Altay Panteonu Üzerine Tenkidi Bir Yaklaşım / VII Erol Cihangir Giriş / 1
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
Tercüme Ömer Suveren Uno Harva, Finli ilim adamı Harva, 30 Ağustos 1882’de Finlandiya’da Ypäjä / Üpeye köyünde doğmuştur. Bir ilim adamı olarak ilimlerarası sınır tanımamazlığıyla bilinen Harva, ilgi alanını, sos- yoloji ve mukayeseli din bilimi ve halk şiiri araştırmalarına yöneltir. Helsinkideki Çar Aleksander Üniversitesi teoloji bölümünden 1906’da mezun olduktan sonra, Rus ve- sayeti altında Altayistikçi M.A. Castren’in izinden 1911-1917 yılları arasında Sibirya’ya alanda saha araştırma gezilerine çıkarak, Udmurt, Mari, Tunguz ve Yenisey Ostyak- ları arasında çalışır. “Permlilerin İnanç Dünyası” (1914), “Marilerin İnanç Dünyası” (1914) ve “Laponların İnanç Dünyası” (1915) eserleri bu dönem seyahât ve tetkikle- rinin mahsullerindendir. Finlandiyanın bağımsızlığa kavuşmasından sonra Harva’nın “Hayat Ağacı” adlı eseri 1920’de ilk yayınını takiben, eser birkaç dile çevrildiği gibi, 1927’de “Finno-Ugric and Siberian Mythology” adlı bir başka tercümesi daha yayımlanır. Bağımsızlık sonrası bağışlarla kurulan yeni “Turku/Fin Üniversitesi”ne 1926’da Finli bir tütün tüccarının inayetiyle açılan sosyoloji kürsüsüne Harva, sosyoloji profesörü ola- rak atanarak, öğretim üyeliği yanında, ilmi çalışmalarına devam eder. En önemli eser- lerinden biri olan “Altay Soyu İnanç Dünyası” 1933 yılında yayımlanır. Bu eser 1938’de Almancaya, 1959’da Fransızcaya, 1971’de Japoncaya tercüme edilir. (Elimizde bulu- nan bu eser, ilk yayınından sekseniki sene sonra Almanca nüshasından tercüme edi- len Türkçe’de 2015 ilk neşridir). Harva, 1940 yılında bir dostuna üzerinde çalıştığı yeni bir eserinin taslaklarına ilişkin verdiği malûmatta, sözkonusu çalışmanın on iki bölümden ibaret olmakla; zaman he- sabı, doğum, erginlik, evlenme, ölüm ve ölüler, akrabalık, işbölümü, ilkel toplumun olu- şumu, ahlâk, kadim inançlar, geçim kaynaklarıyla, ayinler, bilgelik ve kadim bilgileri ele alacağından bahseder. Ancak sözünü ettiği bu eser gün yüzüne çıkmamıştır. 1942’de “Mordovanların Kadim İnanç Dünyası” ve ölümünden kısa bir süre önce 1948’de “Fin- lillerin Kadim İnanç Dünyası”nı yayımlayan Harva, 13 Ağustos,1949’da vatanı Finlan- diya/Turku’da vefat etmiştir. Tercüme Ömer Suveren İSTANBUL, 2015 Yayın Yönetmeni Erol Cihangir Yayın Koordinatörü Derya Aydın Kitabın Özgün Adı Altain Suvun Uskunto Tercüme (Almancadan) Ömer Suveren Mizanpaj DBY Ajans (www.dbyajans.com) Kapak Necminur Çimen 1. Baskı, 2015, Ocak, İstanbul Ofset Baskı Ofset Yayın Matbaacılık, Güven San. Sit. B Blok No: 386 Tel. (0212) 576 47 15 Topkapı / İstanbul © Bu kitabın bütün yayın hakları Kültür Bakanlığı Telif Hakları Mukavelesi gereği yayınevine aittir. Sertifika No: 19492 MİLLETLERARASI NEŞRİYAT NUMARASI ISBN 978-605-5227-36-4 DOĞU KÜTÜPHANESİ Bab-ı Ali Yokuşu, Cemal Nadir Sk. B.Milas Han No: 24/114 Sirkeci/İstanbul Tel: (0212) 520 27 19 web: www.dogukutuphanesi.com e-mail: [email protected] İçindekiler Altay Panteonu Üzerine Tenkidi Bir Yaklaşım / VII Erol Cihangir Giriş / 1 Birinci Bölüm: Dünya Tasavvuru / 13 Yeryüzü / 13 Yeryüzünün Taşıyıcıları / 19 Gökyüzü ve Sütunu / 25 Dünyanın Katmanları / 37 Dünya Dağı / 44 Dünya Ağacı / 53 “Cennet Irmakları” ve Onların Kaynakları / 66 İkinci Bölüm: Yaradılış / 69 Dünyanın Yaradılışı (Kökeni) / 69 İnsanın Yaradılışı / 87 İnsanın Yaratıcısı Olarak Tanrı ve Şeytan / 90 İnsanın Felâketine Sebep Olan “Yasak Meyve” / 96 Dünyanın Sonu (Batış ve Yokoluş) / 100 Üçüncü Bölüm: Tanrı Tasavvuru ve (Gök) Tanrı / 111 Gök Tanrı / 111 Gök Tanrı’nın Oğulları ve Yardımcıları / 122 Doğum ve Doğum Ruhları / 133 Dördüncü Bölüm: Gök Tasavvuru / 143 Yıldızlar / 143 Güneş ve Ay / 145 Kutup Yıldızı ve Küçük Ayı / 153 Büyük Ayı / 154 Orion (Avcı) Yıldız Kümesi / 157 Ülker Yıldız Kümesi / 159 Venüs / 160 Samanyolu / 162 Oniki Yıllık Zaman Döngüsü Sembolleri / 165 Beşinci Bölüm: Tabiat ve Tabiat Unsurları / 167 Gök Gürültüsü / 167 Rüzgâr / 180 Ateş / 183 Kutsal (Tanrı) Bir Varlık Olarak Yeryüzü / 201 Altıncı Bölüm: Ruh, Ölüm Tasavvuru(Defin, Yas ve Şölenler) / 207 Ruh İnancı / 207 Ölüme İlişkin İnançlar, Defin ve Yas Âdetleri / 230 Defin Törenleri / 241 Anma Şölenleri / 262 Ölüler Diyarı / 278 Ölülerle, Yaşayanlar Arasındaki İlişki / 295 Yedinci Bölüm: Tabiat Ruhları / 313 Tabiatın Efendileri / 313 Av Âyinleri (Törenleri) / 329 Kadın ve Av / 333 Avcı ve Av / 338 Av Hayvanlarının Kemiklerinin Muhafazası / 351 Sekizinci Bölüm: Şaman ve Şamanlar / 363 Şaman / 363 Şamanın Güçleri ve Yetenekleri / 365 Şaman ve Ruhlar / 370 Şamanizm ve Hayvanlar Âlemi / 375 Şaman Ağacı / 387 Ak ve Kara Şamanlar / 388 Şamanın Kutsanması / 390 Şaman Giysisi / 400 Şaman Davulu / 417 Şamanın İcraatları / 427 Kurban Merasimleri ve Kurban / 442 Kurban Merasimleri ve Kurban Şölenleri / 443 Kaynaklar / 455 Dizin / 467 Altay Panteonu Üzerine Tenkidî Bir Yaklaşım Erol Cihangir Ünlü Fin ilim adamı Uno Harva’nın “Altain Suvun Uskunto” adını taşıyan bu eserinin tam tercümesi, “Altay Soylu Halkların İnançları” olup, eser Altay halklarının mitolojilerini, tanrı/tanrıları, kozmogoni ve inançlarıyla, ritüellerini incelemektedir. Eserin muhtevası, kitabın isminin ötesine geçmiş olması hasebiyle, yayıncı hakkını kullanarak, kitabın asıl tercümesinin yerine, “Altay Panteonu” ibaresini kullan- mayı uygun bulduğumuzu belirtelim. Harva’nın bu çalışması, 20.yy’ın başlarında Çarlık himayesinde (Helsinki Çar Aleksandre üniversitesi) Urallar ötesine (Sibirya) yap- tığı antropolojik saha araştırmalarına dayanır. Harva’nın yola çıktığı o yılların Rusyası dikkâte alındığında (1900’lerin başları), çalışmanın niteliği bir başka boyut daha kazanır ki, bu da aşağı yukarı Asya/Tu- ran coğrafyasının hızlı bir şekilde Çarlık Rusyası tarafından fethi ve kolonizasyonuyla ilgilidir. Bilindiği gibi Rus çarlığının II. Katerina’nın (18.yy’ın ikinci yarısı) Lahey’deki ansiklopedistlerle kurduğu ilişkiler sonucu “aydınlanma” (lumiérist) akımı Rus düşünce dünyasının ka- pılarından içeri sızmaya başlamıştır.1 Bu aralık, ardısıra gelen çarlar- özellikle Deli Petro ve I. Aleksandr dönemlerinde kapıların ardına kadar açılmasıyla, batı düşüncesi Rus tefekkür hayatında kök sal- maya başlar. Rusyanın batıya olan bu temayül ve perestişi, bir ya- nıyla Rus oryantalizmine Doğu’nun yolunu açarken, diğer yandan Rus dünyasında-ekletik de olsa-batı düşünce sistematiğini hâkim dü- 1 Bknz., Andrzej Walıckı, Rus Düşünce Tarihi, 1987, Ankara VIII | Uno Harva şünce tarzı haline getirir. Tam da bu sıralar Harva, Petrograd namına yola çıkan hemşehrisi Castren gibi Altay soylu halkların (Turanlılar) antropolojik malzemelerini toplayan Rus oryantalistlerden biri ola- rak çıkar karşımıza. Ancak Harva’nın bu çalışmaları Castren’in aksine Çarlığın (St. Petrograd) rutubetli arşivlerinde kalmayarak, gün ışığına kavuşacaktır. Harva’nın çalışmalarının ortaya çıkışında, 1905’teki De- kabrist ayaklanmayla ve 1917 Bolşevik devriminin hemen ardından Finlandiya’nın bağımsızlığa kavuşmasını müteakip kurulan ilk millî Fin üniversitesinin (Turku üniversitesi) kurucu kadrosunda yeralmış olmasının rolü muhtemeldir. Harva’nın ilmî hayatında o yılların Rusya şartları dikkâte alındı- ğında, son derece zahmetli olduğu kadar, çok ciddi bir saha araştır- masının ürünü olan bu eser (Altay Soylu Halkların İnançları), Türki- yat çalışmaları açısından olduğu kadar, mensubu olduğumuz bozkır (Turan) dünyasının anlamlandırılması yönünden taşıdığı değere hiç şüphe yoktur. Bu çalışmayla, Harva’nın bizzat kendi intiba ve gözlem- leri kadar, konu hakkında çalışan meslekdaşlarının yapmış oldukları çalışmaları titizlikle gözden geçirip, yer yer mukayeselere girişmesi ve atıflarda bulunması, gerçektende onun mesai harcadığı Altay halk- larının din antropolojisi hakkında uzman olarak anılmayı fazlasıyla hak ettiğini gösterir. Hâtta bu konuda saha araştırmalarının öncü- lerden olması ve birinci dereceden kaynaklar sunması, Türkiyat tet- kiklerinde ve Turan dünyasının kavranmasında onu imtiyazlı bir ko- numa yükseltmektedir. Ancak, onun bu öncü konumu, onu ve eserini tenkitden vareste kılmadığını da baştan belirtmek gerekir. Zira, birinci olarak bu tür çalışmalarda (Harva ve benzerlerinde görüldüğü gibi) Avrupa mer- kezli bir yaklaşım tarzıyla olguları, sebep-sonuç ilişkisinde tek boyuta indirgemesi, ikinci olarak da ülkemiz akademik çevrelerinin bu tür ilmi çalışmaları hemen hemen hiç bir tenkide tabi tutmaksızın, mut- lak doğru olarak kabûl etmeleri, bu tür tenkidi daha da elzem kılmak- tadır. Hâtta bu bağlamda tenkidin asıl muhataplarının bir anlamda Harva’dan ziyade, yerli akademik çevreler olduğunu söylemek daha doğru olur. Bu babdan olmak üzere memleketimiz akademisyenleri için daha da kötüsü, konusunun uzmanı olan birinin, sadece kendi uzmanlık alanının sınırları içinde, diğer disiplinlerle ilişki kurma ge- reği duymadan, bütün dünyayı salt kendi uğraş (uzmanlık) alanın- dan ibaretmiş algısına/yanılgısına düşmüş olmalarıdır. Pek tabii bu Altay Panteonu | IX algı, onları akademik değil, lâkin entellektüel derinlikten alıkoyduğu gibi, daha da önemlisi yeni bir paradigma kurmalarına engel olmakla, dünyayı ve olayları kavrama ve anlamlandırmada fikrî sorumluluk ve derinlikten de mahrum bırakmaktadır. Haliyle, bu durum mem- leketimiz akademisyenlerinin en iyilerinin bile uzmanlık çalışmaları için harcadıkları mesainin, uluslararası sistemin araştırma enstitüle- rine malzeme sunmaktan öte geçememektedir. Bu açıdan Harva’nın çalışmasının da, bir nevi bizim yerli akademisyenlerin çalışmaları türünden-hiç olmazsa açık olarak-Çarlık sömürge büroları (Şark Sö- mürge Eyaletleri) için hazırlanmış bir saha çalışması olduğunu akıl- dan çıkarmamak lâzımdır. Ancak Harva’nın çalışmasına yönelik fikir ve tenkitlerimiz,