Hız kesmeden… Türkiye’nin tek kamu yayıncısı olarak sorumluluğumuzu bilerek üretmeye, üzerimize düşen görevi en iyi şekilde yerine getirmek için çalışmaya devam ediyoruz. Ağustos ayında; televizyon kanallarımız Kurban Bayramı’na özel zengin içerikli yapımları ekrana taşırken radyolarımız da uzun zaman sonra yola çıkan dinleyicilerimiz için bayram sevincini yaşatan ve tedbirli olmayı hatırlatan yayınlar yaptı.

Salgının ülkemizde görüldüğü ilk günlerde oyuncularımızın ve set çalışanlarının sağlığı için setlere ara vermiştik. Dizilerimizin çekimleri, bu konuda hazırladığımız ve öncüsü olduğumuz kılavuza uygun olarak aldığımız tedbirlerle yeniden başlarken; TRT ailesine yeni katılan “Tövbeler Olsun”un da ilk ve ikinci bölümleri yayınlandı. İnanıyorum ki bu yeni dizimiz, ekranlara yeni bir soluk getirecek.

Çağın gereklerini, izleyici ve dinleyicilerimizin istek ve ihtiyaçlarını, değişen izleyici alışkanlıklarını yakından takip ediyoruz. Bu bilinçle TRT.TV dijital platformumuzu yeniden tasarlayarak TRT İzle uygulamasını hazırladık. Yeni nesil televizyon izleme alışkanlıklarına uyum sağlayarak mobil, tablet ve akıllı televizyon uygulamaları sayesinde TRT’nin tüm marka ve yapımlarını tek çatı altında, TRT İzle’de topladık. TRT İzle ile TRT’nin 14 televizyon kanalını canlı olarak izleyebilirsiniz.

Ulusal faaliyetlerimizin yanında, TRT’yi bir dünya markası yapan uluslararası faaliyetlerimize de hız kesmeden devam ediyoruz. Geçen ay düzenlediğimiz Türkiye’nin en büyük senaryo geliştirme platformu olan “12 Punto TRT Senaryo Günleri” oldukça verimli sonuçlar doğurdu. Dergimizin bu sayısında; 12 Punto TRT Senaryo Günleri’nde “Hayat” projesiyle TRT Ortak Yapım Ödülü’nü kazanan Zeki Demirkubuz’un, TRT’nin sinemaya verdiği destek ile kendi sanatına ilişkin görüşlerini bulacaksınız; ayrıca ilerleyen sayfalarda Zeki Demirkubuz sinemasına dair bir tahlil de yer alıyor.

Uluslararası festivaller kapsamında ise; TRT ortak yapımı “Quo Vadis, Aida?” filmini 77’ncisi düzenlenecek Venedik Film Festivali’ne yolcu ettik. Öte yandan Kurumumuzun yapımcılığını üstlendiği ve ortak yapımcısı olduğu üç film de, 14-21 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek olan Doğu Avrupa ve Balkanlar’ın en büyük film festivallerinden 26. Saraybosna Film Festivali’nde yarışıyor olacak.

Milletimizin sevinçlerine de ortak olmaya devam ediyoruz. 24 Temmuz 2020 Cuma günü, Ayasofya Camii 86 yıl sonra ibadete açılırken hazırladığımız özel yayınlarla bu tarihi günü tüm dünyaya duyurduk. Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerifi’nin dünü ve bugününü anlatan görkemli hikâyesi, ilgi çeken pek çok konuyla birlikte Ağustos sayımızda okuyucularımızı bekliyor.

İbrahim Eren Yönetim Kurulu Başkanı Genel Müdür

TRT VİZYON 1 İÇİNDEKİLER 10

18 32 01 Başyazı

10 Ayasofya’da ilk namaz kılındı Ayasofya-i Kebir Câmi-i Şerifi 86 TÜRKİYE RADYO TELEVİZYON yıl sonra ibadete açıldı KURUMU ADINA SAHİBİ M. Bora DURMUŞOĞLU 14 Bir fetih camii: Ayasofya Prof. Dr. Tufan Gündüz ile GENEL YAYIN YÖNETMENİ Ayasofya’nın ibadete açılması Masum EKİNCİ üzerine konuştuk

SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ 18 İstediğin yerde, istediğin zaman, Ceren BÖLÜKBAŞIOĞLU istediğin kadar 42 TRT’nin dijital platformu TRT.TV, YAZI KURULU yeni ismiyle karşınızda: TRT İzle Ela TEKİN Meral ÜNSAL 22 Önce Evliya Çelebi, sonra biz Mine Sultan ÜNVER Ömer Faruk Aksoy, Evliya Özlem KARADAYI DOĞAN Çelebi’nin rotasını TRT 2’de takip Öztürk Miraç SARAL ediyor Zeynep ÖYMEZ 28 Siyah beyazdan renkliye bir KONUK YAZAR zaman yolculuğu Kürşat SAYGILI Trt Arsiv.com ile geçmişe gitmeye ne dersiniz? GRAFİK TASARIM Gamze ÖZGÖREN 34 Zeki Demirkubuz ile baş başa Başarılı yönetmen ile sinemasına 60 YÖNETİM YERİ ve TRT’nin desteğine dair keyifli TRT GENEL SEKRETERLİK bir sohbet TRT SİTESİ B BLOK KAT: 11 ORAN/ANKARA 38 “Auteur” bir sinemacıya dair… 06550 Karanlık Oda’da Zeki Tel : (312) 463 23 00 Demirkubuz’un hikâye anlatıcılığı Faks: (312) 463 23 07 ele alınıyor

ISSN 1308-7495 42 “Tövbeler Olsun” ekran YAYIN TÜRÜ Yaygın/Süreli yolculuğuna başladı TRT’nin yeni aile komedisi hem BASIM TARİHİ güldürüyor hem de düşündürüyor 19 Ağustos 2020 60 Karantinaya vizörün arkasından BASILDIĞI YER bakmak 70 Ege Reklam Basım Sanatları ODTÜ mezunları dünyanın her San. Tic. Ltd. Şti. yerinden karantina fotoğraflarını Esatpaşa Mah. Ziyapaşa Cad. No:4 paylaşıyorlar 34704 Ataşehir / İstanbul Tel : (216) 470 44 70 70 Oyun dünyasında Türkiye etkisi Faks : (216) 472 84 05 İlk kez bir Türk firması “unicorn” oldu

74 İlk çağlardan bir misafirimiz var NASA’nın keşfettiği Neowise kuyruklu yıldızı 6 bin 800 yıldır www.trt.net.tr/vizyondergisi bizi izliyormuş facebook.com/TRTVizyonDergisi instagram.com/trtvizyon 74 [email protected]

AYIN KARELERİ Meral ÜNSAL / [email protected]

4 TRT VİZYON TRT VİZYON 5 Meral ÜNSAL / [email protected]

Zafer Bayramı Bir ülkenin, aydınlık geleceğinin inşasında verdiği mücadeleden zaferle çıkışının yıldönümü 30 Ağustos... Her yıl hem ülkemizde hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kutlanan ulusal bayramımız, bizler için de kanlarıyla, canlarıyla ülkemizi savunan ve bağımsızlık uğruna düşmanla çarpışan; Atatürk, silah arkadaşları ve tüm isimsiz kahramanları anmak için bir fırsat. Ruhları şad olsun. Zafer Bayramımız kutlu olsun. Fotoğraf: AA 4 TRT VİZYON TRT VİZYON 5 6 TRT VİZYON TRT VİZYON 7 İlk hava harp şehidi Ülkemiz düşman işgalinden kurtuldu kurtulmasına ama Cumhuriyet döneminde de “düşman” hiç boş durmadı. Türkiye Cumhuriyeti gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de zaman zaman çeşitli hadsiz saldırılara maruz kaldı. Bu hadsizliklerden biri de 1964 Ağustos’unda yaşandı. Rumlar, ani bir saldırıya geçerek Türk kasabaları ve sahildeki Türk balıkçı teknelerine ateş açtı. Ada’daki Birleşmiş Milletler Gücü’nün bu katliama sessiz kalması üzerine Türkiye’den ilk yardım 4 uçak ile yapıldı. Rum kesiminin Kıbrıs’taki Türklere karşı işlediği suçlarda caydırıcı etki amacıyla, Türk jetlerinin Kıbrıs üzerinde uyarı uçuşu yapmasına karar verilmesinin ardından Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel, 8 Ağustos 1964’te Eskişehir’den Kıbrıs’a, dörtlü kol komutanı olarak gönderildi. Uçağı yerden isabet alarak düşürülen Topel, paraşütle atladı ancak esir düştü. Esaret altındayken şehit düşen Cumhuriyet döneminin ilk hava harp şehidi Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’in ruhu şad olsun. Fotoğraf: AA 6 TRT VİZYON TRT VİZYON 7 8 TRT VİZYON TRT VİZYON 9 Sanatta yeni normal Dünya yeni normal hayata alışmaya çalışırken, mekânlar da yavaş yavaş kapılarını açıyor. Bunlardan birisi de Paris’teki ünlü Louvre Müzesi. Daha önce önünde uzun kuyruklar oluşan Müzeye girebilen sanat severler, yine maske ve mesafe kuralına uyarak müzeyi gezebiliyor. Fotoğraf: AA 8 TRT VİZYON TRT VİZYON 9 GÜNCEL Zeynep ÖYMEZ / [email protected]

Ayasofya’da ilk namaz!

Ayasofya-i Kebir Câmi-i Şerifi 86 yıl sonra, Danıştay 10. Dairesi’nin tarihi kararının ardından Müslümanların ibadetine açıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile gerçekleşen ilk cuma namazı, birçok ülkede televizyonlardan canlı olarak yayınlandı. Dost ve kardeş ülkelerin sevinçle izlediği bu görüntüler Batı dünyasında hüzne sebep oldu.

10 TRT VİZYON TRT VİZYON 11 Zeynep ÖYMEZ / [email protected]

Ayasofya’da kılınan ilk cuma namazına 350 bin kişi katıldı epremler, yangınlar, isyanlar İstanbul’u işgal etmesinden güç Dünyada 2020’nin belki de nedeniyle 360, 415 ve 532 alan Rumlar, Ayasofya’nın kiliseye yıllarında aynı yere üç kez dönüştürülmesini en yüksek perdeden asrın en önemli olaylarından yapılmak zorunda kalınan, dillendirseler de 200 kahraman Osmanlı biriydi Ayasofya’nın Haçlı Orduları tarafından askeri, camiye düşman postallarının defalarca yağmalanıp harap girmesine izin vermedi. Böylelikle yeniden ibadete açılması. edilen mahzun bir mabetti Ayasofya. Ayasofya-i Kebir Câmi-i Şerifi’nin kiliseye İnsanlık tarihinin en önemli Dİstanbul’un fethi ile cami hüviyetine dönüştürülmesi engellenebildi. Binbaşı yapılarından biri olan kavuşarak Osmanlı tarafından perişan Tevfik Bey ve komutasındaki 200 kişilik halinden kurtarılıp ihya edilen, fethin taburun tuttuğu nöbet İngiliz arşivlerinde Ayasofya’nın 86 yıl sonra sembolü haline gelen bir mabet oldu yer alan bir mektupta anlatılıyor. Mektupta ibadete açılması, taşıdığı Ayasofya. Ayasofya tekrar kilise olmasın diye 200 29 Mayıs 1453’te fethin ardından Fatih kişilik bir kuvvet tarafından korunduğu sembolik değer sebebiyle Sultan Mehmet Han’ın şükür namazı bilgisine yer verilirken, camileri koruyan tüm dünyanın pürdikkat kılarak kubbesinden şehri seyrettiği, 1 askerlere sık sık rastlanıldığına dikkat takip ettiği bir gelişme Haziran 1453’te kılınan ilk cuma namazı çekiliyor. ile Müslümanların ibadetine açılan olarak tarihe geçti. Ayasofya-i Kebir Câmi-i Şerifi, müzeye Hukuk son sözü söyledi dönüştürüldüğü 24 Kasım 1934 tarihine Ayasofya, 1934 yılında Bakanlar Kurulu kadar 481 yıl boyunca Osmanlı Vakıf kararı ile müzeye dönüştürülmesine Gerekçede, “Vakıf senedindeki cami müessesinin en güzel örneklerinden biriydi rağmen 1936 yılında tapu kaydında vasfı dışında kullanımının ve başka bir aynı zamanda. “Ayasofya-i Kebir Câmi-i Şerifi” olarak amaca özgülenmesinin hukuken mümkün Sadece namaz kılınan bir mekân değildi tescillendi. olmadığı sonucuna varılmıştır.” denildi. Ayasofya. Fatih Sultan Mehmet Han’ın 86 yıl müze olarak hizmet veren Ayasofya, Danıştay’ın kararının ardından 10 Temmuz etrafındaki araziyi özel mülkünden sarf 2 Temmuz 2020 tarihinde Danıştay 2020 günü Cumhurbaşkanlığı emri ile ederek satın alıp külliyeye çevirdiği, 10. Dairesi’nin Ayasofya’nın camiden Ayasofya, Diyanet İşleri Başkanlığına yüzyıllarca eğitim yuvası olan, bilim müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım devredildi. Başkanlık tarafından gerekli adamlarına ev sahipliği yapan bir 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını hazırlıklar yapılarak 24 Temmuz Cuma medreseydi. İlerleyen yıllarda imarethane, iptal etmesiyle, tekrar cami hüviyetine günü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip han, hamam, kütüphane eklenen Ayasofya kavuşmasının yolu açıldı. Erdoğan’ın katılımıyla kılınan cuma namazı Külliyesi hayatın tam göbeğindeydi. Danıştay’ın gerekçesinde, Ayasofya’nın ile Ayasofya ibadete açıldı. Ayasofya aynı Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı zamanda artık ücretsiz olarak isteyen 200 kahraman cengâver mülkiyetinde olduğu, cami olarak herkesin ziyaret edebileceği bir mabet Mütareke yıllarında, İngiliz kuvvetlerinin toplumun hizmetine sunulduğu belirtildi. haline geldi.

10 TRT VİZYON TRT VİZYON 11 Danıştay’dan tarihi karar 57 pafta, 57 ada, 7. Danıştay 10. Dairesi, 02/07/2020 tarihinde oy birliği ile ilgili Bakanlar Kurulu Kararı’nın parselde Fatih Sultan iptaline karar vererek, Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmasının yolunu açtı. Kararın gerekçesi şu şekilde yer aldı: Mehmed Vakfı adına, türbe, Yargıtay, Danıştay ve AIHM kararları kapsamında değerlendirildiğinde; akaret, muvakkithane • Ayasofya’nın, statüsü muhafaza edilerek hukuk düzenimizle güvence altına alınan, özel hukuk tüzel kişiliğini haiz mazbut vakıf niteliğindeki Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı’nın ve medreseden oluşan mülkiyetinde olduğu, Ayasofya-i Kebir Câmi-i • Ayasofya’nın, vakfedenin iradesi gereği sürekli şekilde cami olarak kullanılması için toplumun hizmetine sunulduğu, bedelsiz olarak kamunun istifadesine terk edilmesi Şerifi adına tapulu yapı, 20 yönüyle hayrat taşınmaz niteliği taşıdığı, tapu belgesinde de cami vasfı ile tescilli bin kişinin aynı anda namaz bulunduğu, • Vakıf senedinin, hukuk kuralı etki, değer ve gücünde olduğu, vakfedilen taşınmazın vakıf kılabileceği bir kapasiteye senedindeki niteliğinin ve kullanım amacının değiştirilemeyeceği, bu hususun tüm gerçek sahip. ve tüzel kişilerle birlikte davalı idare için de bağlayıcı olduğu, • Devletin, vakıf varlığının, vakfedenin iradesine uygun olarak kullanılmasını sağlama hutbeye kılıçla çıkmasına ilişkin, “Fethin yönünde pozitif yükümlülüğü, vakıf mal ve hakları ile ilgili olarak vakfedenin iradesini sembolü olan camilerde bu bir gelenektir. ortadan kaldıracak şekilde müdahalede bulunmama yönünde de negatif yükümlülüğünün 481 yıl hiç kesintiye uğramadan kılıçla bulunduğu kuşkusuzdur. Bu durumda, Türk hukuk sisteminde kadimden beri korunarak yaşatılan vakfa ait çıkılmıştır. Bu geleneği bundan sonra taşınmaz ve hakların vakfiyesi doğrultusunda istifadesine bırakıldığı toplum tarafından devam ettireceğiz inşallah.” dedi. kullanılmasına engel olunamayacağı, vakıf senedinde sürekli olarak tahsis edildiği cami vasfı dışında kullanımının ve başka bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün Tebrik ve eleştiriler olmadığı sonucuna varıldığından, bu hususlar dikkate alınmaksızın Ayasofya’nın cami Ayasofya’nın asli kimliğine kavuşması olarak kullanımının sonlandırılarak müzeye çevrilmesi yönünde tesis edilen dava konusu toplumun büyük bir kesimi tarafından Bakanlar Kurulu Kararın’da hukuka uygunluk görülmemiştir. sevinçle karşılandı. Koronavirüs tehlikesine rağmen sadece İstanbul’dan değil Anadolu’nun birçok yerinden insanlar Ayasofya Camii’ni görebilmek için İstanbul’a geldi. Dünyanın birçok yerinde Müslüman halklar şükür secdesine kapanarak tebrik mesajları yayınladı. Liderler ve kanaat önderleri “Türkiye’nin tarihi yeniden yazdığı” yorumlarını yaptı. Bu karara itiraz edenler hatta sert tepki gösterenler de oldu. Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Rus Ortodoks Patrikhanesi karara ilk tepki gösterenlerdi. Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer aldığı için UNESCO cami kararına itiraz etti. Kararı provokasyon olarak niteleyenler de oldu, kınayanlar da.

Dünya basını nasıl gördü? Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş kılıçla hutbe okudu Dünya basını da Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmasını manşetlerden gördü. Kılıç kuşanma geliyor. Aynı zamanda fetih camilerinde, Avrupa televizyonlarının yanı sıra Asya’dan da çok sayıda kanal ilk cuma namazını 86 yıl sonra ibadete açılan Ayasofya-i Kebir cuma ve bayram hutbelerinde uygulanan Câmi-i Şerifi’nde ilk hutbe, kılıç geleneği bu geleneğin manevi bir yönü de var. canlı olarak yayınladı. yaşatılarak Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Sağ ele alınan kılıç, “kullanma” niyetini ve Fransa basını “Erdoğan, Ayasofya’da tarafından okundu. Erbaş’ın elinde kılıç ile düşmanı korkutmayı, sol ele alınan kılıç ise İslami milliyetçiliğin bayrağını kaldırdı.” görüntüleri tartışmalara neden oldu. Merakı dosta güven verme amacını taşıyor. yorumunu yaparken, İngiliz Daily cezbeden bu hareket ne anlama geliyordu? Kılıç ile hutbe okuma geleneği yıllardır Mail “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk devletlerinde kılıç kuşanma sembolik olarak yaşatılmaya devam ‘gençlik rüyası’nı gerçekleştirdiği” merasimlerinin yapıldığı mekânlardan biri ediliyor. Edirne Eski Camii, Kocaeli Gazi değerlendirmesine yer verdi. Guardian, de camilerdi. Padişahların kılıç kuşanma Süleyman Paşa Camii ve Amasra Fatih “350 bin kişi Ayasofya’ya akın etti.” yazdı. merasimleri, onların yönetimi devraldıkları, Camii bu geleneğin yaşatıldığı camilerden Katar’daki gazeteler kılınan ilk cuma hükümdarlıklarını ilan ettikleri anlamına bir kaçı. Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, namazını “tarihi gün” olarak niteledi. Japon

12 TRT VİZYON TRT VİZYON 13 Dize dize Ayasofya Ayasofya için sayısız şiir yazıldı. Nazım Hikmet’in dizeleri de bunların en güzel örneklerinden biriydi… Sekiz Yüz Elli Yedi İslam’ın beklediği en şerefli gündür bu Rum Konstantiniyye’si oldu Türk İstanbul’u Cihana karşı koyan bir ordunun sahibi Türk’ün genç padişahı, bir gök yarılır gibi Girdi Eğrikapı’dan kır atının üstünde Fethetti İstanbul’u sekiz hafta üç günde O ne mutlu, mübarek bir kuluymuş Allah’ın! Belde-i Tayyibe’yi fetheden padişahın, Hak yerine getirdi en büyük niyazını Kıldı Ayasofya’da ikindi namazını! İşte o günden beri Türkün malı İstanbul, 86 yıl sonra kılınan ilk bayram Başkasının olursa, yıkılmalı İstanbul! namazına binlerce kişi katıldı Nazım Hikmet

kemer vasıtasıyla 24,30 metre yüksekliğinde olan 4 asıl ayağa dayanır. Ayasofya, cami olarak 20 bin kişinin aynı anda namaz kılabileceği bir kapasiteye sahip. Bu kapasite avlusu dâhil 70 bin kişilik cemaati toplayabilen Sultanahmet’ten küçük, 17 bin kapasiteli Süleymaniye’den büyüktür. Çamlıca’daki Büyük Çamlıca Camii’nin ise 4’te biri kadardır. 1453’teki büyük fetihle birlikte camiye dönüştürülen yapının ilk minaresi Fatih Sultan Mehmed Han, ikincisi II. Bayezid Han, son iki minare ise II. Selim Han tarafından yaptırıldı. Fetihten hemen sonra camiye dönüştürülen yapıdaki Bizans mozaiklerinin badana ile Ayasofya-i Kebir Câmi-i Şerifi’nin yeniden ibadete kapatılması 1506 yılında gerçekleşti. açılmasına binaen 925 ayar gümüş üzerine altın Sultan II. Selim’in emriyle Mimar Sinan, kaplama hatıra paralar basıldı Ayasofya-i Kebir Câmi-i Şerifi tamir etti. Etrafına inşa edilen ve camiye zarar basınındaki haberlerde Ayasofya’nın alınan karara saygı göstermek düşer. vermeye başlayan evler ve binalar yıktırıldı. camiye döndürülmesi, Erdoğan’ın ilk Ayasofya-i Kebir Câmi-i Şerifi, tüm Caminin kubbesini taşıyan yan duvarlar, cuma namazına katılması ve cami insanlığın, bir kültür mirası olarak her takviye payandalarıyla kuvvetlendirildi. dönüşümündeki iç reforma değinildi. dinden insanın gelip gezebileceği bir yer” Böylece yapı çöküp gitmekten kurtarıldı. Pakistan, Malezya, Fas gibi ülkelerde açıklaması tüm eleştirilere cevap niteliği Cami içinde yer alan “Allah”, “Muhammed” Ayasofya’nın açılışı uzun süren canlı taşıyor. ve dört halifenin isimlerinin yazılı olduğu yayınlarda izleyicilere aktarıldı. hat levhaları, Kazasker Mustafa İzzet Ayasofya’ya bir de böyle bakın Efendi tarafından yazıldı. Bu levhalar, 7,5 Türkiye’nin cevabı net Son olarak Ayasofya-i Kebir Câmi-i metre çapındadır ve İslâm hat sanatının bu Türk Hükümeti’nin tüm tepkilere karşı Şerifi’ne daha yakından bakarak sözlerimizi ebattaki en büyük örnekleridir. Restorasyon tutumu çok net: Ayasofya, Türkiye’nin iç bitirelim. çalışmaları sırasında yerlerinden indirildi; meselesidir. Kilise camiye dönüştürülmüş Ayasofya “57 pafta, 57 ada, 7. parselde fakat büyüklükleri sebebiyle kapılardan değildir. Müze olması kararını veren de, Fatih Sultan Mehmed Vakfı adına türbe, dışarı çıkarılamadı. 1951 senesinde cami olarak ibadete açan da Türkiye’dir. akaret, muvakkithane ve medreseden dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in Dış müdahalelere izin verilemez. oluşan Ayasofya-i Kebir Câmi-i Şerifi” emriyle tekrar yerlerine asıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ayasofya’nın adına tapuludur. Ayasofya aynı zamanda beşi padişah statüsüyle ilgili nihai karar mercii Kubbe yüksekliği 55,6 metre ve çapı 67,70 150’ye yakın hanedan mensubunun başkaları değil, Türk milletidir. Bu, bizim metredir. Kubbe kasnağı 4 pandantif mezarının bulunduğu türbeyi de iç meselemizdir. Diğer ülkelere de ancak vasıtasıyla dörtgene çevrilir ve 4 büyük barındırıyor.

12 TRT VİZYON TRT VİZYON 13 SÖYLEŞİ Zeynep ÖYMEZ / [email protected]

“Ayasofya, fetih camiidir” Prof. Dr. Tufan Gündüz, Ayasofya’nın ibadete açılmasına dair yapılan tartışmalara son noktayı koydu: “Fetih, İstanbul için yeni bir dünya, yeni bir hayatın başlangıcıdır. Bu çerçevede Ayasofya da muhtemel tahribattan, örümcek ağlarından ve baykuş tüneklerinden de kurtulmuştur. Fetih camii yapılmış ibadethane özelliğini devam ettirmiştir. Ayasofya-i Kebir Câmi-i Şerifi; doğru isimlendirme budur. Bu ad etrafında hiçbir tartışma yapılmamalıdır.”

yasofya-i Kebir Câmi-i ve Hristiyanlar gibi tek ve aynı Allah’a Osmanlılarda kılıç hakkı tabiri, Tımarlı Şerifi’nin tekrar ibadete inanmakta ve ibadet etmektedir. Bu büyük Sipahilerin gelirlerinin çekirdek kısmını açılmasına dair farklı mabedi 6. yüzyılda Hristiyanlar inşa oluşturan miktar, yani karşılığında asker yorumlar mevcut. Kafa etmiş, türlü badirelerden sonra 1453’te beslemek zorunda olunmayan kısım için karışıklığına neden olan Müslümanlara geçmiştir. Müslümanlar bu söylenirdi. Örneğin Tımarlı Sipahinin tartışmaları aydınlatmak mabedi yakıp yıkmamış, aksine ibadethane geçimini temin edecek miktar üç bin akçe amacıyla, konunun uzmanı Prof. Dr. Tufan olarak kullanmaya devam etmiştir. Tek ise bu miktar Kılıç Hakkı olarak belirlenir, Gündüz’eA sorduk. Taşları yerine oturtan farkla ki aynı Allah’a Müslümanca ibadet bunun üzerindeki gelirlerinin her üç binlik sohbetimizi okuyucularımızla paylaşıyoruz. için kullanmışlardır. Böylece Ayasofya dilimi için sefer esnasında bir askerin ibadethane özelliğini hiçbir devirde masrafını karşılar, Cebelü adıyla onu Ayasofya’nın ibadete açılmasına dair kaybetmemiştir. yanında götürürdü. neler söylemek istersiniz? Ayasofya, Allah’a ibadet için inşa edilmiş Son zamanlarda “kılıç hakkı” deyimi Doğru isimlendirme ne olmalıydı? bir yapıdır. Allah, semavi dinlerde gündeme geldi. Ayasofya, fetih camidir. Müslüman fatihler tektir. Müslümanlar da tıpkı Yahudiler Sanırım yanlış bir kullanım oldu. Çünkü yeni fethettikleri beldelerdeki en büyük

14 TRT VİZYON TRT VİZYON 15 Zeynep ÖYMEZ / [email protected]

ibadethaneyi camiye çevirirler ve orada ilk cuma namazını kılarlar, hutbeyi devrin sultanı adına okurlardı. Böylece o beldenin fethedildiği yani İslâm’a açıldığı vurgusu yapılırdı. Bu gelenek Türklere de geçmiştir. Ayasofya o devirde İstanbul’un en büyük mabedi olduğu için camiye çevrilmiş ve ilk cumanamazı da yine orada kılınmıştır. Bilirsiniz, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethi için söylediği bir beyit var: Perdedari mikoned der kasr-ı Kayser ankebût Bum nevbet mizened der tarum-i Afrasiyab Örümcek, imparatorun sarayının her tarafına ağlarıyla perde çekiyor, Baykuş, Afrasiyab’ın sarayında davul çalıyor. Yani İstanbul fethedildiğinde artık Roma İmparatorluğu’nun yerinde yeller esiyor, harabeye dönmüş saraylarında ya örümcekler dolaşıyor ya baykuşlar tünüyor. Bu benzetmedeki amaç, İstanbul için yeni bir dünya, yeni bir hayatın başladığıdır. Bu çerçevede Ayasofya da muhtemel tahribattan, örümcek ağlarından ve baykuş tüneklerinden de kurtulmuştur. Fetih camisi yapılmış, ibadethane özelliğini devam ettirmiştir. Doğru isimlendirme yapılmıştır Prof. Dr. Tufan Gündüz zaten. yapılar kaldırılıyor ve yapı tamamen ortaya Ayasofya-i Kebir Câmi-i Şerifi mi demek çıkarılıyor. “Bir yapının kültürel miras istiyorsunuz? Bunlar kadar önemli bir başka husus da kategorisinde olması Evet. Doğru isimlendirme budur. Bu ad Osmanlı sultanlarından II. Selim, III. Murat, kapısına kilit vurulacağı etrafında hiçbir tartışma yapılmamalıdır. III. Mehmet, I. Mustafa ve İbrahim ile pek İbadethane olarak inşa edilmiş ve çok şehzadenin Ayasofya’nın haziresine ya da illa müze olacağı neredeyse bin 500 yıldır bu özelliğini defnedilmiş olması. Yani ecdat Ayasofya’yı anlamına gelmez. Ayasofya-i sürdürmüş olan yapının ibadethane olarak o kadar çok benimsiyor ki onun eteğine Kebir Cami-i Şerifi de varlığını devam ettirmesi yolunda yeni bir defnedilmiş olmayı kendisi için huzur karar alınmıştır. Ayrıca Câmi-i Kebir yani vesilesi sayıyor. Dolayısıyla Ayasofya böyledir. Ülkemizdeki tüm büyük cami, ulu cami tabirleri Anadolu’da sadece fetih cami olarak kalmamış, camilerde olduğu gibi burası pek çok şehirde vardır. Cuma namazlarının avlusuna ve etrafına atalarımızın kılındığı büyük cami demektir. Ayasofya’nın mezarlarının da emanet edildiği bir vatan da günün her saatinde adını da tamamlamaktadır, yakışmıştır. coğrafyası olmuştur. açıktır. İster ziyaret edilsin, ister ibadet.” Osmanlılar sadece tamir etmiyor, Bütün bunlar bir araya gelince Ayasofya eklentiler de yapıyor… için kültürel miras yorumları da Süleymaniye, Sultan Ahmet camileri gibi. Ayasofya’ya ilk minareyi Fatih Sultan yapılıyor. Buralarda da ibadet ediliyor. Bir yapının Mehmet ekletiyor. Ahşap bir eklenti bu Ayasofya eski bir bina değil, tarihî bir kültürel miras kategorisinde olması ve 1574’e kadar ayakta kalmış. İkinci yapıdır. Sanatsal ve mimarî özellikleriyle kapısına kilit vurulacağı ya da illa müze eklenti onun oğlu II. Bayezid’in yaptırdığı insan zekâsının ürünüdür. Zaman içinde olacağı anlamına gelmez. Ayasofya-i Kebir minare. Güneybatı köşedeki tuğla minare hem tarihi dönemleri temsil etmesi hem Câmi-i Şerifi de böyledir. Ülkemizdeki tüm bu. II. Selim de Mimar Sinan’a yaptırıyor de pek çok kültürel katmana sahip olması camilerde olduğu gibi burası da günün her ki bunlar da batı tarafındaki minareler. bakımından eşsiz özellikleri vardır. Onun saatinde açıktır. İster ziyaret edilsin, ister Dördüncü minarenin de yine Mimar Sinan etrafında meydana gelen olaylar aynı ibadet. tarafından yapıldığı bilgisi mevcut. Bunlar zamanda İstanbul’un tarihini de aydınlatır. o kadar hassas çizimler ki Ayasofya’nın Ona ilk harcı koyan ustadan günümüzde Fatih Sultan Mehmed Han’ın Ayasofya mimarî yapısını bozmuyor, adeta onun bahçesini temizleyen bahçıvana kadar Vakfiyesi’ni nasıl okumalıyız? güzelliğini ortaya çıkarırcasına tamamlıyor, herkesin o mabedin yaşamasında katkısı Osmanlılarda hayır kurumları devlet Osmanlı estetiği ekliyor. Yine Mimar bulunmaktadır. Bu yönleriyle insanlığın tarafından finanse edilmezdi. Hayır Sinan’ın katkısıyla caminin etrafındaki eski kültürel mirasıdır elbette. Tıpkı Selimiye, sahipleri kurumu meydana getirirken hem

14 TRT VİZYON TRT VİZYON 15 “567 yıldır Türk toprağı olan, 470 yıl Türk devletine başkentlik yapmış bir şehirde, kendi sınırlarımız içinde meydana gelen bir hadiseden mütekabiliyet vesilesi çıkarmak isteyenler ya meselenin farkında değil ya da cehalette son sınırda bulunmaktadır.” masraflarını karşılar hem de onun işletilmesi standart ifadelerdir. Bu tür vakfiyelerde tabirdir. Öncelikle şunu söylemek gerekir. için gelir kaynakları tahsis ederdi. Bunun sıklıkla hatta bazen aynı cümlelerle de Ayasofya 1453 yılından beri camidir. Uzun en kolay yolu da vakıflardı. Bir kurumun görülebilir. Vakfiyede belirtilen hususlara ne tarihi içinde kısa sayılabilecek bir dönem yaşaması ona tahsis edilen vakfın ekonomik derece riayet edilip edilmediği, vakıfların tamirat görmüş ve bu arada da müze olarak gücüyle ve devamlılığıyla doğru orantılıydı. usulünce işletilip işletilmediği hususları kullanılmıştır. Bir başka dine hizmet veren Fatih Sultan Mehmed, Ayasofya’yı camiye akademisyenler tarafından incelenmelidir. bir yapı durumundan değil müze kimliğinden dönüştüren kişidir. Bir nevi ikinci banisi Vakfiyenin baş kısmında Fatih Sultan eski işlevine döndürülmüştür. Üstelik bu 567 diyebiliriz. Bundan dolayı caminin tamiri, Mehmed ile ilgili bir bölüm vardır. Bana göre yıldır Türk toprağı olan, 470 yıl Türk devletine bakımı, yaşaması ve ibadette kalması için o kısım söz sanatları şaheseridir. Bir yerde başkentlik yapmış olan bir şehirde meydana gerekli masrafların karşılanması yolunda der ki “Dediler ki, Ebu’l-Feth Osman’ın gelmektedir. Kendi sınırlarımız içinde gelirler tahsis etmiş ve bunu vakfiyesinde neslindendir. Dedim ki, Hayır hayır, ömrüme meydana gelen bir hadiseden mütekabiliyet belirtmiştir. Hatip, başhafız, hafız, cüzhan, yemin ederim ki, ancak Osman onun vesilesi çıkarmak isteyenler ya meselenin müsebbih, mühellil, muarrif, müezzin, neslindendir.” Yani bazen oğullar, babalarına farkında değil ya da cehalette son sınırda kandilci, saatçi, kayyım, meremmetçi, şeref kazandırır. Ne büyük bir ilham kaynağı bulunmaktadır. Buna karşı insan ne diyebilir muallim gibi görevliler için yevmiyeler değil mi? tayin edilmiştir. Elbette her vakfın belli ki? kurallar çerçevesinde işletilmesi gerekir Güncel tartışmalar arasında Ayasofya bir ibadethane olarak eski işlevine ve bu vakfiyede muhakkak belirtilir. Vakfın “mütekabiliyet” sözü çok kullanılır oldu. döndürülmüştür. İnsan ile Allah arasında bir işletilmesi için yapılacak gayretler için duaya Mütekabiliyet, yani aynı şekliyle karşılık araç durumundadır şimdi. Siyasî bakımından yer verilir. Vakfa halel gelmesi de beddua vermek. Diplomaside ve uluslararası ise zihinlerdeki egemenlik haklarımıza kısmında dile getirilir. Bunlar sembolik ve ilişkiler çerçevesinde çok kullanılan bir müdahale ediliyor endişesi bertaraf edilmiştir.

16 TRT VİZYON TRT VİZYON 17 16 TRT VİZYON TRT VİZYON 17 TRT’DEN Ela TEKİN / [email protected]

TRT’nin uzun süredir hizmet veren dijital platformu TRT.TV, yepyeni bir tasarım ve isimle karşınızda: TRT İzle!

18 TRT VİZYON TRT VİZYON 19 Ela TEKİN / [email protected]

elişen teknoloji ile izleme alışkanlıklarımız değişiyor. Geleneksel koşullarda takip ettiğimiz televizyon programlarının yanı sıra koşullarımıza uyum sağlayan, kişisel tercihlerimizi ön plana Gçıkartabildiğimiz dijital platformlarla izleme seçeneğini de kullanabiliyoruz. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, değişime ve gelişime açık bakış açısıyla projelerini geliştirirken, bu yöndeki tercihleri de göz ardı etmiyor. Kamu yayıncılığı sorumluluğu ile hareket eden TRT; ülkemizin kültür, sanat ve eğitimine önemli destek sağlarken, anında ve güvenilir haberciliğin adresi olarak, sesini her mecradan tüm dünyaya duyurmaya devam ediyor. İzleyicilerine değerli yapımlarının kapılarını açarak yenilediği dijital platform TRT İzle ile önemli bir çalışmanın altına imza atıyor. yaşatmayı hedefliyor. Ayrıca TRT İzle, beklediğiniz dizilerin yeni bölümlerine, Yenilenen isim ve içerik markalar arasında çapraz tanıtım yapmayı da izlemek isteyip kaçırdığınız programlara ister “Keyfince İzle” düsturuyla yola çıkan TRT amaçlıyor. anında ister zamanınız olunca ulaşabilmenin İzle, belgesellerden yarışmalara, ev sineması konforunu yaşatıyor. kuşağı filmlerinden dizilere, kültür-sanattan TRT İzle’de sizi neler bekliyor? unutulmaz nostalji programlarına, TRT’nin Kaçırdığınız, kaçırmak istemediğiniz ya da Unutulmayan nostalji dizileri zengin görsel arşivinde yer alan yapımları tek bir kez daha izlemek istediğiniz yapımlar artık TRT’nin unutulmaz yapımları TRT İzle ile her bir dijital adresten izleyicilerine ulaştırıyor. istediğiniz an sizinle. daim elinizin altında. Yayınlandığı dönemde On sekiz ayı aşkın süredir tasarım, altyapı, TRT Belgesel’in yeni yayın döneminde izlenme rekorları kıran diziler, bir kez daha içerik, marka stratejileri üzerine çalışılan yayınlanan, ufkunuzu genişletecek seyretmek veya ilk defa izlemek isteyenler platform, yıl içerisinde gerçekleşen ön belgeselleri; kültür sanatın tüm renklerini bir için yüksek kalite sunan bir uygulama ile lansman programının ardından, yenilenen arada sunan ve dünya sinemasının en güzel sunuluyor. “Ferhunde Hanım ve Kızları”, isim ve içeriklerle seyircisiyle buluşuyor. örneklerini barındıran TRT 2 yapımları; TRT “Uğurlugiller”, “Yeditepe İstanbul”, “Yedi Ortaya konan başarılı çalışmayla TRT, 1’in dram, komedi ve aksiyon dolu dizileri; Numara”, “Perihan Abla” ve daha birçok arşiv takipçilerine üst düzey fayda sağlarken farkını TRT ortak yapım sinema filmleri ve asla içerikleri TRT İzle’de mevcut. İzleyicilere bir kez daha ortaya koyuyor. unutulmayan nostalji diziler, programlar TRT en keyifli seyir tecrübesini yaşatmak İzle’de yer alan içeriklerden bazıları. adına, görüntü ve ses iyileştirme işlemi Hep yeni, sürekli güncel Her zaman, farklı cihazlarla, TRT canlı uygulandıktan sonra TRT İzle’ye yüklenen İçerik tüketim alışkanlıklarının çeşitlenmesi yayınlarını takip etmek mümkün. TRT arşiv yapımlarının sayısı gün geçtikçe artıyor. ile dijital mecraların çok daha fazla canlı yayın akışında süregelen programları kullanılmasının yanı sıra, televizyon farklı mecralardan seyretmek için TRT Yüzlerce özel yapım; film, yayınlarının takip edildiği cihaz türlerinin de İzle’yi açmanız yeterli. TRT’ye bağlı on dizi, program ve belgesel zaman içinde arttığı bir gerçek. Bu artış, dört televizyon kanalını canlı yayınla sadece TRT İzle’de! televizyon izlenme sürelerinde bir azalmaya izleyebileceğiniz TRT İzle, beş yüzden fazla - Kaldığın yerden devam et özelliği sebep olmasa da geleneksel tüketim yapım ve 8 bin saatten fazla içerik sunuyor. ile farklı cihazlar arasında geçiş mecralarının ulaşamadığı, dijital uygulamalar Sürekli güncellenen ve yayınlanan yeni imkânıyla hiçbir yapım yarım üzerinden içerik tüketen yeni bir izleyici bölümlerin haftalık olarak eklendiği uygulama, aynı zamanda TRT kanallarının geriye dönük kalmıyor. kitlesinin oluşmasını sağladı. - Sevilen programları kişisel listeye yapımlarını ve arşiv içeriklerini de barındırıyor. Artan çeşitliliğe uyum sağlamak ve izleyicilere ekleme özelliği ile yeni bölümler daha iyi hizmet verebilmek için yeniden çıkınca hemen izleme fırsatı. tasarlanarak güncellenen TRT İzle; mobil, Sevilen diziler tüm bölümleriyle - TRT’nin tüm kanallarını, istenilen tablet ve akıllı televizyon uygulamaları sizlerle cihazla canlı olarak takip etme şansı. sayesinde TRT’nin tüm marka ve yapımlarını TRT’nin birbirinden sevilen dizilerinin en - Nostaljik yapımlardan yepyeni tek çatı altında topluyor. yeni bölümleriyle yer aldığı TRT İzle, yeni programlara anında ulaşılan dopdolu Diziler, sinema filmleri, televizyon programları, sezon dizilerine ek olarak, yakın geçmişte bir zengin içerik. çizgi filmler ve çok daha fazlasının yer aldığı yayınlanan TRT yapımı televizyon filmleri, - Anında güncellenen, yüksek kalite platform, sürekli güncel ve yeni bölümler mini dizileri ve yarışmaları da yüksek kaliteli sunan, kesintisiz izleme imkânı. sunarak izleyicilere benzersiz bir deneyim olarak izleyiciye sunuyor. TRT İzle, merakla

18 TRT VİZYON TRT VİZYON 19 Özel TRT içerikleri programları da yeni bölümleriyle bir tek bir seçeneği var artık. TRT İzle, “Rafadan Belgeseller TRT İzle’de. Tayfa”, “Aslan” ve “Canım Kardeşim” gibi en sevilen çizgi filmlerle, Türkiye’nin TRT İzle’nin renkli kategorilerinden biri Ev sineması güvenilir çocuk kanalı TRT Çocuk’un olan “Belgesel” bölümü, TRT’nin çeşitli Çeşitli projelerle Türk sinemasına yeni bir birbirinden kaliteli çizgi filmlerine ve çocuk kanallarında yayınlanan tarih, yaşam, bilim- soluk getiren TRT’nin ortak yapım filmleri programlarına da yer veriyor. Böylece teknoloji, insan hikâyeleri, gezi ve macera de artık TRT İzle’de. Gerilimden komediye, gibi çeşitli türlerde içeriklerden oluşuyor. çocuklar için güvenilir, eğitici ve eğlenceli aksiyondan drama ondan fazla farklı türde bir ortam sunuluyor. TRT Belgesel’in yeni yayın dönemine ait, film sinemaseverleri bekliyor. TRT İzle, dünyanın farklı noktalarından öyküleri sinema tutkunları için yepyeni bir alan Uzaktan eğitim ekranlara taşıyan onlarca yapım da sadece yaratıyor. TRT İzle’de yer alıyor. Salgın dönemindeki yayınları sayesinde TRT canlı yayınları kullanıcı sayısı 10 milyonu aşan TRT İzle, öğrencilerin derslere kolay erişimini Programlar İster telefondan ister tabletten ister akıllı göz önünde bulundurmaya devam Gündüz kuşağından haber programlarına, televizyondan, TRT İzle ile TRT’nin on dört felsefeden sanata kadar çeşitli programlar, televizyon kanalı canlı yayınla izlenebilir, ediyor. Eğitim yarım kalmıyor. TRT EBA yarışmalar ve söyleşiler de TRT İzle’de yayın akışları rahatlıkla takip edilebilir. TV canlı yayınının yer aldığı platform, seyircilerini bekliyor. Yayın hayatına “Uzaktan Eğitim” kategorisi ile daha yeniden “merhaba” diyen TRT 2’nin, kültür Çocuklar da unutulmadı! önce yayınlanan tüm ders programlarına ve sanatın tüm renklerini bir arada sunan Çocukların heyecanla takip edeceği yeni kolayca erişim imkânı sağlıyor.

Kaliteli ve benzersiz bir deneyim ve benzersiz bir deneyim sunuluyor. elde etmek için TRT hesabı edinmek Dijital içerik tüketim alışkanlıklarına Dizi, program, belgesel, film, çocuk, aile, yeterli. TRT uygulamalarında kullanılabilen uygun olarak, daha özgür ve daha özel aksiyon, dönem, dram, komedi, müzik, “TRT Hesabı” sayesinde, kullanıcılar kendilerine özgün bildirim ve önerilerle bir kullanıcı deneyimi sunan TRT İzle’ye, romantik gibi alternatifler aranan içeriği deneyimlerini kişiselleştirebiliyor. dilenen akıllı cihazla ulaşım imkânı keşfetmenin yolu. Program ve sinemaları, Kullanıcılara farklı cihazlarda kaldıkları sunuluyor. Böylece en sevilen TRT program kartları üzerinde bulunan butonlar sayesinde “Listem”e ekleyebilme seçeneği, yerden devam etme ve liste oluşturma yapımlarına, canlı yayınla ya da daha özelliği sunan “TRT Hesabı”, izlenilen sonra izleme seçeneğiyle erişebilirken hem kişiselleştirme ile kullanıcıya kolay ulaşma şansı sağlıyor. yapımlara göre, yeni öneriler alabilmeyi de kaliteli hem de reklamsız bir izleme olanağı sağlıyor. sağlanıyor. TRT hesabı ile kişiselleştirme TRT İzle ekibi, mevcut çalışmalarına yapay TRT İzle’de keşfet, çocuk, canlı izle, zekâ ve veri analizi kullanarak, TRT İzle Herkesin kullanımına açık olan TRT İzle’ye listem ve uzaktan eğitim ile bambaşka deneyimini bir sonraki seviyeye taşımak adım atmak ve özel bir izleme deneyimi bir dünyanın kapıları aralanıyor; kaliteli için sabırsızlanıyor.

20 TRT VİZYON TRT VİZYON 21 20 TRT VİZYON TRT VİZYON 21 SÖYLEŞİ Mine Sultan ÜNVER / [email protected]

Evliya Çelebi’nin peşinden Ünlü seyyah Evliya Çelebi’nin takip ettiği rotayı, modern bir seyyah bugün takip etse neler yaşar, nelere şahit olurdu?

lgiyle takip edilen TRT 2’nin “Evliya yurdumuzu da otostopla gezdiği için O günlerde amacınız, hayattan Çelebi” programında modern annesinin kendisine “Evliya Çelebi oğlum” beklentileriniz, hedefiniz neydi? seyyahımız Ömer Faruk Aksoy, diyerek hitap ettiğini söylüyor. Anne İstanbul İmam Hatip okulundan 1971- Evliya Çelebi’nin rotasını takip sözlerinin etkisi olsa gerek, aradan 40 72’de henüz mezun olmadan evvel bu ediyor, Çelebi’nin zamanıyla bugünü yıl geçmesinin ardından Aksoy bir Evliya fakir, fotoğraf ve film işlerinde tanınıyordu. kıyaslarken hiç duymadığımız, Çelebi serüvenine, yani belgeseline İslami filmciliğin yeni başladığı bu bilmediğimiz konularda bilgiler veriyor. sunuculuk yapıyor. tarihlerde; filmciliği yerinde, Hollywood’da İYapım kalitesi, içerik zenginliği ve sunucu Avrupa’da fotoğrafçılık ve sinema öğrenmek ve geri dönüp faydalı filmler Aksoy’un enerjisiyle oldukça başarılı öğrendikten sonra 1974’te İstanbul’a yapmak istiyordum. Ancak; M. Ali Sarı gibi bulunan programın yeni bölümlerinde, ilgi dönen, Yeşilçam’da Cüneyt Arkın, Necla tanınmış zevatın hocası ve bir din adamı çekici, keşfedilmeyi bekleyen pek çok yer Nazır, Fatma Girik gibi isimlerle çalışan, olan babam H. Fikri Aksoy, benim de gezilip görülecek. ardından tekrar yurt dışına gidip 35 yıl kendisi gibi din adamı olmamı istiyordu ve Programın bu denli ilgi görmesinin en sonra 2018’de Türkiye’ye dönen Ömer gitmeme razı değildi. Ben ise; sinemanın önemli nedenlerinden biri; Ömer Faruk Faruk Aksoy’la hayat hikâyesi ve sevilen gücünü idrak etmiş, televizyon ve Aksoy’un performansı. Belgesel yapımcısı, programı “Evliya Çelebi” üzerine konuştuk. medyanın da gelecekteki gücünü tahmin yönetmen, kameraman ve sunucu Aksoy, etmiş gibi mesleği menşeinde öğrenmenin sanki Evliya Çelebi’nin günümüzde 19 yaşında, İstanbul’dan Paris’e tek yön gerektiğini düşünüyordum. İşte bu duygular yeniden vücut bulmuş hali. Nitekim Aksoy, bilet alarak serüveninize başlamışsınız. ve niyetle; hazırlıklara başladım. Önce dünyanın pek çok ülkesini gördüğü gibi Sizi bu maceraya iten ne olmuştu? bir pasaport çıkarttım, sonra da tek yön

22 TRT VİZYON TRT VİZYON 23 Evliya Çelebi’nin takip ettiği rotayı 21. yüzyılda takip eden Ömer Faruk Aksoy, gittiği şehirlere tıpkı Evliya Çelebi gibi bakıyor, büyük seyyahın anlattığı ayrıntıları günümüzde de yaşatmaya çalışıyor.

İstanbul - Paris bileti aldım. Son gece; gözüme uyku girmedi. Evdeki herkes uyuduktan sonra kalktım, bir mum yaktım ve göz yaşları ile uzun bir mektup yazdım babama hitaben. Kısaca: “Mektubu okuduğunuz şu anda ben ya New York’a ya Los Angeles’a veya Tokyo’ya yahut da Londra’ya gidiyor olabilirim, beni takip etmeye çalışmayın. Niyetim filmcilik öğrenmektir. Dua ediniz” dedim. Bilahare bavulumu hazırladım ve iki rekat namaz kıldıktan sonra evden ayrıldım. Sözde Paris’den Amerika’ya gidecektim! Evdeki hesap tutmadı. Bir bisikletle İsviçre’ye gittim. Biraz Almanca öğrendikten sonra televizyon dünyasına ayak attım! (Gülüyor) Kelimenin tam manasıyla sıfırdan başlayarak! Bir kablo televizyon kanalı için yolları kazarak... Yani, amelelik yaparak.

Yaklaşık 55 ülkeye seyahat ettiğinizi, dünyayı gezdiğinizi ve fotoğrafladığınızı biliyoruz. Yeryüzünde dolaşmak sizin için ne ifade ediyor? Allah’ın emrini yerine getirmeyi ifade ediyor. Zira Allah Kur’an-ı Kerim’de çeşitli ayetlerde şöyle buyuruyor: “Yeryüzünü gezip görün, nasıl yaratıldığını keşfedin… Yeryüzünde gezip görün, yalancıların akıbetleri ne oldu ibret alın...” Yaradanımızın direkt olarak bizlere verdiği bu emirleri göz ardı edemeyiz. Müslümanların uyanıp, yüce kitabımızı okuyarak anlayıp tatbik etmesi gerekiyor. Tembellikten sıyrılıp, hazıra buluşlar ve teknolojiler geliştirmekle olur. omzuna... Benzer bir olayı Bulgaristan’da konmayı bırakıp, eskiden olduğu gibi Peygamberimizin buyurduğu gibi; gerekirse da yaşadım. 1980’de ise Somali’de bir film dedelerimizin insanlığa kazandırdıkları Çin’e de gideceğiz, gerekirse Amerika’ya, çekimine gitmiştim Londra’dan. 5 kişilik keşifler ve medeniyetler gibi bizlerin Antartika’ya. ekibimizin ikisi İngiliz Müslümanı, biri Faslı de bu misyonu uzun bir aradan sonra Bir de şunu gördüm ve dehşete kapıldım diğeri ise Cezayirli idi. Cuma namazını yeniden üstlenmemiz lazım. Bunun için üç ayrı kıtada. 1989’da Doğu Türkistan’a bir camide kılıp çıktıktan sonra, bütün de Allah’ın emirlerine riayet ederek çok gittiğimde Tahir ismindeki bir üniversite cemaat etrafımızı sardı, herkes siyahi, tek çalışmak gerekiyor. Yeryüzünde dolaşmak öğrencisi beni kucakladı ve “Ağabey, bizi beyaz biziz. Sordular teker teker nerelisiniz turistik bir geziden ziyade, öğrenmek ne zaman kurtaracaksınız?” diye sordu. diye. İki arkadaşımız gülümseyerek ve de ve yardım gereken kişilere yardım Kenetlendik kaldık dakikalarca... Cevap biraz gururlu bir şekilde İngiliz olduklarını etmek, bütün insanlığa faydalı olacak vermek yerine göz yaşlarımı döktüm söylediler; diğerleri de; Fas ve Cezayirli

22 TRT VİZYON TRT VİZYON 23 hem de teknoloji bakımından. Teknolojiyi icat ve imal eden onlar. Bilgi ise istenildiği takdirde ulaşılabilen bir yerde. Artık bunu biraz başardık gibi; gerek Batı’da gerekse vatanımızda açılan okullar bu eğitimleri veriyor ve bizler de istifade etmeye çalışıyoruz. Ancak mantalite büyük bir problem; hâlâ daha aşılamamış bir engel olarak önümüzde duruyor. Bu konuda TRT’yi tebrik etmek gerekiyor. Gerçekten de TRT Belgesel ve TRT 2 kanallarının seyircisi gittikçe artıyor. Yerli yapımlar oldukça başarılı. Hayvan belgeselleri için ayni şeyi söyleyemem ancak; tarih, kültür, sanat ve diğer konulardaki belgeseller göz dolduruyor bence. Fakat bir otokritik yapmama da müsaade ediniz lütfen. Bir İngiliz, bir Amerikalı veya bir Japon film ekiplerindeki disiplini bizimkilerde bulmak biraz zor! Tabii, istisnalar kaideyi bozmaz!

“Inside Mecca” ve “The Hajj: The Journey of a Life Time” adlı belgeselleri yaptığınız Suudi Arabistan’da uzun yıllar yaşadınız. Hayatınızda nasıl bir deneyim oldu, niçin uzun yıllar burada kaldınız? Arabistan’da uzun yıllar kalmamın hikâyesi oldukça enteresan! 1957 yılında; bir Osmanlı süvarisi (atlı askeri) olarak Rodos Yemen’e gidip de sağ salim dönebilen çok nadir askerlerden birisi olan dedem “Sırt çantamda gerekli her Seyahatlerimin çoğu belgesel filmcilik Basçavuş Hacı Şükrü Efendi, ben şey mevcuttu; çadırdan el için olduğundan fotoğraf arşivim oldukça ve kardeşim için “Okuyun, fazıl olun, küçük. Buna rağmen arada sırada ‘slide Resulullah’a hadim olun...” diye temennide fenerine, yol haritalarından show’lar yapıyorum. İspanya, Mısır, bulunduktan sonra; Çemberlitaş’daki diş fırçasına. Eksik olan ise Suudi Arabistan başta olmak üzere bazı Köprülü Mehmet Pasa Cami’nde bir Cuma ülkelerde fotoğraf sergilerim oldu. Ayrıca namazında teslim-i ruh eyliyor. Rahmetli cep telefonu ve GPS!” IRCICA’nın 20. kuruluş yılında CRR’de dedemin duasının mukaddes topraklarda Harameyn adli bir fotoğraf sergim açıldı. olduklarını… Cemaatten hiçbirine bir uzun yıllar kalışımın en büyük etken olduğu Diyanet’in yaptığı Hicaz ile ilgili bir kitap teveccüh olmadı. Sıra bana geldi. “Eyvah! kanaatindeyim. Bunun yanında; tabii ki için fotoğraflar çektim. 2006’da ise “Mekke Ben ne söylesem?” dedim kendi kendime beybabam rahmetli Hafiz Fikri efendi ve ve Medine” adlı bir prestij kitabım altı bir ara. “Ben Türküm” dedim. Vay, sen de yeri doldurulamaz anneciğimin daim lisanda yayınlandı. Yeni bir sergi ve kitap misin Türküm diyen! Caminin bütün dualarının da faydaları sonsuz. Fakat için çalışmalarım var. cemaati sanki üstüme çullanırcasına burada bir kerametten de bahsetmem şart. sarılmaya başladı... Bir Osmanlı O da; IRCICA Genel Direktörü Prof. Dr. Türk filmlerinde kameraman asistanlığı torunu bulmuşlardı uzun zamandır yolu Halit Eren bey kardeşime ait. yaptığınız gibi BBC, Discovery ve beklenen... Siz olsanız göz yaşlarınızı 1980’de kendisi Londra’da bulunmaktaydı National Geographic kanallarına tutabilir miydiniz? ve bu fakiri de oraya davet etmişti; hem belgeseller de çektiniz. Türk ve dünya filmcilik tahsilimi tamamlamam hem de bir belgeselciliğini karşılaştırmanızı Fotoğraf arşivinizin zenginliğini mecmua çıkarılmasında yardımcı olmam istesek, Türkiye belgeselde nerede, tahmin edebiliyoruz; onca ülke, adım için. Bu arzu ve niyetimi babama arz nasıl bir konumda? adım gezilen rotalar ve sizin yaşam ettiğimde: “Sen Londra’yı boş ver; senin Türkiye belgesel filmcilikte bu işi iyi sevincinizin etkisiyle kadraja giren yerin Mekke, Medine...” deyince; Halit yapanlarla arayı süratle kapatmaya başladı ayrıntılar… Fotoğraflarınızı nasıl kardeşim kendisine: “Şayet Allah isterse, son yıllarda. Ancak, yine de aramızda değerlendiriyorsunuz? Sergiler, kitap Faruk’un yolunu Londra’dan Mekke’ye amiyane bir tabirle, dağlar kadar fark var. çalışmaları gibi paylaşımlarınız var mı? çevirir...” dedi. Böylece babam izni verdi Bu, hem mantalite bakımından, hem bilgi ve ben Londra’ya gittim. Tam bir yıl sonra

24 TRT VİZYON TRT VİZYON 25 Ömer Faruk Aksoy kimdir? 1952’de İstanbul’da doğmuşum. 11 yaşında sünnet oluyorum ve büyük hediyemi babam veriyor; bir fotoğraf makinesi, 14 yaşındayken 8 mm film kameramı kendim alıyorum. Otostopla yaptığım seyahat filmlerini montajlayıp Ömer Faruk Aksoy, nam-ı diğer aileme ve arkadaşlara gösteriyorum. 17 günümüzün Evliya Çelebi’si Kazan’da hamamda yaşında filmcilik yapmayı hayal ediyorum. 19 yaşında Hollywood’a gitmek üzere evden kaçıyorum. İki yıl Avrupa’da lisan öğreniyor, ağır işlerde çalışıyor ve de fotoğrafçılık kursları alıyorum. 22 yaşında tekrar Türkiye’ye dönüyor ve Yeşilçam’a giriyorum. Yapımlarında görev aldığım bazı filmler: Haşhaş, Gençlik Köprüsü, Güneş Ne Zaman Doğacak, Lanet, Kadın Hamlet, Bir Adam Yaratmak… 27 yaşında Londra’ya giderek belgesel filmciliğe başlıyorum. 28 yaşında hayatımın dönüm noktası olan Suudi Arabistan’a iki haftalığına bir proje için gitmişken 36 yıl kalıyorum. 66 yaşıma kadar onlarca internasyonal belgesel film projesinde çalışıyorum. Bazıları: The HAJJ, BBC için. Bir IMAX filmi: Ibn-i Battuta’nin ayak izlerinden Mekke’ye yolculuk. Akira Şanlıurfa Kurosawa’nın Dreams filmini çeken ekibiyle çalışıyorum: The Little Sindbad. Mekke & Medine Harem-i Serifler genişletme inşaatları film projeleri (6 yıl). Fotograf sergileri: Granada, Kahire, Cidde, Medine, Londra ve İstanbul. Mekke & Medine adlı prestij kitabı; Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca İspanyolca ve Rusça basıldı ve 50 bin adet satıldı.

keramet gerçekleşti ve ben kendimi Mekke’de buldum. Aslında; 2 haftalık bir çekim için gittiğim Arabistan’da tam 36 yıl kaldım. Önce; Cidde’deki Kral Abdülaziz Ömer Faruk Aksoy, Antik Yunan Üniversitesi Medya Bölümü’nde, sonra Edebiyatı profesörü Spyros Syripoulos Hac Araştırmaları Merkezi ve bilahare ile Evliya Çelebi’nin çok beğendiği de freelance olarak çalışmaya başladım. Rodos Kalesi’nde Böylece; Mekke ve Medine’nin yıkımlarını ve yeniden yapılanmalarını; çoğu Osmanlı Mescid-i Nebevi’nin hemen hemen her Bakanlığı, Enformasyon Bakanlığı, yerli eserlerinin yok olmasını ellerim titreye minaresinden film ve fotoğraf çekmek ve yabancı (Alman, Amerikan, İngiliz, titreye, gözlerim yaşara yaşara çektim. nasip oldu. Suudi Arabistan Hac İspanyol, Japon) firmalarına müteaddit

24 TRT VİZYON TRT VİZYON 25 Ömer Faruk Aksoy, 2019 yılında Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği’nin geleneksel “Medya Oscarları Ödülleri”nde TRT 2’de yayımlanan Evliya Çelebi programı ile Yılın Gezi-Kültür Programı Medya Oscarı’na layık görülmüştü filmler çektim. Bunların çoğu mübarek seyahatlerim Avrupa’da gerçekleşti 70’li topraklara giremeyen gayr-i Müslimler “Türk olduğumu söyleyince yılların başlarında. Bütün İsviçre, Fransa, için Mekke ve Medine’de gerçekleşti. Bir caminin bütün cemaati İtalya, Almanya, Belçika ve İngiltere’nin çöl ülkesi olarak bilinen bu memleket, sanki üstüme çullanırcasına güney kısımları bazen yalnız bazen ise çok muhteşem güzelliklere ve sürprizlere Türkiye’den arkadaşlarla gerçekleştirdik. sahip, bir kısmının hâlâ keşfedilmediği sarılmaya başladı. Bir Hatta otostop tarihinde belki de bir ilki büyük ve bakir bir ülke. Bu fakir; kabul Osmanlı torunu bulmuşlardı biz yaptık! Gideceğimiz yerlerin isimlerini buyrulan dualar sayesinde; bu güzelliklerin uzun zamandır yolu her seferinde değişik değişik kağıtlara bir kısmını filmleştirdi. Epeyce otomobil yazmak yerine; 50 cm uzunluğunda, 15 cm reklamı da çektim Orta Doğu marketi için. beklenen... Siz olsanız genişliğinde karton kağıt alıp ona delikler Ayrıca NCB, Saudi French Bank, Saudi göz yaşlarınızı tutabilir açarak, kestiğimiz ve fosforlu renklerle American Bank gibi firmalara reklam filmleri boyadığımız harfleri takardık ki geceleri miydiniz?” de çektik. Oh; az daha unutuyordum, kolay okunsun. Sırt çantamda gerekli her Arabistan’ın bir zamanlar en meşhur TV şey mevcuttu; çadırdan el fenerine, yol komedi dizisi Tash Matash’ı da iki sezon ile Türkiye’yi gezerdim 60’lı yıllarda. haritalarından diş fırçasına. Eksik olan çektim, çok eğlendik... Bazen kamyonlara binerdim, otostoptan ise cep telefonu ve GPS! Avrupa’nın 1990 ortalarına kadar Arabistan’daki haberi olmayan şoförler para isteyince, bazı bölgelerini ise bisiklet ve trenle tek freelance kameraman bu fakirdi. O ciğerim sökülürcesine, zorlukla biriktirdiğim dolaştım. İsviçre’de iki defa da lokal bisiklet sebepten hemen hemen hiç durmadan kuruşlardan onlara vermek zorunda yarışlarına katıldım 1973’de ve 100 km çalışıyordum. Daha sonraları; tahsilini kalırdım. Bazen de üstü açık arabasıyla yarışlarında üçüncülük kazandım. Batı’da yapıp dönen genç ve enerjik Suudi Ege’ye kadar gelmiş İtalyanlarla seyahat çocuklar piyasaya girmeye başladılar. eder, onların Pavarotti gibi sesleriyle Tüm bu uğraşı, seyahat arasında söyledikleri o güzel şarkılarını dinlerken, evlenmeye ve çocuklara nasıl fırsat Yurdumuzu otostopla gezmiş, bedava seyahat etmenin tadına varırdım. buldunuz diye sormak isteriz. Evlilik tanımışsınız. Sanki ahirde kabul Yazın Antalya sıcağında yollarda uzun paylaşmak, çocuk büyütmek büyük ettiğinizi zahirde yaşamışsınız, çelebilik müddet bekledikten sonra Fethiye’ye vasıl mesuliyet demek. kaderinizde varmış gibi. Faruk Aksoy, olup da Ölü Deniz’de serinlemek gerçekten Bildiğim kadarıyla; kimin kiminle evleneceği pek çoğumuz için sıra dışı, çılgınca olan unutulmazdı henüz hiçbir turistik tesis Levh-i Mahfuz’da yazılmıştır. Bu fakirin hayatından memnun mu? yapılmamış yıllarda... evlilik hikâyesini duyanlar; bu bir film Gayet tabii; hayatımdan çok hem de çok Birkaç defa da Bursa’ya İskender kebap olmalı diyorlar! Fazla detaya girmeden memnunum, hamdolsun. Babamdan dayak yemeye gidip gelmişliğim var yine otostopla sizlere de kısaca arz edeyim efendim: yiyeceğimi bile bile evden kaçar, otostop gençlik yıllarımda. Fakat ciddi otostop

26 TRT VİZYON TRT VİZYON 27 1982’de askerliğimi kısa devre olarak 4 ay Erzincan’da yaptıktan sonra annem ve babam artık evlenmem gerektiğini söyleyerek benden nasıl bir kızla evlenmeyi düşündüğümü sordular. Ben de bir dosya kağıdına liste yapıp kendilerine bırakarak Cidde’ye döndüm. Yaklaşık 6 ay sonra bir mektup yazarak bana, 50 tane kız gördüklerini ve bunlar arasında 5-6 tanesinin aradığım vasıflara uygun olduğunu söylediler ve acilen İstanbul’a gelip görmemi istediler. Adetlere uygun olarak bu seçilenlerin hepsini gördüm. Ancak kalbimde hiç bir kıpırdama olmadı. Fakat birisine tamam Mostar köprüsünden çılgın atlayış demek mecburiyetinde kaldım. Telefonlar çalıştı; nişan günü tespit edildi. Ama ben “Evliya Çelebi” programının Mostar bölümünde, yarım asra yakın zamandır yapılmakta olan huzursuzum. Annem vaziyeti anladı. Mostar Köprüsü Geleneksel Atlama Yarışları ekrana taşınırken ana kamera, 17. yüzyılda Osmanlı yetkililerinin ve Evliya Çelebi’nin de yarışmaları izlediği yerde kurulmuştu. Amaç Babama izah ettik. Kız tarafına bir mazeret TRT izleyicisinin Mostar’ı, Evliya Çelebi’nin gördüğü gibi görebilmesiydi. Çekimler sırasında bulduk: yıllar önce bende mevcut olan bir seyyah sunucu Ömer Faruk Aksoy ve TRT 2, Türk televizyonlarında bir ilke imza attı. 67 hastalık yeniden zuhur etmiş oldu! Şifalar yaşındaki seyyah sunucu Aksoy, Mostar Köprüsü Atlama Kulübü uzmanlarının denetiminde dilendi, vazgeçildi. Annem ve babam: “Ne 24 metre yüksekliğindeki Mostar Köprüsü’nden atladı. Kendini Neretva Nehri’nin serin halin varsa gör oğlum.” dediler. sularına bırakan Aksoy’un atlayışı izleyenleri hayran bıraktı. Düştüm yollara, başladım kız aramaya. Önce New York Long Island. Sonra; kuzey ortaokul ve lise. Zaten üniversiteye yabancı UNESCO 2011 yılını neden Evliya Çelebi Afrika’yı geçtim, Fas, Tunus, Cezayir ve (Türk uyruklu) olduklarından alınmıyorlar. yılı ilan ediyor acaba diye bir düşünsün onu Mısır. Tam evlenebileceğim dediğim bir Böylece Arapça ikinci sırayı alıyor, Türkçe haksız yere, cahilce itham edenler. Evliya kız bulduğumda malumatı ve fotoğraflarını ise üçüncü oluyor. Onu da 1990’da Celebi hiç şüphesiz dünyanın en mühim payitahta, beybabama ve anneciğime İstanbul’da ilk Körfez Savaşı münasebetiyle seyyahlarından. Onun kadar gittiği yerleri ve gönderiyorum. Onlardan gelen cevap bulunduğumuz sene kreşten ve de çizgi gördüklerini en ince teferruatlarıyla yazan olumsuz. Ta Filipinler’e kadar gidiyorum. filmlerden öğreniyorlar... başka bir gezgin yok. Üstün zekâsı, dehâsı Manila Üniversitesi dans grubundan maharetleri, kabiliyetleri, onu bir Hezarfen tanıdığım bir kızla tam evlenmeye karar Koronavirüs nedeniyle eve kapandığımız yapacak kadar fazla. veriyorum, yine bir mani çıkıyor ve olmuyor. günler oldukça zahmetli geçti. Eve Fesubhanallah! Müstakbel eşimin Mekkeli kapanmak sizin için pek çoğumuza göre Programa Budapeşte ile başlamıştınız. bir doktor olduğunu bilmiyordum haliyle. daha zor olmuştur diye düşünüyorum. O Peki ya sonrası? Çelebi’nin rotasını takip Yabancı bir erkeğin Suudi bir hanımla günleri nasıl geçirdiniz? ederek nerelere gittiniz? evlenmesi de apayrı bir hikaye! Neticede Bu salgın benim için şöyle zor oldu; Mustafa Aksay’ın yapımcılığını üstlendiği Temmuz 1984’de evleniyorum tabii seyahatlerimize ve çekimlere uzun bir süre Evliya Çelebi programının rotası; Kazan, Suudi makamlarından alınan izinlerden ara verdik. Fakat “Her şerde bir hayır vardır” Sarayova, Kotor, Tiflis, Beyrut, Rodos, sonra. Ve balayımızın ilk durağı İstanbul. sözüne inandığımızdan ve hamdolsun bizim Trablussam, Dubrownik, Zagreb, Belgrad, Gelinlikle iniyoruz uçaktan ve benim aile fakirhane denize sıfır bir mevkide ve de Bosna ve Şanlıurfa oldu. havaalanında bizi bekliyor. Annem ve geniş bir terasa sahip olduğundan, gece babam artık çok memnun. Balayımızın ikinci gündüz fotoğraf çekerek vakit geçirdim. Yeni bölümlerin çekimi salgın sürecinden durağı Zürih. Oradan New York. Niyagara Time Lapse fotograflar; Samanyolu, etkilendi mi? Her ne kadar TRT 2 Şelaleleri, Kanada, Florida, Bahama Adaları yıldızlar, mehtap, hilal, güneş batışı, izleyenleri tekrar bölümleriyle Evliya ve İspanya. Paramızı son kuruşuna kadar dalgalar, yunus balıkları, uzaktan geçen Çelebi’yi takip ediyor olsalar da yeni harcayıp bitiriyoruz ve tam bir ay sonra yük gemileri, Kabe böcekleri, örümcekler… bölümleri ne zaman izleyebilecekler? tekrar Cidde’ye avdet ediyoruz. Derken Biraz kitap da okudum ve de bazı projeler Yeni bölümlerin çekimleri salgından oğlumuz Rakan (Hakan) 1985’de doğuyor üzerinde çalıştım. Bir de bol bol televizyon etkilendi. Swanetti, İşkodra, Bursa, Travnik, ve bilahare kız kardeşi Meral geliyor seyrettim! Pec, Üsküp, Sofya, Kayseri ve Erzurum’u 1987’de. Böyle bir evlilikte ana dil diye ancak çekebildik, bir kısmını salgın öncesi bir şey kalmıyor maalesef. Zira çocuklar Evliya Çelebi için kimi büyük bir bir kısmını da salgın sonrası. İkinci sezona 2 yaşından itibaren Avustralyalı ve İngiliz seyyah der, kimi zekasını över, kimisi ekleyeceğimiz sadece 4 şehir kaldı. Onları hanımlar tarafından idare edilen yuvalara ise abarttığını ve hatta hayalleriyle da Eylül sonuna kadar çekmeyi planlıyoruz gönderiliyor. Dolayısıyla Arapça yerine seyahatnamesini süslediğini söyler. Siz nasipse. Kayseri ve Erzurum hariç diğerleri İngilizce ana dillerinin yerini alıyor. Diğer Evliya Çelebi’yi nasıl değerlendirirsiniz? TRT 2’de gösteriliyor. tahsilleri de böyle devam ediyor. İlkokul,

26 TRT VİZYON TRT VİZYON 27 TRT’DEN Meral ÜNSAL / [email protected] Zaman makinesi Bir anlamda zaman makinesini icat etti TRT Arşiv ve bizi çok eski yıllara götürdü. Sadece izlediğimiz görüntüler değil, onların hissettirdikleriyle ya da o görüntü televizyonlarda dönerken yaşadığımız anılarla gerçekten de geçmişe bir yolculuğa çıkardı hepimizi... TRT Arşiv’in o paha biçilemez görüntülerini izlemek, aile albümüne bakmak gibi geldi bizlere.

elki o zamanlar hayat bu Bitmeyen aşk buldu o görüntüler. Biz de bu çalışmanın kadar çok yönlü ve renkli Her zaman dile getirdiğimiz bir gerçek var, izini sürdük ve detaylarını paylaşmak değildi. Yine de siyah beyaz siz sevgili okurlarımız bilirsiniz. Bugün hâlâ, istedik. ekranlara bakarak rengarenk parçası olmaktan gurur duyduğumuz, TRT hayaller kurardık. O zamanlar aşkı o zamanlardan başladı. Radyosundan İzlenme rekorları bize büyülü görünen kutudan, beslendik, televizyonundan öğrendik... Bu Pek çoğuna sizler de rastlamışsınızdır. evlere yansıyan yayınların hepsini duyguda yalnız olmadığımızın, aslında Videolar o kadar çok sevildi ki, bir anda Bhatırlamasak da, kurduğumuz hayallerin yeni tabirle “viral” oldular. Diğer rakamları milyonların TRT yayınlarını ilk günlerinden renkleri bugün bile canlı... Özellikle de bizim itibaren severek izlediğinin sağlamasını da yazının ilerleyen bölümlerinde sizlerle gibi o yıllarda çocuk olanlar için Türkiye almak da bu günlere nasip oldu. Nasıl mı? paylaşacağız. Şimdilik sadece Youtube’da Radyo Televizyon Kurumu’nun tek bir Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun 83 milyonun üzerinde izlenme olduğunu kanaldan yaptığı yayınlar, “mucize” demekti. (TRT) kuruluşundan bu yana imza attığı en söyleyelim. Rakamlardan daha da Nasıl oluyordu da o insanlar küçücük önemli sosyal sorumluluk projelerinden biri ilginci, o zamanlar yayınlara konu olan kutuya sığıyordu? Nöri Kantar sanki olan trtarsiv.com sayesinde. vatandaşların torunlarının videoları izleyip bizim mahallede yaşıyordu ya da Hüsnü 1968 yılında görüntülü yayın hayatına TRT ile bağlantıya geçmesi...Peki, trtarşiv. Kuruntu... Zaten Perihan Abla da öyle değil başlayan TRT’nin, arşivlenmiş video com nasıl kuruldu? Bu çalışmanın alt miydi? “İşte bu mahallede yaşar Perihan içeriğinin internet ortamına aktarılarak yapısı ne zaman oluşturuldu? Daha ne Abla” demiyor muydu jenerik müziğinde? internet kullanıcılarına sunulmasını gibi ilginçlikler yaşandı, gelin birlikte göz Tatlı Cadı gibi burnumuzu oynatsak, bir hedefleyen bu proje öylesine beğenildi atalım... şeyleri değiştirebilir miydik? Bonanza’nın ki... Milyonlarca insan, o dönemlerin müziği nasıl bu kadar güzel olabilirdi? siyah beyaz ekranından bizlerle buluşan Fikir babası İbrahim Eren Şişman ve zayıf (Laurel ve Hardy) nasıl yayınları yeni medya kanallarından Aslında trtarsiv.com, 31 Mart 2017’de yayın bu kadar komiktiler? Bizim de bir “Küçük izlediler, sevdiler, yorumladılar, paylaştılar. hayatına başlasa da çalışmalar çok daha Ev”imiz olsaydı öyle çatı katı olan! Yok yok, Tabiri caizse, bir anlamda, arşivin tozlu eskiye dayanıyor. en iyisi Heidi gibi dağlarda yaşamaktı... raflarından gün yüzüne çıkıp yeniden hayat Proje, TRT Yönetim Kurulu Başkanı ve

28 TRT VİZYON TRT VİZYON 29 O günlerin yayınları da, duyguları da lavanta kokulu sandıklara saklanmıştı. Şimdilerde ise o sandıklar açıldı ve etrafa o günlerin ruhu, duyguları, rengarenk hayaller saçıldı. TRT’nin yarım asrı aşan yayıncılık tarihinde elinde tuttuğu benzersiz ve devasa arşivinden hazırlanan videolar, gün yüzüne çıktığından bu yana, milyonlarca kez izlendi, izlenmeye devam ediyor. Rakamlarla TRT Arşiv Genel Müdürü İbrahim Eren’in, 2013 Instagram, Youtube gibi mecralarda, çok • Facebook’da, haftalık olarak yaklaşık yılında genel müdür yardımcısıyken etkin bir şekilde yer alması ve bugüne ışık 12 milyon kişiye erişilmektedir ve düşündüğü, yapmak istediği, planladığı bir tutan eğlenceli, dramatik, düşündürücü, videolar başlangıçtan bugüne kadar fikir olarak ortaya çıktı. eğitici paylaşımlar yapması söylenebilir. toplam olarak yaklaşık 687 milyon Arşivlerin detaylı olarak tasniflenmesi Proje için başlangıç 2014 Temmuz ayında izlenme almıştır. ve internetten kullanıcıya sunulması, verildi ve trtarsiv.com için en başta videolar Facebook takipçi sayısı 1 milyon 621 dünyada İngiltere, İsveç gibi birçok üretmek, araştırma yapmak, içerikleri bin 50, sayfa beğenisi ise 746 bin ülkede uygulanmıştı fakat TRT tarafından sınıflandırmak üzere 28 kişiden oluşan 583’dür. gerçekleştirilecek bu proje daha farklı, ilgi bir ekip kuruldu. Ekipler 4 farklı alanda çekici, tüm dünyanın da takip edebileceği çalışmak üzere yapılandırıldı ve eğitimler • Twitter’da, 19 Haziran 2020’de bir yapıya sahip olmalıydı. verildi. yayınlanan daha önceki yıllarda Bu nedenle 2014 Haziran ayına kadar, Tasnif ekibi olarak isimlendirilen grup; sınavları anlatan video 3.3 milyon Yeni Medya Kanal Koordinatörlüğü arşivlerden aldığı görüntülere, elektronik görüntülenme alarak en çok etkileşimi ve Arşiv Daire Başkanlığı ortaklığıyla ortamda, sitede kullanıcıya en rahat sağlamıştır. ulaşımı sağlayacak yer, zaman, tarih, kişi, (Etkileşim ve görüntülenmeler aylık “trtarsiv.com’un farklılığı neler olmalı?” düşüncesinden hareketle çeşitli projeler olay vb. bilgi girişlerini ve etiketlemeleri olarak değişmektedir bu nedenle net bir yaparak detaylı sınıflandırmayı rakam verilememektedir.) üretildi. gerçekleştirdi. Twitter takipçi sayısı 185 bin. Projenin sosyal medya hesapları ise trtarsiv.com’u takipçilere duyurmak ve Prodüksiyon ekibi olarak isim alan bir diğer grup; TRT arşivlerinden alınan ve • Instagram takipçi sayısı, 1 milyon 265 arşivden videolar paylaşıp dikkat çekmek sınıflandırmaları yapılmış arşiv içerikleriyle bin 624’dür. Bugüne kadar 2 bin 453 için yayınlarına Haziran 2016’da başladı. televizyon, internet ve sosyal medya video yayınlanmıştır. Haftalık olarak Neredeyse yapısı açısından dünyada bir alanlarında etkin bir şekilde kullanılmak video görüntülenmeleri değişmektedir. ilk olan projenin en önemli özelliği; internet üzere ilgi çekici video filmler üretti. Videolar haftalık, minimum 500 bin kullanıcılarının yüklenen içeriğin tümünü görüntülenme almaktadır. Haftalık ya da içeriklerin önemli kısımlarını parça olarak minimum 2 milyon kişiye Güncel filmler çekildi parça izleyebiliyor olması. erişilmekte ve yaklaşık 14 milyon Ayrıca yine bu ekip tarafından; profesyonel Ayrıca sitenin bir başka özelliği gösterim gerçekleşmektedir. ekipmanlarla yapılan güncel çekimler arşiv sınıflandırılan içeriklerle internet ve sosyal kaynakları ile birleştirilerek dikkat çekici • Youtube’da 366 bin takipçi medya kullanıcılarının da ilgisini çekecek; filmler hazırlandı. bulunmaktadır. Barış Manço’nun seslendirme, müzik ve efekt de içeren özel Günümüz ve geçmiş arasında kıyaslama “Bugün Bayram” adlı videosu trend video filmlerin hazırlanıp siteye yüklenmiş yapan “Neydi? Ne oldu?” sorularına cevap videolara girmiş ve 2.7 milyon olması. veren, geçmişle bugün arasında etkileşim görüntülenme almıştır. sağlayan filmler üretildi. Özellikle eski olay Bugüne kadar Youtube’da 83 milyon Yaratıcı ekip ve kişileri güncelleyen çekimler, sokak 582 bin 594 görüntülenme elde Yine bir başka özellik olarak trtarsiv.com’un röportajları, sanatçı röportajları bu ekibin edilmiştir. sosyal medyada, Facebook, Twitter, ana görevini oluşturuyordu.

28 TRT VİZYON TRT VİZYON 29 Yayına başladığı anda ve sonrasında “trtarsiv.com” sosya medya, yazılı basın, köşe yazarları, televizyon kanalları ve internet kullanıcıları tarafından büyük bir ilgi ile karşılandı ve pek çok övgü aldı. Birçok içerik ve video kullanıcılar tarafından paylaşıldı ve bazı videolar izlenme rekorları kırıp sosyal medyada uzun süre konuşuldu.

emeğe nasıl değdiğini, videoların nasıl karşılık bulduğunun en eğlenceli kısmını dinleyelim:

Köylüler dolandırılınca “trtarsiv.com’da herkes aradığı bir şeyi mutlaka buluyor, trtarsiv.com herkesin hayatının bir aynası gibi neredeyse. Herkes ya hatırladıklarını ya birini, ya bir olayı ya da kendilerini bulabiliyor trtarsiv.com’da. Bu nedenle takipçilerimiz çok heyecanlı… Mesela Ankara’nın Çubuk ilçesinin Yazır Köyü’ne, 1978 yılında, kendilerine TRT ekibi süsü veren bazı açıkgözler gelir. Köylülerin iyi niyetinden faydalanan açıkgözler ’Size çeşme, yol, köprü yaptıracağız’ diyerek köylüleri kandırır ve paralarını alarak kaçar. Bu videoyu sosyal medyada ve trtarsiv.com’da yayınladığımızda köylülerin torun Bugüne kadar pek çok güncel olay ile ilgili belirlenen akışa göre site güncelleme ve oğulları bizimle bağlantıya geçti. röportajlar gerçekleştirildi. Pek çok sanatçı ve sosyal medya paylaşımlarını Bugüne kadar köyde hiç duymadıkları ile arşivleri de birleştiren yeni röportajlar gerçekleştiriyor. Sosyal sorumluluk bu dolandırılma olayını trtarsiv.com yapıldı. Örneğin; Mustafa Yolaşan, Can kapsamında engelli vatandaşlarımız için sayesinde öğrendiklerini anlattılar. Gürzap, Okay Temiz, Sungun Babacan, sosyal medyada filmlere altyazı ekleniyor. Torunları ise bu videolar aracılığıyla ilk defa Tolgahan, Sadun Aksüt, Orhan Aydın, Gündem takip edilerek özel gün, kişi ve dedelerini görmüşler, sesini duymuşlar Özdemir Erdoğan, Ayşegül Atik, Bülend olayların TRT arşivlerindeki karşılıkları ve duygulanmışlardı. Sonrasında köye Özveren gibi birçok sanatçıyla röportajlar bugünkü kullanıcılara paylaşımlar ve site gidip yaptığımız çekimlerde olaya tanıklık gerçekleştirildi. duyuruları ile yansıtılıyor. edenler, torunlar ve çocuklar o günleri 28 kişilik bu ekibin çalışmaları sürerken bir Kısacası, ilk görüntüleri çekip işleyenden, tekrar anlattılar ve duygularını ifade ettiler. yandan da başka bir ekip, sitenin altyapı onları arşivleyenden, arşivi okuyup gün Özellikle muhtarın eşi olan yaşlıca bir ve önyüz çalışmalarını sürdürdü. Büyük yüzüne çıkarandan tutun, şimdilerde bu teyzemiz kendisinin olaya karşı çıktığını, bir özveri ve titizlikle hazırlanan trtarsiv. görüntüleri bizlerle paylaşan ekibe kadar bunlar dolandırıcı dediği halde köyün com; 31 Mart 2017’de muhteşem bir açılış TRT ailesinin pek çok ferdinin emeği var erkeklerinin kendisini dinlemediğini ifade gecesiyle yayın hayatına başladı. trtarşiv.com’da ve içeriklerinde... Dilerseniz etti. tam bu noktada, bugüne kadar trtarşiv. Bu olaydan da anlayacağınız üzere trtarsiv. Sosyal sorumluluk com’a emek veren bütün ekip adına bilgi com geçmişle bugün arasında müthiş bir Sosyal medya yönetimi yapan ekip, aldığımız Goncagül Aköz’den bütün bu bağ ve köprü kuruyor.”

30 TRT VİZYON şöyle aktarıyor: “Siyasi olarak paylaşımlar yaptığımız iddia ediliyor fakat trtarşiv’in böyle bir misyonu yok. O gün ne olmuşsa ve nasıl olmuşsa trtarşiv yorum katmadan takipçilere sunmaya devam ediyor. Takdiri ve yorumu takipçilere bırakıyoruz aslında. Bazen videolar altında takipçiler arasında tartışmalar da çıkabiliyor. Videolarda en çok dikkat çeken şey eski zamanlarda konuşulan Türkçe’nin güzelliği ve izleyicilerin deyimiyle eski insanların tavır, giyim ve mütevazı duruşları. Bazen çok beğenileceğini düşünmediğiniz bir video inanılmaz bir etki sağlayabiliyor. Durum o günkü gündeme ya da moda göre değişebiliyor.”

Satış talepleri Videolar sosyal medyada ya da sitede yayınlandıktan sonra beğenilerle sınırlı Haraptar Köyü aşan yayıncılık tarihinde elinde tuttuğu kalmıyor. Kamu kurumları, belediyeler ve özel sektörden satın almaya yönelik “Eski sanatçılarımızla yaptığımız yeni benzersiz ve devasa arşivi düşünülünce bu talepler gelebiliyor. röportajlarla, takipçilerimize TRT’nin samanlıkta iğne aramak gibi... Ama elbette Tez veya araştırma hazırlayan ve yaptığı arşivlerinde yer alan bu yüzleri tekrar bu sorun, yine Türkiye’nin benzersiz yayın işlerde kaynak olarak kullanmak isteyenler tanıtıyoruz. kuruluşu olmanın getirdiği uzmanlıkla de satın alma ya da edinme talebinde 2016 yılında Ayşegül Atik ile yaptığımız çözülüyor. Her şeyden önce, aylık olarak bulunabiliyor ve TRT Arşiv Daire Başkanlığı röportaj, 2020 yılında ölümünün önemli gün, olay ve kişilerle ilgili paylaşım ile bağlantı kuruyor. ardından yayınladığımızda, takipçilerin yapılacak günler belirleniyor, eğer önemli Takipçi profili; devlet kurumları, sanatçılar, onu daha iyi tanımasını ve anmasını bir gün, olay veya kişi yoksa o güne özel gazeteciler, televizyon kanalları, köşe sağladı. Bu kapsamda yeni röportajlar arşivden dikkat çekecek videolar üretiliyor. yazarları, milletvekilleri, bakanlar, belediye gerçekleştirmeye devam edeceğiz. İzleyici önüne çıkan videolar hazır halde başkanları, STK’lar gibi geniş bir yelpazeye Urfa’nın bir köyü olan ve 1978 yılında bulunmuyor, arşivde araştırma yaparak de sahip. satılık köy olarak gazetelere ilan verilen, hatta birkaç kaynağı bir araya getirerek TRT Arşiv ekibinin bir başka görevi de, Şener Şen’in “Züğürt Ağa” filmine de videolar hazırlanıyor. Ekibin önceliği takipçilerin sosyal medya üzerinden konu olan Haraptar Köyü Urfa’ya gidilerek arşivde kaynak araştırması yapmak ve istekleri, aradıkları şeylerin mümkün bulundu. Aslında bu köyün filmde kullanılan videolarda anlatmak istenen kaynakları bir olduğunca arşivlerde araştırılması ve köy olmadığı, sadece filme ilham olan ve araya getirmek. takipçilerle buluşturulmaya çalışılması. adı kullanılan bir köy olduğu anlaşıldı. Köy Gündeme dair taramalar da yapılıyor Birçok teşekkür ve iyi dilekler, bazen gerçekten de sahibi olan Halil Ağa ve seçimlerde bugünle köprü kurabilen de yapıcı eleştiri ve talepler takipçiler tarafından satışa çıkarılmıştı. Köyün dört içeriklere ağırlık veriliyor. Montajda grafik, tarafından her yolla ekibe ulaştırılıyor. TRT bir yanında su olmasına rağmen müzik ve efektlerle süslenen, altyazı Arşiv ekibi, mümkün olduğunca bunlara köyde su bulunmuyordu ve satış nedeni eklenen videolar, milyonlarla buluşuyor. cevap vermeye, talepleri yerine getirmeye biraz da buydu. Bugün köye gittiğimizde Yani her şey arşiv araştırması ve bunların çabalıyor; yaptıkları işin ve projenin köyün ağası tabii ki vefat etmişti ama düzenlenmesi üzerine kurulu. Bazen başarısını gelen bu geri dönüşlerden takip torunları oradaydı, köy hâlâ satılıktı rastlantı sonucu sınıflandırılmamış edebiliyorlar. ve su gelmemişti. Torunlar Ankara’nın olmasına rağmen arşivde çok enteresan hâlâ kendilerini görmediğini, haritalarda içeriklere de rastlanıyor. görünmediklerini ifade ettiler ve su gelmesi TRT Arşiv’in sosyal medya için bir kez daha ricada bulundular.” İzleyici tepkileri TRT Arşiv videolarında herkes kendinden hesapları ve bu arşive bir şeyler bulabiliyor. Bazı izleyiciler de ulaşılabilecek tüm adresler... Samanlıkta iğne aramak İnternet sitesi hesabı : trtarsiv.com TRT Arşiv videoları bildiğiniz gibi özel geçmişte neler olduğunu merak ediyor. Bu videolar sayesinde bir şeyler öğrendiklerini Facebook : trtarsiv günleri de takip ediyor... Diyelim ki, Instagram : trtarsiv söyleyerek teşekkür eden takipçiler de gündemde bir sınav var ya da bayrama Twitter : trtarsiv yaklaşılıyor, trtarşiv.com hemen buna dair mevcut. Kimi zaman olumsuz eleştiriler de Youtube : TRT arşiv bir içerik paylaşıyor. TRT’nin yarım asrı oluyor elbette... Goncagül Aköz bu durumu

TRT VİZYON 31 TRT’DEN Mine Sultan ÜNVER / [email protected]

TRT EBA TV’nin özel yarışması: Hazır mısın?

TRT EBA TV’nin sosyal mesajlar içeren, eğlenceli yarışması “Hazır mısın?”da engelli çocuklarla normal gelişim gösteren çocuklar birlikte yarışıyor. Çocuklar arasında tercümanlık yapan kişi ise Türkiye’nin ilk işitme engelli tercümanı Şule Denli Öztürk. algın sürecinde TRT’nin olmayan bu yarışmada Türkiye’nin ilk “Hazır mısın?” programı formatı nedeniyle üstlendiği önemli işitme engelli tercümanı Şule Denli Öztürk oldukça farklı. Bununla birlikte yarışmayı sorumluluklardan biri de EBA tercümanlık yapıyor. farklı kılan bir diğer özellik ise ekibi. TV yayınlarıydı. Milyonlarca Programın sunucusu ve tercümanı da çocuğumuzun eğitimden Kaybedeni olmayan rekabet oldukça özel. uzak kalmamasını sağlayan Senaryo ve içeriklerini özel eğitim Engelli ve engelsizlerin buluştuğu EBA TV sadece matematik, Türkçe, uzmanlarının hazırladığı program ortamlarda genellikle tercümanlar sağlıklı Scoğrafya ya da kimya dersi vermedi. EBA sayesinde, engelli çocukların diğer bireyler olurken bu yarışmada iletişimi TV aynı zamanda sosyal mesajlar içeren, çocuklarla kaynaşmasını sağlamak Türkiye’nin ilk işitme engelli tercümanı eğlenceli, öğretici programlar da hazırladı. amaçlanıyor. Yarışmada kullanılan Şule Denli Öztürk sağlıyor. İşaret dilini tıpkı Onlardan biri ise “Hazır mısın?”dı. yöntem; engelli ve olağan gelişim yabancı dil gibi öğrenen tercümanların Her yönüyle özel bir program olan bu gösteren çocuklara, tersine kaynaştırma aksine Şule Denli Öztürk doğuştan yarışmayı, TRT ile Milli Eğitim Bakanlığı modeli ile eğlenme ve öğrenme imkânı engelli oluşuyla çocukların hislerine de Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel sağlamak. Yaz tatili boyunca her hafta tercümanlık etmiş oluyor. Şule Denli Müdürlüğü birlikte hazırladı. Programın salı ve perşembe günleri yayınlanacak Öztürk, sosyal medyada sürekli Türk işaret klasik yarışmalardan önemli bir farkı var. programda yarışmalar; bilgi, eğlence, el dili ile videolar paylaşırken sonrasında Burada engelli çocuklarla normal gelişimini becerileri ve spor alanlarında düzenleniyor. televizyonda çeviri yapmaya başlayan sürdüren çocuklar birlikte yarışıyor. Rekabet tatlı bir çekişme olarak yaşanıyor, mücadeleci bir rol model. Zihinsel, görme, işitme ve bedensel çocukların yüzü gülüyor. Programın sunucusu Nurben Kendirli yetersizliği olan öğrencilerle normal de, işitme engelli bir anne babanın gelişim gösteren öğrencilerin birlikte yer Çok özel bir tercüman, çok özel çocuğu olarak ve az da olsa işitme kaybı aldığı yarışmada amaç engelli çocuklarla yaşadığı için engelli çocukları oldukça iyi engelsiz çocukların kaynaşmasını bir sunucu anlayabiliyor, yarışmayı başarılı bir şekilde sağlamak. Kazananı olan ama kaybedeni Yönetmenliğini Suat Emuce’nin yaptığı sunuyor.

32 TRT VİZYON TRT VİZYON 33 TRT EBA TV Yaz Okulu 29 Haziran’dan itibaren yayınlanan TRT EBA TV kanallarında yayımlanan ‘Yaz Okulu’ 28Ağustos tarihine kadar devam edecek. 9 hafta boyunca yayınlanacak Yaz Okulu programları için ana temalar, “çocuk dostu eğitim yayınları”, “genç işi içerikler”, “çift kanatlı eğitim” ve “yeni nesil öğrenme ve etkileşimli sunumlar” olarak belirlendi. Yaz okulunda ekrana gelen “Yeni Nesil Dersler”, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin ilgi ve isteklerine uygun olarak tasarlandı. Farklı kurguları ve renkli içerikleriyle dikkat çeken dersler öğrencilerin okuldan uzakta kaldığı dönemde zayıf kaldıkları alanları telafi Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk TRT EBA TV edebilecekleri ve geliştirebilecekleri Yaz Okulu hakkında bilgilendirdi şekilde geliştirildi. EBA TV Yaz Okulu’nda, çok yönlü becerileri Şule Denli Öztürk geliştirme amacıyla Tasarım Beceri Türkiye’nin ilk işitme engelli tercümanı Atölyeleri (TBA) için de özel bir kuşak hazırlandı. Okullarda sınıfların dışında Eskiden duyan bir kişi ile sağır bir kişi karşı çocuk-genç dostu öğrenme alanları karşıya gelince nasıl iletişim kuracağını bilmiyordu ve içerikleri oluşturmayı amaçlayan ve ve birbirini anlayamıyordu. “Hazır mısın?” 2023 Eğitim Vizyonu’ndaki ‘çift kanatlı yarışması ile bu algı kırıldı. Sağır çocuk ve engelli çocuk yetiştirme’ hedefine hizmet olmayan çocuk karşı karşıya geldi ve empati eden TBA kuşakları ile bilim, teknoloji, yapabildi, önyargılar aşıldı. Bu proje, herkesin sanat, kültür, yaşam becerileri ve spor birbiri ile iletişim alanlarında çocukların sosyal-duygusal kurabileceğini göstermiş oldu. Çocuklarımız becerilerini destekleyecek içerikler artık,ileriki hayatlarında sağır biri ile sunuldu. karşılaştığında “Evet onun ana dili Türk İşaret Dili” diyecek ve iletişim kurma konusunda daha rahat İngilizceye ağırlık verildi olacak. Yaz okulunda İngilizce eğitimi, sınıf özelinde değil, Avrupa Dil Yeterlilikleri Nurben Kendirli Çerçevesi’ne uygun olarak ‘A1, A2 Sunucu ve B1, B2’ düzeylerinde hazırlandı. İngilizce kuşağında özellikle İngilizce İşitme engelli bir anne ve babanın çocuğuyum, konuşma (speaking) becerisinin benim de kısmen işitme engelim var. Dünyada, güçlendirilmesi hedeflendi. İzleyici Amerika’da ve Avrupa’da çok fazla işitme engelli öğrencilerin dinleme (listening), okuma tercüman kullanımı var ama Türkiye’de hiç yok. (reading) ve anlama (comprehension) Benim işitme engelli tercüman kullanmamın temel becerilerini daha çok desteklemek için, nedeni; sağır toplum hikâye anlatımına (storytelling) özel kuşaklar hazırlandı. Mehmet Nezir Gül Okuma-yazma telafi dersleri Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Bu özel kuşak, okuldan uzakta kalan öğrencilerin okuma-yazma eğitimlerinde Müdürü muhtemel eksiklikleri telafi etmek Değişik engel gruplarına sahip, özel eğitime amacıyla hazırlandı. Sınıf öğretmenleri ihtiyacı olan öğrencilerimizle gelişimini normal dersleri drama ile zenginleştirdi. olarak sürdüren öğrencilerimizin birlikte olduğu, ‘Bizden’ aile kuşağı ise çocuk gelişimi, kaynaşmanın en güzel bir biçimde gerçekleştiği ergenlik dönemi, aile içi iletişim gibi bir anlayışla onları burada hem bilgilendirerek farklı pek çok konuda uzman konukların hem eğlendirerek hem sportif bazı çalışmalarla değerlendirmelerini sunarak anne birlikte hayata daha iyi bir şekilde hazırlanmalarını babalara destek olmaya devam etti. sağlıyoruz.

32 TRT VİZYON TRT VİZYON 33 KAPAK Şeyma HARMANYERİ / [email protected]

Demirkubuz’un “Hayat”ı Bu sene ikincisi düzenlenen 12 Punto TRT Senaryo Günleri kapsamında, “Hayat” projesiyle TRT Ortak Yapımı Ödülü’nü kazanan Zeki Demirkubuz, TRT Vizyon’a özel açıklamalar yaptı. Demirkubuz ile “Hayat” filmi, TRT’nin sinemaya olan desteği, Türk sineması ve hayatında iz bırakan anlar üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

inemacıları senaryo kaynağı olacağını ve pek çok insanı Demirkubuz, TRT’nin son yıllarda Türk aşamasında destekleyerek etkileyecek bir proje olduğunu söyledi. Sinemasına verdiği desteğin önemine gelişmelerini sağlayan, dikkat çekerek; “Belli bir meselesi olan sinema sektörüne de büyük TRT’nin sinemaya desteği yani sanat sineması olarak adlandırılan yatırımları olan 12 Punto TRT Filmlerinde Dostoyevski’nin izlerini sinemayı, Türkiye’de şu zamana kadar Senaryo Günleri’nin ikincisi gördüğümüz Demirkubuz, sinemanın Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan başka geçtiğimiz ay İstanbul’da gerçekleşti. 12 kendini anlatmak için önemli bir alan destekleyen hiç kimse yoktu. Bazı Sfinalistin bir haftalık senaryo eğitimi ve açtığını ve sinemada inanmadığı hiçbir şeyi insanların kişisel bağlantılarını bir kenara sinema alanında yetkin isimlerin panel ve yapmama özgürlüğüne uzun süredir sahip bırakırsak, bu desteğin kurumsal düzeyde masterclasslarının ardından 18 Temmuz olduğunu dile getirdi. bugüne kadar -her ne kadar insanlar Cumartesi akşamı gerçekleşen kapanış Sanat sineması deyince ilk akla gelen memnun olsun olmasın- tekeli Kültür töreni ile ödüller sahiplerini buldu. 12 proje isimlerden biri olan; C Blok, Masumiyet, Bakanlığıydı. O kadar ki Kültür Bakanlığı arasından 4’ünün ortak yapım, 4’ünün ise Bekleme Odası, Kader gibi filmleriyle olmasa bugün çekilen filmlerin çok büyük ön alım ödülü kazandığı törende, “Hayat” seyircide derin izler bırakan Zeki bir bölümü de olmazdı. Bu çok net ve projesi ile TRT Ortak Yapım Ödülü kazanan Demirkubuz ile 12 Punto’da gerçekleşen bunu herkes kabul etmeli zaten. Asıl Türk sinemasının önemli ismi yönetmen senaryo eğitimleri esnasında konuşma sorun bunun sadece Kültür Bakanlığının Zeki Demirkubuz da yer aldı. Ödülünü TRT imkânı bulduk. üzerine yıkılmış olması, sadece Kültür Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İstanbul Feriye’de Boğaz manzarası Bakanlığının insafına, imkânlarına ya da İbrahim Eren’in elinden alan Demirkubuz, eşliğinde TRT’nin sinemaya olan desteği politikalarına kalmış olmasıydı. Bu desteğin 12 Punto TRT Senaryo Günleri’nin uzun ve Türk sineması üzerine TRT Vizyon’a diğer kurumlara hatta özel kurumlara vadede Türkiye’de pek çok işe ilham özel önemli değerlendirmelerde bulunan kadar yayılması gerekiyordu. TRT özellikle

34 TRT VİZYON TRT VİZYON 35 Güçlü bir oyuncu kadrosu olan Kader’de; Ufuk Bayraktar, Vildan Atasever, Ozan Serap Aksoy, Fikret Kuşkan, Zuhal Gencer ve Selçuk Yöntem’in yer aldığı 1994 Bilen, Müge Ulusoy, Engin Akyürek ve Mustafa Uzunyılmaz yer alıyor yapımı C blok aynı zamanda yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi

Engin Günaydın’ın başrolünde yer aldığı “Yeraltı” 2012 yılında çekildi Zeki Demirkubuz, 2015 yılında çekmiş olduğu “Bulantı” filminde oynadı

Demirkubuz: Etkinliğe böyle bir ilişki ağına girmek nasıl olur diye konusunda da yalnızlık hisseden biriyim. düşündüm çünkü ne beklendiğini de tam İlk başlarda öyle değildi ama yıllardır katılırken, en başta ‘eğer olarak bilmiyordum. Açıkçası şöyle bir şey senaryolarımı kendi kendime sayıklayarak düşündüğümüz gibi oldu; 12 Punto projesinin mimarlarıyla neredeyse artık hiç kimseye okutma imkânı tanıştım. TRT’den Cemil Bey ve Faruk olmadan yazıyorum. Dolayısıyla bu bana olmazsa vazgeçeriz’ diye Bey ile ve diğer ekipten arkadaşlarla insanların düşündüğünün aksine inanılmaz düşünmüştüm. Fakat tam görüştüm. Görüşür görüşmez de ne kadar iyi de geldi. 12 Punto’ya katıldığımda işler tersi oldu, burada hiçbir işlerine sadık, gerçekten söylüyorum biraz değişti. Eğitimler için çok değerli bir bunu; akıllı ve meselesine dönük insanlar isim bulmuşlar Senaryo Danışmanı Franz yerde görmediğim bir olduklarını görünce diğer ayrıntılarla çok Rodenkirchen… Kendisi bana çok yakın samimiyet, profesyonellik da ilgilenmedim. Projenin yolu ve yöntemi da değildi. Hayatımda hiçbir senaryomu de çok ilginç geldi bana. Uygulamaları, hiçbir filmimi olmadığı kadar üstelik çok ve sıcaklık gördüm. seçilen projelerin geliştirilmesine dönük dış bir bakış açısıyla çok fazla tartıştık. çabalar, programlar, eğitimler ilginç ve İlk sahneden son sahneye kadar hepsini de özel televizyonlara göre, daha az özenliydi. Etkinliğe dair, en başta ‘eğer elden geçirdik. Bu tartışma, çekim öncesi angajmanlı, toplum yararına çalışan bir düşündüğümüz, istediğimiz gibi olmazsa bana onlarca soruyla düşündüğüm bazı kurum olması sebebiyle potansiyel olarak vazgeçeriz’ gibi bir fikrim vardı fakat tüm şeyleri düzeltme imkânı da verecek bunu baktığımızda bunun en iyi karşılığı olabilirdi bunlardan sonra tam aksi oldu. Öyle bir anladım.” ifadelerini kullandı. ki öyle de oldu. TRT çok uzun yıllar sonra şey olmadığı gibi gördüğümüz tavır üzerine ilk defa böyle bir iş yapıyor,” dedi. daha da katılımcı olmaya karar verdik. İki “12 Punto’ya hayran oldum” gündür de senaryo üzerine tartışıyoruz.” Demirkubuz, Türk Sinemasının 12 Punto ile “12 Punto’nun muhtevasını yeni değerlendirmelerini yaptı. hareketlendiğini ve TRT’nin de bu kurumsal öğrendim” çabasının karşılıksız bırakılmaması 12 Punto TRT Senaryo Günleri’nin içeriği “Kendisinin kölesi bir insan gerektiğine vurgu yaptı; “Bunu şu an hakkında bilgisi olmadığı için ilk başta proje değilim” projesi seçilmiş biri olarak söylemiyorum, ile ilgilenmediğini belirten Zeki Demirkubuz, Hayatında ilk kez bir senaryosunu ilk öyle dertlerim komplekslerim yoktur. TRT’nin sinemaya olan desteğini sahnesinden son sahnesine tartışma İçimden gelen, düşündüklerim ve vicdanım fark ettikten sonra fikrini değiştirdiğini olanağı bulduğunun altını çizen yönetmen dışında hiçbir şey söylemem, kimse de belirterek; “Çok yoğun çalıştığım için 12 “Benim sinema tartışmalarıyla çok ilgim bunu bana söyletemez. Bu projeden Punto’nun muhtevasını geç öğrendim ve yok, ben kendinin kölesi bir insan da inanılmaz memnunum. Projem olsun çok şaşırdım. İlk olarak, bu saatten sonra değilim. Senaryolarımı, filmlerimi tartışma olmasın, değerlendirilsin değerlendirilmesin 34 TRT VİZYON TRT VİZYON 35 Zeki Demirkubuz’un Ödülleri C Blok - 1994 • Sinema Yazarları Derneği (SİYAD)/ En İyi Yönetmen ve Film Masumiyet - 1997 • 34. Antalya Altın Portakal Film Festivali/ Halk Jürisi Avni Tolunay Ödülü Üçüncü Sayfa - 1999 • 36. Antalya Altın Portakal Film Festivali/ Behlül Dal Jüri Özel Ödülü, En İyi Senaryo İtiraf - 2001 • 13. Ankara Film Festivali/ En iyi Yönetmen ve Mahmut Tali Öngören Özel Ödülü Yazgı - 2001 • 38. Antalya Altın Portakal Film Zeki Demirkubuz kimdir? Festivali/ En iyi 3.Film ve En İyi Zeki Demirkubuz 1964 yılında doğdu. Ortaokulu Isparta’da, Gönen Öğretmen Okulu’nda Yönetmen Ödülü Bekleme Odası - 2003 bitirdikten sonra İstanbul’a yerleşti. Liseye İstanbul’da başladıysa da ilk sömestrden sonra okulu bırakarak fabrika ve atölyelerde çalışmaya başladı. 1980 darbesinden • 40. Antalya Altın Portakal Film sonra tutuklanıp üç yıl hapis yattı. İşkence gördü. Bu dönemde edebiyata ilgi duydu, Festivali/ Behlül Dal Jüri Özel Ödülü Dostoyevski’yi keşfetti. Özellikle Suç ve Ceza’nın kendisi üzerindeki kalıcı etkileri o • 23. İstanbul Uluslararası Film Festivali/ yıllarda oluştu. Tahliyesinden sonra Anadolu’nun çeşitli kentlerinde işportacılık yaptı. En İyi Türk Yönetmen Ödülü Kader - 2006 Liseyi dışarıdan bitirerek İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne girdi. Sinemaya 1986 yılında Zeki Ökten’in asistanlığı ile başladı. İlk uzun metraj filmi C • 42. Antalya Altın Portakal Film Blok’u (1994) çekene kadar çeşitli yönetmenlerin asistanlığını yaptı. C Blok’tan sonra Festivali/ En İyi Film Ödülü Demirkubuz, kendi senaryolarını yazan bağımsız bir yönetmen olarak çalışmaya devam • Nürnberg Film Festivali/ En İyi Film etti. Uluslararası eleştirmenler ve izleyiciler, Demirkubuz’u Venedik Film Festivali’nde Ödülü gösterilen ikinci filmi Masumiyet’le tanıdılar. Demirkubuz’un üçüncü filmi olan ‘Üçüncü • İstanbul Uluslararası Film Festivali/ Sayfa’, Türkiye’deki film festivallerinin yanı sıra Locarno ve Rotterdam Film Festivalleri FIBRESCI ve En İyi Yönetmen Ödülü de dahil olmak üzere Avrupa’da yapılan çok sayıda film festivalinde gösterildi. Bu • 18. Ankara Uluslararası Film Festivali dönemde Zeki Demirkubuz “Karanlık Üzerine Öyküler” adını verdiği üçlemesinin Ödülü/ En İyi Yönetmen Ödülü Yeraltı - 2012 çalışmalarına başladı. Üçlemenin ilk iki filmi, Yazgı (2001) ve İtiraf (2001), 2002 yılında Cannes Film Festivali’nin “Un Certain Regard” bölümünde gösterildi. Üçlemesini • Dubai İnternational Film Festivali/ En başrolünü de üstlendiği ‘Bekleme Odası’ ile (2003) tamamlayan Demirkubuz, daha sonra İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu Masumiyet’in başlangıç öyküsünü anlatan Kader’i çekti. (2006). 2009 yılında gösterime • 45. Sinema Yazarları Derneği Ödülleri/ giren ‘Kıskanmak’ filminin ardından, ‘Yeraltı’ (2012) adlı filmi çekti. Bulantı (2015) ve En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu, Kor (2016) filmlerini yaptı. Oyunculuk denemeleri de olan Demirkubuz, Kemal Sunal’ın En İyi Kurgu, En İyi Yardımcı Kadın başrolünde olduğu Yoksul filmi, İşler Güçler dizisi ile kendi filmi olan Bulantı’da rol aldı. Oyuncu Ödülü

işini iyi yaptığına bütün kalbimle inandığım ve sıcaklık gördüm. Bence herkes ön Zeki Demirkubuz’un Filmleri insanlarla tanıştım burada. Bu da zaten yargılarından arınıp tamamen projeye 1994: C Blok benim normal hayatta da aradığım, dönük olarak bakmalı; bu projeyi 1997: Masumiyet sinemada çevremde bulamadığım bir ilişki uzun vadeli olması için desteklemeli, 1999: Üçüncü Sayfa türü. O yüzden gayet mutluyum. Bunu Kültür Bakanlığının desteği yanında, 2001: İtiraf bu projenin sahipleriyle de konuştum, kurumsallaşmış bir destek olarak kalması 2001: Yazgı açıkça ve çok inandırıcı şekilde söylediler; için de insanlar çaba göstermeli.” 2003: Bekleme Odası ‘Biz bu projeyi kendimiz için ya da kendi 2006: Kader çıkarlarımız için yapmıyoruz’ dediler. “TRT’nin Oscar Başkanını 2009: Kıskanmak ‘Bu proje zamana ve sinemacılara getirmesi inanılmaz” 2012: Yeraltı kalsın’ dediler, ben samimiyetlerine çok TRT’nin taraflı ve kayırmacı bir tavırdan 2015: Bulantı 2016: Kor inanıyorum. uzak durduğuna dikkat çeken Zeki Çevirmenlerinden bu ilişkilerin Demirkubuz, 12 Punto’nun ilkinde TRT 2020: Hayat düzenlenmesine kadar inanılmaz genç aracılığıyla Oscar Başkanı John Bailey ile bunun hiçbir önemi yok. Yıllar sonra, ve profesyonel bir ekiple çalışıyorlar, tanışmasını anlattı; girdiğim şu ortam ve bir grup insanla hayran oldum. Uzun zamandır Türkiye’de “Oscar Başkanı John Bailey İstanbul’a sinemaya dönük ilişkiler kurmak bana çok hiçbir devlet kurumunda ve özel kurumda geldiğinde benimle görüşmek istedi. Ben iyi geldi. İyi olduğuna, düzgün olduğuna, görmediğim bir samimiyet, profesyonellik geçen sene gerçekten şaşırmıştım, John

36 TRT VİZYON TRT VİZYON 37 “TRT vasıtası ile geçen sene Oscar Başkanı John Bailey ile tanışma fırsatımız oldu.”

Bailey’nin buraya gelmesi, uzun bir süre kalması, ısrarla benimle ve bazı yönetmen arkadaşlarla görüşmek istemesi bile çok önemliydi. Bazı önemli ilişkiler adım adım ve arzulayarak kurulur. Bu da bunlardan bir tanesi. O vasıtayla tanıştık ve halen devam eden çok da iyi bir ilişkimiz var. Geçen “Hayat” projesi ile TRT Ortak sene buna vesile olan TRT’nin, Oscar Yapım ödülünü kazanan Zeki Başkanını ve bununla birlikte dünyanın Demirkubuz, ödülünü İbrahim en büyük film dağıtım şirketlerinden Eren’in elinden aldı Wild Bunch’tan Marie-Pierre Vallé ve Saraybosna Film Festivali yöneticilerinden Amra Bakšić Čamo gibi önemli isimleri çağırıp bu isimlerden bir jüri oluşturma tavrını inanılmaz beğendim. Hatta bugünkü olumlu düşünceme bir katkısı da bu oldu. Çünkü böyle davranmaya ve etkinliği böyle tasarlamaya çalışan bir kurum; adam kayırmaktan, taraflı davranmaktan, imtina ediyor demektir. Şu anda yapsınlar ya da yapmasınlar önemli değil; pek çok kurumda, herkesin adamını tutuyor, adam kayırıyor gibi bir fikri var. Bunlardan uzaklaşmak istiyorsak bize ne olursa olsun objektif bir duygu, bakış açısı ve davranış lazım. Geçen sene başlayan ve bu sene de devam eden 12 Punto’nun bu tavrı, ‘biz Zeki Demirkubuz ile “Hayat” filmi, TRT’nin sinemaya olan şeffaf olmak istiyoruz, biz adaletli olmak desteği ve Türk sineması istiyoruz, biz meselemize dönük olmak üzerine konuştuk istiyoruzun tam karşılığı. Bu sinemacılar için çok önemli.” Hayat; 35 yıl sonra bu anıdan, doğup mesafede bakarak, insanı ve bu uğurda büyüdüğüm köyde ve taşra şehirlerinde, çektiği acıları anlamaya çalışıyor. İnsanın TRT’den “Hayat”a ödül yaşayıp tanık olduklarım, dinlediğim gerçekliğini yalnızca fiziksel ve açıklanabilir TRT Ortak Yapımı ödülünü kazandığı hikâyeler ve bunca yıl yaptığım koşullar üzerinden değil; nedensiz bir ruh “Hayat” projesininin çıkış anını 35 yıl gözlemlerden yola çıkarak yazdığım; halinin ve çocukça bir hayalin, bu sert ve öncesine giderek TRT Vizyon ile paylaşan başlangıçta bir grup insan arasında geçen çıplak gerçekleri nasıl parçalayabileceğini, Demirkubuz; “1985 yılında, Sakarya’dan bir gençlik ve aile draması gibi görülse bir sanat yapıtında göstermeyi gaye Ağrı’ya kadar uzanan hattaki benzin de, temelde insanın yazgısı ve bu yazgı ediniyor,” dedi. istasyonlarına bir petrol firmasının reklam karşısındaki çaresizliği ile ilgilenen, ne afişlerini asma işinde çalışıyordum. yapılırsa yapılsın bir türlü geçmeyen “Sorgulanmaktan ve Yolculuğun bir aşamasında Merzifon civarı ‘imkânsızlık duygusuna’ dair bir hikâye... sorgulamaktan korkmasınlar” bir köyde otobüs beklerken, ıssız yolun Film, bu hikâye aracılığı ile ‘insanın önüne Zeki Demirkubuz, son olarak genç karşısındaki bakkalı bekleyen benim gibi konulan seçeneklere ve kaderine karşı sinemacılara tavsiyelerde bulundu; sıkılmış bir kızla önce bakışmaya ardından gelerek hayallerinin peşinden gitmesi Kendilerini ortaya koymaktan korkmasınlar, hızla duruma kapılmaya başladık. Bir mutluluğu getirir mi?’ sorusuna cevap sorgulanmaktan ve sorgulamaktan süre sonra bir otobüs geldi, ben binip bulmayı ve bu arada kalmışlığı anlamaya korkmasınlar, açık olsunlar. Yani biraz itilip gittim. Doğal olarak da kızı bir daha hiç çalışarak, insanın doğası, hayatı ve ruhuna kakılmaya, zorlanmaya izin versinler ve görmedim. O şekilde ne kadar kaldık, orası dair bir duygu oluşturmayı amaçlıyor. neden orada olduklarını, neyi yapmaya nasıl bir yerdi şimdi pek hatırlamıyorum. Hayalin yerine gerçeği, hayat bilgisinin çalıştıklarını hiç unutmasınlar. Bugün Ama o anı, kızın o yalnızlığını ve derinden yerine masumiyeti koyduğumuz zaman, olmasa yarın, değilse öbür gün mutlaka bir hissettiğim sebepsiz acıyı hiç unutmadım. ortaya çıkabilecek duruma belli bir karşılık bulur.”

36 TRT VİZYON TRT VİZYON 37 KAPAK Kürşat SAYGILI / [email protected]

Karamsar “Auteur”: Zeki Demirkubuz Zeki Demirkubuz sinemasına bir bakış…

980 darbesi Türkiye’deki kabul ettirmeye başlamıştır. Türkiye’de için karanlık ve kederli yıllardır. Bu uzun hayatı ve siyaseti tüm siyasi iklimin değişmesi ekonomik modelin yıllar Eşkıya, Vizontele, G.O.R.A. gibi gişe yönleri ile değiştirdiği gibi de değişmesine ön ayak olmuştur. Döviz rekortmeni filmler gelene kadar sürmüş ve özellikle sinemayı derinden yasağının kalkması başta olmak üzere “Türk Sineması” kavramı unutulmaya yüz etkilemiştir. Bu dönem 70’li Turgut Özal’ın politikalarıyla başlayan tutmuştur. yılların politik söylemlerinin ithal ekonomi modeli Türkiye’nin teknolojik Sinemamızın önemli yönetmenlerinden ve aktörlerinin yerini depolitizasyona ve yeniliklere çabuk ve hızlı entegresini de Zeki Demirkubuz, Karanlık Oda’nın bu 1içe kapalı bir anlatıma terk ettiği yıllar sağlamıştır. Yeşilçam’ın ölümü, değişen ayki konuğu oldu. Yönetmenin hayatına olmuştur. Film aktörleri de kendilerini siyasi iklim ve beraberinde gelen ekonomik ve sinemasına dair kaygıları, dertleri ve yeni döneme entegre etmiştir. Sadece model Türk sinemasını da derinden anlatmak istedikleri nelerdir? Karanlık politik iklim değişmemiş aynı zamanda etkilemiştir. Video kasetler, özel TV Oda’da Zeki Demirkubuz’un portresini dünyada da neo-liberal ekonomiler “yeni kanalları gibi sinemanın yerini dolduracak çizmeye çalıştık. model” olarak kabul görmüş, dolaylı olarak yenilikler seyircinin salonlardan peyderpey estetik tavırlar da başkalaşmaya, post uzaklaşmasını hızlandırmıştır. 80’li yılların Yeni bir dönem modern hareket ve ekoller kendilerini sonu ve 90’lı yılların başı Türk sineması Her ölümün bir doğum muştulaması gibi

38 TRT VİZYON TRT VİZYON 39 çektiği ilk filmleriyle adından sıkça söz Lütfi Akad öğrencilerine ettiren günümüzün güçlü auteurlerinden dermiş ki; “Kamerayla Zeki Demirkubuz da hapishanede oynamayın, bu oyuncak okuduğu ve sonrasında elinden ve dilinden düşürmediği Dostoyevski ile yazarlığa değil, geçin karşısına başlamıştır. Hapishaneden çıkınca çeşitli öykünüzü anlatın.” işler yapan Demirkubuz, Zeki Ökten’e eski Demirkubuz’un yaptığı da bir mahkum olarak Ses (1986) filminin senaryosunda yardımcı olur ve iki Zeki’nin tam olarak bu olmuştur. buluşması Demirkubuz’un yönetmen Beğeni, onun için eleştirdiği olması için ilk adım olacaktır. Zeki Ökten, toplumsal durum kadar Demirkubuz’u biraz da acıdığı için asistanı yapar ve Demirkubuz “film işi”ne girer. iticidir ve filmlerini parlak, Zeki Ökten’e asistanlık yapan Demirkubuz gösterişli, şaşaalı yapmak sonrasında kendi hikayelerini geliştirecek, hikayelerini perdeye kendi vizöründen yerine karanlık, kusurlu ve aktaracaktır. Demirkubuz bu dönemin eksik üretir. Kendisi ödül için film çekmese felsefeyle en içli dışı olan yönetmeni de film festivallerinin aranılan olacak, Türk insanının sıkışmışlığını, yönetmenlerinden 12 Eylül’ün karanlık yılları “Türk Sineması” çaresizliğini, varoluşsal buhranını anlatmayı için yeni bir dönemin doğum sancıları odaklanan bir film dili oluşmuştur. deneyecektir. Demirkubuz bunu yaparken olarak değerlendirilebilir. Depolitizasyon Günümüzde bolca taklidine rastladığımız çağdaşlarının aksine estetik dilden tüm dünyada etkisini gösterirken taşraya dönen yalnız adam, şehirdeki çok karakterlerinin içsel çatışmalarının Türkiye’de darbenin etkisiyle sanatçılar yalnız adam, başarısız olmuş yalnız adam derinliğine, film dilinin gerçekliğine, bu depolitizasyon sürecinden ziyadesiyle hikayelerinin temeli bu yıllarda atılmıştır. toplumsal gerçekçiliğe yaslanır. Kasıtlı nasibini almıştır. Bir anlamda darbe olarak ve neredeyse bir üçüncü sinemacıyı gündelik yaşamda siyaseti askıya aldığı gibi Yazar – yönetmen(ler) anıştıracak kadar anti-estetik bir tavırla ışık, perdede de siyaseti askıya almıştır. Bu gibi Bu dönem birçok yönetmen için auteurlük kadraj, fotoğraf gibi film dilini güçlendiren durumlarda doğal olduğu üzere sanatçılar kavramıyla da ilk kez karşılaşma dönemidir. olgularla uğraşmaz. O, hikayeye odaklanır estetik temayüllere yönelmişlerdir. Dikkat Bakanlık desteğinin başlaması, festivallerin ve bazen amatör kamerayla, bazen ederseniz seksen öncesi yönetmenler bireysel hikayelere öncelik vermesi, amatör oyuncularla, bazen kendisi kamera ne kadar fikirleriyle ön plana çıkmışlarsa tüm dünyada neo-liberal politikaların karşısına geçerek hikayesini anlatır. seksen sonrası yönetmenler estetik etkisiyle bireyselciliğin ön plana çıkması kaygıları ile öne çıkmışlardır. Lütfi Akad, yazar-yönetmen kavramının da altını C Blok’un içinde Yılmaz Güney, Metin Erksan, Halit Refiğ, doldurmuştur. Felsefe bu dönemin C Blok yazar-yönetmen serüveninin ilk Atıf Yılmaz, Zeki Ökten gibi ustalara önemli bir kılavuzudur. Bu yazar- filmidir. Kendisinin bile hatırlamak istemediği baktığımızda hepsinin aynı zamanda yönetmenlerinin kahir ekseriyeti felsefi bir bir film olmasının yanı sıra C Blok, bir toplu birer politik figür olduğunu, düşünce doktrine yaslanmayı yeğler. İdeolojilerden konutta geçen hikayesi ile görsellik olarak dünyalarının estetik kaygılarının her uzak düşünümsellik, yazarların temel Kieslowski’nin Dekaloglar’ını hatırlatır. zaman önünde olduğunu görürüz. Bunların motivasyonları haline gelmiştir. Özellikle Toplu konutların yeni yeni inşa edildiği içinde en estet olan Metin Erksan ve Atıf varoluşçuluk okumalarının yoğun olması 90’lı yıllarda film mekanı olarak bir toplu Yılmaz bile toplumsal taşlama yapmaktan, da bir tesadüf değildir. II. Dünya savaşının konut seçmek ve o toplu konut üzerinden propagandaya varan düşüncelerini perdeye Kıta Avrupası’nı düşürdüğü umutsuzluğun bireysel özgürlükleri, kamusal alanı yansıtmaktan kendilerini alıkoyamazlar. Aynı pençesinde gelişen Fransız varoluşçuluğu tartışmak dönemi itibariyle radikal ve güçlü şekilde Reha Erdem, Semih Kaplanoğlu, nasıl ideolojilerin, büyük anlatıların sonunu bir harekettir. C Blok’un kapısında yazan Nuri Bilge Ceylan’a baktığımızda tam tersini muştulamışsa 80 darbesinden zuhur eden “Yabancılar, dilenciler ve seyyar satıcılar görürüz. Bugün Semih Kaplanoğlu’nu varoluşçuluk da Türkiye için aynı anlamı giremez!” yazısıyla açılır film ve bir kurye ya da Nuri Bilge Ceylan’ı överken ya da taşımaktadır. Artık büyük fikirler, ideolojiler, C Blok’tan içeri girmek istemektedir. Filmin yererken hangi dili kullandığımıza dikkat sorunların çözümü, toplumsal bilinç yoktur. 1994 yılında çekildiğini düşününce devletin edin. Resme, fotoğrafa, kadraja dair tenkitler Birey ve bireyin dertleri vardır. Bu temel güvenlikçi politikalarının, düşmana karşı yahut övgüler görürüz. Bu 80 sonrası varsayım 80’lerin sonundan günümüze mücadele argümanlarının nasıl ustalıkla depolitizasyon sürecinin bir sonucudur. kadar yazar-yönetmenlerin düşüncelerinde eleştirildiği görülür. Demirkubuz, senaryo Reha Erdem’in A Ay’ı ile başlayan süreçte temel bir doktrin olarak neşvünema yazarken antagonistini -ana karakterin 90’lar ve 2000’ler boyunca bireysel hikayeler bulmuştur. düşmanını- dışta inşa etmez. C Blok anlatan, estetik dilleriyle ön plana çıkan, yönetiminin aksine esas tehlikenin dışta kapalı imgeler kullanan, felsefi doktrinlerden Yeni ve başka bir yönetmen değil içte olduğunu düşünür. C Blok bu beslenen öyküler kuran, kaybetmiş, 80 darbesinin mahkum ettiği düşünce yönüyle yönetmenin düşünce dünyasını tutunamamış karakterlerin hikayelerine suçlularından biri olan ve 90’lı yıllarda açığa çıkarır.

38 TRT VİZYON TRT VİZYON 39 Demirkubuz’un filmlerinde isimler önemli imgelerdir. Hapishaneden çıkmak istemeyen karakterin “Masumiyet” filminde adının Yusuf olması, Üçüncü Sayfa’da İsa’nın hem kurtuluş anahtarı hem de çöküşü olan karşı

12 Eylül Askeri Darbesi komşusunun adının Meryem sinemamızı da baştan sona olması, Yeraltı filminde değiştirdi arkadaşları tarafından dışlanmış adamın adının Arapça yasaklanmış demek olan Muharrem olması tesadüf değildir. ve televizyonda Galatasaray’ın maçı vardır. Takımın başında da muhakkak Fatih Terim olmalı. 50 dolar için eşek sudan gelinceye kadar dayak yer İsa ve bir gün mühlet verilir parayı bulması için. 90’lı yıllarda bir Zeki Demirkubuz filminin ilk sahnesindeyiz. Arabesk filmlerin, dizilerin ekranları kuşattığı, cinayet haberlerinin gün aşırı Masumiyet, Zeki sabah kuşaklarında salonlara boca edildiği, Demirkubuz’un en popüler filmi olarak kabul ediliyor ekonomik krizlerin birbirini takip ettiği, devalüasyon, enflasyon gibi kavramların Masumiyet ve Kader öyküsüdür ama bu filmin Demirkubuz hayatımıza girdiği yıllar olan 90’ların ruh halini en iyi anlatan bir film başlıyor: Üçüncü Demirkubuz’u meşhur eden bir yönüyle filmografinde ayrı bir yeri vardır. Kader, diğer Sayfa (1999). Tüm film sabit kamerayla Masumiyet’tir denebilir. Doksan yedi filmlerinin aksine Tarkovskiyen bir inanç anlatır. Bekir’in yolculuğu bir anlamda Andrei çekilmiş. Kamerada değil mekanda devinim yılında çektiği bu film zamanla kültleşecek Rublev’in yolculuğu gibidir. Bekir’in büyük var. Tıpkı Türkiye gibi… “Bir şey” olmak için ve 9 yıl sonra Demirkubuz’a Kader filmini bir tutkuyla peşinden koştuğu Uğur ise Suç sürekli devinen ama başaramayan İsa’nın çektirecektir. Kader de en az Masumiyet ve Ceza’nın Sonya’sına çok benzer. Finalde hikayesini izliyoruz. Tutunamayan İsa… kadar takdir toplar. Masumiyet’te Bekir’in kendine olan bağlılığını artık göz İsa’nın Meryem ile karşılaşması filmin Yusuf’un hikayesini anlatır yönetmen. yaşlarıyla kabul ederken Raskolnikov’a İncil dönüm noktasıdır. İsa bu noktadan Yusuf hapishaneden çıkmak istemese okutan Sonya gelir akıllara. sonra Prens Mişkin’in saflığına bürünür. de çıkması gerektiği için çıkar. Yusuf Demirkubuz’un filmlerine hakim olan hapishane müdürüyle konuşurken odanın Üçüncü sayfa yönetmeni “nedensiz kötülük” bu filmde yerini acımasız kapısı kendiliğinden açılır. Daha sonraki Üçüncü sayfa bilindiği üzere gazetelerin adi planların kurbanı olan bir “figüran”ın başına filmlerinde sıkça rastlanan bir imge suçlara ayırdığı yerdir. Gazetelerin üçüncü gelen talihsiz olaylara bırakır. İsa hayatını olacaktır kendiliğinden açılan kapılar. Bu sayfalarında aldatma, cinayet, aile faciaları figüranlık yaparak kazanır ama Meryem’in kapılar, karakterlerin yollarını kendilerinin gibi adi suçlar olarak adlandırılan haberlere de figüranı olacaktır. Demirkubuz’u kendi belirlemediğini, başlarına gelen felaketlerin yer verildiği için bu tip haberlere gazetecilik kuşağının yönetmenlerinden ayıran en kader olduğunu, insan ne isterse istesin jargonunda sonra da halk arasında “üçüncü önemli özellikleri sıraladım aslında… Amerikan filmlerindeki gibi başarı sayfa haberi” denmiştir. Filmin arabesk kültürüne yaptığı vurgu bu hikayelerinin gerçek olmadığını, kapı İsa, “baba”nın huzuruna sessiz ve tedirgin bağlamda oldukça anlamlıdır. İsa, arabesk ne yöne açılırsa -tıpkı Yusuf’un çıkmak adımlarla girer. Kapıyı çeker ama kapı bir dizide figüranlık yapmaktadır. Dizide istemeyip de mecburen çıktığı kapı gibi- o kendiliğinden açılır. Karakter yine istemediği mafyatik tipler kol gezmektedir. İsa, aslında yöne gitmek zorunda olduklarını imler. ama kendisine açılan kapıdan girmek her hafta üçüncü sayfa haberlerinden Kader (2006) filmi Masumiyet’in iki yan zorunda olduğu bir mekandadır. Babanın hallice kurgulanmış bir vahşet senaryosunu karakterinin merkeze oturduğu bir aşk arkasında Tansu Çiller’in büyük boy fotoğrafı canlandıran biridir.

40 TRT VİZYON TRT VİZYON 41 Demirkubuz’un karakterleri Kader filminde sahilde rüzgara kapılmış naylon poşet gibi kaderin önünde bir o yana bir bu yana savrulmaktadır. İsa, sette senaristlerin yazdığı senaryonun oyuncusu olurken evde Meryem’in oyuncusu olmuştur. Gönüllü bir oyunculuk değildir onunki; Kader’in Bekir’i gibi bu duruma razı değildir. O tıpkı, TV’den pompalanan sahte hayatlar gibi kandırılmıştır. Hem de kendini feda etmeye hazır olduğu kadın tarafından. Bu sebeple Demirkubuz’un kötülüğe bile isteye razı olan karakterlerinden ayrılır İsa. Demirkubuz’un en trajik karakteridir. Tıpkı Budala Mişkin gibi… Zeki Demirkubuz, doksanlar Yazgısız karakterler Türkiye’sini en iyi anlatan yönetmenler arasındadır Demirkubuz Kader’den 5 yıl önce Camus’un Yabancı romanından esinle yazdığı Yazgı’yı tetiği ama kurşun yine dönüp dolaşıp gücü ele geçirdiğinde ilk yaptığı iş diğer çeker (Yazgı, Demirkubuz’un kızının adıdır onu bulur. Filmin sonunda yine bir kapı bir ezileni boğmaktır.” der. Artık Türkan’ın aynı zamanda). Yazgı, hayata karşı ilgisiz, kendiliğinden açılır ve Seniha ağabeyi ölürse oturması bile değişmiştir ve hiç beklenmedik umursamaz ve boş vermiş Musa’nın belki bu kıskançlık ateşinin söneceğini şekilde Muharrem’i aşağılamaya kalkar. hikayesini anlatır. Musa severken de kabullenir. Muharrem burada sinir krizi geçirir. Kendini öfkelenirken de acı duyduğu zaman da işkencecisine pazarlayan bu aşağılık sürü sinirleri alınmış gibi davranır. Bu Musa’nın Yeraltına davet insanı iktidardan aldığı güçle Muharrem’i hayattan hiçbir beklentisi olmadığıyla değil, Yeraltı’nın Muharrem’i de böyledir ama o aşağılamak istemiştir. Muharrem artık buna yenilgiyi baştan kabul etmesiyle ilgilidir. diğer Demirkubuz karakterlerinden farklı daha fazla dayanamamış ve bir cinnet hali Hayat, beklentiye girmeyecek kadar içi boş olarak okumuş yazmış birisi olduğu için ile evini parçalamaya başlamıştır. Karakter bir beklentiler yumağıdır. Masumiyet’te, içinde bulunduğu durumu sorgulamaktan yine antagonistini bırakıp kendisine doğrultur Kader’de, Üçüncü Sayfa’da, Kıskanmak’ta geri durmaz. “Ben neden böyleydim acaba? silahı. C Blok’ta örtük bir şekilde anlatılan ve Yeraltı’nda arzu ile iktidarsızlık arasında Değerli olanın farkına vardıkça neden “içerideki tehlike” eğretilemesi ustaca bir kalmış karakterleri izleriz. Hayat onların bataklığıma daha çok gömülüyordum? tutarlılıkla tüm Demirkubuz karakterlerini yüzlerine gülmez. Beklentileri karşılanmaz. Neden birbirinden karanlık yerlerde sarıp sarmalar. İstekleri yerine gelmez. Mutsuzluk onların dolaşıyor, çirkin ve utanç verici olan her şeye Filmin en önemli sahnelerinden biri olan bu kaderlerinde vardır. Bu Demirkubuz’un karşı söndürülemez bir istek duyuyordum?” sahnede kameranın kullanımı oldukça dikkat filmlerindeki kasvetli havanın da nedenidir. diye sormaktan kendini alıkoymaz. çekicidir. Film boyunca yönetmen bazen Karakterleri İsa’nın figüranlığı gibi hayattan Muharrem geri adım atmamış, iktidar karakterleri doğrudan göstermek yerine nasibini alamamıştır. Musa, hayata olan ile çatışmayı kafasına koymuştur ama aynadaki yansımalarını bize göstermiştir. ilgisizliğinin nedenleriyle ilgilenmez. Bunu gelgelelim en aşağılık sürü ahlakına karşı, Son sahnede aynaların kullanımı yoğunluk merak etmez de… İsa, olan bitenin farkına gerçek ahlaksızlara karşı yenik düşmüş, kazanır. Muharrem’in evini parçaladığı varsa da trajik bir karakter olduğunu alaycı bakışlar, iğnelemeler ve yok saymalar sahnede yönetmen izleyiciyi rahatsız kabullenip tetiği çeker. Bekir, Uğur’a olan karşısında yeraltına çekilmek zorunda eden bir çekim tarzı kullanarak seyirciyi saplantılı aşkından kurtulamayınca çareyi kalmıştır. Ortega Y. Gasset; “Farklı olmak de bu ahlaksızlığa ortak etmiş ve izleyici ona inanmakta bulur. İnanç, Bekir’in yakışıksızdır. Kitle; farklı olan, sürüden burada isyana, özgür olmaya davet yolculuğunun sonudur. Aramadan bulduğu ayrılan, bireysel ve nitelikli olan her şeyi edilmiştir. Muharrem evini arka planda ezip geçmektedir. Herkes gibi olmayan, yerle bir ederken yönetmen bize komodinin bir çıkış, belki bir kaçıştır. Belki de ilk herkes gibi düşünmeyen kişi saf dışı edilme üzerindeki süs eşyasını gösterir. Suyun kez bir Demirkubuz filminde bir karakter tehlikesi ile karşı karşıyadır.” derken biraz içindeki toplar bir aşağı bir yukarı gidip kendi kapısını kendisi açar. Bir anlamda Muharrem’in durumunu anlatıyor gibidir. gelir; biz onunla oyalanırken Muharrem Bekir’in yolculuğunun sonu seyr-ü sülûkünü Fakat aşağılanma ve dışlanma bununla evini paramparça etmektedir ve son hamle tamamlamış bir dervişin çilesinin sonucunda da bitmez. Muharrem’in evini temizleyen olarak süs eşyasını parçalar ve izleyicinin ulaştığı noktadır. Kıskanmak’ta Seniha gündelikçi kadın Türkan; gece hayvanlar seyrini bozar. Aynaların kullanımı da aynı kadersizliğinin nedeni olarak gördüğü gibi hırıltılar çıkartan, film boyunca hiç şekildedir. Muharrem her şeyi paramparça ağabeyinden intikam alır almasına ama bu, gösterilmeyen, görünmeyen ev sahibi ederken izleyici odayı aynalardan dikizler/ bizim intikam filmlerinde izlediğimiz gösterişli (iktidar) ile evlenir Demirkubuz filmlerinde seyreder; fakat son hamle olarak Muharrem katarsislere benzemez. Seniha’nın yüreği ezenden çok ezilenin temsili vardır. İktidar, aynaları da parçalayarak bu seyri de soğumaz. Acısı dinmez. Seniha, Musa ve gözetleyen, sorgulayan olarak ya yoktur ya bozar. Yönetmen izleyiciyi yeraltına davet İsa gibi kendine değil antagonistine yöneltir da çok az gösterilir. Demirkubuz; “Ezilenin etmektedir.

40 TRT VİZYON TRT VİZYON 41 TRT’DEN Özlem KARADAYI DOĞAN / [email protected]

“Tövbeler Olsun” ki bu dizi kaçmaz!

Her yaşa hitap eden kurgusuyla herkesin kendinden ve çevresinden bir şeyler bulacağı TRT’nin yeni dizisi “Tövbeler Olsun”, bir adamın dönüşümünün komik ve eğlenceli hikâyesi.

42 TRT VİZYON TRT VİZYON 43 Usta isimleri buluşturan dizi, daha yapım aşamasında dikkatleri üzerine çekmişti. Proje tasarımı Hasan Kaçan’a ait olan dizinin yönetmen koltuğunda, son yıllarda oldukça kaliteli işlere imza atan deneyimli yönetmen Serdar Akar oturuyor. Başrollerde ise Güven Kıraç, Erkan Can ve İpek Tuzcuoğlu var.

edbiri elden bırakmasak da yavaş yavaş normale dönmeye çalıştığımız şu olağanüstü günlerde kaliteli yapımlara çok daha fazla ihtiyaç duyar olduk. Malumunuz salgınla birlikte setlere ilk ara veren TRT olmuştu. TNormalleşme adımları ile birlikte ara verilen çekimler yeniden başlarken, TRT yepyeni projelerle izleyicilerini sevindirmeye devam ediyor. Hele aralarında bir tanesi var ki; oyuncu kadrosuyla, sıcacık atmosferiyle, kamera arkasıyla fark yaratan bir yapım. TRT’nin yeni dizisi “Tövbeler Olsun”dan bahsediyoruz. İlk bölümü bu ay TRT 1’de ekrana gelen komedi dizisi, çok yakında izleyicilerin ilgi odağı olmaya aday. Usta isimleri buluşturan dizi, daha yapım aşamasında dikkatleri üzerine çekmişti. Proje tasarımı Hasan Kaçan’a ait olan dizinin yönetmen koltuğunda, son yıllarda oldukça kaliteli işlere imza atan deneyimli yönetmen Serdar Akar oturuyor. Senaryosunu, Haluk Özenç, Oktay Berber, Cankut Okutur, Hüseyin Kaçan’ın kaleme aldığı dizinin yapımcılığını ise, Mustafa Fener üstleniyor… Oyuncu kadrosuna gelince oldukça iddialı isimler bir araya gelmiş. Başrollerde Güven Kıraç, Erkan Can ve İpek Tuzcuoğlu var. Çiçek Dilligil, Ünal Silver, Seda Türkmen, Sercan Badur, Mert Carim, Merve Erdoğan, Mert Denizmen, Semiha Bezek, Naz Çağla Irmak, Batuhan Aydar, Tolga Canbeyli, Cansu Kurgun, Ozan Güçlü ve Duru Baykal gibi birbirinden yetenekli isimler de onlara eşlik ediyor.

Hasan Kaçan’dan diziye dair Dizi dışında uzun zamandır muhteşem bir ikili olarak farklı projelere imza atan Güven Kıraç ve Erkan Can yılların getirdiği birliktelik

42 TRT VİZYON TRT VİZYON 43 Erkan Can, oyunculuğuyla göz dolduruyor

yaparak canını yaktığı tüm insanlara karşı ‘Tövbeler Olsun’ diyerek bir helalleşme macerasına girer. Bu macera içerisinde Namzet’i nasıl sürprizler beklemektedir ve Namzet iyi, cömert ve müşfik bir insan olabilecek midir? Onu bu zorlu yolda neler beklemektedir? Hikâyemizin genel konusu bu şekilde. Tabii önümüzdeki bölümlerde tüm bunları hem kahkaha hem de tatlı bir duygusallık içerisinde işleyeceğiz.”

Kahkaha tufanına hazır olun Altın piyasasının altın çocuğu olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Namzet Horanta’nın, “pintilikten cömertliğe” giden büyük değişimi, hatalarıyla yüzleşmesi, bu değişimin ailesine yansıması; “hatme çiçeğim” diye sevip seslendiği karısı Latife; nedeniyle oldukça rahat oynuyorlar ve kahramanımız Namzet’in başından geçen kızı Nazmiye, oğulları Sinan ve Buğra’nın yine harika bir uyum sergiliyorlar. Drama ölümcül bir kaza sonrası bütün bir hayatını tepkileri; eski ortağı, en büyük düşmanı ile kariyerine başlayan İpek Tuzcuoğlu ise gözden geçirmesi ve cömertliğe yönelmesi Osman ile yollarının yeniden kesişmesi ve komedi dizisine ne kadar uygun olduğunu bir ile ilgili... Tabii ömrü boyunca pintilik yapmış izleyiciyi bekleyen bir kahkaha tufanı. kez daha kanıtlıyor adeta. bir adamın, bir anda cömertliğe dönmesi Ya Osman? Vicdanı ve intikam hırsı Her yaşa hitap eden kurgusuyla herkesin o kadar da kolay değil. Hele de kendisine arasında kalan Osman, senelerce “hep kendinden, çevresinden bir şeyler bulacağı benzettiği bir ailesi varsa… tasarruf, hep terakki” diyerek pintilik yapan, “Tövbeler Olsun” bir adamın dönüşümün Yani Namzet’in işi hiç kolay değil. Tüm başına olmadık işler açan Namzet’in komik ve eğlenceli hikâyesi. Konu hikâyeye bunların üzerine zaman içinde kalbini değişimini nasıl karşılayacak. İki düşmanın gelmişken tam da burada projenin sahibi kırdığı, hakkını yediği birçok insan olmuş. arasındaki bu büyük düğümde “uğurlu Hasan Kaçan’ın sözleriyle diziyi anlatmak en Bu insanların içindeki en önemli isimse sikke’ye” en çok kimin ihtiyacı olacak? doğrusu. Osman... Namzet’in can dostu, eski Tüm cevaplar için iyisi mi siz alın çayınızı, “Tövbeler Olsun adından da anlaşılacağı arkadaşı, eski ortağı ve Namzet tarafından kahvenizi TRT 1 ekranında buluşalım. Ama gibi tövbe üzerine tatlı, sıcak bir aile dizisi. canı yakılmış biri... ondan önce gelin diziyi oyuncularımızdan Konusu, hayatı boyunca pintilikle yaşamış Namzet bütün ailesine ve geçmişte haksızlık öğrenelim.

44 TRT VİZYON TRT VİZYON 45 Güven Kıraç, bir kaza sonrası karakteri değişen Namzet rolünde

Güven Kıraç Eğitimli ve bu işin biraz daha mutfağından Aynı şeyleri oynamak beni hep bir yere Oyuncu - Namzet karakteri gelmekten kaynaklı olarak daha rafine bir hapsedecek gibi düşündüm. Oyunculuk Pintilikten cömertliğe göz sahibi olabiliyor insan konservatuvarda mesleğinin özünde değişmek olduğu için okuyunca. Ama öte yandan konservatuvar olabildiğinde bir önceki ve bir sonraki Hep farklı rollerde, uç karakterlerde okumadan da kazanımlar elde etmiş, rollerimin benzememesine dikkat ettim. görmeyi alıştığımız bir isim o… Babacan yıllarını bu mesleğe vermiş, ciddiyetle Hakikaten de kariyer yolculuğuma rollerden karanlık ruhlu karakterlere bu işi yapmış, meslekte uzun yıllarını baktığınızda; oynadığım filmleri, dizileri üstüne ne giyse yakıştırdı. TRT’nin yeni geride bırakmış insanlarda da aynı rafine arka arkaya koyduğunuzda birbirinden dizisi “Tövbeler Olsun”da da yine Namzet göz var. Genel olarak bakmak gerekirse oldukça farklı karakterler. karakteriyle çok konuşulacak. bir erozyondan bahsedebiliriz galiba. Senaryoların biraz daha kan kaybettiği, Sizin için “Her rolü gerçek kılabilen Senaryo konusunda oldukça seçici birbirinin tekrarı olmaya başladığı, oyuncu” diyorlar. Babacan rollerde de, olduğunuzu biliyoruz. Neydi bu rolü aynı şeylerin etrafında dönüp dolaştığı karanlık ruhlu karakterlerde de hep çok kabul etmenizi sağlayan? biraz kısır bir dönemden geçiyoruz iyi oldunuz. Nasıl keşfettiniz kendinizi Senaryoyu elime aldığımda Namzet rolü diye düşünüyorum. Çok çeşitli geniş bir ve tabii nasıl keşfedildiniz? beni cezbetti. Öyle bir karakter ki; çok yelpazemiz ne yazık ki yok. Ama dünya da Daha lise çağlarında okuldaki tiyatro kıpır kıpır, heyecan verici bir enerjisi var. biraz bunun yollarını arıyor. Televizyonun koluna girip de tiyatro sanatıyla tanışınca Açıkçası ben öyle enerjik tipleri severim. da yeniden yorumlandığı bir dönemin çok etkilendim ve büyülendim. “Bu Bu tipler kendilerini çok belli eden içindeyiz diyebilirim. muhteşem bir şey ve ben artık bunu karakterlerdir, gerçek hayatta da öyledir. bırakamam” dedim. Çok iyi geldi bana. Namzet de kendini belli eden bir karakter. Aklımıza kazınan belli bir tipleme yok O dönem tiyatrocu, oyuncu olmaya karar Diğer yandan Serdar Akar’la da daha sizinle ilgili. Hep farklı rollerde, uç vermiştim ve ne yapmak gerekiyorsa onun önceden çalışmıştık, ona olan inancımız karakterlerde görmeyi alıştık sizi. Özel peşinden gittim. Okulu üç yılda kazandım da bu diziye dâhil olmamda etkili oldu. bir tercih mi yoksa her role bürünebilme misal. İki yıl üst üste girdim sınava, yeteneğinden mi? almadılar. 500 kişi sınava giriyorsun, 20 Konservatuvarlı bir oyuncu olarak Kariyerimin başından bu yana olabildiğince kişiye eleniyorsun. Onlar içinden de 12 Türk sinema ve dizi sektörünü nasıl farklı rolleri kabul etmeye dikkat ettim. kişiyi alıyorlardı okula. Ben iki sene değerlendiriyorsunuz?

44 TRT VİZYON TRT VİZYON 45 boyunca hep o 20’nin içindeydim ama bir yıl sonunda okula girdim ve meslekte de dostluğumuzun ardından bir ikili yaratalım türlü 12’nin içine giremedim. İki yıl boyunca ilerledim. dedik. Daha önce de birlikte projelerde yer kazanamadığında bir nevi “Senden oyuncu aldık ama birlikte bir şeyler yapma fikri hep olmaz” demiş oluyorlar aslında ama ben Türk sinemasında hatırı geçen aklımızda vardı. Bunun adını somutlaştıralım, hep kendime inandım. Benden oyuncu oyuncular söz konusu olduğunda ikili bir proje olsun ama biz tek olarak oyunculuk olacağını ve başaracağımı biliyordum. Erkan Can ile birlikte geçiyor adınız. İki kariyerlerimize de devam edelim istedik. Düştüm ama tekrar kalktım. Bütün genç üstat olarak birlikte bir gezi programı Bundan üç yıl önce yola çıktık. İlk projemiz Küba arkadaşlarıma da aynı şeyi salık veririm da yapıyorsunuz. Bir de YouTube seyahati oldu, arkasından şu an yaptığımız zaten. Herkes düşebilir hayatta ama önemli programı var. Şimdi TRT çatısı altında gezi programı geldi. Yanı sıra YouTube kanalı olan kalkmak ve devam etmek. Kendinize bir aradasınız. Sizi bir araya getiren açtık, oraya yaptığımız içerikler oldu. Şimdi de inanmazsanız kimse size inanmaz. neydi tam olarak? Nasıl bir ikili olarak karavanla seyahat programımızı çektik. Yakında Kendime inanmayı hep sürdürdüm, tanımlıyorsunuz kendinizi? yayına girecek. Sahne teklifleri var bu arada, bir sonunda ben galip geldim. Galiba üçüncü Erkan Can’la uzun yıllar süren sinema filmi de yazdık birlikte.

Erkan Can “Tövbeler Olsun” ile TRT izleyicine Aslında büyük bir dönüşümün hikâyesi. Oyuncu - Osman karakteri ‘merhaba’ dediniz bu ay. Biraz diziden ve Gerçek hayatta benzer dönüşümler Her zaman gençlerin yanında rolünüzden bahseder misiniz? yaşadınız mı? Anadolu kaplanı diye tabir edebileceğimiz Bu denli keskin bir dönüşüm yok benim “Karakter oyuncusu” denildiğinde ilk bir karakter Namzet; bir başarı hikâyesi… hayatımda ama çocuğu olduktan sonra akla gelen isimlerden biri Erkan Can. Anadolu’dan İstanbul’a gelmiş bir tüccar… insanın yaşamı çok değişiyor, dönüşüyor Kariyeri boyunca alışkanlıklarından ödün Namzet kuyumculuktan, ustalıktan geliyor. olumlu manada. Hayata bakışınız vermeyen, sahne ve setlerdeki disipliniyle Geçirdiği bir kaza sonrası hayatını tekrar da değişiyor, farkındalığınız artıyor. örnek teşkil eden bir oyuncu. Oynadığı gözden geçiriyor ve bir değişim oluyor. Bütün Dolayısıyla kızım Maya doğduktan sonra her rolün hakkını veriyor, rolüyle sanki hata yaptığı, yaraladığı, hakkını yediğini pozitif manada hayatımda çok şey değişti. bütünleşiyor. Görüyoruz ki bu kez de düşündüğü insanlarla barışmak, helalliğini değişmemiş. istemek gibi bir vicdan muhasebesine giriyor. Aynı anda üç oyunda oynayacak kadar başarılı bir oyuncu ve tiyatro aşığısınız.

46 TRT VİZYON TRT VİZYON 47 daha bir kurnaz ama bir kaza geçiriyor ve sonrasında geri vites yapıyor. Anlıyor kendini, yaptıklarını ve pişman oluyor. Kendini bir şekilde Osman’a kabul ettirmeye çalışacak belki, şu an bilmiyorum neler yazılacağını.

Gerçek hayatta Güven Kıraç ile dizidekinden oldukça farklı bir ikilisiniz. Gezi programı dışında bir de YouTube programı var. Nasıl bir araya geldiniz ve program yapmaya başladınız? Biz zaten otuz senedir yakın arkadaşız. Zaman içerisinde hayat bizi buralara kadar getirdi. Oturduk düşündük, “Sonrasında neler yapabiliriz, bu yeni dijital dünya için neler kurgulayabiliriz” diye. Çünkü Yarım asra yakın bir süredir meslek oyuncudan da. Hep onları kendime örnek dijital dünyaya girmemiz, burayı da hayatında olmanıza rağmen sete aldım; onların bana öğrettiği o kadar şey var çözmemiz, gençleri anlamamız lazım. Nasıl erkenden gelecek kadar da disiplini… Ne ki… Onların ışığında şu an buradayım. Yani yapabileceğimizi planladık, programlarımızı ifade ediyor oyunculuk sizin için? onların verdiği altyapı ve disiplinle buralara yaptık. Sonra gezi programı ortaya Oyunculuk benim yaşam biçimim. Ben kadar geldik. çıktı, YouTube programı ortaya çıktı. Şu gözümü açtım, 16 yaşında tiyatroya anda biraz boşladık, çok işimiz var ama başladım Bursa Devlet Tiyatrosu’nda. Karakter oyuncusu denildiğinde ilk akla çektiğimiz bir sürü malzeme mevcut. Onları Oradan aldığımız tiyatro disipliniyle işimizin gelen isimlerden birisiniz. Kendinizi YouTube programımızda yayınlayacağız. başlamasından çok önce tiyatroya ya da bulduğunuzu düşündüğünüz bir rolünüz Dijital dünyaya girdik çünkü çağı anlamak sete gelip kuliste hazır oluruz. Mesela oyun oldu mu hiç? lazım, yakalamak lazım. Elimizden sekiz buçuktaysa biz saat üçte oradayızdır, Hepsini severek ve isteyerek oynadım. geldiğince, aklımızın erdiğince bu çağı ve yani tiyatronun yüz metre çevresinden Senaryoyu beğenmediğim, kendimi orada gençleri anlamak istiyoruz. Dünya değişiyor, ayrılmayız. Tabii setlerde de aynı disiplin var. bulamadığım zaman zaten o senaryoyu es her şey değişiyor biz de bu değişime ayak Sete önceden gitmeyi severim. Kıtı kıtına geçiyorum, geri çeviriyorum. Bunun yanında uydurmak zorundaydık. Yeni bir dünyaya gidip, alelacele makyaja girmek, alelacele gençler benim için çok önemli. Sınıf geçmek, adım attık bakalım neler olacak? hazırlanmak beni bitiriyor; bu panik bütün ilk kısa film, ilk film söz konusu olduğunda İki usta ve birbiriyle uyumlu oyuncu bir motivasyonumu alıyor. O yüzden erken ne olduğu önemli değil, iyi ya da kötü olarak araya gelince tahminimizce çekimler giderim, karavanıma yerleşirim, sakin sakin ayırmıyorum. Gençlerin yanında olmak; oldukça keyifli ve matrak geçiyordur. kostümümü giyerim, makyajım yapılır. O onlara destek vermek, koltuk çıkmak beni günkü sahnelere bir bakarım, çekim öncesi mutlu ediyor. Nasıl bir ortam? çalışmalarımı rahat bir şekilde yaparım, Set gayet huzurlu, prensipli güzel çalışılıyor. sete rahat girerim. Devlet tiyatrosundan, “Tövbeler Olsun” dizisini ve rolünüzü Herkes kendi işini çok çok iyi yapıyor, hiçbir ustalarımızdan aldığımız disiplinle oyuna bir de sizden dinlemek isteriz. Siz şey aksamıyor. Bazı setlerde ilk bölümlerde da aynı şekilde koştur koştur gitmem. Bir hikâyedeki dönüşümün neresindesiniz? bir kaos, bir kargaşa olur. Biz de o kaos işimiz varsa, bir yerden bir yere yetişiyorsak Biz Namzet ile çocukluk arkadaşıyız. Aynı yok; o da tabii ki yönetmenimiz Serdar o başka tabii ama o da kırk yılda bir oluyor. usta tarafından yetiştirilmiş iki kuyumcuyuz. Akar’dan kaynaklanan bir şey. Serdar ne Çünkü tiyatro bir disiplin meselesidir; provaya Ben Namzet tarafından yıllar öncesinde çekeceğini, ne yapacağını önceden çok iyi gitmek, provaya geç kalmamak, provaya kandırılan taraftayım. Onun tarafından iyi hesaplıyor, dersini iyi çalışıyor. Herkes ne anında başlamak önemlidir. Bütün bu disiplini niyeti suistimal edilmiş Osman karakterini yapacağını bildiği için setimiz çok huzurlu, ben çocukluğumda edindim, artık iliklerimize oynuyorum. İlk bölümlerde karakterleri pratik, hızlı gidiyor. O yüzden çok rahatız. kadar işledi. tanıyoruz, sonrasında kandırmış ve kandırılmış bu iki insan ve aileler arasındaki Salgın nedeniyle birtakım zorluklar Genç senaristleri ve sinemacıları çatışmayı izleyeceğiz. Bakalım kalemin yaşanıyor mu? TRT’nin bu destekleyen bir oyuncu oldunuz hep. Siz ucundan neler çıkacak? konuda getirdiği kriterleri nasıl mesleğe ilk başladığınızda kimden destek Osman daha sakin bir adam, iyi niyetli, değerlendiriyorsunuz? aldınız? geleneklerine bağlı, insanlar hakkında iyi Hiçbir zorluk yaşamıyoruz çünkü bütün Benim ilk hocalarım Kenan Işık, Sevinç düşünen dürüst bir esnaf… Hayatta da önlemler alınmış sette. Ambulansımız, Aktansel Çetinok, Feyha Çelenk, Kurtuluş böyledir ya zaten, hayatın dışında bir şey sağlıkçılarımız var. Herkes kendi Şakirağaoğlu, Mutlu Güney, Tayfun Orhon, oynamıyoruz aslında. Bütün romanlar karavanında, sosyal mesafeyi koruyoruz Coşkun Orhon, Hikmet Orhon… Devlet senaryolar hikâyeler hayatın içinden çıkar. çekim haricinde. Yemekleri kalabalık Tiyatrosu’ndaki ustalarımızdan hep destek Aynen hayatta da olduğu gibi burada yemiyoruz. Kısaca sette her şey kuralına aldık ve burada sayamadığım birçok kandırılan taraftayım. Namzet karakteri uygun şu anda.

46 TRT VİZYON TRT VİZYON 47 İpek Tuzcuoğlu dizide Namzet’in çok sevdiği eşini canlandırıyor

İpek Tuzcuoğlu dizi biter bitmez hemen aynı oyuncuları ise matematiği, kurgusu ve ince mizahı Oyuncu - Latife karakteri başka dizilerde gördüğümüz için bizim gibi daha farklıdır. Karakterleri benimsersen, “Hayat bir imtihanlar dünyası” oyuncuların uzun araları oluyormuş gibi seni gülümsetip eğlendirebilirse uzun hissediliyor. Oysa oyuncuların hem yüzlerini soluklu olur. “Tövbeler Olsun”a gelince, Uzun kariyerine birçok karakteri sığdırdı hem ruhlarını dinlendirmek ve yeni rollere doğrusu Namzet Horanta’yı çok sevdim. İpek Tuzcuoğlu. Yıllar önce oynadığı hazırlanabilmek için bu molalara ihtiyacı var. Ve projeyi okur okumaz da “Güven Kıraç “Asmalı Konak” dizisindeki Dicle Dizimiz bir aile komedisi. Anadolulu bir şahane oynar bu rolü. Tam onun için karakteriyle belleklerimizde yer etmiş karakterin üzerinden kendisinin ve ailesinin yazılmış” dedim. Hasan Kaçan, Serdar olmasından ötürü drama oyunculuğuna değişimi, dönüşümü ve hikâyelerini Akar ve Haluk Özenç isimlerinin bir araya yakıştırdık hep. Oysa o komedi dalında izleyeceksiniz. Kendisi varlıklı bir ailenin gelmesi ve de Latife karakterinin duygusal da ne kadar iyi olduğunu bir kez daha kızıyken babasının iflası ile sosyete hayalleri delilikleri, tuhaflıkları, oğluna bağımlılığı, kanıtlıyor şimdi ve yüzümüzde tatlı suya düşüyor. Daha sonra Namzet ile kurnazlıkları, iş bilirliği, süsü püsü de bir tebessüm oluşturuyor. Tuzcuoğlu, evlilik yapıyor ve yıllar yıllar sonra onun için eklenince; Latife de bendeniz oldum işte. imtihanlar dünyası olarak nitelendirdiği bu sosyete kapıları tekrar aralanıyor. Kocasının hayatta en iyisini yapabilme gayesinde. pintiliğinden dolayı da kendisine ve oğluna İki çok başarılı isimle paylaşıyorsunuz bir sistem kurmuş, geçinip gidiyor. başrolleri. Bir de üçüncü bir gözden Uzun bir sessizlikten sonra sizi bir dizi dinlemek isteriz bu ikiliyi. ile TRT ekranında göreceğiz. Diziden ve Bir röportajınızda “Oyunculukta starlık Güven ve Erkan’ın zaten yıllara dayanan rolünüzden bahseder misiniz biraz? kalmadı, başrol senaryonun” demişsiniz. bir dostlukları var, özel bir medya Aslında uzun bir sessizlik değil bir “Tövbeler Olsun”un senaryosunda sizi etkileyen ne oldu en çok? platformuna da birlikte yapmış oldukları oyuncu için olması gereken bir mola oldukça eğlenceli bir gezi programı var. O cümle dramalar için söylediğim bir demek daha doğru kanımca. Ne yazık Eminim seyircimiz bu ikilinin güzel ve keyifli sözdü hâlâ da aynı fikirdeyim. Komedinin ki son dönemlerde tutsun tutmasın bir uyumunu dizimizde de hissedecektir.

48 TRT VİZYON TRT VİZYON 49 Yakın zamanda TRT’de “Yalaza” ambulans ve sağlık çalışanlarımız hazır. virüsün insanlık için bir uyarı olduğunu dizisiyle izlemiştik sizi. Son olarak yine Sete gelir gelmez ateşler ölçülüyor, düşünüyorum. Bu süreç emanetçilere TRT’de “Sağlıklı Mutfak” programıyla maskeler, dezenfektanlar, yiyeceklerimiz bir uyarıdır. Farkındalık ve bilinç gördü sizi izleyici. Şimdi de “Tövbeler kapalı olarak servis ediliyor. En yükselmedikçe de korkarım ki başka Olsun”… TRT ile özel bir bağınız var önemlisi oyuncularımız için gayet özenli uyarılara da hazırlıklı olmalıyız. gibi. karavanlarımız mevcut. Ama kim ne derse, TRT bendeniz için oldum olası özel bir yer kim hangi önlemi aldırırsa aldırsın iş kişinin Malatya Film Festivali’nin taşır. Benim jenerasyonumdaki herkes kendisinde bitiyor. Koronavirüs önlemleri danışmanlığını yaptınız. Türk için sanırım bu böyledir. Çocukluğum, artık yaşamımızın bir parçası. Maske, sinemasını, geldiği yeri ve dünya gençliğim bu kanalı seyretmekle geçti. İlk sosyal mesafe, el temizliğini içselleştirmek sineması içindeki yerini nasıl dizim “Evlilik Cüzdanı”nı, on altı yaşında ve alışkanlık haline getirmek zorundayız. değerlendiriyorsunuz? TRT’ye yapmıştım. Devam eden yıllarda da Dünya sineması adına Nuri Bilge’nin birçok dizi çalışmam oldu TRT ile. Sonra Maneviyata ilginiz olduğunu biliyoruz. zaten etkin bir yeri var. Ferzan Özpetek ki projeler ise, tamamıyla şans, çalıştığım İçsel yolculuğunuzda ulaşmak filmleri de geniş kitlelere ulaşıyor. Özellikle yapım firmalarının projelerinin bu kanalda istediğiniz yer neresi? yabancı film festivallerinde ki pitching olması ile ilgili. Doğrusu her dönem bu Oyuncular, tanınmış kişiler olarak fazlasıyla platformları (proje sunum ve geliştirme) kanalda olabildiğim için gayet mutluyum. egosantrik yapıya sahiptir. Bu kimilerinde genç sinemacılarımız için hem etkili hem Özel bağa gelince, o özel bağları her daim de yüksek bencilliğe kadar ulaşır. Ün, de ortak yapımcı bulmak adına oldukça kader örer. şöhret, övülmek, beğenilmek nefsi sürekli verim alınabilecek alanlar oluşturuyor. cilalayan özelliklerdir ki bunların ardı sıra Nitelikli bir sinema filmi çekebilmek için Söz TRT’den açılmışken, TRT’nin kibir gelir. Hayat bir imtihanlar dünyası ise ciddi finans kaynaklarına ihtiyaç var. Ne dizi setleri için getirdiği kuralları bu sınavların gedikli öğrencileri tanınmış yazık ki Sinema Genel Müdürlüğünün her nasıl değerlendiriyorsunuz? Salgın ve ünlü kişilerdir. Bu gedikli öğrencilerden yıl filmler için vermiş olduğu destek sınırlı koşullarında setlerde olmak ne kadar biri olarak sınavlardan geçme derdindeyim sayıda kalıyor. Bu anlamda sinemacılara zorluyor? diyelim. en büyük desteği Kültür Bakanlığı dışında Oldukça zor tabii ki. Fakat özellikle TRT TRT sağlayabiliyor. Hatta “12 Punto TRT yönetiminin bu süreçteki hassasiyeti üst Bu salgının insanoğlu için bir sınav Senaryo Günleri Platformu”, projelerin seviyede. “Sağlıklı Mutfak” programını iki olduğunu düşünüyor musunuz? filme dönüştürülmesi, senaryo aşamasında ay herkesin gönüllü karantinada olduğu Kesinlikle. Bu düzen böyle devam ederse, ki filmlerin desteklenmesi ve sektördeki süreçte çektik. Stüdyoya girişimiz itibari insanoğluna emanet edilmiş bu güzelim uluslararası isimlerin katıldığı paneller, ile tüm çalışanların önlemleri her anlamda dünyanın sonunu ne acıdır ki dünya ustalık sınıfları ve atölyelerle Türkiye’de alınıyordu yapımcımız tarafından. Aynı malı için her şeyi yapabilecek, ahlak sinemanın gelişmesine önemli katkı hassasiyet dizimizde de var. Sette 7/24 yoksunu zalim insanlar getirecek. Bu sunuyor.

Mustafa Fener Türk Sineması’nın önemli yönetmenlerinden değerlendirmeler, geri dönüşler bize doğru Yapımcı Serdar Akar bizimle bu yola çıkmayı kabul yolda olduğumuzu gösteriyor. Türkiye’nin ederek tüm tecrübesini sahada ortaya en büyük kanalının seyircisinin beğenisini Türkiye’nin en büyük kanalının koyarak projeye büyük değer katıyor. kazanmak bizler için gurur vesilesi. seyircisinin beğenisini kazanmak Aynı şekilde Vural Turunç liderliğindeki Hedefimiz, başlangıçtaki bu güzel enerjimizi bizler için gurur vesilesi. yapım ekibimiz, özellikle salgın sonrası iş her bölüm sonrası bir adım öteye taşıyarak “Tövbeler Olsun” dizisinin hazırlık aşaması süreçlerini de çok iyi uygulayarak setteki TRT’nin unutulmaz projeleri arasında her ne kadar sekiz ay gibi gözükse başarımızda büyük pay sahibi. anılmak. Ve tabii oyuncularımız. Her biri bizim de aslında arkasında çok daha uzun Bu süreçte TRT’nin her kademesindeki gözümüzde Türkiye’nin en iyi oyuncuları. bir hazırlık dönemini kapsıyor. Biz bu çalışanının projeye gösterdiği yakın ilgi, Hem tecrübeli hem de yeni yıldızları bir hazırlık döneminde öncelikle iyi bir ekip çözüm odaklı yaklaşım ve inancı için ayrı oluşturmaya çalıştık ve bunda da başarılı araya getirmiş olmak mutluluk verici. ayrı teşekkür ediyoruz. olduğumuzu düşünüyoruz. İlk bölümümüzden sonra aldığımız

Başrol oyuncularına eşlik eden genç isimler, performansları ile dikkat çekiyor 48 TRT VİZYON TRT VİZYON 49 GÜNCEL Şeyma HARMANYERİ / [email protected]

Saraybosna Film Festivali’nde TRT rüzgârı Bu sene online olarak 26’ncısı düzenlenen Saraybosna Film Festivali’ne TRT ortak yapımları damga vuracak. TRT’nin kurumsal iş ortağı olduğu festival, Doğu Avrupa ve Balkanların en büyük festivallerinden biri.

osna Hersek’te yaşanan her sene olduğu gibi TRT’den de katılım birbirinden önemli isimler yer alıyor. Srebrenitsa soykırımının gerçekleşecekti. Fakat Bosna Hersek’te “The Artist” filmiyle 2011’de Cannes Film (1992-1995) acılarını silmek son günlerde artan koronavirüs vakaları Festivali’nden, 2012’de ise başta Oscar, ve başkent Saraybosna’yı nedeniyle festivalin online olarak yapılacağı Golden Globe ve Bafta olmak üzere birçok yeniden kültür ve sanatın bildirildi. Saraybosna Film Festivali’nden tören ve festivalden büyük ödüllerle ayrılan merkezi haline getirmek yapılan açıklamada, koronavirüs tedbirleri Michel Hazanavicius, bu yıl Saraybosna amacıyla başlatılan Saraybosna Film kapsamında açık alanda yapılması Film Festivali’nin jüri başkanı oldu. BFestivali bu yıl 26’ncı kez sinemaseverlerle planlanan etkinliğin gerçekleştirilmemesine Ayrıca Berlin Film Festivali’nin Sanat buluşuyor. karar verildiği duyuruldu. Yönetmeni Carlo Chatrian, Oyuncu TRT’nin kurumsal iş ortağı olduğu Film gösterimlerinin SFF’nin resmi internet Jadranka Đokić, Yönetmen Srdan Saraybosna Film Festivali’nde bu yıl sitesi üzerinden olacağı ifade edilen Golubović ve Morelia Film Festivali’nin TRT’nin yapımcısı olduğu bir, ortak açıklamada, yönetmenlerle yapılması Endüstri ve Eğitimler Başkanı Andrea yapımcısı olduğu iki film yer alıyor. planlanan sohbetlerin de internet ortamında Stavenhagen bu yıl Saraybosna’da ana Doğu Avrupa ve Balkanlar’ın en büyük yapılacağı kaydedildi. yarışmada ödül kazanan filmleri seçecek. festivallerinden biri olan festival 14-21 Ağustos tarihleri arasında Bosna Hersek’in Jüri Başkanı Oscar’lı Yönetmen Festivalde 49 film gösterilecek başkenti Saraybosna’da düzenlenecek, Çeyrek asrı geride bırakan Saraybosna Saraybosna Film Festivali, her sene festivale TRT yapımlarının yanı sıra, Film Festivali’nin jürisinde bu yıl da dünyanın pek çok yerinden festivale

50 TRT VİZYON TRT VİZYON 51 Festival, TRT Yapımı “Odaklan Babaanne” ile açılıyor

Saraybosna Film Festivali TRT Yapımı “Odaklan Babaanne” ile açılıyor. Fatih Özcan’ın yönetmenliğini yaptığı TRT Ortak Yapımı “Mavzer” ise bu sene Saraybosna Film Festivali’nde ana yarışmaya katılmaya hak kazanan tek Türk filmi oldu.

Uzun Metraj Film Jürisi Elma Tataragić’in Geçen sene TRT Ortak Yapımı “Dilsiz” dünya değerlendirmelerinin arasında dört dünya prömiyerini festival kapsamında gerçekleştirmişti prömiyeri, bir Avrupa prömiyeri ve üç bölgesel prömiyerini gerçekleştirecek uzun katılan davetlilerini bu sene online olarak filmi olmak üzere toplam 4 kategoride metrajlı film yer alıyordu fakat festivalin ağırlayacak. yarışacak. online olarak gerçekleştirileceğinin Festival; Arnavutluk, Ermenistan, Uluslararası ölçekli festivalin etkinlik kısmı duyurulması üzerine prömiyerler de internet Avusturya, Azerbaycan, Bosna-Hersek, gerçekleştirebilseydi, yirmi dokuz film ortamına taşınmış oldu. Ayrıca Elma Bulgaristan, Hırvatistan, Kıbrıs, Yunanistan, dünya prömiyerini, altı film uluslararası, iki Tataragić tarafından seçilen on kısa film de Gürcistan, Macaristan, Kosova, Kuzey film Avrupa, on bir film bölgesel ve bir film etkinlik kapsamında gösterilecek. Makedonya, Malta, Moldova, Karadağ, de Bosna-Hersek prömiyerini festivalde Belgesel Jürisi Rada Šešić, sekiz dünya Romanya, Sırbistan, Slovenya ve gerçekleştirmiş olacaktı. prömiyeri, iki uluslararası prömiyer, bir Türkiye’ye açık. Avrupa, dört bölgesel prömiyer ve bir Festivalde, Türkiye’nin yanı sıra bölge ve 750 film değerlendirildi Bosna-Hersek prömiyerinin yer alacağı 16 Avrupa ülkelerinden 49 filmin gösteriminin Bu yıl, önemli Yönetmen Izeta Građević’in belgeseli seçmişti. resmi internet sitesi üzerinden yapılacağı liderliğindeki festival jürisi 130 uzun Son olarak, Asja Krsmanović, 15 bildirildi. metrajlı, 220 belgesel, 250 kısa ve 150 öğrenci filmini yarışma için seçmiş ve 26. Saraybosna Film Festivali’nde filmler; öğrenci filmi olmak üzere toplam 750 filmi yine filmler arasında dünya prömiyerini uzun metrajlı, belgesel, kısa film ve öğrenci değerlendirdi. gerçekleştirecek filmler bulunuyordu.

50 TRT VİZYON TRT VİZYON 51 Brad Pitt’ten Nuri Bilge Ceylan’a İnsanlık dramının izlerini silmek için çeyrek asırdan fazla şehrin kültür ve sanatına büyük katkılar sunan Saraybosna Film Festivali, ilk günden bu yana dünyaca tanınmış birçok ismi ağırladı. Festivale bugüne kadar Robert de Niro’dan Angelina Jolie’ye, Brad Pitt’ten Orlando Bloom’a, Daniel Craig’den John Malkovich’e, Morgan Freeman’dan Nuri Bilge Ceylan’a kadar dünyaca bilinen çok sayıda isim katıldı.

26. Saraybosna Film Festivali ana yarışmasındaki ödüller: - 16 bin Euro değerinde En İyi Film ödülü Geçtiğimiz senelerde Nuri Bilge Ceylan festivalin “Saraybosna’nın Kalbi” ödülünü almaya hak kazanmıştı - 10 bin Euro değerinde En İyi Yönetmen ödülü - 2 bin 500 Euro değerinde En İyi Kadın Oyuncu ödülü - 2 bin 500 Euro değerinde En İyi Erkek Oyuncu ödülü

Açılış filmi “Odaklan Babaanne” 26. Saraybosna Film Festivali’nin açılış filmi, Bosnalı yönetmen Pjer Žalica’nın yönettiği ve TRT Yapımı “Odaklan Babaanne” olacak. Odaklan Babaanne, Saraybosna Film Festivali ve Obala Sanat Merkezi desteği ile Sarajevo City of Film (Saraybosna Film Kenti) projesi kapsamında gerçekleştirildi. Filminin senaryosu, Doğu Avrupa ve Festivale şu zamana kadar Robert de Niro’dan Angelina Jolie’ye, Brad Pitt’ten Orlando Bloom’a kadar pek Balkanlar’ın en önemli yönetmenlerinin çok önemli isim katıldı katıldığı 20 başvuru arasından seçildi. Odaklan Babaanne’nin oyuncu kadrosunda kurtlardan korumak için bir mavzer satın Odaklan Babaanne, TRT’nin Sarajevo City Jasna Žalica, Emir Hadžihafizbegović, almaya çalışan Veysi’yi, oğlu Mustafa’yı of Film kapsamında yapımcısı olduğu ikinci Alma Prica, Jadranka Đokić (Hırvatistan), ve miras kavgasına girdiği kardeşini Bosna filmi oldu. Vedrana Božinović, Admir Glamočak, anlatıyor. Veysi’nin kardeşi ile girdiği miras Bosna Hersek, Hırvatistan, Karadağ ve Dženita Imamović, Bane Popović kavgasında eşi ve yavrusu Veysi tarafından Sırbistan’dan ünlü oyuncuların yer aldığı (Karadağ), Izudin Bajrović, Dino Sarija and öldürülen erkek kurt da filmin diğer film, yönetmen Žalica’nın da üçüncü uzun Mira Banjac (Sırbistan) gibi oyuncular yer kahramanı olarak karşımıza çıkıyor. metrajlı filmi. alıyor. SFF’nin sitesinden gösterimi “Odaklan Babaanne” filminin hikâyesi gerçekleştirilecek olan “Mavzer” 16 bin 1992 Nisan’ını, Bosna Savaşı’nın ilk Ana yarışmada tek Türk filmi Euro’luk “Heart of Sarajevo” En İyi Film zamanlarını konu alıyor. Yugoslavya’nın “Mavzer” ödülü için yarışacak. farklı yerlerinden gelen aile üyeleri, 26. Saraybosna Film Festivali’nin Heart Saraybosna’da, ölüm döşeğindeki of Sarajevo (Saraybosna’nın Kalbi) ödülü “Bir Tutam Karanfil” annelerinin evinde bir araya gelir. Aile için yarışacak 8 film açıklandı. Bu filmler 2019’da ilki gerçekleşen 12 Punto TRT üyelerinin bir araya gelmesiyle miras arasında yer alan ve TRT ortak yapımı olan Senaryo Günleri’nde 12 film arasından üzerinden entrika, komplo ve hile dolu ve Fatih Özcan’ın yönettiği, Enes Erbay’ın TRT Ortak Yapım Ödülü almaya hak hem trajik hem de komik bir tartışma ise yapımcılığını üstlendiği “Mavzer” kazanan, yönetmenliğini Bekir Bülbül’ün, görürüz. Hayata temas eden ve merakla festivalde ana yarışmada yer alan tek Türk prodüktörlüğünü Halil Kardaş’ın yaptığı beklenen Odaklan Babaanne, festivalin filmi oldu. “Bir Tutam Karanfil” isimli film projesi, açılış filmi olarak 14 Ağustos’ta internet Fatih Özcan’ın ilk uzun metrajlı filmi Saraybosna Film Festivali’nin Cinelink sitesi üzerinden sinemaseverlerle buluşmuş olan “Mavzer” Orta Anadolu’da bir dağ Ortak Yapım Marketi’ne seçildi. olacak. köyünde geçiyor. Film, koyunlarını Bu yıl seçilen 16 proje arasında olan “Bir

52 TRT VİZYON TRT VİZYON 53 TRT 1 Ortak ve Dış Yapımlar Müdürü Faruk Güven geçtiğimiz yıl festivalde “TRT ile Ortak Yapım” adlı bir panel gerçekleştirmişti TRT destekli “Mavzer” filmi bu sene ana yarışmaya seçilen tek Türk filmi oldu

26. Saraybosna Film Festivali, 14- 21 Ağustos tarihleri arasında online olarak Faruk Güven, festivalde 12 Punto TRT Senaryo Günleri hakkında bilgi vermişti sinemaseverlerle buluşuyor

Tutam Karanfil” yaşlı bir mülteci olan Musa filmi ile Saraybosna’nın Kalbi ödülünü ve böylelikle her geçen gün büyüyen Türk ile küçük torunu Halime’yi konu alıyor. kazandığı festivalde, Cinelink Endüstri sinemasının bilinirliği de uluslararası ölçekli Karısının cenazesini ülkesine götürüp Günleri’nde “TRT ile Ortak Yapım” başlıklı festivallere taşınmış oluyor. defnetmek isteyen Musa, bırakacak bir sunum gerçekleştirilmişti. TRT Ortak kimsesi olmadığı için torunu Halime’yi ve Dış Yapımlar Müdürü Faruk Güven’in Honeyland Oscar adayı olmuştu de alarak zorlu iklim şartlarında yola gerçekleştirdiği sunumda, 12 Punto TRT Festivalin proje geliştirme bölümü olan koyulur. Savaşın halen hüküm sürdüğü Senaryo Günleri etkinlikleri ve Cinelink Cinelink’te bu yıl da diğer yıllarda olduğu topraklara geri dönmek istemeyen Halime Ortak Yapım Marketi’ne katılan TRT gibi TRT Ödülü vermeye devam ediyoruz. ve özlemini çektiği ülkesine bir an önce ortak yapımları hakkında bilgilendirmeler Verdiğimiz ödüllerle tamamlanan filmler, kavuşmak arzusuyla yanıp tutuşan Musa… yapılmıştı. TRT markasını diğer prestijli festivallere Ve her ikisinin de sevgi bağı olan ortak Biz de TRT 1 Ortak ve Dış Yapımlar de götürme imkânı buluyor. Tıpkı bir cenaze… Yolculukları boyunca hayata Müdürü Faruk Güven ile bu sene 26’ncısı geçtiğimiz sene iki dalda Oscar adaylığı tutunma çabaları ve bu cenazeyi taşıma düzenlenen Saraybosna Film Festivaline kazanan Honeyland gibi… Yine geçtiğimiz gayretleri, aralarındaki buzun zamanla dair kısa bir sohbet gerçekleştirdik. Güven, sene festival bitiminde gelen en güzel erimesine neden olarak birbirlerine daha festivalin Türk sinemasına önemli bir alan haberlerden biri de fon konusuydu. TRT sıkı bağlanmalarını sağlıyor. “Bir Tutam açtığını ifade ederek şunları söyledi: ortaklığıyla proje geliştirme bölümüne Karanfil” filmi, göçün başka bir yüzünü katılan projelerin hepsinin fon bulma seyirci ile buluşturuyor. Yeni bir diyalog imkânı süreçlerinde rakip projelere oranla bir adım Festivaldeki diğer Türk 4 senedir resmi ortağı olduğumuz daha öne geçtiğini öğrendik. Ve projelerin yapımları… Avrupa’nın en önemli film festivallerinden bu sayede kendilerine yeni ortak yapımcılar Saraybosna Film Festivali’nin Türk bulmaları da bizi çok sevindirdi. Türk Belgesel kategorisinde Eytan İpeker sinemasının ve sinemacılarının uluslararası sinemasının önünü açmak, imkânlarını yönetmenliğinde çekilen Yarışmacı temsili bakımından oldukça önemli genişletmek bizim için oldukça önemli. (The Pageant), kısa film kategorisinde olduğunu düşünüyoruz. Festival sayesinde, Sinema ve sinemacılar için kurumsal olarak Irmak Karasu’nun yönettiği Mamaville ile öğrenci filmi kategorisinde Zeynep Dilan çok ortaklı yapıya kavuşarak yapımlarımızın önemli bir çaba içindeyiz ve geçtiğimiz Süren yönetmenliğinde çekilen İstanbul büyümeleri sağlanmış oluyor. TRT’nin günlerde yine bu çabanın bir ürünü olan Depresyonu da bu yıl festivalde yarışacak iş birliği sayesinde, Türk sinemasının 12. Punto Senaryo Günleri’nin ikincisini diğer Türk filmleri... farkındalığı da artıyor. Avrupa’dan ve İstanbul’da gerçekleştirdik. Ümit ediyorum dünyanın pek çok yerinden festival için ki, önümüzdeki senelerde bu projeler “TRT ile Ortak Yapım” gelen usta sinemacılarla Türk sinemasının tamamlandığında da Türk sinemasının ve Geçen sene Emin Alper’in Kız Kardeşler arasında yeni bir diyalog imkânı oluşuyor Kurumumuzun göz aydınlığı olacaktır.

52 TRT VİZYON TRT VİZYON 53 GÜNCEL Mine Sultan ÜNVER / [email protected]

Maske demişken Tıbbi maskeler salgın nedeniyle hayatımızın önemli bir parçası haline geldi. Rengarenk ve türlü şekilleriyle bildiğimiz meşhur Venedik maskeleri de yüz yıllar önce bir salgın hastalık sebebiyle ortaya çıkmıştı. Fakat sonrasında pek çok amaçla kullanılmaya devam etti.

54 TRT VİZYON TRT VİZYON 55 Mine Sultan ÜNVER / [email protected]

Kimi zaman insanları fakir ya da zengin demeden eşit kılmaya, kimi zaman ise suçun ve ahlaksızlığın gizlenmesi gibi kötü amaçlara hizmet etti Venedik maskeleri. Bazen kullanımı zorunlu kılındı, bazen de yasaklandı!

oğal ve tarihi güzellikleriyle nadide şehirlerden biri olan Venedik, bienallerden karnavallara, her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen nice kültürel etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Bir sanat ve kültür şehri olarak Ddünya genelinde milyonlarca turisti ağırlayan Venedik’in akıllarda öne çıkan imgeleri ise şehri örümcek ağı gibi saran kanalları ve elbette maskeler. Maske, Venedik kültürünün belki de en eski ve en önemli sembolü. Tarih boyunca yaşatılan maske kültürü ve karnavalı yaklaşık 800 yıldır varlığını sürdürüyor. Bazen kullanımı zorunlu kılınan, bazen de kesinlikle yasaklanan Venedik maskelerinin ortaya çıkışının ve kullanılmaya devam edilişinin pek çok ilginç sebebi var. Sanıldığının aksine Venedik maskelerinin kullanımı, şehrin sadece eğlence hayatından kaynaklı değil, aynı zamanda hastalıktan, tehlikeden ve entrikadan doğuyor. Tıbbi maskenin hayatımızın önemli bir parçası olduğu bu salgın günlerinde, Venedik şehrinin meşhur maskelerinin tarihine değinmek istedik. Öyle ki bu süslü maskelerin ortaya çıkışının temel nedeni yine bir salgın hastalık; adı veba.

54 TRT VİZYON TRT VİZYON 55 Zaten çok güzel bir şehir olan Venedik, insanların rengarenk maskelerle sokaklara çıkmasıyla olağanüstü manzaralara sahne oluyor

13. yüzyıla dayanan ve maskeleriyle dünya En güzel maske ödülü çapında ünlü olmuş bir kutlamaydı. Karnavalın en önemli etkinliklerinden biri Rivayete göre karnaval; 1162 yılında ise son gün yapılan ve uluslararası bir Venedik’in kazandığı bir zafer sonucu tasarım jürisi tarafından en iyisi seçilen halkın şimdiki San Marco Meydanı’nda maske yarışması. Prestijli ödülü alabilmek dans etmeye başlaması ve bu ritüelin için tasarımcılar tüm yıl boyunca en güzel gelenekselleşmesiyle ortaya çıkmıştı. maskeyi yapmak için çalışıyorlar. Karnaval süresince insanlar rengarenk Karnaval boyunca kullanılan maskeler, kostümler giyer, birbirinden ilginç ve farklı deri, porselen ve camdan üretiliyor. Daha maskeler takar, zaten çok güzel bir şehir basit olanlarsa genelde alçı taşından imal olan Venedik’in sokaklarında gezinerek ediliyor. El boyamasıyla da rengarenk izlenmeye değer görüntüler oluştururlardı. 1979 yılından bu yana devlet eliyle resmi süsleniyor, şekil alıyor. En çok tercih edilen bir festival olarak kutlanan karnaval, maske; Buata adı verilen, burun, göz ve her yıl şubat ayında gerçekleştirilmeye alın bölgesini kapatan, erkeksi görünümlü devam ediliyor. Santo Stefano günü ile bir maske. Bu maskenin diğerlerine oranla başlayıp Hıristiyanlar için kutsal olan Büyük daha çok tercih edilmesinin nedeni ise Perhiz’in başlamasından hemen önce, daha rahat nefes almaya imkân tanıması. şubatın ilk salı günü sona eriyor. Bir diğer meşhur maske ise Punchinella. Karnavalın en önemli özelliği olan Punchinella, uzun sarkık burunlu bir maskeler, festival komitesi tarafından maske. Veba doktorlarının kullandığı Venedik Karnavalı belirlenen temalar kapsamında hazırlanıyor şekilde gizemli ve korkutucu bir havaya Venedik, son derece zengin ve güçlü ve festival dönemi boyunca kentin hemen sahip. bir ticaret merkeziydi. Akdeniz’deki her yerinde bu temaya uygun etkinlikler konumu; Avrupa, Kuzey Afrika ve Asya’da düzenleniyor. Günümüzde maske Maskenin ortaya çıkışı? sayısız ticaret yolu üzerinde bulunmasını takmanın zorunlu olmadığı karnavalda, Rivayete göre 1348’de yaşanan veba sağlamıştı. Dolayısıyla halkı da yönetimi turistler özgür kılınmakla birlikte Venedik salgını, neredeyse Venedik nüfusunun de varlıklıydı. Eğlenceye ve kültürel halkı maske takmaya özen gösteriyor. yarısının ölümüne sebep olmuş. Hayatta etkinliklere değer veriliyordu. Venedik Bunun nedeni takılan maskelerin toplumsal kalan hastalıklı kişiler ise yaralarını, Karnavalı, bu etkinliklerden biriydi, geçmişi sınıf farklılıklarını yok ettiğine inanılması. berelerini gizlemek için uzun kıyafetler

56 TRT VİZYON giymeye başlamış, yüzlerindeki yaraların görünmemesi için de maskeler takmışlar.

Doktorlar kendilerini koruyor Veba, farklı tarih aralıklarıyla Venedik’i defalarca vurdu, pek çok insan hayatını kaybetti. İtalyan doktorlar hastalarıyla ilgilenirken gaga burunlu maskeler takıyorlar, böylece sağlık önlemi alıyorlardı. Başlangıçta, doktor Charles de Lorme tarafından veba ile savaş sırasında popüler hale getirilmiş bu maskenin gözleri, hastalığa maruz kalmamak için kristal lenslerle perdelenmişti. Maskenin uzun gagası ise hastalıktan uzak tuttuğuna inanılan çeşitli ot ve ilaçlarla dolduruluyordu. Günümüzde Venedik’te turistlere satılmaya devam edilen bu uzun burunlu çirkin maskeler, hâlâ veba maskesi olarak isimlendiriliyor.

Olmak istediğin kişi için maskeni tak 14. yüzyılın devamında maskeler renklenip Fakirler, soyluların balolarına, kadınlar şekillendi, halkla bütünleşen bir simge erkeklerin egemen olduğu yerlere haline geldi. Günlük hayatta kullanıldığı gibi maskeler sayesinde girebiliyordu estetik, sanatsal değer taşıyan yeni türleri, daha gösterişlileri de üretildi. Maskeler iki çeşide ayrılıyordu; karnaval sırasında giyilen geleneksel maskeler ve karakter maskeleri. Venedik maskelerinin işlevi, hem pratik hem de eğlence içindi. Fakat maskenin bazı faydalar sağlayabileceği de fark edildi. Taktığı maske sayesinde kişi, olmak istediği biri olabilirdi ve ne yapmak istiyorsa onu yapabilmekte özgürdü. Zavallı bir adam makam sahibi bir soylu gibi görünebilir ya da bir kadın, erkek gibi davranabilirdi.

Devlet görevlileri maske altında iş görüyor İtalyan doktorlar hastalarıyla ilgilenirken gaga burunlu maskeler Maskeler kimi zaman pragmatik amaçlara takıyorlardı. Bu maskenin gaga kısmına doktoru hastalıktan da hizmet ediyordu. Ticaretin önemli koruduğuna inanılan çeşitli otlar dolduruluyordu merkezlerinden biri olarak Venedik’te ve sınıf farklılıklarını kaldırıp insanların hem tacirler hem de devlet adamları, Asayişin teminini olumsuz etkiliyordu ve eşitliğini sağlayabiliyordu. Venedik başkalarının ne gibi anlaşmalar halk kendini maskeyle gizleyebildiği için maskeleri, bir dönem kadınların, erkeklerin yaptıklarının bilinmesini istemeyebiliyordu. ahlaki bozulma artış göstermişti. Sonunda, İşte maskeler, devlet görevlileri, tacirler ve egemen olduğu yerlere girebilmesi ve günlük yaşamdaki maskelerin kullanımı casuslar için büyük kolaylık sağlıyordu. fakirlerin süslü elbise partilerinde soylularla sınırlandırıldı hatta daha sonra yasaklandı. Öte yandan maskeler 18. yüzyılda, siyasi bir arada olabilmesi gibi amaçlara hizmet Venedik Cumhuriyeti’ni yöneten 300 ailenin oylamalara katılırken, insanların gizliliğini etti. Evet, fakirler, soyluların balolarına oluşturduğu Büyük Konsey ve onların sağlayabilmesi için de standart bir kamuflaj maskeler sayesinde gidebiliyordu. da üstünde ki Onlar Meclisi, maskeye görevi görüyordu. dair pek çok yasak koydu ve ağır cezalar Maske yasağının nedeni uyguladı. O zamanlar ahlaksızlığın simgesi Maske eşitlik getiriyor Maskelerin çeşitli amaçlar için kullanılıyor olarak görülen Venedik maskeleri bugün Günlük yaşamda da kullanılan maskeler; olması zaman içerisinde şehrin yönetiminin turistik ve kültürel bir nesne olarak oldukça zengin ve fakirler arasındaki görüntü otoritesine zarar vermeye başladı. popüler. GÜNCEL Zeynep ÖYMEZ / [email protected]

Lavanta, her derde deva! Ağrı kesici, teskin edici ve dezenfektan özelliklerinin yanı sıra kozmetik sanayinin de gözdesi o. Giderek artan tıbbi aromatik bitki üretiminin de lokomotifi olan lavanta, koronavirüs salgını döneminde de revaçta.

lışkanlıkların değiştiği yeni örneklerinden birini bitkilere yönelim bugüne ulaşan kadim metinlerde hep bir dönemden geçiyoruz. oluşturuyor. Son 10 yıldır tüm dünyada onlar var. Bu bitkiler yüzyıllardır şifalı Koronavirüs salgını artış gösteren şifalı bitkilere yönelim, salgın olarak biliniyor. Bir dönem unutulmaya nedeniyle oluşan korku ile birlikte zirveye ulaştı. Bazı bitkilere talep terk edilseler de bilim insanları tarafından atmosferi insanları doğal yüzde 50 arttı. Özellikle antibakteriyel adeta yeniden keşfediliyorlar. Lavanta olarak alternatif yollar ve antiviral olarak bilinen kekik, adaçayı, da onlardan biri. Anavatanı Akdeniz aramaya yöneltiyor. Gözle görülemeyen bu zencefil, zerdeçal, karanfil ve lavanta çok havzası olan lavanta, iklim şartlarına öldürücüA düşmana karşı kullanılabilecek tercih ediliyor. uyum sağlayan dayanıklı bir çalı bitkisi. tabiri caizse her silah deneniyor. Özellikle Bu sebeple artık dünyanın hemen her daha temiz bir ortam ve daha güçlü bir Bilim, yeniden keşfediyor yöresinde yetişebiliyor. Eşsiz rengi, kokusu bağışıklık sistemi için farklı yöntemler Şifalı bitkilere yönelim ne bir tesadüf ne de ve gücü ile tarihte yerini alan lavantaya dair gündeme geliyor. Bunun en bariz safsata. İnsanlık tarihi boyunca taşınarak zamanda bir yolculuğa çıkalım önce.

58 TRT VİZYON TRT VİZYON 59 Zeynep ÖYMEZ / [email protected]

Tarih onu anlatıyor Lavanta, dünyanın en eski yatıştırıcısı ve parfümüdür desek yanlış olmaz. Eski Mısırlılar, lavantayı yatıştırıcı ve iyileştirici merhemlerde, parfüm olarak ve mumyalamada kullanmışlar. Eski Roma’da lavanta; şifa verici, antiseptik, böceksavar ve temizlik maddesiymiş. Romalı askerler, savaş yaralarına pansuman yapmak için lavantayı seferlerde yanlarında götürürlermiş. Yunan mitolojisinde lavanta çiçeği, Artemis Tanrısı’nın kutsal bitkisi olarak seçilmiş. Kutsal sayılan lavanta yağı güzel kokmak için sürülürmüş. Eski Yunanlılar, Suriye’nin Naarda kentinde Koronavirüs salgınına yetiştiği için lavantaya “nardus” adını ragmen lavanta severler tarlalarda vermiş. İncil’de de adı geçen ve kutsal unutulmaz anılar biriktirdi sayılan bu bitki, bahçecilik, fırıncılık ve kişniş, zencefil ve ıtırın mutluluk, lavanta, sahibi olan ülkelerden biri. Bu pazarda uçucu yağların dünyasında kullanılırmış. bergamotun kızgınlığa karşı, zencefil, daha da büyüyebilmek için tıbbi ve Gemicilikle uğraşan Fenike halkı ticaret biberiye, fesleğen, limon, greyfurt, kişnişin aromatik bitkilerin tarımı devlet tarafından için İngiltere’ye gittiklerinde, lavantayı ilk unutkanlığa karşı, zencefil, karabiber ve teşvik ediliyor. Lavanta tarımı da teşvik olarak İngiltere’ye götürmüşler. İngiltere’de biberiyenin dalgınlığa karşı kullanılan kapsamında. Ülkemizde lavanta tarlaları kraliçeler, kokusu ve görüntüsünün kokular olduğunu kaydetmişti. güzelliğinden dolayı kraliyet yemekleri için her geçen gün artıyor. Ağrı kesici özelliği nedeniyle Osmanlı kurulan sofraların lavanta ile süslenmesini 2019 itibarıyla üretim alanı büyüklüğü askerlerinin ceplerinde lavanta taşıdığı istemişler. Lavanta seven Kraliçe Elizabeth 10 bin dönümü geçti. Bu alanlardan biliniyor. ise, onu sık sık migrenlerini tedavi etmek yaklaşık bin 500 ton lavanta çiçeği, Hürrem Sultan’ın, lavantanın sahip olduğu için çaylarda ve parfüm olarak kullanmış. çiçeklerden ise 20-30 ton lavanta yağı cilt onarıcı ve stres giderici etkilerinden elde edildi. Temmuz-ağustos aylarında dolayı ayaklarına lavantayla masaj yaptığı, Vebaya karşı kullanılmış hasatı gerçekleştiren lavantanın, 2020 yılı tüm gün lavanta koktuğu biliniyor. hasılatının daha da artması bekleniyor. 1630’lar boyunca Fransa’yı tahrip eden Lavanta, Osmanlı mutfağının da bir Lavanta tarlaları turizm açısından korkunç “Büyük Veba” sırasında, hastalığa parçasıydı. Lavantalı helva, lavanta şerbeti da farklı bir kulvar açıyor. Lavanta karşı bağışıklık kazandığına inanılan ve bunlardan sadece birkaçı… bahçeleri bu yıl da koronavirüs salgınına sirkeye batırılmış kekik, lavanta, biberiye rağmen ziyaretçilerini ağırladı. Özellikle ve adaçayından oluşan “4 Hırsız Sirkesi” Kozmetikten ilaç sanayiine kullanılmış. Aynı dönemlerde, Londra’da fotoğrafçıların vazgeçilmezi haline gelen Günümüzde önemli bilimsel araştırmalara da veba taşıyan pirelerden korunmak için bu bahçeler güzelliği ve kokusuyla adeta konu olan lavanta kozmetikten temizlik insanlar bileklerine lavanta bağlamışlar. sarhoş etti. maddelerine, ilaç sanayiine hayatımızın Orta Çağ’da lavanta çiçekleri, şifalı otlar önemli bir parçası. Uzmanlar güçlü bir olarak rahipler tarafından yetiştirilmiş ve Saraylara layık bağışıklık sisteminin ruhsal dirençten kullanılmış. Kraliyet rengine sahip mor çiçekleri geçtiğinin altını çiziyorlar. Koronavirüs 1700’lerin Fransa’sında kurulan ordu sebebiyle lavanta sarayları süslemiş, sebebiyle stres seviyesinin yükselmesi hastaneleri, lavanta kullanımını da içeren zarafet, arındırma ve lüksü çağrıştıran ve uyku bozukluğu, öfke nöbetleri gibi yeni tedavilere öncelik etmiş. Hatta Fransız bir çiçek olmuş. Bir dileğin gerçekleşmesi sorunlara karşı lavanta tavsiye ediliyor. Parlamentosu, lavantanın özütlenmesine anlamına da gelen lavanta, kokusu dünya Demleme usulü yapılacak lavanta çayı dair düzenlemeler getirmiş. çapında en çok tercih edilen 15 koku bulunduğu ortamın havasını temizlerken arasında yer almakta. içildiğinde sakinleştirerek, öfke durumunu Osmanlı hastalara çiçek Koronaviris döneminde kolonya ve düzeltiyor, uykuya geçişi hızlandırıyor. dezenfektanlar sebebiyle tahriş olan cilt koklatırdı Seyretmesi bile insanı mutlu eden lavanta için de onarıcı özelliği sebebiyle lavanta Osmanlı döneminde de lavanta kullanımı çiçeği, kokusu ile kaygı düzeyini düşürüyor. yağı öneriliyor. Yüzey temizliği için de yaygındı. Darüşşifa’da diğer bitkilerle lavanta yağı kullanılabiliyor. Dünyada su birlikte lavanta da kullanılıyordu. Evliya Ekonomik değeri ile göz tüketimini azaltmaya yönelik akımlar içinde Çelebi seyahat notlarında, Darüşşifa’da kamaştırıyor vücut temizliğini aromatik yağlarla yapanlar günün belirli saatlerinde hastalara çiçek Tıbbi ve aromatik bitkiler ekonomik da olduğunu belirtelim ve ekleyelim: koklatıldığını yazmıştı. Limon, fesleğen, değeri açısından dünyada büyük bir Kişisel temizlik için de en çok lavanta yağı okaliptus, kişniş, ladenin konsantrasyon pazara sahip. Türkiye de bu pazarda söz kullanılıyor. bozukluğu için, portakal, gül, yasemin,

58 TRT VİZYON TRT VİZYON 59 GÜNCEL Ela TEKİN / [email protected] Fotoğraf: Selçuk Kayan Karantinayı fotoğraflamak Salgın günlerinde, 22 ülkeden 108 katılımcının oluşturduğu bir çalışma grubu, bin 57 fotoğraf ve 67 yazıdan oluşan “Karantina Günleri” projesiyle, bu zorlu zamanlara renk kattı.

ünya tarihine önemli Neden evden olmasın? geçtiği ODTÜ’nün tüm mezunlarını dönemeçlerden biri olarak Fotoğraf çekiyorsanız her bir lahzayı kayıt kapsamasın?’ dedik. Şehirler, tüm ülke yazılacak zorlu günlerden altına alabilme gücü elinizde demektir. derken niçin dünyadaki tüm ODTÜ’lüler geçiyoruz. Ancak yaşanan, Kendinize tanıdığınız bu ayrıcalık, bir gün katılmasındı bu anlamlı projeye? Ve yaşanmakta olan koronavirüs başkaları için de bambaşka anlamlar ifade deklanşörlere basmaya başladık. Her salgını, bizi engellese de her edebilir. Işıkla yonttuğunuz o an, bazen geçen gün hepimiz evlerimizde gizlenen zaman başarılı olamıyor. Çünkü sevmeye, tarihi bir kanıt, bazen bir duygu, kimi zaman yeni bir hayatı çekmenin heyecanıyla, bu Döğrenmeye, hobilerimizi sürdürmeye, karantina günlerinin hiç de beklemediğimiz da bir anının yansıması olarak döner gelişmeye kısaca bizi biz yapanları insanoğlunun gözlerine. keyfinin içine girdik.” diyor İstanbul ODTÜ sürdürmeye başkalaşarak devam ediyoruz. “Fotoğraf, hep binlerce kilometre uzağa Mezunları Derneği Fotoğraf Çalışma Grubu Koronavirüsün gölgesi bazen ilham bile gidilerek ya da sabahın erken saatlerinde adına Selçuk Kayan ve Cem Sarvan. olabiliyor üretken gönüllere. Mesela, felaket yollara koyularak çekilmeyecekti ya; neden Aslında bu proje, değerli çalışmaları gibi gördüğümüz zamanların dünyanın dört oturduğumuz ve hatta yeniden keşfetmeye ortaya koyarken bir tutkunun sınır bir yanındaki fotoğraf tutkunlarını bir araya başladığımız evlerimizde çekilmesindi tanımayacağının da ispatı oluyor. getirmesi ve evlerinden hiç çıkmadan farklı ki? Önce evlerimizde nasıl fotoğraf vizörlerden bakarken aynı bakış açısında çekeceğimizi konuştuk sonra ‘Neden bu Karantina duyguları buluşabilmeleri gibi. proje hayatlarımızın en güzel günlerinin Tüm dünyanın, tarihimizin ve

60 TRT VİZYON TRT VİZYON 61 Ela TEKİN / [email protected]

Fotoğraf çekiyorsanız her bir lahzayı kayıt altına alabilme gücü elinizde demektir. Kendinize tanıdığınız bu ayrıcalık, bir gün başkaları için de bambaşka anlamlar ifade edebilir.

hayatlarımızın şahit olduğu salgınla beraber evlerine çekilmişken; o en sevdikleri hobilerinin başında gelen fotoğraf çekmekten mahrum kalmışken, kendiliğinden, çaresizlikten, yaşanan zorluktan ortaya çıkmış “Karantina Günleri” projesi… Fotoğraflar evden çekilmiş ve sonra bu projede daha neler Fotoğraf: Belkis Ors olabileceğini konuşmaya başlamışlar. “Duygularını fotoğrafla aktarabilmek tamam ama bugünlerin hissettirdiklerini, düşündürdüklerini ve yaşattıklarını da yazıya döksek” demişler. Üretme fikri girmiş bir kere ortak yaşanmışlıklarına… Proje, sergi, gösteri, kitap derken duygulara dokunan bir şey daha gerekmiş; müzik… “İyi de biz hep beraber nasıl müzik yapacağız?” dedikleri an Grup Gündoğarken sözü devralmış; “Biz varız, müzik de bizden…”

Sınırlı alanda sınırsız özgürlük 22 ülkeden, 108 katılımcı, bin 57 fotoğraf ve 67 yazıdan oluşan bir çalışma “Karantina Günleri” projesi. Önce fotoğrafların içinden herkesin temsil edildiği birer fotoğraf seçilerek, Grup Gündoğarken’in proje için hazırladığı Fotoğraf: Inci Kayser özgün müzik eşliğinde bir sunum gerçekleştirilmiş. Sırada, sanal ve şartlara göre tarihi belirlenecek olan fiziki sergileri var. Ekim ayına kadar ise bu projeye ait kitabın basımını yetiştirmeye çalışıyorlar. “Karantina günleri, bize evlerimizde, dünyanın neresinde olursak olalım, sınırlı alanlarda, sınırsız özgürlük içinde üretebilmeyi öğretti.” diyorlar ve ekliyorlar “Bu olağandışı dönem ancak bu kadar verimli ve keyifli olabilirdi.” Biz ise onların fotoğraflarından ve salgın için hissettikleri duygularını aktardıkları yazılarından bir kısmını paylaşarak heyecanlarının bir parçası olmak istiyoruz; ne hissedilirse hissedilsin hiçbir zorluğun yaşam sevincine engel olmayacağının kanıtı olarak ortaya konan bir projenin, kendini salgın nedeniyle kapatmışlara ilham Fotoğraf: Yüksel Altun olmasını dileyerek...

60 TRT VİZYON TRT VİZYON 61 Bedia Kolatar Emekli Yönetici İstanbul Karantinada pencerem Günler tekrar ediyor görünse de, içeride ya da dışarıda olmaktan bağımsız, o günün hikâyesini yazan benim... İstanbul’da 14 katlı bir apartmanın 11’inci katından seyrediyorum yaşamı, kimi zaman izlemedeyim, kimi zaman içindeyim. Sahil yürüyüşlerinden evde kalmalara geçtiğimden bu yana yerden yüksek, topraktan uzağım çoğu zaman ama bir o kadar da göğe yakınım, ufkun genişliğinde sonsuzluğa açılanım, üstelik bu duyguya da aşinayım. Günbatımlarının, martıların bembeyaz kanatlarını kimi zaman pembeye kimi zaman altın ışıltısına boyamasındaki muhteşemliği fark ettiğimde, gözlerimden yaşların süzülmesine izin veriyorum, o anda eriyorum, bütünleniyorum. Varoluşun beni içine alıp, sarıp sarmalayışını tüm hücrelerimde hissediyorum. Günler penceremin önünden gelip geçerken, camın dışına bir kabın içinde bıraktığım bulgurlara rağbet etmiyor önceleri kuşlar, halbuki gözleri keskindir, hemen görürler diye umuyorum. Belki bir gaga izi veya dağılan tanelere rastlarım diye, günler boyunca akşamdan sabaha gidip, gelip, bakıyorum. Umudumu yitiriyorum galiba, yok, yok, kabı oradan almadığıma göre umudum var hâlâ... O gün, Mersin’den bir arkadaşımla telefonda karantina sohbetindeyiz, bir anda gözüm pencereme ilişiyor, oradalar işte! Arkadaşıma heyecanla “Penceremin önüne bir çift kumru geldi” dediğimde, “Biri ben, biri sen…” diyor coşkuyla... Aynı coşkuyla onaylayamıyorum, utanarak, kırmamak için gülümseyerek, “Öyle olsun!” diyorum galiba... Oysa o anın kalbimdeki karşılığı: “Biri benim elbette, diğeriyse o, özlenen” Sonraki günlerden birinde bulgur tanelerinin kabın dışına hoyratça dağıtıldığını görüyorum ve karganın marifeti olduğunu tahmin ediyorum. Karga hikâyeleri bildiğim için doğrusu kargayı da kızdırmak istemiyorum. Ona da “Hoş geldin!” diyorum. Kumrularım yine geliyor ama artık kargayla köşe kapmaca oynuyorlar. Fotoğraflamayı çok istiyorum, ancak yaklaşınca ürküp kaçıyorlar, belki de zamanla varlığıma alışırlar. O kadar güzeller ki, büyülenmiş gibi hissediyorum, gözlerimi alamıyorum. Bir yemi gagalıyor, bir başlarını kaldırıp, bana bakıyorlar. Göz göze geliyoruz, gülümsüyorum…

Fotoğraf: Haldun Durukan

Fotoğraf: Bedia Kolatar Fotoğraf: Hakkı Yıldırmaz Buket Büyükkoç Larsen Emekli Danimarka / Lejre Çok şanslı hissediyorum Uzakta olmanın, sevdiklerime bir şey olursa çaresizce bir şey yapamayıp, gidemeyecek olmanın verdiği kapana kısılmışlık hissi bir süre baskın geldiyse de, zamanla bir şekilde bunu avantaja çevirdiğimi düşünüyorum. Hiç olmadığı kadar çok, bütün ailem ve arkadaşlarımla iletişim içinde oldum. Günlük yürüyüşlerimi kimi zaman Amerika’daki, kimi zaman Kanada’daki, kimi zaman da memleketimdeki arkadaşlarımla yaptım. Yolda karşılaştığım insanların, gülümseyerek bana bakışlarını görmek pek hoştu. Daha önce niye bunu düşünmediğime üzüldüm gerçekten. Bahçe işlerinden hiç anlamam, beceremem de, neredeyse “Bahçem benden sorulur” kıvamına geldim. Toprağın yaşamımızdaki önemi de galiba tokat gibi herkesin yüzüne çarptı. En ironik yanlarından biri de güzel ülkemde denize girme planları yaparken, Danimarka’da havalar birkaç gün soğuyunca, soba karşısında oturmak oldu. Ben kendimi çok şanslı hissediyorum, yakın çevremden hiç kimse bu değişik hastalıkla tanışmadığı için. Bu sürecin bir daha tekrarlanmaması dileğiyle…

Dilek Mut Departman Asistanlığı Almanya / Göttingen Benliğimizden çıkaramayız Mart ayının ortalarıydı, tuhaf bir haberdi bu, başka duyduğum hiçbir habere benzemiyordu. Önce okullar kapandı, sonra iş yerine gelmememiz istendi. Sonra sırasıyla, Nisan ayındaki planlarımızı tek tek iptal ettik. Göttingen’den gece üç treni ile Amsterdam, sonra Brugge ve ardından Brüksel… Dört gözle beklediğim, durmadan çalışmaktan ve kış aylarının soğuk ve ıslak tekdüzeliğinden, ufak keyifli bir mola alacağım birkaç gün olacaktı benim için. Yılın belli zamanlarında bir araya geldiğim çekirdek ailemle anılarımıza yeni anılar ekleyeceğimiz, yeni yerler keşfedeceğimiz, yeni oyunlar geliştireceğimiz bir zaman dilimi yok olmuş oldu. Tüm yerli yapımları seyrettiğimiz, anadil, duygu ve mizah bağlamlarını çokça düşündüğüm ve evimde bunları canlı tutabildiğim için şükrettiğim sayısız günler geçti. Edebiyat Kulübü toplantıları ise perşembeden başlayan, çarşamba akşamı heyecanını yeniden hayatıma soktu. Bir keresinde ziyaretimize gelen bir yazar, “İçtiğimiz suyu nasıl sistemimizden ayrıştırarak ilk hali gibi geri çıkaramazsak, yaşadıklarımızı da benliğimizden geri çıkaramayız” demişti. Salgın ayları yazarın bahsettiği su oldu benim için. Çevremdeki insanlara, evimdeki eşyalara ve tabii ki kendime, görünenin ardındakini görmek istercesine bakmaya başladım. Aslında eksik olan bir şey yoktu, henüz yaratılmamış veya oluşmakta olan şeyler vardı, her gün ortaya çıkardığım enerji ile var olmayı bekleyen olasılıklar, planlar, hayaller ve daha fazlası…

Fotoğraf: Arzu Wasti Fotoğraf: Nejat Saygıner

TRT VİZYON 63 Bengül Kurtar Çevre Mühendisi Kanada / Vancouver, BC Bu zaman dilimi bile yetmedi Aralık başından 24 Mart’a kadar bisikletlerimizle, Güney Doğu Asya (Vietnam, Kamboçya, Laos ve Tayland) yollarındaydık. Mart’ın 24’ünde bisiklet gezintimizi kısa kesip Vancouver, BC’ye geldik. Bisikletle gezinirken, 17 Mart’a kadar çok fazla Covid-19 durumlarını fark etmedik diyebilirim. Tayland’daki vakaların yüzde 80’i Bangkok’ta idi. Biz kuzeyde küçük kasabalarda, köylerde geziniyorduk. Bu arada da her gün haberleri telefonlardan izlemeye çalışıyorduk. Ta ki Malezya 17 Mart’ta sınırlarını kapattığını açıklayıncaya kadar. Bizim planımız Malezya’ya kadar pedallamak ve Kuala Lumpur’dan uçmaktı. Bu arada Kanada Başbakanı Justin Trudeau, yurt dışındaki vatandaşlarına “Normal uçaklar çalışırken Kanada’ya dönün” diyordu. Ancak Covid-19 bizim ve dünyadaki bütün insanların durumunu günlük değiştirdiği için biz de 17 Mart’ta, 24 Mart için Tayvan aktarmalı uçuş biletlerimizi almıştık. Tayvan üzerinden uçamadık. Tokyo üzerinden yeni bileti Bangkok havaalanına aldık, online. İki gün değişik havaalanlarında, iki gece değişik uçaklarda uyuyarak Vancouver’a ulaştık. Daha sonra evde iki hafta zorunlu karantinada idik. Birkaç arkadaşımız sağ olsunlar bizim için zorunlu yiyecek alışverişlerimizi yaptılar. 6 bin 500, 7 bin kilometre pedal bastıktan sonra 75 metrekarelik evde yaşam zordu. Ancak gezi fotoğraflarımı organize etmek için bu zaman dilimi bile yetmedi.

Leyla Bengi Emekli Klinik Psikolog ve Epidemiyolog Hollanda / Rotterdam Güneş’imi kaybettim Bir boşluğun ortasındaydım. Korku içinde, ne yöne gittiğimi bilemeden bakınırken kapkara bir delikte olduğumu fark ediyorum birden... Başım nerede, elim, kolum nerede? Savruluyorum... Aradığım ufacık bir ışık huzmesi... Aniden, sol yanımdan bir esinti geliyor. Yalnız değilim! Kollarımdan ayaklarıma doğru bir şeyin yanımdan sessizce kaydığını hissedip bakıyorum; tamam, demek aşağısı burası! Ama, neydi bu? Gözlerimi kısıp baktığımda kalbimi sıkıştıran pençeyi hissediyorum, sessiz bir çığlık: Bir insanın cansız bedeni! Tanıyorum, Güneş bu! Evet, Güneş bu! Elimi uzatıp yakalamaya çalışıyorum. Buradayım, bak, bak bana, benim, ben... Uzaklaşıyor, hem de ne hızla! Aklın alamayacağı, gözle görülmeyecek bir hızla küçülüyor. Sesleniyorum, seslendiğimi sanıyorum halbuki; sadece çığlık çığlığa bağırdığımı, haykırdığımı, hayal ediyor olduğumu fark ediyorum. Boşluk, her yerde boşluk! Kalbim durmuş, gözlerim korku içinde. Kaybetmenin acısı buz gibi çökmüş, başım mengenede… Ulaşamamak, tutamamak, tutunamamak... Aniden sarsılıyorum, çarpıp gidenler var daha, yön belirsiz… Dağılmışım, dağılmışız, uzat elini. Kimin eli, kim, ben mi tutacağım, beni mi tutacak? Kim nerede, neredeyiz? Geçmiş, bugün, gelecek birbirinin içinde, karmakarışık. Kocaman bir boşluk, bilinmezlik, dilim donmuş, yüreğim bomboş. Var olmak, nedir o? Bir damla ışık arıyordum, ben, Güneş’imi kaybettim...

Fotoğraf: Sina Dülgeroğlu Fotoğraf: Feramuz Kaya

64 TRT VİZYON

TRT’DEN Öztürk Miraç SARAL / [email protected]

TRT’de bir bıçak ustası 25 yıllık TRT personeli olan Hakan Taşcı’nın bıçakla olan hikâyesi…

ürkiye Radyo Televizyon Youtube’dan tezgâha hale getirilmesi ve takibinden sorumlu. Kurumu, yayın ağı, Hakan Taşcı’nın amatör olarak bıçak Bıçaklara olan merakını öğrenerek bölgeleri ve personeliyle yaptığı atölye, TRT Genel Müdürlüğü başlıyoruz sohbetimize: “Teknoloji ile tıpkı ülkemiz gibi bir kültür yerleşkesine 15-20 dakikalık bir mesafede bağlantılı bir cevap vereyim: Youtube. Her mozaiği. Türkiye’nin değişik bulunuyor. Küçük, sade, kendi halinde bir şey Youtube’da ilgimi çeken bir videoyu şehirlerinden TRT bünyesine yer… Atölyeyi, kendisi de TRT’den emekli izlememle başladı. Videoda 15 dakikada katılan mesai arkadaşlarımızın pek çoğu, olan Murat Fidan ile beraber kullanıyor. bıçak yapıyorlardı, hem de baya güzel Tyaptıkları işler yanında farklı hobilerle de yapabiliyorlardı. “Ben de yapabilir miyim?” 1996 yılından beri TRT’de çalışan uğraşıyorlar. O isimlerden biri de TRT’de Taşcı, Reklam-Tanıtım-Tasarım Dairesi diye düşündüm ve ufak ufak kendimce 25 yıldır çalışan Hakan Taşcı. Kendisini, Başkanlığı bünyesinde çalışıyor ve başladım.” yüz elliden fazla bıçak yaptığı atölyesinde Devamlılık Stüdyosu’nda görevli. Reklam Tabii ki internet içeriklerinin yapısı ziyaret ettik. kanallarının organizasyonu, yayına hazır gereği, on beş dakika asla on beş dakika

66 TRT VİZYON TRT VİZYON 67 “Türk insanı bıçağa çok meraklıdır. Ata mesleğimiz demircilik, tarih sahnesinde var olma nedenlerinden de bir tanesi. Bizim dışımızda bu işte Ruslar var; komünist sistemden alıştıkları için hızlı ve kaliteli üretim yapıyorlar. Ayrıca Güneydoğu Asya’da Malezya ve Endonezya’daki ustalar da gayet iyi.”

değilmiş. Bunu biraz geç anlamış Taşcı: “Kısa zamanda realite ile yüzleştim. Sadece çeliğini şekillendirmek bile bir gün sürüyormuş. Meğerse on beş dakika diye izlediklerim hızlandırılmış, kurgulanmış videolarmış. Artık başlamıştım, devamını getirdim. Deneyerek yanılarak, araştırarak, sorarak soruşturarak belirli bir aşama kaydettim. Şu anda kimseye sormadan Bushcraft sıfırdan başlayıp, sapı ve kabına kadar kendim tasarlayıp üretebiliyorum.”

Ahşap meselesi Bıçak sadece keskin kısmından oluşmuyor, bir de sapı var. Üstelik bu sap kimilerine göre bıçağın yarısı, kimilerine göre yarısından fazlası. Sap kısmında hangi ahşapların kullanıldığını merak ettik: “Sapta tropikal ağaçları kullanmaya çalışıyorum. Sert ve suya dayanıklı ahşaplar var, kök ceviz, zeytin, paduk, venge gibi örnekleri değişik yerlerden tedarik edebiliyorsunuz. Denk geldiği zaman Ankara Siteler’de TRT’de bir bıçak ustası değişik ahşap satan mağazalar var, onlar büyük malzemeler kullanıyorlar, ben oradan kalan küçük parçaları tedarik ediyorum. Ahşapların bazılarını Hatay’dan getiriyorum. Sıcak suda iki saat kaynatarak, öz suyunu çıkartıyorum ve kesiyorum. Kukri Pala Sonra da kurumaya bırakıyorum. Elimde Kasım ayından beri kurumaya bıraktığımız özellikleri farklı, dolayısıyla kullanılan yüzme, kesme için kullanılırken aynı ahşaplar var. Kurutuyoruz çünkü ıslak malzeme ve yapım tekniği de değişken. zamanda sadece doğada yemek yaparken ahşapla çalıştığımızda büzüşür. Bu yüzden Hakan Beye hangi tür bıçak yapmaya, kullanılabilir. Benim için ticari bir karşılığı kendi kendine gölge ve cereyanlı bir nasıl karar verdiğini soruyoruz. olmadığı için arkadaşlarımın taleplerine yerde kuruması gerekiyor. En az bir sene “Her şey ne amaçla bıçak yapacağınız göre de yapıyorum. Elimdeki materyale ve kurumasını bekliyoruz.” kararıyla başlıyor. Çünkü mutfak bıçağı imkâna göre değişiyor.” var, av bıçağı var, pala tarzı bıçaklar, Bıçakların ana malzemesini çelik Bıçak yapmanın incelikleri hatta çakılar bile var. Benim yaptığım oluşturuyor. Her şey çeliğin eritilmesiyle Hepimizin bildiği gibi evdeki incecik mutfak bıçaklar genellikle mutfakta kullanmaya başlıyor diyebiliriz. Peki, bıçaklarda nasıl bıçaklarından, kampçıların kullandığına müsait değil. Dört milim kalınlığında çelikler kullanılıyor diye sorduğumuzda, kadar pek çok bıçak türü var. Hepsinin yapıyorum. Bu bıçaklar avda parçalama, kendimizi metal dünyasının içinde

66 TRT VİZYON TRT VİZYON 67 “Eğer malzemeler hazırsa ve tüm günümü bıçak için harcayabileceksem, bıçağın yapım süreci 10 gün sürüyor diyebiliriz. Çünkü bıçak bittikten sonra ısıl işleme alınması, keskinleştirilmesi ve sap takılma kısmı da var. Bıçakların kaplarını ve kılıflarını da biz burada kendi emeğimizle yapıyoruz.” hijyenik anlamda başka sorunlar çıkıyor. Genelde 700 kum zımpara kullanıyorum. Çeşitli zımparalar var, Japonya’da bunu 10 bin kuma kadar çıkarabiliyorlar. Bileyeme ve parlatma taşları kullanıyoruz. Bittikten sonra ağzını makinede keskinleştiriyorum, o da bittikten sonra kendi yapmış olduğumuz bir aparatımız var. Bu aparatı kullanarak ve gaz yağında bekleyen taşlarla bıçaklarımızı jilet keskinliğine kadar ulaştırıyoruz. Belirli tecrübeyi edindikten sonra bıçağa dokunmadan bile ne kadar keskin olup olmadığını anlamaya başlıyorsunuz.”

Süresi belirsiz Hakan Taşcı’nın ticari bir amacı olmadığı, Atölyeden çıkma bazı bıçaklar yoğun bir mesaisi de olduğu için bıçak işini vakit bulabildiği anlarda; küçük tatillerde, buluyoruz. “Genelde Fransız T5, T7 gelmiyor. Aslında bıçağın sertliği arttıkça mesai sonrasında ya da izinliyken ve Alman çeliği kullanılıyor. Ben o kırılganlık oranı da aynı oranda büyüyor. yapabiliyor. TRT’deki arkadaşlarının çelikleri kullanmıyorum. Benim yaptığım Hedef tüm bıçak ustaları için ideal dengeyi ricalarını da kırmıyor ancak geniş bir bıçaklar onları ikiye bölüyor, 60 Rockwell bulabilmek: “Bıçağın sertliği vakumlu zaman aralığına yayıyor. “Biliyorsunuz iş sertliğinde. Karşılaştırma açısından fırınlarda oluşturuluyor. Daha sonra 180 yerinde yoğun bir mesaimiz olduğu için ele alırsak evde kullandığımız bıçaklar derecede ısıl işlem görüyor. Sonra da akşamdan akşama, bazen hafta sonları, 54-55 Rockwell sertliğindedir. Çelik Menevişleme yapılıyor. Menevişleme’yi ya da tatillerde fırsat bulabilirsem atölyeye olarak genelde 1690 paslanmaz çelik şöyle açıklayalım. Bıçak ne kadar sert gelebiliyorum. Zaten arkadaşlarıma da kullanıyorum.” olursa aslında kırılganlığı o kadar artar. söylüyorum, benden bir süre istemeyin, Sohbetimizde Türkiye’deki bıçak üretim Bıçağı ısıttıkça da yumuşar, eğilmeler malzemeyi tedarik edelim ben onu boş için kullanılan çeliklerin profesyonel başlar. Menevişleme ise bunu dengeli zamanım oldukça yapayım. O yüzden bir anlamda üretilmediğini öğreniyoruz. şekilde yapmaya deniyor. Amaç kırılgan bıçağın tamamlanma süresi değişiyor. Bir Sebebi ise üreticiler tarafından yeterli talep olmadan en ideal sertliği bulmaktır.” ay da olabilir, on beş gün de olabilir. Eğer olmayacağının düşünülmesi. “Türkiye’de malzemeler hazırsa ve tüm günümü bıçak bıçak üretim çeliği yok. Genelde yurt dışı Keskinlik meselesi için harcayabileceksem, bıçağın yapım kaynaklı. Daha doğrusu yok demeyelim, Sap için ahşap bulundu, uygun metal temin süreci 10 gün sürüyor diyebiliriz. Çünkü üretilmiyor diyelim çünkü yeterli talep edildi, metal istenilen sertliğe getirildi. bıçak bittikten sonra ısıl işleme alınması, olmayacağı düşünülüyor. Bana sorarsanız Geriye ise bıçağın parlaklığı ve keskinliği keskinleştirilmesi ve sap takılma kısmı doğru bir yaklaşım değil. Çünkü amatörler kaldı. Hakan Taşçı bu işin ayrıntılarını da da var. Bıçakların kaplarını da biz burada de olmak üzere çok fazla bu işe merak bizimle paylaşıyor. “Ben bir arkadaşım için kendi emeğimizle yapıyoruz.” salmış insan var.” şef bıçağı yaptım. O tür bıçakları ayna Kurumdaki arkadaşlarının ricalarının ise Sertliğin bıçak ile ilişkisi biraz karmaşık. parlaklığına gelene kadar zımparalamamak genelde evde kullanabilecekleri rahat, En sert bıçak en iyi bıçak anlamına lazım aksi takdirde et bıçağa yapışıyor ve konforlu bıçaklar olduğunu söyleyen Taşcı,

68 TRT VİZYON TRT VİZYON 69 Hakan Taşcı’yı atölyesinde ziyaret ettik Nakiri tarzı av bıçağı

“Yayıncılıkta yapacağımız küçücük bir hata bile anında milyonlarca kişiye ulaşıyor. Sürekli dikkatli olmalıyız, bir saniye bile dalgınlığa yer yok. Mesaiden sonra, üzerimdeki stresi atmam için burası bana büyük kolaylık sağlıyor. Bizim sektördeki bütün arkadaşlarıma da böyle bir tavsiye verebilirim. Hayatınızda zaman ayıracağınız bir hobiniz mutlaka olsun.”

bu işin tehlikelerine ve aldıkları önlemlere güçlenmekten başka çare yok. Kırk beş görünüşü ve şekli aslında kendini ifade de değindi. “Biz burada toz maskemizden yaşındayım ve itiraf edeyim kırk iki yıldır etmesi anlamına geliyor.” eldivenimize kadar atölyemizde her türlü hiçbir hobim olmamıştı. Kafamda ne Bu işle tamamen hobi olarak uğraştığı iş güvenliği önlemini alarak çalışıyoruz. olursa olsun buraya geliyorum, bıçağa için seçimlerinde özgür olduğunu da ifade Bıçak bilerken çok dikkat etmek gerekiyor. başlıyorum ve hayatımdaki stresi bir eden Hakan Taşcı’ya bu uğraşının işine Keskinleştirme kısmını en son aşamada süre de olsa unutuyorum. Aynı zamanda olan yansımasını soruyoruz. “ Hayatta yaparsanız tehlike azalıyor çünkü en dikkat de istediği için, bireysel anlamda herkesin bir uğraşısı olmalı. Özellikle azından keskinlik sizin için bir problem kurumda işimi yaparken de odaklanmam yayıncılık işinde olanları için. Ben olmuyor. Öteki türlü gerçekten keskin artıyor. Çünkü bıçak tehlikeli bir şey ve her Devamlılık Stüdyoları’nda çalışıyorum, bir bıçakla aklınıza gelebilecek her şeyi adımında dikkatli olmanız gerekiyor.” sabah dokuzdan akşam altıya kadar TRT kesersiniz.” Bıçak sadece “keskin” kısmıyla değil yayınlarının ekrana verildiği yerdeyiz. sapıyla bile sanat eseri sayılabilir. Malum Yanlış reklam, eksik reklam, ekran Bıçağın kazandırdıkları yüzlerce, hatta binlerce yıldır yerkürenin kararması… Hepsi olabilir. Yapacağımız bir Bıçakçılıkla uğraşmak insana neler katıyor tamamında birileri tarafından bıçak hata bile anında milyonlarca kişiye ulaşıyor. peki? Fiziksel olarak güçlendirdiği kesin yapılmış, birileri tarafından da kullanılmış. Sürekli dikkatli olmalıyız, bir saniye bile ama psikolojik etkisi nedir? “Ben 2016’da Hakan Taşcı’ya bıçağı sanat yapan boşluğa yer yok. O yüzden mesaiden ameliyat oldum. Kolumla yarım kilo nedenleri soruyoruz: “Tek kelime ile sonra, üzerimdeki stresi atmam için burası bana büyük kolaylık sağlıyor. Bizim kaldıramıyordum. Bıçak işine başladım, özetleyelim: Görüş. Bıçak dışında sapı bile sektördeki bütün arkadaşlarıma da böyle eğe ile törpü yapa yapa şu anda iddialıyım, kendi başına sanat eseri değeri taşıyor. bir tavsiye verebilirim. Hayatınızda zaman kendi sıkletimde bileğimi bükecek kimse Ahşabı tamamen ele göre şekillendirmek ayıracağınız bir hobiniz mutlaka olsun.” yok. Kolları güçlendiren bir uğraş çünkü bir sanat değeri taşıyor. Bıçağın açısı,

68 TRT VİZYON TRT VİZYON 69 GÜNCEL Ela TEKİN / [email protected]

Bir efsaneye ulaşmak Ülkemiz adına gurur verici bir satışla, dünya teknoloji sektörüne damga vuran bir imza atılarak ilk kez bir Türk firması ‘unicorn’ oldu.

rta çağdan günümüze saf ve masum olduğuna, kanı içildiğinde geçen ‘start-up’lar için kullanılan bir terim. kadar efsanevi bir canlının kişiyi ölümsüz kıldığına inanılan bir hayvan Peki, start-up ne demek? İlk olarak bilinirliliği süregelir. Ona pek o. Öyle ki; Orta Çağ’da, kalıntılarının Amerika Birleşik Devletleri’nde, 2010 yılı çok toplum kendi kültürüne hastalıklara iyi gelmesi, özellikle başlarında kullanılan bu kelimeyi, genel göre bir anlam yüklese de, boynuzunun arsenik zehirlenmelerine anlamda ‘girişim’ ya da ‘yeni girişim’ olarak gerçekliği ispatlanamamış karşı şifa olduğu inanışı tartışılmamış bile. tanımlamak mümkün. Ancak bu açıklama bir mitoloji ürünü olarak yüz yıllar boyu Çin’de ‘çok iyi’ olarak tanımlanan, Avrupa’da kelimenin tam olarak karşılığını vermediği Oyaşamaktadır. Kafasının ortasında öne ‘süper bir hayvan’ olarak ortaya çıkan, için olsa gerek İngilizce haliyle kullanımının doğru uzanan spiral benzeri bir boynuz sanatçıların değer verdiği, Kilin, Türk ve dışına pek çıkılmıyor. barındıran, ata benzer hayvan figüründen, Altay mitolojisinde ise gücü simgeleyen bu oyuncak veya filmlerden hatırladığınız doğaüstü yaratığın varlığı hayal gücünüze Büyüme yeteneği önemli ve gözünüzde canlanıveren o tasvirden kalmış. Ancak tartışılmaz bir gerçek var ki, o Başka bir yönden ise start-up kavramı, bahsediyoruz. Genellikle sevimli çizilen da uluslararası boyutta bir imge olduğu. herhangi bir soruna çözüm bulmak bu karakterin Latince ismi Unicorn, Türkçe amacıyla yola çıkan ve başarılı bir sonucun karşılığı ise Tekboynuz. Popüler bir ifade garanti edilmediği şirketlere verilen Yaşadığımız bu yüz yılda, Unicorn isim. Bu tabirle, akıllara açık ofislerde Uluslararası bir imge imgesinin beynelmilel olma özelliği bir etkileyici çalışanlar istihdam eden, lüks iş Tek boynuzlu at olarak da bilinen Unicorn’un tanıma anlam katıyor. Bugün, zeki beyinler ortamı sunan ve gizemli projeler üreten dayandığı tarih kimilerine göre M.Ö. 5. ürettikleri projelerin unicorn olması şirketler gelse de durum bundan ibaret yüzyıl. Aslında onun hiç var olmadığı için çaba gösteriyor. Risk sermayesi olmak zorunda değil; küçük bir ofiste, bir düşüncesi yakın tarihimizde kabul görse alanında popüler bir ifade halini almış üniversitenin yurt odasında veya mütevazı de orta çağda, zamanında yaşadığına, unicorn, maddi değeri 1 milyar doları bir evin ışık almayan bakımsız odasında da

70 TRT VİZYON TRT VİZYON 71 Ela TEKİN / [email protected]

Yaşadığımız bu yüz yılda, Unicorn imgesinin beynelmilel olma özelliği bir tanıma anlam katıyor. Bugün, zeki beyinler ürettikleri projelerin unicorn girişim olması için çaba gösteriyor.

hayaller gerçeğe dönüşebilir. Bahsi geçen start- up, yeni faaliyete geçmiş ya da beş yıllık bir şirket olabilir fakat beklenti büyüme yeteneğinin yüksek olması. Bu tür şirketlerin Türkiye için gurur amacı herhangi bir coğrafi kısıtlama veren anlaşma olmadan büyümek. Örneğin; Türkiye’de kurulan bir ‘start-up’ın İngiltere ya da Amerika’da faaliyet gösterebilmesi gerek. Genel kanı, teknoloji alanında yürütülen fikirlerin ortaya konması. Oysa ‘start-up’lar sıklıkla teknoloji ve yazılım alanında faaliyet gösterse de finans, pazarlama, tasarım ve mimarlık gibi uzmanlıklarda da kendini gösterebilir.

En yüksek nokta Girişimcilik dünyasında sık kullanılan unicorn ifadesi, bir Silikon Vadisi deyimi. ABD’li risk sermayesi yatırımcısı ve girişim şirketi Cowboy Ventures’in kurucusu Aileen Lee, 2013 yılında bir makalesinde ilk kez bu terimi kullanınca, sektörün hızla benimsediği bir belirleyici haline gelmiş, Unicorn girişim unicorn olmak. Aslında işler unicorn olmakla Girişimcilik kasırgası unicorn sayısında Türkiye için büyük gurur bitmiyor; değeri 10 milyar doları geçenlere da bir patlama yaşattı. İlgili kuruluşlarca, Amerikalı mobil oyun geliştirici şirketi decacorn, 100 milyar doları geçenlere Ocak 2020’de güncellenen listeye göre, Zynga, Türk oyun geliştirici şirketi Peak de hectocorn girişim deniyor. Elbette bu dünyada dört yüzden fazla unicorn olduğu Games’i 1,8 milyar dolara geçtiğimiz meblağlara ulaşmak çok zor. O nedenle bildirildi. Dünya bu hızın peşinde koşarken, günlerde satın aldı. Böylece Peak, dünya unicorn unvanını alabilmek büyük bir başarı. unicorn girişimler, ABD’de ve Çin’de teknoloji sektörüne damga vuran bir Ne de olsa, resmi olarak kurulu olmayan ekonominin en güçlü aktörleri durumuna imza attı. Ülkemiz adına gurur verici bu ve sadece bir sınıflandırma olan milyarlar geldi. En yüksek değere sahip ABD’li satışla Peak, unicorn tabirini alan ilk Türk kulübünün üyesi haline gelmek, uluslararası unicorn girişimler arasında başı, 72 milyar arenada değerli bir kazanım. Unicorn dolar ile, Türkiye’de de ticari taksilere rakip şirketi oldu. Anlaşma ile ortaklık yapısı sınıfına girmek bir girişim için varılabilecek olan ulaşım uygulaması Uber çekiyor. değişen Peak, faaliyetlerini ekibinde ve en yüksek nokta. Daha önce ‘Alipay’ ismine sahip olan Ant yönetiminde hiçbir değişiklik olmadan, Financial Services Group- Karınca Finansal kendi markası altında sürdürerek bir Türk ABD ve Çin önde Hizmetler Grubu, Çin’in lider küresel şirketi olarak kalmaya devam edecek. ABD’de Silikon Vadisi’nde kurulan Apple, firmalarından Alibaba Grubu’na bağlı olarak Mühendislik, sanat, tasarım, işletme ve Microsoft, Google gibi girişim şirketleri, faaliyet gösteriyor. Çin için gösterilebilecek sosyal bilimler dallarında, Türkiye’nin otuz 80’lerin ve 90’ların sonunda yaşanan örneklerden biri olan Ant Financial, unicorn beş farklı üniversitesinde eğitim görmüş gelişmeler olarak bugünün devleri haline girişim listesinde en yakın rakibini ikiye yüz kişiden oluşan Peak, Türkiye’nin en geldi. Ancak 2000’li yıllardan bu yana katlıyor. Unicorn listelerinde, ABD ve Çin’i genç ekiplerinden biri. On yıldır İstanbul’da girişimcilik alanında hatırı sayılır bir büyüme Hindistan ile İngiltere takip ediyor. Asya çalışan şirket, imzalanan anlaşmadan görüldü. 2010 yılından bu yana ise milyar merkezli unicorn girişimlerin sayısı ise her sonra da çalışmalarını İstanbul’da dolarlık girişimlerin sayısı hızla arttı. sene artıyor. sürdürmeye devam edecek.

70 TRT VİZYON TRT VİZYON 71 Peak Games’in rekor satışı, yerli oyun üretimi ve dünyaya pazarlanması konusunda genç girişimcileri cesaretlendirdi.

bir gelişme.” değerlendirmesinde bulundu. insanların bir arada büyük hayallere inandığı PEAK’in unicorn yolculuğu İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib zaman her şeyi başarabileceğini somut bir - 2010’da İstanbul’da kurulan Peak Avdagiç, Peak’in tarihi anlaşması üzerine, şekilde vurguluyor. Başarının mimarı ise Games, bugüne kadar uluslararası “Sıkı dur dünya, oyun yeni başlıyor. Türkiye’nin dört bir yanından aynı amaç ve yatırım şirketlerinden yüksek miktarda Türk oyun stüdyosu Peak Games, en değerler etrafında birleşmiş olan, genç ve yatırımlar aldı. Yatırımcıların, Peak’te en büyük alkışı hak ediyor. Bu başarı, yeni müthiş heyecanlı ekibimiz. Bu anlaşmanın az 18 kat kazandığı belirtildi. çıtamızdır.” mesajı ile girişimcileri tebrik asıl değeri de işte tam burada yatıyor.” - Peak, 2017’de Spades Plus, Gin etti. Peak yönetimi ise basına, “10 yıl önce diyor. Zynga CEO’su Frank Gibeau şu Rummy Plus ve 101 Okey Plus gibi yanımıza hayallerimizi de alarak yola çıktık. yorumda bulunuyor; “Peak’e ‘aramıza oyunlarını geliştiren stüdyosunu Zynga’ya Dünyanın her yerinden milyonlarca insanın hoş geldin’ demekten gurur duyuyoruz. devretti. Bu operasyonla Peak, dünya hayatına dokunan bir teknoloji şirketi Peak, dünyanın en iyi puzzle oyunu genelinde mobil uygulamalardan en çok olmak, bu hayallerden sadece birisiydi. geliştiricilerinden biri. Böylesine yaratıcı gelir elde eden firmalar listesi App Annie, Bugün global mobil oyun pazarının en ve tutkulu bir takımla yeteneklerimizi 2017 Top-52 listesine 37. sıradan girdi. - Peak, mobil platformlar için geliştirilen büyük şirketlerinden biriyiz. 193 ülkede yüz daha da ileri taşıyacak olmak bizi Toy Blast ve Toon Blast oyunlarıyla dünya milyonlarca insanın hayatına dokunuyoruz. heyecanlandırıyor.” pazarlarına odaklandı. Ve daha yeni başlıyoruz. Biz, Türkiye’de Peak Kurucusu ve CEO’su Sidar Şahin ise - Peak, Türkiye’de en çok vergi veren 3 doğmuş bir takımız ve ülkemizin müthiş anlaşmayla ilgili duygu ve düşüncelerini girişimden biri oldu. insan potansiyelini bütün dünyaya bir kez paylaşırken, gelecek kuşaklara değerli - Toy Blast, oyunuyla 1 milyar doların daha göstermiş olmaktan gurur duyuyoruz. bir mesaj veriyor; “Bugün geldiğimiz üzerinde gelir elde eden Peak’in, Nisan Heyecanımızı paylaştığınız için çok nokta tüm Türkiye için gurur verici ve 2020 geliri ise 36 milyon dolar oldu. teşekkür ederiz.” açıklamasında bulundu. biz hepimiz biliyoruz ki, bu daha yolun Kaynak: itohaber.com başı. Türkiye’den büyüyen, ilerleyen ve İnanmak her şeydir gelişmeye devam eden bir ekip olmayı Bu satış ile sektördeki firmalara yeni sürdüreceğiz. Bu anlaşmanın en önemli Turcorn kapıların açılacağı bir gerçek. Ancak belki yanı, imkânsızın başarılabileceğinin somut Geçtiğimiz aylarda gerçekleşen bu gelişme de en önemli nokta; istekle, inanarak olarak ortaya koyması. Türkiye’de anne, üzerine, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa başarıların elde edilebileceğine güzel babalar çocuklarına inansınlar istiyorum. Varank, dünyaca ünlü oyun geliştiricisi bir örnek ilk Türk unicorn girişimi. Peak Sevdikleri işi sürekli ilerleyerek yaptıkları Zynga’nın Türk oyun şirketi Peak Games’i Strateji Direktörü Ömer İnönü, “Ülkemiz sürece, başarabileceklerine inansınlar. satın almasına ilişkin, “İlk Türk unicorn için büyük önem taşıyan bu imza, Peak’i Çocuklar da gençler de kendilerinin yani ‘Turcorn’ hayırlı olsun. Türkiye’deki Türkiye tarihinin en değerli şirketleri başarabileceklerine inansınlar. Çünkü her girişimcilik ekosistemi açısından çok önemli arasına yerleştiriyor. Bu anlaşma, güzel şey inanmakla başlar.”

72 TRT VİZYON TRT VİZYON 73 72 TRT VİZYON TRT VİZYON 73 GÜNCEL Meral ÜNSAL / [email protected] Büyülü kuyruklu Neowise

Neowise kuyruklu yıldızı yaklaşık 6 bin 800 yıl sonra tekrar gelecek

Mart ayından beri yaşadıklarımız malum... Her ne kadar güzel günlerin geleceğine olan inancımızı yitirmesek de, bazen içimizin karardığı oluyor. O halde, bu karanlık atmosferden biraz sıyrılıp ışıltılı bir yere gözümüzü çevirelim... Gelin hep birlikte göğe bakalım.

eowise... Bir süredir İlk çağlardan misafir var olacak? Ya da yaşam var olacak mı? heyecanla gökyüzünü Neowise ilk kez bu yıl Mart ayında Şayet kuyruğuna bir not iliştirmek mümkün taradığımız ve görmek keşfedildi. Doğrusu hepimizin gündemi olsaydı onu ilk gören uygarlıktan bize ne için boyun ağrılarına salgınla öylesine yoğundu ki, bizler onu söylerlerdi acaba? Biz geleceğe ne derdik? katlandığımız kuyruklu daha geç tanıyabildik. Amerikan Havacılık Tüm bunları bilmek imkânsız... Ancak yine yıldızın takma adı. Asıl adı ve Uzay Ajansı (NASA)’nın Neowise adlı de Neowise sayesinde bu kadar uzak C/2020 F3 ama biz ona yine de gözlendiği uydusuyla keşfettiği kuyruklu yıldız 6 bin geleceğe 21. yüzyıldan hayali bir bakış Nteleskopun adıyla yani Neowise olarak yapıyoruz sorularımızla. Eğer yok olmadan 766 yıllık yörüngesiyle bizim yıldızımız hitap edelim... Güneş’in etrafında dönüp duruyormuş yörüngesinde kalmayı sürdürürse, bir Uzay, her zaman insanların ilgi odağı meğer. Bu hesaba göre de yeryüzünde onu dahaki ziyareti 8786 yılında gerçekleşecek. olmuş. Geceleri gökyüzüne bakıp ilk kez belki Sümerler, belki de onlardan Görür müyüz sizce; ne dersiniz? yıldızları izlerken hayaller kurmayan önceki uygarlıklar görebildi. Görebildilerse ya da dolunayın doğuşunu izlerken tabii... Cezvenin hemen altında heyecanlanmayan yoktur herhalde. Neowise, 23 Temmuz’da 103 milyon Gururumuz bayrağımızdaki hilal ve yıldız Geleceğe ne söylerdiniz? kilometre ile Dünya’ya en yakın noktaya kimi zaman gökyüzünde bir araya gelip İşte Neowise’ı özel kılan belki de tam geldi. Bu uzaklık zihninizde canlanabilsin bizi mest eder... Takımyıldızları bulmaya olarak bu. Kuyruğuna sadece buz ve diye Dünya ile Güneş arasındaki uzaklığın, çalışırken, bir anda yıldız kaymasına ortalama 150 milyon km civarı olduğunu tanık olmak ise paha biçilemezdir. Kaç gazları değil aklımızdaki soruları da da ekleyelim. Ardından, geride günlerce yaşında olunursa olunsun, illa bir dilek takarak uzaklaşıyor bizden... Biz de o uykusuz kalan amatör gözlemciler ve tutulur. Hâl böyle olunca yaklaşık 6 bin hayatımızdan çıkıp giderken, tekrar fotoğrafçılar bırakarak, yörüngesi üzerinde 800 yıllık bir yörüngeye sahip Neowise’a döndüğünde yeryüzü var olacak mı Dünya’dan uzaklaşmaya başladı. Işık kayıtsız kalmak olmazdı. Gelin şu güzelim sorusuna takılıyoruz ilk olarak. Diyelim kirliliğinin olmadığı yerlerde sabah gün kuyruğuna takılıp biraz da biz seyahat ki dünyamız yaşayacak, peki neye doğmadan hemen önce kuzey doğu edelim. benzeyecek? Uygarlıklar ne boyutta

74 TRT VİZYON TRT VİZYON 75 Meral ÜNSAL / [email protected]

Kuyruklu yıldız kavramı ilk olarak Halley ile hayatımıza girdi. En azından bizim için böyleydi. Şimdilerde ise, yaklaşık 6 bin 800 yıl sonra tekrar gelecek olan Neowise’ı gökyüzünde misafir ettik ve yolculadık.

yönünde çıplak gözle gözlemlenebilen kuyruklu yıldız, akşamları da meraklılarını bekletmedi. Bu sefer kuzey batı yönünde, hep cezveye benzetilen Büyükayı takımyıldızının hemen yakınında, zor da olsa çıplak gözle görmek mümkün oldu. Salgın nedeniyle rasathanelerin kapıları halka kapalı olduğu için herkes kendi imkânlarıyla gözledi... Elbette en şanslılar, teleskopu ve iyi birer tele objektifi olan fotoğrafçılardı.

Güneş’e yolculuk Güneş’e yolculuğuna devam eden bizim sevimli kuyruklu yıldızımızın çekirdek çapı 5 kilometreyi buluyor. Kuyruğunda buz, gaz ve toz parçacıkları taşıyor. Aslında bize parlak görünmesinin nedeni de bu Kuyruklu yıldız kuzey yarımkürede gözlenebildi gaz, toz ve buz parçacıklarından yansıyan güneş ışığı. Bizim çıplak gözle görmemizin imkânsızlığına rağmen bazı fotoğraflarda büyülenerek izlediğimiz ikinci kuyruk ise yine güneş sayesinde oluşuyormuş. Güneş rüzgârı nedeniyle kuyruklu yıldızın başından geriye doğru süzülen parçacıklar bu ikinci kuyruğu oluşturuyormuş. Bu arada bilim insanları Neowise’ın kuyruğunda yaklaşık 13 milyon olimpik havuzu dolduracak kadar su olduğunu hesaplamışlar. Neowise saniyede yaklaşık 64 ve saatte 231 bin kilometre hızla gidiyor. Dünya’ya tehdit oluşturmuyor.

Benzersiz deneyim Neowise’ı bu kadar benzersiz kılan ve bizi Pek çok fotoğrafçı Neowise’ı fotoğraflamak için uğraş verdi heyecanlandıran yanı elbette çıplak gözle gözlemlenebiliyor oluşu. Bilim insanları gözlemleniyor oluşu bizim ayrıcalığımız Evcil dedik çünkü Halley’in yörüngesi da bunun altını çiziyor ve “Bir kuyruklu oldu. Eh tabii, çıplak gözle görebilmiş 75-76 yılda tamamlanıyor. Şimdiye yıldızın, çıplak gözle ve hatta sadece olmak da öyle. kadar bilinen kuyruklu yıldızlar arasında dürbünle görebileceğimiz kadar parlak bu, Halley’e insan ömrüne sığabilen bir olması çok nadir yaşanan bir durum” Bir ömre iki tane döngü kazandırıyor. Halley demişken, diyorlar. Bir insanın ömrüne gözle görülebilen kaç Hüseyin Rahmi Gürpınar’ı ve onun ünlü Biz de bilimsellikten uzak ve son derece kuyruklu yıldız sığar bilemeyiz, bizimkine Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç romanını öznel bir yorum yapalım; 6 bin 766 yıllık iki tane sığdı. 1996 yılında gözlemlenen ve anmazsak olmaz. Halley’in 1910 yılındaki yörüngesinde bizim ömrümüze denk aslında Neowise’dan daha evcil olan Halley geçişini konu alan Gürpınar, başyapıt gelmesi ve sadece kuzey yarımkürede kuyruklu yıldızını da listeye eklemiş olalım. niteliğindeki romanında kuyruklu yıldızın

74 TRT VİZYON TRT VİZYON 75 Korunaklı gezegenimizden uzayın sınırlarını ve oluşumlarını merak etmek hepimizin ortak yanı. Şimdilik bildiklerimizden çok daha fazla bilmediğimiz şeyler var. Ancak bu, gökyüzünün bize sunduğu mucizevi nesnelerin tadını çıkarmamıza engel değil.

Neowise dünyanın pek çok yerinden gözlendi dünyaya çarpıp çarpmayacağı sorusunu ve Korunaklı gezegenimizden bu sorular arasında yeşeren bir aşkı konu uzayın sınırlarını ve Kuyruklu yıldız nedir? ediyor. Evet, yazımız boyunca büyü bozulmasın oluşumlarını merak diye biz de kuyruklu yıldız dedik ama Halley’in şansı etmek hepimizin aslında onların yıldız olmadığını artık Halley’in bizim tanık olduğumuz 1986 yılı ortak yanı. Şimdilik hepimiz biliyoruz. Günümüzdeki verilere geçişi ise bir romana konu olmuyor belki göre, Güneş sistemindeki gezegenler ama hepimize farklı bir gurur yaşatacak bildiklerimizden çok sekiz tane. Bu gezegenlerin de iki yüzün bir eser ortaya konuyor. Belki de Halley daha fazla bilmediğimiz üzerinde uydusu var. Güneşin etrafında kuyruklu yıldızı Eurovision Şarkı Yarışması dolanırken yüz binlerce cisim de bize tarihindeki makûs talihimizi yenmemize şeyler var. Ancak bu, eşlik ediyor. Göktaşları, asteroitler ve kuyruklu yıldızlar... İnsan yapımı aracı oluyor, şans getiriyor o tarihlerde. Aynı gökyüzünün bize sunduğu uyduları ve uzay çöplerini saymıyoruz yılın Eurovision Şarkı Yarışması’nda Halley mucizevi nesnelerin tadını elbette. adlı şarkı 53 puanla 9. oluyor. Klips ve çıkarmamıza engel değil. Taş, toz, buz ve gazdan oluşan kuyruklu Onlar’ın seslendirdiği, sözleri İlhan İrem’e, yıldızlar, basık bir elips yörüngesiyle müziği Melih Kibar’a ait olan, Halley adlı Halley kuyruklu yıldızını kaçıranların en hareket ederken, Güneş’in etrafında şarkı o güne kadar alınmış en iyi dereceyle, azından bir şansı var... NASA’nın sitesindeki dönerler. Genellikle de bu yörüngeler Norveç’ten ülkemize dönüyor. Seden Gürel sayaca göre Halley, (yazıyı kaleme çok uzun yıllar alır ve bu sürelerde kütle ve Candan Erçetin de ilk kez bu şarkıyla aldığımız tarih itibariyle) 40 yıl, 11 ay, 22 kaybı yaşayıp yörüngenin dışına kaçabilir ya da parçalanabilirler. tanınarak, bizlere Halley’in armağanı oluyor. gün sonra yeryüzüne tekrar yaklaşacak. Kuyruklu yıldızlar Güneş’ten uzakta Halley’in başarısı 1997 yılındaki Dinle 2061 yılına kadar yaşamayı başarabilirsek yer aldıkları sırada, çok soğuk ve parçasının 3. olmasına kadar başka bir onu görmek mümkün olabilir. Ama o kadar parça tarafından geçilemedi. donmuş bir yapıdadırlar. Uzak ve küçük bekleyemeyiz diyorsanız, şimdilik her yıl olduklarından Dünya’dan bakıldığında olduğu gibi, ağustos ayının ikinci yarısında Umut var neredeyse görünmezdirler. Güneş’e gözlemlenebilen Perseid yıldız yağmuru yaklaştıkça ondan yayılan ışımanın Umarız Neowise da tüm dünyaya şans ile yetinmek zorundasınız. “Göğe bakalım” etkisiyle daha parlak ve görünür olurlar getirir ve tüm sıkıntıları kuyruğuna takıp demekten hiç vaz geçmeyenler için Halley ve yazıda da bahsettiğimiz gibi kuyrukları çok uzaklara götürür. Onu tekrar görme parçasından, İlhan İrem’in sözleriyle buzların erimesiyle çift olabilir ve daha konusunu bu dilekle rafa kaldıralım. Neowise bitirelim: “Her şeye rağmen, her yerde umut parlak görünür. için bu mümkün değil ama var.”

GÜNCEL Özlem KARADAYI DOĞAN / [email protected] Robotların ayak sesleri Güçlü bir yapay zekânın yükselişi, insanlığın başına gelen en iyi şey mi yoksa insanlığın sonu mu?

üzgârın nereden eseceği ışığına ihtiyaç duyacaksınız. Tatlı rüyalar.” zekânın insanlığın en önemli ve son buluşu belliydi aslında uzun sözleriyle yaptığı yorum, kafaları bir olabileceğini yineledi. zamandır. Son yıllarda hayli karıştırmıştı. Uzunca bir süredir ekonomik, toplumsal, yapay zekânın ortaya çıkaracağı riskler Virüs dünyayı değiştiriyor kültürel, politik ve konusunda uyarılarda bulunan Musk’a Hep tekrarlıyoruz; tüm dünyayı askeri alanlarda radikal göre, bir gün yapay zekâ tüm insanlığa etkisi altına alan koronavirüs salgını, değişikliklere neden olabilecek bir hükmedecek; dahası kapalı kapılar ardında teknolojik gelişmelerle birlikte yapay Rteknolojik gelişme ile karşı karşıya tüm tehlikeli çalışmalar yapılıyor. zekâ çalışmalarını hızlandırdı; robot ve dünya. Bugün hayatımızda önemli bir 2018’de hayata veda eden ünlü fizikçi otomasyon sistem kullanımına geçişi öne yere gelen yapay zekâ çalışmaları şimdilik Stephen Hawking de, 2016 yılında çekti. Öyle ki önümüzdeki 10 yıla yayılması sadece küçük bir başlangıç. Uzaktan İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’ne öngörülen gelişmelere bile teknolojinin robotların ayak sesleri duyulmaya başlandı bağlı Yapay Zekâ Araştırma Merkezi’nin bu süreçte kazandığı ivme ile şimdiden bile. açılışına “Güçlü bir yapay zekânın tanıklık etmeye başladık. 2017 yılında, SpaceX ve Tesla Motors’un yükselişi, insanlığın başına gelen en iyi ya Salgın ile birlikte ülkeler virüsün yayılışını CEO’su Elon Musk’ın, insansı robot da en kötü şey olabilir.” sözleriyle damga durdurmak için insan etkileşimini kısıtlama Atlas’ın videosunu paylaştığı Twitter vurmuştu. Hawking’e göre yapay zekâ, yoluna giderken ve sosyal mesafe esas hesabından “Bu hiçbir şey! Birkaç kendi iradesini geliştirebilir, insan zekâsını alınırken; alışverişten sağlık sektörüne yıl içinde robotlar o kadar hızlanacak taklit edebilir hatta onun önüne geçebilirdi. kadar hayatın her alanında yavaş yavaş ki onları görmek için yüksek hızlı flaş Nitekim son ana kadar gelişmiş bir yapay görmeye başladığımız robotlar ise insanlar

78 TRT VİZYON TRT VİZYON 79 Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını, teknolojik gelişmelerle birlikte yapay zekâ çalışmalarını hızlandırdı; robot ve otomasyon sistem kullanımına geçişi öne çekti. Öyle ki önümüzdeki 10 yıla yayılması öngörülen gelişmelere teknolojinin bu süreçte kazandığı ivme ile

şimdiden tanıklık etmeye Alışveriş merkezlerinde ziyaretçilere danışmanlık yapan robotlar var artık başladık. arasındaki mesafeyi kısaltıyor. Virüs, robotların yükselişine neden oldu bir nevi. Dünyada insan etkileşimi en düşük seviyede tutulurken, makineler bu boşluğu giderek daha fazla doldurmak için harekete geçti çoktan. İnsanlar mevcut denklemden yavaş yavaş silinmeye başladı. Yaşadığımız süreç, tüm dünya için benzeri görülmemiş zorluklara neden olurken, insanlık onunla mücadele etmek için yine benzeri görülmemiş çözümler sunuyor.

Salgınla mücadelede yapay zekâ Salgın öncesinde özellikle ticareti ve ekonomiyi etkileyecek alanlarda insanların yerini alacağı konuşulan robotlar, şimdi pek çok ülkede salgınla mücadelede kullanılıyor. Virüsün bulaşma riski sebebiyle robotların özellikle hastanelerde kullanımında büyük bir artış görüldü. Doktorlar ve hemşireler artık fiziksel temasa geçmeden robotlar üzerinden eş zamanlı olarak hastalarla ilgilenebiliyor. Sokağa çıkma yasağına uymayanlara robot polisler kimlik sorarken, otellerin resepsiyonlarında insanlar yerine robotlar hizmet veriyor. Havaalanlarında yolcuların ateşlerini ölçen drone robotlar, birçok büyük şehir belediyesi tarafından sokak, park ve bahçeleri dezenfekte etmek için kullanılıyor. Değişen alışveriş alışkanlıkları ile birlikte kargo robotlara rağbet artmış durumda. Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) bulunan Teksas A&M Üniversitesi, 19 ülkede salgın nedeniyle robotların hangi alanlarda kullanıldığına dair kapsamlı bir araştırma yaptı. Sonuçlara göre, virüs Salgın döneminde daha fazla görmeye başladığımız robotlara yavaş yavaş alışmamız sonrası dünyada en çok drone tarzı uçan gerekiyor sanırız robotların, hastanelerde hastalara, 78 TRT VİZYON TRT VİZYON 79 Yapay zekâ teknolojilerine kim hâkim olursa, dünyaya da o hükmedecek. ABD, Çin, Rusya… Bir de kâr amacı güden uluslararası şirketleri eklediğinizde rekabetin büyüklüğünü anlamak hiç zor değil.

otellerde müşterilere hizmet veren robotların ve süpermarketlerde alışverişe yardımcı olan robotların kullanımında büyük oranda artış görüldüğü tespit edildi. Kısacası virüs hayatlarımızı ele Hemşire robotlar tüm dünyada salgınla geçirdiğinden bu yana, dünya da büyük bir mücadelede büyük rol üstleniyor değişim sürecinden geçiyor. Ekonomiden sosyal hayata, eğitimden sağlığa bildiğimiz tüm sistemler hızla değişiyor, dönüşüyor. Bu süreçte pek çok dijital gelişmeyi gördük, hayal edemeyeceğimiz şeyler deneyimledik. Tüm dünyada ve hayatın her alanında karşımıza çıkan bu köklü değişim, sanayi devriminden sonra yaşamak zorunda kaldığımız en önemli süreçlerden biri.

İşçilerin yerini robotlar mı alacak? Gelecek on yıl içinde birçok iş kolunda robot ve yapay zekâ teknolojilerinin gelişimine bağlı olarak istihdam kaybı yaşanacağı ön görülüyor uzun zamandır uzmanlarca. Birçok iş ve Ülkemizde de virüsten etkilenen hastaların mesleğin robotlara devredilecek olması yeni bakıcısı hemşire robot Atacan konusundaki beklentiler, işçi sınıfının yeniden kurgulanmasını da zorunlu kılıyor. Oxford Economics tarafından yapılan bir araştırmaya göre imalat sektöründe hızla yükselen robot kullanımı, sadece Çin’de 14 milyon insanı işsiz bırakacak. 2000’lerin başından itibaren ABD, Avrupa ve Çin’de 1,7 milyon insan, robot kullanımının artmasından ötürü işlerini kaybetti bile. Dünya genelinde 200 milyon çalışanın bu süreç sonunda işsiz kalacağını öne sürenler var. Ama istihdam konusunda tam tersi düşünenler de mevcut. Robotların onları programlayacak, üretecek başka insanlara ihtiyaç duyuyor olması, yeni mesleklerin oluşmasını sağlayacak. Tıpkı sanayi devriminde olduğu gibi yeni iş kolları ve yeni pazarlar ortaya çıkacak. Hatta farklı birçok meslek oluşmaya başladı bile. Restoranlarda servis yapan robotları görmek Yapay zekâ ve robot teknolojileriyle ilgili artık şaşırtıcı değil fakülteler açıldı; birçok okula da bu alanda bölümler ve dersler eklendi. Tabii tablo

80 TRT VİZYON TRT VİZYON 81 ne olursa olsun, dijital dönüşümle birlikte mevcut iş kollarının büyük bir bölümünün gelecekte yok olacağı da kesin.

Beklemediğiniz şeylere hazır olun! Sözün kısası yakın gelecekte yapay zekâyı tüm sektörlere entegre olmuş şekilde göreceğiz. Peki, siz robotlarla yaşamaya ne kadar hazırsınız? Çünkü kaçış yok; kaderimiz artık yapay zekâya emanet. Roman yazan, yapay zekâ örneğini bile gördük bu hayatta. Ama sıkı durun çünkü sırada küratörlük var. Hayır, yanlış okumadınız! 2022’de gerçekleşecek Bükreş Bienali’nin yeni edisyonunun küratörlüğünü yapay zekâ yapacak. The Art Institute of Chicago’nun mimarı Maite Yapay zekâ çalışmaları önüne geçilemez Borjabad, “Hiç beklemediğiniz şeylere bir hızla devam ediyor hazır olun” diyor. Daha açık bir ifadeyle, geleceği görmemiz mümkün olmasa da alma süreci, yapay zekâ tabanlı komuta bakalım. Rus satranç şampiyonu Garry tahayyül edemeyeceğimiz bir gelecek bizi kontrol sistemleri sayesinde çok daha Kasparov’un karşısında hiçbir rakip bekliyor olabilir. kolay ve kısa. Yakın gelecekte robotlar ve tutunamazken, yapay zekâ karışındaki Bütün bunlar en başta da söylediğimiz insanlardan oluşturulacak karma ekipler, yenilgisi size korkutucu gelmiyor mu? Bir gibi uzun süredir öngörülüyordu. Lakin orduların harekât etkinliğini artırırken adım daha gidelim. Bir robot blöf yapabilir hiç hesapta olmayan bir salgın nedeniyle insani kayıpları en aza indirecek. Fiziksel mi? İç sesinizi duyar gibiyiz. Ama gelin hemen tüm sektörlerde teknoloji anlamda insani özelliklerin yetersiz kaldığı görün ki Carnegie Mellon Üniversitesi’nden kullanımına yönelik çok daha güçlü durumlarda robotlar tamamlayıcı rol bir ekibin geliştirdiği yapay zekâ, çıkışlar yaşandı. Bu arada; hiç hesapta üstlenecek. dünyanın en iyilerinden dört büyük poker olmayan diyoruz ama bu konuda da ilginç Bütün bu gelişmelere baktığımızda, oyuncusunu alt etmeyi başarmış. İşte bu komplo teorileri ortaya atılmıyor değil. yapay zekâ teknolojisinin hayatın her daha da ürkütücü… Virüsün yapay zekâ teknolojilerini elinde alanında olduğu gibi askeri alanda da Bir veri tabanını bizden çok daha büyük bulunduranlar tarafından yayıldığı iddiası radikal değişikliklere neden olacağı aşikâr. bir hızla tarama, işleme ve kullanma yazımızın konusu açısından en çarpıcı Son yıllarda belli başlı ülkeler arasında kapasiteleri, yapay zekâyı insandan olanı. “Böyle bir şey mümkün müdür?” başlayan yapay zekâ rekabetine bu yüzden ayırıyor. Ama ya bir gün sahip oldukları sorusunun cevabını elbet bilemiyoruz. şaşmamak gerek. Zira bu rekabetin galibi tüm bu özellikler insana özgü bir Zaten kanıtlayacak ya da çürütecek bir veri küresel güç anlamında büyük avantaj elde bilinçle birleşirse? Bugün insanoğlunun olmadığından iddiadan öteye gidemiyor. edecek. Ülkeler savaşmayacak, yönetecek. denetiminde olan makineler, ya günün Ama yapay zekâ üreten ülkelerin geleceği Ne yazık ki yapay zekâ, vadettiği muazzam birinde kendi motivasyonlarını geliştirip, şekillendirme ve dünyayı yönetme imkânlar kadar önüne geçilmez büyük karar verme seviyesine gelirse? Gelecekte imkânına sahip olacağını düşünürsek çok riskler de barındırıyor. Şu an için emin kendi yarattığımız bu algoritmaların ya da da ütopik bir fikir değil. olduğumuz tek şey var; yapay zekâ yapay zekânın kölesi olma ihtimalimiz var teknolojilerine kim hâkim olursa, dünyaya mı? Hawking yoksa “Son buluş” derken Savaşma, yönet! da o hükmedecek. ABD, Çin, Rusya… Bir tam olarak bunu mu kastediyordu? Bugün askeri alanda insansız hava de kâr amacı güden uluslararası şirketleri Bu endişeleri taşıyan bilim insanlarının araçlarının (İHA) özel bir yeri var. eklediğinizde rekabetin büyüklüğünü tersine konuya çok daha iyimser yaklaşan Sensörlerinden aldıkları bilgileri yapay zekâ anlamak hiç zor değil. bilim insanları da var neyse ki. Onlara temelli görüntü işleme teknikleriyle işleyen Bugün uluslararası düzeyde konuyla ilgili göre yapay zekâ konusunda filmlerde insansız hava araçları, çok daha kısa çekinceler açıklanıp, kararlar alınsa da, gördüklerimiz, filmlerde kalacak. Yani sürede hedef tespit ve teşhisi yapabiliyor. yapay zekâ çalışmaları tam gaz devam robotlar, filmlerdeki gibi dünyayı ele Bu da, radarlardan, uydulardan, edecek. Çünkü işin ucunda gücün yanı geçirmeyecek, hatta bize benzemeyecekler elektronik tespit sistemlerinden, istihbarat sıra büyük paralar da var. Dolar milyarderi bile; en azından bizim neslimiz boyunca. kaynaklarından ve sosyal medya gibi işadamı Mark Cuban’ın da söylediği gibi Ama bu söylemler yine de yüreğimize farklı ortamlardan alınan bilgilerin çok “Dünyanın ilk dolar trilyonerleri yapay zekâ su serpemiyor. Her şeye hazırlı olmakta kısa sürede analiz edilebilmesini mümkün işinden çıkacak.” fayda var sanırız gerçekten de. Öyle ya; kılıyor. Daha önce yakın koordinasyon yaşadığımız çağda, içinde bulunduğumuz gerektiren karmaşık görevler, yapay zekâ Yapay zekâ insanoğluna türdeki bir salgının da sadece filmlerde algoritmaları ile karşılıklı müdahaleye hükmedebilir mi? olabileceğine inanmıyor muyduk çok kısa gerek kalmadan yapılabiliyor. Askeri karar Peki, gelin biraz daha uç noktadan bir süre öncesine kadar.

80 TRT VİZYON TRT VİZYON 81 SİNEMA Özlem KARADAYI DOĞAN / [email protected] Bilim kurgu dünyasında bir çığır

70’ler bilim kurgu sinemasının ilginç örneklerinden olan “Westworld”, zamanın ötesinde bir film olarak sonraki dönemde “Terminator” gibi filmlere esin kaynağı oldu.

ocukluğunu 70’lerde, 80’lerde Bu ay sözü robotlardan açmışken o yıllara olarak yeniden karşımıza çıktı. Elbet yaşayanlar için bugün sıradan damga vuran ve aradan geçen onca yıla trendlerden ve gelişen teknolojiden payını kabul ettiğimiz pek çok şey rağmen hâlâ hafızalardan silinmeyen alarak. Yine çok ses getiren dizi versiyonu, bambaşka tatlar, bambaşka bir filme yer vermek istedik sinema şüphesiz izleyiciye çekim kalitesi ve anlamlar taşıyordu. Teknoloji, köşemizde. 70’ler bilim-kurgu sinemasının kompleks olay örgüsü açısından daha Çüzerine ne katarsa katsın, ilginç örneklerinden olup sonraki dönemde fazlasını sunuyor ama daha güzel olup ne kadar özellikli olursa olsun bugünün “Terminator” gibi filmlere esin kaynağı olan olmadığı tartışılır. Alanında adını sinema müzik çalarları, o vakitlerin “walkman”ının “Westworld”e. tarihine altın harflerle yazdıran 1973 yerini tutamadı. Zamanın çocukları, dünün Tek kanallı yıllarda, TRT’de, siyah beyaz yapımı ilk “Westworld”, bugün kült bir bilim- çocukları gibi sahip oldukları bir müzik ekranda izlemiş olan dönem çocuklarının kurgu olarak sinema fanları arasındaki kutusuyla bir aşk yaşamadı misal. İlklerin hayal dünyasına müthiş katkılar sağlayan saygın yerini korumaya devam ediyor. dönemiydi, günümüzde yaşanan ilklerden film, bir vakitler o kadar çok ses getirmişti Canlandırdığı robot kovboy karakteriyle Yul çok daha değerliydi her şey. ki yakın zamanda uzun soluklu bir dizi Brynner’ı efsaneleştiren film, zamanın çok

82 TRT VİZYON TRT VİZYON 83 “Westworld” dizi olarak çekilen yeni versiyonuyla yine yoğun ilgi görüyor

ötesinde olan senaryo ve kurgusuyla bir TRT’nin siyah beyaz Bir metefor, bir imge çığır açmıştı. yıllarında izlediğimiz ve Senaristliğini de üstlendiği filmde, fantezi Daha çok bilim-kurgu yazarı olarak tanınan dünyası Delos’a aslında bir metafor ve Jurassic Park’ın da yaratıcılarından belleklerimizde derin gözüyle bakmamızı istiyor yönetmen olan yönetmen Michael Crichton’ın izler bırakmış bir filmdi Crichton. Parayla her şeyin satın ilk uzun metrajlı fimi “Westworld”ün, “Westworld”… Bugün alınabileceği kapitalist sistem ve Batı 2016 yapımı aynı adlı dizinin yaratıcısı medeniyetlerinin doyumsuzluğu. Ama Jonathan Nolan’a esin kaynağı olmasına dizisinin çekimlerinden sistemin yaratıcılarının hesaba katmadığı şaşırmamak lazım bu yüzden. çok önce, 1973 yılında, önemli bir nokta vardır: yapay zekânın Michael Crichton’un aynı sınırsızlığı. Düşünebilen robotların, tüm Delos adında bir dünya canlılar gibi hayatta kalabilme güdüsü Bir grup bilim adamı, Delos adında bir adlı romanından uyarlanmış geliştirebileceğini göz ardı etmiş olmak en eğlence parkı tasarlar. Antik Roma, Orta ve 80’li yıllarda Türkiye büyük yanılgıdır onlar için. Bir süre sonra Çağ Avrupası ve Vahşi Batı temalarına hayatta kalma arzusu, ahlak anlayışı, sahip bu fantezi dünyası, insandan ayırt izleyicisiyle buluşmuştu. intikam duygusu gibi insani duygularla edilmesi neredeyse imkânsız, müşterilerin tanışan robotların, bir katliam başlatması gerçek hayatta gerçekleştirmeyeceği Ancak bu fantastik dünyada her şey çok uzun sürmeyecektir bu sebeple. hayallerini mümkün kılmak için tasarlanmış güllük gülistanlık gitmez. Bir süre sonra Başka bir açıdan da “Westworld” bir robotlarla doludur. 1000 dolar ücret robotlar, anormal davranışlar sergilemeye imge. İnsanoğlunun içinde saklı kötülüğü karşılığında Roma, Orta Çağ ve Vahşi başlar. Ortaya çıkan sorunlar kontrol simgeliyor. Buraya gelen her ziyaretçi Batı dünyalarında robotlarla yaşam altına alınamaz ve kısa zamanda işler bir süreliğine zamanı ve gerçek kimliğini deneyimi elde eden zenginler de, sistemin çığırından çıkar. Müşterilere hizmet etmesi geride bırakıyor. Ziyaretçiler için, hiçbir yaratıcıları da çok mutludur. Robotların gereken robotlar, hem ziyaretçiler hem sorumluluk almadan bastırılmış kişiliklerini denetimi ve müşterilerin güvenliğini de yaratıcıları için birer ölüm makinesine özgürce yaşayabilecekleri bir dünya bir kontrol odasından sağlanmaktadır. dönüşmeye başlar. burası. İnsandan ayırt edilmesi olanaksız

82 TRT VİZYON TRT VİZYON 83 robotlarla kanlı hesaplaşmalara girebileceği, İnsan, yaratılış ve evrim üzerine büyük bir şey başardığını söylemek yanlış fütursuzca adam öldürebileceği sanal büyük laflar olmayacaktır. bir yaşam. İlkel güdülerini hiçbir bedel Bu arada küçük bir not. “Westword”ün tam üç Filmi 2016’da dizi formatına uyarlayan ödemek zorunda kalmadan gerçeğe yıl sonra, 1976 yılında çekilmiş “Futureworld” Jonathan Nolan, pek tabii kendi zamanının dönüştürebilecekleri, umarsızca etrafın adlı bir devam filmi de var. Yul Bryner’ı aynı bütün teknolojik öğelerinden yararlanmış. tozunu attırabilecekleri kuralsız bir evren… rolde izlediğimiz film, ilki kadar ilgi göremedi Onlarca bölüm içinde hikâyeyi zenginleştirip, Biliyorlar ki robotlar onlara zarar veremez, ne yazık ki. Orijinal filmin merakla beklenen geliştirmiş. Oysa orijinal film her ne kadar öldüremez… Onlar sürekli aynı döngü yeniden çevrimi ise 2008 yılında güdeme zamanının ötesinde bir film olmuş olsa da içerinde aynı hikâyeleri yaşadıklarını bile gelmiş ve ilk filmin yaratıcısı Michael Crichton bir bilim-kurgu olarak başlayıp, daha çok bir fark edemez. Kurmaca ve gerçeklik o kadar imzasını taşıyacağı söylenmişti. Maalesef western filmi gibi sona eriyor. Ayrıca kısıtlı iç içe girmiştir ki bir süre sonra doğruyla Crichton’un ömrü ikinci filme yetmedi. Ama bir zamana sığdırılmak zorunda olması yanlış, gerçek ile yalan ayırt edilemez yukarıda bahsettiğimiz gibi Jonathan Nolan sebebiyle izleyiciye derinlikli karakter tahlilleri bir duruma gelir. Yönetmen “görmek bayrağı devraldı ve uzun soluklu bir diziye de sunamıyor belki. Ama insan, yaratılış inanmaktır” önermesini masaya yatırırken dönüştürdü. Üç sezondur devam eden dizinin ve evrim üzerine büyük laflar ederken bir kendi gerçekliğimizi de sorgulamamızı tüm dünyada ilgiyle izlendiğini ve IMDB yandan da bilim kurgu dünyasına yeni ve sağlıyor bir bakıma. puanının 8.7 olduğunu dikkate aldığımızda, önemli bir kapı açmış olması onu fazlasıyla Michael Crichton’un 70’li yılların başında ne özel kılıyor.

Michael Crichton Hayalle ve bilimsel gerçekliği mükemmel harmanlayan yazar 1942 doğumlu Amerikalı yazar, yapımcı, senarist, yönetmen. Onu dünya daha çok bilimkurgu, tıp dramaları ve tekno gerilim türünde yazdığı eserler ile tanıdı. Dünya çapında 150 milyondan fazla kopya satan kitaplarının çoğu, sinemaya uyarlandı. İlk gençlik yaşlarından itibaren yazarlığa ilgi duyan Crichton, henüz on dört yaşındayken New York Times’ta geziyle ilgili bir köşenin sahibi oldu. 1960’ta Harvard College’e girdi, ardından tıp eğitimi için Harvard Medical School’a kaydoldu. Üniversitedeyken Hollywood’a film senaryoları gönderip kariyerinin ilk ciddi adımlarını attı. Crichton polisiye türündeki ilk kitaplarını John Lange mahlasıyla yayınlatmaya başladı. Sonradan kendisine büyük şöhret getirecek türdeki ilk kitabını ise, çevresindeki hekimlerden izler taşıyan karakterler barındırdığı için Jeffrey Hudson adıyla yayınlatmak zorunda kaldı. Doktor olmayı istememesine karşın öğretmenlerinin baskısıyla okulu bitirdi. Ardından California’daki La Jolla’da bulunan Salk Institute for Biological Studies’te öğretim görevlisi olarak çalıştı, 1988’de Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) konuk yazar olarak ağırlandı. Kariyeri boyunca pek çok önemli ödül aldı. Eğitimi sayesinde eserlerinde hikâyeyle bilimsel gerçekleri başarıyla harmanlayabilmesi onu benzerlerinden ayırıyordu. Jurassic Park serisinin tamamını kaleme alan Crichton, maalesef 4 Kasım 2008 yılında üzerinde çalıştığı son kitabını tamamlayamadan ve “Westworld”ün devam filmini çekemeden hayata veda etti. Ne yazık ki hayranlarını mükemmel hayal gücünden ve anlatım dilinden mahrum bıraktı.

84 TRT VİZYON TRT VİZYON 85 84 TRT VİZYON TRT VİZYON 85 KISA KISA Mine Sultan ÜNVER / [email protected]

TRT Belgesel’in yeni yapımı “İzler ve Çizgiler” Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nın yurt dışında farklı ülkelerde yaptığı çalışmaları sıra dışı bir şekilde anlatan TRT Belgesel’in yeni yapımı “İzler ve Çizgiler”, ilk bölümüyle, 19 Temmuz’da seyirci karşısına çıktı. Yapım, izleyiciden büyük ilgi MEB ve ODTÜ iş birliği TRT görüyor. EBA’da Milli Eğitim Bakanlığı iş birliğinde, Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencileri ve TRT Müzik’le bayramda öğretim üyelerinin desteğiyle, TRT EBA nostalji ilkokul ve ortaokul kanallarındaki Bilim TRT Müzik, Kurban Bayramı’nda Kuşağı için “Bilimin Eğlenceli Hali” isimli ekranlara getirdiği nostaljik program serisi hazırlandı. programlarla anılarıı, canlandırdı unutulmayan sanatçılarla bayrama renk kattı, efsaneleşmiş konserleri yeniden izleyenlerin beğenisine sundu. İbrahim Tatlıses, Yıldıray Çınar, Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Nazan Şoray, Barış Manço, Dün Bugün Yarın Orkestrası, Ünlüler Korosu, Mustafa Kandıralı, Mustafa Topaloğlu, Arif Sağ - Musa Eroğlu, Ahmet Özhan, Şenay Yüzbaşıoğlu, Ajda Pekkan, Cem Karaca ve daha birçok efsane sanatçı “Bayram Hatırası” ile “Bayram Gecesi Konseri” programında ekranlara geldi. Anıları tazeleyen “Bayram Hatırası” ve “Bayram Gecesi Konseri” izleyicilerine TRT ortak yapımı “Quo Vadis, keyifli bir bayram yaşattı. Aida?” Venedik yolcusu TRT ortak yapımı “Quo Vadis, Aida?”, TRT’den İtalya’da 77’ncisi düzenlenecek Venedik Film Festivali’nde büyük ödül için çocuklara yarışacak. Film, İtalya’da 2-12 Eylül bayram tarihleri arasında yapılacak festivalin hediyesi ana yarışmasındaki 18 film arasında TRT Çocuk, yer alacak. “Altın Aslan Ödülü” için minik seyircilerinin yüzünü Kurban mücadele edecek “Quo Vadis, Aida?” Bayramı’nda da güldürmeye devam etti. Bosnalı yönetmen Jasmila Zbanic imzası İki özel yapım TRT 2’de izleyiciyle Çocuklar, kanalın yeni yapımı ve sevilen taşıyor. buluşuyor çizgi dizilerin yeni bölümleriyle keyif dolu maceralara çıktı.TRT Çocuk, ilgiyle takip Kültür sanat alanında güncel içerikleriyle izleyicisini edilen çizgi dizilerinden “Akıllı Tavşan ağırlayan TRT 2, iki özel programı ekrana taşıyor. Momo” ile “İbi”nin yeni bölümlerini ise TRT Haber’de yayınlandığı dönem ilgi çeken Kurban Bayramı’ndan itibaren ekranlara “İnsanlık Hali” programı ile yeni yapım “Düşüncenin getirecek. Seyir Defteri” TRT 2 ekranlarına geliyor.

TRT’den uluslararası bir başarı daha Ulusal ve uluslararası film Usta oyuncuların rol aldığı, festivallerinde ses getirmeye bayrama özel bir film devam eden TRT, hazırladığı Kurban Bayramı’nın ilk gününde, hem ortak hem de iç yapım TRT 1 ekranlarında izleyiciyle projelerini aldığı ödüllerle buluşan “Hanımağa’nın Gelinleri” taçlandırıyor. filminin çekimleri, Balıkesir’in Ayvalık TRT içyapımı olan “Himbalar” ilçesinde gerçekleştirildi. Filmin oyuncu belgeseli, Los Angeles kadrosunda Aslıhan Güner, Burak Sinematografi 2020 Ödülleri Serdar Şanal, Benian Dönmez, Sinan kapsamında, “En İyi Uzun Çalışkanoğlu, Ferdi Sancar, Giray Metrajlı Film” ve “En İyi Altınok, Berfu Öngören, Güzide Arslan Belgesel Sinematografi” ve Cezmi Baskın gibi usta oyuncular var. ödüllerini kazandı.

86 TRT VİZYON TRT VİZYON 87 Mine Sultan ÜNVER / [email protected]

TRT Çocuk’tan yeni çizgi dizi: “Mavi Dünya” Okul öncesi yaş grubundaki çocukların keşif ve merak duygularını doğru yönlendirmek, “güzel ahlak” başlığı altında değerlendirilebilecek erdemleri kazanmalarına yardımcı olmak ve dürüstlük, empati gibi duygularla çocukların gelişimine katkı sunmak amacıyla hazırlanan yeni çizgi dizi “Mavi Dünya”, her hafta sonu, saat 08.30’da ekranlara gelecek. Deniz altında rengarenk bir dünya olan ve türlü türlü balıkların yanında ahtapotlar, kaplumbağalar, yengeçler, pavuryalar ve solucanların bir arada yaşadığı “Mavi Dünya” çizgi dizisi, üçüz balıklar Simli, İnci, Pullu ve en yakın arkadaşları Kumlu’nun maceralarını konu alıyor.

TRT World’den online TRT 1’de “Bayram Özel” seminerler Bayramın ilk günü TRT 1’de canlı olarak Dünyanın önemli küresel yayınlanan “Bayram Özel” programı, Şoray sorunlarına çözüm aramak için, Uzun’un sunumu ile ekrana geldi. WhatsApp 2017’den bu yana birçok ülkeden hattına gönderilen görüntülü mesajlarla bayram sivil toplum kuruluşlarını, dünyaca kutlamalarının alındığı programa, yurt içinden ünlü fikir insanlarını, siyasetçileri, Ankara, Trabzon, Diyarbakır, Denizli, Edirne; bölge uzmanlarını ve gazetecileri yurt dışından ise Londra, Bakü, Prizren gibi bir araya getiren TRT World şehirler bağlantılarıyla eşlik edildi. Canlı yayın Forum, online tartışma platformunu bağlantılarıyla bayramda fındık hasadı, bağ dijital ortama taşımıştı. Güncel bozumunda bayram gibi konular işlendi ve siyasi konuların ve medyanın Balkan Orkestrası, Diyarbakır Eyvan Grubu gibi bu konulardaki sorumluluğunun yöresel müziklere yer verildi. Programa Orhan tartışıldığı “Dijital Tartışmalar” Hakalmaz ve Kıraç konuk olurken, Osman (Digital Debates) adındaki online Eğin ile bayramın milli ve dini anlamı üzerine seminerlerde, İtalya Eski Dışişleri Bakanı Franco Frattini konuk edildi. sohbetler edildi.

86 TRT VİZYON TRT VİZYON 87 AYRAÇ Mine Sultan ÜNVER / [email protected] Bize ne oldu? İslâm dünyası, yüzyıllar boyunca askerî, ekonomi, uygarlık sanatları ve bilim gibi alanlarda öncüydü, insanlığın en ön safındaydı. Peki nasıl oldu da aynı yüzyıllar boyunca barbarlığa ve karanlığa batan Avrupa, ardından Amerika bir anda öne geçti? Bu soru Doğu’nun ve Batı’nın en çok tartıştığı konulardan biri.

suçlamak daha nasıl bu kadar çabuk değişti? Savaş kolay ve tatmin meydanlarından ekonomik pazara, edici oldu, hep kamudan özel hayata kadar Batı hangi bir günah keçisi kuvvetleriyle zafer üstüne zafer kazandı? aradık durduk. Müslümanların uygarlık liderliğini En çok da Batılı kaybetmelerinin sebebi modernlikten emperyalistler geri durmaları mıydı? Daha fazlası da dedik. Oysa vardı! Hatanın nerede yapıldığı, yalnızca Kurtuluş Savaşı Doğu’nun değil Batı’nın da dünya ve nicesinde tarihinin merkezine koyduğu, en çok gösterdiğimiz tartışılan konulardan biri. kahramanlıklar potansiyelimizin Tarihin merkezindeki soru? gücünü ve Otoriteler tarafından emsalsiz bilgi istersek, birikimi ve zarafetle yazıldığı belirtilen, azmedersek neler içerdiği konularla oldukça kışkırtıcı ve yapabileceğimizi, ufuk açıcı bir eser olarak gösterilen “Hata ilham verici bir Neredeydi?”, Bernard Lewis imzası şekilde ortaya taşıyor. Batı tarafından nasıl alt edildiğini, koymuştu. Belki gölgede bırakıldığını ve tahakküm de önümüzdeki altına alındığını anlamaya çalışan İslam yıllar, yani yakın dünyasının acı dolu tepkisini inceliyor. gelecek, yeniden Karmaşa içindeki bir kültürün hayranlık ön sıralara uyandırıcı portresini sunan Lewis, geçeceğimiz Ortadoğu’nun dikkatini nasıl Avrupa’nın zamanlar olabilir. silahlarına, sanayisine, ticaretine, Fakat ileriye yönetimine, diplomasisine, eğitimine ve atılmadan önce, kültürüne yönelttiğini gösteriyor. 18 ile nerede yanlış 20. yüzyıllar arasında Batı ve Ortadoğu yapıldığını fark kültürleri arasındaki çarpıcı farklılıkları, ederek; yüz, Hıristiyanlık ve İslam, müzik ve sanat, algının, dünya düzeninin iki yüz, üç yüz yıl önceki olaylardan, kadınların konumu, laiklik ve sivil toplum, yeniden şekillenmesi rasyonel bir bakışla ders almak gerekiyor. eğitim, matbaa gibi konular üzerinden adına ortam yarattığı İslâm dünyası, yüzyıllar boyunca hem ortaya koyuyor. şu günlerde okunması askerî ve ekonomik anlamda hem de Ortadoğu çalışmalarının duayeni olarak oldukça yararlı bir başvuru uygarlık sanatları ve bilim gibi alanlarda kabul edilen, Osmanlı Türk tarihiyle kitabı “Hata Neredeydi?”. öncüydü. İnsanlığın en ön safında, beraber bütün Ortadoğu’nun kültürünü Bernard Lewis, bizim yıllarca kendimize oldukça kuvvetli bir biçimde yerini almıştı. ve tarihini derinlikleriyle incelemiş, Ssorduğumuz ‘Bunu bize kim yaptı?’ Peki nasıl oldu da aynı yüzyıllar boyunca saygı gören bir yazar olan Bernard sorusunu doğru şekline çeviriyor, asıl “barbarlığın” ve “dinsizliğin” karanlığına Lewis, Ortadoğu ile Avrupa arasındaki sormamız gereken soruların ‘Nerede batan, öğrenilecek ve korkulacak hiçbir tarihî ilişkiye “Hata Neredeydi?” yanlış yaptık ve nasıl düzeltiriz?’olduğunu şey barındırmayan yer olarak gösterilen kitabıyla oldukça isabetli bir bakış açısı söylüyor. Öyle ya bizler için, yaşanan Avrupa bir anda öne geçti? Her şey kazandırmış. talihsizlikler nedeniyle başkalarını

88 TRT VİZYON TRT VİZYON 89