ALTINCI BÖLÜM

GÜNDOĞMUŞGÜNDOĞMUŞ

304 Dünden Bugüne GÜNDOĞMUŞ

305 Dünden Bugüne Antalya ALTINCI BÖLÜM 9. GÜNDOĞMUŞ EKSERE adı için görüşler: A. Tarih ve Coğrafya* Birinci Görüş: Bu adın Gündoğmuş’a Konya- Karaman tarafında 1. Tarihçe İksile adlı bir yerden gelen ahali tarafından verilmiş ol- Gündoğmuş ilçesi Antalya’ya 153 km. doğuda, duğu varsayımı ile ismin sonradan Eksere olarak deği- -Konya yolunun 32 km. güneyinde yer almakta- şime uğradığı söylenmektedir. dır. ’ya mesafesi 70 km. ’a olan uzaklı- Bu sav için söyleyeceğimiz şudur: Konya, Erme- ğı 70 km. kadardır. nek, Taşkent ve Karaman tarafl arındaki yer ve cema- Şimdiki Gündoğmuş bölgesi Cumhuriyet kurul- at isimlerine baktığımızda resmi belgelerde veya halk madan önce Senir ve Çündüre, bölgelerine ayrılıyor- şöyleyişlerinde böyle bir isim tespit edemedik. Bu se- du. Orta çağda siyasi ilişkileri daha çok Alaiye kazası beple iddia biraz fazla yakıştırma gibi geliyor. veya Sancağı ile olmuştur. Alaiye 19. yüzyıl sonlarında İkinci Görüş: kaza statüsüne indirildikten sonra kısmen Akseki’ye Bu ad Kösere’den değişmedir. Kösere bileyicilik ve bağlı olarak siyasi hayatını sürdürdüğünü görürüz. Ka- bileyi taşı mesleklerini kapsayan bir addır. Bıçak, tah- raman Eyaleti, Konya Sancağı veya Teke Sancağı adı ra, keser bilemekte kullanılan Kösere Taşı olduğu gibi altında idari bağlılıkları vardı. Bazı kayıtlarda Konya Vi- ince işlerde kullanılan kösüre kayışı ile ustura ağzı kıla- layeti, Teke (Antalya) Sancağı, Senir Kazası olarak da ğılaması da bu zanaatlara girer. Kösere sözcüğü deği- geçer. 19. yüzyıl sonlarındaki kayıtlarda (1889 dan şerek EKSERE olmuştur. sonra) nahiye olarak geçmektedir. Köylü-Kösüreli diye bir ikileme de vardır. Gündoğ- Senir Düşenbih nahiyesi olarak bazen Manavgat’a muş, toprağı az olan bir coğrafya olduğundan halk, ti- bazen Akseki’ye bazen de doğrudan Antalya Teke bey- caret ve zanaatlara yönelmiş ve bunda da muvaff ak liğine bağlı idi. Çündüre nahiyesi ise daha çok Alanya olmuştur. Manavgat, Antalya ve İzmir’de daha çok ti- ile ilişkili olmuştur. Gündoğmuş’un eski adı Eksere’dir. caretle uğraşan çok miktarda Gündoğmuşlu’nun bu- Eksere adının geldisi hakkında bazı görüşleri aşağıda lunması bu iddianın bir göstergesidir. değerlendirdik.

306 Gündoğmuş İlçesininin 1967 yılında çekilmiş bir resmi. Dünden Bugüne Antalya GÜNDOĞMUŞ

Üçüncü Görüş: Karamanoğullarının bazı tarihçiler kesin şekilde Oğuz’un Avşar boyundan gelmiş olduğu iddiasında- Eksere Köylüleri Karaman oğullarındandır. Ka- dırlar. Bölgede çok miktarda Karaman adı Karamanlı raman ve Ereğli toprağından gelmişlerdir. Bu günkü sülalesi ve Avşar cemaatleri vardır. Örnek olarak böl- Konya Ereğli’ye bağlı Halkapınar- Kösereli civarındaki geyi uzun zaman idare eden Senir Beylerinin Avşar- halkın bir parçası olarak Torosları takiben bu mevkie lı oldukları bilinmektedir. Hatta Alanya’daki Avsallar göçüp- gelmiş olan Kösereliler tarafından kurulmuş ve adı da Avşarlar adından değişmiştir denilebilir. Çünkü köye bu ad verilmiştir. Sonradan telaff uz değişikliğine yayla adı devlet haritalarında Avşarlar Yaylası olarak uğrayarak adı EKSERE olmuştur. yazılıdır. Bölgenin en önemli yaylası olan Oğuz yaylası Dördüncü Görüş: da Oğuz - Türkmen oymaklarının Gündoğmuş’taki yo- Bu ad Ökse otundan ve Ökseyeri tamlamasından ğunluğunu ortaya koymaktadır. Soyadları değişik olsa gelmektedir. ÖKSE otu, çam ve katran ağaçlarında asa- da bazı ailelerin Türkmenoğlu, Karamanlı veya Kara- lak olarak yetişen ve hayvanların beslenmesinde fay- manoğlu, Macaroğlu, Bozkırlıoğlu gibi isimler alması dalanılan bir şifalı bitkidir. Diğer adı GÖVELEK’tir. De- da bölgedeki Türkmen yerleşiminin çeşitliliğine gös- veler ve davarlar için çok faydalıdır. Ormanlık alanları tergedir. ile meşhur Gündoğmuş’ta da Ökse otu çok olduğum- Eski çağlarda Luwiler, Hititler ve Persler bölgede dan burası ÖKSEYERİ olarak isimlendirilmiş ve bu söz- uzun süreli egemenlik kuran kavimler olarak mutlaka cük telaff uz değişikliğine uğrayıp EKSERE olmuştur. buralarda yerleşmişlerdir diye düşünmek gerek. An- Beşinci Görüş: cak bize ulaşan yazılı kaynakların verdiği yer ve böl- ge isimlerinin tamamı bulunduğumuz coğrafyaya ap- Gündoğmuş’un 9 km. batısında asfalt yolun altın- like edilememiştir. Bilim adamları bunun üzerinde ça- da Taşahır, Taşavur – KASEYİR harabesi bu yöreye adı- lışmalarını sürdürmektedirler. nı vermiş olabilir. Taşavur-Taşahır mesire yerinin 100m Batısında –yolun altında kent harabeleri görülür. Yö- Ahmet Ünal’ın Hititler Devrinde Anadolu isim- rede ele geçen 3 adet yazıttan birinde Kaseyir’in, Ca- li eserinde ayrıntıları verilen bilgilerden şu kadarı- sae kolonisi olduğu belirtilmektedir. Taşahır’da bulu- nı bölgenin Hitit Dönemi için özetledik. Ahmet Ünal nan bu yazıtlar Manavgat Taşağıl’da ikamet edip Side Boğazköy’de yakın zamanlarda bulunan bir Hitit bronz vatandaşlığı ile övünen Casatan isimli bir yöneticiden tabletine dayanarak: bahseder. Manavgat’taki Taşağıl’ın aslında TAŞAHIR ol- “M.Ö.1295 yılında yapıldığı bilinen Kadeş Sava- ması, Gündoğmuş’taki Taşavur-Taşahır’‘ın isim benzer- şı sırasında veya ondan hemen sonra ölen Hitit Kralı liği eski halklar arasında da bir bağı hatırlatabilir. Kase- II. Muvattali’nin iki oğlun vardır. Birinin adı Murşili di- yir adı sonradan değişime uğrayarak EKSERE olmuştur. ğeri ise Kurunta’dır. Yine bu Muvattali’nin bir de kar- Bu tezlere ek olarak şu aşağıdaki notlara da dik- deşi Hattuşili vardır. Muvattali’nin Kadeş savaşında kat edilmelidir. (M.Ö.1295) veya hemen ertesinde ölümünden sonra yerine geçen oğlu prens III. Murşili, Urhitesup adıyla ik- Denizli’nin şimdiki adı Beyağaç olan kazasının tidara gelmiştir. Ancak amcası Hattuşili bu prensin kral eski adı Eksere’dir. Ormanlık ve sulak bir vadi üzerin- olmasını hazmedemeyip ona savaş açmış ve bu savaş deki bu yerleşim adının da isim ortaklığı bağlamında yedi yıl sürmüştür. Sonunda Hattuşili; Urhitesup’u ye- değerlendirilmesi gerekir. Ordu vilayetinin Mesudiye nerek kral olmuş ve yeğenini Kıbrıs’a sürmüştür. Am- kazasının da bir Eksere köyü vardır. Muğlalı yerel sa- cası Hattuşili tarafından Tarhundaşşa’ya kral yapılan natçı İbrahim Ethem Yağcı’nın derlediği; Eksere’nin Kurunta’nın bu toprakları ne kadar idare ettiğini bil- Çamına / Düştüm Muğla’nın damına / Şu Muğla’nın miyoruz. Biz burada Kurunta’nın amcası tarafından hi- kızları / Gendisi gelsin yanıma diye söylediği bir türkü- maye edilmekle beraber, ona sınırları daraltılmış bir de geçen sözcüğe de dikkat etmelidir. Burdur’un Eski- Tarhundaşşa krallığı vermiş olduklarını ve bu krallığın yere adındaki yerleşimi askeriye’den bozulma olmak- batı ucunda Aksu (Kestros) nehrinin ve Perge şehrinin la birlikte incelenmeye değer. Bütün bu notlar Eksere bulunduğunu, bu nehirle birlikte Perge şehir devleti- ismi üzerinde daha çok araştırma yapılması ihtiyacını ne sınır olduklarını belirtelim. Hatta amcası yeğenine ortaya koymaktadır. Adı nereden ve hangi kaynaktan diyor ki; “Kral, yani Kurunta eğer Perge krallığına sa- değişime uğrarsa uğrasın bu gün Gündoğmuş; gerek vaş açar ve oraları elde edebilirse, orası onun olacak- halkıyla, gerek yayla-sehil hayatı ile ve gerekse içerdiği tır.” Yani batı sınırlarını genişletme hakkını da vermiş kültürel zenginlikle tam bir Türkmen Bölgesi’dir. Gün- oluyor. Tarhundaşşa Ülkesi yani yeni krala verilen top- doğmuş halkı dağ başlarını vatan yaparak bölgeye rakların batı sınırında Aksu ırmağı olduğu gibi güney damgasını ve Türk mührünü vurmuştur. Halkı ekme- sınırlarında da Salluse ( bu günkü Gazipaşa) ve daha ğini taştan çıkarır, çalışkan ve inatçı ve ısrarcıdır. Oku- başka şehirler vardır. muşluk oranı %90’lardadır. Bölge Türkmenleri Kara- manoğulları çatısına dâhildirler. Biz tablette belirtilen kendi bölgemize dönelim. Pittasa ve Arinunatta istikametinde sınır Nanhanta ve 307 Dünden Bugüne Antalya ALTINCI BÖLÜM

çayırlık koyun otlağı ve tuzlanın tümüyle birlikte ver- miş ve yerine geçen Tuthalya buna aynen riayet etmişti. Şimdi burada sayılan kale ve şehirlerin hangisi Gündoğmuş coğrafyasında idi suali akla geliyor. Bu- nun cevabı bilinmemektedir. Bu yer adlarında Gün- doğmuş bölgesini içeren bir isimlendirme var mıdır şu anda bunu bilemiyoruz. Truva savaşlarında yenilen kavimlerin bölge- ye gelerek Pamfilya’yı teşkil ettikleri binmektedir. Kentin yakın yerleşimlerindeki eski eser kalıntıla- rı burada önemli bir Roma egemenliğine işaret eder. Gündoğmuş’un dâhil olduğu Bölge Ormanlarının Ro- malı Komutan Antonyus tarafından Cleopatra’ya veril- mesi de Mısır bağlantılarını göstermektedir. Roma’nın bölünmesinden sonra genel olarak Anadolu’da hâkim olan Bizans’ın da mutlaka bölgede varlığına işaret edilmelidir. Bizans’ın Türkler tarafından Gündoğmuş’ta Cem Sultan hatırası CEM PAŞA camii. özellikle Malazgirt’ten sonra dönem dönem ortadan Hauttassa’dır. (Pitassa tarafı daha sonraki Pisidya böl- kaldırılmasıyla başlayan Türk egemenliği Geyik Dağla- gesidir. Bu günkü Isparta-Akşehir-Afyon tarafl arı.) Hu- rının yamaçlarında kurulan Gündoğmuş bölgesindeki watuwanta dağı istikametinde sınır Köpek Kayalığı’dır. Türk varlığını ortaya koymuştur. 1221’de Sultan Alaad- Ussa istikametinde sınır Zarata’dır. Wanzaturawa isti- din Keykubat’ın Alanya’yı ve Alara’yı alması ile bölge- kametinde sınır Harazuwa’dır. Wanzaturawa ve Kunzi- de yoğun bir Türkmen yerleşimi gerçekleşmiştir. nasa istikametinde sınır Arlanta dağı ile Alana kentidir. Geçtiğimiz yıllarda Çündüreli Ressam Nuri Sezen Arlanta dağı üzerindeki su ise Hulaya ve Hatti arasın- tarafından bölgede Alaaddin Keykubat’a ait olduğu da ortaktır. Tarhundaşşa’nın deniz tarafındakı sınırları görülen bir kurşun mühür360 (bulle) bulunmuş olması Mata, Sanhata, Saranduwa, Istapanna, Sallusa (bu gün- da yöredeki Selçuklu hâkimiyetinin bir başka delilidir. kü Gazipaşa), arazileri ile Tatta ve Daşşa kentleridir. Yine Nuri Sezen tarafından yayınlanan “Köyün Tarihi- Tarhundaşşa ülkesi sınırları içinde yer aldığı hal- Kayabükü-Çündüre”361 kitabında tercümesi verilmiş de Büyük kral Hattuşili’ye yani Hatti ülkesine ait olan olan Osmanlı fermanlarında kentler ve topraklar şuralarıdır: “Anta ile ona terkedil- “Feth-i Hakan’dan beri” ibaresi bölgenin Alaaddin miş köyler, Lahwiyassi, Wastissa, Hadduwassa, Handa- Keykubad tarafından fethedilen topraklardan olduğu- wa, Daganza, Simmuwa, Sahita kentleri, Kammama- nu gösterir. Feth-i Sultan ibaresine Antalya Müze di- lı adamlar, Walistassalı seyis İnurta, Wattanna, Mathu- rektörü ( müdürü) S. Fikri Erten’in bir araştırma yazısın- waliyata, Kasuriya, Sawiya, Pariyassa, AnnauPuhanta, da da rastlanır. Buna göre362 : Gurtarnassa, kentleri ile Arallalı nar yetiştiricileri. Mat- tarwanta ve Para Kenti Yörükleri (çadır insanları), Dara- İbn-i Bibi Selçukname’sinde Alaiye için “Zikr-i gunnunta ve Munanta kentleri depo kâtipleri, Ayara- Feth-i Kale-i Alara berdest-i bendegân-i Sultan” ibaresi lı hayvan bekçileri, Tarpalı mızrakçılar, Wattassa ve Tal- vardır. Selçukluların ve Karamanoğullarının Antalya ve wisuwanta tımar sahipleri.” Manavgat yöresine yönelik fetih hareketlerinde Gün- doğmuş bölgesi bir geçiş yolu teşkil etmiştir. Kurunta’ya – Gündoğmuş ve Manavgat’ın da dâhil olduğu Tarhundaşşa ülkesine- verilenler: Çöm- Gelesandra Han ve Güneycik Köyü yakınında Ala- lekçiler ile sakiler hariç tutulmuşlar, bunlar Tarhun- ra Çayı üzerindeki muhteşem Selçuklu eseri Ali Köprü- daşşa tanrılarının hizmetine verilmişlerdir. İyasanta sü bu yolların çok kullanıldığının kanıtlarıdır. ve Azzuwassi’li Duddushiyalla adamları, Washaniyalı 1472 yılında Fatih’in veziri Gedik Ahmet bekçiler buna dâhildir. Warpatala adamları ve Adara’lı Paşa’nın Alanya’yı donanma ile kuşatıp Karamano- sakiler dâhil edilmişlerdir. ğulları egemenliğine son veren hareketinden sonra Sarikuva askerleri, sanatkârlar ve timar sahiple- Gündoğmuş’un Osmanlı devirleri başlamıştır. Fatih Sul- ri, Tarhundaşşa ve Hulaya ülkesinde kalan kişileri Hat- tan Mehmed küçük oğlu Cem Sultan’ı Karaman Valisi tuşili Kurunta’ya vermemiş, fakat ondan sonra kral 360- Bu kurşun mühür Antalya müzesine teslim edilmiş olup olacak olan oğlu Tuthalya daha o zaman buraların da envanterinde kayıtlıdır. Kurunta’ya verilmesini sağlamıştır. Çünkü bu iki prens 361- Nuri Sezen . Köyün Kitabı- Kayabükü, Çündüre . S. 63. An- arasında duygusal bağlar vardır. Hattuşili, Kurunta’ya; talya 2007 362- S. Fikri Ertern. “Alara Hanı”. Türk Akdeniz. Sayı.I, S.13. Şu- 308 Sarmana, Pantarwanta ve Mahrimma köylerini tarla, bat 1937 Dünden Bugüne Antalya GÜNDOĞMUŞ

Gündoğmuş Güneycik’te ünlü Ali Köprüsü. Alara Çayı üzerinde Selçuklu eserlerindendir. yaparak idareyi Osmanlı merkezi sistemine bağlamış- 1530 yılında Alaiye kalesi mustahfızlarının tımar- tır. O tarihte Karamana bağlı olan Eksere’de bu hakimi- ları gösterilirken de Gündoğmuş’a bağlı Karadere kö- yetin bir hatırası olarak merkezde Cem Paşa Camii inşa yünden bahsedilerek ; köyün 154 hane olduğu, bun- edilmiş ve tamiratlarla günümüze kadar yaşamıştır. lardan 9 mücerred, 1 kara ve yekçeşm (tek gözü gö- ren) kişilerin bulunduğu kaydedilmiştir. İbrahim Hakkı Konyalı Alanya Tarihi’nde Kanu- ni Sultan Süleyman tarafından Pazar Bacı alınan Gün- 2. Gündoğmuş’un İlçe Yapılması ve Bugünkü doğmuş köylerinden bahseder. Burada Sancak Beyi Gündoğmuş. Abdüssamed Bey’in363 hasları arasında; Alaiye, Düşen- bih, Selendi (Gazipaşa), Akseki Pazarlarının Pazar baç- Eksere bir köy olarak 1936 yılındaki idari taksima- larının da bulunduğu zikredilir. Bu kayıttan anladığı- ta kadar Akseki’ye bağlı idi. 1936’da halkın talepleri mıza göre bu gün Gündoğmuş’a bağlı bir köy olan Ka- ve evlenme boşanmalardan doğan hukuki işlemleri- radere köyü ve Manavgat’a bağlı Ahmetler köyleri de ne yönelik ihtiyaçlar, tapu ve arazi işlerindeki mahke- bu hasların arasındadır. melik durumların yakın yurt projesi içinde çözümlen- mesi gibi sebeplerle Antalya’ya bağlı müstakil ilçe ya- Yavuz Selim zamanında Alaiye on nahiyeye ayrıl- pılmıştır. mış olarak görünmekte ve bunlardan Oba Pazarı Na- hiyesine bağlı Çündire köyü zikredilmektedir. Geyse Halen 34 köyü vardır. 2000 nüfus sayımına göre nahiyesi adı altında toplanan bir başka idari birimde merkez nüfusu 5021’dir. İlçenin toplam nüfusu 14.944 ise bu günkü Manavgat’a bağlı Karaisalar ve Namaras olarak belirlenmiştir. ile birlikte Senir köyü, Murt Nahiyesine bağlı Karade- İlçenin 2009 yılı toplam nüfusunun 9.783 kişi ol- re köyü, Kenares Nahiyesine bağlı Semedke (Semed) duğu anlaşılmaktadır. köyleri zikredilmektedir. (Bkz.)- İlçenin son nüfus bilgileri ile ilgili olarak ki- 1873 yılı Konya Vilayet Salnamesinde; Alaiye’nin 74 tabımızın, “2.Cilt-VII-SOSYAL, EKONOMİK VE KÜLTÜREL köyü bulunmaktadır. Bunlardan şimdiki Gündoğmuş’a YAPI-18. SOSYAL GÜVENLİK, SOSYAL HİZMETLER VE bağlı köylerin bazılarının nüfusu şöyledir : SOSYAL YAŞAM-3-SOSYAL YAŞAM-c.Antalya İli Merkez 1-Semed : 129 ve İlçeleri Nüfus İstatistiği” bölümünden ayrıntılı ola- 2-Çündüre : 184 rak faydalanılabilir. 3-Ortaköy : 65 İlçede, Köprülü , Ortaköy ve Senir adlarıyla 3 bel- 4-Narağacı : 60 de faaliyette bulunmaktadır. 5-Balur mea Tavşanalanı : 213 Gündoğmuş’un yüz ölçümü 1332 kilometrekare- dir. Orta Torosların Taşeli Yaylaları Gündoğmuş’un batı 363- Abdüssamed Bey, bugünkü SEMED beldesine adını veren idari sınırları ile son bularak en güzel yayla örneklerini Alaiye Beyidir. 309 Dünden Bugüne Antalya ALTINCI BÖLÜM

sunar. Gündoğmuş’un bulunduğu rakım 900 metre- geçen bir sözcüktür. MİSK-AMBER-GÜZEL KOKU anla- dir. Ancak Gündoğmuş yaylaları Taşeli’ne göre daha mında kullanılmıştır. Bu güzel kokulu çiçekten başka yüksek (ortalama 2200 rakım) ve sulaktır. Pınar ve göl- nesnelere verilmiş isimlere de rastlarız. İpar Taşı, İpar lerle bezenmiş yaylalardır. Gündoğmuş’un kuzeyin- Dağı, İpar Hatun gibi. Türk halkı İpar adını o güzel ko- de yer alan YEDİ KAZA YAYLALARI bütün bir bölgenin kuya istinaden kız çocuklarına isim olarak vermiştir. zaman zaman uğrak yeri olmaya devam etmektedir. Gündoğmuş’un yukarıda sayılanlar yanında en Beyşehir, Bozkır, Hadim, Taşkent, Ermenek, Anamur, önemli bitkisi İPAR GÜLÜ’dür. İpar Gülü ile derin tarihi- Gazipaşa Sarıveliler, Alanya ahalileri bu yaylalara mut- mize kısa bir yolculuk yapalım: laka uğrarlar. Bu yaylarlın topladığı kar suları doğuya doğru akan Göksu ve Akdenize dökülen Alara, Karpuz 1- Orta Asya’daki Bilge Tonyukuk kitabesindeki bir ve Kargı çaylarını besler. kayda göre Kırgızlar; Çinlilerle ve On-Oklarla anlaşıp Gök-Türklerin üzerine saldırır. Bu saldırıdan önce de Yörede halen yoğun bir sekilde küçük baş hav- Kırgızlar; Oğuzları isyana teşvik eder. Bu sırada Oğuz- yacılık yapılmaktadır. Karıngöl, Kuruca, Alaybeyleri lu- Göktürklü uyumu görülüyor. 697 yılında yapılan bu yaylası, Sarıot, Kızılağaç ve Kızılot yaylaları, Namaras savaşta Oğuzlar öncü olarak gönderildiler. Ak-Termel Yaylası, Gelesandra Ovası, Söbüçimen yaylası, Oğuz geçildikten ve öncü çıkan Oğuzlar, Köğmen Ormanı- yaylası, Seyricek ve Kurugöl yaylaları en yoğun yay- nın kargı batımı ( kargı boyu 2-3 m. olduğuna göre, lak yerleşimleridir. Alanya’nın batı yakası Yörükleri, geçilen yerlerde 2-3 m. kar var demektir.) karlı yolları Manavgat’ın doğu yakası Yörükleri ve Gündoğmuşlu- ve yamaçlarını aşıp, İPAR364 aşılıp, Anı ırmağı geçtikten lar bu yaylalara çıkarlar. sonra Songa ormanında Kırgız Kağanının ordusu ile karşılaşırlar. Yapılan savaşta Kırgız ordusu yenilir. Bun- 3. Geyik-Giği Dağı da Oğuzların önemli bir rolü olduğunu görürüz. Bura- Tereyağı, yoğurdu ve peyniri bol olan daki İpar bir bölge adıdır. Gündoğmuş’un en meşhur ürünü Giği Balı’dır. 2877 2- Doğu Türkistan 1759 yılında Çinliler tarafından metre yüksekliğindeki Geyik Dağı’nın yerel adı Giği’dir. işgal edildi. Kahraman Uygurlar 42 kez işgalci Çinlilere Bu dağın tepesinde bir yatır olduğu ve eskiden Yay- karşı bağımsızlık mücadelesi verdi. Çinliler Ruslardan laya çıkıldığında bu dağın zirvesine yöneltilerek kur- yardım istemek zorunda kaldı. Dönemin Doğu Tür- banlar kesildiği halen yaşayanlar tarafından anlatı- kistan Hanı olan Cihangir Han şehit edildi. Mücadele lır. Bu dağın doğu eteklerinde Deringöl vardır. De- bayrağını Cihangir Han’ın eşi İpar Hatun devraldı. Çin- ringöl çeşit çeşit balık ve su ürünleri ile meşhurdur. liler tarafından esir alınan İpar Hatun Pekin’de canına 1860’larda Kırgız’lardan Bugu (Geyik) kabilesi ve Sari kıydı. Namus timsali bir hatun idi. Bağış boylarının başlarında Manap’ların-Manavlar = Yerli Türk /Türkmen” lerin bulunduğunu biliyoruz. İşte İpar Gülü Gündoğmuş’a oralardan kalmış Gündoğmuş’taki Giği-Geyik dağı söyleyişi ile Bugu- bir hatıradır. Orta Asya’da İparlı Dağı olduğu gibi Gigi söyleyişi arasında bir bağ kurulabilir mi? Kurula- Gündoğmuş’ta da İparlı Dağı vardır. İpar Gülü, Geyik bilirse ahali bu ismi oralardan mı taşımıştır diye sor- Dağı ve Tanrı Dağı arasındaki Deringöl ve bu dağla- mak gerekir. rın kar tutmayan yamaçlarında biten bir dağ çiçeğidir. Söbüçimen yaylasında İpar’ı yaşlı bir Gündoğmuşlu’ya 4. Gündoğmuş’ta Tanrı Dağı anlattırırken onun gözlerindeki ışıltıyı asla unutamam. Türk insanının derin belleğindeki İpar Efsanesi bazen Deringöl’ün doğusu Bağırsak Yaylasının yaslan- bir çiçek, bazen bir taş, bazen bir dağ, bazen de bir ha- dığı TANRI DAĞI’dır. Tanrı dağı 2378 rakımlıdır. Orta kan olarak karşımıza çıkmaktadır ki Türklüğün ortak Asya’da da bir Tanrı dağı olduğunu bildiğimize göre hafızası bakımından bu çok önemlidir. Gündoğmuş Türkmenleri yerleştikleri yere bu adı taşı- mış olmalıdırlar. Yani Gündoğmuş’a yerleşen ve bura- Mehmet Eröz365 “Yörükler” isimli eserinde bir Sü- yı kuran Türkmenlere en azından bazıları Tanrıdağlı’dır lekli yörük beyinden aldığı türküde: dersek pek de hatalı olmaz. Geldikleri yerin adını yeni Alacabelden aşar Süleğin yolu, Dipsiz gölde biter vatanlarına taşımışlardır. şo İpar Gülü” Dedikten sonra “İpar Gülü çok güzel ko- Gündoğmuş coğrafyası üzüm, incir, ceviz, bal ve kulu bir çiçek. Toroslar’da Geyik ve Tanrı dağları civa- pekmezleri ile de meşhurdur. Nergiz soğanı, lale soğa- rındaki Dipsiz Gölde Gündoğmuş’ta Tanrı Dağı Zirvesi nı, sümbül, kardelen gibi bitkileri koruma altına alın- bitiyor, Divan-ü Lügat-it Türk’te de Yipar şeklinde ge- mıştır. çiyor” diye bir açıklama getirmiştir. Bizim incelememi- ze göre Orhun Kitabeleri Bilge Tonyukuk yazıtı Kuzey 5. Gündoğmuş Yaylalarında İpar Gülü Cephesinde da İpar-Yıpar kokusundan bahsedilmek- İpar, Kaşgarlı’nın Divanında, Yusuf Has Hacib’in tedir. Biz burada Gündoğmuş’un derin kültür kodları- Kutad Ku-Bilig isimli eserinde ve Orhun Yazıtlarında 364- Orta Asya’da bir dağ. 310 365- M.Eröz. Yörükler. S. 88. TDAV. Yayını.İst. 1991. Dünden Bugüne Antalya GÜNDOĞMUŞ na ve hazinesi ne dikkat çekmek istedik. Her yerde ve her mevsimde bulunmayan İpar gülü resimlenecek ve belki de ilk defa bir basılı yayın- Geyik Dağı Zirvesinde İpar Gülünün Peşinde Ge- da ortaya konacaktı. Karlı yamaçlar, dipsiz koyaklar, yik Dağı etrafında şekillenen Gündoğmuş yaylaları- uçurumlar aşılıp kehten kehe zirveye doğru gidilecek na, Tanrı Dağı ve İpar Gülünü keşfetmek için özel bir ve İpar gülü resimlenecekti. Resimlenmesinin yanında gezi düzenledik. Hem Tanrı Dağını görecek hem de en önemli olan gözle görülüp, elle okşanması ve kok- İpar Gülünü koklayacaktık. 7 Haziran 2008 Cumarte- lanması idi. Nasıl tüterdi kim bilir? Atalarımızın misk si günü Toros Türkmenleri Derneği yöneticisi dört ar- dedikleri bu yaban çiçeği nice kızlarımıza ad olmuş, kadaş bu dağı tanımak üzere Antalya’dan yola çıktık. onun aşkına nice Keremlerin aah edince bağırlarından Gündoğmuş’un bildik yerleri dışındaki bu keşif yolcu- ateşler yükselmişti. Karabuynuzlar yaylasının yamaç- luğu sonunda Tanrı Dağı’nı ziyaret ettik. larından Geyik Dağına doğru tırmanarak aşılan yollar Gündoğmuş – Hadim arasında orta mesafede ve hala karlı idi. 2877 m. yükseklikteki Geyik Dağı zirve- Geyik Dağı’nın doğu tarafında 2376 rakımlı dağa ne- sinde ise bir makam ve ulu bir mezar taşı vardı. Sevdi- den Tanrı Dağı denildiği bir sır küpü gibi kalmış, ge- ğinden ayrı düşmüş bir Türkmen kızının mezarı. İpar niş okuyucu kitlelerinin bilgi dağarcığına girmemiş ve Sultan bu dağlara namusuna atılan bir iftira sebebiyle tanıtılmamıştı. Bu görevi biz yerine getirmeye çalış- çıkmış ve onu cezalandırmak için peşinden koşan ağa- tık. Zirvesinden Deringöl ve Karıngöl’ün göründüğü beylerinden kurtulmak için zirveden zirveye kaçmış- bu dağın bir Orta Asya hatırası olduğuna kanaat getir- tı. Son noktada ağabeyleri gözünün önünde bitiver- dik. Hele hele eteklerindeki Deringöl kenarında bir de diler. İpar Sultan “Allahım yer yarılsın beni içine alsın” doğan görüp fotoğrafl ayınca hayalimizdeki Tanrı Dağı diye dua etti. Aşkını eşkere etmek ve dile düşürmek- motifi de tamamlanmıştı. Tanrı Dağını bulmuştuk an- tense ölse daha iyi idi. Yer yarıldı ve İpar Sultan içine cak bir seferde İpar Gülüne ulaşamayacak ve onu ikin- girdi. Artık geride onun aşkının efsanesi kalmıştı. Yıl- ci bir sefere bırakacaktık. lar sonra yaylaya çıkıldığında Geyik Dağının tepesine İkinci seferi, geçen seferki yol arkadaşımız, Emek- döndürülerek adak kurbanları kesilmekteydi. Belki bu li Öğretmen Çündüreli Ressam Nuri Sezen tamamla- yöneliş sevdiğinden ayrı düşen İpar kızına bir destek dı. Nuri Sezen, Haziran ayının yirmi birinde gecenin en kurbanı idi. Ona dağ başında yalnız olmadığını, biri- uzun olduğu gün iki yol arkadaşı ile birlikte yeniden lerinin hatırında ve hafızasında onun sevgisinin özen- Geyik Dağının yolunu tuttu. le korunduğunu anlatmak içindi belki. Kim bilebilir ki? Bu zirveye Karakoca tepesi de derler. Kimbilir belki bir

Gündoğmuş Uçan Şelale-(Foto:www.gundogmus.gov.tr-2009) 311 Dünden Bugüne Antalya ALTINCI BÖLÜM

evliya idi Karakoca. Belki bir şaman, belki bir bilge kişi, Colybrassus (susuz Ayasofya) Güzelbağ beldesi gaibi Allah bilir. kuzeyinde Bayır-Kozağacı sınırlarında ve Susuz Dağı yamacında kurulu bir antik yerleşimdir. Kayalara oyul- Bu bilge kişinin müridleri Geyik dağı zirvesinde muş mezarlar ve lahitleri ile ünlüdür. Lahitlerin seçkin ziyaret ettikleri Karakoca mezarından aldıkları toprağı bir örneği Alanya Müzesinde sergilenmektedir. Oğuz Yaylasının yamaçlarına serptiler. Orada hemen İpar Gülleri bitti. Buraya yaylacılar yastı İpar derler. Kentin doğu bölgesinde yer alan Acıceviz, Tavşa- nalanı, Nağlu, Narağacı, Köprülü, Ortaköy yerleşimle- 6.Gündoğmuş’un Meşhur Yerleri rinde keşfedilmeyi bekleyen harabeler ve kaleler vardır. Gündoğmuş yayla ve dağ kültürünün yanında ta- Güneycik, Senir, Serinyaka, Balkaya, Karaköy gibi rihi eser kalıntıları ile de görülmeye değer. Karadere bir çok köy ve yerleşim birimleri eski eser meraklıları vadisinde piknik alanı olarak Atay Tesisleri Turist grup- için oldukça zengindir. İsaura, Roma Bizans, eserleri- larının uğrak yerlerindendir. Karadere Yaylası olarak nin yanında Selçuklu’dan kalma döşeme yollar Hanlar Korualan mevkiinde evlerin bitişiğinde Katran ve Ka- incelenmeye değer. raçam ormanları ve doğu yakasında Çınar, Meşe ve yaprağını döken diğer ağaç türleri bol miktarda mev- 7. Gündoğmuş’un Arıları cuttur. Gündoğmuş’ta arıcılık yaygındır. Yaylaların akıl Senir beldesi ve Güneycik tarafl arı Alara Irmağına almaz çeşitlilikteki bitki zenginliği Giği Balı’nın tercih bakan vadilere açıktır. edilme sebeplerindendir. 2003 yılında 6600 kovan- dan 132 ton bal elde edilmiştir. Balcılık da Türklerde Anayol üzerindeki Taşavur-Taşahır dinlenme yeri bir Orta Asya mesleğidir. asırlık çınarları ve bol suyu ile yolcuların nefes aldıkla- rı güzel bir duraklama yeridir. Yakınında tarihi eser ka- Temiz ve hastalık üretmeyen havası, sulakları ve lıntıları vardır. krater gölleri, envai renkteki çiçekleri ve bitki örtüsü Gündoğmuş toprağında balcılığın hızla gelişmesine Pembelik üstündeki Pınarbaşı mevkii çeşmesi ve vesile olmaktadır. İlçe tarım müdürlüğü tarafında des- ağaçları ile değerli bir piknik alanıdır. teklenen arıcılık, bal verimi oldukça yüksek olan Kaf- Çündüre altındaki Alara vadisinde Şelale ve Ala- kas tipi arılarla çeşitlendirilmiştir. İnceleme gezilerimiz balık üretim alanları vardır. Yukarıda resmini verdiği- sırasında rastladığımız modern kovanlar ve onlara iti- miz Ali Köprüsüne ilaveten Umutlu Köyü vadisinde- na ile bakan üreticiler gelecekte Gündoğmuş’un bal- ki Köprü Sultan Alaaddin Keykubat tarafından da bir marka olmasına yardımcı olabilirler. yaptırılarak günümüze kadar yaşamış değerli kültür 1221’de Alaiye’nin fethi ile başlayan Türkmen yer- varlıklarımızdandır. leşiminden çok önceleri yapılmış tarihi eserleri, yayla ve akarsuları, krater gölleri, eşsiz bitki ve meyve zen- ginliği ile Gündoğmuş bölgesi diğer bir çok Anadolu kentinde görüldüğü gibi İnsanlığın binlerce yıllık ma- cerasına tanıklık yapmaktadır. * Hazırlayan: -Ali Yıldız Araştırmacı - Yazar, Antalya Kepez Belediyesi

Gündoğmuş Seyricek Yaylasında Kovanlarına 312 Geyik Dağında Üzerine Arı Konmuş İpar Gülü Bakım Yapan Arıcı Dünden Bugüne Antalya GÜNDOĞMUŞ

B. Yaşayanın Gözüyle Gündoğmuş 366

1. Şurası Gündoğmuş Şu çukur tarihin kışlık “Baş hanı” Güzelbağ’dan ötede bir iniş iner Şu yollar çilenin bitmez nişanı. Şurası Alara şurası Kemer Şu yokuş öldürür “belden aşanı” Şurdan Ümütlüye bir yokuş döner Şurası kervanın yorulduğu yer, Şurası Ümidin kırıldığı yer Şu taşta efeler yolcuya kızar, Şurası neresi bu dağlar nere ? Şu tümsek “Gamar’a olmuş mezar , Şurası Gündoğmuş Şura Eksere Şu ardıç yıllardır destanlar yazar, Söylemek istedim ,sustum kaçkere Şu koyak yiğidin serildiği yer. Burası Memurun sürüldüğü yer Şu alan yaylanın “susuz ovası” Şurası nam salmış “Akıncı Beli” Şu kaya şu ketir keklik yuvası, Dört Mevsim kesilmez rüzgar yedi Şu meltem yaylanın nefis havası, Şuraya senede bir kez gelmeli Şu kapı Hızırın görüldüğü yer , Şurası yörüğün darıldığı yer Şurada çobanlar davar satarmış Şu yamaç yazları oğlak güttüğüm Şu yamaçta sümbül erken açarmış, Şu vadi kaç bahar fidan diktiğim Şu “yarda” kervanlar konar,göçermiş. Şu yollar yıllarca yayan gittiğim Şu dere suların durulduğu yer, Şu bahçe güllerin denildiği yer, Şurada çobanlar davar satarmış Şu dağlar yemyeşil katran ormanı, Şurada yiğitler güreş tutarmış, Şu düzlük dedemin buğday harmanı , Şu “belde kalanlar hapı yutarmış, Şu geçit çobanın ölüm fermanı, Şurası kayanın yarıldığı yer, Şurası davarın kırıldığı yer. Şura “Söbü çimen” meşhur güreşi, Şu susuz dere “yayla boğazı” Buraya çıkanlar tutar güneşi, Şu dağda rütbe var,bir “ sultan kızı “ Şu suyun dünyada var mıdır eşi ? Şu rampa yolcuya dermansız sızı Burası hastanın dirildiği yer, Şu Giği Konya’nın görüldüğü yer. Şurası “Gürlevik şura”Gül dağı, Şu dağın olası,karın beyazı, Buranın meşhurdur balı kaymağı, Şu gördüğüm sarp geçit “Göçen boğazı” Şurası baharın en deli çağı, Ya oldurur, ya öldürür ,çelik ayazı, Şurası “Adil’in” vurulduğu yer Şurası yiğidin sorulduğu yer, Şurası Garın Göl Yenicepazar, Pınarbaşı suyun ,bir deli pınar, Şu yollar yürürsen tükenmez uzar, Bundan içmeyenin yüreği yanar, Şurada ÖZEREN şiirler yazar, Şu “Koca Bil adan” bir ulu çınar, Şurası İlhamın verildiği yer… Şurası çadırın kurulduğu yer.

366- Mehmet ÖZEREN- Gündoğmuş Belediye Başkanı 313 Dünden Bugüne Antalya ALTINCI BÖLÜM

2. Çocukluğumun Gündoğmuş’u gası olurdu. Herkes ihtiyacından fazla buğday üretme- ye çalışırdı. Yetmişli yılların Gündoğmuş’u ne kadar farklıydı. Sakın siyaset yüzünden birbiriyle kavga eden kardeş- Her evde keçi veya inek olurdu. İnekler “Keşik” de- lerden kahveleri hatta camileri ayırdığımız yıllardan nilen usulle, yani tek sürü yapılıp sırayla güdülürdü. bahsettiğimi sanmayın. Ben 8-10 yaşlarıdaki bir çocu- Biz okuldan çıkınca akşama kadar keçileri gütmeye gi- ğun penceresinden görünen bir Gündoğmuş fotoğra- derdik. fı aktarmak istiyorum. O yıllarda çok kar yağardı. Saçaklarda bazen 1-2 Yetmişli yıllarda henüz yolumuz asfalt değildi. m uzunluğunda buz sarkıtları oluşurdu. Tahta sandık- Elektrik de jeneratörden temin ediliyordu. Motorcu larla kızak kayardık. Her zaman laubali olamadığımız Mehmet amca, akşam ezanıyla ceryanı bırakır, gece öğretmenlerimizi kartopuna tutarak tatlı bir intikam saat 12.00’de keserdi. Televizyon (bizim de ingilizce alırdık. dersimize giren) sarı kaymakam zamanında (İ. Yurda- Kardan adam yaparken buz tutan ellerimizi, ana- kul İyilikçi) gelmişti. Önce paket yayınlar seyredilmeye mızın ısrarlı uyarılarına rağmen sobada ısıtmaya çalı- başlanmıştı. Akşamları uzun süre görüntü aranırdı. Ba- şır, neticesinde sızısından ağlamaya başlardık. zen ses olur görüntü olmaz, bazen de görüntü olur ses olmazdı. Ama genellikle karıncalar ekranda olurdu. Okula giderken kundura ayakkabılarımız olmaz- dı. Kilteli ayakkabıları okula giyerdik. Keçi gütmeye İlk zamanlarda herkesin evinde televizyon yok- dora ayakkabılarla giderdik. Kışın lastik çizmelerimiz tu.Salı günleri televizyon olan evlerde Türk filmi seyre- olurdu. Bunlar kenarlarından parçalanınca hemen at- dilirdi. Bizim eve televizyon gelinceye kadar biz, Mit- maz, kızgın şişle yamayarak ömrünü uzatmaya çalışır- hat amcamgile giderdik. Çarli’nin Melekleri’ ni, Tat- dık. Bu lastik ayakkabılar iyice eskiyince de çöpe atıl- lı Cadı’yı, Komiser Klombo’yu seyredebilmek için ba- mazdı. Bir yerde biriktirilir, Çayırözü’nden Bayram da- bam bize yapmaktan hoşlanmadığımız işler gösterir, yının gelmesi beklenir, onun, şalvarının cebinde taşı- karşılığında “Amcamgile göndermeyi kabul edebile- dığı el kantarıyla tartılarak satılırdı. ceğini” söylerdi. Televizyon yaygınlaşmadan önce, akrabalarla Televizyondan önce Tirik Hüseyin Amca’nın si- karşılıklı sohbet ziyaretleri yapılırdı. Soğuk hava depo- neması vardı. Hem öğrenci indiriminden faydalan- su falan görmemiş elmalar, narlar, cevizler, bademler mak hem de iki film seyredebilmek için Cumartesi’yi ikram edilirdi. beklerdik. Orada seyrettiğimiz Tarkan filmleri yüzün- Büyükler askerlik hatıralarını defalarca anlatmak- den bir “Kurt” sevdasına tutulmuştuk da, ne haylazlık- tan usanmaz, biz de ilk defa dinliyormuş gibi gözleri- lar yapmıştık. nin içine bakarak dinlerdik. Kardeşlerimle bulduğumuz bir köpek yavrusunu Atari, matari, bilgisayar gibi asri oyuncaklar olma- anamdan gizleyerek beslemeye başlamıştık. Biz adını dığı için, “esir almaca, pilav yemece, kokili, birdirbir, “Kurt” koymuştuk ama kendisi hiç kurda benzemiyor- çillik” oynardık. Çitos-mitos gibi fantezi çerezler, tür- du. Hiç olmazsa kulaklarını benzetebilmek için, iki ku- lü türlü gofretler, çikolatalar olmadığı için; kuru incir, lağını kafasının üstünde birleştirerek iğne-iplikle dik- üzüm, kavrulmuş buğday bizim eğlencemiz olurdu. miştik. Bu ameliyat bizim hoşumuza gitmiş, köpeği bi- raz kurda benzetmiştik ama köpeğin hoşuna gitme- Fırıncı Hasan Dayı’dan aldığımız futbolculu sakız- mişti. O dikişleri sökünceye kadar huzursuz olmuştu. lar, daha erken yıllarda Topaloğlu Dayı’dan aldığımız akide şekerler, Kabak Mustafa Amca’dan aldığımız ku- Yetmişli yıllarda hiç Gündoğmuş’tan ayrılmayan, rabiyeler yegane lüks harcamalarımızdı. herkesin imdadına koşan bir doktor vardı. Belki de yüksek sesle ve pervasız konuştuğu için ona herkes İlkbaharda, Fahri Usta’nın hızar yerinde sülük sa- “Deli Doktor” derdi. tın alınırdı. Biz de sabahleyin erkenden Daşlıbelen ta- rafına sülük toplamaya çıkar, harçlığımızı temin etme- Hüseyin amca, aslında sağlık memuruydu ama ye çalışırdık. Seyis Dayı’nın nergis soğanı satın alması öyle tecrübe kazanmıştı ki uzman doktorlar kadar isa- da bizim harçlık işimizi kolaylaştırırdı. betli teşhisler koyuyordu. Kimseden para pul talep et- Her aile, meyve sebze ihtiyacını kendisi yetiştir- meden herkesin hastasına bakardı. Emekli olduktan meye çalışırdı. Patates, soğan, fasulye, nohut, biber, sonra da, ölünceye kadar o hizmetine devam etti. domates birer boğum da olsa ekilir, parayla satın alın- Buz dolabı yaygın değildi. Yazın herkes mutlaka mazdı. Sonbaharda tarhana mutlaka yapılır, pekmez Yayla’ya veya Güzle’ye, soğuk pınarların başına göçerdi. sıkmak ise eğlenceye dönüştürülürdü. Herkes ekin ekerdi. Ocaklık kadar bile boş yer kal- Yemek sofralarında herkese bir tabak filan veril- mazdı. Trafoyla Köyiçi’nin arası ekin yığınlarıyla dolar- mezdi. Kaç çeşit yemek varsa birer sahana konur, her- 314 dı. Temmuz’da, harman işi bitinceye kadar patoz kav- kes aynı kaba dürüm uzatırdı. Dünden Bugüne Antalya GÜNDOĞMUŞ

Dürüm diyorum; çünkü genelde kaşık kullanıl- Yazın yaylada mutlaka “kıllıngıç” kurulurdu. Cami- maz, yufka ekmekten bir parça kesilerek kepçe gibi nin yanındaki sohbetlere doyum olmazdı. Bozkır’dan düzeltilir ve çorbalar bile bu şekilde yenilmeye çalışı- mis gibi kokan “Bozkır Elması” satmaya gelirlerdi. Ka- lırdı. tırların sırtında taşıdıkları sermayeleriyle çerçiler gelir- di. Alış-veriş yapmak, sakız, düdük, akide şeker almak Evlerde koltuk, kanepe, vitrin bilmem ne olmazdı. büyük bir zevk verirdi. Oturma odalarında bir iki makat varsa vardı yoksa her- kes yere otururdu. Yaylaya ilk çıkıldığı günlerde ise çiğdem çıkarmak yaylaya has zevklerden birisiydi. Ben Fethi Dayı’nın, evinin altına kurduğu lokum atölyesine ve el makinesiyle yapılan dondurmaya ye- Kuşluk vakti tuluklara dökülürken yoğurt yemek tişemedim ama yayladan kar getirilip kalıp kalıp satıl- ve tencere dibi sıyırmak, öğleden sonra süt pişince süt dığını hatırlıyorum. içmek artık mazide kaldı. Nadir evlerde bulunan pikaplarda ise sürekli İnsanların parası azdı; ama ihtiyaçları da azdı. İşle- MERSİNLİ İSMAİL ile ALİ ERCAN’ın plaklarının çalınma- ri güçleri vardı. Çocukların; atarisi, bilgisayarı, kuman- sını unutmam mümkün değil. dalı oyuncakları yoktu. Ama hayata hazırlayan gele- neksel oyunları vardı. Herkes küçük nimetlerle mutlu Rahmetli Çilingir Ali Dayı’nın düzenlediği güreş olmasını bilirdi. DE GİDİ GÜNLER DE… geceleri ise artık hayal oldu. *Derleyen: İnsanların gayreti, himmeti yozlaşmamıştı. Cu- martesi Pazar günleri, yayla yolu için, Sümeni yolu A. Kerim ATILGAN için imece yapılırdı. Kazmasını küreğini kapan koşar- İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı dı. Reis’le (Hüseyin ACAR) Nuri Efendi bu seferberlikte önderlik eder, baş çekerlerdi. İnsanlar maça gider gibi çalışmaya giderdi. Gündoğmuş’ta Bal Üretimi. Foto: Gündoğmuş Kaymakamlığı

315 Dünden Bugüne Antalya