ISSN1302-0099/e-ISSN2146-7153

KLÝNÝKPSÝKÝYATRÝDERGÝSÝ

KLÝNÝK www.klinikpsikiyatri.org DERGÝSÝ Yil/Year2019Cilt/Volume22Sayi/Number1

Yýl / Year: 2019 Cilt / Volume: 22

KLÝNÝKPSÝKÝYATRÝDERGÝSÝ Sayý Number 1 ANP Yayýncýlýk www.klinikpsikiyatri.org

KLÝNÝK DERGÝSÝ ISSN:1302-0099/eISSN:2146-7153 Yýl:2019Cilt:22Sayý:1 Ýçindekiler/Contents Editörden/ Editorial

5 Editör’den MehmetYumru AraþtýrmaYazýlarý ResearchArticles 7 Sosyalanksiyetebozukluðu'ndadürtüsellikveanksiyeteduyarlýlýðýözelliklerininhastalýkþiddetiileiliþkisi Therelationshipsamongimpulsivity,anxietysensitivitycharacteristics,andseverityofsocialanxietydisorder SafiyeBaharÖlmez,AhmetAtaoðlu 16 Þizofrenihastalarýnabakýmverenlerinbakýmyüklerininyaþamkalitesineetkisininincelenmesi Investigationoftheeffectbetweencareburdenandqualityoflifeincaregiversofschizophreniapatients HakanKaraaðaç,EsraÇalýkVar 27 Postmenopozaldönemdekikadýnlardapsikolojikbelirtilervecinselyaþamýnincelenmesi:Kesitselçalýþma Analysisofpsychologicalfactorsandsexuallifeinpostmenopausalwomen:Across-sectionalstudy SerenAkman,MehmetÇakýcý,BuseKeskindað,MeryemKaraaziz 36 Acilveyoðunbakýmünitesiçalýþanlarýndatravmasonrasýstresbozukluðu,tükenmiþlikvebaþetmebiçimlerinin deðerlendirilmesi Evaluationofpost-traumaticstressdisorder,burnoutandcopingstylesinemergencyandintensivecareunitemployees ErkanBaysak,MelihaZenginEroðlu,ÇisemUtku,BurhanettinKaya 48 Bipolarbozukluktanýlýhastalardacinseliþlevlerveprolaktindüzeyleri Sexualfunctionsandprolactinlevelsinpatientswithbipolardisorder RabiaNazikYüksel,ElifTatlýdilYaylacý,HasanKaya,GamzeErzin,EmineMerveAkdað,AdemDemirci,ÇiðdemAydemir,ErolGöka 57 Birtýpfakültesindeöðrenimgörmekteolanöðrencilerinruhsalbozukluklarayöneliktutumlarý Amedicalschoolstudents'mentaldisordersattitudes FerdiKöþger,AliErcanAltýnöz 63 Özgülduygulartemelliduygudüzenlemebecerileriölçeði’ninTürkçe’yeuyarlanmasý:Geçerlikvegüvenirlikçalýþmasý Turkishadaptationofemotionregulationskillsquestionnaire-emotionspecific:Thestudyofreliabilityandvalidity SevginarVatan 71 Liseöðrencisiergenlerinsuçayöneliktutumlarýveriskfaktörleri Theattitudesofhighschooladolescenttowardcrimeandriskfactors EzgiSarý,HülyaArslantaþ 83 8-12yaþarasýçocuklardabilgisayaroyunbaðýmlýlýðý,aleksitimi,sosyalanksiyete,yaþvecinsiyetinincelenmesi Examinationcomputergamingaddiction,alexithymia,socialanxiety,ageandgenderamongchildrenaged8-12 ÝbrahimTaþ,ZehraGüneþ 93 Liseöðrencilerininçocuklukçaðýörselenmeyaþantýlarýilebiliþselçarpýtmaveyalnýzlýkeðilimleriarasýndakiiliþki Relationshipbetweenchildhoodabuseexperiences,cognitivedistortionsandlonelinesslevelsofhighschoolstudents TuðbaTürkkan,HaticeOdacý Derleme Review

104 Kendiliðinnöralaltyapýsý:NorthoffveDamasiomodelleri Neuralcorrelatesofself:ModelsofNorthoffandDamasio ZahideTepeliTemiz,LütfüHanoðlu EditöreMektup LettertoEditor

116 kullanýmýileiliþkiliduodenalperforasyon Duodenalperforationinapatientwithuse ÜmitHalukYeþilkaya,YasinHasanBalcioglu,MehmetCemIlnem

1 YAZIMKURALLARI Klinik Psikiyatri Dergisi, Psikiyatri, Klinik Psikoloji, verilerin toplanmasýna, analiz edilmesine ve yorumlanmasýna Psikofarmakoloji ve Nörolojinin psikiyatriyi ilgilendiren önemli katký saðlamýþ olmak; alanlarýnda yapýlan deneysel ve klinik araþtýrmalar, derlemeler, 2. Yazý taslaðýný hazýrlamýþ ya da önemli fikirsel içeriðin eleþtirel olgu sunumlarý, kýsa bildiriler ve editöre mektup türünden incelemelerini yapmýþ olmak; yazýlara yer vermektedir. Yýlda 4 kez yayýnlanan dergi, Türkçe ve Ýngilizce yazýlarý kabul etmektedir. 3. Yazýnýn yayýndan önceki son halini gözden geçirmiþ ve onaylamýþ olmak; Gönderilen makaleler için; iletim, deðerlendirme, yayýnlanma gibi hiçbir aþamada ücret talep edilmemektedir. 4. Çalýþmanýn herhangi bir bölümünün geçerliliði ve doðruluðuna iliþkin sorularýn uygun þekilde 2016 sayýlarý itibari ile makalelere DOI numaralarý verilmektedir. soruþturulduðunun ve çözümlendiðinin garantisini vermek Digital Object Identifier (DOI) sistemi digital ortamda yer alan amacýyla çalýþmanýn her yönünden sorumlu olmayý kabul içeriðe kolay eriþilebilmesini saðlayan bir sistemdir. DOI etmek. numarasý almýþ makaleler ile sistem, basili mecrada yayýnlanmasýna gerek kalmadan çevrimiçi yayýnlanmasý ile Yazarlar bu dört kuralý karþýladýklarýna dair yazýlý onayý Yayýn birlikte çalýþmalarýnýz arasýnda yer almasýný olanak Hakký Devir Formu'nda bildirmek durumundadýr. Dört kriterin sunmaktadýr. Bu durum akademisyenler için zaman açýsýndan hepsini karþýlamayan kiþilere makalenin baþlýk sayfasýnda avantaj saðlamaktadýr. DOI sistemi, ISO standardý olup teþekkür edilmelidir. Yayýn Kurulu'nun gönderilen bir makalede International DOI Foundation tarafýndan idare edilmektedir. “armaðan yazarlýk” olduðundan þüphelenmesi durumunda DOI Sisteminde yer alan dergimizde çalýþmalarý yayýnlanan söz konusu makale deðerlendirme yapýlmaksýzýn yazarlar çalýþmalarýný ulusal ve uluslararasý bilim çevrelerinin reddedilecektir. hýzlý eriþimine sunmakta ve böylelikle yazýlarýnýn atýf Yazarlar, çalýþmalarýndaki doðrudan ya da ticari baðlantý, potansiyelini artýrmaktadýrlar. maddi destek gibi konularda tam olarak açýk olmalýdýrlar. Dergimiz Journal Agent ara yüzü ile makale gönderimi ve takibi Yazarlar bu türden bir iliþkileri varsa bunun nasýl bir iliþki yapmaktadýr. Kullanýcýlar tarafýndan kolay ve hýzlý kulaným olduðunu bildirmek, yoksa hiçbir iliþkileri olmadýðýný belirtmek imkâný tanýyan makale takip sistemi ile çalýþmalarýnýz hýzlý bir zorundadýrlar. Dergimiz,WAME 'in çýkar çatýþmasý tanýmýný þekilde deðerlendirilmektedir. benimsemektedir. Yazýlarýn deðerlendirme süreci ve etik konular Yazýlarýn geliþ tarihleri ve kabul ediliþ tarihleri makalenin yayýnlandýðý sayýda belirtilir. Derginin internet sayfasýnda Klinik Psikiyatri Dergisi makalelerin deðerlendirilmesinde bütün makalelerin Türkçe ve Ýngilizce özet versiyonlarý ile baðýmsýz, tarafsýz, çift-kör hakem deðerlendirme raporlarýný gönderilen dildeki tam metin versiyonlarý bulunur. Ýçerik, yayýn temel alýnmaktadýr. Gönderilen makalelerin özgünlükleri, sürecinin tamamlanmasýný takiben derginin internet metodolojileri, tartýþýlan konunun önemi, Yayýn Kurulu üyeleri sayfasýnda ücretsiz eriþime açýk hale getirilir. Eðer abone deðil tarafýndan deðerlendirilir. Takiben, tarafsýz deðerlendirme iseler yazarlara, yazýlarýnýn yayýnlandýðý dergi sürecinisaðlamakiçinhermakalealanlarýndauzmanenaziki gönderilmemektedir. dýþ-baðýmsýz hakem tarafýndan deðerlendirilir. Bütün makalelerin karar verme süreçlerinde nihai karar yetkisi Dergimizde yayýnlanan yazýlarýn yayýn hakký ANP Özel Saðlýk Editörler Kurulu'ndadýr. Hizmetleri LTD ÞTÝ'ne aittir. Yazarlara telif ücreti ödenmemektedir. Gözden geçirenler yazarlarýn kimliðinden habersizdir ve yazarlar da gözden geçirenlerin kimliðinden habersizdirler. Yayýnlanan yazýlarýn bilimsel ve hukuki sorumluluðu yazarlarýna aittir. Dergide yayýnlanan makalelerde ifade edilen görüþler ve Gönderilen yazýlar, isimleri gizli tutulan konuyla ilgili en az iki fikirler Klinik Psikiyatri Dergisi, Editörler ve Yayýn Kurulu'nun danýþma kurulu üyesince deðerlendirilir. Danýþma kurulunca deðil, yazar(lar)ýn bakýþ açýlarýný yansýtýr. Editörler, Yayýn Kurulu deðerlendirmeleri tamamlanan yazýlar yayýn kurulunda ve Yayýncý bu gibi durumlar için hiçbir sorumluluk ya da görüþülür. Yayýn kurulu yazýyý yayýnlamaya, düzeltilmesi için yükümlülük kabul etmemektedir. geri göndermeye, düzelterek yayýnlamaya ya da yayýnlamamaya yetkilidir. Dergimizin editöryel ve yayýn Gönderilen yazýlarýn hemen iþleme konulabilmesi için belirtilen süreçleri International Committee of Medical Journal Editors yazým kurallarýna tam olarak uygun olmasý gereklidir. (ICMJE), World Association of Medical Editors (WAME), Council Yazým Kurallarý of Science Editors (CSE), Committee on Publication Ethics Dergide yayýnlanmak üzere gönderilen yazýlarýn uzmanlarca (COPE), European Association of Science Editors (EASE) ve tarafsýz deðerlendirmeye alýnabilmesi için, yazarlarýn National Information Standards Organization (NISO) kimliklerine iliþkin bilgilerin, yazýnýn baþýnda yer alacak ayrý bir organizasyonlarýnýn kýlavuzlarýna uygun olarak sayfada bulunmasý gereklidir. biçimlendirilmiþtir. Yazýlar, yazýnýn daha önce bir dergide yayýnlanmamýþ veya Derginin editöryel ve yayýn süreçleri, Principles of Transparency yayýnlanmak üzere gönderilmemiþ, olduðunu bildiren ve tüm and Best Practice in Scholarly Publishing yayýn haklarýnýn ANP Özel Saðlýk Hizmetleri LTD ÞTÝ'ne (doaj.org/bestpractice )ilkelerineuygunolarak devredildiði belirtilen, yazarlarca imzalanmýþ bir üst yazý ile yürütülmektedir. gönderilmelidir. Yayýn Kurulu, dergimize gönderilen çalýþmalar hakkýndaki Yazýlarýnýzý web anasayfamýzda yer alan "online makale gönder" intihal, atýf manipülasyonu ve veri sahteciliði iddia ve þüpheleri butonuna týklayarak gönderebilirsiniz. Her türlü sorunuz için karþýsýndaCOPE kurallarýna uygun olarak hareket edecektir. [email protected] adresinden bize ulaþabilirsiniz. Bütün makalelerin benzerlik tespiti denetimi, iThenticate Ýlk sayfada, makale baþlýðýnýn altýnda, yazarlarýn isim, soyadý, yazýlýmý aracýlýðýyla yapýlmaktadýr unvan, çalýþma adresleri ve varsa e-mail adresleri belirtilmelidir. Eðer makalede daha önce yayýnlanan makalelerden alýntý varsa, En sonda da yazýþmalarýn yapýlacaðý sorumlu yazarýn adres, makalenin yazarý yayýn hakký sahibi ve yazarlarýndan yazýlý onay telefon ve e-mail adresi yer almalýdýr. almak ve bunu makalesinde belirtmek zorundadýr. Alýnan onay belgesi makaleyle beraber editörlüðümüze gönderilmelidir. Araþtýrmalar, olgu sunumlarý ve derleme yazýlarý için Türkçe Hakemlerin, mükerrer yayýn, intihal vb gibi olasý araþtýrma ve özet ve anahtar sözcükler ile Ýngilizce baþlýk, Ýngilizce özet ve yayýn etiði ihlalleri konusunda yorumda bulunmalarý beklenir.. Ýngilizce anahtar sözcükler bulunmasý zorunludur. Türkçe özet Yazar olarak listelenen herkesinICMJE tarafýndan önerilen en az 150, en fazla 200, Ýngilizce özet en az 230, en fazla 250 yazarlýk ölçütlerini karþýlamasý gerekmektedir. ICMJE, yazarlarýn sözcükten oluþmalýdýr. Anahtar sözcükler Index Medicus'a göre aþaðýdaki 4 ölçütün her birini karþýlamasýný önermektedir: seçilmeli, en az 3 en fazla 6 kelime olmalýdýr. Araþtýrma yazýlarýnda Türkçe ve Ýngilizce özetler, Amaç (Objectives), 1. Çalýþmanýn konseptine/tasarýmýna; ya da çalýþma için Yöntem (Method), Bulgular (Results), Sonuç (Conclusion) þeklinde baþlýklardan oluþmalýdýr. 2 YAZIMKURALLARI

Kýsaltmalar uluslararasý kabul edilen þekilde olmalý, ilk Resimler, grafikler ve fotoðraflar (TIFF ya da JPEG formatýnda) kullanýldýklarý yerde açýk olarak yazýlmalý ve parantez içinde ayrý dosyalar halinde sisteme yüklenmelidir. kýsaltýlmýþ þekli gösterilmelidir. Özette kýsaltmalara yer KAYNAKLAR verilmemelidir. Yazýlarda dipnot kullanýlmamalý, açýklamalar yazý içinde verilmelidir. Atýf yapýlýrken en son ve en güncel yayýnlar tercih edilmelidir. Makaleler sadecewww.klinikpsikiyatri.org adresinde yer alan Atýf yapýlan erken çevrimiçi makalelerin DOI numaralarý derginin online makale yükleme ve deðerlendirme sistemi mutlaka saðlanmalýdýr. Kaynaklarýn doðruluðundan yazarlar üzerinden gönderilebilir. Diðer mecralardan gönderilen sorumludur. Dergi isimleri Index Medicus/Medline/PubMed'de makaleler deðerlendirilmeye alýnmayacaktýr. yer alan dergi kýsaltmalarý ile uyumlu olarak kýsaltýlmalýdýr. MAKALE TÜRLERÝ Kaynaklarda tüm yazar isimleri listelenmelidir. Ana metinde kaynaklara atýf yapýlýrken parantez içinde Arabik numaralar Araþtýrma kullanýlmalýdýr. Araþtýrma yazýlarý sýrasýyla Giriþ, Gereç ve Yöntem, Bulgular, Vancouver stilinde kaynak gösterimi yapýlmalýdýr. Dergi Tartýþma ve Sonuç alt baþlýklarýndan oluþmalýdýr. isimlerinin kýsaltmalarý, "NLM Katalog: NCBI Veri tabanlarýnda Türkçe ve Ýngilizce özetler, Amaç (Objectives), Gereç ve Yöntem atýf yapýlan dergilerde" (http://www.ncbi.nlm.nih. (Method), Bulgular (Results), Sonuç (Conclusion) þeklinde gov/nlmcatalog/journals) kullanýlan stilde olmalýdýr. Dizine baþlýklardan oluþmalýdýr. eklenmemiþ dergilerin kýsaltýlmasý gerekir. Farklý yayýn türleri Makaleler, ICMJE-Recommendations for the Conduct, için kaynak stilleri aþaðýdaki örneklerde sunulmuþtur: Reporting, Editing and Publication of Scholarly Work in Kaynak bir makale ise, Medical Journals ile uyumlu olarak hazýrlanmalýdýr. Araþtýrmalarda etik ilkelere uyulmalýdýr. Etik Kurul kararlarý ve Boyce P,Parker G, Barnett B, Cooney M, Smith F.Personality as a olgu onay formlarý yazýlara eklenmeli, makalede etik ilkelere vulnerability factor to depression. Br J Psychiatry 1991; uyulduðu bir cümle ile belirtilmelidir. 159:106-114. Özgün araþtýrmalarýn kýsýtlamalarý, engelleri ve Zinbarg RE, Barlow DH, Liebowitz M, Street L, Broadhead E, yetersizliklerinden Sonuç paragrafý öncesi “Tartýþma” Katon W, Roy-Byrne P, Lepine J-P, Teherani M, Richards J, bölümünde bahsedilmelidir. Brantley PJ, Kraemer H. The DSM-IV field trial for mixed anxiety- depression. Am J Psychiatry 1994; 151:1153-1162 Derleme ve Olgu Sunumu Bir derginin ek sayýsý ise; Beskow J. Depression and suicide. Derleme ve olgu sunumu þeklindeki makalelerde de yukarýdaki Pharmaco-psychiatry 1990; 23 (Suppl 1): 3. ana yazým düzenine uyulmalý, özet sayfasýndan sonra yazýnýn türüne uygun þekilde kaleme alýnmalý, derlemelerde kaynak Burrows GD, Norman TR, Judd FK, Marriott PF. Short-acting sayýsý 50'ýn üzerinde olmamalýdýr. Derlemelerde, yazarlardan versus long-acting benzodiazepines: discontinuation effects in birinin konuyla ilgili 3 veya daha çok özgün araþtýrmasýnýn panic disorders. J Psychiatr Res 1990; 24 (suppl 2): 65-72. yayýmlanmýþ olmasý gereklidir. Derleme yazarlarýnýn konu Kaynak bir kitap ise; Beahrs JO. The Cultural Impact of hakkýndaki birikimi uluslararasý literatüre yayýn ve atýf sayýsý Psychiatry: The Question of Regressive Effects, in American olarak yansýmýþ uzmanlar olmasý gerekir. Bu ölçütlere uyan Psychiatry After World War II: 1944-1994. Edited by Menninger yazarlar derleme yazýsý yazmalarý için Yayýn Kurulunca davet RW, Nemiah JC. Washington, DC, American Psychiatric Press, edilebilir. 2000, pp. 321-342. Olgu sunumlarýnýn giriþ ve tartýþma kýsýmlarý kýsa-öz olmalý, Çeviri kitaptan alýntý ise; Saddock BJ, Saddock VA. Klinik kaynak sayýsý kýsýtlý tutulmalýdýr. Bu yazýlar, “Giriþ”, “Olgu Psikiyatri. Aydýn H, Bozkurt A (Çeviri Ed.) 2. Baský, Ankara: Sunumu” ve “Tartýþma”alt baþlýklarýný içermelidir. Güneþ Kitabevi Ltd. Þti., 2005, 155-157. Kýsa Bildiriler Tezden alýntý ise| Yýlmaz B. Ankara Üniversitesindeki Kýsa bildiriler özet içermemeli, kýsa-öz olmalý, kaynaklarý sýnýrlý Öðrencilerin Beslenme Durumlarý, Fiziksel Aktiviteleri ve Beden olmalýdýr. Kýsa Bildirim yazýlarý (baþlýk sayfasý, kaynaklar, tablo/þekil/resim hariç) 2500 kelimeyi geçmemelidir. Kitle Ýndeksleri Kan Lipidleri Arasýndaki Ýliþkiler. H.Ü. Saðlýk Editöre Mektup Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi.2007. Editöre mektup bölümü, dergide daha önce yayýnlanmýþ Baskýdaki makaleler için| Cai L, Yeh BM, Westphalen AC, yazýlara eleþtiri getirmek, katký saðlamak ya da orjinal bir çalýþma olarak hazýrlanmamýþ ve hazýrlanamayacak bilgilerin Roberts JP, Wang ZJ. Adult living donor liver imaging. Diagn iletilmesi amacýyla oluþturulduðundan kýsa-öz olmalý, özet Interv Radiol 2016; 24. doi: 10.5152/dir.2016.15323. [In press]. içermemeli, kaynaklarý sýnýrlý olmalýdýr. Kongre bildirileri için| Yumru M, Savas HA, Kalenderoglu A, TABLO, ÞEKÝL VE RESÝMLER Tablo, Þekil ve Resimler numaralandýrýlmalý ve metin içinde Bulut M, Erel O, Celik H. Ýkiuçlu bozukluk alt tiplerinde oksidatif geçiþ sýrasýna göre belirtilmelidir. Baþlýk veya alt yazýlarý ile dengesizlik. 44. Ulusal Psikiyatri Kongresi Bildiri Kitabý 2008; birlikte her biri ayrý sayfada hazýrlanarak yazýya eklenmelidir. Þekiller fotoðraf filmi alýnabilecek kalitede gönderilmelidir. 105. Þekil içindeki harf, numara ya da semboller net ve okunabilir Ýnternetten alýntýlar için| World Health Organization. olmalýdýr. Depression. http://www.who.int/mediacentre/ Tablolar ana dosyaya eklenmeli, kaynak listesi sonrasýnda sunulmalý, ana metin içerisindeki geçiþ sýralarýna uygun olarak factsheets/fs369/en/. Eriþim tarihi: Aðustos 22, 2016. numaralandýrýlmadýr. Tablolarýn üzerinde tanýmlayýcý bir baþlýk Kaynaklarýn doðruluðundan yazarlar sorumludur. Doðrudan yer almalý ve tablo içerisinde geçen kýsaltmalarýn açýlýmlarý yararlanýlmayan ya da baþka kaynaklardan aktarýlmýþ kaynaklar tablo altýna tanýmlanmalýdýr. Tablolar Microsoft Office Word belirtilmemeli, basýlmamýþ eserler ya da kiþisel haberleþmeler dosyasý içinde “Tablo Ekle” komutu kullanýlarak hazýrlanmalý ve kaynak gösterilmemelidir. kolay okunabilir þekilde düzenlenmelidir. Tablolarda sunulan veriler ana metinde sunulan verilerin tekrarý olmamalý; ana metindeki verileri destekleyici nitelikte olmalýlardýr. 3 Yýl:2019Cilt:22Sayý:1

EditörlerKurulu/EditorialBoard DanýþmaKurulu/AdvisoryBoard OnursalEditör AsenaAkdemir NevzatYüksel KöksalAlptekin AslýhanDönmez Editör LeventKüey AylinUluþahin MehmetZihniSungur BurhanettinKaya AylinYazýcý MustafaSercan MehmetYumru AyþeGülYýlmazÖzpolat NahitÖzmenler BölümEditörleri BedriyeÖncü NaomiFineberg AyþeDevrimBaþterzi BengiSemerci NesimKuðu DenizCeylan BernaUluð OkanTaycan EjderAkgünYýldýrým CanCimilli OrhanMuratKoçak HamidBoztaþ CemAtbaþoðlu PaulFletcher GamzeÖzçürümez CemÝncesu RaþitTükel CemKaptanoðlu HasanKandemir RunaUslu CengizTuðlu SalihSelek MeramCanSaka ÇýnarYenilmez SedatBatmaz SevcanKarakoçDemirkaya DoðanÞahin SeherAkbaþ DilEditörleri DoðanYeþilbursa SelçukCandansayar TolgaBinbay ErkanÖzcan SerapErdoganTaycan DýþÝliþkilerEditörleri ErtanYurdakoþ SimaviVahip HalisUlaþ HakanGürvit SüheylaÜnal MuzafferKaþer HakanTürkçapar ÞahikaYüksel ÝstatistikEditörü HaldunSoygür ÞerefÖzer GülþahSeydaoðlu IþýlVahip TamerAker ÝnciÖzgürÝlhan NeþeDirek TimuçinOral ÝsmetKýrpýnar TunçAlkýn WebEditörü MehmetYumru Busayýdagörüþveönerileriileyayýnkalitemizekatkýdabulunandanýþmanlarýmýz AslýSürerAdanýr ÖmerBaþay LaleGönenirErbay ÇiçekHocaoðlu ÖzlemÖzelÖzcan AhmetTiryaki MehmetAk AyþegülBatýgün AytenErdoðan MüjganÝnözü OsmanÖzdel ÝbrahimTuðrul ÖmerFarukAkça SedatBatmaz BurcuRahþanErim HaleKahyaoðlu TanerÖznur SelimTümkaya HaticeAksu ÖznurBilaç AlmýlaErol AlpKaraosmanoðlu AyþeGülYýlmazÖzpolat ÇisemUtku EvrimAktepe ÇilemBilginer AliEryýlmaz ÖnderKavakçý DidemÖztop SüheylaÜnal KürþatAltýnbaþ CanCimilli AltanEþsizoðlu ArþaluysKayýr MineÖztürk PýnarVural ErcanAltýnöz RugülKöseÇýnar DamlaEyüboðlu KaanKora OzanPazvantoðlu FerhatYaylacý VesileAltýnyazar GoncaGülÇelik MuratEyüboðlu YükselKývrak BurcuAkýnSarý AylinYazýcý NurayAtasoy VeysiÇeri CemGökçen FerdiKöþger GökhanSarýsoy EsraYazýcý ÝnciMeltemAtay EbruÇobanoðlu GülcanGüleç NesimKuðu MuratSemiz AynýlYenel CumhurAvcil EsraYancarDemir EsraGüney ÇaðdaþÖyküMemiþ HaldunSoygür ZekeriyaYelboða HamzaAyaydýn EsraDemirci NerminGürhan ElifMutlu OkanTaycan DuyguKayaYertutanol FatihBal OnurOkanDemirci MükerremGüven DemetGüleçÖyekçin OryalTaþkýn AbdullahYýldýrým KorayBaþar ArtunerDeveci SelmaTürelHesapçýoðlu AzizeAtlýÖzbaþ AtillaTekin MünevverHacýoðluYýldýrým KlinikPsikiyatriDergisiaþaðýdakidizinlerdeyeralmaktadýr ÞahikaYüksel EmergingSourcesCitationIndex(ESCI)(2017yýlýndanitibaren) TÜBITAK/ULAKBIM-TürkTipDizini (2000yýlýndanitibaren) Scopus (2017yýlýndanitibaren) GoogleScholar (1998yýlýndanitibaren) DOAJ (2018yýlýndanitibaren) IndexScholar (2007yýlýndanitibaren) EBSCOAcademicSearchComplete (2007yýlýndanitibaren) AkademikDizin (2000yýlýndanitibaren) EBSCOTOCPremier (2007yýlýndanitibaren) TürkMedline (2000yýlýndanitibaren) TürkiyeAtifDizini (2000yýlýndanitibaren) TürkPsikiyatriDizini (1998yilindanitibaren) PsycINFO/PsycologicalAbstracts (2004yýlýndanitibaren) CIRRIE IndexCopernicus YazýþmaAdresi/ForCorrespondence: KlinikPsikiyatriDergisi SahibiveYazýÝþleriMüdürü FabrikalarMah.3024Sok.No:13Kepez/Antalya TerapiTýpMerkezi Tel/Faks:02422448883/02422442099 ANPÖzelSaðlýkHizmetleriLtd.Þti.Adýna, e-mail:[email protected] Dr.MehmetYumru Webadresi:www.klinikpsikiyatri.org KapakResmi: MehmetEminErþan

4 EDÝTÖRDEN Ruh saðlýðý alanýnda etik ve sýnýrlar Ethics and boundaries in mental health

Mehmet Yumru1 1Doç. Dr., Klinik Psikiyatri Dergisi Editörü Özel Terapi Týp Merkezi, Antalya, Türkiye https://orcid.org/0000-0002-2117-7775

Ruh saðlýðý alanýnda son aylarda Türkiye Büyük edilen bu olaydan sonra ruh saðlýðý alanýnda çalýþan Millet Meclisi'ne sunulan ruh saðlýðý yasa teklifi ve meslek örgütlerinin görevlerini yeterince yerine ruh saðlýðý alanýnda çalýþan bir "klinik psikolog" un getiremediðini görmekteyiz. almýþ olduðu ceza nedeni ile etik sorunlar gündemi oluþturdu. Meslek örgütlerinden beklenen asgari tutum mesleki etik kurallara vurgu yapan, psikoterapi Ruh saðlýðý alanýnda çalýþan profesyonellerin tedavi uygulamasýnýn sýnýrlarýnýn herhangi bir mesleklerinin gereðini yerine getirirken uymasý gerekçe ile aþýlamayacaðýný ve verilen yargý karar- gereken etik kurallarý birçok meslek örgütü tarafýn- larýnýn takipçisini olacaklarýný belirten açýklamalar dan belirlenmiþtir. Ýlgili kiþinin basýna yansýyan yapmalarý ve sürece müdahil olduklarýný gösteren açýklamasýnda, dava dosyasýna bakýlmaksýzýn etik tavýr sergilemeleri ama en önemlisi psikoterapi ihlallerin olduðuna dair bazý verilerin olduðu ortamý açýsýndan kýsmen sarsýlan güven iliþkisini görülmektedir. Etik kurallarýnýn ihlalleri sonucu tekrar tesis edecek tedavi ortamýna iliþkin katý ve ortaya çýkan adli olaylarý deðerlendirirken diðer net sýnýrlarý yeniden ve hastalara güven verici dil ile tüm adli psikiyatri olgularýna yaklaþtýðýmýz gibi bir tanýmlamalarýdýr. yaklaþým sergilememiz gerekmektedir. Bu adli olguda da psikiyatri hekimi, taraf olan "klinik Son aylarda gündem oluþturan ve bu konu ile de psikolog" ya da "hasta/danýþan" ýn kimliði, cinsiyeti, birçok yönü ile iliþkili olan bir diðer önemli geliþme konumu, siyasi düþüncesinden baðýmsýz konuyu ele ise ruh saðlýðý yasa teklifidir. Teklif þu an meclis almasý gerekmektedir. Diðer taraftan bu olaya özgü gündemindedir (1). Yasa teklifinin oluþturulma bazý verilerin varlýðý, hem bu temel deðer- süreci, teklif metninin omurgasýný oluþturan lendirmeyi yapmamýza hem de meslek etik kural- Türkiye Psikiyatri Derneði tarafýndan kamuoyuna larýnýn dillendirilmesi, savunulmasý ve uygulan- duyurulmuþtur (2). Yasa teklifini oluþturan masýna engel olmamalýdýr. derneklerin meclise sunulan metninde isimlerinin hiç zikredilmemesi, sadece sayýsal olarak belir- Mesleki olarak bu bireysel sorumluluklarýmýz tilmesi ve kamuoyuna sadece bir siyasi partinin yanýnda baðlý bulunduðumuz ruh saðlýðý alanýndaki yasa teklifi metni gibi sunulmasý; baþta Türkiye meslek örgütlerinin de bu tür durumlarda ciddi Psikiyatri Derneði olmak üzere emek veren tüm sorumluluklarý bulunmaktadýr. Ýster bireysel ister derneklerin emeðini yok saymaktýr. örgütsel olsun en baþta gelen yükümlülüðümüz ise hastalarýmýza yönelik olan sorumluklarýmýzdýr. Bu Yasa teklifi, derneklerin görüþ birliði ile oluþturul- amaçla meslek örgütlerinin basýn açýklamalarý, muþ olmasýna karþýn bazý önemli eksiklikler toplumu bilgilendirme metinleri, etik içtihadlarý ve barýndýrmaktadýr. Türk Psikologlar Derneði'nin tutum belgeleri ile tüm bu sürece müdahil olmasý basýn açýklamasýnda (3) belirtildiði gibi "klinik gerekmektedir. Bununla birlikte kamuoyunca takip psikolog" tanýmýnda yer alan psikolojik danýþman-

(Klinik Psikiyatri 2019;22:5-6) DOI: 10.5505/kpd.2019.75537 5 Makalenin geliþ tarihi: 19.02.2019, Yayýna kabul tarihi: 20.02.2019 Yumru M. lýk ve rehberlik mezunlarýnýn da psikoloji mezun- ve doktorasý yapan bir klinik psikolog için de ben- larýna tanýnan þekilde klinik psikolog olabilme zer bir olay da Türkiye Mühendisler Mimarlar yetkisi en önemli eksikliklerinden birisidir. Odasý Birliði'nin bilirkiþilik yapmasý gibi bir durum Bilindiði gibi klinik psikolog tanýmlamasý yasal söz konusu olmayacaðýna göre bu alanýndaki kaos metinlere ilk olarak 2011 yýlýnda 1219 sayýlý giderilmelidir. Kiþinin týp fakültesi mezunu olmasý, Kanun'da tanýmlandýðý þekilde girmiþtir. Bu taným- ayný zamanda doktor olmasý bu yasal gerçeði lamaya göre klinik psikolog; psikoloji veya psikolo- deðiþtirmez. jik danýþma ve rehberlik lisans eðitimi üzerine klinik ortamlarda gerekli pratik uygulamalarý Meclise sunulan ruh saðlýðý yasa teklifine göre içeren klinik psikoloji yüksek lisansý veya diðer klinik psikolog; psikoloji veya rehberlik ve psikolo- lisans eðitimleri üzerine psikoloji veya klinik jik danýþmanlýk lisans eðitimleri üzerine klinik psikoloji yüksek lisansýna ilaveten klinik psikoloji psikoloji alanýnda yüksek lisans ve/veya doktora doktorasý yapan saðlýk meslek mensubudur (4). Bu yapmýþ veya psikoloji lisans programýnda bir yýl bi- kanun maddesi halen yürürlüktedir. Bu maddenin limsel hazýrlýk eðitimi ve klinik psikoloji yüksek "veya"dan sonra tanýmlanan bölümüne göre lisans doktorasý yapmýþ meslek mensubudur (1). örneðin bir endüstri mühendisi de klinik psikolog olabilmektedir. Bu sorunlu cümle yeni ruh saðlýðý yasa teklifi ile kýsmen onarýlmýþ olmakla birlikte Türk Psikologlar Derneði'nin bu teklife olan klinik psikolog olmak için psikoloji lisans eðitimi ön þerh'ine katýlmakla birlikte mesleki etik sorunlarýn koþul olmasý gerekliliði tam olarak karþýlana- yaþanmamasý adýna hazýrlanan teklifin uygun þekil mamýþtýr. ve içerikte yasalaþmasý bu tür gündemlerin oluþma- masý adýna önem arz etmektedir.

Yukarýda sözü edilen mesleki sýnýr ihlali yaptýðý için hakkýnda yargý kararý verilen kiþi bu sorunlu yasa maddesi çerçevesinde "klinik psikolog" olarak Yazýþma adresi: Doç. Dr. Mehmet Yumru, Özel Terapi Týp görev yapmaktadýr. Bahsi geçen kiþi týp fakültesi Merkezi, Antalya, Türkiye [email protected] mezunu olup, üzerine klinik psikoloji yüksek lisan- sý ve doktorasý yapmýþtýr. Psikiyatri hekimi deðildir. Mevcut koþullarda baðlý bulunmasý gereken meslek örgütü Türk Psikologlar Derneði olmasý gerekmek- tedir. Ancak davanýn basýna yansýyan bölümlerinde meslek örgütü olarak Türk Tabibler Birliði tarafýn- dan bilirkiþi raporu oluþturulmuþ olduðu görülmek- tedir. Bu durum uygulamadaki kaosu göstermesi açýsýndan önemlidir. Ülkemizde saðlýk alanýnda çalýþan meslek gruplarý içinde yalnýzca hekimlerin meslek odasý bulunmaktadýr. Kiþi hekim olduðu için yasal soruþturmayý tabip odasý yapmýþ ancak kiþi hekim kimliði ile deðil klinik psikolog kimliði ile meslek icra etmektedir. Bu durum mevcut yasal mevzuat çerçevesinde de sorunludur. Endüstri mühendisliði üzerine klinik psikoloji yüksek lisansý

KAYNAKLAR

1. https://www2.tbmm.gov.tr/d27/2/2-0858.pdf Eriþim tari- 4. http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.1219.pdf hi: 19.02.2019 Eriþim tarihi: 19.02.2019 2. http://www.psikiyatri.org.tr/basin/555/ruh-sagligi-yasa- taslagiyla-ilgili-basin-aciklamasi Eriþim tarihi: 19.02.2019 3. https://www.psikolog.org.tr/?Detail=2128 Eriþim tarihi: 19.02.2019

6 Klinik Psikiyatri 2019;22:5-6 RESEARCH ARTICLE The relationships among impulsivity, anxiety sensitivity, and severity of social anxiety disorder

Dürtüsellik ve anksiyete duyarliliði özelliklerinin sosyal anksiyete bozukluðu'nun þiddeti ile iliþkisi

Safiye Bahar Ölmez1,Ahmet Ataoðlu2 1M.D., Department of Psychiatry, Düzce University School of Medicine, Düzce, Turkey https://orcid.org/0000-0003-4793-7514 2Prof., Department of Psychiatry, Düzce University School of Medicine, Düzce, Turkey https://orcid.org/0000-0002-6435-1286

SUMMARY ÖZET Objective: The purpose of this study is to examine the Amaç: Bu çalýþmanýn amacý Sosyal Anksiyete Bozukluðu characteristics of impulsivity and anxiety sensitivity in (SAB) hastalarýnda dürtüselik ve anksiyete duyarlýlýðý patients with Social Anxiety Disorder (SAD) and to inves- özelliklerinin incelenmesi ve bu özelliklerin SAB'nýn þidde- tigate relationships between these characteristics and ti ile iliþkisinin araþtýrýlmasýdýr. Yöntem: Çalýþmanýn the severity of SAD. Method: The sample consisted of örneklemini Amerikan Psikiyatri Birliði Mental outpatients (n=42) who had been diagnosed with only Hastalýklarýn Taný ve Sýnýflandýrmasý Kýlavuzunun beþinci SAD based on the American Psychiatric Association's versiyonuna göre taný almýþ 42 SAB hastasýndan oluþan Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorder, in SAB grubu ve psikiyatrik tanýsý bulunmayan 51 saðlýklý addition to healthy individuals (n=51) serving as the bireyden oluþmuþ kontrol grubu oluþturmuþtur. Çalýþma- control group. Data collection tools were the socio- da veri toplama aracý olarak; sosyo-demografik form, demographic form, the Barratt Impulsivity Scale (BIS-11), Barratt Dürtüselik Ölçegi (BDÖ-11), Anksiyete Duyarlýlýðý the Anxiety Sensitivity Index (ASI-3), and Liebowitz Social Ýndeksi (ADI-3) ve Liebowitz Sosyal Fobi Belirtileri Ölçeði Anxiety Scale (LSAS). Results: The mean total score of (LSFBÖ) kullanýlmýþtýr. Bulgular: Çalýþma sonucunda SAB the BIS-11 in the SAD group was found to be signifi- grubunda BDÖ-11 ortalama toplam puaný kontrol cantly higher than the mean total BIS-11 score in the grubunun BDÖ-11 ortalama toplam puanýndan yüksek control group (p <0.001). Compared to the mean total bulunmuþtur (p<0.001). Ayrýca SAB grubunun ortalama ASI-3 score, the SAD group's mean score was significant- toplam ADI-3 puaný kontrol grubunun toplam ADI-3 ly higher than the control groups mean scores (p puan ortalamasýndan anlamlý derecede daha yüksektir <0.001). The analysis of variance revealed that the cog- (p<0.001). Uygulanan varyans analizi sonucunda biliþsel nitive and social dimensions and total ASI-3 scores were ve toplumsal alt ölçek ve toplam ADI-3 puanlarý ile LSFBÖ positively correlated with total LSAS scores (r=0.434, puanlarý arasýnda pozitif korelasyonlar olduðu bulun- r=0.427, and r=0.351, respectively). Additionally, there muþtur (sýrasýyla; r=0.434, r=0.427 ve r=0.351). BDÖ- was a negative correlation between the attention impul- 11 alt ölçeklerinden ise yanlýzca dikkat dürtüselliði puaný sivity subscore and the LSAS avoidance subscore (r=- ile LSFBÖ kaçýnma alt ölçek puaný arasýnda negatif kore- 0.353). Discussion: Patients with SAD have more impul- lasyon bulunmuþtur (r=-0.353). Sonuç: SAB hastalarýnýn sivity and anxiety sensitivity characteristics than healthy dürtüsellik ve anksiyete duyarlýlýðý özellikleri saðlýklý individuals. Moreover, anxiety sensitivity and attention bireylerden yüksektir. SAB'da kaçýnma belirtilerinin þidde- impulsivity characteristics of patients with SAD are asso- ti, bireylerin anksiyete duyarlýlýðý ve dikkat dürtüselliði ciated with symptom severity. özellikleri ile iliþkilidir.

Key Words: Anxiety sensitivity, Liebowitz Social Phobia Anahtar Sözcükler: Anksiyete duyarlýlýðý, dürtüsellik, Anxiety Scale, impulsivity, social anxiety disorder Liebowitz Sosyal Fobi Belirtileri Ölçeði, Sosyal Anksiyete Bozukluðu

(Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:7-15) DOI: 10.5505/kpd.2018.47560

The arrival date of article: 15.08.2018, Acceptance date publication: 06.11.2018 7 Ölmez SB, Ataoðlu A.

INTRODUCTION mood disorders, and Attention Deficit and Hyperactivity Disorder (ADHD) may have some Social Anxiety Disorder (SAD) is a mental disorder impulsivity characteristics, which make treatment characterized by persistent anxiety and avoidance and progress of the disorders poorer than those, behavior triggered by the presence of a person in a which do not have impulsivity characteristics (13- social environment (1). SAD is often associated 15). Some studies in the literature also have shown with decreased functionality and quality of life that some subgroups of patients with SAD can dis- (1,2). While 92% of the SAD patients reported play impulsive behaviors instead of the avoidance having decreased occupational functioning, 85% of behaviors that we often expect to observe in the SAD patients also reported having reduced patients with SAD (16-18). Kashdan et al. exami- academic performance (2). ned the behavior patterns and socio-demographic characteristics of a sample of 1,832 individuals in their study and, found that 79% of the SAD samp- In the SAD development process there exist etio- les exhibited typical behavioral patterns such as logical factors via genetic susceptibility, environ- behavioral inhibition and submission, whereas 21% mental conditions, individual experiences, and the of displayed more anger and impulsivity characte- complex interaction of temperament and character ristics than individuals with typical behaviors (16). traits (1). Studies on the neurobiology of social anx- iety have demonstrated that there is an "alarm sys- tem" that affects the prefrontal area, between the Examining impulsivity and anxiety sensitivity cha- amygdala and the hippocampus in the brain (3). racteristics of patients with SAD can lead the way Some neuroimaging studies have suggested that to administer treatment better for clinicians. the level of the perception of social events as Several studies in the literature proposed that dif- threatening may change depending on the activa- ferent levels of impulsivity and anxiety sensitivity tion in some individuals of this alarm system (3,4). also might have affected the severity of SAD (6-12, Anxiety sensitivity is known as one of the crucial 16-18). Interestingly the results of some of the stu- factors related to this alarm system's activation. dies related SAD and impulsivity suggest that impulsivity may have an indirect effect in relation to the severity of disorder symptoms, as well as Anxiety sensitivity was first described by Reiss and other individual predisposing factors such as per- McNally as "frightening from fear" (5). Anxiety sonality traits or anxiety sensitivity (16-18). It seems sensitivity is a cognitive process that is considered that impulsivity and anxiety sensitivity have a com- to be important in the etiology and course of anxi- plex function in SAD. However, according to our ety disorders by providing cognitive constructs of knowledge, there is no study in the literature that anxiety symptoms (6). Individuals who have higher examined the relationships between these two anxiety sensitivity experienced anxiety symptoms characteristics and severity of SAD concurrently more intensely and more unattainable than others. (6-12, 16-18). Thus, the aim of this study is to inves- Studies on the anxiety sensitivity properties of anxi- tigate impulsivity and anxiety sensitivity character- ety disorders have shown that different dimensions istics in SAD patients and to investigate the rela- of anxiety sensitivity are associated with different tionships between these characteristics and the types of anxiety disorders (6-12). For instance, Rodriguez et al. found that relationships exist severity of SAD symptoms. The research questions between panic disorder and physical dimension, that have been addressed in this study are as fol- SAD and social dimension, and Generalized lows: Anxiety Disorder (GAD) and cognitive dimension (12). -Is there a significant difference between patients with SAD and healthy controls based on their Impulsivity is another clinical feature, which arou- impulsivity and anxiety sensitivity characteristics? ses interest by researchers in several mental disor- ders. Past research has shown that most of the psy- -Is there a significant relationship between severity chiatric disorders including anxiety disorders, of SAD and impulsivity or anxiety sensitivity levels

8 Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:7-15 The relationships among impulsivity, anxiety sensitivity characteristics, and severity of social anxiety disorder of SAD patients? king any plan due to focus on the present time) (14). To evaluate the BIS-11, four different scores METHOD are obtained including total, non-planning, atten- tion, and motor impulsivity scores. The higher the total BIS-11 score means, the higher the impulsivi- Participants ty of the patient (14). The validity and reliability study of BIS-11 in Turkish was confirmed by Güleç The sample of this study consisted of outpatients et al. (22). with SAD (n=42) who applied to the psychiatry clinic of a university hospital during a one-year The ASI-3 is the latest version of the ASI and was period, in addition to healthy individuals (n=51) developed by Taylor et al. (9). Mantar et al. con- who did not receive any psychiatric diagnosis who firmed the validity and reliability of the Turkish ver- thus served as the control group. These individuals sion of the scale (6). The ASI-3 consists of 18 items in the SAD group were selected from outpatients based on a self-report. The scale provides three who had not been diagnosed with any other psychi- separate sub-scores (physical, social and cognitive atric comorbidities after a clinical interview based dimensions) and total ASI-3 scores (6,9) on the American Psychiatric Association's Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorder fifth edition (DSM-5) criteria (19). The LSAS is a measurement which is used to deter- Individuals who have any other comorbid mental mine the severity of SAD and it consists of 24 items disorder except SAD or any personality disorders in two subsections, which are anxiety and avoidance according to DSM-5 and who were receiving any subsections (20,21). The validity and reliability psychotropic treatment were excluded from this study of the Turkish version of the scale was made study. Additionally, we administered all measure- by Soykan et al. (23). ments to participants in the SAD group during the first clinical interview before they began to receive Statistical Analyses any treatment for SAD. Informed consent was obtained from all of the participants in the present Statistical analyses were carried out in the SPSS study and researchers followed essential ethical (Version 18) program. While the assumption of rules. An appropriate permission (Decision num- normality was examined by the Shapiro Wilk test in ber:2015/73) was received from the Clinical continuous quantitative variables, homogeneity of Research Ethics Committee of the university on variances was evaluated through the Levene test. 14/12/2015. For the continuous quantitative variables for which the assumptions hold, independent samples t-test Measurements was used to compare the groups in terms of socio- demographic characteristics and clinical scales. On The data collection tools of this study were the the other hand, for variables for which the assump- socio-demographic form, the Barratt Impulsivity tions do not hold, Mann Whitney Test was used for Scale (BIS-11), and the Anxiety Sensitivity group comparisons. Inventory (ASI-3) (9,14). Only the Liebowitz Social Anxiety Symptom Inventory (LSAS) was adminis- The Pearson and Spearman Correlation tests were tered to participants just in the SAD group (20,21). applied to examine the relationships between quantitative variables. Relationships between cate- The BIS-11 consists of 30 questions answered on gorical variables were also examined by the the basis of a self-report. The BIS-11 has three sub- Pearson Chi-Square and the Fisher-Freeman- scales including attention impulsivity (cognitive Halton tests. In this study, p <0.05 was considered irregularity and rapid decision making), motor statistically significant. impulsivity (impatience, sudden and unplanned mobility), and non-planning impulsivity (not ma-

Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:7-15 9 Ölmez SB, Ataoðlu A.

RESULTS total ASI-3 mean score, the mean ASI-3 total score of the SAD group was found to be significantly Table 1 presents the socio-demographic characte- higher than the mean ASI-3 total score of the cont- ristics of the participants. Regarding Table 1, there rol group (p <0.001). When the groups were exa- was no statistically significant difference between mined in terms of the ASI-3 subscale scores, the the groups in terms of their socio-demographic mean scores of the physical, social and cognitive characteristics. During the clinical interview, all the ASI-3 subscales in the SAD group were also signi- participants in two groups were also questioned in ficantly higher than the control group's subscales terms of lifetime psychiatric history and there was scores (p<0.001, p<0.001 and p<0.001, respective- also no statistically significant difference between ly) (Table 2). the groups in terms of lifetime psychiatric diagnosis (p= 0.376). Regarding the relationships between the ASI-3 and the LSAS scores, the cognitive dimension, the Regarding the impulsivity characteristics of groups, social dimension, and the total scores of ASI-3 the mean BIS-11 total score (± SD) was 59.9 ± 9.0 were found to be positively correlated with the all in the SAD group while it was 53.5±8.2 in the cont- LSAS scores (Table 3). rol group (p <0.001). There was no statistically sig- nificant difference between groups in terms of sub- In the SAD group, no statistically significant rela- scores of the BIS-11 (Table-2). Regarding the rela- tionship was found between the BIS-11 total and tionship between the BIS-11 and the LSAS scores, the subscale scores and the ASI-3 total and the sub- it was found that there was a negative correlation scale scores (Table 4). between the attention impulsivity score and the LSAS avoidance subscale score (r=-0.353, DISCUSSION p=0.022) (Table 3).

In this study, the impulsivity and anxiety sensitivity When the groups were compared according to the characteristics of SAD patients were compared

Table 1: Socio-demographic characteristics of the groups Social Anxiety Control Group p Disorder Group n (%) n (%) Male 24(57.1) 30(58.8) 0.170 Gender** Female 18(42.9) 21(41.2) Married 8(19.0) 13(25.4) 0.084 Marital status ** Single 34(81.0) 38(74.6) Public servant 4(9.5) 7(13.6)

Worker 4(9.5) 9(17.6) *** 0.011 Occupation Student 26(61.9) 25(48.7) Housewife 2(4.8) 2(3.9) Other* 6(14.3) 7(13.6) Urban 35(83.3) 47(92.8) 0.054 Residence *** Rural 7(16.7) 4(7.2) Not good 7(16.7) 14(27.5) 0.079 Monthly income perception *** Medium 28(66.7) 35(68.6) Good 7(16.7) 2(3.9) Age (years) a,b 21.0 (18-41) 22.0 (19-42) 0.872 Education Level (years) a,b 14.0 (5-22) 16.0 (2-19) 0.285 Mother Education (years) a,b 5.0 (0-16) 5.0 (0-16) 0.708 Father Education (years) a,b 8.0 (0-18) 11.0 (0-16) 0.090 Number of Siblings a,b 3.0 (1-7) 3.0 (0-12) 0.700

*Unemployed, farmer, retired, worker, craftsmen, **Pearson Chi -Square test ***Fisher-Freeman-Halton test, a:Mann Whitney Test, b: Median (Minimum-Maximum).

10 Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:7-15 The relationships among impulsivity, anxiety sensitivity characteristics, and severity of social anxiety disorder

Table 2: The comparison of the BIS -11 and the ASI -3 scores of groups Social Anxiety Disorder Control group p group Mean±SD Min-Max Mean±SD Min-Max Motor Impulsivity a,c 8.6±2.8 3.0-16.0 7.6±2.3 4.0-13.0 0.124 Attentional Impulsivity a,c 8.8±2.4 5.0-14.0 8.2±2.4 5.0-17.0 0.163 Non-planning Impulsivity a,c 10.4±23 5.0-15.0 9.7±2.8 5.0-19.0 0.121 Total BIS-11 score a,c 59.9±9.0 42.0-80.0 53.5±8.2 39.0-73.0 0.001 Physical concerns b,c 10.5±62 0.0-22.0 5.1±5.6 0.0-24.0 0.001 Social Concerns b,c 15.5±51 4.0-24.0 6.0±5.3 0.0-20.0 0.001 Cognitive concerns b,c 10.2±58 0.0-23.0 3.5±4.4 0.0-20.0 0.001 Total ASI-3 scorec 36.2±13.8 10.0-63.0 14.6±14.7 0.0-69.0 0.001 ASI-3: Anxiety Sensitivity Index -3, BIS-11: Barratt Impulsivity Scale -11, SD: Standard Deviation, Min-Max: Minimum-Maximum, a: BIS-11 sub-scores, b: Dimension scores of ASI -3, c: independent samples t -test, significance at p<0.05. with those of the healthy controls, and the relation- of 34.653 adults based on their impulsivity scores ships between these features and the severity of and they divided participants into two groups as SAD symptoms were examined. "impulsive" and "non-impulsive" groups (27). Then Chamorro et al. compared these two groups based Comparing the BIS-11 scores of the groups the on their psychiatric diagnosis. They have found that mean total BIS-11 scores of the SAD group were 12.1% of the "impulsive" group had individuals who found to be significantly higher than the mean total meet the SAD diagnosis criteria. On the other BIS-11 scores of the control group. Several studies hand, this rate was 5.9% in the "non-impulsive" in the literature suggest that some subgroups of group (27). According to the findings of those stu- patients with SAD have higher impulsivity charac- dies, impulsivity seems to have a complex relation- teristics than others (24-27). Del Carlo et al. exa- ship with SAD. mined the characteristics of impulsivity and addi- tional psychiatric disorders in patients with anxiety The general pattern of behaviors of SAD patients disorders and found that the impulsivity characte- consists of social interaction and avoidance beha- ristics of the anxiety disorders (Agoraphobia, Panic viors. When the results of the present study are Disorder, and SAD) were higher than those of evaluated with abovementioned studies; it is healthy controls (24). Moreover, Chamorro et al. observed that some SAD patients may exhibit have examined participants in a community sample impulsive behaviors for purposes such as refusing, Table 3: The correlations among the LSAS scores, the ASI -3, and the BIS -11 scores in SAD group LSAS LSAS LSAS Anxiety Score Avoidance Score Total Score Motor Impulsivity a,c r -0.016 -0.258 -0.108 p 0.918 0.100 0.497 Attentional Impulsivity a,c r -0.189 -0.353 -0.264 p 0.231 0.022 0.091 Non-planning Impulsivity a,c r -0.022 -0.050 -0.048 p 0.890 0.751 0.764 Total Impulsivity c r 0.108 -0.089 0.032 p 0.498 0.576 0.842 Physical concerns b,c r -0.007 0.090 0.014 p 0.963 0.569 0.931 Social concerns b,c r 0.400 0.430 0.427 p 0.009 0.004 0.005 Cognitive concerns b,c r 0.419 0.412 0.434 p 0.006 0.007 0.004 Total ASI-3 Scorec r 0.326 0.375 0.351 p 0.035 0.015 0.023 SAD: Social Anxiety Disorder, LSAS: Liebowitz Social Anxiety Scale , ASI-3: Anxiety Sensitivity Index -3, BIS-11: Barratt Impulsivity Scale -11, a: BIS-11 sub-scores, b: Dimension scores of ASI -3, c: Spearman Correlation test, significant at p<0.05.

Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:7-15 11 Ölmez SB, Ataoðlu A.

Table 4: The correlations between the ASI -3 and the BIS -11 scores in SAD group Physical Social Cognitive Total ASI-3 concernsb concerns b concerns b Score Motor Impulsivity a,c r 0.120 -0.130 0.164 0.076 p 0.451 0.413 0.298 0.633 Attentional Impulsivity a,c r 0.150 -0.095 0.114 0.081 p 0.342 0.552 0.471 0.608 Non-planning Impulsivity a,c r -0.036 -0.237 0.048 -0.083 p 0.822 0.131 0.764 0.601 Total Impulsivity c r 0.092 -0.135 0.300 0.119 p 0.563 0.395 0.054 0.454 SAD: Social Anxiety Disorder, ASI-3: Anxiety Sensitivity Index -3, BIS-11: Barratt Impulsivity Scale-11, a: BIS-11 sub-scores, b: Dimension scores of ASI -3, c: Spearman Correlation test, significant at p<0.05. rejecting, criticizing, or hurting before being criti- in SAD (16-18). The alignment of impulsivity cha- cized or rejected. In this way, an individual may racteristics with any mental disorder is important have an opportunity to protect his/her social status for clinicians in terms of planning optimal treat- and gain acceptance instead of being rejected. This ment and follows up for patients. According to impulsive way can also provide him/her a solution Kashdan and McKnight, impulsive behaviors can for coping with his/her anxiety in a quick way. On be used by SAD patients effectively in reducing the other hand, another point of view about the short-term anxiety symptoms and preventing rejec- subject is that; people who have impulsive, tion from others. However, these behaviors can unplanned, and sudden behaviors are more likely lead to long-term negative outcomes related to life to develop SAD because of the negative conse- satisfaction, physical and mental health and total quences they frequently face. A more robust exami- life expectancy (26). In the field of the relationships nation of this causal relationship may be possible in between impulsivity and treatment outcomes of future studies with larger samples and longer SAD patients, Erwin et al. examined the partici- patient follow-ups. However, the findings of the pants' depressive symptoms, coping attitudes, cog- present study support the current literature, which nitive behavioral psychotherapy outcomes, and suggests that SAD is an anxiety disorder, which severity of SAD symptoms (28). Erwin et al. found might have impulsivity characteristics (24-27). that participants who had higher impulsive features were less likely to benefit from treatment than oth- Impulsivity can also affect symptom severity and ers who did not have those features. Considering treatment outcomes of patients with any kind of that the basic practices of cognitive behavioral psy- mental disorders (16-18,26). Therefore, one main chotherapy in SAD include various behavioral purpose of the present study was to investigate the interventions, individuals who are impulsive, who relationship between impulsivity and symptom make sudden decisions, and who exhibit higher severity levels of patients with SAD. Regarding the anger behaviors may be less likely to complete such findings of this investigation, we found a negative a therapy (29). correlation only between the attention impulsivity score of the SAD patients and the LSAS avoidance Anxiety sensitivity is another clinical feature associ- sub-scale score. Attention impulsivity is defined as ated with SAD as well as several anxiety disorders having difficulty paying attention, being indecisive as a susceptibility factor (8, 30-33). Recent studies or displaying an intolerance of cognitive comple- related to anxiety sensitivity in SAD revealed that xity (14). Therefore, this result showed that among social anxiety sensitivity was predictive for SAD (8, patients with SAD, those who have higher attention 30-33). The findings of the present study based on impulsivity characteristics also have lower avoi- higher levels of social dimension scores of ASI in dance symptom severity than other patients with the SAD group are consistent with the findings SAD. This supports the idea that attention impul- reported in the literature (8, 30-33). In addition to sivity characteristics might be a predictor for deter- these studies, we found that not only social dimen- mining patients who can display much more impul- sion but also the cognitive and physical dimension sive behaviors than expected avoidance behaviors of ASI may determinate the severity of SAD. It is a

12 Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:7-15 The relationships among impulsivity, anxiety sensitivity characteristics, and severity of social anxiety disorder well-known clinical finding that individuals with the association between anxiety sensitivity and risk- SAD are highly aware of their physical senses, taking behavior such as gambling and substance use especially those individuals exposed to physical in nonclinical samples. In the first study, sensations such as facial flushing, sweating or researchers claimed that individuals with high an- trembling, which are present during social interac- xiety sensitivity characteristics display significantly tions (34). It is also known that processes such as less risk-taking than their low counterparts who negative evaluation in the society, negative inter- have less anxiety sensitivity characteristics (36). In pretation of the event by rumination before or after the results of the second study showed that adoles- the social interaction are crucial manners in the cents who had higher impulsivity in addition to cognitive structure of SAD. Individuals who are higher anxiety sensitivity characteristics demons- more sensitive to the cognitive manifestations of trated much more maladaptive ways such as sub- anxiety also be expected to apply more of these stance use for coping with their anxiety (37). abovementioned negative appraisals. Therefore, Comeau et al. claimed that anxiety sen- sitivity could be a mediator for the relationship Although anxiety sensitivity is an individual suscep- between anxiety and impulsivity (37). Although tibility factor for anxiety, several studies have also there were significant relationships between symp- shown that anxiety sensitivity may be reduced with tom severity of SAD and anxiety sensitivity or the help of psychotherapy or pharmacotherapy impulsivity separately, we could not find any asso- (35). Therefore determining patients who have ciation between anxiety sensitivity and impulsivity. higher anxiety sensitivity also crucial for better These differences between the present study and treatment management of patients with SAD (35). past research discussed above might be derived Regarding examination of the relationship between from different methods and clinical samples used anxiety sensitivity and severity of SAD in the pre- in those studies. Hence, future studies need to be sent study, it was found that there was a positive done in larger clinical samples and with different correlation between cognitive and social anxiety methods for examining the relationship between sensitivity characteristics, and total ASI-3 scores impulsivity and anxiety sensitivity. and all subscale and total scores of LSAS. Additionally, regarding the assessment of the rela- One of the limitations of the present study is the tionships between impulsivity and symptom severi- limited size of the participants. This limitation was ty of SAD we found that among the patients with derived from our eligibility criterion for partici- SAD those who have higher attention impulsivity pants such as not having any additional psychiatric characteristics also have lower avoidance symptom diagnoses other than SAD. Although SAD is one of severity than other patients. Therefore, all have the the most common mental disorders, patients with attention impulsivity, cognitive and social anxiety SAD are less likely to apply for treatment without sensitivity characteristics seem to be associated additional psychiatric complaints. Another limita- with symptom severity of SAD. When we assess the tion of this study is that data collection tools are two main results of our study we can point out that based on self-declaration of participants. The last both higher anxiety sensitivity and lower attention limitation of the present study is that assessing impulsivity characteristics can lead to higher symp- impulsivity only for using inventory without any tom severity of SAD related to avoidance. behavioral or cognitive tasks as mentioned before.

Regarding examining the relationship between an- Despite having these limitations, the present study xiety sensitivity and impulsivity features, there was contributes to the limited literature on the rela- no significant correlation between anxiety sensiti- tionships among anxiety sensitivity, impulsivity, and vity and impulsivity characteristics of patients with SAD. Specifically, findings of the present study SAD in the present study. Additionally, to our imply that individuals with higher anxiety sensitivi- knowledge, there is no study in the literature that ty and lower attention impulsivity tend to have examined the relationship between anxiety sensiti- higher avoidance symptom severity than others. vity and impulsivity characteristics of patients with Determining the anxiety sensitivity and impulsivity SAD. There were only two studies, which examined characteristics of patients with SAD can provide a

Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:7-15 13 Ölmez SB, Ataoðlu A. guide to managing appropriate treatment model to predict which individuals are more likely to for clinicians. develop SAD and also to predict symptom severity of present SAD. It is also critical to assess not only CONCLUSION the social dimension but also the cognitive and physical dimension of ASI for examining anxiety sensitivity characteristics of patients with SAD. In conclusion, patients with SAD may have more Finally, symptom severity of SAD is associated with impulsive characteristics than healthy individuals. both anxiety sensitivity and attention impulsivity The extensive sampled studies are needed to characteristics of individuals. understand whether these individuals use impulsi- vity for coping with their anxiety and whether SAD is a result of their failures due to their impulsive behaviors in social interaction. Correspondence address: M.D. Safiye Bahar Olmez, Department Of Psychiatry, Düzce University School Of Medicine, Düzce, Turkey [email protected] Additionally, anxiety sensitivity characteristics of an individual can be used as the preliminary factor REFERENCES 1. Stein MB, Chen CY, Jain S, Jensen KP, He F, Heeringa SG, of anxiety disorder patients. Behav Res Ther 2004;42:79-91. Kessler RC, Maihofer A, Nock MK, Ripke S, Sun X, Thomas 13. Öztürk MO, Uluþahin A Mental Health and Mental ML, Ursano RJ, Smoller RJ, Gelernter J. Genetic risk variants Disorders. Eleventh ed., Ankara, Nobel Týp Kitaplarý, 2013, pp. for social anxiety. Am Jour of Med Gen 2017; 174:120-131. 462-468. (Turkish) 2. Dilbaz N. Sosyal fobi. Psikiyatri Dünyasý 1997; 1:18-24. 14. Patton JH, Stanford MS. Factor structure of the Barratt (Turkish) impulsiveness scale. J. Clin. Psychol 1995;51:768-774. 3. Tillfors M. Why do some individuals develop social phobia? A 15. Özdemir PG, Selvi Y, Aydýn A. Impulsivity and its treat- review with emphasis on the neurobiological influences. Nord J ment. Psikiyatride Guncel Yaklasimlar 2012;4:293-314. Psychiatry 2004;58:267-276. (Turkish) 4. Tillfors M, Furmark T, Marteinsdottir I, Fredrikson M. 16. Kashdan TB, Elhai JD, Breen WE. Social anxiety and disin- Cerebral blood flow during anticipation of public speaking in hibition: an analysis of curiosity and social rank appraisals, social phobia: a PET study. Biol Psychiatry 2004;52:1113-1119. approach-avoidance conflicts, and disruptive risk-taking behav- 5. Reiss S, Peterson RA, Gursky DM, McNally RJ. Anxiety sen- ior. J Anxiety Disord 2008;22:925-939. sitivity, anxiety frequency and the prediction of fearfulness. 17. Kashdan TB, Hofmann SG. The high?novelty-seeking, Behav res and therapy 1986;24:1-8. impulsive subtype of generalized social anxiety disorder. 6. Mantar A, Yemez B, Alkýn T. Anksiyete duyarlýlýðý ve psikiy- Depress and Anxiety 2008;25:535-541. atrik bozukluklardaki yeri. Turk Psikiyatri Derg 2011;22:187- 18. Mörtberg E, Tillfors M, Zalk N, Kerr M. An atypical anxious 193. (Turkish) impulsive pattern of social anxiety disorder in an adult clinical 7. Rector NA, Szacun-Shimizu K, Leybman M. Anxiety sensitiv- population. Scand J Psychol 2014;55:350-356. ity within the anxiety disorders: Disorder-specific sensitivities 19. American Psychiatric Association. Diagnostic and statistical and depression comorbidity. Behav Res Ther 2007;45:1967- manual of mental disorders. 5th edition. Arlington, VA: 1975. American Psychiatric Pub, 2013. 8. Naragon-Gainey K. Meta-analysis of the relations of anxiety 20. Liebowitz MR. Social phobia. Mod Probl sensitivity to the depressive and anxiety disorders. Psychol Bull Pharmacopsychiatry 1987;22:141-173. 2010;36:128-138. 21. Heimberg RG, Horner KJ, Juster HR Safren SA, Brown EJ, 9. Taylor S, Zvolensky MJ, Cox BJ Daecon B, Heimberg R, Schneier FR, Liebowitz MR. Psychometric properties of the Ledley G, Coles M. Robust dimensions of anxiety sensitivity: Liebowitz social anxiety scale. Psychol Med 1999;29:199-212. development and initial validation of the Anxiety Sensitivity Index-3. Psychol Assess 2007; 9:176. 22. Güleç H, Tamam L, Güleç MY, Turhan M, Karakus G, Zengin M, Standford MS. Psychometric properties of the 10. Taylor S. Anxiety sensitivity: Theory, research, and treatment Turkish version of the Barratt Impulsiveness Scale-11. Bulletin of the fear of anxiety. Routledge 2014, 76-99. of Clinical Psychopharmacology 2008; 8:251-258. (Turkish) 11. McNally RJ. Anxiety sensitivity and panic disorder. Biol 23. Soykan Ç, Özgüven HD, Gençöz T. Liebowitz social anxiety Psychiatry 2002;52:938-946. scale: the Turkish version Psycholog Rep 2003; 9(suppl3):1059- 12. Rodriguez BF, Bruce SE, Pagano ME. Factor structure and 1069. (Turkish) stability of the Anxiety Sensitivity Index in a longitudinal study 24. Del Carlo A, Benvenuti M, Fornaro M, Toni Cristina,

14 Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:7-15 The relationships among impulsivity, anxiety sensitivity characteristics, and severity of social anxiety disorder

Rizzato S, Swann AC, Dell'Osso L, Perugi G. Different mea- 33. McWilliams LA, Stewart SH, MacPherson PS. Does the sures of impulsivity in patients with anxiety disorders: a case social concerns component of the Anxiety Sensitivity Index control study. Psychiatry Res 2012;197:231-236. belong to the domain of anxiety sensitivity or the domain of neg- ative evaluation sensitivity? Behav Res Ther 2000;38:985-992. 25. Kachin KE, Newman MG, Pincus AL. An interpersonal problem approach to the division of social phobia subtypes. 34. Costello CG. Fears and phobias in women: A community Behav Ther, 2001;32:479-501. study. J Abnorm Psychol 1982; 91:280. 26. Kashdan TB, McKnight PE. The darker side of social anxi- 35. Cox BJ, Taylor S, Enns MW. Fear of cognitive dyscontrol in ety when aggressive impulsivity prevails over shy inhibition. Curr relation to depression symptoms: Comparisons between original Dir Psychol Sci 2010; 19:47-50. and alternative measures of anxiety sensitivity. J Behav Ther Exp Psychiatry 1999;30:301-311. 27. Chamorro J, Bernardi S, Potenza MN. Impulsivity in the general population: a national study. J Psychiatr Res 36. Broman-Fulks, JJ, Urbaniak A, Bondy CL, Toomey KJ. 2012;46:994-1001. Anxiety sensitivity and risk-taking behavior. Anxiety, Stress, & Coping 2014; 27:619-632. 28. Erwin BA, Heimberg RG, Schneier FR, Liebowitz MR. Anger experience and expression in social anxiety disorder: 37. Comeau N, Stewart SH, Loba P. The relations of trait anxi- Pretreatment profile and predictors of attrition and response to ety, anxiety sensitivity, and sensation seeking to adolescents' cognitive-behavioral treatment. Behav Ther 2003;34:331-350. motivations for , cigarette, and marijuana use. J Addict Behav Ther 2001;26:803-825. 29. Türkçapar MH. Cognitive Behavioral Therapy. Third ed., Ankara, Hekimler Yayin Birligi, 2017, pp. 40-45. (Turkish) 30. Taylor S, Koch WJ, McNally RJ. How does anxiety sensitivi- ty vary across the anxiety disorders? J Anxiety Disord 1992; 6:249-259. 31. Grant DM, Beck JG, Davila J. Does anxiety sensitivity pre- dict symptoms of panic, depression, and social anxiety? Behav Res Ther 2007;45:2247-2755. 32. Zinbarg RE, Brown TA, Barlow DH, Rapee RM. Anxiety sensitivity, panic, and depressed mood: A reanalysis teasing apart the contributions of the two levels in the hierarchical structure of the Anxiety Sensitivity Index. J Abnorm Psychol 2001;110:372-376.

Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:7-15 15 ARAÞTIRMA Þizofreni hastalarýna bakým verenlerin bakým yüklerinin yaþam kalitesine etkisinin incelen- mesi Investigation of the effect between care burden and quality of life in care- givers of schizophrenia patients

Hakan Karaaðaç1, Esra Çalýk Var2 1Sosyal Hizmet Uzmaný, Kayseri Þehir Hastanesi, Kayseri, Türkiye https://orcid.org/0000-0002-6586-5940 2Doç. Dr., Yýldýrým Beyazýt Üniversitesi, Sosyal Hizmet Ana Bilim Dalý, Ankara, Türkiye https://orcid.org/0000-0002-6025-0576

ÖZET SUMMARY Amaç: Bu çalýþma Kayseri Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Objective: This study was conducted to investigate the TRSM ve Ruh Saðlýðý Kliniðinde tedavi edilen þizofreni effect between care burden and quality of life of care- hastalarýna bakým verenlerin algýladýklarý bakým yük- givers of schizophrenia patients treated at Kayseri lerinin yaþam kaliteleri üzerindeki etkilerinin incelenmesi Education and Research Hospital Community Mental amacýyla gerçekleþtirildi. Yöntem: Örneklem seçiminde Health Center and Psychiatry Clinic. Method: T In the amaçsal örnekleme yöntemi kullanýlmýþ ve 146 kiþi çalýþ- selection of samples, purposive sampling method was maya dahil edilmiþtir. Verilerin toplanmasýnda; used and 146 persons were included in the study. In the Sosyodemografik Bilgi Formu, Zarit Bakým Verme Yükü collection of data; Sociodemographic Information Form, Ölçeði ve DSÖ Yaþam Kalitesi Ölçeði Kýsa Türkçe Formu Zarit Care Burden Scale and WHOQOL-BREF-TR were kullanýlmýþtýr. Elde edilen veriler SPSS 23 programýnda used. The obtained data were tested in SPSS 23 program sayý, yüzde, frekans, t testi, ANOVA, pearson korelasyon by number, percentage, frequency, t test, ANOVA, analizi ve çoklu regresyon analizi ile test edilmiþtir. Pearson correlation analysis and multiple regression Bulgular: Bakým verenlerin; yaþ ortalamasýnýn 45 analysis. Results: Caregivers; mean age was 45, the olduðu, hastalarýna ortalama 8.5 yýl bakým verdikleri ve patients were given care a mean of 8.5 years and 54.8% % 54.8’inin kadýn olduðu tespit edilmiþtir. Yaþam kalitesi were women. The quality of life physical health subscale; fiziksel saðlýk boyutunu; bakým yükü toplam puaný, burden of care total score, deterioration in social rela- sosyal iliþkilerde bozulma ve ekonomik yük alt boyut- tions and economic burden were negatively affected. It larýnýn olumsuz etkilediði bulunmuþtur. Ruhsal gerginlik, was determined that the total score of spiritual tension, ekonomik yük ve bakým yükü toplam puanýnýn ise yaþam economic burden and burden of care total score nega- kalitesinin psikolojik alt boyutunu olumsuz etkilediði tively affected the psychological sub-dimension of quali- tespit edilmiþtir. Yaþam kalitesi sosyal iliþkiler alt boyu- ty of life. It was concluded that the social relations sub- tunu bakým yükü ruhsal gerginlik ve toplumsal iliþkilerde dimension of quality of life negatively affected the sub- bozulma alt boyutlarý olumsuz yönde etkilediði sonucu- dimensions of care burden, mental stress and deteriora- na ulaþýlmýþtýr. Yaþam kalitesi çevre boyutunu ise sadece tion in social relations. The quality of life environmental ekonomik yük etkilemektedir. Sonuç: Ruh saðlýðý subscale are affected only economic burden. Discussion: hastalýklarý sadece hastanýn deðil hasta yakýnlarýnýn da Mental health diseases affect the lives of not only the yaþamlarýný etkilemekte, hasta yakýnlarý bu süreçte patients but also the patients' relatives, and caregivers desteðe ihtiyaç duyabilmektedir. Þizofren hastalarýna may need support in this process. Consideration of the yönelik geliþtirilecek ve var olan programlar deðer- caregivers of schizophrenic patients as well as their care- lendirilirken onlara bakým verenlerin de dikkate alýnmasý givers, when existing programs are being assessed, may þizofreni hastalarýnýn aile sistemi içinde destek- support schizophrenia patients within the family system lenebilmesini ve hastalýða bütüncül yaklaþýlmasýný and promote holistic approach to the disease. destekleyebilir. Key Words: Caregiver burden, social work, schizophre- Anahtar Sözcükler: Bakým yükü, sosyal hizmet, nia, quality of life þizofreni, yaþam kalitesi

(Klinik Psikiyatri 2019;22:16-26) DOI: 10.5505/kpd.2018.60783

16 Makalenin geliþ tarihi: 12.04.2018, Yayýna kabul tarihi: 19.11.2018 Þizofreni hastalarýna bakým verenlerin bakým yüklerinin yaþam kalitesine etkisinin incelenmesi

GÝRÝÞ tanýn ailesi olduðu belirtilmektedir (10).

Dünya Saðlýk Örgütü (DSÖ)'nün 1948'de, saðlýðý Literatürde ve klinik uygulamalarda genellikle "sadece fiziksel hastalýk olarak deðil, ruhsal ve þizofreni hastalarýna odaklanýlýrken son yýllarda sosyal açýdan da tam bir iyilik hali " olarak tanýmla- onlara bakým verenler de dikkat çekmeye masýndan sonra saðlýða iliþkin iyilik halinin baþlamýþtýr (11,12). Hastalarýn iþlevselliklerinin art- ölçülmesine, yaþam kalitesi kavramýna, saðlýk masýnda, olumlu sosyal iliþkiler geliþtire- hizmetleri uygulamalarýna ve araþtýrmalarýna veri- bilmelerinde, düzenli ilaç kullanýmlarýnýn ve len önem artarak devam etmektedir (1). Bu muayenelerinin saðlanmasýnda onlara bakým baðlamda, kiþinin fiziksel saðlýðý, psikolojik duru- verenlerin etkisi önemlidir. Olumlu hasta ve bakým mu, inançlarý, sosyal iliþkileri ve çevresiyle iliþkisin- veren iliþkisi sadece hastalýðýn seyri açýsýndan da den etkilenen bir kavram olan yaþam kalitesi pek deðerlendirilmemeli, aile sistemi içinde bakým çok araþtýrmaya konu olmuþtur. Yaþam kalitesi; verenlerin ihtiyaçlarýný da dikkate alýnmalýdýr. Bu kiþinin yaþadýðý kültür ve deðer sistemleri bakýþ açýsý alan yazýnda bakým verenlerin çeþitli çerçevesinde, amaçlarý, beklentileri, standartlarý ve alanlarda (ekonomik, sosyal, arkadaþlýk iliþkileri, ilgileri ile iliþkili olarak yaþamdaki pozisyonunu psikolojik) yaþadýklarý sorunlardan kaynaklanan algýlamasý olarak tanýmlanmaktadýr (2). yüklenmelerini "bakým yükü" olarak kavramsal- laþtýrýlmaktadýr (13). Nitekim þizofreni hastalarýna bakým verenlerin, hastalarla uzun süre yaþamalarý Yaþam kalitesi kavramý, kronik somatik hastalýk- sonucunda kendi iþlevsellikleri ile ilgili olarak da larýn tedavisinde uzun yýllardýr gündemde olmakla bazý sorunlar yaþamalarý, zorlanmalarý beraber genelde psikiyatri özelde ise psikiyatrik muhtemeldir. Bakým verenler ayný zamanda kendi sosyal hizmet alanýnda yer edinmesi nispeten yeni- toplumsal rollerini devam ettirdikleri için sorumlu- dir. Hastalýk nedeniyle oldukça olumsuz etkilenen luk alanlarý artmakta, yaþam kaliteleri etkilenmek- þizofreni hastalarýyla yapýlan yaþam kalitesi araþtýr- te, sosyal yaþamlarýndaki aktivitelerinde ve öncelik- malarý bu nedenle sýnýrlýdýr (3). Þizofreni sadece lerinde deðiþiklikler olabildiði için tükenme yaþaya- bireyin duygulaným, düþünce, algýlama ve davranýþ bilmektedirler (14,15). Literatürde geliþmiþ hem de alanlarýný olumsuz yönde etkilemekle kalmayan, geliþmekte olan ülkelerde yeterli destek alamama, ayný zamanda bireyin çevresindekilerin yaþam aile yaþamýnýn bozulmasý, hastalýðýn gidiþi gibi koþullarýný da olumsuz yönde etkileyen kronik ruh- çeþitli etmenlerin þizofren hastalarýn aile üyelerinin sal bir hastalýktýr (4). Yapýlan çalýþmalarda da; has- bakým yüklerini etkilediðini belirten araþtýrmalar tane sonrasý þizofren hastanýn bakýmýný evde bulunmaktadýr (6). Türkiye'de yapýlan bir araþtýr- sürdüren bakým verenlerin yaþam kalitelerinin mada da bakým verenlerde ekonomik durum, toplum geneline göre düþük olduðu (5,6,7) ailede yaþayan baþka hasta olmasý, hastanýn görülmüþtür. bakýmýnda destek almama, hastanýn ilaç tedavisi düzensizliðinin bakým yükünü artýrdýðý görülmüþtür Kronik ruhsal hastalýklar, bireyin yardým çabasýný (16). Yaþanan zorlanmalar bakým verenin yaþamýný sýnýrlamakla birlikte hasta yakýnlarýnýn da saðlýðýný algýlamasýný olumsuz etkileyebilmektedir. Bu zorlu etkileyen bir stres kaynaðý olabilmektedir. Bu zorlu süreç bakým verenleri sosyal hizmetin ilgi odaðýnda süreçle baþ etmeye çalýþan hasta yakýnlarý hem olabilecek risk altýndaki bir grup haline getirmekte- hastalarýna yeterince destek olmakta zorlanmakta dir. hem de kendilerinin yardým ihtiyaçlarý artmaktadýr (8). Þizofrenide ise bu durum daha da belirgindir Yapýlan çalýþmalarda; þizofreni hastalarý bakým çünkü þizofreni bireyin tüm yaþam alanlarýný etki- verenlerinde nesnel desteðin ve bakým veren leyen bir ruh saðlýðý hastalýðýdýr. ABD' de taburcu yükünün yaþam kalitesini olumsuz etkilediði, bipo- olan þizofreni hastalarýnýn %60'tan fazlasýnýn lar bozukluðu olan hastalarýn bakým verenlerinde ailelerinin yanýna döndüðü açýklanmaktadýr ise bakým yükünün depresyon geliþiminde güçlü bir (9).Ülkemizde de þizofreni hastalarýnýn büyük öngörücü faktör olduðu ve yaþam kalitesini çoðunluðunun ailesi yanýnda yaþadýðý, en büyük düþürdüðü belirtilmiþtir (17,18). Türkiye'de bipolar destek kaynaklarýnýn ve bakým verenlerinin has- bozukluk tanýsý almýþ hastalarýnýn bakým veren-

Klinik Psikiyatri 2019;22:16-26 17 Karaaðaç H, Çalýk Var E. lerinde yapýlan bir çalýþmada ise yükü daha þiddetli sosyo- demografik özelliklerini ve bakým verme olan bakým verenlerde yaþam anlamlý olarak daha özelliklerini belirlemek amacýyla oluþturulan düþük olduðu saptanmýþtýr (19). Hastaya bakým toplam 14 soru içermektedir. veren kiþilerin, hastalarýn taný/tedavi süreçlerine, çevrelerine uyum saðlamalarýndaki katkýlarýnýn Zarit Bakým Verme Yükü Ölçeði: Bakým gereksinimi yanýnda bakým verenlerin yaþam algýlarýnýn deðer- olan bireye bakým verenlerin yaþadýðý güçlüðü lendirilebilmesi ve desteklenebilmelerinin önemi deðerlendirmek amacýyla kullanýlan ölçek, Zarit, göz önüne alýnarak bu çalýþmada, þizofreni hasta- Reever ve Bach-Peterson tarafýndan 1980 yýlýnda larýna bakým verenlerin algýladýklarý bakým geliþtirilmiþtir. Ölçek Türkçe'ye Özlü ve ark. (2009) yükünün yaþam kalitesine etkisini araþtýrmak tarafýndan uyarlanmýþtýr. Ölçek, bakým vermenin amaçlanmýþtýr. Ayrýca, bakým yükü ve yaþam bireyin yaþamý üzerine olan etkisini belirleyen lik- kalitesinin alt boyutlarý bazý sosyo demografik özel- ert tipi 22 ifadeden oluþur. Ölçekten en az 0, en likler tarafýndan da deðerlendirilmiþtir. fazla 66 puan alýnabilir. Ölçek puanýnýn artmasý algýlanan bakým yükünün de arttýðýný göstermekte- YÖNTEM dir. Ruhsal gerginlik ve özel yaþamýn bozulmasý, sinirlilik ve kýsýtlanmýþlýk, toplumsal iliþkilerde Nicel araþtýrma yöntemlerinden iliþkisel tarama bozulma, ekonomik yük ve baðýmlýlýk boyutu olmak modeliyle tasarlanmýþ olan araþtýrma, Kayseri üzere 5 alt boyutu vardýr (21). Eðitim ve Araþtýrma Hastanesinde 2015-2016 yýl- larý arasýnda TRSM ve Psikiyatri Kliniðinden Dünya Saðlýk Örgütü Yaþam Kalitesi Ölçeði Kýsa hizmet alan; DSM-IV-TR taný kriterleri ile Türkçe Formu: Dünya Saðlýk Örgütü Yaþam 'þizofreni' tanýsý konmuþ hastalarýn birincil sorum- Kalitesi grubu tarafýndan geliþtirilen ölçek genel luluðunu alan ve hastayla en çok zaman geçiren, 18 algýlanan yaþam kalitesinin sorgulandýðý 26 sorudan yaþ üstü, kullanýlacak veri toplama araçlarýný oluþmaktadýr. Fidaner ve meslektaþlarý (1999) anlayabilecek biliþsel düzeyde olan, katýlmaya tarafýndan Türkçeye uyarlanan WHOQOL-BREF- istekli 146 bakým veren ile gerçekleþtirilmiþtir (20). TR, bireyin yaþam kalitesini ve saðlýk durumunu Araþtýrmanýn örneklemi seçkisiz olmayan örnek- genel anlamda deðerlendirdiði iki soru yanýnda, leme yöntemlerinden amaçsal örnekleme ile fiziksel saðlýk, psikolojik durum, sosyal iliþkiler ve seçilmiþtir. çevre olmak üzere 4 alt alandaki iyilik hallerini ölçen ve orijinal versiyonu 26 maddeden Türkçe Araþtýrmanýn uygulanmasý için Yýldýrým Beyazýt versiyonu ise 27 maddeden oluþan 5'li likert tipi bir Üniversitesi Etik Kurulu ve Kayseri Ýli Kamu ölçme aracýdýr. Ölçeðin 3, 4 ve 26'ýncý sorularý ters Hastaneleri Birliði Genel Sekreterliðinden yazýlý kodlanmaktadýr. Puan artýþýnýn yaþam kalitesindeki izinler alýnmýþtýr. Ölçekler uygulanmadan önce artýþý iþaret ettiði ölçekten alýnabilecek en düþük bireylere araþtýrmanýn amacý ve formun içeriði puan 27, en yüksek puan 135'tir (3, 22). hakkýnda açýklamalarda bulunup, yazýlý onamlarý alýnmýþtýr. Katýlýmcýlara hem onam formundaki Ýstatistiksel analiz hem de araþtýrmada kullanýlan ölçeklerdeki özel bilgilerin gizli tutulacaðý, gerektiðinde araþtýr- Veriler, bilgisayar ortamýnda SPSS 23 paket prog- madan çekilme hakkýný kullanabilecekleri ramý kullanýlarak analiz edilmiþtir. Ölçümle elde konusunda bilgi verilmiþtir. edilen deðiþkenler ortalama±standart sapma, yüzde ve frekans þeklinde ifade edilmiþtir. Ýki Veri toplama araçlarý grubun ortalamalarýnýn karþýlaþtýrýlmasý aralarýnda- ki farký belirlemek amacýyla baðýmsýz örneklemler Araþtýrma için üç farklý ver toplama aracý kul- için t testi, ikiden fazla grup arasýndaki farký incele- lanýlmýþtýr. mek için ise baðýmsýz örneklemler için tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanýlmýþtýr. Bakým verenlerin sosyo-demografik özelliklerinin bakým Sosyo-Demografik Bilgi Formu: Katýlýmcýlarýn yükleri ve yaþam kaliteleriyle iliþkisini belirlemek

18 Klinik Psikiyatri 2019;22:16-26 Þizofreni hastalarýna bakým verenlerin bakým yüklerinin yaþam kalitesine etkisinin incelenmesi amacýyla Pearson Korelasyon analizi yapýlmýþtýr. 59'unu (40.4) kadýnlar oluþturmuþtur. Hastalarýn Bakým yükünün yaþam kalitesini etkileyip etki- yaþ ortalamasý 35.8±1.04 yýl (min.18 yaþýnda, lemediði test etmek amacýyla da çoklu doðrusal max.64 yaþýnda) ve ortalama eðitim süresi 7.7±1.04 regresyon analizi yapýlmýþtýr. Tüm analizlerde yýl olarak saptanmýþtýr. Hastalarýn ortalama tedavi p<0.05 düzeyinde iliþkiler anlamlý kabul edilmiþtir. süresinin 9.5±0.6 yýl olduðu ve haneye giren toplam gelirin 1788±93.05 olduðu belirlenmiþtir BULGULAR (Tablo 2).

Araþtýrmanýn amaçlarý doðrultusunda analiz edilen Araþtýrmanýn amaçlarýndan biri de bakým veren- veriler sonucunda elde edilen, katýlýmcýlarýn sosyo- lerin algýladýklarý bakým yükünün ve yaþam demografik ve klinik özellikleri, çeþitli deðiþkenler- kalitelerinin cinsiyet ve eðitim durumlarýna göre le yapýlan analizler, bakým yükü ve yaþam kalitesi farklýlýk gösterip göstermediðinin incelenmesidir. arasýndaki çoklu regresyon analizine iliþkin bulgu- Bu nedenle baðýmsýz örneklemler için t-testi ve lar aþaðýda sunulmuþtur. ANOVA testi kullanýlmýþtýr. Bakým verenlerin cin- siyetleriyle bakým yükü toplam puaný ve yaþam kalitesi alt boyutlarý arasýnda anlamlý bir fark Çalýþmaya katýlan 146 bakým verenin 80'i (%54.8) bulunmamýþtýr (p >0.05 ). Yapýlan tek yönlü kadýndý. Bakým verenlerin yaþ ortalamasý varyans analizinde ise bakým yükü toplam puaný, 44.8±1.03 yýl ve ortalama eðitim süresi 8.5±2.05 yaþam kalitesi psikolojik, sosyal ve çevre alt boyut- yýl olarak saptanmýþtýr. Bakým verenlerin; %26'sý larý eðitim durumuna göre farklýlaþtýðý eþ, %22.6'sý kardeþ, % 19.9'u anne, % 14.8'i baba, görülmüþtür. Birimler arasý farklarýn hangi gruplar %14'ü hastanýn çocuðu ve %2.7'si diðer akrabalar- arasýnda olduðunu bulmak amacýyla Tukey testi dan oluþmaktadýr. Bakým verenlerin hastalarýna kullanýlmýþtýr. Test sonuçlarýna göre; okuryazar ortalama 8.5±0.53 yýl bakým verdikleri ve gün olmayanlarýn yükseköðrenim gören bakým veren- içinde hastalarýyla birlikte geçirilen zamanýn lere göre bakým yüklerini daha fazla algýladýklarý 12.6±1.54 saat olduðu saptanmýþtýr. Bakým veren- görülmüþtür (p<0.05). Yaþam kalitesi psikolojik alt lerin çoðunun hasta bakýmýnda destek olan ikinci boyutunda yükseköðretim mezunlarýnýn okuryazar bir kiþinin olduðunu (n=103, %70.5) belirttiði olmayanlara göre, sosyal iliþkiler alt boyutunda tespit edilmiþtir. Bakým verenlerin; Zarit bakým yükseköðretim mezunlarýnýn okuryazar olmayan ve verme yükü ölçeði toplam puanlarýnýn 27-95 arasýn- ilköðretim mezunlarýna göre, çevre alt boyutunda da deðiþtiði, ortalama 64.78±14.23 olduðu saptan- ise yükseköðretim mezunlarýnýn okuryazar mýþtýr (Tablo 1). olmayanlar ve lise mezunlarýnýn ilköðretim mezun- larýna göre yaþam kaliteleri puanlarýnýn daha olum- Þizofreni hastalarýnýn 87'sini (%59.6) erkek ve lu olduðu belirlenmiþtir (p<0.05) (Tablo 3).

Tablo 1. Bakým verenlerin özelli kleri Aralýk Bakým veren (n=146) Ortalama±Standart Sapma (Min-Max) Yaþ 44.8±1.03 20-75 Eðitim yýlý 8.5±2.05 0-18 Hastaya bakým verme süresi (yýl) 8.5±0.53 1-29 Hasta ile gün içerisinde birlikte 12.6±1.54 2-24 geçirilen süre (saat) ZBYÖ toplam puaný 64.78±14.23 27-95 ZBYÖ Ruhsal Gerginlik ve Özel Yaþamýn 19.95±5.90 7-34 Bozulmasý ZBYÖ Sinirlilik ve Kýsýtlanmýþlýk 8.86±2.43 3-15 ZBYÖ Toplumsal Ýliþkilerde Bozulma 7.73±2.91 3-15 ZBYÖ Ekonomik Yük 13.27±3.29 4-20 ZBYÖ Baðýmlýlýk 7.42±2.33 2-10 ZBYÖ: Zarit Bakým Verme Yükü Ölçeði

Klinik Psikiyatri 2019;22:16-26 19 Karaaðaç H, Çalýk Var E.

Tablo 2.Hastalarýn sosyo -demografik özellikleri tunu olumsuz yönde etkilediði görülmüþtür Ortalama±Standart Aralýk Hasta (n=146) (p<0.05). Yaþam kalitesi psikolojik durum alt Sapma (Min-Max) boyutunu etkileyen deðiþkenlere iliþkin yapýlan Yaþ 35.8±1.04 18-64 çoklu regresyon analizi sonucunda ise; bakým yükü Eðitim yýlý 7.7±1.04 0-18 ölçeðinin ruhsal gerginlik, toplumsal iliþkilerin Tedavi süresi (yýl) 9.5±0.6 1-30 bozulmasý ve ekonomik yük alt boyutlarýnýn Aylýk gelir (TL)* 1788±93.05 0-6000 psikolojik durumunu olumsuz yönde etkilediði tespit edilmiþtir (p<0.05). Yaþam kalitesi sosyal iliþkiler boyutunu ise bakým yükünün; ruhsal * Haneye giren toplam gelir gerginlik, toplumsal iliþkilerde bozulma alt boyut- Bakým verenlerin yaþlarý ile bakým yükü arasýnda larý olumsuz yönde etkilemektedir (p<0.05). anlamlý bir iliþki bulunmamasýna raðmen yaþam Yaþam kalitesi çevre boyutunu etkileyen tek boyut kalitesinin fiziksel, psikolojik ve çevre alanlarýnda ise ekonomik yük alt boyutudur (p<0.05) (Tablo anlamlý bir iliþki bulunmuþtur (p<0.05). Haneye 6). giren aylýk gelir bakým yükü toplam puanýyla negatif yönlü, yaþam kalitesi çevre boyutuyla pozi- TARTIÞMA tif yönlü bir iliþki saptanmýþtýr (p<0.05). Hastaya bakým verme süresinin bakým yükü toplam puaný ve yaþam kalitesi fiziksel saðlýk alt boyutu ile ters Çalýþmamýzda þizofren hastalarýn çoðunun erkek yönlü korelasyon görülmüþtür (p<0.05) (Tablo 4) (%59.6) ve 18-42 yaþ aralýðýnda olduðu, yarýdan fazlasýnýn bekar olduðu ve yaklaþýk üçte birinin ilköðretim mezunu olduðu belirlenmiþtir. Regresyon analizi sonuçlarý incelendiðinde ise Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Týp Fakültesi bakým yükü toplam puanýnýn yaþam kalitesi fiziksel psikiyatri polikliniðinden hizmet alan 101 hasta saðlýk ve psikolojik durum alt boyutlarýný anlamlý üzerinde yapýlan bir çalýþmada da þizofren hasta- bir þekilde negatif yönde etkilediði görülmüþtür larýn çoðunun erkek, yarýya yakýný bekar ve ilkokul (p<0.05) (Tablo 5). Bakým yükü ölçeðinin alt mezunu olduðu belirtilmiþtir (23). Yine yapýlan boyutlarý olan toplumsal iliþkilerde bozulma ve çeþitli çalýþmalarda þizofren hastalarýn çoðunlukla ekonomik yükün yaþam kalitesi fiziksel saðlýk boyu- genç ve orta yaþ yetiþkin olduðu, yarýdan fazlasýnýn Tablo 3: Bakým verenlerin cinsiyet ve eðitim durumu açýsýndan T -test ve ANOVA analiz sonuçlarý Bakým Yükü YK YK YK YK Katýlýmcýlarýn Toplam Fiziksel Psikolojik Sosyal Çevre özellikleri X±SD X±SD X±SD X±SD X±SD Cinsiyet

Kadýn 63.97±14.47 22.69±5.22 18.15±3.89 7.84±14.24 27.95±4.97 Erkek 67.18±13.40 23.45±5.99 18.72±5.25 7.91±14.29 28.02±4.72 t=- 1.18 t=0.738 t=0.705 t=0.151 t=0.78 p=.236 p=.462 p=.482 p=.880 p=.938 Eðitim durumu

Okuryazar deðil (A) 72.42±7.72 16.92±4.87 15±2.21 5.71±1.48 26.75±3.91 Ýlköðretim (B) 61.69±15.97 22.81±5.33 17.26±4.30 7.73±2.71 27.21±4.69 Orta öðretim (C) 64.08±14.71 22.22±4.13 18.66±3.70 7.75±2.19 26.44±5.74 Yüksek öðretim (D) 56.69±12.21 25.48±5.05 20.34±4.20 8.81±2.16 30.62±3.55 F=2.54 F=11,0 F=8.30 F=5.71 F=6.89 p=.001 p=.059 p=.000 p=.001 p=.000 Anlamlý Fark* A-D - D-A D-A,D-B D-A,C-B *Gruplar arasýndaki fark, p< 0.05 düzeyinde anlamlýlýk, A -D: okuryazar deðil -yükseköðretim, D-A: yükseköðretim -okuryazar deðil, D -B: yükseköðretim -ilköðretim,

20 Klinik Psikiyatri 2019;22:16-26 Þizofreni hastalarýna bakým verenlerin bakým yüklerinin yaþam kalitesine etkisinin incelenmesi

Tablo 4: Bakým verenlerin çeþitli deðiþkenler açýsýndan pearson korelasyon analiz sonuçlarý

ZBYÖ YKÖ YKÖ YKÖ Toplam YKÖ Fiziksel Psikolojik Sosyal Çevre Yaþ -,004 ,340** ,231** ,125 ,291** Aylýk Gelir -,220** ,128 ,052 ,160 ,216** Bakým Verme Süresi -,496** -,360** ,003 -,074 -,090 Gün içi birlikte geçen zaman ,062 -,085 -,068 -,092 -,054 **Korelasyon p< 0.01 düzeyinde anlamlýlýk, ZBYÖ: Zarit bakým yükü öl çeði, YKÖ: Yaþam kalitesi ölçeði bekar olduðu ve eðitim düzeyinin ilkokul mezunu yaþlarda baþlayan kronik bir hastalýk olduðundan veya okuryazar olduðu saptanmýþtýr. Görüldüðü ailenin hasta ile uzun yýllar yaþamasý beklendik bir gibi çalýþmamýzýn bu bulgularý literatür ile benzer- sonuçtur. lik göstermektedir (24, 25, 26). Çalýþmada bakým veren kiþilerin %26'sý eþ, % Þizofreni hastalarýnýn yakýnlarýnýn %54.8'i 22.6'sý kardeþ, % 19.9'u anne olarak saptanmýþtýr. kadýndýr. Bakým verenlerin yaþ ortalamalarý Yapýlan çalýþmalarda þizofren hastalarýn bakým 44.8±1.03 yýl arasýndadýr. Literatürde hasta verenlerinin çoðunlukla anne olduðu (7,31), bazý bakýmýnda sorumluluk alan aile üyelerinde cin- çalýþmalarda da bakým verenlerin anne ve baba siyetin deðiþiklik gösterdiði ve kadýnlarýn erkekler- olduðu belirlenmiþtir (32,33). Shibre ve den daha fazla sorumluluk aldýklarý belirtilmekte- arkadaþlarý (2001), ise bakým veren kiþilerin daha dir (27,28). Kadýnlarýn geleneksel bakým rolünün çok hastanýn eþi olduðunu saptamýþtýr (34). bu sonuçta etkili olduðu düþünülmektedir. Ukpong (2012) þizofreni hastalarýna bakým verenlerin Çalýþmada bakým veren aile üyelerinin hastanýn %58'nin kadýn olduðunu, Sharif ve arkadaþlarý bakýmýnda (%70.5) destek olan ikinci bir kiþinin (2012), þizofren hastalarýn bakýmýnda kadýnlarýn olduðu saptanmýþtýr. 2013 yýlýnda yapýlan bir çalýþ- (%63) daha fazla sorumluluk aldýðýný saptamýþtýr mada bakým veren aile üyelerinin hastanýn (29,30). Çalýþma bulgularý diðer çalýþma sonuçlarý bakýmýnda (%56.4) destek almadýðý ve yardým ede- ile benzerdir. cek kimsenin olmadýðý (%43.0) saptanmýþtýr (16). Kung (2003) hasta ile beraber yaþayan hasta yakýn- Çalýþmada araþtýrmaya katýlan tüm katýlýmcýlarýn larýnýn hastanýn bakýmýný diðer insanlar tarafýndan ortalama 8.5±0.5 yýl bakým verdikleri, gün içinde saðlanamayacaðýný düþündüklerini bu nedenle has- birlikte geçirilen zamanýn 12.6±0.5 olduðu tespit tanýn bakýmýnda destek almaya ihtiyaç duymadýk- edilmiþtir. Wong ve arkadaþlarý (2012), ailelerin larýný ifade ettiklerini belirlemiþtir (35). Duman %29.1'nin hasta ile 0-5 yýl, %26.9'nun 11-20 yýl (2003) þizofreni hastasýna bakým verenlerin çoðun- hasta ile yaþadýðýný saptamýþtýr (7). Þizofreni erken luðunun (%70) hastalarý ile ilgili sorumluluklarda

Tablo 5. Bakým verenlerin bakým yükü toplam puanlarýnýn yaþam kalitelerine etkisine iliþkin regresyon tablosu Standart Deðiþken B Beta T p R2 F p Hata YKÖ Fiziksel Saðlýk .361 19.947 .000

ZBYÖ toplam puan -.1.44 .231 -.549 -.2.37 .019 YKÖ Psikolojik Durum .417 15.652 .000

ZBYÖ toplam puan -.156 .319 -.358 -2.08 .000 YKÖ Sosyal Ýliþkiler .133 5.385 .000

ZBYÖ toplam puan -.047 .275 -.410 -2.45 .085 YKÖ Çevre .126 5.081 .001

ZBYÖ toplam puan -.36 .375 -.124 -.886 .377 p< 0.05 düzeyinde anlamlýlýk, ZBYÖ: Zarit bakým yükü ölçeði, YKÖ: Yaþam kalitesi ölçeði

Klinik Psikiyatri 2019;22:16-26 21 Karaaðaç H, Çalýk Var E.

Tablo 6: Bakým verenlerin bakým yükü alt boyutlarýnýn yaþam kalitelerine etkisine iliþkin regresyon tablosu

Standart Deðiþken B Beta T p R2 F p Hata YKÖ Fiziksel Saðlýk .125 12.731 .000

Ruhsal gerginlik -.136 .113 -.148 -1.20 .216

Sinirlilik ve kýsýtlanmýþlýk -.070 .201 -.038 -.351 .726

Toplumsal iliþkilerde bozulma -.514 .252 -.231 -2.14 .043

Ekonomik yük -.675 .263 -.210 -2.76 .021

Baðýmlýlýk -.279 .225 -.120 -1.24 .216 YKÖ Psikolojik Durum .108 8.338 .000

Ruhsal gerginlik -.278 .209 -.172 -2.44 .016 Sinirlilik ve kýsýtlanmýþlýk -.223 .200 -.127 -1.11 .267 Toplumsal iliþkilerde bozulma -.240 .160 -.164 -1.50 .135 Ekonomik yük -.481 .158 -.148 -3.68 .008 Baðýmlýlýk -.202 .179 -.111 -1.13 .259 YKÖ Sosyal Ýliþkiler .049 4.38 .000

Ruhsal gerginlik -.668 .125 -.133 -2.24 .021 Sinirlilik ve kýsýtlanmýþlýk -.108 .127 -.101 -3.25 .396 Toplumsal iliþkilerde bozulma -.498 .214 -.165 -1.28 .019 Ekonomik yük -.075 .082 -.095 -2.91 .346 Baðýmlýlýk -.223 .113 -.215 -1.23 .842 YKÖ Çevre .081 3.60 .006

Ruhsal gerginlik -.039 .104 -.047 -1.78 .706

Sinirlilik ve kýsýtlanmýþlýk -.062 .186 -.037 -.333 .740 Toplumsal iliþkilerde bozulma -.235 .150 -.158 -1.55 .121 Ekonomik yük -.720 .233 -.358 -3.08 .002 Baðýmlýlýk -.250 .208 -.120 -1.25 .230 p<0.05 düzeyinde anlamlýlýk, YKÖ: Yaþam Kalitesi Ölçeði diðer aile üyelerinden destek aldýklarýný belir- týkça; tedavi olanaklarý, alevlenme belirtileri daha lemiþtir (36). Literatürde farklý bulgular olsa da iyi tanýlanacak saðlýk ekibine erken müdahale araþtýrmamýz Duman'ýn araþtýrma sonuçlarýyla ben- olanaðý saðlayabilecektir. Dolayýsýyla da bakým zerlik göstermektedir. verenlerin yükleri azalabilecek ve yaþam kalitelerinde artýþ olabilecektir. Bakým verenin eðitim durumu bakým yükünü fark- lýlaþtýrmaktadýr. Eðitim düzeyi yüksek grup bakým Bakým verenlerin yaþlarý ile yaþam kalitesinin fizik- yükünü diðer gruplara göre daha az algýlamaktadýr sel, psikolojik ve çevre alanlarýnda anlamlý bir iliþki (p<0.05). Ayrýca, Eðitim durumunun yaþam bulunmuþtur. Kronik hastalara bakým verenlerle kalitesinin psikolojik, sosyal ve çevre boyutlarýný yapýlan benzer araþtýrmalarda genç bakým veren- artýrdýðý görülmüþtür (p<0.05) . Ýlgili yazýnda da, lerin yaþlý bakým verenlerden daha fazla tükenme düþük eðitimi olanlarda yükün daha yüksek bulun- yaþadýklarý ve yaþam kalitesi puanlarýnýn daha masý bu bulguyu desteklemektedir (6). Literatür ile düþük olduðu belirtilmiþtir (39). Bu durumunun yaþ uyumlu olarak bu çalýþmada da bakým verenin ilerledikçe hastalýðý içselleþtirmenin ve kabulün eðitim düzeyi arttýkça yük düzeyinin azaldýðý ve daha kolay kabul edilebileceðini düþündürmüþtür. yaþam kalitesinin arttýðý bulunmuþtur (37,38). Bu Benzer þekilde bakým verme süresi uzadýkça yük- sonuç, eðitim düzeyi yüksek olan bakým verenlerin lerinin arttýðý ve yaþam kalitelerinin düþtüðü belir- hastalýk bilgisi, tedavi konusundaki destek tilmiþtir (39, 40). Araþtýrmamýzda da bakým verme mekanizmalarýna ulaþma konularýný daha iyi deðer- süresinin bakým yükü toplam puaný ve yaþam lendirebilmeleri ile ilgili olduðu düþünülmektedir. kalitesi fiziksel saðlýk alt boyutu arasýnda ters yönlü Diðer taraftan bu sonuçlar, hastalarýn psiko eðiti- korelasyon görülmüþtür (p<0.05). minin önemini de vurguladýðý düþünülmektedir. Bakým verenlerin hastalýk hakkýndaki bilgileri art-

22 Klinik Psikiyatri 2019;22:16-26 Þizofreni hastalarýna bakým verenlerin bakým yüklerinin yaþam kalitesine etkisinin incelenmesi

Haneye giren aylýk gelirde bakým yükü toplam ruhsal yüklerini arttýrarak yaþam kalitelerini boz- puanýyla negatif yönlü, yaþam kalitesi çevre boyu- duðunu saptamýþtýr (6). Perlick ve ark. (2016) tuyla pozitif yönlü bir iliþki saptanmýþtýr (p<0 .05). bakým veren yükünün bipolar bozukluðu olan Haneye giren gelir düþtükçe bakým yükü artmak- hastalarýn bakým verenlerinde depresyon geliþi- tadýr. Birçok bakým veren, hastalarýyla ilgilenmeleri minde güçlü bir öngörücü faktör olduðunu ve nedeniyle çalýþamamakta belli bir düzeyde yaþam kalitesinin psikolojik boyutu dahil tüm alan- ekonomik sýkýntý yaþamaktadýr. Haneye giren larda düþürdüðünü belirtmiþtir (18). Çalýþmamýzda gelirin de düþük olmasý durumunda hissedilebile- da benzer þekilde bakým yükü toplam puaný, bakým cek ekonomik yük artmakta ve algýlanan bakým yükü ölçeðinin ruhsal gerginlik, özel yaþamýn bozul- yükünü olumsuz etkilemektedir. Çevresel Özellik- masý ve ekonomik yük alt boyutlarýnýn yaþam ler; fiziksel güvenlik, ev çevresi, saðlýk ve sosyal kalitesi psikolojik durumunu olumsuz yönde etki- bakýma ulaþýlabilirlik ve kalite, yeni bilgilere ve lediði tespit edilmiþtir. Þizofreni hastalarýna bakým becerilere ulaþma fýrsatý, fiziksel çevre (hava kirlil- verenlerle çalýþýrken sosyal hizmet uzmanlarýnýn iði, gürültü, trafik, iklim) koþullarýný ifade etmekte- öncelikle aile üyelerinin duygularýný anlamasý, aile dir (41). Oktile (2004)'nin çalýþmasýnda bireylerin üyeleri ile empati kurabilmesi gereklidir. Bunun ekonomik düzeyleri ile yaþam kalitesi algýlarý yanýnda sosyal hizmet uzmanlarýnýn yalnýzca arasýnda olumlu bir iliþki bulunmuþtur (42). Çalýþ- ailedeki duygularý açýða çýkarmasý yeterli olmamak- mada da aylýk gelir artýkça yaþam kalitesinin çevre tadýr, ailedeki güçlü yönlere odaklanmasý, boyutu puaný artmýþtýr. güçlendirme çalýþmalarýna önem vermesi, sosyal destek mekanizmalarýný aktive etmesi ve toplumda Çalýþmada bakým yükü toplam ve alt boyut puanlarý var olan kaynaklarla aileyi buluþturmasýnýn da ile yaþam kalitesi fiziksel, psikolojik, sosyal ve çevre önemli olduðu düþünülmektedir. alt puanlarýný olumsuz yönde etkilediði tespit edilmiþtir. Araþtýrma sonuçlarýna göre katýlým- Hastaya bakým veren kiþiler ile iþbirliði tedavide cýlarýn bakým yükü arttýkça yaþam kaliteleri çok önemlidir. Hastanýn psikiyatrik belirtileri ile düþmektedir. Zeng ve arkadaþlarý (2016) psiki- birlikte yaþamak, ona bakým vermek, maddi ve yatrik bozukluðu olan 363 hastanýn bakým vereni ile manevi yönden desteklemek bakým veren kiþileri yaptýklarý çalýþmalarýnda nesnel desteðin ve bakým psikolojik ve fiziksel olarak etkilemektedir (43). Bu veren yükünün yaþam kalitesini olumsuz etkilediði- nedenle hastaya tedavi sürecinde verilen hizmet- ni bildirmektedir (17). Türkiye'de bipolar bozukluk lerin sadece hasta odaklý olamayacaðý, bir sistem tanýsý almýþ hastalarýnýn bakým verenlerinde olarak hastaya bakým veren kiþilerin gereksinim- yapýlan bir çalýþmada, yaþam kalitesinin bakým lerinin belirlenmesi ve bu gereksinim doðrultusun- veren yükünden olumsuz etkilendiði, yükü daha da hizmet planlamasý elzem bir durumdur. þiddetli olan bakým verenlerde, yaþam kalitesi alt Psikiyatrik alanda çalýþan sosyal hizmet uzman- alan puanlarý, sosyal alan dýþýnda anlamlý olarak larýnýn bireylerin ve ailelerinin güçlendirilerek daha düþük olduðu saptanmýþtýr (19). Araþtýrma sosyal iþlevselliklerinin artýrýlmasý, gereksinim- verilerimiz literatürle uyumluluk göstermektedir. lerinin belirlenmesi, psikiyatrik anlamda çalýþan Bu noktada sosyal hizmet uzmanýnýn, bakým veren- ekibe katký saðlamak gibi görevleri vardýr. Ayrýca lerin yasal, sosyal, ekonomik, barýnma, istihdam sosyal hizmet uzmanlarý aile üyelerinin duygularýný gibi alanlardaki ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasýnda ifade etmelerine ve kaygý düzeylerinin azaltýlmasý- kolaylaþtýrýcýlýk bakýmýndan ilgili kurumlarla temas na yardýmcý olmaktadýr (44). Uygulanacak bu kurmasý ve bakým verenlerin sosyal ve yasal haklarý mesleki müdahalelerin artmasý bakým verenlerin konusunda destek ve danýþma hizmeti vermesinin yüklerini azaltacaðý düþünülmektedir. Nitekim lit- yaþanýlan bakým yükünü azaltacaðý düþünülmekte- eratürde yapýlan çalýþmalarda da þizofreni tanýsý dir. almýþ bireyin tedavisinde týbbi müdahalelerin yaný sýra aile müdahalelilerin de önemli olduðu ve aile Urizar ve arkadaþlarý (2009), geliþmiþ hem de müdahalelerin aile iþlevselliðini, saðlýk çalýþanlarý geliþmekte olan ülkelerde yeterli destek alamama, ile iþbirliðini ve dolayýsýyla tedaviye uyumu artýrdýðý aile yaþamýnýn bozulmasý, hastalýðýn gidiþi gibi tespit edilmiþtir (45). çeþitli etmenlerin þizofren hastalarýn aile üyelerinin

Klinik Psikiyatri 2019;22:16-26 23 Karaaðaç H, Çalýk Var E.

Çalýþmada yaþam kalitesi sosyal iliþkiler boyutunu lanýrken kontrol grubunun oluþturulmamýþtýr. bakým yükünün ruhsal gerginlik ve özel yaþamýn Yapýlacak benzer araþtýrmalarda kontrol grubu bozulmasý alt boyutu ve toplumsal iliþkilerde bozul- dahil edilerek analiz yapýlmasýnýn literatüre katký ma alt boyutu olumsuz yönde etkilemektedir. saðlayacaðý düþünülmektedir. Ruhsal rahatsýzlýðý olan bireyler ve ailelerinin maruz kaldýðý damgalamaya iliþkin olarak, Sonuç olarak çalýþma bakým verenlerin yaþam damgalamanýn ruhsal hastalýklarýn tedavisinde kalitelerini etkileyen etmenlerin incelenmesi önemli bir sorun oluþturmakta, hasta ve hasta açýsýndan önemlidir. Araþtýrma sonuçlarýna göre yakýnlarýnýn sosyal yaþantýlarýný ve psikolojik süreç- bakým yükü yaþam kalitesini anlamlý olarak etkile- lerini olumsuz etkileyebilmekte ve böylece bu mektedir. Þizofreni hastalarý ve ailelerinin yaþam durumun onlarýn 'yaþam kalitelerini' düþürebilmek- kalitelerini artýrmaya yönelik programlar geliþtiri- tedir (46,47). Sosyal hizmet uygulamasý klinik lirken bakým yükü boyutunun da göz önünde düzeyde hastayý odak almakla birlikte, hastanýn bulundurulmalýdýr. Bakým verenlerin yaþam ailesi ve sosyal çevresini de odaðýna almakta ve kalitelerindeki deðiþimlerin þizofreni hastalarýný da bireyin sosyal çevresinin ruh hastalýðý deneyimini etkileyeceðinden tedavi sürecinde; ev ziyaretleri, ve ruhsal saðlýk sorunlarýný nasýl þekillendirdiðiyle aile psiko-eðitim programlarý ve aile iþbirliðinin ilgilenmektedir (48). Çevresinde içinde bireyi yüksek düzeyde saðlanacaðý programlarýn geliþti- deðerlendiren ve güçlendirme yaklaþýmýný kullanan rilmeli, hastalýkta nüks etme oranlarýný azaltmak, sosyal hizmet uzmanlarý, bakým verenlerin aile iþlevlerini iyileþtirmek, iþbirliðini ve tedaviye damgalanma ve dýþlanma korkularýndan kaynaklý uyumu artýrmayý hedefleyen Toplum Ruh Saðlýðý kendilerini sosyal çevrelerinden soyutlamalarýnýn Merkezleri desteklenmeli ve ruh saðlýðý alanýnda ortadan kalmasý için çalýþmalar yürütmekte, ayný çalýþan sosyal hizmet uzmanlarýnýn sayýsý ve niteliði zamanda sosyal çevreleri ve toplumun, hasta ve artýrýlmalýdýr. Ruh saðlýðý sorunuyla baþa çýkmaya ailelerinin sosyal içermelerinin saðlanmasýna katký çalýþan bireylerle birlikte aileleri de sistemik bir saðlamaya yönelik politikalar üretmektedir. Kiþinin bakýþ açýsýyla deðerlendirilmelidir. güçlü yanlarý ve stres kaynaklarý, sosyal destek aðlarýnýn ortaya çýkarýlmasýna destek olunmasý bakým verenlerin geliþim potansiyellerini artýrdýðý, günlük hayatýndaki iliþkilerinde ve kendisindeki Yazýþma adresi: Sosyal Hizmet Uzmaný Hakan Karaðaç, Kayseri psikososyal ihtiyaçlarýnýn fark etmesine dolayýsýyla Þehir Hastanesi, Kayseri [email protected] da sosyal iliþkilerinde artan yaþam kalitesine katký saðladýðý düþünülmektedir.

Yaþam kalitesi çevre boyutunu etkileyen tek boyut ise ekonomik yük alt boyutudur. Diðer alt boyutla ve toplam puanla bir iliþki çýkmamýþtýr. Bu sonuç günümüzdeki saðlýk ve sosyal hizmetlere ulaþýmda imkanlarýn artmasý ve araþtýrmanýn yapýldýðý yerin fiziksel çevre koþullarýnýn (hava kirliliði, gürültü, trafik vb.) olumlu olmasýyla iliþkilendirilebilir.

Çalýþmanýn örnekleminin 146 bakým verenden oluþmasý önemli bir kýsýtlýlýktýr. Daha büyük bir örneklem daha genellenebilir sonuçlar verebilir. Çalýþmaya ait diðer bir kýsýtlýlýk ise düzenli tedavi gören hastalarýn bakým verenlerinin örneklemi oluþturmasýdýr, düzenli bakým hastalardaki uyumu artýrýrken, bakým verenlerin de yaþam kalitesi puanlarýný yaþam kalitesi puanlarýný olumlu yönde etkilemiþ olabilir. Ayrýca, araþtýrmamýz plan-

24 Klinik Psikiyatri 2019;22:16-26 Þizofreni hastalarýna bakým verenlerin bakým yüklerinin yaþam kalitesine etkisinin incelenmesi

KAYNAKLAR 1.Testa MA, Simonson DC. Assessment of quality-of-life out- in chinese caregivers of people with serious mental illness: A comes. New England Journal of Medicine 1996;334:835-40. comparison crosssectional survey. Perspectives in psychiatric care .2016;53:183-189 2.The WHOQOL Group. The development of the World Health Organisation quality of life assessment instrument (the 18. Perlick DA, Berk L, Kaczynski R, Gonzalez J, Link B, Dixon WHOQOL). In: Orley J, Kuyken W, eds. Quality of Life L, Miklowitz DJ. Caregiver burden as a predictor of depression Assessment: International Perspectives. Heidelberg: among family and friends who provide care for persons with SpringerVerlag 1994:41-57. bipolar disorder. Bipolar disorders 2016;18:183-191. 3.Fidaner H, Elbi H, Fidaner C, Eser SY, Eser E, Göker E. 19. Balaban ÖD, Küçüktüfekçi, AH, Binbay ÝT, Yaþam kalitesinin ölçülmesi, WHOQOL- 100 ve WHOQOL- Karamustafalýoðlu, N. Bipolar I bozukluk hastalarýnýn bakým BREF. 3P Dergisi 1999;7:3-66. verenlerinde yaþam kalitesi yük ve sosyal destekle Ýliþkili mi?. Klinik Psikiyatri Dergisi 2016;19:15-26. 4.Saunders JC. Families living with severe mental illness: A lite- rature review Issues in Mental Health Nursing 2003,24:175-198. 20. Köroðlu, E. DSM-IV-TR taný ölçütleri baþvuru el kitabý. Ankara, Hekimler Yayýn Birliði, 2001. 5..Lueboonthavatchai P, Lueboonthavatchai O. Quality of Life and Correlated Health Status and Social Support of 21. Özlü A, Yýldýz M, Aker T. Zarit bakýcý yük ölçeðinin Schizophrenic Patients Caregivers, J Med Assoc Thai 2006;3: 9- þizofreni hasta yakýnlarýnda geçerlilik ve güvenilirlik çalýþmasý. 13 Noropsikiyatri Arþivi 2009;46:39-42. 6. Urizar A, Maldonado J, Castillo C. Quality of life in care- 22. The World Health Organization quality of life assessment givers of patients with schizophrenia: A literature review. (Who-Qol): Development and general psychometric properties. Health and Quality of Life Outcomes 2009;7:84. Soc Sci Med 1998;46:1569-85. 7. Wong DF, Lam AY, Chan SK, Chan SF. Quality of life of care- 23.Öztürk S. Þizofreni Hastalarýnda Yaþam Kalitesinin; Pozitif givers with relative ssuffering from mentalillness in Hong Kong: Belirtiler, Negatif Belirtiler, Depresyon ve Ýçgörü Ýle roles of caregiver characteristics, caregiving burdens, and satis- Ýliþkisi.Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Psikiyatri Anabilim faction with psychiatric services. Health and quality of life out- Dalý. Týpta Uzmanlýk Tezi. 2010. comes 2012;31;10-15 24. Gümüþ A. Þizofreni Hastalarýnýn ve Yakýnlarýnýn Saðlýk 8.Tel H.,Terakye, G. Þizofrenik hasta ailelerine yönelik bir psiko Eðitimi Gereksinimleri, Anadolu Psikiyatri Dergisi 2006;7:33- eðitimsel yaklaþým uygulamasý denemesi, Anadolu Psikiyatri 42. Dergisi 2000;1:133-142. 25. Hou SY, Ke CL, Su YC, Lung FW, Huang CJ. Exploring the 9.Addington D, Bouchard RH, Goldberg J, Malla A. Clinical burden of the primary family caregivers of schizophrenia practice guideline streatment of schizophrenia. The Canadian patients in Taiwan. Psychiatry Clin Neurosci 2008;62:508-514. Journal of Psychiatry 2005;50:1-55. 26. Arslantaþ H , Adana F. Þizofreni hastalarýnýn bakým verici- 10.Yýldýz M. Kocaeli Ünv. týp fakültesi psikiyatri ABD psikiya- lerinin yük algýsýný ve duygu dýþavurumunu etkileyen etkenler, trik rehabilitasyon birimi gündüz hastanesi uygulamasý: bir ilk Anadolu Psikiyatri Dergisi 2012;13:8-15. deneme deðerlendirmesi. Psikiyatrik Rehabilitasyon Bülteni 27. Rammohan A, Rao K, Subbakrishna DK. Religious coping 2005;1:1-19. and psychological well being in carers of relatives with schizo- 11. Kuþçu K. Rehabilitasyon Süreci ve Bakým Vericilik : phrenia. ACTA psychiatrica Scandinavica 2002;105:356-362. Zedeleyen mi yoksa Ýyileyen mi? 3P Psikiyatri Psikoloji 28.Navidian A, Bahari F. Burden experienced by family care- Psikofarmokoloji Dergisi 2000;8:30-34. givers of patients with mental disorders, Pakis J Psychol Res 12. Gülseren L. Þizofreni ve Aile: Güçlükler, Yükler, Duygular, 2008;23:19-28. Gereksinimler. Türk Psikiyatri Dergisi 2002;13:143-151. 29.Ukpong D. Þizofreni hastalarýna bakým veren nijeryalýlar 13. Dillehay R, Sandys M. Caregivers for Alzheimer's patients: arasýnda yük ve ruhsal sýkýntý: pozitif ve negatif semptomlarýn What we are learning from research. International Journal of rolü, Türk Psikiyatri Dergisi 2012;23:40-5. Aging and Human Development 1990;30:263-85. 30.Sharif F, Shaygan M, Mani A. Effect of a psycho-educational 14.Kasaya R, Polgar-Bailey P, Takeuchi R. Caregiver burden and intervention for family members on caregiver burdens and psy- burnout. A guide for primary care physicians. Postgrad Med chiatric symptoms in patient with schizophrenia in Shiraz, Iran. 2000;108:119-23 BMC Psychiatry 2012;12:48. 15.Cain CJ, Wicks MN. Caregiver attributes as correlates of bur- 31.Avcý A, Bayraktar N. Þizofren Hasta Ailelerinin Aile den in family caregivers coping with Chronic Obstructive Yükünün Belirlenmesi. 40. Ulusal Psikiyatri Kongresi Özet Pulmonary Disease. J FamNurs 2000;6:46-68. Kitabý 2004 s.771- 772. 16. Yeþildað Bayrak B. Þizofren Hastalarýn Aile Üyelerinin 32.Aydýn A, Eker SS, Cangür Þ, Sarandöl A,Kýrlý S. Þizofreni Algýlanan Aile Yükünün ve Yaþam Kalitesinin Belirlenmesi. hastasýna bakým verenlerin külfet düzeyinin sosyo-demografik Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Saðlýk Bilimleri Enstitüsü, deðiþkenler ve hastalýðýn özellikleri ile iliþkisi. Nöropsikiyatri Yüksek lisans Tezi. 2013. Arþivi Dergisi 2009;46:10-14. 17. Zeng Y, Zhou Y, Lin J. Perceived burden and quality of life 33. Chien WT. The perceived burden among Chinese family

Klinik Psikiyatri 2019;22:16-26 25 Karaaðaç H, Çalýk Var E.

caregivers of people with Schizophrenia. Journal of Clinical 43. Yýlmaz ED. Þizofreni ve Bipolar Afektif Bozukluk Tanýsý Nursing 2005;16:1151-1161. Almýþ Hastalara Bakým Verenlerde Kaygý Durumu ve Mizaç- Karakter Ýliþkisi. Erenköy Ruh Saðlýðý ve Sinir Hastalýklarý 34. Shibre T, Negash A, Kullgren G, Kebede D, Alem A, Fekadu Hastanesi, Uzmanlýk Tezi. 2009. A, Fekadu D, Madhin G, Jacobsson L. Perception of stigma among family members of individuals with schizophrenia and 44. Attepe Özden S. Þizofreni Tanýsý Almýþ Bireylerin major affective disorders in rural Ethiopia, Social Psychiatry and Ailelerinin Bakým verme Deneyimleri ve Sosyal Destek Ýliþki- Psychiatric Epidemiology 2001;36:299-303. lerinin Psikiyatrik Sosyal Hizmet Temelinde Ýncelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Anabilim Dalý. Doktora 35. Kung W. The illness, stigma, culture or immigration? Burden Tezi, 2015. on Chinese-American caregivers of patients with schizophrenia. Fam Soc 2003;84:547-557. 45.Doðan O, Doðan S, Tel H, Çoker F, Polatöz Ö, Doðan Baþeðmez F. Þizofrenide psikososyal yaklaþýmlar: aileler. 36. Duman ZÇ, Aþtý N, Üçok A, Kuþçu MK. Þizofreni hastalarý- Anadolu Psikiyatri Dergisi 2002;3:133-139. na ve ailelerine "Baðýmsýz ve Sosyal Yaþam Becerileri Topluma Yeniden Katýlým Programý" uygulamasý, izlenmesi. Anadolu 46. Lundberg B, Hansson L, Wentz E, Björkman T. Stigma, dis- Psikiyatri Dergisi 2007;8:91-101. crimination, empowerment and social networks: A preliminary investigation of their influence on subjective quality of life in a 37.Cook J, Lefley H, Pickett S et al. Age and family among par- Swedish sample, International Journal Social Psychiatry 2008; ents of offpring with severe mental illness. Am J Orthopsychiatr 54:47-55. 1994;64:435-47. 47. Saillard E. Ruhsal hastalara yönelik damgalamaya iliþkin 38.Czuchta D, McCay E. Help-Seeking for Parents of psikiyatrist görüþleri ve öneriler. Türk Psikiyatri Dergisi 2010; Individuals experiencing a First Episode of Schizophrenia. Arch 21:14-24. Psychiat Nurs 2001;15:159-70 48.Australian Association of Social Workers. Practice Standards 39.Tel H., Demirkol D., Kara S., Aydýn D. KOAH'lý Hastalarýn for Mental Health Social Workers 2008 AASW. Bakým Vericilerinde Bakým Yükü ve Yaþam Kalitesi. Türk toraks dergisi 2012;13:87-92 40.Takata S, Washio M, Moriwaki A, et al. Burden among care- givers of patients with chronic obstructive pulmonary disease with long-term oxygen therapy. Int Med J 2008;15:53-7. 41. Arýoðlu S, Beðer T, Kaan M. Yaþlýlarda evde bakým ve yaþam kalitesine katkýsý, Aktüel Týp Dergisi 2004;9:7-17. 42. Oktile N. Huzurevinde Yaþam ve Yaþam Kalitesi, Muðla, Muðla Üniversitesi Basýmevi, 2004

26 Klinik Psikiyatri 2019;22:16-26 RESEARCH ARTICLE Analysis of psychological factors and sexual life in postmenopausal women: A cross-sec- tional study

Postmenopozal dönemdeki kadýnlarda psikolojik belirtiler ve cinsel yaþamýn incelenmesi: Kesitsel çalýþma

Seren Akman1,Mehmet Çakýcý2,Buse Keskindað3,Meryem Karaaziz4 1Psych, 2Prof., 4Assis. Prof., Department of Psychology, Near East University, Nicosia, TRNC https://orcid.org/0000-0002-0085-612X 3Psych. Department of Psychology, European University of Lefke, TRNC.

SUMMARY ÖZET Objective: The aim of this study was to analyze the psy- Amaç: Bu çalýþma, postmenopozal dönemdeki kadýnlar- chological and sexual experiences of postmenopausal da psikolojik belirtiler ve cinsel yaþamýn incelenmesini women. Method: This cross-sectional study included amaçlamaktadýr. Yöntem: Bu kesitsel çalýþmaya, 50 post- 100 females (50 postmenopausal and 50 non- menopozal, 50 menopoza henüz girmemiþ 100 kadýn menopausal women). The symptoms of menopause katýlmýþtýr. Katýlýmcýlarýn menopoz semptomlarýný belir- were assessed by the Menopausal Symptoms Scale lemek amacýyla Menopoz Semptomlarý Deðerlendirme (MRS), psychological symptoms were assessed by the Ölçeði, menopozun psikolojik etkilerini belirlemek Symptoms Check List (SCL-R 90), and sexual functions amacýyla Belirti Tarama Testi, menopozun cinsel hayata were evaluated by the Arizona Sexual Experience Scale etkisini deðerlendirmek amacýyla ise Arizona Cinsel (ASEX) and the Golombok Rust Inventory of Sexual Yaþantýlar Ölçeði ve Golombok-Rust Cinsel Doyum Ölçeði Satisfaction (GRISS). Results: The findings indicated that kullanýlmýþtýr. Bulgular: Calýþma bulgularý, menopoza mean scores of all subscales of the SCL-R 90 were signif- girmiþ kadýnlarýn SCL-R 90’ýn tüm alt ölçeklerinden icantly higher among postmenopausal women in com- menopoza girmemiþ kadýnlara göre daha yüksek puan parison with non-menopausal women. No significant aldýklarýna iþaret etmektedir. Fakat, menopoza girmiþ differences were found between postmenopausal and olan kadýnlar ile menopoza henüz girmemiþ kadýnlar non-menopausal women in terms of sexual satisfaction. arasýnda cinsel doyum açýsýndan anlamlý bir fark bulun- However, mean scores of vaginusmus and anorgasmia mamýþtýr. Buna raðmen, GRISS alt ölçekleri olan vajinis- subscales of the GRISS were significantly higher in post- mus ve anorgazmi incelendiðinde, menopoza giren menopausal women than non-menopausal women. kadýnlarýn, henüze menopoza girmemiþ kadýnlara göre Discussion: This study showed that menopause may anlamlý olarak daha fazla puan aldýklarý tespit edilmiþtir. affect women’s mental health because of its psycholo- Sonuç: Bu çalýþma, kadýnlarýn ruh saðlýklarýnýn gical consequences. Although menopause can influence menopozun getirdiði psikolojik etkenler tarafýndan et- sexuality because of physical consequences, findings kilenebileceðini göstermiþtir. Getirdiði fiziksel sonuçlar indicated that menopausal women tend to report they yüzünden menopoz cinselliði etkilese de bulgular, still have sexual satisfaction. Multidimensional health menopoza girmiþ olan kadýnlarýn cinsel doyum rapor care including psychological support could be efficient ettiðine iþaret etmektedir. Psikolojik desteði de içeren çok for menopausal women. boyutlu saðlýk hizmetlerinin, kadýnlara menopoza girdik- leri süreçte yardýmcý olabileceði düþünülmektedir. Anahtar Sözcükler: Menopoz, cinsel iþlevsellik, psikolo- Key Words: Menopause, sexual function, psychological jik etkenler factors

(Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:27-35) DOI: 10.5505/kpd.2018.58070

The arrival date of article: 19.07.2018, Acceptance date publication: 29.09.2018 27 Akman S, Çakýcý M, Keskindað B, Karaaziz M.

INTRODUCTION psychological and social status (17,18). Some of the sexual problems experienced during menopause Menopause is one of women's natural and normal have been identified as decreased frequency of sex, life stages. The World Health Organization a lack of interest in sex, painful intercourse or feel- (WHO) defines menopause as "permanent termi- ing compelled to have sex (19). These have been nation of menstruation as a result of the loss of associated with decreased estrogen and ovarian ovarian activity" (1). Women who are 45-55 years function (17) as well as increased vaginal dryness, old usually experience menopause (2). Menopause which in turn, may influence sexual satisfaction can occur in three different phases; early, natural negatively (20). and surgical stage. Early menopause occurs below the age of 40 years, which can be defined as "pre- The purpose of this study was to analyze an associ- mature menopause" or "premature ovarian failure" ation between psychological factors and sexual life (3). The other type of menopause is natural experiences in postmenopausal Turkish women. menopause, which is related with the exhaustion in Menopause is one of the most important periods physiological conditions (4). On the other hand, for women, since it may bring significant outcomes. surgical menopause includes operations that The findings of the current research are expected involve the removal of ovaries (5). Some to enlighten the menopause-related experiences. researchers have identified problems related to Describing these experiences may help health pro- menopause in the context of biopsychosocial fessionals who work with postmenopausal women perspective (6,7). to adopt useful treatment approaches. This study hypothesizes that a) postmenopausal women are Due to biological changes on the body, women who less likely to have sexual satisfaction than non- are in the menopausal period can show several menopausal women, b) postmenopausal women physical symptoms including feeling hot, night are more likely to show psychological symptoms sweats, vaginal dryness and atrophic vaginitis, uri- than non-menopausal women, and c) post- nary disorders (8). Night sweats are the most com- menopausal women are less likely to experience mon menopausal symptoms (9). Hence, it can sexual intercourse than non-menopausal women. cause sleep disorders which in turn, may result as insomnia (10). Physical problems may be associa- METHOD ted with psychological problems, such as, anxiety, depression and cognitive dysfunction (11). This study was conducted in Antalya, Turkey, Emotional functioning may differ during between March and July 2016. It included 100 menopause which can also vary according to hor- Turkish female participants (50 postmenopausal monal changes in the body (12). An association and 50 non-menopausal females). The partici- between low levels of estrogen and mood disorders pants' age varied between 36-65 years. Participation has suggested that menopausal women may suffer of the study was voluntary and the participants from mood disorders (13). Especially, pre- were included through snowball sampling method. menopausal women have been considered at hig- The participation started in a primary health care her risk of developing depression, anxiety, reduced center, and then more voluntary participants were self-esteem and reduced life enjoyment (14). Due found through the participants' friends. Informed to menopause, loss of fertility may be symbolized as consent form was completed by the participants loss of youth and this can cause sadness, which is before the study. The survey included 5 question- expressed differently among women (15). Many naires namely, Socio-demographic Information women during the premenopausal period have Form, the Menopause Rating Scale (MRS), the indicated increased anxiety and irritability, worry, Symptom Check List (SCL-R 90), the Arizona panic attacks and concentration difficulties (16). Sexual Experience Scale (ASEX) and the Golombok-Rust Inventory of Sexual Satisfaction Moreover, women can experience sexual difficul- (GRISS). Participants completed the question- ties during menopause depending on their physical, naires approximately in 15 minutes.

28 Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:27-35 Analysis of Psychological Factors and Sexual Life in Postmenopausal Women: A Cross-Sectional Study

Instruments version of the inventory has two additional dimen- sions (i.e., premature ejaculation and impotence). Socio-demographic form: The form included ques- Each item is rated on a 5 point likert type scale and tions regarding age, gender, education level, his- answers vary between "never" to "always". Higher tory of psychological, physiological treatment, and scores indicate higher level of sexual dysfunction psychological complaints and drug use. and lower level of sexual quality. Original scale was translated and adapted to Turkish by Tuðrul and colleagues (26) which shows good reliability (α= Menopause Rating Scale (MRS): Menopause Rating 0.91, p< .001). Scale (MRS) was used to assess menopausal symp- toms in female participants. MRS was developed by Schneider and colleagues (21). This scale Arizona Sexual Experiences Scale (ASEX): This tool includes 11 items which generate three subscales: was developed by McGahuey and colleagues (27). (a) somatic-hot flushes, heart discomfort/palpita- It aims to detect sexual difficulties in men and tion, sleeping problems and muscle and joint prob- women with depression. It assesses 5 major lems; (b) psychological-depressive mood, irritabili- domains of sexual difficulties namely, sex desire, ty, anxiety and physical and mental exhaustion and arousal, vaginal lubrication/penile erection, ability (c) urogenital-sexual problems, bladder problems to reach orgasm, and satisfaction with orgasm. The and dryness of the vagina. Score for each item scale has different versions for females and males. ranges from "0" (no complaints) to "4" (very severe Scores range from 1 to 6 (e.g., 1=extremely easily; symptoms) (22). Menopause Rating Scale was 6=never). Higher scores reflect poorer sexual func- translated and adapted to Turkish by Gürkan and it tioning (possible range is 5 to 30) (28). Validity and shows good level of internal consistency (α= 0.84) reliability study of Turkish version of the scale (22). demonstrated strong test-retest reliability (base- line: α=0.89, p<.01; 6 months: α= 0.90) (28).

Symptom Check List (SCL-R 90): SCL-90 scale was developed by Derogatis in 1977 [23]. Validity and Statistical Analysis reliability study of the Turkish version of this scale (SCL-R 90) was conducted by Dað and it is fre- All the analyses were performed by using a com- quently used in examination of psychopathology puter program for the multivariate statistics; (23). It demonstrates very good level of internal Statistics Package for the Social Sciences (SPSS), consistency (? = 0.97). The SCL-R 90 consists of version 20 for Windows. Chi-Square statistical tests 90 items, each rated on a 5-point scale. These items were conducted to compare socio-demographic generate nine dimensions, namely, somatization, characteristics of postmenopausal and non- obsessive-compulsive reflects, interpersonal sensi- menopausal participants. In addition, Independent tivity, anxiety, hostility, phobic anxiety reflects, Sample t-test was used to analyze the mean scores paranoid thoughts, psychoticism, and acute symp- differences between scales and subscales of MRS, tomatology (24). SCL-R 90, GRISS and ASEX in postmenopausal and non-menopausal participants. Moreover, Golombok -Rust Inventory of Sexual Satisfaction Independent t-test was used to examine whether (GRISS): Golombok-Rust Inventory of Sexual participants who experienced natural and surgical Satisfaction which was developed by Rust and menopause differ in terms of MRS scores. Finally, Golombok includes 28 items (25). The aim of this Pearson correlation analyses were conducted to see scale is to measure the quality of sexual relation- whether psychological symptoms are correlated ship and the presence and severity of both male with menopausal symptoms. and female sexual problems. There are two sepa- rate forms for female and male participants. Five RESULTS dimensions of the inventory are common for both sexes. Female version has two additional dimen- Participants' age ranged from 36 to 65 years. In the sions (i.e., vaginusmus and anorgasmia), also male present study, no significant differences were found

Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:27-35 29 Akman S, Çakýcý M, Keskindað B, Karaaziz M. between postmenopausal and non-menopausal ture, orgasm, orgasm satisfying, frequency of sexu- participants in terms of socio-demographic charac- al intercourse and sexual satisfaction mean scores teristics; these include age, educational level, psy- (Table 4). On the other hand, non-menopausal par- chological complaints, receiving psychological ticipants had higher mean scores of communication treatment (psychotherapy/medication or combined and sensation related to sexual activity than post- treatment) and physiological treatment (Table 1). menopausal participants. Nevertheless, post- menopausal participants were more avoidant from In respect with MRS, postmenopausal participants sexual activity than non-menopausal participants. had higher mean scores of somatization and uro- Also, postmenopausal participants reported signi- genital complaints than non-menopausal partici- ficantly higher vaginismus and anorgasmia mean pants (Table 2). scores than non-menopausal participants (Table 4).

Participants who experienced natural and surgical As a part of sociodemographic questions, partici- menopause showed several significant differences. pants were asked whether they have psychological Those who had natural menopause had higher complaints, however, postmenopausal and non- somatization mean scores of MRS. Also, they menopausal participants did not differ significantly reported greater psychological and urogenital com- in terms of having psychological complaints. On the plaints than those who experienced surgical other hand, results of SCL-R 90 indicated that menopause (Table 3). postmenopausal participants had higher mean scores than non-menopausal participants in all dimensions (Table 5). No significant differences were found between postmenopausal and non-menopausal participants in terms of sex drive, sexual arousal, vaginal mois- Correlation analyses showed that menopausal

Table 1. Comparisons of sociodemographic variables between postmenopausal and non - menopausal women Post-menopausal Non-menopausal Total

N % n % N % x² p

Age 3.048 0.063

36-45 11 36.7 19 63.3 50 50

46-65 39 55.7 31 44.3 50 50 Participant s 6.330 0.176 education level Primary school 11 73.3 4 26.7 15 100 Middle school 5 41.7 7 58.3 12 100 University 11 39.3 17 60.7 28 100 Master and 3 33.3 6 66.7 9 100 doctorate Having 3.030 0.082 psychological treatment Yes 10 25.9 4 10.0 17 20.2 No 40 74.1 46 90.0 67 79.8 Having 0.211 0.500 physiological treatment Yes 3 60.0 2 40.0 5 100.0 No 47 49.5 48 50.5 95 100.0 Having 4.167 0.059 psychological complaints Yes 4 100.0 0 0 4 100.0 No 46 47.9 50 52.1 96 100.0

*p<0.05 significant

30 Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:27-35 Analysis of Psychological Factors and Sexual Life in Postmenopausal Women: A Cross-Sectional Study

Table 2. Comparisons of subscales of MRS mean scores of postmenopausal and non -menopausal women Post-menopausal Non-menopausal n = 50 n = 50 Mean±SD Mean±SD T p Somatization 9.56±3.79 5.31±2.14 6.894 0.000* Psychological 8.92±3.41 5.52±2.48 5.687 0.000* complaints Urogenital 5.80±2.51 2.94±1.19 7.257 0.000* complaints *p<0.05 significant symptoms were positively correlated with sexual ting postmenopausal women may tend to report dysfunction, MRS subscales and SCL-R 90 sub- sexual satisfaction although they experienced diffi- scales (Table 6). culties during sexual intercourse. The current results are also consistent with those of DISCUSSION Dennerstein (14) who indicated that 71% of the postmenopausal women in European countries continue to have an active sex life although 34% of The current study aimed to examine psychological them had lesser sexual desire. Loss of fertility asso- factors and sexual life experiences of post- ciated with menopause can be very difficult to over- menopausal Turkish women. The findings general- come for women (15). A qualitative study analyzing ly showed that postmenopausal Turkish women menopausal experiences of Turkish women indica- may have lower mental health and negative sexua- ted that postmenopausal women mostly identified lity-related experiences when compared with non- menopause as a natural transition period which is menopausal Turkish women. Also, menopausal unavoidable, yet they tended to associate it with symptoms have been found to be positively associ- negative concepts such as, fear of getting old and ated with psychopathological symptoms yet they loss of sexual interest (32). Menopausal women have been negatively related with sexual dysfunc- generally may try to prove that they did not lose tion in postmenopausal Turkish women. Previous their femininity by reporting that they were still findings have shown that there are many social, bio- sexually satisfied although sexual intercourse was logical and psychological factors contributing ge- painful for them. In contrast of current findings, neral well-being of postmenopausal women reduced sexual desire and functioning are common (29,30,31). Menopause has negatively influenced symptoms of menopause (31,33). Because of phy- the quality of life in women (29,30). Particularly, siological consequences of menopause, excitability postmenopausal women have been shown to have a and capacity for orgasm decrease, and these have tendency to develop anxiety and depression as well been associated with vaginal dryness, less sexual as difficulties related to sexual satisfaction (31). activity and libido in postmenopausal women (33,34,35). Reduced natural vaginal secretions may The current findings showed that postmenopausal result as difficulty in the vaginal flexibility, and this women were more likely to avoid sexual activity can create and discomfort during sexual inter- than non-menopausal women. Interestingly, post- course (36,37). menopausal and non-menopausal women did not differ in terms of sex drive, sexual arousal, orgasm, This study generally shows that postmenopausal frequency of sexual intercourse and sexual satisfac- women may have poorer psychological well-being tion. These findings raised an assumption sugges-

Table 3. Comparisons of subscales of MRS mean scores of participants who experienced natura l and surgical menopause Menopause Natural Surgical n = 32 n = 18 Mean±SD Mean±SD t p Somatization 9.03±4.04 6.68±3.36 3.058 0.003* Psychological complaints 8.57±3.59 6.59±3.18 2.781 0.007* Urogenital complaints 5.58±2.63 3.80±2.12 3.606 0.000* *p<0.05 significant

Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:27-35 31 Akman S, Çakýcý M, Keskindað B, Karaaziz M.

Table 4. Comparisons of ASEX and GRISS mean scores of postmenopausal and non -menopausal women Post-menopausal Non-menopausal n = 50 n = 50 Mean±SD Mean±SD t p ASEX Sex drive 3.72±1.37 2.54±1.36 4.32 0.920 Sexually aroused 3.42±1.22 2.50±1.30 3.73 0.561 Vaginal moisture 3.54±1.23 2.20±1.20 5.51 0.701 Orgasm 3.64±1.57 2.56±1.25 4.48 0.480 Orgasm satisfy 3.16±1.28 2.14±1.03 4.48 0.100 GRISS Sexual intercourse 4.40±1.16 4.49±0.88 -0.433 0.661 Communication satisfaction on 4.47±1.73 5.22±1.83 -2.099 0.038* sexual activity Sexual satisfaction 10.59±2.25 10.97±1.73 -0.944 0.350 Avoidance from sexual activity 7.21±3.02 5.05±2.27 4.037 0.000* Sensation on sexual activity 10.02±2.20 11.36±1.89 2.809 0.010* Vaginusmus 10.93±6.86 8.20±2.34 2.667 0.010* Anorgasmia 10.68±1.54 9.30±2.03 3.821 0.000* *p<0.05 significant than those who are not in menopausal period important factor for psychiatric symptoms. For (14,15). During the menopausal period, hormones instance, negative attitudes towards older women can influence on psychological symptoms which who cope with menopause affect their self-esteem may trigger somatization, depression and anxiety and self-confidence negatively (12). Culture related (33). Considering that regular menstruation shows negative attitudes may contribute depression in fertility and femininity, menopause may represent postmenopausal women. Schmidt and colleagues the loss of the femininity (38). Beliefs and tradi- (1) have demonstrated that postmenopausal tional values reflect culture and ethnicity. women can experience depression, anxiety, fatigue, Regarding menopause, some cultures tend to con- forgetfulness and reduced self-confidence. They sider loss of regular bleeding negatively since it also experience various emotional problems inclu- refers to "an end of fertility and the end of youth" ding mood swings and anger and these problems (39). Similarly, a study conducted among 1551 are difficult to cope with (30). In parallel with pre- Turkish women investigating menopause attitudes vious evidence, the current study found that post- and status showed that 90.7% of the women con- menopausal women had higher levels of anger, sidered menopause as "the end of youth", 85.8% hostility and anxiety symptoms than non- viewed it as "the beginning of getting older", and menopausal women. Cultural beliefs, psychological 97.6% evaluated it as "the end of fecundity" (40). and physical symptoms in menopause may interact Hunter (41) has reported that social values can be and they together may influence postmenopausal Table 5. Comparisons of subscales of SCL -R 90 mean scores of postmenopausal an d non-menopausal women Postmenopausal Non-menopausal women women n = 50 n = 50 Mean±SD Mean±SD t P Somatization 26.15±8.12 18.23±6.73 5.308 0.000* Obssessive 19.40±6.26 15.08±5.44 3.681 0.000* compulsive Interpersonal 16.35±6.29 12.60±5.17 3.255 0.002* sensitivity Depression 27.17±9.46 19.34±7.46 4.593 0.000* Anxiety 17.96±7.12 12.47±4.35 4.648 0.000* Anger-hostility 9.75±4.05 7.82±3.36 2.594 0.011* Psychoticism 14.82±5.43 11.51±3.70 3.554 0.001* Phobia 9.89±4.72 7.46±2.02 3.344 0.001* Paranoid thoughts 10.31±4.30 8.48±3.12 2.424 0.017* *p<0.05 significant

32 Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:27-35 Analysis of Psychological Factors and Sexual Life in Postmenopausal Women: A Cross-Sectional Study

Table 6. Correlation between subscales of sexual satisfaction, MRS, SCL -R 90 scores and menopausal symptoms Menopausal Symptoms Sexual satisfaction r p Satisfaction 0.158 0.117 Communication -0.214 0.032* Frequency 0.194 0.053 Avoidance 0.400 0.000* Sensation -0.259 0.009* Vaginismus 0.264 0.008* Anorganisma 0.343 0.000* MRS Somatization 0.593 0.000* Psychological complaints 0.517 0.000* Urogenital complaints 0.604 0.000* SCL-R 90 Somatization 0.480 0.000* Obsessive-compulsive 0.347 0.000* Interpersonal relations 0.311 0.000* Depression 0.421 0.000* Anxiety 0.416 0.000* Hostility 0.246 0.000* Phobia 0.326 0.001* Paranoid thoughts 0.241 0.016* Psychotism 0.344 0.000* *p<0.05 significant women's mental health. drawing causal relationships. Also, snowball samp- ling and the number of participants who experi- Earlier study has stated that women who experi- enced surgical menopause can be considered as ence surgical menopause tend to show less limitations of this study which may influence the menopausal symptoms (31). In case of experien- interpretations of the results. Furthermore, partici- cing surgical menopause at early age, menopausal pants have not been investigated in terms of period symptoms may not be clear even. On the other of time since menopause started and whether they hand, women who experience natural menopause have a sexual partner. Besides, it is known that usually show menopausal symptoms because of GRISS examines sexual satisfaction of heterosexu- active change in hormones and its effects on the al women; hence it may not represent women who body. Natural menopause stems from follicular have different sexual orientation. Although this atresia in where the ovaries lose their functionality, study has some limitations, it draws attention to an ovulation stops, and reproduction of the woman inconsistency of experiences and expressions ends. In this state, the estrogen levels are at lowest among Turkish postmenopausal women. The fin- level (42). However, surgical menopause occurs dings of this study are important in informing suddenly (5). Consistently, the current findings health care services for postmenopausal women. showed that those women who experienced natural menopause had greater menopausal symptoms CONCLUSION than those who experienced surgical menopause. Considering that the natural and surgical The findings of the current study are consistent menopausal processes show physical differences, it with previous evidence suggesting that post- is not surprising that women who experienced nat- menopausal women may have poorer psychological ural menopause had more intense menopausal well-being than non-menopausal women. Health- symptoms in this study. care professionals should be aware that post- menopausal women should be considered as bio- It should be noted that this study has several limi- logically, psychologically as well as socially. tations. The cross-sectional design does not allow Furthermore, sexuality related experiences are

Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:27-35 33 Akman S, Çakýcý M, Keskindað B, Karaaziz M. important aspects of physical and emotional health perceive menopause and related psychological for postmenopausal women. However, it is inte- symptoms. In the light of future studies, health care resting that postmenopausal women in the current professionals may better understand psychological study did not report lower sexual satisfaction and physical experiences of postmenopausal although they tended to avoid from sexual activity. women. Since menopause may represent loss of fertility, this may be difficult for a woman in many aspects (i.e. psychological, physical and biological). Specifically, postmenopausal women may try to Correspondence address: Assis. Prof. Meryem Karaaziz, Department of Psychology, Near East University, Nicosia, overcome psychological difficulties by indicating TRNC [email protected] that they still have sexual satisfaction which may represent femininity. Further research should com- prehensively assess how postmenopausal women REFERENCES 1. Schmidt PJ, Ben Dor R, Martinez PE, Guerrieri GM, Harsh 15. Aydýn H. Cinsellik ve Cinsel Ýþlev. Temel Psikiyatri, Cilt 2. V, Thompson K, Koziol DE, Nieman LK, Rubinow DR.. Effects Edited by Güleç C., Köroðlu E. Ankara, HYB Yayýncýlýk, 1998. of estradiol withdrawal on mood in women with past peri- 16. Stewart DE, Boydell K, Derzko C, Marshall V. Psychologic menopausal depression: a randomized clinical trial. JAMA distress during the menopausal years in women attending a Psychiatry, 2015;72: 714-26. menopause clinic. Int J Psychiatry Med 1992;22:213-220. 2. Gharaibeh M, Al-Obeisat S, Hattab J. Severity of menopausal 17. Masters WH, Johnson VE. Human Sexual Response. symptoms of Jordanian women. Climacteric 2010;13: 385-394. Boston, Little Brown & Company, 1994. 3. Okeke TC, Anyaehie UB, Ezenyeaku CC. Premature 18. Greendale A. Change in sexual functioning over the Menopause. Ann Med Health Sci Res. 2013;3: 90-96. menopausal transition: results from the Study of Women's 4. Schneider HP, Heinemann LA, Rosemeier HP, Potthoff P, Health Across the Nation. Journal of The Nation Menopause Behre HM. The Menopause Rating Scale (MRS): reliability of Society 1994;10:10-22. scores of menopausal complaints. Climacteric 2000;3:59-64. 19. Hunter M, Rendall M. Bio-psycho-socio-cultural perspec- 5. Morrie M, Gelfand MD. Role of androgens in surgical tives on menopause. Best Pract Res Clin Obstet Gynaecol 2007; menopause. Obstetric and Gynecology 1999;180:325-328. 21: 261-74. 6. Binfa L, Castelo-Branco C, Blümel JE, Cancelo MJ, Bonilla 20. Philips NA. FemaleSexual Dysfunction: Evaluation and H, Muñoz I, Vergara V, Izagurre H, Sarrá S, Ríos RV. Influence Treatment. New Zealand, University of Otego Wellington, 2000. of psycho-social factors on climacteric symptoms. Maturitas 21. Schneider HP, Heinemann LA, Rosemeier HP, Potthoff P, 2014; 48:425-31. Behre HM. The Menopause Rating Scale (MRS): reliability of 7. Studd JWW, Whitehead MI. The Menopause. Edinburgh: scores of menopausal complaints. Climacteric, 2000;3: 59-64. Blackwell Scientifýc Publications, 1988. 22. Gürkan C. Menopoz semptomlarý deðerlendirme ölçeðinin 8. Donald M, Fries D. Take Care Of Yourself. Newyork, N.Y., Türkçe formunun güvenirlik ve geçerliliði. Hemþirelik Forumu Addison-Wasley Publishing Company; 1996. Dergisi 2005: 30-35. Turkish. 9. Speroff L. Postmenopausal hormone therapy and breast can- 23. Dað Ý. Belirti Tarama Listesi (SCL-90-R)'nin üniversite cer. Obstetrics & Gynecology 1996;87: 44S-54S. öðrencileri için güvenirliði ve geçerliði. Türk Psikiyatri Dergisi 1991; 2: 5-12. Turkish. 10. Hatcher H. Sleep in post-menopausal women: differences between early and late post-menopause. Obstet Gynecol 24. Derogatis LR. Symptom Checklist 90-R: Administration, Reprod Biol. 1996: 1-4. Scoring, and Procedures Manual (3rd ed.). Minneapolis, MN, National Computer Systems, 1994. 11. Pattern L. International health report: menopause in various cultures: A portrait of the menopause. Carnforth, Parthenon, 25. Rust J, Golombok S. The Golombok-Rust Inventory of 1992. Sexual Satisfaction (GRISS). Br J Clin Psychol 1985; 24: 63-64. 12. Aaron R, Muliyil J, Abraham S. Medico-social dimensions of 26. Tuðrul C, Öztan N, Kabakçý E. Golombok-Rust cinsel menopause: a cross-sectional study from rural south India. Natl doyum ölçeði'nin standardizasyon çalýþmasý. Türk Psikiyatri Med J India 2002;15:14-7. Dergisi 1993; 4:83-88. Turkish. 13. Igarashi M. Stress vulnerability and climacteric symptoms: 27. McGahuey CA, Gelenberg AJ, Laukes CA, Moreno FA, life events, coping behavior,AHEAD and severity of symptoms. Gynecol Delgado of PL, McKnight PRINT KM Manber R. The Arizona Sexual Obstet Invest 2000;49:100-170 Experience Scale (ASEX): reliability and validity. J Sex Marital Ther 2000; 26:25-40. 14. Dennerstein L. Well-being, symptoms and the menopausal transition. Maturitas 1996;23:147-157. 28. Soykan A. The reliability and validity of Arizona sexual

34 Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:27-35 Analysis of Psychological Factors and Sexual Life in Postmenopausal Women: A Cross-Sectional Study

experiences scale in Turkish ESRD patients undergoing hi: Agustos 17, 2017. hemodialysis. Int J Impot Res. 2004; 16(6):531-4. 37. Cawood EH, Bancroft J. Steroid hormones, the menopause, 29. Roberts H. Managing the menopause. BMJ 2007; sexuality and well-being of women. Psychol Med 1996; 26:925- 334(7596):736-741. 36. 30. Taylor HS. Hot flashes: avoiding the reductionist view. 38. Rahman S, Salehin F, Iqbal A. Menopausal symptoms assess- Menopause 2016;23: 1053-4. ment among middle age women in Kushtia, Bangladesh. BMC Res Notes 2011; 4:188. 31. Varma G, Oðuzhanoðlu N, Karadað F. The Relationship Between Depression and Anxiety Levels and Sexual Satisfaction 39. Castelo-Branco C, Palacios S, Mostajo D, Tobar C, von for Natural and Surgical Menopause. J Clin Psychiatry 2005;8: Helde S. Menopausal transition in Movima women, a Bolivian 109-115. Native-American. Maturitas 2005;51:380-5. 32. Cifcili SY, Akman M, Demirkol A, Unalan PC, Vermeire E. 40. Ayranci U, Orsal O, Orsal O, Arslan G, Emeksiz DF. "I should live and finish it": A qualitative inquiry into Turkish Menopause status and attitudes in a Turkish midlife female pop- women's menopause experience. BMC Fam Pract. 2009; 10:2. ulation: an epidemiological study. BMC Women's Health 2010; 10:1-14. 33. Dennerstein L, Randolph J, Taffe J, Dudley E, Burger H. Hormones, mood, sexuality, and the menopausal transition. 41. Hunter M. Depression and the menopause (editorial). BMJ Fertil Steril 2002; 77:42-48. 1996;313:1217-1218. 34. Goldstein RB, Bree RL, Benson CB, Benacerraf BR, Bloss 42. Salvador J. Climacteric and menopause: epidemiology and JD, Carlos R, Fleischer AC, Goldstein SR, Hunt RB, Kurman pathophysiology. Ginecol Obstet 2008;5:61-78. RJ, Kurtz AB, Laing FC, Parsons AK, Smith-Bindman R, Walker J. Evaluation of the woman with postmenopausal bleed- ing: Society of Radiologists in Ultrasound-Sponsored Consensus Conference statement. J Ultrasound Med 2001; 20:1025-36. 35. Brazier JE, Roberts J, Platts M, Zoellner YF. Estimating a preference-based index for a menopause specific health quality of life questionnaire. Health Qual Life Outcomes 2005; 3:13. 36. Chalker R. The National Women's Health Network: Menopause Sexuality, 2009.2009 https: //www.nwhn.org/wp-con- tent/uploads/2015/08/Menopauseand-Sexuality.pdf Erisim tari-

Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:27-35 35 ARAÞTIRMA Acil ve yoðun bakým ünitesi çalýþanlarýnda travma sonrasý stres bozukluðu, tükenmiþlik ve baþ etme biçimlerinin deðerlendirilmesi Evaluation of post-traumatic stress disorder, burnout and coping styles in emergency and intensive care unit employees Erkan Baysak1, Meliha Zengin Eroðlu1, Çisem Utku2, Burhanettin Kaya3 1Uzm. Dr., Saðlýk Bilimleri Üniversitesi, Ýstanbul Haydarpaþa Numune Eðitim Ve Araþtýrma Hastanesi, Psikiyatri Kliniði, Ýstanbul, Türkiye https://orcid.org/0000-0001-7679-2292 2Uzm. Psk.,Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Ankara, Türkiye 3Doç. Dr., Serbest hekim, Ýstanbul, Türkiye

ÖZET SUMMARY Amaç: Yoðun bakým ve acil bölümlerinde çalýþanlarda Objective: Although it's well known that Post-Traumatic Travma Sonrasý Stres Bozukluðu (TSSB)'nun sýk Stress Disorder (PTSD) is frequent in intensive care and görüldüðü bilinse de bu konu oldukça az incelenmiþtir. emergency departments employees, this subject has Makalemizde ülkemizdeki çeþitli hastanelerde bu alanda been studied very rare. PTSD frequency, burnout and the çalýþanlarda TSSB sýklýðý, tükenmiþlik ve stresle baþa methods of coping with PTSD were investigated in our çýkma biçimleri araþtýrýlmýþtýr. Yöntem:Farklý merkezler- study in employees working at this area from various den çalýþmaya dahil edilen 123 acil, 139 yoðun bakým hospitals from our country. Method: Data of 123 emer- çalýþaný ve 133 kontrol vakalarýnýn verileri deðerlendirildi. gency department, 139 intensive care unit employees Tüm katýlýmcýlara Travma Sonrasý Stres Taný Ölçeði, and 133 control included from different centers to the Maslach Tükenmiþlik Envanteri, Hastane Anksiyete study were evaluated. The Posttraumatic Diagnostic Depresyon Envanteri (HAD), Stresle Baþa Çýkma Tarzlarý Scale, Maslach Burnout Inventory, Hospital Anxiety and Ölçeði ve çalýþma için geliþtirilen sosyodemografik bilgi Depression Scale, Coping Style Scale and sociodemo- formu uygulandý. Bulgular: TSSB oraný acil çalýþanlarýn- graphic data form developed for the study were applied da, Yoðun Bakým Ünitesi (YBÜ) çalýþanlarýnda ve kontrol to all participants. Results: The rates of PTSD in emer- grubunda sýrasýyla %23.6, %15.8 ve %6 bulundu. Hem gency employees, in intensive care unit employees and acil grubunun hem de yoðun bakým grubunun HAD ölçek in controls were 23.6%, 15.8% and 6% respectively.The puanlarý kontrol grubundan yüksekti. Sonuç: Acil ve HAD scores of both the emergency and intensive care YBÜ'de çalýþanlar baþta TSSB olmak üzere anksiyete ve groups were higher than the control group. Discussion: depresyon gibi ruhsal hastalýklar açýsýndan oldukça riskli Emergency and intensive care unit employees are risky bireylerdir. Koruyucu ruh saðlýðý açýsýndan bu tür iþ yer- people for especially PTSD and psychiatric disorders such lerinde çeþitli önlemlerin alýnmasý gereklidir. as anxiety and depression. Various precautions must be taken at this kind of workplaces in terms of preventive mental health. Anahtar Sözcükler: Travma sonrasý stres bozukluðu, tükenmiþlik, anksiyete, depresyon, stresle baþ etme biçi- mi Key Words:Post-Traumatic Stress Disorder, burnout, an- xiety, depression, coping style (Klinik Psikiyatri 2019;22:36-47) DOI: 10.5505/kpd.2018.55707

36 Makalenin geliþ tarihi: 01.08.2018, Yayýna kabul tarihi: 09.11.2018 Acil ve yoðun bakým ünitesi çalýþanlarýnda travma sonrasý stres bozukluðu, tükenmiþlik ve baþ etme biçimlerinin deðerlendirilmesi

GÝRÝÞ için %6 oranýnda bulunurken, TSSB için bu oran %20 olarak saptanmýþtýr (9). TSSB geliþimi açýsýn- Travma sonrasý stres bozukluðu (TSSB) bireyin dan riskli çalýþma alanlarýnýn sadece doðal afet ve fiziksel bütünlüðünü tehdit eden, dehþet duygusu terör olaylarýnýn yaþandýðý alanlar olmadýðýný yaratan, çaresiz býrakan ve bireyin baþa çýkabileceði gösteren Ýspanya'da pediatri yoðun bakým çalýþan- düzeyin üzerinde yaþanan bir olay sonucunda larýyla (doktor, hemþire, yardýmcý hemþire) yapýlan geliþen bir ruhsal bozukluktur (1). Travmatik bir bir çalýþmada TSSB sýklýðý % 20,1 olarak saptan- olaya tanýk olmak, olayýn ayrýntýlarýný dinlemek ya mýþtýr (10). da yalnýzca olayla ilgili haberi duymak bile çeþitli düzeylerde yeniden yaþama, kaçýnma, irkilme, Travma ile karþýlaþan herkeste TSSB belirtilerinin kiþinin dünya görüþüyle ilgili biliþsel deðiþikler ve geliþmemesi veya benzer þekilde travma sayýlmaya- diðer aþýrý uyarýlmýþlýk gibi TSSB'ye has ruhsal cak bazý olaylarýn da bazý kiþilerde TSSB belirtiler- belirtilerin ortaya çýkmasýna yol açabilir (2-4). ine neden olmasý kiþilerde stres yaratan durumlar- da sergiledikleri tutumun önemini de ortaya koy- Sadece travma maðdurlarýnýn kendisinde deðil ayný muþtur. Kiþilerin sergiledikleri baþetme biçimi bu zamanda çocuk ve eþlerinde de benzer belirtilerin anlamda önemlidir (11,12). Travma maðdurlarý ile gözlenmesi, travmaya ikincil olarak maruz kalan yapýlan çalýþmalarda kiþilerin sergiledikleri baþa bireylerin de TSSB açýsýndan risk grubu olduðunu çýkma tarzlarý ile TSSB belirtileri arasýnda iliþki göstermiþtir (5). Özellikle travma deneyimlerine bildirilmiþtir (13,14). Kurtarma çalýþanlarýnda dolaylý biçimde maruz kalan bireylerde oluþan ruh- yapýlan sýnýrlý sayýdaki çalýþmada da kaçma-kaçýn- sal tepkiler için literatürde "dolaylý travma", ma ile TSSB arasýnda iliþki bulunmuþtur (15,16). "tükenmiþlik", "ikincil travmatik stres", "merhamet yorgunluðu", "travmatik karþý-aktarým", "vekaleten Saðlýk çalýþanlarýnda görülen diðer bir önemli travma" gibi kavramlar kullanýlmaktadýr. Bu durum ise yorgunluk, hayal kýrýklýðý ve iþi býrak- kavram iþe baðlý olarak kiþilerin yaþadýðý belirtileri mayla karakterize bir durum olan tükenme duru- veya travmaya baðlý geliþen durumu tanýmlamak mudur. Tükenme kavramý ilk olarak için ortaya atýlmýþtýr (6,7). Travmatik olaylarýn Freudenberger tarafýndan tanýmlanmýþ, Maslach ve ardýndan arama-kurtarma çalýþmalarýnda görev Jackson tarafýndan geliþtirilmiþtir (17). yapan profesyonel ve gönüllülerin, ilk týbbi giriþimi Tükenmiþliðin temel özellikleri enerji kaybý, moti- yapan saðlýk çalýþanlarýnýn, olayýn ruhsal etkilerini vasyon eksikliði, diðerlerine karþý negatif tutum ve önlemek ve gerekli ruhsal desteði vermek amacýyla aktif olarak diðerlerinden geri çekilmeyi içerir. giriþimde bulunan ruh saðlýðý çalýþanlarýnýn da trav- Bunun yaný sýra fiziksel tükenme, kronik yorgun- maya baðlý olarak geliþen birtakým belirtiler yaþaya- luk, çaresizlik, ümitsizlik, negatif bir kendilik algýsý, bileceði bildirilmiþtir (5). Polisler, itfaiyeciler, duygusal ve zihinsel tükenme de tükenmiþliðin arama kurtarma ekipleri, çocuk koruma merkezi özelliklerindendir. Pediatri yoðun bakým çalýþan- çalýþanlarý, travma maðdurlarýyla görüþen psiki- larýnýn %56'sý en az bir alanda (%36,20'sinde duy- yatristler ve acil servis çalýþanlarý üzerinde sýklýkla gusal tükenmiþlik, %27,20'sinde duyarsýzlaþma, çalýþýlmýþ gruplardýr. 11 Eylül'de Dünya Ticaret %20,10'unda düþük kiþisel baþarý) tükenmiþlikleri Merkezi saldýrýlarýndan sonra kurtarma ve tedavi olduðunu ifade etmiþlerdir. Bir çocuðun ölümü ekibi fiziksel ve ruhsal tepkiler açýsýndan izlen- ve/veya hastalar, aileler ya da meslektaþlarla olan miþtir. Saldýrýdan sonraki 11 ay içerisinde itfaiyeci- çatýþma sonrasýnda daha yüksek oranda TSSB ve lerde 1277 stresle iliþkili olay gözlenmiþtir. Bu tükenmiþlik ortaya çýktýðý görülmüþ. Sýklýkla duygu oranýn bir önceki 11 aya göre 17 kat daha yüksek odaklý seyrek olarak da problem odaklý baþ etme olduðu bildirilmiþtir. Bu artýþa kiþilerin sürekli stili kullanmanýn tükenmiþlik sendromu ve TSSB olarak ayný olay yeri enkazýna þahit olmasý ve cenaze törenlerinin neden olabileceði öne ile iliþkili olduðu görülmüþtür (10). sürülmüþtür (8). Olaydan 3 yýl sonra kurtarma ve tedavi ekibinde yer alan bireylerin deðerlendirildiði Yoðun birincil ve ikincil travmatik strese maruz bir baþka çalýþmada depresyon, panik ve yaygýn kalan saðlýk çalýþanlarýnda geliþen ruhsal bozukluk- anksiyete bozukluðu yaygýnlýklarý her bir bozukluk lar konusunda giderek artan bir bilgi birikimi oluþ-

Klinik Psikiyatri 2019;22:36-47 37 Baysak E, Zengin Eroðlu M, Utku Ç, Kaya B. maktadýr. Yardým çalýþanlarýnda geliþen TSSB ile Stresle Baþa Çýkma Tarzlarý Ölçeði (SBTÖ): Bu ilgili týbbi kaynaklar son yýllarda artmasýna raðmen ölçek, Folkman ve Lazarus'un 1980 yýlýnda bu alanda ülkemizde yapýlan çalýþmalarýn sayýsý geliþtirdikleri (20), deðiþik stresli durumlarda oldukça azdýr. Çalýþmamýzda acil servis ve yoðun geçerliliði olan, özellikle depresyon, yalnýzlýk, bakým ünitesi (YBÜ) çalýþanlarýnda TSSB sýk- psikosomatik sorunlar gibi belirtilerle iliþkili bir lýðýnýn ölçülmesi hedeflenmiþ, yine ayný grupta baþa çýkma mekanizmalarý ölçeðinin Türkçe tükenmiþlik ve iliþkili etkenlerin incelenmesi geçerlilik ve güvenilirlik çalýþmasý Þahin ve Durak amaçlanmýþtýr. tarafýndan yapýlmýþtýr (21).

YÖNTEM Maslach Tükenmiþlik Envanteri: Maslach Tükenmiþlik Envanteri, yaþanan tükenmiþliðin üç Araþtýrma grubunu oluþturmak için 01/05/2010 ile boyutunu deðerlendiren, duygusal tükenme (DT), 15/08/2010 tarihleri arasýnda Gazi Üniversitesi duyarsýzlaþma (D) ve kiþisel baþarý (KB) üç alt Hastanesi, Ankara Üniversitesi Hastanesi, Baþkent ölçek içerir. Toplam 22 maddeden oluþmaktadýr. Üniversitesi Hastanesi, Atatürk Eðitim ve Türkçe'ye uyarlama çalýþmasýný Ergin (1993) Araþtýrma Hastanesi, Yüksek Ýhtisas Eðitim ve gerçekleþtirmiþtir (22). Araþtýrma Hastanesi, Dýþkapý Yýldýrým Beyazýt Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi'ndeki acil ve yoðun Hastane Anksiyete Depresyon Envanteri (HAD): bakým çalýþanlarýna ve Ankara Numune Eðitim ve Toplam 14 soru içermekte ve bunlarýn yedisi (tek Araþtýrma Hastanesi ve Ankara Eðitim ve sayýlar) anksiyeteyi, diðer yedisi (çift sayýlar) Araþtýrma Hastanesi yoðun bakým çalýþanlarýndan depresyonu ölçmektedir. Dörtlü Likert tipi ölçüm toplam 900 kiþiye ölçek verilmiþtir. Yanýt veren saðlamaktadýr. Ölçeðin orijinali Zigmond ve Snaith grubun deðerlendirilmesinde 123 acil ve 139 yoðun tarafýndan geliþtirilmiþ (23) ve Türkçe'ye Aydemir bakým çalýþaný olmak üzere toplam 262 katýlýmcýnýn tarafýndan uyarlanmýþtýr (24). verisi tutarlý ve geçerli bulunarak analize dahil edilmiþtir. Sosyodemografik veri formu: Yaþ, cinsiyet, görev, medeni durum, gelir, herhangi bir fiziksel ya da Kontrol grubu ise ayný hastanelerde ve saðlýkla ilgili psikiyatrik rahatsýzlýðý olup olmadýðý, meslek ve kurumlarda çalýþan; çalýþma grubuyla benzer yaþ, çalýþýlan bölümün istenerek seçilip seçilmediði ve eðitim ve sosyoekonomik özellikler gösteren, yoðun memnun olup olmadýðý, çalýþtýðý ortamda bakým veya acil serviste hiç çalýþmamýþ 133 kiþiden karþýlaþtýðý örseleyici olaylar türü, sýklýðý ve özellik- oluþturuldu. lerinin deðerlendirildiði kiþisel veri toplama aracýdýr. Araþtýrma verileri; Travma Sonrasý Stres Taný Ölçeði (TSSTÖ), Maslach Tükenmiþlik Envanteri, Ýstatistiksel Analiz Hastane Anksiyete Depresyon Envanteri (HAD), Stresle Baþa Çýkma Tarzlarý Ölçeði (SBTÖ) ve Elde edilen verilerin analizini yapmak için SPSS çalýþma için geliþtirilen sosyodemografik bilgi 17.00 paket programý kullanýlmýþtýr. Verilerin nor- formu ile elde edilmiþtir. mal daðýlýma uygunluðu test edilmiþ, normal daðýlým gösteren baðýmsýz deðiþkenlerin analizinde Travma Sonrasý Stres Taný Ölçeði (TSSTÖ): Travma parametrik analiz yöntemleri kullanýlmýþtýr. Örnek- Sonrasý Stres Bozukluðu tanýsý koymak amacýyla lem grubunu oluþturan ikili gruplar arasýnda 1997 yýlýnda geliþtirilmiþ (18), 18-65 yaþ arasý baðýmsýz deðiþkenler açýsýndan fark olup bireylere uygulanan, 50 maddeden oluþan bir olmadýðýný anlamak için T-Testi analizi kullanýrken, özbildirim ölçeðidir. Ölçeðin Türkçe'ye uyarlan- üçlü gruplarýn karþýlaþtýrýlmasýndan Tek Yönlü masý ve geçerlilik ve güvenilirlik çalýþmasý Dürü Varyans Analizi yöntemleri kullanýlmýþtýr. tarafýndan yapýlmýþtýr (19). Ölçeðin yapýsý ve içeriði Sosyodemografik verilere ait oranlarýn anlam- DSM-IV TSSB taný kriterleri esas alýnarak belir- lýlýðýný belirlemek için de Ki-Kare analizi lenmiþtir. yapýlmýþtýr.

38 Klinik Psikiyatri 2019;22:36-47 Acil ve yoðun bakým ünitesi çalýþanlarýnda travma sonrasý stres bozukluðu, tükenmiþlik ve baþ etme biçimlerinin deðerlendirilmesi

BULGULAR Yukarýda bahsedilen deðiþkenlerin üç grup açýsýn- dan daðýlýmlarý arasýnda anlamlý bir fark olup Sosyodemografik özellikler olmadýðýna Ki-Kare testi ile bakýlmýþtýr. Buna göre cinsiyet (x2=17,356, p<.05), geçmiþte psikiyatrik hastalýk öyküsü (x2=10,729, p<.05) açýsýndan Çalýþmaya 123 acil servis, 139 yoðun bakým çalýþaný daðýlýmlarda anlamlý bir fark olduðu, kalan diðer ve 133 kontrol olmak üzere toplam 395 kiþi dahil sosyodemografik deðiþkenler açýsýndan ise anlamlý edildi. Gruplarýn yaþ ortalamalarýna bakýldýðýnda bir fark olmadýðý görülmüþtür. Acil grubunda kadýn acil serviste çalýþan grubun 31.11 (5,84), yoðun çalýþan sayýsý YB ve Kontrol grubuna göre daha bakým servisinde çalýþan grubun 29.85 (5,6) ve yüksek bulunmuþtur. Buna kaþýlýk geçmiþte pskiyat- kontrol grubunun ise 31,65 (6,56) olarak bulun- rik hastalýk öyküsü açýsýndan acil ve YB grubu muþtur. Gruplarýn diðer sosyodemografik ve bazý arasýnda fark yok iken kontrol grubunda bu oran klinik özellikleri Tablo 1'de özetlenmiþtir. daha yüksektir. Eðitim düzeyi ise lise ve altý, üniver- Tablo 1. Örneklemi oluþturan gruplarýn sosyodemografik ö zellikleri Demografik Özellik Acil Yoðun Bakým Kontrol Grubu Toplam n % n % n % n % Cinsiyet Kadýn 57 46,3 37 26,6 32 24,1 126 31,9 Erkek 66 53,7 102 73,4 101 75,9 269 68,1 Medeni durum Bekar 48 39 52 37,4 52 39,1 152 38,5 Evli 71 57,7 80 57,6 73 54,9 224 56,7 Boþanmýþ/Dul 4 3,3 7 5 8 6 19 4,8 Eðitim Ýlkokul 2 1,6 1 0,7 7 5,3 10 2,5 Ortaokul 7 5,7 6 4,3 - - 13 3,3 Lise 28 34,1 36 25,9 18 13,5 82 20,8 Üniversite 38 30,9 61 43,9 44 33,1 143 36,2 Yüksek Lisans/Doktora 48 39 35 25,2 64 48,1 147 37,2 Meslek Doktor 44 35,8 35 25,2 34 25,6 113 28,6 Hemþire 50 40,7 82 59 41 30,8 173 43,8 Diðer Saðlýk Çalýþaný 29 23,6 22 15,8 58 43,6 109 27,6 Kiminle yaþadýðý Yalnýz 27 22 16 11,5 16 12 59 14,9 Aile Bireyleriyle 91 74 112 80,6 115 86,5 318 80,5 Diðer 5 4 11 7,9 2 1,5 18 4,6 Alýþkanlýk Yok 73 59,3 78 56,1 83 62,4 234 59,2 Sigara 38 30,9 55 39,6 38 28,6 131 33,2 Alkol 5 4,1 1 0,7 2 1,5 8 2 Sigara ve Alkol 7 5,7 3 3,6 10 7,5 22 5,6 Þu anda fiziksel h astalýk Var 13 10,6 14 10,1 16 12 43 10,9 Yok 110 89,4 124 89,9 117 88 351 89,1 Þu anda psikiyatrik hastalýk Var 19 15,4 24 17,3 35 26,7 78 19,8 Yok 104 84,6 115 82,7 96 73,3 315 80,2 Geçmiþte psikiyatrik hastalýk Depresif Bozukluklar 12 75 7 43,8 26 81,3 45 70,3 Anksiyete Bozukluklarý 4 25 7 43,8 6 18,8 17 26,6 Diðer - - 2 12,5 - - 2 3,1 Geçmiþte intihar giriþimi Var 3 2,5 2 1,4 4 3 9 2,3 Yok 119 97,5 137 98,6 129 97 385 97,7

Klinik Psikiyatri 2019;22:36-47 39 Baysak E, Zengin Eroðlu M, Utku Ç, Kaya B. site ve üstü olarak gruplandýrýldýðýnda acil, yoðun eksterm durumlar yaþama oranlarý Acil çalýþan- bakým ve kontol grubu arasýnda anlamlý fark larýnda Yoðun Bakým çalýþanlarýna göre daha yük- olmadýðý saptanmýþtýr (x2=2,448, p>.05). sek bulunmuþtur.

Acil servis, YBÜ ve kontrol grubu çalýþanlarýnýn Hastalara müdahale ederken fiziksel olarak çalýþma ortamýna ait bulgular yaralanan ya da zarar gören toplam 109 kiþiden 51'i (%41,5) acil servis çalýþaný, 42'si (%30,2) yoðun Acil serviste çalýþanlarýn %100'ü, ölüme, yaralýya ve bakým servis çalýþanýyken, 16'sý (%12,4) kontrol bilinci kapalý hastaya, % 99,2'si cesete ve genel grubunda yer alan kiþilerdir. Acil serviste çalýþan 6 vücut travmasýna, %98,4'ü çocuk ve genç yaþta kiþi (%4,9) her zaman, 24 kiþi (%23,8) sýklýkla, 77 insan ölümüne ve de intihara, %92,7'si parçalanmýþ kiþi (%63,1) bazen, çalýþtýklarý bölümde hasta yüz ve bedene, %93,5'i eksite hastaya tanýk yakýnlarý tarafýndan fiziksel saldýrý yaþandýðýný 10 olurken, yoðun bakým servisinde çalýþanlarýn % kiþi (%8,2) hiçbir zaman yaþanmadýðýný, 19 kiþi 99,3'ü ölüme, %97,8'i cesete, %93,5'i yaralýya, (%5,6) her zaman, 60 (%49,2) sýklýkla, 40 kiþi %98,6'sý bilinci kaplý hastaya, %87,8'i çocuk ve genç (%32,8) bazen sözlü saldýrý yaþandýðýný ve 3 kiþi de yaþta insan ölümüne, %71,7'si parçalanmýþ yüz ve (%2,5) hiçbir zaman sözlü saldýrý yaþanmadýðýný bedene, %66,2'si intihara, %79,9'u eskite hastaya belirtmiþtir. Yoðun bakým servisinde çalýþanlarýn ve %82,7'si genel vücut travmasýna tanýk olduðu hasta yakýnlarý tarafýndan fiziksel saldýrý yaþanma görülmüþtür. Bu sorulara iliþkin oranlarýn kontrol oranlarý, %1,4 her zaman, %4,3 sýklýkla, %62,3 grubunda ise daha az olduðu belirlenmiþtir. Acil bazen ve %31,9 hiçbir zaman þeklinde iken, sözlü serviste çalýþan 63 kiþi (%52,5), yoðun bakým saldýrý yaþanma oranlarý, %1,4 her zaman, %15,8 servisinde çalýþan 35 kiþi (%25,4) halen çalýþtýðý sýklýkla, %61,9 bazen ve %20.9 hiçbir zaman þek- bölümde ekstrem bir olay yaþadýðýný ifade etmiþtir. lindir. Kontrol grubunda yer alan kiþilerin ise Kontrol grubunda yer alan kiþilerin ise çalýþtýklarý %1,5'i her zaman, %0,8'i sýklýkla, %34,4'ü bazen bölümde etkileyici bir olay yaþamadýklarý hastalara müdahale ederken fiziksel olarak görülmüþtür. yaralanma ya da zarar görme olduðunu ve %63,4'ü hiçbir zaman böyle bir durumun olmadýðýný, %5,3'ü her zaman, %13,5'i sýklýkla, %54,9'u bazen sözel Bahsedilen deðiþkenlerin gruplara göre anlamlý saldýrýnýn olduðunu ve %26,3'ü ise hiçbir zaman daðýlýp daðýlmadýðýna bakýldýðýnda, ölüme tanýk böyle bir saldýrýnýn yaþanmadýðýný bildirmiþtir. 2 olma (x =187,197, p<.05), ceset görme Katýlýmcýlardan acil serviste çalýþanlarýn %28,5'i 2 2 (x =178,084, p<.05), yaralý görme (x =146,5, fiziksel saldýrýya, %64,2'si sözlü saldýrýya maruz 2 p<.05), bilinci kaplý hasta görme (x =153,56, kaldýðýný, yoðun bakým servisinde çalýþanlarýn p<.05), çocuk ve genç yaþta insan ölümüne tanýklýk %12,9'unun fiziksel saldýrýya, %35,3'ü sözlü 2 etme (x =177,349, p<.05), parçalanmýþ yüz ve saldýrýya maruz kaldýðýný ve kontrol grubunda yer 2 beden görme (x =151,072, p<.05), intihara tanýk alan kiþilerin ise %6,9'unun fiziksel saldýrýya, 2 olma (x =151,405, p<.05), eksite hasta görme %33,1'inin sözlü saldýrýya maruz kaldýðýný gözlen- 2 (x =118,21, p<.05), genel vücut travmalarýna miþtir. tanýklýk etme (x2=96,94, p<.05) ve halen çalýþýlan bölümde etkileyici ekstrem durumlar yaþama (x2=92,584, p<.05) açýsýndan gruplar açýsýndan Burada yer alan deðiþkenlerden, hastalara müda- anlamlý bir fark olduðu saptanmýþtýr. Tüm bu hale ederken fiziksel olarak yaralanma ya da zarar 2 deðiþkenler açýsýndan acil ve yoðun bakým çalýþan- görme (x =27,033, p<.05), çalýþma ortamýnda 2 larý kontrol grubuna göre çok büyük bir risk altýn- hasta yakýnlarý tarafýndan fiziksel (x =114,277, 2 dadýr. Her iki grupta da kontrol grubuna göre bu p<.05) ve sözlü (x =93,627, p<.05) saldýrýnýn 2 deneyimlerle karþýlaþma oraný çok yüksektir. yaþanmasý, fiziksel (x =23,537, p<.05) ve sözlü 2 Ayrýca yaralýlarla karþýlaþma, çocuk ya da genç yaþ- (x =31,214, p<.05) saldýrýya maruz kalma taki insanlarýn ölümüne tanýklýk etme, intihara deðiþkenlerin daðýlýmlarýnýn gruplara göre anlamlý tanýk olma, eskite hastalarla karþýlaþma, genel bir fark olduðu belirlenmiþtir. grubunda yer alan- vucut travmasý olan hastalarla karþýlaþma ve larýn %60,6'sý destek görmediðini ifade etmiþtir.

40 Klinik Psikiyatri 2019;22:36-47 Acil ve yoðun bakým ünitesi çalýþanlarýnda travma sonrasý stres bozukluðu, tükenmiþlik ve baþ etme biçimlerinin deðerlendirilmesi

Acil servis, YBÜ ve kontrol grubu çalýþanlarýnda arasýnda çalýþma ortamýnda herhangi bir düzeyde TSSB sýklýðý fiziksel saldýrý içeren olaylarýn yaþanmasý açýsýndan anlamlý fark olmadýðý saptanmýþtýr (x2=0,092, TSSB tanýsý konan gruplarýn geçmiþte yaþadýklarý p>.05). Benzer þekilde, hastalara müdahale travma deneyimleri incelendiðinde acil servis ederken bedensel olarak yaralandýnýz ya da zarar çalýþanlarýnýn %62,6'sý (n=77), YBÜ çalýþanlarýnýn gördünüz mü? sorusuna, TSSB'si olan 18 kiþi (% %46,8'i (n=65), kontrol grubundakilerin ise 62,1) evet, 11 kiþi (% 37,9) hayýr derken, TSSB'si %33,7'si (n=44) geçmiþte, doðal afet, kaza, olmayan 33 kiþi (% 35,1) evet, 61 kiþi (% 64,9) kiþi iþkence, yakýn birinin ani ölümü, tecavüz travma vb hayýr þeklinde cevaplamýþtýr. Bedensel yaralanma bir travma yaþadýklarýný belirtmiþlerdir. Tüm grup- ortaya çýkan acil çalýþanlarýnda TSSB oraný daha larda TSSB tanýsý olan katýlýmcýlarýn travmatik olay yüksek bulundu. TSSB'si olan ve olmayan grup olarak en sýk sevilen ya da yakýn birinin beklen- arasýnda anlamlý bir fark olduðu görülmüþtür 2 medik ölümünü bildirdikleri görüldü (Acil servis (x =6,638, p<.05). Diðer sorulara iliþkin daðýlým- çalýþanlarýnda (n=32), YBÜ çalýþanlarýnda larýn TSSB'si olan ve olmayan grup açýsýndan (n=27), kontrol grubunda (n=25)). Ancak kiþiler anlamlý bir fark olmadýðý gözlenmiþtir. hangi olayý en travmatik kabul ettiklerini ve bunu iþe baþlamadan önce mi sonra mý ya da iþ yaþan- Yukarýda bahsedilen travmayla iliþkili olabilecek týsýnda mý yaþadýklarýný belirtmemiþlerdi. Kiþiler sosyodemografik sorulara ait daðýlýmlar yoðun burada deneyimledikleri en fazla travmatik kabul bakým servisinde çalýþanlar için de incelenmiþtir. ettikleri olaya göre iliþkili TSSTÖ sorularýný cevap- TSSB'si olanlar arasýnda 7 kiþi (% 31,8) çocuk ve lamýþ ve DSM-IV kriterlerine göre katýlýmcýlarda genç yaþta bir insana ölüm sýrasý ya da sonrasýnda TSSB tanýsý olup olmadýðý belirlenmiþtir. Acil grup- herhangi bir týbbi müdahalede bulunurken, 15 kiþi ta çalýþan kiþilerin 29'unda (%23,6), yoðun bakým (% 68,2) böyle bir müdahalede bulunmamýþtýr. servisinde çalýþan kiþilerin 22'sinde (%15,8) ve kon- Buna karþýn TSSB'si olmayan 68 kiþi (% 58,1) trol grubunda yer alan kiþilerin ise 8'inde (%6) müdahalede bulunmuþ, 49 kiþi (% 41,9) böyle bir TSSB'ye ait belirtilerin olduðu görülmüþtür. müdahalede bulunmamýþtýr. Gruplar arasýnda bu Gözlenen bu daðýlým anlamlý olup olmadýðýna ise açýdan anlamlý bir fark olduðu görülmüþtür Ki-Kare testi ile bakýlmýþtýr. Sonuçta, TSSB'ye (x2=5,156, p<.05). Çocuk ve genç yaþta bir insana iliþkin belirtilerin üç gruba göre daðýlýmýnda anlam- ölüm sýrasý ya da sonrasýnda herhangi bir týbbi lý bir fark olduðu saptanmýþtýr (x2=15,646, p<.05). müdahalede bulunanlarda bulunmayanlara göre Acilde çalýþanlarda daha yüksek oranda görülmek- TSSB oraný daha düþük bulunmuþtur. Hastalara le birlikte acil yoðun bakým arasýnda TSSB yaygýn- müdahale ederken fiziksel olarak yaralandýnýz ya lýðý açýsýnda anlamlý fark bulunmazken her ikisi ile da zarar gördünüz mü? sorusuna, TSSB'si olan 13 kontrol grubu arasýnda anlamlý fark saptanmýþtýr. kiþi (%59,1) evet, 9 kiþi (%40,9) hayýr derken, TSSB'si olmayan 29 kiþi (%24,8) evet, 88 kiþi TSSB geliþen ve geliþmeyen kiþilerin iþ ortamýnda (%75,2) kiþi hayýr þeklinde cevaplamýþtýr. TSSB'si yaþadýklarý travmatik durumlar olan ve olmayan grup arasýnda anlamlý bir fark olduðu görülmüþtür (x2=10,335, p<.05). Diðer bir deyiþle týbbi müdahalede bulunurken yaralananlar- Acil serviste çalýþanlara ait travmayla iliþkili olan da yaralanmayanlara göre TSSB oranlarý daha yük- sorulara ait daðýlýmlar incelenmiþ ve TSSB olan ile sek bulunmuþtur. olmayan arasýnda bu daðýlýmlar açýsýndan anlamlý bir fark olup olmadýðý Ki-Kare testiyle sýnanmýþtýr. "Çalýþma ortamýnýzda hasta yakýnlarý tarafýndan Çalýþtýðýnýz birimde görev yapmanýn dýþarýdaki ha- fiziksel saldýrý yaþanýyor mu?" sorusuna TSSB'si yatýnýza etkisi oluyor mu? sorusuna TSSB'si olan- olanlarýn % 13,8'i her zaman, %27,6'sý sýklýkla, % larýn %95,5'i evet, % 4,5'i hayýr derken, TSSB'si 48,3'ü bazen ve % 10,3'ü hiç derken, TSSB'si olmayanlarýn %65,2'si evet, %34,8'i hayýr demiþtir. olmayanlarýn % 2,2'si her zaman, % 22,6'sý sýklýkla, Gruplar arasýndaki bu daðýlýmýn da anlamlý olduðu 2 % 67,7'si bazen ve %7,5'i hiçbir zaman þeklinde görülmüþtür (x =8,051, p<.05). Yoðun bakýmda cevap vermiþtir. TSSB tanýsý alanlarla almayanlar çalýþmasýnýn iþ dýþý yaþamýný etkilediðini belirten- lerde TSSB oranlarý daha yüksek bulunmuþtur.

Klinik Psikiyatri 2019;22:36-47 41 Baysak E, Zengin Eroðlu M, Utku Ç, Kaya B.

Anksiyete ve depresyon puanlarý açýsýndan acil olduðu görülmüþtür. Acil ve YBÜ çalýþanlarý servis, YBÜ ve Kontrol grubu çalýþanlarýnýn ve arasýnda TSSB'si olan hem depresyon hem de TSSB geliþen ve geliþmeyen gruplarýn karþýlaþtýrýl- anksiyete puan ortalamalarý TSSB'si olmayanlar- masý dan daha yüksek olduðu bulunmuþtur.

Araþtýrmada yer alan katýlýmcýlardan elde edilen Tükenmiþlik açýsýndan acil servis, YBÜ ve kontrol HAD ölçek puanlarýnýn, acil servis çalýþanlarý, grubu çalýþanlarýnýn karþýlaþtýrýlmasý yoðun bakým çalýþanlarý ve kontrol grubu açýsýndan anlamlý bir fark olup olmadýðýný belirlemek için Tek Katýlýmcýlardan elde edilen Maslach Tükenmiþlik Yönlü Varyans Analiz yapýlmýþtýr. Sonuçta, hem alt ölçeklerinden Duygusal tükenme alt ölçek depresyon puanlarý [F(2-386)=11,993, p<.05] hem puanlarý ve Duyarsýzlaþma alt ölçek puanlarý açýsýn- de anskiyete puanlarý [F(2-391)=6.468, p<.05] dan gruplar arasýnda anlamlý bir fark olduðu açýsýndan gruplar arasýnda anlamlý bir fark olduðu görülmüþtür. Ortaya çýkan bu farkýn kaynaðýný görülmüþtür. Ortaya çýkan bu farkýn kaynaðýný belirlemek için yapýlan Post Hoc analizlerinden belirlemek için Post Hoc analizlerinden Tukey testi Tukey testi sonucunda, acil servis çalýþanlarýnýn yapýlmýþtýr. Buna göre, acil servis çalýþanlarýnýn (Ort.=26,76) ve yoðun bakým servisi çalýþanlarýnýn (Ort.=7,28) ve yoðun bakým servisi çalýþanlarýnýn (Ort.=24,96) duygusal tükenme puanlarýnýn kont- (Ort.=6,46) depresyon puanlarýnýn kontrol rol grubunda yer alan kiþilerinkinden (Ort.=22,41) grubunda yer alan kiþilerinkinden (Ort.=4,89) daha yüksek olduðu görülmüþtür. Duyarsýzlaþma daha yüksek olduðu görülmüþtür. Benzer þekilde, puanlarý açýsýndan bakýldýðýnda acil servis çalýþan- acil servis çalýþanlarýnýn (Ort.=7,78) ve yoðun larýnýn (Ort.=11,02), yoðun bakým servisi çalýþan- bakým servisi çalýþanlarýnýn (Ort.=7,67) anksiyete larýndan (Ort.=9,79) ve kontrol grubunda yer alan puanlarýnýn kontrol grubunda yer alan kiþi- kiþilerden (Ort.=9,28) daha yüksek olduðu bulun- lerinkinden (Ort.=6,23) daha yüksek olduðu muþtur. Ancak böyle bir fark yoðun bakým çalýþan- bulunmuþtur. larý ile kontrol grubunda yer alan kiþiler arasýnda çýkmamýþtýr (Tablo 2). Ayrýca acil servis ve YBÜ çalýþanlarýnda HAD ölçek puanlarýnýn TSSB'si olan ve olmayan grup- SBÇTÖ açýsýndan acil servis, YBÜ ve kontrol lara göre fark olup olmadýðý t-testi analizi yapýlarak Kontrol grubu çalýþanlarýnýn ve TSSB geliþen ve belirlenmiþtir. Buna göre, TSSB'si olanlar ile geliþmeyen gruplarýn karþýlaþtýrýlmasý olmayanlarýn hem depresyon puanlarýnýn acil çalýþanlarýnda [t(120)=3,538, p<.05] ve YBÜ çalýþanlarýnda [t(136)=4,631, p<.05] hem de SBTÖ alt ölçek puanlarý açýsýndan üç grup arasýn- anksiyete puanlarýnýn acil çalýþanlarý da anlamlý bir fark olup olmadýðýna bakýlmýþ, hiçbir [t(120)=4,476, p<.05] ve YBÜ çalýþanlarýnda alt ölçek puanlarý açýsýndan anlamlý bir fark [t(137)=4,814, p<.05] anlamlý þekilde farklý olmadýðý belirlenmiþtir. Ancak ayný gruplarda TSSB'si olan bireyler ile olmayanlar Tablo 2. Katýlýmcýlardan elde edilen Maslach tükenmiþlik alt ölçek puanlarýnýn üç gruba göre ANOVA sonuçlarý Varyansýn Kareler sd Kareler F p Kaynaðý Toplamý Ortalamasý Duygusal Tükenme Gruplararasý 1225,67 2 612, 835 13,144 ,000 Grupiçi 17996,885 386 46,624 Toplam 19222,555 388

Gruplararasý 198,967 2 99,483 7,748 ,001 Duyarsýzlaþma Grupiçi 4892,031 381 12,840 Toplam 5090,997 383

Gruplararasý 90,906 2 45,453 2,351 ,097 Kiþisel Baþarý Grupiçi 7230,649 374 19,333 Toplam 7321,554 376

42 Klinik Psikiyatri 2019;22:36-47 Acil ve yoðun bakým ünitesi çalýþanlarýnda travma sonrasý stres bozukluðu, tükenmiþlik ve baþ etme biçimlerinin deðerlendirilmesi

Tablo 3. Yoðun bakým servis çalýþan larýnda TSSB’si olan ve olmayan gruplara göre elde edilen SBTÖ puanlarýnýn T-testi sonuçlarý Ölçekler Gruplar N Ort. S Sd P Kendine Güvenli TSSB olan 20 18,85 3,23 130 ,006 Yaklaþým TSSB olmayan 112 21,26 3,61 Çaresiz TSSB olan 20 19,6 2,62 128 ,000 Yaklaþým TSSB olmayan 110 15,83 4,36 Ýyimser TSSB olan 21 11,71 2,17 133 ,000 Yaklaþým TSSB olmayan 114 13,97 2,5 Boyun Eðici TSSB olan 21 13 3 133 ,014 Yaklaþým TSSB olmayan 114 11,34 2,76 Sosyal Desteðe TSSB olan 21 1,76 2,47 132 ,107

Baþvurma TSSB:Travma Sonrasý Stres Bozukluðu, SBTÖ: Stresle Baþa Çýkma Tarzlarý Ölçeði karþýlaþtýrýldýðýnda yoðun bakým servis çalýþanlarýn- TARTIÞMA da SBTÖ'nden Sosyal Desteðe Baþvurma alt ölçek puanlarý hariç, Kendine Güvenli Yaklaþým Çalýþma sonuçlarýmýz hipotezimize uygun olarak [t(130)=-2,787, p<.05], Çaresiz Yaklaþým acil ve YBÜ çalýþanlarýnda TSSB sýklýðýnýn kontrol [t(128)=3,745, p<.05], Ýyimser Yaklaþým [t(133)=- grubundan oldukça yüksek olduðunu gösterdi. Her 3,872, p<.05] ve Boyun Eðici Yaklaþým iki grupta yer alan saðlýk çalýþanlarý kontrol [t(133)=2,492, p<.05] alt ölçek puanlarý açýsýndan grubuna göre travmatik olaylarla çok daha sýk anlamlý bir fark olduðu belirlenmiþtir (Tablo 3). karþýlaþmaktaydý. Acil çalýþanlarýnda bu oran YBÜ Tablo 3'de verilen ortalamalara göre TSSB'si olan- çalýþanlarýndan daha yüksekti ancak arada istatis- larýn, olmayanlara göre stresle baþ etme tarzý tiksel olarak anlamlý bir farklýlýk gözlenmedi. olarak daha fazla çaresiz ve boyun eðici yaklaþým- larý, daha az kendine güvenli ve iyimser yaklaþým- larý kullandýðý anlaþýlmaktadýr. Çalýþmamýzda en yüksek TSSB oraný acil çalýþan- larýnda bulunmuþtur (%23,6). Bu bulgu literatürle de uyumludur. Bir çalýþmada acil hekimlerinin Acil servis çalýþanlarýnda ise TSSB'si olanlar ile %19.8'inde subklinik düzeyde, %14,5'inde klinik olmayanlarýn SBTÖ'nden sadece Çaresiz Yaklaþým düzeyde TSSB saptanmýþtýr (25). Acil hemþire ve alt ölçek puanlarý açýsýndan anlamlý bir fark olduðu saðlýk teknisyenlerinde yapýlan bir araþtýrmaya göre belirlenmiþtir [t(121)=2,129, p<.05] (Tablo 4). çalýþanlarýn %21,4'ünde DSM-5 taný ölçütlerini TSSB'si olanlar (Ort.=18,34) olmayanlara karþýlar þekilde TSSB saptanmýþtýr. TSSB tanýsý (Ort.=16,48) göre stresle baþ etme tarzý olarak alanlarýn kadýn cinsiyette, saðlýk teknisyeni meslek daha fazla çaresiz yaklaþýmý kullanmaktadýr (Tablo grubunda, üniversite düzeyinden daha az eðitimli 4). ve 40 yaþ üstü bireylerde daha sýklýkla görüldüðü

Tablo 4. Acil servis çalýþanlarýnda TSSB’si ola n ve olmayan gruplara göre elde edilen SBTÖ puanlarýnýn T -testi sonuçlarý

Ölçekler Gruplar N Ort. S Sd t P

Kendine güvenli TSSB olan 29 20,52 3,64 119 -0,900 ,370 yaklaþým TSSB olmayan 92 21,27 4,02 Çaresiz yaklaþým TSSB olan 29 18,34 3,93 120 2,129 ,035 TSSB olmayan 93 16,48 4,16 Ýyimser yaklaþým TSSB olan 28 13,64 2,9 119 -0,391 ,696 TSSB olmayan 93 13,86 2,47 Boyun eðici TSSB olan 29 12 3,22 120 1,491 ,139 yaklaþým TSSB olmayan 93 11,08 2,82 Sosyal desteðe TSSB olan 29 8,45 2,86 120 0,502 ,616 baþvurma TSSB olmayan 93 8,18 2,36

TSSB:Travma Sonrasý Stres Bozukluðu, SBTÖ: Stresle Baþa Çýkma Tarzlarý Ölçeði

Klinik Psikiyatri 2019;22:36-47 43 Baysak E, Zengin Eroðlu M, Utku Ç, Kaya B. bildirilmiþtir(26). Acil çalýþanlarýyla yapýlmýþ bir TSSB yaygýnlýðýnýn beklenenin üzerinde olduðu baþka çalýþmada ise çalýþanlarýn %15,7'sine DSM-5 gösterilmiþtir (30, 35-37). Acil hekimlerinin acilde- taný ölçütlerine göre TSSB tanýsý konmuþtur. TSSB ki hangi durumlarý daha travmatik bulduklarýný belirtileri ile kadýn cinsiyet, saðlýk teknisyeni olma sýralamalarý istenmiþ.Hekimler en çok travmatize ve üniversite düzeyinden daha az eðitim alma eden olaylarý sýrasýyla þöyle belirtmiþlerdir; 1) Genç arasýnda iliþki bulunmuþtýr (27). birinin ani ve beklenmedik ölümü ile baþa çýkma, 2) Genç birinin baþýna gelen travmatik kaza ya da Taivan'daki Chi-Chi depremi sonrasý alanýnda pro- hastalýk, 3)Aðýr yaralanmalarla baþ etme (25). fesyonel olan ve olmayanlardan oluþan kurtarma Türkiyede yapýlan bir çalýþma da acil týp teknisyen- ekiplerinin deðerlendirildiði çalýþmada depremden leri ortalama 6.8 farklý tip travmatik olay taným- 1 ay sonra TSSB oraný araþtýrýlmýþtýr.TSSB sýklýðý lamýþlardýr. Ayný çalýþmada eðitim düzeyi daha yük- profesyonellerden oluþan grupta %19,8, olayan sek olanlar ile daha yaþlý olanlarýn daha çok türde grupta ise %31,8 bulunmuþtur (28). Avustralya'da travmatik olay tanýmladýklarý görülmüþ ve daha çok orman yangýný sonrasý deðerlendirilen itfaiyecil- sayýda iþ ile ilgili travmaya maruz kalmanýn, trav- erde 4. ayda, 11. ayda ve 29. ayda saptanan TSSB matik stres düzeyini öngördüðü gözlenmiþtir. oranlarý sýrasýyla %32, %27 ve %30 þeklindedir (9, Travmatik olay sayýsýnýn eðitim düzeyi düþük olan- 29). Acil yardým, itfaiye ve polislik gibi meslek larda ve gençlerde travmatik stresi öngördüðü gös- gruplarýnda TSSB sýklýðý %6-32 olarak tespit terilmiþtir (38). edilmiþtir (30). Çalýþmamýzda acil ve YBÜ çalýþanlarýnda TSSB Çalýþmamýzda YBÜ çalýþanlarýnda da TSSB oran- geliþmesine etkisi olabilecek risk faktörleri ve diðer larý kontrol grubuna göre yüksek bulunmuþtur deðiþkenleri belirlemek amacýyla yapýlan deðer- (%15,8). Literatürde hemþire gruplarýnýn deðer- lendirmede sýnýrlý sayýda durum ile TSSB geliþimi lendirildiði bir araþtýrmadan elde edilen sonuçlar arasýnda iliþki bulunmuþtur. Acil ve YBÜ çalýþan- çalýþmamýzdaki yoðun bakým grubunda elde larýnda týbbi giriþimde bulunma sürecinde fiziksel ettiðimiz bulgulara benzerdi. Literatürde sekonder olarak yara almalarý TSSB geliþimi açýsýndan travmatik stresle ilgili 175 yenidoðan yoðun bakým anlamlý düzeyde etkili bulunmuþtur. Benzer sonuç hemþiresiyle yapýlan bir çalýþmada hemþirelerin 11 Eylül Dünya Ticaret Merkezi saldýrýlarýndan %49'u sekonder travmatik stres ölçeðinden orta ve sonra da görülmüþtür. Yararlýlara yardým eden- ciddi düzeyde travmatik stres puaný almýþlardýr lerde, yardým faaliyetleri sýrasýnda yara almýþ olmak (31). Singapur'da yoðun bakým çalýþanlarýyla tüm meslek gruplarýnda TSSB riski ile iliþkili tek yapýlan bir diðer çalýþmada çalýþanlarýn %33'ünde felaket içi deneyim olarak bildirilmiþtir (39). belirgin travma sonrasý stres belirtileri olduðu sap- tanmýþtýr (32). Acil ve YBÜ çalýþanlarý kontrol grubuyla karþýlaþtýrýldýðýnda her iki grubun anksiyete ve Acil ve YBÜ çalýþanlarýnda bulduðumuz yüksek depresyon puanlarýnýn kontrol grubuna göre TSSB oranlarý, acil ve yoðun bakýmda çalýþan anlamlý olarak yüksek olduðu bulunmuþtur. Acil hekim, hemþire ve diðer saðlýk çalýþanlarýnda servis ve YBÜ çalýþanlarý, çalýþma koþullarý TSSB'nin tahmin edilenden daha önemli bir saðlýk nedeniyle ölümle yaþam arasýndaki kritik hastalara sorunu olduðunu göstermiþtir. Özellikle acil ve onlarýn ihtiyaçlarýna, resusitasyona, ölüm sonrasý çalýþanlarýnda bu oranlarýn daha yüksek olmasý iþlemlere ve yaþamý uzatmak için kullanýlan ek onlarýn trafik kazalarý, iþ kazalarý ve diðer neden- desteklerle yaþayan hastalara yineleyen bir biçimde lerden kaynaklanan ölüm olaylarýyla, parçalanmýþ maruz kalmaktadýr (40). Ayrýca hastalarýn ve yakýn- yüz ve bedenlerle ya da ölüm riski taþýyan durum- larýnýn gerçekçi olmayan beklentilerine sürekli larla yineleyici biçimde karþýlaþmalarý ile iliþkili cevap verebilmek burada çalýþmanýn stresli doðasý- görünmektedir (33,34). Çalýþmamýzda da benzer na katkýda bulunmaktadýr (34). Günlük iþ rutininde veriler elde edilmiþtir.Birçok araþtýrmada olgular kiþilerin sürekli bu ortamda bulunmasý kiþilerde travmatik deneyimden sonra farklý sürelerde deðer- kaygýyý, endiþeyi, huzursuzluðu bununla birlikte lendirilmiþ ve saðlýk çalýþanlarýnda özellikle kronik kendine bakýmda ya da sosyal aktivitelere katýlýmda azalmaya yol açan depresif belirtileri artýrýyor ola-

44 Klinik Psikiyatri 2019;22:36-47 Acil ve yoðun bakým ünitesi çalýþanlarýnda travma sonrasý stres bozukluðu, tükenmiþlik ve baþ etme biçimlerinin deðerlendirilmesi bilir. Ayný þeklide bu riskli yerlerde çalýþmak kiþileri olgularda tükenmiþlik düzeyinin yüksek olduðu birtakým ruhsal hastalýklara daha yatkýn hale bildirilmiþtir (34). getiriyor olabilir. Son çalýþmalarda acil ve YBÜ mesleki olarak riskli çalýþma yerleri olarak Çalýþmamýzda acil ve YBÜ çalýþanlarý ile kontrol bildirilmiþtir (30,41). grubunun stresle baþa çýkma tarzlarýnýn benzer olduðu görüldü. Ancak TSSB tanýsý konan acil Çalýþmamýza katýlan acil çalýþanlarýnda TSSB tanýsý çalýþanlarýnda stresle baþa çýkma tarzý olarak pasif konan bireylerde anksiyete ve depresyon puanlarý baþa çýkma tarzý olan çaresiz yaklaþýmý anlamlý anlamlý oranda yüksek bulunmuþtur. Bu bilgiler düzeyde fazla kullandýklarý gözlendi. YBÜ'de TSSB'ye anksiyete ve depresyonun sýklýkla eþlik çalýþanlarda da TSSB geliþen olgularda güvenli yak- ettiðini gösteren acil hekimlerinin % 34,2'sinde laþým ve iyimser yaklaþýmýn anlamlý düzeyde düþük subklinik düzeyde, %10,5'inde klinik düzeyde olduðu ve çaresiz ve boyun eðici yaklaþýmý daha anksiyete;yine ayný grupta %34,2'sinde subklinik fazla kullandýklarý gösterilmiþtir. Bu konuda düzeyde, %7.9'unda klinik düzeyde depresyon sap- yapýlan çalýþmalarda TSSB geliþen olgularýn pasif tandýðý çalýþmanýn bulgularýyla benzerdir (25). baþa çýkma tarzlarýný daha fazla kullandýðý Yoðun bakým çalýþanlarýnda HAD Ölçeði kul- bildirilmiþtir. Tayvan'da 1999 yýlýnda meydana lanýlarak çalýþanlarýn %11'nin ciddi anksiyete belir- gelen depremden 5 yýl sonra kurtarma ekiplerinde tileri olduðu, %12'sinin de ciddi depresyon belirti- yapýlan çalýþmada duygu odaklý/pasif baþa çýkma leri olduðu tesbit edilmiþtir. Çalýþanlarýn %28'inde tarzlarýný kullananlarda travma sonrasý yeniden iþle ilgili kabuslar görme ve %25'nde ise iþ yerinde yaþama belirtilerinin daha sýk görüldüðü bildirilmiþ yaþadýklarýný düþününce, anksiyete ataðý geçirme ve TSSB geliþimi için bir risk faktörü olduðu belir- yakýnmalarý bildirilmiþtir (32). Uçak kazasý sonrasý tilmiþtir (45). Savaþ maðdurlarýyla yapýlan bir çok kurtarma ekiplerinde yapýlan bir çalýþmada TSSB çalýþmada da benzer þekilde pasif baþa çýkma geliþenlerde benzer þekilde yüksek oranda depresy- stratejilerini kullananlarda TSSB belirtilerinin on bildirilmiþtir (42). Yine itfaiyecilerde eþlik eden daha yüksek olduðu, bununla birlikte savaþ son- psikiyatrik rahatsýzlýklarýn araþtýrýldýðý bir diðer rasýnda yaþadýðý ortama zayýf uyum gösterdikleri çalýþmada TSSB tanýsý alanlarýn çoðunda ek psiki- saptanmýþtýr (46,47). yatrik rahatsýzlýklar saptanmýþ ve bunlar içinde en yaygýn görülenin depresyon olduðu bildirilmiþtir Çalýþmamýzýn ülkemizde bu alana dikkat çeken, (43). Ancak çalýþmalarda TSSB'nin basit fobi, farklý merkezlerden katýlýmýn saðlandýðý, olgu sayýsý sosyal fobi gibi diðer anksiyete bozukluklarýyla bir- yüksek nadir çalýþmalardan olmasý dikkate likteliði de gösterilmiþtir (44). deðerdir. Ancak verilerimiz sadece Ankara merkezde yer alan hastanelerden toplandýðý için Çalýþmamýzda hem acil ve YBÜ çalýþanlarý kontrol tüm ülkeye genellenemeyeceði kanaatindeyiz. Acil grubuyla karþýlaþtýrýldýðýnda, bu iki yerde çalýþan ve servis ve yoðun bakým çalýþanlarýnda bulunan yük- TSSB geliþen olgularda anlamlý düzeyde daha fazla sek TSSB oranlarý bu çalýþma ortamlarýnýn yüksek duygusal tükenme ve duyarsýzlaþma olduðu gözlen- riskli doðasýný göstermektedir. Acil servis çalýþan- miþtir. Bu iþ ortamlarýnýn yoðun stresli yerler larýnýn ve YBÜ çalýþanlarýnýn geçmiþte de kontrol olmasý, sürekli duygusal ve biliþsel olarak ölümle, grubundan daha fazla travmatik olay yaþamalarý palyatif bakým saðlanan hastalarla, dramatik ölüm- aklýmýza meslek seçiminde de bu durumun etkili lerle karþýlaþýlmasý ve bu kayýplar sonucunda ümit- olabileceði olasýlýðýný getirmiþtir. Ancak çalýþ- sizlik yaþanmasý kiþilerde duygusal tükenmeye ve mamýzda geçmiþte yaþanan travmatik olayýn iþ ha- duyarsýzlaþmaya yol açýyor olabilir (34,41). TSSB ve yatý ile iliþkisi ayrýntýlý olarak deðerlendirilmediði tükenmiþlik arasýndaki iliþkiyi deðerlendiren bir (örneðin travmatik yaþantý bu iþte çalýþmaya baþla- çalýþmada YBÜ, yüksek stresli çalýþma yerleri madan önce mi ya da travmatik yaþantý iþ yerinde (kemik iliði nakil ünitesi, yüksek riskli gebelik mi yoksa baþka bir yerde mi gerçekleþti?) için bu ünitesi, ameliyathane vb.), diðer yatan hasta birim- kýsým mevcut verilerimizle aydýnlatýlamadý. Ýleride leri ve ayaktan hasta birimi olmak üzere 4 farklý yapýlacak çalýþmalar TSSB geliþiminde stresli çalýþ- yerde görev yapan hemþireler incelenmiþ, ma ortamlarýna iliþkin risk faktörlerinin tanýmlan- sonuçlarýmýza benzer þekilde TSSB tanýsý konan masýna yardýmcý olabilir ve bu yerlerde çalýþanlara

Klinik Psikiyatri 2019;22:36-47 45 Baysak E, Zengin Eroðlu M, Utku Ç, Kaya B. yönelik koruyucu ve tedavi edici yaklaþýmlarýn art- masýna katký saðlayabilir.

Yazýþma adresi: Uzm. Dr. Erkan Baysak, Saðlýk Bilimleri Üniversitesi, Ýstanbul Haydarpaþa Numune Eðitim Ve Araþtýrma Hastanesi, Psikiyatri Kliniði [email protected]

KAYNAKLAR 1. Spitzer RL, Williams JB, editors. Diagnostic and statistical and death anxiety among community residents exposed to an manual of mental disorders. American Psychiatric Association; aircraft crash. Death Stud. 2000;24:689-704. 1980: Citeseer. 15. Brown J, Mulhern G, Joseph S. Incident-related stressors, 2. Eriksson CB, Kemp HV, Gorsuch R, Hoke S, Foy DW. locus of control, coping, and psychological distress among fire- Trauma exposure and PTSD symptoms in international relief fighters in Northern Ireland. J Trauma Stress. 2002;15:161-8. and development personnel. J Trauma Stress. 2001;14:205-12. 16. McFarlane AC. The aetiology of post-traumatic morbidity: 3. Johnsen BH, Eid J, Løvstad T, Michelsen LT. Posttraumatic predisposing, precipitating and perpetuating factors. Br J stress symptoms in nonexposed, victims, and spontaneous res- Psychiatry. 1989;154:221-8. cuers after an avalanche. J Trauma Stress. 1997;10:133-40. 17. Freudenberger HJ. Staff burnout. J Soc Issues.1974;30: 159- 4. Weiss DS, Marmar CR, Metzler TJ, Ronfeldt HM. Predicting 65. symptomatic distress in emergency services personnel. J Consult 18. Foa EB, Cashman L, Jaycox L, Perry K. The validation of a Clin Psychol. 1995;63:361. self-report measure of posttraumatic stress disorder: The 5. Yilmaz B. Yardim Calisanlarinda Travmatik Stres. J Clin Psy. Posttraumatic Diagnostic Scale. Psychol Assess. 1997;9:445-51 2007;10:137-47. 19. Dürü Ç. Travma sonrasý stres belirtileri ve travma sonrasý 6. Collins S, Long A. Working with the psychological effects of büyümenin çeþitli deðiþkenler açýsýndan incelenmesi ve bir trauma: consequences for mental health?care workers-a litera- model önerisi. Yayýmlanmamýþ Doktora Tezi Hacettepe ture review. J Psychiatr Ment Health Nurs. 2003;10:417-24. Üniveristesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. 2006. 7. Sabin-Farrell R, Turpin G. Vicarious traumatization: implica- 20. Folkman S, Lazarus RS. An analysis of coping in a middle- tions for the mental health of health workers? Clin Psychol Rev. aged community sample. J Health Soc Behav. 1980:219-39. 2003;23:449-80. 21. Durak A, Þahin NH. Stresle Baþaçýkma Tarzlarý Ölceði: 8. Prezant DJ, Weiden M, Banauch GI, McGuinness G, Rom Üniversite Öðrencileri Ýçin Uyarlanmasý. Turk J Psychol. WN, Aldrich TK, Kelly KJ. Cough and bronchial responsiveness 1995;10:56-73. in firefighters at the World Trade Center site. N Engl J Med. 22. Ergin C. Doktor ve hemsirelerde tukenmislik ve Maslach 2002;347:806-15. tukenmislik olceginin uyarlanmasi. VII Ulusal Psikoloji 9. Control CfD, Prevention. Mental health status of World Kongresi, 22th September 1992 Ankara (Turkey). 1992. Trade Center rescue and recovery workers and volunteers-New 23. Zigmond AS, Snaith RP. The hospital anxiety and depression York City, July 2002-August 2004. MMWR Morb Mortal Wkly scale. Acta Psychiatr Scand. 1983;67(6):361-70. Rep. 2004;53:812. 24. Aydemir O. Hastane anksiyete ve depresyon olcegi Turkce 10. Rodríguez-Rey R, Palacios A, Alonso-Tapia J, Pérez E, formunun gecerlilik ve guvenilirligi. Turk Psikiyatri Derg. Álvarez E, Coca A, Mencía S, Marcos A, Mayordomo-Colunga 1997;8: 280-7 J, Fernández F. Burnout and posttraumatic stress in paediatric critical care personnel: Prediction from resilience and coping 25. Somville FJ, De Gucht V, Maes S. The impact of occupa- styles. Aust Crit Care. 2018;1-8. tional hazards and traumatic events among Belgian emergency physicians. Scand J Trauma Resusc Emerg Med. 2016;24: 59 11. Buck C. Treating the individual. Nursing. 1991;4:24-5. 26. Carmassi C, Gesi C, Corsi M, Cremone IM, Bertelloni CA, 12. Erol N, Oner O. Travmaya psikolojik tepkiler ve bunlara yak- Massimetti E, Olivieri MC, Conversano C, Santini M, Dell’Osso lasim. Deprem ozel sayisi Turk Psikol Bul. 1999;5(Suppl 1) L. Exploring PTSD in emergency operators of a major 13. Dirkzwager AJ, Bramsen I, Van Der Ploeg HM. Social sup- University Hospital in Italy: a preliminary report on the role of port, coping, life events, and posttraumatic stress symptoms gender, age, and education. Ann Gen Psychiatry. 2018;17:17-24. among former peacekeepers: A prospective study. Pers Individ 27. Carmassi C, Gesi C, Simoncini M, Favilla L, Massimetti G, Dif. 2003;34:1545-59. Olivieri MC, Conversano C, Santini M, Dell’Osso L. DSM-5 14. Cheung Chung CC, Yvette Easthope, Man. Traumatic stress PTSD and posttraumatic stress spectrum in Italian emergency

46 Klinik Psikiyatri 2019;22:36-47 Acil ve yoðun bakým ünitesi çalýþanlarýnda travma sonrasý stres bozukluðu, tükenmiþlik ve baþ etme biçimlerinin deðerlendirilmesi

personnel: correlations with work and social adjustment. tic stress disorder in the victims of a natural disaster. J Nerv Neuropsychiatr Dis Treat 2016;12:375-381. Ment Dis. 1992;180:498-504 28. Guo Y-J, Chen C-H, Lu M-L, Tan HK-L, Lee H-W, Wang T- 44. Kessler RC, Sonnega A, Bromet E, Hughes M, Nelson CB. N. Posttraumatic stress disorder among professional and non- Posttraumatic stress disorder in the National Comorbidity professional rescuers involved in an earthquake in Taiwan. Survey. Arch Gen Psychiatry. 1995;52:1048-60. Psychiatry Res. 2004;127:35-41. 45. Chang C-M, Lee L-C, Connor KM, Davidson JR, Jeffries K, 29. McFarlane AC. The Ash Wednesday bushfires in South Lai T-J. Posttraumatic distress and coping strategies among res- Australia. Implications for planning for future post-disaster ser- cue workers after an earthquake. J Nerv Ment Dis. vices. Med J Aust. 1984;141:286-91. 2003;191:391-8. 30. McFarlane AC, Williamson P, Barton CA. The impact of 46. Solomon Z, Mikulincer M, Avitzur E. Coping, locus of con- traumatic stressors in civilian occupational settings. J Public trol, social support, and combat-related posttraumatic stress dis- Health Policy. 2009;30:311-27. order: a prospective study. J Pers Soc Psycho. 1988;55:279-85. 31. Beck CT, Cusson RM, Gable RK, Dowling D, Thibeau S. 47. Solomon Z, Mikulincer M, Benbenishty R. Locus of control Secondary Traumatic Stress in NICU Nurses. Adv Neonatal and combat related post?traumatic stress disorder: The inter- Care. 2017;17:478-88. vening role of battle intensity, threat appraisal and coping. Br J Clin Psychol. 1989;28:131-44. 32. Ong YZ, Siddiqui S, John S, Chen Z, Chang S. The Prevalence of Post-Traumatic Stress Disorder in Intensive Care Unit Staff and the Common Coping Strategies Used. Ann Acad Med Singapore. 2016;45:215-8 33. Mealer ML, Shelton A, Berg B, Rothbaum B, Moss M. Increased prevalence of post-traumatic stress disorder symp- toms in critical care nurses. Am J Respir Crit Care Med. 2007;175:693-7. 34. Mealer M, Burnham EL, Goode CJ, Rothbaum B, Moss M. The prevalence and impact of post traumatic stress disorder and burnout syndrome in nurses. Depress Anxiety. 2009;26:1118-26. 35. Clohessy S, Ehlers A. PTSD symptoms, response to intrusive memories and coping in ambulance service workers. Br J Clin Psychol. 1999;38:251-65. 36. Dunmore E, Clark DM, Ehlers A. Cognitive factors involved in the onset and maintenance of posttraumatic stress disorder (PTSD) after physical or sexual assault. Behav Res Ther. 1999;37:809-29. 37. MacDonald HA, Colotla V, Flamer S, Karlinsky H. Posttraumatic stress disorder (PTSD) in the workplace: a descriptive study of workers experiencing PTSD resulting from work injury. J Occup Rehabil. 2003;13:63-77. 38. Kilic C, Inci F. Traumatic Stress in Emergency Medical Technicians: Protective Role of Age and Education. Turk Psikiyatri Derg. 2015;26: 236-41. 39. Perrin MA, DiGrande L, Wheeler K, Thorpe L, Farfel M, Brackbill R. Differences in PTSD prevalence and associated risk factors among World Trade Center disaster rescue and recovery workers. Am J Psychiatry. 2007;164:1385-94. 40. Acker KH. Do critical care nurses face burnout, PTSD, or is it something else?: getting help for the helpers. AACN Adv Crit Care. 1993;4:558-65. 41. Robertson N, Perry A. Institutionally based health care workers' exposure to traumatogenic events: systematic review of PTSD presentation. J Trauma Stress. 2010;23:417-20. 42. Fullerton CS, Ursano RJ, Wang L. Acute stress disorder, posttraumatic stress disorder, and depression in disaster or res- cue workers. Am J Psychiatry. 2004;161:1370-6. 43. McFarlane AC, Papay P. Multiple diagnoses in posttrauma-

Klinik Psikiyatri 2019;22:36-47 47 ARAÞTIRMA Bipolar bozukluk tanýlý hastalarda cinsel iþlevler ve prolaktin düzeyleri Sexual functions and prolactin levels in patients with bipolar disorder

Rabia Nazik Yüksel1, Elif Tatlýdil Yaylacý2, Hasan Kaya1, Gamze Erzin3, Emine Merve Akdað1, Adem Demirci4, Çiðdem Aydemir5, Erol Göka6 1Uzm. Dr., 2Doç. Dr., 6Prof. Dr., Ankara Numune Eðitim Ve Araþtýrma Hastanesi, Psikiyatri Ana Bilim Dalý, Ankara, Türkiye 1https://orcid.org/0000-0003-1635-9176 3Uzm. Dr., Dýþkapý Yýldýrým Beyazýt Eðitim Ve Araþtýrma Hastanesi, Psikiyatri Ana Bilim Dalý, Ankara 4Uzm. Dr., Sincan Nafiz Körez Devlet Hastanesi, Psikiyatri Kliniði 5Doç. Dr., Ankara Üniversitesi Týp Fakültesi, Psikiyatri Ana Bilim Dalý, Ankara ÖZET SUMMARY Amaç: Duygudurum dengeleyici ve antipsikotik ilaçlarýn Objective: Mood stabilizers and antipsychotic drugs are cinsel iþlevlerle ilgili yan etkileri olduðu bilinmektedir. known to have adverse effects on sexual function. Bununla birlikte hastalar genellikle bu yakýnmalarý However, patients often refrain from speaking about se- hakkýnda konuþmaktan kaçýnýrlar ve cinsel iþlev bozuk- xual complaints that may cause dose reduction and dis- luklarý, hastalarýn kendi kendilerine doz azaltmalarýna ya continuation of the drug without medical supervision. In da tedaviyi býrakmalarýna sebep olabilir. Bu çalýþmada, this study we aimed to evaluate sexual functions of remisyon dönemindeki bipolar bozukluk hastalarýnýn ilaç patients with bipolar disorder in remission period, con- tedavileri ve prolaktin düzeylerini dikkate alarak cinsel sidering prolactin levels and medications. Method: We iþlevlerini deðerlendirmeyi amaçladýk. Yöntem: Çalýþ- recruited 52 patients with bipolar disorder in remission maya DSM-IV kriterlerine göre bipolar bozukluk tanýsý according to DSM-IV diagnostic criteria. Prolactin levels alan 52 hasta dâhil edildi. Hastalarýn prolaktin düzeyleri were measured in all patients. The Golombok Rust ölçüldü. Cinsel disfonksiyonu deðerlendirmek için, Inventory of Sexual Satisfaction (GRISS) was used to Golombok Rust Cinsel Doyum Ölçeði (GRCDÖ) kullanýldý. assess sexual dysfunction. Results: Mean prolactin levels Bulgular: Prolaktin düzeyleri ortalamasý kadýn ve erkek- were 24.71 ± 4.25 and 19.96 ± 5.52 ng/ml respective- ler için sýrasýyla 24.71 ± 4.25 ve 19.96 ± 5.52 ng/ml idi. ly for females and males. Patients taking mood stabilizer Duygudurum dengeleyici (DD) ve duygudurum denge- (MS) and mood stabilizer plus antipsychotic (AP) treat- leyiciye ek antipsikotik (AP) alanlar arasýnda prolaktin ment had different prolactin levels (p<0.001). Total seviyeleri farklýydý (p<0.001). Toplam GRCDÖ puanlarý GRISS scores were not different for MS and MS+AP DD ve DD+AP tedavi grubunda farklý deðildi. Toplam treatment groups. We didn't find a correlation between GRCDÖ ile prolaktin seviyeleri arasýnda korelasyon yoktu. Total GRISS scores and prolactin levels. There was a sig- Kadýnlarda dokunma, doyum, anorgazmi, erkeklerde nificant deterioration in female non-sensuality, female prematür ejakülasyon, empotans ve doyum alt ölçek- dissatisfaction and anorgasmia subscales of female lerinde bozulma mevcuttu. Sonuç: Çalýþmamýzda, patients and significant deterioration in premature eja- remisyondaki kadýn ve erkek bipolar bozukluk hastalarýn- culation, impotence and male dissatisfaction subscales da cinsel disfonksiyonlar mevcuttu. Prolaktin seviyeleri of male patients. Discussion: In our sample, both men cinsel disfonksiyonu yansýtmakta yeterli bulunmadý. and women patients with bipolar disorder in remission Bipolar bozuklukta tedavi uyumunu arttýrmak için, DD ve have sexual dysfunctions. Our results suggest that pro- AP kullanan hastalarda cinsel iþlevlerin dikkate alýnmasý lactin levels are not sufficient to demonstrate the sexual gerekmektedir. dysfunction. To enhance patient compliance it is neces- sary to focus more on sexual symptoms of patients receiving MS and AP treatment. Anahtar Sözcükler: Bipolar bozukluk, duygudurum bozukluklarý, cinsel iþlev bozukluklarý, cinsel disfonksi- yon, cinsel iþlevler, golombok rust cinsel doyum ölçeði Key Words: Bipolar disorder, mood disorders, sexual dys- function,sexual disorders, sexual functions, golombok rust inventory of sexual satisfaction (Klinik Psikiyatri 2019;22:48-56) DOI: 10.5505/kpd.2019.03521

48 Makalenin geliþ tarihi: 29.05.2018, Yayýna kabul tarihi: 03.11.2018 Bipolar bozukluk tanýlý hastalarda cinsel iþlevler ve prolaktin düzeyleri

GÝRÝÞ masýna raðmen, duygudurum dengeleyicilerin cin- sel iþlevler üzerine etkileri kýsýtlý olarak incelen- Cinsel iþlev bozukluðu, kiþinin yaþam kalitesini miþtir (1). bozan ve strese neden olan etkilenmiþ cinsel iþlev olarak tanýmlanabilir(1). Cinsel iþlev bozukluk- Bipolar bozukluðun tedavisinde kullanýlan antip- larýnýn biyolojik, davranýþsal, psikososyal ve sikotik ilaçlarýn santral sinir sistemi, endokrin sis- kültürel birçok sebebi olabileceði için çok boyutlu tem, boþaltým sistemi, kalp ve solunum iþlevleri ve multidisipliner olarak ele alýnmasý gerekmekte- üzerinde yan etkileri olmaktadýr (6). Endokrin sis- dir (2). Cinsel iþlev bozukluðu riski, sosyo- temle ilgili yan etkilerden biri prolaktin düzeyinde- ekonomik durum, psikiyatrik bozukluklar, partner ki artýþtýr (7). Antipsikotiklerin neden olduðu durumu ve iliþkinin süresi, menopoz ve psikotrop hiperprolaktineminin en belirgin belirtileri; ilaç tedavilerinin yan etkileri gibi birçok faktörlerle göðüste duyarlýlýk, galaktore, kadýnlarda menstruel artýþ göstermektedir (1). döngü anormallikleri, amenore (8), azalmýþ libido, kemik mineral dansitesinde azalma olarak belir- DSM-5'te cinsel iþlev bozukluklarý Tablo 1'de gös- tilebilir (9). terildiði þekilde sýnýflandýrýlmýþtýr (3). Hiperprolaktineminin antipsikotik ilaç kullanýmý Tablo 1. DSM-V’te Cinsel Ýþlev Bozukluklarý dýþýnda birçok sebebi olabilir. Melmed ve Erkekte düþük cinsel istek bozukluðu Kleinberg (2008) hiperprolaktinemi sebeplerini Kadýnda cinsel ilgi/ uyarýlma bozukluðu sýnýflandýrmýþ ve gebelik, emzirme, stres, egzersiz, Sertleþme bozukluðu uyku, ilaç kullanýmý, renal yetmezlik, uzun süreli Kadýnda orgazm bozukluðu hipotiroidi gibi birçok sebebin prolaktin düzeyleri- Geç boþalma Erken boþalma ni yükseltebileceðini, uzun süreli prolaktin yüksek- Cinsel organlarda -pelviste aðrý/içe girme bozukluðu liðinin prolaktinomalara yol açabileceði, bununla Maddenin /ilacýn yol açtýðý cinsel iþlev bozukluðu birlikte hipofiz sapýna baský yapan prolaktin salgýla- Tanýmlanmýþ diðer bir cinsel iþlev bozukluðu mayan hipofiz bezi tümörleri ile parasellar tümör- Tanýmlanmamýþ cinsel iþlev bozukluðu lerin de hiperprolaktinemi yapabileceðini belirt- miþlerdir (10). Bipolar bozukluk tanýlý hastalarda, cinsel iþlevlerde bozulma sýk görülmekle birlikte genellikle yeterli Antipsikotik kullanmakta olan hastalarda cinsel olarak deðerlendirilmemektedir. Dell'Osso ve iþlev bozukluðuna dair semptomlar penil ereksiyon, arkadaþlarýnýn yaptýðý bir çalýþmada (2009) lubrikasyon, orgazm, libido, ejakülasyon, cinsel duygudurum bozukluðu olan hastalarýn, kontrol istek ve doyumda bozulma olarak kendini göstere- grubuna göre cinsel aktivite sýklýðý daha fazla bilir (11). Bu durumlar, doz azaltma, ilaç kullan- olmasýna raðmen yaþam boyu cinsel yanýt siklusun- mayý býrakma, ek ilaçlar kullanma, ilaç deðiþtirme da bozulma da, kontrol grubuna göre daha sýk gibi nedenlerle hastalarýn tedavi uyumunu boza- olarak bulunmuþtur (4). Bipolar bozuklukta cinsel sorunlar hastalýðýn fazý ile doðrudan iliþkili olabilir. bilir (12). Bununla birlikte duygudurum dengeleyi- Kadýn ve erkek hastalarda, manik ya da hipomanik ci ilaçlardan antiepileptikler de hipotalamo- epizotlarda sýklýkla hiperseksüalite ve artmýþ riskli hipofizer-gonadal aks üzerinde hormon salýnýmýný cinsel davranýþlar görülürken, depresyonda cinsel modüle ederek cinsel davranýþ üzerinde direkt istekte azalma görülür (5). inhibe edici etkiye yol açabilirler (13). Valproik asit kullanýmý ile cinsel iþlevler arasýndaki iliþki daha çok epilepsi hastalarý üzerinde çalýþýlmýþtýr ve Bipolar bozukluk tanýlý hastalar, remisyon dönemi epilepsi tanýlý erkek hastalarda, valproik asit de dâhil olmak üzere yaþamlarýnýn büyük bir tedavisi ile androjen, gonadotropin serum düzey- bölümünü duygudurum dengeleyici ve antipsikotik lerinde deðiþiklikler, sperm morfolojisinde ve ilaçlar kullanarak sürdürmektedirler. Literatür motilitesinde anormallikler, sperm sayýsýnda azal- incelendiðinde, cinsel iþlev bozukluklarý ile anti- ma arasýnda iliþki saptanmýþtýr (14,15,16). Aldemir psikotikler arasýndaki iliþki hakkýnda veriler bulun- ve arkadaþlarýnýn yaptýðý bir çalýþmada (2012),

Klinik Psikiyatri 2019;22:48-56 49 Yüksel RN, Tatlýdil Yaylacý E, Kaya H, Erzin G, Akdað EM, Demirci A, Aydemir Ç, Göka E. bipolar bozukluk tanýsý olan erkek hastalarýn hor- lerinde cinsiyet farklýlýklarý olabileceði bildirilmiþtir mon düzeylerinin valproik asit tedavisinden etki- (28). lenmediði, epilepsi hastalarýnda görülen prolaktin ve folikül stimüle edici hormon düzeylerindeki yük- Çalýþmamýzdaki hipotezlerimizden ilki, bipolar sekliðin epilepsiye atfedilebileceði bildirilmiþtir bozukluk hastalarýnda remisyon döneminde kul- (17). Bipolar bozuklukta kullanýlan diðer bir landýklarý ilaçlar nedeniyle cinsel iþlevlerinin etki- antikonvulsan olan karbamazepinin cinsel iþlevler lendiðidir. Bir diðer hipotez ise, duygudurum den- üzerine etkisi ile ilgili veriler kýsýtlý olmakla birlikte, geleyicisine ek olarak antipsikotik ilaç kullanýmýnýn karaciðer enzimlerini indükleyen karbamazepin cinsel iþlevlerde bozulmayý arttýracaðýdýr. Son gibi antikonvulsanlarýn, testesteron ve estradiolün olarak üçüncü hipotezimiz ise, prolaktin düzeyleri biyoaktivitesini bozarak cinsel iþlevler üzerine ile cinsel iþlev bozukluklarý arasýnda bir korelasyon olumsuz etkiler yapabileceði (18,19) bildirilmiþ olabileceðidir. olmakla birlikte, Asadi-Pooya ve arkadaþlarýnýn (2014) yaptýðý bir çalýþmada, epilepsi tanýsý ile kar- bamazepin tedavisi baþlanan erkek hastalarýn Bu çalýþmanýn amacý, remisyonda bipolar bozukluk tedavi öncesi ve sonrasý yapýlan deðer- hastalarýnda cinsel iþlevleri detaylý olarak deðer- lendirmesinde, karbamazepinin seks hormonlarý lendirmek, ve yalnýzca duygudurum dengeleyicisi üzerinde bir etkisi olmadýðý yayýnlanmýþtýr (20). kullanan hastalarla duygudurum dengeleyicisine ek olarak antipsikotik ilaç kullanan hastalar arasýnda cinsel iþlev bozulmalarýný ve prolaktin düzeylerini Lityum, bipolar bozukluk tedavisinde birinci sýra karþýlaþtýrmaktýr. tedavilerden biridir ancak lityumun da, cinsel isteði azaltma, erektil fonksiyonu bozma ve cinsel doyu- mu azaltma gibi olumsuz etkileri bildirilmiþtir YÖNTEM (21,22,23). Ghadirian ve arkadaþlarýnýn yaptýðý bir çalýþmada (1992) lityumun bipolar bozuklukta tek Katýlýmcýlar baþýna kullanýlmasýnýn cinsel fonksiyonlar üzerinde çok belirgin bir etkisi olmadýðý ancak lityumun ben- Ankara Numune Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi zodiazepinlerle kombine edilmesinin cinsel iþlevler Psikiyatri Polikliniði'ne Ocak 2014-Haziran 2015 üzerinde olumsuz etkisi olduðu bildirilmiþ ve yine tarihleri arasýnda baþvuran, DSM-IV-TR'ye göre ayný çalýþmada, serum lityum düzeyleri ve serum Bipolar Bozukluk tanýsý almýþ olan 90 hasta çalýþ- prolaktin düzeylerinin cinsel iþlevler ile iliþkisi maya davet edilmiþ, ancak çalýþmaya katýlmayý bulunmamýþtýr (24). kabul eden ve çalýþma kriterlerini karþýlayan 52 hasta çalýþmaya dahil edilebilmiþtir. Hastalarýn Okskarbazepinin cinsel iþlevler üzerine etkisi ile çalýþmaya alýnma ölçütleri olarak: "Çalýþma için ilgili veri kýsýtlýdýr .Okskarbazepin ile indüklenen gönüllü olmak, 18-45 yaþ arasýnda olmak, en az 5 yýl retrograd ejakülasyon ve erektil disfonksiyon ile süreyle eðitim almýþ olmak, DSM-VI-TR taný ölçüt- ilgili iki tane vaka yayýnlanmýþtýr (25,26) ancak, lerine göre Bipolar I ya da Bipolar II bozukluðu Luef ve arkadaþlarýnýn 228 epilepsi hastasýný dahil tanýsý almýþ olmak , en az 4 hafta en fazla 12 yýldýr ettikleri prospektif bir çalýþmada (2009), okskar- ilaç tedavisi alýyor olmak ve Young Mani ve bazepin tedavisinin, daha önceden bulunan cinsel Hamilton Depresyon ölçekleri ile ötimik olduðu disfonksiyonlara iyi geldiði bildirilmiþtir (27). tespit edilmiþ olmak" belirlenmiþtir. 18-45 yaþ Bipolar bozukluk hastalarýnda ise yeterli veri aralýðýnýn seçilmesinin sebebi, cinsel olarak daha bulunmamaktadýr. aktif bir dönem olmasý ve kadýnlarda fertil çað olarak kabul edilmesidir. Bipolar bozukluk tanýlý hastalarda prolaktin düzey- leri ve cinsel iþlevler arasýndaki iliþkiye dair veriler Duygudurum dengeleyici ve antipsikotik ilaç de oldukça kýsýtlýdýr. Kesebir ve arkadaþlarýnýn yap- tedavisi kullanan hastalar çalýþmaya dahil edilmiþ, týðý bir çalýþmada (2014), bipolar bozukluk tanýsý karýþtýrýcý faktör olmasý açýsýndan benzodiazepin, olan hastalarda antipsikotik ilaçlarýn yan etki- antidepresan, anksiyolitik gibi ilaçlar ve genel týbbi

50 Klinik Psikiyatri 2019;22:48-56 Bipolar bozukluk tanýlý hastalarda cinsel iþlevler ve prolaktin düzeyleri hastalýklara baðlý ilaç kullanan hastalar çalýþma dýþý GRCDÖ alt ölçeklerinden "5" ve üzeri puan alýnan býrakýlmýþtýr. alt boyutlarda sorun yaþandýðý kabul edilmiþtir.

Zeka geriliði, Demans ve diðer organik mental Deðerlendirme Araçlarý bozukluklarýn olmasý, Young Mani Ölçeði'nde beþten yüksek puan almak, Hamilton Depresyon Golombok Rust Cinsel Doyum Ölçeði (GRCDÖ): Ölçeði'nde yediden yüksek puan almak, yakýn 1986'da Golombok ve arkadaþlarý tarafýndan dönemde EKT uygulamasý yapýlmýþ olmasý, kadýn geliþtirilmiþtir (29). Bu ölçeðin Türkçe geçerlilik ve hasta ise gebe olmak, prolaktin yüksekliðine neden güvenilirliði Tuðrul ve ark. Tarafýndan 1993'te olabilecek endokrin bir hastalýk sahibi olmak yapýlmýþtýr (30,31). Ölçek 28 maddeden oluþmak- dýþlanma kriterleri olarak belirlenmiþtir. tadýr. Kadýn formunda, anorgazmi, vajinismus, iletiþim, sýklýk, kaçýnma ve doyum, erkek formunda Sosyodemografik özellikler ise impotans, prematür ejakülasyon, iletiþim, sýklýk, kaçýnma ve doyum alt ölçekleri bulunmaktadýr. Araþtýrma kapsamýnda toplam 52 hastanýn verileri Her alt ölçek için skor arttýkça cinsel disfonksiyo- incelendi. Hastalarýn 27'si (%51.9) erkek ve 25'i nun þiddeti de artmaktadýr. (%48.1) kadýndý. Kadýnlarýn yaþ ortalamasý: 33.64±7.45, erkeklerin yaþ ortalamasý 31.62±7.32 Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeði: idi. Hastalarýn bazý demografik verileri Tablo 2’de Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeði, 1960 gösterilmiþtir. yýlýnda Hamilton tarafýndan geliþtirilmiþtir (32). Bu ölçeðin Akdemir ve ark. tarafýndan Türkçe Ýþlem geçerlilik ve güvenilirliði yapýlmýþ formu kul- lanýlmýþtýr (33).

Hastalarýn tümünden gönüllü olur formu alýnarak kan prolaktin düzeyi ve ek olarak, , kadýn hastalar- Young Mani Derecelendirme Ölçeði: 1978'de Young da gebeliðin dýþlanmasý için B-HCG düzeyi ve arkadaþlarý tarafýndan geliþtirilmiþtir (34). Bu ölçülmüþtür. Laboratuarýmýzda Prolaktin normal ölçeðin Karadað ve ark. tarafýndan Türkçe deðeri 6-29,9 ng/mL olarak kabul edilmektedir. geçerlilik ve güvenilirliði yapýlmýþ formu kul- lanýlmýþtýr (35).

Hastalara demografik bilgileri içeren bir anket formu ve cinsel iþlev bozukluðunu deðerlendirmek Ýstatistiksel Analiz üzere Golombok-Rust Cinsel Doyum Ölçeði ve- rilmiþtir. Golombok-Rust Cinsel Doyum Ölçeði'nin Elde edilen veriler SPSS 18.0 programý ile (GRCDÖ) maddeleri hekim tarafýndan açýklandýk- frekanslarýn daðýlýmlarý ve yüzdelerde ki kare, tan sonra, hastanýn yalnýz olarak uygulanmasý ölçümsel verilerin ortalamalarý baðýmsýz iki grup saðlanmýþtýr. kýyaslamalarýnda student t testi, non parametrik

Tablo 2. Hastalarýn demografik özellikleri Erkek Hasta (n=27) Kadýn Hasta (n=25) Medeni Durum, n (%) Bekar 13 (48,1) 6 (22,2) Evli 13(48,1) 15 (55,6) Boþanmýþ 1 (3,7) 6 (22,2) Çalýþma Durumu, n (%) Çalýþmýyor 7 (25,9) 20 (74,1) Çalýþýyor 20 (74,1) 7 (25,9) Eðitim Yýlý, X±S / (min-maks) 11,2±3,09 / (5 -17) 8,8±3,73/ (5 -17) Hastalýk Süresi X±S / (min-maks) 7,5 ±7,00 / (0,5 -25) 9,7 ±7,62 / (1 -27) X: Ortalama; S: Standart sapma; %: Yüzde

Klinik Psikiyatri 2019;22:48-56 51 Yüksel RN, Tatlýdil Yaylacý E, Kaya H, Erzin G, Akdað EM, Demirci A, Aydemir Ç, Göka E.

Tablo 3. Prolaktin düzeylerinin sadece duygudurum dengeleyici (DD) ve duygudurum dengeleyiciye ek olarak antipsikotik (AP) ilaç kullanan hastalarda k arþýlaþtýrýlmasý DD (n=10) DD+AP(n=42) ta p Prolaktin , X±S 12,09±8,97 24,66±21,20 -2,903 0,006 X: Ortalama; S: Standart sapma; %: Yüzde , a: Student’s t test

Tablo 4. Toplam GRCDÖ Skorlarýnýn kadýn ve erkekler arasýnda karþýlaþtýrýlmasý Kadýn (n=25) Erkek (n=26) ta p Toplam GRCDÖ , X±S 45.56±16.17 38.30±11.22 -2,903 0,001 X: Ortalama; S: Standart sapma; %: Yüzde , a: Student’s t test grup karþýlaþtýrmalarýnda Mann-Whitney U testi, tistiksel olarak anlamlý þekilde yüksekti (p=0.001) korelasyon analizinde Spearman Korelasyon Testi (Tablo 4.) ile deðerlendirilmiþtir. Prolaktin düzeyleri ile kadýnlar için toplam Çalýþmamýz için etik kurul onayý Ankara Numune GRCDÖ skorlarý arasýnda bir korelasyon saptan- Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Etik Kurulundan madý (Tablo 5). alýnmýþtýr. Kullanýlan antipsikotik ilaçlar; risperidon, paliperi- BULGULAR don, olanzapin, ketiapin, aripiprazol þeklinde çeþitlendiði için, sayý kýsýtlýlýðý sebebiyle vakalar Prolaktin Düzeyleri kullandýklarý antipsikotik grubuna göre ayrýca gruplandýrýlamadý.

Prolaktin düzeyleri kadýnlar için ve erkekler için sýrasýyla 24.71 ± 4.25 ng/ml ve 19.96 ± 5.52 ng/ml Erkeklerde toplam GRCDÖ skoru ile eðitim idi ve normal aralýkta olarak deðerlendirildi. düzeyi arasýnda (p= 0.715 r=0.074) bir korelasyon saptanmadý. Evli erkekler ile bekar erkekler arasýnda Toplam GRCDÖ skorlarý istatistiksel 52 Hastanýn 10 tanesi (%19.2) sadece duygudurum olarak anlamlý bir farklýlýk sergilemedi (p=0.334). dengeleyici ilaç (DD) kullanýrken, 42 tanesi Hastalýk süresi ve toplam GRCDÖ skorlarý arasýn- (%80.8) duygudurum dengeleyicisine ilave anti- da korelasyon gözlenmedi (p=0.651, r=0.091). psikotik (AP) ilaç kullanýyordu. Sadece DD kul- lanan hastalarýn; 7'si valproik asit, 2'si lamotrijin, 1'i lityum kullanýyordu. Bu sebeple duygudurum den- Kadýnlarda toplam GRCDÖ skoru ile eðitim geleyici türleri kendi arasýnda karþýlaþtýrýlamadý. düzeyi arasýnda (p= 0.521 r=0.135) bir korelasyon saptanmadý. Toplam GRCDÖ skoru evli kadýnlar ile bekar kadýnlar arasýnda istatistiksel olarak Sadece DD kullanan hastalarýn prolaktin düzeyleri, anlamlý bir fark göstermedi (p=0.349). Hastalýk DD+AP kullanan hastalara göre istatistiksel süresi ve toplam GRCDÖ skorlarý arasýnda kore- olarak anlamlý bir þekilde düþüktü (Tablo 3). lasyon gözlenmedi (p=0.121, r=-0.318).

Golombok-Rust Cinsel Doyum Ölçeði Skorlarý Bütün alt ölçekler kadýn ve erkekler için ayrý ayrý deðerlendirildiðinde erkeklerde empotans, erken Toplam Golombok-Rust Cinsel Doyum Ölçeði boþalma ve doyum alanlarýnda, kadýnlarda ise (GRCDÖ) skorlarý, kadýnlarda erkeklere göre ista- anorgazmi, dokunma ve doyum alanlarýnda etki- lenme olduðu bulunmuþtur. Tablo 5. Prolaktin düzeylerinin kadýn ve erkek toplam GRCDÖ skorlarý ile karþýlaþtýrýlmasý Prolaktin GRCDÖ alt ölçeklerinin tek tek prolaktin düzey- p r leri ile iliþkisi incelenmiþ olup, alt ölçeklerden her- Kadýn Toplam GRCDÖ (n=25) 0.328 -0.204 hangi birinin prolaktin düzeyi ile korelasyonu Erkek Toplam GRCDÖ (n=26) 0.896 -0.027 r: Spearman korelasyon katsayýsý . bulunmamýþtýr (Tablo 6).

52 Klinik Psikiyatri 2019;22:48-56 Bipolar bozukluk tanýlý hastalarda cinsel iþlevler ve prolaktin düzeyleri

Tablo 6. Golombok Rust Cinsel Doyum Ölçeðinin Alt Ölçek Skor deðerleri ve prolaktin düzeyi ile korelasyonlarý N Minimum Maksimum Ortalama Standart Prolaktin Prolaktin Sapma r p Erkek Kaçýnma 26 0.00 9.00 3.26 2.87 -0,040 0,847 Erkek Sýklýk 26 2.00 8.00 4.76 1.77 0,003 0,989 Erkek Ýletiþim 26 0.00 8.00 4.11 2.56 -0,096 0,642 Erkek Dokunma 26 0.00 9.00 4.11 2.91 -0,123 0,548 Erkek Empotans 26 2.00 10.00 6.50 2.10 0,004 0,985 Erkek Erken 26 1.00 12.00 6.50 2.78 -0,085 0,678 Boþalma Erkek Doyum 26 1.00 11.00 5.73 2.77 -0,079 0,568 Kadýn Anorgazmi 25 1.00 11.00 6.44 3.62 -0,298 0,148 Kadýn Vajinismus 25 1.00 9.00 4.28 2.65 -0,236 0,255 Kadýn Dokunma 25 1.00 15.00 8.28 4.10 -0,177 0,399 Kadýn Kaçýnma 25 0.00 14.00 4.72 3.95 -0,095 0,651 Kadýn Doyum 25 0.00 12.00 7.52 3.28 -0,037 0,860 Kadýn Ýletiþim 25 0.00 7.00 2.96 2.47 0,070 0,739 Kadýn Sýklýk 25 0.00 6.00 3.16 1.65 -0,231 0,266 r: Spearman korelasyon katsayýsý TARTIÞMA ve bunun yaþ ve cinsiyetten baðýmsýz olduðunu bildirmiþtir (4). Bu çalýþmada, bipolar bozukluk tanýlý hastalar, ötimik dönemde kesitsel olarak deðerlendirilerek, Angel ve ark. (2018), bipolar bozukluk hastalarýnýn cinsel iþlevler ve prolaktin deðerlerinin cinsel kullandýðý ilaçlarýn en sýk yan etkilerinden biri olan iþlevler ile iliþkisi incelenmiþtir. Cinsel fonksiyonlar cinsel disfonksiyonun, yaþam kalitesi üzerinde GRCDÖ ile ölçülmüþ olup, her iki cinsiyette de alt önemli etkisi olduðunu ve hastalarýn en çok iþlev ölçekler ayrý ayrý ele alýnmýþtýr. kaybýndan yakýndýðý sorunlardan biri olduðunu bildirmiþtir (40). Olisah ve ark. (2016), psikotrop Bipolar bozuklukta cinsel iþlevler hakkýnda litera- ilaç kullanan hastalarda cinsel iþlev bozukluðunun türdeki veriler kýsýtlý olup, çalýþmamýz Türkiye'de yaygýn olduðunu, bipolar bozukluk, depresif bozuk- ötimik dönemdeki bipolar bozukluk hastalarýnýn luk, þizofreni ve diðer hastalýklar nedeniyle ilaç kul- hangi alanlarda (iletiþim, doyum, anorgazmi vb.) lanan hastalarýn %76,9'unun çoklu ilaç tedavileri cinsel sorunlar yaþadýklarýný bildirmesi açýsýndan aldýðý ve bütün gruplardaki hastalarýn toplamýna önemlidir. bakýldýðýnda %64,3'ünün en az bir alanda cinsel disfonksiyondan yakýndýðýný bildirmiþtir (41). Bizim çalýþmamýzda da, kadýn ve erkek hastalarda yüksek Literatür incelendiðinde, araþtýrmacýlar daha çok oranda cinsel iþlev bozukluðu olduðu bulunmuþtur. depresif bozukluklar ve cinsellik üzerinde araþtýr- ma yapmýþ ve depresyonun özellikle cinsel istek alanýnda bozulma yaptýðý gösterilmiþtir (36,37,38). Çalýþmamýzda prolaktin seviyelerini deðer- lendirmemizin sebebi, prolaktin yüksekliðinin cin- sel fonksiyonlar üzerinde erektil disfonksiyon, Bipolar bozukluðun manik epizodunda cinsel istek amenore, galaktore, azalmýþ libido gibi etkileri artýþý, depresif epizodunda ise cinsel istekte azalma olmasýdýr (9). Bipolar bozukluk hastalarýnýn bir hastalýðýn tanýmlayýcý semptomlarýndandýr (39). çoðu, idame tedavilerinde antipsikotik ilaçlar kul- Bununla birlikte, remisyonda olan hastalarýn cinsel lanmakta ve antipsikotik ilaçlarýn prolaktin üzerine iþlevlerinin hakkýnda açýk ve yeterli veriler bulun- çeþitli etkileri bulunmaktadýr. Peuskens ve ark. mamaktadýr. (2014) antipsikotik kullanýmýna baðlý prolaktin yüksekliðinin cinsiyet ve dozla iliþkili olduðunu, Dell'Osso ve arkadaþlarý (2009), bipolar depresyon amisülpirid ve risperidon gibi ilaçlarýn prolaktini ve unipolar depresyonu olan hastalarda, saðlýklý yükseltmede çok etkili olmasýna karþýn, aripipra- kontrollere göre, cinsel yanýt siklusunun bütün zolün prolaktin seviyeleri üzerinde minimal etkisi alanlarýnda yaþam boyu bir bozulma görüldüðünü olduðunu bildirmiþtir (42) Yine ayný çalýþmada,

Klinik Psikiyatri 2019;22:48-56 53 Yüksel RN, Tatlýdil Yaylacý E, Kaya H, Erzin G, Akdað EM, Demirci A, Aydemir Ç, Göka E. uzun süreli tedavide prolaktin yüksekliðine genel- fazý açýsýndan tam benzerlik göstermemesi ile açýk- likle tolerans geliþse de, bir çok vakada normalin en layabiliriz. üst seviyesinde prolaktin düzeyleri görüldüðünü bildirmiþtir (42). Pacchiarotti ve ark. (2015) Örneklemimizde kadýn ve erkek grubunda, cinsel duygudurum dengeleyici ilaçlardan lityum ve val- iþlevlerde bozulmanýn eðitim durumu, medeni proik asitin ise prolaktini yükseltmediðini, hatta durum ve hastalýk süresinden etkilenmediði saptan- hiperprolaktinemiden koruyabileceðini, lityumun mýþtýr. Örneklemin yeterince geniþ olmamasý bu özellikle uzun dönem tedavide prolaktin yüksekliði sonuçlar üzerinde etkili olabilir. riski olan bipolar bozukluk hastalarýnda güvenli bir seçenek olabileceðini bildirmiþtir (43). GRCDÖ alt ölçekleri incelendiðinde, örnek- lemimizde kadýn hastalarýn belirgin olarak dokun- Bizim çalýþmamýzda, hastalarýn çalýþmaya dahil ma, doyum ve anorgazmi alanlarýnda , erkek hasta- edilmesi sýrasýnda duygudurum dengeleyici ve larýn ise prematür ejakülasyon, empotans ve antipsikotik ilaçlar dýþýnda ilaç kullanýyor olmak doyum alanlarýnda belirgin bozulma saptanmýþ dýþlama kriteri olarak belirlendiðinden, örneklem olup, her iki cinsiyette de, total GRCDÖ yüksek büyüklüðü kýsýtlý olmuþtur ve bu yüzden kullanýlan bulunmuþtur. duygudurum dengeleyici ve atipik antipsikotik ilaçlar, örneklem büyüklüðü nedeniyle kendi arasýnda tek tek karþýlaþtýrýlamamýþtýr. Sadece Hariri ve ark. (2007), erkek bipolar bozukluk hasta- duygudurum dengeleyici kullananlar ve duygudu- larýnda sýklýk, doyum, kaçýnma, prematür rum dengeleyicisine ek olarak atipik antipsikotik ejakülasyon, doyum alanlarýnda , kadýn bipolar ilaç kullananlar þeklinde iki gruba ayrýlýp bozukluk hastalarýnda vajinismus ve iletiþim alan- karþýlaþtýrma yapýldýðýnda duygudurum dengeleyici larýnda bozulma bildirmiþtir(44). ve antipsikotik kombine kullanan grupta sadece duygudurum dengeleyici kullanan gruba göre pro- Çakmak ve arkadaþlarýnýn yaptýðý bir çalýþmada laktin düzeyi anlamlý olarak yüksek bulunsa da nor- (2010), þizofreni hastalarýnda GRCDÖ kullanýlarak mal aralýkta olarak deðerlendirilmiþtir. Buna rað- cinsel iþlev bozukluklarý deðerlendirilmiþ ve cinsel men, bu iki grup arasýnda GRCDÖ toplam iliþki sýklýðý ile iletiþim, doyum ve hastalýk süresi sonuçlarý farklýlýk sergilememiþtir. Kesebir ve arasýnda pozitif bir korelasyon saptanmýþtýr(46). arkadaþlarýnýn yaptýðý bir çalýþmada, bipolar Bizim örneklemimizde hastalýk süresi ve cinsel bozukluk hastalarýnýn, prolaktin düzeyleri bizim iþlevler arasýnda bir iliþki bulunmamasýnýn sebebi çalýþmamýzla benzer þekilde normal aralýkta bulun- olarak örneklemimizin 18-45 yaþ arasý hastalardan muþ, ve GRCDÖ skorlarý yine çalýþmamýza benzer oluþmasý ve dolayýsýyla hastalýk sürelerinin daha þekilde prolaktin seviyesi ile iliþkili bulunmamýþtýr kýsa olmasý ve þizofreni hastalýðý ve bipolar bozuk- (28). luk hastalýðýnýn gidiþinin farklý olmasý düþünülebilir. Bu bulgularýn ýþýðýnda, bipolar duygudurum bozuk- luðu hastalarýnda prolaktin yüksekliðinden baðým- Alt ölçeklerin her birinin prolaktin düzeyleri ile sýz olarak cinsel iþlevlerin etkilendiði düþünülebilir. korelasyonu incelendiðinde, kadýn ve erkeklerde hiçbir alt ölçeðin prolaktin seviyeleriyle korele Çalýþmamýzda, toplam GRCDÖ skorlarý, kadýnlar- olmamasý da, bipolar bozukluk hastalarýnda cinsel da erkeklere göre istatistiksel olarak anlamlý þek- iþlevlerin deðerlendirilmesinde prolaktin düzeyinin ilde yüksek bulunmuþtur. Hariri ve ark. (2009), yeterli bir parametre olmadýðýný düþündürmekte- bipolar bozukluðu olan erkek hastalarýn daha çok dir. cinsel iþlev bozukluðu olduðunu yayýnlamýþtýr (44). Psikotrop ilaç kullanýmýnýn kadýn ve erkekler Çalýþmamýzýn sonuçlarý, remisyonda bipolar bozuk- üzerinde farklýlýk gösterebileceði bildirilmiþtir (45). luðu olan hastalarda, prolaktin düzeylerinin antip- Bu sonuçlarý her iki örneklemin yaþ aralýðý, vücut sikotik ilaç kullanýmý olsun ya da olmasýn, cinsel kitle indeksi ve sosyo-ekonomik düzey ve hastalýk disfonksiyonu göstermekte yeterli olmadýðýný

54 Klinik Psikiyatri 2019;22:48-56 Bipolar bozukluk tanýlý hastalarda cinsel iþlevler ve prolaktin düzeyleri göstermektedir. Antipsikotik ilaç kullanýmý olan SONUÇ hastalarda, cinsel iþlev bozukluðu olduðunda kli- nisyenler genellikle prolaktin düzeylerini ölçerek Günümüzde cinsel iþlevlerin, gerek hekimlerin hipofizer sistem üzerindeki baskýlanmayý araþtýrma gerekse hastalarýn açýkça konuþmaktan çekindiði eðilimindedir. Çalýþmamýzýn sonuçlarý, prolaktin bir alan olmayý sürdürdüðü söylenebilir, bu durum yükselmeden de hastalarda cinsel iþlev bozukluk- da tedavi uyumunu olumsuz etkilemektedir. larý olabileceðine iþaret etmesi açýsýndan anlam- lýdýr. Neredeyse ömür boyu ilaç kullanan bipolar bozuk- luk hastalarýnýn rutin muayenelerinde, cinsel Bununla birlikte ötimik dönemde de olsalar, ilaç iþlevler hassasiyetle deðerlendirilmeli, gerekirse kullanýmý olmayan bipolar duygudurum bozukluðu tüm cinsel iþlev alanlar ile ilgili yakýnmalar ayrý ayrý hastasý örneklemi oluþturmak pratikte mümkün sorulmalý ve cinsel disfonksiyonlarýn varlýðý olmadýðýndan, bipolar bozukluðun remisyon döne- araþtýrýlmalýdýr. Tedavi belirlenirken, ilaç yan etki- minin, ilaçlardan baðýmsýz olarak cinsel iþlevler leri ve hastanýn kiþisel özellikleri de dikkate alý- üzerine nasýl bir etkisinin olduðunu açýklamak narak en az cinsel yan etki yapan ilaçlarýn seçilme- araþtýrýcýlar için bir zorluk olarak görünmektedir. si, kontrollerde yan etkilerin deðerlendirilmesi, hastanýn idame tedaviyi uyumlu bir þekilde Örneklem büyüklüðü hastalarý kullandýklarý sürdürebilmesi açýsýndan yararlý olacaktýr. ilaçlara göre gruplandýrmak için yeterli olmamýþtýr. Ayrýca çalýþmamýzýn uzunlamasýna bir çalýþma olmamasý, örneklem büyüklüðünün görece olarak küçük olmasý ve saðlýklý kontrol grubunun bulun- Yazýþma adresi: Uzm. Dr. Rabia Nazik Yüksel, Ankara Numune Eðitim Ve Araþtýrma Hastanesi, Psikiyatri Ana Bilim Dalý, mamasý çalýþmamýzýn kýsýtlýlýðýdýr. Ankara, Türkiye [email protected]

KAYNAKLAR 1. Sorensen T, Giraldi A, Vinberg M. Sexual distress and quality lactinemia. Ther Clin Risk Manag 2007;3:929-51. of life among women with bipolar disorder. Int J Bipolar Disord 10. Melmed S, Kleinberg D. Anterior pituitary. In: Kronenberg 2017; 5.1: 29. HM, Melmed S, Polonsky KS, Larsen PR, eds. Williams text- 2. Köroðlu E, Güleç C Psikiyatri Temel Kitabý, 2.Baský. Ankara, book of endocrinology. 11th ed. Philadelphia: Saunders Hekimler Yayýn Birliði, 2007. Elsevier, 2008, pp. 185-261 3. Amerikan Psikiyatri Birliði, Ruhsal Bozukluklarýn Tanýsal ve 11. Just MJ. The influence of atypical antipsychotic drugs on Sayýmsal Elkitabý, Beþinci Baský (DSM-5), Taný Ölçütleri sexual function. Neuropsychiatr Dis Treat 2015; 11:1655. Baþvuru, 2015. 12. Schmidt HM, Hagen M, Kriston L, Soares-Weiser K, 4. Dell'Osso L, Carmassi C, Carlini M, Rucci P, Torri P, Cesari D, Maayan N, Berner MM. Management of sexual dysfunction due Landi P, Ciapparelli A, Maggi M. Sexual Dysfunctions and to antipsychotic drug therapy.Cochrane Database Syst Rev Suicidality in Patients with Bipolar Disorder and Unipolar 2012; 11. Depression. J Sex Med 2009; 6: 3063-3070. 13. Morrell MJ. Sexual dysfunction in epilepsy. Epilepsia 5. Kopeykina I, Kim H-J, Khatun T Boland J, Haeri S, Cohen 1991;32 Suppl 6:S38-45. LJ, Galynker II. Hypersexuality and couple relationships in 14. Rättyä J, Turkka J, Pakarinen AJ, Knip M, Kotila M A, bipolar disorder: a review. J Affect Disord 2016;195:1-14. Lukkarinen O, Isojärvi JIT. Reproductive effects of valproate, 6. Balcýoðlu Ý. Antipsikotiklerin Yan etkileri, Ý.Ü. Cerrahpasa , and oxcarbazepine in men with epilepsy. Týp Fakültesi Sürekli Týp Egitimi Etkinlikleri Depresyon, Neurology 2001; 56.1: 31-36. Somatizasyon ve Psikiyatrik Aciller Sempozyumu 2-3 Aralýk 15. Røste LS, Taubøll E, Haugen TB, Bjørnenak T, Saetre ER, 1999, Istanbul, s. 157-168. Gjerstad L. Alterations in semen parameters in men with 7. Öztürk O, Uluþahin A. Ruh Saðlýðý ve Bozukluklarý. Ruhsal epilepsy treated with valproate or carbamazepine monotherapy. Bozukluklarda Ýlaç Saðaltýmý, 2. cilt, on birinci baský, Ankara, Eur J Neurol 2003; 10.5: 501-506. Nobel Týp Kitabevleri, 2008. 16. Mikkonen K, Tapanainen P, Pakarinen AJ, Päivänsalo M, 8. Naidoo U, Goff DC, Klibanski A. Hyperprolactinemia and Isojärvi JI, Vainionpää LK. Serum androgen levels and testicu- bone mineral density: the potential impact of antipsychotic lar structure during pubertal maturation in male subjects with agents. Psychoneuroendocrinology 2003;28:97-100. epilepsy. Epilepsia 2004; 45.7: 769-776. 9. Torre D, Falorni A. Pharmacological causes of hyperpro- 17. Aldemir E, Akdeniz F, Altay AB, Arýcý Þ, Umul M, Aydýn

Klinik Psikiyatri 2019;22:48-56 55 Yüksel RN, Tatlýdil Yaylacý E, Kaya H, Erzin G, Akdað EM, Demirci A, Aydemir Ç, Göka E.

HH, Vahip S. Valproatla Ýliþkili Üreme Hormon Bozukluklarý: Psikofarmakoloji Dergisi 1996; 4.4: 251-259. Bipolar Erkekler Epilepsili Erkekler Kadar Risk Altýnda mý? 34. Young R C, Biggs JT, Ziegler VE, Meyer DA. A rating scale Turk Psikiyatri Derg 2012 for mania: reliability, validity and sensitivity. Br J Psychiatry 18. Herzog AG, Drislande FW, Schomer DL, Pennell PB, 1978:133.5: 429-435. Bromfield EB, Dworetzky BA, Frye CA. Differential effects of 35. Karadað F, Oral ET, Aran Yalçýn F, Erten E. Young mani antiepileptic drugs on sexual function and hormones in men derecelendirme ölçeðinin Türkiye'de geçerlik ve güvenilirliði. with epilepsy. Neurology 2005; 65:1016-1020. Türk Psikiyatri Derg 2001;13.2:107-114. 19. Verrotti A, D'Egidio C, Mohn A, Coppola G, Parisi P, 36. Cohen S, Kühn KU, Bender S, Erfurth A, Gastpar M, Chiarelli F. Antiepileptic drugs, sex hormones, and PCOS. Murafi A, Weig W. Sexual impairment in psychiatric inpatients: Epilepsia 2011; 52:199-211. focus on depression. Pharmacopsychiatry 2007; 40.02:58-63. 20. Asadi-Pooya AA, Dabbaghmanesh MH, Ashjazadeh N. 37. Phillips JR, Slaughter JR. Depression and sexual desire. Am Effects of carbamazepine on male reproductive hormones. Med Fam Physician 2000; 62.4: 782-786. J Islam Repub Iran 2014;28:139. 38. Bonierbale M, Tignol J. The ELIXIR study: evaluation of 21. Fountoulakis KN, Kasper S, Andreassen O, Blier P, Okasha sexual dysfunction in 4557 depressed patients in France. Curr A, Severus E, Versiani M, Tandon R, Möller HJ, Vieta E. Med Res Opin 2003; 19.2: 114-124. Efficacy of pharmacotherapy in bipolar disorder: a report by the WPA section on pharmacopsychiatry. Eur Arch Psychiatry Clin 39. Downey JI. Driven sexual behavior in bipolar spectrum Neurosci 2012;262:1-48. patients: psychodynamic issues. J Am Acad Psychoanal Dyn Psychiatry 2011; 39.1: 77-92. 22. Elnazer HY, Sampson A, Baldwin D. Lithium and sexual dysfunction: an under-researched area. Hum Psychopharmacol 40. Montejo AL, Laura M, David SB. The impact of severe men- Clin Exp 2015;30:66-9. tal disorders and psychotropic medications on sexual health and its implications for clinical management. World psychiatry 2018; 23. Montejo AL, Montejo L, Baldwin DS. The impact of severe 17.1: 3-11. mental disorders and psychotropic medications on sexual health and its implications for clinical management. World Psychiatry 41. Olisah VO, Sheikh TL, Abah ER, Mahmud?Ajeigbe AF. 2018; 17: 3 Sociodemographic and clinical correlates of sexual dysfunction among psychiatric outpatients receiving common psychotropic 24. Ghadirian AM, Ananble L, Belanger MC. Lithium, benzodi- medications in a Neuropsychiatric Hospital in Northern Nigeria. azepines, and sexual function in bipolar patients. Am J Niger J Clin Pract 2016:19.6: 799-806. Psychiatry 1992;149:801-5. 42. Peuskens J, Pani L, Detraux J, De Hert M. The effects of 25. Boora K, Chiappone K, Dubovsky SL. Oxcarbazepine- novel and newly approved antipsychotics on serum prolactin le- induced reversible anorgasmia and ejaculatory failure: a case vels: a comprehensive review. CNS drugs 2014;28:421-453. report. Prim Care Companion J Clin Psychiatry 2009;11:173-4. 43. Pacchiarotti I, Murru A, Kotzalidis GD, Bonnin CM, 26. Calabrò RS, Italiano D, Pollicino P, Bramanti P. Mazzarini L, Colom, F, Vieta E Hyperprolactinemia and me- Oxcarbazepine-related retrograde ejaculation. Epilepsy Behav dications for bipolar disorder: systematic review of a neglected 2012; 25.2: 174-175. issue in clinical practice. Eur Neuropsychopharmacol 2015;25.8: 27. Luef G, Kramer G, Stefan H. Oxcarbazepine treatment in 1045-1059. male epilepsy patients improves pre-existing sexual dysfunction. 44. Hariri AG, Karadag F, Gurol DT, Aksoy UM, Tezcan AE. Acta Neurol Scand. 2009;119:94-99. Sexual problems in a sample of the Turkish psychiatric popula- 28. Kesebir S, Toprak B, Baykaran B, Hariri A, Bilici M. tion. Compr Psychiatry 2009:50.4: 353-360. Comparison of Sexual Function and Hormonal Parameters 45. Anderson Gail D. Sex and racial differences in pharmaco- Between Mood Stabilizer Treatment Modalities in Bipolar logical response: where is the evidence? Pharmacogenetics, Disorder. Noro Psikiyatr Ars 2014; 51.3: 242. pharmacokinetics, and pharmacodynamics. J Womens Health 29. Rust J, Golombok S. The GRISS: a psychometric instrument 2005; 14: 19-29. for the assessment of sexual dysfunction. Arch Sex Behav 46. Çakmak S, Karakuþ G, Evlice YE. Þizofrenide Cinsel Ýþlev 1986;15.2: 157-165. Bozukluklarý: Kesitsel Bir Deðerlendirme. Klinik Psikiyatri 30. Rust J, Golombok S. The Golombok?Rust Inventory of se- Dergisi, 2010; 13.2;55-64. xual satisfaction (GRISS). Br J Clin Psychol 1985; 24.1: 63-64. 31. Tuðrul C, Öztan N, Kabakcý E. Standardization of Golombok-Rust sexual satisfaction inventory. Türk Psikiyatri Derg 1993; 4: 83-8. 32. Hamilton M. A rating scale for depression. J Neurol Neurosurg Psychiatry 1960; 23.1: 56. 33. Akdemir A, Örsel S, Dað Ý, Türkçapar H, Ýþcan N, Özbay H. Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeði (HDDÖ)'nin geçerliði, güvenirliði ve klinikte kullanýmý. Psikiyatri Psikoloji

56 Klinik Psikiyatri 2019;22:48-56 ARAÞTIRMA Bir týp fakültesinde öðrenim görmekte olan öðrencilerin ruhsal bozukluklara yönelik tutumlarý A medical school students' mental disorders attitudes

Ferdi Köþger1, Ali Ercan Altýnöz2 1Doç. Dr., Osmangazi Üniversitesi, Týp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalý, Eskiþehir, Türkiye https://orcid.org/0000-0002-6013-2457 2Dr. Öðr. Üyesi, Osmangazi Üniversitesi, Týp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalý, Eskiþehir, Türkiye https://orcid.org/0000-0003-2233-2105

ÖZET SUMMARY Amaç: Ruhsal hastalýklara yönelik damgalama tüm Objective: Stigmatization for mental illness is a phe- dünyada görülen bir durum olup ruhsal bozukluðu olan nomenon that is seen all over the world and its negative bireyler üzerindeki olumsuz etkisi günümüze kadar effect on individuals with mental disorders has been yapýlan çalýþmalarla güçlü bir þekilde gösterilmiþtir. shown strongly with studies done up to day. It is known Ruhsal hastalýklara yönelik damgalayýcý tutumun týp that the stigmatizing attitude towards mental illness is fakültesi öðrencileri arasýnda da bulunduðu bilinmekte- also seen among the medical faculty students as well. In dir. Bu çalýþmada Eskiþehir Osmangazi Üniversitesi this study, it was aimed to investigate the attitudes of (ESOGÜ) Týp Fakültesi öðrencilerinin ruhsal bozukluklara students of Eskiþehir Osmangazi University (ESOGÜ) yönelik tutumlarýný araþtýrmak ve bu tutumlarýn sosyode- Faculty of Medicine to mental disorders regarding to mografik verilerle iliþkisini ortaya koymak amaçlanmýþtýr. sociodemographic variables. Method: The study is con- Yöntem: Çalýþmaya ESOGÜ Týp Fakültesinde eðitim ducted between December 2017 and April 2018; the gören, çalýþmaya katýlmaya gönüllü öðrenciler Aralýk sample was consisting of the volunteer students of 2017 – Nisan 2018 tarihleri arasýnda alýnmýþtýr. Çalýþ- Eskiþehir Osmangazi University School of Medicine. In mamýzda sosyodemografik bilgi formu ve Ruhsal our study, sociodemographic information form and Hastalýða Yönelik Ýnançlar Ölçeði veri toplama aracý Beliefs Towards Mental Illness Scale (BTMIS) were used as olarak kullanýldý. Bulgular: Çalýþmaya katýlmayý kabul data collection tool. Results: 314 students who agreed eden 314 öðrenci deðerlendirmeye alýnmýþtýr. Çalýþmaya to participate in the study were assessed. Twenty-four of katýlanlarýn 24’ü (%7.6) psikiyatrik bir taný öyküleri the participants (7.6%) reported a psychiatric diagnosis, olduðunu, 63’ü (% 20.1) ise psikiyatrik bir taný öyküsü and 63 (20.1%) had a psychiatric diagnosis. When com- olan bir yakýnlarý olduðunu bildirmiþlerdir. RHÝÖ puanlarý paring the scores of BTMIS scores by sex, the mean cinsiyete göre karþýlaþtýrýldýðýnda erkeklerde ölçek toplam scores of male students were significantly higher than ortalama puanlarýnýn kadýn öðrencilerden anlamlý dere- female students (z = 2.65, p <0.01). Discussion: It is cede daha yüksek olduðu bulundu (z=2.65, p<0.01). consistent with the literature that women, the students Sonuç: Kadýn týp fakültesi öðrencilerinin erkek öðren- with high education, the students with psychiatric disor- cilere göre, eðitim düzeyi yükseklerin düþüklere göre, ders, and the student who had a relative with psychiatric ruhsal bozukluk öyküsü olanlarýn olmayanlara göre, disorder had more positive attitudes. It is important to yakýnýnda ruhsal bozukluk öyküsü olanlarýn olmayanlara improve the stigmatization awareness toward the me- göre daha olumlu tutumlara sahip olmasý literatürle dical students. uyumludur. Týp fakültesi öðrencilerinde damgalama farkýndalýðýnýn geliþtirilebilmesi önemlidir. Key Words: Stigma, education, mental disorder, medical faculties Anahtar Sözcükler: Damgalama, eðitim, ruhsal bozuk- luk, týp fakültesi

(Klinik Psikiyatri 2019;22:57-62) DOI: 10.5505/kpd.2018.78941

Makalenin geliþ tarihi: 01.07.2018, Yayýna kabul tarihi: 24.09.2018 57 Köþger F, Altýnöz AE.

GÝRÝÞ çalýþmada ruhsal bozukluðu olan bir birey ile sosyal temasýn, ruhsal bozukluklar ile ilgili olumsuz Dünyadaki hastalýklarýn yaklaþýk % 14'ünü oluþtu- düþünceleri azalttýðýný göstermiþtir (9). Bu çalýþma- ran ruhsal, davranýþsal ve psikososyal bozukluklar da Eskiþehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) yaklaþýk 450 milyon bireyi etkilemektedir (1). Týp Fakültesi öðrencilerinin sýnýflarýnýn da deðer- Ruhsal hastalýk bireyin duygu, düþünce ve lendirilerek, ruhsal bozukluklara yönelik tutum- davranýþlarýnda tutarsýzlýk, uygunsuzluk ve yeter- larýný araþtýrmak amaçlanmýþtýr. sizlik göstermesi ile karakterize bir bozukluktur. Ýnanç belirli bir konudaki düþüncenin ileri düzeyde YÖNTEM kabul görmesiyle son derece sabitleþmiþ, yerleþmiþ genel kanýlardýr. Tutum bir kiþiye, gruba, fikre ya da Çalýþmaya ESOGÜ Týp Fakültesinde eðitim gören, duruma karþý nispeten yerleþmiþ ve deðiþmez bir çalýþmaya katýlmaya gönüllü öðrenciler (n=314) özgün tepkide bulunma eðilimi olup, sosyal öðren- Aralýk 2017 - Nisan 2018 tarihleri arasýnda alýn- menin ve deneyimlerin, duygularýn karmaþýk bir mýþtýr. Çalýþmamýzda sosyodemografik bilgi formu ürünüdür. Duygular, deneyimler ve bilgiler sonucu ve Ruhsal Hastalýða Yönelik Ýnançlar Ölçeði veri oluþan, yaþam boyu edinilen tutumlar genellikle toplama aracý olarak kullanýldý. belli nesnelere ve nesne gruplarýna olumsuz ya da olumlu bir þekilde yanýt verme eðilimi olarak Sosyodemografik Veri Formu: Formda katýlým- tanýmlanýr. Tutumlar biliþsel, duygusal ve cýlarýn sosyodemografik özellikleri hakkýnda soru- davranýþsal tepkilerden oluþur ve zamanla deðiþe- lar bulunmaktadýr. Bu form toplam 11 maddeden bilirler (2). Damgalama tutumla iliþkili bir oluþmaktadýr. kavramdýr ve Dünya Saðlýk Örgütü tarafýndan "Bireyin toplumun birçok alanýndan reddedilmesi, ayrýmcýlýða uðramasý ve dýþlanmasý ile sonuçlanan Ruhsal Hastalýða Yönelik Ýnançlar Ölçeði: Ölçek utanç, itibarsýzlaþtýrma ve onaylamama iþareti" Hirai ve Clum tarafýndan geliþtirilmiþtir (10). 21 olarak tanýmlanýr (3). Ruhsal hastalýklara yönelik maddesi olan ölçeðin geçerlilik ve güvenilirliði damgalama tüm dünyada görülen bir durum olup Türkiye'de Bilge ve Cam tarafýndan yapýlmýþtýr (2). ruhsal bozukluðu olan bireyler üzerindeki olumsuz Ölçek ruhsal bozukluklar için 'psikotik' veya etkisi günümüze kadar yapýlan çalýþmalarla güçlü 'psikotik olmayan' olarak bir sýnýflandýrma içermez. bir þekilde gösterilmiþtir (4). Ölçeðin maddelerinde 'ruhsal bozukluk' ve 'ruhsal bozukluðu olan birey' gibi ruhsal bozukluklara yönelik inançlarý deðerlendiren ifadeler vardýr. Týp fakültesi öðrencilerinin deðerlendirildiði bir Ölçekteki ifadeler ruhsal bozuklukla ilgili olumsuz çalýþmada depresyonu olan öðrencilerin sadece % inançlarý içermektedir. Bu nedenle, ölçekten alýnan 22'sinin ruhsal saðlýk hizmetlerinden faydalandýðý toplam puan ruhsal bozukluklara karþý olumsuz gösterilmiþtir. Bu çalýþmada öðrencilerin %30'u inançlarýn seviyesini göstermektedir. Ölçek 6'lý lik- ruhsal saðlýk hizmetlerini kullanmada damgala- ert tipi ölçektir ve 'hiç katýlmýyorum' (0), 'çoðunluk- manýn önemli bir sorun olduðunu, %37'si gizlilikle la katýlmýyorum' (1), 'biraz katýlmýyorum' (2), 'biraz ilgili eksiklik bulunduðunu, %24'ü ise kayýt altýna katýlýyorum' (3), 'çoðunlukla katýlýyorum' (4) 'tama- alýnma korkusunun tedavi baþvurusunda bulunma- men katýlýyorum' (5) þeklinde deðerlendirilir. Ölçek ma için en önemli etken olduðunu bildirmiþtir (5). hem toplam puana hem de alt ölçek puanlarýna göre yorumlanýr. Ölçeðin üç alt ölçeði vardýr; Ruhsal hastalýklara yönelik damgalayýcý tutumun Tehlikelilik alt ölçeði: Alt ölçek ruhsal bozukluk- týp fakültesi öðrencileri arasýnda da bulunduðu bi- larýn ve hastalarýn tehlikeliliði konusunda 8 madde- linmektedir (6-8). Týp fakültesi öðrencileri sadece den oluþur. Ölçeðin puan aralýðý 0 ve 40 arasýn- ruhsal bozukluklarýn tanýnmasý ve yönetilmesi dadýr. Zayýf sosyal ve kiþilerarasý iliþki becerileri ve hakkýnda bilgi ve beceri kazanmamalý, ayný zaman- tedavi edilemezlik alt ölçeði: Bu alt ölçeðin 11 mad- da ruhsal bozukluðu olan insanlara karþý tutum- desi ruhsal bozukluklarýn kiþiler arasý iliþkilere et- larýný geliþtirmelidir (6). Ülkemizde yapýlan ve son kisi ve bu etki nedeniyle tedavi edilemezliði kapsar. sýnýf üniversite öðrencilerini deðerlendiren bir Alt ölçekte ruhsal hastalýðý olan bireylerle kiþisel

58 Klinik Psikiyatri 2019;22:57-62 Bir týp fakültesinde öðrenim görmekte olan öðrencilerin ruhsal bozukluklara yönelik tutumlarý iliþkiler içinde yaþanan hayal kýrýklýðý ve çaresizlik anlamlý derecede daha yüksek olduðu bulundu ifade edilir. Bir kiþi bu ölçekten 0 ile 55 arasýnda bir (z=2.65, p<0.01). RHÝÖ toplam ve alt ölçek puan- puan alabilir. Utanç alt ölçeði: Bu alt ölçekte ruhsal larý uyruða göre karþýlaþtýrýldýðýnda ölçek toplam bozukluðun utanýlacak bir durum olduðunu ifade ortalama puanlarýnýn yabancý uyruklu öðrencilerde eden iki madde bulunmaktadýr ve puaný 0-10 (66.65±69.02) TC uyruklu öðrencilere göre arasýndadýr. (42.32±12.93) anlamlý derecede yüksek olduðu saptandý (z=2.71,p<0.05). Klinik eðitim Çalýþma için yerel etik kuruldan onay alýnmýþtýr. seviyesinde olan öðrencilerde RHÝÖ utanç alt ölçek ortalama puaný (4.28±5.58) klinik öncesi eðitim alan öðrencilere (2.49±4.17) göre anlamlý Verilerin analizi derecede yüksek bulundu (z=3.31,p<0.001). Ruhsal bozukluk öyküsü olan öðrencilerin tehlike- Normal daðýlým için Shapiro Wilk normal daðýlým lilik (14.66±5.43), zayýf sosyal ve kiþilerarasý iliþki testi uygulanmýþtýr. Baðýmsýz gruplarýn karþýlaþtýrýl- becerileri ve tedavi edilemezlik alt ölçeði masýnda veriler normal daðýlmadýðý için Mann (16.66±7.41) ile ölçek toplam ortalama puaný Whitney U testi kullanýlmýþtýr. RHÝÖ puanlarý ile (34.13±11.76), taný öyküsü olmayanlara göre sosyodemografik veriler arasýndaki iliþkinin saptan- (sýrasýyla 19.45±8.67, 20.78±7.90, 44.43±21.18) masý için, veriler normal daðýldýðýndan Pearson anlamlý derecede daha düþük bulundu (sýrasýyla korelasyon analizi yapýlmýþtýr. Anlamlýlýk seviyesi z=-3.42,p<0.01; z=-2.45,p<0.001; z=- p?0.05 olarak kabul edilmiþtir. Tüm istatistiksel 3.39,p<0.01). Yakýnýnda ruhsal bozukluk öyküsü analizler ve hesaplamalar SPSS (Version 18.0) pro- olan öðrencilerin RHÝÖ tehlikelilik alt ölçek orta- gramýyla yapýlmýþtýr. lama puaný (19.00±15.47), yakýnýnda ruhsal bozuk- luk öyküsü olmayanlara göre (19.10 ± 5.68) anlam- BULGULAR lý derecede daha düþük saptandý (z=-2.18, p<0.05) (Tablo 1).

Çalýþmaya katýlmayý kabul eden 314 öðrenci deðer- Çalýþmamýzda öðrencilerin yaþlarý ile RHÝÖ lendirmeye alýnmýþtýr. Yaþ ortalamasý 21.36±2.20 tehlikelilik alt ölçeði puanlarý arasýnda negatif olan öðrencilerin 178'i (%56.7) kadýn ve 136'sý korelasyon saptandý (r=-0.13,p<0.05). Çalýþ- (%43.3) erkekti. 192 (% 61.1) týp fakültesi öðren- mamýzda RHÝÖ toplam puaný ile katýlýmcýnýn cisi klinik öncesi sýnýftayken (sýnýf 1,2 ve 3), 122'si kardeþ sayýsý, kaçýncý çocuk olduðu, anne ve (% 38.9) klinik sýnýftaydý (sýnýf 4,5 ve 6). babanýn eðitim durumu, ailenin sosyoekonomik düzeyi ve yakýnýnda psikiyatrik taný öyküsü arasýn- Öðrencilerin 297'si Türkiye Cumhuriyeti vatandaþý da iliþki saptanmadý. iken (%94.6), 17'si yabancý uyrukluydu (% 5.4). Çalýþmaya katýlanlarýn 24'ü (%7.6) psikiyatrik bir TARTIÞMA taný öyküleri olduðunu, 63'ü (% 20.1) ise psikiyatrik bir taný öyküsü olan bir yakýnlarý olduðunu bildirmiþlerdir. Ruhsal bozukluða yönelik tutumlarda ruhsal bozukluðu tanýma yanýnda sosyal, kültürel ve yaþ, cinsiyet gibi demografik deðiþkenler etkili olabilir Tüm katýlýmcýlarýn RHÝÖ toplam puan ortala- (11). Týp fakültesi öðrencileri için ise bahsedilen malarý 43,64±20,78 olarak saptandý. Tüm katýlým- deðiþkenlerin yanýnda uygulanan eðitim ve öðretim cýlarýn RHÝÖ tehlikelilik, utanç ve zayýf beceri alt yöntemleri, týbbi eðitim ortamý, örnek alýnacak rol ölçeklerine göre puan ortalamalarý sýrasýyla modelleri ve doðrudan hasta sorumluluðu alma gibi 19.08±8.56, 3.19±4.84, 20.47±7.93 olarak saptan- faktörler öðrencilerin ruhsal bozukluklara karþý mýþtýr. tutumunu etkileyebilir (12-14).

RHÝÖ puanlarý cinsiyete göre karþýlaþtýrýldýðýnda Çalýþmamýzda yabancý uyruklu öðrencilerde RHÝÖ erkeklerde ölçek toplam ortalama puanlarýnýn toplam ortalama puaný TC uyruklulara göre anlam- (46.88±27.47) kadýn öðrencilerden (41.17±13.20)

Klinik Psikiyatri 2019;22:57-62 59 Köþger F, Altýnöz AE.

Tablo 1. Katýlýmcýlara ait sosyodemografik deðiþkenler n % Cinsiyet Kadýn 178 56.7 Erkek 136 43.3 Sýnýf Preklinik 192 61.1 Klinik 122 38.9 Uyruk Türkiye Cumhuriyeti 297 94.6 Diðer 17 5.4 Anne Eðitim Düzeyi Okur Yazar Deðil 23 7.3 Ýlkokul 80 25.5 Ortaokul 33 10.5 Lise 83 26.4 Üniversite 80 25.5 Yüksek Lisans 15 4.8 Baba Eðitim Düzeyi Okur Yazar Deðil 7 2.2 Ýlkokul 39 12.4 Ortaokul 26 8.3 Lise 73 23.2 Üniversite 145 46.2 Yüksek Lisans 24 7.6 Gelir Düzeyi Düþük 13 4.1 Orta 275 87.6 Yüksek 26 8.3 Psikiyatrik Taný Geçmiþi Yok 290 92.4 Var 24 7.6 Yakýnýnda Psikiyatrik Taný Yok 251 79.9 Var 63 20.1 lý düzeyde yüksek bulundu. Bu durum ülkemizde sal bozukluklarý olanlara karþý tutumlarýnda olum- genel olarak ruhsal bozukluðu olanlarýn aileleri ile lu yönde bir deðiþiklik olduðu söylenebilir. Özellik- birlikte yaþamalarý ve daha fazla toplumsal destek le utanç alt ölçek puanýnýn klinik sýnýflarda daha görmeleri ile ilgili olabilir. yüksek olmasý, bu öðrencilerin kapalý serviste görece daha aðýr þiddette ruhsal bozukluðu olan Çalýþmamýzda öðrencilerin yaþlarý ile RHÝÖ yatan hastalarý izlemeleri ile iliþkili olabilir. tehlikelilik alt ölçeði puanlarý arasýnda negatif korelasyon saptandý. Bu bulgu yaþla ve dolayýsý ile Öðrenciler cinsiyetleri açýsýndan karþýlaþtýrýldýðýnda týbbi eðitim arttýkça öðrencilerin ruhsal bozukluðu ölçek toplam ortalama puanýnýn kadýn öðrencilerde olanlarý daha az tehlikeli gördüklerini göstermekte- daha düþük olduðunu bulduk. Kadýn týp fakültesi dir. Çalýþmamýzda klinik düzeyde eðitim gören öðrencilerinin ruhsal bozukluðu olanlara karþý öðrencilerle klinik öncesi eðitim görenler arasýnda erkek öðrencilere göre daha olumlu tutum göster- RHÝÖ toplam ortalama puaný arasýnda farklýlýk diklerini söyleyebiliriz. Literatürde bir kaç çalýþma- saptanmazken, utanç alt ölçek puanlarý klinik da cinsiyetin ruhsal bozukluklara yönelik tutumlar- sýnýflarda daha yüksekti. Literatürde bazý çalýþ- da etkili olmadýðý bildirilmiþken (20,21), bazý çalýþ- malarda týp fakültelerinde verilen psikiyatri eðiti- malarda kadýnlarýn erkeklere göre ruhsal bozuk- minin öðrencilerin tutumlarý üzerinde olumlu bir luðu olanlara karþý daha az önyargýlý olduklarý gös- etkisi olduðu bildirilmiþken (6,15,16), bazýlarýnda terilmiþtir (22,23). Çalýþmamýz da bu saptamayý bir farklýlýk ortaya çýkmadýðý bildirilmiþtir (17-19). destekler niteliktedir. Genel olarak doktorlarýn kariyerleri boyunca ruh-

60 Klinik Psikiyatri 2019;22:57-62 Bir týp fakültesinde öðrenim görmekte olan öðrencilerin ruhsal bozukluklara yönelik tutumlarý

Tablo 2. RHÝÖ ve alt ölçek ortalama puanlarýnýn sosyo -demografik ö zellikler ile karþýlaþtýrýlmasý RHÝÖ RHÝÖ RHÝÖ RHÝÖ Zayýf sosyal ve Tehlikelilik kiþilerarasý iliþki Utanç Toplam becerileri ve tedavi edilemezlik Cinsiyet K (n=178) 19.09 ± 10.11 19.88 ± 8.21 3.16 ± 4.94 41.17 ± 13.20 E (n=136) 19.06 ± 5.98 21.24 ± 7.51 3.23 ± 4.73 46.88 ± 27.47 ** Uyruk TC (n=297) 19.00 ± 8.69 20.33 ± 7.95 3.23 ± 4.91 42.32 ± 12.93 Diðer (n=17) 20.53 ± 5.61 22.94 ± 7.33 2.53 ± 3.41 66.65 ± 69.02 ** Sýnýf Preklinik (n=192) 19.52 ± 9.60 20.14 ± 7.81 2.49 ± 4.17 43.14 ± 24.38 Klinik (n=122) 18.39 ± 6.58 20.98 ± 8.12 4.28 ± 5.58*** 44.43 ± 13.35 Ruhsal hastalýk öyküsü Var (n=24) 14.66 ± 5.43 16.66 ± 7.41 3.71 ± 6.38 34.13 ± 11.76 Yok (n=290) 19.45 ± 8.67 *** 20.78 ± 7.90 * 3.15 ± 4.70 44.43 ± 21.18 *** Yakýnýnda ruhsal hastalýk Var (n=63) 19.00 ± 15.47 19.51 ± 8.68 3.62 ± 5.60 43.64 ± 20.78

Yok (n=251) 19.10 ± 5.68 * 20.71 ± 7.73 3.08 ± 4.64 42.99 ± 12.42

RHÝÖ: Ruhsal Hastalýklara Yönelik Ýnanç Ölçeði; TC: Türkiye Cumhuriyeti, *= p<0. 05, **= p<0.01, ***= p<0. 001 Eðitim süresinin artmasý ile ruhsal bozukluðu olan- Çalýþmamýzýn kimi kýsýtlýlýklarý bulunmaktadýr. lara karþý damgalamanýn azaldýðý bildirilmiþtir (24). Örneklemin yalnýzca ESOGÜ öðrencilerinde olu- Eðitim seviyesi düþük olan erkeklerde ruhsal yor olmasý ve görece küçük olmasý, sonuçlarýn bozukluðu olan kiþilere karþý ayrýmcýlýðýn daha genellenebilirliðini kýsýtlamaktadýr. Kullanýlan yön- fazla görüldüðü gösterilmiþtir (25). Literatürde temin regresyon analizine uygun veri toplamaya ebeveynlerin eðitim seviyesinin öðrencilerin ruhsal yardýmcý olmamýþ olmasý da önemli bir kýsýtlýlýktýr. bozukluðu olan kiþilerle ilgili bilgi ve tutumlarýný Bir baþka kýsýtlýlýk da bireylerin ruhsal bozukluk- yansýtabileceði bildirilmiþtir (26). Çalýþmamýzda lara iliþkin görüþlerinin kendini deðerlendirme ebeveynlerin eðitim seviyesi ile öðrencilerin ruhsal ölçeðiyle ölçülmüþ olmasýdýr. bozukluða yönelik tutumlarý arasýnda bir iliþki sap- tamadýk. Ruhsal bozukluðu olanlara yönelik tutum SONUÇ birçok faktörün birleþimi sonucu ortaya çýkar. Bu açýdan sadece ebeveynlerin eðitim düzeyi tüm etkenler arasýnda en azýndan bizim örnek- Damgalamayla mücadelede önerilen yöntemler lemimizde yeterince etkili olmayabilir. Daha fazla propaganda, eðitim ve temastýr (27). Geleceðin sayýda öðrenciyi içerecek þekilde tasarlanacak olan hekimleri yetiþtirilirken damgalama özelinde çalýþmalar bu konuda daha çok veri ortaya çýkara- sunulacak eðitimin damgalamayla mücadelede bilir. önemli olabilir. Bu baðlamda damgalamanýn týp fakültesi müfredatýna alýnmasý iþe yarayabilir. Temas noktasýnda ise; týp fakültesi öðrencilerinin Bekleneceði gibi çalýþmamýzda ruhsal bozukluk hem temel klinik eðitimlerinde, hem de psikososyal öyküsü olan öðrencilerin tehlikelilik, zayýf sosyal ve kulüpler gibi temel eðitimleri dýþýndaki etkinlik- kiþilerarasý iliþki becerileri ve tedavi edilemezlik ve lerinde ruhsal bozukluðu olan hastalara saðlaya- ölçek toplam ortalama puaný ruhsal bozukluk caklarý destek ve klinik izlem ruhsal bozukluðu olan öyküsü olmayanlara göre anlamlý derecede daha hastalara yönelik olumsuz tutum, davranýþ, düþük bulundu. Yine bir yakýnýnda ruhsal bozukluk damgalanma ve önyargýlarý önleyebilir. öyküsü olan öðrencilerde tehlikelilik alt ölçek orta- lama puaný daha düþüktü. Bu durum ruhsal bozuk- luklarla karþýlaþmanýn önyargýlý yaklaþýmlarý önlediðini ve olumlu tutumlarýn geliþtiðini göster- mesi açýsýndan önemlidir.

Klinik Psikiyatri 2019;22:57-62 61 Köþger F, Altýnöz AE.

Teþekkür Muzaffer Bilgin'e teþekkür ederiz.

Bu çalýþmanýn verileri ESOGÜ 1. Sýnýf proje öðren- cileri tarafýndan hazýrlanmýþtýr. Çalýþmanýn veri Yazýþma adresi: Dr. Öðr. Üyesi Ali Ercan Altýnöz, Osmangazi toplama kýsmýnda emeði geçen Fýrat Mete, Bahar Üniversitesi, Týp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalý, Eskiþehir Þueda Þengil, Loutfi Kechagla, Onur Karaoðlu, [email protected] Abdou Mannani Nadei, Oðuzhan Bostancý, Þeraz Ali Çiçek ve Ali Duman'a, istatistiksel analiz için KAYNAKLAR 1. Prince M, Patel V, Saxena S, Maj M, Maselko J, Phillips MR, 2000;54:127-32. Rahma A. No health without mental health. The lancet. 15. Singh SP, Baxter H, Standen P, Duggan C. Changing the atti- 2007;370:859-77. tudes oftomorrow's doctors' towards mental illness and psychia- 2. Bilge A, Çam O. Ruhsal Hastaliga Yönelik Inançlar try: a comparison of two teaching methods. Med Educ. Ölçegi'nin geçerliligi ve güvenilirligi/Validity and reliability of 1998;32:115-20. Beliefs towards Mental Illness Scale. Anadolu Psikiyatri Dergisi. 16. Baxter H, Singh SP, Standen P, Duggan C. The attitudes of 2008;9:91. 'tomorrow's doctors' towards mental illness and psychiatry: 3. World Health Organization. The World Health Report 2001: changes during the final undergraduate year. Med Educ. Mental health: new understanding, new hope: World Health 2001;35:381-3. Organization; 2001. 17. Arkar H, Eker D. Influence of a 3-week psychiatric training 4. Thornicroft G, Brohan E, Rose D, Sartorius N, Leese M, programme on attitudes toward mental illness in medical stu- Group IS. Global pattern of experienced and anticipated dis- dents. Soc Psychiatry Psychiatr Epidemiol. 1997;32:171-6. crimination against people with schizophrenia: a cross-sectional 18. Yager J, Lamotte K, Nielsen A, 3rd, Eaton JS, Jr. Medical survey. Lancet. 2009;373:408-15. students' evaluation of psychiatry: a cross-country comparison. 5. Givens JL, Tjia J. Depressed medical students' use of mental Am J Psychiatry. 1982;139:1003-9. health services and barriers to use. Acad Med. 2002;77:918-21. 19. Yanik M, Simsek Z, Kati M, Nebioglu M. Týp fakültesi 6. Ay P, Save D, Fidanoglu O. Does stigma concerning mental öðrencilerinin depresyona karþý tutumlarý ve psikiyatri eðiti- disorders differ through medical education? Soc Psychiatry minin bu tutumlara etkisi. 3P Dergisi. 2004;12:101-7. Psychiatr Epidemiol. 2006;41:63-7. 20. Ünal S, Hisar F, özgÜven Z. Üniversite Öðrencilerinin 7. Fernando SM, Deane FP, McLeod HJ. Sri Lankan doctors' Ruhsal Hastalýða Yönelik Ýnançlarý. Dusunen Adam: Journal of and medical undergraduates' attitudes towards mental illness. Psychiatry & Neurological Sciences. 2010;23:145-150. Soc Psychiatry Psychiatr Epidemiol. 2010;45:733-9. 21. Angermeyer MC, Matschinger H. Social distance towards 8. Ogunsemi OO, Odusan O, Olatawura MO.PROOF Stigmatising atti- the mentally ill: results of representative surveys in the Federal tude of medical students towards a psychiatry label. Ann Gen Republic of Germany. Psychol Med. 1997;27:131-41. Psychiatry. 2008;7:15. 22. Calvert SH, Sharpe M, Power M, Lawrie SM. Does under- 9. Arikan K, Uysal O. Emotional Reactions to the Mentally graduate education have an effect on Edinburgh medical stu- IIIAre Positively Influenced By Personal Acquaintance. Isr J dents' attitudes to psychiatry and psychiatric patients? The Psychiatry Relat Sci. 1999;36:100-4. Journal of nervous and mental disease. 1999;187:757-61. 10. Hirai M, Clum GA. Development, reliability, and validity of 23. Chung KF, Chen EY, Liu CS. University students' attitudes the beliefs toward mental illness scale. Journal of psychopathol- towards mental patients and psychiatric treatment. Int J Soc ogy and Behavioral Assessment. 2000;22:221-36. Psychiatry. 2001;47:63-72. 11. Angermeyer MC, Dietrich S. Public beliefs about and atti- 24. Link BG, Phelan JC, Bresnahan M, Stueve A, Pescosolido tudes towards people with mental illness: a review of population BA. Public conceptions of mental illness: labels, causes, danger- studies. Acta Psychiatr Scand. 2006;113:163-79. ousness, and social distance. Am J Public Health. 1999;89:1328- 33. 12. Mukherjee R, Fialho A, Wijetunge A, Checinski K, Surgenor T. The stigmatisation of psychiatric illness: the atti- 25. Farina A. Are women nicer people than men? Sex and the tudes of medical students and doctors in a London teaching hos- stigma of mental disorders. Clin Psychol Rev. 1981;1:223-43. pital. The Psychiatrist. 2002;26:178-81. 26. Savrun BM, Arikan K, Uysal O, Cetin G, Poyraz BC, Aksoy 13. Shokoohi-Yekta M, Retish PM. Attitudes of Chinese and C, Bayar MR. Gender effect on attitudes towards the mentally American male students towards mental illness. Int J Soc ill: a survey of Turkish university students. Isr J Psychiatry Relat Psychiatry. 1991;37:192-200. Sci. 2007;44:57-61. 14. Mino Y, Yasuda N, Kanazawa S, Inoue S. Effects of medical 27. Karagöl A, Çalýþkan D, Beyazyüz M. Halk saðlýðý açýsýndan education on attitudes towards mental illness among medical ruhsal bozukluklarda üç boyutuyla damgalama. Sürekli Týp students: a five-year follow-up study. Acta Medica Okayama. Eðitimi Dergisi. 2013;22:96-101.

62 Klinik Psikiyatri 2019;22:57-62 ARAÞTIRMA Özgül duygular temelli duygu düzenleme becerileri ölçeði’nin Türkçe’ye uyarlanmasý: Geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý Turkish adaptation of emotion regulation skills questionnaire-emotion specific: The study of reliability and validity

Sevginar Vatan1 1Doç. Dr., Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, Ankara, Türkiye https://orcid.org/0000-0003-4040-0888

ÖZET SUMMARY Amaç: Bu araþtýrmada özgül duygular için duygu düzen- Objective: The aim of this study was to bring one of the leme becerilerini deðerlendirebilecek bir ölçüm aracýnýn emotional regulation measurements to Turkish Türkçe’ye kazandýrýlmasý amaçlanmýþtýr. Bu doðrultuda, Language. For this, we evaluated validity and reliability özgül duygular temelli duygu düzenleme becerileri of the Emotion Regulation Skills Questionnaire-Emotion ölçeðinin geçerliði ve güvenirliði incelenmiþtir. Yöntem: Specific in a Turkish sample. Method: In total 514 uni- Bu amaç doðrultusunda 295 kadýn ve 219 erkek olmak versity students (295 female and 219 male) participated üzere toplam 514 kiþi ile araþtýrma yürütülmüþtür. and completed Emotion Regulation Skills Questionnaire- Katýlýmcýlar Duygu Düzenleme Becerileri Ölçeði-DÖ’ni, Emotion Specific, Emotion Regulation Skills Duygu Düzenleme Becerileri Ölçeði ve SCL-90 Ölçeði’ni Questionnaire, and SCL-90. Results: In the reliability doldurmuþlardýr. Bulgular: DDBÖ-DÖ’nin, güvenirlik study, the Cronbach alphas for different emotions sub- çalýþmasý kapsamýnda; Cronbach alfa iç tutarlýlýk kat- scales were between.86 and.92. Most of the item total sayýlarýnýn.86 ile. 92 arasýnda olduðu bulunmuþtur. Her correlations were higher than.30. Additionally, in the bir alt boyut için yapýlan madde-toplam korelasyon validity study the whole scale and subscales were sonuçlarýnýn da.30’dan yüksek olduðu görülmüþtür. revealed high correlations with each other and variables Geçerlik çalýþmasý kapsamýnda ise; DDBÖ-DÖ ölçüt used for criterion validity. Discussion: To sum up, the baðýntýlý geçerlilik için deðerlendirilen ölçeklerle bek- results suggest that the validity and reliability of the lendik yönde korelasyon göstermiþtir. Sonuç: Duygu Turkish form of Emotion Regulation Skills Questionnaire Düzenleme Becerileri Ölçeði-DÖ’nin Türkçe uyarlamasý –Emotion Specific was at a satisfactory level. için güvenirlik ve geçerlilik özelliklerine sahip olduðu Key Words: Emotions, Emotion Regulation Skills, düþülmektedir. Reliability, Validity Anahtar Sözcükler: Duygular, Duygu Düzenleme Becerileri, Geçerlik, Güvenirlik

(Klinik Psikiyatri 2019;22:63-70) DOI: 10.5505/kpd.2018.52824

Makalenin geliþ tarihi: 22.01.2018, Yayýna kabul tarihi: 27.07.2018 63 Vatan S.

GÝRÝÞ DÝBM çerçevesinde tanýmlanan, ruh saðlýðý ve iyi- lik hali üzerindeki etkisi görgül bulgular tarafýndan Duygu düzenleme, geçtiðimiz yirmi yýl içinde ruh da gösterilen temel duygu düzenleme becerilerini saðlýðý alanýnda oldukça yaygýn bir þekilde ele alý- deðerlendirmek için Berking ve Znoj (16) tarafýn- nan olgulardan biri haline gelmiþtir. Araþtýrma ve dan Duygu Düzenleme Becerileri Ölçeði (DDBÖ) uygulama alanýnda duygu düzenleme konusuna geliþtirilmiþtir. Daha sonrasýnda ise farklý duygularý artan eðilimi açýklayacak nedenlerden biri, psikolo- daha özgül ve derinlemesine deðerlendirebilmek jik ya da psikiyatrik bir tedaviye baþvuran pek çok adýna Ebert, Christ ve Berking (17) tarafýndan ise kiþinin duygularýný saðlýklý yollarla algýlama, DDBÖ-DÖ geliþtirilmiþtir. DDBÖ-DÖ'de özgül adlandýrma, kabul etme ve düzenleme zorluklarýna duygular temelinde söz konusu olumsuz duyguyu sahip olmasýdýr (1). Bazý psikopatolojiler için daha veya duygu durumunu fark etme, tanýmlama ve baþat bir zorluk olmasýna raðmen duygu düzenleme adlandýrma, anlama, deðiþimleme, kabul ve tole- beceri eksiklikleri, farklý psikolojik belirtiler arasýn- rans, duygu ile yüzleþme için hazýrlanma ve duygu da bir þemsiye belirti olarak düþünülebilmektedir. ortaya çýktýðýnda etkin öz-destek saðlayabilme Duygu düzenleme beceri eksikliklerinin psikopa- becerileri deðerlendirilmektedir. Olumlu duygu toloji ile iliþkili olduðuna, psikopatolojinin ortaya veya duygu durumu ise farkýndalýkla gözlemleme, çýkmasýna ve sürmesine anlamlý þekilde katkýda duyguya açýkça izin verme, deðerlendirme, keyfini bulunduðuna iliþkin güçlü görgül kanýtlarýn da çýkarmaya izin verme, duygunun ortaya çýkmasý ile mevcut olduðu görülmektedir (örn: 2,3,4,5,6 v.b). iliþkili olarak minnettarlýðýn ortaya çýkmasýna izin Elde edilen bulgular, özellikle iki noktaya iþaret verme ve iyilik halini arttýrma ve güçlenme için etmektedir. Ýlk olarak; duygularý etkili bir þekilde duyguyu kullanmaya izin verme becerileri deðer- düzenlemedeki yetersizlik, bir kiþinin ruh saðlýðý lendirilmektedir. DDBÖ-DÖ ile duygu düzen- için ciddi riskler doðurabilmektedir. Ýkinci olarak; lemede duygular ayrý ayrý ele alýnarak özgül etkili duygu düzenleme becerilerini geliþtirmek, duyguya iliþkin derinlemesine bilgilere ve duygular ruh saðlýðýný geliþtirmenin ya da yeniden kazandýr- arasýndaki benzerlik veya farklýlýklara da ulaþýla- manýn umut verici bir yoludur (1). Bu baðlamda; bilmektedir. Genel duygu düzenleme becerileri ile duygu düzenleme beceri eksiklikleri, geniþ yel- iyilik hali ve psikolojik belirtiler arasýndaki iliþkiler pazedeki psikolojik belirtilerin anlaþýlmasýnda ve birçok çalýþmada ortaya konmuþtur (16,17,18,19,20, tedavinin gerçekleþmesinde önemli bir yer edin- 21,22,23). Ancak farklý duygular ve belirtiler ile mektedir. olan özgül iliþkileri, n önemi açýsýndan bazý duygu- larýn belli psikolojik belirtilerde daha belirgin role sahip olduklarý görülmektedir (24). Dolayýsý ile Duygu düzenleme ile çeþitli psikolojik belirtiler genel duygu düzenleme becerilerinin deðer- arasýndaki iliþki, temel duygu düzenleme beceri- lendirilmesinin yanýnda ve özellikle de ötesinde lerinin tanýmlanmasý ihtiyacýný doðurmaktadýr. özgül duygular için duygu düzenleme becerilerinin Alan yazýnda, temel duygu düzenleme bileþenlerini anlaþýlmasýnýn da ayrýca önemli olduðu tanýmlamaya yardým eden pek çok kuramsal açýkla- düþünülmektedir. DDBÖ-DÖ kullanýlarak elde ma bulunmaktadýr (7,8,9,10,11,12,13,14,15). Bu kuramsal açýklamalardan farklý olarak Duygularla edilen bulgular da, duygu düzenleme becerileri ile Ýþlevsel Baþ Etme Modeli (DÝBM) çerçevesinde iyilik hali ve ruh saðlýðý arasýndaki pozitif iliþkiyi duygu düzenleme daha kapsayýcý ve bütünleyici göstermiþtir (25). þekilde tanýmlamaya çalýþmýþtýr (1). Özellikle, duygu düzenleme zorluðuna sahip bireylerin Tüm bunlar doðrultusunda mevcut çalýþma; ruh saðaltýmýna yönelik geliþtirilen söz konusu modelde saðlýðýnýn korunmasý, geri kazanýlmasý ve temel temel duygu düzenleme becerilerinin tanýmlanmasý duygu düzenleme müdahalelerin etkililiðini deðer- ve özgül duygular (kaygý, üzüntü, neþe v.b.) lendirmek amacýyla özgül duygularý daha kapsamlý özelinde de ele alýnmasý hedeflenmiþtir. Ayrýca, bu bir biçimde ele almaya olanak saðlayan Duygu modeli diðer duygu düzenleme yaklaþýmlarýndan Düzenleme Becerileri Ölçeði-DÖ'nün Türkçe'ye ayýran önemli bir nokta da hem olumlu hem de uyarlanmasýnýn geçerlik ve güvenirlik çalýþmasýný olumsuz duygulara odaklanmasýdýr. yürütmeyi amaçlamaktadýr.

64 Klinik Psikiyatri 2019;22:63-70 Özgül duygular temelli duygu düzenleme becerileri ölçeði’nin Türkçe’ye uyarlanmasý: Geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý

YÖNTEM lendirmeleri istenmektedir. Ölçeðin Türkçe geçerlilik ve güvenirlik çalýþmasý Dað (27) tarafýn- Katýlýmcýlar dan yapýlmýþtýr. Bu çalýþmada SCL-90'nýn iç tutar- lýlýk geçerlilik düzeyi .97 bulunmuþtur.

Çalýþma örneklemi, Hacettepe Üniversitesi'nin farklý fakülte ve bölümlerinde eðitim gören 295 Duygu Düzenleme Becerileri Ölçeði (DDBÖ): Duygu kadýn ve 219 erkek olmak üzere toplam 514 öðren- düzenleme becerilerini deðerlendirmek için cilerden oluþmaktadýr. Katýlýmcýlarýn yaþlarý 18 ile geliþtirilmiþtir (16). Ölçek, 27 maddeden oluþan öz- 27 yýl (Ort:18.37, SS:1.77) arasýnda deðiþmektedir. bildirim aracýdýr. DDBÖ toplam puan ortalamasý üzerinden de deðerlendirilebilmektedir. Elde edilen yüksek puanlar duygu düzenleme beceri- Veri toplama araçlarý lerinin daha yüksek olduðu anlamýna gelmektedir. DDBÖ'nün özgün formu için ölçek toplam puanýna Demografik Bilgi Formu: Katýlýmcýlarýn cinsiyet, yaþ, ait Cronbach alfa iç tutarlýlýk katsayýsý .96'dýr. eðitim düzeyi, medeni durumu gibi bilgileri edin- Ölçeðin Türkçe geçerlilik ve güvenirlik bulgularýn- mek amacýyla araþtýrmacýlar tarafýndan geliþtir- da ise Cronbach alfa güvenilirlik deðeri .89 olarak ilmiþtir. bulunmuþtur (28). Bu çalýþmada tüm ölçek için Cronbach alfa güvenilirlik deðeri .90 olarak bulun- muþtur. Duygu Düzenleme Becerileri Ölçeði-Duygu Özelinde (DDBÖ-DÖ) Özgül duygular temelinde duygu düzenleme becerilerini deðerlendirmek için Ýþlem geliþtirilmiþtir (17). Ölçek, 5'li Likert tipi (0= Neredeyse hiçbir zaman, 4= Neredeyse her zaman) Duygu Düzenleme Becerileri Ölçeði'nin (DDBÖ- derecelendirmeli 12 maddeden oluþan bir öz DÖ) ilk önce çeviri çalýþmalarý gerçekleþtirilmiþtir. bildirim aracýdýr. DDBÖ-DÖ kapsamýnda duygu DDBÖ-DÖ'nün Ýngilizce'den Türkçe'ye çevirisi 2 düzenleme becerileri özgül duygular özelinde uzman, daha sonrasýnda ise Türkçe'den Ýngilizce'ye deðerlendirilmektedir. Katýlýmcýlar öfke, kaygý, geri çevirisi de 2 farklý uzman tarafýndan üzüntü, neþe v.b. duygularýnýn son bir hafta içerisin- yapýlmýþtýr. Her bir çeviri aþamasýndaki uzmanlarýn deki en yüksek düzeyini 11'li Likert tipi (0= Hiç, hem dile hem de psikoloji alan yazýna hâkim 11= Oldukça Fazla) derecelendirme ile belirtikten olmalarýna dikkat edilmiþtir. DDBÖ-DÖ'deki ayný sonra o duyguya iliþkin duygu düzenleme beceri- maddeler farklý duygular için tekrar etmektedir. lerini yukarýda söz edilen 12 madde ile deðer- Özgül duygu listesi için bu çalýþma kapsamýnda lendirmektedir. Bu deðerlendirmeler her bir duygu kaygý, üzüntü, tiksinti, öfke, suçluluk, neþe ve sakin- için ayrý ayrý yapýlmaktadýr. Elde edilen yüksek lik olmak üzere toplam 7 duygu ele alýnmýþtýr. puanlar bu alanlarda daha az zorluk yaþandýðý ve Kaygý, üzüntü, tiksinti, öfke ve neþe duygularýnýn kiþinin söz konusu duyguyu düzenleme beceri- belirlenmesinde temel duygular listeleri, suçluluk lerinin daha yüksek olduðu anlamýna gelmektedir. duygusunun belirlenmesinde psikolojik belirtiler ile DDZÖ-DÖ'nin iç tutarlýk deðerinin özgül duygular oldukça iliþkili olmasý görüþü ve sakinlik duygusu- için .86 ile . 92 arasýnda olduðu belirtilmektedir nun belirlenmesinde ise duygulanýmýn iki boyutlu (17). Bu çalýþmada iç tutarlýlýk deðerleri ise özgül yaklaþýmý ve psikolojik belirtileri çalýþýrken ulaþýl- duygular için .87 ile .94 arasýnda deðiþmektedir. mak istenen hedef duygu olmasý özelliði dikkate alýnmýþtýr (24). Belirti Kontrol Listesi (SCL-90): Belirti Tarama Listesi psikolojik sýkýntýlarý ve psikopatoloji belirti- Veri toplama aþamasýndan önce ise öðrencilerin lerini tarama amacýyla oluþturulmuþ bir ölçektir eðitim gördükleri Hacettepe Üniversitesi'nin ilgili (26). 90 maddeyi içeren bu ölçekle, bireylerden son birimlerinden çalýþmanýn yürütülebilmesi için bir hafta içinde ölçekteki psikolojik belirtilerden ne gerekli olan izinler alýnmýþtýr. Araþtýrma ders ölçüde rahatsýzlýk ya da zorlanma (distress) hisset- sorumlularýnýn uygun gördükleri zaman diliminde tiklerini 5 dereceli bir ölçek üzerinde deðer- öðrencilere ders saatinin baþlangýcýndan hemen

Klinik Psikiyatri 2019;22:63-70 65 Vatan S.

önce grup halinde eðitim gördükleri üniversitenin lanýlan madde-toplam test korelasyon katsayýlarý sýnýf ortamlarýnda uygulanmýþtýr. Çalýþma ile ilgili da her bir duygu için olan ayrý ölçümlerdeki her bir açýklama araþtýrmacý tarafýndan yapýlmýþtýr. Daha madde için hesaplanmýþtýr. sonra öðrencilere onam formlarý daðýtýlmýþtýr. Onam formlarýnýn öðrenciler tarafýndan okunmasý Kaygý duygusu ile iliþkili duygu düzenleme için iç ve imzalanmasýnýn ardýndan onam formlarý toplan- tutarlýlýk katsayýsýnýn .86, Üzüntü duygusu ile iliþ- mýþ ve araþtýrma ölçekleri öðrenciler tarafýndan kili duygu düzenleme için iç tutarlýlýk katsayýsýnýn doldurulmuþtur. SPSS 23 istatistik programý kul- .86, Tiksinti duygusu ile iliþkili duygu düzenleme lanýlarak betimsel, geçerlik (iç-tutarlýlýk kat- için iç tutarlýlýk katsayýsýnýn .92, Öfke duygusu ile sayýlarý), korelasyon analizleri ve t-testi analizleri iliþkili duygu düzenleme için iç tutarlýlýk kat- yürütülmüþtür. Betimsel analizler ile ölçeklerin sayýsýnýn .87, Suçluluk duygusu ile iliþkili duygu ortalama ve standart sapma deðerleri incelenmiþtir. düzenleme için iç tutarlýlýk katsayýsýnýn .91, Neþe Korelasyon analizleri ile madde toplam korelas- duygusu ile iliþkili duygu düzenleme için iç tutar- yonlarý ve DDBÖ ile DDBÖ-DÖ arasýndaki iliþki- lýlýk katsayýsýnýn .91 ve Sakinlik duygusu ile iliþkili ler deðerlendirilmiþtir. T-test analizleri ile ise duygu düzenleme için iç tutarlýlýk katsayýsýnýn .90 DDBÖ-DÖ'nün ayýrt edici geçerliliðine bakýlmýþtýr. olarak bulunmuþtur.

BULGULAR Ayrýca DDBÖ-DÖ için hesaplanan madde-toplam test korelasyon katsayýlarýnýn da her bir duygudaki DDBÖ-DÖ'nin psikometrik özelliklerine ait bulgu- alt maddeler için 0.30 kesme noktasýndan yüksek lar önce güvenirlik ve sonrasýnda geçerlilik olmak olduðu gözlenmiþtir. Hatta çoðu madde için kore- üzere iki bölümde aktarýlmýþtýr. Bu bulgulara lasyon katsayýsýnýn 0.50'den yüksek olduðu geçmeden önce çalýþmadaki ölçeklere ait ortalama görülmektedir. Her bir maddenin ayrý ayrý her bir ve standart sapma deðerleri Tablo 1'de sunulmuþ- özgül duygudaki korelasyon katsayýsý Tablo 2'de tur. sunulmuþtur.

Güvenilirlik Geçerlik

Ýç tutarlýlýk DDBÖ-DÖ'nün özgül duygular puanlarý ve DDBÖ arasýndaki korelasyonlar ile ölçüt baðýntýlý geçer- DDBÖ-DÖ'nün güvenilirliði, baþka bir ifadeyle liðine bakýlmýþtýr. Ayrýca DDBÖ-DÖ'nün SCL-90 ölçme hatasýndan arýnýk olma düzeyi Cronbach alfa Ölçeði'ne göre belirti düzeyi düþük ve yüksek grup iç tutarlýlýk katsayýlarý ile incelenmiþtir. Bunlara ek arasýndaki ayýrt edici geçerliði incelenmiþtir. olarak, güvenilirliðin diðer bir kanýtý olarak kul- Yürütülen ölçüt baðýntýlý geçerliliðe ait korelasyon

Tablo 1: Ölçeklere Ait Ortalama, Standart Sapma Deðerleri ve DDBÖ-DÖ ile DDBÖ Korelasyon Kat Sayýlarý DDBÖ-DÖ Ortalama Standart Sapma DDBÖ r Kaygý 2.28 .62 .70** Üzüntü 2.22 .69 .48** Tiksinti 2.16 .84 .25** Öfke 2.30 .73 .47** Suçluluk 2.07 .78 .33** Neþe 2.75 .70 .49** Sakinlik 2.44 .74 .39** DDBÖ 2.36 .53 SCL-90 1.47 .69 r: DDBÖ-DÖ alt boyutlarý ile DDBÖ arasýndaki korelasyon katsayýlarý, p<.001 DDBÖ-DÖ: Duygu Düzenleme Becerileri Ölçeði -Duygu Özelinde, DDBÖ:Duygu Düzenleme Becerileri Ölçeði, DDZÖ: Duygu Düzenlemede Zorluklar Ölçeði

66 Klinik Psikiyatri 2019;22:63-70 Özgül duygular temelli duygu düzenleme becerileri ölçeði’nin Türkçe’ye uyarlanmasý: Geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý

Tablo 2: Madde-Toplam Korelasyon Kat Sayýlarý Madde No Kaygý Üzüntü Tiksinti Öfke Suçluluk Neþe Sakinlik 1.Madde .47** .61** .67** .60** .65** .70** .64** 2.Madde .63** .63** .77** .64** .70** .68** .63** 3.Madde .48** .55** .60** .53** .67** .66** .65** 4.Madde .52** .54** .71** .60** .69** .78** .68** 5.Madde .57** .62** .74** .65** .74** .78** .73** 6.Madde .66** .64** .74** .77** .72** .76** .75** 7.Madde .67** .57** .77** .61** .74** .65** .70** 8.Madde .55** .67** .71** .69** .71** .74** .78** 9.Madde .71** .72** .73** .53** .72** .77** .78** 10.Madde .75** .72** .79** .76** .72** .75** .74** 11.Madde .67** .67** .77** .76** .74** .69** .68** 12.Madde .63** .62** .67** .69** .63** .60** .60** katsayýlarý Tablo 2'de ve ayýrt edici geçerlik TARTIÞMA sonuçlarý ise Tablo 3'te sunulmuþtur. Bu çalýþmada elde edilen bulgular genel olarak SCL-90 psikolojik belirti düzeyi düþük grup ile deðerlendirildiðinde, Duygu Düzenleme Becerileri SCL-90 psikolojik belirti düzeyi yüksek grup Ölçeði-Duygu Özelinde'nin (DDBÖ-DÖ) Türkçe arasýnda DDBÖ-DÖ'nin Kaygý (t(163)=4.87, formunun güvenirlik ve geçerlik ölçütlerini, kabul p<.001), Üzüntü(t(163)=2.22, p<.05), Tiksinti edilebilir düzeyde karþýladýðý görülmektedir. (t(163)=2.63, p<.01), Öfke (t(163)=4.58, p<.001), Güvenirlik analizi sonuçlarýna göre, DDBÖ- Suçluluk (t(163)=2.58, p<.05), Neþe (t(163)= DÖ'nün her bir duygu için Cronbach alfa iç tutar- 2.71, p<.01), Sakinlik (t(163)=2.31, p<.05) duygu lýlýk katsayýlarýnýn istatistiksel olarak anlamlý düzenleme becerileri arasýnda anlamlý farklýlýklar olduðu görülmektedir. Bu bulgular, DDBÖ- bulunmuþtur (Bknz. Tablo 3). DÖ'nün kullanýldýðý diðer güncel görgül bulgular ile tutarlýdýr (17). Ayrýca ölçeðin içindeki madde- lerle yapýlan madde toplam korelasyonlarý da

Tablo 3: Psikolojik Belirti Düzeyi Gruplarýn Duygu Düzenleme Becerilerine Ait T -Test Karþýlaþtýrma Sonuçlarý Ölçümler Gruplar n Ort SS Sd T Kaygý Alt 83 2.65 .56 163 4.87*** Üst 82 2.20 .60 Üzüntü Alt 83 2.56 .67 163 2.22* Üst 82 2.34 .57 Tiksinti Alt 83 2.68 .70 163 2.63** Üst 82 2.39 .71 Öfke Alt 83 2.83 .62 163 4.58*** Üst 82 2.38 .64 Suçluluk Alt 83 2.36 .71 163 2.58* Üst 82 2.08 .65 Neþe Alt 83 2.41 .77 163 2.71** Üst 82 2.08 .77 Sakinlik Alt 83 2.48 .83 163 2.31* Üst 82 2.27 .79 ***p < .001. ** p<.01. p<.05

Klinik Psikiyatri 2019;22:63-70 67 Vatan S.

ölçeðin Türkçe formunun güvenirliðini destekler düzenleme becerilerinin ele alýnmasý hedeflen- niteliktedir. Ölçekteki çoðu madde için korelasyon miþtir (17). Yapýlan çalýþmalarda farklý özgül katsayýlarýnýn istatistiksel anlamlýlýk için gerekli duygular için duygu düzenleme becerilerinin bir- kesme puaný olan .30'dan çok yüksek olduðu birinden farklýlýk gösterdikleri görülmektedir (25). görülmektedir. Dolayýsýyla, özgül duygular için duygu düzenleme becerileri farklýlaþabilmektedir ve DDBÖ-DÖ Ölçüt baðýntýlý geçerlik sonuçlarýna göre ise; bunu deðerlendirmek ve bu konuda derinlemesine DDBÖ-DÖ'nün neredeyse bütün duygularý ile bilgi elde edebilmek için uygun bir ölçüm aracý duygu düzenlemede zorluklar arasýnda anlamlý olarak görülmektedir. Ayný zamanda DDBÖ-DÖ düzeyde negatif iliþkiler ve duygu düzenleme duygu özelinde deðerlendirmeyi ele aldýðý için becerileri arasýnda anlamlý düzeyde pozitif iliþkiler görgül ve klinik çalýþmalarda sadece ilgilenilen bulunmuþtur. Özgül duygulara iliþkin duygu özgül duygu için uygulamaya uygun bir ölçüm düzenleme becerilerinin artmasý ile genel duygu aracýdýr. Örneðin; sadece kaygý duygusu veya olum- düzenlemedeki zorluklarýn azalmasý veya genel lu duygular için duygu düzenleme becerilerin duygu düzenleme becerilerinin artmasý arasýndaki deðerlendirilmesine uygun bir yapýdadýr. Alan iliþkinin beklentiler ile tutarlý olduðu görülmekte- yazýndaki farklý çalýþmalarda ilgilenilen asýl konu dir. Farklý duygulara iliþkin özgül duygu düzenleme çerçevesinde DDBÖ-DÖ'nün farklý duygular için becerilerinin artmasý genel duygu düzenleme ayrý ayrý kullanýlabildiði görülmektedir. Buradan becerilerinin artmasý ve duygu düzenleme zorluk- hareketle bu çalýþmada da suçluluk, sakinlik gibi larýnýn azalmasý þeklinde olaðan ve doðal olduðu DDBÖ-BÖ orijinal formunda yer almayan duygu- düþünülmektedir. Bu iliþkiler, DDBÖ-DÖ'nin ölçüt lar için de geçerlilik ve güvenirlik sonuçlarý incelen- baðýntýlý geçerliðine iþaret eden kanýtlar olarak miþtir. Bu duygular için de diðer duygulara benzer deðerlendirilebilir. Ayný zamanda ayýrt edici geçer- sonuçlar elde edilmesinden yola çýkarak, DDBÖ- lik sonuçlarýna göre ise; özgül duygulara iliþkin DÖ'nün teorik ve uygulama çalýþmalarýnda ilgile- duygu düzenleme psikolojik belirti düzeyi düþük ve nilen özgül duygu için olumlu veya olumsuz duygu yüksek grubu anlamlý þekilde birbirinden ayýra- maddeleri içerisinde uygun olana yerleþtirilmesi ile bilmiþtir. Benzer þekilde alan yazýnda da DDBÖ- kullanýlabileceði söylenebilir. DÖ'nün iyilik hali ve ruhsal saðlýk ile pozitif iliþki- ler gösterirken psikopatoloji ve duygu düzenleme Alan yazýnda son dönemlerde duygulanýmsal eksiklikleri ile negatif iliþkiler gösterdiði belir- beceri geliþtirmeye daha fazla odaklanýldýðý tilmektedir (1, 17). Daha öncede de deðinildiði gibi görülmektedir. Söz konusu becerileri geliþtirme duygu düzenleme zorluklarý veya beceri eksiklikleri uygulamalarýndan duygular ve duygulanýmsal alan- ile psikolojik belirtiler birçok ruh saðlýðý bozuk- la ilgili çalýþmalarýn varlýðý dikkat çekmektedir (24). luðunun nedeni ya da sonucu olarak bir arada Bu çalýþmalarda; duygular ve duygulanýmsal görülmektedir. Aradaki çift yönlü iliþkiyi aydýnlat- süreçlerden geri çekilmeden, kaçmadan ya da maya yönelik deneysel ve boylamsal çalýþmalara onlarý deðiþtirmeden ziyade esneklik özelliði ile bir- ihtiyaç duyulmakla birlikte görgül çalýþmalar ve likte kabul ve tolerans özellikleri geliþtirilerek daha mevcut çalýþma, psikolojik belirtilerin hem önlen- geniþ duygulanýmsal sýnýrlar oluþturulmaya çalýþýl- mesi hem de saðaltýmýn gerçekleþtirilmesi adýna maktadýr. Duygular ve duygulanýmsal süreçle bir- duygu düzenleme becerilerini geliþtirmenin umut likte yaþayabilmek ve onlarla birlikte kabul ve to- verici bir yol olduðuna iþaret etmektedir. Farklý lerans içerisinde hareket edebilmenin öneminden duygu düzenleme ölçekleri duygu düzenlemeyi söz edilmektedir (29). Duygulanýmsal becerilerin genel olarak ele almaktadýrlar. Duygu düzenleme ele alýnmasýnda, deðerlendirilmesinde ve geliþti- becerileri ile ilgili diðer kendini bildirim ölçüm rilmesinde duygularýn teke teke ele alýnmasýnýn araçlarýnda kiþinin yanýtlarýnda hangi duygularý genel olarak ele alýnmasýnda daha önemli ve derin- ifade ettiði ve duygu düzenleme beceri düzeyinin lemesine bilgi saðlayabileceði düþünülmektedir. özgül duygular veya özgül duygu durumlarýna göre Olumlu ve olumsuz duygularýn örüntülerinin fark- deðiþip deðiþmediði belirsizdir. Dolayýsý ile DDBÖ- lýlýk gösterebileceði belirtilmektedir (30). Hatta bu DÖ'de söz konusu bu belirsizliklerin giderilmesi ve açýdan ayný sýnýfta yer alan duygularýn (kaygý ve özgül duygular ve duygu durumlarý için duygu suçluluk/neþe ve sakinlik vb.) bile düzenlemede bir-

68 Klinik Psikiyatri 2019;22:63-70 Özgül duygular temelli duygu düzenleme becerileri ölçeði’nin Türkçe’ye uyarlanmasý: Geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý birinden farklýlýk gösterebileceði veya tedavi içerisinde farklý seyirler izleyebileceði düþünülmek- tedir. Bu doðrultuda DDBÖ-DÖ'nün kuramsal çalýþmalar ve daha da önemlisi klinik uygulama çalýþmalarýnda kullanýlabileceði düþünülmektedir. DDBÖ-DÖ'nün ele alýnan özgül duygularýn müda- hale öncesi ve sonrasýndaki karþýlaþtýrmalarý için kullanýlabileceði gibi, görüþmeler arasýnda öz- deðerlendirme aracý olarak psiko-eðitim, yüzleþtirme, kabul, tolerans ve deðiþimleme aracý olarak kullanýlabileceði öngörülmektedir.

Sonuç olarak, bu çalýþma özgül olarak farklý duygu- lar temelinde duygu düzenleme becerilerini ele alan DDBÖ-DÖ'nün psikometrik özelliklerine iliþkin bir baþlangýçtýr. Bununla birlikte, elde edilen bulgulardan yola çýkarak DDBÖ-DB'nin Türkçe'deki kullanýmý için güvenirlik ve geçerlik özelliklerine sahip olduðu düþünülmektedir. Elde edilen mevcut bulgularýn ölçeðin farklý ve daha büyük örneklemler ve özellikle farklý taný grubuna ait örneklemler ile kullanýlmasý sonucu zenginleþe- ceði düþünülmektedir. Yukarýda yer verilen kul- laným alanlarýna iliþkin ön görüler ile ilgili ilerleyen dönem çalýþma bulgularý da önemli olacaktýr. Ayrýca izleyen dönemdeki çalýþmalarda yordama geçerliðine kanýt oluþturabilecek çalýþmalarla da bulgularýn desteklenmesinin önemli olabileceði düþünülmektedir.

Yazýþma adresi: Doç. Dr. Sevginar Vatan, Hacettepe Üniversite- si, Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, Ankara [email protected]

Klinik Psikiyatri 2019;22:63-70 69 Vatan S.

KAYNAKLAR

1. Berking M., Whitley B. Affect regulation training. A practi- 17. Ebert D, Christ O, Berking M. Entwicklung und validierung tioner's model. 2014, New York Heidelberg Dordrecht London: eines fragebogens zur emotionsspezifi schen selbsteinschätzung Springer. emotionaler kompetenzen (SEK-ES). [Development and valida- tion of a self-report instrument for the assessment of emotion- 2. Hofmann SG., Grossman P, Hinton DE. Loving-kindness and specific regulation skills]. Diagnostica 2013;59:17-32. compassion meditation: Potential for psychological interven- tions. Clinical Psychology Review 2011; 31: 1126-1132 18. Berking M, Margraf M, Ebert D, Wupperman P, Hofmann SG, Junghanns K. Deficits in emotion-regulation skills predict 3. Campbell-Sills L, Ellard K., Barlow DH. Emotion regulation alcohol use during and after cognitive-behavioral therapy for in anxiety disorders. J. J. Gross (Ed.), Handbook of emotion alcohol dependence.Journal of Consulting and Clinical regulation içinde (2nd ed., 2014, ss. 393-412). New York, NY: Psychology 2011;79:307-318 Guilford Press. 19. Berking M, Meier C, Wupperman P. Enhancing emotion- 4. Farach FJ, Mennin DS, Smith RL, Mandelbaum M. The regulation skills in poliçe officers: Results of a pilot controlled impact of pretrauma analogue GAD and posttraumatic emo- study. Behavior Therapy 2010;41:329-339 tional reactivity following exposure to the September 11 terro- rist attacks: A longitudinal study. Behavior Therapy 2008;39: 20. Berking M, Poppe C, Luhmann M, Wupperman P, Jaggi V, 262-276 Seifritz E. Is the association between various emotion-regula- tion skills and mental health mediated by the ability to modify 5. Aldao A, Nolen-Hoeksema S. When are adaptive strategies emotions? Results from two cross-sectional studies. Journal of most predictive of psychopathology? Journal of Abnormal Behavior Therapy and Experimental Psychiatry 2012;43:931-937 Psychology 2012;121:276-281. 21. Berking M, Orth U, Wupperman P, Meier L, Caspar F. 6. Aldao A., Nolen-Hoeksema S, Schweizer S. Emotion-regula- Prospective effects of emotion regulation on emotional adjust- tion strategies across psychopathology: A meta-analytic ment. Journal of Counseling Psychology 2008;55:485-494 review.Clinical Psychology Review 2010;30:217-237 22. Berking M, Wupperman P, Reichardt A., Pejic T., Dippel A, 7. Eisenberg N, Spinrad TL. Emotion-related regulation: Znoj H. Emotion-regulation skills as a treatment target in psy- Sharpening the definition. Child Development 2004;75: 334- chotherapy. Behaviour Research and Therapy 2008;46:1230- 339. 1237 8. Gottman JM., Katz LF. Effects of marital discord on young 23. Radkovsky A., McArdle JJ, Bockting CLH, Berking M. children's peer interaction and health. Developmental Successful emotion regulation skills application predicts subse- Psychology 1989;25:373-381 quent reduction of symptom severity during treatment of major 9. Gratz KL, Roemer L. Multidimensional assessment of emo- depressive disorder. Journal of Consulting and Clinical tion regulation and dysregulation: Development, factor struc- Psychology, 2014;82:248-262 ture, and initial validation of the difficulties in Emotion 24. Vatan S. Duygular ve Psikolojik Belirtiler Arasýndaki Ýliþki- Regulation Scale. Journal of Psychopathology and Behavioral ler. Psikiyatride Güncel Yaklaþýmlar 2017;9:45-62 Assessment 2004;26:41-54 PROOF25. Lincoln TM, Hartmann M, Köther U, Moritz S. Do People 10. Gross JL. The emerging field of emotion regulation: An With Psychosis Have Specific Difficulties Regulating integrative review. Review of General Psychology 1998;2:271- Emotions?. Clinical Psycholology and Psychotherapy 299 2015;22:637-646 11. Larsen RJ. Toward a science of mood regulation. 26.Derogatis LR. SCL-90-R manual II, Towson, Clinical Psychological Inquiry 2000;11:129-141. Psychometric Research, 1983. 12. Lazarus RS. Emotion and adaption . 1991, New York, NY: 27. Dað I. Reliability and validity of the Turkish form of the Oxford University Press. SCL90-R. Turkish Journal of Psychiatry 1991;2:5-12. 13. Saarni, C. The development of emotional competence. 1999, 28. Vatan S, Kahya Y. Duygu Düzenleme Becerileri Ölçeðinin New York, NY: Guilford Press. Türkçeye Uyarlanmasý: Geçerlilik ve Güvenirlik Çalýþmasý. 14. Salovey P, Mayer JD. Emotional intelligence. Imagination, Anadolu Psikiyatri Dergisi 2018;19;192-201 Cognition, and Personality 1990;9:185-211. 29. Hayes SC, Strosahl KD. A Practical Guide to Acceptance 15. Thompson RA. Emotion regulation: A theme in search of a and Commitment Therapy. 2004, New York, Springer-Verlag. definition.Monographs of the Society for Research in Child 30. Berking M, Orth U, Wupperman P, Meier L, Caspar F. Development 1994;59:25-52 Prospective effects of emotion regulation on emotional adjust- 16. Berking M, Znoj H. Entwicklung und Validierung eines ment. Journal of Counseling Psychology 2008;55;485-494. Fragebogens zur standardisierten Selbsteinschätzung emo- tionaler Kompetenzen [Development and validation of a selfre- port measure for the assessment of emotion-regulation skills]. Zeitschrift für Psychiatrie, Psychologie und Psychotherapie 2008;56:141-152

70 Klinik Psikiyatri 2019;22:63-70 ARAÞTIRMA Lise öðrencisi ergenlerin suça yönelik tutumlarý ve risk faktörleri The attitudes of high school adolescent toward crime and risk factors Ezgi Sarý1, Hülya Arslantaþ2 1Arþ. Gör., Adnan Menderes Üniversitesi Hemþirelik Fakültesi, Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Hemþireliði Anabilim Dalý, Aydýn, Türkiye https://orcid.org/0000-0002-0776-1318 2Prof. Dr., Adnan Menderes Üniversitesi Hemþirelik Fakültesi, Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Hemþireliði Anabilim Dalý, Aydýn, Türkiye https://orcid.org/0000-0002-3018-2314 ÖZET SUMMARY Amaç: Geliþim ve deðiþimin yoðun olarak yaþandýðý Objective: In adolescence, where development and ergenlik dönemi için suç davranýþýnýn görülme riskinin change are experienced intensively, there is a greater risk artmasý göz önüne alýnarak bu çalýþma, 14-18 yaþ arasý of criminal behavior. So this study was planned to deter- saðlýklý ergenlerin suça yönelik tutumlarýný ve suça yöne- mine the suicidal attitudes and the risk factors for suici- lik tutumlarý için risk faktörlerini belirlemek amacý ile dal attitudes of healthy adolescents between 14-18 years tanýmlayýcý olarak yapýlmýþtýr. Yöntem: Araþtýrma her of age. Method: The research was conducted with the okul türünü temsilen seçilmiþ 9 okulda öðrenim gören participation of adolescents between the ages of 14 and 14-18 yaþ arasý ergenlerin katýlýmýyla gerçekleþtirilmiþtir. 18 who were studying at 9 schools selected as represen- Veri toplama aracý olarak Kiþisel Bilgi Formu ve Suça Karþý tative schools. The Personal Information Form and Tutumlar Ölçeði (SKTÖ) kullanýlmýþtýr. Verilerin anali- Attitudes Against Crime were used as data collection zinde, tanýmlayýcý istatistiklerden, non-parametrik tools. In the analysis of the data, descriptive statistics testlerden Kruskal Wallis ve gruplar arasýndaki farký belir- were obtained from the non-parametric tests Kruskal lemek için ise Mann-Whitney U testinden yararlanýlmýþtýr. Wallis Test and to determine the difference between Bulgular: Çalýþmaya katýlan ergenlerin %58,5'inin groups Mann-Whitney U. Results: Adolescents partici- (n=857) erkek, %29,7’sinin (n=435) 17 yaþýnda, pating in the survey were identified 58,5% (n=857) were %35,7’sinin (n=523) endüstri meslek lisesinde öðrenim male, 29.7% (n=435) 17 age, %35,7% (n=523) industri- gördükleri saptanmýþtýr. Suça karþý tutumlar ile cinsiyet al had their education in vocational schools. Against (z=-4,958 p=0,000), yaþ (KW=14,354 p=0,006), öðren- crime attitudes with gender (z=-4,958 p=0,000), age im görülen lise türü (KW=81,615 p=0,000), anne- (KW=14,354 p=0,006), the common type of school babanýn öðrenim durumu (KW=41,675 p=0,000; education (KW=81,615 p=0,000), parents' educational KW=32,730 p=0,000), ailenin gelir düzeyi (KW=15,193 status (KW=41,675 p=0,000; KW=32,730 p=0,000), p=0,001), anne babanýn ergene karþý tutumlarý family income level (KW=15,193 p=0.001), attitude (KW=41,640 p=0,000), ailede hükümlü birey varlýðý towards parents and adolescents (KW=41,640 (KW=11,837 p=0,008), ailenin yanlýþ bir davranýþ sonu- p=0,000), the presence of the convicted individual in the cunda ergene verdiði ceza (z=-3,745 p=0,000), ergenin family (KW=11,837 p=0,008), wrong behaviour of the akademik baþarý düzeyi (KW=18,426 p=0,000), okulda family as a result of the penalty to adolescents (z=-3,745 geçirilen disiplin soruþturmalarý (z=-6,103 p=0,000) ve p=0,000), the level of academic achievement of adoles- arkadaþlarýyla yanlýþ davranýþlarda bulunma sýklýklarý cents (KW=18,426 p=0,000), disciplinary investigations (KW=83,033 p=0,000) arasýnda istatistiksel olarak at school passed (z=-6,103 p=0,000) with friends and anlamlý iliþki saptanmýþtýr. Sonuç: Erkek ergenlerin, their incidence in incorrect behavior (KW=83,033 kendilerine karþý aile tutumlarý baskýcý ve ilgisiz olan, aile p=0,000) between the statistically significant relation- içi tartýþmalarý sýk olan ve yanlýþ bir davranýþ sonucu þid- ship has been identified. Discussion: The adolescents det içerikli cezalara maruz kalan, aile içinde babalarý who is male, were oppressed and indifferent to family hüküm giymiþ olan, anne baba eðitim düzeyleri düþük attitudes towards them, whose family debates were fre- olan ve arkadaþlarýyla birlikte yanlýþ bir davranýþta bulu- quent and who were subjected to punishment with vio- nan ergenlerin suç davranýþlarýný daha çok onayladýklarý lent content and who were convicted of fathers in the saptanmýþtýr. Suç davranýþýna yönelik uygunsuz tutum family, low parental education levels and wrong beha- geliþmesine sebep olan ve risk oluþturan aile, okul ve vior with their friends were more likely to approve of akran özelliklerine yönelik farkýndalýk kazandýrma ve criminal behavior. It is necessary to raise awareness and koruma çalýþmalarý gereklidir. protect the family, school and peer characteristics that Anahtar Sözcükler: Ergen suçluluðu, tutum, suç cause inappropriate attitudes towards crime behavior and create risk. (Klinik Psikiyatri 2019;22:71-82) Key Words:Juvenile delinquency, attitude, crime. DOI: 10.5505/kpd.2018.81894

Makalenin geliþ tarihi: 29.06.2018, Yayýna kabul tarihi: 21.09.2018 71 Sarý E, Arslantaþ H.

GÝRÝÞ landýrýcý bir yaklaþýma sahip olmasý da suç davranýþýný ortaya çýkarmada risk faktörü olarak Ýnsanoðlunun geliþim süreci düþünüldüðünde en görülmektedir (13,14). kritik evrelerinden biri olan ergenlik, biyolojik ve psikolojik deðiþimlerin zemin hazýrladýðý cinsel ve Okullarýn ve dolayýsýyla eðitimin ergenlerde; psikososyal olgunlaþma ile baþlar, birey özerkliðini, arkadaþlarla çeteleþme, akran etkisiyle suç ve þid- kimliðini ve sosyal üretkenliðini kazandýðý zaman det davranýþlarýna yönelme gibi gözlenebilen olum- sona erer (1,2). Bu kritik evre düþünüldüðünde suz etkilerinin yaný sýra ergenleri bu tür olumsuz ergenlerde görülen suç davranýþý, sadece birey ve davranýþlardan uzak tutmasý, bilgi daðarcýðýný aile boyutunda deðil toplum üzerinde de olumsuz geniþletmesi, çok boyutlu düþünmesinin saðlanmasý etkiler býrakan sosyal bir sorundur (3). ve doðru karar verebilmesine katkýda bulunmasý gibi olumlu etkilerinin de olduðu belirtilmektedir. Türkiye Ýstatistik Kurumu verilerine göre 2007- Ýstisnalar dýþýnda okul yaþamýnýn bireyleri suç 2016 yýllarý arasýnda suç eylemi sebebiyle hüküm davranýþýndan uzak tuttuðu öne sürülmektedir giyen toplam 4135 çocuk olmuþ, 2016 yýlýnda (15,16). güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocuk sayýsý, 2015 yýlýna göre %10 artarak 333 bin 435 Akran gruplarý, çocuklarýn ve gençlerin hayata, olarak bildirilmiþtir (4). topluma uyum süreçlerine olumlu katkýlarda bulunur ve onlara arkadaþ edinme, arkadaþlýðý Suçluluk ile ilgili yapýlan pek çok araþtýrmanýn sürdürme becerileri kazandýrýr. Bu katký sayesinde sonucuna göre erkeklerin suç iþleme riski kadýnlar- gençler sonraki yaþ dönemlerinde kuracaklarý iliþ- dan daha fazladýr (5,6,7,8). Ergenlik döneminin 11- kilerin temelini atarlar (17,18). Ergenler için bu 20 yaþ arasý gibi uzun bir süreyi kapsadýðý dönemdeki en önemli ihtiyaç bir gruba ait olmadýr. düþünüldüðünde suç olgusu için bu dönem önemli Bu nedenle ergenlik döneminin vazgeçilmez ve kri- deðiþken olarak karþýmýza çýkmaktadýr (9). Öncü ve tik bir parçasý olan arkadaþlýk iliþkileri, ergenin arkadaþlarý (2007) sosyodemografik özelliklerin suç olumlu tutum ve alýþkanlýklar kazanmasýnda ya da iþleme davranýþý üzerindeki etkisini belirlemek için þiddet ve suç davranýþlarýna yönelmesinde büyük yaptýklarý araþtýrmada, yaþ deðiþkeni ile suç iþleme arasýnda iliþki olduðunu bildirmiþlerdir (10). Suçlu etkendir (17,19). Bir çocuk suç eyleminde bulun- çocuklarla yapýlan baþka bir araþtýrmada da 16-18 duðunda bunun bireysel boyutunun yaný sýra ailesel yaþ grubu arasýnda suç iþlemede artýþ olduðunun ve toplumsal boyutunu da düþünmek gerekir. Suça saptanmasý nedeniyle gençlerde suç iþlemenin orta karýþmýþ bir çocuðu tekrar kazanmanýn gerekliliði ergenlik döneminde yoðunlaþtýðýna vurgu göz önünde bulundurulduðunda bu konudaki asýl yapýlmýþtýr (11). çabanýn suçu önlemek olduðu sonucuna varýlabilir. Suç iþleyen çocuklar sosyolojik olduðu kadar psikolojik birçok sorunu da beraberlerinde Çocuðun suç davranýþýna yönelmesinde yetiþtiril- getirmektedirler. Bu nedenle suç davranýþýný diði aile, anne ve baba tutumlarý, ailede suç iþlemiþ ya da suç iþlemeye eðilimli bireylerin varlýðý, ailenin önlemede multidisipliner bir yaklaþým önemlidir ekonomik düzeyi, ailede var olan çocuk sayýsý, anne (20,21,22). Bu sebeplerden dolayý bu araþtýrma; ve babanýn birliktelik durumu, aile içinde madde Aydýn ilindeki devlet okullarýnda okuyan lise kullanýmý ve çocuðun aile içinde maruz kaldýðý öðrencilerinden oluþan bir örneklem üzerinden, 14- istismar gibi etmenler etkilidir (12). 18 yaþ arasý saðlýklý ergenlerin suça yönelik tutum- larýný ve suça yönelik tutumlarý için risk faktörleri- ni belirlemek amacý ile tanýmlayýcý olarak Aile özelliklerine iliþkin suç davranýþýna zemin yapýlmýþtýr. Araþtýrma sorusu; saðlýklý ergenlerin hazýrlayan sebeplerin en baþýnda ekonomik yeter- suça yönelik tutumlarýiçin risk faktörleri nelerdir? sizlik ve eðitimsizlik gelmektedir. Bunun yaný sýra çocuðun parçalanmýþ aileye sahip olmasý, ailenin olarak belirlenmiþtir. ilgisizliði ve olumsuz tutumlarý, ailenin çocuk sayýsýnýn fazla olmasý, anne ve babanýn ceza-

72 Klinik Psikiyatri 2019;22:71-82 Lise öðrencisi ergenlerin suça yönelik tutumlarý ve risk faktörleri

YÖNTEM baba eðitim düzeyi, sosyo-ekonomik düzey, aile tipi, ebeveynlerin birliktelik durumu, aile tutumu Örneklem ve ailenin ergene yaklaþýmý, aile içi iliþkiler, ergenin cezalandýrýlma durumu, ailede suça karýþma öyküsü), okul baþarýsý ve disiplinle iliþkili bilgi- Araþtýrmanýn evrenini 2016-2017 öðretim döne- lerinin, akran etkisine yönelik bilgilerinin minde Batýda bir ilin Milli Eðitim Ýl Müdürlüðü'ne (arkadaþlarý içerisinde nasýl tanýndýðý, arkadaþ baðlýliselerine kayýtlý 12703 öðrenci oluþturmak- çevresinde suçla iliþkili davranýþa þahit olma, tadýr. Örneklem büyüklüðü G power istatistiksel arkadaþ çevresinde suça karýþmýþ olanlarýn varlýðý, analiz programýnda güven aralýðý %95, etki büyük- arkadaþlarýnýn karýþtýðý suça yönelik öðrencinin lüðü 0.10, alfa 0.05, güç 0.80 olarak alýndýðýnda yaklaþýmý, arkadaþlarla suça karýþma) yer aldýðý 1512 olarak belirlenmiþtir. Araþtýrmanýn yapýldýðý ilgili literatür incelenerek oluþturulmuþ olan 23 ilde toplam 34 lise ve dengi okul bulunmaktadýr. sorudan oluþan bir formdur (23,24,25,26,27). Her bir okul türünden olmak üzere kura yöntemi ile tesadüfi olarak bir okul seçilerek toplam 9 okul- da öðrenim gören 14-18 yaþ arasý öðrencilere Suça Karþý Tutumlar Ölçeði (SKTÖ): Loeber ve ulaþýlmýþtýr.Örneklem seçiminde çoklu örnekleme arkadaþlarý (1998) tarafýndan ergenlerin suça karþý yöntemi kullanýlmýþtýr. Çoklu örnekleme yöntemi olan tutumlarýný deðerlendirmek üzere geliþtirilmiþ ile sýnýflar tabaka, þubeler ise küme olarak kabul 11 sorudan oluþan bir ölçektir. Sýklýkla ergen edilmiþ ve her tabakayý temsil edecek þekilde örnekleminde görülen suç davranýþlarýna karþý olan öðrenci sayýsý saptandýktan sonra kura yöntemi kul- tutumlar "çok yanlýþ", "yanlýþ", "biraz yanlýþ" ve "hiç lanýlarak örneklemdeki öðrenciler belirlenmiþtir. yanlýþ deðil" seçeneklerinden biri iþaretlenerek Belirlenmiþ olan öðrencilere araþtýrmanýn amacý ve deðerlendirilmekte olup seçeneklerin her birine 0- araþtýrmada uygulanacak olan ölçekleri nasýl yanýt- 3 arasýnda puan verilmektedir. Toplam puan 0-33 layacaklarýna dair bilgi araþtýrmanýn birinci yazarý arasýnda deðiþmektedir. Yüksek puanlar suça karþý tarafýndan sýnýf ortamýnda verilmiþtir. Veriler her tutumlarýn onaylayýcý olduðunu ortaya koymaktadýr bir sýnýf düzeyi için öðretmenlerinin de eþlik ettik- (28). Özdemir ve arkadaþlarý tarafýndan Türkçeye leri bir ders saatinde toplanmýþ ve uygulama yak- uyarlanmýþ ölçeðin iç tutarlýlýk katsayýsý suça yöne- laþýk 45 dakika sürmüþtür.Belirlenen öðrenciler len ergenlerde 0.88, suça yönelmeyen ergenlerde sýnýfta bulunmadýklarý takdirde denk sýnýf 0.91 olarak bulunmuþtur. Suça yönelmeyen grupta düzeyinde rastgele belirlenen öðrenciler, çalýþmaya hesaplanan test tekrar test baðýntýsý ise toplam katýlmayý kabul etmedikleri durumda denk sýnýf puan için 0.84 olarak hesaplanmýþtýr. Bu araþtýrma- düzeyinden rastgele alýnan yedek öðrenciler da ölçeðin Cronbach Alfa deðeri 0.86 olarak bulun- araþtýrmaya dahil edilmiþtir. Araþtýrmada 1512 muþtur. öðrenciye ulaþýlmasý hedeflenmiþ ancak öðrenciler- den bazýlarýnýn veri toplama araçlarýný eksik Verilerin Deðerlendirilmesi doldurmasý, bazýlarýnýn daha sonra çalýþmaya katýl- maktan vazgeçmesi sonucunda söz konusu öðrenci- Araþtýrmanýn verileri SPSS 22 (Statistical Package lerin görüþleri araþtýrma kapsamýndan çýkarýlmýþtýr for the Social Sciences) programý kullanýlarak ana- ve 1465 öðrencinin verisi deðerlendirilmiþtir. liz edilmiþtir. Çalýþma verilerinin deðer- Araþtýrmaya alýnma kriterleriolarak;araþtýrmaya lendirilmesinde tanýmlayýcý istatistikler ve elde katýlmaya istekli olmak, 14-18 yaþ aralýðýnda olmak, edilen veriler normal daðýlým göstermediði için araþtýrma yönergesini takip edecek zihinsel kapasi- deðerlendirmelerde non-parametrik testlerden teye sahip olmak belirlenmiþtir. Kruskal Wallis ve gruplar arasýndaki farký belir- lemek için ise Mann-Whitney U testinden yarar- Veri Toplama Araçlarý lanýlmýþtýr. Bütün istatistiksel analizlerde anlam- lýlýk düzeyi p<0.05 olarak kabul edilmiþtir. Kiþisel Bilgi Formu: Bu form öðrencilerin demografik bilgilerinin (Cinsiyet, yaþ, sýnýf, kardeþ sayýsý, kalýnan yer), aileye iliþkin bilgilerinin (Anne-

Klinik Psikiyatri 2019;22:71-82 73 Sarý E, Arslantaþ H.

Araþtýrmanýn Etik Yönü Araþtýrmadan elde edilen sonuçlara göre; suça karþý tutumlar ile cinsiyet (z=-4,958, p=0,000), yaþ Araþtýrmanýn yapýlmasý için Adnan Menderes (KW=14,354, p=0,006), öðrenim görülen lise türü Üniversitesi Týp Fakültesi Giriþimsel Olmayan (KW=81,615, p=0,000), okul baþarýsý Araþtýrmalar Etik Kurulu Baþkanlýðý'ndan (KW=18,426, p=0,000) ve disiplin soruþturmasý (Sayý:53043469-050.04.04 Tarih: 13.10.2016) ve geçirme durumlarý (z=-6,103, p=0,000) arasýnda araþtýrmanýn belirlenen liselerde uygulanabilmesi istatistiksel olarak anlamlýlýk belirlenmiþtir (Tablo için T.C. Aydýn Valiliði Milli Eðitim 2). Müdürlüðü'nden (Sayý:13925287 Tarih:09.12.2016) yazýlý izin alýnmýþtýr. Örnekleme alýnma kriterlerine Araþtýrmadan elde edilen sonuçlara göre; suça uyan ergenlere araþtýrma hakkýnda açýklama karþý tutumlar ile anne ve baba eðitim durumu yapýlmýþ ve araþtýrmaya katýlmayý kabul eden (Sýrasýyla: KW=41,675,p=0,000; KW=32,730, ergenlerden ve ailelerinden yazýlý onam alýnmýþtýr. p=0,000), ergenin tanýmladýðý ekonomik düzey (KW=15,193, p=0,001), ailede hükümlü birey BULGULAR bulunma durumu (KW=11,837, p=0,008), ailenin ergene karþý tutumu (KW=41,640, p=0,000), ailenin ergeni tanýmý (KW=112,156, p=0,000), Çalýþmaya katýlan lise öðrencisi ergenlerin sosyode- ergenin aile ile tartýþma sýklýðý (KW=89,102, mografik daðýlýmlarý incelendiðinde %58,5'inin p=0,000), anne-babanýn tartýþma sýklýðý (n=857) erkek, %29,7'sinin (n=435) 17 yaþýnda, (KW=20,936,p=0,000), aile içinde ergene uygu- %35,7'sinin (n=523) endüstri meslek lisesinde lanan baðýrma (z=-3,745, p=0,000), dövme (z=- öðrenim gördüðü, %29,3'ünün (n=429) 9. sýnýf 2,229, p=0,026), aþaðýlama (z=-3,487, p=0,000), öðrencisi olduklarý, %64,6'sýnýn (n=947)akademik dayak atma (z=-2,229, p=0,026) ve tuvalet/bany- baþarýlarýný orta düzeyde olarak belirttikleri ve oya kilitleme (z=-2,595, p=0,009) cezalarý arasýnda %82,7'sinin (n=1211) disiplin soruþturmasý istatistiksel olarak anlamlýlýk belirlenmiþtir (Tablo geçirmediði belirlenmiþtir (Tablo 1). 3).

Tablo 1: Lise Öðrencisi Ergenlerin Demografik Özellikleri ve Okula Ýliþkin Bilgilerinin Daðýlýmý Deðiþkenler Frekans (n) Yüzde (%) Erkek 857 58,5 Cinsiyet Kadýn 608 41,5 14 50 3,4 15 359 24,5 Yaþ 16 400 27,3 17 435 29,7 18 221 15,1 Anadolu Lisesi 175 11,9 Saðlýk Meslek Lisesi 125 8,5 Endüstri Meslek Lisesi 523 35,7 Fen Lisesi 69 4,7 Lise Türü Güzel Sanatlar Lisesi 50 3,4 Ýmam Hatip Lisesi 139 9,5 Kýz Meslek Lisesi 202 13,8 Sosyal Bilimler Lisesi 50 3,4 Ticaret Meslek Lisesi 132 9,0 9. sýnýf 429 29,3 10. sýnýf 388 26,5 Sýnýf 11. sýnýf 364 24,8 12. sýnýf 284 19,4 Baþarýlý 392 26,8 Okul Baþarýsý Baþarýsýz 122 8,3 Orta düzeyde 947 64,6 Disiplin Evet 254 17,3 Soruþturmasý Hayýr 1211 82,7

74 Klinik Psikiyatri 2019;22:71-82 Lise öðrencisi ergenlerin suça yönelik tutumlarý ve risk faktörleri

Tablo 2: Lise öðrencisi ergenlerin s osyodemografik ve okula iliþkin özellikleriyle suça karþý tutumlarýnýn k arþýlaþtýrýlmasý Deðiþkenler n X ± SS Test, p Farklýlýk*

Cinsiyet Erkek 857 4,39±5,10 z=-4,958 Erkek>Kýz

Kadýn 608 3,81±4,46 p=0,000

Yaþ 14 50 2,88±2,69 KW=14,354 18>14

15 359 3,79±4,83 p=0,006 18>15

16 400 4,22±4,56 17>15

17 435 4,31±5,01 16>15

18 221 4,59±5,40

Lise Türü Anadolu Lisesi 175 5,64±5,45 KW=81,615 Endüstri M.>Ticaret M.

Saðlýk Meslek Lisesi 125 4,62±5,26 p=0,000 Fen L. >Ýmam Hatip L.

Endüstri Meslek Lisesi 523 4,31±5,23 Fen L.>Kýz M. L.

Fen Lisesi 69 5,13±3,4 Fen L. >Ticaret M.

Güzel Sanatlar Lisesi 50 3,98±3,78 Anadolu L>Ýmam Hatip

Ýmam Hatip Lisesi 139 3,36±4,05 Anadolu L. >Kýz M.

Kýz Meslek Lisesi 202 3,12±4,57 Anadolu L. >Ticaret M.

Sosyal Bilimler Lisesi 50 4,36±4,77

Ticaret Meslek Lises i 132 2,96±3,42

Sýnýf 9. sýnýf 429 3,83±4,98 KW=2,166 ----

10. sýnýf 388 3,93±4,54 p=0,090

11. sýnýf 364 4,34±4,73

12. sýnýf 284 4,68±5,20

Okul Baþarýsý Baþarýlý 392 4,23±5,65 KW=18,426 Baþarýsýz>Baþarýlý

Baþarýsýz 122 5,96±6,21 p=0,000 Baþarýsýz>Orta düzeyde baþarýlý Orta düzeyde 947 3,89±4,22

Disiplin Evet 254 3,75±4,35 z=-6,103 Evet>Hayýr Soruþturmasý Hayýr 1211 6,06±6,44 p=0,000

* Mann Whitney U testi. Araþtýrmadan elde edilen sonuçlara göre; suça larý (KW=83,033, p=0,000) arasýnda istatistiksel karþý tutumlar ile ergene göre arkadaþlarý tarafýn- olarak anlamlýlýk belirlenmiþtir (Tablo 4). dan nasýl tanýmlandýðý (KW=18,463, p=0,000), þahit olunan arkadaþ suç davranýþlarýndan; dayak TARTIÞMA atma (z=-5,382, p=0,000), vurma (z=-3,723, p=0,000), haraç kesme (z=-4,945, p=0,000), tekme atma(z=-5,275, p=0,000), hükümlü arkadaþ Araþtýrmada erkek ergenlerin kýz öðrencilere göre varlýðý (KW=43,520, p=0,000), arkadaþ suçuna suç davranýþýný daha çok onayladýklarý saptan- verilen tepki (KW=71,855, p=0,000) ve mýþtýr. Alanyazýn çalýþma bulgularý incelendiðinde arkadaþlarýyla yanlýþ bir davranýþta bulunma sýklýk- de suça sürüklenmiþ çocuklarýn çoðunluðunun

Klinik Psikiyatri 2019;22:71-82 75 Sarý E, Arslantaþ H. erkek olduðu görülmektedir (8,29,30,31,32,33). onaylamalarý olarak yorumlanabilir. Bunun yaný Bunun nedenini kültürlerintoplumsallaþma sýra öðrencilerin anket sorularýna içtenlikle cevap sürecinde erkek ergenlere ve kýz ergenlere yük- vermemesi ihtimali de bulgularýmýzýn alanyazýnla lediði farklý rollerle açýklamak mümkün olabilir. tutarlýlýk göstermemesinin nedeni olabilir. Bu Kadýnlardan sýcaklýk, merhamet, zarafet gibi nite- durumda araþtýrmanýn kýsýtlýlýðý olarak deðer- likler beklenirken, erkeklerden kazanma, hýrs, aile lendirilebilir. reisi ve lider olma vasýflarý beklenmektedir. Buda erkek ergenlerin sosyal davranýþlarýný, saldýrganlýk Görüþleri alýnan ergenlerin anne ve babalarýnýn düzeylerini ve dolasýyla suç davranýþýný etkiliyor eðitim düzeyi arttýkça suça karþý daha onaylayýcý bir olabilir. Sosyal davranýþlarý cinsiyet deðiþkeni tutum sergiledikleri saptanmýþtýr. Balkaya ve açýsýndan inceleyen araþtýrmalarýn pek çoðu ayný Ceyhan (2007) lise öðrencilerinde görülen suç sonuca ulaþmýþtýr (34,35,36). davranýþý üzerinde yaptýklarý bir çalýþmada annelerinin ve babalarýnýn öðrenim düzeyi yük- Ergenlerin özellikle orta ergenlik döneminde suç seldikçe ergenlerin suç davranýþlarýný onayla- davranýþýný onaylayýcý bir tutum sergiledikleri malarýnda artma eðiliminde olduðunu görülmektedir. Dönemin özellikleri doðrultusunda, bildirmiþlerdir. Bu durum anne ve baba eðitim özerklikleri için çabalayan ergenlerin risk düzeyinin artmasýyla özgüveni ve ulaþabilir imkan- davranýþlarýna kolay karýþmalarý, aileden uzak- larý artan ergenlerin daha kolay risk alma laþarak akran gruplarýna yakýnlaþmalarý ve buna davranýþlarýnda bulunmalarý ve dolayýsýyla suç baðlý olarak olumsuz davranýþlara karþý daha savun- davranýþýna yönelebilecekleri düþüncesi ile açýkla- masýz olduklarý düþünülürse bu yaþ dönemi ergen- nabilir. Baþka bir açýklamada özgür bir ortamda leri suç davranýþlarýna yönelme açýsýndan risk büyüyen ergenin düþüncelerini rahatça ifade ediyor grubunu oluþturuyor olabilir. Kocadal (2004) genç ve insanlar suç iþleme özgürlüðüne sahip olabilirler suçluluðu üzerine yaptýðý bir çalýþmada 11-15 yaþ düþüncesini onaylýyor olabilirler.Bulgularýmýzýn arasý hükümlü gençlerin sayýsýný 322, 16-18 yaþ tersine Börekçi'nin 2012 yýlýnda ergenlerde tekrar- arasý hükümlü gençlerin sayýsýný ise 3475 olarak layýcý suçluluk üzerine yaptýðý bir çalýþmada, suça belirlerken (37), Göcek (2009) suç iþlemiþ yaþ karýþmýþ ergenlerin, annelerinin öðrenim düzey- grubunun ilk sýrasýný %29 oranýnda 17 yaþýndaki lerinin önemli bir kýsmýnýn okuryazar ve okullu ergenlerin, ikinci sýrasýný ise %26'lýk bir oranla 16 olduðu görülürken,babalarýnýn öðrenim düzey- yaþ ergenlerin oluþturduðunu belirtmiþtir (38). lerinin ise okuryazar ve okullu olduðu görülmüþtür (23). Aksu ve arkadaþlarý 2013 yýlýnda Aydýn ilinde Araþtýrmaya katýlan ergenlerin öðrenim gördükleri yaptýklarý bir araþtýrmada suça karýþmýþ çocuklarýn lise türlerine göre suça karþý tutumlarý ince- dörtte üçünden fazlasýnýn ailelerinin ilkokul lendiðinde, anadolu ve fen lisesinde öðrenim gören mezunu, okuryazar ya da okuryazar olmadýklarýný ergenlerin suça karþý tutumlarýnýn daha onaylayýcý saptamýþlardýr (40). Benzer þekilde araþtýrmalarda, olduklarý saptanmýþtýr. Bu bulgu beklenen bir bulgu düþük ebeveyn eðitim düzeyi suça sürüklenme deðildir. Bulgumuzun aksine Balkaya ve Ceyhan açýsýndan risk faktörü olarak bildirilmektedir (2007) lise öðrencilerinde görülen suç davranýþý (30,41,42,43,44). Bulgulardaki bu farklýlýklarýn üzerinde yaptýklarý bir çalýþmada meslek lisesi nedeninin örneklem grubunun özelliðinden kay- öðrencilerinin suç davranýþý puan ortalamasýnýn naklandýðý düþünülmüþtür. Bahsedilen çalýþmalar genel lise, anadolu lisesi ve fen lisesi öðrenci- suç iþlemiþ çocuklar üzerinde yapýlmýþken bizim lerinden daha yüksek olduðunu belirtmiþlerdir araþtýrmamýz saðlýklý ergenler üzerinde yapýlmýþtýr. (39). Anadolu ve fen lisesinde öðrenim gören Bu nedenle yorumlarýn bu çerçevede ele alýnmasý ergenlerin diðer okullarda okuyan ergenlere göre ve deðerlendirilmesi uygun olacaktýr. suç davranýþýný daha onaylayýcý olmalarýnýn nedeni öðrencilerin özsaygýlarýnýn yüksek olmasý, özgür bir Ergenlerin ekonomik düzeyleri arttýkça suçu onay- þekilde düþünceleri ifade ediyor olmalarý yanýnda lama tutumlarý artmaktadýr. Alanyazýnda düþük dürtü ve davranýþlarýný daha iyi kontrol edebildik- ekonomik düzey ve suç davranýþý arasýnda zýt yönde leri ihtimali ve dolayýsýyla meslek lisesi öðrencile- güçlü bir iliþki olduðu belirtilmekte ve suça sürük- rine göre suç davranýþýnda bulunmayý daha fazla lenen çocuklarýn daha çok ekonomik yetersizlikleri

76 Klinik Psikiyatri 2019;22:71-82 Lise öðrencisi ergenlerin suça yönelik tutumlarý ve risk faktörleri

Tablo 3: Lise Öðrencisi Ergenlerin Aile Özellikleriyle Suça Karþý Tutumlarýn ýn Karþýlaþtýrýlmasý Deðiþkenler N X¯±SS Test, p Farklýlýk* Kardeþ Yok 131 4,46±4,70 KW=3,684 --- sayýsý 1-4 1281 4,12±4,87 p=0,159 5 ve üstü 53 4,32±4,99 Baba Okuryazar deðil 27 4,25±4,95 KW=32,730 Üniversite>Ýlköðretim eðitimi Ýlköðretim 562 3,79±4,90 p=0,000 Üniversite>Orta Ö. Orta öðretim 560 4,01±4,53 Orta Ö.> Ýlköðretim Üniversite ve üstü 316 5,04±5,23 Anne Okuryazar deðil 105 4,07±5,38 KW=41,675 Üniversite>Ýlköðretim eðitimi Ýlköðretim 655 3,61±4,37 p=0,000 Üniversite>Orta Ö. Orta Ö.> Ýlköðretim Orta öðretim 512 4,28±4,92 Üniversite>Okuryazar Üniversite ve üstü 193 5,69±5,59 deðil Ekonomik Gelir giderden az 254 4,37±5,61 KW=15,193 Gelir Fazla > Gelir Denk düzey Gelir gidere denk 986 3,88±4,51 p=0,001 Gelir Fazla > Gelir Az Gelir giderden fazla 225 5,08±5,26 Aile tipi Çekirdek aile 1120 4,07±4,64 KW=1,885 --- Geniþ aile 207 4,20±5,30 p=0,390 Boþanmýþ/Parçalanmýþ aile 138 4,71±5,78 Ebeveyn Anne ve baba birlikte 1281 4,07±4,74 KW=5,296 --- birlikteliði Anne ve baba ayrý 143 4,43±5,49 p=0,258 Anne sað baba ölmüþ 26 4,46±3,47 Anne ölmüþ baba sað 11 7,27±8,87 Ýkisi de sað deðil 4 7,75±6,39 Ailede Yok 1359 4,01±4,71 KW=11,837 Baba > Yok hükümlü Anne 4 7,50±12,39 p=0,008 varlýðý Baba 40 7,05±7,75 Kardeþlerden biri/birkaçý 18 5,05±3,93 Ailenin Baskýcý 281 5,08±5,39 KW=41,640 Baskýcý>Aþýrý korumacý Ergene Tavizkar 116 4,43±4,62 p=0,000 Baskýcý>Demokratik Karþý Aþýrý korumacý 436 3,84±5,10 Ýlgisiz>Demokratik Tutumu Demokratik 483 3,48±3,77 Ýlgisiz>Aþýrý korumacý Ýlgisiz 78 6,16±6,12 Ailenin Asi bir çocuk 326 5,61±5,28 KW=112,156 Asi çocuk>Örnek evlat Ergeni Örnek bir evlat 612 3,53±4,64 p=0,000 Asi çocuk>Uysal çocuk Tanýmý Uysal bir çocuk 372 3,21±3,70 Problemli>Uysal çocuk Problemli bir çocuk 121 6,06±6,13 Ergenin Hiçbir zaman 155 3,16±4,79 KW=89,102 Sýk sýk>Hiçbir zaman Aile ile Sýk sýk 194 6,35±6,28 p=0,000 Sýk sýk>Nadiren Tartýþma Nadiren 536 3,63±4,38 Sýk sýk>Bazen Sýklýðý Her zaman 50 6,82±6,94 Herzaman>Hiçbirzaman Bazen 530 3,90±4,14 Her zaman>Nadiren Anne- Hiçbir zaman 384 4,19±5,39 KW=20,936 Sýk sýk>Nadiren Babanýn Sýk sýk 92 5,33±6,05 p=0,000 Sýk sýk>Hiçbir zaman Tartýþma Nadiren 586 3,74±4,10 Herzaman>Hiçbirzaman Sýklýðý Her zaman 33 6,00±6,01 Her zaman>Nadiren Bazen 370 4,29±4,85 Aile içinde Baðýrma Hayýr 773 3,91±4,88 z=-3,745 Evet>Hayýr ergene Evet 692 4,43±4,81 p=0,000 verilen ceza Hayýr 1401 4,06±4,69 z=-2.229 Evet>Hayýr Dövülme Evet 64 6,18±7,30 p=0,026 Hayýr 1300 4,01±4,70 z=-3,487 Evet>Hayýr Aþaðýlama Evet 165 5,27±5,85 p=0,000 Hayýr 1446 4,11±4,77 z=-1,916 --- Kulak çekme Evet 19 7,52±8,60 p=0,055 Hayýr 1407 4,11±4,84 z=-2.229 Evet>Hayýr Dayak atma Evet 58 5,17±5,18 p=0,026 Tuvalet/banyoya Hayýr 1456 4,11±4,77 z=-2,595 Evet>Hayýr kilitleme Evet 9 11,77±10,56 p=0,009 Tv/internetten Hayýr 1146 4,14±4,93 z=-1,607 --- alýkoyma Evet 319 4,20±4,56 p=0,108 Hayýr 1426 4,12±4,83 z=-1,532 --- Odadan çýkmama Evet 39 5,28±5,53 p=0,126

77 Klinik Psikiyatri 2019;22:71-82 Sarý E, Arslantaþ H. olan ailelerden geldikleri bildirilmektedir Babasý hükümlü olan ergenlerin suç davranýþýný (45,46,47,48). Çalýþmamýzda alanyazýn çalýþma bul- daha fazla onayladýklarý saptanmýþtýr. Alanyazýn gularýnýn aksine, suç davranýþýný onaylayan ergen- çalýþmalarýnda da anne babalarda bulunan suç ler, gelir düzeylerini giderlerinden fazla þeklinde öyküsü çocuklarýn suç davranýþýyla iliþkili bulun- belirtmektedirler. Yüksek gelir düzeyinin ergen- makta ve bu durumun suç davranýþýný arttýrdýðý lerin kaynaklara kolay ulaþmalarýný saðladýðý bildirilmektedir (49,50). Anne-babalarýn suç düþünüldüðünde, suç davranýþýnýn saðlýklý ergenler davranýþýyla çocuðun suç davranýþý arasýndaki için risksiz bir davranýþ olarak görüldüðü iliþkinin nesiller arasý geçiþ yoluyla da iliþk- söylenebilir. Ayrýca yukarýda öðrenim düzeyine ilendirildiði Farrington, Coid ve Murray tarafýndan yönelik olarak yapýlan açýklamalar da bu bulgunun 2009 yýlýnda yapýlan çalýþmada da ortaya konulmuþ- nedeni oluyor olabilir. Bunun yaný sýra gelir duru- tur (51). Benzer þekilde Gönültaþ'ýn suça sürüklen- mu iyi olan ailelerin çocuklarýna sunduðu internet, miþ çocuklar üzerinde yaptýðý çalýþmada da suça akýllý telefon, bilgisayar vs. gibi kaynaklar nedeniyle sürüklenmiþ çocuklarýn %11,3'ünün babasýnýn suça ergenlerin sosyal medyayý daha fazla kullanmalarý karýþtýðý belirtilmiþtir (52). Ergenin toplumsallaþma ve internetin olumsuz etkilerine daha kolay maruz sürecinde önemli rol ve görevi bulunan ailenin, suç kalabilmeleri de suç davranýþýný onaylamalarýna öyküsü bulunan bireylere sahip olmasý çocuðun neden oluyor olabilir. davranýþlarýný da olumsuz etkilemektedir. Hem

Tablo 4: Lise öðrencisi ergenlerin arkadaþ özellikleriyle suça karþý tutumlarýnýn k arþýlaþtýrýlmasý Deðiþkenler n X± SS Test, p Farklýlýk* Ergene Göre Çok iyi bir arkadaþ 983 3,87±4,62 KW=18,463 Kendini düþünen, bencil>Çok Arkadaþýn Güvenilmez bir insan 31 7,00±7,43 p=0,000 iyi arkadaþ Ergeni Tanýmý Kendini düþünen, bencil 52 6,5±6,61 Güvenilmez bir insan>Çok iyi Sýrdaþ bir arkadaþ 337 4,18±4,66 arkadaþ Kendini düþünen, bencil>Sýrdaþ bir arkadaþ Þahit Olunan Dayak Hayýr 1000 3,68±4,30 z=-5,382 Evet>Hayýr Arkadaþ Suç atma Evet 465 5,17±5,74 p=0,000 Davranýþlarý Hayýr 851 3,93±4,88 z=-3,723 Evet>Hayýr Vurma Evet 614 4,45±4,81 p=0,000 Haraç Hayýr 1290 3,88±4,47 z=-4,945 Evet>Hayýr kesme Evet 175 6,18±6,77 p=0,000 Tekme Hayýr 989 3,80±4,66 z=-5,275 Evet>Hayýr atma Evet 476 4,88±5,17 p=0,000 Kavga Hayýr 659 3,91±4,88 z=-2,009 --- etme Evet 808 4,34±4,82 p=0,061 Alay Hayýr 559 3,89±5,23 z=-1,961 --- etme Evet 906 4,31±4,60 p=0,103 Hükümlü Yok 1291 3,78±4,31 KW=43,520 Çoðu arkadaþým>Yok Arkadaþ Varlýðý Tüm arkadaþlarým 11 6,63±7,61 p=0,000 Birkaç arkadaþým>Yok Çoðu arkadaþým 21 11,6±9,19 Birkaç arkadaþým 142 6,26±6,70 Arkadaþ Hiçbir þey yapmam 326 6,26±6,59 KW=71,855 Hiçbir þey yapmam>Okul Suçuna Verilen Arkadaþýmý uyarýrým 934 3,50±3,77 p=0,000 yetkililerine bildiririm Tepkiler Okul yetkililerine 127 3,03±4,77 Hiçbir þey bildiririm yapmam>Arkadaþýmý uyarýrým Diðer arkadaþlarýma 46 4,95±5,06 Diðer arkadaþlarýma anlatýrým anlatýrým>Okul yetkililerine Aileme anlatýrým 32 4,96±5,73 bildiririm Aileme anlatýrým>Ok ul yetkililerine bildiririm Arkadaþlarla Hiçbir zaman olma dý 660 3,41±4,62 KW=83,033 Ara sýra>Hiçbir zaman Yanlýþ Bir p=0,000 Genellikle>Hiçbir zaman Davranýþta Ara sýra olur 664 4,30±4,14 Her zaman>Hiçbir zaman Bulunma Genellikle olur 73 6,08±6,31 Her zaman> Ara sýra Her zaman olur 36 11,55±9,71 Her zaman>Genellikle * Mann Whitney U testi.

78 Klinik Psikiyatri 2019;22:71-82 Lise öðrencisi ergenlerin suça yönelik tutumlarý ve risk faktörleri anne hem de babanýn suça sürüklenmiþ olmasý arasýndaki iliþkiyi ortaya koymak amacý ile 161 çocuðun suç davranýþýna yönelme riskini arttýrmak- çalýþmayý inceleyerekyapýlmýþ olan bir meta-analiz tadýr (53). çalýþmasýnda olumsuz ebeveyn yaklaþýmlarýnýn suç davranýþý riskini %11 oranýnda arttýrdýðý Ailelerin ergenlere karþý tutumlarý ile ergenlerin bildirilmiþtir (60). Okuldaki ders baþarýsýný suça karþý tutumlarý arasýndaki fark incelendiðinde, baþarýsýz olarak deðerlendiren ergenlerin suç aile tutumlarýný baskýcý veya ilgisiz olarak belirten davranýþýný daha çok onayladýklarý saptanmýþtýr. ergenlerin diðer gruplara göre suç davranýþýný Okuldaki genel baþarýsýzlýk (Düþük notlar, olumsuz onaylayýcý bir tutum sergiledikleri saptanmýþtýr. okul deneyimleri vb.) akademik baþarýyý olumsuz Yapýlan çalýþmalarda olumsuz ebeveyn tutum- olarak etkilemektedir. Düþük akademik baþarý ise larýnýn, çocuklarýn yaþamlarýnýn ilerleyen yýllarýnda ergenlerin üzerinde yarattýðý gerilimle onlarý suç suç davranýþýna yönelmesinin bir sebebi olduðu, davranýþýna yöneltmektedir (24). Suç ve çocuk olumlu aile tutumlarýnýn çocukta görülebilecek üzerine yapýlan pek çok çalýþma, suç davranýþýnda kurallara karþý gelme, saldýrganlýk, çalma gibi bulunan çocuklarýn okulda baþarýsýz olduklarýný, davranýþlarýný azalttýðý ve ebeveynlerin demokratik okuldan kaçma eðiliminde bulunduklarýný, devam- tutumlarýnýn çocuðun olumlu sosyal davranýþlar sýzlýk yaptýklarýný, büyük oranda uyuþturucu kul- gösterme olasýlýðýný arttýrdýðý belirtilmiþtir landýklarýný öne sürmektedir (27,61, 62). Küçüker (54,55,56). Baskýcý, ilgisiz aile tutumlarý ergenlerin 2001 yýlýnda bir grup hüküm giymiþ ve hüküm kendilerini yalnýz, yetersiz ve güçsüz hissetmesine giymemiþ ergen üzerinde yaptýðý çalýþmada, okul sebep olarak ergenlerin suç davranýþýný onaylayýcý baþarýlarýný iyi olarak deðerlendiren hükümlü bir tutum içine girmelerine neden oluyor olabilir. çocuklarýn oranýný %20,5 olarak, okul baþarýsýný iyi Çalýþma bulgularýmýzýn aksine Þengün Afþin'in olarak deðerlendiren hükümlü olmayan çocuklarýn 2017 yýlýnda suça sürüklenmiþ çocuklar üzerinde oranýný ise %75,4 olarak belirtmiþtir (63). Bu bul- yaptýðý bir araþtýrmada anne ve baba tutumunu gular ýþýðýnda yüksek akademik baþarýyla suç demokratik ve hoþgörülü olarak deðerlendiren davranýþýnýn ters orantýlý olduðunu söylemek çocuklarýn suça sürüklenme oraný anne ve baba mümkündür. Okul baþarýsý az olan öðrencilerin tutumunu ihmalkar olarak deðerlendiren çocuklar- suça yönelmelerinin nedeni ise ergenlerin eðitime dan anlamlý derecede daha fazla olduðu bakýþ açýlarý, okulu yararlý bulup bulmamalarý ve bildirilmiþtir (57). okula baðlýlýklarýnýn azalmasýyla çalýþma hayatýna yönelmeleri ya da okuldan uzaklaþýp ergeni olum- suz davranýþlara yönlendirebilecek akran gruplarý- Aile içinde baðýrma, dövülme, aþaðýlama, dayak na yakýnlaþmalarý olabilir. atma, tuvalet/banyoya kilitleme gibi þiddet içerikli cezalar ile cezalandýrýlanergenlerin suça karþý tutumlarýnýn daha onaylayýcý olduðu belirlenmiþtir. Disiplin soruþturmasý geçirmiþ olan ergenlerin suça Benzer olarak Bilgin 2009 yýlýnda çalýþan ve suça karþý tutumlarýnýn daha onaylayýcý olduðu saptan- sürüklenmiþ çocuklar üzerinde yaptýðý bir çalýþma- mýþtýr. Yavuz 2003yýlýnda bir grup hüküm giymiþ da, örneklem grubunun %72,4'ünün sadece iþ erkek ergen üzerinde yaptýðý çalýþmada,ergen- yaþamýnýn gereði olarak çevresinden deðil ayný lerin%82,6'sýnýn disiplin cezasý almadýðýný, zamanda ailesinden de fiziksel þiddet görmekte %17,4'ünün ise aldýðýný belirtmiþtir (64). Ýpek'in olduðunu belirtmiþtir (58). Tütüncüler ve 2010 yýlýnda yaptýðý çalýþmada, ergenlerin % 28,2'si arkadaþlarý tarafýndan çocuk suçluluðunun sebep- okul hayatýnda uyarý, yaptýrým veya disiplin cezasý lerini ortaya koymayý amaçlayan bir araþtýrmada aldýðý yönünde cevap vermiþtir. % 71,8'lik bir kýsým suça sürüklenmiþ çocuklardan oluþan örneklemin ise hiç uyarý, yaptýrým veya disiplin cezasý %28'inin aile içinde þiddete maruz kaldýðýný ve þid- almadýðýný belirtmiþtir (65). Benzer þekilde Akalýn dete maruz kalan çocuklarýn büyük çoðunluðunun tutuklu çocuklar üzerinde yaptýðý çalýþmada ergen- erkek çocuklardan oluþtuðunu belirtmiþlerdir (59). lerin %83,3'ünün eðitim gördükleri okullarda disi- Þiddet aracýlýðýyla cezalandýrýlan ergen, öðrendiði pline gitmediðini bildirirken, %16,7'sinin ise gittiði- bu yýkýcý davranýþ biçimini kendi hayatýna entegre ni bildirmiþtir (66). Çalýþma bulgularýmýz ile edip þiddet içerikli suçlara yatkýn hale geliyor ola- alanyazýndaki çalýþmalar arasýndaki bu farklýlýðýn bilir. Ebeveynlik ile ergenlerdeki suç davranýþý nedeni bu araþtýrmada saðlýklý ergenler üzerinde

Klinik Psikiyatri 2019;22:71-82 79 Sarý E, Arslantaþ H.

çalýþýlmýþ olmasýnýn yaný sýra, diðer örneklem grup- düþünülmüþtür. larýnýn çoðunluðunun ilkokul mezunu olmalarýn- dan kaynaklanýyor olabilir. Arkadaþlarýyla her Ergenlerle yapýlacak suça yönelik tutumlarla ilgili zaman ve genellikle yanlýþ bir davranýþta bulunan çalýþmalarda aileyi, okulu ve diðer sistemlerin çalýþ- ergenlerin diðer gruplara göre suça karþý tutum- maya dahil edilmesi literatüre katký saðlayabilir. larýnýn daha onaylayýcý olduðu saptanmýþtýr. Aile tutumlarý ergenlerin suç davranýþlarýný onayla- Arkadaþ gruplarý saldýrganlýk davranýþýnýn kontrol masý ve suç davranýþlarý göstermeleri açýsýndan risk altýna alýndýðý ortamlardýr. Literatürde olumsuz etkeni olabilir. Bu nedenle okullarda aile tutum- akran iliþkilerinin saldýrgan davranýþla iliþkili larýnýn tanýnmasý ve belirlenmesi, suç iþlemeye olduðunu gösteren bulgulardan söz edilmektedir. karþý önlem alýnmasý açýsýndan önemlidir. Þiddet Akranlarla kurulan pozitif iliþkilerin saldýrganlýðý içerikli cezalara maruz kalan ergenlerin suça yöne- azalttýðý bildirilmektedir (67). Erdoðdu (2005) lik tutumlarýnýn onaylayýcýolmasý nedeniyle þiddet akran grubunun saldýrgan olduðunu bildiren çocuk- içeren cezalar almýþ ergenlerin belirlenmesi bu larýn daha fazla saldýrgan davranýþlarda bulun- ergenlerin olasý suç içeren davranýþlarýna karþý duðunu bulgulamýþtýr (68). Arkadaþ çevresinin suça önlem almak açýsýndan önemli olacaktýr. etkisinin %69 oranýnda olduðu saptanan bir çalýþ- Ergenlerde suça yönelik tutumlarýn azaltýlmasýnda mada çocuklarýn %11,8'i fiili tek baþýna, %81,7'si ailenin önemi dikkate alýnarak okullarda ailelere arkadaþlarýyla gerçekleþtirdiðini belirtilmiþtir (64). yönelik olarak; ergenlik dönemi özellikleri ve sorunlarý, ergene yaklaþýmda olumlu tutumla iliþki- Araþtýrma sonuçlarý, çalýþmada kullanýlan istatistik- li olabilecek faktörler konularýnda eðitimlerin sel teknikler ve Aydýn ilinde dokuz lise ile sýnýrlýdýr. yapýlmasýnýn uygun olduðu düþünülmüþtür. Bu araþtýrma saðlýklý ergenlerle yapýldýðý ve bu konuda yapýlmýþ çok az çalýþma olduðu için araþtýr- *Bu çalýþma Aydýn Adnan Menderes Üniversitesi ma sonuçlarý suç iþlemiþ çocuklar üzerinde yapýlmýþ Saðlýk Bilimleri Enstitüsü Ruh Saðlýðý ve çalýþmalar ile tartýþýlmak zorunda kalýnmýþtýr. Hastalýklarý Hemþireliði Anabilim Dalý Yüksek Ayrýca araþtýrmadaki bazý sorular öðrencilerin Lisans programý kapsamýnda yapýlmýþ olan Arþ. kendi bireysel deðerlendirmelerini içermiþ olup Gör. Ezgi Sarý'nýn tezidir. Tez Aydýn Adnan (Okul baþarýsý, ekonomik düzeyi ve ailenin ergene Menderes Üniversitesi Ögretim Üyesi Yetiþtirme karþý tutumu gibi) bu durum deðerlendirmede yan- Programý Birimi tarafindan 14046 proje numarasý lýlýða neden olmuþ olabilir. ile ve ayný zamanda Aydýn Adnan Menderes Üniversitesi Bilimsel Araþtýrma Projeleri Birimi Sonuç olarak, çalýþmamýzda pek çok yýkýcý sonucu tarafindan HF-18001 proje kodu ile desteklen- bulunan suç davranýþýnýn temelini oluþturabilecek miþtir. risk faktörleri belirlenmeye çalýþýlmýþtýr. Bunun sonucunda ise erkek ergenlerin, kendilerine karþý **Bu çalýþma 02-05 Mayýs 2018 tarihleri arasýnda aile tutumlarý baskýcý ve ilgisiz olan, aileleri tarafýn- Burdur’da yapilmis olan 1. Uluslararasý Saðlýk dan problemli asi bir çocuk olarak tanýmlanan, aile Bilimleri ve Yaþam Kongresi'nde sözel bildiri içi tartýþmalarý sýk olan ve yanlýþ bir davranýþ sonu- olarak sunulmuþ olup tam metni kongre bildiri cu þiddet içerikli cezalara maruz kalan, aile içinde kitabýnda yayýnlanmýþtýr. babalarý hüküm giymiþ olan, anne baba eðitim düzeyleri düþük olan ve ailesinin ekonomik düzeyi yüksek olan ergenlerin suç davranýþýný daha çok onayladýklarý bulunmuþtur. Bunun yaný sýra Yazýþma adresi: Arþ. Gör. Ezgi Sarý, Aydýn Adnan Menderes akademik baþarýsý düþük, tekrarlayan disiplin Üniversitesi, Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Hemþireliði Anabilim soruþturmasý deneyimlemiþ, arkadaþlarý tarafýndan Dalý, Aydýn, Türkiye [email protected] kendini düþünen/bencil olarak tanýmlanan, hüküm giymiþ arkadaþlara sahip ve arkadaþlarýyla birlikte yanlýþ bir davranýþta bulunan ergenlerin de suç davranýþlarýný daha çok onayladýklarý ve tüm bu bulgularýn suça yönelmede risk faktörleri olduðu

80 Klinik Psikiyatri 2019;22:71-82 Lise öðrencisi ergenlerin suça yönelik tutumlarý ve risk faktörleri

KAYNAKLAR 1. Derman O. Ergenlerde psikososyal geliþim. Adölesan ve malarý Sempozyumu, Ankara, 2002, pp. 153. Ergen Saðlýðý II Sempozyum Dizisi 2008;63:19-21. 21. Gökpýnar M. Sosyal ve kriminal boyutlarýyla çocuk suçlu- 2. Akçan Parlaz E, Tekgül N, Karademirci E, Öngel K. Ergenlik luðu. Türkiye Barolar Birliði Dergisi 2007;72:206-233. dönemi: fiziksel büyüme, psikolojik ve sosyal geliþim süreci. 22. Baysan Arabacý L, Taþ G. Dragging factors in juvenile delin- Turkish Family Physician 2012;3:10-16. quency, mental health problems and nursing care. J Psychiatr 3. Sokullu-Akýncý F. Kriminoloji. 11. Basým, Ýstanbul, Beta Nurs 2017;8:110-117. Basým Yayým, 2014, pp. 27, 176-178, 134-135, 154- 164. 23. Börekçi E. Suça Sürüklenen Çocuklarda Suç Geçmiþi Ýle 4. Türkiye Ýstatistik Kurumu Ýnternet Sayfasý. www.tuik.gov.tr Aile Ve Akran Etkisinin Mükerrer Suçluluða Etkisi: Ankara Ýli Eriþim Tarihi: Aralýk 29, 2017. Örneði. Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.2012. 5. Nilsson A. Livingconditions, social exclusion and recidivism among prison ýn mates. J Scand Stud Criminol Crime Prev 24. Örki H. Okullarda Þiddet Ve Suç: Eskiþehir Örneði. 2003;4:57-83. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. 2013. 6. Dönmezer S. Kriminoloji. 8. Basým, Ýstanbul, Beta Basým Yayým, 1994, pp. 2. 25. Kart M. Çocuk Ve Suç: Marmara Bölgesi Örneði. Dumlupýnar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek 7. Dembo R, Schmeidler JA. Classfication of high-risk youths. Lisans Tezi.2012. Crime Delinq 2003;49:201-230. 26. Polat H. Suça Yönelen Ergenlerde Travmatik Yaþantýlar Ve 8. Eyüboðlu M, Eyüboðlu D. Suça Sürüklenen Çocuklarda Suça Karþý Tutumlar. Yüzüncü Yýl Üniversitesi Saðlýk Bilimleri Psikiyatrik Bozukluklar, Sosyodemografik Özellikler ve Risk Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.2007. Faktörleri. J Clin Psy, 2018;21:7-14. 27. Aðýrgötüren B. Malatya Kentinde Çocuk Suçluluðu. Ýnönü 9. Yavuzer H. Çocuk ve Suç. 17. Basým, Ýstanbul, Remzi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.2006. Kitapevi, 2016, pp. 15-16, 83-84, 91, 148-149, 235-238. 28. Loeber R, Farrington DP, Stouthamer-Loeber, Moffit TE, 10. Öncü FS, Ger C, Bilici M, Ural R, Uygur C. Sosyoekonomik Caspi A. The development of male offending: key findings from etmenlerin ve sosyodemografik özelliklerin psikotik olgularýn the first decade of the pittsburgh youth study. J Scand Stud suç iþlemesinde etkisi. Türk Psikiyatr Derg 2007;18:4-12. Criminol Crime Prev 1998;7:141-171. 11. Seyhan D, Zincir H. Tutuklu/hükümlü gençlerin benlik 29. Tittle CR, Ward DA, Grasmick HG. Gender, age and crime saygýsý düzeyleri ile aile özelliklerinin incelenmesi ve aralarýnda- deviance: A challange to self control theory. J Res Crime Delinq ki korelasyonun belirlenmesi. Aile ve Toplum Eðitim-Kültür ve 2003;40:426-453. Araþtýrma Dergisi 2009;19:7-24. 30. Akduman GG, Akduman B, Cantürk G. Ergen suçluluðun- 12. Üstün A, Yýlmaz M, Kýrbaþ Þ. Gençleri Þiddete Yönelten da bazý kiþisel ve ailesel özelliklerin incelenmesi. Türk Pediyatri Nedenler. Okullarda Þiddet ve Çocuk Suçluluðu, 1. Basým, A. Arþivi 2007;42:156-61. Solak (Ed), Ankara, Hegem Yayýnlarý, 2007, pp. 111. 31. Gördeleþ Beþer N, Baysan Arabacý L, Uzunoðlu G. 13. Solak A. Çocuk Suçluluðu ve Aile. 2. Basým,Ankara, Hegem Türkiye'de bir bölge psikiyatri hastanesinde tedavi olan suça Yayýnlarý, 2009, pp. 27-35. itilmiþ çocuk profilleri. Anadolu Psikiyatr Derg 2016;17:317-324. 14. Amodei N, Scott AA. Psychologists' contribution to the pre- 32. Ayaz M, Ayaz AB, Soylu N. Çocuk ve ergen adli olgularda vention of youth violence. Soc Sci J 2002;39:511-526. ruhsal deðerlendirme. Klin Psikiyatr Derg 2012;15:33-40. 15. Güven H. Suç Ýþlemiþ Ergenlerle Suça Karýþmamýþ 33. Þen S, Karbeyaz, K, Toygar M, Akkaya H. Sociodemographic Ergenlerin Düþmanca Niyet Yükleme Yanlýlýklarý Ve Bazý evaluation of children pushed ýnto crime ýn Eskiþehir. Adli Týp Ailesel Özelliklerinin Ýncelenmesi. Çukurova Üniversitesi Derg 2012;26:146-155. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. 2011. 34. Carlo G, Hausmann A, Christiansen S, Randall BA. 16. Ýmamoðlu A. Psikolojik ve Ahlaki Açýdan Çocuk Suçluluðu. Sociocognitive and behavioral correlates of a measure of proso- 1. Basým, Ýstanbul, Deðerler Eðitim Merkezi Yayýnlarý, 2015, pp. cial tendencies for adolescents. J Early Adolesc 2003;23:107- 107-108. 134. 17. Çalýk T, Kurt T. Okulda Þiddetin Önlenmesi Ve Güvenli 35. Kumru A, Carlo G, Edwards CP. Olumlu sosyal davranýþlarýn Okul. Okullarda Þiddet Ve Çocuk Suçluluðu: Eðitim Ve Þiddet, iliþkisel, kültürel, biliþsel ve duyuþsal bazý deðiþkenlerle iliþkisi 1. Baský, Þ Erçetin (Ed), Ankara, Hegem Yayýnlarý, 2006, pp. (relational, cultural, cognitive, and affective predictors of proso- 108. cial behaviors). Turk J Psychol 2004;19:109-125. 18. Kulaksýzoðlu A. Ergenlik Psikolojisi. 1. Basým, Ýstanbul, 36. Carlo G, Randall. The development of a measure of proso- Remzi Kitabevi, 1998, pp. 196. cial behaviors for late adolescents. J Youth Adolesc 2002;31:31- 19. Uluðtekin S. Hükümlü Çocuk ve Yeniden Toplumsallaþma, 44. 1. Basým, Ankara, Bizim Büro Yayýnlarý, 1999, pp. 32-54. 37. Kocadal H. Kent Ve Suç: Mersin'de Genç Suçluluðu Üzerine 20. Kepenekçi YK, Özcan AY. Okullarda Çocuk Suçluluðunun Sosyolojik Bir Araþtýrma. Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Önlenmesi. I. Ulusal Çocuk ve Suç: Nedenler ve Önleme Çalýþ- Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. 2004.

Klinik Psikiyatri 2019;22:71-82 81 Sarý E, Arslantaþ H.

38. Göcek G. Suç Faili Olan Çocuklar Açýsýnda Çocuk Suçluluðu antecedents of criminality. Agression and Violent Behavior Ve Çocuklara Uygulanan Ceza Ve Güvenlik Tedbirleri. Ýstanbul 1999;4:107-127. Üniversitesi Adli Týp Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. 2009. 55. Ersin B. Lise Öðrencilerinin Suç Eðilimleri Ýle Anne Baba 39. Balkaya A, Ceyhan E. Lise öðrencilerinin suç davranýþý Tutumlarý Arasýndaki Ýliþki (Beyoðlu Ýlçesi Örneði). Beykent düzeylerinin bazý kiþisel ve ailesel nitelikler bakýmýndan incelen- Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans mesi. Aile ve Toplum Eðitim-Kültür ve Araþtýrma Dergisi Tezi.2010. 2007;3:13-27. 56. Bolattekin A. Anne-Babanýn Baðlanma Stilleri, Anne-Baba 40. Aksu H, Karakoç Demirkaya S, Gürbüz Özgür, B Gün B. Tutumlarý Ve Çocuklarýndaki Davranýþ Problemleri Arasýndaki Aydýn ilinde bir yýldaki çocuk ve ergen adli olgularýn deðer- Ýliþkinin Ýncelenmesi. Ýstanbul Arel Üniversitesi Sosyal Bilimler lendirilmesi. Anadolu Psikiyatr Derg 2013;14:369-377. Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.2014. 41. Saddock BJ, Saddock VA. Comprehensive Textbook of 57. Þengün Afþin R. Suça Sürüklenen Çocuklar Ýle Suça Psychiatry. Aydin H, Bozkurt A (Çeviri Ed.) 3. Baski, Ankara: Sürüklenmeyen Çocuklarýn Algýladýklarý Anne Ve Baba Günes Kitabevi Ltd. Sti.,2007, 3412-3425. Tutumlarý, Baðlanma Stilleri Ve Benlik Algýlarýnýn Ýncelenmesi. Gazi Üniversitesi Eðitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans 42. Saddock BJ, Saddock VA. ComprehensiveTextbook of Tezi. 2017. Psychiatry. Aydin H, Bozkurt A (Çeviri Ed.) 3. Baski, Ankara: Günes Kitabevi Ltd. Sti., 2007, 3441-3449. 58. Bilgin R. Diyarbakýr'da sokakta çalýþan çocuklar üzerine sosyolojik bir araþtýrma. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi 43. Özen S, Ece, A, Oto R, Týraþçý Y, Gören S. Juvenile delin- 2009;8:232-244. quency in a developing country: A province example in Turkey. Int J Law Psychiatry 2005;28:430-441. 59. Tütüncüler A, Karagöz YM, Demirçin S Atýlgan M. Matruþka: göç, istismar, eðitim eksikliði, negatif ailesel faktörler 44. Cantürk G. Çocuk suçluluðunda adli psikiyatrik deðer- ve çocuk suçluluðu. Adli Týp Bülteni 2008;13:97-105. lendirme. Sted. 2005;14:31-4. 60. Hoeve M, Dubas JS, Eichelsheim VI, vandeerLaan PH, 45. Erden G. Islahevinde Ve Tutukevinde Kalan Ergenlerin Smeenk W, Gerris JRM. The relationship between parenting Stresle Baþa Çýkma Örüntüleri. Bilimsel Araþtýrma Projesi and delinquency: a meta-analysis. J Abnorm Child Psychol Kesin Raporu. Ankara Üniversitesi, Ankara, 2006, pp. 54. 2009;37:749-775. 46. Öter A. Çocuk Suçluluðunun Toplumsal Nedenleri (Antalya 61. Kýzmaz Z. Öðrenim düzeyi ve suç: suç-okul iliþkisi üzerine Örneði). Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler sosyolojik bir araþtýrma. Fýrat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. 2005. Dergisi 2004;14:291-319. 47. Öztürk Ö. Ýstanbul H Tipi Cezaevinde Kalan Ergenlerde 62. Wang X, Blomberg TG, Li SD. Comparison of the educa- Suçluluk-Utanç Duygusunun Deðerlendirilmesi. Zonguldak tional deficiencies of delinquent and nondelinquent students. Karaelmas Üniversitesi Saðlýk Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Eval Rev. 2005;29:291-312. Lisans Tezi.2005. 63. Küçüker H. Suç Davranýþýnda Bulunan Çocuklarýn 48. Levine CR, Eileen MJ, Hernandez D. Out-of-schoolcare Sosyodemografik Özellikleri Ve Olasý Suça Ýtilme Nedenleri. and problem behavior trajectories among low-income adoles- Fýrat Üniversitesi Saðlýk Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans cents: ýndividual, family, and neighborhood characteristics as Tezi.2001. added risks. Child Dev 2004;75:948-965. 64. Yavuz AE. Tutuklu Ya Da Hükümlü Erkek Ergenlerde 49. Dembo R, Wothke W, Shemwell M, Pacheco K, Seeberger Kriminolojik Öykü Ýle Madde Kullanýmý Ve Aile Yapýsý W, Rollie M, SchmeidlerJ, Livingston S.A structural model of Arasýndaki Ýliþki. Ýstanbul Üniversitesi Adli Týp Enstitüsü, the influence of family problems and child abuse factors on seri- Yüksek Lisans Tezi. 2003. ous delinquency among youths processed at a juvenile assess- ment center. J Child Adolesc Subst Abuse 2000;10:17-31. 65. Ýpek A. Suça Sürüklenen Çocuklarýn Okul Dönemlerinin Ýncelenmesi Ve Bu Dönemde Barýndýrdýklarý Risk Faktörlerinin 50. Keller TE, Catalano RF, Haggerty KP Fleming CB. Parent Belirlenmesi: Ankara, Ýstanbul Ve Ýzmir Jandarma Çocuk figure transitions and delinquency and drug use among early Merkezleri Örneði. Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri adolescent children of substance abusers. Am J Drug Alcohol Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. 2010. Abuse 2002;28:399-427. 66. Akalýn N. Suça Ýtilmiþ Çocuklarýn Adli Týp Açýsýndan Ýnce- 51. Farrington DP, Coid JW, Murray J. Family factors in the lenmesi Ve Cezaevinde Bulunan Suça Ýtilmiþ Çocuklarýn intergeneration altransmission of offending. Crim Behav Ment Deskriptif Olarak Ýncelenmesi.Ýstanbul Üniversitesi Adli Týp Health 2009;19:109-124. Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.1999. 52. Gönültaþ MB. Adana Ýlinde Mala Ve Þahsa Karþý Suç 67. Aktaþ V, Güvenç GB. Kýz ve erkek ergenlerde saldýrgan ve Ýþleyen Çocuklarýn Sosyodemografik Özelliklerinin Ortaya olumlu sosyal davranýþlar ile yaþ, iliþkisel baðlam ve kiþiler arasý Konulmasý. Çukurova Üniversitesi Saðlýk Bilimleri Enstitüsü, duyarlýlýk arasýndaki iliþkiler. Edebiyat Fakültesi Dergisi Yüksek Lisans Tezi.2009. 2006;23:233-264. 53. Nijhof KS, de Kemp RA, Engels RC. Frequency and seri- 68. Erdoðdu MY. Suça yönlendirilen ve yönlendirilmeyen ousness of parental offending and the irimpact on juvenile çocuklarýn aile iliþkileri ile saldýrganlýk davranýþlarýnýn offending. J Adolesc Health 2009;32:893-908. karþýlaþtýrýlmasý. Çocuk Ve Gençlik Ruh Saðlýðý Dergisi 54. Haapasalo J, Pokelo E. Child rearing and child abuse 2005;12:106-114.

82 Klinik Psikiyatri 2019;22:71-82 ARAÞTIRMA 8-12 yaþ arasý çocuklarda bilgisayar oyun baðýmlýlýðý, aleksitimi, sosyal anksiyete, yaþ ve cinsiyetin incelenmesi Examination computer gaming addiction, alexithymia, social anxiety, age and gender among children aged 8-12 Ýbrahim Taþ1, Zehra Güneþ2 1Dr. Öðr. Üyesi, Ýstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, Eðitim Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danýþmanlýk Anabilim Dalý,Ýstanbul,Türkiye https://orcid.org/0000-0002-5752-2753 2Yüksek Lisans Öðr., Ýstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, Eðitim Fakültesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,Ýstanbul,Türkiye ÖZET SUMMARY Amaç: Bu araþtýrmanýn amacý çocuklarda bilgisayar oyun Objective: The aim of this study is to examine age, gen- baðýmlýlýðýnýn yordayýcýlarý olarak yaþ, cinsiyet, aleksitimi der, alexithymia and social anxiety as predictors of com- ve sosyal anksiyeteyi incelemektir. Yöntem: Araþtýrma puter gaming addiction among children. Method: The 148'i kýz, 173'ü erkek olmak üzere toplam 321 kiþi research was carried out on a total of 321 persons, 148 üzerinde gerçekleþtirilmiþtir. Katýlýmcýlarýn yaþlarý 8 ile 12 of whom were girls and 173 were boys. The ages of the arasýnda olup yaþ ortalamalarý 10.48’dir. Araþtýrmanýn participants were between 8 and 12 and their average verileri Çocuklar için Bilgisayar Oyun Baðýmlýlýðý Ölçeði, age was 10.48. Research data were collected via Çocuklar için Aleksitimi Ölçeði ve Çocuklar için Sosyal Computer Gaming Addiction Scale for Children, Anksiyete Ölçeði ile Kiþisel Bilgi Formu aracýlýðýyla toplan- Alexithymia Scale for Children, Social Anxiety Scale for mýþtýr. Verilerin normal daðýldýðý ve çoklu regresyon için Children and Personal Information Form. Parametric gerekli varsayýmlarý karþýladýðý görüldüðünden para- tests were used because it was found that the data of metrik testler kullanýlmýþtýr. Veriler Pearson Korelasyon research were normally distributed and met the neces- Analizi ve Hiyerarþik Regresyon Analizi yöntemi ile ince- sary assumptions for multiple regressions. The data lenmiþtir. Bulgular: Bilgisayar oyun baðýmlýlýðý, aleksitimi obtained from the research were analyzed by Pearson ve sosyal kaygý arasýnda pozitif iliþki olduðu tespit Correlation Analysis and Hierarchical Regression Analysis edilmiþtir. Ayrýca yaþ, cinsiyet, aleksitimi ve sosyal method. Results: A positive correlation has been found anksiyetenin, bilgisayar oyun baðýmlýlýðýný %24.1 between computer gaming addiction and alexithymia düzeyinde anlamlý bir þekilde yordadýðý görülmüþtür. and social anxiety. In addition, age, gender, alexithymia Araþtýrmada bilgisayar oyun baðýmlýlýðýnýn açýklanmasýn- and social anxiety were significantly predictive of com- da en güçlü etkinin aleksitimiden geldiði, onu cinsiyet ve puter gaming addiction at 24.1%. In the research, it was sosyal anksiyetenin izlediði tespit edilmiþtir. Sonuç: identified that the most effect in explaining computer Araþtýrmada sonuç olarak cinsiyet, aleksitimi ve sosyal gaming addiction was alexithymia, followed by gender anksiyetenin çocuklarda bilgisayar oyun baðýmlýlýðýný and social anxiety. Discussion: It is found out that gen- önemli ölçüde etkilediði görülmektedir. Araþtýrmanýn der, alexithymia and social anxiety affect computer gam- sonuçlarý alan yazýn ýþýðýnda tartýþýlmýþ ve araþtýrmacý ve ing addiction in children significantly. The results of alanda çalýþan uzmanlara önerilerde bulunulmuþtur. research were discussed in the light of the related litera- ture and suggestions were made to the researchers and experts studying in the field. Anahtar Sözcükler: Bilgisayar oyun baðýmlýlýðý, aleksiti- mi, sosyal anksiyete, cinsiyet, çocuk Key Words: Computer gaming addiction, alexithymia, social anxiety, gender, children

(Klinik Psikiyatri 2019;22:83-92) DOI: 10.5505/kpd.2018.17894

Makalenin geliþ tarihi: 14.06.2018, Yayýna kabul tarihi: 22.10.2018 83 Taþ Ý, Güneþ Z.

GÝRÝÞ oyun baðýmlýlýðý APA (Amerikan Psikiyatri Derneði) tarafýndan DSM 5 (Ruhsal Temelde eðlence ihtiyacýný karþýlamaya yönelik bir Bozukluklarýnýn Tanýsal ve Ýstatistiksel El Kitabý 5) etkinlik olarak deðerlendirilen oyun, çocuðu birçok (9) bölüm 3'e alýnmýþtýr. Bu kavram DSM 5 tarafýn- açýdan geliþtirmektedir. Oyun çocuðun kendini dan zihnin sürekli olarak onunla meþgul olmasý, ifade etmesi için en uygun yollardan biri olduðu tolerans, yoksunluk belirtileri, miktarý ile ilgili gibi dilsel, biliþsel, sosyal ve fiziksel becerilerini yalan söyleme, diðer insanlarla problem yaþama, geliþtirmede de önemli bir araçtýr (1). Bu yönüyle önemli iliþkilerinden birini kaybetme, olumsuz oyunun, bireyin birçok temel ihtiyacýný karþýladýðýný duygulardan kaçýþ, oyunu býrakmak istemesine rað- ve bireyin saðlýklý ve bütüncül bir þekilde geliþi- men býrakamama, oyun oynama dýþýndaki ilgi alan- minde önemli bir etkiye sahip olduðunu söyleyebili- larýnýn kaybolmasý þeklinde dokuz kriter riz. çerçevesinde ele alýnmýþtýr (10). Bu kriterler oyun baðýmlýlýðýný ölçme ile ilgili çalýþmalarda kul- lanýldýðý gibi sosyal medya baðýmlýlýðý (11) ve inter- Teknolojik geliþmelerle birlikte tarihi oldukça net baðýmlýlýðý (10) gibi diðer teknolojik baðýmlýlýk- eskilere dayanan oyun kavramýnýn içeriði yeniden larýn ölçülmesinde de kullanýlmaya baþlanmýþtýr. þekillenmiþtir. Oyunlarýn açýk mekânlardan kapalý Oyun baðýmlýlýðý baþlý baþýna bir problem olmakla mekânlara, gerçek kiþilerle etkileþimden sanal kiþi- birlikte, oyun baðýmlýlýðýnýn çevrimiçi kumar lerle etkileþime evrildiði görülmektedir (2). Dijital baðýmlýlýðý gibi diðer çevrimiçi olumsuz aktiviteler- oyunlarýn bir çeþidi olarak karþýmýza çýkan çevrim- le de artan bir yakýnlýðý söz konudur (12). Bu içi oyunlar birçok kiþi için çekim merkezi olmuþtur. durum oyun baðýmlýlýðýnýn çocuklar için baþka Ýnternet dünyasýnýn sýnýrlarý olmayan, interaktif ve tehlikelerin de habercisi olduðunu göstermektedir. kimlikleri gizleyen özellikleri çevrimiçi oyunlarý popüler bir dinlence ve eðlence aracý haline getir- miþtir (3). Ancak çevrimiçi oyunlar beraberinde Alan yazýnda çocuklarda oyun baðýmlýlýðý ve iliþkili pek çok sorun getirebilmektedir. Çocuklarýn tüm olduðu kavramlar ile ilgili sýnýrlý sayýda çalýþma gün bilgisayar baþýnda zaman geçirmeleri, sosyal bulunmaktadýr. Yapýlan çalýþmalarda oyun baðým- hayattan kopmalarý ve aileleri ile iletiþim kurma- lýlýðýnýn ebeveyn eðitimi (13), anne eðitim düzeyi malarý aileler tarafýndan dile getirilen sorunlardan (14), dikkat eksikliði ve hiperaktivite bozukluðu ile bazýlarýdýr (4). Oyun çocuðun iç dünyasýný dýþarda- depresyon (15), internet baðýmlýlýðý (16), duygu ki sosyal dünya ile birleþtirmesine yardým etmekte- düzenleme ve okula baðlýlýk (17), saldýrganlýk dir (5). Sanal dünyada ise çocuðun iç dünyasýný bir- (8,18) ve sosyal baðlýlýk (19) ile iliþkili olduðu leþtirdiði çok fazla ve oldukça farklý dünyalar yer görülmektedir. Bilgisayar oyun baðýmlýlýðý cinsiyet almaktadýr. Bu sanal dünyalar çocuðun geliþimi için deðiþkeni açýsýndan deðerlendirildiðinde, alan oldukça zararlý olabilmektedir. Agresif davranýþlar, yazýnda çocuklarda bilgisayar oyun baðýmlýlýðý ile þiddetin normalleþmesi (6) ve baðýmlýlýk (7) sanal cinsiyet deðiþkeni arasýnda iliþki olduðunu gösteren oyunlarýn göze çarpan zararlý özellikleri olarak çalýþmalar (6,7,13,14) olduðu gibi her iki cinsiyet karþýmýza çýkmaktadýr. açýsýndan anlamlý bir fark olmadýðýný gösteren çalýþma da (20) bulunmaktadýr. Baðýmlýlýk konusunda özellikle küçük çocuklarýn risk altýnda olduðu göz önüne alýndýðýnda (8) Ýnternet baðýmlýlýðý ile iliþkisi son yýllarda daha sýk gerçek oyunlar yerine sanal oyunlar oynamalarýnýn araþtýrýlan kavramlardan olan aleksitimi kavramý, onlarda baðýmlýlýðýn geliþiminde etkili olabileceði problemli internet kullanýmýna yol açan bir söylenebilir. Çocuðun sürekli olarak oyunu düþün- deðiþken olarak karþýmýza çýkmaktadýr (21). mesi, oyun oynamayý býrakamamasý ve sürekli Modern teknolojilerin beraberinde getirdiði yeni- olarak oyunla ilgilenmesi bilgisayar oyun baðým- likler ve yaþam tarzý sevgi, yardýmlaþma, paylaþma, lýlýðý olarak tanýmlanmaktadýr (7). Dijital oyun anlaþýlma gibi insanoðlunun temel ihtiyaçlarýnýn baðýmlýlýðý ile ilgili yapýlan çalýþmalarýn artmasý ile karþýlanmasýný zorlaþtýrmaktadýr. Bu durum birlikte oyun baðýmlýlýðý kavramý ruh saðlýðý alanýn- günümüz insanýnda yalnýzlýðýn ve aleksitiminin art- daki otoritelerin de dikkatini çekmiþ ve çevrimiçi masýna yol açabilmektedir (22).

84 Klinik Psikiyatri 2019;22:83-92 Çocuklarda oyun baðýmlýlýðýnýn yordayýcýlarý olarak aleksitimi, sosyal anksiyete ve bazý sosyo-demografik deðiþkenler

Klinisyenlerin ve araþtýrmacýlarýn ilgisini üzerinde aracý olarak kullanýlmasýdýr. Sosyal beceri yoksun- toplamayý baþaran aleksitimi kavramý (23) farklý luðu nedeniyle gerçek hayatta iliþki kuramayan þekillerde ele alýnmýþtýr. Kavram bir kiþilik özelliði, bireyler sanal dünyada kendilerini daha özgür bir psikolojik bir sorun, biliþsel veya nörolojik bozuk- þekilde ifade edebilir, gerçek hayatta alamadýklarý luk ve sosyal destek yoksunluðu sonucu ortaya onayý sanal dünyada alabilirler (40). Bu özellikleri çýkan bir durum olarak ele alýnmaktadýr (24). ile internet sosyal beceri yoksunluðu yaþayan Aleksitimi kavramý hem duygu tepki sisteminin bi- bireyler için vazgeçilmez bir kaynak haline liþsel-deneyimsel bileþenindeki eksikliklerini hem gelebilmektedir. Bu baðlamda sosyal baðlantý kur- de duygularýn kiþilerarasý düzenleme düzeyindeki manýn (41) internetin önemli iþlevlerinden biri eksikliklerini ifade etmektedir. Bu bireyler sadece olduðu söylenebilir. Sosyal iletiþimi saðlamak için duygularýný ifade etmede ve düzenlemede sýkýntý kullanýlan internet uygulamalarýndan biri oyun- yaþamazlar, duygusal sýkýntýlarýný diðer insanlara lardýr. Bir çalýþmada (42) oyun oynayan katýlým- ifade etmede ve onlardan yardým almada da sýkýntý cýlarýn oyun oynama nedeni olarak sosyal iletiþimi yaþarlar (25). Aleksitimik bireylerin duygularýný gösterdikleri görülmektedir. Yani gerçek hayatta adlandýrma, ifade etme ve ayrýþtýrmada zorlandýk- sosyal açýdan problem yaþayan bireyler oyunlarý larý, çoðu zaman duygularýnýn farkýnda olmadan sosyal beceri yoksunluklarý ile baþ etmek için kul- yaþadýklarý görülmektedir (26). Bu bireyler olumlu lanabilmektedirler. Ancak sosyalleþmek amacýyla ya da olumsuz olaylara herhangi bir duygusal tepki kullanýlan oyunlarýn aþýrý oynanmasý baþka bir vermeden, olaylarý tamamen mantýk çerçevesinde sorunu beraberinde getirebilmektedir. Ýlk baþlarda düþünüp mekanik davranýþlar sergiler (27). Duygu sosyalleþme ve eðlence ihtiyacýna hizmet eden ve düþünceleri birbirlerinden ayýrt edemedikleri oyunlar, zaman ilerledikçe sosyal hayatta zaten için duygularýný ifade etmeleri gereken yerlerde de problem yaþayan bireyler için, bir baðýmlýlýða düþüncelerini ifade ederler (28). Bu duruma erken dönüþebilmektedir. Bu durum sosyal anksiyete çocukluk döneminde geliþmeye devam eden afekt bozukluðunun, oyun baðýmlýlýðýnda önemli bir yere geliþimindeki aksamanýn (29), çocukluk çaðý trav- sahip olabileceðini bize göstermektedir. Sosyal malarýnýn ve güvensiz baðlanma biçimlerinin neden anksiyete, kiþilerarasý deðerlendirmeden kay- olabileceði (30) ifade edilmektedir. Bu özellikler bu naklanmasý ile diðer anksiyete türlerinden ayrýl- bireylerin sosyal iliþkilerde problem yaþamalarýna maktadýr (43). Kiþilerarasý iliþkilerde deðer- ve duygulardan arýnýk, tamamen mekanik bir lendirilme korkusu bireyin sosyal ortamlarda sýkýl- iletiþim ve eðlence alaný olan sanal dünyaya dal- masýna, içine kapanmasýna ve günlük hayatta malarýna yol açabilmektedir. iþlevselliðinin bozulmasýna neden olmaktadýr.

Aleksitimi kavramý ile ilgili çalýþmalarda son yýllar- Çocuklarda sosyal anksiyete ile bilgisayar oyun da artýþ gözlenmektedir. Aleksitimi ile genel baðýmlýlýðý arasýndaki iliþkiyi inceleyen sýnýrlý sayýda teknolojik baðýmlýlýklar arasýndaki iliþkiyi ele alan çalýþma bulunmaktadýr. Bununla birlikte alan çalýþmalar incelendiðinde sýnýrlý sayýda çalýþma yazýnda sosyal kaygý ile teknolojik baðýmlýlýklar yapýldýðý görülmektedir. Yapýlan çalýþmalarda alek- arasýndaki iliþkiyi inceleyen çeþitli çalýþmalar sitiminin internet baðýmlýlýðý (21,31), aþýrý internet bulunmaktadýr. Çalýþmalarda sosyal anksiyete, kullanýmý (32), video oyunlarý (33) ve akýllý telefon problemli internet kullanýmý (44,45), siber zorbalýk baðýmlýlýðý (34) ile iliþkili olduðu tespit edilmiþtir. (46), problemli mobil telefon kullanýmý (47), bil- Aleksitimi ile cinsiyet deðiþkeni arasýndaki iliþkinin gisayar oyun baðýmlýlýðý (48) ve oyun baðýmlýlýðý incelendiði çalýþmalara bakýldýðýnda, genel olarak (49) ile iliþkili bulunmuþtur. Sosyal anksiyete ile aleksitimi ile cinsiyet arasýnda iliþki olmadýðýný cinsiyet deðiþkeni arasýndaki iliþkiyi inceleyen çalýþ- gösteren çalýþmalarýn (35,36,37,38) olduðu malara bakýldýðýnda sosyal kaygýnýn cinsiyete göre görülmektedir. Ancak alan yazýnda erkeklerin anlamlý bir þekilde farklýlaþtýðý ve kýzlarýn erkeklere anlamlý bir þekilde kadýnlardan daha fazla alek- göre anlamlý þekilde daha çok sosyal anksiyete sitimik özellikler gösterdiðini tespit eden bir çalýþ- yaþadýðý (50,51) görülmektedir. Bir baþka çalýþma- manýn da (39) olduðu tespit edilmiþtir. da (52) ise çalýþmalarýnda sosyal anksiyetede cin- siyetler arasýnda anlamlý bir fark olmadýðýný tespit Ýnternetin iþlevlerinden birisi de sosyal iletiþim etmiþtir.

Klinik Psikiyatri 2019;22:83-92 85 Taþ Ý, Güneþ Z.

Oyun baðýmlýlýðý, sosyal anksiyete ve aleksitimi ve ark. (2) tarafýndan geliþtirilmiþtir. Ölçek 5'li lik- arasýndaki iliþkileri araþtýran çalýþmalara ert tarzý bir ölçek olup 21 madde 4 alt boyuttan bakýldýðýnda, alan yazýnda her kavramla ilgili ayrý oluþmaktadýr. Dört faktör toplam varyansýn ayrý çalýþmalarýn yapýldýðý görülmektedir. Ancak %45'ini açýklamaktadýr. Ölçek tek faktörlü bir yapý çocuklarda bu üç kavramýn bir biri ile iliþkisini ele olarak da kullanýlabilmektedir. Ölçekte yer alan alan herhangi bir çalýþmaya rastlanmamýþtýr. maddelerin faktör yük deðerleri .40 ile . 74 arasýn- Çocuklar üzerinde yapýlacak çalýþmalar önemlidir. da deðiþmektedir. Ölçeðin 21 maddeden oluþan Çünkü çocuklukta edinilecek olumlu veya olumsuz toplam iç tutarlýlýk kat sayýsý (Cronbach Alfa) .85 bir davranýþýn etkileri uzun yýllar devam edecektir. olarak bulunmuþtur. Bu çalýþma kapsamýnda Oyun baðýmlýlýðý gibi geleceðin problemi olarak ölçeðin Cronbach Alfa iç güvenirlik katsayýsý .88 görülen bir konuda, çocuklar üzerinde araþtýrma olarak bulunmuþtur. Bu deðer ölçeðin yüksek dere- yapmak, olasý nedenleri tespit edip ona göre cede güvenilir bir ölçme aracý olduðunu göstermek- önlemler almak açýsýndan önemlidir. Bu nedenle tedir (54). çocuklarda bilgisayar oyun baðýmlýlýðýný yordayan deðiþkenlerin tespit edilmesi önem arz etmektedir. Çocuklar Ýçin Sosyal Anksiyete Ölçeði: La Greca ve Bu doðrultuda bu çalýþmada çocuklarda yaþ, cin- ark. (55) tarafýndan geliþtirilen ölçek Demir ve ark. siyet, aleksitimi ve sosyal anksiyetenin bilgisayar (56) tarafýndan Türkçe'ye uyarlanmýþtýr. Ölçeðin oyun baðýmlýlýðýný yordayýp yordamadýðý ölçüt baðýntý geçerliðine Çocuklar için Sürekli araþtýrýlmýþtýr. Kaygý Envanteri ile bakýlmýþ ve r=.597 þeklinde bir korelasyon tespit edilmiþtir. Ölçekten elde edilen YÖNTEM test tekrar test korelasyon puanlarý r=.809 þeklinde bulunmuþtur. Ölçeðin iç tutarlýlýk katsayýsý Araþtýrma Modeli (Cronbach Alfa) .81 olarak bulunmuþtur. Bu çalýþ- ma kapsamýnda ölçeðin Cronbach Alfa iç güvenir- lik katsayýsý .84 olarak bulunmuþtur. Bu deðer Çocuklarda bilgisayar oyun baðýmlýlýðý, sosyal ölçeðin yüksek derecede güvenilir bir ölçme aracý anksiyete ve aleksitimi arasýndaki iliþkinin ince- olduðunu göstermektedir (54). lendiði bu çalýþmada genel tarama modellerinden iliþkisel araþtýrma modeli kullanýlmýþtýr. Çalýþmada iki ve daha fazla deðiþken arasýndaki iliþki müda- Çocuklar Ýçin Aleksitimi Ölçeði: Rieffe ve ark. (57) hale edilmeden araþtýrýlmýþtýr (53). tarafýndan geliþtirilen ölçek Koçak ve ark. (58) tarafýndan Türkçeye uyarlanmýþtýr. Ölçek 20 madde 3 alt boyuttan oluþmaktadýr. Ölçeðin geçer- Araþtýrma Grubu lik çalýþmalarý kapsamýnda doðrulayýcý faktör ana- lizi yapýlmýþ ve uyum indekslerinin kabul edilebilir Araþtýrma grubunu 2017-2018 eðitim öðretim yýlýn- sýnýrlarda olduðu tespit edilmiþtir (x²/sd=2,44; da Ýstanbul ili Baþakþehir ilçesindeki bir ilkokul ve GFI=.95; RMSEA=.04). Ölçeðin iç tutarlýlýk kat- ortaokula devam eden 321 çocuk oluþturmaktadýr. sayýsý (Cronbach Alfa) .78 olarak tespit edilmiþtir. Araþtýrma grubuna bu çalýþmanýn gönüllülüðe day- Yordama geçerliði kapsamýnda Kýsa Semptom alý bir çalýþma olduðu söylenmiþ, çalýþma sadece Envanteri ve Ruh Hali Ölçekleri ile iliþkisine gönüllü olan öðrencilerle yürütülmüþtür. bakýlmýþ ve pozitif iliþki tespit edilmiþtir. Bu çalýþ- Araþtýrmanýn örneklemi, zaman para ve iþgücü ma kapsamýnda ölçeðin Cronbach Alfa iç güvenir- açýsýndan var olan sýnýrlýlýklar nedeniyle kolay lik katsayýsý .67 olarak bulunmuþtur. Bu deðer ulaþýlabilir ve uygulama yapýlabilir birimlerden ölçeðin güvenilir bir ölçme aracý olduðunu göster- seçildiði için, uygun örnekleme yöntemiyle mektedir (54). seçilmiþtir. Verilerin Toplanmasý ve Analizi Veri Toplama Araçlarý Araþtýrmanýn verileri öðrencilerden bire bir yüz Bilgisayar Oyun Baðýmlýlýðý Ölçeði: Ölçek Horzum yüze izinleri alýnarak toplanmýþtýr. Çalýþmadan elde

86 Klinik Psikiyatri 2019;22:83-92 Çocuklarda oyun baðýmlýlýðýnýn yordayýcýlarý olarak aleksitimi, sosyal anksiyete ve bazý sosyo-demografik deðiþkenler edilen verilerin kimse ile paylaþýlmayacaðý sadece iliþkin verilerin aritmetik ortalamalarý, standart bilimsel bir çalýþmada kullanýlacaðý ifade edilmiþtir. sapmalarý ve basýklýk ile çarpýklýk deðerleri ve- Çalýþmaya katýlmayý reddeden çocuk olmamýþtýr. rilmiþtir. Deðiþkenlerin basýklýk ve çarpýklýk deðer- Çalýþmaya katýlmayý kabul eden 348 çocuða ait ve- leri -1 ile +1 arasýnda olduðundan, verilerin normal riler toplandý. Ancak uç ve boþ býrakýlan veriler daðýlým gösterdiði söylenebilir (59). elendikten sonra elde kalan 321 adet veri ile analiz- ler yapýlmýþtýr. Araþtýrmada öncelikle deðiþkenler Ayrýca çoklu regresyonlarýn temel varsayýmlarýn- arasýndaki iliþkiye bakýlmýþtýr. Veriler normal dan olan doðrusallýk varsayýmý için daðýlýmlarýn ser- daðýlým gösterdiðinden Pearson Korelasyonu ile pilme grafiðine bakýlmýþ ve bu varsayýmýn karþý- deðiþkenler arasýndaki iliþkiye bakýlmýþtýr. Ayrýca landýðý görülmüþtür. Baðýmsýz deðiþkenler arasýnda veriler çoklu regresyon varsayýmlarýný karþýladýðý çoklu doðrusal baðlantý sorununun olup olmadýðýný tespit edilmiþtir. Daha sonra her bir baðýmsýz tespit etmek için VÝF (Varyans Artýþ Faktörleri) ve deðiþkenin (Yaþ ve Cinsiyet, Sosyal Anksiyete ve tolerans deðerleri incelenmiþtir. VÝF deðerlerinin Aleksitimi) baðýmlý deðiþken (Bilgisayar Oyun 1,003- ile 1,315 arasýnda olduðu ve bu deðerlerin Baðýmlýlýðý) üzerindeki yordayýcý gücünü tespit 10'un altýnda olduðu, tolerans deðerlerinin .681 ile etmek için Hiyerarþik Regresyon Analizi .997 arasýnda deðiþtiði ve bu deðerlerin de .10'dan yapýlmýþtýr. Cinsiyet deðiþkeni kategorik bir oldukça yüksek olduðu tespit edilmiþtir. Bu deðer- deðiþken olduðu için yapay deðiþkene (dummy ler birlikte ele alýndýðýnda çoklu doðrusal baðlantý deðiþkenine) çevrilmiþtir. Böylece kategorik bir probleminin olmadýðý ve çoklu regresyon analizinin deðiþkenin çoklu regresyon analizine girilebilmesi baþka bir koþulunun da saðlandýðý söylenebilir (60). saðlanmýþtýr (59). Verilerin analizinde SPSS 25 Çalýþmada deðiþkenler arasýnda otokorelasyon paket programý kullanýlmýþtýr. olup olmadýðýný tespit etmek için Durbin-Watson analizi yapýlmýþ ve Durbin-Watson deðerinin BULGULAR (dw=1,938) olduðu tespit edilmiþtir. Bu deðerin 1,5-2,5 arasýnda olmasý deðiþkenler arasýnda otoko- Araþtýrmada öncelikle örneklemi tanýtýcý bulgulara relasyon olmadýðýný göstermektedir (61). yer verilmiþtir. Buna göre araþtýrma grubunun 148'i Araþtýrmanýn verilerinin parametrik test ve çoklu (%46,1) kýz, 173'ü (%53,9) erkektir. Araþtýrmaya regresyon varsayýmlarýný karþýladýðý görüldüðünden katýlan çocuklarýn yaþlarý 8-12 arasýnda deðiþmekte Pearson Korelasyonu ve Regresyon analizine olup yaþ ortalamalarý 10,48 þeklindedir. geçilmiþtir.

Araþtýrmada veriler analiz edilmeden önce Tablo 2'de bilgisayar oyun baðýmlýlýðý ile alekstimi deðiþkenlerin aritmetik ortalamalarýna, standart ve sosyal anksiyete arasýndaki iliþkiye iliþkin analiz sapmalarýna ve basýklýk çarpýklýk deðerlerine sonuçlarý verilmiþtir. bakýlmýþtýr. Elde edilen veriler Tablo 1'de veril- miþtir. Tablo 2'de çocuklarda bilgisayar oyun baðým- lýlýðýnýn aleksitimi alt boyutlarýndan duygularý Tablo 1'de bilgisayar oyun baðýmlýlýðý, duygularý tanýmlama güçlüðü (r= .339, p<0,01), duygularý tanýmlama güçlüðü, duygularý açýklama güçlüðü, açýklama güçlüðü (r= .163, p<0,01) ve dýþsal yöne- dýþsal yönelimli düþünme ve sosyal anksiyeteye limli düþünme (r= .138, p<0,05) ile pozitif iliþkili olduðu tespit edilmiþtir.

Tablo 1: Betimleyici istatistikler N X Sh Ss Çarpýklýk Basýklýk BOB 321 40.88 .78 13.95 .68 -.03 DTG 321 4.88 .16 2.79 .36 -.52 DAG 321 4.17 .13 2.33 .06 -.70 DYD 321 6.90 .12 2.07 -.05 -.40 SA 321 45.06 .71 12.78 .29 -.16 BOB: Bilgisayar Oyun Baðýmlýlýðý, DTG: Duygularý Tanýmlama Güçlüðü, DAG: Duygularý Açýklama Güçlüðü, DYD: Dýþsal Yönelimli Düþünme, SA: Sosyal Anksiyete

Klinik Psikiyatri 2019;22:83-92 87 Taþ Ý, Güneþ Z.

Tablo 2: Bilgisayar oyun baðýmlýlýðý, aleksitimi ve sosyal anksiyete arasýndaki iliþki BOB DTG DAG DYD SA BOB 1 DTG .34** 1 DAG .16** .47** 1 DYD .14* .10 .12* 1 SA .22** .35** .44** .07 1 **p< .01 ve *p<.05 BOB: Bilgisayar oyun baðýmlýlýðý, DTG: Duygularý tanýmlama güçlüðü, DAG: Duygularý açýklama güçlüðü, DYD: Dýþsal yönelimli düþünme Çocuklarda bilgisayar oyun baðýmlýlýðýnýn yaþ, cin- iliþkin toplam varyansýn %10.3'ünü açýkladýðý siyet, aleksitimi ve sosyal anksiyete tarafýndan yor- görülmektedir. Ýkinci blokta analize girilen aleksiti- danýp yordanmadýðýna iliþkin bulgular Tablo 3'te mi alt boyutlarýndan olan duygularý tanýmlama verilmiþtir. güçlüðü, duygularý açýklama güçlüðü ve dýþsal yöne- limli düþünme deðiþkenlerinin bilgisayar oyun Tablo 3'te görüldüðü gibi çocuklarda bilgisayar baðýmlýlýðýný anlamlý bir þekilde yordadýðý tespit 2 oyun baðýmlýlýðýnýn yordayýcýlarý hiyerarþik regres- edilmiþtir (F (5,314)=17.834, p<.01, R=.470, R = 2 yon analizi ile incelenmiþtir. Analiz üç adýmda .221, R =.118). Aleksitimi alt boyutlarýndan gerçekleþtirilmiþtir. Ýlk olarak yaþ ve cinsiyet duygularý tanýmlama güçlüðü, duygularý açýklama deðiþkenleri analize girilmiþtir. Ýkinci adýmda alek- güçlüðü ve dýþsal yönelimli düþünme deðiþken- sitimi alt boyutlarýndan duygularý tanýmlama lerinin bilgisayar oyun baðýmlýlýðýna iliþkin toplam güçlüðü, duygularý açýklama güçlüðü ve dýþsal yöne- varyansýn %11.8'ini açýkladýðý, ikinci adýmda denk- limli düþünme analize girilmiþtir. Üçüncü ve son leme giren aleksitimi deðiþkeni alt boyutlarý ile bir- adýmda çocuklar için sosyal anksiyete analize gi- likte açýklanan varyansýn %22.1'e yükseldiði rilmiþtir. Birimci adýmda analize girilen yaþ ve cin- görülmüþtür. Üçüncü blokta analize girilen sosyal siyet deðiþkenlerinin çocuklarda bilgisayar oyun anksiyete deðiþkeninin bilgisayar oyun baðýmlýlýðýný baðýmlýlýðýný anlamlý bir þekilde yordadýðý tespit anlamlý bir þekilde yordadýðý tespit edilmiþtir (F 2 2 edilmiþtir (F (2,317)=18,142, p<.01, R=.320, R2= (6,313)=16.606, p<.01, R=.491, R =.241, R = .103, R2=.103). Birinci blokta yer alan yaþ ve cin- .020). Sosyal anksiyetenin bilgisayar oyun baðým- siyet deðiþkenlerinin bilgisayar oyun baðýmlýlýðýna lýlýðýna iliþkin toplam varyansýn % 2'sini açýkladýðý, üçüncü adýmda denkleme giren sosyal anksiyete

Tablo 3: Aleksitimi, sosyal anksiyete, cinsiyet ve yaþ deðiþkenlerinin bilgisyar oyun baðýmlýlýðýný yordamasýna iliþkin hiyerarþik regresyon sonuçlarý Deðiþken B Standart Hata â T p Ýkili R Kýsmi R Sabit 57.06 7.39 7.72 .000 Yaþ -1.16 .70 -.09 -1.67 .096 -.07 -.09 Cinsiyet (Kadýn) -.8.78 1.49 -.31 -5.91 .000 -.31 -.31 2 2 1.Blok: R=.322; R = .104; ÄR = .104; F(2, 317) = 18.405; p< .000 Sabit 43.61 7.34 5.94 .001 Yaþ -1.07 .65 -.08 -1.64 .102 -.07 -.09 Cinsiyet (Kadýn) -8.59 1.40 -.31 -6.13 .000 -.31 -.33 DTG 1.55 .28 .31 5.51 .000 .34 .30 DAG .18 .34 .03 .53 .597 .16 .03 DYD .59 .34 .09 1.75 .081 .14 .10 2 2 2.Blok: R= .473; R = .223; ÄR = .120; F(5, 315) = 18.127; p< .000 Sabit 36.35 7.67 4.74 .000 Yaþ -.91 .65 -.070 -1.41 .160 -.07 -.08 Cinsiyet (Kadýn) -9.07 1.40 -.32 6.50 .000 -.31 -.35 DTG 1.41 .28 .28 4.96 .000 .34 .27 DAG -.16 .36 -.03 -.45 .653 .16 -.03 DYD .58 .34 .09 1.72 .087 .14 .10 SA .18 .06 .16 2.92 .004 .22 .16 2 2 3. Blok: R= . 494; R = .244; ÄR = .020; F (6, 314) = 16.884; p< .000 BOB: Bilgisayar oyun baðýmlýlýðý, DTG: Duygularý tanýmlama güçlüðü, DAG: Duygularý açýklama güçlüðü, DYD: Dýþsal yönelimli düþünme

88 Klinik Psikiyatri 2019;22:83-92 Çocuklarda oyun baðýmlýlýðýnýn yordayýcýlarý olarak aleksitimi, sosyal anksiyete ve bazý sosyo-demografik deðiþkenler deðiþkeni ile birlikte açýklanan toplam varyans Araþtýrmanýn ikinci alt problemi çocuklarda alek- %24.1'e ulaþmýþtýr. sitiminin bilgisayar oyun baðýmlýlýðýný anlamlý bir þekilde yordayýp yordamadýðý þeklinde ifade TARTIÞMA edilmiþtir. Araþtýrmada aleksitimi alt boyutlarýndan duygularý tanýmlama güçlüðünün bilgisayar oyun baðýmlýlýðýný anlamlý bir þekilde yordadýðý, duygu- Bu araþtýrmada çocuklarda bilgisayar oyun baðým- larý açýklama güçlüðü ve dýþsal yönelimli düþünme lýlýðýnýn yordayýcýlarý olarak yaþ, cinsiyet, aleksitimi alt boyutlarýnýn çocuklarda oyun baðýmlýlýðýný ve sosyal anksiyete incelenmiþtir. Ýlk olarak bilgisa- anlamlý bir þekilde yordamadýðý tespit edilmiþtir. yar oyun baðýmlýlýðý, aleksitimi ve sosyal anksiyete Alan yazýnda çocuklarda bilgisayar oyun baðýmlýlýðý arasýndaki iliþkiye bakýlmýþ ve deðiþkenler arasýnda ile aleksitimi arasýndaki iliþkiyi inceleyen herhangi iliþki olduðu tespit edilmiþtir. Araþtýrmada yaþ, cin- bir çalýþmaya rastlanmamýþtýr. Ancak bilgisayar siyet, aleksitimi ve sosyal anksiyetenin çocuklarda oyun baðýmlýlýðý olarak deðerlendirilebilen video bilgisayar oyun baðýmlýlýðýný anlamlý bir þekilde yor- oyun baðýmlýlýðý ile aleksitimi arasýnda pozitif iliþki dadýðý tespit edilmiþtir. olduðunu gösteren çalýþma (33) bulunmaktadýr. Bilgisayar oyun baðýmlýlýðý internet baðýmlýlýðýnýn Araþtýrmanýn birinci alt problemi yaþ ve cinsiyetin bir alt boyutu olarak deðerlendirildiðinden (69) çocuklarda bilgisayar oyun baðýmlýlýðýný anlamlý bir internet baðýmlýlýðý ile aleksitimi arasýndaki iliþkiyi þekilde yordayýp yordamadýðý þeklinde ifade ele alan çalýþmalara da bakýlmýþtýr. Alan yazýnda edilmiþtir. Araþtýrmada cinsiyet deðiþkeninin bil- internet baðýmlýlýðý ile aleksitimi arasýnda pozitif gisayar oyun baðýmlýlýðýný anlamlý bir þekilde yor- iliþki olduðunu gösteren çalýþmalarýn dadýðý, yaþ deðiþkeninin ise anlamlý bir þekilde yor- (21,31,32,34,70) olduðu ve bu çalýþmalarýn araþtýr- damadýðý tespit edilmiþtir. Buna göre erkeklerin manýn bu bulgusunu desteklediði görülmektedir. bilgisayar oyun baðýmlýlýk düzeyleri kýzlarýn bilgisa- Bu çalýþmalarda duygularýný tanýmlama ve ifade yar oyun baðýmlýlýk düzeylerinden anlamlý bir þe- etme ile ilgili sýkýntý yaþayan çocuklarýn daha fazla kilde daha yüksek bulunmuþtur. Araþtýrmanýn bu baðýmlý olduklarý görülmektedir. Aleksitimik bulgusu alan yazýndaki bilgisayar oyun baðýmlýlýðý çocuklar kendilerini ifade etme zorunluluðunun ve internet baðýmlýlýðý ile cinsiyet arasýndaki iliþkiyi olmadýðý, bütünüyle mekanik bir etkileþimin inceleyen çalýþmalarla (7,13,62,63,64,65,66) uyum- olduðu bilgisayar ortamlarýnda daha rahat ola- ludur. Alan yazýndaki bu çalýþmalarda da bilgisayar bilmektedirler. Bu bireyler sosyal ortamlarda prob- oyun baðýmlýlýðý erkek öðrencilerde kýz öðrenciler- lem yaþadýklarý için sosyal bir etkileþim gerek- den anlamlý þekilde daha fazla çýkmýþtýr. Erkek tirmeyen teknolojik aletlerle daha çok öðrencilerde bilgisayar oyun baðýmlýlýðýnýn daha ilgilenebilmektedirler. Bütün bu özellikler alek- fazla çýkma nedeni ailesel ve toplumsal yapýdan sitimik çocuklarýn bilgisayar oyun baðýmlýsý kaynaklanýyor olabilir. Toplumumuzda erkek olmalarý bulgusunu açýklamaktadýr. Araþtýrmanýn çocuklar çok rahat bir þekilde internet kafelerde, bu bulgusu ve alan yazýndaki diðer çalýþmalar göz oyun salonlarýnda oyun oynayabilirken, kýz çocuk- önüne alýndýðýnda duygularý ile ilgili farkýndalýk larýn oralarda görülmesi hoþ karþýlanmamaktadýr. düzeyleri düþük olan veya ne hissettikleri konusun- Dolayýsýyla erkeklerin bu tür uygulamalara eriþim da farkýndalýklarý olmayan bireylerin oyun baðým- olanaklarý kýzlardan daha fazladýr. Yoðun kul- lýsý olma ihtimallerinin daha yüksek olduðunu lanýmýn beraberinde baðýmlýlýðý getirebileceði söyleyebiliriz. dikkate alýndýðýnda erkeklerin kýzlardan daha fazla oyun baðýmlýsý olmalarý anlaþýlabilir bir durumdur. Araþtýrmanýn üçüncü alt problemi sosyal Araþtýrmanýn yaþ deðiþkenine iliþkin bulgusu da anksiyetenin bilgisayar oyun baðýmlýlýðýný anlamlý alan yazýnda yapýlan çalýþmalarla (67,68) uyum- bir þekilde yordayýp yordamadýðý þeklinde ifade ludur. Günümüzde her yaþtan birey teknolojik edilmiþtir. Araþtýrmada sosyal anksiyetenin çocuk- ürünlere ulaþabildiði için bilgisayar oyun baðým- larda bilgisayar oyun baðýmlýlýðýný anlamlý bir þek- lýlýðýnýn yaþa göre anlamlý bir þekilde farklýlaþ- ilde yordadýðý tespit edilmiþtir. Alan yazýnda çocuk- madýðý söylenebilir. larda bilgisayar oyun baðýmlýlýðý ile sosyal anksiyete arasýnda iliþki olduðunu gösteren sýnýrlý sayýda

Klinik Psikiyatri 2019;22:83-92 89 Taþ Ý, Güneþ Z.

çalýþma bulunmaktadýr. Bilgisayar oyun baðýmlýlýðý Araþtýrmanýn sonuçlarýna göre alanda çalýþan ile sosyal anksiyete arasýnda pozitif iliþki olduðunu uzmanlara, eðitimcilere ve araþtýrmacýlara bazý gösteren çalýþmalar (48,49) ile internet baðýmlýlýðý önerilerde bulunulmuþtur. Bilgisayar oyun baðým- ve sosyal anksiyete arasýnda pozitif iliþki olduðunu lýlýðý olan çocuklara duygusal farkýndalýk ve duygu- gösteren çalýþmalarla (44,45) uyumludur. Bu çalýþ- larýný ifade etme ile ilgili psiko-eðitim veya psikolo- malardan elde edilen sonuçlara göre sosyal jik danýþma çalýþmasý yapýlabilir. Ayný þekilde anksiyete, bilgisayar oyun baðýmlýlýðýnýn oluþmasýn- uzmanlar tarafýndan çocuklarla yapýlacak sosyal da etkilidir. Sosyal anksiyetesi olan çocuklar anksiyete ile baþ etme programlarý da bilgisayar anksiyete yaratma ihtimali olan gerçek sosyal oyun baðýmlýlýðýnýn azaltýlmasýnda etkili etkili ola- ortamlardan kaçýnabilmektedirler. Bu çocuklarda bilir. Çocuklarda bilgisayar oyun baðýmlýlýðý, sosyal eleþtirilme, yargýlanma veya utanç duyacaðý bir þey anksiyete ve aleksitimi arasýndaki iliþkiyi inceleyen yapma korkusu yani kiþilerarasý deðerlendirilme çalýþmaya rastlanmamýþtýr. Farklý çalýþmalar korkusu (43) olabilmektedir. Bu duygular, onlarý yapýlarak bu araþtýrmanýn sonuçlarý test edilebilir. kontrolün bütünüyle kendilerinde olduðu sanal dünyaya itebilmektedir. Kontrol kendilerinde Araþtýrmanýn bazý sýnýrlýlýklarý bulunmaktadýr. olduðu için, istedikleri zaman düðmeye basýp sanal Araþtýrma 8-12 yaþlarý arasýndaki çocuklar sosyal ortamý, ya da oyunlarý terk edebilmekte- üzerinde gerçekleþtirilmiþtir. Bu nedenle araþtýr- dirler. Olumlu ya da olumsuz herhangi bir tepki manýn sonuçlarý bu örneklemle sýnýrlýdýr. Farklý vermeyen bilgisayar oyun ortamlarý bu çocuklar örneklemlerde (ergen, üniversite öðrencisi ve için çekici olabilmektedir. Bu durum bilgisayar yetiþkin) yapýlacak çalýþmalarla bu kavramlar baþýnda geçirilen zamanýn artmasýna ve baðým- arasýndaki iliþki incelenebilir. Araþtýrmanýn örnek- lýlýðýn oluþmasýna zemin hazýrlayabilir. lemi seçilirken uygun örnekleme yöntemi ile Araþtýrmanýn bulgusu ve alan yazýnda yapýlan diðer seçilmiþtir. Bu çalýþmanýn sonuçlarýnýn genel- çalýþmalarýn bulgularý bir bütün olarak deðer- lenebilirliðini sýnýrlayan bir durumdur. Sonraki lendirildiðinde sosyal anksiyetesi olan çocuklarýn çalýþmalarda seçkisiz örnekleme yöntemi ile seçilen bilgisayar oyun baðýmlýlýðýna daha eðilimli olduk- örneklemlerde çalýþma tekrarlanabilir. larý söylenebilir.

SONUÇ Yazýþma adresi: Dr. Öðr. Üyesi Ýbrahim Taþ, Ýstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, Eðitim Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Araþtýrmada sonuç olarak çocuklarda bilgisayar Danýþmanlýk Anabilim Dalý, Ýstanbul [email protected] oyun baðýmlýlýðý ile sosyal anksiyete arasýnda ve aleksitimi arasýnda sýrasýyla düþük ve orta düzeyde pozitif yönde anlamlý bir iliþki olduðu tespit edilmiþtir. Ayrýca çalýþmada cinsiyetin, sosyal anksiyetenin ve aleksitiminin çocuklarda bilgisayar oyun baðýmlýlýðýnýn anlamlý yordayýcýlarý olduðu tespit edilmiþtir. KAYNAKLAR 1. Egemen A, Yýlmaz Ö, Akil Ý. Oyun, oyuncak ve çocuk. ADÜ 5. Baþal HA. Geçmiþ yýllarda Türkiye'de çocuklar tarafýndan Týp Fakültesi Dergisi 2004;5:39-42. oynanan çocuk oyunlarý. Uludað Üniversitesi Eðitim Fakültesi Dergisi 2007;20:243-266. 2. Horzum MB, Ayas T, Balta ÖÇ. Çocuklar için bilgisayar oyun baðýmlýlýðý ölçeði. Türk Psikolojik Danýþma ve Rehberlik Dergisi 6. Aydoðdu Karaaslan Ý. Dijital oyunlar ve dijital þiddet farkýn- 2008;3:76-88. dalýðý: Ebeveyn ve çocuklar üzerinde yapýlan karþýlaþtýrmalý bir analiz. Uluslararasý Sosyal Araþtýrmalar Dergisi 2015;8: 806-818. 3. Liu CC, Chang IC. Model of online game addiction: The role of computer-mediated communication motives. Telematics and 7. Horzum MB. Ýlköðretim Öðrencilerinin Bilgisayar Oyunu Informatics 2016;33:904-915. Baðýmlýlýk Düzeylerinin Çeþitli Deðiþkenlere Göre Ýncelenmesi. Eðitim ve Bilim 2011;36:56-68. 4. Çakýr H. Bilgisayar oyunlarýna iliþkin ailelerin görüþleri ve öðrenci üzerindeki etkilerin belirlenmesi. Mersin Üniversitesi 8. Demirtaþ Madran HA, Ferligül Çakýlcý E. Çok oyunculu Eðitim Fakültesi Dergisi 2013;9:138-150. çevrimiçi video oyunu oynayan bireylerde video oyunu baðým-

90 Klinik Psikiyatri 2019;22:83-92 Çocuklarda oyun baðýmlýlýðýnýn yordayýcýlarý olarak aleksitimi, sosyal anksiyete ve bazý sosyo-demografik deðiþkenler

lýlýðý ve saldýrganlýk. Anadolu Psikiyatri Dergisi 2014;15:99-107. 26. Motan Ý, Gençöz T. Aleksitimi boyutlarýnýn depresyon ve anksiyete belirtileri ile iliþkileri. Türk Psikiyatri Dergisi 2007;18: 9. American Psychiatric Association. Diagnostic and statistical 333-343. manual of mental disorders (DSM-5®). American Psychiatric Pub. 2013. 27. Atasayar M. Ergenlerin Aleksitimik Özelliklerinin Psikolojik Belirtileri ve Yaþam Doyumlarý ile Ýliþkisi. Sakarya 10. Pontes HM, Griffiths MD. The development and psychome- Üniversitesi Eðitim Bilimleri Enstitüsü, Yayýnlanmýþ Yüksek tric properties of the internet disorder scale-short form (IDS9- Lisans Tezi. 2011. SF). Addicta: The Turkish journal on Addictions 2016; 3:1-16. doi: 10.15805/addicta.2016.03.0102 28. Kemerli B, Çelik T. Aleksitimi ölçeðinin geçerlik ve güvenir- liði. Journal of European Education 2015;5:38-46. 11. van den Eijnden RJ, Lemmens JS, Valkenburg PM. The social media disorder scale. Computers in Human Behavior 29. Güleç H, Yenel A. 20 maddelik toronto aleksitimi ölçeði 2016;61:478-487. türkçe uyarlamasýnýn kesme noktalarýna göre psikometrik özel- likleri. Klinik Psikiyatri Dergisi 2010;13:108-112. 12. Torres-Rodríguez A, Griffiths MD, Carbonell X. The treat- ment of ýnternet gaming disorder: A brief overview of the 30. Þenkal Ý. Üniversite Öðrencilerinde Çocukluk Çaðý PIPATIC program. Int J Ment Health Addict 2018;16:1000-1015 Travmalarý ve Baðlanma Biçiminin Depresyon ve Kaygý Belirtileri ile Ýliþkisinde Aleksitiminin Aracý Rolünün Ýncelen- 13. Gökçearslan Þ, Durakoðlu A. Ortaokul öðrencilerinin bil- mesi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, gisayar oyunu baðýmlýlýk düzeylerinin çeþitli deðiþkenlere göre Yayýnlanmamýþ Yüksek Lisans Tezi. 2013. incelenmesi. Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eðitim Fakültesi Dergisi 2014;23:419-435. 31. Scimeca G, Bruno A, Cava L, Pandolfo G, Muscatello MRA, Zoccali R. The relationship between alexithymia, anxiety, 14. Þahin C, Tuðrul VM. Ýlköðretim öðrencilerinin bilgisayar depression, and internet addiction severity in a sample of Italian oyunu baðýmlýlýk düzeylerinin incelenmesi. Zeitschrift für die high school students. Scientific World Journal 2014;20:1-8. Welt der Türken / Journal of World of Turks 2012;4:115-130. 32. Kandri TA, Bonotis KS, Floros GD, Zafiropoulou MM. 15. Hyun GJ, Han DH, Lee YS, Kang KD, Yoo SK, Chung US, Alexithymia components in excessive internet users: A multi- Renshaw PF. Risk factors associated with online game addic- factorial analysis. Psychiatry Research 2014;220:348-355. tion: A hierarchical model. Computers in Human Behavior 2015;48:706-713. 33. Gaetan S, Bréjard V, Bonnet A. Video games in adolescence and emotional functioning: Emotion regulation, emotion inten- 16. Ayas T. Lise öðrencilerinin internet ve bilgisayar oyun baðým- sity, emotion expression, and alexithymia. Computers in Human lýlýk düzeylerinin utangaçlýkla iliþkisi. Kuram ve Uygulamada Behavior 2016;61:344-349. Eðitim Bilimleri 2012;12:627-636. 34. Özen S, Topcu M. Týp fakültesi öðrencilerinde akýllý telefon 17. Liu S, Yu C, Conner, BT, Wang S, Lai W, Zhang W. Autistic baðýmlýlýðý ile depresyon, obsesyon-kompulsiyon, dürtüsellik, traits and internet gaming addiction in Chinese children: The aleksitimi arasýndaki iliþki. Baðýmlýlýk Dergisi 2017;18:16-24. mediating effect of emotion regulation and school connected- ness. Research in Developmental Disabilities 2017;68:122-130. 35. Durak Batýgün, A. Büyükþahin A. Aleksitimi: Psikolojik belirtiler ve baðlanma stilleri. Klinik Psikiyatri Dergisi 2008; 18. Çankaya G, Ergin H. Çocuklarýn oynadýklarý oyunlara göre 11:105-114. empati ve saldýrganlýk düzeylerinin incelenmesi. Hacettepe University Faculty of Health Sciences Journal 2015;1:283-297. 36. Karukivi M, Hautala L, Kaleva O, Haapasalo-Pesu K.M, Liuksila PR, Joukamaa M, Saarijärvi S. Alexithymia is associat- 19. Savcý M, Aysan F. Teknolojik baðýmlýlýklar ve sosyal baðlýlýk: ed with anxiety among adolescents. Journal of Affective Ýnternet baðýmlýlýðý, sosyal medya baðýmlýlýðý, dijital oyun Disorders 2010;125:383-387. baðýmlýlýðý ve akýllý telefon baðýmlýlýðýnýn sosyal baðlýlýðý yor- dayýcý etkisi. Düþünen Adam 2017;30:202-216. 37. Mishra VS, Maudgal S, Theunissen SC, Rieffe C. Alexithymia in children with cancer and their siblings. Journal of 20. Taþ Ý, Eker H, Anlý G. Ortaöðretim öðrencilerinin internet ve Psychosomatic Research 2012;72:266-268. oyun baðýmlýlýk düzeylerinin incelenmesi. Online Journal of Technology Addiction & Cyberbullying 2014;1:37-57. 38. Oktay B, Batýgün AD. Aleksitimi: Baðlanma, benlik algýsý, kiþilerarasý iliþki tarzlarý ve öfke. Türk Psikoloji Yazýlarý 2014; 21. Arcan K, Yüce ÇB. Ýnternet baðýmlýlýðý ve iliþkili psiko- 17:31-40. sosyal deðiþkenler: Aleksitimi açýsýndan bir deðerlendirme. Türk Psikoloji Dergisi 2016 31:46-56. 39. Honkalampi K, Hintikka J, Tanskanen A, Lehtonen J, Viinamäki H. Depression is strongly associated with alexithymia 22. Koçak R. Duygusal ifade eðitimi programýnýn üniversite in the general population. Journal of Psychosomatic Research öðrencilerinin aleksitimi ve yalnýzlýk düzeylerine etkisi. Türk 2000;48:99-104. Psikolojik Danýþma ve Rehberlik Dergisi 2005;3:29-45 40. Young, K. What makes the ýnternet addictive. 23. Dereboy ÝF. Aleksitimi: Bir gözden geçirme. Türk Psikiyatri http://www.icsao.org/fileadmin/Divers_papiers/KYoung-interne- Dergisi 1990;3:157-165. taddiction4.pdf . 1997. adresinden 04.04.2014 tarihinde alýn- 24. Epözdemir H. Aleksitimi: Psikolojik bir semptom mu, yoksa mýþtýr. bir kiþilik özelliði mi? Türk Psikoloji Yazýlarý 2012;15:25-33. 41. Davis RA. A cognitive-behavioral model of pathological 25. Taylor GJ. Recent developments in alexithymia theory and Internet use. Computers in Human Behavior 2001;17:187-195. research. The Canadian Journal of Psychiatry 2000 45:134-142.

Klinik Psikiyatri 2019;22:83-92 91 Taþ Ý, Güneþ Z.

42. Durdu PO, Hotomaroðlu A, Çaðýltay K. Türkiye'deki öðren- results. Personality and Individual Differences 2006;40:123-133. cilerin bilgisayar oyunu oynama alýþkanlýklarý ve oyun tercihleri: 58. Koçak R, Karaboða M, Baloðlu M. Çocuklar için aleksitimi Odtü ve Gazi Ünivesitesi öðrencileri arasý bir karþýlaþtýrma. ölçeði (ÇAÖ) Türkçe'ye uyarlanmasý: Geçerlik ve güvenirlik Eurasian Journal of Educational Research 2005;19:66-76. çalýþmasý. Electronic Turkish Studies 2015;10:1023-1036. 43. Mercan ÇS, Yavuzer H. Biliþsel-davranýþçý yaklaþýmla bütün- 59. Büyüköztürk Þ. Sosyal bilimler için veri analizi el kitabý: ista- leþtirilmiþ sosyal beceri eðitiminin ergenlerin sosyal kaygý tistik, araþtýrma deseni, SPSS uygulamalarý ve yorum. Ankara: düzeyine etkisi. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi Pegem, 2014. 2017;16:1187-1202. 60. Çokluk Ö, Þekercioðlu G, Büyüköztürk Þ. Sosyal bilimler 44. Þahan M, Çapan BE. Ergenlerin problemli internet kul- için çok deðiþkenli istatistik SPSS ve LÝSREL uygulamalarý. 2. lanýmýnda kiþilerarasý iliþkilerle ilgili biliþsel çarpýtmalarýn ve Baský. Ankara: Pegem Akademi, 2012. sosyal kaygýnýn rolü. Ege Eðitim Dergisi 2017;18:887-913. 61. Küçüksille E. Çoklu doðrusal regresyon modeli. Þ Kalaycý 45. Zorbaz O, Dost MT. Lise öðrencilerinin problemli internet (editor), SPSS uygulamalý çok deðiþkenli istatistik teknikleri. 6. kullanýmýnýn cinsiyet, sosyal kaygý ve akran iliþkileri açýsýndan Baský. Ankara: Asil Yayýncýlýk, 2014 s.257-270. incelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Eðitim Fakültesi Dergisi 2014; 29:298-310. 62. Ko CH, Yen JY, Chen CS, Yeh YC, Yen CF. Predictive val- ues of psychiatric symptoms for ýnternet addiction in adoles- 46. Ateþ B, Güler M. Ergenlerde siber zorbalýðýn yordayýcýsý cents. Arch Pedýatr Adolesc Med 2009;10:937-943. olarak algýlanan sosyal yetkinlik ve toplumsal kaygý. Erzincan Üniversitesi Eðitim Fakültesi Dergisi 2016;18:391-408. 63. Ko CH, Hsiao S, Liu GC, Yen JY, Yang MJ, Yen CF. The characteristics of decision making, potential to take risks, and 47. Yýlmaz G, Þar HA, Civan S. Ergenlerde mobil telefon personality of college students with ýnternet addiction. baðýmlýðý ile sosyal kaygý arasýndaki iliþkinin incelenmesi. Psychiatry Research 2010;175:121-125. Online Journal of Technology Addiction and Cyberbullying 2015;2:20-37. 64. Þipal RF, Bayhan P. Preferred computer activities during school age: Indicators of internet addiction. Procedia Social 48. Karaca S, Gök C, Kalay E, Baþbuð M, Hekim M, Onan N, And Behavioral Sciences 2010; 9:1085-1089. Ünsal Barlas G. Ortaokul öðrencilerinde bilgisayar oyun baðým- lýlýðý ve sosyal anksiyetenin incelenmesi. Journal of Marmara 65. Çakýr Ö, Ayas T, Horzum MB. An investigation of univer- University Institute of Health Sciences 2016;6:14-19. sity students' internet and game addiction with respect to sever- al variables. Ankara University, Journal of Faculty of 49. Sioni SR, Burleson MH, Bekerian DA. Internet gaming dis- Educational Sciences 2011;44:95-117. order: Social phobia and identifying with your virtual self. Computers in Human Behavior 2017;71:11-15. 66. Erboy E. Ýlköðretim 4. Sýnýf ve 5. Sýnýf Öðrencilerinin Bilgisayar Oyun Baðýmlýlýðýna Etki Eden Faktörler. Adnan 50. Doðan U, Tosun NÝ. Lise öðrencilerinde problemli akýllý Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, telefon kullanýmýnýn sosyal kaygý ve sosyal aðlarýn kullanýmýna Yayýnlanmamýþ Yüksek Lisans Tezi. 2012. aracýlýk etkisi. Adýyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2016;1: 99-128. 67. Durak Batýgün A, Hasta D. Ýnternet baðýmlýlýðý: Yalnýzlýk ve kiþilerarasý iliþki tarzlarý açýsýndan bir deðerlendirme. Anadolu 51. Kermen U, Tosun NÝ, Doðan U. Yaþam doyumu ve psikolo- Psikiyatri Dergisi 2010;11:213-219. jik iyi oluþun yordayýcýsý olarak sosyal kaygý. Eðitim Kuram ve Uygulama Araþtýrmalarý Dergisi 2016;2:01-29 68. Israelashvili M, Kim T, Bukobza G. Adolescents' Over-Use of The Cyber World -Internet Addiction or Ýdentit Exploration? 52. Nikoli M, Brummelman E, Colonnesi C, de Vente W, Bögels Journal of Adolescence 2012;35:417-424. SM. When gushing leads to blushing: Inflated praise leads socially anxious children to blush. Behaviour Research and 69. Young KS, Pistner M., O'mara J, Buchanan J. Cyber Therapy 2018;106:1-7. Disorder: The mental health concern fort he new millennium. Cyber Psychology & Behavior 1999;2:475-479. 53. Büyüköztürk Þ, Kýlýç Çakmak E, Akgün ÖE, Karadeniz Þ, Demirel F. Bilimsel araþtýrma yöntemleri. 6. Baský. Ankara: 70. Schimmenti A, Passanisi A, Caretti V, La Marca L, Granieri Pegem Akademi, 2010. A, Iacolino C, Gervasi AM, MaganucoNR, Billieux J. Traumatic experiences, alexithymia, and Internet addiction symptoms 54. Kayýþ A. Güvenirlik analizi. Þ Kalaycý (editor), SPSS uygula- among late adolescents: A moderated mediation analysis. malý çok deðiþkenli istatistik teknikleri. 6. Baský. Ankara: Asil Addictive Behaviors 2017; 64:314-320. Yayýncýlýk, 2014 s.257-270. 55. La Greca AM, Dandes SK, Wick P, Shaw K, Stone LW. Development of the social anxiety scale for children: Reliability and concurrent validity. Journal of Clinical Child Psychology 1988;17:84-91. 56. Demir T, Eralp-Demir D, Türksoy N, Özmen E, Uysal Ö. Çocuklar için sosyal anksiyete ölçeðinin geçerlilik ve güvenilir- liði. Düþünen Adam 2000;13:42-48. 57. Rieffe C, Oosterveld P, Terwogt MM. An alexithymia ques- tionnaire for children: Factorial and concurrent validation

92 Klinik Psikiyatri 2019;22:83-92 ARAÞTIRMA Lise öðrencilerinin çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarý ile biliþsel çarpýtma ve yalnýzlýk eðilimleri arasýndaki iliþki Relationship between childhood abuse experiences, cognitive distortions and loneliness levels of high school students Tuðba Türkkan1, Hatice Odacý2 1Öðr. Gör., Gümüþhane Üniversitesi, Saðlýk Bilimleri Fakültesi, Sosyal Hizmetler Bölümü, Gümüþhane, Türkiye https://orcid.org/0000-0002-3955-6597 2Prof. Dr.,Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eðitim Fakültesi, Eðitim Bilimleri Bölümü, Trabzon, Türkiye ÖZET SUMMARY Amaç: Çocukluk dönemi örselenme yaþantýlarý ve sebep Objective: Childhood abuse experiences and their trau- olduðu travmatik sonuçlar bireyin ilerideki yaþamýný matic consequences have the characteristics that greatly dabüyük ölçüde etkileyen bir niteliðe sahiptir. Bu neden- affect the individual's future life. For this reason, it is le, ihmal ve istismarýn iliþkili olduðu deðiþkenlerin belir- thought that determining the variables related to lenmesinin bu konuda yapýlacak bilinçlendirme ve neglect and abuse will be a guide for awareness-raising önleme çalýþmalarý için yol gösterici olacaðý düþünülmek- and prevention efforts to be made. In this study, the rela- tedir. Bu araþtýrma kapsamýnda, lise öðrencilerinde tionship between childhood abuse experiences, cogni- çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarý ile biliþsel çarpýtma tive distortions and loneliness levels of high school stu- ve yalnýzlýk eðilimi arasýndaki iliþkiler incelenmiþtir. dents was investigated. Method: Study group consisted Yöntem: Araþtýrma gurubunu, 703 lise öðrencisi oluþtur- of 703 high school students. The participants were asked maktadýr. Katýlýmcýlara, Demografik Bilgi Formu, Çocuk- to complete Demographic Information Form, Childhood luk Örselenme Yaþantýlarý Ölçeði, Ýliþkilerle Ýlgili Biliþsel Trauma Questionnaire, The Interpersonal Distortions Çarpýtmalar Ölçeði ve UCLA Yalnýzlýk Ölçeði uygulan- Scale and UCLA Loneliness Scale. The data were analysed mýþtýr. Veriler Spearman Brown Sýra Farklarý Testi ve çoklu using Spearman’s Brown Rank Test and multiple regres- regresyon analizi kullanýlarak analiz edilmiþtir. Bulgular: sion. Results: The results of the data analysis indicated Yapýlan analizler sonucunda çocukluk çaðý örselenme that a statistically significant relationship was found yaþantýlarýndan fiziksel kötüye kullaným ile biliþsel çarpýt- between physical abuse sub-dimension of childhood malar alt boyutlarýndan yakýnlýktan kaçýnma ile pozitif abuse experiences and avoidance from proximity sub- yönde; zihin okuma boyutu arasýnda ise negatif yönde dimension of interpersonal distortions in positive way; anlamlý iliþki gösterdiði bulunmuþtur. Çocukluk çaðý örse- mind reading sub-dimension of interpersonal distortions lenme yaþantýlarýnýn diðer bir alt boyutu olan cinsel in negativeway. Also, therewas a significant positive cor- kötüye kullaným ile biliþsel çarpýtmalar alt boyutlarýndan relation between sexual abuse sub-dimension of child- yakýnlýktan kaçýnma arasýnda pozitif yönde anlamlý bir hood traumatic experiences and avoidance from proxi- iliþki tespit edilmiþtir. Yine duygusal kötüye kullaným ile mity sub-dimension of interpersonal distortions. It was biliþsel çarpýtmalar alt boyutlarýndan yakýnlýktan kaçma found out that emotional abuse sub-dimension of child- arasýnda pozitif yönde; gerçekçi olmayan iliþki beklentisi hood abuse experiences displayed a significant relation- ve zihin okuma arasýnda negatif yönde anlamlý iliþki bul- ship with avoidance of proximitysub-dimension of inter- gulanmýþtýr. Ayrýca çocukluk çaðý örselenme yaþan- personal distortions in positive way; whereas with unre- týlarýnýn biliþsel çarpýtmalarýn yakýnlýktan kaçýnma alt alistic expectations of relationships and mind reading boyutunun %5’ini, yalnýzlýk düzeyinin ise %17’sini açýk- sub-dimensions of interpersonal distortionsin negative ladýðý bulgusuna ulaþýlmýþtýr. Sonuç: Çalýþmanýn way. Also it was found that childhood abuse experiences sonuçlarý çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarýnýn tüm explained the 5% of the avoid proximity sub-dimension boyutlarýnýn biliþsel çarpýtma alt boyutlarýyla ve yalnýzlýk- of cognitive distortions and 17% of the loneliness level. la iliþkili olduðunu göstermektedir. Discussion: Results of the study indicated that all sub- Anahtar Sözcükler: Ýstismar, ihmal, biliþsel çarpýtma, dimensions of childhood abuse experiences were related yalnýzlýk. to sub-dimensions of cognitive distortions and loneliness levels. Key Words:Abuse, neglect, cognitive distortions, loneli- (Klinik Psikiyatri 2019;22:93-103) ness DOI: 10.5505/kpd.2018.40427

Makalenin geliþ tarihi: 18.07.2018, Yayýna kabul tarihi: 05.11.2018 93 Türkkan T, Odacý H.

GÝRÝÞ sel olarak istismara uðramaktadýr. Her 5 kadýndan 1'i ve 13 erkekten 1'i ise çocukken cinsel istismara Tarihi ilk çaðlara kadar uzanmakta olan çocuða uðradýðýný bildirmektedir (7). Türkiye 'de yapýlan yönelik kötü muamele günümüz toplumlarýnda bir araþtýrmada ise, çocuklarýn %46'sýnýn ihmal ve artarak devam eden ciddi bir sorun olup, her yaþ, istismara maruz kaldýklarý belirtilmiþtir (14). Ancak olgularýn belirlenmesindeki zorluklar ve rapor cinsiyet ve sosyo-ekonomik düzeyden gelen çocuk- edilmesindeki yetersizlikler nedeniyle yayýnlanan larda çeþitli þekillerde görülebilmektedir. Bu istatistiksel sonuçlarýn gerçeði yansýtmadýðý dönemde yaþanan olumlu ya da olumsuz deneyim- düþünülmektedir. lerin kiþiliðin oluþumunda çok ciddi etkileri olduðu belirtilmektedir (1,2,3,4,5,6). Çocukluk döne- mindeki olumsuz deneyimlerin ve istismar yaþan- Yapýlan araþtýrmalar incelendiðinde, çocukluk týlarýnýn sadece maruz kalýnan zaman diliminde örselenme yaþantýlarý ile yetiþkin dönemdeki deðil, yetiþkin dönemde de sosyal ve psikolojik obezite, migren, kronik aðrý gibi bedensel hastalýk- problemlerin ortaya çýkmasýnda etkili olabileceði lar, travma sonrasý stres bozukluðu (15,16,17), düþünülmektedir (7,8,9,10,11). madde kullaným bozukluðu (5, 18,19,20), kiþilik bozukluklarý (21,22), yeme bozukluklarý (23), so- matizasyon bozukluðu (24), intihar düþünce ve giri- Ýstismar tanýmý kolay olmayan bir kavramdýr. þimleri (51) gibi çeþitli ruhsal bozukluklarla arasýn- Bunun nedenlerinden biri, çocuk ve istismar da iliþki olduðu görülmektedir. Kaygý bozukluklarý kavramlarýnýn, toplumdan topluma ve toplumlarýn ve depresyon ile çocukluk istismar yaþantýlarýnýn sosyokültürel düzeylerine baðlý olarak farklýlýk iliþkisi ise özellikle vurgulanmaktadýr göstermesidir. Örneðin istismar olarak deðer- (15,18,24,25,26,27,28,29). lendirilecek bir davranýþ, ebeveynler tarafýndan çocuðun saygýlý, disiplinli ya da terbiyeli olmasý gibi gerekçelerle normal ebeveyn davranýþý olarak nite- Yukarýda ifade edilen çalýþmalar doðrultusunda, lendirilebilmektedir. Taným güçlüðünün kay- istismar olgusunun tüm toplumlarda ciddi bir sorun naklandýðý bir baþka neden de, çocuk istismarýnýn, olduðu, cocuklarýn bedensel, psikososyal ve biliþsel toplumlarda insana verilen deðer ile yakýndan ilgili geliþimini olumsuz etkilediði ve etkilerin uzun süre- olmasýdýr (12). Kempe ve Helfer (4) çocuða yönelik li olabileceði söylenebilir. Bu çalýþma kapsamýnda, istismarý ''anne-babanýn ya da çocuða bakýmý veren çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarýnýn biliþsel diðer yetiþkinlerin gerçekleþtirdiði veya gerçek- çarpýtmalar ve yalnýzlýk üzerindeki etkileri incelen- miþtir. Biliþsel çarpýtmalar, bilgiyi iþleme sürecinin leþtirmeyi ihmal ettiði, kasýt içeren davranýþlarý hatalý ve etkisiz olmasý nedeniyle meydana gelen sonucunda çocuðun zarar görmesine neden olan düþünce hatalarýdýr (30). Beck'e (30) göre, yaþanan eylemler'' þeklinde ifade etmiþlerdir. Dünya Saðlýk duygusal sorunlarýn kaynaðý bu düþünce hatalarý ve Örgütü, çocuk istismarý kavramýný; "Sorumluluk, iþlevsel olmayan düþünme þekilleridir. Belirtilen güven ve yetenek ile ilgili genel durumunda hatalý düþünme þeklinin mantýklý bir biçimde tekrar çocuðun saðlýðýna, yaþamýna, geliþimine ve deðeri- ele alýnýp muhakeme süzgecinden geçirilmesi ve ne zarar verebilen, fiziksel ve/veya emosyonel kötü yeniden yapýlandýrýlmasý ile duygu ve davranýþlarda davranýþý, ihmali, her türlü ticari çýkar için çocuðun iyiye yönelik düzelmeler saðlanabileceði belir- kullanýlmasýný içeren davranýþlar" þeklinde ifade tilmektedir. Literatürde çocukluk örselenme yaþan- etmektedir (13). Her ne kadar istismara yönelik týlarý ile biliþsel çarpýtmalar arasýndaki iliþkiyi olarak yapýlan tanýmlar arasýnda farklýlýklar görülse inceleyen araþtýrmalara bakýldýðýnda ise; çocukluk de, istismarýn yýkýcý sonuçlarý tüm tanýmlamalarda döneminde maruz kalýnan cinsel istismarýn biliþsel ortaktýr. çarpýtmalarýn alt boyutlarýndan olan yakýnlýktan kaçýnma ile iliþkili olduðu (31) ifade edilmiþtir. Çocukluk istismar yaþantýlarý çocukta psikolojik ve Yapýlan bir çalýþmada ise çocukluk dönemi cinsel duygusal olarak derin izler býrakmakta ve istismarý ile biliþsel çarpýtmalar arasýnda anlamlý bir günümüzde görülme sýklýðý her geçen gün artmak- iliþki olduðu sonucuna ulaþmýþtýr (32). Benzer tadýr. Dünya Saðlýk Örgütü 2016 yýlý verilerine göre olarak yapýlan bir diðer araþtýrmada cinsel þiddet yetiþkinlerin dörtte biri çocukluk döneminde fizik- öyküsü olan travma sonrasý stres ve majör depres-

94 Klinik Psikiyatri 2019;22:93-103 Lise öðrencilerinin çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarý ile biliþsel çarpýtma ve yalnýzlýk eðilimleri arasýndaki iliþki

yon bozukluðu tanýsý alan kadýnlarýn sadece majör araþtýrmalar incelendiðinde, Türkiye 'de önemli bir depresyonu bulunan kadýnlara göre daha olumsuz toplum ruh saðlýðý sorunu haline gelmiþ çocukluk biliþsel þemalara sahip olduðu bildirilmektedir (33). çaðý örselenme yaþantýlarýnýn, biliþsel çarpýtmalar ve yalnýzlýk ile iliþkisini açýklamaya yönelik çalýþ- Araþtýrma kapsamýnda iliþkisi incelenen deðiþken- malarýn kýsýtlý kaldýðý gözlenmiþtir. Bu noktadan lerden diðeri yalnýzlýk eðilimidir. Yalnýzlýk, kiþinin hareketle mevcut çalýþmanýn bu alandaki bilgilere arzuladýðý sosyal iliþkiler ile var olan sosyal iliþkileri katký saðlayacaðý ve müdahale programý hazýrlaya- arasýndaki farktan doðan ve kiþide hoþnutsuzluk cak ruh saðlýðý çalýþanlarý için yol gösterici olacaðý yaratan bir duygu durumu olarak tanýmlanmak- ümit edilmektedir. Bu araþtýrmada lise öðrenci- tadýr (34). Yalnýzlýk olgusu evrensel bir problem lerinde çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarý ile bi- olup, son yýllarda bu olgu üzerine yapýlan araþtýr- liþsel çarpýtmalar ve yalnýzlýk eðilimi arasýndaki malarýn yoðunlaþtýðý görülmektedir. Ýlgili literatür iliþkilerin incelenmesi amaçlanmýþtýr. incelendiðinde mevcut araþtýrmalarýn, yalnýzlýkla iliþkili olabileceði düþünülen deðiþkenlerin belirlen- YÖNTEM mesine yönelik olduðu gözlenmiþtir. Buna ek olarak, çocukluk çaðý istismar yaþantýlarý ve yalný- Çalýþma Grubu zlýk eðilimi arasýndaki iliþkinin incelendiði çalýþ- malarýn sýnýrlý sayýda olduðu dikkat çekmektedir. Yapýlan bir araþtýrmada çocukluk dönemi cinsel Ýliþkisel araþtýrma türünde yapýlan bu çalýþmaya istismar maðdurlarýnýn daha yalnýz olduðu ve sosyal Türkiye' nin kuzeydoðu bölgesinde yer alan destek sistemlerinden daha az yararlandýklarý bul- Gümüþhane ilinden farklý okul türlerinde öðrenim gulanmýþtýr (35). gören 382'si (%54) kýz, 321'i (%46) erkek toplam 703 lise öðrencisi katýlmýþtýr. Öðrencilerin yaþlarý 14 ile 19 arasýnda deðiþmektedir (Ort=15.68, Özetle, ilgili alan yazýndan aktarýlan bilgiler göz Ss=1.02). Öðrencilerden 585'i (%83) ekonomik önünde bulundurulduðunda, temelde insanlarýn durumunu orta, 81'i (%12) düþük, 37'si (%5) ise yaþamlarýný kötü etkilemesiyle kendini gösteren yüksek olarak bildirmiþtir. Katýlýmcýlarýn ayrýca çocuk ihmal ve istismarýnýn Türkiye'de ve dünyada ölçeklerden elde ettikleri puanlar, Ortalamalar, yaygýn olmasýna raðmen (36), bu konuda yapýlan Standart Sapma, Minimum ve Maksimum araþtýrmalarýn genellikle psiko-somatik, bedensel Deðerlere iliþkin bazý tanýmlayýcý bilgiler Tablo 1'de ve psikolojik sorunlar üzerinde yoðunlaþtýðý dikkat sunulmuþtur. çekmektedir. Buradan hareketle, bireylerin çocuk- luk çaðý örselenme yaþantýlarýnýn psikolojik faktör- lerle iliþkisinin deðerlendirildiði yeni çalýþmalara Ölçekler ihtiyaç olduðu düþünülmektedir. Bu baðlamda mevcut çalýþma ile alanyazýndaki boþluðun doldu- Demografik Bilgi Formu: Araþtýrma katýlýmcýlarýnýn rulmasý amaçlanmýþtýr. Diðer yandan, yapýlan yaþ, cinsiyet, sosyo-ekonomik durum gibi kiþisel bil-

Tablo 1. Ölçeklerden elde edilen puan, ortalama, standart sapma, minimum ve maksimum d eðerler Deðiþkenler Ort. Ss Min-Maks. FKK 21.70 6.92 16-75 CKK 5.69 2.20 5-21 DKK 29.38 10.22 19-77 YK 20.71 6.25 8-40 GOÝB 25.59 6.45 8-40 ZO 9.69 2.95 3-15 ÝBÇ 56.00 11.23 23-90 UCLA 36.46 10.46 20-70 Ort.: Ortalama; SS: Standart Sapma; Min -Maks: Minimum ve Maksimum Deðerler; FKK: Fiziksel Kötüye Kullaným, CKK: Cinsel Kötüye Kullaným, DKK: Duygusal Kötüye Kullaným, YK: Yakýnlýktan Kaçýnma, GOÝB: Gerçekçi Olmayan Ýliþki Beklentisi, ZO: Zihin Okuma, ÝBÇ: Ýliþkilerle Ýlgili Biliþsel Çarpýtmalar, UCL A: Yalnýzlýk.

Klinik Psikiyatri 2019;22:93-103 95 Türkkan T, Odacý H. gilerini belirlemek üzere araþtýrmacýlar tarafýndan lerini göstermektedir. Üçüncü faktör 'Zihin hazýrlanan demografik bilgi formu kullanýlmýþtýr. Okuma' ise 3 maddeden oluþmakta ve kiþinin baþkalarýnýn ne düþündüðünü ve hissettiðini bildiði- Çocukluk Örselenme Yaþantýlarý Ölçeði (ÇÖYÖ): Bu ni varsayan zihin okuma hatasýný içermektedir (39). ölçek Bernstein ve arkadaþlarý (52) tarafýndan Ölçeðin ölçüt geçerliðini ölçmek için, Biliþsel geliþtirilmiþtir ve cronbach alpha katsayýsý .79 - .94 Çarpýtmalar Ölçeði, Otomatik Düþünceler Ölçeði arasýnda bulunmuþtur. Ölçeðin Türkiye'de geçerlik ve Çatýþma Eðilim Ölçeði ile korelasyonu incelen- ve güvenirlik çalýþmasý Aslan ve Alparslan (37) miþtir ve diðer ölçeklerle pozitif korelasyon tarafýndan yapýlmýþ ve cronbach alpha katsayýsý .96, görülmüþtür (p< .01). 'Yakýnlýktan kaçýnma', alt ölçeklerin ise .94 -.96 arasýnda bulunmuþtur. 'Gerçekçi Olmayan Ýliþki Beklentisi' faktörleri ile ÇÖYÖ toplam 40 maddeden oluþan 5'li likert tipi Biliþsel Çarpýtmalar Ölçeði, Otomatik Düþünceler bir ölçektir. Yanýt seçenekleri 1-hiçbir zaman, 2- Ölçeði ve Çatýþma Eðilim Ölçeði arasýnda .01 nadiren, 3-bazen, 4-sýklýkla ve 5-çok sýk olarak ve- düzeyinde anlamlý bir iliþki bulunmuþ; Zihin rilmiþtir. Ölçekten alýnan toplam puan 40-200 Okuma faktörü ile ölçekler arasýnda .05 düzeyinde arasýnda deðiþmektedir. Yüksek puanlar çocukluk anlamlý düzeyde bir iliþki bulunmuþtur. Elde edilen çaðý örselenme yaþantýlarýnýn sýklýðýný ifade etmek- sonuçlar ölçeðin dýþ geçerliðini göstermektedir. tedir. Ölçeðin 15 tane ters maddesi vardýr. Bu mad- Ölçeðin iç tutarlýlýk katsayýsý .67'dir. Her bir alt deler; 4,7,8,10,12,13,15,19,23,26,28,32,35,38 ve boyut için ise iç tutarlýlýk katsayýsý, birinci alt boyut 40'týr. ÇÖYÖ'nün üç alt ölçeði bulunmaktadýr. için .73; ikinci alt boyut için .66; üçüncü alt boyut Bunlar; duygusal kötüye kullaným ve duygusal için .49 olarak hesaplanmýþtýr. Ölçeðin tutarlýlýðýný ihmal (DKK-DÝ), fiziksel kötüye kullaným (FKK) saptamak amacýyla, test tekrar test korelasyon kat- ve cinsel kötüye kullaným (CKK)'dýr. DKK-DÝ 19 sayýsý hesaplanmýþtýr. Ölçeðin tümü için hesaplanan maddedir (7,8,10,11,12,19,20,23,25,26,27,28,32,33, test-tekrar test korelasyon katsayýsý .74 , birinci alt 35,36,37,38,40) ve alýnan puan 19-95 arasýnda boyut için .70, ikinci alt boyut için .76 ve üçüncü alt deðiþir. FKK 16 maddedir (1,2,3,4,5,6,9,13,14,15, boyut için .74 olarak bulunmuþtur (39). 16,18,21,22,24,30) ve alýnan puan 16-80 arasýn- dadýr. CKK ise 5 maddedir (17,29,31,34,39) ve alý- UCLA Yalnýzlýk Ölçeði( UCLA): Russel ve nan puan 5-25 arasýnda deðiþir (37). arkadaþlarý (53) tarafýndan 1978 yýlýnda, bireylerin yalnýzlýk düzeylerini ölçmek amacýyla geliþtirilen Ýliþkilerle Ýlgili Biliþsel Çarpýtmalar Ölçeði (ÝÝBÇÖ): UCLA Yalnýzlýk Ölçeðinin geçerlilik ve güvenilirlik Ölçek, bireylerin kiþiler arasý iliþkilerindeki biliþsel çalýþmasý ülkemizde Demir (40) tarafýndan gerçek- çarpýtmalarýnýn, belirli kiþilerle sýnýrlamadan leþtirilmiþtir. Demir (40), 72 deneðin her maddeye deðerlendirmek amacýyla Hamamcý ve verdikleri cevaplar üzerinden ölçeðin iç tutarlýk Büyüköztürk (39) tarafýndan geliþtirilmiþtir. Ölçek katsayýsýný 0.96, test tekrar test tekniðini kullanarak 19 maddeden oluþmakta ve 5'li likert dereceleme beþ hafta ara ile yaptýðý iki uygulama arasýndaki tipindedir. Ölçekten alýnabilecek en yüksek puan korelasyon katsayýsýný da .94 olarak bulmuþtur. 95, en düþük puan 19 dur. Yüksek puan, bireylerin Yapýlan geçerlik çalýþmasýnda hasta (yalnýzlýk yakýn iliþkilere yönelik biliþsel çarpýtmalara sahip yakýnmalarý olan psikiyatri hastalarý) ve normal olduklarýný göstermektedir (38,39). Ölçek, (ODTÜ'nde deðiþik görevlerde çalýþan personel ve 'Yakýnlýktan Kaçýnma', 'Gerçekçi Olmayan Ýliþki öðrencilerden seçilen herhangi bir yakýnmasý Beklentisi' ve ' Zihin Okuma' olmak üzere bir- olmayan ve demografik özellikler açýsýndan hasta birinden baðýmsýz üç faktörden oluþmakta; grubun niteliklerine paralellik gösteren) bireylerin Yakýnlýktan Kaçýnma faktörü 8 maddeden oluþ- aldýklarý puanlarýn ortalamalarý arasýnda t-testi ile makta ve diðerlerine karþý olumsuz bakýþ açýsýný, .001 düzeyinde hasta grubun daha yüksek yalnýzlýk iliþkilerde yakýn olunursa doðacak olumsuz ortalamasýna sahip olduðu ortaya çýkmýþtýr. UCLA sonuçlarý göstermekte ve bu nedenle iliþkilerde Yalnýzlýk Ölçeði'nin Beck Depresyon Envanteri ile yakýnlýk kurulmamasýnýn gerekli olduðunu vurgula- arasýnda .77'lik, Çok Yönlü Depresyon Envanteri maktadýr. 'Gerçekçi Olmayan Ýliþki Beklentisi' fak- ile arasýnda .82'lik korelasyon bulunmuþtur (40). törü 8 maddeden oluþmakta ve kiþilerin iliþki- lerinde kendilerine ve baþkalarýna yönelik beklenti-

96 Klinik Psikiyatri 2019;22:93-103 Lise öðrencilerinin çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarý ile biliþsel çarpýtma ve yalnýzlýk eðilimleri arasýndaki iliþki

Ýþlem týlarý ile biliþsel çarpýtma ve yalnýzlýk arasýndaki iliþkiler veriler normal daðýlým göstermediðinden Gümüþhane Ýl Milli Eðitim Müdürlüðü'nden gerek- non parametrik yöntem olan Sperman Brown Sýra li iznin alýnmasýyla veriler 2015-2016 öðretim yýlý Farklarý testi ile analiz edilmiþtir. Çocukluk çaðý bahar döneminde dört haftalýk bir süre içinde örselenme yaþantýlarýnýn biliþsel çarpýtmalar ve yal- toplanmýþtýr. Öðrenciler, araþtýrmacý tarafýndan nýzlýk eðilimi üzerindeki yordayýcý gücünü incele- sýnýflarýnda ziyaret edilerek araþtýrma hakkýnda bil- mek için çoklu regresyon analizi tekniði kul- gilendirilmiþ ve sözel onam alýnmýþtýr. Veriler lanýlmýþtýr. toplanýrken etik ilkeler dikkate alýnmýþ, katýlým- cýlara araþtýrmanýn amacý, kapsamý, süresi, ölçekler BULGULAR ve çalýþmaya katýlýp katýlmama kararýnýn kendile- rine ait olduðu ve gönüllülük ilkesine dayandýðý Çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarý ile biliþsel hakkýnda bilgi verilmiþ ve güvenirliði saðlayabilmek çarpýtma ve yalnýzlýk düzeyleri arasýndaki iliþki amacýyla paylaþýlacak olan bireysel bilgilerin ve incelenmeden önce ölçeklerin normallik varsayým- kimliklerin gizli tutulacaðý belirtilerek öðrenciler- larý test edilmiþtir. Normal bir daðýlýmda den ölçeklerin üzerine isim yazmamalarý isten- Kolmogorov-Smirnov testi sonucunda elde edilen p miþtir. Ölçekler, çalýþmaya katýlmayý kabul eden deðerinin 0.05'ten büyük olmasý beklenmektedir. öðrencilere rehber öðretmen eþliðinde ve araþtýr- Yapýlan analizde ölçeklerin biri hariç normal macýnýn gözetiminde sýnýf ortamýnda, birinci yazar daðýlým göstermediði bulgulanmýþtýr (ÝBÇÖ, tarafýndan tek oturumda yaklaþýk 20 dakika D(703)= .163, p> .05; UCLA, D(703)= .000, p< içersinde uygulanmýþtýr. Ayrýca, gerekli durumlarda .05; ÇDÖYÖ, D(703)= .000, p< .05). Bu nedenle katýlýmcýlara ek açýklamalar yapýlmýþtýr. Çalýþmaya ölçeklerin normal daðýlým varsayýmýný karþýla- katýlmayý kabul etmeyen, izinli veya raporlu olan ve madýðýna karar verilmiþtir. Verilerin normal çalýþma yapýldýðý sýrada uygulama derslerinde olan daðýlým varsayýmlarýný karþýlamadýðý durumlarda öðrenciler çalýþmaya dahil edilmemiþtir. ise Spearman Brown Sýra Farklarý testi kullanýl- maktadýr (54). Verilerin Analizi Bu çalýþmada çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarý Ölçekleri gönüllü olarak doldurmayý kabul eden ile biliþsel çarpýtma ve yalnýzlýk düzeyleri arasýnda- 750 öðrenciye ölçme araçlarý uygulandýktan sonra ki iliþkiler Spearman Brown Sýra Farklarý kul- ölçekler araþtýrmaclar tarafýndan kontrol edilmiþ ve lanýlarak incelenmiþtir. Bu analize iliþkin bilgiler boþ, eksik ve yanlýþ doldurulan 47 ölçek deðer- Tablo 2'de sunulmuþtur. lendirme dýþý býrakýlmýþtýr. Toplamda 703 ölçme aracý bilgisayar ortamýna aktarýlmýþ ve elde edilen Tablo 2'de görüldüðü gibi çocukluk çaðý örselenme veriler SPSS 22.0 programý ile tanýmlayýcý ve yaþantýlarý alt boyutlarýndan olan fiziksel kötüye çýkarýmlý istatistik tekniklerinden yararlanýlarak kullaným ile biliþsel çarpýtmalar alt boyutlarýndan analiz edilmiþtir. Çocukluk çaðý örselenme yaþan- yakýnlýkta kaçýnma (r=.15, p<.01) ile pozitif

Tablo 2. Çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarý ile biliþsel çarpýtmalar ve yalnýzlýk düzeyi arasýndaki iliþkiyi belirlemeye yönelik spearman brown sýra farklarý korelasyon d eðerleri 1.Deðiþken 1 2 3 4 5 6 7 2.Yakýnlýktan Kaçýnma 1 3.Gerçekçi Olmayan Ýliþki Beklentisi 0.21** 1 4.Zihin Okuma 0.20** 0.33** 1 5.UCLA 0.52** 0.00 -0.08* 1 6.Fiziksel Kötüye Kullaným 0.15** -0.06 -0.12** 0.23** 1 7.Cinsel Kötüye Kullaným 0.17** 0.05 0.00 0.19** 0.28** 1 8.Duygusal Kötüye Kullaným 0.23** -0.09** -0.13** 0.40** 0.62** 0.26** 1 Ort. 20.71 25.59 9.69 36.46 21.70 5.69 29.38 Ss 6.25 6.45 2.95 10.46 6.92 2.20 10.22 ** p<0.01, *p<0.05

Klinik Psikiyatri 2019;22:93-103 97 Türkkan T, Odacý H.

yönde; zihin okuma (r=-.12, p<.01) boyutu arasýn- doðrusallýðýn olmamasýna dikkat edilmiþtir. Bu da ise negatif yönde anlamlý ancak zayýf düzeyde amaçla oto korelasyon durumu Durbin-Watson bir iliþki bulunmaktadýr. Çocukluk çaðý örselenme deðeri ile incelenmiþ ve elde edilen deðerlerin nor- yaþantýlarýnýn diðer bir alt boyutu olan cinsel mal sýnýrlar arasýnda olduðu görülmüþtür. Bu kötüye kullaným ile biliþsel çarpýtmalar alt boyut- doðrultuda baðýmsýz deðiþkenlerin açýklayamadýk- larýndan yakýnlýktan kaçýnma (r=.17, p<.01) larý varyans oraný olan tolerans deðeri (1-R2) ile arasýnda pozitif yönde anlamlý ve zayýf düzey bir varyans büyütme faktörü (VIF) incelenmiþtir. iliþki vardýr. Duygusal kötüye kullaným ile biliþsel Tolerans deðerleri (1-R2) .20 ölçütünden daha çarpýtmalar alt boyutlarýndan yakýnlýktan kaçma büyük; varyans büyütme faktörleri ise (VIF) 10 (r=.23, p<.01) arasýnda pozitif yönde; gerçekçi deðerinden daha düþük olduðu için çoklu baðýntý olmayan iliþki beklentisi (r=-.09, p<.01) ve zihin probleminin olmadýðý sonucuna ulaþýlmýþtýr (54). okuma (r=-.13, p<.01) arasýnda ise negatif yönde anlamlý fakat zayýf düzeyde bir iliþki bulgulanmýþtýr. Tablo 3'te görüldüðü üzere çocukluk çaðý örselen- Çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarý ile yalnýzlýk me yaþantýlarý biliþsel çarpýtmalarýn yakýnlýktan arasýndaki iliþki de incelenmiþtir. Buna göre fizik- kaçýnma alt boyutunun %5'ini (F(3,699)= 14.05, sel, cinsel ve duygusal kötüye kullaným ile yalnýzlýk p<.01), yalnýzlýk düzeyinin ise %17'sini (F(3,699)= arasýnda pozitif yönde anlamlý ancak zayýf düzeyde 49.65, p<.01) açýklamaktadýr. Yakýnlýktan kaçýnma iliþkiler bulgulanmýþtýr (Sýrasýyla, r=.23, p<.01; alt boyutu modeline dahil edilen çocukluk çaðý r=.19, p<.01; r=.40, p<.01). örselenme yaþantýlarýndan cinsel kötüye kullanma (β= .08, p< .05) ve duygusal kötüye kullanma (β= Korelasyon analizi sonucunda elde edilen kat- .20, p< .05); yalnýzlýk düzeyi modeline dahil edilen sayýlarýn neden sonuç iliþkisi bakýmýndan yeterli deðiþkenlerden fiziksel kötüye kullanma (β=-.12, olmadýðýnýn gözlemlenmesi nedeniyle korelasyon p< .05) ve duygusal kötüye kullanma (β=.48, p< tablosunda anlamlý çýkan deðerler için çoklu .05) boyutlarýnýn modele özgün katkýsý anlamlý regresyon analizinin (enter modeli) yapýlmasýna bulunmuþtur. karar verilmiþtir. Bu kapsamda baðýmsýz deðiþken- ler olarak çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarý olan fiziksel kötüye kullaným, cinsel kötüye kullaným ve duygusal kötüye kullaným, oluþturulan regresyon modeline tümü birden dahil edilmiþ ve bütün yor- dayýcý deðiþkenlerin, yordanan deðiþken üzerindeki ortak etkisinin incelenmesi amaçlanmýþtýr. Deðiþkenler arasý iliþkiler incelenerek çoklu eþ Tablo 3. Biliþsel çarpýtmalar ve yalnýzlýk düzeyinin çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarý tarafýndan yordanýp yordanmad ýðýna iliþkin çoklu regresyon (e nter) analizi sonuçlarý Model R R2 R2 F df B â T p Sabit 15.73 18.20** .000 Yakýnlýktan Fiziksel K.K .00 .00 .00 .995 Kaçma Cinsel KK .23 .05 .05 14.05** 3/699 .24 .08 2.16* .031 Duygusal KK .12 .20 3.96* .000 Sabit 26.67 29.33** .000 Gerçekçi Fiziksel K.K .04 .04 .84 .400 Olmayan Ýliþki Cinsel KK .13 .01 .01 4.15 3/699 .16 .05 1.43 .153 Beklentisi Duygusal KK -.10 -.15 -3.07* .002 Sabit 10.10 24.23** .000 Fiziksel K.K -.01 -.02 -.45 .647 Zihin Okuma Cinsel KK .11 .01 .00 3.18 3/699 .10 .08 1.98* .047 Duygusal KK -.02 -.09 -1.81 .069 Sabit 25.18 18.62** .000 Fiziksel K.K -.19 -.12 -2.59* .010 UCLA Cinsel KK .41 .17 .17 49.65** 3/699 .12 .02 .72 .468 Duygusal KK .50 .48 10.33** .000

98 Klinik Psikiyatri 2019;22:93-103 Lise öðrencilerinin çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarý ile biliþsel çarpýtma ve yalnýzlýk eðilimleri arasýndaki iliþki

TARTIÞMA çarpýtmalar ve TSSB arasýnda olumlu yönde anlamlý bir iliþki olduðunu bulgulamýþlardýr. Ek Çocukluk Çaðý Örselenme Yaþantýlarý ile Biliþsel olarak, maðdurlarýn özellikle kendilik deðeri ile Çarpýtma Eðilimleri Arasýndaki Ýliþkiye Yönelik ilgili olmak üzere daha fazla biliþsel çarpýtmaya Bulgularýn Tartýþýlmasý sahip olduklarý belirlenmiþtir (31). Bireyler erken çocukluk döneminde deneyimledikleri olaylar üzerine kendisi ve hayatý ile ilgili biliþsel þemalarýný Lise öðrencilerin çocukluk çaðý örselenme yaþan- geliþtirmektedir, dolayýsýyla geliþimsel yaþantýlarýn týlarý ile biliþsel çarpýtma durumlarý arasýndaki iliþk- ve travmatik olaylarýn, kiþilerin düþünce sistemi ve ileri belirlemek amacýyla yapýlan analiz sonucunda, biliþleri üzerinde kritik öneme sahip olduðu çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarýndan fiziksel söylenebilir (45,46,47). Bu baðlamda çocukluk kötüye kullaným ile biliþsel çarpýtmalar alt boyut- istismar yaþantýlarýnýn, çocukluk çaðý öðrenmele- larýndan yakýnlýktan kaçýnma ile pozitif yönde; rine dayalý olarak bireylerin kendisi, diðerleri ve zihin okuma boyutu arasýnda ise negatif yönde çevresiyle ilgili olumsuz, çarpýtýlmýþ ve iþlevsel anlamlý ancak zayýf düzeyde bir iliþki bulunmuþtur. olmayan deðerlendirmeler yapmasýnda önemli bir Çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarýnýn diðer bir alt etken olabileceði düþünülmektedir. boyutu olan cinsel kötüye kullaným ile biliþsel çarpýtmalar alt boyutlarýndan yakýnlýktan kaçýnma arasýnda pozitif yönde anlamlý ve zayýf düzeyde bir Biliþsel terapinin temel varsayýmýna göre bireyin iliþki bulgulanmýþtýr. Yine duygusal kötüye kul- yaþantýlarýný algýlama ve yorumlama biçiminin, laným ile biliþsel çarpýtmalar alt boyutlarýndan duygu ve eylemleri üzerinde önemli bir etkisi yakýnlýktan kaçma arasýnda pozitif yönde; gerçekçi bulunmaktadýr. Bu model iþlevsiz ve çarpýtýlmýþ olmayan iliþki beklentisi ve zihin okuma arasýnda düþüncelerin bireyin ruh saðlýðý üzerinde önemli bir negatif yönde anlamlý fakat zayýf düzeyde bir iliþki etken olduðunu ve bu inançlar ile psikopatoloji görülmektedir. Çocukluk dönemi olumsuz yaþan- arasýnda iliþki bulunduðunu savunur (30,55,56). Bu týlarýnýn bireyin düþünce ve inanç sistemi üzerinde- noktadan hareketle gerçeðin çarpýtýlarak algýlan- ki etkisini inceleyen çalýþmalarda bu bulguya para- masý, yani biliþsel hatalar; çeþitli psikopatolojilerin lel olarak fiziksel, duygusal ve cinsel istismar yaþan- oluþmasýna ve süreðenleþmesine neden olabile- týlarý ile bireyin kendine, diðer insanlara ve dünyaya ceðinden, maðdurlarýn tedavi sürecinde biliþsel iliþkin inançlarý arasýnda iliþki olduðu görülmüþtür süreçlere de odaklanýlmasý önemli görünmektedir. (31,32,33,47,57). Bunlarýn yaný sýra yapýlan çeþitli Bu noktada, bireyin düþünceleri ve inanç sisteminin çalýþmalarda istismara uðrayan çocuklarýn böyle bir çocukluk çaðý olumsuz deneyimlerinden etkilendiði yaþantýsý olmayanlara göre farklý akýl yürütme bulgusunun, saðlýk alanýnda çalýþan profesyoneller becerileri geliþtirebileceði ifade edilmektedir (61). için dikkate alýnmasý gereken bir nokta olduðu Örneðin istismar maðduru çocuklar insanlara düþünülmektedir. güven duymakta ve onlarla etkileþime girmekte zorlanabileceði gibi diðer insanlarýn niyetlerini Çocukluk Çaðý Örselenme Yaþantýlarý ile Yalnýzlýk daha düþmanca deðerlendirebilirler. Eðilimleri Arasýndaki Ýliþkiye Ýliþkin Bulgularýn Tartýþýlmasý Ayrýca çeþitli kaynaklarda çocuklukta yaþanan cin- sel istismarýn, benlik saygýsý ve kendilik algýsýný Araþtýrmanýn diðer bir bulgusunda ise çocukluk olumsuz yönde etkilediði, travma sonrasýnda çaðý örselenme yaþantýlarýnýn tüm boyutlarýnýn yal- bireylerde kognitif bozukluklar, deðersizlik duygu- nýzlýk eðilimi ile pozitif yönlü anlamlý bir iliþki larý, çaresizlik, güvensizlik ve kendini suçlama eðil- içerisinde olduðu tespit edilmiþtir. Ýlgili literatür imi meydana geldiði ve duygulaným sürecinde incelendiðinde çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarý bozulmalar yaþandýðý; ayrýca travma sonrasý stres ile yalnýzlýk eðilimi arasýndaki iliþkiye iliþkin bulgu bozukluðu ve yüksek düzey anksiyete meydana ile benzer bulgulara sahip çalýþmalarýn olduðu gelebileceði bildirilmektedir (2,4,41,42,43,44). görülmüþtür (31,35). Literatürde yer alan bir çalýþ- Owens ve Chard (32) cinsel istismar maðdurlarýyla ma çocukluk çaðý travmasýnýn benlik duygusu, kiþi- yaptýklarý çalýþmada istismar yaþantýlarý ile biliþsel lik organizasyonu ve kiþilerarasý iliþkiler de dâhil

Klinik Psikiyatri 2019;22:93-103 99 Türkkan T, Odacý H. olmak üzere kiþilik geliþiminin belirli yönlerini et- gösteren bireylerin istismar sonrasýnda daha düþük kileyebileceðine iþaret etmektedir (50). Bunun yaný düzeyde kendini yaralama, anksiyete, depresyon sýra Mullen ve arkadaþlarý (48) tarafýndan yapýlan veya intihar giriþimi gibi psikolojik belirtiler göster- bir araþtýrmadan elde edilen çocukluk çaðý trav- diði ifade edilmektedir (59,60) Yine de çocukluk malarýnýn travma sonrasý stres bozukluklarý, düþük çaðý örselenme yaþantýlarýnýn psikopatolojik duru- özsaygý, sosyal iliþkilerde bozulma ve sosyal izolas- mun bir belirleyicisi olabileceði ve terapi sürecinde yon, güvensiz baðlanma, baðlanma bozukluklarý ile etkisinin göz ardý edilmemesi, herhangi bir þüphe anlamlý düzeyde iliþkili olduðu þeklindeki bulgularý durumunda öykünün ayrýntýlandýrýlarak müdahale ile Wark ve arkadaþlarý (49) tarafýndan yapýlan bir planýnýn buna göre þekillendirilmesi gerektiði baþka çalýþmada elde edilen, çocukluk travma düþünülmektedir. öyküsü bulunan kiþilerde anlamlý düzeyde daha yüksek oranda sosyal iliþkilerde güçlük ve baðlan- Mevcut çalýþmanýn bulgularý özellikle son yüzyýlda ma problemleri görüldüðü þeklindeki bulgularýn bu araþtýrýlmaya baþlanan çocuk istismarýnýn yýkýcý et- çalýþmada elde edilen bulguyu destekler nitelikte kilerinin anlaþýlmasý açýsýndan önemli olabilir ve olduðu söylenebilir. Mevcut çalýþmalar genel olarak gelecek araþtýrmalara öncülük edebilir. Ek olarak deðerlendirildiðinde, çocuklukta kötü muameleye elde edilen veriler ergenlerle yürütülen klinik maruz kalan birey geçmiþte karþýlanmayan duy- görüþmelerde, çocukluk ihmal ve istismar yaþan- gusal ihtiyaçlarýnýn yetiþkinlikte de karþýlanmamasý týlarýnýn çarpýtýlmýþ düþünceler ve tutumlar yönünde beklentiye geliþtirebilir; kötü bir olayýn üzerindeki etkisinin dikkate alýnmasý gerektiðini olacaðýna yönelik korku duyabilir; þiddet veya terk düþündürmektedir. Diðer yandan araþtýrmanýn bul- edilme tehdidinden kaçýnmak için yalnýzlýða gularý deðerlendirilirken örneklemin Gümüþhane yönelebilir (45). Bu baðlamda, istismar yaþantýsýnýn ili ile sýnýrlý olmasýnýn ve kesitsel bir desen kul- geliþmekte olan bir çocuðun kiþilerarasý iliþkiler ile lanýldýðý için tanýmlanan nedensel iliþkilerin kont- baðlantýlý olan güven gibi konularda olumsuz bi- rol edilemeyen bazý deðiþkenlerden etkilenme liþsel þemalar ve biliþsel çarpýtmalar geliþtirmesine olasýlýðýnýn gözden kaçýrýlmamasý yararlý olabilir. yol açabileceði, böylece ergenlik ve yetiþkinlik Ayrýca çalýþma bulgularýnýn genellenebilmesi döneminde tatmin edici ve saðlýklý iliþkiler kur- açýsýndan, araþtýrmanýn farklý örneklemler masýnýn önünde engel teþkil ederek, yalnýzlýk eðili- üzerinde tekrarlanmasý ve klinik görüþmeler ile mi sergilemesine neden olabileceði düþünülmekte- elde edilecek nitel verilerle desteklenmesi gerek- dir. mektedir. Bununla birlikte araþtýrma verileri katýlýmcýlarýn anket sonuçlarý ile elde edilen Çocukluk Çaðý Örselenme Yaþantýlarýnýn Biliþsel özbildirimine dayalýdýr, çocukluk ihmal ve istismar Çarpýtmalarý ve Yalnýzlýk Eðilimini Yordamasýna yaþantýlarýnýn etkilerini deðerlendirmede klinik Ýliþkin Bulgularýn Tartýþýlmasý görüþmenin kullanýlmamasý, ergenin kendisi dýþýn- da ailesi, öðretmenleri gibi diðer kaynaklardan veri Çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarýnýn biliþsel toplanmamasý da dikkat çeken sýnýrlýlýklar arasýnda çarpýtma ve yalnýzlýk eðilimini açýklamaya dayalý sayýlabilir. Bu araþtýrmanýn bulgularý yorum- yapýlan regresyon analizi sonucunda, örselenme lanýrken göz önüne alýnmasý gereken önemli nokta- yaþantýlarýnýn biliþsel çarpýtmalardan yakýnlýktan lardan biri; utanma ve toplumsal ön yargýlardan kaçýnma alt boyutunun %5'ini, yalnýzlýk düzeyinin dolayý bireylerin istismar yaþantýlarýna yönelik bil- ise %17'sini açýkladýðý tespit edilmiþtir. Bu bulgu gilerinin bazýlarýný gizlemiþ olma olasýlýðýdýr. çocukluk travmatik yaþantýlarýnýn kiþinin kendine, diðer insanlara ve dünyaya iliþkin inançlarýný ve ruh SONUÇ ve ÖNERÝLER saðlýðýný herzaman olumsuz etkilemeyebileceði þeklinde yorumlanabilir. Nitekim birçok çalýþmada Sonuç olarak çocukluk çaðý örselenme yaþan- çocukluk dönemi istismar/ihmal yaþantýlarý ile týlarýnýn birey üzerindeki birçok olumsuz etkisi psikolojik belirtiler arasýndaki iliþkide olumsuz bir yanýnda biliþsel çarpýtmalar ve yalnýzlýk üzerinde de yaþantýdan sonra kendini toparlama gücü olarak etkisinin olduðu ortaya çýkmýþtýr. Çalýþmadan elde tanýmlanan psikolojik saðlamlýðýn (58) koruyucu edilen bulgular deðerlendirildiðinde, çocukluk çaðý bir etkisinin olduðu, yüksek psikolojik saðlamlýk

100 Klinik Psikiyatri 2019;22:93-103 Lise öðrencilerinin çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarý ile biliþsel çarpýtma ve yalnýzlýk eðilimleri arasýndaki iliþki

örselenmelerinin biliþsel iþlevler üzerindeki bozucu Ýleride gerçekleþtirilecek çalýþmalarda bulgularýn etkisi göz önüne alýndýðýnda psikoterapi yoluyla genellenebilirliði açýsýndan farklý bölgelerdeki travma toleransý ve olumlu baþaçýkma strateji- illerde lise öðrenimlerine devam eden öðrenciler lerinin geliþtirilmesine yönelik biliþsel yeniden üzerinde bu çalýþma tekrarlanabilir. Bu araþtýrma yapýlanmaya ihtiyaç olduðu yine travma sonrasýnda çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarý ile biliþsel öz benlik ve kiþilerarasý iliþki geliþtirme kapa- çarpýtma ve yalnýzlýk eðilimi arasýndaki iliþkileri sitesinin yeniden yapýlandýrýlmasý bu konuda ortaya koymuþtur. Çocukluk çaðý örselenme yaþan- yapýlacak olan müdahale programlarý için önemli týlarýnýn uzun dönemli etkilerini (boylamsal çalýþ- görünmektedir. Ek olarak biliþsel çarpýtmalar malar), farklý psikolojik deðiþkenlerle (depresyon, psikopatoloji üzerinde sürdürücü etkiye sahip ola- kaygý, riskli davranýþlar, saldýrganlýk, madde baðým- bilir, dolayýsýyla tedavi planlamalarýnda bu duru- lýlýðý vb.) iliþkilerini ele alan çalýþmalar yapýlabilir. mun göz önünde bulundurulmasý, klinik tablonun þiddetlenmesini engelleyebilir. *Bu çalýþma, Tugba TURKKAN tarafindan Karadeniz Teknik Universitesi Egitim Bilimleri Çocukluk dönemi istismar yaþantýlarý ve sebep Enstitusu’nde Prof. Dr. Hatice ODACI danisman- olduðu travmatik sonuçlarýn bireyin yaþamýný liginda yurutulen “Lise Ogrencilerinin Cocukluk büyük ölçüde etkileyen bir niteliðe sahiptir. Bu Cagi Orselenme Yasantilari Ile Bilissel Carpitma nedenle, ihmal ve istismar konusunda ailelerin, Ve Yalnizlik Egilimleri Arasindaki Iliskiler” baslik- öðretmenlerin ve saðlýk profesyonellerinin farkýn- li yuksek lisans tezinden uretilmis olup; 18-22 Nisan dalýk ve duyarlýlýklarýnýn artmasýna yönelik çalýþ- 2018 tarihlerinde Antalya'da gerceklestirilen 27. malarýn arttýrýlmasýnýn, psikolojik destek hizmetleri Uluslararasi Egitim Bilimleri Kongresi’ nde sozlu kapsamýnda istismarýn önlenmesine yönelik çalýþ- bildiri olarak sunulmuþtur. malarýn planlanmasýnýn ve gelecek nesiller için koruyucu ve önleyici tedbirler alýnmasýnýn önemli olduðu düþünülmektedir. Bunlarýn yanýnda, çocuk ve ergenlerin kendilerini istismardan koruma nok- Yazýþma adresi: Öðr. Gör. Tuðba Türkkan, Gümüþhane Üniver- sitesi, Saðlýk Bilimleri Fakültesi, Sosyal Hizmetler Bölümü, tasýnda yapabileceklerine iliþkin bilgilendirme Gümüþhane [email protected] çalýþmalarýnýn önemi olmakla birlikte, herhangi bir istismar türüne maruz kaldýklarýnda yardým alabile- cekleri kurumlarý bilmemeleri suçluluk, çaresizlik ve yalnýzlýk duygularý yaþamalarýna neden olabilir. Bu baðlamda toplum merkezleri ve aile danýþma merkezlerinde bu bireylere danýþmanlýk hizmetleri ve eðitimler verilebilir.

Klinik Psikiyatri 2019;22:93-103 101 Türkkan T, Odacý H.

KAYNAKLAR

1.Altýparmak S. Çocuk istismarý ve ihmalinin çocuk bedeni üze- 18. Putnam FW. Ten-year research update review: Child sexual- rine etkileri. Çocuk Dergisi 2008;8:9-13. abuse. American Academy of Child and Adolescent Psychiatry 2003;42:269-278. 2. Briere JN, Elliot DM. Immediate and long-term impacts of child sexual abuse. The Future of Cildren 1994;4:54-69. 19. Smith CA, Ireland TO, Thornberry P.Adolescent maltreat- ment and its impact on young adult antisocial behavior. Child 3. Brown GR, Anderson B. Psychiatric morbidity in adult in Abuse and Neglect 2005;29:1099-1119. patients with childhood histories of sexual and physical abuse. The American Journal of Psychiatry 1991;148:55-61. 20. Thornberry TP, Matsuda M, Greenman SJ, Augustyn MB, Henry KL, Smith CA, Ireland TO. Adolescent risk factors for 4. Göde O, Savi F, Savi S. Eðitimin bütünlüðü içinde sporun duy- child maltreatment. Child Abuse and Neglect 2014;38:706-722. gusal istismara uðrayan ergenlerin benlik kavramlarýna etkisi. Pamukkale Üniversitesi Eðitim Fakültesi Dergisi 2000;7:22-34. 21. Lubin H, Johnson DR, Southwick SM. Impact of child abuse on adulth psychopathology: A casereport. Dissociation 5. Norman RE, Byambaa M, De R, Butchart A, Scott J, Vos T. 1996;9:134-139. The long-term consequences of child physical abuse, emotional abuse and neglect: A systematic review and meta-analysis. Plos 22. Afifi TO, Mather A, Boman J, Fleisher W, Enns MW, Medicine 2012; 9. MacMillan H, Sareen J. Childhood adversity and personality disorders: results from a nationally representative population- 6. Özen Þ, Antar S, Özkan M. Çocukluk çaðý travmalarýnýn based study. Journal of Psychiatric Research 2011;45:814-822. umutsuzluk, sigara ve alkol kullanýmý üzerine etkisi; üniversite son sýnýf öðrencilerini inceleyen bir çalýþma. Düþünen Adam: 23. Afifi TO. The relationship between child maltreatment and Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi 2007;20:79-87. axis I mental disorders: A summary of the published literature from 2006 to 2010. Open Journal of Psychiatry 2012;2:21-32. 7. World Health Organization 2016. Child maltreatment. Eriþim tarihi: 08.06.2018, 24. Sesar K, Simic N, Barisic M. Multi-type childhood abuse, http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs150/en strategies of coping and psychological adaptations in young adults. Croatian Medical Journal 2010;51:406-416. 8. Nickerson A, Aderka IM, Bryant RA, Hofmann SG. The rela- tionship between childhood exposure to trauma and intermit- 25. Clark DB, Thatcher DL, Martin CS. Child abuse and other tent explosive disorder. Psychiatry Research 2012;197:128-34. traumatic experiences, alcohol use disorders and health prob- lems in adolescence and young adulthood. Journal of Pediatric 9. Maniglio R. The role of child sexual abuse in the etiology of Psychology 2010;35:499-510. suicide and nonsuicidal self-injury. Acta Psychiatr Scand 2011; 124:30-41. 26. Gladstone GM, Parker GB, Mitchell PB, Malhi GS, Wilhelm K, Austin MP. Implications of childhood trauma for depressed 10. Goldstein AL, Faulkner B,Wekerle C. The relationship women: An analysis of pathways from childhood sexual abuse to among internal resilience, smoking, alcohol use, and depression deliberate self-harm and revictimization. TheAmerican Journal symptoms in emerging adults transitioning out of child welfare. of Psychiatry 2004;161:1417-1425. Child Abuse and Neglect 2013,37:22-32. 27. Örsel S, Karadað H, Karaoðlan Kahiloðullarý A, Akgün 11. Philippe FL, Laventure S, Beaulieu-Pelletier G, Lecours S, Aktaþ E. Psikiyatri hastalarýnda çocukluk çaðý travmalarýnýn sýk- Lekes N. Ego-resiliency as a mediator between childhood trau- lýðý ve psikopatoloji ile iliþkisi. Anatolian Journal of Psychiatry ma and psychological symptoms. Journal of Social and Clinical 2011;12:130-136. Psychology 2011;30:583-598. 28. Erol A, Ersoy B, Mete L. Majör depresyonda özkýyým giriþi- 12. Topçu S. Silinmeyen izler. Ankara, Phoenix 2009. mi ile çocukluk çaðý örselenmeleri arasýndaki iliþki. Türk 13. World Health Organization. World report on violence and Psikiyatri Dergisi 2013;24:1-6 health; child abuse and neglect by parents and other caregivers. 29. Pietrek C, Elbert T, Weierstall R, Müller O, Rockstroh B. Geneva 2002. Childhood adversities in relation to psychiatric disorders. 14. T.C. Baþbakanlýk Aile Araþtýrma Kurumu. Aile içi þiddetin Psychiatry Research 2013 206:103-10 sebep ve sonuçlarý. Ankara, Bizim Büro 1995. 30. Beck JS. Biliþsel davranýþçý terapi: Temelleri ve ötesi. Þahin 15. Kendall-Tackett K.The health effects of childhood abuse: M. (Çeviri Ed). Ýstanbul, Nobel Akademik Yayýncýlýk 2011. Four pathways by which abuse can influences health. Child 31. Briere J, Runtz M. Post sexualabusetravma. Journal of Abuse and Neglect 2002;6:715-730. Interpersonal Violence1987;2:367-379. 16. Zlotnick C, Johnson J, Kohn R, Vicente B, Rioseco P, 32. Owens GP, Chard KM.Cognitive distortions among women Saldivia S.Childhood trauma, trauma in adulthood and psychi- reporting childhood sexual abuse. Journal of Interpersonel atric diagnosis: results from a community sample. Violence 2001;16:178-191. Comprehensive Psychiatry Journal 2008;49:163-169. 33. Çakýr U, Gündüz N, Turan H, Güleþ N, Aker T. Kadýn majör 17. Demir M. Çocuk ve ergenlerin cinsel istismarý sonrasý akut depresif bozukluk hastalarýnda cinsel travmaya baðlý travma stres bozukluðu ve travma sonrasý stres bozukluðu özelliklerinin sonrasý stres bozukluðu ve iliþkili biliþler. Anatolian Journal of incelenmesi. Yayýmlanmamýþ uzmanlýk tezi, Uludað Üniversite- Psychiatry 2014;15:200-206. si, Bursa. 2008.

102 Klinik Psikiyatri 2019;22:93-103 Lise öðrencilerinin çocukluk çaðý örselenme yaþantýlarý ile biliþsel çarpýtma ve yalnýzlýk eðilimleri arasýndaki iliþki

34. Perlman D, Peplau LA. Preventing harmful consequences of The Journal of Pediatrics 2007;151:482-487. severe and persistent loneliness. United States, Government 52. Bernstein DP, Fink L, Handelsman L, Foote J, Lovejoy M, Printing Office 1984. Wenzel K, Sapareto E, Ruggiero J. Initial reliability and validity 35. Gibson RL, Hartshorne TS. Childhood sexual abuse and of a new retrospective measure of child abuse and neglect. adult loneliness and network orientation. Child Abuseand American Journal of Psychiatry 1994;151:1132-6. Neglect 1996;20:1087-1093. 53. Russell D, Peplau LA, Ferguson ML. Developing a measure 36. Saveanu RV, Nemeroff CB. Etiology of depression: Genetics of loneliness. Journal of Personality Assessment 1978;42:290- and environmental factors. Psychiatr Clin N Am 2012;35:51-71. 294. 37. Aslan SH, Alparslan ZN. Çocukluk Örselenme Yaþantýlarý 54. Field A. Discovering statistics using spss. London, Sage Ölçeðinin Bir Üniversite Öðrencisi Örnekleminde Geçerlik Publications 2009. Güvenirlik ve Faktör Yapýsý. Türk Psikiyatri Dergisi 55. Neenan M, Dryden W. Cognitive therapy: 100 key points and 1999;10:275-285. techniques. USA: Routledge 2004. 38. Hamamcý Z. Dysfunctional relationship belief in marital sat- 56. Türkçapar MH. Biliþsel terapi: Temel ilkeler ve uygulamalar. isfaction and adjustment. Social Behavior and Personality Ýstanbul: HYB Basým Yayýn 2007. International Journal 2005;33:313-328. 57. Lumley MN, Harkness KL. Specificity in the Relations 39. Hamamcý Z, Büyüköztürk Þ. Ýliþkilerle ilgili biliþsel çarpýt- among Childhood Adversity, Early Maladaptive Schemas, and malar ölçeði, ölçeðin geliþtirilmesi ve psikometrik özelliklerinin Symptom Profiles in Adolescent Depression. Cognitive Therapy incelenmesi. Çukurova Üniversitesi Eðitim Fakültesi Dergisi and Research 2007;3:639-657. 2003;2:107-111. 58. Masten AS, Best KM, Garmezy N. Resilience and develop- 40. Demir A. U.C.L.A. Yalnýzlýk ölçeðinin geçerlik ve güvenir- ment: Contributions from the study of children who overcome liði. Psikoloji Dergisi 1989;7:14-18. adversity. Development and Psychopathology 1990;2:425-444. 41. Briere J, Runtz M.Child sexualabuse: Long-term sequelae 59. Roy A, Carli V, Sarchiapone M. Resilience mitigates the sui- and implications for psychological assessment. Journal of cide risk associated with childhood trauma. Journal of Affective Interpersonal Violence 1993;8:312-330. Disorders 2011;133:591-594. 42. Campbell R, Dworkin E, Cabral G.An ecological model of 60. Eisenberg ME, Ackard DM, Resnick MD. Protective factors theimpact of sexual assault on women's mental health. Trauma and suicide risk in adolescents with a history of sexual abuse. Violence Abuse 2009;10:225-246. The Journal of Pediatrics 2007;151:482-487. 43. Finkelhor D. Early and long-term effects of child sexual 61. Polat O. Tüm boyutlarýyla çocuk istismarý 1. Ankara: Seçkin abuse: An update. Professional Psychology: Research and Yayýnevi 2007. Practise 1990;21:325-330. 44. Haj-Yahia MM, Tamish S.The rates of child sexual abuse and its psychological consequences as revealed by a study among Palestinian university students. Child Abuse and Neglect 2001; 25:1303-27. 45. Young JE, Klosko JS, Weishaar ME. Schema therapy: A practitioner's guide. New York: The Guilford Press 2003. 46. Beck AT, Rush J, Shaw BF, Emery G. Cognitive therapy of depression. New York: Guilford 1979. 47. Van Harmelen AL, de Jong PJ, Glashouwer KA, Spinhoven P, Penninx BW, Elzinga BM. Child abuse and negative explicit and automatic self-associations: The cognitive scars of emotion- al maltreatment. Behaviour Research and Therapy 2010;48:486- 494. 48. Mullen PE, Martin JL, Anderson JC, Romans SE, Herbison GP. Thelong-termimpact of thephysical, emotional and sexual abuse of children: A community study. Child Abuse and Neglect 1996;20:7-21. 49. Wark MJ, Kruczek T, Boley A.Emotional neglect and family structure: Impact on student functioning. Child Abuse and Neglect 2003;27:1033-1043. 50. Kuritárné I. Childhood trauma in the etiology of borderline personality disorder. Psychiatria Hungarica 2005;20:256-270. 51. Eisenberg ME, Ackard DM, Resnick MD. Protective factors and suicide risk in adolescents with a history of sexual abuse.

Klinik Psikiyatri 2019;22:93-103 103 DERLEME Kendiliðin Nöral Alt Yapýsý: Northoff ve Damasio Modelleri Neural Correlates of Self: Models of Northoff and Damasio

Zahide Tepeli Temiz1, Lütfü Hanoðlu2 1Arþ. Gör., Fatih Sultan Mehmet Vakýf Üniversitesi, Psikoloji Anabilim Dalý, Ýstanbul, Türkiye https://orcid.org/0000-0001-6980-1226 2Prof. Dr., Ýstanbul Medipol Üniversitesi, Nöroloji Anabilim Dalý, Ýstanbul, Türkiye https://orcid.org/0000-0003-4292-5717

ÖZET SUMMARY Kendilik problemi uzun yýllardýr felsefe ve psikoloji alan- Self has been one of the most controversial phenome- larýnda tartýþýlmakla beraber son 30 yýldýr sinirbilimin de non in philosophy and psychology for a long time. More ilgi alanýna girmiþtir ve kendiliðin nöral mekanizmalarý recently, self has been transferred in the field of neuro- üzerine yoðun araþtýrmalar yapýlmaktadýr. Kendiliðin science since 30 years and its neural correlates remain kavramsal tanýmlarý hakkýnda düþünceler henüz tam bir under the intense investigations. Proposals for theoreti- netlik kazanmamýþtýr. Kendiliði beyin bölgeleriyle iliþ- cal conception of self have not yet achieved complete kilendirme çabalarý uzun yýllardýr devam etmektedir. clarity. Efforts for linking the self with brain structures Doðal olarak bu iki durum (kuramsallaþtýrma ve deneyler) have been going on for many years. Naturally, these two yan yana iþlenmektedir. Dolayýsýyla kendiliðin kavramsal states (theorization and experiments) process side by teorizasyonuna göre yapýlan sinirbilimsel çalýþmalar da side. Therefore, neuroscientific studies diversify with çeþitlilik göstermiþtir. Önemli miktarda çalýþma kortikal regard to conceptual theorization of self. Many studies orta hat yapýlarýnýn (CMS) kendilikle ilgili süreçlerde aktif have shown that cortical midline structures (CMS) are olduðunu göstermektedir. Kendilikle iliþkili zihinsel süreç- important in self processing. In addition, it is commonly lerin ayrýca istirahat durumunda belirgin olarak accepted the involvement of resting state activity during görüldüðü kabul edilmektedir. Bu baðlamda kortikal orta the self-related mental states. In this context, processing hat yapýlarýnda, kendilik’le iliþkili uyaranlarýn nöronal of self related stimulus in the cortical midline structures iþlemlemesi, default mode networkdaki (DMN) bölgeler- is associated with regions of default mode network le iliþkilendirilmektedir. Bu derleme çalýþmasý, güncel (DMN). This review aims to investigate the self-related sinirbilimin verileri ýþýðýnda kendilik ile ilgili araþtýrmalarý, studies under the light of current neuroscientific data, Northoff’un kendiliðe iliþkin nörobilim modelini ve the neuroscience model of Northoff proposed for the Damasio modelindeki kendiliði bilinç baðlamýnda incele- self, and to examine the self in the Damasio’s framework meyi amaçlamaktadýr. in the context of consciousness.

Anahtar Sözcükler: Kendilik, Nörobilim, Bilinç, CMS, Key Words: Self, Neuroscience, Consciousness, CMS, Northoff, Damasio Northoff, Damasio

(Klinik Psikiyatri 2019;22:104-115) DOI: 10.5505/kpd.2018.41275

104 Makalenin geliþ tarihi: 03.08.2018, Yayýna kabul tarihi: 17.12.2018 Kendiliðin nöral alt yapýsý: Northoff ve Damasio modelleri

GÝRÝÞ çalýþmalar da çeþitlilik göstermiþtir. Kendiliði beyin bölgeleriyle iliþkilendirme çabalarý uzun yýllardýr Kendiliðin (self) ne olduðu, nereden geldiði, kim devam etmekte fakat güncel çalýþmalar, korteksin olduðumuz gibi sorular felsefenin en eski problem- orta hat yapýlarý (CMS) olarak tanýmlanan kendi- lerinden biridir (1). Felsefenin yaný sýra güncel likle ilgili süreçlerin yer aldýðý bu yapýnýn önemine sinirbilim çalýþmalarý fonksiyonel nörogörüntüleme vurgu yapmaktadýr (1,2,3,5,7). Kortikal orta hat teknikleriyle beraber bu sorulara yanýtlar bulmaya yapýlarýn (CMS), içsel uyaranlarla dýþsal uyaranlar çalýþmaktadýr. Fakat kendilik ve onun beynin farklý arasýnda baðlantý kurmamýzda, kendilikle ilgili bölgelerindeki nöral yansýmalarý tartýþmalý bir konu süreçlerde ve iþlemlerde merkezi rol oynadýðý düþünülmektedir (1). olarak karþýmýza çýkmaktadýr (2,3). Kendilikle ilgili yapýlan çalýþmalar bilinçli kendilik ve bilinçdýþý kendilik gibi bir ayrýma gitmektedir (4). Northoff Kendiliði anlayabilmek için kendilikle ilgili kate- ve arkadaþlarýnýn sinirbilim alanýndaki çalýþmalarý gorik ayrýmlarý yapmak oldukça önemlidir. kendilikle ilgili uyaranlarýn iþlenmesinde kortikal Kendilik teorilerinin geniþ yelpazesi içinde kendi- orta hat yapýlarýn aktif rol üstlendiði (3), bu neden- liðe iliþkin ayrýmlar da çeþitlilik göstermektedir. le bu yapýlarýn bilinçli kendiliðin üretiminin temel Damasio'nun da belirttiði gibi kendilik, bilinçli ve bir bileþeni olduðunu göstermektedir. Bununla bilinçdýþý olmak üzere ikiye ayrýlabilir (4). beraber bilinçli kendilik, kendiliðin bilinçdýþý alan- Yukarýdaki tanýmlar daha ziyade bilinçli kendilikle larýyla tamamlanmaktadýr. Güncel teoriler bil- iliþkili olarak okunabilir. Bilinçdýþý kendiliðin sinir- inçdýþý kendiliðin beynimizin içkin zihnini (embodi- bilim alanýndaki tanýmý ise Freud'un bilinçdýþý ed mind) yaratan somatosensorial korteks ile tanýmýndan farklýlýk göstermektedir. Burada bi- desteklenerek bilinçli kendilikteki rolüne dikkat linçdýþý süreçlerle, daha ziyade 'otomatik süreçler' çekmektedir (5). kastedilmektedir. Bu nedenle zihnimizde bilinçdýþý olarak tanýmlanabilecek pek çok iþlem yer almak- tadýr. Bilinçdýþý kendilik, bedensel deneyimlerle Descartes'ýn "düþünüyorum öyleyse varým" baðlantý kurmayý mümkün kýlmakta ve söylemiyle tanýmladýðý kendilik, felsefede bedenin Damasio'nun bilinç teorisindeki protoself karþýsýnda yer alan bir öz olarak tanýmlanmaktadýr. kavramýyla kýsmen örtüþmektedir (5). Descartes kendilik ile bedenin etkileþimini epifiz bezi ile iliþkilendirerek, bu iliþkiyi biyolojik bir ze- mine oturtmaya çalýþýr. David Hume ise kendiliðin Kendilikle ilgili çalýþmalarýn bir kýsmý ise, kiþinin zihinsel bir meleke olduðu fikrini reddeder ve kom- kendiliðiyle ilgili bilginin iþlenmesini yansýtan pleks bir algý düzeyine indirger. Hume, kendiliðin kendilikle ilgili durumlar (self-related states) ile yalnýzca bir yanýlsama olduðunu ve algýladýðýmýz diðer kiþilerle ilgili bilginin iþlenmesini ifade eden þeylerin dýþýnda bir þey olmadýðýný ileri sürer (5). kendilikle iliþkili olmayan durumlar (nonself-rela- Bu bakýþ açýsý izlerini, kendiliði zihinsel bir durum ted states) gibi ikili bir ayrýma gitmektedir (7,8). Bu olarak tanýmlamayan Thomas Metzinger'in tartýþ- ayrým, kendilikle ilgili beyin aktivitelerinin diðer- masýnda sürdürür. leriyle iliþkili süreçlerden farklý oluþu ve medial prefrontal korteks (MPFC) gibi korteks bölgesinin kiþisel süreçlerde daha aktif oluþuyla daha fazla Kendilik problemi psikoloji alanýnda ilk olarak mümkün hale gelmiþtir. Böyle bir ayrýmýn yaný sýra William James ile karþýmýza çýkmaktadýr. Kiþisel kendilik süreçlerinin de bir bütünlük arz etmediði kimlik (personal identity) kavramý ile James kiþinin ve kendilikle ilgili bilginin türüne göre farklýlýk gös- bütünlük ve süreklilik hissine vurgu yapmaktadýr. terdiði yönünde artan miktarda kanýt bulunmak- Deneyimsel (empirical) ve nesnel (objective) tadýr (7). Kendiliðin farklý komponentlerini nasýl en olmak üzere kendiliði iki birime ayýrýr (6). iyi þekilde tanýmlayacaðýmýz ve bir araya getire- ceðimiz tartýþmasý yerini kendiliðin tek bir birimden Kendilik problemi son 30 yýldýr sinirbilimin de ilgi oluþmadýðý yönündeki fikir birliðine býrakmaktadýr. alanýna girmiþ ve yapýlan çalýþmalar kendiliðin Bu yaklaþým daha ziyade kendiliði, farklý yönleri çeþitli özelliklerine odaklanmaktadýr (7). içerisinde barýndýran ve her bir yön için farklý Kendiliðin özelliklerine göre yapýlan sinirbilimsel süreçlerin iþlediði bir yapý olarak tanýmlamaktadýr

Klinik Psikiyatri 2019;22:104-115 105 Tepeli Temiz Z, Hanoðlu L.

(8,9,10). baðlý olarak da bilinç veya öz-bilinç dediðimiz hal ortaya çýkmaktadýr. Nesne olarak kendilik ise Bu baðlamda çalýþmalar, kiþinin yaþamýnýn tarihsel kiþinin kendiliðini karakterize eden ve kendiliðiyle boyutunu oluþturan 'otobiyografik kendilik' ile iliþkili özelliklere iþaret etmektedir. Kiþinin ismi ve süregiden bedensel durumu ifade eden 'çekirdek otobiyografik anýlarý nesne olarak kendiliðin özel kendilik' olmak üzere kendilikle iliþkili zihinsel içeriðini oluþturmaktadýr (1). Kendiliðin içeriðine durumlarýn iki türüne odaklanmaktadýr (7). baðlý olarak da farklý kendilik kategorileri ortaya Otobiyografik kendilik daha ziyade, kiþiler yaþam- çýkmaktadýr (örn: fiziksel kendilik, zihinsel kendi- larýnýn tarihsel boyutundan belirli anýlar çaðýrdýk- lik, otobiyografik kendilik, sosyo-kültürel kendilik larýnda üretilirler ve dolayýsýyla biyografik bilgiler, gibi). kiþilik özellikleri ve spesifik yaþam olaylarý bu zihin- sel durumun içeriðini oluþturmaktadýr (4). Öte yan- Bunun yaný sýra James sabit çekirdek bir kendilik dan çekirdek kendilik ise interoceptive bedensel kavramýnýn gereksiz oluþuna iþaret etmektedir. deðiþimler (açlýk, susuzluk, yorgunluk gibi) ile Düþünce akýþýnýn sürekli deðiþmesinden ötürü sabit bedenin dýþ dünyayla temasýndan ortaya çýkan exte- bir kendilikten bahsetmemizin mümkün olmadýðý- roceptive deðiþimleri içermektedir (4). Zihinsel na dikkat çekmektedir. James öz-bilinci, farklý öz durumlar arasýndaki kavramsal farklýlýklarýn yaný gönderimsel süreçlerle devam eden bir düþünce sýra nöral yapýda aktivasyon alanlarýndaki farklýlaþ- akýþý içerisinde tanýmlamaktadýr (3). James tarafýn- ma da incelenmiþ ve kortikal orta hat yapýlar ile dan akýþ içerisinde tanýmlanan kendilik, modern insular korteksin kendilikle iliþkili süreçlerdeki rolü sinirbilimin DMN modeliyle örtüþmekte ve bu ortaya konulmuþtur (7). model içerisinde tanýmlanan süreç halindeki zihin yapýsý ve kendilik modeliyle paralellik göstermekte- Bu çalýþma, kendiliðe iliþkin teorileri, kendilikle dir (11). iliþkili nöral bileþenler ve aktivasyon alanlarýný, psikoloji alanýndaki kendilik tanýmýnýn nörobilim Öte yandan James kendiliði tanýmlayabilmek için alanýndaki tanýmlarla iliþkisini ve Damasio'nun bi- onu sýnýflandýrmýþ; 'fiziksel kendilik', 'zihinsel linç teorisi çerçevesinde kendiliðin konumunu ele kendilik' ve 'ruhsal kendilik' olmak üzere üç tür alacaktýr. Çalýþmanýn nöroanatomik sýnýrlarýný kendilik tanýmlamýþtýr. William James'in bu Norhoff ve arkadaþlarýnýn nörobilim alanýndaki sýnýflandýrmasý, nörobilimin daha güncel kendilik kortikal orta hat yapýlarla iliþkili çalýþmalarý oluþ- tanýmlarýyla da örtüþmektedir (3). Damasio'nun turmaktadýr. bedensel ve motor alanlarý iþaret eden 'proto-self' kavramý William James'in fiziksel kendilik Felsefe ve Psikolojide Kendiliðin kavramýyla örtüþürken; 'çekirdek veya zihinsel Kavramsallaþtýrýlmasý kendilik' kavramý ise William James'in zihinsel kendilik kavramýyla az çok örtüþmektedir. Ayrýca Damasio'nun 'otobiyografik kendilik' kavramý ve Kendiliðin nasýl tanýmlanacaðý problemi felsefenin Gallagher'in 'öyküsel kendilik' kavramý James'in en eski problemlerinden biri olarak karþýmýza çýk- ruhsal (spiritual) kendilik kavramýyla benzerlik maktadýr. Kendilik kavramý, Descartes ve Kant gibi göstermektedir. filozoflar tarafýndan zihni karakterize eden fonksi- yonlarýn en yüksek düzeyini temsil etmekteydi (1). Psikolojinin bir bilim dalý olarak ortaya çýkýþýyla James'in kendilikle ilgili kavramsallaþtýrmasýný beraber kim olduðumuz sorunu artýk psikolojinin aktardýðý eserini yayýnlamasýndan sonra uzunca bir de ilgi odaðý haline gelmiþtir. Kendilikle iliþkili ilk süre kendilik kavramý psikoloji tartýþmalarýnda yer tanýmlar William James tarafýndan yapýlmýþtýr almamýþtýr. Bunun nedeni ise o dönemde psikolo- (1,4). William James özne olarak kendilik (I-self) jide hakim paradigmanýn davranýþçýlýk olmasýdýr. ile nesne olarak kendilik (me-self) arasýnda bir Davranýþçý yaklaþým, yalnýzca gözlenebilir ayrýma gidilmesi gerektiðine vurgu yapmaktadýr deðiþkenlerle ilgilenmiþ, zihin, bilinç, duygu, kendi- (8). Özne olarak kendilik, dýþsal nesneleri, olaylarý lik gibi sübjektif olgularý dýþarýda býrakmýþtýr (12). ve çevresindeki kiþileri deneyimler. Bu deneyimlere Psikodinamik kuram ve özellikle Kohut'la beraber

106 Klinik Psikiyatri 2019;22:104-115 Kendiliðin nöral alt yapýsý: Northoff ve Damasio modelleri

'kendilik' tekrar psikolojinin ilgi odaðý olmuþtur cekle ilgili planlara kadar uzanmaktadýr (9). Her ne (13). Kendiliði bir tür üst-örgütlenme olarak taným- kadar minimal kendilik kavramýnýn Damasio'nun layan Kohut, kiþiliðin çekirdeði ve algýlarýn merkezi çekirdek kendilik kavramýyla örtüþtüðünü, öyküsel olma rolünü atfederek kendilik kavramýný temel bir kendilik kavramýnýn ise daha ziyade otobiyografik fenomen olarak konumlandýrmýþtýr. Öte yandan kendilik kavramýyla benzerlik gösterdiðini söyleye- Jung ise kendiliði, bilinç ve bilinçaltý öðeleri bir- bilsek de Damasio, bu karþýlýklý örtüþmeyi ifade leþtiren bir orta nokta olarak tanýmlamýþtýr. etmenin güçlüklerine deðinmektedir. Bu güçlükler Hümanist yaklaþýmý temsil eden Rogers ise kendi- ise, öyküsel kendiliðin inþasýnda gerekli olan epi- lik kavramýný, kiþilik kavramýnýn yerine kullanmýþ, zodik belleðin stabil olmamasý, kendilik hissinin organizmanýn kendini gerçekleþtirme eðilimi ve tekrar tekrar inþa edilmesi, sosyal ve kültürel temel bir güdüsü olarak nitelendirmiþtir (14). çevrenin etkileriyle öznenin sürekli yeniden model- lenmesi þeklinde özetlenebilir. Öte yandan kendi- William James'in 19. yüzyýlýn sonunda kendiliðin liðin temel özellikleri de öyküsel süreçlerle sürekli farklý kategorilerini tanýmlamasýndan sonra filo- bir biçimde yeniden yorumlanmaktadýr (9). zoflar ve psikologlar bu kavramýn olasý varyasyon- larýný geniþletmiþlerdir. James'in fiziksel, zihinsel ve Kendilik Kavramýnýn Nörobilimdeki Yeri ruhsal kendilik olarak yaptýðý üçlü sýnýflandýrma felsefede yerini farklý kategorilere býrakmýþtýr (9). Kendilik kavramý felsefenin ve psikolojinin yaný Örneðin, Neisser, kendiliðin ekolojik, kiþilerarasý, sýra nörobilimin de ilgi odaðý olmuþ ve nöral alt geniþletilmiþ, özel ve kavramsal yönleri arasýnda bir yapýsý üzerine çeþitli araþtýrmalarýn yapýldýðý önem- ayrýma gitmiþtir (10). Daha güncel yaklaþýmlar ise li bir konu haline gelmiþtir. Kendilik kavramýnýn biliþsel, kurgusal, öyküsel, somut kendilik gibi pek felsefede zihnin en yüksek fonksiyonu olma özel- çok kendilik kategorisinden bahsetmektedir (9). liði, nörobilim alanýnda da izlerini sürdürmüþ ve Bütün bu kendilik kategorilerine yer vermek kendilik yüksek düzey bir kognitif fonksiyon olarak mümkün olmadýðýndan ötürü bu derleme çalýþ- tanýmlanmýþtýr. Fakat güncel çalýþmalar kendiliðin masýnda 'minimal kendilik' ve 'öyküsel (narrative) bu özelliðine kuþkuyla yaklaþmakta ve kendilikle kendilik' kavramlarýna deðinilecektir. iliþkili durumlarýn algý, davranýþ, ödül, duygu gibi temel mekanizmalarla iliþkili olduðunu ortaya koy- Minimal kendilik, deneyimin anlýk öznesi olarak maktadýr (1,8). Northoff'un çalýþmalarý bu baðlam- kiþinin bilincini deneyimlemesi olarak tanýmlan- da kendiliði felsefedeki konumundan daha farklý maktadýr. Minimal kendilik kavramý, hem bir yere yerleþtirmekte ve yeni bir kendilik modeli davranýþlar hem de biliþler için kiþisel faillik hissi inþa etmektedir. Northoff kendiliði, beynin yüksek (sense of self-agency) ve kiþisel sahiplik hissi (sense düzey bir iþlevi yerine beynin en temel fonksiyonu, of self-ownership) arasýnda ayrým yapma içsel veya spontan aktivitesi olarak kavramsallaþtýr- çabalarýnýn sonucunda ortaya çýkmýþtýr. Bu ayrým maktadýr. Subkortikal bölgelerin hem kendilikle daha sonra þizofreniye referansla nörobilim alanýn- iliþkili süreçlerde hem de duygu, ödül, davranýþ ve da da kabul edilmiþtir. Þizofreni, kiþisel faillik algý gibi temel mekanizmalarda aktif olmasý bu hissinin bozulduðu ve prefrontal korteks, supple- kavramsallaþtýrmayý desteklemektedir (1). Benzer mentary motor alan ve serebellum gibi spesifik þekilde Pankseep'in nöro-anatomik, nöro-kimyasal beyin bölgelerinde nörolojik hasarýn görüldüðü bir ve nöro-fizyolojik özelliklere sahip kendilik modeli, bozukluk olarak tanýmlanmaktadýr (9). beynin üst düzey bir iþlevinden ziyade beyin evri- minin erken dönemlerinde ortaya çýkan nöral alan- Öyküsel kendilik kavramý ise kendiliðin sürekliliði- lara dayanmaktadýr (15). Pankseep motor, duyusal ni, geçmiþ ve geleceði içeren tutarlý bir kendilik ve duygusal haritalarýn birbirleriyle etkileþime imajýný ifade etmektedir. Öyküsel kendilik, kendil- geçtiði antik orta beyin bölgelerinin ilkel kendilik iðimiz hakkýnda diðerlerinin anlattýðý hikayeleri de þemasýný önemli ölçüde etkilediðini öne sürmekte- içerisinde barýndýrmaktadýr. Bu kavram, Dennett'in dir. Ýlkel kendilik þemasý erken geliþim döneminde tanýmlarýndan yola çýkarak oluþturulmuþtur. beyin sapýnýn orta bölümlerindeki motor yapýya Öyküsel kendiliðin sýnýrlarý geçmiþ anýlardan gele- dayanmaktadýr. Kendiliðin nörodinamikleri ayný zamanda afektif bilinç için gereken nöral süreçleri

Klinik Psikiyatri 2019;22:104-115 107 Tepeli Temiz Z, Hanoðlu L.

de belirlemektedir (15). Tablo 1: Prebble’ýn 2 Boyutlu Kendilik Modeli Senkronik Diyakronik 'Kendilik' farklý bileþenleri olan kompleks bir yapý Öznel Prereflektif Kendilik Fenomenolojik Süreklilik olmasý nedeniyle literatürde kendiliði açýklamaya yönelik birbirinden farklý modeller bulunmaktadýr. Nesnel Kendilik kavramý Semantik Süreklilik Bu modellerden bir kýsmý otobiyografik bellek ile kendiliðin karþýlýklý iliþkisini yapýlandýrmaya çalýþ- Prebble ve arkadaþlarýnýn kapsayýcý kendilik modeli maktadýr. Kendilik hissi, otobiyografik bellek için ise iki ana boyuttan oluþan hiyerarþik bir yapý önemli bir kýlavuzken, otobiyografik bellek de sergilemektedir. Öznel (I-self) ve nesnel (me-self), kendiliðe süreklilik hissi vermekte ve kendilikle senkronik ve diyakronik olmak üzere iki boyutlu bir iliþkili bilgilerin güncellenmesini saðlamaktadýr kendilik modelidir. Bu boyutlarýn etkileþiminden (16). dört içerik oluþmaktadýr (16).

Semantik ve epizodik otobiyografik belleði içeren Prereflektif kendilik, bir yandan bütünlük ve kiþisel kendilik, yüksek oranda öz-farkýndalýðý içermekte- faillik hissi verirken, diðer yandan öz-farkýndalýðýn dir (16). Qin ve Northoff kendilik problemini yüksek olmasýný içermektedir. Þuandaki nesnel kavramsal ve deneyimsel olmak üzere iki boyutta kendiliðe iþaret eden kendilik kavramý ise kiþilik tartýþmaktadýr (2). Kavramsal olarak kendiliðin özellikleri gibi kiþisel kendilik bilgilerini içermekte- farklý kavramlarý, süreç - birim temelli ve duyusal dir. Semantik süreklilik ise kiþisel semantik hafýza- motor - kognitif temelli þeklinde iki bölüme ya dayanmaktadýr. Bu hiyerarþik modelde kendi- ayrýþtýrýlabilir. Deneyimsel olarak ise, 'kendilik' liðin öznel algýsý tüm diðer bileþenler için bir ön nöronal mekanizmalar ve network aðlarýndan oluþ- koþulken, kendilik kavramý semantik süreklilik için maktadýr. Bu baðlamda 'kendilik' için spesifik olan bir ön koþuldur (16). kortikal orta hat yapýlarýn önemine dikkat çe- kilmektedir (2). Öte yandan Gillihan ve Farah, Kendilik kavramý; uyaran kümesine ve farklý iþlev- kendilik kavramýný iki dala ayýrmýþlardýr: fiziksel ve leri yansýtan içeriklere göre farklý þekillerde taným- psikolojik kendilik. Fiziksel kendilik, bedene iliþkin lanmýþ ve sýnýflandýrýlmýþtýr. Bu nedenle literatürde bilgiyi yansýtýrken, psikolojik kendilik ise epizodik birbirinden farklý kendilik kategorileri bulunmak- bellek, semantik bellek ve birinci kiþi bakýþ açýsý tadýr. Bu kategoriler Tablo 2'de özetlenmiþtir. deneyimlerine iliþkin bilgileri yansýtmaktadýr. Gillihan ve Farah kendiliði, fiziksel ve psikolojik Bununla beraber kendilik kavramýnýn ayrýþan kendiliðin bütünleþen bir birimi olarak tanýmla- parçalarýný nasýl bir araya getireceðimiz ve bütün maktadýr (17). bu kategorilerin üzerinde genel bir kendilik bütün- Tablo 2. Farklý Kendilik Kategorileri Proto Self (Damasio) Bedene iliþkilin duyusal iþlemleme

Mental Self (Damasio) Kendilikle iliþkili uyaranlarý diðerlerinden ayýrma

Autobiographical Self (Damasio) Hafýzayla iliþkili üst düzey iþlemleme

Emotional Self (Fossati et al.) Duygusal olaylarla ilgili öz-gönderimsel iþlemleme

Narrative Self (Gallagher) Sözel ifadelerde kendiliðin farkedilmesi

Experiental Self (James) Kendilikle dýþ dünya arasýnda iliþki kurma

Spatial Self (Vogeley ve Fink) Uzamsal gerçeklikle iliþkili öz-gönderimsel iþlemleme

Facial Self (Keenan et al.) Kendi yüzümüzün tanýnmasý ve ayýrt edilmesi

Verbal Self (Turk et al.) Üst düzey iþlemleme

Social Self (Frith) Sosyal kendilikle iliþki üst düzey iþlemleme

108 Klinik Psikiyatri 2019;22:104-115 Kendiliðin nöral alt yapýsý: Northoff ve Damasio modelleri

Þekil 1: Kortikal Lokalizasyon ve Kendilik Kavramý (3)

Lateral Korteks: Üst Düzey Ýþlemleme……………....Otobiyografik, Duygusal, Uzamsal, Sözel Kendilik

Kognitif Öz gönderimsel uyaranlarýn farklý alanlara eriþimi

Medial Korteks: Öz-Gönderimsel Ýþlemleme…………Çekirdek, Zihinsel veya Minimal Kendilik

Prereflektif Kendilik ve kendilik olmayan öz-gönderimsel uyaranlar arasýnda ayrým

Duyusal Korteks: Duyusal Ýþlemleme………………… …………. Proto veya Bedensel Kendilik lüðünü nasýl elde edeceðimiz problemli bir Damasio'ya göre kendilik merkezli bir bilinç yak- konudur. Northoff ve arkadaþlarý kendiliðin ayrýþan laþýmý öznelliði ve anlamýn oluþumunda bireysel kategorilerine karþýn bu kategorileri ortak bir failliði mümkün kýlmaktadýr. Bireysel hayatý düzen- zeminde birleþtirmeye çalýþmýþlardýr. Bu baðlamda leyici bir role sahip olan "kendilik", bilinçli zihnin öz-gönderimsel (self-referential) iþlemleme, vazgeçilmez bir unsurudur (4,19). Damasio'nun bi- kendiliðin tüm yapýlarýný bir araya getiren ortak bir linç teorisinde duygular, bilinç deneyiminin ortaya kavram olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Öz-gönde- çýkýþýnda nedensel bir rol oynamakta (4) ve teori üç rimsel iþlemleme; bir uyaranýn kiþinin kendiliðiyle temel bileþene dayanmaktadýr: duygu, his ve his- iliþkilendirilmesi olarak tanýmlanmaktadýr (2). lerin hissi (19). Kendilik genellikle yoðun bir biçimde duygusal öznellik ile karakterizedir (1). Kendiliðin gözünden Duygu (emotion): Damasio'nun uygulamasýnda bu dýþ dünyadaki uyaranlar nesnel bir nitelik olmaktan kavram, bir uyaran tarafýndan tetiklenen bilinçdýþý çýkýp öznel bir kimliðe bürünür. Duygusal bir renk nöral reaksiyonu ifade etmektedir. Spesifik olarak kazanan uyaranlar ise kiþinin kendilik algýsýnýn bir beyin sapýnýn subkortikal çekirdeði, hipotalamus, parçasýný oluþturur (3). basal önbeyin ve amigdala aktivasyonu ile karakte- rizedir. Damasio ve "Zihne gelen Kendilik" His (feeling): Teorinin ikinci bileþeni ise duygular Damasio sinirbilimdeki önemli iki soruya odaklan- tarafýndan proto-self'de tetiklenen nöral deðiþim- mýþtýr. Bunlardan biri kendiliðin doðasý diðeri ise leri kapsamaktadýr. Hislerin ortaya çýkýþýyla bilincin doðasý (17). Literatürde "bilinç" genellikle, beraber oluþan nöral deðiþim ayrýca organizmanýn uyanýk olduðumuzda ortaya çýkan bir zihin durumu algý kalitesindeki deðiþimi de beraberinde olarak tanýmlanmaktadýr. Fakat Damasio, bilinç ile getirmektedir. uyanýklýðýn (wakefulness) ayný þey olmadýðýna dikkat çeker ve bununla ilgili nörobilimsel kanýtlar Hislerin Hissi (feeling of feelings): Ayrýca çekirdek sunar (4). Uyanýk olmak, zihne sahip olmak ve bilinç olarak da tanýmlanan teorinin üçünçü kendiliðe sahip olmak farklý beyin süreçleriyle ve bileþeni, duygular tarafýndan aktive olan nöral að içerikleriyle iliþkilidir. Bununla beraber bu bölgeler ile proto-self'de meydana gelen deðiþimlerle ilgili kalýn duvarlarla ayrýlmýþ beynin ayrý odalarýný da bireyin algýsý arasýndaki korelasyonun bir sonucu- iþaret etmemektedir (4). Damasio'nun bilinç teorisi dur. Diðer bir ifadeyle teorinin ilk iki bileþenin zihin temelli bir yapý olmaktan ziyade "kendilik" arasýndaki iliþkinin sonucunda ortaya çýkmaktadýr. (self) temelli bir yapý arz etmektedir (4).

Klinik Psikiyatri 2019;22:104-115 109 Tepeli Temiz Z, Hanoðlu L.

Damasio'nun teorisinde duyusal girdinin iþlemlen- organizma an be an uyumlu bir biçimde birbirine mesinden bilinç durumuna geçilmesi beþ aþamada baðlanmaktadýr (4). Protoself sabit bir görünüm gerçekleþmektedir (20). Bu aþamalar; 1) Duygu sergilerken, çekirdek kendilik gelen uyaranlara uyandýran bir uyaranýn duyu organlarýna giriþi, 2) (nesnelere) karþý gerekli düzenlemeleri yaparak Uyaranlarýn ortaya çýkarýlmasýnýn spesifik nöronal anlýk olarak deðiþebilen bir mekanizma özel- düðümleri uyarmasý, 3) Emosyonlarýn aktive oluþu- liðindedir (18). Çekirdek kendilik, ayrýca nesneleri nun beynin diðer bölgelerindeki diðer sinyalleri bilme hissimizin oluþumunu ve 'bilinen nesneleri' tetiklemesi 4) Proto-self'in deðiþmesi ve hislerin diðerlerinden ayýrt etmemizi mümkün kýlar (19). ortaya çýkmasý, 5) Proto-self'deki deðiþim ve emosyon ortaya çýkarýcý mekanizmadaki aktivas- Otobiyografik Kendilik (Autobiographical Self): yonun somatosensoryal alana ulaþmasý þeklindedir. Kiþilik (personhood) ve kimliðimizi (identity) saðlayan otobiyografik kendilik, bilinci inþa eden Damasio, bilincin, hem duygu ortaya çýkarýcý otobiyografilerden oluþmaktadýr. Otobiyografiler, mekanizmanýn hem de protoself'deki deðiþimlerin kiþisel hafýzayý, geçmiþ deneyimleri ve gelecekle bir sonucu olduðunu ifade eder. Duyusal sisteme ilgili planlarý içermektedir (4). Çekirdek kendilik giren uyaranlar beyin aktivasyonunu etkilemekte ve nesneyle karþýlaþmanýn bir sonucu olarak sonrasýnda bilinçdýþý bir þekilde pek çok davranýþ üretilirken ve deðiþen bir yapý sergilerken otobiyo- paternini tetiklemektedir (20). Damasio, bilinçli bir grafik kendilik, deneyimsel anýlar, dikkat ve dil gibi zihnin inþasýndaki süreçleri kendiliðin hiyerarþik sürekli yapýlara dayanmaktadýr. Bu nedenle kiþisel yapýsýyla açýklamaktadýr. Kendilik, bir dizi birbiri kimlik otobiyografik kendiliðin doðal bir sonucudur üzerine inþa olan nöroanatomik basamaklardan (18). Bununla beraber otobiyografik kendilik ikili oluþmaktadýr. Damasio, kendiliði biyolojik bir ze- bir yapý sergilemektedir. Bir yaný bilinçli, eriþilebilir mine oturtur ve onu zihin aygýtýnýn bir ürünü ya da bir yaþam alanýyken, diðer yaný eriþilebilir olmaktan aþkýn bir töz olma indirgemeciliðinden arýndýrýr. uzaktýr. Otobiyografik kendilik bu iki yapý arasýnda Kendilik, dýþ dünya ile iliþkimizde bir referans nok- köprü kurmaktadýr. Kendilik hiyerarþisinin bu aþa- tasý iþlevi görmekte ve bilinçli zihnin ortaya çýka- masýnda tüm yaþanan deneyimler bilinçli ya da bi- bilmesi için merkezi bir rol oynamaktadýr (19). Ayrý linçdýþý süreçlerle tekrar tekrar inþa edilir, deðer- yapýlarda inþa edilen kendilik, üç aþamadan oluþ- lendirilir ve yeniden düzenlenir. Doðal olarak maktadýr (4): 1)Protoself; 2)Çekirdek kendilik; deneyimlere eþlik eden duygusal içerikler de 3)Otobiyografik kendilik. yeniden þekillenir (4). Damasio'nun otobiyografik kendilik kavramý þu þekilde tanýmlanabilir: "kiþinin Protoself: Kendilik hiyerarþisinin ilk basamaðýný özgeçmiþinde bulunan nesnelerin (imgelerin) oluþturan protoself; bedenin göreli olarak stabil çekirdek kendilikten atýmlarýn (pulse) meydana olan görünümlerini temsil eden imgelerin bir araya gelmesine ve bunlarýn, geniþ ölçekli koherent gelmesinden oluþmaktadýr (4,18). Protoself, orga- paternler ile anlýk olarak baðlanmalarý yoluyla nizmanýn beden imgesinin kaydedilmesi, farklý ortaya çýkmasý" (19). Damasio, otobiyografik nöronal yapýlarda haritalandýrýlmasý ve bu harita- kendiliðin inþasýný bir dizi süreçle açýklamaktadýr. larýn bir araya getirilerek bir bütünlük oluþturul- Sürecin ilk aþamasý, biyografik anýlarýn geri çaðýrýl- masýný içerir. Ayrýca protoself, primordial hisler masý ve geçmiþ anýlarýn biyografik (bireysel) tek bir olarak isimlendirilen ve bedenle iliþkili hislerden nesneye dönüþtürülmesi için gruplanmasýný oluþtu- oluþan temel duygularý ortaya çýkarmaktadýr (4). rur. Her bir nesne protoself'in modifiye edilmesini mümkün kýlar ve bilme hissinin eþlik ettiði çekirdek kendilik atýmýný ortaya çýkarýr. Sürecin ikinci aþa- Çekirdek Kendilik (Core Self): Hiyerarþinin ikinci masýný, biyografilerdeki nesnelerin çok çeþitli basamaðý olan çekirdek kendilik, organizma ve olmasýndan ötürü anýlarýn koordine edilmesi ve nesne arasýndaki etkileþim ve protoself'in modifiye çekirdek kendilik atýmlarýnýn tutarlý bir bütün- olmasýyla oluþmaktadýr. Bu modifikasyon sonucun- lüðünün elde edilmesi oluþturur (4). da nesneye yöneltilen dikkatle beraber nesnenin imgesi deðiþmekte ve nesneye duygusal bir içerik atfedilmektedir. Modifiye edilen nesne imgesi ve

110 Klinik Psikiyatri 2019;22:104-115 Kendiliðin nöral alt yapýsý: Northoff ve Damasio modelleri

Kendiliðin Nöroanatomik Yapýsý beraber, Northoff ve arkadaþlarý farklý kognitif ve duyusal modalitelerdeki kendilik-merkezli Son yýllarda kendilik sorunu, fonksiyonel görün- görevlerde yer alan merkezi bir medial kortikal tüleme tekniklerindeki geliþmelerle beraber özel bölgeden bahsedilip bahsedilemeyeceðini sorgu- bir inceleme alaný haline gelmiþ ve kendilikle iliþ- lamýþlardýr. Çalýþmalarýnýn bulgularý ise kili süreçlerde rol oynayan beyin bölgelerini taným- supramodalite ile karakterize olan kortikal orta hat lama çabalarýnda da önemli geliþmeler yaþanmýþtýr. yapýlarýn "Cortical Midline Structures" (CMS), Kendilik ve onun farklý bileþenleri beynin belirli bir kendilikle iliþkili tüm yapýlarda aktive olduðunu bölgesinde yerleþmemektedir. Daha ziyade, hem göstermektedir. Bu fonksiyonel birliktelik ise CMS kortikal hem de subkortikal alanlarý da içeren bölgelerinin kendilikle ilgili farklý paradigmalarda daðýlmýþ bir nöral sistemler aðýna dayanmaktadýr ortak bir aktivasyon gösterdiklerini ve bu bölgeler (4,8). Fonksiyonel görüntüleme çalýþmalarýnýn en arasýnda kendilik baðlamýnda karþýlýklý baðlan- önemli bulgularýndan biri ise ventromedial pre- týlarýn olduðunu göstermektedir (3). Ayrýca bu böl- frontal korteksin, insanlarýn kendileri ve yaþamlarý geler arasýndaki birliktelik Damasio'nun kendilik ile ilgili deneyimleri, tercihleri, yetenekleri ve hiyerarþisindeki protoself'den çekirdek veya zihin- amaçlarý düþündüklerinde aktive olmasýdýr (8). sel kendiliðe geçiþi de mümkün kýlmaktadýr (4). Northoff ve arkadaþlarýnýn çalýþmalarý ise kendi- liðin tüm yapýlarýný bir araya getiren öz-gönderim- Kortikal orta hat yapýlarý, çeþitli filogenetik eski sel iþlemlemenin nöroanatomik yapýsýný fonksiyo- beyin yapýlarýný içermekte ve bu yapýlar kendiliðin nel görüntüleme teknikleriyle incelemektedir. (3). inþasýnda farklý iþlevlerde bulunmaktadýr (5). Bu yapýlar ve iþlevleri þu þekilde özetlenebilir: Kendilikle iliþkili görevleri içeren çalýþmalarda katýlýmcýlarýn çeþitli beyin bölgelerinde (medial 1.Orbitomedial Prefrontal Korteks: Öz gönderim- korteks, ventro ve dorsolateral prefrontal korteks, sel (self-referential) uyaranlarýn süregiden temsili bilateral temporal poles, insula ve subkortikal ile iliþkilendirme beyin bölgeri: beyin sapý, colliculi, PAG ve hipota- lamus) aktivasyonlar görülmektedir. Kortikal ve 2.Supragenual Anterior Singulat Korteks: Öz gön- subkortikal alanlarýn yaný sýra çeþitli medial kor- derimsel uyaranlarý gözlemleme ve takip etme tikal alanlarýn da kendilikle iliþkili olduðu düþünülmektedir. Medial kortikal alanlarýn arasýn- da, medial orbital prefrontal korteks (MOFC), ven- 3.Dorsomedial Prefrontal Korteks: Uyaranlarýn tromedial prefrontal korteks (VMPFC), suprage- kendilikle iliþkisini deðerlendirme nual anterior cingulate korteks (SACC), dorsome- dial prefrontal korteks (DMPFC) ve medial pari- 4.Posterior Singulat Korteks: Öz gönderimsel etal korteks (RSC) bulunmaktadýr. Son yýllarda bu uyaranlarý kiþinin duygusal ve otobiyografik alan- yapýlar anatomik ve fonksiyonel ortak bir birim larýna entegre etme olarak kabul edilmiþ ve 'kortikal orta hat yapýlar' altýnda birleþtirilmiþtir (3,21). Northoff ve Özetle, kortikal orta hat yapýlarý birbirleriyle güçlü arkadaþlarý kendilikle iliþkili farklý görevlerde iliþkiler kuran bir anatomik birim olarak aktive olan farklý bölgelerin ortak bir yapý altýnda düþünülebilir. Ayrýca bu yapýlar, ventrolateral ve toplanýp toplanamayacaðýný sorgulamýþlar ve bu dorsolateral korteks ve limbik sistem gibi beynin problem baðlamýnda çalýþmalarýný yürütmüþlerdir. diðer alanlarýyla da baðlantý kurmaktadýr (5).

Literatürde kendilikle iliþkili nöroanatomik Kavramsal kendilik bilgisi, temporo-parietal kor- yapýlarý inceleyen çalýþmalarýn bulgularý, kortikal teksteki genel semantik hafýza ile örtüþen nöral bir orta hat yapýlar ve medial prefrontal korteksin yapý sergilemektedir. Northoff ve arkadaþlarýnýn (MPFC) önemli ölçüde kendilik kavramý ve kendi- kendilikle iliþkili fonksiyonel görüntüleme çalýþ- lik algýsýnýn oluþumunda ve sürdürülmesinde rol malarý (fMRI), medial prefrontal korteks (MPFC), oynadýðýný göstermektedir (2,3,7,16). Bununla temporal poles ve insular korteksi içeren kortikal

Klinik Psikiyatri 2019;22:104-115 111 Tepeli Temiz Z, Hanoðlu L.

Þekil 2: Kortikal Orta Hat Yapýlarý (40)

Not: Beynin orta hattýndaki saggital düzleme iliþkin görsel. MOPFC, medial orbitofrontal korteks; VMPFC, ventromedial prefrontal korteks; DMPFC, dorsomedial prefrontal korteks; PACC, perigenual anterior korteks; SACC, supragenual anterior singulat korteks; PCC, posterior singulat korteks; RSC, retrosplenial korteks; MPC, medial parietal korteks. orta hat yapýlarýn önemine dikkat çekmektedir rior parietal lob (IPL) bölgelerinden oluþmaktadýr (16). MPFC ayrýca otobiyografik bellek için de (24,25,26,27). Bu beyin bölgeleri, amaç yönelimli merkezi bir bölge konumundadýr (7). Bu bölge performanslardan ziyade, pasif görevler sýrasýnda ayrýca otobiyografik belleðin hem semantik hem de yüksek oranda aktivasyon göstermektedir (22,28). epizodik formlarýnda etkindir. Medial prefrontal Dolayýsýyla DMN bölgeleri dikkatin belirli bir korteks ayrýca kendilik merkezli düþüncelerle uyarana yoðunlaþtýðý durumlarda deaktive iken, beraber yoðun bir biçimde aktive olan 'default dikkatin odaðý geniþleyip rahatladýðýnda ise daha mode network' sisteminde de yer almaktadýr (8,16). fazla aktivasyon göstermektedir (26,27,29,30).

Kortikal orta hat yapýlarý, DMN'nin merkezi parçasýný oluþturmaktadýr. DMN, rastgele düþün- Default Mode Network ve Kortikal Orta Hat me, zihinsel gezinti, içsel düþünce, epizodik anýlarýn Yapýlarý hatýrlanmasý ve sosyal iþlemleme gibi birbirinden farklý fonksiyonlarla iliþkilidir (1,31). Bu fonksiyon- larýn yaný sýra kendilikle ilgili süreçler veya kiþilikle Default mode network (DMN), kiþinin algý gibi ilgili uyaranlarýn iþlenmesi, DMN'deki istirahat "dýþsal" bir uyarana dikkatinin yönlenmediði, durumunun ve özellikle kortikal orta hat beynin istirahat durumu (resting state) olarak yapýlarýnýn bir baþka fonksiyonunu oluþturmak- tanýmlanan ve özellikle geçmiþi hatýrlarken, gele- tadýr. Northoff bunu "istirahat-kendilik örtüþmesi" ceði planlarken ve kiþi kendi dýþýndaki süreçlere (rest-self overlap) olarak adlandýrmaktadýr (1,32). odaklanmadýðýnda aktive olan bir yapýdýr (5,8). Ýstirahat durumunda ve kendilikle iliþkili aktivas- DMN'ye iliþkin önemli miktarda çalýþma, birey dýþ yonlardaki nöral örtüþmeye iliþkin veriler spesifik uyaranlara odaklanmadýðýnda ve hedefe yön- olarak ventromedial prefrontal korteks (vmPFC), lendirilmemiþ bir zihinsel faaliyet içerisindeyken posterior cingulate korteks (PCC) ve perigenual spesifik bir beyin sisteminin aktive olduðu ve bu anterior cingulate korteks (PACC) kortikal orta hat içsel aktivasyon sürecinde beynin önemli miktarda yapýlarýnýn önemini ortaya koymaktadýr (32). enerji kullandýðýný ortaya koymuþtur (11,22,23). DMN temel olarak posterior singulat korteks (PCC), medial prefrontal korteks (MPFC) ve infe- Son yýllardaki çalýþmalar kendilik ile default mode network (resting state) arasýndaki belirgin örtüþ-

112 Klinik Psikiyatri 2019;22:104-115 Kendiliðin nöral alt yapýsý: Northoff ve Damasio modelleri meye vurgu yapmakta ve aralarýndaki iliþkiye ziyade kendilik ve öteki arasýndaki karþýlaþtýrmaya dikkat çekmektedir (7,22,23,27,30,33,34). odaklanmýþtýr. Araujo ve arkadaþlarýnýn çalýþmasý Kendilik'le iliþkili zihinsel süreçlerin istirahat duru- CMS aktivasyonunun, bilginin hedefi (kendilik ya munda belirgin olarak görüldüðü kabul edilmekte- da bir tanýdýk), bilginin kapsamý (kiþilik özelliði ya dir (8,28,30,35). Bu baðlamda kortikal orta hat da olgular) ve geri çaðrýlan bilginin miktarýna yapýlarda, kendilikle iliþkili uyaranlarýn nöronal iliþkin bireysel ayrýmlara yönelik nasýl farklýlaþtýðý- iþlemlemesi, default mode network'daki (DMN) na odaklanmaktadýr (33). Çalýþmanýn bulgularý, bölgelerle iliþkilendirilmektedir (7,2,23,28). Araujo CMS içerisindeki medial prefrontal korteks ile pos- ve arkadaþlarýnýn çalýþmasý ise DMN'nin ve teromedial kortekslerin özellikle kendilik özellik- MPFC'nin özellikle otobiyografik kendilik durum- leriyle iliþkili durumlarda daha fazla aktif olduðunu larýnda daha fazla aktif olduðunu göstermektedir göstermekte ve diðer çalýþmalarýn bulgularýný (7). Bu bulgu, DMN bölgelerinin daha ziyade desteklemektedir (27,30). Bu iki bölge ayrýca dýþsal bireyin dýþ dünyadaki ya da kendi bedenindeki süreçlerden ziyade içsel süreçlerde daha fazla aktif durumlardan uzaklaþýp içsel olarak üretilen tem- rol oynayan default network olarak adlandýrýlan sillere (örn: anýlar, düþünceler) odaklandýðýnda bölgelerin de bir parçasý olarak görülmektedir (30). aktif olduðunu ileri süren görüþleri desteklemekte- Bununla beraber bu bölgelerin yalnýzca kendiliðe dir. Öte yandan DMN bölgelerinin aktivasyonu özgü olduðu düþünülmemekte, içsel olarak üretilen çekirdek kendilik durumlarýnda oldukça sýnýrlýdýr temsillere yönelik süreçleri de kapsadýðý varsayýl- (7). maktadýr. Dolayýsýyla CMS aktivasyonundaki fark- lýlýðýn kendilik ve öteki gibi bir ayrýmdan ziyade; 1) Kortikal orta hat yapýlarý, beynin fizyolojik baseli- deðerlendirilen bilgi, 2) deðerlendirilen bilgi alaný, ni ve default mode durumuyla karakterizedir (3). 3) bilgiyi deðerlendiren kiþiler arasýndaki farklýlýk- Kortikal orta hat yapýlarýn resting durumunda yük- lara baðlý olduðu öne sürülmektedir. Buradan sek aktivasyon göstermesi ise kendilik için merkezi hareketle, MPFC'deki aktivasyon farklýlýðýnýn öneme sahip öz-gönderimsel iþlemlemeye iþaret diðerinin kendilikle iliþkisine baðlý olarak deðiþtiði etmektedir. Öz-gönderimsel iþlemleme, kendiliðin düþünülmektedir (8,33). diðer kendiliklerden ayrýþmasýný mümkün kýlarak bilinçli bir zihnin varlýðýný iþaret etmektedir (3,30). Kortikal orta hat yapýlarýn ayrýca hafýza ve karar Öz-gönderimsel iþlemlemede aktive olan beyin böl- verme süreçlerinde daha fazla aktif olduðu geleriyle DMN bölgeleri arasýndaki örtüþmeden görülmektedir. Medial prefrontal korteks, ötürü kimi çalýþmalar 'default self' kavramýndan hipokampus gibi hafýza süreçlerinde rol oynayan bahsetmektedirler. Default self, öz gönderimsel yapýlarla iliþki içerisindedir. MPFC ayrýca beyin zihinsel aktivitenin DMN bölgelerindeki resting sapý tegmentum, amigdala ve singulat korteks gibi durum aktivasyonu ile benzerliðine dayanarak duygulara iliþkin somatik temsillerin yer aldýðý açýklanmaktadýr (2,28). yapýlarla da iliþkilidir. Dolayýsýyla MPFC'nin karar alma süreçlerinde duyguyla iliþkili somatik iþaret- Damasio Modelinin Nörobilimdeki Ýzleri lerin entegrasyonunda rol aldýðý düþünülmektedir. MPFC'deki aktivasyon, karar alma süreçlerinin yaný sýra duygusal ve algýsal temsillere iliþkin iþlem- Otobiyografik kendilik kavramý, öz-kimlik ve kiþi- leri içeren hafýza geri alýmý ile de (retrieval) iliþki- liði yansýtan bir zihinsel duruma iþaret etmektedir. lidir. Dolayýsýyla Araujo ve arkadaþlarý, MPFC Kiþinin biyografisini tanýmlayan olgular ve olaylara aktivasyonunun kendilik ve öteki ayrýmýndan iliþkin anýlarýn geri çaðýrýlma ve bütünleþtirilme ziyade duygusal iþlemleme ile ilgili olduðunu ileri sürecini ifade etmektedir (33). Bu zihinsel duruma sürmektedirler. Kendilikle iliþkili süreçlerde duy- iliþkin nöral mekanizmalar henüz tam anlamýyla gusal iþlemlemenin daha fazla olmasý ise MPFC netlik kazanmamýþ olmakla beraber kortikal orta aktivasyonun kendilik süreçlerinde daha fazla hat yapýlarýn, kendilikle iliþkili bilginin iþlen- görülmesini açýklamaktadýr. Bu nedenle 'ötekinin' mesinde önemli rol oynadýðý düþünülmektedir. kendiliðe olan yakýnlýðý MPFC aktivasyonunun da Kortikal orta hat yapýlarýn otobiyografik kendilik derecesini belirlemektedir (8,33). Örneðin yakýn sürecinde yer almasýna iliþkin araþtýrmalar daha bir arkadaþ ile kendilik süreci arasýnda MPFC akti-

113 Klinik Psikiyatri 2019;22:104-115 Tepeli Temiz Z, Hanoðlu L. vasyonu açýsýndan bir farklýlýk gözlemlenmezken, görülmektedir (8). Örneðin, þizofreni hastalarýnda tanýdýk olmayan biri ile kendilik süreçleri arasýnda kendilikle ilgili iþlemlemeler ile kendilikle ilgili belirgin bir farklýlýk gözlemlenmektedir (8). olmayan iþlemlemelerde ventomedial prefrontal korteks aktivasyonunun farklýlaþmasýnýn azaldýðý Northoff Modeli ve Nörobilimde Uygulamalarý (37), otizmde ortadan kalktýðý (38), depresyonda anormal artmalar ve azalmalarýn olduðu (39) görülmektedir. Dolayýsýyla, ventromedial pre- Kendilik çalýþmalarýnda alzheimer hastalýðý belir- frontal korteks aktivasyonundaki bu deðiþimlerin gin bir model oluþturmaktadýr. Alzheimer hasta- farklý psikopatolojilerde anormalliklere katký larýyla yapýlan çalýþmalar otobiyografik bellek ve saðladýðý düþünülmektedir (8). kendilik algýsýnýn sürekliliði üzerine veriler sun- maktadýr. Amnezi hastalarýyla yapýlan vaka çalýþ- malarý otobiyografik bellek ve kendilik iliþkisini SONUÇ anlamakta önemli bir yer tutmaktadýr (16). Felsefede Descartes/Hume'dan bu yana hüküm Philippi ve arkadaþlarýnýn Henry isminde hafif süren dikotomi; "bir töz ya da bir algý yýðýný" olarak düzeyde kognitif bozulmalar gösteren bir ele alýnan "kendilik" kavramý, James'in doðurgan alzheimer hastasýyla yaptýklarý çalýþmada vakanýn fenomenolojik çalýþmalarýyla günümüz modern hastalýðýnýn seyriyle örtüþmeyen bulgular göster- nörobilimine de ýþýk tutacak bir evreye girmiþ oldu. diðini gözlemlemiþlerdir (16). Henry kiþisel oto- Son yýllarda, modern zihin felsefesinin ve nörobili- biyografisiyle ilgili herhangi bir aný hatýrlamamak- min verilerinin katkýlarýyla ele alýnan bilinç ta, kendilik kavramýyla iliþkili bir taným yapama- kavramýnýn fenomenolojik arka planý, kendisini makta ve semantik hafýzaya iliþkin düþük düzeyde James'in ardýlý kabul eden Damasio'nun gayret- bir performans sergilemektedir. MPFC'deki belir- leriyle önemli ölçüde geliþtirilmiþ ve kendiliðin gin atropi hastanýn kendilik algýsýnýn yok olmasýna, beyin bölgeleriyle iliþkilendirilmesinde önemli bir kendiliðin öznel duyumunun ve kendiliðin tüm adým atýlmýþtýr. Ýkinci önemli adým, fonksiyonel diðer bileþenleri için gerekli olan öz-farkýndalýðýn nörogörüntüleme, yani insan canlý ve zihni bir iþlev bozulmasýna yol açýyor görünmektedir. Dolayýsýyla yaparken beynin eþ zamanlý faaliyetinin gözlem- MPFC'nin kendilik duyumunun sürdürülmesinde lenebilir hale gelmesini saðlayan teknolojik merkezi bir bölge olduðu söylenebilir. geliþmeler sayesinde atýlmýþtýr. Bu noktada kendi- liðin orta hat yapýlarý ile iliþkisi üzerinden yapýlan teorizasyon önemli bir dönüm noktasýný iþaret Kortikal orta hat yapýlardaki bozulmalarla süregi- etmektedir. Yazýmýzda kýsaca gözden geçirmeye den alzheimer hastalarýnda otonoetik bilincin de çalýþtýðýmýz, "kendiliðin" beyin iþlevleriyle iliþki- bozulduðu görülmektedir. Henry'nin nöropsikolo- lendirilme çalýþmalarý, daha doðru bir kavramsal jik profili Prebble'ýn modelindeki prereflektif self tanýmlamaya iliþkin bilgimizin deneysel yöntemler ile örtüþmekte olup þimdiki zamandaki öznel ile geliþtirilmesini mümkün kýlacak ve önümüzdeki kendilik algýsýnýn deðiþmesi ve bununla beraber dönemde bu temel çalýþmalar üzerinden yeþerecek otonoetik bilinçdeki bozulma ile karakterizedir. Bu gibi durmaktadýr. durum epizodik otobiyografik belleðin ve kendilik- le iliþki tüm bileþenlerin bozulmasýna yol açmak- tadýr. Bu durum MPFC'nin öznel kendilik algýsýnda anahtar bir bölge olduðu teorisini desteklemektedir Yazýþma adresi: Arþ. Gör. Zahide Tepeli Temiz, Fatih Sultan (16). Mehmet Vakýf Üniversitesi, Psikoloji Anabilim Dalý, Ýstanbul [email protected]

Öte yandan kendilik algýsýndaki disfonksiyonel bozulmalar, depresyon ve anksiyetinin (36) ortaya çýkýþýnda önemli rol oynamaktadýr. Pek çok psikopatolojinin kendilikle ilgili iþlemlemelerde aktive olan ventromedial prefrontal korteksdeki aktivasyon deðiþimi ile karakterize olduðu

114 Klinik Psikiyatri 2019;22:104-115 Kendiliðin nöral alt yapýsý: Northoff ve Damasio modelleri

KAYNAKLAR 1. Northoff G. Is the self a higher-order or fundamental function 23. Huang Z, Obara N, Davis H, Pokorny J, Northoff G. The of the brain? The "basis model of self-specificity" and its enco- temporal structure of resting-state brain activity in the medial ding by the brain's spontaneous activity. Cogn Neurosci 2015. prefrontal cortex predicts self-consciousness. Neuropsychologia doi: 10.1080/17588928.2015.1111868. [In press]. 2016;82:161-170. 2. Qin P, Northoff G. How is our self-related to midline regions 24. Berkovich-Ohana A, Glicksohn J, Goldstein A. Studying the and the default-mode network? NeuroImage 2011;57:1221- default mode and its mindfulness-induced changes using EEG 1233. doi: 10.1016/j.neuroimage. functional connectivity. Soc Cogn Affect Neurosci 2014; 9:1616- 1624. 3. Northoff G, Heinzel A, Greck MD, Bermpohl F, Dobrowolny H, Panksepp J. Self-referential processing in our brain - A meta 25. Berkovich-Ohana A, Glicksohn J. The consciousness state analysis of imaging studies on the self. NeuroImage 2006;440- space (CSS)-a unifying model for consciousness and self. Front 457. Psychol 2014; 5:341. 4. Damasio A. Self comes to mind constructing the conscious 26. Christoff K, Gordon AM, Smallwood J, Smith R, Schooler brain. New York: Pantheon Books, 2000, pp.191-256. JW. Experience sampling during fMRI reveals default network and executive system contributions to mind wandering. PNAS 5. Schaefer M, Northoff G. Who am I: the conscious and the 2009;106:8719-8724. unconscious self. Front Hum Neurosci 2017;11:1-5. 27. Havlik M. Missing piece of the puzzle in the science of con- 6. Blackmore S. Consciousness: an introduction. London: sciousness: Resting state and endogenous correlates of con- Hodder & Stoughton, 2003, pp. 7-35. sciousness. Conscious Cogn 2017;49:70-85. 7. Araujo HF, Kaplan J, Damasio H, Damasio A. Neural corre- 28. Davey CG, Pujol J, Harrison BJ. Mapping the self in the lates of different self domains. Brain and Behav 2015;5:1-15. brain's default mode network. NeuroImage 2016;132:390-397. 8. D'Argembeau A. On the role of the ventromedial prefrontal 29. Northoff G. ''Paradox of slow frequencies" - Are slow fre- cortex in self-processing: the valuation hypothesis. Front Hum quencies in upper cortical layers a neural predisposition of the Neurosci 2013;7:1-14. level/state of consciousness (NPC)? Conscious Cogn 9. Gallagher S. Philosophical conceptions of the self: implica- 2017;54:20-35. tions for cognitive science. Trends Cogn Sci 2000;4:14-21. 30. Qin P, Wu X, Huang Z, Duncan NW, Tang W, Wolff A, Hu J, 10. Neisser U. Five kinds of self-knowledge. Philos. Psychol Gao L, Jin Y, Wu X, Zhang J, Lu L, Wu C, Qu X, Mao Y, Weng 1988;1:35-59. X, Zhang J, Northoff G. How are different neural networks related to consciousness. Annals of Neurology 2015;1-12. doi: 11. Hanoðlu L, Süzgün E. Kendilik ve Öteki. Baþka 2011; 7. 10.1002/ana.24479. 12. Schultz DP, Schultz SE. Modern Psikoloji Tarihi. Aslay Y 31. Zhang H, Dai R, Qin P, Tang W, Hu J, Weng X, Wu X, Mao (Çeviri Ed.) 8. Baský, Ýstanbul: Kaknüs yayýncýlýk, 2001, pp. 255- Y, Wu X, Northoff G. Posterior cingulate cross-hemispheric 280. functional connectivity predicts the level of consciousness in 13. Özen Y. Kendilik, kendilik algýsý ve kendilik algýsýna baðlý traumatic brain injury. Scientific Reports 2017;7:387-396. psikosomatik bozukluklara sosyal psikolojik bir bakýþ. 32. Northoff G. Personal identity and cortical midline structure Akademik Bakýþ Dergisi 2014;40:1-12. (CMS): Do temporal features of CMS neural activity transform 14. Yýldýz M. Kendilik-kavramý ve kendilikliðin geliþiminde into "self-continuity"? Psychol Inq 2017;28:122-131. dinin rolü. Dokuz Eylül Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesi Dergisi 33. Araujo HF, Kaplan J, Damasio H, Damasio A. Involvement 2006; 23:87-127. of cortical midline structures in the processing of autobiograph- 15. Pankseep J. Afektif Kendilik. Ünal S (Çeviri Ed.) 1. Baský, ical information. PeerJ 2014;1-26. doi: 10.7717/peerj.481. Ýstanbul: Alfa yayýncýlýk, 2017,pp. 627-680 34. Northoff G, Heiss WD. Why is the distinction between neur- 16. Philippi N, Roquet D, Malek HB, Noblet V, Botzung A, al predispositions, prerequisites, and correlates of the level of Cretin B, Blanc F. Henry, where have you lost your self? Cortex consciousness clinically relevant? Functional brain ýmaging in 2017; 95:37-50. coma and vegetative state. Stroke 2015;46:1147-1151. 17. Gillihan SJ, Farah MJ. Is self special? A critical review of evi- 35. Lane T, Duncan NW, Cheng T, Northoff G. The trajectory of dence from experimental psychology and cognitive neuro- self. Trends Cogn Sci 2016;20:481-482. science. Psychol. Bull 2005;131:76-97. 36. Clark DA, Beck AT. Cognitive theory and therapy of anxiety 18. Dolan R. Feeling the neurobiological self . The self may be and depression: convergence with neurobiological findings. defined in terms of responses to experience. Nature 1999; Trends Cogn. Sci 2010;14:418-424. 401:847-848. 37. Holt DJ, Cassidy BS, Andrews-Hanna JR, Lee SM, Coombs 19. Hanoðlu L, Yalçýner B, Özkara Ç. Damasio ile "zihne gelen G, Goff DC, Gabrieli JD, Moran JM. An anterior-to-posterior kendilik". Baþka 2011; 7. shift in midline cortical activity in schizophrenia during self- reflection. Biol. Psychiatry 2011;69:415-423. 20. Augustenborg CC. The endogenous feedback network: A new approach to the comprehensive study of consciousness. 38. Lombardo MV, Chakrabarti B, Bullmore ET, Sadek SA, Conscious Cogn 2010; 19:547-579. Pasco G, Wheelwright SJ, Suckling J; MRC AIMS Consortium, Baron-Cohen S. Atypical neural self-representation in autism. 21. Northoff G, Huang Z. How do the brain's time and space Brain 2010; 133:611-624. mediate consciousness and its different dimensions? Temporo- spatial theory of consciousness (TTC). Neurosci Biobehav Rev 39. Lemogne C, Delaveau P, Freton M, Guionnet S, Fossati P. 2017; 80:630-645. Medial prefrontal cortex and the self in major depression. J. Affect. Disord 2012; 136:e1-e11. doi: 10.1016/j.jad.2010. 22. Gusnard DA, Akbudak E, Shulman GL, Raichle ME. Medial prefrontal cortex and self-referential mental activity: 40. Northoff G. From emotions to consciousness - a neurophe- Relation to a default mode of brain function. PNAS 2001; nomenal and neurorelational approach. Front Psychol 2012;3:1- 98:4259-4264. 17.

Klinik Psikiyatri 2019;22:104-115 115 LETTER TO EDITOR Duodenal perforation in a patient with heroin use

Opioid kullanýmý ile iliþkili duodenal perforasyon

Ümit Haluk Yeþilkaya1, Yasin Hasan Balcýoðlu2, Mehmet Cem Ýlnem3 1M.D., 2M.D.,3Assoc. Prof., Department of Psychiatry, Bakirkoy Prof Mazhar Osman Training and Research Hospital for Psychiatry, Neurology, and Neurosurgery, Istanbul, Turkey 1https://orcid.org/0000-0001-8521-1613 2https://orcid.org/0000-0002-1336-1724 3https://orcid.org/0000-0003-4127-1627

SUMMARY ÖZET A number of vascular pathologies are attributed to the Yoðun opioid kullanýmý miyokardiyal enfarktüs, iskemik exposure such as myocardial infarction, ischaemic inme ve gastrointestinal sistemin hipoperfüzyonu gibi stroke, and hypoperfusion of the gastrointestinal tract. bazý vasküler patolojilere sebep olur. Burada, bilinen her- Here we presented a 30-year-old male patient with no hangi bir iskemik veya gastrointestinal hastalýk öyküsü history of any ischemic or gastrointestinal disease known olmayan 30 yaþýnda bir erkek hastanýn 10 yýllýk yoðun to have 10-year opioid use and had suffered a duodenal opioid kullanýmý sonrasý meydana gelen duedonal per- perforation. Prolonged exposure of may lead to forasyon vakasýný sunduk. Opioidlere uzun süre maruz hypersensitivity reactions, ischemia and hypoperfusion kalýnmasý hipersensitivite reaksiyonlarýna, iskemi ve and combination of these entities with opioid-related hipoperfüzyona neden olabilir. Ayrýca buna opioid ile gastrointestinal motility deficits could contribute to the iliþkili gastrointestinal motilite bozukluklarýnýn eklenmesi epithelial damage and perforation as a consequence. de epitel hasarýna ve perforasyona katkýda bulunabilir. The presence of ischemic events should be kept in mind Yoðun eroin kullanan kiþilerde gastrointestinal semptom- in the presence of gastrointestinal symptoms in people larýn varlýðýnda iskemik olaylarýn varlýðý akýlda tutul- using intensive heroin. malýdýr. Key Words: Heroin, ischaemia, duodenal perforation Anahtar Kelimeler: Eroin, iskemi, duodenal perforasyon

(Turkish J Clin Psych 2019;22:116-118) DOI: 10.5505/kpd.2018.29484

To the Editor knowledge, duodenal perforation associated with opiate exposure and its underlying pathogenesis As is well known, use of heroin has an increasing has not been documented yet, and we aim to report rate in recent years. For this reason, in clinical prac- a case of heroin-related duodenal perforation. tice, systemic side effects of heroin are also seen in an incremental trend considerably depending on A 30-year-old male patient with no history of any the intensity of usage. A variety of systemic compli- ischemic or gastrointestinal disease known to have cations such as hepatitis, endocarditis, tetanus, and 10-year opioid use has received opioid addiction sepsis are well-known entities related to heroin use therapy for the past year, during which time no (1). Additionally, a number of vascular pathologies substance use has occurred. He started to use hero- are attributed to the opiate exposure;PROOF myocardial in by inhaler> 10gr / day after complaints of sleep- infarction, ischaemic stroke, and colon perforation lessness, loss of appetite and intense feelings of have been reported in the patients with heroin use guilt, which started with the death of a child in a (2-4). Besides vascular damage, the unfavourable traffic accident a week ago. Particularly during this effects of opiate on gastrointestinal tract manifest week, episodes of intermittent crying were shouting as nausea, vomiting and constipation particularly "I did not intentionally" to myself. He also said that through receptor activation (1). To the best of our from time to time he heard the child's voice. The

Makalenin geliþ tarihi: 12.09.2018, Yayýna kabul tarihi: 01.11.2018 116 Yeþilkaya ÜH, Balcýoðlu YH, Ýlnem MC. patient with these complaints was hospitalized with chronic use, hypersensitivity reactions, ischemia, acute stress-related suicidal thoughts. In the exami- hypoperfusion occur as a systemic effect. nation of the patient, cooperation and orientation Hypotension, especially due to cardiac effects, and were intact. Speech output and speed were bradycardia also play a role in ischemia (5). These decreased. Affect was depressed while mood was mechanisms, which are triggered by intensive and dysphoric. No negative psychotic findings were chronic heroin use in our patient, are thought to detected. Auditory pseudo-hallucinations were cause ischemic perforation by impairing the perfu- present. There was no pathological abnormality in sion of the duodenal epithelium and subepithelial his physical examination. In urine screening, opioid tissues. Opioid receptors are expressed by central was positive. The patient was started treatment and peripheral neurons and neuroendocrine (pitu- with quetiapine 100 mg/day diazepam 30mg/day, itary, adrenal), immune, and ectodermal cells (7,8). 1500 mg/day, and metoclopramide 30 These receptors are defined as 3 main receptors; mg/day in order to manage withdrawal symptoms. mu, delta and kappa (See Table). Opioids affect the On the third day of the hospitalization, constipa- gastrointestinal tract through the mu receptor. In tion, abdominal pain, nausea, and vomiting were this way, it is known that motility slows down and suddenly started. Positive palpatory findings indi- constipation is caused (1). There are case reports cating acute abdomen such as rigidity and rebound that constipation has negative effects for a long tenderness were present. Following a computed time and that it causes colon perforation in parti- tomography scan of the abdomen revealing a lesion cular (4). Additionally, it may be thought that the consistent with duodenal perforation (Figure), per- possible corticosteroid discharge associated with foration repair was planned after an emergent acute stress recently experienced by our patient is referral to general surgery. The patient was opera- the basis for this ischemia. The presence of ted on by general surgery. The patient was kept ischemic events should be kept in mind in the pre- under observation for 4 days in general surgery. sence of gastrointestinal symptoms in people using During this period, daily psychiatric interviews intensive heroin. Finally, it is also known that non- were performed with the patient. The patient was steroidal anti-inflammatory drugs increase duode- transferred to psychiatry service at the end of the nal perforation and bleeding risk (9). In most treat- fourth day. Serum sertraline 100 mg/day treatment ments, these drugs are sometimes used as anal- was administered to the patient who had a full gesics in the treatment of addictions, especially remission in psychiatric symptoms and an admis- during painful periods of acute withdrawal. In such sion to addiction department for opioid use disor- cases, using paracetamol-like drugs to reduce the der was offered after discharge. risk will be safer than these drugs.

Heroin acts directly on the vasomotor centre, Acknowledgements: None increases parasympathetic activity, reduces sympa- thetic tone, thereby inducing the release of hista- Role of the funding source: No funding was mine from mast cells (5). The parasympathetic received relevant to this article. activity also plays a role in the formation of spasm in mesenchymal vessels (6). As a consequence of

Figure. Perforated duodenal ulcer in computed tomography scan

117 Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:116-118 Duodenal perforation in a patientwith heroin use

Table : Opioid receptors and ligands (Adapted from Stein and Machelski (8)) Site of Effects Antagonist Action mu Systemic Analgesia, euphoria, , , CTOP, constipation, , beta - respiratory endorphin depression Peripheral Analgesia, , , constipation, frakefamide, naloxone reduced inflammation DALDA, morphine -6- methiodide, glucuronide delta Systemic Analgesia, convulsions, DPDPE, SNC 80, anxiolysis , naloxone , beta - endorphin Peripheral Analgesia, constipation UK-321,130; Naloxone ADL5747; methiodide ADL5859; JNJ - 20788560 kappa Systemic Analgesia, diuresis, ; , dysphoria naloxone Peripheral Analgesia, reduced Naloxone inflammation methiodide Contributors: The authors contributed equally to document signed by index patient. this manuscript. Note: It is the policy of this Journal to provide a Conflict of interest: None of the authors has a free revision of English for Authors who are not financial or personal conflict of interest. native English speakers. Each Author can accept or refuse this offer. In this case, the Corresponding Ethics: Authors confirm that the submitted study Author accepted our service. was conducted according to the WMA Declaration of Helsinki - Ethical Principles for Medical

Research Involving Human Subjects. The study Correspendence Adress: M.D. Ümit Haluk Yeþilkaya, does not have IRB review/approval; this study does Department of Psychiatry, Bakirkoy Prof Mazhar Osman not require ethics committee approval because Training and Research Hospital for Psychiatry, Neurology, and "Letter to editors and case reports" do not require Neurosurgery, Istanbul, Turkey [email protected] ethics committee approval but an informed consent REFERENCES 1. Benyamin R, Trescot A, Datta S, Buenaventura R, Adllaka domyolysis caused by acute heroin intoxication]. Recenti Prog R, Sehgal N, Glaser SE, Vallejo R. Opioid complications and Med. 1991;82:324-7 side effects. Pain Physician 2008;11:105-20 6. Suematsu M, Ito Y, Fukuzaki H. The role of parasympathet- 2. Karoli R, Fatima J, Singh P, Kazmi K. Acute myocardial ic nerve activity in the pathogenesis of coronary vasospasm. Jpn involvement after heroin inhalation. J Pharmacol Pharmacother Heart J. 1987;28:649-61 2012;3:282 7. Zöllner C, Stein C. Opioids. In: Analgesia. Berlin, 3. Bolz J, Meves SH, Kara K, Reinacher-Schick A, Gold R, Heidelberg: Springer Berlin Heidelberg; 2006. p. 31-63. Krogias C. Multiple cerebral infarctions in a young patient with 8. Stein C, Machelska H. Modulation of peripheral sensory neu- heroin-induced hypereosinophilic syndrome. J Neurol Sci rons by the immune system: implications for pain therapy. 2015;356:193-5 Pharmacol Rev. 2011;63:860-81 4. Brown CD, Maxwell F, French P, Nicholson G. Stercoral per- 9. Hernández-Díaz S, García Rodríguez LA. Association foration of the colon in a heroin addict. BMJ Case Rep. between nonsteroidal anti-inflammatory drugs and upper gas- 2017;2017:bcr-2016-218875 trointestinal tract bleeding/perforation an overview of epidemi- 5. Melandri R, De Tommaso I, Zele I, Rizzoli D, Rapezzi C, ologic studies published in the 1990s. Vol. 160, Archives of Pezzilli R, Re G, Fontana G. [Myocardial involvement in rhab- Internal Medicine. American Medical Association;2000. p.

Turkish J Clinical Psychiatry 2019;22:116-118 118