27

KUBER HAN'IN GÖÇÜ VE

TÜRK İSİMLİ SIRP KRALLARI

Osman KARATAY Tarikçi-Yazar

ÖZET

Güneybatı Sibirya'da dağınık bir boylar topluluğu halinde yaşayan Oğur Türkleri, başka bir Türk boyunun, Sabirlerin baskısıyla yurtlarını terk etmişler ve İdil'i geçerek Avrupa'ya girmişlerdir. Onların bu göçü, Batı Hun Devletı'nin yıkılış yıllarına rastlar. Böylece Doğu Avrupa'da Hunlardan kalan boşluğu onlar doldurmuştur. 7, yy'ın ilk yarısında kendilerini yöneten doğudaki Göktürk ve batıdaki Ayarlardan kurtularak, Kafkasya ve Karadeniz'in kuzeyinde ilk devletleri olan Büyük Bulgar Devleti'ni kurmuşlardır. Ancak bu devletin ömrü kısa sürmüş, yıkılışı aynı zamanda Oğur boylarının değişik yerlere dağılmasını neticelendirmiştir. Dağılan topluluklardan biri Balkanlar'da gelip Bulgaristan'ı, birisi Fin müttefikleriyle birlikte Macaristan'ı, birisi de İdil Bulgar Hanlığı'nı kurmuştur. Kafkasya'da kaldığı belirtilen bir başka topluluk muhtemelen bugünkü Balkarların atalarıdır. Tuna boylarındaki Avarlara sığınan, Kuber Han yönetimindeki bir başka topluluk ise. bir süre sonra, Avar teb'ası olan ve Doğu Almanya'dan gelen Sorp adlı İslavlarla birlikte başkaldırmış, kaçarak Bizans arazisine girmişler ve Selanik yakınlarına yerleşmişlerdir. Buradan memnun kalmayan Türk ve Sorblar (Sırp) geri dönmek isterken yolda Bizanslılar tarafından durdurulmuş ve bugünkü Sırbistan'ın tam ortasına yerleştirilmişlerdir. Bizans'la genellikle iyi ilişkide olmakla birlikte, bu topluluk ayrı ve bağımsız bir siyasi kimlik geliştirmiş, Kuber Han ve avenesinin yönetiminde ilk Sırp devleti kurulmuştur. Bu Türkler bir süre sonra Sırplar ve bölgeye daha önce gelen İslavlar arasında eriyerek kimliklerini kaybetmişlerdir. Böylece ilk Sırp devletini kuran ve uzun sûre yönetenler Türklerdir.

Anahtar Kelimeler: İslav, Türk, Bizans, Avar, Oğur, Sırp, Hırvat, Balkan.

bilig-18/Yaz’2001

28 KARAT AY O.

GİRİŞ daki Göktürk ve batıdaki Avar devletlerinin eşzamanlı zayıflamasıyla 7. yy 'ın ilk yarısında bağımsızlıklarım Daha önceki ve sonraki dönemlere nazaran ilan ederek 'Büyük Bulgaristan' devletini kurmuşlar, yoğunlaşmış olarak, 4 ve 13. yy'lar arasında Orta ancak bu devlet kısa bir süre sonra yanıbaşında Asya'dan batıya sürekli göçler olmuş, Hazar'ın yükselen Hazar gücü ve kendi iç sorunları sebebiyle kuzeyinden geçerek Avrupa'ya giren ve büyük yıkılmıştır (Râsony, 1988: 91). çoğunluğu Türk olan topluluklar, Kafkaslar, Bundan sonra Oğurlar değişik ve birbirinden uzak Karadeniz'in kuzeyi ve Balkanlar'a yerleşmişlerdir. yerlere dağılmışlar, hemen tamamı bulundukları Bunlar zamanla kalabalık yerli halklar arasında yerlerde başka topluluk veya milliyetler içinde eriyerek ortadan kalkmış, ama bu esnada, bugünkü erimişlerdir. Bunlardan en iyi bilinenleri Tuna ve İdil Doğu, hatta Batı Avrupa'yı ortaya çıkaracak şekilde Bulgar devletini kuran topluluklardır. Tuna Bulgarları köklü siyasi etkilerde bulunmuşlardır. Doğu Avrupa'da millet oluşum sürecinin nüvesinin hep zamanla İslavlaşmış, İdil Bulgarları ise dillerini devlet sınırları içinde belirdiği ve ilerleyen yüzyıllar Kıpçak, isimlerini ise Tatarlardan alarak eski içinde dil benzerliğinin bu süreci tamamlayıcı etki özelliklerini kaybetmişlerdir. Yalnız Kafkasya'daki yaptığı formülünden (Obolensky, 1982; 2) hareket Balkarların onların doğrudan kalıntısı olabileceği edilirse ve yerli halklar (İslavlar) devlet kültüründen düşünül mektedir (Kurat, 1992: 110). Ancak yoksun olduğu için bölgedeki ilk devletlerin hemen Balkarlar, uğurlardan çok farklı, Kıpçaklara yakın bir tamamen Türkler tarafından kurulduğu bilindiğine şive ile konuşurlar. Önemli bir Oğur boy birliğinin göre, Doğu Avrupa'daki Türk varlığı doğrudan ve (Ono-ğurlar) ise Fin asıllı Macarlarla birlik kurarak dolaylı en büyük etkiyi, buranın bugünkü uluslarının Kuzey Kafkasya'dan Orta Avrupa'ya göçtükleri ve ortaya çıkmasını sağlamakla yapmıştır. Bölgeye gelen zamanla Macarlar arasında kayboldukları biliniyor. Türk-Asyalı kavimler içinde Hunlar, Avarlar, Bugün ve geçmiş dönemlerde, Türkler hariç, hemen Peçenek, Kıpçak ve Oğuzlar (Uz) Türk bütün dünyada bu Orta Avrupa ulusunun ismi olan tarihyazıcılığında iyi bilinmektedir. Bunun yanında Hungar, Ungar, Ugar, Venger, Ongorus gibi kelimeler Sekel, Bulak, Berendi, Sabir ve Oğur gibi topluluklar sayılmaktadır. aslen Onoğur'dan gelmektedir (Râsony, 1988:127). Ancak, Doğu Avrupa'nın şekillenmesinde en Oğurlar, bu dört yer dışında, tamamı batıda olmak önemli etkiyi, iyi bilinen ve üzerinde çok durulan ilk üzere küçük topluluklar halinde başka yerlere de beş topluluktan biri değil, Hunlardan hemen sonra gitmişlerdir. Şimdiye kadar bunların gittikleri yerlerde bölgeye gelen Oğur Türkleri yapmıştır. Bir boylar birkaç nesil içinde eridikleri ve kayboldukları topluluğu olan ve bir zamanlar Türk dünyasının çok söylenmekte idi. Bu doğrudur ancak doğruluğu bu önemli bir kesimini oluşturan Oğurlar, diğer hükmün basitliğini ve kolaya kaçışını değiştirmez. Türklerden oldukça farklı bir şive ile konuşuyorlardı Aksine, bu küçük toplulukların izi sürülerek bugün (Tekin, 1987: 11). Güneybatı Sibirya'da yaşamakta hala karanlıkta kalan doğu Avrupa tarihinin pek çok iken, Sabir Türklerinin baskısıyla İdil'i geçmiş ve olay ve olgusu aydınlatılabilir. Doğu Avrupa tarih muhtemelen 463'te Avrupa'ya girmişlerdir (Czegledy, denkleminin en önemli iki bilinmeyeni ise Sırp ve 1998: 75: Râsony, 1988: 88-89). Uzun süre dağınık Hırvatların kökeni, Balkanlara nereden ve nasıl ve çoğu zaman birbirine düşman kabileler birliği geldikleridir. Bu makalede Sırpların Balkanlara göçü olarak kalan Oğurlar, aralarında kaldıkları doğu- ve ilk devletlerini kurması ile kaynakların varlığın-

bilig-18/Yaz’2001

Kuber Han'ın Göçü ve Türk İsimli Sırp Kralları 29

dan haber verdiği kimi Oğur toplulukları arasında maya başlamaları ise 572'dir (Zivkovic, 1997). bağlantı kurulmakta, sadece ilk Sırp devleti değil, Halbuki, tamamına yakım oldukça da başarılı geçen onun oluşum süreciyle ilgili diğer birçok gelişmeye İslav saldırıları bundan çok önce başlamıştır. Avarlar de yeni bir bakış açısı sunulmaktadır, İlk bölümler İslavları Balkanlar'a yerleştirmiştir ama ilk konuyla doğrudan ilgili olmayıp, buradaki tarihi saldırtanlar onlar değildir. çerçevenin açıklanmasına çalışılmaktadır. Batı Hun devleti son günlerini yaşarken, doğudan başka bir Türk topluluğu gelerek 463'ten itibaren Avrupa'ya girmiştir. Oğur adını taşıyan, aralarında BALKANLARIN İSLAVLAŞMASI VE siyasi birlik bulunmayan pek çok boy topluluğundan TÜRKLER oluşan ve Avrupa'daki Hun kalıntılarını kendine katan bu Türkler, uzun süre istikrarlı bir devlet kuramasalar Daha önce yerli İllir, Trak, Dardan kabilelerinin, da, Hun devletinden boşalan yeri doldurmuşlar ve Yunan ve Lâtinlerin (ve Yunanlaşmış ve Latinleşmiş Bizans'ı tehdide devam etmişlerdir. Avrupa'ya ilk yerlilerin) yaşadığı, tamamen Bizans'ın hakimiyetinde geldikleri yıllardan itibaren Oğurlar arasında Bulgar budunadı yayılmaya başlamış, zamanla Doğu bulunan Balkan yarımadasına, açık şekilde İmparator Anadolu'dan Kafkaslar'a, Orta İdil boylarına ve İustinus (518-527) zamanında başlamak üzere (Bunun Balkanlar'a kadar kökleri bu topluluğa dayanan tüm öncesi de vardır, ancak net olarak bilinmemektedir), Türkler Bulgar olarak bilinmişlerdir. Karpâtlar'ın kuzeyinde bulunan İslav toplulukları Burada yeri olmadığı için Bulgar kelimesinin saldırmaya başlamışlar, Bizans'ın yarımadayı artık iştikakı tartışmalarına değinilmeyecektir. Kelimenin koruyamayacak hale gelmesiyle Maurikios (582-602) kökünün Ortak Türkçe 'bulga' (Türkiye'de 'bulamak') zamanında İslavlar buraya yerleşmişler, Phokas (602- kökünden olduğu keşindir (Tekin, J9S7: 62-63), 610) zamanında ise yarımadanın güney sahilleri hariç ancak ortaya çıkışını söz konusu tarihi olay ile tamamı, hatta Peloponnese içleri bile Bizans namına mantıklı şekilde lelif edebilmiş bir teze henüz kaybedilmiştir (Omogorsky. 1995: 66, 75-77). rastlanmamaktadır. Ancak Balkanlar'a geldiklerinde bile çok ilkel bir Çin Şeddi'ni harırlatır şekilde, Bizans İmparatoru Anastasius'a (491-518) Trakya'daki 'Uzun Duvar'ı durumda olan ve özellikle siyasi örgütlenmeden yaptıran şiddetli akınlar, İslavlar henüz tek başlarına bihaber bulunan İslavların. daha önce Hunlar ve bunu yapacak duruma gelmediklerinden. Karadeniz'in amansız German kavimleri de dahil büyük güçlerin kuzeyinde çok büyük bir güç olan Oğur-Hun-Bulgar yapamadığım yapmaları. Balkanlar'ın yüzde 80'ini ele birliği tarafından gerçekleştirilmiştir (Feher, 1984: geçirmeleri bazı soruları akla getirmektedir. Bu 26-27). soruların ortak cevabı İslavların Balkan istilasını tek 6. yy1 ın ilk çeyreğinde İslavlar tek başlarına başlarına yapmadıkları, çok büyük güçlerden yardım Bizans'a saldıracak duruma geldiğine göre, bundan aldıklarıdır. Hiçbir German topluluğunun yardımı önce yeterli bir zaman Türklerin gözetiminde bilinmediğine göre, bu güç o sırada bölgede yoğun 'alıştırma' yapmış olmaları gerekir. İslavlardan da olarak bulunan Türklerden başkası değildir. asker devşirmekle birlikte, Hunların onları Bizans veya Roma'ya saldırmak için yoğun şekilde kullandığına Genellikle İslavları Balkanlar'a Avarlartın dair sarih bilgi yoktur. Ancak sayıları kalabalık yerleştirdiği kabul edilir. Ancak Avarların Avrupa'ya olmayan ve dağınık oldukları için insan kaynağı geliş yılı 558, Bizans'a gerçekten saldır- bakımından çok sıkıntıda

bilig-18/Yaz’2001

30 KARAT AY O.

olan Oğurların 5. yy'ın ikinci yansı boyunca onları Neticede Hun devletinin yıkılışı Bizans'a huzur müttefik olarak kullandıklarına hükmedilebilir. getirmemiş, İstanbul yönetimi daha kötüsüyle Esasında teşkilatsızlık yüzünden daima Almanların karşılaşmıştır. Bazen (Oğurlar) birbirlerine veya diğer saldırısına uğrayan İslavları Türkler teşkilatlandırıp bir düşmana karşı Bizans'ın yanında yer alsalar da, hayattaki en önemli şeyi, kendini korumayı neticede Balkanlar daha önce hiç görülmediği şekilde öğretmiştir (Feher, 1943:290). Böylece çıkarlar bire 100 yıl kadar kesintisiz Oğur-İslav akınlarına sahne bir uyuşmuş ve Oğur-Bulgarlar kendilerine kattıkları olmuştur. Tarihi gelişimi etkileyen asıl akınlar, İslavları Balkanların en uzak köşelerine kadar belirtildiği gibi, imparatorlar Jüstin (518-527) ve götürerek savaştırmışlardır (Râsony, 1988:90). Jüstinyen (527-565) zamanında yapılmıştır. Bu Oğurlarla İslavların tanışması, Hunlarla zamanda İstanbul önlerinden itibaren Balkanların tanışmanın hemen ardından olmuş olmalıdır. Hunlar tamamı hemen her yıl Bulgar ve İslav saldırısına ve Oğurlar 463'ten sonra bir araya geldiklerinde, bir uğramıştır (Prokopius: 91). Bu akınlarda Bulgarlar ve zaman yönettikleri ve çok iyi bildikleri topraklar İslavlar birlikte veya eşgüdümlü hareket etmişlerdir hakkında yeni müttefiklerine bilgi veren Hunlar, eski (Ostrogorsky, 1995: 66). tebalarının en iyileri olan İslavlardan iyi bahsetmiş Güney İslavları bu sayede toplumsal gelişmede olmalıdırlar. Çünkü kaynaklar herhangi bir Oğur-İslav daha hızlı davranmışlar, önceki dönemlerin ve ihtilafına dair en ufak bir şey söylememekte, tüm kuzeydeki soydaşlarının aksine, kalıcı kabile birlikleri bilgiler tersini göstermektedir. ve ordular oluşturarak artık kendi başlarına da Oğurların en batıdaki boyu Koturoğurlar olup, Bizans'a saldırıya başlamışlardır (Antoljak, 1969: 13). Don nehrinin batısında, muhtemelen Prut'a kadarki Ünlü Bulgar tarihçi Zlatarski, Bulgarlarla İslavların 6. arazide yaşamışlardır. Dolayısıyla hem Bizans, hem yy'da beraber Bizans'a saldırdıklarına dair bir ibare de İslavlar ile en fazla hemhal olan topluluk onlar bulunmadığını söyleyerek, İslavları tamamen olmuştur. İslavlar hakkında ilk bilgi alındığında bağımsız yapar (Zlatarski, 1970: 97). çizilen Koturoğurların İslav stratejisi geçerliliğini Bizanslılar bu devirde İslavların çok iyi okçu yüzyıllarca korumuş, nihayetinde onların olduğunu söyler. Ok bozkır silahıdır; ormanda Türklüklerinin kaybedilmesine mal olmuştur. Bu kullanışlı değildir ve pek iyi bilinmez. İslavlar bunu strateji sayılan çok olan Türklerin askerlik işlerinde ancak Türklerden -Hunlar veya Oğurlar, belki daha kalabalık İslav kitlelerinden faydalanmasına, bunun öncesi- öğrenmiş olabilirler (Antoljak, 1969: 17). karşılığında onları korumasına ve ganimetten pay Veya akıncı birliklerin içinde Türk okçular vermesine dayanmıştır. İslavlar da hızlı ve müthiş bulunmuştur ve Bizanslılar onları nakletmişlerdir. savaşçı Türklerle ittifakı, ihtilaftan daha kârlı Yakın zamana kadar kendilerini korumayı bilmeyen görmüşlerdir (Halperin, 1983:185-187). Türklerin İslavların Bizans mülküne akın yapacak cesareti bozkın kendileriyle paylaşmayan, ormanda asker ve bulması ve de başarılı olmaları ancak Türk katkısı ile vergi veren iyi teba olarak yaşayan İslavları açıklanabilir. İslavlar o dönemde siyaseten zayıf ve kendilerine rakip olarak görmelerine gerek yoktu. dağınık oldukları için, askerlikte de zayıf Onlardan zarar gelmiyor; aksine fayda görüyorlardı. olmalıydılar. Ancak düzenli orduları savaş Dolayısıyla düşman değillerdi (Obolensky, 1971: 59). meydanında yenebiliyorlardı. Dolayısıyla başlarında kesinlikle Türkler vardı.

bilig-18/Yaz’2001

Kuber Han'ın Göçü ve Türk İsimli Sırp Kralları 31

Jiinstinyen ve amcasının yıllarındaki İslav lü kimseler dolaşmaya başlamıştır. Halk sokaklarda akınlarının başında Türklerin olduğunun en önemli birikmiş, bu insanları görmeye çalışmıştır ipucunu Jünstınyen'in siyaseti vermektedir. Bu (Theophanes: 339-340). Bunlar Avrupa'ya yeni siyasetin mahiyetini, olayların çağdaşı Prokopios'un ulaşan Avarların elçileriydi Göktürklerden kaçarak 'Gizli Tarih'inden öğrenmek mümkündür. İslavlar için İdil'i geçip Avrupa'ya girmişler, yolları üzerinde ciddi bir askeri savunma da dahil, bir siyaset bulunan Sabir ve Oğur topluluklarını ezerek batıya geliştirmeyen Jünstinyen, ki bir Balkan-Doğu Avrupa ilerlemelerini sürdürmüşlerdir. siyaseti geliştirmesi de söz konusu değildi, çünkü A varlar genel olarak Göktürk devleti öncesi İç bütün dikkatini Batı Akdeniz'deki fetihlere vermişti Asya'nın hakimi olan bir Moğol topluluğu olarak (Ostrogorsky, 1995: 65, 75), Bulgarlardan korunmak görülür. Avrupalı tarihçiler onların Moğolluğu için para silahını kullanmıştır. İmparator Hunlara üzerinde hemfikirdir; Türkler de büyük ölçüde onlara (Bulgarlar) Balkanlar'a girmemeleri için bol miktarda katılır. Yalnız Kurat onlar için 'kesinlikle Türk' para veriyor, onlar da tekrar para alabilmek için tekrar ifadesini kullanır (Kurat, 1992a: 178). Râsony için ise Balkanlar'a giriyorlardı (Prokopius: 40). Bu bunlar Moğol'dan ziyade Türk'tür (Râsony. 1988: 79). olmayınca doğudaki Bulgarlara (Onoğurlar) para Bizans kaynakları vasıtasıyla bize ulaşan kelime verip saldırıyı yapan batıdaki Bulgarların (Tudun, kapkan, kağan, tarkan, hatun) ve özel isimler (Koturoğurlar) üzerine salıyor, öte yandan (Apsiç, Bokolapras, Ermiş, Kandik, Koç, Samur, Koturoğurlara adam gönderip Onoğurların saldıracağı Solak, Targit) bu savı destekler. Onlar hakkındaki en istihbaratım veriyordu. Ancak, bu iki Türk topluluğu derin teşhisi ise Czegledy yapmıştır. Ona göre, Gobi birbiriyle eşgüdümlü idi ve hem akınları, hem de çölünün kuzeyinden Akhunların yaşadığı Batı tarifeyi artırıyorlar, parayı ise bölüşüyorlardı Türkistan'a gelen (ve bu sırada Sabir, dolayısıyla (Prokopius: 57). Jünstinyen'in Balkanlar'daki tehlikeyi İslavlar değil de Bulgarlar üzerinden Oğurları kovan) menşei belirsiz Uarlar ve kimi Hun çözmeye çalışması, akınların ardında asıl onların toplulukları, Çin kaynaklarında geçtiği şekliyle bulunduğunu, asıl korkulan gücün Bulgarlar olduğunu Juanjuanlar, burada Hun kalıntılarıyla birleşerek göstermektedir. Eftalit devletini kurmuşlardır (Czegledy, 1998: 78- 79). 552-555 yılları arasında doğuda eski yöneticileri Bulgar-İslav akınlarını İtalya'daki Doğu Gotları da (gerçek) Avarları yenen Göktürkler, hızlarını kışkırtmıştır. Gotlar Bizans ile İtalya hakimiyeti alamayarak 556'da batıya yönelmişler ve yine Avar ve üzerine büyük bir mücadeleye girmişler, nihayetinde Hunların oluşturduğu Eftalit devletini ortadan General Belisarios yarımadayı İstanbul'a bağlamıştır. kaldırmışlardır. Avar-Hunlar buradan büyük bir hızla Ancak 540'dan itibaren Gotlar yeni önderleri Totila kaçmışlar, 557'de Kafkasya'ya ulaşmış olarak başkanlığında tekrar direnişe geçmişlerdir. Totila, Bizans'a ilk elçilerini göndermişlerdir (Czegledy, İslavları ortak düşman Bizans'a saldırmaya teşvik 1998: 93). İstemi Han'ın onlar için kullandığı 'sahte etmiştir (Antoljak, 1969:14). Avarlar' sözü tarihçileri hayli uğraştırmış olup, halen kesin bir çözüme gidilememiştir. AV AR HAKİMİYETİ VE İSLAVLARIN Avarlar Bizans'a ittifak ve korumalık teklif BALKANLAR'A YERLEŞMESİ etmişler, karşılığında bir yurt istemişlerdir. Bulgar- İslav akınlarının artık dayanılmaz hale gelmesiyle Alman, İslav ve Türk akınları devam ederken, Bizans bu teklifi kabul etmek zorunda kalmıştır. 558'de İstanbul sokaklarında çok tuhaf görünüş- Şöyle ki, 558'de İslavları yanlarına

bilig-18/Yaz’2001

32 KARAT AY O.

alan Koturoğurlar, Trakya üzerinden İstanbul önlerine bölgeye Avariarı yerleştirerek yarımadanın İs- kadar gelmişlerdir. Çevre köylerdeki ve sur dışındaki lavlaşmasını önleyebilecek olan Jüstinyen, bunu herkes şehre kaçmış, Bizans ancak çok büyük bir güç yapmayarak neticede bütün kuzeylileri -Avarları, topladıktan sonra onları uzaklaştırabilmiştir Koturoğurları, İslavlan, Gepidleri, Longobardları, (Theophanes: 341). İtalya'daki Doğu, hatta İspanya'da Batı Gotlarını- Kafkasya'nın kuzeyinde bulunan Sabir ve birleşmiş veya eşgüdümlü olarak karşısında Onoğurları yenen Avarlar, Don nehrini aşıp Ko- bulmuştur. turoğurları da ezip geçmişlerdir. Onların bir kısmını Batıdaki işlerini bitiren Avarlar, Balkanlar'a yanlarında alıp götürmüşler, bir kısmı ise döndükten sonra yine aşağıdan almışlardır. 565'te Kıpçakeli'ndeki otlaklarda Avar devletine bağlı Jünstinyen ölüp yerine 2. Jüstin geçince, Avar elçileri kalmıştır. Karpat havzasındaki İslavları da kendilerine tebriğe gelmiş ve etraftaki tüm barbar kavimleri bağlayan Avarlar, nihayet Orta Tuna boylarına, yenerek Trakya'ya huzur sağladıklarını söylemişlerdir. şimdiki Macar ovasına konmuşlardır. Bundan sonra, Bu aslında yeni bir hatırlatma idi ve anlaşılan Bizans'a 560-561'de, hemen doğuda, Eflak'ta ve muhtemelen biraz zaman tanınmıştı. 568'de Srem bölgesinin Bucak'ta (Aşağı Tuna'nın kuzey boyları) bulunan Ant (bugünkü Voyvodina'nın batı, Hırvatistan'ın doğu İslavlarıyla savaşmışlar ve yenmişlerdir (Zivkovic, kısımları) verilmesi konuşulurken, Bayan Han 1997). kendisine bağlı 10 bin kadar Koturoğuru Dalmaçya'ya Böylece Bizans'ı rahatsız eden tüm 'barbarları' akma göndermiştir. Bu şekilde başlayan savaş 571 dize getiren Bayan Han yönetimindeki Avarlar, 562 yılında Bizans'ın yenilerek barış istemesine kadar yılında İstanbul'a kendilerine yaşanacak toprak sürmüştür (Zivkovic, 1997). verilmesi işini hatırlatmışlar, Jünstinyen de onlara Batıda, Panonya'daki İslavlar ise, son yılların bir Sava ve Drava arasında kalan, İkinci Panonya denilen hesaplamasına göre 571 -78 yılları arasında Avar yeri (şimdiki Yukarı Hırvatistan) sunmuştur. Burada yönetimine girmiştir (Zivkovic, 1997). Avarların Bizans'a düşman olan German Gepidler yaşamaktaydı Balkanlara getirdiği esas İslav kitlesi bunlardır ve ve alınması için savaşmak gerekliydi. Yani Bizans bugünkü Sırp, Karadağlı, Boşnak ve Hırvatların başkasının toprağını Avarlara bağışlamıştır. Avarlar atalarıdırlar. Bunlar Avarlarla aynı bölgede, içiçe bundan memnun kalmayınca, olacakları bilen yaşıyorlardı ve çoğunlukla tarım işlerine bakıyor, bu Jünstinyen bir taraftan elçileri alıkoymuş; bir taraftan arada Avar ordusuna yaya birliği olarak hizmet Panonya'ya savunma için Jüstin komutasında büyük veriyorlardı. Bulgarlar gibi Avarlarla da İslavlar bir ordu sevk etmiş; bir taraftan da ortak düşmana arasında bir çıkar uyuşması meydana gelmiş, iki taraf karşı müttefik gördüğü Antları (Ukrayna ve da birbirinden faydalanmıştır. İslavlar Avar Romanya'da yaşayan Doğu İslavları) Avarlara karşı desteğinde Balkanlar'a saldırırken, Avarlar da onların kışkırtmıştır. Ancak bu Antlara pahalıya gelmiştir. orman ve nehirlerdeki hareket kabiliyetinden Avarların Bizans'la doğrudan savaşa girmesini hem yararlanmıştır (Antoljak, 1969: 15). Ayrıca Jünstinyen'in elçilerle oyalama siyaseti, hem de Bayan Bulgarların onları savaş meydanına sürmek şeklindeki Han'ın Franklarla mücadeleye girmesi engeli emiş- daha önceki tecrübelerini görmüşlerdi. Yani İslavları geciktirmiştir (Zivkovic, 1997). Bizans'a saldırtmak hem ucuz bir yol, hem de kolay Bizans'ın Avarlara şükran için verilecek toprakta ve verimli bir işti. hasis davranması, bir bakıma tarihin Balkanlardaki 582'den itibaren yeniden alevlenen savaşlarda akışım tersine çeviilmiştir. Tampon Avar ordusu Bizans'ın Tuna boylarındaki en

bilig-18/Yaz’2001

Kuber Han'ın Göçü ve Türk İsimli Sırp Kralları 33

güçlü istihkamlarını (Singidunum, Sirrnium vb.) ele Yugoslavya'ya (İllirya) İslavların inişi parçalı ve geçirip yanmada içlerine doğru yolu açınca. hatta yavaş yavaş olmuştur. İşlavlar gittikleri yerlerde 584'te Selanik'i bile kuşatınca, asker ve sivil İslav kalabalık oluşları ve özbilinçleri sayesinde kitleleri de orduların ardından ilerlemiştir. Bu alanlar erimemişlerdir. Bünyesinde büyük ölçüde dili taşıyan İllirya'nın nüfusunu boşaltmış ve Bizans'ı en önemli bu özbilincin özellikle Avar baskısıyla oluştuğu kabul asker kaynağından mahrum bırakmıştır. Trakya'nın edilir (Birnbaum. 1989:51). Hatta H.G.Lunt gibi kimi asker verme kapasitesi de hayli düşmüştür (Charanis, tarihçilere göre, Avar yönetiminde birleşen İşlavlar, bu 1959; 32). İşlavlar ilk akına başladıkları zamanlarda arada dillerini birleştirme imkanı bulmuşlardır. sadece yağma amaçlı geliyorlardı ama yarımadanın iç Ayrışmaya başlayan lehçeler, Avar sınırları içinde bölgelerinin boşaldığnı, Bizans cenahından bir 'lingua franca' hâline gelen bir lehçe etrafında yeniden tehlikenin gelmediğini gördükçe yerleşmeye yakınlaşmıştır. İslav dili böylelikle yeniden başlamışlardır. İslav yerleşmeleri genellikle güçlenmekle kalmamış, tarihi sınırlarının çok ötesine 580'lerden itibaren başlatılır (Ostrogorsky, 1995: 75). taşarak oralarda da varlığım korumuştur (Birnbaum, 1989-50). cephesinde talihinin yaver girmesiyle rahatlayan İmparator Maurikios'un (582-602) Bal- Balkanlar'ın İslavlaşması bir yönden Anadolu'nun kanlar'da konuyu kökten çözmeye karar vererek Türkleşmesine benzer. Yurt arayan Türkler de başlattığı büyük harekat her şeyin sonunu getirmiştir. başlangıçta yerleşme tasansı yapmadan alanda Bizans ordusu 594'te Tuna'yı geçip İslav temizliğine bulunmuşlar, Bizans devlet idaresinin Anadolu'dan çekilmesinden ve yerel güçlerle haşhaşa başlamıştır. Yakalanan tüm İşlavlar öldürülmüştür. kalmalarından sonra, bunları kolayca yenerek Avarlar bu esnada İslavları yalnız bıraktığı gibi, yerleşmeye başlamışlardır. İslavlar derecesinde Bizans'la ganimet bile paylaşmışlardır. Ancak, Bizans olmasa da Türk yerleşmesi de merkezi planlamadan geri çekilince İslavlar tekrar akma başlamışlardır. Bu uzak idi (Alptekin, 1992a: 120-121; 1992b: 18-119). kez yanlarında Avarlar da vardı. İmparatorun seferi Aralarındaki en önemli fark ise Türklerin Anadolu bin yıl önce Pers hükümdarı Dara'nın yaptığı Saka halklarını yok etmeyip birlikte yaşamalarıdır. seferine benzer. Avar ve İşlavlar doğrudan düşman karşısına çıkmamış, sürekli geri çekilmiş, yıpratma Avarlar fethettikleri ülkeleri hemen kendi savaşlarıyla koca Bizans ordusunu hırpalamışlardır. sistemlerine göre yönetim biçimlerine ayırmışlardır. Bu savaşlar on yıl sürmüş; bir netice getirmediği gibi İslavların anayurdu ve yaşadıkları hemen tüm Bizans ordusunu içten bozmuştur. Savaşmak için topraklar onların yönetiminde idi. Yeni ele geçirilen Orta ve Batı Balkanlar'a da İşlavlar yerleşmiştir, Tuna'nın öbür tarafına geçen ordu sonunda Phokas Dalmaçya'daki belli başlı şehirler ve etrafı hariç, önderliğinde isyan ederek İstanbul'a dönmüş ve günümüzdeki eski Yugoslavya arazisinin tamamına Maurikios'u tahtan indirmiştir. Böylece Balkanlar yalanı bu dalgalarla İslavlaşmıştır. Avar ve İslavların önünde savunmasız şekilde uzanmış, kalabalık İslav kitleleri yerleşmek için Sırp tarihçi Cirkovif'e göre İşlavlar Balkanlar'a İllirya'ya inmeye başlamıştır (Antoljak, 1969: 20; göçten sonra da uzun süre askeri demokrasi evresinde Ostrogorsky, 1995: 76-77). Balkanlar'a tam İslav kalmışlardır (Klaic, 1989; 11), ancak artık başlarında yerleşimi için Phokas'ın tahtta bulunduğu dönem 'jupan' ve 'ban' denilen Avar asıllı yöneticiler vardı. (602-610) gösterilir (Charanis, 1959; 37). Avar devleri yıkılıp merkezi devlet erki ortadan kalktığında bu ju-

bilig-18/Yaz’2001

34 KARAT AY O.

panlar yönettikleri bölgede iktidarda kalmışlar ve 20 yıl boyunca (556-576) Avar yönetimindeki Ortaçağ'daki derebeylik düzeninin oluşmasının topraklara girmemişler, bunun yerine onlara yardım buradaki yansıması olarak, Romalı asiller ve German eden eski dostları Bizans'a saldırmayı tercih kabile başkanlarının Batı Avrupa'daki Roma-German etmişlerdir. Bunun çekirdek Avar ulusunun gücünden sentezi sürecinde feodal toprak sahipleri sınıfını ziyade uygulanan siyasetle ve tabii Avar isminin oluşturmaları ve özgür köylünün özgürlüğünden bir mirasını iyi kullanmalarıyla ilişkisi vardır ve Avarlar derece kayıpla, kölelerin ise bir derece özgürlük bu birinci yönleriyle Osmanlı devletini hatırlatırlar. kazanmakla aynı noktada buluşarak 'serf sınıfını Ancak Avarların batıdaki üstünlüğü yine kendi oluşturmaları hadisesine (Berktay, 1978: 256-257) siyasetleri yüzünden son bulmuştur. Savaşta bakışımlı biçimde, Balkan İslavlarının derebey Venedleri öne sürerler, düşman onlarla uğraşıp zümresini teşkil etmişler, geri kalan İslav ve yerlilerin yorulunca kendileri saldırırlardı. Bu şekilde girdikleri kalıntısı Ulah halk ise, Batı Avrupa'dan oldukça farklı her savaşı kazanıyorlardı. Ama ganimetten İslavlara olmakla birlikte, derebeylerin yönettiği sınıfı hiç pay vermezlerdi (Szâdeczky-Kardoss, 1981:212). oluşturmuşlardır. Avar devleti yıkıldıktan kısa bir süre Üstelik ağır bir vergi alıyorlar; İslav kızlarını, sonra, belki bu devletin son yüzyılı içinde jupanlar kadınlarını kendilerinin gibi kullanıyorlardı. Ünlü Rus çoktan İslavlaşmış idiler (Hadzidedic, 1996: 113). kaynağı Povest'te Avar yılları çarpıcı tasvirlerle Macarların yurt tutmaları sırasında da (9. yy'ın ikinci anlatılır: Savaşarak İslav Duleb boyunu yönetimlerine yarısı) Panonya ve Moravya'daki İslavların başında alan Avarlar onlara, özellikle kadınlarına çok kötülük İslavlaşmış Avar beyleri bulunuyordu (Râsony, 1988: etmişlerdir. Bir Avar'ın hayvanı öldüğünde onun 84). yerine birkaç Duleb kadınını koşar ve arabasını çektirirdi (Povest: 210). AVARLARA KARŞI 'BÜYÜK İSYAN' Batı İslavları olan Venedler, Germanlarla savaşlarında Avarların şahsında iyi bir müttefik bulmuşlar ve anlaşılan uzun süre canla başla birlikte Avarlar Avrupa'nın tam ortasında ömrü 250 yıla savaşmışlar ve bunun meyvesini almışlardır. Zira, yaklaşan bir devlet kurmuşlar ve başarıyla Hunlardan sonra ikinci dalga olarak gelen İslavlar yaşatmışlardır. Kendileri insan kaynağı olarak bunu karşısında Germanlar, bu kez şimdiki Çek ve bir yapacak güçte değillerdi. Yöneticileri bozkır kısım Doğu Almanya topraklarını terk ederek siyasetinin kurnazlıklarına riayet ettikleri sürece çekilmişlerdir. Askeri teşkilatları Germanlara göre başarılı olmuşlardır. Muhtemelen 20 bin savaşçı ancak çok geri olan İslavların bunu kendi güçleriyle çıkarabilen (Vernadsky, 1946: 174) topluluk, büyük yapmalarına imkan yoktu ve kesinlikle Avarların bir bozgundan sonra canını zor kurtarıp Avrupa'ya yardımıyla bunu başarmışlardır (Râsony, 1988: 83). sığınmış olmasına rağmen, hemen hemen aynı yıllar Öte yandan Avarların bu durumu iyi sömürdükleri içinde Bizans ve Frank imparatorluğu gibi iki dev anlaşılıyor, ki Venedler artık, iki nesil geçmeden, gücü defalarca yenmiş, kendileriyle aynı kültürden ve isyan noktasına gelmişlerdir. aynı derecede savaşçı olan Sabirleri ve kalabalık Oğur-Bulgar kitlelerini ezip geçmiş, İslavları yönetime İsyan için fırsat arayan bir topluluk da bir kısmı almakta hiç zorlanmamıştır. Üstelik Bulgar ve İs- Avar, bir kısmı Göktürk idaresinde yaşayan lavlar Avar ordusu saflarında Avarlardan daha Oğurlardı. Avrasya'nın Avar-Sasani ve Bizans- kalabalık idiler (Theophanes: 407). Avarları 'rezil bir Göktürk ittifakları arasında çapraz bölün- şekilde' yok etmeye yeminli Göktürkler

bilig-18/Yaz’2001

Kuber Han'ın Göçü ve Türk İsimli Sırp Kralları 35

düğü bu çağda, Oğur Türkleri ve İslavlar güç olabilir. Bu ise tarihteki dönüm noktalarından biri ile dengelerini gözeterek varlıklarını korumaya uyuşmaktadır. çalışıyorlardı. En çok Avarlardan çekmeleri, bu iki İran'dan Almanya'ya kadar tüm bölge için bir topluluğu Avarların düşmanı Bizans'la, kendilerinin dönüm noktası olan bu dönemdeki olaylar şöyle de sürekli düşmanı olmasına rağmen, ya- gelişmiştir: Herakleios Güney Kafkasya'da İranlılarla kınlaştırmıştır. Oğurlar, Göktürk baskısına karşı da çetin savaşlarını sürdürürken, Sasanilerin ünlü Bizans'a yakınlaşmışlardır. komutanı Şahrbaraz ordusuyla Anadolu'yu baştanbaşa Bizans diplomasisi böyle bir fırsatı kullanmakta geçip Kadıköy'e gelmiş ve irnparatorsuz başkentin gecikmemiştir. Doğrudan Bizans 'la savaşan İlliryalı karşısına otağını kurmuştur. Karşıda ise, surların İslavlar ile bir kısmı Balkanlar'a yerleşen, Tuna-Özü ötesine Avar kağanı gelmiştir. Yanında Avarlardan arasında kalan kısmının gücü ise 602'de tamamen başka kalabalık İslav, Bulgar ve Gepid askerleri vardı. kırılan Antlardan bu konuda faydalanmasına imkan Theophanes bu olay için 625 tarihini verirken yoktu. Geriye Avarların kuzey ve batısındaki Orta (Theophanes: 446-447), günümüz tarihçileri onu Avrupalı İslavlar kalıyordu. Bizans'ın özellikle 9. tashihle 626 üzerinde anlaşmışlardır (Ostrogorsky. yy'daki önemli olaylarla dünya tarihinin gelişimini 1995: 95). Etraftaki hemen tüm düşmanlarının etkileyen Orta Avrupa siyasetinin temelleri işte bu katıldığı korkunç bir kuşatmaya düşen ve sıkıntılı dönemde atılmıştır. günler yaşayan İstanbul, İslavlar sayesinde o güne Öte yandan, bu dönemdeki gelişmelerde daha kadar yaşadığı en büyük tehlikeyi atlatmıştır. sonraları küçük Orta Avrupa uluslarının ve güçlerinin Kayıklarla Haliç 'e giren ve Bizans gemilerine karşı etraftaki büyük güçlere karşı tavrının nüvelerini çıkmaya çalışan kadınlı erkekli İslavlar, özellikle görmek de mümkündür. Etrafta tehlike büyüdüğünde Rum ateşi karşısında mahvolmuşlar, üstün Bizans bu uluslar- güçlerini birleştirmişler, bir büyük gücü donanması bunların pek çoğunu deniz üzerinde yok yanlarına almayı da ihmal etmemişlerdir. 1335'te etmiştir. Kalanlar kaçmaya başlamışlar ve sur Lehistan, Macaristan ve Bohemya'nın yükselen önündeki ordunun da bozulmasına sebep olmuşlardır. Viyanâ'ya karşı (tarihi bir ilginçlik olarak) Orduyu toparlayamayan hakan, geri çekilmeye karar Vişegrad'da bir araya gelerek savunma birliği vermiştir. Boğazın karşı yakasındaki müttefikinin kurmaları (Halâsz, 1975; 29) veya iki savaş arası çekildiğini gören Şahrbaraz da Kadıköy'de fâzla dönemde Alman-Macar-Bulgar-İtalyan tehdidine ve kalmamış ve dönmüştür. Böylece büyük bir zafer komünizme karşı Yugoslavya-Çekoslovakya ve imkânı hem Tran, hem de Avarlar için neticede Lehistan'ın birlik oluşturup Fransa'ya bel bağlamaları hezimete dönüşmüştür, Bu kuşatmada İstanbul da (Armaoğlu, 1991:188-189) bu cümledendir. düşseydi, özellikle îslavların varlığında bir daha Bohemya, Moravya ve Slovakya, ana Avar Bizans'ın dirilmesi muhtemelen mümkün olmayacaktı ülkesinin kuzey kuşağı, 623 yılında Samo adlı Frank ve 1204 Latin işgalinden sonra kurulanlara benzeyen asıllı bir tüccarın önderliğinde isyan etmiştir bölgesel Rum devletleri de İran ve Avarlar karşısında (Obolensky, 1971: 59). Oslrogorsky bu isyanın çok fazla dayanamayacaktı. 626'daki İstanbul yenilgisinden sonra çıktığını Nikephoros'un tarilıçesinin satır aralarından düşünür (Ostrogorsky. 1995: 97): Bu olayda sadece öğrendiğimize göre. Herakleios bu günlerde oldukça Bizans'ı değil. Frank kışkırtmasını da görmek gerek ir. rahat ve kendinden emin idi. Türklerle (Göktürk Ancak tarihin kesinliği söz konusu değildir. 624'de ve devletinin batı kanadı olan Hazarlar) ittifak halinde sonrasında da olmuş İran'a öldürücü darbeler vurmaya

bilig-18/Yaz’2001

36 KARAT AY O.

başlamıştı. Herakleioş o kadar rahattı ki, Sasani şahı garlar kendi ülkelerinde veya İstanbul'a gelerek Hüsrev Azerbaycan'da sıkıştığı için Kadıköy'de Hıristiyan olmuşlardır (Nikephoros: 51). bulunan Şahrbaraz'a bir mektup yazarak hemen geri Bizans nüfuz alanına giren ve kimi söylentilere dönmesini ve kendisine yardım etmesini istediğinde, göre Hıristiyan da olan Bulgar önderlerinden biri de bu mektup Bizanslıların eline geçmiş ve imparatora Organa'nın yeğeni Han idi. Kubrat Han ulaştırılmıştır. İmparator, Hüsrev'in ağzıyla yeni bir gençliğinde, 619 yılında amcası ile birlikte İstanbul'da mektup yazmış ve onun Kadıköy'de kalarak bulunmuş ve vaftiz olmuştur (Nikephoros: 51). kuşatmayı sürdürmesini istemiştir (Nikephoros: 57). Kaynaklar onun Avarlara isyan ettiğini söyler, ancak Onu İstanbul konusunda bu kadar rahat tutan şey bunda mantık bulmak zordur. Çünkü onun 630 başkentteki savunmanın bu kuşatmaya direnecek ve civarında devletini kurduğu bölge Avar değil, Göktürk savuşturacak kuvvette olması ve/veya Avarlar için etki alanı içinde idi ve özerk bir yönetimde olan ve uzun süredir hazırladığı tezgahın işlemeye başlaması, Bizans'la haberleşen Kubrat, 630'da Batı Göktürk yani Avarların başına gelecekleri bilmesidir. Şüphesiz gücü tamamen çekilince (Hazarların henüz bir İstanbul bozgunu Bizans'a hiç ummadığı bir fırsat şaşkınlık döneminde bulunduklarını tahmin ediyoruz) vermiştir. Bu fırsat özellikle propaganda ve kışkırtma bağımsız kalmış ve 'Büyük Bulgar' devletini kurmuş amaçlı çok iyi kullanılmıştır. Gerek Bizans misyonları görünmektedir (Romaşov, 1992: 237). Kendisi bir tarafından, gerekse halk arasında dalga dalga Bizans kaynağında 'Onoğurların Hanı' olarak geçer yenilmez Avar güçlerinin İstanbul'da yenildiği haberi (Nikephoros: 71). Kubrat'ın özerklikten bağımsızlığa yayılmış, Bizans daha önce kışkırttığı topluluklara geçişinin aşamalarını bilmiyoruz. Onu Avarlarla isyanın tam vaktinin geldiğini hatırlatmaya karşılaştıran Bizans kaynakları, devletinin kurulması başlamıştır. Ancak isyanlar her tarafta birdenbire için de Avarların Turla (Dnyester) nehrinin çıkmamış, değişik topluluklar birbirlerine ve genel doğusundan kovulduktan zamanı verirler. Avarlara duruma bakarak olayların gelişmesini beklemiştir. bağlı Koturoğurlar, Kubrat yönetiminde Don nehrinin doğusunda bağımsız devletlerini kuran Onoğur ve KUZEY KAFKASYA'DA BÜYÜK BULGAR Otuzoğurlar tarafından kurtarılmışlardır. Yani Bizans DEVLETİ için önemli haber Avar yönetimine isyan edilmesi ve Don-Turla arasında bağımlı yaşayan Koturoğurların kurtarılmasıdır. Bunun için de Kubrat önce Bizans'ın kışkırtmasıyla davranan, daha doğrusu Koturoğurların kendilerinin harekete geçmelerini fırsat bekleyen bir diğer topluluk da, yukarda geçtiği beklemiştir. gibi, Oğurlardı. Avar devleti Orta Avrupa'ya 626 bozgunundan sonra Avar devletinin içine yerleştiğinde Don nehrinin batısındaki Koturoğurlar düştüğü durum en çok merkezde hissedilmiştir. onların yönetimine girmiş, doğudaki Oğur boyları İslavlar söz dinlememeye başlamış, Moravya'daki Onoğur ve Otuzoğurlar ise Göktürk hakimiyetini isyan büyümüş, diğer bölgelere de sıçramıştır, Böyle kabullenmişlerdi. Göktürk ve Avarlar arasında kalan zor bir dönemde hakan ölmüştür. Devletin iyice Oğurlar, özellikle Onoğurlar kendilerine en yakın zayıfladığını ve kendi konumlarının güçlendiğini müttefik olarak gördükleri Bizans'a fazlaca gören, bu arada merkezi arazide önemli bir yekün yaklaşmışlar, Bizans da bunu çok iyi oluşturan Koturoğur asıllı asker ve yöneticiler, yeni değerlendirmiştir. Başta Gordas (Kurtos, Kurt?) hakanın kendilerinden olmasını istemiş, bu kabul olmak üzere, zaman zaman aralarında önemli kişilerin edilmeyince de bir de bulunduğu kimi Bul-

bilig-18/Yaz’2001

Kuber Han'ın Göçü ve Türk İsimli Sırp Kralları 37

darbe ile yönetimi almaya çalışmışlardır. Ancak ği koruyamamışlar ve Hazar baskısının artmasıyla başarısız olmuşlar ve Avarlar toparlanarak isyanı dağılmışlardır. Nikephoros'a göre, beş oğul bastırmışlardır (Feher, 1984: 30). babalarının öğüdünü tutmayıp ayrılmışlardır. En Darbeci Oğurlardan Franklara sığınanlar hakkında büyük kardeş Bayan, baba toprağında, Azak denizinin kayıtlar vardır. Ancak önemli bir kısmının da kuzeye doğusunda kalmış, Kotrag Don nehrinin ötesinde, onun karşısında bulunmuştur. Esperik önce kaçmış olması muhtemeldir. Çünkü Samo Dobruca'ya göçmüş, oradan da Tuna'nın güneyine başkanlığındaki isyan bu yıllarda büyüyerek inerek Bulgaristan devletini kurmuştur (679). devletleşmiş, Avar devletini kuzeyden kuşatmıştı. Dördüncü oğul Kuber, Panonya'ya gelerek Avarların Böylece kuzeyde, Ruthenya'dan Silezya'ya uzanan bir arasına yerleşmiştir. Beşinci oğul ise kendisine bağlı çizgide eski Hun kalıntıları, Avarların ilk gelişlerinde küçük bir birlikle İtalya'ya geçmiş ve Ravenna'ya teslim olmayıp kaçan ve Karpatların ötesine sığınan yerleşmiştir (Nikephoros: 89). başta Sarı Oğurlar olmak üzere kimi Oğur toplulukları ve zaman zaman ferdi, 631'deki başarısız darbeden sonra ise toplu olarak buraya kaçan Koturoğurlar HIRVATLARIN GÖÇ HİKÂYESİ olmak üzere, önemli bir Türk kitlesi birikmiş durumda idi. Bunların sayısı şüphesiz fazla değildi, Balkanlar'ın İslavlaşması konusu nispeten açıktır, etraflarındaki İslavlara kıyasla çok küçük bir azınlık ancak Sırp ve Hırvat milletlerinin nasıl ortaya çıktığı oluşturuyorlardı. Üstelik parça parça geldikleri için hususu çözümlenememiştir. Bu konuda ne bir yazılı büyük ölçüde İslavlaşmışlardı. Ama Avar devletine kaynak, ne bir rivayet, ne de göç destanı gibi birşey karşı mücadelede başı çekmeleri ve İslavları vardır. Büsbütün karanlık olan konuya ışık tutan tek örgütlemeleri dolayısıyla çok önem kazanmışlardır. ifade, İslav yerleşiminden 300 küsur yıl sonra eserini Panonya'daki Koturoğurların isyan etmeleri ve yazan Bizans imparatoru Konstantinos Dalmaçya'dakilerin muhtemelen bulundukları yerlerde Porphirogenitus'tan gelir. Ona göre Herakleios (610- bağımsızlık ilan etmeleri, esas Koturoğur kitlesini, 641) Sup ve Hırvatları Avarlara karşı Balkanlar'a Azak nehrinin kuzeyindeki bozkırlarda yaşayanları çağırmıştır. Bu durum, yani çok yakında ve önemli harekete geçirmiştir. Avar öfkesinde sıranın onlara olmalarına rağmen, Sup ve Hırvatların yaklaşık 300 gelme ihtimali çok yüksekti. Böyle bir vasatta daha yıl boyunca, günümüze pek çok eser bırakan Bizanslı önce bir araya gelemeyen ve sürekli çatışan iki Türk yazarlarca anılmaya değer bulunmayışı, akla iki boyu, Avarlara bağlı yaşayan Karadeniz'in hususu getiriyor: Ya Sırp ve Hırvatlar bugün anlaşılan kuzeyindeki Koturoğurlar ve Kubrat Han önderliğinde manada kimliğe sahip İslav kabileleri olarak Göktürklerden bağımsızlık elde eden Bulgar-Onoğur- Balkanlar'a gelmediler, bu kimlik sonradan kazanıldı Otuzoğur topluluğu yakınlaşma ihtiyacı hissetmiştir. ve yayıldı; ya da Konstantinos abartılı bilgiler veriyor; Bugünkü Ukrayna'da yaşanan Koturoğurların isyanına Herakleios Sırp ve Hırvat kavimlerini değil, belki Kubrat Han'ın yardımı sayesinde Avarlar kovulmuşlar onların nüvesi olan daha küçük toplulukları çağırmıştır. ve ülke, merkezi Kuzey Kafkasya'da olan Büyük Bulgar devletine bağlanmıştır (632). Hırvatlardan ayrıntılı bahseden Konstantinos'da göç şöyle nakledilir: "Hırvatlar o yıllarda Bavyera'nın Ancak devletin ömrü uzun sürmemiştir. Kubrat ötesinde, şimdi Beyaz Hırvatların yaşadığı yerde Han'ın ölümünden sonra (665) oğulları birli- oturuyorlardı. Onlardan beş kardeş, Kloukas, Lobelos, Kosentzis, Mouchlo,

bilig-18/Yaz’2001

38 KARAT AY O.

Khrobatos ve iki kız kardeşli, Touga ve Bouga, bir araya getirmek demektir. Bu fiil Orhon'da defalarca aile ayrılıp halklarıyla birlikte Dalmaçya'ya geldi ve geçer: "Kağan olurup ... budunuğ kop kubratdım - oranın sahipleri olarak Avarları buldu Kağan olup milleti biraraya getirdim" (Ergin, 1980: (Porphirogenitus: 143)". Bu Hırvatlar Avarlarla uzun 66). Bu isim Theophanes'de 'Krobatos' şekline girer. süre savaşmışlar, Dalmaçya'dan kovmuşlar ve burayı Bu, Porphirogenitus'un bahsettiği yedi kardeşten biri kendi ülkeleri yapmışlardır. Burada geçen yedi ismin olan Khrobatos'un ismiyle birebir aynıdır. Yani açıklamasını ilk defa Fin bilgin Mikkola yapmıştır Büyük Bulgar Hanı ile Hırvatları Panonya'ya getiren (Râsony, 1988: 84). Bunlardan hiçbirinin hiçbir kabile önderi aynı adı taşırlar. İslavca özelliği yoktur. Ancak Türkçe ile Hırvat'ı doğrudan Kubrat'a bağlamak için en çok açıklanabilirler. Yedi kardeşin Türkçe isimleri şu çabayı Henri Gregoire göstermiştir. Gregoire daha da şekildedir: Külük, Kösenci, Mügel, Alpel, Kubrat, ileri giderek Ermeni yazar Horenli Musa'nın Khubrat, Tugay ve Buga. Nikephoros'un Kobratos ve Koubratos, Theophanes'in Başta Hırvatların kendileri olmak üzere, batılı Krobatos, İznikli İoannes'in Qetrades, İmennik'in tarihçiler bu isimlerin Türkçe oluşunu hiç nazara Kuber ve Miracula Demetrii adlı yazmanın Kuber almaksızın Hırvatların İslavlaşmış İrani bir kavim isimlerinin hepsini karşılaştırıp ilgilileştirerek olduğunu düşünürler. Hauptman'a göre Hırvatlar Porphirogenitus'un Krobatos'u ile birlikte düşünür ve Alanların yönettiği bir İslav kabilesi idi (Vernadsky, Hırvat kelimesinin kökünü buradan aldığını yazar 1946: 321). Dvomik ise onların muhtemelen Hunların (Gregoire, 1945: 91, 116). İkinci Dünya Savaşı'nın en Kafkasya'dan getirdiği bir Sarmat kabilesi olduğunu zor günlerinde yazılan ve yayınlanan bu makaleye söyler. Galiçya, Silezya ve G. Bohemya'da İslavlar hemen hemen Maricq dışında destek veren olmamış arasında yerleşmişler, İslavlar bu savaşçıların (Maricq, 1952); konu ya sessizlikle geçiştirilmiş, ya önderliğini kabul etmişlerdir. Bizans imparatorunun da çoğunlukla büyük eleştiriye uğramıştır. davetini kabul ederek Adriyatik'e indiklerinde ise Ostrogorsky hiçbir sebep ve yorum sunmaksızın bunu İslavlaşmışlardı (Dvomik, 1970: 3). Hatta, ona göre, 'kabul edilemez' bulmaktadır (Ostrogorsky, 1995: 98). göç öncesinde Saksonya'da yaşayan Sırplar da bir Hırvat-Kubrat olayında tamamı Batılı birincil Sarmat kabilesi idi. kaynakların sunduğu deliller o kadar çoktur ki, normal Hırvatların İslav asıllı olmadığını hemen herkes şartlarda tek birisi yeter. Benzer başka örneklerde düşünmektedir. İrani olduklarının delili ise çok çoğu kez böyle delillerden sadece birisi ile yetinilir. zayıftır ve varsayıma dayanır. Bu durumda diğer Hatta birinci el kaynaklarda 'tashihler' yapılır; yanlış ihtimaller üzerinde durmak gerekir. Akla gelebilecek okunduğu, yazıldığı, duyulduğu veya bilindiği ilk ve tek ihtimal ise Türk olmalarıdır. İsimleri bize söylenir. Neticede kaynağın verdiği bilgi tarihçinin ulaşan ilk yöneticilerinden başka, o dönemdeki çevre istediği şekle sokulur, Burada tanışılan durumda ise ve çerçeve de Türk asıllı olmaları varsayımına bunlardan hiçbirine gerek kalmamaktadır. uymakta, hatta bunu gerektirmektedir. Üstelik bu Kubrat'ın Krobat olması Hind-Avrupa dilleri, varsayımın delilleri çok kuvvetli ve açıktır. Büyük özellikle İslavca ele alınınca şaşılacak bir şey değildir. Bulgar Devleti'nin kurucusu Kubrat Han'ın ismi Halen Balkanlar'da bayram 'baryam', bayrak Nikephoros'ta Koubratos, Ermeni tarihçi Horenli 'baryak'tır. Türkçe'de bile çoğu kez 'toprak' bozularak Musa'da 'Khubrat' olarak geçer. 'Kubrat' kelimesi 'torpak' yapılır. İkinci aşama olarak, Ari dilleri kelime bugün Uygurca'da 'kuvrat' olarak bulunan fiil başına sessiz yığmayı se- kökünün aynıdır (Tekin, 1988: 3). Toplamak, bir

bilig-18/Yaz’2001

Kuber Han'ın Göçü ve Türk İsimli Sırp Kralları 39

verken, en çok 'r'nin önündeki seslileri siler. Kıpçak lik olduğu açıktır. Çünkü ülkeyi toplamak için önder Gurban'ın ismi Romanya'da 'Gruplar' haline genellikle en yakın akraba uruklarla bile savaşmak gelmiştir (Rdsony, 1984: 42). Bizzat gerekir. İlginç olan, 10. yy ortalarında dahi kelimenin Porphirogenitus'ta, 9. yy ortalarının muhtemelen Türk bu manasının İstanbul'a ulaşacak kadar yürürlükte asıllı Sırp knezinin oğlu Borenas'ın ismi iki sayfa olmasıdır. Çünkü o yüzyılda Hırvatlar çoktan sonra Branos olmaktadır (Porphirogenitus: 155, 157). İslavlasmışlardı. Bir de Horvat özel ismi vardır. Eski Boşnaklar ve Bu ulusun ismini çok erken bir dönemde Latince şimdiki Macar ve Hırvatlar arasında yaygın kullanılır. yazmalardan öğrenen diğer batı dillerinde Krobat ve Bu kelimenin yapısı 'r'<=>'v' yer değiştirmesi ve tabii Kroat şekilleri kullanılagelmiştir. Geçtiğimiz yüzyılda olan 'k'nın yumuşaması dışında İslav dillerinin bile kimi kaynaklarda Krobat şekline rastlanır. Bu etkisine uğramadığını gösterir. Macarca tarafından kelime, Theophanes'de geçen şeklin aynıdır. Kimi eski şekliyle korunmuş ve muhtemelen Macar banları tarihçilerin Kubrat ile Hırvat arasında ilgi kurma vasıtasıyla Bosna ve Hırvatistan'a (tekrar) geçmiştir. çâbalarını sebep göstermeksizin reddetmesi Hatta Komnenler devrini (12, yy) anlatan Khoniateş'in anlaşılabilir, ama bu bizi, bu adı taşıyan bir Türkün, ki tarihinde ülkenin ismi 'Khorvatia' olarak geçer o dönemde oralarda çokça bulunuyorlardı, veya onun (Khoniates; 110). Macar ulusunun yansının soyunun Orta Avrupa'daki bir kısun İslavları (sonraki başlangıçla Onoğurlardan oluştuğu düşünülürse, Hırvatları) toplayıp, Porphirogenituş'un dediği gibi Bulgarlarda, en azından İmek soyundan Avarların bölgesinden geçirerek Balkanlara indirmiş hükümdarlarda yaygın olduğu anlaşılan bu ismin, aynı olması düşüncesinden alıkoyamaz. Ve bu Türk'ün soydan gelen Macar Arpad sülalesi ve ondan ismi, altı kardeşiyle birlikte açık olarak verilmektedir. budaklanan ve Macar krallığına bağlı bölgeleri Üstelik Hırvatlardakj Türkçe isim ve ünvanlar yöneten asiller sınıfı içinde de yaygınlığı hükmüne daha sonra da devam etmektedir. Hırvatlar bugünkü varılabilir. ülkelerine yerleştikten sonra başlarında Porgas adlı Horvat'ın Kubrat, Krobat, dolayısıyla Hırvat ile birisi bulunuyordu (Porphirogenitus: 149). ilgisi için en önemli delil Doğu Avrupa halkları ve Tarihçilerin Külük veya Kubrat'ın oğlu kabul ettikleri İspanyollardan gelir. Doğu Avrupalılar bugün (Dvornik, 1970:14) bu kişinin ismi hemen Hırvatlara 'Horvat' derler. En eski Rus kaynağı yabancılanıyor; Türkçe görünmüyor. Ancak İslavca Poveşt'te de kelime Horvat olarak geçer (Povest: veya Iranca da değil. 13. yy. Rus kaynakları, o 210). Hırvatistan bu dillerde 'Horvatiya'dır. Bölgeye dönemde İdil Bulgarlarına bağlı bulunan, Rus nispeten çok uzak olan ve tarihi pek ilişkisi yönetimine düşünceye kadar da Kazan Hanlığı'nın bulunmayan İspanyollar ise doğruya çok yakın olarak müttefiki olan kuzeydeki Mordvaların başında Purgas 'Korbat' derler. adlı birinden bahseder (Vuorela, 1964: 223), Bu Krobat kişi adını bize ulaştıran Porphirogenitus, kişinin de Bulgar olması mümkündür. En azından Hırvat ulus adının anlamını vererek de yardımcı olur. Oğurlarla yüzlerce yıl komşuluk yaptıktan sonra Ona göre İslav dilinde bu kelime 'çok ülke işgal eden' kendileri de bu ismi -Ugra, Ogra, Yugra- alan manasına gelmekledir (Porphirogenitus: 147). Ne Urallardaki Finlerin, bugün kullandıktan pek çok İslav, ne İran. herhangi bir Ari dilinde bu anlamda Türkçe kelime gibi bazı Türkçe isimleri de böyle bir kelimeye rastlanmaz. Türkçe'de ise, yukarda sahiplenmeleri tabii karşılanmalıdır. Bu Purgas Türk geçtiği gibi, 'ülkeyi toplayan, bir araya getiren' veya Fin olabilir, ama ismi muhtemelen Türkçe'dir. demektir. Burada anlam yakınlığından öte, bir Tıpkı birlikte-

bilig-18/Yaz’2001

40 KARAT AY O.

Hırvatları 630 yılı civarında yöneten Porgas gibi. oğlundan birinin Kafkasya'da kaldığı, birinin İdil'e Porgas için Oğurca üzerinden düşünülerek 'boz'la çıktığı, birinin Aşağı Tuna boylarına geldiği, birinin başlayan bir şeyler bulunabilir. Bugün bilinen ses ise İtalya'ya, Ravenna'ya gittiği belirtilmiş, ismi değişim kurallarına göre 'boz' kelimesi Oğur dilinde Kuber olarak belirlenenin ise Avarlara sığındığı 'por' şeklinde olmalıdır. 'Gas' ise 'kaz' olmasa bile 'kuş' geçmişti. Kuber'in yaptığı ilk bakışta basit kelimesinin bir söylenişi olabilir. Oğuz Türkçesi'yle görünmekle birlikte, onun hakkında verilen haberler 'bozkuş' şeklinde bir isim elde edilir. Bu, Türklerin ad ortaya karmaşık bir tarih meselesi koymakta, belki koyma mantığına da son derece uygundur. önemli bir meseleye de çözüm sunmaktadır. Yine Bizans imparatorunun verdiği bilgilere göre, 'Miracula Sancti Demetrii' adlı Bizans Hırvatlar Porinos zamanında Hıristiyan olmuşlardır yazmasından anlaşıldığı kadarıyla, Kubrat'ın (Porphirogenitus: 145). Eski İslavların Perun adlı dördüncü oğlu Kuber, muhtemelen 670'li yıllarda tanrısını akla getiren bu kelime için değişik teklifler Avar başkentine sığınınca, 40 yıl önceki olayı, 631 getirilebilir, ancak nihayetinde bu da Türkçe yılındaki isyanı hatırlayan ve korkan hakan, aynı şeyi gözükmektedir. Oğurca'da bizdeki 'b' harfi 'p', 'r' harfi bir daha yaşamamak için onu kendi obasından ve 'z' ve açık 'a' sesi 'i' şeklinde geçer. Böylece Doğu halkından ayırarak Tuna'nın ötesinde, Bizans sının Türkçesi'ndeki 'bozan' kelimesi ortaya çıkar. Bozan da yakınında (Srem?) esirlerin yaşadığı bir bölgenin Türklerin isim koyma tercihleriyle son derece (toplama kampı) komutanlığına getirmiştir. Ancak bu uyuşmaktadır. durum mukadder Oğur isyanını engelleyememiştir. Kuber Han kendi halkından kaçıp gelenler, Bizanslı Buraya kadar gelinen noktada günümüzdeki Hırvat esirler ve bir kısım İslavlarla birlikte isyan etmiş; ulusunu, daha doğrusu bu ulusa ismini veren kök üzerine gönderilen Avarları dağıtmış; orada daha fazla topluluğu Balkanlar'a getiren kimselerin, dolayısıyla kalamayacağı için de kendisine katılanlarla birlikte yönetici sınıfın Türk asıllı olduğu kesinlik kaçıp Bizans'a sığınmış ve Selanik yakınlarına kazanmaktadır. Bizans kaynakları bunu kesin bir dille yerleştirilmiştir. Ve bu, Sırpların Balkanlar'a gelişinin söylemekte, o dönemin siyasi ve beşeri çehresi ise aynısıdır (Szâdeczky-Kardoss, 1981: 215). buna gerek bile kalmadan böyle bir ihtimale uygun Burada sorulması şart olan bir som var: Türk ve zemini sağlamaktadır. Burada bir aşama ötede tesbit İslavlardan çok çeken ve stratejik bir yer olan edilmesi gereken husus, (a) sadece (kök) Hırvatların Selanik'in yanıbaşına, mevcutlardan daha tehlikeli yönetici sınıfının mı, (b) sadece Hırvatların yönetici olabilecek yeni bir düşman topluluğun sınıf veya kök topluluğunun mu Türk asıllı olduğudur. yerleştirilmesini hangi Bizans stratejisi ile izah etmek mümkündür? Normalde sığınmanın verilmesinden KUBER HAN'IN GÖÇÜ VE SIRPLAR sonra Avarlara karşı sınır bölgesinde bir yere yerleştirilmeleri beklenir. Dolayısıyla Selanik'e gelişin Bizans'ın isteği dışında olması daha mümkündür. Dağılan, parçalanan, ancak mücadeleden İstanbul veya Peloponnese düşünülmezse, Selanik vazgeçmeyen Oğur Türklerinin Doğu Avrupa'daki Avarlardan kaçılabilecek en uzak nokta, aynı zamanda faaliyetlerinin Hırvatlar, Tuna ve İdil Bulgarları, güven içinde sığınılacak en yakın yerdir. Macarlar ve Kafkasya'daki Balkarlarla sınırlı kaldığını düşünmenin yanlış olduğu belirtilmişti. Porphirogenitus'un naklettiği Sırpların Balkanlara Büyük Bulgar Hanı Kubrat'ın beş geliş hikâyesi, Kuber Han'ın gelişiyle bi-

bilig-18/Yaz’2001

Kuber Han'ın Göçü ve Türk İsimli Sırp Kralları 41

re bir çakışmaktadır. İmparator tarihçiye göre, yabancı topluluğun Avar topraklarından böyle geçip Türklerin (Macarların) ötesinde 'Boyki' denen ülkede gitmesi, hele bunu çok kalabalık ve güçlü olmadıkları yaşayan Sırpların yöneticisi ölünce iki oğlu anlaşılan Sırpların başarması söz konusu olamazdı. anlaşamamış, bunlardan birisi halkın yansını alarak İslav, Sarmat veya başka bir şey olan Sırpların Herakleios'tan sığınma istemiş, İmparator da onları kökünü kimileri Özü ve Pripet'in çıkışında arar; kimi Selanik yakınlarına yerleştirmiştir. Bir süre sonra Polonya'dan getirir; kimileri ise Elbe boylarını, burayı beğenmeyip kuzeye, geldikleri yere doğru Saksonya'yı gösterir. Bu konuda Sırplar arasında en yönelmişler, ancak Belgrat'ın komutanı onların iddialı ve yeni çalışmalar Relja Novakovic'e aittir. gidişini engellemiş, Morava nehri boylarında, Ona göre Sırplar, diğer İslavlarla birlikte Elbe bugünkü Sırbistan'ın tam ortasında iskân etmiştir boyunun eski ahalisini oluşturuyordu. En azından 5., (Porphirogenitus: 153). hatta 4. asırda bile orada idiler (Novakovic, 1978: 39). Daha sonra Balkanların en önemli uluslarından Konstantin Sırpların kendi dillerinde yukarıdaki ikisi haline gelecek Hırvat ve Sırpların birbirine çok ülkelerine 'Boyki' dediklerini yazar (Porphirogenitus: yakın aralıklarla ve Bizans mantığına göre aynı yolla, 153). Burada hem Franklarla, hem de Beyaz imparatordan sığınma isteyerek Balkanlar'a gelmeleri, Hırvatlarla komşudurlar. Boyki'nin herhangi bir İslav bu ikisinin daima birlikte zikredilmesini netice dilinde yer ismi olmasının zor olduğu ortadadır. vermiştir. Bin yıl önce Konstantinos'un başlattığı ve Novakovic'e göre bu isim çok eskidir ve MÖ 4. yy'da halen süren geleneğe göre, Hırvatların gelişini gören burayı terk eden Galat asıllı Boylara dayanır. eski komşuları Sırplar da aynısını yapmışlar, Dolayısıyla burasının, Surp anavatanı Boyki'nin imparatordan izin alarak komşuluğu Balkanlar'a Bohemya olduğu tahmin ediliyor (Novakoviâ, 1978: taşımışlardır. Hatta Herakleios'un Hırvatları 626'da 29), Ortaçağ'da geçen şekilleriyle Boyohemum başkenti kuşatan Avarlara karşı çağırdığına inanan (Bohemya) ve Bayuvariya (Bavyera, Konstantin'de Dvornik, 'bir diğer Sarmat kabilesi' olan Beyaz Baguvaria geçer) bölgelerinin isimleri de Boylardan Sırpların da (Saksonya'da yaşıyorlardı) İmparatora gelir. aynı amaçla başvurduklarını söyler (Dvornik, 1970: Burada iki ihtimal vardır: Birincisinde, Sırplar en 4). batıdaki İslavlardır. Bohemya'nın kuzeyinde yaşayan, Yukarda Galiçyalı Öğurlar için sorulan soru Doğu Almanya'nın güneyindeki İslav topluluğu burada daha fazlasıyla gündeme gelmektedir: Sorpların varlığı böyle bir kurama reddedilemez bir Avarların gücü ve tedhişi özellikle Sırpların delil sunuyor. Bu Sorplarla şimdiki Sırpların arasında anavatanları olan Saksonya ve çevresinde iyi akrabalık gütmek mecburi gözüküyor, 12. yy'da bilinirken, hangi sebep onları Hırvatlar gibi yazdığı yıllık elimize ulaşan Pope Dukljanin de davranmaya, nisbeten sakin bir yer olan ülkelerini Balkanlı Suplar için Sorp kelimesini kullanır (Klaic, terk ederek Balkanlar'ın karmaşasına atılmaya itmiş 1989:13). olabilir? Üstelik Galiçya, Silezya veya Moravya'dan Diğer ihtimalde ise kökleri Polonya'da aramak değil, daha kuzeyden gelmişlerdir ve Bulgarlar gibi gerekiyor. Theophanes'in verdiği bunu destekler Dobruca veya Hırvatlar gibi Karintiya üzerinden mahiyetteki bilgilere dayanarak onların Orta ve değil, Orta Tuna'dan, Avar ülkesinin kalbgahmdan Kuzey Polonya'dan geldiklerine hükmetmek geçerek Balkanlar'a inmişlerdir. Bu durumda olayın mümkündür. Gerçekten de Polonya arazisinde toplam Avar devleti içinde açıklanmasından başka çare 36 Sorp yer adı vardır: 31 köy, 3 göl ve 2 ırmak kalmamaktadır. Zira yıkılıncaya kadar en kötü (Novakovic, 1978: 76). Vistül bo- zamanlarında dahi bir

bilig-18/Yaz’2001

42 KARAT AY O.

yunda yayılan bu yer adlarına dayanarak kök ismin nabilir. Belki Avarlar onların bir kısmını getirip hassa Sorp olduğunu iddia edenler de vardır. topraklarına yerleştirmekte mahzur görmemişler, belki Theophanes'de geçen ilgili haber şu şekildedir: de güçlenen ve baskıyı artıran Germanlar karşısında İmparator Maurikios'un 9. yılında, 591'de sefere çıkan geri çekildikleri için, bir kısım Sırplar Avar yerleşim Bizans orduları Trakya'da silahsız dolaşan (ki, bölgesine gelmiş, yani müttefiklerine sığınmıştır. demirin ne olduğunu bile bilmiyorlarmış!) üç İslav Ancak Povest'ten öğrendiğimizi (Duleblere yakalarlar. Bunların Balkanlara saldıranlardan farklı yapılanlar) buraya getirirsek, yeni bir ihtimalle olduğu ortadadır ve zaten yazar tarafından 'İslav' karşılaşabiliriz. Tuna boyuna geldikten sonra, Avar değil, 'İslav ırkından' diye anlatılırlar. İmparator onlara ülkesinde durumun çok farklı olduğunu ve İslavların sorduğunda. Beyaz Okyanus (Baltık, muhtemelen insan mevkiine konmadığını gören Sırplar Pomeranya bölgesinden) kıyısındaki bir ülkede gücenmişlerdir ve her geçen gün gerilen ilişkiler yaşadıklarını, Avar kağanının kendi kabile Kuber Han ve adamlarının kışkırtmasıyla isyana başkanlarına değerli hediyeler göndererek Bizans'a dönüşmüştür. Kuber Han'ın Türkleri, Bizanslı esirler karşı ittifak teklif ettiğini, ancak aradaki mesafenin ve bu Sırplar ortak bir amaç etrafında, Avarlardan çok uzun olmasından dolayı buna müspet cevap kurtulmak için birleşmişler, bir müddet direnmişler ve veremediklerini, bunu söylemek için geldiklerini sonunda güneye kaçmışlardır. Miracula'dan söylerler (Theophanes: 391). Bu sorgulamanın daha anlaşıldığı kadarıyla bu esirler barbarlarla (İslav, fazla ayrıntısına vakıf değiliz. Germanlarla komşu, Bulgar ve Avarlar) evlenmişler, ortaya karışık bir dolayısıyla cephe bir bölgede yaşayan, üstelik iyi zümre çıkmıştır (Charanis: 1959: 38-39). Sırplardaki bildiğimiz kadarıyla düşmanlarını bastıran bu aşırı belirgin Turani görünümün sebebini Osmanlı insanların demiri ve demirden silah yapmayı zamanından ziyade bu dönemde aramak daha mantıklıdır. İmparator Konstantinos'un Sırplar bilmemelerine Bizanslılar ne derece inanmışlardır? hakkındaki ifadeleri düzeltilirse, isyancı kaçaklar, Ve Avarlara sefaret amaçlı seferlerinde bu kadar ters Türkler ve Sırplar Bizans'ın iradesi rağmına Selanik bir istikamette bu kadar uzun bir yol almayı yakınlarına gelmişler; burada misafirperverce başarmaları oldukça düşündürücü. Dolayısıyla karşılanmadıkları için kuzeye geri dönmüşler; Bizans Theophanes'in naklettiği ifade tutanaklarındaki da onları Morava boylarında, belki daha batıda, ilk sözlere inanmamak için yeterince sebep vardır. Sırp devletinin kurulduğu Ras etrafında yerleştirmiştir. SIRPLARIN BAŞINDAKİ TÜRKLER Sırp milliyetinin oluşum sürecini başlatan ve temelini atan bu olaya dahli olan Türklerin sayısı, Avarların Batı İslavları, Venedler şahsında Bulgar ve Hırvatlara göre şüphesiz son derece azdı. Germanlara karşı iyi bir müttefik bulduklarından, Üstelik daha önce Avar desteğinde yerleşen İslavlara bunların ön saflarda cepheye sürüldüklerinden yeni gelen Sırp dalgası da eklenince, bölge iyice bahsedilmişti. Eğer Doğu Almanya 'daki Sorplarla İslavlaşmıştır. Bununla birlikte Türklerin, en azından Balkanların Sırpları aynı kökten kimselerse, bunların Kuber soyunun bunları yönetmeye devam ettiği bu kadar güneye inmelerinin ve Avar ülkesinin anlaşılıyor. Bu konudaki haberler yine Bizans'ın ortasından geçmelerinin sırrı ancak onlardan bir imparator yazarından gelmektedir. Daha sonraki Sırp kısmının Avar müttefiki olarak devletin merkezi ileri gelenlerinin arazisine gelmeleri ile açıkla-

bilig-18/Yaz’2001

Kuber Han'ın Göçü ve Türk İsimli Sırp Kralları 43

ismi Türkçe ve İslavca karışık geçer. 9. yy ortalarında yüzyılın ikinci yarısına Balkanlar hemen hemen Bulgar Hanı Persiyam'la savaşan Sırp kralı Oğursuz girmiştir. Bu döneme kadar söz konusu üç Vlastimir'in üç oğlu Muntimer, Stroimir ve Goynikos bölgede İslavları yöneten ve aynı soydan gelen Türk isimlerini taşırlar (Porphirogenitus: 155). Goynik'in sülalelerin birbirlerinin ve akrabalıklarının şuurunda ismindeki 'nik' İslavca bir ektir, ancak bu şekilde bir olduklarını, daha sonra yönettikleri millet tarafından İslav ismi bilinmemektedir. Aksine, Türkçe 'Göynük' temsil edildiklerinde ise birer İslav hakim olarak akla gelmektedir. Muntimer'in oğlunun ismi Bore- düşmanlaştıklarını düşünmek mümkündür. nas'tır (Porphirogenitus: 155), Bunun da Boran olduğu açıktır. Bu isim aynı yüzyılın ilk yarısında SONUÇ Dalmaçya'yı yöneten Hırvat hakimin ismi olarak da Boren şeklinde geçer (Zlatarski, 1970: 401). Vlastimir'den önceki Sup yöneticisi Prosigois Sırpları Balkanlar'a getirenler ve ilk Sırp siyasi (Porphirogenitus:!55) de, ki Bulgarlar onun zamanına teşekkülünü kuranlar Oğur Türklerinden bir topluluk kadar Sırplarla dostane ilişki içinde bulunmuşlardır, idi. Kubrat Han'ın Büyük Bulgar devleti Hazar baskısı Türkçe bir isme sahip gözükmektedir. Böyle bir ismi veya oğullarının birliği koruyamamaları sebebiyle İslavca'da açıklamak zordur. Önceki bölümde geçtiği beşe bölünmüş, bunlardan birisi Kafkasya'da kalarak gibi, iki sayfa ara ile aynı kimsenin ismini Borenas ve bugünkü Balkarların ceddi olmuş, birisi Orta İdil'e, Branas yazan imparatorun, Türklerde çok yaygın bir bugünkü Tataristan'a çıkmış ve Bulgar Hanlığı'nı isim olan Porsuk'u da bu şekilde yazmış olması söz kurmuş, birisi Balkanlar'a gelerek günümüzde hala konusu olabilir. Daha doğrusu, Güney İslav dilinde yaşayan Bulgaristan'ı kurmuş, birisi İtalya'ya Horvat Hrvat'a, Sorb Srb'a, Boran Bran'a dönüştü ise, yerleşerek kaybolmuş, diğer birisi ise önce Avarlara Porsuk'un da Prosok olması tabiidir. sığınmış, ancak rahat edemeyerek Orta Balkanlar'a Ayrıca Sırpların bugüne kalan en eski inmiş, bugünkü Sırp siyasi kimliğinin temelini eserlerinden, 9. yy başlarında kurulan Vranoviçi'deki atmıştır. Kuber Han soyundan gelen Sırp yöneticileri kilisenin kurucusunun ismi Çurog olarak geçer. Kansı bir süre sonra İslavlaşmıştır. da İslav isimli Dana'dır. Dvomik bu kişinin Avar Dolayısıyla İdil Bulgar Hanlığı, Tuna Bulga- Türklerinden olduğunu söyler (Dvornik, 1970: 34). ristanı, Macaristan, Hırvatistan ve Sırbistan İslav olmadığına, Türk olduğuna göre,Kuber'le devletlerinin ilk dönemlerindeki yöneticileri ve ilk birlikte gelen soydan, Oğurlardan olması da kurucuları hep aynı soydan idi ve büyük ihtimalle, muhtemeldir. İrnek yoluyla Atilla'ya dayanıyorlardı. Bulgar ve Konstantinos'un ayrı ayrı hem Hırvatların, hem de Macarların kendi kaynakları ve ayrıca Bizans ve Rus Sırpların 9. yy ortalarına kadar Bulgarlarla dost kaynaklarının Bulgarlar hakkında zengin bilgi kaldıklarını, birbirleriyle hediyeleştiklerini vermesi sayesinde bu hususu nispeten açık şekilde vurgulamasına dikkat etmek gereklidir. 850'ler bu üç bilmekteyiz, ancak Sırp ve Hırvatlar hakkındaki toplulukta da Türklerin erime sürecini tamamlamak haberlerin kıtlığı sebebiyle bazı gerçekler loş ışıkta üzere olduğu zamandır. Daha kalabalık olan kalmaya devam etmektedir. Burada ilginç ve önemli Bulgarlarda bu süreç biraz daha gecikmiş ve sancılı olan nokta, bu az sayıdaki haberlerin hemen olmuştur, ancak neticede bu tamamının Türk unsurunu akla getirecek nitelikte olmasıdır.

bilig-18/Yaz’2001

44 KARAT AY O.

KAYNAKLAR

ALPTEKİN, Coşkun (1992), "Büyük Selçuklular", HALÂSZ, Zoltân (1975), A Short History of Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, c.7, Hungary, Budapest. İstanbul. HALPERIN, Ch. J. (1983), " and Slavs in the ALPTEKİN, C. (1992), "Anadolu'nun Türkler : A Reconsideration of the tarafından fethi", Doğuştan Günümüze Büyük Historiography", Archivum Eurasiae Medii İslam Tarihi, c.8, İstanbul. Aevi, C,4, Wiesbaden. ANTOLJAK, Stephan (1969), "The Corning of the KHONIATES, Niketas (1995), Historia, çev. Fikret Slavs to the Balkan Peninsula", From the Past of Işıltan, Ankara. Makedonian People, Skoplje. KLAIC, Nada (1989), Srednjovjekovna Bosna, ARMAOĞLU, Fahir (1991), 20. yy Siyasi Tarihi, c.l, Zagreb. Ankara. KURAT, Akdes Nimet (1992), VI-XVIII. BERKTAY, Halil (1978), Kabileden Feodalizme, Ankara. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri (2. Baskı), Ankara. BIRNBAUM, Henrik (1989), Migrations in Balkan History, Belgrade. KURAT, A. N. (1992), "Doğu Avrupa Türk Kavim ve Devletleri", Türk Dünyası El Kitabı (2. Baskı), CHARANIS, Peter (1959), "Ethnic Changes in the Ankara. in the Seventh Century", Dumbarton Oaks Papers, Washington. MARICQ, A. (1952), "Notes sur les Slaves dans le CZEGLEDY, Karoly (1998), Bozkır Kavimlerinin Peloponnese et en Bithynie et sur l'emploi de Doğu'dan Batı'ya Göçleri, çev. Erdal Çoban, "Slave' Comme Appelatif", Byzantion, c.22. İstanbul. NIKEPHOROS (1990), Short History, yay. Cyril DVORNIK, Francis (1970), Byzantine Missions Mango, Washington. among the Slavs, Nevv Jersey. NOVAKOVIC, Relja (1978), Odakle su Srbi Dosli ERGİN, Muharrem, (1980), Orhun Kitabeleri na Balkansko Poluostrvo, Beograd. (7. Baskı), İstanbul. OBOLENSKY, Dimitri (1971), The Byzantine FEHER, Geza (1943), "Türk, Bulgar Macar ve Commonwealth: Eastern Europe 500-1453, Bunlara Akraba Milletlerin Kültürü - Türk London. Kültürünün Avrupa'ya Tesiri", 2. Türk Tarih OBOLENSKY, D. (1982), "Nationalism in the Kongresi Bildirileri, İstanbul. Eastern Europe in the Middle Ages", The FEHER, G. (1984), Bulgar Türkleri Tarihi, Byzantine Inheritance of Eastern Europe, Ankara. London. GREGOIRE, Henri (1944-1945), "L'origine et le OSTROGORSKY, George (1995), Bizans Devleti Nom des Croates et des Serbes", Byzantion, c.17. Tarihi (4. Baskı), çev. Fikret Işıltan, Ankara. HADZIDEDIC, Nedzat (1996), "Etnidka Struktura PORPHIROGENITUS (1967), De Administrando Srednjovjekovne Bosne", Bosanska Imperio, yay. Gyula Moravcsik, Washington. Srednjovjekovna Drzava i Suvremenost, Povest Vremennıh Lef (1950), yay. C. N. Vavilov, Sarajevo. Moskova.

bilig-18/Yaz’2001

Kuber Han'ın Göçü ve Türk İsimli Sırp Kralları 45

PROKOPIUS, (1961), The Secret History, yay. THEOPHANES, (1997), The Chronicle of Richard Atwatar. Michigan. Theophanes the Confessor, yay. Cyril Mango & RÂSONY, Lâszlo, (1984). Tuna Köprüleri, Roger Scott, New York. Ankara. VERNADSKY, George, (1946), A History of Russia: RÂSONY, Laszlo, (1988). Tarihte Türklük (2. Ancient Russia (Volume I), New Haven. Baskı), Ankara. VUORELA, Toivo, (1964), The Finno-Ugor

ROMAŞOV, S. A.? (1992), "Bolgarskie Plemena Peoples, İng. çev. John Alkinson, The Hague. Sevemogo Priçernomoryâ", Archivum Eurasiae ZIVKOVIC, Tibor, (1997), "Prilog Hronologiji Medii Aevi, c,8, Wiesbaden. Avarsko-Slavenskih Odnosa: 559-578 Godi-ne", SZÂDECZKY-KARDOSS, Samuel, 'The Avars", Istorijski Casopis, C. 4243, Beograd, 1997. (1981), Turcic-Bulgarian-Hungarian Relations, ZLATARSKİ, Vasil, (1970), İstoriya na Bıl- Budapest. garskata Dırjava prez Srednite Vekove, Sofiya, TEKİN. Talat, (1987), Tuna Bulgarları ve Dilleri, Ankara.

bilig-18/Yaz’2001

46 İSEN M.

THE MIGRATION OF KUBER KHAN AND THE SERBIAN KINGS WITH TURKISH NAMES

Osman KARATAY Research Historian

ABSTRACT

The Oghur Turks, who were living in the Southwest Siberia in a confedera- tion of tribes, were forced to leave their lands by another Turkish tribe, Sabirs, and entered into Europe passing the river. This Oghur migration eoin- cides with the decline of Europe (Western) Hun Empire. So, they filled the Eastern Europe geography, emptied by the Hun power. Oghurs founded their fırst state 'Great ' on the north of the Caucasus and , today's Southern Russia and Ukraine, at the first half of the 7th century, gaining inde- pendence from Göktürks in the East and Avars in the West. But life of this state did not long much, and its decline resulted in also their scattering towards dif- ferent directions. One of the scattered groups came to the to establish the first Bulgarian state; one founded Hungary with its Finnish allies; another one went to Upper Volga to create the Bulgarian Khanat. Another group, about whom is said that it remained in the Caucasus, is likely ancestors of today's . A litfle part of the scattered Oghurs, led by Kuber Khan, who took refuge araong Avars living on the Middle Danube basin, soon rebelled with Slavs called Sorbs, who were Avar vassals and had come from Eastern Germany, against the Avar state; then they fled to Byzantine land and settled near . These Turks and Sorbs (Serbs), who did not enjoy the envi- ronment, wanted to retum but were stopped on the midway by Byzantine com- mandants and forced to sertle just in the heart of today's Serbia. Being general- ly in good relations with the Byzantine rule, this community developed a sepa- rate and independent political identity and the first Serb state was founded by Kuber Khan and his companions. Turkish factor of the community lost its identity in the course of time, being assimilated by Serbs and overcrowded Slavs, who came to the land earlier than Oghurs and Serbs. So, those who first founded and centuries-long ruled the Balkan Serb state were Turks.

Key Words: Slav, Turk, Byzantine, Avar, Oghur, Serb, Croat, The Balkans

bilig-18/Yaz’2001

47

bilig-18/Yaz’2001