OCAK 2016 SAYI 17

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Kültür Hizmetidir.

KÖKLERİMİZE YOLCULUK >> s18 Moğolistan’da çocuklar. (Fotoğraf: Saffet Yılmaz)

| Nisan 2015 | Sayı 14 Yıl: 5 Sayı: 17 Ocak 2016 Değerli dostlar, Yerel Süreli Yayın Yeni bir yılda yeni ve dolu bir sayı ile karşınızdayız. Arkadaşlarımızın Moğolistan ziyareti ve Orhun İMTİYAZ SAHİBİ Büyükşehir Anıtları incelemelerini keyifle okuyacağını umuyo- Belediyesi Adına Bursa’nın tarihi ve kültürel bağlarını konu alan rum. Bu ve bunun gibi Bursa’nın kültürel kodlarını Recep ALTEPE pek çok dosya sizinle olacak bu sayıda. Bunlardan işaret eden pek çok konuyu beğeniyle okuyacağı- biri, bu yıl 100. Yılını kutlayacağımız Kutul Amare YAYIN YÖNETMENİ nızı umuyorum. Saffet YILMAZ zaferi. Bursalı nefer ve zabitlerin de yer aldığı ve Sorumlu kazanılmasında büyük çaba harcadığı, kazanılmış Sevgiyle kalın… [email protected] olmasına karşın tarihin seyri içinde unutulmaya mahkum edilmiş bir zaferimizdir Kut. Hatırlatmak KATKIDA BULUNANLAR Aziz ELBAS istedik. Gün, ay, mevsim, yıl diye akan zamana Ahmet ERDÖNMEZ İbrahim BÜYÜKFURAN Değerli dostumuz ve hocamız Prof. Dr. Mustafa Bursa’da renkler de eşlik eder. Sefer GÖLTEKİN Kara’nın kaleminden; Bursa’nın kültür tarihini Kar beyazıdır kış Bursa’da. Vahap DAĞKILIÇ aydınlatanlar serisini okuyacaksınız. Bu sayıda M. İlkbahar doğanın yeşili, FOTOĞRAFLAR Şemseddin Ulusoy.. Güneşin sarısıdır yaz, İzzet KERİBAR Düşen yaprağın kızılıdır sonbahar. Hakan AYDIN Bir diğer dostumuz Metin Önal Mengüşoğlu, hara- Yani renk cümbüşüdür Bursa’da Zaman. Nilay Şahinkanat İLCEBAY belikten kurtarıp ayağa kaldırdığımız İbrahim Paşa Rengarenk bir yıl dilerim. Yunus Hakan GÜLER Saffet YILMAZ Kültür Merkezi’nin hür düşüncenin merkezi olması yolundaki çabalarını anlatıyor. Recep ALTEPE KAPAK FOTOĞRAF Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Saffet YILMAZ (Kültigin Anıtı-Moğolistan)

YAPIM ve REDAKSİYON FG İletişim (0224) 233 70 43 www.fgiletisim.com

BASKI Özyurt Matbaası Zübeyde Hanım Mh. Büyük Sanayi 1.Cd. Süzgün Sk. No 7 İskitler / Ankara 0312 3841536 www.bursadazamandergisi.com

| Ocak 2016 | Sayı 17 1 SAYI 17 İÇİNDEKİLER

s4 s11 s38

S4 100. Yılında; Kut Zaferi / Necmettin ÖZÇELİK S12 Hatırlanmayan Zafer: Kutulamare / Hacı TONAK S18 Uzaktadır Ama Komşumuzdur, Ruhumuzda... Moğolistan / Prof. Dr. Mehmet KALPAKLI S22 Steplerinden Orhun Vadisine / Aziz ELBAS S26 Türk Dünyası Müzecileri Moğolistan’da / Ahmet Ö. ERDÖNMEZ S30 Yalnızlığın Ve Özgürlüğün Son Sığınağı Moğolistan / Saffet YILMAZ S38 Bursalı Kadızâde-i Rûmî’nin İzinde Özbekistan / Doç. Dr. Hasan Basri ÖCALAN S42 Bursa’da Futbolun Yeni Mabedi; Büyükşehir Stadyumu S46 Ben Atatürk Stadı’nın Önce Dış Duvarlarını Sevdim... / Ahmet Emin YILMAZ S48 Bu Stadyum Her An Dolu Dolu Yaşamalı / İhsan AYDIN S50 Bursa’ya Yakışanı Oldu! / Serkan İNCEOĞLU S52 Yeni Stadyum, ’un Altın Bileziğidir! / Selahattin ADIGÜZELLER S54 Hür Düşünce Kulübü / Metin Önal MENGÜŞOĞLU

2 | Ocak 2016 | Sayı 16 s42 s58 s70 s78 s92

S56 Bursa’nın Kültür Tarihini Aydınlatanlar-1 M. Şemseddin Ulusoy / Prof. Dr. Mustafa KARA S58 Menkıbelerle Ulucami* / Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL S66 Bursa’nın Gelenekselle Geleceğe Yolculuğu / Saffet YILMAZ S70 Bursa’da Zaman’ın Dört Mevsimi / Saffet YILMAZ S76 2016’da 16 Özel Buluşma / Ertan AKMAN S78 Ateşle Büyüyen Şehir / Orhan DOĞAN S84 Bursa Dağ Yöresinde Bir Şenliktir Cumalar / Yrd. Doç. Dr. Alaattin DİKMEN S88 Bilim Tarihinin ‘Altın Çağ’ına Yolculuk / Rıfat BAKAN S92 136 Yıl Sonra Yapılan; Bursa Belediye Sarayı S96 Umurbey İpek Üretim Ve Tasarım Merkezi S99 Bursa’nın İpek Hafızasi / Aziz ELBAS S100 Uludağ Artık Dağcılar İçin Daha Güvenli S104 Çukur Mescid Yeni Yüzüyle...

| Ocak 2016 | Sayı 17 3 araştırma / 100. Yılında; Kut Zaferi / Necmettin ÖZÇELİK

100. Yılında; KUT ZAFERİ

Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yılında tüm dünyada büyük savaş yeniden hatırlanmakta ve savaşın birçok cephesiyle ilgili araştırmalar ortaya çıkmaktadır. Osmanlı ordusu hem Anadolu topraklarında Çanakkale ve Sarıkamış-Kafkas cephesinde, hem Osmanlı topraklarında Irak, Suriye, Sina, Filistin, Hicaz, Yemen, Kanal, İran hem de ne Anadolu toprağı ne de Osmanlı toprağı olan Romanya, Makedonya ve Galiçya cephesinde savaşmıştır. Bütün bu cephelerde savaşan Osmanlı ordusu başta Çanakkale’de, daha sonrada Kut’ta olmak üzere iki büyük zafer kazanmıştır.

4 | Ocak 2016 | Sayı 16 Necmettin ÖZÇELİK

Bu galibiyetin önemli olmasının bir nedeni ni Sultan Süleyman’ın Bağdat seferinde Körfezi’ne 180 kilometre kala birleşerek tek de köklü askeri geleneğe sahip olan İngiliz gerçekleşmişti, daha sonra 1623’te İran Şahı kol halinde Şattülarap adıyla körfeze akar. 1. Abbas Bağdat ve civarını eline geçirdiyse ordusunun tarihinde görülmedik biçimde bir Kasım 1914 yılında İngilizler Basra Körfezi’n- de 15 yıl kadar süre sonra 1638’te tekrar kitlesel teslim oluşu gerçeğidir. Diğer gerçek den başlayarak Irak’a müdahale ederek Bağ- IV. Murat tarafından Osmanlı topraklarına ise İngilizlerin karşısında, kendilerinden dat’ın yani Irak’ın ele geçirilmesini planladılar. katılmıştır. 19. yüzyıl sonunda Kut’un nüfusu daha eski bir askeri geleneğe sahip olan ve Bunu başarırlarsa aşağıdaki gelişmeler İngiliz Gureybe, Bedre, Cizan ve Zurbatiye nahiyeleri değerini takdir edemedikleri Türk ordusunun menfaatlerine uygun olacaktı: bulunmasıydı. ile beraber 30.000 civarında idi. 20. yüzyıl başlarında Kut kasabası 7.000 nüfuslu idi. a. Arap Yarımadası’ndaki Arap emirlikleri 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusu Bağdat 1911 salnamesine göre yörede 1500 üzerinde kurulan İngiliz etkisi kuvvetle- 2.850.000 asker ile savaşa katılmış, bunun ev, 150 dükkan ve 10 han’ın kütüklere kayıtlı necek. yaklaşık 350.000’i şehit olmuş, 400.000 civarı olduğu görülüyor. Kut, Kut El Amara, Kutül yaralanmış, 250.000 civarında esir ve zayiat b. Irak’taki Arap kabileleri Osmanlı Devleti Amara, Kutü’l Amare, El Kut, Medine Tülküt olarak sayılmıştır. aleyhine ayaklandırılacak, bölgedeki şeklinde de anılmaktadır. Dicle nehri kıyısında birliklerin lojistik tesislerine ve ikmal Kut Ül Amara zaferi 1952 yılına kadar bir bulunan Kut, Vasit iline bağlıdır. Basra’nın üstlerine saldırılar düzenlenecek, bayram olarak kutlanmaktaydı. Ancak daha 350 kilometre kuzeyi ve Bağdat’ın 170 kilo- sonra anlaşılmayan ve açıklanmayan neden- metre güneyinde yer alır. Kut, yaşam gücü c. Osmanlı Devleti ile müttefiklerin Irak ve lerle ve özellikle NATO topluluğuna girildikten demektir, ayrıca Hint dilinde de kale anlamına İran petrollerinden faydalanmalarına sonra bu kutlamalara son verilmiş ve Kut gelir. engel olunacak, zaferi unutulmuştur. Dicle-Fırat nehirleri birbirine Bağdat yakınla- d. İran üzerinden gelecek Rus Kafkas Ordu- Bölgenin Osmanlı idaresine girmesi Kanu- rında 25 kilometre yaklaşır. Bu nehirler Basra su ile birleşerek, Osmanlıların Irak-Suriye

| Ocak 2016 | Sayı 17 5 araştırma / 100. Yılında; Kut Zaferi / Necmettin ÖZÇELİK

Kut Karargahında Osmanlı subayları

ve Kafkas cephelerinin gerilerine düşü- yaralandı. Bu çatışmada Osmancık Tabur Amare savaşını kazanan General Townshend lecek, böylece Türk Ordusu’nun imhası Komutanı Yüzbaşı Cemil ve Doktor Sefer komutasındaki İngilizler -burada 5 bin 300 sağlanacak, Beyler de şehit düştüler. Abadan’daki İngiliz şehit verdik- Türk birliklerinin çekildiği Selma- kontrolündeki petrol kuyularını ateşe verdi. nıpak mevzilerine kuşatıcı biçimde taaruz etti. e. Alman denizaltılarının, Basra Körfezi’nde Uceymi Sadun Paşa komutasında 30.000- Townshend’in bilemediği gerçek, bu aşamada üslenip Hint Denizi’ni kontrol etmelerinin 40.000 kişilik Araplardan oluşan bir birlik doğu ve Suriye-Filistin cephelerinden Irak’ı önüne geçilecek, oluşturuldu. takviye için gelen güçlü Türk f. İngilizlerin Güney Irak’a egemen olma- birliklerinin varlığıydı. Sel- 15 Nisan 1915 tarihinde ger- sıyla, Kuzey Irak ile Doğu Anadolu’daki manıpak Muharebesi’nin ilk çekleşen Şuayyibe savaşında Kürt, Nasturi, Süryani ve Ermenilerin günü 22 Kasım 1915 General ise Türk birlikleri ağır bir ayaklanmaları sağlanacak. Townshend hatıra defterine yenilgiye uğradı. Osmancık şöyle yazdı; “Avrupa’da hiç- g. Osmanlı padişahı tarafından ilan edilen taburunun büyük çoğun- bir asker yoktur ki savun- Kutsal Cihat etkisiyle Arabistan, İran, luğu İngilizler tarafından mada Türklerle mukayese Afganistan ve özellikle Hindistan’da- tutsak alındı. Yarası henüz edilebilsin. Talihsizliğimin ki Müslümanların harekete geçmeleri iyileşmemiş ve çatışmayı cezasını çekiyorum.” önlecek, yatırıldığı sedyeden izleyen Yarbay Süleyman Askeri Bey, Ayrıca Nurettin Paşa Bağ- h. Türk Ordusunun Irak ve İran cephelerin- yenilgiyi kabullenemeyerek, dat’ın kuzeyindeki Selma- den Hindistan’a ulaşma, Hindistan’daki tabancasıyla yaşamına son nıpak mevzilerine savunma Müslüman halkı ayaklandırma düşünce verdi.1884 Prizren doğumlu hattı yapar. Güneyden ve tehlikesi bertaraf edilecek, bu kahraman subay 14 Nisan kuzeye birlik kaydırarak ku- Cavit Paşa 2 Ocak 1915 günü Cavit Paşa, Irak Genel 1915’de 31 yaşında intihar şatmayı engeller. Bu takviyeli Komutanlığı görevini Yarbay Süleyman Askeri etti. Osmancık Taburunun birlikler ve 51. Tümen İngiliz Bey’e devretti. Cavit Paşa Eylül 1914-Ocak kısa sürede şanlı serüvenin- Tümeni’ni Kut’a püskürtmeyi 1915 döneminde görev yapmış. 1862-1932 den sonra, iki taraf içinde sonuca ulaşılama- başardı. 6.200’e yakın şehit verildi. yılları arası yaşamış ve Samsun Mebus’luğun- yan bir dizi kanlı muharebe yaşandı. Türkler 51. Türk Tümenini yaptığı karşı saldırı ile da bulunmuştur. Savaşçı karakterine uygun Basra’yı geri almak İngilizler de Bağdat’a yenilen İngiliz birlikleri 150 kilometre geride olarak hızla harekete geçen Süleyman Askeri ulaşmak amacındaydılar. İki tarafta kuvvetle- bulunan Kut-ul Amare kasaba ve mevzilerine Bey, 20 Ocak’ta Birinci Rota Muharebesinde rini takviye ediyordu. 28 Eylülde Birinci Kut-ul

6 | Ocak 2016 | Sayı 16 çekilmek zorunda kaldı. 3 Aralık 1915 günü takdirinize bırakıyorum. Goltz Paşa’nın bana Kut zaferi öncesinde ve muhasara sırasında İngilizler Kut’a girdi. Daha güneye çekilmek ilettiği teklifi kabul etmemenin sebebi şahsi yaşanıp, resmi tarih sayfalarına geçmemiş için vakti ve şansı varken, genel karagah- değil, milli olduğunu arz ederim.” olan bu destanı paylaşmak istiyorum. tan takviye geleceğini umarak burada kalıp Albay Nurettin Kut ele geçirildikten sonra Ordu Komutanı savunma hazırlıklarına girişti. Kuttülamma- Nurettin Paşa komutasındaki Türk birlikleri ordusuna bir emir yayınlamıştı. Tarihimizde re’de İngiliz ordusunun mevcudu yardımcı ileri yürüyüşlerini sürdürerek 15 Aralık 1915 müstesna bir yeri olan bu emir Türk komu- sınıflar da dahil 13-14 bin civarındaydı. Bu tarihinde Kut kuşatmasını başlattılar. Ku- tanlarının kendilerine ve askerlerine olan arada İngilizler kuşatmayı yarma savaşlarına şatma ve sonunda gelen zafer, Türk ordusu özgüvenlerinin tipik bir örneğidir. devam ettiler ve iki tarafta ağır kayıplar verdi. için Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale’den 9 Ocak’ta Şeyh Said, 13 Ocak’ta Vadiikelal, sonra gelen en büyük başarıdır. 4,5 ay kanlı 21 Ocak’ta 1. Felakiye ve 9 çatışmalar yaşandı. İngiliz “Orduma; Mart’ta Sabis muharebeleri askeri tarihinde bir ilk gerçekleşti. 9 Mart 1916 Sabis Arslanlar, bugün Türklere şerefli şan, İngilizlere yaşanmıştı. 5 General, savaşında Kerha grup komuta- kara meydan olan şu kızgın toprağın müşem- 476 Subay (bunların 204’ü nı Dağistanlı Muhammed Fazıl mes semasında Şühedamızın ruhları Şadü Hintli subay) ve 9580 er Paşa (Kafkas savaşçı İmam Şa- handan pervaz ederken, ben de hepinizin pak (bunların da 6 bin 988’i mil’in kayın biraderi) birliğinin alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. Hintli idi). Silahsız olarak başında hücum ederken topçu Bize iki yüz seneden beri tarihimizden okun- da 3 bin 248 kişi idi. 345 ateşi ile vurularak kahramanca mayan bir vakayı kaydettiren Cenab-ı Allah’a ağırkanlı ki çoğu da Hintli öldü. Ocak ayının başlarında hamdü şükür eylerim. Allahım azametine idi, Türk esirlerine karşı 6. Osmanlı Ordusu kuruldu. bakınız ki, binbeşyüz senelik İngiliz Devleti’nin serbest bırakıldılar. Ayrıca Bu ordu 18. ve 13. Kolordu tarihine bu vakayı ilk defa yazdıran Türk 1306 hasta İngiliz ve 694 ile 52., 51., 45., 35., 6. ve 2. süngüsü oldu. İki senedir devam eden cihan hasta bakıcı serbest bırakıl- Tümen’lerden oluşuyordu. Türk harbi böyle parlak bir vaka daha gösterme- dı. Kut’taki İngiliz kayıpları kuvvetlerine saldıran İngiliz miştir. Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse ölenler ve esir alınanlarla birlikleriyle 5 Nisan ile 9 Nisan Kut’u kurtarmaya gelen ordular karşısında Süleyman Askeri Bey birlikte 40.000’e ulaşmıştı. arasında 2. ve 3. Felakiye Mu- 359 subay ve onbin neferi şehit vermiştir. Kut civarındaki muhare- harebeleri yapıldı. 17-19 Nisan Fakat buna mukabil bugün Kut’ta 5 general, belerde Türklerin kayıpları tarihlerinde Beytiisa’yı Kurmay Albay Ali İhsan 481 subay ve 13.300 er teslim alıyorum. Bu da yüksekti; 300 Subay ve 10.000 er şehit Bey komutasındaki 13. Kolordu kahramanca teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen düşmüştü. savundu. Karşı taaruza kalkıp İngilizlere ağır İngiliz kuvvetleri de 30.000 zaiyat vererek kayıplar verdirdi. Bu arada 10 Ocak 1916 Evet, Kut zaferinin tarihi süreci böyle gerçek- geri dönmüşlerdir. Şu iki farka bakınca cihanı günü Nurettin Paşa görevden alınmış yerine leşmişti. Ancak bu zafer kolay kazanılmadı, hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark Halil Kut atanmıştır. Nurettin Paşa 20 Nisan muhasara öncesi muharebelerde yaşananlar görülür. Tarih bu vakayı yazmak için kelime 1915- 10 Ocak 1916 tarihleri arasında Irak unutulmaması gereken bir destandır. Sizlere bulmakta müşkülata uğrayacaktır. İşte Türk havalisi komutanlığını yaptı. 1873 Bursa doğumlu Paşa 1932 yılında 59 yaşında vefat etti.

Nurettin Paşa görevden ayrılırken Enver Paşa’ya yazmış olduğu mektupta bölgeden detaylı bahsetmektedir;

Enver Paşa Hazretlerine,

“Buraya morali çökmüş, ümidini yitirmiş bir birliği karşımda bularak geldim. Aşiretlere bü- yük paralar harcamış ve büyük ümitler bağ- lanmıştı. Oysa onlar her fırsatta Türk ordusu- nu soyuyorlardı. Irak’ta 20.000’den çok asker kaçağı vardı. Düşmanla açık veya gizli işbirliği yapan asi ruhlu bir halk kitlesi vardı... Bunlara karşılık yirmi beş yıldır her türlü araç ve gereç- le donatılmış Irak içlerine kadar sızmış mağrur düşman vardı. İşte her şeyi elinden alınmış, Araplar tarafından soyulmuş, milli duygularını dahi kaybetmiş subaylardan ve askerlerden kurduğum teşkilatla altı aydır mücadele ediyo- rum. Selmanpak’a çekilme tabiidir, bunu sizin

| Ocak 2016 | Sayı 17 7 araştırma / 100. Yılında; Kut Zaferi / Necmettin ÖZÇELİK

Irak Seferi

sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci vakayı bir fikir verebilmek için bizzat bulunduğum piyade üsteğmeni vardı. Bu çocuk uzun boylu, Çanakkale’de, ikinci vakayı burada görüyoruz. bataryanın 12 parçaya mukabil, ancak 2 top mavi gözlü ve cidden şahane yapılışta idi. Çok Yalnız süngü ve göğsümüzle kazandığımız bu koşabilecek elim vaziyete düştüğünü söyle- kahraman çok mütevazi ve çok kibar bir ar- zafer yeni tekamül eden vaziyeti harbiyemiz mek isterim. Bazı bataryalar buna bile muk- kadaştı. ’dan hareket ettiği zaman 9. karşısında muvaffakiyeti atiyemizin parlak tedir değillerdi. Yanımızda bulunan bir cebel Alay Emirsubayı idi. Muzaffer cepheye hareket başlangıcıdır. Bugüne Kut bayramı namını bataryasının hayvanatı kamilen mahvolmuştu. tarihinde bir hafta önce evlenmişti. 24 yaşın- veriyorum. Ordumun her ferdi her sene bu İki üç tümenlik bir kitle birkaç saat içinde daki bu delikanlı, arkadaşları cepheye gider- günü tesit ederken şehitlerimize yasinler, çil yavrusu gibi dağılmış, muzaffer bir ordu ken elinde fırsat olmasına rağmen İstanbul’da tebarekeler, fatihalar okusunlar. Şühedamız gaflet ve tedbirsizliğin cezası olarak büyük bir kalmayarak alayına katılmıştır. Muzaffer, hayatı ulyatta, semavatta kızıl kanlarla pervaz hezimete uğramıştı. Büyük bir şans eseri ola- ikinci Felahiye muharebesinde piyade bölük ederken, gazilerimiz de atideki zaferlerimiz- rak 51. Tümenin bu ateş sağanağı haricinde komutanıydı. Muharebenin çok fena bir anın- le nigehban olsunlar.” Mirliva Halil 6. Ordu kalarak maddi ve manevi kuvvetini muhafaza da Muzaffer gırtlağına rastlayan bir kurşunla Kumandanı 29 Nisan 1916 etmesine medyunuz. Bu vaziyette ordunun vurulup düşüyordu. Yanında bulunan nefer sevk ve idaresi tamamen ortada kalmıştı. 51. yardıma koşunca Muzaffer eliyle işaret ediyor, İngilizler’in 26 Kasım 1915’te Selmanpakta Tümen bulunduğu vaziyetten istifade ederek Nefer genç üsteğmenin göğsünü açıyordu. yenilip Kut’a çekilmelerinden sonra, 7 Ara- düşmanın yanına taaruz etti. Diğer taraftan Nefer, Gene yaralı subayın işaretiyle cebinden lık’ta Kut ül Amare muhasara muharebeleri 44. Alay bir seri cebel topuyla nehir boyunda posta pullu bir boş zarf çıkarıyordu. Muzaffer, başlıyordu. Türk ve İngiliz orduları Delaba- ilerleyerek, düşman gambotunu zapt etti.” askerin kendi cebinden çıkarıp verdiği kalemi ha’da, Sabis’te, Beyt-i İsa’da, 3 defa Hadiri gırtlağından akan kana batırarak zarfın üzeri- Kalesi önlerinde, 4 defa da Felahiye’de karşı Hıdıri kalesi muharebesi Albay Bekir Sami ne “Kelime-i Şehadet, Bölük intikamımı alsın” karşıya geldiler. Delahaba muharebesinin zor- Bey’in askerlik bilgisi ve kahramanca tutumu- yazıyordu. lu koşullarını savaşa üsteğmen olarak katılan nun eseridir. Savaşa girerken bu azimli subay, General Muzaffer Tuğsavul anlatmıştır; komutanı Nurettin Bey’e: “Birliğim muzaffer Bu yazıyı alan borazan neferi, komutanlarının olacaktır. Yenilirsek zaten tümenimle birlikte şehit olduğunu yüksek sesle bölüğe bildirmiş- “Bizim tarafta topçular koşulu. Takip için ben de yok olacağım ama hıdıri kalesi düşe- ti. Şehit emrini alan bölük siperlerine girmiş emre amade, düşmanın çekilmesini beklerken, cektir.” tekmilini veriyordu. Bekir Sami Bey, olan düşmana karşı kahramanca atılarak o Towshend tekmil topçusunu mevziye sokmuş, Birinci Felahiye savşı sırasında da başından günkü zaferi sağlıyordu.” fecirle beraber cehennemi bir ateşle karşı- yaralanmasına karşın cepheyi terk etmeye- sındaki insan, hayvan ve malzeme yığınlarını İngilizler, muhasarayı kırmak için General rek, büyük bir cesaret ve irade gücüyle başın- bombardımana başlamıştı. Bu bombardıman- Aylmer komutasındaki Dicle kolordusuyla daki kanlı sargılarla askerlerini yönetmişti. 2. dan en çok etkilenen ve en ziyade zayiata hücuma geçmişlerdi. 6 Ocak günü yapılan Felahiye muharebesinde yaşanan gerçek bir maruz kalan topçularımızdı. Ateş bizi o kadar muharebede 4.000 askerlerini kaybeden Ge- kahramanlık öyküsünün Yüzbaşı Selahattin gafil avlamıştı ki, koşum çıkarmaya, top indir- neral Aylmer geri çekilmek zorunda kaldı. Bu Yurtoğlu dile getiriyordu; meye vakit kalmadan bataryalar hayvanlarını muharebe sırasında geri çekilme emri veren yarı yarıya kaybetmişlerdi. Zayiat hakkında “Fındıklı’lı Muzaffer adında 1890 doğumlu bir Albay Nurettin Bey görevden alındı ve yerine

8 | Ocak 2016 | Sayı 16 Enver Paşa kendisinden bir yaş küçük olan ve ve bilumum cephane sağlam olarak Solok Bey atandı. Bugün Kut’taki düşmanın yakında tuğgeneralliğe terfi edecek amcası Türklere verilecektir. bir teşebbüsü olmamıştır. Alınan bilgilere göre Albay Halil Bey’i atandı. Kut’ta iaşe durumu çok sıkıntılıymış. Erlerine 3. Arzu edeceğiniz herhangi bir banka- verilen ekmek görüldü. Çok kötü idi. Düşman Kut kasabasında muhasara altına alınan bir- ya adınıza yazılmış bir milyon İngiliz askerleri arasında bir hayli de hastalık varmış. likleri kurtarmak amacıyla gelen İngiliz ordusu sterlinlik çek teslim edilecektir. Bu çekin Hava şartları çok bozuktu ve sürekli yağmur tüm denemelerinde çok kayıplar vererek verilmesine İngiliz hükümeti muvafakat yağıyordu. başarısız olmuş, bütün saldırıları Türk birlikleri etmektedir. tarafından geri püskürtülmüştü. Kut’taki 18 Mart: Düşman bugün bir çıkış teşebbü- 4. Bu şartlar kabul edildiği takdirde İngiliz birliklere ikmal için 26 gün boyunca Dicle’deki sünde bulundu. Ağır topları da dahi olmak kuvvetleri esir alınmayacak ve Basra İngiliz üssünden 3 adet deniz uçağı ile ikmal üzere bütün mevzilerimiz ateş altına alındı. istikametinde çekilmelerine muvafakat yapılmaya çalışılmış ayrıca İngiliz birliklerine edilecektir. 23 Mart: Dicle kabardı ve taştı gözetleme gizlice ulaştırılmak üzere bir aylık erzakla postalarımızın setlerini sular yıktı. yüklü bir gemi hazırlatmıştı. Ammare’de özel Halil Paşa’nın General Townshend’a cevabı: olarak hazırlanan Julnar gemisinin gövdesi 5 Nisan: Düşman sabah birinci mevzilerimize “... General, beş aydır sizinle, Aylmer ve Gor- zırhla kaplanmıştı. en az 15.000 top mermisi kullanarak taaruz ringe orduları ile dövüşüyorum. Türk ordu- etti. Bu hatta artçı olarak bırakılan 51. Tüme- Gemi, 24 Nisan günü üç subay, 12 müret- larının maneviyatları için sizin ve ordunuzun nin iki bölüğü bomba hücumu yaparak ve çok tebat ve 270 ton erzakla Kuttülammare’ye esaretinin zarureti hasıl olmuştur. Elinizdeki zayiat verdirerek düşmanı uzaklaştırdı. doğru yola çıktı. Felahiye ve Beytiisa mevkile- İngiliz yapısı top, tüfek ve cephane de bizim rini geçip Kuttülammare’ye doğru ilerlemeye ordularımızın modellerine uymaz, bu itibarla 9 Nisan: Düşman mevzilerimize taaruzları- çalışan gemiden Türk kuvvetlerinin haberi bana lazım değildir, serbestçe imha edebilir- nı tekrarladı. 9. Alay saldırıyı tek başına ve olmuştu. Dicle’nin iki yakasında mevzilenen siniz. Silahlarınızı imha ettikten sonra benim kahramanca karşılayarak önledi. Alay siperleri Türk birlikleri gemiyi yoğun bir ateşe tuttular. tarafımdan en ufak bir saldırıya uğramanız düşman cesetleriyle doldu. Düşman uçakları Bir buçuk saat süren ateş sonucunda Makasis ihtimali de olamaz. Şahsıma teklif edilen bir Kut’a çuvallarla un atıyor. yakınlarında kuma oturan gemiye ‘Kendi Ge- milyon sterlinlik çek meselesini de bir latife 19 Nisan: Düşman sabahleyin saat 06:00’da len’ ismi verildi ve Türk filosuna dahil edildi. olarak telakki ediyorum... Biliyorsunuz Baltacı bir buçuk saat devam eden topçu ateşinden Ele geçirilen erzak Türk askerlerine dağıtıldı, Mehmet Paşa devirleri çok geride kaldı. Biz sonra taaruza geçerek mevzilerimize yüz İngilizler’in şerefine helva ve pilav pişirildi. baltacı değil, kazmacıyız!...” metreye kadar yaklaştı. Fakat şiddetli karşı General Lake, Culnar gemisiyle yapılan başa- Zafere giden yolu az bilinen bir günce ile saldırılarımıza dayanamayarak geri çekildi. rısız harekattan sonra 26 Nisan günü General sizlere aktarmak istiyorum. Şanlı 3. Piyade Townshend’e Türk komutanları ile müzake- 23 Nisan: Düşman uçakları bugün Kut ül Alayında görevli genç bir subay olan Üsteğ- reye başlamasını emretti. İngiliz ordusunda Amara’ye 7 defa gelerek 24 çuval un attı. men Şükrü Efendi(General Şükrü Kanatlı) bulunan Hintli Müslüman askerler fırsat Düşman 24 saat aralıksız devam eden topçu Kut muharebelerini ve kasabasının düşüşünü buldukça Osmanlı tarafına iltica etmiş top- ateşinde 40.000 mermi kullandıktan sonra sıcağı sıcağına anlatmaktadır; lamda kuşatma boyunca yaklaşık 147 asker taaruza kalktı. 51 ve 52. Tümenlerimiz kah- kaçmaya muvaffak olmuştu. İngiliz ajanları “4 Mart: 3. Alay komutanlığa Binbaşı Nazmi ramanca direndiler. Bu muharebede düşman Lawrence, Aubery Herbet ve Gertrude Bell’de çok iyi derecede Arapça, Farsça ve Türkçe bildikleri için yerel halk, tüccar ve aşiretlerle yakın ilişkiye girmişler ve Osmanlı ordusuna karşı kışkırtmışlardır. Artık Kut kasabasın- da bulunan General Townshend kuvvetleri kaderleriyle baş başa kalmışlardı. Çanlar Kut için çalıyordu...

General Townshend, Halil Paşa’ya gönderdiği mektupta Kutül’l-Amare’deki İngiliz ordusu- nun bitkin durumda olduğunu belirterek on günlük yiyecek temini ve serbestçe gitme- lerini talep etmiş; ayrıca, topların tahribi ve tazminat konusunda görüşülmesini istemiştir. Müzakerelerde Townshend, Halil Paşa’ya şu tekliflerde bulunmuştur:

1. Dünya harbi devam ettiği müddetçe ma- iyetimden kimse ve ben Türkiye aleyhin- de hiçbir harekette bulunmayacağım. Hintli Esirler 2. İngiliz kuvvetleri elinde bulunan 40 top

| Ocak 2016 | Sayı 17 9 araştırma / 100. Yılında; Kut Zaferi / Necmettin ÖZÇELİK

1500 ölü ve 5000 den fazla Beyaz ırka mensup savaşçıla- yaralı verdi. Ellerinde beyaz rın yenilmez oldukları anlayı- bayraklarla yaralı ve ölülerini şıyla Çanakkale’ye gelen İngiliz toplayan düşman askerlerine komutanlar, Türk askerinin ateş edilmedi. Harp görevi- ten rengini, almış oldukları mizi yapıyor, ölü ve yaralıların acı derslerle öğrenmişlerdi. İki toplanmasına izin veriyoruz. taraf için de Irak, dünya sava- Bu ancak Türk’e özgü olan şında kadersel rol oynayacak mertçe bir harekettir. bir cephe değildi.

27 Nisan: İngilizler, 13 bin 100 Başkomutanlığın yanlış strate- tüfek, 42 top ve bir milyon jisi, başlangıçta Türk güçlerini İngiliz lirasını bize bırakıp Kut’u Irak’ta zayıf bırakmış, buna terk etmelerine izin vermemizi karşılık İngilizler, ülke içlerinde teklif ettiler. Bu teklifleri kabul ilerledikçe donanmalarının edilmedi. Para tekliflerine de sağladığı destek ve lojistik Halil Paşa; “Biz Baltacı değil kaynakları ile ikmal yollarından süngücü ordusuyuz” yanıtını uzaklaşmışlardı. verdi. İki tarafın da bazı birlikleri 29 Nisan 1916: Kut ve etrafın- hend, kendi kurmay başkanı ve emir subayı birinci sınıf sayılmazdı. Sefer- daki mevzilerini savunan İngiliz kuvvetleri ile birlikte vapurla Bağdat’a sevk edildi.” berliğin ilanıyla Osmanlı İmparatorluğu askeri 4 ay 23 günlük kuşatmadan sonra kayıtsız yapısında yer alan Arap kıtaları ve İngiliz İm- şartsız teslim oldular. 3. Piyade Alayına bağlı paratorluğuna bağlı, farklı din ve mezheplere 1. Taburumuz Kut’u teslim alacak. Yerli Arap- 29 Nisan 1916... bağlı Hint birlikleri zayıf askeri kıtalara örnek lar Alay komutanımızın ve bizim atlarımızın olarak göstermek mümkündür. Binbaşı Nazmi Solok komutasındaki 3. Piyade üzengilerini öpüyorlar. Alay komutanımıza yol Alayına bağlı askerler, milli marşlar söyleye- Bununla birlikte; 51 ve 52. Tümen gibi seçkin gösteren İngiliz subay; “Bunlar biz girerken rek girdikleri Kut ül Amare Kasabasına saat Türk kıtaları ile İngilizlerin ünlü Oxford ve de böyle yapmışlardı.” diyor. Erlerimiz, şurada 14.30’da yanlarında getirmiş oldukları Türk Buckingamshire alayları da Irak cephesinde burada bitkin halde bulunan İngiliz esirlerine bayrağını diktiler. yapılan muharebelerde karşı karşıya geldiler. kendi peksimetlerini, günlük yemeklerini ve sigaralarını veriyorlar. Şehrin giriş ve çıkışları Kasaba üzerinde dalgalanan bayrak, İngi- Muharebelerin ilerleyen safhalarında Türk uygun kuvvetlerle işgal edildikten sonra doğ- lizlerin 20.000 askerle başlatıp, Bağdat’ın topçuları kısıtlı cephanelerine rağmen isabetli ruca General Townsend’in karargahına gittik. hurmalıklarını uzaktan görebildiği Irak seferini atışlarıyla büyük başarılar kazandılar. İki taraf Bütün İngiliz subaylarının burada toplanma- şimdilik noktalamıştı. ta nehir yollarını yeterince kullanamadılar. larını İngiliz komutandan rica ettik. İngiliz İkmal için uçuşlar yapan Kraliyet hava servisi Kut zaferine kadar geçen süreç içersinde malzemelerini tahrip ediyorlardı. Kasabaya birlikleri bölgeye getirilen gelişmiş Alman karşı karşıya gelen iki tarafın askeri nitelikleri çıkarılan subay devriye kolları ile bu faaliyet- uçakları karşısında faaliyetlerini durdurmak açılarından belirgin farklılık ve benzerlikleri lerine engel olundu. Bazı yerlerde İngilizler zorunda kaldılar. vardır. ihtiram kıtaları çıkararak bizi Çöllerle çevrili, ancak nehir selamlıyorlardı. Esirlerin yoluyla ikmal yapılabilecek durumlarının iyi olmadığı bir kasabayı savunmayı kabul bilindiğinden kendilerine ta- eden General Townshend, rafımızdan koyun eti ve diğer kendisini ve ordusunu kurta- yiyecek maddeleri gönderildi. racağına inandığı ülkesine gü- Çok duygulandılar. En büyük venmekle hata etmişti. Buna sıkıntıları da sigara idi. Onlara karşılık, Balkan yenilgisinden bol tütün ve sigara verdik. sonra Enver Paşa’nın reform- Teslim aldığımız kuvvetlerden ları sonucu göreve gelen genç 228 subay ve 2245 er İngiliz, Türk komuta kadrosu, aynı diğerleri Müslüman Hintliy- utancı yaşamamaya kararlıydı diler. General Townshend’in ve Çanakkale’de İngilizlerin kılıcı Halil Paşa tarafından yenilebilinir olduğunu gös- “Bu kılıç görevini yapmıştır.” termiş, Mehmetçiklere de öz denilerek iade edildi. Esirlerin güven duygusu aşılamıştı. geriye nakli görevi 3. Alaya verilmişti. Kut yenilgisi 1916’da üzerinde güneşin batmadığı İmpara- 3 Mayıs günü General Towns-

10 | Ocak 2016 | Sayı 16 torluk olarak tanımlanan İngiltere’de büyük ve yoğun biçimde yaygın olan eşcinsellik ile Limanına ulaşıldı. 30 Ekim’de Mondros müta- düş kırıklığı yaratmış ve yaşanan bu bozgun esaretlerini tamamlamışlardı. keresi imzalandı. 31 Ekim’de limandan ayrıldı. İngiliz halkına olduğunca duyurulmamaya Roma ve Paris üzerinden 9 Kasım’da İngilte- 16. Yüzyılın ilk yarısında Osmanlı hakimi- çalışılmıştı. re’deki evine ulaştı. Vasit ilinin Kut kasaba- yetine geçen Irak’ın jeopolitik önemi anla- sındaki şehitliğin yeri Seyit Haşim Köyü’nde Halil Paşa ele geçirdiği binlerce tutsağı şılamamıştı. Abadan petrol tesisleri zaten bulunup, 1952 yılında Halıcı Seyyit Talip Efen- Anadolu’da bulunan esir kamplarına daha uy- İngiliz şirketleri tarafından işletilmekteydi ve di tarafından Türkiye Cumhuriyeti Devletine garca koşullar içersinde sevk edebilmek için Kerkük-Musul petrol yatakları henüz keşfedil- verilmiştir. Bu şehitlikte kayıtlı 7 subay ve 43 İngiliz makamlarıyla temasa geçmiş, esirleri memişti. er yatmaktadır. Unutulan Kut Zaferinin 100. taşıyacak gemilerde kullanılmak üzere kömür Irak cephesi, savaşın ilk döneminde Başko- yılı 29 Nisan 1916’da tekrardan anılacaktır. talebinde bulunmuştu. mutanlık tarafından tali cephe olarak kabul Bütün şehitlerimizin ruhları şadolsun. 6. Ordu komutanının düşman tutsaklarının edildi. Çanakkale, Doğu ve Filistin cepheleri I. Dünya Savaşı’nda Irak cephesinde Ali yararına olan bu teklifi kabul edilmedi. Kutü- nitelik ve sonuçları itibariyle ana cepheler Çetinkaya, Halil Türkmen, Mehmet Ali lammare’de esir alınan Townshend haricinde- olarak kabul edilmişlerdi. Fetgeri, Muzaffer Tuğsavul, Kemal Doğan, ki İngiliz generalleri ve yüksek rütbeli subaylar İngilizler Kutü’l-Ammare’deki yenilginin Aşir Atlı, Şükrü Kanatlı, Kazım Karabekir, Ali Busa’ya sevk edilmiş ve burada onlara tahsis ardından Mezopotamya Ordusu Komutanlı- İhsan Sabis, Nazmi Solok, Bekir Sami Günsav, edilen yerde ikamet etmişlerdi. ğı’na; hırslı bir generali, Sir Stanley Maude’yi Şükrü Naili Gökberk gibi İstiklal Savaşı’mız- Bursa’nın generallerden başka konuklarıda görevlendirdi. dada büyük görevler yapmış komutanlar yer vardı. Kutülammare’de esir alınan İngiliz tü- almışlardır. Almanların talebi ve Enver Paşa’nın emriyle; meni bir Hint tümeniydi ve askerlerinin çoğu 13. Kolordunun öncelikle 6. Tümeni Bağ- Hintli idi. Bu Hintliler içerisinde de çok sayıda dat’tan, daha sonrada diğer bağlı bildikleri Müslüman Pencaplı subay ve er bulunuyordu. Kutü’l-Ammare Cephesi’nden İran’a nakle- İngiliz ordusundaki Müslüman erler “halifelik dildi. makamına bağlılıklarını artırmak maksadıyla” diğer esirlerden ayrılarak Bursa’ya getirilmiş- 1916 yılı yaz ve sonbahar boyunca hazır- ler ve burada özel muamele görmüşlerdir. lıklarını sürdüren General Maude’un Irak cephesindeki muharip gücü 107.000’i Hint Kutülammare’de esir alınan diğer askerler için ordusundan olmak üzere 166.000 personele Konya, Afyon, Yozgat, Kastamonu, Resü- çıkarmıştır. layn’da esir kampları hazırlanmış, subaylar ise Eskişehir, Konya ve Afyon’da tahsis edilen 1917 yılı Irak cephesinde genelde yenilgiy- evlere yerleştirilmişti. le sonuçlanan muharebelerin hikayeleriyle doludur. 6. Ordu, 10 Mart 1917’de karargah Eskişehir’e sevk edilen subaylar arasındaki 70 Bağdat’ı İngilizlere terk ederek kuzeye çekil- kadar Hintli Müslüman subay, Ağustos ayında mek zorunda kalmıştır. Ramazan Bayramı münasebetiyle halife pa- dişahın huzuruna çıkıp bağlılık ve saygılarını 24 Şubat 1917’de Kut kasabası tekrardan sunmak üzere İstanbul’a getirilmiş, yaklaşık İngilizlerin eline geçti. 10 ay sonra yine el 10 gün İstanbul’da misafir edilmişlerdi. değiştirmişti. 14 Aralık 1916 ile 24 Şubat 1917 tarihleri arasında 13 muharebe yaşandı. Yaz aylarını Heybeliada’da geçiren Tows- 11 Mart 1917’de Bağdat İngilizler tarafından nhend, ekim ayında havalar soğumaya işgal edildi. başlayınca, Büyükada’ya nakledildi. Towsn- Halil Kut Paşa’nın Yahya Efendi Mezarlığı’ndaki mezarı hend’ın muhafazası için bahriye erlerinden 1918 yılında Irak cephesinde karşılıklı siper bir müfreze ve bir polis karakol noktası tahsis savaşları devam etmiştir. General Marshall edilmişti. 2 Ekim 1918’de Irak cephesinde birliklerine Musul’a doğru ilerleme emri vermiştir. İngiliz İngiliz esirler, Türk kamplarında yaşadıklarını, süvarilerinin çevirme harekatıyla geride yayınladıkları birçok anı kitabıyla günümüze kuşatılan Türk Dicle Grubu kuvvetleri 30 aktarmışlardır. Tutsakların en fazla yakındık- Ekim 1918 tarihinde teslim olmak zorunda ları konular, kamplarımızdaki sağlık koşulları kalmıştır. ve görevlilerin duyarsızlıkları olmuştur. Ancak 1916 ve 1917’de eğitim yapımızı ve Anado- General Townshend Ahmet İzzet Paşa ile lu’daki yaşam koşullarını irdelemek gerek- görüşerek İngilizlerle yapılacak mütakerede mektedir. yardımcı olabileceğini hükümete bildirdi. Ara- cılık vazifesiyle mukabil hürriyeti iade edildi. İngiliz ve Hintli erler yol yapımlarında çalıştı- 18 Ekim 1918’de Büyükada’dan bindikleri bir rılmış, subaylar ise kamplarda yine kendi anı- yatla Bandırma’ya oradan trenle 19 Ekimde larından öğrendiğimize göre astroloji, falcılık Kut Şehitliğimiz İzmir’e ve Ömürkörle 20 Ekim’de Mondros

| Ocak 2016 | Sayı 17 11 araştırma / Hatırlanmayan Zafer: Kutulamare / Hacı TONAK

HATIRLANMAYAN ZAFER: KUTULAMARE

12 | Ocak 2016 | Sayı 16 araştırma / Hatırlanmayan Zafer: Kutulamare / Hacı TONAK

Hacı TONAK

Kutulamare yahut yalnızca Kut, Bağdat’ın hikayesi! İlkel bir taş baltayla başlar, Sümer mağlupların hatırlamayı anlamlı bulmadığı o güneydoğusunda, Bağdat’a 165 kilometre tabletleriyle yazıya dökülüp somutluk kazanır, büyük zaferlerdendir. post-modern mi yoksa sibernetik mi denmesi mesafede etrafı kerpiç bir duvarla çevrili Ama elbette sebepleri vardır ve onları görmek gerektiği tartışılan günümüzde akıl almaz bir sıradan bir Şii köyü idi. Köyün kaderini İngiliz için suyun yüzeyiyle yetinmeyip yüzeyin hız ve genişlikte ama neredeyse tek bir çatı şirketi Company of Lync’ın Bağdat ile Basra altına bakmak gerekir. arasında vapur işletme imtiyazını 1865’te altında oluşunu sürdürür. Olmuş bitmişin, almasıyla değişti. Kumpanya burasını, elverişli dolayısıyla değişmezin bilimidir, ama ölü bilgi yığını değildir ve böyle bakılmasını affetmez. konumu nedeniyle kıyısında düzenlemeler ya- KUT’TA İNGİLİZ İSKELESİ ve parak nehir ulaşımının önemli duraklarından biri haline getirdi. Bu gelişme üzerine köyün ALMAN-İNGİLİZ ANLAŞMASI nüfusu hızla artarak 1890’larda dört binin, Tarih denen büyük akışta Birinci Dünya Savaşı, kuramcıların “kaçı- 1910’larda da yedi binin üzerine çıktı. “son savaşı” kaybedenlerin nılmaz” ve neredeyse “kader” gördüğü savaşlardandır. Çünkü başta İngiltere ve Osmanlı yerel idaresinin yayımladığı Bağdat zaferlerinden söz edilmez yahut Fransa, endüstri çağına erken giren ve büyük Vilayeti 1911 Yıllığı’na (Salname) göre, bağlı donanmaları bulunan devletler dünyayı nüfuz köyleriyle birlikte nüfusu otuz bini bulan Kut pak az söz edilir; çünkü galipler alanları ve sömürgeler olarak paylaşmış, kazasında (kasaba) 1.500 konut, 150 dükkan hatırlamak istemez, mağluplar sonradan sahneye gireceklerin yolunu önemli ve 10 tane de han bulunmaktaydı. Kuşkusuz ise “mağlup oldukları” için uzun ölçüde tıkamıştı. Almanya,19. Yüzyılın orta- bu dükkanların günümüzdeki marketlerle bir larından itibaren bu sahneyi zorlayan yeni bir ilişkisi olmadığı gibi hanları da herhalde, Bur- bir zaman başlarının derdine güç olarak ortaya çıktı. Ne var ki bu yüzyılın salıların “han” denildiğinde aklına gelen Koza düşer ve “mühim” de olsalar özellikle son çeyreği serbest rekabetçi kapi- Han veya Emir Han gibi olmaktan uzaktı. kemi ayrıntıları unuturlar. talizmin tekelci kapitalizme evrildiği, bunun Ne var ki gene de bu veriler Kut’un, İngiliz sonucu olarak da eski milli devletlerin ya da vapur kumpanyasının Bağdat-Basra ulaşımın- Osmanlı ordusunun Kutulamare imparatorlukların emperyalistleştiği bir süreci da bir iskele olmaktan başka ticari bakımdan yengisi unutuluşa bırakılan, ifade ediyordu. Kapitalizmin tabiatındaki bu hayli canlı bir merkez olduğunu da ortaya galiplerin hatırlamadığı değişim o kadar hızlı oldu ki Yirminci Yüzyılda koymakta. ülkelerin ticarette, sanayide, askeriyede, dip- mağlupların hatırlamayı Osmanlı ordusunun büyük zaferlerinden lomaside, ulaşımda birbiriyle rekabet halinde birine sahne olan Kutulamare muharebeleri anlamlı bulmadığı o büyük oldukları ve sonuçta en verimli, en uygun, en doyurucu ürünleri olanın galip çıktığı işte bu küçük kasabanın çevresinde yaşan- zaferlerdendir. dı. İngiliz ordusu burada sıkışan birliklerini varsayılan serbest rekabet kalkmış; yerini kurtarmak, Osmanlı ordusu da bu birliklerin sınai ve mali sermayenin evliliğinden doğan direnişini kırıp stratejik konumdaki kasaba- ve emtianın arzına dayalı yarışmayı tanıma- Çünkü bugün geçmişi açıklıyorsa, geçmiş de yı ele geçirmek uğraşındaydı. İngilizler beş yan yahut reddeden emperyalist “rekabet” bugünü açıklama yetisini elinde tutar. Bugün ay boyunca her ne yaptıysa olmadı, bütün gelmişti. Dünyanın “serbestçe” paylaşımında ne oluyorsa, geçmişte olup bitenler yüzünden saldırıları yahut huruç girişimleri Osmanlı or- sona kalan Almanya, İtalya, Avusturya, Rus- oluyordur; ve geçmişte ne olmuşsa bugün o dusunca tıpkı Çanakkale’de olduğu gibi boşa ya, Japonya, ABD gibi devletlerden özellikle yüzden, yaşadığımız gibidir. Savaşlar tarihi bu çıkarıldı ve sonunda general Towsend boyun Almanya ile Japonya gerek tarihsel gerekse genel tarifin içindedir ve orada, “son sava- eğerek teslim koşullarını kabul etti. Halil Paşa ötekilerden daha merkeziyetçi ekonomik ve şı” kaybedenlerin zaferlerinden söz edilmez (Kut), 29 Nisan 1916 günü kasabaya girerek siyasal yapı nedeniyle tekelci mali sermaye yahut pek az -o da kurmaylar arasında, harp 500’e yakın subay ve 13 bin civarında asker ile en hızlı kaynaşan ülkeler oldu. Almanya’da akademilerinde, harp okullarında- söz edilir; mevcudu olan İngiliz fırkasını komutanı ile 1870’lerden itibaren her şey büyük tröst ve çünkü galipler hatırlamak istemez, mağlup- birlikte teslim aldı ve stratejik öneme sahip tekellerin daha ve daha fazla demir ve çelik, lar uzun bir zaman başlarının derdine düşer, kasabaya Osmanlı bayrağını yeniden dikti. daha fazla kömür, daha fazla enerji elde mühim de olsa böyle ayrıntıları unutur. etmeleri ve daha fazla demiryolu, daha fazla Tarih denen büyük akış olsa olsa, insanoğlu- Osmanlı ordusunun Kutulamare yengisi tersane, daha fazla makine ile ordu ve do- nun hikayesi olmalıdır; içinde devindiği dün- unutuluşa bırakılan, galiplerin hatırlamadığı nanma için daha fazla savaş aracı üretmeleri yayı kendisi için bir dünyaya dönüştürmesinin için seferber edilmişti. Elbette bu seferberliği

| Ocak 2016 | Sayı 17 13 araştırma / Hatırlanmayan Zafer: Kutulamare / Hacı TONAK

başlatıp yürüten, bundan büyük demiryolu imtiyazının birleştirilmesini kazançlar temin eden ve uluslararası kabul eder.” rakiplerine karşı Almanya şemsiyesi Savaşa hazırlanan üç devlet, Osmanlı ile zırhlanmayı uygun gören büyük imparatorluğu toprakları üzerinde- sermayeydi. Ülke, bu sayede ekono- ki imtiyazlarında anlaşmışsa savaş misiyle, ordusuyla, maliyesiyle Yir- nedenlerini azaltmış demektir; bu minci Yüzyıl’a dünyanın en büyüğü durumda emperyalist bir barış müm- olarak girdi. Demir çelik üretiminde, kün görünür. makine üretiminde ve kömür üreti- minde İngiltere ile Fransa’yı geride İyimserlik havası uzun sürmedi, adı bıraktığı gibi Osmanlı imparatorluğu geçen anlaşmanın mimarlarından başta olmak üzere dünyanın birçok Almanya Dışişleri Bakanı Kiderlen bölgesinde onları geride bırakan bir Waechter’in 1912’de ölümüyle de siyasal ve askeri bir nüfuzun sahibi tümüyle sona erdi. İngiltere ile siya- oldu. Hırsla saldırdığı dünyanın geri sal uzlaşmayı uluslararası politikası- bölgelerinde, oralara önceden nüfuz nın merkezinde gören Waechter, aynı etmiş devletlere ait imtiyazlar ve nedenle Alman yayılmacılığını askeri gene onlara bağlı yöneticilerle uğraş- yollarla gerçekleştirme arzusunda- mak hızını kesiyor, bu sorunun kök- kileri frenleyen isimdi. Ölümünden ten çözümünü savaşta görüyordu. hemen sonra Berlin, Avusturya’nın “Almanya Doğu Afrikası”, “Almanya saldırgan dış siyasetini Pan-Germe- Kuzey Afrikası” ile idaresi, ordusu, nist iddiaları uğruna açıkça destek- maliyesi üzerinde etkin olduğu yahut lemeye başladı. Bu tarihte çöküntü açıkça güdebildiği ülkeler vardı gerçi, içindeki Viyana’nın en önemli hedefi, ama “güneşin altında paylaşılmadık Selanik ile çevresini de kapsayan bir hiçbir şeyin kalmadığı” bir dünyada fetih hareketine girişmekti. Bunun herhangi bir denizdeki herhangi bir yolu da Bosna’nın ilhak edilmesinden kaya parçasının bile çok büyük önemi geçiyordu. Almanya, yakın müttefiki, vardı ve Almanya, öncekilerin el ama aslında bir süredir (İngilte- koyduğu “kaya parçalarına” da kara 30 Nisan 1916 tarihli bir Alman gazetesi. re’nin devreden çıkmasıyla) uydusu ve deniz parçalarına da talipti. Avusturya’nın Bosna planına tam İngiliz hükümetinin, 1895’te Londra’yı ziyaret destek verdi. Bu o kadar önemliydi Almanya cephesinde durum böy- eden Kayzer Wilhelm’e iki ülke arasındaki ki Avusturya-Macaristan birleşik devletinin le iken İngiltere ve Fransa cephesinde de gerilimi azaltmak bakımından “Türkiye’nin iki meclisi Bosna’nın Macaristan’a mı yoksa ekonominin savaş ekonomisine dönüştürül- bölüşülmesini” teklif ettiği çok söylenir, ama Avusturya’ya mı ait olacağı konusunda sıkı bir mesi büyük bir hızla sürmekteydi. Dolayısıyla İngiltere ile Almanya’nın bu konuda daha da ağız dalaşına girdi. Fransa ve İngiltere’de ise dünyanın kaderi üzerinde belirleyici rolü olan ileri gidip 1908’de somut bir anlaşma imzala- bu, Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmek istemesinde Avrupa kıtasının üç büyük devletinden biri, dıkları genellikle gözden kaçırılır. Bu anlaşma olduğu gibi bir savaş alarmı demekti. müttefikleri ile birlikte dünyadan “hakkı” ol- ile Irak’ta, Dicle boyundaki Kut kasabası ve duğunu düşündüğü parçaları koparıp almak, Kutulamare muharebeleri arasında yakın bir öteki ikisi de hem konumlarını korumak hem ilişki vardır. MÜSLÜMAN YURTTAŞLAR BİLE de yanı başlarında beliren bu tehlikeli rakibi tasfiye edip daha da semirebilmek için savaşa Anlaşmaya göre İngiltere, Osmanlı devletinin Bu arada, savaşı yalnızca üç büyük emper- hazırlanıyordu. Bu üçü savaşa hazırlanıyorsa, Almanya’ya tanıdığı Haydarpaşa-Bağdat de- yalist devletin istediği, geri kalanların karşı ön tarakkaları Balkanlar başta olmak üzere miryolu imtiyazını (ayrıcalığını) tanıyor; bunun çıktığı veya duruma seyirci kaldığı sanılma- Osmanlı topraklarının hemen her yerinde karşısında kendisi için bir imtiyaz talebinde sın. Avusturya-Macaristan, Rusya, İtalya, duyulan savaşın bir dünya savaşı olacağı bulunmayacağını da kabul ediyordu. Japonya, hatta ABD bir yana Osmanlı’ya besbelliydi, öyle de oldu. komşu küçük devlet ve devletçiklerle Osmanlı Bağdat Demiryolu’nun Almanya’ya kazandır- topraklarında yaşayan çok çeşitli cemaatler Bu üç büyük devlet, kozlarını mutlaka savaşta dıkları açısından bakıldığında anlaşmanın bu de (bunların arasında Müslüman topluluklar mı paylaşmak zorundaydı? Başka bir yolu maddesi, Büyük Britanya’nın Almanya kar- da vardı) olası bir savaştan kazançlı çıkmanın yok muydu bunun? Herhalde yoktu, ama şısında bayrak indirdiği anlamına gelir; ama hesaplarını yapıyordu. Örneğin Sırplar, 14. -konuyu dağıtacağı için işçi muhalefetini bir bunu izleyen madde, Almanya’nın da Büyük Yüzyıldaki Duşan imparatorluğunun düşü yana bırakırsak ki bu muhalefet de ciddi bir Britanya’nın elini öptüğünün kanıtıdır: içindeydi. Yunanlılar’ın Megale İdea’sı vardı. fire vermişti- ülkelerini savaşa hazırlayan hü- “Almanya, İngiltere’nin Basra Körfezi’ndeki ve Romenler, Daçya krallığı’nı kurma uğraşın- kümetlerin içinden bile rüzgara karşı durmayı Dicle üzerindeki seyrüsefere ait hususi men- daydı, Bulgarlar, “Büyük Bulgaristan” için veya hiç değilse hızını kesmeyi deneyenler faatlerini tanır ve Almanya’nın Anadolu’daki Makedonya ve Selanik’i ve Edirne’yi istiyordu. olmadı değil. demiryolu imtiyazı ile Fransa’nın Suriye’deki Arnavutlar, Makedonya, Kosova ve Selanik’i

14 | Ocak 2016 | Sayı 16 kendilerine ait saymaktaydı. Karadağlılar’ın, Paşa’nın, Dahiliye Nazırı Talat Paşa’nın ve Arnavutluk ve Makedonya üzerinde hak Maliye Nazırı Cavit Bey’in ve başkalarının da iddiaları vardı. Ermeniler, Doğu Anadolu’yu Almanya’nın yanında savaşa girilmesinden ve Kilikya’yı kadim yurtları addetmekteydi. yana olmadıkları öğrenildi! Araplar, milliyetçi ve hilafetçi akımların etki- sinde halifelik makamını yeniden tesis etmeye çalışıyor, yanında da bağımsızlık ya da muh- HEDEF BAĞDAT tariyet taleplerini seslendiriyordu. İngiltere’nin, bu savaştan önemli beklenti- Osmanlılar bakımından ya da yönetici sınıfı lerinden birinin Mısır ve Ortadoğu’yu “tam bakımından, bu farklı milliyetlerin impara- anlamıyla ele geçirmek” olduğu biliniyordu; torluk karşısındaki tutumları ile aralarındaki nitekim savaş ilanının üzerinden birkaç ay bile ittifak ve çatışmaların nasıl bir seyir izleyeceği geçmeden İngiliz ordusu Arap topraklarında kolay anlaşılır bir durum değildi. Örneğin Ar- ilerlemeye başlamıştı bile. navutlar, 1897’de İngilizlerin özendirmesiyle Irak’ta da, çoğunluğu Hintli askerlerden olu- imparatorlukla savaşa tutuşan Yunanistan’a şan bir İngiliz ordusu Şatülarap boylarını ele başlarda sempati ile yaklaştılar. Yunanistan’ın geçirip Basra’ya yerleşmiş, oradan da Bağdat Girit’le “birlik” talebini haklı buluyorlardı, yönünde ilerlemeye başlamıştı. Bağdat Valisi bu yüzden de Osmanlı devletine “gönüllü” Süleyman Askeri Paşa’nın Basra üzerine vermeyi reddettiler. Ne zamanki Yunanistan, saldırısı başarısızlıkla ve onuruna düşkün Makedonya’yı ilhak amacını açığa vurdu, komutanın intiharıyla sonuçlanınca yerine sempatileri düşmanlığa dönüştü ve Müslüma- atanan Miralay Nureddin Bey (Sakallı Nurettin nı, Hristiyanı derhal silaha sarıldılar. iyi bir fırsat olarak değerlendirdiğini belirt- meden geçmek olmaz. Savaşa, Almanya’nın Paşa), Dicle boyunca ilerleyen İngilizler kar- Orhan Koloğlu, “Avrupa’nın Kıskacında Abdül- Enver Paşa eliyle hazırladığı bir oldubittiyle şısında Bağdat’ın güneyindeki Salmanpak’a hamit” adlı yapıtında, Sultan Abdülhamit’in girildiği söylenebilir, ama bunun nedeni kadar gerilemek zorunda kaldı. Bu cephedeki neden “Abdülhamit gibi” davranmak zorun- yönetimin savaşı istememesi değil, Rusya’nın Osmanlı ordusu, Türk ve Arap askerlerden da kaldığını anlatırken Osmanlı Müslüman Osmanlı devleti ile savaşmak istememesiydi. oluşuyordu; bunların bir kısmı, özellikle de yurttaşların da yönetime güven vermediğini Enver Paşa, kabinenin kararı, padişahın onayı Araplar herhangi bir savaş deneyimi yaşa- şu örnekle anlatır: derken uzayıp gitme olasılığı bulunan sorunu mamış, eğitimsiz askerlerdi. Güç durumda kaldıklarında cepheden savuşuyor, silah arka- “Diğer cemaatlere nazaran etkisi daha az bir kılıç vuruşuyla çözdü: o günün gecesi gö- daşlarını da zor durumda bırakıyorlardı. da olsa Arnavutlar’ın ihtilal komitesinin o reve atadığı Almanya yurttaşı Alman amirali- miz Şousen, savaş ilan etmekte zorlandığımız yıllardaki Avrupa’ya başvurusundaki isteklerin Osmanlı genelkurmayı, cephedeki durumu Rusya’yı bir çırpıda savaşmaya ikna etti! kesin çizgileri bunun kanıtıdır: ‘Eğer Avrupa düzeltmek için Irak’ta 6. Ordu’yu kurdu Türkiye’nin bütünlüğünü korumak istiyorsa Bunu Almanya istemişti, ama İngiliz ve Fran- ve Miralay Halil’in (Enver Paşa’nın amcası Arnavutluk bütün gücüyle bir özerklik (…) is- sızlar da olayların böyle gelişmesinden son Halil Paşa) komutasındaki bir kolorduyu da teyecektir. Resmi dil Arnavutça olacak, bütün derece memnun olmuştu. Salmanpak’a gönderdi. General Towsend memurlar Arnavutlar’dan seçilecektir. komutasındaki İngiliz sefer kuvvetleri ile bu Sonradan, sonradan; Sadrazam Sait halim Eğer Avrupa, yüzyıllardır can çekişen bu im- paratorluğa son vermek istiyorsa, Arnavutluk bağımsız bir devlet yapılmalıdır’(…).”

Koloğlu’nun dönemin bir gazetesinden aldığı bu satırlar, olası bir savaştan kendi yararlarına bir şeyler ümit etseler bile sömürge olarak çıkacakları besbelli olan devlet ve devletçik- lerin ruh halini ortaya koyuyor: Belki de bir şeyler kazanırım!

Nihayet Arşidük Ferdinand, alayüvela ile geldiği Bosna’da bağnaz bir Sırp milliyetçisi- nin kurşunlarının hedefi oldu ve bu suikast eli tetikte bekleyen devletlerin 4 Ağustos 1914 günü dünyayı savaş meydanına çevirmelerine yetti.

Bu arada Türkiye’nin savaş yanlısı taraflardan biri olduğunu; yüzyıllarca birikmiş, biriktikçe de ağırlaşmış sorunlarının çözümü için bunu Harabeye dönmüş Kut-El-Amarah şehri

| Ocak 2016 | Sayı 17 15 araştırma / Hatırlanmayan Zafer: Kutulamare / Hacı TONAK

kolordunun da katıldığı çarpışmada (22 Kasım kayıplar veren Towsend tümeni “teslim ol” lünce, Türk komutanlığı teklif beklemeden 1915) İngilizler beş binin üzerinde askerini çağrılarını kabul etmedi. ateşkesi 6 saate çıkardı. kaybederek, Towsend’in daha önce tahkim İngiliz Ordu Komutanı General Aylmer, 26 Aylmer, Felahiye’nin aşılamayacağını gör- ettiği Kutulamare’ye çekildi ve burada Os- Ocak 1916 sabahı Osmanlı ordusunun ye- düğünden yoğun topçu ateşi ve deneme manlı ordusunca kuşatıldı. niden düzenlediği Felahiye’deki mevzilerine saldırılarıyla Osmanlı mevzilerini yıpratmaya Bu tarihte Irak’taki Osmanlı ordusunun esaslı bir saldırı daha düzenledi, ama gün çalıştı. 11 Mart’ta, 6 Nisan’da ve 9 Nisan’da komutanı ünlü Goltz Paşa, Karargah Erkanı bitmeden yaralı ve ölülerini toplamak için iki üç büyük saldırı daha oldu. Bunların sonun- Harbi Miralay Aşir Bey (General Aşir Atlı) idi. saat ateşkes istedi; çünkü on binden fazla cusunda, çok kritik bir anda 43. Alay Komu- Türkler’in kısaca Kut dediği Kutulamare’yi askeri ölmüş, bunun iki katı da yaralı olarak tanı Fazıl Bey’in süngü takarak askerlerinin kuşatan Dicle Grubu kuvvetlerinin başında saf dışı kalmıştı. Osmanlı ordusunun kaybı ise en önünde karşı saldırıya geçmesi İngilizleri Miralay Nureddin Bey (Sakallı Nureddin Paşa), yalnızca beş yüz askerdi. İngilizler’e yaralıları- şaşırttı ve geriletti. Fazıl Bey, silah arkadaşla- Miralay Halil Bey (Halil Paşa), Miralay Mehmet nı toplamak için iki saatin yetmediği görü- rının yanına, mevzilerine bir daha dönemedi, Ali Bey, Miralay Ali İhsan Bey (Sebis Paşa) ama Osmanlı ordusunun olası bir yenilgisini bulunuyorlardı. Grubun komutanı, üçü içinde de bu eylemiyle önledi. en kıdemlisi olan Nureddin Bey’di. “İngilizler, General Townshend’i İngiliz genelkurmayı General Aylmer’i 13 Bir anda Irak cephesindeki çarpışmaların kurtarmak için pek çok Nisan’da görevden alarak yerine General odağı haline gelen Kutulamare çevresinde girişimde bulunmuşlar, Göring’i atadı. Göring, 17 Nisan’da ve 19 çok büyük, çok kanlı çatışmalar oldu. Miralay Nisan’da bütün gücüyle Beyti İsa mevzilerine Mehmet Ali Bey bir top mermisinin karar- ancak sonuç alamamışlardır. saldırdı, sonuç yine binlerce İngiliz-Hint as- gahına isabeti üzerine savaş meydanında İngiliz makamlarınca deniz kerin ölümü oldu, Osmanlı mevzileri yerinden öldü. Miralay Nureddin Bey, Basra’dan taze kıpırdamadı bile. Göring de selefi Alymer gibi kuvvetlerle desteklenen Hint Kuvvei Seyyari- ve kara yoluyla Kutü’l- Felahiye mevzilerine döndü ve 22 Nisan’da yesi’nin başlattığı büyük bir saldırı karşısında Ammare’ye yardım gönderme başlayıp 23 Nisan’da devam eden şiddetli bir önce Aliülgarbi’de, ardından da Vadiikilal’da saldırı başlattı. Osmanlı topçusu bu saldırının kuvvetlerine “geri çekilme” emri verdiği ge- girişimleri de başarısızlıkla püskürtülmesinde büyük rol oynadı. Topçu rekçesiyle Goltz Paşa tarafından Dicle Grubu sonuçlanmıştır. Bundan sonra birliklerini Topçu Müfettişi Sarı Emin Paşa Komutanlığı ve Bağdat Valiliği görevinden Türk makamlarıyla yapılan yönetiyordu. Göring, General Towsend’in alındı, yerine Halil Bey atandı ve Kutulamare dayanma gücünü arttırmak için son bir hamle kuşatması da tamamen onun sorumluluğuna görüşmelerde teslim şartlarının olarak Kut’a savaş gemilerini gönderdi, 24 Ni- verildi. müzakeresine başlanmış ve san’ı 25 Nisan’a bağlayan gecenin sabahında bunlardan biri Türk topçusunun ateş hattını Halil Bey, kuşatmayı gittikçe sıkılaştırırken Townshend, tümeniyle birlikte geçip Makasis yönünde ilerlemeye başlamıştı kuşatılanlar da çemberi kırmak için uğraşı- ki kulesine isabet eden bir mermiyle yan- yordu. Karadan hiçbir yardım alamayan, ateş 29 Nisan 1916 tarihinde teslim maya başladı ve karaya oturdu. Süvarisi ile altındaki nehirden de pek az ve pek tasadüfi olmuştur.”(Genelkurmay personelinden bir kısmını kaybeden gemi ve yardım alabilen, yarma eylemlerinde Sabis’te, Başkanlığı açıklaması) mürettebatı esir alındı. Ali İhsah Bey (Sabis Paşa) karşısında büyük General Towsend, başka çare kalmadığını gö- rerek Türk karargahına bir subayı ile gönder- diği mektubunda teslim koşullarını görüşmek istediğini bildirdi.

LAWRENS’LE YÜZ YÜZE

Halil Paşa, Taylan Sorgun’un kaleme aldığı “İttihat ve Terakki’den Cumhuriyet’e Halil Paşa Bitmeyen Savaş” isimli kitapta, General Towsend ile buluşmasını ayrıntıları ile anlatır.

İlk görüşme düşman generalin istimbotunda gerçekleşir. Towsend, Halil Paşa’ya önerme- lerini sunar. Önermeler, üçüncü madde hariç tutulursa böylesi bir durum için “yerinde” sayılabilir, ama “rüşvet” içeren o madde Türk komutanın tüylerinin diken diken olmasına yeter. Esir düşen İngiliz komutanların taşınması.

16 | Ocak 2016 | Sayı 16 Miralay Halil Bey, “eline ve sinirlerine hakim “7- Bugüne Kut Bayramı namını veriyorum. olarak” şu cevabı verir generale: Ordumun her ferdi, her sene bugünü tesit ederken şehitlerimize yasinler, teberakeler, “Beş aydır sizinle, Alymer ve Göringe orduları fatihalar okusunlar. Şühedamız hayatı ulyat- ile dövüşüyorum. Türk ordularının maneviyat- ta, semavatta kızıl kanlar pervaz ederken, ları için sizin ve ordunuzun esaretinin zarureti gazilerimiz de atideki zaferlerimizle nigehban hasıl olmuştur. Elinizdeki silah ve cephane olsunlar modellerimize uymaz, imha edebilirsiniz. Benim tarafımdan en küçük bir tecavüze MİRLİVA HALİL uğramanız ihtimali de olamaz. Şahsıma teklif Altıncı Ordu Kumandanı 29.4.1916” edilen bir milyon sterlinlik çek meselesini bir latife olarak telakki ediyorum…”

Towsend, ilk görüşmedeki hatasını telafi KUTULAMARE’DEN BURSA’YA etmek için hemen bir mektup yazar ve bu Kutulamare’de savaşan, Bursalı askerlerin kez “Türk hükümeti namına iki milyon İngiliz “zabit” olsun “nefer” olsun saptanması ve sterlini çek” önerir. olabiliyorsa Kut Şehitliği’nin ziyaret edilmesi Halil Paşa’nın bildirisinin bir bakıma hepimize Bu mektubu getiren kişi ünlü Lavrens’ten yüklediği bir görev sayılır. başkası değildir. Bunun yanında Kutulamare muharebelerinin Halil Paşa şöyle anlatıyor: adından en çok söz ettiren komutanlarından “Karargahıma döndükten sonra birliklere son Miralay Nureddin Bey’in Bursalılığını (General taarruz hazırlığına girişmelerini emrettim. Ne Nureddin İbrahim Konyar/Sakallı Nureddin Irak Cephesi Komutanı Halil Paşa. olursa olsun Kut’u düşürecektim ve bu çek Paşa); sonrasında Yıldırım Orduları Grubu’n- teklifinin en güzel cevabı olacaktı. Hazırlıkların Towsend, gözleri yaşararak silahlarını alırken, dan bir fırka ile Halep’ten Kut ve Bağdat’ı yapıldığı sırada tekrar bir İngiliz subayının hükümetinin kuşatmaya bir ay dayanabilmesi savunmaya gönderilen Şükrü Naili Bey’in beni görmek istediğini bildirdiler. Biraz sonra durumunda kurtarılacağı sözü verdiğini, beş Bursa’yı işgalden kurtaran kolordunun komu- İngilizlerin ünlü casusu LAWRENCE karşım- ay dayanmasına karşılık bu sözün tutulmadı- tanı General Şükrü Naili Gökberk olduğunu da daydı.” ğını söyler. unutmamalı.

Halil Paşa, sabahla birlikte eyleme geçme Halil Paşa, düşmanını teselli ederken şu sözle- Çanakkale savaşları üzerine yazılanları okur- kararındadır. riyle de onurlandırır: ken, Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere Çanakkale’de savaşan askerlerin Milli Kurtuluş Gece yarısı, düşman karargahında büyük “Siz, ordunuzun ve milletinizin şerefini tama- Savaşı’nı bir bakıma orada hazırladıklarını patlamalar meydana gelir, alevler gökyüzüne men müdafaa ettiniz, vaziyetiniz kısmen Plev- düşünürüz ya, Kutulamare de biraz öyle yükselir. ne’deki Gazi Osman Paşa’nın vaziyetidir. Sizi düşünülebilir. İngilizler, silah ve cephanelerini imha et- harp esiri olarak kabul etmiyorum, Padişah’ın mektedir. Dolayısıyla da silahsızlanmışlardır. ve Türk Milletinin misafisiniz. Rus Çarı yanın- İşte, Kutulamare muharebelerinin ilk komu- Miralay Halil Paşa’nın koşulları olduğu gibi da Osman Paşa ne muamele gördüyse siz de tanı ve Tovsend tümenini Kut’a sığınmaya kabul edilmiştir. Türkiye’de aynı muameleyi göreceksiniz.” zorlayan Nureddin Paşa; Sabis kahramanı ve Batı Cephesi’nde Büyük Taaruz’a kadar l. Kut, 29 Nisan 1916 günü düşmüştü. Teslim 3. Alay komutanı Miralay Nazmi Bey, İngi- Ordu Komutanı Ali İhsan Sabis Paşa, Mareşal olan ordunun mevcudu 13 bin 382, bunla- lizleri halkın olası bir saldırısından korumak Goltz’un kurmay başkanı ve 18. Kolordu’nun rın 13’ü general, 481’i de farklı rütbelerden üzere alayının başında Kut’a girer. komutanı Kazım Karabekir Paşa, Kurtuluş subaydı. Kutulamare çevresindeki savaşlarda Savaşı kahramanlarından Aşir Atlı Paşa, Şükrü Halil Paşa, birkaç dakika sonra, düşman ordu- İngiliz ordusu otuz binin üzerinde asker yitir- Naili Gökberk Paşa ve diğerleri… sunu teslim almak üzere Towsend’ın kararga- mişti. Osmanlı Ordusu’nun kaybı 350 subay hındadır. Şöyle anlatır: ve on bin neferdi. Mustafa Kara hoca, Bursa’da Zaman’ın üçün- cü sayısında Bursa, Bağdat, Bosna arasında General, odasında hazırlanmış beni bekliyor- Halil Paşa, orduya yayınladığı 7 maddelik “İlim Köprüsü” diyebileceğim tarihsel ilişkiye du. Bir masa vardı odanın orta yerinde. Ma- zafer bildirisinde bu bilgileri aktardıktan sonra ve bunun İslam dünyasındaki olumlu sonuç- sanın üzerine General’in kılıcı ve iki rovelveri 4. maddesine “Şu iki farka bakınca, cihanı larına değinmişti. Şimdi; Bursa ile Bağdat konulmuştu. Yani bir askerin şanı ve şerefi.” hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark arasındaki bir ucu muhakkak Balkanlar’a, yani görülür. Tarih bu olayı yazmak için kelime bul- Sahne karşısında, “Savaşın kaderidir bu, esir Bosna’ya çıkacak başka köprüleri de ortaya makta müşkülata uğrayacaktır”; 3. maddesi- olan kumandanlar bu acıya dayanmak zorun- koymanın zamanıdır belki. da kalmışlardır her zaman” diye düşünür Halil ne de “İşte Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı Bey; silahları masadan alıp uzatır: birinci vakayı Çanakkale’de, ikinci vakayı burada görüyoruz” diye yazacak ve bildirisini “General, uzun zaman şan ve şerefle kullanı- şöyle bitirecektir: lan bu silahlar yine sahibine aittir…”

| Ocak 2016 | Sayı 17 17 dosya konusu / Uzaktadır ama komşumuzdur, ruhumuzda... MOĞOLİSTAN / Prof. Dr. Mehmet Kalpaklı

UZAKTADIR AMA KOMŞUMUZDUR, RUHUMUZDA... MOĞOLİSTAN

Moğol göçebeler (Fotoğraf: Saffet Yılmaz)

18 | Ocak 2016 | Sayı 16 dosya konusu / Uzaktadır ama komşumuzdur, ruhumuzda... MOĞOLİSTAN / Prof. Dr. Mehmet Kalpaklı

Prof. Dr. Mehmet KALPAKLI Bilkent Üniversitesi, Tarih Bölümü Başkanı

Moğolistan Eğitim, Kültür ve Bilim Bakan- tutun” anlamına gelir. Bu ve bunun gibi çok (Türk Tarih Kurumu Yayınları) öneririm. değerli bilgileri okumak isterseniz Prof. Dr. lığı’nın ev sahipliğinde yapılan 3. TÜRKSOY Prof. Ölmez’in çalışmasının yol göstericiliğin- Mehmet Ölmez’in harika kitabı Orhon-Uygur Müzeler Forumu için (ki ilki Bursa’da yapılmış- de Moğolistan’daki Türklerden kalan en eski Hanlığı Dönemi Moğolistan’daki Eski Türk Ya- tı bu forumların) 21-25 Eylül 2015 tarihleri yazıtları tanımaya devam edelim. Bilinenin zıtları kitabını (yeni baskısı Bilge Su Yayınları, arasında Moğolistan’a gittim. Ata toprağını aksine en eski yazıtlarımız Kül Tegin, Bilge 2015) mutlaka okumanızı öneririm. Sevgili ziyaret elbette heyecan verici... Prof. İlber Kağan ve Tunyukuk yazıtları değildir. On- dostum Mehmet Ölmez, Moğolistan gezim Ortaylı’nın deyişiyle “uzak komşumuz” Moğo- lardan daha eski “Bugut Yazıtı” diye anılan öncesinde kitabın pdf kopyasını okumama listan, her ne kadar Uzak Asya’da, bugünkü bir kısmı eski Hintçe, bir kısmı da Soğdça yaşadığımız topraklardan çok uzakta bir ülke olan bir anıtımız vardır. Moğolistan’ın Geyikli olsa da bize dair, bizden pek çok şey var ora- Taşlar Bölgesi’nde yani Göktürk Yazıtları’nın da... Moğolistan deyince hemen akla gelive- bulunduğu bölgeden 170 km daha doğuda ren Cengiz Han’ın başkenti Karakum’u ziyaret bulunmuştur. İlk Türk Kağanlığı’na ait bu ettiğinizde, hele hemen yakınında atalarımız yazıtta Bumin Kağan’ın da adı geçmektedir. Göktürkler’in anıtlarını gördüğünüzde bunu Bu yazıtlar tarihsel bilgilerimize göre Orhon öyle çok hissediyorsunuz ki... Dillerimiz ayrı Yazıtlarından en azından 50 yıl, muhtemelen olsa da, Cengiz Han’ın Batı’ya doğru yürüyen de 150 yıl daha önceye aittir. Bugün Moğo- ordusunda pek çok Türk kabilenin yer aldığını listan’ın Çeçerleg Müzesi’nde sergilenmekte- ve bu eski milletle ilişkilerimizin bazan dost dir. Bilinen bu ilk Türk devletine dair Brahmi bazan düşman olsak da her zaman komşu harfli bazı yazıtlar da bulunmuştur ve halen olarak var olduğunu biliyoruz. Şimdi de uzak - Türk ve Japon bilimadamlarınca çözülmeye taki komşumuz olarak bu gönül bağı devam çalışılmaktadır. En eski tarihimizi aydınlatacak etmekte. bu çalışmaların bir an önce tamamlanmasını Bumin Kağan’ın kurduğu ilk Türk devletinden diliyoruz. (552-630 yılları) ne yazık ki günümüze hiç Bugut Yazıtı’ndan sonraki diğer en eski bir Türkçe yazılı belge ulaşmamıştır. Belki kaynaklarımız Hüys Tolgoy yazıtlarıdır. yapılan arkeolojik kazılardan birinde buluna- Bunların da okunması ve çözümlenmesi için cak ama şimdilik bu Türk devletine ait başka çalışmalar halen devam etmektedir. Bugut ve dillerdeki belgelerle yetinmek zorundayız. Hüys Tolgoy yazıtları Türklerin bilinen tarihini Soğud, Brahmi vs. alfabelerle yazılmış farklı muhtemelen 100-150 yıldan fazla geriye dillerdeki kitabelerle... Şimdilik bilinen en eski çekmektedir. yazıtlarımız ikinci Türk kağanlığına (682-744 yılları) ait bugün “Göktürk Yazıtları” ya da Bumin Kağan önderliğinde Türklerin kurduğu “Göktürk Abideleri” veya Kül Tegin ve Bilge ilk Türk devletinin adında ‘Türk’ sözü geçmez. Kağan abidelerinin yakınındaki vadinin adıyla Ancak, II. Türk devleti olan Göktürkler (ya da Köktürkler) devletlerini Türk devleti olarak anıldıklarından “Orhon Yazıtları”diye bildikleri- Prof. Dr. Mehmet Kalpaklı, Bilge Kağan Yazıtı arka cephesi önünde. mizdir. Kül Tegin, Bilge Kağan ve Tunyukuk’a adlandırmışlardır. Oldukça kısa ömürlü ilk ait bu abideler mükemmel bir Türkçe ile hitap Türk devleti kuruluşundan (552 yılı) kısa bir müsade etmiş ve gezimin daha anlamlı, ederler tarihten bizlere... zaman sonra Doğu ve Batı kağanlığı ola- tarihsel ve dilbilimsel açıdan daha anlaşılır rak ikiye bölünmüştür. Bunlar da doğudaki olmasını sağlamıştı. Sırası gelmişken konuyla Türkler’in bilinen en eski edebiyat ürünü Çin kağanlık 630’da ve batıdaki kağanlık 659’da ilgili yetkin çalışmaları okumak isteyenler için kaynaklarında bulunan ve 4. yüzyıldan kalma Çin hakimiyetine girmişlerdir. Ve bu hakimiyet hemen Prof. Dr. Ahmet Taşağıl’ın kitaplarını olduğu tahmin edilen: “süke talıkan, bokukgı altındaki Türkler 682 yılına dek pek çok kez özellikle de Kök Tengri’nin Çocukları (Bilge tutan” dizesidir ki “Orduyu gönderin, Bokuk’u özgürlük mücadelesi için ayaklanmışlarsa Kültür Sanat Yayınları, 2015), Göktürkler

| Ocak 2016 | Sayı 17 19 dosya konusu / Uzaktadır ama komşumuzdur, ruhumuzda... MOĞOLİSTAN / Prof. Dr. Mehmet Kalpaklı

Moğolistan steplerinde bir güreş müsabakası. (Fotoğraf: Saffet Yılmaz)

da başarılı olamamışlardır. Ancak, Göktürk Tanrı’nın yardımı ile başarıya ulaşmıştır.” Kül mişler. Dağdakiler de aşağı inmişler. Toplanıp Yazıtları’ndan öğrendiğimiz üzre, İlteriş Kağan Tegin Anıtı’nda yazan: “Belli ki Türk halkı yok yetmiş savaşçı olmuşlar.” İlteriş halkı, devleti 682’de 17 yakın adamıyla ayaklanmış, bunla- olmasın diye, halk olsun diye, babam İlteriş toplayan, düzenleyen demek... İşte önder rın kahramanlıklarını duyan kişilerin katılımıyla Kağan’ı, annem İlbilge Sultan’ı göğün tepe- Kutluğ, bu zaferden sonra İlteriş adını aldı. 70’i bulan küçücük bir orduyla başlayan sinden çekip yükseltmişler. Babam Hakan, on Göktürk devleti büyüyüp genişlemiş Moğolis- özgürlük hareketi “Türklerin yok olmasını iste- yedi savaşçıyla isyan etmiş. İsyan başlıyor, tan’ın doğusundan Kore’ye kadar ve güneyde meyen, bir kavim olmasını isteyen Göğün/ diye haber gelince, şehirdekiler de isyan et- Çin’e ve Tibet’e kadar, batıda Semerkand, Afganistan’a kadar ve kuzeyde Altay, Tuva bölgesine kadar olan coğrafyayı egemenlik- leri altına almışlardır. Çin’den bir Türk atına karşılık bir balya ipek olarak aldıkları ipeği bugün de Moğolistan’da görebileceğiniz çift hörgüçlü ve çok dayanıklı develerle İran’a hatta Anadolu’ya kadar taşıyıp devletlerini zenginleştirmişlerdir.

Mehmet Ölmez’in kitabından Kül Tegin Anı- tı’nı okumaya devam edelim: “Dokuz Oğuz Beyleri ve halkı, bu sözümü iyice işitin, sıkıca dinleyin! Doğuda güneşin doğduğu yere, gü- neyde aydınlığın ortasına, batıda güneşin bat- tığı yere, kuzeyde karanlığın ortasına kadar, bu sınırların içerisindeki halkın tamamı bana bağlıdır. Bu kadar halkın tamamını düzene soktum.”

Tarihsel bilgilerimize göre Göktürk devleti 744 yılında Uygurlar tarafından yıkılmıştır. Uygur- Çoyr Yazıtı/Balbalı, Moğolistan Milli Müzesi. Bilge Kağan hazinesi, Moğolistan Milli Müzesi.

20 | Ocak 2016 | Sayı 16 lar da Orhon ırmağının yakınındaki Ordo Balık (Saray Şehri) diye adlandırdıkları bir bölgeyi başkent edinmişler yani yine Ötüken bölge- sinde yaşamışlardır.

Moğolistan’ın başkenti Ulan-Batur, her ne ka- dar hava kirliliğinin dünyadaki en yoğun oldu- ğu başkentlerden biri ise de, geniş Moğolistan coğrafyası göz önüne alındığında binaların iç içeliği, kötü şehirleşme ve trafiğin müthiş yoğunluğu ve karmaşası ile sizleri şaşırtsa da seyahat etmeye değecektir. Moğolistan Milli Müzesi’nde sergilenen Çoyr Yazıtı ya da Balbal’ı (ki Orhun Yazıtları’ndan en az 40-50 yıl önce yazılmıştır) ile Bilge Kağan’ın hazinesi (özellikle altın tacı) ve Kül Tegin’in heykel ba- şını görmek için bile gitmeye değer, Ulan-Ba- tur’a. Elbette, buraya 400 kilometre uzaktaki Cengiz Han’ın başşehri Karakurum’u gezmek ve oradaki Karakum Müzesi’ni ziyaret etmek insanı ata topraklarında zaman içinde bir yolculuğa çıkarmaktadır. Mavinin gerçekten mavi olduğu, toprağın yemyeşil uzandığı bir yolla ulaştığınız Karakurum’dan 47 kilometre uzaktaki, Türkiye Cumhuriyeti tarafından yap- tırılan bir müzede yer alan Bilge Kağan ve Kül Tegin anıtlarını ziyaret etmek, hepimizin biraz da olsa bilgisinin olduğu bu meşhur abideleri yakından görmek inanılmaz bir duygu yaşatır, insana...

Yol boyunca görülen ve “ovo” denilen taş yığınları bugün dilek dilemek için kullanılsa Kül Tegin’in heykel başı, Moğolistan Milli Müzesi. da tarihte savaşa giden her askerin bir taş koyduğu ve dönen her askerin de bir taş aldığı, böylece, geriye kalan taşların sayısı kadar askerin savaşta öldüğünün anlaşıldığı bir geleneği bir başka boyutta yaşatmaktadır günümüzde.

Yol boyunca göreceğiniz yurt’lar (yani çadır- lar) ve yüzlerce binlerce hayvanın oluştur- duğu sürüler... Uçsuz bucaksız Moğolistan ovalarında adeta asırlar öncesine taşıyacaktır ruhunuzu, en eski atalarınızla hemhal ola- cağınız garantidir. Hele dönüş yolunuzu Ögi Gölü’nün kenarından geçirip deniz misali bu gölün kenarında su içmeye inen sürüleri ve şaman çadırlarını görürseniz başka bir aleme gidersiniz adeta...

Hasılı, ata topraklarımızın olduğu Moğolistan gidilip görülesi bir ülkedir. Uzaktadır ama komşumuzdur, ruhumuzda...

Karakurum yolunda bir “ovo”.

| Ocak 2016 | Sayı 17 21 dosya konusu / Steplerinden Orhun Vadisine / Aziz ELBAS

22 | Ocak 2016 | Sayı 16 dosya konusu / Steplerinden Orhun Vadisine / Aziz ELBAS

Aziz ELBAS BBB Kültür ve Turizm Daire Başkanı

STEPLERİNDEN ORHUN VADİSİNE

Türksoy ve Bursa Büyükşehir Belediye- ülke nüfusun önemli bir kısmını bünyesinde si’nin ortak bir projesi olarak ortaya çıkan barındırmakta. Her bir tarafının şantiyelerle ‘Türk Dünyası Müzeler Birliği’nin kuruluşu ve çevrilmiş olması, inşai faaliyetlerin oldukça ilk toplantısı 2012 yılında Bursa’da yapılmış hızlı olduğu gözlemlenmekte. Şantiyelerde idi. Kuruluşundan itibaren Türk dünyasında farklı ülkelerin bayraklarının görülmesi yaban- bulunan birçok müzeyle sıkı işbirliği içerisinde cı sermayenin ilgisini göstermekte. ortak projeler yapma konusunda oldukça Bizim için yani Türk tarihi açısından Moğo- mesafe kat edildi. listan’ın farklı bir önemi var. Özellikle Orhun Her yıl farklı bir ülke ve farklı bir kentin ev Bölgesi çok daha değer arz etmekte. Orhun sahipliliğinde gerçekleşen her bir toplantı Yazıtları olarak bildiğimiz 8.yy’dan kalma Bilge sonuçları itibariyle oldukça verimli geçmek- Kağan, Kül Tigin Yazıtı burada yer almakta. İlk te. Gelecek adına umut verici gelişmeleri de Uygur Kağanlığı’nın başkenti Ordu-Balık şehri beraberinde getirmekte. buradadır. 3.yy’dan 13.yy’a değin buralara hakimiyet kuran Uygur İmparatorluğu, Hun Bu kapsamda yapılan 2015 yılı toplantısına İmparatorluğu ve Göktürk İmparatorluğuna Moğolistan’ın Ulanbatur şehri ev sahipliği dair arkeolojik ve anıtsal eserlerin yer aldığı yaptı. bölge aynı uzamanda bir dönem tüm dün- Moğolistan 1,5 milyon kilometrekareyi aşan yaya korku salan Moğol İmparatorluğu’nun yüz ölçümüne rağmen 3 milyon civarında kurulduğu Cengiz Han’ın imparatorluğunu bir nüfusa sahip. Nüfusunun yarısına yakını yeşerttiği topraklar. kentlerde ve önemli bir bölümü başkent Ulan- İlkokul sıralarından beri duymaya alıştığımız batur’da, diğer kalan kısmı ise göçebe hayatı bu isimler ve bölgeler hep merak uyandırmış- devam ettirmekte. tır. Özellikle Orhun anıtları denilince hakkında Ülkenin yalnızca yüzde 10’u ormanlık, diğer eksik fazla birkaç kelime söylemeyenimiz çok alanların yüzde 10’u çöl, kalan kısımları azdır. Türk tarihi açısından önemi hep vur- ise uçsuz bucaksız steplerden oluşmakta. gulanagelmiştir. Böyle bir bölgede toplantılar İçerisinden büyüklü küçüklü akarsuların vesilesiyle de olsa bulunuyor olmak oldukça geçtiği alabildiğine geniş yaylalar. Kışın tüm heyecan verici. Orhun bölgesi bulunduğumuz akarsuların donduğu ve her bir tarafı karlarla kentten yani Ulanbatur’dan yaklaşık 400 km kaplanan bir bölge, yazın ise gözün yeşilin her mesafede. bir tonuna doyduğu yaylalar, stepler ülkesi. Konsolosluğumuzun yardımıyla bulduğumuz Toplantılara ev sahipliği yapan Moğolistan bir araçla koyulduk yollara. Şehrin dışına çıkar Ulanbatur şehri başkent olmasının yanında çıkmaz adeta başka bir dünyada buluveriyor- Fotoğraflar: Saffet YILMAZ

| Ocak 2016 | Sayı 17 23 dosya konusu / Steplerinden Orhun Vadisine / Aziz ELBAS

Sabahın o dingin saatlerinde bir an gözlerimiz kapatıp o uçsuz bucaksız yaylalarda step- lerde belki yüzlerce belki de binlerce ‘Yurd’ çadırlarının kurulduğu derya hafızlarınızda canlanıverir. Önlerinde balaların oynadığı, kimi alanda cenk eğitimi yapan, kan ter içinde güreş tutan adeta çimenlerle boğuşmuş gençleri görür gibi olursunuz. At üstünde yiğitler bir oraya bir buraya at sürmekte. Sırtında yayı, belinde kaması genç kızlar yağız atlar üzerinde yarış etmekte.

Uzakta duran büyük otağ çadırı ‘Han Çadırı’ olmalı. Görkemli olduğu kadar çevresi bir o kadar kalabalık. Ak sakallı büyüklerin birisi girmede diğeri çıkmada. Belli ki hummalı bir toplantı yapılmakta içerde. Kadınlar kazanla- rın yanıbaşında obaya aş yetiştirme telaşın- dalar, çobanlar ise yavaş yavaş sürülerini toparlamaya çalışmakta.

Düşünce denizinizdeki bir anlık yaptığınız bu kurgu buralara hiç de yabancı olmasa gerek.

Bu düşüncelerle çıktığımız önce Karaku- rum’da yol üzerinde bulunan 1586 yılında inşa edilmiş tarihi Erdene Zuu Budist Mans- sunuz kendinizi. Şehre yakın yerlerde çiftlikler bir hava olmasına karşın içeriler oldukça tırı’nı ziyaret imkanı bulduk. Özgün yapısı- dikkatinizi çekiyor. Çiftliklerde kalabalık büyük sıcak. Gece konaklayacağımız yurt çadırla- nı koruyan bu Budist tapınağı halen aktif baş hayvan sürüleri, at sürüleri ve koyun rına yerleşip sabaha değin yakılan sobanın durumda ve oldukça turist çektiği söyleniyor. sürülerini görebiliyorsunuz. sıcaklığında oldukça konforlu mekanlar. İç Vadi boyunca sabahın ilk ışıklarıyla birlikte mekanlarında ihtiyaç duyulan her bir ayrıntı Alabildiğince gözünüzün alabildiği mesafelere uyanan hayvan sürüleri arasından abidelerin düşünülmüş ve bir o kadar da rahat. değin yeşilin doygun rengini görebilirsiniz. bulunduğu mütevazi müzeye varıyoruz. Mü- Yalnız kilometrelerce yol gitmenize rağmen Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte gün doğumunun zeye giden Bilge Kağan adıyla anılan yol TİKA tek bir ağaca dahi rastlamamanız oldukça steplerdeki yansımasının verdiği güzellikleri tarafından yapılmış. Müzeye vardığımızda dikkat çekici. yaşamak gerek. kapalı olduğunu görüyoruz. Ancak yakın bir yerde yurt evlerinde görevlileri haberdar edip Moğolistan’ın eşsiz doğasıyla birlikte size yol Soba başında yapılan kahvaltının ardından günün ilk müşterileri olarak müzeyi geziyo- boyunca eşlik eden hayvan sürüleri arasında heyecanla görmeyi arzuladığımız Orhun anıt- ruz. Mütevazi bir müze olmasına karşın içinde birden bire bitiveren asfalt yollar. Ardından larına doğru yola çıkıyoruz. barındırdığı oldukça zengin ve değerli eşyalar sadece araç izlerinden oluşan arazi yolları. ve sergi materyalleri müzenin değerini kat Ancak yol aldığımız araç şoförü ve aracın bu yollara aşina oldukları belli.

Yol boyunca dikkatimizi çeken başka bir konu ise steplerin ortasında kuş uçmaz kervan geç- mez diyebileceğimiz yerlerde Yurt adı verilen keçi kılından dokunmuş keçeden yapılmış geleneksel evler. Çiftliklerin hemen yanıbaşın- da da bunu görmek mümkün.

Akşam karanlığına doğru arazi yolundan iler- lediğimiz steplerdeki gün batımı görüntüleri ve oluşan renk cümbüşleri tarif edilemez.

Hava karardıktan sonra geç saatlerde ulaş- tığımız Orhun Vadisi Karakurum bölgesinde daha önce ayarlanan yurt adı verilen gele- neksel evlerin bulunduğu bölgede görevlilerin güleryüzleriyle karşılanıyoruz. Dışarda soğuk

24 | Ocak 2016 | Sayı 16 ve kat arttırmakta. Özellikle eğitim hayatımız boyunca hep duyduğumuz Orhun anıtları- nın çıplak gözle görüp inceleme ve fotoğraf çekme imkanı bulmamız tarif edilebilecek bir duygu değil. Aynı mekanda arkeolojik kazılarda bulunan değerli materyaller ve Bilge Kağana ait eşyalar oldukça dikkat çekici. Bu- rada bölgeniz zenginliğini ve tarihi derinliğini görmeniz mümkün.

Bu ziyaretin ardından müze civarında yakın çevrede yer alan ve abidelerin çıktığı Bil- ge Kağan ve Kül- Tigin arkeolojik alanlarını dolaşma ve inceleme fırsatı bulduk. TİKA’nın desteğiyle gerçekleşen kazılarla birlikte düzenleme yapılmış, bu çerçevede abideleri birer örneği alan içerisinde orjinalinin bulun- duğu yerlere konulmuş.

Orhun Vadisinin 2004 yılında Unesco tarafın- dan evrensel değer olarak asıl listeye almış olması oldukça sevindirici.

Gezi ve ziyaretler sonrası başka bir güzergah- tan Ulunbatur’a doğru çıktığımız yolda yine steplerin o eşsiz yeşil dokusu ve manzarasıy- la karşılaşıyorsunuz. Kimi yerlerde göl kimi yerlerde akarsu boylarından süzülüp giden ardında bütün herkes biraz ilerde kurulu yol üzerinde turistik amaçlı kurulan bazı Yurt alana geçip beklemeye başlıyor. Beklenen çadırları göze çarpıyor. Yaban at sürülerinin ise güreşçiler. Boylarınca iri yarı dört güreşçi olduğu yerlerde duraklayıp fotoğraflamaya bizim hiç de yabancı olmadığımız anonslarla çalışıyoruz. Doğayla o kadar bütünleşmiş meydana gelip peşrev yaparak halkı selamlı- olmaları muhteşem. yorlar. Cazgırın söylemleri inanın çok yabancı değil bazı özgün kelimeleri anlayabiliyorsu- Güzergahımız üzerinde steplerin içerisinde nuz. Hemen kenarda Yak denilen hayvanlar kendisini soyutlamış bir çiftliğe uğramayı koşumlu ve eğerli bir şekilde bekletiliyor. Belli ihmal etmedik. İki küçük çocuğu ve eşiyle ki başka bir yarış onları bekliyor. Çetin geçen Moğol bir aileye konuk olduk. Misafirperver final güreşinin ardından galip gelen güreşçiler ve candan davranışları bize hiç de yabancı başta olmak üzere her bir yarışçıya hediyeleri değil. Yurt çadırlarında mütevazi bir hayat veriliyor. At yarışı yapan çocuklara birer kuzu, yaşıyorlar. İçerde madalyalar dikkatimizi çeki- güreşçilere ise birer koç. Çocukların o yoksul yor. Sorduğumuzda geleneksel at yarışlarında fakat mutluluk içerindeki duruşları hayat bo- birincilik madalyaları olduğunu öğreniyoruz. yunca unutulacak şeyler değil. Geleneklerin Bu arada dışarda duran ve birinci olan atını halen yaşatılıyor olması ise oldukça önemli. da göstermeyi onunla bir gösteri turu atmayı da ihmal etmiyor. Bu arada izleyicilere ikramlar da ihmal edil- miyor. Bu deneyimden sonra hep bir at yarışı görme arzusuyla çıktığımız yolda sanki dualarımız Dolu dolu ve inanılmaz deneyimlerle geçen kabul olurcasına kendimiz bir at yarışının bir günü arkamızda bırakıp yine steplerin o içerisinde buluverdik. Ahalteke atlar üzerinde eşsiz manzarası ve derinlikleri arasında baş- yaşları 7 ila 12 arasında değişen çocukla- kent Ulanbatur’a varıyoruz. rın binici olarak yer aldıkları at yarışları tek Ata topraklarında zorlu şartları, bu zorlu şart- kelimeyle görülmeye değer. Steplerin içerinde lar kadar uçsuz bucaksız güzellikleri görmenin bizim araçla takip ettiğimiz son sürat yarışlar- mutluluğunu taşırken atalarımızın bu top- da çocukların atlara o kadar aşina olmaları ve raklardan göçlerle buralardan çok uzaklara heyecanları anlatılır gibi değil. Anadolu içlerine değin süren serüvenlerini Bilmeyerek te olsa geleneksel bir etkinliğin çok daha iyi anlamaya başlıyoruz. içerisinde olduğumuzu anlıyoruz. Yarışların

| Ocak 2016 | Sayı 17 25 dosya konusu / Türk Dünyası Müzecileri Moğolistan’da / Ahmet Ö. ERDÖNMEZ

TÜRK DÜNYASI MÜZECİLERİ MOĞOLİSTAN’DA

26 | Ocak 2016 | Sayı 16 dosya konusu / Türk Dünyası Müzecileri Moğolistan’da / Ahmet Ö. ERDÖNMEZ

Ahmet Ö. ERDÖNMEZ

Türk Dünyası Müzeler Birliği 2013 yılında Moğolistan’a gidip de ata topraklarına uğra- Bursa’da kurulmuştur. Bursa’da yapılan madan olur mu dedik. Araçlar kiralayarak Or- toplantıda gördük ki Türk Dünyası müzecileri hun Abideleri’ni görmek için yola çıktık. Önce ilk defa bir araya geliyorlar. Toplantı sonunda Karakurum’a, sonra da abidelerin olduğu katılan müzeciler bir deklarasyon yayınladılar. bölgeye gitmeye karar verdik. Ulan Batur’dan Adına da “Bursa Deklarasyonu” dediler. İçeri- 60-70 km. sonra, steplerden oluşan bam- ğe kısaca göz atacak olursak, amaç şu; “her başka bir dünyaya daldık. 16. yüzyılı yaşa- yıl farklı bir ülkede bir araya gelerek bilgi, maya başladık. Yurt denen çadırlar, binlerce belge ve tecrübe paylaşarak ortak üretimler at, on binlerce koyun, yüzlerce yak öküzler, yapmak…” inekler stepleri kaplamıştı. Bildiğimiz anlam- da bir yol yok. Steplerde usta yön bulucular Amacına uygun olarak Türksoy ve Bursa ile Karakurum’a vardık. Bir gece yurtlarda Büyükşehir Belediyesi organizasyonu ile ikinci orijinal haliyle kaldık. Keçe çadır, tezek sobası, toplantı Tataristan’ın başkenti Kazan’da yapıl- tuvalet çok dışarda ve step soğuğu her tarafı dı. Oldukça yüksek bir katılımla gerçekleşen kaplamış. Ama olsun Orhun Abideleri’ni Kazan toplantısı da müzeciler açısından çok görmeye değer. Sabah erkenden yola çıkıp, faydalı oldu. Orhun Abideleri’ne vardık. Hayalim gerçek oldu. Rüyamda görsem inanmazdım. T.İ.K.A. Toplantının bu yıl Moğolistan’ın Başkenti orada başarılı çalışmalar yapmış, tüm böl- Ulan Batur’da olması müzecileri daha da çok geyi düzenlemiş, yol yapmış, müze kurmuş. heyecanlandırdı. Katılımın yüksek olduğu Bilge Kağan ve Kül Tigin Kağan’ın anıtlarını, toplantılar çok başarılı geçti. Her ülke kendi yaşadıkları yerleri gördük. Türk Dünyası’nın müzelerini tanıttı ve bilgi birikimlerini sundu. kökenlerini orada hissedebiliyorsunuz. Uçsuz İzleyiciler bu tecrübelerden faydalanma fırsatı bucaksız steplerden, müthiş doğal güzellik- yakaladılar. lerin arasından geçerek Ulan Batur’a geldik. Sizlere; biraz Moğolistan’dan bahsetmek Ertesi gün Tonyukuk Hakan’ın anıtına ve istiyorum. Uçak ile 14 saatlik bir yolculuktan yaşadığı bölgeye inceleme gezisi yaptık. sonra başkent Ulan Batur’a indik. Modern Ulan Batur’da Moğol Milli Müzesi’ni gezdik. bir şehir yapısında, planlı bir yerleşimi vardı. Koleksiyonlarının büyük bir bölümü ilk dönem Şehir kenar mahallelerinin “yurt” denen ça- Türklere ait. Mutlaka görülmeli. Kültürleri bize dırlardan oluştuğu da gözden kaçmadı. çok benziyor. Oradan Kubilay Han’ın 800. do- ğum yıldönümü törenlerine katıldık. Görkemli

| Ocak 2016 | Sayı 17 27 dosya konusu / Türk Dünyası Müzecileri Moğolistan’da / Ahmet Ö. ERDÖNMEZ

1 2 3

törenlerde Moğol kültürünü bütün yönleriyle sergiden etkilenerek bildirimi hazırladım. Ser- ri için güvendikleri müzeye bağışlayabiliyorlar. izleme imkanımız oldu. İnsanları cana yakın, ginin ismini çok ünlü bir Bursa türküsünden Bursa Kent Müzesi’ne güvenen birçok Bursalı kendinizi adeta Anadolu’da hissediyorsunuz. aldık “Bursalı mısın Kadifeli Gelin”. Bursa’da bayanın bağışladığı gelinliklerden oluşan bu Moğolistan’ın nüfusu üç milyon. Bu nüfusun yaşayanlar Kent Müzesi’ne birçok gelinlik sergi çok büyük bir ilgi gördü. Gelinliklerin yüzde kırkı Ulan Batur’da yaşıyor. Diğer bö- bağışladı. Genellikle ipek ve kadifeden oluşan bir bölümü benim şahsi koleksiyonlarımdan lümü ülkeye dağılmış. Nüfusun yüzde otuzu gelinlikler ağırlıktaydı. Bağışlayanlar gelinlik- oluşuyor. Pek çoğu Bursa’da dokunmuş, göçebe. Tahminlere göre Moğolistan’da lerine çok önem veriyorlardı. Çünkü ömründe Bursa’da dikilmiş ve giyilmiş gelinliklerden yüz milyon hayvan yaşıyormuş. Yüzölçümü bir defa giyilmesine rağmen onlar için anlamı örnekler sundum. Moğolistan’da yaptığımız 1.564.000 km². Türkiye’nin iki misli büyüklü- büyüktü. Ama toplum ile paylaşmak istedikle- defile ve sunum çok büyük ilgi ile izlendi. Su- ğünde. Moğollar, Kazaklar ve Tuvalar birlikte numdaki tarihi kıyafetler hakkında kısa bilgiler yaşıyorlar. aktarmak istiyorum.

Sizlere Moğolistan Toplantısı hakkında bilgi PİRPİRİ aktarmak istiyorum. Vişneçürüğü renginde kadife kumaş üzerine, simli kordon ile kordon tutturma tekniğinde Toplantı öncesinde katılımcı ülkelerin kendi işlemeli “pirpiri” adı verilen Balkanlara özgü yöresel kıyafetlerinden oluşan defileler sunul- gelin kaftanı. (Resim 1) du. Türkiye temsilcisi olarak getirdiğimiz 16. yüzyıl Kanuni dönemine ait Osmanlı İmpara- KADİFE BİNDALLI GELİNLİK torluğu, saraylı hanım kıyafetleri Türk dünyası Mor kadife kumaş üzerine, sırma ile dival mankenleri tarafından izlenime sunuldu. tekniğinde, iri bitkisel motiflerle yoğun Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatro- işlemeli bindallı gelinlik. (Resim 2) larının kostüm koleksiyonundan 8 kıyafetle hazırlanan bu defile konukların oldukça ilgisini ÜÇ ETEK GELİNLİK çekti. Vişneçürüğü kadife kumaş üzerine, sırma ile dival tekniğinde, bitkisel motiflerle işlemeli, Toplantıda Türk giysileri ve gelin kıyafetleri ile “üç etek” olarak adlandırılan bindallı entari ve ilgili bir bildiri hazırlamam rica edildi. Bursa şalvarı. (Resim 3) Kent Müzesi’nde 2011 yılından açtığımız bir 6

28 | Ocak 2016 | Sayı 16 4 5 7

ŞALVAR, CEPKEN, YELEK GELİNLİK tekniği ile işlenmiş cepken ve şalvardan Pembe ipek saten kumaş üzerine, simli Koyu yavruağzı renkli pamuk saten kumaş oluşan gelinlik. (Resim 8) kordon ile kordon tutturma tekniğinde üzerine, sırma ile dival tekniğinde, bitkisel işlenmiş cepken, yelek ve şalvardan oluşan motiflerle işlenmiş etek ve bluzdan oluşan GELİNLİK Balkanlara özgü gelin kıyafeti. gelin kıyafeti. (Resim 7) Açık yeşil renkli, jakarlı ipekli dokuma kumaştan dikilmiş, dönemin Avrupa BİNDALLI GELİNLİK CEPKEN VE ŞALVAR modasına uygun kesimli etek ve bluzdan Mor kadife kumaş üzerine, sırma ile dival Mor saten kumaş üzerine, kordon tutturma oluşan gelinlik. tekniğinde, bitkisel motifler işlenmiş bindallı Bursa tarihi boyunca çok kaliteli ipekli ve gelinlik. (Resim 4) kadifeli kumaşlar üretmiş bir şehirdir. İpek Yo- BİNDALLI GELİNLİK lu’nun Anadolu’daki en önemli duraklarından Açık yeşil saten kumaş üzerine, sırma ile dival birisidir. Dünya müzelerinde Bursa kumaşları- tekniğinde bitkisel motiflerle işlemeli bindallı nı görmek mümkündür. entari ve ceketinden oluşan gelinlik. Türk Dünyası Müzeler Birliği’nin üçüncü buluşmasında Moğolistan’ın başkenti Ulan İPEK SATEN GELİNLİK Batur için hazırladığım sunum umarım sizlere Yavruağzı renkte, kendinden desenli ipek bir fikir vermiştir. Türk Dünyası’nın kültürel saten kumaştan, dönemin Avrupa modasına zenginliklerini daha iyi tanıtması ile müzeler uygun kesimli etek ve bluzdan oluşan gelinlik. birliğinin devam etmesinin çok önemli olduğu (Resim 5) ortadadır.

BİNDALLI GELİNLİK Gelecek yıllarda çok daha başarılı bir birlik Pembe saten kumaş üzerine, dival tekniğinde olarak devam edeceği inancıyla Türksoy’a ve sırma ve pul ile çeşitli iğne teknikleri Moğolistan yetkililerine teşekkür ediyorum. kullanılarak bitkisel motiflerle işlenmiş gelinlik. (Resim 6)

8

| Ocak 2016 | Sayı 17 29 dosya konusu / Saflığın, dokunulmamışlığın, yanlızlığın ve özgürlüğün son sığınağı; Moğolistan / Saffet YILMAZ

30 | Ocak 2016 | Sayı 16 dosya konusu / Saflığın, dokunulmamışlığın, yanlızlığın ve özgürlüğün son sığınağı; Moğolistan / Saffet YILMAZ

Saffet YILMAZ BBB Basın ve Halkla İlişkiler M.V.

YALNIZLIĞIN VE ÖZGÜRLÜĞÜN SON SIĞINAĞI MOĞOLİSTAN

Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi, ata geride kalarak yola çıktığımızda aslında gön- topraklarımız olan Moğolistan’a gideceğim lümüz çoktan Moğolistan steplerinde dolaş- ve buranın yerel kültürünü görüp insanlarıyla maya başlamıştı. Şimdi size, gördüklerimden tanışacağım. Kısmetimizde varmış ki oldu; geriye kalanları anlatmaya çalışacağım. Türk Dünyası Kültür Teşkilatı(TÜRKSOY), Türk İstanbul-Ulanbator uçuşunu tek parçada Dünyası Müzeler Birliği toplantısını bu ülkede değil, aktarmalı gerçekleştirebildik. Aslında yapmaya karar verdi. TÜRKSOY’un organi- bayağı bir meşakkat ama işin ucunda Moğo- zasyonu ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin listan’ı görmek, ata topraklarına yüz sürmek, evsahipliği ile iki yıl önce Bursa’da gerçek- köklerimizi araştırmak olunca kimsede ne leştirilen toplantıda, Türk soyundan gelen bir yorgunluk emaresi ne de bir bıkkınlık. ülke temsilcilerinin de kabul etmesiyle Türk Hele de Moğolistan hava sahasına girip uçak Dünyası Müzeler Birliği oluşturulmuştu. Bu alçalmaya başladığında aşağıda görülen birlik, Bursa’dan sonraki ikinci toplantısını Ta- coğrafya, herkes, gördüklerinin çöl mü step taristan’ın Başkenti Kazan’da yapmıştı. 2015 mi olduğunu ayrıştırmaya çalışıyor. Hava- yılı sonlarındaki üçüncü toplantısını ise Moğo- dan belki yüzlerce kilometre gidiyoruz fakat listan’ın Başkenti Ulan Batur’da yapmayı ka- ne bir şehir ne de bir büyük yerleşim alanı rarlaştırdı. Birliğin kurucu şehri Bursa olduğu görüyoruz. Aşağısı inanılmaz bir ıssızlık hissi için biz de Moğolistan’a davet edildik. Aslında veriyor. Ve sonunda bir büyük şehir görüyo- sadece davet edilmedik, toplantı içeriğinin ruz; çevresi bizim kaçak-plansız semtler gibi, oluşturulmasında da TÜRKSOY yetkilileri ile biraz ilerleyince modern binaların, caddelerin birlikte etkin bir rol aldık. Toplantılar boyun- olduğu bir şehir, Ulan Bator. Uçağımız Ulan ca hem Bursa hem Türkiye’deki deneyim ve Bator havaalanına indiğinde öğlen olmamıştı. tecrübelerimizi paylaştık. Bursa’nın 30-35 derece havasından çıkıp, TÜRKSOY demişken, Türk dünyası ile kültürel Ulan Batur’un 15-16 derece havasına girmek bağların geliştirilmesi konusunda çalışan en bizi biraz serinletti. aktif kurum olduğunu belirtmeliyim. Her ne Moğolistan’ın Bursa Fahri Konsolosu Çetin kadar aynı soydan gelsek de bugünkü mevcut Yıldırım’ın katkısıyla hazırladığımız yoğun durum, irili ufaklı Türki cumhuriyetlere nüfuz programa başlıyoruz. Türkiye’nin Ulan Bator edemediğimiz bir gerçek. Ancak Türkiye’nin Büyükelçiliği görevlileri bizi havaalanında de içinde yer aldığı bu kurum, Tataristan’dan TÜRKSOY’a bağlı Türk Dünyası Müzeler Birli- karşılayıp işlemlerimizi hızlandırıyor. Saat- Kazakistan’a, Moğolistan’dan Azarbeycan’a ği’nin Moğolistan toplantısı 2015 Eylül ayın- lerce uçtuktan sonra Türkçe konuşan birileri ya da Türkmenistan’a kadar tüm coğrafyada daydı. Tarih, Bursa’da gündemin çok yoğun tarafından karşılanmak güzel bir şey kuşku- söz sahibi. Elbette kültürel konularda. olduğu bir zamana denk geliyordu. Aklımız suz ama daha da güzel olanı, havaalanındaki

| Ocak 2016 | Sayı 17 31 dosya konusu / Saflığın, dokunulmamışlığın, yanlızlığın ve özgürlüğün son sığınağı; Moğolistan / Saffet YILMAZ

Moğol görevlilerin Türk pasaportuna karşı yaklaşık 360 kilometre. Bunun için uygun ları kış aylarında şehre göç ediyor ve kenar yaptığı ‘yabancı değil’ davranışı. Sık sık yurt- nitelikte araç ve rehber gerekiyor. Büyükelçi- mahallelerde oluşturduğu bu çadır evlerde dışına seyahat edenler bilirler, havaalanların- likteki dostlarımızın da katkısıyla kısa sürede geçiriyormuş kış mevsimini. daki pasaport bürokrasisi hem çok katı hem hepsi ayarlandı ve bir saat içinde yola çıktık. de rahatsız edicidir. Moğolistan’a, neredeyse Çıktık diyorum ama şehirden çıkmam ne Ulan Batur sadece trafiği ile değil, hava Kıbrıs’a girer gibi girdik. mümkün. İstanbul’un trafiğini bilenler beni kirliliği ile de meşhur. Ülkenin yarısı bu kentte daha iyi anlayacaktır, ondan daha berbat bir yaşayınca, herşey normal karşılanıyor. Bir Moğolistan’da geçireceğimiz bir saniyeyi bile trafik. Yavaş yavaş şehir merkezinden uzak- yanda ağıllar, ahırlar, bir yanda ise fabrika boşa geçirmek istemiyoruz. Önce otele yer- laşmaya başladıkça aslında gerçek Moğolis- bacalarından çıkan dumanlar… leşme ve ardından hiç zaman kaybetmeden tan’a da girmeye başladık. Çünkü merkezi Aslında peyzaj olarak oldukça güzel olmasına programın ikinci bölümünü icra edeceğiz: Ata büyük ve modern binalardan oluşan şehrin karşın ne ülkeyle ilgili ne de kentle ilgili tam topraklarımız olan, etnik köklerimizin olduğu kenar bölgeleri tümüyle çadırlardan oluşuyor. bir kanaat oluşuyor kafamızda. bölgeye, Karakurum’a gideceğiz, yıllarca Bu çadır mahallelerin son yıllarda çoğaldığını muhtelif okullarda okurken adını andığımız anlatıyor rehberimiz. Zaten her yıl çok şiddetli Bizi şehirden çıkaran bölünmüş yol giderek anıtlarımızın, Han’larımızın, Kağan’larımızın kış soğuklarını gören Moğolistan 15 yıl kadar daralıyor ve 40-50 kilometre sonra gidiş-ge- yanına gideceğiz. önce o güne kadar görülmemiş bir soğuk kış liş tek bir asfalt yolda ilerlemeye başlıyoruz. geçirmiş ve hayvanlarının önemli bir bölümü Gideceğiz ama Ulanbator-Karakurum arası Ancak bir yandan da kırsala girdiğimiz ve asıl telef olmuş. O yıldan sonra da Moğol halk- Moğolistan’ın burası olduğu ortaya çıkmaya

32 | Ocak 2016 | Sayı 16 başlıyor. Gerçek Moğolistan ve ülkenin gerçek kırsalı ile buluşmamız fazla zaman almıyor. Zira, yolumuzun her yanında yüzlerce belki binlerce hayvan sürüleri görüyoruz. Bir yanda yılkı atlar, diğer yanda uzun tüyleri ve sırtla- rındaki eğerleriyle Yak öküzleri.

Uçsuz bucaksızlığın bir sınırı vardır mutlaka, Türkiye’de 5 kilometre uzağı seyretmenin adı ‘uçsuz bucaksız’ olabilir ama burada bizim bil- diğimiz kavramlar pek geçerli olmuyor. Mavi gökyüzü ve yeşil stepler arasında kilometre- lerce uzaktaki ufku görüyor, o yöne gidiyor, gördüğünüz noktaya gelince bir o kadar daha uzaklıktaki bir ufku hedef yapıyorsunuz. Artık: ne asfaltın, ne köprünün, ne barajın olduğu engin bir sonsuzluğun içindesiniz. İnsan eliyle yapılmış hiçbirşey göremiyorsunuz, ara ara göze çarpan Moğol çadırları dışında. Yüzyıl- lardır buraları mesken tutmuş Moğol göçe- beleri, ne duvar örmüşler, ne çit koymuşlar ne de başka bir sınır koymuşlar aralarına. Cengiz Han’dan bu yana büyük bir değişiklik uzanan koyu kalkık yakalı elbisesiyle baba! Paylaşılmamış bir yurt, her yer herkesin. görmedik desem yalan olmaz. Tavanın bir Hayvanların arasından çadırın içine yürüdük. Paylaştıkları tek şey yalnızlık! Ebedi göğün kenarına kondurulmuş güneş enerji paneli ve Girişin bir tarafında, kurulu vaziyette bir süt altında hiç bitmeyen bir yalnızlık. Ot susuz, çadırın önünde duran motorsikleti görmezse- makinesi, belli ki hayvanlarından günlük süt sürüler otsuz, göçebeler ise sürüsüz yaşaya- niz eğer, yüzyıllar önce kurulan çadırdan fazla alıyorlar. Sıra sıra süt ve peynir kapları. Biraz maz. Bunlar bozkırın kanunudur. Biri olma- bir fark yok. Ne kalkık yakalı, koyu renkli, diz- ileride bizim ‘seki’ dediğimiz, yerden bir met- dan diğeri olmaz. İnsanlar sürülerle, yaban lerin altına kadar uzanan ve kalın bir kemerle re yüksek, ahşaptan yapılma ve üzeri kıl-keçe hayvanlarla paylaştıkları bu yaşam alanında sarılan Moğol giysisi ‘del’i, ne burunları kalkık karışımı malzemeyle örtülmüş oturma yerleri. doğadan aldıklarını doğaya vererek sessiz bir deri botlarını ve ne de tuğlu sivri şapkalarını Ortada bir soba, sobanın biraz uzağında as- yaşam sürüyorlar burada. Özgürlük hissinin, terk etmişler. Herşey, yüzyıllarca önce nasıl- kıda kurumuş etler, tam karşıda ise madalya sonsuzluğun ya da yanlızlığın tam tarifi şu: dıysa öyle. ve ödüller… Burada herkes atlara karşı büyük Türkiye yüzölçümünün yaklaşık iki katı büyük- sevgi besliyor. Onlarla yarışlara katılıyor. lüğünde bir alanda yaklaşık 1,5 milyon insan! Burada çadırlara ‘ger’ veya ‘yurt’ diyorlar. Aldığı madalyaları da evinin baş köşesinde Başkent Ulan Bator’dan çıktıktan sonra bin- Yurt’ların hepsi neredeyse aynı şekilde dizayn sergiliyor. lerce kilometre, insan eliyle yapılmış çadırdan edilmiş. Yol üzerindeki bazı Yurt’lara girmek, başka bir şey görmüyorsunuz. sahipleriyle tanışmak istediğimizi söyleyince Moğol insanının, kendine hayat veren hayva- rehberimiz bizi, büyükbaş hayvan sürüleri- nına karşı saygısı büyük, rehberimiz, genellik- Zaman zaman yolumuzun üzerindeki çadırla- nin arasında gözüken bir çadıra(Yurt-Ger) le süt kuzusu kesmediklerini söylüyor. ra yaklaşıyor, fotoğraf çekiyoruz, yaşamlarını götürdü. Çadırın önünde bizi renkli giysileri gözlemeye çalışıyoruz. Tüm çadırlar neredey- ile bir kız çocuğu karşıladı. Sonra yine renkli Yolumuz uzun, güneşin ve rüzgarın kavurdu- se tek tip. Kalın beyaz örtüsü, renkli iç ahşap kıyafetiyle annesi ve elleri görülmeyecek ğu bakır tenli bu göçebe Moğol insanlarından çıtalarıyla Moğol göçebelerin taşınabilir evleri. kadar uzun kollu ve diz kapaklarına kadar ayrılmak, Karakurum’a davam etmek zorun- Aslına bakarsanız, çadırların içinde ve dışında dayız. Ziyaret ettiğimiz bu ailenin en yakın komşusu muhtemelen 50 kilometreden daha yakın değil.

Araçlara binip tekrar yola koyuluyoruz fakat o da ne, yol bitiyor. Asfalt yol zaten çok ge- rilerde kalmış, stabilize yolda devam ederken bir anda bu yol da bitti. Aracımız, düzlükler- de yol olmaksızın ilerlemeye başladı. Bizim gibi pek çok araç, herhangi bir yol olmadan, rehberlerin tahminine göre yön buluyor, biz de kilometrelerce böyle ilerledik. 360 kilo- metre yolu 4-5 saat içerisinde kat ederiz diye düşünürken, Karakurum’a vardığımızda tam 8 saat yol gitmiştik. yoldaydık. Gece yarısı

| Ocak 2016 | Sayı 17 33 dosya konusu / Saflığın, dokunulmamışlığın, yanlızlığın ve özgürlüğün son sığınağı; Moğolistan / Saffet YILMAZ

olmuş ve hava sıcaklığı sıfırın altına düş- mi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Evrim Ölçer hoca müştü. Konaklayacağımız bir kamp alanıydı aramızdaydı. Evrim Hoca’nın mihmandarlı- ve yolda gördüğümüz yurt’ların biraz daha ğında sindire sindire inceledik anıtları. Meslek hallicesiydi. Biz iki kişi bir çadırı paylaştık. hayatının önemli bir kısmını Türk kültür Ortada soba, sedirler üzerine konulmuş sağ kökleri üzerine çalışmalar yaparak geçiren ve köşede bir yatak, sol köşede diğer yatak olan o kaynakları bir anda karşısında görünce şaş- bir çadır… Çok üşüdüğümüzü tahmin etmiş kınlığını gizleyemeyen Evrim Hoca, ziyaretimi- olacaklar ki sabah biz uyanmadan görevliler zi ne kadar verimli hale getirdi anlatamam. gelip sobamızı yaktı. Anıtlar TİKA tarafından yaptırılan müzeye 60 dolar ödeyerek konakladığımız bu sade alınmış fakat çok yakınındaki asıl yerlerine ama çok anlamlı konaklama tesisimizden de imitasyonla üretilmiş benzerleri dikilmiş. sabah 07.00’da ayrıldık. Yolculuk boyunca Anıtların gerçek yerleri olan bu alan arkeolojik herkesin dilinden düşmeyen anıtlara gidece- kazı yapıldıktan sonra TİKA tarafından duvarla ğiz, bir an önce görmek, orada olmak arzusu çevrilmiş. Ekip arkadaşlarımın yanlarında Oğuz ulusu işitin, üstte gök kubbe çökmedik- var herkeste. getirdikleri pet şişelere toprak dolduruşları- çe altta yer denizi delinmedikçe, ilini töreni nı görmeliydiniz! Türkiye’ye götürülecek en kim bozabilir.” Moğolistan’daki delik deşik olmayan yegane değerli hediye… yol, Türkiye Cumhuriyeti tarafından yaptı- Bilinen ilk Türkçe, Türk isminin kullanıldığı rılmış olan ve anıtlara giden yol. TİKA(Türk Ve dönüş yolu. İstemeye istemeye dönüşe anıtlar sekizinci yüzyılda dikilmiş. Yüzyıllar İşbirliği ve Koordinasyon Ajansa) bu yol geçiyoruz. Rehberimiz başka bir güzergahtan içinde çok ciddi tahrip görmüşler ancak anıt- ile birlikte, anıtların bulunduğu müzeyi de dönüşe geçtiğimizi bildiriyor. Ama yine yol lar müzeye alındıktan sonra çok iyi korunuyor yaptırmış. Yolun girişindeki tabelada Türkiye yok, yine kilometrelerce gittikten sonra ancak ve sergileniyorlar. Müzede anıtların yanı sıra, Bayrağı’nı görmek başka bir heyecan. Çok bir çadır görebiliyorsunuz. Issızlık her yerde. o döneme ait mezar taşları, Balbal’lar ve Bilge geçmiyor ki müzenin bulunduğu alana ulaşı- Bir ara yolumuzu, daha doğrusu yönümüzü Kağan’a ait kişisel kullanım eşyaları bulunu- yoruz. Fakat kapalı, sabah çok erken olduğu kaybettik. Çünkü yol zaten yok. Düzlükler yor. için henüz açılmamış. Rehberimiz yakındaki üzerinde yönünüzü tahmin ederek gidiyor- bir çadıra gidiyor ve nasıl buluyorsa buluyor, Bütün bir ömür boyunca Türk kültür kaynak- sunuz. Rehberimiz, doğru yönü sormak için anahtarı ve görevliyi alıp geliyor. Ve biz artık ları sözkonusu olduğunda adını andığınız kay- çoban aradı uzun süre ve sonunda soracak Orhun Yazıtlarıyla yüz yüzeyiz. Bir yanda nakları bir anda ve hepsi bir arada karşınızda birini bulduk. Sürekli gülümseyen, traşsız Kültigin, diğer yanda Bilge Kağan anıtları. bulduğunuz mu kültür zehirlenmesi yaşıyor, yüzüne rağmen yanaklarındaki kırmızılığı Herkeste tarifsiz bir heyecan. Bir yandan sey- ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Fakat bizim gizleyemeyen, gözlerini sürekli kısarak bakan, rediyor, bir yandan maziye dalıyoruz. Çağlar bir şansımız vardı, Gazi Üniversitesi Halk Bili- kalpaklı, hoş sohbet bir Moğol göçebe. öncesinden Bilge Kağan sesleniyor, “Türk Yönümüzü sormak bahanesiyle biraz sohbet

34 | Ocak 2016 | Sayı 16 çadırlar kurulmuş, ikramlar hazırlanmış ve kurtuluşunun anısına Kızıl Bahadır adını almış. toplanan halk bir sonraki yarışı bekliyor. Bizim Moğollar 1921’de bağımsızlığına kavuşup için bulunmaz bir fırsat elbette. Böyle bir anı 1924’de yine Sovyetlerin yönlendirmesiyle yakalayabilmek için ülkenin milli şenliği olan sosyalizmi tercih etti. Bu tarihten sonra başta Naadam Şenliği’ni beklememiz gerekir. Oysa Ulan Bator olmak üzere Moğolistan’da bir burada, Moğol göçebeler bir araya gelmiş kalkınma hamlesi başladı. Kentlerin yeniden aralarında çeşitli müsabakalar düzenlemekte. inşasından müzelere ve kültür merkezlerine kadar pek çok yeni yapı inşa edildi. Reji- At yarışlarından hemen sonra, altlarında mi ideolojik düzeyde desteklemek için de mayo, üstlerinde göbeği açık, sırtı ve kolları meydanlara Lenin ve Stalin heykelleri dikildi. kapalı bir kıyafetle güreşçiler çıktı meydana. Ancak bu dönem, Moğol geleneksel kültü- Göbeğin açık olmasının bir hikayesi varmış rünün, özellikle de Cengiz Han’ın unuttu- meğer. Yüzyıllar önce yapılan bir güreş şenliği rulmaya çalışıldığı ve hatta yasaklandığı bir sırasında bir güreşçi tüm rakiplerini yenmiş dönem oldu. Elbette uzun sürmedi. 1921’de fakat bu güreşçinin bayan olduğu sonradan Çin’e karşı bağımsızlığını ilan eden Moğollar, ortaya çıkmış. Bunun üzerine Moğol ileri 1990’da bu kez Sovyetler’e karşı bağımsızlı- gelenleri, bundan sonra böyle bir durum ya- ğını ilan etti ve bu, bir anlamda Cengiz Han’ın şamamak için güreşçilerin göbekleri açık bir yeniden doğuşu oldu. Moğollar, uzun bir kıyafetle güreşmesine karar vermiş, o günden aradan sonra tekrar kendi kimliklerine, kendi sonra da bu kıyafetle güreşiyorlarmış. kültürlerine döndüler.

İki ayrı güreş müsabakası izledik, ikisi de Moğolistan’da bu kadar kısa sürede bu kadar nefes kesti. Bir ara güreşçilerden birinin kaşı çok şey yaşamanın bir faturası oldu elbette, yarıldı, sorun çıkacak diye beklerken büyük büyük bir keyifle ödedik. etmek istedik rehberimiz aracılığı ile. Günler- bir olgunlukla kaşını sarıp güreşe devam dir kimseyi görmediğinden midir bilemedik, etmesini sağladılar. Etnik kodlarımızın yer aldığı bu ülkede çok bizi çok sevdi. Hatta, parmağında kocaman güzel kültürel alışverişler de gerçekleştirdik Bir anda karşımıza çıkan şenlik bizim için talih bir yüzük vardı ve ekibimizdeki Ahmet Ağa- kuşkusuz. Toplantılar, sergiler, defileler… Bir- kuşu gibi oldu. At yarışını kazandığı için sevi- bey(Erdönmez) yüzüğü göstererek işaret di- likte yaptığımız çalışmaların Bursa tarafından nen ve kaybettiği için üzülen Moğol gençleri, liyle çok güzel bir yüzüğü olduğunu anlatmak kitaplaştırılacağı bilgisi bile Orta Asya’nın Tür- şenliği izlemeye gelen Moğol çocuklarını, istedi. Moğol göçebe hiç tereddüt etmedi, ki Cumhuriyetleri temsilcisi dostlarımızı nasıl büyüklerini, kadınlarını, ellerinde urgalarıy- yüzüğünü çıkardı ve Ahmet Ağabeye verdi. heyecanlandırdı görmeliydiniz. Bu bölgedeki la(Moğol kemendi) her an bir atı yakalamaya Şaşırdık, kabul etmesek büyük bir saygısızlık tüm ülkelerin Türkiye’den beklentileri büyük, hazır bekleyen tolakları, uzun tüyleriyle süslü olacak, kabul etsek, bunu hak edecek birşey ortaklaşa yapılacak küçük işlere bile inanılmaz Yak öküzlerini, güreşçileri, hakemleri, ödül yapmadık. Sonunda rehberimiz devreye girdi değer biçiyorlar.. törenlerini ve sayamadığım onlarca başka ve almamız gerektiğini bildirdi. Yüzüğü aldık yaşama dair ayrıntıyı görme, o anı onlarla Bu duygularla Moğolistan’dan dönüşe geçtik ama biz de kendisine Türkiye’den götürdü- birlikte yaşama imkanı bulduk. Aslında, Mo- ancak ne yalan söyleyeyim, gönlümüz uzun ğümüz bir takım hediyeler takdim ettik, çok ğolistan’da kültür turu yapalım derken kültür bir süre Asya steplerinde dolaşmaya devam sevindi. zehirlenmesine uğradık desem abartı olmaz. etti.. Dönüş yolunda bizi büyük sürprizler bekliyor- Tekrar dönüş yoluna giriyoruz ve büyükbaş du. Güzergahımız üzerindeki çadırlara uğrayıp hayvan sürülerinin kapladığı düzlükler üzerin- yaşamlarını daha yakından görmeye çalışır- den önce bir stabilize yola, ardından bozuk ve ken, birkaç kilometre ötemizde bir kalabalık delik deşik asfalt yola erişiyoruz. Bu, Moğo- ve toz bulutu içinde atlılar gördük. Aracımızı listan’ın Başkentine ve belki de tek şehrine hemen o yöne çevirdik ve kısa bir süre sonra yaklaştığımızın işareti. Göçebe çadırlarının yarış içindeki atlıların içinde bulduk kendimizi. oluşturduğu kenar mahallelerden yavaş yavaş Ama ne yarış! 7-12 yaş aralığındaki Moğol şehrin merkezine doğru ilerliyoruz. Tuul nehri gençler, tarihin içinden fışkıran Moğol orduları ve vadisi muhteşem ama hemen arkasındaki gibi, uuhai sesleriyle hem rakiplerini geride şehir için aynı şeyi söylemek pek mümkün bırakmaya çalışıyor hem de muhteşem bir değil. Tipik bir Rus şehri kimliğine rağmen, gösteri sunuyor. Bir süre genç yarışçılarla bir- sonradan oluşan çarpık kentleşme, çarpık likte ilerledik ve yaklaşık 3-4 kilometre sonra sanayi ve korkunç bir trafik şehri yaşanmaz onları bekleyen bir kalabalık gördük. Yarışın yapmış. finiş noktasında bekleyen Moğol göçebeler, hem birinci gelen jokeyi ve atını kutluyor hem Ulan Bator demişken, şehrin isminin Kızıl de tüm yarışçıları garip nidalarla coşkuy- Bahadır anlamına geldiğini belirtmeliyim. Çin la selamlıyorlardı. Yarışın bitiş noktasında hükümranlığından Sovyetler’in desteği ile

| Ocak 2016 | Sayı 17 35 dosya konusu / Saflığın, dokunulmamışlığın, yanlızlığın ve özgürlüğün son sığınağı; Moğolistan / Saffet YILMAZ

Moğolistan’da Çocuk Olmak

36 | Ocak 2016 | Sayı 16 “Hepimiz Biraz Şamanız” Dedirten 17 Adet ve Gelenek

Derleme - Farkında olsak da, olmasak da 7. Kullandığımız Kilim Motifleri 13. Su Dökerek Uğurlama kültürümüzün, yaşayışımızın, gelenek ve göre- Eski Türklerde bir Şamanın giysisine yılan,ak- Şaman kültüründeki suyun kutsallığı olgusunun neklerimizin temelinde Şamanizm ve Tengrizm rep, çıyan, kunduz gibi yabani hayvan şekilleri doğurduğu adettir. Su berekettir, kutsaldır. “Su kökenli davranışlar vardır. Günümüzde bu dav- çizmesinin, bu hayvanları topluluğun yaşam gibi çabuk dön, ak geri gel, ak çabuk, kazasız ranışlar batıl olarak nitelendirilse bile, kökenleri alanlarından uzak tutmaya yardımcı olduğuna belasız git” demek için su dökülür gidenin araştırıldığında hemen hepsi manaya bürünür. inanılır. arkasından. İşte size, günümüz gelenekleri ve Şamanizm ile Günümüzde Anadolu’da Türkmen köylerinde bağlantıları… dokunan halı, kilim, örtü ve perdelere işlenen 14. Türbelere, Ağaçlara, Çalılara Bez desenler, giysiler üzerinde kullanılan motifler bu ve Çaput Bağlamak 1. Kurşun Dökmek inanıştan kaynaklanır. Şamanizm inancında dilek dileme şekli. Küçük Kurşun dökme adeti Şamanizm geleneklerin- kumaş parçaları genel olarak ağaçlara çok dendir. Şamanizm’de buna “kut dökme” denir. 8. Mevlit ve İlahiler önem verildiğinden ve yaşamın sembolü kabul Kötü ruhlardan birinin çaldığı kutuyu “talih, Şamanlar ayinlerinde davul ve kopuz kullanmış- edildiğinden ve yaşam üzerinde muazzam etki- saadet unsurunu” geri döndürmek için yapılan lardır. Müziksiz hayatın ve ayinlerin değişilmez leri olduğu düşünüldüğünden, bunların dallarına bir sihri ayindir. bir parçasıdır. Oysa İslam dininde Kur’an’ın bağlanır ve dileğin gerçekleşmesi beklenir. müzikle okunması kesinlikle günahtır. Şaman Günümüz Türkiye’sinde bu eski gelenek halen 2. Kırmızı Kurdele geleneğinin devamı olarak Anadolu’da Hz. devam etmektedir. Temelinde ise doğadaki her Gelinliğin üzerine bağlanan kırmızı kurdeleler, Muhammed’in ve Hz. Ali’nin hayatları müzikle varlığın bir ruhu olduğu inancı yatmaktadır. nişan törenlerinde yüzüklere bağlanan kırmızı okunmaktadır. kurdeleler, okumaya yeni geçmiş çocukların Mevlit ve ilahiler sadece Anadolu’da uygula- 15. Tahtaya Vurmak yakasına takılan kırmızı kurdeleler; hep uğuru nan müzikli anlatımlardır. İslam dininde ölünün Eski Türkler göçebe oldukları için, daha önce ve kısmeti temsil eder. Ayrıca kötü ruhların ardından mevlit merasimi diye bir uygulama girmedikleri ormanlara girerken, ormandaki şerrinden korunma sağladığına inanılır. yoktur. kötü ruhları kovmak için ağaçlara vurup bağı- Osmanlı tarihinde ilk mevlit, kuruluştan on yıl rarak gürültü çıkarırlarmış. Bu davranış aynı za- 3. Mezar Taşlarımız kadar sonra Bursalı bir fırıncı ustası olan Süley- manda doğa ruhlarına kötü olayları haber verip, Günümüzde toplumda ulu kabul edilen kimsele- man Çelebi tarafından yazılmıştır. onlardan korunma dilemek amaçlıdır. Tahtaya rin ölümlerinden sonra ruhlarından medet um- vurma adeti, sadece Türk kültüründe değil bir mak ve mezarlarının kutsanışı şaman geleneğin 9. Su İçerken Kafanın çok Avrupa kültüründe de vardır. devamıdır. Elle Desteklenmesi Mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın sanat eseri Bu da bir Şaman geleneği kalıntısıdır. Şöyle ki, 16. Ölünün Ardından Belirli Aralık- haline getirilecek kadar süslenmesi İslam coğ- su içerken insan akli başından kaçabilir diye larla Toplanmak rafyasında sadece Anadolu’da görülmektedir. kafa elle tutulurmuş. Birisi öldükten sonra evinde toplanıp dua okumak, bu toplanma işini 7, 21, 40 günde bir 4. Dilek Tutmak 10. Mezarlardaki Küçük Suluklar tekrarlamak gibi eylemler de Şaman kültürün- Dile tutmak da Şamanizm kökenli bir davranış Mezarların ayakucunda bulunan küçük suluklar; den kalmadır. şeklidir. Tabiat ruhlarının dileklerin gerçekleş- ruhların susadıkları zaman kalkıp oradan su Eski Türk inanışına göre ruh fiziki bedenini mesine aracılık ettiğine inanılır. içmeleri inancına dayanır. Ayrıca kuşların, 40 gün sonra terk etmektedir. Vefat edenin böceklerin o suluklardan su içmesinin, ölmüş “40’ının çıkması” deyimi vardır. Şamanizm’de 5. Köpek Ulumasının kişinin ruhuna fayda edeceğine inanılır. ölen kişinin ruhu evi terk etsin, göğe yolcu- Uğursuz Sayılması Not: Şaman kültüründe, ayinlerde kullanılan luğuna başlasın, öteki ruhlar doluşmasın diye Şamanizm’de köpek bir ruhun yaklaştığını uzak- yardımcı ruhlar, kuş biçiminde tasvir edil- insanlar ölen kişinin evinde toplanıp ayin yapar, tan acı ulumayla haber verebilmektedir. Sıradan mişlerdir. Kuş biçiminde düşünülen bu ruhlar yas tutarlar. bir kişinin bu ruhu görmesi; onun pek yakında Şamanlara, gökyüzüne yapacakları yolculukta öleceğine işaret sayılır. Anadolu’nun kimi yer- yardımcı olmaktadır. 17. Çocuklara Doğadan lerinde köpek uluması uğursuz sayılmaktadır. Esinlenen İsimler Koymak Köpeklerin bazı olayları önceden algıladıklarına 11. Yukarıda Allah Var Orta Asya Toplulukları (Eski Türkler) doğada ve bunu uluyarak anlattıklarına inanılır. Tengrizm inancından kalmıştır. Bu anlayıştan bazı gizli kuvvetlerin varlığına inanmışlardır. Ta- dolayı dua ya da işaret ederken eller gökyüzüne biat güçlerine itikad, hemen hemen bütün halk 6. Nazar İnancımız açılır. dinlerinde mevcuttur. Fiziki çevrede bulunan Anadolu’da halk arasında “nazar” olgusu çok dağ, deniz, ırmak, ateş, fırtına, gök gürültüsü, yaygın bir inanıştır. 12. Sağ Ayak ay, güneş, yıldızlar gibi tabiat şekillerine ve Bazı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve Kapıdan çıkarken sağ ayağın önde olması da olaylarına karşı hayret ve korkuyla karışık bir bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık Şaman kültüründen kalma bir ritüeldir. Sol saygı hissi eskiden beri olmuştur. Çocuklarımıza verdiğine, kötülük getirdiğine inanılır. Bunun ayakla geçmenin kişiye uğursuzluk getireceğine verdiğimiz isimlerin birçoğu da bu derin bağlar- önüne geçmek için “nazar boncuğu” “deve inanılır. dan kaynaklanmaktadır. boncuğu” “göz boncuğu” vb. takılır. Bu inanış da Şamanizm’den kalmadır.

| Ocak 2016 | Sayı 17 37 araştırma / Bursalı Kadızâde-i Rûmî’nin İzinde Özbekistan / Doç. Dr. Hasan Basri ÖCALAN

Bursalı Kadızâde-i Rûmî’nin İzinde ÖZBEKİSTAN

38 | Ocak 2016 | Sayı 16 araştırma / Bursalı Kadızâde-i Rûmî’nin İzinde Özbekistan / Doç. Dr. Hasan Basri ÖCALAN

Doç. Dr. Hasan Basri ÖCALAN

Yıllardır gerek yurtiçi, gerekse yurtdışı Asya, özellikle Özbekistan hakkında çok sürp- gezilerimde ihmal etmediğim hususlar vardır. riz olacak şeyler duymuştum. İlk sürprizle ha- Bunlardan en önemlisi, gezeceğim yerler hak- vaalanında karşılaştım. Gezi ekibinin tamamı, kında yazılan bazı kitap, makale, gezi notları eşim dahil, pasaport kontrolünden geçtikleri ve ansiklopedi maddeleri okumaktır. Fotoğ- halde, ben yaklaşık 40 dakika bekletildim. raf makinam, şarj pilleri ve aleti de olmazsa Sebebini soran rehbere, daha önce Özbekis- olmaz gezi arkadaşlarımdır. İslâm Tarihçileri tan’a gelmiş olabileceğimdir. Peki gelemez Derneği son yıllarda biri yurt içi, diğeri de miyim? Niye ikinci defa geliyormuşum! Kaldı yurtdışı olmak üzere iki gezi düzenliyor ve ki ben buraya ilk defa geliyorum. bizler de bu gezilere katılıyoruz. 2014 Şubat Özbekistan SSCB dağıldıktan sonra “ba- ayında Fas’tan dönerken, 2015 yılında Orta ğımsızlık” kazanan ve kendi içine en çok Asya’ya gezi düzenleneceği kararlaştırılmıştı kapanan ülkedir. Başında, adı “İslam” olan ve o tarihten itibaren ben orayı nasıl gezeriz, İslam Kerimov olmasına rağmen, bir o kadar neler bilmemiz gerekir konusunda zaman İslâm’dan korkan ve uzak duran bir ülkedir. zaman okumalar yaptım. Tabii ki bir tasavvuf Camiler var, ama dışarıya ezan verilmez, tarihi araştırmacısı olarak en çok ilgilendiğim gençler camiye gidemez, kadınlara camide konu bu coğrafyanın özellikle Nakşibendiyye yer yok, dini eğitim yok, baş örtüsü yasak.. Tarikatı’nın merkezi olması ve Altın Silsi- vs. Bütün bunları düşününce benim havaala- le’den birçok zatın bu coğrafyada olmasıdır. nında bekletilmem anlaşılabilir. Kaldı ki, bizim Bu coğrafyaya gitmeden önce bu konuyla ekibin büyük yekünü ilahiyat mezunu veya ilgili notlarımı gözden geçirdim, yeni notlar ilahiyat hocalarından oluşuyordu. Bu durum tuttum, orada bu notlara ilaveler yaptım. Bu- benim gezi performansıma etki etmeme- nunla ilgili hususlar başka bir yazının konusu lidir. Bu badireyi atlattıktan sonra bu defa olacaktır. 40 yılını Bursa’da geçiren ve Bursa elimize birkaç form verdiler. Bunlardan birisi, tarihi hakkında araştırma yapmam hasebiy- üzerimizde ne kadar, bilmem ne parası vardır le Bursa’da yetişen, Bursa’ya gelen önemli ile ilgili bir formdu. Rehberimizin uyarısı ile bu şahsiyetler de ilgi sahama girer ve Semer- formu dolduruyoruz, bir kopyasını da dönüşte kant’ta doğal olarak Bursa’nın izini sürmeye vermek üzere yanımızda saklıyoruz. çalıştım. İşte Orta Asya gezisine gitmeden önce bu coğrafyadan Bursa’ya gelen Emir Özbekistan Cumhuriyeti Orta Asya’da yer Sultan’ın izlerini sürmek ve Bursa’dan oraya alan bir devlettir. Kuzey ve kuzeybatısında giden Kadızâde-i Rûmî’nin izlerini sürmek de Kazakistan, doğu ve güneydoğusunda Kırgı- hedeflerim arasında vardı. Ancak, ne yazık ki zistan ve Tacikistan, güneybatısında Türk- gezi programına müdahale hakkınız olmadığı menistan, güneyinde ise Afganistan yer alır. için birincisini yapamadım, ikincisini de zoraki Özbekistan’ın başkenti Taşkent’tir. Ülkenin yapmaya çalıştım. nüfusu 26 milyon olup, yüzölçümü 447.004 kilometrekare, GSMH’sı 78.3 milyar dolardır. Takvim 19 Mayıs 2015 Salı gününü ve saat- Ülkede Özbekçe ve Rusça konuşulmaktadır. lerimiz bu günün ilk dakikalarını gösterirken, Halkın %71’i Özbek, %10’u Rus, %19’u ise 00:05’de İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan diğer Türklerden oluşmaktadır. Kişi başına dü- Taşkent’e uçmak üzere Türk Hava Yolları ile şen milli gelir 2005 dolar civarındadır. Ülkenin yeni bir seyahate başladık. Dostlar hep bana para birimi SOM olup, bir dolar o tarihte 4000 takılırlar, “Evliya Çelebi hakkında kitap yazdın, Som civarındaydı. Otobüste para bozdurdu- (Seyahatnâme’ye Göre Ruhaniyetli Şehir Bur- ğumuzda, 50 dolara karşılık bize bir poşet sa) O’nun yolundan gitmeye başladın.” Nerde Som verdiklerinde çok şaşırmıştık. onun yolu, nerde bizim yaptığımız yolculuk. Dört saatlik uçak yolculuğu bile bizde sıkıntı- Bugün büyük bir kısmı Özbekistan’da bulu- ya yol açarken, onlar aylarca yaya ya da deve nan Özbekler’in menşe i Cengiz Han’ın en sırtında bilmem kaç bin kilometre yolu kat büyük oğlu Cuci’nin dönemine kadar iner. etmişlerdir. İşte bunun içindir ki ismi, dillerde Cuci’nin ulusu bozkır halkı diye isimlendirile- Kadızâde-i Rumî’nin Şah-ı Zinde mezarlığındaki kabri. ve dünya coğrafyasında dolaşmaktadır. Orta bilecek göçer Türk boylarından oluşmaktay- (Fotoğraf: Hasan Basri Öcalan)

| Ocak 2016 | Sayı 17 39 araştırma / Bursalı Kadızâde-i Rûmî’nin İzinde Özbekistan / Doç. Dr. Hasan Basri ÖCALAN

Çağatay-Moğol hükümdarı Yunus Han’a yenilerek dağıldılar. Ebü’l-Hayr’ın oğlu Şah Budak, Yunus Han tarafından öldürüldü. Da- ğılan Özbekler Şah Budak’ın oğlu Muhammed Şeybek’in (Şeybânî) etrafında toplandılar. Bu târihten îtibâren Şeybânîler adıyla da anılan Özbekler 1500 yılında Tîmûroğulları Devletin- deki iç karışıklıktan istifâde ederek Buhara’yı zabtedip, Tîmûr Hânedanına son verdiler. Ha- rezm ve Hive’yi ele geçiren Özbekler, Çağatay Hükümdârı Bâbür’ü mağlup ettiler. Belh, Herat ve Taşkent’i zapteden Özbekler, Orta Asya’nın en güçlü devleti hâline geldiler.

Özbekler bir ara Safevîlere karşı yenildiler ve bazı bölgeler ellerinden çıktı ise de 1512’de buraları geri aldılar. Özbek hâkimiyeti 16. yüzyıl boyunca Mâverâünnehr’de devam etti. 1598’de İkinci Abdullah Hanın vefat etmesin- den altı ay sonra oğlu Abdülmü’min de kendi- sine bağlı taraftarlarca öldürülünce, Özbekler ülkesinin hâkimiyeti, Şeybânîlere akrabâ olan Canoğullarına (Astırhan Hanları) geçti.

Uluğ Bey Medresesi’nin de yer aldığı (sol tarafta yer alan) Registan Meydanı. Özbekler on altıncı asır boyunca İran’daki Şiî-Safevîlerle devamlı olarak savaştılar. Ehl-i dı. Bunların içinde yer alan ve sayıları fazla ler’in eline geçti. Ebülhayr Han’ın başşehri sünnet olan Osmanlılar ve Hindistan’da- olmayan Moğollar da Türk dilini benimseyerek Sığnak’tı. Onun yönetiminde önemli başarılar ki Bâbürlülerle iyi münâsebetler kurmaya bu boyların arasında eridi. Bozkırda genellik- elde eden Özbekler bir süre sonra Moğol asıllı çalıştılar. 17. ve 18. yüzyılın ortalarına kadar le tanınmış bir idarecinin veya kumandanın Oyratlar’ın saldırıları ile güç duruma düştüler Astırhanlar Hanlığının hâkimiyeti altında kaldı- başında bulunduğu grubun zamanla onun ve prestij kaybına uğradılar. Ebü’l-Hayr Han’ın lar. 1740’ta Nâdir Şah tarafından Astırhanlar adını taşıması geleneği uyarınca Cuci’nin ha- iç siyasetteki hataları da buna eklenince Hanlığı yıkıldı. leflerinden Özbek Han’ı liderleri olarak kabul Özbekler’in bir bölümü ana kitleden ayrılıp Nâdir Şahın vefâtından sonra, hâkimiyet eden Cuci ulusunun dört şubesi onun ismini Moğolistan Hanı İsen Buga Han’ın yanına göç Canoğullarının yerine Mangıthanlar Sülâlesine kendilerini ta- etti. Bu toplu- geçti. Bu sülâle hâkimiyetlerini 1860’a kadar nımlamak üzere luk daha sonra devam ettirdi. 1860’tan îtibâren Türkistan kullanmaya baş- Kazaklar’ı oluş- içlerine doğru ilerleyen Rusların himâyesinde lamış, böylece turdu. (Türkiye yarı bağımsız olarak devâm eden Buhârâ Özbekler denen Diyanet Vakfı Hanlığının hâkimiyetinde kalan Özbekler, Rus- topluluk ortaya İslâm Ansiklope- ların çeşitli baskıları altında yaşadılar. çıkmıştır. Özbek disi, cilt: 34, s. ulusunun bağım- 119) Bugün Özbekistan’ın bulunduğu toprakların sız bir il haline büyük bir kısmı 19. asırda Hive, Buhara ve Türkistan taraf- gelişi, İbrahim Hokand hanlıklarının idâresi altında bulu- larına düzenle- Ayba’nın torunu nuyordu. 1917 Sovyet Devrimi ardından, nen seferlerde ve Tuğlu Şeyh’in bölgede Özbeklerin ve diğer Müslümanların Kalmuklara (Devlet şeyh) hemen hiç söz sâhibi olmadığı bir geçici hü- mağlup olunca, oğlu Ebülhayr kümet kuruldu. Aralık 1917’de Hokand’da bir bu durumdan Han zamanında millî kongre toplayan Müslümanların Mustafa istifâde eden Ka- (1428-1468) Çokayev başkanlığında kurdukları hükûmet nay ve Canibek gerçekleşmiştir. 1918’de gönderilen Rus askerleri tarafından Semerkant’ta Uluğ Bey Rasathanesi maketi. (Fotoğraf: Hasan Basri Öcalan) adlı başbuğlar 831’de (1428) devrildi. Darbeden sonra yeni yönetime karşı bazı Özbekleri de Ebülhayr Han, Basmacı ayaklanması olarak bilinen bir direniş yanlarına alarak Çağatay Hanına sığındılar. Batı Sibirya’da Tura Irmağı’nın kıyısında hareketi başladı. Harezm ve Buhara Sovyet Bölgeden ayrılan bu Özbeklere Kazak veya Özbek ulusunun hanı olarak ilân edildi. Halk Cumhûriyetlerinin kurulması Basmacı Kırgız kazakları adı verildi. 851(1447) yılına kadar geçen süre içinde Ayaklanmasının yayılmasına sebep oldu. Seyhun hattındaki Sığnak’tan Özkent’e kadar Ebü’l-Hayr’ın vefâtından sonra Özbekler, Türkistan Komisyonunun 1922’de başlattığı uzanan bütün müstahkem şehirler Özbek-

40 | Ocak 2016 | Sayı 16 reformlar neticesinde ayaklanma etkisini kaybetti.

1924’te Orta Asya ve Kazakistan’da sınırları etnik temellerde tekrar belirleyen düzenleme ile Harezm, Buhara ve Türkistan cumhûriyet- leri dağıtılarak bölge toprakları Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Kaza- kistan arasında paylaştırıldı.

Sovyetler Birliğinde 1989’da başlayan yeni- leşme hareketleri neticesinde, Özbekistan 1991 Ağustosunda bağımsızlığını îlân etti. Daha sonra kurulan Bağımsız Devletler Toplu- luğuna bağlandı.

İşte biz böyle bir ülkede başkent Taşkent, Buhara ve Semerkant şehirlerini gezdik.

İzini sürdüğüm Kadızâde Rûmî Semerkant’ta idi. Kadızade el-Rumi (1364 – 1440’tan sonra Bursa) Babası kadı Mahmud Çelebi’den dolayı Kadızâde lakabıyla tanınmıştır. Bu şekilde ta- nınmadan önce Musa Çelebi veya Musa Paşa diye biliniyordu.

Kadızade, memleketi olan Bursa’da yetişti. Dini ve akli ilimlerin eğitimini dedesinden ve sonra Molla Fenari’den tahsil etmiştir. Daha sonra Bedreddin Simavî (Simavî Kadızâde’nin dedesini öğrencisidir) ile birlikte Konya’ya Semerkant’ta Uluğ Bey Rasathanesi (Fotoğraf: Hasan Basri Öcalan) gitmiş, orada müneccim Feyzullah’tan astro- nomi dersleri okumuştur. üzerine ilmi bir eser ile zaten iyi bir ün kazan- tedir. (Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklope- mıştı. Bu, aritmetik, cebir ve ölçme yöntemle- disi, cilt:24, s. 98) Molla Fenarî’nin teşvikiyle, ailesinin karşı rini kapsayan bir çalışma idi. çıkmasına rağmen, Maveraünnehir ve Hora- Matematik ve astronomi konusunda birçok san bölgesine ilim tahsili için gitmiştir. Orada Birçok kenti gezen Kadızade, 1411 dolayında kitap ve risale yazan Kadızâde’nin mezarı zamanının en iyi matematikçileri ile görüşme Semerkant’a ulaştı. Burada dönemin meşhur Semerkant’tadır. olanağından yararlanabilirdi. Kadızade henüz âlimi Seyyid Şerif Cürcânî’nin derslerine Semerkant gezimiz sırasında rehbere onun genç bir insan iken, Timur, bugünkü İran, Irak devam etti. Ancak bir şekilde fikirleri uyuş- mezarını sormuştum, ancak bana mezarının ve Doğu Türkiye’ye kadar uzanan imparator- madığı için bu dersleri bırakmış, Semerkant’ta bilinmediğini söyledi. Semerkant’ta yirmi luğa hükmediyordu. Timur 1405’te ölünce tanıştığı Uluğ Bey’in kısa sürede sevgisini civarında türbenin yer aldığı ki bunlardan imparatorluk oğulları arasında bölündü. Şah kazanmış ve onun özel hocalığını yapmaya birisi Peygamberimizin amcasının oğlu Kuşem Ruh, Timur’un dördüncü oğluydu ve 1407’de başlamıştır. Hükümdarın emriyle Semerkant Bin Abbas’a aittir, Şah Zinde(Yaşayan sultan) Semerkant’ın kontrolünü yeniden kazana- Rasathanesi’nin ve aynı zamanda Semer- mezarlığını gezerken, burada olacağını rak, İran ve Türkistan dahil, imparatorluğun kant Medresesi baş müderrisliğine getirildi. internetten öğrendim, ancak hangisi olduğu çoğunun denetimini elde etmişti. Kadızade’ye Semerkant Medresesi Registan meydanında konusunda türbelerde yer alan bilgi tabela- ziyaret etmesi önerilen kültürel merkezler, olup, ondan başka Şirdar ve Tilla Kârî adıyla larından öğrenemedim. Daha sonra buradan Horasan’daki Herat’ı (bugünkü Batı Afganis- iki medrese daha yer almaktadır. ayrılınca Erol Bodur dostumun mesajıyla tan’da) ve Özbekistan’daki Buhara ve Semer- Kadızâde’nin verdiği derslere hem hükümdar, türbeler kompleksine girince sağdaki türbenin kant’ı kapsamaktaydı. hem de o dönemde birçok hocanın katıldığı Kadızâde’ye ait olduğunu öğrenecektim. Kadızade’nin bu şehirleri ziyaret etmek için bilinmektedir. Uluğ Bey’in ondan habersiz Rehberimize ve tur sorumlusuna bundan 1407’den sonra yola çıktığı biliniyor. Bir ka- bir müderrisi görevden alması üzerine, o da sonra yapılacak gezi rehberinde Kadızâde-i riyere başlamak için yola çıktığında gerçekte derslerine son vermiş, sebebi öğrenen Uluğ Rûmî’nin mezarının mutlaka ilave edilmesini genç bir adam değildi; kırk yaşın üzerindeydi. Bey söz konusu müderrisi göreve iade edince rica ettim ve grupta yer alan hocalarımla Bu girişim için neden bu kadar beklediği açık Kadızâde de derslerine yeniden başlamıştır. da bu bilgiyi paylaştım. Ruhuna Fâtihalar değildir. Bir matematikçi olarak ve 1383’te Vefat tarihi kesin olmamakla beraber 1440 okuduk. Bursa’da yazdığı, halen var olan aritmetik senesinden sonra vefat ettiği rivayet edilmek-

| Ocak 2016 | Sayı 17 41 dosya / Büyükşehir Stadyumu

Bursa’da Futbolun Yeni Mabedi; Büyükşehir Stadyumu

42 | Ocak 2016 | Sayı 16 Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından temeli 2011 yılının Haziran ayında atılan, toplamda 400 bin metrekare proje alanı ve 190 bin metrekarelik inşaat alanıyla Bursa’nın en büyük anıtsal yapılarından biri olan Bursa Büyükşehir Stadyumu, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla hiz- mete açıldı. Mimarisi, teknolojisi ve kapasitesi ile sadece Türkiye’ye değil Dünyaya örnek olacak tesis, şehirdeki futbol kültürünün yeni mabedi olacak. Başta yeşil beyazlı camia olmak üzere Bursa’daki tüm futbol kulüpleri burada başarıdan başarıya koşacak. Yeni ba- şarılar ve yeni heyecanlar burada yaşanacak.

Taraftar koltuğu, misafir takım koltuğu, VIP koltuğu, protokol koltuğu, basın koltuğu, loca koltuğu ile toplam 44 bin koltuk kapasitesi bulunan statta, 207 adet de engelli pozis- yonu bulunuyor. 74 adet taraftar turnikesi, 20 adet VIP, Basın, Loca turnikesi ve 7 adet de engelli turnikesi bulunan statta, 84 adet tribün kapısı bulunurken, stadın 8 dakikada tamamen tahliye edilme imkanı bulunuyor. 644 araç ve 2 otobüslük kapalı otoparkı, 912 araç ve 254 otobüslük açık otoparkı bulunan projede toplam 100 bin 123 metrekare alan otoparklara ayrılmış durumda. Alanları 35 ile 190 metrekare arasında olan 72 adet locanın bulunduğu stadyumda 789 adet tuvalet ile 35 adet büfe bulunuyor. 60’ar metrekare alanlı iki adet son teknoloji led ekran skorbo- ard tabelasının bulunduğu stadyumda ayrıca 240 metre uzunluğunda led reklam tabelası buluyor. Kale arkası tribünleri kesintisiz 61 sırayla Türkiye’deki en büyük tek parça tribünü oluştururken, sahada alttan ısıtma sistemi kullanıyor. Trijenerasyon enerji sistemiy- le ısıtma, soğutma ve enerji ihtiyacının bir bölümünü kendisi üretecek olan stadyumun çatısında toplanan yağmur suları da depo- lanarak, tekrar sulama suyu olarak stadyum çevresinde kullanılacak. Dünyada takımın sembolüyle projelendiri- len ve timsah görünümünde olan stadyum, uluslararası alanda ses getirecek bir ödüle layık görüldü. Avrupa’nın en prestijli gayri- menkul ödüllerinden olan ‘Avrupa Gayrimen-

| Ocak 2016 | Sayı 17 43 dosya / Büyükşehir Stadyumu

kul Ödülleri (International Property Awards)’ 800 metrekarelik dev led ekran bulunacak. La Peineta (Atletico Madrid, 2017), Baku Yarışmasında mimarisiyle ödüle layık görülen İngiltere’nin yüksek tirajlı The Telegraph gaze- National Stadium (Azerbaijan, 2015), Zenit yeni stadyum, daha tamamlanmadan dünya tesinin editörü Adam Hurrey, dünya gene- Arena (Zenit Saint Petersburg, 2016), Stade gündemindeki yerini almış oldu. Timsah gö- linde inşaatı devam eden dev stat projelerini des Lumières (Lyon, 2015), Allianz Parque rünümünde tasarlanan çatıyla dikkati çeken araştırdı. Stadyumların ekonomik boyutları (Palmeiras, 2014), Timsah Arena (Bursaspor, ve maç olmayan günlerde özel gezilere ve ve kente katacağı değerleri ele alan Hurrey, 2015), Nouveau Stade de Bordeaux (2015), turlara imkan sağlayacak şekilde tasarlanan dünyanın en heyecan verici 10 projesini kale- CSKA Moscow Stadium (2015), New Ferenc stadyumda, kafa kısmının altında Bursaspor me aldı. Hurrey’in araştırmasında Türkiye’den Puskas Stadium (Budapest, 2018), Al Wakrah müzesi, özel tanıtımlar için sinema salonu, de Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Stadium (Qatar, 2022)” yeme içme alanları bulunuyor. Proje konsep- yaptırılan yeni stadyum, heyecan verici proje- Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep tinin en önemli kısımlarından biri olan Kuzey ler arasında gösterildi. Hurrey, inşaatı devan Altepe, Bursalı sanatçı Fettah Can’ın muh- Kale Arkasında bulunan timsah çenesi, 28 eden heyecan verici projelerin bitiş tarihlerini teşem konseri sonrası gerçekleştirilen açılış metrelik konsoluyla Türkiye’nin en büyük de kaleme aldığı liste şöyle oluştu: “Estadio töreninde yaptığı konuşmada; ecdat yadigarı, konsolu olma özelliği taşırken bu bölümde kültür ve medeniyet başkenti Bursa’da çok özel bir gün yaşadıklarını belirterek, 190 bin metrekare alanı ile belediye ve Bursa tarihinin en büyük eserini hizmete açtıklarını söyledi. Bursa’ya ve Türkiye’ye prestij kazandıran yeni stadyumun daha tamamlanmadan dünyada ses getiren ödüller aldığını hatırlatan Başkan Altepe, “Yaklaşık 50 milyon TL’lik katkısı ile Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere ve tüm katkı sağlayanlara Bursa halkı adına teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanımızın destek ve himayelerinde gerçekleşen bu yapı ülkemizin ve kentlerimiz geldiği konumu ortaya koyan güzel bir eser olmuştur. Dünyada parmakla gösterilen bir stadyum olmuştur” dedi. Yerel yönetimler olarak ülke hedefleri doğ- rultusunda öncü, örnek ve lokomotif olmak, güçlü şehirler, büyüyen kentlerle, lider ve güçlü Türkiye’ye ulaşma noktasında katkı sağlamak amacıyla kıt imkanlarla büyük işler yaptıklarını dile getiren Başkan Alte-

44 | Ocak 2016 | Sayı 16 pe, Bursa’nın spor kenti olması yolunda da çalışmalarının hızla sürdüğünü ifade ederek, “Bizden önce yapılan 19 tesise karşın 224 tesis ile Bursa’da spor kulübü sayısını yüzde 50 artırdık, sporcu sayısı da 3 kat arttı. Yaşam kalitesinde daha önce 29., 30’uncu olan Bursa, Türkiye’de birinci sıraya yükseldi. Bizim işimiz eserler bırakmak. 136 yıl sonra yaptığımız belediye binası gibi, bilim merkezi ve stadyum gibi eserleri kazandırmak da bize nasip oldu” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da konuşmasında Bursaspor’a ağırlık verdi. Erdoğan, “Mutluyum, Bursa şanına yakışır böyle güzel bir stadyuma sahip oldu. Çünkü Bursaspor sıradan bir kulüp değil. Bursaspor şampiyonluğu yaşamış bir kulüptür. Şampiyo- na da böyle bir stadyum yakışırdı. Altyapınızı gezdim, gördüm. Güçlü bir altyapıya sahip olan Bursaspor şu andaki kadrosuyla dahi bulunduğu sıraya layık değil. İnanıyorum ki bu kadro bu son değişiklikle Hamza hocayla farklı bir yere gelecektir. Tarafsızım bunu da birinin de Bursa stadyumu olduğunu belir- Havuççu, Evren Turhan, Serhat Akın, Hami söyleyeyim. Bu seyirci inşallah sabırla Bur- terek, stadyumun Bursa’ya hayırlı olmasını Mandıralı, Fatih Tekke, Ayhan Akman ve saspor’un layık olduğu yere çıktığını görecek- diledi. Ahmet Dursun gibi Türk futbolunun unutul- tir. Bursaspor’a başarılar dilerken, birliğiniz- Konuşmaların ardından açılış kurdelesinin maz isimleri forma giydi. Bursa Şöhretleri den beraberliğinizden taviz vermeyin. Bizim kesilmesiyle başlayan havai fişek gösterisi ise Karması’nda ise Nevzat Dinçbudak, Ersel biliyorsunuz 4 başlığımız var. Tek millet, tek hem stadyum içinde hem stadyum dışında Uzgur, Turan Şen, Erkan Özbey, Ümit Şengül, bayrak, tek vatan, tek devlet. Bu duygularla renkli görüntülere sahne oldu. Tunahan Akdoğan, Cemal Vardar, Beyhan Bursaspor’a bu sezonda tekrar başarılar dili- Çalışkan, Çetin Kahraman, Bahtiyar Yorulmaz, Başlangıç vuruşunu Cumhurbaşkanı Recep yorum. Başarının artarak devamını diliyorum. Okan Yılmaz, Yılmaz Türker, Erdinç Kayhan, Tayyip Erdoğan’ın yaptığı maçta şöhretler Kalın sağlıcakla” diye konuştu. Kadir Çattık, Erkan Öncel, Ahmet Suhpi Evke, karmasında Rüştü Reçber, Ömer Çatkıç, Ali Törene katılan Gençlik ve Spor Bakanı Akif Hüseyin Hürsoy, Ali Aköz, Vedat Vatansever, Tandoğan, Alpay Özalan, Ogün Temizkan- Çağatay Kılıç da 2002 yılından itibaren uygu- Fettah Can ve Mümin Kaşmer yer aldı. loğlu, Ömer Erdoğan, Hakan Ünsal, Soner lanan muhteşem politikaların sonuçlarından Tolungüç, Tarık Daşgün, Celil Sağır, Tayfur

Hakan Aydın

| Ocak 2016 | Sayı 17 45 dosya / Büyükşehir Stadyumu / Ahmet Emin YILMAZ

Ahmet Emin YILMAZ

BEN ATATÜRK STADI’NIN ÖNCE DIŞ DUVARLARINI SEVDİM…

İlkokul üçüncü sınıfa gidiyordum… Bur- tümünü çıkamadıkları için orada oldukları önümüzde adeta tablo gibi uzanıyordu. hemen belli oluyordu. saspor’u biliyordum, ama Atatürk Stadyumu Gerçi… ve futbol maçlarıyla ilk kez şimdilerde BT- Merdivenlerde kıdemli beleşçi haline gelince, Futbolcuların forma numaraları gözükmüyor, SO’nun binasının yer aldığı, eskinin SSK Bölge bu kez Salı Pazarı’ndaki demir parmaklıklı yüzlerine bakarak tanımak mümkün olmu- Müdürlüğü yanından Muradiye Salı Pazarı’na istinat duvarı üstüne terfi ettim. çıkan ve 40 Merdivenler yordu, ama futbolcu tanıma olarak anılan merdivenlerde konusunda da uzmanlaşan bir tanıştım. nesildik. O yıllar… Yüzlerce metre yukarıdan çıplak gözle izlediğimiz Atatürk Stadyumu’nun du- maçta yürüyüşünden, saçının varları, daha açık söylemek uzunluğu ya da kısalığından, gerekirse, kale arkası duvarları topa vuruş stilinden, etrafa bugünkü gibi yüksek değil- bakınışından ve en önemlisi di. Eski kapıların hizasında oynadığı pozisyondan futbol- tribünler de bittiği için biz 40 cuları tanır, kendi aramızda Merdivenler beleşçileri oradan 1950 sonrası Bursa ve Atatürk Stadı… adıyla tekrarlardık. maçları seyrediyorduk. Ne yalan söyleyeyim, duvarın üstünden maç Şimdiki gibi “futbolcu dediğin sahanın her Oradan bakanların büyük bölümü benim gibi seyretmek merdivenlerdeki eziyete göre yerinde oynar” anlayışı o zamanlar yoktu. çocuktu. Bir de yaşlılar vardı ki, merdivenlerin müthiş keyifti. Atatürk Stadyumu ve maç Herkesin yeri sabitti ve oynadığı bölge belliy-

46 | Ocak 2016 | Sayı 16 Vahit Kol’un 25 metreden Dundee Unuted’a attığı golü ayakta alkışladım. Unutulmaz amigolar Yaşar’ın ve Fiko’nun sahanın ortasına çıkıp yaptırdıkları tezahürat- lara kendimden geçerek katıldım. Dönüp bakıyorum da, Bursa’da nesiller bu statta futbolla tanışmış, bu statta Bur- saspor’la mutluluğu yaşamış. Başarının sevincini de, yenilginin hüznünü de bu statta tatmış. Ama… Şu da bir gerçek ki, ilk adımımı atarken kalbimin yerinden fırlayacakmış gibi çarptı- ğını hala unutamadığım Atatürk Stadı artık miadını doldurdu. Burada maç izlemek eskisi Hakan Aydın gibi keyifli değil. Evet, orada koca bir kentin anıları var, he- di. Onun için, yerel gazetelerden öğrendiğimiz geçebiliyorduk. Duvar tırmanma yeteneği pimizin futbol sevgisi aldığı yer. Şimdi sıra, bilgilerle donanır, maça bilinçli bakardık. olan arkadaşlarımsa lüksü tercih edip Kapalı bu anıları yaşatarak yeni stadyumda büyük Tribün’e tırmanmaya çalışıyorlardı. Sağ bekte kimin, sol açıkta hangi futbolcunun zaferler yaşamaya geldi. oynadığını bilirdik. Kafaya çıkan stoperi ez- Stat içinden, aşağı kale arkası tribününden Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Alte- bere söyler, topu karşılayan liberoyla birlikte izlediğim ilk maç ise Bursaspor-İstanbulspor pe’nin Bursa’ya imzası olarak kabul edilebile- heyecan yapar, santroforla gol atardık. maçıydı. cek müthiş görsel güzellikte, dünya liginde bir Bir küçük tüyo daha… Cemil’lerin, Alpaslanlar’ın, Kasapoğlu’ların stadyumumuz oldu. Şahsım adına, bir Bursalı oynadığı İstanbulspor’a karşı; Mesut Şen’li, Merdivenden duvar üstüne terfi ettikten ve Bursaspor aşığı olarak Recep Başkana Ersel Altıparmak’lı, Müfit Gürsu’lu, kaleci sonra, ara sıra bir lüks daha girdi maç serüve- teşekkür ediyorum. Osman Uçaner’li, İsmail Tartan’lı, Ahmet nime. Evden harçlık kopardığımda maçları bu Ben kendimi şanslı sayan insanlardanım. Çok Tuna’lı, Haluk Erdem’li, Sinan Bür’lü, Vahit kez loca tribün gibi kullanılan çay bahçelerin- güzel anılar biriktirdim. Biliyorum ki, yeni ne- Kol’lu yeşil-beyaz sevdanın takımını izlemek de izlerdim. siller benden daha şanslı olarak daha büyük ayrıcalıktı. Yaşım küçük olduğu için çaydan çok tarçını, anılar biriktirecekler. Sahi… ekşimsi Oralet’i ya da kakaoyu tercih eder- Belki onlar da yıllar sonra Timsah Arena’ya dim. Yeri değil biliyorum, ama maç seyretme Kaleci Osman deyince aklıma geldi. O çocuk veda yazılarını yazacaklar, ya da okuyacaklar. zevki gibi o yılların sıcak içeceklerini de özle- aklımızla Osman’ın kaleci eldivenlerinde Zaman bu… Geçip gidiyor. Hiçbir şey aynı dim. Onlar da ayrı bir keyifti. mıknatıs olup olmadığını tartışır, içinden yerde kalmıyor ki. çıkamazdık. Çünkü topları bloke edişindeki Bu süreç… yumuşaklık fark edilmeyecek gibi değildi. Doğal olarak stadyumun içine doğru çekti be- Ben o statta… nim gibi merdiven ve duvar üstü beleşçilerini. Harçlıklarımızın biraz daha arttığı, biraz daha Kıbrıs Barış Harekatı’nda rehin kalan bilinçlendiğimiz günlerdi stadyuma girdiğimiz Osman’ın yerine Uşakspor’dan transfer yıllar. edilen yeni kaleci Rasim Kara’nın ilk maçına çıkışına tanık oldum. Hiç unutmam… Ben o statta çocukluğumuzun aynı ma- Atatürk Stadyumu’ndaki ilk maçımı yeni kale hallede geçtiği Sedat Özden büyüğümün arkası olarak bilinen Atatürk Spor Salonu ilk sahaya çıktığı günü, attığı ilk golün tarafındaki kale arkasında izledim. Çünkü heyecanını yaşadım. Ben o statta Mesut burasının daha ucuz olduğunu söylemişlerdi. Şen’in aralarından geçtiği Fenerbahçeli Üstelik… iki savunma oyuncusunu kafa kafaya Maçın belli bir bölümünde tribünler arası vurdurduğu çalıma tanıklık ettim. Gözte- Olmaz denilen olmuş, Atatürk Stadı’nın zeminini futbolcu güvenlik kapıları açıldığı için bizim açık tribün pe solbekinin yediği çalımlardan başı dönüp yerine taraftar doldurmuş… Tarifsiz bir mutluluk, sınırsız bir olarak bellediğimiz Maraton Tribünü’ne yerdeki çimenleri söktüğünü gördüm. sevinç gösterisiyle taçlanmış.

| Ocak 2016 | Sayı 17 47 dosya / Büyükşehir Stadyumu / İhsan AYDIN

İhsan AYDIN

Bu stadyum her an dolu dolu yaşamalı

Kentler sadece fiziki yatırımlarıyla değil, kadar, Bursalı mimarlık ve mütehhitlik şirket- ’dan sonra Anadolu’ya 2010 yılında sportif başarılarıyla da öne çıkarlar. lerimizin yer alması ayrı bir sevinç. Yani, Türk arman ettiği şampiyonluktur. mühendis ve işçisiyle ortaya övünülecek bir Bursa’nın böyle bir şansı ve şanlı geçmişe Süper Lig Şampiyonluğu kupasını ilk kez eser çıkarıldı. sahip bir Bursaspor’u var. müzesine götürdüğünde Bursaspor’un bu Yeni stadyumda Bursaspor’dan çok başarılar başarısı Atatürk Stadı’nda coşkuyla yaşandı. Şüphesiz, Bursaspor’un her başarısı her bekliyoruz. Bursasporlu futbolcu ve teknik O coşkular artık inşallah yeni stadımızda tek- sevinci her hüznü, kendisini Bursalı hisseden kadronun bunu yapabilecek güce sahip rarlanacak. Umuyor ve bekliyoruz. Bursapor hepimizi etkiler. olduklarına inanıyoruz. Stadyumlar dünyanın bu kente yeni şampiyonluklar getirecek. Bursa artık övünülecek yeni bir stada sahip hemen her kentinde simge yapılardandır. İrili Peki, çok eleştirilen ama hizmete alındığında oldu. ufaklı hemen hepsinin bir öyküsü bulunur. da bir çoğumuzun gurur duyduğu stadyum Bursa Büyükşehir Belediye Stadyumu biraz kentin sportif başarısı kadar ekonomik yaşa- geç oldu, eksikleri var ama şimdiden kentin mını nasıl etkiler? ATATÜRK STADI’NA en yeni simgelerinden biri unvanını aldı. VEDA ETMEK ZORDU Bir kere, Büyükşehir Stadyumu 15 günden 15 Sadece kentin en yeni simgelerinden değil, güne kullanılacak bir yapı değil. dünyanın heyecan uyandıran stadyum proje- Orada gerçekten önemli hatıralarımızı Eğer böyle kullanılırsa onca emek, yatırım ve lerinden de biri oldu. Böylesi eserin kentimize bıraktık. Bunların bize göre en önemlisi paraya yazık olur. kazandırılmasında Büyükşehir Belediyesi Bursaspor’u Türkiye’de 5. büyük yapan ve

48 | Ocak 2016 | Sayı 16 Katalan ekibin mabedi sayılan 98 bin 722 se- vurguladık. yirci kapasiteli Nou Camp Stadı’nı görmeden Şimdi artık bunu konuşmanın, tartışmanın dönenlerimiz çok azdır. yeri yok. Maç olsun ya da olmasın, İspanya’ya giden Ortada, Bursa’nın gücünü gösteren, sporda yabancı turistlerin stadı görmek için para marka olmasına zemin hazırlayan bir yapı var. ödeyip, kuyruğa girdiklerine tanığız. Açılış günü gerçekten etkileyici bir atmosfer Hatta, seyahatlerini La Liga’nın yıldızı Bar- yaşadık. selona’nın maç günlerine denk getirip, bilet temin etmeye çalışanları da biliyoruz. Stada ilk girdiğimizde, kendimizi Avrupa’daki bir spor tesisin- Bursa Büyük- de hissettik. şehir Stad- yumu’nda da Şimdi eleştir- aynı yöntem mek yerine biz denenebilir. de övünüyoruz.

Bursa’ya tur Çünkü, bu eser düzenleyen Bursa’nın ve şirketlerin Bursaspor’un. programına Elbette, onu Bursaspor’un kente, Türk yeni stadını sporuna, görmek de Bursaspor’a ka- ekletilebilir. zandıran yerel Bunlar Bursa’nın ekonomisine fazlaca katkı yöneticiler de eserleriyle gurur duyacaklardır. sağlar. Bu açıdan Büyükşehir Belediye Başkanı Recep 44 bin seyirci kapasiteli bir spor tesisi hemen Altepe’nin Büyükşehir Stadyumu’nu yaşama her maçta dolmayacaktır. Ama bunun biraz geçiren ve Bursaspor’a armağan eden bir da Bursapor’un başarısıyla orantılı olacağını siyasetçi olarak tarihe geçtiğini söyleyebiliriz. düşünüyoruz. Bursa’ya ve Bursaspor’a hayırlı olsun. Şunu da vurgulamadan geçmemeyelim.

Başlangıçta kentin öncelikleri arasında gör- mediğimiz stadyum projesine harcanacak kaynağı biz de eleştirdik.

Bunun yerine, ulaşım gibi kentin her kesimini etkileyen projelere yönelinmesi gerektiğini Büyükşehir Stadyumu bu kentin çok değerli kaynaklarıyla ortaya çıkarıldı. Buranın dolu dolu kullanılması şart.

Yaşayan bir stadyum olmak zorunda.

Kaldı ki, proje de bu yönde oluşturuldu. Hem ticari mekanlarıyla hem de eğlence program- larıyla gece-gündüz kullanılabilmeli.

Burası gerçekten hem kentimizdeki tüm yurt- taşlarımızın hem de dışarıdan geleceklerimiz için de gezilip görülmesi gereken bir yer.

Belki de yabancı ziyaretçilerle para da kaza- nılabilir. Bursa esnafının açacağı dükkânlar sayesinde ekonomiye can verilebilir.

Stadyumu görmek için turlar düzenlenebilir.

İspanya’ya Barselona’ya gidenlerimiz bilir.

| Ocak 2016 | Sayı 17 49 dosya / Büyükşehir Stadyumu / Serkan İNCEOĞLU

Bursa’ya yakışanı oldu!

Hakan Aydın

50 | Ocak 2016 | Sayı 16 Serkan İNCEOĞLU

Gelişme ve taleplere göre… Kent yenilenir. Yol haritası oluşur. Hedefler, rol oynar. Bursa da, böyle! Pekçok mevcut alanda, yeniden yapılanma bulunuyor ve farklı yeni alanlarda da yer ala- bilmenin düşünce ve süreci yürütülüyor. Bursaspor! Kentindeki birincil futbol kulübüne, Bursa gibi sahip çıkabilen ve çok şeylerin yapılabilmek istendiği başka kent olmadığını düşünüyoruz. Şampiyon olunca… Hem şampiyonluğun gerektirdiği bir bü- yüklüğü daima ortaya koyabilmek, yeni şampiyonluklar ve kupalara sahip olabilmeyi gerektiriyor. Şampiyonlukla bu unvanı taşıyan 5. futbol takımı ve Trabzonspor’dan sonra bir başka Anadolu temsilcisi olan Bursaspor’dan, yeni başarı öyküleri bekleniyor. Bu nedenle… stadyumun, mutlak farklılığı, unsurları ve Böyle süreçle… Timsah figürüyle projelendirilen Bursa Büyük- özellikleriyle bilinen bir gerçektir. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep şehir Stadyumu, böyle bir düşünce ve mimari Sportif ünitelerin yanı sıra, müze ve ticari Altepe’nin gündeme taşıdığı ve yapılması uygulamayla dünyanın da dikkatini çekiyordu. üniteleriyle beraber, her gün bir kentin bir için de harekete geçtiği yeni stadyum projesi araya gelebileceği planlamaya sahip olan yeni doğdu. Yanı sıra… stadyum, böyle bir yapısıyla Bursaspor’un Yapım süreciyle ortaya çıkmaya başlayan yeni Yeni başarı öyküleri için… artık düzenli ve ciddi bir gelire kavuşması futbol mabedi, hem mimarlık hem de spor Kente kazandırılmak istenen yeni stadyum, anlamına geliyor. otoriteleri ve organizasyonları tarafından da, kavramsal ve fonksiyonel olarak Bursa’nın örnek gösteriliyordu. Bursa dışından gelecek olanların da, fotoğ- yeni ve bir başka örnek projesi olarak oluştu- raf çekilmek ve gezmek için uğrayacağı yeni Dünyanın en heyecan veren yeni stadyumları rulmak isteniyordu. stadyum, bir turizm unsuru ve objesi olma arasında gösterilen proje, bilimsel bakışla Nitekim… özelliği de taşıyor. mimari başarı ödülleriyle de gündem oluştu- Sadece futbol maçları için taraftarları, kent- ruyordu. Tribünler için… lileri toplayan değil, Bursaspor’un her gün Seyirci kapasitesinin 43 bin 500 olması da, Kentliler; taraftarlar, üzerine düşeni yapacak- gün solunacağı ve yaşanacağı bir stadyum Bursa’nın kıtasal ve dünya ölçekli organizas- tır. kazandırıldı. yonları için yarı finale ev sahipliğini gündeme Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin böylesine bir Bursa Büyükşehir Stadyumu! getiriyor. desteğine karşılık, Bursaspor’dan beklenen; Özellikle… Bursa Büyükşehir Stadyumu, teknik, sportif iyi bir yönetimi ve başarılı futbolu ortaya Bursa’nın, hem yeni bir mimari anıt esere ve dinamik yaşamsal unsurları açısından koyabilmektir. kavuştuğunu hem de yeni bir kentsel simgeyi dünyanın sayılı stadyumları arasındaki yerini Dolayısıyla… kazandığını da ifade etmiş olalım. alacaktır. Yeni şampiyonluklar, kupalar! Bursaspor’da vaktiyle oynamış Ugandalı Bir futbol takımına yapılabilecek en büyük Sözün özü… futbolcu Mususi’nin gol sevinciyle icat ettiği destek, muazzam bir seyirci kalabalığını top- Bursa’ya yakışanı oldu! timsah yürüyüşü, kentin futbol kulübünün layabilecek bir stadyumdur. simgesinin de, timsah kabul edilmesine ne- Bazı Anadolu kentlerinde de yeni stadyumlar den olmuştu. yapıldı ve hizmete girdi, ancak Bursa’daki Hakan Aydın

| Ocak 2016 | Sayı 17 51 dosya / Büyükşehir Stadyumu / Selahattin ADIGÜZELLER

Selahattin ADIGÜZELLER Yeni stadyum, Bursaspor’un altın bileziğidir!

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep İlk temelinin atıldığı o tarihi günü unutamıyo- Stadın yapımını bir bebeğin büyümesini izler Altepe, başkanlığa aday olduktan sonra yaptı- rum… O günden sonra, Bursaray’la önünden gibi gururla izledik... ğı ilk basın toplantısında, seçilmesi durumun- her geçişimde, inşaatını izliyordum büyük * merakla ve sabırsızlıkla… da yapacağı vaatleri sıralıyordu. Nasıl ki bir bebeğin doğumu ve büyümesi ko- “Şampiyon Bursaspor’umuza daha büyük Yalnız ben değildim meraklanan, sabırsız- lay olmuyorsa, bu tür büyük maliyetli anıtsal ve modern yeni stadyum yakışır” dediğinde, lanan, o an vagondaki erkeği kadını, yaşlısı yapılar da öyle kolay gerçekleşmiyor. genci çocuğu birçok yolcu da benimle birlikte doğrusu bu vaadi biraz ütopik bulmuştum… Kıymetini iyi bilmeliyiz… kafasını o yöne çeviriyor, tribünler yükseldik- Çatısı timsah figürlü stadyum projesi ortaya Bu yüzden de; çıkınca, İstanbul’daki Bursaspor gecesinde çe heyecanımız da yükseliyordu… Son durağa Yeni stadyuma sadece Bursaspor’un yılda 9 stadyumla ilgili ayrıntıları da dinleyip, projenin kadar Bursaspor muhabbeti yapılıyordu ay 15 günde bir maçlarını oynayacağı sıradan slaytını izleyince tereddütlerim yerini heyeca- sonra… En baba spor programlarını gölge de bir stadyum olarak bakmamalıyız! na bıraktı… bırakan lezzette bir futbol sohbeti hem de! O sohbetlerde de bir kez daha anlıyordum Bakarsak, Bursalıların parasıyla gerçekleşen Bursaspor taraftarlarıyla birlikte haykırmaya ki, Bursaspor yalnız spor kulübünden ibaret 300 milyon liralık dev bir yatırıma yazık etmiş başladım bende: değil Bursalıların gönlünde, gözünde yeri çok oluruz… “Timsah Arena, başlasın artık!” başka! Yazık etmekle kalmaz; * Ailesinden bir parça gibi! Daha proje halindeyken bile dünyanın en

52 | Ocak 2016 | Sayı 16 heyecan verici stadyumları arasına giren, Avrupa’nın en prestijli gayrimenkul ödülüne layık görülen bu muhteşem yapıya ayıp da etmiş de oluruz. Bizim, ne Bursa olarak, ne de ülke olarak böyle bir lüksümüz yok! * Büyükşehir Belediyesi tarafından 10 yıllığına Bursaspor’a kiralanan bu stadyum, kulübün altın yumurtlayan tavuğudur! Bu mantıkla bakılmalı… Stadyumun ve kapılarının isim hakkı, locaları, kombineleri çok iyi pazarlanmalı… Ayrıca; İçindeki ticaret ve sosyal donatı alanlarını çok iyi değerlendirilmeli… Timsah Arena, ofisleriyle, kaliteli, tanınmış eğlence ve dinlence mekanlarıyla, maçtan Sonuçta; Görürsünüz yeni otel, turistik tesis yatırımları, maça değil 7/24 yaşayan bir cazibe merkezi Timsah Arena’nın hakkını veren bir futbol stadyuma ulaşımı kolaylaştıracak yeni yeni olmalı… oynayan takım kurulur! büyük yollar, kavşaklar belediyelerin, özel sektörün yatırım gündemine gelecek… Bursaspor yönetimi bunu yapabilir mi? Diyeceğim o ki; Bazılarına çoktan başlandı bile… Başarmak için Amerika’yı yeniden keşfetmeye 44 bin seyirci kapasiteli 300 milyon liraya gerek yok… mal olmuş, ülkemizin en prestijli dev spor Çok değil iki üç yıl sonra kentteki gelişime, Yapılacak iş basit… kompleksinin başında, stat müdürü değil CEO değişime inanamayacaksınız. Nasıl ki, stat inşaatının yapımında kullanılan olmalı! * malzeme ve teknikleri görmek için dünyadaki * Ben inanıyorum… örnek stadyumlar incelenmeye gidildiyse, o Bursa Büyükşehir Stadyumu, bu mantıkla Yeni Stadyum, Bursaspor’un da Bursa’nın da stadyumların yönetim şekilleri de yakından yönetilirse, yalnız Bursaspor’a değil, kentin çehresini, havasını değiştirecek… incelenmeli. ekonomisine de çok şey katacağına inanıyo- O muhteşem açılış töreninde Cumhurbaşkanı Yani, yönetim ve pazarlama noktasında da rum. Recep Tayyip Erdoğan’ın da dediği gibi, Bursa büyük düşünmeli, mutlaka profesyonel, o işin Yılda iki defa Avrupa’dan ya da milli maçın sıradan bir kent, Bursaspor sıradan bir takım uzmanlarıyla çalışmak şart! Bursa’ya verildiğini düşünsenize… değil! Stadyumun dışı dolarsa, içi de dolar! Şehirdeki otellerin, çarşıdaki esnafın, turistik Şampiyon takıma ve onu çok seven Bursa’ya İçi dolarsa, sportif başarı da gelir! mekanlar, taksicisi, restoranı bayram eder- yakıştı yeni stadyum! Ve Bursaspor sürekli borçlanan, günü, sezonu ler… Son olarak, naçizane önerim; kurtarmak için bankalardan kredi, işadamla- Boşuna spor turizmine yatırıp yapmıyor ülke- Stadyumun henüz bitmeyen timsah figürlü rından bağış arayan kulüp olmaktan kurtulur. ler, sportif turnuvalara talip olmuyorlar. kafa bölümü yerine, o stadı nasıl bir kafanın Ekonomisi düzgün kulübün, yönetim kadrosu Bir diğer güzelliği de… yöneteceğine kafamızı yoralım… da daha seçkin olur, bu kalite takımın transfer Bu tür vizyon projeler beraberinde birçok yeni Ve, yeşil-beyaz atkılarımızla “Kıskananlar politikasına da olumlu yansır! yatırımları da tetikler… çatlasın” şarkısıyla tribünleri inletelim… Yıllardır televizyonda Avrupa maçlarını izlerken imrendiğimiz bir stadyuma kavuşma- nın haklı gururunu, mutluluğunu, sevincini yaşayalım… Böyle projeler, yüz yılda bir gerçekleşir, tarihe tanık olmanın üç puanlık keyfini çıkaralım! Bu statta, Bursaspor’un daha nice şampiyon- luklarını göreceğiz! Size söz; O gün ilk timsah yürüyüşü benden! Stad- yumda başlar, Nilüfer Deresi’nden çıkabilirim! Önlem alınsın!

| Ocak 2016 | Sayı 17 53 dosya / Büyükşehir Stadyumu / Cemal EKENTOK

Cemal EKENTOK

VE İLK MAÇ, İLK HEYECAN…

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin kente kuş bakışı gözlemlerken gerçekten muhteşem ateşlediler ki görülmeye değerdi. Ses akus- yaptırdığı en büyük yatırımların birisiydi Bursa bir esere imrenerek baktım. tuğinin muhteşemliği sonunda yapılan teza- Büyükşehir Belediye Stadı. Büyükşehir Bele- Bursaspor’un birçok şampiyonluk sevincini hüratlar sanki futbolcuların kulağına yapılıyor diye Başkanı Recep Altepe’nin söylediği gibi yaşadığım tarihi Atatürk Stadı’ndan sonra gibiydi. Maçın başındaki şaşkın ayaklar gitmiş, yaklaşık 230 milyon TL’ye mal olmuştu. Timsah Arena’da maç nasıl olacaktı bilemi- dakikalar ilerledikçe ayakları yere sağlam Açılışını Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip yorum. Tribündeki yerimi aldığımda gördüm basan bir takım oldu. Sonuçta muhteşemdi. Erdoğan yapmıştı. O zaman tesisin muhte- ki Timsah Arena’nın akustiği tek kelimeyle Basın tribününden çıkarken hepimizin ortak şemliğinin pek farkına varamamıştık. İçeri ilk muhteşem. Bir saat öncesinde Teksas Tribünü görüşü, “Bu stat ölü takımı bile diriltir” şek- kez girerken büyük telaş yaşamıştık. Birçok olarak adlandırılan güney tribününde fazla linde oldu. yolu ve güzergahı bilmiyorduk. Basın girişini taraftar yoktu. Yani yükünü tam olarak alma- bulana kadar akla karayı seçmiş, dolaşmadı- mıştı. Ama yaptıkları tezahüratlar stadı adeta TARİHE GEÇENLER... ğımız kapı kalmamıştı. inim inim inletti. Bursaspor, Timsah Arena’da muhteşem bir Basın tribününe yürüyerek çıkarken gözleri- Tribünler dolduğunda ise ortaya tek kelimeyle geri dönüşe imza attı. Bunu bütün Türkiye me birçok eksiklik çarpıyordu. Onları da akıl muhteşem bir ambians çıktı. kabul ederken maçın birçok kahramanı vardı. defterimin bir kenarına yazıyordum. Bursaspor, Büyükşehir Stadı’nda antrenman Tarihi Atatürk Stadı’ndaki son lig maçında yapmasına karşın, mücadele başladığında Aradan geçen 21 gün sonunda, yeniden Bursaspor’un son golünü atıp 3 puan kazan- futbolcuların Trabzonspor karşısında ayakları Timsah Arena’ya gittiğimde, daha önce dıran Sercan Yıldırım, Timsah’ın yeni mabe- adeta birbirine dolandı. Herkes ilk golü ben gözlemlediğim eksikliklerden eser kalmamış- dindeki ilk golünü atarak Bursaspor ve stat atayım ve tarihe geçeyim derken Bursaspor, tı. Hemen hemen her şey kusursuz gibiydi. tarihine adını yazdırdı. Asansörler çalışıyordu, 8 kat yüksekliğindeki ne olduğunu dahi anlayamadan 2-0 geriye Kaptan Serdar Aziz’i de unutmamak gerek. basın tribününe bu kez asansörle çıktım. düştü. Ancak, Bursaspor’un 12. adamı olan Ona da bir paragraf açmak istiyorum. Kaptan Özellikle basın tribününe oturduğumda stadı taraftarları yeşil beyazlı futbolcuları öyle bir

54 | Ocak 2016 | Sayı 16 bu muhteşem statta tarihe galibiyete yaptığı olumlu sonuçlar birbirini izleyince inanıyorum Gerçekten Bursa muhteşem bir eserine ka- asisler ve attığı golle adeta damgasını vurdu. ki 44 bin seyirci kapasiteli tribünlerde yer vuştu. Türkiye’nin en modern ve çağdaş stadı Tomas Necid klasını konuşturdu. Miroslav bulabilmek çok zor olacaktır. olan Bursa Büyükşehir Stadı birçok milli karşı- Stoch ilk kez tek kelimeyle muhteşem oynadı. laşmaya ve UEFA organizasyonlarında birçok Maç sonu teknik direktörlerin basın men- maça mükemmel bir ev sahipliği yapacağına suplarına değerlendirme yaptıkları bölüme inanıyorum. indim. Yaklaşık 300 basın mensubunu aynı anda konuk edebilecek düzeyde. Ses düzeni, TİMSAHIN BAŞI... oturma düzeni herşey çok güzel. Bursa’nın yeni mabedine adını veren Tim- Ancak koltuklarda bilgisayarlara açıklamaları sah’ın başının montajı devam ediyor. Sanıyo- yazarken sıkıntılar yaşanmıyor değil. Bana rum yeni sezona kadar burası tamamlanır. O göre burası A Milli Takımımızın oynayacağı zaman inanın burası insanları heyecanlandı- maçlarda ve Avrupa kupası maçlarında gelen ran bir stadyum olarak tarihteki yerini alır. yabancı konuklar fazla olacağı için kullanıl- malı. Evet, özetleyecek olursam gerçekten muhte- şem bir tesis. Bursaspor’un lig maçlarında ise daha küçük bir basın odası kullanılsa, sanıyorum çok daha Yapımında emeği geçen GİNTAŞ’a, çalışan- güzel olur. larına, mühendislerine, beton dökeninden AKUSTİK MUHTEŞEM tutun da ince işçiliğini yapan herkesi yürekten kutluyorum. SEYİRCİ… Öncelikle bu akustiği hesaplayan ve yapan mühendisinden tutunda işçisine kadar herkesi Bunlar benim ilk karşılaşma sonrası göz- Bursaspor’un yeni mabedinde oynadığı ilk canı yürekten kutluyorum. Burada en büyük lemlediğim artılar ve eksiklikler böyleydi. Bir karşılaşmayı yaklaşık 30 bin taraftar giriş kutlamayı hak eden isimlerinden birisi de sonraki maçın sorunların daha da çözüm- yaparak izledi. Ülke futbolunda tribünlerin Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Recep lendiği ve taşların yerine oturduğu bir statla boşaldığı şu dönemde ulaşılan bu rakam Altepe. karşılaşacağımdan hiç şüphem yok. gerçekten çok güzeldi. Haftalar ilerledikçe,

| Ocak 2016 | Sayı 17 55 haber / Hür Düşünce Kulübü; İbrahim Paşa Kültür Merkezi / Metin Önal MENGÜŞOĞLU

Metin Önal MENGÜŞOĞLU

HÜR DÜŞÜNCE KULÜBÜ

On beşinci yüz yıl psikolojisi veya mağlupluk Osmanlı eserleri arasında haleti ruhiyesi bizi daha da yer alan Mahkeme Ha- zorlayacağa benzemektedir. mamı, Bursa Büyükşehir İşte bütün bu sebeplerle Belediyesi tarafından res- uysallıkla itaatkârlıktan önce, tore edilerek 2012 yılında direnişçi ve dinamik çabalar faaliyete geçirildiğinde bizi beklemektedir. Bunun kadınlar bölümü asli işle- en iyi yolu da derin ve doğru vine ayrılmış ve BURFAŞ düşünme yöntemlerini öğ- tarafından hamam olarak renerek, uzun yıllar boyunca çalıştırılmaya başlanmış- ara verilmiş bulunan üretici tır. Erkekler bölümü ise ve varoluşçu eylemleri ço- Kültür A.Ş. bünyesine ğaltmaktan geçiyor. bağlanmış ve yapının Beşeri münasebet ve mu- 1492’deki inşasına karar amelelerin en fazla Müs- veren İbrahim Paşa’nın lümanlar tarafından ahlaki adına izafe edilerek ilkeler gözetilerek sürdürül- Kültür Merkezi olarak kul- Hakan Aydın mesi bir vecibedir. Başkala- lanılmaya başlanmıştır. rının ne tür davrandıklarına İbrahim Paşa Kültür Merkezi’nin otantik salo- bakmaksızın, başkalarının bizim öğretmenimiz nunda periyodik aktivitelere başladığımız ilk Beşeri münasebet ve olmadıklarını düşünerek yaşamak yakışır bize. günden itibaren Bursa’da bir düşünce kulübü muamelelerin en fazla Öyleyse ötekileştirmek, özgürlük sınırlarımızı oluşturma heyecanını taşıyorduk. Bizim elbet- Müslümanlar tarafından ahlaki başkasınınkine tecavüz boyutunda genişlet- te kendimize mahsus inancımız, düşüncemiz mek en çok bize yakışmaz. mevcuttu. Ne var ki salt bizim düşüncele- ilkeler gözetilerek sürdürülmesi Böyle düşünerek başlattığımız İbrahim Paşa rimizin konuşulduğu, tartışıldığı bir mekân bir vecibedir. Başkalarının ne tür Kültür Merkezi programlarında beş ana başlık olmamalıydı burası. Bizim gibi düşünmeyenle- seçtik. Güncel sorunlar, düşünce sorunları, rin ötekileştirilmesi doğrusu ne vicdani ne de davrandıklarına bakmaksızın, kültür/ medeniyet sorunları, gençlik sorunları ahlaki olurdu. Bu sebeple İbrahim Paşa Kültür başkalarının bizim öğretmenimiz ve sanat/ edebiyat sorunları. Hiç kuşkusuz Merkezi’ni “Hür Düşünce Kulübü” adıyla olmadıklarını düşünerek tamamen bağımsız daha doğrusu başıboş bir anmak daha uygun olacaktı… yaşamak yakışır bize. Öyleyse seçime gitmedik. Özellikle salonumuzu dol- Geçtiğimiz üç yıl içerisinde İbrahim Paşa Kül- ötekileştirmek, özgürlük duran belli bir birikimi, merakı ve entelektüel tür Merkezi öncelikle etkinlik periyodunu hiç düzeyi yakalamış bulunan izleyici/ dinleyici aksatmaksızın disiplin anlamında iyi bir sınav sınırlarımızı başkasınınkine kitlemizin uyarılarını da hesaba katarak, da- verdi. Birinci yıl on beş günde bir, sonraki tecavüz boyutunda genişletmek vetli tercihinde (elbette kendimizce) bir kalite yıllar ise her hafta Çarşamba akşamları farklı çizgisini düşürmemeye çalıştık. alanlarda bir düşünce, kültür, sanat etkinliği- en çok bize yakışmaz. Siyaseti, güncel sorunları konuşur/ tartışırken ne sahne oldu. Bu anlamda örnek bir çaba ve aktif politikadan ziyade olayın felsefesi, ilke- çalışma gerçekleştirildiğini düşünüyoruz. dönemde ülkenin aydınları daha bir sorumlu leri üzerinde durduk. Kendisini herhangi bir Bütün dünyanın bilişim ve iletişim alanında davranmak, bazen politikacılardan daha fazla parti fanatizmine kaptırmış isimlerden uzak hız çağını yaşadığı şimdiki zaman dilimin- risk almak ve çalışmak durumundadırlar. dururken, illa da iktidardaki parti taraftarları de, toplumunun büyük çoğunluğu Müslü- Bir vakitler hinterland sınırları Hint kıtasından değildi tercihimiz. Güncel sorunlar üzerinde man olan ülkemizde, zamanın, değişim ve Avrupa’ya dayanmış bulunan ve bu sebeple zihnini yormuş, bu alanda ürünler vermiş dönüşümün nabzını kendi irademizle tutmak daima galip bir zihne sahip olan toplumumuz, hoca ve aydınları konuk etmeye çalıştık. durumundayız. Hele çeşitli etnik, mezhebi ve bugün maalesef aynı duyguları taşıyamaz Düşünce meseleleri ülkemizde sanıldığından politik sebeplerle düşmanının çoğaldığı bir durumdadır. Bir karamsarlık/ kötümserlik çok daha düşük düzlemde tartışılmaktadır.

56 | Ocak 2016 | Sayı 16 haber / Hür Düşünce Kulübü; İbrahim Paşa Kültür Merkezi / Metin Önal MENGÜŞOĞLU

olduğu biliniyor. Sözgelimi Kürtçe edebiyatı konuşmalıydık, bunu yaptık. Türkçe yazan Er- meni edebiyatçısını ağırladık. Ardından Sürya- ni, Rum, Musevi kökenli olup Türkçe yazan ve konuşan aydınlarla bir araya gelmeyi, onların eserlerini, duygu ve düşüncelerini öğrenmeye çalışacağız. Batılı toplumların Rönesans ve Reform hare- ketlerine kadar kiliselerin ve din adamlarının baskısı altında, Engizisyon mahkemelerinde, Aforoz muamelesine tabi tutulduğu, kadınla- Mıgırdiç MARGOSYAN Muhsin KIZILKAYA rın türlü sebeplerle cadı sayılarak yakıldığı dö- Hem düzeyini yükseltmeye hem de farklı nemleri aşıp aydınlanma çağını yakalamaları saymamak için onları değerlerin üzerinden düşünceler arası ilişkileri geliştirmeye ciddi çok uzak zamanlara denk düşmüyor. Ne var özenle kaldırıp bir kenara atmak gerekmek- ihtiyaç vardır. İnsanların birbirlerini çoğun- ki onların Orta Çağ karanlığından kurtulma- tedir. Sorgulamayı bırakan toplumlar fanatik lukla hiç konuşmadan, anlamadan, dinleme- larındaki nedenlerin başında, hür düşünceye toplumlardır. Onlar statik ve durgun olmaya, den suçladıkları bir dünyada yaşamaktayız. verdikleri önem, felsefi anlamda sorgulama- başıboş oturmaya kendilerini kendi elleriyle Konuşunca birçok anlaşmazlığın çözüldüğü ların çoğalması yatmaktadır. Bizim toplumun mahkûm etmişlerdir. görülecektir. Gelin görün ki bir araya gelme ise askeri, bürokratik ve hukuki vesayetler Batı toplumları yalnızca düşünce kulüpleri de- hamlesini herkes ötekine bıraktıkça anlaşma, altında çok ileriye gidemeyeceği aşikârdı. ğil neredeyse düşünce laboratuvarları açarak birlikte yaşama giderek zorlaşacaktır. Temel- Toplumsal anlamda en temel ihtiyaç, körü kendileriyle birlikte öteki toplumlar hakkında de böyle bir amaçla hareket ederek alanında körüne inanmalardan da önce sağlam ve da bilgi sahibi olmaya, geleceklerini buna saygın işler yapmış, eserler vermiş kimselerle göre inşa etmeye çalışırken, bizim toplumun temaslar kurduk. atalarıyla, tarihiyle, geçmişiyle övünmekten İbrahim Paşa Kültür Merkezi Bursa’nın kadim Batı toplumları yalnızca düşünce başka marifet göstermemesi düşünülemez. mahallelerinden birisinde, neredeyse tam Şimdi ve burada bizzat kendi ellerimiz ve merkezinde yer almaktaydı. Çevresinde Kız kulüpleri değil neredeyse emeğimizle ürettiklerimizden sorumluyuz. Lisesi, Erkek Lisesi, Ticaret Lisesi, Kız Meslek düşünce laboratuvarları açarak Artık bütün şehirlerimizde, kasabalarımızda, Lisesi bulunmaktaydı. Pek yakınında ise kendileriyle birlikte öteki hatta mahallelerimizde bile düşünce üreten Süleyman Çelebi Lisesi ile İpekçilik Anadolu toplumlar hakkında da bilgi birimlere ciddi ihtiyacımız bulunmaktadır. Hiç İmam Hatip Lisesi mevcuttu. Civarda birçok konuşmayan, hiç düşünmeyen, hiç üretme- da irili ufaklı kütüphane, kültür merkezi ve sahibi olmaya, geleceklerini yen ve hiç yaratmayan toplumlar belki hiç öğrenci yurdu vardı. Oralardan kimi merak- buna göre inşa etmeye yanılmazlar. Ne var ki konuşan, düşünen, lı kimi de sahiden kültür, sanat, düşünce çalışırken, bizim toplumun üreten ve yaratanların kölesi, esiri olmaktan sorunlarına susamış genç ve diri bir dinleyici/ kurtulamazlar. Yerli, kendimize mahsus bir izleyici/ katılımcı kesim ihmal edilemezdi. Bu atalarıyla, tarihiyle, geçmişiyle düşünce ve inanış sahibi olmak, sorunlara sebeple önceki yıl Gençlerle Başbaşa, bu yıl övünmekten başka marifet evrensel bakabilmenin de ön şartıdır. Bunun ise Genç Oturum başlığı altında genç izleyici- göstermemesi düşünülemez. gelecek kuşaklarda daha zengin bir dile, kül- lerimizi alanlarında çalışarak sunum yapmaları tür ve medeniyete dönüşerek bütün insanlığa için teşvik ettik. Onlar da aramıza katıldılar. Şimdi ve burada bizzat kendi güzel ahlak modelleri, vicdan ilkeleri sunabil- Bilimsel, kültürel, sanatsal ve edebi pek çok ellerimiz ve emeğimizle mesi için ilk adım yine düşüncenin önündeki alanda son derece başarılı sunumlar yaptılar. ürettiklerimizden sorumluyuz. barikatları kaldırmaktan geçer. Düşünceyi Kız Lisesi Edebiyat öğretmeni şair/ yazar terk eden toplumlar ve bireyler düşünenlerin Cevat Akkanat, kültür merkezinin sekretarya- mahkûmu ve mağlubu olurlar. sını başarılı biçimde götürürken aynı zamanda Afro-Amerikan kültürünün ilk lideri Martin ayda bir edebiyatçı hoca, şair veya yazarı sahih bir düşünmeydi. Müslümanlar bakı- mından iman asla bir dogma değildi. Bir Luther King “I have a dream.” yani “Bir rü- davet ederek onların eserlerinden hazırladığı yam, bir hayalim var.” derken günün birinde sorularla karşılıklı bir diyalog ortamını sürdür- inceleme, araştırma, bilgi, bilinç ve basiret eylemiydi. Hiç kuşkusuz çok köklü bir geçmişi siyah derililerin Amerika’daki beyazların dü. Burada da farklı bir formatı denemeye haklarına aynen sahip olacağına dair özlemini başladık. Türkçe edebiyatın yerli yazar ve ve geleneği bulunan bir toplum içerisinde yaşıyoruz. Ne var ki gelenek, sorgulanamaz dile getirirmiş. Benim özlemim ve hayalim şairleri yanında yine Türkçe yazan ancak farklı de Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. etnik köken ve dine mensup yazar ve aydın- sanılmaya başladığında toplum fanatizmin eşiğine gelmiş demektir. Gelenek elbette bünyesindeki İbrahim Paşa Kültür Merkezi’nin ları da konuk ederek yepyeni bir başlangıç ileride bir Özgür Düşünce Okulu biçiminde yaptığımızı düşünüyoruz. toplumsal bir hazinedir. Ne var ki hazineler genellikle toprak altında kalmıştır. Değerlerin hatırlanmasıdır. Anadolu’da yaşayan, Türkçe konuşan ve üzerindeki sıradan çer çöpü de hazineden Türkçe yazan bir hayli aydın ve edebiyatçımız

| Ocak 2016 | Sayı 17 57 araştırma / Bursa’nın Kültürtarihini Aydınlatanlar-1 M. Şemseddin Ulusoy / Prof. Dr. Mustafa KARA

Prof. Dr. Mustafa KARA

BURSA’NIN KÜLTÜR TARİHİNİ AYDINLATANLAR-1 M. ŞEMSEDDİN ULUSOY

2016, Bursa’nın fethinin 690. yılı. Dolayı- M. ŞEMSEDDİN ULUSOY Bursa tarihi üzerindeki derin bilgisi alakalıların malumu olduğundan ara sıra Bursa’ya gelen sıyla yaklaşık yedi yüz yıldan beri bu şehirde Rıza Rûşen Yücer1 ve bu şehirle ilgili kaleme alınan her eser Halil Ethem, Nüzhet Sabit gibi değerli zevat konumuzu ilgilendirmektedir. Mehmet Şemsettin Ulusoy’u herkes ‘Mısrî ziyaretine giderlerdi. Bu şehrin siyasî, iktisadî, askerî, ilmî, dinî, Tekkesi Şeyhi’ olarak tanır. Ben onu şeyh iken Mehmet Şemsettin Ulusoy nev i şahsına bediî hayatı kültür tarihini oluşturmaktadır. tanımadım. Gerçi kendisi bir tekkenin şeyhli- münhasır, cidden orijinal bir tip olarak yaşa- Yüzlerce alim, arif ve sanatkar bu hayata ğini yapıyordu. Fakat bu nihayet babasından mıştır. O kadar ki Bursa’ya Piyerloti zihniye- katkıda bulunmuş, emek ve omuz vermiştir. kalma bir mirasın muhafazasından başka bir tiyle gelen ecnebiler O’nu, şark dekorları için Kimi yazarak çizerek, kimi konuşarak kimi de şey değildi. bir motif halinde gördüklerinden fotoğrafını icra ederek bu kutlu kervana katılmıştır. Rahmetli ile tanışmamız bir kavga ile başla- çekerlerdi! XX. Yüzyılda yaşayanların kaleme aldığı eser- mıştır. Tekkelerin kapatıldığı seneydi. Bura- Klasik bilginler gibi her şeyi ince eleyip sık ler ise bir nevi “icmal” olmuş, daha önceki lardaki bütün kitapların Maarife(Millî Eğitim dokur, fakat bir defa da kanaat getirdi mi, yıllarda yazılan eserlerle yollarını aydınlatan- Bakanlığına) devredilmesi hakkında bir karar fikir ve mütalaasından kolay kolay dönmezdi. lar, zincire yeni halkalar ilave etmişlerdir. Bu çıkmıştı. Mısrî tekkesinde birçok kıymetli kitap İtikatlarında olduğu kadar itiyatlarında(alış- noktada öne çıkan üç isim şunlardır: bulunduğunu ve şeyhin bunları sakladığını kanlıklarında) da muhafazakârdı. Mesaha bize haber verdiler. mikyası(uzunluk ölçüsü) olarak hiçbir zaman 1. M. Şemseddin Ulusoy O vakit Arkadaş2 gazetesini çıkarıyordum. metreyi kullandığını görmedim. Daima adı- 2. Kâmil Kepecioğlu Gazeteye, Mısrî Tekkesi şeyhine çatan bir yazı mı(adımlayarak ölçmeyi) tercih ederdi. Niçin 3. Kâzım Baykal koyduk. Bize cevap verdi. Kitapların şahsî malı böyle yaptığını sorduğum vakit bana: olduğunu bildirdi. Tekrar hücum ettik. Beni 2016, aynı zamanda Mehmet Şemseddin - Ayaklarıma daha çok itimadım var da on- ziyarete geldi ve bu çatışmadan bir tanışma Efendi’nin vefatının 80. yılı. İlk olarak O’nun dan, diye cevap vermişti. doğdu. Aramızda kurulan ahbaplık gün geç- vefatından hemen sonra kaleme alınan bir Onun için gelişigüzel neşriyata, tarih kitap- tikçe kuvvetlendi! yazıyı aktarıyoruz. O’nu bizzat tanıyan bir larındaki mürettip ve müellif hatalarına çok gazetecinin tesbitlerini naklederek onu tanı- Halkevindeki tarih çalışmalarına kadar o, daha sinirlenirdi. Bu asabiyet O’na Mi’yar-ı Şemsî maya çalışacağız. Parantez içi açıklamalar ve ziyade kendi kendine yaşayan münzevî bir isimli eseri yazdırmıştı. dibnotlar bize aittir. kitap meraklısı idi. Köşesine çekilir, okur ve Mi’yar-ı Şemsî’nin bir kısmını bizim Yeni Fikir3 yazardı. Ziyaret edilmekten pek hoşlanırdı.

1 Şemseddin Mısrî’nin vefatından sonra yayınlanan bu ilk yazı Bursa ve İstanbul’da gazetecilik yapan Rıza R.Yücer tarafından kaleme alınmıştır. Bursa’da yayınlanan Yeni Fikir ve Arkadaş gibi gazetelerde Halkevi’nin yayın organı Türkün/Uludağ dergilerinde yazıları çıkan Yücer 1959 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Bk. Bursa Ansiklopedisi, hzn. Yılmaz Akkılıç, c. IV, s. 1757. 2 02.08.1922 günü yayın hayatına başlayan haftalık siyasi gazete, sahibi Salih Münir, başyazarı Rıza Ruşen. 3 1925’te Bursa’da yayınlanan Yeni Fikir gazetesinin sahibi Mehmet Süreyya, yazı işleri müdürü Rıza Ruşen.

58 | Ocak 2016 | Sayı 16 araştırma / Bursa’nın Kültürtarihini Aydınlatanlar-1 M. Şemseddin Ulusoy / Prof. Dr. Mustafa KARA

ve takdirle karşılamamak ve bunların bugün Dört ay evvel tedavi için gittiği İstanbul’da de yarın da Bursa tarihi için çok değerli un- 69 yaşında olduğu halde 9 Teşrinievvel 1936 surlar halinde her vakit işimize yarayacağını Cuma günü vefat ederek Merkez Efendi kab- teslim etmemek mümkün değildir. ristanına gömüldü. Halkevimizin bu kitaplarla meşgul olmasını bilhassa Medâr-ı Şemsî, Devvâr-ı Şemsî, Eserleri İntizâr-ı Şemsî, Gamhâr-ı Şemsî, Ezhâr-ı Şem- sî, İtimâr-ı Şemsî, Karâr-ı Şemsî gibi bugün • Gülzâr-ı Mısrî-Yadigâr-ı Şemsettin: Üç meraklısı da toplayıcısı da azalan mevzulara kısımdı. Birincisi Mısrî tekkesinden ikincisi dair eserlerinin birbirini tamamlayan kısımlar- Bursa’daki tekkelerin inşasından itibaren dan mükerrep bir kitap halinde basılması için şeyhlerin hal tercümelerinden (yarısı himmet sarf edilmesini gerçekten temenni basılmıştır) üçüncü kısım ise tekkesi ol- etmeliyiz. Bu teşebbüs sadece merhumun mayan hulefanın -Gülzâr-ı urefanın te’lif gazetesinde neşretmiştik. Bu neşriyat gaze- ruhunu şad etmek gibi kuru bir hayır işi değil, tarihi olan 1263(1847) den sonra tarihe tenin kapandığı güne kadar sürdü. Titizliğini Bursa tarihinin çok lüzumlu sahifelerini kay- geçmeyen- ulema, şuara ve bazı eşrafın bildiğim için eski harflerle yazdığı müsvedde- betmemek bakımından bizim için çok yerinde hal tercümelerinden bahseder. leri elimle yeni harflere çevirir, matbaaya öyle bir kültür borcudur.5 gönderirdim. Bu harekete hem üzülür hem de • Bergüzâr-ı Şemsî: Muhtelif zamanlarda memnun olurdu. Gariptir ki son günlere kadar Şemsettin Ulusoy’un kitapları ile kısa bir yazdığı makaleler. ben bu yazı silsilesine “Tarih Yanlışlıkları” hal tercümesini Gülzâr-ı Mısrî isimli eserin- • İhtiyâr-ı Şemsî: Eski şairlerin seçme başlığını koyduğum halde O, her müsvedde den alarak buraya geçiyorum: 1287 (1867) şiirleri. getirişinde üzerine daima Mi’yar-ı Şemsî ter- tarihinde Bursa’da doğdu. İzmir ve Bursa’da • Ezhâr-ı Şemsî: Bursalı ve Bursa’ua men- kibini koymaktan bir türlü vazgeçmedi! tahsilden sonra babasından hususî dersler sup şairler. aldı. Vergi, Nüfus, Yabancı Komisyonu gibi Kitabedeki tarihin seb’a mı yok tis’a mı (yedi vazifelerde bulundu ve babasının vefatı üze- • Mi’yâr-ı Şemsî: Tarih kitaplarındaki yan- mi dokuz mu) olduğunu anlamak için, o ihti- rine Mısrî Tekkesine şeyh oldu ve Pınarbaşı’n- lışlar hakkında. yarlığında hiç üşenmeden tâ Yıldırım Camiine daki İzzettin Camii’nin hitabet (Cuma günleri kadar birkaç sefer gittiğini hiç unutmam. • Güftar-ı ve Eş’âr-ı Şemsî: Kendi manzum hutbe okuma) vazifesini elli yıldan fazla bir Kendisi yanlış yapmaktan çok çekindiği için, sözleri. zaman ifa etti. tarih yanlışı yapanları affetmez, kendine mah- • İtimâr-ı Şemsî: Ulucami içindeki yazıların sus üslubu ile ağır tenkitlerde bulunurdu. tarihçesi. Şemsettin Ulusoy, çok okuryazar bir mü- • Karâr-ı Şemsî: Bursa’da yatan meşahir nevver olduğu halde Yâdigâr-ı Şemsî’nin hakkında bibliyografi. bir kısmından başka hiçbir eserini bastıra- • İhtâr-ı Şemsî: Eski devirle yeni devri mamıştır. Halbuki, her müellif gibi onun da mukayese. en büyük emeli yıllarca göz nuru dökerek meydana getirdiği eserlerini basılmış • Iztırâr-ı Şemsî: içtimai bazı tenkitler. görmekti. Fakat daima para sıkıntısı ‘Canlı • Dildâr-ı Şemsî: Seyahat notları. Bursa tarihi’ diye anılan merhumun yaka- sını hiçbir vakit bırakmamıştı.4 Talihin garip • Medâr-ı Şemsî: Bursa camileri ve kita- cilvelerinden biri olarak O’nun altmış lira beleri. ücretle Evkaf sicillerini tetkike(Vakıf belge- • Devvâr-ı Şemsî: Bursa medreseleri. lerini incelemeye) memur edildiğini bildiren • İntizâr-ı Şemsî: Bursa’ya ait batıl itikatlar emir Bursa’ya geldiği gün o, İstanbul’da göz- Boş vakitlerinde Şeyh Vahyî’den akaid ve ve hurafeler. lerini ebediyen kapamış bulunuyordu. tasavvuf okudu. Sonra fennî ilimlere bu arada • Miyâr-ı Şemsî: Bazı zevat için söylediği En çok önem ve emek verdiği Diyar-ı Şemsî tarihî konuları merak ett ve bu meslek üze- tarihler. namında Bursa tarihine ait sekiz yüz küsür rinde hayatının sonuna kadar çalışarak birçok sahifeli eserini geçen kış bitirmiş, bastırılması- eserler meydana getirdi. • Gamhâr-ı Şemsî: Bursa’ya ait hikaye ve nı temin için Halkevine vermişti. Kitap Maarif fıkralar. 7 Nisan 1327’de ilk teşkil olunan Tarih En- Vekaleti’ne gönderildi. Fakat gelen cevapta cümeni’ne aza tayin edildi. Meclis-i Meşa- • Diyâr- Şemsî: Bursa tarihine ait 800 ‘Şimdilik bu arzunun yerine getirilmesinin yıh, Donanma Cemiyeti, Cihat Komisyonu küsür sahifelik tarih. mümkün olmadığı’ bildirildi. azalıklarında bulundu. Bir aralık kütüphaneleri • Ebrâr-ı Şemsî: Mevlüd, mi’raciye vesair Bunun sebebi -bence- Şemsettin Ulusoy’un tasnife ve 1927’de de kütüphaneleri teftiş ve hakkında. tarih hakkındaki bilgisinin ilmî bir metoda uy- tetkike memur edildi. 1932’de Halkevi’nde gun bulunmayışı olsa gerektir. Bununla bera- • İ’tisâr-ı Şemsî: Akl-ı Selim namıyla çıkan Tarih Komitesi’nde çalıştı. 6 ber O’nun Bursa hakkındaki bilgilerini hayret kitaba cevap.

4 Bu mühim eseri müellifin vefatından 60 sene sonra yayınlayabildik: Bursa Dergâhları, Bursa 1997. 5 Yâdigâr-ı Şemsî’den başka Şemseddin Efendi’nin hatıra ve seyahatlerini anlattığı Dildâr-ı Şemsî, Niyazî-i Mısrî’nin İzinde Bir Ömür Seyahat adıyla 2010’da, Mevlid’i ise 2008’de yayınlanmıştır. Diğer eserleri yayınlamak kimin görevidir? 6 Türkün Bursa Halkevi Dergisi, sy. 9, 2 Kanun 1937, s. 38-41.

| Ocak 2016 | Sayı 17 59 araştırma / Menkıbelerle Ulucami / Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL

Menkıbelerle Ulucami*

60 | Ocak 2016 | Sayı 16 Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL Fotoğraflar : İzzet Keribar

Biz bu araştırmada millî tarihimizde “Bur- sa’nın Kalbi” olarak bilinen, sadece Türkiye’de değil, özellikle Balkanlarda akraba toplulukları arasında, Kafkas’larda Türk cumhuriyetlerin- de, hatta tüm Avrupa’da ve dünyada haklı bir şöhrete sahip olan Ulucami çevresinde zaman içinde oluşan ve günümüzde de ek- lenerek anlatımı sürdürülen bazı menkıbeleri aktarmayı düşünüyoruz.

ULUCAMİİ’NİN İNŞASINA KARAR VERİLMESİ

Batı minaresinin dış yüzünde mermer taşa yazılmış olan kitâbe ile minber kapısının üstündeki ceviz oyma kitâbeden anlaşıldığına göre Bursa Ulucami’nin inşası, Yıldırım Baye- zid’in (ö. 1403) emriyle 802 (1399) tarihinde tamamlanmıştır.1 Ulucami’nin inşasına başlanmasıyla ilgili men- kıbevî anlatım ise şöyledir: Yıldırım Bayezid, Niğbolu Savaşı’ndan (25 Eylül 1396) önce, düşmana karşı zafer kazan- dığı takdirde Allah’a şükür niyetiyle yirmi adet cami yaptıracağına söz vermişti, yani bir çeşit adak adamıştı. Allah’ın lütfuyla Niğbolu Savaşı’nda zafer kazanılınca Bursa’ya döndüğünde söz konusu yirmi adet cami meselesini devrin ünlü âlim ve mutasavvıflarından damadı Emir Sultan’a iletti. Yapılan istişare sonunda Emir Sultan (ö.1429), Yıldırım’a, yirmi cami yerine yirmi kubbeli büyük bir cami yapılması durumun- da verilen sözün yerine getirilmiş olacağını söyledi. Bunun üzerine Cami-i Kebîr (Ulucami) yapıl- masına karar verildi.2

1 Kâzım Baykal, Bursa’da Ulucami, (Hakimiyet Matbaası, Bursa 1989, 2. baskı), s. 16-19. Kitâbeler için bk. Şekil, 8, 9. Aynı kaynak, s. 17; M. Asım Yediyıldız, Bir Mabedin Serüveni:Bursa Ulucami, Emin Yayınları, İstanbul 2010, s. 22. 2 Baykal, a.g.e., s. 21.

| Ocak 2016 | Sayı 17 61 araştırma / Menkıbelerle Ulucami / Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL

FARKLI BİR ANLATIM BU GÖRÜŞ PARALELİNDE doğmuştu. İşte, söz konusu bu gerilimin oluştuğu günlerde Osmanlı ordusu bir kaleyi Baldırzâde Selîsî Şeyh Mehmed (ö. 1650), BİR MENKIBE kuşatmıştı. Kale duvarları bir türlü aşılamıyor, Bursa’da defnolunmuş din ve devlet büyük- Tabii ki bu anlatımda padişahın bir seferini kale kapısı da açılamıyordu. Sultan ve askerler lerini ele aldığı Bursa Vefeyatnâmesi’nde bu müteâkip elde edilen ganimetten Emîr Sultan darda kalmıştı. Kuşatmanın hayli uzadığı bir konuda farklı anlatıma yer verir: Hazretlerine hisse ayrılması meselesi, bir sırada kale kapısını içten bir dervişin açtığı Buna göre güya Yıldırım, bir sefer dönüşünde başka menkıbeye dayandırılır. Bilindiği gibi görüldü. Derviş, “…Feth u nusret, guzâ- elde edilen ganimetten Emir Sultan Hazret- Emir Sultan Hazretleri Bursa’da Yıldırım’ın kızı tı müslimînindir” diye seslenerek müjde lerine pay ayırıp vermek istemişse de o buna Hundi Hatun’la evlendiğinde nikâhı devrin veriyordu.5 Onu duyanlar duymuş, görenler teşekkür ederek “Bir cami yaptırınız, biz de ünlü âlimlerinden ve Osmanlı Devleti’nin ilk görmüştü. Zafer elde edilip de ordunun ileri 4 sevabına hissedar olalım!” cevabını vermiş3. Şeyhülislâm’ı unvanını taşıyan Molla Fenarî gelenleri Sultan’ın çevresinde toplanınca kale Baldırzâde’ye göre, Ulucamii’nin yapılma (ö. 1430) akdetmişti. kapısını açan kişi gözden kaybolmuş, ısrarlı düşüncesi böyle doğmuş. Öyle anlaşılıyor ki, Yıldırım o sırada Balkanlar- aramalara rağmen de bulunamamıştı. Ne da seferde olduğu için muvâfakatı alınama- var ki, Yıldırım, zafer ve fütûhâtla Bursa’ya mış ve bu yüzden de aralarında bir gerilim döndüğünde vaktiyle kale kapısını açan derviş

3 Baldırzâde, Vefeyatnâme, (Süleymaniye Kütüphânesi, Esad Efendi, no: 13819), yp. 11 b.; Baldırzâde Selîsî Şeyh Mehmed, Ravza-i Evliyâ, (hzr. Mefail Hızlı-Murat Yurtsever, Arasta Yayınları, Bursa 2000), s. 80. 4 Bk. Müstakimzade Süleyman Saadeddin, Devhatü’l-Meşâyih-Osmanlı Şeyhulislâmlarının Biyografileri, Tıpkı Baskı, Çağrı Yayınları, İstanbul 1978, s. 3-5. 5 Baldırzâde, Ravza-i Evliyâ, s. 80.

62 | Ocak 2016 | Sayı 16 de onu karşılayanlar arasında idi ve o derviş, dırım’ın yanına gider ve “Hak Teâlâ tarafından Emir Sultan’dı. Ulucami’ni inşa etmek işaret olundu, ecri bol EKMEKÇİ KOCA’NIN EKMEKLERİ İşte, Yıldırım’ın, Emir Sultan için ganimetten ola!” diyerek cami inşaatına herhangi bir en- Ulucami’nin inşası ve devamında gelişen pay ayırmayı düşünmesinin sebebi buydu. gel kalmadığını iletir, az sonra kadın da bizzat olaylarla ilgili pek çok menkıbe nakledilir. Menkıbenin devamına göre, Emir Sultan Yıldırım’ın huzuruna gelerek cami yapılması Bunlardan biri de inşaat esnasında Şeyh Hazretleri, ganimetten payına düşen mikta- için evini teslim eder. Hamîdüddin Aksarayî - Somuncu Baba’nın (ö. rın yapılacak güzel bir camiye harcanması 1412) işçiler için fırınında pişirip gönderdiği durumunda “ed-dâllü ale’l-hayri kefâilihi: Bir CAMİDEKİ ŞADIRVAN ekmeklerle ilgili anlatımdır. hayra vesile olan o hayrı işlemiş gibi sevap elde eder fehvâsınca sevabına ortak olmayı Naklolunur ki, Yıldırım, Bursa’da Ulucami’yi Fırıncılık yapması itibariyle “Ekmekçi Koca” umduğunu” ifade eder.6 yapmayı murad ettiğinde tam ortasına isabet olarak da tanınan bu zât-ı muhterem, Ulu- eden mahalde bir hatunun evi olup satın cami inşaatında çalışan işçiler için hazırlayıp alınmaya imkân bulunamamıştı. Çünkü kadın pişirdiği somunları/ekmekleri merkebine ULUCAMİ’NİN YERİ bir türlü satmıyordu. Daha sonra inşaat küfeler içinde yükleyip gönderir, merkepce- Ulucami menkıbeleri, bir zincirin birbirini tamamlanınca birkaç yıl hatunun evi, caminin ğiz de bugün halkın ziyaretgâhlarından biri tamamlayan halkaları gibi devam eder: ortasında kaldı. Sonra hatun ölünce ev miras- olmaya devam eden Somuncu Baba fırınının çılarından satın alındı. Fakat vaktiyle kadının olduğu yerden inşaat mahalline şaşırmadan Bir şekilde yirmi kubbeli bir cami yapımına rızası olmadığı için padişah o kısmın ibadet gider, işçiler bunun Ekmekçi Koca’dan geldiği- karar verildikten sonra ilgililer caminin nerede yeri olmasını arzu etmeyip, şadırvan yapmayı ni bilirler, ekmekleri alıp merkebi geri yollarlar, yapılacağı üzerinde düşünmeye başlarlar. Bu tercih etti…9 hayvancağız tekrar fırına geri dönermiş. hususta araştırmalar yapılırken Emir Sultan Hazretleri rüyasında manevî bir varlığın cami Bu rivayet oldukça yaygın olarak anlatılır. Bu konuya “Bursa’da Ulucami” adlı eserinde yerini parmağıyla çizerek işaret ettiğini görür, Oysa biz tarihi kaynaklardan, Ulucami’nin yer veren merhum Kâzım Baykal Hoca, So- sabahleyin oraya bakınca çizilen yerde çimen Orhan Gazi Vakfının arazisi üzerinde yapıldı- muncu Baba’nın Ulucami’nin ilk vâiz ve hatîbi bittiğine şahit olur, daha sonra burası padi- ğını biliyoruz. Halk muhayyilesi, tarihe böyle olduğunu belirttikten sonra kendi hayatında şaha da gösterilir, o da yeri beğenince cami müdahale ediyor; ama ne güzel... da devam eden bir gözlemini şöyle nakleder: inşaatına başlanır.7 Senâî’nin naklettiği başka bir menkıbeye göre ise Ulucamii’nin yaptırılacağı yer tespit olunur ve içindeki binalar istimlâk edilir. Fakat bir kadın, “başkaca yerim yok, başımı nereye sokarım?” diye feryat edince Yıldırım, meseleyi, Emir Sultan Hazretlerine havale edip, “himmetinize kalmıştır” der, Emir Sultan de, “el-umûru merhûnetün bievkatihâ: Her işin gerçekleşeceği bir vakit vardır” diyerek sultanı teselli eder.8 O gece, kadın bir rüya görür, rüyasında mah- şer günü olmuş, herkes, Hz. Muhammed’den (s.a.v) şefaat umuyor, onun “Livâü’l-Hamd” denilen sancağına koşuyormuş, kadın da aynı sancağa doğru koşmak ister, ama gücü yetmez. Bu esnada kadın, büyük bir tedirgin- lik içinde feryada başlar. O sırada bir zebânî (öteki dünyadaki görevlilerden biri) gelip hâ- lini sorar, kadın, “Herkes cennete girdi, bense giremiyo¬rum” cevabını verir. Bunun üzerine zebânî, “evini Yıldırım’a ver, yoksa inatçılar- dan olur, cehenneme girersin!” deyince kadın o esnada uykusundan uyanır ve evinin nur ile dolduğunu görür. “elhamdülillâh, ben de cennetlik olmuşum” diyerek huzura kavuşur. Emir Sultan, o gün, sabahleyin erkenden Yıl-

6 Baldırzâde,age, s. 80. 7 Baykal, Bursa’da Ulucami, s. 21. 8 Senâî, Menâkıb-ı Emir Sultan, İstanbul 1290, s. 85-87.

| Ocak 2016 | Sayı 17 63 araştırma / Menkıbelerle Ulucami / Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL

Yakın zamanlara kadar Ulucami altındaki Sahaflar Çarşısı başında “Somuncu Baba’nın ekmek sattığı yer olduğu rivayet edilen noktada” çarşı esnafı sabahleyin işe başlama- dan önce toplanır, bir dua yaparlar ve sonra dükkânlarını açarlardı.10

YILDIRIM’LA EMİR SULTAN’IN SOHBETİ

Halk arasında yaygın söylentiye göre caminin ibadete açılışından önce Yıldırım ile damadı Emir Sultan arasında geçtiği söylenen konuş- ma hayli ilginçtir. Şöyle ki, Ulucami inşaatı tamamlandıktan sonra güya Yıldırım, Emir Sultan’ı çağırarak ibadete açmadan önce mabedin bir eksi- ği olup olmadığını sorar. Emir Sultan, “Her bakımdan uygundur, lâkin tek kusuru var, o da tedarik olunursa mükemmel olur” der. Yıldırım merakla, “O kusur ve eksik nedir?” deyince, “Dört tarafına padişah için işretgâh olmağa dört adet humhâne yapılırsa o zaman söz konusu eksiklik ortadan kalkar…” cevabını verir. Yıldırım bunu oldukça yadırgasa da Emir Sultan: - “Niçin taaccüp edersiniz? Bilmez misiniz ki, mü’minin kalbine Allah’ın nuru tecelli eder anlayışına göre kalp ilâhî tecelliyâtın aydınlat- tığı bir yerdir. Esasen yadırganması gereken husus, sonsuz manevî derinliklere eriştirilen kalbin günaha bulaştırılması değil midir?” yorumunu yapar. İşte bu olaydan sonra Yıldırım’ın dinî açıdan hatalarına tövbe ettiği ve noksanlarını ikmâle çalıştığı, beş vakit namaza müdâvemet ettiği söylenir.11 Böyle bir konuşmanın cereyan edip etmediği bir yana bu menkıbenin üç şeye işaret ettiği düşünülebilir: Birincisi, Emir Sultan gibi üstün kişilikli bilim ve tasavvuf büyüklerinin dine ve töreye uymayan bir şeyi herhangi bir saray mensu- bunda bile görseler “emri bi’l-mârûf nehyi ani’l-münker: iyiliği yayıp kötülüğe engel olma” kuralı gereğince eleştirmekten ve uyar- maktan çekinmemeleri. İkincisi, devlet adamlarının bu tür uyarıları olgunlukla karşılayabilmeleri. Üçüncüsü de bu uyarıların o dönemin sosyal hayatında birtakım olumsuzluklara işaret

9 Taşköprüzâde, M. Kemâlüddin, Tarîh-i Sâf - Tuhfetü’l-Ahbâb, İstanbul 1287, s. 33; İsmail Hami Danişmend, Osmanlı Tarihi Kronolojisi, İstanbul 1971, I, 196. 10 Kâzım Baykal, Bursa’da Ulucami, s. 37.

64 | Ocak 2016 | Sayı 16 ediyor olması. ve kuzey kapılarından çıkan cemaatten her kılıp dua ederek ihtiyaçlarını Allah’a arzetmeyi Bu sonuncu tespiti ele alırsak o dönem- biri, “Somuncu Baba bizim kapıdan çıktı, onu gelenek hâline getirmişlerdir. de Yıldırım’ın Sırp asıllı eşi Despina ve Sırp yakından görme fırsatını buldum” demiştir… Bu geleneğe son zamanlarda sınava girecek kayın biraderleri kanalıyla saray çevresine Somuncu Baba, bunu takip eden günlerde öğrencilerin ve öğrenci yakınlarının orada bazı müskirat alışkanlıklarının sızmış olduğu, evinde ziyaretçilerin aşırı hücumuna maruz namaz kılarak başarı için dua etmeleri de ayrıca, mahkemelerdeki uygulamalarda temel kalması üzerine Bursa’yı terk eder ve bir daha eklenmiş! değerler hilâfına bozulmalar olduğu gözlemler görülmez. Sonraları Aksaray’a yerleşir ve Bayram Sarıcan Beyefendi’den dinlediğim ve olarak kaynaklarda nakledilir. orada irşad hizmetine başlar… bendenizi çok duygulandıran bir menkıbe- İlk dönem tarihçilerinin savaş mağlubu olan Hacı Bayram Veli Hazretleri de bu süreçte ye yer vermek istiyorum. Bayram Sarıcan padişahların yenilgisine sosyal hayattaki onun yetiştirdiği büyük velilerden biri olarak Beyefendi, Ulucami’de 27 yıl görev yapmış bazı bozulmaları ortak etme çabalarının da tarihe geçmiştir.12 bir zât-ı muhterem olup ömrü 12 yaşından böyle menkıbelerin çıkmasında etkili olduğu Buna göre Emir Sultan Hazretlerinin (ö. itibaren bu ulu mabed çevresinde geçmiş söylenmektedir. Çünkü eski devirler itibariyle 1429) cenaze namazını Bursa’ya gelerek Hacı sayılır. Çünkü hafızlığını Ulucami’de yapmış kamuoyu, padişahların yenilgisini hazmede- Bayram Veli Hazretlerinin kıldırmış olması, bir daha sonra medrese müderrisi olarak vaktiyle memekte, yenilgiyi onların şahıslarıyla kayıtlı tesadüf sayılmamalıdır. vazife yapmış muhterem şahsiyetlerden Aka- saymamakta, yenilginin arkasında dînî - icti- id, Kelâm, Fıkıh gibi İslâmî ilimleri tahsil etmiş. maî sebepler aramaktadır. Görev süresini de sayarsak yarım asırdan ULUCAMİ MENKIBELERİNE ZEYL fazla Ulucami içinde bir şekilde bulunmuştur. Bizzat kendisinden dinledim. Nazif Dayı diye ULUCAMİİ’NİN İBADETE AÇILIŞI Ulucami menkıbeleri arasında hâlen halk ara- sında yaygın biçimde anlatılan bir menkıbeden bir zat varmış, 50 yıl boyunca kayyumluk Caminin ibadete açılışı ile ilgili menkıbevî de bahsetmek uygun olur. Mesela günümüzde görevini yürütmüş, Ulucami’nin temizliği ve anlatıma göre tekrar Somuncu Baba’ya dön- yaygın bir halk telâkkisine göre Ulucami, bir kandilleriyle meşgul olmuş. Birçok hatırası memiz gerekiyor. mabet olarak mübarek olmasının ötesinde arasında bir tanesi çok dikkat çekici. Şöyle ki, kaynaklarda belirtildiğine ve halk Hızır Aleyhisselâm’ın uğradığı bir yerdir. Nazif Dayı’nın anlattığına göre, bir gece arasında hâlen yaygın olan söylentiye göre Menkıbevî anlatıma göre günün birinde Hızır uyanmış ki tüm kandiller yanıyor, üstelik Yıldırım, Ulucamii’nin açılışı esnasında, vaazın Aleyhisselâm Bursa Ulucami’ye uğramış ve mihrapta bir imam namaz kıldırıyor ve cami verilmesini, hutbenin irâdını ve cuma na¬ma- içindeki şadırvandan abdest alarak hırkasını cemaatle dolu. “Eyvah!” demiş “Herhalde zının kıldırılmasını Emir Sultan Hazretlerinden minberin sağ tarafında kıble duvarında- uyumuş kalmışım! Acaba kandilleri kim yak- isterse de o, “Somuncu Baba varken bu iş ki meşhur vav harfinin üstüne asmış! Bu tı?” Nazif dayı böylesine bir telaşla şaşırmış bize düşmez” der. söylentinin etkisinde kalan halktan bazıları vaziyette iken caminin aniden zifiri karanlığa Halk arasında, “erenler gönülden söyle- söz konusu vav harfi önünde iki rekât namaz dönüştüğünü, müşahede ettiği imam ve şirler...” şeklinde yaygın bir söz vardır. O cemaatın görünmez olduğunu, henüz ezan zamana kadar o zatın ilimde derinliğini Yıldırım dahil kimse bilmezmiş ve meşrebi icabı kendini gizleyenlerden imiş, fakat bu durum Emir Sultan’ın malumu imiş… Uluca- mii’nin açılışında ilk hutbeyi irad etmek üzere Somuncu Baba adının öne çıkması görüşüne Molla Fenarî’nin de iştirak ettiği söylenir. Demek ki o da Somuncu Baba’yı ilim ve gönül birikimi ile tanıyordu. Emir Sultan’ın işareti üzerine Yıldırım Bayezid, görevi Somuncu Baba’ya verir, Somuncu Baba, sırrının meydana çıkmasının mahcubi- yeti içinde verilen görevi yerine getirir. Gerçekten de Somuncu Baba, fevkalâde etkili bir hutbe okuyarak gönülleri fetheder... O gün insanlar onun bir kerametine de şahit olurlar... Şöyle ki, gözler hep Somuncu Baba’nın üstündedir, herkes onu daha yakından görmek istemektedir... Caminin doğu, batı

11 Taşköprüzâde M. Kemâlüddin, Tarîh-i Sâf -Tuhfetü’l-Ahbâb, s. 33; İ. Hami Danişment, Osmanlı Tarihi Kronoloijsi, I, 196; Farklı bir kaynaktan nakil için bk. Yediyıldız, Bir Mabedin Serüveni, s. 31 12 Bkz. Âşıkpaşazâde Tarihi, İstanbul 1332, s. 201; İsmail Beliğ, Güldeste-i Riyâz-ı İrfân, Bursa 1287, s. 27; Terceme-i Şekâik, (mtc. Mecdi Efendi, İstanbul 1920), s. 75; Baykal, Bursa’da Ulucami, s. 21; Mehmed Ali Aynî, Hacı Bayram Veli, İstanbul 1343, s. 65 - 67.

| Ocak 2016 | Sayı 17 65 araştırma / Menkıbelerle Ulucami / Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL

vaktine de zaman olduğunu fark etmiş, gör- düklerinden hayretler içinde kalmış! Kimbilir kandilleri kimler yakmıştı? Mihraptaki imam kimdi? Camiyi doldurmuş olan cemaatı kimler oluşturuyordu? Böyle durumlarda İslâm âlimleri şöyle diyor- lar: “Allâhu a’lem bi’s-savâb: İşin doğrusunu Allah bilir.”

BİR DEĞERLENDİRME

Nakledilen menkıbelerden kimileri cami inşaa- tının yapılış süreciyle ilgili, kimileri camiye artı bir değer yükleme, halk nezdindeki manevî kıymetini artırma, kimileri devrin padişahı- nın otoritesi ve tesirini yansıtma, kimileri o devirlerde üst yönetime yakın çevrede yer alan bilim ve tasavvuf adamlarının manevî mertebelerinin yüksekliğini ifade, kimileri üst değerlerde bütünleşmenin yararlarına, kimileri de idarî hayattaki zaafiyetin toplum- sal hayata olumsuz yansımalarına ve insan haklarına saygıya işaret amacını gütmektedir. Bu menkıbelerin çıkış ve yüz yıllar içindeki an- latılış biçimi sosyo-kültürel açıdan ele alındığı ve sosyal psikoloji uzmanlarınca yorumlandığı takdirde bunların kamuoyu üzerindeki etkileri daha net bir biçimde ortaya çıkabileceği gibi tarihî hadiselerin karanlıkta kalmış bazı kısım- larına da ışık tutabilir. Özellikle günümüzde Bursa’nın yerlisi olanlar veya dışarıdan gelip Bursa’ya yerleşmiş olan- lardan çoğu bu menkıbeleri bilirler, anlatırlar. Bu menkıbeler nesilden nesile, kuşaktan ku- şağa daha ziyade şifahî anlatımla intikal eder. Keza günümüzde Ulucami civarındaki iş han- larında, Kapalı Çarşı’da ve diğer iş merkezle- rinde ticaretle iştiğal eden esnaf, sanatkâr ve ticaret erbabının çoğu, gündüzün iki vaktini (öğle ve ikindi namazını), en azından bu iki vakitten birini mümkün mertebe cemaatle Ulucami’de kılmaya özen gösterirler. Ulucami çevresinde oluşmuş bu önemli gelenek, asır- ların ötesinden sürüp gelmektedir. Dolayısıyla bu kabil ulucamilerin, insanları ibadete özen- sevap elde edebilme bakımından fark göze- olarak dışarıdan gelenlerin ziyaret edeceği diren bir fonksiyonları da vardır. tilmez. Ama büyüklerin, âlimlerin, fâzılların, mekânlar arasında önemli bir uğrak yeridir. Şüphesiz “Her cami, Beytullah’tan bir sâlihlerin, sıddîkların gelip geçtiği, hizmet Bu dün, böyle idi. Bugün de böyledir. Bu şubedir” fehvasınca camiler arasında ayrım verdiği camileri ziyaret de geçmiş büyüklerin insanlar, Emir Sultan’ları, Somuncu Baba’ları, yapmak, fark gözetmek doğru değildir. Daha hizmetlerini hatırlayarak vefakâr davranma Üftâde’leri, Molla Fenarî’leri, Süleyman Çe- çok sevap ümidiyle meşakkatli yolculukların açısından müstahsen/güzel görülmüştür. lebi’leri, İsmail Hakkı Bursevî’leri bu mabette ziyaret ve ibadet için göze alınacağı üç mes- Bu anlayışın bir uzantısı olarak son yıllarda hayal ediyorlar… Onların hizmetlerinin geçtiği cid, “Mescid-i Haram, Mescid-i Nebî, Mescid-i özellikle Ulucami’ine ramazan aylarında dışa- bu kabil mabetleri önemsiyorlar ve böyle Aksâ” olarak hadis-i Nebevî’de bildirilmiştir. rıdan da ziyaretçilerin geldiği gözlenmektedir. mekânlarda ibadet etmekten ayrı bir manevî Diğer camiler arasında ibadette daha çok Bu anlamda Ulucami, Bursa’ya gezi amaçlı haz alıyorlar.

66 | Ocak 2016 | Sayı 16 ULUCAMİİ’NİN İHTİŞAMI menâbir-i belâğât ve beyân âciz ve nâ-tüvân ve mihrâb-ı zerrîn-i mehâbet-karîninin tav- Câmi-i Kebîr’in menkıbelerle anlatıldığı bu sîfinde eimme-i mehârib-i fesâhat ve tibyân çalışmayı eski dönem eserlerinde yer alan deng ü hayrândır…” dedikten sonra ortasın- tasvîrî anlatımlardan bir demetle sonlandır- daki havuzla ilgili bir güzelleme yapıyor ve mak uygun olacaktır. tasvirî anlatımını şöyle tamamlıyor. “ El-hak Tarih boyunca Bursa’yı ve Bursa’da medfun bir câmi-i muallâ ki, mâl-i halâl ile binâ olu- din ve devlet büyüklerini anlatan Vefeyatnâ- nup bânisi Sultan Yıldırım Hân gibi pâdişâh-ı me türü kitaplarda Ulucami ile ilgili, menkıbe- zî-şân ve vâzı-ı esâs-ı izzet-mesâsı Hazret-i lere yer verildiği gibi, mabedin ihtişamı da Emîr (kuddise sirruhu’l-hatîr) gibi zât-ı âl-işân dile getirilmiştir ki, incelendiğinde bunların da ve hatîb-i mukaddem ü vâ’iz-i mükerremi adeta menkıbevî tasvirler olduğu gözden kaç- Şeyh Hamîd-i Kayserî gibi kutb-i cihân ola, maz. Meselâ, Baldırzâde Selîsî Şeyh Mehmed, her ne kadar tavsif olunsa kemâ yenbağî Vefeyatnâmesi’nde cami içindeki direkleri ta’rif olunmağa mecâl muhâl ve adîmü’l-ih- tasvir amacıyla, timâldir…”13 “Ol direklerle çok şeref bulmuş Bu yazıyı Baldırzâde - Selîsî Şeyh Mehmed’in Göğe nûru direk direk olmuş!” bir duasıyla tamamlayalım; derken, minareleri için de “…Kendisi Firdevs-i “Câmi’un kad ‘alet mebânîhi a’lâ, minâreleri sidretü’l-müntehâ’dır..” diye Nevverallâhu kabra bânîhi: ekliyor. Müellif, mabedin içini tanıtırken, Bir cami ki, binası yükselmiştir. Allah, bânisi- “Minber-i bülend-pâyesinin ta’rifinde hutabâ-i nin kabrini nurlandırsın!”.14

13 Bk. Baldırzâde, Ravza-i Evliyâ, , s. 81. 14 Baldırzâde, age, s. 81.

* Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ULUCAMİ adlı eserinden alınmıştır.

| Ocak 2016 | Sayı 17 67 haber / Bursa’nın Gelenekselle Geleceğe Yolculuğu / Saffet YILMAZ

Saffet YILMAZ BBB Basın ve Halkla İlişkiler M.V.

BURSA’NIN GELENEKSELLE GELECEĞE YOLCULUĞU

Kentlerinin geleceğini kurma çabasındaki açan Bursa, bugün çevresindeki pek çok ile somut olmayan kültür mirası ve kırsal mirası- günümüzün kent yöneticileri, son yıllarda, deneyimlerini ihraç eder durumdadır. Sadece nı da örnek gösterilir bir hale getirdi. Bunun ‘kültür mirası’nı başat öge olarak görmeye Anadolu kentleri değil, başta Balkanlar olmak sonucunda, Antalya’daki TKB toplantısının başladı. Bu algı, tüm dünyada böyle. Kültür üzere pek çok coğrafyadaki ülkeler de bu konusu “Kırsal Mimari ve Kırsal Miras: Bursa mirası kavramı artık, kentler için yükselen deneyim paylaşım süreci içine girmişlerdir. Örneği” olarak belirlendi. Toplantıya Bursa değer kabul ediliyor. Bu durum sadece ma- Türk soyundan gelen ülkelerin oluşturduğu Büyükşehir Belediyesi adına katılan Kent nevi bağlılık veya aidiyet saiklerinden değil, Türksoy teşkilatının; Kazakistan’daki, Kırgızis- Müzesi Koordinatörü ve Başkan Danışmanı ekonomik sonuçlar doğuran turizm türleri tan’daki, Tataristan’daki veya Moğolistan’daki Ahmet Erdönmez “köy müzeleri” kavramını, içinde kültür turizminin baş sıralara oturma- programlarına Bursa’yı davet edip, bura- Kültür ve Turizm Daire Başkanı Aziz Elbas sından kaynaklanıyor. Kültür mirasını ihya daki tecrübelerimizi paylaşmamızı istemesi kırsalda yapılan somut ve somut olmayan etme çabasındaki ülkeler ve kentler, çeşitli tesadüf değildir. Bursa’nın, özellikle Orta kültür mirası çalışmalarını, bendeniz ise tarihi organizasyonlarla bu miraslarını paylaşma Asya ülkelerinin kültür çevrelerindeki algısını mirasın ihyası çalışmalarının tanıtım ve halkla çabasında. Bu durum; en bilinen, herkesin herkesin görmesini isterim. Bu algı kuşkusuz ilişkiler boyutunu, TKB üyesi belediyelerin görmek istediği Avrupa kentleri için de böyle, kendiliğinden oluşmadı. Uygun alanlarda- temsilcileri ile paylaşmaya çalıştık. Oturumun en az bilinen ve hatta şehrin her yanını enerji ki ısrarlı, kararlı ve kalıcı çabalar, pek çok ardından söz alan diğer konuşmacıların Bursa borularının sardığı Kazakistan’ın Aktau şehri coğrafyada Bursa denilince, insanların yeni üzerine kurduğu cümleler ve salondan gelen için de böyle. birşeyler görmek veya duyma beklentisine sorular, aslında Bursa’nın bu alanda geldiği girdiği bir şehir olmamızı sağladı. durumu gösteriyordu.

Peki, dünya kentleri böyle bir yola girmişken, Toplantıyla paralel olarak gerçekleşen Yapeks Bursa’nın durumu nasıl, şehrimiz ne yöne Bir süre önce Antalya’da gerçekleştirilen fuarında Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak yolculuk ediyor? Gururla söylemek gerekir Tarihi Kentler Birliği(TKB) toplantısı ve Yapeks açılan stand da katılımcıların yoğun ilgisi ile ki Bursa, tarihi mirasını ihya etme noktasın- fuarı da bu durumun yakın zamanda yaşanan karşılaştı. Bursa’nın kırsalından alınıp Antal- da iyi durumda. 2000 yılında Tarihi Kentler örneklerinden biri oldu. ya’daki fuara taşınan kültür ögeleri izleyenleri adeta büyüledi. Birliği’nin kuruluşuna ev sahipliği yapan, Tarihi mirası ihya çabalarını önemli bir nokta- öncesinde bir grup kent sevdalısının baş- ya getiren Bursa, bir adım daha ileri giderek lattığı Tarih İçinde 85 programlarına kucak

68 | Ocak 2016 | Sayı 16 Size bu noktada, kırsal mirasımızın tanıtımı göstermemiz gerekiyordu. Bursa’nın herhangi çıktı. ve günümüz kültür-sanat dünyasına aktarıl- bir köyünde bir çalgı aleti olmadan, su taşıdığı Kamu kurumları benzer işlerini genelde şöyle ması amacıyla yaptığımız bir çalışmadan söz bakır kabı ters çevirerek çalgı aletine dönüş- yaptırırlar; işe uygun birkaç ajans veya ekip etmek istiyorum. Öncesinde şunu belirtmekte türen zekânın, aslında yöresel ve bölgesel çağrılır, talep iletilir ve kendilerinden proje yarar var; tarihi mirasın ihyası noktasında bütün müzik tarzlarına yatkınlığını, hatta, ve bütçe istenir, uygun olanda karar verilir olduğu gibi, kırsal miras konusunda da bütün evrensel müzik olarak kabul edilen senfoniyi ve senaryosundan son ürün haline gelmesi- dünyada bir hareketlenme var. Avrupa Müze de içerisinde barındıran nağmeler mırıldandı- ne kadar tüm aşamalar bir ajans tarafından Akademisi, somut olmayan kültür değerleri- ğını göstermeliydik. Daha da önemlisi; yerel hazırlanarak idareye sunulur. Ve idare çalış- nin yeni iletişim teknolojileri aracılığı ile kültür kabul edilen ve sadece Türk insanına hitap manın sahibi olur. İzlediğiniz bu çalışma ise dünyasına kazandırılması noktasındaki pro- ettiği düşünülen ezgilerin, doğru bir müzikal tümüyle belediye kaynaklarıyla ve belediye jeleri özendirmekte, bu yöndeki çalışmaları düzenleme ile ele alındıkları takdirde tüm aklıyla yapılmış bir çalışma olması bakımından ödüllendirmekte. Bizim bu alanda yaptığımız dünya insanları ve kültürleri açısından da bir dikkate değerdir. “Elimde Sazım Bursa’da Gözüm” projesi bu karşılık bulacağını ispat etmeliydik. Projenin fitilini ben yaktım, genel anlamda yılın başında İtalya’da gerçekleştirilen törende Gerçekten zor bir işe soyunduk, ama bugün koordinasyonunu sağlayan da bendenizim. ödüle değer bulunmuştu. Somut olmayan elimizde, hem Bursa için çok değerli bir Fakat, bu çalışmanın arkasında olmazsa kültür mirasımız üzerinden şehrimizi tanıtma tanıtım klibi var hem de yerelden evrensele olmaz niteliğindeki iki kişiyi burada takdim çabası güden bu çalışmamız, sosyal medya- uzanan müzik eserleri elde ettik. Bursa’nın etmek isterim. Çünkü ben olmasaydım kuşku- ya konulduğu andan sonraki 2 ay içinde 4 kırsalında, Keles’in Gelemiç köyünde sadece suz biri düşünür, uygulamak için yol yöntem milyon izleyiciye ulaşmıştı. yaşlıların mırıldandığı nağmeler, an oldu Yu- arardı ancak o iki kişi olmasaydı bu proje Büyükşehir Belediyesi olarak, bu projeyi bir nan müziğine dönüştü, sirtaki oldu, an oldu gerçekten olamazdı. adım öteye taşıyacak yeni bir çalışma yaptık Flamenko oldu, an oldu rack oldu. Yetmedi, Müzikal altyapıyı Büyükşehir Belediyesi ve ilk kez Antalya’daki toplantıda izleyicile- yer yer geleneksel melodisini tekrar eden Stüdyo Sorumlusu Kurtuluş Gözütok hazırladı. re sunduk. İzleyenlerin tepkisi görülmeye eserimiz, an oldu Balkan tınılarına büründü, Aynı zamanda iyi bir müzis- değerdi. yen olan, özgün eserler çalan Şimdi size bu çalışmanın ve söyleyen bu arkadaşımız, hikayesini anlatmak isterim. ortaya çıkan müzik eseri- Bursa Büyükşehir Belediyesi nin tek başına yapımcısıdır. bünyesindeki Bursa Araştır- Çalışma arkadaşım olarak maları Merkezi, 2010 yılında kendisiyle gurur duyuyor, Bursa’nın başta Dağ yöresi böylesine nitelikli bir çalışanı olmak üzere kırsal bölgeler- olduğu için Büyükşehir Bele- de başladığı somut olmayan diyemizin çok şanslı olduğunu kültür mirası derleme düşünüyorum. çalışmasında çok önemli bir Eserin oluşumunda olmazsa noktaya geldi. Tespit edilip olmaz ikinci kişi H. Mücahit envanteri çıkarılan şarkı, Pehlivan’dır. Bugüne kadar türkü, ninni, mani ve ben- pek çok sinema filminin zeri her türlü kültür mirası Tarihi Kentler Birliği Antalya Toplantısı yapımcılığını üstlenmiş olan kayıt altına alındı, kitaba ve sayısız irili ufaklı yapım- belgesele dönüştürüldü. an oldu çok sesli müzik oldu, senfoniye dö- da imzası bulunan H. Mücahit Pehlivan da Fakat iş burada bitmiyordu, tespit edilen bu nüştü. Kırsalımızda, özellikle de dağ yöremiz- Büyükşehir Belediyesi Basın Halkla İlişkiler kültür değerlerinin, günümüz kültür sanat de seslendirilen “Bakırım gümlesene çakırım Müdürlüğü çalışanıdır ve kendisiyle gurur du- algıları da dikkate alınarak evrensel hale dinlesene”, “Öperim kokarım”, “İpeğim” ve yuyoruz. Aslında bu çalışmanın her aşamasın- getirilmesi, günümüz kültür sosyal yaşamına “İki keklik” adlı türküler artık dünya müzikleri daki meşakkatle yüzleşen de kendisidir. Israrcı katılması gerekiyordu. Keles’in Kocakovacık, arasına girdi. ve kararlı tutumu ayrıca dikkate değerdir. Orhaneli’nin Dağgüney ya da Kemalpaşa’nın Bu iki arkadaşımız için söylenecek çok şey Sincansarnıç köylerinde yaşlıların dilinde var ancak şu kadarını söyleyerek tamamlaya- dolaşan bu melodiler ancak bu şekilde kırsal- Müzik, bu projenin iki önemli ayağından yım, bu yetenekteki arkadaşlar sadece Bursa dan çıkıp dünyaya açılabilirdi. Yani, kırsalda ilkiydi. İkinci ve göze-gönüle hitap ettiği için Büyükşehir Belediyesi için değil Bursa için geleneksel şekliyle çalınıp söylenen melodile- çok önemsediğimiz ikinci ayağı ise tanıtım de şanstırlar; iyi yönlendirilir, önleri açılırsa rin evrensel olarak da çalınıp söylenebilece- filmi boyutu idi. En az 100 noktada inceleme Bursa için hayata geçirilecek pek çok projede ğini göstermemiz gerekiyordu. Bunu, Elimde yapıldı, plan tespitleri için ön çekimler ger- kendilerini görmek mümkündür. Sazım Bursa’da Gözüm çalışmasıyla kısmen çekleştirildi. Ardından asıl çekimlere geçildi ve yapmıştık ama konuyu bir adım ileri götür- Bursa’nın doğal ve tarihsel güzelliklerini içe- Projenin teknik kısımlarını Maydanoz Film memiz, evrensele nasıl taşıyacağımızı, daha ren 80 civarında plan çekimi yapıldı. Havadan Yapımcılık Şirketi ile çalıştık. Bugüne kadar ötesi, kültür değerlerimizin aynı zamanda ve yerden ayrı yapılan çekimler sanatçıyla ve başka projeleri de çalışmıştık kendileriyle ve tüm insanlığın evrensel değeri olduğunu ritimle birleşti ve ortaya izlediğiniz çalışma hepsinden memnunduk ama bu son çalış-

| Ocak 2016 | Sayı 17 69 haber / Bursa’nın Gelenekselle Geleceğe Yolculuğu / Saffet YILMAZ

Buruk bir gülümsemeyle hatırladığımız bir anımız da İznik Roma Tiyatrosu ile ilgili. Takip edenler hatırlayacaktır, 2014 yılında Büyük- şehir’den Bütünşehir’e geçişle birlikte Bursa Büyükşehir Belediyesi İznik’e özel bir önem vermeye başladı. Göl içindeki bazilikanın keş- fedilmesinden, çini fırınları kazısına, surların restorasyonundan şehirdeki anıtsal yapılara kadar pek çok nokta ve mekana el atıldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Kültür Bakanlığı ile bir protokol imzalayarak ilçedeki tiyatro gibi, çini fırınları gibi, kale kapıları gibi dev projelerde elini taşın altına koydu. Yetmedi, kısa aralıklarla İznik’e gitti ve oradaki yöneticilere, yılan hikayesine dönmüş olan kazıları hızlandırma konusunda elinden gelen desteği vereceğini söyledi. O da yet- medi; “İznikli artık bu çalışmaların sonucunu görmek istiyor, yılda 20 gün kazı yapılan günler geride kaldı. Çalışmaları bütün bir yıla yayalım ve ortaya çıkaracağımız mekanları ilçenin sosyal ve kültürel yaşamına katalım, mada Maydanoz ekibi de olağanüstü bir İznik halkı bunu bekliyor” diyerek ilçeye verdi- çaba harcadı, özveride bulundu. Kendilerine ği önemi ilan etti. şükranlarımızı sunuyoruz. Biz de bu çabalara bir katkımız olsun düşün- cesi ile Gelenekselle Geleceğe projesinde İznik Yapımı yaklaşık 4 ay süren bu çalışmanın Roma Tiyatrosu’nu değerlendirmek istedik. çok kolay hayata geçmediğini, zorluklardan Bu arada belirtmeliyim, İznik’teki Roma oluşan bir hayli anı biriktirdiğimizi de yazma- tiyatrosu sadece İznik ve Bursa için değil, dan geçemeyeceğim. Bir kere, böylesine özel ülkemiz için çok değerli bir yapı. Unik, yani bir çalışmayı hayata geçirmek için, alanında tek, mimari açıdan Anadolu’da başka örneği yetkin kişi, kurum, sanatçı, ekip vb. unsurlar- olmayan bir yapı. Sanatçılarla birlikte tiyatro- dan yararlanmak, bunların pozitif enerjisini nun görüntüsünü çekecektik. 30, bilemedin hazırlanacak projede birleştirmek gerekir. 40 saniyelik bir bölüm. Adını vermeyeyim, Biz, kendi içimizdeki ‘uygun/yetkin’ unsurları Büyükşehir Belediyesi ilgili kuruma yazı yazdı, tamamladık ama içimizde olamayan ve bu nezaketen çekim için izin istedi. Gelen yanıt proje için gerekli olan dış unsurların bir kısmı şöyle; “Tiyatroda kazı yapıldığı için talebiniz ne yazık ki beklediğimiz enerjiyi vermedi. Bile uygun görülmemiştir.” isteye vermedi. Sadece iki örnek vererek geç- Kazıyı yapan kim? mek isterim bu konuyu: Çalışmadaki senfonik bölümü seslendirmesi ve görüntü vermesi için Bursa Senfoni’ye başvurduk, Büyükşehir Belediyesi’nin bu projesini anlatıp, 1 (bir) dakikayı geçmeyen bu bölüm için işbirliği rica ettik. İşbirliğinin kapsamı şuydu; müzik içinde yer alan senfonik bölümü seslendirmelerini ve klipte yer almalarını rica ettik. Yanıtları sorularla geldi. İlk soru, ‘bu iş için ne kadar bütçe ayırdınız’, ikinci soru ‘alaylı biri senfoninin çalacağı parçayı yazabilir mi?’ şeklinde oldu. Üçüncü ve dördüncü sorular da benzer içerikli olunca yanlış kapıya başvur- duğumuzu anlayıp döndük. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yıllardır hiçbir karşılık bekleme- den Bursa Senfoni için neler yaptığını, hangi destekleri ayaklarına serdiğini oradaki ilgilere anlatma ihtiyacı da duymadık.

70 | Ocak 2016 | Sayı 16 Kültür Bakanlığı ve Bursa Büyükşehir Beledi- duyuracağı başka projeleri olduğunu da biliyor hiçbir arkadaşım bir kez olsun ‘of’ demedi. yesi. ve merakla bekliyorum, Sayın Münir Karaloğlu Valimizi kutlarım), bu inceliğin şehirdeki başka İzin vermeyen kim? Sonuç niyetine.. yetkililerce de paylaşılacağı anlamına gelmi- … yormuş. Geç fark ettik taşın sert olduğunu, su Kültürel mirasın ayağa kaldırılması artık herke- Bir şehrin üst yöneticilerinin tarihe, kültüre ve insanı boğar, ateş yakarmış. Geç fark ettik. sin bir taraflarından tuttuğu bir konu. Ama o sanata önem vermesi, o şehirdeki başka ilgili mirasın yeni iletişim teknolojileri ve mecraları Daha anlatılacak onlarca anımız oldu ancak kişi ve kurumların da aynı hassasiyeti gös- kullanılarak geniş halk kitlelerine duyurulma- izlediğiniz çalışmayı da tamamlamış olduk. tereceği anlamına gelmiyormuş. Mesela bir sı en az mirasın ihyası kadar önemli. Bursa Çalışmanın arka planında çok ciddi emek ol- şehrin valisinin ta Van’dan Bursa’ya fotoğraf Büyükşehir Belediyesi olarak, bu noktada çok duğunu yazmalıyım. Büyükşehir Belediyemizin sanatçısı getirtip şehri fotoğraflatma ve şehir- özel üretimler yaparak toplumsal hafızaya Orkestra Şube Müdürlüğü yöneticilerine, sa- dışı-yurtdışı sergileri ile o şehri tanıtma çaba- sunduğumuzu düşünüyoruz. natçılarına ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Basın larına girmesi(Detay gibi görünse de bu çok ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nün her kade- Yeni üretimlerde buluşmak dileği ile... özel ve hedefe yönelik bir davranıştır, yakında medeki çalışanlarına çok teşekkür ediyorum,

| Ocak 2016 | Sayı 17 71 haber / Bursa’da Zaman’ın Dört Mevsimi / Saffet YILMAZ

Saffet YILMAZ BBB Basın ve Halkla İlişkiler M.V.

BURSA’DA ZAMAN’IN DÖRT MEVSİMİ

Bursa’da Güz 1.si / Bülent Terzi / Dudaklı Köyü

Tanpınar’ın o meşhur Bursa’da Zaman şiirinden alıntı yaparak yayın hayatına başlattığımız Bursa’da Zaman dergimizin dördüncü yılındayız. Tarihi kültürel mirasın tanıtımını, duyurusunu ve ihyasını dert edinen ve de Türkiye genelinde büyük bir ilgiyle karşılanan dergimiz, sanatın değişik alanlarından yararlanarak Bursa’da Zaman’ın geçmişe ve geleceğe açılan kapılarını aralama çabası içine girdi. Bursa’da Zaman Fotoğraf Yarışması da bu çabalardan biri.

72 | Ocak 2016 | Sayı 16 Tanpınar’ın o meşhur Bursa’da Zaman şiirinden alıntı yaparak yayın hayatına başlattığımız Bur- sa’da Zaman dergimizin dördüncü yılındayız. Tarihi kültürel mirasın tanıtımını, duyurusunu ve ihyasını dert edinen ve de Türkiye genelin- de büyük bir ilgiyle karşılanan der- gimiz, sanatın değişik alanlarından yararlanarak Bursa’da Zaman’ın geçmişe ve geleceğe açılan kapı- larını aralama çabası içine girdi. Bursa’da Zaman Fotoğraf Yarışma- sı da bu çabalardan biri. Bu şehirde yaşayan veya başka bir şehirde yaşayıp da sadece fotoğraf çekmek için dışarıdan gelen fotoğraf sanatçısı dostlar belki milyonlarca fotoğraf çektiler Bursa’ya dair. Gecesi gündüzü, geleneksel dokusu bozulmamış sokakları, tarihi eserleri, tarımı, sanayisi, hanı, hamamı… Velhasıl; Bursa’da Güz 2.si / Ahmet Çetin / Sonbahar Sabahında Kozahan yaşamın, yaşanmışlık belirtisi olan her öge fotoğraf sanatçısı için önemli bir ayrıntı. Bu ayrıntılar mil- yonlarca kez kadraja alındı. Fakat biz durumu biraz daha farklılaştır- mak ve şehirde zaman’ın akışını bir disiplin dahilinde görmek istedik. Bunun için de Bursa’da zaman’ı renklere, mevsimlere göre belgele- mek istedik. İyi ki istemişiz, ortaya, Bursa’da zamanın dört mevsimi çıktı. Belki ilk kez disipline edilmiş bir şekilde şehirde zamanın akışı mevsimlere göre belgelenmiş oldu. Dört kategoride 3 bin 500’e yakın fotoğrafı değerlendirmek kuşkusuz zevkli olduğu kadar zahmetli bir iş. Jüri üyesi tüm dostlara sonsuz te- şekkür… Çabamızı değerli bulup da farklı olanı belgelemek için arayışa giren fotoğraf sanatçısı dostlara da çok teşekkür ediyorum. Saye- lerinde Bursa belgeliğine binlerce yeni fotoğraf girmiş oldu.

Bursa’da Zaman fotoğraf yarışma- Bursa’da Güz 3.sü / Melek Kaya / Botanik Park sı, bu şehirde zamanın dört mevsi- mini anlatması bakımında da önem

| Ocak 2016 | Sayı 17 73 haber / Bursa’da Zaman’ın Dört Mevsimi / Saffet YILMAZ

Bursa’da Güz Mansiyon / Bülent Terzi / Suuçtu Bursa’da Güz Mansiyon / Hayri Yıldırım / Keles’te Akşamüstü Bursa’da Güz Mansiyon / Orhan Çelebi / Sonsuzluk

taşımakta. Kent belleğine birbirinden güzel Seçilen fotoğraflar arasında bulunmayan Dereceye giren fotoğrafların sahiplerini görüntüler eklenmiş oldu. onlarca fotoğrafın da çok nitelikli ve özel (1. Bülent Terzi, 2. Ahmet Çetin, 3. Melek Şehrimizin tarihini ve kültürünü tanıtmak olduğunu belirtmeliyim. Kaya, mansiyonlar: Bülent Terzi, Hayri amacıyla hayata geçirilen pek çok pro- Yarışma Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Yıldırım ve Orhan Çelebi) kutluyorum. Ba- je var. Bursa Valiliği’nin, Anadolu Ajansı Bursa Fotoğraf Sanatı Derneği işbirliği ile şarılarının devamını diliyorum. Yarışmaya bünyesindeki değerli fotoğrafçı Ali İhsan gerçekleştirildi. Kent adına üretilecek her fotoğraf gönderen tüm fotoğraf ve doğa Öztürk’ü Van’dan Bursa’ya çağırıp şehri projede yer alma çabalarını takdirle izledi- dostlarına Bursa Büyükşehir Belediyesi fotoğraflatması veya Büyükşehir Bele- ğim BUFSAD yönetimine ayrıca şükranları- adına teşekkür ediyorum. Işığınız bol olsun. diyemizin ünlü fotoğraf sanatçısı İzzet mı sunarım. Yeni projelerde buluşmak dileği ile… Keribar ile Bursa üzerine fotoğraf çalış- ması yapması gibi pek çok proje.. Bunların hepsi de birbirinden değerli, şehrin ulusal ve uluslararası arenada tanıtımı anlamın- da büyük işlevi olacak çabalar. Bursa’da Zaman Fotoğraf Yarışması ile, hem bu ça- balara paralel olarak hem de çabaları biraz farklılaştırarak şehrimizin kültür değerlerini mevsimlerin renkleriyle sunmak istedik.

VE GÜZ… Güz kategorisi, dört aşamalı yarışmanın son etabıydı. İlkbahar, Yaz ve Kış kategori- lerine birbirinden değerli fotoğraflar katıldı ancak itiraf etmeliyim, Güz kategorisi hepimizi kendinden geçirdi. Yaklaşık 250 fotoğraf sanatçısından gelen 800’ü aşkın fotoğraf arasından en iyilerini seçmek, güzeller arasından güzel seçmek gibi bir şey oldu. Elbette bunda, bu yılki Güz mevsiminin Bursa’da Kış 1.si / Aksel Kırcı / Rengarenk uzun ve canlı geçmesi etkili oldu. Fotoğraf sanatçısı dostlar iki aya yakın bir sürede çalışma yapma imkanı buldular. Benim de içinde yer aldığım Seçici Ku- rul çok zor ve titiz bir çalışma yaptı ve sayfalarda gördüğünüz fotoğraflar ortaya çıktı. Açıkçası, yarışmaya katılan eserlerin önemli bir kısmı ödülü ve sergilenmeyi hak eder nitelikteydi ancak bir yarışmanın içinde bulunuyor olmamız, doğal olarak bir seçmeyi ve sınırlandırmayı gerektirdi. Bursa’da Kış 2.si / Ahmet Çetintaş / Irgandı Köprüsü ve Kış Bursa’da Kış 3.sü / Simge Kurtulan / Zirveden Bakış

74 | Ocak 2016 | Sayı 16 Bursa’da Bahar 2.si / Arif Miletli / Işık

Bursa’da Bahar 1.si / Tayfun Karahasan / Toplumsal Duyarlılık Anıtı Bursa’da Bahar 3.sü / Aytül Akbaş / İlkbahar

Bursa’da Yaz 2.si / Mustafa Gezer / Bursa Çalı Güreşleri

Bursa’da Yaz 1.si / Ümmü Kandilcioğlu / Uluabatta Bir Sabah Bursa’da Yaz 3.sü / Yılmaz Dinçer / Fıskiye

| Ocak 2016 | Sayı 17 75 haber / 2016’Da 16 Özel Buluşma / Ertan AKMAN

Ertan AKMAN

ÖZEL BULUŞMA

Bursa Büyükşehir Belediyesi 2016 yılında; “2016 Yılında 16 Özel Buluşma” başlığı altında toplanacak etkinliklerin yanı sıra rutin festival, periyodik kültürel etkinlikler ve desteklenen diğer etkinliklerle 2016 yılında yoğun ve renkli bir kültür sanat programı hazırlıyor.

76 | Ocak 2016 | Sayı 16 16 alt başlıkta toplanacak etkinliklerin ilki ve konser destekli bir sempozyum gerçekleş- Suyun insan zekasıyla kazandığı maddi ve 2016 YILINDA 16 ANMA. Bursa kent kültürü tirilecek. manevi işlevinin ele alınacağı Su&Us temalı içinde önemli bir yer tutan Bursalı sanat ve etkinlik kapsamında resim, fotoğraf, video, Ve yine Mayıs ayı bir ilke imza atacak, BURSA kültür insanlarının unutulmasını önlemek geleneksel sanatlar, enstalasyon vs. çalışma- GENÇFEST. 13-19 Mayıs arasında düzen- amacıyla; kentimizle bağı bulunan ve ulusal ları izlenime sunulacak. lenecek festival, gençler ve her daim genç kültürümüzün biçimlenmesinde önemli roller kalanlar için projelendiriliyor. Farklı alanlarda DAĞ KÜLTÜRLERİ FESTİVALİ ve ULUSLARA- üstlenmiş 16 sanat, kültür ve bilim insanı özel düzenlenecek festival kapsamında sportif RASI GELENEKSEL EL SANATLARI FESTİVALİ programlarla anılacak. Müzeyyen Senar, Nuri aktiviteler, kültürel sunumlarla desteklenecek. Kent kültür takvimine eylül ve ekim ayları Sami Koral, Sami Güner, Zati Sungur, Şefik içinde merhaba diyecek iki yeni festival. Halk Bursalı, İsmail Beliğ, Süleyman Çelebi, Dion Haziranda da bir ilk buluşma gerçekleşecek. kültürünün geleneksel öğelerini, modern Krisostomos, Hacı İvaz Paşa, Kazım Bay- “BURSA SANAT FUARI” Gelenekten Güncele yaklaşımlar çerçevesinde göz önüne getir- kal, Bimen Şen, Feraizcizade Mehmet Şakir teması çerçevesinde fuar mantığı ile hazırla- meyi amaçlayan her iki organizasyonda da Bey, Mustafa Cenani, Yıldırım Gürses, Âşık nacak etkinlikte; sanat dünyamızda geçmiş Bursalılar farklı kültürlerle tanışma olanağı Reyhanî, Cem Sultan’ın anılacağı listede ilk ve güncel, geleneksel ve modern tüm üretimi bulacak. uygulama Şubat ayında başlayacak. kavrayarak, klasik sanatlarımızı ve modern sanat örnekleri ile kentimizin sanat hayatına Ekim ayının bir diğer önemli başlığı da BURSA Mart ve Nisan ayları içinde gerçekleştirilmesi farklı bir boyut getirmek hedefleniyor. Gele- TÜRK MÜZİĞİ GÜNLERİ olacak. planlanan BURSA MÜZİK GÜNLERİ kapsamın- neksel sanatlarda çalışmalar yapan ustalar da; Farklı salonlarda Caz, World, Oda Müziği, yazma, hat, tezhip, minyatür, çini çalışmaları, Etkinlik Türk Müziği anlamına ülkemizin öncü Sufi gibi tarzlar ve resital, oda orkestrası modern resmin ustalarının eserleri, günümüz kentleri arasında yer alan Bursa’da halk ve programlarının yer alacağı 16 konser progra- sanatında önemli bir yer tutan video ensta- sanat müziği alanında yapılan çalışmaların mı düzenlenecek. lasyon ve dijital fotoğraftan örnekler aynı me- koro boyutlu konser programları ile sınırlı olduğu gerçeğinden yola çıkılarak projelendi- 16 sayısı ile birlikte hareket edilecek diğer bir kanda izleyici ile buluşturulacak, geleneksel riliyor. Etkinlik kapsamında konser ve dinleti- etkinlik başlığı da BURSA FOTOĞRAF GÜN- ve güncel sanatların önemli isimlerinin katıla- lerin yanı sıra düzenlenecek oturumlarla Türk LERİ olacak. Bu yıl Mart ayı içinde 23. kez cağı konferans ve paneller düzenlenecek. müziğinin bugünü ve yarını da tartışmaya düzenlenecek etkinlikte 16 sergi – 16 gösteri Temmuz – Ağustos ayları arasında düzenle- açılacak. programı yer alırken, etkinlik ilk kez il bazında necek BURSA YAZFEST; Bursa’nın bir sahil yaygınlaştırılıyor. kenti olduğu fikrinden hareketle yaz/sayfiye Kasım ayında düzenlenecek BURSA İPEK SEMPOZYUMU Bursa Büyükşehir Belediyesi- Güzel bir rastlantı ile 16. kez düzenlenecek geleneğinin yoğunlaştığı sahil beldelerinde nin “Bursa İpeği Yeniden Hayat Bulacak” pro- olan BURSA EDEBİYAT GÜNLERİ’nde de bu projelendiriliyor. Sportif aktiviteler, sahne jesi kapsamında gerçekleştirilecek. Kültürel yıla özgü olarak bir yapı değişikliğine gidiliyor. sanatları, plastik ve görsel sanatları içeren etkinliklerle de desteklenecek sempozyumun Mart ayı içinde düzenlenecek etkinlikte ede- Yaz festivali iki ay boyunca hafta sonları farklı izleyen yıllarda bir festival formatına dönüş- biyatımızın 16 önemli ismi söyleşi programları sahil kentlerine uğrayacak. mesi amaçlanıyor. Etkinlik kapsamında çok ile sevenleriyle buluşacak. Ağustos ayında düzenlenecek CEMAL NADİR oturumlu, uygulama destekli bir sempozyum Nisan, turizm alanında tüm yıla yayılacak bir GÜLER KARİKATÜR GÜNLERİ tamamen sokak gerçekleştirilirken, İpek kavramının sanat etkinliğin başlangıç ayı. 2016’DA 16 ROTAY- etkinlikleri üzerine kurgulanıyor. alanında bulduğu karşılıklar ve farklı sanat LA BURSA. Bursa’nın doğa turizmi gücünü disiplinleri ile bağları sergi, konser ve entalas- Hazırlık çalışmalarına başlanan BİENAL sağlamlaştırma ve Marmara bölgesinden yonlarla izleyici karşısına çıkacak. BURSA Eylül ve Kasım ayları arasında ziyaret alabileceği turist sayısını artırmayı hedefleyen edilebilecek. Bursa Büyükşehir Belediye- Ve 2016 yılının son sürprizi, Aralık ayında dü- etkinlik kapsamında 16 Bursa Rotası hari- si tarafından restorasyonları tamamlanan zenlenecek BURSA CAZ FESTİVALİ. İlk yıl için talandırılmış olarak tanıtılırken yıl boyunca hamamların ve diğer su yapılarının koruma, ulusal formda düzenlenecek festival kapsa- rotalara yönelik tanıtım gezileri yapılacak. değerlendirme ve yaşatma amacına yönelik mında, Türk cazının önemli isim ve toplulukla- Ve Mayıs ayı içinde Bursa eski bir dostu ile kültürel çalışmalar kapsamında gerçekleşti- rının yer alması planlanıyor. yeniden buluşacak, “BURSA TASAVVUF SEM- rilecek etkinlik; kentimizin plastik sanatlarda Sözün özü, 2016 Bursa’da başka olacak. Tüm POZYUMU” 2016 yılı kültür takvimi dâhilinde ilk geniş katılımlı organizasyonu olarak da sanatseverler şimdiden keyifli yıllar… 6. kez düzenlenecek etkinlik kapsamında tanımlanabilir. tasavvuf kültürü konulu çok oturumlu, sergi

| Ocak 2016 | Sayı 17 77 araştırma / Ateşle Büyüyen Şehir / Orhan DOĞAN

78 | Ocak 2016 | Sayı 16 Orhan DOĞAN BBB İtfaiye Daire Başkanı

Tarih boyunca çok yangın felaketleri yaşadı Bursa. İtfaiye teşkilatının kahraman erleri ve tulumbacılar geçmişten günümüze tarihi yangınların izleriyle dolu bu kentte, ateşle canları pahasına mücadele ettiler.

Tarihi boyunca alevlerle savaşan Bursa’da en di. Ardından gelen 7,5 şiddetindeki deprem ise henüz bilinen yangınlardan biri olan 1491 Fidan Han yan- yaraları tam olarak sarılamayan şehre en büyük gınından 2 yıl sonra Çırapazarı, Çakırhamam ve Ulu darbeyi vurdu. 1854 yılındaki “küçük kıyamet” olarak Cami’yi kapsayan bir yangın çıktı. 1512’den 1772 da bilinen bu deprem, şehrin yarısından fazlasının yılına kadar Tuz Pazarı, Kayhan, Kapalı Çarşı ve Set- yıkılmasına sebep olduğu gibi, büyük yangın fela- başı Irgandı Köprüsü altındaki Ermeni mahallesinde ketlerini de beraberinde getirdi. 1863 yılında Setbaşı çıkan yangınlar Bursa’da 25 mahallenin tamamıyla ve 1870’de çıkan Kayhan yangını da Bursa’nın ve yanması ve Sipahi Pazarı, Geyve Hanı Çıra Pazarı Bursalıların belini ciddi şekilde büktü. 1889 yılında ve Saraçhane ile birlikte birçok anıt yapının tahrip Ulu Cami’nin o dönem ahşap olan külahının tama- olmasıyla sonuçlandı. Emir Han’ın kuzey bitişiğinde men yandığı batı tarafında çıkan yangının kıvılcımları, bulunan ve o dönemde Aktarlar Çarşısı adıyla bilinen doğu minaresine kadar uzandı. Aynı yıl Belediye bölümde çıkarak 30 dükkan ve Emir Han’ın bazı civarındaki yangından sonra 1904 yılında Pirinç bölümlerine zarar veren 1584 yangını, Bursa’yı basan Han civarı ve Kayhan’ı yeniden alevler sardı. Lodos haydutların Kapalı Çarşı’da çıkardığı 1608 yangını; ya da deprem gibi doğaya bağlı sebepler dışında Kazzashane, Sipahi Çarşısı ve Saraçhane bölgelerini gerçekleşen yangınlardan da çekti Bursa. Yunanlılar etkileyen 1755 yangını ve Bakırcılar Çarşısı’na kalıcı 11 Eylül 1922 gecesi şehirden kaçarken, arkalarında hasarlar bırakan 1760 yangını bunlardan sadece bir- bugün Zafer Meydanı’nın bulunduğu bölgede alevler kaç tanesi. 1800’lü yıllara kadar halk artık irili ufaklı bırakıp, hatırı sayılır bir yangın çıkardılar. 1927’de olarak değerlendirdiği yangınlara alışır hale gelmişti. yaşanan büyük çarşı yangınında ise Kapalı Çarşı’daki Ancak 1801’de çıkan yangında, Bursa’nın üçte ikisi, Kaza Hanı ve Tuz Pazarı arasındaki bölümü tamamen bir günde tamamen yandı ve çok ciddi kayıplar veril- yandı.

| Ocak 2016 | Sayı 17 79 araştırma / Ateşle Büyüyen Şehir / Orhan DOĞAN

İşgaller, yağmalar, depremler… Ateş, kentin için yurt dışından malzemeler getirtildi, eği- esnafın dükkanındaki gaz ocağının devril- üzerine her seferinde başka bir bahaneyle timli personel sayısı sürekli arttırıldı. Bursa’da mesiyle çıktığı biliniyor. Birkaç dakika içinde çöküyordu. O saldırırken Bursa’nın yaman çıkan her yangın felaketinin sonucunda başka çarşıyı saran alevler Bursa itfaiyesi tarafından yiğitleri de boş durmuyor, sırtlarında tulum- bir eksik fark edildi ve bu eksikler doğrultu- 6 arazöz, 2 motopomp ve 34 personel ile balarıyla dev alevlere meydan okuyorlardı. sunda sürekli geliştirilerek modernize edilen yangın yerine gelen itfaiye ekibinin anında Bursa’da yangınlar, 1876 yılında kurulan ilk teşkilat bugünkü son halini aldı. müdahalesine rağmen uzun süre kontrol altı- tulumbacı teşkilatından 1923 yılına kadar na alınamadı. Alevler büyüdükçe etrafındaki Çekirge, Muradiye, Tahtakale, Mesken, her şey onu tetikledi ve ancak sabaha karşı Çatalfırın, Zindankapı, Demirkapı, Mollaarap, saat 05.00’a doğru söndürülebilen yangının Veledi Şemsettin, Setbaşı, Kuzgunluk, Kayhan ertesinde Sahaflar Çarşısı, Aynalı Çarşı, Ku- semtlerinde, döneminin şartlarına göre 12 yumcular Çarşısı, Gelincik Çarşısı, Köfüncüler kişilik gruplardan oluşan mahalle tulumba- Çarşısı, Bakırcılar Çarşısı, Emir Han, Fidan cılarından sorulurdu. Bugüne kadar çıkan Han, Ticaret Borsası, Yorgancılar, Arakiyeciler, yangınlarda şehri neredeyse baştanbaşa Bedesten, Saraçhane, Şekercilerbaşı, Çıra- değiştiren ateş birçok değeri yok etti. İnsanın pazarı, Taşçılar, Koza Birliği, Müftülük binası, dev alevlere karşı verdiği mücadele yolunda Doruk Tütün Deposu, Dernekler Birliği, Ziraat üretilen “emme-basma” icat, yerini 26 kişilik Bankası, İpekli Sanayi İstihlak Kooperatifi, dolma tekerlekli arazözlerden oluşan itfaiye Pirinç Hanı Cami, Tavuk Pazarı Cami, Vakıflar örgütüne bıraktı. 1926 yılının kasım ayında Müdürlüğü binası, itfaiye binası, bir gazete çıkan ve sonucunda 500’den fazla dükkanı Kentin yaşanan en büyük felaketlerinden biri binası ve bir otel tamamen yandı. Dönemin yok eden Uzun Çarşı yangınından sonra, İtal- de 1958 yılında gerçekleşen, 1450 dükkan ve gazetelerindeki manşetlerde de geçtiği gibi ya’dan 2 arazöz ile 1 motopomp tahsis edildi evi içindeki eşyalarla birlikte yok eden Kapalı bu ‘Bursa kurulduğundan beri görülen en ve eğitimli personel sayısı yükseltildi. 1934 Çarşı yangını oldu. Suların en kıt olduğu mev- büyük yangın’dı. Bu büyük facia, halkın Bursa yılında Zafer Meydanı’nda bir itfaiye binası simde, 24 Ağustos Pazar günü öğleden sonra itfaiyesine olan güvenini ve aralarındaki bağı inşa edildi. 1953 yılına dek kaliteyi arttırmak gerçekleşen yangın, Sahaflar Çarşısı’nda bir daha da arttırmıştı ama tarihi ve kültürel

80 | Ocak 2016 | Sayı 16 değerlerin yanı sıra birçok geçim kaynağı da faiye Grubu, 1989 yılında Genç Osman İtfaiye faiyesi büyükşehir itfaiye dairesi başkanlığına bir gecede yok olmuştu. Yangın başladıktan Grubu, 1994 yılında İhsaniye İtfaiye Grubu, bağlanmıştır bugün toplam 28 itfaiye grubun- yarım saat sonra artık Kapalı Çarşı yoktu. O 1996 yılında da Mimar Sinan İtfaiye Grubu da 74 teknolojik araçları ve 366 tecrübeli ve gece sanki yeryüzünde cehennem yaşanı- açıldı. 1999 yılına dek İtfaiye Müdürlüğü ola- eğitimli personeli ile 7x24 saat itfaiye hizmeti yor, hissedilen sıcaklık dereceleri zorluyordu. rak hizmet veren kurum, bu tarihten itibaren vermektedir. Tüm Bursalılar, göğe yükselen alevler altında İtfaiye Daire Başkanlığı’na dönüştürüldü. toplanmıştı. Herkes bir şeyler Ayrıca daire başkanlığı bünyesinde yapmaya çalışıyor, kimi bilinç- arama kurtarma ekipleri, cankur- sizce oraya buraya koşturuyor taran ekipleri, KBRN ekipleri, dağcı kimi de sadece gözyaşları içinde arama kurtarma ekipleri 7x24 saat dua ediyordu. 10 saat devam itfaiye hizmeti vermektedir. eden yangında Ulu Cami 3-4 kez Bursa İtfaiye Dairesi Başkanlığı yanma tehlikesi altında kaldı. Avrupa’da çok yaygın olan gönüllü Gece yarısına gelmeden alevler itfaiyeciliği hayata geçirmiştir. Bu- içinde kalan Pirinç Han, bir saat gün Kirazlı Mahallesi’nde 7 kişiden içinde tamamen yok oldu. Esna- oluşan gönüllü itfaiyeciler bir itfaiye fın maddi zarar bir şekilde devlet aracıyla mahallerinde itfaiyecilik tarafından karşılansa da, yitirilen- hizmeti vermektedirler. Yine şehir lere oranla bugün küçük bir kısmı içinde toplam 186 gönüllü itfaiyeci- kalan nice mimari değerin külleri ye 79 saatlik gönüllü itfaiyecilik eği- o gece gökyüzüne savruldu. timleri verilerek, büyük yangınlarda 1978 yılında yine bir ağustos profesyonel itfaiyecilerimize destek günü gerçekleşen Santral Garaj sağlayacak gönüllü itfaiye ekipleri yangınından sonra, itfaiye teşki- oluşturulmuştur. latının yetersizliğine önlem olarak 2004-2014 yılları arasında toplam 11 itfaiye Bursa da çıkan yangınlar, bugünün teknoloji- yeni gruplar oluşturuldu, personel ve arazöz grubu daha açılarak toplam itfaiye grup sayısı siyle artık daha kısa sürede müdahale edile- sayısı arttırıldı. Bunun üzerine 1964 yılında 18’e ulaşmıştır. 31 Mart 2014 tarihinde il rek can ve mal kaybı en aza indirilmektedir. Yıldırım İtfaiye Grubu, 1982 yılında Işıklar İt- sınırları büyükşehir sınırı olmasıyla 10 ilçe it-

| Ocak 2016 | Sayı 17 81 araştırma / Ateşle Büyüyen Şehir / Orhan DOĞAN

SON ÇARŞI YANGINI acil koduyla bağlı oldukları gruplara çağrıldı, böylece, aynı saatte başka bir noktada çıka- Bütün bunları anlatma nedenimiz aslında, çok cak yangında oluşabilecek zaafiyetin önüne yakın zamanda yaşanan ve bütün Bursa’nın geçildi. Açık söylemek gerekirse, orantısız bir yüreğini ağzına getiren son çarşı yangını. güç kullandık ve iyi ki kullanmışız. Kısa sürede Vaktinde müdahale edilmeseydi bugün başka 30 kadar itfaiye müdahale aracı ve 90’dan şeyler konuşuyor olacaktık belki de. fazla personelimiz başta Cumhuriyet Caddesi Tarihi çarşı bölgesinin Cumhuriyet Caddesi’ne tarafı olmak üzere çarşıda başlayan yangına bakan mobilyacıların yer aldığı Kazzazhane çeşitli yönlerden müdahale etmeye başladı. Boğazı çıkışında 10 Ekim akşamı yangın çıktı. Yangının başladığı bölgenin hassasiyetini Gece saat 02.30 sıralarında çıkan yangın kısa dikkate alarak kısa bir süre önce satın alarak sürede 40 kadar işyerini etkisi altına aldı. filomuza dahil ettiğimiz üstün teknolojik özel- Yangının geç farkedilmiş ve itfaiyeye geç bil- liklere sahip tüm araçları bölgeye sevk ettik. dirilmiş olduğu, bu nedenledir ki kısa sürede Yaklaşık iki saat süren yoğun çalışmanın ar- 40 işyerinin kül olduğu daha sonra anlaşıldı. dından yangın kontrol altına alındı ve bölge- deki diğer çarşılara sıçramadan söndürüldü. Çarşıda yangın haberi alınır alınmaz Büyük- Yangında can kaybı yaşanmaması en büyük şehir’e bağlı tüm itfaiye grupları harekete sevincimizdir. 40 kadar işyerinde büyük zarar geçirildi. Yangın yerine ilk ulaşan Zafer İtfaiye oluştu, bölgedeki çarşılar kullanılamaz hale grubu ekipleri oldu ancak eşzamanlı olarak, geldi ancak çarşıyı ve de Bursa’yı çok daha Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı 28 itfaiye büyük felaketten kurtarmış olmamız teselli grubundan 18’inin araç ve ekipmanı çarşıya kaynağımız oldu. yönlendirildi. Karacabey, Mustafakemalpaşa ve İnegöl gibi uzak ilçelerimizdeki gruplarımızı Yangının ilk çıktığı Kazazhane Boğazı çıkışın- dahi merkeze yönlendirdik. Diğer yandan, daki tüm materyaller cüruf haline geldiğinden vardiya istirahatinde olan 240 personelimiz yangının çıkış nedeni konusunda bir bilgiye

82 | Ocak 2016 | Sayı 16 ulaşılamadı ve konu Bilirkişi’ye havale edildi.

Yangın sırasında Büyükşehir Belediye Başka- nımız Recep Altepe de olay yerine gelerek ça- lışmaları takip etti. 03.30 sıralarında bölgeye gelen Başkanımız, o andan itibaren, yangında zarar gören esnafımızın yanında olacağını bil- dirdi. Ertesi günden itibaren de hem Valiliği- miz hem Büyükşehir Belediyemiz zarar gören esnafın yaralarını sarmak için maddi manevi imkanlarını seferber etti.

Bursa tarihinde yerini alacak olan son Çarşı yangını, itfaiye teşkilatımızın cansiperane mü- cadelesi sayesinde; yangının diğer çarşılara sıçramadan kontrol altına alınmasını ve çıkan bölümde kıstırılarak söndürülmesini sağladı. Üstün gayret sarfeden bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bursa’nın bir daha benzer olaylar yaşamamasını diliyorum.

| Ocak 2016 | Sayı 17 83 araştırma / Bursa Dağ Yöresinde Bir Şenliktir Cumalar / Yrd. Doç. Dr. Alaattin DİKMEN

Yrd. Doç. Dr. Alaattin DİKMEN Manisa CBÜ. Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi

BURSA DAĞ YÖRESİNDE BİR ŞENLİKTİR CUMALAR

Uludağ’ın güney yamaçlarında bulunan Büyükorhan, Harmancık, Keles ve Orhaneli Bursa’ya bağlı ilçelerdir ve Bursa ilinin Dağ Yöresi olarak adlandırılmaktadır. Bölgede, bir kaç köyün bir araya gelerek sadece Cuma ve yılda iki kez de Bayram günü ibadetlerini eda için toplandıkları mescitler/camiler bulunmakta ve camilere Cuma Camisi denilmektedir. Günümüzde bu geleneksel uygulama iki Cuma camiinde devam etmektedir.

Bunlardan en dikkat çekici ve kayda değer olan Harmancık Nalbant köyünde/mahallesindeki Cuma camiidir. Öyle ki; köyde var olan iki caminin ilk yapılışından bu yana minberleri hâlâ yoktur. Yani cuma ve bayram namazlarının îfasında İmam Hatipler’in cemaate hitap ettiği ve cami müştemilatının asli unsurlarından kabul edilen minberler bu iki camiye konulmamıştır. Köydeki iki ayrı cami cemaatinin bir araya gelerek Cuma ve Bayram namazlarını Cuma Camii’nde ikame etmeleri önemli bir toplum bilinci oluşturma geleneği ve uygulamasıdır.

Çatalsöğüt Köyündeki Cuma Cami yapı özelliklerini hala korumaktadır.

84 | Ocak 2016 | Sayı 16 Büyükorhan, Harmancık, Keles ve Orhaneli Bursa’ya bağlı ilçelerdir ve güney Marmara ile Ege Bölgesinin kesişim çizgisinde yer alırlar. Bu dört ilçe ve köyleri Uludağ’ın engebeli gü- ney yamaçlarında konumlandığı için Bursa’nın Dağ Yöresi olarak adlandırılmaktadır. Yöre insanı kendini Türkmen/Yörük ve Manav gibi isimlendirmelerle tanımlamaktadır. İsimlendir- melerden de anlaşılacağı gibi tarih araştırma- ları ve kayıtlar yöre halkının bölgeye yerleşen ilk Türk boylarından olduğunu belirtmektedir.

Bölgede, bir kaç köyün bir araya gelerek sadece Cuma ve yılda iki kez de Bayram günü ibadetlerini eda için toplandıkları mescitler/ camiler bulunmakta ve bu camilere Cuma Camisi denilmektedir. Günümüzde bu gele- neksel uygulama iki Cuma camiinde devam etmektedir. Uygulamanın terk edildiği cami ya da mekânlarda zamanında kalabalık ce- maatle kılınan Cuma ve bayram namazlarını hatırlayan birçok insan mevcuttur yörede. Bu kişiler, ibadet amacıyla yöre sakininin bir araya gelerek, tam bir şenlik havasında ve Faaliyetine devam eden ve sadece Cuma ve Bayram namazlarının eda edildiği Nalbant Cuma Camii/Harmancık. zevk-i ruhani hisleriyle toplumlarında sosyal- leşmemelerinin tadını almışlar ve bu gele- lecek bir vakitte bu mekânlarda toplanır ve Ilıcaksu, Dutluca köylerinin orta noktası neğin kıymetini iyi bilmektedirler. Öyle ki bu dertleşirler. sayılabilecek olan bir mevkide yer alan uygulamanın yapıldığı tarihleri “özel günler” Cuma Yeri gibi. Günümüzde bu alanda olarak vasıflandırmaktadır. Çünkü mevsimine “Cuma Yeri”, “Cuma Camii” adı verilen bu yılda bir kez yemekli olarak düzenlenen göre çok geniş katılımların olduğunu, bazen camiler şöyle tasnif edilebilir: geniş katılımlı köy hayrı yapılmaktadır. yemekli programların yapıldığını ve Cuma namazı ibadetlerin bir şölen havasında eda • Yarım asır öncesine kadar varlığı bilinen • Yapısı sağlam olduğu halde ibadet edildiğini anlatmaktadırlar. Keles Kozağacı ama şimdilerde kalıntıları bile kalmayıp yapılmadığı için kendi haline terk edilmiş mevkii denilen ve 8–9 köyün bulunduğu sadece yaşlı nesillerin yerini hatırladığı olanlar. Harmancık ilçesinin Çatalsöğüt bölgede Davutlar Köyü’nün alt kısmındaki alanlar. Büyükorhan Danacılar köyü; Ke- Köyü ile bu köye bağlı Doğancılar ve düzlükte, Büyükorhan Danacılar Köyü’nde les’e bağlı dokuz kadar köyün yer aldığı Demirciler mahallelerinin ortak bir nok- olduğu gibi. Kozağacı mevkiinde olduğu gibi. tasında hala metruk halde duran Cuma Cami gibi. Cami müştemilatı genellikle caminin giriş • İbadet icrası yapılmadığı için zamanla bölümünde ve çevresinde ısınma, oturma, yıkılıp gitmiş ve sadece kalıntıları kalmış • Kurulduğu günden bu yana işlevini sür- dinlenme, abdest alma gibi temel ihtiyaçları olanlar. İshaklar köyü (yakınlarında dürmüş ve günümüzde de hala fonksiyo- karşılayacak şekilde tasarlanmış ve yapıl- metruk bir çamaşırhanenin de yer aldığı nunu icra etmekte olanlar. Büyükorhan mıştır. İnsanlar cuma günleri erken sayılabi- mevkie yakın bir alan) Harmancık, Yine ilçesine yakın bir yerde her hafta Cuma Harmancık ilçesine bağlı Dedebalı,

| Ocak 2016 | Sayı 17 85 araştırma / Bursa Dağ Yöresinde Bir Şenliktir Cumalar / Yrd. Doç. Dr. Alaattin DİKMEN

araya getirmektedir. Bu ise onlar için sosyal dayanışma, kaynaşma ve paylaşmanın zemini olmaktadır.

PAZAR YERİ VE CUMA

Bursa Dağ Yöresinde geniş katılımlı Cuma namazının kılındığı ve uygulamanın asırlardır devam ettiği camilerden en önemlisi kuşku- suz Cuma Pazarı Camiidir. Burada bayram namazları kılınmamakta ve sadece Cuma namazı kılınmaktadır. Bu durum Bursa Dağ Yöresinde sadece bu camiye ait geleneksel bir özelliktir. Çok rağbet gören cuma camisi, aynı zamanda yörenin en büyük küçükbaş ve büyükbaş hayvan pazarının çevresinde kurulduğu Büyükorhan ilçesinde bulunmakta- dır. Gerek Büyükorhan’ın köylerinden gerekse diğer ilçe ve köylerden birçok insan, cuma günleri ilçenin girişinde ilçeye üç km. mesa- fede genişçe bir alanda yer alan caminin çev- resinde toplanmaktadır. Bu pazarda alış-veriş Nalbant Köyü’nde minbersiz köy camii/Harmancık. için Bursa ve civar illere bağlı ilçelerden gelen esnaflara rastlamak mümkündür. Büyük günleri yörenin en geniş katılımlı hayvan MİNBERSİZ CAMİ OLUR MU? bir cami ve etrafında yer alan mekânlarda pazarı olarak kurulan ve Cuma Pazarı hayvan satışının yanı sıra, uzun ve kapalı bir Diğer taraftan Nalbant köyünde iki ayrı camii denilen yerde bulunan Cuma Camii ile alanda da daha çok yeni kesilmiş hayvanların bulunmaktadır. Buradaki iki camiyi diğer Harmancık ilçesine bağlı Nalbant Köyü etlerini ve bu etlerden mamul kavurma satan camilerden ayıran ve özellikli kılan ise her iki- yakınındaki Cuma Camii örneği gibi. esnaflar bulunmaktadır. Bu esnaflar sadece sinde de minber (camilerde Cuma ve Bayram cuma günü tezgâhlarını kurarak gelenlerin et İlk iki grupta yer alan camilerden söz etmek namazlarında İmam-Hatiplerin cemaate hitap ve yemek ihtiyacını karşılamaktadır. Eskiden yersizdir. Çünkü sadece yerleri bilinmekte- ettikleri merdivenle çıkılan yer) olmamasıdır. tahıl başta olmak üzere her türlü ihtiyaç dir. Son iki grupta yer alan camilere yörede İlk günden itibaren bu camilerin minbersiz ürünlerinin alınıp satıldığı ve tam bir emtia rastlamak mümkündür. Mesela yapısı sağlam olarak inşa edilmiş olması iki caminin cema- pazarı örneği olarak nitelendirilebilecek olan olduğu halde ibadet yapılmadığı için kendi atinin Cuma ve Bayram günleri köylerinde mekân 1990’lı yıllara kadar bu özelliğini koru- haline terk edilmiş olan Harmancık ilçesine üçüncü bir camii olarak bulunan ve sadece muştur. Sonrası yıllarda, tüketim ürünlerinin bağlı Çatalsöğüt Köyündeki Cuma Cami yapı Cuma ve bayram namazlarının kılındığı Cuma değişimi ve çeşitliliği, pazarlama usullerindeki özelliklerini hala korumaktadır ve güzel bir Camiinde toplanmalarını sağlamak maksadıy- gelişmelerle birlikte bunların “market” tarzı taş yapı olarak dikkat çekmektedir. Ne var ki ladır. Bu iki camiye minber yapılması halinde işletmelerde ve belde içindeki mekânlarda yapısı ve mimarisiyle güzel bir taş yapı örneği Cuma Camii işlevsiz kalacağından köy sakinle- satışa sunulması Cuma Pazarının cazibesini olarak düşünülebilecek olan bu Cuma Camisi ri iki camiye de minber yapmama hususunda yitirmesine sebep olmuştur. Ama yine de bu son yıllarda her mahalle ve köyün cuma kararlı görünmektedir. Çünkü iki mahalleli ve mekân günümüzde ilçe merkezinden yerel ve namazını kendi camisinde kılmak istemesi iki camili köyde Cuma Camii onları hafta- mülkî yöneticiler dâhil birçok kişinin, hayvan neticesinde kaderine terk edilmiş durumdadır. da bir kez olsun bütün köylüler olarak bir almayacak olsalar bile çeşitli bahaneler ile Yani metruk bir vaziyettedir. uğradığı bir yer olma özelliğini korumaktadır.

Asıl dikkat çekici ve kayda değer özellikte “Cuma Pazarı” diye bilinen bu mekânın kuru- olan Cuma Camii yine Harmancık ilçesine cusu olarak, Cuma Pazarı’nın bulunduğu yere bağlı Nalbant Köyünde yer alan camidir. en yakın köylerden Armutçuk’da mezarı bu- Çünkü kurulduğu günden bu yana Cuma lunan, yöre insanının hürmetle andığı, adına Camii olarak fonksiyonunu icra etmektedir. hâlâ hayırlar düzenlenen ve yaşadığı dönemin Yapımı oldukça sade olup, taş/ahşap karışımı önemli bir âlimi kabul edilen Osman Efendi elamanlardan oluşmuştur. Yanı sıra antik adıyla maruf bir zat kabul edilmektedir. Yöre kalıntılara ait bazı mermer elemanların yapıda halkı bu kişiyi Osman Dede diye adlandır- kullanılmış olması bu camiye ayrı bir özellik makta ve bilmektedir. Burada yer alan camiyi katmaktadır. onun yaptırdığı ve uzun süre burada imamet

86 | Ocak 2016 | Sayı 16 görevinde bulunduğu çeşitli efsane ve men- Cuma Camilerinde cuma namazı civar köy • İnsanların alışveriş yaptıkları yani ekono- kıbeler eşliğinde anlatılmaktadır. Yarı efsanevî ve mahallelerin de iştirakiyle geniş katılımlı mik hareketliliğin yoğun olduğu mekân- bir şahsiyet olan Osman Efendi’ye ait bilgiler olarak kılınmakta ve bölgenin yakın köylerinin lara kurulan Cuma camileri. Bu gruba ise yöreyle alakalı çok az sayıdaki son dönem haftalık genel bir toplanma, görüşme zemini Büyükorhan Cuma Pazarı Camisi örnek yazılı kaynaklarda da geçmektedir. olarak değerlendirilmiş olduğu düşünülmek- olarak verilebilir. Bir dönem yakın illerin tedir. Çatalsöğüt Köyü Doğancılar Mahallesi ilçelerinden de katılımlarının olduğu yakınlarında yer alan Cuma Camisinde Çatal- yörenin en büyük hayvan pazarı burada söğüt merkeziyle birlikte, Bayramlar, Demirci kurulduğu için bu caminin kuruluşunda CUMA CAMİLERİ HANGİ ve Doğancılar mahalleleriyle Kılavuzlar Kö- buradaki ekonomik hareketlilik dikkate MEKÂNLARDA KURULUR? yü’nün bir mahallesi olan Köçekler’den birçok alınmış olmalıdır. “Cuma Yeri”, “Cuma Camii” adı verilen insanın cuma namazı kıldıkları anlatılmaktadır. Cuma camisi geleneğinin günümüzde de ya- camiler kuruldukları yer ve mekânlar olarak Yine Dutluca Köyü sınırlarında kalan Cuma şayan ve yaşatılan Nalbant Köyü’nde bulunan da dikkat çekmektedir. Bu camiler kurulduk- Yeri ya da Cuma Camii’nde kılınan cuma Cuma Camii ile Büyükorhan ilçesindeki Cuma ları mekânlar şu unsurlar dikkate alınarak namazlarına ise Dutluca Köyü ve Koyak Pazarı camileri yüzyıllardır devam eden Cuma seçilmiştir: Mahallesi ile Ilıcaksu Köyü ve Dedebalı Köyü ile Gölcük Mahallesi’nden insanların katıldığı Camisi geleneğinin günümüzdeki iki önemli • Birden fazla köy ve mahallenin orta nok- söylenmektedir. tanığı olarak varlığını sürdürmektedir. Kıraç ve tası bir alanda ve yakın yerlerde oturan dağlık yörelerde yerleşim şekillerindeki genel kişilerin tamamının katılımını sağlaya- • Köy ve mahallelerin katılımını sağlamaya kabullerin değişmesi, büyük illere yoğun bir cak yer ve mekânlarda kurulan Cuma yönelik olmakla birlikte il ya da içeler göçün yaşanması Dağ Yöresindeki geleneksel Camileri. arası işlek bir yolun kenarında yolcula- uygulamaların hızlı bir şekilde sonlanmasına rın ibadetlerini yerine getirmelerini de sebep olsa da adı geçen iki camide Cuma Yöredeki Cuma camileri daha çok bu amaca sağlayacak tarzda düşünülerek yapılan camii geleneği bazı zorluklara rağmen sürdü- matuftur. Harmancık’a bağlı Çatalsöğüt, Cuma camileri. Harmancık ilçesine bağlı rülmeye çalışılmaktadır. Dutluca ve İshaklar köyleri sınırları içinde bu- Dedebalı, Ilıcaksu, Dutluca köylerinin lunan Cuma camileri ile Keles ilçesi Kozağacı orta noktası sayılabilecek olan bir mev- Bu tür uygulamalar İslam toplumlarının ilk mevkiinde bulunan Cuma Yeri bu grupta de- kide yer alan Cuma Yeri aynı zamanda yıllarından itibaren karşılaşılan ve Müslü- ğerlendirilebilir. Bu camiler, genellikle köyler Harmancık-Dursunbey karayoluna yakın man toplumlarda sosyal alanı güçlendiren, topluluğunun ortasında bir yerde kurulmuş ve bir yerde kuruludur. Yine Nalbant kö- toplumlara birlik şuuru kazandıran dini/ma- köylerden bağımsız düşünülmüştür. Böylece yünde ve günümüzde de faaliyet halinde nevi beslenme alanları olarak kabul edilmeli komşu köylerin ortak bir değer ve mekân bulunan cami Harmancık-Keles ilçelerini ve yaşatılması için yerel birimlerdeki yetkili etrafında toplanıp kaynaşması azami ölçüde birbirine bağlayan karayolunun kenarın- kişilerin gerekli hassasiyeti göstermesi bek- sağlanmış olmaktadır. Buralarda yer alan da bulunmaktadır. lenmektedir.

Cuma Camii ve pazar yeri / Büyükorhan.

| Ocak 2016 | Sayı 17 87 araştırma / Bilim Tarihinin ‘Altın Çağ’ına Yolculuk / Rıfat BAKAN

BİLİM TARİHİNİN ‘ALTIN ÇAĞ’INA YOLCULUK

88 | Ocak 2016 | Sayı 16 Rıfat BAKAN

Bilimi yeniden bu topraklarda yeşertip, inşa etmek oldukça iddialı bir yaklaşım. Evet yeniden inşa etmek, daha insancıl bir bilim, kitle imha silahları üretmek gibi şeytani düşüncelerden uzak bir bilim. İnsanlığın huzur, barış ve refah içerinde yaşamasını sağlayacak bir bilim. İşte bu anlamda Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi projesini çalışmak üzere masaya ilk oturduğumuzda, dünyanın farklı bölgelerinde faaliyet gösteren benzer kuruluşları inceleyerek işe başladık. Yaptığı- mız incelemeler sonucu elde ettiğimiz veriler şaşırtıcıydı. Bilim merkezleri, insanın bilme ile ilgili çabasını oldukça yakın tarihten başlatı- yorlardı. Oysa biz bilme arzusunun insanlık kadar eski olduğuna inanıyoruz. Farklı bir şey yapmalıydık. Teorik bilgilerin uygulamalı dü- zenekler ile özellikle çocuklar tarafından daha kolay kavranmasını amaçlayan ve bilimsel farkındalık oluşturma amacıyla kurduğumuz bilim merkezimizde, Batı menşeli ana akım bi- lim tarihi ile birlikte Doğu’dan, bilhassa İslam arasında bir rekabet söz konusu değildir. Bi- Sinan ve İbn-i Sina gibi bilim adamlarının ve coğrafyasından unsurların olması gerektiğini lakis bunlar birbirlerini tamamlayıcı fonksiyon icatlarının başta Bursalılar olmak üzere tüm düşündük. ifa ederler. Yani birilerinin bunu yeniden gün bilim severler ile buluşturmayı amaç edindik. ışığına çıkarması gerekiyordu. Bu birileri de Bilim tarihine ışık tutan bu sergi gezici geçici Bilim, din ve felsefenin sürekli bir egemen- biz olmalıydık. sergi formatında hazırlandı. Neden yalnızca lik mücadelesi içerisinde olduğu Batı’da Bursa’da kalalım ki? Sergimiz tüm Türkiye’yi Newton’la birlikte bilim evrensel kanunlar Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi olarak İslam dolaşabilir olmalı. Kim bilir? Belki de tüm koyma hususunda diğer iki rakibini alt etmiş coğrafyasında yaşamış bilim adamlarını ve dünyayı... ve “modern kozmolojiyi” kurarak etkisini yaptıkları çalışmaları somut örneklerle yeni- tüm dünyaya ulaştırmıştır. Öyle baskın bir den gün yüzüne çıkarmak amacıyla detaylı Altın Çağ sergisi toplam 600m2 alanda 9 üstünlükten bahsediyoruz ki, bilim tarihi bu araştırmalarda bulunduk. Mekanik, Fizik, Ast- farklı bölümden müteşekkil olarak kurgula- dönemde resetlenmiş gibidir. Modern pers- ronomi, Havacılık, Tıp, Kimya, Optik gibi alan- dık. İnteraktif düzenekler, kiosklar ve görsel pektiften bakıldığında özellikle Hristiyanlığın larda adından yüzyıllar sonra bile bahsedilen ambiyansı ile içerisinde gezerken sizi o yıllara ve skolastik düşüncenin Batı dünyasına ege- teori ve icatların Müslüman bilim adamları götüren sergi, özellikle çocuklar ve gençleri men olduğu Orta Çağ “Karanlık Çağ” olarak tarafından yapıldığını ve her bir alanın kendi bilime karşı heveslendirmeyi sağlıyor. Demek adlandırılmış ve Aydınlanma düşüncesi ile içinde bugün bile hayranlık uyandıracak bir istediğimiz şey; “Orta Çağ ile ilgili bildikleri- yeni ufuklara yelken açan insanlık tarafından yapıya sahip olduğunu gördük. Çalışmaları- nizi unutun! Unutamayacağınız bir yolculuğa tarihin arka sayfalarına gömülmüştür. Kendi mızda derinleştikçe, Atlantis’i keşfediyormuş- çıkmaya hazırlanın!” Orta Çağını tarihe gömen Batı Avro-sentrik çasına büyük bir heyecan yaşadık. Gördük- bir refleksle Doğu’nun Orta Çağını da gör- lerimiz bizi hayretler içerisinde bıraktı. Uzun MÜHENDİSLİĞİN ATASI EL-CEZERİ mezden gelmekte ve “Modern Bilim” tarihini çalışmalar sonucu elde ettiğimiz verilerle bir Bugün El Cezeri mekaniğin babası sayılıyor. Newton’dan başlatmaktadır. İşin tuhafı, biraz sergi oluşturmaya karar verdik. İlk robotu zamanın hükümdarının “Öyle bir dikkatlice baktığımızda biz “doğuluların” bile şey olsun ki, abdest alırken hizmetçilerin bu yanılgıya kapılıp gittiğini görebiliriz. Oysaki Altın Çağ sergisi için çalışırken bu serginin yardımına ihtiyacım kalmasın” isteği üzerine Orta Çağ, İslam dünyasının bilim, felsefe ve hem yüzde yüz yerli üretim sergi olması- yapıyor. Önce ibrikten elinize su döken bu hikmet açısından altın çağıdır. Üstelik batıda nı hem de bugün isimleri unutulmuş olan insanlık tarihinin ilk robotu, ardından diğer tecrübe edilenin aksine bilim, felsefe ve din Takiyyuddin, El Cezeri, İbn-ül Heysem, Mimar

| Ocak 2016 | Sayı 17 89 araştırma / Bilim Tarihinin ‘Altın Çağ’ına Yolculuk / Rıfat BAKAN

eliyle havlu ve tarağı uzatıyor. Cezeri’nin basınç etkisinden yararlanarak kendi kendine vi’nin 900’lü yıllarda yaptığı cerrahi aletleri icatları elbette sadece bu abdest alma maki- denge kuran icatları ile otomasyona büyük günümüzde kullanılan cerrahi aletlerden ayırt nesi ile sınırlı değil. Araştırmalarımızda robo- bir katkı sağlamıştır. etmeye çalışırken aslında ne kadar benzedik- tik ile ilgili en eski yazılı kayıtın El Cezeri’ye ait lerini göreceksiniz. Yüz yıllar önce Endülüs’te olduğunu görüyoruz. Hatta yaptığı çalışmaları Beni Musa Kardeşler, bugün belki de çizgi günümüz modern tıbbının temellerinin atıldı- yazan ve ürettiği makinaların teknik resimleri- filmlerinin yapılıp izlenmesi gereken bilime ğını ve bu medeniyetin tarihin derinliklerinden ni bile çizen El Cezeri’nin Kitabül Hiyel’i bugün gönül vermiş üç kardeş. Ardı ardına geliştir- günümüze ışık tuttuğunu görüyoruz. Avrupa’daki bazı kütüphanelerde, ülkemizde dikleri mekanik aletlerle bilimi eğlenceli ve ise Topkapı ve Süleymaniye kütüphanelerinde hayret uyandırıcı bir şekilde halka sevdirmiş- KEŞİFLER ÇAĞININ ÖNCÜLERİ lerdir. sergilenmektedir. Tarih boyunca Dünya’mızın nasıl bir yer olduğu, kıtalar ve harita bilgisi muhakkak Cezeri’nin Filli Su Saati bu sergide görülmeye KAMERANIN İLK HALİ.. en çok merak edilenlerden olmuştur. İlkokul değer en önemli eserlerden biri. Mekanik ha- Optik alanı sergide kuşkusuz en önemli bilgilerimize geri dönecek olursak Colomb’un reketler silsilesi ile çalışan ihtişamlı bir saattir. alanlardan biri. İbn Heysem, video kameralar, Amerika’yı keşfetmesi ve meşhur gemisi ile Temel prensibi altı delik bir kasenin suyun fotoğraf makinaları, x-ray cihazları, gözlükler, Coğrafi keşiflerin başladığı düşünülmektedir. içinde yavaş yavaş batmasıdır. Kase tama- ultrason ve tomografi gibi tıbbi görüntüleme Oysa Zheng He 15. yy. Colomb’un gemisi- men battığında ise flüt sesine benzer bir ses aletlerinin de dahil olduğu Optik biliminin nin nerdeyse üç katı büyülükte muhteşem çıkar ve Zümrüdüanka kuşu kendi etrafında kurucusu sayılıyor. Heysem göz ışın kuramı bir gemi ile keşiflerine başlamıştır. Tarım ve dönmeye başlar. Serbest kalan bir topun ile ışığın gözden çıktığı görüşünü reddet- hayvancılık yapılan bu gemi adeta yürüyen Selahattin Eyyübi figürünün bulunduğu kad- miştir. Bugün kabul edilen ışığın nesneden bir kara parçasıdır. Sergide bu geminin temsili ranı harekete geçirmesi ile hareketler silsilesi yansıdığı ışın kuramı Heysem tarafından ispat bir maketi incelenebilir. Aynı zamanda Piri başlamış bulunur. Tüm bu işleyiş yarım saatlik edilmiştir. Sergide Karanlık Oda düzeneği ile Reis’in haritası ve rotası kiosklar ile dokunma- döngünün tamamlanmış olduğunu gösterir. Heysem’in optik alanına yön veren deneyini tik ekranlarda ziyaretçi ile buluşacak. Elbette SU VARSA MEDENİYET VAR… uygularken günümüz kameralarının çalışma ünlü gezgin İbn Battuta’nın hayatı ve rotası prensibini de deneyimlemiş olacaksınız. da ziyaretçilere eğlenceli oyunlarla sunulacak. Su her şeyin başlangıcıdır. İşte o yıllarda su Özellikle çocukların harita bilgisini geliştirecek ÇAĞDAŞ TIBBIN ÖNCÜLERİ terfi makinaları da yine El Cezeri tarafından bu oyunlarda dokunmatik ekran teknolojileri yapılmıştır. Wrm ismi verilen özel düzenek- Yirminci yüzyılın başlarına kadar Avrupa’da kullanılıyor. ler ile bu suların nasıl taşındığı da yine Altın ders kitabı olarak okutulan İbni Sina’dan, Çağ sergimizde anlatılmaktadır. Suyun terfi Şerafettin Sabuncuoğlu’ndan, Akşemset- İNSANOĞLUNUN UÇMA HAYALİ.. edildiği makineler hidro mekanik dengeler ile tin’den ve elbette Ez Zahravi’den eserleri Tıp Altın Çağ sergisinin can damarlarından Uçuş hareket etmeyi sağlıyor. Cezeri özellikle su ve alanında bulabilirsiniz. Özellikle Ez Zahra- ve Astronomi alanı doğru bildiğimiz yanlışları

90 | Ocak 2016 | Sayı 16 tüm dünyada sergileyerek bilim tarihine ışık tutmayı amaçlıyor. Aslında Ortaçağ Avru- pası’nın karanlıklarla boğuştuğu zamanda İslam coğrafyasında düşünen, üreten, ilim ve irfan sahibi mucitlerin eserleriyle Altın bir dönem yaşandığını gözler önüne seriyor. Bilim kümülatiftir. İnsanlık tarihinin başından günümüze eklenerek gelişmiştir. Her döne- min etkisi ve katkısı olmuştur. Bugün tüm bu birikime sahip çıkılarak, doğu ötekileştiriliyor. Altın Çağ sergisi bu vizyonu ile başta çocuklar ve gençler olmak üzere her kesimden insanın atalarının mirasına sahip çıkmasını ve bu öz- güvenle bilim ve teknolojiye yön vermek için atılımda bulunmasını amaçlıyor. gün yüzüne çıkarıyor. İlk uçan insan kimdir cek. Tüm bu deneyimler uçuş panoları ile de Sergide dolaşırken kendinizi o Altın Çağ’da diye sorulsa birçoğumuz Hezarfen Ahmet desteklenecektir. bir gezintiye çıkmış gibi hissedeceksiniz. Çelebi deriz, ancak bundan çok uzun yıllar Endülüs’ten, Anadolu’dan, Ortadoğu’dan, önce Abbas İbn Firnas başarılı bir uçuş ve SEMERKANT’TA TARİHE YOLCULUK Asya’dan yükselen ışığın insanlığı nasıl ay- dınlattığına ve bugün biz insanoğluna nasıl iniş gerçekleştirmiştir. Firnas üzerine aldığı Sergi içerisinde gezerken karşınıza Semerkant rehberlik ettiğine şahit olacaksınız. kumaş parçası ve büyük kuş kanatları ile rasathanesi çıkıyor. Evet yanlış duymadı- semada yavaşça süzülmüş ve daha sonra nız! Semerkant rasathanesinde Usturlab ve Sonuç olarak; güneşin doğudan doğduğu ne yine yavaşça yeryüzüne inmiştir. Firnas’ın bu Kadranları incelerken başınızı yukarı kaldırdı- kadar bariz bir gerçekse, karanlık denen çağın başarılı denemesi batıda uçak yapıp uçmayı ğınızda muhteşem samanyolunu izleyebiliyor- sadece batının o çağdaki karanlığı olduğu ve başarmış Wright kardeşlerden tam 1023 yıl sunuz. Ali Kuşçu’nun, Uluğ Bey’in, Kadızade aynı çağda İslam Medeniyetinin “Altın Çağ”ını önce gerçekleşmiştir. Rumi’nin eserleri sizi Semerkant’ta bekliyor yaşadığı ve bu günkü çağdaş bilimin öncüleri, olacak. Uçuşun temel prensibi sergide uygulamalı bir olduğu da bariz bir gerçektir. düzenek ile deneyimlenebiliyor. Ayrıca kâğıt Bu içeriği ile Altın Çağ sergisi bilim ve uçakları Galata kulesinden uçurmayı deneye- sanatı bir araya getirmeyi ve bu birleşimi cek çocuklar, kuş kanatlarını da inceleyebile-

| Ocak 2016 | Sayı 17 91 haber / 136 Yıl Sonra Yapılan; Bursa Belediye Sarayı

136 Yıl Sonra Yapılan; BURSA BELEDİYE SARAYI

Bursa’da 1879 yılında Vali Ahmet Vefik Paşa zamanında, Eşref ve Hüsnü beylerin Belediye reislikleri döneminde yaptırılan hizmet binasından sonra Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan yeni ve modern hizmet binası hizmete başladı.

92 | Ocak 2016 | Sayı 16 Yeni stadyum, Bilim Teknoloji Merkezi gibi otoparklar, oturma alanları ve kafeterya ile 1912’de Bursa’nın ilk belediye başkanı olan anıtsal yapılarla Bursa’nın geleceğine kalıcı bölge yeni bir yaşam alanına kavuşmuş oldu. Sadrettin Efendi’den 1987 yılına kadar 42 eserler bırakan Büyükşehir Belediyesi, 136 Ayrıca park ve belediye binası arasında tasar- belediye başkanının, Büyükşehir statüsüne yıl sonra Bursa’ya yeni bir belediye hizmet lanan yaya yolu ile Zafer Mahallesi ve Ankara geçtiği 1987 yılından bu yana da 5 belediye binası kazandırdı. 1958 – 2008 yılları arasında yolu arasındaki yaya bağlantısı sağlanırken, başkanı hizmet verdiğini hatırlatan Büyük- kent hali olarak faaliyet gösteren yaklaşık 254 araçlık kapalı ve açık otopark alanı ile şehir Belediye Başkanı Recep Altepe, 48’inci 35 bin metrekarelik alana konumlandırılan parklanma sorununa da çözüm üretildi. başkan olarak Belediye hizmet binası yapma- 8 bin 942 metrekare taban alanlı modern nın kendine nasip olduğunu vurguladı. Bur- Bursa’ya 136 yıl sonra kazandırılan Belediye belediye hizmet binası sayesinde kentin farklı sa’ya hizmet eden tüm belediye başkanlarına Hizmet Binası’nın açılış törenine Sağlık Bakanı noktalarındaki hizmet birimleri tek çatı altına teşekkür eden Başkan Altepe, Teoman Özalp Mehmet Müezzinoğlu, Vali Münir Karaloğlu, toplanmış oldu. ve Hikmet Şahin başta olmak üzere ebediyete Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, intikal eden tüm başkanları da rahmetle andı. Meclis Binası, poliklinik, seminer ve çok ilçe belediye başkanları, AK Parti İl Başkanı Osmanlı’nın kent yönetimi ile ilgili çıkardığı ilk amaçlı salonlar, fuaye, sergi salonu, yemek- Cemalettin Torun, Bursa milletvekilleri, Bü- yasalardan birinin de Bursa Belediye İhtisab hane ve kafeterya gibi tesisleri de bünyesinde yükşehir Belediyesi eski başkanları Erdoğan Yasası olduğunu ve 1839 Tanzimat öncesin- bulunduran Belediye Hizmet Binasının yanı Bilenser ve Erdem Saker, meclis üyeleri, muh- de mülki ve idari yönetim kadılarının görev sıra 25 bin metrekare park alanında çocuk tarlar ve çok sayıda vatandaş katıldı. yerinin Ulucami’nin doğusunda yer alan oyun alanı, restoran, büfe, gezinti yolları, açık “ihtisab belediye çadırı” olduğunu hatırlatan

| Ocak 2016 | Sayı 17 93 haber / 136 Yıl Sonra Yapılan; Bursa Belediye Sarayı

Başkan Altepe, “Çardakta başlayan halka marka kent haline getirmesinin onurunu ve Bursa Valisi Münir Karaloğlu ise kamu hizmeti hizmet hareketi, bugünden itibaren Bursa’nın gururunu bütün Bursalıların yaşadığını dile verilen binaların kaliteli olmasını çalışanlar bu modern abidesinde devam edecek. Düne getiren Bakan Müezzinoğlu, “Bu onur ve için değil, bizzat bizzat o kamu kurumundan kadar Büyükşehir Belediyesi’nin hizmet ve gurur hizmete açtığımız bu eserle taçlanıyor. hizmet talep eden ve hizmet alan vatandaş- yönetim birimleri birbirinden ayrı mekanlarda Yerel yöneticiler hamile bir anneyi de vefat lara duydukları saygı nedeniyle istediklerini hizmet vermek zorundaydı. Hele Bütünşehir eden bir bireyi de düşünür. Yani doğum söyledi. Büyükşehir Belediyesi’nin artık çağır yasasının çıkmasıyla birlikte Büyükşehir’in tek öncesinden vefat sonrasına kadarki süreci gereklerine uygun modern bir binada hizmet merkezden idaresi elzem hale gelmişti. 2011 planlamak zorunda olan bir yönetim sorum- vereceğini dile getiren Karaloğlu, “Yani bu yılında başladığımız hizmet binası projemle luluğu bulunan bir alan. Geçen hafta kent içi hizmeti çalışanlar için değil, 2 milyon 800 bin tüm birimlerimiz 15 bloktan oluşan tek çatı ulaşım açısından büyük önem taşıyan De- Bursa halkı yapılmış bir hizmet olarak görün. altında hizmet vermeye başlıyor. Bursa’mıza mirtaş Kavşağını açtık. İnşallah stadyumu da Bursa’nın vizyonunu sadece Bursa ve Türki- hayırlı olsun” diye konuştu. kısa zamanda açacağız. Biz özgüveni merkeze ye’de değil Uluslararası alanda da en iyi şekil- alan bir anlayışla hizmet veriyoruz. 136 yıl de gösteren Büyükşehir Belediye Başkanımızı Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu da Baş- sonra mimarisiyle estetik, hizmet alanlarıyla kutluyorum. Meclis salonumuz artık yetersiz kan Altepe’nin aynı zamanda Sağlıklı Kentler çok fonksiyonlu bu modern binamız da Bur- geliyordu. Bu binanın Bursa halkı için önemli Birliği Başkanı vizyonu ile Türkiye’ye öncülük salıların geleceğe umut ve güvenle bakmala- kararların alınacağı bir mekan oldu. Hayırlı yapmasının Bursa için büyük bir kazanç ol- rını sağlayacak. Bu eseri Bursa’ya kazandıran olsun” diye konuştu. duğunu söyledi. Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükşehir Belediye Başkanımıza ve ekibine Altepe’nin, en ücra köşeden merkeze kadar teşekkür ediyorum” dedi. 24 saat hizmet verme duyarlılığı ile Bursa’yı

94 | Ocak 2016 | Sayı 16 Bir zamanlar Yeni Hal

| Ocak 2016 | Sayı 17 95 haber / Umurbey İpek Üretim ve Tasarım Merkezi

UMURBEY İPEK ÜRETİM VE TASARIM MERKEZİ

Bursa’nın değerlerini bir bir gün yüzüne çıkaran Büyükşehir Belediyesi’nin kentte, ipek üretiminin yeniden canlandırılması adına sürdürdüğü faaliyetlerine her gün yenileri ekleniyor. Bu kapsamda Büyükşehir Belediyesi tarafından kente kazandırılan Umurbey İpek Üretim ve Tasarım Merkezi ile aynı kompleks bünyesinde kadınlara hizmet veren Umurbey Yüzme Havuzu, törenle hizmete açıldı.

96 | Ocak 2016 | Sayı 16 Özel mülkiyetten takas yoluyla bursa bü- gelen talepler doğrultusunda; 2010 - 2012 İpek üretim ve tasarım merkezi olarak işlev- yükşehir belediyesi mülkiyetine geçen eteler yılları arasında koruma kurulunca onaylanan lendirilen söz konusu yapı topluluğu içindeki dokuma fabrikası olarak bilinen alan, yaklaşık proje çalışmaları sonucunda 2014 yılında büyük salonda üretim için ipek dokuma tez- 1080 metrekarelik tescilli fabrika yapılarından restorasyon uygulamasına başlanıldı. gâhları, ipek müzesine yönelik sergiler, bilgi- oluşmaktadır. 4185 metrekare açık lendirme panoları, dinlenme alanı, idari alanla birlikte toplam 5265 metrekare- ofisler gibi fonksiyonlar yer almaktadır. lik bir alanı kapsamaktadır. Birbirine bir geçişle bağlı doğudaki yapı topluluğunda ise atölyeler ile fuaye ve Tüm bu kültürel, sosyal ve sportif mutfak bölümleri bulunmaktadır. amaçla kullanılacak kompleks alanı içerisinde tescilli fabrika yapıları ile Yapı duvarları klasik tip yığma tuğla ile bunlara ait kazan, yeni havuz yapısı ile teşkil edilmiştir. Tescilli fabrika yapılarını içinde tescilli çınar ağacı, tescilli boya birbirine bağlayan karşılama yapısı, havuzu, tescilli istinat duvarı ve sivil mevcut yapılar ile çınar ağacına zarar mimarlık örneği bir binaya ait temel vermeyecek biçimde çelik sistemde kalıntılarını barındıran halka açık park inşaa edilmiştir. Çınar ağacı korunmak alanı bulunmaktadır. suretiyle bir iç avlu oluşturularak doğa- ya saygılı bir imalat gerçekleştirilmiştir. Yapılar 1940-1950 yılları arasındaki 2. Ulusal mimarlık dönemine ait üslupta Günümüzde alanın kuzeyindeki bina ile yapıların tüm pencere, kapı, tavan ve ipek fabrikaları olarak inşa edilmiştir. Yapısal doğusunda yer alan tescilli fabrika yapıları, cephe kaplamaları 1. Sınıf ahşap malzeme anlamda yıkılmakta olan, can ve mal güvenli- bir karşılama yapısı eklenerek bütünlüklü hale kullanılarak imal edilmiştir. Özellikle tavanlar- ğini tehlikeye sokan söz konusu yapılarla ilgili getirilmiştir. da özel bir süsleme gerçekleştirilmiştir.

| Ocak 2016 | Sayı 17 97 haber / Umurbey İpek Üretim ve Tasarım Merkezi

Büyük salonun pencerelerinden Yeşil Türbe manzarası seyredilebilirken, kompleksin güneyinde Uludağ manza- rası vardır. Tüm yapılarda erişilebilirlik gözetilmiştir. Proje kapsamında kadınla- ra hizmet veren yüzme havuzu da inşa edilmiştir.

Umurbey İpek Üretim ve Tasarım Mer- kezi, yaşayan müze konsepti ile tasar- lanmış olup geçmişte de Bursa İpeği’nin üretiminin yapıldığı mekanlardan bir tanesidir. Müze ve atölye olarak 2 bö- lümden oluşan yapı topluluğunun müze konseptinde Bursa İpeği’nin tarihçesi yer almaktadır. Aynı zamanda ipeğin ta- rımsal anlamda üretiminden başlayarak nihai ürüne dönüştürülene kadar olan süreci canlı bir şekilde vatandaşlarımıza gösterilmektedir. Atölye bölümünde ise dokuma tezgahlarının konuşlandırıldığı alan yer almaktadır.

98 | Ocak 2016 | Sayı 16 araştırma / Bursa’nın İpek Hafızası / Aziz ELBAS

Aziz ELBAS BBB Kültür ve Turizm Daire Başkanı

BURSA’NIN İPEK HAFIZASI

Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucu olarak emek veren Mehmet Ünal beyin kendi Çalışmaların boyutu yalnızca merkezde sınırlı başkentliğini yapan Bursa, aynı zamanda imkanlarıyla kurduğu geleneksel yöntemler- kalmayıp çevre ilçe ve köylere yaygınlaştı- dünyanın ilk kalite standardının oluşturulup le kozadan ipliği üreten tesisi, hem ayakta rılması başkaca bir hedef idi. Bu doğrultuda uygulandığı, bir dönem dünya ticaretinin tutmak hem de geliştirmek amacıyla işbir- özellikle Dağ ilçeleri, Harmancık, Büyükor- şekillendiği merkezlerden biri. İpek Yolu’nun liğine gidildi. Bu vesileyle Bursa’da üretilen han, Orhaneli ve Keles merkez ve köylerinde önemli şehirlerinden birisi olmasının yanında kozaların Bursa’da değerlendirilmesinin önü talepler doğrultusunda bulunan uygun me- İpek Yolu ticaret ağının Avrupa’ya geçişin açılmış oldu. kanlar elden geçirilip atölye haline getirilmiş, şehri. yerleştirilen tezgahlar hanımların hizmetine Ardından Umurbey’de yer alan tarihi ipek sunulmuştur. Böylesine önemli misyonları üzerinde ba- fabrikasının restorasyon çalışmaları netice- rındıran Bursa’da, belki hiç arzu edilmese sinde hem üretim alanı hem de ipek ile ilgili Busmek ile birlikte kurulan sistem sayesinde de bir ipek şehri markasını, üzerindeki ipekli başka başka çalışmaların yapılabilmesi için söz konusu mekanlarda bir yandan eğitimler kaftanını gelişen şartlar neticesinde üze- uygun mekanlar ortaya çıkmış oldu. “Umur- verilirken diğer taraftan hanımlar için birer rinden çıkarmak zorunda bırakılmış. Yüzyıl- bey İpek Dokuma ve Tasarım Merkezi” adıyla gelir kaynağı olabilecek alt yapının hazırlığı ların getirdiği bu deneyim, bilgi birikimi ve hizmete sokulan tarihi fabrikanın ana mis- yapılmıştır. yonu bir yandan Muradiye’de üretilen yüzde hafıza kolay kolay yok olacak gibi değil. Bu Kozadan hediyelik eşyaya olan sürecin bir yüz Bursa ipeği iplikleri gerek halı gerekse günlerde bunun somut örneğine hep birlikte sistem dahilin de işler vaziyete getirmesi için kumaş olarak dokunarak değerlendirmek, şahitlik ediyoruz. Kültür ve Turizm Daire Başkanlığının koordi- tasarım bölümünde yapılacak tasarımlarla ‘Koza’dan Vitrinlere Bursa İpeği Yeniden’ natörlüğünde Tarım Aş. ve Busmek’le birlikte nihai ürün şeklinde hediyelik olarak değer- sloganıyla Büyükşehir Belediyesince başla- önemli bir çalışma sürdürülmektedir. Bu lendirmek, diğer yandan ise Bursa’da bir tılan çalışmalar önemli bir aşamaya gelmiş çerçeve yakın zamanda Bursa Ticaret Borsa- külttür olarak tarihi derinliklerinden günü- durumda. sı ve Koza Han esnafının katılımıyla daha bir müze miras kalan bu değeri yeniden hafıza- genişleyerek yeni hedeflerle buluşacaktır. 2015 yılında startı verilen çalışmalarla larda yeşerterek yaşatmak şeklinde kısaca öncelikle Bursa’da üretilen kozanın başka özetlemek mümkündür. Ayrıca yaşayan ipek Amaç yeni bir şeyler keşfetmek değil, var yerlere satılmaması burada değerlendirilmesi müzesi kimliğiyle de her yaştan ziyaretçi- olan değerimizi hafızalarımızı tazelemek amaçlanmış idi. Bu çerçevede Muradiye’de lerine bu kültürün anlatılıp bilgilendirilmesi suretiyle geleceğe taşımak ve yaşatmaktır. daha önce faal olan bir fabrikanın ayakta önemsenmesi gereken bir işlev olarak dikkat duran yapılarının bir kısmında, bu işe gönüllü çekmekte.

Harmancık, Büyükorhan, Orhaneli ve Keles’in köylerine Bursa Büyükşehir Belediyesi’nce gönderilen ipek tezgahları, özellikle hanımlardan yoğun ilgi gördü. Yüzlerce kadın bu tezgahlarda çalışarak hem kendi ekonomisine katkıda bulunuyor hem de yeni bir sektörün doğmasına önayak oluyor.

| Ocak 2016 | Sayı 17 99 haber / Uludağ Artık Dağcılar İçin Daha Güvenli

100 | Ocak 2016 | Sayı 16 ULUDAĞ ARTIK DAĞCILAR İÇİN

DAHA GÜVENLİ Bursa Büyükşehir Belediyesi, 2453 metre rakımlı Zirve Tepe’de yaklaşık 60 yıl önce yapılan ancak günümüzde kullanılamaz duruma gelen dağcı sığınağını kullanılabilir hale getirerek yeniden dağcıların hizmetine sundu.

Bursa Büyükşehir Belediyesi, 2453 metre rakımlı Zirve Tepe’de yaklaşık 60 yıl önce yapılan ancak günümüzde kullanılamaz du- ruma gelen dağcı sığınağını kullanılabilir hale getirerek yeniden dağcıların hizmetine sundu.

Bursa Büyükşehir Belediyesi, Uludağ Zirve Tepe’de bulunan dağcı sığınağını, Türkiye Dağcılık Federasyonu ve Bursalı dağcıların talebi üzerine kullanıma uygun hale getirerek dağcıların hizmetine sundu. Yaklaşık 60 yıl önce yük hayvanları marifetiyle taşınan mal- zemelerden oluşturulan sığınak, günümüzün ileri teknolojik imkanlarıyla yeniden düzen- lendi. Sığınağın yeniden kullanıma açılması nedeniyle Uludağ Zirve Tepe’de düzenlenen törene Bursa’daki 18 dağcılık kulübüne bağlı yaklaşık 260 dağcı katıldı.

| Ocak 2016 | Sayı 17 101 haber / Uludağ Artık Dağcılar İçin Daha Güvenli

Dağcı sığınağının açılışı aynı zamanda Bursa’daki tüm dağcı kulüplerini bir araya getirdi. 20’yi aşkın kulüp ve yaklaşık 260 dağcı, bu tarihi an’a tanıklık etmek üzere sığınağın yeniden kullanıma açılması nedeniyle düzenlenen yürüyüşe katıldı.

Dağcıların İstiklal Marşı okuması ve AKUT’un sezon sonuna kadar tamamlayacağız, ayrıca, ve ismini “kule-cihan” diye bildirdiği Zirve kurucusu Aziz Doğan ile yaşamını yitiren doğal koşullar nedeniyle bundan sonra olu- Tepe’deki bu sığınaktan tüm doğaseverler, dağcılar anısına bir dakikalık saygı duruşu ile şabilecek sıkıntıları da gidereceğiz” şeklinde dağcılık, kayak ve arama kurtarma faaliyet- başlayan törende konuşan Büyükşehir Be- konuştu. lerinde de faydalanabilecekler” dedi. Makas lediyesi Başkan Vekili Abdülkadir Karlık, tüm daha sonra, dağcılık sporuna ve sığınağın spor dallarının olduğu gibi dağcılık sporunun Törende konuşan Türkiye Dağcılık Federas- yeniden yapımına verdiği desteklerden ötürü da yanında olduklarını bildirdi. Yaklaşık 60 yıl yonu Bursa İl Temsilcisi Nazif Makas ise, yıllar Büyükşehir Belediyesi’ne bir teşekkür plaketi önce yapılan ancak doğal koşullar nedeniyle önce oldukça zor koşullarda yapılan sığınağın verdi. Törene katılan Büyükşehir Başkan Vekili kullanılamaz duruma gelen sığınağın yeniden yıllarca dağcılar için bir güvence olduğunu Abdülkadir Karlık da, sığınağın anahtarını düzenlenmesini kısa bir süre içinde gerçekleş- hatırlattı. Yoğun kar ve rüzgar gibi etkenler Bursalı dağcılar adına Dağcılık Federasyonu İl tirdiklerini kaydeden Karlık, “Burada çalışmak nedeniyle uzun bir süredir kullanılamayan Temsilcisi Nazif Makas’a sundu. oldukça zor, doğal şartlar normal çalışmaya sığınakla ilgili durumu Bursa Büyükşehir Bele- izin vermiyor. Buna rağmen teknolojinin diye Başkanı Recep Altepe’ye ilettiğini bildiren YOĞUN KATILIM imkanlarını da kullanarak bu sığınağı kulla- Makas, “Sağ olsun Sayın Başkan konuya Sığınağın yeniden kullanıma açılması nedeniy- nılır hale getirdik. Şimdi artık dağcılarımızın hemen el attı ve ilgili arkadaşlarına görev le Zirve Tepe’ye yürüyüş düzenlendi. Törene sığınabilecekleri güvenli bir yerleri oldu” dedi. verdi. Biz ufak tefek toparlamalar beklerken Bursa’da faaliyet gösteren Ayak İzi, AVP İki katlı sığınak binasının bundan sonra da Sayın Başkan burayı tümüyle elden geçirdi. Cihan, Demirtaş, Nokta Dağcılık, Yeşil Bursa, Büyükşehir Belediyesi kontrolünde olacağı- Dağcılar olarak kendisine şükranlarımızı ifade ULUDAK, ODAK, BAKUT, BUDAK, ALFA ve nı ifade eden Karlık, “Ufak tefek eksiklerini ediyoruz. Evliya Çelebi’nin 375 yıl önce çıktığı UDK gibi 18 dağcılık ve spor kulübünden 260

102 | Ocak 2016 | Sayı 16 civarında sporcu katıldı. Bursa’daki dağcılık Dağcı sığınağını yenileme çalışmaları kap- sporu camiasını bir araya getiren tören ve samında, yıkılan giriş merdiveni yeniden yürüyüşün ardından tüm dağcıların büyük bir yapılarak yapıya giriş çıkışlar sağlıklı hale memnuniyet içinde oldukları gözlendi. Törene getirildi. Yapının çatı tabliyesi kar suyuna katılan tüm ekipler, sığınak önünde kulüp maruz kaldığı için deforme olmuştu, yenileme flamalarıyla fotoğraf çektirdiler. çalışması kapsamında çatıda iki kat memb- ran kullanılarak su yalıtımı yapıldı ve üzerine SIĞINAK NASIL ONARILDI? koruma betonu atıldı. Yapının dış cephe ve duvarlarında yoğun yağmur ve rüzgar nede- Yaklaşık 60 yıl önce yük hayvanlarının taşıdığı niyle yıkılmalar, dökülmeler olmuştu. Yıkılan malzemelerle yapılan sığınak günümüzde beden duvarları çürütme yöntemiyle onarıldı. teknolojik imkanlar kullanılarak yenilendi. Bölgenin iklim şartları dikkate alınarak, dış Bölgenin doğal yapısının bozulmaması için cepheler, bu koşullarda daha dayanıklı olduğu büyük özen gösteren Büyükşehir Belediyesi, kanıtlanmış olan betopan malzeme giydirme demir, kum, çimento, boya, su gibi yaklaşık yapıldı. Yapının tabliyeleri ve balkonu çelik 20 ton inşaat malzemesini 600’er kilogram- profillerle desteklenerek güçlendirildi ve lık paketler haline getirdi. Ardından, bir yük ardından betopan ile kaplandı. Yapının alt ve helikopteri ve akaryakıt tankeri temin edildi. üst giriş kapıları yenileme çalışması kapsa- Helikopter, yenileme işini yapacak personelin mında tümüyle yenilenirken, pencere kısımlar barınma ve yiyecek malzemeleri ile inşaat da iklim koşullarına uygun malzeme kullanıla- malzemelerini taşımak için, Uludağ oteller rak tamamlandı. bölgesi ile 2453 metre rakımlı Zirve Tepe arasında 60 sorti yaptı. Bölgede hava koşulla- Dağcı sığınağı, hem dağcılar için önemli bir rının sürekli değişkenlik göstermesi, özellikle güvenli bir şekilde barınma noktası olacak Zirve Tepe noktasında çok ciddi bir hava hem de Uludağ’ın sağlıklı ve güvenli bir hareketi olması nedeniyle taşıma işi 4 günde turizm ve spor merkezi olması noktasında tamamlanabildi. Sığınakta Ağustos sonunda önemli bir işlev üstlenecek. Helikopter, Uludağ oteller bölgesi ile 2453 metre rakımlı Zirve Tepe başlayan yenileme çalışmaları ise Ekim ayı arasında 60’dan fazla sorti yaptı. Bölgede hava koşullarının sürekli de- içinde tamamlandı. ğişkenlik göstermesi, özellikle Zirve Tepe noktasında çok ciddi bir hava hareketi olması nedeniyle taşıma işi ancak 4 günde tamamlanabildi.

| Ocak 2016 | Sayı 17 103 haber / Çukur Mescid Yeni Yüzüyle..

ÇUKUR MESCİD YENİ YÜZÜYLE... Kentin değerlerini birer birer gün yüzüne çıkaran Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyonu tamamlanan Çukur Mescid, çevre düzenlemesiyle birlikte hizmete açıldı.

Yıldırım külliyesinin bir parçası olan Çukur Mescid, 620 yıl önce yapılan Yıldırım Camii in- şaatında çalışan ustaların şantiye olarak kul- landığı bölgede namazlarını eda edebilmeleri gayesiyle inşa edilmiş, bir dönem de dokuma atölyesi olarak kullanılmış, günümüze sadece yıkık iki duvarı kalmış bir şekilde ulaşmıştır. Çukur Mescid’in orijinal haliyle gün yüzüne çıkarılması için gereken çalışmaları başlatan Büyükşehir Belediyesi mescid çevresinde yer alan 4 binanın kamulaştırmasını yaptı. Anıtlar Kurulu’nca onaylanan restorasyon projesinin uygulaması kapsamında sponsorların da des- teği ile özgün halde yeniden ayağa kaldırılan Çukur Mescid ve çevresi bölgeye değer katan özelliği ile yaşayan Bursa’ya kazandırıldı.

104 | Ocak 2016 | Sayı 16 | Ocak 2016 | Sayı 17 105 www.bursa.bel.tr

www.bursadazamandergisi.com

ZAFER MAH. ANKARA YOLU CAD. NO 1 16270 OSMANGAZİ - BURSA T: 444 16 00

106 | Ocak 2016 | Sayı 16