HOROZ HOLDİNG’İN SÜRELİ YAYINIDIR. YIL 3 NİSAN 2012 SAYI 10

Cantabria Denizi’nin uyuyan deniz kızı:

San Sebastian

HOROZ DAHİLİ KONTEYNER TAŞIMACILIĞINDA DA LİDER

RÜŞTÜ REÇBER: ZORU KOLAYLAŞTIRAN ADAMDIR KALECİ

GEÇMİŞİN SIRRI ZEUGMA başyazı

Başka Bahar 0’li yılların mütevazı ilkokul binalarının talaş kokulu, loş koridorlarına sıralanmış küçük, ha- vasız sınıfların arka duvarlarında uzunca bir tahta pano dururdu. Bu dikdörtgen panonun üzerinde, mutlaka dört mevsim için ayrılmış, dört ayrı kare içine boyanmış suluboya resim- ler olurdu. İlkbaharla başlardı mevsimler. Sonra yaz, sonbahar ve kış… İlkbahar, pembe çi- 7çekli ağaçlar ve masmavi bir gökyüzüyle resmedilirdi. Bir de cıvıl cıvıl kuşlar… Kuşlar resimde cıvıl- damaz demeyin, cıvıldar. Doğa yeni uyanmış olurdu, yemyeşil çimenlerin üzerinde koştururdu ço- cuklar, üzerlerinde uzun kuyruklu, rengârenk uçurtmalar… İlkbaharın hemen yanındaki karede yaz mevsimi dururdu. Yaşar Kemal’in yazları gibi, sarı sı- cak… Balaban’a öykünen bir köy peyzajı belki… Sarı başaklar sıcak yellerle devinir, gökte büyük- çe bir güneş gülerdi. Gülerken güneşin kendisi bile terlerdi. Sonbahar, rüzgârların gri gökyüzüne savurduğu kuru yapraklar, uçuşan kaşkoller ve kesta- ne satıcılarıyla daha ekpresyonist anlatılırdı. Kahverengi, sarı, turuncu bir natürmort… Kış malum; önde bir kardan adam, burnu havuç, gözleri ve düğmeleri kömür; elinde süpürge, başında şap- ka, boynunda atkı. Arkada, bacasından dumanı huzurla tüten sıcak bir ev. Çatısı karlı, saçakların- dan uzun buzlar sarkan, yaşayan bir ev… Mevsimleri böyle tanıdık biz. Sonbaharı, yazı, kışı, baharı böyle sevdik. Sanırım en çok da ba- harı sevdik. Çünkü bahar bir uyanış, bir başlangıç, doğanın ve onun parçası biz insanoğlunun ye- nilenişiydi; umuttu bahar. Hiçbir şey olmasa, tatilin gelişiydi. Küresel ısınma nedeniyle mevsimsel yön duygumuz kısmen yitmiş olsa da, bahar, takvim yap- raklarında hâlâ soğuk, sulu sepken bir mart günü başlar ve gökyüzünü uçurtmaların kapladığı, gül kokulu sıcak bir mayıs akşamı yerini yaza bırakır. Bu üç aylık mevsim diliminde önemli yıldönümle- Hakan YAMAN ri karşılanır; hatırlanması gereken günler, sonra çarçabuk unutulmak üzere bir kez daha hatırlanır. Pencere Dergisi Bunlardan ilki her yıl 8 Mart günü kutlanan “Dünya Kadınlar Günü” veya daha doğru adıyla Genel Yayın Yönetmeni “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”dür. Kadınlar, sonradan unutulmak üzere bu özel günde akla ge- lir. Kadına şiddet kınanır, şiirler okunur, ana, bacı edebiyatı yapılır. “Artık umarız kadınlar sadece yılda bir gün hatırlanmakla kalmazlar” denir, ama bir sonraki yıl, yine kısa bir mart gününe hapso- lup kaldıkları fark edilir. Bu yıl da geçmiş yılları tekrarladık. Toplumun bu özel güne ilgisini çeke- bilmek için tanınmış simaların da katıldığı özel tanıtım çalışmaları yapıldı, kadın hakları için, kadın tutuklular için bildiriler okundu, yazıldı, çizildi, bolca Nâzım Hikmet şiiri sanal âlemde değiş tokuş edildi. Nâzım Hikmet kadınlar için yazdığı şiirlerle “Dünya Kadınlar Günü”ne yine beklenen katkı- yı yaparken, bulutların arasından başını uzattıkça bizi ısıtmaya başladığını gördüğümüz güneş, ha- vanın kokusu, mor, pembe sümbüllerin doygun güzelliği derken bir başka Nâzım şiiri geldi çoğu- muzun aklına. Ve güzel bir pazar günü, bilenlerle hep bir ağızdan, “Bugün Pazar” şiirini okuduk. Toprak, güneş ve biz bahtiyardık. Ama uzun sürmedi mutluluğumuz, 12 Mart çıkageldi yine; hü- zünlendik. Bir Ahmed Arif şiiri takıldı dudaklarımıza. Dağlarına bahar gelmişti memleketimizin, so- kaklarına tanklar… Tam kırk bir yıl olmuş. Taş duvar, demir kapı, kör pencere, yastık, zincir, ranza… Bir kez daha, hep beraber o günlere gitti yaşı tutanlar. Tutmayanlarsa toplumsal hafızayla avundu- lar. Gazetelerde, dergilerde 12 Mart Muhtırası anıları, 12 Mart romanları… Sevgi Soysal’dan “Şa- fak”, Füruzan’dan “47’liler”, Erdal Öz’den “Yaralısın”. 18 Mart’ta Çanakkale Zaferi’ni coşkuyla kutladık, şehitlerimizi bir kez daha hüzünle andık. Derken 21 Mart geldi: Nevruz. Her yıl doğanın yeniden doğuşunun kutlandığı binlerce yıllık bir ge- lenek. Baharın ilk gününü, bahar ekinoksunu kutladık bu Nevruz da. Gün geceyle eşitlendi yeryü- zünde kim bilir kaçıncı kez, ama insanları eşitleyebilmek bu sene de mümkün olamadı. “Uluslara- rası Irk Ayrımı ile Mücadele Günü”nün fazla sesi çıkamadı yine. Nevruz ateşlerinin gölgesinde, las- tik dumanlarının ardında boğulup kaldı yankı bulamadan. 27 Mart’ta “Dünya Tiyatrolar Günü”nü kutladık. Yine her sene olduğu gibi gittiğim ilk oyun gel- di gözlerimin önüne. Yer, Üsküdar, Doğancılar Yokuşu’ndaki Musahipzade Celal Tiyatrosu. O za- manki adı bu değildi tabii. Bir çocuk oyunu, oyunun adı yok, ama sahne, dekor, oyuncular, ses, ışık dün gibi taze zihnimde… Bir mart ayı daha bitti böylece. Önce tiyatro sanatçılarına, emekçilerine, yaşantısının bir yerinde tiyatroya yer ayırabilmiş her- kese kucak dolusu selam gönderiyorum, hepsini ayakta alkışlıyorum, iyi ki varlar. Tüm kadınların “Dünya Kadınlar Günü”nü en içten dileklerimle kutluyor, kadınlara hatırlanacakları tek bir gün de- ğil, hiç akıldan çıkmayacakları günler diliyorum. Tüm şehitlerimizi rahmetle anarken, insanoğlu va- roldukça hiç gerçekleşmeyeceğini bilmeme rağmen, savaşsız bir dünyada yaşama ütopyasını bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Hayal kurmak iyidir. Son olarak, bütün okurlarımıza sağlıklı, kirlen- memiş, dengesi bozulmamış bir doğada nice yeşil baharlar… Sayfamız yetmedi, daha ilk ayında kaldık baharın. İki koca bahar ayı kaldı geriye. Nisanla ma- yısı daha sonra yazacağız artık. Bir başka bahara…

Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 1 İçindekiler 4 Haberler

10 İmyaz Sahibi Söyleşi Horoz Holding AŞ’yi temsilen Horoz Holding İdari İşler Grup Hakan YAMAN

Başkanı Cemal Ocak ile iş Genel Yayın Yönetmeni yaşamı ve hobilerini konuştuk. Hakan YAMAN

Yayın Kurulu 12 Fikret Tuzcu Bizden İlker Özkocacık Göksenin Cesur Anıl Haşimoğlu 14 Utku Uymaz Özel Haber 28 Keyif Katkıda Bulunanlar Atilla Yıldıztekin Hüsnü Arkan ile müziği, Celal Şeherli 16 edebiyatı, yaşamı konuştuk. 28 Gencay Burnaz Bölge Raporu Mustafa Sönmez Bursa bölgesine yer verdiğimiz Metin Gülbay sayfalarımızda keyifli iki de söyleşi 32 Prof. Dr. Necmettin Sökücü yer alıyor… Spor Selda Özdemircioğlu Beşiktaş’ın efsanevi kalecisi Adres 18 Rüştü Reçber ile Haramidere Horoz Tesisleri Namık Kemal Mah. Vizyon tadına doyum olmaz Adile Naşit Bulvarı No: 56 bir sohbet bu sayfalarda… 34850 Esenyurt/İstanbul Lojistik Yönetim Danışmanı Atilla Tel: (0212) 456 10 00 Faks: (0212) 690 17 27 Yıldıztekin’in kaleminden lojistik 24 www.horoz.com.tr sektörü… 36 [email protected] Keşif PENCERE Dergisi Horoz Holding’in 3 ayda bir 19 Zeugma’ya doğru 52 yayımlanan bedelsiz süreli yayın organıdır. Gündem tarihi bir yolculuk… Bir Yazar Bir Kitap Lojistik sektöründe neler oluyor, neler değişiyor? Dünya çapında Sibel Oral’ı, yazarlık serüveni 43 içinde konuk ediyoruz. 32 lojistik sektörü üzerine yaşanan 39 gelişmeler bu sayfada! Dış Kapı Bir mekâna gitmeden önce o 54 Yayına hazırlık 20 mekânı size anlatsak fena mı olur! Sağlık Ekonomi Prof. Dr. Necmettin Genel Yönetmen Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Gürhan DEMİRBAŞ 40 Sökücü, Koroner Arter Mustafa Sönmez ile Türk Klaket hastalığını tanımamızı sağlıyor. Görsel Yönetmen ekonomisini konuştuk. Sinemaya siyah beyaz bir Yavuz KARAKAŞ pencereden baktık… 56 Editör 21 Ağız Tadı Selda YEŞİLTAŞ Şuradan Buradan Damak tadınıza uygun 43 Grafik Gazeteci Yazar lezzetler bu sayfalarda… Teknoloji Şahin BİNGÖL Metin Gülbay’dan eğitim 10 sistemine farklı bir bakış… Fotoğraf Editörü 44 46 Murat GÜNEY Nostalji Bu sayfalar ile unuttuğunuz el Düzeltmen Editör 22 Ersel ERGÜZ Kadınca sanatlarını tekrar hatırlayın istedik. Kalem Ajans’ın kurucusu Fotoğraflar Nermin Mollaoğlu ile 46 Damla SALOR edebiyat ve kadın üzerine konuştuk. Life Style İletişim (0216) 681 18 73

24 Baskı Gezi 48 Globus Dünya Basınevi Kültür – Sanat 40 100. Yıl Mahallesi 34440 Bağcılar / İstanbul San Sebastian’a Müzik, sinema, organizasyon ve ki- Tel: 0212 629 08 08 keyifli bir yolculuk… tap dünyasından en son haberler… 36

2 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 3 haberler HABERLER Horoz, dahİlİ konteyner taşımacılığında da lİder Konteyner taşımacılık sektörünün sürekli değişen ve gelişen unsurlarını göz ardı etmeden, deniz nakliyesinin servis bütünlüğünü ve hizmet kalitesini artıran SDV Horoz, çağın ve sektörün taleplerine cevap verecek insan kaynakları ve teknoloji yatırımlarıyla sektörün belirleyici ve önde gelen firmaları arasında yer alıyor.

4 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 5 haberler HABERLER

Bir Horoz Holding kuruluşu olan SDV Horoz, hava ve deniz konteyner elleçleme ve iç nakliye masrafları ile ilgili yapacakları forwarding hizmetlerinin yanında öz mal araç filosu, bünyesinde- önemli tasarruflar, bu firmalara şüphesiz önemli miktarlarda kat- ki kiralık araçlar ve güvenilir tedarikçileriyle liman-depo-liman ara- ma değer sağlayacaktır. sı dahili konteyner taşımacılığında da tercih edilen firmaların ba- şında geliyor. SDV Horoz yetkilileri, bu alanda verdikleri hizmet- Depolama ve konteyner sahası yönetimiyle ilgili olarak leri, liman-depo-liman arası dahili konteyner taşımacılığı, kontey- verdiğiniz hizmetlerin ayrıntılarını öğrenebilir miyiz? ner depolama, konteyner sahası yönetimi, konteyner elleçleme, SDV Horoz olarak, depolama ve konteyner saha yönetimi ile depolama hizmetleri ve konteyner içi dolum ve boşaltma ola- ilgili başta Türkiye’nin önemli ve ülkemize katkı sağlayan marka- rak özetliyor. SDV Horoz’un bu hizmetiyle ilgili sorularımızı Deniz sı Vestel’e uzun yıllardır hizmet vermekteyiz. Kısaca özetlemek ve Dahili Konteyner Taşımacılığı Operasyon Direktörü M. Oğuz gerekirse, gelen tüm ithal konteynerlerin ve ihracat için gerek- Küpeli’ye sorduk. li olan tüm boş ekipmanın takibi ve tedariki, sahalara getirilme- si, ihtiyaç sahiplerine (fabrikaların tesellüm ve sevkiyat depoları) Öncelikle sizi tanıyalım. Kaç yıldır Horoz Grubu’nda görev teslim edilmesi, sevke hazır ürünlerin sevk planına uygun olarak yapıyorsunuz? Bugüne kadar hangi görevlerde bulundunuz? ilgili limanlara sevkinin sağlanması, sahaya alınan ve çıkan kon- Yaklaşık 14 yıldır Horoz Grubu’nda görev yapıyorum. 1998 teynerlerin kaydı, envanter takibi ve stok kontrolü, ekipmanlara yılında Horoz Uluslararası Taşımacılık AŞ’de ticaret müdürü ola- (konteyner) ait hasar kontrollerinin yapılması, ve uygun alanlarda rak göreve başladım. 1999 yılında grubumuzun içerisinde kuru- depolanması, istiflenmesi, tüm makine parkurunun işletilmesi, lan ve deniz taşımaları faaliyetlerini içeren Horoz Denizcilik şirke- gerekli fabrikalar arası aktarmaların gerçekleştirilmesi için araç tinde Rusya limanlarına yönelik açtığımız konteyner hattı forwar- sağlanması ve hizmete verilmesi, araçların uygunluğunun kont- ding faaliyetleri paralelinde ticaret ve operasyon müdürlükleri gö- rolü ve takibi, liman ve depolar ile saha arasındaki trafik için ge- revlerinde bulundum. 2000 – 2002 yılları arasında yine grubu- rekli araçların temini, verimli bir şekilde işletilmesine yönelik tüm muzun bünyesinde yer alan ve Türkiye / Cezayir düzenli kontey- bu hizmetler ISO 9001: 2008 kuralları çerçevesinde ve iş güven- ner taşımacılığı faaliyetinde bulunan Cezayir ortaklı Horoz - Cnan liği kurallarına uygun olarak yürütülmektedir. şirketinde genel müdür yardımcılığı yaptım. 2002 yılı itibariyle grubumuzun içerisinde Deniz ve Hava Forwarding faaliyetlerine Sizden bu hizmeti alan müşterilere ilişkin bilgi alabilir mi- paralel kurulan Fransız ortaklı SDV Horoz şirketinde önce ope- yiz? Daha çok hangi sektörlere hizmet veriyorsunuz? rasyon müdürü ve son beş yıldır da deniz operasyon direktörü Çok farklı sektörlerden müşterimiz var. Vestel ve Zorlu Gru- olarak görev yapmaktayım. bu başta olmak üzere Paşabahçe, Polinas, Doğan Holding, Tem- sa, Termikel gibi pek çok müşterimiz bu hizmetimizden faydala- SDV Horoz hangi limanlarda dahili konteyner taşımacılığı nıyor. hizmeti veriyor? SDV Horoz olarak, İzmir, İstanbul ve Mersin başta olmak üze- re Türkiye’nin tüm limanlarında öz mal araçlarımızla, gerektiğin- de taşeron destekli, dahili konteyner taşımacılığı hizmeti veriyo- ruz. Müşterilerimizin, Türkiye limanlarına gelen ithalat yükleri ve Türkiye limanlarından yurt dışına giden ihracat yüklerinin dahi- li taşımalarını (Fabrika/Liman/Depo) 325 adet öz mal ve taşe- ron destekli çekici ve buna paralel ihtiyaca yönelik 20’ ve 40’ rö- mork ve diğer ekipmanları ile gümrüklü veya gümrüksüz olarak taşımaktayız. SDV Horoz olarak dahili konteyner taşımacılığında özellikle son üç yıl içinde sürekli büyüyen ciddi bir yapılanmamız var. 2011 yılında, müşterilerimize ait 65 bin ithalat ve ihracat kon- teynerinin yurt içi taşımasını gerçekleştirdik.

Söz konusu hizmet kapsamında müşterilerinize ne gibi çö- zümler sunuyorsunuz? SDV Horoz, bugün konteyner taşımacılık sektörünün sürek- li değişen ve gelişen unsurlarını göz ardı etmeden, deniz nakli- yesinin servis bütünlüğünü ve hizmet kalitesini artırmakta, çağın ve sektörün taleplerine cevap verecek insan kaynakları ve tekno- loji yatırımları ile sektörün belirleyici ve önde gelen firmaları ara- sında yer almaktadır. Müşterilerimizin bizlere emanet ettiği yük- leri, SDV Horoz kalitesi ve güvencesiyle zamanında talep edilen destinasyona ulaştırmak her zaman önceliğimiz olmuştur. Buna paralel olarak, müşterilerimiz için konteyner dahili taşımacılığının yanında konteyner saha yönetimi ile ilgili de çözümler üretmekte- yiz. Sadece kendi şirketlerine hizmet almak üzere bu tür bir yapı- lanmayı düşünen firmaların gerek ithalat gerekse de ihracata yö- nelik yeterli sayıda konteyner kapasitelerinin olması gerekmek- tedir. Talep olması halinde, küçük veya büyük ölçekli firmalara her türlü danışmanlık ve proje hizmetleri sunarak, birlikte çözüm üretmeye her zaman hazır durumdayız. Bu noktada müşterileri- mize sağlayacağımız hizmet için bir yatırım gerektirdiği hususu- Deniz ve Dahili Konteyner Taşımacılığı Operasyon Direktörü M. Oğuz Küpeli nu göz ardı etmiyoruz.Özellikle bu tür hizmetler alan firmaların

6 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 7 haberler HABERLER

Horoz, demir yolu hattını Türk Cumhuriyetleri’ne Bursa ve Muğla’da uzattı yenilikler devam ediyor Horoz Lojistik, yeni Horoz Lojistik, Bursa ve Manisa lojistik merkez- anlaşmalarla demir lerindeki araç parklarını yeniledi. Bursa’da dört adet, Muğla’da ise üç adet 2012 model Iveco marka araç fi- yolunu daha aktif lomuza katıldı. kullanacak. Şirket, İran’a 25 bin ton bakliyat, Irak’a 45 bin ton boru taşıyacak.

2010’da ekibini oluşturarak boru taşıması projeleri var. 2011 yılında 200 bin ton taşıma geçen yıl demir yolu taşımacılı- yapmakla beraber 2012 yılı hedeflerimiz taşıma hacmini en az ğını daha etkin kullanmaya baş- yüzde 50 oranında artırmaktır. İki yıl içerisinde yurt içi taşıma- layan Horoz Lojistik, TCDD’nin larını 400 bin tona, sözleşmeli çalıştığımız firma sayısını 10’a yol çalışmaları nedeniyle kapat- ve mevcut bin 500 vagon taşımasını 4 bin vagona çıkarmayı tığı bölgeleri şirketin altyapısın- planlıyoruz” diye konuştu. SDV yöneticileri kârlı büyüme da bulunan kara yolu taşımacı- stratejileri için Roma’da buluştu lığı ile aşarak yine SDV Horoz “İş birliğine açığız” Eğitime destek SDV’nin Kârlı Büyüme Stratejisi Konferansı, 30 Ocak kabiliyetiyle deniz yolu aktarma- Demir yollarının özerkleştirilmesiyle ilgili yasa tasarısı he- Horoz Lojlistik, Düşün-Taşın Derneği’nin temin etmiş oldu- – 1 Şubat 2012 tarihlerinde Roma’daki Hilton Cavallie- lı alternatif taşıma modelleri su- nüz TBMM’ye gelmediği ve uygulama koşulları netleşmedi- ğu 1000’er adetlik kitap yardımlarının Bolu ve Bitlis’teki okul- ri Oteli’nde SDV CEO’su Herbert de Saint Simon baş- nuyor. ği için yatırım planlarını tamamlayarak hayata geçiremedik- lara ulaştırılmasında lojistik sponsoru oldu. Yardım için yolla- kanlığında yapıldı. Dünya üzerindeki 525 SDV ofisinden Demir yollarında yurt içi ve lerini dile getiren Kahraman Cem, özerkleştirme aşamasında nan kitaplar ocak ayında Bolu’daki Hacımusalar İlköğretim 220 yöneticinin katıldığı konferansta Türkiye’yi SDV Ho- ihracat taşımaları yaptıklarını yurt içi veya yurt dışından güçlü firmalarla iş birliğine gidebile- Okulu’na, şubat ayında da Bitlis’in Güroymak ilçesindeki Göl- roz Satış ve Pazarlama Direktörü Hakan Yaman ile Proje ifade eden Horoz Lojistik Demir ceklerini ifade etti. Horoz Lojistik olarak demir yolu taşımacılı- başı Cumhuriyet Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’na teslim edildi. Yolu Proje ve Bölge Satış Yö- ğında diğer firmalardan farklı yanlarının olduğunu ifade eden Kargo Direktörü Fikret Tuzcu temsil etti. Kahraman Cem netmeni Kahraman Cem, bun- Cem şunları söyledi: ları Suriye ve Irak’a paletli kutu ambalaj taşımaları, İran’a yapı “Yurt içinde tüm illere kara yolu bağlantılı taşımalarımızın SDV Horoz Türkiye Satış SDV Horoz Proje, ICCI 2012 Uluslararası malzemeleri, paletli organik gübre ve taşınması en zor yük olması, büyük illerde yine kendimize ait depolama hizmetleri alan açık vagonla sandowiç panel taşımaları olarak sıraladı. verebilmemiz, SDV Horoz olarak ayrı bir denizcilik şirketimizin Toplantısı Bursa’da yapıldı Enerji ve Çevre Fuarı’nda Dört firma ile 2011’de yapılan taşıma sözleşmelerinin bu yıl da bulunması, yurt içi ve yurt dışında birkaç taşıma modeliyle bir- Yılda üç kez tüm Türkiye satış ekipleri ve üst düzey SDV Horoz Proje Kargo Depart- devam edeceğini söyleyen Cem, bazı Türk Cumhuriyetleri’ne kaç ülkeyi geçerek tek fatura ile entegre taşıma modelleri su- yetkililerin katılımıyla gerçekleştirilen SDV Horoz Tür- manı, 25-27 Nisan 2012 tarihlerin- İran aktarmalı taşıma yapabildiklerini belirterek “Hâlihazırda nabiliyoruz. Bu başarılarımızdan ötürü, 86 ülkede faaliyet gös- kiye Satış Toplantısı, 24 Şubat tarihinde Bursa Divan de yapılacak olan 18. ICCI Ulus- görüşmelerimiz devam ettiği ve sözleşme aşamasına geldiği- teren Superbrands Jürisi, 2010 yılında Türkiye Lojistik Sektö- Oteli’nde yapıldı. Toplantıya, Satış ve Pazarlama Direk- lararası Enerji ve Çevre Fuarı ve miz İran’a 25 bin ton transit yem / bakliyat ve Irak’a 45 bin ton rünün Süpermarkası ödülünü Horoz Lojistik’e vermiştir törlüğüne bağlı Türkiye satış ekibinin yanı sıra SDV Ho- Konferansı’na katılıyor. İstanbul Fuar roz CEO’su Oğuz Güleç, Genel Müdür Oktay Kurumlu, Merkezi’nde gerçekleştirilecek fuar- Savunma Sanayi İş Geliştirme Yönetmeni Namık Liman, da 10. Salon E129 numarada bulu- Efsane bisiklet Bianchi’yi de Horoz dağıtıyor Mersin Bölge Müdürü Olgay Demirci de katıldı. nan standında misafirlerini ağırlaya- cak olan SDV Horoz Proje Departmanı, özellikle enerji sek- Türkiye’de 1992 yılından beri faaliyet gösteren SDV Horoz Yönetim Kurulu törüne yönelik proje kargo taşımacılığı çözümlerini tanıtacak. İtalya’nın efsane bisiklet markası Bianchi’nin Manisa fabrikasında ürettiği bisikletlerin 81 ile dağıtımını Horoz Toplantısı İzmir’de yapıldı Lojistik gerçekleştiriyor. Horoz Lojistik, komple kamyon 2012 yılının ilk SDV Horoz Yönetim Kurulu Toplan- Alpet’in madeni yağ taşımaları Horoz bazlı ve ayrıca parsiyel olarak dağıtımları gerçekleştiri- tısı, 27 Mart tarihinde, Yönetim Kurulu Başkanı Taner Lojistik’e emanet len Bianchi Bisiklet’e entegre bir lojistik hizmet sunuyor. Horoz başkanlığında İzmir’de yapıldı. Toplantıda, Yöne- tim Kurulu Başkan Yardımcısı Herbert de Saint Simo- Altınbaş Holding Enerji ne ile diğer Fransız üyeler Robert Chiantaretto, Bertrand Grubu şirketlerinden Alpet’in Janin’in yanı sıra SDV Horoz CEO’su Oğuz Güleç, Genel İzmir-Çiğli fabrikasından 81 ile Müdür Oktay Kurumlu ve Yönetim Kurulu Üyesi Jozef yapılan madeni yağ taşımaları- Konar da hazır bulundu. nı Horoz Lojistik üstleniyor.

8 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 9 söyleşi CEMAL OCAK SÖYLEŞİ

menine, operasyoncusundan sevkiyatçısına tüm çalışanların ağabeyi oldum. Sorunları şirket kuralları içinde çözmeye ça- lıştım. Karşılığında da çalışma arkadaşlarımdan hep sevgi, Birinci önceliğim saygı ve destek gördüm. Başarının sırrının yapılan işten ke- yif almak olduğunu düşünüyorum. Meraklı ve araştırmacı bir insanım. Ayrıca mühendislik eğitimi almış olmak da insanı hep eleştirel konumda tutan bir faktör. Hata aramanın dozu- nu kaçırınca belki biraz itici oluyorsunuz fakat yaptığınız işin kalitesi ve doğruluğu için bu durum kaçınılmaz. Önemli olan her zaman iş olmuştur yalnız eleştirmek değil, yeri ve sırası geldiğinde doğruyu da yapabilmektir. Bir projeye, bir soruna kafamı taktığımda so- İş yaşamına başladığı günden beri disiplini sevgiyle yoğu- Holding’de çalışıyorum. Birçok departmanın kuruluşunda ve iş nuna kadar giderim. Hatta sabaha kadar hem uyur hem de ran tarzıyla tanınan, çalışanlarla ilişkilerinde samimiyet ve despo- geliştirmesinde önce yazılımcı sonra yönetici olarak görev yap- sorun çözerim. Bu kâğıt, kalem ve bilgisayar teknolojisinden tik tarzı aynı potada doğru bir şekilde eriten Horoz Holding İda- tım. Son dönemde hukuk, güvenlik, denetim ve idari işler depart- çok daha hızlı bir yöntemdir. Sabah geldiğimde ise çözümü ri İşler Grup Başkanı Cemal Ocak ile iş yaşamına bakışı, Horoz manlarından sorumlu grup başkanı olarak çalışıyorum. Hızlı, ka- arkadaşlarıma aktarır ve hemen uygulamaya başlarım. Holding’de olmanın avantajları ve iş dışı yaşamında yaptıkları üze- rarlı, titiz ve bazen biraz despot sayılabilecek bir çalışma tarzım rine keyifli bir söyleşi yaptık. var. Birinci önceliğim her zaman iş olmuştur. Çalışırken diğer ar- Firma ve şahsınız adına kısa ve orta vadede planları- kadaşlarımın da çalıştığını görmek isterim. Arkadaşlarım ve ailem nız neler? Öncelikle kısaca kendinizi tanıtmanızı istesek… Kaç sene- bunu bilir, buna göre davranırlar. Önümüzdeki dönemde hedefimiz operasyonel firmala- dir Horoz Holding’de görev yapıyorsunuz? rımızı konularında lider konuma getirmek ve bunun için ge- 1956 Trabzon doğumluyum. 1980 yılında Hacettepe Üniver- Horoz Holding’de çalışmak size neler kazandırdı? rekli desteği verebilmek. sitesi Fen Fakültesi İstatistik Bölümü’nden mezun 70 yıllık birikimi ile lojistik sektörünün öncü firması olan Ho- oldum ve bilişim sektöründe çeşitli firmalar- roz, yıllardır konusunda okul görevi görmüştür. Üniversitelerin lo- 2012 yılının ilk çeyreğini tamamladık. 2012 yılı ilk çey- da yazılımcı ola- rak çalışmaya başladım. jistik bölümleri son on yılda yeni yeni açılmakta ve mezun ver- reği Horoz Holding açısından nasıl geçti? Sanayiden ban- kacılığa, inşaattan imala- mektedir. Sektördeki birçok yönetici ve çalışan Horoz kökenlidir. Sektörümüzde her yıl olduğu gibi ocak şubat ayları kı- ta farklı alanlar- da faaliyet gösteren bir- Ben de bir bilişimci olarak lojistiği Horoz’da öğrendim. İş hayatım sır dönemlerdir. Mart ayı ile birlikte kapasiteler artar, çalı- çok firmanın iş akış sistemlerinin ku- boyunca katı ast üst ilişkisi içinde çalışmayı doğru bulmadım ve şanların yüzleri gülmeye başlar. Biz de yönetici olarak ziya- rulum ve yazı- lım geliştirmelerinde ağabey kardeş ilişkisi kurmanın daha doğru olduğunu düşüne- ret ettiğimiz şubelerimizde bunu gözlemler ve mutlu oluruz. yer aldım. Son rek o şekilde davrandım. Nerede bir sorun varsa oraya koştum, 2012’nin herkes için çok zor bir yıl olacağını düşünüyorum. 25 yıldır Horoz sorunların giderilmesi adına çalışanlara destek oldum. Bu özelli- ğim bana çok şey kazandırdı. Şoföründen yönet- Türkiye’nin jeopolitik konumunun lojistik sektörü için avantajları nelerdir? Türkiye’nin Avrupa, Asya ve Orta Doğu’da köprü ülke ol- ması iş çeşitliliği ve piyasa hacmi açısından bir avantajdır. Bu durumun avantajları yanında ciddi bir de dezavantajı var “Hızlı, kararlı, titiz ve ki o da sektörün devi konumundaki Batılı firmaların oldukça bazen biraz despot cazip olan bu pazara girmesidir. Sermaye gücünün her şeyi belirlediği bu piyasada yerli firmaların çok fazla bir şansı kal- sayılabilecek bir çalışma mıyor. Artık iyi hatta en iyi en ucuz olmak ve bunu devamlı tarzım var. Çalışırken kılmak zorundasınız.

diğer arkadaşlarımın da İş yaşamı dışında vaktinizi nasıl değerlendirirsiniz? çalıştığını görmek isterim. İlgilendiğiniz bir spor dalı var mı? Sinema, tiyatroya Arkadaşlarım ve ailem hangi sıklıkla vakit ayırabiliyorsunuz? Yoğun çalışma temposu nedeniyle kendime çok fazla bunu bilir, buna göre zaman ayıramıyorum. Bu durum da bizleri ilk fırsatta ufak te- davranırlar.” fek kaçışlar yaratmak açısından yetenekli kıldı. Tam bir av ve doğa sporları tutkunuyum. Hafta sonlarında yakın bölge- lere kaçarak yazları denizde, kışları ise karada avlanıyorum. Dalış yaparken iş hayatının tüm stresinden uzaklaşıyor, zih- nimi boşaltıyor, yalnız kendimle kalıyorum. Sinema ve tiyat- roya ise sık gidemediğimden daha çok evde DVD izlemeyi tercih ediyorum. “Hafta sonlarında yakın bölgelere kaçarak yazları denizde, kışları ise karada Son olarak emeklilik planınızı bizimle paylaşır mısınız? Emeklilik planı yapmak için henüz erken olduğunu dü- avlanıyorum. Dalış yaparken iş hayatının şünüyorum. Yılların bilgi ve tecrübesiyle umarım sektöre tüm stresinden uzaklaşıyor, zihnimi uzun yıllar katkıda bulunmaya devam edeceğim. boşaltıyor, yalnız kendimle kalıyorum.”

10 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 11 bizden BİZDEN

Kadir Has Üniversitesi’nde ‘Lojistikte Satış Kariyeri’ Semineri Horoz Lojistik Uluslararası Karayolu Satış Direktö- rü Göksenin Cesur, Kadir Has Üniversitesi Lojistik Kulübü’nün Selimpaşa Kampusü’nde düzenlediği se- minere konuşmacı olarak katıldı. Kalabalık bir öğren- ci topluluğunun katıldığı seminerde “Lojistikte Satış Kariyeri” başlıklı bir konuşma yapan Göksenin Ce- sur, öğrencilere dünyada ve Türkiye’de lojistik sektö- rü, faaliyet gösteren firma tipleri, hizmetleri, organi- zasyon yapıları, kariyer fırsatları, CV yazma teknikle- ri ve iş görüşmelerinde dikkat etmeleri gereken konu- lar hakkında detaylı bilgi verdi.

Yaşar Üniversitesi 5. Lojistik Günleri’ne konuk olduk

Sürprizlerle dolu Yaratıcı Ekip Horoz Holding ve grup şirketlerinde çalışanla- Kış Partisi rın bir araya gelmesiyle oluşan Yaratıcı Ekip, sürekli yeni projelerle Horoz çalışanlarının gönülleri ısıttı karşısına çıkıyor. 2011’i muhteşem bir partiy- Soğuk havaya rağ- le kapatan ekip, 2012’ye de hızlı başladı. Ho- men sıcacık bir at- roz çalışanları için organize ettiği Kış Parti- mosferde gerçekleş- si ile önümüzdeki dönemde gerçekleştireceği tirilen Kış Partisi’yle yeni projelerinin her zamankinden farklı ola- Horoz çalışanları kışa cağını ortaya koyan Yaratıcı Ekip, “1001 Ki- hem “merhaba” hem Lojistik sektörüne eğitim alanında da destek vermeyi tap Kurdu” projesiyle toplayacağı kitapları 23 de “elveda” dedi. Ya- ana hedeflerinden biri olarak belirleyen Horoz Lojistik, Nisan’da öğrencilere ulaştırmayı planlıyor ve ratıcı Ekip ve Sofra’ya Yaşar Üniversitesi’nin Uluslararası Lojistik Yönetimi Bö- SAP Turkey Forumu’nda herkesi projeye destek olmaya çağırıyor. teşekkür ediyoruz. lümü ve Lojistik Topluluğu tarafından düzenlenen 5. Lo- jistik Günleri 12 etkinliğinde yer aldı. anlamlı sunum Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan’ın Horoz Holding İnsan Kaynakları’na bir ödül de Selçuk Yaşar Kampüsü Konferans Salonu’nda 2 Mart’ta SAP Analytics and İnnoviation Forum 12, 16 Mart 2012 tari- Kariyer.net’ten Horoz kariyer.net’ten geldi. Bir yıl süren çalışmaları- yaptığı açılış konuşmasıyla başlayan etkinlik, Kuşada- hinde İstanbul Kongre merkezinde yapıldı. Açılış konuşmasını mız sayesinde 2011 yılında sadece kariyer.net sı Grand Belish Otel’de düzenlenen seminerle devam SAP dünyasının önde gelen isimlerinden Irfan Khan (Sybase aracılığı ile iş başvurusu yapan 69 bin 208 ada- İnsan Kaynakları’na Ödül etti. Seminere Horoz Lojistik’i temsilen SDV Horoz İzmir CTO) ve Timo Elliott’ın (SAP BusinessObjects) yaptığı ı SAP ya yüzde 99,9 oranında geri bildirim vererek İn- Deniz İhracat Operasyon Yönetmeni Koray Koral katıl- Analytics and Innovation Forum’da, teknolojiye yön veren en sana Saygı Ödülü’nü almaya hak kazandık. dı. Koral etkinlikte “Konteyner Sahası Yönetimi ve İşletil- son gelişmeler ve yenilikçi çözümler katılımcılarla paylaşıldı. İşe alım sürecimizin uzun zamandır bir par- mesi” başlıklı bir de sunum yaptı. Yaşar Üniversitesi’nce Horoz Holding bu foruma Horoz Holding ve BP-C Uygula- çası olan Kariyer.net’i son bir yıldır ağırlıklı ve bu yıl beşincisi düzenlenen Lojistik Günleri 12 etkinliği, maları Başarı öyküsü ile katıldı. Sunumu Horoz Holding Mu- ilk tercihimiz olarak kullanıyoruz. Bu yıl ilk kez 4 Mart Pazar günü sona erdi. hasebeler ve Bütçe Direktörü Dr. M. Sadık Karacaoğlu yaptı. aldığımız İnsana Saygı Ödülü’nün süreklilik ta- şıyacağından hiçbir kuşkumuz yok. Bu yıl yeni bir kural getirdik, başvuran aday sayısı çok yük- ARAMIZA KATILANLAR Yılın en anlamlı çiçeği Emekçi Kadınlar Günü için… sek olmasına rağmen, her başvurana iki gün Türkiye’de ilk kez 1921 içinde başvurularının hangi aşamada olduğuna Hacıali Eroğlu (5.3.2012) yılında Emekçi Kadınlar dair geri bildirimde bulunuyoruz. İş arama süre- Horoz Lojistik Kargo Hizmetleri ve Tic. Günü olarak kutlanma- cinin büyük beklenti ve özveri taşıyan bir süreç AŞ Yurtiçi Dağıtım Grup Başkanlığı’na ya başlanan 8 Mart Dün- olduğunun bilincindeyiz. Bu yüzden adaylarımı- bağlı Bursa Bölge Yönetmeni olarak ya Kadınlar Günü’nde, zın her birinin başvurularıyla ilgili bilgi alma hak- aramıza katılan Hacıali Eroğlu, lisans birer çiçekle kadın çalı- larına saygı gösteriyoruz. Potansiyel çalışanla- öğrenimini 2003 yılında Anadolu Üni- şanlarının bu anlamlı gü- rımıza verdiğimiz değerin bir göstergesi olan bu versitesi İşletme Bölümü’nde tamam- lamıştır. 2002 - 2008 yılları arasında nünü kutlayan Horoz, ödül, işe alım sürecimizi insan faktörünün stra- Türkiye’nin dört bir yanın- tejik önemini en üstte tutarak uyguladığımızın Varan Kargo AŞ’de Türkiye Operas- yonları Müdürü olarak çalışmış; 2008- da farklı görevlerde ça- da kanıtıdır. Dolayısıyla bizim için çok özeldir. 2011 yılları arasında Ceva Lojistik Tic. Ltd. Şti.’de Türki- lışan lojistik kadınlarıyla Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyoruz. ye Operasyonları Müdürü ve Ankara Bölge Müdürü gö- gurur duyuyor. revlerini üstlenmiştir.

12 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 13 özel haber

32 yıldır Türkiye’de 100 yıla yakın süredir otomotiv sektöründe hizmet ve- ren Valeo; OEM, OES ve IAM kanallarında dünya çapın- da lider firmalardan biridir. Dünyanın ilk 10 otomotiv ye- dek parça firması içerisinde yer alan Valeo, bağımsız bir endüstriyel gruptur. Faaliyet alanı binek ve ağır vasıtaların parça, entegre sistem ve modüllerinin dizaynı, üretimi, sa- tışı ve pazarlamasıdır. Dünya genelinde kompakt model- lerden lüks araçlara tüm segmentlerde araç üreticilerinin sağlayıcısıdır. Valeo Grup dünya çapında 28 ülkede faaliyet göster- mektedir. En önemli faaliyet alanı Avrupa, Asya ve Kuzey Valeo ürün yelpazesi Amerika’dır. Valeo’nun dünya üzerinde toplam 125 fabri- kası, 60 Ar-Ge merkezi, 10 Dağıtım merkezi ve 67 bin 900 10 ana gruptan oluşmaktadır: çalışanı bulunmaktadır.

Hemen hemen her araçta Valeo’nun ürettiği bir ekip- • Debriyaj: Debriyaj kitleri, Debriyaj volanları, man kullanılmaktadır. Kit 4P, Baskı, disk ve rulmanlar, hidrolik rulmanlar Valeo’nun Türkiye’de 32 yıllık bir tarihi bulunmaktadır. • Aydınlatma: Ana ve yardımcı farlar, sinyal stop Valeo ilk olarak Türkiye’ye 1980 yılında Transtürk Gru- lambaları, ampul ürün gamı bu ile lisans anlaşması yaparak gelmiştir. 1993 yılında li- sansör olduğu firmalara yüzde yüz oranında sahip olmuş • Elektronik: Far-sinyal-korna kolu, röle, flaşör, ve geniş ürün yelpazesi ile araç üreticileri ve yedek parça sürüş destek sistemleri pazarına hizmet vermeye devam etmiştir. • Güvenlik: Kilitli kontak, depo kapağı ve kilit sis- Valeo Otomotiv Dağıtım A.Ş. Türkiye’de 50’yi aşkın temleri distribütörü ile binek ve ağır vasıta grubunda yenileme pa- • Silecek: Silecek süpürgeleri, Silecek motorları zarına hizmet vermektedir. • Motor Soğutma: Su, turbo ve yağ radyatörleri, su Geniş ürün yelpazesi ile Valeo ürünlerinin Ortadoğu pompası, fan sistemleri, ısı sensörleri, EGR valf ve ülkelerine tedariki de Valeo Otomotiv Dağıtım A.Ş. tarafın- soğutucuları dan gerçekleştirilmektedir. • Elektrik: Alternatör, marş motoru ve parçaları Valeo ürünleri uygulanacağı araç modeli ile birlikte tasarlanır ve üretilir. Teknolojik buluşlar ve iyileştirmeler • Klima Sistemleri: Kabin ısıtma-soğutma modülleri, Valeo’nun gelişim stratejisinin kalbidir. Valeo geniş ürün parçaları ve kabin filtreleri yelpazesi ve teknolojileri ile müşterilerine yenilikçi çözüm- • Ateşleme: Enjektörler, sensor ve hareketlendiri- ler üretir. Karbondioksit salınımını azaltma, enerji tüketi- ciler, ateşleme bobin ve modülleri, ateşleme ve minde tasarruf, verimliliği arttırma, sürüş konforu ve gü- kızdırma bujileri, yakıt pompaları venlik konularında müşteri ihtiyaçlarına en hızlı dönüşü sağlamayı amaç edinmiştir. Valeo Grup her yıl cirosunun • Fren: Fren diskleri, fren balataları, pabuçlu fren yüzde 5-6’sını AR-GE çalışmalarına ayırmaktadır. Valeo balataları, hidrolik aksamlar Grup Tamir, Bakım, Kaza Ürünleri, Sürüş Destek Sistem- Orijinal ürün kullanımı güvenlik, uzun ömür ve leri ile Binek Araç ve Ağır Vasıta’da toplam 40 bini aşan kalite ile sağlanan uzun süreli sürüş memnuniyeti parça numarası ile sektörde deneyim ve bilgi birikimini açısından son derece önemlidir. müşterilerine aktarmaktadır. Homologe ürünler ile yüzde 100 Valeorigin olarak hizmet vermektedir.

14 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 bölge raporu BURSA BÖLGE RAPORU

şıma şubeleriyle buralardaki pazara giriş yapmıştır. Bu şekilde müşterilerine hizmet vermekte olan Horoz Lojistik, 2012 yılında Balıkesir’e bir şube açmayı bölge planları içerisine almıştır. Horoz Bölgemizde yer alan Gemlik ve Bandırma limanları ile birlik- te yakın gelecekte altyapı yatırımlarının da sonuçlanmasıyla tüm ulaşım hatlarının kesişim noktası haline gelecek olan Bursa ve bölgemiz, potansiyel itibarıyla oldukça önemli bir merkez üs ko- numunda olacaktır. Horoz Lojistik olarak da büyümekte olan re- Lojistik, kabetçi lojistik pazarından payımıza düşeni en üst seviyede al- mayı hedeflemekteyiz.

SDV Horoz Bursa Bölge Satış Yönetmeni Serçin Erensoy: Bursa’da da “Bölgedeki ithalat ve ihracat payımızı, pazar ve sektör geniş- letme çalışmaları, deniz taşımacılığı, konteyner dahili taşıma- cılığı ve hava kargo faaliyetleri ile 2012 yılında da artırmaya devam edeceğiz.” SDV Horoz’un Güney Marmara Bölgesi’ndeki faaliyetlerine etkisini ilişkin bilgi aldığımız Bursa Bölge Satış Yönetmeni Serçin Eren- soy, Gemlik limanı ve hinterlandının başta Bursa olmak üzere, çevre illerdeki tüm sanayinin ithalat ve ihracatına hizmet verdiği- ni dile getirdi. Türkiye’nin artan ihracatına, 2011 yılında 21 milyar 413 mil- hissettiriyor yon 945 bin dolarlık katkıda bulunan Bursa bölgesinin, bir önce- ki yıla oranla da yüzde 16 büyüme kaydettiğini de ilave eden Ser- çin Erensoy, SDV Horoz Bursa Bölgesi olarak bölgesel ithalat ve Bölge Raporu bölümünde bu sayıda lojistik ihracattaki paylarını, pazar ve sektör genişletme çalışmaları, de- için çok önemli bölgelerden biri olan Bursa’ya niz taşımacılığı, konteyner dahili taşımacılığı ve hava kargo faali- yetleri ile 2012 yılında da artırarak devam ettireceklerini belirtti. konuk olduk. Horoz Lojistik Bursa Bölge Serçin Erensoy, SDV Horoz’un, dünyanın önde gelen ulus- Yönetmeni Süleyman Cesur ve SDV Horoz lararası lojistik organizasyonlarından biri konumundaki Fransız Bursa Bölge Satış Yönetmeni Serçin Erensoy, SDV grubu ile ortak olarak beş kıtada, 92 ülkede 525 ofisiyle hava kargo, deniz yolu taşımacılığı, dahili konteyner taşımacılık bölgenin önemini Pencere okurları için anlattı. ve depolama faaliyetlerinin yanı sıra Uzay ve Havacılık, Savunma SDV Horoz Bursa Bölge Sanayi, Sağlık, Lüks Tüketim Ürünleri, Proje Kargo gibi sektöre Satış Yönetmeni Serçin Erensoy Horoz Lojistik Bursa Bölge Yönetmeni Süleyman Cesur: “Re- özel lojistik çözümler de ürettiğini sözlerine ekledi. kabetçi lojistik pazarından payımıza düşeni en üst seviyede almayı hedefliyoruz.” Horoz Lojistik, Güney Marmara Bölge Müdürlüğü olarak mer- Bursa ofis, çalışmalarıyla örnek oluyor kez Bursa olmak üzere Eskişehir, Balıkesir, Kütahya, Çanakkale, Bölgede, Bursa ve Yalova dışında, yine Gemlik Limanı hinter- Bilecik ve Yalova illerinde yurt içi ve yurt dışı kara yolu komple ta- landında yer alan Balıkesir, Kütahya, Eskişehir, Ankara gibi il- şıma hizmetleri sunmaktadır. Ayrıca dağıtım, depolama hizmet- lerde bulunan müşterilerine de Bursa ofisi kanalıyla deniz yolu lerinin yanında SDV Horoz Bursa şubesi ile birlikte deniz ve hava FCL ve LCL forwarding hizmetleri götüren SDV Horoz, bu- yolu taşımacılığı ile entegre lojistik hizmetleri vermektedir. nun yanında diğer bir uzmanlık alanı olan dahili konteyner ta- Bölgenin otomotiv, tekstil, inşaat ve sanayi ağırlıklı ekonomik şımacılık hizmetleriyle de müşterilerinin hizmetinde. SDV Ho- yapısı nedeniyle araçların ve ürünlerin zamanında tedariki konu- roz Bursa ofisi ayrıca Bursa – İstanbul Atatürk Havalimanı ara- sunda her zaman ön planda tutulan iki temel prensip; sürekli sındaki düzenli kara yolu taşımacılığı servisi ile Bursa ve böl- müşteri memnuniyeti ve müşteriler tarafından her zaman tercih gedeki diğer illerde yer alan müşterilerinin hava kargo ithalat edilen ilk lojistik şirket olmaktır. Bölgemizde hizmet verdiğimiz ve ihracat taleplerine de cevap veriyor. Deneyimli satış ekibi- otomotiv, inşaat ve gıda sektörlerinde faaliyet gösteren firmaların nin yanı sıra Gemlik Limanı ve Bursa merkez ofisinde yer alan yurt içindeki 81 ile komple araç bazında yapılan sevkiyatları 20 operasyon kadrolarıyla müşterilerinin tüm lojistik talepleri müş- kişilik uzman kadrosu, özmal ve kiralık araç filosu ve 70 yıllık Ho- teri memnuniyeti odaklı hizmet yaklaşımıyla yerine getiriliyor. roz Lojistik tecrübesiyle gerçekleştirilmektedir. Horoz Lojistik, Bursa merkezde 5 bin metrekare, Eskişehir‘de bin metrekare ve Balıkesir’deki yeni adresinde bin metrekarelik kapalı depolara sahiptir. Yaklaşık 30 adet araç parkı ve 70 kişi- lik kadrosuyla, parsiyel taşıma ve mikro dağıtım faaliyetleri ile ül- kemizin önde gelen firmalarının Güney Marmara bölgesindeki müşterilerine en iyi şekilde hizmet vermeye çalışmaktadır. Horoz Lojistik Bursa Bölge 2008 yılında Bursa kamyon garajında açılan ofisle, 2011 yı- Yönetmeni Süleyman Cesur lında Bursa Yenişehir ve Eskişehir’de açılan yurt içi komple ta-

16 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 17 vizyon şuradan buradan

Lojistik Sektöründe Bilgi Teknolojileri Bu bilgiler henüz müfredata girmedi Çocuklarımıza eğitim adına verdiklerimiz onları diğer ülkelerin gençlerinin önüne ojistik, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra sapmalar belirlenmektedir. Bütün bu operas- sivil endüstride uygulanmaya başlan- yonlar, tüm süreç boyunca ve kesintisiz çalış- geçirebilecek durumda mı, belki de öncelikle sorgulamamız gereken şey budur. mış olan bir iş yönetim şeklidir. Mal- maktadır. Bu da lojistik hizmet üreten 3PL ku- zeme hareketi olan veya servis hiz- ruluşların gelişmiş bir bilgi işlem altyapısına ve ğitim konusuna bu yazımda da masından uzaya fırlayan gaz, toz ve diğer parça- Lmeti gerektiren tüm iş kollarında kullanılmak- yazılımlarına sahip olmalarını gerektirmektedir. devam edeceğim. Bir önceki ya- cıkların bir süre sonra Dünya’nın yerçekimi dola- tadır. Temelinde, iş yapma süreçlerinin yani te- Üretici olsun ticari olsun tüm işletmeler her- zımda “öyle değil de böyle dü- yısıyla şu anda bulunduğu yörüngede toplanması darik zincirinin analiz edilmesi ve artı değer ya- hangi bir kurumsal kaynak yönetimi (ERP) ya- şünmek çok mu zor” diye sor- sonucu oluştu. Tabii ki daha yakın bir konumday- ratacak şekilde yeniden yapılandırılması ve yö- zılımı altında çalışırken, lojistik hizmetlerin kont- Emuştum. Şimdi bunu açma gereğini duyu- dı. Ay olmasa Dünya’nın kuzey güney salınımı aşı- netilmesi yatmaktadır. Lojistik, ham madde- rolü için yapılan operasyonlara, hatta daha spe- yorum. Öyle ya neyi kastettiğim yanlış anla- rı biçimde olur şimdiki gibi güzel yazlar yerine aşırı den başlayan ve tüketime kadar giden mal- sifik operasyonel iş süreçlerine uygun yazılım- malara yol açmasın. sıcaklar, hülyalı kışlar yerine de aşırı soğuklar ara- sında gidip gelen gezegenimizde yaşam ne yazık zeme hareketini öngörmektedir. Bu hareketin lar gerekmektedir. Bu yazılımlar ERP’lerin mo- Eğitim alanında “öyle değil de böyle dü- ki mümkün olmazdı. sağlandığı taşıma operasyonunda, yavaşladığı dülleri olabileceği gibi ayrı programlar da ola- şünmek” ile ne anlatmak istiyorum. Eski de- veya durduğu aktarma noktalarında veya de- ATİLLA YILDIZTEKİN bilmektedir. yişle ilk ve ortaokulda bize neler öğrettiler Dünya’daki yaşam o kadar eşsizdir ki! (tabii ev- polarda verilen servis hizmetleri de iş gücünü Lojistik Yönetim Danışmanı Lojistik şirketlerinin sisteminde olması gere- bir düşünün! Okuma yazma dışındaki öğ- rende bizden başka canlı yok demiyorum) Ancak temsil etmektedir. Bu hizmetler üretim veya ti- [email protected] ken bu yazılımlar hem hizmet üreten hem de rendiklerinizin ne kadarını hatırlıyor ve bu- bu yaşam tamamen bir rastlantı üzerine gelişmiş- caret yapan işletmelerin temel işleri (core busi- hizmet alan kuruluşların programları ile on-line, gün dahi kullanıyorsunuz? Öğretilenlerin tir. Eğer Jüpiter gibi bir dev hemen iki gezegen ness) olmadığı için, dış kaynak olarak 3 PL’lerden (Lojistik Hiz- internet üzerinden, problemsiz şekilde çalışacak yapıya veya tümü gereksizdi demiyorum tabii ki, ama METİN GÜLBAY ötemizde ama yine de epey bir uzakta bulunarak met Sağlayıcı Şirketler) temin edilmesinde yarar vardır. Taşıma, arayüzlere sahip olmalıdır. Yazılım şirketlerinin üreticiler için bunlar bizim hayatta ne kadar işimize yara- [email protected] Dünya’ya yönelen göktaşları ve kuyruklu yıldızları depolama, gümrükleme, paketleme, dağıtım, kalite kontrol, ev- hazırladığı ERP içinde veya dışında kullanılan envanter yöne- dı? Çoğu işe yaramaz bilgilerdi. Şimdi de muazzam çekim gücüyle kendine çekmeseydi biz rak düzenleme gibi hizmetler dışarıdan alınabilmektedir. timi, nakliye planlanması, depo yönetimi gibi programlar da eğitim diye çocuklarımıza verilen şeylerin doğru olup olmadığı- şu anda var olamazdık. ABD ve Avrupa’da lojistik hizmetler mümkün olduğu kadar mevcuttur. Bu programlar gerçekte üretici kuruluşlar için ha- nı veya gerekli olup olmadığından emin değiliz. geniş bir yelpazede, kapıdan kapıya planlamak, uygulanmak zırlanmış olup gerçek anlamda lojistik hizmet üreten kuru- Shoemaker-Levy kuyruklu yıldızının Güneş sistemine gir- ve kontrol edilmek amacıyla 3PL kuruluşlara outsource edilir- luşlar için yeterli olmamaktadır. Bazı yeni kurulan 3PL kuru- Evet, çocuklarımızı dört değil sekiz hatta sekiz değil on iki yıl dikten sonraki hazin sonunu hatırlayın. Zavallı neye uğradığı- ken, ülkemizde daha çok hizmetlerin dışardan satın alınması luşlar bu yazılımları kullanmaya başlamakta ancak küçük öl- eğitelim ama süreyi artırmak onları daha iyi eğiteceğimiz anlamı- nı anlamadan Jüpiter’in çekim gücünün etkisiyle parçalanmış, na mı geliyor? Ben ilkokula 1962 yılında başladım. Ankara’nın ancak kontrolünün üretici veya toptancı firma tarafından yapıl- çeklerdeki işlerde işe yarasa bile; ölçekler büyüyünce yeter- parçaları Jüpiter’in dev gövdesine çarpmıştı. Çarpışmayı izle- göbeğinde çok iyi bir okuldu. Öyle ki, öğretmenlerinin yazdıkları diyseniz görmüşsünüzdür, Jüpiter’in üzerine çarpan parçaların ması kabul görmektedir. siz kalmaktadır. Bu nedenden dolayı gerçek anlamda lojistik kitaplar ilkokullarda ders kitabı olarak okutulurdu. Ancak aşağı- birkaç tanesi Dünya büyüklüğünde hasar verdi. Lojistiğin tanımına baktığımız zaman lojistiği taşımacılık ve sektöründe çalışma kararı veren kuruluşların temel işleri lojis- da okuyacağınız bilgilerin hiçbirini okulda öğrenemedim. depolama hizmetlerinden ayıran iki faktörün olduğunu görüyo- tik programlar hazırlamak olan, ciddi ulusal veya uluslarara- Bize bunları ilkokulda öğretmediler. Ortaokul ve lisede de ruz. Birincisi, ham maddeden tüketime kadar olan tedarik zinci- sı firmalarca hazırlanmış yazılımları kullanmaları şarttır. Birçok Büyük Patlama (Big Bang) denen ve her şeyin başlangıcı öğretmediler. ri sürecinin planlanması, diğeri de bu süreç içinde bilgi akışının uluslararası firma pazarda hizmet vermektedir. Bu sayede lo- sayılan zamandan bu yana yaklaşık 14 milyar yıl geçti. Yıldızı- Üzerinde yaşadığı yer hakkında bile bir şey bilmeyen öğ- planlanması, uygulanması ve kontrol edilmesidir. Bu da bize jistik firmalar küresel veya ulusal lojistik bilgisinin ve talepleri- mız Güneşin ömrü ise hepi topu 5 milyar yıl. rencilerden beklentilerimiz ise çok büyük. Onların bilim insanı lojistiğin temelinde bilgi teknolojilerinin bulunması gereğini or- nin içinde bulunduğu kaliteli yazılımlarla işlerini yönetme şan- Dört buçuk milyar yaşındaki yerküremiz kendi etrafında sa- olup ülkemize yazacakları makalelerle ülkemizi (gönderme ya- taya koymaktadır. Çağımızda kontrol ancak verilerin on-line sına sahip olacaklardır. Lojistik sektörü için program hazırla- atte 1600 km. hızla dönüyor. İlk zamanlarda daha da hızlı dönü- pılan) bilimsel yayınlar kategorisinde ön sıralara geçirmesini is- toplanabileceği bir ölçümleme sistemi ile başarılı olmaktadır. makta olan kuruluşlar da lojistik sektöründen başarılı yöneti- yordu. Güneş’in etrafında ise saatte 100 bin km’yi aşan bir hız- tiyoruz. Sonra dertlerimize derman olacak yeni ilaçlar bulmala- Bu veriler on-line iletişim sistemleri ile bilgi depolama ünitele- cileri kadrolarına alarak veya danışman olarak kullanarak lo- da yol alıyor. Güneş gökadamız (galaksimiz) olan Saman- rını, ameliyat yöntemleri keşfetmelerini bekliyoruz, meslek lise- rine yani bilgisayarlara aktarılmaktadır. Verilerin uygun yazılım- jistik sektörünün ihtiyaçlarını ortaya çıkartmalı ve bunlara uy- yolu içinde çok hızla hareket ediyor. Samanyolu evrende lerini çırak okulları diye küçümsüyor sonra oradan mezun olan larla işlenerek bilgi haline getirilmesi için bilgisayarlar ve yazı- gun yazılımlar geliştirmelidir. Lojistik sektörü için kullanılacak yine saatte yüz binlerce kilometre hızla yol alıyor. Yani ben çocuklardan ameliyatlarda kullanılan tıbbi cihazları bizzat yer- lımlar gerekmektedir. Bu yazılımlardan elde edinecek sonuçlar yazılımlar sadece bugünün ihtiyacını değil, hem yatay hem di- bu satırları yazmaya başladığım andan bu yana bulundu- li olarak yapmalarını bekliyoruz. Hazır eğitim otomatik iş emirleri olarak çıktı haline gelmekte ve operasyo- key büyüyecek olan 3PL lojistik firmalarının gelecekte orta- ğumuz yerden çoook uzaktayız. reformu hararetle tartışılırken nu yönlendirmektedir. İş emirleri ile yapılan işlemler, önceden ya çıkabilecek olan ihtiyaçlarını da şimdiden yazılımlarının içi- soruyorum sizce doğru Samanyolu demişken, (bizim gökadamızın adı Sa- planlanan işler ile karşılaştırılmalı olarak yerine getirilmekte ve ne almalıdır. olan ne yapıyoruz? manyolu) bir ucundan yola çıkan ışık diğer ucuna yüz bin yılda varıyor ancak. Samanyolunun içinde yüz mil- Lojistik sektöründe öncelikle kullanılan programlar yardan daha çok yıldız (gezegen değil yıldız) olduğu tah- min ediliyor. Her yıldızın gezegen sistemi yok ancak olan- ● Kurumsal Kaynak Planlama Yazılımları ● Sipariş Kabul ve İşleme Sistemleri, ları hesaba katılsa dahi bunun birkaç katı kadar da gezegen (ERP), ● Veri Tabanı Yönetimi ve Veri Sondajı var demektir. ● Depo Yönetim Sistemleri (Warehouse Sistemleri, Evrende ise yüz milyara yakın gökada olduğu tahmin edili- Management System - WMS), ● Elektronik Veri Değişimi (EDI), yor. Yani parsellesek dünyadaki her bir kişiye oni iki tane göka- ● Nakliye Yönetim Sistemleri (Transportati- ● POS Satış Noktası Takip Sistemleri, da düşer. on Management System - TMS), ● Otomasyon ve Otomatik Ekipmanlar Size benim de yeni öğrendiğim bir başka bilgi vereyim. Ge- ● İleri Planlama Sistemleri (Advanced Kullanım Programları, zegenimizin uydusu Ay her yıl Dünya’dan 3,8 cm. uzaklaşıyor. Planning and Scheduling – APS), ● Liman, Demiryolu Gibi Diğer Ay bildiğiniz gibi 3,5-4 milyar yıl önce Dünya’nın aynı yörünge- ● Araç Takip ve Rotalama Sistemleri, Operasyonel Programlar. deki yaklaşık Mars büyüklüğünde bir başka gezegenle çarpış-

18 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 19 Ekonomi MUSTAFA SÖNMEZ GÜNDEM Cilalı İmajdan Taş Devrine... Karayolu “2012 yılında, Türkiye’nin ve öteki yükselen piyasa ekonomilerinin bu krizlerden daha fazla etkileneceği kanısındayım.” encere Dergisi’nin bu sayısında Cumhuriyet Ga- riski” konusunda da uyarılar artıyor. Türkiye imajı ya da algısının korsanları hortladı zetesi Köşe Yazarı Mustafa Sönmez, dergimiz seyrini en iyi gösterecek veri CDS’ler… Yani Temerrütten Korun- okurları için bir yazı kaleme aldı. ma Anlaşması fiyatları… CDS’leri bir kez daha hatırlatalım: Diye- Lojistik sektörünün de korsanları var. Dışarıdan Türkiye’ye bakış değişmeye başladı. lim bir ülkenin devlet kâğıdına yatırım yaptınız ve bu yatırımdan HemP siyaseten, hem de ekonomik olarak imaj kaybı sü- başınız derde girmesin diye yatırımınızı sigorta ettirmek istiyorsu- Hırsızlar ve yol haydutlarının, karayolu rüyor. “İleri demokrasi” palavrasının al- nuz. Bu riski sigorta edenler ülkenin durumuna göre yatırımını- taşımacılığı başta olmak üzere lojistik sektörüne tındaki otoriter rejim inşası gerçeği ni- zı sigorta etmenin fiyatını, sigorta primini (CDS) açıklıyorlar. Do- hayet fark edilmeye başlandı. “Aske- layısıyla, belirli zamanlarda ülkelerin CDS’lerine bakarak, hangi verdiği maddi zararın yıllık ortalama 10 milyar ri vesayetle hesaplaşma” adı altında ülke ne kadar riskli, iflasa uzak ya da yakın, anlayabiliyorsunuz. euroyu aştığı tahmin ediliyor. nasıl bir sivil dikta inşa edildiği, ga- Türkiye’nin CDS’leri, özellikle 2011’in ikinci yarısında hızla zeteci tutuklamaları ile ifade özgürlü- arttı. Denebilir ki, Ağustos 2011, Türkiye’nin ekonomide de cilalı kede 974 kargo hırsızlık olayının rapor edildiğini açıkladı. Ayrıca ğünün nasıl canına okunduğu, ay- imaj devrinden taş devrine dönüş tarihi oldu. geçen yıl ülkede silahlı saldırılar ve yük hırsızlığında rekor bir artış maz Batılılarca nihayet fark 2010’un sonunda 136 olarak gerçekleşen Türkiye CDS’leri olduğu belirtildi. Yapılan kargo hırsızlıklarından yapılan değerlen- ediliyor. Kendi atadıkları en parlak zamanında sayılırdı. Sonrasında küçük dalgalanmalar 2008 ekonomik kriz sonrası hır- dirmeye göre olay başına soyguncuların gasp ettiği değerin orta- genelkurmay başkanı “te- gösterdi ama kur artışlarının hızlandığı 2011 Ağustos’ta 234’e sızlık başta olmak üzere kargo lama 320 bin dolar civarında olduğu vurgulandı. rör örgütü kurma” suçla- çıktı. Bu, Temmuz’a göre yüzde 35 artış demekti. Orada kalmadı suçlarının artışı dikkat çekiyor. Raporda; gerçekleşen 974 kargo hırsızlığının yüzde 87,5’inin masıyla tutukevinde. Yar- tabii… Ekim ayı ortalaması 275’e fırladı. Merkez Bankası’nın kur Taşınan Malların Korunması Birliği-TAPA ve lojistik güvenlik şir- dolu kamyon ve konteyner hırsızlığı, yüzde 3,4’ünün ise nakliye gı vesayetleri, ana mu- ile didişmeye geçmesi, enflasyonun hedeften yüzde 100 sapma- keti FreightWatch’ın kargo suçlarıyla ilgili yayımladığı raporlar, tesislerinin soyulmasının oluşturduğu kaydedildi. Raporda dik- halefet partisi başkanını larının netleşmesi ile ülke riski daha da yükseldi ve 2011 Aralık 2008 krizi sonrası yollardaki hırsızlık ve gasp olaylarının artığı- kat çeken bir diğer nokta ise hile ve dolandırıcılık suçlarındaki ar- özel yetkili mahkeme- ortalaması 280 olarak gerçekleştikten sonra 2012’nin ilk hafta- nı gösteriyor. Lojistik güvenlik hizmeti veren güvenlik şirketleri- tış. Toplam suç oranının yüzde 4’ünü oluşturuyor. Hırsızlıklarda lerle korkutma cüre- sında da CDS, 292 olarak açıklandı. nin kayıtları; geçen yıl süresince kargo hırsızlığı ile ilgili 899 olay en çok yiyecek ve içecek ürünleriyle birlikte elektronik ve inşaat ti içinde. Ama belki, gerçekleştiğini gösteriyor. Bu rakam 2006 yılına göre neredey- malzemelerinin gasp edildiği belirtildi. Geçmiş yıllarda eczane ve iyi ki de oluyor bun- Peki, Türkiye’nin dış itibarı böyle balon gibi sönerken, di- se üç kat daha büyük. Fakat TATA’ya göre gerçek rakamlar çok ilaç malzemelerindeki yıllık kayıpların 4 milyon dolar olduğu be- lar, demeli. Böylece, ğer “yükselen ülkelerde” durum nasıl gelişti? daha yüksek. Çünkü birçok şirket itibarını korumak için oluşan lirtilirken, 2011’de bu kayıplar 1 milyon dolar seviyesine geriledi. dışarıdaki aymazların Bekleneceği gibi en kötü durumda olan, kâğıdı en itibarsız suçları rapor etmiyor. Avrupa bölgesinde kargo suçlarının sek- TAPA EMEA da geçen ay İngiltere, İspanya ve Avusturya gözü açılıyor, “Neler olu- ülke Yunanistan... Bu ülkeyi bir kenara koyup sıralama yapıldı- töre yıllık maliyetinin 10,9 milyar dolar civarında olduğu, bu kay- başta olmak üzere Avrupa’da da kargo suçlarında artış oldu- yor orada?”sorusu daha çok ğında, risk liginin ilk sırasında Portekiz var, onu Arjantin izliyor. bın Amerika’da ise 5 milyar doları bulduğu belirtiliyor. Bazı araş- ğunu rapor etti. Rapor edilen 26 kargo suçlarının büyük kısmı sorulmaya, cilanın altı merak İki yakası bir araya gelmeyen Macaristan’ın durumu hızla kötü- tırmalara göre ise Amerika’daki kargo hırsızlığı pazarının finansal İngiltere’de gerçekleşmiş. Hollanda Sigortalar Birliği de, Hollan- edilmeye başlandı nihayet. leşiyor ve CDS’leri 520’ye çıktı. Avro alanının kırılganlarından değeri 15 milyar dolara ulaştı fakat rapor edilmiyor. da polisinin 2011’in ilk dokuz ayında 599 kargo hırsızlık ihparı Gelelim ekonomide- İspanya’nın ise CDS’leri 400’ü aştı. İspanya’yı Türkiye izliyor ve Tedarik zincirinde kamyon ve tırlar, diğer taşıma araçlarına aldığını belirterek kargo hırsızlığındaki artışa dikkat çekti. Sigor- ki uyanmanın belirtileri- 300’e hızla ilerleyen CDS’iyle ilk 5’te yerini almış durumda. Borç rağmen daha fazla saldırıya uğruyor. TAPA’nın Asya bölümü ta Birliği geçen yıl olay başına ödenen tazminat tutarının 103 bin ne… Yabancı para gazıyla, kâğıdına en itibar edilen ülkeler ise tuzu kuru Hindistan ile Çin, yüksek değerse sahip kargo suçlarının yüzde 39 arttığını rapor euro olduğunu açıkladı. Bunlar içinde 293 aracın çalındığı ve bu rekor cari açıklar vererek iki sonra da Meksika… etti. Birliğin Kuzey Amerika, Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’daki bü- araçlardan 79’unun yüklü olduğu vurgulandı. Çalınan yüklerin yıl üst üste gerçekleştirilen Türkiye, Ağustos 2011 sonrası durumu en çok bozulan ikin- rolarından gelen raporlar da benzer artışlar olduğunu gösteriyor. büyük kısmını sigara tabakaları, içki, elektronik cihazları ve gıda büyümenin-daha doğrusu aşı- ci ülke. CDS’leri yüzde 193 artan Portekiz’i hemen Türkiye, yüz- FreightWarch’ın Amerika’da kargo hırsızlık raporu; geçen ay ül- malzemeleri oluşturuyor. rı ısınmanın- ardındaki devasa de 115 ile izliyor. Risk algısındaki bu hızlı tırmanmada en önem- sorunlar fark edildikçe “ülke li unsur, 12 aylık toplamı 78 milyar dolara yaklaşan, milli geliri- nin yüzde 10’unu bulan cari açık ve yeniden iki haneli hale gelen RİSK ÜLKELER LİGİ enflasyon. Bu göstergeler, tabii ki, tüm uluslararası otoriteleri ür- Denizde özelleştirmeler (Aylık Ortalama Ülke CDS Veriler) kütüyor. Türkiye’nin CDS’leri yükseldikçe yabancı sermaye girişi de azaldı. Yabancı yatırımcılar, CDS’i daha düşük Çin, ÜLKELER 2010/12 2011/8 2012/1 Hindistan, Brezilya, Meksika, hatta Güney Afrika’yı 2012’ye damga vuracak 1. Portekiz 389 1156 1142 ya da getirisi düşük de olsa güvenceli liman ola- 2. Arjantin 646 749 913 rak gördükleri seçenekleri, örneğin Almanya 3. Macaristan 375 393 520 bonolarını tercih eder duruma geldiler. 4. İspanya 327 408 401 5. Türkiye 136 234 292 6. Polonya 143 200 280 7. Rusya 149 187 276 8. G. Afrika 123 159 201 9. Brezilya 112 146 159 10. Meksika 115 144 153 2012 yılı içinde denizcilik sektörüyle ilgili özelleştir- 11. Çin 69 107 143 me çalışmaları ivme kazanacak. Aralarında Galataport, 12. Hindistan 68 86 107 İzmir Kruvaze Limanı, İzmir Pasaport, Kalamış ve Taşu- cu Marinası’nın bulunduğu liman ve marinalarda, bu yıl Kaynak Reuters (1) Credit Default Swap içinde ihaleye çıkılacak. (Temerrüten Korunma Anlaşması)

20 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 21 kadınca NERMİN MOLLAOĞLU KADINCA

Türkiye’deki ilk uluslararası edebiyat festivali olan İs- tanbul Tanpınar Edebiyat Festivali’ni (İTEF) düzenliyorsu- nuz. Biraz da bundan bahsetmenizi istesem? Türkçe, dünya için yeni bir dil Evet, Türkiye’nin ilk uluslararası edebiyat festivalini yap- manın mutluluğunu yaşıyoruz. Türkiye’de daha önce ulusla- rarası bir edebiyat festivali yapılmamış, biz de bunu yaptık. “Dünyada konuşulan diğer dillere de Bazen elimizdeki bir kitabı inceler veya okurken atladığı- İTEF isminde bir festival. İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali. açığız ve bunları Türkiye’ye getirmek için mız birçok detay olur. İşte o detaylarda birçok insan, emek Festivale neden Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ismini verdiğimizi çalışıyoruz. Türkçe, dünya için yeni bir dil. gizlidir. Düşünün ki yalnızca iyi bir okurken tesadüfler onu bu- vurgulamak için Tanpınar ile ilgili bir sempozyum yaptık. Çok gün Türkiye ve dünyada birçok yazarın temsilcisi yapmış. Üs- da başarılı geçti. Her sene bir temayla yapıyoruz. Bir Japon okur için Türk edebiyatı yalnız telik bu başarısını bir de Türkiye’de ilk kez düzenlenen ulus- Orhan Pamuk’tan ibaret ama biz lararası bir festivalle taçlandırmış. Kimden mi bahsediyorum? Bu festivali her yıl ekim ayında mı düzenliyorsunuz? kendimizi tanırken onların edebiyatlarını Kalem Ajans’ın kurucusu Nermin Mollaoğlu… Kendisiyle kar- Evet, genellikle ekimin ilk haftası yapıyoruz. Okullar açıl- lı bir İstanbul sabahı, Beyoğlu Tünel’de sıcak bir söyleşi yap- dıktan hemen sonra ve sonbahar edebiyata çok yakıştığı için da öğrenirsek, daha sağlam bir köprü tık. İşte size Nermin Mollaoğlu ile kitaplara gömülü bir söyle- ekimde yapıyoruz. Bir de yurt dışındaki edebiyat festivali ve kurulmuş olur.” şi… Okurken içinizin ısınması dileğimle… fuarların da tarihlerine dikkat ediyoruz ki yabancı yazarlar da kolaylıkla gelebilsin. Festival, yüzde ellisi yabancı yazarların Yazar temsilciliği yapmaya nasıl karar verdiniz? katılımıyla oluyor. Geçtiğimiz sene 31 farklı ülkeden yazar İngilizce öğretmenliğinden mezun oldum. ABD’de pa- gelmişti. zarlama yüksek lisansı yaptım ve Türkiye’ye döndüm. Bir de Türkiye’de yüksek lisans yapmak istiyordum ve bu İstanbul Biraz da Telif Yasası’ndan bahsedecek olursak, Telif Üniversitesi’nde olmalıydı. Çünkü Trakya Üniversitesi’nde Yasası’nın en fazla kullanılan boşlukları neler? okudum ve hep büyük şehirdeki bir okuldan mezun olmak Kitaplar üzerinden bakacak olursak, bir kitap halka ulaş- istemiştim. Çeviri yüksek lisansı için İstanbul Üniversitesi’ne tıktan sonra Telif Yasası koruması altına giriyor. Bazı insanlar başvurdum. Gözen Dershanesi’nde İngilizce öğretmenliği ya- yazdıkları ürünleri noterden tasdik ettiriyor. Bu geçerli değil- pıyordum. Tam o sıralarda Horoz Lojistik firmasına da İngiliz- dir. Noter sadece bu insan benim karşımda bu imzayı attı an- ce dersi vermeye gidiyordum. Horoz, Gözen Dershanesi’nden lamında bir kurumdur. Yani o kitabın ona ait olduğunu ispat İngilizce eğitimi talep etmişti, dershane de beni yönlendirdi. etmez. Kitabınız yayımlandıktan sonra yani kamuya mal ol- Hafta içi her akşam Horoz Lojistik firmasına gidiyordum. Son- duktan sonra telif hakları korumasına geçiyor. ra üniversitenin yüksek lisans sınavına girdim, kazanamadım. Bir gün üniversitede benimle mülakat yapan hoca ile vapurda Türkiye’de kitaplar henüz basılmadan yasaklanırken karşılaştım ve “Ben sizin yüzünüzden çok ağladım, bu sınavı veya basılı kitaplar toplatılırken, yaptığınız işin Don Kişot ra farklı bir yerde yapacağız. Edebiyat etkinliklerinin hepsini kazanmayı çok istemiştim” dedim. O da “İstersen gel, gönüllü misali yel değirmenlerine karşı savaşmak olduğunu dü- Kalem Kültür Derneği çatısı altında kocam Mehmet Demirtaş öğrenci olarak bölüme gir” dedi. Ben de öğretmenliği yarı za- şündüğünüz oluyor mu? düzenliyor. O da Yapı Kredi Yayınları kökenlidir. manlıya düşürdüm ve yüksek lisansa başladım. Birkaç ay son- Evet, Türkiye halen fikirlerinden dolayı insanların mahkûm rasında aynı hoca Yapı Kredi Yayınları’nda tam bana göre bir edildiği bir ülke. Sadece kitap yazdıkları ya da röportaj yap- Boş zamanlarınızda neler yaparsınız? Örneğin alışveriş- iş olduğunu söyledi. Telif hakkıyla ilgili bir iş yapacaktım ama tıkları için değil, şarkı söyledikleri için de mahkûm edilen in- le aranız nasıl? ne olduğunu bilmiyordum bile. İyi bir kitap okuruyum ama sanlar var. Türkiye’nin böyle bir yanı var ve bunu kabul ediyo- Alışveriş meraklısıyım. İyi bir ürünü ucuza aldığım zaman böyle bir işte çalışabileceğimi düşünmüyordum. Sonra Yapı ruz ama Türkiye’nin bir taraftan da yurt dışına tanıtılması ge- inanılmaz mutlu oluyorum. Kocam da meraklısıdır. Film seyret- Kredi Yayınları’na iş görüşmesine gittim ve iş oldu. Böyle- rekiyor ve bu konuda zaten çok geç kalınmış durumda. Biz- meyi severim. Özellikle de son zamanlarda ciddi bir DVD kolek- ce öğretmenliği bırakıp Yapı Kredi Yayınları’nda telif hakla- ler bu durumla uğraşalım, dünya bizi beklesin dersek daha siyonum oluşmaya başladı. Yemek yapmayı sevmem ve yap- rı koordinatörü olarak işe başladım. Türkiye’nin telif hak- da geç kalmış olabiliriz. Evet, olumsuzluklar var ama çok gü- mam. Bisiklete biniyorum. Spor yapmayı sevmem ve saçma larına bakmak için işe alınan ilk elemanı oldum. Genel- zel şeyler de var diyebilmemiz gerekiyor. Türkiye’de 500 mil- bulurum. İnsanın gereksiz yere koşmasını, zıplamasını hiç kim- de yayınevleri telif haklarını İngilizce bilen bir editö- yon civarında kitap basılıyor ve satılıyor. Bu rakam azımsana- se bana mantıklı bir şekilde açıklayamaz. Örgü örüyorum. Özel re yaptırır veya yayınevi sahibi yapardı. Yapı Kredi cak bir rakam değil. Her sene bu sayı artarak devam ediyor. bir atkı modelim var ve etrafımdaki herkese bu aralar o atkıdan Yayınları’nda epey bir süre çalıştım, sonra 2005 Her ne kadar bu sayı diğer ülkelere kıyasla az olsa da artma- örüyorum. yılında oradan ayrılarak Kalem Ajans’ı kurdum. sı iyi bir gelişme. Sinemayla ilgilenmeye başladığınızı söylediniz. Hangi Kalem Ajans bünyesinde kaç yazarın Düzenlemekte olduğunuz okuma akşamları hakkında ülke sineması daha fazla ilginizi çeker oldu? temsilciliğini yapıyorsunuz? bilgi verir misiniz? Türk sineması. Tüm eski filmleri izliyorum. Son zamanlarda Şu anda 75 yazarı temsil ediyorum. Yurt dışında yazarların tanıtılması ve kitapların daha faz- yapılanları da kaçırmadan izliyorum. 9 yaşında şahane bir yeğe- Bunlar içinde klasiklerden Ahmet Ham- la okura ulaşması için okuma akşamları düzenliyoruz. Yazar nim var, Arda Eren Güner. İlk defa bu hafta sonu bende kaldı. di Tanpınar, Sait Faik Abasıyanık, Na- kendi kitabından okuma yapar. Bu, Türkiye’de hiç yapılmı- Sinemaya gittik. Berlin Kaplanı’nı seyrettik beraber çok eğlen- zım Hikmet Ran var. Çağdaş yazarları- yormuş. Biz üç yıl önce Çırağan Palace Kempinski’de buna dik, ardından ben bir tane daha izleyelim dedim ve We Bought mızdan Ayfer Tunç, Yekta Kopan, Ha- başladık. Her ay bir yazarımızı davet ediyoruz. Yaklaşık yüz a Zoo filmini seyrettik. Ardı ardına iki film izleyen ilk teyze ye- kan Yaman, Hakan Günday, Tuna Ki- elli, iki yüz kişi geliyor, yazar okuma yaptıktan sonra söyleşi ğen biz değilizdir sanırım. Sizinle röportaj yapacağımdan bah- remitçi, Oya Baydar gibi 75 yazarın telif ve imza bölümümüz oluyor. Üç yıl boyunca Çırağan’da yap- settim. Avcılar’da oturuyor. Horoz Lojistik’i biliyor. Sürekli araç- haklarını temsil ediyoruz. tık ve misyonunu doldurdu diye düşünüyorum. Bundan son- larını görüyormuş. “Teyze, sence kaç tırları vardır” diye sordu.

22 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 23 gezi SAN SEBASTIAN GEZİ

Buen Pastor Katedrali, Kursaal Kongre Sarayı, Atlas Okyanusu manzaralı tepeleri, Zurriola ve La Concha plajları, İspanya’nın turizm cenneti San Sebastian’ın tarihi ve doğal güzelliklerinden birkaçı. Mimari dokusunu ilk günkü gibi koruyan bu Bask şehrinin, tarihi boyunca on yedi yangın geçirdiğini söylemeye bin şahit ister. San Sebastian’ın simgesi niteliğindeki Kursaal Kongre Sarayı, her yıl eylül ayının ikinci haftası San Sebastian Film Festivali’ne ev sahipliği yapıyor.

Trenle yapılan bir yolculuk sonunda San Sebastian’a vara- caksınız. Uzun sahilleriyle dikkati çeken şehir, kendisine has lezzetler sunan barlarıyla da konuklarına “doğru tatil” imkânı sunuyor. Birçoğumuzun tatil denince aklına daha fazla dinle- nebileceği, dinlenirken eğlenebileceği ve sessizliği en doğru şekilde sunan yerler gelir. San Sebastian tam da o şehirler- den. İspanya’nın kuzeyinde, Atlas Okyanusu’nun kıyısında yer alan bu özgün Bask şehrine gittiğinizde trenden indiğiniz anda ilk gözünüze çarpan Buen Pastor (İyi Çoban) Katedrali’nin 75 metrelik kulesi olacak. 19. yüzyılda neogotik tarzda yapılan katedralin tatiliniz boyunca size yol gösterecek kulesi, şehirde kaybolma ihtimalinizi tamamen ortadan kaldırıyor. Bu devasa yapının tam önünde katedral ile aynı adı taşıyan meydandaki kafeler ise soluklanmanız için ideal mekânlar. San Sebastian’ın simgesi niteliğindeki Kursaal Kongre Sarayı, her yıl eylül ayının ikinci haftası San Sebastian Film Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. Kursaal Kongre Sarayı’nın he- men önünden Zurriola Köprüsü’nü takip ederek La Concha Plajı’na ulaşabilirsiniz. Concha, İspanyolcada istiridye gibi de- niz ürünlerinin kabuklarına verilen isim. Urgull ve Igeldo tepe- leri arasındaki koy istiridyeyi andırdığı için bu isim verilmiş. Festivalin büyük ödülünün adının “Altın İstiridye” (Concha de Cantabria Denizi’nin uyuyan deniz kızı: Ora) olması da tesadüf değil. Kongre Sarayı’nın önündeki Zur- riola Plajı ise San Sebastian’ın doğudaki uç noktasını belirle- yen Ulia Tepesi’ne kadar uzanıyor. La Concha Plajı’na göre nispeten daha sakin olan Zurriola, okyanusun yüksek dalgala- rına açık olması sebebiyle gençlerin ve sörf tutkunlarının vaz- geçilmez adresi. Eski kent merkezi 13. yüzyılda Urgull Tepesi eteklerine ku- rulmuş balıkçı köyü olan San Sebastian’ın başından o gün- den bu yana yangınlar eksik olmaz. On yedi yangına sahne 24San SebastianPencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 25 gezi SAN SEBASTIAN HABERLER

Eski şehrin en iyi tapas barları

Txepetxa Burası ançüez yani salamura hamsi üzerine ihtisaslaşmış. Ama bizdeki konserve ve şap gibi tuzlu değil. Beyaz ve sirke ile marine edilmiş. Minik sandviçler üzerinde hamsiler çok iyi. Özellikle “centollo” denen pavurya ve denizkestanesi ile olan San Sebastian, son yangını 31 Ağustos 1813’te yaşar. gelenler muhteşem. Txakolin ile de oldukça uyumlu. Bu yangın sonrasında kentteki yüz evden yalnız kırkı sağlam kalır. Ayakta kalan yapıların arasında San Vicente Eliza ve San- Hika-Mika ta Maria Eliza kiliseleri de vardır. Bundan dolayıdır ki bu iki kili- Nispeten daha modern olan bu mekân, hayatının seyi birleştiren sokağa 31 Ağustos Sokağı adı verilir. ikinci baharını yaşayan bakımlı kadınlara uygun. Ropa Vieja (dana eti), Morros (dana yanağı) ve Pastel Txikiteo: Her barda birer kadeh… Pescado (balık mus) buranın favorileri arasında. Hepsi Zamanında boğa güreşleri de yapılan kentte, güreşlerin iz- sıcak ve minik tostlar üzerinde. lendiği localar bugün, daracık ve karanlık sokaklardan oluşan Nestor eski kent merkezinin en aydınlık daireleri. O localardan bugün- Nefis tapasların yanında dünyanın en lezzetli lere kalan tek şey ise duvarlarındaki eski loca numaraları… Ke- omletlerinden biri bu barda yapılıyor: Patatesli omlet merli kapıların açıldığı Anayasa Meydanı’nda neredeyse tüm bi- yani Tortillada. Yanında da ekşi ya da pirinçli-glukozlu naların altında barlar bulunuyor. Bu barların en büyük özellikle- olmayan bir bira oldukça iyi gider. Bar, öğleleri rinden biri de tezgâhın hemen önünde yer alan birkaç tabure 13.00’te, akşam ise 20.00’de açılıyor. Emin olmak dışında oturma yerinin bulunmaması. Bu durum ise San Sebas- isterseniz 15 dakika önce gidip kuyruğa girin. Paco Bueno tianlıların bütün geceyi tek bir barda geçirmemelerinden kay- bir balık müzesi. Uzun bir tüp geçidin içerisinde yürüyüş yapıp Burada da deniz ürünleri öne çıkıyor. Karides, naklanıyor. Bunun yerine her barda birer kadeh içerek San Se- denizin dibindeki dünyaya yakından bakabilirsiniz. Üç bin çe- kalamar vs. Gambasy calamar gabardina özellikle bastian barlarının her birine uğruyorlar. Bu geleneğe “txikiteo” şit balığın sergilendiği mekânda, 1878 yılında avlanmış bir ba- tavsiye edilir. Bildiğimiz gabardinli kalamar ve karides. deniyor. San Sebastianlıların yöreye özgü, bekletilmeden içilen linanın iskeletini görmek de mümkün. Urgull Tepesi’ne doğru Gambara bir de beyaz şarapları var: “Txacoli.” Dünya lezzetlerine mesafe- devam ettiğinizde karşınıza Bağımsızlık Savaşı sırasında öldü- Burası diğerlerine göre daha pahalı ama ahtapot liyseniz kente özgü “Pintxo”yu meze olarak akşam yemeği yeri- rülen İngiliz askerlerinin defnedildiği İngiliz Mezarlığı çıkacak- salataları, minik ev yapımı kruvasan içindeki somon ne tercih edebilirsiniz. Her barın kendisine özgü bir spesiyali ol- tır. Yolun devamında ise 12. yüzyılda inşa edilen Mota Kalesi fümeleri, yaban mantarlı ve yumurtalı tapasları, küçük duğunu da ekleyelim. ve Sagrado Corazon (İsa Peygamber) heykeliyle karşılacaksı- tart-börek içindeki yöreye özgü pavurya (centollo) etleri nız. San Sebastianlıların güneşi gördüklerinde soluğu orada çok leziz. Alt katında da lokanta var. Denizcilik Müzesi ve Akvaryum aldığı La Concha Plajı, bölgenin en güzel kumsallarına sahip. Kemerli yolu kullanarak eski kentten denize ulaşabilirsiniz. Özellikle ağustos ayında kent sakinleri plaja akın edilor. Igeldo Bar Pokhara Rengârenk boyanmış irili ufaklı balıkçı tekneleri göz zevkinize Tepesi’ne kadar uzayan bu kumsal, La Concha ve Igeldo’yu, Sanchez Toca ile Fuenterables sokaklarının hitap edecektir. Rotanızda küçük bir değişiklik yaparak Urgull Pico de Loro (Papağan Gagası) adı verilen bir kayalıkla birbirin- kesiştiği yerde bulunuyor. Bar, Carajillos denilen Tepesi’ne doğru yola çıkabilir, tepeye varmadan önce de De- den ayırıyor. “Cantabria Denizi’nin uyuyan deniz kızı” diye anı- romuyla meşhur. Krema ve tarçınlı kahveleri de nizcilik Müzesi ve Akvaryum’da mola verebilirsiniz. Akvaryum lan San Sebastian, İspanya’nın en güzel kenti. Tavsiye ederiz. oldukça güzel.

26 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 27 keyif HÜSNÜ ARKAN KEYİF

“Bugün dağların dumanı aralandı, hoş geldin. Ah ışıklar ekip işi... Grup müziği diye bir müzik türü yok. Grup olarak ça- içinde kaldım, yandım efendim” sözleriyle “Solo” albümüyle lışmak yalnızca bir yönelim. tekrar karşılaştık Hüsnü Arkan ile… Ezginin Günlüğü’nün ar- dından “Solo” bir bir albümle “Merhaba” dedi dinleyicilerine. Şiire yakınlığınızın geçmişi nedir? Albümünüzde Na- Ardından da “Mino’nun Siyah Gülü” kitabıyla tarihin karan- zım Hikmet, Can Yücel, Orhan Veli, Ümit Yaşar Oğuzcan lık dönemine uzandı. Dinlerken de okurken de keyif aldığı- gibi ustaların şiirlerini dinleyicilerinizle paylaşıyorsunuz. Bu mız Hüsnü Arkan ile konuşmak, merak ettiklerimizi sormak isimler sizin için ne ifade ediyor? için kalemimizi uzattık. Kaleminden dökülen mürekkeple, sa- Şiir okuyucusuyum, kendimi bildim bileli şiiri takip etmeye mimiyetini aktardı sayfalara. Biz de kendi sözleriyle karşıla- çalışırım. Bunlar da benim iyi şairlerimden birkaçı. dık: Hoş geldin Hüsnü Arkan. Okuyun, dinleyin ve anlayın is- tedik… Sanatın başka hangi dallarına ilgi duyuyorsunuz? Me- sela önümüzdeki dönemde Hüsnü Arkan’ı yönetmen koltu- Bir röportajınızda “Tarihin algılanmasında kadınlara ğunda görebilir miyiz? yer yok. Bir anlamda buna itiraz etmek istedim. Kadınlar Göremezsiniz… Yalnızca müzik yapıyorum ve yazıyorum. tarihin misafiri değildir. Onlar da erkekler gibi yaparlar ve yıkarlar” demişsiniz. “Mino’nun Siyah Gülü”nün bu algıyı Bireysel olarak sisteme neler kattığınıza inanıyorsunuz? yıkabilmek adına bir etkisi oldu mu? Bunu önemsemiyorum. Sistemin bireye neler kattığına Kitapların insanların önüne geçtiği, insanları değiştirip sü- bakmak lazım. Eğitimin paralı olduğu bir dünyada yaşıyoruz. rüklediği çağlar geride kaldı. Benim yapmaya çalıştığım oku- ra derdimi anlatabilmektir. Romanlarımı okuyanlarla yüz yüze Yaşamınıza dair kırılma noktanız neydi? Kendinizi mü- konuştuğumda bu konuda çok da başarısız olmadığımı gö- zik yolculuğunun neresinde görüyorsunuz? rüyorum. Bu, yazmayı sürdürmek için önemli bir motivasyon Pek çok kırılma noktası var. Bu herkes için geçerlidir. Ya- kaynağı. Ama yalnızca o kadar. Yazı yazmanın başkalarının şadığınız yüzyıl sizi birçok yere götürüyor. Müzik yolculuğu, düşünceleriyle dolaylı bir ilgisi var. şarkı yazabildiğim ve yazmak istediğim sürece devam ede- cek. “Solo” albümüne dinleyicileriniz nasıl tepki gösterdi? Çıkardığımız işi ben de sevdim, dinleyiciler de sevdi. İmkânınız olsaydı yaşamınızın hangi dönemine müda- hale ederdiniz? Ezginin Günlüğü sizin bugünkü müziğe bakış açınızda Bu, sık sık müdahale etmiş halim… Bazen bir köye gideyim ne kadar pay sahibi? de artık müdahale etmeyeyim dediğim olur. Elbette pay sahibidir. Birlikte çalışmak bile tek başına bir zenginlik ifade eder. Politik bir duruşunuz var. Sizin pencerenizden günümüz Türkiyesi nasıl görünüyor? Umut vadediyor mu? Türkiye’de grup müziğinin gidişatına ilişkin neler söy- Umut etmesine ederim de fazla umutlanırsam aptal duru- lersiniz? Birçok grupta dağılmalar yaşanıyor. Neden grup muna düşmekten korkuyorum. Türkiye’nin de dünyanın da müziği yürümüyor? Devamlılığını sağlamak adına neler ya- umut verici pek bir yanı yok. Her şeyin yolunda gittiğine ilişkin pılabilir? bir iyimserlik mümkünse uzak dursun. Türkiye’nin, olası bir sa- Asıl sorun grup müziğinde filan değil. Bütün bunlar sektö- vaşın tam ortasında yer alma tehlikesi giderek artıyor. Siyasal rün durumunun iyileştirilmesine bağlı. Ayrıca müzik zaten bir önderliklerin bu tehlikeyi sezebildiklerini sanmıyorum.

28 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 29 keyif HÜSNÜ ARKAN KEYİF

Hüsnü Arkan kimdir? Hüsnü Arkan 1958 yılında İzmir’in Kınık ilçesinde doğdu. Yine aynı yıl, Seyhan Kitap’tan, “Hiçe Doğru” adlı şiir kitabı çıktı. 1975 yılında Bergama Lisesi’ni bitirdi. Ankara Devlet Mühen- 2008 yılında İthaki Yayınları’ndan çıkan “Uyku” adlı roma- dislik ve Mimarlık Yüksekokulu’nda üç yıl mimarlık okuduktan nında, ilk kitabındaki gibi fantastik öğelere yer verdi, karşı- KISA KISA sonra, 9 Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. ütopya kavramını ve siyasi alanla birey arasındaki ilişkileri eleş- 1985’te, kesinleşen cezası nedeniyle yurt dışına çıktı. Bir yıl tirdi. Şehir: Uzun süredir şehirleri sevmiyorum Atina’da, beş yıl Hollanda’da, iki yıl Köln’de yaşadı. 1987 yılın- Son kitabı “Mino’nun Siyah Gülü” ise Ekim 2011 yılında Koku: Yağmur, toprak da, Amsterdam’da, arkadaşlarıyla Hezarfen adlı müzik grubu- okurlarla buluştu. Romanlarında ve şiirlerinde, genel olarak, adalet, ahlak ve bireyin kaderiyle ilişkisi temalarını ele alan Hüs- Tat: Zeytinyağı nu kurup, Avrupa’nın birçok kentinde kendi şarkılarını seslen- dirdi. 1990’da, Şanar Yurdatapan’ın düzenlemeleriyle ilk solo nü Arkan, müzik ve edebiyat çalışmalarını halen İstanbul’da Renk: Duruma göre her renk albümü “Bir Yalnızlık Ezgisi”ni çıkardı. Kendi şarkılarından olu- sürdürmektedir. Korku: İnanmak şan bu albümde, şarkı sözlerinin yanı sıra, Nazım Hikmet, Can Yalnızlık: İyidir Yücel, Ülkü Tamer, Muzaffer Erdost ve Louis Aragon’un dizele- Melodi: Saymakla bitmez rine de yer verdi. 1993’te Türkiye’ye döndü ve Ezginin Günlüğü’ne katıldı. Şair: Saymakla bitmez Grubun on bir albümüne şarkılarıyla ve sesiyle katkıda bulun- Film: Bu da saymakla bitmez du. 2005 yılında “Destur” adlı projeyle “Deli Bu Dünya” albümü- Ülke: Gariban çocukların gariban ülkeleri nü çıkardı. 2010 yılına kadar yüze yakın şarkısı yayımlandı. Aynı Lider: Hiçbirini sevmem yıl Ezginin Günlüğü’nden ayrıldı. Hüsnü Arkan, Türkiye’ye döndükten sonra, bir yandan da edebiyat çalışmalarını sürdürdü. Küresel adaletsizlik ve mülteci- lik konularını işlediği ilk romanı “Ölü Kelebeklerin Dansı”, 1998 yılında Metis Yayınları’ndan çıktı. İkinci romanı “Menekşeler, At- lar, Oburlar”da, 12 Eylül faşizmi koşullarını, iktidar sahipliğini, bireyin iktidarla ve kaderiyle ilişkisini işledi. Bu kitap, 2001 yılın- da, Om Yayınları’ndan çıktı. Üçüncü romanı “Uzun Bir Yolculuğun Bittiği Yer”, 2005’te Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Arkan 1914 Şark Savaşı’nı konu alan romanda, İstanbul’dan Orta Asya’ya uzanan geniş bir coğ- rafyada, yüz yıla yakın bir tarihi alanda, savaşın insan kaderiy- le ilişkisini inceledi. Aynı yıl, edebiyatçı Yiğit Bener ve Levent Mete’yle birlikte, ayda bir yenilenen iktidarsiz.com adlı internet sitesini yayım- lamaya başladı. Bu sitede yetmişe yakın makalesi yayımlandı.

Mino’nun Siyah Gülü Tayin emrim üç ay sonra çıktı. Emri aldığım günün sabahında Hasan’ı as- tılar. İnfaz gecesi uyumamıştık. Babam, Nuri Amca, annem ve ben, salondaki masanın çevresinde oturuyorduk. Pencerenin önündeki çıplak akasyaya kon- muş suskun, korunmasız kış serçeleri gibi... Radyoyu açmıştık; bir haber bek- liyorduk... Annem sık sık mutfağa gidip ağlıyordu. Nuri Amca, kımıldamaksı- zın önüne bakıyordu. Elleri dizlerinin üstündeydi. Omuzları çökmüştü... Ko- nuşmuyorduk. Birbirimizin yüzüne bakamıyorduk. İnsan, sonuna kadar umutlu olabiliyor. Umut bir çare değil ama galiba ça- reden daha büyük bir şey.

1960’lı yıllarda bir Ege kasabasında başlayan yasak bir aşkla 12 Eylül’ün hemen öncesinde gelişip darbenin ardından pek çok kişiyle paylaşılan bir kaderle son bulan kırık bir aşk: iki katmanlı bu romanın iç içe geçen iki fark- lı hikâyesi. Mücadeleleriyle, inançlarıyla, haklılıkları ve yenilgileriyle bütün bir kuşak ve darbelerden, idamlardan geçen, yarım kalan hikâyelerle 2000’li yıl- lara uzanan yakın tarihimiz. Siyasi bir ortamın içinde filiz veren aşklar, yeşeren duygular, yarım kalan umutlar. Hüsnü Arkan, 60’lı yıllardan başlayarak, özellikle 12 Eylül döneminin acı- tan sayfalarına bir ailenin kadınlarının gözünden bakıyor.

30 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 31 spor RÜŞTÜ REÇBER SPOR

Türkiye’deki bütün takım taraftarlarının sevgisini kazana- bilmiş olmanızı neye bağlıyorsunuz? En önemlisi milli takımda oynamış olmam ve gösterdiğim ba- şarı. 1994 yılında milli takımda oynamaya başladım ve yaklaşık “File terbiyecisi” 15 sene milli takıma hizmet ettim. Bu esnada alınan başarılar, in- sanların gönlünde farklı bir yer edinmeme sebep oldu. Dolayısıy- Zoru la gittiğim her yerde, olduğum her ortamda taraflı tarafsız herkes tarafından sevilir hale geldik. Bu tabii güzel ama bunun yanında karakter ve kişilik de çok önemli. Futbola bakış açınız ve futbol içinde gelişen olaylara verdiğiniz tepkiler, insanlara verdiğiniz me- sajlar oldukça önemli. Şu ana kadar çizgimi hep korumaya çalış- Rüştü Reçber: kolaylaştıran tım ve bundan sonra da bu çizgiyi korumaya devam edeceğim. İyi bir futbolcu olunur fakat iyi bir insan olmak zordur. Yaptığım araştırmalarda size dair yapılan yorumlar hep çok iyi bir insan olduğunuz yönünde. adamdır Aslında bu, her meslek için geçerlidir. Yaptığın meslekte çok başarılı olabilirsin, iyi yerlere gelebilirsin. Bu sanatta da sporda da siyasette de olabilir ama önemli olan kişilik yapısını doğru oturta- bilmek. Adamlık önemlidir. Bunu başarabildiğiniz zaman diğer unsurları yerine getirebilir ve başka konuları çözebilirsiniz. Benim öncelikli olarak önem verdiğim konu budur. Takım arkadaşları- ma da hep bunu söylerim. Önce düzgün bir karaktere sahip olun. KALECİ Zaten sizin yeteneğiniz var ki buraya kadar geldiniz, bu kulüp sizi aldı. Dolayısıyla adamlığınızla bu başarıyı birleştirdiğiniz zaman “Biz yalnız adamlarız ama artık çok daha iyi yerlere gelebilirsiniz, diye öğütlerde bulunurum. takımda ağırlığımızı hissettirmemiz lazım. Bu da futbolun değişen yapısına ayak uydurmakla mümkün. Ben bunu saha içerisinde uygulamaya çalışıyorum. Bu da sorumluluk almaktan geliyor.”

Futbola ilgi duyanlar içerisinde şanslı bir nesil var: Rüştü’yü yeşil sahalarda doya doya seyredebilenler… 39 yaşının avantajını tecrübesiyle ortaya koyan, refleksleriy- le oyunu, kaleyi korumanın ötesine taşıyan, şovlarıyla fi- leleri dize getiren adam Rüştü Reçber. Kendisiyle Beşik- taş Nevzat Demir Tesisleri’nde bir araya geldik ve 2003 yılında dünyanın en iyi kalecisi seçilen, futbolun efsane ismi Pele tarafından yaşayan en iyi 100 futbolcudan biri seçilerek FIFA 100 listesinde yer alan Rüştü Reçber ile tadına doyum olmaz bir söyleşi yaptık. Teknik direktörlerin Türk olması gerektiğine inanıyor mu- sunuz? Örneğin kişisel görüşüm Carvalhal’ın Beşiktaş’ı çok iyi tanımadığı yönünde. Yaptı mı bilemem ama Beşiktaş’a teknik direktör olmadan önce Beşiktaş’ın en az bir sezon maçlarını seyretmeliydi. Özellikle kritik bazı maçlarda takımı doğru bir kadroyla maça çıkarmadığını düşünüyorum. Ben Türk hocaların her zaman Türkiye ligindeki takımların başında olmasını isterim, Milli takımlarda da Türk antrenör ol- masını isteyenlerdenim. Bunu zaman zaman da dile getirdim. Carvalhal’a gelince, aslında sezon başındaki planlamada her şey çok farklıydı. Şu anki hocamız ilk başta altyapıdan sorumlu ola- rak görev yapıyordu. Aynı zamanda da Tayfur Havutçu’nun ekibi- ne dâhil olan bir kişi olarak görevlendirildi fakat Tayfur Hoca ile il- gili gelişen olaylar neticesinde Carvalhal başımıza geldi. Tabii bu esnada maç seyretmiştir muhakkak ama çok kısa bir aralıktı ve bu kısa aralıkta ne kadar maç seyredebilmiştir bilemiyorum. Şun- dan eminim şu anki çalışması ile hem rakip takımları izleme ba- kımından hem de bizleri izleme bakımından son derece başarı- lı. Zaman zaman spor kamuoyunda kurduğu kadrolar eleştiri ko-

32 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 33 Spor RÜŞTÜ REÇBER SPOR nusu oluyor veya yanlış taktikler verdiği düşünülüyor ama ben bun- Beş yaşında bir oğlum var. adamdır kaleci. Pozisyonları doğmadan engelleyebilen, tehlike oluş- lara katılmıyorum. Çünkü bizimle yaşayıp hareket eden, bizim genel madan önünü kesmesini bilen adamlardır kaleciler. Ben 20 yaşında durumumuzu çok iyi bilen birisi. Dolayısıyla sahaya süreceği 11’i, ra- Kendi aramızda maç yaparken da 30 yaşında da bunu yaptım, şimdi de bunu yapıyorum. Bunu ya- kip takım hakkındaki görüşleri en iyi o bilir diye düşünüyorum. Şu eldivenleri giyip kaleye geçiyor. parken de zaman zaman hata yapabiliyoruz, seyircinin yüreklerini ağ- ana kadar yaptığı da bu ve iyi bir yerlerde olduğumuzu görüyoruz. zına getirebiliyoruz. Sonuçta biz görsel bir şölen yapıyoruz. İzleyenle- Ligde çok büyük düşüş yaşadığımız dönemler oldu ama çok başarı- Sorduğunuz zaman da o aslında rin hop oturup hop kalkmasını sağlamaktır futbolun bu kadar sevilme- lı neticeler elde ettiğimiz de oldu. Avrupa arenasında da iyi bir yerde- sini sağlayan şey. yiz. Avrupa’da ilerliyoruz, Türkiye Kupası’nda varız, demek ki iyi şey- Beşiktaş’ın kalecisi. ler olmuş. Fenerbahçeli olduğunuza dair daha önce de açıklamalarınız

oldu. Bunu Beşiktaş taraftarı da anlayışla karşılıyor çünkü profes- Tecrübeli bir kaleci olarak özellikle Volkan, Cenk ve Tolga ile yonellik bunu gerektiriyor. Beşiktaş’a transfer olduğunuz dönem- ilgili neler düşündüğünüzü öğrenebilir miyim? de Şükrü Saracoğlu’nda yaptığınız ilk maçın sizdeki duygusal et- Volkan, Cenk, Tolga ve birkaç isim daha sayabiliriz. Örneğin Onur, kisi ne yönde oldu? Ertuğrul… Ben Volkan ile uzun seneler Fenerbahçe’de çalıştım. Hatta Ben Fenerbahçe’ye 12 sene hizmet ettim. Sahaya ilk çıktığımda, onun Fenerbahçe’ye gelmesi için uğraş veren insanlardan biri de be- yıllarca rakip olmuş bir takımın kalesini koruyorum ve yıllardır oynadı- nim. Geldiği zaman ona bir şeyler katabilmek adına da çaba göster- ğım takımın sahasında, o takıma karşı oynamak durumundayım, bu dim. Volkan’ın şu anki durumuna hem mutlu oluyorum hem de gurur durum insanı duygusal bir ruh hali içine sokuyor. Ama sizin de belirtti- duyuyorum. Çünkü istediğiniz, uğraştığınız, önem verdiğiniz bir isim ğiniz gibi bizler profesyoneliz. Dolayısıyla hangi takımda olursak olalım, şu an başarılı. Bu oldukça güzel bir şey. Tolga şu anki konumuna yıl- bu mesleği o takımda yapıyorsak o takım için elimizden geleni yapma- lar önce ulaşabilecek durumdaydı ama tabii ki Trabzonspor’da geli- ya çalışıyoruz. Ben hep bunu yapmaya çalıştım. İlk maçımda yalnız- şen bazı olaylar onun gerçek performansının ortaya çıkmasını engelle- ca duygusal olarak bir karmaşa yaşadım ama onu da ilerleyen yıllar- di. Geçen sene ve bu seneki performansı benim Tolga için öngörüleri- da atlattım. mi doğrular nitelikte. Bu da benim açımdan mutluluk verici. Cenk’i de ben yedi yıldır takip ediyordum. Şu anda 24 yaşında, 17 yaşından beri Kurtardığınız topu bir saniye içinde degajla karşı takım kalesi- ben onu takip ediyorum. Ben uzun yıllardır bu mesleği yapan biri ola- ne göndermek gibi bir yeteneğe de sahipsiniz... rak Cenk’te birtakım şeyler görüyordum. Bunun neticesinde de Cenk Futbol çok değişen bir oyun, kalecilerin oradaki rolü de oldukça için uğraştık. Hocalarımızla da görüş birliğine vardık ve Cenk takıma önemli. Siz top kurtarırken bir taraftan da takımı pozisyona hazırlamak dahil edildi. Cenk benim yanımda, iyi bir ikiliyiz ve iyi bir ekip oluş- durumundasınız. Bu girişimleri zaman zaman sahada yaparsınız fakat turduk. Ben bilgi ve tecrübelerimi aktarmaya çalışıyorum, o da algıla- bunların hepsi başarılı olmaz. Ne var ki başarılı olanların neticesini ala- maya çalışıyor. Performansı da oldukça iyi ve gün geçtikçe de daha bilirsiniz. Bu başarı da pozisyonu golle sonlan- iyi olacak. Cenk’in buraya alınmasındaki katkım ve uğraşımın nedeni dırmaktır. 40-50 sene önceki kalecilere baktığı- Beşiktaş’ın ilerleyen yıllarda, en azından 10 yıllık süre zarfında sıkıntı- mızda kalecilerin hareketleri, topu oyuna sokuş- ya düşmemesiydi. Şu ana kadar da Cenk bunu kanıtladı ve bundan ları şimdikinden çok farklı. Biz yalnız adamlarız dolayı da mutluyum. Trabzonspor’dan Onur gelecek vadeden bir ka- ama artık takımda ağırlığımızı hissettirmemiz la- leci. Samsunsporlu Ertuğrul’u da beğeniyorum. Kendisini çok iyi geliş- zım. Bu da futbolun değişen yapısına ayak uy- tirdi. Türk futbolunda kaleciler belirli bir noktaya geldi ve kaleci sıkıntı- durmakla olur. Ben bunu saha içerisinde uy- sı artık çekilmeyecek. gulamaya çalışıyorum. Bu da sorumluluk al- maktan geliyor. Bu soruyu sormayı pek istemiyorum ama futbolu ne zaman bırakıyorsunuz? Bu tavrınız da tecrübeyle birleştiğinde Yapmış olduğumuz meslek vücudumuz ve sağlığımızla alakalı eminim tüm takımı rahatlatan bir pozisyo- bir meslek. İnsanın yaşı ilerledikçe vücudun yapısı farklılaşıyor, uzun nunuz vardır? yıllar bu mesleği yapınca çok hırpalanıyorsunuz ve hırpalanınca da Tabii ki. Saha içinde maçın gidişatına birtakım sorunlar ortaya çıkıyor. Yani bizim meslek erken emeklilik göre, maçtaki dakikaların durumuna göre isteyen bir meslek. Ben birkaç yıl daha devam etmek ve bu süre so- hareket ediyoruz. Bu da elde etmiş olduğum nunda da futbolu Beşiktaş’ta bırakmak istiyorum. Ama tabii bu iş- tecrübeyle kazandığım bir yetenek. Bunu da ler arz talep meselesidir. Şu anda herhangi bir sözleşme yapmadık yapmak profesyonelliğin gereğidir. ama bir talep ve istek gelirse ben de bu isteğe olumlu cevap veririm. Kaleciler için file bekçisi tanımı kullanılır. Ben Rüştü Reçber söz konusu olduğunda “file Yılların tecrübesi var ve saha içinde oyuna çok hakimsiniz. terbiyecisi” diyorum. Fileleri dize getiren adam! Refleksleriniz de hâlâ çok güçlü fakat ben kaleden uzaklaştığı- Çok teşekkür ediyorum. Ben yalnız o üç direk ara- nız pozisyonlara pek alışamadım. Maçı seyrederken sizin özellik- sından topun geçmesini engellerim, gerisine karışmam, le kritik bazı pozisyonlarda kaleden uzaklaştığınızı gördüğümde demem. Daha fazlasını yapmaya ihtiyaç duyuyorum. ciddi bir korkuya kapılıyorum. Ben meslek hayatımda, oynadığım bunca yılda hep sorumluluk Futbol eminim ki vaktinizin çoğunu alıyor. Futbol dışında almaya çalıştım. Aldığım bu sorumlulukların yüzde 90’ında başarılı ol- kalan vaktinizi ne şekilde değerlendiriyorsunuz? muşumdur belki ama yüzde 10’unda da başarısız olmuşumdur. Bu Genelde ailemle oluyorum. Futbol dışında herhangi bir iş yap- başarısızlıkların neticesi de muhakkak gol olur. Sorumluluktan kaç- madığım için vaktimi ailemle geçirme şansı elde edebiliyorum. madığım için sıkıntı yaşamıyorum. Futbol çok gelişen bir oyun hali- Eşimle birlikte çocuklarımızı eğlendirmek ve onları mutlu et- ne geldi. Artık kalecilerin oyuna katkısı, yalnızca topu kurtarmak de- mek için uğraşıyoruz. Fırsat bulduğumuzda da eşimle bir- ğil, kalecilerin de farklı rolleri var. Örneğin benim kalecilikle ilgili tes- likte sinemaya, tiyatroya gidiyor, diğer çeşitli etkinlikle- pit ettiğim önemli noktalardan bir tanesi şudur: Zoru kolaylaştıran re katılıyoruz.

34 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 35 keşif ZEUGMA KEŞİF

Size tavsiyemiz çantanıza birkaç parça eşya alın ve güne- zel ve görkemli yapılarla süslü bayındır bir ülke olduğuna gön- yin eşsiz güzellikteki topraklarına doğru yola çıkın. Uzun yolcu- derme yapılır. luk gözünüzü korkutmasın çünkü sonunda ulaşacağınız nok- ta Gaziantep’in eşsiz güzellikleri olacak. Büyük İskender’in Se- Gaziantep Arkeoloji Müzesi levkia Euphrates adıyla kurduğu Zeugma, günümüzde yerli Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nin yanı başındaki Zeugma ve yabancı turistlerin ilgi odağı… Hangi mevsimde gittiğinizin Mozaik Müzesi, Temmuz 2005’te açıldı. Türkiye’nin en bü- önemi yok yeter ki gidin! Fakat bizden size küçük bir tavsiye, yük mozaik müzesi, özgün teşhiriyle dünyanın yegâne müze- Zeugma baharda ayrı bir güzeldir. si haline geldi. Eski ve yeni müze binaları bir galeriyle birbirine Helenistik dönemde, Selevkos Nikator zamanında bağlanarak, Eski Müze, Gaziantep ve çevresindeki taşınabi- Zeugma’da önemli imar hareketleri görülür. Akropolün lir kültür varlıklarının kronolojik sırayla sergilendiği, üzerine kader tanrıçası Thyke “kronolojik müze” olarak düzenlendi. için bir tapınak yapılır. Zeugma Zeugma Mozaik Müzesi iki katlı olup, 16 antik kenti kendi şehir sikkesi adet teşhir salonunu barındırır. Alt katta, Ze- de basmış Roma kentlerin- ugma 2000 yılı kurtarma kazılarında orta- den biridir. Sikkeler üzerine ya çıkarılan Poseidon bir tarafına Thyke tapınağı, ve Euphrates villaları- diğer tarafına da güçlülü- nın sütunlu avlusu, ye- ğü simgeleyen Roma kar- mek odası, iç avlusu, talı motifi basılmıştır. mozaikleriyle, freskle- Gezi esnasında kar- riyle ve orijinal mimari- şınıza birçok uygarlığa siyle birlikte sergilenir. ait izler çıkabilir, şaşırma- Bu salonda savaş tan- yın. Zira bölge doğal gü- rısı Mars’ın heykeli de zelliklerinin yanı sıra ko- yer alır. Zeugma kurtar- numu gereği de birçok ma kazılarında bulunan ulusun dikkatini çekmiş, mozaikler müzenin duvarlarında monte halindedir. Ayrıca her ticari ve askeri açıdan da mozaiğin yanında resimli bilgi panoları bulunur. her dönemde büyük öneme sahip olmuştur. Öyle ki Helenis- Mozaikler ve mezar heykellerinin teşhir edildiği ikinci katın tik dönemde yeniden inşa edilmiştir. balkonunda, yeniden kurulan Poseidon villasının avlusunda- Roma döneminde oldukça büyüyen Zeugma, kültür, sa- ki Poseidon mozaiği ve oturma odasındaki Perseus mozaiği nat ve ticari faaliyetlerle ön plana çıkar. Zengin villaları süsle- kuş bakışı seyredilebilir. Müze girişinin karşısındaki mozaikte yen mozaik döşemeler dünya örnekleri ile yarışır hale gelir. Di- pembe giysili Theonoe’nin resmi, ziyaretçileri hoş geldiniz der- ğer taraftan şehir, Palmyra etkisi ile mezar heykeltıraşlığı sana- cesine karşılar. Bu mozaikte, Kointus Kalpornius adlı mozaik tında da ilerleyerek kendine özgü figürler ortaya koyar. Bizans sanatçısının adı da yer alır. Hemen önünde serili, aşk ve ruhun döneminde ise eski canlılığını kaybetmeye başlar ve sonunda yan yana resmedildiği mozaikte ise Eros aşkı, Psykhe ise ruhu İslam akınlarına dayanamayarak önemini yitirir. simgeler. Sağda ise bu mozaik- lerin bulunduğu villaların maketi Namıdiğer Belkıs Tarihte Zeugma, ardından da Belkıs olarak anılan yörenin Belkıs ismini nereden aldığı tam olarak belli değildir. Yerleşim yeri isimlerinin arkeoloji literatürüne pek de yabancı olmadığı düşünüldüğünde, ilk akla gelen Nizip’in Belkıs köyüdür. Ayrı- ca Ege Bölgesi’nde de birçok antik kentin yakınlarında Belkıs adıyla köyler bulunduğu bilinir. Antik kentlerle Belkıs adlı köy- lerin ilişkisini anlamak için yapılan araştırmalarda, dini anlatı- larda, Hz. Süleyman ile görüştüğü ve sonra ona tabi olduğu belirtilen Saba Melikesi Belkıs’ın ülkesinin, düzenli planlı, gü- Bir dönem buram buram Helenistik dönem etkileri hissedilse de birçok uygarlığın cazibe merkezi olan Zeugma şimdilerde sessizliğe gömülü. Gaziantep Arkeoloji Müzesi ile turistik canlılığın artırılması hedeflenen bölgeye doğru yolculuğa çıktık. Sizlerde de yazının bir yerinde gidip görme hissi uyandırsın diye…

36 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 37 keşif ZEUGMA dışkapı LACİVERT

Boğaz’ın damakta şarap tadı bırakan mekânı: Lacivert

sergilenir. Bu makette, Zeugma evinin avlusunu, sığ havuzla- dünyada bilinen tek Mars heykelidir. Bu salonun tam karşısın- rını, çeşmelerini ve mozaiklerini görmek mümkündür. Ön sa- da “Kadınlar Odası” yer alır. Odanın tabanında, Samsatlı Zo- londan sağa doğru gezi yolu izlendiğinde, solda duvara mon- simos imzalı, “Aphrodite’in Taçlandırılması” mozaiği serilidir. te edilen “Dionysos’un Düğünü”nün resmedildiği mozaik kar- Bu odanın tam karşısında, Zeugma yontusunun kadın ve er- “Uzanıp Kanlıca’nın orta yerinde bir taşa. Gözümün yaşını şınıza çıkar. 1998 yılında teşhir edildiği salondan çalınan bu kek büstleri ve heykelleri sergilenir. Buradan, sola dönüp, pe- yüzdürürüm Hisar’a doğru” sözleri yıllarca kulaklarımızda çın- mozaikte, on iki adet figürden, günümüze sadece üç figür kal- ristylin yüksek sütunlarının yanından geçerek, Euphrates sa- ladı durdu. İstanbul’un güzelliklerine ithafen yazılmış bu Se- mıştır. Bu salondan ulaşılan Okeanos salonunda, nehir tanrıla- lonuna ulaşılır. Solda genç nehir tanrıları arasında Fırat’ın ne- zen Aksu şarkısı belki de en güzel Kanlıca’da Boğaz’a kar- rının anne ve babası Okeanos ve Tethis’in resimlerinin olduğu hir tanrısı Euphrates’in resmedildiği mozaik yer alır. Yanında, şı, Lacivert Restaurant’ta anlam bulur. Tadına doyum olmaz mozaik ve geometrik desenli mozaikler yer alır. Bu salondan, Zosimos’un bilinen ikinci eseri, “Kahvaltıdaki Kadınlar” adlı ti- lezzetleriyle Lacivert, denizi ayaklarınıza seriyor. Menüde “De- müzenin en büyük mekânı olan, Mars salonuna ulaşılır. Güne- yatro oyununun bir sahnesinin resmedildiği mozaik mevcut- nizden çıkan her şey” cümlesine yer verecek kadar iddialı bir yinde, Poseidon evinin peristyli, sütunları, sığ havuzu ve moza- tur. İkinci katta, balkondan, Poseidon ve Perseus-Andromeda mekân. Denizden masanıza bin bir özenle sunulan bu lezzet- iğiyle birlikte yeniden kuruludur. Sığ havuzda, denizlerin tan- mozaiklerinin muhteşem görünümü seyredilerek, mozaiklerin li tatlar gecenize keyif katmak için usta eller tarafından hazır- rısı Poseidon, deniz canlılarının arasında resmedilmiştir. Salo- büyüsüne dalınır. lanıyor. nun merkezinde savaş tanrısı Mars’ın bronz heykeli, bir elin- Kronolojik müzede beş adet teşhir salonu vardır. Bu mü- Lacivert Restaurant ve Bar özellikle şarap konusunda ol- de mızrak, diğer elinde çiçek tutarak, kızgın bakışlarla ayakta zede eserler, insana duyarlı aydınlatmalı vitrinlerde teşhir edi- dukça iddialı. Fransa, İtalya, Avustralya, Arjantin, Şili ve Güney durur. Göz bebeği gümüş ve altından yapılmıştır. Yüzünde ise lir. Galerinin bitiminden sağa dönülerek, bakır, demir gibi mi- Afrika’dan seçilmiş eşsiz lezzetteki şaraplar, gurmeleri bile şa- öfke ve kızgınlık hâkimdir. Savaş ve bereketi simgelemesiyle narelerden ve deniz canlıları ile yaprak fosillerinden oluşan ta- şırtacak kalitede, Lacivert müşterilerine özel sunuluyor. Tavsi- biat tarihinin iki vitrini seyredilir. Daha sonra mamut iskeleti ye ederiz… ve devamında ise, insanoğlunun ilk izlerini yansıtan 600 bin yıl öncesine ait, özellikle Dülük’te bulunan Paleolitik çağ taş Adres: Körfez Caddesi No: 57/A Anadoluhisarı İstanbul aletlerinin ve bunların kullanımına yönelik didaktik materyalle- Telefon: 0 (216) 413 42 24 rin yer aldığı vitrinlerle teşhir devam eder. Bu salondan Tunç Çağı salonuna geçilir. Daha sonra sırasıyla, Hitit ve Asur taş eserlerinin bulunduğu ince uzun salon, takıların olduğu ve ziyaretçileri baygın bakışlarıyla süzen Zeugma’nın sembolü olan Çingene Kızı’nın bulunduğu salon gelir. Bu salondan, Akamenid-Pers, Helenistik ve Kommagene ile özellikle Roma dönemine ait heykelcikler, cam eserler, kırmızı astarlı kaplar ve tıp aletlerin sergilendiği salona girilir. Zeugma kazılarında bulunan kaplar, heykelcikler, sikkeler, mühür baskıları ve be- reket tanrıçası Demeter’in heykeli de burada sergilenmekte- dir. Müze girişinin solunda kayaya oyulan aile mezar odası, lahdiyle ve mezar önüne konulan mezar sahiplerine ait hey- kellerle teşhir edilir. Theonoe’nin sevgiyi ve yaşamı simgele- yen pembe giysisiyle başlayan müze teşhiri, kaçınılmaz sonun sergilendiği aile mezarıyla son bulur.

38 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 39 klaket KLAKET

Günümüz sinemasına ulaşana dek sinema, da eder. Bilinen ilk sinema oyuncusu olma özelliği her tür çalışmayı dener ve kendisine en uygun gösteren kişi, kariyeri pek de parlak olma- olan teknikleri içselleştirir. Halen büyük değişim yan ve 1920’lerde yıldızı sönen Floren- Sessiz sinemayı anlattığımız içinde olan bu sanat dalı, teknolojinin de sektöre ce Lawrence’tır. Klaket’te ikinci konuğumuz girişiyle birlikte üç boyutlu bir kimliğe bürünür. Ar- tık filmleri seyrederken yalnız görmüyor yaşıyoruz Bir aktörün aşkla imtihanı . Üç yaşında da… Teknolojiyle gelişen tekniklerin yanında geç- 4 Ekim 1895’te ABD’de doğan mişe özlem asla dinmez. Bu özlemin peşine takıl- Buster Keaton’ın yaşamı 1 Şubat gösterilere başlar Keaton… dığımızda da ulaştığımız nokta sinemayı susturan, 1966 yılında son bulur. Gerçek adı Her anı buram buram sinema susarak konuşturan yer olur. Sessiz sinemanın bü- Joseph Francis olsa da onu her- yük ustaları, geçmişe özlemin temsili oldukları ka- kes Buster Keaton olarak tanır. kokan yaşamında bu tutku dar birçok sinemacının da rol modelidir. Anne ve babası vodvil komedyeni Sinema her dönemde yeni bir tekniği kullana- olan Keaton’a “Buster” adı, aile dostla- öylesine güçlüdür ki bir film rak günümüz teknolojisine ulaştı. Bu noktaya gel- rı ve iş arkadaşları Harry Houdini tarafından mede elbette ki 20. yüzyılda fotoğrafla dramı bir- verilir. Daha üç yaşındayken, ailesiyle birlikte “Üç çekiminde boynunu kırdığını leştirip sinemaya sanat formu kazandırmanın etki- Keaton” adı altında gösterilere çıkar. İlk kez 1917 dahi on yıl sonra fark eder. si büyüktür. yazında, daha sonra on beş kısa film daha İlk olarak Georges Melies adlı bir Fransız çı- çekeceği Roscoe Arbuckle ile “The Sinemanın ifadesiz ustası, kar ortaya. İllüzyonist olan Melies’e göre ilk film- Butcher Boy”da rol alır. 1920 yılında lerde eksik olan bir olay örgüsü, karakter gelişimi- askerden döndükten sonra ilk uzun bu özelliğinden dolayı dir. Sinemanın düşleme de ihtiyacı vardır. Salt ger- metrajlı filmini çeker ve bu filmle yıl- da ‘Büyük Taştan çek olgular değil, biraz kurmaca, biraz illüzyon ge- dızı parlar. Bir yıl içinde, kendi ya- rekir bu sanata... Böylece fotoğraf hileleri kullana- pım şirketinde kendi yazdığı, yönetti- Surat’ olarak anılır. rak, bir kadının iskelete, kadın güreşçilerin erkek- ği ve oynadığı filmleri çeker. 1928’de lere dönüştüğü, hayaletlerin dans ettiği filmler ya- MGM stüdyosuna geçmek zorunda par Melies. kalınca filmlerinin ışıltısı kaybolur. Yine de 20. yüzyılın ilk yarılarına, kurgunun ge- Keaton, 1932 yılında rol aldığı lişimine kadar anlatı, sinemanın tali bir öğesi ola- “Sherlock Jr.” adlı filmde su kule- rak kalır. Bir hikâye anlatmaya yönelik ilk dönem sinin (eski binalarda bulunan geniş filmlerinin en iyilerinden biri, Edwin Porter’ın 1903 su hazneli metal boru) altındayken tarihli “The Great Train Robbery” (Büyük Tren suyun fazla gelmesi nedeniyle dü- Soygunu) filmidir. On dakika süren tek makara- şer. Demir yolu hattına yuvarlanan lık bu film, on dört sahne içinde bir tren soygu- oyuncu, boynunda bir ağrı hisseder. ve Tanrı ‘TAŞTAN nunu ardından kaçışı ve soyguncuların yakalanı- Buna rağmen boynunun kırık oldu- şını anlatır. ğunu tam 10 yıl boyunca fark ede- İngiltere’de ise daha 1901’de “Fire” adlı kur- meyen Keaton, uzun yıllar boyu ina- gulu bir film yapılır. Fransa’da Georges Melies nılmaz bir baş ağrısıyla yaşar. Yıllar muhtemelen dünyanın iki makara uzunluğunda- sonra doktora gittiğinde ilginç ger- ki ilk filmi “Voyage a Travers l’Impossible”ı çe- çekle karşılaşan aktör bu olayla ta- ker, 1912’de ise Sarah Bernhardt’ın başrol oy- rihe geçer. SURAT’ı Yarattı.. nadığı dört makara uzunluğundaki “Queen Eliza- Buster Keaton, 1932 yılın- beth” çekilir. İtalya’da ise Enrico Guazzoni’nin yö- da boşanır, kendini alkole verir ve nettiği “Qua Vadis” bunun iki katı uzunluğundadır 1935’te bir kliniğe yatırılır. 1952’de ve seyircilerin bir iki dakikadan fazla oturmayaca- eski evinde sakladığı bazı filmleri bulu- ğını düşünenler yanılır. Ve yine İtalya’da Giovanni nunca yeniden hatırlanır ve filmlerine Pastrone’nin üç saatlik filmi “Cabiria” çekilir. Sine- akademik bir ilgi gösterilmeye başla- mada bir gece geçirmek, tiyatroya gitmenin alter- nır. Ardından kendisine özel bir Os- natifi olmuştur artık. car ödülü verilir. 1966 yılında, yüz- Bu aşamada sinema endüstrisi tek bir ül- den fazla film çektikten sonra kan- kenin egemenliği altında değildir. Birinci Dün- serden ölür. Hiçbir filminde de- ya Savaşı’na değin bu böyle sürer. Gelişmeler ğişmeyen ifadesiz yüzü bu bü- Amerika’da olduğu kadar Avrupa’da da aynı hız- yük komedyene “Büyük Taştan la sürer ve sinema görece serbest bir pazar ha- Surat” lakabını kazandırmıştır. lini alır. Filmler sessizdir ve hiçbir dil engeli yok- tur. Birçok ülke film ithal ettiği kadar, üretip ihraç

40 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 41 klaket TEKNOLOJİ iPhone ve iPad için Joystick Buster Keaton’un filmografisi iPhone, iPad ve tüm Android akıllı telefonlar için tasarlanan bu küçük boyutlu oyun kumandası, herhangi bir pil ya da farklı bir Buster Keaton, yardımcı ya da kameo Başrolde Roscoe Arbuckle, Başrolde Buster Keaton, aparata ihtiyaç duymuyor. Tüm yapmanız gereken sanal kontrol (*) rollerde yardımcı rolde Buster Keaton Columbia Pictures şirketinde pedini ekran üzerine yerleştirmek ve aşağı doğru itmek. Sonra • The Round-Up (1920) (uncredited) • The Butcher Boy (1917) • Pest from the West (1939) iPhone, iPad ya da diğer akıllı telefonlarla en sevdiğiniz oyunların • The Hollywood Revue of 1929 • The Rough House (1917) • Mooching Through Georgia (1939) keyfini çıkarabilirsiniz. Kullanmadığınız zaman da kolayca (1929) • His Wedding Night (1917) • Nothing but Pleasure (1940) ekrandan oyun kumandasını kaldırabilirsiniz. • Hollywood Cavalcade (1939) • Oh Doctor! (1917) • Pardon My Berth Marks (1940) • The Stolen Jools (1931) • Coney Island (1917) • The Taming of the Snood (1940) • La Fiesta de Santa Barbara (1935) • A Country Hero (1917) • The Spook Speaks (1940) • New Moon (1940) (uncredited) • Out West (1918) • His Ex Marks the Spot (1940) • The Villain Still Pursued Her (1940) • The Bell Boy (1918) • So You Won’t Squawk! (1941) • Li’l Abner (1940) • Moonshine (1918) • General Nuisance (1941) Barkodlarına göre • Forever and a Day (1943) • Good Night, Nurse! (1918) • She’s Oil Mine (1941) • San Diego, I Love You (1944) • The Cook (1918) • That’s the Spirit (1945) ayrıştıran çöp tenekesi • Back Stage (1919) Başrolde Buster Keaton, • That Night with You (1945) Karşınızda Pentax • The Hayseed (1919) bağımsız yapımcılar için Şişeler ayrı kâğıtlar ayrı bir • She Went to the Races (1945) • A Paradise for Buster (1952) yere derdine son. Bu işi bizim • The Garage (1919) (uncredited) • Film (1965) yerimize birilerinin yapmasını • God’s Country (1946) Optio VS20 • The Railrodder (1965) kim istemez. Woo Seok Park, Başrolde Buster Keaton • Easy to Wed (1946) Pentax Ricoh şirketinin piyasaya sunduğu, Optio VS20 dijital • The Scribe (1966) atıkları sensörler sayesinde • One Week (1920) • Colmillo de Buda, El (1949) fotoğraf makinesi yepyeni özellikleri ile kullanıcılara kolaylıklar • Convict 13 (1920) sunuyor. 20x optik yakınlaştırma özelliğinde geniş açı bir barkodlarından ayrıştıran Uzun metrajlı filmler • The Lovable Cheat (1949) • Neighbors (1920) makro lense sahip olan üründe, dikey olarak çekim yapmayı bir çöp tenekesi tasarladı. Başrolde Buster Keaton • You’re My Everything (1949) • The Scarecrow (1920) kolaylaştırmak için fazladan deklanşör Şık tasarımıyla sürekli çöp • The Saphead (1920) • In the Good Old Summertime • The Haunted House (1921) ve yakınlaştırma düğmeleri bulunuyor. atmaya teşvik eden bu ürünü • Three Ages (1923) (1949) • Hard Luck (1921) Ekstra deklanşör düğmesi ile artık fotoğraf kullanmanızı tavsiye ederiz. • Our Hospitality (1923) • Sunset Boulevard (1950) • The High Sign (1921) çekerken şekilden şekle girmenize gerek • Sherlock, Jr. (1924) • Excuse My Dust (1951) (uncredi- • The Goat (1921) yok. Makinenizi dikey tutarakta çok rahat • The Navigator (1924) ted) • The Playhouse (1921) fotoğraflar • Seven Chances (1925) • Limelight (1952) • The Boat (1921) çekmenizi • Go West (1925) • L’Incantevole Nemica (1953) • The Paleface (1922) sağlayan bu • Battling Butler (1926) • Around the World in 80 Days Video seyretmek • Cops (1922) düğme ile • The General (1927) (1956) • My Wife’s Relations (1922) kadrajınız • College (1927) • The Adventures of Huckleberry • The Blacksmith (1922) sorunsuz olacak. iPlunge – iPompa ile • Steamboat Bill Jr. (1928) Finn (1960) • The Frozen North (1922) • (1928) • Ten Girls Ago (1962, uncompleted) • The Electric House (1922) • (1929) • It’s a Mad, Mad, Mad, Mad World daha kolay • Daydreams (1922) • Free and Easy (1930) (1963) • The Balloonatic (1923) Telefonunuza yapışan bir • (1930, Spanish • Pajama Party (1964) • The Love Nest (1923) pompa sizin için ne ifade eder? language version) • Beach Blanket Bingo (1965) Kulağa sinir bozucu da gelse bu • Doughboys (1930) • How to Stuff a Wild Bikini (1965) Başrolde Buster Keaton, Türkiye’nin ilk ultrabook’u pompa ile iPhone’dan film, video • De frente... marchen (1930, • Sergeant Deadhead (1965) Educational Pictures şirketinde seyredebilir, resimlere rahatça Spanish language version) • A Funny Thing Happened on the Lenovo IdeaPad U300s bakabilirsiniz. Cep telefonunuzun • The Gold Ghost (1934) • Parlor, Bedroom and Bath (1931) Way to the Forum (1966) • Allez Oop (1934) arkasına vakumu sayesinde • Sidewalks of New York (1931) Dünyanın tercih ettiği • Palooka from Paducah (1935) yapıştırın ve iPlunge - iPompa ile • Casanova wider Willen (1931) en yenilikçi bilgisayar • One Run Elmer (1935) video izlemenin keyfine varın. • (Plombier üreticisi Lenovo, ultrabook • Hayseed Romance (1935) amoureux, Le) (1932) Televizyon çalışmaları kategorisindeki yeni ürünü • Tars and Stripes (1935) • (1932) • What’s My Line? 09.01.1957 IdeaPad U300s ile yine • The E-Flat Man (1935) • What! No Beer? (1933) (Bölüm # 378) (Sezon 9, Böl. 1) sıra dışılığını gösteriyor. • The Timid Young Man (1935) • Le Roi des Champs-Élysées (1934) Mystery Guest Mükemmel tasarımı ve • Three on a Limb (1936) • The Invader (also known as An Old yenilikçi yaklaşımıyla • Grand Slam Opera (1936) (*) Kameo rol: Aktörün çok kısa bir süre, Spanish Custom) (1936) tüm dikkatleri üzerine • Blue Blazes (1936) birkaç saniye sahnede görülmesine • Moderno Barba Azul, El (also çeken Lenovo IdeaPad • The Chemist (1936) kameo rol denir. Daha çok Alfred known as A Modern Bluebeard Hitchcock ile özdeşleşmiştir. U300s’in yüzeyi tek parçalı • Mixed Magic (1936) and Boom in the Moon) (1946) Hitchcock, yönettiği filmlerin 37’sinde alüminyumdan tasarlandı. • Jail Bait (1937) • Buster Keaton Rides Again (1965, kameo rol üstlenerek bu tekniğin IdeaPad U300s, yalnızca • Ditto (1937) documentary about the making of imzası olarak anılmayı başarmıştır. 1.32 kilogram ağırlığında. • Love Nest on Wheels (1937) The Railrodder)

42 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 43 nostalji NOSTALJİ

Basmadan bile eski Bir zamanlar oldukça önemli bir geçim kaynağı olan kutnuculuk zamanla unutulur, birçok el sanatında olduğu gibi bu sanat da birkaç ustanın ilgisiyle sınırlı kalır. Ta ki devlet erkânının kutnu kumaşını keşfetmesine kadar… Bu- gün Gaziantepli kutnu ustalarının en büyük isteği ise bu el sanatının İstanbul sınırlarını aşarak dünyaca bilinir hal al- ması. Dünyada basma sanatı dahi yokken bilinen kutnucu- luğun, bu bilinirlik talebi haksız olmasa gerek… Yöresel bir kıyafet olarak kullanıldığı gibi, dekoratif amaçlı, aksesuar, turistik giysi, çanta, terlik, perdelik ku- maş ve folklor kıyafeti olarak da kullanılan kutnuya son yıl- larda elbise ve kravat kreasyonlarında rastlamak da müm- kün. Günümüzde kutnu kumaşından; şal, fular, kaftan, kaş- kol, çanta, ayakkabı, etol, kravat, gelinlik ve abiye kıyafet- ler tasarlanıyor. Zarafet ve estetik timsali: Kutnuculuk Kutnu kumaşı bazen bir padişahın sırtında çıkar karşımıza bazen de dış görünüşüne özen gösteren hanımların ve beylerin üzerinde… 16. yüzyıldan beri Gaziantep’te el Kutnunun hâkim rengi sarı tezgâhlarında dokunan kutnu kumaşı, Anadolu’nun kadim zanaatlarından Kutnu kumaşı, kutnu ve alaca olmak üzere ikiye ayrılıyor. Mecidiye, hindiye, zencirli, kemha, darcı, sedefli, mekkavi, kür- kutnuculuğun günümüze kadar ulaşmasını sağlıyor. diye, cütari, rehvancıoğlu, kırkalem, sultan, Osmaniye, mehtap mercan, sedyeli, çiçekli olmak üzere 80’den fazla çeşidi olan kutnunun hâkim rengi ise sarıdır. Altın rengindeki sarı, kumaşa Şiirdir Anadolu, dilden dile dolaşan… yaşatmak için canla başla çalışır. Bu mesleklerden renk vermekle kalmaz, doğal bir parlaklık sağlar. Kırmızı, mor, Destanları, ağıtları, türküleri ile bilinen biri de kutnuculuktur. Kutnuculuk, kutnu kumaşın- yeşil, bordo, pembe, mavi ve siyah renklerin de tercih edildi- Anadolu’nun bir de el emeği göz nuru dan yapılan dokumalarla oluşan eserlere verilen ad- ği kumaş, eskisi kadar olmasa da kimi yörelerde halen giysi zanaatları vardır. Birçok usta yetişmiş- dır. 16. yüzyılda Gaziantep’te tanınan ve işlenmeye olarak kullanılıyor. Özellikle de Yörükler tarafından tercih edilen tir bu topraklarda. Her biri dededen, başlanan bu el sanatı, özellikle giyim kuşamına özen kutnu, Türkiye’nin her bölgesinde rağbet görüyor. babadan öğrendiği bu el işçiliği- gösteren hanım ve beylerin ilk tercihi olur. Bu kadar- ni çocuklarına, torunlarına ulaş- la bitmez elbet. Osmanlı padişahları da bu özel ku- Kutnuculuğun Geçmişten Günümüze Kullanım tırmayı ister. Kimi devam eder maştan yapılmış kıyafetleri keşfeder ve uzun yıllar Alanları dede mesleğine, kimisi de bı- padişahların üzerinde kutnu kumaşından yapılmış Geçmişte padişah kaftanları da dikilmesi nedeniyle rakır ve başka uğraşlar bu- kıyafetleri görürüz. Zarafet ve estetik ifade eden kut- “Saray Kumaşı” adıyla anılan kutnu dokumalar, bir süre lur kendisine. Az ve özdür nu kumaşlarının ham maddesi suni ipek ve pamuk- sonra kadın erkek tüm halkın, özellikle de varlıklı insanların bu sanatları devam ettiren- tan olduğu için midir bilinmez padişahlar bu kumaş- giyimde kullandığı kumaş haline gelmiştir. ler fakat onlar da bu mesleği tan hiç vazgeçmemiştir. Günümüzde el yapımı tezgahlar yerine motorlu tezgah- larda, artık bulunması güç olan doğal ipek yerine ise suni ipek kullanılarak üretilen kutnu kumaşları genellikle halk oyunları kıyafetlerinde ve fular, kravat gibi aksesuarlarda hayat bulmaktadır. Fotoğraflar Gaziantep Ticaret Odası arşivinden alınmıştır.

36 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 45 Life style LIFE STYLE

“En Komplike takılar Her daim makyajınızla ns e Saat” Oscarı in n’d B e büyüleyin! m Makyajın herkes tarafından kabul edilen Zenith’in m y çekiciliğine Inglot ürünleri ile sahip olabilirsiniz. Cilt ve yüz yapınıza göre uygun ürünler ve doğru makyaj Yüksek saatçilik dünyasının o e uygulamaları ile çevrenizdeki insanları bir kez oscarları olarak kabul edilen T B daha büyülemeniz kaçınılmaz! Grand Prix d’Horlogerie Eyeliner ve rimel ile ön plana de Geneve (GPHG) “En Amerika Birleşik çıkardığınız göz makyajınızı kırmızı Komplike Saat” kategorisinde Devletleri First Lady’si ruj ve kalıcılığını artıran rujunuzla birincilik ödülünü, Christophe Michelle Obama, giyim tarzıyla sık uygun tonlarda bir dudak kalemi ile Colomb Équation du Temps sık gündeme geliyor. Kıyafetlerinden tamamladığınızda gecelerin yıldızı siz koleksiyonu kazandı. 146 yıllık çantasına, ayakkabısından takı seçimine olacaksınız. görkemli tarihi boyunca tam kadar her türlü detayı uyum içinde Tırnaklarınızda da kırmızı 2,333 ödül almayı başaran kombinleyen First Lady, katıldığı her davette cazibesine Inglot ojeleri ile sahip Zenith, Christophe Colomb göz alıcı olmayı başarıyor. Michella Obama olabilirsiniz. Üstelik yeni nefes alan O2M Équation du Temps ile bir kez son zamanlarda aksesuar tercihini dünyaca ünlü takı oje koleksiyonu ile tırnak sağlığınız için de daha kalitesini tescil etti. markası Tom Binns’den yana kullanıyor. Basına yansıyan endişelenmenize gerek kalmayacak. fotoğraflarında markanın birbirinden özel tasarımlarını Inglot ürünleri ile mükemmel görünerek kullanan Obama’nın favorisi Tom Binns, Türkiye’de sadece hayatın keyfini çıkartın! Beymen mağazalarında satışa sunuluyor.

Yüz kırışıklıklarına Tom Ford gözlükleri ile yaza hazırlanın Tom Ford 2012 ilkbahar–yaz koleksiyonu klasik kahverengi kemik gözlükler ile stilinizi tamamlıyor. Tom Ford 2012 ilkbahar - yaz koleksiyonu, doğal çözüm tasarımın yanı sıra çerçevenin hafifliği, konforu ve incelikle düşünülmüş detayları ile ön plana çıkıyor. Vintage havası taşıyan çerçevelerin modern, minimal lüks, seksi ve baş döndüren şekilleri kişisel stilinizi güçlendiriyor. Dermokil ‘ANTI AGING’ serisi ile kırışıklarınızdan korkmayın. Erken yaşta kırışık 2012 ilkbahar - yaz koleksiyonunda göze çarpan tasarımlar Tom Ford’un çift oluşumunu geciktiren Dermokil anti-aging kremleri, cilt hücrelerinin yenilenmesini köprülü vintage pilot modelleri. Koleksiyonda T logosunun en güzel şekilde hızlandırırken cildinizde oluşan kırışıklıkların görünümünü de azaltmaya yardım ediyor. işlendiği modeller yer alırken gereksiz gösterişten kaçınılıyor. Türkiye’nin dermokozmetik alanında lider markası Dermokil, anti - aging serisi ile kullanıcısına 3 farklı bakım kremi sunuyor. Hücresel yaşlanma karşıtı sıkılaştırıcı krem, botoks etkili hücre yenileyici ve doğal botoks etkili kırışık karşıtı krem çeşitleriyle cilde derinlemesine nüfuz ediyor ve cildi besliyor. Dermokil anti - aging krem serisi, erken yaşta kırışık oluşumunu engellemeye yardımcı olurken ileri yaşlarda ciltte oluşan kırışıklıkları da engelliyor. “Artemis” ve “Toni Gard” Valonia’dan en tatlı Hamle: ChocoPlay Chess devrimi Douglas parfümerilerinde Kullanıldığı andan itibaren vazgeçilmeniz olmaya aday “the perfume woman” içeriğindeki Uygun fiyata kaliteli gerçek çikolata ChocoPlay Chess’i yarattı. Gerçek leylak, incir yaprağı, yasemin, ylang ylang ve akasya aromalarının yarattığı ferahlık, markası Valonia Chocolate, “kazandıkça satranç taşları ölçüsünde; sütlü ve beyaz vanilya, mandalina, Çin tarçını, Hint bademi ve sandal ye, yedikçe eğlen!” sloganıyla çikolatadan üretilmiş satranç seti, şık ağacı aromalarıyla pekişerek sihirli bir etki yaratıyor. Valonia ChocoPlay Chess’i kutusunun içinde yer alan kâğıt oyun Bakımlı erkeklerin bir numaralı parfümü olma konusunda çikolataseverlerin beğenisine tablası ile hem eğlenceli bir oyunu iddialı “the perfume man” ise, kullanıldıktan cok kısa sunuyor. Valonia Chocolate, hem de lezzeti bir arada sunuyor. bir süre sonra bergamut, elma ve santranç oynamayı sevenler Sevdikleriyle eğlenceli rekabetin tatlı tarçının muhteşem uyumuyla kendini ve sevdiklerine esprili bir yolunu paylaşmak isteyenler, Valonia hissettirmeye başlıyor. Zambak, hediye almak isteyenler ChocoPlay Chess için Beşiktaş frezya ve yasemin çiçeklerinin için çikolataya farklı Valonia Chocolate&Cafe’ye uğramayı kokuları, meşe yosunu, kehribar ve yorum katarak, Valonia unutmayın! paçuli ile birleşerek egzotik bir hava estiriyor.

46 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 47 kültür-sanat SİNEMA MÜZİK

Hazırlayan: Celal Şeherli / SDV Horoz İzmir Bölge Satış Yönetmeni Hazırlayan: Gencay Burnaz / Horoz Lojistik Yurt İçi Komple Taşıma Satış Yönetmeni

Yepyeni bir sayıda yine yepyeni cd önerilerimi beğeninize sunuyorum, umarım hoşunuza gider. Bol müzikli günler dileğiyle…

YABANCI ALBÜM YERLİ ALBÜM CLUB DES BELUGAS / Forward LEMAN SAM / Nereye Kadar Öncelikle Almanya ve Avrupa Leman Sam, yıllardır lounge ve nu-jazz sahnesinin beklenen solo albümü J. EDGAR liderliğini gururla taşıyan Club ile nihayet yeniden Des Belugas geçtiğimiz günlerde dinleyicilerinin karşısına çıkardığı “Forward” isimli albümü çıkıyor. Sanatçının “Nereye ile zirveyi tekrar zorlayacağa Kadar” adını taşıyan Yönetmen: Clint Eastwood ve iktidarının devamı için pazarlık benziyor. yeni albümü, geçtiğimiz Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Naomi edebilecek güce, ”dosyalara” sahip bir Çağdaş Avrupa lounge ve günlerde dinleyicilerin Watts, Armie Hammer karakter. nu-jazz stillerini Brezilya beatler, beğenisine sunuldu. Oyuncuların çok başarılı 50’ler - 60’lar hatta 70’lerin Tamamıyla akustik altyapılar ile hazırlanan albümde, sentetik 20 yüzyılda ABD’nin en güçü performans ortaya koyduğu film, Amerikan soul örnekleriyle birleştiren ve tüm bunlara yoğun seslere yer verilmediği dikkati çekiyor. Düzenlemeleri Vedat figürlerinden olan FBI’ın kurucusu J. atmosferi, mekân ve ışık kullanımı ile ve benzersiz yaratıcılıklarını katan grubun birçok parçası Sakman’a ait olan albümde, Erkan Oğur, Sarp Maden, Levent Edgar Hoover’in hikâyesinin anlatıldığı ülke güvenliğini sağlamanın karanlık dev markaların reklam müziği olarak kullanılmaya devam Güneş gibi müzisyenler sanatçıya eşlik ediyor. Hazırlıkları tam iki filmin yönetmen koltuğunda sinema yanı ile de senkron sağlıyor. Filmin ediyor. Yeni albümleri “Forward”, 13 parçası ile bu tarz müzik yıl süren albümde, aşık olur gibi şarkı söyleyip, şarkı söyler gibi tarihinin devlerinden Clint Eastwood senaristi, Milk filminin senaristi de olan YELLOW SEA (ÖLÜM DENİZİ) dinleyicilerinin kulağına hitap edecek başarılı bir yapım aşık olan Leman Sam’ın tarzını yansıtan 10 yeni beste yer alıyor. oturuyor. Adalet Bakanlığı’ndaki Dustin Lance Black. olarak ön plana çıkıyor. görevinden başlayarak, dünya görüşü Toplumları kontrol altında Yönetmen: Hong-jin Na ve hırsıyla FBI oluşumuna ön ayak olan tutabilmek için iç ve dış tehdit adıyla Oyuncular: Yun-seok Kim, Jung-woo Ha, Jo KURTALAN EKSPRES / Göğe Selam ve böylece büyük bir iktidar gücünü “yaratılan” korkuların, paranoyaların Seong-Ha ROXETTE / Travelling yaşamının sonuna kadar elinde tutan ve iktidarın devamı için bunların nasıl Gu-nam, taksicilik yaparak hayatını idame Bugüne kadar dünyada Barış Manço, Cem Karaca ve J.Edgar’ın gerçek yaşam hikâyesi. Öyle kullanıldığına dair söyleyecek sözü olan ettiren biridir. Kumara zaafı olan Gu-nam’ın 70 milyonun üzerinde albüm Bahadır Akkuzu tekrar kulaklarımızda ki, Amerikan başkanları ile koltuğunun filmi tavsiye ediyoruz. borçları hayli artar ve dolayısıyla başı belaya satmayı başarmış, 90’lı yılların yankılanıyor. girer. Bu sırada kendisine bir teklif gelir ve ünlü pop müzik grubu Roxette, “Göğe Selam” işte bu üç büyük Yönetmen: Steve McQueen Kore’de birisini öldürmesi için tetikçilik önerilir. üç sene sonra yeni albümü ile sanatçının anısına hazırlanmış bir albüm Oyuncular: Michael Fassbender, Hem borçları silinecektir hem de uzun süredir tekrar hayranlarının karşısında olarak sevenlerinin karşısına çıkıyor. SHAME (UTANÇ) Carey Mulligan, James Badge Dale haber alamadığı Kore’ye iş bulmak için giden hakettiği yeri almayı başardı. İkili Albüm, geçmişten bu yana gönüllere karısını görmek için de güzel bir fırsattır. Bu Marie ve Per, büyük bir itina ile taht kurmuş ve dillere yerleşmiş sevilen Steve McQueen’in ikinci filmi. İlk teklifi kabul ettiği andan itibaren hayatı değişir. hazırladıkları “Travelling” isimli şarkıların, günümüz müzisyen ve ses filmi Açlık’ı (Hunger) izlemeyenlere Kendisini bir çete çatışmasının ortasında bulur albümlerinde, birbirinden güzel toplam 15 şarkıya ver veriyor. sanatçıları tarafından tekrar yorumlanarak tavsiye ediyoruz. IRA militanlarının ve onu tetikçi olarak işe alan kişinin gerçek Şimdiye kadar 30’dan fazla ülkede 85’ten fazla konser düzenlenmesi ile oluşturulmuş. Teoman, Feridun Düzağaç, Özlem direnişini anlatan film sıkı bir politik kimliğinin de ortaya çıkmasıyla serüven başlar. veren grup, 90’lı yıllardaki şöhretini halen devam ettirdiğini Tekin, Ogün Sanlısoy, Fuat Güner, Nev, Hayko Cepkin, Bülent sinema denemesidir. Aksiyon ve şiddet sahnelerinin doruğa gösterircesine, oldukça iddialı hazırladıkları bu yeni albümleri Ortaçgil, Emre Aydın, Erkan Oğur, Özlem Yüksek ve Kurtalan 30’lu yaşlarında, iyi işi ve iyi ulaştığı filmin yönetmenliğini Hong-jin Na ile şimdiden sevenlerinden tam not almayı başardı. Ekspres’ten Ahmet Güvenç, Cihangir Akkuzu, Gür Akad ve Bülent geliri olan Brandon, her türlü aidiyet yapıyor. Geçtiğimiz yıl gösterime giren Güven gibi usta seslerin albüme imzalarını attıkları görülüyor. Bu kavramının uzağında kendisine Ölümcül Takip filmiyle hatırlayıp sevenler haliyle albüm tam anlamıyla bir müzik ziyafeti sunuyor. seks merkezli bir yaşam kurmuştur. vardır muhakkak. KORN / The Path of Totality Kadınlarla ilişkisi gecelik ilişkilerden Amerikalı ünlü alternatif metal öte geçmez. Kız kardeşinin mecburiyetten yanına taşınmasından grubu Korn, onuncu stüdyo ZERRİN ÖZER / Giden Gitti sonra Brandon’da bazı değişiklikler albümü “The Path of Totality” ile sevenlerini daha önceki meydana gelir. Kendisiyle yüzleşmeye Soner Sarıkabadayı‘nın başlar. Tüketim alışkanlıkları, tercihleri, kayıtlarına hiç benzemeyen prodüktörlüğünde hazırlanan hayata ve insana bakışı üzerinden yepyeni bir yapıt ile karşıladı. “Giden Gitti” isimli single kendisinde gördüğü şeyden de Albümde dünyanın önde çalışması, müzik severlerin memnun değildir. gelen elektronik müzik yapımcıları beğenisine sunuldu. Michael Fassbender’in şahane Skrillex, Excision ve Dastik gibi Albümdeki parçaların oyunculuk sergilediği filmdeki isimlerin imzası olduğu görülüyor. düzenlemelerini, gişe rekorları kız kardeş rolünü Carey Mulligan Kurulduğu 1993 yılından bu yana klasik metal müziğe kıran film müziklerinin canlandırıyor. Utanç, psikolojik alt kıyasla sıra dışı melodiler ve olağanüstü ritimleri dünya yaratıcısı Yıldıray Gürgen ile dans müziğindeki başarıları ülke metni oldukça güçlü olan bir film. İyi üzerinde milyonlarca müzikseverin hayranlığını kazanan sınırlarını aşan dj prodüktörlerinden Kaan Gökman ve Koray bir film izlemek istiyorum diyenlere ünlü grup, bu yeni albümü ile sevenlerinin beklentilerini tavsiye ediyoruz. fazlasıyla karşılamayı başarıyor. Aykılıç’ın hazırladığı görülüyor. Albüm piyasaya çıktığı ilk hafta tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.

48 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 49 kültür-sanat KİTAP AJANDA ■ Kafka’nın Bebeği İstanbul 40. kez müziğe doyacak Yazar: Gerd Schneider kaybolan bebeğin gönderdiğini söyler. Tarih: 31 Mayıs – 29 Haziran 2012 Çeviren: Regaip Minareci Günlerce buluşur bu iki sıra dışı kişi ve Yayınevi: Kırmızı Kedi aralarında tuhaf bir arkadaşlık gelişir. 40. İstanbul Müzik Festivali, 31 Bu özel mektupların yalnızca küçük kıza Mayıs-29 Haziran günleri Yıl 1923. Berlin’de bir park. Küçük değil, Franz Kafka’ya da yardımı olacak, arasında 750’nin üzerinde yerli ve yabancı bir kız çocuğu kaybolan bebeğinin sayılı günleri kalan yazar kısa süreliğine sanatçıyı İstanbul’da arkasından ağlarken, parkta karşılaştığı de olsa hayata sarılacaktır. Ancak ağırlayarak klasik siyah giyimli, ince yapılı, kibar bir adam günün birinde beklenmedik bir olay bu müzikseverlere yine onu avutmaya çalışır. Herhangi biri arkadaşlığın sürmesini zora sokar. dopdolu bir haziran değildir bu adam, Franz Kafka’dır. Ağır Büyük yazarın hayatının son ayı yaşatacak. hasta olan ünlü yazar küçük kızı çektiği haftalarını, gerçek bir olaydan yola Festival, Hélène üzüntüden kurtarmak için çok özel bir çıkarak ve biyografik bilgilerle donatarak Grimaud’dan Anne- çözüm üretir. Her gün parka gelir, kendi anlatan roman, Kafka okuru için gerçek Sophie Mutter’e, yazdığı bir mektubu getirir ve bunu bir sürpriz. Miloš’tan Gidon Kremer’e, Viyana- Berlin Oda Orkestrası’ndan Varşova Filarmoni Korosu’na, klasik müziğin birçok yıldızını İstanbul’da ağırlarken Avrupa’nın önde gelen koreograflarından Heinz Spoerli’nin veda turnesi kapsamında Zürih Balesi’nin iki özel gösterisine de ev sahipliği yapacak. Festivalde TT Arena’da gerçek şov Marx’ın Kapital’i İçin Kılavuz konserlerin yanı sıra, söyleşiler, eğitim çalışmaları Yazar: David Harvey siyasi çalışmalarını daha iyi konumlandırıp ve anlatılar da düzenlenecek. Geçtiğimiz yıldan Çeviren: Bülent O. Doğan bağlama oturtmak için sağlam bir teorik itibaren her sene programını bir tema üzerine Madonna İstanbul’da… kurgulamaya başlayan İstanbul Müzik Festivali’nin Yayınevi: Metis Yayınları zemin arayan pek çok öğrenci ve aktivist bu yılki teması “Umut ve Kahramanlar” olacak. Tarih: 7 Haziran 2012 var. Marksist teorinin temellerine dair İki dünya prömiyerine, üç Türkiye prömiyerine Yer: Türk Telekom Arena Doğru insanın doğru kitabı yazması bu sunumun onlara yardımcı olacağını ev sahipliği yapacak olan 40. İstanbul Müzik çok rastlanan bir durum değil. Ya da umuyorum... Bu ‘kılavuz’un, bir tür seyahat Festivali’nde bu yıl, senfoni ve oda orkestraları, Madonna, 19 yıl sonra tekrar çok yetkin bir öğretmenden zevkli bir kılavuzu gibi yola çıkmak isteyen herkese vokal konserler, oda müziği ve resitaller olmak Türkiye’de! Türk Telekom Arena en ders almak... David Harvey yaklaşık kırk rehberlik etmesini amaçladım.” üzere toplam 23 konser yer alıyor. Konserler, büyük şovuna hazırlanıyor. 7 Haziran yıldır sürdürdüğü Kapital derslerinden Kapital bugün her zaman olduğundan festivale 40 yıldır ev sahipliği yapan Aya İrini 2012 tarihinde Madonna hayranları hareketle ve öğrencilerinden gelen soru daha güncel. Önerimizin kolay olmadığını Müzesi’nin yanı sıra Haliç Kongre Merkezi, Lütfi Türk Telekom Arena’yı sallayacak. Saat 20.00’de başlayacak konserin ve tepkileri göz önünde bulundurarak biliyoruz: Hem Kapital’i bölümler halinde Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı, Hollanda Başkonsolosluğu Bahçesi, Süreyya biletleri hızla tükeniyor. Türk bu kılavuz kitabı hazırladı: “Her şeyin her okumanızı hem de bölümlere eşlik edecek Operası, Cemal Reşit Rey Konser Salonu, İstanbul Telekom daha önce böyle bir şova şeyle nasıl ilişkilendiğini daha iyi anlamak şekilde Harvey’in kılavuzunu okumanızı Üniversitesi Rektörlük Binası ve İstanbul Arkeoloji ev sahipliği yapmamıştı. ve böylece kendi tikel çıkarlarını ve pratik tavsiye ediyoruz. Daha fazla ertelemeden... Müzesi gibi 8 farklı mekânda gerçekleştirilecek. Duyuları Uyaran Sergi: Van GoghAlive Karanlıkla Işığın Buluştuğu Yerde… Tarih: 10 Şubat–15 Mayıs 2012 – 30 Aralık tarihleri arasında Yer: Karaköy Antrepo Ankara Cer Modern’de Rembrandt&Çağdaşları ziyaretçileriyle buluşuyor. Ne Şike Bitti Ne Sevdam Grande Exhibitions Sergi pazartesi günleri hariç Avustralya tarafından tasarlanan saat 11.00 – 19.00 saatleri Yazar: Emrullah Erdinç, Bugün de yapması gerekenleri ve çerçevesi olmayan sergi arasında ziyaretçilere açıktır. Özkan Tamirak yapacak, dinlenecek kişilerin tüm Van GoghAlive’da, ünlü Bilet satışları Biletix ve Antrepo Yayınevi: Alfa Yayıncılık hayatlarını öğrenecek, içlerinden sanatçının 1880-1890 yılları 3 gişelerinden yapılmaktadır. özel hayat ile suç bölümünü ayırarak arasındaki çalışmaları ve “Soruşturduğunuz konuyla yürüttüğü soruşturmalarda deliller hayat deneyimlerinden oluşan ilgili bilgi vermek istiyorum ama oluşturacaktı. coşkulu ve canlı detaylara korkuyorum.” Sırada Banu’yu ailesinden istemek Tarih: 22 Şubat - 10 Haziran 2012 sahip yapıtları; SENSORY4 Taraftar- Gizli Tanık vardı... Komiser İlker, son aylarda iş Yer: Sakıp Sabancı Müzesi teknolojisiyle donatılmış yüksek “Saat 16.54’ü gösterdiğinde için sık sık gittiği Fenerbahçe’ye, bu çözünürlüklü 40 projektör kez hayırlı bir iş için gidecekti. Olgun Peker çok önemli birisi ile “Karanlıkla Işığın Buluştuğu Yerde… Rembrandt ve aracılığıyla dev ekranlara, Ne Şike Bitti Ne Sevdam’da konuşmaya başladı. Tam da o sırada Çağdaşları - Hollanda Sanatının Altın Çağı” sergisi ziyarete duvarlara, kolonlara, zemine, elindeki kalemle kâğıda karikatür taraftarın takımına, kitlelerin futbola açıldı. Hollanda ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin tavana yansıtılıyor. çizen Hüseyin, hemen kalem kâğıdı duyduğu aşk var. Bir de uykusuz 400. yılı vesilesiyle hazırlanan sergi, Rijksmuseum ile ‘Van Gogh Alive’ Digital bırakarak konuşmaya odaklandı.” geceler ve soluksuz takipler eşliğinde dünyanın önde gelen özel bir koleksiyonuna ait eserleri, Sanat Sergisi, 10 Şubat – Emniyet Dinleme Odası - 2010 yeşeren büyük bir aşk. Türkiye’de ilk kez izleyicilerle buluşturuyor. 15 Mayıs 2012’de İstanbul Karaköy Antrepo 3 ve 15 Ekim

50 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 51 bir yazar bir kitap SİBEL ORAL BİR YAZAR BİR KİTAP

“Ben de pastane kağıdı kaplı kitapların olduğu bir evde büyüdüm ve beş altı yaşlarımda bunu anlamaya çalışıyordum. O yüzden Selvi bana daha yakın. Selvi’nin çocukluğu benden beslendi.”

Küsme hali, konuşmama… Ne zaman bozuldu bu haller? le Zayi’ye benzeyen ama biraz daha farklı, daha korkunç bir me- Küsmüyorum ama kıyıdan bakıyorum. Bir kenarda durdum tin yazmayı düşünüyorum. Zaten korkuyla ilgili ama korkuyu di- ve izliyorum. Sessizce izliyorum. Ben yazmaya başladığımda o rekt korku olarak değil de mesela şu toprağın üzerindeki taşlar sessizliği bozuyorum. Bir taraftan da o sessizliği ve o sessizliğin üzerinden anlatmayı düşünüyorum. Yine imgelerin ve metaforla- neden olduğu şeyleri yazıyorum. Zayi tarafından baktığımda, o rın olduğu bir kitap olacak. Ama nasıl bir şey olacağını şu anda benim hem çocukluğumun hem de ilk gençliğimin romanı. ben de bilmiyorum. Ancak Zayi gibi masaya konulduktan sonra görebileceğim nasıl olacağını. Son noktayı koyana kadar ben de Dört sene kitap üzerinde çalıştınız. Bu sürede dönemin ta- pek anlamıyorum. nıklarıyla ne kadar bir araya geldiniz? Ben böyle bir roman yazacağım ve şu insanlarla oturup ko- Zayi, Edip Cansever ile paralel giden bir kitap. Öykü olur- nuşacağım gibi bir süreç yaşamadım. Tamamen doğal bir sü- sa hangi öykücüyle paralel olacak? reç içinde geçti. Beşiktaş pazarında ben bir Benim çok sevdiğim ve çocukluğumdan kadınla karşılaştım, Samatya’da bir amca ile beri benim için çok özel olan, bu yaşta hala karşılaştım kahvede, süreç böyle gelişti. İzle- isimlerini duyduğumda benim için özel oldu- diğim filmler ve belgeseller, yan masada ko- ğunu hissettiren, içimi pır pır ettiren Saba- nuşulanlardan duyduklarım bunların hepsi hattin Ali ve Sait Faik benim için çok önemli. doğal sürecinde gelişti. Hâlâ bir balık gördüğümde Sait Faik gibi ağ- zım dolu dolu gülerim. Yüksek ihtimalle on- Bir röportajınızda edebiyatın cesur ol- larla gidecektir. duğunu söylemişsiniz. Kitabın tanık olma- dığınız bir dönemde geçiyor olması sizin Geçmiş dönem yazar ve şairleri eserle- mi yoksa edebiyatın mı cesareti? rinde toplumsal sorunları işlerken, eserin Bence, benim cesaretim. Zayi adalete alt metinlerinde çözüm de bulurduk. Gü- olan inancın ve 12 Eylül mirasının romanı. nümüzde ise yazarlar edebiyatta toplum- İçimde Bu mirası ben Selvi ve Adalet üzerinden kur- sal sorunları işlemeyi yalnız ahlanıp vah- gulayıp etrafına diğer insanları getirdim. Bu lanmak olarak algılıyor. Algıyı bu denli de- yüzden çok da fazla 12 Eylül romanı olarak ğiştiren ne oldu? Edebiyat yalnız meseleye düşünmek istemiyorum. Biz 12 Eylül döne- yer vermek midir? susturamadığım mine ilişkin hep erkek hikâyeleri dinledik. Ar- Sadece meseleye yer vermek değildir. kada kalan çocuklar ve kadınlar vardı ve o Meseleye yer verirken hangi dilin kullanıldı- korkup, şaşırıp kalma halini işlemek istedim. ğı da önemli. Bir de toplumsal dayatmalar ve Zayi biraz da kalanların hikâyesi. Rızvan’ın susturulmuş, sindirilmiş insanlar etkili. O za- Rüstem sonrası kalma hali, Rüstem’in inanç- Bu ülkenin susturulmuş kahra- mana baktığımızda her şey çok farklıydı. Bir larından sonra kalma hali… Adalet’i götürü- manları onlar; bir çıkmaz sokakta, kitap bastırmak, Varlık’ta bir şiir yayınlamak, yorlar, ardından kalan Selvi’nin kalma hali… bir ses var metruk binalar gibi birbirlerine yas- edebiyatın toplumla, insanlarla buluşması Henüz ikinci kitabı çıkmış olsa da yaşının üzerinde bir kale- ren ve şekillendiren olaylardı, bunlara baktığımda ortak noktala- lanmış, yalnızlıkları ve kederleriy- farklıydı şimdi farklı. Şimdi para verip kitap me sahip Sibel Oral. Meselesi olduğunu, içindeki susturamadı- Kitap çıkmaz sokak ve metruk bir bina- rının hayatlarında adaletin hiçbir şekilde uğramadığına doğru gö- le, kendi araflarında yaşıyorlar: in- bastırabiliyor insanlar. Eskiden PR ajansları ğı sesi kaleme döktüğünü söyleyen genç yazar, 12 Eylül’ün mi- türdü metin beni. yı anlatıyor. Gerçek miydi o mekân? san oluşundan usanıp ağaç olma- yoktu. Şimdi her şey çok daha kolay kamuya rasının romanını yazdığını söylüyor. Kadıköy’de salaş ve sevimli Evet, gerçekten öyle bir çıkmaz sokak- yı düşleyen Lerna Hanım, gölgesin- mal oluyor ya, bence bunun biraz etkisi var. bir çay ocağında keyifli bir sohbete Zayi’yi katık ettik. 12 Eylül’ü, Kitap beni yönlendirdi diyorsunuz. Buna belki yazarın ken- ta oturuyordum ve karşımda öyle bir met- den bile korkan Emine, Emine’nin adalet kavramını, toplumun küskünlüğünü, romanı, şiiri, öyküyü, disini romana dahil etmesini de katabiliriz. Sizce yazar kendi- ruk bina vardı. Sonrasında oradan taşındım kızı Çilem, eskiden meydanlarda Bunun etkisini kitap yazma yetkinliğine öykücülüğü konuştuk. Halen Taraf Gazetesi Kültür Sanat Editö- sini romana dahil etmeli mi? Ne kadar etmeli? Siz bu roman- ama her gün gazeteye gelirken görüyordum. taşıdığı pankartı salonunun duva- sahip olmayan insanların da kitap yazabili- rü olan Sibel Oral’ı masanın soran değil sorulan tarafında gör- da nerede duruyorsunuz? Bir gün motordan baktığımda o binayı göre- rına çivileyen Rüstem, Kumru bak- yor olmasında mı görüyoruz? mek istersiniz diye… Romanda benden de bir şeyler var. Çoğunlukla da Sel- medim. Gazeteye gelip araştırdığımda yıkıl- kalın sahibi deli-güzel Ayhan, kadın Bir nebze evet. Bu artık çok kolay bir vi benden bir şeyler taşıyor. Çünkü Selvi ile aynı yaşta sayılırım. mış olduğunu öğrendim. Aynı gün Turku- adam Sofie ve balıkçı eskisi Rızvan şey. Ama bu edebiyat değil ve biz bunu şu Kitapta adalet iki anlamda da kullanılıyor aslında. Adaletin Selvi’nin çocukluğunda yaşadığı kafa karışıklığını, dünyayı anla- vaz Kitap’tan arayıp kitabımı kabul ettikleri- Efendi... zayi olduğuna tanık olduğumuz örnekler nelerdir? ma çabasını ve bütün çabasına rağmen anlayamamış olmasını ni söylediler. Metruk binayı kaybettiğim gün anda anlamıyoruz. Belki çok sonra anlayaca- Bir de o kadın var... Başında ğız, belki de çocuklarımız anlayacak. Önem- Genel olarak her gün gazetelere baktığımızda veya haber ve tüm bu etrafında olan bitene karşı ümidini yitirip susmasını bi- Zayi’yi kazandım. uçuşan iki kuzgunla, bambaşka bir bültenlerini izlediğimizde bunun örneklerini görebiliyoruz. Ayrı- raz da olsa benden aldı. Ben de pastane kağıdı kaplı kitapların li olan bu arada gerçekten meselesini an- ölümden çıkıp kınında bir çığlıkla latmak isteyenlerin o dertleri masaya koya- ca son 30-40 yıla baktığımızda adaletin zayi olduğunu görme- olduğu bir evde büyüdüm ve beş altı yaşlarımda bunu anlamaya Zayi ikinci kitabınız ve öykü olarak çıkmaz sokağa gelen kadın... Selvi. rak insanların çakralarını açma isteği. İnsan- miz gerektiğine inanıyorum. Belki de bununla yüzleşmemiz ge- çalışıyordum. O yüzden Selvi bana daha yakın. Selvi’nin çocuklu- doğmuş sonrasında romanlaşmış. Öyküye Susan, sustukça anlatan, anlattıran. lar yazıyorum çünkü içimde susturamadı- rektiğini ve bu doğrultuda da bir şeyler yapılması gerektiğini dü- ğu benden beslendi. Diğer karakterlerin de küsmüş ve bakakal- karşı da bir ilgi söz konusu. Üçüncü kitap Sibel Oral yeni romanı Zayi’de ğım bir ses var diyorlarsa meselelerini doğ- şünüyorum. Aslında Zayi’nin çıkış noktası tam da o değildi ama mış, dünyaya sırtını çevirmiş hallerini ben çok yaşadım ve halen öykü olacak diyebilir miyiz? 70’lerden günümüze Türkiye si- ru anlatabilir. Kimsenin sorunları görmek ve beni oraya götürdü. Bunların hepsi aslında ayrı ayrı öykülerdi. daha zaman zaman yaşarım. Belki çok güncelin ortasındayım, Evet, öykü kitabı yazmayı istemiştim ama yasetinin yok ettiği, acılarla parça- çözüm sunmak gibi bir derdi yok, aksine in- Bunları bir araya getirip o çıkmaz sokakta bir araya getirdiğim za- bir gazetede çalışıyorum ve her sabah haber toplantısına giriyo- roman oldu. Üçüncü kitap da roman olacak ladığı hayatları şiirle, edebiyatla, sanlar kendi çıkar ve menfaatleri doğrultu- man vardığım yer, adaletin insanlara yaşattıkları olaylar neticesin- rum ama buna rağmen bende de hâlâ arada tavan yapan küsme ama daha sonrasında bir öykü kitabı yazma- kâbuslarla ve rüyalarla yazıyor. de ve bu insanların yaşadığı olaylar Türkiye tarihini de ilgilendi- ve sırtını çevirme hali yok değil. yı düşünüyorum. Üçüncü kitapta meselesiy- sunda davranıyor.

52 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 53 sağlık SAĞLIK

Bu say›m›zda İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahi- En sık görülen şikâyet, göğüs ağrısıdır. Bunun dışında gö- si Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Onur Selçuk GÖKSEL ğüste daralma, sıkışma, yanma, nefes darlığı, sırt ve kola uzanım Koroner Arter hastal›ğ›n› kaleme ald›. gösteren ağrı şeklinde de kendini gösterebilir. Tipik göğüs ağ- rısı göğüs orta hatta başlayıp sol kol ve çeneye yayılan sıkıştırıcı Koroner arterler etrafını çevreledikleri kalbin beslenmesi- tarzdadır. Hastalar genellikle ağrının gerilemesi için dinlenme ih- ni sağlayan atardamarlardır. Koroner arterler aort damarından tiyacı hisseder ve dinlenme sonrası rahatlar. Ancak bazı hasta- sağ ve sol ana koroner arterler olarak çıkmaktadır. Sağ koroner larda koroner arter hastalığının ilk belirtisi kalp krizi olabilir. Da- arter tek bir ana dal olarak seyrederken sol ana koroner arter marın tam tıkanması sonucu doku beslenemez ve damarın tı- aortadan çıktıktan yaklaşık 2 santimetre sonra sol ön inen arter kandığı yerdeki kalp dokusunda ölüm meydana gelir. Bu hasta- (LAD) ve sirkumfleks arter (Cx) olarak ikiye ayrılmaktadır. LAD larda göğüs ağrısı kendiliğinden geçmez. Ağrı uzun sürelidir ve kalbin ön yüzünde seyrederken Cx kalbin arkasında seyretmek- şiddetlidir. Hastanın hayatını tehlikeye atan bir durum olup acil tedir. Koroner arterler ana atardamar olan aortadan aldıkları ok- müdahale gerektirmektedir. sijenden temiz kanı kalp hücrelerine taşımakla görevlidirler. Yaz›n›n devam› bir sonraki say›m›zda yay›nlanacakt›r. Beslenme bozukluğu, aşırı yemek yeme, yağlı beslenme, hareketsiz bir yaşam sürme gibi çevresel faktörlerden dolayı ye- Doktorlar göğüs ağrısını (angina) sıklıkla, diğimiz yiyeceklerin yan ürünleri damar içerisinde birikir. Belirli ‘Canadian Heart Association’ sınıflamasına bir yaşın üzerinde ise biriken bu yan ürünlerden dolayı zamanla göre derecelendirir. Kanada Kalp Derneği (CCS) damar daralır ya da tıkanır. Kalbe yeterli derecede kan ve oksi- jen iletilemediğinden dolayı kalbin beslenmesi bozulur. Bu du- sınıflamasına göre angina 4 gruba ayrılır: rumda da koroner arter hastalığı dediğimiz sorun ortaya çıkar. 1. Sınıf I: Yürüyüş, merdiven çıkma gibi günlük fiziksel akti- PROF. DR. NECMETTN SÖKÜCÜ Nedeni ateroskleroz dediğimiz damar sertliğidir. viteler anginaya neden olmaz. Ağır aktivitelerde angina görülür. Ateroskleroz/Damar Sertliği ve Koroner Kalp Hastalığı- 2. Sınıf II: Günlük aktivitelerde hafif kısıtlanma vardır. Hız- nın Tedavisi lı yürüyüş veya merdiven çıkma, yokuş çıkma, duygu- Ateroskleroz damar duvarında yağ parçacıklarının birikimi sal durumlarda veya sadece uykudan uyandıktan son- ile oluşan ve damar cidarını kaplayarak daralmaya neden olan raki birkaç saat içindeki günlük etkinliklerde ağrı olu- patolojik bir süreçtir. Koroner ateroskleroz yıllar boyu süren bir şur. Normal hızda veya normal koşullarda 200 metre- süreç olup bebeklik döneminden itibaren başlamaktadır, bulgu- den fazla yürüyüş veya bir kattan daha fazla merdiven larını genellikle kırk yaşından sonra vermektedir ve iskemik kalp şikayet olmaksızın çıkılabilmektedir. KORONER ARTER hastalığına neden olmaktadır. 3. Sınıf III: Günlük fiziksel etkinliklerde belirgin kısıtlanma İskemik kalp hastalığı tanımı içine giren sendromların bü- vardır. Normal hızda veya normal koşullarda 200 metre- yük çoğunluğu, koroner perfüzyonun myokardın ihtiyacını kar- den fazla yürüyüş veya bir kattan daha fazla merdiven şılayamamasından kaynaklanmaktadır. Bu durum, sıklıkla kal- çıkma şikayetleri oluşturmaktadır. bin dış yüzünde seyreden koroner atardamarlarda görülen ate- 4. Sınıf IV: En ufak etkinlikte, bazen dinlenmede de şika- HASTALIĞI rosklerotik darlıklardan; çatlayan plakların üzerinde oluşan pıhtı- yetler ortaya çıkabilmektedir. laşma/tromboz nedeniyle veya koroner arterlerin spazmı sonu- XX. yüzyılın başlarından beri koroner arter hastalığı, Göğüste ağrı, sıkışma, yanma, nefes cu olur. Normal koşullarda, dinlenmede yeterli koroner beslen- mortalitenin en sık sebebi olarak belirlenmiştir. Amerika meyi sağlayan bu atardamarlar, şiddetli egzersiz sırasında dahi Birleşik Devletleri’nde her yıl 700.000 kardiyak ölüm gö- darlığı, sırt ve kolda ağrı şikâyetleriyle açığa gerekli gevşeyerek bu ihtiyacı karşılar. Atardamar çapının yüz- rülmekte ve bunların yüzde 60’ından koroner kalp has- çıkan koroner ateroskleroz gelişiminde, de 75 kadar azalması durumunda egzersiz kapasitesi azalarak talığı sorumludur. Bu nedenle bahsedilen şikayetler gö- semptomlar oluşabilir. Yüzde 90 civarındaki darlıklarda ise din- rüldüğü takdirde koroner arter hastalığı tanısı için mut- genetik ve çevresel faktörler kadar lenmede beslenme bozukluğu oluşabilir. İskemik kalp hastalı- laka kardiyoloji uzmanına başvurmak gereklidir. Dokto- hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, şeker ğı olgularının yüzde 90’nda ilerlemiş aterosklerotik sabit darlık- runuz şikayetleriniz doğrultusunda tanı koymak amaçlı lar mevcuttur. bazı testler yapmalıdır. Bu testler: hastalığı da rol oynar. Koroner ateroskleroz gelişiminde kişisel ve çevresel faktör- • EKG: Elektrokardiyografi adı verilen bu yöntemle kalbin ler rol almakta olup hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, şeker atım düzeni, koroner arter hastalığı ve geçirilmiş kalp hastalığı, ailede birinci derece akrabalarda koroner arter hasta- krizi hakkında bilgi elde edilir. lığı olması bilinen genetik faktörlerdir. Sigara kullanımı, yüksek • Eforlu EKG: Doktorun gerekli gördüğü durumda iste- kolesterol içerikli beslenme, stresli ve pasif yaşam şekli çevresel nir. Hasta koşu bandı üzerinde koşarken kalp elektrosu olup sonradan edinilen risk faktörleridir. Bu hastalığa ait bulgu- kaydedilir. Damarların kalbi ne kadar oranda beslediği- lar her yaşta görülebilir ancak belirtildiği üzere kırk yaş ve üze- ne bakılır. rinde görülme sıklığı daha fazladır. Özellikle erkeklerde kadın- • Talyum miyokard sintigrafisi: Talyum nükleer bir mad- lara oranla daha sıktır. Bunun nedeni ise kadınlarda salgılanan dedir. Bu madde damardan verilerek kalp kasının bes- östrojen hormonunun bu hastalığa karşı koruyucu faktör olma- lenmesine bakılır. Bu yöntemle kalbin kan akımı ve ye- sıdır. Ancak menopoz dönemi sonrası bu hormonun seviyesin- teri kadar beslenmeyen yerleri, kalbin fonksiyonları tes- deki azalma kadınlarda da koroner arter hastalığı görülme ris- pit edilir. kini artırır. • Ekokardiyografik inceleme: Kalp kasının kasılması ve Zamanla koroner ateroskleroz damar kan akımını engeller kalp kapakçıları hakkına bilgi elde edilir. Kalp ultrasonla ve kalp kasının beslenmesini bozarak hastanın şikâyetlerini baş- incelenir. latır. Şikâyetler başlangıçta yokuş çıkarken, koşarken, stresli an- • Koroner anjiografi: Damarların net bir şekilde görülme- larda yani kalbin kan ihtiyacının arttığı durumlarda oluşurken za- si için damar yapısını inceleyen bir yöntemdir. Genelde manla darlığın ilerlemesi ve yeterli kan akımının belirgin derece- tanı koymanın zor olduğu durumlarda uygulanır. de azalması ile istirahat anında da görülür.

54 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012 55 ağız tadı

Dana tiffafiye Malzemeler: 4 adet dana bonfile 1 adet ekşi elma Tereyağı Bal Karabiber, tuz

Hazırlanışı: Karabiber ve tuz eklediğiniz etleri tavada pişirin. Elmayı dörde bölüp tereyağında hafifçe kavurun. Tarçın ve balla tatlandırdıktan sonra elma dilimlerini bonfilelerin üzerine koyun. Ballı sosu etlerin üzerinde gezdirin. İstediğiniz garnitürle servis yapın. Pancar çorbası Malzemeler: 1 adet pancar 50 gram un 100 gram süt 50 gram sıvı yağ ya da margarin Sarımsak, karabiber, tuz ve yoğurt

Hazırlanışı: Unu yağda kavurun. Daha sonra süt ve su ekleyin. Kaynadıktan sonra da karabiber ve tuz ilave edin. Ayrı bir tavada az yağda, küp küp doğradığınız pancarları kavurun ve çorbanın içine katın. Çorba ılıklaşınca servis esnasında kâseye bir yemek kaşığı katı yoğurt ekleyin. Şam Tatlısı Malzemeler: 1 su bardağı toz şeker 100 gr tuzsuz fındık 1 su bardağı yoğurt Şerbeti İçin; 1 su bardağı un 2,5 su bardağı toz şeker yarım kiloluk 1 paket irmik 2,5 su bardağı su 1,5 çay kaşığı kabartma tozu 1 çorba kaşığı limon suyu

Hazırlanışı: Yoğurt ve şekeri derin bir kapta çırpın. eşit aralıklarla fıstıkları dizin, 180 dere- tencerede kaynatın. Limon suyunu ila- Unu azar azar ekleyip karıştırın. İrmik ce ısıtılmış fırında 30-40 dakika pişirin. ve edip 1-2 dakika sonra ateşten alın. ve kabartma tozunu ekleyip tekrar ka- İyice kızarınca fırını kapatın, tatlı ılıyın- Ilık şerbeti ılık tatlının üzerine gezdirin. rıştırın. Orta büyüklükte fırın tepsisini caya kadar fırının içinde bekletin, Şer- Tatlı şerbeti çekince küçük kareler ha- hafif yağlayın, karışımı dökün. Üzerine beti hazırlamak için; su ve toz şekeri linde dilimleyip servise sunun.

56 Pencere Sayı: 10 / Nisan 2012