<<

Karialılar Denizcilerden Kent Kuruculara

The Carians From Seafarers to City Builders

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 1 18.11.2020 10:22 00_jenerik_onsoz_Karia.indd 2 18.11.2020 10:22 Karialılar Denizcilerden Kent Kuruculara

The Carians From Seafarers to City Builders

Hazırlayanlar | Edited by Olivier C. Henry Ayşe Belgin-Henry

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 3 18.11.2020 10:22 Karialılar Denizcilerden Kent Kuruculara

The Carians From Seafarers to City Builders

Anadolu Uygarlıkları Serisi’nin dokuzuncu kitabıdır. Bu seri Tüpraş - Yapı Kredi Yayınları işbirliği ile hazırlanmıştır. This is the ninth book in the Anatolian Civilizations Series. A co-publication of Tüpraş - Yapı Kredi Culture, Arts and Publishing.

Yapı Kredi Yayınları - 5705 ISBN 978-975-08-4876-6

Proje Koordinatörü Project Coordinator Yapı Kredi Müzesi Müdürü Director of Yapı Kredi Museum Nihat Tekdemir

Hazırlayanlar Edited by Olivier C. Henry Ayşe Belgin-Henry

Editör Editor Nihat Tekdemir

Redaksiyon Redaction Derya Önder

Çeviriler Translations G. Bike Yazıcıoğlu, İpek Dağlı Dinçer

Grafik Tasarım Graphic Design Nahide Dikel, Arzu Yaraş

Düzelti Proofreading Filiz Özkan, Merete Çakmak

Baskı Print Ofset Yapımevi Çağlayan Mah. Şair Sk. No: 4 Kağıthane - Telefon: (0 212) 295 86 01 • www.ofset.com Sertifika No: 45354

1. baskı: İstanbul, Kasım 2020 1st printing: Istanbul, November 2020

© Ya­p› Kre­di Kül­tür Sa­nat Ya­y›n­c›­l›k Ti­ca­ret ve Sa­na­yi A.Ş. 2020 Sertifika No Certificate No 44719

Bütün yayın hakları saklıdır. Kaynak gösterilerek tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. All rights reserved. No part of this publication may be reproduced without prior written permission from the publisher.

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. İstiklal Caddesi No: 161 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 Faks: (0 212) 293 07 23 http://www.ykykultur.com.tr e-posta: [email protected] facebook.com/yapikrediyayinlari twitter.com/YKYHaber instagram.com/yapikrediyayinlari

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık PEN International Publishers Circle üyesidir.

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 4 18.11.2020 10:22 İçindekiler Contents

İBRAHİM YELMENOĞLU Hayaller Sınırlardan Büyüktür Dreams Know No Boundaries • VIII - IX

OLIVIER C. HENRY Karia’nın Katmanları AYŞE BELGİN-HENRY The Strata of • XII - XVII

KARİA COĞRAFYASI CARIAN GEOGRAPHY

GARY REGER Bölgesel Bağlamda Karia’nın Sınırları, Hudutları ve Sınır Bölgeleri Carian Frontiers, Boundaries, and Borderlands in a Regional Context • 2

YAZILI KAYNAKLAR VE TARİH SOURCES AND HISTORY

ALEXANDER HERDA Karia Halkının ve Karkisˇa-Karia Ülkesinin Erken Dönemlerdeki Kökenleri The Early Beginnings of the Carian People and the Land of Karkiša-Caria • 14

SEVİNÇ GÜNEL Karia Bölgesi’nin Kentleşme Sürecinde Çine-Tepecik Höyüğü The Process of Urbanization in Caria in Light of Çine-Tepecik Mound • 28

PIERRE BRIANT Akhaimenid Hâkimiyeti Altında Karia ve Karialılar Caria and Carians Under Achaemenid Rule • 42

ALAIN BRESSON Hellenistik Dönem’de Karia Caria in the • 50

CHRISTOF BERNS Roma İmparatorluk Dönemi’nde Karia Roman Caria • 56

ANNA M. SITZ Geç Antikçağ ve Bizans Dönemi’nde Karia Late Antique and Byzantine Caria • 62

KADİR PEKTAŞ Karia’dan Menteşe’ye: Güneybatı Anadolu’nun Yeni Hâkimleri ve Eserleri From Caria to Menteşe: The New Masters of Southwest and Their Monuments • 78

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 5 18.11.2020 10:22 KARİA TANRILARI VE KUTSAL ALANLARI CARIAN GODS AND SANCTUARIES

OLIVIER C. HENRY ’nın Kısa Arkeolojik Tarihi A Short Archaeological History of Labraunda • 96

SUAT ATEŞLİER Sinuri Sinuri • 116

ZELİHA GİDER BÜYÜKÖZER Lagina • 124

CHRISTINA G. WILLIAMSON Panamara Kutsal Alanı - Karia Tapınağından Kent Kutsal Alanına The Sanctuary of Zeus at Panamara - From Carian Shrine to Urban Sanctuary • 140

ALEXANDER HERDA Dağlık ’daki (Bağarcık Kale) Zeus Akraios ve Thea Akre Tapınağı The Temple of Zeus Akraios and Thea Akre at Amyzon-at-the-Rock (Bağarcık Kale) • 156

YAŞAM VE ÜRETİM PRATİKLERİ PRACTICES AND PRODUCTION

ANNELIESE PESCHLOW-BINDOKAT Latmos’taki Prehistorik Kaya Resimleri The Prehistoric Rock Paintings of Mount • 174

MEHMET NEZİH AYTAÇLAR Karia’nın Erken Demir Çağı ve Arkaik Dönem Seramiği The Early Iron Age and Archaic Pottery in Caria • 188

IGNASI-XAVIER ADIEGO Karia Dili The Carian Language • 210

POUL PEDERSEN Batı Küçük Asya Mimarlığında İonia Rönesansı The Ionian Renaissance in the Architecture of Western Asia Minor • 220

KORAY KONUK Karia Bölgesi’nin Arkaik ve Klasik Dönem Sikkeleri Archaic and Classical Coins of Caria • 240

ÖLÜ GÖMME GELENEKLERİ FUNERARY MATTERS

ADNAN DİLER Taşların Efendisi Leleg Halkının Ana Kenti ’da Geç Tunç-Erken Demir Çağı’nda Yaşam ve Ölüm Life and Death in the Bronze Age and Early Iron Age in Pedasa, the of the Lelegians, Masters of Stone • 254

ABUZER KIZIL Mylasa’da () Elit Aile Mezarları Elite Family Tombs in Mylasa (Milas) • 274

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 6 18.11.2020 10:22 PAAVO ROOS Karia’nın Kayaya Oyulmuş Tapınak-Mezarları Rock-cut temple-tombs in Caria • 284

OLIVIER C. HENRY Karia Anıtsal Mezarları ve Maussolleionları Üzerine Bir Araştırma A Survey of Carian Monumental Tombs and Mausolea • 296

KENTLER CITIES

FRANK RUMSCHEID Mylasa (Milas) Mylasa • 322

POUL PEDERSEN Halikarnassos – Karia’nın Metropolisi Herodotos ve Maussollos’un Şehri – The Carian Metropolis City of Herodotus and Mausolus • 344

R. R. R. SMITH Aphrodisias • 368

ERTEKİN M. DOKSANALTI Cnidus • 390

FEDE BERTI Iasos • 406

CENGİZ IŞIK Geride Bırakılan 50 Yılın Arkeolojiye Kazandırdığı İlkleri ile Looking Back on 50 Years of Research at Caunus: An Ancient City of Pioneering Archaeological Discoveries • 422

RICHARD POSAMENTIR Latmos Herakleiası Heracleia under Latmus • 446

PETER RUGGENDORFER – Kuzey Karia’da Güçlü Surlarla Çevrili Bir Yerleşim Alinda – A Strong Fortified Settlement in Northern Caria • 466

WINFRIED HELD Gergakome Gergakome • 480

BİLAL SÖĞÜT Stratonikeia’da Yerleşim Tarihi ve Kentsel Doku Stratoniceia’s Settlement History and Urban Fabric • 488

DİZİN INDEX • 505

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 7 18.11.2020 10:22 Hayaller Sınırlardan Büyüktür

Anadolu toprakları, ilk defa tarihçi Herodotos’un bahsettiği “Dünyanın Yedi Harikası”ndan ikisine ev sahipliği yapan, kadim ve eşsiz bir coğrafyadır. Bu eser- lerden biri İzmir’in Selçuk ilçesinde yer alan Ephesos Tapınağı, diğeri Muğla’nın ilçesinde yer alan Karia kralı Maussollos’un anıtmezarıdır. MÖ 4. yüzyılda inşa edilen ve günümüzde “Halikarnas Mozolesi” olarak bilinen Hali- karnassos Maussolleionu işçiliği, ihtişamı ve şöhretiyle birçok anıtmezarı gölgesinde bırakmıştır. İleri görüşlü bir yönetici olan Maussollos’un hayalinin ürünü bu yapı, yetenekli mimarlar ve heykeltıraşların eliyle Yunan ve Pers mimari geleneğinde yük- selmiş ve insanlık kültür tarihinde yüzyıllar boyunca tekrarlanacak bir mimari stan- dart oluşturmuştur. “Maussolleion”, adını her ne kadar Karialı Maussollos’tan alsa da kelimenin anlamı zaman içinde genişlemiştir. Kralın ismi, mensubu olduğu Hekatomnos Hanedanı’nın adı hafızalardan silindikten çok sonra bile hatırlanmış ve günümüzde dünyanın dört bir yanından duyulan bir yankı yaratmıştır. Illinois, Springfield’daki Lincoln’ün mezarından Moskova Kızıl Meydan’daki Lenin’in mezarına, hatta mo- dern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’da- ki Anıtkabir’ine kadar, dünya tarihinde kalıcı izler bırakan liderlerin anıtmezarları için de bir model olmuştur. Koç Topluluğu ve Tüpraş olarak; tarih, kültür ve sanat alanlarında “Enerjimiz Bitmez” diyerek 2011 yılında 12 kitaptan oluşan “Anadolu Uygarlıkları Serisi” hazır- lama hayaliyle çıkmıştık yola... Serinin Urartular, Frigler, Hititler, , Lykialılar, Persler, Assurlular, Hellenistik ve Roma Dönemlerinde Anadolu başlıklı kitaplarından son- ra hazırlanan dokuzuncu kitabı Karialılar: Denizcilerden Kent Kuruculara isimli yeni kitabımızla bu hayale bir adım daha yaklaşmanın ve Karialıları bütün yönleriyle okuyucularla buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu topraklar için “Hayallerimiz Bitmez.” Söz yine bereketli Anadolu topraklarında.

İbrahim Yelmenoğlu Genel Müdür Kasım 2020

VIII KARİALILAR Denizcilerden Kent Kuruculara

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 8 18.11.2020 10:22 Dreams Know No Boundaries

The ancient land of Anatolia embodies a unique and rich cultural heritage. Anatolia is also home to two of the “Seven Wonders of the Ancient World” first accounted by the historian Herodotus: the Temple of Artemis at in Selçuk (Izmir) and the monu- mental tomb of Mausolus, Dynast and Satrap of Caria, in Bodrum (Muğla). Commonly known as the “Mausoleum of Halicarnassus” today, this monument was constructed in the 4th century BC and gained eminence in the ancient world as an architectural feat outshining its contemporaries in its fine workmanship and glamour. Envisioned by a farsighted ruler and crafted by the skillful architects and sculptors of its time, the Maus- solleion earned its place in the canon of Greek and Persian architectural traditions and became an architectural convention adapted in many places around the world through- out history. Although the name of this structure, “Maussolleion,” was derived from the name of Mausolus, the word ‘mausoleum’ acquired the broader sense of ‘monumental tomb’ over time. Through this word, the name of this Carian king of the Hecatomnid Dynasty has outlived his long-forgotten forefathers and continues to echo around the globe even to- day. From the Lincoln Tomb in Springfield, Illinois in the USA to Lenin’s Mausoleum in Moscow’s Red Square in Russia, the Maussolleion has constituted a model for the memo- rial tombs of prominent leaders in world history, including the founder of the modern Republic of , Mustafa Kemal Atatürk’s Mausoleum, Anıtkabir in Ankara. As corporate representatives of Tüpraş and Koç Holding, motivated by our commit- ment to contribute to history, culture and the arts, and guided by our motto “Our energy never ends,” we set in motion the realization of a dream in 2011 by initiating the publica- tion program of a 12-volume series on ancient Anatolian civilizations… Following the previous volumes of the Anatolian Civilizations Series titled Urartu, Phrygians, Hittites, Pergamon, Lycians, The Persians, The Assyrians, and Hellenistic and Roman Anatolia, with this ninth volume, The Carians: From Seafarers to City Builders, we have approached one step closer to the realization of this dream. With this volume that presents experts’ current knowledge about all aspects of ancient Caria and Carians, we share with you the joy of this accomplishment. “Our dreams will never end” for our land… Without further ado, we shall let the rich land of Anatolia speak for itself…

İbrahim Yelmenoğlu General Manager November 2020

IX THE CARIANS From Seafarers to City Builders

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 9 18.11.2020 10:22 Aphrodisias Tetrapylonu’ndan detay (YKKSY arşivi).

Detail of Aphrodisias Tetrapylon (YKKSY archive).

X KARİALILAR Denizcilerden Kent Kuruculara

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 10 18.11.2020 10:22 XI THE CARIANS From Seafarers to City Builders

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 11 18.11.2020 10:22 Karia’nın Katmanları

Elinizdeki kitapta, Karia Bölgesi’nin prehistorik çağlara tarihlenen en erken yerle- şimlerinden Geç Osmanlı Dönemi’ne uzanan arkeolojik ve tarihi geçmişi hakkında bugüne dek yapılmış çalışmaların ve güncel araştırmaların bir özeti sunulmuştur. Anadolu Yarımadası’nın güneybatı kesiminde yer alan ve Antikçağ’da Karia olarak bilinen coğrafi bölgenin kuzey sınırını Büyük Menderes Vadisi, doğu sınırını Dala- man Çayı belirler. Ege Denizi’nin Akdeniz’e kavuştuğu sulara açılan uzun sahilleriyle Karia Bölgesi, bugün Türkiye’nin en canlı turizm merkezlerine ev sahipliği yapar. Denize dik uzanan dağ sıraları ve nehir vadileriyle bölgenin topografyası değişken ve sahilleri girintili çıkıntılıdır. Sahilden görüş mesafesinde, birbirine yakın çok sayıda küçük ada yer alır ve adalar Güneybatı Anadolu’dan Kıta Yunanistan’a doğru bir zincir gibi uzanır. Topografyanın sunduğu doğal yol ağları ve deniz yollarıyla bağlantıları sonucunda Karia, en eski çağlardan beri göç ve iletişim yollarının ke- siştiği bir bölge olmuştur. Bir yandan Büyük Menderes Vadisi’ni izleyen anayol hattı Anadolu’nun dağlık iç kesimlerine geçişi sağlarken, diğer yandan doğal konum bölge sakinlerinin denize açılmalarına olanak tanımıştır. Sahil şeridi ve adalar tüccarların ve denizcilerin konaklama, ikmal ve ticaret için duraklayabilecekleri küçük, korunaklı limanlar barındırmış, büyük limanlar ise Akdeniz’in doğu ve batı kesimlerini bağlayan rota- lar üzerinde önemli birer merkeze dönüşmüştür. Girit, Rhodos ve Kuzey Afrika’dan Ege ve Karadeniz yönüne seyahat eden gemilerin anakaraya ilk ulaştıkları noktada yer alan Karia, aynı zamanda, Mısır’a giden gemilerin anakaradaki son durağıdır. Nitekim, Karia sahili açıklarında bulunan ve dört bin yıl önceye tarihlenen batıkla- rın sıradışı buluntuları ancak bölgenin bu özel coğrafi konumuyla açıklanabilir. Bu gemilerin kargolarına ait buluntuların olağanüstü çeşitliliği, Akdeniz’de dönemin deniz ticaretinin ne denli canlı olduğunu gözler önüne serer. Karia’nın yerleşim dokusu Tunç Çağı’ndan itibaren giderek yoğunlaşmış ve bölge çoğu kez siyasi güç oyunlarına sahne olmuştur. Dinamik yerleşim tarihi boyunca bölgeye birçok halk, inanç, gelenek, kültür ve maddi kültür unsuru ulaşmış, bu un- surların bazıları özümsenmiş, bazıları dönüşüme uğramış ve bazıları reddedilmiştir. Bu süreç boyunca sarp yamaçları, zirveleri ve kanyonlarıyla dağlık kesimler dış etki- lerden görece uzak kalmış, geniş ufkuyla sahil kesimi ise dış etkilere ve yeniliklere açık olmuştur. Bu nedenle, sahil ve dağlık kesimlerin gelişim süreci birbirinden farklı ilerlemiş ve Karia Bölgesi MÖ 4. yüzyıla kadar bir “topluluklar mozaiği” olarak kalmıştır. Bu kitapta sunulan çalışmalarda da yer yer değinildiği gibi, Karia halkının sosyal oluşum süreci ve “Karialı” kimliğinin nasıl tanımlanabileceği açıklanması zor konulardır. Diğer taraftan, bölgede yaşayan toplulukların bir noktada ortak Karialı kimliğini benimsedikleri açıktır. Karialılar, özellikle bölgeyi tehdit eden saldırılar karşısında aralarındaki geçimsizlikleri bir yana bırakıp birleşmekte gösterdikleri başarıyla ve gerçek veya efsanevi ortak köklerine bağlılıklarıyla tanınmışlardır. MÖ 2. binyıla tarihlenen yazılı kaynaklarda birkaç kez adı geçen Karialıların, Hitit istilaları karşısında Anadolu halklarını destekledikleri, ancak daha sonra Mısırlılar

XII KARİALILAR Denizcilerden Kent Kuruculara

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 12 18.11.2020 10:22 The Strata of Caria

The aim of this book is to present a brief overview of archaeological and historical research on Caria from the very first signs of occupation in the prehistoric times to the Late Ottoman period. The region occupied by ancient Caria can roughly be described as the southwestern portion of the Anatolian peninsula south of the Men- deres Valley and west of the Dalaman River. The region now is home to a number of modern Turkey’s dynamic tourist resorts, essentially benefiting from its long seashore at a corner where the Mediterranean and the Aegean Sea meet. Both the mountain ranges and the river valleys open up towards the sinuous shore, creating a complex topography enriching the landscape. The coast is dotted with numerous neighbor- ing islands close to the coastline and to each other, extending from southwestern Anatolia towards the Greek mainland. The complex web of corridors provided by the topography, as well as its connection to the active sea routes places the region at the crossroad of human movements from the very early periods. The Maeander valley offered an artery of mobility into the highlands of Anatolia and a perfectly natural outlet for the continental population reaching out to the sea. The seacoast and the numerous islands provided way stations for traders/travelers where they could resupply and exchange goods, while the harbors of the region acted as important central stops between the eastern and western sections of the Mediter- ranean. Caria was the first continental contact for ships coming from Crete, and North Africa sailing towards the Aegean and the Black Sea. It also provided the last base before Egypt. Such a peculiar geographical position explains the wealth retrieved from the four millennia-old shipwrecks that have been discovered along the Carian coasts. Their freights consisted of an outstanding variety of goods providing a small snapshot of the dynamic sea trade throughout the Mediterranean. Caria has seen a growing occupation since the Bronze Age and was frequently brought to the heart of intense political games. The region has constantly been swamped by waves of peoples with their goods, beliefs, traditions, knowledge etc; some were absorbed, some were transformed and some were repelled. In this con- tinuous interaction, the coast acted as the outpost experiencing higher stimuli than the highlands that were fenced off by steep cliffs, high mountain-peaks and deep valleys. Hence the coast and the countryside often presented significant variations and, until the 4th century BCE, Caria could perhaps best be defined as a mosaic of communities. As the reader of the present volume will quickly realize, the questions concerning the formation of the Carian community in this region are still very much debated and defining the “Carian” identity is complicated. However, these communi- ties somehow claimed a common identity. The Carians were particularly noteworthy in their ability to gather under a common leadership at the threat of an invasion despite their own dissensions, with their specific emphasis on their common roots, whether these roots may be real or fabricated. The Carians are mentioned several times in the 2nd millennium BCE for having supported the fight of Anatolian nations against the Hittite invaders and later to

XIII THE CARIANS From Seafarers to City Builders

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 13 18.11.2020 10:22 KAR IA’NIN KATMANLARI

karşısında Hititlerin yanında yer aldıkları görülür. Karialıların adı, tüm Akdeniz’de geçtikleri yerleri talan ederek Geç Tunç Çağı’nın güçlü imparatorluklarının çöküşüne katkıda bulunan efsanevi “Deniz Kavimleri” arasında da anılır. İlerleyen dönemlerde, Homeros Karialıların Yunanlara karşı Troia kentini savunmaya gelen halklar arasında yer aldığından bahseder. Homeros, “savaşmaya bir kız gibi altınlarla süslü geldiler” sözleriyle Karia askerlerinin zenginliğini vurgular. Hem denizde hem karada savaş- maya her an hazır olan Karialı savaş beylerinin ünü yüzyıllarca sürmüştür. Arkaik Dönem’de Mısır firavunları hizmetinde paralı asker olarak savaşan Karialılar, yeni silahlar icat etmiş ve çağın ötesinde, dâhice gemi yapımı teknikleri geliştirerek deniz savaşı taktiklerini ilerletmişlerdir. Karialılar Arkaik Dönem’de, büyük olasılıkla Doğu Yunan yerleşimcileriyle kur- dukları sıkı ilişkiler sonucunda, mimaride de ustalıklarını geliştirmişlerdir. Bu dö- nemde Karialılar, bugün Küçük Asya’nın en zarif mimari eserleri arasında sayılan yapılar inşa etmişlerdir. Ancak bu kültürel ve mimari atılım kısa sürmüştür. MÖ 6. yüzyılın sonunda gerçekleşen İonia Ayaklanması sırasında Perslere karşı Yunanların yanında savaşan Karialılar ağır bir bozguna uğramışlardır. Bozgundan sonra, yazılı kaynakların sessiz kaldığı yüz yıldan uzun bir sürenin ardından Karia, MÖ 4. yüzyıl başlarında önemli bir siyasi aktör olarak tarih sahnesinde yerini tekrar almıştır. Perslerin bölgenin satraplığını yerel bir Karia hanedanı olan Hekatomnos Hanedanı’na devretmesiyle tüm bölgede derin bir değişim süreci başlamıştır. Kur- dukları yeni şehirler, yaptıkları ekonomik reformlar ve halkı bir araya getiren kült merkezleri aracılığıyla, o döneme dek küçük yerel beyliklerden oluşan bölgeyi tek bir siyasi kimlik altında birleştiren Hekatomnos Hanedanı, anakarada ve adalarda egemenlik alanını genişletmiştir. Böylece, Hekatomnos Hanedanı Karia’yı Güneybatı Küçük Asya’nın ve Ege Denizi’nin jeopolitik ağının tam merkezinde bir güç odağı- na çevirmiştir. Ancak, zenginliği ve siyasi gücüyle ün salan Karia, Büyük İskender dönemi sonrasında saldırılara hedef haline gelmiştir. Hellenistik Dönem, Karia’da egemenlik kurmaya çalışan güçlerin kıran kırana çarpıştığı bir dönem olmuştur. Bu çalkantılı dönemin ardından Roma İmparatorluğu huzur ve refahı ilk ola- rak bu bölgede sağlamıştır. Hekatomnos Hanedanı döneminde kurulan şehirler tekrar abat edilmiş, anıtlarla donatılmış ve büyük değişimlere sahne olmuştur. Karialıların atalarından kalan yerel mabetlerinin ve tanrılarının ihtişamını tekrar canlandırmayı hedefledikleri bu dönemde, kadim geçmişlerini vurgulayan stra- tejik düzenlemeler kullanılarak eski kült merkezleri tekrar canlandırılmıştır. Bu uygulamaları destekleyen Geç Antikçağ imparatorları bölgeyi şahsen ziyaret ederek Karia’nın ileri gelenlerini gösterişli anıtlarla imparator ve tanrıları onurlandırmaya teşvik etmiştir. Hıristiyanlık’ın doğuşu ve yayılmasıyla beraber, Karia’da yeni başkent Aphrodisias liderliğinde önemli dönüşümlerin gerçekleştiği bir refah dönemi yaşanmıştır. Bu dönem, MS 7. yüzyılda kısa süreliğine kesintiye uğramıştır. Geç Antikçağ boyun- ca hemen hemen her şehre bir piskopos atanmış, her antik kentte en azından bir kilise inşa edilmiş ve Karia’nın dağlık kesimlerinde çok sayıda manastır kurulmuş- tur. Ardından, Ortaçağ’da Bizans, Haçlı ve daha sonra Türk akınlarına hedef olan Karia’nın bir karmaşa dönemine girdiği ve halkın hızla inşa edilen kalelere sığındığı görülmüştür. Çatışmalar sonucunda bölgenin parçalanan siyasi coğrafyası, MS 13. yüzyılda Güneybatı Anadolu’da yükselen Menteşe Beyliği’nin egemenliğine girmiş- tir. Karia’da yeni bir toplumsal yapının oluşumuna yön veren bu kültürel, ekonomik ve siyasi değişimler süresince eski şehirler hızla yeniden anıtlarla donatılmış ve yeni şehirler kurulmuştur.

XIV KARİALILAR Denizcilerden Kent Kuruculara

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 14 18.11.2020 10:22 THE STRATA OF CARIA

have fought beside the Hittite kings against the Egyptian forces. They were also counted amongst the legendary Sea People, traveling the Mediterranean, spreading destruction their path and bringing down some of the most powerful empires of the Late Bronze Age. Later, Homer mentions them in the list of allies who came and supported against the Greeks, emphasizing the wealth of the men, who “came to fight decked like a girl with gold”. The reputation of the Carian warlords, who were at ease fighting at sea as much as on the solid ground, endured for centuries. Employed by the Egyptian pharaohs in the Archaic period as soldiers of fortune, they continuously invented new weaponry and perfected their naval skills by developing ingenious and revolutionary shipbuilding techniques. In the Archaic period the Carians started developing yet another set of skills, probably due to the strong ties they established with the eastern Greek communities. In this period, they started to build what is now considered to be among the finest examples of architecture in Asia Minor. The period of this cultural and architectural heyday was nonetheless short-lived. Fighting by side with the Greeks against the Persian power in the late 6th century BCE during the Ionian Revolt, they were heavily defeated and the sources stay silent for more than a century. It was not until the dawn of the 4th century BCE that the Carians returned to the forefront of the political scene. When the Hecatomnids, a local Carian dynasty, received the rank of satrap from the Persian Kingdom, the whole region experienced a profound transformation. The Hecatomnids changed what was a mosaic of modest principalities into a united body by founding new cities, reforming the economy, gathering the population around common cults and imposing their authority over the neighboring lands and islands. The Hecatomnids have thus located Caria at the center of the geopolitical network in southwestern Asia Minor and the Aegean Sea. However, the wealth and the political power that Caria represented also made it a valuable target in the post-Alexander era. The region witnessed harsh clashes among the Hellenistic authorities who fought long and hard to control Caria. The imposed, earlier than anywhere else, a new period of peace and prosperity after these troubled times. Cities that had been erected in the Hec- atomnid period were rebuilt, embellished and transformed. The Carians also aimed at reinvigorating the old grandeur of their deities and local sanctuaries; the ancient cults experienced a period of revival while strategies were employed to emphasize their deep roots. Emperors of the Late Antiquity participated in this movement, traveling all the way to Caria, inviting citizens to provide a display of wealth in the service of the gods and the emperor. Yet, the emergence and later dominance of Christianity marks a series of new transformations and a new period of prosperity under the leadership of Aphrodisias, the new capital of Caria, only interrupted in the 7th century CE. Throughout the Late Antiquity almost each city had its own bishop, every ancient sanctuary contained at least one church and the mountainous Carian landscape had seen flourishing monasteries multiply. The medieval period was marked by conflicts and interactions, and communities torn between the Byzantines, the Crusaders, and the later Turkish forces retreated within rapidly rebuilt fortification walls. These upheavals resulted in a fragmentation of the region that endured until the 13th century and the rise of the Menteşe Beyliği that established its dominion in southwestern Anatolia. The changing culture, economy and politics triggered the development of a new society quick at rebuilding and embellishing the old cities as well as founding new ones.

XV THE CARIANS From Seafarers to City Builders

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 15 18.11.2020 10:22 KAR IA’NIN KATMANLARI

Bölgenin geçmişi üzerine bugüne dek yapılan çalışmaları en iyi biçimde tem- sil edebilmek için, tek bir cildin olanak tanıdığı ölçüde, Karia üzerine en yetkin uzmanları bu kitabın oluşumuna katkıda bulunmaya davet ettik. Burada sunulan çalışmalar, genel olarak kronolojik düzende ilerleyen çeşitli konu başlıkları altında bir araya getirilmiştir. Farklı dönemlerin ele alındığı bölümler, döneme damgasını vuran değişimlerin tarihi ve coğrafi yol haritasını anahatlarıyla ortaya koymaktadır. Tek bir yerleşmeyi, kutsal alanı veya belirli bir maddi kültür unsurunu derinlemesine inceleyen bölümler ise bölgenin kültürel çeşitliliğine pencere açmaktadır. Konu baş- lıklarında izlediğimiz bu düzenleme sayesinde bu kitabın okuyucu gruplarının farklı ilgi alanlarına hitap edeceğini ümit ediyoruz. Aynı zamanda, geniş konu yelpazesiyle Karia arkeolojisi ve tarihini kapsamlı olarak temsil eden bu kitabın, Karia’nın kadim geçmişinde kendi keşif yolculuğuna çıkmak isteyen her okuyucu için güvenilir bir başvuru kaynağı ve yola çıkış noktası olacağına inanıyoruz. Karia’nın bugün halen ilgi çekici bir turizm cenneti olmasının sebebi mavi koyları, uzun kumsalları ve temiz su kaynakları kadar, kadim geçmişinden gelen maddi kültür kalıntılarının zenginliği ve çeşitliliğidir. Ancak maalesef bu zenginlik aynı zamanda bölge için büyük bir tehdit unsurudur. Karia definecilik ve eski eser kaçakçılığının yanı sıra, büyük ölçekli inşaatlar ve endüstriyel projelerin tehdidiyle karşı karşıyadır. Sorunun Karia’ya özgü olmadığı, yapılaşma ve endüstriyelleşmenin arkeolojik ve tari- hi zenginliğe sahip bölgelerde ortak bir tehdit haline geldiği açıktır. Bu soruna karşı sunulan çözümlerin kültürel mirasın paydaşları olan yerel toplulukların kalkındırıl- ması ve entegrasyonunun yanı sıra, uzmanlara yönelik dergi ve kitapların ötesinde yayınlarla kurulan kamusal bir iletişimi de kapsaması gerektiği kanısındayız. Elinizde tuttuğunuz kitap, bu hedef doğrultusunda, geniş okuyucu kitlelerine ulaşmak yolunda atılmış bir adımdır. Bu minvalde, bir yandan hepinizi bölgenin arkeolojik ve doğal servetinin paha biçilemez değeri üzerinde düşünmeye davet ediyor, diğer yandan da arkeolojik ve tarihi mirası ekonomik gelişimin önünde bir engel olarak değil, diya- log halinde daha iyi bir gelecek oluşturmamıza kapı açacak alanlar olarak algılayan bir bakış açısıyla üretilecek çözümlerin umudunu taşıyoruz. Çağdaş kimliklerimiz binlerce yıldır süregelen girift ilişkilerin ürünüdür ve kimliğimizi biçimlendiren bu miras, kısa vadeli çıkarların üzerinde tutulmadır. 2011 yılından beri Tüpraş’ın desteği ve Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık ekibi- nin emeğiyle her yıl yeni bir cildi yayımlanan Anadolu Uygarlıkları Serisi, kültürel mirasın geniş kitlelere tanıtılmasında önemli bir yere sahip. Bu seri dahilinde Karia cildinin yayına hazırlanmasında, Covid-19 salgınının neden olduğu birçok zorlu- ğa rağmen, özveriyle çalışan tüm yayın ekibine en içten teşekkürlerimizi sunarız. Anadolu Uygarlıkları Serisi’nin proje koordinatörü ve seri editörü Nihat Tekdemir başta olmak üzere, kitabın redaksiyonunu üstlenen Derya Önder’e, çeviriler için G. Bike Yazıcıoğlu ve İpek Dağlı’ya, düzelti okumaları için Filiz Özkan’a ve Merete Çakmak’a, grafik ve tasarım çalışmaları için Nahide Dikel ve Arzu Yaraş’a, arkeoloji ve tarih alanında araştırmalarını ve deneyimlerini okuyucularla bu kitapta cömertçe paylaşmayı kabul eden tüm yazarlarımıza teşekkür ederiz.

Olivier C. Henry Ayşe Belgin-Henry

XVI KARİALILAR Denizcilerden Kent Kuruculara

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 16 18.11.2020 10:22 THE STRATA OF CARIA

In order to best represent the historical and archaeological research of the re- gion, we have invited some (but not all, since one volume would not have sufficed) of the very best specialists on Caria for this book. The book is essentially organized chronologically and is divided under thematic titles. While some articles present a road map concerning the main developments at certain periods, the case studies, whether they are focused on settlements, sanctuaries or any group of material, pre- sent instances where the reader can observe the diversity throughout the region. We hope that this division will prove useful for most readers and present different ways to use the book. We also trust that the wide array of subjects and topics given in this volume will be representative enough to give any reader a start on their own journey through the history and the archaeology of Caria. Besides the numerous blue bays, sandy beaches and clean water, the wealth and the variety of the ancient remains is what makes Caria particularly appealing today. It is also, unfortunately, the source of its biggest threat. Alongside the illegal excava- tions and trafficking, the region is faced with large-scale construction projects and industry. This threat is not unique to Caria but clearly widespread and a common peril in all the regions and countries that demonstrate such a rich archaeological and historical heritage. We believe that the solution to this problem has to encompass the integration and the empowerment of local communities as stakeholders, coupled with public outreach going beyond journals and books produced for specialist audi- ences. This volume is one such attempt at reaching out to non-specialists. As such, we would like to invite everyone to contemplate the archaeological and the natural wealth of the region beyond the economical means, while hoping for solutions that does not perceive archaeology and history as an obstacle, but venues through which we can establish a better future through dialogue. Our contemporary identities are the results of millennia-long and entangled interactions, and cultural heritage, as a paramount agent in their formulation should remain unscathed by short-term gains. In this process, the work that has been undertaken for many years by Yapı Kredi Culture, Art and Publishing with the (almost annual) publication of the Anatolian Civilizations Series, supported by Tüpraş since 2011, is of the upmost importance. This is why we would like to sincerely thank all who have participated in the produc- tion of this book, despite the many difficulties created by the Covid-19 pandemic: Nihat Tekdemir, project coordinator and series editor of the Anatolian Civilizations Series; Derya Önder for editorial assistance; G. Bike Yazıcıoğlu and İpek Dağlı for translations; Filiz Özkan and Merete Çakmak for proofreading; Nahide Dikel and Arzu Yaraş for graphic design, and each one of the historians and archaeologists who happily shared their knowledge and experience.

Olivier C. Henry Ayşe Belgin-Henry

XVII THE CARIANS From Seafarers to City Builders

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 17 18.11.2020 10:22 Belevi S M. S O G I M E S Ephesus L Nysa y er cu Maeand Antiocheia s Magnesia Tralles M . o Laodiceia M r s Marathesion X y SAMOS A n R u O s TH M a H rs a ya r Carion s p Samos a Aphrodisias s u s E M. MYCAL Heracleia Çine-Tepecik Salbake Amyzon Alinda L Heracleia A under Latmus TM U Salbake Bafa Latmos S M Xystis . Tabai G R IO Labraunda N M Lagina . Olymus Euromos . Teichioussa M Sarıçay Turgut Chalketor E Mylasa Stratoniceia Yatağan K / A Iasos B Kydai Sinuri L Beçin A Panamara S

Bargylia Pisye Muğla Cindye Hydissus Çömlekçi Sekköy Belentepe Gökçebel Yalıkavak Gebekilise Pladasa CALYMNOS Geriş Torba Pedasa Halicarnassus Cyllandus Müsgebi Ouranion Alazeytin/ Kodapa Telmessus Asarlık Kedreai Köyceğiz Kissebükü F U L G us Cos S Ind U M A Physcos R E C Caunus Castabus COS Pasanda Daedala Crya Datça Cnidus E S E N Nisyros O S Telmessus R Syme E Loryma H Serçe C SYME Limanı NISYROS

TELOS Rhodes Telos

RHODES Ialysus

Camirus

CHALKE

Chalke 0 10 20 30 40 50 km XVIII KARİALILAR Denizcilerden Kent Kuruculara Lindus

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 18 18.11.2020 10:22 Claros Belevi S M. S O G I Notion M E S Ephesus Hierapolis L Nysa y er cu Maeand Antiocheia s Pygela Magnesia Tralles M . o Laodiceia M r Orthosia s Marathesion X y SAMOS A n R Harpasa u O s TH M a H rs a ya r Carion s p Samos a Aphrodisias s u Priene s E M. MYCAL Heracleia Çine-Tepecik Plarasa Salbake Amyzon Alabanda Myus Alinda Bargasa L Gerga Heracleia A Apollonia under Latmus TM U Hyllarima Salbake Bafa Latmos S Miletus M Xystis . Tabai G R Kys IO Labraunda N Pidasa Didyma M Lagina . Olymus Euromos . Teichioussa M Sarıçay Turgut Chalketor E Mylasa Stratoniceia Yatağan K Hydai/ A Iasos B Kydai Sinuri L Beçin A Panamara S Passala

Bargylia Pisye Muğla Cindye Caryanda Kildara Hydissus Çömlekçi Thera Sekköy Belentepe Gökçebel Yalıkavak Gebekilise Pladasa CALYMNOS Geriş Torba Myndus Pedasa Syangela Halicarnassus Cyllandus Müsgebi Theangela Ouranion Ceramus Idyma Alazeytin/ Kodapa Telmessus Asarlık Kedreai Köyceğiz Kissebükü F U L G us Cos S Ind U M A Physcos R E C Caunus Castabus COS Pasanda Amos Calynda Daedala Crya Datça Lissa Cnidus E S E N Nisyros O S Telmessus R Syme E Loryma H Serçe C SYME Limanı NISYROS

TELOS Rhodes Telos

RHODES Ialysus

Camirus

CHALKE

Chalke Karia Haritası 0 10 20 30 40 50 km (O. Henry)

THE CARIANS From Seafarers to City BuildersMap of Caria Lindus (O. Henry)

00_jenerik_onsoz_Karia.indd 19 18.11.2020 10:22 00_jenerik_onsoz_Karia.indd 20 18.11.2020 10:22 Karia Coğrafyası Carian Geography

I.2_Reger.indd 1 18.11.2020 08:21 Bölgesel Bağlamda Karia’nın Sınırları, Hudutları ve Sınır Bölgeleri

Carian Frontiers, Boundaries, and Borderlands in a Regional Context

GARY REGER*

Antikçağ’da Karia, komşularından bazen parlak ve berrak, Caria was regarded in antiquity as a distinctive re- bazen bulanık ve tartışmalı sınırlarla ayrılan bellibaşlı bir gion, separated from its neighbors by borders some- times bright and clear, sometimes fuzzy and disputed; bölge olarak biliniyordu. Karia’ya dair bu görüş, günümüz- modern scholarship has generally accepted this view de araştırmacılar arasında da genel olarak benimsenmiş- of Caria. Much work in recent decades on regional- tir. Diğer taraftan, son yıllarda “bölgeselcilik” ve “sınırlar” ism and borders has focused on describing, explain- üzerine yapılan birçok çalışma bu kavramları tanımlamaya, ing, and especially problematizing these concepts, and historians and archaeologists who study the açıklamaya ve özellikle de eleştirel olarak sorgulamaya odak- ancient world have also been probing long-standing lanmıştır. Aynı zamanda, antik dünyayı inceleyen tarihçiler conceptualizations of regional integrity and the sig- ve arkeologlar da bölgesel bütünlük ve sınırların önemi gibi nificance of borders (Reger 2017; Reger 2013). The uzun süre sorgulanmamış kavramları irdelemektedir (Reger aim of this chapter is to explore Caria as a regional phenomenon, how Caria was bounded, and some of 2017; Reger 2013). Bu bölümün amacı, Karia’nın bir bölge the ways that borders and borderlands operated both olarak nasıl sınırlandırıldığını incelemek ve hem Karia böl- in the regional Carian context and in wider recent gesinin hem de çevresinin –bu konuda son zamanlarda yü- scholarship on these topics. In considering Caria, I rütülen akademik araştırmalar ışığında– hudutlarının ve will focus particularly on the Maeander valley and Mount Latmus, in part because they provide nice sınır bölgelerinin çeşitli durumlarda nasıl yönetildiğini in- case studies of boundary and borderland questions, celemektir. Yakın zamanda bu coğrafyada kapsamlı çalışma- and in part because there has been some excellent lar yürütüldüğü ve Karia’nın sınır ve sınır hattı sorularına recent scholarship on them (Thonemann 2011; Pe- uygun yanıtlar sunulduğu için (Thonemann 2011; Peschlow- schlow-Bindokat 1996b).** Bindokat 1996b), bu bölümde özellikle Maiandros (Büyük Geography and topography Menderes) Vadisi’ne ve Latmos Dağı’na (Beşparmak Dağları) The region of Caria occupied the southwestern odaklanılacaktır.** corner of modern-day Turkey. To the north lay the largely coastal land of Ionia with its poleis like Miletus Coğrafya ve Topografya and Ephesus, long-established and famous. Inland Karia bölgesi, günümüzde Türkiye’nin güneybatı köşesinde * Professor of History yer alan topraklarda konumlanmıştı. Kuzeyinde, Miletos ve Trinity College Ephesos gibi köklü ve ünlü kent devletleri (), toprakla- Hartford, Connecticut USA [email protected] rı büyük ölçüde sahil kesimi boyunca uzanan İonia bölgesi ** Recent work on borders and borderlands in other ** Başka bir araştırmamda irdelediğim farklı dönemler ve coğrafyalarda times and places, which I have explored in another sınırlar ve sınır bölgeleri üzerine yakın zamanda yürütülmüş çalışmalar context, and on the complex ways in which regions (bkz. Reger 2017: 189-194) ve Antikçağ’da bölgelerin nasıl karmaşık bir may be constructed as geographic, ethnic, political, süreç izleyerek coğrafi, etnik, siyasi ve/veya kültürel birer oluşuma dö- and cultural entities, will help nuance understan- nüştüklerine dair gözlemler, Karia dünyasında hudutlar ve sınır bölgele- ding of borders and borderlands in the Carian world rine dair nüansları anlamamıza yardımcı olacaktır. (Reger 2017, 189-194).

2 KARİALILAR Denizcilerden Kent Kuruculara

I.2_Reger.indd 2 18.11.2020 08:21 CARIAN FRONTIERS, BOUNDARIES, AND BORDERLANDS IN A REGIONAL CONTEXT

was Lydia, which had been an independent kingdom yer alıyordu. İç kesimde, Persler tarafından fethedilene kadar, ruled from until conquered by the Persians. bağımsız bir krallık olarak Sardeis’ten yönetilen Lydia bu- East rose a series of rough and forbidding moun- tains, even today making for a long and lonely trip, lunuyordu. Doğuda yükselen ve bugün bile ancak uzun bir which separated Caria from Lycia. stresses the yolculukla aşılabilen, ıssız, sarp ve geçit vermez dağ sıraları separation of Lycia from the territory of Cibyra by Karia’yı Lykia’dan ayırmaktaydı. Strabon, Lykia’nın the “mountainous spine of the Taurus” as far as the topraklarından Rhodos Peraiası’na kadar uzanan “Toroslar’ın ; but he also insists that although the mountain territory continues to the west, in Caria it dağlık omurgası” tarafından ayrılmış olduğunu vurgular. An- is lower, and “because there are scattered prominenc- cak aynı zamanda, bu dağlık toprakların batıya doğru devam es and pockets throughout the breadth and length etmesine rağmen, Karia’da arazinin daha alçak olduğunun of the whole land, it has nothing like a curtain-wall” ve “tüm bu arazinin genişliği ve uzunluğu boyunca serpilmiş (Strabo 14, 1, [C651]). The Greek word translated ‘curtain-wall’, diateichisma, is a technical term in mili- çıkıntılar ve cepler nedeniyle, bir perde duvarı oluşturmadı- tary argot to denote a straight wall running between ğının” da ısrarla altını çizer (Strabon 14, 1, [C651]). Burada two others. In his own way then, Strabo insists here “perde duvar” olarak tercüme edilen Eski Yunanca diateichis- that geography does not make a clear border, in ap- ma kelimesi, askeri jargonda iki taraf arasında uzanan düz bir proximate contrast to the Maeander River. To the south and the west Caria edged the sea and its many duvarı ifade eden teknik bir terimdir. O halde kendi bakış islands. Some of these islands hosted independent açısından Strabon, Maiandros Nehri’nin hemen hemen tam poleis, like Cos and Samos, others like Syme had al- aksine, burada coğrafyanın keskin bir sınır oluşturmadığını ways been or came under the control of Rhodes, the ısrarla vurgulamaktadır. Güneyde ve batıda denize kıyısı olan largest island off the Carian coast and a major city. In addition, Rhodes controlled territory on the main- Karia’nın sınırları açık denizdedir ve birçok adayla çevrilidir. land, the Peraia, part of which had long been under Bu adalardan bazıları, Kos ve Samos gibi, bağımsız kent dev- Rhodian authority; other mainland territories were leti statüsüne sahipti. Syme gibi diğerleriyse, Karia kıyılarına assigned to Rhodes after the defeat of Antiochus III yakın en büyük ada ve büyük bir şehir olan Rhodos’un kont- in 189 BCE. The southeastern boundary of Caria lay more or less at the Indus River, near which stood the rolü altındaydı. Buna ek olarak, Rhodos, anakarada da Peraia polis of Caunus. The identity of Calynda, a bit farther bölgesi olarak bilinen topraklara sahipti. Bu toprakların bazı east, was disputed: sometimes it was regarded as Car- kesimleri uzun zamandır Rhodos egemenliği altındaydı; ana- ian, sometimes as Lycian (see : Maps 61 and Barr. Atlas karadaki diğer bölgelerse MÖ 189’da III. Antiokhos’un yenil- 65, and the map in this volume). Caria itself presents a complex and diverse land- gisinden sonra Rhodos’a bağlanmıştı. Karia’nın güneydoğu scape. The western part of the region is marked by sınırı aşağı yukarı, yakınında Kaunos kent devletinin bulun- the presence of Mount Latmus. Its peaks, called duğu İndos Nehri’ne dek uzanıyordu. Biraz daha doğudaki Beşparmak today in Turkish, are craggy and rugged, Kalynda’nın kimliğiyse tartışmalıydı: Bazen Karia’ya, bazen but to the east the mountain forms a forested upland that extends as far as the ancient Marsyas River. An- Lykia’ya ait olduğu kabul ediliyordu (bkz. Barr. Atlas: Harita other upland area rises east of the river to the val- 61 ve 65 ile bu yayındaki harita). ley of the Harpasus River, and then a third east of Karia’nın iç yapısı da karmaşık ve değişken bir manzara su- that river. To the north lies the broad, flat, and heav- nar. Bölgenin batı kesiminin coğrafi yapısını Latmos Dağı’nın ily farmed valley of the Maeander River (today the Büyük Menderes), which forms the northern bound- varlığı belirler. Bugün zirveleri Beşparmak olarak adlandırılan ary of Carian territory. More upland areas are in the bu dağlar sarp ve engebelidir ancak bu dağlık arazinin doğu south and farther east, as already noted. Two penin- uzantısı, Marsyas Nehri’ne kadar uzanan ormanlık bir pla- sulas extend Carian territory into the Aegean Sea: the toya dönüşür. Marsyas Nehri’nin doğusunda Harpasos Neh- Halicarnassian peninsula, which runs almost straight west out of the southwestern tip of Turkey, and anoth- ri vadisine kadar uzanan ikinci bir yüksek plato yer alırken, er peninsula to the south, which divides the Ceramus Harpasos’un doğusunda üçüncü bir yüksek plato bulunur. Ku- Gulf from the Carpathian Sea and Rhodes. Two ma- zeyde, Karia topraklarının kuzey sınırını oluşturan Maiandros jor poleis dominate these peninsulas: Halicarnassus, (Büyük Menderes) Nehri’nin geniş, düz ve yoğun olarak tarım created by synoikismos from indigenous settlements by Mausolus, and Cnidus, located first on the southern yapılan vadisi yer alır. Daha önce belirttiğimiz gibi, güneyde ve shore of the peninsula facing the island of Syme but daha doğuda yine yüksek araziler bulunmaktadır. Karia top- transferred in the 4th century to its final location at rakları Ege Denizi’ne doğru uzanan iki yarımadaya sahiptir: the very western tip of the peninsula. Türkiye’nin en güneybatı ucunda yer alan ve hemen hemen As a region, Caria could be seen as unified in antiquity in part by its geography but especially by düz biçimde batıya doğru uzanan Halikarnassos Yarımadası language and shared cultural and social features. At ve biraz daha güneyde Kerameikos Körfezi’ni Karpat Denizi ve the same time, Caria displayed ethnic diversity. Some Rhodos’tan ayıran ikinci bir yarımada. Bu iki yarımadaya iki of its major settlements, like Mylasa, began as indig- büyük kent devleti hükmediyordu: Maussollos tarafından ye- enous Carian towns; some, like Cnidus, were Greek foundations; and others belonged to other ethnic rel sakinlerin yaşadığı yerleşimlerin birleştirilmesiyle (synoikis- groups that occupied some Carian territory, like the mos) kurulmuş olan Halikarnassos ve ilk olarak yarımadanın

3 THE CARIANS From Seafarers to City Builders

I.2_Reger.indd 3 18.11.2020 08:21 BÜYÜK İSKENDER, DOĞU SEFERI VE HELLENISTIK ÇAĞ Bölgesel Bağlamda Karia’nın Sınırları, Hudutları ve Sınır Bölgeleri

Syme Adası’na bakan güney kıyısında kurulmuş, ancak MÖ Lelegians on the Halicarnassian peninsula or the 4. yüzyılda yarımadanın en batı ucuna taşınmış olan Knidos. inhabitants of Latmus, which was incorporated into the 4th-century foundation Heracleia under Latmus Karia’nın bir bölge olarak bütünlüğünün kısmen coğrafi (Peschlow-Bindokat 2005b; Strabo (14, 2, 1 [C651]) yapısından kaynaklandığı düşünülebilir ancak Antikçağ’da claims that the whole of Caria is Carian, with the Lyd- Karia esasen dil ortaklığına ve ortak kültürel ve sosyal özellik- ians no longer intermingled). In a sense, however, the lere sahip bir bölge olarak karşımıza çıkar. Karia aynı zaman- identification of Caria as a region was circular: it was Caria because a people called Carians lived there da etnik çeşitlilik de sergilemekteydi. Mylasa gibi bazı önemli (Reger 2007, 92). yerleşimler yerel Karia kasabalarından gelişmiş, Knidos gibi bazı kentlerse Yunanlar tarafından kurulmuştur. Ayrıca, Caria as a region Karia’nın farklı kesimlerinde yaşayan çeşitli etnik gruplar ta- A crucial distinction in human geography must be rafından kurulmuş yerleşmeler de bulunmaktadır: Örneğin drawn between political borders and regional bor- ders. In defining a region, the claim is that shared Halikarnassos Yarımadası’nda yaşayan Lelegler veya daha features of the geography and the human inhabit- sonra MÖ 4. yüzyılda Latmos üzerinde kurulan Herakleia’ya ants operate to create an entity on the ground dis- dahil edilmiş olan Latmos halkı gibi (Peschlow-Bindokat tinct from neighboring geographic spaces and hu- 2005b; Strabon (14, 2, 1 [C651]) Karia’nın tümünün Karialı man populations. The criteria that have been used to mark out a region have included physical geogra- olduğunu, artık bölgede Lydialılardan eser kalmadığını ile- phy, essentially the view that major physical features ri sürer). Bununla birlikte, bir anlamda, Karia’nın bir bölge of a landscape like a river or a mountain create a olarak tanımlanmasındaki mantık daireseldir: Karia halkının regional boundary; ethnicity, generally speaking a more or less bounded human group linked by shared yaşadığı bölgenin adı Karia’dır çünkü burada Karia halkı ya- language, culture, myth, and/or descent from a şamaktadır (Reger 2007: 92). common ancestor; identity or mentalité, the sense a population may have that a territory belongs pecu- Bir Bölge Olarak Karia liarly to them and no one else; and of course political authority, a claim that a region is coterminous with Burada, yerleşim coğrafyası kapsamında siyasi sınırlar ve böl- a single polity. This last criterion may – but does not gesel sınırların birbirinden farklı olduğunun altını çizmek necessarily – entail the establishment of firm bound- gerekir. Bir bölgeyi tanımlarken ileri sürülen görüş, belli bir ary lines against neighboring polities. yeryüzü parçasının coğrafi yapısının ve bu coğrafyada yaşa- In the case of Caria, all these criteria may be and have been used, both in antiquity and by modern yan insan topluluklarının özelliklerinin etkileşimi sonucunda, scholars, to assert its regional integrity. The claim komşu coğrafi alanlardan ve çevredeki insan topluluklarından to uncontested political authority can be illustrated ayırt edilebilen bir birim haline geldiğidir. Bugüne dek bir by several examples. To start with a non-Carian ex- bölgenin bütünlüğünü ve sınırlarını belirlemekte şu kriterler ample, J. D. Hawkins (1998) reviewed three Luwian inscriptions (only two of which are preserved now) in kullanılmıştır: fiziki coğrafya – özünde, bir nehir ya da bir dağ the Karabel pass west of Izmir. He argued that these gibi temel yeryüzü şekillerinin bölgesel bir sınır oluşturduğu texts stood on the border between the two kingdoms görüşü; etnisite – genel olarak ortak dil, kültür, mitoloji ve/ carved out of the previous state of Arzawa, dismem- veya ortak atalara dayanan köken gibi özelliklerin bağdaştırdı- bered by the Hittites around 1300 BCE (see still Hein- hold-Krahmer 1977; Starke 1997). In Caria itself, an ğı bir insan topluluğu; kimlik ya da mentalite – bir topluluğun inscription found by Anneliese Peschlow-Bindokat belli bir toprak parçasının yalnızca kendilerine ait olduğu ve and her team in Latmus was originally interpreted başka kimseye ait olmadığı yönündeki inancı ve elbette siyasi analogously as a boundary marker between Mira and otorite – bir bölgenin tek bir siyasi oluşuma ait olduğu ve bölge its northern neighbor, but a recent re-examination suggests that it is instead a simple graffito, perhaps sınırlarının siyasi sınırlarla aynı olduğu iddiası. Bu son kriter left by hunters who merely recorded their presence açısından değerlendirildiğinde, zaman zaman sınırların kes- in the mountain (Peschlow-Bindokat, Herbert 2001; kin olarak belirlenmiş olduğu görülse dahi, aslında bir bölge- Oreshko 2013; on early Caria, see now Henry, Konuk [ed.] 2019). de siyasi bir otoritenin varlığı o bölgenin komşu siyasi oluşum- In any case the practice of territorial boundary- larla sınırlarının kesin biçimde çizilmiş olmasını gerektirmez. marking is well-attested in the Greek world, from Karia örneğine baktığımızda, bu kriterlerin her biri- which many border arbitration agreements are nin hem Antikçağ’da hem modern akademik çalışmalarda preserved (examples in Chandezon 2003). Carian poleis engaged in boundary disputes too. Some year Karia’nın bölgesel bir bütünlüğe sahip olduğunu ileri sürmek between 391 and 388 BCE the two poleis of Miletus için kullanıldıklarını görürüz. Tartışmasız bir siyasi otorite id- and Myus, both in the Maeander valley (and so not diasının varlığı birkaç örnekle ortaya konabilir. Karia dışında strictly Carian but Ionian), contested the possession bir örnekle başlayalım: İzmir’in batısında Karabel Geçidi’nde of some territory in the plain between them. yer alan ve yalnızca ikisi günümüze korunagelmiş üç adet Lu- “When the lawsuit had been instituted by the vice yazıtı inceleyen J. D. Hawkins (1998), bu yazıtların, MÖ Milesians and the Myesians and the witnesses 1300 civarında Hititler tarafından bozguna uğratılan eski Ar- had given their testimony for each side and the

4 KARİALILAR Denizcilerden Kent Kuruculara

I.2_Reger.indd 4 18.11.2020 08:21 CARIAN FRONTIERS, BOUNDARIES, AND BORDERLANDS IN A REGIONAL CONTEXT

boundary-markers of the land had been dis- zava Devleti topraklarında ortaya çıkan iki yeni krallığın ara- played, just as the jurors were going to judge sındaki sınırı belirlemek için yerleştirilmiş olduğu sonucuna the suit, the Myesians gave up the suit. ... And varmıştır (diğer taraftan krş. Heinhold-Krahmer 1977; Starke since the Myesians gave up the suit, Strouses the satrap of the Ionians listened to the Ionian 1997). Karia’nın kendisine baktığımızda, Latmos’ta Annelie- jurors and finally caused the land to belong to se Peschlow-Bindokat ve ekibi tarafından bulunan bir yazıtın, the Milesians” (Rhodes, Osborne 2003: 72, lines ilk olarak Karabel örneğine dayanarak, Mira ve kuzeyindeki 31-37, 40-44). kent devletiyle arasında bir sınır işareti görevi gördüğü ileri This dispute fits perfectly into the form and resolu- sürülmüştür. Ancak, bu yazıtın tekrar incelenmesi sonucunda tion of such border disputes in the Greek world, in değişen yorumlar buradaki işaretlerin belki de yalnızca dağ- which “objective” arbitrators were appointed and, lardaki varlıklarını kayalara kazıyan avcılardan geriye kalan sometimes, appeal was made to higher powers; noth- ing special to Caria here. Disputes over inter-poleis basit bir graffito olduğu yönündedir (Peschlow-Bindokat, Her- boundaries sometimes went on for decades, as the bert 2001; Oreshko 2013; erken dönemde Karia üzerine yeni losing side in an adjudication refused to accept the yorumlar için bkz. Henry, Konuk [ed.] 2019). outcome or instituted a fresh appeal when the re- Geniş çerçevede, Antik Yunan dünyasında sınırların işaret- gional hegemon changed. The long dispute between Priene and the island of Samos over the control of a lerle belirlenmesi sıklıkla karşılaşılan bir uygulamadır ve sınır strip of land and a fort on the mainland was adjudi- anlaşmazlıklarına dair yasal uzlaşmaların birçok örneği günü- cated in 196 BCE, again in the 130s, and may have müze dek korunmuştur (örnekler için bkz. Chandezon 2003). arisen yet again in the following century. Several of Karia kent devletleri arasında da sınır tartışmaları bilinmekte- the border-markers connected with one or more of dir. MÖ 391-388 yılları arasında bir noktada, ikisi de Maiand- these adjudications have been found (IK Priene 132 [with Badoud 2015: 177 A 53 for the date], 134, 135, ros Vadisi’nde yer alan (dolayısıyla aslında Karialı değil İoni- and 136; 137-140). alı) Miletos ve Myos şehirleri, aralarındaki ovada yer alan bir Perhaps the clearest assertion of Caria as a region arazinin kime ait olduğuna dair anlaşmazlığa düşmüşlerdir. defined by political authority comes from the 5th and 4th centuries when it was under the dominion of the Hecatomnids. Originally from Mylasa, this dynasty, Dava Miletoslular ve Myoslular tarafından ortaya konduk- which served technically as a series of satraps under tan sonra ve iki tarafın da tanıkları ifadelerini verdikten the Persian king and also controlled parts of Lycia sonra ve arazi işaretleri sunulduktan sonra, tam hâkimler for a time, built a new capital at Halicarnassus and davayı değerlendirmek üzereyken, Myoslular davadan geri undertook major building projects at Mylasa, Amy- çekildiler… Ve Myoslular davadan çekildikleri için, İonia zon, and other cities throughout Caria. The sense satrabı Strouses İonia hâkimlerini dinledi ve sonunda ara- that Caria was a unified political region persisted after the conquest of Alexander, who appointed zinin Miletoslulara ait olduğuna karar verdi (Rhodes, Os- his companion Asander as satrap; other rulers like borne 2003: 72, satır 31-37, 40-44). Pleistarchus followed and continued to assert a claim to Caria as a single, unified, political entity. This po- Buradaki tartışma, aslında yalnızca Karia’ya özgü olmayan, litical definition of Caria, however, did not persist aksine Antik Yunan dünyasındaki benzeri sınır tartışmaları- into the Hellenistic and Roman imperial periods, when the territory was divided up under different po- nın biçimini ve çözüm yöntemini açıkça yansıtan mükemmel litical authorities (the Ptolemies and Seleucids in the bir örnektir. Bu tip tartışmalarda davaya “tarafsız” uzlaştırma- rd 3 century, for example). cılar atanır, hatta bazen daha güçlü siyasi yöneticiler hakem But other potential markers of regional identity olarak belirlenirdi. Kent devletleri arasındaki sınır tartışma- can be canvassed. During the Ionian Revolt in the last decade of the 6th century BCE, Herodotus represents ları onlarca yıl sürebiliyordu. Çünkü kaybeden taraf hake- the Carians as fighting against the Persians as a peo- min kararına itiraz edebiliyor ya da egemenlik el değiştirdiği ple, ultimately defeated after a long-fought battle at takdirde yeni yöneticiye başvurarak tekrar dava açabiliyordu. the Marsyas River (Hdt. 5, 119, 1). Our ancient sourc- Priene kenti ile Samos Adası arasında anakarada yer alan bir es all remark on shared language as a fundamental feature of the Carians as a group – indeed, in discuss- arazi şeridi ve bir kalenin kime ait olduğuna dair uzun yıllar ing Carian worship of Zeus Carios, Herodotus notes süren sınır anlaşmazlığı MÖ 196 yılında dava konusu olmuş, that the Myesians and Lydians are allowed, exception- ardından MÖ 130’lu yıllarda tekrar dava konusu olmuş ve hat- ally, to participate in his cult because they are related ta olasılıkla bir sonraki yüzyılda tekrar gündeme gelmiştir. Bu to the Carians even though they do not speak Car- ian (Hdt. 1, 171, 6). The Carians alone worship Zeus davalardan biri veya birkaçıyla ilgili olduğu anlaşılan bir dizi Stratius and, contrary to the Cretans and others who sınır işareti yazıtı tespit edilmiştir (IK Priene 132 [ve tarihler claim they originated on the Aegean islands, were için bkz. Badoud 2015: 177 A 53], 134, 135 ve 136; 137-140). once called Lelegians, and migrated to the mainland, Belki de Karia’nın siyasi sınırlara sahip bir bölge oldu- the Carians insist they were always called Carians and were autochthonous inhabitants of Caria (Hdt. 5, 119, ğu görüşünü kuvvetle destekleyen dönemin Hekatomnos 2; 1, 171, 5; see Carless Unwin 2017: 32-51). These and Hanedanı’nın hüküm sürdüğü MÖ 5.-4. yüzyıllar olduğu other features of the Carian world, such as its rock-cut söylenebilir. Kökeni Mylasa şehrine dayanan bu hanedan,

5 THE CARIANS From Seafarers to City Builders

I.2_Reger.indd 5 18.11.2020 08:21 BÜYÜK İSKENDER, DOĞU SEFERI VE HELLENISTIK ÇAĞ Bölgesel Bağlamda Karia’nın Sınırları, Hudutları ve Sınır Bölgeleri

bir süre Lykia’da bazı topraklara da egemen olmuş ve as- tombs, then, seem to point toward the existence of a len Pers Kralı’na bağlı satraplar olarak bölgeyi yönetmiştir. deep connection between an ethnic group, the Car- ians, and a physical region, Caria. But recent scholar- Halikarnassos’ta yeni bir başkent kuran Hekatomnosların ship has questioned the reality of this construction of yöneticileri ayrıca Mylasa, Amyzon ve Karia’nın diğer şehir- a link between people and land, and indeed of the lerinde de esaslı altyapı ve imar faaliyetlerinde bulunmuştur. people themselves: as Carless Unwin has argued after Karia’nın siyasal bütünlüğe sahip bir bölge olduğu gerçeği a lengthy review of the evidence, any “tangible and well-defined notion of Carian identity continues to Büyük İskender’in bölgeyi fethinden sonra da geçerliliğini elude the modern observer” (2017: 58). korumuştur. İskender, destekçisi Asandros’u bölgenin satrabı olarak atamıştır. Karia’nın özgün ve bölünmez bütünlüğe sa- Boundary and borderland hip bir bölge olarak siyasi varlığı Pleistarkhos gibi ardından With the caveats in mind that a Carian region may gelen yöneticilerin egemenliği altında da sürmüştür. Ancak, remain a slippery concept, especially as linked to a Carian ethnic identity, and that politically-construct- Karia’nın bu siyasi tanımı Hellenistik Dönem ve Roma İm- ed regions reflect the ambitions of high politics and paratorluk Dönemi’ne dek korunamamış, bu dönemlerde not necessarily the feelings of human beings on the (örneğin Karia topraklarının MÖ 3. yüzyılda Ptolemaios ve ground, we may turn to the relation between bound- Seleukos hanedanları arasında paylaştırılması gibi) bölge top- ary and borderland. The territory that straddles a boundary in the sense of a non-dimensional line on rakları farklı siyasi otoriteler arasında paylaşılmıştır. the ground, and that may be narrow or broad, con- Bölgesel bir kimliğin varlığını gösteren başkaca işaretler de tiguous or broken up, is generally referred to in the gözden geçirilebilir. Herodotos’a göre MÖ 6. yüzyılın son on yı- geographic literature as a borderland. While borders lında gerçekleşen İon Ayaklanması sırasında Karialılar Perslere are often delineated as lines bearing little or no rela- tion to geography or topography, in many cases some karşı birlik içinde bir halk olarak savaşmış ve Marsyas Nehri ya- prominent natural feature like a big river or a major kınında uzun süren bir çarpışmanın sonucunda yenilgiye uğra- mountain has been chosen to serve as a border. mıştır (Hdt. 5, 119, 1). Antik kaynakların hepsi, sahip oldukları ortak dilden Karialıların bir grup olarak varlığını ortaya koyan There is a nice example of a clear physical boundary- line in the settlement between Miletus and Magne- önemli bir özellik olarak bahseder. Hatta Herodotos, Karialı- by the Maeander after a war between them in the ların Zeus Karios tapınımından bahsederken, Karia dilini ko- 190s BCE. Of the peraia land about which the Magne- nuşmuyor olmalarına rağmen, Karialılarla olan akrabalıkları sians and Milesians disputed, we are told, nedeniyle Myosluların ve Lydialıların istisnai olarak bu kültün “…the boundary for them is to be the Hybandos ritüellerine katılmalarına izin verildiğini belirtir (Hdt. 1, 171, River, and from this river all the upper land be- 6). Zeus Stratios tapınımı Karialılara özgüdür. Giritlilerin ve longs to the Magnesians, and all the lower land diğer toplulukların Karialıların kökeninin Ege Adaları’na da- to the Milesians. They shall affix stones and yandığını ve zamanında Lelegler olarak bilinen bu halkın ana- stand on them stelai on each side along the chan- nel of the river in their own parts, just as the karaya sonradan göç ettiğini iddia etmelerine karşın Karialılar ambassadors present who had been sent decided ısrarla kendilerinin Karia bölgesinin yerel halkı olduklarını ve the spots in their arbitration, and the channel of her zaman Karialı olarak bilindiklerini ileri sürerler. (Hdt. 5, the Hybandos River shall be forever the bound- 119, 2; 1, 171, 5; bkz. Carless Unwin 2017: 32-51). Bu ilişkiler ve ary for them, and the rocks set up and the stelai on them” (Milet I, 148, 29-38; SIG 588). kayaya oyulmuş mezarlar gibi Karia dünyasının diğer bazı özel-

likleri, Karialılar olarak bilinen bir etnik grup ile fiziksel Karia The Maeander River seems to be an excellent can- bölgesi arasında derin bir bağlantı olduğuna işaret etmektedir. didate for such a natural border. It runs through Ancak son yıllardaki araştırmalar bu topraklarla bir halk ara- a wide, flat valley, with mountains on both sides; several important rivers discharge into it from the sında kurulan bu bağın tarihi gerçekliğini ve hatta Karialıların south. Writing of Tralles, Strabo, who firmly places bir halk olarak varlığını mercek altına almıştır. Örneğin Car- ‘the boundaries of Caria’ at the Maeander (14, 2, 29 less Unwin (2017: 58) kanıtları ayrıntılı biçimde gözden geçir- [C663]), also remarks: dikten sonra, “çağdaş gözlemcinin bakış açısından elle tutulur “After Magnesia is the road to Tralles, with ve tanımlanabilir bir Karialı kimliği fikrini destekleyen veriler Mount Messogis on the left, and at the road it- mevcut değildir” sonucuna varmıştır. self and on the right the plain of the Maiandros, shared by Lydians and Carians and Ionians and Sınır Hattı ve Sınır Bölgesi Milesians and Myesians, and even Aeolians in Magnesia. The situation is the same as far as Özellikle etnik nitelikteki Karialı kimliğiyle ilişkilendirilebi- Nysa and Antiocheia” (Strabo 14, 1, 42 [C648]). lecek bir Karia bölgesi kavramını tanımlamanın zorluğunu belirttikten ve sınırları siyasi olarak belirlenen bir bölgenin o And yet, to what group Tralles actually belonged was bölgede yaşayan halkın hislerini yansıtmaktansa yöneticilerin a matter of dispute: with Strabo, Diodoros places it outside Caria (14, 36, 3), but Xenophon, in (Hell. 3, siyasi emellerinin bir göstergesi olduğu uyarısını göz önünde 2, 19), writes of “Tralles in Caria”.

6 KARİALILAR Denizcilerden Kent Kuruculara

I.2_Reger.indd 6 18.11.2020 08:21 CARIAN FRONTIERS, BOUNDARIES, AND BORDERLANDS IN A REGIONAL CONTEXT

This mix of ethnicities complexifies any notion bulundurduktan sonra, dikkatimizi sınır hattı ve sınır bölgesi that the river forms a simple, sharp boundary. Sever- kavramları arasındaki ilişkiye verebiliriz. Coğrafya çalışmala- al minor Carian cities – , Orthosia, and Har- rında, yeryüzünde boyutsuz, farazi bir çizgi olarak düşünüle- pasa – are nestled against the mountain slopes on the edge of the plain. (The major sites of Alabanda and bilecek bir sınır hattı boyunca dar ya da geniş veya sürekli ya Alinda sit well out of the river’s plain, tucked up the da kesintili biçimde uzanan arazi parçası sınır bölgesi olarak Marsyas and one of its tributaries). Farther east, after tanımlanır. Sınırlar genelde coğrafya ya da topografyayla pek the Maeander turns north and the Lycus River joins de yakından ilgili olmayan bir hat olarak belirlense de çoğu it, is Laodiceia on the Lycus. Here Caria is all upland, dominated by the Cadmus and Salbake mountains, zaman büyük bir nehir ya da dağ gibi belirgin doğal özellikler with poleis that include Aphrodisias, Heracleia Sal- sınır hattını belirlemekte kullanılmıştır. bake, Apollonia Salbake, and (Barr. At- Açıkça yeryüzü şekillerine dayanarak belirlenmiş bir sı- las Map 65). But the river valley itself was, as Strabo nır için iyi bir tarihi örnek, Miletos ve Maiandros Magnesiası already noticed with his catalogue of ethnic diversity, hardly the site of a simple boundary. Indeed, Strabo’s arasında MÖ 190’lı yıllarda gerçekleşen bir savaşın ardından two remarks about the river and its valley – on the görülen bir davada karşımıza çıkar. “Magnesialılar ve Mile- one hand, that it pullulated with half a dozen eth- toslular arasında tartışma konusu olan Peraia bölgesi üzerine” nicities, and on the other, that it marked the bound- söylenenlere göre, ary of Caria – encapsulate the difficulty of seeing in a border anything beside a politically salient but in human terms porous, if not non-existent, line (this […] aralarındaki sınır hattı Hybandos Nehri olacaktır; bu aside from the famous disagreement between Strabo nehrin yukarı kesimindeki tüm topraklar Magnesialılara and Claudius Ptolemy over which cities did and did ve nehrin aşağı kesimindeki topraklar Miletoslulara ait not belong in Caria: Strabo 14, 1, 39-2, 29, and Ptol. olacaktır. İki kent de nehrin kanalı boyunca, tam da bu 5, 2, 9; see also Ps.-Skylax 98-99). dava için gönderilen elçilerin bu uzlaşmada karar verdiği If a border can be complicated, even when it is an mevkilerde, kendi taraflarında işaret taşları yerleştirip bu agreed upon line, the reason is often because astride it sits a borderland. Many studies of borderlands have taşların üzerine steller dikeceklerdir ve Hybandos Nehri shown that the inhabitants of these territories often kanalı ve dikilen taşlar ve steller sonsuza dek ikisi arasın- have interests that cross the border and that do not daki sınır olacaktır (Milet I, 148, 29-38; SIG 588). cohere, or even conflict, with those of the political metropole. Aristotle remarked on this phenomenon Maiandros Nehri, böylesi bir doğal sınır olmak için mükem- in the 4th century BCE in his discussion of the alloca- mel bir aday gibi görünür. İki yanında dağlarla sınırlandırıl- tion of landholdings in his ideal polis. The portion of territory he reserved for private ownership includes mış geniş ve düz bir vadide akan bu nehre güneyden birkaç önemli nehir kavuşur. Strabon (14, 2, 29 [C663]) “Karia’nın “… one part in the borderlands, the other part sınırlarının” kesin olarak Maiandros’u izlediğini belirtmekle by the city, in order that, two lots having been beraber, Tralleis’ten bahsederken, şu yorumu yapar: distributed to each citizen, everybody shall have a share in both places. ... Thus this is equal and just and more conducive to agreement on wars Magnesia’yı geçtikten sonra, sol tarafında Messogis Dağı with neighbors. For wherever this is not the case, ile Tralleis’e giden yol başlar ve yolun kendisi ve sağında some citizens care little about hatred of neigh- uzanan Maiandros Ovası, Lydialılar ve Karialılar ve İoni- bors, while others worry about it a lot, indeed alılar ve Miletoslular ve Myoslular ve hatta Magnesia’daki beyond what is good. For that reason among Aiolialılar tarafından paylaşılmıştır. Nysa ve Antiokheia’ya some there is a law that those who live by the kadar durum aynıdır (Strabon 14, 1, 42 [C648]). neighbors [i.e., near the borders of the polis] should not participate in deliberation about wars against them on the ground that because Yine de aslında Tralleis’in hangi gruba ait olduğu tartışma of private interest they cannot deliberate well” konusudur: Strabon gibi Diodoros da (14, 36, 3) Tralleis’in (Arist., Pol. 7, 10, 12 [1330a]). Karia’nın dışında kaldığını belirtir; diğer taraftan Ksenop- hon (Hell. 3, 2, 19) “Karia’daki Tralleis”ten bahsetmektedir. Some boundary disputes in Greece open a narrow window on the ‘borderland culture’ to which Aris- Burada karşılaşılan etnik çeşitlilik, bir nehrin basit ve totle alludes. Arbitrators trying to determine the keskin bir sınır oluşturabileceği yönündeki herhangi bir dü- boundaries of the polis of Condaia in Thessaly turned şünceyi sorunlu kılar. Ovanın kıyısında, dağ yamaçlarındaki to a herdsman who drove (presumably) his sheep and kovuklarda kurulmuş Euhippe, Orthosia ve Harpasa gibi bir- goats in the area and recorded his testimony verba- tim: kaç küçük Karia kenti yer almaktadır. Alabanda ve Alinda gibi büyük şehirlerse ovanın içlerinde, Marsyas Nehri’nin ve kol- “I know the territory, which I, being present, larından birinin kıvrımları boyunca konumlanmıştır. Daha showed to the judges from the top of the Ny- doğuda, Maiandros’un kuzeye kıvrılıp Lykos Nehri’yle birleş- seion, descending the place by us as far as the ravine which the Condaieis also showed to the tiği noktada, Lykos kıyısındaki Laodikeia şehri bulunur. Bu- judges, and I heard from my elders that it be- rada Karia toprakları, Kadmos ve Salbake dağlarının hâkim

7 THE CARIANS From Seafarers to City Builders

I.2_Reger.indd 7 18.11.2020 08:21 BÜYÜK İSKENDER, DOĞU SEFERI VE HELLENISTIK ÇAĞ Bölgesel Bağlamda Karia’nın Sınırları, Hudutları ve Sınır Bölgeleri

olduğu tamamen yüksek ve engebeli bir araziye dönüşür ve longs to the Condaieis at this place, and I my- Aphrodisias, Herakleia Salbake, Apollonia Salbake ve Sebas- self know, because I’ve been a herdsman in this place for a very long time, that the Condaieis topolis gibi birkaç kent devletini barındırır (Barr. Atlas: Harita keep the right of passage in this place” (Chan- 65). Ancak nehir vadisinin kendisinin, Strabon’un da bura- dezon 2003: 83-84 no. 18, 8-18 [Ager 1996: 184- daki etnik çeşitliliği listelerken gözlemlediği gibi, pek de düz 186 no. 70]). ve basit bir sınır oluşturmadığı açıktır. Strabon’un nehir ve Cross-border movements of pastoralists, including vadisi üzerine yaptığı bu iki yorumun –yani bir yandan vadi- transhumance, which often involves passing from nin yarım düzine etnik grupla kaynadığı, bir yandan da bu va- high summer pastures in mountains to winter pas- dinin Karia’nın sınırını belirlediği– çelişkisi, aslına bakacak tures in neighboring lowlands, are well-attested in olursak, gerçek bir zorluğu kısa ve öz biçimde ortaya koyar: antiquity generally and in the Anatolian and indeed Carian context (Thonemann 2011: 190-202). Bir sınır hattı, belirgin siyasi bir çizgi olmak bir yana dursun, Mount Latmus is a potential candidate for such insan deneyimi açısından bakıldığında geçirgen ve hatta var- a borderland in Caria. Except for the spires that lığı şüpheli bir çizgidir (Diğer taraftan, Strabon ile Klaudios rise above the Lake Bafa, most of the mountain is Ptolemaios arasında hangi şehirlerin Karia’ya ait olup olma- a forested upland. In antiquity a network of roads equipped with fountain houses and way stations dığına dair meşhur görüş ayrılıkları bulunduğunu da burada wound through the mountain, connecting poleis on belirtelim; Strabon 14, 1, 39-2, 29 ve Ptol. 5, 2, 9; ayrıca bkz. the south and west with those on the north and east Ps.-Skylax 98-99). (Peschlow-Bindokat 1996b, fold-out map; Peschlow- Eğer bir sınır hattı, mahkeme kararıyla belirlenmiş olma- Bindokat 1999). Although there were some poleis up on the mountain itself – notably Amyzon (Robert, sına rağmen yine de anlaşmazlıklara konu oluyorsa, bunun Robert 1983) – much of the landscape must have kaynağı çoğunlukla bu sınır hattının, bir sınır bölgesinde yer been either under uncertain control of the big poli- alıyor olmasıdır. Sınır bölgeleri üzerine yapılan çalışmalar, ties that surrounded it or more or less ‘common’ buralarda yaşayan insan topluluklarının çıkarlarının genel- spaces. A striking example of such ‘common spaces’ comes from the northeastern Peloponnesus. The two de sınırlar-ötesi olduğunu ve çıkarlarının çoğunlukla siyasi poleis of Troizen and (formerly Methana) merkezlerin çıkarlarıyla örtüşmediğini ve hatta çatışmadığını were disputing ownership of land between them. The ortaya koymuştur. Aristoteles MÖ 4. yüzyılda ideal bir kent adjudication, issued between 163 and 146 BCE under devletinde arazi mülkiyetinin dağılımı konusunu irdelerken the auspices of the Ptolemaic king, declared the ter- ritory to be common to both poleis: bu olgu üzerinde de durmuştur. Aristoteles’in özel mülkiyet

olarak belirlediği araziler aşağıdaki gibidir: “Concerning the land called common of both Chersonese and Praxoneion, both these and the […] her bir vatandaşın, biri sınır bölgesinde diğeri şehre isthmus Stenita are to be common. Let no one yakın olmak üzere ikişer parsel arazisi olmalıdır ve herke- in any way prevent those who buy (the right to) sin bu şekilde iki bölgede de bir parsel arazisi bulunmalı- quarry stone or cut wood from departing and landing and passing through (the land). ... If dır… Böylece daha eşitlikçi ve adil bir dağılım sağlanır ve not [i.e., if there is a violation], let the city pay bu dağılım komşu bölgelerle girişilen savaşlarda uzlaşma ten thousand drachmai and the individual one sağlanmasına yardımcı olur. Çünkü toprak dağılımının thousand drachmai and whatever is necessary bu şekilde yapılmadığı durumlarda bir taraftan komşu- to the kingdom (of the Ptolemies). ... Concern- ların nefreti bazı vatandaşları hiç ilgilendirmezken, bazı ing the common land and concerning the fruits vatandaşlarsa komşularla çatışmalar konusunda, aslında from the land and concerning the income from the tuna fisheries that arose in previous time, müspet olmayan bir biçimde, fazlaca kaygılanmaktadır- no one is to bring a lawsuit” (Carusi 2009; Ager lar. Bu nedenle, bazı yerlerde uygulanan bir kanuna göre 1996: 381-385 no. 138). komşuların yakınında [yani kent devletinin sınırlarına yakın bölgelerde] yaşayanların, şahsi çıkarlarının doğru A closer parallel in both space and topography muhakemede bulunmalarını engelleyeceği düşüncesiy- comes from neighboring Lycia. The poleis of and le, komşulara karşı savaş konusundaki karar aşamasına Termessus by Oinoanda were disputing ownership of Mount Masa, which straddled the chorai of the two. katılmalarına izin verilmemektedir (Arist., Pol. 7, 10, 12 In the arbitration, ownership of the mountain is as- [1330a]). signed to Tlos, but citizens of Termessus are granted perpetual rights to cut wood and pasture livestock on Yunanistan’dan bilinen bazı sınır tartışmaları, Aristoteles’in certain parts of the mountain although strictly for- gönderme yaptığı bir “sınır bölgesi kültürünün” varlığına ışık bidden from erecting structures or farming. Bound- ary-markers are ordered set clearly to delimit the tutar. Thessalia’da Kondaia kent devletinin sınırlarını belirle- political boundary (Rousset 2010). And, right from meye çalışan uzlaşmacılar, (muhtemelen) koyun ve keçi sürü- Latmus itself, is a document describing the process leriyle yakından geçen bir çobana fikir danışmış ve çobanın to follow “concerning the part of the disputed moun- ifadesini bire bir kaydetmişlerdir. tain land” between Miletus and Heracleia. The dis- putants, who have given various names to the area in

8 KARİALILAR Denizcilerden Kent Kuruculara

I.2_Reger.indd 8 18.11.2020 08:21