Söz ola...

Dünyada, dayanıklılıktan daha yüksek bir nefs terbiyesi, gönül ferahlığından daha büyük bir mutluluk, merhametten daha kutsal bir görev, sabırdan daha etkili bir Anadolu Aydınlanma Vakfı Sosyal ve Kültürel Bülteni • Sayı 25 • Haziran 2012 • Ücretsizdir silah yoktur. Sathya Sai Baba

AAV Korosu Büyük Beğeni Topladı Ayşe Acar YAZ YEMEĞİNDE

Azerbaycanlı halk şairi Aliağa Vahit’in “Meclis açığa çıkardığı ifade ediliyor. Gazellerinin son derece BULUŞALIM Onun Meclisidir” adlı eserini seslendirmek için sade, halkın anladığı dilde olmasından dolayı Azeri bir araya gelen AAV Korosu 16 eserden oluşan bir halkının özel sevgisini kazanmış. Kendisi için bir dinletiyi sahneye koydu. şiirinde “Biz harabat ehliyiz,” diyor. Şiirleri gibi yaşamı da son derece sade gelip geçmiştir Vahit’in. Koronun çalışmalarına ilham kaynağı olan Aliağa Vahit (1895-1965) Azerbaycan, Bakü’de yaşamış bir halk şairi, Ercan Özaksoy, Leyla Özaksoy, Nazlı Cömert, Berfin gazelhan. Azerbaycan edebiyatında geçmişle geleceği And, Bahar Aykaç, Murat Kanberi, Şirin İskit Kanberi, 12 Haziran 2012 birleştiren kişi olarak tanınıyor. Nizami, Hakani, Fuzuli, Hür Yasin, Sevtap Yasin, Kamil Kalyoncu, Saadet Saat 20.00’de Nevai gibi şairlerin gazellerini Azerbaycan Türk diline Güvenç, Başak Koray, Hale Arpacıoğlu, Özlem Kayışdağı Cad. No:1 Kozyatağı, İstanbul tercüme etmiş bir isim. Nesimi’den, özellikle Fuzuli’den Aydın, Akın Candan ve Gürsel Çelik’ten oluşan AAV Tel.: (0216) 570 00 00 oldukça etkilenmiş. Onlarla yetişip kendi özgün halini Korosunun seslendirdiği 16 eser ise şunlardı: www.marriottistanbulasia.com

Akdeniz Lezzetleri İmam Bayıldı, Közlenmiş Biberli Patlıcan Salatası, Humus, Zeytinyağlı Pazı Dolma, Cevizli Haydari, Domates & Salatalık, Mozzarella, Fava

Ev Yapımı Sebzeli Krep & Salata Sotelenmiş Tatlı Mısır Taneleri ve Körili & Fesleğenli Sos Eşliğinde

Közlenmiş Biberli Bulgur Risotto Üzerinde Ispanaklı Piliç Rulosu Tereyağlı Sebzeler İle

Frambuazlı Crème Brulée, Eser Söz Beste Seslendiren K a r a g e c e İ s m a i l E m r e Ö z l e m Ay d ı n K o r o Vanilyalı Dondurma Eşliğinde Vakit zaman derler İsmail Emre Ercan Özaksoy Bahar Aykaç Sevda dedikleri İsmail Emre Özlem Aydın Koro Bu dünyaya gelen İsmail Emre Gürsel Çelik Gel ha gönül İzzet Savaş Nida Tüfekçi (derleme) Saadet Güvenç Dede Neyzen Tevfik Ercan Özaksoy Bahar Aykaç Sefa geldin Muharrem Koç Hüseyin Güneş Gürsel Çelik Her kim mene tan eylese Aliağa Vahit Murat Kanberi Mihriban Abdurrahim Karakoç Musa Eroğlu Koro Sonatın Ercan Özaksoy Ercan Özaksoy Sendedir İsmail Emre Ercan Özaksoy Bahar Aykaç Başka cemal İsmail Emre Ercan Özaksoy Koro Sırrımdan bana hitap Âmâk-ı Hayal Gürsel Çelik Seher yeli nazlı yâre Kul Ahmet Arif Sağ Saadet Güvenç Aman aman Mehmet Lütfi Erzurum Radyosu Koro Meclis onun meclisidir Aliağa Vahit Koro

AYIN KONUĞU: Ali Osman Çoban Deniz Tipigil

Soru: Röportajımıza yaşam öykünüzün doğumunuzdan çalışmaya devam mı ettiniz? meslek seçiminize kadarki bölümünü sorarak başlamak Ali Osman Çoban: Askerden dönüşte, maden memleketi istiyorum. Soma’da ablam ve eniştem olduğu için, bizim memleket de daha kurak bir memleket olduğu ve orada iş Ali Osman Çoban: İnsanın kendini anlatması en zor olanakları daha rahat olduğu için, Soma’ya gitmek şeylerden bir tanesi ama anlatmaya çalışayım. Evet, durumunda kaldık. Oraya gidince de bir müddet kalfa 1941’de Uşak’ın Eşme ilçesinin Kolankaya köyünde olarak çalıştım. Bir süre sonra da müstakil dükkâna 6 çocuklu bir ailenin 3. çocuğu olarak doğmuşum. İlk niyetlendim ve bir dükkân tuttum. doğduğum zaman köyde bir hadise olmuş. O hadiseden dolayı annemin sütü kesilmiş ve ben çok zor şartlar Soru: Eşiniz Fatma Hanım ile evlenme öykünüzü altında ve zayıf bir çocuk olarak büyümüşüm. Zayıf sormamın zamanı geldi sanırım... bir çocuk olmamdan dolayı babamın yoğun ilgisi ve babamdan aldığım yoğun sevgi, beni sevgiye karşı Ali Osman Çoban: Ailelerimiz aynı köydendir eşimle, doyumsuz bir hale getirdi. hatta birbirleri ile çok yakın idiler; benim babam da, eşimin babası da en sevilen insanlarındandı köyümüzün. Kendi koyunlarımız vardı köyde, ilkokulu bitirmeden Soma’da ilk dükkânımı tuttuktan sonra gidip Allah’ın evvel koyunları, kuzuları güttük. Soyadım da Çoban, izniyle istedik eşimi ve daha sonra 1967’de evlenerek ilk yaptığım meslek de çobanlık. Ailem, zayıf bir birlikte Soma’ya döndük. Eşime ilk gün de âşıktım, çocuk olduğum için rençperlik yapamayacağımı Askerlik dönüşünde Konya’yı ziyarete gittim. Halamın bugün daha da çok âşığım, her gün aşkım artıyor hatta. düşündüğünden, beni akrabamız olan bir terzinin yanına oğlu Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nde öğrenciydi. Hem çırak olarak verdi. halamın oğluna misafir olayım, hem de Cenab-ı Mevlana Soru: Soma’da ilk dükkânınızı tuttuğunuz yerden devam türbesini göreyim istedim. Yüzeysel olarak Cenab-ı edelim mi yaşam öykünüze? Soru: Ne kadar süre çıraklık, kalfalık yaptınız akrabanızın Mevlana’ya karşı bir bilgim, bir sevgim vardı. Fakat bir yanında? aksilik gibi görünen şeyler zuhur etti. Aylardan Ocak’tı, hava Ali Osman Çoban: Evet, o ilk dükkânın yakınındaki bir hem soğuk hem de loştu. Ben soğuktum, rehberim soğuktu, dükkânda münzevi, sessiz bir zat vardı. Ali Osman Çoban: Askere kadar orada çalıştım, askerlik türbe soğuk ve loştu. Benim hayallerim de suya düştü. yaşıma gelince de gittim Erzurum’da askerlik yaptım. Röportajın devamı 3. sayfada... Soru: Peki daha sonra memleketinize dönüp terzi olarak 1 BAŞ YAZI İzzet Erş

[1] Musahip olabilmenin önemli bir şartı rızalıktır. Eğer taranmış ancak mağdur köpek bulunamamış. Biçare köye Musahiplik Cemi birisinden razı olunmaz ise, o kişi kimseye yoldaş geri dönülmüş. Ceme gelen canlar ibadet sonlanmadan olamaz. Kim razı olmadığını sevip sayabilir ki? Sevgi, dağılmadıkları için, meclis hâlâ orada imiş. Erkân “Kardeşine kızan her adam hükme müstahak olacaktır; ve saygı ile tecelli eder ve saygı, rıza ile hak olur... bozulmamış... kardeşine hakaret ederse, icma-i ümmetin hükmüne müstahak olacaktır. Ve kim “ahmak” derse, cehennem ateşine müstahak Birbirine yoldaş olma niyeti ile dâra duran canlar için İbadeti Hakk üzere edâ edene geceymiş, soğukmuş, cemin pîri rızalık istemiş. Hiç olmaz böyle şeyler sanılır yorgunlukmuş bunlar kapıdan içeri giremezler. Sabaha olacaktır. İmdi, takdimeni Allah’ın huzurunda arz ederken, tam ama bir ses razı olmadığını söylemiş kurulan musahiplik kadar erkân bozulmamış. Sabah olunca yeniden yola o esnada kardeşinle aranda olan bir husumet hatırına gelirse, erkânından. Gerekçe olarak da dâra duran tâliplerden koyulup köye gitmişler ve bu sefer köpeği bulmuşlar. takdimeni orada mezbahın önünde bırak ve git önce kardeşin ile birinin falan zamanda filan köydeki bir köpeği barış ve o vakit gel, takdimeni arz et...” (İncil, Matta 5:22–27) tartakladığını iddia etmiş. Köpek bulununca önce temizlenip karnı doyurulmuş. Ardından başı okşanıp, taşın isabet ettiği bacak öpülmüş, (Önemli bir husus: Cem meclisi Hakk’ın meclisidir! yara olan yere yüz sürülmüş. Nihayetinde köpeğin rızalık Gerçek bir hikâye. Âdem’in toprağı Anadolu’nun, Dâra duran kimin huzurunda olduğunu bilir. Orada yalan hakkı alınmış. Hatta şahidin söylediğine göre oradan Erzurum ilinden... söz söylemek, Allah’ın sûretinde halk olunmuş insan ayrılırlarken köpek ağlamış ve gençleri ön ayağını Heyecanlı bir dostun, hasret ile, insanlığın hasreti ile evlâdına men edilmiştir.) kaldırarak yolcu etmiş. anlattığı ibretlik bir öykü. Dâra çekilen genç başını öne eğince erkânın pîri durumu Gençler geri döndüklerinde şahidin ikrarı ile cem devam Musahiplik cemi için bir araya gelen canlar, dizlerinin anlayıp hükmü vermiş; köpeğin rızası alınmadıkça etmiş. Meclis tâliplerden, tâlipler de birbirlerinden razı üzerine çömelip Ehli Beyt’i taşıdıkları kalplerini sağ musahiplik cemi sürmeyecektir. Meğer tâlip bir vakit olmuşlar. Pîr de: “Ben de sizden razıyım, niyaz ederim elleriyle örtmüşler. Başparmakları ise her daim olduğu köpeğe taş atmış. Köpeğin bacağına isabet eden taş Allah da sizden razı olsun,” diyerek erkânı tamam etmiş. üzere dimdik durarak vechullahı göstermekteymiş. Öyle masumun canını pek yakmış. ya kim kendi vechini kendi halk eylemiş ki? Bütün İnsanın insana, insanın insanlığına saygısının yittiği sûretler Allah’ındır. Allah ise her sûretten ayrı ayrı âyan... Söylendiğine göre Erzurum’da kış ayı imiş. Gecenin günümüzün akılcı, modern dünyasında, Erzurum’un kar bir vakti, hava buz gibi soğuk, kar bel hizasında. Erkân altında bir köyünde, Allah’ın her yarattığını bir can sayan Cem, bu idrâk ile bir araya gelmeye denir. Cem ancak ise durmuş, tâlipler musahiplik niyetinde olan gencin “eğitimsiz” köylüler, en yaman cehaletin kendinden gafil Allah rızası içindir. yüzüne bakmaktalar. Oradan dönmek Allah’ı inkârdan olmak olduğunu böyle anlattılar nefsime... beter. Öyle ya Allah insanı affeder, Allah Gafurdur. Peki [1] Musahiplik “yol kardeşliği” demektir. Alevi inancına göre evli ya insan kendini affedebilir mi? Hak bildiği meclisten Allah onlardan razı olsun... her tâlibin kendisine denk düşen, aynı gelenek yolundan gelen diğer dönüp, huzurlu kalabilir mi? bir evli çift ile dinsel bir kardeşlik tutmasıdır. Bu yoldaşlık, kardeşlik aynı zamanda ahiret kardeşliğidir. Öz kardeşlik kurallarından daha Tâlip genç, bir şahit ile yola koyulmuş. Vakit geceyi [email protected] ağır kuralları olan bu yol kardeşliği Alevi geleneğinde, pîr ile takdis bulduğunda söylenilen köye anca gelebilmişler. Aranmış, edilen önemli bir kaidedir.

2- Dianoetik Erdemler (Bilgelik Erdemleri): Entelektüel Sokrates’in öğrencisi Kinik Okulu’nun kurucusu Erdem (Arete) faaliyete bağlı olan ve şeylerin niçin olduklarını anlamak Antisthenes’e göre (M.Ö. 440–366) erdem, ruhun Turgut Özgüney ve keşfetmekle belirlenen erdemlerdir. Bu erdemler sarsılmaz ilkesidir (Ataraxia). Erdem ve mutluluk birdir. teorik bilgelik ya da “Sophia” ile belirlenen erdemlerdir. Erdem insanı özgür kılan biricik şeydir. Erdem insanı dünyadaki değişimlerden bağımsız hale getirir. İnsanın Antik Yunan’da bir şeyin yetkinliği anlamına gelirdi mutlu olması için erdemden başka hiçbir şeye ihtiyacı erdem. Kendine uygun olan işi yapana, kendine özgü yoktur. işlevi yerine getirene Arete’si olan, yani yetkin olan, erdemli insan denirdi. Örneğin; bıçağın Arete’si iyi “İnsanı alın yazısının elinden kurtaracak olan şey kesmektir, çünkü bıçak bu amaç için imal edilmiştir. sadece bilgelik (Phronesis) ve erdemdir (Arete).” İnsan söz konusu olduğunda erdem şu şekilde tanımlanır: “İnsana özgü faaliyet türü, hareket, büyüme, Zenginlik, güzellik, şan, şeref hepsi birer kuruntudur. üreme değildir, çünkü bunları başka hayvan türleri de Bilgelik insanın kendini bunlardan kurtarmasıdır. gerçekleştirir. İnsanın erdemi, aklı en yüksek düzeyde kullanmasından ve geliştirmesinden oluşur.” Erdem Haz, çoğunluğun en değerli saydığı şeydir. Haz tutku terimini felsefeye sokan, “her varlığın kendine özgü haline gelince, insan isteklerinin kölesi olur. Hazzın fonksiyonunu en iyi biçimde yerine getirme” anlamına karşısına çalışıp didinmeyi, zahmet ve sıkıntıyı gelen erdem sözcüğünü insan ve insanın etkinlikleri için koymalıyız, çünkü yalnızca çalışma insanı erdemli kullanan Sokrates olmuştur. Bu bağlamda Sokrates’e yapar. Çalışmayla insan özgür olur. Haz, acının göre erdem, insanın kendisine özgü ve uygun olanı bitmesinden başka bir şey değildir. Acıyı bilmeden hazza gerçekleştirmesidir. erişilemez.

Platon için insan ruhu üç kısımdan oluşur: Erdem öğrenilebilir, ama bu eğitim hiç de entelektüel değildir. Sözle öğretilemez, alıştırma ve çalışmalarla 1- Alt düzeydeki iştahların ruhu, alt karın bölgesinde buna erişilebilir. İstenen çaba herhangi bir çaba değil, yer alır. İlkesi akılsızlık ve dünya arzularıdır. Erdemi ise akılla yönetilen çabadır. Yaşama değer katan biricik şey ılımlılıktır (ölçülülüktür). akıl’dır.

2- Diyaframda yer alan yüreğin ilkesi öfke, erdemi ise Tanrı’ya erişmek için bir tek yol vardır: O da sadece yürekliliktir (cesaret). erdemdir (Arete).

3- Baş kısmında yer alan ölümsüz tin; ilkesi akıl Bilgelik insanı Tanrı’ya dost yapar. Sunularla değil, yürütme ve erdemi bilgeliktir. erdemle saygı gösterilir.

Üç parçanın ayrı ayrı erdemleri bilgelik–cesaret– Konu olarak en yüksek nesnelere yönelmişlerdir. Modern felsefe de ilk çağ felsefesinin meydana getirdiği ölçülülük olup bunlar gerçekleştikten sonra, üç parçadan Metafiziğin konularını ele alan, doğa bilimleri ve erdem anlayışını kabul eder: “İnsani bir özellik, insana meydana gelen bütünün ahenk içinde olması hali de matematikle uğraşmanın sonucu olan bu erdemler ahlâki özgü yetkinlik.” adalet erdemine karşılık gelir. Söz konusu dört erdem erdemlerden daha üstündürler, çünkü gerçek mutluluğu Antik Yunan Kültürü’nde Kardinal Erdemleri olarak meydana getirirler. Başka bir deyişle, dianoetik ya da Örneğin, Spinoza’ya göre insanla ilgili bir nitelik olan bilinir. “Entelektüel Erdemler” en yüksek erdemlerdir, çünkü erdem, salt insanın kendi doğasına özgü yasalarla insanın en yüksek yetisi olan akıl ve aklın da en yüksek anlaşılıp bilinebilir. İnsanın özü ya da doğasıdır. Aristoteles, erdem ahlâkının düşünce tarihindeki en faaliyeti olan tefekkür ya da “Kuramsal Temaşa”ya önemli temsilcisidir. Aristoteles erdemleri ahlâki ve dayanırlar. Bu tür etkinlik herhangi bir bedensel Kant, erdem ahlâkına karşı ödev ahlâkını savunur. dianoetik erdemler olarak ikiye ayırmıştır: faaliyetten daha uzun sürer. Filozof, kendisine en fazla Kant’a göre erdem, insanın içinde bulunabileceği yeten kişidir. Dolayısıyla, onun entelektüel faaliyeti her türlü ahlâki durum, çeşitli ahlâki durumlar içinde 1- Ahlâki Erdemler: Adalet, cesaret, ölçülülük, ve erdemleri her şeyden önce gelir. Bu tür etkinlik ve mücadele veren ahlâki niyet olarak tanımlanmıştır. cömertlik, dostluk gibi… İki aşırı uç arasındaki doğru erdemler başka bir amaç için değil, sadece kendileri için ortayı bulmaktan meydana gelen erdemlerdir. istenirler. [email protected]

2 AYIN KONUĞU: Ali Osman Çoban Deniz Tipigil Ben hayatımda hiçbir güzel şey yaptığım iddiasında değilim, ondan sonra durum döndü, Osman Amca’nın oğlu İbrahim iddia edersem o, müşriklik olur. İlahi kader bizi böyle olarak sahneyi bitirdi. Benim de tam tersine oldu. Terzi sürükledi, benim irademin dışında. Ve çok güzel J. Osman’ın kızı olarak geldi ilk olarak Hatice, ondan sonra ben Hatice’nin babası pozisyonuna düştüm. Bu beni hayatta Soru: Peki İstanbul’a taşındıktan sonra Ustanızla en mutlu eden, en onur veren şeylerden biridir; Hatice’nin görüşmeleriniz nasıl oldu? babası olarak anılmak. Evet, iki kişiye istediğim kadar mukabele edemedim. Ve onların muhabbetine esir oldum. Ali Osman Çoban: 20 ailelik bir muhabbet grubu vardı. Anlatamıyorum ki, sözcükler yetmiyor. Osman Amca bana Ailecek, haftanın en az 5 günü muhabbet ediyor olurduk. müthiş bir muhabbetle davrandı. Sık sık gelirdi. Biz Metin Acayip! O zamanlarda Ustam ticaret yapıyordu, patates Bey’le tanışmıştık ama henüz kaynaşmamıştık. Metin Bey’i soğan satıyordu. Bak, düşünebiliyor musun, ben yeni 1999 yılında bir radyo programı vasıtasıyla tanımıştım, katılmışım, Ustam ve 20 senelik dostları hepimiz aynı hatta programa ziyaretçi olarak da katılıp tanışmıştım. Fakat esmayı okuyoruz, soğan J. kaynaşmamız daha sonra. Soru: Münzevi, sessiz bir zat derken? Soru: O zamandan bu yana hep Bağlarbaşı’nda mıydınız? Soru: Peki ne zaman kaynaştınız vakfımızla ve faaliyetleri Ali Osman Çoban: Evet. Kendi halinde bir zat-ı muhterem. ile acaba? Dükkânı tutunca gittim ve kendisine “Abi, ben bir senedir Ali Osman Çoban: Ustam daha sonra 1975’in kışında buralardaydım ama sizinle tanışmak mümkün olmadı, Bağlarbaşı’ndan Maltepe’ye taşındı. Ali Osman Çoban: 2002’de Hatice’yle İran’a gittik. nasip olmadı. Şu karşıdaki dükkânı ben tuttum, bundan İran’ı gezdik. Ve İran’da Nişabur’da Feridüddin Attar sonra komşu olacağız,” dedim. O zat-ı muhterem de Fatma Çoban: Oğlanın sünnet zamanı. Kardeşim geldi Hazretleri’nin kabrinde fotoğraflar çektik. O fotoğrafları bana “Kardeşim, ne daha evvel gelebilirdin, ne de şimdi Ankara’dan, evi boya badana yapıyoruz hatta; Eylül’de da getirdik, Metin Bey’e verdik. Hatice arkalarına yazdı, gelmeyebilirdin,” dedi. Kader okullar açılmadan Veli sünnet olacak. Bir gün, böyle bir “Attar’dan Attar’a sevgilerle,” diye. O vesile ile başlayan sırrı. Beni bu cümle çarptı. Ve tomar anahtar elinde, sallayarak geldi. Gidiyoruz yakınlaşmamız 2005 yılından bu yana devam etti. kocaman bir soru işareti doğdu. dedi. Biz de Zümrütevler’e taşındık. Ondan sonra onunla yavaş yavaş Soru: Bu sene dil konusunu çalışıyoruz malumunuz, bu komşuluğu, ahbaplığı ilerlettik. O, Soru: Peki dükkânınız Bağlarbaşı’nda değil konuda neler söylemek istersiniz? kendi Usta’sından, Cenab-ı Ehl-i miydi? Ali Osman Çoban: Dil konusunda şunu söyleyebilirim: Ali Osman Çoban: Evet, ev de, dükkân da Benim manevi gelişmeme en büyük katkısı olan kişiler buradaydı. Yunus Emre ve Niyazi Mısrî’dir. Bana ana dilimde Allah’ı, Cenab-ı Muhammed’i, Hakk ve hakikati bu halk ozanları Soru: Yani evinizle dükkân arası 60 metre iken, söyledi. Benim Türkçem bile yok ki Arapça bileyim, Farsça siz Ustanızla evleriniz yakın olsun diye, dükkânınızdan 15 bileyim. Fakat O’nun rahmeti o kadar geniş ki Yunus, Niyazi kilometre uzağa taşındınız? Mısrî, Hace Bayram Veli, Gayb-i Sunullah, Şeyh Galip ve onlar gibi muhteşem zatlar, bana ana dilimde Hakk’ı, Ali Osman Çoban: Evet, evimizi Maltepe’ye taşıdık hakikati konuşmuşlar. Ve tabii en son da zamanın Yunus’u 76 yılında ve herkes benim kaçık olduğumu düşündü. İsmail Emre... Taşındıktan iki yıl sonra Ustam Hakk’a yürüdü 1978’de, biz de 1979’da bu evi aldık ve tekrar Bağlarbaşı’na taşındık. Bir de genelde insanlar bu hitapların genele olduğunu Beyt Efendilerimizden, Mevlana’dan bahsetti bana. Ben de zanneder. Ben şunu biliyorum ki bütün hitaplar ferdedir. eşime bahsederdim kendisinin anlattıklarını. Eşim, dostum Fatma Çoban: Elma bahçesiydi buralar o zamanlar. olduğu gibi aynı zamanda benim manevi yol arkadaşımdır da. Derken bir gün Cenab-ı Mevlana’nın o meşhur “Beni Ali Osman Çoban: Evet, zerzevat bahçeleriydi. Hatta kara toprakların altında aramayınız, biz bizi sevenlerin ve o kadar boştu ki önümüz, şimdi oturduğumuz yerden anlayanların gönüllerindeyiz. Biz sizin rüyalarınıza girer, Fenerbahçe’nin feneri görünüyordu. mânâlar saçarız. Gönüllerinize mânâlar saçar, rüyalarınıza girer, irşad ederiz,” sözleri aklıma geldi ve benim jeton o Soru: Peki Ustanız vefat ettikten sonra nasıl devam etti anda düştü. dostluk ilişkileriniz?

Soru: Jeton düştü derken? Ali Osman Çoban: Vefattan sonra her yerde olduğu gibi bir çalkalanma ve durulma oldu. Vefatın üzerinden 10 sene Ali Osman Çoban: Rehberimin Ustasına ben de âşık oldum. kadar geçtikten sonra tekrar bir zelzele ve savrulma. Ama o Genele hitap zelzele olmasa kendi içime, kendi özüme dönemeyecektim. olduğunu zanneder ve genelin tatbik etmesini beklerler Soru: Görmeden mi âşık oldunuz Ustanıza? Her şey sebeplere bağlı... Hatta ondan sonra kendimle çoğunlukla. Bu müthiş bir yanılgıdır. Hâlbuki hitap ferdedir. buluştuğum zaman bir şey yazdım Kemalettin Kamu’ya: Bir özdeyiş vardır: “Bütün hitaplar sanadır, anlayagör,” Ali Osman Çoban: Evet, rehberimin dükkânına her gireni o diye. Ama genelde insanlar bu hitapların genele olduğunu zannederdim. “Sıla o kadar hoş ki, zanneder. Hâlbuki geneldeki tek tek fertleredir. Bilmem Ne varsa içimde anlatabildim mi? Kamil Kalyoncu: Rehberi, gömlekçi. Her şey bana âşinâ Her şey enfes biçimde “Bizi seyreder, hem bize benzer Ali Osman Çoban: Benim karşımdaki dükkânda gömlekçi Ben sılada değilim, Güzellikte birdir, her yüze benzer.” idi rehberim, evet. Acayip bir şey. Her gireni Ustamız Sıla benim içimde.” (İsmail Emre) zannediyordum, acaba O mudur, acaba O mudur? Rehberim muhabbetle durmadan Ustasından ve ailesinden bahsettikçe Soru: Çöle çıkma olarak ifade edilen deneyiminiz diyebilir “Kendini hûblar şeklinde peyda eylemiş ben de onun bütün ailesine âşık oldum. Ve ondan sonra miyiz anlattıklarınıza? Dönüp çeşm-i âşıktan temaşa eylemiş.” buraya Ustam ile tanışmaya geldim; İstanbul’a. O aralar herkes mark kazanmak için Almanya’ya gidiyor, biz ise Ali Osman Çoban: Çöle çıktıktan sonra çölde buluyorsun Mutlak vücud kendini güzellikler şeklinde peyda eylemiş, muhabbet için İstanbul’a niyet ettik ve buraya taşınmaya kendini, kendine dönüyorsun. Çöle çıkmak ve çölde yalnız ondan sonra âşığın gözünden kendi kendini seyretmiş. Biz karar verdik. kalmak ve kendi özüne rücû etmek. Kendinle sarmaş dolaş bu âleme güzellikleri seyretmeye geldik. Fakat öyle tuhaf ki, olmak. Zelzelelerle, sarsıntılarla, savrulmalarla oluyor, başka güzelliklerin farkına vardık bir dereceye kadar, ama bizdeki Soru: Nasıl tanıştınız Ustanızla? türlü olmaz. Dabbet-ül Arz diye ifade edilmiştir. Arz, malum farkına varanın farkına varamıyoruz bir türlü. Bütün mesele arz. Dabbe, sallantı. Zelzele yani. Ondan sonra kendimizi bu... Güzelliklerin farkına varanın farkına varamıyoruz. Yani Ali Osman Çoban: Gittim ve kapıyı çaldım. Biraz da bulduk. kendimizin farkına varamıyoruz. Allah’a, Muhammed’e erkendi, “Özür dilerim efendim” dedim, “Vakitsiz rahatsız inanmak, Kuran’a inanmak sanki kendi dışında bir şeye ettim.” “Rica ederim evladım,” dedi. “Misafir Ali’dir. Soru: Âşık Kemter Dede ve rahmetli marangoz Osman inanmak gibi. Esas mesele bu. Kendinin apayrı bir varlığının J Misafiri gönderen Muhammed, misafir Ali’dir.” Çok sıcak, Amca ile tanışma öykülerinizi sorsam tam da burada? olmadığının farkına varmak. Yeter bu kadar yahu . hiç resmî olmayan bir şekilde, senelerdir berabermişiz gibi bir samimiyetle karşıladı bizi. Yanından ayrılıp giderken Ali Osman Çoban: Kemter Dede malum gezici bir ozan ve Soru: O zaman vakfımızın çalışmaları hakkında neler radyo Sadi Hoşses’in “Sabret gönül sabret, bir gün bu hasret kendisi Tuncelili. Soma maden havzası olduğu için orada düşündüğünüzü sorarak son verelim röportajımıza… biter” şarkısını çalıyordu. Ustam sicim gibi ağlıyordu bizim Tunceli’den, Tercan’dan işçiler vardı. Dolayısıyla akrabaları arkamızdan. Her misafirin arkasından ağlar. Çok acayip. vardı Kemter Dede’nin. Benim rehberimle daha evvel Ali Osman Çoban: Evet. O akşam bütün meyhanelerini Misafirler giderken arkasını döner kapıya doğru, böyle tanışıyorlarmış. Rehberim vasıtasıyla Soma’da tanıştık, hatta dolaştım İstanbul’un, fakat ikramın en muhteşemini, şarabın muhabbet delisi bir kişi. O kadar sıcak bir ilgi gösterdi. bir gece de misafir ettik. Babasıyla beraber geldi, o zaman en yıllanmışını burada buldum; Anadolu Aydınlanma kaç yaşlarındaydı hatırlamıyorum, 40 sene öncesi. Vakfı’nda. Daha evvel duyduğum ve anladığımı zannettiğim Soru: Peki sizin İstanbul’a taşınmanız nasıl oldu? hakikatleri birer mücevher sanırdım. Halbuki hepsi birer Marangoz Osman Baba’yı ise Metin Bey’den önce tanıdım. mücevher kutusuymuş. Burada ise o kutuların içini açarak Ali Osman Çoban: Ustamla tanışmamızdan 2–3 ay sonra Yanlış hatırlamıyorsam 1995 yılında bir arkadaş vasıtasıyla. müthiş, pırıl pırıl şeyler çıkarıyor, cevherler çıkarıyor rehberim memleketten buraya geldi, rehberim Soma’dan Osman Amca da ilk önce Şeyma Hanım’la tanışıyor ve gıpta dostumuz. Ben de bu ikramları temaşa etmenin muhteşem buraya gelince ben de nefes alamaz duruma geldim. Hal ediyor, “Keşke benim oğlum da böyle bir dost grubunda hazzını yaşıyorum. böyle olunca mecburen geldik ailecek 1970’in Mayıs ayında olsa,” diyor. Sonradan oğlu İbrahim’in de o grupta olduğunu İstanbul’a; Ustamın yaşadığı yere Bağlarbaşı’na hicret ettik. duyuyor. Osman Amca İbrahim’in babası olarak geldi, [email protected]

3 Bir Anadolu Sohbet Geleneği Olarak Dialogos Metin Bobaroğlu

Bir insanın, kendisini avutmadan, kandırmadan kendi bilincinin eleştirisini yapabilmesinin, kendi bilincinin üzerine dönebilmesinin yolu nedir? Bunu dialogos’tan başka hiçbir yöntem çözemez. Dialogos, iki bilinç arasındaki konuşma (ya da yazışma) demektir. Eğer bilincimizi başka bir bilince, hele hele daha yetkin bir bilince açmıyorsak, bilinçler arasılık kurmuyorsak, kendi üzerine dönen düşünmeyi yapma olanağına sahip değiliz. Kendi bilincimizin üzerine dönebilmemiz için dilimizi ortaklaşalığa, bilinçler arasılığa koymamız gerekir. Bilincimizi diğer bilinçlerle ilişkide ele almazsak monologos olur. Peki, bilincimizi diğer bilinçlere açmak dediğimiz dialogos’a girebilmek için bizi durduran nedir? Özgüven yoksunluğudur. ederler. Bu, Musa’nın Toplanma Çadırı’dır (Tabernacle). götürmez. “Bilim zaten evrenseldir, bilimin yöntemleri de Mısır’dan çıktıktan sonra çölde bütün yolculuk boyunca evrenseldir, o halde dünyayı birleştirecek olan bilimdir,” Anadolu’daki aşure kazanı diye söylemeye çalıştığımız içinde toplanılan çadır Mişkan, yani meskendir: içinde denebilir, ancak bilimsel kavramlar olguları gösterir, genelde bir sembol olarak budur. Orada bir bağdaşma sâkin olunan, sükûn bulunan, Şehina’nın çadırıdır. Bu değerleri değil. Mabet değer tuğlalarıyla inşa edilir, olgu vardır; bu bağdaşma kavramını özellikle vurguluyorum çadır bir yerde hazır değildir, tıpkı köy enstitüleri veya tuğlalarıyla değil; çünkü insan bir makine değildir. ve evrenselleştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Batı kibbutzlarda olduğu gibi herkes toplanır, çadırı birlikte literatürünün, aklının ve oryantalizmin etkisi altında kurar. İnsanlar birlikte kurdukları çadırın içine girip Buradan varacağımız sonuç şudur: Felsefe, akıllar arası sözlüğü açtığımızda, bağdaşmanın karşılığını senkretizm inisiyasyon yaşarlar, ibadet ederler. Bu ritüel bütün çöl dialogos’un dilidir ve eğer theoria’ya, yani evrensel diye buluyoruz. Oysa senkretizm ile bağdaşma aynı şey boyunca tekrarlanır. Sonunda ortak bir dil, ortak bir vicdan kavramlara ulaşırsa oradaki soyutlamalar bizi etnik, değildir. Bağdaşma bizim geleneğimizin içinde var olan oluşturulmuş, yani herkes inisiyasyon içinden geçirilerek dinsel, yerel tüm bağlılıklardan evrensel olana, Rabbin bir olgudur, bağdaş kurarak insanlar dostluk ederler. sonunda bir millet yaratılmıştır. Bu milletin toprağı töresidir diline ulaştırır. O zaman bu kimsenin, hiçbir kültürün, Bağdaş kurmak, birbirimizin karşısında ayakta durmak ve o töreye bağlılıkları ile vaat edilen toprakta (arz-ı hiçbir uygarlığın kendine angaje edemeyeceği ve benimdir ya da bir masa etrafında oturmak gibi değildir, Buda’nın mevud) varlıklarını sürdürmüşlerdir. diyemeyeceği, ancak insanlığın olduğunu fark ettikçe oturuşu gibidir. Bağdaş kurmak bir dergâh anlayışıdır; diz ondan pay alıp kendisini de insan olarak kabul edeceği bir üstünde oturmak şeklinde değildir, yani karşısındakine Tin, kendi yaşamına, kendini dışlaştırarak ve bu dil olmakta yeteneklidir. boyun eğme içermez, bir rahatlık vardır. Bağdaş kurulur dışlaştırmalar üstüne yansımalı (refleksiyonlu) düşünceyle, ve o bağdaşmanın eşitlik düzeyinde olduğunu görürsünüz, kendine dönerek sahip olur. Burada kendi üzerine dönen Dil hakikatin idrakinin bir aletidir, aynı zamanda bilginin yani denklik vardır. Dialogos mümkündür ve bu dialogos düşüncede ortaya çıkan akıl tümel akıldır. Tümel akıl, formudur. Dil, bilginin formu, elbisesi, libasıdır. Ama ortamına sohbet denir. Anadolu mayası, sohbetle mayalama tikel aklı sahiplenir. Tikel akıl ancak tümel akıl altında eğer libas özü göstermiyorsa, form özsüz bir formsa, yani yöntemidir. İnsanlar sohbete, bağdaşmaya gelirler ve orada anlamlıdır. İbn-i Arabî der ki: “Ancak İlahi Ben’ini bulan dil özsüz bir dil olarak kullanılıyorsa, buna gelenekte demlenirler. Bu da bir dildir: demlenme dili... kendini (nefsini) bilir, İlahi Ben’ini bulmayan kendini iblis denir. İblis kavramı Arapça iki kök ile beslenir: biri bilmez.” Kendini bilmez demek anlamaz, ona başkaları libas (elbise) diğeri eblese. Eblese’den geldiği zaman Günlük dilde bile bir nesneyi bilincimizin konusu yapıp anlam yükler demektir. Burada hermeneutik vardır: kendi şaşırtıcılık içerir, libas’tan geldiği zaman form, giyinme, kavramaya doğru taşırken o arada bir çeviri yaparız. yaşamı üzerine anlam verici olmayanlara başka akıllar örtünme içerir. Var olan her şey (mevcudiyet) bir libas, Karşımızdaki insanın dile getirdiği herhangi bir bilgiyi anlam verir ve kendisi, kendi olmaktan çıkıp başkasının bir form ile vardır. Fakat bu formların özlü olanları ve veya anlayışı, kavrayışı beynimizde kendimize çevirerek, kölesi olur. “Rabbini ara, bil, bul,” denmiştir. Bu, tümel özsüz olanlarından söz ediyoruz. Özlü olanları sorun kendi kendimize anlatırız. Burada dialogos olabilmesi akıl veya evrensel değerler anlamını taşır ve özgürlüğün taşımaz; özlerini formları aracılığıyla iletirler. Ama özsüz için bilinçlerin giderek ortak bir dil inşa etmesi gerekir, yoludur. olanlarına çağdaş sanat kavramları açısından baktığımız ancak bunun ortak akıl üzerine, yani doktrinel olarak zaman pornografi diyoruz. Pornografi deyince akla sadece değil, birbirini egemenlik altına alarak değil, haberleşmeyi Tinin bu oluşum süreci aynı zamanda insanlık tarihiyle cinsellik gelmemeli, pornografi özsüz görünüş demektir, (enformasyonu) açık tutup orada karşılıklı rıza üzerine örtüşür. Bugünkü pozitivist öğretiler, dili kendinden önce iblis demektir. İblis, yani özsüz görünüş insanları şaşırtır kurulması gerekir. Sohbet fenomenolojisi yapılacaksa, tarih boyunca binlerce kişinin emek vererek oluşturup (eblese), şaşı yapar. İnsan Hakk’ı, hakikati göremez olur. sohbette raziyeten marziyye, yani karşılıklı rıza vardır. ikram ettiğinin bilincinde değil. İçinde vefa, vicdan yok; Hakikati de libas gösterir, yani hakikat hiçbir zaman Karşılıklı rıza temeline oturan, özgüven yoksunluğunu vicdansız bir akıl var. Böyle bir aklın manevi bir değer formsuz mümkün değildir. O zaman özlü ve özsüz problemi rıza ortamında güvene dönüştürerek dialogos ya da taşımadığını biliyoruz. O halde tarihe dönüp bakmak, vardır burada ve dil de böyledir. sohbet yapmak Anadolu’nun geleneğidir. Bu bir sohbet tarih bilincini oluşturmak, dilin süreçli olduğunu, büyük geleneğidir, ancak biz bu geleneği terk ettik. Onu uygarlıkların belli bir sürece katkılar verdiğini ve onların Tasavvuf dili de dâhil gnostik dillerin hepsinde özellikle konferans, seminer ve diğer biçimlere dönüştürdük. Sohbet, birbirleriyle bir bütün, bir ağ oluşturduğunu idrak etmeye vurgulanan bir şeydir özlü olup olmamak. Peki, bu özlülük artık kahve sohbeti olarak zikrediliyor insanlar arasında. sebep olur. O zaman salt kavramsal felsefe tasarımları meselesi nedir? Kimi zaman sûfi geleneğine meraklı olanlar değil, medeniyetlerin değerlerini içeren bir dil sahibi bir biçimde bir araya gelip konuşmaya başlarlar. Literatürü Dolayısıyla, bağdaşmayı aşure örneğinde olduğu gibi olunur ve bu dil insana kimlik verir. Sadece kavramsal, okumuşlardır, hep beraber aşktan, nirvana’dan, satori’den anlamalıyız: birbirini yok etmeyen, birbirini anlayan ve olgusal bir dil insana kimlik vermez, sadece kişilik verir, konuşulur, ancak ortada deneyimi yaşayan kimse yoktur. anladığı ölçüde de birbirini koruyan. Buna Anadolu’da kimlik yanı boş kalır (hüve’l gayb). “Kimsin?” sorusuna Sözler dolu doludur, fakat dem yoktur içinde, sarhoş etmez. musahiplik denir, yani karşılıklı sahiplenme. Aynîlik asla cevap veremez, sadece nüfus kâğıdındaki bilgileri Sarhoşluk da beklenir ama olmayınca yalandan duygusal sahiplenilmez, farklılık sahiplenilir. O insanın farklı olması, söyler. Rasyonel toplumlarda “Ben Türküm, Çinliyim köpürmeler başlar. Bu tür tasavvuf meclisleri dünyanın her onun kendinde taşıdığı değerlerin o sofrada bulunması veya Japonum” demek sadece belli bir anayasaya bağlı yerinde oldukça yaygındır. Arifler, böyle meclisler için der istenir. Buna Zekeriya Sofrası diye sembolik bir gönderme bir pasaportu taşımak demektir. Başka bir övüncü, tarihsel ki: “Bir şeyin sahtesi hakikisinin tabelasıdır.” Sahte para de yapılmıştır. Zekeriya Sofrası herhangi bir sofra değildir, bir yükü yoktur. Pozitivizmin nihilist bakış açısında, hakiki parayı işaret eder. Sahte söz hakikisini arattırır. O bir aşerme sofrasıdır. İbrahim Sofrası ziyafet sofrasıdır, değersizleştirmesinde bu bir projedir. nedenle, bu yalan hep var olacaktır. darüzziyafedir, şölendir ama Zekeriya Sofrası Meryem’in aşermelerinin karşılığında kendisine getirilmiş olan Rabbin dili ise üst-dil’dir (meta-dil), günlük kullanım Dialogos’ta başlangıç olarak bir üst bilinçle ilişki kurup nimetlerin sofrasıdır. Bunun anlamı farklılıkların talep dili değildir. Başkası tarafından verilemez, ancak kendi oradaki açıklığı deneyimlemek esastır. Bilinç bir üst bilince edilmesidir. Farklılıklar istenir, farklılığa aşerilir. Eğer soyutlamalarımızla ona ulaşabiliriz. Kendi emeğimizin taşındıktan sonraki dialogos ise dostluk dediğimiz düzeydir. farklılığa aşerilmiyorsa, o zaman doktrinel, egemenlik ürünü olarak ortaya çıkarsa kendi üzerimize dönen bir Dostlukta artık üst alt yoktur, orada vuslat vardır. Son aracı, eril bir yol söz konusudur ve böyle bir ortamdan bir bakış olabilir, yoksa bir başkasının bizim üzerimizdeki safhasında da sükûnet vardır ve artık dil kullanılmaz. Başta şey çıkmaz. Anadolu’da 12.-14. asırda doruk bulan “Yetmiş değerlendirmesini öğrenmek bir aydınlanma olgusunu açıklığı deneyimlemek esastır, yani bir üst bilinçten kendine iki milleti bir bilmeyen insan değil” söylemi, farklılıklara getirmez. Üst-dil ya da meta-dil tabii ki aklın dilidir ama bakabilme olanağını. Dil bir tezahürdür, bir ekspresyondur aşeren bir irfan anlayışının mayalanmasıydı. Bu maya aklın aklının dili’dir. Başka bir deyişle, tenzihî akıl ile ve hitap-muhatap ilişkisinde belirir. Hitap-muhatap ilişkisi insanların yaşam tarzlarına da yansıdı; Ahilik, Bektaşilik ve teşbihî aklın bir aradalığıdır. Soyutlama ile varılan abstract belirleyicidir. Hitap edenin diline göre değil, muhatabın Mevlevilik bunlara örnektir. aklın, teşbihle, duyusallıkla donatılmış akla bakmasıdır. diline göre değişir. İstediğiniz kadar yüksek bir şuur ve dile Burada bir refleksiyondan, bir yansımadan söz ediyoruz. sahip olun, bunu dialogos’a soktuğunuz zaman vericinin Tinsel (manevi) yaşam dil aracılığıyla kurulur ve o dilin Bu nedenle, insanların tümünü kapsayacak bir diyalog değil alıcının bilincine göre inzâl olur. birlikte oluşturulması gerekir. Bir Katedral İnşa Etmek ne ideolojiler arası olabilir ne de dinler arası. Bu, ancak adlı kitapta, Avrupa’daki kalburüstü sanatçılar bir sofrada, kültürler arasılık ile mümkün olabilir, ama dilinin felsefe bir masada oturup sanatı tartışırlar; orada dialogos’u dili, yani intercultural philosophy olması kaydıyla. Bunun * Metin Bobaroğlu’nun 24 Ocak 2012 tarihindeki “Dil ve görebilirsiniz. Sanatı kendi aralarında tartışırken hazır bir üzerine çalışırsak dünya barışı ve dünyadaki ülkü birliğini Dilin Farklı Boyutlarda İncelenmesi” başlıklı konuşmasının mabede davet etmezler bizi; bir katedral, bir mabet inşa sağlayacak bir yola girmiş olabiliriz. Buna bizi bilim kayıtlarından derlenmiştir. 4 BİLİM Hazırlayan: Elif Ersoy

ve cezalandırılmıştır. Kanunumuza göre intihar suç değildir. İntihar edene ceza Tarihte ve Türk Ceza verilmez, çünkü ölmüştür. İntihara teşebbüs edene ceza Kanunumuzda intihar ile ilgili madde ceza yasasının 84. vermekte de toplumsal bir yarar olmadığı düşünülmektedir. Kanunu’nda İntihar maddesidir: Fakat kanun koyucu intihara yönlendirmeyi açık bir hüküm ile suç saymıştır. Aynı şekilde intihara teşvik veya yardım etmek de cezalandırılmaktadır. İntihara yardım, “İntihar” kelimesi Arapça’da, boğazına vurmak, mukayeseli hukukta çoğu kez ceza kanununa aykırı kabul boğazlamak, kurban etmek ve tam zamanında yapmak edilmiş ve de ağır biçimde cezalandırılmıştır. İntihara anlamına gelen nahr sözcüğünden gelmektedir ve yönlendirme suçuna, kasten öldürme suçundan daha Türkçe’ye Tanzimat döneminde girmiştir. hafif ceza öngörülmesinin nedeni, intihar edenin ölüme rızasının bulunmasıdır. İntihara yönlendirme suçunun İntihar eylemleri tarih boyunca farklı kültürler tarafından konusu mağdurun hayatıdır. TCK’da ilgili maddenin birinci kâh büyük bir günah olarak, kâh saygı duyulan bir fıkrasında, bir başkasını intihara azmettirme, teşvik etme, hareket olarak görülmüştür. İslamiyet, Musevilik ve başkasının intihar kararını kuvvetlendirme ya da başkasının Hıristiyanlık intiharı yasaklar. Eski Yunan ve Roma intiharına herhangi bir şekilde yardım etme fiilleri, seçimlik uygarlıklarında intiharın devlete karşı işlenmiş bir suç hareketli bir suç olarak tanımlanmaktadır. olarak nitelendirildiği görülmektedir. Eski Roma’da intihar, erler ve köleler için yasaklanmıştı, çünkü köle Azmettirme, belli bir suçu işleme konusunda henüz bir efendisine ait olduğuna göre kendi hayatına sahip değildi. düşüncesi olmayan ve karar vermemiş bulunan kişiye bir Eski Yunan’da da kölelerin intiharı yasaktı, çünkü hayatın başkası tarafından bu kararın verdirilmesidir. Ancak kasten idamesi için onlara gereksinim vardı. Fakat mahkûmların işlenebilen bir suça azmettirme olanaklıdır. Azmettirme kendi canlarına kıymalarına izin verilirdi. İlk Hıristiyanlık aracının önemi yoktur. Telkin, uydurma mektup vb. intihara döneminde din uğruna gerçekleştirilen intiharlara karşı yönlendirilen kimse üzerinde teshirli olabilecek her türlü çıkılmasa da Aziz Augustine’in (354–430) intihar olgusunu şey azmettirmek için kullanılmış olabilir. doğaya, topluma ve Tanrı’ya karşı işlenmiş bir suç olarak gördüğünü açıklamasından sonra Hıristiyanlık ve kilise de İntihar kararını teşvik etme, azmettirme sayılmaz. bu görüşü benimsemiştir. Mağdurun almış olduğu intihar kararının gerçekleştirilmesini sağlamaya yönelik yapılan her türlü Japon âdeti harakiri, gönüllü ve mecburi olmak üzere eylem intihara teşvik etme, kararı kuvvetlendirmedir. iki türlüydü. 12. yüzyılda, muharebelerde yenilen savaşçılar, düşman eline geçmeyi haysiyetsizlik olarak İntihara yardım etme, intiharın gerçekleşmesini nitelendirdikleri için gönüllü olarak sıkça harakiri’ye kolaylaştırmak demektir. İntihar edecek olan mağdura başvuruyorlardı. Bazen de efendisinin ölümünün arkasından intihar araçlarını sağlamak ya da intiharı ne suretle ona bağlılığının bir işareti olarak ya da hükümetin veya gerçekleştireceği konusunda tavsiye ya da önerilerde bir astının politikasını protesto için ya da görevini ihmal bulunmak biçiminde maddi veya manevi olarak ettiyse kefaretini ödemek için gönüllü harakiri yaptıkları TCK MADDE 84: gerçekleştirilebilir. Yardım eylemi intihardan önce oluyordu. Ölüm cezasına çarptırılmış bir Samuray, cellâdın Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının işlenebileceği gibi intihar sırasında da gerçekleştirilebilir. kellesini uçurması sonucu itibarının zedelenmemesi için, intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının Tüm bu anlatılanlar sonucunda, insanların içinde mecburi harakiri’ye başvuruyordu. Mecburi harakiri, intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki bulundukları sosyal, kültürel ve psikolojik durumun intihar 1873’te yasadışı sayılmıştır. Budist keşiş ve rahibeler yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İntiharın etmelerini kolaylaştırıcı etkenler olduğu, intihar eden de toplumsal protesto biçimi olarak kendilerini yakarak gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar kişinin cezalandırılamaz olduğu ve bu suçun işlenmesini intihar ederlerdi. Hindistan’daki Brahmanlar’ın da intihara hapis cezası ile cezalandırılır. kolaylaştırıcı eylemlerde bulunanların ise çeşitli şartların müsamaha gösterdikleri ve bir zamanlar Hintli dulların oluşması halinde cezalandırılabilir olduğu görülmektedir. intihar etmelerinin övgüyle karşılandığı bildirilmiştir. Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu fiilin Kaynaklar: Avrupa’da Ortaçağ’dan başlayarak önce kilise hukuku, basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, kişi dört yıldan 1- Ersoy, Elif; (2008) Yatarak Tedavi Gören Psikiyatri Hastalarında ardından ceza hukuku aracılığıyla intihar yasaklandı. on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İntihar Eğilimi ile İlişkili Özellikler. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü, İstanbul Fransa’da Dr. Guillotine tarafından milli meclise yapılan 2- Oral, Gökhan (1997), İntihar ve Adli Bilimler, Yeni Symposium 35 bir öneri üzerine 1790 yılında intihar suç olmaktan İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği (2–3); 46–57 çıkarılmış ve bu hareketi çeşitli Avrupa devletlerine ait gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara 3- Aksan, Barış; Tarihte İntihar ve Tarihte Belli Başlı İntiharlar, ceza kanunları izlemiştir; böylece Avrupa ülkelerinde sevk edenlerle cebir veya tehdit kullanmak suretiyle Yayınlanmamış Çalışma intihar suç sayılmamaya başlanmıştır. İntihar girişimi, kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme [email protected] İngiltere’de 1961 yılına kadar bir suç olarak nitelendirilmiş suçundan sorumlu tutulurlar.

alan fotoğraf altındaki isim Sarper Özsan yerine Bizden Haberler yanlışlıkla Serhan Özhan olarak yazılmıştır. Özür Selin Erş dileriz. Düşünce Sadettin Demiray • Sevgili dostumuz Deniz Tipigil’in solisti olduğu DENİZ, Beyoğlu Hayal Kahvesi, Ghetto ve Alt Sahnesi’ndeki performanslarının ardından bu kez de Düşünüyorum aralıksız. Düşüneni düşünüyorum, 15 Haziran 2012 Cuma günü Şaşkınbakkal Hayal düşüncenin kendini, düşüncenin düşüncesini Kahvesi’nde sahne alacak. Mekan adresi: Suadiye düşünüyorum gücüm yettiğince. Gidebildiğimce Mahallesi, Kazım Özalp Sokak, Yalmaz Center, C gerilere gidiyorum, ilk düşünceye, en başa Blok Şaşkınbakkal. Mekan hakkında detaylı bilgiye gidiyorum. İLK DÜŞÜNENİ, İLK DÜŞÜNCEYİ http://www.hayalkahvesisaskinbakkal.com/tr/p/iletişim adresinden ulaşabilirsiniz. düşünüyorum. İlk düşüncenin evrenin tasarısı olduğunu, ilk sözün de “Ol!”sözü olduğunu düşünüyorum.

• 15 Mayıs 2012’deki toplantımızda vakıf Sonra gelen tüm düşüncelerin, tüm sözlerin katılımcılarımızdan sevgili Turgut Özgüney renkli başlangıcın yansımaları, giderek ve katlanarak sunumuyla “Pythagoras - Epiktetos - Ammonius yansımaların yansıması, sözün sözleri, oluşların Saccas ve Ezoterik Felsefe” başlıklı çalışmasını oluşları olduğunu düşünüyorum. Yansımanın “10 bizlerle paylaştı. üzeri n” (10n)olduğunu düşünüyorum.

• Vakıf katılımcılarımızdan Düşüncenin gücünün kaynağını düşünüyorum, bu sevgili Hakan Dinç geçtiğimiz kaynaktan dolayı düşünceye ket vurulamayacağını, ay bir kalp ameliyatı geçirdi. düşüncenin durdurulamayacağını, düşüncenin Kendisine geçmiş olsun • Doğumlar, vefatlar, evlilikler, başarılar, etkinlikler, yok edilemeyeceğini, düşüncenin sonsuzluğunu, dileklerimizi gönderiyoruz. açılan sergiler ve vakıf üyelerimizle ilgili diğer her konuda bizi lütfen haberdar edin. düşünce gücünü hiçbir gücün aşamayacağını ve • Geçen sayımızda Güzin durduramayacağını DÜŞÜNÜYORUM. Sokullu dostumuzla yapılan [email protected] röportajda 3. sayfada yer

5 olguyu kendi zihninde nasıl temsil ettiğinden doğmakta.” sanat vardır. Sanat sağ beynimizi ifade edebilme aracıdır; NLP’yi Anlatmak Bunu gözlemleri ve NLP’ce sordukları sorularla bu edebiyatla/şiirle dili kullanmak şeklinde olsa bile. Çünkü Şule N. Aytaç keşfederler. Bu ise, insanlık için muhteşem bir kapı açar ve edebiyatta dil farklı bir şekilde kullanılarak sanata dönüşür. şu varsayıma neden olur: “Eğer bir kişi bir şeyi yapabilirse, Dans/raks da bir kendini ifade biçimidir ve sanattır. Yaratıcı “Görünce tanırım, herkes yapmayı öğrenebilir.” süreç içinde hemen tüm büyük sanatçılar, yeni bir şey İşitince anlarım, keşfedenler ya da bilimsel sezgilerini kullananlar, bunu Yapınca öğrenirim.” Doğaldır ki, “Bu nasıl mümkün olabilir?” sorusu gelir bir tür trans içinde yaptıklarını ifade ederler. Trans, yavaş Çin Atasözü hemen akla. Bu sorunun cevapları da NLP’nin özünü teşkil çalışan sol beyni by-pass ederek sağ beynin kaynaklarına eder. ulaşma halidir. Dinler ve mistik oluşumlardaki meditasyon, En kısa tanımı ile “insanın kendi beynini kullanma zikir vb. uygulamalar, bu trans haline (ya da vecd) kılavuzu” olan NLP (Neuro Linguistic Programming: Nöro Evinize aldığınız bir tost makinesinin bile bir kullanma geçebilmek için birer araçtır. NLP bize bunu, istediğimiz Dilbilimsel Programlama) takdir edersiniz ki salt yazıya kılavuzu vardır, ama hiçkimse size “Hoş geldin dünyaya anda, iradi olarak yapabilmemizi sağlar: hayatın her gelen bir öğreti değil. Burada yazacağım her şey eksik ya bebek, al bu da senin kendi beynini kullanma kılavuzun,” alanında ve istediğimiz sonuç çerçevesinde. da bir tür tahrife uğramış olacaktır bu nedenle. Bir başka demedi! Hepimiz, bizden önce gelenleri modelleyerek deyişle, NLP yapılarak iyi anlaşılır ve yazı genellikle NLP kendimiz ve hayat hakkında kanaatler edindik, davranış Sağ beynin Avatar filmindeki gibi bütüne, kolektif enerjiye, deneyimine haksızlık yapar. Bu nedenle olabildiğince kalıplarımız oluştu. Genetik kodlama ile beraberimizde sevgiye, tevhide vb. bağlanmanın göbek bağı olduğuna sohbet dilinde aktarılması, okuyanın okuduğunu kendi getirdiklerimizin üstüne, esas olarak anne ve babamızın inanıyorum. Birçok öğretinin aksine, insanın hem iç hem deneyimleri ile karşılaştırarak özümsemesini sağlar. ya da bizi büyüten kişinin dünya modelini benimsedik. de dış dünyanın ayrımına varması için sadece beş duyusu Richard Bandler ve John Grinder (NLP’nin kurucuları) Üstelik bunun çoğu, henüz bilincimizin bile ayrışmadığı olduğunu düşünüyorum. İngiltere’deki bir guru’mun dediği Structure of Magic: Sihrin Yapısı adlı kitaplarında şöyle 0–3 yaşları arasında oldu. Yani bugün, hayat ve kendi gibi, “6. his dedikleri, sadece bu duyularımızın çok hızlı diyorlar: hakkımızdaki genellemeler aslında bize ait değildir. çalışma halidir!” Amaçlanan Nirvana ya da vecd haline, Yetişkin hayatımızda, bazen bu düşünce ve davranış her iki beyni de ve birbirleri ile geçişimli kullanabilme “Örneğin, şu cümleyi alın: Kitap mavi. Mavi, bizim kalıplarımızın esiri, bir tür kukla olarak işin içinden haline ulaşmak olduğuna inanıyorum. Bu bağlamda Tanrı İngilizceyi (Türkçeyi) anadili olarak konuşanların, çıkmaya çalışırız. Korkularımız, takıntılarımız, değersizlik ile birliğimizin vücud bulduğu yer de sağ beynimizdir. Sağ görülebilen ışık çizgisinin bir bölümüne ilişkin duygumuz, özgüven eksikliğimiz, inançlarımız, beynimiz bütünün hem kendisi hem de bir mikro-kozmosu deneyimimizi tarif etmek için kullanmayı öğrendiğimiz değerlerimiz hatta kimliğimiz, doğduğumuzda oluşturmaya ve insanlarda o bütünle birleşmenin kapısıdır. Sağ beynin isimdir. Dilimizin yapısı tarafından yanlış yönlendirilerek, çalıştığımız hayatta kalma stratejisi bağlamında başkalarını kaynaklarına ulaştığınızda, kim olduğunuzu hatırlıyorsunuz maviliğin, kendi duyumsadığımıza verdiğimiz ad yerine, örnek alarak ya da dışarıdan gelen önermeleri aynen ve insan olmaktan doğan sınırlar kalkıyor. Ancak, bizim kitap diye adlandırdığımız nesnenin bir özelliği olduğunu yükleyerek oluşturduğumuz kayıtların sonucudur. Ne yazık bunun farkına varabilme yolumuz, yine beş duyumuz ile düşünmeye başladık.” ki, bu kayıtların ne olduğunu bilemeyiz; sadece onların yaptığımız bir algılama (örneğin, vahiy ses duyusuyla, tezahürünün (manifetasyonlarının) farkına varabiliriz ve tabletler görsel olarak inmiştir) ve bu algıyı da dilin O halde, tüm algılar faks gibi bir temsile dayanır; burada hoşnut değilsek de değiştirmeye çalışırız. sınırlılığı içinde anlamaya ve aktarmaya çalışıyoruz: yani “faks”tan kasıt, herhangi bir temsilin sadece gerçeklik bir sonsuzluğu, sonlu bir araçla... hakkındaki bilginin sistematik olarak kodlanmasının Burada bir başka NLP varsayımından söz etme bir yolu olduğudur, gerçeğin kendisi değil. Bu yolla, sırası:“Değişmek için ihtiyaç duyduğunuz kaynaklar sizde Metin Bobaroğlu’nun aktardığı “kavram ve simge dili ile algılamanın kendisinden türetildiği içsel temsillere bağlı zaten var.” İnsan beyninin hızlı çalışan sağ lobu (sağlaklar tasavvufun hikmet dili”ni bu bağlamda düşündüğümüzde, olarak her algının doğru, ancak eksik olduğu söylenebilir. için; solaklar için tam tersi), en muhafazakâr tahmine birincisi sol beynin, ikincisi de sağ beynin dili olur. göre, bir saniyede on milyon bitlik bilgi hızında (bunu Büyük olasılıkla NLP hakkında bir şeyler duymuş ve/ kırk milyon olarak tahmin eden düşünürler de var) bilgiyi, Ölen deneyimlerdir; çünkü kavramlar ölü doğar veya okumuşsunuzdur. Çağın pazarlamacı zihniyeti beş duyu cinsinden algılar, depolar, kodlar ve gerekirse zaten. Bir deneyimin içindeyken (sağ beyin) onu paralelinde, size her şeyi yapabileceğinizi öneren bir sinirlerimize emir verir ve eylem ve/veya söze dönüştürür. kavramsallaştıramazsınız (sol beyin). Kavramsallaştırmak, öğreti olarak tanıtılmıştır öncelikle. Kapitalizmdeki her Beynin dili beş duyudur. Deneyimlerimiz de bu beş adını koymak demektir, deneyimden çıkıp o deneyime olgu gibi, bu yolla metalaştırılmış, içeriğinden boşaltılmış, duyudan oluşmaktadır, başka neden olabilir ki? Sağ beyne bakmak ve adını koymak demektir. Bu arada deneyim satın alındığında mutluluk veren bir hapa dönüştürülmüş biz farkında olmadığımız taraf demeyi seçeriz, çünkü çok ölmüştür ve kavram da ölü olan bir olgunun ifadesidir olarak... Bir teori, bir felsefe ve bir yaşam biçimi olarak... daha yavaş çalışan sol beynin aksine, sağ beyin rasyonel ancak. Bu nedenle Adorno, “İnsan asla mutluyum diyemez, İşin hakikati, NLP ile insanlar, daha önce havsalalarının aklımızın bilgisi ya da denetimi dâhilinde işlemez. ancak mutluydum diyebilir,” demiştir. almayacağı şeyleri yapmayı başarmışlardır. Çünkü NLP bir teknik, bir metodoloji olarak insan beyninin Sol beyin rasyonel aklın, mantığın, sayıların ve dilin Deneyimi yaşarken o ne ise onu olursunuz. Beyin beş duyu zaten kullandığı yöntemi, daha etkin ve iradi olarak bulunduğu bölümdür. Çok yavaş (en hızlı konuşmamızın cinsinden bunun kaydını ve kodlamasını yapar. Bir başka kullanmamıza olanak sağlar. hızında) ve ‘binary’ sistemle (1–0, devre açık, devre kapalı) zaman aynı deneyime ulaşmak istediğinizde, o deneyimi çalışır. Yani bilgisayarı kendi beynimizin bu bölümünü tetiklersiniz ve insan nöro-fizyolojik olarak hatırladığı Richard Bandler ve John Grinder, bu tekniği başkalarını model alarak üretmişizdir. Bu tarafla yapabildiklerimiz için, aynı deneyimi yeniden yaşamanız mümkün olur. gözlemlerken keşfetmişlerdir. Sordukları soru da şudur: sınırlıdır, ancak çok önemli bir işlevi vardır: bizi hayatta İşte bu yolla NLP yalnız kendinizin değil, başkalarının da “Farkı yaratan fark nedir?” Gözlemlemeyi seçtikleri tutmak. Kimi durumlarda 2 kere 2 hep 4 etmek zorundadır. mükemmelini tekrarlayabilme yolunu size açar. Çünkü kişiler, kendi alanlarında mükemmele ulaşmış kişilerdir, Başka bir sisteme geçmemelisiniz. Karşıdan karşıya farkı yaratan fark, kişinin o olguyu/deneyimi zihninde bu alan ne olursa olsun: aile terapisinde diğerleri % 20 geçerken 50 tonluk kamyon geliyorsa, yapmanız gereken nasıl temsil ettiğinde yatar ve bu modellenebilir, başkasına oranında başarı gösterirken, aynı üniversitede (California) şey kaçmaktır. “Acaba ağır ağır geçsem kamyon beni enstale edilebilir. % 80 başarıyı yakalayan Virginia Satir; Geştalt ekolünün ezer mi?” gibi bir alternatifiniz yoktur. Bunu sağlayan sol kurucusu Fritz Perls, antropolog ve sistem düşünürü beyindir ve bu nedenle de her türlü değişime direnir. Çünkü Bu nedenle bugün “Nirvana’ya ulaşmak için acı çekmek” Gregory Bateson, hipnoterapinin kurucusu ve düşüncesiyle onun programına göre, bugüne kadar sizi olduğunuz gibi modelini artık terk etmemiz gerek. NLP bize daha iyi kendi felcini yenerek bu yola çıkan Psikiyatr Dr. hayatta tutmuştur, değişime ne gerek vardır? Her değişimi modeller olduğunu ve bunları bizim de yapabileceğimizi Milton Erickson, Nureyev ve kendi kendine uyuşturucu bir tehdit, bir ölüm tehdidi gibi algılar: programın ve kanıtladı. Bu ise tüm insanlık uygarlığının bu yeni anlayış bağımlılığından kurtulabilmiş gençler ve diğerleri... bakmakla yükümlü olduğu bedenin! ışığında değişmesi ve yeniden yükselmesi demek ki çok derin ve farklı bir konu. Belki bir başka yazıda ya da Bu insanların çoğunun hayatı benzer varsayımlarla Sağ beyne gelince, bütünsel düşüncenin, hayal gücünün, birlikte üzerinde sohbet edebilmek dileğiyle... karşıladığını keşfettiklerinde, buradan bir dizi 3 boyutluluğun, ritmin ve renklerin bulunduğu yerdir. “mükemmeliyet varsayımları” oluşturdular. Asıl çarpıcı Yukarıda söz ettiğim hızlı çalışan beyin bu taraftır. Sol [email protected] olan ise şu keşifleridir: “Farkı yaratan fark, kişinin o beyne ait olan dil, sağ beyne tercüman olamaz. Bu nedenle

BİZİM SAHAF

sonra yaşamış olan herhangi bir bireyden çok daha sonra, sayılarda ve doğada yatan daha karanlık bir Kadim Pythagoras daha büyüktü,” diye yazmıştır Arthur Koestler. şeyi buldu: irrasyonellik. Bu, o kadar sarsıcı ve yıkıcı bir Her ne kadar birçok insan Pythagoras’ı bulguydu ki, onların kardeşliğinin yok oluşunda bile bir Kardeşliği yalnızca ünlü Pythagoras teoreminden (a2 etkisi olabilirdi. (Pythagoras’ın Yaşamı ve Bize + b2 = c2) tanır ise de, aslında bilimsel geleneğimizin temel sütunları, evrenin Kitty Ferguson, Pythagoras’ın kadim dünyasını dâhice Miras Olarak Bıraktığı Evren rasyonel olduğu inancı, her şeyde bir birliğin ele almakta, fikirlerin antik dünyada ve Ortaçağ’da nasıl Anlayışı) bulunduğu, sayıların ve matematiğin, doğa yayıldığını göstermekte ve Pythagoras’ın ve izleyicilerinin, ve kozmosun hakikatlerine götüren güçlü Platon’dan Bertrand Russell’a kadar birçok önemli Kitty Ferguson rehberler olduğu inancı bu efsanevî bilginin ve insan üzerindeki kayda değer etkisini, Batı düşünce ve onun antik izleyicilerinin düşüncesine dayanır. bilim tarihindeki olayları sırasıyla ele almaktadır. Kadim Yayınevi: Ayna Yayınevi / İrfan Dizisi Pythagoras Kardeşliği, aslında her gün armoni ve kaosun 376 sayfa M.Ö. 570 yılı civarında Ege’deki Samos adasında doğmuş bir arada yer alabileceğini hatırlayan okuyucularına, insanın olan Pythagoras, İtalya’nın güneyindeki Kroton’da kendi dokunaklı bir destanını sunmaktadır. okulunu kurdu. Orada izleyicileriyle birlikte, bir liri akort Kavrayışlarıyla antik dünyayı dönüştürmüş olan ve hâlâ etmek gibi sıradan işlerin ardında yatan şaşırtıcı gerçekleri Kitty Ferguson, Tycho & Kepler, Measuring the Universe, bilim, matematik, felsefe ve sanat dünyalarına esin kaynağı ortaya çıkarmaya koyuldu. Neden bazı tel uzunlukları The Fire in the Equations, Prisons of Light, ve Stephen olan Pythagoras ve Pythagorasçıların büyüleyici hikâyesi. kulağa hoş gelen sesler üretirken, diğerlerinin kötü Hawking: Quest for a Theory of Everything kitaplarının tınladığını araştırırken, müzikal armonideki oranları ortaya yazarıdır. Juilliard’da eğitim görmüş profesyonel bir “Pythagoras’ın insan ırkının fikirleri ve dolayısıyla da çıkardılar ve doğanın karmaşıklığının ardında, düzenli müzisyendir. Kitty Ferguson, New Jersey’nin batısında kaderi üzerindeki etkisi, belki de kendisinden önce veya ilişkilerin ve kalıpların saklı olduğunu fark ettiler. Bazıları yaşamaktadır. (Tanıtım Bülteninden) 6 HAKİKATTEN DAMLALAR İÇTEN DOĞUŞLAR Bir Ustalık Anısı — O da iyi çalar tabii, lâkin benim üstad diyeceğim adam bu aleti benden iyi üflemeli. Hicran Destanı Neyzen Tevfik Patron sinirlenir, genci yakasından kavrar, iki de fedai Hazırlayan: Ekrem Genç hareketlenir masaya doğru. Tam o sırada arkalarından ses gelir: Hicran destanını kendinden oku, — Barba, bırak otursun çocuk... Mecnun’dan duyup da rivayet etme. 1950’lerin başında bir gece Aşkın Leyla’sını gördünse söyle. Beşiktaş meyhanelerinden Az önce meyhaneye girip kimsenin haberi olmadan duruma Söz temsili bulup hikâyet etme. birine, elinde bir ney muhafazası şahit olan Neyzen Tevfik’tir konuşan. Son demleridir artık taşıyan, 25–30 yaşlarında, iyi üstadın, durulmuştur artık. Yavaşça ilişir arkadaki boş Yüz bin Leyla doğar âlemde her gün, giyimli bir genç girer. Şöyle bir masaya, bir Fahrettin Kerim de o söyler, az da badem. Senin aradığın zevk, sefa, düğün. etrafı kolaçan ettikten sonra, boş Tutacağın işi önceden düşün; bulduğu bir masaya ilişip havalı Delikanlı ikinci şişeyi de bitirdikten sonra, neyi çıkartır Daha ilk adımda nedamet etme. bir el hareketi ile garsonu çağırır: muhafazasından, dudaklarına götürür. Patron artık dayanamaz, acele seğirtir masaya: Sevdanın oduna pek güvenilmez, — Bakar mısın buraya... — Delikanlı ayıp yahu, üstadın yanında... Her şeyin bir Tutuşursan eğer kolay sönülmez. — Buyur beyim? edebi, usulü var yahu! Bu yolun hükmüdür geri dönülmez, — Bir Fahrettin Kerim bana. Biraz buz, az da badem. Canına kıymazsan seyahat etme. — Baş üstüne beyim. Arka masadan Neyzen’in sesi duyulur: — Bırak Barba, çalsın çocuk. İyi bak kabına, olmasın delik, Fahrettin Kerim, o zamanların kısa boyuyla meşhur Boşuna taşırsın, gider gündelik. İstanbul valisi Fahrettin Kerim Gökay’ın adı ile Barba, üstada hürmetten, geri geri çekilir karanlığa doğru. Anında olmalı, ettiğin iyilik, anılan minik rakı şişesi. Hatta “Mini mini Valimiz Delikanlı başlar bir taksim üflemeye. Herkes bırakır çatalı, Âlem duysun diye, inayet etme. / Ne olacak halimiz” şeklinde tekerlemesi de bıçağı, kadehi; kulak kesilir. Ustadır delikanlı hakikaten. vardır. Sipariş gelmeden daha, mekânın sahibi Nefis taksimini bitirir. Rakısına uzanır, etrafına Kâbe’den maksadın varmaktır yara, gelir masaya: bakarak yudumlarken tam, rüya gibi bir ney sesi Kör gibi tapınma, kara duvara, — Delikanlı, bakar mısınız? duyulur üstadın masasından. Neyzen, delikanlının Hızır’ı ararsan kendinde ara, çıkamadığı perdeden almış, devam etmektedir. Bulamadım gibi rezalet etme. Delikanlı afili bir bakış atar: — Buyurun? Şaşırır delikanlı, hem zordur o perdeye Muhabbet herkesin aklını çelmez, — O masadan kalkmanızı rica çıkmak, hem de alıcı gözle baktığı halde, Gönül viranesi kolay düzelmez. edecektim, şu arkadaki masaya ney görememiştir üstadın elinde o ana Âlemden çekinme bir zarar gelmez, alsak sizi? kadar. Arkasına yavaşça döner, bakar... Sen kendi kendine hıyanet etme. — Ne münasebet efendim, boştu Gözleri donup kalır. Cebinden çıkardığı masa ben geldiğimde. birkaç lirayı içtiği rakının yanına Şen şatır gönlüne hicran dolmasın, — Üstadın masasıdır bu, buraya yavaşça koyar, başı önünde çıkar Gençliğin gülşeni gamla solmasın. gelen herkes bilir, kimse oturmaz! gider dükkândan. Neyzen gibi aklın yarda olmasın, — Ne üstadı imiş canım bu? Özründen çok büyük kabahat etme. Herkes dönüp Neyzen’e bakar. Patronun gözü masadaki neye Üstadın elinde ney değil, boş Fahrettin Neyzen Tevfik ilişir ve gözüyle işaret eder: Kerim vardır, huşu içinde rakı şişesine — Üstad Neyzen Tevfik... üflemektedir gülümseyerek...

TEKNOLOJİ Derleyen: Deniz Demirdöven

Kuantum İnternet: Kuantum Işınlama Işınlama, uzayda müdahale edecek foton parçacıkları bulunmadığı sürece çok güvenli bir yöntem. Deneyde yer Rekoru alan Yuao Chen, bir sonraki adımın uydularla ışınlama yapmak olacağını, ileride kurulacak küresel ışınlama Çin’in Hefei kentindeki Bilim ve Teknoloji Üniversitesi sisteminin, kuantum internet için kapı aralayacağını belirtti. araştırmacıları, kuantum ışınlaması alanında rekor kırdı. Juan Yin’in başını çektiği ekip, 16 kilometre mesafeyle Avustralya’nın Sydney Üniversitesi’nde Kuantum gerçekleştirilen geçmiş rekoru 81 kilometre daha geliştirdi. Sistemleri Merkezi’nde görevli Michael Biercuk, Çin’de yapılan deneyin çok etkileyici olduğunu, ancak gelişmiş Maddenin enerjiye dönüştürülerek uzay–zamanda hareket kuantum sistemleri için daha fazla hız gerektiğini belirtti. ettirilmesi deneyinde, Yin’in ekibi standart olarak bu deneylerin girdisini oluşturan bir foton çifti kullandı. Yin ve ekibi, şu an dakikada beş kübit transfer edebiliyor. Fotonlar arasındaki mesafe ne olursa olsun, bir tanesinin Biercuk, “Eğer uzun mesafeli ışınlamayı kullanılabilir gösterdiği tepki diğerini de etkiliyor. kuantum–iletişim veya bilgisayar uygulamalarında değerlendirmek istiyorsak, hızımızı fazlasıyla artırmamız Yapılan deneyde, fotonlardan biri A, diğeri de B noktasına gerekiyor,” dedi. ışınlandı. Fotonların özelliği sonucu, A noktasındaki fotonun değişmesiyle B noktasındaki parçacık da değişim gösteriyor. A’dan B’ye bilgi aktarılmıyor, ancak foton değişimi, kübit olarak bilinen kuantum bitlerin kısmen Düşünce gücüyle kodlanmasında kullanılıyor. Kübitlerin B noktasında robot kollarını, önlerindeki toplara ulaşmak ve onları yeniden oluşturulması için A noktasından gelecek bilgiye kollarını oynattılar sıkmak için yönlendirmeye çalıştılar. Erkek katılımcı, ihtiyaç duyuluyor. girişimlerinin yüzde 50’sinden azında, kadın ise yüzde ABD’de uzun yıllardır felçli olan iki kişi, düşünce gücüyle 60’dan fazlasında başarılı oldu. robot kollarını oynattı. Nature dergisinin internet sitesi, yıllar önce geçirdikleri inme nedeniyle bacakları ve Cathy Hutchinson adlı kadın katılımcıdan aynı zamanda kollarını kullanamayan iki kişinin, beyinlerine yerleştirilen kolunu kullanarak kahve içmesi istendi. Bunun, şişeyi çok küçük bir sensör yardımıyla, bağımsız robot kollarını kaldırması, pipetle içebilmesi için dudaklarına götürmesi ve nasıl kontrol edebildiklerini gösteren rapora yer verdi. şişeyi masaya geri koymasını gerektiren üç ayrı eylemden oluştuğu, kadının 6 denemeden 4’ünde başarılı olduğu Brown Üniversitesi, Providence VA Tıp Merkezi ve kaydedildi. Harvard Tıp Fakültesi’nden bilim adamlarının çalışmalarına dayanan raporda, bebe aspirini büyüklüğündeki sensörün, Araştırmacılardan Dr. Leigh Hochberg, kadın katılımcı için, katılımcılar kollarını oynattıklarını hayal ederken, birkaç “Yüzündeki gülümseme muhteşemdi,” dedi. düzine beyin hücresinin elektriksel faaliyeti üzerinde yoğunlaştığı bildirildi. Uzmanlar, deney aşamasında olan, beynin kontrolünde yapılan çalışmaların, teknoloji geliştiğinde ve maliyetler Sensörün daha sonra sinyalleri, onları komutlar halinde düştüğünde felçli insanların gündelik yaşamlarına yardım robot kollara gönderen bir bilgisayara ilettiği belirtildi. edeceği görüşünde.

Deneme sırasında biri kadın diğeri erkek olan katılımcıların [email protected]

7 SAĞLIK Nilgün Çevik Gürel 25. Sayımız ile Temizlenme Tam 25 sayıdır devam eden gönül birliğimiz hiç bitmesin... “Her zaman önce bedenini, sonra Vakfımızın kuruluş amacı da olan zihnini ve sonunda ruhunu temizle.” Farklı DİL, farklı DİN, farklı IRK farklı CİNSİYET ve UYRUK’lar Bedenimiz bir makine gibi çalışır bu gönül sahasında sizlerin katkıları ile ve düzenli olarak temizliğe ihtiyacı yazılı hale gelip Bültenimize dönüştü. vardır. Toksinler bedenden mukus, DÜŞÜN-Ü-YORUM yayın grubu olarak gaz, asit, ter, idrar ve dışkı olarak 2. yılımızı kutlarken bültenimize desteklerinizi atılır ve bu sistemin iyi çalışması, sürdürmenizi diliyor, teşekkür ediyoruz. sağlıklı kalabilmemizi sağlar. beden temizliği AAV Yayın Kurulu için denilen bazı teknikler uyarmak için bir ucundan çiğnemeye önermiştir. başlanır ve sonra ilk seferinde 30 cm olmak dilinde Shat “6” (altı) üzere daha sonraki tekrarlarda yavaş yavaş anlamına gelir. Karma daha uzun yutulur, birkaç dakika bekletilir ise “eylem” anlamına ve çekilerek çıkartılır, haftada 2 defa aç ŞAH BAZAAR Hatice Çoban Uzun gelir. Bu 6 eylem; , karnına uygulanır. , , , Tratak, Kabalabhati’dir. Nauli (Karın bölgesini hareketlendirerek Biberiye Temizlik işlemleri masaj yapmak): Ayakta başlanır. Dizler düzenli olarak bükülür ve eller dizlerin üzerine yerleştirilir, yapıldığında yoga derin bir nefes alınır ve nefes tamamen Biberiye (Rosmarinus officinalis), ballıbabagiller uygulamalarından daha verilip akciğerler boşaltıldığında diyaframı (Lamiaceae) familyasından iğneye benzeyen ince yapraklı, fazla verim alınır. Bu yukarı doğru çekip nefes almadan karın merkezindeki uzun daima yeşil kalan bir bitki türüdür. teknikler kişisel ihtiyaçlara göre uygulanır. kas öne, içe, yanlara doğru hareket ettirilerek iç organlara masaj yapılır. Mor çiçekli ve çalı görünümlü bir bitkidir. Akdeniz Bir beden harekete ihtiyaç duyarken diğer bedenin çevresinde yaygın olarak yetişen bitkinin genç sürgünleri dinlenmeye, bir bedenin serinliğe ihtiyacı varken diğer Basti (Kalın Bağırsak Temizliği): Anüsten bağırsakların bahar olarak, kendisi ise süs bitkisi olarak kullanılır. bedenin ısınmaya, bir bedenin neme ihtiyacı varken içine hazırlanan solüsyonun gönderilerek bağırsakların Çiçekleri haşlanarak uyarıcı bir şurup elde edildiği gibi, diğerinin ise kuruluğa ihtiyacı olabilir. O yüzden bu içinin yıkanıp temizlenmesi sağlanır. biberiye ispirtosu, kolonya vb. yapmaya yarayan değerli teknikler üzerinde uzun yıllar çalışmış deneyimli kişilerle bir esans da çıkarılır. Ayrıca yapraklarından yağ elde edilir. beraber çalışılması tavsiye edilir. Hint geleneklerinde Kapalabhati (Basınçlı nefeslerle hipofiz bezinin Çayı özellikle sindirim sistemine faydalıdır. Yağı ise cilt Ayurveda (Yaşam Bilgisi) bu konu ile ilgili detaylı bilgiler uyarılması): Karın kaslarını hızlı bir şekilde kasarak bakımında kullanılır. Çay olarak kullanılsa da ciddi alerjik öğretir. Ayurveda, bedeni 3 gruba ayırır ve bunlara Dosha diyaframı yukarı doğru itip havanın dışarı çıkması sağlanır reaksiyonlara ve epilepsi krizlerine yol açabileceği göz denilmektedir. Kapha Dosha (Sümük), Pita Dosha (Safra), ve karın kasları gevşetilerek hava kendiliğinden akciğerlere önünde bulundurularak tüketiminde aşırıya kaçılmaması Vata Dosha (Hava)’dan oluşur ve bu 3 Dosha’nın dengede dolar, bir seferde 20 ile 30 tekrar ve 2–3 defa uygulanır. önerilir. Biberiye, derin temizlik sağlar ve mikrop kırıcı olması gerekir. Dengede olmasına aşağıda belirtilen özelliğe sahiptir. temizleme teknikleri yardımcı olur. Tratak (Bilinçli olarak tek bir noktaya sabit bakış): En kolay yolu bir yerde oturarak, bir kol mesafesi uzaklıkta Jala Neti (Burun Temizliği): Burun deliklerinin ılık bir yere, göz hizasının tam karşısına bir mum yerleştirilir, tuzlu su ile yıkanmasıdır. Burun delikleri tuzlu su ile 1 ila 3 dakika gözleri kırpmadan dikkatlice mum ışığına yıkandığında sinüsler açılır, nefes alıp verme kolaylaşır bakılır. Gözlerin yaşararak temizlenmesi sağlanır, daha ve üçüncü göz (ajna) çakra enerjisi dengelenir. Bu işlemi sonra gözler kapatılır ve alevin görüntüsü, kaşların yapabilmek için burun deliklerine girebilecek şekilde ortasına odaklanılarak izlenir. Tratak, görme işlevini ve özel bir kaba ihtiyaç vardır. Bu kaba ılık su doldurduktan konsantrasyonu geliştirir ve meditasyona hazırlar. sonra 1 tatlı kaşığı kadar deniz tuzu ilave ederek karışım hazırlanır. Başımızı öne doğru uzatıp yan çevirdiğimizde Bu teknikleri uygulamak bağışıklık sistemimizi güçlendirir, bir burun deliği yukarıda, diğeri aşağıda kalacak şekilde zekâyı keskinleştirir, sinüsleri, kolonu, mideyi temizler, üstteki burun deliğinden ılık su yavaş yavaş dökülerek diğer yaşam enerjimizi yükseltir, farkındalığı geliştirir. Yukarıda burun deliğinden akması sağlanır. belirttiğim gibi bu teknikleri yeterli bilgisi olan deneyimli bir yoga hocası ile çalışın ve yapmadan önce mutlaka Dhauti (Sindirim Sistemi Temizliği): Midedeki ve yemek doktorunuza danışın. borusundaki mukusu temizlemek için, Neti için kullanılan tuzlu su solüsyonu gibi solüsyon hazırlayarak (5 m x 5 cm) gazlı bezi bu solüsyonun içinde bekletip yutma işlemini [email protected]

½ limon suyu Elma ve Keçi Peynirli 1 diş sarımsak

Salata Hazırlanışı: Berfin And Biberleri jülyen kesin. Ürün Temini İçin: Şah Bazaar Malzemeler: Geniş bir kâsede Tel: 0216 382 1271 – Hülya & Osman Yaman Şehit Recep Akdeniz yeşilliklerini, Koç Cad. 17/A Büyükada İstanbul 750 gr. Akdeniz yeşillikleri (marketlerde maskulin küp doğranmış elmaları, salata adı altında plastik kutularda satılan salata biberleri ve vişne çok uygun) tanelerini karıştırın. Sos için yine başka bir kâsede sos malzemelerini bir Bülten Künye 2 adet orta boy ekşi yeşil elma ½ adet yeşil dolmalık biber çatalla karıştırın. Malzemeler, karıştırınca yoğunlaşır. Yayın Adı Düşünüyorum • İmtiyaz Sahibi Şeyma Bobaroğlu ½ adet sarı Kaliforniya biberi Salatanın üzerine sosu dökün ve salatanın iyice emmesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ekrem Genç ½ adet kırmızı biber için ellerinizle salatayı zedelemeden havalandırarak sosu İdare Adresi Bayar Cad Papatya Apt. 22/11 Erenköy İstanbul 0216 382 81 73 60 gr. vişne kurusu yedirin (Servise çıkartmadan 5 dakika önce yapılmalıdır. Basım Yeri Pınarbaşı Matbaacılık (Hülya Pınarbaşı) Önceden yapılırsa salata süner ve yağı çok emer). Salatayı Alemdar Mah. Molla Fenari Sokak Molla Fenari Çıkmazı Birol İş Merkezi 4 çorba kaşığı kavrulmuş ve dövülmüş ceviz No:10/1 34110 Cağaloğlu İstanbul Tel.: 0212 511 11 82 150 gr. rulo şeklinde satılan krem keçi peyniri servis tabağına aldıktan sonra son olarak parmaklarınızla Yayın Süresi Aylık • Dili Türkçe • Türü İlmi, Fenni, Edebi • Alanı Yerel kopararak keçi peynirini yer yer serpiştirin. Kavrulmuş Sos için: cevizleri de serpiştirin. Bu hafif Akdeniz salatasını Yazı İşleri Kurulu Arzu Cengil, Ayşe Doğu, Deniz Demirdöven, yemeklerden önce ızgara et veya ızgara tavuk dilimleri ile Deniz Tipigil, Ekrem Genç, Elif Ersoy, Hatice Çoban Uzun, İzzet Erş, birlikte bir başlangıç tabağı olarak da sunabilirsiniz. Nurgül Demirdöven, Selin Erş, Sevgi Genç 1 çay fincanı sızma zeytinyağı E-posta [email protected] ½ çay fincanı balzamik sirke Afiyet olsun. Web www.anadoluaydinlanma.org ½ + 1 yemek kaşığı bal [email protected] 8