkz: Atabarı.2. Kars: Bir bar çe şidi. 3. Bkz: Şav şat Barı.

Ağır Be şkaza: Mu ğla'ya özgü bir halk oyunu.

Ağır Cep: Şanlıurfa'ya özgü bir halk oyunu.

Ağır Da ğlar: Şanlıurfa'ya özgü bir halk oyunu.

Ağır Dörtlük: Şanlıurfa'ya özgü bir halk oyunu.

Ağır Govcuk: Adıyaman'a özgü bir halk oyunu. 53

Ağır Gövenk: Bitlis: "Gövenk, Govenk" de denir. Grup halinde ve avuçlardan tutarak oynanan oyunlardandır. Bu oyunun asıl adı a ğır güvenk olmakla beraber sadece gövenk olarak da bilinir. Bitlis'te gelinle damat dü ğüne, hatta gerdek gecesine kadar birbirlerini görmezler. Eskiden motorlu ta şıtlar olmadı ğı icin gelin damat evine atla veya yaya olarak getirilirdi. Bunun için gelin yorgun olurdu. Bu arada gelinin yorgunlu ğu ve yabancı olu şu nedeniyle oyun çok a ğır oynanır. Yani a ğır güvenk'de a ğır kelimesi çok ağır oynanmasından, güvenk ise gelinin güveye tanı ştırılmasından meydana gelir. Son zamanlarda bu oyun sadece güvenk olarak söylenmektedir. Oyun gelin ile güveyi ailesini tanı ştırmayı amaçlar. Kadınlar kar şılama biçiminde oynadı ğı gibi, karma olarak da oynanmaktadır. Halay türü bir oyundur. Avuçlardan tutu şarak oynanır.

Ağır Halay: 1. Ankara: Alevi türkmenlerin yo ğun olarak bulundu ğu Bala ve çevresinde halay oyunların di ğer oyunlara göre daha fazla a ğırlık kazanır. Bu bölgede oynanan oyunlardandır. 2. Adıyaman: "A ğır Hava" da denir.

Ağır Hava: 1. Bingöl oyunu. 2. Karaman oyunu. 3. Adıyaman: Bkz: A ğır Halay

Ağır Malatya: Adıyaman'a özgü bir halk oyunu.

Ağır Tikve ş: Kırklareli’ne özgü erkeklerin oynadı ğı türü bir halk oyunu.

Ağır Zeybek: Burdur'a özgü bir halk oyunu.

Ağırlama: 1. Halay oyununda bir müzik usulü, havası. (Kütahya, Tokat, Yozgat, Mu ğla) 2. Halay türü oyunlarda oyunun bölümlerinden biri. (Sivas, Yozgat) 3. Samah türü oyunlarda söylenen türkünün son kıtası. (Isparta) 4. G.Antep, Kır şehir, Tokat, Urfa, Yozgat, Malatya’da oynanan bir halk oyunu. Yozgat’ta “A ğarlama” denir.

Sivas A ğırlama: Bu oyunda müzik ve ritme uygun olarak sol ayak ileri atılır. Sol ayak geriye çekilirken sa ğ ayak öne atılır. Bu arada oyuncuların vücutları dimdik ve gö ğüsler ileridedir. Eller küçük parmaklardan birbirine ba ğlıdır. Ayaklar sa ğlı-sollu , öne geriye atılıp bir süre bu hareket devam ettikten sonra müzi ğin yürüyü ş ritmine geçmesi ile, oyuncular önce sa ğ, sonra sol ayak öne do ğru yürüdükten sonra sa ğ-sol-sa ğ-sol-sa ğ-sol

54

şeklinde ilerlerler. Sonra eller bırakılarak ilk figür devam eder. Sol ayakla birlikte sol el göbe ğe do ğru ba ğlanır ve tekrar uzatılırken sa ğ ayakla birlikte sa ğ el omuz hizasından ok alır gibi kaldırılır ve ok yaya konurmu ş gibi sol ele vurulur. Oyunun ikinci kısmı ise oyuncuların müzi ğe uygun olarak sa ğ ayakla üç defa yürünür, dördüncüde sol ayak öne parmak uçları ile vurulur ve çiftleme yapılır.Daha sonra elleri taraklanmı ş oyuncular birbirlerine yaslanarak yanlamayı yaparlar. Yanlamadan kalktıktan sonra oyuncular yürüyerek sa ğ ayakta iki defa çökerler.Oyunun üçüncü ve son kısmında, oyuncular hoplatmaya geçerler. Hoplatmada oyuncular sekerek sa ğ-sol yaparlar. Oyunun bu kısmında co şku son doru ğa ula şır. Oyuncuların yüzünde tatlı bir tebessüm belirir. Bir süre eller bırakıldıktan sonra sol ayak yere vurulurken, eller de sert bir şekilde vurulur. Daha sonra çökme yapılarak oyun sonuçlanır. A ğırlama halayımızın tarihçesi ile ilgili çe şitli rivayetler mevcuttur. Kaynak ki şilerin anlatımlarına göre bu rivayetlerden iki tanesi dansa daha çok uymaktadır. Bazı çevreler yedi yıl kıtlık oldu ğu ve bu kıtlıktan sonra halkın bolluk yıllarına girmelerini kutlamalarıyla dansın adımlarının olu ştu ğu kanısındadır. Bu gerçekçilik payı sava ş zamanında ki sıkıntılarla açıklana bilmektedir. En çok anlatılan ve benimsenen ikinci rivayete göre; “ Şahna” denilen vergi memurlarının köy köy gezerek zenginlerden ve devletten yapılan yardımları fakir halka da ğıtmalarını ve halkın sevinçlerini canlandırması şeklinde anlatılır. Netice olarak dansımızın bölümlerinde yapılan adımlar ve hareketler bütün bu de ğerlendirmeleri bir noktada toplar. Köy A ğırlaması’nın ba şlangıç narası Şahna ‘nın (vergi memurunun) köy halkını toplaması ve krizi köy halkına ilan etmesini anlatır. Yürümeler, halkın orta meydanda toplanmasını; ikinci bölüm olan yanlama (sıktırma), ihtiyaç sahiplerinin durumlarını; daha sonraki adımlar, ihtiyaç da ğılımını ve bunun verdi ği sevinç ve mutlulukları anlatmaktadır. Dansımız merkezde biraz daha farklı oynanmaktadır. Aslında yerinde yapılan sunu bölümü (selamlama bölümü) yoktur. Sivas halaylarının genel karakteristi ğin de olan yürüyerek ba şlama olayı buna etkidir. Dansımızın bir ba şka özelli ği de müzik cümlelerinin çok uzun olmasıdır.

Çorum A ğırlama: Ba ştaki oyuncunun yerine gelmesi ile müzik de ğişir, ikinci kısım olan ikileme denilen bölüme geçilir. Oyunun son bölümü olan yellendirme kısmına geçilir.

55

Müzik de ğişir. Bu bölümde daha hızlı çalmaya ba şlar. Oyunun hareketleri daha kıvraktır.

Adıyaman A ğırlama: Adıyaman ilimize özgü bir halk oyunudur. Dü ğünlerde ya şlı, ağırba şlı ve hatırı sayılır kimselerin a ğır ve gösteri şli bir tempo ile oynadıkları bir oyundur.

Şanlıurfa A ğırlama: Bkz: Girani.

Ağızlık: Van: Erkekler tarafından şalın arasına konulan gümü şten aksesuar.

Ağlı Don: Karaman'a özgü bir halk oyunu.

Ağlık: Bkz: Aklık. (İzmir, Eski şehir, Çorum, Amasya, Gümü şhane, Gaziantep, Mara ş, Kayseri.)

Ağluk: Trabzon: Kadınların önlerine ku şandıkları pe ştamal.

Ağrı Dağından Uçtum: Ağrı'ya özgü bir halk oyunu.

Ağva: Bkz: A ğvan Şapka. (Van)

Ağvan Şapka: Bingöl Kadın: “Ağvan Şapka, Fini, Foni” de denir. Kadınların ba şlarına taktıkları fötür şapkaya benzer püsküllü bir nevi şapka. Üzerine yazma ba ğlanır. Van'da: Ağvan Şapka, A ğva.

Ah Neyleyim Kaliçe Potinli Gelin: Sivas'a özgü bir halk oyunu.

Ahçik: Bkz: Ahçik Barı. (Artvin)

Ahçik Barı: Artvin’de oynanan bir oyundur. “Kız Barı, Ahçik” de denir. Ermeni kızı anlamında oldu ğu söylenen, ahçik oyununa adını veren, Ermenilere atfen çıkarılmış oldu ğu kuvvet kazanan yani Ermeni kızı anlamına gelen Ahçik barı Atabarı oyununu andırır, Farklı olarak figürlerin sa ğa veya sola yapılarak vuru şları vardır. Tek sıra ba ğımlı, sa ğ yönden çizilen yay üzerinde oynanır. Artvin ve çevresinde, halk oyunları

56

ara ştırma çalı şması yapacak olanların oldukça karma şık bir yapıya sahip olan bu yörede, bazı yanılgılara dü şmemeleri için giri ş bölümünde açıklamaya çalı ştı ğımız konularda hassas olmaları gerekmektedir. Ahçik barı, bir çok oyunda oldu ğu gibi yine dü ğün, bayram ve e ğlencelerde yalnız kadınlar tarafından oynanan bir oyundur. Belli bir sayı sınırı olmayıp, oyunu ilk kuran ki şi, bilinmemektedir. Anonimle şmi ş oyunun geleneksel tavrı, yarım daire biçiminde sa ğ yay üzerinde oynanan düzenlemeler, oyunun geleneksel tavrı içerisinde yapılmı ş olup de ğişiklikler söz konusu de ğildir.

Ahçik Halayı: Ermeni ya şantısından do ğan bir dansımızdır. Sivas’ın Hafik ilçesine ba ğlı Tuzlasar Köyünde Ahçik isimli bir genç vardır. Köyde büyük bir kilise oldu ğundan çevre köylerden her yıl ibadet için bir çok ki şi gelmektedir. Bir gün gelen ailelerden birinin güzel kızıyla birbirlerine a şık olurlar. Bir süre sonra kız geri döner ve iki sevgili aylarca birbirlerinin hasretiyle yanar tutu şurlar. Sonraki yıl Ahçik ibadete gelen kızın ailesine dünür gönderir; kızın ailesi bir türlü razı olmazlar, Aile yine bir gün ibadet için gittikleri köyde kızlarının Ahçik için yaktı ğı şu dörtlü ğü dinleyince irkilirler; Ahçik çıkmı ş kilisenin ta şına, Güne ş de ğmi ş kemerinin ka şına, Yeni de ğmi ş on üç on dört ya şına, Kurban olam senin kalem ka şına….Bunu duyan köy halkı kızın da Ahçik’e sevdalandı ğını görerek araya ileri gelenlerden bir grubun girmesini sa ğlarlar. Kızın babası razı olur ve iki sevdalıyı hasretten kurtarırlar. Bu iki sevgiliyi de aralarına alan halk Ahçik halayını oynar zamanla bu dansımız çevre köylere de yayılır. Bu gün Sivas Halk Danslarının en sevilenleri arasındadır.

Ahmediye: Erzurum: Fesin etrafına sarılan renkli sargı.

Ahmet Bey: 1. Kırklareli’nde oynanan hora türü bir oyun. "Beylerbeyi" de denir. 2. Kütahya oyunu.

Ahmet Yava ş: Konya'ya özgü bir halk oyunu.

Ahmetlerin Gülü: Şanlıurfa'ya özgü bir halk oyunu.

Ahuka Barı: Kars’ta bir bar çe şidi.

57

Ak Boncuklu Bez: Bkz: Karanfilli Bez. (Balıkesir)

Ak Göynek: Bkz: Gömlek. (Balıkesir)

Akarsu: 1. Altın veya gümü şten yapılmı ş bilezik. (Isparta, Burdur, Sakarya, Ankara, Antalya .) 2. Altın veya gümü ş üzerine elmas i şlemeli gerdanlık. (Manisa, Kütahya, Eski şehir, İstanbul, Samsun, Kırklareli.) 3. İnci ile i şlenmi ş bir ba ş süsü. (Sakarya, Ni ğde, Konya.) 4. Eskiden kullanılan bir çe şit kadın kuma şı. (Samsun.)

Akça Göynek: Bolu'da kadınlar tarafından giyilen gömlek. Kendi el tezgahlarında pamuklu iplikten dokunan düz beyaz kuma ştan dikilir. Yaka ve etek kenarları ile ön tarafları geni ş şerit halinde izlenir. Zengin eli şi motiflere süslü olan bu giysiye halk akça göynek ismini vermi ştir.Bu gömlekler önde bulunan motiflere göre isim alır. 1- At nalı işlemeli 2- Goyun gözü i şlemeli 3- Gırnak i şlemeli 4- Bıçak burnu i şlemeli 5- Kedi aya ğı i şlemeli 6- Muskalı i şlemeli 7- Göydürme i şlemeli 8- Yılan iyesi i şlemeli

Akçaabat Horonu: Rize'ye özgü bir halk oyunu.

Akçaabat Sallaması: Trabzon'a özgü bir halk oyunu.

Akçik: Sivas: Zara'nın Ahçik köyünden çıkmı ş bir oyundur. 6 ve 12 erkek veya kadın oyuncusu vardır. İki bölümlüdür. A ğırlama ve hoplatma. Ayrıca türküsü de vardır.

Akda ğ: Mu ğla'ya özgü bir halk oyunu.

Akdon: Silifke: Erkekler sadakor giyilen zamanlarda, altına kalın kuma ştan yapılma akdon giyerlerdi. Bkz: Sadakor. Burdur: İç pantolonu. Mut: Bkz: Don. İzmir: Bkz: Karadon.

Akıtsa: Artvin'e özgü bir halk oyunu. "Aku şta, Alkı şta" da denir.

Aklık: “Aklık, Kızıllık” da denir. Pudra, düzgün. (Afyon, u şak, Isparta, Burdu Aydın, İzmir, Manis Balıkesir, Bursa, Kütahya, Eski şehir, Kocaeli, İstanbul, Zonguldak, Kastamonu, Çankırı, Çorum, Rize, Yozgat, Ni ğde, Konya, İçel, Edirne, Kırklareli,

58

Tokat.) A ğlık Pudra, düzgün, allık.( İzmir, Eski şehir, Çorum, Amasya, Gümü şhane, Gaziantep, Mara ş, Kayseri.) Kars'ta: Alluh denir. Erzurum'da "Kir şan, Üstübeç" de denir.

Akpınar Zeybe ği: Balıkesir' e özgü bir halk oyunu.

Aksesuar: Kadın ve erkekte süslenme amaçlı giysi parçası. Altın kemer, altın tepelik, altın ve gümü ş takılar, vb.

Hatay'da Kadınlar: Boyuna be şibirlik ve çe şitli gümü ş takılarla birlikte bilezik takılır. Fesin üzerine tavus ku şunun kanatları rengarenk boyanarak her iki tarafa takılır.

Sivas Erkek: Aksesuar olarak ise, boyunda üçgen şeklinde gümü ş muska, gö ğüs üzerinde gümü ş köstek vardır. Köstek sa ğ taraftan sola do ğru takılır. Saat, ku şak veya serhatlık arasına sokulduktan sonra zinciri göbek üzerine sarkıtılır.

Bitlis Kadın: Takı olarak, hırlek (burna takılır), gerdanlık, yüzük, altın yaygındır.

Erzurum Kadın: Altın ve gümü ş yüzük, altınta ş (oplu da denir.)

Samsun Kadın: A şırtma denen Mahmudiye altınlarından yapılmı ş kadın ziyneti.

Balıkesir Erkek : Boyunda gümü ş hamaylı, kollarda pazubent vardır. Ku şak arasına tütün kesesi, enfiye kutusu, gümü ş saat konur. Saat kordonu ku şak üzerinden sarkıtılır. Ni şanlılar, boyuna veya ço ğunlukla ku şak arasına oyalı yemeni takarak ucunu a şağı sarkıtır. İş lemeli mendil ku şak arasına sıkı ştırılarak kullanılır. İş li pe şkirde aynı şekilde di ğer tarafa takılır. Ayrıca altı patlar toplu tabanca, “Gaddane” adı verilen bıçak sol tarafa, “Yalpırdak” denilen kınlı bıçak sa ğ tarafa, üstten alta sokularak kullanılır. Maddi durumu iyi olanlar ku şak üzerine silahlık takarlar.

Balıkesir Kadın: Kadınlar tarafından kullanılır. Çember bastı, paralar, yanba ş boncu ğu, bilezikler, gerdanlık(gümü ş) maddi durumu iyi olmayanlar ise çitlenbik a ğacından yapılan kolye ve bilezikleri kullanır. Akik ta şlı yüzükler, küpe ve hamaylı ise boyna asılıp koltuk altına yerle ştirilerek kullanılmaktadır.

59

Aksine: Konya'ya özgü bir halk oyunu.

Al: Bkz: Çatık (Bursa)

Alan Ara ştırması: Bkz: Derleme.

Al Alma Oyunu: Elazı ğ'a özgü bir halk oyunu.

Al Bez : 90cm eninde kare bir ba ş örtüsüdür. Üzeri pullarla kaplıdır. “Pullu Bez” de denir.

Al Elmayı: Kır şehir'e özgü bir halk oyunu.

Al Gömlek: Kütahya: Kadınların içlerine giydikleri şalvar içine sokulmu ş ve önden şalvar üstüne geçirilmi ş bir boy uzunlukta kuma ştan yapılır.

Al Yazma: Bkz: Al Yazma Zeybe ği.

Al Yazma Zeybe ği: “Al Yazma” da denir. İzmir, Isparta, Denizli, Burdur, Antalya, Afyon'da oynanan bir halk oyunu.

Al Yemeni: Bursa'ya özgü bir halk oyunu.

Ala Yazma: Bkz: Çeki

Alaca: Bkz: Çulfallık (Mersin – Anamur)

Alaca: Genellikle kırmızı zemin üzerine sarı çubuklu bir pamuklu kumaştır. İpeklisi de dokunmu ştur. Pamuklu ve ipekli alaca olmak üzere ikiye ayrılır. Şam’da dokunan alacaya “ Şam alacası” adı verilir.

Alacadizi: Ağrı'da kadın erkek birlikte oyun oynamak anlamına gelir.

Alaku ş: Bkz: Ba şörtüsü. (Çankırı.) 60

Alam: Artvin'e özgü bir halk oyunu.

Alam: Aydın'a özgü bir halk oyunu.

Alan Havası: Çanakkale'ye özgü bir halk oyunu.

Alaso ğlu: Bolu'ya özgü bir halk oyunu.

Ala şağı: Bayburt barlarından olan Sıksaray oyununda söylenen bir söz. (Rize, Trabzon)

Alatın Ömür: Kars'a özgü bir halk oyunu.

Alay: Bkz: Halay. (Çanakkale)

Alay Oyunu: Adana'ya özgü bir halk oyunu. Erkek de kadınlar da oynar.

Alaybey: Kırklareli'ne özgü hora türü türkülü bir erkek oyunu.

Alaylar, Alaylar: Kırklareli'ne özgü kar şılama türü türkülü bir kadın oyunu.

Alaylı Oyunu: Zonguldak'a özgü bir halk oyunu.

Alçak Hava: Bkz: Büyük Oyun. (Bursa)

Alelumun Kundura: Afyon'da kadınların giydi ği bir tür ayakkabı.

Alfes: Bkz: Ba şlık.

Alın Çatkısı: Tanzimattan önceki devirde kadınların ba ş süslemelerinde kullandıkları bir saç ba ğının adıdır. “Geysu bend, Geysu Bant” de denir. Alın çatkısısın biraz daha geni ş olanına “ka şbastı” denir. Fakat ka şbastı süslenmek için de ğil, ba şı a ğrıyan kadınlar tarafından alınlarını sıktırmak için kullanılırdı.

Alını Da Giyer: Sinop'a özgü bir halk oyunu.

61

Alınlık: Sivas, Sakarya, Kars, İzmir, Kütahya, Elazı ğ, Burdur, Balıkesir, Ardahan, Antalya, Aksaray, Adana, Mersin-Anamur, U şak, G. Antep'te kadınların kullandı ğı ba şlık.

Uşak'ta: Fes üzerine altınlarla süslü ba şlık. İki tip alınlık kullanılır. 1- Renkli boncuklarla ve karanfillerle yapılan alınlıklar. 2- Gümü ş alınlıklar.

G. Antep'te: Tepeli ğin ön kısmında ise tepeli ğin kenarlarından sarkan zincir ve pullarla süslü alınlık vardır. Altın olanına "Teste" adı verilir.

Kütahya Simav'da Cıngıl da denir. . Sivas'ta: Fesin alın kısmında ise üç sıra halinde dizili gümü ş paralardır.

Mersin-Anamur'da: Yörede kadınlar tarafından kullanılır. Fesin alt kısmına dikilir veya ba ğlanır. Süslü ve altınlıdır. Kadının zengin veya dar gelirli olduğu bu altınların miktarına göre ve buradaki altınların sayısına göre evli veya bekar oldu ğu anla şılır.

Burdur'da: "Para Çelgi" de denir.

Erzincan'da: "Annik" Köy kadınlarının giydikleri fesin alın kısmına konan altın dizisi.

Ali Paşa: 1. Bkz: Ali Yazıcı. 2. Tekirda ğ'da oynanan bir halk oyunu.

Ali Yazıcı: Kırklareli'nde oynanan hora türü erkek oyunu.

Alkı şta: Bkz: Akıtsa.

Alku şta: Bkz: Alku şya

Alku şya : Bitlis'e özgü halay türü bir oyundur. “Alku şta” da denir.

Allı Durnam: Ankara'ya özgü bir halk oyunu.

Allılar: Ankara'ya özgü bir halk oyunu. Ara ştırmamız süresince bu oyunun hemen hemen her ilçede kadınlar tarafından oynandı ğı gözlemlenmi ştir. Allılar, Anadolu'nun

62

güzel ve genç kızının sevdasını bir sevecen yüre ğin hoplayı şı ile dile getirmesidir. Anadolu kızı sevdi ğini görmü ş sevinçten oynayıvermi ştir. Sevdi ğine güzel görünmek için bu oynayı ş içerisinde "bak aynaya, ko bellere bellere, al giydim alsın diye, mor giydim sarsın diye" sözleriyle duygularını dile getirir. Oldukça kıvrak olan bu oyun iki kadının kar şılıklı, ayaklarını çapraz yapıp sekmeleri ve bu seki şi el ve kol hareketleriyle tamamlamaları ile olu şmaktadır. Yapılan her hareketinin kendine özgü bir anlamı vardır. Genç kız el hareketleriyle kiminde aynaya bakarak süslenmekte, kiminde de ellerini bırakarak meydana süzülmektedir.

Almalı: Sivas'a özgü bir kadın oyunu.

Alpak: Bkz: Alpaka.

Alpaka: G.Amerika da develer ailesinden yünü çok güzel olan bir hayvanın adıdır. Yününden pamuk ve ipek karı ştırılarak dokunan gayet yumu şak, parlak kuma şa denilir.

Alpoot: Bkz: Fes. (Bursa)

Alt Etek: Kars'a özgü bir halk oyunu.

Alt Sahne: Sahne altında ya da sahne ile izleyici yerinin altında, içinde prova salonu (dans stüdyosu), soyunma ve makyaj odaları, giysi deposu, aksesuar odası, dinlenme salonu ve çe şitli atölyelerin bulundu ğu bölümdür. İyi bir sunu ş için sahnenin boyutları 16 dansçı=7mx 9m olmalıdır. Ya da dansçı sayısı sahne boyutlarına göre bu oranlamayla belirlenmelidir.

Altı Parmak: Eski şehir'e özgü bir halk oyunu.

Altıgen Şapka: Kırıkkale'ye özgü bir halk oyunu.

Altın Yüzük Ho ş Bilezik: Van'a özgü bir halk oyunu.

Altuniye: Bkz: Pu şu. (G.Antep)

63

Alyanak Allanıyor: Kır şehir'e özgü bir halk oyunu.

Aman Ördek: Bolu'da oynanan bir halk oyunudur.

Anamur Yolları: Anamur'a özgü bir halk oyunu. kıvrak ve hızlıdır.

Ancer: Rize'ye özgü bir halk oyunu.

Ankara Halayı: Ankara: Yöre halay oyunlarının en tanınmı şı Ankara Halayı'dır. Bu halay genellikle dü ğünlerde ve di ğer e ğlentilerde oynanır.

Ankara Zeybe ği: Ankara'ya özgü bir halk oyunu.

Antalya Zeybe ği: Antalya'ya özgü bir halk oyunu.

Antalya'nın Mor Üzümü: Antalya'ya özgü bir halk oyunu.

Anteri: Bkz: Entari. (Bilecik, Rize, Malatya, Sivas, Kırklareli, Tokat,Kayderi, Ordu.)

Antiri: Bkz: Entari.

Ara ğçın: Bkz: Arakçin. (Kars-Kafkas)

Arakçın: Bkz: Arakçin. (Manisa, Kütahya, Eski şehir, Tokat, Erzincan, Elazı ğ, Malatya, Ş.Urfa, Mara ş, Hatay, Ankara, Samsun, Sivas, Urfa, Kastamonu, Erzurum,Bitlis, Mardin, Kerkük, İzmir, Çorum, Konya, Katseri, Denizli, I ğdır, Kars.)

Arakçın Ba ğı: Hatay: Beyaz renkte olup ipek kuma şından olu şmu ştur. Bu po şi bir kareyi andırır ve kenar kısımları püsküllerden olu şur. Po şi ba ğlama şekli arakçının kenarlarından bir kez dolanarak sol tarafa dü ğüm atılır ve a şağıya doğru sarkıtılır.

Arakçin: 1. Bereye benzeyen, şapka içine veya yalnız olarak giyilen takke. (Manisa, Kütahya, Eski şehir, Tokat, Erzincan, Elazı ğ, Malatya, Urfa, Mara ş, Hatay, Ankara.) araçcın. (Tokat.) araçin.(Samsun.) arahçın. (Sivas.) arahçin. (Amasya, Urfa.) arakcan. (Eski şehir.) arakcın. (Eski şehir, Kastamonu, Tokat, Erzurum, Sivas, Ankara.) arakçin.

64

(Bitlis, Mardin, Hatay, Kerkük.) arakiye. (Eski şehir.) 2. Eskiden gelinlerin giydi ği bir çe şit taç, takke. ( İzmir, Çorum, Sivas, Ankara, Konya.) arahçın. (Sivas. arakçın. (Afyon, Konya.) arakçin. (Kayseri.) arapçin. (Denizli.) ara şgın. (I ğdır, Kars.) Kenarlarının ve içinin ter ile ya ğlanıp kirlenmemesi için külah veya kavu ğun altına giyilen takkenin adıdır. Halk a ğzında terlik de denir.

Van: Harakçin denir. Keçeden yapılmı ş i şlemeli gelin ba şlı ğı.

Kars, Kafkas: "Ara ğçın, Terlik" de denir.. Yörede kadınlara özgü günlük giysi parçası. Ba ş örtüsü. Ara ğçın, namusu temsil eder. Bir delikanlının ara ğçını çekmesi veya kaçırması, o kızın delikanlıya kendi rızası ile kaçmasını ifade eder. Yörede o kıza artık kimse bakmaz ve o kız ni şanlı sayılır. Bayan kıyafetleri genellikle kadife ve ipektendir.

Hatay: Kelime anlamı teri emendir. Koni şeklinde bir şapkadır. Beyaz dokuma ipli ğinden çok sıkı bir şekilde dokunur ve üzerine yöresel motifler bulunur.

Arakkiye: Tiftikten yapılmı ş ince,hafif bir külahın adıdır. Arapça’da ter anlamında olan “araktan” gelir. Ter emici, ter toplayıcı anlamına gelir. Arakçinden farkı soka ğa çıkılırken arakkiyenin üzerine külah veya kavuk giyilmesidir.

Aralık Oyunu: Bursa'ya özgü bir halk oyunu.

Arap Horonu: Ordu'ya özgü bir halk oyunu.

Arapkir: Sivas'a özgü bir halk oyunu.

Arapkir Halayı: 1. Elazı ğ’da oynanan bir halk oyunu. 2. Kerkük'te: “Arep Halayı, Arep Heleyi” olarak bilinir. Usulsüz ve düzensiz bir halaydır. 3. Malatya’da oynanan bir halk oyunu.

Ardahan Barı: Kars'a özgü bir halk oyunu.

Arep Halayı: Bkz. Arapkir Halayı

65

Arep Heleyi: Bkz. Arapkir Halayı

Arguvan Samahı: Tokat'a özgü bir halk oyunu.

Arhavi Canlısı: Artvin'e özgü bir halk oyunu.

Arın: Sivas'a özgü bir halk oyunu.

Arı şma: Bitlis'e özgü halay türü bir oyundur.

Arji: Hatay'a özgü bir halk oyunu. "Çift Ayak" da denir.

Arkalık: 1. Ceket. ( İstanbul.) 2. Azerilerin giydi ği, pardesüye, cekete benzer bir giysi. (Amasya, Kars.) 3. Yelek, içlik. (Konya.) Saka, hamal arkalı ğı olmak üzere iki çe şittir. Saka arkalı ğı su ta şırken arkalarına vurdukları,giysilerinin ıslanmaması için giydikleri me şin yele ğin adıdır. Kolsuz, omuzları geni ş ve boyu cepkenden uzundur. Küfelerle ağır yük ta şıyan seyyarlar da giysilerinin a şınmaması için benzer me şin yelek giyerlerdi. Fakat onlara “mansu arkalı ğı” denirdi. Teke yöresi kadın giysisi. Manisa, Kütahya, İzmir Isparta, Bursa, Aydın, Manisa kadın kullanır. Aydın'da: El tezgahlarında dokunur. Kilim benzeri bir dokumadır. Arkalaç, Cicim de denilir. Arkadan kalça üzerine gelecek şekilde üçgen katlanmı ş olarak bele ba ğlanır. Manisa'da: Arkalaç, Acem Şalı da denir. Bursa'da: Kare biçiminde etrafından kozalı püsküller sarkan bir kuşaktır. Bele ba ğlanır. Zemininde genelde siyah renk hakimdir. Yünden dokunur. Ebadı yakla şık 1m karedir.

Arkerluk: Rize: Kadınların çemberleri üzerine ba ğladıkları ya şmak.

Arma: Gümü şhane, Trabzon: Eskiden erkeklerin, askerlerin bellerine ba ğladıkları fi şeklik.

Arnavut Halayı: Sivas’ta oynanan bir oyun. Osmanlı İmparatorlu ğu zamanında yabancılara verilen imtiyazlar nedeniyle, Anadolu’nun çe şitli yerlerinde çok sayıda yabancı gösterileri olmu ştur. Yabancılar yerle şme ve bir i şle me şgul olma konularında zorluklar ya şamı şlardır. Göç eden ailelerin kızlarından birisi kendi çapında bir i ş yapmaya karar verir; biber satacaktır. Sivas merkezinde mahalle mahalle gezmeye

66

ba şlar. Gezerken bir Türk gencine a şık olur. Artık onu görebilmek için devamlı o semtten geçmektedir. Zamanla kızın a şkı karşılıklı sevgiye dönü şür. Arnavut kızı mahalleye ne zaman girse biberle ilgili bir şarkı söylemekte ve aynı zamanda oynamaktadır. Bir süre sonra genç şehirden ayrılmak ve ba şka bir yerde çalı şmak zorunda kalır. Fakat Arnavut kızı sadakatinden ödün vermez ve yıllarca, gelir ümidiyle mahalleye u ğrar. Yıllar sonra genç tekrar gelerek bir Türk kızı ile ni şanlanır ve evlenir. Uzun yıllar kendisini bekleyen Arnavut kızı aklını yitirir ve onların dü ğününde şarkı söyleyerek oynamaya devam eder. Dü ğündekiler şuna çok üzülürler ve hiç unutmazlar. Böylece kızın oyunu Arnavut halayı olarak günümüze kadar gelmi ştir. Görüldü ğü gibi bu halk dansımız Arnavut kökenli bir dans olmasına ra ğmen, zaman içerisinde biraz daha de ğişkenlik göstererek Sivas halaylarında kendini göstermi ştir. Dansın içerisinde hüznü anlatan kısımlar vardır. Sivas'ın her tarafında bilinir. Genellikle kızlar oynar. Oyuncu sayısı 4 ile 8 kadardır. "Arnavut satar biberi/kim sevmez böyle dilberi " diye ba şlayan bir türküsü vardır. A ğırlama ve yeldirme olmak üzere iki bölümü vardır. Şu şekilde oynanır: Eller yerden kalkar, önce sola hareket ettirilir. Gidi ş geli şlerde eller aşağıya indirilmez, belden sa ğa sola hafif meyilli tutulur. Dizler yürürken hafif kırılır.ayaklar parmak ucunda hareket ettirilir. Ba şlar yere bakar. Gidi ş geli şlerde eller bırakılır. Sol el göbe ğin hafif altındadır. Eller parmaklarda tutulu vaziyette, dirsekler biti şiktir. Hoplatmalar çift sa ğ, çift sol şeklindedir. Yüzlerde hafif tebessüm vardır. Komutlar "hey hey" olarak verilir. Bu sırada ayak tabanı bütünüyle yere vurulur. Üç adım ileri çıkıp sol ayakla birlikte eller öne çıkarak müzi ğin ritmiyle beraber oyuna son verilir.

Arpazlı: 9/8'lik usulde bir kadın zeybek oyunudur. Bu oyun tek veya çift oynandı ğı gibi toplu da oynanır. İlk arpa mahsulünü iyi ve çok yeti ştiren kimse köy halkına bir kır şöleni verir ve harman kar şısında bu oyun oynanırmı ş.

Artvin Barı: Bkz: Atabarı.

Artvin Temura ğası: Artvin'e özgü bir halk oyunu.

67

Arvadın Öldü: Bitlis'e özgü bir halk oyunu. Yörede araçlı oyunlar sınıflaması içinde bıçak kullanarak oynanan oyunlardandır. Bu oyunda sertlik ve sava ş anlatılır.

Arzı Kavaklar: Çorum'a özgü bir halk oyunu.

Arzu İle Kanber: 1. Kırklareli'ne özgü erkeklerin oynadı ğı horo türü bir halk oyunu. 2. Ankara'ya özgü bir halk oyunu. Alevi Türkmenlerin yo ğun olarak bulundu ğu Bala ve çevresinde halay oyunların di ğer oyunlara göre daha fazla a ğırlık kazanır. Bu bölgede oynanan oyunlardandır.

Arzuman: Kars’a özgü bir oyun havası.

Asar: Şalvar, potur.(Giresun.)

Asi Zeybe ği: Isparta'ya özgü bir halk oyunu.

Aslan Mustafa: Konya'ya özgü bir halk oyunu.

Aslanapa Zeybe ği: Kütahya'ya özgü bir halk oyunu.

Aspura: Hatay'a özgü bir halk oyunu. Reyhanlı ilçesinde uzun yıllardır ya şayan Çerkezlerin oynadı ğı oyunlardandır.

Aşab: Bkz: E şarp (Trabzon.)

Aşağı İmaret: Kastamonu'ya özgü bir halk oyunu.

Aşağı Tikve ş: Kırklareli'ne özgü bir halk oyunu. Horo erkek

Aşağı Yoldan: Balıkesir' e özgü bir halk oyunu.

Aşağıdan Gelen Hanım Oynasın: Bilecik'e özgü bir halk oyunu. Yörede hem kadınlar hem erkekler tarafından oynanan oyun.

Aşağıdan Gelir Araba: Uşak'a özgü bir halk oyunu.

68

Aşarp: Bkz: E şarp. (Tokat.)

Aşe: Hatay'a özgü bir halk oyunu.

Aşey: G.Antep'e özgü bir halk oyunu.

Aşırma: 1. Kars, Erzurum: Pantolon askısı. Gümü şhane’de “A şurma, A şutma” denir. 2. Kars, Erzurum: Boyuna asılan fi şeklik . 3. Trabzon Boyuna omuzdan takılan hamaylı ba ğı. 4. Artvin, Bingöl, Erzurum, Kars, Malatya, Mu ş, Bitlis’te oynanan bir halk oyunu. Bitlis’te "A şıtma, A şırma Barı" da denir. Erzurum: “ İkinci Bar, Birinci A şırma” da denir. Bkz: İkinci Bar.

Aşırma Barı: Bkz: A şırma.

Aşırtma: Bkz: Aksesuar.

Aşiret halayı: Sivas'a özgü bir halk oyunu.

Aşlama: Ni ğde'ye özgü bir halk oyunu.

Aşş ah: Gümü şhane'ye özgü bir halk oyunu.

Aşş ahtan Gelirem: Erzurum Kadın Barı.

At Oyunu: Tunceli'ye özgü bir halk oyunu.

Atabarı: 1. Artvin'e özgü bir halk oyunu. Bu oyunun eski adı “A ğır Bar” veya “Artvin Barı” dır. "Üç Ayak" da denir. 1936 yılında Balkan Festivali’ne katılan “Artvin Milli Oyun Ekibi” oyunları festivalde bulunan Atatürk’ün çok ho şuna gitmi ş ve yerinden kalkıp ekibe katılmı ştır. O günden sonra A ğır Bar Ata Barı olarak anılmaktadır. 1936-1 937 yıllarında Artvin oyun ekibi, Büyük Ata’nın iste ği ile Balkan Festivaline ça ğrılır. Murat Co şkun ve Ahmet Çevik’in anlattıklarına göre ekip, Halva şi Servet Beyin Ba şkanlı ğında Hüseyin, Murat, Ahmet, Ziver, Tahsin ve Ali Beylerden kuruludur. Ça ğrı üzerine yola çıkan ekip 20 günde Tophane’ye ula şır. Görevlilerce kar şılanan ekip,

69

konuk ekiplerle tanı ştırılır. Büyük Ata, kırk gün, kırk gece süren e ğlenceleri özellikle izlemektedir. Dolmabahçe sarayında gösterilerin yapıldı ğı salon hınca hınç doludur. Ata Savarona ile gece saat 11:00-11:30’da, bandonun vals çalı şı ile gelirler. Artvin oyun ekibi, gece programın sunucusudur. Murat Co şkun, bu geceyi şöyle anlatmaktadır: “Oyunlarımız; Düz horon Deli horon, Sasa Artvin Barı adı ile oynayaca ğımız bugünkü. Atabarı idi. Oyunlar be şer dakika ile sınırlıydı. Ça ğırıldık; di ğer oyunlar bitip sıra Artvin barına gelince, salon çınladı. Öteden beri Ata’yı gözle izliyordum. Yerinden kalktı, piste do ğru ilerledi. Ziver’le Hüseyin Gürel’in arasında oyuna girdi. Ata’yı gören di ğer büyükler de katıldılar. Oyuncular yirmi be ş otuz ki şi oldu. Benden pınar gibi ter akmaya ba şladı. Ata’nın oyununa çalgı çalmak zordu. Gecenin en co şkun bölümü olan bu an yirmi dakika sürdü, Ata ve yanındakiler ayrıldıktan sonra bizler Maradit Deli horonu adı ile “ şimdiki hem şin horonu” oynadık ve gösteri bitti. Park Otel’de ekiplere verilen yemekte Ata özel be ğeni ile Artvin ekibine birer kadeh rakı sundular. Bizler te şekkür ile kar şılık verince, üçer tane badem verdiler. Yemedik, sakladık. Artvin’e dönü şte Valimiz, gezi izlenimlerimizi dinlemek üzere bizleri topladı. Bizde söz arasında Ata’nın bizimle oyun oynadı ğını anlattık. Bademlerini kendilerine sunduk. İş te bu izlenimlerin verdi ği duygu ye dü şünce ile barın adının Ata’mızın adı ile ölmezle ştirilmesi ve Vali Beyin bizlere önder olmasını istedik. Uygun buldular. Anımsadı ğıma göre, Ata’ya çekilen tel, şu anlamda idi: Balkan festivalinde ekibimizle lütfederek oynadı ğınız Artvin barını “ATABARI” olarak adınızla ölümsüzle ştirmek istiyoruz, izninizi dileriz. Gelen yanıt (cevapta) ise uygun bulundu ğu “Muvafıktır” şeklinde belirtilmekte idi. İş te Atabarı, o günleri ya şayanların anlatımı ile Atatürk’e atfen “ATABARI” ismini almı ştır. Oyunda sayı sınırı olmayıp, kız-erkek-karma veya yalnız kız, yalnız erkek olarak ta oynanır. Oyun, sa ğ yay üzerinde yarım daire, ba şlangıç ve biti şte düz çizgi halinde oynanmaktadır. Oyun, günümüz kadar geleneksel forumları içerisinde sergilenmi ştir. Yapılan düzenlemeler oyunun kalıpları içerisinde olmu ştur. 2. Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur.

Atalık: Giresun: Dü ğün haftasının Per şembe sabahı şafak sökerken aile halkının ve yakınlarının davul zurna ile oynadıkları oyun.

70

Atkı: Erzurum Kadın: " Şal" da denir. Kı şın çar şafın veya ehramın üzerine ba şa örtülür. Günümüzde de kullanılır.

Atlama: 1. Rieze’de oynanan of horonlarından biri. 2. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Atlas: Bkz: Bindallı. (Tokat)

Atom: Artvin yöresine ait bir halk oyunudur.

Attım Havaya: Bkz: Bola ğ. (Bitlis)

Avari şko: G.Antep'e özgü bir halk oyunu.

Avcı Yele ği: Edirne'de erkekler Elazı ğ'da erkekler ve kadınlar gömle ğin üzerine şalvarın kuma şından "avcı yele ği" denilen bir yelek giyerler.

Aveynet: Bkz: Fes. (Hatay)

Avravi: Şanlıurfa'ya özgü bir halk oyunu.

Avre ş Oyunu: Elazı ğ'a özgü bir halk oyunu. “Berber Ya şar” adıyla da tanınan bu oyunun, Elazı ğ dı şında herhangi bir yerde oynandı ğına rastlanmamı ştır. Oyunun kayna ğı Harput’tur. Eskiden asker sevki çok olan Elazı ğ ve Harput'ta, askerî hareketlerin taklidi ile ortaya çıkan bu oyun, Elazı ğ’ın her yerinde oynanır. Oyunun elli- altmı ş yıllık bir geçmi şi oldu ğu söylenmektedir. Bugün davul ve klarnetle çalınan bu oyunun müzi ği eskiden zurna ile çalınır ve oynanırdı.(Bugün birçok da ğ köyünde ve Alevi köyünde hâlâ zurna çalınmaktadır.) Esasen Harput’a klarnet girmeden önce dü ğünlerin ba ş sazı zur-na idi. Ancak Türkiye'ye girdi ği anda Harput’ta da kullanımı ba şlayan klarnet zurnayı büyük ölçüde etkileyerek etkinli ğinin azalmasına neden olmu ştur. Avre ş oyununun türküsü yoktur. Bu oyunun melodisi ile ba şka bir oyun oynanmadı ğı gibi, bu oyun ba şka bir melodi ile oy-nanmaz. Oyun müzi ği önce 6/8 lik usulde ve a ğır tempoda, sonra 4/4 lük usulde ve hissel tempoda oynanır. Makamı ise İbrahim iye’dir. Tek sıra dizilmek suretiyle oynanan bu oyun bazen de sağa sola dön-mek suretiyle icra edilir. Oyunun öyküsü olmayıp, oyun figürünü te şkil eden

71

hareketler, daha çok ayaklarda toplanmı ş, kısmen de ba şla yapılmaktadır. Vücudun tabii hareketlerini ihtiva eden oyun figürleri ile asker hareketleri taklit edilmektedir. Oyun-da "ha-ha, hey-hey" diye nara atılır. Bu oyun daha ziyade asker u ğurlamalarında ve dü ğünlerde oynanır.

Av şar Ağırlaması: Kayseri'ye özgü bir halk oyunu.

Av şar Beyleri (Av şar Zeybe ği): Burdur'a özgü bir halk oyunu. "Av şar Zeybe ği" de denir.

Av şar Zeybe ği: Bkz: Av şar Beyleri.

Ay O ğlan Tatarmısın: Bilecik'e özgü bir halk oyunu.

Ayakkabı: 1: Aya ğı koruyan,saran ve aya ğa giyilen her şey. (Ba şmak, bot, çapula, çizme, çetik, fotin, iskarpin, mes, terlik, nalın, patik, postal...... v.s.) l9.yüzyıldan II. Abdülhamit devrine kadar aya ğa "Sarı. pabuç" denilen lastik mestlerden biraz daha boylu sarı çizme ve sarı çizmenin dı şına da aralıklı terlik biçiminde pabuç giyilirdi. Sonraları bu sarı pabuçlar ihtiyarlara özgü kalarak üzeri kopçalı mest-pabuçlar giyilmeye ba şlanmı ştır. Mestlerden sonra da "Kallo ş Potin" giyilmi ştir. Kallo ş potinler uzunca konçlu, önden boylu boyunca kaytan ba ğlı ve bir buçuk parmak yüksekli ğinde topukludur. Bunun dı şına arkalık terlik biçiminde topu ğu yuvalı ayrıca bir pabuç giyilir.

Ankara: Kadınlar kullanır.

Bursa: Ayakkabıya Hide de denir. İki türlü çarık kullanılır. A) Tabaklanmı ş deriden B) Tüyü deriden. Fakat şimdi kara lastik kullanılmaktadır.

Silifke: Hem erkekler hem de kadınlar tarafından giyilir. Kadın: Ayaklarına edik giyer. Edik, çizme gibi, a ğzı bir karı ş yüksekli ğinde şalvarın içine sokuldu ğu, burnu kalkık bir ayakkabıdır. Her şeyini köylü kendisi yapar. Edikten ba şka, potin ya da yemeni giyildi ğine de rastlanmaktadır. Bu çizme keçi derisinden yapılır rengi ise sarı yada kırmızıdır. Erkek: Ayaklarına keçi derisinden yapılma kırmızı renkte yemeniler giyerler.

72

Mu ş: Lastik Topuklu ayakkabı.

Adıyaman: Kösele veya deriden imal edilip arka kısmı azami üç santim kadar uzundur. (Paçiklidir) Topuk kısmı çok alçaktır. Yemeni genellikle siyah deriden imal edilir.

Balıkesir: Kadınlar ve erkekler tarafından kullanılır. Kadın: Yörükler çarık, sarı edik(çizme), kabaralı kundura giyenler. Edremit merkezde terlik ve yemeni kullanılır. Pamukçu kasabasında ise sırmalı potin, vidalı potin giyilir. Dursunbey ilçesinde kara tulumbacı lastik kundura, sarı edik, iskarpin kullanılır. Erkek: Köylerde çarık, ilçe merkezlerinde ve şehirde genellikle siyah yemeni, tulumbacı denilen ayakkabılar giyilir. Tulumbacıların altına yıpranmaması için kabara çakılır.

Ağrı: A ğrı yöresinde ayakkabıların ortak ismi ise "sol" dur.

Sivas: Erkek kostümü. Aya ğa, nakı şlı yün çorap, üzerine siyah me şinden yapılan kulaklı yemeni giyilir. Sivri burunlu, ucu kıvrık, arkası- kulaklı, yüzü bile ğe kadar kapalı, uzun topuklu, yanlarda içten lastiklidir. Ayrıca tokalı çarık da giyilir.

Bolu: Altı kö şeli ve kabaralı olan ayakkabıların üzeri düz ince derilidir. Rengi bordo, kırmızı veye siyahtır.Halk bu ayakkabılara kundura veya yemeni der.

Van kadın: Bo ğaba ş denen ayakkabı giyer. Bkz: Bo ğaba ş.

G. Antep kadın: Edik, Hade denen ayakkabı giyilir. Bkz: Edik.

Hakkari kadın erkek: Harik, Herik, Re şik.

Bursa ve Giresun'da "Kara Lastik" denen bir tür ayakkabı da giyilir.

2. Ayah kabi, ayak eskisi, ayak gabı, ayak içi, ayak i şi, ayak kabı, ayak kapı. Kadın donu, don. (Artvin.) Ayak eskisi. (Aydın,Tokat.) Ayak gabı. (Giresun.) Ayak içi. (Sivas.) Ayak i şi. (Kastamonu, Çorum, Yozgat.) Ayak kabı. (Kastamonu, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Gümü şhane, Rize, Mu ğla.) Ayak kapı. (Rize.) Tunceli Ayak Donu

73

Ayakman: Ayaklık. Takunya, nalın. Aydın, Manisa, Balıkesir, Burdur, Çanakkale, Sivas, Mu ğla’da kullanılan bir sözcüktür. Burdur: “Ayaklık” denir.

Ayan Oyunu: Elazı ğ'a özgü bir halk oyunu.

Ayancık Eymeleri: Sinop'a özgü bir halk oyunu.

Aydın Zeybe ği: Aydın'a özgü bir halk oyunu.

Aygır Oyun: Ağrı'ya özgü bir halk oyunu.

Ayı Oyunu: Bitlis'e özgü bir halk oyunu.

Aynalı Bozgiye: Yozgat'a özgü bir halk oyunu.

Aynalı Çarık: Sivas: Üzeri renkli derilerle ve deliklerle süslenmi ş altı manda gönünden yapılan bo ğaz kısmında aynalar olan bir çarık türüdür.

Aynalı Kemer: Aydın kadın giysisidir. Kolondan sonra bele ba ğlanır. Gümü ştür.

Aynalı Yemeni: Edirne: Kadınlar kullanır.

Ay şan: Ş.Urfa'ya özgü bir halk oyunu.

Ay şat: Kars- Kafkas'a özgü bir halk oyunu. Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erke ğin elbisesinin kazara bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün de ğen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar.

74

Ay şem: Uşak'a özgü bir halk oyunu.

Ay şe'nin Düzü: Ş.Urfa'ya özgü bir halk oyunu.

Ayvanda Yatan O ğlan Oyunu: Bkz: Düz Halay.

Ayze: Bkz: Entari. ( Şanlıurfa)

Azaski: 1. Çizme, yumu şak deriden yapılmı ş dar çizme. (Rize.) 2. Çizme kalıbı. (Samsun.)

Azerbaycan: Kars- Kafkas'a özgü bir halk oyunu. Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erke ğin elbisesinin kazara bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün de ğen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar.

Azime: Balıkesir ve Bursa’da oynanan bir halk oyunu.

Azimem: Denizli'ye özgü bir halk oyunu.

Azye: Bkz: Entari. (Urfa, Kerkük.)

-B-

B: Hareket notasyonunda vücudu simgeler.

Bablekan: Van'da oynanan bir halk oyunu.

75

Ba ğcak: Mersin- Anamur: Yörede erkekler tarafından giyilen giysi parçası. Koyun veya kuzu yününden renkli olarak dokunur. Uçları püsküllüdür. Ku şağın üzerine sıkıca ba ğlanır. Yörü ğün el tutama ğıdır. Da ğdan toplayaca ğı odunu veya sakatlanan bir hayvanı sırtlamak için daima yanında ta şır. Mut: Ba ğçak, Kolon da denir. Bkz: Kolon.

Ba ğdat'ın Hamamları: Antakya’da hamam kapatma belli ba şlı geleneklerdendir. Genellikle evlenecek olan erkek tarafı kınadan iki gün önce gündüz kadınlar için, gece gece erkekler için hamam kapatırlar. Hamama gidecekler önceden davet edilmi ş yakınlardır. Erke ğin e ğlencesi içkilidir, kadınlarda içki bulunmaz. Bu gelene ğimizin en önemli amacı dü ğün öncesinde e ğlenerek temizli ğin yapılmasıdır. Çe şitli yemekler ve meyveler daha önceden hazırlanır ve hamama götürülür. Mutlaka çi ğ köfte ve kısır yapılır. Hamam gelene ğinin en sonunda olayın tatlıya a ğlanması için Künefe da ğıtılır. Her iki grup da çalgıcılar getirir. Hamam e ğlencesi sırasında türküler söylenir, oyunlar oynanır. Bu oyun gelene ğimiz içinde ortaya çıkmı ştır. Günümüzde hamam gelene ği gittikçe yok olmaktadır. Oyun ise bütün dü ğünlerde oynanmaktadır. Oyun 1985 yılında, şu an 54 ya şında bulunan emekli ö ğretmen Adil Arık’tan ö ğrenilmi ştir. Kaynak ki şi oyunu görev yaptı ğı köylerde görmü ştür. Yörede kızların oynadı ğı bir oyundur. Genellikle 10-12 ki şi oynar. Çizgi ve yarım daire formları kullanılır.

Ba ğır Yele ği: Burdur kadın kostümüdür. İş li ğin kuma şından yalnızca ön tarafı olan yine yaka ve ba ğrı i ğne oyalı bir giysi parçasıdır.

Ba ğlama: Tekne, sap ve kapak adı verilen 3 kısımdan olu şmakta olup üzerlerinde 2’ şerli yada 3’erli olmak üzere 3 grup tel bulunur. Teller sapın uç kısmında bulunan bir burguya ba ğlanır. Tellerin akordu burgular yardımı ile yapılır. Sap üzerinde perdeler vardır. Tezene ile çalınır. Bazı bölgelerimizde tezenesiz, parmaklarla vurularak şelpe, şelpme ve pençe adı verilen ayrı tekniklerle de çalınır.

Bahçevancı kız: Hatay'da oynanan bir halk oyunu.

Bakırlı: İzmir'de oynanan bir halk oyunu.

Bakla Kemer: Bkz: Kemer. (Silifke)

76

Bakoz: Rize'de oynanan bir halk oyunu.

Bakü: Kars-Kafkas: Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erke ğin elbisesinin kazara bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün de ğen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar.

Balaban: Orta Asya, Azerbaycan ve yurdumuzun Do ğu bölgesinden icra edilen kamı şlı bir çalgıdır. Önde 9 perde deli ği, arkada 1 perde deli ği vardır.

Balık: Bkz: Bola ğ.

Balık Attım Havaya: Bkz: Bola ğ Attım Havaya.

Balıkesir Zeybe ği: Balıkesir'de oynanan bir halk oyunu.

Balkan Gaydası: Edirne'de oynanan bir halk oyunu.

Banaz Çayı: Uşak'ta oynanan bir halk oyunu.

Bapuri: Bitlis'te oynanan bir halk oyunu.

Bar: 1. Türk Halk Oyunlarında bir türdür. Bayburt, Erzurum, A ğrı, Kars illerinde oynanan sıra oyunlarına bar denir. Anadolu’nun do ğu kesiminde oynanan bu oyunlara Şaman törenlerinde kullanılan davul veya davul tokma ğına verilmi ş olan addan esinlenerek bar denildi ği sanılmaktadır. Barlar toplu olarak dizi şeklinde ve disiplinli oynanan oyunlardır. Oyunlar yava ş ba şlar yelleme veya sekme denen oyunlarla sona erer. Ekibin ba şında olan oyuncuya barba şı denir. Onun yanındakine koltukaltı, son

77

oyuncuya da pöççik denir. Bu oyunların bölgede yi ğitlik, kahramanlık, mertlik anlamına gelen dada şlar tarafından oynandı ğı görülür. Barba şı ve pöççik ellerinde birer mendil tutar. Barba şı oyun akı şını mendille idare eder. Hançer barında ise, iki ki şinin bıçakla oynamaları güç ve cesaret gösterir. Barlar genellikle açık hava oyunudur. Ancak iklimin so ğuklu ğu nedeniyle kapalı alanda da oynanmaktadır. Barlar gelenek içinde sırayla oynanır. Ba şbar (sarho şbarı) ve ikinci bar şeklinde sürüp gider. Ba şbar, Dello, Ho şbilezik, gibi toplu oynanan barların yanında iki ki şi tarafından oynanan Hançerbarı, Köro ğlubarı, Turnabarı bulunur. Barların ço ğu erkekler tarafından oynanır. Kadınların oynadı ğı barlarda vardır. Tersine Kavak, Çift Beyaz Güvercin, A şş ahtan Gelirem, Sallama, Döne vb. kadın barlarına örnektir. Kadın barları türkülüdür. Bunlara dü ğün oyunları da denir. Açık bar, oyuncuların kol kola yada ellerden tutuşarak oynanır. Kapalı bar ise oyuncuların biti şik şekilde el tutu şları anlamına gelmektedir. Ba şka bir kural da; yorucu olan oyundan sonra kolay ve dinlendirici bir bar oynanmasıdır. Barlar çok estetik bir oyundur. Hareketler a ğırlıklı olarak bacaktan yapılır, diz kullanılmaz. Adımlar sürekli parmak ucundan atılırken, sıçramalar ve titremeler ayak bile ğinde yapılır. Bu yüzden bedenin üst kısmı sabit kalır. A ğır yürüyü şlerin yanı sıra ani sıçramalar, çökmeler, sekerek ko şmalar görülür. Barlar genelde 2, bazen de 3 kısımdan olu şur. 1.Kısım: A ğırlama 2.Kısım: Üsteleme 3.Kısım: Yelletme, Sekme, Hoplatma vb. isimler alır. Bar havalarında 2-4 zamanlı ve üçerli şekilleri ile 9 ve 10 zamanlı usuller kullanılmı ştır. Davul, zurna e şli ğinde oynanır. Kadın oyunlarında klarnet ve def’in e şlik etti ği zarif, yumu şak ve estetik hareketler vardır.

2. Bar davul veya davulun sapına verilen isimdir.

Bar Sekmesi: Kars-Kafkas'ta oynanan bir halk oyunu.

Baran: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Barasor: Tunceli'de oynanan bir halk oyunu.

Barba şı: Bar türü oyunlarda sa ğ elinde mendille toplulu ğun ba şında oynayan oyuncuya verilen ad. 78

Bartın Yazması: Sivas kadın giysisidir. Bas makinesinin üzerine renkli çiçekli “Bartın Yazması” adı verilen yemeni örtülür. Örtü olarak da adlandırılan yemeni üçgen katlanarak ba şa örtülür. Sol uç, çene altından geçirilir sonra iki uç sa ğ tarafta birbirine dolanarak, bir uç enseden, di ğeri tepeden geçirilir. Ba şın sol yanından ba ğlanır. Yemeninin etrafı pul oyalı oldu ğu için ba şın çevresi de pullarla çevrelenir.

Barutluk: Bkz: Fi şeklik. (Kars-Kafkas)

Basbas Zeybe ği: Afyon'da oynanan bir halk oyunu.

Baskın Zeybe ği: Kütahya'da oynanan bir halk oyunu.

Basso: Ağrı'da oynanan bir halk oyunu.

Bastola: Bursa:Yörede fistan yapımında kullanılan bir tür kuma ş.

Ba ş Altı: Bar ve Halay türü oyunlarda ekip ba şının yanındaki dansçıdır. Genel gidi şatı sa ğlar. Ekip ba şına ilk uyan ve di ğer dansçıların komuttan sonraki sa ğlamasıdır. Ayrıca ba ş altı, ekip ba şının solo yapmasıyla beraber ekibi yönlendirir.

Ba şadur: Bkz: Halayba şı (Ankara)

Ba şbar: Erzurum erkek barı. Ba şlar dik, omuz düzeyinde açılan kollar ve bacaklar gergin, ka şlar çatık, gözler ufukta el ele tutu şmu ş birkaç delikanlının olu şturdu ğu bu görkemli tablo sırada ğlar gibi heybetli, kale burçları misali anlamlı, seyrine doyum olmayan bir tablodur. Ba şbar üç bölümden olu şmu ştur:

1. Bar havasına konsantre oluncaya dek bir süre elde tutu şmu ş olarak ayakta durmak. 2. Ayak de ğiştirerek ileri çıkı ş ve geri çekilme yürüyü şleri 3. Çökü şler

Bir süre ayakta hareketsiz fakat anlamlı duran barcılar, bar ba şının parmak sıkmasıyla uyarılır. Oyuna a ğır a ğır kımıldamalarla ba şlar. Sonra yarım sa ğa dönülerek sa ğ ve sol

79

ayaklar iki şer kez yere basarak ve sıra ile de ğiştirilerek ileri çıkı ş, geri çekili ş yürüyü şleri yapılır.

Bu yürüyü şler önce kısa, barın sonuna do ğru daha uzun adımlarla yapılır. Vaktin durumuna, barba şının iste ğine göre oyun alanını bir iki kez dolandıktan sonra davul- zurnanın çökme havasına geçmesiyle bir ileri çıkı ş konumunda önce sol, sonra sa ğ ve yine sol ayak üstünde olmak üzere birbiri arkasından üç çökü ş yapılır. Her ileri çıkı ştan sonra yapılan bu üçer çökme hareketi yine zurnanın ve barba şının durumuna göre istendi ği kadar yinelenebi1ir.

Ba şlık: Bursa: Genç kızlarda ve kadınlarda ba şlıklar ayrılmaktadır. Fakat Alfes denilen keçe yününden yapılma kırmızı bir fes ortak giyilmektedir. Bu kadifeden yapılmaktadır. Tepesine kalın bir tel geçirilir. İçine kadifeden bezler dikilerek ba şın büyüklü ğüne göre ayarlanır. Alt tarafına boncuk oya i şlemeli dikilir. Bu ba şlı ğa Fenes de denir. Fenes, çok eskiden kullanılmasına ra ğmen şimdi görülmektedir. Genç kızların fes üzerine çatık ba ğladıkları görülür. Kır şehir: Alfes kullanılır. Mut erkek: Bkz: Börk. Trabzon Erkek: “Kabalak, Kukul, Kukuleta, Karapo şu” da denir. Yün şayak ve çuha kuma ştan yapılır. Daha çok koyu renkler siyah, lacivert, kahverengi, gri bazen de beyaz kullanılır. Kulak hizasından uzanan parçaların uç kısımda 20-25 cm. kadarı içten astarlıdır. Rize Erkek: Kukuleta denir. Adıyaman kadın: Bkz: Çelen. Diyarbakır erkek: Bkz: Cemadani. Hakkari Erkek: Bkz: Cemadani. Hakkari Kadın: Bkz: Kesrevan. A ğrı Erkek: Bkz: Kullık. Adana: Herkenek denir.

Ba şma ğ: Bkz: Kofi. (Kars/Kafkas)

Ba şmak: Bkz: Kofi. (Kars/Kafkas)

Ba şörtüsü: Genellikle halay türü oyunlarda kadınlar kullanır. K. Mara ş kadın: İğ ne oyalı. Çankırı'da: “Alaku ş” denir. Trabzon kadın: Yörede birkaç çe şit örtü kullanılır. a)Pullu Ya şmak: Düz veya kenarları desenli tülbenttir. Etrafı gümü ş yada parlak madeni pullarla oyalıdır. Her renk olabilir. Genellikle siyah-beyaz kullanılır. b) Çember: Pulla işlemesiz olanına denir. Bunların kenarları boncuk i şlemeli veya oyalı olabilir. Sade siyah olanları da vardır. Bunun üzerinde beyaz basma desenleri vardır. c) Birde ba şı sıkı 80

tutsun diye ba şörtüsünün altına veya üstüne enlemesine ba ğlanan şekline “Tepelik veya Kukul” denir. d) Şarba: Genellikle parlak veya ipek türü desenli ba şörtüye denir. Bunun kenarı püsküllüde olabilir. Denizli, Balıkesir, Tokat, Erzurum, Erzincan, Elazı ğ, Malatya, Sivas: “Hindi” de denir.

Bayburt Da ğları: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. "Bayburt Oyunu" da denir.

Bayburt Oyunu: Bkz: Bayburt Da ğları

Bayburt Sallaması: Erzurum kadın barı.

Bayrama Alayı: Sinop'ta oynanan bir halk oyunu.

Bayramiç'in Dağları: Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu.

Bazubant: Bkz: Pazubent.

Bazubent: Bkz: Pazubent.

Bebek: Erzincan'da oynanan bir halk oyunu.

Bediri ş: Çorum'da oynanan bir halk oyunu.

Bel Ba ğı: Trabzon kadın: Kemer yerine bele ba ğlana çe şitli renklerde yünden dokunan ba ğdır. Tokat erkek: Bkz: Kaytan. Şanlıurfa kadın: “Kemer”. Bkz: Kemer. Şanlıurfa erkek: “Kur şak”. Balıkesir kadın: “Bel Dizgesi”. Balıkesir erkek: “Bel Dolaması”. Bursa erkek: “Bel Kolanı”. Ordu kadın: Bel Kolanı. Malatya kadın: Bel Ku şağı. Hatay erkek: “Bel Ku şağı, Po şi” de denir. Bkz: Po şi. Kütahya kadın: Bel Şalı. Elazı ğ kadın: Bele "Bel ba ğı" ba ğlanmaktadır. (Bel ba ğı, üç-dört cm. eninde, tı ğ i şi veya kuma ş üzerine i şlenmi ş ku şaktır.)

Bel Dizgesi: Bkz: Bel Ba ğı. (Balıkesir)

Bel Dolaması: Bkz: Bel Ba ğı. (Balıkesir)

81

Bel Kolanı: Bkz: Bel Ba ğı. (Bursa)

Bel Ku şağı: Uşak kadın: Üçgen şeklinde kesilen ve 7 renkten olu şan saten kuma ştan olur. Bu kuma şın kenarlarına mekik oyalar ve demir pullar i şlenir.Önde kalan küçük üçgen parçanın üzeri gümü ş paralar, küçük üçgen parçalar, dü ğmeler ve demir parçalarla i şlenir. Malatya kadın: Bkz: Bel Ba ğı. Hatay erkek: Bkz: Po şu.

Bel Şalı: Bkz: Bel Ba ğı. (Kütahya)

Bel Topu: Bkz: Önlük Ba ğı. (Balıkesir)

Belcek: Bkz: Kolon. (Silifke)

Belek: Bkz: Ku şak. (K. Mara ş)

Belita: Uşak Kadın: Üçgen şeklinde kesilen ve 7 renkten olu şan saten kuma ştan olur. Bu kuma şın kenarlarına mekik oyalar ve demir pullar i şlenir. Önde kalan küçük üçgen parçanın üzeri gümü ş paralar, küçük üçgen parçalar, dü ğmeler ve demir parçalarla işlenir.

Ben: Adıyaman: Yörede kadınlar tarafından bele “Ben” denen islemeli ku şak ba ğlanır.

Benderi: Konya: İpek i şlemeli ku şak

Bendik: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Bendir: Yapı olarak defe benzemekle birlikte deften daha büyüktür. Ayrıca kenarında defte oldu ğu gibi ziller bulunmaz. Kasna ğın bir yüzüne gerilen ince deriye parmaklarla vurularak ses elde edilir. Derinin arkasına deriyle temas edecek şekilde kiri ş tel gerilir. Bu tel deriye temas halinde oldu ğundan vuruldu ğunda cızırtılı bir ses çıkartır.

Bengi: Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu.

Benkırask: Hakkari Kadın: Fanila yerine giyilir. Genelde düz renk direl (tiril) kuma ştan dikilir.

82

Benli: Çorum'da oynanan bir halk oyunu.

Beranik: Bkz: Önlük. (Hakkari)

Bedre: 1. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. 2. Adıyaman'da oynanan bir halk oyunu. 3. G.Antep'te oynanan bir halk oyunu. "Bedri" de denir. 4. Malatya'da oynanan bir halk oyunu.

Bedri: Bkz: Bedre. (Gaziantep)

Bergama Zeybe ği: Manisa'da oynanan bir halk oyunu.

Beri: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu.

Berican: Bitlis: Grup halinde ve küçük parmaklardan tutu şarak oynanan oyunlardandır.

Berite: Bitlis'te halaya verilen ad. Genellikle Bitlis'te e ğlenceye yava ş oyunla ba şlanır. Sonra daha hızlı oyunlara geçilir. Ayrıca hızlı oyunlardan sonra yine dinlenmek amacıyla yava ş oyunlar tercih edilir. Bu tür oyunlar gruplar halinde ve kar şılıklı maniler söylenerek oynanır. Bu oyunlara genellikle Berite ismi verilir.

Bervanek: 1. Van: Kadınlar tarafından kullanılan giysi parçası. Ku şağın üzerine günlük ya şantıda ba ğlanan bir önlüktür. Ön kısma ba ğlanan bu önlük sentetik kuma ştan ve büzgülü bir şekilde dikilir. 2. Kars'ta oynanan bir halk oyunu.

Be şayak: 1. Malatya'da oynanan bir halk oyunu. 2. Şanlıurfa'da Malatya'da oynanan bir halk oyunu.

Be şibirlik: Diyarbakır: Kadınlar kullanır. Be ş altın lira de ğerindeki Osmanlı parasıdır. Yörede “Be şibiryerde” adı verilmektedir. En yüksek altın para sayılan takı, ip yada kuma ş parçası üzerine be ş adet takılır ve öylece boyuna asılır. Elazı ğ kadın: Gö ğüs üzerine çaprazlama dizilir. Erzurum kadın: “Beşibirlik”. Trabzon kadın: “Lira” denir. Artvin: Bkz: Penez. Afyon kadın: “Beşibiyerde” denir. Mu ş kadın: “Beşibiyerde,

83

Şaran” denir. Bkz: Şaran. Ordu kadın: “Beşibiyerde” denir. Van kadın: “Beşibiyerde” denir. Giresun, Rize: “Be şibirlik” denir.

Be şibiyerde: Bkz: Be şibirlik.

Be şkaza Zeybe ği: Mu ğla'da Malatya'da oynanan bir halk oyunu.

Beyaz Bluz: Silifke kadın giysisidir. Bilezik yakalı, düğmelidir. Altına iç çama şırı giyilebilir. Şalvarın içine girecek kadar uzundur. Kadınlar giyerler.

Beyaz Ku şak: Mersin-Anamur: Yörede erkekler tarafından giyilen giysi parçası. Beyaz kuzu yününden dokunur. Ucu püsküllüdür. Şalvarın uçkur kısmına sıkıca bağlanır.

Beyler Bahçesi: Kastamonu'da Malatya'da oynanan bir halk oyunu.

Beyler Zeybe ği: Eski şehir'de oynanan bir halk oyunu.

Beylerbeyi: Bkz: Ahmet Bey. (Kırklareli)

Beymisa: Kırklareli'nde oynanan hora türü bir erkek oyunudur. "Beymiya" da denir.

Beymiya: Bkz: Beymisa.

Beynamaz Abası: Mersin-Anamur: Yörede erkekler tarafından giyilen giysi parçası. “Beynamaz Habası” da denir. Mut: Bkz: Haba.

Bez Kemer: Bkz: Kemer.

Bez Üstlük: Balıkesir: "Hacı Üstlük" de denir. Kadınlar tarafından kullanılır. Gelin ba şlarına ve soka ğa çıkarken kıvrak üzerinde kullanılır. Ba şa örtülen, hacılar getirdi ği için bu ad verilen, büyük sarı-beyaz kare şeklinde örtüdür. Ba şa üçgen kaplandıktan sonra örtülür, uçları çene altından geçirilerek omuzlar üzerinden arkaya atılır. Ya şlılar uçlarını yanaklarda bezin altına sıkı ştırarak kullanırlar.

Bezirgan: Bkz: Ezirgane. (Van)

84

Bıçak Havası: Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu.

Bıçak Oyunu: 1. Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. Oyun merkez ilçeye ba ğlı Hankendi (Hanköy) Buca ğı'ndan derlenmiştir. Oyunun asıl kayna ğı belli de ğildir. Bıçak oyunları Türkiye'nin hemen her bölgesinde de ğişik şekillerde görülmektedir. Erzurum da "Hançer Barı" Karadeniz Bölgesinde de bıçaklarla çe şitli horonlar oynanmaktadır. Davul ve klarnet e şli ğinde oynanan bu oyunun türküsü yoktur. Ba şka bir melodi ile oynanmadı ğı gibi, bu oyunun melodisi ile de ba şka bir oyun oynanmaz. Oyun, 9/8 lik usulde ve " İbrahimiye" makamındadır. İki erkek, bir kadın ya da kadın kılı ğında bir erkek olmak üzere üç ki şi ile oynanır. Bar özelli ği de göstermektedir. Oyun el ve ayak hareketlerinden olu şur taklitli bir oyun de ğildir. Müzik aynı ölçüyü sürekli takip eder. Usulde bir de ğişiklik olmaz. Mutaassıp yerlerde kızlar ve kadınlar dü ğün alanına giremezler; oyunu damdan veya uzak yerlerden seyrederler. Bu yüzden oyunun seyri de ğişir. Oyun araçları, oyuncuların ellerinde bulunan iki şer bıçaktır. Oyuncular bunlarla figürler yaparlar. Bıçak aralarından geçer, gö ğüse do ğru sallanır. Oyun dü ğünlerde oynanır, türküsü yoktur. 2. Bitlis: Yörede araçlı oyunlar sınıflaması içinde bıçak kullanarak oynanan oyunlardandır. Bu oyunda sertlik ve sava ş anlatılır. 3. Trabzon: "Hissa" da denir. 4. Çorum, Elazı ğ, Giresun, Rize'de oynanan bir halk oyunudur.

Bızdık: Kayseri'de oynanan bir halk oyunu.

Bico: Sivas'ın her yerinde oynanan oyundur. Kadın veya erkeklerin bu oyunda oyuncuların sayısı ila 8 kadardır. A ğırlama ve hoplatma olmak üzere iki bölümü olan oyunun türküsü de vardır.

Biçim: Adım cümleciklerinin sıralanarak adım cümlelerini, adım cümlelerinin de oyun bölümlerini olu şturması ve tüm bunların belli kurallara ba ğlı şekilde düzenlenmesi sonucu ortaya çıkan dizimsel yapı (çizgi, yarım daire, daire) ve bu yapıyı olu şturan öğeler. Halk oyunlarımız geleneksel kesimde düz çizgi, yarım daire, daire biçiminde oynanmaktadır. Bazı oyunlarımızın akı şları içinde birden fazla biçime rastlanabilir. Oyun toplulu ğu düz çizgiden daire, daireden yarım daire vb. çizgiler olu şturabilir. Bu

85

çizgilerin olu şumunda; adımlarda olu şan temel yapı de ğişimleri de biçim içinde değerlendirilmelidir. Yani, oyun türlerindeki adımların yönü, sayısı, bu adımlardaki de ğişik hareketler (yürüyü ş, sıçrama, sekme, dönü ş) biçim kavramı içinde yer alır.

Bidenem: Isparta'da oynanan bir halk oyunu.

Bildi şi Oyunu: Amasya'da oynanan bir halk oyunu.

Bilecik Çiftetellisi: Bilecik'te oynanan bir halk oyunu.

Bilecik Zeybe ği: Bilecik'te oynanan bir halk oyunu.

Bilecik'in Altından Geçtim: Bilecik'te oynanan bir halk oyunu. Yörede hem kadınlar hem erkekler tarafından oynanır. Erkekler seymen tutarlar.

Bindallı: Önemli günlerde Bindallı kullanılır. Zeybek, horon, bar, kar şılama türü oyunlarda kadınlar tarafından giyilir. Kastamonu: “Atlas” denir. Erzurum kadın: Bkz: Kadama. Karabük/Safranbolu: “Teleba ş” da denir. Tokat: “Bindallı, Üç Pe ş, Atlas, Fistan” da denir. Kütahya kadın: Simleri kuma ş dokusu içine i şlenmi ştir.

Bindim Atın Birine: Bursa'da oynanan bir halk oyunu.

Bingöl Halayı: Bkz: Govent.

Bir Ayak: Erzincan ve Tunceli'de oynanan bir halk oyunu.

Birgel: Artvin yöresine ait bir halk oyunudur. "Birget" de denir.

Birget: Bkz: Birgel.

Birinci A şırma: Erzurum'da birle şik düzende, omuz omuza, bellerden tutularak ba şlanan ve sonra el ele tutularak açık düzenden oynanan barın adı. “ İkinci Bar, Dikine” de denir. Bkz: İkinci Bar.

Biter Kır şehir'in Gülleri: Kır şehir'de oynanan bir halk oyunu.

86

Bitlis Barı: Bitlis'e özgü bar türü bir oyundur. Barlarda eller kenetlenir.

Bitlis'te Be ş Minare: Bitlis'te oynanan bir halk oyunu.

Bizim De ğirmen: Kütahya'da oynanan bir halk oyunu.

Bizim Eller: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Bodrum Zeybe ği: Mu ğla'da oynanan bir halk oyunu.

Bo ğaba ş: Van: Kadınların son zamanlarda giydi ği siyah lastik ayakkabılardır.

Bola ğ: Bitlis'te oynanan bir halk oyunu. "Bola ğ Attım Havaya, Balık, Balık Attım Havaya" da denir. Def e şli ğinde oynanan kadın halaylarındandır. Omuzlar birbirine de ğecek biçimde parmaklarının kenetlenmesiyle olu şur. A ğırlama bölümü bitirilip ikinci bölüme geçilirken, ba ğ çözülür, önde ve yanlarda el çırparak oynamaya devam edilir. Def e şli ğinde oynanan kadın nanaylarındandır. Sıralar, omuzlar birbirine de ğecek biçimde, parmakların kenetlenmesiyle olu şur. A ğırlama bölümü bitirilip ikinci bölüme geçilirken, ba ğ çözülür, ba ğsız toplu oyun niteli ğinde, önde ve yanlarda el çırparak oynamaya geçilir. Bu oyun sıra halinde omuz omuza ba şlar. Oyun biraz ilerledikten sonra eller bırakılarak öne ve yana do ğru aynı figürler el vurularak tekrarlanır. Her oyuna ayrı bir mani düzenlendi ğinden bu oyuna ait de bir çok maniler vardır.

Bola ğ Attım Havaya: Bkz: Bola ğ.

Boncuklu Fes: Bkz: Fes. (Bursa Kadın)

Borçka Horonu: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Bot: Rize kadın ve erkek ayakkabısı.

Botane: 1. Bitlis'te oynanan bir halk oyunu. Bu oyunun Bitlis'e daha ziyade Siirt tarafına yakın köylerden geldi ği tahmin edilmektedir. İsmi Siirt'e yakın Botan çayırından gelip, oyundaki hızlı ve aniden yava şlayan figürlerin bu çayın akı şını

87

canlandı ğı dü şünülmektedir. Çayın düz akması, sular kabarınca co şması ve etrafına ta şması gibi. Kızlar ve erkekler beraber oynar. Bu oyun adını Siirt yakınındaki Botan Çayı’ndan almaktadır. Hızlı ba şlayan, birden yava şlayan figürler, bu çayın akı şını andırmaktadır. 2. Mardin’de oynanan bir halk oyunu. 3. Mu ş’ta oynanan bir halk oyunu. 4. Siirt’te oynanan bir halk oyunu.

Botani: Bkz: Botane.

Boylama: Bkz: Hamayıl. (Diyarbakır)

Boyun Ba ğı: Bkz: Boyun Dola ğı.

Boyun Dola ğı: Aydın: Erkeklerin kullandı ğı giysi parçası. Boyunun açıkta kalan kısmını so ğuktan korumak için kullanılan parçadır. Renkleri genelde beyaz ve kırmızının tonlarıdır. Üzerinde bazen çe şitli i şlemeler bulunabilir. Boyun dola ğının kuma şı genelde ipek ve kuma ştır. Denizli kadın-erkek: “Boyun ba ğı, Dolak” denir. Bkz: Dolak. İzmir erkek: Boyunun açıkta kalan kısmını so ğuktan korumak için kullanılan parçadır. Renkleri genelde beyaz ve kırmızının tonlarıdır. Üzerine bazen çe şitli i şler bulunabilir. Dört taraftaki ucundan da saç ba ğı şeklinde katlanarak birkaç kez sarılır. Boyun dola ğının kuma şı genelde ipek ve pamukludur. Kırklareli-Edirne: “Çevre, Boyun Ya ğlı ğı ve Boyun Mendili” de denir. Beyaz dokuma üzerine kö şeleri yün veya sırmayla i şlidir. Boyuna atılır. Boyun terini alması için kullanılır. Oyun oynarken ele alınıp sallanır. Bkz: Çevre. Kütahya erkek: “Boyun Po şusu” da denir. Balıkesir erkek: “Boyun Ya ğlı ğı” da denir.

Boyun Mendili: Bkz: Boyun Dola ğı.

Boyun Po şusu: Bkz: Boyun Dola ğı.

Boyun Ya ğlı ğı: Bkz: Boyun Dola ğı.

Boz Aba: Bkz: Aba.

Bozubant: Bkz: Pazubent. (Ankara)

88

Bölüm: Türk halk oyunlarında aynı ritm ve aynı ezgi ile oynanan adım cümleleri toplulu ğu. Adım cümlelerinin birle şiminden oyun bölümleri meydana gelir.

Börk: Silifke: Yörede erkekler ba şlarına beyaz yünden dokuma “ Börk “ adı verilen ba şlık ba ğlarlar. Bu ba şlık alın hizasından çapraz olarak üst üste gelmek sureti ile ba ğlanır, arkadan ensede dü ğüm atılır ve sırta do ğru sarkıtılır. Sivas kadın: Beyaz zemin üzerine desenli bir ba şörtüsüdür. Pullu ba şörtünün üzerine örtülür. Uçları ba ğlanmaz serbest bırakılır. Genellikle evin dı şına çıkarken ba şa örtülen büyük bir örtüdür. Adıyaman: Yörede erkeklerin ba şlarında genellikle Börk denilen keçe külah vardır. Mut erkek: Beyaz, ba şa konuldu ğunda her iki kulak üzerinden uzun parçaları uzanan bir erkek ba şlı ğıdır. Bu ba şlık yörede yünden el tezgahlarında dokunur. Sıcak havalarda boyuna atılır. So ğuk ve ya ğışlı havalarda ba şa giyilir. Bu ba şlık ıstar denilen küçük dokuma tezgahlarında dokunur. Kars-Kafkas: Yörede erkekler tarafından dans ederken giyilen giysi parçası. Ba şa takılır. Kalpak, Papak da denir. Erkek kıyafetleri genellikle çuha şaldan yapılır.

Bre De ğirmenci: Kırklareli'nde kadınların çiftler halinde veya toplu oynadı ğı kar şılama türü türkülü bir halk oyunu. "Aman De ğirmenci" de denir.

Bu Dere Kumlu Dere: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Bu Duman Nasıl Duman Kaplamı ş Dereleri: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Buhurcular A ğır Zeybe ği: Afyon'da oynanan bir halk oyunu.

Bulanık: Bingöl'de oynanan bir halk oyunu.

Burdur Zeybe ği: Burdur'da oynanan bir halk oyunu.

Burma Bilezik: Erzurum kadın aksesuar.

Bursa'nın Ufak Tefek Taşları: Bursa'da oynanan bir halk oyunu.

Bülbül Tükrü ğü: Bkz: Bilezik. (Balıkesir)

89

Bünyan Halayı: Kayseri'de oynanan bir halk oyunu.

Bürümcek: Bkz: Bürümcük. (Denizli)

Bürümcük: Denizli kadın: “Bürümcek, Göynek” de denir. . Bkz: Gömlek. Afyon kadın: Bkz: İç Gömle ği. İzmir kadın: “Bürümcük Göynek” de denir. İçe giyilir. İç çama şırı vazifesi görülür. Bürümcük denilen dokumadan yapılır. Rengi genelde beyaz ve tonlarıdır. Balıkesir kadın: “Bürümcük Göynek, Gömlek” de denir. Bkz: Gömlek. Kırklareli kadın: “Bürümcük Gömlek, Göynek, İçlik, Mintan” da denir. Bürümcük el tezgahlarında dokunan özel bir dokumadır. Bazılarında çok az pembe, mor, mavi çizgiler bulunur. Kolların bilek kısmı bazen büzülür, bazen serbest bırakılır. Yakaları biritli olanı veya iple büzüleni vardır. Bazılarında yaka ve kol a ğzı kenarları ince oyalıdır.

Bürümcük Gömlek: Bkz: Bürümcük. (Balıkesir)

Bürümlü Yelek: Bkz: Kırk Dü ğme Yelek. (G.Antep)

Bütün Çıtırdak: Kastamonu'da oynanan bir halk oyunu.

Büyük Ceviz Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. Harput'tan derlenen bu oyun, aynı adla Kemaliye'de de oynanmaktadır. Ancak Kemaliye'nin (E ğin) 354 yıl Harput'a ba ğlı bir merkez oldu ğu dü şünülecek olursa, bu durumun tabii oldu ğu ortaya çıkar. Çok eski bir oyun olan "Büyük Ceviz" oyunu, 4/4 lük usulde ve Hüseyni makamındadır. Davul-Zurna veya davul klarnetle yürütülür. En az iki ki şiyle, oynayanların birbirlerinin serçe parmaklarından tutmaları ile düz sıra halinde oynanır, oyuncu-lar oyun sırasında türkü söylerler. Oyun ayrı ayrı oldu ğu gibi karma da oynanır. Tey, teyy diye naralar atılır. Bu oyunun türküsü ise şöyledir.

Büyük Oyun: 1. Bursa- Uluda ğ Türkmen oyunu. Samah. Keles, Harmancık, Domaniç, Tav şanlı Türkmen köylerinde oynanan bu oyunun di ğer bir adı Domaniç oyunudur. Aksak ve de ğişik bir ritm yapısına sahiptir. 9/8 ölçülü havalarla grupça halka biçiminde oynanır. Oyununun son bölümünde yere diz vurma figürü vardır. Derelere Doldu Tüfek

90

Yankısı, Azimem, Çıkma Dı şarılara Gün Vurur Seni gibi türkülerle oynanır. Davul- zurna ve kudüm e şli ğinde oynandı ğında çok etkileyici bir oyundur. 2. Balıkesir'de oynanan bir halk oyunu.

-C-Ç-

C: Hareket notasyonunda baca ğı simgeler.

Cabadan: Bkz: Camadan. (Edirne)

Cadaman: iki taraflı kapanan yelek. (Kütahya.)

Ca ğş ır: Bkz: Çak şır. (Antalya)

Camadan: Camadan, Camedan. Zeybek ve Kar şılama erkek türü giysisi. Edirne erkek: Cabadan da denir. İzmir erkek: Cepken de denir. Dizlikle aynı kuma ştan yapılır. Gömle ğin üzerine giyilir. İş lemelerinde kullanılan iplikte dizlikteki gibi siyahtır. Kolunda yapılan i şlemeler çiçek, yılan, dal motifi gibi isimler alır. İçi astarlıdır. Astarının rengi kırmızı ve morun tonlarındır. Sol ön parçanın içinde bir cep bulunur. Çuhadan yapılır. Ankara erkek: Cevadan da denir. Seymen alayı gibi önemli günlerde dizlik veya zıvgalarla beraber osmaniye i şlikleri üzerine giyilen camadanlar boyu belden yukarı, gö ğüs hizasında kalacak şekilde kısa ve önüde bir biri üzerine kavu şmayacak derecede dardır. Uzun olan kolları bilek hizasında hafifce yırtmaçlı, bir parmak yakalı, üstü ba ştan ba şa sim i şlemeli ve içi astarlıdır. Aydın erkek: ERKEK. Dizlikle aynı kuma ştan yapılır. Gömle ğin üzerine giyilir. Kolunda yapılan i şemeler çiçek, yılan, dal motifi gibi isimler alır.Dizli ğin içi astarlıdır. Astarın rengi genelde siyahtır. Manisa erkek: Bkz: Kartal Kanadı. Kütahya erkek: Gazeki de denir.

Camedan: Bkz: Camadan

Cancan: Sivas: Çiçekli saten empirme kuma ştan yapılan bir gömlektir. İçli ğin üzerine giyilir.

91

Canfes: Giresun kadın: Bedene giyilir. Eski şehir kadın: Canfez de denir. kadın üstlü ğü. Van kadın: Kadınlar tarafından giyilen üstlük. Simle i şlenmi ş yün kuma ştan yapılan kadife entari. Bu entari kilo ştur. Etekleri bol biçilir ve eteklerine yine simle i şleme yapılırdı. Çorum'da da kadınlar giyer.

Cansıktı: Kadınların içlerine giydikleri dar yelek. (Isparta, Denizli, Trabzon.)

Car: Kütahya: Kadınların ba şına örttükleri örtü. Canfes car, sırmalı, yıldızlı, i ğneli, ba ğdat, barut, taraklı, taçlı gibi isimler alır.Bunların renkleri mevsimlere göre de ğişti ği gibi giyenlerin ya şlarına göre de desenlere ayrılır.

Carık: Bkz: Çarık. (Denizli, Samsun.)

Caz Barı: Erzurum'da oynanan bir halk oyunu.

Cebe: cepe. 1. Altın ve gümü şten yapılmı ş düz veye i şlemeli bilezik. (Afyon, İzmir, Eski şehir, Ankara, Sivas. ) 2. Altın. Gümü ş ve elmastan yapılmı ş gerdanlık. ( İstanbul, Malatya, Mara ş, Ni ğde.)

Cebken: 1. Çobanların giydi ği bir çe şit ya ğmurluk. (Konya.) 2. Bkz: Cepken.

Ceket: Halay kadın: Cepken de denir. Siyah veya siyah çuhadan olu şur. Üzerine beyaz simle çe şitli motifler i şlenir. Bu simler kabartma olursa daha çok ra ğbet görür. İş lenen motifler genellikle tabiattaki çiçek ve yapraklardan olu şur. Yaka küçük ve arkaya kıvrıktır. Uzun kollu veya yarım kolludur. Etek boyu ova kesiminde bel hizasına kadardır. Da ğlık bölgeye do ğru çıkıldıkça etek boyu belden bir karı ş a şağısına kadar iner. Motifler ceketin gö ğsüne, sırtına ve kollarına işlenir. Ceket a ğır olmasın dü şüncesiyle geni ş kullanılmaz. Gelin olan kızlar ve bu ceketi giyen yeti şkin kendini seçkin bir ki şi olarak görürler. Balıkesir: Bkz: Aba. Erzurum erkek: Bkz: Gazeki. Artvin erkek: Çoka da denir. Karaman erkek: Bkz: Fermene.

Ceki: Bkz: Çeki. (Aydın)

Cellahi: Bkz: Salte. (Bitlis)

92

Cemadani: Bir tür ba şlık. Diyarbakır erkek: Cemedan da denir. Erkekler kullanır. Yörede birçok de ğişik isim verilen, kare şeklinde, kenarları püsküllü ve a ğırlık olarak siyah-beyaz yada kırmızı-beyaz renkteki ba ş ba ğıdır. Önce ikiye üçgen şekilde katlanır daha sonra alından itibaren tüm ba şı saracak şekilde ba şa sarılıp ba ğlanır. Hakkari erkek: Cemedani,Cimedani de denir. Eni 1m. kare biçiminde siyah-beyaz desenli bir örtüdür. Genellikle kı şın ba şa sarılır. Yazın pek kullanılmaz. Ba şa iki cemadani kullanılır. Hakkari kadın: Bkz: Kesrevan. A ğrı erkek: Bkz: Kullık. Van erkek: Yörede erkekler tarafından, po şinin üzerine kasket takılarak kullanılan bir tür ba şlık. Çe şitlerine göre farklı isimler alır. Cemedan, Cemedane, Agel, Kefiye. Batman, Siirt, A ğrı: Cemedani, Cemadani de denir.

Cemedan: Bkz: Cemadani. (Diyarbakır)

Cemedane: Bkz: Cemadani. (Van)

Cemedani: Bkz: Cemadani. (Batman)

Cemile Zeybe ği: Manisa'da oynanan bir halk oyunu.

Cemilem: Denizli'de oynanan bir halk oyunu.

Cem-lun: Bkz: Cemo. ( Şanlıurfa)

Cemo : 1. Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. “Cem-lun” da denir. 2. Kır şehir'de oynanan bir halk oyunu.

Cendermeli: Hatay'da oynanan bir halk oyunu.

Cenik: Çevresine altınlar sarılmı ş olan fes. (Kütahya, Malatya.)

Cennik: Kadınların ba şlarına taktıkları dizi ile altın. (Malatya.)

Cepken: Zeybek kadın-erkek, Halay kadın-erkek, Horon kadın-erkek, Kar şılama kadın- erkek ve ka şık kadın kostümüdür.

93

Aydın: Erkek: “Kartal Kanat” da denir. Camadanın üzerine giyilir. Kuma ş rengi ve tipi dizlik ve camadanda oldu ğu gibidir. İş lemeleri siyahtır. En önemli özelli ği omuzlardan kartal kanadını andıran sallantıların olmasıdır. Kuma ş genelde çuha ve kaytandır. Cepken i şleme a ğırlıklı olup göze ho ş gelir. İçi astardır.

Afyon: Yörede kadınlar ve erkekler tarafından kullanılır. Erkeklerde: Sırtta, laciverde yakın mavi renkli ve sim sırma islemeli cepken vardır. Kadın: En üste giyilir. 2 çe şittir. a) Kadifeden yapılmı ş cepken. Kullanılan renkler genelde kırmızı veya ördekba şı rengidir. b) Üç etek ve şalvarın kuma şından yapılır. Üzerinde özellikle kol a ğızlıkların ve cepkenin açık kenarlarında simle i şlemeler vardır.

Artvin: Erkek: Siyah kuma ştan dikilen, yakalıksız, düz olarak belli iple saralı, bir nevi cekettir. Cepleri fi şeklik; kol uçları, kol boyları ve arka kısmı sarı sırma ile yörenin Co ğrafi çizgilerini yansıtan ve suvari tipinde dikilen çok amaçlı kullanılan giysidir. Kadın Kostümü: Genellikle sıkma üç etek üzerine giyilen bir nevi yelek olarak kullanılan giysidir. Sıkma, daha çok so ğuk havalarda, kı ş günlerinde giyilir. Bu giysi, uzun kollu, belden yukarı giyilen, kol boyları ve arkasında ön gö ğüs kısımlarında çe şitli motiflerle i şlenmi ş olan, genellikle kadifeden ve benzeri kuma şlardan yapılan giysisidir. Renk olarak, genelde siyah hakimiyeti olup, kırmızı, ye şil ve bordo renkler kullanılır. Sıkma, uzun kollu, yakasız, önü açık, vücudu tam sorarak, ön alt kısmında sadece dü ğme veya agrafla tutturulur. Şalvar gibi Şal - Çuha denen ve tezgâhlar da dokunan kuma şlardan olurdu. Ön tarafı elips şeklinde açıktır. Ba ğlandı ğı zaman belden sol taraf sa ğın üstüne gelir ve bo ğaz ile gö ğüs arası V şeklinde olur.

Ankara erkek: Çuhadan, ba ştan ba şa sim i şlemeli ve sarkık kollu olurlar. Camadanlar gibi bunlarda ancak önemli günlerde dizlik veya zivgelerle beraber giyilir.

Balıkesir: Kadınlar ve erkekler tarafından kullanılır. Kadın: Bkz: Fermene. Yörede “salta-ilbade-fermene-delme-pamuklu” gibi isimler alan cepken üçetek entari üzerine giyilir. Genellikle hazır alınan cepkenin üzeri sim-sarma ile i şlenir. Erkek: Boyu entereden kısa, kolsuz içi astarlı bu giysilerin yörede kollu ve kolsuz iki tipi kullanılır. Delme genellikle ye şil renkli veya çubuklu ipekli dokumadan dikilir. Yakası diktir. Önü

94

açıktır, bel kısmında bir dü ğme ile kapatılır. Yaka, etek ve kol kenarları i şlenir veya hazır harçla süslenir. Pamukçu Kasabasında kullanılan cepkene de “delme” denir. Maddi duruma göre mavi çuha, kadife veya dokumadan dikilir. Boyu bel hizasındadır. Kollar normal geni şlikte, boyları bilek hizasındadır. İç kısımda yakla şık 10 cm. yırtmacı vardır. Ön, arka ve kol üzeri siyah kaytanla i şlenir. Yuvarlak yaka kesimlilerin önü kapaklıdır. Yörede kullanılan di ğer bir cepken türü de ‘’Kartal Kanadı’’ dır. Yine maddi duruma göre mavi çuha, kadife veya dokumadan dikilir. Yakası ‘’V’’ kesimli önü açıktır. Kolun sırf omuz kısmı bedene tutturulur, alt kısmı açıktır. Serbest bırakılır. “yaprak kol” da denir. Yaka kenarı, etek ucu ve kol çevresi simli harç, kordon(kaytan) ve sim telle i şlenir.

Burdur: Yörede erkekler ve kadınlar tarafından kullanılır. Erkek: Üzeri sırmalıdır. Yine kebe gibi yeni olarak tespit edilen çuha kuma ştan siyah sırma i şlemeli kollarının altı açık bir giysi parçasıdır.

Bolu: Erkek: Zamanımızın ceketi yerine kullanılmı ş üstlüktür. Gömlek üstüne giyilir. Giyenin ya şına i şine göre altında potur, şalvar veya beyaz don bulunur. Yakası düz kesim, önü düz veya çapraz, ete ği kısa, ancak bele kadardır. Kolları uzun ve el üstüne dü şer. Ya şlıların cepkenleri genelde siyah veya kahverengi, gençlerin bordo ve mavi renktedir. Giyenin varlı ğına göre yaka ve kol kenarları önleri, etek kö şeleri ipekle, sırma ile i şlenir, süslenir.

Bursa Kadın: Bkz: Güdük. Erkek: Yapraklı da denir. Açık kollu üstlük. Erkekler giyer.

Çorum kadın: Uzun kollu ya da kolsuz. Çorum erkek: Kartal Kanat da denir.

Edirne: Bkz: Aba.

Elazı ğ: Hem erkek hem de kadın giyer. Kadın: Şalvar üzerine kadifeden üzeri simli cepken giyilir. Yalnız cepken giyildi ğinde üçetek giyilmez. Bele ipek ku şak takılır.

G. Antep: Bkz: Aba.

Hatay: Kadın: Bkz: Ceket. 95

İzmir: “İlbede” de denir. Bkz: Camadan.

Kütahya: Erkek: Kartal Kanadı da denir. Mavi, ye şil renkli çuhadan yapılır.kolları yarık ise omuzdan sallanır, dikili ise kola geçirilir.

Konya: Kadın: “Sarka, cıbba, letkayıt” gibi isimler alan önü yırtmaçlı kadife çuhadan ya da iplikten dikilir.

Kırklareli erkek: Aba kuma ştan yapılır. Genellikle lacivert, çivit mavi, bej ve gridir. Kırklareli kadın: Basma,divitin ve atlas kuma ştan yapılır. Günlük olarak basma kullanılır. Özel günlerde kadifeden yapılanı tercih edilir. Üzerlerine yapılan i şlemeler sırma veya ince renkli kaytanlarla yapılır. Bu parça kadınların gö ğüs kısmını sıkı tutmak için kullandıkları bir parçadır.

Mersin: Bkz: Salta.

Mu ğla kadın: Bkz: Fermene.

Mut: Bkz: Salta.

Silifke: Kadın: Yörede kadın cepkenleri kadifeden yapılmı ştır. Sim ya da sırmadan işlemeler yapılır. Kalçanın üzerine dek uzanır. Erkek cepkenleri ise şalvarın yapıldı ğı kuma ştan yapılır. Bele kadar iner. Gömle ğin üzerine giyilir. Çulhalıkta dokunmu ş kuma ştan yapılır. Yörede erkekler keçi kılından dokuma bir aba giyerler, aba bel hizasına kadar inmektedir. Sırtı, kolları ve önü sırmalı i şlemeli oldu ğu gibi i şlemesizleri de vardır. Bu abalar genellikle siyah, kahverengi ve koyu kırmızı renktedir.

Sivas: Kadın: Düz renk divitin üzerine renkli ip ve sırmayla i şlenmi ş bir üst giysisidir. Bunun desenleri de önlü ğün desenleriyle uyum içerisindedir. Genellikle bordo renk seçilir.

Trabzon: Erkek: Bkz: Aba. Yele ğin üzerine giyilen kollu bir abadır. Yelekle aynı kuma ştan yapılır. Horon oynarken giyilmez. Bu cepkene “Kobot, Kaput, Kabut” da denir. Kadın: Yörede “Aba, Kaput (kabot) veya Kalçaklı İşlik” denir. Önden bir kaytan

96

ile ba ğlanır veya açık kullanılır. Dirsek kısımlarına dı ştan kuma ş dikildi ği için kalçaklı işlik denir. So ğuk havalarda giyilir. Değişik renkler ve genellikle kalın kuma şlardan yapılır. Koyu renkleri sade canlı renkleri ise i şlemelidir.

Uşak: Kadın: Canlı renkli kuma ştan ve gümü ş renkli kuma ştan dikilir. Kollarında ve kenarlarında dört parmak kalınlı ğında mekik oyalar vardır. Bu mekik oyaların üzerine demir pullar ve renkli dü ğmeler dikilir. Erkek: Uzun kollu, önü açık, simle i şlidir.

Van: Erkek: Yörede erkekler tarafından giyilen, keçi kılı ve yün dokumadan kuma ştan yapılan üst giysisi. Cepkenin kol a ğızları uzun ve içi astarlı olur.

Cepken Üstü: Bilecik erkek kostümü.

Ceren: Karaman'da oynanan bir halk oyunu.

Cevadan: Bkz: Camadan. (Ankara)

Cevize: Kütahya'da oynanan bir halk oyunu.

Cevriye: Tekirda ğ'da oynanan bir halk oyunu.

Ceylan: Kars'ta oynanan bir halk oyunu.

Ceza Yeri: Bkz: Cezayir. (Bursa)

Cezayeri’nin Harmanları Savrulur: Bilecik'te oynanan bir halk oyunu.

Cezayir: 1. Cezayir uzun yıllar Osmanlı İmparatorlu ğunun himayesinde kalmı ş, 1892’de Fransızların i şgalinde ve Müslümanların katledilmeleri üzerine yakılmı ş bir ağıt olarak tespit edebildik. Zaten bölgede bu ezgi uzun hava ve kırık hava olarak çalınmakta. Anadolu’nun Artvin-Toroslar, Aydın ve Denizli ve daha birçok yerinde bu ezgi çalınmaktadır. Ancak Uluda ğ’ın Nilüfer Vadisi Türkmenlerince kırık hava türündeki Cezayir ezgisiyle bu oyunu kar şılama biçiminde oynamaktadırlar. 2. Uluda ğ Türkmen oyunu. "Ceza Yeri" de denir. 3. Şanlıurfa'da oynanan bir erkek oyunudur.

97

"Trampa, Mozaka" da denir. Zurnanın çaldı ğı Cezayir havası oyuna bir çe şni verir. Sert ayak vuru şları ile oynanır. Trampa , Mozaka adlarını da alır. 4. Bolu'da oynanan bir halk oyunu.

Cezayir A ğırlaması: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Cezayir Havası: Bingöl'de oynanan bir halk oyunu.

Cezayir Oyunu: Döne döne oynanan "Cezayir Oyunu" Ankara ve dolaylarında çok be ğenilen oyunlar arasındadır.

Cezayir Yele ği: G.Antep erkek: Kırk dü ğme giyilmedi ği zamanlarda mintan üzerine giyilen genellikle ipekli kadifeden yapılan ve varlıklı ki şilerin giydi ği bir üst giysisidir. Mor ve lacivert renkleri tercih edilir. Kilis erkek kostümü.

Cezi: Eski şehir kadın kostümü.

Cı ğa: Gelinlerin ve genç kızların dü ğünlerde ba şlarına süs olarak taktıkları parlak renkli tel veya tüy. (Afyon, Isparta, Burdur, Denizli, Aydın, Eski şehir, Kırklareli, İçel.)

Cıngıl: Bkz: Alınlık. (Kütahya/Simav)

Cırıtma: Bkz: Çı ğırtma. (Elazı ğ)

Cıstık: Bkz: Cistik.

Cıstik: Bkz: Cistik.

Cızlavat Lastik: Siyah lastik ayakkabıdır. Sivasta erkekler tarafından günlük olarak günümüzde de kullanılır.

Cicim: 1. Bkz: Arkalaç 2. Bkz: Önlük

Ciddi: Tunceli'de oynanan bir halk oyunu.

98

Cilveli: Ni ğde'de oynanan bir halk oyunu.

Cilveloy: Artvin'de oynanan bir halk oyunu. Cilveloy, genellikle halka yapısı biçimde oynanan bir kadın oyundur. Oyun oynanırken, atma türküler söylenerek kar şılıklı soru ve cevaplarla oynanan oldukça estetik bir yapıya sahip, sa ğa sola yürüme ve üçleme figürlerinden olu şur. Cilveloy, dü ğün ve e ğlencelerde daha çok türkü olarak söylenip kadınlar tarafından oynanır. Oyun, ismini türkü sözlerinden almı ştır. Oyunda anlatılmak istenilen tema be ğenme, be ğenilme ve kur yapma gibi genelde dü ğün ve özel eğlencelerde oynanır. Halka yapısı biçiminde oynanmakta olup çok eski bulgulara dayanan, oyunu kuran ki şi hakkında kesin bulgu olmayıp bugünkü halinde bir de ğişiklik yoktur. Yapılan düzenlemeler ise, oyununun geleneksel formu içerisindedir.

Cimcime: Ankara erkek giysisidir.

Cimedani: Bkz: Cemadani. (Hakkari)

Cin-Şeytan Delikleri: Bkz: Zurnanın Bölümleri

Cirit: Ankara Kızılcahamam'da "di ğnek" oyunu da denilen bu oyun at üstünde veya atsız oynanılır. "Dü ğün Ciridi" denilen bir türü yalnızca dü ğünlerde oynanır. Gelin baba evinden alındıktan sonra köy meydanında ba şlayan dü ğün ciridine delikanlılar se ğmen kılı ğında katılırlar.

Cirit At Oyunu: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Cirit Oyunu: Bingöl'de oynanan bir halk oyunu.

Cistik: Bar erkek ayakkabısı. Cıstık, Cıstik, Poçikli Yemeni de denir. Erzincan ve Erzurum'da a ğırlıklı olarak kullanılır. Erzurum erkek: Siyah rugan veya keçi kılasından yapılır.Altı köseledir. Köylerde yemeni şehirlerde çistik kullanılır. A ğrı erkek: Çistik de denir. Yörede kullanılan bir ba şka ayakkabı türüdür. Siyah renk deriden yapılır.

Citari: Bkz: Çitare. (Antalya)

99

Civeki: Bkz: Çizme. (Kars/Kafkas)

Coka: Bkz: Cepken. (Artvin)

Co şkun Çoruh: Artvin'de oynanan bir halk oyunu. Yörede, bahar aylarında kar sularının erimesi, ya ğmurun ya ğması ile çe şitli dere ve ırmakların Çoruh nehrine dökülmesi sonucu azgın bir hale gelen nehir, bölge halkımıza, ço ğu zaman mal ve can kaybına neden olmaktadır. Bu sebeple oyun, Çoruh’u konu alarak, yaz ayları durgunlu ğu ile bahar aylarındaki azgın anlarını sergilemektedir. Oyun kapalı halka, içerisinde a ğır olarak ba şlar; hareketler anında hızlanarak devam ettirilir. Oldukça sert oynanan bir oyundur. A ğır bölümleri ezgi ile oynanır. Hızlı bölümleri ise sadece ritim eşli ğinde oynanır. Oyun, yalnız erkekler tarafından oynanır. Oyun anonim olup ilk kuran ki şi hakkında kesin bulgu yoktur. Oyunun ba şlangıç ve biti şi, düz çizgi olup, halka yapısı içinde oynanır. Belli sayı sınırı yok; ancak, çok kalabalık sayılarla, oyun, hızlı olması yüzünden oynanmaz. Oyun, herhangi bir düzenlemeyle şekil-lendirilmemi ş, geleneksel formu içerisinde oynanır.

Cuha: Bkz: Çuha.

Cura Zurna: Bkz: Zurnanın Bölümleri

Curcunabaz: Osmanlı imparatolu ğu döneminde yüzlerine gülünç veya çirkin maskeler takan kaba, gülünç giyimli dansçılardı.

Cübbe: Malatya erkek giysisi.

Cümbü ş: Kadın oynatılan, içki içilen toplantılar toplum tarafından pek onaylanmadı ğı için bu tür e ğlenceler Ankara Hisarı gibi gözden uzak yerlerde yapılırdı. Her ya ştan erke ğin katılabildi ği Cümbü ş Alemlerinde yer alabilmenin tek ko şulu sır saklayabilmek ve kurallara uymaktı. Cümbü şte saz çalınıp, türkü söylenmesi ve kadının oynaması efe ve yardımcıları olan "sakallıların" iznine ba ğlıydı. Ba şkö şe ya şlı efenin olur di ğer ki şiler ise ya şlarına ve toplumsal konumlarına uygun olarak odada yer alırlardı. Ya şlılar ba ğda ş kurarken gençler diz üstü oturur, ancak izin verildi ğinde ba ğda ş kurabilirlerdi. "Lan"

100

denilen iki veya üç kadın efenin buyru ğuyla sigara yakar ve oynardı. Bu gecede ba ğlamayla türkü, divan, ko şma söylenir, ardından da oyun havalarına geçilirdi. Oyun sırasında kadının belden yukarısına bakmak ve kadınla gözgöze gelmek "efe" ye hakaret sayılırdı. Ba ğlama çalınıp, türkü söylenirken elden geldi ğince sessiz olunurdu. Bu tür muhabbetler evlerde olmak ko şuluyla halen düzenlenmektedir.

Çaça: Bkz: Çaçan. (Bingöl)

Çaçan: 1. Bingöl'de oynanan bir halk oyunu. "Çaça, Kara Yılan" da denir. Hareketli bir oyundur. Yörede en çok sevilen ve tutulan oyunlardandır, Ayaklar yeri döverek tempo tutulur ve öne do ğru üç sıçrama yapılır. Hareketlerin aynı anda yapılmasına özen gösterilir. Oyun oynanırken en çok şu türkü söylenir. 2. Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu. 3. Siirt'te oynanan bir halk oyunu. “Çaçani” de denir.

Çaçani: Bkz: Çaçan.

Çag şır: Bkz: Çak şır. (Burdur)

Ça ğş ır: Bkz: Çak şır. (Burdur)

Çaka: Bkz: Cepken. (Artvin)

Çakı şır: Bkz: Çak şır. (Konya)

Çak şır: Antalya ve Burdur da “Ca ğş ır, Ça ğş ır” da denir. Burdur erkek: Bkz: Şalvar. Konya erkek: “Çakı şır” denir. Balıkesir: “Çak şır ve Şalvar” denir. Bkz: Şalvar. Edirne erkek giysisi. İzmir erkek: “Çak şır ve Dizlik” denir. Bkz: Dizlik. Trabzon erkek: Zıpkanın altına giyilen iç dondur. Keten, pamuklu veya yünlü kuma şlardan yapılır. İç giysisi oldu ğu için beyazdır. Bugün ya şlıların dı şında fazla kullanılmadı ğı görülmektedir. Isparta erkek: “Çan şır, Şalvar” da denir. Bkz: Şalvar.

Çalika: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Çan Çiftlemesi: Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu.

101

Çanakkale Zeybe ği: Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu.

Çandır Tüfek Oyunu: Giresun'da oynanan bir halk oyunu.

Çankırı Halayı: Çankırı'da oynanan bir halk oyunu.

Çankırı Zeybe ği: Çankırı'da oynanan bir halk oyunu.

Çan şır: Bkz: Çak şır. (Isparta)

Çap: Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur.

Çaprazlı Yelek: Bursa erkek giysisi.

Çapula: Horon kadın ve erkek ayakkabısıdır. Artvin: “Çapulla, Çarık” da denir. Bkz: Çarık. Trabzon: erkek: Demir ökçeli ve altı demir puntalı bir kunduradır. Tozluk (konç) la kullanılır. Ucu kalkıktır. Kadın: Demir ökçeli ve alt kısmı demir puntalı ucu kalkık bir kunduradır.

Çapulla: Bkz: Çapula.

Çar: Bkz: Şaar. (Diyarbakır)

Çarık: Zeybek kadın-erkek, Halay kadın-erkek, Horon kadın-erkek, Kar şılama kadın- erkek, Ka şık kadın-erkek, Teke kadın-erkek tarafından giyilen bir tür ayakkabı. Denizli, Samsun, Mu ş'ta Carık denir. Adıyaman: Adıyaman'da genellikle erkekler tarafından giyilen bir tür ayakkabı. Hayvan derisinden olup,deri ipli ği ile dikilir. Etrafına delikler yayılarak deri iplikleri ile kundura ba ğı gibi ba ğlantı yapılır. Afyon: Kaza veya il merkezlerinde yemeni, köylerde çarık giyilir. Yemeni giyilen bölgelerde siyah renk tercih edilir. A ğrı: Kadın giyiminde sı ğır gönü süte konup vurulduktan sonra yapılan bir tür ayakkabıdır ki herkes tarafından yapılabilir. Hafiftir. En fazla bir hafta dayanır. Çarık bugün hemen hemen tarihe karı şmı ş durumdadır. Onun yerini plastik ve lastik ayakkabılarla kunduralar almı ştır. Sı ğır gönünden yapılır. Kısa ömürlüdür. Mersin- Anamur: Yörede hem kadınlar hem de erkekler tarafından giyilen bir tür ayakkabı.

102

Dana veya manda derisinden yapılır. Çarı ğın ba ğları yine bu deriden bükülerek yapılır ve aya ğa ba ğlanır. Ya ş deriden yapılan çarık, kurutulduktan sonra sıhhatli kalabilmesi için kuyruk ya ğı ile ya ğlanır ve unla pudralanır. Artvin: Artvin'de kadınların ve erkeklerin ayaklarına giydikleri ayakkabı. Çarık daha çok iç kesimde giyilmektedir. Ya ğmurlu iklim bunu gerektirmi ştir. Daha sonra yerini yemeni almı ştır. Balıkesir: Bkz: Ayakkabı. Bitlis: Yörede giyilen, manda derisinden yapılmı ş ayakkabı. Hem erkekler hem de kadınlar tarafından giyilir. Burdur: Gön deriden ucu kısmen sivri ba ğcıklı bir ayakkabıdır. Bursa: Bkz: Ayakkabı. Ham deriden ve manda gönünden yapılan bir çe şit ayakkabıdır. Kırklareli: Hayvan gönünden yapılır. Ço ğu yerde kullanılan ve bilinen çarıktan farklı de ğildir. Günlük olarak kullanılır. Mut: kadın erkek giyer. Sı ğır derisinden elde yapılır. Diki ş için derinin kenarlarından çıkarılan, sırım adı verilen kısımlar bükülerek ip gibi kullanılır. Ökçesiz siyah ayakkabıdır. Altı camız veya sı ğır köselesinden üstü keçi derisinden yapılmı ştır. Trabzon: Hayvan gönünden yapılan yün ba ğlarla örülerek büzülen uzun ba ğlı bir ayakkabı çe şididir. Gönden yapılan etrafı yün ba ğlarla örülerek büzülen uzun ba ğlı bir ayakkabıdır. Van: Kadınların giydi ği bir tür ayakkabı. Sı ğır derisinden tek parça olarak yapılır. Bolu: En yaygın ayakkabı türüdür. Tuz ile terbiye edilerek gölgede kurutulmu ş gönden yapılır. En makbulü manda gönünün sırtından olanıdır. Tek parça gönden, ayak tabanı, enlerine kadar parmak üstleri, ayak tarafı ile topu ğu kapatır. Sırım ile ba ğlanarak aya ğa geçirilir. Yün çorabın üzerine giyilir. Rize: Ya ğışın az ve iklimin kuru oldu ğu zamanlarda giyilir. U şak kadın: Kırmızı siyah renkte kö şeli kalın, tabanı me şinden "lapçin" adı da verilen üzeri diki şli bile ğe kadar olan ayakkabı. Artvin: Çarık ve çapula, i şlenmi ş hayvan derisinden yapılan, topuksuz ve yumu şak hasıl edilmi ş ayakkabıdır. Çarık, önden ba ğcıklı olup, ba ğcıkları, diz boyuna kadar çorabın üstünden sarılarak tutturulur. Çapula, daha çok ev ve civarlarında giyilen mes türünde ayakkabıdır. Yemeni .ise, daha çok görkemli günlerde giyilen, üstü deri, altı kösele, zarafetli .bir ayakkabıdır. Adana'da Postal da denir. Sivas kadın: Aya ğa, beyaz yün çorabın üzerine çarık giyilir. Çarı ğın üzeri kapalıdır, bazılarının üzeri deriden yapılmı ş süslemelerle ve metal zımbalarla süslenir. Ba ğcıklı veya tokalı da olabilir. Çarıktan ba şka siyah yemeni, kundura da giyilir. Artvin erkek: "Kakbul Çarık" denen bir çarık giyilir. Kakbul çarıklar öküz derisindendir. Erkekler giyerdi.

103

Çar şaf: 1. Kadınların gezme ğe giderken giydi ği, siyah ipekliden sim i şlemeli üst giysisi. 2. Ankara erkek: Bkz: Ku şak.

Çar şamba: Ankara'da oynanan bir halk oyunu.

Çar şambadır Çar şamba: Kastamonu'da oynanan bir halk oyunu.

Çar şıda Atlas: Bitlis'te oynanan bir halk oyunu. Sözlü, ba ğlı ve kadınlar arasında oynanan bir halay türüdür. Sıra biçiminde oynanır, tutu şmalar omuzdandır. Sert figürleri vardır. Def e şli ğinde oynanır. (Bu oyun, erkekler arasında daha sert figürlerle oynanmaktadır). Bu oyunda eller omuzda olarak oynanır. Bölge karakterini kızlardan erkeklere yansıtan çok sert ve hareketli figürleri mevcuttur.

Çatalçam: Kütahya'da oynanan bir halk oyunu.

Çatık: Bkz: Çatkı.

Çatkı: Ka şık yöresinde kadınlar ba şına ba ğlar. Bursa kadın: Çatık da denir. 10 cm. kadar eninde üzeri boncuk yada i şlenmi ş bir düz kuma ştır. İş lemeler ön tarafa gelecek şekilde dolanır. Bu gelin telleri ile yada renkli ipliklerle fese ba ğlanır. Bunun üzerine oyalı yazma örtülür. Yazmanın oyaları genellikle oyalı yada pulludur. Şimdi orlon yünden yapılmaktadır. Fesin altına önce Fenes, Fenesin üzerine fes takılır. Fesin iki yanında zülüflerin üzerine de boncuk ve pullardan yapılma bir cins takı sarkıtılır. (Sarkıtma) Genç kızlar evlenince festen çatı ğı çıkarılır. Bunun üzerine elmalı denilen bir cins yazma sarılır. Bunun üzerine pullu krep ikiye katlanır, kenarları fesin ortasına gelecek şekilde ba ğlanır. Bunun üzerine “AL” denilen, ba şından nikah geçen ki şilerce kullanılan, bir cins keten kuma ştan yapılma yemeni kullanılır. İki cinstir. A ĞIR AL (Gelinlik), hafif al, günlük giyside kullanılır.Kenarları oyalıdır. Oya pullu veya boncukludur. Kırmızı bir keten kuma ştan yapılır, eni 90 cm.dir. Bunu ba ğladıktan sonra üzerine oyalı yazma takılır. Fenes ve yanlardan boncuk i şlemeler gene sarkıtılır.

Çatkılı: Kütahya kadın giysisi.

Çavu ş Horonu: Trabzon'da oynanan bir halk oyunu. 104

Çay: Kars-Kafkas'ta oynanan bir halk oyunu.

Çaya Vardım Zeybe ği: Silifke'de oynanan bir halk oyunu. Di ğer zeybekler gibi kıvrak ve hareketlidir. Yi ğitlemedir, oyuncuların bolca hünerlerini gösterebilece ği bir oyundur. Bir a şk üzerine do ğmu ştur. Erke ğin sevdalısına yandı ğı bir oyundur. Erkekler tarafından daire ve sıra biçiminde oynanır. Türkülüdür.

Çayda Çıra: Bu oyun Elazı ğ Harput’tan derlenmi ştir. Oyun “Mumlu Dans” namıyla dünyaca tanınmaktadır. Çayda Çıra oyunu hakkında çe şitli efsaneler vardır. Oyun orijini itibariyle aydınlatma amacı güdülerek ortaya çıkmı ştır. Ara ştırmalarda halk arasında söylenen çe şitli efsaneler tespit ettik. Bunlardan bir örnek: Efsaneye göre Hazar Gölü kenarında bir köyde birbirini seven iki genç gizlice bulu şmaktadırlar. Erke ğin bulu şma yerine gidebilmesi için gölü yüzerek geçmesi gerekmektedir. Bulu şma gece oldu ğundan, kız çıra (Dındik) yakarak gence yerini belli etmektedir. Genç ise ı şığa do ğru yüzmekte ve böylece sevgililer bulu şmaktadır. Bu durumu sezen kızın babası, bulu şmanın yapılaca ğı bir gün erke ğin yüzerek gölün ortasına geldi ği sırada çırayı söndürür ve genç sevgilinin gölde bo ğulmasına sebep olur. Bunu fark eden kız da kendini suya atar, o da kaybolur. Bunun üzerine bütün köylü toplanarak ellerindeki çıralarla iki sevgiliyi aramaya ba şlarlar. Efsaneye göre, bu olay üzerine a ğıtlar yakılmı ş, türküler söylenmi ş ve çıra ile arama olayı oyunla şarak günümüze kadar gelmi ştir. (Benzer bir efsanede Van yöresindeki “Ahtamara” efsanesidir) Bu konuda folklorcu Fikret Memi şoğlu bir yazısında (Yeni Fırat Dergisi sayı 31–32) Orta Asya Türklerinin bir çıra yakma gelene ğinden bahsederek, bu gelene ğin Harput’ta korunup ya şatıldı ğından ve sonraları oyunla şarak günümüze kadar geldi ğinden bahsetmi ştir. İshak Sungurluo ğlu ise bir yazısında, (Çayda Çıra ve Orijini, TFA Dergisi c.12) Elazı ğ’ın Altınova’da 17. yüzyılda yapılan bir dü ğünde meydana gelen olayları Harput’ta buldu ğu bir “Kara kaplı” defterden şöyle nakletmi ştir. Altınova da yapılan görkemli bir dü ğünde geleneksel bir biçimde çay kenarında kurulan dü ğün meydanında çıralar yakıl-mı ş, somatalar kurulmu ş ve dü ğün bütün co şkusuyla devam etmektedir. Bu sırada ay tutulunca, evlenen gencin annesi olan Pembe Hanım tabaklara çıralar, mumlar diktirip gençlerin ellerine vermi ş ve önde kendisi olmak üzere yürüyerek dü ğün meydanına görkemli bir biçimde girmi şlerdir. Bu bulu şun mükemmelli ği kar şısında 105

aşka ge-len "Zurnacı Ba şı”, ellerindeki tabaklarla ortalı ğı bir anda gün-düze çeviren, bu kalabalı ğı kar şılayarak, gelenlerin ayak hareket-lerine uygun bir müzik çalar. Kendisine eşlik eden kırk davul kırk zurna ile ortalık inlemeye ba şlar, böylece "Çayda Çıra" oyununun melodisi ortaya çıkmı ş olur. Bu olay gelenek halini almı ş ve çayda çıra oyunu günümüze kadar oynanıla gelmi ştir. Eskiden kaçı ş göçü ş olmadı ğı için, kız-erkek karma oynanan bu oyun, günümüzde karma oynandı ğı gibi, ayrı ayrı da oynanır. Oyunun 200–300 yıllık bir mazisi oldu ğu söylenir. Oyun Elazı ğ'ın her tarafında bilinir ve oynanır. Hatta son zamanlarda Elazı ğ dı şına da ta şarak Malatya ve Diyarbakır'da da çe şitli şekiller-de oynanmaya ba şlamı ştır. Çayda Çıra oyunu sürekli olarak kendi melodisi ile oynanır. Ancak oyunun ba şlangıcında " Şirvan” ya da “Gelin A ğlatma Havası” denilen bir melodi çalınır. Bu oyunun melodisi ile ba ş-ka bir oyun oynanmadı ğı gibi, bu oyun ba şka bir melodi ile de oynanmamaktadır. Oyun 10/8 lik usulde " Şirvan" makamındadır. Orta çabuklukta bir oyun olan çayda çıra, en az dört-be ş ki şi ile yürütülür. Arka arkaya dizilerek bazen tek dizi, bazen de daire şeklinde oynanmaktadır. Halay sınıfından çok, dini bir raksa benzemektedir. Taklitli bir oyun olmayan "Çayda Çıra", usûl itibariyle ba şladı ğı gibi bitmekte ve usûlde bir de ğişik-lik olmamaktadır. Hem açık, hem de kapalı yerlerde oynanır. Gü-vey yada gelin misafir önüne çıkarılırken ve de "güvey gezdir-mesi" gelene ği yerine getirilirken oynanır. Oyun yürütülürken "Heey, Teey, Tey" diye nara atılır.

Çayır Çıktı Dizine: Zonguldak'ta oynanan bir halk oyunu.

Çaykenarı Zeybe ği: Afyon'da oynanan bir halk oyunu.

Çeçen: 1. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. 2. Hatay'da oynanan bir halk oyunu. Reyhanlı ilçesinde uzun yıllardır ya şayan Çerkezlerin oynadı ğı oyunlardandır.

Çeçen Kızı: 1. Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. Çok hareketli bir oyundur. “Selman” da denir. 2. Giresun'da oynanan bir halk oyunu.

Çedene: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. "Çetene" de denir.

106

Çedik: Ka şık ve kar şılama türü oyunlarda kadın ayakkabısı. Çetik de denir. Kırlareli: Yünden çe şitli renklerde desenli olarak elde dokunur. Evde terlik yerine kullanılır. Evde erkeklerde çetik giyerler. Ancak erkeklerinki i şlemesiz ve koyu renklerden örülür.

Çeki: 1. Kadınların kullandı ğı bir çe şit ba şörtüsü. Aydın kadın: “Ceki” de denir. Mersin-Anamur: Yörede kadınlar tarafından kullanılır. Alına pullu tülbentin üzerine düz ba ğlanır. “Ala Yazma, Alın çekisi” de denir. Kastamonu kadın: “Çökü ve Grep Tülbent” de denir. 2. Kadınların kullandı ğı önlük. Manisa kadın giyimi. Pe şkir, önlük de denir.

Çekinbez: Bkz: Krep. (Balıkesir)

Çekirge: 1. Çorum'da oynanan bir halk oyunu. Yakın geçmi şe kadar halkın geçim kayna ğını genellikle tarım te şkil ederdi. Ancak, çiftçinin en büyük korkusu ürün olgunla şınca ortaya çıkan çekirge sürüsüdür. Halk tüfek atıp, teneke çalarak, gürültü çıkarıp bu afeti uzakla ştırmaya çalı şır. Çorum halkı bu canlıdan o kadar bezmi ştir ki bu oyunu olu şturup türküsünü yazmı ştır. Oyun, davul zurna e şli ğinde 6 kız, 6 erkekle oynanır. Bir kız bir erkek olmak üzere, eller omuzlar üzerinde bir halka meydana getirilir. Oyunun figürleri çekirgenin hareketlerine uygun şekilde düzenlenmi ştir. 2. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Çekme: Ka şık türü oyunlarda kadınların ba şlarına ba ğladıkları örtü.

Çelebi Halayı: Bkz: Toros Mengisi.

Çelen: Adıyaman: Yörede kadınlar tarafından kullanılan çelen, alından ba şlayıp ba şı çepeçevre saran bir altın ba şlıktır.

Çember: Horon türü oyunlarda kadın ba şlı ğı. Erzurum kadın: Bkz: Oyalı ba şörtüsü. Trabzon kadın: “Ba şörtüsü ve Çömber” de denir. Bkz: Ba şörtüsü. Bolu kadın: Tepeli ğin üzerine beyaz renkte kenarları gül i şlemeli uç çevresi pul oya i şli örtüdür. Çemberi kadınlar çene altından kızlar ise üstten ba ğlar.saçlar bel hizasında olur ve örgülüdür.

107

Örgüler ince örtülü olup 40 veya 60 adettir.Örgülerin uçlarına nazar de ğmesin diye mavi boncuklar takılır. Rize kadın: “Tülbent” de denir. Beyaz renktedir.

Çember: 1. Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu. 2. Eski şehir'de oynanan bir halk oyunu. 3. Bkz: Davul

Çember Ba ğ İpi: Bkz: Davul

Çemberim Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Çeneba ğı: Mu ş kadın aksesuarı.

Çenelik: Zeybek kadın aksesuarı. Bir parmak kuma ş üzerine yapılan boncuk ve karanfillerden olu şur. Çenenin altından geçer.

Çengi: Osmanlı imparatorlu ğu döneminde özellikle 16. 17. ve 18. yüzyılda saray ve kent ya şamında önemli yeri olan profesyonel dansçılar. Büyük ço ğunlu ğu erkekler ve eşcinsellerdi. Bu dansçıların büyük ço ğunlu ğu müslüman olmayan azınlıktandı. 19. yüzyılın sonuna do ğru bu dansçılar yok olmaya ba şladı.

Çengi Harbi: K. Mara ş'ta oynanan bir halk oyunu.

Çengi Oyunları: Ankara: Özellikle Çubuk ve yöresindeki cümbü şlerde cenginin özel bir yeri vardır. Beypazarı'nda cengi oyunlarına "muhabbet" de denir. Cengiler zille oynar. Dü ğünlerde ve hamamın yıkanma bölümünde mutlaka cengiler oynatılır. Bir cengi toplumunda oyuncular, çalgı takımı, yardımcılar ve yöneticiler bulunur. Hepsine birden "cengi kolba şısı" denir. Cengi oyununda ba ğlamanın sesini kısmak için sapı ile gövde arasına bir yazma ba ğlanır.

Çep: 1. Adıyaman'da oynanan bir halk oyunu. 2. Tunceli'de oynanan bir halk oyunu.

Çepik: 1. Bingöl'de oynanan bir halk oyunu. El çırpma anlamına gelir. Çok sert figürleri olan bir oyundur. Oyun, yöre insanının tabiat ile olan mücadelesini ve oyuncular arasında bir nevi kuvvet denemesini yansıtır. Oyun; davul, zurna e şli ğinde

108

oynanır. Müzi ğin ba şlaması ile birlikte sa ğ ayakla oyuna ba şlanır. Üç adım öne yürünür, üç adım bitiminde eller çırpılır. Bu hareketlerin bir kaç kez tekrarından sonra e şler birbirlerine dönerek ellerinin içleri ile üçer defa sert bir şekilde kar şılıklı vuru şurlar. Bu vurma hareketleri bir kaç kez yapılır. 2. Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu.

Çepik Oyunu: Bkz: Çepikli. (Elazı ğ)

Çepike: Bkz: Çepikli. (Elazı ğ)

Çepikli: 1. G.Antep'te oynanan bir halk oyunu. "Çibikli, Havarisko" da denir. 2. Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. "Çepike, Çepik Oyunu" da denilen bu oyun erkekler tarafından oynanan, zor bir oyundur. Önce 6/8 lik a ğır ve sonra 2/4lük çabuk usuldedir. Halen ya şamakta olan çok hareketli ve güzel bir oyundur.

Çeri: K.Mara ş'ta oynanan bir halk oyunu.

Çerkez Kayı şı: Bkz: Çerkez Kemeri. (Giresun)

Çerkez Kemeri: Ordu: Bu giysi dü ğün ve benzeri e ğlencelerde giyilen giysidir. Trabzon erkek: Bkz: Kemer. Balıksir: Kadın: Kadınlar tarafından kullanılır. Makara üzerine çakılan çiviler yardımı ile ve karton levhalarla makreme şeklinde örülür, pullu gelinlik veya sallama üzerine bele ba ğlanır. Çerkez ku şağı da denir. Giresun erkek: Çerkez Kayı şı der.

Çerkez Ku şağı: Bkz: Çerkez Kemeri. (Yozgat)

Çe şidim: Mersin ve Anamur'da oynanan bir halk oyunu. "Kullar Olam" da denir.

Çe şme Başı: Erzurum'da oynanan bir halk oyunu.

Çetene: Bkz: Çedene. (Sivas)

Çetik: Bkz: Çedik.

Çeto: Kırklareli'nde toplu oynanan bir erkek oyunu.

109

Çevik: Kırklareli'nde oynanan bir erkek oyunu. "Kerala" da denir.

Çevirme: Kütahya'da oynanan bir halk oyunu.

Çevre: 1. Tülbent bezi veya ipek krepten yapılır. Yazma tülbentler de kullanılır. Genellikle kırmızı, pembe, mor ve bordonun tonları tercih edilir. Bazıları birkaç çevreyi beraber kullanır. Kar şılama ve Zeybek türü oyunlarda kadınlar ba ş ba ğlamada kullanır. Kırklareli kadın: Krep, Yazma da denir. Erzurum kadın: Bkz: Oyalı ba şörtüsü. 2. Erkeklerin boynuna doladı ğı dolak. Edirne erkek: Boyun Mendili de denir. Bilecik, İzmir, Tekirda ğ, Kırklareli ve Edirne'de kullanılır. Kırklareli erkek: Bkz: Boyun Dola ğı.

Çevrek: Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur.

Çevre şin: Ağrı: Saç örgüsünü (guli) süslemede kullanılan boncuklar.

Çeyiz Altı: Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu.

Çıbık: Bkz: Davul

Çı ğırtma: Elazı ğ'da "Cırıtma" denir. Saz altı perdeli kavala benzer. 20–30 cm. boyundadır. Kartalın kanat kemi ğinden yapılan ça ğırtma, imal edeni bulunmadı ğı için pek nadir bulunur ve dilsizdir.

Çılkak: İzmir kadın aksesuarı.

Çınarba şı: Ni ğde'de oynanan bir halk oyunu.

Çıtırda ğ: Zonguldak'ta oynanan bir halk oyunu.

Çıtırdak: Kastamonu'da oynanan bir halk oyunu.

Çibikli: Bkz: Çepikli. (G.Antep)

Çiçek Dağı: Kır şehir'de oynanan bir halk oyunu.

110

Çiçek Halayı: Tokat'ta oynanan bir halk oyunu.

Çift Ayak: 1. Bkz: Arji. (Hatay) 2. Bkz: Murgul Basması. (Artvin) 3. Bkz: Du-nıg. (Diyarbakır)

Çift Beyaz Güvercin Barı: Erzurum'da oynanan türkülü bir kadın barıdır. "Çift Beyaz Gögerçin Barı, Güvecin Barı" da denir. Güvercin barı da iki bölümden olu şmu ştur. Birinci bölümde kızlar ellerinin serçe parmaklarını birbirine takmı ş olarak açık vaziyette bulunduğu yerde oynarlarken ikinci bölümde eller çözülüp bellere konularak yürüyüşler yapılır. Oyunun en önemli, otantik özelli ği ikinci bölümdeki hareketlerde gizlidir. Eller çözülüp oyuncular birbirinden ayrıldıktan sonra ellerini bellerine koyarak yarım sa ğa, yarım sola dönerek bir güvercin gibi sekerek yürüyü şlerinde bilim adamları bu oyunun bir takım hayvanların kutsal sayıldı ğı dönemlerden (Totemizm)den izler ta şıdı ğı görü şündedirler.

Çift Tamzara: Kars'ta oynanan bir halk oyunu.

Çifte: İki kamı şın, iki kemi ğin yan yana getirilmesi ile olu şmu ştur. Genellikle her ikisinde de 6’ şar perde deli ği vardır. Bazı bölgelerimizde bu çalgıya çı ğırtma adı verilir. Bkz: Çı ğırtma

Çifte Basma: Bkz: Murgul Basması. (Artvin)

Çifte Kamı ş: G.Antep'te oynanan bir halk oyunu.

Çifte Oyunu: Afyon'da oynanan bir halk oyunu.

Çifte Zeybek: Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu.

Çiftetelli: 1. Bursa-Uluda ğ Türkmen oyunu. 2. Bolu'da oynanan bir halk oyunu. 3. Hatay'da oynanan bir halk oyunu.

Çiftetelli Köro ğlu: Bursa-Uluda ğ Türkmen oyunu.

111

Çiftlik Zeybe ği: Burdur'da oynanan bir halk oyunu.

Çil Keklik: 1. Erzincan'da oynanan bir halk oyunu. 2. Ni ğde'de oynanan bir halk oyunu.

Çimen-i Çiçek: Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur.

Çinçiva: Rize'de oynanan bir halk oyunu.

Çine Çayı Zeybe ği: Aydın'da oynanan bir halk oyunu.

Çingeneler: Erzurum'da oynanan erkek barı. Bu barın bir taklitli oyun oldu ğu söylenmektedir. Çingenelerin oynadıkları oyunlarını yansıladı ğı olasılı ğı a ğır basmaktadır. Bu barın di ğer barlardan en belirgin farkı hiç duraklamadan hemen hızlı olarak oyuna ba şlamaktır. Oyuna el ele, parmaklar taraklanarak açık vaziyette ba şlanır. Oyunda en büyük rol sa ğ aya ğa dü şmektedir. Sa ğ ayak bu oyunun süresi içinde sürekli olarak ilerde, sol ayak onun gerisinde olmak üzere kısa adımlarla onu izleyerek ileri çıkılır. Bu oyunun melodisinde (es) ler, (duraklamalar) vardır. Bir vuru şluk bu suslar sırasında iki ayak parmakları üzerinde yukarı kalkar kalkmaz yine sa ğ ayaktan aynı yürüyü şe devam edilir . Bu yürüyü şle birkaç adım ileri çıktıktan sonra oyunun melodisine gör e bir noktada sa ğ ayak sol aya ğın üstünden çapraz biçimde a şılarak sol aya ğın sol yanına biti şik bir konumda getirilirken sol ayak bir anda geri çekilir ve hemen önde duran sa ğ ayakla birle ştirilir, yani yan yana getirilir. Bu sırada sa ğ ayak geri çekilirken sol ayak ta yere sürülerek geri çekilir. Ve hemen yerinde sol ayak üstünde bir iki sıçrama hareketinden sonra sa ğ bacak gergin olarak önde soldan sağa do ğru yarım dairelik bir çark yaptıktan sonra yine ileri sa ğda bir noktaya konularak hiç durakla madan hemen aynı yürüyü şlere geçilir. Her melodinin sonunda sol ayak üstünde birer çökü ş yapılarak oyun bitirilir.

Çintiyan: Bkz: Şalvar. (G.Antep)

Çistik: Bkz: Cistik.

Çit Ayak: Rize'de oynanan bir halk oyunu. 112

Çitare: Aydın: Erkek gömle ği yapımında kullanılan bir tür kuma ş. Antalya kadın, Burdur kadın, G. Antep erkek: Citari, Çitari de denir. Burdur: Kadın üçetek ve şalvarı yapımında kullanılan bir tür kuma ş. Afyon: Giysi, özellikle kadın şalvarı ve, üçetek yapımında kullanılan bir tür kuma ş.

Çitari Kuma ş: Bkz: Çitare.

Çitçiye: Kars-Kafkas: Yörede kadınlara özgü günlük ve dans ederken giyilen giysi parçası. Bayan kıyafetleri genellikle kadife ve ipektendir. “Dö şlük” de denir.

Çiya: Horon oynarken ortaya toplanıp ayakları yere vurma. ( Şim şirli, Güneyce, İkizdere, Adacamii, Rize)

Çizme: Zeybek erkek, Zeybek kadın, Horon erkek, Ka şık kadın giydi ği ayakkabı türü. Zeybek Erkek: Körüklü çizme giyilir. Kars-Kafkas: Yörede erkekler tarafından dans ederken giyilen giysi parçası. Ayakkabı türü. Kars: Erkek: Civeki de denir. Balıkesir: Bkz: Ayakkabı. Artvin: Erkek Kostümü. Genellikle çizme, kösele ve deriden yapılır. Dizlere kadar uzanan boyları vardır. Bo ğaz kısımları düz olan çe şitleri, ile, ayrıca bo ğaz kısımlarının körüklü olan çe şitleri de vardır. Renk olarak kesinlikle siyahtır. Yapılı ş biçimleri ise, bo ğazdan diz boyuna kadar düz oldu ğu gibi, önden veya yandan ba ğcıklı olanları da kullanılmaktadır. Bu gibi çe şitlilik ta şıyan çizmeler, ki şilerin varlık duru- muna göre giyilebilir. Yörede erkeklerin ayaklarına giydi ği ayakkabı. Bugün giyilen çizme daha çok Hopa ve Arhavi gibi kıyı kesimlerinde geli şmi ştir. Ya ğmurun fazla olu şu, sahil halkının balıkçılıkla u ğra şması buna sebeptir. Afyon: Erkek: Yöre erkeklerine özgü giysi parçası. Ayakkabı yerine çizme ve get kullanılmakla beraber, genel olarak çarık giyilir. Mu ğla erkek: Ökçesiz ve siyah renkli. İçel-Silifke kadın: Konçludur. Trabzon erkek: Yörede sabuk yada salenk olarakta bilinir. Mes anlamına gelen uzun konçlu bir kundura çe şididir. Yumu şak deriden yapılmı ş ve körüklüdür. Bo ğaz kısmı hafif kıvrılarak giyilir.

Çoban: Kars- Kafkas'ta oynanan bir halk oyunu. Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil 113

ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erke ğin elbisesinin kazara bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün de ğen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar.

Çoban Elo: Ağrı'da oynanan bir oyun adı. İki tarafından sopayla oynanan bu oyunda Ağrı halkının ya şantısından bir kesiti çok iyi görmek mümkündür. Kavgayı anlatan oyunda amaç birbirlerini öldürmek veya yaralamaktan de ğil, rakibinin sopasını kırmak yada elinden dü şür

Çoban Hoplatması: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Çoban Şalı: Bursa erkek giysisidir, üste giyilir. Yine kahverengi va beyaz renklerin hakim oldu ğu el tezgahlarında dokunmu ş bir şaldır. Bölge hayvancılıkla u ğra ştı ğı için yaylaya giderken ihtiyacı olan yiyeceklerini iki ar şın uzunlu ğundaki bu şala koyar. Sol omuza atılan bu şalın öne gelen ucu dü ğümlenir.

Çobani: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu.

Çoka: Bkz: Ceket. (Artvin)

Çolakçı: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Çorap: Genellikle kıl veya yünde yapılır ve beyaz renkte olur. Afyon: Yöre erkekleri ve kadınlarına özgü giysi parçası. Ayakta diz altına kadar uzanan kırmızı ba ğcıklı çorap bulunur. Yünden elde örülmü ş renkli desenleri vardır. Adıyaman: Kadınlarda yünden olup (ele örülmü ş) ince ve desenlidir. Erkeklerde yün iplikle örülür,iki çe şitlidir.Çorapların elde örülmesi daha makbuldür.Kaba olan coliki,ince örülen ise desenlidir. Renkleri beyazdır.Artvin: Erkek Kostümü. Yünden örülü, düz veya i şlemeli olur. Aya ğa çizme giyildi ğinde, kısa bo ğazlı çoraplar giyilir. Aya ğa çartk giyildi ğinde

114

ise diz boyuna kadar uzanan tozluklar giyilir. Kadın Kostümü: Genellikle yünden yapılan, beyaz ve çe şitli motiflerle i şlenmi ş, siyah ve kahverengi renkleri bulunan bir giysidir. Çorap, diz boyu, topuk boyu, ayrıca patik şeklinde de örülüp giyilmektedir. Kuzu yönünden olanlar tercih edilir. Ankara erkek: Efeler ayaklârına genellikle beyaz renkli ajurlu veya nakı şlı diz çorapları giyerler. A ğrı: Yörede çorapların ortak ismi gore dir. Koyun yünü ve keçi kılının kendi rengi muhafaza edilerek örülür. Motiflerin yapıldı ğı renkli iplikler ise kök boya ile boyanır. Balıkesir: Kadınlar ve erkekler tarafından kullanılır. Kadın: Genellikle beyaz yünden nakı şlı çoraplar giyilir. Burun ve topuk kısımları kırmızı olan bu çorapların üzerine 2 renkten kabak çiçe ği, düz kolan, atma vb. adları verilen nakı şlar verilir. Burun kısımları nakı şlı olanların adları sı ğır sidi ği, sinek vb. dir. Merserize veya pamuklu iplerden ajurlu örülen çoraplara ise Edremit ilçesinde rastlanır. Erkek: Beyaz yünden, dizaltına kadar çekilen ajurlu çoraplar giyilir. Maddi durumu iyi olmayanlar tozluk yerine kullanırlar. Dizaltında beyaz, mavi, kırmızı, ye şil renklerle örülen ba ğla ba ğlanır, uçlarına kozalak adı verilen püskül takılır, ba ğlandıktan sonra baca ğın dı ş yüzünden sarkar. Çorabın kirlenmemesi ve ü şümemek için bazı da ğ köylerinde beyaz dokumadan “dolak” aya ğa dolanır. Üzerine yün ipten hazırlanan saç örgüsü kordon, alttan yukarı do ğru çaprazlanarak ba ğlanır ve arkada dü ğümlenir. Ucunda püskül vardır, ba ğlandıktan sonra sarkıtılır. Bingöl: Yörede hem erkekler hem de kadınlar giyer. Elde örülen çoraplar kadınlarda renkli ve motiflidir. Erkek çorapları beyaz ve kadın çoraplarından daha sadedir. Bitlis: Yörede hem kızlar hem erkekler, de ğişik renklerde yünden örülmü ş çorap keçi kılından dokunmu ştur. Erkek: Yün çoraplar, i şlerle süslüdür. Kadın: Ayakta i şli ve kalın örgüyle örülmü ş yün çorap vardır. Burdur: Yörede erkekler ve kadınlar tarafından giyilir. Kadınlar i şlemeli (eri şli) yün çorap giyerler. Erkeklerinki i şlemesizdir.Yün örgü,sade ve az motifli renksiz bir çoraptır. Bursa: Erkekler tarafından giyilen çorabın konç a ğzı islemeli, diz kapa ğı altına kadar uzanan ba ğcıklıdır. Kadınlarda Yünden ve desenlidir. Beyaz düz de giyilmektedir. Çok renkleri vardır. Uzunlu ğu şalvarın içine girecek şekildedir. Çe şitli desenler de hakimdir. Kadın: Genellikle kırmızı rengin hakim olduğu çift kat yünden örülmü ş ve motifleriyle Yörük özelli ği ta şıyan çoraplar görülür. Bolu: Kadın: Kırmızı, ye şil, sarı, lacivert, bordo, beyaz renklerin hakim oldu ğu çoraplar yün iplikten örülür. Gül motifleri hakimdir.Çoraplar i ş motiflerine göre isimlendirilir.1- Muskalı tele şiş

115

çorap 2- Mozak güllü be ş şiş çorap 3- Da ğınık gül be ş şiş çorap 4- Karalı yel esti be ş şiş çorap 5- Güççük be ş şiş çorap. Erkek: El örgüsü olarak yünden iple beş şişle örülür. El örgüsü çoraplar çok güzel örgü nakı şları ta şımı şlardır. Bu nakı şların şekilleri ve kullanılan renkler sanat eseri niteli ğindedir. Kadınların giydi ği çorap motifleri ile aynı isimleri alırlar. Diyarbakır: Hem erkekler hem de kadınlar giyerler. Koyun yününden, diz altına kadar uzanan, elde i şlenen ve de ğişik motiflerle süslenen bir ayak giysisidir. Yörede bir di ğer adı “Yün Çoraptır”. Edirne: Hem erkekler hem de kadınlar giyer. Erkekler: beyaz yün çorap giyerler. Kadınlar: konçları desenli beyaz çorap giyerler. Elazı ğ: Erkek: Yün örmedir. Kadın: Çorap olarak yazın iplik, kı şın ise yün çorap giyilmektedir. Erzurum: Beyaz, kırmızı, siyah renklerde elde dokunmu ş yün çoraplar giyilir. G.Antep: Kendinden desenli veya renkli ipliklerle desen verilmi ş yün çoraplar giyilir. Motif ve i şleni ş biçimlerine göre de ğişik adlar alırlar. Örn: Sırhlı çorap, Sivas çorabı, Payamlı, Kantarma,Çift burmalı ve Muska gibi... Kadın: Kadınlar tarafından elde örülen düz renk yün ve pamuk ipli ğinden yapılır. Parmak uçları ve topukları çe şitli renklerde desenli olabilir.Boyu diz altına kadar uzun olabilir. Hakkari: Düz veya renkli kilim desenli çorap giyilir. Yünden dokunur. Çorabın üstüne dü şmemesi için ip ba ğlanır. Hatay: Yünden elde örülerek i şlenir. Ham yün renginde veya kök boyalarla boyanmı ş çe şitli renk ve desenlerle yapılır. Boyu diz altına kadardır. İzmir: Beyaz yünden elde örülmü ş çoraplar kullanılır. Kırklareli: Beyaz renkte elde dokunmu ş yün çorap giyilir. Bazılarına ufak desenler de konulur. Düz renk yünden elde örülür. Uzun çorap giyilir. Gül veya çe şitli i şlemeli olur. Konya: Yün ya da tiftikten örülür. Mut: Eğilmi ş yün a ğaçtan yapılmı ş tekmille örülür. Bu çorabın özelli ği tı ğla örülmesidir. Silifke: Hem kadınlar hem de erkekler tarafından giyilir. Şalvarın altına edi ğin içine beyaz çorap giyilir. Kadın: İlçe kadınlarını çoraplarında i şlemeler görülse de, köylü kadınların çorapları i şlemesizdir. Erkek: Yörede erkekler ayaklarına diz boyuna kadar uzanan çoraplar giyerler. Bu çoraplar beyazdır ve kalın yünden örülmedir. Yörede gençlerin giydi ği çorapların dı şa bakan yüzünde nakı ş i şlemeler vardır, ihtiyarların çorapları ise düz i şlemesizdir. Çorabın diz kısmında çorabı saran renkli püsküller bulunmaktadır. Şanlıurfa: Yünden olup el ile örülmü ştür,genelde yünün rengindedir. Mor koyun ve beyaz yünden olanlar tercih edilir. Elde dokunmu ş ve. beyaz yünden yapılmı ştır. Trabzon: Yünden sade şekilde elde örülmü ş çoraplar giyerler. Kullanılan

116

renkler yünün kendi rengi, siyah ve kahverengidir. Yünden el dokuması beyaz, siyah yada desenli çorap giyilir. Desenleri küpeli, ku ş kanadı, yıldız, çiçek, muska gibi adlar alırlar. Van: Erkek: Yörede erkeklerin giydi ği çorap yerli yünden ve çe şitli renklerde olur. Kadınların çorapları da erkeklerinki gibi yünden ve de ğişik renklerdedir. Kadın: Yörede kadın çoraplarındaki desenlerde anlamlar bulmak mümkündür. Evli bekâr, dul, çocuklu, çocuksuz gibi. Sivas: Aya ğa, nakı şlı yün çorap, üzerine siyah me şinden yapılan kulaklı yemeni giyilir. Sivri burunlu, ucu kıvrık, arkası- kulaklı, yüzü bile ğe kadar kapalı, uzun topuklu, yanlarda içten lastiklidir. Ayrıca tokalı çarık da giyilir. Rize: Yün ya da kıl uzun çoraplar giyilir. U şak: Püsküllü uzun yün çorap giyilir.

Çorum Halayı: Çorum'da oynanan bir halk oyunu. 6 erkek oyuncu tarafından davul, zurna e şli ğinde oynanır. Oyun 3 bölümdür.

Çökcük Oyunu: Isparta'da oynanan bir halk oyunu.

Çökelek: Malatya'da oynanan bir halk oyunu.

Çökelek Halayı: Sivas’ın bir çok yerinde oynanan bir halayımızdır. Olayın geçti ği yer tam olarak bilinmemektedir. Köyün birinde gelin kız çökelek yapmak için oca ğa tencereyle süt koyar. Kaynanası gelme çökele ği iyice tembihleyip kom şuya gider, gelece ğini söyler. Gelin kız biraz rahatlar. Be şikteki bebe ğinin yanına gider, onu doyurur ve uyutmaya ba şlar. Uyuturken bir rehavet çöker, derken kendi de uyuklamaya ba şlar. Kaynanası kom şusunda i şini bitirip geri döner, evde bir koku duyar ve narayı basar. Gelin sesi duyunca uyanır, hemen toparlanır, koku burnuna gelir. Kazanın ba şına ko şarsa da sütün kaynayıp bitti ğini anlar; evhamlanır, korkar. Kaynanasının azarından çekinir. Ne yapaca ğını bilmez bir vaziyette odanın içinde ellerini vurarak dört döner. Kaynanasının içeri girmesi fazla uzun sürmez; gelme kızar ba ğırır...Çökelek halayı her ne kadar gelin kaynana arasında geçse de; halka mal olu şu, kaynananın gelini bütün millete kesmesi şeklinde olmu ştur. Halk bunu ayıplamı ş ve çok yerde taklit etmi ştir. Günümüzde oynanı ş itibariyle güler mizaçlı olması, gelirin içinde bulundu ğu durumdan de ğil, kom şuların onu oynatmasından kaynaklanmı ştır. Dansımız sadece kızlar tarafından oynanmaktadır. Yeldirme, hoplatma bölümlerinden olu şur.

117

Çökelik: Bkz: Çökelek Halayı.

Çökü: Bkz: Çeki.

Çömber: Bkz: Çember.

Çömçe Gelin: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu.

Çömlek: Kütahya'da oynanan bir halk oyunu.

Çömlek Oyunu: Sinop'ta oynanan bir halk oyunu.

Çömüdüm: Kütahya'da oynanan bir halk oyunu.

Çözde Al: Denizli'de oynanan bir halk oyunu.

Çubuk: Bkz: Davul

Çuha: 1. Erkeklerde cepken, dizlik, karadon ve camadan yapımında kullanılan bir tür kuma ş. Kastamonu'da: Cuha da denir. 2. Kars-Kafkas: Erkek: Bkz: Kaftan.

Çuha Abası: Bkz: Aba. (G.Antep)

Çuha Kuma ş: Bkz: Çuha.

Çuha Şalvar: Elazı ğ erkek: Paçaları dar, üst kısmı geni ş, beli uçkur ile büzülen çuha şalvar giyilir.

Çuha Yelek: Bkz: Kadife Yelek. (Ankara)

Çulfalık: Bkz: Çulfalık Yelek.

Çulfalık Yelek: Ka şık yöresinde erkekler tarafından giyilir. Çulfalık da denir.

118

Çulfallık: Mersin-Anamur: İnce dokuma tezgahlarında iplikten dokunarak hazırlanır. Genelde tek renk dokunan kuma şlardan renkli olanlar da vardır. Renklendirmede kök boya kullanılır. Bu dokumalara alaca veya göklü bükme denir.

Çuvaldız: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

-D-

-D-

D: Hareket notasyonunda aya ğı simgeler.

Daddiri: Kadın donu, şalvar. (Çorum.; Yozgat.; Ankara.) Daddiri. (Ankara.) Dadtiri. (Ankara.) Dahtiri. (Yozgat.; Ankara.) Daktiri. (Ankara.) Dattiri. (Ankara.; Kır şehir.)

Dafk: Konya'da kadın yele ğine "Dafk, Dafkı" denir.

Da ğ Ba şında Kestane: Kütahya'da oynanan bir halk oyunu.

Da ğlar: 1. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. 2. Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Da ğlı: İzmir'de oynanan bir halk oyunu.

Dahtiri: 1. Bkz: Daddiri. 2.Elbise. (Ankara.) 3. Kısa düttürü (elbise için) (Kıbrıs )

Dakma: "Dahma" da denir.Isparta'da yele ğe verilen bir ad.

Dal Fes: Mut: Genellikle Bar türü oyunlarda erkeklerin giydi ği bir ba şlık türü. Üzerine tülbent, çember ya da sarık gibi bir şey sarılmamı ş sade fes.Mut Kadın: " Şeş, Keci" de denir. Daha ziyade kızların kullandı ğı ve üzerine örtü örtmeden kullandıkları bir ba şlıktır. Bu ba şlı ğı gelinlerde kullanır. Fakat onlar fesin üstüne mavi bir krep veya beyaz oyalı süslü bir örtü örterler. Bunların adına şeş veya keci denir. G. Antep: Bkz: Terlik. U şak Erkek: Bkz: Keçe. Erzurum Erkek: Bkz: Fes.

119

Daldalan: 1. Artvin yöresine ait bir halk oyunudur. "Daldolan" da denir. 2. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. 3. Erzurum'da oynanan bir erkek barı. Daldalan barına Daldalar’da denilmekte ise de bize (Daldalan) olması daha uygun ve mantıksal geliyor. Çünkü Erzurum ve yöresi a ğzında daldalanmak, saklanmak, bir cismi, bir yeri siper edinerek onun arkasında yarı gizlenmek anlamında kullanılmaktadır. Daldalan barına birle şik düzende bellerden kavranarak ba şlanır. Burada dikkat edilecek nokta, ku şaklardan tutunarak, koltuk altlarından ku şağa yakın bir yerden belleri kavramaktır.

Daldalan barında diz kırma hareketleri önemli bir yer alır. Oyunun her evresinde, kapalı durumda da, açıldıktan sonra da dizleri birle ştirerek diz kırma hareketleri , sekerek ayak de ğiştirme hareketleri arasında da yapılır. Güftenin ilk dizesi çalınırken diz kırım ve ayak hareketlerinin sonra sonunda geri çekilme hareketleri oyunun sonunda çökü şlere dönü şür.

Daldalar: Bkz: Daldalan. (Erzurum)

Daldolan: Bkz: Daldalan. (Artvin)

Dalga Ku şak: Mu ğla'da erkeklerinin giydi ği bir tür ku şak.

Dalgeçir: Karaman ve Adana'da yele ğe denir. Isparta: "Delgeçir" de denmektedir.

Dalkavuk: Üzerine hiçbir şey sarılmamı ş kavuk.

Dalama: Çorum, Tokat, Sivas, Yozgat, Kayseri'de yele ğe denir. Yozgat'ta "Dallılama" da denmektedir.

Dallı: Kütahya'da kadınların giydi ği bir elbisedir. Elbisenin üzerine sırma ile dallarla işlidir.

Dalliko: Amasya'da oynanan bir halk oyunu.

Dalyan Mitra: Kırklareli'nde oynanan hora türü bir oyun.

120

Dam Ba şı: Bkz: Dam Ba şına Asa Goymu ş Galbırı. (Afyon)

Dam Ba şına Asa Gomus Galbırı: Afyon'da oynanan bir halk oyunu. “Dam Ba şı, Kapı Ardı” da denir.

Dam Üstüne Çul Serer: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Damardı: Denizli'de oynanan bir halk oyunu.

Damasko: Daha çok Şam`da dokunan ipek ve keten karı şımı kuma ş. Genellikle kadın şalvarı ve gecelik yapımında kullanılır.

Dan: Isparta, Ankara'da İç donu, pantolona denir.

Danı şman: Mersin ve Anamur'da oynanan bir halk oyunu.

Darabulus Ku şağı: Bkz: Trablus Ku şağı. (Mut)

Dara ğı: Kars-Kafkas: Yörede kadınlara özgü günlük giysi parçası. Küpe. Aksesuar

Dardagan: Da ğınık şekilde sarılmı ş sarıkların genel adı.

Darıkıran: Kars'ta oynanan bir halk oyunu.

Darsan Kalesi: Erzincan'da oynanan bir halk oyunu.

Dasni Corç: Bkz: Ondört. (Artvin)

Dastar: Genellikle Teke türü oyunlarda kadın ba şlı ğı.

Da şı: Riza'de oynanan bir halk oyunu.

Davul Oyunu: Kastamonu'da oynanan bir halk oyunu.

Davul Zurna Horonu: Rize'de oynanan bir halk oyunu.

121

Davullar Çalar Kırk Haydut Oynar: Kırklareli'nde oynanan hora türü bir oyun.

Debi: Bkz: Depki. (Adana)

Debil: Hatay'da oynanan bir halk oyunu.

Debreli Hasan: Kırklareli'nde oynanan hora türü bir oyun.

Degenek Oyunu: Bkz: De ğnek Oyunu

De ğirmenci: Bitlis'te oynanan bir halk oyunu. Grup halinde ve küçük parmaklardan tutu şarak oynanan oyunlardandır.

De ğirmenci Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

De ğnek Oyunu: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. "Degenek Oyunu" da denir. Bu oyun sava ştan dönen yi ğitlerin sava ştaki mertlik ve yi ğitliklerini sembolize eden bir oyun olarak bilinir. Mertlik, yi ğitlik, vakarlık yanında dövü ş sanatının da en güzel örnekleri sunulur.Dörtlü de ğnek oyununa“dörtlü fasıl” veya “fasıl” da denilmektedir. Oyun kadar, ezgileri de çok güzeldir. Her fasılda ezgi ve ritim de ğişti ği için her davul- zurnacı bu oyunu çalamaz. Bu oyunda birçok figürler, sekmeler el ve ayak hareketleri oldu ğundan her oyuncu de ğnek oyununu oynayamaz. Ancak oyun oynamada zamanla ustala şanlar oynayabilir. Bu oyun oynanırken seyircilerin heyecanlanmaması damda seyreden kadınların zılgıt çalmaması mümkün de ğildir. Zaten bu zılgıt sesleri oyuncuları galeyana getirir, oyuna bamba şka bir hava verir. Genellikle dört ki şi ile oynana bu oyun, gerek ezginin de ğişmesi gerekse hareketlerin de ğişmesi yönünden dört fasıl halinde oynanır.Oyunun en son ölümünde de ğnekle yapılan temsili dövü ş ve asker yürüyü şü figürleri vardır. Oyunun birinci faslı çok a ğır hareketlerle ba şlar davul be ş defa güm güm diye vururken oyuncular sa ğ ayak öne do ğru atılmı ş vaziyette ve eller arkada ba ğlı olarak dururlar dik ve dü şünceli olarak birbirlerine bakarlar. Daha sonra davulun ritmine uygun olarak sa ğ eller havaya kalkar ve yine davulun ritmine uygun olarak avuç içine üçgen olarak alınmı ş mendil dı şarıdan içeriye do ğru hareketlerle savrulur. Derken di ğer elde kalkar ve oyun tamamen ba şlamı ştır oyunun tümünde vakar

122

ve ciddiyet hakimdir. Oyuncunun gülmesi veya ferdi hareketler yapması oyun dı şında ba şka şeyle ilgilenmesi hiç ho ş kar şılanmaz, oyunun ciddiyetini bozar. Oyun el hareketleriyle ba şlar daha sonra ayak hareketlerine geçilir. Yine dik dururken sol ayak sa ğ aya ğın üzerine getirilip götürülür ve daha sonra sa ğ diz ve sol diz üzerine oturulur daha sonrada oyunun oturup kalkma figürlerine geçilir. Oyun genelde dört ki şi ile oynanır ve oyunculardan en ya şlısı ve en iyi bileni oyun içinde oyunu yönetir. Genelde aynı ekipler beraberce dü ğünlere gittikleri ve oyunun hareketleri belli oldu ğu halde yinede ferdi hareketler olmasın yapılan hareketlerde bütünlük sa ğlansın diye di ğer oyuncular devamlı olarak yönetenin gözüne bakarlar. Yöneten de gözleriyle hangi hareketten hangisine geçece ğini i şaret eder. Göz i şaretiyle anlamak uzun zaman birlikte oynama neticesinde elde edilir. Oyunun ikinci kısmında zurnanın ezgisi ve davulun ritmi de ğişir ve birinci kısma göre daha hareketlidir. Üçüncü kısım oyuncuların oynayarak sıraya girmeleri ve davulun önünde tek tek figür yapmalarıyla ba şlar ve bütün oyuncuların hünerlerini göstermekle son bulur. Dördüncü kısımda yine davulun ritmi ve zurnanın ezgisi de ğişir ve halaydaki düz oyunu sergilenir ve yine oturup kalkma hareketleri ile son bulur fakat her bölümün oturup kalkma figürleri birbirinden ayrı figürlerle ve geriye dönme gibi hareketlerle süslenir. Son bölüm ise en heyecanlı ve seyredenlerce beklenen bölümdür dut veya dut gibi sert a ğaçlardan yapılmı ş de ğnekler, davulun dövü ş ritmini vurmasıyla ortaya atılır ve her oyuncu kendine bir tane seçer. Eski oyunculardan bu sert de ğnekleri bir vuru şta kafasında veya kolunda kıran oldu ğu söylenir. Hatta o oyuncuların gelece ği dü ğünde yeterinin iki katı de ğnek ortaya atılırmı ş ki kırılanlar haricinde oynamak için değnek kalsın. İş te oyuncular kendilerine birer de ğnek seçince, davulun vurdu ğu cenk havasıyla oyunculardan ikisi de ğnekleriyle dövü şmeye ba şlarlar i şte o anda seyredenler co şkuyla ba ğırmaya damdan seyreden kadınlar zılgıt çalmaya ba şlarlar ve dövü şün heyecanı ve temposu bir kat daha artar. Oyunculardan birinin de ğne ği kırılır veya bir müddet vuru ştan sonra, di ğer oyuncular araya girerek vuru şmayı durdurur. Derken de ğnekle bir iki figür yapılır ve bu defa di ğer iki oyuncu dövü şe ba şlar. oyunun nihayetinde araya girilir ve dövü ş kesilir. de ğnekle çe şitli figürler ve asker yürüyü şü yapılır ve oyuncular birbirlerini kucaklayarak oyunu bitirirler. Daha sonrada kol kola geçerek Ş.Urfa halaylarından girani, düz, tek ayak, çüt ayak terge oyununu oynarlar ve abravi oyunu ile oyuna son verirler.

123

Delal-ı Mihrican: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. "Gezali" de denir.

Deli Arap: Hatay'da oynanan bir halk oyunu. Zorla kız kaçırılmasını, iste ği olmayan bir kızın gelin edilmesini anlatan bir oyundur. Dü ğünde oyuna kalkanlar kızın isteksiz verildi ğinin farkındaysa oyunun ba şında vurgulamak için bu oyunu oynarlar. Oyunun çıkı şı şu öyküye dayanır. Bir Türk köyünden gelin almaya gelen Arapların Türk köyündeki oynadıkları oyun köylüler tarafından yadırganır, saçma bulunur. Birbirlerine “Bunlar ne yapıyor?” diye bakarlar. İçlerinden biri “Deli Arap bunlar” der. Daha sonra Arapları taklit niteli ğinde figürler yapan köylü kendine özgü yeni bir oyuna sahip olmu ştur. Kızın isteksiz olmasına ra ğmen Araplar tarafından alınmasını anlatır. Oyun 1975 yılında İzzet ÖZKAN’ dan ö ğrenilmi ştir. Yörede 8-10 çift ki şi ile daire ve yarım daire formlarında oynanır.

Deli Gömle ği: Bkz: İç Gömle ği.

Deli Horon: Artvin'de oynanan bir halk oyunu. "Salıyabasa" da denir. Deli horon, halka yapısı içinde oynanan, Artvin”in temel oyunlarından biridir. Horona “Deli” ön adının takılması, oyunun “deli dolu” diye tabir edilen biçimde oynanmasından kaynaklanmaktadır. Figürlerin birçok bölümü gerginlik, sertlik ve gerilim içerisinde canlı olarak yapılması, oyuna bu niteli ği kazandırmaktadır. Oyunda co şkuyu sa ğlamak için, atılan uzun na ğaralar (Kı ğına) esastır. Komut veren tarafından her figürü belirleyen yöresel tabirlerle (Yöresel sözlerle) anında verilir. Örne ğin: Ba şla, ba şla-işle, i şle Kollar üste, Kollar siya-Kındır Oyna, Dura dura-Kollar çabuk-Gel oguna diza-Vuur orta topuk gibi belli komutlarla oyun yönetilir. Oyunu oynayanlar, belli bir sayı ile sınırlamaz; genellikle’ açık hava ve harman gibi yerlerde oynanır. Oyunun kaynakçası hakkında ve hazırlanı şı oynanışı, hareketlili ği yörede birlik, beraberlik ve dayanı şma sembolü oldu ğuna, kararlılık ve güçlülük ifadesini belirtti ği yolunda ortak. dü şünceye varılmı ştır. Halk arasında bu oyuna ili şkin olarak, deli horon oynanan yerde “Kırk yıl ot bitmez” sözü yaygındır. Oyun, ayrıca bazı kesimlerde (Kuçen deli horonu, Kocabey deli horonu) gibi isimlerle de oynanır. Oyunu’ kuran ki şi bilinmeyip Artvin ve beldelerinin en güzide oyunudur. Yalnız erkekler tarafından oynanır; yapılan düzenlemelerde oyunun geleneksel formundan, adım ve figürlerinden hiç bir düzeltme yapılmamı ştır. Gerçek

124

formuyla sahnelenmi ştir. Eskiler bu oyunların oynandı ğı meydanda yıllarca ot bitmedi ğini rivayet ederler. Borçka Havalisinde ve il merkezinde tulumla oynanır.

Deli Kız: Artvin'de oynanan bir halk oyunu. "Kız Belin İncedir" de denir.

Delile: Bkz: Delilo. (Diyarbakır)

Delilo: 1. Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu. "Delile" de denir. 2. Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. Harput'tan derlenen bu oyuna "Derilo"da denir. Bu oyun halay bölgesinin hemen her yerinde, birbirine benzer özelliklerle oynanmaktadır. Asıl çıkı ş kayna ğı konusunda bir yargıya varmak mümkün de ğildir. Delilo oyununun 150-200 yıllık bir oyun oldu ğu söylenmektedir. Oyun, türkülü bir oyun olup, davul ve klarnet eşli ğin-de oynanır. Oyunun türküsü oyuncular tarafından söylenir. Bu oyun, ba şka bir oyun melodisi ile oynanmaz, bu oyun melodisi ile de ba şka bir oyun oynanmaz. 4/4 lük usulde müzi ği olan oyun, çevre illerdeki "Delilo" oyunlarından biraz daha a ğırdır. En az iki ki şi olmak üzere, dizi halinde oynanır. Oyun daha çok ayak ve el harekelerinden olu şur. Bu hareketler vücudun tabii hareketleridir. Oyun erkek oyunu olmakla birlikte, karma olarak ve yalnız kadınlar tarafından da oynanır. Oyun, dü ğün ve asker uğurlamalarında oynanır. 3. Bingöl'de oynanan bir halk oyunu. Oyun kızlı ve erkekli oynanır. Çevrede en fazla oynanan oyunlardan biridir.

Deliloy: Erzurum'da oynanan bir erkek barı. “Dello Barı” da denir. Birle şik vaziyette bellerden tutularak ve oyun sırasında de ğişken birkaç pozisyonu olan anlamlı ve hareketli bir bardır. Dizler birbirine yapı şık olarak bir kez sa ğa, bir kez sola ve üç kez de ileriye do ğru kırma hareketleri yapılır. Bu hareketler bar ba şının i şaret vermesine kadar sürdürülür. İş aret verilince hemen sıçrama hareketlerine geçilir. Bir kaç kez de yerinde sıçradıktan sonra yine i şaretle sa ğ bacak bir kaç kez de yerinde sıçradıktan sonra yine işaretle sa ğ bacaklar 30-35 cm ileriye atılarak ökçeler yere vurulurken sol ayakların parmak uçları da arkada yere vurulur ve hemen yeniden sa ğ bacak ileri atılır ve bu kez ilerde üç kez yere vurulduktan sonra geri çekilir ve sıçrama figürleri sürdürülür. Birkaç sıçrama hareketinden sonra yine bacak ve ayak figürlerine geçilir. Oyun bir sürede böyle devam ettirildikten sonra oyuncular birbirinden çözülerek elleri bellerinde olmak

125

üzere dirsekleri birbirine dokunacak biçimde bir sıra halinde sıçrama hareketleri sürdürülür. İş aret alınır alınmaz hep birlikte önce kar şıya seyredenlere do ğru sa ğ sol bacak ve ayak hareketleri yapılırken eller ezginin ritmine uyularak alkı ş tutar gibi birbirine vurulur. Sa ğa dönü ş yapılırken ve herkes önündeki arkada şının belinden tutarak gene aynen sa ğ sol bacak ve ayak hareketleri yapılır. Bu hareketler bir kez sa ğa ikinci kez sola dönülerek tekrar edilirken; önünde arkada şı bulunmayan barba şı ve poççik çeken oyuncu da ayak ökçelerini yere vururken ellerini de birbirine vurur. Dello barının son figürlerini çökü şler olu şturur.

Deling: Bkz: Şalvar. (Mardin Kadın)

Dello: 1. Bitlis'te oynanan bir halk oyunu. Birbirine kar şı iyi geçimli olan köylerin birinde ara sıra bütün köylüler toplanıp birlikte oyunlar oynarlardı. Bu oyunlara genellikle herkes katılırdı. Katılamayan ki şiler zorla getirilirdi. Günlerden bir gün oyun yerine gelemeyen DELLO isimli birinin evine gidilir. O rahatsız oldu ğu için gelemeyece ğini söyleyip onlara evinde bir oyun oynamayı teklif eder. Dello'nun teklifini kabul ederler. Oyun ba şlayınca hiç bilmedikleri, görmedikleri bir oyunla kar şıla şınca bu oyuna ismine hitaben Dello oyunu adını verirler. Erkekler oynar, kızlar da oynayabilir. 2. Kars'ta oynanan bir halk oyunu. 3. Van'da oynanan bir halk oyunu.

Dellocan: Erzincan'da oynanan bir halk oyunu.

Delme: Genellikle Zeybek ve Teke yörelerinde kadınların giydi ği bir tür üst giysisi. Sivas Kadın: Desenli divitinden kapitone olarak hazırlanan ve üste giyilen bir cepkendir. Daha çok orta ya ş ve sonrası tarafından kullanılır. Canlı renklerde kuma şlardan yapılır. Eski şehir Erkek: Yelek gibi kolsuzdur. Balıkesir Kadın: Bkz: Cepken. Yozgat Erkek: "Delme Yelek" denir

Delveli: Tekirda ğ'da oynanan bir halk oyunu.

Demirci: 1. Hatay'da oynanan bir halk oyunu. 2. Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Dem-o: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

126

Demone: Gaziantep'te oynanan bir halk oyunu.

Dephi: Bkz: Depki. (Adana)

Depki: 1. Adana'da kadın ve erkeklerin oynadı ğı bir halk oyunu. "Debi, Dephi" de denir. 2. Hatay Samanda ğ, Reyhanlı ve çevresinde oynanır. Hasat mevsimi sırasında oynanan bir oyundur. Kötü hava ko şulları ve ardından da sıca ğın etkisinden dolayı ürünleri zarar gören halk üzülüp isyan eder ve hınçlarını topraktan alırcasına ayaklarını topra ğa hızla vururlar. Bu hareketlerle ortaya çıkan bu oyun, gelenekselle şmi ş ve ürünün iyi olması durumunda bile oynanır hale gelmi ştir. Oyun 1975 yılında, 1932 yılı do ğumlu İzzet ÖZKAN’dan ö ğrenilmi ştir. Kaynak ki şi geçimini zurna çalarak sa ğlamaktadır. Yörede karma diziyle oynanan oyun genellikle 12-14 çift sayıda ki şiyle yarım daire formunda oynanır.

Depme: Ka şık yöresi erkek giysisidir. Silifke erkek: Bkz: Şalvar. Sakarya Erkek: "Pantolon" da denir. Mut Erkek: "Depme Şalvar" denir. Haba kuma şı olan depmeden yapılmı ştır. Kullanılan renkler; kahverengi tonları ve yünün kendi rengidir.

Derbi: Bkz: Derpi. (A ğrı)

Dere: Ağrı'da kadın giyiminde belden yukarısı dar ve kapalı bir tür entaridir. Bu da Kırtü şke gibi kopça ve dü ğme ile tutturulur. Uzun kollu olup belden a şağısı geni ş ve çift etekli olur . Etekler ayak bilekleri ile diz arasında purikli ( pileli ) ve üzeri kaytanla işlenmi ştir. Kadife divitin , basma ve beyaz renkli olanlarda patiska ile ipekli kuma ştan yapılmaktadır.

Dere Boyu Düz Gider: Kırklareli'nde kadın ve erkeklerin oynadı ğı, tek ki şi veya toplu olarak oynanan bir halk oyunu.

Dereler Doldu Ta şıyor: Bursa'da oynanan bir halk oyunu.

Dereli Kar şılaması: Giresun'da oynanan bir halk oyunu.

Dergi: Bkz: Şalvar. (Mardin Kadın)

127

Derik: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. "Tek Ayak" da denir.

Deriko: Adıyaman'da oynanan bir halk oyunu. "Derino" da denir.

Deriley: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu.

Derilo: 1. Bkz: Delilo. (Elazı ğ) 2. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Derino: Bkz: Deriko. (Adıyaman)

Derpi: Ağrı Kadın: "Tuman, Derbi yada Külot" ta denilen bu giysi şalın altına içe giyilir. Beyaz renkte dokuma kuma şlardan yapılır. Kı şın sıcak tutması için şalın altına, geceleri ise pijama olarak kullanılır. Kadın giyiminde basma veya pazenden yapılan paça kısmı man şetli ve dü ğmeli olan bir şalvar çe şididir. Derbi denilmesi ayıp sayıldı ğından bu giysiye genellikle “Hevalkıras” denilmektedir. Kırasın yani iç gömle ğinin arkada şı anlamına gelmektedir. Hakkari Kadın: Desenli basma veya divitinden yapılan bir şalvardır. Mardin Kadın: "Dergi, Şalvar" denir. Bkz: Şalvar.

Desmal: Hakkari kadın ba şlı ğı. Bkz: Kesrevan.

Destar: 1. Kavuk, külah ve fesin üzerine sarılan, genellikle meslek ve mevki belirten sarık. 2. Bkz: Dastar.

Destimal: Farsça bir sözcük olup mendil anlamına gelmektedir.

Deve Çıkı şı: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Deve Oyunu: 1. Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. 2. İzmir'de oynanan bir halk oyunu. 3. Sinop'ta oynanan bir halk oyunu.

Deveci: Bkz: Deveci Emmi.

Deveci Emmi: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. "Deveci" de denir.

Develi: Ni ğde'de oynanan bir halk oyunu.

128

Develi: 1. Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu. 2. Artvin'de oynanan bir halk oyunu. 3. Kütahya'da oynanan bir halk oyunu. 4. Konya'da oynanan bir halk oyunu.

Develio ğlu: Kayseri'de oynanan bir halk oyunu.

Devzer: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Deyre: Balıkesir: Kadınlar tarafından kullanılır. Alevi köylerinde üç etek benzeri giyilen bir entaridir. Yaka ve etekler düz dikilir, önü açıktır, göbek üzerinde bir dü ğme ile kapatılır. Yırtmaç kalça hizasından ba şlar. Üçetekteki aynı süsleme yapılır. Yine şehir merkezinde ve bazı ilçe merkezlerinde üçetek entarilere “sallama” denir. Sallamaların farkı kollarının diz hizasına kadar uzun olmasıdır. Yaka kenarlar, kol etrafı ve etek çevresi sim-sırma veya harçlarla süslenir.

Dın Dın: Uşak'ta oynanan bir halk oyunu.

Dınge: Bkz: Dinge. ( Şanlıurfa)

Dını ğ: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. " İki Ayak" da denir.

Dı ş Saya: Sivas ve Tokat'ta kadınların soka ğa çıkarken giydikleri giysi.

Dızlı ğ: Bkz: Dızlık. (Kerkük

Dızlık: 1. Kerkük Kadın: "Dızlı ğ" da denir. Hırka, kadın ceketi anlamındadır. 2. Rize: Kadın donu anlamına gelir. Bkz: Dizlik.

Diba: Çiçek nakı şlarıyla dokunmu ş oldukça lüks, kaliteli, ipekli bir kuma ştır. Nakı şların arasına bazen altın teller de dokunurdu. Ülkemizde dokundu ğu gibi İran, İtalya ve Fransa’dan da ithal edilmi ştir.

Dik: Bkz: Dik Halay. (Sivas)

Dik Halay: 1. Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. Bu oyun da Halay oyununun de ğişik bir şeklidir. Ancak, müzik ve figürler itibariyle biraz daha farklıdır. Tempo asıl

129

oyundan biraz daha hızlı ve hareketler çok serttir. Oyuncuların sert durması oyuna "Dik" adını vermi ştir. 2. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. "Dik" de denir.

Dik Hava: Adıyaman'da oynanan bir halk oyunu.

Dik Horon: Giresun'da oynanan bir halk oyunu.

Dik Kayda Giresun'da oynanan bir halk oyunu.

Dik Oyun: 1. Mardin'de oynanan bir halk oyunu. 2. Sivas: Bkz: Dik Halay.

Dikine: Erzurum'da oynanan bir erkek barı. Bkz: İkinci Bar.

Dikme: Mardin'de kadınlara özgü bir giyim parçasıdır.

Dikolta: Bkz: İçlik. (Eski şehir Kadın)

Dil: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. "Dildan" da denir.

Dilalay: Bkz: Tilalay. (Sivas)

Dilay Dilay Yaylalar: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Dilbent Kars'ta tülbente verilen ad.

Dildan: Bkz: Dil. ( Şanlıurfa)

Dilipiti Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu.

Dillala Çorum'da oynanan bir halk oyunu. Dillala oyunu 6 kız 6 erkekle oynanmakta ancak, aktif olarak oynayanlar 6 erkek ve bir kızdır. Di ğer kızlar figüran olarak arka planda ve hareketsiz durmaktadırlar.

Dilme: Nev şehir'de ba şa sarılan yemeniye denir.

130

Dilmeç: 1. Yanları yırtmaçlı, üç etekli elbise. (Tokat, Hatay, Sivas, Ni ğde.) 2. Üç etekli elbisenin yanındaki yırtmaçlar.(Ni ğde, konya.) 3. Pantolonun ve iç donunun önündeki ilikli kısım. (Eski şehir, Çankırı, Ankara.)

Diloy Diloy: Siirt'te oynanan bir halk oyunu.

Dime: Mu ğla'da pantolona denir.

Dimi: 1. Dört kat iplik bükülerek yapılmı ş yerli dokuma bez. (Balıkesir, Artvin. ) 2. çe şitli renklerde düz ve desenli olabilen yerli dokuma bez, pamuklu. (U şak, Isparta, Denizli, Manisa, Kütahya, Eski şehir, İçel, Antalya, Edirne.) 3. Yünden dokunmu ş kuma ş. (Bursa, Bulgaristan.) 4. Köylülerin pantolon diktikleri ince siyah kuma ş. (Aydın) 5. Renkli ve yollu elbiselik kuma ş. (Hatay.) 6. Bez şalvar. ( İzmir, Manisa, Bilecik, Kocaeli, Zonguldak, Samsun, Elazı ğ, Ankara, Kır şehir, Nev şehir, Antalya, Mu ğla.) 7. İç donu. (Bursa, Zonguldak.)

Dimi Dimi: Antalya ve Burdur'da oynanan bir halk oyunu.

Dinge: 1. Erzurum'da kullanılan bir tür ba şlık. Birkaç ba ş örtüsü, leçek ya da yazmanın üst üste konulmasıyla yapılan kadın ba şlı ğı. Dingenin altında fes de bulunur. 2. Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. "Dınge" de denir. Bu oyun adını davul sesinden almı ştır. Şöyle ki kula ğa gelen dın dın davul sesi zamanla “dinge” şekline dönü şerek oyun adını almı ştır. Bir söylentiye göre; Avdan dönen baba çocu ğuna annesinin nerede oldu ğunu sorar, çocuk babasına anam dındına getti demi ş.

Dingo: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Direkli Pe ştamal: Giresun'da kadınlar bellerine ba ğlarlar.

Direkli Yam şah: Bkz: Ya şmak. ( Şanlıurfa Kadın)

Diril Gömlek: Van'da bir çe şit erkek gömle ği.

Diringi: Gümü şhane'de oynanan bir halk oyunu.

131

Dirlik: Bkz: Zıpka (Ankara)

Dirvana: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Di şeme: Yörük kadınlarının bellerine taktıkları süslü ku şağa Isparta'da "Di şeme" denir.

Divitin Kuma ş: Ağrı kadın giyiminde “Kırtöke” yapımında kullanılan bir tür kuma ş.

Diz Ba ğı: Kütahya'da erkek giyim parçası. Tozlu ğun üzerine ba ğlanan bir ba ğdır. Tozku ğa göre rengi seçilir. Tozluk kırmızı ise diz ba ğı mavi olur.

Diz Çak şırı: Bkz: Şalvar (Balıkesir)

Dizba ğlı: Kütahya'da diz üzerine kadar i şlenmi ş desenleri olan giysi.

Dizbezi: Afyon'da Türkmen kadınlarının giydi ği şalvara denir.

Dizdonu: Bkz: Tuman (G.Antep)

Dizge: 1. Erkeklerin giydi ği getr biçiminde çorap, tozluk. (Çankırı, Tokat, Erzincan, Sivas, Kayseri.) dizleme. (Gümü şhane.) dizlik. (Balıkesir, Malatya.) 2. Dize kadar uzanan uzun konçlu çorap. (Tokat, Giresun, Sivas, ankara.) dizgel. (Niğde.) dizgeli. (Ni ğde.) dizleme. Istanbul, Artvin, Erzurum, Erzincan, Van, Elazı ğ, Malatya, Sivas.) dizlik. (Isparta.) 3. Diz kapa ğini geçen çorap. (Giresun, Ni ğde.) Bursa: Yün ipten kendi tezgahlarında dokunur. 4-5 cm. geni şli ğinde, 2.5 m. uzunlu ğundadır. Uçları tiftik veya çoküllü (keçikılı) tongurdaklarla mavi boncuk takılır. Mavi boncuklar (gök boncuklar) kadını her türlü nazardan korur. Dizge bele dolanır. Tongurdaklı kısmı arka tarafa üç etek boyunda sarkıtılır. Hem ku şağı hem pe şkiri tutar. Ayrıca da ğda belde ip vazifesini görür. Köyler arasında renk ve motif ayrılı ğı vardır. Ankara: Kadınların boyunlarına taktıkları altın gerdanlık.

Dizleme: Erzurum Kadın: "Dizleme Çorap" da denir. Dize kadar uzun bo ğazlı çorap. Nakı şlı, elde örülen yün çorap. Kendinden desenli olarak yünden elde dokunur. Diz üstüne kadar uzundur. Bindallının altına giyilir. A ğrı'da erkekler giyerler.

132

Dizleme Çorap: Bkz: Dizleme.

Dizlik: 1. Pantolon, şalvar. (Denizli,Aydın, İzmir, Çankırı, Çorum, Trabzon, Hatay, Sivas, Ankara, İçel, Konya, Mu ğla, Edirne.) dizlük. (Trabzon.) 2. İç donu. (U şak, Denizli, Aydın, İzmir,Manisa, Balıkesir, Bursa, Kütahya, Eski şehir, Bolu, İstanbul, Zonguldak, Kars, Çankırı, Çorum, Amasya, Ordu, Giresun, Trabzon, Artvin, Kastamonu, Erzurum, Erzincan, A ğrı, Ankara, Kayseri, Konya, İçel, Antalya, Mu ğla. )dizluk. (Trabzon, Rize.) 3. Önlük, pe ştamal. (Samsun, Kır şehir, Kayseri, Ni ğde, Konya.) Kars-Kafkas Erkek: Yörede erkekler tarafından dans ederken giyilen giysi parçası. Erkek kıyafetleri genellikle çuha şaldan yapılır. Artvin: Bkz: Şalvar. Balıkesir: Bkz: Şalvar. Erzurum Kadın: Uzun paçalı kilot, kadın kilodu. Burdur Erkek: "Kısa Pantolon, Külot Pantol" da denir. Yine yeni olarak tespit edilen çuha kuma ştan diz üstünde siyah sırma i şli bir çe şit şalvardır. Aydın Erkek: "Potur" da denir. Karadonun üzerine giyilir. Belde dü şük olarak ba ğlanır. İş lemelerinin Aydın i şi, Bergama i şi, Menemen i şi, Mu ğla i şi gibi çe şitleri vardır. İş lemelerin en sıkı ve en güzel olanları ödemi ş i şli olanlarıdır. Dizlik çuha kuma ştan yapılır. İş lemelerde kaytan iplik kullanılır, uçkurun geçti ği bel kısmı ise al kuma ştan olur. Dizli ğin rengi petrol rengi veya gridir. İş lemelerde ise siyah renk iplik kullanılır. İzmir Erkek: "Potur, Çak şır" da denir. Karadon yada akdonun üzerine giyilir. Paçaların dizde duran kısımlarının bolca durması do ğru kabul edilmez. Belde dü şük olarak ba ğlanır. İş lemelerinin Bergama i şi, Aydın i şi, Menemen i şli, Mu ğla i şi gibi çe şitleri vardır. İş lemelerin en sıkı ve güzel olanları Ödemi ş i şi olanlarıdır. Dizlik çuha kuma ştan yapılır. İş lemelerde kaytan iplik kullanılır. Uçkurun geçti ği bel kısmı ise al kuma ştan olur. Dizli ğin rengi petrol rengi veya gridir. İş lemelerde ise siyah renk iplik kullanılır.

Dobbidi: Şalvar. (Kayseri, Ni ğde, Konya) Ni ğde’de: “Doddiri”, Konya’da “Dottiri” denir.

Doburga Zeybe ği: Bkz: Halıyım Ben. (Bilecik)

Do ğramalı Zı ğva: Bkz: Zı ğva (Erzurum)

133

Dokuz Ayak: 1. Bkz: Dokuz Buçuk. (Hatay) 2. Bitlis'te oynanan bir halk oyunu. Omuzlardan tutularak oynanan bu ayaklardaki devinim ve canlılık önemlidir. sallandı ğı için bu oyuna dokuzayak denmi ştir. bilinmektedir. Oyunda, ayak figürleri, Oyunda ayak dokuz kez Yörede, “Nehpi” adıyla da bilinmektedir.

Dokuz Buçuk: Hatay'da oynanan bir halk oyunu. "Dokuz Ayak" da denir.

Dokuzlu: 1. G.Antep'te oynanan bir halk oyunu. 2. Van'da oynanan bir halk oyunu. 3. Adıyaman'da oynanan bir halk oyunu.

Dokuzokkalı: Adıyaman'da oynanan bir halk oyunu.

Dolabe: Bkz: Dolape. (Bitlis)

Dolak: 1. Boyun atkısı. (Isparta, Burdur, Denizli, Balıkesir, Bolu, Zonguldak, Çorum, Ankara, Mu ğla.) dolah. (Kars, Elazı ğ.) 2. Baldırı saran ve tozluk yerine kullanılan çuhadan, abadan ya da şayaktan yapılan bir giysidir. 3. Yozgat Kadın: Bkz: Yazma. Hatay Kadın: Bkz: E şarp. Kıklareli Erkek: Fesin etrafına sarılır. El dokuması renkli ipek karı şımı bir dokuma kullanılır. Fesin renginin tonlarında çizgili dokunur. Fese sıkıca sarılarak kat kat dolanır ve ucu sarkıtılır. Balıkesir: Bkz: Çorap. Denizli Kadın ve Erkek: "Boyun Ba ğı" da denir.

Dolaklık: Rize'de kadınların bellerine sarılan ku şak.

Dolama: 1. Sarık. (Bolu, Konya.) 2. Mintan, gömlek. (Bursa.) 3. Entari. (Bilecik, Kocaeli, Sinop, Samsun, Mara ş.) 4. Eteklik. (Isparta, Mara ş, Kayseri, Adana.) 5. Önlük, pe ştamal. (U şak, Isparta, Tokat, Ordu, Mara ş, Kayseri, Adana, Antalya) Sakarya Kadın: Bkz: Kemer.

Dolama: Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu.

Dolape: Bitlis'te oynanan bir halk oyunu. "Dolabe" de denir. Grup halinde ve küçük parmaklardan tutu şarak oynanan oyunlardandır.

134

Dola şık: Afyon'da oynanan bir halk oyunu.

Dolgu Ku şak: Di ğer adı yorgan ku şaktır. Kullananların bellerini sıkı tutmak ve so ğuktan korumak için sarılan ve iki ucunda uçkurlar olan bir parçadır. Yapılı ş biçimi yorgan yapımına benzer. Üzeri baklava dilimlerini andıracak şekilde keten bez içine pamuk koyularak yapılır. Boyu 1-1.5 m eni 25-30 cm arasında de ğişir. Ayrıca dizlik (kısa potur) uçkurunun beli zedelemesini de önler. İzmir ve Aydın'da erkekler kullanır.

Domuz Oyunu: Sinop'ta oynanan bir halk oyunu.

Domuzu Bataktan Çıkarma: Kırklareli'nde oynanan hora türü bir erkek oyunudur.

Don: Uzunlu ğu topuklara,dize ya da diz üstüne kadar olan,genellikle pamuklu dokumadan ya da yünden yapılan, ayrıca “Tuman” diye de adlandırılan, kesimi kadın ve erke ğe göre farklılık gösteren giysi. Zeybek, Halay, Horon ve Ka şık türü oyunlarda kadınlar tarafından giyilir. Gümü şhane Kadın: Bkz: Tuman. Malatya Erkek: Bkz: Şalvar. Bitlis: Yörede kadınlar tarafından giyilir. İçte, “direl” adlı kuma ştan yapılan “don”, çoraba dek uzanır. Bursa: Bkz: Şalvar. Erzurum Erkek: Zı ğvanın içine giyilen iç donudur. Hatay Kadın: Don belden ayak bileklerine uzanan şalvarı andıran bir giysidir. Ayak bilekleri i şlemelidir. Mut Kadın: Gö ğlü dokumadan veya alaca dokumadan yapılır. Paça kısmı büzgülüdür. Don içi çulvalıkta dokunan de ğişik fistan kuma şları da kullanılır. Erkek. Köyne ğin bezinden yapılmı ş bir iç giysisidir. Akdon da denir. Trabzon Kadın: Bkz: Şalvar. Van Kadın: Kadınların günlük olarak giydikleri pamuklu kuma ştan basma şalvar. Üstten lastikli ayak bileklerinin çift dü ğmeli veya lastikli olup desenlidir. Bolu Kadın: Bkz: Şalvar. G.Antep Erkek: "Tuman" da denir. Beyaz pamuklu kuma ştan yapılan bir iç giysisidir.

Doneley: Antalya'da oynanan ka şık türü erkek oyunudur. Tek veya toplu oynanır.

Dongurdaklı Ku şak: Bkz: Ku şak (Balıkesir)

Dosdolay: Sakarya'da kadınların kullandı ğı i şlemeli ba şörtüsüne denir.

135

Dönderin Kızları: Hatay'da oynanan bir halk oyunu. "Havu ş" da denir. Kelime anlamı dört tarafı kapalı bir eve ait bahçedir. Gelinin damat evine geli şinde bahçede oynanan oyundur. Halayı olu şturan bekar kızların sevdiklerine mesaj gönderdikleri ve evlenen gençlerin sevinçlerine katılma yanında kendi mutlulukları için arayı ş içinde olduklarını anlatır. Oyunda daire biçiminde gelindi ğinde mesajlar ortaya çıkar. Oyun 1985 yılında halen Mustafa Kemal Üniversitesi ‘nde ö ğretim görevlisi olan Murat Baharlı’dan öğrenilmi ştir. Kaynak ki şi bu oyunun Reyhanlı ilçesinde yöredeki kız dizisiyle oynandı ğını ve genellikle 8-10 ki şi tarafından yarım daire ve daire formlarında oynandı ğını belirtmi ştir.

Döne: 1. Erzurum'da oynanan bir halk oyunu. 2. Kars'ta oynanan bir halk oyunu. 3. Artvin'de oynanan bir halk oyunu. "Döney" de denir. Döne oyunu, bir genç kızın elinde aynası ile yüzüne bakarak ka şını, gözünü, saçlarını düzeltmesi ile ve oyun içerisinde de görüldü ğü gibi her yöne dönü şü ile, genç kızın kendi kendini süslemesi ile, haz duyarak kuruntu içerisinde oynanan bir oyundur. Oyun, tek sıra ba ğımlı Sa ğ yöne çizilen yay üzerinde oynanır. Oyunun içerisinde yer alan döne “Dönü ş” figürlerinde döne ismini alır. Öne çift sol, çift sa ğ ayak çıkararak sola ve sa ğa çift sa ğ ayak çekerek yine öne ve yana el çırparak, dört yönlü dönerek, öne çökü ş yaparak belli sırayla oynanır. Oyun komutları “hop’ diye verilir. Oyun, be ğenme, be ğenilme temalarını i şleyip sadece kadınlar, genç kızlar tarafından oynanır. Belli bir sayı, sınırı olmayıp oyunu ilk kuran ki şi kesin belli olmayıp, anonimle şmi ş bir oyundur. Oyun, çok çe şitli düzenlemelerle sahnelenmi ş ancak, tavrından bir şey kaybetmemi ştir. Oyun, sa ğ yay üzerinde yarım daire ve düz çizgi formunda oynanan bir oyundur.

Döney: Bkz: Döne. (Artvin)

Dört Ayak: 1. Erzincan'da oynanan bir halk oyunu. 2. Ni ğde'de oynanan bir halk oyunu. 3. Siirt'te oynanan bir halk oyunu.

Dört Güllü: Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu.

Dört Kilise Titretmesi: Bkz: Ürüm. (Artvin)

136

Dört Kol: Sakarya'da oynanan bir halk oyunu.

Dört Pe şli: Bir çe şit entaridir. Elbisenin üst kısmı 1, alt kısmı ise ön ve arka olmak üzere 2 parçadan olu şur. Yapımı sırasında ön ve arka kısmı birle ştirmek için kenarlarına üçgen şeklinde parçalar dikilir. Bu parçalar genellikle elbisenin kendi kuma şından veya farklı bir kuma ştandır.

Dörtlü De ğnek: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Dö ş Yele ği: Amerikan bezinden yapılan bir giysidir. Gö ğüs kısmı eskiden kirpi okuyla günümüzde tı ğla delik açılarak ve ibri şim veya iple örülerek i şlenir. Bu delikler gö ğüsün hava almasını sa ğlar. Kars, Kafkas ve G.Antep'te erkekler kullanırlar. Kars- Kafkas: "Dö şlük, Çitçiye" de denir. Bkz: Çitçiye.

Dövme: Vücuda çıkmaz boya ile yapılan şekillere, ni şanlara, yazılara verilen isimdir. Daha çok gemicilerde, tulumbacılarda ve hapis yatmı ş ki şilerde görülür. "Ve şim" de denir.

Drama Kar şılaması: Kırklareli'nde çift veya toplu oynanan bir halk oyunudur.

Duban: Kadın şalvarına Bolu'da verilen isimdir.

Dudi: Bkz: Duduburnu.

Dudu: Bkz: Duduburnu

Duduburnu: Tuti, papa ğan türünden bir ku ştur. Gagasının üzerinde turuncu renkler bulunmaktadır. İş te bu ku şun gagasından esinlenerek yapılan kuma ş ve giysilere de aynı isim verilmi ştir. Dudu sözcü ğü ayrıca bayanlar (özellikle Ermeni bayanlar) için de kullanılan bir sözcük olup duduburnu hotoz, duduburnu ferace veya hotoz gibi anlamlarda da kar şımıza çıkmaktadır. Genel anlamıyla ba şa ba ğlanan yemenidir. "Dudu, Dudi" de denmektedir.

Dudum: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. "Dudum Aman Halayı, Üç Ayak" da denir.

137

Dudum Aman Halayı: Bkz: Dudum. (Sivas)

Dulukluk: Kadın ba şlarının iki tarafına şakakların üstüne gelmek üzere takılan süse Adana'da verilen addır.

Du-nıg: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu. "Çift Ayak" da denir.

Dur Yerinde Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. "Dur Yerinde Hanım" da denir.

Dur Yerinde Hanım: Bkz: Dur Yerinde Halayı. (Sivas)

Dusko Horonu: Giresun'da oynanan bir halk oyunu.

Dut A ğacı: Erzincan'da oynanan bir halk oyunu.

Dut Gibi: Isparta'da oynanan bir halk oyunu.

Duvak: Gelinlerin yüzlerini örtmekte kullanılan; tülden, tel nakı şlı ya da pullu yüz örtüsü. Genellikle kırmızı ve beyaz renklerde olur. Uzunlu ğu ise gelinin ba şından diz kapa ğına kadar olabilece ği gibi daha kısada olabilir.

Dü ğün: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu.

Dülbant: Keten ya da pamuktan dokunan ince ve seyrek sarıklık kuma ş. Sade olabildi ği gibi kenarlar nakı ş üzeri baskılı ve her renkte de olabilir. Süslenme ve örtünmenin yanında sa ğlık amaçlı da kullanılır. Bkz: Tülbent.

Dündarlı: Ni ğde'de oynanan bir halk oyunu.

Düriye: Zonguldak'ta oynanan bir halk oyunu.

Düz: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. " Şirvani" de denir. Genellikle girani oyunundan sonra oynanır.Giraninin yava ş ritminden sonra düzde oyunun ritmi biraz hızlanır .Bu oyunu da bilhassa köy dü ğünlerinde çok ra ğbet edilir ve oyunu köyde erkeklerle evli ve ya şlı kadınlar beraber oynarlar. Şehir dü ğünlerinde ise

138

Düz Bar: Kars'ta oynanan bir halk oyunu.

Düz Çevirme: Kütahya'da oynanan bir halk oyunu.

Düz Halay: 1. Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. "Ayvanda Yatan O ğlan Oyunu" da denir. Kadınlar ve erkekler tarafından ayrı ayrı oynanan bu oyun, "Ayvanda Yatan Oğlan" adlı türkünün müzi ği ile oynanır. Derleme yeri olan İngüzek Köyü'ne has bir oyundur. Küçük parmak-lardan tutularak dizi halinde yan yana oynanan bu oyunun 40– 50 yıldır oynandı ğı söylenir. Oyundaki hareketler vücudun tabii hareketleridir. Bu oyuna Elazı ğ'ın ba şka yörelerinde rastlanmamı ştır. 2. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. Bütün ilçelerde oynanır. 6 ila 12 kadar oyuncusu vardır. A ğırlama, yanlama ve hoplatma olmak üzere üç bölümlü bir oyundur. 3. Adıyaman'da oynanan bir halk oyunu.

Düz Horon: 1. Artvin'de oynanan bir halk oyunu. "Adi Horon, Vazriya Düz Horonu, Vara Gele" de denir. Yukarıda Üç isim altında toplanan bu oyun, yörede de ğişik isimlerle oynanmasına ra ğmen, aynı karakteri ta şıyan bir oyundur. Düz horon, genellikle dü ğünlerde kız ve erkek tarafından birle şerek, dostluklarının sembolü olarak, ço ğunlukla yüz açımı törenlerinde oynanan bir tür oyundur. Düz horon, halka yapısı biçiminde oynanan temel oyunlardan olup, hareketli, estetik, oldukça canlı bir oyundur. Oyuna düz horon dönmesinin (Bazı yerlerde adi horonda) iki nedeni olabileceği kanısındayız. Birincisi, genellikle düz boran, düz bir alanda (Harman) da oynanmasından benzetilmi ştir. İkincisi ise, Çoruh nehrinin durgun anlarını sembolize etmi ş olması, oyuna, zaman zamanda durgun Çoruh’ta söylenir. Oyunun ba şlangıcından biti şine kadar, belli bir tempo ve co şku ile oynanması, uzun na ğaraları ile oldukça estetik bir yapıya sahiptir. Oyun, belli bir sayı ile sınırlanamaz. Yörede en çok oynanan bir oyundur ve en kalabalık kitlenin katılımıyla, büyük bir co şkuyla oynanır. Oyun, çe şitli isimler altında tek karakterde oynanan oyun olup ilk kuran ki şinin, kesin bulgusu yoktur. Herhangi bir düzenlemeyle oyun, şekil de ğişikli ğine u ğramamı ştır. Artvin merkezinde ve Borçka havalisinde oynanan Düz Horon hareketli oyunlardandır. Tulum ve akordeon e şli ğinde oynanır. Yusufeli ilçesindeki Düz Horon’un müzi ği daha de ğişiktir ve “Vara Gele” ismiyle de bilinir. 2. Bolu'da oynanan bir halk oyunu.

139

Düz Kasap: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu.

Düz Kemer: Bkz: Kemer (Silifke)

Düz Oyun: 1. Bursa- Uluda ğ Türkmen oyunu. Samah. Yörede erkeklerin oynadı ğı 2/4 veya 4/4’ lük ölçülü ezgisi çiftetelliyi andıran sözsüz oyunlar ile kadınlar tarafından oynanan 9 zamanlı 9/8’ lik aksak tartımlı ezgilerinde düz bir yapıya sahip oyunlar için dar oyun tabiri kullanılmaktadır. Ancak kadınların oynadı ğı Menev şesi Tutam Tutam ( Menev şeli Gelin) adlı oyuna kız oyunu adı verilmektedir. De ğişik ezgi, dans ve ritm yapısına sahip düz oyunlara rastlanmaktadır. A Fadimem, Bursa’nın Ufak Tefek Ta şları, Dereler Doldu Ta şınan, Tren Yolunda Çiçek... gibi. 2. Kütahya'da oynanan bir halk oyunu. 3. Adıyaman ilimize özgü bir halk oyunudur. Oyun, Fırat kenarında yanında çe şitlili ği adamın kızına a şık olan, fakat kızı alamayan ve sevdasından hastalanan bir gencin serüvenlerini konu alır.

Düzgün: 1. "Düzen" de denir. Gelin elbisesine Çorum, Tokat'ta verilen ad. 2. Düzgünlük, düzgünnüg, düz ğünlük. Kadınların tuvalet malzemesi olarak kullandıkları allık, pudra, sürme vb. maddeler.(Denizli, Aydın, Kocaeli, Bolu, Tokat, Giresun, Gaziantep, Hatay, Ankara, Ni ğde, Mu ğla.) düz ğünlük.(Balıkesir, Kütahya, Çorum, Amasya, Ni ğde, Adana.) Düzgünnüg. (Burdur.) düzgünlük. (Eski şehir.) Eski dilde makyaj anlamına gelir. Genellikle kırmızı ve beyaz renklerin kullanılmasıyla kadınların yüzlerine yapılan makyajdır. Bu i şi yapanlara “düzgüncü” denilmektedir. Daha çok zengin ve saray ortamında düzgün adı verilen Ermeni ve Fransız kadınlarına yapılmaktaydı. Bkz: Aklık.

Düzo: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu.

-E-

Edhemi Taç: Tarikat mensuplarının giydi ği keçeden,dört dilimli ba şlıktır. Etrafına sadece ye şil dastar sarılır. Genellikle Bekta şiler tarafından giyilirdi.

140

Edik: Hatay: Diz kapa ğının alt seviyesine kadar uzanan kırmızı renkte, altı kösele veya lastikten yapılır. Normal zamanlarda ba ğ, bahçe ve tarlada çalı şma sırasında giyilir. Genellikle da ğ kesimlerinde ya şayanlar giyer. Kı ş mevsimlerinde daha çok kullanılmaktadır. Mut: Kısa konçlu kırmızı üzerine mavi iplerle süslenmi ş bir nevi çizmedir. Silifke: Kadınlar ayaklarına edik giyer. Edik, çizme gibi, a ğzı bir karı ş yüksekli ğinde şalvarın içine sokuldu ğu, burnu kalkık bir ayakkabıdır. Bkz: Ayakkabı. Balıkesir: Bkz: Ayakkabı. G. Antep: Bo ğazlı yemeniye verilen addır. Konçları uzun yani ayak bile ğinin üstüne kadar olan ve yöre ustaları tarafından yapılan kısa topuklu bir kadın ayakkabısıdır. Hade de denir. Adana ve U şak'ta Pabuç da denir. Konya'da: Adik, Fotin de denir. Zeybek türü oyunlarda kadınlar, Ka şık türü oyunlarda kadınlar ve Halay türü oyunlarda hem kadın hem erkekler tarafından giyilir.

Edirne'nin Ardı Bağlar: Edirne'de oynanan bir halk oyunu.

Edremit: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Efeler Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Efelerin U şağı: Afyon'da oynanan bir halk oyunu.

Egal: Bir tür erkek ba şlı ğı. Bitlis'te: Egal, Egol, Kefiye. (Bkz: Kefiye) A ğrı'da: Egal, Kullık. (Bkz: Kullık) Mu ş'ta: Agal, Agel denmektedir. Van: Agel, Cemedane. (Bkz: Cemedane)

Egelio ğlu Zeybe ği: Manisa'da oynanan bir halk oyunu.

Eğilin Kızlar Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Eğinim: Erzincan'da oynanan bir halk oyunu.

Eğrimli: Kütahya kadın giysisi. Kadife üzerine sırma bordürleri e ğri i şlenmi ştir.

Ekip Ba şı: Dansın idaresinden sorumludur. Komut şekillerini kullanarak ekibin bir sonraki hareketini ne zaman yapaca ğını belirtir.

141

El Çırpma: 1. Siirt'te oynanan bir halk oyunu. 2. Bingöl'de oynanan bir halk oyunu. "Çaputay" da denir.

El Oyunu: Bolu'da oynanan bir halk oyunu.

Elazı ğ Çiftetellisi: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. "Kol Oyunu" da denir.

Eli Elime De ğdi: Hatay'da oynanan bir halk oyunu. Oyun, eski adı “Zirambo” olan Şenköy’de ya şanılan bir olayın ardından ortaya çıkmı ştır. A ğa sözünün çok geçerli oldu ğu bir dönemde, o bölgede kurulu obanın çobanlı ğını yapan Kerim adındaki a ğa kızıyla olan ili şkisini anlatır. Çoban Kerim bir gün elinde bakraçlarla beyin çadırına gelir. Bey kızı Elif, çobanın kar şısına çıkar ve şu konu şmalar geçer: Fakat Bey evine ihanet etmek istemezmi ş. Ancak ne olmu şsa bu bakı şmalar içinde olmu ş. Elif’in bakı şları çoban Kerim ‘in gönlüne kor olmu ş. Çoban tam gidece ği zaman Elif; - Dur hele Kerim, az nefes al! Sana buz gibi ayran vereyim, demiş. Çoban tereddütle; - Bey kızı, zahmet olacak, ben gideyim, demi şse de, bey kızı zahmet olmaz, hen benim adım Elif, bana Elif de demi ş. - Çoban çok şaşırmı ş ne diyece ğini bilememi ş. Bu arada Elif bir tas ayran koyup, getirip vermi ş. Çobanın eli kendisine uzatılan ayran tasını alırken, Elif’in eline dokunmu ş. İçi bir ho ş olmu ş. Hiçbir şey söylemeden, adeta oradan kaçar gibi bey çadırını terk etmi ş. Çoban bu olaydan sonra günlerce dı şarı çıkmamı ş, i şe gitmemi ş. Çobanın anası Döndü kadını bir tela ş almı ş. “O ğlum, yi ğidim, bu ne hal? Neden kaç gündür i şe gitmiyorsun? Kadasını aldı ğım tez elden söyle bana, bir derdin varsa derman olayım sana?” deyip, o ğlunun’ durumuna yanıp yıkınmı ş. Ekmekten, aştan kesilen çoban; - Bana bir şey sorma ana! olanlar oldu bana deyince, Döndü kadının derdi ve tela şı daha da artmı ş. “Evimizin dire ği sen olmasan biz nice oluruz? Diye si ğim si ğim a ğlamaya ba şlamı ş. Çobanın yüre ği yufkaymı ş, bir cülle ile anlatmı ş derdini anasına. - Anam aman ay anam! Ben yanmı şam vay anam!... Eli elime de ğdi hem de ben yandım hem kendi. Ana rahatlamı ş, fakat sormadan da edememi ş. Kimin eli eline de ğdi kurban oldu ğum? Çoban do ğrulmu ş anasına: - Peki öyleyse ana dinle deyip söylemeye ba şlamı ş gönlündeki ate şi. Döndü kadının durumu anlaması hiç de zor olmamı ş olmamasına ya, yine de anlamazlıktan görünmü ş. - Ha, senin gibi garibe kim göz edermi ş o ğul? Deyince de çoban anlatmaya devam etmi ş. O günden sonra çobanın

142

kara talihli anasının ba şını kara bir yas bürümü ş. Çoban da eve yine girmemi ş pınar ba şında mani söylemeye devam etmi ş. Oba halkı çobanın bu durumuna pek akıl sır erdirememi ş. Yaylada yapılan bir dü ğünde bütün gençler e ğlenmi şler, ancak bey kızı ile çoban gülüp e ğlenmemi ş. Sonrada bir zamanını bulup i ğdeli dereye do ğru el ele verip yürümü şler. Bu yürüyü ş esnasında bey kızı çobanın manilerine cevap vermeye ba şlamı ş. 0 günden sonra gelinlik kızlar Elif’in manilerini a ğızlarında sakız etmi şlerdir. Bu böyle obada dilden dile dola şırken, obada sözü dinlenen Şeyh Ahmet adındaki bir ermi ş devreye girerek, beyin gönlünü yapmı ş ve çoban Kerim ile Elif’i evlendirmi ş. 0 olaydan sonra söylenilen türkülerle bir oyun haline gelmi ş ve günümüze kadar ula şmı ş. Oyun 1978 yılında Re şit D İP’ten ö ğrenilmi ştir. Kız erkek karma dizide 8-10 çift ki şiyle oynanır. Çizgi ve yarım daire formunda oynanılır.

Elif: Gümü şhane'de oynanan bir halk oyunu.

Elifi Taç: Edhemi taçla aralarındaki fark birinin kısa ve yuvarlak, di ğerinin ise daha uzun olmasıdır. Çuhadan yapılır. Edhemi taça sadece ye şil dastar sarılırken, elifi taça her renk ve her çe şit sarık sarılabilir. Elifi taç daha uzun ve sivridir. Kavukluk sarık denilen dastarın sarılması da edhemi taçtan ayrılan noktasıdır.

Elifo ğlu: Ordu'da oynanan bir halk oyunu.

Elifo ğlu Zeybe ği: Aydın'da oynanan bir halk oyunu.

Elik: Mu ş'ta oynanan bir halk oyunu.

Elindeki Mendil: Eski şehir'de oynanan bir halk oyunu.

Ellik: Tokat'ta oynanan bir halk oyunu.

Elmalar Ezik Olur Dalında Nazik Olur: Bilecik'te oynanan bir halk oyunu.

Elmalı: Tokat kadın giysisi. "Yazma" da denir.

Elmanın İrisine: Uşak'ta oynanan bir halk oyunu.

143

Elmas: Kars'ta oynanan bir halk oyunu.

Elmasiye: Eski şehir kadın giysisi.

Elvanlarla Takma ğın Arası: Uşak'ta oynanan bir halk oyunu.

Emaret: Erzurum: Kadınların süs e şyaları. ( İnci, küpe, bilezik, gerdanlık, i ğne, bro ş, vb.)

Emet Zeybe ği: Kütahya'da oynanan bir halk oyunu.

Eminem: Giresun'da oynanan bir halk oyunu.

Eminem: 1. Kayseri'de oynanan bir halk oyunu. 2. Konya'da oynanan bir halk oyunu.

Endare: Bkz: Fistan. (Trabzon)

Enfiye Kutusu: Erkek aksesuarı.

Enfiye Mendili: Enfiye denen ve burna çekilen tozun yarattı ğı hap şırma, aksırma gibi şeylerin etkilerini önlemek ve temizli ği sa ğlamak için kullanılan normal mendil ebatlarından büyük, siyah renkte bir mendil.

Entari: Genellikle basma ve patiska gibi kuma şlardan yapılan, ayak bileklerine kadar uzanan, tek parça halinde kollu,yakasız veya küçük yakalı, genellikle sade ve süssüz giysidir. Genellikle kadınlar tarafından giyilen entari, erkekler tarafından ise gecelik entarisi olarak kullanılmı ştır. antiri. 1. Erkek gömle ği, frenk gömle ği, mintan. (Bilecik, Rize, Malatya, Sivas, Kırklareli, Tokat.) 2. Entari, kadın giysisi, fistan. (Kayseri.) antiri. (Ordu.) Hatay'da: Elbise ve Fistan da denir. Uzun kollu, topuklara kadar uzanan bir elbisedir. Gö ğüsten robalıdır. Kollar lastikli olmaktadır. Eskiden (Hindiye) adı verilen ve Hindistan’dan geldi ği söylenen kuma şlardan yapılır. Daha sonraları beyaz (hasa) dan yapılmaya ba şlandı. Bu elbisenin gö ğüslerine ve eteklerine kanaviçe denilen süsler ve işlemeler yapılırdı. Bu süslerdeki yapraklar ye şil, çiçekleri ise kırmızı, mavi, mor, sarı ve di ğer renklerden seçilirdi. Sonraları bu elbiseler daha kaliteli olsun dü şüncesiyle

144

kadife kuma şlardan yapılmaya ba şlandı. Bu kadifelerin üzerinde beyaz simlerden çe şitli motiflerle yapıldı. Edirne'de: Elbise de denir. Bele, etekli elbise giyildi ği zaman Kemer ba ğlanır. Rize: Elbise de denir. Trabzon'da: Endare, Fistan da denir. Bkz: Fistan. Diyarbakır: Bkz: Fistan. Elazı ğ Kadın: Harput ve Elazı ğ Fabrikalarında dokunan ve genellikle simli, ipekli kuma ştan entari de giyilir. Erzurum Kadın: Kadın elbiseleri kadife ve gezi gibi a ğır kuma şlardan çe şitli biçimlerde yapılmı ştır. Kadife kuma ştan yapılan entariler dantel ve tentene ile süslenir. Şanlıufa: Kadınlar giyer. Kollu robalı aya ğa kadar uzanan ve üç ete ğin altına giyilen elbisedir. Azye de denir.. Van: Bkz: Fistan. Balıkesir'de Entere, Zıbın da denir. Bkz: Zıbın. Kars ve Kafkaslarda Etek de denir. Gümü şhane'de: İçlik, Mintan da denir. Rize'de: Uzun kollu yakalı ve belden aşağısı boldur. Konya'da: Pe şli, pe şsiz diye iki çe şittir.Dar kollu önü yırtmaçlı ince kuma ş ya da basmadan yapılır. Denizli: Henteri denir.

Entarisi Kırmızı: Eski şehir'de oynanan bir halk oyunu.

Erzincan'ın Dağları: Erzincan'da oynanan bir halk oyunu.

Esir Atmaca: Sinop'ta oynanan bir halk oyunu.

Eski A ğırlama Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Eski Kasap: Kırklareli yöresinin en çok sevilen ve en hareketli oyunlarından bir tanesidir. Melodisinin kendine has bir özelli ği vardır. Erkekler tarafından oynanan bu oyun a ğır olarak ba şlar, ekip ba şının i şaretiyle oyuncular birlik ve beraberlik içinde çift makam yaparlar. Oyun yine ba şlangıçta oldu ğu gibi devam eder. İkinci defa çift makam yapıldıktan sonra oyun hareketlenir. Ba şta bulunan oyuncu ba şı bırakarak seri bir şekilde etrafında döner ve oyunun sonuna geçer. Artık oyun çok hareketlenmi ştir. Verilen bir i şaretle muntazam sıra halinde sona erer.

Eski Mengi: Dinsel içerikli olarak, Tahtacı Türkmenler arasında yapılır. Kadın erkek beraber oynar.

Eski şehir Zeybe ği: Eski şehir'de oynanan bir halk oyunu.

145

Esmerim: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu.

Eşarp: Ağrı: E şarp. (Trabzon.) İpekli ba şörtüsü, e şarp, A şab da denir. (Tokat.Kadın ba şörtüsü. A şarp da denir.) Şanlıurfa: Bkz: Şarpa. Hatay: Fesin üzerinden saçları gizlemek için ba şa örtülür ve siyah veya beyaz renkte olur. Kenarları oyalı ve süslüdür. Bazen boncuk dizilir. Eski adı dolaktır. Tülbent de denir.

Eşkiya Horonu: Trabzon'da oynanan bir halk oyunu.

Eşme Kayanın Kavakları: Konya'da oynanan bir halk oyunu.

Et Koydum Tencereye: Bilecik'de hem kadınlar hem erkekler tarafından oynanan oyun. Erkekler seymen tutarlar.

Etek: Entarinin belden a şağı kısmı olarak ifade edilebilir. De ğişik kuma şlardan, de ğişik uzunluklarda, biçimlerde kesilen paçasız kadın giysisi. Eteklik de denir. Kars-Kafkas: Yörede kadınlar tarafından dans ederken giyilen bir giysi parçasıdır. Bayan kıyafetleri genellikle kadife ve ipektendir. Trabzon: Diz altına kadardır. Çeşitli düz veya desenli kuma şlardan yapılır. Düz beyaz kuma ştan yapıldı ğında üzeri dantel ve kaneviçe işlemelidir. Renkli olanlar düz veya daha çok farbelalıdır.

Eteklik: Bkz: Etek.

Evlerinin Önü: 1. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. 2. Isparta'da oynanan bir halk oyunu.

Ezirgane: Van'da oynanan bir halk oyunu. "Bezirgan" da denir.

-F-

Fadimem: Bursa'da oynanan bir halk oyunu.

Fate: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Fatige Demune: G.Antep'te oynanan bir halk oyunu.

146

Fatmalı Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. Oyun Harput'tan derlenmi ştir."Nure","Nurey", "Fatma ile Nuri" bu oyunun di ğer adlarıdır. Bu oyun ba şka isimle, ba şka yer-de oynanmaz. Oyunun çıkı ş kayna ğı Harput'tur. Yurt sathına yayıl-mı ş bir oyundur. Bu oyunun Fatma ile Nuri adlı iki gencin a şk-larından do ğdu ğu söylenmektedir. 150-160 yıllık bir oyun oldu ğu söylenmektedir. Oyuncular Fatma ile Nuri türküsünü söylerler. Oyun önce 6/8 lik a ğır, sonra 2/4 lük çabuk usulde oynanır. En az iki ki şiyle oynandı ğı gibi, grup halinde de oynanır. Kolları omuzlara atmak suretiyle daire şekli alınır. Bu oyun halay sını-fından olmakla birlikte "Horon" özelli ği de göstermektedir. Bugün karma oynandı ğı gibi ayrı ayrı da oynanır.

Fatmalık: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Fato ş: Edirne'de oynanan bir halk oyunu.

Felek Barı: Bkz: Tavuk Barı. (Erzurum)

Felek Tabancası Kadın ba şlarından hotozun ve kundak şeklinde b ğlanmı ş yemeninin uçlarına verilen isimdir. Hotozun ön tarafında çarkıfelek şeklinde bir fiyonk vardır. Tabancaların dönen topuzuna benzetilen bu fiyonktan ismini almı ştır.

Fenes: Bkz: Ba şlık. (Bursa)

Ferace: Kadın Feracesi: Kadınların dı ş giysi olarak kulladıkları ya şmakla beraber iki parçadan olu şan giysidir. Genellikle çuhadan, softan (keçi kılı ve yün karışımından dokunmu ş kuma ş) ve bazen de ipek gibi kıymetli kuma şlardan yapılmı ştır. Ya şmak denen üst parça ba şı omuzlara kadar örten bir örtüdür. Ana parça ayak bileklerine kadar uzanan, genellikle önü açık, bol kollu ve de ğişik renklerdedir. Giyenin zevkine ve zerafetine göre kol ve etek uçları, yaka kenarları dantel i şlemeli olarak da kullanılmı ştır. Erkek Feracesi: Genellikle çuhadan yapılan,görüntü olarak kaftanı andıran, tek parça erkek giysisidir. Önü açık, kolları kısa (dirsek hizasına kadar) ve boldur. Sade olabildi ği gibi kol a ğızları, yakası ve önü kürk kaplıda olabilirdi. Genellikle samur kürkün kullanıldı ğı ve zenginlerin tercih etti ği bir dı ş giysisidir. Giresun kadınlar giyer.

147

Ferahi: Fesin kalıplı ve dik durmasını sa ğlayan, fesin üst tarafına dikilen sarı pirinçten plaka. Genellikle erkek fesinde kullanılır.

Ferayi Zeybe ği: 1. Isparta'da oynanan bir halk oyunu. 2. Mu ğla'da oynanan bir halk oyunu.

Fermana: Bkz: Fermene.

Fermane: Bkz: Fermene.

Fermene: Kelime olarak harç i şli (sık i şleme) anlamına gelmektedir. Genellikle çuhadan ve abadan yapılan kolsuz ve vücudu sıkı saran, üzeri harç i şli yeleklere verilen isimdir. Bunun yanında bazı yörelerimizde kadife gibi kuma şlardan da yapılan uzun kollu, ceket biçimindeki kadın cepkenlerine de fermene denmektedir. Ka şık ve zeybek yöresi kadın giyim parçası. Yelek de denir. Balıkesir kadın: Kadınlar tarafından kullanılır. Çuha veya kadifeden üzeri telli i şlemeli olan fermenenin kol üzeri, arkası, önü stilize çiçek motifleri ile, yaka etrafı, etek kenarları ise su şeklinde i şlenir. Boyu bel hizasındadır. Yaka yuvarlak kesimli dik yakadır. Önü açıktır. Kollar normal geni şlikte, boyu bile ğe kadardır. Cepken de denir. Aydın kadın: “Fermile” de denir. G. Antep kadın: Fermana da denir. Genellikle mavi renk çuha ve kadife kuma ştan yapılırlar. Üstüne sırmayla motif i şlenir. Ceket görünümündedir. Ayrıca fermana yerine ona benzer hırkada kullanılır. Kı şın pamuklu, yazın ince kuma ştan sam hırkası kullanılmaktadır. Bolu Kadın: Fermana da denir. Çankırı, Kilis, Kütahya kadın: “Fermane” de denir. Karaman erkek: “Fermene, Fermane ve Ceket” de denir. Mu ğla kadın: “Fermane, Cepken” de denir. Bolu kadın: “Fermane” de denir. Siyah, bordo ve lacivert renktedir. Görünür ön kollarının üstü, yanları ve ön kanatları ile kol a ğızları, etek uçları gümü ş simli gül motifleri i şlemelidir.

Fermile: Bkz: Fermene. (Aydın)

Ferve: Arapça bir kelime olup, kürk kaplanmı ş kuma şlara verilmi ş bir isimdir.

148

Fes: Fas’ta ortaya çıkmı ş, 17.yy.da ülkemize gelmi ş ve 1827’de resmi ba şlık olarak kabul edilmi ştir. Çuhadan yapılır ve genellikle kırmızı ve tonlarındadır. Cinsiyete göre; 1)Kadın fesleri 2)Erkek fesleri olmak üzere ikiye ayrılır. Genel yapısına göre; 1)Kalıplı fesler 2)Kalıpsız fesler olmak üzere ikiye ayrılır. 1925 şapka devrimiyle kaldırılmı ştır. Fesin üzerine sarık, tülbent, şal, çember, yemeni sarıldı ğı gibi sade olarak da kullanılmı ştır. Kulaklar dahil ba şı tamamen örten fese“Babayane” ya da “Kel Örten” ya da “Ayıp Örten”, ıslanıp büzülerek şekil verilmi ş fese; “Limon Kabu ğu”, sıfır numara kalıpla yapılmı ş en küçük feslere de; “Saksı Dibi” denir. Kalıplı feslerde fesin üzerindeki dairevi şekle “Tabla”, tablanın ortasında açılan deli ğe takılan iki, iki buçuk santimlik boruya; “ İbik”, bu ibikten dı şarıya sarkıtılan ibri şimden iplere; “Püskül” adı verilir. Çok zarif ve ince görünümlü feslere de; “Fino Fes” denir. Hatay Kadın: Fese "Kaytan, Karanbil" de denir. Silifke Kadın: Fesin alna rastlayan bölümü altınla süslü olur. Ancak, altın koyamayacak kadar hali vakti yerinde olmayan kadınlar, altın yerine gümü ş paraları fese takmı ştır. Fes kırmızı kalın bir kuma ştan yapılır. İçine sertle ştirme malzemesi konur. Fesin saçlardan yüksekli ği en çok 2-3 parmaktır. Yazmalar, giysiye uygun renklerde kullanılır. Üçgen yapıldı ğında, ba şı ve fesi kapatacak kadar büyüktür. İki üç renk yazma altınları kapatmayacak biçimde fese ve ba şa ba ğlanır. E ğer dü ğüm görünür şekilde ba ğlanırsa, kar şımızdaki kadının evli oldu ğunu, dü ğüm saklanarak ba ğlanmı şsa, kadının bekar oldu ğunu anlarız. Zeybek, Halay, Horon, Kar şılama Teke erkek ve Zeybek, Halay, Horon, Ka şık, Teke kadın ba şlı ğı. Zeybek erkek: Oyalı, oyasız, püsküllü olmak üzere üç türlüdür. Silifke-İçel kadın: Penezli fes kullanır. Bursa kadın: Yörede 4 çe şit fes kullanulır. a) Alpoot: Harmanalan, Akbıyık ve Alpoot köylerinde görülür. b)Boncuklu fes: Bu fes genelde bazi ile beraber kullanılır. Örnekleri daha çok Sorkun (Sorgun) ve Kocakavak köylerinde görülür. c)Oyalı fes :Belören ve Seferi ışıklar köylerinde görülür. d)Mustafamlı fes: Orhaneli'nin bütün da ğ köylerinde görülür. Genellikle dü ğünlerde gelinler bu fesi giyerler. Boncuklu fes kullanır. Osmaniye'de fese terlik de denir. Bkz: Terlik. Yozgat kadın: Fes çuhadandır. Adıyaman'da: Tamamen yünden yapılan ve elle desenli olarak örülür. Genç kızların çeyiz olarak hazırladıkları bu çeyizlik dü ğün evine getirilir. Dü ğüne gelen davetlilere dü ğün bittikten sonra bir terlik, yünden örülmü ş bir keten hediye olarak verilir. Ayrıca sekiz kö şeli kasket giyilir. Mersin-Anamur: Yörede kadınlar tarafından kullanılır. Ba şa giyilir. Ön tarafı çe şitli

149

boncuk ve çiçeklerle süslüdür. Kadifeden veya renkli keçeden yapılır. Aydın ERKEK: İki çe şittir, kalıplı ve kalıpsız. Günümüzde her ikisi de kullanılmaktadır. Kalıplı fesler belli şekli ve kalıbı olan feslerdir.Mutlaka püskül bulunur. Kalıpsızlarda şekil verilebilir belli kalıbı yoktur.Bingöl: Birçok köyde fes de giyilir. Fesin etrafı da altından veya gümü şten parlarla süslüdür. Burdur: Yörede erkekler ve kadınlar tarafından giyilir. Fes kırmızı veya siyah renkli, kofiden daha kısa kenarlı ve ba şa giyilen bir ba şlıktır. Yörede kadınlar tarafından kullanılır. Kadın: Keçe ve önü para dizileri ile süslenmi ş ba şlıktır. Erkek: Keçe külah ba şlıktır. Diyarbakır kadın: Kadınlar kullanırlar. Keçeden yapılan, ba ştan bele kadar uzanan,iki türlüsü olan bir ba şlık çe şididir. Fini Fes ; Saç ba ğı olmayan ve içinde kasnak bulunan, genelde ya şlıların tercih etti ği fes çe şididir. Kofi Fes ; Saç örükleri bulunan ve genelde çift yada kırk örüklü çe şitleri olan fes çe şididir. Genelde genç kızlar kullanır ve saç örgüleri ise mavi boncuk, gümü ş penez, mecidiye, muska yada saç ba ğları ile süslenmi ştir. Edirne'de: Erkekler kullanır. Elazı ğ: kadınlar ve erkekler kullanır. Kadın: Ba şa bordo çuhadan fes takılır. Erzurum erkek: Kırmızı keçe fes kullanılır. Abaniye de denir. G. Antep kadın: Genellikle kırmızı ve tonlarında dı şı çuha içi çiri şli (bir tür yapı şkan madde) özel kalıplarda yapılan bir kadın ba şlı ğıdır. İzmir erkek: İki çe şittir. Kalıplı ve kalıpsız. Günümüzde her ikiside kullanılmaktadır. Kalıplı fesler belli bir şekli kalıbı olan feslerdir. Mutlaka püskül bulunur. Kalıpsız feslerde her türlü katlanabilen veya şekil verilebilen feslerdir. Kalıpsız feslerde püskül bulunmayabilir. Kırklareli erkek: Bordo keçe fes kullanılır. Mut kadın: Çe şitli kuma şlardan yapılan ve fes gibi kullanılan bir ba şlıktır. Çe şitli renklerde basma ve benzeri kuma şlardan yapılabilir. Takke biçimindedir. Trabzon kadın: Keçeden yapılmı ş borda fes kullanılır. Buradaki fesin özelli ği yumu şak olan keçenin sert olması için sık olarak üzerinin dikilmesidir. Tepe noktası içeri bastırılarak çukur vaziyette kullanılır. Van erkek. Yörede erkeklerin kullandı ğı bir tür ba şlık. Sivas kadın: Kadın kostümü. Ba şa fes giyilir. Fes bir karı ş yüksekli ğindedir. Fesin üst kısmında gümü ş tepelik, alın kısmında ise üç sıra halinde gümü ş paralar dizilir. Hatay kadın: Ba ş üzerine konur. Üzerine ba ş örtüsü ba ğlanır. Fesin ön yüzüne gözle görülen kısmına altınlar dizilir. Bu altınlar genellikle çeyrek (urubuya) denilen altınlardan olur. En fazla üst üste altı sıra olarak dizilir. Alt ortasına iki ka şın arasına gelen yere tam altın konulur. Buna Mahmuduya adı verilir. Fesin iki tarafına şakakların üstüne gelen kısmına (Aveynet) adı

150

verilen altın süslemeler konulur. Fakir ki şiler bir sıra altınla veya bir mahmuduya ile de yetinebilir. Bu arada bir sıra olarak dizilen altınların üzerine "kefiye" adı verilen bir pu şu da sarılır. Ancak bu pu şu 70 derecelik bir e ğimle sarılır. Yine fakirler altın çok görünsün dü şüncesiyle altınların üzerine 2 ve 3 cm. geni şli ğinde bir daire büyüklü ğünde sarı boncuklarla süs yaparlar. Fesin üstünde ve ön kısmında 1 demet çiçek büyüklü ğünde karı şık renklerle boyanmı ş tavuk tüyünden süsler yapılır. Buna “tezak veya tezzak” adı verilir. Bu fesin bir tarafına konuldu ğu gibi iki tarafında konulabilir. Ayrıca saçlar uzun görünsün dü şüncesiyle kaytan (Karanbil) adı verilen bir saç örgüsü takılır. Bu siyah renkli özel iplerden örülür. Örülü ş şekli saç örgüsüne benzer. Tokat erkek: Fes yerine terlik de kullanılır. Kadında ise Findi fes diye bir türü kullanılır. Şanlıurfa kadın: Bkz: Taç. Bolu erkek: Ba şa takılır. Bordo renk tercih edilir. Üzerine pu şi ve poo ba ğlanır. Desenleri küçük bir kuma ş parçasından olan pu şi ba şa sarılarak dü ğümlenir. Kütahya kadın: Ba şa giyilen üzerine çe şitli renk ve desenlerde oyalı yazma üzeri takılarla süslü ba ş giysisi. U şak kadın: Kırmızı kalıpsız festir. Evli olanların fesinde 41 tane altın vardır. Bekar olanlar kendi maddi imkanları kadar altın takarlar.Büyük renkli üçgen kuma ş fesin üzerine konur.Bu kuma ş birman kuma ştır.Bu yazmanın kenarları pullu mekik oyasıyla çevrilir. Örtünün ba ğlanacak iki ucuna keten kula ğı dedi ğimiz iki uzun parça dikilir. Keten kulakların uçları üçgen şekilli, üzeri nakı ş, üçgen kısımlarıda demir pullarla i şlidir. Yazma konulduktan sonra alından saten çatkı ba ğlanır. Arkaya sarkıtılan bu çatkı yedi renkten olu şur. Çatkını üzerinden yazma ba ş üstüne ba ğlanıp keten kulaklar arkaya sarkıtılır. U şak erkek: Keçeden yapılıp kırmızı renkte olup tepesinden ipek siyah püskül sarkan ba ş giysisi.

Fes Sargısı: Kırklareli erkek giysi parçasıdır.

Fethiye Zeybe ği: Mu ğla'da oynanan bir halk oyunu.

Fındık: Mersin'de oynanan bir halk oyunu.

Fındık Dalları: Ordu'da oynanan bir halk oyunu.

Fındık Kırma: Sinop'ta oynanan bir halk oyunu.

151

Fıstıkiye: Kastamonu kadın giysisi.

Fıta: Bkz: Futa.

Fıta: Bkz: Önlük.

Fidayda: 1. Ankara: Bkz: Hüdayda. 2. Çorum'da oynanan bir halk oyunu.

Figür: Bkz: Adım Cümlesi.

Filiz Boylu Yarim: Balıkesir'de oynanan bir halk oyunu.

Findi Fes: Bkz: Fes. (Tokat)

Findo: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Fini: Bkz: A ğvan Şapka. (Bingöl)

Fini Fes: Bkz: Fes. (Diyarbakır)

Fistan: Halay ve Horon kadın kostümü. Artvin kadın: Artvin'de kadınların giydi ği üst giysisi. Rahat hareket edebilmek için alt tarafı oldukça geniştir. Beli bol ve ayak topu ğuna kadar uzunlu ğu vardır. Etek kısmına süs şeritleri konur. Ön tarafı bo ğazdan gö ğüs altına kadar açıktır. V şeklindeki yakanın kenarları da şeritlerle süslenir. Şeritler üstüne dü ğmeler dikilir. Bu dü ğmeler daha çok gelinlik genç kızlarda görülür. Kolları uzundur ve ucu şeritlidir. Bazen üç etek giyilmeden sadece fitan giyilir. Bkz: İç Etek Tokat kadın: Bkz: Bindallı. Sivas kadın: Düz renk kadifeden veya özellikle mecidiye kutnudan yapılır. Çiçekli divitinden olanları da vardır. Önü çe şitli renkte düz renk kuma ş, diki ş bazen de boncukla i şlidir. Eteklerinde de birkaç sıra ça şitli renklerde düz renk kuma ştan süslemek amacıyla şeritler geçirilir. Bkz: Entari. Adıyaman kadın: Yörede kadınlar yakası açık, uzun kollu bir Fistan giyerler. Bitlis kadın: Fistan, uzun kollu, geni ş etekli bir entari türüdür. Zenginlik durumunu göstermek üzere birkaç fistan üst üste giyilir. Yörede kadınlar tarafından giyilir. Kadın giysilerinden “fistan” uzun kollu geni ş etekli bir entari türüdür. Zenginlik durumuna göre birkaç fistan üst üste

152

giyilir. Bursa kadın: Şalvarın yapıldı ğı kuma ştan yapılır. Boydan elbisedir. Etek kısımları geni ş olup kenarları motiflerle i şlenir. Şimdilerde pazen veya basma ile yapılmaktadır. El tezgahlarında pamuk veya keten ipli ğinden dokunmu ş rengi beyaz bir dokumadan yapılır. Boydan elbisedir. Ön etek uçları i şlidir. Günümüzde pazen veya bastola (yörede kullanılan bir kuma ş çe şidi) ile yapılır. Hakkari kadın: Düz veya simli günümüzde ise düz veya pullu kadifeden yapılır. Hatay kadın: Bkz: Entari. Mut kadın: Köynek gibi çulfalıkta dokunmu ş dokumadan veya günümüzde basma ve benzeri kuma şlardan yapılan bir giysidir. Van kadın: Kadınlar tarafından giyilen, kiraz ve iç ete ğin üzerine kolları ve etekleri uzun genellikle kadifeden yapılmı ş, üst kısmı bele kadar kapalı alt kısmı ön tarafı açık olacak şekilde büzgülü ve etek kısımları i şlemeli olan bir giysi. Entari de denen bu giysi maddi duruma göre ipekten ve yünlü kuma ştan da olabilmektedir. Ayrıca entarinin kol a ğızları, etek kısımları ince sim i şlemelidir. Trabzon kadın: “Endare” de denir. Giyen ki şinin ya şına veya maddi, sosyal durumuna göre de ğişik renklerden seçilen kuma şlardan yapılır. Her çe şit kuma ş kullanılabilir. (ipek, kadife, basma, divitin ve özellikle önemli günlerde parlak simli kuma ştan) Diyarbakır kadın: Entari de denir. Kadınlar kullanırlar. Kolları ve boyu uzun, etek kısmı büzgülü, genelde kadifeden yapılmı ş bir üst giysidir. Bu kıyafete bazı yerlerde fistan bazı yerlerde ise entari denilmektedir. A ğırlıklı olarak çiçek desenli modeller seçilen bir giysidir.

Fi şeklik: Kars-Kafkas: Yörede erkekler tarafından dans ederken giyilen giysi parçası. Aksesuar. Artvin erkek: "Kutukluk, Kütüklük" de denir. Erkek Kostümü. Deri ve me şinden yapılır. Omuzdan omuza, bele çapraz, arkadan ba ğlanacak şekilde olur. Ayrıca bele de sarılarak, tamamen vücudu kavrayıp her birinden en az yirmi mermi alacak şekilde mermilikler yapılır. Fi şeklerin, yani mermilerin daha rahat ta şınabilmesi ve kullanılması için giyilir. Yörede erkek giysilerinde, siyah renk hakimiyeti olup, ço ğunlukla el tezgahlarında örülmü ş yün kuma şlardan yapılır. Özellikle kuzu yününden yapılanlar tercih edilir. Daha varlıklı olanlar ise “Çuha” diye tabir edilen kuma şlardan yapılmı ş elbiseler giyerler. Günümüzde bu tezgahların yok denilecek kadar azalması ile bu giysiler, elbisenin biçimsel özelli ğini yitirmeden yerini, günümüz kuma şlarına bırakmı ştır.

153

Fitoz: Bkz: Hotoz. ( İzmir)

Foni: Bkz: A ğvan Şapka. (Bingöl)

Fortlu Çizme: Rize: Altı ince köseleden yapılan ayakkabı.

Fren Gömle ği: Bkz: Frenk Gömle ği.

Frenk Gömle ği: Avrupa. kesimi ceket ve pantolondan olu şan, erkek giyimini tamamlayan, bey yakasına boyun ba ğı ba ğlanan gömlek. Bizde Tanzimat sonrası giyilmeye ba şlanmı ştır. İlk gömleklerde kolalı, takma, sert yakalar kullanılmı ş, kol kapakları (man şetler) takma ve kolalı olmu ş ve gö ğüs kısmı da ayrıca kolalanmı ştır. Man şetlerin a ğzı da bir kol dü ğmesiyle tutturulup kapatılmı ştır. Fren Gömle ği de denir. Ağrı'da Erkek kostümü.

Futa: Bir i ş işlerken ya da normal günlerde veya hamamda, bele ba ğlanan ipek peştamal. Bir hüner göstergesi olarak bilinmi ştir. Bir zemin rengi üzerine mutlaka çubuklu ve çubuklu kafesli olarak dokunurdu. Çubuklar inceli kalınlı olup genellikle zemin renginin derece derece koyusundan yapılır ve al (kırmızı) renk esas olarak alınmı ştır.

Futik: Bkz: Ku şak. (Tunceli)

-G-Ğ-

Gaba: Bkz: Şalvar. (G.Antep)

Gabalah: Bkz: Kabalak.

Gabardıç: Burdur'da oynanan bir halk oyunu.

Gabardin: Giysi yapımında kullanılan bir tür kuma ş.

Gaçke Barı: Kars-Kafkas'ta oynanan bir halk oyunu.

154

Gaddane: Balıkesir erkek aksesuarı.

Gaftan: Bkz: Kaftan. (Samsun.)

Galamatya: Edirne'de oynanan bir halk oyunu.

Galata: Hatay'da oynanan bir halk oyunu.

Galkınma: Konya'da oynanan bir halk oyunu.

Galle: Bkz: Gele. (Erzurum)

Galo ş: Bkz: Gallo ş. (Konya)

Galo ş Potin: Bkz: Kallo ş. (Elazı ğ)

Galpak: Bkz: Kalpak. (Samsun, Ordu, Gümü şhane.)

Galuç: Gümü şhane: Eskiden giyilen bir çe şit kadın ayakkabısı. Ni ğde: "Galu ş" denir. Gönden yapılmı ş bir çe şit ayakkabı.

Galuç: 1. Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. 2. Adıyaman'da oynanan bir halk oyunu.

Gane: Bkz: İç Gömle ği. (Bolu)

Garabatta ğ: Kars-Kafkas: Yörede kadınlara özgü günlük giysi parçası. Gerdanlık. Aksesuar

Garabet: Gümü şhane'de oynanan bir halk oyunu.

Garçın: 1. Me şinden yapılan örgülü tozluk. (Isparta.) garçin. (Isparta.) 2. Ayakkabının içine giyilen, keçi kılından örülmü ş çorap. (Isparta.) Bkz: Kalçın.

Garibin Aya ğı: Yapılan ara ştırmalarda A şık Garip isminde bir ki şinin üzerine kurgulanmı ş bir oyun oldu ğu ortaya çıkmı ştır. A şık Ahmet isminde bir ki şi Gavur Da ğları’nda çe şitli köyleri gezerken yorulur ve bir köye yerle şir. A şık Ahmet yorulmu ş 155

ve giysileri yırtılmı ştır. Hatay ilimizde böyle ki şilere garip derler. Bu olaydan sonra Aşık Ahmet’e “Garip” adını takmı şlar. Garip zamanla köy halkına yardımcı olmu ş. Bu zamanlarda a ğanın sözü geçermi ş. Günler, aylar, yıllar derken garibin gönlünde dermanı bulunmayan bir derdi olmu ştur. Bu derdi ise köyün a ğasının kızını sevmekmi ş. Artık Garip a şkını gizleye gizleye dayanamaz hale gelmi ş ama yapaca ğı bir i ş, derdini açacak bir dostunu bulamamı ş. Garibin çok fakir olmasından dolayı köyü terk etmeye karar vermi ş ve çok az olan e şyasını almı ş yola koyulmu ş. Bunu gören köy halkı ko şarak Garip’e yeti şmi şler ve hemen “neden gidersin bre Garip?” demi şler. Garipte bu soruya kar şılık şu cevabı vermi ş: “Seviyorum, seviyorum bre karde şler” Garip’in bu cevabı kar şısında köy halkı kim oldu ğunu merak ederek “Kimi seversin bre Garip?” demi şler. Garip’te “A ğanın kızını seviyorum” demi ş ve der demez köy halkı çaresiz bir sevda oldu ğunu bilerek, yüz ifadeleri bir üzüntüye bo ğularak “Davul bile dengi dengine bre Garip” demi şler. Daha sonra Garip’in arkasına takılarak u ğurlamaya gitmi şler. Bu esnada halkın arasından bir ses “Garip gitme dur” diye ba ğırmı ş. Garip bu sesi çok iyi tanıdı ğı için çakı gibi yerinde durmu ş, me ğersem bu ba ğıran ki şi a ğanın kızı imi ş ve zavallı kız Garip’i severmi ş, ama ne Garip’in ne köy halkının bu sevdadan haberi varmı ş. A ğa kızı kendisini yere atarak a ğlamaya ba şlamı ş ve şu ezgiyi söylemeye ba şlamı ş. A ğa kızının bu ezgisinden sonra Garip yava ş yava ş omzundaki çıkını atar, kızın yanına gelerek aya ğa kaldırır ve onu ba ğrına basar. Köy halkı bu olay kar şısında ne yapaca ğını bilemez duruma gelir ve hemen şu ezgiyi söyler: “Gitmez olmu ş Garibin ayakları, Köyüne sılasına sevdi ğine döner”. Bunu duyan a ğa çaresiz kalır ve kızı Garip’e verir. Bu ya şanılan olay günümüze oyun olarak yansımı ştır. Oyun 1975 yılında İzzet Özkan’dan ö ğrenilmi ştir. Karma diziyle oynanır. 8-10 çift ki şiyle daire ve yarım daire formlarında oynanır.

Garip: G.Antep'te oynanan bir halk oyunu.

Garipler Semahı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Garmon: Geleneksel çalgılarımızdan olup, el yapımıdır. Akordeon ise atası sayılan garmondan esinlenerek üretilmi ş olup günümüzde uluslar arası bir boyut kazanmı ştır.

156

Do ğu Karadeniz ve Kuzeydo ğu Anadolu Bölgesi’nin bazı yerlerinde halk oyunlarına eşlik eden tu şlu ve körüklü çalgıdır.

Garzane: Bitlis'te oynanan bir halk oyunu. Halay türündeki oyunun ba şlıca özellikleri sürekli omuz titretme, sert ayak figürleri ve yumu şak ba ş devinimleridir.

Gasavet: Mersin ve Anamur'da oynanan bir halk oyunu.

Ga şang: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Gavur Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Gayret Ku şağı: Bkz: Silahlık. (Çorum)

Gazeki: Kütahya Erkek: Bkz: Camedan. Erzurum Erkek: "Kazeki, Ceket" de denir. Yakası düz, kolları sıkıca, kol a ğızları, gö ğsü ve dirsek kısımları kaytan i şlemeli erkek ceketi. Eskiden ceket yerine kullanılırdı. Lacivert tonlarında çuha kuma ştan yapılır.

Gazel: 1. Bolu'da oynanan bir halk oyunu. 2. Osmaniye kadın aksesuarı. "Gazez, Para Kesesi" de denir.

Gazeli Siirt'te oynanan bir halk oyunu.

Gazez: Bkz: Gazel. (Osmaniye)

Gazgaz: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Gazi: Adana ve U şak'ta kadın aksesuarı.

Gedil Zeybe ği: Konya'da oynanan bir halk oyunu.

Gediz Pazarı: Uşak'ta oynanan bir halk oyunu.

Gegule: Kırklareli'nde oynanan hora türü türkülü erkek oyunudur. "Gergol A ğa" da denir.

157

Gej: Tiftik yününden özel olarak dokunan Bitlis'e özgü bir kuma ş.

Gel Efendim Gel: Yozgat'ta oynanan bir halk oyunu.

Gel Seyrek: Edirne'de oynanan bir halk oyunu.

Gel Yanıma: Kır şehir'de oynanan bir halk oyunu.

Geleneksel Yöntem: Türk halk oyunlarında oyun ö ğretim yöntemlerindendir. Bu öğretimde; oyunları anlatma, sayı sayma, basamaklama yapma, oyunu durdurma ve tekrar etme söz konusu de ğildir. Oyun ba şlar, sürer ve biter. Bireyler oyuna girer ve bu süreçleri ya şarlar. Oyun içinde kuralları, sıraları, yöresel ifade ve hareket bütünlü ğünü sergileyen bir usta vardır. bu süreçte oyunu ö ğrenen ki şi, ekibin sonundan ba şlar; daha sonra yetene ği ve ö ğrenme gücü ölçüsünde ba şa do ğru ilerler. oyunların tüm adım cümleleri (figürleri) sıralı oldu ğundan ve bölümler ba ştan sona tekrarlanarak oynandı ğından tümden gelim yolu ile ö ğrenim yapılır. ba ştaki ustanın, oyunu ö ğretme gibi bir çabası yoktur.

Gelibolu Zeybe ği: Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu.

Gelin: Bolu'da oynanan bir halk oyunu.

Gelin Gel Bere: Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur.

Gelin Halayı: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Gelin Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. Harput'un eski bir oyunu olan "Gelin Oyunu", a ğır ve oynanması zor olan bir oyundur. Sadece kadınlar tarafından, gerdek gecesinin sabahı (Subaya Günü) yapılan e ğlencelerde tek tek ya da birkaç ki şi tarafından oynanır. Muhalif makamında ve 4/4 lük, 6/8 lik usullerde plan müzi ği çok ahenklidir. Oyun türkülüdür.

Gele: Erzurum erkek giysisidir. "Galle, Kalle" de denir. Zı ğva'nın arka kısmı, pileli kısım.

158

Gelzeri Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. 6/8 lik usulde a ğır ve 2/4 lük usulde çabuk melodisi olan bu oyunun notası mevcut olup, oyunu bilene rastlanmamı ştır.

Gemi: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. "Kayık" da denir. Özellikle Fırat kenarındaki köylerde oynanır. Salla nehri geçi ş yük nakli ve bu i şler yapılırken meydana gelmi ş kazaları anlatır.

Gelmek: Bkz: İçlik. (Karaman Kadın)

Genç Osman: 1. Kastamonu'da oynanan bir halk oyunu. 2. Konya'da oynanan bir halk oyunu. 3. Zonguldak'ta oynanan bir halk oyunu.

Gera: Ağrı: Kadın giyiminde dize kadar gelen yün çoraplara verilen isimdir. Bo ğaz, burun ve topuk kısımları renkli ve desenlidir. Di ğer kısımları ise koyun yününün do ğal rengidir.

Gerali: Silifke'de oynanan bir halk oyunu. "Hamçökelek" de denir. Silifke müzi ğinin tipik bir özelli ğini verir. Gerali ve e şinin arasındaki “TA ŞLAMA” söyle şi bir yerde hem söyleyip hem oynayarak aynı zamanda e ğlenen bir aile ortamını anlatır. Erkek ve kızlar beraber oynar. Daire biçiminde oynanır. Türkülüdür.

Gerdanezer: Ağrı: Kadınların boyunlarına taktıkları, boncuk arasına dizilen altınlardan yapılan bir tür gerdanlık.

Gerdanlık: Genellikle zeybek türü oyunlarda kadın aksesuarı. Balıkesir: Kadınlar tarafından kullanılır. Edremit ilçesinden tespit edilen gerdanlık, yastık, kıstı denilen üçlü takımın kenarlarından altın toplar sarkmaktadır. Kıstı saf altından, yarımay şeklinde ve tam boyna göredir. Boyuna takılmasının sebebi ise bo ğazdan kısılarak tasarruf edilmi ş bir servettir. Onun üzerine “külte” adı verilen inci kolye takılır. Kıstı, boyna takılan at nalı şeklinde ve tamamen birbiri üzerine sıra ile dizilmi ş çe şitli altınlardan meydana gelmi ş bir ziynettir. Yörede gençler daha renkli giysileri, ya şlılar ise koyu tonları tercih ederler. Yörüklerde ya şlılar ba şlarına çiçek takarlar. Evli kadınlar tomakayı bir yıl

159

kullanır, daha sonra ilmeçer takarak evliliklerini belirtirler. Bitlis: Takı olarak, hırlek (burna takılır), gerdanlık, yüzük, altın yaygındır.

Gerede Zeybe ği: Bolu'da oynanan bir halk oyunu.

Gergi İpi: Bkz: Davul.

Gergi Kancaları: Bkz: Davul.

Gergol Ağa: Bkz: Gegule. (Kırklareli)

Gerik: Bkz: Kerik. (Van)

Gerse: Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur.

Gerzane: Grup halinde ve avuçlardan tutarak oynanan oyunlardandır. Halay bölgesi karakteristik oyunlarından alan halaya Bitlis'te Garzane denir. Bu oyun Bitlis'in batı kesiminde çok yayılmı ştır. Burası da Garzan denilen bölgeye yakın oldu ğu ve bu bölgede yaygın bir oyun oldu ğu için bölgenin ismine hitaben Garzane adı verilmi ştir. Erkek oyunudur.

Get: Afyon: Erkeklere özgü giysi parçası. Ayakkabı yerine çizme ve get kullanılmakla beraber, genel olarak çarık giyilir.

Getir: Konya Erkek: Çorap üzerine geçirilen çaprazlı mest benzeri giysi.

Geva şi: Bitlis'te oynanan bir halk oyunu.

Gevent: Ağrı'da oynanan halk oyunlarının tümüne Gevent denir. Gevent iki kelimenin olu şumudur 'ge' ezgi söylemek ' vent' beraberlik anlamına gelir. Gevent'in tam kar şılı ğı ise beraber ezgi söyleyerek ritmik hareketlerle oynanan oyun demektir.

Geysu: Uzun saç, kakül, zülüf, saç örgüsü. Ba şın iki tarafından omuzun üzerine dökülen saç. Taranıp bir at kuyru ğu gibi tel tel salınırsa “geysu-i peri şan”, bu saç örgüsünde kullanılan ve bitiminde örgüyü ba ğlayıp tutan saç ba ğına “geysu bend”

160

denilirdi. Eski toplum hayatımızda kadın ve kız gibi saç uzatmı ş tarikat şeyhleri,dervi şler görülmü ş, bunlara da “geysudar” denilmi ştir.

Geyve Zeybe ği: Sakarya'da oynanan bir halk oyunu.

Gezal: Genellikle Bitlis'te e ğlenceye yava ş oyunla ba şlanır. Sonra daha hızlı oyunlara geçilir. Ayrıca hızlı oyunlardan sonra yine dinlenmek amacıyla yava ş oyunlar tercih edilir. Bu tür oyunlar gruplar halinde ve kar şılıklı maniler söylenerek oynanır. Bu oyunlara genellikle Berite ismi verilir. Gezal oyunu da kar şılıklı türküler maniler söyleyerek oynanan oyunlardan birisidir. Erkekler ve kızlar beraber oynarlar. Grup halinde ve omuzlardan tutu şarak oynanan oyunlardandır.

Gezali: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunudur. Bkz: Delal-ı Mihrican. Köylü kızı elinde kovası (ülbesi) süt sa ğmaya giderken, kom şu köyden davul sesi gelir davul sesine ayak uydurmak için ceylan gibi sa ğa sola sekerek oynamaya ba şlar böylece gezali oyunu do ğmu ş olur. Gezali; ceylan demektir. Köylü kızı oyunu oynarken, ceylan gibi sekti ğinden bu oyuna “gezali” denmi ştir.

Gezi: İpek ve ipekle karı şık hareli bir kuma ş. (Hare dalgalı anlamındadır) Bir ar şın eninde dokundu ğu için bu adı almı ştır. Hint gezisi denilen bir çe şidinden entari yapılırdı.

Gıdık: Bursa Kadın: Boncuklardan örme, Gıdık adı verilen kolye takılır.

Gıdıklık: Zeybek oyunlarında kadın aksesuarı.

Gırnata: Bkz: Klarnet.

Gilav: Hakkari: Kadınların ba şlarına taktıkları festir. Kırmızı ve siyah renkte olur.

Gilican: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Girani: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. "Hasan Da ğı, A ğırlama" da denir. Girani oyunu a ğırlamalıdır ve isminden de anla şıldı ğı gibi ritmi çok a ğırdır. Şanlıurfa’daki

161

dü ğünlerde ekseriyetle ilk olarak bu oyun oynanır. Hareketli oyunlara bir ısınma sayılır. Hareketler çok a ğır olması yanında, oyunda ba ştan sona a ğırba şlılık hakimdir.Oyuncular adeta süzülerek oynarlar.Oyuncular yan yana dizilirler sa ğ elleri içten sol elleri dı ştan di ğer oyuncuyu tutacak şekilde parmaklarını birbirine geçirirler davulcu ve zurnacı çalmaya ba şladıktan sonra ba ştakinin komutu ile oyuna ba şlarlar.Ba ştaki ki şi oyunu en iyi bilen ve idare edendir. Ba ş çeken bazen ortaya çıkar, tüm ustalı ğını sergiler, oyunun ritminde uygun olarak omuzlarını ve sa ğ elindeki mendili titreterek oyuna a ğır bir hava verir .

Giras: Bkz: Kıras. (Hakkari)

Giresun Kar şılaması: Giresun'da oynanan bir halk oyunu.

Giyesi: Erzurum'da iç çama şırı, giysi anlamında kullanılır.

Giyik: Konya'da yünden dokunan abaya verilen ad.

Giyme: Bkz: İç Gömle ği. (Elazı ğ)

Golan: Bkz Kolon.

Gore: Bkz: Çorap. (A ğrı)

Goreris: Ağrı: Yünden örülür. Çoraptır. Tamamen veya bir kısmı renkli desenli olmakla beraber genellikle bo ğaz, burun ve topuk kısımları i şlemeli ve motifli olanları da vardır.

Govend: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu. "Halay" da denir.

Govenk: Bkz: A ğır Gövenk. (Bitlis)

Govent: 1. Van'da oynanan bir halk oyunu. Govent tutulaca ğı zaman ekip ba şında oynayacak ki şi ya çok tecrübeli, ya çok büyük yada çok iyi oyuncu olması gerekir.

162

Çünkü ekip ba şında oynayacak insana meziyet lazımdır. Bkz: Halay. 2. Bingöl'de oynanan bir halk oyunu. "Gövent, Bingöl Halayı" da denir.

Govent Ba şı: Van: Ekip ba şında oynayan ki şiye “Güvenk Ba şı”, veya “Govent Ba şı” denir. Ekip ba şı ve sonunda oynayan Govent ba şı ve Poçik'in ellerinde mendil olur ve bu mendil sallandı ğı zaman göbek altına veya belin arkasına gitmemelidir. Buda bir saygınlık ifadesidir.

Göbekle şme: Zonguldak'ta oynanan bir halk oyunu.

Göçdere Zeybe ği: Uşak'ta oynanan bir halk oyunu.

Göçer Oyunu: Adıyaman ilimize özgü bir halk oyunudur. Oyun, hayvancılıkla u ğra şan bazı köylülerin yaz aylarında yaylalara göç etmelerini ve burada ba şlarında geçenleri canlandırır.

Gö ğ Haba: Mut: A ğa ve bey takımının giydi ği bir habadır. Mavi renkli kuma ştan yapıldı ğı için gö ğ veya sa ğ haba denir. Bu habanın üstünde giyen ki şinin mensup oldu ğu oyma ğın veya boyun öngunu bulunmaktaydı. Bu habalar da depme kumaşından yapılır.

Gö ğ Öncek: Bkz: Öncek. (Mut)

Gö ğebakan: Zeybek yürü oyunlarda kadın ayakkabısı.

Gö ğnek: Bkz: Gömlek.

Gö ğüs Tülü: Konya'da yele ğe denir.

Gö ğüscek: Bkz: Önlük. (Trabzon)

Gö ğüslük: 1. Zeybek türü oyunlarda kadın giysisidir. 2. Horon türü oyunlarda kadın aksesuarıdır. Kars: Bkz: Dö şlük. Balıkesir: Kadınlar tarafından kullanılır. Basma veya pazen cinsi kuma şlardan dikilen, bebek önlü ğü biçiminde bir giyim parçasıdır.Arkada

163

boyunda birit-dü ğme ile kapatılır.Boyu gö ğüs altına kadar iner, uçlarına dikilen ba ğlarla bele ba ğlanır.Gömle ğin kuma şından dikilip, gö ğüs üzeri renkli iple i şlenenleri de vardır. Trabzon: Bkz: Önlük.

Gök Çukur: Mersin ve Anamur'da oynanan bir halk oyunu.

Gök Garga Zeybe ği: Mersin- Anamur'da oynanan bir halk oyunu.

Gök Ku şak: Bkz: Ku şak (G.Antep)

Göklü Bükme: Bkz: Çulfallık. (Mersin-Anamur)

Gökte De Yıldız Yüzaltmı ş: Antalya'da oynanan ka şık türü bir oyundur. Erkekler tarafından tek veya toplu oynanır.

Gökteki Yıldızlar: Samsun'da oynanan bir halk oyunu.

Gölenin Düzü: Kars'ta oynanan bir halk oyunu.

Gölhisar Zeybe ği: Antalya'da oynanan erkek zeybe ğidir.

Göllü: Bkz: Ku şak. (Sivas)

Gömlek: Do ğrusu “Gönlek” tir. Gön deri, ten demektir. Gönlek ise çıplak tene giyilen şey demektir. Erkek gömleklerinin ete ği dizden yukarıda kalır. Kadın gömlekleri ayak bile ğine kadar uzanır. Yakın geçmi şe kadar gömlek yerine Farsça kar şılı ğı olan “piraher” ya da “pireher” ince yumu şak bezlerden kesilirdi. Adana: Do ğrusu gönlektir. Gön deri, ten demektir. Gönlek ise çıplak tene giyilen şey demektir. Erkek gömleklerinin ete ği dizden yukarıda kalır. Kadın gömlekleri ayak bile ğine kadar uzanır. Yakın geçmi şe kadar gömlek yerine Farsça kar şılı ğı olan “piraher” ya da “pireher” ince yumu şak bezlerden kesilirdi. Gömleklik bezler ya da düz beyaz ya da beyaz üzerine kırmızı, sarı, mavi renklerin uçuk tonları ile ince çubuklu olarak dokunurdu. Kütahya Kadın: (Bkz: Al Gömlek) Bolu Kadın: Bkz: Akça Göynek. Bitlis, Gaziantep'te "Könek" de denir. Adana'da gömle ğe "Küdük" de denir. U şak Kadın: "Gö ğnek" de denir. Beyaz

164

kuma ştan olur.boydan bile ğe kadar , uzun kollu, yuvarlak yakalı, yakadan bele kadar dü ğmelidir. Ankara Kadın: Bkz: İçlik. Erzincan Erkek: Bkz: İçlik. Karaman Kadın: Bkz: içlik. Adıyaman: Adıyaman'da erkekler tarafından giyilen üst giyim parçası. Kuma şı kutniden olup, beyaz sarı çizgilidir. Hakim yakalı kolları uzun ve kırmızıdır. Meydane kuma şından da yapılabilir. Artvin: Artvin'de kadınların giydi ği bir kostüm parçasıdır. Tıpkı fistan gibidir. Fark olarak biraz daha dar, üst kısmı kapalı ve altta şerit bulunmaz. Fistandan kısadır. Bo ğaz önden veya yandan dü ğmeli olur. Genellikle beyaz renkte olurlar. Erkek: "Köynek" de denir. Erkekler de gömlek giyerler. Ön tarafı açık ve dü ğmelidir. Bo ğaz kenarında siyah şeritler bulunur. Bunlar süs olmayıp kiri göstermemek için uygulanmı ştır. Bo ğaz yarım dik yaka şeklindedir. Beyaz renkli olup, hakim yakalı, uzun kollu, yakaları ve kol man şetleri siyah sırma ile i şlenmi ş, bugünkü gömlekle aynı i şleri üstlenen bir giysidir. Aydın Erkek: Çitare denilen kuma ştan yapılır. Renkleri mor-beyaz, beyaz-sarı, sarı-kırmızı ve mor-sarıdır. Balıkesir: Kadınlar ve erkekler tarafından kullanılır. Kadın Gömle ği: Yörede göçmenlerin ‘’ İş li gömlek’’ adını verdikleri gömlek, çulfalık denen yer tezgahında dokunan’’kızık’’ bezinden yapılır.Bu dokumanın eni 8 çiledir.Bir enden ön ve arka bütün olarak kesilir.Eni dar oldu ğu için bir en sa ğ, bir en sol tarafa eklenir.Bu ek parçalara ‘’buçuk’’ adı verilir.Boyu kalça hizasındadır.Yakası boyna paralel, yuvarlak kesildi ği gibi, 2 cm geni şli ğinde ek bir yaka da dikilir.Ön ortasından gö ğüs altına kadar açılır.Yakası, önü kasnakta i şlenir.Kollar da bir enden dikilir ve normal geni şliktedir.Boyu bile ğe kadar olan kolların bilek kısmı işlenir, uçları ise i ğne oyası ile süslenir.(Sıyırma, kafalı vb.). Yörük ve Türkmenlerde giyilen “ak göynek” yine çulfalıkta dokunan pamuklu, keten veya Maroken (Amerikan Bezi) den yapılır. Boyu ayak bile ğine kadar uzun, Yörüklerin ya şadı ğı bazı da ğ köylerinde ise diz altındadır. Ön ve arka beden bütün kesilir, yaka giyilece ği zaman açılır. Kollar normal geni şlikte, kol boyu, bazılarında dirsek hizasında, bazılarının ise bile ğe kadar uzun ve ucu i şlidir. Bu i şlemeye “kol kenarı” denir, geri çevrilerek kullanılır. Şehirde giyilen gömlekler kolsuz, patiska ve ince pamukludan yapılır. Boyu, giyilen elbise ile aynıdır. Ayrıca mat dokunan, boyu kalça hizasındaki bürümcek gömlekler de giyilir. Erkek Gömle ği: Erkek Gömle ğine "Ak Gömlek ve mintan" denmektedir. Eskiden çulfalıkta dokunan göyneklik, çar şaflıktan, daha sonra pamuklu kuma şlardan dikilmeye ba şlanmı ştır. Gömle ğin omuzları diki şsizdir. Kollar bedene kol

165

yeri oyulmadan do ğrudan dikilir, boyu bile ğe kadardır. Yaka boyna paralel sıfır kesimlidir. Boyun kısmına 2 cm. geni şli ğinde ek yaka dikilir. Önü boydan boya açık, dü ğme ile kapatıldı ğı gibi gö ğüs altına kadar açık tek dü ğme ile kapatılanları da vardır. Kol altına “Ku ş-koltukaltı” denilen ek parça dikilir. Kolun bilek kısmı man şetle toplanır ve tek dü ğme ile kapatılır. Pamukçu kasabasında erkek gömleklerinin beden ve kollarına “buçuk” denilen dokumanın yarısı geni şli ğinde ek parça dikilerek geni şlik sa ğlanır. Yaka i şlenir, kol uçları oyalanır. Pamukçu kasabası-İsmailler Köyünde “kara kapaklı” gömlek giyilir. Yaka kenarları ve man şet siyah iple i şlendi ği için bu adı alır. Gömleklerin boyu kalçaya kadardır, paça donun içine sokularak kullanılır. Edremit ilçesinde bürümcük gömlek giyilmektedir. Bu gömle ğin kol uçları ve yaka kenarları iğne oyası ile süslenir. Batman Erkek: "Osmanlı Yaka" denen gömlek giyilir. Bingöl: "İş lik" de denir. Yörede kadınlar ve erkekler tarafından kullanılan giysi parçası. Erkeklerin giydi ği gömlek, ak çizgili kırmızı parlak kuma ştandır. Bolu Erkek: Erkek gömleklerinin ete ği dizden yukarıda kolu ve belden a şağı iç donunun içine sokulur. İnce yumu şak bezlerden dokunur. Genelde beyaz, sarı, mavinin açık tonları seçilir, bürümcük olarak da dokunabilir. Bursa Erkek: 2çe şittir. a) Günlük kullanılan siyah- beyaz çizgili gömlek. b) Bayramlarda, dü ğünlerde ve özel günlerde giyilen ye şil, kırmızı, sarı renklerin hakim oldu ğu çizgili gömlek. Çorum Erkek: " İçlik" denir. Diyarbakır: Erkekler giyerler. Düz yada çizgili kuma şlardan yapılan, cepsiz, hakim yaka, önü ve kolları dü ğmelidir. Yörede a ğırlıklı olarak düz zemin üzerine çizgili veya kendinden çizgili olanları tercih edilir. Erzurum Erkek: Eski Erzurum gömleklerinde, gömleklerin yarım ve dik yakalı siyah ve beyaz oldu ğu saptanmı ştır. Cumhuriyet döneminden itibaren beyaz tercih edilmeye ba şlanmı ştır. Günlük olarak kullanılan içlik ise rizitten (tril kuma ştan) yapılır. Çizgili keten bir kuma ştır. Gümü şhane Erkek: "Köynek" denir. Hatay Erkek: Beyaz patiskadan veya kül renginde pamuklu kuma ştan (dril) yapılır. Yakasızdır. ön yüzüne kanaviçe denilen nakı ş i şlemeler yapılır. Bu süslemeler bir sıralı, iki sıralı ve Üç sıralı olur. Uzun kolludur. Kolları dü ğme iliklenecek cinsten yapıldı ğı gibi dü ğmesiz düz olarak da yapılır. İzmir Erkek: Bürümcü ğün üzerine giyilir. Çitare denilen kuma ştan yapılır. Renkleri mor-beyaz, beyaz-sarı, sarı-kırmızı ve mor-sarıdır. Mersin: "Göynek" denir. Yörede hem erkekler hem de kadınlar tarafından giyilir. Erkek gömle ği: çulfallık adı verilen ince dokuma

166

tezgahlarında iplikten dokunarak hazırlanır. Genelde tek renk dokunan kuma şlardan renkli olanlar da vardır. Renklendirmede kök boya kullanılır. Bu dokumalara alaca veya göklü bükme denir. Dü ğmeler çaltı veya tesbi denilen a ğaçlardan, onların çekirdeklerinden yapılır. Yakasızdır. Kadınların giydi ği gömlek: İplikten çulfallık denilen küçük dokuma tezgahlarında dokunur. Yakasızdır. Boyum kısmı gö ğüse kadar açık olur. Yine dü ğmeleri a ğaçtan yapılır. Mu ğla: Erkekler de kadınlar da giyer. İpek veya pamuklu kuma ştan olup genellikle krem renktedir. Idık da denir. Kırklareli Erkek: "Göynek, Mintan" da denir. Pamuklu dokumadan yapılır. Genellikle beyaz renkte olur. Beyazın dı şında köylü kuma şı adı verilen gri çizgili bir kuma ştanda yapılır. Ayrıca bazen zemini beyaz üzeri kırmızı ve mavi çizgili ba şka bir kuma ştan da yapılır. Bkz: Bürümcük. Kütahya Erkek: Erkek gömleklerinin ete ği d belden a şağı iç donunun içine sokulur. İnce yumu şak bezlerden dokunur. Genelde beyaz, sarı, mavinin açık tonları seçilir, bürümcük olarak da dokunabilir. Rize Erkek: Ak ipekten veya poplinden yapılır.Yakası hakim yaka ve yandan, omuzdan yana çekilmektedir. Sakarya Kadın: "Üstlük" denir. Silifke Erkek: Erkekler giyer. Boyuna çizgili (daha çok kırmızı-ye şil- kahverengi-beyaz renklere rastlanır) kuma ştan, bilezik yakalı, sedef dü ğmeli, vücuda yapı şmayacak bollukta, şalvarın içine girecek uzunlukta yapılır. Sivas Erkek: Bkz: İş lik, Bkz: İçlik. Şanlıurfa: "Köynek" de denir. Yöredeki çulhacılar tarafından el tezgahlarında dokunur. Nohutlu veya puanlıdır. Gömlek yakasız olup önden bir karı ş kadar açıktır. Beyaz ,bej veya krem rengi olabilir. Trabzon Erkek: " İçlik ve mintan" diye bilinir. İpek, keten, tiril kuma ştan yapılır. Genellikle beyaz ipekli olması tercih edilir. Tiril, beyaz-gri boyuna çizgilidir. Patiskadan da yapılır. Van Erkek: Yörede erkekler tarafından giyilen, yakasız kolları bilekten dü ğmeli ve üste do ğru geni şleyen üst giysisi. Zonguldak: Bkz: İçlik. Tunceli Erkek: Bkz: İçlik. Burdur Erkek: Bkz: Mintan.

Gönen Zeybe ği: 1. Antalya'da oynanan bir halk oyunu. 2. Balıkesir'de oynanan bir halk oyunu.

Gönlek: Bkz. Gömlek.

167

Gövenk: Bitlis'te oynanan bir halk oyunu. "Güvenk" de denir. Oyun, gelince güvey ailesini tanı ştırmayı amaçlar. Kadınlar kar şılama biçiminde oynadı ğı gibi, karma olarak da oynanmaktadır. Halay türü a ğır oynanan bir oyundur, adını sözlerinden alır.

Gövent: Bkz: Govent. (Bingöl)

Göynek: Bkz: Gömlek.

Göynük Me şelisi: Bolu'da oynanan bir halk oyunu.

Grep: Bkz: Krep.

Grep Tülbent: Bkz: Çeki.

Gubur: İzmir'de erkeklerin kullandı ğı bir aksesuar. "Tabanca" da denir.

Gula-zar: Bitlis'te oynanan bir halk oyunu.

Gule: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Guli: Ağrı'da kadınların uzun olan saçları 20-30 tane saç örgüsü ile örülür. Bu örülen her parçaya “Guli” adı verilir .

Gundire: Burdur: Kundura ayakkabı.

Gur-u Pez: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu. "Kurt Kuzu" da denir.

Gücek: Çorum ve Sivas'ta kollu kadın yele ğine denir.

Gücük: Ankara: Sıkma denen kadın ceketi.

Güdük: gücük, güdükleme, güdüklük, güdül, güldük. 1. Kısa ceket. (Afyon, Kütahya, İstanbul.) güdükleme. (Mara ş, Kayseri.) güdül. (Ni ğde.) güldük. (Istanbul.) 2. Frenk gömle ği, Mintan. ( İstanbul, Bolu, Konya, Adana, İçel.) gücük. (Burdur, İstanbul, İçel.) güdüklük. ( İstanbul.) 3. Kolsuz yelek. (Adana.) Adana Kadın: Gömlek üzerine giyilir.

168

Göz alıcı renktedir. Bursa Kadın: "Cepken" de denir. En üste giyilir. Bordo, mavi, lacivert, ye şil, patlıcan moru ve kırmızı renklerde divitin kuma ştan yapılır. İçine düz yada kareli kuma ştan astar geçirilir. Astarla divitin arasına pamuk yerle ştirilerek her taraftan baklava dilimi şekli verilerek dikilir. Bursa Kadın: "Sarka" da denir. Mavi, patlıcan moru, bordo ve ye şil renklerde divitin kuma ştan yapılır. İçine düz veya kareli kuma ştan astar geçirilir. Astar ile divitin arasına pamuk yerle ştirilerek her taraftan baklava biçimi şeklinde dikilir. Ön kenarları ile kol kenarlarına boncuk i şlemeli dantel takılarak su ta şları ile köyün motifleri i şlenir. Uzunlu ğu tam bel hizasına kadardır. Kolları biraz kısadır. Gelinler için pamuksuz ve simli şekilde olanına “Sarka” adı verilir. Kayak yapra ğı motifidir.

Güdü şlünün Çeşmesi: Aydın'da oynanan bir kadın zeybe ğidir.

Gül Ahmet: Erzincan'da oynanan bir halk oyunu.

Gül Ezerler: Kütahya'da oynanan bir halk oyunu.

Gül Kuruttum: Isparta'da oynanan bir halk oyunu.

Gül O ğlan Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Güle: Mardin'de oynanan bir halk oyunu.

Gülenber: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Gülizar: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Gülli: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Güllücan: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Güllüm: Balıkesir'de oynanan bir halk oyunu.

Gülsefteli Yemeni: Bkz: Merkup. (G. Antep)

169

Gülüsümbüller: Kars'ta oynanan bir halk oyunudur. "Hankızları" da denir. Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erke ğin elbisesinin kazara bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün de ğen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar.

Gümü ş Alınlık: Bkz: Alınlık.

Gümü ş Baklalı Kemer: Bkz: Ku şak (G.Antep)

Gümü ş Hasır Kemer: Bkz: Ku şak (G.Antep)

Gümü ş Kemer: Zeybek ve Bar türü oyunlarda kadınların kullandı ğı bir çe şit kemer. Bkz: Kemer. Erzurum: Üzerinde muhtelif i şlemeler olan, çengellerle birbirine ba ğlanan, gümü şten yapılmı ş kemerdir. Pafta pafta birbirine tutturulmu ş, savatlı savatsız ve çe şitli biçimlerde yapılan gümü ş kemerler. Erzurum kadınlarının aksesuarında önemli yer tutar. Diyarbakır: Kadınlar kullanır. Gül, menek şe, lale, yonca yapra ğı gibi motifleri bulunan gümü şten imal edilip ve bele takılan bir süs e şyasıdır.

Gümü ş Köstek: Bkz: Köstek.

Gümü ş Paralık: Bkz: Paralık.

Gümü ş Saatli Köstek: Van: Erkeklerin kı şın sakonun üzerine taktıkları bir aksesuar.

Gümü ş Tepelik: Bkz: Taç., Bkz: Tepelik.

Gündo ğdu Zeybe ği: 1. Mu ğla'da oynanan bir halk oyunu. 2. Manisa'da oynanan bir halk oyunu.

170

Güngörmez Zı ğva: Bkz: Zı ğva (Erzurum)

Güngülü: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Gürde: Kocaeli ve Antalya'da feraceye verilmi ş bir ba şka isimdir.

Gürün Şalı: Bkz: Şal. (Sivas)

Güve ği Günleri: Kütahya'da oynanan bir halk oyunu.

Güvende: Bursa-Uluda ğ Türkmen oyunu. Samah. Bölge Türkmen köylerinde bilinip oynanan bu oyunun dans ve ezgi yönünden birden fazla çe şidi vardır. Bunlardan bazıları şöyledir: O ğlan Adın İsmail, Kıyıdan. Ritm yönünden 4/4 lüktür. Canlı ve kıvrakça çalınıp oynanır. Ezgileri iki bölümlüdür. Birinci kısım giri ş ( Fasıl), ikinci kısım ise oyun kısmıdır. Sözlü ve sözsüz oynanabilir. Güvende, Güvendi: Bir oyuncunun kendine en yakın saydı ğı, güvendi ği ve inandı ğı di ğer bir oyuncuyu oyuna kaldırarak birlikte oynamalarıdır. Cebel, Güney, Sefer, I şıklar köylerinde bu oyunu iki ve daha fazla ki şi tarafından oynandı ğını gördük.

Güvenk: Bkz: Gövenk. (Bitlis)

Güvenk Ba şı: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Güvercin Oyunu: 1. Oyun Harput kökenli olup, bütün Elazı ğ yöresinde oynanır. Di ğer adı "Horum" dur. Ba şka bir yörede, ba şka bir adla oynanmamaktadır. Oyunun eskilik derecesinin 100 yılın üstünde oldu ğunu söyleyenleri çoktur. Oyun, davul klarnet eşli ğinde oynandı ğı ve yalnız kendi melodisi ile oynandı ğı gözlenmi ştir. Bu oyunun melodisi ile de ba şka bir oyun oynanmaz. Bu oyun, "Harman Dalı" gibi a ğır olmamakla birlikte, a ğır fakat canlı bir oyundur. 9/8 lik usulde bir müzi ği vardır. Müzik ve oyun formlarının bütünlü ğü bu oyunda gayet barizdir. Hareketlerle melodi birbirini tamamlar. Müzi ği "Elezber" makamındadır. (Elezber: Harput’a has bir makamdır) Oyun, iki ki şi ile kar şılıklı oynandı ğı gibi, iki grup halinde kar şılıklı ya da tek grup halinde oynanır. Oyunun bir bölümünde serçe parmaklardan tutularak, bir bölümünde de tutunmadan oynanır. Oyuncuların ellerinde birer mendil bulunur. (Her elde bir mendil vardır.) Oyun 171

figürlerini te şkil eden hareketler vücudun hemen tüm organlarında toplanmı ştır. Taklitli oyunlardan olan "güvercin", adından da anla şılaca ğı gibi güvercin hareketlerinin taklit edildi ği bir oyundur. Oyun, hem kadınlar, hem erkekler, hem de karma bir şekilde oynanır. Oyun süresince "heey- heey" diye nara atılır. Oyun daha ziyade dü ğün, ni şan gibi törenlerde oynanır. 2. Gümü şhane'de oynanan bir halk oyunu.

Güzel Adı İsmail: Bilecik'te oynanan bir halk oyunu.

Güzel Botan: Sinop'ta oynanan bir halk oyunu.

Güzel Emine: Edirne'de oynanan bir halk oyunu.

Güzelhan: 1. Hatay'da oynanan bir halk oyunu. 2. G.Antep'te oynanan bir halk oyunu.

Güzeller: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Güzeller Barı: Bingöl'de oynanan bir halk oyunu.

Güzeller Güzeli: Mersin ve Anamur'da oynanan bir halk oyunu.

Güzeller Halayı: Tunceli'de oynanan bir halk oyunu.

Ğır ğır: Van'da oynanan bir halk oyunu. "Halay ve Şirvan" da denir.

-H-

Habudiyar: Erzurum'da oynanan bir kadın barıdır.

Hacer Oyunu: Çankırı'da oynanan bir halk oyunudur.

Hafif Cep: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunudur.

Hafik A ğırlaması: Sivas'ın Hafik ilçesinde oynanan bir oyundur. Oyuncu sayısı 8 ila 12 kadardır. Üç bölümü vardır; A ğırlama, yanlama ve hoplatmadır.

Haftano: Mardin'de oynanan bir halk oyunudur. 172

Hahha Ninna: Bitlis'te oynanan bir halk oyunudur.

Halay: 1. Türk halk oyunlarında bir tür. Halay, ülkemizde en yaygın oynanan sıra oyunudur. İç Anadolu’dan ba şlayarak do ğu ve güneydo ğu bölgelerimizde çizgi, yarım yada tam dairede oynanan çok konulu ve disiplinli oyunlara halay denir. Halay her türlü e ğlenti ve törende oynanır. Bu oyunlara halaydan ba şka, haley, haliy, aley vb. isimler de verilmektedir. Ba ş çekenin yönetiminde oynanan halaylarımızda, oyun ve ritm disiplini öne çıkmaktadır. Hareketlerde birlik vardır, ferdi olarak farklı hareketler yapılamaz. Hareketler yumu şak ve yaylanmalıdır. Vücudun en a ğırlıklı hareketli bölgesi diz ve dizden a şağısıdır. El çırpma ve omuz titretme görülür. Oyunlarda sıçrama, zıplama, sekme ve çökme ile dönme gibi çok çe şitli adım cümleleri yer almaktadır. Halay genelde oyuncuların birbirlerine ba ğlı olarak oynadıkları bir oyun türüdür. Halayda oyuncular küçük parmaklardan tutarak yada kol kola girerek oyuna ba şlarlar. Genellikle hızlı kısmında omuzlardan tutulur. Oyun, halay ba şının komutu ile yönetilir. Mendil, vazgeçilmez bir oyun aracıdır. Ekibin ba şındaki ve sonundaki oyuncuda mendil bulunur. Oyunların bazı geçi şleri söz yerine mendille yapılır. Bazı halaylarımızda oyuncular kollarını çözerek ritme uygun hareketler yapıp, el çırparlar. Ülkemizde; türkü sözlerinden ki şi adlarına, hayvan ve bitki örtüsünden boy adlarına, yöre isimlerinden meslek isimlerine kadar çe şitli adlarda olu şan çok sayıda halay derlenmi ştir ve oynanmaktadır. Tek, iki, üç ve dört bölümlü halaylar vardır. Tek bölümlü halaylar ‘a ğırlama’ ile ba şlayıp aynı şekilde sona erer. İki bölümlü halaylar ise a ğırlama ile ba şlayıp hoplatma (bu bölüme bazı yörelerimizde yeldirme, yelleme, sıktırma vb.) adlar verilir ve son bulur. Üç bölümlü halaylarda a ğırlama ile ba şlar, yürütme, yanlama, tek ayak, üç ayak vb. adlarla sürer ve hoplatma ile biter. Dört bölümlü halaylar a ğırlama ile ba şlar, yanlama ile ikinci bölüm, tek ayak, üç ayak, sıktırma gibi adlarla üçüncü bölümle devam eder ve hoplatma il son bulur. Ülkemizde yalnız Sivas ve Çorum halayının 4 bölümden olu ştu ğu tespit edilmi ştir. Oyunlar a ğırdan ba şlayıp gittikçe hızlanır. Genelde 2 ve 4 zamanlı olup 6 zamanlı olanları da vardır. Halay ezgileri ritmik yapı bakımından a ğırdan hızlıya do ğru gitmektedir. Halay oyunlarında kullanılan çalgılar ço ğunlukla halay ve zurnadır. Bazı yörelerde ba ğlama, klarnet ve kavala da

173

rastlanır. Nanay biçimine oynanan oyunlarda ise çalgı kullanılmaz. Bazı yörelerde ise oyuna sadece def, dümbelek gibi ritm araçları e şlik eder.

2. Bingöl'de oynanan bir halk oyunudur. 3. Bitlis'te oynanan bir halk oyunudur. 4. Çankırı'da oynanan bir halk oyunudur. 5. Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunudur. 6. Bkz: Ğır ğır.

Halay Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunudur. Harput Halayı da denilen bu oyunun varyantları (ara ştır-malarımızda tespit etti ğimiz kadarıyla) "Palu" varyantı, İngüzekte "Karaçor" denen oyun, A ğın’da "Düz Halay", Baskil'de Halay, Sivrice de Düz Halay'dır. Oyunun kayna ğı Harput’tur. 200-300 yıldan beri, gençler ve ya şlılar tarafından zevkle oynanmaktadır. Oyun müzi ği önce 2/4 lük ve zazaki denilen figürde 6/8 lik usulde çalınır, makamı İbrahimiye'dir. Oyun, avuç avuca kenetlenip tutunmak suretiyle tek dizi halinde oynanır. Oyunun figürleri ayaklarda toplanmı ştır, Daha çok asker uğurlamalarında ve dü ğünlerde oynanmaktadır.

Halaylım Yar Halaylım: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

Halebi: Hatay'da oynanan bir halk oyunudur.

Halıyım Ben: Bilecik'te oynanan bir halk oyunudur. "Doburga Zeybe ği" de denir.

Halil: Bkz: Hallo. ( Şanlıurfa)

Halimem: Bolu'da oynanan bir halk oyunudur.

Ha-Ling: Bkz: Kaz kaz. (Ağrı)

Halka Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunudur.

Halkalam: Ankara'da oynanan bir halk oyunudur.

Hallaç Oyunu: Adıyaman ilimize özgü bir halk oyunudur. Oyun, pamuk atmaya gitti ği evin kızına a şık olan bir hallacın serüvenini anlatır.

174

Hallo: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunudur. "Halil" de denir.

Hamçökelek: Bkz: Gerali. (Mersin – Anamur)

Hamnime Toriva: Bkz: Sallama. (Ağrı)

Hançer Barı: 1. Artvin'de oynanan bir halk oyunudur. 2. Erzurum'da oynanan bir erkek barıdır. İki erke ğin iki şer hançerle kar şı kar şıya oynadıkları bir kavgayı yansılayan barın adıdır.

Hançer Oyunu: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

Hane: Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur. Kadın isimlerin den Hanife' nin kısaltılmı şıdır. Özellikle do ğu beyazıt ilçesinde oynanan bu oyunun figürleri koççeri oyununun ikinci bölümünün bir benzeridir. Hene di ğer yörelerde de aynı melodi sözlerle kar şımıza çıkmaktadır. Ancak oyun olarak tamamen A ğrı yöresine has bir biçimi vardır. Belden tutmakla olu şturulan bir kapalı dizi oyunudur. Di ğer yörelerde bilinen klasikle şmi ş melodinin yanı sıra A ğrı yöresinde çalınan ikinci bir melodiye daha sahiptir.

Hanım Ay şe: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunudur.

Hanım Esme Halayı: "Hanım Kızlar Halayı" da denir. Genellikle kızların oynadı ğı oyundur. 6 ila 12 oyuncuyla oynanır.A ğırlama ve hoplatma bölümleri olan bu oyunun da türküsü vardır. Oynanı şı şu şekildedir: Eller serçe parmakla ba ğlanır ve sa ğa sola yaylanarak kollar yukarıda halaya ba şlanır(kırık olarak). Oyun sa ğ ayakta ba şlar. Ayaklar öne do ğru iç tarafı görünür şekilde sallanır ve son harekette, yani sa ğ ayak sol aya ğın üstüne çapraz olarak atılır. Dördüncü harekette çökme yapılır. Sonra aya ğa kalkılır. Ayaklar yine iç tarafı görünür durumda ileri atılır. Sekizinci harekette sa ğ ayak sol aya ğın üstüne gelecek şekilde figür tamamlanır. Eller bırakılır, aynı hareket el bıraktıktan sonra yapılır. Çökme de dahil, yalnız eli bıraktıktan sonra sa ğ ayak atıldı ğında sol kol önde, sa ğ kol arkada olacak şekilde yürünür. Çökme hareketi de, ellerin ba ğlı oldu ğu durumdaki gibi yapılır. Tabi kollar öne arkaya sallanır. Sonra

175

hoplatmaya geçilir. Eller serçe parmakla ba ğlanır. Önce yava ş ikinci olarak hızlı olarak hareket ettirilir. Sol aya ğın üstünde sekilerek sa ğ ayak sallanır, hareket tamamlanır. Bu arada sıraya geçilip bir hareket de orada yapılır. Komutla birlikte üç adım ileri çıkılır, müzik ritmiyle oyuna son verilir. Ermenilerle Türkler, beraber ya şadıkları dönemlerde zaman zaman anla şmazlığa dü şerler; bu anla şmazlık sonunda birbirleriyle ili şkilerini keser, kız alıp. vermez ve bir şey alıp satmazlardı. Bu dönemde ermeni bir genç “Esme” isminde bir kızı kaçırarak aradaki gerginli ği artırırsa da, bir süre sonra dü ğün yaparak evlenebilmi şler ve dü ğünde oynayarak adına Hanım Esme demi şlerdir. Çıkı ş kayna ğı olarak bilinen en eski kaynak budur. Bir kız halayıdır. A ğırlama, yeldirme ve hoplatma bölümleri mevcuttur.

Hanım Kızlar Halayı: Bkz: Hanım Esme Halayı.

Hankızları: Bkz: Gülüsümbüller. (Kars)

Harami Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

Harbi: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunudur.

Harku şta: Bitlis'te oynanan bir halk oyunudur. Yörede ki şisel oyunlar sınıflaması içine alınmı ş oyunlardandır. Bu oyun bir veye iki ki şinin oynanır. Ki şisel kabiliyetlerin ortaya kondu ğu bir oyundur. Dü ğün dernek ba şladı ğı zaman bütün köy halkı ve civar köyler oraya ta şınır. Burada durup dinlenmeden, bıkıp usanmadan saatlerce oyunlar oynanır.Bu arada köyün delikanlıları ve pala bıyıklı cengaverleri civardan gelen ve kendi köylerinde bulunan yeti şkin kızlara kur yapmak isterler. Oyun içinde sertlik hakimdir. İki tarafa ayrılan gençler sanki bir sava ş meydanındaymı ş gibi kar şısındakine dü şman gibi bakarak, müzi ğin ritmine uyarak kıran kırana bir gösteri yaparlar. Sert vurma ve vurulan ellerden ses çıkarma kızlar arasında çok ra ğbet görür. Oyunda tamamen sertlik ve ciddiyet hakimdir. Halk bu oyuna vuru ş ve darbe anlamına gelen Harku şta adını vermi ştir. Bir halk sözcü ğü olan harku şta aynı şekliyle günümüze kadar gelmi ştir. Tutunmadan, ço ğu zaman kar şılıklı iki dizi biçiminde, bazen de halka halinde oynanan ve bu yörede çok sevilen bir oyuna yörede Harku şta ya da Halku şta denir. Harku şta, el ele vuru şularak oynanan bir oyun çe şididir. Bu oyun Siirt, Van, Diyarbakır, 176

Mu ş ve Malatya'da da oynanmaktadır. Bu bakımdan bu yöreye Harku ştalar Bölgesi de denmektedir. Harku ştaların, birbirinden ufak farklarla ayrılan bazı çe şitler bulunmaktadır. Çe şitlerdeki farklılıklar ve özellikler el vuru şlarında görülmektedir. Örne ğin Mutki Harku ştasında çiftler kar şı kar şıya durarak el vuru şturdukları halde, Meryem Harku ştası'nda kar şılıklı gelip birbirlerini bir boy geçtikten sonra geriye dönerek ellerini vuru ştururlar. Oyunda sertlik ve a ğırba şlılık egemendir. İkiye ayrılan gençler, müzi ğin ritmine uyarak sava ş alanındaymı şçasına kıran kırana bir gösteri yapar. Sert vurma, vurulan yerden ses çıkarma, oyunun ba şlıca özelli ğidir. “Harku şta”, “vuru ş” anlamındadır.

Harman Yeri: Afyon'da oynanan bir halk oyunu.

Harmanda ğlı: Bkz: Harmandalı Zeybe ği. (Çanakkale)

Harmandalı Zeybe ği: 1. İzmir'de oynanan bir halk oyunudur. 2. Kütahya'da oynanan bir halk oyunudur. 3. Manisa'da oynanan bir halk oyunudur. 4. Çanakkale'de oynanan bir halk oyunudur. "Harmanda ğlı" da denir. 5. Aydın'da oynanan bir halk oyunudur. 6. Denizli'de oynanan bir halk oyunudur.

Harrani: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunudur. "Esmerim" de denir.

Hars: Kars'ta oynanan bir halk oyunudur. Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erke ğin elbisesinin kazara bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün de ğen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar.

Hasan Da ğı: Bkz: Girani. ( Şanlıurfa)

177

Hasanbey Zeybe ği: Antalya'da erkekler tarafından tek veya toplu oynanan bir halk oyunudur.

Hasanda ğlı: Adıyaman'da oynanan bir halk oyunudur.

Hasat Oyunu: 1. Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunudur. 2. Adıyaman ilimize özgü bir halk oyunudur. Oyun, ailece ekin biçen ve hasattan sonra yakınlarını ziyaret ve şölen düzenleyen çiftçi ailesini konu alır.

Ha şari Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

Hatay Şirvani: Hatay'da oynanan bir halk oyunudur.

Hatçam: İzmir'de oynanan bir halk oyunudur.

Hatçem Çıkmı ş Dam Ba şına: Afyon'da oynanan bir halk oyunu.

Haticem: Samsun'da oynanan bir halk oyunudur.

Hav Oyunu: Bursa'da oynanan bir halk oyunudur.

Havarisko: Bkz: Çepikli. (G.Antep)

Havasör: Van'da oynanan bir halk oyunudur.

Havu ş: Bkz: Dönderin Kızları. (Hatay)

Hayda Bico Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur. Sivas merkeze ba ğlı Karaçayır köyünde ya şamı ş bir ermeni kızının hayatından yola çıkarak ortaya gelmi ş bir dansımızdır. Bico kelimesi Ermenice bir isimdir. Ama kırsal kesimlerin bazılarında oyun-eğlence anlamlarına gelir. Bu benze şme birbirleriyle alakası oldu ğundan de ğildir, sadece tesadüftür. Sivas yöresinde “Bico” adı altında iki halay daha mevcuttur. Bico kelimesinin ba şındaki “Hayda” ise lakap gibi kullanılmı ştır. Bico bir ermeni kızıdır. Kibirli, inatçı, huysuz ve kimseyle anla şamayan bir yapısı vardır. Genç kız olmasına ra ğmen hiç taliplisi olmamaktadır. Köyün gençleri bunu devamlı laf konusu yapar,

178

birbirleriyle şakala şırlar. Fakat Bico’nun da bir gün taliplisi çıkar ve dü ğün yapılır. Kendisini hiçbir genç istemedi ği halde artık evleniyor olması onu çok memnun eder. Çıkar, defle birlikte oynar. Gö ğüs hizasında yatay mendil sallama ile ba şlar oyuna. Sevincinden dönerek el vurur; onu taklit edenler de pe şine takılır ve bu dansımız bir sevinç dansı olarak yaygınla şır.

Haylili: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

Haymanalı: Antalya'da oynanan bir halk oyunudur.

Haynari: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

Hayriye: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunudur.

Heç Meze M'olur Portakalın Dilimi: Afyon'da oynanan bir halk oyunu.

Hediye: Zonguldak'ta oynanan bir halk oyunudur.

Hele şek Çekmek: Hora tepmek. (Gönen, Isparta)

Helisa: Çankırı'da oynanan bir halk oyunudur.

Hellican: Adıyaman ilimize özgü bir halk oyunudur. Oyun, Helli adlı bir bey kızı ile rüyasında gördü ğü ve daha sonra var oldu ğunu ö ğrendi ği Can adlı gencin evlenerek mutlu olmalarını konu alır.

Hem şin Horonu: 1. Rize'de oynanan horon türü bir oyun. 2. Artvin'de oynanan bir halk oyunudur. "Sıksaray" da denir. Hem şin horonu, yörede ya şayan “hem şinliler” tarafından oynanan bir oyundur. Daha çok sahil kesimi, Hopa civarlarında, halka yapısı içerisinde, genellikle tulum e şli ğinde oynanır. ‘Oyun- 7/8 ritimle (7/8lik) oynanır. Oyuna son zamanlarda yanlı ş olarak ta “Atom” denilmektedir. Artyin civarında, bir dü ğünde, gençlerden kurulu bir oyun ekibinin, gösterisinde oyunun oynandı yerin tahtadan, yani ağaçtan yapılan bir zemin olması ve gösteri esnasında sıçrama hareketi yapıp zemin üzerine sertçe vurmaları, sıçrayıp dü şmeleri sonucunda sahnenin çökmesi, bir benzetme

179

ile oyuna “Atom” denmesine neden olmu ştur. Hem şin horonu, yine kendi komutlarıyla yönlendirilir. Örne ğin: Siya, Siya-Savu ş, Savu ş Geldum Geç- Geçte Dura-Geldi Hem şin gibi tabirlerle söylenip belli bir sayı ile oyuncular sınırlanamaz. Oyunun oldukça set ve akıcı olması, yöre oyunlarının tipik örne ğidir. Oyun, yalnız erkekler tarafından oynanır. Oyunun düzenlenmesi, geleneksel tavrından herhangi bir şekil de ğişikli ğine uğramamı ştır.

Hene: Bkz: Hane. (Ağrı)

Her Yanı Elmas: Silifke'de oynanan bir halk oyunudur.

Heyyamol: Bolu'da oynanan bir halk oyunudur.

Hezin Hezin: Afyon'da oynanan bir halk oyunu.

Hıldani: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunudur.

Hımhımme: Van'da oynanan bir halk oyunudur.

Hırhoy Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunudur. İngüzek’ten derlenen bu oyun sadece bu yörede görülmü ştür. Küçük parmaklardan tutularak, dizi halinde oynanan bu oyuna tüm iç ve ya şlılar i ştirak ederler. Çok hareketli bir oyun olup, 1945’lerden bu yana yörede oynandı ğı söylenmektedir. Oyunun me-lodisi nota ile tespit edilmi ştir. Bütün ahâlinin i ştirak edip bıkıncaya kadar oynadıkları bu oyun, kolba şının hareketlerini taklit etmek suretiyle oynanır. Halay karakterinde bir oyundur. Yukarıda sıraladı ğımız oyunlar dı şında, bugün çok az bi-linen ve oynayanların hemen hemen unutmak üzere oldu ğu a şağıda sıralayaca ğımız oyunlar, maalesef derlenemeden kaybolma durumun-la kalmı ştır.

Hırpani: Mardin'de oynanan bir halk oyunudur.

Hızemi: Bkz: Hizmeli. (Hatay)

Hızmahemir: Van'da oynanan bir halk oyunudur.

180

Hızmeli: Bkz: Hizmeli. (Hatay)

Hine: Mardin'de oynanan bir halk oyunudur.

Hippan: Erzincan'da oynanan bir halk oyunudur.

Hisarının Çevresi: Sinop'ta oynanan bir halk oyunudur.

Hizmeli: Hatay'da oynanan bir halk oyunudur. "Hızmeli, Hızemi" de denir. Çok eski tarihlerde ilimiz Reyhanlı ilçesine ait Harran Köyü civarında Hizmeli adında bir a ğanın kızı varmı ş. Bu köyde bir dü ğün kurulur. Dü ğüne köy halkı, köy a ğası ve kızı Hizmeli davetlidir. Ayrıca çevre köylerden davetliler gelir. Dü ğünde gençler halay tutarlar daha sonra dü ğün alanı bo şaltılarak Hizmeli oyuna davet edilir. Hizmeli o dönemin zurnacısı Hardar’ı yanına ça ğırarak, a ğzı ile mırıldandı ğı müzi ği çalmasını ister. Hizmeli kendine has oyununu oynamaya ba şlar. Dü ğündekiler bu oyun çok be ğenir. Herkes bu oyunu öğrenir ve daha sonraki dü ğünlerde bu oyun oynanır olur. Böylece Hatay’ın birçok köyüne yayılır. Oyun 1983 yılında Re şit Dip’ten ö ğrenilmi ştir. Yörede 6-8 çift sayıda karma diziyle oynanır. Yarım daire ve çizgi formları kullanılır.

Hocan: Van'da oynanan bir halk oyunudur.

Hollu Halayı: Adana'da erkekler ve kadınlar tarafından oynanan bir halk oyunu.

Hop Barlem: Ankara'da oynanan bir halk oyunudur. Alevi türkmenlerin yo ğun olarak bulundu ğu Bala ve çevresinde halay oyunların di ğer oyunlara göre daha fazla a ğırlık kazanır. Bu bölgede oynanan oyunlardandır.

Hop Şimidallı: Kütahya'da oynanan bir halk oyunudur.

Hoplama: Malatya'da oynanan bir halk oyunudur.

Hora: 1- Kahramanlık ifade eder.2- Açık alanda oynanır.3- Trakya bölgesinin toplu olarak oynanan en canlı ve hareketli oyunlarıdır. Hora oyunlarında a ğırlıklı balkan kültürünün etkisi görüldü ğünden birçok de ğişik biçime sahip bir oyun türümüzdür. El

181

ele yada omuzdan tutularak oynanan bu oyunların a ğırlıklı erkek oyunları olması nedeniyle özellikle kabadayı ve kasap oyunlarında yapılan hareketler tek ayak üzerinde dengeli bir biçimde uzun süre durmayı, hızlı olan kaldırma bölümünde ise süratli çevikli ği ve beceriyi gerektiren bir oyun türümüzdür.4- Kız erkek ve karma oynanır. 5- Yarım daire, daire ve çizgi formları kullanılır. 6- Ellerin serçe parmaklarından, omuzlardan ya da beldeki ku şaklardan tutu şarak oynanır.7- 2,4,5,6,7 ve 10 zamanlı oyunlardır. Bu yörede oynanan türkülü oyunlar adlarını yörenin halk kahramanları, kabadayı ve e şkıyalardan almı ştır. Örne ğin Kara Yusuf, İzzet Hoca, Ali Pa şa gibi kahramanlık ve yi ğitlik duygusu ile yakılmı ş a ğır ve çabuk kısımları olan Horalar genellikle çift davul ve çift zurna ile oynanır. Bu bölgede ayrıca gayda, kabak kemane,çı ğırtma, kaval, ba ğlama, kemane gibi çalgılar oyunlara e şlik etmektedir. Tanbura denilen bir çe şit ba ğlama cinsinin de kendine özgü düzeni ve tel donanımı ile balkan sazı olarak bu bölgede yer aldı ğı görülmektedir.

Hora Depmek: Halay oynamak. (Isparta)

Hora Tepmek: Halka biçiminde el ele tutu şularak oynan oyun. (Dinar, Afyon)

Horan: Bkz: Horon. (Merzifon, Amasya, Tokat, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Erzincan, Sivas, Isparta, Çanakkale, Bursa, Amasya)

Horani: Bingöl'de oynanan bir halk oyunudur.

Horasan Mengisi: Adana'da erkekler ve kadınlar tarafından oynanan bir halk oyunu.

Horhan: Bkz: Horhun Bico Halayı. (Sivas)

Horhun Bico Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur. Horahan, Hothan" da denir. Oyunun kaynak yeri Sivas’ın Hafik ilçesinin Horhun Köyü’ dür. Bir tür yolcu etme halayıdır. Ço ğunlukla gelin, o ğlan evine götürülürken co şkuyla oynanması şeklinde kendini göstermi ştir. Bir genç vardır, küçük ya ştan itibaren bir kızı sevmektedir. Çok çekingen olması nedeni ile ne kıza, ne de etrafındaki insanlara derdini anlatabilmi ştir. Oğlan kızı seve dursun, bir gün kızı ba şkasına verirler. Gencin elinden hiçbir şey

182

gelmemektedir. Derki “Madem ben kıza duygularımı açamadım, ona sevgimi söyleyemedim; konvoyun önünde oynayayım, belki gitti gider, beni anlar.” Ve oynamaya ba şlar. Köy halkı konvoyun önünde yürüyerek oynayan gence bunun ne oldu ğunu sorar, genç ba ğırarak kızın adını seslenir “Bico, Bico”. U ğurlama oyunu olarak bilinen bu dans Horhun Köyün’ de benimsenir. “Horhunlu Bico” iken “Horhun Bico” ismiyle günümüze gelmi ştir. Halayımızın de ğişik oynama şekilleri vardır. Sekmeli ve ayak çıkarmalı şekilleri Sivas Merkez de oynanmaktadır. Dansımız bir yolcu etme dansıdır dedik; gelini yolcu etme kaynaklı bir dans. Konvoy içerisinde devamlı ileri gitmek icap eder. Çıkı ş kayna ğı olarak da; zaten sadece ileri giden gencin bir ara kendini göstermesi için kısa bir zaman gelme dönmesi doğrudur. Bico’nun şekliyle ters tarafa yürüme olayı Sivas yöresinde dejenere olmu ştur; halbuki gitme mesafesi kadar gelme mesafesinin olması dansımızın karakteri açısından mantıksızdır.

Horo: Bkz: Hora. (Çanakkale)

Horon: 1- Şenlik, şölen oyunlarıdır. 2- Açık alanlarda, yaylalarda oynanır. 3- Karma oynanan oyunlarımızdandır. 4- Horonlar co ğrafik yapının da etkisiyle zor ko şullarda ya şayan insanların duygu ve dü şüncelerini anlatan bir halk oyunları türüdür. Tüm beden durmaksızın titreyerek oynanan bu oyunlarda metronom çok yüksektir.Ayaklar oyunlardaki en hareketli bölgedir.Dizlerde sürekli bir titre şim görülür, ani sıçrama ve hoplamalarla ayaklar büyük bir kıvraklık içinde yeri sertçe döver. Giysilerinde, oyunların şekillenmesinde yardımcı unsur oldu ğunu görüyoruz. Mahmut Ragıp Gazimihal de “ Şarki Anadolu Türküleri ve Oyunları” adlı eserinde; “Zıpka takımının Manzarası çok zarif ve vücudu yapı şıklı ğı ile horonların çevikli ğine çok elveri şlidir.” diyerek destek vermi ştir. 5 - Düz sıra ve daire şeklinde oynanır. 6-Ellerden tutu şarak oynanan oyunlardır. El ele tutu şurken kollar dirseklerden öne do ğru bükülmü ş biçimde, ya ba ş yukarısına kadar ya da bel hizasında tutulur ve sürekli küçük devinimlerle hızlı bir ritim içinde sallanır. Ferdi oyunlarda ise kollar sürekli hareket halinde sanki el ele tutu şuluyormu şçasına sallanır. Giresun ve Ordu civarında kar şılıklı ba ğımsız oynanan oyunlarda görülür. 7-Oyuncu sayısında bir sınırlama yoktur. İkili görülen oyunların yanısıra özellikle yayladaki şenliklerde yüzlerce ki şi hep beraber oynarlar. 8-Horon türünde güç ve estetik gösterme amacıyla oynanan bıçak oyunlarının dı şında ba şka bir 183

oyun aracı görülmemektedir. 9-Horon oyunları genellikle 7 tartımlıdır. Ayrıca 5’li, 21i, 4’lü zamanlarda aksak ve düz tartımlı oyunlarda görülür. A ğırlıklı kullanılan çalgı davul, zurna ve kemençedir.Özellikle sipsi zurna tercih edilir. lç bölgelerde tulum, zurna, mey çalgıları da görülebilir. Kadınlar kendi aralarında horon türküleri söyleyerek def, fincan gibi çalgılarla da oynarlar.Horon kurma 7/8’lik usulde (2+2÷3) seyreder.Oyun hızlandıkça metronom yükselir, usul 7/16 olarak kar şımıza çıkar, fakat vurgu ve ritim özelli ği aynıdır.

Horon Kurma: 1. Trabzon'da oynanan bir halk oyunudur. 2. Bolu'da oynanan bir halk oyunudur.

Horoz: Erzincan'da oynanan bir halk oyunudur.

Horoz Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

Ho ş Bilezik Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur. Halayın otantik ismi “Ho ş Halay” dır. Bilinen çıkı ş kayna ğı; ba şlık parası biriktirmek için gurbete giden bir ni şanlı gencin, tekrar köye dönmesi ve dü ğün yapması ile ba şlar. Dü ğünde gelin ve damada çe şitli hediyeler verilmesi adet oldu ğundan,gelin ve dam

Ho ş Geldin: Malatya'da oynanan bir halk oyunudur.

Ho şbilezik: 1. Erzurum'da oynanan bir erkek barıdır. Dikine barından sonra üçüncü sırada oynanan sıradan bir oyundur. Kol kola (omuzlardan de ğil) pazulardan tutularak oyuna ba şlanır; oyun ortasında el ele tutularak devam edilir. Bu oyunun bir de güftesi vardır ama oyun sırasında söylenmemektedir:

Altın yüzük ho ş bilezik kol da nazik oy

Ben yarimden ayrıldım bana da yazık o

Bu oyunda mendil, sol aya ğın yere konulmasıyla aynı anda yukarıda ise a şağıya indirilmesi, yanda ise bir kaç kez döndürüldükten sonra kalçaya alınması son figürü kuvvetlendirmesi bakımından önerilirse de mendil kullanma konusu barba şı ile poççik

184

çekenin durumuna göre de ğişir. Ho şbilezik oyununda çökü şler güftenin sonunda sol aya ğı kaldırarak sa ğ ayak üstünde çökülür ve kalkılır. Bu hareketler birkaç kez tekrar edilebilir. 2. Artvin'de oynanan bir halk oyunudur. 3. Kars'ta oynanan bir halk oyunudur.

Ho ştut Halayı: Zonguldak'ta oynanan bir halk oyunudur.

Hoynari Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

Hurse: Mardin'de oynanan bir halk oyunudur.

Hur şit Bey: G.Antep'te oynanan bir halk oyunudur.

Hüdayda: Ankara yöresinin bilinen oyunlarından birisidir. "Fidayda" da denir. Ankara yöresinin bilinen oyunlarından birisidir. Adını yıllar öncesinin Ankara'sında ya şanmı ş, hatta padi şaha rakkaselik yapmı ş, güzel, güzel oldu ğu kadar i şveli, şuh bir dilber olan bahtsız Fatma (Hüda) nın öyküsünden almı ştır. Hüdayda oyunun sadece iki şer ki şilik gruplarla oynanması kendine özgü özellikleri arasındadır. Oyuncular kar şılıklı tatlı bir kasılmayla a ğır a ğır (kostak kostak) gezinmelerinden sonra oyuna girilir. Durgun denizin meltem rüzgarında hafif hafif sallanan dalgaları gibi, efe silahlı ğından silahını çeker, önce sa ğa, sonra sola, sonra tekrar sa ğa sallanarak silahını ate şler. Kar şılıklı gidi ş geli ş ve yan yana seki ş hareketleri durgun denizde kanat çırpan martı güzelli ğindedir. Ankaralı, küpteki bulguruna kadar yedirdi ği bu güzel şuh ve i şveli hüdaydasına ba ğlanmasıyla seslenir. Hüdayda'nın da Misket'te oldu ğu gibi halk arasında söylenen de ğişik birçok sözü daha vardır.

Hürmüz Gelin: Sinop'ta oynanan bir halk oyunudur.

Hürünü: Çorum'da oynanan bir halk oyunudur.

-I-İ-J-

Idık: Bkz: Gömlek. (Mu ğla.)

185

Iğdır Barı: Kars ve Kafkaslarda oynanan bir oyun. Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erkeğin elbisesinin kazara bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün de ğen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar. A ğrı oyunu. Bkz: Kaz kaz. Kaz kaz oyununa yörede verilen bir di ğer isimdir.

Izı ğ: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

İbade: 1.Üç etek denilen giysi. (Bilecik.) 2.Pamuklu kuma ştan yapılan, kolsuz, uzun hırka. (Bilecik.) Balıkesir için: Bkz: Cepken.

İbrahim Hoca: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu.

İbram: Kır şehir'de oynanan bir halk oyunu.

İç Cepken: Çanakkale kadın ve erkek giysisi.

İç Don: İç don belden ayaklara kadar uzanır şalvarı andırır. Ayak bilekleri bölümleri işlemelidir. Belinde uçkur vardır. genelde horon kadın tarafından kullanılmakla birlikte Gümü şhane, Osmaniye, Hatay, Bilecik, K.Mara ş'ta erkekler de giyerler. Balıkesir kadın: Pamuklu, dokumadan ve ketenden dikilir.Bunların en büyük özelli ği kalçadan diz altına kadar düz keten, dizden a şağısı mavi-kırmızı çubuklu veya kırmızı dokumadan yapılmasıdır.A ğ kısmı ’’muska-mendil a ğ’’ denilen ek parçayla geni şletilir. Boyu dize kadar iner. Bel uçkurla toplanır. Bkz: Şalvar.

İç Etek: Horon yöresi kadın giysisi. Artvin Kadın: Fistan da denir. Bu giysi, omuzdan diz altına kadar inen yakasız, yakalı, uzun entaridir. Beli lastikli, alt etekleri ise fırfırlı

186

ve düz olanları vardır. Genelde beyaz olan kumaşlardan dikilir. Şalvarın üzerine giyilir. Van kadın: Kadınlar tarafından kirazın üstüne giyilen, klo ş biçilmi ş, yünlü kuma ştan ve lastikli, belden büzmeli etek.

İç Gömle ği: Afyon Kadın: .İçe giyilir. El dokumasıdır. Düz dokuma rengidir. "Bürümcük" de denir. Hatay: İç Gömlek de denir. Kadın: Kadın iç giysileri iç gömlek ve uzun don olmak üzere 2 parçadan olu şmu ştur. Patiska ve beyaz bir kuma ştan yapılır. İç gömlek yakasız, uzun kollu ve diz altına uzanan bol bir giysidir. Gö ğüs kısmı ve etekleri i şlemelidir ve oldukça süslüdür. Erkek: Gömle ğin altına giyilen iç gömlek ve şalvarın altına giyilen iç don beyaz patiskadan yapılır. İç gömlek yakasız, bileklere uzun kolu gö ğsü ve bilek yerleri i şlemelidir. Bitlis: Bkz: İçlik. Zonguldak: Bkz: İçlik. Kahramanmara ş'ta "Köynek" de denir. Adıyaman: Adıyaman'da kadınlar tarafından giyilen üst giysisi. Pazenden olup boydandır.Kolları yarımdır. "Deli Gömle ği" de denir. Bolu: Erkeklerin giydi ği gömlektir. "Gane" de denir. Elazı ğ: ERKEK. Düz beyaz veya siyah-beyaz renkte çizgili, pamuklu kuma ştan, içlik veya giyme adı verilen bir iç gömlek giyilir. Bu gömlek kollu, yakasız veya hâkim yakadır. " İçlik, Giyme" de denir. Erzurum: Erkekler giyer. Amerikan bezinden veya patiskadan yapılmı ş bir iç giysidir. "Zıbın, İçlik" de denir. Kars-Kafkas: " İç Göyne ği" denir. Yörede kadınlara özgü günlük giysi parçası. Erkekler tarafından da dans ederken giyilir. Bayan kıyafetleri genellikle kadife ve ipektendir. Erkek iç giysileri ise genellikle pamuklu kuma ş ya da ketenden yapılır. Tokat: Kadın giysisidir. " İç Göynek, İçlik, İş lik" denir. Bkz: İçlik. Amasya: Kadın ve erkek giysisidir. " İç Göynek" de denir. Aksaray: Erkek giysisidir. " İç Göynek" de denir.

İç Mintan: Trabzon'da erkek giysisi. Ketenden veya pamuklu bazende ince yünden beyaz renkte yapılır. Atlet yerine kullanılır.

İç Saya: Sivas kadın giysisi.

İç Yelek: Osmaniye ve Bursa kadın giysisi. Bursa kadın: Bkz: Sıktırma.

İç Zıbın: Zeybek bölgesi erkek giysisi.

187

İçerik: Bursa kadın: Bkz: Sıktırma.

İçli: Bursa kadın giysisidir.

İçlik: Genellikle Zeybek ve Horon türü oyunlarda kadın ve halay türü oyunlarda erkek giysisi olarak geçer. Genellikle " İş lik" de denir. Çorum erkek: Bkz: Gömlek. Gümü şhane kadın: Bkz: Entari. İzmir kadın: Bkz: İç Gömle ği ve Bkz: Gömlek. A ğrı: Kadın giyiminde entarinin altına giyilen, uzun veya yarım kollu, yaka kısmı çok az açık ve dü ğmeli kapalı bir giysidir. Boyu dizin altındadır. Basma veya pazenden yapılan işli ğe yörede Kıras 'ta denilmektedir. Elazı ğ: Erkek: Bkz: İç Gömle ği. Kadın: KAadın: İpekli veya pamuklu kuma ştan, yakası yuvarlak, önü açıktır. Erzurum erkek: Bkz: İçlik, Bkz: İç Gömle ği. Kırklareli kadın: Bkz: Bürümcük. Mut kadın: Bkz: Gömlek. Silifke kadın: Yörede kadınların , şalvarların üstüne ve mecidiyeli üçete ğin içerisine giydikleri gömle ğe “ İçlik” denir. Genellikle açık renklidir, basma veya pazenden yapıldı ğı görülür. İçli ğin yakası fırfırlıdır ve arkadan , boyundan iki dü ğme ile kapatılmaktadır. Sivas: "Gemlek" de denir. Kadın: Pamuklu veya keten dokumadan yapılır. Beyaz renklidir. Uzun veya kısa kollu olabilir. Ufak desenli pamuklu kuma ştan yapılan ve içe giyilen bir giysidir. Sivas'ta kadın içli ğine "Yelek" de denir. Erkek: Pamuklu veya yünlü dokumadan beyaz renkte olur. Kısa veya uzun kollu olabilir. " İçlik" de denir. Bkz: İçlik. Trabzon erkek: Bkz: Gömlek.Kadın: "Keten Gömlek" de denir. Pamuklu veya keten dokumadan yapılır. Beyaz renklidir. Uzun veya kısa kollu olabilir. Eski şehir kadın: "Dikolta" denir. Bitlis: Şapi ğin altına giyilir. Uzun kolludur. Kuma ş, el tezgahlarında yünden yapılmı ş dokumadır. Yakasızdır. İpekli kuma şdan yapılanları da vardır. Yörede sadece erkekler tarafından giyilir.

İgal: Mardin erkek giysisi. Benekli Po şu da denir.

İğ de Dalı: Kütahya'da oynanan bir halk oyunu.

İğ deli Gelin: Çorum'da kız ve erkeklerin beraber oynadı ğı bir halk oyunudur. Bir erkek bir kız olacak şekilde el ele tutu şan gençler bir halka olu şturur. Türkü bitince davul zurna ba şlar.Davul zurna susar, halka daraltılarak ba şka bir kıta söylenir.

188

İğ ne Gözlü Ku şak: Bkz: Ku şak. (Sivas)

İki Ayak: Bkz: Dını ğ. (Şanlıurfa)

İki Ayak Yürüme: Rize'de oynanan bir halk oyunu.

İki Etek Entari: Ankara kadın giysisi. Üç eteklerden sonra giyilmeye ba şlanılan bu elbiselerin 19. yüzyıl ba şlarından II.Abdülhamit devrine kadar giyildi ği anla şılmaktadır. Bu elbiseler genellikle kadife veya telli hare denilen kalın ipeklerden yapılır. İki metre, uzun, ba ştan geçme boy entariler olup omuzları diki şsiz, korsaj kısmı vücuda göre, belinin iki yanı hafif pastalı (çantalı), etekleri iki yandan diz boyunca yırtmaçlıdır. Bu yırtmaçlar nedeniyle önde ayrı, arkada ayrı bir etek olu şturmaktadır. Bu eteklerin belirgin bir özelli ği de ön ve arka eteklerin bele kadar yatay tarzda sırma i şli (harbalı) yakası düz ve yuvarlak olup kısmen bele kadar açık olan önü, yakadan tek dü ğme ile kapanmaktadır. Beden kısmı omuzlardan itibaren sivrice ve geni ş üçgen şeklinde veya sadece yaka bölgesi geni şçe madalyon vari harbalıdır. Kolları hafifçe bol ve uzun olup kol yenleri yine sivri tarzda aynı motiflere i şli ve yukarı kısımları ise sarpme dal ve çiçek motifidir. Yırtmaç kenarları ve etekler ince sırma bordürlüdür. Bu entarilerin üzerine elmas inci ka şlı telkari gümü ş kemerler takılır. Telkari kemerler genellikle Yozgat i şidir Ankara'nın kemerleri hasır örgüsü biçiminde altın suyuna batmı ş gümü ş kemerlidir. İki etek altında aynı renk ve kuma ştan yanı tarzda i şlemeli bir holta giyilir ve öndeki etek gümü ş kemerin bir yanına, arkadaki etek de di ğer yanına sokulmak suretiyle bu i şlemeli holta gösterilmi ş olur. Holta ve entariden olu şan bu takım üzerine yine aynı takımın bir parçası olan aynı renk ve aynı tarzda i şlemeli kısa bir salta yahut da dize kadar uzayan, etek kısımları hafifçe klo ş uzun, sarı sim i şli sırmalı kap (uzun salta) giyilir.

İki Kol: Sakarya'da oynanan bir halk oyunu.

İki Parmak Zeybe ği: Aydın'da oynanan bir halk oyunu.

İkili Güvende: Balıkesir'de oynanan bir halk oyunu.

189

İkinci Bar: Birinci bardan sonra ikinci sırada yer aldı ğı için ikinci bar denilmi ştir. Diğer adı Dikine’dir. Erzurum ağzında Tikine olarak söylenir. Dikine, sertlik anlamında bir sözcüktür. Bu barın bazı figür ve hareketlerinde, aniden pozisyon de ğiştirmeler, sert ko şma ve çökmeler çok oldu ğundan Dikine denilmi ştir.Üçüncü adı da Birinci Aşırma’dır. A şırma oyunu ile gerek tutu ş gerek kapalı durumdan açık duruma geçi ş, çömelip kalkma figürleri bakımından bazı ortak yanları ve benzerlikleri oldu ğundan bu adı almı ş olabilece ğini dü şünülmektedir. Müzikle bütünle şen bu de ğişik hareketleri aşağıdaki bölümlerinde açıklamak mümkündür:

1. Kapalı konumda barın havasına ısınıncaya dek kıpırdamadan ayakta duru ş. 2. Açık pozisyona geçip barba şının arkasında yürüyü şler 3. Sa ğ ve sol yöne akın hareketleri 4. Çökmeler 5. Yerinde çömelip kalkma hareketleri

İlbade: 1. Balıkesir'de giysi yapımında kullanılan bir tür kuma ş. 2. İzmir: İlbede de denir. Bkz: Cepken.

İlkbahar Ayları: Uşak'ta oynanan bir halk oyunu.

İlmecer: Bkz: İlmeçer. (Aydın)

İlmeçer: Kadınların çene altından geçirip iki tarafına tutturdukları boncuk vb. şeylerle süslü ip. Balıkesir, İzmir, Aydın kadın aksesuarı. “İlmecer” de denir.

İnce Çayır: Mersin ve Anamur'da oynanan bir halk oyunu.

İnce Dere: Bkz: Uzun Dere. (Artvin)

İnce Ku şak: Bkz: Ku şak. (Sinop)

İnce Memed Zeybe ği: Aydın'da oynanan bir halk oyunu.

İnce Oyun: Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu.

190

İnegöl Kar şılaması: Bursa'da oynanan bir halk oyunu.

İngiliz Külotu: Artvin'de erkeklerin giydi ği bir tür pantolon. Şalvarın yerini almı ştır. Bunun özelli ği alt taraf yine dar arkada potur yok diz ile bel arası kavisli bir şekilde olup dizden a şağı yandan dü ğmelidir. Bkz: Şal.

İni ş A şağı: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

İre şvan: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

İrfani: Mersin ve Anamur'da oynanan bir halk oyunu. "Urfani" de denir.

İrize: Rize'de oynanan bir halk oyunu.

İsasor Sallaması: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

İsfahan Oyunu: Elazı ğ'da çok yaygın bir oyundur. Asıl yöresinin Harput oldu ğu söylenmektedir. Ancak, Kerkük taraflarında " İsfahan" adı verilen bir bölgenin oldu ğu göz önüne alınırsa, oralardan da geldi ği dü şünülebilir. Kaynak ki şiler, Harput’ta da "İsfahan" adı verilen bir yerin oldu ğunu belirtmi şlerdir. 150-200 yıllık bir geçmi şi olup, oyun oynanırken türkü de söylenir. 10/8 lik usulde ve a ğır tempoda olan bu oyun, kar şılıklı iki ki şi ya da grup halinde oynanır. Oyunun oynanı şında tutunma yoktur. Oyun figürünü te şkil eden hareketler, vücudun ba ş, bel, kol ve el gibi uzuvlarında toplanır. Kadınlar tarafından oynanan bu oyun, kadınların ev i şlerini anlatan bir oyundur. Muhallif makamındadır.

İskah Koçerisi: Gümü şhane'de oynanan bir halk oyunu.

İskarpin: Kars-Kafkas: Yörede kadınlar tarafından dans ederken giyilen bir giysi parçasıdır. Balıkesir: Bkz: Ayakkabı.

İslamo ğlu Zeybe ği: Uşak'ta oynanan bir halk oyunu.

191

İslik: Çorum ve Anlara'da kadınların i ş yaparken, yemek pi şirirken giydikleri giysi, önlük.

İstanbul Kasabı: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu.

İstefelka: Edirne'de oynanan bir halk oyunu.

İstekan: Kars'ta oynanan bir halk oyunu. Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erke ğin elbisesinin kazara bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün de ğen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar.

İş Donu: Bkz: Şalvar. (Ni ğde.)

İş Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

İş lik: Zeybek erkek, Halay erkek, Halay kadın ve Teke kadın giysisidir. " İçlik" de denir. Bkz: İçlik. 1. Mintan, gömlek.(Afyon, Isparta, Burdur, Denizli, Aydın, İzmir, Sakarya, Çorum, Amasya, Tokat, Giresun, Gümü şhane, Kars, Erzurum, Erzincan, Van, Bitlis, Diyarbakır, Elazı ğ, Malatya, Kahramanmara ş, Sivas, Yozgat, Ankara, Kastamonu, Kayseri, Nev şehir, Ni ğde, Konya, Adana, İçel, Antalya, Mu ğla.) 2.Hanımların giydi ği kısa ceket. ( İzmir, Ankara, Mu ğla.) 3. İş elbisesi ya da i ş önlü ğü. (Afyon, Isparta, Tokat, Sivas, Kayseri, Konya, Mu ğla.) 4.Yelek. (Isparta, Çorum, Ankara, Adana, Antalya.) 5.Astarlık bez. (Konya.) A ğrı: Amerikan bezi türünden basit dokumalardan yapılır. Bir iç giysisidir. Burdur: Kadın: Gömlek yerine giyilen genellikle beyaz hümayun kuma ştan veya dokuma pamuklu kuma ştan yakası ve ba ğrı i ğne oyalı giysi parçasıdır. Erkek: Yeni bir giysi parçası olan i şlik önü ve arkası sırma i şli bir çe şit

192

yelektir. G.Antep: Erkekler kullanır. Sırta yakasız çubuklu İş lik giyilir. Hakkari erkek: Beyaz renkli şepi ğin altına giyilen gömlektir. Sivas erkek: Erkek kostümü. Sırta, beyaz yün dokumadan yapılmı ş, “ İş lik” adı verilen bir gömlek giyilir. İş li ğin yakası boyuna paralel kesilip, üç parmak geni şli ğinde yaka dikilir. Yaka, yandan sol tarafta, omuz ba şına kadar açıktır ve siyah dü ğmelerle kapatılır. Bedenin ön ortasında, üç parmak geni şli ğinde pat vardır. Patın üzerine süs amacı ile altı adet siyah dü ğme dikilir. Patın sa ğ ve sol yanına üçer adet nervür yine süslemek amacı ile yapılır.’ İş li ğin kolları uzun, kol a ğzı man şetlidir ve tek dü ğme ile kapatılır. Yaka etrafına, patın kenarlarına ve man şetlere ince siyah biye geçirilerek süslenir. Man şet, yaka ve patın üzeri beyaz iplikle makinede baklava dilimi şeklinde dikilir.Gömle ğin üzerine giyilen üzeri dü ğme, boncuk, tazı boncu ğu, suta şı ve kaytan i şli bir yelektir. Kadının bu yelek ve terli ğe gösterdi ği itina ve i şçilik çocu ğa ve kocasına kar şı duydu ğu sevgiyi ifade eder. Erzurum erkek: Mintan, yakasız gömlek. Van, Edirne, Tokat: Bkz: Gömlek.

İzmir Yele ği: Ankara'da erkekler Osmaniye i şlikleri üzerine bazen " İzmir Yele ği" denilen çuha veya kadifeden çaprazvari, üzeri harçlı kolsuz bir yelek giyerler. Bu yeleklerin önü mailen kar şılıklı bir sıra harç ve ilik dü ğmeli ise de dü ğmeleri iliklemeden bırakılır. Bu suretle yele ğin Harçlı uçlarının silahlık üzerinde kulak gibi dik durması efenin "Fiyakası" sayılır. İzmir Yelekleri ve ku şağın altında ya da üstünde kalmak üzere giyilir. Bu yeleklerin sırmalı olanları da vardır.

İzzet Hoca: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu. Olay Batı Trakya da geçer. İzzet hocanın kızı kına gezesi kırk haydut tarafından kaçırılır ve sırça pınar denen yere getirilir, e ğlendikten sonra haydutların en küçü ğü tarafından öldürülür. Kıza yazılan türkü şöyledir. (Kına gecemde çalgılarda dokuz dizi altınımı verdim.) yine kurtulamadım , en a şağı en küçü ğü canıma kıydı, haydi dediler sırça pınara anacı ğım, götürdüler beni dönmez yollara, bana sordular anacı ğım, sen kimin kızısın, bende dedim ki İzzet hocanın kızıyım... Oyuncular kol kola tutu şmak suretiyle ileriye do ğru atılan adımlarla oyuna ba şlar. Bu ilk kısımdır, kırk haydut geldi ğinde hepsi yere çökerler. Haydutlar gidince ( eyvah kızımı kaçırdılar )diye el çırpmaya ba şlarlar. Bu ikinci kısımdır. Oyunda oyuncular omuz ba şlarından tutarlar ve ritmik hareketlerle sa ğa ve sola giderler, komutla oyuncular sıçrayarak ve el çırparak 4 öne 4 geriye olmak üzere 193

çökerler. Oyun hızlanır ve hazır olda ayaklar biti şik basılır. İki sa ğa iki sola sekerek devam eder. Çökü şlerle oyun sonuçlanır.

Jandarma Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

-K-

Kaba: 1. Adana'da oynanan halay türü bir erkek oyunu. 2. Hatay'da oynanan bir halk oyunu.

Kaba Güvende: Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu.

Kaba Zurna: Bkz: Zurnanın Bölümleri.

Kabadayı: Kırklareli ve Edirne'de oynanan bir halk oyunu. Oyun a ğır ba şlar, sıra halinde dönme ve çökmeler vardır. Sonunda Ahmet bey oyununa geçi ş yapılır ve oyun çok hareketli biter.

Kabak: Konya'da oynanan bir halk oyunu.

Kabak Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. Sivas’a gelen ve yerle şen bir dilsiz adam yerle şti ği bölgede ekip biçmek için bir tarla temin eder ve kabak eker. Bir süre sonra hasat zamanı gelir. Kabakları toplamak icap eder. Köy halkı daha önce hiç kabak bitkisi görmedi ğinden şaşırırlar ve bunun ne oldu ğunu dilsize sormak için toplanır kabak tarlasına giderler. Dilsize sorarlar. Dilsiz kaba ğın nasıl ekildi ğini, nasıl sıkı ştı ğını, nasıl toplandı ğını hareketlerle anlatmaya ba şlar. Benimsenir ve bu hareketler bir süre sonra taklit edilerek halay haline dönü şür, danslarımız arasına girer. Dansımız üç bölümden olu şur. A ğırlama, yeldirme ve hoplatma. Erkekler tarafından oynanır. Yava ş bölümünde e şme, kabak ekme, topra ğa sıkı ştırma i şlemleri anlatılır. Yeldirme ve hoplatma bölümlerinde hasatın sevincini anlatır. Oyunun ilk bölümünde müzikle birlikte önce sa ğ ayakla yürünür. Yürüme bittikten sonra, önce sol sonra sa ğ ayak hafifçe yere vurulur. Bir süre sonra eller bırakılır. Oyunun ikinci bölümünde çökülerek sol diz yere vurulur. Sonra sa ğ ayakla ayak de ğişerek yürünür.Daha sonra oyuncular çömelerek, önce sol el dört defa yere vurulur. Sonra dönerek sa ğ el aynı hareketi yapar. 194

Bu hareket kabak çekirde ğinin dikili şini simgeler. Tekrar yürünüp çömelerek önce sol, sonra sa ğ dirsek dört defa yere vurulur. Sonra yürünür ve çökülür. Nihayet dört sol ve dört sa ğ yanaktan öpülerek hoplatmaya geçilir.

Kabak Havası: Artvin'de oynanan bir halk oyunu. "Yol Havası" da denir.

Kabak Kemane (Kemane): Ana vatanı Orta Asya’dır. Anadolu’nun özellikle batı kesiminde kullanılmakta olup ses tablosu genellikle su kaba ğından yapıldı ğı için de kabak kemane adıyla anılan önemli bir yaylı çalgıdır. Teknesi su kaba ğından olup üzeri deri kaplıdır. Sap üzerinde 3 veya 4 tel bulunur. Diz üzerinde kendine özgü bir şekilde icra edilir.

Kabalak: Bir çe şit ba şlık (Denizli, Aydın, Manisa, Sakarya, Çorum, Amasya, Tokat, Trabzon, Rize, Artvin, Van, Malatya, Sivas, Kır şehir, Ni ğde, Konya, İçel, Antalya.) Bkz: Ba şlık. Artvin: Erkek Kostümü. Ba şa, çe şitli biçimlerde ba ğlanan siyah renkte olup, etrafı sarı sırma i şlemelidir. Bu gün giyilmekte olan bir nevi ka şkol görevini üstlenen bir çe şit ba şlıktır. Giysilerin bir parçası olarak, zaman zaman boyuna ba ğlanarak aksesuar olarak ta kullanılmaktadır. Yörede erkeklerin ba şlarına taktıkları, kenarları sarı veya beyaz şeritli ba şlık. Bölgede mısırın çok yaygın olu şu nedeniyle kabala ğa bir de püskül takılmı ştır. Hem süs hem de semboldür. Kabala ğın yanları uzun olur. Bazen yanlar ba şa sarılırken bazen yüzü ve bo ğazı korumak için kullanılır. Erzurum erkek: "Gabalah" da denir. Kuma ştan yapılmış, ba şa örtülen ve boyuna sarılabilen ba şlık.

Kabaralı Kundura: Bkz: Ayakkabı. (Balıkesir)

Kabardıç: Antalya'da erkeklerin tek veya toplu oynadı ğı zeybek türü bir oyun.

Kabot: Bkz: Cepken (Trabzon kadın-erkek).

Kaç Gel: Artvin'de oynanan bir halk oyunu. "Kaçıgel" de denir.

Kaçıgel: Bkz: Kaç Gel. (Artvin)

195

Kaçkırı Dik Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kadama: Erzurum kadın giysisi. "Bindallı" da denir. Kadınlar arasında en çok tutulan entaridir.Bindallı ve kadife entarinin önü arkasından 4 parmak daha kısadır. Arka etek yerden 1-2 cm yukarıda olacak kadar uzundur. Oldukça geni ş yapılan bu entarilerin beline gümü ş kemer ba ğlandı ğından entarinin arkasında kendili ğinden pileler olu şur. Erzurum'un bütün ilçelerinde aynı tip entarilerin giyildi ği iddia edilemez.

Kadı Biçimi Zı ğva: Bkz: Zı ğva (Erzurum erkek)

Kadılar Zeybe ği: Afyon'da oynanan bir halk oyunu.

Kadın Delilosu: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu.

Kadın Halayı: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu.

Kadife: Bir tür kuma ş.

Kafa: Tülbent ( İstanbul.)

Kafe: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kafeyo ş: Malatya erkek giysisidir.

Kaftan: Kars-Kafkas: Yörede erkekler ve kadınlar tarafından dans ederken giyilen giysi parçası. Erkek kıyafetleri genellikle çuha şaldan yapılır. Bayan kıyafetleri genellikle kadife ve ipektendir. "Çuha" da denir. Tunceli kadın: "Üçetek" denir. Bkz: Üçetek. Eski şehir ve Mardin'de kadın giysisidir.

Kahme Şalvar: Bkz: Şalvar (Adıyaman kadın)

Kahramanlar: Kars'ta oynanan bir halk oyunu. Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve

196

bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erke ğin elbisesinin kazara bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün değen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar.

Kakbul Çarık: Bkz: Çarık (Artvin erkek)

Kala: Ardahan erkek giysisidir.

Kalçaklı İş lik: Bkz: Cepken. (Trabzon)

Kalçın: Genellikle Zeybek türü oyunlarda erkekler giyer. Bursa ERKEK: "Karçın" denir. Aya ğa çorap şeklinde giyilen yünden yapılmı ş dize kadar çekilen bir parçadır. Bo ğaz kısmı katlanarak kullanılır. G.Antep'te kadınlar giyer. "Karçın" denir.

Kaleden Kaleye Şahin Uçurdum: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kaleya ğı: Kars-Kafkas: "Kelaya ğı" da denir. Yörede kadınlara özgü günlük giysi parçası. Ba ş örtüsü. Bayan kıyafetleri genellikle kadife ve ipektendir.

Kale: Bkz: Gele. (Erzurum)

Kallo ş: Erzurum'da fotinle giyilen bir çe şit topuklu ayakkabı. Ankara'da "Kallo ş Potin", Konya'da "Kallo ş Ayakkabı" Trabzon Kadın "Kalo ş" denir. Genellikle Horon türü oyunlarda erkek ve kadınlar tarafından giyilir. Elazı ğ Kadın: "Gallo ş Potin" denir. Entari giyildi ği zaman aya ğa "Galo ş Potin" giyilir. Konya Kadın: "Gallo ş" denir. Renkli me şinden yapılan mesi andıran yumu şak papuç.

Kallo ş Ayakkabı: Bkz: Kallo ş. Konya

Kallo ş Potin: Bkz: Kallo ş. (Ankara)

197

Kalo ş: Bkz: Kallo ş.

Kalpak: Iğdır Erkek: Bir tür ba şlık. Samsun,Ordu, Gümü şhane Erkek: "Galpak, Galpah" denir.

Kama: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kama: Zeybek türü oyunlarda erkek aksesuarı. "Yata ğan" da denir. Aydın Erkek: Bıçak ta denilebilir ama daha uzun ve uca gidildikçe e ğrilen bir yüzeyi vardır. Çelikten yapılma ve çok keskindir. Kars-Kafkas: Yörede erkekler tarafından dans ederken kullanılan bir aksesuar. Hançer kolay kolay yerinden çıkmaz. Namus ve dü şman için çekilir. E ğer yerinden çıkarılırsa kana bulanır ve temizlenerek yerine koyulur. Manisa: "Kulaklı Bıçak" da denir.

Kamçı: Bkz: Yamçı. (Malatya)

Kamı şlı Üflemeliler: Bkz: Üflemeli Çalgılar

Kançal: Bkz: Ka şık. (Konya)

Kantarma: Bkz: Kemer. (Hatay; Ankara; Ni ğde.)

Kapani: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Kapatma: Bkz: Sıktırma. (Bursa)

Kapçın: Denizli'de giyilen çuhadan yapılmı ş, siyah kaytanlı bir çe şit tozluk.

Kaput: Bkz: Cepken. (Trabzon kadın)

Kara Ba şlık: Giresun'da kullanılan bir ba şlı ğın ismi.

Kara Çayır: Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu.

198

Kara İçlik: Trabzon Kadın: Genellikle siyah kuma ştan yapılır. Her çe şit kuma ş kullanılabilir. Siyah olan kuma şa yörede "Karamandıla" da denir.

Kara Kapaklı: Bkz: Gömlek (Balıkesir)

Kara Lastik: Bkz: Ayakkabı. (Bursa)

Kara Yılan: Bkz: Çaça. (Bingöl)

Karaba ğ: Artvin'de oynanan bir halk oyunu. Bu oyunun hikayesi çok eskilere dayanır. Birbirlerini çok seven iki genç ni şanlanırlar. Mevsim yaz oldu ğu için her ikisi de aileleriyle yaylaya çıkarlar. Kı ş mevsimi gelince evleneceklerdir. Sonbaharda so ğuklar ba şlar. Delikanlı bir sabah pencereden bakınca kar ya ğdı ğını görür ve kar şı evde oturan ni şanlısına “Kara ba ğ, kara ba ğ” diye seslenir. Her ikisi de çok sevinir, oynaya oynaya birbirlerine ko şarlar. Böylece Karaba ğ dü ğün vaktinin habercisi olur. Oyun akordeon ile kızlı erkekli oynanır. Yöremizin co ğrafi konumu, arazi ve i ş gücünün çok zorlu şartlar içerisinde yapılması nedeni ile hayırlı i şler, kız köçürme, o ğlan evermelerde dü ğün ve ni şan gibi törenler genelde i ş gücünün az oldu ğu güz aylarına bırakılır.. ancak “gönül ferman dinlemez” deyiminden yola çıkan bir genç o ğlan, bir kıza deli gibi vurulur. Kara sevdaya dü şer. İş , güç, yaz, kı ş, bahar, dinlemez; yaz aylarında aile büyüklerini kız evine elçili ğe gönderir. Fakat, yukarıda bahsetti ğimiz gibi tabiatı ile kız evi büyükleri, “ yaylalar insin, ba ğlar bozulsun hele bir bakalım” gibi sebeplerle geri çevirir. Yaylaların bozulması, ba ğlardaki hasatın toplanması, kız hazırlı ğının tamamlanması, kar şı da ğlara kar ya ğmasıyla belli olurmu ş. A şık genç: her gün kalkıp da ğlara bakarmı ş; kar ne zaman ya ğacak diye. Nihayet bir sabah kalkar ki, kar şı da ğlara kar ya ğmı ş; gencin a şırı haz duyması ve sevinci ile da ğa do ğru “kara bak! Karada ğ” diyerek, hem oynayıp hem de ba ğırarak da ğa do ğru ko şmasıyla sevincinden kaynaklanan bir a şık oyunudur. Karada ğ, tema olarak Azeri kökenli olup, aynı sevinci payla şan kızın da öyküsünü konu alarak, kar şılıklı oynanan bir oyundur. Oyunu ilk kuran ki şi bilinmemekte, oyun bir kız-bir erkek tarafından solo gösteri nitelikli be ğenme, be ğenilme sevgi ve a şkı konu alır. Dü ğün ve özel e ğlencelerde çokça oynanır. Belli sayı sınırlanmadan, isteyen kızlı erkekli kalkıp oynarlar herhangi bir düzenleme yapılmamı ştır.

199

Karabey Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Karabiber: Konya'da oynanan bir halk oyunu.

Karaçayır Köyü Bicosu: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Karaçı: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Karaçor Halayı: Adana'da erkek ve kadınların oynadı ğı bir halk oyunu.

Karadeniz: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Karadeniz Kemençesi: Adından da anla şılaca ğı gibi Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olarak kullanılan geleneksel çalgılarımızdandır. Ses tablosu dahil tüm gövde tek parçadır ve erik a ğacından yada ardıç a ğacından oyularak yapılır. Uzunca bir ses tablosu, çok kısa bir saptan olu şur. Üç tellidir. Kısa bir yay ile icra edilir.

Karadon: Dizli ğin altına giyilen külot pantolon modelinde bir giysidir. İzmir: Rengi siyah olursa karadon, beyaz olursa akdon denir. Bu bölge insanlarının dizlikleri kısa oldu ğu için bacakları korumak amacı ile giyilir. Üzerinde i şleme yoktur. Kuma ş cinsi çuhadır. Sıcak havalarda giyilmedi ği saptanmı ştır. Aydın Erkek: Dizli ğin altına giyilen kilot pantolon şeklinde bir giysidir. Rengi siyah oldu ğu için karadon denmi ştir. Bu bölge insanlarının dizlikleri kısa oldu ğu için bacaklarını koruma amacıyla giyilir. Üzerinde i şleme yoktur. Kuma ş cinsi çuhadır. Sıcak havalarda giyilmedi ği görülür. Manisa'da da giyilir.

Karaduman: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. Oyuncular küçük parmaklardan tutarlar. Müzi ğe uygun olarak üç ayak ileri üç ayak geriye gidilir. Sonra eller bırakılarak sa ğ ayakta eller vurulur. Daha sonra omuzlardan tutularak hoplatmaya geçilir, figür aynıdır. Sonra eller bırakılır ve sol taraftan ense üzerinde tam dönme yapılır ve eller vurulur.

Karahisar Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. Özellikle bu halaya Zara ve Hafik dolaylarında daha çok rastlarız. Merkezde de biraz de ğişiklikle birlikte oynanmaktadır. Belirtildi ği gibi Sivas halk dansları halay grubu danslarındandır. Karahisar halayı hiç el

200

bırakmadan ters taraklanmı ş el ile yukarı a şağı disiplinli hareketler ve ayak açısından, aksak çökmeler ve çökme ile dansın bitmesi gibi özellikler Sivas halk danslarının genel yapısı dı şına biraz ta şmaktadır. Yani bar özellikli danslara benzemektedir. Öz Sivas halayı olup olmadı ğı da zaten tartı şılmaktadır. Buna kar şın dü ğünlerde toplantılarda Halk Dansları programlarında en çok oynanan danslar arasındadır. Çok çe şitli, yorumlanması oldukça güçtür ve zamanlama açısından çok alternatiflidir. Ö ğretim yöntemi de oldukça güçtür. Dansımız yeldirme ve hoplatma bölümlerinden olu şmu ştur. Her iki bölümde de üçerli ve dörderli çökmelere rastlanır. Karahisar kasabasının oyunudur. 6 veya 12 ki şi ile oynanır. A ğırlama ve hoplatma diye iki bölümü vardır.

Karaköy Sekmesi: Bolu'da oynanan bir halk oyunu.

Karakulak: 1.Bir çe şit silah ( İstanbul.) 2.Kemik saplı bir çe şit büyük bıçak, saldırma (Trabzon, Rize.)

Karamanlı: Konya'da oynanan bir halk oyunu.

Karamuk Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. Karamuk; pirinçten biraz daha - ince, siyah, sulu bir bitkidir. Yörede şifa niyetine kaynatılarak da, meyve olarak da yenilir. Dansımızın, ilimiz Hafik ilçesinin Horhun köyüne ait oldu ğu söylenir. Köyün ağasının güzel, hanım, hatun bir kızı ve a ğanın sürüsünü otlatan bir de çoban vardır. Çoban a ğanın kızına gönlünü kaptırmı ştır; fakat ne kıza açılabilmektedir, ne de ağaya...Bir gün köyün genç kızları ile birlikte çobanın sevgilisi de da ğa karamuk toplamaya gider. Genç kız karamuk toplarken önce kaval sesiyle irkilir, ardından da ğın arkasından a şıp gelen çobanla sürüsünü görür. Çobana a şık olan kız; kula ğı kaval sesinde, aklı çobanda, elleri ise karamuk toplamaktadır. Bu sırada kızın eline karamuk dikeni batar. Bunu fırsat bilen çoban hemen sevgilisine türkü yakar: Karamuk dalın eğmi ş, Dalları yere de ğmi ş, İnsafsız Karamu ğun, Dikeni yere de ğmi ş, Karamu ğun kurusu, Geçti güzel sürüsü, Sürü ba şını yesin, Yaktı beni birisi…Bu türküyü söyledikten sonra kızın eline batan dike4ni çıkarmaya çalı şırken sevgisini dile getirmeyi ihmal etmez. Kızın da kendisini sevdi ğini ö ğrenince sev.inçten uçar ve şu dörtlü ğü söyler: Çoban cesaretlenerek kızı babasından ister, yalvara yakara alır. Dü ğün töreninde

201

bu türküyü söyleyip oynarlar. Dansın adımlarından da anla şıldı ğı gibi bir karamuk dalından karamuk toplayarak meyveleri heybede biriktirmeyi anlatan bu halay zamanımıza gelmi ştir. ‘Sivas yöresinde fazla oynanmaz. Kızlar tarafından sergilenir. Önce oyuncular parmaklardan tutarlar ve karamuk bitkisinin rüzgarla birlikte öne geriye yaylandı ğı gibi, oyuncular dizlerden öne geriye sallanır. Sonra sa ğlı sollu yürünür ve önce sol sonra sa ğ ayak yere vurulur. Sonra hoplatma kısmına geçilir

Karanbil: Bkz: Fes (Hatay Kadın)

Karanfil: Konya'da oynanan bir halk oyunu.

Karanfilli Bez: Balıkesir'de kadınlar tarafından kullanılır. Tokatlı adı verilen yazmanın etrafına ½ kg. ak boncuk ve suda ıslatılarak ipe dizilen karanfilden oya dikilir. Bu örtüyü genellikle gelinler kullanır. Yalnız ak boncuktan yapılırsa “karya ğdı oyalı yazma” "Ak Boncuklu Bez" denir.

Karanlık Dere: Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu.

Karapo şu: Bkz: Ba şlık. (Trabzon)

Karata ş: Uşak'ta oynanan bir halk oyunu.

Karaumur Kar şılaması: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu.

Karavana: Şalvar, bol pantolon (Manisa, Trabzon.)

Karayusuf: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu.

Karçın: Bkz: Kalçın. (Bursa)

Karevle: “ kalevle, kanevre, kanora, karaevle, karavle, kavelle” de denir. Ölçeksiz ayakkabı, yemeni. (Bolu, İstanbul, Zonguldak, Çorum, Erzurum, Sivas, Kars, Nev şehir, Ni ğde, Ankara.)

Karhın Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

202

Karinom: Burdur'da oynanan bir halk oyunu.

Karsın Önü: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kar şıdan Kar şıya Hergeden O ğlan: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kar şılama: Türk halk oyunlarında bir türdür. 1- E ğlence amaçlı dü ğün ve kına gecesi oyunlarıdır. 2. Ço ğunlukla kapalı mekanlarda oynanmaktadır.Ayrıca açık alanlarda da oynanır. 3- Genelde kadın oyunlarıdır. Karma oynandı ğı da görülür. 4- Oyun adımları sa ğa sola öne arkaya olmak üzere çökmeli ve dönmelidir. Oyun esnasında vücut oldukça hareketlidir ve yarım ayakta oynanır. Bu oyunlarımız tek bölümlüdür. Metronomun yükselmesiyle a ğır adım cümleleri genelde hızlanarak zıplamalı ve sıçramalı şekle dönü şmü ştür.5 - Düz çizgide kar şılıklı oynanır. 6-Tutu şmadan ferdi olarak oynanan oyunlardır.Kollar dirsekten bükük ve eller şaklatılarak sallanır. 7- Kar şılıklı oynanmasından dolayı çift ki şi oynanma zorunlulu ğu vardır. Bu sayı 2 ve katları halinde artabilir. 8- Elde mendil, tespih gibi oyun araçları görülür. 9- Yaptı ğımız incelemelere göre 9 zamanlı oyunlardır ve oyunlar a ğır bir tempoda ba şlayarak gittikçe hızlanır. Genelde açık havalarda çift davul ve çift zurna, kapalı mekanlarda ise saz, def, fincan, darbuka, zilli ma şa gibi çalgılar oyuna e şlik eder.

Kartal Kanadı: Genellikle Zeybek ve Kar şılama türü oyunlarda erkekler tarafından giyilen giysi parçası. Manisa: "Camedan" da denir. Balıkesir: Bkz: Cepken. Kütahya: Bkz: Cepken. Aydın: Bkz: Cepken. İzmir: Bkz: Sallama. Çorum: "Kartal Kanat, Cepken" de denir. Bkz: Cepken. Denizli: "Kolsuz Cepken" denir. Kıklareli: "Kartal Kanat, Kartal Kanadı" En üsta giyilir. Cepkenle aynı kuma ştan ve renkten yapılır.

Kartal Oyunu: 1. Bingöl'de oynanan bir halk oyunu. Bu oyunda Oyuncular, da ğlarda sert kayalar üzerinde uçan kartalları andırır. Oyunun, Birinci Dünya Sava şı'ndan sonra ortaya çıktı ğı rivayet edilir. Karlıova'dan Şeref Meydanı'na do ğru saldırıya geçen Rus kuvvetleri ile askerlerimiz ve milis kuvvetlerimiz arasında meydana gelen sava şta galip gelen kuvvetlerimizin kahramanca sava şını öyküler. Sava ş meydanında kalan dü şman cesetlerine kartalların hücum etmesiyle, kartal oyunu sembolize edilmi ştir. 2. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. 203

Kartalo: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Kasap: Edirne'de oynanan bir halk oyunu.

Kasap Havası: 1. Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu. 2. Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu.

Kasebaz: Osmanlı imparatorlu ğu döneminde el parmaklarının ucunda çini tabaklar döndürerek dans eden dansçılardır. Bunun dı şında bazı yetenekli dansçılar ayaklarına tahtadan uzun takma bacaklar takarak da dans ederlerdi.

Kasget: Van: Erkekler tarafından po şinin üzerine takılan kö şeli ba şlık.

Kasnak: Bkz: Kofi. (Artvin)

Kasnak: Bkz: Davul.

Kastol: Artvin erkek giysisi.

Ka ş: Van'da oynanan bir halk oyunudur.

Ka şık: Ka şık yöresi oyunları oyun aksesuarı. Ka şık sözcü ğü, Orta Asya’dan gelme bir sözcüktür. Ka şgarlı Mahmut'un saptamalarından bu yana fazla bir de ğişikli ğe uğramamı ştır. Kırgızlar kozok-kosek, İranlı ve Likyalılar ka şık, Girit'te ka şık, kar şılama, antikristos, İspanya'da kastanyet. A ğaçtan yapılmı ş tahta ka şıkların Türk folklorunda önemi büyüktür. Yurdumuzun birçok yöresinde (Bolu, Mudurnu, Kastamonu, Sö ğüt, Bursa, Balıkesir, Silifke, Konya, Eski şehir, Kütahya) halk oyunlarında yaygın olarak kullanılır. Şim şir a ğacından yapılan ka şığın kısa saplı olanına şav şak adı verilir. Avuç içinde iki ka şığın sırtlarının birbirine vurulmasıyla çalınan ka şık ayrıca dizde de çalınır. Bilecik: Yörede e şlik saz ve aksesuar olarak kullanılır. Erkek ve kadın oyunları ka şık ile oynanır. Ka şıkların sapları kesiktir. Uçlarında püskül olan şim şir a ğaçtandır. Kadınlar manili oyunlarda ka şıksız oynarlar. Ba ş parmak ile orta parma ğın birle ştirilip a şağı, yukarı hareketi ile müzik sesi çıkartarak oynarlar. Oyun sözlerinde ise, iki elini birle ştirip i şaret parmakları sa ğ elin parma ğı yukarı, sol a şağı

204

çekilerek musiki sesi çıkartılarak oynanır. Ka şık ğa Konya'da "Kançal" da denir. Balıkesir'de de kadınlar ka şık kullanır.

Ka şık Oyunu: Antalya'da erkek ve kadınların tek veya toplu oynadı ğı ka şık türü bir halk oyunu.

Ka şık Yöresi: Türk Halk Oyunları’nda bir türdür. Ka şık oyunları, Marmara Bölgesinden Bursa; İç Anadolu Bölgesinden Eski şehir, Ankara, Kır şehir, Nev şehir, Ni ğde, Konya; Batı Karadeniz Bölgesinden Kastamonu; Akdeniz Bölgesinden Afyon, Uşak illerimizde ka şıkla oynanan oyun türümüzdür. Ka şık oyunları, Türkmen aşiretlerinin dü ğünlerde ve oturak alemi gibi günlük e ğlencelerde oynadıkları, mizahi öğeler ta şıyan a şk ve sevgi temalarını i şleyen, kız-erkek (alaca) oynanan oyunlardır. Ka şık oyunlarında oyuncular birbirine tutunmadan serbestçe oynarlar. Oyuncuların ellerinde iki şer adet yöresel a ğaç ka şık vardır. Bu ka şıkların elde farklı tutu şuna rastlansa da genellikle saplar yukarı gelecek şekilde ve sırtları birbirine vuracak biçimde avuç içinde tutulur.Ka şıkların birinin çukur bölümünden ba ş parmak tutar ve sabit duru şunu sa ğlar. Di ğer ka şık, yüzük ve orta parmak arasından geçirilip dört parmakla ka şığın çukur yerine bastırılarak sabit ka şığa vurulur. Ka şığın çalını şı, ritme ba ğlıdır ve oyuna canlılık kazandırır. En iyi ses çıkaran ka şıklar, şim şir a ğacından oyularak sapları kısa biçimde yapılır. Bazı yörelerimizde saplarına püskül takılıp boyananlarına da rastlanmaktadır. Bu oyunlar kapalı yerlerde yapılan e ğlentilerde oynanır. Bu oyun türünde sürekli sekmeler görülür. Sürekli sekerken ve ayaklar atılırken yapılan ani çökmeler ve dönü şler, oyun hareketlerinin karakteristik özelli ğidir. Oyun ezgilerinin sözlü bölümlerinde ki şiler serbest gezinti yaparlar. Genelde dairede oynanmakta olup, kar şılıklı olarak da oynananları vardır. Ka şık oyunları 2/4’lük ve 4/4’lük usullerde oyun havaları ve türküleriyle oynanır. Canlı, akıcı, ritm ve ezginin hareketlerle birle şti ği bu oyunlarda, karma usullerden 9/8’lik, 9/16’lık usullerin kullanıldı ğı görülür. Ka şık oyunlarının ço ğu türkülü olup, klarnet, ba ğlama, keman, kemane, darbuka yada elle çalınan küçük davul, kabak kemane, sipsi, ka şık, tırnak kemençe, dört telli kemençe, ba ğlama, cura, kucak davulu, zilli ma şa e şli ğinde oynanır.

Ka şıklı Zeybek: Antalya'da oynanan bir halk oyunu. Türkülüdür.

205

Kate: Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde uzun yıllardır ya şayan çerkezlerin oynadı ğı oyunlardandır.

Kavak Oyunu: Erzurum'da türkülü bir kadın barıdır. Elele açık pozisyonda tutulan kavak oyunu iki bölümden olu şmuştur. Birinci bölüm, a şağıdaki türkü sözlerini söyleyerek a ğır a ğır yürüme, ikinci bölüm ise türküsüz çalgıyla birlikte hareketlenen bölümüdür.

Kava şe: Bitlis'te oynanan bir halk oyunu.

Kavı ştırma: Bkz: Kavu şturma. (İzmir.)

Kavlik: Trabzon erkek giysisi.

Kavu şturma: Önü ba ştan a şağı dü ğmeli gömlek. ( İzmir.) "Kavı ştırma" da denir. Mu ğla erkek: Bkz: Kepmen.

Kayalık: Mu ğla erkek giysisi.

Kayık: Bkz: Gemi. ( Şanlıurfa)

Kaylık: Aba, pelerin, palto. (Ordu, Kır şehir, Konya, İçel.)

Kaytan: Trabzon kadın: El tezgahında renkli dokunur. Çe şitli desenlerde yapılır. 1.5 m boyunda 3 cm enindedir. Bele ba ğlanır. Hatay kadın: "Karanbil, Kaytan" da denir. Bkz: Fes. Aydın: Dizlik, cepken ve camadan yapımında kullanılan kuma ş. A ğrı: erkek üst giyim parçası. Tokat: Erkekler bellerine ba ğlar. "Bel Ba ğı" da denir. Kilis: Kadınlar bellerine ba ğlar. "Kayten" de denir.

Kayten: Bkz: Kaytan.

Kaz Kaz : Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur.”I ğdır Barı, Tek Ayak” da denir. Kaz kaz isminden de anla şılaca ğı üzere insan, hayvan ili şkilerinden esinlenerek düzenlenmi ş bir oyundur. Bu oyunda kazın uçu şunu taklit eden bir figür mevcuttur. Yörede de ğişik

206

melodi ve ba şka isimlerle kar şımıza çıkan bu oyun, de ğişik melodi ve de ğişik tempoda fakat aynı ayak figürlerini içerisinde bulunduran di ğer yöre oyunları bir araya getirilerek 'kaz, kaz' adı altında derlenmi ştir. Yörede bu oyuna Ha-Ling, tek ayak, I ğdır barı da denilmekte olup her ismin en az 3-4 ayrı söz ve müzikle söylenilen ezgisi vardır.Oyun serçe parmaklardan tutularak sürdürülmektedir. Özel yetenek ve becerileri sergilenen bir oyundur. Bu barın Kars halk oyunlarından I ğdır barı ile benzerlik ta şır. Ancak A ğrı halkının kendisine özgü biçimde oynaması di ğer yöre oyunundan kendisini ayırt ettirebilmi ştir.

Kazaki: Bkz: Kazeki.

Kazap: Bkz: Önlük. (Kastamonu.)

Kazaska: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Kazeki: Eski Erzurum'lu erkeklerin giyindikleri yakasız, kol a ğızları, dirsek yerleri ve sırt kısmı kaytanlarla i şlenmi ş ceket. Bkz: Gazeki. İş lemeli çuhadan yapılmı ş kısa ceket. (Bilecik, Çorum, Samsun, Amasya, Tokat, Kars, Erzurum, Erzincan, Tunceli, Ankara, Kayseri, Konya.)

Kazım'ın Türküsü: Bilecik'te hem kadınlar hem erkekler tarafından oynanan oyun. Erkekler seymen tutarlar.

Kazızka: Van'da oynanan bir halk oyunudur.

Kazibem: Edirne'de oynanan bir halk oyunu.

Keban Çiftetellisi: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu.

Kebe: Kaba kuma ştan yapılmı ş ceket, palto, aba. (Isparta, Aydın, Balıkesir, Eski şehir, Zonguldak, Ordu, Giresun, Kahramanmara ş, Hatay, Sivas, Ni ğde, Antalya, Kırklareli, Tekirda ğ.) Burdur: Kadın: Genellikle kadife kuma ştan sim i şlemeli ve ceket yerine kullanılan bir parçadır. Erkek: Genellikle çuha veya aba kuma ştan siyah sırma i şli bir giysidir. Bkz: Cepken.

207

Keci: Bkz: Dal Fes. (Mut)

Keçe: Uşak erkek: "Külah, Dalfes" de denir. Genellikle Zeybek erkek, Kaşık erkek kostümü olarak ba şa giyilir. Osmaniye erkek: Bkz: Terlik.

Keçik: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Keçike Oyunu: Oyun, Elazı ğ'ın merkezden derlenmi ştir. Di ğer adı "Gaçike" veya "Gaçke" dir. Gaçik, kız manasına gelir ve adına uy-gun olarak kız oyunudur. Oyunun asıl yeri Harput'tur. En az yetmi ş-seksen yıllık bir oyundur. Ritmik bir oyun olup, 4/4 lük usulde ve "Tecnis" makamındadır. Oyun en az dört ki şiyle, kar şılıklı ve kollar omuzdan atılmak suretiyle oynanır. Oyun figürleri ayaklar-da toplanmı ştır. Dü ğün, ni şan törenlerinde oynanır, türküsü yoktur.

Kefiye: Genellikle zeybek erkek ba ş giysisi olarak kullanılır. Aydın: Erkek: Fes'in etrafına sarılır. Kefiyenin etrafı çok çe şitli oyalarla çevrilidir. Bunların bazılarının gül oya, yaprak oya, yıldız oya gibi adları vardır. Bu oyalar ibri şim ipli ğinden yapılır. İzmir erkek: Tartımak'ın üzerine sarılır. Kefiyenin etrafı çok çe şitli oyalarla çevrilidir. Bunların bazılarının gül oya, yaprak oya, yıldız oya gibi adları vardır. Bu oyalar ibri şim ipli ğinden yapılır. Hatay kadın: Bkz: Fes. Van: Bkz: Cemedan. Erzurum: Ba ş örtüsü.Alın bir kısmı bir ba ğ ile sıkı ştırılır, uçları omuzlara kadar sarkıtılır. Bitlis: "Egal, Egol" de denir. Ba şa kalın dokulu pü şu sarılır. Ortadan ba şın iki yanına sarkıtılır. İki uç sarkacak biçimde ba şa sarılır. Yörede erkekler devamlı ba şları örtülü gezerler. Bu Müslümanlı ğın etkisiyle do ğmu ştur. Erkeklerin kı ş aylarında ba şlarına ba ğladıkları yün ve pamuktan dokunan siyah ve mor renkli bir örtüdür. Ba şa sarılan pu şu, ba şın iki tarafından sarkma veya tek taraftan dü ğümlenip ucu sarkıtılarak kullanılır. Yörede sadece erkekler tarafından giyilir. Ba şta kalın dokulu, “kefiye” ya da “egol” denilen bir po şu vardır. Edirne erkek: "Kefye" de denir.

Keyfe: Bkz: Kefiye. (Edirne)

208

Kehribar: Diyarbakır'da kadınlar kullanır. Yörede sarılık hastalı ğına yakalanan bayanların kullandı ğı, ceviz büyüklü ğünde, ortasından ip geçen, sarı kehribar ta şında olan bir boyun takısıdır.

Keklik: Silifke'de oynanan bir halk oyunu. "Keklik Mengisi" de denir. Keklik dansının anlamı ile ilgili olarak, üç de ğişik varyant bulunmaktadır.Kekli ğin seki şi, kanat çırpı şı, şaşkınlı ğı, ko şması, sıçraması, ötü şü, gerdan kırı şı, zıplayı şı anlatılır. Kekli ğin taklididir. Keklik, insan olur, bir çalının dibinden çıkar. Ka şıklar kanat olur, ayaklar seker. Bir av, do ğa oyunudur. Avcıdan kaçan kekli ğin taklididir. Oyun tamamıyla tasviri bir oyundur. Kızlı erkekli oynandı ğı gibi sadece erkekler tarafından oynandı ğı görülmektedir. Daire biçiminde oynanır. Türkülüdür. Dinsel içerikli olarak, Tahtacı Türkmenler arasında yapılır. Keklik mengisi (dinsel, karı şık, türkülü)

Keklik Mengisi: Bkz: Keklik.

Kelbo ş: Kütahya erkek ba ş giysisidir. Pamukla dokunup kesildikten sonra ipekle nakı ş yapılır. Alt kısmına oya i şlenir. Kelbo şun üstüne kefye sarılır ve bir kö şesinin ucu sallanır.

Kelek: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu.

Kelekvan: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Kelle: Ağrı oyunlarında poççik ile barba şı arasında oynayan her bir oyuncuya "Kelle", ki şilerin tümüne de kelleler denilmektedir.

Kellepoş: Konya kadın ba şlı ğında fesin altına takılan takke.

Keman: Keman yüzyıllar boyunca geli şmi ş ve bugünkü haline ula şmı ştır. Kemanın tarihiyle ilgili olarak iki görü ş bulunmaktadır. Bazılarına göre keman Arapların rebabından geli ştirilmi ştir. Bazılarına göre, Türklerin kemençe-i guz'undan geli ştirilmi ştir. Kemencei guz o ğuz kemençesi anlamındadır. Bilindi ği gibi, yay da do ğu musikisinden alınmadır. Keman, Türklerde eskiden beri sinekemanı olarak bulunmaktadır. 209

Kemane: Bkz: Kabak Kemane.

Kemençe-i Guz: Kemençe-i guz o ğuz kemençesi anlamındadır. Bilindi ği gibi, yay da do ğu musikisinden alınmadır.

Kemer: Genellikle kar şılama ve halay türü oyuunlarda kadın aksesuarı olarak kullanılır. Kars-Kafkas: Bkz: Ku şak. Konya: zeybek kadın: bez kemer kullanılır. Şanlıurfa kadın: Bkz: Bel Ba ğı. Afyon: Yöre kadınlarına özgü giysi parçası. Belde ku şak kolon sarilidir. Bursa: Bele gümü ş tokalı kemerler takılır. Edirne: Bele, etekli elbise giyildiği zaman Kemer ba ğlanır. Kars-Kafkas: Yörede erkekler ve kadınlar tarafından dans ederken giyilen giysi parçası. Bele ba ğlanır. Ucuna av asılır. Van: Kadınlar tarafından bele takılan çok de ğerli, i şlemeli, gümü ş giysi parçası. Artvin: Erkek Kostümü. Kalın me şin ve deriden yapılır. Çe şitli süslemeleri olup, sa ğ ve sol yandan saçaklıdır. Delik kısımları ve saçakları gümü ş gibi süslemelerle süslenir. Kılıç, korna gibi silahların kemere tutturulup ta şınmasını sa ğlar. Kadın Kostümü: Genç kadınlarımızda bele gümü ş kemer takılır. Ailelerin varlık durumlarına göre gümü ş kemerin yerini, buna benzer pirinç ve benzeri kemerler almaktadır. İş te, güçte yani i ş günlerinde genelde belde “pe ştemal” denilen belden ba ğcıklı, ön taraftan tek parça olan, meyve ve sebzelerin kuca ğa toplanmasında kullanılan, ayrıca iç elbiseyi koruma amacıyla da bele takılan giysidir. Genellikle ya şlı kadınlar ise bel. ku şak sararlar. Buna göre, dü ğün ve bayram günlerinde kadınlarımızda bel. kemer veya pirinç kemer ‘gibi takılar takılıp i ş günlerinde ise, kadınlarımızın daha çok i şe güce yarayan giysi ve takılarını giymeleri görülmektedir. Ni ğde: Kadın fesinin önüne takılan altın dizisi. Bolu: Kadın: Gümü şten olup, kavrama ba şlı ğı kurba ğa kafası motiflidir. Dö ğme gümü şten yapılmı ş olan parçalar iplikten örülmü ş sa ğlam ku şak üzerine dizilerek olu şturulmu ştur. Bindallı veya üçetek üzerine takılır. Halk dilinde ku şak olarak anılır. Kütahya: Kadın: Tokalı kemer kullanılır. Şanlıurfa: Kadın: "Belba ğı" da denir. Elle örülen yünden yapılmı ş bel ba ğlarıdır, gümü şten yapılmı ş olanları da vardır. Uç etekler yandan toplanarak, yanlardan bel ba ğlarının içerisine sokulur. Trabzon: Erkek: Siyah deriden yapılır. Kemerde bulunan kayı ş gözlerine ve kemere silah, bıçak, av malzemeleri ve kapkacak asılır. Çerkez kemeri de denir. Yörede sırma silahlık ve kayı ş diye adlandırılır. Bele yele ğin üzerine gelecek şekilde ba ğlanır. Bazen zıpkanın üSilifke: Kadınlar tarafından üçete ği bele 210

tutturmak için kullanılır. Kemer düz kemer ve bakla kemer olmak üzere iki çe şit olabilir. Kemerin kolan ba ğ şeklinde, ucu boncuklu olarak kullanılanları da vardır.zerinde kullanılır. Hatay, Ankara, Ni ğde'de kullanılan ta ş kemere "Kantarma" denir. Sakarya: KAdın: "Dolama, Ku şak" da denir. Hatay: Kadın: "Ku şak" da denir. Hakiki gümü şten yapılır. 5 cm. enindedir. Önünde ka ş adı verilen geni ş bir toka bulunur. Bu kemer genel olarak ceketin üzerine konmaktadır. Ekonomik olarak gümü ş kemer alamayan ki şiler bellerine ku şak ba ğlarlar. Bu ku şak 30 cm. eninde 150 cm. boyunda olmaktadır. Ancak 50-60 yıldan beri kullanılmamaktadır.

Kemerli Ayakkabı: Ağrı'da kadınlar tarafından giyilen ayakkabı.

Kentvari: Kars ve Kafkas'larda oynanan bir halk oyunu. Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erkeğin elbisesinin kazara bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün de ğen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar.

Kepe: Ceket. (Afyon, Isparta, Burdur, Denizli, Çanakkale, Ni ğde, Adana, Antalya.) Antalya: Kadın: Bkz: Yelek. Burdur: Kadın: Bkz: Yelek.

Kepez: Boncuk, para ve tüy takılmı ş renkli tülbentlerle yapılan gelin ba şlı ğı, tepelik. (İzmir, Manisa, Konya, Adana.)

Kepnem: Mu ğla: Bir tür erkek çizmesidir. "Kepnem, Kayalık" da denir.

Kerala: Bkz: Çevik (Kırklareli)

211

Kereki: Kereke. 1. Aba. ( İçel.) 2. Yünden ve pamukludan yapılan hırka, ceket. (Konya.)

Kerem: Silifke'de oynanan bir halk oyunu.

Keri Gülü: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. "Her-i Gülü" de denir.

Kerik: Van: Erkekler tarafından giyilen, kalın keçeden yapılmı ş bir yelek. Kı şın giyilir. "Gerik" de denir. A ğrı: En üste giyilir. Keçi kılından yeni tiftikten yapılır. Tiftik yada aba da denir. Özel el tezgahlarında dokunur. Uzun kolludur, koltuk altları açıktır. Genellikle siyah renktedir. Dı ş yüzeyinde görülen tüyler 4-5 cm. uzunlu ğundadır. Yakası renkli yün ipliklerle i şlidir. Tamamen tüylü olanları oldu ğu gibi sırt kısmı tüylü ön kısmı ise farklı renklerden tiftik veya yün ipliklerle i şlemeli olanları da vardır.

Keriy Boz: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Kesik: Denizli, Tokat: Yemeni, terlik. Tokat: Ayakkabı, çapula. "Kesük" de denir. Çorum: Yemeni. "Ke şik" de denir.

Kesik Şalvar: Balıkesir kadın şalvarı.

Kesrevan: Hakkari: Kadın: Gilavın üzerine Temesi ve Desmal (kenarları renkli püsküllerla süslüdür.) sarılması ve çengelli i ğnelerle tutturulması ile meydana gelen ba ş süslemesinin tamamına verilen addır. Çene altında lastik veya Beranik (örülmü ş ince ip) Kesveranın ba ştan dü şmemesi için gilava tutturulur. Kesveran özel günlerde kullanılır. Gündelik olarak ise gilav kullanılmadan sadece Temesi, Po şu veya Desmal ba şa ba ğlanır. Ayrıca kadınlar erkeklerin kullandı ğı cemadaniyi de kullanırlar.

Kesük: Bkz: Kesik. (Tokat.)

Ke şan: Giresun ve Rize'de kadınlar ba şlarına ba ğlarlar. Rize: Kadın: Kırmızı renktedir. "Pe ştamal" de denir.

Ke şe: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu.

212

Ke şik: Bkz: Kesik. (Çorum.)

Ke şkem: Konya'da oynanan bir halk oyunu.

Keten Gömlek: Bkz: İçlik. (Trabzon)

Keten Kula ğı: Aydın ve İzmir'de kadın ba şında kullanılır.

Keten Pe ştamal: Rize'de kadınların kullandı ğı giysi parçası. Bir parçası bele di ğer bölümü ise ba şa ba ğlanır.

Kezban Yenge: Burdur'da oynanan bir halk oyunu.

Keziban Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kıbrıs Zeybe ği: Silifke'de oynanan zeybek türü bir halk oyunu.Co ğrafi, ekonomik ve iktisadi ko şullarla ba ğlantılı olarak, Kıbrıs'ta bilinen bu dans Silifke'ye ta şınmı ş ve sevilmi ştir. Çok hareketli bir zeybektir. Oyun Kıbrıs'a Türkmen a şiretlerinin gidip gelmesi dolayısı ile yaptıkları kahramanlıkları anlatmaktadır.

Kıl Haba: Mersin: Erkek: "Beynamaz Abası" da denir. Yörede erkekler tarafından giyilen giysi parçası. Kuzu yününden dokunur. Bu kuma şa şayak denir. Şayak yün ile sıkı ştırılıp depilerek kalınla ştırılır. Elde edilen bu depme şayaktan haba dikilir. Yakasızdır. Kol altı açıktır. Namaz için abdest alınırken ve i ş yaparken kolların çabuk çıkarılması için böyle yapılmı ştır. Mut: Erkek: Bkz: Haba. G.Antep: Erkek: Bkz: Aba.

Kılıç Oyunu: Rize'de oynanan bir halk oyunu.

Kılıç Kalkan Oyunu: Kılıç-Kalkan oyunları yurdumuzun hemen hemen her yöresinde müziksiz olarak oynanan sportif bir gösteri biçimidir. Bir sava ş ve cengaverlik oyunudur. Cumhuriyet dönemimizden sonra bu oyunlara yada gösterilere, Bursa ilimiz sahip çıkmı ştır. Kılıç -Kalkan oyun1arıyla Bursa adeta özde şle şmi ştir. Oyuncular ritmi, kılıç ve kalkanın birbirlerine vuru şlarından çıkan seslerden almaktadırlar. Bu türden bir oyuna dünyanın hiçbir tarafından rastlanmamı ştır.

213

1. Bursa'da oynanan bir halk oyunu. Pe şrev, Yemin Töreni, E ğitim, Sava ş ve Barı ş sözle şmesi gibi bir takım bölümlere ayrılmaktadır. Bu ana bölümler içinde de, Selam, Helalle şme, Haberleşme, Vuru şma, Silahların bırakılması gibi kısımlar vardır. Bu bölüm ve kısımların adlarından da anla şılaca ğı gibi Kılıç-Kalkan oyunları bir sava ş gösterisi niteli ği ta şımaktadır ve yi ğitli ği, beceriklili ği ve barı şı simgelemektedir. 2. Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. Eski oyuncular tarafından oynandı ğı duyulmu ş, fakat görülmemi ştir. Oyun müzi ğinin notası oldu ğundan, müzi ği hakkında bilgi edinmek kolaydır. Kaynak ki şilerden Tahsin AYIK kendisiyle görü ştü ğümüzde, bu oyun hakkında şunları söylemi ştir: "Bu oyunu, oynayanları gördüm. Bunlar ya şça bizden daha büyüklerdi. Kılıç ve kalkanları olmadı ğından ellerindeki sopaları kılıç, ayakkabılarını kalkan yaparlardı. Sahip çıkılmayan bu oyunumuz maalesef yok oldu”. Oyunun melodisi önce 6/8 lik, sonra 5/8’liktir. Makamı ise “Muhalif” tir. 3. Bkz: Şur-u Mertal. (Diyarbakır) 4. Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Kıllıs: Çorap. (Balıkesir.)

Kımıl: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. Kımıl; bu ğdayların ba şak verdi ği sırada tanelerine dadanıp özsuyunu emerek bu ğdayı mahveden, öldüren bir böcektir. Kımıl’a “süne” de denir. Kımıl boz toprak renginde 11-12 mm uzunlu ğunda bir ha şere böcektir. Kı şı yüksek yerlerde geçirir, ilkbaharda ovalara iner. Yumurtalarını sıra halinde yaprakların alt yüzüne bırakır. Bir di şi süne 150-200 yumurta yapar. Yumurtadan çıkan böcekler sütlü bu ğday tanelerini emerek beslenir. Dolaysı ile bu ğday tanesinin dolmasını engeller. Bu nedenle kımıl geldi ği sene, yöre için felaket bir hasat yılı ya şanır. Bütün kar şı koymalara ve çe şitli metotlarla mücadeleye ra ğmen bu parazit böcekle ba ş edilemez. İş te bir yıl boyunca sürüp ekti ği, elleriyle temizledi ği, varını yo ğunu verdi ği ve tek umudu olan bu ğdayın, kımıl tarafından yok edilmesi çiftçiyi de yok eder peri şan eder. Kımıl çok enteresan bir böcektir, ilaç mücadelesiyle ba şa çıkılamayanca, kımılları toplama yoluna ba şvurulur. Toplayıcılar kalburla bu ğday saplarına vurarak bu ğday ba şağı üzerindeki kımılların kalbura dökülmesini sa ğlarlar. Kalburda biriken kımıllar önlerinde ba ğlı olan önlüklere daha sonra torbalara aktarılır. Yine bu esnada yere dü şen kımıllarda toplanarak torbalara doldurulur. Kımıl’la yapılan bu zorlu mücadele köylülerimizi çok etkiledi ği için, kımıl’la mücadele sembolize eden 214

“kımıl” oyunu ortaya çıkmı ştır. Bu oyun köy meydanlarında aynen tarlada verilen mücadeleyi anımsatır şekilde çok sayıda kadın ve erkek tarafından birlikte oynanır. Kımıl’la hasat yok oldu ğundan, köylünün de hasat üzerine kurdu ğu bütün hayalleri kımıl’la birlikte yok olur. Bu durumdaki bir köylünün halini tasvir ederek oynana kımıl oyunu, hem oynayanı, hem de seyredeni a ğlatır.

Kınıt: Mu ş kadın giysisi.

Kınlı Bıçak: Afyon'da erkekler tarafından kullanılan bir aksesuardır.

Kınne: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Kıntik: Elazı ğ: Kadın: Bkz: Krep

Kıramık Dalları: Hatay'da oynanan bir halk oyunu.

Kıras: Genellikle halay türü oyunlarda kadın giysisidir. Hakkari: Kadın: "Giras" da denir. Benkırask'ın üstüne giyilir. Genellikle ince sarı ve beyaz renkte kuma ştan yapılır. Bu kuma ş mehtap adı verilen kuma şa çok benzer. Uzun kolludur. Kollarının uç kısımlarında levendi denilen parçalar bulunur. Beli bir kuma ş veya iple sıkılır. A ğrı: Kadın: Bir tür mintandır. Natürel renklerdedir. Küçük çiçek motifli desenli mintanların yanı sıra düz renk olanlar daha çok tercih edilir. Poplin, ipek, otoman, dırel (tiril), patiska, vb. kuma şlardan yapılır. Ayrıca diki ş ipli ği veya sımayla kol a ğzı ve yakaları işli olan mintanlarda giyilir.Bkz: İçlik.

Kırat Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kırdak: Gümü şhane'de kadınların ba şlarına örttükleri tepelik.

Kırık Can: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Kırıkhan: Hatay'da oynanan bir halk oyunu. Bu oyunumuz adından da anla şılaca ğı gibi Hatay ilimizin Kırıkhan ilçesine aittir. Oyunun öyküsü şöyle anlatılmaktadır. Kırıkhan ilçesinde ya şayan bir delikanlı Antakya’ya bir i ş geldi ğinde çar şıda gezinen bir genç

215

kıza vurulur. Delikanlı i şini unutarak kızı takip etmeye ba şlar. Bu takip sonunda kızın evini ö ğrenir. Delikanlı kom şulardan hem kız hakkında, hem de ailesi hakkında bilgi toplar belli bir zaman sonra delikanlı durumu ailesine açar. O ğlan ailesi bu sevdayı ola ğan kar şılar. Bundan sonra o ğlan kızla konu şmaya karar verir ve kızı tanıdık bir kom şuya ça ğırır. Delikanlı dü ştü ğü sevdayı kıza açar ve kız da olumlu cevap verir. Artık Allah’ın emriyle kız istenilmeye gidilir. Kız ailesi de dı şarıya kız vermem dediyse de sonunda kız verilir. İki gencin ni şanlılık devri fazla uzun sürmez ve hemen dü ğün olması istenir. Dü ğün günü kızı evinden arabalarla almaya gittiklerinde sevinçlerini gösterebilmek için kendilerine has figürlerle oynamaya ba şlamı şlar. Kız Antakya’dan alındı diye, kız o ğlan evine kadar alkı şlarla getirilir. Halkın bu alkı şı ve kendilerine has ayak figürleri söylenen türküler oyunun temel yapısını olu şturur. Oyun 1979 yılında diziyle 10-12 çift sayıda ki şiyle oynanır. Çizgi ve yarım daire formunda oynanır.

Kırın: Oyun, raks anlamına gelir. Bkz: Oyun.

Kırınmak: Oynamak, raks etmek. (Sivas, Konya.)

Kırk Dü ğme Yelek: Şanlıurfa: Erkek: Gabardin kuma ştan yapılır, yarım kolludur ve gömle ğin üzerine giyilir. Kahverengi tutulan renktir ayrıca ye şil, lacivert, gri renkleri mevcuttur. Yakası yoktur yakada boydan boya nohut büyüklü ğünde ipten yapılmı ş dü ğmeler vardır. İsmini de buradan almı ştır. Kabardin kuma ştan yapılır, yarım kolludur ve gömle ğin üzerine giyilir. Kahverengi ve tutulan renktir ayrıca ye şil, lacivert, gri renkleri de mevcuttur. Yakası yoktur ve yakasında boydan boya nohut büyüklü ğünde iplikten yapılmı ş dü ğmeler vardır, kırk dü ğme yelek ismini de önünde bulunan sıra halindeki dü ğmelerin çoklu ğundan alır. Diyarbakır: Bkz: Yelek. G.Antep: Erkek: "Bürümlü Yelek" de denir. Yakasız gömle ğin üzerine giyilen gö ğüs kısmı kuma şın renginde iplerle motif i şlenen bol dü ğmeli kolları ve sırt kısmı ipekli astardan yapılan bir üst giysisidir. Genellikle açık mavi, gri ve kahverengi renklerden yapılır. Bürümlü şalvarla birlikte kullanılır.

Kırk Haydut: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu. Bu oyunda oyuncular küçük parmaklarından tutarlar ve dört ritimle sa ğa, sola gidi ş vardır. Komutlarla sa ğa giderken

216

figür de ğişir ve son iki sayıda sol ayak sa ğ aya ğın arkasına getirilerek hey,hey diye ba ğırılır. Oyun hızlandı ğında omuzlardan tutulur, sa ğ ayakla sekme yapılarak hazır olda ayaklar biti şik basılır. Son sayıda sol ayak sa ğ aya ğın önüne çapraz basılarak hareket tamamlanır. Oyun hızlanarak biter.

Kırma: Eski şehir: Mendil, ya ğlık.

Kırmızı Aba: Bkz: Sırma Aba. (Hatay)

Kırnata: Bkz: Klarnet.

Kırtöke: Ağrı: Kadın giyiminde önü kopça ve dü ğme ile tutturulan , geni ş dik ve uzun kollu , boyu bele kadar uzanan pileli , etrafı biyelerle süslü olan bir nevi cekettir . Kadife veya divitin kuma ştan yapılmaktadır. İçi astarlıdır. Kırtu şke giyilmedi ği zaman, yün hırka veya i şlemeli yelek giyilmekte kollarda bileklerden dirseklere kadar uzanan kolçak adı verilen kirlenmesini önleyen bir giysi takılmaktadır.

Kırtu şke: Bkz: Kırtöke. (Ağrı)

Kısa Ceket: Karaman erkek giysisidir. "Solta" da denir.

Kısa Don: Bkz: Şalvar (Balıkesir)

Kısa Pantolon: Bkz: Dizlik (Burdur)

Kıskanç: Kars ve Kafkas'larda oynanan bir halk oyunu.

Kıtan: Mardin Kadın: Uzun tülbent.

Kıvrak: "Kıvrız" da denir. Yerli dokuması, kara bezden yapılmı ş köylü kadın yeldirmesi, ferace. (Isparta, Denizli, Aydın, İzmir, Manisa, Balıkesir, Bursa, Kütahya, Bilecik, Amasya, Kırklareli.) Balıkesir: Kadınlar tarafından kullanılır. Balıkesir’de yerliler genellikle soka ğa çıkarken ‘’kıvrak’’ denilen siyah, pamuklu, önlüklük satenden

217

yapılan pardösü, manto gibi ba şa da örtülebilen kıyafeti giyerler. Yörüklerin kıvrakları da aynı tiptir. Ancak onlar ba şlarına hacı üstlük veya beyaz tülbent örterler.

Kıvrak Temura ğa Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kıymet Oyunu: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kız Barı: Bkz: Ahçik Barı. (Artvin)

Kız Belin İncedir: Bkz: Deli Kız. (Artvin)

Kız Halayı: Bitlis'te oynanan bir halk oyunu.

Kız Horonu: Artvin'de oynanan bir halk oyunu. "Roza" da denir.

Kız Kuki: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Kız Pınar Ba şında Yatmı ş Uyumu ş: Bilecik'te hem kadınlar hem erkekler tarafından oynanan oyun.

Kızık: Bkz: Gömlek.

Kızık Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kızıl Börk: Kütahya erkek kostümünde XVI .yüzyıllardan itibaren görülen, üzerine püsküllü takılan bir nevi fes.

Kilim Aba: Hatay erkek giysisidir. Bu aba çe şidi geçmi ş tarihlere dayanır. Sırma ipli ğinin bulunmadı ğı bir sırada halkımız tarlada, da ğda ve dü ğünlerde giymi şlerdir. Aba i şlenirken aynı kilim dokunur gibi i şleyip renk renk iplik kullanılır. Yaka kısmı hakim yakadır. Yarım koldur ve cepsiz ceketi andırır. Yöresel motiflerden yararlanılır.

Kiloluk: Bkz: Pu şu. (G.Antep)

218

Kilot: G.Antep: Kadın: Bkz: Tuman. Erzincan: Erkek: "Kilot Pantul, Şalvar" da denir. Bkz: Şalvar. Aydın ve Kır şehir erkek: "Külot Pantolon" da denir.

Kilot Pantolon: Bkz: Kilot. (Kır şehir)

Kilot Pantul Bkz: Kilot. (Erzincan)

Kiraz: Van: Kadınlar tarafından giyilir. İç çama şırları pamuklu, uzun ve rahat, bazen desenli bazen beyaz olur. İç Gömlek. Kirazın boyun kısmı V yaka, kolları bile ğe kadar, daha sonra kolun devamı, yakla şık 1.5-2 m uzunlu ğunda kolçakla bir bütündür. Kolçakların görevi i ş yaparken kol a ğızlarının kirlenmemesi içindir. İş esnasında bu sarkıtlar kola ba ğlanır.

Kiremit Bacaları: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kirlik: 1. Kadın giysisi, fistan, gömlek. (Denizli, Kütahya, Konya, İçel.) 2. Yeldirme, ferace, çar şaf. (Bilecik, Kütahya.) 3. Çocuk zıbını. (Afyon, Konya.) Mut: Erkek: Köyne ğin üzerine giyilir. Renkleri beyaz, mavi veya beyaz-sarı çizgilidir.Pamuktan dokunur. Mavi sulu olanlara göklü bükme, sarı sulu olanlara da ipekli bükme denir. Kirli ğin yaka ve kollarına uzaktan pek fark edilmeyen i şler yapılır.

Kirsane: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Kirsi: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Kir şan: Eskiden pudra yerine kullanılan aklık. Erzurum'da "Üstübeç" de denir.

Klarnet: Yöresel adı "Kırnata" ya da "Gırnata" olan bu alet Türkiye'ye girdi ği anda Harput'a da girmi ştir. Mazisi çok eskidir. Dü ğünlerin ba ş sazıdır. Elazı ğ Müzi ğinde "Sol klarnet" kullanılır. Klarnet üç çe şittir: soprano klarnet (küçük klarnet, si bemol, la klarnet olmak üzere 3 çe şidi vardır), bas klarnet (si bemol ve la kalernet olmak üzere iki çe şidi vardır), kontrabas klarnet. Klarnet, ülkemize askeri müzikle girmi ş, sesinin özelli ği ve güzelli ğiyle yaygınla şmı ştır.

219

Kobak: Artvin'de oynanan bir halk oyunu. Kabak bölgede bir köy adıdır. Oyun, halka yapısı biçiminde genellikle tulum e şli ğinde erkekler tarafından oynanır. Bu oyun Yusufeli ilçemizin yakınında Kabak köyünden adını almı ştır. Oyun içerisinde, belli bir yerde, ezgi de ğişir ve bu bölümde türkü söylenir. Sonra tekrar oyun müzi ğine geçilerek, oyuna devam edilir.Oyunun kaynaklanması Çoruh nehri ile de ilgilidir. Oyun içerisinde bazı figürler; Çoruh nehri üzerinde kürek çekme hareketlerini gösterir. Kobak oyunu, belli ba şlı komutlarla, Topal, Topal-İş le, İş le-Üç Vur Sa ğa, Üçte Sola Çek Kürek Çek- Ha Vurdu Kobak gibi terimlerle kendine özgü bir oyundur. Oyun, halk arasında sıkça olarak genelde erkekler tarafından oynanır; ancak, kız-erkek karma da oynanabilir. Daha çok dü ğünlerde ve harmanda oynanır. Belli bir sayı sınırı yoktur. Oyun, halka yapısı biçiminde oynanır. Oyun, ismini bir köy adıyla almı ştır. Oyunu ilk kuran ki şinin o köyden olması gibi, kesim bir bulgu yoktur. Düzenlemenin gere ği, herhangi bir şekil de ğişikli ğine u ğramamı ştır. Bu oyun ismini Yusufeli ilçesinin Kobak Köyü’nden alır. Köy delikanlılarının genç kızlara yaktıkları türkülerle beraber davul, zurna ile oynanır.

Koca Ku şak: Bkz: Ku şak (Balıkesir)

Kocadon: Manisa erkek giysisidir. "Potur" da denir.

Koç: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Koçaklama: Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur.

Koçari: Bkz: Koçeri. (Artvin)

Koçari Oyunu: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

Koççari: Bkz: Koçeri. (Artvin)

Koççeri: 1. Bkz: Koçeri. (Artvin) 2. Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur. Koççeri kelime olarak göçebe anlamına gelir. Koçer (Koçak) ise yi ğit, delikanlı anlamına gelir. Ağrı 'da bu oyunu bilmeyen, duymayan hatta oynamayan hiç kimse yok denilebilir. Bu oyundan önce alaca dizi halinde aygır oyunlar oynayan kadın ve erkekler zurnanın koççeri havasına geçmesinden sonra bir birlerinden ayrılarak kadınlar derhal çekilip 220

meydanı erkeklere bırakır . Kadınlar koççereyi ancak köy a ğası veya dü ğün ba şkanından izin aldıktan sonra erkeklerin görmeyecekleri bir yerde kendi aralarında oynarlar. Oyundaki hareketler göçebe hayatı ya şayanların do ğa ile ili şkilerini ortaya koyar. Oyun üç bölümdür. Birinci bölüm omuzlar temas edecek şekilde kollar önde görünmeden arkadan parmaklar kenetlenmi ş olarak oynanır. Bu bölümde yapılan hareket kı ş mevsiminde içe dönük kapalı yerde bulunmayı ve ısınmak ihtiyacını hissetmek amacını güder. İkinci bölümde ise kollar belden tutularak kenetlenir. Oyundaki hareket bahara kavu şmu şlu ğun sevincini amaçlayan hızlı bir tempo ile sürdürülür. Üçüncü bölüm ise yaz mevsiminde açılan sergilemeyi simgeler. Bu bölümde kollar tamamen açılıp omuzlardan tutularak oynanır. Bu oyun di ğer oyunlarda oldu ğu gibi müzik aletleri olmadı ğı zamanlar sözlü de oynanabilir.Çok sayıda ezgisi vardır. Örnek olarak Meyre, gale, cendirme, ninnim ninnim ninneye, koççeri vb. gibi türküler gösterilir. 3. Van'da oynanan bir halk oyunudur.

Koçeri: 1. Artvin'de oynanan bir halk oyunu. "Koççeri, Koççari, Konçari" de denir. Koçeri, adın bir erkek isminden almı ştır. Bu ki şi, çok gezen, çok.dolanan, yerinde duramayan bir ki şidir. Halende günümü.çok gezenlere derler ki tabiri caizse “koçeri misin, ne gezip durur-sun?” Bölgede, genç kızların bir kahramana olan duygu ve ça ğrısını dile getirir bir oyundur. Genç kızların bir koçeriye vurulmasıyla onun gördükleri zaman be ğenilmek maksadıyla oynadıkları bir oyunudur. Oyun oynanırken bu kahramanı da aralarına şöyle davet ederler “Oy ninni koçeri; sal-landa gel içeri” diye oynanıp söylenerek, mısralarla kahramanı davet ederler. Oyun, halay yürüyü şü gibi ba şlar; hızlanma çapraz ve çökü ş figürlerinden olu şur. Oyun, halka yapısı biçiminde oynanıp belli bir sayı sınırı yoktur. ‘Oyunu kuran ki şi (koççari) isimli bir erkek oldu ğu ara ştırılmı ş olup, genç kızların bu koççariye kar şı duygularını dile getirmeye çalı ştıkları bir oyundur. Oyunun herhangi bir düzenlemeyle, karakteristik özelli ğinden bir şekil de ğişikli ğine u ğramamı ştır. 2. Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. 3. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. 4. Kas'ta oynanan bir halk oyunu. 5. Bingöl'de oynanan bir halk oyunu.

Koçeri Barı: Erzurum'da oynanan bar türü bir oyun. Melodisi Dello Barına benzer. Anadolu’nun genellikle do ğu bölgelerinde (Van koçerisi), (Bitlis koçerisi), adı ile oynanmaktadır. Koçeri oyunu üç bölümden olu şmu ştur. Birinci bölüm, kapalı durumda, 221

dizler birbirine yapı şık olarak hafif ayak ve diz kırma hareketleri. İkinci bölüm, açılarak ko şma ve yerinde sıçrama hareketleri. Üçüncü bölüm ise sıçramalar arasında ani duraklama ve sol aya ğın üç kez yere vurulup sa ğ ayakla de ğiştirilme pozisyonu ve çökü şlerdir.

Koçhisar Altı Tarla Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. Bu halay ilimiz Hafik ilçesinin halayıdır. Eski adı “Koçhisar” dır. Burada ya şayan fakir bir ailenin, elinde bulunan tarlalarla geçinememesinden ve aile nüfusunun kalabalık olmasından dolayı sıkıntılı, elemli ve üzüntülü günlerini anlatır. Rivayete göre, kazançları çok az olan aile reisinin dert yanmasını anlatır. Dörtlü ğü de ailesinin karamsarlı ğını dile getirir. Halayımızın adımlarındaki duru şlar ve hareketler üzüntülü bir simayı canlandırır. Ellerin öne ve arkaya gitmesi sırtında ba ğlı olan çocu ğuyla annenin tohum ekmesini ifade eder. Koçhisar halayı yeldirme ve hoplatma bölümlerinden oluşur. Hem kızlar hem de erkekler tarafından oynanır. Müzi ğin ritmiyle sa ğ ayakta ve ellerin hafif kavis yapılarak ayaklara uyum sa ğlamasıyla üçüncü figür geriye yapılırken ellerinde geriye do ğru gitmesiyle yava ş figürle halay ba şlar. Aynı hareketlerle çökme yapılır. Bu öne iki çökme, arkaya bir sekme şeklindedir. Çökme ile birlikte eller vurulur. Hemen hemen aynı hareketler hoplatma bölümünde de yapılır. Bitiri şte ise, öne do ğru çıkılır, iki figür yapıldıktan sonra üçüncü figürü arkaya yapmadan, eller dirsekten kırılır, sekmede yapılan sol ayak öne çıkartılır.

Koçları Vurdum Dereye: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kofi: Bitlis: Kadın: Ba şa geçirilen fes benzeri, kenarları çuhaya benzeyen kuma ş'a çevrelenmi ş, tepesi ipek veya benzen ipliklerle elde i şlenmi ş bir ba şlıktır. Kofinin üstündeki bu i şlemeler, takan ki şinin evli, dul, bekar vb. hallerini belirtir. Kofiye takma saç eklenir. Yanlardan iki örgü sarkıtılır. Ba şa geçirilen “kofi”nin alın kısmında para, altın dizilidir. Bastaki Kofi'nin alt kısmına ziynet ve süs eşyası olarak altın ve para dizilir. Yörede kadınlar tarafından kullanılır. A ğrı: "Koffi" de denir. Kadın giyiminde ba şa geçirilen fesimsi bir tepeli ğe yörede koffi adı verilir. Koffi'nin üzeri kırmızı çuha veya keçe ile kaplıdır. Bu kuma şın üstüne kilim deseni i şlenmi ş boncuk veya gümü ş tas geçirilir.Alına gelen taraf altın veya gümü ş paralarla süslenir. Koffi kafaya tam

222

geçirilmez, dü şmemesi için çene altından lastik veya iple tutturulur. Koffi ' yi genç kızlar ancak gelin olduktan sonra takarlar. Gelin olmadan önce altınsız, boncuksuz sade bir fes takarlar. Koffi 'nin üzeri renkli valalarla sarılır. Yörede ayrıca sa ğri, laçek, yazma ve yemenide kullanılır. Valaların sayısı a şiretlere göre de ğişmektedir. 1-7 valaya kadar koffini' nin çevresi sarılmaktadır. Diyarbakır: Kadınlar kullanır. Kenarları çuhaya benzer kuma şla çevrelenmi ş, tepesi ise ipek veya benzeri ipliklerle elde edilmi ş bir ba şlıktır. Parçaları ise: Tar denilen tas biçimindeki tahta yada tenekeden yapılmı ş malzeme. Tarın üstüne geçirilen saçaklı yada saçaksız fes. Kofiye takma saç eklenir ve yanlardan örgüler sarkıtılır. Açık ba şa önce beyaz renkte tülbent sonra yörede şaar denilen sarık ve bununda üzerine genelde canlı renklerden seçilen puşular sarılır. Kofinin üstüne sarılan şaar dü ğümüne göre takan ki şinin hangi bölgeye ait oldu ğunu belirtir. Van: Kadın ba şı yine kültürlere göre özellikler göstermektedir. Bunlardan biride kırmızı fes ve buna ili şik sırma ipten püsküller bulunur. Bu püsküller arka tarafta kırk örgü şeklinde olur ve bunların üzerine çe şitli kurdele, boncuklar takılır. Bunun tümüne birlikte “Kofi” denir. Kofinin ön tarafında maddi duruma göre altın, gümü ş, boncuk gibi zihnet e şyaları ile süslüdür.En üstündeyse püsküllerin çıktı ğı yerlerde sim i şlemeler mevcuttur. Kofinin ba şta durması için bunun üzerine ba ş ba ğı olarak genellikle kırmızı krep ba ğlanır. Ön taraftan ba şlayıp arkada dü ğümlenen çe şitli po şiler ba ğlanır.Bu po şiler dü ğünlerde veya gelinlerde yedi ayrı renkte olur ve adına “Hefte Renk” denir. Diyarbakır: Kadın: "Kofi Fes, Nermik" de denir. Bkz: Fes. Erzurum: Kadın: "Kofik" de denir. Çevresine altın, gümü ş ya da boncuklar dizili kadın ba şlı ğı. Erzurum'un Hınıs yöresinde kullanılmaktadır. Artvin Kadın: "Kasnak" da denir. Kadın ba şı yapımında kullanılır. Ba şa iyice oturan bir yarım kofi vardır. Mahallinde kasnak denir. Kofinin üstüne yazma ba ğlanır. Gelinlik ça ğındaki kızlarda alında altın veya gümü ş takılar bulunur. Ya şlı kadınlar ise tezgâhlarda dokunan ve leçek denilen ince çizgili örtüler ba ğlarlar. Saçlara boncuklar takılır. Şanlıurfa: Kadın: "Kofü" denir. Evli ve bekar olmak üzere de ğişik be ş çe şidi vardır. Genç kız ba şına “Taç”, evli olanlarınkine ise “Köfü” denir. Genç kız ba şı takı yönünden çok zengindir. Kırmızı fes üzerine pü şü sarılarak meydana getiri1ir. Ba şa iyi oturabilmesi için fesin içine kalıbına göre karton konur. Fesin üst kısmına gümü şten tepelik, ön kısmına üçkor, yanlarına ise “Reşme” denen gümü ş takılar takılır. Arkaya flo ştan örülmü ş saçlarla beraber, bele kadar inen saç,

223

"koni" anır. Kars-Kafkas: Kadın: "Kofik, Kofi, Kofu, Ba şmak,Ba şma ğ" da denir. Evli köy kadınlarının ba şlarına giydikleri üstü sargılı ve altınlı fes, bir çe şit ba şlık.

Kofik: Bkz: Kofi. (Bitlis)

Kol Oyunu: 1. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. 2. Bkz: Elazı ğ Çiftetellisi.

Kolan: Bkz: Kolon. (Burdur, Denizli, Bolu, Eski şehir, Sivas, Çanakkale.)

Kolan Ku şak: Burdur: Kadın: Kozalı veya boncuklu çarpana i şi motifli ve renkli ince ku şaktır.(3-5 cm eninde ve 3-4 m boyunda) Erkek: Yalnızca uçları tokalı,kadına göre biraz daha kaba,sade motifli ve renkli bir çe şit ku şaktır. Balıkesir: Bkz: Ku şak.

Kolbastı Havası: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu.

Kolba şı: Tüm Elazı ğ oyunlarında ba şta oynayana "Kolba şı" denir.

Kolçak: Ağrı: Kadın giyiminde kırtöke yerine i şlemeli yelek veya hırka giyildi ği zaman kollara takılan, bileklerden dirseklere kadar uzanan ve kolların kirlenmesini önleyen bir giysi. Van: Bkz: Kiraz. Malatya, Kars, Tunceli kadın giyiminde de kullanılır.

Kolluk: Malatya'da gömlek, mintan anlamında kullanılan bir sözcüktür.

Kolon: 1. Yünden ya da ipekten yapılmı ş üzeri i şli ince ku şak. (Burdur, Denizli, Bolu, Eski şehir, Sivas.) 2. Ku şakların üstüne gerilen üç cm. eninde kayı ş. (Denizli, Çanakkale.) 3. Kayı ş, ku şak, kemer. (Çanakkale.) Genellikle zeybek erkek ve kadın, ka şık erkek, teke erkek bel ba ğı olarak kullanılır. Afyon: Yöre erkeklerine özgü giysi parçası. Belde ku şak kolon sarilidir. Bursa: Erkek: Bordo, kahverengi renklerin hakim oldu ğu el tezgahlarında dokunmu ş uçlarında püskülleri olan bir parçadır. Sol taraftan sarkacak şekilde ku şağın üstüne ba ğlanır. İzmir: Erkek: El tezgahlarında tiftik yününden dokunur. Bele ba ğlanan ku şakların dü şmemesini ve sıkı tutmasını sa ğlar. Eni 4-5 cm. boyu 2-3 m. uzunlu ğundadır. Üzerinde çe şitli renklerde desenler vardır. Afyon: Kadın: Arkalaç ve önlük üzerinden bele ba ğlanır. El tezgahlarında dokunur. Çok uzundur. Mut: Kadın: "Ba ğçak" da denir. Yörede koyun ve kuzu yününden renkli veya tek renkte sade

224

olarak dokunur. Üstünde kilim motifleri bulunabilir. Uçları yünden püsküllüdür. Bele bir iki kere dolanarak arkadan ba ğlanır ve uçları sarkıtılır. Silifke: Kadın: "Belcek" de denir. Kadınlar tarafından kullanılır. Trabulus ku şağının üzerine yörede “belcek” denilen kolon ba ğlanır. Belce ğin püsküllü kısmı arkadan sarkıtılır. De ğişik motiflerde oldu ğu görülmektedir. Üzerinde çe şitli süsler vardır.

Kolsuz: Tokat'ta yele ğe verilen bir ad.

Kolsuz Cepken: Bkz: Kartal Kanadı. (Denizli)

Koltuk altı

Ağrı oyunlarında barba şı veya sergeventin solundaki oyuncuya varilen ad.

Koltuk Davulu: Adından da anla şılabilece ği gibi koltuk altına konularak iki elle çalınan bir ritm çalgısıdır. Bazı yörelerde bu çalgıya “Doli yada Nağara” adı da verilir. Görünü ş olarak asma davuldan çap olarak daha kısa, en olarak daha uzundur.

Kolye: Genellikle halay kadın aksesuarı olarak kullanılır. Altın, gümü ş ve boncuktandır. Diyarbakır: Yörede yaygın olan ve fazlaca çe şidi bulunan bir boyun takısıdır. Habli Kolye, Ki şni şli Kolye, İncili Kolye, Yapraklı Kolye, Kozanlı Kolye, Direkli Kolye, Badem Yapraklı Kolye.

Komatki: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Konç: Bkz: Çapula. (Trabzon)

Konçari: Bkz: Koçeri. (Artvin)

Kondura: Hatay'da ayakkabı, kundura anlamında kullanılır.

Koni: Bkz: Taç. ( Şanlıurfa)

Konyalı: Konya'da oynanan bir halk oyunu.

225

Kopran: Bkz: Aba (Edirne.)

Kora: Gümü şhane'de uzun konçlu çoraba denir. .

Kordon: Diyarbakır'da kadınlar kullanılan bir aksesuardır. Metalden olup kırsal kesimdeki bayanlarda ucuna kullandı ğı sandı ğının anahtarı, şehir merkezinde ya şayan bayanların ise giydikleri elbisenin sol üst kö şesindeki cebe koydukları cep saati kordonudur. Yani kırsal kesimdeki bayanlar için anahtar, şehir merkezindeki bayanlar için saat kordonu görevini gören bir boyun takısıdır.

Koreograf: Dans yaratan ki şi, dans yaratıcısı.

Koreografi: Sahne tekni ğine dans yaratma sanatı.

Koro ğli Barı: Bkz: Köro ğlu Barı. (Erzurum)

Kosalma: Erzurum'da oynanan bir halk oyunu. Bir çalgının ritmine uyarak ya da ezgisini kendisi söyleyerek bir kadının ortaya çıkıp oynadı ğı bir çengi, bir köçek oyunudur. Kosalma oyunlarının bir kısmı da güldürücü ve yanlılamalıdır. Deli Gız Oyunu ile Kürdün Gızı Oyunları birer kosalmadır.

Kosari: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Kota: Bkz: Önlük. (Tokat.)

Kotik: Diyarbakır'da kadınlar kullanırlar. Kadife yada benzeri kuma şlardan yapılan, üzeri de ğişik motiflerle süslenmi ş, kolu dirse ğe kadar ve önü açık bir üst giysisidir. İsim olarak kotik adını alması yörede kısa olana kot adı verildi ğindendir. Dü ğmesi yada ön tarafı birbirine ba ğlayacak bir ek parçası bulunmaz. Üzerindeki i şlemeler genelde sarı simlerden yapılır.

Kotkot: Erzurum'da yüksek nalına denir.

226

Koyser: Hatay'da oynanan bir halk oyunu. Bu oyunumuz Hatay ilinin Türkiye Cumhuriyet’ine ilhakı zamanında halkın co şkusunu ve sevincini dile getirmesi sırasında ortaya çıkmı ştır. Oyundaki ayak hareketleri yorgunlu ğu ifade eder. Daha sonra hızlanan ayak hareketleri dü şmana kar şı dinç, oldu ğunu gösterir ve ardından sa ğ aya ğın yere vurulması dü şman ba şının ezildi ğini anlatır. Oyun 1978 yılında yetmi ş ya şındaki Mehmet Gün’den ö ğrenilmi ştir. Geçimini davul çalarak sa ğlayan kaynak ki şi oyunları babası Ali Çavu ş’tan ö ğrenmi ştir. Oyun 8-10 çift ki şiyle karma dizide oynanır. Daire ve yarım daire formları kullanılmaktadır.

Koyun Ok şaması: Mersin ve Anamur'da oynanan bir halk oyunu.

Kozak Zeybek Oyunu: Kozak Bergama'nın bir ilçesidir. Bu yaylada çam a ğaçları vardır. bu çamların kobaklarına "Kozak" denir. Kozak oyunu, kozaklar toplanırken oynanan oyunlardan biridir. Bu oyuna "Yörük Ali Zeybe ği" de denir.

Kozalı Fes: Denizli'de erkekler tarafından kullanılan bir fes türüdür.

Kozalı Ku şak: Bursa: Kadın: İki tiptir. Düz olanı 40-50 cm. eninde, 2.5-3 m. Uzunlu ğunda olup her iki ucunda kozalı püskülleri vardır. Kozalı püskülleri kalçalar üzerine gelecek şekilde bele dolanır. İkinci tipte kare biçiminde olup dört yanında kozalı püskülleri vardır. Üçgen yapılarak arka kısma ba ğlanır. Yün iplikten el tezgahlarında dokunur. Bölge ku şaklarına genellikle siyah renk hakimdir. Beyaz noktacıklar vardır. ( Ku ş penceresini andırır.) Arada sırada kırmızı beyaz çizgiler bulunur. Kadını da ğda ve belde her türlü kı ş etkenlerinden korur. Erkek: Siyah rengin hakim oldu ğu alacalı bir rengi olan el tezgahlarında dokunmu ş uç kısımları kozalı bir ku şaktır. Poturun üstüne bele sarılır. Mu ğla'da da kadınlar kullanır.

Kozanda ğı: Konya'da oynanan bir halk oyunu.

Kozangel: Trabzon'da oynanan bir halk oyunu.

Köçek: Osmanlı imparatorlu ğu döneminde özellikle 16. 17. ve 18. yüzyılda saray ve kent ya şamında önemli yeri olan profesyonel dansçılar. Büyük ço ğunlu ğu erkekler ve

227

eşcinsellerdi. Bu dansçıların büyük ço ğunlu ğu Müslüman olmayan azınlıktandı. Anadolu'nun de ğişik yörelerinde köy ve kasabalarında günümüzde de görülmektedir.

Kölek: Bkz: Gömlek. (Afyon, Tokat.)

Kömürcü: Rize'de oynanan bir halk oyunu.

Köncek: "Könçek, kömçek" de denir. Uzun paçalı don, şalvar, don. ( Afyon, Denizli, İzmir, Balıkesir, Tokat, Kahramanmara ş, Hatay, Yozgat, Kayseri, Adana, İçel, Antalya, Mu ğla.) kömçek. (Kahramanmara ş.) köncek. ( İçel.) Balıkesir: Kadınlar tarafından kullanılan bir tür şalvardır. Yörede Antep Kuma şı denilen ipeklilerden yapılır.Boyu topuklara kadar uzundur, bilekte ba ğla veya lastikle büzdürülür.Beli uçkurludur. Kalça boyu kısadır, göbek altında kalır.Bkz: Şalvar. İzmir: Bkz: Şalvar.

Könçek: Bkz: Köncek. ( İzmir)

Könek: Bkz: Gömlek. (Bitlis, Gaziantep.)

Köprünün Altı Diken: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kör Be şik: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Kördeve: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Köro ğlu: 1. Bolu'da oynanan bir halk oyunu. 2. Silifke'de erkeklerin tek veya toplu olarak bıçaklarla oynadıkları türkülü bir oyundur. 3. Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Köro ğlu Barı: Erzurum'da oynanan bir halk oyunu. "Koro ğli Barı" da denir. İki dada ş tarafından birer kılıçla oynanan ve bir düelloyu sergileyen bu oyun geleneksel sıraya göre "Yayvan"dan sonra oynanır.

Körüklü Çizme: Genellikle zeybek türü oyunlarda erkekler tarafından kullanılır. Bkz: Çizme. Aydın: Erkek: Zeybeklerin tozluk dı şında giydikleri bir ayakkabıdır. Di ğer çizmelerden farkı körüklü olmasıdır. Siyah renktedir. Dizden 4 parmak a şağıda biter.

228

İzmir: Zeybeklerin tozluk dı şında giydikleri bir ayakkabıdır. Di ğer çizmelerden farkı körüklü olmasıdır. Kıvırcık ve Baklava körük olmak üzere 2 çe şittir. En çok baklava körüklü olanıdır. Altı köseledir. İçinde deriden astar vardır. Rengi siyah topuklu olan çizme ayak ucuna do ğru hafifçe sivridir.

Körüklü Şalvar: Zonguldak'ta erkekler tarafından giyilen bir tür şalvardır.

Köstek: Zeybek, halay, bar ve horon türü oyunların erkek aksesuarıdır. Aydın: Efelerin omuzdan cepkenin altında içine taktıkları bir aksesuardır. Parlak görünü şlü, kabartmaları olan bir aksesuardır. Diyarbakır: Erkekler kullanır. Yörede iki de ğişik çe şidi bulunan, en eski erkek takılarından olan, bir takı çe şididir. iki şekli mevcuttur: 1.Boyundan asılan ve ucuna saat takılan.2.Yele ğin dü ğme ili ğine kancasıyla tutturulan ve ucuna saat takılıp saatle beraber yele ğin cebine bırakılan. Erzurum: Dada şların boyunlarından ku şaklarının alt çizgisine kadar sarkıttıkları gö ğüs yerinde ka şı bulunan 150-200 cm. boyunda gümü ş kordon. Bazıları yuvarlak, bazıları yassı örgülü ve saçaklı olur. Kösteklerin ucunda saat bulunur, ku şağın arasına ya da çapraz ba ğlanarak yele ğin cebine konulurdu. Günümüzde köstekler süs olarak kullanılmaktadır. Elazı ğ: Erkek kostümünde cepkende dü ğme ili ğine geçirilmi ş köstekli saat bulunabilir. Van: Gümü şten kadın aksesuarı.

Köstek Zinciri: Bkz: Köstek.

Köstekli Saat: Bkz: Köstek.

Kötük: Bkz: Hakim Yaka Gömlek. (Mardin)

Köy İş Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. Köy İş Halayı hala devam eden dayanı şmayı canlandıran bir halk dansımızdır. Hafik dolaylarında köylerde köyün ortak malları arasında fırın, yunnak (bula şık yıkama yeri), hamam mevcuttur. Yusuf A ğa isminde bir a ğanın çiftli ğinde de cereyan eden bir imece (yardımla şma) zamanla halay haline dönü şmü ştür. Köylerde her gün sırayla fırın yakılır, ekmekler pi şirilir, çama şırlar yıkanır; yün e ğirmeler, banyolar hep sırayla ve ortakla şa yapılır. Dansımızın adımları hep bunları canlandırır. Bazı yörelerimizde Yusuf A ğa’nın Kürt oldu ğu da söylenir. Kız

229

İş Halayı ismi ile anılırken erkek i ş halayı Kürt Halay.ı olarak da anılır. Yani hem bayanlar, hem de erkekler oynarlar. Müzik şekli aynı özellikte çalınırken, dansın adımlarında do ğal olarak farklılıklar gözlenir. Dansın sonları ne şeli bir şekilde biter. Yava ş, yeldirme ve hoplatma kısımlarından olu şur. Bütün yapılan i şler yava ş bölümde yapılmaktadır. Bütün yörede oynanır. Taklide dayanan bir oyundur. İlk bölümde un eleme, hamur yo ğurma, yumak alma, yufka açma, aktarma, yün tarama, ip e ğirme hareketleri yapılır. Bunlardan sonra çökme yapılır ve ikinci bölüme geçilir. Bu bölümde de çama şır yıkama, çama şır asma, hamama gitme, saç tarama, sürme çekme, allık sürme hareketleri yapılır. Daha sonra hoplatmaya geçilir. Hoplatma tamamlandıktan sonra sıra olunur, öne üç adım atılır ve dördüncü adımda halay sona erer.

Köylü Kızı Koffi: Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur.

Köynek: Gömlek, iç gömle ği. (Afyon, Kars, Erzurum, Van, Malatya, Gaziantep, Kahramanmara ş, Sivas, Kayseri, Adana.) Gümü şhane: Erkek: Bkz: Gömlek. K.Mara ş. Kadın: Bkz: İç Gömle ği. Sivas: Kadın: Bkz: Gömlek. G.Antep: Kadın: Günümüzde fanila terine kullanılır. Pamuklu ve desensiz bir iç giysidir. Genelde beyaz renkte olur. Erkek: Pamuklu kuma ştan dikilen fanila yerine kullanılan bir iç giysisidir. Şanlıurfa: Erkek: Yöredeki çuhalcılar (dokumacılar) tarafından el tezgahlarında dokunur. Nohutlu veya puanlıdır. Kol a ğzı saat kapa ğı şeklinde yapılır. Gömlek yakasız olup önden bir karı ş kadar açıktır. Beyaz, bej veya krem rengi olabilir. Mut: Erkek: El dokumasıdır. Mintanın içine giyilir. Beyaz renkte pamuk dokumadır. Kadın: " İçlik" de denir. Üçete ğin içine giyilir. Çulfalık ta dokunmu ş dokumadan yapılır. Göklü veya alacalı dokuma adını alır. Önden dü ğmeli kısmına motif i şlenir. Bu i şlemelere yörede ya ğnı ş denir. Şanlıurfa: Bkz: Gömlek. Artvin: Bkz: Gömlek. Balıkesir: Bkz: Gömlek.

Kralın Kızı: Bilecik'te oynanan bir halk oyunu.

Krep: Teke ve zeybek kadın ba şında kullanılan bir tür örtüdür. Afyon: Ba şa fesin üzerine ba ğlanır. Her renk kullanılmakla beraber daha çok ye şil ve kırmızıya rastlanır. Düz renktir. Kenarları pullu oyayla süslenmi ştir. Kırklareli: Bkz: Çevre. Van: Kofinin ba şta durması için bunun üzerine ba ş ba ğı olarak genellikle kırmızı krep ba ğlanır. Bkz:

230

Kofi. Balıkesir: "Çekinbez" de denir. Gelin ba şı yapımında kullanılır. İzmir: "Grep" de denir. Elazı ğ: "Kıntik" denir. Fesin üzerine oyalı krep ba ğlanır. Buna yörede "Kıntik" adı verilir.

Krova: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kubur: Bkz: Pi ştov.

Kudüm: Osmanlıca-Türkçe lügatta: 1 .Uzak bir yerden, uzak bir yoldan gelme,ayak basma. 2. Türk Müzi ğine mahsus, usul vurma aletlerindendir. En çok Mevlevihanelerde olmak üzere tekkelerde kullanılmı ş, tartılı bir ses verir. Mevlevi Ayinlerinde büyük önemi vardır. Zira raks edenler kudüm’ün vuru şlarına tabidir,demektedir. Ancak bölgedeki kudüm Mehterdeki kudüme benzemekle birlikte ondan daha büyükçe ve kayı şla omuza asılı olarak çalınmaktadır. Ve bakır ta şlar birbirinden farklı büyüklükte olup,mutlaka e şek derisi gerilmekte ve iki ta ş birbirine ortadan bir a ğaçla ba ğlanmaktadır.

Kukul: Bkz: Ba şlık. (Trabzon)

Kukuleta: 1. Erzurum'da bebek ba şlı ğına denir. 2. Bkz: Ba şlık. (Trabzon)

Kulaç Kundura: Nev şehir ve Ni ğde'de kadınların giydi ği bir kundura cinsi.

Kulaklı Bıçak: Bkz: Kama. (Manisa)

Kulaklı Yemeni: Sivas'ta erkekler tarafından giyilen bir tür yemeni. Ayakkabı.

Kulatlı: Rize'de ba şa takılan ve yanlardan uçları sarkan kulak gibi ba ğlanan ba ğlama biçimidir.

Kullar Olam: Bkz: Çe şidim. (Mersin-Anamur)

231

Kullık: Ağrı'da ba şa kullanılan bir ba şlıktır. Kuzu yününden yapılan keçe külahlardır. Kahverengi ve beyaz renklerde huni biçimindedir. Etrafına şeğr, egal ve cemadani gibi örtüler sarılır.

Kum Külah: Bkz: Külah. (Diyarbakır)

Kundura: Erkekler ve kadınlar tarafından giyilen bir tür ayakkabı. Sivas: Erkek: Kundura tabir edilen siyah deriden ökçeli ayakkabıda köy dı şında giyilir. Edirne: Kadınlar giyerler. Ayakkabı yerine, siyah renkli, kısa topuklu me şin kunduralar giyilir. Burdur kadın-erkek: Bkz: Yemeni.

Kurd-anı: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Kurdik: Erzincan'da bir çe şit kadın ceketi.

Kur şak: Artvin: Kadınların arkadan bellerine ba ğladıkları i şlemeli ku şak. Şanlıurfa: Erkek: Bkz: Bel Ba ğı.

Kurt A ğzı Şalvar: Yozgat'ta erkeklerin giydi ği bir tür şalvar.

Kurt Barı: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Kurt Kuzu: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu.

Kuruçay Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kuskun: Denizli'de erkeklerin kullandı ğı bir giysi parçasıdır.

Ku şak: Horon kadın, kar şılama erkek, ka şık erkek ve teke kadının kullandı ğı bir tür bel ba ğıdır. Konya kadın: Bkz: Benderi. U şak kadın: Bkz: Bel ku şak. Batman: Kadın: Bkz. Pu şi. Karaman kadın ku şağı şal dokumadır. Sinop erkek: İnce Ku şak denen bir ku şak türü ba ğlarlar. Sakarya: Bkz: Kemer. Siirt: Bkz: Şelemend. Bingöl: Yörede erkekler şalvarın üstüne bele desenli ku şak ba ğlarlar. Bitlis: Kadın: Dövme kıldan yapılan püsküllü bir ku şak bele sarılır. Erkek: Şal-şapik üstüne bele kalın, çevresi püsküllü bir

232

ku şak sarılıdır. Burdur: Yörede erkekler ve kadınlar tarafından giyilir. Yün dokumadandır. Diyarbakır: Kadınlar ve erkekler kullanırlar. Kadın Ku şağı: Birçok yerde “A ğabani” denilen genelde sarı yada açık renklerden olu şan üzeri i şlemeli bele sarılan bel sarı ğıdır. Katlanarak ince bir sekile getirilip sıkıca bele sarılır. Erkek Ku şağı: Kare şeklinde, kenarları püsküllü, rengarenk olan ve bele dolanan bir bel sarı ğıdır. Püskülleri içeri alınıp, ikiye üçgen şeklinden kıvrımlı bir biçimde inceltilerek bele sıkıca sarılır. Eski zamanlarda “Acem Ku şağı ve İpek Ku şaklar” kullanılmı ştır. Edirne: Erkekler kullanır. Bele kırmızı Ku şak, yada Trablus ku şağı ba ğlanır. Elazı ğ: Kadın: Cepken giyildi ğinde bele ipek ku şak sarılır. Erzurum: Erzurum: Bele ba ğlanan ipek ya da şal kuma ş. Eski Erzurum kadınları da şal ku şak kullanırlardı. Dada şların ku şak ba ğlamaları da ayrı bir bilgiyi gerektirir. Renklerin, çizgilerin, motiflerin, kıvrımların, ön ve arka kısmın çok uyumlu olması, hareket sırasında açılmaması için özen gösterilmesi şarttır. Zenginler ipek trablus, gençler horasan veya lahor şal, ya şlılar ise tosya ku şağı ba ğlarlar. G.Antep: Kadın: Üç ete ğin ve önlü ğün üzerine ku şak veya kemer ba ğlanır. Ku şak olarak gençler po şu ve ahmediye, Ya şlı kadınlar ise şal ku şak ve gök ku şak kullanırlar. Gençler genellikle metal kemerleri tercih ederler. Bu kemerler gümüş-hasır veya gümü ş-baklalı adı verilir. Erkek: Yörede yaygın olarak şal ku şak kullanılır. Bunun yünlü ve pamuklu olanıda vardır. Üzerindeki desenlere göre Horosani, Horasan ku şağı, Trablus ku şağı ve Acem şalı gibi isimler alırlar. Ayrıca varlıklı olanlar şal deseninde ipekli ku şakta ba ğlarlar. 10. Halep ku şağı: 15-20 cm. eninde 2.5 m. boyunda özel tezgahlarda yün, pamuk ve ibri şimden dokunur. ( Şal ku şak üzerine yaygın olarak palaska da kullanılır.) Hatay: Bkz: Kemer. Kırklareli: Erkek: Bele sarılır. Genelde bordo veya beyaz yün dokumadan yapılır. Silifke: Yörede erkeklerin kullandı ğı ku şak, bele iki üç kez dolanacak uzunluktadır. Çizgili, renklidir. Bele sıkı sıkıya sarıldıktan sonra, sol yanda fiyonk yapılarak poturun üzerinden ba ğlanır. Van: Kadınlar tarafından kullanılan, çe şitli kuma şlardan, desenli, bele ba ğlanan bir giysi parçası. Kütahya: Erkek: Mavi, kırmızı, ye şil olmak üzere üç renkli olur. Eni 30 cm civarındadır. İran ve Hicazdan gelen ku şaklarda sarılır. Rize: Erkek: Bele pamuklu ku şak ba ğlanır. Afyon: Yöre erkeklerine özgü giysi parçası. Belde ku şak kolon sarilidir. K.Mara ş: Kadın: "Belek" de denir. Ankara: Erkekler kullanır. Çar şaf, şal da denir. Tunceli: Erkek: "Futik" de denir. Kars-Kafkas: Kadın: "Kemer" de denir. Balıkesir:

233

Kadınlar ve erkekler tarafından kullanılır. Kadın: Üçete ğin üzerine ba ğlanan ku şak yöresel dokumadır. Şal ku şak ve dongurdaklı (püsküllü) ku şak olmak üzere iki çe şidi vardır. Şal ku şak, genellikle yünden dokunur, pamuklu olanları da vardır. Kara şekilli ve ço ğu ekose desenlidir. Dongurdak ku şaklar, Yörükler ve Türkmenler tarafından kullanılır. Şal ku şağın renklerinde geni ş çubuklu oldu ğu gibi düz de dokunur. Arkaya dolanır, uçları önde i ğne ile veya ba ğla bele dolanıp önde ba ğlanarak tutturulur. Kare şeklindedir, üçgen katlanarak kullanılır. Ku şağın sarkan ucu pul, boncuk ve metal paralarla süslenir. Arkada üçgen uçlara dokumanın ipinden, boncuk ve pullarla hazırlanan püsküller/dongurdaklar takılarak süslenir. Şal ku şağın kullanım biçimi de aynıdır, özellikle da ğ köylerinde so ğuktan korunmak amacı ile kullanılır. Erkek: Bele yün veya pamukla dokunmu ş, 2-6 metre uzunlu ğunda çubuklu veya kareli dokuma kuma şlar sarılır. Dikdörtgen şeklinde olan bu uzun ku şak şalvarın sol yanında içine sokulur, di ğer ucu bele dolandırılıp üstten ku şak altına sıkı ştırılır. Koca ku şak-şal ku şak-acem şalı-darabulus ku şaklar ise kare şeklindedir, hazır alınır. Üçgen katlandıktan sonra bir uç üste konup tekrar katlanarak dikdörtgen şekline getirilir. Bir ucu belde tutulup di ğer ucu dolandırılır. İğ ne ile veya ku şak altına sokularak sıkı ştırılır. Üzerine kolan ku şak sarılır. Sivas: Kadın: " Şal Ku şak, Göllü, İğ ne Gözlü Ku şak" gibi isimler alır. Kalın el dokuması bir ku şaktır. Kare biçimindedir. Etrafı püsküllüdür. Üçgen katlanıp arkadan kalçayı örtecek biçimde bele ba ğlanır. Çorum: Erkek: "Tosya Ku şağı" da denir. Bele iki tur sarılır.

Ku şak Alp Ba ğı: İzmir Menemen'e özgü bir kadın giysidir.

Ku şburnu Dalın E ğmi ş: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kutnu: 1. Üçetek. (Erzincan, Mu ğla.) 2. Gelinlerin giydi ği bir cins kırmızı beyaz çizgili kuma ş. (Kütahya.)

Kutnu Kuma ş: Bkz: Kutnu.

Küçük Molla: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu.

Küdük: Bkz: Gömlek. (Adana.)

234

Küdük Karza: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu.

Külah: Bursa: Yörede erkeklerin kılıç-kalkan oyunu sırasında giydi ği giysi. Keçeden yapılır. U şak erkek: Bkz: Keçe. Osmaniye erkek: Bkz: Terlik. Adna, A ğrı, Bingöl, A ğrı, Edirne'de de kullanılır.

Külot: Bkz: Derpi (A ğrı)

Külot Pantol: Burdur: "Külot Pantolon" da denir. Bkz: Dizlik.

Küpe: Kadınlar kullanır. Kula ğa süs olarak takılan ve hala eski canlılı ğıyla kullanılan bir takı çe şididir. Diyarbakır: Genelde yöreye özgü küpeler: Ki şni şli küpe, Habli Küpe, Fiyonklu Küpe, Tut Küpe, Doktor Di ş Küpe. Elazı ğ KADIN.Altın veya gümü ştendir. Kars-Kafkas: Bkz: Şırga. Mu ş: Bkz: Şırga.

Kürdün Kızı Oyunu: Erzurum'da oynanan güldürücü ve yansılamalı bir kadın oyunu, bir kosalmadır.

Kürt Dellosu: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Kürt Halayı: 1. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. 2. Adana'da erkeklerin oynadı ğı bir halk oyunudur.

Kürt Örmesi: Sinop kadın giysisi.

Kütüklük: Erkekler silahlı ğın üstüne ku şanır. İzmir, Manisa, Van ve Kütahya'da kullanılır. Artvin: "Kutukluk, Fi şeklik" de denir. Bkz: Fi şeklik.

-L-

Labur Şal: Malatya'da erkeklerin kullandı ğı bir tür şal.

Laççi: Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur.

Laçek: Bkz: Leçek. (Ağrı)

235

Laçık: Bkz: Leçek. (Bingöl)

Laçik: Bkz: Merheme. (Bitlis)

Laçin Barı: Artvin'de oynanan bir halk oyunudur.

Laçin Larılle: Van'da oynanan bir halk oyunudur.

Ladik Horonu: Samsun'da oynanan bir halk oyunudur.

Lahor Şal: Bkz: Lahuri Şal. (Erzurum)

Lahuri Şal: Bursa: Erkekler tarafından bele sarılır bir tür ku şak. Erzurum erkek: "Lahor Şal, Ku şak" da denir. Bkz: Ku şak. A ğrı: Bkz: Pı ştik.

Lalelim Hey Yarim: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur. "Çamdan Sakız Akıyor" da denir.

Lalik: Trabzon'da yemeniye verilen bir addır. Bir tür ayakkabı.

Lambaya Koydum Ya ğı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

Lapçın: G.Antep'te kadınların giydi ği bir tür ayakkabı. Bkz: Ayakkabı.

Laz Halayı: Amasya'da oynanan bir halk oyunudur.

Laz halayı: Yozgat'ta oynanan bir halk oyunudur.

Laz Horonu: Ordu'da oynanan bir halk oyunudur.

Lazutlar: Gümü şhane'de oynanan bir halk oyunudur.

Leblebici: Mersin'de oynanan bir halk oyunudur.

Leblebici Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunudur. Oyun Hankendi Buca ğı’ndan derlenmi ştir. Asıl yöresi tespit edilememi ştir. 70 – 80 yılı a şkın bir geçmi şi vardır. Çalgı

236

ile yürütülüp, 2/4 lük usulde ve “nevruz” makamındadır. İki ki şi kar şılıklı oynandı ğı gibi, günümüzde gruplar halinde de oynanır. Oyuncuların ellerinde kalbur bulunur. Bununla leblebi imalini anlatan figürler yaparlar. Erkek oyunu olmasına ra ğmen, günümüzde kadınlar tarafından ve karma olarak da oynanır. Dü ğün, ni şan törenlerin-de oynanırken türkü söylenir.

Leçek: 1. Yün atkı. (Artvin.) 2. Tülbent, ba şörtüsü. (Kütahya, Tokat, Gümü şhane, Artvin, Kars, Erzurum, Erzincan, A ğrı, Bitlis, Diyarbakır, Elazı ğ, Malatya, Urfa, Sivas, Kayseri, Konya.) Bitlis: Kadın: "Laçik" de denir. Bkz: Mehreme. A ğrı: "Laçek" denir. Kadın giyiminde koffinin üzerinden ba şın etrafına sarılan bir tür e şarp. Bingöl'de "Laçık, Leek, Oyalı Yazma" denir. Bkz: Oyalı Yazma. Erzurum kadın: Bkz: Oyalı ba şörtüsü. Artvin: Ya şlı kadınların ba şlarına ba ğladıkları, tezgâhlarda dokunan ince çizgili örtü. Van: "Oyalı Yazma" da denir.

Leek: Bkz: Oyalı Yazma. (Bingöl)

Lefke'yi Kara Duman Bürüdü: Bilecik'te oynanan bir halk oyunudur. Yörede hem kadınlar hem erkekler tarafından oynanan oyun. Erkekler seymen tutarlar.

Lele Barı: Artvin'de oynanan bir halk oyunudur.

Leli A şo Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunudur.

Leylana Halayı: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunudur.

Leylim: G.Antep'te oynanan bir halk oyunudur.

Leylo: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunudur.

Lezginka: Kars ve Kafkas'larda oynanan bir halk oyunudur.

Libade: 1. Pamuklu kadın elbisesi. (Zonguldak.) Libada. (Hatay.) 2. Arkası ve önü sırma ile i şlenmi ş kısa kollu gelin elbisesi. (Mu ğla.) 3. Yelek. (Kastamonu.) 4. Köy kadınlarının elbise üstüne giydikleri bir çe şit manto. ( İzmir.) 5. Pamuklu, geni ş kollu

237

kadın ceketi. (Afyon, Isparta, Denizli, Aydın, Manisa, Balıkesir, Kütahya, Bilecik, Bolu, Çorum, Amasya, Tokat, Giresun, Trabzon, Malatya, Kahramanmara ş, Ankara, Kayseri, Konya, Antalya, Tekirda ğ.) Liba. (Ankara.) Libado. (Sivas.) 6. Cepken. (Denizli.)

Limo: Konya'da oynanan bir halk oyunudur.

Lira: Trabzon kadın: Bkz: Be şibirlik. Rize'de de kadınlar tarafından kullanılan kadın aksesuarı.

Lizan: Van'da oynanan bir halk oyunudur.

Lore: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunudur.

Lorke: 1. Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunudur. "Abravey, Abraviy" de denir. Bu oyunun biraz de ğişik şekilleri yurdumuzun bir çok bölgesinde ve de ğişik adlarla oynanır. Lorke oyunu her figürün de ğişmesiyle ayrı bir ad alır. Çok yaygın ve hareketli bir oyundur. Adını figürün özelliklerinden alır. Vücut dik olarak ayaklar üzerinde sıçranırsa “dik” aynı tempoyla sa ğ ve sol ayaklar üzerinde sıçranırsa “abravey “adını alır. 2. Bitlis'te grup halinde oynanan bir kadın oyunudur. İkiden çok ki şi birlikte oynarlar. 3. Kars'ta oynanan bir halk oyunudur. 4. Van'da oynanan bir halk oyunudur. 5. Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur. Kelime anlamı olarak sa ğlıklı sonuç çıkartılamamasına kar şın ezginin söz dizimine göre bir hanımın yaptı ğı i şlere kar şı olan hayranlık ifade edildi ği söylenebilir. Lorke oyununun ezgisi anonimdir, ancak oyun düzeni olarak A ğrı' da daha sert ve hareketli bir karaktere bürünmektedir. Oyun erkekler tarafından önce kapalı , daha sonra açık dizi ve omuzlardan tutu şarak oynanmaktadır. Kadın ve erkek toplulu ğu tarafından beraberce oynandı ğında ise alaca dizi ve üç ayak türünde oynanmaktadır.

-M-

Madımak Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur. Sivas ve çevresinin çok iyi tanıdı ğı bir bitkidir madımak. Halkımızın yeme ğine, manilerine, türkü ve oyununa

238

girmi ştir. Madımak baharda nisan ba şlarından mayıs sonlarına kadar kırlarda kendili ğinden yeti şen, otsu, 5-7 cm. boyunda küçük yapraklı bir bitkidir. Mensup oldu ğu familya özelliklerinden olarak hafif ek şi lezzettedir ki; bu da terkibindeki organik asitlerden ileri gelmektedir. Madımak sapları açık kırmızı renktedir ve bitki mayıs ayı bitiminden itibaren pembe çiçekler açmaya ba şlar. Sivas’ın bütün köylerinde hatta yakın illerden Tokat’ta da bilinmektedir. Şarkı şla, Yıldızeli kazaları ve köylerinde madımalak şeklinde, Kangal köylerinde ise madmalak olarak telaffuz edilmektedir…Madımak mevsiminde taze olarak yenilebildi ği gibi kurutularak. kı şın da yeme ği yapılır. Köylerde ya da şehrin kırlara yakın mahallelerindeki genç kız, kadın ve nineler çömelme vaziyetinde gezinerek madıma ğın toprak üzerindeki kısımları bıçakla keserek koparırlar. Madımak toplayanlar önlüklerinin iki ucunu bellerine sokup torba haline getirirler, koparılan madımakları burada biriktirirler. Toplanan madımaklar yemek ve kurutmalık olarak kullanıldı ğı gibi fazlası’ köylü; erkekler tarafından satılmak üzere Sivas’a getirilir. Mahalle aralarında parayla satılır. Madımak oyunu madımak toplanı ş hareketlerini taklit etmekten meydana gelmi ş bir oyundur. Oyunun tarihi yüzyıl öncesine kadar dayandırılmaktadır. Oyun esnasında madımak türküsü söylenir. Türkünün Şarkı şla, Hafik ve Sivas varyantları mevcuttur. Sivas'ın her yerinde oynanan oyundur. Madımak toplama hareketleri canlandırılır. Genellikle kızlar oynar. Türkülü olup oyuncu sayısı 12'ye kadar çıkabilir.

Maharma: Bkz: Marhama. (Isparta, Burdur, Denizli, Bilecik.)

Mahmudiye: Bkz: Fes. (Uşak)

Mahrama: Bkz: Marhama. (Erzurum)

Makrama: Bkz: Marhama. (Erzurum)

Males Kızları: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunudur.

Mandıra: Bkz: Abre Sülüman Aga. (Kırklareli)

239

Mandilli: Silifke'de oynanan bir halk oyunudur. Oyun kız erkek beraber oynanmaktadır. Dizi veya daire şeklinde oynandı ğı görülmektedir. Türkülüdür.

Mani: 1. G.Antep'te oynanan bir halk oyunudur. 2. Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunudur.

Mara: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunudur.

Mara ş Abası: Bkz: Aba. (G.Antep Erkek)

Mahrama: 1.Erkek ceketi. ( İstanbul.) 2. Cübbe. (Erzurum.) 3. Hırka. (Erzurum.) 4. Erzurum: İpekli, ya da keten, i şlemeli büyük mendil. "Mahrama, Makrama" da denir. Bkz: Mendil (Giresun, Tokat, Erzurum, Gaziantep, Kahramanmara ş.) Şanlıurfa Erkek: Kırmızı ve beyaz renklerde olup yerli dokuma i şlidir. Kadın: Beyaz ve kırmızı renkte olup, yerli dokumadır. 5. Isparta, Burdur, Denizli, Bilecik: Ba şörtüsü. "Mahrama, Ma ğrama, Maharma" da denir. Köy kadınlarının ba şlarına örttükleri havludan örtü. (Zonguldak, Ankara.) 6. Yüz ve hamam havlusu. (Bilecik, Bolu, Erzurum, Erzincan, Elazı ğ, Malatya.)

Markop: Erzurum: Sivrice burunlu kı şlık erkek ayakkabısı.

Maro Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur. Zara dolaylarında Ahmet Hacı köyünden. kaynaklanarak. günümüze gelmi ştir. Köyde bir dü ğün olmaktadır ve o ğlan evinde e ğlence hat safhadadır. O ğlan evinde dü ğün böyle e ğlenceli geçerken, kız evine kınacı olarak “Meryem” isminde bir kadın gönderilir; Meryem, kız evindeki sessizlik kar şısında şaşırır kalır; hiç e ğlence yoktur. Dü ğünü şenlendirmek için u ğra şsa da ba şarılı olamaz. En sonunda dayanamaz, mehterin (Davul-Zurna) yanına giderek onlarla bir şeyler konu şur (ne konu ştu ğu tanı olarak bilinmemektedir). Çıkar ortaya oynamaya ba şlar. Di ğer kadınlarda onu taklit ederler. Çıkı şında dansın ismi Meyro iken zamanla Maro ismini alır. Meyro ismi lakaptan dolayı Meryem’in de ğiştirilmesidir. Bu kadının bir ermeni oldu ğunu söyleseler de kesin bir bilgi mevcut de ğildir. Kadın halayı olarak ortaya çıkmı ştır. Ama günümüze erkeklerinde oynayabilece ği şekilde (Erkek Marosu) gelmi ştir. A ğırlama (Yava ş), yeldirme, hoplatma bölümlerinden olu şmu ştur. Oyun

240

müzi ğin ritmiyle ve sa ğ ayakla ba şlar. Sol ayakta hafif es verilerek merkeze dönülür. Bu durumda eller parmak ucundan tutulu durumdadır. Sonra eller bırakılır ve oyuncular yava ş yava ş geriye do ğru açılır. Oyunu hem erkekler hem de bayanlar oynar. Hoplatma bölümünün ilk bölümünü yaparken eller bayanlarda yanda, erkeklerde ise kol hizasındadır. Halayın bitimine do ğru eller bırakılır. Figür ve müzik ritmiyle eller önde vurularak sol aya ğın öne çıkarılarak halay bitirilir.

Maroken: Bkz: Gömlek. (Balıkesir)

Masama: Eski şehir kadın giysisi.

Matrak: Osmanlı dönemine ait sava ş taklidi bir danstır. Düzenli ve tartımlı bir dans olup, İtalya'da Rönesans ça ğında Matacino adıyla bilinen bir sava ş dansına çok benzer. Dans kılıçlarla oynanır.

Mavi Dolama: Osmaniye kadın giysisi.

Maya Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunudur.

Mecidiye Gömlek: Silifke: Erkekler giyer. Yörede erkekler kadınların mecidiyeli üç ete ği ile aynı kuma ştan olan fakat astarsız olarak dikilen bir gömlek giyerler. Mecidiyeli gömlek yakasızdır, önden dü ğmeli ve uzun kolludur.

Mecidiye Kutnu: Sivas'ta kullanılan bir tür kuma ş.

Mecidiyeli Üçetek: Silifke: Kadınlar giyer. Yörede şalvarın ve içli ğin üstüne giyilir.Mecidiyeli üç etek kutnu kuma şından yapılır ve renklidir.

Mehmet'in Türküsü: Bilecik'te hem kadınlar hem erkekler tarafından oynanan oyun. Erkekler seymen tutarlar.

Mektebin Bacaları: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

Mektepli Tamzarası: Artvin'de oynanan bir halk oyunudur.

241

Melefani: Bitlis'te oynanan bir halk oyunudur.

Memo ş: Bitlis'te oynanan bir halk oyunudur. Kadınlar elde mendil, tek olarak, def eşli ğinde oynar. Titre şma ve iki yana eğilme figürleri a ğır basar. Oyun adını türküsünün ilk sözcü ğünden alır. (Bu oyun, erkekler arasında da sert ve hızlı figürlerle, çalgı eşli ğinde oynanır.) Eldeki mendille tek ba şına oynanan sa ğa sola yatı ş figürleri bulunan tamamiyle titreme şeklinde oynanan bir oyundur. Bu oyunu tam manasıyla oynamak zordur. Ve yapanlar sayılıdır. Kadınların tek mendil ve def e şli ğinde bireysel olarak oynadı ğı, bir oyundur. Bu oyunda, erkekler arasında sert ve hızlı figürlerle oynanır.

Memyane: Bitlis'te grup halinde oynanan bir kadın oyunudur. İkiden çok ki şi birlikte oynarlar.

Mendil: Osmaniye Erkek: Bkz: Ya ğlık. Şanlıurfa Erkek-Kadın: Kırmızı ve beyaz renkte olup yerli dokuma i şidir. Hem kadınlar hem de erkekler kullanır. Bkz: Marhama. Aydın: Kadın: Keten kuma ştan yapılma üzeri i şlemeli genelde beyaz renkli bir örtüdür. Bele ba ğlanır. Erkek: Genelde üçgen şekillidir. Pembe, ye şil gibi renklerde olup üzerinde altın sarısı i şlemeler bulunabilir. Diyarbakır Erkek: Erkekler kullanır. Yörede genelde açık renklerden seçilen, kare şeklinde, i şlemesiz olup katlanarak ku şakla yelek arsına sıkı ştırılarak takılan bir aksesuar çe şididir. Ezurum Kadın-Erkek: Mendil, barba şı veya pöçük oyunsusunun elinde bulunur. Mardin, Yozgat, Zonguldak: "Ya ğlık" da denir. Zeybek türü oyunlarda erkek aksesuarı olarak kullanılır ve "Ya ğlık, Pe şkir" de denir.

Mendil Oyunu: Bkz: Mendilli Oyun. (Kırklareli, Edirne)

Mendilli: G.Antep'te oynanan bir halk oyunudur.

Mendilli Oyun : Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunudur. "Mendil Oyunu, Mendil" de denir.

Mendo: Van'da oynanan bir halk oyunudur.

242

Mendo Barı: Artvin'de oynanan bir halk oyunudur. “Mendo” bir erkek ismidir. Aynı ki şinin, oyunu, kendisinin uyarladı ğı bilinmektedir. Ki şinin, haz duyarak oynadı ğı söylenmektedir. Oyun a ğır hareketlerle ba şlar; birden hızlanan bir tempo ile devam eder. Oyun içerisinde çok yönlü dönü şler olup, tek sıra ba ğımlı ve sa ğ yöne çizilen yay üzerinde de oynanır. Oyunun içindeki üçleme figürleri, di ğer oyun-ların bir ço ğunda.görülen tipik figürlerinden biridir. Yürüyerek ayak çekme, üçleme, çökü ş gibi figür-lerin belli bir sırayı takip ederek, yava ş ve hızlı bir şekilde oynanmasından olu şur. Oyun, ki şinin adını konu akan bir oyundur. Oyun, kızlı erkekli veya yalnız erkekler tarafından da oynanır. Belli bir sayı sınırı yoktur. Oyun düz çizgi, daire ve ikili ayrılmalarla oynanır. Oyun ki şinin kendini gösterme amacı ile daha çok dü ğünlerde oynanır. Oyunda çok çe şitli düzenlemeler yapılıp ancak adım ve figürlerinden herhangi bir şekil de ğişikli ği olmamı ştır.

Mengi: 1. Mersin ve Anamur'da oynanan bir halk oyunudur. 2. Antalya'da oynanan bir halk oyunudur.

Mengül: Tokat: Yemeni, yazma.

Menmen: Bolu'da oynanan bir halk oyunudur.

Meral: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

Mercan: Diyarbakır: Kadınlar kullanır. Mavi ve turuncu renklerden, üç sıralı boncuktan olup, genç kızların boynuna taktı ğı bir takıdır. En temel özelli ği tam boynu saracak şekilde olmasıdır. Hamayli (boylama) gibi sarkmaz.

Merdane: Bkz: Şalvar.(Afyon)

Merheme: Bitlis: “Leçek, Laçik" de denir. Ba şörtüsüdür. Çevresi oya ve pullarla işlenmi ştir.

Merkeziyet: G.Antep Erkek: İpekli dokuma bir ba ş örtüsüdür. Kendinden desenlidir. 1,5m kare ebadındadır. Kenarları püsküllüdür. Kar şılıklı iki uçtan katlanarak ba şa örtülür. Sarkan uçları özel ba ğlanmı ş biçimiyle ensede yanda dü ğümlenir. Sadece beyaz 243

renk olur. Uçları serbest bırakılarak ta kullanılır. Bu takdirde üzerine kasket veya agül konur. Bu örtüyü kadınlarda zaman zaman kullanır. Erkekler merkeziyet dı şında özellikle Türkmenlerde ve Baraklarda ahmediye kullanırlar.

Merkup: G.Antep kadın ve erkek ayakkabısıdır. Kadın: "Gülsefteli Yemeni" de denir. Erkek: "Kulaklı Yemeni" de denir.

Meryemo: 1. Bingöl'de oynanan bir halk oyunudur. El ele tutu şarak bir çember yapılır. Tutulan eller içe ve dı şa do ğru sallanır. İleri çökme hareketleri yapılır. Oyun oynanırken şu türkü söylenir. 2. Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunudur.

Mes: Bkz: Mest. (Ardahan)

Messiko: Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur. Ağırlı ğı bakımından 'Bo şa su konsa dökülmez' tabiri edilen messiko, A ğrı'nın vazgeçilmez oyunlarından biridir. Oyunun yava ş tempoda olması biçimi, varlıklı bir seyir içinde olması dolayısıyla dikkat çekicidir. Yörede bu ve buna benzer oyunlarda kafasının üzerine içi su dolu bir kap koyup bu suyu dökmeden saatlerce oynayan kadınlara rastlamak sık sık mümkündür. Mesiko oyununda söylenen türkünün do ğada bir hassa A ğrı da ba şlık parasını bulamayanların , ba şka bir yöntemle evlendiklerini bize bildirir. Türkünün sözlerinden bir kısmı şöyledir: “Hasan güveydir la Nuray berdile”. Daha geni ş bir açıklama yapacak olursak, evlenmeye karar veren Hasan'ın sevdi ği kızı alabilmesi için kızın babasına ba şlık denilen parayı vermek zorundadır . Oysa Hasan'ın bunu kar şılayacak parası yoktur. Yine de kararlıdır, alacaktır sevdi ğini.Hasan 'ın birde kız karde şi vardır. Güzel mi güzel. İş te Hasan bu kız karde şini sevdi ği kızın erkek karde şine veya yakın akrabasına verirse ba şlık sorunu ortadan kalkacaktır. Yani kendi kız karde şi ile sevdi ği kızı birbirleriyle takas etmektedir. İş te takas edilecek durumdaki kız karde şlere “Berdi” denir. A ğrı'lılar Messikoyu oynadıklarında duru şlarına, jest ve mimiklerine ellerinden gelen en duygusal ve romantik ifadeyi verirler. Oyun alaca dizi halindeyken serçe parmaklardan tutulmak suretiyle oynanır. Ancak kadınlar ve erkekler yalnızca kendi aralarında bulunursa iki bölüm halinde de oynanır. İkinci bölümde ise kolları arkadan

244

parmakları birbirine ba ğlamak suratiyle kenetleyerek, tarlada ekinlerin rüzgarın etkisiyle zaman zaman sa ğa sola sallanmasını canlandırırlar.

Mest: Lastik ayakkabıdır. Günlük kullanılır.

Me şeden Gel a Sürmelim: Kütahya'da oynanan bir halk oyunudur.

Me şeli: 1. Bolu'da oynanan bir halk oyunudur. 2. Kütahya'da oynanan bir halk oyunudur.

Me şin Kemer: Horon türü oyunlarda erkeklerin bellerine ba ğladıkları bir çe şit kemer.

Metelik: Giresun'da oynanan bir halk oyunudur.

Metem: Bkz: Zurnanın Bölümleri.

Mey: Gövde, kamı ş ve kıskaç adı verilen 3 kısımdan olu şur. Do ğu Anadolu Bölgemizde çalınan bir çalgımızdır. 3 gruba ayrılır: 1. Ana Mey 2. Orta Mey 3. Cura Mey

Meydani: Konya Erkek: İpekli alacadan gömlek.

Meymoke: Van'da oynanan bir halk oyunudur.

Meyriko: Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur.

Meyroke: Van'da oynanan bir halk oyunudur.

Meyroki: Bitlis'te grup halinde oynanan bir oyundur. İkiden çok ki şi birlikte oynarlar. Oyun benzetmeden ba şka bir şey de ğildir. Oyun figürlerine bakılarak ismini almı ştır. Meyroki oyununda, ileriye gidi şlerde düz bir gidi ş yerine önce sa ğa do ğru bir yürüyü ş sonra sola do ğru bir yürüyü şle yay çizilir. Bu sarho şların fazla içtikten sonra yolda yürümelerini andırır. Bunun için oyuna “mey: içki, ro: yol ve -ki tamlama eki” ile içki

245

yolu anlamını ta şıyan bir isim konulmu ştur. Meyroki oyunu için ikinci bir rivayet vardır. Meyroki oyununa konu olan, Meyro adı cins isim bozmasından meydana gelmi ş bir kahramandır. Meyronun asıl adı Meyrem'dir. Ama halk kolaylık olsun diye Meyrem'i Meyro diye çevirir. Meyro meydanda davul zurna çalınca köy delikanlıları ile birlikte kendinden geçer, kendinden de ğişik figürler katarak oyunlar oynar. Bu halkın çok ho şuna gider. Herkesin dilinde Meyro'nun oyunları vardır. Halk her seferinde Meyro'nun oynadı ğı oyunlar manasında meyroki deyip geçer. Bu isim böylece günümüze kadar gelir. Hem kız hem erkekler arasında oynanır. Sertlik göstermez. Daha ziyade titreme ve gösteri ş oyunudur. Hem erkekler, hem de kadınlar arasında oynanır. Daha çok titreme ve gösteri ş oyunudur. İleri gidi şlerde düz bir gidi ş yerine önce sa ğa, sonra sola yürüyü şle bir yay çizilir.

Meyrom: Bkz: Meyremo. (Bingöl)

Mıhlama: Kocaeli, Konya: Üstü sırma i şli kadifeden yapılmı ş gelin elbisesi, bindallı.

Mısır Oyunu: Elazı ğ oyunudur. 2/4 lük usulde notası tespit edilmi ş olan bu oyunu bile- ne rastlanmamı ştır. Sadece melodisi mevcuttur.

Miço: Çorum'da oynanan bir halk oyunudur.

Milet: Rize'de oynanan bir halk oyunudur.

Mim: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunudur.

Mina: Kars’ta oynanan bir halk oyunudur.

Mintan: 1. Zeybek, Halay, Horon ve Teke türü oyunlarda erkek gömle ği. Denizli Erkek: Bkz: Gömlek. Kırklareli: Bkz: Bürümcük, Bkz: Gömlek. G.Antep Erkek: "Yakasız Gömlek" denir. Pamuklu kuma ştan gö ğüs kısmı ibri şim i şlemeli beyaz köynek üzerine giyilen bir giysidir. Bunun pamuklu kutnu kuma ştan yapılanıda vardır. Ayrıca Suriye'de üretilen ve şam topu diye adlandırılan kuma ştan yapılan iç kısmı astarlı ve yakasız gömleklerde yörede çok yaygın kullanılmı ştır. Renkleri çizgili mavi-beyazdır. İpeklidir. 2. Gümü şhane Kadın: Bkz: Entari. Mu ğla: "Mitan" denir. 246

Minten: 1. Denizli: Gömlek. Bkz: Gömlek. 2. Denizli: Yelek.

Miri şk: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunudur.

Mirobori: Van'da oynanan bir halk oyunudur.

Mison Etek: Erzurum Kadın: İç etektir. Elde yünden dokunur. Etek uçları tı ğla dilim dilim örülür.

Mitan: Bkz: Mintan. (Mu ğla.)

Motgane: Bitlis'te oynanan bir halk oyunudur.

Mozaka: Bkz: Cezayir. ( Şanlıurfa)

Mudurnu Zeybe ği: Bolu'da oynanan bir halk oyunudur.

Murgul Basması: Artvin'de oynanan bir halk oyunudur. "Çifte Basma, Çift Ayak" da denir.

Mushaflık: Zeybek erkek aksesuarı.

Muska: Horon erkek aksesuarı. Kütahya ve Sivas'ta da kullanılır.

Muskalık: Kütahya Erkek: Sa ğ koltu ğun altına kayı şla asılan, üstü i şlemeli, gümü şten kutudur. İçine küçük bir Kuran-ı Kerim veya Enam koyulur. Efe için bu manen koruyucu bir varlıktır.

Mustafam: Kütahya'da oynanan bir halk oyunudur.

Mustafamlı Fes: Bkz: Fes. (Bursa Kadın)

Mücessem: Oyalı kadın ba şörtüsü, yemeni. (Kastamonu.; Antalya.) Giresun: “Mücesem” denir .

247

Müzikal Yapı: Halk oyunlarımız için ölçü tipi ve tempo, tür belirlemede önemli özelliklerdir. Örne ğin, ikisi de 9 zamanlı olan kar şılama türü oyunlar ile zeybek türü oyunlar arasında özellikle ritmik tavır ve tempo açısından büyük farklılıklar vardır. Bu iki farklı tür, aynı ölçü tipinde (9 zamanlı) olmalarına ra ğmen aralarındaki tavır ve tempo farklılı ğı nedeniyle birbirlerine hiç benzemezler. Türlerin olu şumunda, tavır ve çalgıların çalını ş şekilleri açısından da yörelerimizde farklılıklar görülmektedir. Bir yörenin müzi ğinde yer alan çalgılar ve bunların çalını ş biçimleri, birbirine ba ğımlıdır. Müzikal tavra göre çalgılar, çalgılara göre de müzikal tavır geli şir.

-N-

Nagidi: Bkz: Pappuri. (Van)

Na ğara: Bkz: Davul. ( Şanlıurfa)

Nanayı: Van'da oynanan bir halk oyunudur.

Nare: 1. Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur. 2. Bitlis'te oynanan bir halk oyunudur. Halay türündendir. Kadın-erkek ba ğlı dizili şle oynanan a ğır ve yalın bir oyundur. Halay türünden, kadın ve erke ğin ba ğlı dizili şte oynadı ğı a ğır ve yalın bir oyundur. 3. Kars'ta oynanan bir halk oyunudur. 4. Van'da oynanan bir halk oyunudur.

Nare Barı: Erzurum'da oynanan bir halk oyunudur. Açık düzende kol kola tutulan az hareketli bir bar. Bu oyun, Anadolu’muzun kimi yerlerinde de ğişik biçimlerde çalınan ve oynanan sıradan bir e ğlence oyunudur. Nare oyunu di ğer yörelerde oldu ğu gibi omuzlardan de ğil Erzurum’da kol kola pazulardan tutularak oynanır. Bu oyunu Erzurumlu kadınlar da kendi bünyelerine uydurarak oynamaktadırlar. Oyunun ritmine, davulun temposuna uyularak iki ayak üstünde sıçramalar ve sol aya ğın ileri çıkarılıp bir iki kez yere dokundurulup geri çekilmesi oyunun ba şlıca hareketleridir. Oyun daha sonraları el ele tutu şarak sürdürülür ve her melodi sonunda birer çökü ş yapılır.

Nazarlık: Zeybek türü oyunlarda kadın aksesuarı ve Kilis’te kadın aksesuarı olarak kullanılır.

248

Nazey: Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur.

Nazeyleme: Kars'ta oynanan bir halk oyunudur.

Nazo ğlu Zeybe ği: Uşak'ta oynanan bir halk oyunudur.

Ne Olur Hey Gelin: Kır şehir'de oynanan bir halk oyunudur.

Necip Halayı: Tokat'ta oynanan bir halk oyunudur.

Nehpi: Bkz: Dokuzayak. (Bitlis)

Nenni Nenni Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur. Oyuna müzikle birlikte eller parmak ucundan tutulu iken ba şlanır. Önce sol sonra sa ğ ayakla olmak üzere üçlü bir yürüme yapılır. Eller bırakılır. Ayak havada iken eller vurulur. Komutla birlikte hoplatma bölümüne geçilir. Bu bölümde de aynı figürler tekrar edilir. Hareketler yava şlatılır. Komutla birlikte tekrar hızlanılır. Komutla birlikte öne çıkılır, sol ayakla oyun bitirilir.

Neri: Bkz: Nure.

Nermik: Bkz: Kofi. (Tunceli)

Neynam: Samsun'da oynanan bir halk oyunudur.

Nezbek: 1. Gö ğüslük. (Eski şehir.) 2. Bezden yapılmı ş kadın ba şlı ğı. (Antalya.) nezgeb, nezgip, nezkep. Kadınların ba şlarına taktıkları üstü i şlemeli ve altınlı ba şlık. (Manisa.; Samsun.; Antalya.) nezgep. (Samsun.)

Nezgep: Bkz: Nezbek. (Manisa.; Samsun.; Antalya.; Sinop.)

Nezik: Bkz: Zurnanın Bölümleri.

Ni ğ: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunudur.

249

Ninna: Balıkesir'de oynanan bir halk oyunudur.

Nofe: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunudur.

Nure: 1. Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunudur. "Neri" de denir. 2. Van'da oynanan bir halk oyunudur.

Nurey: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunudur.

Nuska: Rize'de muskaya verilen bir di ğer ad. Bkz: Muska.

-O-Ö-

Oda Mı Yalan: Uşak'ta oynanan bir halk oyunudur.

Odun Attım Mutfa ğa: Bitlis'te oynanan bir halk oyunudur.

Oduncular: Erzurum'da oynanan bir halk oyunudur.

Oğlan Adı İsmail: Bilecik'te oynanan bir halk oyunudur.

Oğlan Havası: Balıkesir'de oynanan bir halk oyunudur.

Oğluk: Bkz: Pe ştamal. (Trabzon)

Oğul Ben Mama şlıyım: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

Oğuzlu: G.Antep'te oynanan bir halk oyunudur.

Ok şama: Mersin'de oynanan bir halk oyunudur.

Oltu Ta şı: Erzurum'da kadınların aksesuar olarak kullandı ğı yöreye özgü bir ta ş.

Omuz Halayı: Tokat'ta oynanan bir halk oyunudur.

Onba şı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

250

Ondört: Artvin yöresine ait bir halk oyunudur. "Dasni Corç" da denir.

Ondörtlü Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

Ormandan Gel: Uşak'ta oynanan bir halk oyunudur.

Orta Batum: Bkz: Açara. (Artvin)

Orta Zurna: Bkz: Zurnanın Bölümleri.

Ortaklar Zeybe ği: Aydın'da oynanan bir halk oyunudur.

Ortaköy: Bilecik'te oynanan bir halk oyunudur.

Ortaköy Zeybe ği: Mu ğla'da oynanan bir halk oyunudur.

Oryantasyon: Kısaca dansçıların sahne içerisinde yönlendirilmesi olarak tanımlanabilir. Bunun için dansçılar de ğişik şekillerdeki sahnelerde bulunan bazı önemli hayali noktaları ve çizgileri bilmelidirler. Sahnenin planlanması ve oryantasyon noktalarının belirlenmesi, dansçıların hareketlerini düzenler, önceden belirlenmi ş hedeflere kolayca ula şmasını sa ğlar. Bu yol dansın yazılması ve okunması prosesini de kolayla ştırır.

Osman Abim Evde Mi: Ni ğde'de oynanan bir halk oyunudur.

Osmaniye İş lik: Ankara'da erkeklerin kullandı ğı üst giysisi.

Osmanlı: Zonguldak'ta oynanan bir halk oyunudur.

Osmanlı Yaka: Bkz: Gömlek (Batman)

Oturak Havası: Erzurum: Bar tutmaya hazırlanan ya da bar oynadıktan sonra oturup dinlenen dada şlara çalınan uzun hava, maya, tatyan, vb.

Oyalı Ba şörtü: Bkz: Oyalı Yazma.

251

Oyalı Çember: Bkz: Oyalı Yazma. (Konya)

Oyalı Dane: Bkz: Oyalı Yazma. (Kütahya)

Oyalı Fes: Bursa: Kadın: Bkz: Fes. Manisa'da da erkekler tarafından kullanılmaktadır.

Oyalı Ya şmak: Bkz: Oyalı Yazma. (Giresun)

Oyalı Yazma: Tüm bölgelerimizde çe şitli isimlerde kullanılmakta olan kadın ba şörtüsü. Erzurum: Kadın: "Oyalı Baörtüsü, çevre, Çember, Yazma, Leçek, Tülbent" gibi isimler alır. Paralı ba şlı ğın üzerine örtülür. Genelde beyaz renktedir.Mutlaka etrafı işlemeli olmalıdır. Afyon kadın: "Oyalı Ba şörtüsü" denir. Konya Kadın: "Oyalı Çember" denir. Kütahya Kadın: "Oyalı Dane" denir. Giresun ve Konya Kadın: "Oyalı Ya şmak" denir. Isparta Kadın: Bkz: Yazma. Van Kadın: Bkz: Leçek. Bursa: ERKEK: Takkenin etrafına sarılan iri da ğ oyalı yazmalardır. Bingöl Kadın: "Leek" de denir.

Oymak Halayı: Bkz: Acem Halayı. (Adana)

Oyun (Dünyada): Kuzey Amerika Yerlilerinden Blockfoot Dilinde: “Koani” fiili bütün çocuk oyunlarını ihtiva eder.Japonca: “Asobi”: İsim “Asobu”: Fiil. Genel olarak oyun, oyalanma, e ğlence, dinlenme, gezinti, bo ş gezmek, i şsizlik, taklit, benzetme vb. bir çok manası vardır. Arapça: “La’b”: Kökü oyun ve gülme-alay etme manasındadır. Osmanlı Türkçesi: “Mel’ab”: Oyun oynanacak yer, e ğlence yeri. “Mel’abe”: Oyun, oyuncak. “Mel’abe-i Sıbyan”: Çocuk oyunca ğı. “Lu’b”: Oyun, e ğlence. “Lu’bet”: Oynanılan şey, oyuncak. “Lubi”: Oyuna ait, oyunla ilgili. “Lubiyyat”: Seyirlik oyunlar. “Lai’ba”: Müzik ve çalgı. Latince: “Ludus”: Çocuk oyunları, oyalanma, yarı ş. İngilizce: “Play” ve “Game”: Birlikte kullanıldı ğı zaman birincisi fiil, ikincisi isim olmaktadır. Game kelimesinin şu manaları vardır: 1. Oyun e ğlence-spor ve gülüp oynama. 2. Aya ğın durumu. 3. Spor ve avcılık. Oyun kavramının bazı erotik manaları da vardır. Almanca “Spielkind”, Hollanda (Flamenkçe) “Speelken” evlilik dı şı çocuk manasındadır. Omaha Kızılderililerinde sevmek ve dans etmek oyun kelimesiyle karşılanmı ştır.

252

Oyun (Türkçe’de): Türkçe'de oyun ve oynamak kelimesinin birçok manası vardı. Çocukların oyunu; dans; dramatik gösteri; ka ğıt, zar ve baht oyunları; sporla ilgili fiiller hep oyun kelimesiyle kar şılanıyor. Ayrıca yazılı tiyatro metnine de "oyun" denir. Bunun yanında oyun etmek, oyun havası, oyun ka ğıdı, oyuna çıkmak, oyuna gelmek gibi ba şka manaları da vardı. Farsça "baz" eki ile yapılan oyunbaz, hem güzel oyun oynanan, hem de hilekar manasındadır. "Oynaya oynaya" derken "sevine sevine", oyna şmak derken "birbiriyle oynamak" veya "sevi şmek" kastedilmektedir. Erzincan'da: "Hozan" Oyun, raks anlamında kullanılır. "Kırın" sözcü ğü de oyun, raks anlamına gelir.

Öğrük: Afyon'da kadınların önlerine ku şandıkları bez. Burdur: "Ö ğücek" denir. Kadınların kullandığı yünden yapılmı ş önlük.

Öğücek: Bkz: Ö ğrük. (Burdur.)

Ömer: Bkz: Urfalıyam Ezelden. ( Şanlıurfa)

Ömer Ağa: Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur.

Ön Pe ştamal: Kars'ta kadınların önlük olarak kullandı ğı giysi.

Öncek: 1. İş önlü ğü. (Isparta.; Burdur.; Denizli.; Manisa.; Samsun.; Amasya.; Tokat.; Erzurum.; Ankara.; İçel.) ö ğnük. (Amasya.; Kahramanmara ş.) ö ğüncek. (Samsun.;Amasya.) önceg. (Burdur.) öncülük. (Çankırı.) önecek. Isp.; Denizli.; Eski şehir.) öneleç. (Burdur.) önücek. (Afyon.; Isparta.; Burdur.; Denizli.; Kütahya.; Çankırı.) 2. Bebek önlü ğü. (Denizli.) önecik. (Malatya.) önücek. ( İzmir.) 3. Pe ştemal. (Kütahya.; Amasya.; Antalya.) 4. Eteklik. (Isparta.; Adana.) Mut Kadın: "Gö ğ Öncek, Al Öncek" gibi türleri vardır.

Öngergi: Çanakkale'de önlü ğe verilen ad. Bkz: Önlük.

Önleç: Bkz: Önlük. (Çanakkale)

Önlük: 1. Kadınların önlerine ba ğladı ğı çe şitli kuma şlardan yapılan giysi. Afyon Kadın: "Ö ğrük" denir. Bkz: Ö ğrük. Burdur Kadın: "Ö ğücek" denir. Kars Kadın: "Ön

253

Pe ştamal" denir. Mut Kadın: "Öncek" denir. Bkz: Öncek. Çanakkale Kadın: "Öngergi, Önleç, Futa" denir. Bkz: Önlük. Afyon: "Öncek, Futa, cicim" de denir. El tezgahlarında dokunur. Kilim benzeri bir dokumadır. Önlük dokuması da arkalaç dokuması gibi cicim olarak tabir edilebilir. Üzeri kullanacak ki şinin zevkine göre ipliklerle kanaviçe tarzı işlenir. Önlük olarak kullanılır. Üç ete ğin üzerine arkalaç ba ğlandıktan sonra öne ba ğlanır. Van kadın: "Bervanek" denir. Bkz: Bervanek. Çorum ve Ankara'da " İslik" denir. Manisa Kadın: Bkz: Çekki. Bursa Kadın: Bkz: Pe şkir. Diyarbakır: Kadınlar kullanırlar. Bele ba ğlanan ve fistanın kirlenmesini önleyen de ğişik kuma şlardan yapılmı ş önlüktür. Genelde kiri saklasın diye koyu renklerden seçilir. Yörede bir di ğer adı “Pe ştamaldır”. G.Antep Kadın: Üç ete ğin üzerine önden ba ğlanır. Genellikle patiska kuma ştan ve üzeri motiflerle i şli olarak yapılır. Ayrıca özel günler için parlak ve simli kuma ştan yapılanlarıda kullanılır. Kırklareli Kadın: "Fıta" denir. Silifke: Kadınların bellerine taktıkları önlü ğe denir. Öncek genellikle mavi renkte olmakla beraber de ğişik renkte olanlarını da görüyoruz. Ba ğda, bahçede çalı şırken kullanmak üzere kadınlar tarafından bele takılarak kullanılır. Çulhalıkta dokunmu ş, kalın, sa ğlam çulhadan yapılır. Üçete ğin boyu kadardır. Sivas Kadın: Düz renk divitin üzerine renkli ip ve sırma ile dairesel motifler verilerek i şlenen bir önlüktür. Etrafı sırmayla püsküllüdür. Ayrıca cencin dokuması olan düz renk önlüklerde kullanılır. Birde günlük olarak de ğişik kuma ş parçalarının muska şeklinde kesilip birle ştirilmesi ve boncuklarla üzerinin süslenmesiyle yapılan önlüklerde kullanılır. Dikdörtgen şeklinde, renkli, desenli, yün dokuma veya üzeri suta şları ile süslenen bezden yapılan önlükler; üzerindeki motiflere göre aynalı vb. isim alır. Etrafı ve etek uçları renkli ipliklerle püsküller yapılarak süslenen önlü ğün boyu, entarinin uzunlu ğundadır. Bele “çizeli” veya “yan ba ğ” ile ba ğlanır. Şanlıurfa: Kadınlar giyer. Entarinin bel kısmına ba ğlanır. Yerli tezgahlarda dokunur siyah ve beyaz renkleri vardır aya ğa kadar uzanır. Entarinin bel kısmından ba ğlanır, yerli tezgahlarda dokunmu ştur. Siyah ve beyaz renkleri vardır fakat genellikle siyah renkli olanı kullanılır ve üzeri yöresel motiflerle süslüdür, aya ğa kadar uzanır. Balıkesir: Kadınlar tarafından kullanılır. Yörede değişik önlükler kullanılır. Çubuklu veya siyah dokumadan üzerine motifler i şlenerek hazırlanırlar. Tezgahın eni dar oldu ğu için iki parça dikilerek yapılır. Diki ş üzerleri i şlenerek süslenir. Yanlara ponpon ve püskül, etek uçlarına saçaklar takılır. Siyah dokumadan yapılan

254

önlü ğün orta diki şinin kenarları etek uçları ve yanları aynı motiflerle i şlenir. Boyu gömle ğin ete ğini örtecek uzunluktadır, bel kısmına aynı kuma ştan dikilen ba ğlarla arkada ba ğlanarak kullanılır. Tokat: Tokat'ta önlü ğe "Kota" denir. Uşak: Genelde düz renklerde yapılır. Özel günlerde giyilenler parlak, normal gündelik giyilenler satenden yapılır. Önlü ğün boyu diz altına kadar uzanır. Hakkari: Kadınlar kullanır. "Beranik" de denir. Her tür kuma ştan yapılır. Genelde desenli jarse tercih edilir. 2. Kadınların gö ğüslerine ba ğladı ğı sutyen görevi gören giysi. Trabzon: "Gö ğüslük, Gö ğüscek" de denir. Evli ve çocuklu kadınlar kullanır. Fistan üzerine giyilir. Gö ğüs kısmını sıkı tutmak için kullanılır. Sakarya: "Ya ğlık" da denir. önmük, önnüyh, önselik. İş önlü ğü. (Tokat.) önmük. (Çorum.) önmüyh. (Kars.) önselik. (Denizli.) Sivas: "Öynük" de denir.

Önlük Ba ğı: Balıkesir'de kadınlar tarafından kullanılır. "Bel Topu" da denir. Siyah, kırmızı, ye şil, beyaz boyanan yünler çarpana ile dokunur. Önde önlü ğün bel kısmına dikilir. Uçlarına pul, boncuk, dü ğmelerle hazırlanan püsküller yapılır. Önden arkaya do ğru ba ğlanır, bele birkaç kez sarıldıktan sonra arkada topuklara kadar sarkıtılır. Eskiden daire şeklinde kesilen 3-5 adet çuha parçası üzerine çılkak dikilirdi. Bunlara “bel topu” denirdi. Ba ğ bele ba ğlandı ğında bu toplar önde kalır.

Önnük: Bkz: Önlük. (Tokat, Çorum, Kars, Denizli.)

Ördek Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunudur.

Ördek Suya Dal Da Gel: Manisa'da oynanan bir halk oyunudur.

Örgü Saç: Kadınların kullandı ğı bir aksesuardır.

Örtme: Denizli, Kütahya, Kocaeli, Eski şehir, Bolu, Kastamonu, Sinop ve Gümü şhane'de ba şörtüsüne verilen ad.

Örücek: Bkz: Pe ştamal. (Antalya)

Örük: Ağrı'da saç örgülerinin (gulilerin) tümüne ÖRÜK denilmektedir.

Öte Yüz: Kayseri'de oynanan bir halk oyunudur.

255

Ötme Gukguk Ötme: Burdur'da oynanan bir halk oyunudur.

Öynük: Bkz: Önlük. (Sivas.)

Özelteki: Bkz: Özenteki. (Sivas)

Özenteki: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur. "Özelteki, Ters Halay" da denir. Yıldızeli ilçesinde ortaya çıkan bir halaydır. Tarihin geçmi ş zamanlarında Özen adlı bir reisin ba şkanlı ğındaki bir göçmen kafilesi Yıldızeli ilçesinde peri şan bir toplulu ğa rastlarlar. Bu topluluktaki bir ailenin uzun yıllar boyunca çocukları olmamı ş; bir çocukları olması için yıllarca Allah’a dua etmi şlerdir. Allah dualarını kabul etmi ş ve aileye bir erkek çocuk vermi ştir. Ne var ki çocukları ile uzun ve mutlu bir hayat sürmeleri mümkün olmaz; çocu ğun annesi ve babası ölür. Özen kafilesi bu öksüz çocu ğu yanlarına alarak yollarına devam ederler. Çocu ğa Tekin adını verirler. Nihayet kafile bir yere yerle şir ve buraya kafile ba şkanın adı olan Özen adını verirler. Gün geçtikçe Tekin büyür, yakı şıklı bir delikanlı olur. Şakacılı ğıyla bütün köyde sevilmektedir. Tarlaya giderken arka arka yürümekte, eve bacadan girmektedir. Bir harman sonu köyde şenlik düzenlenir köy halkı, köyün kurucusu olan Özen ile yakı şıklı bir delikanlı olan Tekin ‘den bir halay çekmelerini isterler. Her hareketi ters olan…Tekin halayın ba şını tutar ve davul zurna e şli ğinde bir düz, iki ters yürüyü şüyle oynamaya ba şlar. Oynanan bu halay köy halkının çok ho şuna gider ve adına Ters Halay derler, bu halay öteki köylere de yayılır, zamanla iki oyuncunun adı birle ştirilir ve halayın adı “Özenteki” olur. Sa ğ ayakla sa ğa do ğru giderek oyun ba şlatılır. Ritimle sola do ğru aynı hareket yapılır. Eller bırakılır. Eller yava şça vurulurken sol el sabit ve omuz hizasında, sa ğ el ise kırıktır. Hoplatması aynı hareketlerin hızlı ritmiyle yapılır. Bitiri şte eller omuzda iken bir sekme yapılır. Öne do ğru üç sekmeden sonra dördüncüde sol ayak öndedir. Oyun erkek oyunudur.

-P-

P: Hareket notasyonunda el ve parmakları simgeler.

256

Pabuç: Van Kadın: Kadınların giydi ği bir tür ayakkabı. Sı ğır derisinden tek parça olarak yapılır. Adana Kadın: Bk: Edik. Erzurum Kadın: Siyah deriden alçak ökçeli olarak yapılan ayakkabıdır. U şak Kadın: Kadınların "kilitli kundura" adını verdikleri, dı şında tokası olan bir çe şit ayakkabı giyerlerdi. Bk: Edik.

Paçadon: Balıkesir'de kadınlar tarafından kullanılır. Pamuklu, dokumadan ve ketenden dikilir.Bunların en büyük özelli ği kalçadan diz altına kadar düz keten, dizden a şağısı mavi-kırmızı çubuklu veya kırmızı dokumadan yapılmasıdır. A ğ kısmı ’’muska-mendil ağ’’ denilen ek parçayla geni şletilir. Boyu dize kadar iner. Bel uçkurla toplanır. Bkz: Şalvar.

Pala: 1. Erkek aksesuarı. 2. Aydın: Mendil anlamında kullanılır.

Palaska: 1. G.Antep Erkek: Bkz: Ku şak. 2. A ğrı ve Mu ş'ta kadın giysisi.

Pamuk: Hatay'da dü ğünler pamuk toplayıp satıldıktan sonra yani sonbaharda açılır. Pamu ğunu satan çiftçi çocukların evlendirme hazırlı ğına giri şir. Bu gelenekselle şmi ştir. Evlenme pamuk bitimi ile e ş anlamlı hale gelmi ştir yöre halkı bu dönemde ayrı bir co şku ve sevinç ya şar. Bu co şkuyu pamuklar bittikten sonra yaptıkları dü ğünde, bayrak asılırken herkes ritimle birlikte hareket etmeye a şlar. Bu hareketler pamuk, çapa, tohum ekme, sulama gibi i şleri karı şık içimde taklit niteli ğindedir. Uzun süren pamuk i şlerinin bitiminden duyulan sevinç evlenmeyi simgeleyen co şku, bayrak asımı (evlenme) ile noktalanır. Bayrak asılırken orada bulunan toplulu ğun yaptıkları ayak ve el hareketleri benimsenerek oyunun temelini olu şturur. Oyun 1978 yılında İzzet Özkan’dan alınmı ştır. Yörede karma diziyle oynanan bu oyun çizgi ve yarım daire formlarında 8-10 çift tarafından oynanır.

Pamuklu: Bkz: Cepken. (Balıkesir)

Pamukova Zeybe ği: Sakarya'da oynanan bir halk oyunudur.

Pancar Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

Pancar Havası: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunudur. 257

Pantol: Bkz: Pantolon. (İzmir, Ni ğde, Bitlis, Ankara, Denizli.)

Pantolon: Kars-Kafkas: Yörede erkekler tarafından dans ederken giyilen giysi parçası. Erkek kıyafetleri genellikle çuha şaldan yapılır. İzmir, Ni ğde: "pantor, pantul, pantur" da denir. Bitlis: "pantor" da denir. Ankara: "pantul" da denir. Denizli: "pantur" da denir. Adana'da "Ayak Tenekesi" denir. Kırklareli: Yandan dü ğmelidir. Sakarya: Bkz: Depme.

Papak: 1. Bkz: Kalpak. (Samsun, Amasya, Tokat, Ordu, Trabzon, Rize, Kars, Erzurum, Erzincan, Sivas, Ni ğde.) 2. Silindir şapka. (Ordu.) Bingöl: Ba şa yün yada yapa ğıdan yapılmı ş Papak giyilir. Erzurum: Genellikle kuzu derisinden yapılan tüylü başlık.

Papax: Bkz: Papak.(Erzurum)

Papıra: Çorum'da oynanan bir halk oyunudur.

Papilat: Artvin'de oynanan bir halk oyunudur.

Papilat: Rize'de oynanan bir halk oyunudur.

Pappori: Bitlis'te oynanan bir halk oyunudur. Pappori genellikle ayak figürleriyle oynanan bir oyun oldu ğu için pappo: ayak, -i: ismin "i hali ve r. kayna ştırma harfidir. Bütün figürler ayakta toplandı ğı için bu ismi almı ştır. Kısaca ayak oyunu anlamında kullanılır. Erkek oyunudur.

Pappuri: Van'da oynanan bir halk oyunudur. "Nagidi" de denir.

Papuç: Bkz: Ayakkabı.

Papuç Kıran: Rize'de oynanan bir halk oyunudur.

Papulat: Rize'de oynanan bir halk oyunudur.

Papur Çıtır: Sivas'ta oynanan bir halk oyunudur.

Papuri: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunudur.

258

Para Çelgi: Bkz: Fes. (Burdur Kadın)

Para Kesesi: Bkz: Gazel.

Paralı Ba şlık: Erzurum Kadın: Fesin üzerine mecidiyelerin ve altın paraların dikili oldu ğu bir ba şlıktır.

Paralı Fes: Sivas Kadın: Fesin alına gelen ön kısmında iki kulak arasına paraların dikilmesiyle meydana gelmi ş olan ve ba şta kullanılan bir ba şlıktır.

Paralık: Kadın aksesuarı.

Parzun: Hakkari Kadın: "Parzün" de denir. Kadın aksesuarı. Kilim dokumasından yapılmı ş i ş yaparken e şya ve çocu ğunu koymak için yapılan heybeye benzer bir parçadır.

Parzün:Bkz: Parzun.(Hakkari)

Pa şa Göçtü: Kars'ta oynanan bir halk oyunudur.

Pa şş ah: Bolu'da oynanan bir halk oyunudur.

Paten: Yan yana, ard arda, sırt sırta duru şlardan oluşan çizgi-daire biçimleri ile ikili- üçlü vb. sayıda oyuncuların, sahne üzerinde, simetrik veya asimetrik da ğılmalarından olu şan şekillerin genel adıdır.

Patik: Yünden elde dokunur. Çorabın üzerine giyilir.

Patlıcan: Malatya'da oynanan bir halk oyunudur.

Patrona:Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunudur.

Pazubent: Diyarbakır: Pazubant denir. Erkekler kullanır. Dinsel inançlardan ilgili nazardan korunmak amaçlı do ğan, üzerinde yılan, akrep, tabanca şekilleri bulunan, kare, üçgen ve dikdörtgen şekilleri olan, kolun dirsek ile omuz arsına takılan bir kol takısıdır.

259

Şanlıurfa: Bazubent denir. Kola takılan sevgi ni şanı.Erzurum: Bazubent denir. Kola takılır, boncuktan örülür, içerisine ayet konur. Ankara: Bozubant. Kütahya: Sa ğ pazuya takılır. Yuvarlak ve üç kö şelidir. Muhtelif şekil ve parçalarıda vardır. Her parça gümü ş işlemelidir. Şanlıurfa: "Pazuvent" de denir. Pazuya takılır. Ufak ve renkli boncuklarla işlenmi ş olup deriden yapılmı ştır. Deri cep şeklindedir ve içerisine dua ve muska konulacak yeri vardır. Güç ve kuvvetin simgesi olarak takılır. Ankara: "Pazvant" da denir.

Pazuvent. Bkz: Pazubent. (Şanlıurfa)

Pazvant:Bkz: Pazubent. (Ankara)

Pelerin: Kars ve Kafkas oyunlarında erkek aksesuarı.

Pembure: Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur.

Pençeresi Ye şil Perde: Afyon'da oynanan bir halk oyunudur.

Penez: Afyon Kadın: Fesin üzerine diikilen altınlar. Artvin Kadın: Altın veya gümü ş liraların sıra ile dizilip, kurdeleye ba ğlanıp boyuna asılan, ayrıca bazen de ortasında en büyü ğü olan (Be şibirli) Be şibiryerde adı ile takılan, takıdır. Çift sıra olanları da vardır. Genellikle yünden yapılan, beyaz ve çe şitli motiflerle i şlenmi ş, siyah ve kahverengi renkleri bulunan bir giysidir. Çorap, diz boyu, topuk boyu, ayrıca patik şeklinde de örülüp giyilmektedir. Kuzu yününden olanlar tercih edilir.

Perpere: İzmir'de kadınlar kullanır.

Pesent: Eski şehir'de kadınlar kullanır.

Pe şkir: Bkz: Mendil. Balıkesir: Kadınlar ve erkekler tarafından kullanılır. Dokumadan yapılır ve bele ‘’pe şkir ba ğı’’ ile ba ğlanır. Üzeri renkli iple i şlenir. Pe şkir ba ğı kıldan yapılır ve renk renk boyanır, kolan tezgahında dokunur. 2 cm. geni şli ğindedir, nakı şlıdır. Ku şağın ucuna “tokuldak/püskül” yapılır. Mor, sarı, kırmızı ip ve boncukla hazırlanan ba ğ pe şkire dikilir. Pe şkir öne gelecek şekilde bu ba ğa bağlanır, ba ğın

260

püskülleri ise yandan sarkıtılır. Bursa: "Önlük, Fıta, Futa" da denir. Kendi el tezgahlarında yün ipliklerden dokunur. Kadınlar için veya günlük gelin olacak her genç kız baba evindeyken, pe şkirini köyün güzel motifleri ile i şler. Bu motifler köyden köye farklılık gösterir. İhtiyar kadınların taktı ğı pe şkirler daha sade renktedir ve günlük pe şkir türündendir. Kocakavacıkta ayva göbe ğini andıran motif vardır. Boyam hilesi ile yapılır. Adına Ayva Göbe ği denir, üzerine türküler yakılmı ştır. Bazılarının alt kısımlarına saçaklar dikilir. Önü pul veya puylatlarla süslenir. Manisa Kadın: Bkz: Çekki. Sinop: "Pe şkür" denir.

Pe şkir Ba ğı: Bkz: Pe şkir (Balıkesir)

Pe şkür:Bkz: Pe şkir. (Sinop / Ayancık)

Pe şli: Bkz: Üçetek. (Sivas)

Pe şli Entari: Afyon Kadın: Yörede bir tür kadın giyim şekli. pesli giysi, ayak bileklerine kadar uzanan ete ği ve uzun kollarıyla dikkati çeker. Yörede yaygın olan şalvar daha çok pesli giysinin altına giyilir.

Pe şrev Oyunu: Antalya'da oynanan bir halk oyunudur.

Pe şri: Erzurum'da üçetek denen kadın giysisi.

Pe şsiz Entari: Afyon Kadın: Yörede bir tür kadın giyim şekli. Pessiz giysi bedeni bastan a şağı örter. Giysinin üst kısmına cepken giyilir.

Pe ştamal: Trabzon kadın: Pe ştemale "A ğluk, O ğluk" da denir. Düz beyaz yünden üzeri siyah i şlemeli, siyah zemin üzerine renkli ipliklerle i şli, pamuklu kuma şlardan yapılan iki renkten enine çizgili (bordo-siyah, kırmızı-fildi şi, siyah-açık gri), ipek pe ştamal ve birde ke şan pe ştemali gibi çe şitleri vardır. Ke şan pe ştamal bazı yörelerde ba şada örtülür. Rize Kadın: Bkz: Ke şan. Artvin Kadın: Yörede kadınlar tarafından kullanılır. Her zaman için özel olarak dokunur. Ta şıma ve toplama aracı olarak kullanıldıkları için kalın ve dayanıklı olmaları gerekir. Pe ştamal' lar bele ka şık denilen ince uzun örgülerle ba ğlanır. Yine ku şaklarda ba ğlanır. Kadınların kullandı ğı ku şaklar ekseri açık ve kırmızı 261

renkte olurlar. Hem erkekler hem de kadınlar tarafından kullanılan ku şakların yerini kıyı kesimlerinde kemer alır. Bkz: Kemer. Diyarbakır Kadın: Bkz: Önlük. Antalya ve Burdur Kadın: "Örücek" de denir. Genellikle ipek keten karı şımı dokuma çizgili renkli düz bir giysi parçasıdır.

Peyda: Van'da oynanan bir halk oyunudur.

Peyik: Şanlıurfa Erkek: Şalvarın a ğ kısmına verilen ad. Bkz: Şalvar.

Pıst: Bkz: Şal ku şak. (A ğrı)

Pı ştik: Ağrı: Erkeklerin ve kadınların beline ba ğladı ğı ku şakların tümüne denir. Erkeklerde üç türlü ku şak ba ğlanır. Bu ku şaklar kare ve etrafı püsküllüdür. Bele püskülleri gözükmeyecek şekilde ba ğlanır. Şal ku şakların en ünlüsü lahuri şaldır.

Picik: Erzurum: Çorap.

Pirican: Bitlis'te oynanan bir halk oyunudur.

Pirinçli Yam şah: Bkz: Ya şmak. ( Şanlıurfa)

Pi ştov: "Kubur" da denir. Bkz: Tabanca.

Poççik: Bkz: Yemeni. (Erzurum)

Poçikli Yemeni: Erzincan: Bkz: Cistik. Diyarbakır: Bkz: Yemeni.

Poçu: Bkz: Po şu. "poço, puçu, pu şu" da denir. 1. Ba şa sarılan çevresi saçaklı, ipek örtü. (Afyon, Isparta, Burdur, Denizli, İzmir, Balıkesir, Kütahya, Bilecik, Eski şehir, Ankara, Ni ğde, Konya, Antalya, Mu ğla.) poço. (Aydın, Kütahya.) poçu. (Denizli, Manisa) pu şu. Gr.; Gümü şhane, Konya, Erzurum, Erzincan, Malatya.) 2. Boyun atkısı, şal. (Afyon, Ni ğde.)

Poçuk: Bitlis: Hem erkekler hem de kadınlar tarafından giyilirdi. Bitlis'te eskiden giyilen, burunları sivri, üstüne bükük arkadan elle çekilen ve kolay giyilen ayakkabı.

262

Podur: Bkz: Şalvar. (Silifke)

Pola Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunudur.

Pomak Gaydası: Edirne'de oynanan bir halk oyunudur.

Pori: Bitlis'te oynanan bir halk oyunudur. Grup halinde ve omuzlardan tutu şarak oynanan oyunlardandır.

Porsuk Alayı: Ni ğde'de oynanan bir halk oyunudur.

Portakal Zeybe ği: Silifke'de tek ki şi ve toplu halde oynanan türkülü zeybek türü bir halk oyunudur. Silifke narenciye bölgesi oldu ğundan, portakal oyunlara ilham kayna ğı olmu ştur. Portakal toplanırken, kar şılıklı türküler söylenir ve portakalın toplanması, yere dü şüp yuvarlanması anlatılır.

Postal: Bkz: Çarık : (Adana)

Postal: Şanlıurfa: Hem kadınlar hem erkekler giyer. "Yemeni" de denir. Yüzü kırmızı ve annebi (Hünnüp) renkli olup, altı köselidir. Topuksuz olup a ğzı geni ştir. Kırmızıdan ba şka siyah, kahverengi ve beyaz renkleri de varsa da kırmızı olanı tercih edilir. Yörede elle yapılır. Kırmızı, kahverengi ve siyah renkli olur fakat genellikle kırmızı kullanılır. Postal yerine kalıç potin de kullanılır.

Po şi: Bkz: Po şu. (Hatay)

Po şu: 1. Hatay Erkek: "Bel Ku şağı" da denir. Beyaz renkte olup ipek kuma şındandır. Kare şeklindedir, kenarları püsküllüdür. Bel kısmına ba ğlanıp püskülleri a şağıya sarkıtılır. Bel kısmına bir kez dolanıp sol tarafına dü ğüm atıldıktan sonra ba ğlanmı ş olur. 2. Van Erkek: Erkekler tarafından ba şa ba ğlanan kalın örtü. Ankara Erkek: Bkz: Kefiye. Afyon: Erkekler tarafından ba şa sarılır. Bitlis Kadın: Merheme üzerine sarılan “po şu” sol tarafta dü ğümlenerek a şağı sarkıtılır. Burdur: "Poçu" da denir. Kadın: Krep, ipek şal türü dokumadır ve fesin üzerine ba ğlanır. Erkek: İpek,renkli düz çizgili giysi parçasıdır. G.Antep Erkek: Terlik üzerinden alına ba ş etrafından dolandırılarak ba şın

263

yan kısmında yada arkada dü ğümlenerek kullanılır. Hakkari Kadın: Bkz: Kesrevan. Uşak Erkek: Fesin üzerine ba ğlanan ve uçları i ğne oyalı ucu püsküllü ince kordonlarla süslenmi ş kuma ş. Ankara Kadın: "Po şuğ" denir. Bitlis: "Pu şu" denir. Özel kuma ştan dokunup ba şa sarılan kalın dokulu örtü. Renk ve dokunu şlarına göre adlandırılan, erkek ve kadınların ba şlarına ba ğladıkları örtü olup yörede siyah, mor, mavi, beyaz, kırmızı pu şu, altuniye pu şi ve desli pu şu olarak çe şitli isimler alır. Kadınlarda buna serpu ş da denir. Kadınlar ba şın gerisine alından geçirilmek suretiyle merheme üzerine sarıp sol tarafta dü ğümleyerek a şağıya do ğru sarkıtırlar. Diyarbakır Kadın: "Pu şu" denir. Kadınlar kullanırlar. Özel kuma ştan dokunan, renk ve dokunu şlarına göre adlandırılan, hemen hemen her rengi bulunan bir ba ş ba ğıdır. Ba şın gerisine alından geçirilip sarılmak suretiyle kofinin üzerine sarılıp dü ğümlenir. Genelde canlı renklerden seçilir ve iste ğe göre sayısı ço ğaltılabilir. G.Antep Kadın: Ahmediyenin üzerine alın kısmında ba ğlanır. Sırmalı olanlarına altuniye yada kiloluk adı verilir.

Po şuğ: Bkz: Po şu. (Ankara)

Potin: Bar ve Horon türü oyunlarda erkek ayakkabısı. Balıkesir: Bkz: Ayakkabı. Silifke: Bkz: Ayakkabı.

Potur: 1. Bolu Erkek: Şalvar, çak şır, pantolon gibi erkekler tarafından vücudun belden aşağı kısmına giyilen potur, adıını kırma ve buru şuk anlamında pot isminden almı ştır.Baca ğa gelen yerleri dar şalvardır. Poturun ön tarafı pantolon önü gibidir.Bacak çatalı arasından en fazla üç kırma yaparak toplanmı ştır. Arka tarafı şalvar a ğı gibi kırmalı, potlu, körüklü olarak sarkıktır. En çok diz kapakların ard hizasına kadar iner. Bacakların alt kısmının baldırlara sımsıkı yapı şması dikkati çeker. potur cepken altına giyilir, cepken ile aynı kuma ştan kesilir. Kırklareli Erkek: Cepken, kartal kanat ile aynı kuma ş ve renkten yapılır.Belden lastik veya kaytan ile sıkılır. Bunların geçece ği yere ek kuma ş dikilir. İş lemeleri siyah i şleme kaytanından yapılır. Ya şlıların kullandıkları poturun a ğları 20 cm. açıktır. Ankara Erkek: Bkz: Zıpka. Giresun: "Asar" denir. Kars- Kafkas: Bkz: Şalvar. Manisa Erkek: Bkz: Kocadon. Artvin: Bkz: Şal. Aydın Erkek: Bkz: Dizlik. İzmir Erkek: Bkz: Dizlik. 2. Bolu: Bir çe şit ayakkabı. Adana: "Putur" denir.

264

Pu ğ: Yemeni, tülbent anlamında Bolu'da kullanılır.

Pullu Ba şörtüsü: Sivas: Etrafı pullu firkete oyasıyla çevrili üzeri baskı desenli siyah yazmadır. Fesin üzerine ba şa örtülür. Ya şlılarda pulsuz olanı kullanılır. 1 veya 2 de ğirmi olarak farklı ebatlarda kullanılır.

Pullu Bez: Bkz: Al Bez.

Pullu Hare: Bkz: Telli Hare (Afyon)

Pullu Top: Aydın kadın giysisi.

Pullu Tülbent: Mersin: Yörede kadınlar tarafından kullanılır. Fesin üzerine atılır. Genellikle beyazdır. Tülbentin kenarları parlak pullarla i şlemelidir.

Pullu Ya şmak: Bkz: Ba şörtüsü. ( Trabzon)

Pullu Yazma: Bkz: Yazma. Burdur Kadın: Ba şlı ğın üzerine iki yanından sarkacak biçimde kullanılan uçları iri çiçekli i ğne oyalı yazmadır.

Pu şi: 1. Çar şaf giyen kadınların yüzlerine örttükleri genellikle siyah, ince, ipekten örtü. Peçe. (Erzurum, Diyarbakır, Tunceli.) 2. Bele sarılan ku şak. Bkz: Po şu. Siit Kadın: Bkz: Sargı. Batman Kadın: "Sargı, Ku şak" da denir.

Pu şu: Bkz: Po şu.

Putur: Bkz: Potur. (Adana)

Püskül Ba ğı: Balıkesir: Kadınlar tarafından kullanılır. Sa ğdan sola, soldan sa ğa aradan ipler geçirilerek enine ve boyuna beyaz-kırmızı, ye şil-siyah çubuklu şeritler halinde dokunur. Dokumanın tam ortasına siyah veya beyaz iple bir veya iki sıra çekilir. Bir ucuna iki saç örgüsü yapılarak tutturulur, di ğer ucuna ise kese dikilir. Bele dolanıp uçları arkadan sarkıtılır. Tahta ku şak iki veya tek, yuvarlar parçalıdır. Palaskaya

265

ba ğlanır. Bazısının her iki tarafı gümü ştendir, genç kızlar ba ğlar. Evli kadınlar kemik ba ğ ba ğlarlar. "Tahtlı Kemer" de denir.

Püsküllü Fes: Afyon: Yörede erkekler tarafından ba şa takılır. Kütahya: Erkekler kullanır. Yakın zamanlarda kullanılan kalıplı veya kalıpsız, püskül uzunlu ğu 25-30 cm uzunlu ğunda üzerine kefye sarılan ba ş giysisi.

Pü şü: Bkz: Taç. ( Şanlıurfa)

-R-

Rahat Horon: Rize'de oynanan bir halk oyunu.

Rakçin: Afyon'da kadın ba şı yapımında kullanılır bir tür ba şlık. "Rekçin" de denir. Balıkesir Kadın: "Raşkın"denir. Çevresi i şlemeli kadife takke.

Rampi: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu.

Ra şık: Batman, Siirt, Hakkari ve Van'da kadın ve erkekler tarafından giyilen bir tür ayakkabı. Hakkari kadın-erkek: "Herik, Harik" de denir. Keçe ve yünün üstüste konulup ine iplikle dikilip sıkı ştırılmasıyla elde edilir. Aya ğa giyilir. Van: Hem erkekler hem de kadınlar tarafından giyilen, yörede dokunan ve üstü keçi kılından altı hasır ve ketenden örülmü ş ayakkabı. Ayrıca re şik bir hedik vazifesi gördü ğünden kara batmayı önler ve daha rahat bir yürüme sa ğlar.

Ra şkın: Bkz: Rakçin. (Balıkesir.)

Rebount:

Reçko: G.Antep'te oynanan bir halk oyunu.

Refo: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Rekçin: Bkz: Rakçin. (Afyon)

266

Re şik: Bkz: Ra şık. (Hakkari / Şemdinli)

Reyhani: Mardin'de oynanan bir halk oyunu.

Rı şko: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Ri şko: Hatay'da oynanan bir halk oyunu. Geçmi ş bir zamanda Hatay ilinin Bakras Köyü’nde bir dü ğün kurulur. 0 zamanlar çok güzel oynayan ünü bu yönüyle dört bir tarafa yayılmı ş olan Şaban adında bir şahıs dü ğüne davet edilir. Şaban köye vardı ğında çok iyi bir şekilde a ğırlanır, ikramda bulunulur.

Rize Hem şini: Rize'de oynanan bir halk oyunu.

Rize Horonu: Rize'de oynanan bir halk oyunu.

Rize Sallaması: Rize'de oynanan bir halk oyunu.

Romane: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Roza: Bkz: Kız Horonu (Artvin)

Rum Diki: Giresun'da oynanan bir halk oyunu.

Rum Horonu: Ordu'da oynanan bir halk oyunu.

Rum Kızı: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu.

Rumtiki Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu.

Rüzgar: Yemeniye benzer bir çe şit ayakkabı. (Kahramanmara ş.)

Rüzgarlık: Kars'ta erkekler tarafından dans ederken giyilen giysi parçası. Erkek kıyafetleri genellikle çuha şaldan yapılır.

Refle Adım: Adımın di ğer ayakta tekrar edilmesine denir.

267

-S-Ş-

Saat Kesesi: Zeybek türü oyunlarda erkek aksesuarı.

Sabuk: Altı ince köseleden yapılan ayakkabı. Trabzon erkek: Bkz: Çizme. Rize'de de giyilir.

Saç Ba ğı: G.Antep: Siyah kaytandan örülmü ş uçlarında gümü şler olan bir tür saç ba ğıdır. Sivas: İnce e ğrilmi ş yünden boncuklarla süslenerek yapılan uçları püsküllü bir saç ba ğıdır. Saçlardaki örgülerle beraber örülerek örgülerin ucundan püskülleri sarkıtılır. Erzurum: Genç kızların, gelinlerin örüklerini birbirine ba ğlayan ba ğ. Genellikle siyah ipekten olup ucuna gümü ş paralar ya da altın ve mercan boncuklar takılır. Tokat,Bursa ve Kars'ta da kullanılır. Tokat ve Bursa: "Saçlık" da denir.

Saçlık: Bkz: Saç Ba ğı. (Tokat)

Sadakor: Silifke erkek giysisi. Şalvardan önce, kadın erkek tüm insanlar üçetek giyerdi. Erkeklerin giydi ği üçete ğe Sadakor denirdi. Cepken sadakorun üstüne giyilirdi. Sadakor giyilen zamanlarda, altına kalın kuma ştan yapılma akdon giyilirdi.

Sadebica: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Sa ğ Haba: Bkz: Haba. (Mut)

Sa ğri: Ağrı kadın giyiminde koffinin üzerinden ba şın etrafına sarılan bir tür e şarp.

Sahne: Dansın yapıldı ğı izleyicinin görü şüne açık olan bölümdür. Burada dans uygulamaları ı şık, müzik, giysi aracılı ğı ile izleyiciye sunulur. Bu bölümde dansçıların dans sırasındaki oryantasyonuna yardımcı olan ve gizlemeyi sa ğlayan “kulis maskeleri”, sahne derinli ğini sa ğlamak amacıyla kullanılan “fon perdesi”, sahneyi izleyicinin görü şüne açıp-kapayan “ön perde”, ki izleyicinin dikkatini sahneye çekmek amacıyla genellikle koyu kırmızı ya da bordo renkte yapılır ve yangın tehlikesi kar şısında sahnedeki tehlikeyi izleyiciden uzak tutmak amacıyla kullanılan “yangın perdesi” bulunur. Bu bölümün zemini ah şaptan yapılır

268

Sahne Dengesi: Sahnenin konumuna ve ölçülerine orantılı olarak oyunları estetik görünümde sergileme tekni ği ile seyircinin görü ş açısının bilinçli bir dengesidir. Estetik Denge ve Fiziksel Denge olarak ikiye ayrılır. Estetik Denge: Oyun alanının (sahnenin) kullanımında, hareketsel yapının görsel yorumunun dengeli bir biçimde kurulmasıdır. Fiziksel Denge: Oyun alanının kullanımına göre, oyunun biçimsel olarak dengelenmesindeki kuramsal tekniklerdir. Simetrik ve Asimetrik Denge olmak üzere ikiye ayrılır. Simetrik Denge: Sahnenin tam ortadan dik olarak ikiye bölündü ğü varsayılırsa, sahnenin her iki yarısına ve aynı yerlere eşit sayıda oyuncu koyarak sa ğlanan fiziksel e şitliktir. Asimetrik Denge: Tam ortadan, dik olarak, iki e şit parçaya bölünen sahnenin, her iki yarısına, de ğişik yerlere, de ğişik sayılarda oyuncu koyarak sa ğlanan dengedir. Asimetrik denge, sahnenin matematiksel a ğırlık sistemi ile hesaplanır.

Sahne Düzeni: Oyunları amaca uygun sıralayarak oyunun sahne üstünde aldı ğı şekil ve çizgilerde, giri ş ve çıkı şlarda birlikteli ği ve esteti ği yakalayarak, müzik, ı şık, aksesuar, dekor, kostüm bütünlü ğünde, oynanaca ğı sahnenin konumuna göre, kurallara uygun olarak düzenlemektir.

Sahnenin Bölümleri: İdeal bir sahnede i şlevsel açıdan üç bölüm bulunmaktadır: Üst Sahne (Mekanik Bölüm), Sahne (Plastik Bölüm), Alt Sahne (Teknik Bölüm).

Saka ğı: Mu ğla kadın başlı ğı.

Sakak: Balıkesir: Kadınlar tarafından kullanılır. Ba şlık yerine kullanılır. Alttan dü ğmelerle süslü, ba ğcıklıdır. Üstüne gülgülü(iki renk çeti bez) veya krep(çekinbez) ba ğlanır. Onun üzerine içi dolu yazma örtülür. E ğer ba şlık ba ğlanmayacaksa oyalı yazmalar görülebilecek şekilde katlanıp yazmanın üstünden veya içinden alna ba ğlanır. Bölgede Türkmen a şiretleri, ba şlıktan sonra 12 imamı temsilen 12 ayrı renklerde örtü ba ğlar. Ba şlık altına ise “urbiye” (çeyrek altınlardan meydana gelir) ayrıca 3 büyük altın da takılır.

Sakaldırık: Gelin giysisi. Balıkesir: "Sakaldırı". Sivas: "Sakalduluk".

269

Sakalduluk: Bkz: Sakaldırık. (Sivas)

Sakko : Bkz: Sako. (Van)

Sako : Erzurum: Erkek paltosu. Van: "Sakko" denir. Erkeklerin kıyafetin tümü üzerine kı şın giydikleri kadife palto benzeri giysi. Keçi kılından yapılır. Palto da denmektedir. Pantolonun üst kısmının çe şitli yerlerinde ince dokunmu ş küçük motifler bulunur. Artvin: "Aba" da denir.

Erkek Kostümü. Kı şın mevcut elbiselerin. üstüne giyilen, el tezgahlarında, genellikle yün veya kıldan dokunan, bugünkü palto görevi yapan ku şamdır.(Oyun giysisi olarak kullanılmaz)

Saldırma: Zeybek türü oyunlarda erkeklerin kullandı ğı aksesuar. Bıçak.

Salenk: Bkz: Çizme. (Trabzon)

Salın Selvi: Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu.

Salıyabasa: Bkz: Deli Horon (Artvin)

Salihcan:Bkz: Selace. ( Şanlıurfa)

Sallama: İzmir Erkek: "Kartal Kanat" da denir. Camadanın üzerine giyilir. Kuma ş rengi dizlik ve camadanda oldu ğu gibidir. İş lemeler siyahtır. En büyük özelli ği omuzlarda kartal kanadını andıran parçaların sallanmasıdır. Astarlıdır. Astar rengi camadanda oldu ğu gibidir. Sallamanın ön iki parçası birbirine kavu şmayacak şekilde uçları kö şeli olmayıp oval biçimdedir. Kuma ş cinsi ve i şlemerde kullanılan iplik dizlik ve camadanda oldu ğu gibi çuha ve kaytandır. İyi bir sallamada i şlemenin sıklı ğından kuma ş gözükmez. Halk arasında en be ğenilen sallama kıl kuyruk sallamadır. Kırklareli'nde de kullanılır.

Sallama: 1. Giresun'da oynanan bir halk oyunu. 2. Silifke'de oynanan bir halk oyunu. Yaylaya çıkan gençlerin gül bahçelerinde birlikte e ğlenmelerini anlatır. Daire şeklinde

270

oynanır. Kızlar ve erkekler tarafından beraber oynanır. Türkülüdür. 3. Artvin'de oynanan bir halk oyunu. 4. Antalya'da erkeklerin tek veya toplu oynadı ğı ka şık oyunu.5. Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur. "Hamnime Toriva" da denir. 6. Trabzon'da oynanan bir halk oyunu.

Sallan Yar: Bkz: Sallangel (Sivas)

Sallangel: Sivas kız oyunudur. "Sallan Yar" da denir. Oyuna sa ğ ayakla ba şlanır. Eller dirsekten kırık ve parmak uçlarından tutulur durumdadır. Çökmeler yapılırken eller yandadır. Sa ğ ayak çökme anında yukarıda ve ekip ba şına do ğrudur. Aynı figürün hızlı ritmi ile hoplatma bölümüne geçilir. Oyun bitirilirken üç adım ileri çıkılır ve sol ayakla tamamlanır.

Salma: G.Antep kadın giysisi.

Salta: Genellikle kar şılama ve ka şık türü oyunlarda kadınlar tarafından giyilen üst giysisi. Kırklareli: Uzun kollu cepkendir. Saltada di ğer cepken ve şalvarın kuma şından yapılır. Astarlıdır. Astar saltanın dı ş kısmında hakim olan renkte yapılır. Kol ağızları geni ştir. Bazılarında de ğişik modeller kullanılır. Konya: Yelek cepken i şlevi görmektedir. İş lemeli şalvarlık kuma ştan yapılır. Dar kollu yakasız ve cepsizdir. Mersin: "Cepken" de denir. Yörede kadınlar tarafından kullanılır. Üç ete ğin üzerine giyilir. Kollu veya kolsuz olabilir. Cepkeni giyen ki şi kendi zevkine göre üzerine sim sırmadan işleme yapar. Balıkesir: Bkz: Cepken. Mut: "Cepken" de denir. Göklü dokumadan veya alacadan yapılır. Depmeden de yapılanı olabilir. Üç ete ğin üzerine giyilir. Yelek gibidir ve kolsuzdur. Bugün kullanılmamaktadır.

Salte: Bitlis Erkek: "Cellahi" de denir. Gömle ğin kol ucuna dikilen, 50 60 cm uzunlu ğunda beyaz bir kuma ştan 3-5 cm eninde bir ek kuma ştır. Bu ek parça şapik giyildikten sonra geni ş olan kolların a şağı dü şmemesi ve kirlenmemesi için dirsek üzerine ba ğlanır ve ucu uzunca bırakılarak sarkıtılır. Yörede sadece erkekler tarafından giyilir.

Salyabasa: Artvin'de oynanan bir halk oyunu. Deli Horon oyunundan alma

271

Samah: Bkz: Semah.

Sandalcıo ğlu: Adana'da oynanan bir halk oyunu.

Sandıklı: Konya'da oynanan bir halk oyunu.

Sandıklı Aba: Bkz: Aba. (K.Mara ş)

Sandım Sandum: Mersin ve Anamur'da oynanan bir halk oyunu.

Sargı: Bkz: Pu şi (Batman)

Sargı : Siirt kadın ba şörtüsüne "Sargı, Pu şi, Tülbent" denir.

Sarho ş Barı: 1. Kars'ta oynanan bir halk oyunu. 2. Van'da oynanan bir halk oyunu. 3. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. 4. Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Sarho ş Havası: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. Halk arasında "Sarho ş Havası","Yıhılget" ya da "Bayılma" adları verilen bu oyun, Elazı ğ Merkez İngüzek (Dallıca) köyünden derlenmi ştir. Şimdiye kadar pek rastlamadı ğımız bir oyundur. Erkekler tarafından özelliklede gençler tarafından oynanır.

Sarı Çiçek: Artvin'de oynanan bir halk oyunu. "Sarı Kız" da denir. Sarı çiçek, yörede çok yaygın bir oyundur. Yörede, sarı kızın, etkin olması konusunda birçok rivayetler vardır.

Sarı Kemerli: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Sarı Kız: 1. Bkz: Sarı Çiçek (Artvin). 2. Anamur'da oynanan bir halk oyunu. 3. Çorum'da oynanan bir halk oyunu. 4. Sivas'ta bütün kazalarda oynanır. İdeal oyuncu sayısı 6-12'dir. Hem erkekler hem de kadınlar oynamaktadır. Türkülüdür ve a ğırlama, hoplatma olmak üzere iki bölümlü bir oyundur.

Sarı Seyran: Artvin'de oynanan bir halk oyunu. "Sarı Zambak" da denir.

272

Sarı Zambak : Bkz: Sarı Seyran (Artvin)

Sarı Zeybek: 1. Burdur'da oynanan bir halk oyunu. 2. Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. 3. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Sarıgül: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Sarık: Kar şılama türü oyunlarda erkek ba şlı ğı.

Sarıklı Fes: Kırklareli erkek ba şlı ğı.

Sarka: Zeybek türü oyunlarda kadınların giydi ği üst giysisi. (Bursa) Bkz: Güdük.

Sarkıtma: G.Antep: Kadınların alınlarında ve yanaklarının yanlarında Sarkıtma denilen altın yada gümü ş dizileri bulunur. (Bursa) Bkz: Çatık.

Sarma: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Sarma Romane: A ğrı'da oynanan bir halk oyunudur.

Sarmalı Köynek: Pamuklu ve desenli kuma ştan yapılan G.Antep kadın gömle ği. "Deli Gömle ği" de denir.

Sasa: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Savai: Bkz: Sevai. (Kütahya)

Savatlı Kemer: G.Antep'te kadınların kullandı ğı bir tür kemer.

Saya: 1. İzmir Kadın: Bkz: Üçetek. 2. Sinop erkek giysisi.

Seher: Kars'ta oynanan bir halk oyunu

Sekiz Kö şe Şapka: Diyarbakır'da erkekler kullanır. Yörede bir çok erke ğin tercih etti ği, de ğişik renk ve modelleri bulunan, bir ba şlık çe şididir.

273

Sekme: 1. Bingöl'de oynanan bir halk oyunu. 2. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. 3. Bursa-Uluda ğ Türkmen oyunu. Samah. Yüksek Hava denilen ezgilerle oynanan bu oyun 9/8 lik ölçülü aksak tartımlıdır. İki veya daha fazla oyuncu tarafından oynanır.

Sekme Barı: Erzurum'da oynanan bir erkek barı. "Sıçratma" da denir. Sekerek yürüyü şlerinden ve sıçrayarak ko şmalarından dolayı bu adı almı ştır.Bu barın her figüründe Erzurum’un sert iklimi gibi sa ğlam karakterli, cesur, kararlı insanların çizgileri vardır.Bu barın müzikle birlikte de ğişen hareketlerini ve figürlerini dört bölüm içinde toplayabiliriz.

1. Ba şlarken ileri çıkı ş, geri çekili ş ve ayak hareketleri 2. Dizleri kırmadan, kalçalar üstünde titreyerek ileri geri yürüme hareketleri 3. Adımları açarak ve ko şarak bacak fırlatma hareketleri 4. Birbiri arkasından seri çökme hareketleri

Sektirme: 1. Antalya'da erkeklerin tek veya toplu oynadıkları ka şık türü oyun. 2. Kütahya'da oynanan bir halk oyunu.

Selace: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. "Salihcan" da denir.

Selanik: Edirne ve Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu.

Selim Sırrı Zeybe ği: Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu.

Selman: Bkz: Çeçen Kızı ( Şanlıurfa)

Sema: Mevlevi tarikatının en belirgin özelliklerinin ba şında gelen semanın anlamı, “Musiki na ğmelerini dinlemek, dinlerken vecde gelip harekette bulunmak, kendinden geçmek, oynayıp dönmektir. Bazı kaynaklarda da sema şöyle tarif edilmektedir: “Mevlevi dervi şlerinin ney, nısfiye gibi çalgılar e şli ğinde, kollarını iki yana açıp dönerek yaptıkları ayin” “Tasavvufi bir şevk ve tanrı a şkıyla yapılan bedii karakterde beden hareketi, dini raks ve dar manada, Mevlevi tarikatına mahsus, çok protokollü ve kaideli dini raks..”

274

Semah Samah, Zamah: Yarı dinsel dans. Semahlar dinsel niteli ği a ğır basan oyunlardır. Törensel yapıya, kurallara uygun olarak gerçekle ştirilen bir oyundur. Esas olarak, deyi ş e şli ğinde (ba ğlama) sazla oynanır. Semahlarda felsefi bir dü şünce ça ğrı şımı vardır.

Semazen: Mevlevilikte bu dini raksı, yani semaı yapan ki şilere de semazen denir. Semazenler, sema esnasında musikiye uyup sa ğdan sola do ğru dönerler.

Sennik: Bkz: Üç Ayak ( Şanlıurfa)

Sepe: Bitlis'te oynanan bir halk oyunu. Bu oyunun asıl ismi Sepi'dir. Se üç, Pi: ayak demektir. Bu üç ayak anlamındadır. Bu üç ayakta sa ğ aya ğın öne do ğru sallanmasından sonra bir es yapıp sol ayakla bir duraklama yapılır. Sonra yine sa ğ aya ğın üçlemesine geçilir. Bundan dolayı halk arasında üç ayak anlamını ta şıyan ve halay bölgesi oyunlarının bariz karakteristi ğini ta şıyan bu oyuna Sepe denilmi ştir. Erkek oyunudur. Halay türündeki bu oyunun ba şlıca özelli ği, sa ğ aya ğın üç kez öne sallanmasından sonra, sol ayakla bir duraklama yapılmasıdır. Tutu şmalar omuzdandır.

Sepetçio ğlu Zeybe ği: 1. Çanakkale'de oynanan bir halk oyunu. 2. Bolu'da oynanan bir halk oyunu.

Sepi: Bkz: Sepe (Bitlis)

Serbatlik: Bkz: Serhatlık. (Sivas)

Serenler: Burdur'da oynanan bir halk oyunu.

Serenler Zeybe ği: Afyon'da oynanan bir halk oyunu.

Serevan: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Sergevent: A ğrı oyunlarında sa ğ elinde mendille toplulu ğun ba şında oynayan oyuncuya verilen ad.

275

Serhatlık: Erzurum Erkek: Ku şağın altına ba ğlanan ve çanta gibi gözleri bulunan deri ku şak. Bkz: Silahlık. Sivas Erkek: "Serbatlik" de denir.

Serik Kıvrak Zeybe ği: Antalya'da oynanan bir halk oyunu.

Serji: Hatay'da oynanan bir halk oyunu.

Serpu ş: Bkz: Po şu. (Bitlis)

Sertbasba: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Setre: Avrupa kesimi ceket kar şılı ğı olarak kullanılmı ş bir isimdir. Düz yakalı ve önü ilikli çuha libastır. Daha çok resmi makamlarda giyilir.

Sevai: Hint Kuma şı. (Eski şehir).

Seymen Oyunu: Bolu'da oynanan bir halk oyunu.

Seyrani: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Sıçratma: Bkz: Sekme Barı. (Erzurum)

Sıkma: Artvin: Bkz: Cepken. Şanlıurfa: "Sıhma" denir. Kadınlar giyer. Entarinin üzerine giyilen bezden kalınca yapılmı ş sıcak tutmaya yarayan bir yelektir.

Sıkma Ba şlık: Afyon Kadın: Fesin üzerine penezlerin dikili oldu ğu bir ba şlıktır. İki sıra olursa ni şanlı tek sıra olursa evli ba şıdır.

Sıkma Yelek: Afyon: Yöre erkeklerine özgü giysi parçası. Gömlek yerine sıkma yelek kullanılır.

Sıkman: Bkz: Yelek. (Artvin)

Sıksara: Bkz: Sıksaray

276

Sıksaray: 1. Trabzon'da oynanan bir halk oyunu. "Sıksara" da denir. 2. Rize'de oynanan bir halk oyunu. "Sıksara" da denir. 3. Giresun'da oynanan bir halk oyunu. 4. Bkz: Hem şin Horonu . (Artvin). 5. Bolu'da oynanan bir halk oyunu.

Sıktırma: Bursa kadın giysisidir. Kapatma, içerik yada iç yelekte denir. Fistanın üzerine giyilir. Gö ğüs kısmı i şlidir.

Sırga: Bkz: Şırga. (Mu ş)

Sırı şka: Rize'de oynanan bir halk oyunu.

Sırma Aba: Hatay erkek giysisidir. İpek ipli ğinden dokunur. Rengi genellikle kırmızıdır. Adına Halep abası veya kırmızı aba da denir. Sarı sim ipli ği ile arka ve kol kısımları i şlenir. Kollarının uzunlu ğu dirsek boyuna kadardır.

Sırmalı Kepe Şalvar: Genellikle teke türü oyunlarda kadınların giydi ği bir şalvar türüdür.

Sırmalı Po şu: Şanlıurfa Erkek: Çok ince ipek, yün veya pamuktan dokunmu ştur. Beyaz, krem rengi, koyu kahverengi gibi renkleri vardır. 80x80 boyutlarında olup ikiye katlanarak sarılır veya iki parçaya bölünerek ba ğlanır. Kenarları çe şitli renklerden olu şan püsküllerle süslüdür. Ba ş ba ğlamak maharet ister, çok güzel ba ğlayan birisi için “Bu nasıl ba ş ba ğlamak her gül bir yana dü şer” gibi türkü yakılmı ştır.

Si ğ: Isparta: Üçetek, bir çe şit giysi.

Silahlık: Genelde zeybek türü oyunlarda erkek aksesuarı. Kütahya: Çifter yata ğanlı olup üç be ş gözü vardır. Para cüzdanı,çakı, tabanca, bıçak koymak için kullanılır. Burdur: Bir çe şit ku şak olmakla beraber ki şinin tütün,tabaka,tesbih,çakmak ve barutunu saklar. Aydın: Şal ku şağın üstüne takılır. İçine mermi, kama ve özel e şyalar konulabilir. Çorum erkek aksesuarıdır. "Gayret Ku şağı" da denir. Deridendir. Bursa: Erkekler tarafından lahuri veya acem şalının üzerine ba ğlanan me şin aksesuar. Erzurum: 1- Me şinden para çantası gibi bir kat olarak yapılmı ş, her katın arasına tabanca, bıçak, tütün kesesi gibi e şyayı koymaya yarayan bir ucundaki toka di ğer ucundaki kayı şla bele 277

ba ğlanan bir cins kemer.2- Silah askılı ğı. Konya: Kahverengi veya siyah me şinden yapılır.

Silifke Ko şması: Silifke'de oynanan bir halk oyunu. Oyun yörede yaylada oynanmaktadır. Engebeden düzlü ğe çıkı ş yansıtılmakta. Oldukça basit ve kısa fakat kıvrak olan oyunu kızlar ve erkekler daire biçiminde oynarlar. Genellikle türküsüzdür.

Silifke Zeybe ği: Silifke'de oynanan bir halk oyunu. Oyun erkekler tarafından oynanır hızlı ve kıvrak figürlerden olu şur.çok figürlüdür. Daire biçiminde oynanır. Türküsüzdür.

Silifke'nin Yo ğurdu:Silifke'de kadın, erkek karı şık toplu oynanan türkülü bir oyundur. Bu oyun eski bir türkmen-yörük dansıdır. Kadın erkek, kar şılık oynar. Silifke ekonomisinde hayvancılı ğın yeri önemlidir. Oyunun ba şından sonuna dek, yo ğurdun üretimini gözlemek olasıdır. Kız ve erkeklerin kar şılıklı bir oyunu olup göçmen ve Yörük obasının yo ğurt çalpalamasını dile getirir. Türkülüdür.

Sille: Konya'da oynanan bir halk oyunu.

Sim Sim:Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. (Şanlıurfa)

Simd: Kars ve Kafkas'larda oynanan bir halk oyunu.

Simseme Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu.

Sinano ğlu Zeybe ği: Kütahya'da oynanan bir halk oyunu.

Sincane: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Sinliyelek: Antalya'da üçete ğe verilmi ş bir ba şka addır.

Sinsin: Adana'da erkeklerin toplu olarak ate ş etrafında oynadıkları bir oyun.

Sipsi: Kamı ştan yapılır. İki parçalı bir çalgıdır. A ğız bo şlu ğuna üflenerek çalınır. Ön tarafında 5, arka tarafında 1 perde deli ği vardır. Teke yöresinde çalınır.

278

Sirto : Kırklareli'nde erkeklerin oynadı ğı hora türü bir oyun. " Şurto" da denir.

Sis Da ğı: Trabzon'da oynanan bir halk oyunu.

Sitali: Kastamonu kadın giysisi.

Sivai: Kastamonu kadın giysisi.

Sivas Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. 8 veya 12 ki şiyle oynanır. Hem erkek hem de kadın oyunudur. Türkülü bir oyundur. Türkülü ve türküsüz oynanabilir. Üç bölümü vardır: A ğırlama, yanlama, hoplatma.

Siyah Ba şlık: Giresun erkek ba şlı ğı.

Siyah Çar şaf: Kadınların en üste giydi ği bir giysidir. Günümüzde altın mekik kuma şından yapılır. 4 m. kuma ştan çıkar. 2 m. si alt, 2 m.si üst için kullanılır.

Sol: Bkz: Ayakkabı. (A ğrı)

Sol ayak: Bkz: Sol Ayak Barı. (Artvin)

Sol Ayak Barı: Artvin yöresine ait bir halk oyunudur. "Sol Ayak" da denir.

Solmaz: Kars'ta oynanan bir halk oyunu. Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erke ğin elbisesinin kazara bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün de ğen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar.

279

Solta: Bkz: Kısa Ceket. (Karaman)

Soluk Deli ği: Bkz: Zurnanın Bölümleri

Son Ba şı: Bkz: Pöççük.

Sopolı: Kastamonu kadın giysisi.

Sore: Van'da oynanan bir halk oyunu. "Sübeyna" da denir.

Sose: Bkz: Soseh. (Şanlıurfa)

Soseh: Şanlıurfa’nın güney köylerinde çok oynanan bir halay türüdür. "Sose" de denir. Yalnız kadınlar, yalnız erkekler, yada kızlı-erkekli oldu ğu gibi karı şıkta oynanır. Bu oyunun bulgur dövmeyle ilgili oldu ğu söylenmektedir. Ayak figürlerinin yani ayakların yere vurulu şu ile çıkan seslerin tokmak ile dövme dövülürken çıkan sese ve ritme yakınlı ğı hemen hissedilebilir

Soy Kemeri: İzmir'de kadınların kullandı ğı bir kemer çe şidi.

Sö ğüdün Erenleri: Bilecik'te oynanan bir halk oyunu.

Sudan Geçirme Oyunu: Elazı ğ'a özgü bir oyundur. Oyunu bilene rastlanmadı, ancak böyle bir oyunun oynandı ğını görenler vardır.

Suzani: Hatay'da oynanan bir halk oyunu.

Sübeyna: Bkz: Sore. (Van)

Süleymane: 1. Bitlis'te oynanan bir halk oyunu. 2. Van'da oynanan bir halk oyunu.

Sülüman Aga: Edirne ve Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu.

Süngülü: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Sünsün Oyunu:Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. 280

Süpürgesi Yoncadan: Konya'da oynanan bir halk oyunu.

Sürek Halayı: Adana'da erkek ve kadınların oynadı ğı bir halk oyunu.

Sürmeli Barı: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Sürtmen: Bolu'da oynanan bir halk oyunu.

Süt Muskası: Diyarbakır: Kadınlar kullanır. Yörede sütten kesilen bayanların taktı ğı ince, gümü ş,üstünde ayetler bulunan ve ortasında ta ş olan bir boyun takısıdır.

Süzme Oyunu: Bitlis'e özgü halay türü bir oyundur.

Şaar: Diyarbakır: Kadınlar kullanırlar. Kare şeklinde, siyah zemin üzerine, de ğişik renklerden çizgiler bulunan bir ba ş örtüsüdür. Önce üçgen daha sonra ince bir şekilde katlanıp kofinin etrafına sarılıp dü ğümlenir. Yörede “Çar ve Heftrenk” (7 renk) isimleri de verilir.

Şahlan: Artvin'de oynanan bir halk oyunu. " Şeyha" da denir. Şahlan, yörede daha çok yükselmeyi, büyümeyi, onuru, gururu, kahramanlı ğı simgeleyen bir sözcük olarak kullanılır. Ta şımacılık, ula şım ve çete sava şlarında At’ın önemi büyük olan bu bölgemizde de hayvanın şahlanıp iki ayak üstüne kalkması, yükseli ş ve sevinci tanımlamasıyla, oyundaki yükseli ş anındaki ba ğırmalar, buradaki kahramanlık duygusunun sembolüdür. Ba şlangıç ve biti ş hariç, kapalı halka biçiminde oynanır. Oyun içerisindeki yaylanma, halay karakterinde sekmeli ko şma (Sa ğ yana do ğru), çökü şler ve topuk üçlemelerinden olu şur. Ardından anla şıldı ğı gibi oyun, ( şahlanmayı, yükselmeyi) sevinci simgeler. Oyun oynanırken bu şahlanı ş açıkça görülür. Erkeklik ve kadınlık varlı ğının sa ğlanması, kahramanlık duygularının vurgulanmasıdır. Oyun, “Hop, hoyde…” komutları ile oynanır. Oyun, anonim olup kuran ki şinin kesin bulgusu yoktur. Di ğer oyunlar gibi çok fazla oynanan bir oyun de ğildir. Kız-erkek karma oynandı ğı gibi yalnız kız, yalnız erkek olarak da oynanır.

Şal: Bitlis Erkek: Gej denilen tiftik yününden özel olarak dokunan, pantalon yerine giyilen bol paçalı, aya ğın üzerine kadar uzanan bir giysidir. Düz yollu ve i şlidir. Bele, 281

"uçkur" denilen pamuklu iple ba ğlanır. Yörede sadece erkekler tarafından giyilir. Bkz: Şal-Şepik. Artvin Erkek: Pantolon. Ankara Erkek: Bkz: Ku şak. Burdur Erkek: Yörede erkekler tarafından kullanılan şal kolanlıdır. Elazı ğ Erkek: Bkz: Acem Ku şağı. Erzurum: Yünlü kuma ş, yünden yapılmı ş giyim e şyası. (ör: Şal ku şak, şal çorap, şal pe ştamal vb.) Erzurum Kadın: Bkz: Atkı. Hakkari Erkek: Şepik ve yelekle ile aynı kuma ştan yapılır. Baca ğa giyilen bir şalvar çe şididir. Şanlıurfa Erkek: Ku şak şeklinde bele sarılır, ikiye katlanarak ba ğlanır. Çulhacı tezgahlarında elle dokunur. Ku şak şeklinde bele sarılır, hı şvalı ya şmaktır ve ikiye katlanarak ba ğlanır. Culhacı tezgahlarında elle dokunmu ştur. Isparta, Burdur, Denizli, Çorum, Erzincan, Tokat, Yozgat: "Ku şak" denir. Kayseri: Yün atkı anlamında kullanılır. Kars Kadın: Kadınların ba şlarına örttükleri örtü. Tokat, Erzincan: Dokuma önlük. Rize Kadın: Çar şaf kalktıktan sonra örtünme aracı olarak kullanılmaya ba şlamı ştır. Sivas Erkek: "Gürün Şal" da denir. Bele “Gürün . Şalı” ba ğlanır. Kare seklindeki şal, ikiye katlanır. Üçgen şeklini alan şalın uzun ucu tekrar içe’ katlanır, daraltılarak hele, yele ğin üzerine sarılır. A ğrı: " Şalvar" da denir. Yörede baca ğa giyilen tüm giysilere denir. Buradaki şalvar türünden bir giysidir. Önceleri özel tezgahlarda dö ğme kıldan dokunarak elde edilmi ş kuma şlardan yapılırdı. Daha sonra şayak ve gabardin türü kuma şlardan yapılmı ştır. Genellikle siyah renktedir. Ayrıca koyu renklerden lacivert, bordo, kahverengi, gri ve koyu mavi kullanılmaktadır. Artvin Erkek: "Tuman, Potur" da denir. Beli uçkurlu, büzmeli, arka tarafı geni ş, potur şeklinde büzgülü olup, bacak kısımları ise dar ve yan diki şleri sırmalıdır. Geni ş, rahat bir nevi pantolondur. Ayrıca bu yörede “ İngiliz kilot” denilen, üstten yanlara geni ş, önden fileli, paçaları dar ve yırtmaçlı olan bu tür pantolonlarda giyilmektedir.

Şal Çuha: Artvin: Erkekler kullanır. Eskiden giyilen ve tezgahlarda dokunan kalın kuma ş. Bu kuma şlar genellikle keçi kılından dokunurdu. Kıllar i ğle i ğrilerek ip haline getirilir kuyu denen tezgahlarda dokunurdu.

Şal Ku şak: Genellikle zeybek ve teke türü oyunlarda erkeklerin kullandı ğı bir ku şak çe şididir. Elazı ğ: Beyaz renkte olup ipektendir. Afyon Kadın: Yöre kadınlarına özgü giysi parçası. Belde ku şak kolon sarilidir. A ğrı Kadın: Yörede kadın giyiminde PIST adını alan şal ku şak. Dört kö şe olup etrafı püsküllüdür. Bele arkadan sarkacak şekilde ba ğlanır. Son 25-30 yılda ihtiyar kadınlarda görülmektedir. Gençler ise altın veya 282

gümü ş kemerlerle, deriden yapılan palaskaları takmaktadırlar. Aydın Erkek: Beli sıkı tutmak ve so ğuktan korumak için yorgan ku şağın üzerine sarılır. Zeybek ku şağının en büyük özelli ği; di ğer yörelerden farklı olarak çok enli şekilde sarılmasıdır. Balıkesir. Bkz: Ku şak. Burdur Kadın: Renkli ve motifli bir dokuma giysi parçasıdır. G.Antep Kadın: Bkz: Ku şak. Erkek: Antep dokumasından yapılır. Hakkari Kadın: Bkz: Şuytik. İzmir Erkek: Beli so ğuktan korumak ve sıkı tutmak için dolgu ku şağın üzerine sarılır. Ku şağın üstündeki desenler baklava şeklindedir. Zeybek ku şağının en büyük özelli ği; di ğer yörelerden farklı olarak çok enli şekilde sarılmasıdır. Sivas Kadın: Bkz: Ku şak. Erkek: Di ğer yörelerde de kullanılan şal ku şaktır. Kare biçimindedir. Katlanarak bele sarılır. Trabzon Kadın: Kenarları püsküllü ve etrafına kozaz dikilidir. Onun ucuda boncuk veya pulludur. Siyah üzerine çe şitli renklerde i şlemeli olan veya tüm renklerden olu şan desenli olanıda vardır. Erzurum: Bkz: Ku şak.

Şal- Şapik: Bkz: Şal-Şepik. (Bitlis).

Şal-Şepik: Van: " Şalu-Şepik" de denir. Yörede erkekler tarafından giyilen giysilerin tümüne birden genel olarak verilen ad. Şal Şepik'in kalın ve düz çizgili olanları ve sade düz kuma ştan yapılanları da vardır. Bitlis Erkek: Şal-şapik”, keçi kılından bir karı şımla yörede dokunur. “ Şal”, şalvarımsı bollukta bir pantolondur. “ şapik” üst bölümün adıdır.

Şalu- Şepik: Bkz: Şal-Şepik. (Van)

Şalvar: Adıyaman Kadın: "Kahme Şalvar" da denir. Afyon Kadın: "Merdane" de denir. Şitari denen kuma ştan yapılır. Bugünkü ismi merdanedir. Her renkte çubuklu veya düz olabilir. A ğı yere çok yakındır. Çok geni ştir. A ğrı: Bkz: Şal. Artvin: "Dizlik" de denir. Artvin'de kadınlar ve erkekler tarafından giyilen alt giysisi. Kadın şalvarı: Boldur ve topu ğa kadar iner.Topukta dü ğme ile ba ğlanır. Anadolu kadınının bilhassa gurbetçi bölgelerde çokça i şi yüklenmesi ve çok çalı şması nedeni ile geni şli ğe gerek duyuldu ğundan a ğ kısmı geni ş olur. Şalvarlar öteki giysilere nazaran daha kalın kuma şlardan yapılır. Alt kısmına yani topuktan 20-25 cm yukarı kadar daha kalın şal kuma ş dikilir. Bunlara mahallinde tozluk denir. Yöredeki erkek şalvarı: Şal - Çuha denen ve tezgâhlar da dokunan kuma şlardan olur. Arkası geni ş ve yarım poturlu a ğı ise

283

biraz dü şükçe alta do ğru daralan bir şekildedir. Şalvarın en alt kısmına önceleri ayak tabanına geçecek şekilde ip ba ğlanırdır. Daha sonraları topuktan bir karı ş yukarı do ğru yandan dü ğmeler dikilmeye ba şlanmı ştır. Bu oturup kalkarken yukarı sıvanmayı önler. Bilahare bu ipin yerini geni ş lastik alır. Yine yörenin çok da ğlık olması tarım ve hayvancılıkla u ğra şma gere ği şalvarın şeklini etkilemi ştir. Şalvar, belden topu ğa kadar inen; geni ş, beli lastikli, paçaları lastikli veya ayak topu ğundan man şetli olup, her iki türde de dikilip giyilebilir. Genellikle ince dokuma kuma şlardan yapılır. Mevsimler veya i ş günlerine göre, rengarenk, çok çe şitli desenli veya sade kuma şlardan yapılır. Balıkesir: "Könçek, Paçadon, İçdon, Dizlik, Çak şır, Diz Çak şırı, Uzun Çak şır, Kısa don" gibi isimler verilir. Şalvar, belden topu ğa kadar inen; geni ş, beli lastikli, paçaları lastikli veya ayak topu ğundan man şetli olup, her iki türde de dikilip giyilebilir. Genellikle ince dokuma kuma şlardan yapılır. Mevsimler veya i ş günlerine göre, rengarenk, çok çe şitli desenli veya sade kuma şlardan yapılır. Bingöl: Yörede hem erkekler hem de kadınlar tarafından giyilir. Çiçekli kuma şlardan yapılan şalvar, kadın giysisinin en önemli parçalarındandır. Yörede erkek giyiminde de şalvarın önemli bir yeri vardır. Kara kuma ştan, yörede dokunmu şlardır. Şalvarın üst kısmına, bele, ak bir sal ba ğlanır. Bolu: Hem kadınların hemde erkelerin giydikleri bol, a ğı geni şüst donudur. Erkek: Erkek şalvarı memleketimizde pantolon yayılıncaya kadar, poturun ve çak şırın yanı sıra yüzyıılar boyunca her tabakadan kimseler tarafından giyilmi ştir.Üstü çekildikten sonra bele uçkurla ba ğlanır.Bacakları gayet bol ve paçaları ayak bileklerine kadardır. Paça a ğzı, aya ğın rahat geçece ği kadar birden daralır. Sırma şeritlerle süslenir. Kadın: Üçetek yapılan kuma ştan yapılır. Bundan ba şka çizgili desenli olan el dokuma kuma şlarından da yapılır. Kuma ş rengi ve desenine göre isim alır. 1- Ci ğer altı 2- Kırmızı don 3- Mavi alaca don. Burdur: Kadın: Sırmalı keçeden yapılır. Genellikle saten,çitari veya kutnu kuma ştan yapılmı ş bir çe şit giysidir. Erkek: "Ça ğş ır" da denir. Genellikle kıl dokuma kuma ştan yapılan bir giysi parçasıdır. Bursa: Bölgede don denilmektedir. Köylülerin el tezgahlarından pamuk veya keten ipli ğinden dokudukları beyaz bir kuma ştan yapılır. A ğı çok dardır, arasına düz parça geçirilir, kasık üstüne ba ğlanır, paçalar büzülerek ancak ayak geçecek şekilde dikilir. Yanlarına renkli ipliklerle motifler i şlenir. Şimdilerde aynı şalvar pazen veya basmadan yapılmaktadır. Diyarbakır: Kadınlar ve erkekler giyerler. Kadın şalvarı: Yörede “Tuman” denilen

284

çiçekli yada kendinden desenli kuma şlardan olan, a ğı dar ve düz normal paçalı bir alt giysidir. Beli ve ayak paçaları lastikli olup, belden tam ayak bile ğine kadar uzanmaktadır. Genelde göze ho ş gelen desenli modellerden seçilir. Erkek şalvarı: Gabardin kuma ştan yapılır yandan cepleri bulunan, a ğı bol, paçaları dar, önden uçkuru bulunan bir alt giysidir. Uçkur ba ğı yün iplerin de ğişik renklerde boyanıp dokunmasıyla yapılır. Bu ba ğ şalvara takılır, önden dü ğümleri şalvarın içinde kalacak şekilde ba ğlanır. Daha önceleri cep ve paça kısımlarına akrep, yılan motifleri i şlenilmi ştir, şimdileri ise motifli şalvarların sayısı azalmı ştır. Edirne: Kadınlar giyerler. Belden a şağıya, a ğları bol Şalvar giyilir. Elazı ğ Kadın: İpekli veya pamuklu kuma ştan yapılmaktadır. Dökümlü olarak ayak bileklerine kadar inmekte, bel kısmı uçkurla büzülmektedir. Erzincan Erkek: "Kilot Pantul" denen bir çe şit şalvar giyilir. Eski şehir Erkek: Dizin üstünde ve işlidir. G.Antep: Hem erkekler hem de kadınlar giyer. Erkek: "Tuman, Çintiyan" da denir. Açık mavi çuhadan olur. Anadolu'da yaygın olarak kullanılan erkek şalvarıdır. Yapılı ş biçimine, kullanım alanına, kuma şa ve i şlemelerine göre çe şitli isimler alırlar. Kuma şına göre= Pamuklu siyah kuma ştan yapılan ve gündelik olarak kullanılan şalvara çintiyan denir. Özel günlerde kullanılan ve yünlü kuma ştan olanlarına mençester şalvar denir. Yapılı ş biçimine göre= Gaba: Paça kısmı bol a ğı normal. Yarım halep: Paça kısmı biraz daha dar. Tam halep: Paça kısmı dar a ğı bol özel gün şalvarıdır. İş lemelerine göre= Gandilli, Gamalı, İbrikli gibi isimler alırlar. Bu i şlemeler genellikle Halep'li ustalar tarafından şalvarların cep a ğzı ve paça kenarlarına kaytan iple i şlenerek yapılır. Renkleri siyah, gri, kahverengi ve tonları, sütlü mavi ve ça ğla ye şilidir. Kadın: Üçete ğin altında kutnu kuma ştan Şalvar bulunur. Salmalı köyne ğin altına giyilir. Kutnu, saten veya pamuklu kuma şlardan yapılabilir. Gümü şhane Erkek: "Zıpka, Zıvga, Zıfka" denir. Hatay Kadın: Saten veya basma kuma şla dikilir. Ayak uçları gömlek man şeti gibi dü ğmeli, beli lastiklidir. Erkek: Siyah renkte kalın kuma şlardan yapılır. İki tarafında cepleri vardır. Ceplerin üzerine ve ayakların beyaz iplikle çe şitli süslemeler yapılır. Bel uçkurludur. Bazılarının belleri kemerlidir. Kemerli olanlara bazen pile yapılır. Şalvarın peyik kısmı uzun ve kesimi geni ştir. Isparta Erkek: "Çan şır" denir. İzmir Kadın: "Köncek" de denir. Kars-Kafkas: Yörede erkekler ve kadınlar tarafından günlük ve dans ederken giyilen bir giysi parçası. Bayan kıyafetleri genellikle kadife ve ipektendir. "Potur" da denir. Erkek kıyafetleri genellikle çuha şaldan yapılır. Kırklareli Kadın:

285

Cepken ve saltanın kuma şıyla aynıdır. Belden lastik veya uçkurla büzülür. Şalvar e ğer kadifeyse bel kısmına pamuklu kuma ştan lastik geçirilmesi için ek yapılır. Kuma şlar canlı renklerden seçilir. Kadifeyse düz renktir. Üzerine i şleme yapılır. Basma ve divitinden yapılanlar ise genellikle yabanlık (günlük) olarak kullanılır. Kütahya Erkek: Kısa, geni ş a ğlı. Kadın: Çatkılı, dallı, a ğsız. Bir boya yakın uzunlukta olan şalvarın fazlası apı ş arasından bele ba ğlanmı ş, kemerin sa ğ tarafına kaldırılarak sokulmak suretiyle görülen kıvrıntılar olu şturularak ipekli kumastan yapılan ve bedene giyilen giysi. Malatya Erkek: "Don" denir. Mardin Kadın: "Dergi, Deling" denir. Mersin: Yörede erkekler tarafından giyilen giysi parçası. Aynı habanın kuma şından yapılır. Kalça kısmı geni ş paçalara do ğru daralma görülür. Mu ğla Kadın: Bkz: Topdon. İstanbul: "Torlak" denir. Ni ğde Erkek: Ni ğde: " İş Donu" denir. Giresun: "Asar" denir. Ankara: "Akçili" denir. Ordu Erkek: Bkz: Zıpka. Rize Kadın: Diz altına kadar lastikli paçalı ve boldur. Samsun Kadın: Bkz: Tuman. Silifke: Yörede kadın şalvarları kısa a ğlı don şeklindedir. Giyilen şalvarlar basma, pazen, yada satenden yapılmaktadır. Çok çe şitli renklerde oldu ğunu görüyoruz. Çulhalıkta dokunan kuma ştan da olabilir. Astarlıdır. Belinde uçkur veya lastik vardır. Topuklara kadar uzundur. Boldur. Ku şak, önlük ve kolan ba ğının-kemerin altına giyilir. Edik'in içine girer. Erkek şalvarları ise kalın kaba kuma ştan yapılır. Bu kalın kuma ş genellikte çulhalıkta dokunmu ştur. Çulhalıkta dokunmamı ş olanlar genellikle kadife olur ve zenginler giyer. Uzun kolludur. Şalvarın ceplerindeki eskimeyi yava şlatmak için, cep kenarına i şlemeler yapılmı ştır. A ğı a şağı sarkmaz. Pa şalara do ğru daralır. Belinde uçkur bulunur. Şalvarların rengi; siyah kahverengi veya lacivert olabilir. Şalvardan önce, kadın erkek tüm insanlar üçetek giyerdi. Ereklerin giydi ği üçete ğe Sadakor denirdi. Cepken sadakorun üstüne giyilirdi. Sadakor giyilen zamanlarda, altına kalın kuma ştan yapılma akdon giyilirdi. Yörede erkekler abanın özelliklerini ta şıyan , kıldan dokuma podur giyerler. Podurun dı şa bakan yanları nakı şlı , i şlemelidirler. Kalın yünden imal edilmi ş olanlarına “Depme” adı verilir. Sivas: Kadın: Yörede de ğişik tipte şalvarlar kullanılır. Çintiyan/ don gibi isimler alır. Zara ilçesi Yapak Köyü’nde giyilen şalvarın kuma şı, canlı renklerle desenli pazenlerdir. Bol kesimli, beli uçkurlu, paçaları ba ğcıklıdır. İçi Amerikan bezi vb. kuma şlarla astarlanır. Paçalar diz altındaki ba ğlarla ba ğlanarak a şağı serbest bırakılır. Boyu ayak üzerinden dört-be ş parmak yukarıda kalır. Hafik ilçesine

286

ba ğlı Çınarlı Köyü’nde giyilen şalvar, “al bez” denilen kırmızı renkli düz pamuklu kuma ştan yapılır. A ğı yukarıda, paçaları hafif bol (çatal bacak), boyu diz uçkurludur, paçalar ba ğcıkla toplanır. Erkek: İş li ğin altına genelde lacivert renkli, yün dokuma sayk kuma ştan yörede şalvar, zivga, zıvga diye tabir edilen pantolon giyilir. Önde ilik cepler bulunur. Diz üzerine yakla şık 70 cm. uzunlu ğunda bilek kısmına ise yakla şık 30-35 cm. çift kat mavi çuha dikilir. Üst kısmı elips şeklinde, bile ğe do ğru olan kısmı sivri, üçgenimsidir. Bilektekiler yuvarlak, üst ucu dilimlidir. Bunların etrafı aynı renk kaytanlarla çevrilir. Zıvganın ön ve arkasında kaytan süslemeler vardır. Şanlıurfa: Hem erkekler hem de kadınlar giyer. Erkek: Gabardin kuma ştan yapılır. Kahverengi, ye şil, gri, lacivert renkleri vardır. Üstü bol altı aya ğı saracak şekildedir. Kabardin kuma ştan yapılır, ye şil, lacivert ve gri renkleri de vardır fakat en tutulan ve sevilen rengi kahverengi olanıdır üstü bol ayak kısımları aya ğı saracak şekilde dardır. Bacak arasındaki peyi ğin uzunlu ğu il ve ilçelerde de ğişiklik gösterir. İki tarafındaki ceplerin ağızları ipeklerle i şlenmi ştir. Kadın: Hemen hemen her renk kullanılır. Paçalar bol olup ayak bilekleri lastikle büzülmüştür. Çarpıcı renkli kuma şlardan yapılır. Hemen hemen her renk kullanılır. Parçalar bol olup ayak bilekleri lastikle büzülmüştür. Tokat Erkek: Bkz: Zıvga. Trabzon Kadın: "Don, Tuman" da denir. Boyu kısadır, dizin altına gelir. Genellikle basma, divitin gibi kuma şlardan yapılır. Ço ğunlukla koyu zemin üzeri renkli çiçeklerle desenlidir. Az da olsa canlı renklerde kullanılır. U şak Kadın: İpek, saten ya da kadife kuma şlardan yapılır. Üzeri simli çiçek desenli olup paçalarına simli bordür geçilir.Bile ği beli lastiklidir. Genelikle mavi ve tonlarındadır. Erkek: Giymlerin temelinde siyah şalvarlar ve kilot pantolon bulunurdu. Bunlar beli uçkurlu diz kapa ğına kadar bol, dizden ayak bile ğine kadar dar olurdu. Van: Yörede hem erkekler hem de kadınlar tarafından giyilir. Kadınların şalvarları dize kadardır. Zonguldak Kadın: Pazendendir.

Şamil: Rize'de oynanan bir halk oyunu.

Şamta: Hatay'da oynanan bir halk oyunu.

Şapik: Halay yöresi erkek giysisidir. Gej denilen kuma ştan yapılır. Şapik üst bölümdür. Önü açık, kollar uzun ve kol a ğızları geriye do ğru kıvrık olarak renkli kuma ştan yapılır.

287

Ceket gibi kullanılan dü ğmesiz, kol altları açık (ki bu yazın sıcak havalarda hava almayı sa ğlar.) bir giysidir. Yörede sadece erkekler tarafından giyilir. Bkz: Şal-Şepik. Siirt: "Şapık" denir. Hakkari Erkek: " Şepik" denir. İş li ğin üzerine giyilir. Özel dokumadır. Kendinden desenlidir. Dokumanın renkleri siyah, beyaz, kahve ve lacivert olabilir. El dokumasıdır.

Şapula: Ankara'da ayakkabıya " Şapula" da denir. .

Şar: Konya: Po şu. Mardin: Kadın ba şörtüsü. "Hamavi" de denir.

Şaran: Mu ş'ta kadınların aksesuar olarak kullandı ğı be şibiyerdeye " Şaran" da denir.

Şarba: Bkz: Şarpa. (Trabzon)

Şarka: Bursa Kadın: Yelek.

Şarkı şla Bicosu: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Şarpa: Bkz: Ba şörtüsü. (Trabzon) Şanlıurfa: " Şarba, E şarp" da denir. Genç kızlar evin içinde şarpa (e şarp) ba ğlar. Ni şanlı kızlar da aynı ba şı kullanır.

Şav şat: Artvin'de oynanan bir halk oyunu. "A ğır BAr" da denir. Şav şat Barı, genellikle türküsü söylenerek oynanan di ğer bar türlerinden, üç ayak, a ğrı bar gibi isimler altında toplanıp oynanan bir oyundur. Oyunun bulgusu ise, çok eski tarihlere dayalı bir a şk öyküsüdür., İki genç arasında büyük bir a şk ba şlar. Bu karasevdayı bilmeyen kalmaz. Birçok insan, bu gençler için na ğmeler yapıp türküler söylerler. Artık kızı istemenin zamanı gelmi ştir. Genç o ğlan, kızı istetir. Ancak kız babasının kesin razılı ğı.olmaz. Her şeye ra ğmen geri çevirir. Kızını bir ba şkasına (Be şik Kertmesi) sözlemi ştir. Bahar ayları gelince köylerden, yaylalardan göç ba şlar. Bu göçler halk arasında büyük e ğlencelerle terti-plenir; bunlarda yer yer isimlendirilir. Bu mevkidekı ismi ise (Vargoda) yayık yaylamak, yayla zamanı e ğlenceleri olarak bilinir. İş te bu tarihlerde, genç o ğlan sevdi ği kızın verilece ği genci vurur ve köyden kaçar. Köy halkının yaylaya çıkmasını bekler ve o gün gelir. Köy halkı bin bir e ğlence masallarıyla göçe koyulur. Uzunca bir yol aldıktan sonra ilk konaklayacakları mevkiye gelirler. 0 düzlü ğün, yani mevkinin ismi 288

(Vaket)’tir. Vaket’e gelirler. Genç o ğlan, sevdi ği kızın da orada olaca ğını bildi ğinden bunu takip eder. Köy halkı bu arada e ğlenmeye ba şlar. Davul, zurnalar çalınır; türküler söylenir; oynanır; koçlar kesilir; kebaplar vurulur; yiyilip içilir; Genç o ğlan, halkın arasına gelir; uzaktan sevdi ği kızı gözler, kızda sevdi ğini görür ama, bir türlü yakla şamaz. Bakı şıp has-ret giderirler. O arada genç kız, birde ne görsün, kar şıdan iki jandarma geliyor; sevdi ğini götüre-cekleri genç kızın içine do ğuyor. Genç kız, acılar ve üzüntüler içerisinde a ğlayarak jandarmanın görünmesiyle a ğıt yakarak bu türküyü söylüyor ve a ğlıyor. Oyunun türkü sözlerinde ise, Çift, jandarma geliyor kaymakam kona ğından, Fiske vursam kan damlar, kırmızı yana ğından, böyle esinlendi ği gibi birde, Cebi dolu paketi, giyme ye şil caketi, Yar Allah’ın seversen, gel dolanak Vaketi’nde ise sevdi ği genç, ye şil bir ceketle oraya gelir; bu, tanınırsın anlamında. Gel dolanak Vaketi ise, kaçmak anlamında sevdi ği gence ça ğrı yaparak söylenen bir türküdür. Daha sonra bu öyküyü yaşayanlar, gençlere atfen ve hatırlamak, ya şatmak maksadıyla halk arasında türküsü söylenip oyuna dökmü şlerdir. Oyun, halk arasında sıkça oynanan bir oyundur. Belli bir sayı sınırı yoktur; kız-erkek genelde karma olarak oynanır. Oyun, çizgi ile ba şlayıp yarım daire sa ğ yay üzerinde oynanır. Oyun adımları, figürleri ve sözleri hariç, sunulu şunda çok az düzen-leme yapılmı ştır. Bu, daha çok adım ve kolların sıralanı şıyla gerekli görülmü ştür.

Şayak: Mersin: Kuzu yününden dokunan kuma şa şayak denir. Erkek giysisi olan kıl haba yapımında kullanılır. A ğrı: Yörede yelek ve şal gibi giysilerin yapımında kullanılan bir tür kuma ş.

Şeğr: Ağrı: Yörede ipekli pu şilere denir. Diyarbakır i şi olanlar makbuldür. Püsküllü, parlak ve yumu şaktır. Bkz: Kullık

Şekero ğlan: Kars'ta oynanan bir halk oyunu. Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erke ğin elbisesinin kazara

289

bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün de ğen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar.

Şekke: Kilis kadın giysisi.

Şel: Bkz. Şal. (Hakkari)

Şelemend: Siirt ve Batman'da erkeklerin kullandı ğı bir çe şit ku şak.

Şenlik: Kars'ta oynanan bir halk oyunu. Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erke ğin elbisesinin kazara bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün de ğen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar.

Şepik: Bkz: Şapik. (Hakkari)

Şer'ane: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Şerif Hanım: Silifke'de oynanan bir halk oyunu.

Şerife Hanım: Konya'da oynanan bir halk oyunu.

Şeş: Adana ve U şak'ta tüle " Şeş" denir. Mut Kadın: Bkz: Dal Fes.

Şeve: 1. Cam bilezik. (Çanakkale, Malatya.) 2. Boyna takılan, kara renkli cam boncuk. (Van.)

290

Şevko: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Şeyana: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. " Şeyhana, Şeyhani Halayı" da denir.

Şeyh Şamil: Kars ve Kafkas'larda oynanan bir halk oyunu. Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erke ğin elbisesinin kazara bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün de ğen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar.

Şeyha: Bkz: Şahlan. (Artvin)

Şeyhana: Bkz: Şeyana. (Sivas)

Şeyhani Halayı: Bkz: Şeyana. (Sivas)

Şımık: Ağrı'da terlik türü aya ğa geçirilen ayakkabılara şımık denir.

Şırga: Kars-Kafkas: Kadınlar tarafından dans ederken giyilen bir aksesuar, küpe. Mu ş'ta "Sırga" da denir.

Şırrık: Diyarbakır: Kadınlar kullanır. Yörede çok yaygın olarak kullanılan, sadece gümü şten imal edilen, üzerinde damla, güne ş, yaprak, yılan motifleri bulunan bir takı çe şididir. Takının orta kısmı alnın tam ortasına gelecek şekilde Kofi denilen ba şlı ğa tutturulur. Boyuna takılacak şekilde, kolye biçiminde olanları da mevcuttur.

Şilore: Bitlis'te oynanan bir halk oyunu. Grup halinde ve küçük parmaklardan tutu şarak oynanan oyunlardandır.

291

Şiret: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Şirin Nar: G.Antep'te oynanan bir halk oyunu.

Şirvan: Bkz: Ğır ğır. (Van)

Şirvani: Bkz: Düz. ( Şanlıurfa)

Şitari: Bkz: Çitare. (Afyon)

Şurto: Bkz: Sirto. (Kırklareli)

Şur-u Mertal: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu. "Kılıç Kalkan Oyunu" da denir.

Şuşane: Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu. "Tek Ayak" da denir.

Şuvata: Edirne'de mendile " Şuvata" da denir.

Şuytik: Hakkari'de kadın ve erkeklerin kullandı ğı bir tür ku şak. " Şal Ku şak, Şütük" de denir. Kadın: Yünden yapılmı ş el dokuması bir ku şaktır. Bele sarıldıktan sonra üzerine do ğin (1-2 cm. eninde yünden dokunmu ş kemer [dizge gibi]) ba ğlanır. Erkek: 1m. uzunlu ğunda 60cm. eninde bir ku şaktır. Yünden elde kilim desenleri verilerek dokunur. Bele sarıldıktan sonra üzerine kösele kemer takılır.

Şütük: Bkz: Şuytik. (Hakkari / Şemdinli)

-T-

Tabaka: Ordu ve Rize'de erkeklerin kullandı ğı bir aksesuar. Van: Erkekler tarafından şalın arasına konulan gümü şten aksesuar. "Tabakalık" denir.

Tabanca: Bkz: Gubur. (İzmir)

Taç: 1. Bir tür kadın ba şlı ğı. 2. Fes ve takkeye Çorum'da verilen bir ad. Şanlıurfa: Genç kız ba şına “taç” denir. Genç kız ba şı takı yönünden çok zengindir. Evli ve bekar

292

olmak üzere de ğişik be ş çe şidi vardır. Genç kız ba şına “Taç”, evli olanlarınkine ise “Köfü” denir. Genç kız ba şı takı yönünden çok zengindir. Kırmızı fes üzerine pü şü sarılarak meydana getirilir. Ba şa iyi oturabilmesi için fesin içine kalıbına göre karton konur. Fesin üst kısmına gümü şten tepelik, ön kısmına üçkor, yanlarına ise re şme denen gümü ş takılar takılır. Arkaya flo ştan örülmü ş saçlarla beraber, bele kadar inen saç koni anır. Kars-Kafkas: Yörede kadınlar tarafından dans ederken giyilen bir aksesuardır. Ba şa takılır. Çankırı, Eski şehir, G.Antep, I ğdır, Kilis, Şanlıurfa, Afyon, Kars'ta kullanılır.

Tahtalı Kemer: Bkz: Püskül Ba ğı. (Balıkesir)

Tahtalı Şalvar: Sivas kadın şalvarı. El tezgahlarında dokunmu ş ince çizgili dokumadan yapılır. Kullanılan renkler kahverengi, mavi, kırmızı ve bal köpü ğüdür. Ayak bile ğine kadar uzundur.

Takacak: Ziynet e şyası, süs e şyası, kordon, inci, kolye gibi aksesuara verilen genel ad.

Takım: Balıkesir kadın üst giysisi. Kadınlar tarafından kullanılır. Göçmenler ise “takım” adını verdikleri şalvar ve zıbından olu şan ikili kıyafeti giyerler. Bunlar yapıldı ğı kuma şa göre Altıparmak takım, ye şil takım, gristan takım vb. adlar alır. Bu takımları şalvar/koca donları bol kesimlidir. Bilek kısmı ayak girecek kadar açık bırakılır. Bu şalvarlara kuma şından veya i şlemesinden dolayı “kasnaklı” ismi verilmi ştir. Bele ucu i şli ince bir kuma ş veya po şu ba ğlanır.

Takke: Bursa: Erkek: 2 çe şittir. a) Bordo, kahverengi ve mavinin hakim oldu ğu renk ve işlemeleri olan takke. El dokuması ve üzeri boncuklarla i şlidir. b) Beyaz, kahve rengi ve tepesi iri boncuklarla süslü takke. G.Antep Erkek: Bkz: Terlik. Balıkesir: "Terlik" de denir. Kadınlar ve erkekler tarafından kullanılır. Kadın: Ba şa önce takke-terlik giyilir. Beyaz pamuklu kuma ştan, Tahtaku şlar Köyünde ise sarı ve kırmızı pamukludan ba şa göre kesilip dikilir. Üst kısmına küçük yuvarlak bir parça, büzgü üzerine tutturularak temiz bir diki ş yapılır. Takkenin üzerine renkli iple kaz aya ğı ve bıçkı motifleri ve i ğne ardı tekni ği ile i şlenir. Takkenin etrafına genellikle bordo renkli kadife, simit şeklinde dikilir. Tepe kısmına gümü ş tepelik tutturulur. Alın kısmına ba ş çevresini kaplayacak 293

şekilde örgü yapılır. Bunun ucuna altın, gümü ş paralar (seyran) dikilerek tutturulur. Buna ırakçın denir. Bu ba şlı ğı genellikle gelinler kullanır. Üstüne yazma/yemeni örtülür. Erkek: Tahtaku şlar köyünde ise beyaz veya sarı pamuklu kuma ştan dikilen ve üzeri renkli iple i şli takke kullanılır. Takkenin üzerine sarı renkli abaniye “sarık” sarılır. Abaniye, kare şeklindedir, katlanarak inceltilir, takke üzerine sarılıp ucu alta sıkı ştırılır. Ni şanlılar ve evliler şapkalarına veya yakalarına “yazgara” denilen, pul, boncuk ve püsküllerden yapılan süsü takarlar. Halk oyunları gösterilerinde kısa saplı, ucu püsküllü süslü tahta ka şıklar kullanılır. Bursa ve İzmir'de kadınlar, Konya'da kadın ve erkekler kullanır.

Tam Halep: Bkz: Şalvar. (G.Antep Erkek)

Tamak Zeybe ği: Uşak'ta oynanan bir halk oyunu.

Tamara: 1. Artvin'de oynanan bir halk oyunu. "Ta şkıran" da denir. 2. Kars'ta oynanan bir halk oyunu.

Tama şa: Eski şehir kadın giysisi.

Tamzara: 1. Erzurum'da oynanan bir halk oyunu. "Tanzara" da denir. Tamzara oyununa birle şik vaziyette bellerden tutularak ba şlanır; oyunun sonuna do ğru açılarak ve el ele tutularak devam edilir. Tamzara, Bayburt’ta bir köyün adıdır.Tamzara toplu olarak oynana bir halk oyunudur önce bellerden tutularak sonra açılıp el ele tutularak kol ve ayak hareketleriyle oynanan türkülü bir oyundur. Kapalı yerlerde oyun tef ve mey’le, meydanlarda davul zurna ile e şlik edilir. Erkekler daha çok davul zurna eşli ğinde oynarlar. Özellikle Erzurum, Sivas, Erzincan, Gümü şhane, Tokat, Artvin, Kars, Giresun,Van, Bingöl illerinde yaygındır.

Tamzara oyununun türküsü olmasına ra ğmen Erzurum’da çalgı e şli ğinde oynanır. Oyunun türküsü söylenmez.

Tamzaradan gece geçtim

So ğuk so ğuk sular içtim 294

Oyunun ikinci bölümü açılarak ve elele tutularak daha hareketli olarak devam eder. Üçer çökü ş yapılarak oyun tamamlanmı ş olur.

2. Bkz: Tanzara (Artvin). 3. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. 4. Giresun'da oynanan bir halk oyunu. 5. Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. Harput’tan derlenen oyun "Tanzara" adıyla da bilinir. Oyun, bazı illerimizde de aynı isimle de ğişik figürlerle oynanmaktadır. Asıl yöresi ise Harput’tur. Oyun hâlâ tüm canlılı ğı ile Elazı ğ'ın her tarafında ya şamakta ye birçok ki şi tarafından oynanmaktadır. Çok eski bir oyun oldu ğu belirtilmektedir. Oyun esnasında oyuncular tarafından türkü söylenir. Bu türkü, davul- zurna, davul- klarnet yada takım çalgı e şli ğinde söylenir. Oyun ba şka bir melodi ile oynanmaz. Bu oyunun melodisi ile de ba şka bir oyun oynanmaz. Usûlü 9/8’liktir, orta çabukluktadır ve en az iki ki şi ile oynanır. Oyun, dizi halinde ve oyuncuların birbirlerinin serçe parmaklarından tutmaları şeklinde oynanır. Oyundaki hareketler el, ayak ve ba ş figürlerinden olu şur. Hareketler vücudun tabii hareketleri olup, sihir ve büyücülük ifade eden danslara benzemektedir. Hayvan veya tabiatı taklit eden bir oyundur. Erkek ve kadınlar tarafından, dü ğün ve kına gecelerinde oynanır.

Tanzara: 1. Bkz: Tamzara 1 (Erzurum). 2. Artvin'de oynanan bir halk oyunu. "Tamzara" da denir. 3. Bkz: Tamzara 5 (Elazı ğ).

Tap şin havası: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu.

Tar: Diyarbakır: Kadın ba şında kullanılır. Tas biçimindeki tahta yada tenekeden yapılmı ş malzeme. Bkz: Kofi. İçel: Ba şörtüsü.

Tar: Tezeneli ve telli çalgıdır. Azerbaycan, Özbekistan, İran, Gürcistan ve Türkistan’ın bazı bölgeleri ile ülkemizde daha çok Kars yöresinde yaygın olarak çalınan çalgıdır. Gövdesi genellikle dut, kestane ve karaa ğaçtan yapılır. Teknesi biri büyük, di ğeri küçük olmak üzere 2 çanaktan olu şur. Bu çanakların üzeri deridir. Sap üzerinde perdeler vardır.

Taraklı Kutnu: Sivas'ta kullanılan bir tür kuma ş.

295

Tarama: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Tarbu ş: Bkz: Fes. (Hatay)

Tartımak: İzmir erkek ba şlı ğı. İster kalıplı ister kalıpsız olsun yörede feslerin üzerine kullanılan dolgulara denir. Günümüzde tarlada çalı şan ki şilerin ba şlarını güne şten korumak için kullandıkları pamuklu yün dokumadan yapılan ve üzerinde genelde çiçek motifleri olan bir parçadır. Katlanarak fesin üzerine sarılır.

Tasavesa: Bolu'da oynanan bir halk oyunu.

Ta şçı Aba: Bkz: Aba. (K.Mara ş)

Ta şkıran: Bkz: Tamara 1. (Artvin)

Tat: Erzurum'da bo ğazsız çoraba verilen ad.

Tavır: Halk oyunlarında tavır, oyunun yöreye özgü anlatım tarzından do ğan hareket uygulamalarıdır. Oyunlarda arka arkaya gelen hareketlerde, türlere göre kimi yöre oyuncuları ayaklarıyla yeri teperek yürürken, kimi yöre oyuncuları ise bu hareketleri bacakları gergin şekilde atarak yada dizden çekerek yaparlar. Ayrıca oyuncular yöreye özgü bir tavır yaratırken el, kol ve yüz hareketleriyle konuya anlatım bütünlü ğü kazandırırlar. Gelenekler, arazi yapısı, iklim ve u ğra ş alanları (meslekleri), yöresel tavrın olu şumunda önemli etkenlerdir. Tavır, gözle görülebilecek bir özelliktir, kelimelerle ifade edilmesi çok zordur. Bir yöre oyunun tavrını anlayıp tanıyabilmek, o yörenin karakteristik özelliklerini ta şıyan oyuncuları uzun süre izlemekle mümkündür.

Tavuk Barı: 1. Artvin'de oynanan bir halk oyunu. 2. Erzurum erkek barlarındandır. Tavukların hareketlerini yansıtması yönünden Şamanizmden izler ta şımakta oldu ğu bilinen bu bar Erzurum barlarının en eskisidir. Bu barın bir adı da Felek Barıdır. 3. Kars'ta oynanan bir halk oyunu.

Taxtababuç: Erzurum'da terli ğe verilen bir di ğer ad.

296

Tef (Def): 25-30 cm. çapında, 5-6 cm. geni şli ğindeki kasna ğın bir yüzüne ince deri geçirilmi ş kasna ğın etrafına 5 çift veya daha fazla pirinçten ziller takılmı ş olan ve parmak uçlarıyla vurularak çalınan bir çalgıdır.

Tef Dansı: Kars ve Kafkaslarda oynanan bir halk oyunu. Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erke ğin elbisesinin kazara bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün de ğen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar.

Tek Ayak: 1. Bkz: Kaz Kaz (Ağrı). 2. Bkz: Şuşane. (Diyarbakır). 3. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. 4. Bkz: Derik. (Şanlıurfa)

Tek Tamzara: Kars'ta oynanan bir halk oyunu.

Tek Zeybek: 1. Burdur'da oynanan bir halk oyunu. 2. Silifke'de oynanan bir halk oyunu. Oyun hüner gösterme üzerine kuruludur. Önceleri tek ki şi tarafından oynanmakta idi oyuncu istedi ği figürü özgürce yapmakta idi. Şimdikine nazaran daha ağır bir oyundu sonraları kalabalık erkek grupları tarafından oynandı. Daire ve sıra biçiminde oynanır. Türkülüdür.

Teke Oyunları: Mu ğla, Afyon, Burdur, Isparta, Antalya, İçel illerimiz ve çevresinde oynanır. Zeybek türü oyunların oynandı ğı bu yörede ya şayan Teke Türkmenleri tarafından oynanan bir oyun türüdür. E şlik çalgısı genellikle sipsi ve curadır. Erkekler- kadınlar ayrı ayrı oynadı ğı gibi birlikte de (alaca dizide) oynarlar.Genelde yörüklerin yaylalarda oynadıkları e ğlence amaçlı oyunlardır. Kapalı mekanlarda da oynandı ğı görülür. İki yada daha çok ki şinin kar şılıklı yada daire biçiminde oynadı ğı oyunlardır. Oyuncular birbirlerinden tutmazlar, açık oynarlar.Bu oyunlarda çok çe şitli çökme 297

adımları vardır. Vücudun tümü hareketli olup, özellikle kollar sürekli ve çabuk bir devinim içindedir. Müzik açısından tek bölümlü 9/8, 9/16’lık olup 2 ve 4 zamanlı olanları da vardır. Teke yöresinde hız, belli bir niteliktir. Teke zortlatmaları ise teke oyunlarından daha hızlı bir şekilde oynanır. Ba ğlama, cura, sipsi, kaval, üç telli, darbuka teke oyunlarında ve teke zortlatmalarında kullanılan sazlardır. Teke oyunları kıvrak (yürük) zeybek türü oyunlarımızla benzerlik gösterir. Bu oyunların bir ço ğunda ellerde ka şık da bulunabilir. Bu oyun türlerimizin dı şında bazı bölgelerimizde Güvendeler (Bursa); Bengiler, (Balıkesir, Manisa, Bergama); Mengiler (Toroslar) adı altında oyunlar oynanmaktadır. Ülkemizin özellikle Kars ve çevresinde Azeri oyunları oynanırken, birçok yöremize yerle şen göçmen yurtta şlarımızın Üsküp oyunlarını oynadı ğını görürüz. İnanca dayalı sema ve samahlar gibi törenlerde ö ğrenilen ve oynanan oyun türlerimizin dı şında kalan özgün oyunlarımızda vardır.

Teke Zortlatması: Burdur'da oynanan bir halk oyunu.

Teleba ş: Bkz: Bindallı. (Karabük /Safranbolu).

Telgrafın Telleri: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu.

Telli Hare: Afyon kadın giysisi. "Pullu Hare" de denir.

Temeldevran: 1. İplik ve kılaptan karı ştırılarak dokunan bir çe şit kuma ş. (Eski şehir.) 2. Sırma ile i şlenmi ş kadife giysi. (Mu ğla.)

Temesi: Bkz: Kesrevan. (Hakkari)

Temir A ğa Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. "Temira ğa, Temura ğa" da denir. Bu hataya ismini veren ki şi Temir isminde biridir. Bölgesi tam olarak bilinmemektedir. Merkeze ba ğlı köylerden birinden kaynaklandı ğı kesindir. Temir A ğa varlıklı, cömert birisidir. Aya ğının birisi do ğuştan kısadır. Bu halayı sakatlı ğına ra ğmen oynadı ğı halde bir aya ğının kısa olması nedeniyle halay ba şka bir hal almı ştır. Zamanla onun oynadı ğı halay taklit edilmeye ba şlanmı ştır. Temir A ğa halayı kökeni belli bir halay de ğildir. Tamamen sakatlıktan gelen bir yorumla kendini göstermi ştir. Timurlenk ile ba ğlantısı

298

oldu ğu rivayetleri olsa da, o kadar etkinli ğe sahip olması olanaksızdır. Yakla şık 150 — 200 yıl önce ya şayan Temir A ğa ‘dan bu zamana gelmi ştir. Dansımız yava ş , yeldirme, hoplatma bölümlerinden olu şur. Müzik iki bölümlü olarak çalınır. Erkekler tarafından oynana gelmi ştir. Bu oyunda yörenin hemen hemen her yeinde oynanır. Hem türkü hem de çalgı ile oynanabilmektedir. Eller parmaklardan tutularak oyuna ba şlanır. Sol ayakta çiftleme yapılır. Sa ğ ve sol ayaktan sonra çiftleme ile yürüyü ş biter ve sol ayak yere vurulur. Sonra sa ğ ayak öne atılır ve sol ayak yana do ğru iki defa konur, yine yürünür. Sonra çiftlemenin hemen ardından ikili çökme yapılır. Eller bırakıldıktan sonra sa ğ ayak ve sol ayak üç defa vurulur. Sonra hoplatmaya geçilir. Yava ş figürler artık sekmeye dönü şür.

Temir A ğa Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. Oyun, Harput’ta derlenmi ş, 100–150 yıllık bir geçmi şi oldu ğu söylenen bir oyundur. Ba şka illerde de bu isimde oyunlar vardır. Oyunun asıl yöresi bilinmemektedir. Davul klarnet ile 4/4 lük usulde ve Uşş ak makamında plan müzik e şli ğinde oynanır. İki ki şi ile oynandı ğı gibi, grup halinde oyuncuların birbirlerinin omuzundan tutmaları ile oynanır. Taklitli bir oyun olmayıp, hareketler tabiidir. Erkek oyunu olmasına ra ğmen, kadınlar tarafından ve karma da oynanır. Oyun, dü ğün, ni şan ve asker u ğurlamalarında oynanır.

Temira ğa: 1. Bkz: Temir A ğa Halayı. (Sivas). 2. Bitlis'te oynanan bir halk oyunu. "Temurağa" da denir. Halay türünde çok yava ş ba şlayıp giderek hızlanan bir oyundur. Parmaklardan tutularak kızlar ve erkekler ayrı olarak oynanır. Karma olarak da oynandı ğı görülür. Halay türünde, çok yava ş ba şlayıp giderek hızlanan bir oyundur. Sözlerinin ezgisine uyularak ayaklar, sa ğa sola sallanır. 3. Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. 4. Bkz: Temira ğa Barı. (Erzurum). 5. Van'da oynanan bir halk oyunu.

Temira ğa Barı: Erzurum'da oynanan bir halk oyunu. Erzurum barları içinde onuncu geleneksel sırada yer alan ve el ele açık vaziyette tutularak oynanan oyundur. Oyuna ba şlar ba şlamaz hemen ileri çıkarken de geri çekilirken de ayak de ğiştirerek ve sa ğa sola yarım dönü şler yapılarak yürünür. Geri çekildikten sonra sol ayak biraz ilerde ve taban üstünde durulurken çalgının ritmine uyularak omuz düzeyinde ileri do ğru gergin duran kollar soldan ba şlamak üzere altı kez (sola-sa ğa) sallandıktan sonra yedinci kez

299

yani güftenin fiili (Uçurdum) sözcü ğünün (dum) hecesinde kollar bu kez arkaya itilir itilmez hemen sol ayak yerden kaldırılır, kollar a şağıya sarkıtılır ve yarım sa ğa dönü ş yapılarak sa ğ ayak, sa ğ ilerde bir kez yere vurulduktan sonra 1-2 ayak de ğiştirildikten sonra yine sol aya ğın tabanı üstünde durulur. Bu barda figür de ğişmeleri çok sürekli ve birbirini izleyerek devam eder. Sol aya ğı ileri koymadan önce a şağıda sarkıtılmı ş bulu- nan kollar a şağıda bir kez sallanarak yukarıyı kaldırılır. Aynı hareketler oyunun sonlarında hızlanarak, ko şup atlayarak sürdürülür ve çökü şlerle sona erdirilir. Temira ğa barında, güftenin sonlarında iki şer çökü ş yapılırken her seferinde (tek taban üstünde) dönülerek sol taban üstünde durulur.

Temura ğa: 1. Bkz: Temir A ğa Halayı. (Sivas). 2. Bkz: Temira ğa 2. (Bitlis) 3. Kars'ta oynanan bir halk oyunu.

Temüra ğa: Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Tennik: Aydın kadın giysisi.

Tepeba şı: Kütahya kadın ba şlı ğı.

Tepelik: Üzeri altın dizili, süslü kadın fesi. (Isparta, Denizli, Bolu, Çorum, Samsun, Giresun. Erzincan, Bitlis, Ankara, Kır şehir, Kayseri, Nev şehir, Ni ğde.) Artvin: "Tepelük" de denir. Sivas: Fesin üzerine gümü ş bir tabakanın tutturuldu ğu bir ba şlıktır. Bu tabakanın etrafınada penezler sarkıtılır. Trabzon: Bkz: Başörtüsü. Erzurum: Genellikle 8-10 cm çapında daire biçiminde altın veya gümü şten yapılan i şlemeli ve kenarlarına altın,gümü ş paralar dizilen kadın ba şlı ğı. Bu ba şlık ya fes üstüne ya da saç üstüne yerle ştirilip tutturulduktan sonra üstüne ince tülbent, yazma ya da kaliteli oyalı ba şörtüsü örtülür. G.Antep: Fesin üst kısmında gümü ş tepelik vardır. Bu tepeli ğin kadını nazardan korudu ğuna inanılır. Ön kısmında ise tepeli ğin kenarlarından sarkan zincir ve pullarla süslü alınlık vardır. Altın olanına teste adı verilir.

Tepi ştirmek: Horon oynamak. (Ulu şiran, şiran, Gümü şhane)

Ter Gömle ği: Rize: İç gömle ğine denir.

300

Terek: Kars-Kafkas: Yörede erkeklere özgü günlük giysi parçası. Genellikle çuha şaldan yapılır.

Terekeme: Kars'ta oynanan bir halk oyunu. Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erke ğin elbisesinin kazara bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün de ğen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar.

Terge: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. "Tergi, Türk-i Tergi, Türkü, Türk-i Baraza" da denir. Bu oyuna yöremizde “Türki baraza” da denir. Bu oyun ekseriye Urfa’nın Suruç ilçesinde halen varlı ğını sürdüren Alaaddin Keykubat’ın torunları olan “Alaaddin” a şiretine ait oldu ğu söylenir. Şanlıurfa’da göçebe (köçer) türkmen a şiretleri tarafından “Terge” oyunu çok güzel şekilde oynanır. Yöremizde yaygın bir şekilde oynanan bu oyun adını, bu türkmen a şiretlerinden almı ştır. Köylerde ba ş çeken bu oyunu oynayaca ğı zaman davulcuya bazen “Türkü çal” diye seslenir. Zengin kültürümüzün bir çok özelliklerini ta şıyan bu oyun, karde şli ği ve sevgiyi simgeler.

Tergi: Bkz: Terge. (Şanlıurfa).

Terlik: 1. Beyaz patiskadan dikilen ya da yünden örülen, takke, ba şlık. (Isparta, denizli, Aydın, İzmir, Manisa, kütahya, Bilecik, eski şehir, İstanbul, Sinop, Artvin, Ordu, Rize, Kars, Erzurum, Erzincan, Elazı ğ, Gaziantep, Mara ş, Hatay, Sivas, Yozga Ankara, Kayseri, Nev şehir, Konya,Adana, İçel.) Isparta, Giresun, Artvin, Mara ş, Ni ğde, Konya, İçel, Adana, Antalya'da "Tellik" de denir. 2. Yün çorap. (Kırklareli.) 3. Manto. (Balıkesir, Bursa, Kocaeli, İstanbul.) 4. Yeldirme. (Denizli, Balıkesir, Çanakkale, Bilecik, Kocaeli.) 5. Ferace. ( İstanbul, Edirne.) 6. Yerli dokumadan yapılan giysi.

301

(Çanakkale.) G.Antep: Kadın: Genç kızların çeyiz olarak hazırladı ğı bir erkek ba şlı ğıdır. Beyaz pamuklu kuma ş üzerine eskiden kirpi okuyla günümüzde tı ğla delik açarak, deliklerinde ibri şim ve iple örülerek i şlenmesi şeklinde hazırlanır. Bu delikler ba şın hava almasını sa ğlar. İş lemeler kenarda ise zarife, ortada ise yılan e ğesi, bülbül gözü ve hamam ta şı gibi yöresel isimler alırlar. Erkek: Genç erkeklerin ba şında, sırma karı ştırılarak i şlenmi ş püsküllü Terlik bulunur. "Takye, Dal Fes" de denir. Mut Kadın: Herhangi bir kuma ştan takke biçiminde yapılır ve fesin altına giyilir. Böylece saç kirinin fesi kirletmesi önlenir. Sivas Erkek: Pamuklu veya patiska üzerine boncuk ve pulla i şli bir ba şlıktır. Erzurum: Bezden dikilmi ş takke. Osmaniye: "Fes, Keçe, Küllah" da denir. Balıkesir: Bkz: Takke, Bkz: Ayakkabı. Tokat Erkek. Bkz: Fes.

Ters Bico Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Ters Halay: Bkz: Özenteki. (Sivas)

Tersbar: Kars'ta oynanan bir halk oyunu.

Tersine: 1. Erzurum'da oynanan bir kadın barıdır. 2. Artvin'de oynanan bir halk oyunu.

Tespih: Genellikle kar şılama türü oyunlarda erkek aksesuarı.

Teste: Bkz: Alınlık (G.Antep)

Te şi: 1. Artvin'de oynanan bir halk oyunu. Artvin ve civarında, genelde iç kesimlerde, toplu i ş gücüne dayalı birlikte yapılan çalı şmalara “Meci-İmece” adıyla toplanırlar. Yöre halkı kı ş gecelerinin bo ş geçmesi, gece e ğlenceleri yapılması amacıyla, yün eğirme, mısır ayıklama, tütün do ğrama gibi bazı i şlerini kı ş gecelerinde, kom şuları davet ederek hem Çalı şır; hem de gece e ğlenceleri düzenlerler. Bunlar maniler, bilmeceler, kar şılıklı atma türküler ve orta oyunları gibi e ğlencelerden olu şur. Te şi ise yün e ğirmeye yarayan aracın ismidir. Te şi, a ğar şak ve i ğden olu şan, a ğaç bir araçtır. Bu araçla, yünden. iplik yapılmasını canlandıran yün e ğirmeyi temsil eden bir oyundur. Oyun oynanırken ayak, el figürleri ile adeta yün e ğiriyormu ş gibi gerçek figürler de gösterilir. Oyun figürleri, estetik yönden a ğırlık ta şır; ayak üzerinde esneyerek yürünür

302

ve elde te şi ile yün e ğrilir. Te şi oyunu, kadınlar tarafından oynanır. Belli bir sayı sıralama olmayıp genellikle ba ğımsız ferdi olarak oynanır. Oyun genelde bir iki ki şinin özel gösterisiyle ba şlayıp daha sonra isteyenlerin katılımıyla devam eder. Oyun, ilk olarak, Zeki Akalın tarafından, Şav şat dolaylarından derlenmesi, yeni bir düzenleme yapılıp sahneye konulmasıyla bugünkü şeklini almı ştır. 2. Bitlis'te oynanan bir halk oyunu. Yörede ki şisel oyunlar sınıflaması içine alınmı ş oyunlardan olmakla beraber grup halinde kadınlar tarafından da oynanır. Ki şisel olarak oynandı ğında oyunu bir veye iki ki şi oynar. Ki şisel kabiliyetlerini ortaya koyarlar. 3. Diyarbakır'da oynanan bir halk oyunu. 4. Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. Te şi; yöremizde yün ve pamuk e ğirmek için kadınların kullandıkları i ğ şeklinde bir araçtır. Te şi oyun kadının ev i şlerini sembolize eder. Oyunda oyuncular bir sa ğa bir sola kayarak oynar. Te şi oyununda ip eğirme, süt sa ğma, hamur yo ğurma, gibi ev i şleri dile getirilir çok zengin figürleri vardır.

Te şruke: Van'da oynanan bir halk oyunu.

Tezak: Bkz: Fes. (Hatay)

Tezeneli Çalgılar: Bu grubun en yaygın çalgısı Anadolu’da sıkça kar şımıza çıkan Türk Halk Müzi ğinin ve Türk Halk Oyunlarının en önemli çalgılarından biri olan ba ğlamadır. Kapalı mekan çalgısıdır. Tür ve ebatlarına göre meydan sazı, divan, ba ğlama, tanbura ba ğlama, tanbura cura, cura ve çöyür olarak kar şımıza çıkar.

Tezzak: Bkz: Fes. (Hatay)

T.H.O. Türleri: Zeybek, Halay, Bar, Horon, Hora, Kar şılamalar, Ka şık Yöresi, Teke Oyunları.

Tımbıllı: Silifke'de kadın erkek karı şık ve toplu olarak oynanan türkülü bir halk oyunu. Oyun yörede yeni evlenen erke ğin karısına sitemini dile getirmekte. Gelin, kocasına naz etmekte, koca ise buna sitemle cevap vermekte.oyun kız ve erkekler beraber daire şeklinde oynarlar. Türkülüdür.

303

Tırgal: Hakkari erkek giysisi.

Tırhıç: Bkz: Leçek (Erzurum)

Tiftik: Bkz. Kerik. (A ğrı)

Tiftik Çorap: Ağrı: Keçi kılından yani tiftikten tahta tı ğ ile örülür. Uzun tüylü, genellikle alaca renkli ve desenlidir. Düz renkleride görülmektedir. Alaca renkliler siyah-beyaz ve kahverengi-beyazdır.

Tiftik Külah: Diyarbakır'da erkekler kullanır. Deve tüyünden yapılan, genelde koyu renklerden seçilen ve üzerine yöresel ipek pu şular ba ğlanan bir ba şlıktır. Kulakların ucunu içine alacak şekilde ba şa geçirilir ve üzerine pu şu ba ğlanarak dü ğümlenir. Dü ğüm ekip ba şında sa ğa di ğer oyuncularda sola sarkıtılır. Yörede koyun yününden yapılanı da mevcut olup, buna ise “Kum Külah” adı verilir.

Tiftik Papak: Ağrı erkek ba şlı ğı. Özellikle kı şın kullanılan göz önüne gelen kısmı açık ba şı tamamen kaplayan bir ba şlık türüdür. Karlı, tipili olmayan güne şli günlerde katlanarak kullanılır. Beyaz, sarı, siyah ve kahverengi renklerde düz veya bu renklerden ikisinin karı şımı ile alaca olarak görülür. Keçi kılından yani tiftikten tahta tı ğlarla örülür.

Tik: Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu.

Tikme: Tikme, alın hizasında üzeri hamidiyelerle süslü, zenginlerin giydigi Bitlis'te kadınların kullandı ğı bir ba şlık türüdür.

Tilalay: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. "Tillala Halayı, Dilalay" da denir.

Tillala Halayı: Bkz: Tilalay. (Sivas)

Tillera: Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur.

Tiringo: Bkz: Tringo. (Bitlis)

304

Tirpano: Adıyaman'da oynanan bir halk oyunu.

Titreme Horonu: Rize'de oynanan bir halk oyunu.

Tokalı Çarık: Sivas erkek ayakkabısı. Yörede ustalarının azaldı ğı çok özel bir çarık modelidir. Manda gönünden yapılır. Üzeri delikli i şlemelerle süslenmi ştir.

Tokalı Kemer: Zeybek türü oyunlarda kadınların kullandı ğı bir kemer türüdür.

Tokmak: Bkz: Davul

Tomaka: Ba şa takılan gümü şlü kadın ziyneti. A ğırlıklı olarak Zeybek türü oyunlarda kadın aksesuarı olarak kullanılır.

Toman: Bkz: Tuman. (Ankara)

Tongurdak: İzmir: Kadın aksesuarı. Giysi ya da saçlardaki süsler.

Tonus Halayı: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu.

Tonya: 1. Trabzon'da oynanan bir halk oyunu. 2. Rize'de oynanan bir halk oyunu.

Topal Halayı: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu.

Topdon: Mu ğla kadın ve erkek alt giysisidir. " Şalvar" da denir.

Toplu: Erzurum: "Altınta ş" da denir. Kadın aksesuarıdır.

Tor: 1. İnci gerdanlık. (Kır şehir.) 2. Boncuktan yapılan bilezik. (Giresun.) 1. Ba şörtüsü. ( İçel.) 2. Kadınların ba şlarına örttükleri çar şaf. (Kars, Ni ğde, İçel.) 3. Pe ştamal. (Konya.)

Torlak: Bkz: Şalvar. ( İstanbul)

Toros Mengisi: Adana'da sadece kadınlar veya kadınerkek karma olarak oynanan bir halk oyunu. "Çelebi Halayı, Türkmen Halayı" da denir. 305

Toksa: Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu.

Tosya: Bkz: Ku şak. (Erzurum)

Tosya Ku şak: Giresun, Erzurum: İpekli ku şak. Bkz: Ku şak.

Toycular: Van' da oynanan bir halk oyunu.

Toz Ba ğı: Kütahya kadın giysi parçası.

Toza ğan Halayı: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. "Tozahan" da denir.

Tozahan: Bkz: Toza ğan Halayı. (Sivas)

Tozak: Dü ğünlerde gelinin ba şına takılan çe şitli renge boyanmı ş ku ş tüyleri. (Afyon, Gaziantep, Mara ş, Adana.) genellikle zeybek türü oyunlarda kadınlar tarafından kullanılır.

Tozeneke: Van' da oynanan bir halk oyunu.

Tozluk: Denizli: "Kapçın" da denir. Bkz: Kapçın. Artvin: Şalvarın alt kısmına yani topuktan 20-25 cm yukarı kadar daha kalın şal kuma ş dikilir. Bunlara mahallinde tozluk denir. Kadınlar kullanır. Balıkesir: Erkekler kullanır. Şalvarın kuma şından, üzeri i şli ve baca ğın şekline göre dikilmektedir. Boyu 30-35 cm.dir. bile ğe kadar iner, iki yanda ayak üzerine inen kulakları vardır. İzmir: 2 çe şittir. Bunlardan biri i şlemeli tozluktur; Kuma şın rengi dizlik, camadan ve sallamada oldu ğu gibi petrol rengi ve gridir. Üzerinde siyah renkte kaytandan yapılmı ş i şlemeler bulunur. Bu tozluk siyah yemeni ile beraber giyilir. Kuma şı yün veya çuhadır. Trabzon: Kadın: Yünden siyah ve beyaz renkli sadece diz ve ayak bile ği arasına geçirilen bir parçadır. Erkek: Yünden beyaz ve siyah renkte sadece dizle ayak bile ği arasına geçirilen bir parçadır. Kütahya: Kırmızı veya mavi renkte olup yandan sırma iplikten püsküllü olur. Erkekler giyer.

Tozluk Ba ğı: Tozlu ğu tutması için üzerinden ba ğlanan ba ğçık, ip.

306

Trablus E şarp: Karaman: Erkek ba şlı ğı.

Trablus Ku şağı: Mut: Erkek: Renkli iplikten yapılmı ş bir ku şaktır. Daha çok şehirli erkekler kullanır. Kadın: Erkeklerin kullandı ğı kuma şla aynıdır. Özel dokuma bir kuma ştır. Silifke: Bkz: Trabulus Ku şağı. Balıkesir: Bkz: Ku şak. Edirne: Erkekler kullanır. Bele kırmızı Ku şak, yada Trablus ku şağı ba ğlanır. G.Antep: Bkz: Ku şak. İzmir: Şal ku şağın üstüna sarılır. Birbirine ba ğlı 3 parçadan olu şur. Renkleri genelde kırmızı, sarı ve ye şildir. Erzurum: Bkz: Ku şak. Silifke: "Trabulus Ku şağı, Darabulus Ku şağı" da denir. Hem kadınlar he de erkekler kullanır. Kadınlar: bellerine rengarenk saçaklı kuma şlar sararlar. Bu kuma şın adına yörede “ Darabulus gu şağı “ (Trabulus) denir. Ku şağın ucu belin sa ğ tarafından sarkıtılmak sureti ile öncekin üzerine sarılır. Erkek: Yörede erkekler beline saçaklı kuma ştan yapılma ve çok renkli trabulus ku şağı sararlar. Ku şak belin sa ğ tarafından saçakları a şağı gelecek şekilde sarkıtılır. Gömlek ve podurun üzerinden bele dolanmak sureti ile ba ğlanır.

Trablus Şalı: Bursa: Külahın etrafına sarılır. Erkekler kullanır.

Trampa: Bkz: Cezayir. (Şanlıurfa)

Tringo: Bitlis'e özgü halay türü bir oyundur. "Tiringo" da denir. Ellerde kırmızı ve ak mendiller vardır. Mendiller sallanarak sa ğa sola, ayaklar çapraz atılarak oynanır. Yalnız kadınlar yada yalnız erkekler arasında oynandı ğı gibi karma olarak da oynanmaktadır.

Tulum: Yurdumuzun Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olan bir çalgıdır. Önce a ğız ile şişirilir, koltuk altına yerle ştirilerek çalınır. Koyun ve keçinin içi bo şaltılarak ve tüyleri yolunup aynı kalıpta korunarak yapılan bir çalgıdır. 3 kısımdan olu şur:Deri Kısmı: Havayı depo eden kısımdır.Nav: Tulumun asıl çalgı bölümüdür. A ğızlık (Kamı ş): Tuluma nefes gönderen derinin sa ğ ön baca ğına iple sıkıca ba ğlı bulunan şim şirden yapılı kısımdır. Yörede Artvinde genellikle keçi ve o ğlak derilerinin ön kısmının yarılmayıp, yani kesilmeden komple yüzülüp itinalı bir şekilde hasıl edilerek yapılmasından meydana gelir. Hasıl olan bu derinin bir koluna üfleme düdü ğü ba ğlanır. Di ğer koluna ise, muhtelif sesleri çıkarmaya yarayan ve üzerinde ses delikleri bulunan kamı ş dilleri, mevcut tahta kısmına monte edilerek ba ğlanır. Bu kamı şlı ve delikli 307

dillerin ucunda boynuz eklenir. Deri gövdesinin ön kısmındaki büyük deli ğe ise, süslemek maksadıyla süs aynası yerle ştirilir. Tulumda, üfleme kısmına subap koymak suretiyle üfürülüp, şişirilen tulumun havasının bo şa kaçmaması sa ğlanır. Tulumun, Bizans orgunu yarattı ğı da söylenir. Halk arasında tuluma çe şitli adlar verilmi ştir. Gayda, Gögde, ayda gibi bazı yörelerde de tulumun adı “tulum zurnadır.” Arap ülkelerindeki Karpaklara da gatta adı verildi ği söylenir. Tulumda, deri dedi ğimiz kısmın şişirilip doldurulan hava, sesin çıkmasına yarayan delikli kısma sevk edilir. Koltuk altına alınıp sıkı ştırılarak buradaki hava, delikli kısımlarından dı şarıya çıkarken hem ötmeyi Sa ğlar; hem de içindeki hava bo şalmı ş olur. Kamı şın uç kısmına öküz boynuzundan yapılmı ş “nav” takılır. Nav, sesin daha etkili olmasını sa ğlar.

Tulumbacı: Kocaeli: Ökçesi basılarak giyilen ayakkabı. Balıkesir: Bkz: Ayakkabı. Kastamonu: "Tulumbacı Yemenisi" denir.

Tulumbacı Yemenisi: Bkz: Tulumbacı. (Kastamonu/ Sepetçio ğlu)

Tulumcu: Osmanlı imparatolu ğu döneminde yüzlerine gülünç veya çirkin maskeler takan kaba, gülünç giyimli dansçılardı.

Tuman: Tıman, tımman, toman, tomman, tumman, tüman, tümen. 1. Don, şalvar. (Isparta, Aydın, İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Bilecik, Kocaeli, Kastamonu, Sinop, Samsun, Amasya, Tokat, Giresun, Trabzon, Gümü şhane, Artvin, Kare, Erzurum, Erzincan, Van, A ğrı, Bitlis, Diyarbakır, Elazı ğ, Malatya, Gaziante p, Mara ş, Hatay, Sivas, Yozgat, Ankara, Kır şehir, Katseri, Ni ğde, Konya, Adana, Antalya, Edirne, Kırıkkale, Tekirda ğ.) tıman. (Balıkesir, Giresun.) tımman. (Çorum.) toman. (Denizli, İzmir, Çankırı, Ordu, Mu ğla.) tomman. (ordu.) tumman. (Çanakkale, Balıkesir, saskarya, Çorum, Amasya, Ankara, Kayseri.) tüman. (Amasya, Giresun, kayseri.) Tümen. (Kayseri.) 2. Pantolon. ( İzmir.) 3. Eteklik. (Kars.) G.Antep: Kadın: "Kilot, Dizdonu" da denir. Kadınların şalvar altına giydikleri iç giysidir. Düz beyaz kake (pamuklu) veya patiska bezinden yapılır. Dize kadar uzundur. Beli lastiklidir. Bazılarında paçalar ibri şim i şlemelidir. Erkek: Bkz: Şalvar, Bkz: Don. Ankara Kadın: "Toman" denir. A ğrı: Bkz: Derpi. Artvin: Bkz: Şal. Diyarbakır: Bkz: Şalvar. Erzurum

308

KADIN: İç çama şırı yerine kullanılır. Uzunlu ğu dize yakındır, paçaları lastiklidir. Beyaz zemin üzerine küçük desenli pazenden yapılır. Kars-Kafkas: Yörede kadınlara özgü günlük giysi parçası. Bayan kıyafetleri genellikle kadife ve ipektendir. Sivas Erkek: Pamuklu kuma ştan yapılan bir iç giysisidir. Düz beyaz renktedir. Trabzon Kadın: Bkz: Şalvar. Gümü şhane Kadın: "Don" da denir.

Tura: Zeybek türü oyunlarda kadın aksesuarı. Kadınların ba şlarına taktıkları küçük altın dizisi. (Denizli, aydın, İzmir, Mu ğla, Erzincan.)

Turalı Fes: Denizli'de kadınların kullandı ğı bir ba şlık çe şidi.

Turna: Erzurum'da oynanan bir erkek barıdır.

Turnalar: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Tu şlu ve Körüklü Çalgılar: Garmon, Akordeondur.

Tül: Adana, U şak: Bkz: Şeş. Kars-Kafkas: Yörede kadınlar tarafından dans ederken giyilen bir giysi parçasıdır. Ba şa takılır.

Tülbent: İstanbul: "Kafa" da denir. Kars: "Dülbent" de denir. Rize Kadın: Bkz: Çember. Siirt Kadın: Bkz: Sargı. Diyarbakır: Kadınlar kullanırlar. Ba şa boylu boyunca saçlar görülmeyecek şekilde örtünen, ince sık tülden yapılan, genelde beyaz renk ve kare şeklinde olan ince bir ba ş örtüsüdür. Yörede “Çit” adı da verilir. Bu örtünün etrafı elde örülmü ş oyalar ve pullarla çevrili olanları da mevcuttur. Bunlara ise yörede yazma adı verilir. Elazı ğ: Ba şa en son, en üste oyalı yazma veya tülbent sarılır. Erzurum: Bkz: Oyalı Yazma. Hatay: Bkz: E şarp.

Tür: Ortak özelliklere sahip olguların olu şturdu ğu nesneler yada varlıklardır. Halk oyunlarındaki tür ise; yöreye özgü özel tavır ve benzer biçim gösteren, o bölgenin geleneksel çalgıları e şli ğinde müzik ve ritmle bütünle şen oyun kümesi şeklinde tanımlanabilir. Ülkemizde oyun türleri çok çe şitlidir. Oyun türlerimizin, siyasi örgütlenme (il, ilçe, köy gibi) yada co ğrafi yapı ile belirlenmesi do ğru olmaz. Tarihi süreç içinde olu şan kültürel çe şitlilik, inanç yapıları, etnik ayrılıklar yada o yörede 309

ya şayanların aile kökenleri, bir bölgede bir veya birden fazla oyun türünün olu şumunda etkili olabilir. Tür sınıflaması yapabilmek için, yörelerde oynanan oyunların belli özellikleri ta şıması gerekmektedir. Herhangi bir oyun kümesinin ayrı bir tür olabilmesi için di ğer oyun türlerinden farklı en az iki özelli ği olmalıdır. Bu özellikler di ğer oyunlarda bulunmamalı, bulunsa bile bu özelliklerin bir araya geli şinden yeni bir durum ortaya çıkmalıdır. Halk oyunlarının türlerini belirlemede etken olan özellikleri şöyle sıralayabiliriz: a) Oyunun geleneksel biçimi b)Oyunun geleneksel tavrı c)Müzikal yapı (ölçüsü, ölçü tipi, temposu, tavrı, icrada yer alan çalgılar) d)Kostümün kesim ve kullanımı.

Türkan: Adıyaman ilimize özgü bir halk oyunudur. Oyun, sevdi ği gencin dı şında birine verilen Türkan adlı bir kızın yolda müsaade alarak iki rekat namaz kılıp ölmesi olayını canlandırır.

Türk-i Baraza: Bkz: Terge. (Şanlıurfa)

Türk-i Tergi. Bkz: Terge. (Şanlıurfa)

Türkmen Halayı: Bkz: Toros Mengisi. (Adana)

Türkmen Kızı: 1. Silifke'de oynanan bir halk oyunu. 2. Eski Türklerin kıtlıktan bollu ğa kavu şma törenlerini canlandıran bir oyundur. Türkmen kızlarını günlük ya şamı burada gözlemek mümkündür. Süt sa ğma, yayık yayma, hamur yo ğurma gibi faaliyetleri oyunu süsleyen figürlerdir. Oyun kızlar tarafından daire biçiminde oynanır. Eller oyunda taklit amaçlı kullanıldı ğı için ka şık kullanılmaz. Oyun türkülüdür.

Türkü: Gır (Urfa), Yır (Burdur, Erci ş, Van, Diyarbakır, Kesirik, Elazı ğ, Urfa), Ir (Ankara ve Konya), Yom (Çorum), Şivare (Isparta), Özgü (Samsun): Türkü, ezgi, şarkı anlamına gelir.

Tütün Kesesi: Erkeklerin kullandı ğı bir aksesuardır. "Tütünlük" de denir. Genellikle zeybek türü oyunlarda kullanılır. G.Antep: Erkekler kullanır. Mor kadife üzerine sırma islemeli tütün Kesesi ku şağın sol kösesinden sarkıtılır.

310

Tütünlük: Bkz: Tütün Kesesi.

-U-Ü-

Ucu Kıvrık: Zeybek kadın ayakkabısı.

Uçkur: Bele ba ğlanan pamuklu ip. Kırklareli Kadın: El dokuması pamuklu kuma ş üzerine renkli ip ve sırmayla i şlenerek kullanılır. Bele ba ğlanır. İş lemeler uçkur bele ba ğlandıktan sonra sarkan uçların tamamına yapılır. U şak Erkek: Genellikle bej rengi enine çizgili, iki ucu çiçek motifleriyle süslü ve saçaklı olurdu.

Uçlu Elbise: Mardin'de kadınların giydi ği bir elbise türü.

Ufacık Karacık:Ni ğde'de oynanan bir halk oyunu.

Uladu Örtü: Aydın: Kadın ba şörtüsü.

Ulak: Erzurum:Kadınların saçlarına ekledikleri örülmü ş hazır saç.

Urbiye: Bkz: Sakak. (Balıkesir)

Urfa Abası: Bkz: Aba. (G.Antep)

Urfalıyam Ezelden: Şanlıurfa' da oynanan bir halk oyunu. "Ömer" de denir. Bu oyun isminden de anla şıldı ğı gibi “Ömer” isimli bir oyuncudan alınmı ştır.Ömer çok yakı şıklıdır, çok yi ğittir, iyi ata biner, iyi kılıç ku şanır. Çö ğüt [1][2] çalar, çok iyi hoyrat söyler, çok iyi halay çeker. Allah her kabiliyeti sanki ona vermi ştir.

Urfani: Bkz: İrfani. (Mersin-Anamur)

Urum Kızı Oyunu: Elazı ğ'a özgü bir halk oyunu. Bir kız bir erkek yâda bir kız bir erkek grubu tarafından kar şılıklı oynanan bu oyunun notası tespit edilmi ş, fakat oyunu tam manasıyla bilene rastlanmamı ştır.

Uyan Alim: Uşak'ta oynanan bir halk oyunu.

311

Uzun Çak şır: Bkz: Şalvar. (Balıkesir)

Uzun Dere: Artvin'de oynanan bir halk oyunu. " İnce Dere" de denir. Uzun dere, yörede, gelinin (Puhaça) yo ğururken genç kız ve kadınlar tarafından oynanan bir oyundur. Uzun dere “ İnce dere”, yörede bir yer ismidir. Oyun, içerisindeki anlatımı bu yörede daha çok yapıldı ğı için, ismini bu bölgeden almı ştır. Uzun dere oyununu oynayan oyuncuların ellerinde bu ğday, arpa daneleri, oyunla birlikte gelinin ba şına serpi ştirilir. İnanı şa göre gelinin rızklı, bereketli olması inancı ile temsil edilir. Gelin, hamur yo ğururken birde teknenin içine lira veya bozuk para atılır. Bu da aynı anlam içerisinde, gelinin, bolluk bereketlilik getirme inancına simgeler. Hamur, pi şirildikten sonra etraftakilerce yenmesi için parça parça kırılıp da ğıtılır. Ekme ğin içindeki para kime çıkarsa, u ğurlu sayıldı ğından saklanır. Ekme ğin içinde para çıkan ki şi genç kız veya erkekse, bu parayı gece yastı ğının altına koyup yattı ğı zaman, kendi kısmetini görürmü ş diye inanılır. Oyun, dü ğünlerde yüz açımı töreninden sonra damat evinde, po ğaça yo ğrulup, gelinin bereketli olması dile ğiyle oynanan, belli sayı sınırı olmayıp genç kız ve kadınlar tarafından oynanır. Oyun ferdi hareketlerle oynanır. Oyunu kuran ki şi çok eski bulgulara dayalı olup gerçek kayna ğı bilinmektedir. Çok sık sık oynanan anonimle şmi ş bir oyundur. Bu oyunun kayna ğı Şav şat ve çevresidir. Genç kızların oynadı ğı bu oyuna mey e şlik eder.

Uzun Halay: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Uzun Dere Barı: Erzurum' da oynanan bir halk oyunu. Erzurum barlarının en kolay öğrenilebilenidir. Uzundere Erzurum’un tortum ilçesine ba ğlı bir köyün adıdır. Bu barın adını buradan alıp alınmadı ğı bilinmemektedir. Uzundere barında, birinci bar ve sekme de oldu ğu gibi milli duyguları kamçılayan yi ğitlik, kahramanlık ve benzeri bir motif anlatımı yoktur. Onun ezgisini dinlerken de oyunu izlerken de tıpkı bir kayanın üstünde oturup pırıl pırıl şırıl şırıl akan bir derenin musikisini dinler gibi tatlı bir haz duyar biraz zevklenirsiniz. Kol kola pazulardan tutularak oynanır. İleri çıkı ş, geri çekilme yürüyü şlerinden sonra ayakları birle ştirerek ve yerinde sıçramalar oyunun karakteristi ğini olu şturur. Bu oyuna da, di ğer barlarda oldu ğu gibi hafif kıpırdanmalarla ağır ba şlanır giderek hızlanır, hareketlenir. Her melodi sonunda birer çöküşü vardır.

312

Üç Ayak: 1. Ankara'da oynanan bir halk oyunu. 2. Sivas'ta oynanan bir halk oyunu. "Dudum, Üç İleri" de denir. Sivas'ın her yerinde oynanır. Yıldızelinin üç ayak köyünden çıkmı ştır. Oyuncu sayısı 6 ilâ 12 arasında de ğişir. Türküsü vardır ve oyun a ğırlama, hoplatma olmak üzere iki bölümlüdür. 3. Bkz: Atabarı. (Artvin) 4. Artvin'de oynanan bir halk oyunu. Bar Yurdumuzun bir çok yöresinde adımlardan ismini alan, bölgemizde de aynı isim altında bar türünde oynanan bir oyundur. Oyunun a ğırlama, hoplatma, hızlanma bölümleri vardır. Oyunun Uç ayak adında oynanması, üç adım kuralına ba ğlı olmasındandır. Oyun, tek sıra ba ğımlı, sa ğ yöne çizilen tek sıra halinde oynanır. Bölgemizde bu tür oyunlar, bir çok isim altında oynansa bile, hep-sini toplayıcı özellik olarak üç ayak ismi kullanılır. Yöremizde, a ğırlama bölümlerinde, bu tür oyunlarda kadınlar ve erkekler tarafından, kar şılıklı atma türküleri söyleyerek oynanabilmektedir. Oyun, sa ğ yay üzerinde yarım daire formunda oynanır. Kız-erkek karma veya yalnız kız, yalnız bilinmemektedir. Halk arasında dü ğünlerde, haranda sıkça oynanan bir oyundur. Herhangi bir düzenleme yapılmamı ştır. 5. Adana'da kadınlar ve erkeklerin oynadı ğı bir halk oyunu. "Üç Ayaklı Halay" da denir. 6. Adıyaman'da oynanan bir halk oyunu. 7. Giresun'da oynanan bir halk oyunu. 8. Kırklareli'nde oynanan bir halk oyunu. 9. Van: oynanan bir halk oyunu. 10. Şanlıurfa'da oynanan bir halk oyunu. "Sennik" de denir. Bu oyun oynanırken ayakla üç defa hareket yapıldı ğı için, ismini ayak figürlerinden almı ştır. Üç ayak oyunu bir “halay” oyunudur. Şanlıurfa’nın bütün yöresinde yalnız kızlar, yalnız erkekler, yada kızlı erkekli karışık oynanır. Bu oyunun özelli ği ayak hareketlerinin yanında omuz ve ba ş hareketlerinin de çok zengin olu şudur.

Üç İleri: Bkz: Üç Ayak 1. (Sivas)

Üç Pesli: Bkz: Üçetek. (Sivas)

Üç Pe şli: Mut Kadın: Bkz: Üçetek. Tokat Kadın: "Üç Pe ş" denir. Bkz: Bindallı. Sivas Kadın: Bkz: Üçetek. Konya: "Üç Posli" denir. Bkz: Üçetek.

Üç Posli: Bkz: Üçetek. (Konya)

Üçayak: Ağrı'da oynanan bir halk oyunudur.

313

Üçayak Oyunu: Elazı ğ'da oynanan bir halk oyunu. Bu oyun Harput'un Haselli Köyü’nden derlenmi ştir. Oyunun di ğer adı “üçayak ve üstü"dür. Üstü adı, oyunun ikinci bölümüne verilen addır. Üçaya ğın şimdi oynanan üçayaktan biraz farklı oldu ğu gözlenmi ştir. Oyunun 80–100 yıllık bir oyun oldu ğunu ifade eden kaynak ki şiler, oyunun klarnet ile icra edil-di ği gibi “Çı ğırtma” ile de icra edildi ğini söylemi şlerdir. (Kaynak ki şilerden, eski halk oyuncusu Tahsin Ayık, birçok defa “Çı ğırtma” e şli ğinde gösteriye çıktıklarını ancak, o zamanlar ses düzeni olmadı ğı için bu aletin sesinin pek duyulmadı ğını ve meydanlarda kullanılamadı ğın; bir kapalı yer çalgısı ol-du ğunu ve “Çı ğırtmaya davul yerine “Dömbek’in” -Topraktan ya-pılma darbuka- e şlik etmesi gerekti ğini söylemi ştir.) Oyunun türküsünü 1950 li yıllarda İshak SUNGURO ĞLU yazmı ştır. Daha önce ba şka bir güftesi oldu ğu bilinmekte ancak, bu güfte hakkında da pek fazla bir bilgi bulunmamaktadır. Oyunun melo-disi önce 2/4 lük a ğır ve sonra 4/4 lük hızlıdır. En az iki ki şi ile oynanır. Karma oynanan bir oyundur. Dü ğün, ni şan törenlerinde, daha çok kızlar tarafından oynanır.

Üçayaklı Halay: Bkz: Üç Ayak 4. (Adana)

Üçetek: Adana: Şalvar üzerine giyilir. Mersin: Yörede kadınlar tarafından kullanılır. Göyne ğin üzerine giyilir. Eskiden renkli dokumadan yapılmakta idi. Şimdi ise kutnu kuma şından yapılmaktadır. Uzun kollu ve yakasızdır. Adıyaman: Yörede kadın giyiminde en üstte önü iki, arkası tek parçadan olu şan Üçetek bulunur. Afyon: Şalvar gibi şitare kuma ştan yapılır. İçi astarlıdır. Artvin: Yörede kadınlar giyer. Şav şat, Artvin' in merkez köyleri, Yusufeli, Ardanuç ve Borçka'nın iç kısımlarıyla Arhavi ve Hopa' nın merkeze yakın köylerinde giyilmekte olup, bugün bile bazı köylerde üçete ğe rastlanmaktadır. Üçetek genel olarak dü ğünlerde ve bayramlarda giyilir. Yalnız kı şın so ğuktan korunmak için devamlı giyildi ği tespit edilmi ştir. Ön tarafı tamamen açık, belden az a şağıdan itibaren iki yırtmacı bulunmaktadır. Genellikle kalın ve parlak kuma ştan olur. Entarinin üzerine giyilen, genelde kırmızı olan üç etek, desenli veya düz kuma şlardan dikilir. Düz kuma şlardan dikilenler, etek. kısımlarına ve sırtına çe şitli motifler i şlenir. Üç etek, bo ğazdan topuk boyuna kadar inene elbisedir. Belden yukarı olan kısmı kapalı; kollar uzun, yakalar hakim ve düz olanları da olur. Ön kısmı bele kadar açık, belden a şağı ise arka bir bütün, yanlardan da iki parça olmak üzere üç 314

parçadan olu şur. Genelde düz kuma şlardan yapılanların üç etek kısımlarının etrafı sırmalarla i şlenir. Balıkesir: Kadınlar tarafından kullanılır. Telli, kutnu, altıparmak, basma benzeri kuma şlardan ve düz dokumalardan dikilen üçetek gömle ğin üzerine giyilir. Yaka yuvarlak kesimle, boyun kısmına 2 cm. geni şli ğinde ek yaka dikildi ği gibi yakasızda olabilir. Bazı üçetekleri yaka tarafı ve etek çevreleri dilimli-kertikli olabildi ği gibi yakasız ve etekleri düz olanları da vardır. Düz yapılanların etek ve yaka kenarlarına istenilen renkte bir kuma ş, tersten dikilip ön yüze çevrilerek uçları bastırılır. Bu parça 4 cm. geni şli ğindedir, aplike yapılarak hem diki ş temizli ği sa ğlanır hem de süslenir. Bolu: Kendi el tezgahlarında iplik (pamuk) dokuma kuma ştan yapılan bordo lacivert kareli desenlidir. Fermane altına giyilir ve kolludur. Burdur: Çitari ve kutnu kuma ştan,ete ği üç parçadan olu şan yakası sırma i şli olan giysi parçasıdır. Bursa: Di ğer bir adı zıbındır. Birçok köylerde kalmı ştır. Kocakavacık, Gelemiç, Sorkun, Düvenli de halen giyilmektedir. Kırmızı, siyah, bordo, ye şil ve lacivert renkteki keten kuma ştan yapılır. İç kısmı pamuklu veya basmadan astar geçirilir. Ön parçaları biraz kısa olup, arka parçanın alt kısmına suta şı, pul, i ğne ile örme dantel geçirilir. Bu kısma köyün motifleri işlenir, yoksa “U” biçiminde olup kenarlarına suta şı geçirilir, kollar elleri örtecek kadar uzun ve yarıktır. İç kısmına basma ve düz kuma ştan astar geçirilir. Gelinler için tamamen sim i şlemeli, yaprak motifi üçetekler vardır. Bindallı biçimindedir. Diyarbakır: Kadınlar kullanırlar. Genelde kadife kuma şlardan yapılmı ş, önden ve yandan yırtmaçları bulunan, üzeri kendinden desenli bir üst giysidir. A ğırlıklı olarak canlı renkler ve çiçek desenli modellerden seçilir. Yörede mevsim ve i ş şartlarına göre kullanılan bir giysidir. Elazı ğ: Sim i şlemeli, kalın ipekli kuma ştan veya kadifeden yapılmaktadır. Kolları uzun, bilezikli, çok az yırtmaçlıdır. Yırtmaçlı kısım kopçayla tutturulmu ştur. Yakası bele kadar açık, "V" şeklindedir. Belde iki kopça ile "birit" ilikle iliklenmektedir. KADIN.Belden a şağıya do ğru geni şleyen ete ğin önü tamamen açıktır. Yanları ise kalça altından yırtmaçlıdır. Böylece etek üç parça görünümü almaktadır. Erzurum: Eskiden erkeklerin, günümüzde de ğişik yerlede kadınların giydikleri üç etekli entari. G.Antep. Anadolu'da yaygın olarak kullanılan üç etekten farklı de ğildir. Barak yöresinde genelde kadife, simli kuma ş, desenli jarse ve kutnudan yapılır. İzmir: "Saya" da denir. Kütahya: "Yırtmaçlı,Yırıklı" da denir. Sade olabildi ği gib Aynalı Pullu da olabilir. Mut: "Üç Pe şli, Zıbın" da denir. Üç parça anlamına gelen

315

bu giysi meydani, kutnu, altıparmak, osmaniye ve benzeri dokumalardan yapılır. Silifke: Kadınlar tarafından giyilen üçetek, çulhalıkta dokunan kuma ştan yapılır ve topukların bir karı ş üstüne kadar uzanır. Çizgili olarak dokunur. Çizgilerin kalınlı ğı en çok iki parmak kalınlı ğındadır. Yırtmaçlar bacakların iki yanındadır. Kolların ucunda küçük yırtmaçlar bulunur. Bazen, gençkızların giydikleri entarileri üçetek haline getirdiklerine de rastlanmaktadır. Şalvardan önce, kadın erkek tüm insanlar üçetek giyerdi. Erkeklerin giydi ği üçete ğe Sadakor denirdi. Cepken sadakorun üstüne giyilirdi. Sadakor giyilen zamanlarda, altına kalın kuma ştan yapılma akdon giyilirdi. Sivas: "Üç Pe şli, Pe şli" de denir. Kadın kostümü. Bu entari “Mecidiye Kutnu” , “Taraklı Kutnu”, “Altıparmak” denilen kuma şlardan yapılır. İki parmak geni şli ğinde dik yakalı olan pe şlinin boyu diz altına kadar iner. Kolları uzun ve kol uçları “balık a ğzı” yenlidir (i şlidir). Yanları bele kadar açıktır, etek etrafına simli harçlar geçirilir. Kol yeri oyulmadan düz takılır. Yaka tarafına etamin üzerine i şli bant geçirilir. Batin boyu bele kadar uzundur. Pe şli entarinin önünden yele ğin i şli kısmı görünür. Üçete ğin ön etekleri, önde birbirinin üzerine kapanacak şekilde belde toplanır. Yanlardan köyne ğin etek ucundaki pul boncuk islemeli kırma süsler görülür. Etek uçları sıvama i şlenir. Bkz: Üç Pe şli. Çorum: Kutnu kuma ştan yapılır. U şak: Gençler düz renkte saten kuma ştan, orta ya ş ve üzeride çizgili mat ve koyu renkte çitare kuma ştan yapılan üçete ği kullanırlar. Kolları uzun olup koluda bile ğe kadar uzanmaktadır. Şalvar üzerine giyilir. Şanlıurfa: Kadınlar giyer. Kadifeden kollu önü açık yandan yırtmaçlı üç eteği olan astarlı bir giysidir. Üstleri mahalli motiflerle i şlenmi ştir. Tunceli: "Kaftan" da denir. Kahramanmara ş: "Üçetekli Zıbın" denir.

Üçkor: Bkz: Taç. ( Şanlıurfa)

Üflemeli Çalgılar: Bkz: THM. Çalgıları. Üflemeli halk müzi ği çalgıları boru şeklinde bir yapıya sahiptir. Genellikle ön yüzlerinde 7, arka yüzlerinde 1 olmak üzere 8 perde deli ği bulunmaktadır. Bunları çalını şlarına göre şu ba şlıklar altında toplayabiliriz:a) Dilli Üflemeliler: Çoban düdükleri de denilen açık hava çalgısıdır. Dilli düdük denilmesinin nedeni a ğız kısmına dil adı verilen bir parçanın takılmasıdır.b) Dilsiz Üflemeliler: En yaygın olanı kavaldır. Ülkemizin birçok yerinde çalınır. Kaval, erik,

316

yaban armudu, ceviz, kızılcık, kiraz hatta gül a ğacından yapılır. Küçü ğüne çı ğırtma adı verilir. Çı ğırtma kartal kemi ğinden yapılır.c) Kamı şlı Üflemeliler:

Ürüm: Artvin'de oynanan bir halk oyunu. "Dört Kilise Titretmesi" de denir.

Üsküfe: Kastamonu kadın giysisi.

Üst göyne ği: Kars-Kafkas: Yörede kadınlara özgü günlük giysi parçası. Bayan kıyafetleri genellikle kadife ve ipektendir.

Üstlük: Bkz: Gömlek. (Sakarya)

Üzüm Sereriz: Uşak' ta oynanan bir halk oyunu.

-V-

Vakfıkebir Horonu: Trabzon' da oynanan bir halk oyunu.

Vala: 1. Kadın ba şına sarılan örtülere verilen genel bir addır. A ğrı: Kadın giyiminde yörede koffinin üzerine sarılan sa ğri, laçek, yazma ve yemeni gibi örtülere verilen genel ad. Kars-Kafkas: "Ya şmak" da denir. Kars, Ardahan ve Silifke'de de kullanır. Silifke'de "Vele" de denir. 2. Erzurum: İpekten dokunmu ş ince bir kuma ş.

Valde: Hatay' da oynanan bir halk oyunu.

Vara Gele: Bkz: Düz Horon. (Artvin)

Vay Nargülü: Şanlıurfa' da oynanan bir halk oyunu.

Vaynana: Siirt' te oynanan bir halk oyunu.

Vazriya Düz Horonu: Bkz: Düz Horon. (Artvin)

Velde: G.Antep' te oynanan bir halk oyunu.

Vele: Bkz: Vala. 317

Vesso: Tunceli'de oynanan bir halk oyunu.

Ve şim: Bkz: Dövme

Veyli şhane: Şanlıurfa' da oynanan bir halk oyunu.

Veysel barı: Gümü şhane' de oynanan bir halk oyunu.

Vezir sallaması: Samsun' da oynanan bir halk oyunu.

Vi ğ: Hatay' ın Reyhanlı ilçesinde uzun yıllardır ya şayan çerkezlerin oynadı ğı oyunlardandır.

Vik: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu.

Vur Davulcu: Kütahya' da oynanan bir halk oyunu.

Vurmalı Çalgılar: Bkz: THM Çalgıları. Davul, koltuk davulu, deblek, dümbelek (dömbelek), darbuka, def, daire, bendir, ka şık.

-Y-

Ya ğcılar Zeybe ği: İzmir' de oynanan zeybek türü bir oyun.

Ya ğdanlık: Horon erkek aksesuarı.

Ya ğlık: Zeybek erkek, horon erkek aksesuarı, mendil. "Zeybek Mendili" de denir. Bkz: Mendil. Bursa Erkek: Damat adayına gelin tarafından ni şanda verilir. Uçları i şlemelidir. Kozalı ku şağın üzerine iki kat halinde sokulur. Mardin Erkek: Bkz: Mendil. Kar şılama ve zeybek kadın giysi parçası, önlük. Sakarya Kadın: Bkz: Önlük. Yozgat, Zonguldak Kadın: Bkz: Mendil. Kırklareli KAdın: Uçkurla aynı dokumadan yapılır. Şalvarın üzerine ön tarafta belden sarkıtılır. Görünen yerler tamamen i şlenir. Ya ğlık günlük kullanılmaz. İş lemeleri uçkurdaki gibi renkli ip ve sırmayla yapılır.

Ya ğlıkenar: Adana' da oynanan bir halk oyunu.

318

Yah şi: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu.

Yakacık: Malatya kadın giysisi. "Yakalık" da denir.

Yakalık: Bkz: Yakacık. (Malatya)

Yakasız Gömlek: Bkz: Mintan. (G.Antep Erkek) Kars-Kafkas: Yörede erkeklere özgü günlük giysi parçası. Erkek iç giysileri genellikle pamuklu kuma ş yada ketenden yapılır.

Yakı şır Allar Sana: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu. "Yakı şır Sana Allar" da denir.

Yallı: Kars' ta oynanan bir halk oyunu. Oyunlarda erkekler, bayanların biraz gerisinde, kolları yana açık biçimde dururlar. Erkeklerin bu duru şu, kanatlarını açmı ş kartalı temsil eder. Bayanlar da kostümleri ve hareketlerinin zarafetiyle sülünü temsil ederler. Yörede bu duru ş şekli kartalın sülünü kovalayı şı olarak yorumlanır. Bay ve bayanlar oyunlarda birbirlerine çok yakın olarak dans ettikleri halde birbirlerine temas etmezler. Bu durum büyük bir ustalık olarak kabul edilir. Erke ğin elbisesinin kazara bayana de ğmesi halinde, eski adetlere göre, erke ğin belindeki kama ile kostümün de ğen kısmını kesti ği söylenir. Oyunlardaki duru şlar genelde dik ve vakurdur. Yörenin yüksek yerlerine ve kuzeye do ğru gidildikçe hareketler sertle şir. Erkekler daima e şlerine kar şı saygılı ve hürmetkar davranırlar.

Yalpalı Düz: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu.

Yalpırdak: Balıkesir erkek aksesuarı.

Yamcı: Bkz: Yamçı. (Malatya)

Yamçı: Kar ve ya ğmurdan korunmak için keçi kılından yapılmı ş pelerin. Erzurum: Yamçı. Malatya'da "Yamcı, Kamçı" da denir.

Yam şah: Bkz: Ya şmak. (Şanlıurfa)

319

Yan Ba ğları: Sivas Kadın: Ku şak ve önlü ğün üzerinden bele dolanarak kullanılan uçları ise yanlardan sarkıtılan bir kolondur. Uçlarından renkli tiftik yününden yapılmı ş ve boncuklarla süslenmi ş püsküller sarkar.

Yan Demir: Edirne erkek aksesuarı.

Yanaklık: Zeybek kadın aksesuarı. "Zülüflük" de denir. Kilis kadın da kullanır.

Yanba ş Boncu ğu: Kadınlar tarafından kullanılır. Eskiden gümü ş veya pafondan yapılırken günümüzde ba şlık veya şaka ğın yanından sallandırılan küçük mavi ve kırmızı boncuklarla hazırlanmaktadır.

Yanlama Halayı: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu. Tam olarak hangi köy oldu ğu bilinmemekle beraber, Sivas Merkez köylerinden birinde bir a ğa ve a ğanın da bir kızı vardır. Kız köyün çobanı tarafından çok seviliyordur. Kızın da o ğlana kar şı ilgisi yok de ğildir hani... Pek ileri giden bu sevgi, kavu şamamaktan dolayı kara sevdaya dönü şür. Çobanın bütün azıkları a ğa tarafından kar şılanıyordur ve ço ğunlukla çoban azı ğını kendi almaya gelmektedir. Bazen de kız bunu fırsat bilerek gizlice çobana azı ğını kendi vermektedir. Aradan zaman geçer ve a ğa bu ili şkiyi ö ğrenir. Çoban azık almaya çok zor gelmektedir. Azık da bahane; artık kızı da göremiyordur. Eve geldi ğinde a ğaya görünmemek için türlü türlü şeylere ba ş vurur. Kaçamak olarak kızı görmeye geldi ği zaman pencerenin önünde kızla konu şmaya çalı şan çoban, görünmemek için bir gözü hep sa ğda solda olur, Bu esnada a ğaçların ve çalıların arasında da ileri geri bazı hareketler yapmaya ba şlar. Bu hareketler her seferinde ritmik olarak yapılır. Köy halkı tarafından da sevilen çobanın bu hareketleri alay konusu olmaya ba şlar. Dü ğünlerde de çobanın hareketleri taklit edilir. Yanlama halayı hem kızlar, hem erkekler tarafından oynanır. Sivas Merkezde Yava ş, yeldirme ve hoplatma bölümlerinden olu şur. Kızlarda tutu ş şekli olarak parmak ucu hakimken, erkeklerde düz tarak ve omuz tutu şları görülür. Genellikle Yıldızeli, Hafik ve Ula ş kazalarında oynanır. Genellikle erkekler oynar. Eller taraklanır, Oyuncular omuz omuza birbirine yaslanır. Müzik her be ş sekizlikte bir de ğişme suretiyle iki sa ğ ve iki sol aya ğın hareketi bu oyunlara esastır. Her iki mezür sonunda sa ğ ayaklar iki defa kuvvetlice yere vurulur. Her iki ölçüde bir,en arkadaki

320

oyuncuya dayanarak bütün oyuncular arkaya yaslanır. Ba ş çeken ve mendili tutan sa ğ kolunu ahenkli bir şekilde sa ğa sola sallar. Sonra eller bırakır. Ayak seslerine el çırpma sesleri karı şır. Oyun devam ederken ba ş çekenin bir i şaretiyle el oyunu ba şlar.

Yapınca: Bkz: Yamçı. (Erzurum)

Yapraklı: Bkz: Cepken. (Bursa)

Yar Geldi Oyunu: Elazı ğ' da oynanan bir halk oyunu. "Yarim Oyunu" da denir.

Yar Oyunu: Bkz: Yarim Geldi Oyunu. (Elazı ğ)

Yareli: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu.

Yarım Halep: Bkz: Şalvar. (G.Antep Erkek)

Yarim Oyunu: Bkz: Yarim Geldi Oyunu. (Elazı ğ)

Ya şmak: Şanlıurfa Kadın: "Yam şah" denir.Genç kızlar erkeklerin yanına çıkarken Direkli Yam şah (pirinçli yam şah) ba ğlar. Ni şanlı kızlar da aynı ba şı kullanır. Çocuklu kadınlar do ğumdan sonra 15 gün kadar yam şah bürüksüz sarılır. Üzerine mavi bir krep ba ğlanır. Ya şlı kadınlarda ise, bezden bir fes (kavuk) dikilir. Üzerine ve amma krep ba ğlanır. Onun da üzerine hı şvalı yam şah ba ğlanır. Ba şka bir şekli ise ba şa siyah pu şu veya bez ba ğlanır. Kars-Kafkas Kadın ve Erkek: Bkz: Vala.

Yata ğan: Bkz: Kama.

Yavuz Oyunu: Elazı ğ' da oynanan bir halk oyunu.

Yayık Oyunu: Elazı ğ' da oynanan bir halk oyunu.

Yayla Barı: Elazı ğ' da oynanan bir halk oyunu.

Yayla Yolları: 1. Silifke' de kadın erkek karı şık oynanan bir halk oyunu. Oyun türkülüdür. Kı şın bitimi ilkbaharın geli şiyle sahilin sıca ğından, rutubetinden kaçıp

321

yaylaya-serinli ğe kuru havaya çıkan Türkmenleri anlatır. Toroslarda ya şayan Türkmenlerin Ortaasya kökenli danslarından biridir. Obaların, göç alemlerini anlatır. Ali Rıza Yalman'ın Cenupta Türkmen Oymakları isimli kitabında, özellikle bir yaylaya göç hazırlı ğının nasıl yapıldı ğı ayrıntılı bir biçimde kayıtlara geçirilmi ştir. Bu oyun yaz aylarında sıcaktan kaçan halkın yaylalara çekilişini genç kızların ve erkeklerin beraberce yaptıkları oyunları ve şenlikleri kısaca yaylalara göç eden boyların, obaların göç alemlerini ya şatan, co şkularını dile getiren bir oyundur. Erkek ve kızlar beraber oynadıkları gibi sadece erkekler tarafından oynanmaktadır. Oyun daire biçiminde oynanır ve türkülüdür. 2. Burdur'da oynanan bir halk oyunu. 3. Antalya'da oynanan bir halk oyunu. 4. Afyon'da oynanan bir halk oyunu.

Yaylı Çalgılar: Bkz: THM. Çalgıları. Türkler en eski yaylı çalgılarına oklu ğ, ıklı ğ adını vermi şlerdir. En yaygın olarak bilineni kabak kemanedir.

Yayvan: Erzurum' da oynanan erkek barlarındandır. Yayvan bari üç bölümden icra edilir. Birinci bölüm, bellerden tutu ş ve diz kırma, ikinci bölüm açılarak el ele tutu ş, diz kırarak yürüme, üçüncü ve son bölüm ise Ho şbilezik barında oldu ğu gibi kol kola pazu- lardan tutularak ve aniden ezginin de ğişmesiyle kesik kesik çalınan havaya uyup sa ğ sol bacakları de ğiştirerek yere vurma hareketleriyle sona erdirilir. Bu barda figürlerin de ğerlendirilmesi bakımından mendilin büyük önemi vardır. Yayvan barında mendil sürekli olarak ilerde tutularak tıpkı bir yelpaze gibi a ğır a ğır gö ğüslere do ğru çekilirse figürler kuvvet kazanır.

Yazgara: Balıkesir erkek ba şlı ğı.

Yazma: Kadın ba şörtüsüdür. Bazı illerde erkekler de kullanır. Sakarya Kadın: Bkz: Dosdolay. Tokat Kadın: Bkz: Elmalı. Afyon Kadın: Genellikle siyah, ye şil ve bordo zemin üzeri çiçekli olan yazmalardır. Kenarları büyük oyalıdır. Bu oyalara yörede da ğ oyası denir. Bu oyalar tı ğ ile yapılır. Bingöl Kadın: Bingöl'de kadınlar ba şlarına ak tülbentten yazma ba ğlarlar. Bunların kenarları oyalar ve çiçekli motiflerle süslüdür. Elazı ğ: Erkek: Fesin üzerine sarılır. Ya şlılar ba ğlarlar. Kadın: Ba şa en son, en üste oyalı yazma veya tülbent sarılır. Erzurum Kadın: Bkz: Oyalı ba şörtüsü. Kırklareli Kadın:

322

"Yemeni" de denir. Bkz: Çevre. Mut Kadın: Fesin üstüne ba ğlanır. Genellikle beyazdır. Kenarlarına yöreye özgü oyalar i şlenir. Günümüzde baskılı yazmalar da kullanılır. Kütahya Kadın: Yazmaların oyaları el i şlemeciliğinin tabiattan alınan çiçek örneklerine ipekli şekil vermenin en güzel örnekleridir. Her kıyafete göre örtülecek yazma oyası de ğişir. Bunlar " Fermane, zerrin kadeh, küpeli, yedi da ğın çiçe ği..." gibi isimler alır. Bunların yanında siyasi ve sosyal espri ile isimlendirilen oyalarda vardır. Örne ğin " Elti eltiye küstü, Meclis kuruldu, Süreyanın kirpi ği gibi...". Yozgat Kadın: "Dolak" da denir. Erzincan Kadın: "Hindi" de denir. Isparta Kadın: Oyalı yazma, pullu yazma gibi çe şitleri vardır.

Yelek: Halk oyunlarında horonerkek ve kadın, kar şılama kadın, ka şık kadın, halay ve bar erkek giysisidir. Bkz: Fermene. Konya'da kadın yele ğine "Dafk, Dafkı" denir. Isparta: "Dakma, Dahma" da denir. Karaman, Adana: "Dalgeçir, Delgeçir" de denir. Çr.; Tokat.; Sivas.; Yozgat.; Kayseri: Dallama. Siirt Erkek: Bkz: Şapik. Sivas Kadın: Bkz: İçlik. Şanlıurfa Kadın: Bkz: Sıkma. U şak Kadın: Yedi renklidir. A ğrı: Gabardin veya şayak kuma şlarından yapılır. Sırt kısmı parlak kuma şlardan astarlıdır. Çift sıra dü ğmelidir. Dü ğmeler tahta kemik, gümü ş ve sedeftendir. İş lemesiz olanları çok olmakla beraber cep ve yaka kısmı kaytandan i şlemeli olanları da vardır. Sırma yelek olarak adlandırılır. Günümüzde tek sıra dü ğmeli ve sade olan yelekler giyilmektedir. Artvin: "Sıkman" da denir. Kadınlar tarafından kullanılır. Bilhassa kı şın çok giyilir. Kalın kuma ştan yapılır. Kolları fistana göre biraz daha kısadır. Kenarları şeritlerle süslenir. Balıkesir: Bkz: Cepken. Bingöl: Yörede kadınlar tarafından kullanılan giysi parçası. Bitlis: Erkek: Şapi ğin üzerine giyilir. Ön kısmı i şlemeli arkası kuma ştandır. Yazın kadife yelek giyilir. So ğuktan korunmak amacıyla giyilen bir giysidir. Yörede erkekler tarafından giyilir. Kadın: Kadınlar da yelek giyerler. Kadınların giydi ği yelek püsküllü ku şaklı, parlak, pamukla astarlanmı ş yelek olup, kadın giysilerinin parçalarından biridir. Dı şı parlak, içi pamukla astarlanmı ş yelek de yerel kadın giysilerindendir. Diyarbakır: Erkekler giyerler. Gabardin kuma ştan yapılan,önde cepleri olan, hakim yaka, kolsuz bir üst giysidir. Şalvarla aynı kuma şı içerir, arka kısmında ipleri mevcut olup bu ipler birbirlerine dü ğümlenir. Yörede “Kırk Dü ğme” adı da verilmektedir. Erzurum Erkek: Zı ğva ile aynı kuma ştır. Yaka kenarları kaytan i şlidir.

323

Sırt kısmında çok az kaytanlı desen yapılır. Önde iki tane cebi vardır. Önü kruvaze olarak kapanır. İçi astarlıdır. Kadın: "Hırka" da denir. Elde koyun yününden kollu ve kolsuz örülür. G.Antep Kadın: Kutnu kuma ştan yapılır. Salmalı köyne ğin üzerine giyilir. Hakkari: Kadın: Fistan kuma şından yapılır. Astarlıdır. İş yaparken koyu renklerden, özel zamanlarda veya yerlerde açık ve canlı renklerden yapılanı kullanılır. Erkek: Üste giyilen bir giysi parçasıdır. Şepikle aynı kuma ştan yapılır. Kı şın ayrı bir yelek giyilir. Kalın keçeden bahsedilen yelekle aynı modeldir. Kahverengidir. Hatay Erkek: Gömle ğin üstüne giyilir. Abanın kuma şından kolsuz ve yakasız olarak yapılır. Abanın renginden farklı olur. Sivas: Erkek: İş li ğin üzerine genelde zivganın renginde, siyah yelek giyilir. Yele ğin yakası “U,’ kesimli, gö ğüs altına inecek şekilde kruvazedir. Çift sıra halinde gümü ş dü ğme biritlerle iliklenerek kapanır. Kolsuz olup, içi çizgili kuma şlarla astarlanır, boyu hele kadar iner. İki yanında ilik cep bulunur. Yakanın etrafına, cep a ğızlarına siyah kaytan geçirilir. Kadın: Üçete ğin üzerine yelek giyilir. İki parmak geni şli ğinde dik yakalı olan yele ğin boyu bele kadar, kolsuz, önü dü ğmelidir. On eteklerin sa ğ ve sol kenarlarına ve etek uçlarına renkli suta şları ile zigzag süslemeler yapılır. Bu süslemelerin ara sıra dü ğmeler dikilerek zenginle ştirilir. İçi astarlanan yelek, entarinin üzerine giyildi ği zaman önü iliklenir. Trabzon: Kadın: Düz veya desenli her kuma ştan yapılır. Üzerleri sıkça el veya makine nakı şı ile süslenir. De ğişik modellerde yapılabilir. Yaka ve kenar kısımları genellikle muska şeklinde kuma şlarla süslenir. Erkek: Ba şlıkla aynı kuma ştan yapılır. İçi ve arka kısmın tamamı astarlıdır. İç astarı karamandıladan oldu ğu gibi ipekliden de olabilir. Gömle ğin üzerine, cepkenin ise altına giyilir. Van: Yörede erkekler ve kadınlar tarafından da giyilir. Erkek yelekleri yine erkek cepkenleriyle aynı kuma ştan yapılan üst giysisi. Kadınlarda da entarinin üzerine giyilir, entariyle gene aynı kuma şlardan yapılıp ön tarafından cepli olur. Bol i şlemeli ve kısa boyludur. Kütahya Erkek: Gömle ğin üzerine giyilen kolsuz cepken renginde iç giysisi. Rize Erkek: Sıfır yaka soldan sa ğa sol gö ğüs üstüne kavu şmalı ba ğlanır. Antalya ve Burdur Kadın: "Kepe" de denir.

Yemeni: Uşak: Erkek: Sade ve yüksek topuklu siyah rente ve deriden yapılır. Şanlıurfa: Hem kadınlar hem dfe erkekler kullanır. Yüzü kırmızı renkli olup altı köseledir. Topuksuz olup a ğzı geni ştir. Kırmızıdan ba şka siyah, kahverengi, beyaz renkleri vardır.

324

Bkz: Postal. Silifke: Bkz: Ayakkabı. Kütahya: Erkek: Sade ve yüksek topuklu siyah rente ve deriden yapılır. Kadın: Kırmızı,siyah deriden yapılan ince topuklu kemerli veya düz ayakkabı. Kırklareli: Erkek: Siyah deriden yapılır. Alçak ökçelidir. Uçları hafif sivridir. Özel günlerde kullanılır. Kadın: Siyah deri ayakkabıdır. Alçak ökçeli burnu hafif sivridir. Arkası konçlu olup içinden ip geçirilerek ayak bile ğinden ba ğlananları da vardır. Hatay: Erkek: Üzeri kırmızı veya •siyah renkli deridir. Altı kalın köseden düz olarak yapılır. Kadın: Üzeri kırmızı renkli deridir. Altı kalın köseleden yapılır. Bazılarının altı düzdür. Bazılarının altı ise hafif yükseklikte ökçelidir. Ucu hafifçe yukarı do ğru olanları da bulunmaktadır. G.Antep: Erkek: Keçi derisinden altı kösele yöre ustaları tarafından günümüzde de yapılan bir ayakkabı türüdür. Çirişli iple elde dikilir. Renk ve yapılı ş özelliklerine göre de ğişik isimler alırlar. Örn: Kulaklı yemeni, Topuklu olanına avare (yapılı ş öz.) Siyah yemeni, Gül şeftali ve annabi, merçüp yemeni (renk öz.). Yemeni ustalarına yörede kö şger denir. Yemeniler numaralarına göre metelik, zerde, lob, ulu ayak gibi adlar alırlar. Kadın: Keçi derisinden altı kösele yöre ustaları tarafından günümüzde de yapılan bir ayakkabı türüdür. Çiri şli iple elde dikilir. Renk ve yapılı ş özelliklerine göre de ğişik isimler alırlar. Örn: Kulaklı yemeni, Topuklu olanına avare (yapılı ş öz.) Siyah yemeni, Gül şeftali ve annabi, merçüp yemeni (renk öz.). Yemeni ustalarına yörede kö şger denir. Yemeniler numaralarına göre metelik, zerde, lob, ulu ayak gibi adlar alırlar. Erzurum: Erkek: Ucu sivri ve üstüne do ğru kıvrık, arkasında poççik denilen çekme kısmı bulunan yumu şak deri ayakkabı. Günlük kullanılan bir ayakkabıdır. Siyah deriden yapılır. Alt köselesi kıvrılarak ayakkabının yüzüne uzanır. Edirne: Kadın: Ayakta beyaz yün çorap ve kahverengi yada siyah renkli yemeni giyim ku şamı tamamlar. Diyarbakır: Hem erkekler hem de kadınlar giyerler. Deriden yapılan, a ğırlıklı olarak beyaz, krem veya siyah renklerden seçilen, önü kapalı, ba ğcıksız, arka tarafında tutup çekilsin diye kulakçı ğı bulunan bir ayak giyece ğidir. Yörede “Poçikli Yemeni” adı verilmektedir. Burdur: "Kundura" da denir. Erkek: Siyah veya kırmızı deriden kısmen ucu sivri topuksuz düz ayakkabıdır. Kadın: Siyah veya kırmızı deriden kısmen ucu sivri topuksuz düz ayakkabıdır.. Bolu: Kısa kenarlı bir erkek ayakkabısıdır. Ökçeli ve üstü açıktır. Taban köselesi ince ve hafiftir. Bingöl: Yörede hem erkekler hem de kadınlar giyerler. Balıkesir: Bkz: Ayakkabı. Artvin: Artvin'de kadınlar tarafından giyilen ayakkabı. Bkz: Çarık. A ğrı: Rugandan yapılmı ş

325

siyah ve kırmızı renkli ayakkabılardır. Afyon Kadın: Kaza veya il merkezlerinde yemeni, köylerde çarık giyilir. Yemeni giyilen bölgelerde siyah renk tercih edilir. Adıyaman: Bir tür ayakkabı. Yemeninin arkası düzdür.Ön tarafı açık ve avaredir. Rengi ise kırmızıdır. Şanlıurfa Kadın-Erkek: Bkz: Postal. Kırıkkale Kadın: Bkz: Yazma. Denizli, Balıkesir, Tokat, Erzurum, Erzincan, Elazı ğ, Malatya, Sivas Hindi de denir. Sivas Kadın: Bkz: Bartın Yazması. Tokat: Ba şa ba ğlanana "Mengül" de denir.

Yengecan: Artvin' de oynanan bir halk oyunu.

Yengil: Sinop kadın giysisi.

Yeni: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu.

Yeni Mengi: Dinsel içerikli olarak, Silifke' de Tahtacı Türkmenler arasında yapılır. Kadın erkek karma oynanır.

Yerli Zeybek: Bolu' da oynanan bir halk oyunu.

Yıhılget: Bkz: Sarho ş Havası. (Elazı ğ)

Yıkılgan: Bkz: Yıkılhan Halayı. (Sivas)

Yıkılhan Halayı: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu. "Yıkılgan" da denir. Bu dansımızda Yıldızeli ilçesinde ortaya çıkmı ştır. Bir gün köy a ğalarından birinin o ğlu evlenecektir. Uzak bir yerden gelin almaya gidilirken dinlenmek üzere bir handa konaklarlar gece oldu ğunda düzenlenen e ğlencede ünü bütün çevre illere yayılan bir şah

Yırıklı: Bkz: Üçetek. (Kütahya)

Yırtmaçlı: Bkz: Üçetek. (Kütahya)

Yirikli Zubun: G.Antep erkek giysisi.

Yorgan Ku şak: Aydın: Erkek giysisi. Ku şak. Kullananların belini sıkı tutmak ve so ğuktan korunmak için sarılan ve iki ucunda uçkurlar olan bir parçadır. Yapılı ş biçimi

326

yorgan yapımına benzer. Üzeri baklava dilimlerini andıracak biçimde keten içine pamuk doldurarak yapılır. Beli sarar, dizlik uçkurunun beli zedelemesini önler. İzmir: Bkz: Dolgu Ku şak.

Yörük A ğırlaması: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu.

Yörük Ali Zeybe ği: Bkz: Kozak Zeybek Oyunu.

Yumurta Topuk Ayakkabı: Kar şılama türü oyunlarda erkek ayakkabısı.

Yumurtanın Sarısı: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu. Oyun Şarkı şla yöresine ait olup, Erdo ğan Önder tarafından derlenmi ştir. Daha çok kadınlar tarafından oynanır. Önce eller parmaklardan tutulur. Sa ğ ayakla, ayaklar de ğişerek yürünür. Kollar bu sırada gö ğüs hizasında kırık durumda sa ğa sola sallanır. Sonra

Yusuf: Kırklareli' nde oynanan bir halk oyunu.

Yüksek: Rize' de oynanan bir halk oyunu.

Yüksek Hava: Bkz: Sekme. (Bursa)

Yüksel barı: Ağrı' da oynanan bir halk oyunudur.

Yün Çorap: Bkz: Çorap.

Yün Ku şak: Bkz: Ku şak. Mut: Kadın: El tezgahlarında kare biçiminde çe şitli renklerin uzunlamasına dokunması şeklinde meydana gelir. Katlanarak bele dolanıp ba ğlanır. Erkek: Beyaz yünden örülme veya dokumadır. Uçları püsküllüdür. Sivas Erkek: Daha çok ya şlıların kullandıkları düz beyaz renkli ince uzun bir ku şaktır. Bele sarılır.

Yürük: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu.

Yüzük: Genelde altın veya gümü şten kadın aksesuarı.

-Z-

327

Zabbik: Erzurum: Ökçeli, nalçalı, yarım çizme.

Zahma: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu.

Zamah: Bkz: Semah

Zambur: Barak a şireti oyunlarda müzi ğe, kartal kanadından yapılan ve Zambur adı verilen bir halk çalgısı da e şlik etmektedir.

Zangal: Rize' de aya ğa giyilen kıl çorap.

Zara Diki: Sivas'ta oynanan bir halk oyunu.

Zara Karahisarı: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu.

Zara Marosu: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu.

Zara Tamzarası: Sivas' ta oynanan bir halk oyunu.

Zencirli Köro ğlu: Kars' ta oynanan bir halk oyunu.

Zennube: Hatay' da oynanan bir halk oyunu. Geçmi ş tarihlerde Anadolu’nun de ğişik yerlerinden göç ederek Hatay’ın çe şitli yörelerine gelen ve bir süre kaldıktan sonra tekrar göç eden oba ve a şiretlere yörede göçmen denilmektedir. Göçmenler yerle şik halka kız vermez ve onlardan kız almazlar. Töreleri böyledir. Bunu herkes öyle bilir. İş te bu törenin tam anlamıyla geçerli oldu ğu bir dönemde, göçmenlerin arasında güzelli ği ile ün yapmı ş Zeynep adında bir kız vardır. Bunu Antakya’ lı bir genç görür ve sever. Ama kızı istemeye bir türlü cesaret edemez. Çünkü törenlerine ba ğlı göçmen ailesi bu kızı yerle şik bir gence vermez diye dü şünür. Çaresizlik içindeki sevdalı genç Zeynep’i bir yakınının evine ça ğırır. Zeynep ilk önce delikanlıya umut vermez, ancak o da temiz bir a şla genci sever. Her ikisi de bunu sonu olmayan bir sevda olarak dü şünürler. Ama ne var ki sevdadır bu, a şık delikanlı konuyu ailesine açar. Ailesi oğlunu vazgeçirmek için “O ğlum bunlar bugün buradaysalar, yarın ba şka yerdedirler, bu sevdadan vazgeç” der. Ancak kimse söz dinletemez o ğlana, kimse vazgeçiremez onu

328

bu sevdadan. Kızı istemeye karar verirler. Ancak töreye aykırı bir olay oldu ğu için, oğlan tarafı çekme çeki, ürkek tavırlarla giderler kızı istemeye, bu durum oyunumuzda yer almaktadır. Sonunda kızın babası Zeynep’i bu delikanlıya verir. Kız ve delikanlı muratlarına ererler. Ancak kızın babası göçmenlerin arasında töreleri çi ğneyen bir insan olarak ho ş görülmez ve bu diyarlardan, kızından, akrabalarından kopup ba şka yerlere giderler. Her yerde her zaman güzelli ğinden bahsedilen Zeynep, göçmenler arasında hep “Zennube” diye anılmı ş. Zeynep’i istemeye gelen o ğlan tarafının çekingen tavırları alay konusu yapılmı ş. Göçmenler arasında nerede, ne zaman bir dü ğün olsa bu olay hatırlanır. Zeynep’i istemeye gelen durumları alay konusu yapılarak oynanır. Ve yöre halkı bu oyunu benimseyerek ve kendi kültürleriyle yo ğurarak bugünkü haline getirmi ştir. Oyun 1982 yılında 40 ya şındaki Mehmet Konu şkan’dan ö ğrenilmi ştir. Oyunu ya şadı ğı köyde ve çevre köylerde görmü ş ve ö ğrenmi ştir. Yörede 10-12 çift ki şiyle, karma dizide oynanır. Çizgi ve yarım daire formları kullanılmaktadır.

Zevga: Bkz: Zıpka. (Ankara)

Zeybek: Ege yöremizin tümü, Marmara Bölgesinden Çanakkale, Balıkesir, U şak, Afyon, Kütahya, İç Anadolu’dan Ankara ve Eski şehir, Akdeniz Bölgesi’nden Ege’ye sınır Mu ğla, Burdur, Isparta ve Antalya’ya kadar geni ş bir co ğrafyada zeybek oyunlarımızın oynandı ğını görüyoruz.

Zeybekler yörelerinde kahraman, yi ğit ve mert ki şiler olarak tanınırlar. Zeybeklerin ba şında bulunan ki şilere de efe denir. Efeler zeybek türü oyunlarımızı tek oynar ve yönetimlerindeki kızanların da oynamasına, gelenekleri gere ği önem verirler. Efeyle ikili oynamak için efenin izin vermesi gerekir.

Zeybek oyunlarında oyuncu, ritme uygun do ğaçlama yaparak duygularını hareketlerle dı şa vurur.

Zeybek oyununa gezintilerle ba şlanır; yürüyü ş, dönü ş, atik, zıplama ve çökü şlerle sürer ve yava ş hareketlerle biter. Zeybek oyunlarında denge önemlidir; tek ayak üstünde uzun süre beklenildi ği yada birçok hareketin arka arkaya yapıldı ğı görülmektedir. Oyun boyunca titreme ve hızlı bir sallanma görülmez. Kadın oyunlarında gezinti yapılmaz. 329

Ritm yapısı ve çalımına göre, zeybeklerin a ğır oynananlarına a ğır zeybek, hızlı oynananlarına da kıvrak (yürük) zeybek denmektedir.

A ğır zeybekler; üçlüsü ba şta olan 9 zamanlı oyunlardır. 9/2’lik ve 9/4’lük ölçülerde oynanır. Genelde açık havada oynandı ğından davul, zurna ba ş sazlardır. Yörelere göre çift davul ve çift zurna çalınmaktadır. Zurnalardan birisi ezgiyi çalarken di ğeri dem tutmaktadır.

Kapalı mekanlarda oynandı ğında ba ğlama, kabak kemane, kaval, darbuka gibi çalgıların e şlik etti ği görülür.

Kıvrak (yürük) zeybekler; 9/8’lik ve 9/16’lık ölçülerde oynanır. Adım yapısı, tempo açısından a ğır zeybe ğe göre farklılıklar göstermektedir.

Zeybek: Türk halk oyunlarında bir türdür. 1- Yi ğitlik ve kahramanlık ö ğeleri ta şır. 2- Açık alan oyunlarıdır. 3- A ğırlıklı erkek oyunları olmakla birlikte kadınlar da oynamaktadır. 4- Oyun adımlarının kartalın hareketlerinden öykünüldü ğü dü şünülmek- tedir. Ma ğrur bir ifade ile oynanır. Üçleme, düz yürüyü ş, çökme, dönme, esli ve ayak atma adımlarının herhangi biri ile oyuna ba şlanabilir. Vücudun beden bölümü a ğır zeybeklerde genellikle sabittir. Kesinlikle titreme ve hızlı bir sallanma görülmez. Oyun adımları dönme, diz vurma, çökme ve sekme (atik) gibi güçlü hareketlerden olu şmaktadır.Tek ayak üstünde dengeli bir şekilde durmayı gerektiren figürler de vardır. Adım sol ayakla ba şlar. Oyunların tüm aksiyonu el ve ayaklardadır. Enstrümantal ezgilerle ya da sözlü ezginin saz kısmıyla oynanır. Söz bölümünde gezinleme yapılır. Müzik cümlesi 9 zamanlı olup adım cümlesi 8 sayıda tamamlanır. 5- Daire formunda oynanır. 6- Tutu şmadan ferdi olarak oynanan oyunlardandır. Erkeklerde kollar dirsekten hemen hemen hiç bükülmeden eller ba ş hizasının üstüne kaldırılıp, parmaklar şaklatılarak oynanır. 7-Genelde tek ki şi oynanmasına ra ğmen dairede daha fazla ki şiyle de oynanabilir. 8- Bazen galeyana gelip beldeki silah alınarak kur şun sıkılmasına ra ğmen genelde oyun esnasında ellerde herhangi bir oyun aracı görülmez. 9- Bugüne kadar yapılan çalı şmalarda zeybek oyunları a ğır zeybek ve kıvrak zeybek olmak üzere ikiye ayrılmı ştır. A ğır zeybekler üçlüsü ba şta olan 9 zamanlı oyunlardır. 9/2 lik ve

330

9/4’lük ölçülerde oynanır. Oyunlar yava ş metronomda oynandı ğından dolayı a ğır zeybek adını almı şlardır.Genelde açık havada oynandı ğından davul zurna ba ş sazlarıdır.Yörelere göre çift davul ve çift zurna çalınmaktadır. Zurnalardan birisi ezgiyi çalarken di ğeri dem tutmaktadır. Zamanla zeybek oyunları kapalı mekanlara ta şınmı ş ve davul zurnanın yerini ba ğlama, kabak kemane, kaval, darbuka gibi ince saz denilen çalgılar almı ştır.Oyunların içerisine kadınlarında girmesiyle zeybek oyunları yumu- şamı ş ve hareketlilik kazanmı ştır. Ayrıca teke oyunlarını etkilemesiyle zeybek oyunlarındaki üçlemeler yer de ğiştirmeye ha şlamı ştır.Bu da kıvrak (yürük) biçimini do ğurmu ştur.

Zeybek Mendili: Bkz: Ya ğlık.

Zeyno: 1. Ağrı' da oynanan bir halk oyunudur.Ki şilerin adlarından esinlenerek isimlendirilmi ş oyunlardandır.Kollar belden tutularak kapalı dizi halinde dört bir yana döne döne ilerleyerek oynanmaktadır. Öne gelindi ğinde oyuncuların 3 defa ayaklarıyla yeri dövmeleri bir dü şmanın yada bir ejderhanın ba şını ezmek istediklerini ifade ederler. 2. Bitlis'te oynanan bir halk oyunu. Yörede araçlı oyunlar sınıflaması içinde bıçak kullanarak oynanan oyunlardandır. Bu oyunda sertlik ve sava ş anlatılır.

Zeytin Dalları Zeybe ği: Silifke' de oynanan bir halk oyunu. Oyun erkekler tarafından oynanır kıvrak figürlerden olu şur. Daire biçiminde oynanır. Türkülüdür.

Zıbın: Adıyaman Kadın: Kadınlar tarafından giyilen üst giysisidir. Kuma şı kutinden olup halep malıdır. Boydan üç etektir. Astarı kırmızı veya mavi küçük desenli çiçeklidir. Kollar uzun kol a ğzı tek yırtmaçlıdır.Ön iki ete ğin uçlarına basmadan ipler dikilir.Arkadan üstüste gelecek şekilde çarpaz edilerek önden ba ğlanır, ku şak erkekte oldu ğu gibidir. Zıbın üstüne ba ğlanır. Balıkesir Kadın: Kadınlar ve erkekler tarafından kullanılır. Kadın: Yörede göçmenler tarafından giyilen takımın zıbın ve şalvarı aynı kuma ştan dikilir. Boyu bele kadar uzundur. Kollar normal geni şlikte, kol ucuna 2 cm. geni şli ğinde man şet (büzmeç) yapılır. Kol altına ek parça dikilir. Yaka yuvarlak kesimlidir. Yaka, etek ve kol kenarı sim-sarma veya simli harçla süslenir. Erkek: Zıbın dendi ği gibi "entere, zubun" da denmektedir. Gömle ğin üzerine entere giyilir. İlbade,

331

altıparmak vb. kuma şlardan dikilir. Boyu bele, kol boyu bile ğe kadar uzundur ve uçları man şetlidir. Yakası gömlek yakası gibidir. Önü açık ve patlıdır, genellikle siyah veya beyaz dü ğmelerle kapatılır. İçi tek renk kuma şla astarlanır. Zubunda aynı modeldir. Bursa Kadın: Bkz: Üçetek. Erzurum Erkek: Bkz: İç Gömle ği. Mut Kadın: Bkz: Üçetek. Aydın: "Zubun" da denir. G.Antep: Kadınlar sırtlarına Antep dokumasından Üçetek ve Zubun giyerler.

Zıfka: Bkz: Zıpka. (Gümü şhane)

Zı ğva: Bkz: Zıpka. (Erzurum)

Zıpka: Gümü şhane Erkek: "Zıfka, Zıvga" da denir. Bkz: Şalvar. Erzurum Erkek: "Zı ğva" da denir. Eskiden Erzurum'da giyilen zı ğvanın üç şekli vardı. a)Kadı biçimi zı ğva. b)Güngörmez zı ğva. c)Do ğramalı zı ğva. Zı ğvanın arka kısmında oturakta galle denilen ek bir kısım vardır. Paçaları ayakkabının üzerine gelecek kadar uzanır. Eskiden el tezgahlarında dokunmu ş kuma şlardan gri ve kırmızı renklerden yapılırdı. Bugün ise çuha kuma ştan yapılır. Lacivert rengi tercih edilir. Geni ş a ğlı, arkasında galle denilen pilili kısım bulunan, bacak kısımları dar pantolon. Bursa Erkek: Göbek altında ba ğlanan ve dize kadar inen Zıpka pantolon yerine giyilir. Erkekler giyer. Ordu Erkek: " Şalvar" da denir. Ankara Erkek: "Zevga, Potur, Dirdik" de denir. Trabzon Erkek: "Zıvka, Zıpka" da denir. Laz burnu diye adlandırılır. Ba şlık ve yelekle aynı kuma ştandır. Sivas Erkek: "Zıvga, Zivga" denir. Genellikle gabardin ve yünlü kuma şlardan yapılan pantalondur. En çok kullanılan renkler siyah ve koyu laciverttir. Bkz: Şalvar. Rize Erkek: Paçaları dar, baldırdan yukarısı bol pantolon. Körüklü ve kaytanlı gibi isimlerde almaktadır.

Zıran: Çorum' da horon anlamında kullanılan bir sözcüktür.

Zıvka: Bkz: Zıpka. (Trabzon)

Zigo ş: Kırklareli ve Edirne' de oynanan bir halk oyunu. Zigo ş köyünde oynanan hareketli bir oyundur.(Drama ve Kavala arasındaki köylerde) Mendil vardır. Oyun ilk önce adımlar içe basmak suretiyle a ğır hareketlerle ba şlar, diz vurmalarla devam eder.

332

Zurna susar, tüm eller tempolu olarak vurmaya ba şlar. Davulun vuraca ğı tokmak sesiyle beraber biter.

Zil Zurna: Bkz: Zurnanın Bölümleri.

Zincir: Erkek aksesuarı. Diyarbakır: Erkekler kullanır. Gri veya sarı renkte olup, yele ğin dü ğme ili ğinden tutturulup, ku şağın iç kısmına konan bir takıdır.

Zubun: Bkz: Zıbın. (Aydın)

Zurna: Kamı şlı üflemelilerin en yaygın olanıdır ve açık havada icra edilir. Yapılarına ve boylarına göre 4’e ayrılır. 1. Kaba Zurna 2. Orta Zurna 3. Cura Zurna 4. Zil Zurna . Zurna kelimesi Türkçe bir sözcük olup, enstruman ağaçtan yapılmaktadır. Çe şitli boylarda yapılarak sesin şiddetini, yani gücünü sınıflandırır. Genellikle erik, di şbudak veya gürgen a ğacından yapılır. Zurna, üzerinde arkada bir, önde yedi delik olmak üzere toplam dokuz sekiz ibarettir. Cura zurna delik sayısı aynı olup, ancak boyu daha kısadır. Direk üflemeli çalgıların en yaygın ve hemen hemen en sevileni olan zurna ailesi, davul ile ayrılmaz bir bütün gibidir. İslamiyet’ten önce zurnanın adı I.yy.da “yura ğ veya yera ğ” idi. Zurnanın gür ve yüksek frekanslı sese sahip olması çalgımızın salon yerine saha çalgısı olma özelli ğini getirmi ştir. Ba şlangıçtan zamanımıza kadar en az de ğişikli ğe u ğramı ş çalgılarımızdandır. Osmanlı imparatorlu ğu zamanında saray nöbetlerinde ve sava şlarda bir çe şit ulusal bando olarak yer tutardı. Uzun yıllar davulla birlikte özellikle Türk köylüsünün müzik ihtiyacını kar şılamı ştır. Bazı “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az” “Zurnada pe şrev olmaz” gibi Türk deyimleri, sazımızın devamını ve unutulmamasını sa ğlamı ştır. Zurnanın yapısı: Zurnanın yapımında kullanılan en makbul a ğaç erik a ğacıdır. Bunun yanında kiraz ve zerdaliden de yapılır. Altı tane üst ve bir tane alt delikle toplam 7 delik bulunur. Ayrıca zurnanın ön a ğız bölgesinde (cin veya şeytan) deli ği denilen delikler bulunur. Bunlar 6 tane olup, üçerli veya kar şılıklı da olabilirler.

Zurna Borusu: Bkz: Zurnanın Bölümleri.

333

Zurna Horonu: 1. Artvin' de oynanan bir halk oyunu. 2. Rize' de oynanan bir halk oyunu.

Zurnanın Bölümleri: Lüle: Bu kısma lüle denildi ği gibi, “etem” veya “metem” de denilir. Zurnanın nezik kısmının içine geçirilmi ş a ğaç veya madenden yapılma bir zıvanadır. Bu zıvananın gümü şten olanlarının ucuna yine gümü şten bir kordon yakılır ve zurnanın boyuna halkalanır.

Zülüflük: Bkz: Yanaklık

334

SONUÇ

Halk oyunlarımızı ister bir sanat ister bir bilim dalı olarak de ğerlendirecek olalım, her iki tarafta da kar şımıza aynı sorun çıkmaktadır: “Terminoloji Sorunu”.

Ulusal ve uluslar arası platformlarda ara ştırmacı ve bilim adamlarımızın kültürümüzü tanıtabilmeleri ve alanımıza ait sahip oldukları bilgiyi kar şısındakilere aktarabilmeleri; sahne sanatı olarak her gün geli şen projelerde dansçı-eğitmen diyaloglarının kolayla ştırılabilmesi ve ortak bir ileti şim dili olu şturulması adına alana özgü bir terminoloji gerekmektedir.

Türk Halk Oyunları alanının en önemli ve çözümü en acil sorunlarından olan “Terminoloji Sorunu” üzerinde durdu ğum çalı şmamda, alanımızda ya şanan terminoloji sorununu tespit etmeye çalı şarak olası çözüm önerilerimi kabule sundum.

Çalı şmamız sırasında ba ğlam merkezli Halk Bilimi yöntemlerinden olan “İş levselci Yöntem” ile kullanılmakta olan tüm halk oyunları terimlerini i şlevleri itibariyle inceledim. Bu yöntem ile gelenek içinde ya şatılmakta olan halk oyunlarımızın terimlerinin, oyunların sahneye aktarım sonrası kazandıkları yeni i şlevler üzerinde durdum.

“Kar şıla ştırmalı Yöntem” ile gelenek içinde, örgütlü halk oyunları çalı şmalarında ve akademik alanda kullanılan terimlerin halk kültürümüz içindeki yeri ile farklıla şıp benze ştikleri noktaları inceledim.

“Tarihi Yöntem” i kullanarak temin etti ğim kaynaklar üzerinde tespit, betimleme ve tarama çalı şmaları yaptım.

“Gözlem Tekni ği” ile halk oyunları alanında uygulama safhasında günümüzde kullanılmakta olan terimleri saptadım. Bunu yaparken bazen katılımlı bazen de katılımsız gözlem tekni ğinden yararlandım.

335

“Görü şme Tekni ği” ile alanda ya şanan terminoloji sorununun çözüm yollarının saptanması adına, alanımızda çalı şmalar yapan bilim adamı ve ara ştırmacılarımızın görü şlerine ba şvurdum.

Tezimin birinci bölümünde, Türk Halk Oyunları alanında terminoloji sorununun varlı ğını, alanda yapılmı ş tüm çalı şmaları inceleyerek ispat edilmeye çalı ştım. Alanla ilgili yapılmı ş çalı şmaları ba şlangıcından itibaren gözden geçirmemizin halk oyunlarında terminoloji sorunumuzun çözümüne de fayda sa ğlayaca ğına inandım.

Yaptı ğım ara ştırmalar sonucunda alanımıza fayda sa ğlamı ş çalı şmaların büyük bir kısmının, alana gönül verenlerin ki şisel özveri ve fedakarlıklarıyla gerçekle ştirilmi ş oldu ğunu ve pratik çalı şmaların teorik çalı şmalara oranla a ğırlıkta oldu ğunu gördüm. Teorik çalı şmalar yok denecek kadar azdı.

“1985 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’ nda, 1988 yılında da Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuarı’ nda açılan Türk Halk Oyunları Bölümlerine gelinceye kadar, bazı amatör halk dansları eğiticilerince yada bu konuya ilgi duyanlarca, halk dansları ö ğretimine yönelik yazılmı ş sınırlı sayıda kitap dı şında ba şka kaynak bile yoktur.” 49

Terminoloji konusunda ise birinci döneme ait hiçbir çalı şma bulamadım. İkinci dönem sonlarında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Co ğrafya Fakültesi Halk Bilimi Bölümü Ö ğretim Görevlisi Ahmet Şenol tarafından hazırlanmı ş olan “Türk Halk Oyunları Terminoloji Sözlü ğü” ba şlıklı yayınlanmı ş bir eser tespit ettim. İçeri ğinde yanlı şlık ve eksiklikler oldu ğunu dü şündü ğüm bu çalı şma, alanımızın ilk ve tek terminoloji çalı şmasıdır.

Alanımızın çok büyük bir eksikli ği olan terminoloji sorununun acilen çözümlenmesi gerekti ği dü şüncesinden hareketle, tezimin ikinci bölümünde terminoloji sorununun çözüm önerilerine yer vermeye çalı ştım. Bilimin tanımını yapan maddeler bize şu gerçe ği göstermi ştir ki; bilgilerin gerçekleme, tanımlama ve genellemelerinin

49 M. Tekin KOÇKAR, Ça ğlar Boyunca İleti şim Sanatı Olarak Dans ve Halkdansları, Ba ğırgan Yayınevi, Ankara, 1998, s: 120. 336

yapılabilmesi için önce tüm bilgilerin bir sistem dahilinde incelenmesi gerekmektedir. Ben de çalı şmamın ikinci bölümünde yer verdi ğim terminoloji sorununun çözümü önerilerine, elimizdeki malzemeyi belli bir sistem dahilinde sınıflandırarak ba şladım. Bu bölümde, alanımızda kullanılan terimleri sınıflandırarak alana özgü bir terim sistemi olu şturmaya çalı ştım.

Türk halk oyunları çalı şmalarında günümüzde kullanılmakta olan terimlerin sınıflandırmasını yaparken ilk olarak üç ana ba şlık belirledim. Olu şturulması istenen bir terimler sözlü ğünde yer alacak tüm terimleri şu üç ba şlık altında topladım:

4. Uygulama Alanlarına Göre Terimler 5. Konularına Göre Terimler 6. Sahip Oldukları Anlam Sayısına Göre Terimler

Olu şturdu ğum üç ana ba şlık altında açtı ğım alt ba şlıklarda terimleri sınıflandırarak, sözlük kapsamında nasıl de ğerlendirilmeleri gerekti ği konusunda görü şlerimi bildirdim.

Tezimin üçüncü bölümünde olu şturdu ğum terim sınıflamalarından yararlanarak örnek bir halk oyunları terminoloji sözlü ğü denemesi yapmaya çalı ştım. Sözlüğün olu şturulma safhasında en büyük sorunu “Uygulama Alanlarına Göre Terimler” sınıflaması içine giren terimlerimiz olu şturmu şlardır. Gelenek içinde kullanılmakta olan halk oyunları terimleri, örgütlü halk oyunları çalı şmalarında kullanılmakta olan terimler, bilisel ve sanatsal halk oyunları çalı şmalarında kullanılmakta olan terimler olarak üç ba şlıkta inceledim.

İncelememizin sonucunda tespit ve önerimiz şu şekilde olmu ştur: Birbirinin içine böylesine geçmi ş bu üç alanı birbirinden ayırmak imkansızdır. Halk oyunları terimlerini ne gelenekten, ne örgütlü çalı şmalardan ne de konservatuarlardan soyutlayarak ele almak mümkün de ğildir. Her uygulama alanının kendine göre farklı bir amacı ve sahip olunan malzemeyi farklı bir i şleme şekli vardır. Ancak alana özgü bir terim sözlü ğünde tek yapılması gereken, terimlerin seçiminde, halk oyunları uygulama alanlarına verilecek öncelik sırasının iyi tespit edilmesidir. Bize göre önceli ğin gelene ğe 337

verilmesi gerekmektedir. Gelenek içinde kullanılan terimler ihtiyaç kar şılayabiliyorsa, yeni bir terim bulunmaya çalı şılmamalıdır. Daha sonra örgütlü halk oyunları çalı şmaları süresince uzun yıllar kullanılmı ş ve herkes tarafından kabullenilmi ş olan terimlerin do ğru olanlarına yer verilmelidir. Ancak bir bilim ve sanat dalı olarak çok fazla yol almı ş ve vizyonunu geli ştirmi ş olan halk oyunlarının uygulama ve teorik alanlarında ihtiyaç duyaca ğı yeni terimler mutlak ki olacaktır. Ayrıca unutulmamalıdır ki; halk oyunlarımız halk bilimin bir dalıdır ve halkbilimi gibi dinamik bir yapıya sahiptir. Kültürümüzde ya şanan de ğişim göz ardı edilmemeli, olu şturulacak terminoloji sözlü ğünün güncelli ği, üzerinde yapılacak yeni çalı şmalarla korunmalıdır.

“Bilim ve teknolojinin ve buna paralel olarak da toplumların çok hızlı bir şekilde geli şti ği 21. yy.’da, endüstri ve teknoloji alanındaki yeni bulu ş ve yaratmalar dünyamızı daha küçük bir alan haline getirmektedir. Bütün bilim dallarında oldu ğu gibi, halk bilimi alanında kullanılan temel terimler ve bu terimlere ba ğlı olarak da bu bilim dalının kendini tarif ve tanımlamasının yeni bir de ğerlendirmesini yapmak, bir zorunluluk haline gelmi ştir.” 50

Halk oyunları alanında var olan terminoloji sorununun çözümü için yapılacak çalı şmalara ba şlangıç te şkil etmesi amacı ile hazırladı ğım bu çalı şmanın, alanımızla ilgilenen tüm bilim adamı, ara ştırmacı ve alana gönül vermi ş ki şilere de ı şık tutmasını umut ediyorum.

50 Metin EK İCİ, Derleme ve İnceleme Yöntemleri , Geleneksel Yayınları, Ankara, 2004. 338

KAYNAKÇA

AKTA Ş, Gürbüz; “Temel Dans E ğitimi ”, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir, 1999. ALTUNTA Ş, Yener-ŞAH İN, Yüksel-KAHVEC İ, Mücella; “Balıkesir İli Halk Oyunları Kıyafetleri Teknik Çizimler”, Kültür Bakanlı ğı Yayınları, Akara,2000. ATILCAN, İhsan Co şkun: “Erzurum A ğzı, Halk Deyimleri ve Folklor Sözlü ğü” , Erzurum Halk Oyunları, Halk Türküleri Derne ği Yayınları 2, Kültür Matbaacılık, İstanbul, 1977. AY, Göktan; “Folklora Giri ş”, İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Mezunları Yayınları 1, Pan Yayıncılık, İstanbul, 1990. AYDIN, Cengiz; “Lise Halk Oyunları Ders Kitabı” , 4. Ak şam Sanat Okulu Matbaası, Ankara, 2002. AYDIN, Cengiz; “Türk Halk Oyunlarında Toplumsal Yapılanma”, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir, 1992. BAYATLI, Osman; “Ege’de Zeybek Oyunları ve Havaları ”, Nefaset Matbaası, İzmir, 1943. Büyük şehir Belediyesi E ğitim Kültür Daire Ba şkanlı ğı, “Geleneksel Türk Giysileri” , Marj Ajans, Ankara.

339

ÇAKIR, Ahmet; “Atatürk Döneminden Günümüze Türk Halk Oyunları Üzerine Bir De ğerlendirme” , I. Uluslararası Atatürk ve Türk Halk Kültürü Sempozyumu Bildirileri, http://www.ataturk.net/ ÇİNE, Hamit; “Zeybek Oyunlarımız”, … EK İCİ, Metin; “Halk Bilgisi (Folklor) Derleme ve İnceleme Yöntemleri” , Geleneksel Yayınları, Ankara, 2004. ERO ĞLU, Türker; “Halk Oyunları El Kitabı” , Mars Basım Hizmetleri, İstanbul, 1999. ERO ĞLU, Türker; “İnsan ve Oyun” , Milli Folklor Yayınları: 3, Halk Oyunları Dizisi: 1, Seven-Er Ltd. Şti. ve Yayıncılık Tesisleri, Kayseri, 1994. EVL İYAO ĞLU, Sait; Şerif Baykurt; “Türk Halk Bilimi” , Ofset Reprodüksiyon Matbaacılık, Ankara, 1988. HU İZANGA, Johan; “Homo Ludens” - Oyunun Toplumsal İş levi Üzerine Bir Deneme, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1995. KARASAR, Niyazi; “Bilimsel Ara ştırma Yöntemleri” , Bilim Kitap Kırtasiye Ltd. Şti., Ankara, 1986. KELE Ş, Tuncay; “Anadolu Kültüründe Barlar” , Aydın Ofset&Matbaacılık, Gaziantep, 1998.

340

KILIÇ, Muhsin; “Geleneksel Köy Seyirlik Oyunları, Halk Dansları ve Ezgileri İle Sivas” , Ege Üniversitesi Basımevi, Bornova-İzmir, 2002. KOÇKAR, M. Tekin; “Ça ğlar Boyunca İleti şim Sanatı Olarak Dans ve Halkdansları” , Ba ğırgan Yayınevi, Ankara, 1998. MÜLAY İM, Selçuk; “Sanata Giri ş”, Bilim-Teknik Yayınevi, İstanbul, 1994. ÖZTÜRKMEN, Arzu; “Türkiye’de Folklor ve Milliyetçilik” , İleti şim Yayınları, İstanbul, 1998. SENCER, Muzaffer; “Toplum Bilimlerinde Yöntem” , Beta Basın Yayın Da ğıtım A. Ş., Yay. No: 175, Genel Dizi: 22, İstanbul, 1989. SERNİKL İ, Güner; “Türkiye’de Oyun (Raks) Hakkında Yayınlanan ilk Yazı” , Halk Bilimi Dergisi, Bo ğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü Yayını, Sayı:18, İstanbul, 1976. ŞAH İN, Remzi: ŞAH İN, Zeki: AKALIN, Zeki; “Artvin Yöresi Folkloru Halk Kültürü Ara ştırması” , 1997. ŞENEL, Suna Eden; “Hareket Notasyonu Halk Oyunları Yazımı” , Levent Müzikevi Yayınları, Birinci Kitap, İzmir, 1990. ŞENEL, Suna Eden; “Hareket Notasyonu Halk Oyunları Yazımı” , Levent Müzikevi Yayınları, İkinci Kitap, İzmir, 1990. 341

ŞENEL, Suna Eden; “Hareket Notasyonu Halk Oyunları Yazımı” , Levent Müzikevi Yayınları, Üçüncü Kitap, İzmir, 1990. ŞENEL, Suna Eden; “Hareket Notasyonu Halk Oyunları Yazımı” , Levent Müzikevi Yayınları, Dördüncü Kitap, İzmir, 1994. ŞENOL, Ahmet; “1948-1992 Yılları Arasındaki Halk Oyunlarıyla İlgili Makaleler- Bildiriler ve Kitaplardan Derlemeler” , Tek Ofset, Ankara, 1993. ŞENOL, Ahmet; “Türk Halk Oyunları Terimleri Sözlü ğü” , Ankara.

TEZLER

AYDINYAYLA, Ebru; “Bolu Folkloru” , Basılmamı ş Lisans Bitirme Tezi, 1995. ACAR, Özlem; “Kütahya İl Folkloru” , Basılmamı ş Lisans Bitirme Tezi, 1996. BALAM İR, Hande; “Rize İli Folkloru” , Basılmamı ş Lisans Bitirme Tezi, 1997. KIZILCI, Zafer; “Giresun Folkloru ve Müzi ği” , Basılmamı ş Lisans Bitirme Tezi, 1998. KOÇAN, Hakan; “Konya İl Folkloru” , Basılmamı ş Lisans Bitirme Tezi, 1998.

342

KORTA Ş, Berna; “Hatay Folkloru” , (Basılmamı ş Lisans Bitirme Ödevi), İzmir, 1998 . OKDAN, Bora; “Erzurum Folkloru” , (Basılmamı ş Lisans Bitirme Ödevi), İzmir, 1996. OKDAN, Bora; “Türk Halk Oyunları Türlerinden Barların Yapısal Özellikleri” , (Basılmamı ş Yüksek Lisans Tezi), İzmir, 2002. ÖZB İLG İN, M. Öcal; “Türk Halk Oyunlarında Tür ve Biçim Sorunu” , (Basılmamı ş Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 1995. ŞENOL Canan; “Bitlis Folkloru” , (Basılmamı ş Lisans Bitirme Ödevi), İzmir, 1999. ÜNAL, Şahin; “1900- 1950 Yıllarında Türk Halk Oyunları Üzerine Yapılan Teorik ve Pratik Çalı şmaların Kar şıla ştırmalı De ğerlendirilmesi” , (Basılmamı ş Yüksek Lisans Tezi), İzmir, 1995. YARAMI Ş, Özlem; “U şak Folkloru” , Basılmamı ş Lisans Bitirme Tezi, 1996.

“I. Uluslar arası Atatürk ve Türk Halk Kültürü Sempozyum Bildirileri (6-7 Ekim 2000)” , T.C. Kültür Bakanlı ğı Yayınları, Halk Kültürlerini Ara ştırma ve Geli ştirme Genel Müdürlü ğü Yayınları Seminer- Kongre Bildirileri Dizisi, Ankara, 2001.

343

SÖZLÜKLER

BÜYÜK LAROUSSE SÖZLÜK VE ANS İKLOPED İSİ; 22. cilt, Interpress Basın ve Yayıncılık A. Ş., İstanbul. BÜYÜK LAROUSSE SÖZLÜK VE ANS İKLOPED İSİ; 19. cilt, Interpress Basın ve Yayıncılık A. Ş., İstanbul. OXFORD ANS İKLOPED İK SÖZLÜK; Yılmaz Yayınları A. Ş, sayı:4 (Re-Z), 1990. TÜRKÇE SÖZLÜK; Türk Dil Kurumu Yayınları, Bilgi Basımevi, Ankara, 1974. Türkiye’de Halk A ğzından DERLEME SÖZLÜ ĞÜ I (A); T.D.K. Yayınları, sayı: 211, Ankara Üniversitesi Basımevi, 2. Baskı, 1993. Türkiye’de Halk A ğzından DERLEME SÖZLÜ ĞÜ II (B); T.D.K. Yayınları, sayı: 211/2, Ankara Üniversitesi Basımevi, 2. Baskı, 1993. Türkiye’de Halk A ğzından DERLEME SÖZLÜ ĞÜ III (C-Ç); T.D.K. Yayınları, sayı: 211/3, Ankara Üniversitesi Basımevi, 2. Baskı, 1993. Türkiye’de Halk A ğzından DERLEME SÖZLÜ ĞÜ IV (D); T.D.K. Yayınları, sayı: 211/4, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1969.

344

Türkiye’de Halk A ğzından DERLEME SÖZLÜ ĞÜ V (E-F); T.D.K. Yayınları, sayı: 211/5, Ankara Üniversitesi Basımevi, 2. Baskı, 1993. Türkiye’de Halk A ğzından DERLEME SÖZLÜ ĞÜ VI (G); T.D.K. Yayınları, sayı: 211/6, Ankara Üniversitesi Basımevi, 2. Baskı, 1993. Türkiye’de Halk A ğzından DERLEME SÖZLÜ ĞÜ VII (H-İ); T.D.K. Yayınları, sayı: 211/7, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1974. Türkiye’de Halk A ğzından DERLEME SÖZLÜ ĞÜ VIII (K); T.D.K. Yayınları, sayı: 211/8, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1975. Türkiye’de Halk A ğzından DERLEME SÖZLÜ ĞÜ IX (L-R); T.D.K. Yayınları, sayı: 211/9, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1977. Türkiye’de Halk A ğzından DERLEME SÖZLÜ ĞÜ X (S-T); T.D.K. Yayınları, sayı: 211/10, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1978. Türkiye’de Halk A ğzından DERLEME SÖZLÜ ĞÜ XI (U-Z); T.D.K. Yayınları, sayı: 211/11, Ankara Üniversitesi Basımevi, 2. Baskı, 1993.

345

Türkiye’de Halk A ğzından DERLEME SÖZLÜ ĞÜ XII (Ek-1); T.D.K. Yayınları, sayı: 211/12, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1982. http://www.ege-edebiyat.org (R. Filizok) http://www.terminoloji.hacettepe.edu.tr/ http://www.hibrahimsimsek.gen.tr http://www.ege-edebiyat.org http://www.infoturkish.org http://www.motifhalkoyunlari.com http://www.adiyaman.gov.tr http://www.fef.gazi.edu.tr http://www.halkdanslari.net http://www.folklorkurumu.gov http://www.ankararehberi.com http://www.bilecik.gov.tr http://www.bingol.gov.tr http://www.corum.gov.tr http://www.diyarbekir.com http://www.harvak.org.tr http://www.sitetanitimi.com http://www.abuzerakbiyik.com http://www.tdk.gov.tr/tdksozluk

346

ÖZGEÇM İŞ

3 Temmuz 1979’da İzmir’in Çe şme ilçesinde do ğdum. İlk ve orta ö ğretimimi Çe şme’de okul birincisi olarak tamamladıktan sonra, İzmir Selma Yi ğitalp Lisesi’nde bir sene İngilizce hazırlık okudum. Geri kalan lise ö ğrenimimi Çe şme’ye dönerek Çe şme Ertan Lisesi’nde okul birincisi olarak tamamladım. Lise ö ğrenimim boyunca Çe şme Belediyesi Türk Sanat Müzi ği Korosu’nda korist ve solist olarak görev aldım. 1997 yılında Ankara Gazi Üniversitesi İleti şim Fakültesi Radyo-Televizyon- Sinema Bölümü’nü kazandım, ancak müzik e ğitimi almak istedi ğim için bu okula kaydımı yaptırmadım. İzmir’de çe şitli halk oyunları demeklerinde e ğitmenlik ve dansçılık yaptım. Aynı zamanda Milli E ğitim’e ba ğlı bazı okullarda halk oyunları dersleri verdim. 1997 yılında TRT’nin açmı ş oldu ğu Amatör Ses Yarı şması’nda Türk Halk Müzi ği Ege Bölge üçüncüsü oldum. 1998 yılında Ege Üniversitesi Devlet Türk Müzi ği Konservatuarı Türk Halk Oyunları Bölümü’nü birincilikle kazandım. Aynı yıl yine Ege Üniversitesi Devlet Türk Müzi ği Konservatuar Ses E ğitimi Bölümü’nü de kazandım. Kaydımı Türk Halk Oyunları Bölümü’ne yaptırdım. Konservatuardaki be ş yıllık ö ğrenim sürem boyunca Türk Halk Oyunları Bölümü Uygulama Grubu’nun yurt içi ve yurt dı şı gösterilerinde kordo ve solo danslarda görevler aldım. 2001 yılında benim de dansçı olarak görev aldı ğım bu grup Fransa’nın Dijon kentinde düzenlenen Dünya Halk Dansları Yarı şması’nda stilize dalda dünya birincisi oldu. Ayın zamanda Ege Üniversitesi Devlet Türk Müzi ği Konservatuarı Ses E ğitimi Bölümü Türk Halk Müzi ği İcra Toplulu ğu’nun konserlerinde korist ve solist olarak da görevler aldım. Milli E ğitim Bakanlı ğı Gençlik ve Spor Müdürlü ğü ile Kültür Bakanlı ğı’nın düzenlemi ş oldukları halk oyunları yarı şmalarında dansçı ve müzisyen olarak görevler aldım. Şuan Milli E ğitim Bakanlı ğı Gençlik ve Spor Müdürlü ğü’ne ba ğlı Halk Oyunları Federasyonu’nda halk oyunları jüri üyesi ve yine Milli E ğitim Bakanlı ğı Gençlik ve Spor Müdürlü ğü’ne ba ğlı halk müzi ği jüri üyesi olarak görev yapmaktayım. 2001 yılında TRT’nin açmı ş oldu ğu sınavı kazanarak Türk Halk Müzi ği İstisna Akitli Ses Sanatçısı olarak TRT’de göreve ba şladım. TRT’deki bu göreyim dört yıl

347

süreyle devam etmi ştir. 2002 yılında Türk Halk Müzi ği derleme çalı şmalarında bulundum. 2003 yılının haziran ayında Ege Üniversitesi Devlet Türk Müzi ği Konservatuarı’ndaki e ğitimimi Türk Halk Oyunları Bölüm birincisi ve Ege Üniversitesi Devlet Türk Müzi ği Konservatuarı birincisi olarak tamamladım. 2003-2004 ö ğretim dönemi Türk Halk Oyunları Bölümü uygulama derslerinde ders saat ücretli ö ğretim elemanı olarak görev yaptım. 2004-2006 yılları arasında İzmir Devlet Tiyatrosu’nun sahneledi ği danslı oyunlar olan “Kalpaklılar, Deli Dumrul, İstanbul Efendisi ve Ke şanlı Ali Destanı” adlı oyunlarda dansçı olarak görevler aldım. 2004 yılında Ege Üniversitesi Devlet Türk Müzi ği Konservatuarı Türk Halk Oyunları Bölümü’nde yüksek lisans ö ğrenimime ba şladım. Aynı yıl Türk Halk Oyunları bölümünde tahsisli kadroda ara ştırma görevlisi olarak göreve alındım. Halen bu kadroda görevime devam etmekteyim.

N. Hale YAMANER

348

ÖZET

Türk halk oyunları teorik ve uygulamalı çalı şmalarıyla hem bir bilim, hem de bir sanat dalı olarak de ğerlendirilebilmekte, ne şekilde de ğerlendirilirse de ğerlendirilsin kar şımıza terminoloji sorunu çıkmaktadır.

Ara ştırmacı ve bilim adamlarımızın kültürümüzü tanıtabilmeleri ve alanımıza ait sahip oldukları bilgiyi kar şısındakilere aktarabilmeleri; sahne sanatı olarak da oyun öğretimi ve sahne çalı şmalarında dansçı-eğitmen diyaloglarının ortak bir ileti şim dili olu şturularak kolayla ştırılması ve karma şanın önlenmesi adına, alana özgü bir terminolojinin olu şturulması gerekmektedir.

Bu çalı şmada halk oyunları alanında görülen terminoloji sorununu inceledik ve sorunun olası çözüm yolları konusunda fikirlerimizi belirttik. Sorunun tespiti aşamasında öncelikle alanda bugüne kadar yapılmı ş teorik ve pratik çalı şmaların tümü incelenmi ş ve terminoloji konusunda yapılmı ş çalı şmalar saptanmı ştır.

Sorunun tespitinden sonra alana özgü günümüzde kullanılmakta olan tüm terimleri ana ve alt ba şlıklar halinde sınıflandırılarak, alana özgü bir terim sistemi olu şturmaya çalı ştık. Bunu yapmamızdaki amaç, terimlerimize ait tanılama ve genellemeler yapmadan önce onları sistematize etmekti. Böylelikle olu şturmak istedi ğimiz örnek terminolojik sözlük çalı şmamızda da do ğacak terim karma şası önlenmi ş oldu.

Çalı şmamızın alanda yapılmı ş teorik ve pratik çalı şmaların tespitlerini kapsayan bölümlerinde kaynaklara ba şvurulmu ş, örnek terminolojik sözlük çalı şmasında izlenecek yöntemler ve terimlerimizin sınıflandırılmaları tarafımızdan yapılmı ştır.

Bu çalı şma alanda olu şturulacak terminoloji çalı şmalarına örnek niteli ğindedir.

349

ABSTRACT

Turkish folk dances can be considered as a sscience and also a branch of art, however it is considerede as problem of terminology which we come cross with.

A terminology which is special to the field of folk dances is needed for our researchers and scientists to popularize our culture and to transfer the information they have relating to our field, as as stage art dance teaching and in stage trainings by compozing a comman communication language to make easier the dialogs of dancer- educationist and to avert the confusion.

In this stady we examined problem of terminology and we expressed our ideas about the solution. In the phase of the determination of the problem first we examined all the theoritioal and practical studies done up to now and we determined the studies about terminology.

After the determination of the problem we tried to compoze a system of term which is special to the field by classifying in subheads. We aimed to systemize our terms before defining and generalizing them by doing this. Thus we avert “Term- Confusion” in our sample terminological dictionary which we wanted to form.

In parts of our study which contain determination of the therotical and pratical studies which are held in the field.

We applied to the resources in the arts which contain the determination of therotical and practical studies which are held in this field and the method which will be used in the use of sample terminological dictionary and the classification of our terms was done by ourselves.

This study is a semple to the terminology studies in this field.

350