RADYOVİZYON TEMMUZ 09

Sesin Büyüsü; Sözcüklerin Efsunu…

Sesin büyüsüne inanıp; görünmeden sevilenler; görmeden sevenler, sizler için yepyeni bir dergi hazırladı: Radyo Vizyon. Bu derginin konusu radyo, yazanları radyocu…

Medya sektörü içinde hiçbir zaman dışlanamayan ve her daim en güzel hatıralarımızı barındıran radyoyu, yazılı basında anlatmak yine profesyonel radyoculara nasip oldu. Radyoculuk alanında Türkiye’nin en deneyimli isimleri, TRT radyolarıyla milyonlarca kişinin gönlünde taht kurdular; şimdi dergileriyle binlerce kişiye “radyo dünyasını” anlatacaklar. İBRAHİM ŞAHİN TRT GENEL MÜDÜRÜ Radyo Vizyon sayfalarını çevirirken bambaşka bir dünyaya yolculuğa çıkacak; sesiyle gönlümüzü fetheden bir kutunun ‘meğer ne kadar seveni, ne kadar düşüneni var’ diyeceksiniz.

Radyo Vizyon, radyo dünyasını bazen bilimsel bir makaleyle bazen de hoş anılarla okuyucusuna aktarırken; TRT’nin yazılı basındaki yüz aklarından biri oldu.

Sadece TRT radyolarını değil; Türkiye’deki hatta yurtdışındaki radyoları da anlatacak olan Radyo Vizyon, Türkiye’nin radyo dergisi oldu.

Avrupa Yayın Birliği’nin (EBU) büyük bir merakla ve heyecanla beklediği ve radyo dostlarının büyük takdirlerini ilettiği Radyo Vizyon dergisi, iddia ediyorum ki çok yakında bütün Türkiye’de tanınacak ve yazılı basınımızın klasiği haline gelecek. Bu iddiamın en büyük delili ise Radyo Vizyon ekibinin bu dergiyi hazırlarken gösterdiği titizlik ve özveri...

Başta Radyo Dairesi Başkanı Şenol Göka ve çalışma arkadaşları Çağlan Tankur Yörümez, Rıza Ece, Olgu Tokdemir, Esra İlkkurşun, Kıvanç Nalça, Ersoy Haktanır ve Aksel Koçak günlerce çalıştılar, Radyo Vizyon’u hazırladılar… Önümüzdeki sayılarda Radyo Vizyon Dergisi sürprizleriyle okuyucularını şaşırtacak ve milyonlarca radyo dostu; sesin büyüsünden sonra sözcüklerin efsunuyla bir arada olacaklar. RADYOVİZYON TEMMUZ 09

Havada Radyo Sesi Var

Biz sesin büyüsüne inandık. Görmeden sevdik, görünmeden sevildik. Hayal ettik. Yüreklerimize gönlümüzce resimler çizdik. Hayal gücümüzle dostluğumuzu ve dünyamızı süsledik.

Her şeyin bir görüneni bir görünmeyeni var. Görünmeyenin de bir görüneni bir görünmeyeni… Görünmeyeni görmek hayaldir. İnsani gelişmenin ana unsurlarından biridir, belki de en önemlisidir hayal etmek, edebilmek. Kim ne kadar hayal ediyorsa o kadar gerçeğe yakındır çünkü; olandan çok olabilecek olana, yapılandan çok yapılabilecek olana dikkat kesilir. Sesin dolayısıyla radyonun çerçeveleyip ötekileştirmeden hayal gücünün oluşturduğu bu duruma katkısı küçümsenebilir mi? ŞENOL GÖKA TRT RADYO DAİRESİ BAŞKANI Görünen yani sembol olarak ortada bulunan- simge de denilebilir- insanın iç ve dış dünyasını böylesine kuşatmışken ve neredeyse bütün anlayışlar bu kuşatılmışlık üzerine biçimlenip yoğunlaşmışken görünmeyen zorunlu bir ihtiyaç şeklinde kendiliğinden özel bir konuma taşınmaktadır. Yalnızca hayal gücü ve zihni çabayla algılanabilecek bu özel konum insani duyarlılık ve duygusallıktır. Bu yüzden görünmeyen gizemlidir ve görünmeyenden gelen ses büyülüdür. Görünende ses dramatik etkiyi arttırıcı yardımcı bir unsurken, görünmeyende büyülü bir özne haline geldiğinden birçok insani duygunun ortaya çıkmasına neden olur. Anlayışların ve algılayışların gelişerek hayatın güzelleşmesi bu duygulara bağlıdır.

Radyo samimidir, O halde aklımızı kullanarak, görünenin zihni anlamda çocuklaştırıcı etkisinden sıyrılıp biraz daha duygusal olalım. Biraz daha duygusal inandırıcıdır ve biraz daha hayalci… Gelişmek, olgunlaşmak ve dünyayı daha iyi anlayıp yorumlayabilmek için, ayaklarımız zaman zaman yere basmasın. Birlikte dosttur. bindiğimiz bir salıncağın ayaklarımızı yerden kesen, içimizi boşaltan duygusu bizi sarsın. Çok geçmeden hayatın katı ve çarpıcı yüzüyle karşılaşacak olsak da biraz masal anlatıp, biraz masal dinleyelim. Sırf sohbet etmek bahanesi ve gerekçesiyle neredeysek orada olalım. Hüzün de dahil olmak üzere etrafımızdaki her şeyle birlikte sözün ve müziğin yani cümlesiyle sesin büyüsünü hissetmeye çalışalım. Yanına istenilen miktarda görüntü de alınabilir. Radyo bunun için vardır. Bunun için samimidir, inandırıcıdır ve dosttur. Teknolojisi gereği nostaljik olmadığı halde uyandırdığı insani duyguların maalesef gerilerde kaldığı düşüncesinden dolayı birçoğumuz için nostaljiktir. Ne var ki, zaman geçip gitse de o hala hafif bir esintide bile titreyen göremediğimiz taze bir yaprak gibi kıpırdar durur içimizde… Bu yüzden her gün havaya ses salınır. Bilinmeyen görünmeyen diyarlara, tanımadığımız belki de hiç tanıyamayacağımız insanlara hatta zamanlara giden, ulaştıkça, kuşattıkça büyüyen büyük bir ses. Bu sesle dünya tek nefes…

Gelecek sayıda yeniden birlikte olabilmek dileğiyle şimdiden merhaba… RADYOVİZYON TEMMUZ 09

EDİTÖRDEN Sihirli Kutudakilerin Yaşadıkları Ev

Bir tutkudur radyo…

Sesle hayal gücünün birleştiği, hiç görmediğimiz ama bizi de hiç terk etmeyen sevgilidir.

Bazen bir sözle, bazen bir şarkıyla neşe olur, hüzün olur, mutluluk olur, dalgalandırır kalplerimizi.

Aynı zamanda teknolojinin geliştirdiği tek insancıl iletişim aracıdır. Ağrı’dan Tekirdağ’a, ’dan Trabzon’a hatta Kanada, Çin, Avusturalya’ya kadar dünyanın diğer bir ucuna, aynı duyguları aynı ÇAĞLAN TANKUR YÖRÜMEZ anda milyonlarla paylaşabilmemizi bir düşünelim… Biliriz ki, yalnız [email protected] olduğumuzda bile aslında hiç de yalnız değilizdir.

Ankara’da doğmuş ve büyümüş biri olarak Radyosu, çocukken sihirli kutudakilerin yaşadığı bir evdi benim için. 1995 yılında ise, sözün, sesin, müziğin ustaca harmanlandığı, sanatın müzik alanında her çeşidini içinde barındıran ‘sihirli kutudakilerin yaşadığı ev’ artık benim de evimdi, ben de bu hayal dünyasının içindeydim… Şimdi ise Türkiye’nin dört bir yanında bulunan sihirli kutudakilerin yaşadıkları evlerin kapılarını sizlere açıyor, RADYO VİZYON ile hepinize merhaba diyoruz.

Türkiye’nin dört bir Günümüzde görselliğin bulunmadığı temalar her ne kadar cazip yanında bulunan görülmese de, anlam ve içerik olarak kişisel derinleşmenin yaşanabileceği çalışmaların yazılı ve sesli alanlar olduğu sihirli kutudakilerin düşüncesinden yola çıkarak, hem biraz görselliğe yer verelim, hem sesin büyüsünü koruyalım istedik. Kimi zaman radyonun mutfağını, yaşadıkları evlerin kimi zaman kendi yaratıcılığımızı, kimi zaman ise iletişim alanında kapılarını sizlere duayen olmuş isimlerin yorumlarını kullandık ve kullanacağız. Bize verilen bu önemli ve değerli görevde, siz radyo tutkunlarının açıyor, RADYO bizi yalnız bırakmayacağını düşünüyor, RADYO VİZYON’un da yeni tutkunuz olacağını ümit ediyoruz. Her türlü fikir, öneri, eleştiri VİZYON ile hepinize ve paylaşımlarınız için bizlere [email protected] adresinden merhaba diyoruz. ulaşabilirsiniz. Gelecek günlere ve sayılara hep birlikte… RADYOVİZYON TEMMUZ 09

6 15

33 18

6 DOSYA: TÜRKİYE’DE RADYO YAYINCILIĞI 18 DOSYA: RIFAT ARAS Kanallarda, birbirinden çok farklı ses çıkaranların LALİFER BALİBEYOĞLU UÇAR seslerinin yayınlandığı bir toplum çok sesli olamaz. 1927’den Günümüze Radyo Yolculuğu Hatta gürültü içinde sessizlik demek de mümkün. Röportaj: Olgu TOKDEMİR 12 MARCONİ’NİN DÜŞÜ: BENİM DUYDUĞUMU SEN DE DUYUYOR MUSUN? 22 DOSYA: RADYO: ÖNCE SÖZ VARDI. SONRA DA… ESRA İLKKURŞUN Prof. Dr. M.NACİ BOSTANCI Mikrofondan Antene Sesin İletimi “Önce söz vardı” ne de olsa, belli ki bundan sonra da “söz olacak” suretten ayrı, kendi başına... 15 DOSYA: DÜNYA TARİHİNDE İLK RADYO OYUNU: TEHLİKE 25 BİR ÖMÜR BÖYLE GEÇTİ KIVANÇ NALÇA NERİMAN ALTINDAĞ TÜFEKÇİ Richard Hughes’un oyunu o meşhur replikle başlar; Olgu TOKDEMİR Işıklar söndü! “Halk Türkülerimizin İdeal Üslubunun Çok Değerli Temsilcisi” 4 Şubat 2009’da, 83 yaşında yaşama veda etti.

TRT AYLIK RADYO DERGİSİ

Türkiye Radyo Televizyon Yazı İşleri ISSN 1309-0895 Basıldığı Yer Kurumu Adına Sahibi Esra İLKKURŞUN YAYIN TÜRÜ Fersa Ofset Baskı Tesisleri Radyo Dairesi Başkanı Olgu TOKDEMİR Yaygın / Süreli Ostim 36. Sokak Kıvanç NALÇA Şenol GÖKA No: 5/C-D Ersoy HAKTANIR Basım Tarihi 24 Haziran 2009 Yenimahalle / ANKARA Aksel KOÇAK Genel Koordinatör Tel: 0 312. 386 17 00 (pbx) Birol UZUNAY Yönetim Yeri Yayına Hazırlık ve Tasarım Faks: 0 312. 386 17 04 1 2009/ Sayı: Temmuz TRT Genel Müdürlüğü Son1Saat Tanıtım Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Radyo Dairesi Başkanlığı Şehit Sadık Erişen Sokağı Kapak Fotoğrafı Rıza ECE OR-AN / ANKARA 40/4 06510 Rıza ECE Tel: 0 312. 463 31 78 Birlik - Çankaya / ANKARA Sorumlu Yazı İşleri Müdürü www.trt.net.tr Tel: 0 312. 496 11 44 Çağlan TANKUR YÖRÜMEZ [email protected] Faks: 0 312. 496 45 49 Hiç radyo okudunuz mu? TEMMUZ 09 RADYOVİZYON

25 37 52 !

30 40 27

27 SAYISAL RADYO YAYINCILIĞINA GENEL BİR 40 DOSYA: RADYODA SPOR YAYINCILIĞI BAKIŞ FAHRİ İKİLER FARUK SAYGILI Radyoda spor yayıncılığının başlangıç yılları Radyo yayıncılığında yapısal dönüşüm 43 FİKİRDEN MİKROFONA ŞULE YALÇINER 30 SPİKER Mİ OLMAK İSTERSİNİZ, SUNUCU MU? Prodüktör kim olmalı şu halde? Üreten, yaratan kişi. FÜSUN ÜNSAL Hem de yoğun bir emekle. Artık spiker olmak çok kolay! Siz de spiker olabilirsiniz… 46 BİR PRODÜKTÖRÜN KALEMİNDEN: MODERN ZAMANLAR 33 RADYODAKİ BÜYÜLÜ SES: SELAHATTİN BURÇE DONDURMACIOĞLU KÜÇÜK ESRA İLKKURŞUN O gün yapılan sınavın ardından Türkiye’nin ilk 50 TRT’NİN BÖLGE RADYOLARI VAR spikerlerinden biri olacaktır Selahattin Küçük. YİĞİT YAVUZ En vefalı dostum dediği mikrofonunu asla bırakmayacaktır. 52 RADYO TARİHİNDEN KISA KISA

37 SİHİRLİ KUTUNUN RADYO OLDUĞU YILLAR PINAR ŞENEL 1940’lar, 50’ler … Radyonun müzikte rakipsiz olduğu yıllar… radyovizyon 6 RADYOVİZYON

Sihirli bir kutudur radyo… Bir zamanlar içinde insanların yaşadığı düşünülen, üzerine dantela örtüler serilen, günümüzdeyse küçüle küçüle cep telefonlarına, yaka iğnelerine sığan büyülü dünyadır radyo… Türk radyoculuğu bu yıl 82 yaşında... Dolu dolu geçti bunca yıl... Peki neler yaşandı bunca yılda? Kimler geldi kimler geçti mikrofonlardan? Hangi programlar hazırlandı? Ya teknolojinin ilerleyişi neler kazandırdı radyoculuğa? Uzun ve heyecanlı bir serüvene davet ediyoruz sizi… Anılarla resimlerle hayallerle dolu bir yolculuğa… Aslında sizin, bizim, hepimizin çocukluğuna bir yolculuk bu… Çünkü radyoculuk yaşanmış olanın bellekte bıraktığı iz, bir ses, bir nefes… Türkiye’de Türkiye’de Yayıncılığı Radyo siz Gemi Yasası” çıkarılarak, radyo telsizi ile yapılan iletişim kısıtlanır. Avrupa’da ise, düzenli telsiz kul- DOSYA lanımı 1914 yılında Almanya’da başlar. Tüm bun- lar, sesli haberleşmenin gelişmesinde önemli baş- Lalifer Balibeyoğlu Uçar Prodüktör langıçlardır. Radyo vericisinden ilk profesyonel radyo yayıncılığı, Amerika Birleşik Devletleri’nin Radyo, elektrik ve elektromanyetik alanındaki Pittsburg kentinde gerçekleşir. Westinghouse bilimsel ve teknik gelişmelerin ürünüdür... İlk yıl- fabrikası radyosu olan, K.D.K.A. adlı istasyonun lardaki adıyla telsiz telefon, günümüzdeki adıyla ilk yayını, seçim haberleri olur. Radyoculuk Birinci radyo, telli elektronik haberleşmenin daha ileri bir Dünya Savaşı sonrasında, düzenli radyo yayınla- aşamasıdır. 1909 yılında, radyonun babası olarak rına başlanmasına değin geçen süre içinde daha kabul edilen Lee De Forest, Paris’te Eyfel Kulesi’ne çok amatörlerin elinde gelişir. 20. yüzyılın ilk çey- yerleştirdiği bir anten ile “boşluk tüpü” buluşunu reği biterken radyo, bir iletişim aracı olarak insan- radyo yayını yaparak dener. Bu deneme, bölge- lığın yaşamındaki yerini alır. deki Fransız askeri istasyonlarından dinlenir. 1910 yılında, ünlü tenor Enrico Caruso’nun New York 1922 yılına gelindiğinde Amerika Birleşik Metropolitan Operası’ndaki aryalarının radyo ile Devletleri’nde, ilk ticari radyo WEAF, yayına baş- yayınlanabilmesi, dünyada geniş yankılar uyan- lar. Amerika’daki radyo yayıncılığı gelişmeleri, dırır. Aynı yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde, “Tel- kısa sürede Avrupa ülkelerine de yayılır ve 1922 RADYOVİZYON 7 yılında, İngiltere’de BBC radyosu yayına başlar. BBC, İngiliz Posta Dairesi’nin girişimi ile kurul- makla birlikte, 1927 yılında, Kraliyet Yayın Yasası ile bir devlet kurumuna dönüştürülür. Böylece, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ticari modelin dışında bir modelin oluşmasına öncülük eder. Çağının en ileri görüşlü lideri 1922’de Fransa’da ve Sovyetler Birliği’nde, 1923’te olan Mustafa Kemal Atatürk, Almanya’da radyo yayınları başlar. dünyadaki gelişmeleri Dünyada ilk radyo yayınlarının başladığı yıllar, yakından izlemektedir. Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı yıllarına rastlamakta- Radyonun gelecekte çok önemli dır. İstanbul “İtilaf Devletleri”nce işgal altındadır. bir yer tutacağının farkındadır. 13 Kasım 1918’de Mustafa Kemal Paşa ’dan İstanbul’a geldiğinde Haydarpaşa Garı önünde mek için, bir şirket kurmak gerektiğini düşünür ve gördüğü manzara üzerine “Geldikleri gibi gi- maddi destek için de devlet ekonomisinde ağırlı- derler!” der. Bağımsızlık mücadelesi kazanılıp ğı olan ve Mustafa Kemal’in emriyle İş Bankası’nı işgal güçleri İstanbul’dan ayrılırlarken, Fransız kuran Celal Bayar ve Anadolu Ajansı ile görüşür. işgal kuvvetleri komutanı General Charpie, bir Kurulacak şirkete destek vermelerini ister. Sedat telsiz telefon hediye eder Türklere.... Bu telsiz te- Nuri Bey, fikrini, teknik destek sağlamak için de lefonla İstanbul’daki Öğretmen Okulu’nun kimya telsiz meraklısı Hayreddin Hayreden’e açar. Hay- öğretmeni Rüştü Uzel başkanlığında bir öğrenci rettin Bey, Sultan İkinci Abdülhamit döneminde grubu deneme yayını yapmak için hazırlıklara evden eve telgraf hattı kuran bir kişidir. Amatör girişir. İlk radyo yayını 19 Mart 1923 tarihinde radyocudur. Öğretmen Okulu’nun bodrumunda, davetliler ve basın huzurunda gerçekleştirilir. Yayın, İstanbul Çağının en ileri görüşlü lideri olan Mustafa Kemal Üniversitesi’nde o zamanki adıyla Zeynep Ka- Atatürk, dünyadaki gelişmeleri yakından izlemek- mil Konağında toplananlar tarafından heyecanla tedir. Radyonun gelecekte çok önemli bir yer tu- dinlenir. Henüz Cumhuriyet ilan edilmemiştir ve tacağının farkındadır. Bu nedenle çağdaş iletişim İstanbul da işgalden yeni kurtulmuştur. sisteminin Türkiye’de de kurulmasının yolunu açar. O yıllarda, pek çok ülkede radyo yayınları Kurtuluş Savaşı yıllarında, iletişimin önemi daha yapılmasına karşın, henüz hiçbir ülkede gelişmiş, iyi anlaşılarak bu alanda büyük bir boşluk oldu- güçlü vericisi olan bir radyo istasyonu yoktur. ğu görülür; bu boşluğu öncelikle telsiz telgraf- 1926’da tüm dünyada 123 radyo istasyonu var- la doldurmak amacıyla girişimlerde bulunulur. dır ve toplam verici güçleri 116 KW’tır. Ankara ve Cumhuriyetin ilanından sonra, her alanda büyük İstanbul’da kurulacak iki istasyonun verici güç- devrimler yapan yeni devlet bu alanda da hızla leri 5 KW’tır. Dünyadaki en güçlü vericiler olarak çalışarak 1925 yılında “Telsiz Tesisi Hakkında Ka- kurulacak istasyonların Avrupa’nın her yerinden, nun” adıyla bir yasa çıkarır ve ülke genelinde bir İskandinav ülkelerinden bile dinleneceği tahmin telsiz şebekesi kurulması öngörülür. Bu amaçla, edilerek, radyo yayınlarının Türkçe’nin yanı sıra, bir ihale açılır ve bir Fransız şirketi, telsiz şebe- Fransızca ve Almanca dillerinden de yayın yap- kesi kurma işini üstlenir. Ankara ve İstanbul’da, ması planlanır. 1925 yılında yapımına başlanan ve 1927 yılında hizmete sokulan telsiz telgraf vericileriyle, Berlin, Ankara ve İstanbul’da kuruluş çalışmaları süren New York, Moskova, Tahran, Viyana, Londra gibi telsiz vericilerinin işletme hakkı 10 yıllığına, Se- merkezlerle bağlantı kurulur. Bu vericilere, telsiz dat Nuri Bey’in önderliğinde, İş Bankası, Anadolu telefon yayını yapabilecek donanımların eklen- Ajansı, Falih Rıfkı Atay ve Cemal Hüsnü Taray’ın mesiyle, radyo yayınları gerçekleştirilebilecektir. ortaklaşa kurduğu Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi’ne (TTTAŞ) verilir. Bu şirket böylece iki is- Türkiye’de radyonun kuruluş çalışmaları, telsiz tasyonu kendi ve “Posta-Telgraf-Telefon Genel vericilerinin inşaatı sürerken, 1926 yılında başlar. Müdürlüğü - PTT” adına işletecektir. Tüm hazırlık- Fikrin sahibi, İleri Gazetesi’nin sahibi Sedat Nuri lar tamamlanır ve bir gün İstanbul semalarından İleri’dir. Sedat Nuri Bey radyo yayınları yapabil- yayılan bir ses radyo alıcılarına ulaşır… 8 RADYOVİZYON

Alo alo, muhterem samiin… Burası Sesini duyurabildiği her yere bayram sevincini İstanbul Telsiz Telefonu… 1200 metre ulaştıran Ankara Radyosu bu özenli yayınından kısa bir süre sonra önderinin hastalık haberlerini tul-u mevç, 250 kilosaykıl… Bugünkü vermeye başlar. Ve 10 Kasım 1938’de Atatürk’ün neşriyatımıza başlıyoruz.” ölüm raporunu Türk halkı ve dünya, Ankara Rad- yosu spikerlerinden duyar. Bu anons ilk kez kim tarafından seslendirildi bilin- miyor. Bazı kaynaklara göre Eşref Şefik bazılarına “Reisicumhur Atatürk’ün umumi göreyse Sadullah Gazi Evranosoğlu… Hangi ta- rihte hangi stüdyodan antene çıktığı da belli de- hallerinde vahamet, dün gece saat ğil… Fakat emin olunan tek gerçek bir zamanlar 24.00’te neşredilen tebliğden sonra her İstanbul Telsizinin bu şekilde açıldığı… 1927’nin an artarak bugün 10 ikinci teşrin 1938 ilk aylarında deneme yayınları yapan İstanbul Perşembe günü saat 9’u 5 geçe Büyük Telsizinin vericisi o günkü adıyla Osmaniye’deydi. şefimiz derin koma içinde terk-i hayat Bugün bu bölgenin adı Hasdal… İstanbul’da etmişlerdir.” 5 KW’lık vericinin hemen yanı başındaki geçici stüdyoda ilk radyo yayınları başlar. Daha sonra Bu haberi ilk kez okuyanlar Ankara Radyosu’nun bu stüdyo Sirkeci’deki Büyük Postanenin üst ka- erkek spikerleri olur … Daha sonra tüm spikerler tına taşınır. Sedat Nuri İleri’nin büyük gayretleri 120 kw gücünde yurt içine, 20 kw gücünde de ve devletin desteğiyle kurulan Türk Telsiz Tele- yurt dışına yayın yapan iki postadan bu elim ha- fon Anonim Şirketi Türkiye’deki radyoculuğun beri duyururlar. Bir gün sonra da 11 Kasım 1938’de temellerini atar İstanbul’da… Hemen hemen Türkiye’nin yeni cumhurbaşkanının İsmet İnönü aynı günlerde Ankara’da da bir telsiz istasyonu- olduğu öğrenilir yine Ankara Radyosu’ndan… na modülasyon cihazı yerleştirilir ve başkentteki radyo yayınları için hazırlıklar başlar. Ülkemizde- 1938’de modern bir binaya ve o gün için en yeni ki ilk resmi radyo yayınının tarihini 6 Mayıs 1927 teknik olanaklara kavuşan Ankara Radyosu sesini olarak kabul ediyoruz. Bu tarihin kesinliği konu- dünyaya duyurmaya çalışırken İstanbul Radyosu sunda bazı şüpheler var. Çünkü o yıllara ait yazılı yayınlarına ara verir. Burada çalışan pek çok ses ve ve sözlü belge yok denecek kadar az… Dönemin saz sanatçısı da Ankara’ya gelerek çalışmaya baş- gazeteleri dünyada son derece önemli kabul edi- lar. İstanbul Radyosu tam anlamıyla susmamıştır. len radyo yayıncılığının ülkemizde başlatılmasına Fakat yayınlarında da belirli bir düzen kalmamış- pek ilgi göstermemişler. Bu nedenle ilk resmi ya- tır. 1938’in sonu ve 1939’un ilk aylarında Önderini yın tarihi ve o günün yayın akışı net olarak bili- kaybetmenin acısına kendini alıştırmaya çalışan nemiyor. Amerikan kökenli bir belgede ilk yayın Türk halkı bir yandan da büyük bir dünya savaşı- tarihi 1 Mayıs 1927, İstanbul’da yayınlanan bazı nın ayak seslerini duymaktadır. 1939’un sonunda gazetelere göreyse 4 ya da 5 Mayıs… başlayan ve adına İkinci Dünya Savaşı denilen vahşete Türkiye dahil olmaz. Hemen tarafsızlığını Radyoculuğumuzun ilk yıllarında yayın sabah ilan eder. Ancak yaşanan tüm ekonomik ve siyasi değil akşam saatlerinde başlar. Çünkü radyo bunalımlardan da etkilenir. Savaş yılları boyunca yayınları telgraf haberleşmesinden arta kalan Ankara Radyosu tarafsız yayınlarıyla tüm dün- zamanlara sığdırılmaktadır. İçerikteyse daha çok yanın ilgiyle takip ettiği bir yayın müzik ağırlıklı programlar vardır. Arada haberler kurumu olur. Savaşın ilk yı- ve Darülbedai sanatkarlarından monologlar ya- lında yaşanan gelişmeler yınlanır… Özellikle de 1927-1936 yılları arasında göstermiştir ki ülkeler gerçekleşir bu tarz yayınlar… radyoyu bir propa- ganda aracı olarak 1938 Cumhuriyetin 15. yıldönümüdür… Bu bü- kullanmaktadır. Bu yük güne yaklaşık bir yıldır hazırlanan Türkiye gibi nedenle Türk hü- radyocular da bu muhteşem bayram için özel bir kümeti yeni yasal yayın akışı belirlemişlerdir. Üç gün sürecek bu bir düzenleme yayın müzikler, şiirler, konuşmalar ve hipodrom- yapmaya karar ve- dan naklen gerçekleştirilecek programla bezenir. rir. 22 Mayıs 1940’da RADYOVİZYON 9

çıkarılan 3837 sayılı kanunla radyolar Matbuat Umum Müdürlüğü’ne bağlanır. Umum Müdür- lüğün başına da Selim Sarper getirilir. Matbuat Umum Müdürlüğü’ne bağlı radyolarımızın ilk radyo difüzyon müdürüyse Fuat Nuri Bener olur. Bener bu görevde kısa bir süre kaldıktan sonra yerine Vedat Nedim Tör atanır.

Türk radyoculuğu 1940’dan sonra özellikle de Ve- dat Nedim Tör’ün radyo müdürü olmasıyla dü- zenli yayın kavramıyla tanışır. Dünyanın önemli radyolarıyla hemen hemen aynı yayın akışını uy- gulamaya başlar Ankara Radyosu… O günlerde yayına başlayan bazı programlar bugün hala de- vam etmektedir. Bazılarının isimleri değişti, bazı- larıysa hala aynı adla yayındalar. Örneğin Muzaffer Sarısözen idaresinde kurulan “Yurttan Sesler” ko- rosunun programları… Ayşe Abla takma adıyla Plak üzerine program kaydı çocukların sevgilisi olan Neriman Hızır’ın kurdu- Bu anonsla birlikte Ankara Radyosu’nun yalnızlı- ğu “Radyo Çocuk Kulübü”… “Radyo Tiyatrosu”… ğı sona erer… Tarih 1 Eylül 1949’dur… İstanbul Ve o yılların diğer programları… Rıza Uluçam’ın Radyosu deneme yayınlarına başlamıştır. Normal hazırlayıp kızı Nevin Uluçam’ın sunduğu “Zıraat yayına geçiş önce 29 Ekim olarak planlanır. An- Takvimi Saati”, Falih Rıfkı Atay’ın hazırladığı “Güzel cak bu tarihe hazırlıklar yetiştirilemez ve İstanbul Türkçemiz”, Hikmet Münir tarafından hazırlanan Radyosu’nun deneme yayınlarını bitirip normal “Meslekler Konuşuyor”, Nurettin Artam’la yıllar yayına geçişi 19 Kasım 1949’u bulur. Yeni bina- boyu anılan “Radyo Gazetesi”… sında gencecik personelleriyle yayın hayatına 26 Temmuz 1943’te Matbuat Umum Müdürlü- başlayan İstanbul Radyosu çok kısa bir zamanda ğü Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü’ne dinleyicileri kendine bağlar. Gazetelerde günlük dönüştürülür. Böylece radyolar bu genel müdür- yayın akışları yayınlanır, radyoda çalışan ses ve lüğe bağlanır. İkinci Dünya Savaşı hala devam saz sanatkarlarıyla yapılan röportajlara yer verilir. etmektedir ve hem Türk insanı hem de dünya O günlerde İstanbul Radyosu’nda üç spiker görev tarafsız yayınlarını sürdüren Ankara Radyosu’nu yapmaktadır. Mekşufe Ekeman, Selahattin Küçük dinlemektedir. Kısa dalga ve uzun dalgadan ya- ve Tarık Gürcan… yın yapan Ankara Radyosu modern binasında ve en yeni teknik imkanlarla çalışırken hükümet orta Ankara ve İstanbul adeta yayıncılık anlamında dalgadan yayın yapacak İstanbul Radyosu için birbiriyle yarışırken Ege kıyılarından başka ses- de hazırlıklara başlar. 1945’te İstanbul Radyoevi- ler de çıkar antene… İzmir Radyosu’ndan yük- nin inşası için bir yarışma açılır. 74 eserin katıldığı selmektedir müzikler, anonslar… 1951’de İzmir bu yarışmayı Yüksek Mühendis-Mimar Doğan Belediyesi’ne bağlı olarak fuar alanında kurulan Erginbaş, Ömer Güney ve İsmail Utkular’ın eseri bu radyo zor şartlarda yayınını gerçekleştirse de, kazanır. Radyoevinin inşa edileceği yer de belir- kimi zaman programlara dış sesler karışsa da, lenmiştir. Sipahi Ocağı’nın yanındaki boş arazi… hatta hatta konserler sırasında mikrofon yere 11 Kasım 1945 günü İstanbul Radyosu’nun te- düşüp, udun teli kopsa da Ege halkı radyosunu meli atılır. 1946’nın Aralık ayında bitmesi plan- hemen benimser; yapılan hataları, aksaklıkları lanan yapı çeşitli nedenlerle 1949 yılında ancak gülümseyerek karşılar… Ne de olsa adına radyo tamamlanabilir. denilen bu küçük kutu büyülüdür ve ona bir kez bağlandınız mı ayrılmanız düşünülemez… Burası tecrübe yayınları yapan İstanbul Radyosu... 428 Metre 1950’li yıllarda Türkiye’nin üç büyük ilinden, An- kara, İstanbul ve İzmir’den ses verir radyolar… 702 kilosaykıl TAW… Muhterem Artık düzenli yayına geçilmiştir. Dünyadaki siyasi dinleyiciler, bu akşamki yayınımıza gelişimlerin etkisiyle Türkiye’nin NATO’ya girişi, başlıyoruz… 10 RADYOVİZYON

Ülkü Kuranel’in yaptığı ilk röportaj

TRT’nin kurulmasıyla birlikte Türkiye’de radyo- culuk açısından yepyeni bir dönem başlamıştır. Radyoların öncelikle personele ihtiyacı vardır. Bu Ana kumanda masası Kore’ye asker gönderilmesi ve Marshall Yardımı nedenle sınavla spiker, prodüktör, metin yazarı gibi konular radyo programlarında yerini almıştır. ve uzman alınır. Bu personel dünya radyocula- 1940’lardan beri devam eden ve yenileri eklenen rıyla aynı düzeyde olabilmeleri için yurt dışına programlarla halkın hem haber hem de eğlence özellikle BBC’ye eğitime gönderilir. 1965 yılında kaynağıdır radyo… Fakat bir sorun vardır. Çıka- radyolardaki yayınları takip edebilmek için Türki- rılan yasalarla devletin denetimine geçen rad- ye Radyoları program dergisi çıkarılır. Aynı yıl rad- yolara hükümet çok karışmaktadır. Yayın ilkeleri yo program birimleri arasında işbirliğinin sağlan- çiğnenir, bilimsel ve kültürel yeterliliği olmayan ması için üst düzeydeki yöneticiler ve yayıncıların kişilere programlar hazırlatılır, hatta Türkçesinde katıldığı ilk koordinasyon toplantısı yapılır. Yayın- sorun olan bazı kişiler spikerlik yapmaya kalkar. larla ilgili çeşitli konu ve görüşlerin tartışıldığı bu Radyolarda bu sorunlar yaşanırken Türkiye de toplantıda, radyolar arasındaki koordinasyonun karışmaktadır. Aslında ülkenin durumunun kü- sağlanması için alınacak önlemler üzerinde du- çük ölçekli bir yansımasıdır radyolardaki düzen- rulur. 1964’te açılan Van İl Radyosu’nun ardından sizlik… Ve bir gün Ankara Radyosu’ndan bir ses 1967’de , 1968’de Çukurova’nın Sesi duyulur. Albay Alparslan Türkeş’in sesidir bu… Radyoları yayın hayatına merhaba der. Bu arada İhtilal bildirisini okumaktadır. TRT kuruluş gerekçelerinden biri olan televizyon yayıncılığı için de çalışmalarını sürdürmektedir. Albay Alparslan Türkeş’in okuduğu bildiri tek- 31 Ocak 1968 günü Ankara Televizyonu deneme rar tekrar yayınlanır Ankara Radyosu’ndan… 27 yayınlarına başlar… Mayıs 1960 tarihini göstermektedir takvimler… Artık yeni bir dönem başlamıştır ülkede ve bu Televizyonun ülkemize gelmesiyle halkın ilgisi ve dönemdeki değişiklikleri ilk hisseden de radyolar merakı bu görüntülü kutuya yönelir. Bir zamanlar ve radyocular olacaktır. 27 Mayıs 1960’dan sonra radyo için kurulan hayaller televizyon için de ku- Türkiye’deki radyoculuğun toplumsal gelişmele- rulur. Acaba bu insanlar televizyonun içine nasıl re ayak uydurabilmesi için yeni bir yapılanmanın giriyor? Biz onları görüyoruz da onlar bizi görüyor şart olduğu ortaya çıkar. Siyasal iktidardan ba- mu? Yok olmaz öyle şey… Bu olsa olsa şeytan işi ğımsız, özerk, kendi kadrolarına ve kendi bütçe- diye düşünür pek çok insan… Radyonun üzerine sine sahip; Türkiye’deki radyoları tek çatı altına örtülen dantelden bir tane de adına televizyon toplayacak bir yayın kurumu oluşturulmalıdır. denilen bu görüntülü kutunun üzerine örtülür. Bu kurum artık dünyada hızla yayılan televizyon Zaman hızla akıp giderken radyo ve televizyon yayıncılığını da ülkemizde başlatabilmelidir. 1961 da birbiriyle yarışır… anayasasında yer alan 121. madde çerçevesinde başlayan bu çalışmanın sonunda 1 Mayıs 1964’te 1970’li yıllarda teknolojik alt yapının yeni- 359 sayılı yasayla Türkiye Radyo Televizyon Kuru- lenmesi, radyo postalarının yeniden yapı- mu kurulur. Başına da genel müdür olarak Adnan landırılması, bölge radyolarının kurulması Öztrak getirilir… ve program planlamalarının merkezi siste- RADYOVİZYON 11 me bağlanması gibi gelişmelerle Türkiye’de radyo yayıncılığı daha modern hale getirilir.

1990’ların başında hem dünyada hem de Türkiye’de değişim rüzgarları esmektedir. Bu rüz- gar iletişim dünyasında bir kasırgaya dönüşür. Teknolojik ilerlemeler birbirini izlerken, dünyada ulaşılamayan hiçbir yer kalmaz. 1927’de başlayan Türk radyoculuğu da yaşanan bu gelişmelerden etkilenir. Ülkenin dört bir yanında TRT radyola- rıyla ilgisi olmayan, özel radyolar yayın hayatına merhaba der. Çünkü küçük bir verici, evin bod- rum katına kurulan bir stüdyo, radyo yayınını gerçekleştirmek için yeterlidir. Ancak radyocu- ların unuttuğu iki önemli nokta vardır. Birincisi Halit Kıvanç, Mete Akpınar, Zeki Alasya, Adile Naşit, Erkin Süe Türkiye’de radyo yayını yapma hakkı sadece TRT’dedir. İkincisi ise bilinçsizce seçilen frekans- lar hava ve deniz ulaşımını olumsuz etkilemek- 21. yüzyıl yayıncılığı alışılagelen tedir. Bu gerekçelerle 15 Nisan 1992’de tüm özel yayıncılık anlayışından farklılıklar radyoların yayını durdurulur. Fakat dinleyici TRT gösterecektir. Yayın formatları, dışındaki radyoların sesini duymuştur bir kez… program kalıpları, program “Radyomu istiyorum” sloganıyla arabaların an- materyalleri zamana bağlı olarak tenlerine siyah kurdeleler bağlanır, halk tepki değişti ve değişiyor. Bilgisayar göstermektedir. Bu demokratik tepkiye dönemin başbakanı Tansu Çiller’in de katılmasıyla bir ana- teknolojisinin radyo yayıncılığı ile yasa değişikliğine gidilir. Çok sancılı geçen iki yı- ortak kullanımı hem ses kalitesi, lın ardından 13 Nisan 1994’te 3984 sayılı kanunla hem montaj hem de yayınların özel radyo ve televizyonların nasıl kurulabileceği ulaşılabilirliği konusunda kolaylık ve yayınlarında uymak zorunda oldukları kurallar sağlı yor ve sağlayacak. 21. yüzyılda belirlenir. Bugün Türkiye’nin dört bir yanından tematik radyo kanallarının çoğalması farklı frekanslarda 1000’in üzerinde yerel, bölge- bekleniyor. Değişim hiç durmadan sel ve ulusal kanal yayın yapıyor… devam edecek. Üstelik artık son derece

Türk radyoculuğu bu yıl 82 yaşında… 1927’den hızlı... 2009’a… Her günü dolu dolu geçen radyoculuk serüvenimizde kimler geldi kimler geçti… Spor karşılaşmalarının unutulmaz ismi Eşref Şefik, Türkiye’de ve dünyada haber okuyan ilk kadın spiker Emel Gazimihal, folklorumuzun unutulmaz isimleri Sadi Yaver Ataman ve Muzaffer Sarısözen, Yuki ile yaptığı sohbetleriyle onun nasıl bir canlı KAYNAKÇA olduğunu dinleyenlerine merak ettiren Orhan Boran, Sanat Güneşimiz Zeki Müren, kadın prog- KİTAPLAR > AZİZ AYSEL (2002) Radyo Yayıncılığı Nobel Yayıncılık, Ankara ramlarının yaratıcıları Filiz Ercan ve Günseli Akol, > CEM İSMAİL(1976) T RT’de 500 Gün İstanbul > ÇANKAYA ÖZDEN (2003) TRT Bir Kitle İletişim Kurumunun Tarihi YKY İstanbul çocukların radyo dostu Radyo Çocuk Kulübü, Ar- > İSTANBUL RADYOSU Anılar Yaşantılar (2000) YKY İstanbul > KOCABAŞOĞLU UYGUR (1980) Şirket Telsizinden Devlet Radyosuna, SBF kası Yarın ve Radyo Tiyatrolarına can veren efek- Yayınları > ÖZAKMAN TURGUT (1969) Radyo Notları TRT Yayınları Ankara törler Tahsin Temren ve Korkmaz Çakar, Stüdyo > TÖR VEDAT NEDİM (1976) Yıllar Böyle Geçti Milliyet Yayınları İstanbul FM’i hazırlayıp sunan Yavuz Aydar ve Şebnem Sa- ANKARA RADYOSU ARŞİVİ vaşçı… Ve adını sayamadığımız pek çok yapımcı, > YÜCEL ERTUGAY’ın hazırladığı Türkiye Radyolarından Yarım Yüzyıl adlı program serisi spiker ve teknik yönetmen… 1990’dan sonraysa > ELÇİN TEMEL’in hazırladığı Radyo Anıları adlı program serisi > LALİFER BALİBEYOĞLU’nun hazırladığı 80 Yılda Devri Alem-Radyo Yolculuğu FM bandından yayın yapan özel radyolar ve rad- adlı program serisi yocular… Sihirli kutunun kahramanları… 12 RADYOVİZYON

Benim duyduğumu sen de duyuyor musun

Fizikçi Heinrich Hertz 1885 – 1889 yıllarında yap- tığı deneylerle yeni çağ fiziği için son derece önemli sonuçları olan bir gerçeği, ses titreşimleri- nin elektromanyetik alanda ışık hızı ile yayıldığını ispatlamıştır.

Telsiz aracılığıyla ilk haberleşmeyi birbirinden habersiz olarak 1895 yılında Rus bilim insanı Po- Marconi’nin Marconi’nin Düşü: poff ve İtalyan Marconi gerçekleştirmiştir. Uzak mesafelerle haberleşmeyi telsizle sağlayan ilk kişi o dönem 20 yaşında bir fizik öğrencisi olan Esra İlkkurşun Prodüktör Marconi’dir. Biraz şans eseri ve bol deneme so- nucunda sesini uzak bir mesafeye ulaştırmayı Radyo ilk ortaya çıktığı andan itibaren kendinden başarmıştır. 23 yaşındayken ilk radyo hattını kur- önceki kitle iletişim aracı olan gazeteyle karşılaş- muştur. Kamunun ilgi göstermediği bu buluş tırılmış, “konuşan gazete” veya “kağıtsız gazete” askeri makamların çok ilgisini çekmiştir. (Çakır, olarak adlandırılmıştır. Bu adlandırma aslında 2005:24-25) radyo yayınının temeli, hammaddesi olan sesi, sesli olmayı, işitsel olmayı da kabullenir bir ad- Marconi 1896 yılında Hertz’in buluşunu yeni bir landırmadır. Radyo sestir. M.Powel’ın ifadesiyle uygulamayla genişletmiş ve 1901’den itibaren “Radyo bizim parçalarımızın aynalarıdır” Gerçek müzik ve sözün radyo dalgaları yoluyla iletilme- bir radyo yayını bizden çıkan sesi, en yalın haliyle sini başarmıştır. dinleyene ulaştırmaktan ibarettir. Her şey bir düşle başlar. Sesin uzaklara iletilmesi bir dizi araştırma ve bulu- Tıpkı Marconi’nin düşlediği gibi... şun ürünüdür. 1831’de İngiliz Fizik ve kimya bilim insanı Faraday, elektromanyetik üzerine çalışma- Radyo yayını yapan her kişinin düşü de kendisini lar yapmış, elektromanyetik dalgaları bir bağlantı dinleyenlerin zihinlerinde düşüncelerini resme- olmadan göndermeyi denemiştir. 1853’te Willi- debilmektir. Radyo yayınları da bu mantık üzeri- am Thomson bir kondansatörün elektrik boşal- ne kuruludur zaten. Düşüncelerle resmetmek… tırken meydana getirdiği titreşimleri fark etmiştir. Sözcükleri, müziği ve efekti birer araç olarak kul- 1887’de Alman elektrik mühendisi Hertz ise bu lanarak dinleyenin düş dünyasına ulaşmak… titreşimlerin havada dalgalar halinde toplandığı- nı laboratuvar deneyleriyle kanıtlamıştır. Böylece Radyo yayınlarında bütün mesajlar ses yoluyla bu elektromanyetik dalgalara Hertz dalgaları adı aktarılır. İster insan sesi, ister ortam sesi, ister mü- verilmiştir. zik, ister efekt ve isterse kimi zaman ses unsuru RADYOVİZYON 13 olarak kullanılabilen sessizlik olsun, radyo yayın- Ses kaynağından çıkan titreşimler hava yolu ile cılığının temel maddesi sestir. Bugün yayıncılıkta mikrofonun içindeki diyagrama gelir. Bu diyag- gelinen noktada pek çok bilimsel tartışma sürse ramın içindeki teller aracılığıyla elektriksel işarete de, pek çok teknolojik gelişme yayıncılık sahasın- dönüşür (Aziz, 2002:26-27). Mikrofon elektriğe da yerini alsa da aslında radyo yayıncılığının te- dönüştürdüğü ses dalgalarını kablo aracılığıyla mel ilkesi aynıdır. Sesi iletmek. Bu nedenle radyo ses masası ya da mikser olarak adlandırılan ciha- yayınında sese dair her terime rastlanır, sese dair za gönderir. Böylece ses dalgaları, ses masasında her özelliğin bir kullanım alanı bulunur. kullanılabilecek bir biçim alır.

Ses en temel yaklaşımla herhangi bir nesnenin Gerçek yaşam seslerini aynen taklit edecek elekt- havada meydana getirdiği titreşimlerdir. Titre- ronik sistemler tasarlamak son derecede zor bir şim yapan nesne etrafındaki molekülleri hare- iştir. Bunu başarabilmek için, ses dalgaları mikser- kete geçirir, hava basıncıyla periyodik düzenli den (ses masası) geçerken, ses düzeyini ölçecek titreşimler meydana gelir. Nesnenin ileri geri bir sisteme ihtiyaç vardır. (Kaye ve Popperwell, hareketiyle hava basıncı azalır ve yoğunlaşır. Bu 1995:25) Bu birbirinden farklı düzeydeki ses yük- titreşimler insan kulağına ulaşan sesi oluşturur. sekliklerini göreceli ölçmek için kullanılan birim (Aziz, 2002:25) Havadaki titreşimlerin meydana ise DESİBEL’dir. Desibel ses masası için önemlidir. getirdiği ses yükseklik derecesine göre kulak ta- Çünkü masaya ulaşan yüksek desibelli seslerin, rafından işitilir. Bir saniyede meydana gelen ses düşük desibelli olanlarla uyumlanması için bir titreşimlerine FREKANS adı verilir. Saniyelik devir- işlem yapılması gerekmektedir. lerle ölçülen frekanslar da HERTZ olarak adlandı- rılır ve Hz ile gösterilir. Ses masası ya da diğer adıyla mikserin işlevi, çe- şitli kaynaklardan gelen sinyalleri yönlendirmek, Sesi en yalın haliyle uzaktaki dinleyiciye ulaş- harmanlamak ve yayına verilmek üzere verici an- tırmak için kullanılan araç gereçlerin yanında tenine aktarmaktır. önemli unsur stüdyonun varlığıdır. Dış mekanda alınan ve iletilen ses bir kenarda tutulacak olursa, Hareket halindeki sesin elektriksel işarete dönüş- stüdyodaki sesi dinleyene ulaştırmak için ortam türülmesi işlemi yerini vericiler aracılığıyla elekt- akustiğinin, yalıtımının ve teknolojik olanakları- romanyetik dalgalara dönüştürdüğü aşamaya nın sağlanması başlıca şarttır. bırakır. Verici, elektromanyetik dalgayı istasyonun yayın yaptığı frekansa uygun şekilde üreten ci- Akustik ses dalgalarının bir mekan içinde bir en- hazdır. Ses sinyali yayın stüdyosundan vericiye gele çarpıp yankılanması anlamına gelmektedir. geçer, buradan antene çıkar ve istasyon için ayar- Akustik bir başka yazı konusu olacak kadar kap- lı frekanstan dağıtılır. (Yavuz, 2008:88) samlı ve üzerinde bilimsel çalışmaların sürdürül- Alıcılarımızdan kulağımıza ulaşan yayınların yıl- düğü önemli bir alandır. lardır bildiğimiz farklılıkları vardır. Uzun dalga, orta ve kısa dalga ve çok yüksek frekanslı olarak Ses masası Radyo yayıncılığındaki temel öge olan sesi tanımlayabileceğimiz FM bantlarının yayın bi- elektrik enerjisine çeviren araç ise mikrofondur. çimleri stüdyodan değil vericilerden belirlenir. 14 RADYOVİZYON

dinlenilmesi mümkün olabilirken, bu sistem sa- Radyolar genel olarak 4 yesinde açık ve kapalı bütün mekanlarda dinle- farklı banttan yayın yapar nebilecek, büyük, orta ve küçük boyda, istenilen güç ve kalitede alıcıya sahip olmak mümkün- - Uzun dalga ( düşük frekanslı) dür. Long Wave – LW Özetle titreşimler halindeki ses, mikrofon aracı- - Orta dalga ( orta frekans) Me- lığıyla elektriksel işarete dönüşür, ses masasında dium Wave- MW harmanlanan bu işaretler vericiye ulaştırılır. Veri- - Kısa dalga ( yüksek frekans) ciden çıkan radyo dalgaları antene gelir. Anten Short Wave – SW (kısa dalga bu dalgaları elektro manyetik sinyaline çevirir ve atmosferdeki iyonosfer taba- alıcıya iletir. Alıcıya bağlı hoparlörler mikrofonun kasında yansıyarak binlerce tam aksi işlemi yerine getirirler. Yani elektriksel kilometre uzaklığa ulaşabilir. Bu işaretleri mekanik enerjiye dönüştürerek duyula- sayede uluslararası yayınların bilir ses üretirler. yapılmasına olanak sağlar) İşte sonunda Marconi’nin düşü FM – (frekans gerçekleşmiştir. Mesafeler ne olursa modülasyonu – olsun onun duyduğu her ne ise, bir çok yüksek frekans- başkası tarafından duyulmaktadır. Very High Frequency – VHF) Radyonun işletim mantığı bu düzenek üzerine (Kaye ve Popperwell, 1995:18) kuruludur. Gün geçtikçe yeni teknolojiler eklen- se de, gerçeğe en yakın sesi iletebilmek için kul- lanılan sistemler farklılaşsa da, analog sistemden uzaklaşılıp dijital yayıncılık teknolojilerine geçilse Frekans ölçümü Bugün genellikle FM bandından yayın yapan de radyo yayıncılığının temeli, sesi uzak mekan- verici istasyonları kullanılmakta, FM dalgalarının lara aktarabilmektir. stereo yayına imkan verme özellikleri sayesinde (ABD’de genlik modülasyonlu stereo yayın ya- pılmaktadır) mikrofona giden sesin dinleyicinin kulağına gerçeğe en yakın haliyle ulaşması sağ- lanmaktadır.

Vericilerden çıkan radyo dalgalarını elektroman- yetik sinyale dönüştürerek alıcıya ileten araç an- tendir. Sesin mikrofona gelmeden önceki halini alarak kulağımıza ulaşmasının son aşaması ise elbette alıcılardır. Alıcılarda yer alan hoparlörler mikrofonların tam tersi prensipte çalışır. Yani ses dalgalarını elektrik enerjisine dönüştürmek yeri- ne, antenden gelen elektriksel sinyali, devre ele- manlarıyla işleyip mekanik enerjiye dönüştüre- rek duyulabilir bir ses üretirler. (Yavuz, 2008:84) KAYNAKÇA

Kitle iletişim araçları tarihinde televizyon nasıl > AZİZ, AYSEL (2002), Radyo Yayıncılığı, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara önemli bir yer tutuyorsa, transistorün icadı da > ÇAKIR, HAMZA (2005), Tüm Yönleriyle Radyo, Siyasal Kitabevi, Ankara radyonun kendi özel tarihi içinde son derece > KAYE, M. & POPPERWELL A. (1995), Radyo Dersleri, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul önemli bir dönemeç noktasını oluşturmaktadır. > KURUOĞLU, HURİYE (2002), Radyoda Yayın Yapım ve Türler, Dokuz Eylül Yayınları, İzmir (Kuruoğlu,2002:29) Transistör icat edilmeden > YAVUZ, YİĞİT (2008), Radyonun ABeCe’si, Ütopya Yayınevi, önce elektriğin bulunduğu alanlarda radyonun Ankara RADYOVİZYON 15 Tehlike buluşturma çabasının sonucu olarak kabul edi- lebilir. Yine bütün bu ilk örneklerde bağımsız bir Radyo Oyunu sanatı düşüncesi henüz oluşma- mış, tiyatro sanatının ses teknolojisine çevril- mesiyle yaygınlaştırılması amaçlanmıştır. Tiyatro sanatının ses sanatıyla sentezinden doğan yeni hibrid tür Radyo Oyunudur ve bu türün doğum tarihi de 1924’tür.

1924 yılı radyo medyumunun insan hayatında yeni yeni var olmaya başladığı bir dönemdi. Gü- nümüz insanının durumu daha iyi kavramasına yardımcı olmak için şöyle bir benzetme yapmak yerinde olur. 1990’ların sonunda internet sosyal ve kültürel anlamda neredeyse, radyo da 1924 yılında hemen hemen oradaydı.

Dramafon sanatının doğuşunda ve gelişiminde 1924 önemli bir yıldır. Çünkü bu yıl, birçok yaratı- cı zekânın günümüzde bile radikal sayılabilecek sanatsal düşünceleri gerçekleştirdikleri bir yıldı. Sahne sanatlarının radyoya taşınmasında gör- sel anlatımın eksikliği bir problem olarak kabul edildi. Bu sorunu çözmek için de öncelikle daha çok söze, anlatıya ve anlatıma dayanan eserlerin seçilmesi gibi bir yol benimsendi. Yine bu süreç- te yaratıcı radyo insanları arasında yalnızca sesle kurulmuş dramatik yapıların bağımsız bir form oluşturacağına dair düşünceler gelişmeye baş-

Dünya Tarihinin Dünya Oyunu İlk Radyo ladı. İşte bu düşüncelerin etkisiyle Bulvar Tiyat- DOSYA rosu geleneğinde yetişmiş genç Galli Kıvanç Nalça Prodüktör Yazar Richard Hughes,

Kimi kaynaklara göre Eugene Walter’ın 3 Ağustos 1922’de New York’ta yayınlanan “The Wolf” adlı oyunu ilk Radyo Oyunu kabul edilir. Bununla birlikte 1920’li yılların başlarında radyonun, ti- yatro oyunlarını geniş kitlelere ulaştırmak için iyi bir araç olduğu düşüncesi yayıncılar arasın- da filizlenmeye başlar. Bizde ise bu türün en eski örneği 1938 yılına dayanıyor. Bununla bir- likte TRT arşivlerinde 1940’lı yılların başlarında kaydedilmiş taş plaklar mevcut. Fakat bütün bu ilk örnekler, var olan bir sanatı (tiyatroyu) yeni ve cazip bir iletişim aygıtıyla (radyoyla) 16 RADYOVİZYON

“Tehlike”nin yazarı Richard Hughes, daha önce ne bir Radyo Oyunu okumuş ne de Radyo Oyu- nu dinlemişti doğal olarak. Çünkü o ilk kez bir Radyo Oyunu yazmıştı.

Nigel Playfair, oyun yazarı ve edebiyatçı Richard Hughes’ten yalnızca seslerle anlatılan radyo için bir oyun yazmasını istediğinde acaba yazar ne düşünmüştür? Aslında oyunu okuduğunuzda, daha önce örneği olmayan bir türde oyun yazan bir yazarın konuya nasıl yaklaştığının ipuçlarını da görebilirsiniz. Hughes, Radyo Oyununun bağım- sız bir tür olarak varlığını sürdürebileceğini tah- min etmiş midir bilmiyorum ama emek harcadığı çalışmanın sıra dışı bir ürün olduğunun kuşkusuz farkındaydı. Bir yazar ve bir sanatçı olarak yazdı- görme duyusuna hiçbir vaadde bulunmayan ğı oyunun akıbeti meçhul bu yeni medyumdan, hatta bu duyuya ihtiyaç da duymayan ilk Radyo radyodan da bağımsız olmasını arzuladı belki de. Oyununu yazdı. Bu yüzden, oyununun başına bu oyunun bir sah- ne yerine büyükçe bir salonda da sergilenebile- Richard Hughes’un oyunu o meşhur replikle ceği notunu düştü. Ancak önemli bir şartla: başlar; Oyun başladığında ışıklar -Işıklar söndü! kapatılacak! Bu replik aynı zamanda kesinlikle Hughes’in stra- Aslında bir başka açıdan baktığımızda bu metin tejisini de belirlemekteydi. Mademki yalnızca Radyo Oyunu tarihinde Radyo Oyunu olarak ya- sesle bir dünya kuracaktı, o zaman dinleyici de zılmış ilk metin olmasının yanında Dünya Tiyatro gözlerini yummalı ve her tür görsel beklentiyi ak- Tarihinde de özgün ve sıra dışı bir yeri hak ediyor. lından çıkartmalıydı. Aslında bu başlangıç ve tavır Çünkü Hugges, “Tehlike”yi bir performans ola- yeni doğan bağımsız sanatın asal kurallarından il- rak da kurmuş ve koşulları belirlemiş. Tamamen kini ve en önemlisini de resmen ilan ediyordu. karanlıkta oynanan bu oyunun finalinde ne mi oluyor? Işıklar açılıyor. Aslında kapitalizmin taşıyı- ‘Tehlike’ oyunu bir kömür madeninde geçer. cısı bütün egemen görsel sanatlara bir meydan Genç bir çift bu madene bir tür turla gitmişler- okuma anlamı taşıyan bu teknik seçim ve duruş, dir ve aniden kendilerini zifiri karanlıkta bulurlar. Tiyatro Tarihi içinde de değerlendirilmeli ve ince- Bir maden kazası olmuştur. Radyo Oyununun lenmeli belki de. ana çatışması bu genç çiftle bir diğer ihtiyar kazazede arasında yaşanır. Yardım gelene kadar “Tehlike”yi ilk okuduğumda Richard Hugges ile bu üç oyun kişisi tamamen zifiri karanlıktadırlar. empati kurmaya çalıştım. Bir düşünün; o güne Oyunun finalinde gerçek bir mutlu son yoktur. kadar var olmayan bir türde ürün vermeniz iste- Eser döneminin kabul görmüş dramatik kuralla- niyor sizden. Ortada –daha siz bir Radyo Oyunu rıyla işler. Oyunu farklı kılan ses efeklerini, sesler yazmadığınız için- herhangi bir iyi ya da kötü arasındaki mesafeyle kurulan sessel perspektifi, örnek yok. Kural yok. Ama yeltendiğiniz iş çok maden ocağının ve kazasının sessel atmosferini teknik bir iş ve belirli kuralları olmalı. O kuralları kurmadaki başarısıdır aslında. sizden başka koyacak kimse de yok. Hugges’in “Tehlike” oyununda akıl yürüterek bulduğu kural- Fakat ben “Tehlike” oyununun bir başka özelliği lar, aslında Radyo Sanatının bugüne kadar değiş- üzerinde durmak istiyorum. İyi bir Radyo Oyu- meyen en temel kuralları. nu yazabilmenin en önemli koşullarından biri iyi oyunları okumak ve radyodan dinlemektir Hugges, seksen beş yıl önce, akıl yürüterek, bü- kuşkusuz. Bana göre bu tartışılmaz doğru bel- yük imkânsızlıklar içinde –ve tabii ki yaratıcı bir ki de yalnızca “Tehlike” için geçerli değil. Çünkü yapımcı olan Playfair’in o güne göre çılgınca sa- RADYOVİZYON 17 yılacak yaratıcı yönlendirmeleriyle- Radyo Sanatı- Yazarlığı hakkında çok önemli ipuçları taşıyan bir nın temelini atmış. Fakat bugünün Radyo Oyunu metin bu. Sonra Edebiyat Fakültelerinin… Belki yazarlarının böylesi ışıksız, sapa bir yolu seçip el de en fazla İletişim Fakültelerinin… Çünkü radyo yordamıyla ilerlemeye çalışmaları, yani Radyo yayıncılığı ile ilgili birçok akademik çalışmada ilk Oyunu okumadan, Radyo Oyunu dinlemeden Radyo Oyunu olarak anılan bu eser, nedir, nasıl Radyo Oyunu yazma gayreti içine girmeleri bir şeydir diye merak edilmeli biraz da… pek akılcı bir eylem olmasa gerek. En çok da Radyo Oyunu yazarla- rının ve yazar adaylarının… Öncelikle tiyatro kürsüleri- Hiç olmayan bir türün ilk nin, akademisyenlerinin örneğini okumak sanı- ve öğrencilerinin ‘Teh- rım bütün Radyo Ya- like’ oyununun farkına zarlarının ufuklarını varması gerek bence. açacak, onlara yeni Çünkü hem Tiyatro Ya- esinlenme olanakları zarlığı hem de Radyo sağlayacaktır.

TRT üslubuyla, TRT kalitesiyle Her gün 24 saat sizlerle. Canlı, neşeli, gümbür gümbür... Liste parçaları, en çok istek alanlar... Yüzlerce stereo vericisiyle %99,9 kapsama alanıyla Türkiye’nin her yerinde ve internet üzerinden bütün dünyada. Sırdaşınız, dostunuz, yol arkadaşınız… TRT FM Uzakları yakın eden radyo

İzmir Radyosunca hazırlanan Buyrun Radyo, gün ortasında dinleyenlere neşeli dakikalar yaşatıyor. Buyrun Radyo her gün 12:00’de TRT FM’de… Buyrun Radyo 18 RADYOVİZYON

82 yıllık radyo geleneğine sahip ülkemizde, radyo yayıncılığı eğitimi 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu bünyesinde kurulan Radyo Televizyon Sinema Bölümü’nde başladı. Halkın radyoya ilgisi, sevgisi, televizyon yaşamımıza girene kadar etkin ve güçlü tek kitle iletişim aracı olması bu gözde sektörde çalışma isteğini de artırmıştı kuşkusuz. Ülkemizde 1965 yılına kadar bu alanda üniversite düzeyinde eğitim veren bir kurumun olmaması radyocuları yurtdışındaki eğitim imkanlarından yararlanmaya itti.. Günümüzde ülkenin pek çok yerinde kurulu İletişim Fakülteleri’nde radyoculuk eğitimi veriliyor. Bu bölümlerden mezun olanlar sektörde kendilerine ne derece yer buluyorlar tartışılır ama kesin olan bir şey var ki, eğitim kurumları donanımlı, yetişmiş eleman sağlama konusunda önemli bir görevi yerine Röportaj getiriyorlar.

DOSYA Antalya’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Olgu Tokdemir Prodüktör Antalya’da yaptım. Bu süreçte TRT’de radyofonize küçük oyunlarda ve kendi kurduğumuz, Antalya Gençlik Tiyatrosu’nda, oyuncu olarak yer aldım. Dergimizin bu ilk sayısında Ankara Üniversite- Aynı süreçte, 18 kişilik ilk PANDOMİM tiyatrosunu si Basın Yayın Yüksek Okulu’nda 1980’li yıllarda kurdum. öğretim görevliliği yapmış, radyo yayıncılığı pra- Yayıncılık yaşamım yüksek öğrenimimin başında, tiğine önemli katkılarda bulunmuş Rıfat Aras’la 1968 yılında 18 yaşındayken başladı. 1968 yılında görüştük. Aras’la kişisel deneyimleri, radyoculu- yapılan bir sınavla, TRT kurumuna Spiker olarak ğa bakışı ve elbette radyo yayıncılığı eğitiminin girdim. 1973 yılında TRT Ankara Radyosu’na atan- dinamikleri ekseninde bir söyleşi gerçekleştirdik. dım. Yayın Devamlılık Spikerliği, Sunuculuk, Prog- ramcılık ve benzeri görevler üstlendim. Sayın Aras iletişim dünyası için kuşkusuz 24 saat yayın sürecinde bulunan tüm yayıncıları tanıdık bir isimsiniz. Bir de dergimiz okuyu- kapsayan TRT Vardiyalı ve Nöbetli Çalışanlar Der- cuları için kendinizi tanıtır mısınız? neğini kurdum ve o dönem için daha demokra- RADYOVİZYON 19 tik ve toplumsal yayıncılık, çalışanların statüsü ve çalışma sorunları konusunda örgütlü uğraşları- mızla kazanımlar sağladığımız derneğin Genel Başkanlığını yaptım. 1981 yılına kadar süren TRT yaşamımda, za- man zaman televizyon programlarının yapım ve sunumunda bulundum. İstanbul, İzmir, baş- ta olmak üzere, TRT Kurumunun diğer Bölge Müdürlükleri’nde geçici sürelerde görevler üst- lendim. 1981 yılında, TRT Kurumundan naklen Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu Radyo Televizyon Bölümüne, Öğretim Görevlisi kadro- suna geçtim. 1996 yılına dek bu görevde, Radyo Yapım ve Ya- yıncılığı başta olmak üzere, TV - Film – Reklam başlıklarında teorik ve uygulamalı dersler ver- dim. Halen tüm dünya patentleri adıma ait olan bir TV Rıfat Aras teknolojisi üzerinde çalışmalarım sürmektedir. Seslendirme ve diğer tüm birimler, öğrencilerin yönetiminde üretim yaptı. Radyo Televizyon Sinema Bölümü’nün ku- Her ünitede değişimli görev yapan öğrenciler ruluş tarihi 1965. Siz bundan 16 yıl sonra artık bir sonraki yılın öğretmenleri haline geliyor- okuldaki görevinize başladınız. Neler göz- lardı. lemlediniz, ne gibi çalışmalar yaptınız? Ve elbette, o yıldan sonra mezun olanlar TRT’de tercih edilir oldular. Ankara’da görev yaparken, A.Ü Basın Yayın Yüksek Okulu mezunlarından olup kuruma atananların, Bugün baktığımızda İletişim Fakültelerinde okulda edindikleri gerek teorik bilgilerinin, ge- görevli pek çok akademisyenin TRT kurumu rekse uygulama birikimlerinin yetersiz olduğu- ile çeşitli düzeylerde bir ilişkisinin, işbirliği- nu gözlemledim. A.Ü B.Y.Y.O’na birkaç kez gidip nin olduğunu görüyoruz. Peki bu kurumlar özellikle Radyo Yayıncılığı teorik ve uygulama öğ- arasındaki iletişimin, ders programlarının retim sürecini inceledim. Kendi ölçeğimde katkı oluşturulmasına, derslerin işlenişine etkisi sunabileceğim düşüncesi ile, birkaç gönüllü TRT oluyor mu? Sizin kişisel olarak bu konuda yayıncısıyla birlikte öğrencilerin birlikte uygula- TRT ile paylaşımlarınız oldu mu? ma yapabilecekleri kapsamlı bir proje oluştura- rak SBF Dekanlığına sundum. O süreçte uygu- Ülkemizde ilgili fakültelerde uygulama, bir çok lama şansı bulamadığım bu projeyi l981 yılında nedenle ikinci plana itiliyor. Ve o ortamda olgun- Öğretim Görevlisi olarak atanmamla uygulama- laşan akademik üyeler de eksik kalıyorlar. Eksik ya koydum. Yoğun bir çalışma sonucunda model kalanlar veya eksikliklerinden kuşku duyanlar, bir Radyo Yayın ve Yapım altyapısını oluşturarak, bugün hala Radyo Yayıncılığı disiplinlerinin yaşa- salt öğrencilerin özverileri ve içsel katılımlarıyla 8 tılabildiği TRT Kurumuna gelip gözlem yapsalar, Mayıs 1982 yılında Kablo bağlantılı Radyo Yayın- önce kendi bölümlerinde nelerin eksik olduğunu larını başlattık. saptayabilirler. Bu eksiklikler fakültelerde gideril- Daha önce sadece Program Yapımı başlığında meli ki, akademisyenler, kendi bilimsel üretimleri teorik olarak sürdürülen öğretim, alanda araştır- ile TRT Kurumu’nun yaklaşım farklarının ayırdına ma, planlama, hedef kitle ayrımı, yayın içerik ve varabilsinler. Örneğini anlattığım Üniversitede oranları, koordinasyon kurulu değerlendirme- öğrencilerle yapılan ilk radyo yapım ve yayıncılı- lerini de içine alacak şekilde sürdürüldü. Öyle ğına, asistan iken heyecanla katılan kimi akade- bir heyecan oluştu ki, neredeyse tüm bölümler mik üyelerin dahi, uygulamadan kopunca, bu de bu yapılanmaya katıldı. Haber, Montaj, Yayın tür uygulamaların gereksizliği konusunda görüş Masası, Canlı Yayınlar, Koordinasyon, Sunum- belirtiklerini bilirim. 20 RADYOVİZYON

Basın Yayın Yüksek Okulu’ndan İletişim Sizin bu konudaki görüşleriniz nedir? Fakültesi’ne dönüşme sürecine değinirsek, bu sadece kurumsal, örgütsel yapıdaki bir Bu düşüncenin sahipleri, yayınının her saniyesi- değişim miydi, yoksa eğitimin gidişatını da nin, paraya tahvil edilmesi gerektiğini söyleyen, etkileyen köklü bir adım mıydı? dinleyiciye müşteri gözüyle bakan tecimsel ya- yınlardan beslenenler midir? Adınız büyüyor, yaldızlanıyor. Ama içerik kısıtlan- Bugün İletişim Fakülteleri kadroları çok farklı ba- mış, kadro daralmış, kişiler korkudan, kendilerini kış açısına sahip, akademisyenler ve uygulamacı- susturmuşlar. İşte böyle bir başlangıç ve süreçtir lardan oluşuyor. bu süreç. Basın Yayın Yüksek Okulu, S.B.F’ den sü- Radyo veya TV yayıncılığı sadece çırak usta süre- rekli besleniyordu. Bu kırıldı, kısıtlandı. Şimdi kıs- cinde öğrenilen bir iş değil. Eğer yürütülmesi ge- men sürüyor ilişkiler. Ama yine de değişimin iyi reken bir iş olarak bakıyorsanız yayıncılığa, bunu olmadığını söyleyebiliriz. söyleyenler kısmen haklı da olabilir. Ancak özgür, gelişen, katılımcı, tartışabilen, ev- Siz, adı önce “Radyo Radyo” daha sonra rensel ve yerel gelişmelerle beslenen toplum bi- “Radyo İlef” olan üniversite radyosuna da reylerinin hava gibi su gibi vazgeçilmez kaynağı uzun süre emek verdiniz. Radyo nasıl kurul- olarak bakıyorsanız radyo yayıncılığına, işin saha- du, ne tür programlar üretiliyordu, öğrenci- da öğrenilmesi lafı güdük kalıyor. lerin, dinleyicilerin bakışı nasıldı? Adı üstünde iletişim aracı. Bugün adı Radyo İlef olarak belirtilen radyo, an- İletiyi kitlelere ulaştırır. tenli radyo idi. Yani vericisi olan bir radyo. Ancak giderek daha evvel sözünü ettiğim kablo bağlan- Peki mezunlar sektörde yer bulabiliyorlar tılı radyo yayınlarını aratır hale geldi. İhmal edilen, mı kendilerine. Ne tür geri bildirimler alı- bütçe verilmeyen, cihaz alınmayan, öğrencilerin yorsunuz? ellerini ceplerine sokmak zorunda oldukları bir yorgunluğa dönüşmeye başlamıştı ki, nedendir Sektör maalesef radyo yayıncılığı başlığında iyice bilinmez - elbette bilinir – bu radyolar yasaklandı. tıkandı. Tıkanacağı belliydi de. Özel Radyo ve Te- Bu süreçte ben de, daha fazla zaman kaybetme- levizyonların yasa dışı fiilen yaşamımıza girmesi mek ve kendimi kandırmamak için ayrılmak zo- aşamasında, bu alanın tahrip olacağına ilişkin id- runda kaldım. İstifa ettim. dialı sözlerim oldu.

1982 yılında 100 kablo monitöründen yaptığımız 1500-2000 arasında adı radyo olan kaset çalar yayınların, ne heyecanına, ne içerik zenginliğine antenlerinin olacağını, sunucu, yapımcı, haberci ulaşabildik antenli vericili İLEF yayınlarıyla. gibi kavramların dahi unutulacağını belirtmiş, Şöyle örneklersem daha anlaşılır olur. 100 moni- espri ile karışık, iletişim fakültelerinin, bina özel- törümüz var ama, okulda kimseler kalmadığın- likleriyle alışveriş yapılan semt hali işlevini yerine dan yayın katındaki 4 monitörden yayınlar din- getirmesinin dahi bir kazanım olabileceğini söy- lenebiliyor. Okul yaz tatiline girmiş. 4.cü sınıflar lemiştim. mezun olmuşlar. O mezunların en az yarısı, her Gülmüşlerdi. Çok geçmeden iletişim ortamının gün gelip, yaz boyunca yayınlar yaptılar. fay hatlarının harekete geçtiğini, bana gülenler Bugün o ekipten anımsadıklarım arasında, Za- de gördü. fer Kiraz, Rıza Okur, bugün yine Fakülte Öğretim Pıtırak gibi türeyen sözde radyo sahibi olan kimi Görevlilerinden ve halen bu yayınları sürdüren esnaf kişiler, okulumuz mezunlarını, ben mek- Halil Güven’i sayabilirim. Can Dündar’ın da me- tepli çalıştırmam diye geri çeviriyorlardı iş yerle- zun olduğu yıl idi. O da bu yayınlara yapımlarıyla rinden. katılmıştır. Toplum için bu tahribatın bedeli ağır oldu. Hala sürüyor tahribat. TV alanı dahil. Medya dünyasında bir kesim, radyo ya da genel olarak iletişim eğitimini çok da ge- Dünyada radyo yayıncılığı teknik ve içe- rekli görmüyor. İşi sahada öğrenmenin ye- rik anlamında büyük bir yapısal dönüşüm terli ve daha önemli olduğu düşünülüyor. geçiriyor ve tabii ki dinleyici beklentileri RADYOVİZYON 21 ile birlikte yayıncılık anlayışı da değişiyor. Kamu yayın kurumlarıyla birlikte yüzlerce Radyo Televizyon Sinema Bölümü özel radyo kanalının oluşturduğu bu “çok sesli dünyayı” nasıl yorumluyorsunuz? Radyo Televizyon Sinema Bölümü 1965 yılından bu yana görsel işitsel medyaya nitelikli mezunlar Evet yüzlerce radyo ancak çok sesli demek ola- kazandırmanın ötesinde, Türkiye’deki medya ça- naksız. Çok kanallı sessiz toplum. Kanallarda, lışmaları alanına öncülük etmektedir. birbirinden çok farklı ses çıkaranların seslerinin Bölüm, radyo, televizyon ve sinema alanındaki yayınlandığı bir toplum çok sesli olamaz. Hatta dört yıllık lisans eğitimine ek olarak, Ankara Üni- gürültü içinde sessizlik demek de mümkün. versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesindeki İletişim araçları iletişim yapmaz. Adı üstünde ile- Radyo Televizyon Sinema Ana Bilim Dalı aracı- tişim aracı. İletiyi kitlelere ulaştırır. lığıyla yüksek lisans ve doktora programları da yürütmektedir. Lisans programında, iletişim ve O iletiyi alanlar, eğer ileti kaynağına yönelik tepki sosyal bilimler formasyonu kazandırmaya yöne- sürecine girer ve bu karşılıklı süregelir ise, iletişim lik derslerin yanısıra, radyo, televizyon ve sinema yapılmış olur. Bir yayın kuruluşunun sunduğu ile- alanlarında dersler de yer almaktadır. Öğrencile- tiye, tepki kişilerle verilemez. Toplumu oluşturan rin üreterek öğrenmelerini sağlamak amacıyla, il- tüm farklı çıkar ve beklenti gruplarının, örgütleri gili derslerin yürütüldüğü fotoğraf atölyesi, radyo aracılığıyla bu tepki verilebilir. stüdyosu, kısa film ve belgesel atölyesi gibi uygu- O halde toplumu oluşturan tüm farklı kesimlerin, lama olanakları bulunmaktadır. kendi beklenti ve çıkarları doğrultusunda örgüt- lü olmaları doğru ve gelişen bir iletişim için ön Bölümdeki öğretim elemanlarının akademik ilgi- koşuldur. İyi niyetli, nitelikli akademisyenler, bir- leri, medya politikası, medyanın ekonomi politiği, kaç nitelikli radyo yayın kuruluşu, orada çalışan göstergebilim, film çalışmaları, sinema tarihi, fe- bir elin parmaklarını geçmeyen ilkeli, nitelikli minist medya çalışmaları, kitle iletişim kuramları yayıncının varlığı bu sürecin düzelmesine yeterli gibi geniş bir çalışma yelpazesi oluşturmaktadır. katkıyı veremez. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Çaplı 22 RADYOVİZYON

Önce söz vardı” ne de olsa,

belli ki bundan sonra da “söz olacak” suretten ayrı, kendi başına

Radyoyu açmak tahmin edilebileceği gibi baba- mın göreviydi. Acemi, düğmesini nasıl çevirece- ğini, istasyonu nasıl arayacağını bilemeyen elle- rin onu örselemesinden korkulurdu. Babamın olmadığı vakitler radyo, içinden kim bilir neler geçen fakat bunu dışarıya vermeyen sessizliği, ceviz kaplaması, ışıktan yoksun kadranı ile bir parça daha bu dünyalı olurdu. Sonra akşamın karanlığı çöker, kapı tıkırdar, nihayet babam eve girerdi. Onu eve dönen sıradan bir baba figüründen adeta bir dinin şamanı mev- kiine taşıyan husus, doğru- dan radyoya yönelmesiydi. İri siyah düğ- meyi o malum “çıt” sesiyle çevirir, sonra derinden ge- lip siyah kadrana düşen sarımtırak ışığı hep birlikte seyrederdik. Radyo sinyallerinin tuhaf sesleri arasından sıyrılıp gelen spikerin sesi önümüze şenlikli bir dünyanın sihrini açardı. Onun ne söy- lediğinden çok sözlerin ahengine bırakırdık ken- dimizi. İşte mucize bir kez daha gerçek olmuş, o

Söz Vardı Sonra da Vardı Söz siyah kutudan tıpkı sarı ışığın arkalardan bir yer- den sökün edip öne çıkması gibi insanoğlunun uzak diyarlardaki sesi duyulmuştu. Kadranda ipe : Önce Önce : Radyo DOSYA bağlı kırmızı ibre İstanbul, Ankara, Budapeşte, Prof. Dr. M. Naci Bostancı* Prag gibi isimlerin üzerinden geçerken seslerin farklılaşması, yabancı ülkelere ait konuşmaların Ben radyolu bir evde doğdum. Radyo evin salo- kulaklarımıza gelmesi mesafelerle ilişkimize yeni nunda, köşede, üstünde işlemeli beyaz bir örtü bir boyut katardı. Demek bütün bunlar gerçekti, ile öylece dururdu. Evin bütün eşyalarından daha demek Budapeşte’den yapılan bir konuşmayı biz farklıydı. Onu çizginin öte tarafına taşıyan sahip anında buradan dinleyebiliyorduk. Demek… Na- olduğu eşsiz özellikti. Tüm eşyalar nitelik itibariyle sıl oluyordu da o kırmızı ibre kadranda hep aynı birbirine benzer, ortak bir dünyada yer alırlarken, yerde duran şehir isimlerinin üzerindeyken oray- o mucizevî ışığı, sesi, müziği, konuşması ile adeta la bizim aramızda bir köprü kurabiliyordu? Nasıl gökyüzünden evimize düşmüş bir esrarlı varlıktı. bir büyü, nasıl bir akıl, düzen? RADYOVİZYON 23

Hatırladığım ilk radyomuzun markası Nevtron’du. imkânlarının bile sunamayacağı bir sahihlikte Düğmesi bozulduğunda ustasına götürmüştük. okuduğu metnin içine alır dinleyicisini, onları da Teknolojinin karmaşıklaştıkça hassaslaştığına dair öylece kelimeden, sözden ibaret hale getirirdi. arka plan bilgisi ilhamını o zamanlardan alır. Artık Ben dahi Beyaz Geceler’de köprüden Lena neh- “çıt” sesini çıkarmayan o düğme Necmi ustanın rine baktım, ışığı sönmeyen vakitlere bıraktım elinde yeniden hayat bulmuştu. Herhalde bizim kendimi. kuşağın tüm çocukları o radyoların içindeki lam- baları arkadaki delikli kartonun arasından seyret- Televizyon icat oldu, mertlik bozuldu. Radyo tek miş, lambaların küçük sarı ışıkları içinde “dışarıya kişilik bir gösteriyse televizyon bir Broadway oyu- ses veren” cüceleri aramışlardır. Radyonun içinde nuydu. İhtişamlı, yıldızlı, baştan çıkartıcı. Radyoya bekleyen bu cüceler düğme çevrildiğinde he- ihanetimiz kolay oldu. Yer minderlerinin üstüne men konuşup müzik yapmaya başlarlardı. Başka yüzüstü bıraktık ve günlerce kaldırmadık. Onları türlü olabilir miydi? Ama tüm görevleri birilerinin yaşlıların akşam on dokuz ajanslarına takılı alış- keyfine bağlı olarak hizmet vermek olan bu kü- kanlıklarına terk ettik. Bazen elektrikler kesildi- çük cücelerin kölece hayatına hayret etmekten ğinde bir sfenks sessizliğine çekilen televizyon geri kalmazdım. Kendilerini görmesem de bir ekranının tesellisini radyoda aradığımız vakitler yerlerde oldukları muhakkak olan o insanlara iç- olmadı değil. Küçücük bir pille çalışan bu kara ten içe üzülürdüm. kutular, tıpkı enerji kaynakları gibi mütevazı ve düğmesi çevrilen her vakitte canlı, konuşkandı. Bir gün Nevtron marka radyomuzu evin tavan Televizyonun sustuğu bu ara kesitlerde, sadece o arasına atmak zorunda kaldık. Çünkü transistorlu anlarda eski günlere dair dokunaklı hatırlamalar ve daha küçük yeni bir radyo gelmişti eve. Onun eşliğinde radyoya yöneldik. Hiç ihanet duygusu yeşil, küçük bir ışığı vardı. Kullanımı kolaydı. Üste- hissetmedik. Hayat böyleydi, iyi geldiğinde kötü lik artık içine bakılacak delikli arka kapağı olma- giderdi. dığı gibi biz de ses çıkaranın cüceler olmadığını, uzak diyarlardan gelen sinyalleri alan bir takım Ama itiraf etmeliyim, otomobille tüm gece yol araçlarla radyonun çalıştığını anlamaya başla- alıp uzak diyarlara gittiğimde, sabahları gün mıştık. Çünkü artık büyüyorduk, tüm kuşağımızla doğumuna radyonun ilk saatlerde söylediği tür- birlikte. küler eşlik etti. Türküler ki sadece sestir, sözdür, görüntüye ihtiyaçları yoktur. Ülkemin kalbinden Radyo küçüldükçe fiyatı da düştü, böylelikle her giden nice yollara radyodan sonsuzluğa uzanan evde bazen birisi atıl iki üç radyo bulunur hale türkülerin aksini bıraktım. Radyo dinlenmeli de- geldi. Bayram sabahları o günün bayram ol- dim kendi kendime. Sonra unuttum. Bir de yurt duğunu bizlere hatırlatan Mustafa Kandıralı ve odalarında ders çalışırken radyoların o derinden arkadaşlarını, yere uzanıp başımı dayadığım bu derine seslenen müziğine bıraktım kendimi. radyolarda dinledim. Geceleri 21’de tok sesli bir Okul dediğin, ders dediğin, sınav dediğin, gele- spikerin sunduğu radyo tiyatrosunu, arkası yarın- cek dediğin müziklere yazılmış hikâyelerdi. Keli- ları, çocuk tiyatrolarını hayatıma katan radyolar meleri radyodan dinlediğim müziklerin notaları- oldu. Yetmişli yıllarda Anadolu’da yitmiş ıssız bir na doladım. Hayatın böyle anlarında “hayır yok yer olan, geceleri erken gelen kasabamızın uf- olmadım, benim de konuşacağım vakitler var se- kunu bir roman bir hikâye programlarıyla aştım. nin hayatında” diyen radyoya bir parça başka bir Gece 23.15’de Yıldırım Önal şimdi televizyonun gözle baktığımı söyleyebilirim. Belki de miadını 24 RADYOVİZYON

doldurmamıştı, belki de bu hayatın kulakla, sesle tersine olan sayısız örneklerle birlikte, belki hep- resmi çizilecek ayrı bir evreni vardı. siyle beraber radyolara yeniden hayatımızda yer açtık. Doksanlı yılların ortalarında bir radyoda gece yarılarında şiir-edebiyat programı yaptım. Şiir- Şimdi radyolar her yerde. edebiyat lafının klişesine bakmayın. Şiirler oku- dum, okuduk, konuşmalar yaptım, yaptık. Şimdi Radyolar otomobilde, çakmakta, cep telefonun- seslerimiz bu çılgın kâinatta nerdedir dersiniz? da, hediyelik eşyada, en tahmin edilemez kılıklar- Radyonun doğuşu da zaten bu doksanlı yıllarda la yanımızda, yöremizde. oldu. Peş peşe radyo istasyonları açıldı, yeni ses- ler, yeni tarzlar, hayata karşı radyodan yeni mu- Radyolarla yeni bir bağ kurduk, yeni bir sözleşme kabeleler… yaptık.

Bu dönemde televizyonun büyüsünden bir par- Radyoları geride bırakacağımız, bir ça kurtulduk, radyoyu yeniden keşfettik. Anladık ki bu hayat hep televizyonun karşısında geç- daha yüzlerine bakmayacağımız bir meyecek, haber, müzik, yorum, oyun, tartışma yanılsamaymış. programları pekâlâ radyoda da iyi ve etkileyici bir şekilde yapılabiliyor. “Önce söz vardı” ne de olsa, belli ki bundan sonra da “söz olacak” suretten Dijital alkışlara, zayıf esprilere, incir kabuğunu ayrı, kendi başına... doldurmayan sözlere, sahte bir şenlik havası ya- ratmaya çalışan ışıltılara rağmen, bunların tam * Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğr. Üyesi

Eğitim, Kültür, Haber kanalı bilgiye, öğrenmeye ihtiyaç duyan herkes için. 24 saat kesintisiz yayın yüzlerce stereo vericisiyle Türkiye’nin her yerinde ve internet üzerinden bütün dünyada. Bilim, Sanat, Edebiyat, Tiyatro, Spor, Çevre, Ekonomi, Magazin... Hayata dair her şey. Doğru, Tarafsız, Hızlı habercilik.

TRT Radyo 1 1927’den günümüze... Radyonuzun olduğu her yerde

İstanbul, Ankara ve İzmir Radyolarının dönüşümlü olarak hazırladıkları Gecenin İçinden. Her gün saat 23:15’te Radyo 1’de… Sözü ve müziği ustaca harmanlayan Gecenin İçinden Gecenin İçinden genç radyo dinleyicisinin vazgeçilmez alışkanlığı… RADYOVİZYON 25 Neriman Altındağ Tüfekçi Hani bazı türküler vardır hep aynı sesten dinlemek istersiniz. Bir başkası söylediğinde türküdeki anlam eksik kalır sanki. Ezgi aynı ezgi söz aynı sözdür ama ona can verecek sese ihtiyaç duyar türkü. İşte o sestir Anadolu insanının en derin hislerini, toprağın kokusunu, taşın öyküsünü yüreklere değdiren ve o seslerden biridir Neriman Altındağ Tüfekçi. 4 Şubat’ta kaybettik Türk halk müziğinin bu dev ismini.

ği Usulleri” adlarını taşıyan kitaplarıyla halk müziği- nin kişilik kazanmasın- da çok önemli katkıları olmuştur Sarısözen’in... Neriman Altandağ, bir

Bir Ömür Böyle Geçti söyleşisinde hocası ve bir dönem evli kaldığı Sarısö- Olgu Tokdemir Prodüktör zen için şöyle demiştir: “Onun halk müziği konusundaki muhte- şem çalışması, muhteşem bilgisi, in- Radyoyla, türküyle, iç içe bir ömür geçirdi. Neri- sanlığı beni ona bağladı. Ve ben Muzaffer Bey’le man Altındağ. Çocuk yaşlarında okul müsamere- bunun için evlendim. Onun büyük hocalığı, bü- lerinde başlayan müzikle tanışıklığı, 1942 yılında yük folklorculuğu, halk müziğini ortaya çıkarma- Ankara Radyosu’na stajyer sanatçı olarak girme- daki gösterdiği titizlik, beni ona bağladı. Öğrenci- siyle yeni bir anlama büründü. O dönemlerde lerine candan öğretisi ki ben aynı zamanda onun radyonun toplum hayatındaki yerini ve önemini, öğrencisiydim, hocamdı benim…” Muzaffer Sarısözen’in öncülüğünde yürütülen halk müziği çalışmalarını düşününce bir müzik Neriman Altındağ, halk müziğinin bağımsız bir sevdalısı için bu çatı altında bulunmanın değerini dal olarak ayrılmasından sonra bu dalı seçen ilk daha iyi anlayabiliriz. Sarısözen ustanın, 1937 yı- sanatçıdır. 1949 yılında Yurttan Sesler Korosu Şef lında Ankara Devlet Konservatuvarı’nda başladı- Yardımcılığı’na atanır, repetitörlük yapar; 1953 yı- ğı folklor uygulama öğretmenliği ve folklor arşivi lında da artist- öğretmenlik derecesine yükselir. şeflik görevlerine ek olarak Ankara Radyosu’nda 1957’de Kadınlar Korosu’nu kurup yöneten sa- Halk müziği öğretmeni olarak çalışmaya başla- natçı, Ankara Radyosu’nda başladığı sanat haya- ması bu dal ve radyo için bir dönüm noktasıdır. tına 1959’da tayin olduğu İstanbul Radyosu’nda 1946’da kurduğu Yurttan Sesler Korosu’yla, ülkeyi devam eder. Solistliğin yanı sıra Yurttan Sesler adım adım dolaşarak derlediği binlerce türküyle, Kadınlar Korosu’nu kurup yönetir, Türk Müziği “Seçme Köy Türküleri”, “Yurttan Sesler”, “Halk Müzi- Şube Müdür Yardımcılığı görevinde bulunur. 26 RADYOVİZYON

Neriman Altındağ Tüfekçi

1972’de ilk göz ağrısı Ankara Radyosu’na dö- Bizim 1941’lerde 1950’lerde ner Neriman Altındağ. Burada üstlendiği so- okuduğumuz türküler neden listlik ve şeflik görevlerini Türk Musikisi Devlet revaçtaydı. Halk neden tutuyordu Konservatuvarı’nın kuruluş çalışmalarına katıl- mak amacıyla TRT’den ayrılıncaya kadar sürdürür. onları? Çünkü biz türküleri aslına Kurucu, Yönetim Kurulu Üyesi sıfatına sahip ol- sadık okuyorduk. O üslupta çalıyordu duğu İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı’nda arkadaşlarımız. Bugün türküler öğretim görevlisi ve Danışma Birimi üyesi olarak tutulmuyorsa emeği vermeyen ses çalışır. ve saz sanatçılarının yüzündendir. Halka o lezzeti verememişlerdir. Neriman Altındağ Tüfekçi eşi Nida Tüfekçi ile bir- Bizi o zamanlar radyo kapılarında likte yazdıkları “Memleket Türküleri” adlı kitabın yanı sıra ulusal ve uluslararası kongre ve sem- bekleyen halk neden bunlara o ilgiyi pozyumlarda çeşitli bildiriler sunar. Halk müziği göstermiyor. O günün koşullarında ile ilgili değişik konularda konferanslara katılır. iki bavul dolusu mektup almıştım Şef ve solist olarak katıldığı radyo, televizyon dinleyicilerden. Daha az bir konserleriyle birlikte Japon Kültür Bakanlığı’nın kadroyduk. Olanaklarımız daha özel davetlisi olarak Tokyo ve İşikava’da da kon- sınırlıydı. Ama halkın sevgisi serler verir. Yüzden fazla türküyü derleyerek TRT doruktaydı. repertuarına kazandırır.

Halk müziğinin bu çok yönlü sanatçısının hançe- re özelliği, sesinin genişliği, uzun ve kısa havalar- Ankara Radyosu’nda yapılan sınavları üstün başa- da sahip olduğu zengin repertuar türün uzman- rı ile kazanan ilk kadın solist, ilk kadın öğretmen, larınca ve halk arasında büyük takdir görür.. Ama ilk kadın şef , ilk ve tek kadın artist-öğretmen onun belki de en önemli yanı türküleri aslına Neriman Altındağ 4 Şubat 2009’da, 83 yaşında uygun olarak yorumlamasıdır. Tanınmış halk bi- yaşama gözlerini yumdu. Ama o yaşamımızda limci Halil Bedi Yönetken “Derleme Notları” adlı türküleriyle hep var olacak. Türkü aşığı şair res- kitabında kendisinden “Halk türkülerimizin ideal sam Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bir söyleşisinde üslubunun çok değerli temsilcisi” diye söz eder. belirttiği gibi Urfa’nın Kışlalar Doldu Bugün tür- Neriman Altındağ da Yaşar Özürküt’le yaptığı bir küsünü sadece ondan dinlemek isteyeceğiz bel- söyleşide bu konudaki tavrını şöyle dile getirir: “ ki de… RADYOVİZYON 27 Yayıncılığına Genel Bakış Radyo yayıncılığının başlamasından sonraki bir yüzyıl boyunca yayıncılık mantığı ve donanım kullanımı temelde aynı düzlemde devam etmiştir. Yayıncılık alanında devrim olarak nitelendirilebilecek yapısal değişiklik son yirmi, yirmi beş yılın ürünüdür. Peki nedir bu değişiklikler? Daha önceki koca bir yüzyılda yapılamayan, belki akla bile gelmeyen ama bugünkü yayıncılığı tarif eden unsurlar nelerdir ve daha da önemlisi gelecekte bizleri neler beklemektedir Sayısal Radyo Sayısal içerik anlamında bir yapısal dönüşüm için 80’lere kadar beklemek gerekecekti.

Radyo yayıncılığının başlamasından sonraki bir yüzyıl boyunca yayıncılık mantığı ve donanım kullanımı temelde aynı düzlemde devam etmiş- Faruk Saygılı Uzman tir. Yayıncılık alanında devrim olarak nitelendirile- bilecek yapısal değişiklik son yirmi, yirmi beş yılın ürünüdür. Peki nedir bu değişiklikler? Daha ön- 1890’lı yıllarda bilim adamları Hughes, Hertz, ceki koca bir yüzyılda yapılamayan, belki akla bile Tesla, Bose, Edison, Popov, Branly ve Marconi’nin gelmeyen ama bugünkü yayıncılığı tarif eden elektromanyetik dalgalar, iletim yöntemleri ve unsurlar nelerdir ve daha da önemlisi gelecekte alıcı cihazı üzerine yaptıkları çalışmalar ile başla- bizleri neler beklemektedir? yan radyo yayıncılığı, onlarca yıl alıcılar ve stüdyo donanımlarında fazla bir değişime uğramadan Öncelikle bu değişimi iki başlık altında 80’li yıllara kadar devam etmiştir. Gerçi yarı ilet- toplayabiliriz. ken teknoloji donanımlarımdaki yenilikler ve Sayısal Yayın Teknolojilerine 1947 yılında transistorün icadıyla cihaz boyutları- nın küçülmesi, ses kalitesinin iyileşmesi o dönem bağlı olarak donanım ve yazılım için mucize sayılabilecek adımlardı. Ne var ki o endüstrisinde yaşanan gelişme, günlerden sonra radyo yayıncılığında teknik ve İçerik servisleri 28 RADYOVİZYON

Özellikle ikinci madde “içerik” günümüzde yayın- kuruluşları, meslek birlikleri, üretici firmalar ve tü- cılık dünyasının en değerli konusudur. Teknolo- keticilerin ihtiyaçları ve talepleri doğrultusunda jiyi bir yerden satın alabilirsiniz. En iyi yazılımları ortak bir yöntemde uzlaşamadılar. Bunun yerine yazdırabilirsiniz. Ancak doğaldır ki bir yayın içe- birçok gelişmiş ülke kendine uygun yöntemler rikten yoksunsa tüm bu teknik gelişmişlik hiçbir geliştirerek diğer ülkelerin de bu sisteme dâhil şey ifade etmez. Dahası yapılan çalışma yayın olmasını istedi. olarak adlandırılamaz. İçerik, başkalarıyla da pay- laşılabilecek, doğru olarak gruplanmış her türlü Günümüzde iletim ve alıcı sistemleri konusunda metin, görsel ve işitsel materyalden oluşur. Eğer yaşanan kaos, geleneksel yayın sisteminin sağla- bu materyaller kendi aralarında ilişkilendirilerek dığı kolaylıklar, düşük bütçeli radyoların yatırım sayısal hale getirilmişse, hele bir de bunların telif yapmasını güçleştirmektedir. Sözü edilen yayın yönünden bir parçası olunmuşsa güçlü ve etkili kuruluşları gelişmeleri izleyip adım atmak yolunu bir yayından söz edilebilir. benimsemişlerdir. Ancak sayısal teknolojiyi kulla- nan aktörlerin sektörde başat konuma gelmele- Son çeyrek yüzyılda radyoculuğun geldiği nok- rinin, bütün radyo istasyonlarını da dönüşüme taya baktığımızda sadece ses unsurundan ibaret zorlayacağını varsaymak yanlış olmaz. olmayan, bilgi servisi hizmetlerini, hatta görselliği de kapsayan yeni bir yayıncılık anlayışı görmek- Dünyada uygulanan bazı sayısal iletim sistemle- teyiz. Yayın içeriklerinin radyo altyapısı dışında rine kısaca bir göz atalım. internet ve benzeri platformlarla da sunulduğu yeni bir sanal, işitsel yapı… Euraka 147 olarak bilinen DAB, DAB+ ve DMB ile- tim sistemleri, Kanada, Güney Doğu Asya, Avust- Ne var ki, içeriklerin sunumu konusunda, sektör- ralya ve Avrupa’nın büyük bir kısmında kabul de hakim konumda olan yayın kuruluşlarında görmüştür. henüz bir fikir birliğinin oluştuğunu söylemek mümkün değil. Gelinen noktada büyük yayın DRM ve DRM+ sistemleri ile 30 Mhz altındaki ve- RADYOVİZYON 29 ricilerle çok uzak mesafelere yayın göndermek Sayısal radyo yayıncılığının sunduğu amaçlanmıştır. avantajlar:

Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılan ve iBi- quilty olarak bilinen HD Radyo, AM ve FM veri- Yayınları CD kalitesinde cilerini kullanarak analog ve sayısal yayını birlikte dinleyebilirsiniz. gerçekleştirmektedir. Analog yayınlardaki istasyonların Uydudan alıcıya doğrudan yayın yöntemi ise Amerika Birleşik Devletleri ile Asya, Afrika ve Gü- birbirlerini enterfere etmesi sorunu ney Doğu Asya’da yer alan geniş coğrafyalı ülke- yaşanmaz. lerin tercihi olmuştur. Ses kalitesi CD (Compact Disc) düzeyinde olan bu yayınlarda, programlar- Alıcılara istasyon ayarı yapmadan da yer verilen eser, resim, hava, yol durumu, haber metni gibi bilgiler de dinleyiciye ulaştırılmaktadır. tüm kanalların listesini sunar. Hatta bazı alıcılar yayınların taşınabilir bellek üni- telerine kayıt imkânını da sağlamaktadır. Özellikle büyük şehirlerdeki FM bandı frekans problemleri sayısal yayıncılıkla Yayın teknolojilerindeki değişim rüzgarının zo- büyük oranda ortadan kalkar. FM runlu kıldığı bu farklı sistemler başlangıçta alıcı üreticilerini tercih yapma sorunuyla baş başa bı- ve AM bandına göre daha çok sayıda rakmıştır. Üretici firmalar hangi sistemi destek- istasyon yayın yapabilir. leyen alıcının talep göreceği, hangisine yatırım yapmanın akılcı olacağı gibi sorulara cevap bul- Alıcı ekranına yayıncılar tarafından mak zorunda kalmışlardır. Tek bir sistem üzerinde program bilgileri, yayın akışları, karar kılınamaması büyük üreticileri farklı sistem- ler için az sayıda alıcı üretmeye yöneltmiş, bu da eser bilgileri ve haber bilgileri alıcı maliyetlerinin yükselmesine neden olmuş- gönderilebilir. Elektronik Program tur. Dinleyiciler de bu yüksek maliyetli alıcılar ye- Rehberi sayesinde dinlenmek istenen rine geleneksel olanı tercih etmişlerdir. Yaşanan program önceden ayarlanabilir, bu paradoks, firmaların yeni cihaz üretimi konu- sundaki çekingen davranışlarıyla sürüp gitmiştir. program hakkındaki detaylı bilgiye Elbette zaman içinde bu kötümser havayı dağı- ulaşılabilir tacak olumlu gelişmeler de meydana gelmiştir. Birden fazla sistemi destekleyen alıcı üretilmesi Bazı alıcılar, yüksek kalitede kayıt konusunda yayıncılar ile üreticiler fikir birliğine yapabilmekte, canlı yayınları, cihaz varmışlar; Avrupa yayıncılarını ilgilendiren Avru- pa Yayın Birliği (EBU) öncülüğünde 19 Mart 2009 üzerinde durdurma, geri sarma gibi tarihinde yapılan zirve ile üç tip profilde alıcı üre- kolaylıklar da sağlamaktadırlar. tilmesi kararı ortaya çıkmıştır. Ayrıca dünyadaki birçok ülkede kanun koyucucuların aldıkları ka- rarlar, kullanılacak sistemin belirlenmesinde et- kili olmuştur. Sayısal yayıncılığın emekleme aşa- masında alıcı fiyatlarındaki astronomik fiyatların şimdilerde basit tipli modeller için 50 TL’ye kadar düşmesi de piyasadaki hareketliliği artırmıştır.

Önümüzdeki dönemlerde, radyo yayıncılığındaki kalite arayışlarının getirdiği son nokta olan sayı- sal yayın teknolojileri, dinleyici, yayıncı ve üretici için kaçınılmaz görünmektedir. 30 RADYOVİZYON , ,

Olmak Olmak İstersiniz Sunucu mu Spiker mi

Radyo spikerlerinin ya da sunucularının sahip olduğu en etkili silah, sesleridir. Mikrofondan çıkan ses; sıcak, samimi bir anlatımı, neşeyi, hüznü, kişinin zekâsını, karakterini, bilgi birikimini ve tecrübesini içinde barındırabilmelidir. Radyoda ön planda olan unsur, sesin özelliği, niteliği, güvenilirliği kısacası sesin kimliğidir. Sıkça söylenen bir söz vardır; ses kişiliğin aynasıdır.

Füsun Ünsal Spiker

Artık spiker olmak çok kolay! Siz de spiker olabi- lirsiniz. Bu yüzyılda yapılacak en güzel meslek hangisi dersiniz? Yazar Mark Twain şöyle diyor:

“Doğruya yakın sözcükle doğru sözcük arasında, büyük fark vardır; ateş böceği ile ateş arasındaki fark kadar” RADYOVİZYON 31

Peki, spiker olmayı istemekle, spiker olabilmek arasındaki yol ne kadar?

Spiker, mikrofona uygun sesiyle dilin kurallarını doğru ve hatasız kullanan kişidir. Lehçesiz, şi- vesiz güzel bir konuşma şeklini, konuşuyormuş duygusu yaratan bir okuma tarzını, metni akıl ve duygu da katarak anında değerlendirme yetene- ğini işinin içinde toplayan kimsedir… Sunucu ise radyoda, televizyonda bir eğlence yerinde metne bağlı kalmadan programı, oyun- ları sunar, yorumlar, gösteri ya da yayın ortamını hazırlar.

Spiker ve sunucunun en genel tanımları böyle… Bununla beraber, ülkemizde ve dünyada iletişi- Turgut Özakman: Kültürlü ses demek, arkasında çok iyi min hızlı gelişimi, buna paralel olarak özel radyo bir eğitimin bulunduğu ses demektir. ve televizyonlarla yeni kavramların ortaya çıkma- sı, ortak özellikleri çok olan spikerlik ve sunuculu- gerekir. İlk aşamada bu özellikleri taşıyan yani ha- ğu biraz daha birbirine yaklaştırdı. muru iyi, spikerliğe uygun bir ses, eğitim süresi içinde şekillendirilecek, (Doğru nefes alma, söy- Spiker ve sunucunun farklılıkları bir leyiş, boğumlama, tonlama, vurgulamalarla bir- tarafa çok önemli ortak özellikleri likte sesin eğitimi, gelişmesi; diksiyon), kişide var olan yetenekle harmanlanacak, sunum yapmaya vardır; “Doğru” konuşarak iletip, hazır hâle gelecektir. Asıl gelişim ise bundan son- aktarmak … ra başlayacaktır.

Radyo spikerlerinin ya da sunucularının sahip Spikerlik ve sunuculuk için en ideali, sıkı bir mes- olduğu en etkili silah, sesleridir. Mikrofondan çı- leki eğitimden geçmek ve bu eğitimi meslek kan ses; sıcak, samimi bir anlatımı, neşeyi, hüz- yaşamı boyunca sürdürmektir. Bunun yanı sıra nü, kişinin zekâsını, karakterini, bilgi birikimini ve bir spiker bilgilerini güncellemek ve tazelemek, tecrübesini içinde barındırabilmelidir. Radyoda sözcük dağarcığını zenginleştirmek ve genel kül- ön planda olan unsur, sesin özelliği, niteliği, gü- tür düzeyini yüksek tutmak için sürekli okumayı venilirliği kısacası sesin kimliğidir. Sıkça söylenen kural hâline getirmelidir. bir söz vardır; ses kişiliğin aynasıdır. Ustaların ısrarla üzerinde durdukları “kültürlü ses” kavramı tam burada devreye girer. TRT’nin çok sayıda Spiker sadece sesiyle değil, üslubuyla yapımcı ve spikerine öğretmenlik yapmış olan da programa bir kimlik, bir kişilik Turgut Özakman, kültürlü sesi “Seksen Yılın Sesi” katar. Eğer bir metni okuyorsa, adlı spikerlik kitabında şöyle açıklar: Kültürlü ses yorumuyla o metne hayat verebilir. demek, arkasında çok iyi bir eğitimin bulunduğu ses demek, çünkü o bazı kelimelerin doğrusunu Her spiker, mutlaka kendine özgü bir yorum, bilir. O eğitim, okumuşluk, sanatla kültürle genel bir üslup kazanmalıdır. Ama bu, her programda olarak hayatla yoğrulmanın, sese yansıması var- aynı tarz sunum yapma anlamına gelmemek- dır. O yansıma yoksa o ses ham sestir. O sesten tedir. Çünkü spiker, yıllar boyu farklı programlar hiçbir şey olmaz. sunmak zorunda kalabilir, çok farklı özelliklerdeki dinleyiciye seslenebilir. Dolayısıyla radyo spikerliği zor ve yetenek gerektiren bir meslektir. Bir spiker çevresinde olup biten her şeyin için- deki küçük ayrıntıları fark edebilmeli, karşısın- Bir spikerin veya sunucunun öncelikle radyoda daki kişinin düşünce ve davranışlarındaki minik konuşmaya uygun olan yani, mikrofonik, pürüz- ipuçlarını yakalayıp, onları yorumlayabilmelidir. süz ve işlenmeye uygun bir sese sahip olması Mesleki bilgilerinin dışındaki her türlü bilgiye 32 RADYOVİZYON

Ankara Radyosu yayında

açık olabilmeli, merak ve öğrenme isteği duyabil- rak dildeki değişimlerin en yakın takipçisi olmak meli; sürekli gözlem yapmalı ve bunu alışkanlık ve dili doğru, güzel, akıcı kullanmak zorundadır. hâline getirmelidir. Bütün bunlar spikerin algıla- Bir spiker mesleğini çok seviyorsa eğer, mesleki ma gücünü geliştirecek, onu daha yaratıcı kıla- yeteneklerini her an geliştirmeye çalışacak, çok cak, olaylara farklı açılardan yaklaşabilme, daha okuyacak, okuduklarını, bildikleriyle harmanlaya- esnek, özgün ve çabuk düşünebilme yeteneğini cak, her olayı, her konuyu merak edip araştıracak, kazandıracaktır. kısacası sürekli öğrenecektir. Bunların tümünü isteyerek yapmak için mesleğinizi çok sevmeniz Spikerlik mesleğinde insan kalitesi çok önemlidir. ve saygı duymanız yeterlidir. Spiker, geldiği sosyal, kültürel ortam ne olursa olsun, hitap ettiği dinleyici kitlesinin kişiliği ve Radyonun içindeki hayaldir radyo spikeri. Her za- sosyal ortamına saygılı olmak zorundadır. Spiker man doğru konuşması beklenen ve hep doğru- aynı zamanda moral veren bir arkadaştır. Bazen, yu söylemesi gereken kişidir. Radyonun başında, omzuna başınızı dayayacağınız bir dost, bazen hayal kurmayı, haber duymayı, bilgilenmeyi bek- bir şeyler paylaşacağınız bir sevgili olur. Bir sır- leyen dinleyicinin tek muhatabıdır. Öyle bir so- daştır. Bazen yalnızlığa çare olur. Bilgi kaynağıdır, rumluluktur ki bu, zihninizin mutlaka dilinizden sessizliğin etkisini azaltan bir ses, hepsinin öte- önce harekete geçmesi gerekir. Radyo bir hayal sinde, bir can yoldaşıdır. İçten davranışlarıyla din- kutusuysa, dinleyici hayalperest, spiker ise; o ha- leyicisinin güvenini, sevgi ve saygısını kazanmak yallerin dilidir, sesidir… Bir radyo spikeri olmak, zorundadır. tüm bu sorumlukları büyük bir zevkle sırtlayabil- mek demektir. Bir radyo spikeri olmak, sesinizle Yayıncılık, kendini becerileriyle, sağlam bir alt birilerini yüreklendirebilmeyi, umutlandırabil- yapı ve kültürüyle ispatlayan spikerlere ihtiyaç meyi ve gülümsetebilmeyi gerçekten istemek duyar. Bir spiker öncelikle “iyi ve doğru” bir eği- demektir. tim almalı, sonra da bugün önemini yitirmiş gibi görünse de usta- çırak ilişkisinden olabildiğince Bütün bunları yaparım diyorsanız, yüzyılın mes- yararlanmalı ve kendini geliştirme yollarını âdeta leğine hoş geldiniz. yaratmalıdır. Sınav sonrasında ben spiker oldum demek, mesleğin başında felakete davetiye çıkar- KAYNAKÇA maktır. Doğru ve güzel Türkçe konuşanların azın- > Seksen Yılın Sesi (2008), TRT Yayınları lıkta kaldığı bir toplumda, dilin uygulayıcıları ola- RADYOVİZYON 33

Selahattin Küçük’e Son Veda Türkiye’nin radyoculuk tarihi ile ilgili okuduğu- muz kitaplardan adına aşina olduğumuz Sela- hattin Küçük’ün bir kitap yayınladığını haber al- dığımızda en kısa sürede kendisiyle bir röportaj yapmak, bu ismi dinleyicilerle paylaşmak elbette ki en büyük arzumuz oldu.

Kırmadı Selahattin Küçük bizi. 91 yaşını sürdüğü 15 Şubat 2007’de bir telefon bağlantısıyla kitabı- nı, yaşamını ve Türk radyo tarihini; güzel Türkçesi, yıpranmamış belleği şimdi kendinin beğenme- diği ancak hala birçok spikerin gıptayla dinlediği

Radyodaki Radyodaki Büyülü Ses sesiyle anlattı 15 dakika boyunca. Bütün beye- fendiliğiyle…

Esra İlkkurşun Prodüktör Gözlerimizin önünde canlanan manzarada, pen- ceresinin yanındaki tek kişilik koltuğunda otur- Bir radyo dergisi çıkarma fikrinin doğduğu gün- muş Selahattin Küçük vardı. Yanındaki sehpanın lerde haber aldık. Türkiye radyolarının ilk ses- üzerinde duran günlük gazetesi, gözlüğü ve çok sevdiği felsefe kitapları… Elindeki telefonu ile kırk lerinden Selahattin Küçük, 30 Mart 2009 öğle yılına fiilen, kalan yirmi yılına da gözlemci olarak sonrasında daldığı uykudan uyanmamayı seç- tanıklık ettiği Türk radyoculuk tarihini bizlerle ve miş. Son günlerine kadar aktif bir yaşantısı oldu- dinleyicilerle paylaşan Selahattin Küçük. ğunu yakın çevresinden sıklıkla duyardık. Zaten bu aktifliği nedeniyle kendiyle ancak telefonda Telefon hatlarında meydana gelen arıza nede- tanışma fırsatı bulabilmiştik. Tanıştıktan sonra da niyle bağlantı kurmakta güçlük çektiğimiz, ulaş- yüzyüze görüşebilmek, yolumuz İstanbul’a dü- tıktan sonra da sonlandırmaya kıyamadığımız şerse, Göztepe’ye geçme şansımız olursa sohbet güzel bir sohbet olmuştu Selahattin Küçük’le etmek istediğimiz bir ustaydı. röportajımız. 34 RADYOVİZYON

lecek miyim?” sorusunu soruyordu kendine ister istemez.

TRT Radyo Dairesi Başkanlığınca hazırlatılan, TRT spikerleri Füsun Ünsal ve Hakan Şahin’in emekle- riyle ortaya çıkan “80 Yılın Sesi: 1927’den 2007’ye Spikerlik” kitabını, iki yazarının imzasıyla armağan ettiğimizde yaptığımız telefon görüşmesinde de gözlerinin nasıl parladığını, sesine yansıyan ışıltı- dan hayal edebilmiştik sadece.

Bu son konuşmadan altı ay sonra, yüz yüze gö- rüşememenin verdiği geç kalmışlık duygusuyla öğrendik yaşama veda ettiğini. Bir öğle uykusu için yatağa uzanıp, bir daha uyanmadığını…

1916 yılında İstanbul’da doğar Selahattin Küçük. Henüz beş yaşındayken ağabeyi Kemal Küçük’ün elinden tutup götürdüğü “Ateşten Gömlek” filmi- nin setinde tanışır oy unculukla. Türk Sinemasının ilk çocuk yıldızlarından sayabiliriz yani onu. Tiyat- ro dünyasına emeği geçmiş olan Kemal Küçük, kardeşinin bu camiada var olmasını istemez ama başarıları Selahattin Küçük’ün de bu dünyaya dikkatlice bakmasına neden olur.

Galatasaray Lisesi’ndeki eğitimi sırasında sahnele- Röportajdan önceki araştırma aşamasında kitabı- nen oyunlarda küçük rollerde görev alır. Buradan nı okurken birçok bilgiye vakıf olmuştuk ona dair. aldığı cesaretle de bir gün Muhsin Ertuğrul’un Kitabında değinmediklerini de yakın dostların- karşısına çıkar. dan öğrenmiştik. “Ben de ağabeyim gibi aktör olmak istiyorum” Neredeyse bir asra yakın yaşamında, ortalamanın üstünde bir yaşam sürdürdüğünü, kendine özgü Muhsin Ertuğrul’un bu isteğe tepkisini kitabında bir insan olduğunu örneğin. Yaşamının son gün- anlatır: lerine kadar yıpranmış kitaplarının ciltlerini evin- “Sakın ha!” demiştir Muhsin Ertuğrul… de onardığını… Bilgisayarı ustalıkla kullandığını, iletişim için elektronik posta adresini verdiğini, “Bizleri görmüyor musun? Kemal dijital fotoğraflarını bilgisayar ortamında düzen- genç yaşında neden öldü sanıyorsun. leyip yazıcıdan bastığını, bu fotoğraflardan küçük Sen de ufak tefeksin, ağabeyin gibi bu klipler hazırladığını… Ayaklarının küçüklüğü ne- yıpratıcı sanata dayanamazsın. Sen deniyle ayakkabı bulamadığı yıllarda bir tezgah Hukuk Fakültesi’ne gideceksin” edindiğini ve beğendiği modellerin kalıbını çıka- ( Küçük, 2007:27) rarak kendi ayakkabısını kendi tezgahında yap- tığını, dost meclislerinin aranan ismi olduğunu, yakınlarının sohbetine doyamadığını, ölümün- İşte bu keskin karar Selahattin Küçük’ü önce Hu- den üç ay önce bir felsefe toplantısı için hazır- kuk Fakültesi’ne yazılmaya iter. Ama daha sonra ladığı sunumda onlarca Fransızca kitaptan alıntı Muhsin Ertuğrul’a haber vermeden İstanbul yaptığını… Büyüleyiciydi elbette. O dönemde 91 Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne yaşında olan Selahattin Küçük’ü dinleyince insan; kaydını aldırır. Felsefe, yaşama bakış açısını belir- “Ben de 91 yaşıma geldiğimde, bu yaşta olduğu- leyen ve asla vazgeçmeyeceği bir bilim dalı ola- mu bilecek kadar berrak bir hafızaya sahip olabi- caktır. RADYOVİZYON 35

Okumaya, yazmaya ve tiyatroya tutkuludur o yıllarda. En vefalı dostum dediği mikrofonla ta- nışmasına ramak kalmıştır. Bir gün Türkiye rad- yolarının unutulmaz ismi Eşref Şefik, Selahattin Küçük’e bir teklif getirir. İstanbul Radyosu spiker aramaktadır. Bir sınav açılacaktır ve bu sınava düzgün Türkçesi ve güzel ses tonuyla Selahattin Küçük’ün de katılması şarttır.

Eşref Şefik’in teşvikiyle girer spikerlik sınavına. Yaşamının 40 yılını adayacağı mikrofonun karşı- sına geçtiği yer, Galatasaray Lisesi’nin karşısındaki Beyoğlu Postanesi’nin ikinci katında deneme ya- yınlarına başlayan İstanbul Radyosu’nun derme çatma stüdyosudur: “Dışarıdan araba ve tramvay sesleri gelmesin diye pencerelerle duvarlar ara- sına kalın pamuk dolgular konularak çuvallarla örtülmüş bir stüdyo” (Küçük, 2007:15)

O gün yapılan sınavın ardından Türkiye’nin ilk spikerlerinden biri olacaktır Selahattin Küçük. En vefalı dostum dediği mikrofonunu asla bırakma- yacaktır.

İstanbul Radyosu’na ara verilip, yayınların Ankara Radyosu’ndan sürdürüldüğü dönemde işsiz ka- lır. Yaşam şartları onu Tekel Başmüdürlüğü’nün muhasebe kaleminde, rakamlar arasına savurur. yansıttığı öğrencileri, önce Türkiye radyolarının Renkli ve doyurucu radyo günlerinin ardından, ardından TRT’nin en iyi sesleri olurlar. ilgi alanı olmayan bu işte çalışmanın yarattığı ruh hali tahmin edilebilir elbette. Çok kısa bir süre 1964’e kadar Basın Yayın Genel Müdürlüğü’ne sonra yine yayıncılık alanında bu defa Cumhuri- bağlı olan radyolar, Türkiye Radyo Televizyon Ku- yet gazetesinde iş bulur kendine. rumu Kanunu ile özerk biçimde yeniden örgüt- lendiğinde artık spiker değildir Selahattin Küçük. Selahattin Küçük’ün radyoya dönüşü 1949’da Yeni görevi İstanbul Radyosu Tiyatro Şubesi’nde İstanbul Radyosu’nun yeni stüdyolarında aralık- metinlerin denetimini yapmaktır. Türk insanının sız yayına başladığı gündür. Dinleyici İstanbul beğeniyle dinlediği Radyo Oyunları denetimi Radyosu’ndaki ilk anonsu Selahattin Küçük’ün görevinin ardından, aynı şubenin yöneticisi ola- sesinden duyacaktır. rak devam eder meslek yaşamına.

Radyonun dinleyicisiyle bütünleştiği, söylenen 1982 yılında yaş nedeniyle emekli olana kadar her sözün doğru kabul edildiği, ajans saatlerinin hep yayınla, hep dinleyiciyle iç içedir. Mikrofon mutlaka takip edildiği yıllar… Hamiyet Yüceses’li, aşkıyla geçen kırk yılda, İkinci Dünya Savaşı’ndan Müzeyyen Senar’lı, Zeki Müren’li radyo konserle- TRT’nin kurulmasına, radyonun büyüleyiciliğin- ri… Stüdyodaki kırmızı ışık yandığında başlayan den televizyonun insanları esir aldığı günlere ka- heyecan, “Susunuz” yazısı artık görünmediğinde dar birçok önemli olaya tanıklık eder, tanıklığını ortaya çıkan derin ferahlama… Bu yıllarda Sela- radyo aracılığıyla dinleyicilerle paylaşır. hattin Küçük İstanbul Radyosu’ndan seslenmeye devam etmektedir. Üç tutkumdan biri dediği Selahattin Küçük 30 Mart 2009’da, 93 yaş kutla- mikrofonun karşısında yıllarını geçirir. Bu tutku masından birkaç ay sonra aramızdan ayrılmıştır. kendinden sonra bu mesleği seçmiş olanları Geride; temiz belleğini yitirmediği son günlerine yetiştirmesinde de etkilidir. Kendi heyecanını kadar yazdığı yazılarını, “Radyodaki Büyülü Ses: 36 RADYOVİZYON

Çuvallı Stüdyo”dan Arkası Yarın’a” adlı kitabını ve Türk Radyoculuk tarihini de kapsayan renkli anı- larını bırakmıştır.

“Yıllar ne çabuk geçti dostlarım bilemezsiniz; bir su misali… Oysa, Sirkeci Postanesi’nden Türkiye’ye ilk ses verişim daha dün gibi. Galatasaray Postanesi’nin üst katına ve Harbiye’deki yuvama taşınışım dünden de yakın… Dile kolay, tam 40 aceleci yıl tükettim can dostum mikrofonumun karşısında; onunla nefes nefese… Evet dostlarım, şimdi tam 90 yaşındayım. Soyadımın Küçük, ömrümün uzun olmasına şükrediyorum. O sayede biriktirdim bu anıları ve hepsini de size bırakıyorum.”

sözleriyle kitabını sonlandıran Selahattin Küçük’ü saygıyla anmak istedik.

KAYNAKÇA

> Selahattin KÜÇÜK; “Radyodaki Büyülü Ses: Çuvallı Stüdyodan Arkası Yarın’a”, Gürer Yayınları, İstanbul, 2007 > TRT Çukurova Radyosu Arşivi

Fotoğraflar için Gürer Yayınları Yayın Koordinatörü Turgut Gürer’e teşekkür ederiz.

Elvis Presley’den Joan Baez’e, Frank Sinatra’dan Tchaikovsky’ye, Mozart’tan Sara Vaughan’a uzanan yelpazesiyle müziğin en seçkin örneklerini sunan, klasikle moderni birleştiren radyo... TRT kalitesiyle 24 saat stereo yayın Türkiye’nin her yerinden ve internet üzerinden bütün dünyada...

TRT Müzikte kalitenin adı

1978’den bu yana Pop , Rock ve Jazz - Rock türündeki yeni parçaları ve yorumcuları dinleyicilere sunan Stüdyo FM, ilk günkü dinamizmiyle Çarşamba ve Cuma saat 18:00’de Radyo 3’te yayınına devam ediyor. Stüdyo FM RADYOVİZYON 37 * Şu radyonun ne büyük şey olduğunu şimdi anlıyorum. Eskiden büyük diye hep beni dinliyorlardı, şimdi onu dinliyorlar.

nun nun ya Plajı’nda Mehtap Alemi adı altında düzen- lenen festivalde eski kayıklar içinde hem Türk hem de Batı müziğinden oluşan bir repertuar sunuldu. 1949’da “harika çocuk” İdil Biret “Suna Kan ve İdil Biret Yasası” olarak bilinen özel bir yasayla, piyano eğitimi için Fransa’ya gönde- rildi. Aynı yıl Türkiye, Avrupa Konseyi’ne girdi. Ve... o zamana kadar orta dalgadan deneme yayını yapan İstanbul Radyosu da normal ya- yın düzenine geçti.

Sihirli kutu radyo, herkesi kendine çekiyordu. Sadece haberde değil müzikte de rakipsiz- di. Mizah sanatçısı Ramiz, bir karikatüründe, radyonun başında toplanan gençleri uzaktan izleyen bir yaşlı adamı

Şu radyonun ne büyük şey olduğunu şimdi anlıyorum. Eskiden büyük diye hep beni dinliyorlardı, şimdi onu dinliyorlar.

diye konuşturmuştu.

İstanbul Radyosu Türkçe tangolara özel bir yer veriyordu. Örneğin Şecaattin Tanyerli’nin 17.30- 18.00 saatleri arasında Dans Müziği adıyla bir mini konser saati vardı.

Sevim ve Sevinç Tevs kardeşler ise çocuklukların- dan beri şarkı söyledikleri Ankara Radyosu’nda çok ünlülerdi. Daha çok Ankara dinleyicisi tara- ’ Sihirli Kutu Radyo Olduğu Yıllar Radyo Olduğu fından biliniyorlardı çünkü o zamanlar İstanbul Radyosu Ankara’dan dinlenemiyordu. Sesi daha Pınar Şenel Prodüktör çok Ankara’dan duyulan, Marlene Dietrich’vari er- keksi sesiyle “yerli Marlene” olarak ünlenen Zehra Eren vardı bir de. 40’lı yıllar sanat hayatında Batıya açılma girişim- lerine tanık oldu. 1947’de Bedri Rahmi Eyüboğlu Radyo fiyatları 1940’ların sonlarında orta halli ai- ve arkadaşlarınca kurulan Onlar Grubu, plastik lelerin satın alabileceği bir düzeye inince, radyo sanatlarda Batı ile Doğu’nun değerlerinden eşit sayısında büyük bir artış görüldü. Radyo Haftası yararlanılmasını savunuyor; Anadolu’nun gele- dergisinin yaptığı araştırmaya göre, 1950’de ül- neksel motifleri ile çağdaş Batı resminin anlatım kemizde 270.000 radyo alıcısı vardı. Buna koşut biçimlerini birleştirmek istiyordu. 1948’de Sürey- olarak gazete ve dergilerde radyo sayfaları görül- 38 RADYOVİZYON

1-SafiyeAyla 2- Zeki Müren 1 2

meye, özel radyo dergileri yayımlanmaya başla- BBC’ye programlar yaptı ve Amerika’da da çalıştı. dı. Radyo Alemi, Radyo Magazin gibi isimleri olan bu dergiler, günlük yayın akışlarını da veriyorlardı. İstanbul Radyosu, kuruluşunun ilk yıllarında İl- Örneğin İstanbul Radyosu’nun 23 Aralık 1952 ta- ham Gencer ve Ayten Alpman’ı da davet etmişti rihli programında, 13.15’te plaktan dans müziği; sürekli programlarına. 1949’da ikiliye radyoda her 14.00’te Hayat Anıl ve Alaaddin Yavaşça’dan şar- çarşamba 15 dakika ayrılmıştı ve Ayten Alpman kılar; 17.00’de Nedim Otyam ve Arkadaşları’ndan iki şarkı söylemekteydi. türküler; 18.30’da valsler; 23.00’te eğlence yerle- rinden naklen yayın varmış. Popüler müzikte, 40’lı yıllar tangonun etkisi altın- dayken, 50’ler Amerikan müziğinin olmuştu. O 1950’lere damgasını vuran üç ünlü ses, Safiye yıllarda longplay de denen uzunçalarlar henüz Ayla, Müzeyyen Senar ve Hamiyet Yüceses’ti. çıkmamıştı. 45’likler de öyle. Tüm dünyada yük- Sahneye çıkan ilk Türk kadın ses sanatçılarından selişe geçen pop müzik endüstrisi, plağı daha Safiye Ayla, Türk Sanat Müziği’nin klasik şarkılarını dayanıklı hale getirmek üzereydi ama o zamana yorumladığı plakları ve “Gönül Şarkıları” adlı uşşak kadar 78 devirli taş plaklar ve gramofonlar evin bestesiyle; Müzeyyen Senar Saadettin Kaynak baş köşesindeki yerlerinden kalkmayacaktı. Za- şarkılarıyla; Hamiyet Yüceses ise geniş sınırları ten onlar da eskisi gibi ağır değildi artık. 30’lu olan sesi ve özelikle Makber ve Bakmıyor Çeşmi 40’lı yıllarda gerçekten kurşun gibi ağır olan taş Siyah adlı şarkılardaki yorumuyla ünlenmişti. plaklar 50’lerde epeyce hafiflemişti. O dönem- de liberal politikalarla ekonomik olarak da dışa Doğal olarak radyo dünyasının da o yıllardaki yıl- açılmaya başlayan Türkiye’de plaklar artık ithal dızları Safiye Ayla, Müzeyyen Senar ve Hamiyet ediliyor; İstanbul Tünel’deki Rozental mağazası Yüceses idi. Ama aynı dönemde bir yıldız daha müzikseverler tarafından çok iyi biliniyordu. doğacaktı : Türkiye’de Altın Plak ödülü ilk defa 1955 yılında verildi ve ilk sahibi Zeki Müren oldu. 1954-55 Rock and Roll fırtınasının iyice esmeye Çünkü Manolya adlı şarkısının yer aldığı plak, sa- başladığı tarihti; yalnızca 50’lerin popüler müzi- tış rekoru kırmıştı. ğini değil, yüzyılın tüm müziklerini etkileyecek; giyim-kuşamdan, saç kesimine; yaşam değerle- Türkiye’nin “en cazlı yıllar”ıydı aynı zamanda rinden, ahlak ve özgürlük anlayışlarına kadar her 1950’ler. Caz müziği belki de en çok 50’lerde şey bu yeni müzikle yeni anlamlar kazanacaktı. dinlendi. O zamanki adıyla Sücaettin Tanyerli, Rock’n Roll’un başlangıcı tartışmalı olmakla bir- ünlü Papatya’sı ile her gece barlarda büyük alkış likte, genel kanı, Bill Halley ve orkestrasının 12 Ni- alırken, içli ve berrak sesli Saime Sinan Ankara san 1954’te stüdyoda kaydettikleri Rock Around Radyosu’ndan ses veriyordu. Tevs kardeşlerin the Clock şarkısıyla olduğudur. Bir başka görüşe de ünü İstanbul’a ulaşmakta gecikmedi. 1945’te göre de, aynı tarihte Elvis Presley’in Blue Moon of Saray Sineması ve Taksim Belediye Gazinosu’nda Kentucy adlı parçayı söylemesidir. konserler verdiler. Müzik yaşamına kardeşi Sevim ile başlayan Sevinç Tevs daha sonra yalnız devam Bizde, 17 Aralık 1955’te İstanbul Radyosu’nun etti yoluna. İtalya, İsviçre, Yunanistan, Mısır, Fran- Dinleyici İstekleri saatinde ilk kez Bill Halley ve sa..pek çok ülkede konserler verdi. İngiltere’de orkestrasının iki şarkısına birden yer verilmesiy- RADYOVİZYON 39

3-Tevs Kardeşler 3 4 4- Erol Büyükburç le rock’n roll Türkiye’ye de adım atmış oldu. Elvis 1950’lerin ikinci yarısında Türkiye, Dizzy Gilespie, Presley’in İstanbul Radyosu’nda çalınan ilk şarkısı- Dave Brubeck, Louis Armstrong gibi uluslara- nın tarihi de 1956. rası üne sahip caz yıldızlarının uğrak yeri oldu. Türkiye’de aynı dönemde rock kadar caz müziği- 50’li yılların ikinci yarısında beliren uzunçalarlar nin de sevilmesinde, bu misafirlerin payı oldu. radyonun müzik yayınları sayesinde yaygınlaş- maya başladı. Şarkı, türkü, oyun havaları ve saz Radyodaki istek saatlerine rock müziği dışında eserleri long play’leri arasına dans müziği, caz, bizden seslere de yer veriliyordu. Şecaattin Tan- rumba, samba, tango ve hafif gece müziği de yerli ve Celal İnce’nin tangoları, Sevinç Tevs’in ve girmekteydi artık. Bir çok sanatçı ya da orkestra, yeni keşfedilmiş Ayten Alpman’ın caz yorumları uzunçalarların içinde döne döne evlerimize ula- radyoda en çok çalınanlardandı. Cüneyt Sermet şırken, kısa süre sonra radyoda Hafif Batı Müziği ve kurduğu caz orkestraları, İlham Gencer, İsmet Dinleyici İstekleri yayınlanmaya başlayacak; Sıral, Nejat Cendeli Türkiye’de caz müziğini başla- tan ve cazı sevdiren ilk isimler oldular. müzikseverler kendilerine sunulan 50’li yıllar bitmek üzereyken Türk popunun ilk onlarca orkestranın, yüzlerce şarkının yıldızı olarak Erol Büyükburç belirdi. Sahneye ilk içinden, dinlemek istediklerini radyoya defa 1952 yılında henüz bir öğrenciyken çıkmış; iki yıl sonra “Fascination” ve “Star Bright” adlı şarkı- bildireceklerdi. lara Türkçe söz yazmış ve böylece herkesi şaşkına çevirmişti. Çünkü o yıllarda popüler müzikten 50’lerin başında dünyada bir yeni-oryantalizm anlaşılan, yabancı sözlü şarkılardı. “Little Lucy” dalgası da vardı. İstanbul sahnelerinde bir süre ise İngilizce olmasına rağmen, ünlü olmuş diğer şarkı söyleyen Amerikalı Eartha Kitt, ülkesine şarkılardan farklı olarak, sözü ve müziğiyle Erol döndükten sonra “Üsküdar’a Giderken” şarkısını Büyükburç’a aitti ve bu özelliğiyle diğerlerinden plak yaparak orada meşhur etmişti. Yine o yıllar- ayrılır. Bir de Türk popüler müziğinin büyük çıkış da Kanadalı The Four Lads grubunun söylediği yapan ilk şarkısı olarak kabul edilmesiyle. “İstanbul not Constantinople” şarkısı çok gün- demdeydi çünkü bir tartışmanın ardından ortaya Bu dalganın etkisiyle olsa gerek, o sıralarda Ayten çıkmıştı: Yunanlılar İstanbul’a Constantinople di- Alpman’ın “Tango Tomorrow”u ile Necip Celal’in yorlardı ve Türk basınında bunu eleştiren yazılar ünlü “Özleyiş” tangosu da İngilizce olarak yayınla- çıkıyordu. Tam o günlerde dünyanın öteki ucun- nır. Yorumcuların çoğu, özellikle de 50’ler boyun- dan bir müzik grubu, Türkiye’yle hiçbir ilişkileri ca hep caz müziği yapmış olan sanatçılar, Türkçe olmamasına rağmen “İstanbul, Constantinople müzikten henüz kaçınmaktadır. Türkçe müzik değildir” adlı bir şarkı yapmıştı. Şarkının Türkçe kervanının önüne düşecek kişi, Tülay German sözleri şöyleydi: “New York’un adı bile, bir zaman- olacaktır. Kariyerine caz yorumlarıyla başlayan ve * Bu derleme, Naim Dilmener’in lar New Amsterdam’dı, niye değiştirdiler, nerden “Summertime” ile ünlenen Tülay German “Bak Bir Bak Bir Varmış Bir Yokmuş; Atilla bileyim, sadece halk böylesini daha çok beğendi, Varmış Bir Yokmuş” adlı ilk Türkçe plağın yayınlan- Dorsay’ın Ne Şurup-Şeker Şarkılardı Onlar ve Altan Öymen’in Değişim beni Constantinople’e götürün, hayır bu müm- masından itibaren Türk popunun gelişmesi için Yılları kitaplarından yararlanılarak kün değil, buna Türklerden başkası karışamaz.” bilinçli bir öncü olacaktır. hazırlanmıştır. 40 RADYOVİZYON

Alo alo… Burası Taksim Stadyumu, Karşınızda Sait Çelebi..” Sait Çelebi 78 yıl önce işte böyle başlıyor, Türkiye Radyolarında ilk spor naklen yayınına.

dını çevreleyen kışla binasının damı üzerine upu- zun antenler kurulup hatlar çekilmişti. Teknis- yenler sabahın çok erken saatlerinde başladıkları alabildiğine yorucu çalışmalarıyla bu işi gerçek- leştirmişlerdi. Taksim Stadı’ndan uzatılan kablolar Galatasaray’daki Postane binasının tavan arasına ulaştırılmış ve böylece “ İstanbul Radyosu” ilk spor naklen yayını için hazırlanmıştı. Bu arada sahanın hemen kenarına, küçük bir sini büyüklüğündeki demir bir çemberin içine, dört yanından tellerle asılı el büyüklüğünde bir mikrofon yerleştiril- mişti. Ve maçın başlamasından yarım saat önce Türkiye’nin en eski en ünlü spor yazarlarından biri olan Sait Çelebi, başında geniş kenarlı fotr

Radyoda Spor Spor Radyoda Yayıncılığı şapkası, üzerinde şık takım elbiseleri olduğu halde bu azman mikrofon sehpasının karşısına DOSYA geçmişti. Fahri İkiler Muhabir Cem Atabeyoğlu, Sait Çelebi’yi sporu iyi bilen, ağzı iyi laf yapan, esprili biri olarak tanıtıyor ve O günkü şartları düşündüğümüzde, gerçekten “ spora uzaktan yakından ilgisi olmayanlar bile, müthiş bir yenilik. onu radyoları başında ilgiyle ve heyecanla dinler- Gazete ve dergilerde spora ayrılan yer, haftada di. Maç anlatımını hoş hikayelerle süsler, bu arada birkaç kez ve de çok az. saha içiyle olduğu ka- Sadece İstanbul’lular gazeteyi günlük olarak oku- dar, tribünlerle de yabiliyor. ilgilenip, rast- İşte bu şartlarda, radyodan bir ses, ladığı bildik simalardan “Alo alo… Burası Taksim Stadyumu, ve onlarla Karşınızda Sait Çelebi..” diyor… ilgili hoş Gerçi bu şanstan başlangıçta sadece İstanbul’da anılardan yaşayanlar yararlanabiliyor.Ve o günleri, spor ta- da bah- rihçisi Cem Atabeyoğlu şöyle anlatıyor: sederdi.” “ Tarihi Topçu Kışlası’nın avlusundaki Taksim Sta- diyor. RADYOVİZYON 41

İşte, radyodan spor naklen yayınları böyle başlı- yor. Spor naklen yayınları diyorum, zira o yıllarda radyodan sadece futbol değil güreş, boks, atle- tizm gibi karşılaşmaların da naklen yayınlandı- ğını biliyoruz.

Radyolarımızda, Sait Çelebi’den sonra sporun sesi, İstanbul Radyosunun açılışı sırasında yapılan spikerlik sınavını kazanarak göreve başlayan Eşref Şefik Atabey oldu.

Cem Atabeyoğlu, Eşref Şefik’le ilgili şunları anla- tıyor:

Devrinin en ünlü spor yazarlarından biri olan Eşref Şefik’in spor spikerliğine geçişi 1940’lı yılların sonunda olmuştu. Onun maç nakillerini, hele hele spor ve balıkçılık sohbetlerini Çelebizade Sait Tevfik Bey dinlemek, milyonlarca kişi için zevkten de öte bir tiryakilik olmuştu. nuşmaları, esprileri dillerde dolaşan bir spikerdi. “saydığım dinleyiciler” diye söze Yine Spor tarihçisi Cem Atabeyoğlu’na kulak ve- başlayan o hafif kısık ses radyolarının riyoruz: hoparlörlerinden yükseldiği anda “Bu arada –teraziledi- -kantarlayamadı- -kanır- herkes işini gücünü bırakıp dört tıyor- -havayı dövdü- -şööle bir yaydı- onun kulak kesilirdi. Bu boğuk ses, o güzel güreş ve boks müsabakalarını nakledişi sırasında konuşması, o tertemiz İstanbul spor literatürümüze soktuğu deyimler olmuştur. şivesiyle sanki radyo mikrofonlarına Bunlara daha nicelerini eklemek mümkündür. değil de dinleyenlerin ruhuna hitap Ancak bunlardan hiçbiri, bir güreş naklen yayını sırasında, ortada anlatabilecek bir şey bulunma- ederdi. Onu dinleyen herkes, bu dığı bir anda söyleyip sonra pek hoşa gitmesi sesin sanki kendisiyle konuştuğunu karşısında dilinden düşürmediği “ müsadenizle sanırdı. Güreşten hiç anlamayan, sütümü içeyim efendim” in yerini tutmamıştır hatta boksu hiç sevmeyen, hatta diyebilirim. O kadar ki, güreş ve boks maçlarının spordan zerrece hoşlanmayanlar bile, yayını sırasında, spiker masasına şişe şişe sütlerin Eşref Hoca’nın anlattığı güreş ve boks gelmesi ve tribünleri dolduran seyircilerin zaman karşılaşmalarını radyoları başında zaman maçın heyecanını bir yere bırakıp “Eş-ref- a-bi süt iç” şeklindeki tezahüratıyla ortalığı çınlat- ilgiyle ve heyecanla dinlerdi. tıkları çok görülmüştür”

Atabeyoğlu, bu popüler spor spikeri için, İstanbul’lu spikerlerin yanı sıra Ankara’da da Muh- teşem Öksüzcü, spor yayınlarında adını duyurdu. “ Maçları eve gidip radyoda Eşref Şefik 1940 lı yılların sonlarında aileden gelme yazar ‘ten dinlemek, Spor Sarayı’na gidip sey- olan Muvakkar Ekrem Talü, Sait Çelebi ve Eşref retmekten daha iyi” Şefik üslubuna kendine has esprilerini de kata- rak, spor yayınlarına ayrı bir renk getirdi. diyenlerin sayısının, hayli fazla olduğunu da belirtiyor. Radyoda görüntü olmadığı için anlatım yapan- ların, tasvir güçleri, konuya hâkimiyeti, bilgileri, Eşref Şefik, televizyonun olmadığı, radyonun po- sıcaklıkları, doğallıkları büyük önem taşıyordu. püler olduğu yıllarda, çok renkli bir kişilikti. Ko- Muvakkar Ekrem Talü da, çoğu gol öncesinde, 42 RADYOVİZYON

Sulhi Garan

1940’lı yılların sonlarında, gazete adına yurt dışın- daki karşılaşmaları izlemeye giden spor yazarları- nın, bu karşılaşmaları radyodan da anlattıkları bir dönem yaşandı. O dönemin tanınmış spor yazar- larından Adnan Akın da radyonun tanınan ses- lerinden biri oldu. Yine bu yıllarda Halit Kıvanç’ı tanıdık. Halit Kıvanç naklen yayında

“ Gol olabilir… Gol olabilir… Evet, gol, Halit Kıvanç, akıcı, sıcak anlatımıyla ve esprileriy- gol…” anlatımıyla ünlenmişti. le, radyo dinleyicisinin gözdesi oldu. Televizyon- lu yıllarda Halit Kıvanç, ününü artırdı ve maç Cem Atabeyoğlu, Talü ile ilgili bir anısını şöyle anlatımlarına burada da devam etti. Kıvanç, uzun anlatıyor: “Bir gün Lefter hiç beklenmedik bir bir süre, spor dinleyici ve seyircisinin en yakından anda, en az 30 metreden ani bir şutla ağları tanıdığı spor spikeri oldu ve birçok TRT spikerine havalandırmıştı. Maç sonrası kendisine takılacak de hocalık yaptı. olduk: ‘Lefter sana gol olabilir dedirtemedi galiba ağabey!’ 1960’lı yıllarda heyecanlı anlatımıyla Pertev Tuna- seli ve TRT’nin ilk spor müdürlerinden “Bendeniz Talü, gevrek bir kahkaha atmıştı birden: Kemal Deniz” anonsuyla ünlenen Kemal Deniz de radyo spor yayınları denince öncelikle söz Hiç kimsenin gol olabilir diyemeyeceği edilmesi gereken isimler olarak dikkat çekiyor. bir anda ve pozisyonda Lefter, şutunu Daha sonra onların taşıdığı bayrağı, Aydın Köker, dedim diye çekip kaleciyi gafil avladı… Necati Karakaya, Orhan Ayhan, Güngör Sayarı ve cevaplamıştı bizleri.” Güneş Tecelli gibi isimler taşıdı ve bugünlere ka- dar getirdi. O yıllarda bir başka radyo ünlüsü de eski fut- bolcu ve uluslararası hakem olan Sulhi Garan’dı. Garan, yıllarca hem maç anlattı hem de İstanbul KAYNAK Radyosu’nda “Spor Saati” ismiyle spor program-

ları sundu. > Türkiye’de Spor Yazarlığının 100. Yılı Cem Atabeyoğlu, 1991 RADYOVİZYON 43

- Nerede çalışıyorsunuz? - TRT’de. Ankara Radyosu’nda. - Aaa, ben radyoyu çok severim, her zaman açıktır evde. Ne iş yapıyorsunuz orada? - Prodüktörüm. - Yani? - Program yapıyorum. Yani program yapımcısıyım. - Bilgisayar programı mı ? - Hayır, radyo programı. Radyodan

Fikirden Fikirden Mikrofona dinlediğiniz programları biz prodüktörler hazırlıyoruz. - Nasıl oluyor bu?

Şule Yalçıner Prodüktör - Şöyle oluyor : …………

Bu diyalog program yapımcılarının sık sık karşı- laştığı ve her seferinde ayrıntılı açıklama yapma- sını gerektiren günlük konuşmalardan biri. Prodüktör kim olmalı şu halde? Üreten, yaratan kişi. Hem de yoğun bir emekle. Her an üretme sancılarıyla yaşayarak. Tıpkı suya yazı yazmak gibi, ürettiği tüketildiği anda duyu- lan mecazi bir “puf” sesi eşliğinde, derhal yenisinin peşinde koşarak. Fikirler aklında sürekli uçuşup dururken, “yapılabilirlik” dengelerini gözeterek onları nasıl hayata geçirebileceğinin arayışlarıyla uğraşarak. Yapmaya karar verdiği yemeğin mal- zemesini eksiksiz tedarik edip, elinin kıvamına, gözünün kararına, damağının tadına göre en lezzetlisini sunmaya çalışarak. Üstelik mümkünse “farklı” bir lezzet sunup, sırrını sorduracak merakı yaratarak. 44 RADYOVİZYON

İyi de nasıl? saisi, aslında hayatın tüm zamanlarıdır. Ne hafta Bir konferansa konuşmacı olarak katılan profe- içi, ne hafta sonu, ne gündüz ne de gecedir sade- sör konuşmasını tamamlayıp kürsüden indikten ce. Bazı zamanlar, mesaisini tamamlayıp işyerin- sonra, bu sunumdan çok etkilenen genç meslek- den ayrılan çalışanların aksine, o tamamlayacağı taşı yanına yaklaşıp şöyle der: “Hocam konuşma- işin peşinde gözü saatte olmadan çalışır. Ya da o nız çok etkileyiciydi. Acaba bir kopyasını alabilir hafta programına vizyondaki bir filmin yönetme- miyim?” “Hangi bölümünü istiyorsun? “ diye ce- nini ve oyuncularını davet etmiştir. Onlar yayına vaplar profesör. “Mümkünse tamamını.” “Ne yazık gelmeden önce, yaptıkları filmi izleyip biliyor ol- ki mümkün değil. Çünkü bu durumda otuz yılımı malıdır. Herkes kendine ait zamanlarda sinemaya sana vermem gerekir.” giderken, yapımcı “işi gereği” izliyor olabilir aynı filmi. Konuk edeceği yazarın kitaplarını bilmek Yani? durumundadır. Son kitabı yeni yayınlanmış bir Yani; bilgi, kültür, birikim, yorum, ihtiyaçları algı- yazara, “ben henüz onu okumadım” diyebilme lama, yaşadığı toplumu ve dünyayı tanıma, ev- lüksü yoktur. Çünkü bilir ki, işiyle ilgili her türlü rensel değerleri kavrayabilme, hayatı ve insanları iletişiminde, yalnızca kendini değil kurumunu da sevme gibi daha pek çok virgülle uzatılabilecek temsil etmektedir. “Saygınlık” kişisel olmanın öte- bir liste sayesinde. sinde, kurumsaldır aynı zamanda. Vatandaşımızın Peki işini yaparken gözönüne aldığı ilk ölçüt TRT programlarını uzun yıllardır severek ve ilgiyle nedir? takip etmesinin altında bu anlayış yatar. TRT’sine güvenir ve bilir ki orada hiç kimse kendisini hafife “Yapmak istediğimi neden ve nasıl yapacağım?” almayacak, kandırmayacaktır. sorusunun cevabını vermek. Ölçüt çoğu zaman kendisi ve empati yeteneğidir. “Dinleyici ben ol- Yapımcının özgün olma kaygısı var mıdır? sam, yaptığım programı dinler miyim” diye dü- Şimdiye kadar yapılmamış olanı yapmayı kim şünür. Empati meselesine gelince; örneğin bir istemez ki.. Ama 82 yıllık bir geçmişi düşünecek kadın programı yapılıyorsa ve yapımcısı diyelim olursak, yapılmamışı bulmak neredeyse olanak- ki erkekse, kadınları tanıyor ve anlıyor olmalı. sız. Önemli olan, içerik bakımından daha önce Sevdikleri-sevmedikleri, neleri bilmek istedikleri, yapılmışlara benzer bir program yapacaksak bile, sorunları-sıkıntıları, ne ile eğlenip dinlendikleri, onu nasıl yaptığımızdır. Her yiğidin yoğurt yeme- ne düşündükleri, ne ile bilinç düzeyinin yükse- si farklıdır. Yiğit bu yoğurdu yerken, “nâmı yürü- lebileceği.. gibi. Geriye, kendi tarzına göre prog- sün” ister. Nâmının yürümesi için “kendi olması” ramlarını oluşturmak kalıyor. O noktadan itibaren; yeterli aslında. Kişi kendini bilir. Neyi yaptığında konuların ayrıntılarının belirlenmesi, sürekli bir mutlu olacağını, hakkını vereceğini ve insanlarla araştırma maratonuna başlanması, görüşülecek sağlıklı bir paylaşım içinde bulunacağını başkası- kişilerin seçimi, program sinyalini nasıl bir anla- nın tayin etmesi güç. yışla oluşturacağı, programına hangi ismi verirse Kendini tekrarlama riski yüksek midir? içeriği daha iyi yansıtacağı, hangi spikerle çalışa- Her yapımcı böyle bir riskle karşı karşıyadır. Bu cağı, metinlerini nasıl oluşturacağı, yayınlayacağı nedenle, özellikle uzun yıllar devam eden prog- müziklere efektlere kadar bir dizi uğraşının içinde ramlarda yapım ekibinde değişikliğe gidilir. Hatta hedefe doğru yol alırken, yolculuğuna katacağı bunu yapımcı talep eder. Farklı alanlara eğilmek insan sayısını arttırmayı amaçlayacak. Geminin ve kendisi için yeni olanı denemek ister. Böylece kaptanı olma sorumluluğunu üstlenecek ve her rutini ortadan kaldırmış olur. Yenilenmiş hisseder kaptan gibi, gemisini “son terk eden” olmayı göze ve her yeni başladığı işte başka bir heyecan ya- alacak. Bunun için işine yarayacak bütün kanalları şar. Her seferinde, sanki ilk kez yapıyor duygusu açık tutacak. Tabii bu kanallar oturduğu yerden oluşur. Meslek hayatı boyunca kafası daima bir açılmıyor. Hayata karışarak yaşamak ve beslen- sonra yapacağı işin kurgusuyla meşguldür. Dura- mek gerekiyor. Okuyacak, dinleyecek, izleyecek, ğan değil hareketlidir. Adrenalin düzeyi yüksektir düşünecek, sohbet edecek, gözlemde buluna- ve rivayet odur ki, bunun için kolay kolay yaşlan- cak, seyahatlere gidecek, çok insan tanıyıp çok maz. Bu konuda bir anımızı paylaşalım. Geçen yer görecek. yıl Prodüktör arkadaşım Ayça Kortan ile birlikte O kadar bol zamanı var mı? programlarımız için röportajlar yapmak üzere Zaten bu yüzden mesai algısı farklıdır. Çünkü me- Eskişehir’e gittik. Anadolu Üniversitesi’nde İslam RADYOVİZYON 45

Tarihi dersi veren öğretim üyelerinden birinin odasında kayıt öncesi sohbet ederken, anlattığı konuda bize sürekli “siz gençsiniz hatırlamazsı- nız” demesi üzerine birbirimize gülümseyerek bakmaya başladık. Ne de olsa meslekte yirmi yılımızı geride bırakmıştık ve bir hocamızın bize “gençsiniz” diye hitap etmesinden doğal olarak mutlu olmuştuk. Öğrencileriyle aramızda en faz- la beş-on yaş fark varmış gibi davranıyordu. So- nunda anlaşıldı ki, hocamız bizden sadece iki yaş büyüktü. Bunu ona belli etmek için ne zaman üniversitede okuduğumuzu, anlattığı olaydaki bir bilgiyle paralellik kurarak hissettirdik. Sonuca ulaşmayı kendisine bıraktık. Doğal olarak anladı Prodüktörün adrenalin düzeyi ve şaşkınlık yaşadı. Ama “genç olma” hâlinin ver- yüksektir ve rivayet odur ki, bunun diği moral, bize bir sonraki benzer durum yaşa- için kolay kolay yaşlanmaz. nana kadar yetti.

Kısa Dalga Ankara Radyosu’ndan, Türkiye’nin Sesi Radyosu’na... 71 yıldır Türkiye’nin Sesi’ni bütün dünyaya duyuruyoruz... Haber-Spor, Kültür-Sanat, Müzik-Eğlence... Türkiye’nin Sesi Radyosu, yurtdışında yaşayan vatandaş ve soydaşlarımızın Türkiye ve Türk kültürü ile kopmayan bağı, sorunlarının desteği, hüzün ve sevinçlerinin ortağı... Kısa dalgada, uyduda ve internette... 24 saat kesintisiz yayındayız... Dünyanın neresinde olursanız olun…

TRT Türkiyenin Sesi Radyosu Türkiye’nin Sesi’ni duyun

Türkiye’de ve dünyada meydana Denizin değdiği topraklarımız PEMBE MAVİ… Bir sosyal varlık gelen güncel gelişmeleri YENİ ve denizcilikle ilgili her türlü olarak insan yaşamını çok GÜN’le takip edebilirsiniz. bilgi MAVİ YOLCULUK’ta… yönlü olarak ele alan program Hafta içi her gün, 09.00-11.00 Program Almanca, İngilizce, her Cuma 17.15’te... Türkiye’nin Sesi saatlerinde… Fransızca ve İspanyolca... Radyosu 46 RADYOVİZYON

Radyo programcılığında her şey bir hayalle başlar

MODERN ZAMANLAR 1 OCAK 09 SİNYAL

SES: Yeni yıla girmeden günler önce leblebiyi, sarı üzümü, portakalı, muzu hazır eder, hevesle

Prodüktörün beklemeye başlardık. 80’ler öyle her adım başı süpermarketlerin, her markette de ananasın, ki- vinin, muzun bulunmadığı yıllardı. Mütevazı ya- şardık Eh yeni yıla da mütevazı girerdik haliyle…

GEÇİŞ (KISA) Kaleminden Bir Şimdiki gibi nazlı nazlı değil, gerçekten kar ya- ğardı o zamanlar… Yeni yılın geldiğini dizimize yaklaşan kardan, naylon poşetin üstüne oturup Burçe Dondurmacıoğlu Prodüktör bulduğu en dik yokuştan kendini atan çocuktan, zeytin gözlü, havuç burunlu kardan adamlardan anlardık… Kar, sanki şu garip insanoğluna acır, Prodüktör önce hayal eder. Bir program metni bütün dertlerimizin tasalarımızın üstünü kapatır- yazarken zihninde efektler, sesler, müzikler uçu- dı… Bir yandan da yollar kapanır, arabalar yolda şur. Hangi ses hangi sözün altında yer almalıdır? kalır, iliklerimiz üşürdü… Biraz da bu sebepten Hangi efekt hangi nidadan sonra konmalıdır? karı şimdiki gibi sevgiyle anmaz, kıymetini bil- Bütün bunlar sözcükler henüz kağıda dökülür- mezdik. Zaten ozon tabakası da yeni delinmişti ken belirlenmiştir. Metin yazma işlemi bittiğinde ve bizler deodorantı daha az sıkarsak delik ken- dinden kapanır sanırdık… Bir gün gelip küresel prodüktörün zihninde tam bir program vardır. ısınmanın ciddi bir tehlike olacağı, karın aralık Metnin kağıda dökülmüş biçimi düz yazıdır ama ayında bile yağmayacağı, susuz kalacağımızı ak- siz radyolarınızda renklerle bezeli bir program lımıza bile getirmezdik… dinlersiniz.

GEÇİŞ (KISA) Modern Zamanlar TRT Prodüktörü Burçe Dondurmacıoğlu’nun hayal ettiği bir program. Yeni yıl her zaman yeni umutlarla gelir… Biz de Metnin seslendirilmemiş, montajlanmamış halini o zaman enflasyonun biteceğini, küçük Ameri- sunuyoruz size. Bu metnin programa dönüştü- ka olacağımızı, her mahalleden ‘artık’ milyarder rülmüş biçimini www.trt.net.tr adresindeki POD- çıkacağını, o milyarderle evleneceğimizi, Ajda CAST linkinden dinleyebilirsiniz. Pekkan gibi giyineceğimizi, Kemal Sunal kadar RADYOVİZYON 47

komik olacağı- BAND: 2 ( Zeki Müren – GİRİŞ…sevgili seyircile- mızı, Adile rim…bir hayal oldu- şarkıyla devam) 2’ Naşit’in ya- rın akşam SES: Gong vurup da biz yeni bir yıla kahkahalar, adımızı sarılmalar, öpüşmeler eşliğinde girerken gözü- ekran- müz mutlaka yine televizyonda olurdu. Dansöz dan mu- çıkacak mı? Çıkarsa ne giyecek? Yine geçen sene- hak k ak ki gibi çok kapalı mı giyinecek yoksa biraz göbeği söyle- mi görünecek? Hangi dansöz çıkacak? Kaç daki- yeceğini, ka göbek atacak? Gerçekten göbek mi atacak bir gecede yoksa taze gelinler gibi mi salınacak? Bu soruların okulun en ya- hepsi çok önemliydi… Bu topraklarda yaşayıp da kışıklı delikanlısına bir dansözü yakından görmeyen, şöyle esaslı bir dönüşeceğimizi, Ana- göbek dansı izlemeyen var mıdır acaba? Neden dolu Lisesi’ni kazanıp her fırsatta ‘benim kız çok televizyonda seyretmesi bu kadar heyecanlandı- zekidir’ diyen Nebahat Yenge’nin çenesini kapa- rırdı bizi? Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji tacağımızı, bakkalın borcunu temizleyeceğimizi, AnaBilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adnan AK- böylece her akşam önünden başımız dik geçebi- ÇAY anlatıyor. leceğimizi hayal ederdik… O yılbaşı gecesi artık arkamızda kalan geçmiş yılın bütün kötü anıları BAND: 3 ADNAN AKÇAY (dansöz çok gösterge- yerle bir olur, biz pencereden dışarı umutla ba- sel… konu ne olursa olsun) 2’ 40” kardık… Bu sene her şey çok güzel olacak… GEÇİŞ Ve biz; nefesimizi tutarak saatin tam 12’yi vurmasını beklerdik… SES: Şimdi yılbaşını istediğimiz gibi kutlayabiliriz. Artık yasak olmayan dövizimizi cebimize koyup, şimdi gözümüze hiç de uzak gelmeyen başka BAND: 1 (SAATTEN GİRSİN GONG MÜZİK) 1’ bir ülkeye gidebiliriz. Barlarda, klüplerde, eğlence 25” (fade) yerlerinde artık kesemize neresi uygunsa orada SES : Türkiye’nin tek televizyonu TRT’de ülkenin yeni yılı karşılayıp ağzımızda düdük kafamızda bütün sanatçıları sırayla arz-ı endam ederdi… Ya- kağıttan bir şapka dilediğimiz gibi eğlenebili- saklananlar, bir gecelik yasağı kalkanlar, ne giye- riz… Sokaklarda, caddelerde hiç tanımadığımız cek diye beklenenler, en komik skeçleri bu yılba- ama yeni yılı karşılamaktan en az bizim kadar şında oynayacağını söyleyenler… Hepsi, ev halkı mutlu yabancı bir insan topluluğuyla birlikte tarafından mutfağa girerken, özenle hazırlanmış kutlayabiliriz… Eskisi gibi televizyonun başında meyve tabaklarını masaya getirirken, amca oğ- ama hergün marketlerde görmekten sıkıldığımız luyla hasret giderirken, dedeyle şakalaşırken, ye- muzlarla, portakallarla yeni yıla girebiliriz… Sırf ğenlere balon şişirirken…dikkatle izlenirdi. yeni yıla özel turlara katılabiliriz… Canımız ne is- Televizyon şimdikinden daha sihirliydi o günler- terse onu yapabiliriz… 2000’lerin özelliği de bu de… Dansöz neredeyse boğazına kadar kapalı, değil mi zaten? skeçler güldürmekten ziyade ille de öğüt verici, şarkıcılar fazla saygılı olurdu… Sanki kimse elini, GEÇİŞ (KISA) kolunu nereye koyacağını bilemezdi… Ekran ay- dınlandığında herkes çok ciddiydi… Karşısındaki SES: Hani çok sıkıcı bir dersin sonunda öğret- izleyiciler bile… men ‘teneffüse kadar serbestsiniz’ derdi ya… Bizler, şu kara önlüklü neşeli yüzlü minik öğren- GEÇİŞ (ZEKİ MÜREN fade) Sadece Zeki Müren ciler sıraların üstüne çıkıp tepinmezdik belki, neyi, ne zaman nasıl söyleyeceğini çok iyi bilirdi. bize verilen bu lütufkar iznin kıymetini bilirdik O zaten hep tane tane konuşur, sadece yılbaşın- ama yine de o 5 dakikanın tadını iyice çıkarırdık da değil hergün çoook ama çok farklı giyinir, baş- işte… Öğretmenin bir gözünün bizde olduğunu ka bir dünyada yaşardı… Farklıydı bizden işte… bile bile öyle eğlenirdik ki; 45 dakikanın sıkıntısı Hem yılbaşında hem sıradan bir günde… bir anda uçar giderdi… Biri şarkı söyler, biri fıkra 48 RADYOVİZYON

anlatır, beriki bir öğretmenin taklidini yapardı… BAND: 6 ADNAN AKÇAY (günümüz bir şekilde Sınıf öğretmeni hafif bir tebessümle olan biteni de… noktası haline geldi) seyreder, öğrenciyle çok da laubali olmazdı… GEÇİŞ Yılbaşı televizyonunun simgeleri… Aslında ne anlatmak isterdi? Adnan AKÇAY anlatıyor. SES: 80’lerin yılbaşı sofrasını şimdi her gece ku- rabiliriz eğer istersek… Televizyonda dansöz sey- BAND: 4 ADNAN AKÇAY (İbrahim Tatlıses…so- redebiliriz hem de en kıvrak danslarıyla… Artık kuveriyor) 45” bütün sanatçılar daha sıradan bizim için, daha ulaşılır… Şimdi hiçbir şey için yılbaşı gecesini BAND: ANONS (5 MİLLİ PİYANGO) 30” beklemeye gerek yok. Canımız ne zaman ister- se dinleriz, görürüz, yeriz, içeriz… Yine de o eski SES: Dansözü izleyip, Zeki Müren’i dinleyip, günler biraz daha parıltılı gelmiyor mu gözünü- bütün skeçlere kahkahalarla güldükten sonra, ze… Eski resimlerde gözlerinizin içi biraz daha sırada Milli Piyango çekilişleri olurdu. Ticaret ya- fazla gülmüyor mu? Yoksa eskide mi kaldı o gün- parak Küçük Amerika’nın bir küçük milyoneri ler diye öyle geliyor bize… Ankara Üniversitesi olamayacaksak, belki de böyle zengin olurduk… İletişim Fakültesi Öğretim Üy. Yrd. Doç. Dr. Nuran Talih kuşu gelir omzumuza konuverirdi… ‘Kime Yıldız aradaki farkı anlatıyor. çıksa deliriyor, bu kadar para iyiye alamet değil’ diye söylenen babaanneyi keskin bir ‘şşt’ sesiyle BAND: 7 NURAN YILDIZ (en önemli fark şu… susturur, ‘amaan ben de şans olsa… ‘diye imalı noktasında anlamlandırıyor) 2’ 45” imalı babamıza bakan annemizi duymazlığa ge- lir, ‘ver bakıym şu bilete bi’ diyen babamıza ‘pışıık’ GEÇİŞ deyip, televizyonun başına geçerdik… Ne Uzay Yolu ne Küçük Ev… Bu sihirli kutunun içindeki SES: Bir zamanlar mahallede misket oynardık hiçbir şey bu kadar heyecanlı ve umut vaat edici biz… Daha az araba, daha çok tanıdık vardı o za- olamazdı… ‘Zengin olursam anneme merdane- manlar sokaklarda… Çocukların sokağa çıkması lisinden bir çamaşır makinesi, babama (bi göm- tehlikeli bir macera değil, olsa olsa gündelik bir lek) bir büyük rakı, küçük kardeşe de bir bisiklet gezmeydi işte… Üstelik başka mahallelere bile alır, evlatlık görevimi fazlasıyla yaparım’ diye dü- giderdik. Başka komşuları, başka bakkalları, başka şünür, geri kalan parayı nasıl harcayacağımızın nayloncuları görürdük. Dünyanın sonuna gitmiş hesabını ciddi ciddi yapardık… Aslında o yıllarda kadar olurduk… daha yufka yürekliydik bizler… Uyuklayan baba- ya, mutfaktan elleri ıslak habire gelip televizyona Parmağımızın ucunda birbirinden farklı bilyeler- bakan anneye, kendi kendine arabasıyla oynayan le arkadaşımızın gözünün içine muzipçe bakar küçük kardeşe sevgiyle bir kere daha bakıp, biraz ve fırlatırdık ileriye… Kim kazanırsa bilye onun- da “Allahın gücüne gitmesin, sonra hiç vermez” du… O zamanlar kaybetmek de kazanmak kadar diye düşünüp, piyangonun aileye düşen payını onurluydu… biraz daha genişletirdik… Onlar olmadıktan son- ra paranın ne önemi var ki zaten… Kısa pantolonlu küçük bir çocuk, iki parmağı ara- sında tutuşturunca kazandığı bilyeyi mahallenin GEÇİŞ efendisi olurdu… Kendi dünyasının o günlük efendisi… Ezan okunup, balkondan ismi çağrı- SES: Şu bizim ciddi ama iyi kalpli öğretmenimiz lıncaya kadar, baba eve gelip herkes yemek ma- ders sırasındaki dinlenme süresini 5 dakikadan sasında oturuncaya kadar, o günün efendisi… 25’e çıkarınca, biz de ne yapacağımızı biraz şa- şırdık galiba… Taklitler, şarkılar, fıkralar yetmez Dizdeki yaralar kabuk bağlasa da, tırnakların dibi oldu içimizdeki boşluğu doldurmaya. Hem sanki yıkanarak bile çıkmayacak kadar kumla toprakla taklitler o kadar komik , şarkılar da o kadar güzel dolsa da küçük çocuk akşam başını yastığa gu- değil artık… Bir şey eksik ama ne? Adnan Akçay rurla koyardı… Belki biraz aşınmış, belki rengi anlatıyor… biraz kaçmış bilyeyi avucunda sıkıca tutar yarın RADYOVİZYON 49 sabaha kadar bütün dünyayı elinde tutardı… yapıyorsunuz’ diye şikayet etmez… Belki Uzay Biz, şimdi bütün dünyayı bir küçük bilye gibi eli- Yolu’nun devamı yayınlanır, çok kar yağar, okullar mizde tutuyoruz. İnternetle, yüzlerce kanallı tele- tatil olur… vizyonla, ulusal yerel binlerce radyoyla… Şimdi her şey iki parmağımızın arasında… Şimdi biz diz Belli mi olur, belki de seneye büyük ik- kapakları kabuk bağlamış o küçük çocuğun ye- ramiye ‘bize’ çıkar… rindeyiz… Elimizdeyse bir bilyeden daha fazlası var… Adnan AKÇAY anlatıyor… GEÇİŞ

BAND: 9 ADNAN AKÇAY ( dünya hep olduğu SES: 1983’ten günümüze Türkiye’de meydana gibi… gibi görülüyor) 3’ 30” gelen değişimi merak ediyorsanız, her Perşembe saat 14.30’da Radyo 1’de bizi dinleyin. GEÇİŞ

Adresimiz Modern Zamanlar Programı TRT Anka- SES: Gece sona erer, televizyon kapanırdı… An- ra Radyosu Sıhhıye Ankara, elekronik posta adre- nemiz masanın üstündeki bardakları, tabakları simiz [email protected] çoktan mutfağa götürüp yıkamış ama hiç yardım etmediğimiz için biraz sinirli olurdu… Programın şimdiye dek yayınlanmış bütün bö- lümlerini www.trt.net.tr adresinden PODCAST ar- Piyango başkasına çıkar, biz de ‘kesin babaanne- dından SES ve daha sonra MODERN ZAMANLAR’ı min dediği gibi para yüzünden bütün aile birbiri- tıklayarak, dinleyebilirsiniz. ne girecek, felaketler yakalarını bırakmayacak, iyi Program Yapımcısı Burçe Dondurmacıoğlu, Tek- ki de bana çıkmadı’ diye kendimizi avuturduk… nik Yönetmen Ahmet Erdoğan ve spikeriniz ben Sonra yeni hayallere dalardık… Belki seneye dan- Füsun Ünsal… söz biraz daha açık giyinir, saat 12’de Zeki Müren yerine İbrahim Tatlıses çıkar, babaannem halama Şimdilik 80li yıllarda kalabildiğiniz kadar kalın. gider … Belki seneye babam biraz daha cömert, Haftaya aynı saatte buluşmak üzere. annem daha az titiz, sunucu da daha güzel olur … İki tekerlekli gıcır gıcır bir bisiklet alınır, Ahmet Amca topları kesmez, Rukiye teyze ‘çok gürültü SİNYAL KAPANIŞ

Geleneksel sanat ve halk müziğimizin çiçekleri bu bahçede... Saz semaileri, longalar, peşrevler, sevda dolu şarkılar; uzun havalar, hoyratlar, burcu burcu Anadolu kokan türküler... Dünden bugüne ses ve saz ustalarımız... Hepsi bu kanalda. TRT kalitesiyle, sizin için her gün 24 saat sizlerle Türkiye’nin her yerinde ve internet üzerinden bütün dünyada.

TRT RADYO 4 Özlemin bittiği nokta

Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği’nin seçkin örneklerini dinleyebileceğiniz program: Akşam Olunca… Hafta içi her gün saat 18:00’den sonra Radyo 4’te… Akşam Olunca 50 RADYOVİZYON

Anadolu’daki bölge radyoları ne için kurulmuştur, varlık amaçları nedir? Radyoculuğun kaynağını Ankara, İstanbul ve İzmir gibi merkez kentlerden öteye taşıyabilmektir… Yayınları “yerinden” gerçekleştirerek illerimizde, köylerimizde, kasabalarımızda olan biteni yakından izleyebilmek; burada yaşayanların dertlerine, tasalarına, sevinçlerine umutlarına yakın durmak; onların radyodan beklentilerine daha iyi yanıt verebilmektir… Gerçek anlamda, ülkemizdeki herkesin sesini, sözünü mikrofona taşıyabilen bir radyoculuğu kurmak, büyütmek ve yaşatmaktır… TRT’nin Bölge Var!.. Radyoları

Yiğit Yavuz Prodüktör lışan radyocular var. Hem de kaç senedir!.. Öyle ya, soruyu soran kişinin yaşından da eski olabilir bölge radyolarımızın tarihi. Yazının başlığı malumu ilâm olmuş, yani zaten bilinen bir şeyi söylemişsin, derseniz haklısınız. Lakin, yeterince tanınmıyor demek bölge rad- Ama ne yazık ki, Trabzon Radyosu’nda görev yap- yolarımız. Neden? Bunun en önemli sebebi her- tığım süre boyunca, konuştuğum büyük kent sa- halde, bu radyoların tanımları gereği bölgesel kinlerinden zaman zaman, “Orada TRT’nin radyo- olmaları. Yayın alanları kısıtlı, her yerden dinlene- su mu var?” sorusunu işitmişimdir. İçim hafiften miyorlar. “Dinlenemiyorlardı” demek daha doğru burulmuştur bu soru sorulduğunda. Demişimdir aslında; bir süredir uydu üzerinden yayına baş- ki, var canım efendim, var elbette; olmaz mı… ladığımız için, bu kısıtlılık bir ölçüde aşıldı, hele Erzurum’da, Trabzon’da, Diyarbakır’da, Antalya’da, yakın zaman sonra internet yayınlarımız başladı- ’de, TRT’nin ayrı ayrı radyoları, burada ça- ğında, çok daha fazla insan bölgesel yayınlarımızı RADYOVİZYON 51 dinleyebilir hale gelecek. Bir de, bu yılın başından Ne yapıyoruz, nasıl yayınlar gerçekleştiriyoruz beri, Radyo-4 yayını içinde bize ayrılan süreyi kul- bölge radyolarında?.. Sorumluluk alanımızda lanma şansına sahibiz. Böylece çok daha fazla yaşayanları ilgilendiren haberlere, röportajlara, insan duyuyor, duyacak artık sesimizi. metinlere yer veriyoruz. Bölge insanının kültürü- ne ait, onların beğenilerine uygun müzik eserleri Tabii ülke çapında dinlenebilir olmakla, bölge yayınlamaya gayret ediyoruz. İçinde bulunduğu- radyolarının temel işlevi değişmeyecek. Nedir o muz yıla kadar, yedi yıl boyunca, günde 12 saatlik temel işlev? Anadolu’daki bölge radyoları ne için bölgesel yayınlarımız vardı. Şimdi ise, Radyo-4 kurulmuştur, varlık amaçları nedir? Radyoculuğun postası içinde, kimi bölgesel olarak, kimi de ülke kaynağını Ankara, İstanbul ve İzmir gibi merkez çapında dinlenen programlar hazırlıyoruz. Tüm kentlerden öteye taşıyabilmektir… Yayınları “ye- programlarımızda yerel unsurlar ön plana çıkı- rinden” gerçekleştirerek illerimizde, köylerimizde, yor; güzel bir isimlendirmeyle “Anadolu Kuşağı” kasabalarımızda olan biteni yakından izleyebil- denen, tüm bölge radyolarının sırasıyla devraldı- mek; burada yaşayanların dertlerine, tasalarına, ğı yayın dilimi içinde, yerelliklerin nasıl güzel bir sevinçlerine umutlarına yakın durmak; onların ulusal renkler tablosunun vazgeçilmez parçaları radyodan beklentilerine daha iyi yanıt verebil- olduğunu, işitsel olarak ortaya koyuyoruz. Hem mektir… Gerçek anlamda, ülkemizdeki herkesin yöre türkülerini, hem de nitelikli pop müzik ürün- sesini, sözünü mikrofona taşıyabilen bir radyocu- lerini ve zengin müzikal mirasımızın vazgeçilmez luğu kurmak, büyütmek ve yaşatmaktır… parçası olan klasik Türk müziği eserlerini sunu- yoruz dinleyicimize. Yöresinden uzak düşmüş, Bölge radyolarında çalışanlar olarak, başarabil- kendini gurbette duyumsayan insanlar, sıladan dik mi işlevimizi yerine getirmeyi? Büyük ölçüde duydukları sesle ferahlatıyorlar yüreklerini. Baş- başardık ki, yayın stüdyomuza telefon edip, rad- ka bir yörenin kültürüyle yetişen dinleyicilerimiz yomuzun onlar için ne kadar önemli olduğunu ise, farklı seslerin, ülkesinin uzak bir köşesine ait ifade eden, radyoyu yaşam biçimlerinin ve kim- zenginliklerin farkına varıyorlar. Böylece bölün- liklerinin bir parçası olarak gören, zaman zaman mez bütünlüğümüzün; bizi biz yapan, Türkiye bizi stüdyomuzda ziyaret eden ya da postayla Cumhuriyeti’nin evlatlarını birleştiren kültürel çam sakızı çoban armağanı gönderilerini aldığı- bağların, bilgi birikiminin, gönül telimizi titreten mız onca insan var. Başardık ki, TRT bölge radyo- şarkıların, türkülerin önemini yeniden, daha güç- larının adıyla aradığımız herkes saygı ve güvenle lü şekilde kavrıyoruz. kabul ediyor röportaj taleplerimizi… Yayıncılık anlamında başaramadığımız, eksik bıraktığımız, Mustafa Kemal’in, Kurtuluş Savaşı daha iyi yapabileceğimiz şeyler de vardır elbet. yıllarında söylediği ünlü söz, böylece Ama yayınlarımız bir yana, eksiklerimizden biri, yeni bir anlam kazanıyor bizler için… kendi reklamımızı yapmakta biraz yetersiz kal- maktı galiba. Radyoculuğun doğasından kaynak- “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa lanan bir mütevazılığın gölgesinde yaptık işimizi. vardır. O satıh bütün vatandır.” demişti İlan panolarında programlarımızın duyuruları yer ya büyük önder… Biz TRT yayıncıları, almadı, radyo adeta televizyonun küçük kardeşi nerede görev yapıyor olursak olalım, gibi algılandı matbuatta. belli hatlar içinde sıkışmış görmüyoruz kendimizi. Yayın hattımız değil, yayın Bir süredir, bu durumun değişmekte olduğunu sathımız vardır bizim. İster bölgesel, görüyor, umutlanıyoruz. Elinizdeki dergi böyle bir değişimin habercisi sanki. 1940’larda, daha ister ulusal çapta yayın yapalım, bizim TRT bile kurulmamışken yayımlanan “Radyo” der- için o satıh vatan topraklarıdır; hatta gisi gözümün önüne geliyor. Bunca zaman sonra daha da ötesi: Nereye giderse gitsin sadece “radyo”ya ayrılan bir yayının hayata geçe- vatanı hep içinde taşıyanların gönül cek olması beni heyecanlandırıyor. topraklarıdır

Evet, radyo var; geçmişte de vardı, gelecekte de var olacak. Bölge yayıncılığı, bölge radyoları da onlara duyulan ihtiyaç sürdüğü müddetçe var olmaya devam edecekler. 52 RADYOVİZYON

Resmi kayıtlara göre Türkiye’de ilk radyo yayını 06 Mayıs 1927’de İstanbul’da başladı. İstanbul’daki ilk deneme İlk yayın 1927’de başlamıştı ancak bundan yayınlarından birisinin Büyük birkaç yıl önce Darülmuallimin (Öğretmen Postane’nin kapısı üzerine okulu) öğretmenlerinden Rüştü Uzel, kendi yerleştirilen bir vericiden halka olanaklarıyla çeşitli denemeler yapmaktaydı. müzik dinletilerek yapıldığı 20 Mart 1923 tarihli Tevhid-i Efkar gazetesi bilinmektedir. konuya ilişkin şöyle bir haber vermişti: “… Darülmuallimin Konferans salonundan bir nutuk, ney ile çalınan bir zeybek şarkısı Radyo Radyo Tarihinden Kısa Kısa terennümanı Darülfünun’dan vazıh bir surette dinlenebilmiştir.”

Kayıtlarda Yer Alan En Eski Yayın Kalıbı 26 Kasım 1927

19:00 Stüdyo Musiki Heyeti’nden Şevkefza Faslı 19:30 Esham ve Tahvilat Borsası Haberleri Telsiz Telefon Orkestrası 20:10 Zahire Borsası Haberleri 20:20 Telsiz Telefon Musiki Heyeti 20:50 Anadolu Ajansı Haberleri Almanya’dan gönderilen Tefi, 21:00 Telsiz Telefon Orkestrası radyonun ilk ses alma makinesiydi. 21:30 Teganni (Matmazel Apostoldi Cihaz, çizme yöntemiyle ses alıyordu. tarafından) Tefi ile ilk kez dönemin Başbakanı Dr. Refik Saydam’ın Zirai Kalkınma Nutku’nun kaydı yapılmış ve ses günde iki kez radyodan verilmişti. RADYOVİZYON 53

Radyonun ilk yıllarında dinleyicilerin hayalleriyle çeşitli biçimler alan, gizemli, etkili bir araçtı gong. İki çeşidi vardı. Yankısı kısa, hafif ve berrak olan küçük gongla programlar arasındaki geçişler vurgulanıyor; büyük olanıysa memleket saat ayarı için kullanılıyordu. 40’lı yıllarda yayınlanan “Radyo” dergisinde gongu anlatan bir yazıda bu büyülü aracın önemine şöyle dikkat çekiliyordu: “Size günde dört defa saat ayarını bildiren ve bazen temsillerin bölüm aralarını ilan eden o muazzam lâvhayı radyonun yayımları arasından çekip alınız. Top atımı olmayan bir donanma günü gibi neşriyat renksiz kalır. Gariptir radyomuzu gezmeğe gelen her ziyaretçi bütün stüdyoları, mikrofon teşkilatını, yayın hususiyetlerini, çalışma tarzını her şeyi görür bitirir de “gong”u görmeden yapamaz. Ona karşı halkın da büyük kıymet verdiğini, itibar gösterdiğini görüyoruz.

Ankara Radyosu’nun gelişmesinin ve kurumsallaşmasının hız kazanması, bir anlamda, 1941 yılı ortalarında Vedat Nedim Tör’ün radyoya müdür atanmasıyla başlamıştır. Kendisi, yönetim, işletmecilik, programcılık ve personel politikaları açısından Ankara Radyosu 1938 yılında bugün hala çok önemli aşamalar kaydeden yayınlarını sürdürmekte olduğu binaya bir yönetici olarak kabul taşındı. Bu tarih, yayıncılık ve teknik edilmektedir* gelişmeler açısından büyük önem taşı- *Yazgan,Önce Radyo Vardı, 2006:17 maktaydı. 54 RADYOVİZYON

İlk Naklen Yayınların yapıldığı yerlerden Taksim Stadı Radyodan ilk maç naklen yayını 20 Kaynaklara göre İstanbul Radyosu’nun ilk sanatçı Temmuz 1934’de gerçekleştirilmişti. kadrosu şu isimlerden oluşmaktadır: “Tamburi Yer, Kadıköy’deki emektar Fenerbahçe Mesut Cemil, Neyzen Tevfik (Kolaylı), Kemençeci Stadı. Fenerbahçe ile Avusturya’nın Ruşen Ferit (Kam), Tamburi Refik Fersan, Kanuni WAC takımları karşılaşıyor. Maç rad- Vecihe Daryal Hanım, daha sonra Kanuni Ahmet yodan naklen verilecek. Maçın spikeri Yatman, Kemani Cevdet (Çağla) Bey ve ilk de sesi daha önce denetimden geçen hanende Zeki (Çağlarman) Bey. * ve radyo spikeri olan Eşref Şefik. Bu, *İstanbul Radyosu, 2000:72 Türkiye’nin hem spor, hem de yayın tarihinde bir futbol maçının radyodan ilk kez yayınıdır.* *İstanbul Radyosu, 2000:78)

TRT radyolarının ilk dünya kupası 1960’lı yılların unutulmaz radyo maç naklen yayını 30 Temmuz karakteri “Yuki”nin yaratıcısı Orhan 1966’da yapılmıştı. Maç, ev Boran, ülkemizin ilk talk show sahibi İngiltere ile Almanya ustası olarak radyoda geniş bir arasında oynanıyordu. Ancak dinleyici kitlesine sahipti. Yuki ile organizasyon komitesinin yaptığı sohbetler halk arasında bürokratik engeli sonucu büyük beğeni kazanmıştı. Yuki’nin TRT’ye mikrofon ve anlatım yeri yaşadığı komik, heyecanlı gerçek sağlanamayınca, sunucu Halit dışı olaylar, gündelik sorunlar, Kıvanç, gazetecilere ayrılan ahlaki değerler sohbet konularını telefonlardan birini kiralayarak oluşturuyordu. Program uzun naklen yayını gerçekleştirmişti. yıllar devam etti.

Radyo oyunlarının dinleyicilerde edebiyata ilgiyi uyandırmak, tiyatro sevgisi kazandırmak, sade ve temiz konuşma dilini yaygınlaştırmak gibi önemli işlevleri vardı. 1940’lı yılların ortalarında “Radyo Temsil Kolu” adını taşıyan sözlü tiyatro çalışmaları, sonraki yıllarda “Mikrofonda Tiyatro”, “Arkası Yarın” gibi isimlerle günümüze kadar devam ederek radyonun klasikleri arasında yerini aldı. RADYOVİZYON 55

Radyodaki çocuk programları 1941 yılından itibaren “Radyo Çocuk Kulübü” adı ile yeni bir kimlik kazandı. Programı hazırlayan Kulübün Ayşe Ablası (Neriman Hızır), üye olmanın tek şartını Radyo dergisine şöyle açıklıyordu:

“İster Türkiye’de olsun ister yabancı ülkelerde Çarşamba günleri saat 18.45’de radyosunun başında bizi dinleyen her Türk çocuğu Radyo Çocuk Kulübü’nün üyesidir.”

1938’de Sadi Yaver Ataman’ın başlattığı açıklamalı halk müziği programları, Muzaffer Sarısözen’in önderliğinde Yurtan Sesler Topluluğu’na dönüştü. Bu topluluk 1954 ‘de yine Muzaffer Sarısözen’in önderliğinde İstanbul Radyosu’nda çalışmalarını sürdürecek, daha sonraki yıllarda Nida Tüfekçi bu görevi devralacaktı. (*) (*) Dünden Bugüne Radyo Televizyon (1927-1990), s:16

40 37,02

35

30

25 21,44 20 19,3

15 12,45 10

5 4,94 2 1,57 0 0,48

için Diğer Eğittiği için Kültürümü Fikrim Yok Eğlendirdiği için arttırdığı için Vakit Geçirmek Hem Eğittiği hem Haber verdiği için Eğlendirdiği için

TRT Genel Müdürlüğü ilk kez 1976 yılında dinleyici eğilimlerini belirlemek için bir kamuoyu araştırması yapmıştı. Devlet İstatistik Enstitüsü’yle işbirliği İlk sayısı 15 Aralık 1941 tarihini taşıyan içerisinde gerçekleştirilen araştırmada önemli veriler “Radyo” dergisini Matbuat Umum Müdürlüğü elde edilmişti. Örneğin “Neden Radyo Dinliyorsunuz” (Bugünkü Basın Yayın Genel Müdürlüğü) sorusuna en yüksek oranda (%37.02) “hem eğittiği hem çıkarmıştı. Her ayın 15’inde yayımlanan eğlendirdiği için” yanıtı gelmişti. Görünen o ki; bugün dergide haftalık yayın kalıpları, program olduğu gibi dün de radyonun en önemli işlevleri tanıtımları, programlardan alıntılar, radyo eğitme ve eğlendirmeydi. ile ilgili haber ve yenilikler, radyo tiyatrosu sanatçılarının hayat hikayeleri gibi pek çok konuya yer veriliyordu. 56 RADYOVİZYON

Ata’m›z›n Sevdi¤i fiark›lar ­RADYONUN Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, Ata’m›z›n en sevdi¤i flark›lar› bir CD’de toplad› ve müzikseverlerin be¤enisine sundu. CD’de yer alan flark›lar, Ata’m›z›n meclisinde bulunan kiflilerin an›lar›n›n ABECE’Sİ yer ald›¤› belgelerden yararlan›larak belirlendi. CD, fief Mustafa Erses yönetimindeki TRT Ankara, ‹stanbul, ‹zmir Ülkemizde radyoculuk kitapları az yazılıyor. Mevcut kitapların çoğu, eski Radyolar› TSM ses ve saz sanatç›lar›n›n yorumlar›yla haz›rland›. radyocuların anılarının derlendiği eserler. Radyoculuk tarihi, radyoda yayın etiği ve hukuku gibi konulara değinen kitaplar da var. Bununla birlikte, tama- men yayın pratiğine dönük, özellikle teknik ayrıntılara, yayın ve program tüm TRT Marketlerde... uygulamalarına yer veren kitaplar bulmak zor. Bu tür bir ihtiyacı karşılama iddiasındaki kitaplar açısından, güncellik önemli bir mesele olarak ortaya çıkıyor. Örneğin, diğer yazarlara haksızlık etmemek kaydıyla, bir radyoculuk ders kitabı olarak en kapsamlı çalışma görünümündeki Prof. Dr. Aysel Aziz’in “Radyo Yayıncılığı” kitabının, 1985’teki ilk baskısının ardından, ikinci baskısı yapılana kadar 17 sene geçmiş. Yayıncılık gibi, toplum hayatının dinamikleri çerçevesinde sürekli evrilen ve teknolojisi neredeyse aydan aya değişip gelişen bir alanda yazılmış bir kitabın, 17 koca yıl boyunca değişmeden okunmaya ve okutulmaya devam etmesi, üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Ne yazık ki, başka başlıklarda çok sayıda iletişim kitabı yayımlanırken, radyoculuk alanımız, Ütopya Yayınları, basılı eserler bakımından fakir kalmıştır. Ekim 2008

Bu boşluğu bir nebze doldurmak üzere, şimdi radyo hakkında yazılmış kapsamlı bir el kitabıyla karşı karşıyayız. Radyo nedir, ne tür radyo yayın anlayışları vardır, radyoculuğun teknolojisi, program türleri ve yapım yöntemleri, sunuculuk; bu ve benzeri başlıklar, yaklaşık 300 sayfalık bir çalışmada toplanmış. Okuyucuyu ayrıntıya boğmayan, bir el kitabının hacmini aşmamaya dikkat ederek yazılmış bir kitap, “Radyonun Abece’si”. Adının hakkını vererek, A’dan Z’ye radyoculuk mesleğiyle ilgili bütün başlıkları, kolay takip edilir bir sistematik içinde sunuyor.

Kitabın yazarı Yiğit Yavuz, bir TRT prodüktörü. Bununla birlikte, Önsöz’de belirtildiğine göre, kitap TRT’nin yayın ilkeleri ve yapım anlayışıyla sınırlı bir çerçevede hazırlanmamış. Bunun yerine, radyoculuğun evrensel, her tür yayın kuruluşu ve yayıncı için geçerli olacak kural, teknik, donanım ve yöntemlerini sunuyor. Özellikle, radyoculukla yeni tanışan ya da sıfırdan bir radyo istasyonu oluşturmaya niyetlenen insanlara yol gösterici nitelikte. Bununla birlikte, sa- dece hevesli amatörler için değil, yıllarını yayın işinde geçirmiş insanlar için de CD yararlı olacak birçok bilgi içeriyor. Çünkü, çalışanlarına hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimler veren, başlı başına bir okul niteliği taşıdığı hep vurgulanan TRT bir tarafa, özel radyo çalışanı meslektaşlarımızın çoğu, radyoculuğu işe başladıktan sonra öğreniyorlar ve yayın hayatları boyunca, doğru ve yanlış yayıncılık tavırları atbaşı gidiyor. Oysa, okuma ve yazmada olduğu gibi, mesleklerde de önce işin abecesini öğrenmek esas olmalı. Yayın dünyasında bu bakış açısının eksikliği, ne yazık ki, fark edilmeyecek gibi değil.

“Radyonun Abece’si”ni çekici kılan unsurlardan biri de, yazarın kişisel yayıncılık deneyimlerini, kuramsal bilgilerle harmanlayarak sunması. Böylece kitaptaki bilg- ilerin yayın ve yapıma nasıl uygulanacağı kolay anlaşılabiliyor. Öte yandan, yabancı baskılı kitaplarda bile bulması zor olan birtakım bilgiler, örneğin radyo stüdyolarının yalıtım ve akustik özellikleri, ilk kez bir radyoculuk kitabına girmiş. Yine, sunuculuğa ayrılmış bir bölüm de ilk kez bir radyoculuk el kitabında karşımıza çıkıyor. Kısacası, “Radyonun Abece’si”, her radyocunun el altında bulundurmak isteyeceği nitelikte bir çalışma.

(0312) 490 51 50 • 463 43 43 / 4148 - 4149 - 4050 www.trt.net.tr ankara•istanbul•izmir•antalya•mersin•diyarbak›r•erzurum•trabzon Ata’m›z›n Sevdi¤i fiark›lar

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, Ata’m›z›n en sevdi¤i flark›lar› bir CD’de toplad› ve müzikseverlerin be¤enisine sundu. CD’de yer alan flark›lar, Ata’m›z›n meclisinde bulunan kiflilerin an›lar›n›n yer ald›¤› belgelerden yararlan›larak belirlendi. CD, fief Mustafa Erses yönetimindeki TRT Ankara, ‹stanbul, ‹zmir Radyolar› TSM ses ve saz sanatç›lar›n›n yorumlar›yla haz›rland›.

tüm TRT Marketlerde...

CD

(0312) 490 51 50 • 463 43 43 / 4148 - 4149 - 4050 www.trt.net.tr ankara•istanbul•izmir•antalya•mersin•diyarbak›r•erzurum•trabzon 58 RADYOVİZYON RADYO- 1 (TÜRKİYE RADYOLARI BİRİNCİ PROGRAMI) PAZARTESİ 11.00 HABERLER 13.15 YAŞARKEN (Canlı) (İstanbul) 06.00 HABERLER, DENİZ - HAVA RAPORU 11.05 DOSYA (Canlı) (İstanbul) 14.30 BİR ADIM ÖNDE (Ankara) 06.10 KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİMİZ (BOŞNAKÇA) (Ankara) 12.00 HABERLER 15.00 HABERLER 06.45 GÜNAYDIN TÜRKİYE (Ankara) 12.05 DENİZ DÜNYASI (Canlı) (İzmir) 15.05 DÜN BUGÜN YARIN (Canlı) 07.30 HABERLER 12.45 DOĞRU TÜRÇE (Ankara) (Yapım : TSR - Yayın: Ankara) 07.40 GÜNDEM (Canlı Kuşak - Ankara) 12.55 REKLAMLAR VE PROGRAM TANITIMI (Ankara) 15.55 RADYO VE PROGRAM TANITIMLARI 09.40 ARKASI YARIN 13.00 HABERLER 16.00 HABERLER 10.00 HABERLER 13.15 YAŞARKEN (Canlı) (İstanbul) 16.05 EKONOMİ GÜNLÜĞÜ (Canlı) (Ankara) 10.05 PAYLAŞTIKÇA (Canlı) (İzmir) 14.30 MÜREKKEP KOKUSU (Ankara) 17.00 HABERLER 11.00 HABERLER 15.00 HABERLER 17.05 HAK DOSTUM DİYE BAŞLAYALIM SÖZE 11.05 DOSYA (Canlı) (İstanbul) 15.05 DÜN BUGÜN YARIN (Canlı) (Yapım : İzmir - Yayın: Ankara) 12.00 HABERLER (Yapım : TSR - Yayın: Ankara) 17.30 SPORUN YILDIZLARI (Ankara) 12.05 GÜNDEMDEKİ ENERJİ (Canlı) (Ankara) 15.55 RADYO VE PROGRAM TANITIMLARI 18.00 HABERLER 12.45 DOĞRU TÜRÇE (Ankara) 16.00 HABERLER 18.05 GÜN ÖTESİ (Canlı) (İstanbul) 12.55 REKLAMLAR VE PROGRAM TANITIMI (Ankara) 16.05 EKONOMİ GÜNLÜĞÜ (Canlı) (Ankara) 19.00 HABERLER 13.00 HABERLER 17.00 HABERLER 19.30 HAYAT BİLGİSİ (Canlı) (İzmir) 13.15 YAŞARKEN (Canlı) (İstanbul) 17.05 TELGRAFIN TELLERİ (Ankara) 20.30 ÇOCUKLARLA BAŞBAŞA (Ankara) 14.30 TÜRK SİNEMASI (Ankara) 17.30 SPOR DÜNYASI (PERFORMANS DIŞARIDA) 21.00 HABERLER 15.00 HABERLER (Canlı) (İzmir) 21.02 RADYO TİYATROSU 15.05 DÜN BUGÜN YARIN (Canlı) 18.00 HABERLER 22.00 MÜZİK ATÖLYESİ (Ankara) (Yapım : TSR - Yayın: Ankara) 18.05 GÜN ÖTESİ (Canlı) (İstanbul) 22.45 BİR ROMAN BİR HİKAYE 15.55 RADYO VE PROGRAM TANITIMLARI 19.00 HABERLER (Yapım: İstanbul - Yayın: Ankara) 16.00 HABERLER 19.30 HAYAT BİLGİSİ (Canlı) (İzmir) 23.00 HABERLER 16.05 EKONOMİ GÜNLÜĞÜ (Canlı) (Ankara) 20.30 ÇOCUKLARLA BAŞBAŞA (Ankara) 23.15 GECENİN İÇİNDEN (Canlı Kuşak - İstanbul) 17.00 HABERLER 21.00 HABERLER 01.00 HABERLER 17.05 BANDIRMA VAPURU'NDA ÜÇ GÜN 21.05 ÇOKTAN SEÇMELİ (Canlı) (Ankara) 01.05 MAVİ BİLYE (Ankara) (Tekrar) (Yapım : İzmir - Yayın: Ankara) 21.30 KAMPÜS (Ankara) 01.45 DOĞRU TÜRÇE (Ankara) (Tekrar) 17.30 SPOR DÜNYASI (Canlı) (Ankara) 22.00 HAYATIM MÜZİK ( Ankara) 01.55 TÜRK HALK ÇALGILARINDAN EZGİLER (Ankara) 18.00 HABERLER 22.45 BİR ROMAN BİR HİKAYE 02.00 HABERLER 18.05 GÜN ÖTESİ (Canlı) (İstanbul) (Yapım: İstanbul - Yayın: Ankara) 02.05 BİR ADIM ÖNDE (Ankara) (Tekrar) 19.00 HABERLER 23.00 HABERLER 02.35 DEMOKRASİ SÜRECİNDE (Ankara) 19.30 HAYAT BİLGİSİ (Canlı) (İzmir) 23.15 GECENİN İÇİNDEN (Canlı Kuşak - Ankara) (Cumartesi'den Tekrar) 20.30 ÇOCUKLARLA BAŞBAŞA (Ankara) 01.00 HABERLER 03.00 HABERLER 21.00 HABERLER 01.05 DENİZ DÜNYASI (Tekrar) 03.05 DÜN BUGÜN YARIN (Tekrar) 21.05 YILLAR BOYU EN İYİLER (Ankara) (Yapım : İzmir - Yayın: Ankara) (Yapım : TSR - Yayın: Ankara) 22.00 GENÇLERE ÖZEL ( Ankara) 01.45 DOĞRU TÜRÇE (Ankara) (Tekrar) 04.00 HABERLER 22.45 BİR ROMAN BİR HİKAYE 01.55 TÜRK HALK ÇALGILARINDAN EZGİLER (Ankara) 04.05 HAK DOSTUM DİYE BAŞLAYALIM SÖZE (Tekrar) (Yapım: İstanbul - Yayın: Ankara) 02.00 HABERLER (Yapım : İzmir - Yayın: Ankara) 23.00 HABERLER 02.05 MÜREKKEP KOKUSU (Ankara) (Tekrar) 04.30 SPORUN YILDIZLARI (Ankara) (Tekrar) 23.15 GECENİN İÇİNDEN (Canlı Kuşak - İstanbul) 02.35 ÇOKTAN SEÇMELİ (Ankara) (Tekrar) 05.00 HABERLER 01.00 HABERLER 03.00 HABERLER 05.05 PAYLAŞTIKÇA (Ankara) (Tekrar) 01.05 GÜNDEMDEKİ ENERJİ (Ankara) (Tekrar) 03.05 DÜN BUGÜN YARIN (Tekrar) 01.45 DOĞRU TÜRÇE (Ankara) (Tekrar) (Yapım : TSR - Yayın: Ankara) PERŞEMBE 01.55 TÜRK HALK ÇALGILARINDAN EZGİLER (Ankara) 04.00 HABERLER 06.00 HABERLER, DENİZ - HAVA RAPORU 02.00 HABERLER 04.05 TELGRAFIN TELLERİ (Ankara) (Tekrar) 06.10 KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİMİZ (Çerkezce) (Ankara) 02.05 TÜRK SİNEMASI (Ankara) (Tekrar) 04.30 SPOR DÜNYASI (PERFORMANS DIŞARIDA)(Tekrar) 06.45 GÜNAYDIN TÜRKİYE (Ankara) 02.35 İPİN UCU (Ankara) (Perşembe'den Tekrar) (Yapım : İzmir - Yayın: Ankara) 07.30 HABERLER 03.00 HABERLER 05.00 HABERLER 07.40 GÜNDEM (Canlı Kuşak - Ankara) 03.05 DÜN BUGÜN YARIN (Tekrar) 05.05 PAYLAŞTIKÇA (Ankara) (Tekrar) 09.40 ARKASI YARIN (Yapım : TSR - Yayın: Ankara) 10.00 HABERLER 04.00 HABERLER ÇARŞAMBA 10.05 PAYLAŞTIKÇA (Canlı) (İzmir) 04.05 BANDIRMA VAPURU'NDA ÜÇ GÜN (Tekrar) 06.00 HABERLER, DENİZ - HAVA RAPORU 11.00 HABERLER (Yapım : İzmir - Yayın: Ankara) 06.10 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (Ankara) 11.05 DOSYA (Canlı) (İstanbul) 04.30 SPOR DÜNYASI (Ankara) (Tekrar) 06.40 TÜRK HALK ÇALGILARINDAN EZGİLER (Ankara) 12.00 HABERLER 05.00 HABERLER 06.45 GÜNAYDIN TÜRKİYE (Ankara) 12.05 ATIK SERVETTİR (Canlı) (Ankara) 05.05 PAYLAŞTIKÇA (Tekrar) 07.30 HABERLER 12.45 DOĞRU TÜRÇE (Ankara) (Yapım : İzmir - Yayın: Ankara) 07.40 GÜNDEM (Canlı Kuşak - Ankara) 12.55 REKLAMLAR VE PROGRAM TANITIMI (Ankara) 09.40 ARKASI YARIN 13.00 HABERLER SALI 10.00 HABERLER 13.15 YAŞARKEN (Canlı) (İstanbul) 06.00 HABERLER, DENİZ - HAVA RAPORU 10.05 PAYLAŞTIKÇA (Canlı) (Ankara) 14.30 MODERN ZAMANLAR (Ankara) 06.10 KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİMİZ (ARAPÇA) (Ankara) 11.00 HABERLER 15.00 HABERLER 06.45 GÜNAYDIN TÜRKİYE (Ankara) 11.05 DOSYA (Canlı) (İstanbul) 15.05 DÜN BUGÜN YARIN (Canlı) 07.30 HABERLER 12.00 HABERLER (Yapım : TSR - Yayın: Ankara) 07.40 GÜNDEM (Canlı Kuşak - Ankara) 12.05 MAVİ BİLYE (Canlı) (Ankara) 15.55 RADYO VE PROGRAM TANITIMLARI 09.40 ARKASI YARIN 12.45 DOĞRU TÜRÇE (Ankara) 16.00 HABERLER 10.00 HABERLER 12.55 REKLAMLAR VE PROGRAM TANITIMI (Ankara) 16.05 EKONOMİ GÜNLÜĞÜ (Canlı) (Ankara) 10.05 PAYLAŞTIKÇA (Canlı) (Ankara) 13.00 HABERLER 17.00 HABERLER RADYOVİZYON 59

17.05 DİN VE AHLAK (Ankara) (Yapım: İstanbul - Yayın: Ankara) 23.15 GECENİN İÇİNDEN (Canlı Kuşak - Ankara) 17.30 SPOR DÜNYASI (Canlı) (Ankara) 23.00 HABERLER 01.00 HABERLER 18.00 HABERLER 23.15 GECENİN İÇİNDEN (Canlı Kuşak - Ankara) 01.05 GECE TİYATROSU 18.05 GÜN ÖTESİ (Canlı) (İstanbul) 01.00 HABERLER 02.05 HAFTA SONU (BAŞKENT EKSPRESİ)(Ankara) 19.00 HABERLER 01.05 YEŞİL BAKIŞ (Tekrar) (Tekrar) 19.30 HAYAT BİLGİSİ (Canlı) (İzmir) (Yapım : İzmir - Yayın: Ankara) 04.00 HABERLER 20.30 CAN ERİKLERİNİN DÜŞLERİ (Ankara) 01.45 DOĞRU TÜRÇE (Ankara) (Tekrar) 04.05 SABAHA DOĞRU 1 (Ankara) 21.00 HABERLER 01.55 TÜRK HALK ÇALGILARINDAN EZGİLER (Ankara) 05.00 HABERLER 21.05 İPİN UCU (Ankara) 02.00 HABERLER 05.05 SABAHA DOĞRU 2 (Ankara) 21.30 SEYYAH (Ankara) 02.05 ERMENİ MESELESİ (Ankara) (Tekrar) 22.00 MÜZİK ATÖLYESİ (Canlı) (Ankara) 02.35 ORKESTRALARDAN HAFİF MÜZİK (Ankara) PAZAR 22.45 BİR ROMAN BİR HİKAYE 03.00 HABERLER 06.00 HABERLER, DENİZ - HAVA RAPORU (Yapım: İstanbul - Yayın: Ankara) 03.05 DÜN BUGÜN YARIN (Tekrar) 06.10 TÜRKÜLER GEÇİDİ (Ankara) 23.00 HABERLER (Yapım : TSR - Yayın: Ankara) 06.30 GÜNAYDIN TÜRKİYE (İzmir) 23.15 GECENİN İÇİNDEN (Canlı Kuşak - İstanbul) 04.00 HABERLER 07.30 HABERLER 01.00 HABERLER 04.05 EL EMEĞİ GÖNÜL İŞİ (Tekrar) 07.40 TÜRK POP MÜZİĞİ (Ankara) 01.05 GİZLİ GERÇEK (Ankara) (Yapım : İzmir - Yayın: Ankara) 08.00 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (Ankara) 02.00 HABERLER 04.30 SPOR DÜNYASI (Ankara) (Tekrar) 08.30 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (Ankara) 02.05 MODERN ZAMANLAR (Ankara) (Tekrar) 05.00 HABERLER 09.00 HABERLER 02.35 TARİHİN DÖNÜM NOKTALARI (Ankara) 05.05 PAYLAŞTIKÇA (Ankara) (Tekrar) 09.05 MÜZİK KUTUSU (Karma) (Ankara) (Pazar'dan Tekrar) 09.40 ARKASI YARIN 03.00 HABERLER CUMARTESİ 10.00 HABERLER 03.05 DÜN BUGÜN YARIN (Tekrar) 06.00 HABERLER, DENİZ - HAVA RAPORU 10.05 SANATÇILARIMZDAN BİRER TÜRKÜ (Yapım : TSR - Yayın: Ankara) 06.10 TÜRKÜLER GEÇİDİ (Ankara) 10.30 SANATÇILARIMZDAN BİRER ŞARKI 04.00 HABERLER 06.30 GÜNAYDIN TÜRKİYE (İzmir) 11.00 HABERLER 04.05 DİN VE AHLAK (Ankara) (Tekrar) 07.30 HABERLER 11.05 TATİL SABAHI (Ankara) 04.30 SPOR DÜNYASI (Ankara) (Tekrar) 07.40 TÜRK POP MÜZİĞİ (Ankara) 12.55 REKLAMLAR VE PROGRAM TANITIMI (Ankara) 05.00 HABERLER 08.00 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (Ankara) 13.00 HABERLER 05.05 PAYLAŞTIKÇA (Tekrar) 08.30 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (Ankara) 13.15 TÜRK POP MÜZİĞİ (Ankara) (Yapım : İzmir - Yayın: Ankara) 09.00 HABERLER 13.35 TARİHİN DÖNÜM NOKTALARI (Ankara) 09.05 ÇOCUĞUN DÜNYASI 14.00 BİR SOLİST (THM) (Ankara) CUMA (Yapım: İstanbul - Yayın: Ankara) 14.15 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (Ankara) 06.00 HABERLER, DENİZ - HAVA RAPORU 09.40 ARKASI YARIN 14.45 TÜRK POP MÜZİĞİ (Ankara) 06.10 TASAVVUF MÜZİĞİ (Ankara) 10.00 HABERLER 15.00 HABERLER 06.30 CUMA SABAHI (Ankara) 10.05 SANATÇILARIMDAN BİRER ŞARKI (Ankara) 15.05 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (Ankara) 07.30 HABERLER 10.35 TÜRKÜLERDEN BİR DEMET (Ankara) 15.30 ANKARA RADYOSU ÇOKSESLİ KOROSU (Ankara) 07.40 GÜNDEM (Canlı Kuşak - Ankara) 11.00 HABERLER 15.45 TÜRK HALK ÇALGILARINDAN EZGİLER (Ankara) 09.40 ARKASI YARIN 11.05 HAFTA SONU (BAŞKENT EKSPRESİ) (Ankara) 16.00 HABERLER 10.00 HABERLER 12.55 REKLAMLAR VE PROGRAM TANITIMI (Ankara) 16.05 SOLİSTLER GEÇİDİ (TSM) (Ankara) 10.05 PAYLAŞTIKÇA (Canlı) (Ankara) 13.00 HABERLER 16.30 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (Ankara) 11.00 HABERLER 13.15 TÜRK POP MÜZİĞİ (Ankara) 17.00 HABERLER 11.05 DOSYA (Canlı) (İstanbul) 13.35 DEMOKRASİ SÜRECİNDE (Ankara) 17.05 İHTİMALLER DENİZİ (Ankara) 12.00 HABERLER 14.00 BİR SOLİST (THM) (Ankara) 18.00 AKŞAM FASLI ( SEGAH ) (Ankara) 12.05 YEŞİL BAKIŞ (Canlı) (İzmir) 14.15 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (Ankara) 18.30 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (Ankara) 12.45 DOĞRU TÜRÇE (Ankara) 14.45 TÜRK POP MÜZİĞİ (Ankara) 19.00 HABERLER 12.55 REKLAMLAR VE PROGRAM TANITIMI (Ankara) 15.00 HABERLER 19.30 PARLAMENTODA BU HAFTA (Haber Merkezi) 13.00 HABERLER 15.05 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (Ankara) 20.00 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (Ankara) 13.15 YAŞARKEN (Canlı) (İstanbul) 15.30 TÜRKÜLER GEÇİDİ (Ankara) 20.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (Ankara) 14.30 ERMENİ MESELESİ (Ankara) 16.00 HABERLER 21.00 HABERLER 15.00 HABERLER 16.05 SOLİSTLER GEÇİDİ (TSM) (Ankara) 21.05 TÜRK POP MÜZİĞİ (Ankara) 15.05 DÜN BUGÜN YARIN (Canlı) 16.30 YURTTAN SESLER (Ankara) 21.30 SOLİSTLER GEÇİDİ (TSM) (Ankara) (Yapım : TSR - Yayın: Ankara) 17.00 HABERLER 22.00 KÜÇÜK KONSER (ÇSM) (Ankara) 15.55 RADYO VE PROGRAM TANITIMLARI 17.05 GÖKKUŞAĞI (Ankara) 22.30 SAZLARLA TSM (Ankara) 16.00 HABERLER 18.00 AKŞAM FASLI ( UŞŞAK ) (Ankara) 22.45 BİR ROMAN BİR HİKAYE 16.05 EKONOMİ GÜNLÜĞÜ (Canlı) (Ankara) 18.30 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (Ankara) (Yapım: İstanbul - Yayın: Ankara) 17.00 HABERLER 19.00 HABERLER 23.00 HABERLER 17.05 EL EMEĞİ GÖNÜL İŞİ (İzmir) 19.30 TÜRK POP MÜZİĞİ (Ankara) 23.15 GECENİN İÇİNDEN (Canlı Kuşak - İzmir) 17.30 SPOR DÜNYASI (Canlı) (Ankara) 20.00 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (TSM) (Ankara) 01.00 HABERLER 18.00 HABERLER 20.30 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (Ankara) 01.05 RADYO TİYATROSU (Çarşamba'dan Tekrar) 18.05 GÜN ÖTESİ (Canlı) (İstanbul) 21.00 HABERLER 02.05 TATİL SABAHI (Ankara) (Tekrar) 19.00 HABERLER 21.05 TÜRK POP MÜZİĞİ (Ankara) 04.00 HABERLER 19.30 HAYAT BİLGİSİ (Canlı) (İzmir) 21.30 TÜRKÜLER GEÇİDİ (Ankara) 04.05 SABAHA DOĞRU 1 (Ankara) 20.30 TASAVVUF MÜZİĞİ (Ankara) 22.00 SOLİSTLER GEÇİDİ (TSM) (Ankara) 05.00 HABERLER 21.00 HABERLER 22.30 TÜRK HALK ÇALGILARINDAN EZGİLER (Ankara) 05.05 SABAHA DOĞRU 2 (Ankara) 21.05 RADYO SANATÇILARI KONSERİ (TSM) (Ankara) 22.45 BİR ROMAN BİR HİKAYE 22.00 MÜZİK ATÖLYESİ (Canlı) (Ankara) (Yapım: İstanbul - Yayın: Ankara) 22.45 BİR ROMAN BİR HİKAYE 23.00 HABERLER 60 RADYOVİZYON RADYO- 2 (TRT-FM) (TÜRKİYE RADYOLARI İKİNCİ PROGRAMI)

PAZARTESİ 09.00 HAREKET ZAMANI (İstanbul) 14.00 BİZ BİZE (İzmir) 07.00 TRT-FM İLE GÜN BAŞLIYOR (İstanbul) 11.00 GÜNÜN SOLİSTLERİ (İstanbul) (RADYO-4 İLE ORTAK) 16.00 İMBAT (İzmir) 09.00 HAREKET ZAMANI (İstanbul) 12.00 BUYRUN RADYO (İzmir) 18.00 ATALAY DEMİRCİ İLE GÜNÜN SESİ (Ankara) 11.00 GÜNÜN SOLİSTLERİ (İzmir) 14.00 BİZ BİZE (İzmir) 22.00 GECEYE DOĞRU (İstanbul) (RADYO-4 İLE ORTAK) 16.00 İMBAT (İzmir) YEDİTEPEDEN / NEJAT ÇETİNOK 12.00 BUYRUN RADYO (İzmir) 18.00 STÜDYO TEMPO (Ankara) 24.00 GECEDEN SABAHA (Ankara) 14.00 BİZ BİZE (İzmir) 20.00 YAŞAYAN ŞARKILAR (Ankara) (ANADOLU EKSPRESİ) 16.00 İMBAT (İzmir) 22.00 GECEYE DOĞRU (İstanbul) 18.00 AKŞAM OLA (Ankara) HAKAN EREN’LE 45’LİKLER CUMARTESİ 22.00 GECEYE DOĞRU (İstanbul) 24.00 GECEDEN SABAHA (Ankara) (UYKUSUZLAR KULÜBÜ) 07.00 TRT-FM İLE GÜN BAŞLIYOR (İstanbul) MURAT EVGİN’LE GECEYE DOĞRU 10.00 BİR KADIN BİR ERKEK (İstanbul) 24.00 GECEDEN SABAHA (Ankara) PERŞEMBE PELİNSU PİR - LEVENT TÜLEK (RADYO) 07.00 TRT-FM İLE GÜN BAŞLIYOR (İstanbul) 12.00 BUYRUN RADYO (İzmir) 09.00 HAREKET ZAMANI (İstanbul) 14.00 BİZ BİZE (İzmir) SALI 11.00 GÜNÜN SOLİSTLERİ (İstanbul) (RADYO-4 İLE ORTAK) 16.00 İMBAT (İzmir) 07.00 TRT-FM İLE GÜN BAŞLIYOR (İstanbul) 12.00 BUYRUN RADYO (İzmir) 18.00 YAYINDAYIZ (Ankara) 09.00 HAREKET ZAMANI (İstanbul) 14.00 BİZ BİZE (İzmir) 22.00 GECEYE DOĞRU (İstanbul) 11.00 GÜNÜN SOLİSTLERİ (Ankara) 16.00 İMBAT (İzmir) EKREM ATAER’LE GECEYE DOĞRU (RADYO-4 İLE ORTAK) 18.00 GÜZEL ŞEYLER (İstanbul) 24.00 GECEDEN SABAHA (İzmir) 12.00 BUYRUN RADYO (İzmir) 20.00 NEŞELİ SAATLER (Ankara) (MAVİ YOLCULUK) 14.00 BİZ BİZE (İzmir) 22.00 GECEYE DOĞRU (İstanbul) 16.00 İMBAT (İzmir) AH O YILLAR / ÖMER ÖNDER PAZAR 18.00 FUAT GÜNER’LE MÜZİK ÖMÜR BOYU (İstanbul) 24.00 GECEDEN SABAHA (Ankara) 07.00 TRT-FM İLE GÜN BAŞLIYOR (İstanbul) 20.00 SUNİ GÜNDEM (Ankara) (MANZARALAR) 10.00 BİR PAZAR HATIRASI (İstanbul) 22.00 GECEYE DOĞRU (İstanbul) 12.00 BUYRUN RADYO (İzmir) ALİ-AYSUN KOCATEPE İLE GECEYE DOĞRU CUMA 14.00 BİZ BİZE (İzmir) 24.00 GECEDEN SABAHA (Ankara) 07.00 TRT-FM İLE GÜN BAŞLIYOR (İstanbul) 16.00 İMBAT (İzmir) (AYIŞIĞI) 09.00 HAREKET ZAMANI (İstanbul) 18.00 BİR ANKARA AKŞAMI (Ankara) 11.00 GÜNÜN SOLİSTLERİ (Ankara) 22.00 GECEYE DOĞRU (İstanbul) ÇARŞAMBA (RADYO-4 İLE ORTAK) ENİS FOSFOROĞLU İLE 120 DAKİKA 07.00 TRT-FM İLE GÜN BAŞLIYOR (İstanbul) 12.00 BUYRUN RADYO (İzmir) 24.00 GECEDEN SABAHA (İzmir) (GECE FREKANSI)

RADYO 1 FREKANSLARI

ANKARA FM 93.3 FM 89.4

ADIYAMAN FM 88.8 KÜTAHYA FM 90.2

ANTALYA FM 88.4 MANİSA FM 92.1

BOLU FM 94.8 MERSİN FM 92.0

BURSA FM 99.5 MUĞLA FM 105.3

ERZİNCAN FM 88.0 RİZE FM 103.0

ERZURUM FM 90.8 ŞANLIURFA FM 98.1

ESKİŞEHİR FM 89.0 TOKAT FM 94.4

HAKKÂRİ FM 90.3 VAN FM 94.8

IĞDIR FM 102.2 YOZGAT FM 98.0

İSTANBUL FM 95.6 ZONGULDAK FM 88.8 RADYOVİZYON 61 RADYO- 3 (TÜRKİYE RADYOLARI ÜÇÜNCÜ PROGRAMI) PAZARTESİ 12:10 OKYANUSTAN DAMLALAR (İSTANBUL) (CANLI) 22:00 * HABERLER 07:00 HABERLER (TÜRKÇE) 13:00 SOLİST (ANKARA) 22:10 CAZ DURAĞI (ANTALYA) 07:03 SABAH VE MÜZİK (İZMİR) 14:00 ROMANTİK KLASİK (İZMİR) 23:00 ŞU CAZ DEDİKLERİ (İSTANBUL) 08:00 GÜNAYDIN RADYO-3 (GÜNEŞİN IŞIĞINDA) (ANKARA) 15:00 POP KERVANI (ANTALYA) 00:00 GECE VE MÜZİK (İZMİR) 09:00 HABERLER (TÜRKÇE) 16:00 ÇALARSAAT (ANKARA) (CANLI) 01:00 EBU EUROCLASSIC NOTTURNO GECE YAYIN KUŞAĞI 09:03 NEYDİ NEYDİ NE (İSTANBUL) 17:00 POYRAZ (İSTANBUL) 07:00 (ANKARA RADYOSU) 10:00 VALSLERİN VE POLKALARIN DANSI (ANKARA) 18:00 STÜDYO FM (ANKARA) (CANLI) 10:30 AVRUPA KONSERLERİ (ANKARA) 19:00 * HABERLER CUMARTESİ 12:00 * HABERLER 19:10 27. BOYLAM (İZMİR) 07:00 HABERLER (TÜRKÇE) 12:10 SES İŞÇİLİĞİ (ANKARA) 20:00 BİR KONSER (İSTANBUL DEVLET SENFONİ ORKESTRASI) 07:03 SABAH VE MÜZİK (İZMİR) 13:00 KORO DÜNYASI (ANKARA) 21:30 SEVİLEN ESERLER (İSTANBUL) 08:00 GÜNAYDIN RADYO-3 (POPİLER KLASİKLER) (İZMİR) 14:00 ESKİDEN YENİYE (ANKARA) (CANLI) 22:00 * HABERLER 09:00 HABERLER (TÜRKÇE) 15:00 POP KERVANI (ANTALYA) 22:10 CAZIN USTA SESLERİ (ANTALYA) 09:03 SINIRSIZ MÜZİK (ANKARA) 16:00 ROCK GÜNLÜĞÜ (ANTALYA) 23:00 CAZ FOTOĞRAFLARI (İSTANBUL) (CANLI) 10:00 ARKADAŞIM MÜZİK (İSTANBUL) 17:00 ESKİ TÜFEKLER YENİ KUŞAKLAR (CANLI) (İSTANBUL) 00:00 GECE VE MÜZİK (HUZURUN TINISINDA) (ANKARA) 10:30 MÜZİKLE YEŞEREN FİLİZLER (ANKARA) 18:00 POP STÜDYOSU (CANLI) (ANKARA) 01:00 EBU EUROCLASSIC NOTTURNO GECE YAYIN KUŞAĞI 11:00 EFSANE KLASİKLER (ANTALYA) 19:00 * HABERLER 07:00 (ANKARA RADYOSU) 12:00 * HABERLER 19:10 CAZ PANORAMASI (CANLI) (ANKARA) 12:10 SİHİRLİ PARMAKLAR (İZMİR) 20:00 KLASİK GİTAR (CANLI) (ANKARA) PERŞEMBE 13:00 MÜZİĞE FARKLI BAKIŞLAR (İZMİR) 21:00 KÜÇÜK KONSER (İSTANBUL) 07:00 HABERLER (TÜRKÇE) 14:00 MÜZİK ATLASI (İSTANBUL) 21:30 GÜNÜMÜZÜ DİNLEMEK (ANKARA) HAZ: ESRA KINIKLI 07:03 SABAH VE MÜZİK (İSTANBUL) 15:00 EVRENİN MÜZİĞİ (ANTALYA) 22:00 * HABERLER 08:00 GÜNAYDIN RADYO-3 (İSTANBUL) (CANLI) 16:00 DÜNYA LİSTELERİNDEN (ANKARA) 22:10 TANGO TANGO (İSTANBUL) 09:00 HABERLER (TÜRKÇE) 17:00 MÜZİK MOZAİK (İSTANBUL) 23:00 HEPSİ CAZ (ANTALYA) 09:03 KARELERDE MÜZİK (İSTANBUL) (CANLI) 18:00 DÜNYADAN GELEN SESLER (ANKARA) 00:00 GECE VE MÜZİK (MÜZİKLİ YOLCULUKLAR) (İSTANBUL) 10:00 KUĞUNUN ŞARKISI (İSTANBUL) 19:00 * HABERLER (CANLI) 10:30 GENÇLERE (ANKARA) (CANLI) 19:10 CAZ SOKAĞI (ANKARA) (CANLI) 01:00 EBU EUROCLASSIC NOTTURNO GECE YAYIN KUŞAĞI 12:00 *HABERLER 20:00 BİR ÖMÜR TANGO (ANKARA) 07:00 (ANKARA RADYOSU) 12:10 ODA MÜZİĞİ ÇAĞI (ANKARA) 21:00 CD ÇALAR (ANKARA) 13:00 KLASİK DANS (ANKARA) 22:00 * HABERLER SALI 14:00 BALE PABUÇLARI (ANKARA) 22:10 BLUES USTALARI (ANTALYA) 07:00 HABERLER (TÜRKÇE) 15:00 EVRENİN MÜZİĞİ (ANTALYA) 23:00 GÜNÜMÜZDE CAZ (İSTANBUL) 07:03 SABAH VE MÜZİK (İZMİR) 16:00 DALGAKIRAN (ANKARA) 00:00 GECE VE MÜZİK (İZMİR) 08:00 GÜNAYDIN RADYO-3 (PLAKLAR ARASINDA) (İSTANBUL) 17:00 SİYAH BEYAZ (İSTANBUL) (CANLI) 01:00 EBU EUROCLASSIC NOTTURNO GECE YAYIN KUŞAĞI 09:00 HABERLER (TÜRKÇE) 19:00 * HABERLER 07:00 (ANKARA RADYOSU) 09:03 SİNEMAYI DİNLEMEK (İZMİR) 19:10 CAZ HATTI (ANKARA) 10:00 KLASİK BALE (İSTANBUL) 20:00 KONSER SALONLARINDAN (ANKARA-İSTANBUL-İZMİR) PAZAR 10:30 MÜZİK TAKVİMİ (İSTANBUL) (CANLI) 21:30 TRT İSTANBUL HAFİF MÜZİK VE CAZ ORKESTRASI 07:00 HABERLER (TÜRKÇE) 12:00 * HABERLER (İSTANBUL) 07:03 SABAH VE MÜZİK (İZMİR) 12:10 SESLER VE RENKLER (ANKARA) 22:00 * HABERLER 08:00 GÜNAYDIN RADYO-3 (SİNEMASKOP) (ANKARA) 13:00 BİZ KİM OPERA KİM (ANKARA) 22:10 CAZIN YOLCULUĞU (İZMİR) 09:00 HABERLER (TÜRKÇE) 14:00 MÜZİK MUTFAĞI (İSTANBUL) 23:00 AZ BİRAZ CAZ (ANTALYA) 09:03 BEYAZPERDEDEN (ANKARA) 15:00 EVRENİN MÜZİĞİ (ANTALYA) 00:00 GECE VE MÜZİK (İZMİR) 10:00 ARKADAŞIM MÜZİK (İSTANBUL) 16:00 DÜNYA LİSTELERİNDEN (ANKARA) 01:00 EBU EUROCLASSIC NOTTURNO GECE YAYIN KUŞAĞI 10:30 TRT ÇOCUK KOROSU (ANKARA) 17:00 MÜZİK BAHÇESİNDEN (İZMİR) 07:00 (ANKARA RADYOSU) 10:45 TRT ANKARA RADYOSU ÇOKSESLİ KOROSU (ANKARA) 18:00 MERCEK (ANKARA) (CANLI) 11:00 SONSUZLUK SENFONİSİ (ANTALYA) 19:00 * HABERLER CUMA 12:00 * HABERLER 19:10 CAZ PANORAMASI (ANKARA) (CANLI) 07:00 HABERLER (TÜRKÇE) 12:10 BU DANSI BANA ... (İZMİR) 20:00 BİR KONSER (İZMİR DEVLET SENFONİ ORKESTRASI) 07:03 SABAH VE MÜZİK (İZMİR) 13:00 SESİN SÖYLEDİĞİ (İZMİR) 21:30 YUNANİSTAN’DAN SEVGİLERLE (Radyo Dairesi Başkanlığı) 08:00 GÜNAYDIN RADYO-3 (ANKARA) 14:00 MÜZİĞİN GİZEMİ (İSTANBUL) 21:45 GENÇLİK KOROLARI (İSTANBUL) 09:00 HABERLER (TÜRKÇE) 15:00 POP KERVANI (ANTALYA) 22:00 * HABERLER 09:03 GÜMÜŞ PERDE (İSTANBUL) (CANLI) 16:00 80-60-80 (ANKARA) 22:10 SARKAÇ (İSTANBUL) (CANLI) 10:00 BİLDİĞİMİZ KLASİKLER (İZMİR) 17:00 RADYO YILDIZLARI (İSTANBUL) 23:00 CAZDA MODERN KAVRAMLAR (İSTANBUL) (CANLI) 10:30 KONSERLER ŞEHRİ İSTANBUL (İSTANBUL) 18:00 TELESKOP (İSTANBUL) 00:00 GECE VE MÜZİK (İZMİR) 12:00 * HABERLER 19:00 * HABERLER 01:00 EBU EUROCLASSIC NOTTURNO GECE YAYIN KUŞAĞI 12:10 EŞLİK (İSTANBUL) 19:10 TREN YOLCULUĞU (İSTANBUL) (CANLI) 07:00 (ANKARA RADYOSU) 13:00 MÜZİĞİN BÜYÜLÜ DÜNYASI (ANKARA) 20:00 SESLER VE DÜŞLER (İZMİR) 01:00 EBU EUROCLASSIC NOTTURNO GECE YAYIN KUŞAĞI 14:00 ORTA DÜNYA (ANKARA) 21:00 GECE VARDİYASI (İSTANBUL) 07:00 (ANKARA RADYOSU) 15:00 PLAKLAR ARASINDA (İSTANBUL) 22:00 * HABERLER 16:00 POP GÜNCESİ (İSTANBUL) (CANLI) 22:10 SİYAH BEYAZ MELODİLER (ANKARA) (CANLI) ÇARŞAMBA 17:00 ROCK EFSANELERİ (İSTANBUL) (CANLI) 23:00 CAZ RÜZGARI (ANTALYA) 07:00 HABERLER (TÜRKÇE) 18:00 STÜDYO FM (CANLI) (ANKARA) 00:00 GECE VE MÜZİK (UNUTULMAYAN MELODİLER) (ANKARA) 07:03 SABAH VE MÜZİK (ANKARA) 19:00 * HABERLER 08:00 GÜNAYDIN RADYO-3 (MÜZİK MUHABİRİ) (ANKARA) 19:10 SENKOP (ANKARA) (CANLI) 09:00 HABERLER (TÜRKÇE) 20:00 BİR KONSER (ANKARA CUMHURBAŞKANLIĞI SENFONİ *3 DAKİKA TÜRKÇE HABERLERİN ARDINDAN 2’ŞER DAKİKA 09:03 MÜZİK REHBERİ (ANKARA) ORKESTRASI) 1.BÖLÜM (CANLI) İNGİLİZCE, FRANSIZCA, ALMANCA HABERLER 10:00 MÜZİKAL DÜŞLER (İSTANBUL) 21:00 KONSER ARASI DOLGU (ANKARA) 10:30 MÜZİKLİ SÖYLEŞİLER (ANKARA) (CANLI) 21:30 BİR KONSER (ANKARA CUMHURBAŞKANLIĞI SENFONİ 12:00 * HABERLER ORKESTRASI) 2.BÖLÜM (CANLI) 62 RADYOVİZYON

RADYO- 4 (TÜRKİYE RADYOLARI DÖRDÜNCÜ PROGRAMI) PAZARTESİ 09.00 HABERLER 11.00 HABERLER 07.00 HABERLER 09.03 ŞARKILAR VE OYUN HAVALARI (İZMİR) 11.03 GÜNÜN SOLİSTLERİ (TSM ) (ANKARA) 07.03 ÖYKÜLER VE TÜRKÜLER (İSTANBUL) 09.30 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (İZMİR) 12.00 HABERLER (Erzurum Radyosu) 07.30 HABERLER (Radyo-1 ORTAK YAYIN) 10.00 HABERLER 12.03 BİZİM ELLER (ERZURUM RADYOSU) 07.40 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA) (CANLI KUŞAK) 10.03 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (İZMİR) 13.00 HABERLER (Trabzon Radyosu) (TSM) 10.30 ARŞİVDEN MİKROFONA (İZMİR) 13.03 KARADENİZ’İN RENKLERİ (TRABZON RADYOSU) 09.00 HABERLER 11.00 HABERLER 14.00 HABERLER (GAP Diyarbakır Radyosu) 09.03 ŞARKILAR VE OYUN HAVALARI ( İSTANBUL) 11.03 GÜNÜN SOLİSTLERİ (ANKARA) (THM) 14.05 STÜDYO GAP (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 09.30 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR ( İSTANBUL) 12.00 HABERLER (Erzurum Radyosu) 15.00 HABERLER (Çukurova Radyosu) 10.00 HABERLER 12.03 BİZİM ELLER (ERZURUM RADYOSU) 15.03 ÇUKUROVA’DAN (ÇUKUROVA RADYOSU) 10.03 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (İSTANBUL) 13.00 HABERLER (Trabzon Radyosu) 16.00 HABERLER (Antalya Radyosu) 10.30 ARŞİVDEN MİKROFONA (İSTANBUL) 13.03 KARADENİZ’İN RENKLERİ (TRABZON RADYOSU) 16.03 GÜNDÖNÜMÜ (ANTALYA RADYOSU) 11.00 HABERLER 14.00 HABERLER (GAP Diyarbakır Radyosu) 17.00 *HABERLER 11.03 GÜNÜN SOLİSTLERİ (İZMİR) THM) 14.05 STÜDYO GAP (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 17:03 YURTTAN SESLER (İSTANBUL) 12.00 HABERLER (Erzurum Radyosu) 15.00 HABERLER (Çukurova Radyosu) 17.30 ...FASLI (İSTANBUL) 12.03 BİZİM ELLER (ERZURUM RADYOSU) 15.03 ÇUKUROVA’DAN (ÇUKUROVA RADYOSU) 18:00 HABERLER 13.00 HABERLER (Trabzon Radyosu) 16.00 HABERLER (Antalya Radyosu) 18.03 AKŞAM OLUNCA (İZMİR) (CANLI) 13.03 KARADENİZ’İN RENKLERİ (TRABZON RADYOSU) 16.03 GÜNDÖNÜMÜ (ANTALYA RADYOSU) 19.00 HABERLER 14.00 HABERLER (GAP Diyarbakır Radyosu) 17.00 HABERLER 19.03 AKŞAM OLUNCA (İZMİR) ( CANLI) (DEVAM) 14.05 STÜDYO GAP (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 17.03 YURTTAN SESLER (İZMİR) 20.00 HABERLER 15.00 HABERLER (Çukurova Radyosu) 17.30 ...(İZMİR) 20.03 HER TELDEN (İZMİR) 15.03 ÇUKUROVA’DAN (ÇUKUROVA RADYOSU) 18:00 HABERLER 20:30 ... FASLI (ANKARA) 16.00 HABERLER (Antalya Radyosu) 18.03 AKŞAM OLUNCA (ANKARA) (CANLI) 16.03 GÜNDÖNÜMÜ (ANTALYA RADYOSU) 19.00 HABERLER PERŞEMBE 17.00 HABERLER 19.03 AKŞAM OLUNCA (ANKARA) (CANLI) (DEVAM) 07.00 HABERLER 17:03 YURTTAN SESLER (İSTANBUL) 20.00 HABERLER 07.03 ÖYKÜLER VE TÜRKÜLER (İSTANBUL) 17.30 ... FASLI (İSTANBUL) 20.03 HER TELDEN (İSTANBUL) 07.30 HABERLER (Radyo-1 ORTAK YAYIN) 18:00 HABERLER 20.30 HÜZZAM FASLI ( İSTANBUL) 07.40 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (CANLI KUŞAK) (İZMİR) (TSM) 18.03 AKŞAM OLUNCA (ANKARA) (CANLI) 21.00 HABERLER 09.00 HABERLER 19:00 HABERLER 21.03 ŞARKILARLA GEZİYORUZ (İZMİR) (CANLI) 09.03 ŞARKILAR VE OYUN HAVALARI (İZMİR) 19.03 AKŞAM OLUNCA (ANKARA) (CANLI) (DEVAM) 22.00 HABERLER 09.30 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (İZMİR) 20.00 HABERLER 22.03 TÜRK HALK MÜZİĞİ DİNLEYİCİ İSTEKLERİ 10.00 HABERLER 20.03 HER TELDEN (ANKARA) (İSTANBUL) 10.03 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (İZMİR) 20.30 ... FASLI (ANKARA) 23.00 HABERLER 10.30 ARŞİVDEN MİKROFONA (İZMİR) 21.00 HABERLER 23.03 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (İSTANBUL) 11.00 HABERLER 21.03 RADYO BAŞUCUMDA (İSTANBUL) (CANLI) 23.30 ‘DEN ŞARKILAR (İSTANBUL) 11.03 GÜNÜN SOLİSTLERİ (THM ) (ANKARA) 22.00 HABERLER 23.45 SAZLARLA TSM (ANKARA) 12.00 HABERLER (Erzurum Radyosu) 22.03 KLASİK TÜRK MÜZİĞİ DİNLEYİCİ İSTEKLERİ (İSTANBUL) 00.00 HABERLER 12.03 BİZİM ELLER (ERZURUM RADYOSU) (CANLI) 00.03 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (İZMİR) 13.00 HABERLER (Trabzon Radyosu) 23.00 HABERLER 00.30 ŞARKILARDAN BİR DEMET (İSTANBUL) 13.03 KARADENİZ’İN RENKLERİ (TRABZON RADYOSU) 23.03 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (İSTANBUL) 01.00 HABERLER 14.00 HABERLER (GAP Diyarbakır Radyosu) 23.30 ‘DAN ŞARKILAR (İSTANBUL) 01.03 TÜRKÜLER GEÇİDİ (İZMİR) 14.05 STÜDYO GAP (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 23:45 SAZLARLA (TSM) (İSTANBUL) 01.30 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (İSTANBUL) 15.00 HABERLER (Çukurova Radyosu) 00.00 HABERLER 02.00 HABERLER 15.03 ÇUKUROVA’DAN (ÇUKUROVA RADYOSU) 00.03 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (İSTANBUL) 02.03 TÜRKÜLERDEN BİR DEMET (İZMİR) 16.00 HABERLER (Antalya Radyosu) 00.30 ŞARKILARDAN BİR DEMET (İZMİR) 02.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (İZMİR) 16.03 GÜNDÖNÜMÜ (ANTALYA RADYOSU) 01.00 HABERLER 03.00 HABERLER 17.00 HABERLER 01:03 TÜRKÜLER GEÇİDİ (ANKARA) 03.03 HER TELDEN (İSTANBUL) (Tekrar) 17.03 YURTTAN SESLER (İZMİR) 01.30 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (İZMİR) 03.30 ...FASLI (İSTANBUL) (Tekrar) 17.30 ...FASLI (İZMİR) 02.00 HABERLER 04.00 HABERLER 18.00 HABERLER 02.03 TÜRKÜLERDEN BİR DEMET (İSTANBUL) 04.03 GÜNÜN SOLİSTLERİ (ANKARA) (THM) (Tekrar) 18.03 AKŞAM OLUNCA (ANKARA) (CANLI) 02.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (ANKARA) 05.00 HABERLER 19.00 HABERLER 03.00 HABERLER 05.03 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (İZMİR) (Tekrar) 19.03 AKŞAM OLUNCA (ANKARA) (CANLI) (DEVAM) 03.03 HER TELDEN (ANKARA) (Tekrar) 05.30 ARŞİVDEN MİKROFONA (İZMİR) (Tekrar) 20.00 HABERLER 03.30 ...FASLI (ANKARA) (Tekrar) 06.00 HABERLER 20.03 HER TELDEN (İSTANBUL) 04.00 HABERLER 06.03 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (İSTANBUL) (Tekrar) 20.30 ... FASLI (İSTANBUL) 04.03 GÜNÜN SOLİSTLERİ (İZMİR) (THM) (Tekrar) 06.30 ‘DEN ŞARKILAR (İSTANBUL) (Tekrar) 21.00 HABERLER 05.00 HABERLER 06.45 SAZLARLA TSM (ANKARA) (Tekrar) 21.03 ANILAR AYNALAR ( İSTANBUL) (CANLI) 05.03 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (İSTANBUL) (Tekrar) 22.00 HABERLER 05.30 ARŞİVDEN MİKROFONA (İSTANBUL) (Tekrar) ÇARŞAMBA 22.03 TÜRK HALK MÜZİĞİ DİNLEYİCİ İSTEKLERİ (İZMİR) (CANLI) 06.00 HABERLER 07.00 HABERLER 23.00 HABERLER 06.03 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (İSTANBUL) (Tekrar) 07.03 DİLE GELENLER (ANKARA) 23.03 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (İZMİR) 06.30 ‘DAN ŞARKILAR (İSTANBUL) (Tekrar) 07.30 HABERLER (Radyo-1 ORTAK YAYIN) 23.30 ‘DEN ŞARKILAR (İZMİR) 06.45 SAZLARLA TSM (İSTANBUL) (Tekrar) 07.40 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (ANKARA)(CANLI KUŞAK) (TSM) 23.45 SAZLARLA TSM (ANKARA) 09.00 *HABERLER 00.00 HABERLER SALI 09.03 ŞARKILAR VE OYUN HAVALARI (İSTANBUL) 00.03 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (İZMİR) 07.00 HABERLER 09.30 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (İSTANBUL) 00.30 ŞARKILARDAN BİR DEMET (İSTANBUL) 07.03 ÖYKÜLER VE TÜRKÜLER (İZMİR) 10.00 HABERLER 01.00 HABERLER 07.30 HABERLER (Radyo-1 ORTAK YAYIN) 10.03 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (İSTANBUL) 01.03 TÜRKÜLER GEÇİDİ (İZMİR) 07.40 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (İZMİR) (CANLI KUŞAK) (THM) 10.30 ARŞİVDEN MİKROFONA (İSTANBUL) 01.30 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (İSTANBUL) RADYOVİZYON 63

02.00 HABERLER 05.03 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (İSTANBUL) (Tekrar) 06.45 SAZLARLA TSM (ANKARA) (Tekrar) 02.03 TÜRKÜLERDEN BİR DEMET (İZMİR) 05.30 ARŞİVDEN MİKROFONA (ANKARA) (Tekrar) 02.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (İZMİR) 06.00 HABERLER PAZAR 03.00 HABERLER 06.03 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) (Tekrar) 07.00 HABERLER 03.03 HER TELDEN (İSTANBUL) (Tekrar) 06.30 DAN ŞARKILAR (ANKARA) (Tekrar) 07.03 TÜRKÜ KERVANI (ANKARA) 03.30 ... FASLI (İSTANBUL) (Tekrar) 06.45 SAZLARLA TSM (İSTANBUL) (Tekrar) 07.30 HABERLER (Radyo-1 ORTAK YAYIN) 04.00 HABERLER 07.40 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (CANLI KUŞAK) (İSTANBUL) 04.03 GÜNÜN SOLİSTLERİ (THM ) (ANKARA) (Tekrar) CUMARTESİ (THM) 05.00 HABERLER 07.00 HABERLER 09.00 HABERLER 05.03 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (İZMİR) (Tekrar) 07.03 ÖYKÜLER VE TÜRKÜLER (ANKARA) 09.03 ŞARKILAR VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 05.30 ARŞİVDEN MİKROFONA (İZMİR) (Tekrar) 07.30 HABERLER (Radyo-1 ORTAK YAYIN) 09.30 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (ANKARA) 06.00 HABERLER 07.40 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (CANLI KUŞAK) (İSTANBUL) 10.00 HABERLER 06.03 BERABER VE SOLO TÜRKÜLER (İZMİR) (Tekrar) (TSM) 10.03 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (ANKARA) 06.30 ‘DEN ŞARKILAR (İZMİR) (Tekrar) 09.00 HABERLER 10.30 ARŞİVDEN MİKROFONA (ANKARA) 06.45 SAZLARLA TSM (ANKARA) (Tekrar) 09.03 ŞARKILAR VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 11.00 HABERLER 09.30 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR (ANKARA) 11.03 TÜRKÜLER GEÇİDİ (ANKARA) CUMA 10.00 HABERLER 11.30 SANATÇILARDAN BİRER ŞARKI (İSTANBUL) 07.00 HABERLER 10.03 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (ANKARA) 12.00 HABERLER (Erzurum Radyosu) 07.03 ÖYKÜLER VE TÜRKÜLER (İZMİR) 10.30 ARŞİVDEN MİKROFONA (ANKARA) 12.03 BİZİM ELLER (ERZURUM RADYOSU) 07.30 HABERLER (Radyo-1 ORTAK YAYIN) 11.00 HABERLER 13.00 HABERLER (Trabzon Radyosu) 07.40 SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ (CANLI KUŞAK) (ANKARA) (THM) 11.03 TÜRKÜLERE HAYAT VERENLER (ANKARA) 13.03 KARADENİZ’İN RENKLERİ (TRABZON RADYOSU) 09.00 HABERLER 11.30 SANATÇILARDAN BİRER ŞARKI (İSTANBUL) 14.00 HABERLER (GAP Diyarbakır Radyosu) 09.03 ŞARKILAR VE OYUN HAVALARI (İSTANBUL) 12.00 HABERLER (Erzurum Radyosu) 14.05 STÜDYO GAP (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 09.30 İKİ SOLİSTTEN ŞARKILAR ( İSTANBUL) 12.03 BİZİM ELLER (ERZURUM RADYOSU) 15.00 HABERLER (Çukurova Radyosu) 10.00 HABERLER 13.00 HABERLER (Trabzon Radyosu) 15.03 ÇUKUROVA’DAN (ÇUKUROVA RADYOSU) 10.03 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (İSTANBUL) 13.03 KARADENİZ’İN RENKLERİ (TRABZON RADYOSU) 16.00 HABERLER (Antalya Radyosu) 10.30 ARŞİVDEN MİKROFONA (ANKARA) 14.00 HABERLER (GAP Diyarbakır Radyosu) 16.03 GÜNDÖNÜMÜ (ANTALYA RADYOSU) 11.00 HABERLER 14.05 STÜDYO GAP (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 17.00 HABERLER 11.03 GÜNÜN SOLİSTLERİ (TSM ) (ANKARA) 15.00 HABERLER (Çukurova Radyosu) 17.03 TARİH BOYU TÜRK MÜZİKLERİ (ANKARA) 12.00 HABERLER (Erzurum Radyosu) 15.03 ÇUKUROVA’DAN (ÇUKUROVA RADYOSU) 17.30 ... FASLI (ANKARA) 12.03 BİZİM ELLER (ERZURUM RADYOSU) 16.00 HABERLER (Antalya Radyosu) 18:00 HABERLER 13.00 HABERLER (Trabzon Radyosu) 16.03 GÜNDÖNÜMÜ (ANTALYA RADYOSU) 18.03 YURTTAN SESLER (ANKARA) 13.03 KARADENİZ’İN RENKLERİ (TRABZON RADYOSU) 17.00 HABERLER 18.30 SANATÇILARIMIZDAN BİRER ŞARKI (İSTANBUL) 14.00 HABERLER (GAP Diyarbakır Radyosu) 17.03 YURTTAN SESLER (ANKARA) 19.00 HABERLER 14.05 STÜDYO GAP (GAP DİYARBAKIR RADYOSU) 17.30 ... FASLI (ANKARA) 19.03 TÜRKÜLERLE YAŞAYANLAR (İSTANBUL) 15.00 HABERLER (Çukurova Radyosu) 18.00 HABERLER 19.30 TÜRKÜLER GEÇİDİ (İSTANBUL) 15.03 ÇUKUROVA’DAN (ÇUKUROVA RADYOSU) 18.03 YURTTAN SESLER (ANKARA) 20.00 HABERLER 16.00 HABERLER (Antalya Radyosu) 18.30 SANATÇILARIMIZDAN BİRER ŞARKI (İSTANBUL) 20.03 İL İL TÜRKÜLERİMİZ (ANKARA) 16.03 GÜNDÖNÜMÜ (ANTALYA RADYOSU) 19.00 HABERLER 20.30 ... FASLI (İZMİR) 17.00 HABERLER 19.03 BAĞLAMAM PERDE PERDE (İSTANBUL) 21.00 HABERLER 17.03 YURTTAN SESLER (İSTANBUL) 19.30 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (İSTANBUL) 21.03 RADYO SANATÇILARI THM KONSERİ (İSTANBUL) 17.30 ... FASLI (ANKARA) 20.00 HABERLER 22.00 HABERLER 18.00 HABERLER 20.03 HER TELDEN (ANKARA) 22.03 AMATÖR TOPLULUKLAR (TSM) (ANKARA) 18.03 AKŞAM OLUNCA (İZMİR) (CANLI) 20.30 ... FASLI (İZMİR) 22.30 SOLO KONSER (İSTANBUL) 19.00 HABERLER 21.00 HABERLER 23.00 HABERLER 19.03 AKŞAM OLUNCA (İZMİR) (CANLI) (DEVAM) 21.03 RADYO SANATÇILARI TSM KONSERİ (İSTANBUL ) 23.03 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (İSTANBUL) 20.00 HABERLER 22.00 HABERLER 23.30 ‘DAN ŞARKILAR (İSTANBUL) 20.03 HER TELDEN (İZMİR) 22.03 HALK OZANLARI (ANKARA) 23.45 TÜRK HALK ÇALGILARINDAN EZGİLER (İSTANBUL) 20.30 ... FASLI (ANKARA) 23.00 HABERLER 00.00 HABERLER 21.00 HABERLER 23.03 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (İZMİR) 00.03 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (İZMİR) 21.03 NEŞE-İ MUHABBET (İSTANBUL) (CANLI) 23.30 ‘DEN ŞARKILAR (İSTANBUL) 00.30 ŞARKILARDAN BİR DEMET (İSTANBUL) 22.00 HABERLER 23.45 SAZLARLA TSM (ANKARA) 01.00 HABERLER 22.03 TÜRK SANAT MÜZİĞİ DİNLEYİCİ İSTEKLERİ (ANKARA) 00.00 HABERLER 01.03 TÜRKÜLER GEÇİDİ (İZMİR) (CANLI) 00.03 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 01.30 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (İSTANBUL) 23.00 HABERLER 00.30 ŞARKILARDAN BİR DEMET (ANKARA) 02.00 HABERLER 23.03 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (ANKARA) 01.00 HABERLER 02.03 TÜRKÜLERDEN BİR DEMET (İZMİR) 23.30 ‘DAN ŞARKILAR (ANKARA) 01.03 TÜRKÜLER GEÇİDİ (ANKARA) 02.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (ANKARA) 23.45 SAZLARLA TSM (İSTANBUL) 01.30 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 03.00 HABERLER 00.00 HABERLER 02.00 HABERLER 03.03 İL İL TÜRKÜLERİMİZ (ANKARA) (Tekrar) 00.03 TÜRKÜLER VE OYUN HAVALARI (ANKARA) 02.03 TÜRKÜLERDEN BİR DEMET (ANKARA) 03.30 ... FASLI (İZMİR) (Tekrar) 00.30 ŞARKILARDAN BİR DEMET (ANKARA) 02.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (İSTANBUL) 04.00 HABERLER 01.00 HABERLER 03.00 HABERLER 04.03 TÜRKÜLER GEÇİDİ (ANKARA) (Tekrar) 01.03 TÜRKÜLER GEÇİDİ (İSTANBUL) 03.03 HER TELDEN (ANKARA) (Tekrar) 04.30 SANATÇILARDAN BİRER ŞARKI (İSTANBUL) (Tekrar) 01.30 SOLİSTLERDEN SEÇMELER (ANKARA) 03.30 ... FASLI (İZMİR) (Tekrar) 05.00 HABERLER 02.00 HABERLER 04.00 HABERLER 05.03 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (ANKARA) (Tekrar) 02.03 TÜRKÜLERDEN BİR DEMET (ANKARA) 04.03 TÜRKÜLER GEÇİDİ (ANKARA) (Tekrar) 05.30 ARŞİVDEN MİKROFONA (ANKARA) (Tekrar) 02.30 BERABER VE SOLO ŞARKILAR (İSTANBUL) 04.30 SANATÇILARDAN BİRER ŞARKI (İSTANBUL) (Tekrar) 06.00 HABERLER 03.00 HABERLER 05.00 HABERLER 06.03 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (İSTANBUL) (Tekrar) 03.03 HER TELDEN (İZMİR) (Tekrar) 05.03 YURDUN DÖRT BUCAĞINDAN (ANKARA) (Tekrar) 06.30 ... ‘DAN ŞARKILAR (İSTANBUL) (Tekrar) 03.30 ...FASLI (ANKARA) (Tekrar) 05.30 ARŞİVDEN MİKROFONA (ANKARA) (Tekrar) 06.45 TÜRK HALK ÇALGILARINDAN EZGİLER (İSTANBUL) (Tekrar) 04.00 HABERLER 06.00 HABERLER 04.03 GÜNÜN SOLİSTLERİ (TSM ) (ANKARA) (Tekrar) 06.03 İKİ SOLİSTTEN TÜRKÜLER (İZMİR) (Tekrar) 05.00 HABERLER 06.30 ‘DEN ŞARKILAR (İSTANBUL) (Tekrar)