Ben De Kendimce Bir Bedreddin'im

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

Ben De Kendimce Bir Bedreddin'im View metadata, citation and similar papers at core.ac.uk brought to you by CORE provided by Istanbul Sehir University Repository G MART 1992 CUMA CUMf GÜNDEMDEKİ SANATÇI \( EL Ben de kendimce bir Bedreddin’im Ve Tuncel, o yiğit günlerin ayağı tozlu yol arkadaşı. Yürüdü gitti. Sınırları geçti. Ülkeleri. Yüzbinlerce yurttaşı gibi. Önce İsviçre. Sonra Almanya. Sonra... Güldü. “ Sonra” dedi, “ İsveç, Norveç, Danimarka, Felemenk, Hollanda. Dolaşıp durmaya başladım.” Karşımda siyah borsalino şapkası, çuha niz’in ağzının kıyısında bir narçiçeği ile yeleği, seksen iki yaşındaki babasının dün dolaştığı o ateşli günlerin en güzel sürpri­ verdiği eski frak pantolonu, kocaman ONAT ziydi Umut. ayakkabıları ile oturuyor. Bir Süryani pa­ Kırsal olan, bugünkü gibi çarıklı pazını, New Yorklu Musevi bir taciri, KUTLAR köylülük değil, saflık ve yiğitlikti. Montpaı nasselı bohem bir ressamı ya da Ve Tuncel, o yiğit günlerin ayağı tozlu turneden yeni dönmüş (Anadolu’dan) bir yol arkadaşı. Yürüdü gitti. Sınırlan geç­ aktörü hatırlatıyor. Hafif sakallı. Yüzün­ New York. ti. Ülkeleri. Yüzbinlerce yurttaşı gibi. de hem acı, hem gülüş, hem tevekkül, hem Önce İsviçre. Sonra Almanya. Sonra... Ortaokul? Silifke’den başlar. Sonra başkaldırı ifade eden çelişik, derin ve zen­ Güldü. “Sonra” dedi, “İsveç, Norveç, Tarsus Koleji, Edremit, Balıkesir, Gediz, gin çizgiler. Okunan bir yüz. Hareketli, sü­ Danimarka. Belçika, Felemenk, Hollan­ Haydarpaşa Lisesi, özel Anadolu Lisesi. rükleyici bir kitap gibi. da. Dolaşıp durmaya başladım.” İlk tanıştığımız zamanı, tuhaf bir serü­ Ya üniversite? Hukuk Fakültesi, İngiliz Filolojisi, Sistematik felsefe... Tuncel Kurtiz’in “ U m uf’la başlayan venle birlikte hatırlıyorum. Beyazıt sahaf­ yaban illeri serüvenini ne zaman düşün­ larda ve Çınaraltı’nın esintili masaların­ Ve tam o sırada Haldun Taner’in tiyat­ sem otobüs filmini hatırlanm. Sanki dan birinde heyecanla anlatıyordu. I960 ro dersleri. Umut’un Çukurovalı köylüsü binmiş öncesi olmalı. Taksim’de, bugün AKM’- Tuncel’in önünde art arda açılan perde­ eski bir otobüse, dolaşır durur diyar di­ nin bulunduğu yerde, “mübalağa” bir içki ler. yar. Arada kalkar, bir otoban kıyısında, şöleni sonrası, alanın kıyısına çiş ederken Hiçbir sahneyi unutmamalıyım. Aktör­ iki soğan kırıp ekmekle katık etmiş in- derdest edilişini, polislerle kavgasını, Ba­ lerin hiçbirini unutmamalıyım. Federas­ sanlann mutluluğu ile bir kaşık havası kırköy Hastanesi alkol kliniğine yatınlışı- yon tiyatrosu. Özdemir Asaf ve Cahit Ir- döktürür, arada oturur bir karanlık ku­ nı ve vali muavini olan babasının telefo­ ;af la tanışma. Yaşamının büyük dostlan, zey kanalı kıyısına, arpacı kumrusu gibi nuyla kurtulup kaçışını. O bunları günlük stanbul Üniversitesi Talebe Birliği Tiyat­ düşünür de düşünür. bir olay gibi anlatıyor, ben uzak-batıdan ? rosu. 1958’de Haldun Dormen. Zafer Ma­ Oysa kitap öyle söylemiyor. Verimli kovboy serüveni izleyen bir çocuk gibi ağ­ dalyası ve büyük aktör Erol Günaydın. zım açık dinliyorum. bir Avrupa serüvenidir bu. İsveç’te Ya­ Üsküdar Şehir Tiyatrosu. Behzat Butak, şar Kemal uyarlamaları, İlhan Koman’- Onu son görüşüm ise üç yıl önce. Ber­ Asaf Çiyiltepe, Bulvar Tiyatrosu. Sevgili lin’de. Festivalin hareketli kafeteryasında la dostluk, İsveç TV’si için filmler, oyun­ Gölge ve Münir Özkul... lar oyunlar oyunlar. İşsizlikle iç içe olsa hasretle kucaklaşıyoruz. Başında bir köy­ bile. lü kasketi var. Boynunda Mardin poşusu. Hızla uçuşan sayfalar ve isimler bir an Yelek cebinden bir saat kösteği sarkıyor. durdu. Sadece bu dönemde, Zeki Ökten’in Akşam bir Yunan lokantasında Tatavla’- "Münir Özkul” diyor, alçak sesle ve "Sürü”sünde yarattığı olağanüstü baba da buluşmak üzere sözleşiyoruz. Ama ak­ dalgın. “ Bir şeyler değişiyor gene. Manş’ı karakteıibile. onun, hem ülkemizde hem şam gene bir kovboy filmi gibi başlıyor. geçen Murat ona İngilizce Stanislawski ki­ de dünyada büyük bir aktör olarak algı­ Hepsi birbiriyle kavgalı birkaç Türk sa­ taplan getirmiş. Manş’ı geçtikten sonra lanmasına yeter de artar Nitekim bu film­ natçıyı bir araya getirebilmek için ecel ter­ tabii. Tuncel de İngilizce biliyor ya, oturu­ deki performansı, Tel-Aviv Festivalin­ leri döküyoruz. Bir yönetmen ötekilerle luyor, o kitaplar sayfa sayfa çevriliyor.” de hayranlık uyandırıp ona en iyi oyuncu ödülünü kazandırınca Tuncel Kurtiz, yabancı ülkelerde yaşayan Türk sanatçı kimliğinden çıkıp, uluslararası bir aktör olarak mesleğini sürdürmeye başladı. İs­ rail, Arap, Amerikan yapımlarında rol aldı. Başta Schaubühne olmak üzere bü­ yük Avrupa üyatrolannda etkinliği arttı. Ve tam bu sırada, neredeyse insanlığın tarihi kadar eski bir büyük efsanenin, Mahabharata’nın kapılan açıldı önün­ de. “Tuncel Kurtiz bir gece bir telefon se­ siyle uyanıyor. Arayan New York’taki Peter Brook. Büyük heyecan. “Mahabharata’yı sahneye koyacağım” ' diyor. “Benimle çalışır mısın?” Elbette. Brook gibi büyük bir ustayla çalışmanın mutluluk olduğu­ nu söylüyor. Serüvenli bir yolculuk ve New Y ork. “Audition yapılacak" diyor­ lar. Yani metni okuyuşuna bakılacak. Aktörlük sınavı gibi bir şey. Hayatında hiç yapmadığı şey. Bir iki denemeden sonra... “Birden ayağa kalktım" diyor, o günü yeniden yaşargibi. “Nâzım’ın mısralarını yüksek sesle okumaya başladım. Ufuk­ lardan ufuklara... Kim demiş Çört vaz- mi... Peter Brook şaşkın bakıyor. Vur­ dum kapıyı çıktım. Atladım Berlin’e git­ tim. Yılbaşı gecesi asistanı telefon etti. “Gelin, Paris’te provalara başlıyoruz!” Provalar iki yıl sürdü. Günde 12 saat aralıksız. New York’ta ilk gece biletleri 2500 dolardı. Ve salon dolu. Hem çağdaş tiyatro tarihinin en büyük deneylerinden hem de insanlık tarihinin büyük kaynak­ larından biri olan Mahabharata, oyun ve film olarak evrensel düzeyde yankılar uyandırdı. Bu eşsiz tiyatro olayında Tuncel Kurtiz gibi bir tiyatro adamımızın önemli bir katkısının bulun­ ması, ülkemiz için bir onurdur. Ama bu onuru yeterince paylaştığımız söylene­ mez. Paris, Londra, New York, Los Ange­ les, Adelaide, Tokyo. “Son oyundan sonra, Tokyo’da, bağ­ daş kurup yediğimiz son yemekte (tam Berlin’de yaşayan Tuncel Kurtiz’in hafif sakallı yüzünde hem acı, hem gülüş, üç yıl sonra) Peter bana döndü ve ‘Fena hem tevekkül, hem başkaldırı ifade eden çelişik, derin ve zengin çizgiler. Oku­ oynamadık galiba’ dedi.” nan bir yüz. Hareketli, sürükleyici bir kitap gibi. (Fotoğraf: FİLİZ KUTLAR) Tuncel Kurtiz şimdi Almanya’da “ Bed- reddin”i yönetiyor. Ve önümüzdeki günlerde, çekimler­ bir araya gelmemek için karşı Florian lo­ Sonra susuyor bir süre. “Münir Özkul den, hazırlıklardan fırsat bulursa Arifte kantasında mevzilenmiş. bir aktörle bir ve o kitaplar benim asıl okulumdur” di­ bir “happening” yapacak. İlerde de ük fır­ şair öbürlerinden ayn, barın köşesine tü­ yor. satta bir Çehov sahneleyecek. Başlıca nemiş, kimileri de sokakta dolaşıp duru­ “Kent Oyuncuları - Müşfik. Arkada­ düşü bu. yor. Ben gene bir masada Tuncel’le uzo şım, abim. Dormen Tiyatrosu. Erol Gü­ Duruyor. Soluk alıyor bir an. Öykü­ yudumluyor, pilaki yiyor ve onun anlat- naydın, Turgut Boralı. Muhtar Kocabaş. nün sonuna -şimdilik- gelmiş gibi. Ki­ tıklannı şaşkınlıkla dinliyorum. Bu kez bir Yolcu. Gen-Ar. Nazım Baba. Yılmaz Gü­ tabın kapağını kapatıyor. tiyatro serüveni. ney. Sinema. Üçünüzü de Mıhlarım. Gül- “Berlin’de" diyor, “Goethe Strasse’de Şimdi odamda karşılıklı oturmuş, Erzu­ riz Sururi. Ferhat ile Şirin. Tuncer Necmi- 67 A’da oturuyorum. Daniella, ben, yir- rumlu Ziya’nın tavşan kam çaylarını yu­ oğlu. Aydın Engin. Umur Bugay. Müjdat mibeş sokak kedisi ve muhabbet kuş­ dumlarken karşımdaki kitabı okumaya Gezen. Devr-i Süleyman. Ankara - İstan­ larıyla birlikte. Onları izliyorum...” çalışıyorum. bul - Baştanbaşa Anadolu - Hudutların Gülümsüyor, “Galiba bir şeyler öğ­ “Bu kalın kitabı çapraz okumalı” diyo­ Kanunu. Akad. Ustam. reniyorum...” diyor. rum kendi kendime. “Yoksa ne vakit yeter Ve umut. Bu sütunlara çok azını aktarabildiğim nc de Cumhuriyet okurunun sabrı.” On yedi günde Adana’da inanılmaz bir o yaşam kitabından bizler çok şey öğren­ İlk sepya sayfalar açılıyor. Ve ben başlı­ çekim serüveni. Yılmaz Güney dehası. dik. Bundan böyle öğreneceklerimiz ha­ yorum gene hareketli bir film izlemeye. Cannes. Şaşkınlık. İsviçre. Bu çölün orta­ riç- “ 1936 yılının l şubatında İzmit'in Bah­ sında kıpkırmızı bir gül. “ Bu gül biraz da “Sözlerimi” diyor, “Özdemir Asafm çecik nahiyesinde doğdu Tuncel Kurtiz. bizim kanımızla kızarmıyor mu?” mısralanyla noktalamak istiyorum: Nahiye Müdürü Hamdi Vâlâ Rıza Kurtiz’in Tuncel Kurtiz kendi yaşam kitabının Ben denizlerde yürümeye başladığım ve Müfide Hanım'ın oğlu olarak. Hamdi sayfalarını hızla çevirirken ben bir an zaman Vâlâ Rıza Bey Selanikli ve Atatürk’ün akra­ 1970'lere dönüyorum. Yılmaz’m, başta Karalarda oturanlar bası. Müfide Hanını ise Saraybosnalı. Tuncel olmak üzere bir avuç arkadaşıyla Dönüp bana güldüler Sonra ilkokul. Hangi ilkokul ama? Re­ gerçekleştirdiği “Umut Günleri”ne. Ben de gittim sığınacağım adaları şadiye, Kandıra, Posof, Ayvalık, Detroit, 1968’in, mayıs günlerinin, Harun Karade­ Birer birer batırdım..." Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi.
Recommended publications
  • PATRIARCHAL STRUCTURES and PRACTICES in TURKEY: the CASE of SOCIAL REALIST and NATIONAL FILMS of 1960S
    PATRIARCHAL STRUCTURES AND PRACTICES IN TURKEY: THE CASE OF SOCIAL REALIST AND NATIONAL FILMS OF 1960s A THESIS SUBMITTED TO THE GRADUATE SCHOOL OF SOCIAL SCIENCES OF THE MIDDLE EAST TECHNICAL UNIVERSITY BY HAT İCE YE Şİ LDAL ŞEN IN PARTIAL FULFILLMENT OF THE REQUIREMENTS FOR THE DEGREE OF DOCTOR OF PHILOSOPHY IN THE DEPARTMENT OF SOCIOLOGY OCTOBER 2005 Approval of the Graduate School of Social Sciences Prof. Dr. Sencer Ayata Director I certify that this thesis satisfies all the requirements as a thesis for the degree of Doctor of Philosophy. Assoc. Prof. Dr. Sibel Kalaycıo ğlu Head of Department This is to certify that we have read this thesis and that in our opinion it is fully adequate, in scope and quality, as a thesis for the degree of Doctor of Philosophy. Prof. Dr. Mehmet C. Ecevit Supervisor Examining Committee Members Prof. Dr. Kurtulu ş Kayalı (DTCF, Hist) Prof. Dr. Mehmet C. Ecevit (METU, Soc.) Prof. Dr. Yıldız Ecevit (METU, Soc.) Assoc. Prof. Dr. Filiz Kardam (Çankaya U. ADM) Assoc. Prof. Dr. Mesut Ye ğen (METU, Soc.) I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work. Name, Last name : Hatice Ye şildal Şen Signature : iii ABSTRACT PATRIARCHAL STRUCTURES AND PRACTICES IN TURKEY: THE CASE OF SOCIAL REALIST AND NATIONAL FILMS OF 1960s Ye şildal Şen, Hatice Ph. D., Department of Sociology Supervisor: Prof.
    [Show full text]
  • BAM/PFA Program Guide Were Initiated by Bampfa.Berkeley.Edu/Signup
    2011 SEP / OCT BAM/PFA UC BERKELEY ART MUSEum & PacIFIC FILM ARCHIVE PROGRAM GUIDE SILKE OTTO-KNAPp RICHARD MISRACh DESIRÉE HOLMAn KURT SCHWITTERs cREATe hIMALAYAN PILGRIMAGe DZIGA VERTOV RAINER WERNER FASSBINDER UCLA FESTIVAL OF PRESERVATIOn PAUL SHARITs yILMAZ GÜNEy nEW HOLLYWOOD CINEMA IN THE SEVENTIEs TERRY RILEY rOBIN COX ENSEMBLE 01 BAM/PFA EXHIBITIONS & FILM SERIES SILKE OTTO-KNAPP / MATRIX 239 P. 7 1991: THE OAKLAND-BERKELEY FIRE AfTErmATH PHOTOGRAPHS BY RICHARD MIsrACh P. 5 RICHARD MIsrACH: PHOTOGRAPHS from THE COLLECTIOn P. 6 DESIRÉE HoLMAN: HETEroTOPIAS / MATRIX 238 P. 9 CREATE P. 8 ROME, NAPLES, VENICE: MASTERWORKS from THE BAM/PFA COLLECTIOn P. 9 KURT SCHWITTErs: COLor AND COLLAGe P. 8 HIMALAYAN PILGRIMAGE: JOURNEY TO THE LAND of SNOWS P. 9 THom FAULDErs: BAMscAPE UCLA FESTIVAL of PrESErvATIOn P. 15 THE OUTSIDErs: NEW HoLLYWooD CINEMA IN THE SEVENTIES P. 12 SOUNDING Off: PorTRAITS of UNUSUAL MUSIC P. 18 ALTERNATIVE VISIONS P. 22 ANATOLIAN OUTLAW: YILMAZ GÜNEy P. 20 KINO-EYE: THE REvoLUTIONARY CINEMA of DZIGA VERTov P. 24 A THEATER NEAR You P. 19 PAUL SHARITS: AN OPEN CINEMa P. 23 HomE MovIE DAy P. 17 RAINER WERNER FAssbINDER: TWO GrEAT EPIcs P. 26 GET MORE Listen to artist Desirée Holman in conversation with curatorial assistant Dena Beard, bampfa.berkeley.edu/podcasts. Cover Dziga Vertov: Imitation of the "Leap from the Grotto" (PE 5), c. 1935; from the Vertov Collection, Austrian Film Museum, Vienna. Listen to the June 23 Create roundtable discussion, bampfa.berkeley.edu/podcasts. 01. Peter Bissegger: Reconstruction of Kurt Schwitters’s Merzbau, 1981-83 (original ca. 1930–37, destroyed 1943); 154 3/4 × 228 3/8 × 181 in.; Sprengel Museum Hannover; Photo: Michael Herling/ Learn more about L@TE artists and programmers at bampfa.berkeley.edu/late.
    [Show full text]
  • Merhaba Yeğen !
    Stj. Av. Delil CENGİZ Merhaba Yeğen ! 958’den bu yana oyunculuk hayatını devam söylüyor “Bölük Pörçük” kitabında; “Edremit orta- ettiren Tuncel Kurtiz’i 27 Eylül sabahı kay- okulundayım, 15 yaşımdayım, yıl 1951... Kapatıl- 1bettik. Gelin şimdi 77 yıl öncesine dönelim; mış olan halk evi kütüphanesi babamın emrinde 1 Şubat 1936’da İzmit’te doğdu. Annesi Bosna bütün klasikler orada. Oh be Tuncel, Tolstoy, Dos- kökenliydi. Babası ise Selanik doğumlu bir bürok- toyevski, Zozçenko okuyorum ki nasıl okuyorum. rattı. Babasının işi gereği ilkokulu 8 farklı şehirde Futbol oynuyorum, koşuyorum ve öyküler yazıyo- okudu. Fazla şehir tatmış olmasından mıdır bilin- rum. Ben artık genç öykü yazarı Tuncel Kurtiz’im.” mez küçük yaşlarda öykü yazmaya başladı. Şunları Benim yapamadığımı yapıp ilk üniversitesi olan 78 Hukuk Gündemi | 2013/2 hukuk fakültesini yarıda bırakarak sırasıyla İngiliz yurtdışında olmayı tercih ettiniz?” sorusu üzerine filolojisi, felsefe, psikoloji ve sanat tarihi bölüm- şöyle söyler:“Dostum, siz gençler bizim gördükleri- lerini yarıda bırakıp hiçbirinden mezun olamadı mizi rüyanızda görseniz, kuzey kutbuna ilk uçakla ya da olmadı. kaçardınız. Bak geldik yine buradayız, hala, tek İlk işi olan genel ışık kontrolörlüğü göreviyle bir gün bile dünyayı görmemiş körlere, ‘’kırmızı’’ İETT (İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletme- rengi anlatıyoruz…’’ ciliği) ünlüleri arasına katıldı. İETT’deki görevi çok 1981’de senaryosunu Nurettin Sezer ile birlikte uzun sürmedi, sekiz ay sonra da işten ayrıldı. O kaleme aldığı “Gül Hasan” filmiyle Altın Portakal günleri şöyle anlatıyor: ‘‘Edebiyat Fakültesi`nde film festivalinde en iyi senaryo ödülünü aldı. Gele- okuyordum. Yazı da yazıyordum. Orhan Hançerli- lim büyük ödüle; oğlu, üniversitelilere part time görevler veriyordu. 2 Mart 1986’ En iyi erkek oyuncu ödülü- Berlin Gittim iş istedim.
    [Show full text]
  • Türk Sinema Tarihi
    TÜRK SİNEMA TARİHİ RADYO TELEVİZYON VE SİNEMA BÖLÜMÜ DOÇ. DR. ŞÜKRÜ SİM İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ Yazar Notu Elinizdeki bu eser, İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi’nde okutulmak için hazırlanmış bir ders notu niteliğindedir. İÇİNDEKİLER 1. SİNEMANIN TÜRKİYE'YE GELİŞİ VE TÜRKİYE'DE YAPILAN İLK FİLMLER ..................................................................................................................... 3 2. SİNEMACILAR DÖNEMİ-2(1950-1970) ......................................................... 27 3. SİNEMACILAR DÖNEMİ(1950-1970) ............................................................ 53 4. KARŞITLIKLAR DÖNEMİ(1970-1980) .......................................................... 78 5. HAFTA DERS NOTU ........................................................................................... 98 6. VİZE ÖNCESİ GENEL DEĞERLENDİRME ................................................. 117 7. VİZE ÖNCESİ TEKRAR ................................................................................. 143 8. 1980 DÖNEMİ TÜRK SİNEMASI(1980-1990) .............................................. 158 9. 1980 DÖNEMİ TÜRK SİNEMASI(1980-1990) .............................................. 175 10. YENİ DÖNEM TÜRKİYE SİNEMASI ............................................................ 191 11. TÜRK SİNEMASINDA SANSÜR ................................................................... 201 12. MİLLİ SİNEMA ...............................................................................................
    [Show full text]
  • Download Press Notes
    Strand Releasing presents THE EDGE OF HEAVEN AUF DER ANDEREN SEITE A FILM BY FATIH AKIN Winner – Best Screenplay Award, Cannes Film Festival 2007. Winner – Best Screenplay Award, European Film Awards 2007. Winner – Best Picture, Best Director, Best Screenplay, Best Editing 2008 German Film Awards (LOLA) 35 mm / 1:1.85 / Color / Dolby Digital Surround EX 116 min / In German, Turkish and English, with English Subtitles NY/National Press Contact: LA/National Press Contact: Sophie Gluck / Sylvia Savadjian Michael Berlin / Marcus Hu Sophie Gluck & Associates Strand Releasing phone: 212.595.2432 phone: 310.836.7500 [email protected] [email protected] [email protected] [email protected] Please download photos from our website: www.strandreleasing.com/pressroom/pressroom.asp SYNOPSIS Retired widower Ali (Tuncel Kurtiz) sees a solution to loneliness when he meets prostitute Yeter (Nursel Kose.) Ali proposes to the fellow Turkish native to live with him in exchange for a monthly stipend. Ali’s son Nejat (Baki Davrak,) a university professor, seems disapproving about his boorish father’s choice. But the young German man quickly grows fond of kind Yeter, especially upon discovering most of her hard- earned money is sent home to Turkey for her daughter’s university studies. The accidental death of Yeter distances father and son even more, emotionally and physically. Nejat travels to Istanbul to begin an organized search for Yeter’s daughter, Ayten (Nurgul Yesilçay.) He decides to stay in Turkey and trades places with the owner of a German bookstore who goes home to Germany. What Nejat doesn’t know is that 20-something political activist Ayten is already in Germany, having fled the Turkish police.
    [Show full text]
  • The Magnificent Century: Historical Fiction in Tv Series
    THE MAGNIFICENT CENTURY: HISTORICAL FICTION IN TV SERIES by EZGİ VEYİSOĞLU Submitted to the Graduate School of Social Sciences in partial fulfilment of the requirements for the degree of Master of Arts Sabancı University September 2019 EZGİ VEYİSOĞLU 2019© All Rights Reserved ABSTRACT THE MAGNIFICENT CENTURY: HISTORICAL FICTION IN TV SERIES EZGİ VEYİSOĞLU HISTORY M.A. THESIS. SEPTEMBER 2019 Thesis Supervisor: Asst. Prof. Yusuf Hakan Erdem Keywords: fiction, TV series, Magnificent Century, historical fiction The aim of this thesis is to analyse the effects of the Magnificent Century TV series, and to show the interpretations of the audience regarding history. The Magnificent Century series is a work of fiction; however, its effects on the audience go beyond the limits of fiction. The series was a big success and at the top of the ratings during its broadcast. However, popularity of the series did not diminish. It was broadcasted over a hundred countries worldwide. On the other hand; the popularity of the show, and its depiction of the historical figures caused a reaction among the local audiences. This thesis will show how the audiences, both local and international, of the series reacted to the events of the past that is shown in the series, and the interpretation of history. Furthermore, it will show how the Magnificent Century series changed the perception of history for some people; and the role of the series in the debate about the relationship between fact and fiction. iv ÖZET THE MAGNIFICENT CENTURY: HISTORICAL FICTION IN TV SERIES EZGİ VEYİSOĞLU TARİH YÜKSEK LİSANS TEZİ, EYLÜL 2019 Tez Danışmanı: Dr.
    [Show full text]
  • Kültür Sanat Nisan 2010:K?Sak?Sa.Qxd.Qxd
    KÜLTÜRKÜLTÜR SANATSANAT Manço Müzesi Açılıyor cu", "Serseri Mayınlar" filmi üstlendi. Bu luşmanın açılışın- nenç törene katılarak Sefa ile Ferzan Özpetek "Özel Juri da konuşma yapan Almanya Önal'a destek verdi. Sanat çı - Ödülü"nün sahibi oldu. New Federal Cum huriyeti Büyükel - ların tamamı sahneye çıktı ve York'ta düzenlenen festivalde çisi Dr. Eckart Cuntz, konuş- Sefa Önal ile ilgili anılarını pay- yapılan ödül gecesinde, Feo masını Ya şar Kemal’in “Dünya laştı. Ses sanatçısı Mirkelam Aladağ'ın senaryosunu yazdığı bin kültürlü bir çiçek bahçesi- da son şarkılarını seslendire- ve yönettiği, Sibel Kekilli’nin dir, bu bahçeden bir tek çiçe- rek geceye renk kattı. Törene başrol oynadığı ve Türkçe'ye ğin yok olması dünyadan bir katılan tüm sanatçılara birer 'Yabancı' olarak çevrilen film rengin yitmesidir” sözleriyle ödül verildi. Sefa Önal konuş- Kadıköy Belediye Başkanı "When We Leave-Die Frem - noktaladı. Bü yükelçinin ardın- masında; “Bu ödülün hayatım- Selami Öztürk, sanatçı Barış de" en iyi film ödülüne layık dan, Goethe Enstitüsü-İstan - da çok büyük ve anlamlı bir ye- Manço'nun müze konsepti ile görüldü. Gecede Ferzan Özpe- bul Mü dürü Claudia Hahn- ri var. Adımın su üstüne yazıl- yeniden düzenledikleri Moda' tek, filminin ödüle layık görül- Raabe ise konuşmasında katı- madığını fark ettim. Çalışmala- daki evinin 9 Haziran’da açıla- mesinden dolayı çok mutlu ol- lımcılara kısaca projeyi anlattı. rımın desteklendiğini, amacı- cağını belirterek, “Bu eve ge- duğunu, festivalde yarışan bu Sefa Önal’ın ‘Altın na ulaştığını gördüm. Bana kadar sosyal içerikli film ara- destek veren tüm oyuncu ar- len dolu dolu Barış'ı yaşayıp Kariyer’i öy le dönecek” dedi.
    [Show full text]
  • Cines Los Rosales
    Larevista Páginas 18 a 23 ¿CÓMIC? Último Eurovisión capítulo Hoy, en La NOVELA GRÁFICA Sexta, el pre- «Estamos forjando un nuevo arte»,di- Desenlace cen sus impulsores.Nació hace años, de ‘Amor so- sunto tongo pero ahora se ha puesto de moda. brenatural’ de Massiel Casi la mitad de los coruñeses viven en El primer diario que no se vende edificios sin ascensor Jueves 8 MAYO DE 2008. AÑO IX. NÚMERO 1925 El 40% de los pisos del Agra, Sagrada Familia y Os Mallos carecen de elevadores. Sus residentespidenalAyuntamiento una línea de ayudas parainstalarlos.Tambiénuna Denuncia a un paciente por sufrir una agresión, en el ambulatorio de Os Mallos norma que evite los «abusos» de los dueños de bajos que bloquean las reformas. 2 Es el segundo ataque contra personal del área sa- nitaria de A Coruña en menos de una semana. 2 El 20% del casco antiguo de Santiago Deportes se reservará a espacios verdes El Gobierno local también continuará con su plan de peatonalizar zonas como La Salle o Galeras. 4 Educación decide mantener las dos horas de gimnasia en Bachillerato Tras la polémica generada, la consellería da mar- cha atrás y modifica el borrador del decreto. 6 ! O L Sí es país para madres A España ocupa el puesto 12º entre 173 países co- S mo lugar idóneo para tener hijos. En la foto, Á las cuatro generaciones de la familia Rojo. 7 P Rajoy admite que la situación del PP es «difícil» y pide sosiego para superarla El líder conservador sigue sin revelar nombres de su CABALAR / EFE futuro equipo, a pesar de las presiones internas.
    [Show full text]
  • N. 82 JUNIO 2008 No Es País Para Viejos
    Bajo los adoquines, la playa LA FLORESTA • VENTURA MALL TUMBACO SUPERCINES LOS CEIBOS GYE N. 82 JUNIO 2008 Gangsters de ayer y hoy No es país para viejos Este mes presentamos una serie de películas del género gangster, pertenecientes a varias En el estado fronterizo de Tejas, en los años 80, un hombre encuentra cuerpos acribillados. Ahí épocas y estilos. Desde la clásica The Public Enemy (1931) hasta la muy reciente American empieza la crónica brillante de Joel y Ethan Coen, basados en el libro de Cormac McCarthy, No Gangster (foto), este género ha retratado a hampones de alto nivel, asesinos de conciencias es país para viejos. Este no es un filme policíaco o de suspenso: es una reflexión sobre el mal y variables y una sociedad en donde el crimen campea. Y hablando de gangsters, también la muerte, a través de un personaje crepuscular y atormentado, el sheriff Bell. (Foto cortesía ofrecemos una serie con las películas de Frank Sinatra. (Foto cortesía Consorcio Fílmico). Consorcio Fílmico) WWW.OCHOYMEDIO.NET VENTURA MALL TUMBACO LA FLORESTA SUPERCINES LOS CEIBOS GYE 2 EDITORIAL SUMARIO Eurocine 2008 ha concentrado el trabajo de todos en OCHOYMEDIO por los últimos tres meses. Las más de cuarenta películas que conforman la programación final llegan a las pantallas este mes. A eso sumamos la gentil entrega del distribuidor Marco Aguas de la película ganadora del Oscar, No es país para viejos, de los hermanos Coen, y de una muestra sobre esas fantásticas figuras del imaginario fílmico de todos los tiempos: los gangsters. ENTREVISTA Les Cahiers Hay que defender las películas que liberan 3 y combatir las películas que oprimen Jean-Michel Frodon, editor en jefe de Les Cahiers du cinéma habla de su famosa publicación y del cine de ayer y hoy.
    [Show full text]
  • The Displeasures of Hybridity
    THE DISPLEASURES OF HYBRIDITY A CRITICAL APPROACH TO CINEMA BY AND ABOUT PEOPLE WHO MIGRATED FROM THE REGIONS OF TURKEY AND NORTHERN KURDISTAN TO GERMANY MASTER'S THESIS Filiz Emine Dağcı, B.A. Presented to The Department of Media and Culture Studies – Gender Studies (Utrecht, NL) & The Department of Social Sciences (Hull, UK) Utrecht University & University of Hull in Partial Fulfillment of the Requirements for the GEMMA double-degree Erasmus Mundus Master’s Degree in Women’s and Gender Studies Utrecht University (NL) & University of Hull (UK) August 2015 dr. Christine Quinan, Main supervisor dr. James Turner, Support supervisor Erasmus Mundus Master’s Degree in Women’s and Gender Studies THE DISPLEASURES OF HYBRIDITY A CRITICAL APPROACH TO CINEMA BY AND ABOUT PEOPLE WHO MIGRATED FROM THE REGIONS OF TURKEY AND NORTHERN KURDISTAN TO GERMANY MASTER'S THESIS Filiz Emine Dağcı, B.A. Main supervisor: dr. Christine Quinan (Utrecht University) Support supervisor: dr. James Turner (University of Hull) Thesis submitted to Utrecht University, Faculty of Humanities and University of Hull, Faculty of Arts and Social Sciences 2015 Acknowledgements “Freedom is always the freedom of dissenters. But how free are they? And how free do they think?” Rosa Luxemburg I wish to express my sincere thanks to the Rosa-Luxemburg Foundation for five years of ideational and monetary sponsorship that made it possible to pursue my studies. My Rosa-Luxemburg scholarship and the many beautiful comrades I was honored to meet during this time hopefully assisted me to become one of many freely thinking dissenters, because “if 'freedom' becomes 'privilege', the workings of political freedom are broken” (Luxemburg, Die russische Revolution.
    [Show full text]
  • Newsletter 01/08 (Nr
    ISSN 1610-2606 ISSN 1610-2606 newsletterDIGITAL EDITION Nr. 221 - 01/08Januar 2008 Michael J. Fox Christopher Lloyd LASER HOTLINE - Inh. Dipl.-Ing. (FH) Wolfram Hannemann, MBKS - Talstr. 3 - 70825 K o r n t a l Fon: 0711-832188 - Fax: 0711-8380518 - E-Mail: [email protected] - Web: www.laserhotline.de Newsletter 01/08 (Nr. 221) Januar 2008 editorial Hallo Laserdisc- und DVD-Fans, liebe Filmfreunde! Herzlich willkommen zu unserem ersten Newsletter im Jahre 2008. Nach einer kurzen Pause melden wir uns wieder zurück und prä- sentieren Ihnen das Neueste aus Deutschland und den USA. Die große Menge an Neu- veröffentlichungen in diesen beiden Regionen hat dazu geführt, dass wir in der vorliegenden Ausgabe auf die Japan-Releases verzichtet haben. Das holen wir aber selbstverständlich im nächsten Newsletter nach. Für uns Filmsammler fing das neue Jahr bereits mit einer grandiosen Neuigkeit an: die Welt wird blau! Der schon viel zu lange anhaltende Konkurrenzkampf zwischen den beiden High Definition Lagern ”Blu-ray Disc” und ”HD DVD” scheint beige- legt zu sein. Anstoß dazu gab Warner Home Video mit der Ankündigung, ab Mitte 2008 High Definition Versionen nur noch im ”Blu- ray”-Format anzubieten und auf ”HD DVD” zu verzichten. Das löste eine gewaltige Lawine in der DVD-Branche aus und führte zu strahlen- den Gesichtern bei den Fans. Denn damit dürfte die ”HD DVD” auf lange Sicht gesehen vom Markt verschwinden. Logisch dass Toshiba als ”HD DVD”-Verfechter nun alles erdenkliche tut, um sein System am Leben zu erhalten. Immerhin hat man zumindest mit Paramount derzeit noch einen der Großen mit im Boot.
    [Show full text]
  • Network Films: a Global Genre?
    Network Films: a Global Genre? Vivien Claire Silvey December 2012 A thesis submitted for the degree of Doctor of Philosophy of The Australian National University. ii This thesis is solely my original work, except where due reference is given. iii Acknowledgements I am extremely grateful for all the time and effort my dear supervisor Cathie Summerhayes has invested throughout this project. Her constant support, encouragement, advice and wisdom have been absolutely indispensable. To that master of words, puns and keeping his hat on during the toughest times of semester, Roger Hillman, I extend profound gratitude. Roger‟s generosity with opportunities for co-publishing, lecturing and tutoring, and enthusiasm for all things Turkish German, musical and filmic has been invaluable. For all our conversations and film-loans, I warmly say to Gino Moliterno grazie mille! I am indebted to Gaik Cheng Khoo, Russell Smith and Fiona Jenkins, who have provided valuable information, lecturing and tutoring roles. I am also grateful for the APA scholarship and for all the helpful administration staff in the School of Cultural Inquiry. At the heart of this thesis lies the influence of my mother Elizabeth, who has taken me to see scores of “foreign” and “art” films over the years, and my father Jerry, with whom I have watched countless Hollywood movies. Thank you for instilling in me a fascination for all things “world cinema”, for your help, and for providing a caring home. To my gorgeous Dave, thank you for all your love, motivation, cooking and advice. I am enormously honoured to have you by my side.
    [Show full text]