Tambûrî Cemil
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
I Sayfa m ini ÖLÜMÜNÜN 51. YILDÖNÜMÜNDE SEVİLEN ŞARKILAR TURK Mahur şarkı Müzik: Tanburi Cemil bey Var iken zatında böyle hüsn-ii an olma nihan Seyre çık reftar edüp uşşak] eyle şaduman Sen kimin meftunusun mahzun durursun her zama» Tambûrî Cemil Bey m Seyre çık reftar edüp uşşakı eyle şaduman Türk musikisinin gelmiş geçmiş en büyük virtüözü sayılan Eviç şarkı Hazırlayan: Müzik: Tanburi Cemil bey Cemil beyr 1916 yılının 29 Temmuz sabahı veremden ölmüştü... Nazirin yok senin ey mâh yerde HİLMİ RİT Arar gönlüm seni seyyarelerde Bakar biçare her şeb ah eder de ÜRK musikisinin gelmiş okşamış, alnından öpmüş ve aşa da, modem anlamda izahını Arar gönlüm seni seyyarelerde geçmiş en büyük virtüözü ğı yukarı «Evlâdım, bunca sene yapmaya çalışan ilk eserdir. Ce Illllllllllllllllllll T tamburi Cemil bey’in, eli dir bu sazı çaldık.. Eh., şöyle mil’in garp musikisi ile teması ne aldığı her hangi bir tahta böyle biraz onu yendik de sanır ve meşguliyetine saray muhitin 1916 yılı Temmuzunun yirmi Hüseynî şarkı parçasından bile güzel sesler çı dım. Şimdi seni dinledikten son de Burhaneddin efendi, Abdür- sekizinci gününü yirmidokuzu- Müzik: Tanburi Cemil bey karacak değerde doğuştan bir ra, bir daha tamburu elime al rahim efendi, Tevfik efendi gibi na bağlayan gece yarısmdan son Görmek ister gözlerim herdem seni sanatkâr olduğu şüphesizdir. mayacağım.» gibi bir cümle sar- şehzadeler. Şerif Ali Haydarpaşa- ra karısı ile helâllaştı. Tutuldu Yadet Allah aşkına sen de beni Ancak, şahsiyetinin tahlilinde o fetmiş ve toplulukta bulunanla zade, Damat Mecit bey ve kar ğu verem hastalığından kurtula Çünki söyler ağlarım ben hep seni zamanlar meydana çıkarılama rı bu sözleri ile allak bullak et deşi Şerif Muhiddin bey. Damat mayan eşsiz sanatkâr sabaha Yadet Allah aşkına sen de beni yan en esaslı taraf, Türk musi miştir. Ali Efendi ile bu görüş Fahir bey gibi aristokrat sima karşı bir iç nefesten sonra ve kisine yüksek bir ifade tarzı ve meden sonra Cemil bey, üsta lar geniş ölçüde sebep olmuş fat etti. Nur içinde yatsın. ren ve bu musikiye yeni bir üs dın meclislerinde çok defa bu lar, birkaç vesile ile Cemil’in lûp getiren yaratıcı yanıdır. Bu lunmuş ve doğrudan doğruya meselâ piyanist Godovski gibi yaratıcı bestekâr yanının eşsiz ders almamakla beraber, genel büyük virtüozlarla tanışmasını örnekleri de — meşhur peşrevle musiki bilgisi ve klâsik mekte sağlamışlardır. ri, saz semaileri veyahut mahdut bin esas karakterine ait incelik bir kaç şarkısı değil — romantik leri öğrenmek hususunda ondan Bu gün elimizde bulunan plâk ruhunun kalıp halindeki ölçü geniş ölçüde faydalanmıştır. lar Cemil bey’in İlâhî aşk kita lerden, zamanımızdaki modern bından kopmuş soluk birer sa- Tambur! Cemil, 1901 de yirmi hife oldukları halde bir tek musiki anlayışlarına uygun şe sekiz yaşında iken Defter-i Ha- kilde kurtularak yarattığı ve cümlesini bile taklit etmekten kani Müdürlerinden Nazif beyin âciz kalıyoruz. 1908 senesinde MERHUM TANBURÎ CEMİL BEY hepsi birer şaheser olan taksim kızı Şerife Saide hanımla evlen leridir. Cemil bey, bir plâk firmasıyla miştir. Saide hanım 1902 sene 100 Napolyon altını mukabilinde Çalmış olduğu tambur, yaylı sinde Mesud Cemil’i dünyaya ge plâk doldurmak üzere anlaşmış tambur, kemençe, viyolonsel, tirdi. sa da sonradan bu kararından lavta, bağlama, cura, rebâb, zur 1902 - 1903 senelerinde Cemil vazgeçmiştir. Ancak bir kaç se ERTAN ANAPA na gibi enstrümanların Pagani- bey «Rehber-i Musiki» sini neş- ne sonra ziraat mühendisi Şev ni’sidir. ve Orkestrası eşliğinde retmişti ki, bu kitap Türk musi ket bey, Cemil beyi plâk yap kisini, Garp musikisi sistemiyle maya ikna edebilmiştir. Tambu Tamburi Cemil bey, 1873 sene yanyana anlatmaya ve eski sa ri Cemil beyin takriben 75 adet sinde İstanbul’da doğmuştur. Üç natımızın edvar kitapları dışın plâğı mevcuttur. yaşında iken babası Tevfik beyi ŞAFAK kaybeden ve onu hiç tammamış olan Cemil bey, annesinin ya nında fakat amcası Refik bey'in devamlı ihtimam ve himâyesi al tında ilk tahsilini bitirdiği za 1 Ü Z B A Ş IG İL man oniki yaşındaydı. Büyük çocuklara mahsus ağır başlılığı, uzun pantalonu, kolalı yakası, hele aile muhitini aşan ve hikâ SHOW PROGRAMI yesi çevreye yayılan tamburu ile dikkati çekmeye başlamıştı. Amcasının Horhor’daki evi, sa KULÜP da de musiki değil, fakat genel kül AS türü bakımından da onun için çok tesirli bir muhitti. Evde bir M illiyet: 9153 kaç piyano vardı. Oraya geldiği zaman tamburu şaşmaz bir in- şiyakla zamanın bütün yetişkin tanburîlerini düşündürecek ka dar olağanüstü bir kuvvetle ça lıyordu. Fakat musikinin klâsik kanunlarını, makam yollarını, usullerini, hattâ nota okumasını bile bilmiyordu. O vakit deli kanlılık çağında olan ağabeysi Ahmet beyden bu konularda ge rekli bilgileri edinirken en bü yük amcazadesi Mahmut beye keman dersi vermeye gelen meş hur Kemanı Ağa’dan da Ham- parsun notasını ve alafranga no tayı öğrendi. Amcasının vefatı üzerine ailece amcazadesinin Ba kırköy’deki evine taşındılar. Ba kırköy’de geçen iki sene içinde Fransızca ve tambur derslerini bırakmadı. Tamburi Cemil’in sür’atle ya yılan şöhretini, amcazadesi Mah mut beyle beraber gittiği bir mecliste tamburi Ali Efendi ile karşılaşması bir kaç misline çı kardı. Bu mecliste tamburi Ali Efendi merhum, henüz bıyıkları terlemeye başlayan genç Cemil’i Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği evvelâ büyük bir hayret, sonra Taha Toros Arşivi derin bir heyecanla dinlemiş, titreyen elleriyle onun yüzünü.