Söz ola... Dünyada, dayanıklılıktan daha yüksek bir nefs terbiyesi, gönül ferahlığından daha büyük bir mutluluk, merhametten daha kutsal bir görev, sabırdan daha etkili bir Anadolu Aydınlanma Vakfı Sosyal ve Kültürel Bülteni • Sayı 25 • Haziran 2012 • Ücretsizdir silah yoktur. Sathya Sai Baba AAV Korosu Büyük Beğeni Topladı Ayşe Acar YAZ YEMEĞİNDE Azerbaycanlı halk şairi Aliağa Vahit’in “Meclis açığa çıkardığı ifade ediliyor. Gazellerinin son derece BULUŞALIM Onun Meclisidir” adlı eserini seslendirmek için sade, halkın anladığı dilde olmasından dolayı Azeri bir araya gelen AAV Korosu 16 eserden oluşan bir halkının özel sevgisini kazanmış. Kendisi için bir dinletiyi sahneye koydu. şiirinde “Biz harabat ehliyiz,” diyor. Şiirleri gibi yaşamı da son derece sade gelip geçmiştir Vahit’in. Koronun çalışmalarına ilham kaynağı olan Aliağa Vahit (1895-1965) Azerbaycan, Bakü’de yaşamış bir halk şairi, Ercan Özaksoy, Leyla Özaksoy, Nazlı Cömert, Berfin gazelhan. Azerbaycan edebiyatında geçmişle geleceği And, Bahar Aykaç, Murat Kanberi, Şirin İskit Kanberi, 12 Haziran 2012 birleştiren kişi olarak tanınıyor. Nizami, Hakani, Fuzuli, Hür Yasin, Sevtap Yasin, Kamil Kalyoncu, Saadet Saat 20.00’de Nevai gibi şairlerin gazellerini Azerbaycan Türk diline Güvenç, Başak Koray, Hale Arpacıoğlu, Özlem Kayışdağı Cad. No:1 Kozyatağı, İstanbul tercüme etmiş bir isim. Nesimi’den, özellikle Fuzuli’den Aydın, Akın Candan ve Gürsel Çelik’ten oluşan AAV Tel.: (0216) 570 00 00 oldukça etkilenmiş. Onlarla yetişip kendi özgün halini Korosunun seslendirdiği 16 eser ise şunlardı: www.marriottistanbulasia.com Akdeniz Lezzetleri İmam Bayıldı, Közlenmiş Biberli Patlıcan Salatası, Humus, Zeytinyağlı Pazı Dolma, Cevizli Haydari, Domates & Salatalık, Mozzarella, Fava Ev Yapımı Sebzeli Krep & Salata Sotelenmiş Tatlı Mısır Taneleri ve Körili & Fesleğenli Sos Eşliğinde Közlenmiş Biberli Bulgur Risotto Üzerinde Ispanaklı Piliç Rulosu Tereyağlı Sebzeler İle Frambuazlı Crème Brulée, Eser Söz Beste Seslendiren K a r a g e c e İ s m a i l E m r e Ö z l e m Ay d ı n K o r o Vanilyalı Dondurma Eşliğinde Vakit zaman derler İsmail Emre Ercan Özaksoy Bahar Aykaç Sevda dedikleri İsmail Emre Özlem Aydın Koro Bu dünyaya gelen İsmail Emre Gürsel Çelik Gel ha gönül İzzet Savaş Nida Tüfekçi (derleme) Saadet Güvenç Dede Neyzen Tevfik Ercan Özaksoy Bahar Aykaç Sefa geldin Muharrem Koç Hüseyin Güneş Gürsel Çelik Her kim mene tan eylese Aliağa Vahit Murat Kanberi Mihriban Abdurrahim Karakoç Musa Eroğlu Koro Sonatın Ercan Özaksoy Ercan Özaksoy Sendedir İsmail Emre Ercan Özaksoy Bahar Aykaç Başka cemal İsmail Emre Ercan Özaksoy Koro Sırrımdan bana hitap Âmâk-ı Hayal Gürsel Çelik Seher yeli nazlı yâre Kul Ahmet Arif Sağ Saadet Güvenç Aman aman Mehmet Lütfi Erzurum Radyosu Koro Meclis onun meclisidir Aliağa Vahit Koro AYIN KONUĞU: Ali Osman Çoban Deniz Tipigil Soru: Röportajımıza yaşam öykünüzün doğumunuzdan çalışmaya devam mı ettiniz? meslek seçiminize kadarki bölümünü sorarak başlamak Ali Osman Çoban: Askerden dönüşte, maden memleketi istiyorum. Soma’da ablam ve eniştem olduğu için, bizim memleket de daha kurak bir memleket olduğu ve orada iş Ali Osman Çoban: İnsanın kendini anlatması en zor olanakları daha rahat olduğu için, Soma’ya gitmek şeylerden bir tanesi ama anlatmaya çalışayım. Evet, durumunda kaldık. Oraya gidince de bir müddet kalfa 1941’de Uşak’ın Eşme ilçesinin Kolankaya köyünde olarak çalıştım. Bir süre sonra da müstakil dükkâna 6 çocuklu bir ailenin 3. çocuğu olarak doğmuşum. İlk niyetlendim ve bir dükkân tuttum. doğduğum zaman köyde bir hadise olmuş. O hadiseden dolayı annemin sütü kesilmiş ve ben çok zor şartlar Soru: Eşiniz Fatma Hanım ile evlenme öykünüzü altında ve zayıf bir çocuk olarak büyümüşüm. Zayıf sormamın zamanı geldi sanırım... bir çocuk olmamdan dolayı babamın yoğun ilgisi ve babamdan aldığım yoğun sevgi, beni sevgiye karşı Ali Osman Çoban: Ailelerimiz aynı köydendir eşimle, doyumsuz bir hale getirdi. hatta birbirleri ile çok yakın idiler; benim babam da, eşimin babası da en sevilen insanlarındandı köyümüzün. Kendi koyunlarımız vardı köyde, ilkokulu bitirmeden Soma’da ilk dükkânımı tuttuktan sonra gidip Allah’ın evvel koyunları, kuzuları güttük. Soyadım da Çoban, izniyle istedik eşimi ve daha sonra 1967’de evlenerek ilk yaptığım meslek de çobanlık. Ailem, zayıf bir birlikte Soma’ya döndük. Eşime ilk gün de âşıktım, çocuk olduğum için rençperlik yapamayacağımı Askerlik dönüşünde Konya’yı ziyarete gittim. Halamın bugün daha da çok âşığım, her gün aşkım artıyor hatta. düşündüğünden, beni akrabamız olan bir terzinin yanına oğlu Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nde öğrenciydi. Hem çırak olarak verdi. halamın oğluna misafir olayım, hem de Cenab-ı Mevlana Soru: Soma’da ilk dükkânınızı tuttuğunuz yerden devam türbesini göreyim istedim. Yüzeysel olarak Cenab-ı edelim mi yaşam öykünüze? Soru: Ne kadar süre çıraklık, kalfalık yaptınız akrabanızın Mevlana’ya karşı bir bilgim, bir sevgim vardı. Fakat bir yanında? aksilik gibi görünen şeyler zuhur etti. Aylardan Ocak’tı, hava Ali Osman Çoban: Evet, o ilk dükkânın yakınındaki bir hem soğuk hem de loştu. Ben soğuktum, rehberim soğuktu, dükkânda münzevi, sessiz bir zat vardı. Ali Osman Çoban: Askere kadar orada çalıştım, askerlik türbe soğuk ve loştu. Benim hayallerim de suya düştü. yaşıma gelince de gittim Erzurum’da askerlik yaptım. Röportajın devamı 3. sayfada... Soru: Peki daha sonra memleketinize dönüp terzi olarak 1 BAŞ YAZI İzzet Erş [1] Musahip olabilmenin önemli bir şartı rızalıktır. Eğer taranmış ancak mağdur köpek bulunamamış. Biçare köye Musahiplik Cemi birisinden razı olunmaz ise, o kişi kimseye yoldaş geri dönülmüş. Ceme gelen canlar ibadet sonlanmadan olamaz. Kim razı olmadığını sevip sayabilir ki? Sevgi, dağılmadıkları için, meclis hâlâ orada imiş. Erkân “Kardeşine kızan her adam hükme müstahak olacaktır; ve saygı ile tecelli eder ve saygı, rıza ile hak olur... bozulmamış... kardeşine hakaret ederse, icma-i ümmetin hükmüne müstahak olacaktır. Ve kim “ahmak” derse, cehennem ateşine müstahak Birbirine yoldaş olma niyeti ile dâra duran canlar için İbadeti Hakk üzere edâ edene geceymiş, soğukmuş, cemin pîri rızalık istemiş. Hiç olmaz böyle şeyler sanılır yorgunlukmuş bunlar kapıdan içeri giremezler. Sabaha olacaktır. İmdi, takdimeni Allah’ın huzurunda arz ederken, tam ama bir ses razı olmadığını söylemiş kurulan musahiplik kadar erkân bozulmamış. Sabah olunca yeniden yola o esnada kardeşinle aranda olan bir husumet hatırına gelirse, erkânından. Gerekçe olarak da dâra duran tâliplerden koyulup köye gitmişler ve bu sefer köpeği bulmuşlar. takdimeni orada mezbahın önünde bırak ve git önce kardeşin ile birinin falan zamanda filan köydeki bir köpeği barış ve o vakit gel, takdimeni arz et...” (İncil, Matta 5:22–27) tartakladığını iddia etmiş. Köpek bulununca önce temizlenip karnı doyurulmuş. Ardından başı okşanıp, taşın isabet ettiği bacak öpülmüş, (Önemli bir husus: Cem meclisi Hakk’ın meclisidir! yara olan yere yüz sürülmüş. Nihayetinde köpeğin rızalık Gerçek bir hikâye. Âdem’in toprağı Anadolu’nun, Dâra duran kimin huzurunda olduğunu bilir. Orada yalan hakkı alınmış. Hatta şahidin söylediğine göre oradan Erzurum ilinden... söz söylemek, Allah’ın sûretinde halk olunmuş insan ayrılırlarken köpek ağlamış ve gençleri ön ayağını Heyecanlı bir dostun, hasret ile, insanlığın hasreti ile evlâdına men edilmiştir.) kaldırarak yolcu etmiş. anlattığı ibretlik bir öykü. Dâra çekilen genç başını öne eğince erkânın pîri durumu Gençler geri döndüklerinde şahidin ikrarı ile cem devam Musahiplik cemi için bir araya gelen canlar, dizlerinin anlayıp hükmü vermiş; köpeğin rızası alınmadıkça etmiş. Meclis tâliplerden, tâlipler de birbirlerinden razı üzerine çömelip Ehli Beyt’i taşıdıkları kalplerini sağ musahiplik cemi sürmeyecektir. Meğer tâlip bir vakit olmuşlar. Pîr de: “Ben de sizden razıyım, niyaz ederim elleriyle örtmüşler. Başparmakları ise her daim olduğu köpeğe taş atmış. Köpeğin bacağına isabet eden taş Allah da sizden razı olsun,” diyerek erkânı tamam etmiş. üzere dimdik durarak vechullahı göstermekteymiş. Öyle masumun canını pek yakmış. ya kim kendi vechini kendi halk eylemiş ki? Bütün İnsanın insana, insanın insanlığına saygısının yittiği sûretler Allah’ındır. Allah ise her sûretten ayrı ayrı âyan... Söylendiğine göre Erzurum’da kış ayı imiş. Gecenin günümüzün akılcı, modern dünyasında, Erzurum’un kar bir vakti, hava buz gibi soğuk, kar bel hizasında. Erkân altında bir köyünde, Allah’ın her yarattığını bir can sayan Cem, bu idrâk ile bir araya gelmeye denir. Cem ancak ise durmuş, tâlipler musahiplik niyetinde olan gencin “eğitimsiz” köylüler, en yaman cehaletin kendinden gafil Allah rızası içindir. yüzüne bakmaktalar. Oradan dönmek Allah’ı inkârdan olmak olduğunu böyle anlattılar nefsime... beter. Öyle ya Allah insanı affeder, Allah Gafurdur. Peki [1] Musahiplik “yol kardeşliği” demektir. Alevi inancına göre evli ya insan kendini affedebilir mi? Hak bildiği meclisten Allah onlardan razı olsun... her tâlibin kendisine denk düşen, aynı gelenek yolundan gelen diğer dönüp, huzurlu kalabilir mi? bir evli çift ile dinsel bir kardeşlik tutmasıdır. Bu yoldaşlık, kardeşlik aynı zamanda ahiret kardeşliğidir. Öz kardeşlik kurallarından daha Tâlip genç, bir şahit ile yola koyulmuş. Vakit geceyi [email protected] ağır kuralları olan bu yol kardeşliği Alevi geleneğinde, pîr ile takdis bulduğunda söylenilen köye anca gelebilmişler. Aranmış, edilen önemli bir kaidedir. 2- Dianoetik Erdemler (Bilgelik Erdemleri): Entelektüel Sokrates’in öğrencisi Kinik Okulu’nun kurucusu Erdem (Arete) faaliyete bağlı olan ve şeylerin niçin olduklarını anlamak
Details
-
File Typepdf
-
Upload Time-
-
Content LanguagesEnglish
-
Upload UserAnonymous/Not logged-in
-
File Pages8 Page
-
File Size-