TÜRK SPOR BASININDA NEFRET SÖYLEMĠ

Berkin DAĞLI

Yüksek Lisans Tezi Gazetecilik Anabilim Dalı Yrd. Doç. Dr. Ömer ALANKA 2017 Her Hakkı Saklıdır. T.C. ATATÜRK ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ GAZETECĠLĠK ANABĠLĠM DALI

Berkin DAĞLI

TÜRK SPOR BASININDA NEFRET SÖYLEMĠ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

TEZ YÖNETĠCĠSĠ Yrd. Doç. Dr. Ömer ALANKA

ERZURUM – 2017

I

ĠÇĠNDEKĠLER

ÖZET ...... III ABSTRACT ...... IV RESĠMLER DĠZĠNĠ ...... V ÖNSÖZ ...... VI GĠRĠġ ...... 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM NEFRET SÖYLEMĠ ve NEFRET SUÇLARI 1.1. NEFRET KAVRAMI...... 4 1.2. NEFRET SÖYLEMĠ TANIMI ...... 5 1.3. NEFRET SUÇLARI TERĠMĠNĠN ORTAYA ÇIKIġI ...... 6 1.4. NEFRET SÖYLEMĠ TÜRLERĠ ...... 8 1.4.1. Ayrımcılık ...... 9 1.4.2. Önyargı ...... 14 1.4.3. Kalıp Yargılar (Stereotipler) ...... 17 1.4.4. Homofobi ...... 20 1.4.5. Zenofobi (Yabancı DüĢmanlığı) ...... 28 1.4.6. Damgalama ...... 32 1.5. NEFRET SÖYLEMĠ ve MEDYA ...... 35

ĠKĠNCĠ BÖLÜM TÜRK SPOR BASININDA NEFRET SÖYLEMĠ 2.1. TÜRK SPOR BASINININ TARĠHSEL GELĠġĠMĠ ...... 40 2.1.1. Futbolun Türk Topraklarına GeliĢ ve YayılıĢ Süreci ...... 43 2.1.2. Cumhuriyet Dönemi ve Sonrası Spor Medyası ...... 49 2.2. TÜRK SPOR BASININDA NEFRET SÖYLEMĠNĠN ĠNġASI ...... 53 2.2.1. Türk Spor Basınında Ataerkil Söylem ...... 55 2.2.2. Türk Spor Basınında Militarist Söylem ...... 59 2.2.3. Türk Spor Basınında Cinsiyetçi Söylem ...... 64

II

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRK SPOR BASININDA NEFRET SÖYLEMĠNE ĠLĠġKĠN ANALĠZLER 3.1. ARAġTIRMANIN KONUSU ...... 67 3.2. ARAġTIRMANIN AMACI ve ÖNEMĠ ...... 67 3.3. ARAġTIRMANIN HĠPOTEZĠ ...... 68 3.4. ARAġTIRMANIN SINIRLILIKLARI ...... 68 3.5. ARAġTIRMANIN EVRENĠ ve ÖRNEKLEMĠ ...... 69 3.6. ARAġTIRMANIN YÖNTEMĠ ...... 69 3.7. VERĠLERĠN TOPLANMASI ve ANALĠZĠ ...... 70 3.8. ANALĠZLER ...... 71 3.8.1. Fanatik Gazetesi Nefret Söylemi Analizleri ...... 71 3.8.1.1. Fanatik Gazetesi ve Ataerkil Söylem ...... 71 3.8.1.2. Fanatik Gazetesi ve Militarist Söylem ...... 80 3.8.1.3. Fanatik Gazetesi ve Cinsiyetçi Söylem ...... 87 3.8.2. AMK Gazetesi Nefret Söylemi Analizleri ...... 94 3.8.2.1. AMK Gazetesi ve Ataerkil Söylem ...... 94 3.8.2.2. AMK Gazetesi ve Militarist Söylem ...... 100 3.8.2.3. AMK Gazetesi ve Cinsiyetçi Söylem ...... 106 3.8.3. Fotomaç Gazetesi Nefret Söylemi Analizleri ...... 114 3.8.3.1. Fotomaç Gazetesi ve Ataerkil Söylem ...... 114 3.8.3.2. Fotomaç Gazetesi ve Militarist Söylem ...... 120 3.8.3.3. Fotomaç Gazetesi ve Cinsiyetçi Söylem ...... 127

SONUÇ ve DEĞERLENDĠRME ...... 134 KAYNAKÇA ...... 137 ÖZGEÇMĠġ ...... 145

III

ÖZET

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

TÜRK SPOR BASININDA NEFRET SÖYLEMĠ

Berkin DAĞLI

Tez DanıĢmanı: Yrd. Doç. Dr. Ömer ALANKA

2016, 145 Sayfa

Jüri: Yrd. Doç. Dr. Ömer ALANKA (DanıĢman) Doç. Dr. Hakan TEMĠZTÜRK Yrd. Doç. Dr. Fatih YILDIRIM

ÇalıĢmanın ilk bölümünde nefret ve nefret söylemi ele alınmakta, nefret söylemi kavramının tarihsel süreç içerisindeki geliĢimi anlatılmaktadır. Ayrıca nefret söylemi kavramının ortaya çıkmasında etkili olan ayrımcılık, ön yargı, homofobi, damgalama, kalıpyargı ve zenofobi kavramları detaylı bir Ģekilde incelenmektedir. ÇalıĢmanın ikinci bölümünde Türk spor basınının tarihsel geliĢim süreci ele alınmaktadır. Türk spor basınının ortaya çıkıĢından günümüze kadar geçen süre içerisinde yaĢadığı değiĢim ve dönüĢümlere değinilerek, Türk spor basının haber üretim aĢamasında kullanmıĢ olduğu ataerkil, militarist ve cinsiyetçi söylemlere odaklanılmaktadır. Gündelik pratiklerimizde oldukça önemli bir yer tutan medyanın kimi nasıl çağırdığı nasıl adlandırdığı ve toplumsal olarak hangi anlamları inĢa ettiği üzerine çalıĢmak iletiĢim çalıĢmaları çerçevesinde dikkat çekici bir öneme sahiptir. ÇalıĢmanın amacı, kitle iletiĢim araçları içerisinde önemli bir yere sahip olan Türk yazılı spor basınında inĢa edilen nefret söylemleri ortaya koymak ve medyanın Ģiddeti besleyen yapısını ortaya çıkarmaktır. ÇalıĢmanın son bölümünde ise Türk yazılı spor basınının haber metinlerinde kullandığı nefret söylemleri AMK, Fanatik ve Fotomaç gazeteleri örneğinde söylem analizi yöntemine tabi tutularak incelenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Nefret Söylemi, Türk Spor Basını, Ataerkillik, Militarizm, Cinsiyetçilik.

IV

ABSTRACT

MASTER THESIS

HATE SPEECH IN TURKISH SPORTS PRESS

Berkin DAĞLI

Advisor: Assist. Prof. Dr. Ömer ALANKA

2017, Page: 145

Jury: Assist. Prof. Dr. Ömer ALANKA (Advisor) Assoc. Prof. Dr. Hakan TEMĠZTÜRK Assist. Prof. Dr. Fatih YILDIRIM

In the first part of the paper, the hatred and hate speech are handled, and the development of the concept of hate speech is explained in the historical process. In addition, the concepts of discrimination, prejudice, homophobia, stigmatization, stereotyping and zenophobia which are effective in the emergence of the concepts of hate speech are examined in detail. In the second part of the study, the historical development process of the Turkish sports press is considered. It is focused on the patriarchal, militarist and sexist discourses that the Turkish sports press has used in the news production stage, by touching on the changes and transformations of the Turkish sports press during the period from the emergence to the present day. In the last part of the study, the hate speeches thet the Turkish written sports press used in news texts are examined by subjecting to the discourse analysis in AMK, Fanatik and Fotomac newspapers. The media has a significant place in our daily practies. In this aspect of media as we have seen, studying on how media has called or named whom and to work on what socially constructed meanings are built by media have a remarkable importance in terms of communication studies. The purpose of this study is to advance understanding and reveal of hate speech created by Turkish printed sport media and the structure of the media that feeds on violence.

Key Words: Hate speech, Turkish sports press, Patriarchy, Militarism, Sexism.

V

RESĠMLER DĠZĠNĠ

Resim 2.1. Ġlk Türk Futbol Kulübü Olarak 1905 Yılında Galatasaray Lisesi Öğrencileri Tarafından Kurulan Galatasaray‟ın Ġlk Futbol Takımı...... 44 Resim 2.2. Spor Basında Ataerkil Söylem Örneği ...... 57 Resim 2.3. Türk Spor Basınında Militarist Söylem Örneği ...... 63 Resim 2.4. Türk Spor Basınında Militarist Söylem Örneği ...... 63 Resim 2.5. Türk Spor Basınında Cinsiyetçi Söylem Örnekleri ...... 66

VI

ÖNSÖZ

Popüler kültür içerisinde etkin bir rol oynayan ve toplumun büyük bir çoğunluğuna hitap eden futbol olgusunun içinde barındırdığı kodların birey, toplum ve kültür üzerindeki etkilerinin incelenmesinin alana katkı sağlayacağı düĢünülmekte ve bu düzlemde Türk yazılı spor basınının haber metinleri içerisinde yer alan ataerkil, militarist ve cinsiyetçi ifadelerin nefret söyleminin yayılmasında ne derece etkili olduğunun araĢtırılması çalıĢmanın merkezini oluĢturmaktadır. Bu doğrultuda Türk yazılı spor basınının nefret söylemi üzerindeki etkilerinin tematik spor gazeteleri üzerinden analizi çalıĢmanın kapsamını oluĢturmaktadır. Tez kapsamında nefret söylemi kavramı tarihsel geliĢim süreci bağlamında ele alınarak bireysel, toplumsal ve kültürel yansımalarına değinilmektedir. Ayrıca nefret söylemini oluĢturan unsurlar üzerinde durularak kavramın anlamsal çerçevesi derinleĢtirilmektedir. Diğer taraftan Türk yazılı spor basınının haber metinleri içerisinde kullandığı ataerkil, militarist ve cinsiyetçi söylemlere değinilerek, nefret söyleminin futbol basını içerisinde ifade ediliĢ tarzı irdelenmektedir. ÇalıĢma sırasında yapılan tüm araĢtırmalarda literatür taraması yöntemi kullanılmaktadır. ÇalıĢmada söylem analizi yöntemine baĢvurulmakta ve bu doğrultuda Türkiye‟de ulusal olarak günlük yayın yapan AMK, Fanatik ve Fotomaç gazetelerinde seçilen haber metinleri çerçevesinde analiz gerçekleĢtirilmektedir. AraĢtırma kapsamında elde edilen bulgular çalıĢmaya önem kazandırmakta ve söylem analizi yoluyla elde edilen veriler doğrultusunda Türk yazılı spor basınının nefret ve nefret söylemi kültürünün yaygınlık kazanmasındaki etkileri ortaya konulmaktadır.

Tez çalıĢması boyunca bilimsel tecrübeleri ve teorik desteğinin yanı sıra maddi ve manevi hiçbir yardımını esirgemeyen, öğrencisi olmaktan gurur duyduğum danıĢman hocam Yrd. Doç. Dr. Ömer ALANKA‟ya, desteklerini hiçbir zamana esirgemeyen kıymetli hocalarım Doç. Dr. Hakan TEMĠZTÜRK ve Yrd. Doç. Dr. Fatih YILDIRIM‟a, çalıĢmanın her aĢamasında katkı sağlayan Yrd. Doç. Dr. Fatih DEĞĠRMENCĠ ve ArĢ. Gör. Aslıhan ZĠNDEREN‟e ve çalıĢmanın hazırlık aĢamasında yardımlarını ve manevi desteklerini esirgemeyen her an yanımda olan değerli aileme teĢekkür eder saygı ve sevgilerimi sunarım. Erzurum - 2017 Berkin DAĞLI

1

GĠRĠġ

Spor günümüzde bedensel aktivitelerden öte bir anlam kazanmıĢtır. Ġnsanlık tarihindeki geliĢim sürecinde spor, toplumların ihtiyaç ve isteklerinden, kültürel özelliklerinden etkilenmiĢtir. Spor belirli ölçüde güç ve mücadele gerektiren, beceri ve fiziksel yetenekler çerçevesinde yarıĢmalı ve eğlenceli etkinlikler olarak tanımlanmaktadır (Temiztürk, 2002, s. 269). Bu bakımdan spor, farklı kitleler ve toplumlar için ortak bir çatı, sosyal bütünleme ve etkileme aracı olmuĢtur. Spor tıp, iĢletme, biyoloji, yönetim, tarih, sosyoloji, kimya, felsefe, siyaset vs. birçok bilimle iliĢki içinde olan multidisipliner bir olgu özelliği ile insanlık tarihinden bugüne kadar da ve sonrasında da değiĢik türleriyle insanoğlunun yaĢantısında yer edinmiĢtir. Spor, geçmiĢten günümüze kadar olan süreçte insan yaĢamına doğrudan doğruya etki ettiği için amaç ne olursa olsun sosyal iletiĢim ve etkileĢim oluĢturabilen bir araç olması sebebiyle günümüzde çok etkin ve önemli bir sosyal yapılaĢma durumuna getirildiği kuĢku duyulmaz bir gerçektir.

Spor insanın sosyal hayatına derinlemesine girmiĢ ve toplumsal yapıya göre değiĢiklik göstermekte olan bir kavramdır. Bu sebeple geçmiĢten günümüze kadar geçen süre içerisinde gittikçe büyüyen ve önem kazanan spor, kitleleri peĢinden koĢturan önemli bir olgudur. Fakat günümüzde spor kendisini tek bir ana branĢ içerisine hapsederek sadece futbol ile özdeĢleĢtirilmektedir. Futbol, toplumun her kesiminden birey ve grubun ilgisini çekmekte ve gündelik yaĢam pratikleri içerisinde futbola büyük bir önem verilmektedir. ĠĢgal yıllarından günümüze kadar uzanan süreç içerisinde Türk halkı futbola karĢı büyük bir ilgi ve sevgi duymaktadır. Osmanlı toprakları içerisinde iĢgal devletlerinin askeri ile oynanan futbol müsabakalarından elde edilen zaferlerin toplum nezdinde yarattığı suni zafer ortamı, futbola karĢı duyulan ilginin milliyetçi duygularla ile bezenmesine ve bu duygular etrafında inĢa olmasına neden olmuĢtur. Günümüzde Türk yazılı spor basını bu duyguları yeniden üretmekte, canlı tutmakta ve devamlılığını sağlamaktadır. Özelikle Türk futbol takımlarının yurt dıĢında gerçekleĢtirdiği müsabakalar ataerkil ve militarist bir söylemler etrafında inĢa edilerek milliyetçi çağrıĢımlar yapılmaktadır. Futbolun bu denli popüler olmasında sadece yazılı basın değil diğer kitle iletiĢim araçları da etken bir rol oynamaktadır. Televizyonun her eve girmesiyle bir dönüĢüm yaĢayan futbol, hitap ettiği kitle sayısında önemli bir artıĢ yaĢamıĢtır. Ġzleyicinin maça değil, maçın izleyiciye götürüldüğü dönem itibari ile futbol

2

tüm spor branĢlarının önüne geçmiĢ ve spor camiasına hükmetmeye baĢlamıĢtır. Sporun/futbolun toplumu etkileme ve yönlendirme gücünü fark eden iktidarlar bu alanda da varlığını hissettirmektedir. Kitle iletiĢim araçlarını ideolojik aygıt olarak kullanan iktidarlar, futbol üzerinden kendi söylem ve çıkarlarını inĢa ederek büyük kitlelere kolay bir Ģekilde eriĢim sağlamaktadır. Futbol, her iktidarın kendi varlığını hissettirdiği ve ideolojik veriler ile donatılmıĢ bir alan olarak karĢımıza çıkmaktadır.

Toplum nezdinde hâkim görüĢ olarak yer alan milliyetçi, homofobik ve cinsiyetçi söylemler yazılı ve görsel spor basını aracılığı ile tekrardan üretilmekte ve güçlendirilmektedir. Televizyonda yer alan spor/futbol programları müsabaka görüntüleri olmadan saatlerce hatta günlerce program yapmaktadır. Görüntüsüz spor programların izlenme oranı adına program sürecinde spor veya futbol ile ilgisi olmayan anlamsız, hakaret ve aĢağılama içeren Ģiddeti ve nefret söylemlerini körükleyen ifadelere yer verilmektedir. Ayrıca spor/futbol programlarında yer alan konuklar Türkiye‟deki dört büyük takımın temsilcisi konumunda yer almaktadır. Program içerisinde temsilcisi olduğu takımın haklarını savunur pozisyonda olan bu kiĢiler birbirlerine hakaret ve küfür içerikli söylemlerde bulunarak, taraftarlar arası ayrımı derinleĢtirmekte ve nefret söyleminden doğan nefret suçuna ön ayak olmakla kalmayıp baĢ müsebbibi haline gelmektedir. Bu bağlamda araĢtırmanın amacı Türk yazılı spor basını içerisinde inĢa edilen nefret söylemlerini ortaya koymak ve medyanın Ģiddeti besleyen yapısını ortaya çıkartmaktır. Aynı zamanda bireyin gündelik hayat pratikleri içerisinde önemli bir yer tutan kimi nasıl çağırdığı nasıl adlandırdığı ve toplumsal olarak hangi anlamları inĢa ettiği üzerine çalıĢmak iletiĢim çalıĢmaları kapsamında dikkat çekici bir öneme sahiptir.

Futbol sadece söylem değil aynı zamanda toplum içerisinde sanal bir kimlik üretme vasfına da sahiptir. Bireyler taraftarı oldukları takımlar aracılığı ile birer kimlik sahibi olmaktadır. Kimliğin benimsenmesinde yaĢanan aĢırılıklar bireyin takımı için kavga etmeyi, yaralanmayı hatta ölmeyi ve öldürmeyi dahi göze almaktadır. Kulüplere ait forma, tiĢört, bileklik, saat gibi objeler, bireyin sahip olduğu kimliğe dair iĢaretler vermektedir. Öyle ki spor kulüpleri taraftarlarına müĢteri gözü ile bakmakta, kendilerine ait ürünlerini kurdukları storelar aracılığı ile taraftarına/müĢterisine satmaktadır. Stadyumlar sadece maç izlenen alanlar değil tüketim kültürünün devamlılığını sağlayan birer kompleks haline getirilmiĢtir. Spor basını kullanmıĢ olduğu nefret söylemleri ile

3

futbol kulüplerini bir ordu edasında yansıtmakta ve futbolcuların da savaĢçı bir kimliğe sahip olduğunu dile getirmektedir. Türk yazılı spor basını içerisinde militarist dilin hâkim olmasında futbol müsabakalarının savaĢ meteforu içerisinde verilmesi büyük bir rol oynamaktadır. Kısacası spor adı altında olan ama futbol olarak bildiğimiz kavram gündelik hayatımızın her alanına girerek yazılı ve görsel basının üretip kullandığı nefret içerikli söylemler pekiĢtirilmektedir. Gündelik yaĢam pratiklerimizin her alanında var olan futbol sadece bir spor değil çok büyük bir dinamiktir. Futbol asla futbol değildir…

4

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

NEFRET SÖYLEMĠ ve NEFRET SUÇLARI

1.1. NEFRET KAVRAMI

Günümüzde ülke çapında ve uluslararası alanda Ģiddet eylemlerinin giderek arttığı gözlemlenmiĢtir. ġiddet, içinde bulunduğu toplumun ortak bir problemidir. ġiddet eylemlerinin artarak hızlı bir ivme kazanmasındaki en büyük pay sahibi Ģüphesiz, medyadır. ġiddet nedir ve Ģiddetin oluĢmasına neden olan etkenler nelerdir? Bu soruların cevabı nefret kavramının anlaĢılması için bilinmesi gereken noktalardır. ġiddet; bireye yöneltilen fiziksel, ekonomik, psikolojik, sözel, cinsel davranıĢlarla onu bir Ģeye zorlama, tehdit etme veya onu aĢağılamadır. ġiddet çeĢitli tür ve boyutlarda kendini göstermektedir. Alay etme, isim takma, yıkıcı eleĢtiriler, suçlamalar sözel Ģiddet içinde değerlendirilmektedir. Belki de bildiğimiz tek psikolojik Ģiddet küsmek iken baskı uygulamak, gözdağı vermek, kıskançlık da psikolojik Ģiddet kapsamındadır. Ancak hangi Ģiddet üründen söz edersek edelim, Ģiddetin temelinde mutlaka egemenlik kurma isteği yer almaktadır. ġiddet duygusu ile hareket etmede amaç; karĢıdakini (Ģiddet gören) korkutmak, sindirmek, yönetmek, sömürmek ve onu kendi sosyal varlığı için bir tehdit olmaktan çıkarmaktır (Yardımcı, 2014, s. 3). Birey Ģiddet olgusuna gündelik hayatında ya tanık olarak ya da direkt olarak maruz kalmaktadır. Bireylerin ifade biçimi olarak Ģiddeti tercih etmelerinin sebebi ikili veya grup iliĢkilerinde kendini anlatma yetisinden mahrum olmalarından kaynaklanmaktadır. Yukarıdaki tanımlara göre Ģiddet hem maddi hem de manevi olarak uygulanmaktadır. Küfür, hakaret, aĢağılama, simgeleĢtirme, çarpıtma ve genelleme kavramları manevi Ģiddet kapsamında değerlendirilmekte ve aynı zamanda birer nefret söylemi olarak ele alınmaktadır. Bu bağlamda da manevi Ģiddetin en büyük temsilcisi yazılı ve görsel basındır. Son zamanlarda geliĢen iletiĢim teknolojileri ile beraber sosyal medya uygulamaları da manevi Ģiddeti yani nefret söylemlerini yaymakta ve normalleĢtirmektedir. Örneğin yazılı basında spor haberlerinde kullanılan bazı manĢetler „Dingiltere‟, „ Yendik MĠLAN’ , „Haçlı Oyunu‟, „Hindi Bu Sefer Ġyi Bindi‟ gibi haber baĢlıklarındaki aĢağılama, hakaret, milliyetçi ve militarist içerikler nefret söyleminin manevi boyutunu

5

iĢaret etmektedir. Bu sebeple nefret söylemi kavramının ne olduğunu nasıl oluĢtuğunu bilmek bize Ģiddet eylemlerinin ortaya çıkıĢ nedeni hakkında fikir verecektir.

1.2. NEFRET SÖYLEMĠ TANIMI

Nefret kavramı kelime olarak Türk Dil Kurumu (TDK)‟na göre bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu anlamı taĢımaktadır (http://www.tdk.gov.tr, 2006). Söylem ise latince “discurre” (oraya buraya koĢuĢturma, gidiĢler) sözünden türemiĢtir. Söylem, ortak sayıltılarla bir araya getirilmiĢ, bütünleĢtirilmiĢ bir dil kullanım alanıdır. Söylem, dilbilimine göre cümlelerin üstünde dilin örgütlü bir Ģekilde kullanımı olarak tanımlanmaktadır (Mutlu, 2008, s. 262). Söylem, bir dilin kullanıldığı coğrafi bölgeden sosyolojik yapıya kadar farklılıklar gösteren bir kavramdır. Güz‟e göre ise söylem, bireylerin içinde anlam ürettikleri veya anlam oluĢturdukları toplumsal ve tarihsel bir ard alana sahip, önermeler ve inançlar tarafından inĢa edilen bir yapıdır (Nükhet Güz, 2002, s. 348). Foucault, belirli bir tarihsel dönemde belirli bir konu hakkında konuĢma ve bilgi üretme imkânı tanıyan açıklamaları söylem olarak adlandırmıĢtır. Foucault‟ya göre söylem, bir Ģey hakkında ne söylenebileceğini belirleyen ve sınırlayan bilgidir. Belirli bir gücü elinde bulunduran kesim öteki olarak konumlandırdığı „diğerlerine‟ konuĢma ve kendisini ifade etme Ģansı tanınmaması Foucault‟a göre söylemin tanımıdır (Korat, 2008, s. 62). Nefret söyleminden doğan nefret suçunun kesin bir tanımı olmamakla beraber Avrupa Birliği Bakanlar Komitesinin 30 Ekim 1997 yılında yayınladığı tavsiye kararında; „Nefret Söylemi‟ kavramı, ırkçı nefreti, yabancı düĢmanlığı, Yahudi düĢmanlığını veya azınlıklara, göçmenlere ve göçmen kökenli insanlara yönelik hoĢgörüsüzlüğe dayalı baĢka nefret biçimlerini yayan, kıĢkırtan, teĢvik eden veya meĢrulaĢtıran her türlü ifade biçimini kapsayacak Ģekilde tanımlanmıĢtır. Bu anlamda „nefret söylemi‟ belirli bir kiĢiye veya gruba yönlendirilmiĢ yorumları kapsamaktadır (Avrupa Birliği Bakanlar Komitesi, 1997). Genel olarak nefret söylemi çok uluslu kültürlerin yer aldığı topluluklarda daha fazla ortaya çıkmaktadır. Hâkim olan ideoloji sürekliliği için karĢıt bir görüĢe ihtiyaç duymaktadır. Yaratılan karĢıt görüĢ önyargı, streotip gibi nefret söylemleri ile donatılarak kendi devamlılığını sağlamaktadır. Bu bağlamda nefret söyleminin ana iki unsuru tahammülsüzlük ve hoĢgörüden uzak olmasıdır. Türkiye‟de nefret söylemine bir örnek olarak “Ermeni Dölü” ifadesi genel kanı olarak sevilmeyen

6

vatana ihanet ettiği düĢünülen bireyler hakkında kullanılmaktadır. Burada o bireye hakaret baĢka bir milletin üzerinden gerçekleĢmektedir. Gündelik hayat pratikleri içerisinde kullanılan söylem, ayrımcılığı ve ön yargıyı içine alarak Ermeni olmanın kötü bir Ģey olduğunu nitelemekte ve toplumsal açıdan bu durumu meĢru kılmaktadır. Fakat nefret söylemi kendini her zaman kin ve öfke dolu ifadelerle ortaya koymadığı hatta zaman zaman gayet normal görüldüğü ve kanıksandığı için nefret söylemini teĢhis etmek her zaman kolay olmamaktadır (Ataman, 2012, s.73). Özellikle Amerika BirleĢik Devletlerinde nefret söylemi kavramı ifade özgürlüğü içerisinde kaybolmaktadır. Kısaca nefret söylemi, farklılıkların önyargılar ile beslenmesi sonucunda ayrımcılığın oluĢmasına zemin hazırlamaktadır. Her olgunun ve kavramın bir tarihsel süreci olduğu gibi nefret söylemi ve nefret suçlarının da bir tarihsel süreci vardır. Nefret söylemi, tek baĢına ayakta duran bir kavram değildir. Onu destekleyen ve oluĢmasına sebep olan bazı yan kavramlar mevcuttur. Bu kavramlar, ayrımcılık¸ önyargı ve streotiplerdir. Streotipler ve önyargılar genellikle tarihsel bir sürece yani tarihten gelen bir düĢmanlığa, bir anlaĢmazlığa dayanmaktadır. Tarihin getirmiĢ olduğu bu düĢmanlık günümüzde medya aracılığı ile tekrardan üretilip bireylere sunulmakta ve var olan düĢmanlık daima taze tutulmaktadır. Diğer bir etken ise bireyin sahip olduğu farklı özellikler nedeniyle ötekileĢtirilmesidir. Bu farklı özelliklerin baĢında ait olduğu ırk, din, sahip olduğu ideolojik görüĢ ve homofobi gelmektedir. Bu kavramları yakından incelemek konun daha iyi anlaĢılması için gerekli olacaktır.

1.3. NEFRET SUÇLARI TERĠMĠNĠN ORTAYA ÇIKIġI

Terim medyada ilk kez 1986 yılında Amerika‟da, New York‟ta beyaz bir grup öğrenci tarafından siyahi bir bireye yönelik gerçekleĢen ırkçı saldırının haberlere yansıması sırasında kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Nefret suçları teriminin içeriği 1990‟ların baĢından itibaren ırk ve inanca yönelik saldırıların dıĢında, aynı zamanda cinsel yönelim, ulusal köken, engellilik durumu ve toplumsal cinsiyet rollerini de kapsamaya baĢlamıĢtır (ġensever, 2010: s.98). Nefret kelimesi Türkçeye Arapçadan geçmiĢ ve bir kimsenin kötülüğünü istemek, ona karĢı öfke ve kin duygusu beslemek anlamına gelmektedir. Nefret suçları ise azınlık bir gruba üye olan kimseye karĢı tahammülsüz ve hoĢgörüsüz tutumlara yaklaĢmak ve bu tutumu suç olarak davranıĢlara dökmektir (Ataman, 2012, s. 51). Nefret suçları terimi literatüre yakın bir zamanda

7

girmesine rağmen nefret suçunun ortaya çıkıĢı semavi dinlerin kutsal kitaplarında geçmektedir. Ġlk insan olarak kabul edilen Adem ve Havva‟nın oğulları olan, Kabil ve Habil üç dinin kutsal kitaplarında yer almaktadır. Kabil‟in kardeĢi olan Habil‟i öldürmesi tarihteki ilk cinayet ve nefret suçu olarak adlandırılmaktadır. Çiftçilik yapan Kabil, Tanrı‟sına kurban olarak buğday sunarken, hayvancılık yapan Habil ise Tanrı‟sına koyun kurban etmiĢtir. Tanrı Habil‟in kurbanını makbul olarak kabul ederken Kabil‟in sunağını kabul etmemiĢtir. Tevrat‟a göre ise Tanrı‟nın Kabil‟in kurbanını kabul etmemesinin sebebi onu uyarmak ve daha dikkatli olmasını sağlamaktır (ErtaĢ, 2014, s. 34). Habil ve Kabil‟in durumu ile ilgili olarak Kur‟an‟da Maide suresinde yer verilmiĢtir. “Âdem‟in iki oğlu Allah‟a birer kurban sunmuşlardı. Biri kabul edilmiş, öteki kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen „Andolsun seni mutlaka öldüreceğim” dedi (Kur'an-ı Kerim, Araf 80-81). Bu durum sonucunda kardeĢini öldüren Kabil, nefret, öfke ve tahammülsüzlük duyguları yüzünden ilk nefret suçunu iĢlemiĢtir.

Nefret suçunun bu denli eski olmasına rağmen terimin kullanıma girmesi 20.yüzyılın sonuna denk gelmektedir. Bu terim çok uluslu ve farklı kültürleri bir arada barındıran Amerika BirleĢik Devletlerinde ortaya atılmıĢtır. Siyahî vatandaĢlara yapılan ırkçı söylemler ve bu söylemler sonucu geliĢen cinayetler bu kavramın neden Amerika‟da çıktığını gözler önüne sermektedir. Fakat nefret suçu tanımlamasının Avrupa‟da kullanıma girmesi ise 1990‟lı yılların ortasına uzanmaktadır. Nefret suçları teriminin görece bu kadar yakın bir tarihte kullanılmaya baĢlanması, bu tür suçların daha önceki tarihlerde iĢlenmediği anlamına gelmemektedir. Nefret suçları, insanoğlunun var olduğu günden günümüze kadar uzanan süreç içerisinde yer almıĢtır. Fakat günümüzde, ırkçılık, milliyetçilik, antisemitizm ve cinsiyetçilik gibi konularda ortaya çıkan yeni toplumsal hareketler ve bu hareketlerin nefret suçlarına yönelik yürüttüğü karĢıt mücadele yeni bir oluĢumdur. Bu bağlamda özellikle 1960‟larda ABD‟de baĢlayan medeni haklar, mağdurlarla dayanıĢma, kadına Ģiddeti önleme, eĢcinsel hakları ve istekleri gibi benzeri hareketler, siyasi alandaki mücadeleyi yeniden ĢekillendirmiĢtir. Bu hareketlerin oluĢturduğu siyasi zemin ve mücadele anlayıĢı, modern toplumsal hareketlerin baĢta ABD olmak üzere batı ülkelerinde önyargı motivasyonuyla iĢlenen ve Ģiddet içeren suçlar konusunda farkındalık yaratılması, bunlara tepki verilmesi ve suç olarak teĢhir edilmesinde ilham kaynağı olmaktadır (ġensever, 2010: s.98). Fakat yazılı ve görsel basının haber dilinde kullanmıĢ olduğu

8

aĢağılayıcı ve damgalayıcı söylemler herhangi bir azınlık gruba karĢı olan düĢmanca tutumun diri kalmasına ve süreklilik göstermesine neden olmaktadır. Özellikle yazılı spor basının kullandığı cinsiyetçi, militarist ve milliyetçi söylemler çoğunluğa hitap ederken azınlık gruplar ise damgalanmakta, ötekileĢtirilmekte aynı zamanda fiziksel ve psikolojik olarak Ģiddete maruz bırakılmaktadır. Kitle iletiĢim araçlarının bireylere ulaĢma konusunda sahip olduğu büyük avantaj aynı zamanda nefret söylemlerinin de yaygınlaĢmasına sebep olmaktadır. Kitle iletiĢim araçlarında var olan nefret söylemlerinin toplum içinde dolaĢımının artması ile beraber azınlık grupların maruz kaldığı aĢağılanma ve taciz olayları paralellik göstermektedir. Bu bağlamda nefret söyleminin toplum içinde kanıksanması ve meĢru bir hal alması nefret suçlarının da artmasına neden olmaktadır. Hâkim ideolojinin benimsediği ayrımcı ve dıĢlayıcı söylemler toplum içerisindeki kutuplaĢtırmayı artırmakta ve herhangi bir azınlık gruba karĢı iĢlenen nefret suçlarını da meĢrulaĢtırmaktadır. Yazılı ve görsel basının iktidar iliĢkileri ve ticari kaygıları nedeniyle hâkim ideolojinin dıĢına çıkamaması farklı görüĢ ve düĢüncelere ket vurmaktadır. Fakat içinde bulunduğumuz yüzyılda internetin geliĢmesi ile beraber ortaya çıkan yeni iletiĢim kanalları azınlık grupların bir araya gelmesini sağlayarak sanal bir kimlik oluĢturmalarına imkân tanımaktadır. Her ne kadar sosyal medya mecrasında nefret söylemleri sıkça kullanılsa da azınlık grupların bir araya gelmesine ve birlikte hareket etmesine vesile olmaktadır. Nefret söylemine en sık maruz kalan eĢcinsel bireyler de bu mecrada hak ve özgürlük arayıĢı içerisine girmektedir. Sosyal medyanın etkisi ile son yıllarda örgütlenme konusunda büyük bir artıĢ gösteren LGBTĠ‟li gruplar düzenlemek istedikleri eylem ve gösterileri bu sanal mecradan tertip etmektedir. Bu çalıĢmalar ile eĢcinsel bireyler kendi hak ve özgürlüklerini yasal bir zemine oturmak için giriĢimlerini hızlandırmaktadır.

1.4. NEFRET SÖYLEMĠ TÜRLERĠ

Nefret söylemi kavramı toplumların sahip olduğu sosyal, inanç sistemi ve kültürel alanlar etrafında Ģekillenmektedir. Bu sebeple nefret söylemi oluĢumunda etkin bir rol oynayan alt unsurlar bulunmaktadır. Bu bağlamda ayrımcılık, önyargı, stereotip, homofobi, zenofobi ve damgalama kavramlarının bilinmesi nefret söyleminin inĢasında gerekli olacaktır.

9

1.4.1. Ayrımcılık

Bireyler içinde bulundukları toplumda sahip oldukları kiĢisel ve fiziksel özelliklere göre bir kimlik kazanmaktadır. Birey sahip olduğu cinsiyet, yaĢ, cinsel tercih, etnik köken ve dini inançları çerçevesinde biz ve ötekiler kavramlarını inĢa etmektedir. Bu bağlamda bireyin öteki olarak kodladığı kimliklere karĢı önyargılı tutumu ayrımcılığın temelini oluĢturmaktadır (Tanay, 2012, s. 36). Türk Dil Kurumunda ayrımcılık “Belli insan öbeklerinin ayrımlaşmasını bilinçli bir biçimde gerçekleştirmeyi amaçlayan bir yöneltinin benimsenmesi” olarak tanımlanmaktadır. Ayrımcılık, insanoğlunun varlığından günümüze kadar uzanan tarihsel, sosyal ve kültürel bir geçmiĢe sahiptir. Ġlkel topluluklar hayatta kalabilmek ve yaĢamlarını idame ettirebilmek amacıyla görev paylaĢımı yapmıĢtır. Erkekler avcı konumunda yer alıp kendisinin ve ailesinin geçimini sağlamak ile mükellefken kadınlar ise erkeklerin soyunu devam ettiren, toplayıcı bir rol üstlenmiĢtir. Avcı toplayıcı toplumun zamanla nüfusunun artması, tükettiğinden fazlasını üretmesi, el becerilerinin geliĢmesi, tarım ve hayvancılığı öğrenmesi ile yerleĢik bir düzene geçmiĢtir. Üretim araçlarının geliĢtirilmesi ve emeğe duyulan ihtiyacın artması ile savaĢlardan elde edilen esirler köle olarak tarlalarda kullanılmaktaydı. Bunun bir sonucu olarak toplumlar avcı ve toplayıcı durumundan klan ve Ģeflik düzenine geçmiĢtir. Köleler, Ģef ve onun kabilesi için çalıĢmaktadır. Artan mal, Ģef ve ailesine kalmakta ve Ģef kabilesi üzerinde muhakkak bir söz sahibi olmuĢtur. Bu bağlamda ilk ayrımcılık temsilleri sınıfsal bir yapıda yer almıĢtır. Birey kendi çıkarları için değil sahibi olan Ģef ve kabilesinin çıkarlarına hizmet ettirilmektedir (Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi, 1998, s. c.8 s:2454-2475). Ayrımcılığın sınıfsal bir yapıya bürünmesi ve köleliğin devletlerin omurgası haline gelmesi Babil Ġmparatorluğunda daha açık bir Ģekilde görülmektedir. Babil Ġmparatorluğunda toprak mülkiyeti büyük oranda imparatora ve tapınaklara, geri kalan kısmı ise bürokratlara, tacirlere ve tefecilere aitti. Babil halkı ise bu toprakları belli bir ücret karĢısında kiralayarak iĢletiyordu (Tanilli, 1984, s.53). Köleliğin, Babil Ġmparatorluğunda üretimin temel biçimi olmasından dolayı Hammurabi Kanunları‟nda kölelik ile ilgili yasalar yer almaktadır. Bu yasalar kölelere karĢı uygulanan ayrımcı tavır ve tutumdan ziyade kölelik müessesinin korunmasına yönelik olmuĢtur. Hammurabi kanunlarında köle kaçıran, kaçırılmasına yardım eden ve saklanmasına ortam hazırlayan herkes ölüm ile cezalandırılmıĢtır. Bu kanunun amacı kölelere karĢı

10

olan olumsuz davranıĢların engellenmesi değil devletin ana üretim Ģekli olan köleliğin devamlılığını sağlamaktır. Köle her Ģeyi ile efendisine aittir. Efendisi dilerse köleyi satabilmekte, kiralayabilmekte veya cezalandırma yöntemi olarak onu sakat bırakabilmekteydi (Tanilli, 1984, s.62). Ayrımcılık sadece kölelik sınıfının olduğu toplumlarda değil daha sonraki topluluklarda da Ģekil ve biçim değiĢtirerek kendisini göstermiĢtir. Ortaçağda kurulan feodal devletlerde köle yerini serflere bırakmıĢtır. Köleli toplumlarda var olan görev tanımı feodal devletlerde de kendisini yenileyerek ortaya çıkarmıĢtır. Feodal devletlerde “iş bölümü „tanrının şanını yücelten, dua eden rahipler‟; zayıfları savunan ve tanrısal barışı koruyan „savaşanlar‟ ve „köylüler‟ arasındadır. Tanrısal plana göre köylüler; emekleriyle „duadan ve savaştan‟ anlayanların geçimini sağlamakla yükümlüdür” (Tanilli, 1984, s. 292). Ayrımcılık tarihin her döneminde toplumların içerisinde var olmuĢ ve bireylerin yaĢamları bu ayrımcı düĢünce sistemine göre ĢekillenmiĢtir. Geçtiğimiz yüzyılda Hitler‟in Yahudilere ve baĢka etnik gruplara uyguladığı ırkçı soykırım politikası da ayrımcılığın en kanlı örneklerinden biri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Toplumların değer ve normlarında sosyal, kültürel ve bilimsel geliĢmeler doğrultusunda değiĢiklikler yaĢanmıĢtır. Bu değiĢimler toplum içerisindeki düĢünce ve davranıĢ Ģekillerini de etkilemiĢtir. Ayrımcı tavır ve düĢüncede zaman içerisinde yeni boyutlar kazanmıĢtır. Bu sebeple ayrımcılığın tek bir tanım ve söylem içerisinde tanımlanması eksik olarak algılanmasına neden olacaktır. Ayrımcılık direk, doğrudan ve pozitif ayrım olmak üzere üç ana tanıma ayrılmaktadır. Doğrudan ayrımcılık, herhangi bir birey veya grubun, toplum içerisindeki hak ve özgürlüklerden herkes kadar eĢit Ģekilde yararlanmasını engelleyen veya zor kılan her türlü olumsuz farklı muameleyi ifade etmektedir (Korkut, 2009, s. 48). Bireyin etnik kökeni, cinsel tercihi, engellilik durumu veya mezhepsel farklılığı içerisinde yaĢadığı toplumsal değerlere göre ayrımcı bir tutuma maruz kalmasına sebep olmaktadır. Toplum değerleri tarafından benimsenmemiĢ bir gruba ait olan bireyin, kiĢisel görüĢ ve düĢünceleri yok sayılmakta ve sahip olduğu grup kimliği sebebi ile ayrımcılığa maruz bırakılmaktadır.

Bir kimsenin; karĢılaĢtırılabilir durumlarda, ırk veya etnik kökene dayalı olarak, bir diğer kiĢiye göre daha az tercih edilir bir muameleye tabi tutulması, Ģimdiye kadar tutuluyor olması veya tutulma ihtimali olması halinde doğrudan ayrımcılığın ortaya çıktığı anlaĢılmaktadır (Karan, 2009, s. 9).

11

Amerika BirleĢik Devletleri‟nin sözde güvenlik gerekçesi ile Ġran, Irak, Suriye, Libya, Sudan, Somali ve Yemen gibi çoğunluğu Müslüman olan vatandaĢların ülkeye giriĢinin yasaklanması, zihinsel engelli bir çocuğa sahip olan aileye ev kiralanmaması gibi durumlar doğrudan ayrımcılığa örnek teĢkil etmektedir. Doğrudan ayrımcılıkta, ayrım açık ve net bir konumda yer almaktadır. Ayrımcılığın bir diğer çeĢidi olan dolaylı ayrımcılık ise “ bir yasa ya da işlemin ilgili herkese eşit bir şekilde uygulanması ancak toplumun bir bölümü üzerinde orantısız etkilere sahip olması” (Arslan, 2006, s. 43) olarak tanımlanmaktadır. BaĢka bir deyiĢ ile dolaylı ayrımcılık, tarafsız olması gereken bir hükmün, kanunun ya da ölçütün, korunan grup üyelerinin toplumun diğer kesimine oranla avantajlı bir konumda yer alması olarak ifade edilmektedir. Bir iĢverenin iĢ ilanında belirttiği Ģartlar dolaylı ayrımcılığa neden olabilmektedir. Amerika BirleĢik Devletinde polis olabilmek için getirilen boy ve kilo sınırı görünüĢte eĢit bir uygulama olmasına rağmen, ırk olarak daha kısa boylu olan Asya kökenli vatandaĢlar aleyhine ayrımcı bir sonuç doğurmaktadır. Benzer Ģekilde cuma ve cumartesi günlerinde çalıĢma zorunluluğunun olması cuma günü çalıĢmayan Sebataylar içinde ayrımcı sonuçların doğmasına sebep olmaktadır (Fredman, 2002, s. 106). Ayrımcı tanımlamaların içerisinde olumlu söylem ve eĢitlik anlayıĢına sahip olan kavram ise pozitif ayrımcılıktır. Pozitif ayrımcılık, toplum içerisinde ayrımcı tutum ya da davranıĢlara maruz kalan bireylere, mağduriyetlerinin giderilmesi için tanınan hak ve olanaklar Ģeklinde tanımlanmaktadır.

Toplum içerisinde var olan fiili eĢitsizlikleri gidermek amacı ile uygulanan pozitif ayrımcılık, diğer ayrımcılık türleri gibi eĢit olmayan, adaletsiz tutumlardan uzaktır. Batılı ülkelerde kadınlara seçilme kotalarının tanınması veya çalıĢanlara yönelik asgari ücretin kanun yolu ile güvenceye alınması pozitif ayrımcılığa örnek olarak gösterilmektedir (Demir, 2007, s. 13). Pozitif ayrımcılık kavramı, sosyal, ekonomik ve politik alanda doğuĢtan gelen fiziksel özellikleri ya da engelleri yüzünden toplumun büyük çoğunluğu tarafından dıĢlanmıĢ birey ve grupların mağduriyetini gidermek amacı ile ortaya atılan ve toplumsal eĢitliği sağlama amacı güden olumlu bir kavram olarak ifade edilmektedir (Arslan, 2006, s. 42). Ayrımcılık insanlığın var oluĢundan günümüze kadar kendisini çeĢitli toplumsal, kültürel ve inanç sistemleri etrafında inĢa etmiĢ bir düĢünce yapısıdır. Ayrımcılığa maruz kalan bireyler de kendi değer ve inançlarını koruma amacıyla çeĢitli savunma mekanizmaları geliĢtirmektedir. Ġnsanoğlunun

12

özgürlük ve eĢitlik arayıĢı ilk çağlardan itibaren süregelen bir mücadele olsa da her toplumun içinde diğerine oranla baskın bir grup mutlaka bulunmaktadır. Baskın grup elinde bulundurduğu güç ve imkânlar ile azınlık grubun üstünde daima bir baskı kurmakta ve ayrımcı bir tavır içerisinde bulunmaktadır. Ayrımcılık kavramı, esas ve yaygın olarak, insanlar arasındaki eĢitlik fikri ve ilkesinden kaynaklanmaktadır. Gerek hukuksal gerek insani olarak üzerinde bir söz birliği bulunduğu varsayılan bu ilke, her insanın doğuĢtan eĢit olduğudur (Çayır, 2012, s. 28-32). Ayrımcılık, bireyin sahip olduğu din, dil, ırk, siyasi görüĢ, cinsiyet, cinsel tercih gibi nedenlerden ötürü temelsiz bir ön yargıya muhatap kalarak içinde yaĢadığı toplumun hâkim ideolojisi sebebi ile dıĢlanması, ötekileĢtirilmesi ve hoĢgörüsüz muameleye tabi tutulmasıdır. Ayrımcılık kavramında birey dinsel, kültürel ve tarihsel ortaklıklar çerçevesinde birleĢir ve kendi kimliğini bu değerler üzerinden inĢa eder. Ortak değerleri taĢımayan bireyler ise nefret söylemleri aracılığı ile ayrımcılığa tabi tutulmaktadır. Benzer olmayanı dıĢlama ve ötekileĢtirme tutumu ayrımcılığın temel unsurlarından bir tanesini oluĢturmaktadır. “İlk sosyologlar (William G. Summer ve Franklin H. Giddens gibi) ayrımcılığı etnosentrizmin bir ifadesi, başka bir deyişle „benzer olmayanlardan hoşlanmama‟ ya işaret eden bir kültürel fenomen olarak görmüşlerdir” (Gordon, 1999, s. 51). Bir bireyi sadece Kürt olduğu için temel hak ve özgürlüklerden alıkoymak veya bir bireyin benimsediği mezhep yüzünden örneğin Alevi olması sebebi ile toplumda olumsuz bir tutuma maruz kalması ayrımcılığın örnekleri olarak gösterilebilir. Bireyin içinde bulunduğu topluma ait normlar ve kültürel değerler vasıtasıyla edindiği zihniyet yapısı ve bakıĢ açısı da ayrımcılığın meydana gelmesinde önemli bir etkendir. Bir Kürt‟e, Alevi‟ye veya bir Ermeni‟ye olan bakıĢ açısı bireyin içinde bulunduğu toplumsal değerler tarafından Ģekillendirilmektedir. BakıĢ açısı ve zihniyet iç içe geçmiĢ, birbirinden beslenen ve ayrımcılığın temelini oluĢturan iki anahtar kavramdır. BakıĢ açısı zihniyeti Ģekillendirir ve inĢa eder. Türkiye‟de, Yunan vatandaĢlara olan bakıĢ açısı tarihsel bir sürece dayanmaktadır. Gerek milli mücadele yıllarında yaĢanan savaĢlar gerekse cumhuriyet tarihinde meydana gelen ada krizleri, Yunanistan‟a karĢı olumsuz bir tutum benimsenmesine neden olmuĢtur. Bu olumsuz yaklaĢım yazılı ve görsel basının söylemlerinde pekiĢtirilerek taze tutulmuĢtur. Özellikle Türk futbol kulüplerinin Yunan futbol kulüpleri ile gerçekleĢtirdiği spor müsabakalarında kullanmıĢ olduğu milliyetçi ve militarist söylemler Yunanistan‟a karĢı olan ayrımcı tutumun

13

artmasına neden olmaktadır. Ayrımcı söylemler sadece ülke sınırları dıĢında yer alan birey ve gruplara karĢı değil yurt içinde de azınlık gruplara karĢı sıkça uygulanmaktadır. Yazılı basında Roman vatandaĢları anlatmak amacıyla kullanılan „çingene‟ ifadesi bile ayrımcı bir dilin varlığına iĢaret etmektedir. Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, 22 Temmuz 2010 tarihli „Yemezler‟ baĢlıklı köĢe yazısında Roman vatandaĢlar ile ilgili önyargıların hemen hemen hepsine yer vermektedir;

… Hiçbir kurala uydurulamamıĢlar, hiçbir sıkıntıya sokulamamıĢlar. Ne yaptılarsa para etmemiĢ, dövmüĢler, sövmüĢler, içeri tıkmıĢlar, ı ıh... …Roman, kural tanımazlığıyla vardır. Daha doğrusu, kendi kuralları vardır ama bunlar bizimkilere uymazlar. „DıĢarıdan bakınca‟ gürültücü, baĢıboĢ, serkeĢ, umursamaz, hatta tehlikeli, hatta ahlaksız görünürler. …. Oysa bu iĢin tadı, mezattan alınan, çoğu zaman da mezarlıktan araklanan çiçeği kıran kırana pazarlık ederek alıp satmaktadır. Bu insanlar „çiçek‟ satıyorlar, çiçek. Güzellik satıyorlar. Canım ara sıra esrar da satıyorlar ama artık o kadarcık da olacak(!) … Köstence'de „aĢırı esmer‟ bir kızla tanıĢmıĢtım, adı da Güllü... Türkçe de biliyor ya, konuĢmaya kalktık... Yekten „abe veresin beĢ dolarcık, ...... beni bir kerecik‟ dedi. Yüzüm kıpkırmızı olmuĢtu. O zamanlar toydum, onları tanımıyordum. Hayatı da tanımıyordum (Ardıç, 2010).

Yazar Roman vatandaĢları gürültücü, tehlikeli, ahlaksız, uyuĢturucu satıcısı ve kendini pazarlayan bireyler olarak toplum önünde damgalamaktadır. Toplumun büyük çoğunluğu tarafında benimsenmeyen, yasa dıĢı ve ahlak dıĢı suçlar, azınlık bir grubun karakteristik özellikleri gibi yansıtılmaktadır. Toplumun büyük çoğunluğunda Roman vatandaĢlara karĢı var olan önyargılı düĢünceler, tirajı yüksek ulusal bir gazetede yer almaktadır. Bu durum kitle iletiĢim araçlarının nefret söylemi unsurlarına meĢru bir zemin hazırladığının açık bir göstergesidir. Sonuç olarak ayrımcılık, çoğunluk grubun azınlık grup veya gruplara karĢı militarist, cinsiyetçi, etnik vb. söylemler yöneltmesi ile ortaya çıkan tarihsel bir süreci de içinde barındıran bir nefret söylemi kavramıdır. Gerek yazılı gerekse görsel medyanın hâkim ideolojinin söylemlerini haber dillerinde kullanması ayrımcılığı derinleĢtirmekte, pekiĢtirmekte ve normalleĢtirmektedir.

14

1.4.2. Önyargı

Önyargı, Ġngilizce‟de „prejudice ya da bias‟ kelimeleri ile tanımlanmaktadır. Her iki kavram da köklerini eski Fransızca dilinden almaktadır. Prejudice kavramının Latince karĢılığı adaletsiz ve haksızlık anlamı taĢıyan „prejudicium‟ sözcüklerinden türetilmiĢtir. Bias kelimesi de Antik Yunancada düĢmanlık, nefret, haksızlık ve zarar anlamına gelen „epikarsios‟ kavramına dayanmaktadır. Gündelik hayatta ön yargı kavramı sıradan, herhangi bir anlam barındırmayan, kanıta veya bir deneyime dayanmayan her türlü ön fikir olarak kullanılmaktadır (Ataman, 2012, s. 62-63). Kavramlar içerisinde yaĢadığı toplumun tarihsel, sosyal ve inanç sistemlerinin farklılık göstermesi ile değiĢikliğe uğramaktadır. Ġnsanlar diğer insanlara iliĢkin enformasyonu ayırt etmek veya gruplandırmak için ırk, cinsiyet, dini inanç, etnik köken gibi ayırt edici özellikler kullanmaktadır. Bu özellikler ile birlikte bireyin edindiği tecrübesiz ve gerçekçi olmayan bilgiler önyargının oluĢmasına sebep olmaktadır. Söz konusu olan gruplar için üretilen önyargılı söylem ve düĢüncelerde kimi zaman haklılık payı bulunmaktadır. Fakat inĢa edilen önyargılı söylemler tüm topluluğa atfedilmekte ve o topluluğun içerisin de yaĢayan tüm bireylere aynı tutum ve davranıĢ Ģekli ile yaklaĢılmasına neden olmaktadır (Göregenli, 2013, s. 29). Önyargı kavramı da tarihsel bir süreç içerisinde meydana gelen önemli toplumsal olaylardan etkilenerek belirli bir değiĢim göstermektedir. Antik Yunanda önyargı, önceki karar ve tecrübelere dayanan bir duygu edimi manası barındırırken Ġngilizcede ise gerçekler hakkında herhangi bir inceleme ve araĢtırma yapmadan hüküm verme anlamı taĢımaktadır. Önyargı yanlıĢ veya eksik bir Ģekilde hatalı bir yargılama süreci sonrası ortaya çıkan, belli bir grubu veya o grubun tekil kiĢilerine karĢı olumsuz bir Ģekilde geliĢtirilen duygu edimi olarak tanımlanmaktadır (Paker, 2012, s. 42). Önyargının günümüzde içerdiği anlam ise aydınlanma döneminde ortaya çıkmıĢtır. Gerçekliğin ve akılcılığın düĢmanı olarak ilan edilen önyargı 18. yüzyılda herhangi bir etnik, ırksal ve cinsiyetçi kavramı içermemektedir. Daha çok dine dayalı bağnaz düĢünce sistemini benimseyen bireylere atfedilen bu sözcük 20. yüzyılda ulus devletlerin ortaya çıkması ile beraber cinsiyetçi, etnik ve ırksal söylemlerde de kendisine yer bulmuĢtur (Harlak, Önyargılar, 2000, s. 7- 9). Önyargı konusunda ilk araĢtırmaları yapan Allport ise bu kavramı “bir gruba dahil ve böylelikle o gruba atfedilmiş karşı çıkılabilir özelliklere sahip olduğu varsayılan bir kişiye yönelik, yalnızca kişinin o gruba ait olmasından kaynaklanan, yön değiştirmiş ya

15

da düşmanca tavır” (Hogg M. A., 2007, s. 47) olarak tanımlamaktadır. Günlük yaĢamda önyargı kavramını sıradan, iyi ya da kötü bir yargı içermeyen, herhangi bir kanıta, bilgi ve deneyime dayanmayan her türlü „ön fikir‟ anlamında kullanılmaktadır (Çayır, 2012, s. 32). Önyargı sonucunda bireyin zihninde oluĢan fikir, diğer grup ve bireylere karĢı ayrımcı tutum benimsemesine neden olmaktadır. Ayrımcılık ve önyargı benzerlik gösteren iki kavram olsa da bazı alanlarda farklılıklar taĢımaktadır. Önyargı bireyin zihninde beliren bir düĢünce olarak önceden varılmıĢ yargılardır, ayrımcılık ise bu önyargının davranıĢa dönüĢmüĢ Ģeklidir (Ataman, 2012, s. 49). Önyargı evrensel bir duygu olmakla beraber tüm toplumların sahip olduğu ve baĢka bir toplum için ürettiği genellikle olumsuz söylemler ile yüklü duygu kalıplarıdır. Toplumun gündelik hayatında var olan önyargı, herhangi bir siyasi ve askeri durum karĢısında gün yüzüne çıkmaktadır.

Ötekine ilişkin kalıpyargı, önyargı ve imgeler, aslında barış zamanlarında pek zararlı değildirler. Ancak uygun bir durumda ortaya çıkmak ve olumlu kültürel diyalogları engellemek için bir halkın ortak belleğinde hazır halde beklemektedirler. İlginç yanı, istisnasız hemen hemen her kültürde de bu yargılara rastlanılmaktadır (Akpınar, 2006, s. 16).

Önyargı kavramının oluĢum aĢamasındaki en büyük etken Ģüphesiz kalıp yargılardır. Bireyin çevresini ve yaĢadığı toplumu anlamlandırma sürecinde, fiziksel objelerde olduğu gibi diğer birey ve grupları kategorize ederek sınıflandırmaktadır. Birey çevresinde yer alan baĢka birey ve grupları kolay bir Ģekilde tanımlamak için kalıp yargılara ve önyargıya baĢvurmaktadır. Önyargı kavramı bireyleri üye oldukları gruplara göre bir değerlendirmeye tabi tutmaktadır. Belirli bir yabancı grup hakkında önceden üretilmiĢ dogmatik ve olumsuz söylemler içeren önyargı bireyin o gruba karĢı tutum ve davranıĢlarını belirlemektedir (Bilgin, 1994, s. 172). Önyargı ve ayrımcılık kavramları her ne kadar batılı ülkeler tarafından benimsenmiyor olsa da etnik ve dinsel alanlarda kendisine hala yer bulabilmektedir. Etnik önyargıya örnek olarak, Verkutyen‟ın Almanların Türklere karĢı bakıĢ açısını incelemek için yaptığı araĢtırmada; Türklerin evlerini temizlemekten yoksun olduğu, çocuklarına karĢı olan ilgisinin eksik olduğu ve toplumsal ahlak kuralları dıĢında hareket ettiğine yönelik söylemlerin Alman vatandaĢlar arasında yaygın olduğunu söylemektedir (Verkuyten, 2001, s. 47-49). Alman vatandaĢların Türkler hakkında sahip olduğu olumsuz aĢırı duygu edinimi zihinlerinde Türklere karĢı var olan önyargılardan kaynaklanmaktadır.

16

Önyargı sadece etnik söylemlerde değil aynı zamanda dinsel inanıĢ biçimlerindeki farklılıklarda da kendisini göstermektedir. Ġnanç sisteminin iĢlevlerinden bir tanesi gruplara arası iletiĢim ve iĢbirliğini sağlamak, aynı zamanda da büyütmektir. Bu bakımdan inanç sistemleri genetik olarak benzer olmayan bireylerin iĢbirliğine girmesini ve daha sonra aynı grubun üyeleri olmalarını ve kendi inanç anlayıĢını hâkim kılmak istemektedir. Grup içi iletiĢim ve iĢbirliği ne kadar güçlü olursa baĢka inançlara olan olumsuz söylem ve davranıĢlar bir o kadar fazla olacaktır. Bu bağlamda birey baĢka inanç ve görüĢlere karĢı kendi inanç sisteminin inĢa ettiği olumsuz önyargılara sahip bir bakıĢ açısı geliĢtirecektir. Dinler kendi inanç sistemlerini hâkim kılmak ve sürekliliğini sağlamak adına grup içi iletiĢimi güçlü kılmaktadır. Aynı dine mensup bireyler arasındaki güçlü iletiĢim, diğer din ve mezheplere karĢı olan tutumu önyargılı Ģekilde inĢa etmektedir. Bir baĢka ifade ile aynı dine mensup bireylerin diğer din ve mezheplere karĢı geliĢtirdiği önyargılı tutumlar, grup içerisindeki özdeĢleĢmeyi ve bağlılığı artırmaktadır. (Yılmaz, 2015, s. 29). Her türlü dini inanç Ģekli veya etnik kimlik sahipliği kendi varlığını sürekli kılmak veya kendi cemaatlerini güçlendirmek adına önyargılı tutum ve davranıĢlara sahiptir. Günümüzde önyargılı tutumlar neredeyse her alanda kendisini göstermektedir. Fakat siyaset ve futbol önyargılı söylemlerin en sık dile getirildiği alanların baĢında yer almaktadır. Parti idarecilerinden, sempatizanlarına kadar her kesim nefret söylemlerini sıkça kullanmaktadır. Yazılı ve görsel basın bu tür söylemleri tekrar ederek normalleĢtirmekte ve meĢrulaĢtırmaktadır. Sol görüĢü benimsenmiĢ bir parti yöneticisi, partisinin ideolojik kimliğini, sağ görüĢlü parti yöneticilerine karĢı geliĢtirdiği önyargılı, ayrımcı bir dil üzerinden inĢa etmektedir. Aynı durum sağ görüĢlü parti yöneticileri tarafından da kullanılmaktadır. Önyargılı söylemlerin en çok kullanıldığı diğer bir alan ise Ģüphesiz, yazılı ve görsel basında yer alan spor/futbol haberleridir. Türk futbol kulüplerinin ve A Milli Futbol Takımı‟nın Avrupada oynadığı müsabakalar, önyargılı söylemlerin en sık dile getirildiği alanların baĢında yer almaktadır. Herhangi bir Türk futbol kulübünün baĢka bir ülke kulübü ile oynadığı müsabaka öncesi, müsabaka anı ve sonrası söylemler tarihten gelen düĢmanlığı tazelemekte, önyargılı tutumları ise pekiĢtirmektedir. Önyargı kavramı bir toplumun kendi kültürel ve toplumsal değerleri etrafında Ģekillenmektedir. Bireyin içinde bulunduğu gruba aideti, grubun sahip olduğu her türlü olumlu ve olumsuz görüĢü benimsemekten geçmektedir. Birey kendi kimliğinin inĢasında grubun benimsediği

17

görüĢleri kullanmaktadır. Bu bağlamda bir gruba karĢı olan önyargılı görüĢ belli bir yargılama sürecine tabi tutulmadan kanıksanmaktadır. Bu duruma ek olarak nefret söylemi ve unsurları kendisini kuĢaktan kuĢağa aktarmakta ve varlığını sürdürmektedir. Bu bağlamda kitle iletiĢim araçları toplumsal norm ve kodların koruyucusu rolü üstlenmektedir. Kitle iletiĢim araçlarından televizyon, gazete, sinema ve sosyal medya aracılığı ile toplumsal değerler ve kurallar sıkça hatırlatılmakta ve aksi bir olaya karĢı toplumsal önyargı diri tutulmaktadır.

1.4.3. Kalıp Yargılar (Stereotipler)

Kalıp yargı olarak Türkçeye çevrilmiĢ olan stereotip kelimesi Latince katılık anlamına gelen „stereos‟ ile iz anlamına gelen „tupos‟ kelimelerinin birleĢimi ile meydana gelmiĢ bir kavramdır (IĢık, 2012, s. 166-167). Kalıp yargı kavramı ilk defa 1922 yılında Lipman, tarafından kullanmıĢtır. Lipman‟a göre göre kalıp yargılar sosyal sınıfları betimleyen beyindeki resimlerdir. Toplumun genelinden farklı eğilimlere sahip olan bireyler yine o toplum değerleri tarafından inĢa edilen kalıp yargılar tarafından ayrımcılığa maruz bırakılmaktadır. Belli bir grubu sevmemek önyargıya dâhil olurken o grubu sevmemenin nedenlerini ise kalıp yargılar oluĢturmaktadır. Sosyal psikolojide ise kalıp yargılar bireyin sahip olduğu etnik kimlik, ekonomik ve sosyal statüsü, engellilik durumu ve yaĢ gibi etkenlerden ötürü temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması olarak açıklanmaktadır (Budak, 2000, s. 49). Lipman‟a göre bireyin tavrı, tutumu ve davranıĢları gerçek dünyadan elde edilen olgular değildir. Gerçek dünya büyük ve karmaĢık olaylar dizini etrafında Ģekillenmektedir. Bu bağlamda toplum içindeki birey kültürel değerleri etrafında kendi duygu ve düĢence dünyasını inĢa eder (Perry, 2000, s. 42). Lipman, kalıp yargıların değiĢime karĢı katı bir tavır sergileyen, toplumsal duygu ve değerler sonuncunda inĢa edildiğini belirtmektedir. Bireyin içinde yaĢadığı toplumu, kendisini ve diğerlerini daha iyi anlamak adına zihninde oluĢturduğu kategorik düĢünme yetisinin, kalıp yargı üretme sürecinde etkili olduğunu ifade etmektedir (ÇoĢgun, 2004, s. 28). Bu sebeple her toplum kendi değer, inanıĢ ve normlarına göre kalıp yargı üretme konusunda değiĢiklik göstermektedir.

Kalıp yargı, herhangi bir birey veya grubun üyelerine yönelik basite indirgenmiĢ, genelleĢtirilmiĢ ve grubun tüm üyelerinin paylaĢtığı düĢünülen olumlu veya olumsuz özellikler barındıran Ģematik bir düĢünce sistemi olarak tanımlanabilmektedir. Kısaca

18

kalıp yargılar bir grubun karakteristik ve fiziksel özelliklerini barındıran Ģema olarak adlandırılmaktadır. Bireyin bir grup veya baĢka bir birey için zihninde tasarladığı Ģema inanç biçimi, etnik ve kültürel değerler etrafında Ģekillenen bir analiz tablosudur. Birey bu sayede bir kiĢi veya grubu sınırlı bilgiler etrafında kolay bir Ģekilde anlamlandırmaktadır (Hogg, Vaughan 2007, s. 54-55). Kalıp yargılar bireyin sahip olduğu cinsiyet ve cinsel tercihlerinden baĢlayarak, etnik kimlik, dini inanç ve kültürel değerler etrafında Ģekillenmektedir. Kalıp yargılar bireylerden çok gruplara karĢı geliĢtirilen çoğunlukla olumsuz söylem ve düĢünceler ile dolu bir nefret söylemi aracıdır. Tüm “Kürtler vatan hainidir” veya bütün “Çingeneler hırsızdır” gibi olumsuz söylemler ile yüklü kalıp yargılar olumsuz duygu ve düĢünceler etrafında Ģekillenmektedir. Kalıp yargıda göz ardı edilen bireysel özellikler tüm grup üyeleri ile özdeĢleĢtirilmekte ve bireyin grubu tanımlamasında bu tür negatif söylemler etkili olmaktadır. Bu sebeple kalıp yargılar ile birey kendi konumunu meĢrulaĢtırırken baĢka gruplara yönelik tarafsız ve dengeli bir muhakeme yetisinden mahrum kalmaktadır (Harlak, 2000, s.78). Birey kendisinin ve toplumun saygınlığını artırmak adına, tarafsız olmayan ve içinde ön yargıyı barındıran bir savunma mekanizmasını kalıp yargılar aracılığı ile etkin kılmaktadır. Kalıp yargılar, kaygı düzeyini azaltmak adına önemli bir savunma mekanizması haline gelmiĢtir (Bilgin, 1996, s.47). Bu süreç ile bireyin baĢka bir birey veya gruba karĢı inĢa ettiği söylem, duygu ve davranıĢ biçimleri rutin bir hale gelerek kliĢeleĢmektedir. Rutin bir süreklilik kazanan söylem ve davranıĢlar toplum nezdinde normalleĢmektedir. Kalıp yargıların peĢin verilmiĢ hükümler, tecrübe ve eksik bilgiden doğdunu belirten Tezcan, bu söylemlerin kuĢku ve eleĢtirel bir bakıĢ açısından uzak olduğunu dile getirmektedir. KalıplaĢmıĢ düĢünceler duygusal ve mantıksız kanaatler sonucu ortaya çıkan herhangi bir eleĢtiri süzgecinden geçirilmeden yabancı/öteki gruplar üzerinde genelleĢtirilmektedir (Tezcan, 1974, s. 33). Kalıp yargıları çoğunlukla belirli bir gruba yönelik üretilmiĢ genel bir düĢünce örüntüsü halindeki betimleyici veya emredici ifade Ģekilleri olarak tanımlamak mümkündür.

Kalıp yargılar inĢa edilirken, gruplar arasındaki iletiĢim ve iliĢki biçimi, grupların birbirlerini algılama ve anlamlandırma tarzları büyük bir öneme sahiptir. Tezcan kalıp yargı oluĢumunda genelleĢtirme eğilimi ve özelleĢtirme eğilimi olarak iki önemli kavramın varlığına dikkat çekmektedir. GenelleĢtirme eğilimi bir bireyin karakteristik ve fiziksel olarak sahip olduğu özellikleri onun ait olduğu tüm gruba atfetmesi olarak

19

tanımlamaktadır. Örnek olarak kısa boylu, fesat ve arabozan bir akrabaya sahip olan birey tüm kısa boylu insanları aynı kategori içerisinde Ģematize etmektedir. Burada bir antipatiyi tecrübe ettiğimiz birey üzerinden bir kitle hakkında eleĢtirel ve tarafsız bir düĢünce geliĢtirmeden duygusal tutumla genelleĢtirme söz konusudur. ÖzelleĢtirme eğiliminde ise, bir grup, etnik kimlik veya dinsel inanç hakkında sahip olduğumuz düĢünce ve kanaatleri, o gruba, etnik kimliğe ve dini inanca üye olan bireylere uygulanması olarak tanımlanmaktadır. Avrupa ve Amerika‟da yaĢayan Müslüman bir kiĢinin Ġslamofobik bir yaklaĢımla terörist atfedilmesi veya bir Türkün barbar olarak nitelendirmesi özelleĢtirme eğilimine örnek teĢkil etmektedir (Tezcan, 1974, s. 77-78).

Kalıp yargı kavramı (stereotipler), sıklıkla önyargı ile karıĢtırılmaktadır. Önyargı ve kalıp yargı birbirinden farklı olmakla beraber birbirini tamamlayan iki kavramdır. Her ikisi de sosyal gerçekliği ortaya çıkarmada önemli bir etkendir. Kalıp yargı da önyargı da bireyin sahip olduğu gerçekliğe iliĢkin sosyal ve zihinsel temsilleri biçimlendirme iĢlevi görmektedir. Kalıp yargılar, belirli bir nesne ya da gruba iliĢkin bilgi boĢluklarını dolduran, böylece onlar hakkında karar vermeyi kolaylaĢtıran, önceden oluĢturulmuĢ birtakım izlenimler ve zihnimizde inĢa ettiğimiz imgelerdir. Kalıp yargılar, azınlık bir grubun tüm üyelerinin aynı kiĢisel özelliklere sahip olduğuna kanaat getirmektedir. Bireyin sahip olduğu kiĢisel özellikler yok sayılmakta ve birey ait olduğu grup ile özdeĢleĢtirilmektedir (Çayır, 2012, s. 32-34). Kalıp yargılar hem olumlu hem de olumsuz söylemler üretirken ön yargı sadece olumsuz söylemler üzerine inĢa edilmektedir. Almanların ırkçı olduğu söylemi önyargı ve kalıp yargıyı içerirken yine Almanların çalıĢkan ve disiplinli olduğu söylemi kalıp yargıyı dile getirmektedir.

Bireyler yaĢadıkları çevreyi daha iyi anlayabilmek için etrafındaki olayları kategorize etme ihtiyacı duymaktadır. Kalıp yargılarda kategorize etme iĢlevini gerçekleĢtirebilmek amacıyla toplumsal değer yargıları çerçevesinde üretilmektedir. Günümüzde baĢta Avrupa ülkeleri diğer batılı ülkelerin Ġslam dinini terör ile özdeĢleĢtirmesi ve Müslümanları da potansiyel terörist olarak görmesi kalıp yargı içerisinde yer almaktadır. „SarıĢınlar aptaldır‟, „kadınlar araba kullanamaz‟, „erkeler ev iĢi yapmaz‟ gibi söylemler kalıp yargı kavramına örnek teĢkil etmektedir. Kalıp yargılar bireyin dünyaya gelmesi ile baĢlamaktadır. Bebeğin sahip olduğu cinsiyet ona karĢı uygulanacak kalıp yargı türevlerini de belirtmektedir. Bebeğin giyeceği kıyafet renginden, oyuncak türüne kadar her türlü aĢama toplum tarafın belirlenmektedir. Erkek

20

çocuklara ebeveynleri tarafından pembe renkli kıyafetler alınmaz iken ebeveynler kız çocuklar için araba veya futbol topu gibi oyuncaklar tercih etmemektedir.

Kalıp yargılar bireyin dünyaya gelmesi ile baĢlamakta ve hayatının her evresinde ona eĢlik etmektedir. Erkek çocuklara ilerleyen yaĢlarda evi geçindirme, baba olma ve korumacı bir karakter modeli biçilirken kız çocuklarına ise erkek çocuklarına oranla daha pasif olmaları ve anneliğin gerektirdiği yumuĢak baĢlı, itaatkâr bir birey olma rolü verilmektedir. Birey bu davranıĢları sorgulamadan uygulamakta ve kalıp yargıların devamlılığını sağlamaktadır. Bu durumun sonucu olarak kalıp yargılar toplum nezdinde meĢruiyetini kazanmaktadır. Kalıp yargılar sadece cinsiyet temelli sorunlar üzerinden değil bireyin sahip olduğu etnik köken üzerinden de üretilmektedir. Toplum içinde çoğunluk olan grubun azınlık grup hakkında inĢa ettiği olumsuz söylemler de kalıp yargılar içerisinde yer almaktadır. Ortak etnik kökene sahip olan gruplar kendi etnik kimliklerini üstün görürken diğer etnik kimliklere karĢı kalıp yargılar geliĢtirmektedir. Hitler‟in ari ırk anlayıĢı veya Kürt vatandaĢların terör örgütü PKK ile özdeĢleĢtirilmesi, Alevi vatandaĢların dinsiz olarak lanse edilmesi ülke içinde inĢa edilen kalıp yargılara örnek teĢkil etmektedir. Kalıp yargıların bu denli yaygın ve kanıksanmıĢ olması yazılı ve görsel basının kullandığı milliyetçi ve cinsiyetçi söylemler ile paralellik göstermektedir. Kitle iletiĢim araçlarının kalıp yargıları kullanarak bireylerin zihninde inĢa ettiği önyargılı düĢünceler ayrımcılığa dönüĢmekte ve azınlık grupların temel hak ve özgürlükleri kısıtlanmaktadır. Yazılı ve görsel basın tarafından normalleĢtirilen kalıp yargılar azınlık gruplara karĢı olan düĢmanca tutumu artırmakta, bu sayede egemen kimliğin rızasını yeniden üretmektedir.

1.4.4. Homofobi

Cinsel yönelimler, bireyin sahip olduğu cinsel tercihlerini belirlemektedir. Cinsel tercihler ise bireyin toplum içerisindeki statüsünü ve saygınlığını belirleyen bir sosyal davranıĢ Ģekli olarak gündelik hayat pratikleri arasında yer almaktadır. Homofobi kavramının tanımlanmasında bireylerin cinsel yönelimleri ve cinsel tercihlerini açıklamak gerekli olacaktır. EĢcinsellik çatı bir kavramdır. KiĢinin kendi hemcinsine yönelik duygusal, fiziksel ve cinsel anlamda bir yakınlık duyması anlamına gelmektedir. Kadın ve erkek eĢcinsel için farklı kavramlar kullanılmaktadır. Lezbiyen, Antik Yunan Ģairi Sappho‟nun yaĢadığı Lesbos ( Midilli) adasından türemiĢ bir kelime

21

olmakla beraber kadın eĢcinselliğini anlatan bir kavram olarak literatürde yer almaktadır. Erkek eĢcinselliğini ifade eden gey kavramı da iki erkeğin arasında gerçekleĢen duygusal, fiziksel ve cinsel bağı nitelemektedir. Hem kendi cinsine, hem de karĢı cinse yönelik duygusal, fiziksel ve cinsel yönelimi olan bireyler içinde biseksüel kavramı kullanılmaktadır. Cinsel, fiziksel ve duygusal manada yönelimleri karĢı cinse olan bireyler için de heteroseksüel kavramı kullanılmaktadır (Aydın, 2008, s. 104-105).

EĢcinsellik insanoğlunun varlığından günümüze kadar uzanan her toplum içinde var olmuĢ ve toplumların kültürel normlarına göre değiĢiklik göstermiĢtir. Antik Yunan‟daki katı sınıfsal ayrım ve kölelik sisteminden dolayı eĢcinsel iliĢkiler yaygın ve makbul bir konumda yer almaktaydı. EĢcinsel iliĢki sırasında yetiĢkin erkek genç partnerine erkeklik sıvısı aktarmaktaydı. Bu iliĢki duygusal bağdan uzak olarak çiftlerin erkek olma yolunda önemli bir adım atması olarak görülmekteydi (Oksaçan, 2012, s. 64-66). EĢcinsel iliĢkilerin kabul gördüğü toplumlar olduğu bu iliĢki türünü benimseyen ve lanetleyen toplumlar çoğunlukta yer almaktadır. Hindistan‟da yaĢayan bazı kabileler eĢcinselliği yasaklamıĢtır. Kabilelerin inançlarına göre eĢcinsel iliĢkiler Tanrılarının lanetine yol açmıĢtır. Benzer bir görüĢ ZerdüĢt inancında da mevcuttur. EĢcinsel iliĢki büyük günah olarak görülmüĢ ve ZerdüĢt toplum içinde kesinlikle yasaklanmıĢtır. Ġlahi dinlerin de eĢcinselliğe bakıĢ açısı büyük oranda benzerlik göstermektedir. Tevrat‟ta iki çıplak erkeğin birbirlerine bakmasının sakıncalı olduğu dile getirilmiĢtir (Oksaçan, 2012, s. 23-24). Ġslam dini de eĢcinsel iliĢkiyi yasak kılmıĢ ve Kutsal Kitabı Kur‟an-ı Kerim‟de bu konu ile ilgili çeĢitli ayetlere yer vermiĢtir. Kur‟an-ı Kerim‟de eĢcinsellik ile ilgili konular Lut peygamberin kavmi ile örneklendirilmiĢ ve bu ayetlerde yasak edilmiĢtir. Lut peygamber halkına “Sizden önce âlemlerden hiçbir kimsenin yapmadığı çirkin işi mi yapıyorsunuz? Hakikaten siz kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Hayır, siz haddi aşan bir toplumsunuz” (Kur'an-ı Kerim, Araf 80-81) diye seslenmiĢ ve eĢcinselliğin Ġslam dininde haddi aĢmak olduğunu dile getirmiĢtir. Diğer bir ayette ise Lut peygamber halkına hitaben “Göz göre göre, o çirkin işi mi yapıyorsunuz?” “Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi varıyorsunuz? Doğrusu siz ne yaptığını bilmez bir toplumsunuz” (Kur'an-ı Kerim, Neml, 54-55) diyerek erkekler arasındaki eĢcinsel iliĢkinin çirkin bir eylem olduğunu ifade etmektedir. Semavi ve diğer dinlerin eĢcinsel iliĢkiye karĢı olan bu tutumu homofobi kavramının geliĢmesine neden olmaktadır. Homofobi kavramı, ilk kez 1972 yılında psikolog George Weinberg

22

tarafından kullanılmıĢtır. Weinberg, homofobiyi “eşcinsellere yakın olma korkusu” olarak tanımlamıĢ, ayrıca homofobi terimini çoğunluk grubun azınlık bir gruba yönelik önyargısı olarak vurgulamıĢtır (Oyman, 2010, s. 5). Fakat homofobi kavramı da eĢcinsel bireyler tarafından benimsenmemekte ve eĢcinsel olma halinin sosyolojik bir olgu olmaktan çıkartılıp bireysel bir cinsel tercihin sonuçları olduğunu ileri sürmektedir. Çok yönlü olarak ele alınması gereken bu sosyal olgu bireysel özelliklere atfedilerek sorunun nedenlerini anlamada getirilen açıklamalar yetersiz kalmaktadır.

Toplumların sahip olduğu dinsel, kültürel ve sosyal değerler söylemlere yansımaktadır. Bu sebeple eĢcinselliğe olan bakıĢ açısı da kelimelerde ve anlamlarda kendisini göstermektedir. EĢcinsel kelimesi Türk Dil Kurumu‟nca, “Aynı cinsin bireyleri arasında kurulan cinsel nitelikteki duygusal ya da bedensel bağlılık”, “Aynı cinsiyetteki bireylere karşı cinsel ilgi duymayla belirgin cinsel sapıklık, homoseksüelite” olarak tanımlanmaktadır (www.tdk.gov.tr, 2006). Türk Dil Kurumu‟nun da açıkça belirttiği gibi eĢcinsel olma bir sapkınlık hali olarak ifade edilmektedir. Toplumsal normlar doğrultusunda belirlenen cinsel tercihlerin dıĢında yer alan bireyler sapık ve sapkın gibi kalıp yargılara maruz bırakılmıĢtır. Türk Dil Kurumu‟nun tanımladığı eĢcinsel kelimesi de toplum değerleri süzgecinden geçirilerek verilmekte ve bu durumda homofobinin yaygınlaĢmasına neden olmaktadır. Benzer bir Ģekilde Ġngiltere ve Amerika‟da eĢcinsel erkek bireyleri aĢağılamak amacıyla kullanılan queer tanımlaması garip, tuhaf ve acayip anlamlarına gelmektedir. Bu kelime aynı zamanda argo olarak da „ibne‟ anlamı taĢımaktadır (ġeyda Öztürk, 2014, s. 5). Toplumların sahip olduğu cinsel normlar dıĢında hareket eden her birey kendi dili içerisinde aĢağılanmakta ve önyargılı bir düĢünce sistemine mahkûm edilmektedir. Homofobi ruh sağlığı alanında birçok farklı nesne ve durum için kullanılan fobi kavramını, yani yersiz ya da abartılı, gerçekçi olmayan korkuyu çağrıĢtırmaktadır. „Homo‟ eĢ ve benzer anlamlarında kullanılan denk manası taĢıyan bir kavramdır. Homofobi, 1960‟larda ilk kullanıldığında eĢcinsellerin (homoseksüellerin) yakınında, çevresinde bulunmasıyla ilgili korkuyu ifade etmek için, yine bu korkuyu duyan kiĢiler tarafından ortaya atılmıĢtır. Kullanımının yaygınlaĢmasıyla, özellikle eĢcinsel özgürleĢme hareketi tarafından benimsenmesiyle psikolojik anlamda korkunun ötesinde yeni anlamlar kazanmıĢtır. Yaygın kullanımı ile homofobi, eĢcinseller veya eĢcinsel davranıĢlarla ilgili korkunun yanı sıra, tiksinti veya nefret hissi, aĢağılayıcı, yargılayıcı, suçlayıcı, yasaklayıcı tutumlara karĢılık gelmektedir

23

(BaĢar, 2013: s.7). EĢcinsel olma halinin bir hastalık, sapıklık, bağımlılık ve sapkınlık olarak adlandırılmasında bilimsel çalıĢmaların da etkisi göz ardı edilemez. Tıbbın, bireyleri cinsel tercihlerine göre homoseksüel ve heteroseksüel olarak kategorize etmesi, toplumların cinsel tercihlerinden dolayı ayrıĢmasına sebep olmuĢtur. Psikiyatri biliminin eĢcinselliği bir patoloji olarak ele alması, eĢcinsel birey ve gruplara karĢı oluĢan olumsuz söylemlere bilimsel bir temel hazırlamıĢtır (Herek, 2007, s. 353-359). Bu uygulamalara örnek olarak:

İkinci dünya savaşından sonra düzenlenen DSM (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders – Zihin Bozukluklarının Teşhis ve İstatistik Rehberi)‟nin ilk versiyonunda eşcinsellik, madde kullanımı ve cinsel bozukluklarla birlikte sosyopatik kişilik bozukluğu sınıflandırmasına dâhil edildi. Bu dönem boyunca, eşcinsel bireyler psikiyatrlar tarafından çeşitli terapi yöntemleri kullanılarak tedavi edilmeye çalışıldı. Hatta bu tedavi yöntemlerinin yetersiz kaldığının düşünüldüğü durumlarda, hormon enjekte etmek, tersine koşullandırma, lobotomi (bir lobun kesilip çıkarılması), elektroşok ve hadım etme gibi daha şiddetli yöntemler de kullanılarak eşcinsel bireyler “iyileştirilmeye” çalışıldı (Çolak, 2009, s. 8).

EĢcinsel birey ve gruplara karĢı var olan olumsuz söylemlerin bilim dünyası tarafından da desteklenmesi dünya çapında eĢcinsel bireylere karĢı nefret söyleminin artmasına ve nefret suçlarının iĢlenmesine neden olmuĢtur. Homofobik söylem ve saldırıların bireyin sahip olduğu cinsiyet, dini inanç, eğitim durumu, yaĢ ve toplum geleneklerine olan bağlılığı ile yakın bir iliĢkisi bulunmaktadır. Fakat Kisney‟in cinsel tercihler hakkında yaptığı araĢtırmaya kadar eĢcinselliğin bir psikolojik hastalık ve sapkınlık olduğu kanısı bilim dünyasında ve toplum nezdinde kabul görmüĢtür. Ġnsan dıĢı varlıklar üzerinde yaptığı çalıĢma sonunda eĢcinsel olma halinin tüm canlılarda görülen ortak bir davranıĢ olması Avrupa ve Amerika bilim dünyasında eĢcinsel birey ve gruplara yönelik olumsuz yaklaĢımın değiĢmesine neden olmuĢtur (Herek, 2007, s. 371). Cinsel tercih seçimi olarak heteroseksüelliğin dayatıldığı her toplumda eĢcinsel bireylere karĢı kalıp yargılar ve önyargılar bulunmaktadır. Cinsel tercihi sadece bireyin karĢı cinsi ile yaĢamasını doğru bulan bir düĢünce sistemi, farklı cinsel tercihlere karĢı oldukça sert ve katı bir tutum sergilemektedir (Meleke, 2016, s. 21). Kadın ile erkek arasında net bir Ģekilde tanımlanmıĢ toplumsal cinsiyet rolleri eĢcinsel bireylere yönelik sergilenen düĢmanca tutum ve davranıĢların temelini oluĢturmaktadır. Toplumsal değerlere ve evlilik gibi geleneksel kurumsal yapıların devamlılığına tehlike olarak

24

görülen eĢcinsel bireyler, saldırgan davranıĢlara maruz kalmaktadır. EĢcinsel bireylere yönelik saldırganca bir davranıĢ içerisinde bulunan birey, toplumsal erkeklik rollerini yerine getirdiğini düĢünmekte ve düĢmanca tavırlarını toplumun çıkarları bütünleĢtirmektedir (Franklin, 2000, s. 340-343). Bu sebeple nefret söylemi ve nefret suçları içerisinde homofobik yaklaĢımlar önemli bir yer tutmaktadır. Fakat söylemler her toplumda değiĢiklik göstermektedir. Bir toplumun benimsediği dini inançlar ve sahip olduğu gelenekler o coğrafyadaki yaĢayıĢ biçimini ve söylemlerin oluĢumunu etkileyen en temel unsurlardır. Bu unsurlar bazı konular için neredeyse evrensel düzeyde benzerlik göstermektedir. Cinsel tercihlerde bu unsurların içerisinde büyük bir öneme sahiptir. EĢcinsellik, hiçbir ortak etnik kimlik veya ortak bir din mensupluğu gibi kimlik birlikteliklerine bakılmaksızın, eĢcinsel bireylerin içinde bulundukları toplum tarafından damgalanmasına, önyargılı bir tutuma maruz kalmasına ve dıĢlanmasına sebep olmaktadır.

Homofobik yaklaĢımın yaygın olduğu toplumlarda cinsel tercih özgürlüğünü savunmak veya eĢcinsel bireylerin de kendilerini özgür bir Ģekilde ifade etmesi gerektiğini dile getirmek bu tür damgalamalara ve dıĢlanmalara maruz kalmaya yeterli bir sebep oluĢturmaktadır. Bu sebeple toplumların büyük bir kısmı farklı cinsel tercihleri kabul etmemekte ve tercihleri farklı olan bireyleri ötekileĢtirmektedir. Fakat cinsel tercihlerin farklılığına verilen tepki cinsiyetler arasında değiĢiklik göstermektedir. Kadın eĢcinselliği olarak adlandırılan lezbiyenlik erkek eĢcinselliğine oranla daha az nefret söylemine ve nefret suçuna maruz kalmaktadır. Erkek eĢcinselliği yani geylik aĢağılanma, hakaret, dıĢlanma ve Ģiddetle çok daha sık karĢılaĢmaktadır. Bu durum eril anlayıĢın hâkim olduğu toplumlardaki kadın eĢcinselliğine olan bakıĢ açısını yansıtmaktadır. Eril anlayıĢın hüküm sürdüğü toplumlarda kadının evlilik dıĢı yaĢadığı heteroseksüel iliĢkiler daha tehlikeli olarak görülmekte fakat eĢcinsel bir iliĢki içerisinde olması ilk duruma nazaran tehlikesiz görülmektedir. Ayrıca kadın eĢcinselliğinde yaĢanan cinsel iliĢkisi sırasında kadınların zevk alamayacağı veya almadığı düĢüncesi lezbiyenliğe olan bakıĢ açısının daha hoĢgörülü bir Ģekilde geliĢmesine neden olmaktadır (Tuna, 2004, s. 11-12).

Kitle iletiĢim araçları, bireyin cinsel kimliğinin belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Kitle iletiĢim araçları toplum içerisinde hakim olan cinsel kimlik anlayıĢını erkek egemen söylemi ve iktidarın yardımı ile bireylerin bilinçlerine

25

yerleĢtirmektedir. Kitle iletiĢim araçlarında yaĢanan teknolojik geliĢmeler, erkek egemen söylemini ve homofobik söylemleri daha kalabalık bir kitleye çok kısa zamanda iletebilmektedir. Sanal bir ortamda var olan yeni medya aracılığı ile mobil iletiĢim araçları, nefret söylemlerini hızlı bir Ģekilde yaymakta ve nefret suçunun daha hızlı oluĢmasına ve meĢru bir zemine oturmasına yardım etmektedir. Yeni medya ile beraber ortaya çıkan nefret söylemi ve beraberinde gelen nefret suçları sadece kendi ülke sınırları içerisinde değil uluslararası bir boyut kazanmaktadır (Özarslan, 2013, s. 353- 356). Nefret söylemini kitlelere hızlı bir Ģekilde yayan, kitleler üzerinde büyük bir etkiye sahip olan yeni medyayı Ģöyle tarif etmek mümkündür;

Geleneksel medyadan (gazete, radyo, televizyon, sinema) farklı olarak, dijital kodlama sistemine temellenen, iletişim sürecinin aktörleri arasında eş anlı ve çok yoğun kapasitede, yüksek hızda karşılıklı ve çok katmanlı etkileşimin gerçekleştiği multimedya biçimselliğine sahip iletişim araçlarıdır (Özarslan, Bianet, 2014).

Yeni medya, nefret söylemlerinin sıkça dolaĢımda olduğu ve özellikle homofobi üzerinden nefret söyleminin üretildiği bir sosyal platform özelliği taĢımaktadır. LGBTĠ‟li bireylere karĢı üretilen nefret söyleminin örneklerinden biri, geçtiğimiz senelerde cinsiyet değiĢtiren Rüzgâr Erkoçlar yazılı ve görsel basında günlerce haber olmuĢ ve gündemde kalmıĢtır. Erkoçlar ile ilgili sahte sosyal medya hesapları açılmıĢ ve Ģahsına yönelik hakaret, küfür ve tehdit içeren binlerce paylaĢım yapılmıĢtır (Özarslan, 2013, s. 360-361). Benzer bir örnek olarak modacı Barbaros ġansal‟ın dayak yemesi ile ilgili internet sitelerinin haber baĢlıklarında „Gey modacı fena dövüldü‟ manĢeti ile verilmesi gösterilebilir. Bu olayda ġansal‟ın dayak yemesi meĢru bir zemine oturtulmakta ve gey baĢlığı ile cinsel tercihi üzerinden homofobik söylemler üretilmektedir (Yumul, 2013, s. 128-129). Fakat nefret söylemi sadece sosyal medya alanında değil kültürel bir inĢa süreci olan sinema sektöründe de kendisini sıkça göstermektedir. Filmler, toplumsal ve kültürel değerleri sinema ile izleyiciye aktarmaktadır. Sinema sektöründe kullanılan temsiller egemen kurumları ve toplumsal değerleri meĢrulaĢtırmaktadır. Toplumsal geliĢmeler ve ideolojik yapılanmalardan ayrı düĢünülemeyecek olan sinema, hâkim ideolojinin dayattığı söylemleri filmlerdeki temsiller aracılığı ile bireye aktarmakta ve beyaz perdeyi kültürel bir temsil arenası haline getirmektedir (IĢıkman, 2009, s. 14). Sinema alanında eĢcinsel ve biseksüel temsillerinin nasıl üretildiğini ve hangi alanlarda kullanıldığını araĢtıran Robin Wood‟a göre brujuva ideolojisi, benimsemediği fakat karĢı koymak zorunda olduğu kavramları

26

ya reddederek ya da onu kendisinin kopyası haline getirmek suretiyle asimile etmektedir. Bu bağlamda yazılı ve görsel basın gibi sinema da egemen temsilleri doğallaĢtırmakta ve toplum nezdinde meĢru kılmaktadır. Homofobik, ırkçı ve Ġslamafobik söylemlerde egemen temsillerin toplum içerisinde normal ve meĢru kılınmasının bir ürünü olmaktadır.

Egemen temsiller ve hâkim görüĢ çerçevesinde kodlanan sinemada, LGBTĠ‟li, farklı etnik kökenli ve siyahilerin yeri net bir Ģekilde belli edilmektedir (Wood, 2012, s. 377-380). Sinemada yer alan baskın cinsel tercih heteroseksüel iliĢkiyi dayatmaktadır. Bu sebeple eĢcinsel iliĢkiler ve farklı cinsel tercihler ötekileĢtirilmekte ve homofobik söylemler ile donatılmaktadır. Avrupa ve Hollywood yapımı filmlerde LGBTĠ‟li bireyler lezbiyen vampir ve sadist çirkin yüzlü eĢcinsel erkek olarak verilmektedir. Queer sinemasına kadar eĢcinsel bireyler komedi unsuru ve korku unsuru olarak verilmiĢtir. EĢcinsel bir erkeğin komedi unsuru olarak sunulduğu The Gay Brothers filmi bireyin sahip olduğu cinsel tercih sebebi ile toplum içinde aĢağılanması ve küçük düĢürülerek dıĢlanmasını ele alan ilk örnektir. EĢcinsel bireylerin korkunç, katil ve sadist bir karaktere sahip olarak temsil edildiği Dracula‟s Daughter ve Frankenstein filmleri de toplum değerlerine karĢı gelen bireyleri canavar ve seri katil olarak yansıtmıĢtır (Özarslan, 2013, s. 194-195). Avrupa ve Hollywood filmlerinde 1950‟li yıllardan 80‟li yıllara kadar eĢcinsel bireyler sürekli depresyon halinde ve duygusal bir kırılma yaĢayan, zihninde intihar düĢüncesi barındıran hatta intihar ederek yaĢamına son veren bireyler olarak temsil edilmiĢtir. Bu temsil aracılığı ile verilmek istenen mesaj sadece heteroseksüel bireylerin eĢcinsel bireyler hakkında düĢünmesi gereken söylemler değil aynı zamanda eĢcinsel bireylerin de kendi haklarında ne düĢünmesi gerektiğini de belirtmektedir (Davies, 2010, s. 18). Avrupa ve Hollywood filmlerinin 1960 ve 70 arası vizyona soktuğu 32 filmde eĢcinsel karakterlerin 13‟ü intihar ederken, 18 eĢcinsel karakter de filmin baĢrol oyuncusu tarafından öldürülmektedir (Ulusay, 2011, s. 7). Her film, toplumsal kodların ve hâkim ideolojinin etrafında Ģekillenmektedir. Bu bağlamda farklı kod ve ideolojik görüĢe sahip bireyler sinemada yer alan ayrımcı dile ve nefret söylemlerine maruz bırakılmaktadır. Devletin ideolojik aygıtı olarak görev yapan kitle iletiĢim araçları savaĢ ve barıĢ zamanlarında iktidar tarafından farklı söylemler ile donatılarak kitleleri yönlendirmektedir. Sinemadaki temsiller aracılığıyla izleyicinin duyguları kontrol edilebilmekte ve yönlendirilebilmektedir. Ġktidar tarafından bir

27

ideolojik araç olarak kullanılan sinema, dönemin siyasi ve toplumsal Ģartlarına göre değiĢik temsil biçimleri üretmektedir (Özarslan, 2013, s. 177). Hâkim ideoloji çizgisinde hareket eden Avrupa ve Hollywood sinemaları farklılıkları olumsuz söylem ve davranıĢlarla özdeĢleĢtirerek LGBTĠ‟li bireylere karĢı üretilen nefret söyleminin yaygınlaĢmasına ve meĢrulaĢmasına sebep olmaktadır.

Homofobik söylemler sadece Avrupa ve Hollywood sinemalarında değil Türk sinemasında da kendisini göstermektedir. Türk sinemasında LGBTĠ‟li bireyleri konu alan filmlerde eĢcinsel bireyler, stereotip söylemlere maruz kalan karakterler olarak inĢa edilmekte ve toplumun baskın cinsel tercihi olan heteroseksüel iliĢki yüceltilmektedir. Türk sinemasında farklı cinsel yönelimlere sahip bireyler 1960‟lı yıllarda ortaya çıkmıĢtır. Karakterler genellikle eril özellikler göstermektedir. Erkek eĢcinselliği yerine filmlerde erkekleĢmiĢ kadın karakterler yer almaktadır. Erkek gibi giyinen, konuĢan ve davranan kadın tiplemeler 1960 ve 70‟li yılların Türk sinemasında oldukça yaygın bir biçimde kullanılmıĢtır. Metin Erksan‟ın „ġoför Nebahat‟ adlı filminde Nebahat rolünde bir karakteri canlandıran Sezer Sezin, Ģoförlük yapmakta, pantolon, çizme ve yelek giymektedir. „Belalı Torun‟ adlı filmde ise Fatma Girik, kısa saçları, ince bıyıkları, kravat ve ceketi ile Agah Özgüç‟ün deyimi ile “makyajlı bir travesti” rolünde yer almaktadır (Özgüç, 1988, s. 41-42). Erkek tiplemeli kadın imajı Türk sinemasında 1980‟li yıllara kadar devam etmiĢtir. Erkek eĢcinselliğini konu alan ilk film ise Osman Seden‟in yönettiği „Beddua‟ filmidir. Filmin baĢrolünde Bülent Ersoy oynamakta ve çocukluğunda tecavüze uğramıĢ, aile içi Ģiddete maruz kalmıĢ bir eĢcinsel Ģarkıcıyı canlandırmaktadır. Cinsiyet değiĢtirmeden önce oynadığı bu filmde Ersoy, abartılı makyajı olan, kürk giyen süslü bir imaj ile izleyiciye yansıtılmıĢtır. Erkek eĢcinselliği temalı diğer bir film ise Kadir Ġnanır‟ın oynadığı, pasif eĢcinsel olan oğlunu affeden ceza avukatı rolünde yer aldığı „Acılar PaylaĢılmaz‟ adlı yapımdır. EĢcinsel bir yönelimi olan karakterin cinsel tercihinin bu yönde olması babasından uzak bir hayat yaĢamasına ve mutsuz bir aile yaĢantısına neden olmuĢtur (Öztek, 2007). Türk sinemasının ilerleyen yıllarında LGBTĠ‟li bireyleri konu eden birçok film beyaz perdede izleyicisi ile buluĢmuĢtur. Çekilen filmlerin büyük çoğunluğunda LGBTĠ‟li bireylere karĢı nefret söylemi ve nefret suçu içeren homofobik görüĢ hâkim olsa da LGBTĠ‟li bireylerin hayatlarını anlatmaya çalıĢan bu durumun bir hastalık veya sapkınlık olmadığını dile getiren filmler de bulunmaktadır.

28

EĢcinsel bireylere yönelik olumsuz söylem ve davranıĢlar sadece sinema alanında değil, yazılı ve görsel basında da kendisine yer edinmektedir. Cinsel tercihleri toplumun büyük çoğunluğundan farklı olan bireylerin yazılı basındaki temsili de yaygın bir kanının devamı halinde yer almaktadır. Özellikle yazılı ve görsel basında yer alan haberlerde homofobik söylemler sıkça dile getirilmektedir. Akit gazetesinin 25 Mayıs 2015 tarihli “HDP homolara kucak açtı” baĢlığı manĢetten verilmiĢtir. Bu tarz bir haber baĢlığının gazetenin manĢetinden verilmesi ve gazeteye herhangi bir cezai iĢlem uygulanmaması homofobik söylemlerin sadece toplum nezdinde değil aynı zamanda basın kuruluĢları ile ilgili yetkili merciler tarafından da onaylandığını göstermektedir.

Türkiye‟de sadece 3. sayfa ve ölümle sonuçlanan olaylarda haber değeri kazanıp kendilerine yer bulabilen LGBT‟li bireylere karĢı iĢlenen suçlar, yazılı ve görsel medya tarafından normalleĢtirmekle kalmayıp meĢru bir hale getirilmekte ve suçu iĢleyen kiĢinin toplumun çıkarları doğrultusunda bir iĢ yaptığı algısı yaratılmaktadır. Yazılı ve görsel basında LGBTĠ‟li bireylere karĢı nefret suçları kapsamında görülmesi gereken saldırılar, genellikle mağdurların yarattığı tahrik sonucunda oluĢan eylemler gibi sunulmaktadır (Alğan, 2012). Ġktidarların ideolojik bir aygıtı olarak görev yapan her türlü kitle iletiĢim aracı, egemen temsil ve görüĢleri hâkim kılmak adına farklılıklara yaĢam hakkı tanımamaktadır. Farklı cinsel tercih, ideolojik görüĢ ya da yaĢam standartları, kitle iletiĢim araçlarında üretilen temsiller ile asimile edilmekte, güldürü ve eğlence unsuru haline getirilmektedir. Sinemada yaratılan temsiller farklılığa karĢı hoĢgörü ve saygınlığı azaltırken yazılı ve görsel basında farklı olanların temsili nefret söylemine ve nefret suçuna neden olmaktadır. Fakat son yıllarda yeni medyanın geliĢmesi ile birlikte sanal bir kimlik edinme Ģansı yakalayan LGBTĠ‟li bireyler kendi seslerini duyurma konusunda daha rahat bir tavır sergilemektedir. Her ne kadar yeni medyada çok sık olarak nefret söylemi yer alsa da farklı cinsel tercihli bireylerin bir araya gelmesine, tanıĢmasına ve yürüyüĢler düzenlemesine olanak sağlamaktadır.

1.4.5. Zenofobi (Yabancı DüĢmanlığı)

Yabancı düĢmanlığı anlamına gelen zenofobi kavramı, bir kiĢinin baĢka bireyi veya grubu yabancı olarak algılaması ve bu birey ve gruplardan korku duyarak uzak durması olarak algılanan psikolojik bir kavramdır (Vorster, 2002, s. 303). Sözcük, Yunanca „yabancı‟ anlamına gelen „xenos‟ ve „korku‟ anlamına gelen „phobos‟

29

sözcüklerinin birleĢiminden oluĢmaktadır. Zenofobi kavramı çoğunlukla „kültürel farklılık‟ ve „ötekine‟ duyulan öfke gibi kavramlarla birlikte ele alınmaktadır (Beçene, 2012: s.9). Benzer kültürel değerler ve ulus kimlik çatısı altında toplanan bireylerin yabancı olarak algıladığı bireylere karĢı duyduğu kin, nefret ve öfke duyguları yabancı düĢmanlığı olarak ifade edilmektedir. Yabancılara karĢı beslenilen bu denli olumsuz duyguların temelinde bireyin kendi kültürel ve ulusal değerlerine olan bağı yatmaktadır. Birey, yabancı olarak algıladığı kiĢiyi, kendi kültürünü, dini inanıĢ biçimini ve toplumsal değerlerini de yabancılaĢtırma ihtimalinden dolayı korkmakta ve uzak durmaktadır.

Yabancı düĢmanlığı kavramı ırkçılık ile organik bir bağa sahiptir. GeçmiĢ yüzyıllarda ırksal olarak bir ırkın diğer bir ırka üstünlüğünü ifade eden ırkçılık kavramı günümüzde farklılıklara duyulan nefret olarak yabancı düĢmanlığı tanımına dönüĢmüĢtür. Sanayi devrimi ile birlikte Batılı ülkelerin hammadde arayıĢı içerisine girmesi ve Afrika ülkelerini sömürmesi ile baĢlayan üstün ırk tartıĢması Adolf Hitler‟in ari ırk söylemlerinin getirdiği felaketler sonucunda vazgeçilmiĢtir. Fakat günümüzde ırk temelli sorunlar yerini gelecek kaygısı, ulus kimliğine dayalı sosyal güvensizlik anlayıĢı ve göçmen krizlerine bırakmıĢtır. 1950‟li yılların ortalarında baĢta Almanya olmak birçok Avrupa ülkesi yabancı iĢçi alımı gerçekleĢtirmiĢtir. Fakat 1970‟li yıllarda yaĢanan ekonomik bunalım ve artan iĢsizlik ile beraber Almanya‟da yabancı iĢçilere karĢı baĢlatılan sözlü ve fiziksel saldırılar, hükümetin uyguladığı vize kısıtlaması Neo- Nazi ideolojisini tekrardan harekete geçirmiĢtir (ġenel, 1993, s. 108). Avrupa‟da yaĢanan bu geliĢmelerden sonra ırkçı düĢünceler yerini kültürel farklılıklardan kaynaklanan, yaĢam standartlarına ve hayat tarzlarına bırakmıĢtır. Yabancılar toplumsal krizlerin sorumlusu olarak gösterilmekte ve bu bağlamda ırkçılık biçim değiĢtirerek yabancı düĢmanlığına dönüĢmektedir. Günümüzde Türkiye‟de yaĢayan Suriyeli göçmenlere karĢı oluĢan bakıĢ açısı da yabancı düĢmanlığına doğru bir eğilim göstermektedir. Yabancı düĢmanlığı sadece etnik köken ve farklı kültürel değerlerden ziyade dini inanıĢ biçimlerinde de kendisini göstermiĢtir. Dünya üzerinde nefret söylemine ve ayrımcılığa maruz kalan dini inanıĢlardan bir tanesi Museviliktir. Bu dinin üyeleri Antik Çağlardan günümüze kadar birçok Avrupa ülkesi tarafından zulme uğramıĢ ve göç ettirilmeye zorlanmıĢtır. Avrupa‟da, Hristiyanlığın yaygınlaĢması ile ortaya çıkan antisemitist söylemler yabancı düĢmanlığı çerçevesinde tüm dini inanıĢları

30

tek çatı altında toplamıĢtır. Farklı olandan korkan, uzak duran ve dıĢlayan yabancı düĢmanlığı, dinsel alanda kendisini Musevilik inancına yönelik söylemlerde göstermektedir.

Son yüzyılın baĢlarından itibaren Ġslam inancına karĢı inĢa edilen birçok olumsuz söylem de giderek artmaktadır. Amerika BirleĢik Devletlerinde 11 Eylül tarihinde meydana gelen terör saldırısı sonucu Ġslam inancına karĢı yöneltilen söylemler terör ile özdeĢleĢtirilmiĢ ve her Müslüman birey potansiyel terörist olarak görülmeye baĢlanmıĢtır. California istikametine gitmek üzere Doğu yakasından on beĢ dakika arayla dört yolcu uçağı havalanmıĢtır. Birinci uçak United Airlines‟a ait 175 sayılı Boeıng 767, 9 personel 56 yolcu ve 5 hava korsanı ile Boston‟dan Los Angeles‟e gitmekte, ikinci uçak Boston‟dan Los Angeles‟e uçan Boeing 767, 11 personel 81 yolcu ve 5 hava korsanı, üçüncü uçak New York‟tan San Francisco„ya giden Boeing 757 tipi uçak 7 personel 38 yolcu ve 4 hava korsanı, son uçak ise Washinton‟dan Los Angeles‟e 6 Personel 53 yolcu ve 5 hava korsanı ile havalanmıĢtır. Saldırıların ilki 11 Sayılı Amerikan Airlines‟a ait uçağın 8:45‟te Dünya Ticaret Merkezinin Kuzey Kulesine çarpmasıyla baĢlamıĢtır. 9:06‟da ise 175 sayılı United Airlines‟a ait uçağın Güney Kulesine çarpmasıyla dehĢetin boyutu anlaĢılmıĢtır. 9:40‟ta A.B.D. Savunma Bakanlığı Pentagon binasına 77 sayılı America Airlines Hava Yolarının uçağının düĢmesi ile Amerika ve tüm dünya dehĢete kapılmıĢtır (Aras, 2006, s. 15-19). 11 Eylül saldırıları ve sonrasında dünya artık geçmiĢte olmadığı kadar güvensiz ve tehlikeli bir yer algısı evrensel bir düzeye ulaĢmıĢtır. 11 Eylül saldırısı sonrası meydana gelen diğer Ģiddet ve terör olaylarında Ġslam ve Müslüman kavramları sık bir Ģekilde kullanılmıĢtır.

11 Eylül, İslamofobi olgusunun gün yüzüne çıkmasını, İslam ve Müslüman karşıtlığını daha açık ve cesaretle ortaya konmasının anahtarı olmuştur. 11 Eylül saldırıları sonrasında yaşanan olaylar hem İslam‟ın hem de Müslüman imajının olumsuz etkilenmesinde etkili bir unsur olmuştur. Bunun yanında, 1967-1973 Arap- İsrail Savaşları ve 1980‟de R. Regan yönetiminin terör adına Libya‟yı bombalaması gibi benzer tarihi şiddet içerikli gündem Müslüman imajını olumsuz yönde etkileyen olaylardan bir kaçıdır. 1985 yılında Lübnanlı Müslümanlar tarafından Amerika Uçağının kaçırılması, 1990 yılında Körfez savaşı vb. olaylar da hep İslam korkusu adına basında yer almış diğer olaylardır (Aras, 2006, s. 238).

Amerika ve Avrupa basınının saldırılar anında haber kaynaklarını doğrulamadan Müslümanlara ve Filistin halkına mal etmesi baĢka bir dine ait insanlara karĢı var olan

31

yabancı düĢmanlığını gözler önüne sermektedir. Batılı ülkelerin yazılı ve görsel basında ve sinema sektöründe ürettiği Müslüman algısı da zenofobi kavramının oluĢmasına hizmet etmektedir. Amerika‟nın dünyaya açılan sinema sektörü olan Hollywood‟da inĢa edilen Müslüman tiplemesi iki Ģekilde oluĢturulmuĢtur. Ġdeolojik olarak terörizmi benimsemiĢ ölüm yayan terörist, fiziksel olarak da göbekli, yağlı, uzun ve Ģekilsiz burunlu, seks düĢkünü aptal bir birey olarak temsil edilmektedir. Hollywood yapımlarında Müslümanlar yeraltı trenlerine ve toplu taĢıma araçlarına saldırı yapan teröristler olarak gösterilmektedir. Müslüman ve Ġslam temsilinin terör ile özdeĢleĢtirilmesinde ve Batı ülkelerinde Ġslamafobi olgusunun yayılmasında kitle iletiĢim araçları önemli bir etkiye sahiptir (Gökmen, 2010, s. 39). Dini içerikli, ayrımcı ve yabancı düĢmanlığını tetikleyen söylemler sadece Avrupa‟da değil Türkiye‟de de yazılı ve görsel basın tarafından kullanılmaktadır. Özellikle yazılı spor basını tarafından A Milli takımın Avrupa ülkeleri ile oynadığı müsabakalarda elde edilen sonuçlara göre değiĢik Ģekillerde kullanılmaktadır. A Milli takımının mağlup ayrıldığı müsabakalardan sonra „Haçlı Birliği Geçit Vermedi‟ tarzı baĢlıklar atılarak mağlubiyetin gerçek sorumlusu çarpıtılmaktadır. A Milli futbol takımının galip olarak ayrıldığı müsabakalardan sonra ise „Osmanlı Tokatı‟ „Haçlı Birliği Bozguna Uğratıldı‟ tarzı baĢlıklar kullanılmaktadır. Bu tür söylemler ile baĢka bir dine ve millete ait bireylere karĢı yabancı düĢmanlığı artırılmakta ve müsabakaların sadece bir futbol maçı olarak algılanmasını engelleyerek tarihsel bir hesaplaĢma sürecine dönüĢtürmektedir. Yabancı düĢmanlığı sadece ortak kültür ve kimlik çatısı altında olmayan bireylere karĢı gösterilen bir davranıĢ biçimi değildir. Benzer kimliklere sahip bireyler arasında da yabancı düĢmanlığı sıkça gerçekleĢmektedir. Örneğin Van‟da meydana gelen deprem hadisesinden sonra HaberTürk spikeri Duygu CanbaĢ‟ın kullanmıĢ olduğu „deprem her ne kadar doğuda, Van‟da da meydana gelmiĢ olsa derinden üzüldük‟ cümlesi Kürt halkına karĢı var olan yabancı düĢmanlığının ulusal medya tarafından da kullanıldığını göstermektedir. Benzer olarak Müge Anlı‟nın Atv‟de yayımlanan programında Van‟da gerçekleĢen deprem için „herkes haddini bilecek, zor günlerde asker, polis nerede derken, normal günlerde Mehmetçiğimize ve polisimize taĢ atmak olmaz, herkes haddini bilecek‟ tarzı militarist ve ırkçı söylemler yabancı düĢmanlığının televizyonların sabah kuĢaklarında bile yer aldığını göstermektedir.

32

1.4.6. Damgalama

Eski Yunanca‟da işaretleme anlamına gelen ve köleleri iĢaretleme anlamında kullanılan damga, bireyi sosyo-kültürel bir farklılaĢtırma durumudur (Adak, 2010, s. 1). Damgalama insanlık tarihinde ilk çağlardan itibaren toplumsal statü belirleme konusunda etkili bir olgudur. Damga kavramı ilk olarak Antik Yunan‟da toplum ahlakına aykırı, toplumsal norm ve değerleri barındırmayan bireyin vücuduna iĢlenen iĢaret olarak tanımlanmaktadır. Damga, kölelerin, hainlerin ve suçluların kolay bir Ģekilde tanınmasını sağlamak amacıyla bireyin vücudunu keskin bir metal ile kesmek veya sıcak demirler ile dağlama yöntemi ile yapılmaktadır. Benzer iĢlemler hayvanlar üzerinde de uygulanmaktadır. Fakat hayvanlara uygulanma amacı ile insanlara uygulama amacı farklılıklar göstermektedir. Hayvanlara yapılan damgalamalarda, sürünün kime ait olduğu belirtilmek istenirken insanlara yapılan damgalamalarda ise onları toplum içinde görünür kılmak ve farklılıkları anlatılmak istenmiĢtir (Bilgin, 2007, s. 66-68). Damgalama kiĢinin içinde yaĢadığı toplumun normal saydığı ölçülerin dıĢında yer alması nedeni ile toplumu oluĢturan diğer bireyler tarafından saygınlığını azaltıcı bir atıfta bulunmasıdır (Yangın, 2011, s. 3). Bireyin içerisinde yaĢadığı toplumsal kuralların dıĢında yer alması damgalanmasına ve toplum içerisindeki saygınlığının yitirilmesine neden olmaktadır. Toplumlar kendi kimliklerinin inĢası sırasında damgalamaya muhtaç kalmaktadır. Kendi kültürel değer ve yargılarını belirlemek isteyen toplumlar damgalama yöntemini kullanmaktadır. Bu sayede grup içi birlik sağlamlaĢtırılmakta ve grup dıĢı davranıĢ ve değerler inĢa edilmektedir. Toplum damgaladığı birey ve gruplar üzerinden kendi kimlik bilincini inĢa etmekte ve grup içi iletiĢimin gücünü artırmaktadır.

Birlik, bir grubun sosyal düzene ve grubun ahlakına ortak tehdit olarak görülen kişilere karşı birleşerek bir topluluk haline gelmektedir. Sonuç olarak, bazı kişilerin damgalanması konformistlerin davranışlarını pekiştiren bir sınır çiziyor. Bu nedenle, topluluğun ahlak duygusu damga, damgalanma ve sapma oluşturulması ile elde edilir (Falk, 2001, s. 45).

Toplumların kendi değerlerini inĢası sürecinde üzerinde önemle durdukları konu ve kavramlar farklılık göstermektedir. Erving Goffman ise damgalanmayı genel olarak “itibar edilmeyen özelliklere işaret eden şey” olarak tanımlamakta ve bireyin toplumsal statüsünün düĢmesi olarak nitelemektedir. Goffman, damga kavramını, toplum

33

tarafından üretilen farklılıklar veya sapma olarak yorumlamakta ve damgalamanın olumsuz bir anlam içerdiğini dile getirmektedir (Goffman, 1963, s. 3). Damgalama eylemi toplumun içine dâhil olmasını istemediği bireylere karĢı bir engel olarak kullanılmaktadır. Toplumlar, oluĢturdukları kurallara riayet etmeyen bireyleri, dıĢarıdakiler olarak damgalamaktadır. Toplumsal grupların belirlediği kurallar, grup içi meĢru davranıĢları tanımlamakta ve bu davranıĢlara uyulmadığı takdirde kiĢinin grup dıĢı kalmasına neden olmaktadır. Damgalama olgusu ile toplum içindeki bireylere de meĢru hareketlerin haritası çizilmektedir. Bireyin toplum içerisindeki statüsü toplumsal normlara olan uyumu ile paralellik göstermektedir. Tarhan, damgalama eylemindeki amacın, bireyin belirli bir kültür kalıbına oturtulması ve o kültür kalıbının standardının belirlenmesi olduğunu ifade etmektedir (Tarhan, 2010, s. 74-75). Damgalanma eylemi toplumun baskın kısmı tarafından belirlenen kuralların ihlali sonucu ortaya çıkmaktadır. Saillard, damgalanma kavramının 3 farklı nedenden ötürü ortaya çıktığını ifade etmektedir.

Damgalanmaya ilk neden olarak, bedensel ve fiziksel engelleri ve Ģekil bozukluklarını gösteren Saillard, ikinci neden olarak ise bireyin karakterinin kusurlu ve sapkın olduğu durumlarda damgalanmanın ortaya çıktığını belirtmektedir. Saillard, son sebep olarak ise herhangi bir kabileye ait olma ve sınıfsal içerikli söylemlerin damgalanmaya neden olduğunu öne sürmektedir (Saillard, 2010, s. 14-15). Ġlk grupta yer alan fiziksel engelli ve Ģekil bozukluğuna sahip bireyler toplum içerisinde daima bir tiksintiye, acınmaya ve yetersiz olarak algılanmaya maruz kalmaktadır. Bu bireyler kendilerine yapılan damgalamanın ve ayrımcılığın farkındadır ve bu farkındalık ile yaĢamlarını sürdürmeye devam etmektedir. Ġkinci grupta yer alan bireyler ise eĢcinseller, akıl ve ruh hastaları, hüküm giymiĢ kiĢiler, iĢsizler ve bağımlılık sorunu olan kiĢilerden meydana gelmektedir. Bu grupta yer alan bireyler ise toplumsal saygınlıklarını yitireceklerin farkında olduklarından dolayı içinde bulundukları durumu gizlemeye çalıĢmaktadır. Üçüncü grupta yer alan bireyler ise belirli bir etnik kimliğe, ırka, dine veya ulusa ait olmaları sebebiyle olumsuz söylemlere maruz kalmaktadır. Bu söylemler tarihi bir süreçten gelen ve topluluğun tüm üyelerinin maruz kaldığı önyargı ve kalıp yargılar içeren damgalamalardır (Saillard, 2010, s. 16-24). Damgalama belirli sembol ve anlamların etrafında Ģekillenmektedir. Bireyin sahip olduğu fiziksel ve karakteristik unsurlar da damgalanma sürecinin oluĢmasında etkin bir rol oynamaktadır.

34

Goffman, Stigma adlı eserinde sembollerin bilgi kontrolünün bir parçası olduğunu ileri sürmekte ve diğer birey ve grupları anlamlandırma sürecinde bu sembollerin belirgin olduğunu ifade etmektedir. Bireyin deri rengi, engel durumuna bağlı tekerli sandalye kullanması veya evli olduğunu iĢaret yüzük taĢıması gündelik hayatta kullanılan sembollerin baĢında gelmektedir. Damgalanan bireyler kendi sembollerini yok sayarak toplum tarafından normal olarak anlamlandırılan sembolleri kullanmaktadır. EĢcinsel bir bireyin homofobik söylemleri kullanarak kendi cinsel tercihini örtme çabası veya entelektüel gözükmek için gözlük takmak bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Fakat bireyin damgalanmadan uzak kalmak adına kendi sembollerini kullanmaması, bireyin ikili iliĢkilerden kaçınmak zorunda kalmasına ve kendisinde olan saygınlığının azalmasına neden olmaktadır.

Damgalanan birey toplum tarafından dıĢlanmakta, aĢağılanmakta, hakarete ve saldırıya uğramakta hatta sonu ölümle biten olumsuz olaylar ile karĢılaĢmaktadır. Damgalanan bireylerde bu durumla baĢ etmek amacı ile çeĢitli yöntem ve teknikler geliĢtirmektedir. Fiziksel ve Ģekil olarak bir engele sahip olan bireyler bu damgalarını saklamak amacı ile takma bacak- kol veya plastik cerrahiye baĢvurabilmektedir. Damgalarını telafi etmek amacı ile vücutlarının baĢka yerlerine dikkati çekmeye çalıĢmakta ve damgalı yerlerini hâkim kılmak istemektedir. Bir bacağı kesik olan kiĢinin futbol oynaması veya kolları kesik olan bir bireyin yüzme sporunda kendini geliĢtirmek istemesi bu duruma örnek teĢkil etmektedir. Damgalı birey toplum tarafından normal olarak addedilen kiĢiler ile iliĢkilerini keserek diğer damgalı gruplar ile bir araya gelmektedir (Goffman, 1963, s. 40-45). Damga yalnızca bireyin kendisi ile sınırlı kalmamakta, bireyin ailesi, akrabaları ve yakın çevresini de etkilemektedir. Bu bağlamda HIV/AIDS ile yaĢayan bireyler toplum tarafından çeĢitli nefret söylemleri ile damgalanmaktadır. Terzioğlu‟na (2004, s. 5) göre;

HIV/AIDS ile yaşayan bireylere yönelik damgalama genellikle, sosyal veya yasal olarak kabul edilmeyen/görmeyen davranışlar ya da cinsellikle ilgilidir. Örneğin, HIV taşıyıcısı bir erkek, homoseksüel ya da biseksüel olarak görülebildiği gibi seks işçisi kadınlarla (hayat kadını/fahişe) birlikte olmuş bir birey olarak görülebilir.

Toplumda HIV/AIDS‟lilere karĢı olan bakıĢ açısı bir sağlık sorunundan ziyade toplumun sahip olduğu dinsel ve kültürel değerler üzerinden inĢa edilmektedir. HIV/AIDS‟li bireyler toplum içerisinde eĢcinsel veya seks iĢçisi kadınlarla beraber bir

35

hayat süren ve toplumun kültürel değerlerinden uzak bir yaĢam tarzına sahip kiĢiler olarak damgalanmaktadır. Toplum içerisinde damgalanmaya maruz kalan bir diğer kısım ise ruh sağlığı bozuk olan kimselerdir. Ruh sağlığında belirgin bozukluğu olan insanlar, toplum içerisinde çoğunlukla farklı olduklarını, hareketleri ve davranıĢları ile ortaya koyarken, bu farklılık toplumda onlarla ilgili bazı tutumların oluĢmasına neden olmaktadır (Bahar, 2007, s. 101). Hastaların önceden kestirilmeyen davranıĢları toplum içerisinde kaygı uyandırmaktadır. Toplum kendisini rahatsız eden ve endiĢe uyandıran kiĢi veya gruplara karĢı kalıp yargılar ile hareket etmekte ve çeĢitli söylemler ile damgalamakta ve ayrımcı bir tutum sergilemektedir. Benzer Ģekilde hüküm giymiĢ ve damgalanmıĢ bir bireyin toplum içerisinde ki saygınlığını artırması oldukça zor olacaktır.

Damgalamanın psikolojik kaynaklarına bakıldığında, insanlar genellikle baĢkalarının kötülüklerini istememekle beraber baĢkalarının kötü durumlarını kendilerini iyi hissetmek için kullanma arzusundadır (Yangın, 2011: s.3). Yazılı ve görsel basında hüküm giymiĢ bireylere karĢı oldukça sert, yapıcı olmayan bir dil kullanmaktadır. Yazılı ve görsel basın kullandığı eleĢtirel dil ile hüküm giymiĢ kesimlerin toplum önünde damgalanmasına ve saygınlıklarını yitirmesine sebep olmaktadır. Bu sayede yazılı ve görsel basın kullandığı eleĢtirel dil ile hüküm giymiĢ kiĢileri toplum içinde damgalayıp soyutlamakta ve toplumun geri kalan kesimine uyarıcı bir mesaj vermektedir.

1.5. NEFRET SÖYLEMĠ ve MEDYA

Bireyler kendi aralarında iletiĢime geçmek, gündelik hayat pratiklerini devam ettirmek ve her türlü toplumsal ve kültürel değeri aktarmak için dili kullanmaktadır. Dil, toplumların kültürel ve fiziksel devamlılığını sağlamak amacıyla hayati bir öneme sahiptir. Dil sadece bireylerin kendi aralarında kullandığı gündelik, basit bir kavram değil aynı zamanda kitle iletiĢim araçlarının da toplumların görüĢ ve düĢünce örgüsünü inĢa etmek için kullandığı anahtar bir kavramdır. Sözcükler aracılığı ile oluĢan dil, iletiĢimin temel bir taĢıyıcısı olarak görülmektedir. Dil toplumların yazılı ve sözlü kültürlerinin de oluĢmasında büyük bir rol oynamaktadır. Dil aynı zamanda her türlü toplumsal, kültürel ve inançsal ideolojik değerleri de bünyesinde barındırmaktadır. Bireyler içerisinde yaĢadıkları toplumları kullandıkları dil sayesinde anlamakta,

36

yorumlamakta ve yeni düĢünceler geliĢtirmektedir. Aynı dil ve ideolojiyi paylaĢan bireyler toplum içerisinde uyumlu bir Ģekilde yaĢamaktadır. Bireyin toplumun geri kalan kesimi ile iletiĢim kurmasını, anlaĢmasını veya öteki olarak kodlamasını kitle iletiĢim araçları sağlamaktadır. Toplumsal gerçekliği ve yaĢanan geliĢmeleri medyadaki kodlar aracılığı ile yorumlayan birey, kitle iletiĢim araçlarının etkisinde kalmaktadır. Medyanın sahip olduğu ikna ve toplumları yönlendirme kabiliyeti sebebi ile iktidar açısından vazgeçilmesi mümkün olmayan bir rıza üretim aracıdır (Talimciler, 2012, s. 252). Foucault‟a göre de dil, kimin tarafından, hangi konunun, ne zaman, nerede konuĢulacağını belirlemekte, sınırlamakta veya mümkün kılmaktadır. Foucault‟ya göre söylemin temelinde dil ve dilin nasıl kullanıldığı yatmaktadır. Foucault‟ya göre söylem, bireylerin nasıl düĢündüğü veya düĢündürüldüğü, nasıl hissettiği ve ne yapabileceği hakkında sorular sorarak sonuca ulaĢmaya çalıĢır (Willig, 2008, s. 1-2). Bu bağlamda medya da bireylerin düĢünce ve fiili hareketlerini etkileyen, yönlendiren ve Ģekillendiren bir kurum olarak karĢımıza çıkmaktadır.

Ġktidar, medyanın toplumu etkileme gücünü kullanarak kendi ideolojik değerlerini meĢru bir zemine oturturken aynı zamanda medyanın gücünün etkisi altına girmektedir. Bu iliĢkide medya elinde barındırdığı ikna kabiliyeti ve gündem inĢa etme becerisi sebebi ile daha güçlü bir konumda yer almaktadır. Medya dilediği haberi gündeme getirip önemli kılarken bir baĢka haberi de aynı ölçüde önemsizleĢtirebilmektedir. Toplum ve birey medyanın kendisine aktardığı haberler doğrultusunda bilgi sahibi olabilmektedir. Bu bağlamda medyanın haberi sunuĢ biçimi, kullandığı dil ve üslup ile herhangi bir konun hakkında toplumu istediği Ģekilde yönlendirebilmektedir. Bireyler herhangi bir konu hakkında üretilen söylemin dıĢında hareket etmemektedir. Topluma benimsetilen söylem hakkında aksi iddiaları bulunan birey, medya tarafından damgalanarak dıĢlanma tehlikesi ile karĢı karĢıya kalmaktadır (Özkan, 2006, s. 3). Medya elinde barındırdığı özellikler nedeni ile nefret söylemi üretmeye, ayrımcılığa ve ön yargılı düĢüncelerin inĢasında önemli bir konuma sahiptir. Bu noktada medya, devletin ideolojisini ve icraatlarını meĢru kılarken, muhalif düĢünenleri ötekileĢtirmekte ve yok saymakta ve nefret söylemi içeren bir dil kullanmaktadır. Medyanın haberlerde, dizilerde, yarıĢma programlarında ve reklamlarda kullandığı dil, hâkim grubun söylemidir. Medya içerisinde inĢa edilen dil çoğunluğun söylemi olmasından dolayı muhalif bireyler kitle iletiĢim araçları içerisinde kendilerine yer bulamamaktadır.

37

Medyanın ürettiği Ģiddeti ve ayrımcılığı körükleyen söylemler, iktidarın sebep olduğu sorunlardan dolayı meydana gelecek toplum tepkisini, medya aracılığı ile muhalif gruplara yönlendirilmektedir. Bu bağlamda medyanın sıkça kullandığı önyargılı, ayrımcı ve damgalayıcı ifadeler, nefret söylemlerini yaygınlaĢtırmakta ve ötekileĢtirmeye sebep olmaktadır.

Medyanın yaygınlaĢtırdığı nefret söylemleri beraberinde nefret suçlarını da getirmekte ve bu nefret suçları toplum nezdinde meĢrulaĢmaktadır. Medyanın etkisi ile var olan nefret söylemi ve nefret suçları toplumda ayrıĢmalar ve parçalanmalar yaratmaktadır. Her türlü nefret söylemini üreten medya, toplumsal barıĢı sağlamaktan ve demokratik yaklaĢımdan uzak, nefreti ve Ģiddeti körükleyen iktidar aracı olarak bir ideolojik aygıta dönüĢmektedir. Medyanın ırkçı ve ötekileĢtirici tutumu toplumdaki çok sesliliği bastırmakta ve azınlık gruplara karĢı önyargılı davranıĢ ve düĢüncelerin geliĢmesine neden olmaktadır (Çoban, 2009, s. 4-5). Medya toplumsal iletiĢim sürecini belirleyen, toplumsal kod ve normları egemen görüĢ bağlamında inĢa eden etnik ve dinsel azınlık gruplarına karĢı önyargılı, ayrımcı ve ötekileĢtirici bir dil kullanarak, iktidarın meĢruluğunu dolaylı yoldan sağlamaktadır. Dördüncü kuvvet olma özelliğini yitiren medya her iktidara karĢı farklı duruĢ ve tutuma sahip olarak halk için hükümeti denetleme vazifesinden tamamen uzaklaĢmıĢtır. Sahiplik yapısı nedeniyle ticari kaygılarını ön plana çıkaran medya, varoluĢ değerlerini hiçe saymakta ve iktidarın ideolojik aygıtına dönüĢmektedir. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de gazeteciliğin tanımında medyanın asli görev ve sorumluluklarını Ģu Ģekilde dile getirmektedir;

Gazeteci; başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur. Milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, dil, din, sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı yapmadan tüm ulusların, tüm halkların ve tüm bireylerin haklarını ve saygınlığını tanır. İnsanlar, topluluklar ve uluslararasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır. Bir ulusun, bir topluluğun ve bireylerin kültürel değerlerini ve inançlarını (veya inançsızlığını) doğrudan saldırı konusu yapamaz. Gazeteci; her türden şiddeti haklı gösterici, özendirici ve kışkırtan yayın yapamaz (TGC, 2017).

Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin tanımlamıĢ olduğu gazetecinin görev ve sorumlulukları, günümüz gazetecilik anlayıĢında tamamen terk edilmiĢ değerler olarak karĢımıza çıkmaktadır. Medya çalıĢanları yer aldığı basın kuruluĢunun ekonomik çıkar ve ideolojik yaklaĢımından bağımsız olarak hareket edemez bir hale getirilmiĢtir. Medyanın piyasa koĢullarına, siyasi sansür ve baskılara maruz kalması da egemen

38

söylemin tekrardan üretilmesine ve dolaĢıma sokulmasına neden olmaktadır. Bu sebeple çalıĢanlar, bağımlı oldukları basın iĢletmelerinin benimsediği ayrımcı ve Ģiddet içerikli söylemleri haber dillerinde ve köĢe yazılarında kullanmaya devam etmektedir. Gündelik hayatta meydana gelen nefret suçlarının medyada sunuluĢ biçimi de nefret suçlarının ve söyleminin meĢrulaĢmasına ve normalleĢmesine neden olmaktadır. Medya bazı dönemlerde ayrımcı ve önyargılı söylemleri daha sık kullanmaktadır. Her yıl 24 Nisan tarihinde Ermenilere yönelik nefret söylemleri daha sık dile getirilmekte ve toplumda Ermeni vatandaĢlara yönelik var olan önyargılı tutum ve davranıĢlar daha da artırılmaktadır. Medya sadece azınlık gruplara karĢı nefret söylemi içeren bir dil kullanmaz. Aynı zamanda 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi, 29 Mayıs Ġstanbul‟un Fethi gibi tarihi günlerde toplumun hâkim görüĢüne hitap eden milliyetçi bir dil de kullanmaktadır (ġensever L. , 2012, s. 30). Nefret söylemi, haber üretim sürecinin her alanında kendisini göstermektedir. Haber kaynağı, haber üretim sürecinde ve nefret söyleminin ortaya çıkıĢında büyük bir etkiye sahiptir. Haberin kim tarafından nasıl ve hangi söylemlerle aktarıldığı haberin Ģekillenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu noktada medya kuruluĢları haber kaynağından gelen enformasyonu doğrudan aktarmak yerine kendi kurumlarının çıkar ve görüĢleri doğrultusunda bir yayın politikası izlemektedir. Gazetecinin sahip olduğu ideolojik görüĢü, etnik kimliği ve dinsel inancı haber yazım sürecini belirleyen önemli bir faktördür. Bu bağlamda medyada yer alan haber metinleri haber kaynağından ve haberi kaleme alan kiĢilerden bağımsız bir metin olmaktan uzaktır. Bu metinler egemen görüĢün temsilini ve devamını sağlarken nefret söyleminin üretilmesine de neden olmaktadır. Nefret söylemi medyanın her alanında yer alırken, ayrımcı ve önyargılı dili normalleĢtirmekte, meydana gelen nefret suçu vakalarını da toplum nezdinde meĢru kılmaktadır.

39

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

TÜRK SPOR BASININDA NEFRET SÖYLEMĠ

Yazılı ve görsel basın baĢta olmak üzere tüm kitle iletiĢim araçlarında Ģiddet ve ayrımcılık içeren nefret söylemleri sık sık kullanılmaktadır. Gazete ve televizyonlardaki haber metinlerinden reklam, dizi ve yarıĢma programlarına kadar her alana nüfuz etmiĢ olan nefret söylemleri, egemen görüĢü korumakta ve devamlılığını sağlamaktadır. Siyaset ve spor haberlerinde daha çok tekrar edilen nefret söylemleri büyük bir kitleye ulaĢmakta ve etki düzeyini artırmaktadır. Özünde dostluk, barıĢ ve saygı gibi olumlu kavramları barındıran spor, günümüzde geniĢ kitlelerin takip ettiği bir popüler kültür ürünü olarak nefret söyleminin hem yurt içi hem de evrensel bir ortamda yayılmasına ve benimsenmesine sebep olmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye‟de de en fazla rağbet edilen spor dalı Ģüphesiz futboldur. Kitle iletiĢim araçları futbol aracılığı ile bireyler veya etnik kimlikler üzerinden ayrımcı, Ģiddet içeren militarist ve milliyetçi bir dil kullanmaktadır (Özsoy,Yıldız, 2013, s. 48). BaĢta futbol olmak üzere spor ve branĢlarını Ģiddet ve nefretle özdeĢleĢtiren yazılı ve görsel basın, sporu özünden kopartarak bireyler arasında ayrımcı bir davranıĢın geliĢmesine neden olmaktadır.

Spor olarak sadece futbolun benimsendiği, diğer spor branĢlarına çok az yer veren spor basını nefret söylemi inĢasında ve nefret suçlarının meydana gelmesinde baĢrol oynamaktadır. Futbolun sadece bir oyun olmasının ötesine geçilerek meta haline getirildiği günümüz popüler kültüründe, futbolun özü hiçe sayılarak her ne olursa olsun baĢar, kazan mantığı spor basını tarafından taraftarların zihinlerine yerleĢtirilmiĢtir. Türk spor basını kardeĢlik, dostluk ve saygı kavramlarını rafa kaldırarak Ģiddet içeren, ayrımcı bir söylem kullanarak futbolu oyun olma özelliğinden çıkarmıĢtır. Bu sebeple taraftarların yan yana maç seyrettiği günler geçmiĢte kalırken, büyük kulüplerin birbirleriyle oynadıkları müsabakalarda tribünler deplasman taraftarına kapatılmıĢtır. Tribünlerde yer alan taraftarların, kulüp yöneticilerinin ve futbolcuların yaptığı nefret ve Ģiddet içeren açıklamalar, televizyonlardaki futbol programlarından yazılı spor basınının manĢetlerine kadar her alanda tekrarlanmakta ve nefret söylemi yaygınlaĢtırılmaktadır. Türk futbol medyasının kullandığı dil ve söylem aracılığı ile toplumda yer alan Ģiddet kültürü yeniden üretilmekte ve bu söylemler aracılığı ile temel ideolojik kavramlar olan milliyetçilik, cinsiyetçilik ve militarist görüĢler toplum içindeki devamlılığını

40

sürdürmektedir (Talimciler, 2010, s. 175). Nefret söyleminin en çok kullanıldığı politika alanında var olan „Politika bir savaştır‟ metaforu futbola uyarlanarak „Futbol bir savaştır‟ söylemi spor basınında benimsenerek müsabakalar savaĢ terimleri üzerinden aktarılmaktadır. SavaĢ iki ya da daha fazla düĢmanın olduğu stratejilerin ve saldırı teknikleri ve silahların kullanıldığı, liderlerin var olduğu sonu yenilgi ya da zaferle biten bir olgudur (Özer, 2009, s. 179). Türk spor basını da ülke içerisinde gerçekleĢen müsabakaları savaĢ terimleri ile izleyicisine ve okuyucusuna aktarmaktadır. Özellikle dört büyük kulübün kendi arasında oynadığı müsabakalar „Şampiyonluk savaşı‟ „Dev Kapışma‟ gibi söylemler ile ifade edilmektedir. Bu kulüplerin oyuncuları da birer savaĢçı gibi gösterilerek „Sniper‟, „Savaşa hazır‟, „Füzeci‟, „Keskin Nişancı‟ Ģeklinde ifade edilmektedir. Benzer Ģekilde kulüplerin teknik direktörleri de bir ordunun komutanı/lideri gibi gösterilerek „Terim‟in İmha Planı‟, „Kocaman‟ın savaş taktiği‟ „Güneş bu taktikle Yunanlıları denize dökecek‟ ifadeleri ile anılmaktadır. Bu bağlamda Türk spor basınında kullanılan söylemlerin nasıl bir dönüĢüm izlediğini göstermek için Türk spor basınının tarihsel geliĢimini incelemek gerekmektedir

2.1. TÜRK SPOR BASINININ TARĠHSEL GELĠġĠMĠ

Spor ve basın iliĢkisi Osmanlı Devletinin son yüzyılından günümüze kadar devam etmektedir. Fakat günümüz spor basınının ortaya çıkması 1950‟li yıllara kadar uzanmaktadır. Osmanlı Devletinde, okçuluk, at binme, kayık yarıĢları, cirit ve kılıç müsabakaları temel spor dalları olarak karĢımıza çıkmaktadır. Spor orduyu ve askeri, savaĢa hazır hale getirmek, vücutlarını dinç tutmak ve talim yapmak amacı ile yapılmıĢtır. Fakat Osmanlıda yenileĢme hareketleri ile beraber Avrupa‟dan gelen subay ve öğretmenler değiĢik spor dallarını da beraberlerinde getirmiĢ ve Osmanlı toprakları içinde yaygınlaĢmasına zemin hazırlamıĢtır. Toplum içinde yaygınlaĢan ve benimsenen farklı spor dallarının ilgilisi tarafından doğru ve gerçek bir Ģekilde öğrenilmesi için bu spor dallarının kaleme alınması zorunlu bir hal almıĢtır. Sporun ne olduğu, nasıl ve hangi koĢullarda yapılacağı, kimlerin ne biçimde uygulayacağı gibi belirli özelliklerin topluma anlatılması gerekli bir duruma dönüĢmüĢtür. Aynı zamanda, Tanzimat Fermanından sonra Osmanlı Devleti, Avrupai yaĢam biçimini tanıma fırsatı bularak, bu ülkelerde gerçekleĢtirilen spor dallarından da haberdar olmuĢtur (Spor Dergiciliği, 1849-1984, s. 203). Avrupa‟dan gelen ve ülkede yaĢayan azınlıklarında katkısı ile

41

futbol, voleybol ve özellikle jimnastik gibi yeni ve farklı spor branĢları Osmanlı toplumunda yer edinmeye baĢlamıĢtır. Bu bağlamda ülkeye gelen yeni spor dalları ile beraber spor basını kavramı da kendisine yer bulmaya baĢlamıĢtır. Servet-i Fünun dergisinde yayımlanan Ali Ferruh Beyin kaleme aldığı Eskrim adlı makale Türk spor basınında yazılan ilk spor yazılarından biri olarak karĢımıza çıkmaktadır (Demir, 2009, s. 20). Osmanlı dönemi basınında spora yer veren ilk gazete „Asır‟ gazetesidir. Selanik‟te yayım hayatına baĢlayan Asır Gazetesi dördüncü sayısının ikinci sayfasında „Yeni Bir müsabaka‟ adlı Ġngiltere kaynaklı, at ve bisiklet yarıĢlarından bahsetmiĢtir (Peker, 2007, s. 38). Ġlk modern olimpiyatlarının düzenlendiği 1895 yılında Asır Gazetesi olimpiyatlar ile ilgili geniĢ ve detaylı bir bilgiye yer vermektedir. Türk spor tarihinin ilk spor kitabı olan „Jimnastik yahut Riyaziyat-ı Bedeniye‟ Galatasaray Lisesi beden eğitimi öğretmeni olan „Faik Üstünidman‟ tarafından kaleme alınmıĢtır (Morpa Kültür, 2005, s. 182). Türk spor basınının ilk dönemimde herhangi bir spor dalına ağırlık verilmemiĢ, aksine yeni tanıĢılan spor dalları anlatılmaya çalıĢmıĢtır.

Türk spor basının ilk yılları Osmanlı Devletinin Balkanlarda milliyetçilik akımları ile uğraĢtığı, iç ve dıĢ politikada sorunlar yaĢadığı bir dönem olmasına rağmen spor basını bu durumdan çok etkilenmeyerek yayım hayatına devam etmiĢtir. Gazeteler 1910 ile 1913 yılları arasında spor konusuna büyük bir eğilim göstermiĢtir. Türk spor basınının en önde gelen isimlerinden olan Burhan Felek‟in, 1910 yılında çıkardığı „Futbol‟ dergisi sadece futbol branĢı ile ilgili değil diğer spor dallarına da yer vermiĢtir. Türk spor basınında çıkartılan ikinci spor dergisi de Selim Sırrı Tarcan‟ın önderliğinde eğitim ve öğretim ağırlıklı bir politika izleyen „Terbiye ve Oyun‟ dergisi olarak karĢımıza çıkmaktadır. Tasvir-i Efkâr gazetesi de 1911 ve 1913 yılları arası spor yazılarını günlük olarak vermektedir. 1913 yılında da Cem-i Bey „İdman‟ dergisini çıkarmıĢtır. Büyükelçilik, Bakanlık ve BaĢbakanlık yapmıĢ olan Suat Hayri Bey „Spor Aleminde Paris Mektupları‟ baĢlığı altında Paris‟ten haberler geçmekle beraber yurt içinde „Şa Şa Şa‟ adlı dergiyi çıkarmıĢtır. (Temiztürk, 2002, s. 276). Türk spor basın tarihinde önemli bir yere sahip olan „Spor Alemi‟ dergisi 1911 yılında Kasım ayında yayın hayatına baĢlamıĢtır. Spor Alemi dergisi spor olgusuna modern yaklaĢımın ilk örneği olarak karĢımıza çıkmaktadır. 15 günde bir çıkan ve baĢ muhabirliğini Burhan Felek‟in yaptığı, sporun nasıl ve ne için yapılacağı konusundaki tartıĢmaların açıklık getirdiği ve geniĢ bir okur kitlesine sahip olan bir dergi olarak Türk spor basını tarihi

42

içerisinde önemli bir yere sahiptir. 121 sayı yayın hayatına devam eden Spor Alemi dergisi, Ġdman dergisinin devamı olarak görülmüĢtür. Dergi içeriği, futbol, A milli futbol takımımızın ilk çalıĢtırıcısı Billy Hunter‟ın futbol ile ilgili teknik bilgisi, kadınlara yönelik bir spor anlayıĢı ve sporcuların yaĢam öykülerini içermektedir. Ayrıca günümüz Türk spor basınından farklı olarak „Davis Tenis Turnuvası‟, „Fransız boksör Carpentier‟in‟ maçları gibi değiĢik spor dallarına yer vermiĢ ve ağırlık hiçbir zaman futbol olmamıĢtır (Türkay, 2000, s. 214). Osmanlı döneminde spor basınında Ģiddet içeren, ayrımcı bir dil kullanılmamıĢ, aksine yayımlanan makale ve dergilerde spor branĢlarına ait teknik bilgiler ve uygulamalı görseller yer almıĢtır.

Spor yazıları sadece dergilerde değil aynı zamanda gazete yazılarında da yer almıĢtır. Ġlk spor yazısını yayınlayan günlük gazete Selanik‟te yayın hayatına baĢlayan Asır gazetesidir. Bu yazılar dönemin Ġngiltere‟sinde düzenlenen bisiklet ve at yarıĢları ile ilgili haberleri kapsamaktadır. Aynı yıllar içerisinde yayın hayatına giren Hizmet gazetesinde de Selim Sırrı Tarcan tarafından ilk spor yazıları yayınlanmaya baĢlamıĢtır. Hizmet gazetesi, yazılarında spor branĢlarını tanıtmakta ve sporun sağlıkla olan olumlu iliĢkilerinden bahsedilmektedir. Gazete ve dergilerin kendi sayfalarında yayımladığı fotoğraflar ise Avrupa kaynaklı spor dergileri ve gazetelerden temin edilmiĢtir. Türk spor basını yayın hayatının baĢlarında her spor dalına eĢit olarak yaklaĢmıĢ ve herhangi bir spor dalını merkezine almaktan uzak bir tutum izlemiĢtir. Fakat Osmanlı topraklarına futbolun girmesi ile yazılı spor basının yayın politikasında da değiĢiklikler meydana gelmiĢtir. 1920‟li yılların baĢında A Milli Futbol takımının, baĢka ülkelerin milli takımlarıyla müsabaka yapmaya baĢlaması ile birlikte AkĢam gazetesi Milli takımın kadrosunun hangi oyunculardan kurulması ile alakalı olarak bir anket gerçekleĢtirmiĢtir. Ġzmir‟de yayın hayatına devam eden Yeni Asır, Ahenk ve Anadolu gibi gazeteler de diğer spor branĢlarına nazaran futbola daha çok yer vermeye baĢlamıĢtır (Türkay, 2000, s. 221). Türk spor basını ilk yıllarında yoruma dayalı bir anlayıĢı tercih ederek, spor ve spor dalları ile ilgili teknik ve pratiğe dayalı bilgiler aktarmaktadır. Spor basını, erken döneminde nefret, Ģiddet ve ayrımcı bir söylemden uzak durmuĢtur. Bu durumun sebebi ise Ģüphesiz futbol olgusunun henüz fanatik ve holigan bir yapıdan uzak duran ve sadece oyun gözü ile bakılan bir spor dalı olarak algılanmasından kaynaklanmaktadır. Türk spor basınının odak noktası haline gelmeye baĢlayan futbol ile beraber Ģiddet içeren, ayrımcı ve ötekileĢtirici söylemler de gazete ve

43

dergi yazılarında kendisine yer bulmaya baĢlamıĢtır. Bu bağlamda bir spor branĢı olarak futbolun, ülke içine ne zaman ve hangi Ģartlarda girdiği, nasıl geliĢtiği ve Ģiddet ile nasıl bir bağ kurduğunu açıklamak adına futbolun Türk topraklarındaki tarihsel sürecini incelemekte fayda vardır.

2.1.1. Futbolun Türk Topraklarına GeliĢ ve YayılıĢ Süreci

Futbolun, Türk topraklarına geliĢ serüveni 19. yüzyılın sonlarına uzanmaktadır. Ġzmir‟in liman kenti özelliği taĢıması ve o dönemde Osmanlı Devletinin etkin ticaret merkezlerinden birisi olması birçok farklı insanın ve kültürün de Ġzmir‟e taĢınmasına sebep olmaktadır. YaĢar Aksoy (2015, s. 50-51) 19. yüzyıldaki Ġzmir‟i anlatırken Ģu ifadelere yer vermiĢtir.

19. yüzyılın ikinci yarısında İngilizler, Osmanlı Devleti‟nden aldıkları imtiyazla yaptırdıkları İzmir-Aydın demiryolunun yanında madencilikten havagazına, dokuma sanayisinden yağ sanayisine, ulaşım hizmetlerine sigortacılık ve komisyonculuğa kadar Ege‟de son derece yaygın bir ekonomik ağ kuruyorlardı.

Ġngilizler ve diğer Avrupalı ülkelerin Ege bölgesinde ekonomik olarak bu denli etkin olmaları sahip oldukları boĢ zaman aktivitelerinin de yayılmasına vesile olmuĢtur. Bu aktivitelerden en yaygın ve günümüzde popülerliği hala üst seviyelerde olan alan ise Ģüphesiz futbol olarak karĢımıza çıkmaktadır. Futbol, Osmanlı topraklarında ilk olarak Selanik‟te oynanmaya baĢlansa da Cumhuriyet sınırları içerisinde ise ilk olarak 1870‟li yılların sonunda Ġzmir‟in Bornova ilçesinde oynanmıĢtır. Hafta tatilleri ve yaz akĢamlarının en büyük eğlencesi haline dönüĢen futbol, bölge civarında gittikçe rağbet edilen bir spor dalı haline gelmiĢtir. Ġlk olarak Rum ve Ġngiliz vatandaĢlar tarafından oynanan futbol daha sonra ilçe gençlerinin de eğilim göstermesi ile cazip bir spor branĢına dönüĢmüĢtür. Ġzmir‟in Türk ve Müslüman gençlerinin de ilgi duyduğu bir spor olan futbol, gerek aile baskısı, gerek o dönem içerisinde hakim ideolojik taassuplar gençleri futbol oynamaktan ve izlemekten men etmiĢtir (Arpınar, 1992, s. 11). 1894 yılında „Football Club Smyrna‟ ilk resmi futbol nizamnamesi tüzüğü ile Ġngilizler tarafından kurulmuĢ, Türk futbol tarihinin ilk futbol kulübüdür. 1899 yılında ise ilk Türk futbolcusu olan Fuat Hüsnü Kayacan ve ReĢat Danyal „Black Stockings‟ kulübünü kurmuĢtur. Fakat bu kulüp dönemin yönetimi ve toplum tarafından futbola olan olumsuz bakıĢ açısı sebebi ile çok uzun ömürlü olmayarak kısa bir süre içerisinde

44

yasaklanıp kapatılmıĢtır (Atabeyoğlu, 1991, s. 50). Daha sonra kurulacak futbol takımları gerek ülkenin içinde bulunduğu iĢgal sebebi, gerekse bir mücadele anlayıĢı ile toplum tarafından destek görmekte, hatta bazı futbol takımları direk olarak Milli Mücadeleye destek olmuĢtur. 20. yüzyılın baĢlarında futbola olan yoğun ilginin artması ve futbola yüklenen olumsuz değerlerin dönüĢmesi ile birlikte ülke içinde birçok yeni futbol kulübü kurulmuĢtur. O dönemki adıyla Mektebi Sultani de okuyan bir grup genç futbol takımı kurma kararı alarak 1905 yılında „Galatasaray‟ adlı futbol takımı Ali Sami Yen önderliğinde kuruldu. Türk olmayan yabancı takımları yenmek amacı ile kurulan Galatasaray futbol kulübü milliyetçi bir zihniyet etrafında kuruluĢ politikasını belirlemiĢtir. 1900‟lü yılların baĢında kurulan diğer takımlarda da açık veya gizli bir Ģekilde milliyetçi söylemler yer almaktadır.

Mekteb-i Sultani‟nin bir sınıfında Mehmet Ata Bey‟in edebiyat dersi sırasında kararlaştırılan kulüp kurma fikrinin en büyük nedeni milliyetçi duygulardı. Ali Sami Yen, Tevfik Sonumut, Reşad Şirvani, Celal İbrahim, Refik Kalpakçıoğlu, Bekir Sıtkı Bircan, Emin Serdaroğlu ve Tahsin Nihad “bizde Rumlar ve İngilizler gibi futbol oynayabiliriz” düşüncesiyle ilk adımı attı. Onlara bu adımlarda destek olan iki kişi daha vardı: Bulgar Nikolov ve Sırp Bakiş. Bulgar öğrenci Nikolov aynı zamanda futbol takımının ilk kaptanıdır. Kulübün ilk reisiyse Ali Sami Yen‟dir. 1905 yılının Ekim ayında Galatasaray Mekteb-i Sultanisi‟nde Ali Sami Bey‟in önderlik ettiği 8 genç tarafından spor kulübü kurulmuştur. (Erdin, 2004, s. 18)

Kaynak: (Türk Futbol Tarihi Cilt1 s.16)

Resim 2.1. Ġlk Türk Futbol Kulübü Olarak 1905 Yılında Galatasaray Lisesi Öğrencileri Tarafından Kurulan Galatasaray‟ın Ġlk Futbol Takımı.

20. yüzyılın ilk yıllarında kurulan futbol takımları bir sonraki yüzyıla kadar varlığını devam ettirmiĢ, Avrupa‟da ve ülke içerisinde önemli baĢarılar elde etmiĢtir. ĠĢgal yıllarında kurulan ve Türk futbol tarihinde önemli bir yere sahip olan diğer futbol

45

takımı ise Fenerbahçe‟dir. Bu futbol kulübünün kuruluĢ hikâyesi de Galatasaray kulübü ile benzerlik göstererek, iĢgal güçlerine karĢı geliĢtirilen milliyetçi düĢünceler etrafında ĢekillenmiĢtir.

1907 yılının bir ilkbahar akşamı, yine Kuşdili‟nde İngiliz ve Rum futbolcuların bir maçını izleyen hevesli gençlerden Ziya, Ayetullah ve Necip bu sonuncunun Moda‟daki evine uğrayıp çay içerken… her üçü birden çay içerken dimağlarına yerleşmiş bir fikri ortaya atıyorlar: (Bizde bir futbol kulübü kuralım!) diyorlar… Mali durumu en müsait olan Ziya: Lüzumlu olan parayı ben veririm deyince diğerlerinin cesareti artıyor ve bu fedakarlığına karşı Ziya‟ya ( Sen reis olursun!...) teklifinde bulunuyorlar. Ayetullah Katipliği, Necip de Kaptanlık ve Veznedarlığı benimsiyor. (Sert, 2000, s. 93)

Birkaç hevesli genç tarafından kurulan Fenerbahçe futbol kulübü ilk yıllarında yaĢadığı maddi sıkıntılar ve siyasi zorluklar sebebi ile sportif baĢarıdan uzak kalmıĢ ve takımın Ġstanbul Ligi‟ne katılması 1909 yılında gerçekleĢmiĢtir. O dönemki diğer Türk futbol takımlarından olan Galatasaray ile arasında hem maddi hem de futbol deneyimi olarak ciddi farklar bulunmaktadır. Ġstanbul Ligi‟ndeki ilk senesinde hiçbir müsabaka kazanamayan Fenerbahçe, rakip ağları dört defa havalandırmasına karĢılık kalesinde on bir görmüĢtür. Aynı sezon Galatasaray yirmi beĢ gol atıp iki gol yiyerek Ģampiyon olmuĢtur. Ġki takım arasında ki bu fark hem maddi hem de tecrübe eksikliğini gözler önüne sermektedir. Fakat ilerleyen yıllarda Fenerbahçe spor kulübünün iĢgal kuvvetleri ile gerçekleĢtirdiği müsabakalardan galip çıkması ülke içinde milli bir sevinç havasının oluĢmasına neden olmuĢtur. Türk futbol kulüplerinin iĢgal kuvvetleri ile gerçekleĢtireceği müsabakalar heyecan ile beklenmeye baĢlamıĢ ve toplumun futbola olan olumsuz tutumu yerini milliyetçi bir duyguya bırakmıĢtır. Bu mücadelelerde Fenerbahçe diğer Türk takımları arasından öne çıkarak yaptığı elli maçın kırk birini kazanıĢtır (Irak, 2013, s. 41-44). Osmanlı Devletinin iĢgal altında olduğu dönemlerde hangi Türk takımının maç yaptığı önemsiz bir detay olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu durumda önemli olan husus, Türk kimliği altında herhangi bir alanda elde edilecek zaferin, toplumun incinmiĢ gurunu yüceltmesi ve milli duyguların tatmin edilmesi meselesidir. Futbol üzerinden üretilen milliyetçi söylemler yazılı spor basınından önce toplum tarafından inĢa edilmiĢ ideolojik bir söylem tarzıdır. Müsabakaların iĢgal altında gerçekleĢtirilmesi ve zaferle sonuçlanması, bireylerin kendi toplumuna ve yöneticilerine karĢı olan bağlılık derecesini artırmaktadır.

46

Özellikle ‟da, işgal kuvvetlerine mensup askeri takımlarla yapılan maçlarda Türk takımlarının kazandıkları galibiyetler futbolu „milli dava‟ haline getirmiş ve milletin kırık gururunu okşayan olaylar olmuştur. İşte bu yüzden futbol ülkemizde çok geniş kitleler tarafından sevilmiş; Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi kulüplerimizin futbol takımları, işgal kuvvetleri takımları karşısında elde ettikleri zaferle milletin gönlünde unutulmaz yerler işgal etmiştir ve bugün tüm yurdu o büyük sevginin ilk tohumlarını işte Mütareke‟nin o karanlık günlerinde atmışlardır. (Arpınar, 1992, s. 16)

Türkiye‟de futbol, Avrupa ve diğer ülkelere nazaran farklı bir geliĢim süreci izlemiĢtir. Üç büyük kulüp olarak adlandırılan Galatasaray, Fenerbahçe ve BeĢiktaĢ‟ın yanı sıra KarĢıyaka ve Altay futbol kulüpleri de iĢgal kuvvetleri ile gerçekleĢtirdiği maçlarda Türklük bilincini yaymıĢlardır. Türk topraklarında futbol, ideolojik bir olgunun etrafında ĢekillenmiĢ ve daima siyasi bir kimliğe sahip olmuĢtur. Türk futbol tarihi, Milli Mücadele yıllarının vermiĢ olduğu milliyetçi zihniyet yapısı etrafında ĢekillenmiĢtir. Bu bağlamda Türk spor tarihi toplumsal olaylardan etkilenmiĢ ve siyasi tarihle de paralel birliktelik göstermiĢtir. Türkiye‟de bu durumun en açık örneği KarĢıyaka Spor Kulübü‟dür. „Kaf Sin Kaf‟ sloganı yıllar boyunca Türk milletinin yabancı egemenliğine karĢı göstermiĢ olduğu direniĢin simgesi konumuna gelmiĢtir. Cumhuriyetin ilanı ile beraber bu slogan „Kemalist devrimin‟ savunuculuğunu üstlenerek gençliği, Atatürk‟ün gösterdiği hedef ve ilkeler doğrultusunda ilerlemesini ve bu sayede muasır medeniyetler seviyesine eriĢimin mümkün olduğunu dile getirmiĢtir (Talimciler, 2003, s. 53). Futbolun bu denli yaygın olması, geçmiĢten bugüne popülerliğinin giderek artması ve günümüzde en çok izlenen ve rağbet edilen spor dalı olması sadece milli mücadele yıllarına dayandırmak eksik bir ifade tarzı olacaktır. Cumhuriyetin ilanı ile beraber dönemim Maarif Vekâleti okullarda spor olarak futbolu tercih etmiĢ ve bu durum spor ile futbolun özdeĢleĢmesine sebep olmuĢtur. Milli Mücadele ile beraber batı ülkelerine karĢı olumsuz bir tutumun var olması batı sporlarına olan ilgiyi de azaltmıĢtır. Futbol da her ne kadar batılı ülkelerden gelen bir spor dalı olsa da iĢgal kuvvetlerine karĢı elde edilen zaferler, futbolun toplum tarafından tercih edilmesine neden olmaktadır. KarĢıyaka spor kulübü, futbol içerisinde etkili olan siyasi ve ideolojik görüĢlerin bir temsilidir. Kulübün kendisine seçmiĢ olduğu renkler, iĢgal yıllarında toplum içerisinde var olan milliyetçi tepkinin simgesel bir karĢılığı olarak karĢımıza çıkmaktadır. YeĢil renk Ġslam dinini ve Müslümanlığı temsil ederken kırmızı renk ise Türklüğün göstergesidir (Sert, 2000, s. 118). Bu bağlamda Türk spor

47

tarihi, siyasi geliĢmelerden ve toplumsal olaylardan etkilenerek, kendisini bu değerler etrafında inĢa etmiĢtir. Fakat bu durum Türk futbolunu sadece ülke içinde oynanan dünyaya kapalı bir Ģekilde geliĢmesine izin vermemiĢtir. Üç büyük kulüp olan Galatasaray, BeĢiktaĢ ve Fenerbahçe baĢta olmak üzere 1923 yılında Türk spor tarihinin ilk federasyonu olan „Türkiye Futbol Heyet-i Müttehidesi‟ kurulmuĢtur. Aynı yıl, Yusuf Ziya Önib‟in baĢkanlığında, Türkiye Futbol Heyet-i Müttehidesi olarak FĠFA‟ya baĢvuru yapılmıĢtır. 21 Mayıs 1923 tarihinde Türkiye, FĠFA‟ya resmen kabul edilmiĢ ve spor alanında uluslararası ilk katılım gerçekleĢtirilmiĢtir. FĠFA‟ya resmen kabulün ardından, Futbol Heyet-i Müttehidesi bir milli maç için giriĢimde bulunmuĢ ve Türk Milli Futbol Takımı 26 Ekim 1923 günü Ġstanbul Taksim Stadı‟nda Romanya Milli takımı ile ilk müsabakasını gerçekleĢtirmiĢ ve maç 2-2 beraberlik ile sona ermiĢtir (Arpınar, 1992, s. 17). Cumhuriyetin ilanı ile beraber spor ve özellikle futbol alanında büyük bir ivme kazanmıĢ ve 1950‟li yılların baĢına kadar yurt genelinde Ġzmir, Ankara ve Ġstanbul arası deplasman usulü maçlar oynanmıĢtır.

Türk spor ve iktidarlar tarihi içerisinde her zaman önemli bir konumda yer alan futbol iĢgal yıllarında milli duygulara seslenen bir konumda yer alırken, Cumhuriyetin ilanından sonra topluma ve bireye ulaĢmada önemli bir rol üstlenmiĢtir. Yeni bir devletin ortaya çıkması ile beraber oluĢan yeni ideolojik fikir ve temsiller futbol aracılığı ile kitlelere ulaĢma imkânı bulmuĢtur. 1950‟li yılların baĢı Türk futbolu için devrim niteliğinde bir olay gerçekleĢmiĢtir. Amerika BirleĢik Devletleri‟nin Türkiye‟ye yaptığı maddi destekler ile kültürel ve ekonomik alanda etkin bir rol oynamıĢtır. Bu etki ile beraber gelen profesyonelleĢme süreci de Türk futbolu için önemli bir mihenk taĢıdır. 1950‟li yılların sonunda Türkiye Birinci Lig‟i kurulmuĢ ve Anadolu‟nun her ilinde futbol kulüpleri kurulmuĢtur. 1980‟li yıllara gelindiğinde futbol, iktidarlar tarafından önemli bir rıza üretim aracı haline getirilerek, bireyleri toplumsal ve siyasal olaylardan uzak tutmak, depolitize etmek amacı ile kullanılmıĢtır. Siyasi partilerin, oy kaygısı sebebi ile 3.ligler inĢa edilmiĢ ve futbol bir kimlik kazandırma mekanizmasına dönüĢtürülmüĢtür (Talimciler, 2010, s. 132-133). 1980‟li yıllardan sonra ekonomik alanda yaĢanan geliĢmelerden sonra Türk futbolu Avrupa‟da önemli baĢarılar elde etmiĢtir. Bu dönemde futbolda Milli mücadele yıllarında etkisini gösteren milliyetçilik akımı tekrardan canlanmıĢtır. Talimciler‟in (2003, s.53) Türkiye‟de Futbol Fanatizmi ve

48

Medya iliĢkisi kitabında yer verdiği bu tespit, futbolun ülke içindeki öneminin artığının bir göstergesidir;

Avrupa Topluluğuna kabul edilmeyen Türkiye, Galatasaray sayesinde Avrupalı olmuştu. Galatasaray‟ın Neuchatel Xamax‟ı İstanbul‟da 5-0 yenip elemesi ve daha sonra UEFA tarafında yenik ilan edilmesi ile yaşanan süreçte tam bir milli seferberlik ilan edildi. UEFA komisyonunda yer alacak üyelerle bire bir temasa geçildi ve hükümet bizzat bu iş ile ilgilendi. Türkiye‟de yaşanan olumsuzluklara karşın sesini yükseltmeyen halk hükmen yenik ilan edilme karşısında galeyana gelip protesto telgrafları yağdırdı. UEFA delegeleri üzerinde etkisi olan Fenerbahçeli başkanlardan Ali Şen Galatasaray için devreye girdi.

Türk topraklarında ortaya çıktığı ilk anlarda gerek dini inançlar gerek toplumsal değerler yüzünden benimsenmeyen futbol, zaman içerisinde bir müsabaka için hükümetlerin devreye girdiği, depolitize edilmiĢ, tepkisizleĢtirilmiĢ halkın bile ilgili mecralara telgraflar yağdırdığı, toplumsal açıdan büyük öneme sahip bir kuruma dönüĢmüĢtür. Türkiye‟nin Avrupa Birliğine alınmaması, batılı ülkelere karĢı var olan tarihsel düĢmanlıklar, futbol alanında elde edilen baĢarılar ile tatmin edilmiĢtir. Özellikle 2000 yılından sonra futbolun medya aracılığı ile daha çok izlenme imkânı bulması ve elde edilen uluslararası baĢarılar, futbolum toplumsal olarak benimsenmesinde ve spor ile özdeĢleĢtirilmesinde önemli bir rol oynamıĢtır. Galatasaray futbol takımının 2000 yılının Mayıs ayında UEFA kupasını ve birkaç ay sonra Süper Kupayı kazanması, Türkiye‟yi Avrupa müsabakalarında baĢarılı bir Ģekilde temsil etmesi „Avrupa Fatihi‟ olarak anılmasına neden olmuĢtur. Türk Milli Takımının 2002 yılında elde ettiği Dünya Kupası üçüncülüğü ve 2008 yılında Avrupa ġampiyonasında üçüncü olması futbolun medya ve toplum nezdinde ana spor branĢı olarak algılanmasına neden olmuĢtur. Son yıllarda Avrupa‟nın önemli takımlarına transfer olan Türk futbolcular da, Türk spor basınında önemli bir yer kaplamaktadır. Türkiye‟de futbolun toplum tarafından benimsenmesi ve yaygınlaĢması sürecinde Cumhuriyet dönemi Türk spor basınında büyük bir etkisi bulunmaktadır. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte bireye ve topluma ulaĢma gücü olarak kullanılan futbol, kitle iletiĢim araçlarında zaman içerisinde artıĢ gösteren bir ivme kazanarak kendisine yer edinmiĢtir. Bu bağlamda günümüz spor medyasının kronikleĢen söylemlerini ve dilini daha iyi anlamak ve aktarmak adına Cumhuriyet dönemi spor basınını da yakından incelemek gerekli olacaktır.

49

2.1.2. Cumhuriyet Dönemi ve Sonrası Spor Medyası

Cumhuriyetin ilanı ile beraber spor ve özellikle futbol, yazılı spor basınında önemli bir ivme kat ederek kendisine yer edinmeyi baĢarmıĢtır. Cumhuriyetin ilanına kadar geçen süre zarfında futbol, Türk halkının milli duygularına seslenerek toplum nezdinde kendi meĢruiyetini sağlamıĢ ve devam eden süre içerisinde popülerliğini artırmıĢtır. Futbolun günümüzde bu denli rağbet gören bir spor dalı olmasında kitle iletiĢim araçlarının büyük bir etkisi bulunmaktadır. Cumhuriyet‟in ilk yıllarında kitle iletiĢim araçlarını baĢlıca gazete ve dergiler oluĢtururken daha sonraki yıllarda radyo ve televizyon kanalları da futbola „gereken‟ önemi fazlası ile vermiĢtir. Dönem gazetelerinden olan Akşam gazetesi baĢta futbol olmak üzere spor haberlerini birinci sayfadan aktarmıĢtır. Benzer olarak Cumhuriyet ve Takvim gazeteleri de spor/futbol haberlerine sıkça yer vermiĢtir. Yunus Nadi yönetimindeki Cumhuriyet gazetesi 1924 yılından 1930 yılına kadar dördüncü sayfasının iki sütununu spor haberlerine ayırırken 1930‟lu yıllardan sonra spor haberlerini tam sayfa olarak yayınlamaya baĢlamıĢtır. Spor haberlerini sadece gazete yazılarında değil tematik spor dergilerinde de görmek mümkündür. Cumhuriyetin ilk yılında Ziya Tahir Kevkep tarafından Türkiye Ġdman Dergisi çıkartılmıĢ ve iki sene yayın hayatına devam etmiĢtir. (EriĢ, 2014, s. 79). Ġlk uluslararası spor muhabiri ve Galatasaray futbolcusu olan Suat Hayri Ürgüplü tarafından 1926 Nisanı‟nda Şa Şa Şa dergisi çıkartılmıĢtır. Haftalık yayın hayatı olan bu spor dergisi alaycı, iğneleyici ve mizah içeren bir dil kullanarak okunma oranını artırmak istese de yayın hayatı 21 sayı sonra erecektir. Benzer bir yayın politikası izleyen Gol dergisi, Refik Osman Top tarafından çıkartılmıĢtır. Refik Osman tarafından kaleme alınan Yağma Hasan‟ın Böreği adlı sporun bozuk yönlerini ele alan bu yazı Türk spor tarihinde müebbet boykot cezası alarak yargı aĢamasında suçlu bulunan ilkyazı olarak yer almaktadır.

1929 yılında çıkartılan Türk Spor Dergisini 1932 yılında Yusuf Ziya ÖniĢ ve Sadun Galip tarafından çıkartılan Olimpiyat dergisi izlemiĢtir. Türk Spor Dergisi Cumhuriyet inkılaplarından olan harf devriminden etkilenerek yeni harfler ile yayın hayatını sürdürmüĢtür. Ulusal bir dergi olmayı amaçlayan Türk Spor Dergisi sadece Ġstanbul‟a değil aynı zamanda Anadolu‟da meydana gelen spor haberlerine de yer vermiĢtir. Kupon ile hediye dağıtımı yapan ilk spor mecmuası olarak yazılı spor basın

50

tarihinde bir ilke imza atmıĢtır. Yusuf Ziya ve Sadun Galip tarafından çıkartılan Gol dergisinde ise röportaj ve anket tekniği kullanılmıĢ, aynı zamanda büyük fotoğraf ve kısa haber tarzı ile cumhuriyet dönemi spor dergileri arasında farklı bir yayın politikası izlemiĢtir. Cumhuriyet‟in ilk yıllarında günümüzün spor habercilik anlayıĢını inĢa eden bir olay meydana gelmiĢtir. Haber isimli akĢam gazetesinin sahibi olan İzzet Muhiddin, spor haberlerini son sayfadan vermeye baĢlamıĢ ve günümüzde devam eden bu geleneğin kuruculuğunu üstlenmiĢtir. Türk spor basınında önemli bir yere sahip olan Talat Mithat Hemşehri tarafından çıkartılan Kırmızı- Beyaz adlı dergi tematik spor gazeteciliğinin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamıĢtır. 1937 ile 1956 yılları arası yayın hayatını sürdüren Kırmızı- Beyaz dergisinde tam sayfa futbol mizahı yapmıĢ ve dergi yayın politikasında futbola ağırlık vermiĢtir (Vakfı, 1985, s. 9-10). Cumhuriyetin ilk yıllarında yayınlanan spor mecmualarında ağırlık futbol olsa da diğer spor dalları da kendisine sıkça yer bulmaktadır. Cumhuriyet dönemi spor haberciliği anlayıĢı ile günümüzde var olan spor haberciliği arasında söylem olarak olumsuz yönde geliĢmeler meydana gelse de Ģekil ve biçim olarak büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. Türk spor basını 1930‟lu yılların baĢında bir değiĢim yaĢayarak yazı ve haberlerinde profesyonelleĢmiĢ ve kadrolu alanında uzman gazeteciler çalıĢtırmaya baĢlamıĢtır. Günlük gazetelerin, spor ve özellikle futbol haberlerine yer vermeye baĢlaması ile gazeteler için gündelik haber ihtiyacı doğmuĢtur. Bu sebeple gazeteler spor ile ilgili bilgileri aktarmak amacıyla sadece spor ile görevli profesyonel spor muhabirlerine ve yazarlarına gereksinim duymuĢtur. Bu bağlamda da spor basını gazetecilik mesleği içinde profesyonel bir yapıya bürünmüĢtür (Atalay, 2004, s. 56-58). Spor haberciliğinin kitle iletiĢim araçları içinde önemli bir yer almaya baĢlaması, elinde bulundurduğu toplumsal güç ve etki mekanizması haline dönüĢmesi, iktidarın gözünden kaçmamıĢtır. Spor basının, özünde futbolun sahip olduğu bu denli etki gücü iktidar tarafından bir rıza üretim aracı olarak kullanılmıĢ ve bizzat devlet eli ile spor ve futbolla ilgili yayımlar çıkartılmıĢtır. Devletin bizzat kendisinin çıkardığı dergiler olmak üzere yine devlet tarafından finanse edilen bazı dergi ve yayınlarda bulunmaktadır. Bu dergileri Ģu Ģekilde sıralanmaktadır;

Devlet tarafından çıkarılan ilk spor dergisi ise 1935 yılında Türk Spor Kurumu tarafından çıkarılan “Türk Spor Kurumu” dergisidir. Bu dergide spor haberlerinden çok makaleler yayınlanıyordu. Yine bu yıllarda Ankara‟da Türk Hava Kurumu‟nca yayınlanan “Havacılık ve Spor” adlı dergi de devlet tarafından

51

finanse ediliyordu (…) Türk Hava Mecmuası 1925‟de Tayyare Kurumu‟nun 15 günde bir çıkan yayını gençliğe havacılık sporlarını açıklamak amacıyla kuruldu. Fevkalade nüshalarında renkli posterler verdi. 30 Ağustos 1928‟de özel sayı çıkardı. Atatürk ve Spor geniş yer aldı. Önderin at üstündeki ilk fotoğrafı ile spor hakkındaki görüşleri yer aldı. (Eriş, 2014, s. 81)

Türk spor basının 1930‟lu yıllarının baĢında profesyonelleĢmesi, salt spor muhabirleri ve yazarlarının çalıĢmaya baĢlaması ile birlikte, sadece spor haberlerinin ve yazılarının yer aldığı dernek ve ajanslarda kurulmuĢtur. 1950‟li yılların baĢında Spor Haberleri Ajansı kurulmuĢ ertesi yıl ise Türkiye Spor Gazetesi yayın hayatına baĢlamıĢtır. Takip eden seneler içerisinde de Tercüman gazetesi büyük boy fotoğraflar kullandığı, renkli ve imzalı bir spor ekini okuyucularına gazetenin yanında vermeye baĢlamıĢtır (Demir, 2009, s.21). ProfesyonelleĢme ile birlikte tiraj kaygısı taĢıyan gazeteler, toplum nezdinde popüler olan futbola, haber ve yazılarında daha çok yer vermeye baĢlamıĢ ve futbolun spor ile özdeĢleĢmesine neden olmuĢtur. 1950‟li yıllardan sonra tematik olarak yayın hayatına baĢlayan spor gazeteleri diğer spor dallarına yer verse de futbol merkezi bir konuma oturtulmuĢtur. Bu bağlamda günümüz spor basınının, sporu futbol olarak algılaması ve algılatması yeni bir yayın politakası değil kökünü geçmiĢten alan bir gelenektir. Bu geleneğin köklerini sağlamlaĢtırma sürecinde 1980 yılında basın ve toplumsal alanda yaĢanan, teknolojik, ekonomik ve siyasi etkilerin önemi büyüktür. 1980‟li yıllar da sadece Türkiye‟de değil tüm dünyada ekonomik, kültürel ve toplumsal alanda değiĢikliklerin meydana geldiği sosyal bir süreci kapsamaktadır. Türkiye, baĢta ekonomik değiĢimler olmak üzere, siyasi ve teknolojik alanda meydana gelen değiĢimlerden payını almıĢtır.

Ekonomik alanda ortaya çıkan neo-liberal politiklar sebebi ile özel sektöre ve medya alanına büyük ekonomik destekler verilmiĢtir. Medya alanına verilen bu desteklerle beraber, tek kanal ve iki renkte yayın yapan TRT‟nin, kağıttan okuyarak anlattığı futbol maçları devri kapanarak, çok kanallı yayın hayatına baĢlanmıĢ ve futbol medya içerisinde önemli bir unsur hale gelmiĢtir. Kitle iletiĢim araçlarında ve özellikle gazetelerde spor sayfaları artıĢ göstermiĢ, futbol haberlerinin yoğunlukta olduğu spor gazeteleri artık açık ve net bir Ģekilde futbol gazetelerine dönüĢmeye baĢlamıĢtır. Futbol gazeteleri toplum tarafında da rağbet görmüĢ ve gazeteler baĢarılı bir okuma oranı yakalamıĢtır. Futbola sadece yazılı basınıda değil aynı zamanda görsel basında da yer verilmiĢtir. 80‟li yıllarıda televizyonlarda spor programları artıĢ gösterirken, futbol ile

52

ilgili haber, bilgi ve yorumlara ayrılan sürelerde önemli ölçüde artıĢ yaĢanmıĢtır (Bilek, 2010, s. 76). YaĢanan teknolojik geliĢmeler Türk spor basını içinde olumlu bir yönde seyretmiĢ, gazeteler renkli ve gösteriĢli sayfaları ile okuyucunun dikkatini çekmeyi baĢarabilmiĢtir. Bu dönemde yayın hayatına baĢlayan Fotsospor gazetesi Birol Nadir tarafından çıkarılmıĢ ve yüksek okuma oranlarına sahip olmuĢtur. Fotospor gazetesinin yakaladığı baĢarıdan sonra Bilgin ve Doğan medya grupları sırayla Fanatik ve Fotomaç gazetelerini çıkartmıĢtır (Temiztürk, 2002, s. 202). Bu yayınlar günümüze kadar ayakta kalmayı baĢarmıĢ, büyük bir okuyucu kitlesi yakalamıĢ ve Türk spor basnının mihenk taĢları arasında yer almıĢtır. Fotospor, Fanatik ve Fotomaç gibi tematik gazetelerin bu baĢarıyı elde etmesinin altında Ģüphesiz toplumun futbola gösterdiği büyük ilgi yatmaktadır. Futbol konuĢmak, hakkında bilgi sahibi olmak ve bir takımın taraftarı poziyonu olmak, belli bir kimlik sahibi olmayı da beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda, herhangi bir spor dalı ile amatör Ģekilde dahi uğraĢmayan, müsabakları izlemeyen bireyler içinde futbolu takip etmek bir kimlik göstergesi haline gelmiĢtir. Bu sayede gazeteler yüksek tirajlara ulaĢmıĢ ve spor basını gündelik hayat pratikleri içerisinde önemli bir yere sahip olmuĢtur. Futbol müsabakalarını izlemek için stadlara gitmeyen birey, sahip olduğu kimlik bilinci ile müsabaka öncesi ve sonrası yaĢanan geliĢmler hakkında detaylı bilgilere ulaĢmak ve futbol konuĢmak adına spor gazetelerine yönelmektedir. Toplumun futbol hakkında daha fazla ve daha detaylı bilgi edinme isteği, yeni spor/futbol mecmualarının ortaya çıkmasında etkili olmuĢtur. Toplumun bu isteğine kayıtsız kalmayan, futbola olan ilgiyi ekonomik bir kazanca dönüĢtüren ve reklam pastasından payını almak isteyen medya patronları, 1980‟li yıllarda baĢta futbol olmak üzere bir çok spor yayını çıkarmıĢtır. 1982 yılında Ömer ÇavuĢoğlu Güneş gazetesini çıkartmıĢ ve Tercüman ile Milliyet gazetelerini spor muhabiri ve yazarlarını kendi kadrosuna dahil etmiĢtir. GüneĢ gazetesi spor ve futbol haberlerine 3 tam sayfa ayırmıĢtır. Sadece spor haberleri derleyen ve bu haberleri gazetelere ücret karĢılığı veren Türk Spor Ajansı 1983 yılında yılında kurulmuĢtur. Türk Spor Ajansı muhabirleri sayesinde elde ettiği haberleri yedi sekiz sayfalık bir bülten halinde gazetelere satmıĢtır. Benzer bir Ģekilde bölgesel bir gazete olan Yeni Asır‟ın sahipleri –Bilgin Medya Grubu- Sabah gazetesini futbol ağırlıklı bir yayın politikası doğrultusunda çıkarmıĢtır. Gazete ve dergi sahipleri futbola olan ilgiyi kazançlı bir mecraya dönüĢtürmek üzere gazeteye ek veya sadece spor haberlerini içeren tematik spor gazeteleri çıkarmıĢtır.

53

Hürriyet grubu 1993‟te Spor ekini çıkartırken, Sabah grubu ise Taraftar gazetesini yayın hayatına kazandırmıĢtır (EriĢ, 2014, s. 83-84). 1930‟lu yıllarda spor basının profesyonelleĢmesi ile birlikte baĢlayan süreç 1980‟lerde Türk spor basınına altın çağını yaĢatırken futbolu spor ile özdeĢleĢtirmesine sebep olmuĢtur.

Toplumsal geliĢmelere paralellik gösteren Türk spor basını yaĢanan teknolojik geliĢmler, hükümetlerin neo liberal politikaları doğrultusunda yeni bir formata dönüĢmüĢtür. Gazetenin yayın hayatına devam edebilmesi için yüksek tirajlara sahip olma gerekliliği editörlerin daha eril, milliyetçi ve cinsiyetçi bir dil kullanamsına sebep olmuĢtur. Bu bağlamda nefret söyleminin Türk spor basını içerisinde kendisine edindiği hayati konumu anlamak amacıyla Türk spor basını içerisinde üretilen ve meĢrulaĢtırılan söylemlerin net bir Ģekilde ortaya çıkarmak gerekli olacaktır.

2.2. TÜRK SPOR BASININDA NEFRET SÖYLEMĠNĠN ĠNġASI

Kitle iletiĢim araçları, toplum içerisinde belli bir dine, ırka, ten rengine veya cinsiyet/cinsel tercihine karĢı üretilen nefret söylemlerini gazetelerde yazı ve fotoğraf aracılığı ile aktarırken görsel basında videolar ve söylem yolu ile okuyucuya/izleyiciye aktarmaktadır. Bu durum itibari ile nefret söylemleri meĢru bir hal kazanırken toplum nezdinde normalleĢtirmektedir. Birey sahip olduğu kimliği, korumak ve yüceltmek adına öteki olarak benimsediği kesime karĢı aĢağılayıcı, önyargılı ve damgalayıcı bir dil kullanmaktadır. Bu sayede kendi kimliğini baskın güç olarak inĢa etmekte ve ötekileĢtirdiği kesime de egemen gücün kim olduğunu tehditkâr bir söylem aracılığı ile hatırlatmaktadır. Teknoloji alanında yaĢanan olumlu geliĢmeler ile beraber kitle iletiĢim araçları daha fazla kiĢiye ulaĢma imkânı bulmuĢtur. Benzer bir durum birey içinde geçerli olmuĢ, daha fazla gazete, televizyon kanalı, sosyal medya mecrası gibi kitle iletiĢim araçlarına eriĢim imkânı çoğalmıĢ ve daha kolay bir hale gelmiĢtir. Birey ilgili olduğu alanla alakalı çok sayıda yayına ulaĢma imkânı bulmuĢtur. YaĢanan bu teknolojik geliĢmeler sadece kitle iletiĢim araçlarının değil aynı zamanda iktidarında dikkatini çekerek bu alana yönelmesini ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanmasını sağlamıĢtır. Ġktidarlar kitle iletiĢim araçlarına nüfuz ederek devletin ideolojik bir aygıtına dönüĢtürmüĢtür. Bu aygıtla beraber iktidarlar, kendi ideolojik değerlerini, söylemlerini, inĢa etmek istedikleri rol model bireyi, kitle iletiĢim araçları üzerinden üretmektedir. Ġktidar tarafından üretilen değerler, toplumun büyük çoğunluğu tarafından

54

kabul görmekte ve sorgulamadan uzak bir anlayıĢ sergilemektedir. Çoğunluğun benimsediği her türlü toplumsal, kültürel ve dinsel değerler kitle iletiĢim araçları içerisinde yer almaktadır. Yazılı basın, görsel basın ve yeni medya çoğunluğun değerlerini yüceltici söylem ve ifadeler kullanırken toplum içerisinde ki azınlık grupların değerlerini küçümsemekte, aĢağılamakta ve bu değerler hakkında stereotip düĢünceler geliĢtirmektedir. Bu düĢüncelerin inĢa sürecinde kitle iletiĢim araçları önemli bir rol oynamaktadır. Yazılı ve görsel basında, toplumun rağbet gösterdiği programlar, köĢe yazıları, haberler ve değiĢik formatlardaki yayınlar üzerinden nefret söylemleri sıkça tekrarlanmaktadır. Türkiye‟de, bireylerin futbola olan yoğun ilgisi yadsınamaz bir gerçektir. Spor dalları içerisinde en çok haber konusu olan, ülke içerisinde toplum tarafından en çok konuĢulan ilgi duyulan ve merak edilen branĢ Ģüphesiz futboldur. Futbola atfedilen bu değerler onu yazan, çizen, aktaran, anlatan ve haber yapan Türk spor basınını da kitle iletiĢim araçları içerisinde önemli bir konuma sahip olmasına neden olmuĢtur. Spor özünde barıĢ, karĢılıklı saygı ve sevgi gibi olumlu kavramları barındıran bir yapı olmasına rağmen, günümüzde neredeyse her spor dalında gerçekleĢtirilen müsabakalarda argo, küfür, Ģiddet gibi olumsuz söylemlerin var olduğu bir yapıya dönüĢmüĢtür. BaĢka bir bakıĢ açısı ile Ģiddet, argo ve küfür gibi olumsuz söylemlerin var olduğu spor dalları kitle iletiĢim araçlarında kendisine çok sık yer bulmaktadır. Futbolun özünden uzaklaĢtırılarak kirlenmesine ve Ģiddet ile anılmasına sebep olan baĢlıca kavram nefrettir. Bireyler, dini inançları, etnik özellikleri ve hatta taraftarı oldukları takımlar yüzünden, birbirlerine karĢı nefret duygusu beslemektedir. Herhangi bir takımın taraftarı önemsiz nedenler yüzünden diğer takım taraftarları ve oyuncuları ötekileĢtirmek suretiyle nefret etmekte ve kin duygusu beslemektedir (McGill, 2006, s. 210). Gerek yurt içi gerçekleĢtirilen müsabakalarda gerek uluslararası düzenlenen turnuvalarda Türk takımlarının diğer ülke takımları ile oynadığı maçlarda nefret söylemi kitle iletiĢim araçları ile dolaĢıma sokulmakta ve bu durum sahada yer alan taraftarlardan televizyondan izleyen seyircilere kadar her alana sirayet etmektedir. Türk spor basının nefret söylemi inĢasında kullandığı üç ana söylem çeĢidi bulunmaktadır. Bunlar; Ataerkil, Militarist ve Cinsiyetçi söylemler olmak üzere toplum tarafından benimsenmiĢ ve kitle iletiĢim araçları tarafından yaygınlaĢtırılmıĢ söylemler olarak Türk spor basını tarafından sıkça kullanılmaktadır.

55

2.2.1. Türk Spor Basınında Ataerkil Söylem

Ataerkil söylem ve davranıĢ kalıpları ilkel toplumlardan günümüze kadar uzanmaktadır. Arkaik toplumlarda erkek bireyler, kadınlara nazaran daha değersiz ve aĢağı bir toplumsal konumda yer almaktaydı. Kadının, ailenin geçimindeki etkin rolü, çocuk doğurma yeteneği ile soyun devamlılığını sağlaması gibi özelliklerinden dolayı arkaik toplumlarda anaerkil bir davranıĢ biçimi hâkim olmuĢtur. Erkek bireyler kendi cinsleri için tehlikeli olan bu hâkim anaerkil davranıĢı değiĢtirmek amacıyla çeĢitli yöntemlere baĢvurmuĢtur. Erkek, kadının sahip olduğu güçlü toplumsal statüsünü yıkmayı ve kadını toplumsal güç dengeleri içerisinde ikincil bir konuma yerleĢtirmeyi amaçlamıĢtır. Bu bağlamda kadın ve erkek arasındaki iktidar iliĢkisi günümüze kadar uzanmıĢ ve evrensel bir alanda erkek egemenliği ile sonuçlanmıĢtır. Ataerkil söylemin hâkim olması ile beraber toplumsal cinsiyet rollerinden, devlet yönetimine, makro alanda da aile içi görev bilincine kadar her alana nüfuz etmiĢtir (Akal, 1994, s. 14). Günümüzde toplum içerisinde baskın ve karar verici taraf olan, gücü ve idareyi elinde bulunduran, hâkim söylemin belirleyicisi ve yönlendiricisi olan erkek, ataerkil bir zihniyet yapısının koruyucusu ve üreticisi konumunda yer almaktadır. Kaba bir söylem ile ataerkillik erkeğin/babanın aile içerisindeki tüm bireylere hükmetmesi olarak tanımlanmaktadır. Erkek toplumsal yetkiyi zaman içerisinde karĢı cinsinden alarak kendi elinde bulundurmuĢ ve kendi çıkarları doğrultusunda toplumsal bir örgüt yapılanmasını Ģematize etmiĢtir. Bu bağlamda ataerkil yapı aile içi rol ve görevleri belirlerken hem mahrem alanı belirlemekte hem de kamusal alanı da kendi ideolojik görüĢleri doğrultusunda inĢa etmektedir. Ataerkil söylemin toplumun her alanına güçlü bir Ģekilde sirayet etmesi ile beraber kadın hem mahrem alanda hem de kamusal alanda dıĢlanmıĢ, arka plana atılmıĢ ve etkisizleĢtirilmiĢtir (Kızılay, 2010, s. 18). Ataerkil söylemin toplum içerisinde bu denli yaygın olması, mahrem alana olan etkin müdahale Ģansından kaynaklanmaktadır. Bireyin doğumu ile beraber ataerkil yapı tarafından belirlenen toplumsal cinsiyet rolleri devreye girmektedir. Cinsiyete göre kıyafet ve renk tercihi, oyuncak seçimi gibi temel unsurlar toplum tarafından belirlenen kalıp yargılar doğrultusunda uygulanmakta ve zaman içerisinde bireyden de bu kalıp davranıĢlar Ģeması içinde yer alması beklenmektedir. Ataerkil düĢünce yapısının belirlediği toplumsal cinsiyet rollerinden farklı bir davranıĢ içerisinde bulunan birey, toplum tarafından aĢağılanmakta, ötekileĢtirilmekte ve Ģiddete maruz bırakılmaktadır. Bu linç

56

kültürünün toplum içerisinde meĢru bir davranıĢ biçimi olarak benimsenmesindeki en etkili yardımcısı Ģüphesiz kitle iletiĢim araçlarıdır. Kitle iletiĢim araçları haber ve köĢe yazılarını, yarıĢma programlarını, dizi ve reklam filmlerini ataerkil söylem içerisinde inĢa etmektedir. Son yıllarda teknolojik alanda yaĢanan ilerlemeler ile birlikte kitle iletiĢim araçlarının etki gücünü artmıĢ ve bu durum ataerkil ideolojinin de toplum içerisinde daha fazla birey ve gruba iletilmesine ve benimsenmelerine neden olmaktadır. Kitle iletiĢim araçlarının her alanında kullanılan ataerkil söylem kendisini en net ve en açık bir Ģekilde Türk spor basınında göstermektedir. Spor basınının kendi yayınlarında en çok yer verdiği spor dalı olan futbol ataerkil söylemin inĢa edildiği, yeniden üretildiği bir alan olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bir erkek oyunu olarak algılanan ve algılatılan futbol, erkek egemenliğinin ve egemen söylemin devamlılığını sağlamaktadır. Futbol mücadeleye dayalı bir oyun kurgusu olarak üstün olma, mağlup etme gibi iktidar söylemlerini de kendi içerisinde barındırmaktadır. Futbolun salt olarak baĢarıyla olan bağlantısı, toplumsal düzeyde ataerkil ideolojinin bireye biçtiği baĢarı olgusu ile aynı düzeyde yer almaktadır. Futbol araç olarak spordan çok bir bedensel eylem modeli haline gelmiĢ ve yetenek erkek olmak ile özdeĢleĢtirilmiĢtir. Türkiye‟de her ne kadın futbol ligleri olsa da futbol, erkek oyunu olarak görülmüĢ sertlik, mücadele ve dayanıklılık erkeğe atfedilerek, erkek egemen sistemin devamlılığı sağlanmıĢtır (Sert, 2010, s. 110). Ataerkil sistem futbol üzerinden inĢa ettiği erkek egemen söylemi, kitle iletiĢim araçları ile toplumsal tabakada yaygın bir hale getirmke ve her müsabaka sonrası gerek spor haberleri gerek televizyonda yer alan spor programları üzerinden yeniden üretmektedir. Türk spor medyası da futbol alanında oluduğu gibi erkek egemen bir sistem bulunmaktadır. Futbol müsabakalarında ataerkil bir zihniyet etrafında Ģekillenen olaylar benzer bir Ģekilde spor basınınında da erkek egemen söylem etrafında Ģekillenmektedir. ÇalıĢanların çoğunun erkek olduğu Türk spor medyasının söylemleri egemen görüĢ ve düĢüncelerden bağımsız değil tam aksine bu düĢünce ve görüĢler etrafında Ģekillenmektedir. Özellikle haber baĢlıkları ve manĢetler ataerkil söylemin en açık ve net bir Ģekilde gözler önüne serildiği bir alan olarak karĢımıza çıkmaktadır.11 Kasım 2012 tarihinde Orduspor ve Fenerbahçe arasında gerçekeleĢen mücadelenin 2- 1 Fenerbahçe spor kulübü lehine sonuçlanması ile Fanatik gazetesi “Ordu Erkek Gördü” adlı baĢlığı ataerkil söylemlerin Türk spor basını içerisinde net bir biçimde yer aldığının kanıtıdır.

57

(https://twitter.com/CeydaYanpal/status/267726025415348225/photo/1)

Resim 2.2. Spor Basında Ataerkil Söylem Örneği

Futbolun ataerkil bir yapı içerisinde inĢa edilmesi egemen olan erkek söyleminin sıkça kullanılmasına sebep olmaktadır. Aynı zamanda mücadele ve dayanaklılığa dayalı olan bu spor dalı galip gelen tarafı erkek, erk sahibi ve iktidar olarak tanımlarken, mağlup tarafı da ikincil bir konumda olan kadın ile özdeĢleĢtirmektedir. “ORDU ERKEK GÖRDÜ” baĢlığı sadece Orduspor futbolcularına değil Ordu halkına da yöneltilen içinde ataerkil kodların barındığı cinsiyetçi bir nefret söylemini içermektedir. Galip taraf olan Fenerbahçe erkek, güç sahibi ve baba konumuna yerleĢtirilirken mağlup olan Orduspor ise güçten yoksun, itaatkâr bir kadın söylemi altında ifade edilmektedir. Atılan bu baĢlıktan sonra Orduspor yöneticileri ve taraftarları Fanatik gazetesine tepki gösterip boykot kararı almıĢtır. Bu tepkiye gerek tiraj gerek ise itibar kaygısı yüzünden tepkisiz kalamayan gazete yöneticileri bir tekzip yayınlayarak özür dilemiĢtir. Fakat bu özür gazetenin yayın politikasını, nefret söylemi içeren ifadeler kullanmasını engelleyici bir durumdan ziyade günü kurtarmak amacı ile gerçekleĢtirilmiĢ bir eylemden öteye geçememiĢtir.

Futbol içerisinde var olan ataerkil söylem sadece müsabaka öncesi ve sonrası meydana gelen geliĢmelerde değil, futbola ait olan her alanda kullanılmaktadır. Bu bağlamda futbol baĢtan ayağa erkek egemen kodları ile donatılmıĢtır. Futbolun oynanabilmesi için en temel malzemeler bile ataerkil söylem içerisinde kendisine bir yer bulmuĢtur. Futbolun savaĢ terimleri ile dile getirilmesi futbola dair her nesnenin de bu terimler aracılığı ile ifade edilmesine sebep oluĢtur. Futbolda en temel unsur olan top, silah ile özdeĢleĢtirilmiĢtir. Hedef alınan alanın kale olması ve hedefe ulaĢmak için

58

Ģiddet uygulanan bir topla fethedilmesi, yani gol atılması, oyunun güç ve mücadele ile olan yakın iliĢkisini belirtmektedir. Güç ve mücadelenin olduğu her alana erkeğin iliĢkilendirilmesi, futbol topuna cinsel bir anlam yüklemektedir. Futbol topunun güç ve Ģiddet uygulanarak hedefe götürülmesi onu erkek dıĢı bir konuma yerleĢmesine sebep olmaktadır. Keskin hatları olmaması, nereye nasıl gideceğinin belirsizliği sebebi ile güvensiz bir durumun oluĢması topun, diĢi ve gey olarak anılmasına neden olmuĢtur. Futbol müsabakaları sonrası mağlup olan kulübün teknik direktörü, yöneticileri, futbolcuları veya taraftarları “top, bizi sevmedi” söylemini sıkça kullanmaktadır. Mağlubiyetin sebebi saha içerisindeki futbolculardan ziyade futbol topuna indirgenmekte ve top ötekileĢtirilerek güvensiz bir konuma yerleĢtirilmektedir. Futbol topunun bile ötekileĢtirildiği ataerkil söylem içerisinde kadın kendisine biçilmiĢ olan cinsiyet rolleri sebebi ile futbola elveriĢli bir konumda yer almamaktadır (Candansaray, 2010, s. 75). Türkiye‟de erkek egemen söylemlerin inĢasında futbol aracı bir konumda yer almaktadır. Futbol ile ilgili olan her Ģey erkek egemen söylemi çağrıĢtırmakta ve erkek olmak anlamına gelmektedir. Futbol oynamak, futbol konuĢmak, futbol izlemek bireyin ataerkil toplum içerisinde kendisine biçilen rolleri yerine getirmesi anlamı taĢımaktadır. Bir grup erkek bir araya gelip futbol oynadığı veya izlediği zaman erkek egemen söylemin bir ritüelini gerçekleĢtirmektedir. Futbol sadece oynayan, izleyen veya konuĢan bireyler etrafında değil saha içinde müsabakayı yöneten hakemler etrafında da ataerkil söylemleri inĢa etmektedir. Futbol müsabakası içinde hakem, ataerkil sistemde var olan ata‟nın karĢılığı konumunda yer almaktadır. Saha içindeki düzeni sağlayan ve tabuların koruyucusu olan hakem, düzeni ve tabuyu bozmak isteyen futbolcuyu cezalandırma yetkisine sahiptir. Fakat saha içinde iktidar olan hakem her iki takıma da eĢit mesafede olduğu için sahadaki oyuncundan tribündeki seyirciye kadar her kesimin nefretini üzerinde hissetmektedir.

Saha içerisinde ata, baba konumunda yer alması, vereceği olumlu bir kararda onu erk sahibi merhametli bir bireye dönüĢtürürken aksi bir durumda verdiği kararda ise Ģefkatten yoksun, acımasız bir baba olmasına neden olmaktadır. Hakemler müsabaka sonrası mağlup olan kulüp futbolcuların, idarecilerin ve taraftarların gözünde tarafsız olmamakla ve hâkim kurallara uyumamakla suçlanmaktadır. Mağlubiyetin faturası hakeme kesilir ve saha içerisindeki iktidar sahibi o birey müsabaka sonunda aĢağılayıcı, nefret ve Ģiddet içeren bir dile maruz kalarak ötekileĢtirilmektedir. Bu durum tribünlerde

59

slogan haline getirilerek İbne Hakem söylemi sıkça dile getirilmektedir. Hakemin yanlı bir davranıĢ sergileyerek, saha içindeki ata-baba figürü taraftar, futbolcu ve kulüüp yöneticileri tarafında yok sayılarak ataerkil söylemler çerçevesinde dıĢlanmakta ve nefret söylemine maruz bırakılmaktadır (Candansaray, 2010, s. 76). Benzer bir Ģekilde Türk takımlarının diğer ülke takımları ile gerçekleĢtirdiği müsabakalar sonucunda alınan olumsuz sonuçların müsebbibi olarak hakemler gösterilmektedir. Böyle bir olay karĢısında da Türk spor basını ataerkil zihniyetin inĢa ettiği söylemler içerisinde hakemin ait olduğu millet, dini inanç veya herhangi bir etnik unsurunu ön plana çıkartarak ötekileĢtirmekte ve nefret söylemi içeren ifadeler yöneltmektedir. Sonuç olarak erkek egemen sistem kendi devamlılığını sağlamak, toplumsal rızasını üretmek ve kendisini toplum nezdinde meĢru kılmak adına futbolu bir araç olarak kitle iletiĢim kanallarıyla kullanmaktadır. Günümüzde futbol ataerkil düĢüncenin koruyuculuğunu ve devamlılığını üstlendiği, erkek egemen ideolojinin bir aygıtı olarak karĢımıza çıkmaktadır.

2.2.2. Türk Spor Basınında Militarist Söylem

Militarist düĢünce, toplumu Ģekillendirmek amacıyla askeri değerleri toplumsal değerler ile bütünleĢtirmeyi amaçlayan bir devlet ideolojisi olarak karĢımıza çıkmaktadır. Militarizm, toplumun her kesimine hitap eden, kadınıyla erkeği ile çocukluk yaĢlarından itibaren baĢlayarak, bireyin askeri değer ve kurallar çerçevesinde yetiĢmesini ve yaĢamasını güden ideolojik bir değerler bütünüdür. Bu bağlamda militarizm bireyin asker gibi yaĢamasını isteyen, askeri kuralların dıĢına çıkmasını yasaklayan bir yaĢam formu oluĢturmaktadır. Birey gündelik hayat pratikleri içerisinde gerçekleĢtirdiği eylemleri askeri değerler etrafında Ģekillendirmektedir. Ġktidarlar, bireyin militarist hayat tarzını benimsemesi için her daim sanal veya gerçek düĢmanlar inĢa etmektedir. Çünkü militarist düĢüncenin vuku bulması ve toplum nezdinde kabul görmesi ancak bir düĢman tehdidi altında mümkün olacaktır. Ġktidarlar, militarist düĢünce tarzını, toplumu her zaman savaĢa hazır tutmak maksadı ile değil aynı zamanda itaatkâr ve disiplinli bir toplum meydana getirmek için kullanmaktadır. Ġktidarlar tarafından inĢa edilen suni savaĢ tehditleri militarist ideolojinin devamlılığı ve kendisini yeniden üretmesini sağlayan en etkin araçtır (Belge, 2011, s. 150-151). Türk halkı ordu ve askeri kavramlara karĢı duygusal bir bakıĢ açısı geliĢmektedir. Asker ve ordu

60

kavramları toplum nezdinde milli bir Ģuurun oluĢmasına, tarih bilincinin geliĢmesine de sebep olmuĢtur. Toplum içerisinde askerlik, para karĢılığı yapılan bir meslek olmaktan ziyade Türk olmanın gerektirdiği bir kimlik Ģartı olarak algılanmıĢtır. Cumhuriyetin ilanından sonra yaratılmak istenen militarist toplum ve birey modeli baĢarılı bir Ģekilde gerçekleĢtirilmiĢ ve toplum, Her Türk Asker Doğar söylemlini benimsemiĢtir.

Cumhuriyetin ilanı ile beraber kitle iletiĢim araçları, cumhuriyet değer ve inkılaplarının topluma tanıtıldığı ve kabul ettirilmeye çalıĢıldığı ideolojik bir devlet aygıtına dönüĢmüĢtür. Topluma askeri değer ve ilkeler doğrultusunda bir yaĢam formu sunan militarist düĢünce, kitle iletiĢim araçları içerisinde kendisine yer bulmuĢtur. Ġkinci meĢruiyet ile beraber Türk halkını, batılı hayat tarzına hazırlama çabaları kendisini ilk olarak batıya ait spor dallarında göstermektedir. Jimnastik, futbol, gülle atma ve atletizm gibi sporların ülkeye getirilmesi ile hedeflenen batı tarzı hayat anlayıĢının toplum içerisinde daha kolay bir Ģekilde yerleĢmesine vesile olacağı düĢünülmüĢtür. Bu bağlamda hedefe ulaĢma konusunda bir araç görevi gören yeni spor dalları ulusal bir görev haline dönüĢmüĢtür. Bu spor dallarında, iĢgal devletlerine karĢı elde edilen galibiyetler toplum içerisinde yapay bir zafer duygusu inĢa etmiĢtir. Toplumun futbol oynaması, gülle atması, atletizm ve jimnastik yapması bir spor uğraĢından çıkarak iĢgal altındaki ülkesi için yaptığı milli bir ödeve dönüĢmüĢtür. Beden olarak güçlü ve diri olmak, düĢman ile gerçekleĢtirilecek herhangi bir olası savaĢ anında toplumun fiziksel olarak hazır olmasını sağlayacaktır. Kısacası her bireyin sporla uğraĢması ve beden eğitimini gerçekleĢtirmesi onu düĢmana karĢı zinde tutacak bir eylem olarak görülmektedir. Batılı tarz spor dalları ile beraber birey, eski ve geri kalmış kimliğinden kurtulacak hem de bedenini eğiterek olası bir savaĢ durumunda fiziksel olarak hazır bir hal alacaktır. Cumhuriyet değerleri ile yeni bir kimlik inĢa etmek isteyen dönemin iktidarı, sporu bedensel eğitim aracı olarak kullanmıĢtır. Sporun bu tarz militarist söylemler etrafında inĢa edilmesi Selim Sırrı Tarcan önderliğinde Türk Yurdu dergisinde yayınlanan yazılar ile baĢlamıĢ ve günümüze kadar devam etmiĢtir (Belge, 2011, s. 691). Selim Sırrı Tarcan (Tarcan, 1914) 19 ġubat 1914‟te derginin 59 sayısında yayınladığı Ģu yazı Türk spor basının doğumundan bugüne kadar geçen süre zarfında militarist söylemlerin etkili olduğunu göstermektedir.

Eğer yaşamak istiyorsanız gençleri yetiştiriniz… Pazularına müracaat ediniz, onlara hayat ile mübareze edebilecek kuvveti veriniz, kollarını sıktıkları,

61

adalelerini şişirdikleri zaman nefeslerine itimat edebilsinler; ciğerleri ber-heva‟yı gurur ile genişlesin, görsünler ki kollarında kuvvet vardır ve bu kuvvetle sulh zamanında çapa, harp zamanında tüfenk de taşınabilir ve bu iki şey biraderdir.

Türk spor basını ilk yıllarında sporu, tüketim kültürü veya serbest zaman değerlendirme aktivitesi dıĢında askeri bir hazırlık ve hayat Ģartları ile mücadele alanı olarak görmüĢtür. Spor bireyi otoriteye itaat etme ve yaratılan sanal düĢmana karĢı hazır bir durumda yer almasını sağlayacak aktivitelerin baĢında yer almaktadır. Spor bir amaç değil bir araç olarak görülmektedir. Her kavramda olduğu gibi sporda dönemin gerektirdiği Ģartlar içerisinde kendisine bir anlam bulmuĢ ve bu değerler üzerinden ideolojik bir yapıya bürünmüĢtür. Türk Yurdu Dergisi‟nin 67. Sayısında yer alan Ģu metin sporun sadece spor olmadığını aynı zamanda Türk olmanın yani güçlü olmanın gerektirdiği bir vazife olduğunu ifade etmektedir.

Evet Türk Gücü hususiyle bir cemiyet değildir. Bir jimnastik kulübü hiç! Türk Gücü ne Alman jimnastiğinin müdafii, ne İsveç, Müller usulünün dellalı, ne İngiliz sporunun ilancısıdır. Türk Gücü bütün memleketi kavramak, memleketin bütün gençliğini, dinçliğini kucaklamak isteyen milli bir müessesedir. Jimnastik vasıtadır. Maksat değildir. Maksat pehlivanlık, canbazlık değildir… Maksat hatta milleti sade müsellah bir millet bile yapmak değildir. Maksat milleti silahşör bir millet haline koymak, maksat hatta daha büyük, daha büyük, daha büyüktür ki, yine „Türk‟ün gücü her şeye yeter, Türk‟ün gücü dünyayı büker!‟ maksadı söyler. (Tarcan, 1914)

Türk sporunun iktidarlar tarafın kullanılması, iktidarlarının kendi değerlerini spor aracılığı ile topluma dikte etme çabası sadece Osmanlı Devletinde değil aynı zamanda Cumhuriyet döneminde de görülmektedir. Cumhuriyet, yeni bir kimlik inĢası için sporu temel unsurlardan birisi olarak görmüĢ ve merkezi bir konuma oturtmuĢtur. Bireyin spor ile sağlıklı bir vücuda ve sağlıklı bir zihinsel yapıya sahip olabileceği ileri sürülmüĢtür. Cumhuriyetin ilk yıllarında sporda herhangi bir ayrım söz konusu olmamıĢ ve genel olarak tüm branĢları ve özellikle olimpik spor dallarını önemsenmiĢtir. Fakat ilerleyen yıllar içerisinde futbola olan ilginin artması ile beraber spor futbol ile özdeĢleĢtirilmeye baĢlanmıĢtır. 27 Mayıs 1960 yılında Demokrat Partiye yapılan askeri darbe sonucu ülke idaresi asker ve orduya geçerken, toplumsal açıdan önemli bir yer kaplayan futbolda darbeden etkilenmiĢtir. Askeri darbe ile beraber Futbol Federasyonu yöneticileri istafaya zorlanmıĢ ve yerlerine ordu içerisinde yer alan askerler getirilmiĢtir. Dönemin darbeci subaylarından Albay Muhterem Özyurt Federasyon baĢkanı olarak göreve

62

getirilmiĢtir. Darbe hükümeti futbolu kendi icraat ve çıkarları doğrultusunda kullanmaya baĢlamıĢ ve ihtilalden 12 gün sonra Türkiye ve Ġskoçya arasında bir milli maç düzenlenmiĢtir (Atabeyoğlu, 1991, s. 287). Futbol, darbe hükümetinin kendisini toplum nezdinde benimsenmesi için bir araç olarak kullanılmıĢtır. Türkiye ve Ġskoçya arasında yapılacak müsabaka öncesi Cemal Gürsel‟in dönemin milli takım futbolcuları ile bir araya gelip bir toplantı düzenlemesi ve telkinde bulunması futbolun militarsit düĢünceleri yayan değil aynı zamanda besleyen ve koruyan bir yapıya sahip olduğunu da göstermektedir.

Yarın milli bir maça çıkacaksınız. Size şimdi anlattım, memleketin durumunu biliyorsunuz; yeni bir Türkiye kurmak için yola çıktık. Bunun içinde daha rahat bir ortamda çalışmamız lazım. Şimdi milli bir maç var önümüzde. Bu maç bizim dönemimizin ilk milli maçı, yani bizim prestijimiz demektir bu. Bizim rahat çalışabilmemiz, bizim prestijimizin gölgelenmemesi için sizin yarın bu maçı kazanmanız lazım. Sizleri buraya bunun için çağırdım. Yarın, maçı mutlaka kazanmanız, ona göre oynamanız maçta bu şuurla hareket etmeniz lazım. (Doğan, 1989, s. 136)

Cumhuriyet tarihinde gerçekleĢtirilen darbeler toplumsal olarak her alanda etkili olduğu gibi spor ve özellikle futbol alanda da etkili olmuĢtur. Ülke içerisinde yaratılan siyasi çatıĢmalar, ekonomik sorunlar ve istikrarsız idare ile 12 Eylül 1980 sabahı asker ve ordu merkezli bir darbe daha gerçekleĢtirilmiĢtir. 12 Eylül darbesi ile beraber futbol günümüz Ģekline bürünmeye baĢlamıĢtır. Darbe ile beraber yükselmeye baĢlayan futbol, Turgut Özal yönetimi ile neo-liberal bir politika izleyerek hem ekonomik olarak hem de toplumsal bazda önemli adımlar atarak popüler kültürün önemli bir parçası haline gelmiĢtir. 12 Eylül öncesi toplumun siyaset ve politika ile olan iliĢkisi futbol aracılığı ile azaltılmak istenmiĢtir.

Futbolun 1980 askeri harekatı sonrasında kitleleri depolitize etmek amacı ile kullandığını ve yerine getirdiği bu ideolojik işlev sayesinde geniş kitleleri eğlendirerek/meşgul ederek var olan toplumsal sorunlar üzerinden düşünmelerini engellemek sureti ile ülke içinde yaratılmaya çalışılan huzur ve güven ortamının önemli bir bileşeni olduğunu görürüz. (Talimciler, 2005, s. 148)

Ġktidar tarafından üretilen militarist söylem sadece haber baĢlıklarında veya söylemlerinde kullanılarak değil bizahiti bir kurumu kullanmak sureti ile gerçekleĢmektedir. Birey bu söylemler aracılığı ile kendi hayatına askeri değer ve kurallar doğrultusunda inĢa ederken aynı zamanda otoriteye karĢı itaatkar bir tavır

63

sergilemektedir. Futbol aracılığı ile militarist söylemi yayan iktidar kendi rızasını üretmekte ve yenilemektedir. Kitle iletiĢim araçları da özellikle Türk spor basınında bu tür söylemlere sık bir Ģekilde yer vermektedir. Müsabakalar askeri terim ve fıtığraflar ile verilmekte, futbolcu asker, teknik direktör ise bir komutan edasıyla gazete sayfalarında yer almaktadır. Müsabaka içerisinde takıma adına olumlu iĢler yapan ve galibiyette önemli bir rol oynayan futbolcu ise kahraman bir asker Ģeklinde resmedilmektedir.

(http://galatasaray-soccer-world.blogspot.com.tr/2016/01/galatasaray-transfer-haberleri-gazete.html) Resim 2.3. Türk Spor Basınında Militarist Söylem Örneği

Sadece bir futbolcu transferi haberi aktaran Fanatik gazetesi „Aslan Bombayı Patlatıyor‟ baĢlığı ile Ģiddet içeren militarist bir dil kullanımı gerçekleĢtirmektedir. Futbol alanı yazılı ve görsel basın tarafından militarist söylem ve ifadelerin en sık kullanıldığı alanların baĢında gelmektedir.

(http://www.ntv.com.tr/galeri/turkiye/gunun-gazete-mansetleri-19-nisan-2017, Hp3QUHgGE0CbREB8CZLjTQ)

Resim 2.4. Türk Spor Basınında Militarist Söylem Örneği

64

Yine militarist söyleme örnek olarak gösterilebilecek „Vurucu Tim‟ baĢlığı aslında Galatasaray Futbol Kulübünde oynayan oyuncuları kastetmekte ve bu oyuncuların oyun içerisindeki performanslarını askeri bir deyim ile aktarmaktadır. Türk futbol basını özellikle 4 büyük kulübün kendi arasında gerçekleĢtirdiği maçları cephe, operasyon, keksin nişancı gibi askeri terimler ile aktarmakta ve militarist söylemi yazılı basın içerisinde sık bir Ģekilde dile getirmektedir. Toplum tarafından da benimsenen bu yaklaĢım iki kulüp arası taraftar, oyuncu ve kulüp idarecileri arasında var olan gerginliği artırmakta ve toplum içerisindeki kutuplaĢmayı su üstüne çıkarmaktadır. Birey artık iktidarın siyasi varlığını tartıĢmak yerine futbol üzerinden bir tartıĢma ortamı yürüterek toplumsal olay ve sorumluluklardan uzak kılınmıĢtır. Türk basınında yer alan militarist söylemler ile depolitize edilmiĢ, itaatkar, askeri değer ve kurallar çerçevesinde günlük eylemlerini gerçekleĢtiren bireyler inĢa edilmektedir.

2.2.3. Türk Spor Basınında Cinsiyetçi Söylem

Toplumun her alanında yaygın bir davranıĢ biçimi olan ve kalıpyargılar ile desteklenen cinsiyetçi söylem kitle iletiĢim araçları içerisinde de yer almakta ve sıkça kullanılmaktadır. Ataerkil bir zihniyetin ürünün olan cinsiyetçi söylemler haber metinlerinden, eğlence programlarına kadar her alanda kendisini hissettirmektedir. Zaten erkek egemen bir alan olan spor ve futbol ise cinsiyetçi söylemlerin aleni bir Ģekilde dile getirildiği haberi yazan ve okuyan bireylerin bu söylemleri normalleĢtirdiği ve benimsediği açık bir Ģekilde görülmektedir.

Cinsiyetçilik, toplumsal cinsiyete dayalı bir ayrımcılığı ifade eder. En geniş anlamıyla terim kadın ve erkeğin toplumsal cinsiyetine dayalı olarak geliştirilen kalıpyargıları içermekle birlikte özünde kadının cinsine yönelik ayrımcılığın kendisidir. Cinsiyetçilik, kadını toplumda ikincil ve aşağıda gösteren bütün tutum, davranış ve etkinlikler ve bunları yeniden üretmek için bütün kuramsal ve ideolojik olanakların kullanılmasıdır. (Timisi, 1997, s. 24)

Cinsiyetçi söylem kadını toplum içerisinde ayrımcı ve ötekileĢtirici bir konum edinmesine neden olmaktadır. Kadın, ona biçilen toplumsal cinsiyet rolleri gereği arka planda kalmakta ve ona ait her türlü fiziksel ve psikolojik özellikler erkek egemen söylem içerisinde bir hakaret unsuru olarak kullanılmaktadır. Cinsiyetçi söylemlerin argo ve küfür içeren bir Ģekilde dile getirildiği ortamlardan bir tanesi de Ģüphesiz stadyumlarda taraftarların yer aldığı tribünlerdir. Taraftar, bağlı olduğu kulübün

65

üstünlüğünü erkek egemen söylemler etrafında inĢa ederken, rakip taraftar, oyuncu ve hakemleri eril olmayan diĢil vasıflarla donatmaktadır. DüĢman olarak tasvir ettiği öteki grupları orospu, ibne, dönek gibi cinsiyetçi söylemler ile tanımlamaktadır. Yine oyun içerisinde gerçekleĢen futbola özgü tanımlamalarda cinsiyet içerikli söylemlerden nasibini almaktadır. Müsabaka sırasında herhangi bir takımın gol atması sokma, girme delme olarak tanımlanırken maç sonunda galip olan takımın taraftar, oyuncu ve kulüp yöneticileri bir tezahürat haline getirdikleri koyduk mu söylemini sık bir Ģekilde kullanmaktadır. Erkek egemen söylemler içerisinde yer alan bu tür slogan ve tezahüratlar aynı Ģekilde erkek cinselliğini çağrıĢtırmaktadır. Benzer Ģekilde oyun içerisinde beĢlik atmak veya yemek olarak tabir edilen topun rakip futbolcunun bacak arasından geçirilmesi durumu da erkek cinsel kimliğini ön plana çıkartmaktadır. Bir futbolcunun rakibinden beĢlik yeme sureti ile ekarte edilmesi o futbolcunun erkeksi özelliklerine ve cinsel kimliğine vurulan bir darbe olarak algılanmaktadır. Aynı Ģekilde kalecinin koruduğu kale, takımın ve taraftarın namusu olarak algılanmaktadır. Bir futbol müsabakası erkekliğin kanıtlanabileceği bir olgu olarak tanımlanırken akis bir durum olarak erkeksi özelliklerin kaybedileceği bir alan olarak karĢımıza çıkmaktadır (Bora, 2009). 12 Aralık 2016 tarihinde gerçekleĢen Antalyaspor- Fenerbahçe müsabakası sonunda Antalyaspor‟un aldığı 1-0 lık galibiyetin ardından stat içerisinde Nuri Alço‟nun filmlerinde yer alan tecavüz sahnelerinde kullandığı müzik çalınmıĢtır. Çalınan müzik Antalyaspor‟un elde ettiği bu galibiyeti rakip takıma karĢı gerçekleĢtirilen bir tecavüz olarak nitelemiĢtir. Gerek saha içerisinde gerek saha dıĢında yer alan cinsiyetçi söylemler Türk spor basını içerisinde de yer almaktadır. Türk spor basını ve çalıĢanlarının, haber metinleri, manĢtleri ve köĢe yazılarını sokak ağzı ile kaleme alınmasından dolayı cinsiyet, argo ve küfür içeren her türlü söylemin gerek üstü kapalı gerek ise direk bir Ģekilde kullanıldığı görülmektedir.

66

(https://ofpof.com/spor/turk-futbolundan-en-komikveunutulmaz-15-gazete-manseti EriĢim:17.05.2017) Resim 2.5. Türk Spor Basınında Cinsiyetçi Söylem Örnekleri

Türk takımlarının Avrupa‟da gerçekleĢtirdiği müsabakalar sonucunda elde edilen zaferler erkek egemen söylem çerçevesinde verilirken alınan mağlubiyetler ise argo ve küfür içeren cinsiyetçi bir yaklaĢımla verilmektedir. AMK gazetesin kendisini Açık Mert Korkusuz Ģeklinde tanımlamasına rağmen toplum içerisinde bir küfrün kısaltması Ģeklinde algılanmaktadır. Kadının cinsel organı üzerinden yapılan bu cinsiyetçi söylem hem gazetenin adını simgelerken aynı zamanda bir küfür içeriği taĢımaktadır. Yine bir Türk takımının Avrupa‟da gerçekleĢtirdiği müsabaka sonrası elde ettiği galibiyet erkek egemen söylemi kapsamında cinsiyetçi ve argo içeren bir söylemle verilmiĢtir. Kol Gibi Geçirdik baĢlığı altında erkek cinselliğine vurgu yapılmakta ve mağlup edilen diğer futbol takımı diĢil özellikler ile donatılarak nefret söylemine maruz bırakılmaktadır. Türk spor basınında kanıksan bu durum cinsiyetçi söylemleri yaymakta, ataerkil ideolojiyi sağlamlaĢtırmakta ve erkek hegemonyasının devamlılığına hizmet etmektedir.

67

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TÜRK SPOR BASININDA NEFRET SÖYLEMĠNE ĠLĠġKĠN ANALĠZLER

3.1. ARAġTIRMANIN KONUSU

Bu çalıĢmada nefret söylemi ve türleri ele alınarak nefret suçunun ortaya çıkıĢı ve bu terimlerin tarihsel süreç içerisindeki geliĢimiyle günümüzdeki yansımalarının Türk spor basını içerisindeki kullanım Ģekli ele alınmıĢtır. AraĢtırmanın ilk bölümünde nefret, nefret kavramı ve nefret söylemi incelenerek nefret söylemi türlerinin ortaya çıkıĢı incelenmiĢtir. Nefret söylemi türleri içerisinde yer alan ayrımcılık, önyargı, kalıp yargı, homofobi, zenofobi ve damgalama kavramları ele alınarak nefretin, söyleme dönüĢüm süreci incelenmiĢtir. Nefret söylemi ve türlerinin kitle iletiĢim araçları içerisindeki sık dolaĢımı, bu tür söylemlerin toplum nezdinde daha kolay bir Ģekilde kabul görmesine ve benimsenmesine sebep olmaktadır. AraĢtırmanın ikinci bölümünde Türk spor basınının tarihsel geliĢimi ve ilk spor yayınları ele alınmıĢtır. Türk spor basınının ilk yıllarında yer alan mecmuaların her spor dalına eĢit Ģekilde yaklaĢımından, sporun sadece futbol olarak algılandığı ve spor basınının da tarihsel süreç içerisinde futbol basınına dönüĢümü anlaĢılmaya çalıĢılmıĢtır. Bu süreç içerisinde Türk spor basınının haber metinlerinde inĢa ettiği ataerkil, militarist ve cinsiyetçi dil, nefret söylemi kavramının oluĢmasına ve zaman içerisinde toplum nezdinde kanıksanmasına sebep olduğu görülmüĢtür. Türk spor basınının kullanmıĢ olduğu ataerkil, militairst ve cinsiyetçi söylemlerin ard alanı anlatılmıĢ ve bu söylemlerin var olan egemen görüĢün devamlılığına hizmet ettiği görülmüĢtür. AraĢtırmanın son bölümünde Türk spor basınının önemli gazetelerinden olan Fanatik, AMK ve Fotomaç gazetelerinde yer alan nefret söylemlerinin analizi gerçekleĢtirilmiĢtir.

3.2. ARAġTIRMANIN AMACI ve ÖNEMĠ

Kitle iletiĢim araçları gündelik yaĢamımız içerisinde önemli bir rol oynamakta ve bu çerçevede medya ve dil çalıĢmaları büyük önem arz etmektedir. Kitle iletiĢim araçlarında kiĢiler belirli medya seçkinleri tarafından tanımlanmakta, adlandırılmakta ve medya içeriklerinde belirli kiĢi ya da gruplarla ilgili belirli bir söylem gerçekleĢtirilebilmektedir. Gündelik pratiklerimizde oldukça önemli bir yer tutan

68

medyanın kimi nasıl çağırdığı nasıl adlandırdığı ve toplumsal olarak hangi anlamları inĢa ettiği üzerine çalıĢmak iletiĢim çalıĢmaları çerçevesinde dikkat çekici bir öneme sahiptir. Bu sebeple medya ve medya söylemi çerçevesinde pek çok araĢtırma yapılmakta ve medyanın yaĢamımızdaki rolü, belirleyiciliği ve etkileri üzerine çalıĢmalar yürütülmektedir. Bu çalıĢmanın amacı, medyada nefret barındıran söylemleri ortaya koymak ve medyanın Ģiddeti besleyen yapısını ortaya çıkarmaktır. Medyada nefret söyleminin çalıĢılması ile kitle iletiĢim araçlarındaki nefret söylemlerinin boyutlarının görülmesi ve bu anlamda medyanın nefreti besleyen pek çok boyutunun nasıl iĢlerlik gösterdiği, medyada nefretin nasıl ve hangi göstergeler aracılığıyla karĢımıza çıktığının anlaĢılması konusunda araĢtırma oldukça önemlidir. Diğer bir taraftan medyada nefretin görünürlüğü üzerine yapılan çalıĢmalar, medya çalıĢanlarının söylemleriyle Ģiddeti nasıl beslediklerini görmeleri ve gelecekte inĢa edecekleri söylemleri Ģiddetten uzak tutmaları yönünde önem arz etmektedir. Bu anlamda medya, dil, Ģiddet ve daha genel bir ifadeyle medya ve nefret söylemi çalıĢmalarına yeni bir boyut kazandırmak adına çalıĢmanın alana katkı sağlayacağı düĢünülmektedir.

3.3. ARAġTIRMANIN HĠPOTEZĠ

AraĢtırmanının hipotezi, kitle iletiĢim araçlarında var olan nefret söyleminin toplumu psikolojik ve kültürel boyutta etkilediği, kutuplaĢtırdığı ve ayrıĢtırdığı fikri üzerinde temellenmiĢtir. Bu doğrultuda kitle iletiĢim araçları içerisinde nefret söylemi ve unsurlarının yayılmasında önemli bir pay sahibi olan yazılı spor basınının Ģiddet kültürü inĢasındaki etkili rolü üzerinde durulmuĢtur. Bu bağlamda yazılı spor basını içerisinde yer alan haber baĢlıkları, spotlar ve haber giriĢleri içerisinde aktarılan ifadeler söylem analizi yöntemi kullanılarak, nefret söyleminin yazılı spor basını aracılığı ile kitle iletiĢim araçlarındaki boyutları görünür hale getirilmek amaçlanmıĢtır.

3.4. ARAġTIRMANIN SINIRLILIKLARI

AraĢtırma kapsamında kitle iletiĢim araçlarının tümünün ve bununla birlikte tüm medya içeriklerinin ele alınması çok büyük bir evrene karĢılık gelmektedir. Dolayısıyla gerek imkânlar gerekse zaman kısıtlılığı gibi sebeplerle tüm medya araçları ve bu araçlarda üretilen tüm medya metinlerini incelemek mümkün gözükmemektedir. Bu

69

sebeple araĢtırma spor haberleri üzerinden yürütülmekte ve inceleme seçilen spor gazeteleri üzerinden gerçekleĢtirilmektedir. AraĢtırmanın analiz bölümü belirlenen spor gazeteleri ve nefret söylemi içerdiği düĢünülen haberler ile sınırlı tutulmuĢtur.

3.5. ARAġTIRMANIN EVRENĠ ve ÖRNEKLEMĠ

AraĢtırmanın evrenini Türkiye‟de ulusal ve günlük yayın yapan tematik spor gazeteleri oluĢturmaktadır. Örneklemi ise, AMK, Fanatik ve Fotomaç gazetelerinin 1 ġubat 2017 ve 15 Mayıs 2017 tarihleri arasındaki yayınları oluĢturmaktadır. ÇalıĢmada bu gazetelerin haber üretim aĢamasında kullandığı ataerkil, militarist ve cinsiyetçi söylemler söylem analizi yöntemi ile incelenmektedir.

3.6. ARAġTIRMANIN YÖNTEMĠ

AraĢtırmanın yöntemini eleĢtirel söylem analiz oluĢturmaktadır. AraĢtırmanın sınırlılıkları çerçevesinde belirlenen ve örneklem bağlamında seçilen spor gazeteleri ve bu gazetelerdeki spor haberleri söylemsel analizle incelenmektedir. ÇalıĢmanın kavramsal çerçevesi medya, nefret söylemi ve bu anlamda söylemle inĢa edilen Ģiddet biçimleri üzerinden kurulmuĢtur. ÇalıĢma boyunca kavramsal çerçeveye yönelik literatür taraması yapılmıĢ, haberlerin incelenmesinde ise eleĢtirel söylem analizinden yararlanılmıĢtır. EleĢtirel söylem analizi genellikle çeĢitli söylem türleri üzerinde durmakta ve özellikle cinsiyet, ırk, güç ve iktidar iliĢkilerinin söylemle nasıl kurulduğu üzerine analiz gerçekleĢtirmektedir. Bununla birlikte eleĢtirel söylem analizi toplumsal güç ve iktidar iliĢkileri çerçevesinde kurulan anlamların söylemsel pratiklerde nasıl iĢlediğinin ortaya konulması perspektifinden belirleyici olmaktadır. Dolayısıyla eleĢtirel söylem analizi yaklaĢımı, iktidarların kendi ideolojik değer ve yargılarını yeniden üretiminde söylemin etkisine odaklanmaktadır. Bu çerçevede eleĢtirel söylem analizi ile ele alınan haber metinleri nefret söyleminin özellikle spor haberlerinde kendisine nasıl yer bulduğunun anlaĢılması ve ortaya çıkarılması açısından önemli açılımlar kazandırmaktadır. EleĢtirel söylem çözümlemesi yöntemiyle analiz edilen bu haberlerde kullanılan dilin incelenmesiyle cinsiyetçi, ırkçı, milliyetçi ve hatta mikro-milliyetçi çerçevede metinlerdeki göstergeler temel alınarak dil ile neyin inĢa edilip edilmediğinin görülmesi açısından imkân sumaktadır. Bu sebeple eleĢtirel söylem analizi sosyal

70

bilimler alanında oldukça geniĢ kapsamlı bir araĢtırma yöntemi olarak görülmektedir. Bu bağlamda belirlenen haberler eleĢtirel söylem analizi yöntemi ile incelenerek bir sonuca ulaĢılmaya çalıĢılmıĢtır Böylece eleĢtirel söylem analizi yoluyla haber metinlerinin ideolojik anlamları ortaya çıkarılmakta ve haber metinlerinin kapsadığı nefret unsurların tespiti gerçekleĢtirilmektedir.

3.7. VERĠLERĠN TOPLANMASI ve ANALĠZĠ

Bu araĢtırmada veriler Türkiye‟de ulusal olarak yayın yapan AMK, Fanatik ve Fotomaç gazetelerinden elde edilmiĢtir. AraĢtırma kapmasında ele alınan veriler 1 ġubat 2017 ile 15 Mayıs 2017 tarihleri arasında en yüksek tiraja sahip üç spor gazetesinin tüm sayfalarının söylem analizine tabi tutularak incelenmesi ile elde edilmektedir. Bu gazeteler Van Dijk‟in söylem analizi yönteminde kullandığı söylemin makro ve mikro düzeyleri esas alınarak irdelenmektedir. AraĢtırma kapsamında ele alınan gazeteler ataerkil, militarist ve cinsiyetçi söylem olmak üzere üç ana söylem grubunda iki analiz örneği etrafında incelenmiĢtir. Bununla birlikte analize tabi tutulmayan fakat araĢtırmanın amacı açısından önemli olduğu düĢünülen bazı fotoğraflar da çalıĢmaya eklenmiĢtir.

71

3.8. ANALĠZLER

3.8.1. Fanatik Gazetesi Nefret Söylemi Analizleri

3.8.1.1. Fanatik Gazetesi ve Ataerkil Söylem

Analiz 1

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Tarihi: Fanatik Gazetesi, 13.04.2017

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: “Galatasaray BaĢkanı‟nı Kimse Ana Olayın Sunumu: Haberin Ģematik Ġtin Köpeğin Önüne Atamaz”. yapısında ana olayın sunumunda Dursun Haberde Galatasaray Spor Kulübü Özbek ve eĢine karĢı, küfür ve hakaret BaĢkanı Dursun Özbek, bir takım kiĢilerin yöneltildiği iddiası yer almaktadır. kendisine ve ailesine telefonla ağır küfür Özbek bu iddiayı kulübün Divan Kurulu ve hakaret ettiğini dile getirmektedir. toplantısında dile getirmekte ve „Madem Fakat bu hakaretlerin kim veya kimler kameralar yok açık açık söyleyeyim‟ tarafından ve hangi sebeplerle yapıldığı Ģeklinde ifade etmektedir. Haberde bu açıkça belirtilmemektedir. Ayrıca haberin ifadenin verilmesi ile Dursun Özbek‟in özelden genele doğru inĢa edildiği basın karĢısındaki tutum ve görülmektedir. davranıĢlarının daha değiĢik olduğu Haber GiriĢi: Haberin giriĢ bölümünde, anlamı inĢa edilmektedir. Haber metni kulüp içerisinde gerçekleĢen Divan kurulu genel olarak değerlendirildiğinde ana toplantısında, toplantıya Dursun Özbek‟in olayın sunumunda tek taraflı bir söylem sözlerinin damga vurduğu belirtilmiĢ fakat olduğu görülmektedir.

72

Divan kurulunda meydana gelen sportif Sonuçlar: “Galatasaray BaĢkanı‟nı veya mali konulardan bahsedilmemiĢtir. Kimse Ġtin Köpeğin Önüne Atamaz” Haberde Dursun Özbek ve eĢine söylemi ile Özbek, muhaliflerine bilinmeyen kiĢiler tarafından telefon meydan okumakta ve bu durum spor aracılığı ile edilen hakaret ve küfürlerden basınına yeni „çatıĢma‟ ortamları söz edilmiĢtir. Toplantının içeriği habere yaratmaktadır. Haber Dursun Özbek‟in dâhil edilmeyerek Dursun Özbek ve meydan okuma ve kendisine karĢı ailesine karĢı yapılan sözlü saldırı verilmiĢ yöneltildiğini iddia ettiği küfür ve ve bir çatıĢma ortamı yaratılmak hakaretler ile son bulmaktadır. istenmiĢtir. Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: Haber metninin ard alanında Galatasaray Spor Kulübü içerisinde, mevcut baĢkan Dursun Özbek‟e karĢı muhalifliği ile bilinen kiĢilerin, meydana gelen küfür ve hakaret olayları içerisinde yer alabileceği ifade edilmektedir. Bağlam bilgisi olarak da “Bir takım kiĢiler benim, eĢimin telefonlarını paylaĢmıĢ” söylemi muhalif kesime bir gönderme içerirken, haberin devamında Galatasaray BaĢkanı‟nı Kimse Ġtin Köpeğin Önüne Atamaz ifadesi ile yapılan eylemlerin Ģahsi olarak Dursun Özbek‟e değil tüzel bir kiĢilik olarak Galatasaray Spor Kulübü baĢkanına yapıldığı ifade edilmektedir. Haber Kaynakları: Metin içerisinde habere kaynak olarak sadece Dursun Özbek‟e yer verilmektedir. Ayrıca haber metninde dile getirilen söylem ve ifadelerin gerçekleĢtiği Divan Kurulu toplantısı hem basına hem de kongre üyelerine kapalı olması haberin tarafsız ve objektif olmasına engel bir nitelikte olduğunu göstermektedir. Olay Taraflarının Yorumları: Haber metni tek tarafın görüĢ ve iddialarının yer aldığı, olayın diğer muhataplarına söz hakkının verilmediği bir Ģekilde inĢa edilmiĢtir. Olayda yer alan diğer kiĢi veya kiĢiler bilinmeyen Ģeklinde kodlanarak mevcut baĢkana muhalif olan tüm birey ve gruplar zan altında bırakılmıĢtır.

73

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber metninde Haber metni Metin içerisinde Haber metni Dursun Özbek‟in içerisinde verilen kullanılan BaĢkan, içerisinde Divan Kurulu ilk cümlede “Önce aile, it, köpek, kullanılan ilk toplantısında basına sonra da küfür, hakaret, cümlede “Önce gerçekleĢtirdiği kongre üyelerine damga ve vurmak basına sonra da konuĢma aktif kapalı gerçekleĢen gibi güç ve Ģiddet kongre üyelerine cümle yapısı içinde Divan Kurulu‟na çağrıĢımı ihtiva kapalı verilmektedir. Dursun Özbek‟in eden ifadeler Türk gerçekleĢen “Önce basına sonra sözleri damga spor basını Divan Kurulu‟na da kongre üyelerine vurdu” söyleminde içerisinde kullanılan Dursun Özbek‟in kapalı gerçekleĢen gerçekleĢtirilen ataerkil söyleme sözleri damga Divan Kurulu‟na toplantının gizli örnek olarak vurdu” söylemi Dursun Özbek‟in olduğuna vurgu gösterilebilmektedir haberin sözleri damga yapılmaktadır. . inandırıcılığına vurdu.”. “Arayıp, Ardından gelen gölge hem bana hem cümlelerde ise “Bir düĢürmektedir. eĢime, ağır küfür, takım kiĢiler benim, Aynı zamanda hakaretler ettiler.” eĢimin telefonlarını görgü tanıklarının “Galatasaray paylaĢmıĢ. Arayıp, ifadelerine yer BaĢkanı‟nı Kimse hem bana hem verilmemesi de Ġtin Köpeğin Önüne eĢime, ağır küfür, haberin inandırıcı Atamaz”. Özbek‟in hakaretler ettiler… olma halini öne sürdüğü küfür Galatasaray olumsuz yönde ve hakaret iddiaları BaĢkanı‟nı Kimse etkilemektedir. da metin içerisinde Ġtin Köpeğin Önüne Haberde aktif bir cümle Atamaz” cümleleri kullanılan yapısı Ģeklinden de Özbek‟e fotoğraf doğrudan verilmiĢtir. muhalif birey ve olay ile grupları zan altında iliĢkilendirmekten bırakmaktadır. Son uzak bir konumda cümlede ise yer almaktadır. kendisine yöneltilen küfür ve hakaretlerin Galatasaray baĢkanı olmanın verdiği tüzel kiĢilik ve güç sebebi ile kabul edilemez olduğu belirtilmiĢtir.

74

Haberdeki Nefret söylemi

Haber baĢlığında yer alan it ve köpek ifadeleri, Özbek muhaliflerini aĢağılayıcı ve ötekileĢtirici bir konuma hapsederek ayrımcı bir tutum sergilemektedir. Erkek egemen söylemde eĢ, çocuklar ve aile büyük bir öneme sahiptir. Bir bireyin ailesine ve eĢine yöneltilen her türlü hakaret ve küfür ataerkil toplum içerisinde kabul görmesi mümkün olmayan bir durum olarak yansıtılmaktadır. Özbek‟in bana ve eĢime ağır küfürler, hakaretler ettiler söyleminde de ataerkil zihniyet içerisinde benimsenmeyen değerler olarak karĢımıza çıkmaktadır. Haber metininde ataerkil değerler aile kavramı üzerinden verilmekte ve bu kavrama yöneltilen hakaretlerin aslında erkek egemen söyleme yöneltilen tehditler olduğu vurgulanmaktadır.

75

Analiz 2

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Tarihi: Fanatik Gazetesi, 19.04.2017

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: “Aslan‟da Efsane Operasyon” Ana Olayın Sunumu: Haber Haber baĢlığında hem militarist hem de metni içerisinde ana olay, eski ataerkil söylemler kullanılmıĢtır. Efsane teknik direktör ve eski futbolcu sözcüğünün baĢlıkta yer alan diğer üzerinden anlatılmaktadır. Ayrıca sözcüklerden daha kalın ve büyük punto kulüp baĢkanı Dursun Özbek ile verilmesi okuyucunun ilgi odağını patron söylemi etrafında efsane sözcüğüne yöneltmektedir. Haber tanımlanmaktadır. Kulübün futbol metninde yer alan baĢlık haberin takımının içinde bulunduğu sportif içeriğini muğlak kılmakta ve kesin bir baĢarısızlık durumu, haber metni bilgi vermemektedir. Ataerkil söylem içerisinde efsaneleĢtirilen Lucescu içerisinde aslan, efsane ve operasyon sayesinde üstesinden gelinebileceği sözcükleri güce ve mücadeleye vurgu ifade edilmektedir. Fakat yaparken, Fanatik gazetesi bu Lucescu‟nun takıma dönmesi söylemleri haber baĢlığına aktarmıĢtır. konusundaki olumsuz düĢüncesi ise Spot: “Cim Bom‟un patronu, Lucescu yine efsane miti ile donatılan Hagi

76

efsanesini takımın baĢına getirmek için tarafından kırılacağı belirtilmiĢtir. bir baĢka yaĢayan efsane, UEFA Haber metninde ana olayın sunumu Kupası‟nın mimarlarından Hagi‟yi ataerkil bir zihniyetin ürünü olan devreye soktu.” Haber metninin patron ve efsane söylemleri spotunda Galatasaray‟ın eski teknik etrafında Ģekillenmektedir. direktörü ve futbolcusu efsane kavramı Sonuçlar: Lecuscu‟nun takıma çatısı altında aktarılmıĢtır. Aynı tekrardan geri dönmesi adına zamanda kulüp tarihi için önemli bir kulübün patronu olarak ifade edilen baĢarı olan UEFA Kupasının kazanımı Dursun Özbek, eski Galatasaray da eski futbolcu Hagi ile bağdaĢtırılmıĢ futbolcusu olan Hagi‟ye tam yetki ve haberin inandırıcılığı artırılmak vereceği belirtilmektedir. Tam istenmiĢtir. yetki kavramı ile ataerkil söylem Haber GiriĢi: Haber metni içerisinde içerisinde büyük bir öneme sahip spot ve baĢlıklarda kullanıldığı gibi olan güç ve iktidar söylemleri ön efsane sözcüğü tekrar kullanılmıĢtır. plana çıkmaktadır. Haber metni içerisinde “Ġkna etmek zor Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: ama…” baĢlığı devamında “Daha Kulübün içinde bulunduğu sportif öncede Türkiye‟den baĢarısızlık futbolcu yada yönetim birçok teklif almasına rağmen kabul odaklı verilmemiĢtir. Haber metni etmeyen efsane hoca Lucescu‟yu ikna içerisinde geçen “ArayıĢlar erken etme iĢi de vatandaĢı ve Cim Bom‟un baĢladı” baĢlığı sportif 2000‟li yıllarına damga vuran bir baĢka baĢarısızlığın sebebini mevcut yaĢayan efsane Hagi‟ye emanet edildi” teknik direktör olarak Ģeklinde tamamlanmıĢtır. Bu metinde açıklamaktadır. Ataerkil söylem teknik direktör Lucescu‟nun futbol içerisinde kabul görmeyen baĢarısız takımına tekrardan dönmesinin zor olma durumu, yönetim tarafından olduğu vurgulanırken ataerkil söylem mevcut teknik direktöre içerisinde efsaneleĢtirilen eski yüklenmiĢtir. Ayrıca mevcut teknik Galatasaraylı futbolcu Hagi vasıtası ile direktörün yerine getirilmek istenen bu iĢin olumlu yönde bitirilebileceği Lucescu ismi efsaneleĢtirilerek ifade edilmiĢtir. Lucescu‟nun takıma ataerkil söylem içerisinde güçlü bir dönmesinin zor olması Hagi‟ye konuma getirilmektedir. Ataerkil atfedilen efsane söylemi ile kolay söylem içerisinde olumsuz bir kılınmaya çalıĢılmıĢtır. anlam taĢıyan baĢarısızlık ve güçsüzlük gibi söylemler, yönetim tarafından mevcut teknik direktöre atfedilmekte ve efsane olarak adlandırılan bir baĢka teknik direktörü getirebilecek kudrete sahip olduğunu ifade etmektedir. Haber Kaynakları: Metin içerisinde belli baĢlı bir haber kaynağına yer verilmemiĢtir ve kaynak olarak yalnızca muhabirin kendisi yer almaktadır. Aynı zamanda haber metninin sonunda yer alan “… gelen haberler arasında” söylemi haberin

77

herhangi bir resmi kaynağa dayanmadığını da ifade etmektedir. Olay Taraflarının Yorumları: Haber metninde geçen iddialar tarafların kendi ağızlarından beyan ettiği diğer bir deyiĢle birincil söylemler değildir. “Galatasaray Yönetiminin tam yetki verdiği Hagi‟ye „Senin çok iyi bir Galatasaraylı olduğunu, her zaman en iyisini isteyeceğini biliyoruz…” Bu söylemlerin Hagi‟ye kim tarafından söylendiği belirtilmemiĢ sadece yönetim ibaresi yer almıĢtır. Bu anlamda haber metininde geçen her iddianın sahibi ve kaynağı olarak muhabir yer almaktadır.

78

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber metni Haber metni Haber Fanatik gazetesi içerisinde cümleler Hagi‟nin sahip metninde, tarafından basit ve açık bir olduğu futbol ataerkil kaleme alınan anlamda kulübünün baĢarısını söylem “Aslan‟da kullanılarak ve bu kulübün çerçevesinde Efsane karmaĢık ve uzun Galatasaray ile efsane, Operasyon” cümle yapılarından yaptığı ortaklık patron, baĢlıklı haber kaçınılmıĢtır. açıklamasını dile kurmay gibi her yönü ile Cümleler yalın bir getirdikten sonra güç ve gerçeklerden halde yan ve dolaylı yine Galatasaray iktidarı ifade uzak bir anlamdan uzak bir futbol kulübünün eden konumda yer Ģekilde haber metni yeni bir hoca söylemler almaktadır. içerisinde yer arayıĢında olduğunu kullanılmıĢtır Haber içerisinde almıĢtır. Metin belirtmiĢtir. Haberin .. resmi bir içerisinde Dursun devamında ise kaynak veya Özbek, Hagi ve Hagi‟nin olay taraflarının Lucescu ile ilgili Galatasaray‟a görüĢleri cümleler aktif bir getirilmek istenen aktarılmamıĢ yapıda teknik direktör ile sadece verilmektedir. Fakat aynı milletten muhabirin mevcut teknik olması ve UEFA kiĢisel görüĢ ve direktör olan Ġgor kupasının düĢünceleri yer Tudor ile ilgili alınmasında almıĢtır. cümleler pasif bir oynadığı etkin rol Kullanılan yapı içerisinde öne çıkarılarak fotoğrafında aktarılmıĢtır. efsane söylemi ile haberin “Karabük‟ten özdeĢleĢtirilmesine içeriğinden uzak büyük umutlarla sebep olmuĢtur. bir konumda koparılan ve Hagi‟ye yüklenen bulunduğu takımın baĢına ataerkil vasıflar, görülmektedir. getirilen Igor yönetim tarafından Türk spor basını Tudor‟un uzun tam yetki almasına içerisinde vadede beklentileri sebep olmuĢtur. Lucescu geliyor karĢılayamayacağı Fanatik gazetesi tarzı kliĢeleĢmiĢ düĢünülen…” gibi ataerkil söylem ve gerçeklikten mevcut teknik içerisindeki değer ve uzak haberler direktör hakkındaki yargıları hem okuyucu söylemler pasif bir barındırdığını dile hem de haberi yapı içerisinde yer getirdiği Hagi‟yi kaleme alan kiĢi almıĢtır. efsane söylemi ve kiĢiler içerisinde tarafından okuyucuya bilinmektedir. aktarmaktadır.

79

Haberdeki Nefret söylemi

Haber içerisinde yer alan efsane, operasyon, kurmay ve patron gibi söylemler spor kavramlarından uzak bir konumda yer almaktadır. Güç ve mücadele ile iliĢkili olan bu kelimeler ataerkil söylem içerisinde sıkça yer almaktadır. Türk spor basınının kullanmıĢ olduğu bu söylemler erkek egemen görüĢün devamlılığını sağlarken, futbolun sadece erkeklerin uğraĢı olduğunu da dile getirmektedir. Ataerkil söylemler aynı zamanda cinsiyetçi söylemleri de içerisinde barındırmaktadır.

80

3.8.1.2. Fanatik Gazetesi ve Militarist Söylem

Analiz 1:

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Tarihi: Fanatik Gazetesi, 02.04.2017

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: “Fabri: BeĢiktaĢ‟ın bir askeriyim” Ana Olayın Sunumu: Haber, BeĢiktaĢ Haber baĢlığı militarist bir söylem kalecisi Fabri‟nin kulüp dergisine çerçevesinde inĢa edilmiĢtir. Türk spor verdiği röportajı aktarmaktadır. Olayın basını müsabaka öncesi ve sonraları, sunumunda kalecinin baĢarılı olduğu transfer dönemleri ve kulüpler arasında dile getirilmiĢ ve daha sonra Fabri‟nin çıkan tartıĢmalarda haber dilini militarist kendi demeçlerine yer verilmiĢtir. bir söylem içerisinde üretmektedir. Askeri Futbolun sahip olduğu evrensel dil, değer ve yargıları çok sık kullanan spor futbolcular tarafından da basını bu değerlerin toplum nezdinde kullanmaktadır. Taraftara kalenin emin benimsenmesini sağlamaktadır. Öyle ki ellerde olduğunu dile getirerek güven Türk olmayan yabancı bir oyuncu dahi aĢılamaya çalıĢan BeĢiktaĢ kalecisi BeĢiktaĢ‟ın askeriyim ifadesini kendisini militarist söylem içerisinde bir kullanmaktadır. Futbolun evrensel dili asker olarak tanımlamaktadır. olan militarist söylem bu haber baĢlığında Sonuçlar: Haber metninde Fabri‟nin da kendisini göstermektedir. Futbolcunun kendisi ile ilgili yer alan olumlu kendisini bir asker olarak tanımlaması söylemleri, onun hem taraftar gözünde kulübüne olan bağlılığını ve sadakatini artı bir değer kazanmasına sebep ifade etmektedir. Futbolcunun asker olurken aynı zamanda takım içerisinde

81

olarak ifade edildiği bir ortamda futbol yer alan diğer kalecilerden de bir adım kulüpleri de bir ordu sıfatına öne geçme isteğini göstermektedir. bürünmektedir. Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: Haber Haber GiriĢi: Haber metninde metni içerisinde var olan saldırı, asker “Kaderime razı olmayı değil, „en iyi gibi militarist söylemler okuyucu savunma saldırıdır‟ deyip kaderime gözünde gerçek bir algı yaratma amacı baĢkaldırmayı tercih ederim. BeĢiktaĢ‟ın taĢımaktadır. Militarist değer ve bir askeriyim” söylemleri yer almaktadır. yargıları benimsemiĢ olan toplum bu tür En iyi savunma saldırıdır deyimi ile söylemleri benimsemekte zorluk militarist söylem haber metni içerisinde çekmemektedir. de tekrarlanmıĢtır. Ayrıca kaderime Haber Kaynakları: BeĢiktaĢ kalecisi baĢkaldırmayı tercih ederim söylemi ile Fabri ile kulüp dergisi arasında yapılan cesur ve güçlü olduğunu ifade etmektedir. röportajda haber kaynağı olarak oyuncunun kendisi yer almaktadır. Olay Taraflarının Yorumları: Haber metninde Fabri BeĢiktaĢ taraftarlarına seslenerek, kalemiz emin ellerde, Ģampiyonluk bizim olacak temennisinde bulunmuĢtur. GerçekleĢen röportaj tek taraflı olduğu için olayın iki tarafı bulunmamaktadır.

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber metni Haber, metin Haber metni bütün Haber, BeĢiktaĢ Fabri‟nin kendi yazarının BeĢiktaĢ olarak militarist spor kulübünde ağzından aktarılan kalecisi Fabri söylem etrafında yer alan bir kısa, net ve hakkında “çok iyi inĢa edilmiĢtir. futbolcu ile yine sloganik cümle bir sezon geçiren Metin içerisinde kulübe bağlı bir yapılarından Kartal'ın baĢarılı geçen saldırı, asker, yayın organı oluĢmaktadır. kalecisi kader, baĢkaldırma arasında Ayrıca Fabri kendi Fabricio”, gibi sözcükler gerçekleĢtirilmiĢ- oyun anlayıĢını olumlaması ile militarist anlayıĢın tir. Bu sebeple aktardığı “File baĢlamıĢtır. sadece spor oyuncu hakkında bekçiligi yapmam, Haberin giriĢ basınında değil olumsuz ve oyunu daha cümlesinde aynı zamanda gerçek dıĢı ileriden okurum. yaratılan olumlu futbolcular söylemlerin yer Yalnızlığı reddeder hava daha sonra tarafından da alması mümkün ve stoperlerimizle Fabri‟nin kendisi kullanıldığı açık bir olmayacaktır. bir hakkında dile Ģekilde Fakat haberde olurum. “Kaderime getirdiği “File görülmektedir. röportajın razı olmayı değil, bekçiliği yapmam, yapıldığı ana dair „en iyi savunma oyunu daha ileriden bir fotoğrafın saldırıdır‟ deyip okurum. Yalnızlıgı bulunmaması kaderime reddeder ve haberin baĢkaldırmayı stoperlerimizle bir güvenilirliği

82

tercih ederim” olurum” söylemi konusunda soru söylemi aktif bir ile devam etmiĢ ve iĢaretlerinin cümle yapısı kaleci hakkında oluĢmasına neden içerisinde yaratılan olumlu olmaktadır. verilmiĢtir. hava onun kendi sözleri ile desteklenmiĢtir. Haberin devamında “Kaderime razı olmayı degil, 'en iyi savunma saldırıdır' deyip kaderime baskaldırmayı tercih ederim. BeĢiktaĢ'ın bir askeriyim” söylemleri ile kalecinin kendine olan güveni, takımına ve taraftarına olan sadakati vurgulanmıĢtır.

Haberdeki Nefret söylemi

Haber metni tamamen militarist söylemler içerisinde üretilmiĢtir. Askeri değer ve yargılar doğrultusunda inĢa edilen haber metni içerisinde saldırı, asker, baĢkaldırma gibi Ģiddet içeren militarist söylemler barındırmaktadır. Ayrıca metin içerisinde geçen “File bekçiliği yapmam, oyunu daha ileriden okurum. Yalnızlığı reddeder ve stoperlerimizle bir olurum” söylemi diğer meslektaĢları hakkında kalıp yargılar üreterek nefret söylemine neden olmaktadır.

83

Analiz 2:

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Tarihi: Fanatik Gazetesi, 13.04.2017

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: “Fenerbahçe Hava Kuvvetleri Ana Olayın Sunumu: Haber metininde Arena‟yı Sallayacak” ana olayın sunumu baĢlık, spot ve haber Haber baĢlığı askeri bir yapılanma olan metninde uyumlu olarak verilmiĢtir. Hava Kuvvetlerinden esinlenerek Fenerbahçe Hava Kuvvetleri Arena‟yı aktarılmıĢtır. Türk Hava Kuvvetleri Sallayacak söylemi ile Fenerbahçeli söylemi ile atılan baĢlık açık ve net bir futbolcuların Galatasaraylı futbolculara Ģekilde militarist söylemin izlerini nazaran bir boy avantajına sahip olduğu taĢımaktadır. BaĢlık haber içeriğini net bir dile getirilmektedir. Fakat baĢlık yanlı Ģekilde açıklamaktan uzak militarist bir tutum sergilemektedir. Olayın söylem ve ifadeler ile donatılmıĢtır. spottaki sunumunda ise Galatasaray Spot: Haberin spot kısmında Galatasaray kulübünün hava zafiyetinden futbol kulübünün hava toplarında olan bahsedilerek Fenerbahçe kulübünün boy zafiyeti dile getirilmiĢtir. Spotun avantajına değinilmiĢtir. Haber metninde devamında “Maçı tribünden izleyen Dick yer alan ifadeler de yine boy avantajını Advocaat, Arena‟da zaferi getirecek planı tekrarlamaktadır. Ana olayın sunumu tek oluĢtururken fazla zorlanmadı” ifadesi ile taraflı bir tutum içerisinde sadece rakip takımı aĢağılayan, küçük gören bir Fenerbahçe lehine olan konular etrafında dil kullanılmıĢtır. Aynı zamanda zafer, iĢlenmiĢtir. kanat ve akın gibi sözcüklerde haberin Sonuçlar: Haber metinin sergilediği

84

spot bölümünde militarist söylemin yanlı tutum Galatasaraylı futbolcuların kullanıldığı açık bir Ģekilde görülmektedir. aĢağılanmasına ve bu bağlamda iki Haber GiriĢi: Haberin giriĢ bölümünde kulüp arasında bir gerginliğin spotla benzerlik taĢıyan ifadeler olduğu oluĢmasına neden olmaktadır. Metin görülmektedir. Haberin giriĢinde yer alan içerisinde kullanılan saldırı, hava “Fenerbahçe 23 Nisan‟da Türk Telekom kuvvetleri, akın ve zafer gibi militarist Arena‟da oynanacak Galatasaray ifadeler, nefret söyleminin derbisinden galibiyetle ayrılarak yerini yaygınlaĢmasına neden olmaktadır. garantilemek istiyor. Dick Advocaat da Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: Haber takımını zafere ulaĢtıracak planı çoktan metninde yer alan yanlı tutum ve belirledi. Bunu yaparken fazla zorluk aĢağılayıcı ifadeler, Galatasaray kulübü çekmedi!” paragrafında rakip takıma karĢı içerisinde var olan sportif baĢarısızlık ile haberin spot bölümünde kullanıldığı gibi iliĢkilendirilerek mevcut yönetim zor bir aĢağılayıcı ve küçük düĢürücü söylemler duruma sokulmak istenmiĢtir. Haber kullanılmıĢtır. Her iki takımada eĢit olması metinine karĢı Galatasaraylı taraftarların gereken ulusal bir spor gazetesi, tepkileri mevcut yönetime Galatasaray spor kulübüne karĢı militarist yönlendirilmeye çalıĢılmaktadır. Ayrıca söylemler çerçevesinde ayrımcı bir dil haber içerisinde verilen fotoğrafta kullanmıĢtır. futbolcuların boy kıyaslaması yapılmıĢ ve verilen fotoğrafta Fenerbahçeli futbolcuların hepsinin Galatasaraylı futbolculardan uzun olduğu gösterilmiĢtir. Galatasaray taraftarının sık sık dile getirdiği yanlıĢ futbolcu transferi isyanı, bu fotoğrafla desteklenmeye çalıĢılmıĢtır. Haber Kaynakları: Haber metni herhangi bir kaynağa dayandırılmamıĢtır. Aynı zamanda haberin altında herhangi bir muhabirin imzası da yer almamaktadır. Haber, herhangi bir kaynağa dayandırılmadan ve bir imza taĢımadan yayınlanmıĢtır. Olay Taraflarının Yorumları: Haber metni sergilediği yanlı tutum sebebi ile herhangi bir tarafa yer vermemiĢtir. Metinde sadece Fenerbahçe teknik direktörü ve görüĢme yaptığı oyuncular yer almaktadır. Haber metni tek taraflı bir görüĢü benimseyen militarist söylemler ile inĢa edilmiĢtir.

85

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber metni Haber metni, haberin Haber metininin Haber retorik içerisinde yer baĢlığından spotuna ve içerisinde kullanılan olarak alan cümleler haber metnine kadar hava kuvvetleri, değerlendirildiğin dolaylı anlatım uyumlu bir Ģekilde akın, zafer, kanat de karĢılaĢılan ilk ve karmaĢık bir kaleme alınmıĢtır. gibi sözcükler, durum, Fanatik yapıdan uzak BaĢlıkta yer alan metnin tamamen gazetesinin olarak yalın ve Fenerbahçe Hava militarist bir Ģablon sergilediği yanlı kısa cümleler Kuvvetleri Arena‟yı içerisinde tutumdur. Haber halinde sallayacak söylemi üretildiğinin açık müsabaka ile ilgili verilmiĢtir. Galatasaray kulübünün göstergesidir. olarak Fenerbahçe Haber metni tek boy zafiyetinden Ayrıca Galatasaray kulübünün olumlu taraflı bir tutum bahsederken futbol takımı için yönlerini sergilemesine Fenerbahçe kullanılan zaaf, yansıtırken rağmen her iki kulübününse boy kanayan yara, kolay Galatasaray takım için avantajını gol gibi sözcüklerde kulübüne ait kullanılan vurgulamaktadır. aĢağılayıcı ve olumlu hiçbir ifadelerde aktif “BaĢakĢehir maçında küçümseyici bir detaya yer bir cümle yapısı Sarı Kırmızılılar‟ın söyleme iĢaret vermemiĢtir. görülmektedir. sezon baĢından beri etmektedir. Ayrıca haber adeta kanayan yarası metninde olayın olan hava toplarında ki taraflarına ve zafiyet tam anlamıyla haber kaynağına tavan yaptı. Adebayor, yer verilmemesi belkide kariyerinin en haberin kolay kafa gollerini inandırıcılığına Galatasaray filelerine gölge yolladı. Dick Advocaat düĢürmektedir. da Cim Bom‟un bu zaafından yararlanmayı planlıyor.” Bu paragrafta Galatasaray spor kulübünün hava toplarına olan zafiyeti dolayısıyla BaĢakĢehir maçında aldığı mağlubiyet aktarılmakta ve aynı zamanda Fenerbahçe teknik direktörü Dick Advocaat‟ında bu zafiyetten yararlanacağı açıklanmaktadır.

86

Haberdeki Nefret söylemi

Yukarıda yer alan haber metninin baĢlığında kullanılan hava kuvvetleri ifadesi, spot ve metin kısmında kullanılan akın, zafer gibi tanımlamalar haberin tam anlamıyla askeri değer ve kurallar etrafında Ģekillendiğini gözler önüne sermektedir. Ayrıca haber metninin taraflı bir tutum sergileyerek Galatasaray kulübü futbolcularının aĢağılayıcı ve küçük düĢürücü söylemler etrafında ifade edilmesi haber metni içerisinde yer alan nefret söylemlerinin birer göstergesi olarak karĢımıza çıkmaktadır.

87

3.8.1.3. Fanatik Gazetesi ve Cinsiyetçi Söylem

Analiz 1

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Tarihi: Fanatik Gazetesi, 10.04.2017

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: “Bu adam bir baĢka!” Ana Olayın Sunumu: BeĢiktaĢ kulübü Haber metninin baĢlığında kullanılan futbolcusu Atiba Hutchinson‟un adam sözcüğü cinsiyetçi bir söyleme Trabzonspor müsabakasında uzatma çağrıĢım yapmaktadır. Haberde verilen dakikalarında attığı gol ile beraber baĢlık, haber içeriğinden uzak bir görüntü takımına getirdiği galibiyet, haber metni sergilemektedir. BaĢlıkta kullanılan “Bu içerisinde ana olay olarak yer Adam Bir BaĢka” söylemi ile futbolun almaktadır. Ana olaya ek olarak Atiba sadece erkeklere özgü bir spor dalı olduğu Hutchinson‟un BeĢiktaĢ kulübüne ifade edilmektedir. BaĢlıkta geçen bir geldiği günden itibaren sergilediği baĢka sözcük de futbolcunun diğer baĢarılı performans dile getirilmektedir. meslektaĢlarından üstün özelliklerini ifade Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: Haber etmektedir. metni içerisinde verilen “BeĢiktaĢ‟taki Spot: Haber metni içerisinde yer alan spot ilk sezonunda 2013-2014 döneminde 33 kısmında da cinsiyetçi söylemin yanı sıra maça çıkan baĢarılı ön liberö; 2014-2015 Trabzon- BeĢiktaĢ müsabakasında attığı ve 2015-2016 43‟er karĢılaĢmada sahada gol ile takımı galibiyete taĢıması zafer kaldı” paragrafı ile bir futbolcunun sahip sözcüğü ile birlikte militarist bir söylem olması gereken özellikler dile çerçevesinde verilmektedir. Ayrıca spot getirilmektedir. Fanatik gazetesi Atiba kısmının son bölümünde verilen “Son Hutchinson‟un üzerinden bir dakika golü ile Siyah Beyazlıları mest futbolcunun sahip olması gereken etti” ifadesi de yine cinsiyetçi yaklaĢım özellikleri ifade etmektedir. içerisinde cinsel bir çağrıĢımla Haber Kaynakları: Haber metni verilmektedir. içerisinde herhangi bir resmi kaynağa

88

Haber GiriĢi: Haber metni içerisinde yer verilmezken, haber sahibinin imzası BeĢiktaĢlı futbolcu Atiba Hutchinson‟ın da yer almamaktadır. Ayrıca Atiba baĢarılı performansına değinilirken Hutchinson hakkında verilen istatiksel “…ilerleyen yaĢına rağmen performansını bilgilerde herhangi bir kaynağa da sürekli olarak yükseltmesiyle dikkat dayandırılmamaktadır. çekiyor” ifadesi de dolaylı olarak Olay Taraflarının Yorumları: Haber cinsiyetçi söylem etrafında metni içerisinde sadece BeĢiktaĢ Ģekillenmektedir. kulübünde yer alan Atiba Hutchinson ile ilgili bilgi verildiği için olay tarafları yer almamaktadır. Fakat metnin son alt baĢlığında aktarılan “BeĢiktaĢ‟taki ilk sezonunda 2013-2014 döneminde 33 maça çıkan baĢarılı ön liberö; 2014-2015 ve 2015-2016 43‟er karĢılaĢmada sahada kaldı. Yıldız ismin bu sayıyı bu sezon geride bırakması bekleniyor” paragraf, haberi yapan kiĢinin temennisi olarak anlaĢılmaktadır.

89

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber metni kısa, Haber baĢlığı, “Bu Haber metni Haber metni açık ve net Adam Bir BaĢka”, içerisinde yer alan içerisinde yer alan cümlelerden kurulu haberin spotu ve alt adam, yıldız, söylemler bir yapıya sahiptir. baĢlıkların içerdiği avlayarak, istikrar istatistiksel Metin içerisinde anlamdan uzak bir abidesi gibi bilgilere baĢlıkta ve spotta yapıda verilmiĢtir. söylemler hem dayandırıldığı için uzun, karmaĢık Fakat spot ve daha cinsiyetçi, hem haberin yapılı cümlelerden sonra haberin giriĢ ataerkil hem de inandırıcılık oranı uzak durulmuĢtur. bölümü uyum militarist söylemleri diğer spor Ayrıca Atiba içerisinde içermektedir. Kısa haberlerine Hutchinson verilmiĢtir. Haberin metinli bir haber nazaran daha hakkında ifade spot kısmında olmasına rağmen üç yüksek bir edilen söylemler verilen tür söylemin konumda yer aktif bir cümle “BeĢiktaĢ‟ın yıldız kullanılması bu almaktadır. yapısı içerisinde ön liberosu Atiba söylemlerin spor Ayrıca verilmiĢtir. “En Hutchinson, basınında edindiği Trabzonspor- baĢarılı isim oldu, Trabzonspor yeri gözler önüne BeĢiktaĢ en dikkat çeken karĢılaĢmasındaki sermektedir. müsabakasında isim oldu” gibi performansıyla bu attığı gol ve ifadeler ile Atiba sezon zirve yaptı” sonrasında Hutchinson‟a haber ifadesi ile haber yaĢadığı sevincin metninde sadece metninin giriĢ fotoğraf içerisinde aktif yapılar kısmında verilen verilmesi haberin içerisinde yer “Süper Toto Süper güvenilir verilmiĢtir. Lig‟de Siyah olmasına olumlu Beyazlıların önceki anlamda katkı akĢam sağlamaktadır. Trabzonspor‟u 4- Fakat verilen 3‟lük skorla geçtiği istatistiksel karĢılaĢmaya, bilgilerin takımın Kanadalı herhangi bir yıldızı Atiba kaynağa Hutchinson dayandırılmaması damgasını bilgilerin vurmuĢtu” ifadesi doğruluğuna olan bölgesel uyumluluk inanca Ģüphe içerisinde düĢürmektedir. verilmiĢtir.

90

Haberdeki Nefret söylemi

Haber metni içerisinde yer alan adam, yıldız, avlamak ifadeleri çalıĢmada ele alınan ataerkil, cinsiyetçi ve militarist söylemleri iĢaret etmektedir. Türk spor basınında sıradan bir haberde dahi yer alan üç farklı söylem, basının bu söylemleri içselleĢtirdiğinin açık bir kanıtı olarak karĢımıza çıkmaktadır. Ayrıca baĢlıkta kullanılan “Bu Adam Bir BaĢka” ifadesi futbolun sadece erkek cinsine ait olduğunu belirten ve karĢı cinsi futbol alanından soyutlamak için kullanılan bir söylemdir. Erkek, futbol ile kendisine özgür bir alan yaratmakta, toplumsal cinsiyet içerisinde kendisine verilen görev ve rolleri gerçekleĢtirme imkânı bulmaktadır.

91

Analiz 2:

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Tarihi: Fanatik Gazetesi, 14.04.2017

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: Ön Kapıdan Girdim Arka Kapıdan Ana Olayın Sunumu: Haber akıĢı Çıkmam içerisinde ana olayın sunumu cinsiyetçi Haber metninin baĢlığında yer alan ön söylemler eĢliğinde cinsel bir çağrıĢımla kapıdan, girmek ve çıkmak gibi sözcükler aktarılmıĢtır. Haber içeriği Galatasaray cinsiyetçi söylem içerisinde cinsel bir futbol kulübü içerisinde yaĢandığı iddia çağrıĢım yapmaktadır. Haber metninin edilen bir gerginliği aktarmaktadır. içeriği ile ilgili açık bir bilgi vermeyen Galatasaray futbol takımında forma baĢlık cinsiyetçi söylem içerisinde kadın giyen Wesley Sneijder ile takıma teknik cinsel organlarına gönderme yapmaktadır. direktör olarak gelen Ġgor Tudor Spot: Haber metninin spot kısmında yer arasında yaĢanan gerginlik ve bu alan “ Galatasaray‟dan ayrılmak için kulis gerginliğin ardından oyuncunun yaptığı yönündeki iddialara sert tepki takımdan ayrılmak istediği iddiaları yer gösteren Hollandalı yıldız…” ifadelerinde almaktadır. Olayın sunumunda oyuncu kulis yapmanın eril bir durum olmadığına öne sürülen bu iddiaları ret ederek dikkat çekilmiĢ ve oyuncunun bu durum “Galatasaray‟ı severek, isteyerek, büyük karĢısında erkek egemen değerler gereği baĢarılar yaĢamak için geldim. Çok sert bir tepki verdiği ifade edilmiĢtir. önemli baĢarılara imza attık. Kulübümü Ayrıca haber baĢlığında olduğu gibi çok seviyorum. Formasını giymekten haberin spot kısmında Ön Kapıdan Girdim gurur duyduğum kulübümden asla kötü Arka Kapıdan Çıkmam ifadelerine yer ayrılmam” ifadelerine yer vermiĢtir. verilerek cinsiyetçi ve cinsel bir çağrıĢım Metin içerisinde maddi konular yapılmıĢtır. hakkında öne sürülen iddiaları da yalanlamakta ve “Finansal sıkıntıları GiriĢi: Haber metinin giriĢ kısmında biliyorum. Kendinizi zorlamayın. Galatasaray kulübü futbol takımında forma Nasılsa herkes parasını alacak. Daha giyen Wesley Sneijder ile yeni teknik öncelikli iĢleri halledin” ifadelerine yer

92

direktör arasında problemlerin yaĢandığı verilmiĢtir. Ana olay sunumunda dile getirilirken metnin spot kısmında yer Sneijder iddiaları yalanlarken aynı alan “Galatasaray‟dan ayrılmak için kulis zamanda kulübüne olan bağlılığı yaptığı yönündeki iddialara tepki gösterdi” vurgulanmıĢ ve maddi konularda yaptığı tekrar edilerek oyuncunun eril söylemlerin fedakârlıklar aktarılmıĢtır. dıĢında bir hareket gerçekleĢtirmediği Sonuçlar: Haber metninde Wesley belirtilmektedir. Haberin devamında ise Sneijder için yer alan iddialar yine baĢlıkta yer alan Ön Kapıdan Girdim Arka habere göre oyuncunun kendi ağzından Kapıdan Çıkmam ifadeleri tekrar yalanlanmaktadır. Metin içerisinde yinelenmek sureti ile aktarılmıĢtır. Haber oyuncunun takım içinde ve taraftar giriĢi, spot ve baĢlıklarda yer alan nezdinde sahip olduğu değerler cinsiyetçi söylemler etrafında vurgulanarak onun fedakâr, kulübüne ve ĢekillenmiĢtir. formasına bağlı maddi konuları ikinci plana atan bir karakter olduğu vurgulanmaktadır. Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: Haber metninin ard alanında bazı rol model değerler aktarılmaktadır. Oyuncunun kendi ağzından ifade ettiği öne sürülen açıklamalar doğrultusunda, Türk spor basınının jargonu içerisinde yıldız oyuncunun nasıl olması gerektiği vurgulanmaktadır. Takımdan ayrılacağı yönünde yapılan kulislere sert bir tepki göstermesi, kulübü hakkında yaptığı olumlu açıklamalar ve maddi fedakârlıklar yıldız oyuncu tanımını vurgulamaktadır. Haber Kaynakları: Haber metni içerisinde herhangi bir resmi kaynak verilmemiĢtir. Wesley Sneijder‟in ifadeleri olarak verilen söylemler ise “yakın çevresine dert yanarken…” ifadesi altında verilmiĢtir. Fakat bu haber metininde haberi kaleme alan muhabirin imzası bulunmaktadır. Olay Taraflarının Yorumları: Haber metni içerisinde Wesley Sneijder ve Ġgor Tudor arasında bir gerilimin var olduğu ifade edilmektedir. Fakat metinde sadece Wesley Sneijder‟in görüĢ ve ifadeleri yer bulmaktadır. Haber tek taraflı görüĢ ve düĢünceleri aktarmakta olayın diğer muhatabı olan Ġgor Tudor‟un görüĢlerine değinmemektedir.

93

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber metni Haber metni ilk olarak Haber metni Haber metni retorik içerisinde spot Wesley Sneijder‟in içerisinde bir incelemeye tabi kısmı uzun ve tek takımdan ayrılacağı kullanılan ön tutulduğunda bir cümle halinde ve yeni teknik kapı, arka kapı, herhangi bir resmi verilirken alt direktör ile arasında girmek, kulis kaynağın baĢlıklarda kısa, bir anlaĢmazlığın gibi ifadelerle kullanılmaması, açık ve net cümle olduğu öne sürülerek cinsiyetçi görgü tanıklarının yapıları baĢlamıĢtır. “Jan Olde söylem ile belirsiz olması, kullanılmıĢtır. Riekerink‟in ardından birlikte cinsel bir haberin Haber metni göreve gelen teknik çağrıĢım inandırıcılığına ve içerisinde Wesley direktör ‟la yapılmıĢtır. güvenilirliğine gölge Sneijder‟in kendi bir türlü yıldızı düĢürmektedir. ağzından ifade BarıĢmayan Wesley Ayrıca metin ettiği öne sürülen Sneijder, içerisinde kullanılan söylemler aktif Galatasaray‟dan fotoğrafında haberin bir cümle yapısı ayrılmak için kulis içeriğini içinde verilmiĢtir. yaptığı yönündeki yansıtmaması haber Fakat haberin son iddialara tepki metninin alt baĢlığı olan gösterdi”. Haberin doğruluğunu Ģüpheli “Para konusunu devamında ise Wesley hale getirmektedir. dert etmedi” Sneijder bu iddiaları bölümünde yalanlamıĢ ve oyuncunun “Galatasaray‟ı kulüpten maddi severek, isteyerek, alacakları ile ilgili büyük baĢarılar kısım pasif bir yaĢamak için geldim. cümle yapısı Çok önemli baĢarılara içerisinde imza attık. Kulübümü verilmiĢtir. çok seviyorum. Formasını giymekten gurur duyduğum kulübümden asla kötü ayrılmam” ifadelerine yer vermiĢtir.

Haberdeki Nefret söylemi

Gazetenin haber metni baĢlığında yer verdiği ön kapı ve arka kapı söylemi kadın cinsel organına gönderme yapmakta cinsiyetçi bir söylem etrafında ayrımcı bir dil kullanmaktadır. Ayrıca kulis kelimesi dedikodu ile özdeĢleĢtirilirken bu davranıĢın erkek egemen değerler içinde hoĢ görülmemesi ve bu davranıĢa sert tepki verildiğinin ifade edilmesi, ataerkil bir zihniyetin ürünü olarak karĢımıza çıkmaktadır.

94

3.8.2. AMK Gazetesi Nefret Söylemi Analizleri

3.8.2.1. AMK Gazetesi ve Ataerkil Söylem

Analiz 1:

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Tarihi: AMK Gazetesi, 24.04.2017

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: Küfür Beni Ateşler Ana Olayın Sunumu: Haber metni Haberin baĢlığında yer alan “Küfür Beni içerisinde ana olay sunumu spot ve AteĢler” söylemi taraftarların tribünlerde haber baĢlığı ile benzer bir Ģekilde küfür etmesini normal kılan bir davranıĢ aktarılmıĢtır. Galatasaraylı taraftarların olarak algılanmasına neden olmaktadır. Fenerbahçeli kaleci Volkan Demirel‟e Bireyin gündelik hayat pratikleri yönelik küfür ve hakarette bulunması içerisinde küfür etmesi toplum tarafından haberin ana olayını oluĢtururken, hoĢ karĢılanmasa da müsabaka esnasında gazetenin kullandığı “Dev derbide sarı- rakip oyunculara veya hakeme edilen kırmızılı taraftarların hedefinde, küfür kanıksanmıĢ bir davranıĢ olarak Fenerbahçe kaptanı Volkan Demirel karĢımıza çıkmaktadır. Haber metininde vardı. Basketbol maçında Galatasaray yer alan baĢlık Fenerbahçe kalecisi aleyhine yapılan küfürlü tezahürata eĢlik Volkan Demirel tarafından ifade edilen eden baĢarılı file bekçisine büyük tepki

95

söylemler üzerine atılmıĢtır. Büyük gösterdi” söylemi Galatasaraylı taraftar kitlesine sahip olan bir camianın taraftarların Fenerbahçe kalecisine küfür sevilen oyuncusu tarafından aktarılan bu etmesini bir intikam veya öç alma ifadeler küfrün, hakaretin ve argo davranıĢı Ģeklinde aktarmıĢtır. söylemlerin toplum nezdinde Sonuç: Haber metni içerisinde futbol normalleĢmesine sebep olmaktadır. müsabakalarında küfür etme eyleminin Spot: Haber metninin spot kısmında yer normalleĢtirildiğine ve küfürlü verilen “ "Her takımda 1-2 oyuncuya tezahüratların rakip oyuncuları böyle tepki oluyor, artık alıĢtım. hırslandırdığına yer verilmiĢtir. Aynı Galatasaraylıların yaptığı tezahüratlar, zamanda Fenerbahçe kalecisi Volkan attığı maddeler, küfürler beni ateĢler, Demirel‟in Galatasaray taraftarlarının hiçbir zaman düĢürmez” söylemleri, futbol küfürlü tezahüratına maruz kalması, yine sahalarında meydana gelen küfür, Ģiddet Volkan Demirel‟in basket maçında ve hakaret eylemlerinin olumsuz bir Galatasaray aleyhine küfürlü tezahüratta davranıĢ biçimi olarak algılanmasını bulunmasının bir karĢılığı olarak engellemektedir. sunulmaktadır. Haber GiriĢi: Haber metninin giriĢ Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: Haber kısmında Fenerbahçe kalecisi Volkan metninin ard alanında bir futbolcunun Demirel‟e yönelik küfür ve hakaretlerin rakip taraftarların küfürlü tezahüratına meydana gelmesindeki olaylara yer maruz kalması, o futbolcunun kendi verilmektedir. Spot kısmında yer alan taraftarları nezdinde sahip çıkılması ve “Dev derbide sarı-kırmızılı taraftarların sevilmesini sağlayacak bir davranıĢ hedefinde, Fenerbahçe kaptanı Volkan olarak aktarılmaktadır. Küfür ataerkil Demirel vardı. Basketbol maçında kodlar içerisinde bireyi herhangi bir Galatasaray aleyhine yapılan küfürlü gruptan dıĢlayan ve ayıran bir özellik tezahürata eĢlik eden baĢarılı file taĢımaktadır. Aynı zamanda herhangi bir bekçisine büyük tepki gösterdi” söylemleri grup tarafından küfre ve hakarete maruz Galatasaraylı taraftarların Volkan kalan birey kendi grubu içerisinde daha Demirel‟e yönelik küfür ve hakaret değerli ve saygıdeğer bir konuma eylemlerini haklı çıkartacak Ģekilde yükselmektedir. aktarılmıĢtır. Haber Kaynakları: Haber, Galatasaray- Fenerbahçe derbisi sonrası Fenerbahçe kalecisi Volkan Demirel‟in kendi söylemlerini aktarmaktadır. Haber içerisinde herhangi bir kaynak gösterilmemiĢ sadece Volkan Demirel‟in ifadelerine yer verilmiĢtir. Aynı zamanda haberde herhangi bir muhabir veya yazarın imzası yer almamaktadır. Olay Taraflarının Yorumları: Haber metni içerisinde verilen olay Fenerbahçe kalecisi Volkan Demirel ile Galatasaray taraftarı arasında medyana gelmiĢtir. Fakat haber metni sadece Volkan Demirel‟e ait olduğunu iddia ettiği görüĢ ve düĢünceleri aktarmıĢ olayın diğer muhatabı olan Galatasaray taraftarının görüĢüne yer verilmemiĢtir.

96

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber metni kısa, Haber metni Haber metni Haber metni açık ve net cümle içerisinde yer alan içerisinde küfür, içerisinde Volkan yapılarıyla inĢa baĢlık, spot kısmı ateĢlemek, alıĢmak Demirel‟e ait edilmiĢtir. Metin ve alt baĢlıklar gibi sözcüklere yer olduğu iddia içerisinde hem benzer bir Ģekilde verilmiĢtir. Bu edilen Fenerbahçe kalecisi yazıldığından sözcükler ataerkil söylemlerin Volkan Demirel‟in dolayı metin yapı içerisinde yer herhangi bir ifadeleri hem de içerisinde bölgesel alan ve erkek kaynağa Galatasaray taraftarı uyum söz egemen söylemin dayandırılmaması adına söylemde konusudur. “Küfür devamlılığını haberin bulunan haber Beni AteĢler” sağlamada yardımcı inandırıcılığına metni yazarının cümlesi haberin bir rol oynayan gölge cümleleri aktif bir hem baĢlığında hem sözcükler olarak düĢürmektedir. cümle yapısı spot kısmında hem karĢımıza Volkan Demirel‟e içerisinde de alt baĢlığında çıkmaktadır. ait olduğu öne verilmiĢtir. kullanılmıĢtır. sürülen söylemlerin, yüz yüze röportaj, telefon görüĢmesi veya e-mail yoluyla yapıldığı da haber metni içerisinde verilmeyen ve eksik olan unsurlardır.

Haberdeki Nefret söylemi

Haber metni içerisinde Galatasaraylı taraftarların Fenerbahçeli kaleci Volkan Demirel‟e küfür ve hakaret içerikli söylemlerde bulunması baĢlı baĢına bir nefret söylemi olmasına rağmen küfürlü tezahüratlara maruz kalan Volkan Demirel‟in “Küfür Beni AteĢler” söylemi futbol müsabakaları içerisinde küfrün, hakaretin ve Ģiddetin normalleĢmesine de sebep olmaktadır. Ayrıca haber metni içerisinde yer alan “Dev derbide sarı-kırmızılı taraftarların hedefinde, Fenerbahçe kaptanı Volkan Demirel vardı. Basketbol maçında Galatasaray aleyhine yapılan küfürlü tezahürata eĢlik eden baĢarılı file bekçisine büyük tepki gösterdi” söylemi bütün Galatasaray taraftarlarını zan altında bırakmakta ve damgalama yolu ile nefret söylemine sebep olmaktadır.

97

Analiz 2:

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Tarihi: AMK Gazetesi, 15.05.2017

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: Efendi Kim Gösterelim Ana Olayın Sunumu: Haber metninde Haber baĢlığında kullanılan “Efendi Kim yer alan ana olay Bursa- BeĢiktaĢ Gösterelim” söylemi, içerisinde ataerkil müsabakası öncesi her iki takımda kodların inĢa edildiği, gücün ve iktidarın yaĢanan önemli geliĢmelerin aktarılması vurgulandığı bir ifade biçimi olarak olarak görülmektedir. Fakat haber metni karĢımıza çıkmaktadır. ağırlıklı olarak BeĢiktaĢ ve BaĢakĢehir Spot: Haber metninin spot kısmında da arasında yaĢanan Ģampiyonluk ataerkil söylemler kullanılmıĢtır. Spot mücadelesini aktarmıĢtır. Metin kısmında “… galip gelip ligin gerçek içerisinde BeĢiktaĢ kulübü, efendi efendisinin kim olduğunu son 3 haftada ifadesi ile özdeĢleĢtirilerek ataerkil göstermek istiyor” söyleminde efendi söylemler etrafında inĢa edilmiĢtir. ifadesi tekrar kullanılmıĢtır. Efendi ibaresi Sonuç: Haber metni içerisinde geçen erkek egemen söylem içerisinde erk sahibi efendi, lider gibi söylemlerle futbol olarak tanımlanmakta ve BeĢiktaĢ‟ın üzerinden ataerkil kodların inĢa edildiği müsabakadan galip gelerek sahip olduğu açık bir Ģekilde görülmektedir. Aslında erki ve iktidarı tekrardan göstereceği sadece bir oyun olan futbol, gazetenin vurgulanmaktadır. vermiĢ olduğu “Efendi Kim Haber GiriĢi: Haber metninin giriĢinde Gösterelim” baĢlığı ile bir iktidar sahibi BeĢiktaĢ ile BaĢakĢehir futbol kulüpleri belirleme amacı içinde olduğunu arasında var olan liderlik yarıĢmasına göstermektedir.

98

değinilmiĢtir. Metin içerisinde sadece Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: Haber BeĢiktaĢ‟a ait bilgi ve yorumların metninin ard alanında mücadele, güç ve paylaĢılması, Bursaspor ile ilgili tek iktidar gibi ataerkil söylemler sütunluk “Bursa cephesi hezimet içinde” kullanılmıĢtır. Ataerkil ideoloji spor baĢlığı ile ifade edilmesi de gazetenin iki alanına da nüfuz ederek kendi varlığını takım arasında eĢit bir yaklaĢım popüler kültürünün etkin bir aracı olan sergilemediğini göstermektedir. futbol üzerinden inĢa etmektedir. Haber metninde yer alan efendi söylemi de güç ve iktidar gibi ataerkil kodlar etrafında inĢa etmektedir. Haber Kaynakları: Haber metninde herhangi bir kaynağa yer verilmemiĢtir. Ayrıca haber metninin yazarı bilinmemekte ve metnin sonunda herhangi bir imza yer almamaktadır. Olay Taraflarının Yorumları: Haber içerik olarak Bursa, BeĢiktaĢ ve BaĢakĢehir futbol takımları hakkında bilgi aktarmaktadır. Herhangi bir olay tarafı yer almadığı için tarafların yorumları da bulunmamaktadır.

99

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber metni Haber metninin Metin içerisinde Haber metninin içerisinde spot baĢlığında ifade yer alan efendi, herhangi bir kısımında açık ve edilen “Efendi Kim zirve yarıĢı, kaynaktan ve belli kısa ifadelere yer Gösterelim” söylemi amansız takip gibi bir haber verilirken, haberin ile haber metninin ifadeler ataerkil sahibinden alt baĢlıklarında spot kısmında yer kodların yoksun Ģekilde diğer kısımlarına alan “…ligin olumlandığı bir inĢa edilmesi nazaran daha uzun gerçek efendisinin anlam bütünü haberin fakat karmaĢık kim olduğunu son 3 içerisinde inandırıcılık olmayan cümle haftada göstermek verilirken, açısından eksik yapıları istiyor” söylemi hezimet gibi erk kalmasına neden kullanılmıĢtır. arasında bölgesel yoksunu olmaktadır. Haber metni uyum görülmektedir. sözcüklerde Haberde yer alan içerisinde BeĢiktaĢ Metnin alt ataerkil söylemin fotoğrafın sadece ve BaĢakĢehir baĢlıklarında yer alan kapsamında BeĢiktaĢ futbol kulüplerinin yer “…BeĢiktaĢ, kullanılmıĢtır. takımı aldığı ifadeler aktif artık telafisi çok oyuncularını bir cümle yapısı zor olan son aktarması, içinde verilirken, dönemeci lider gazetenin Bursaspor ile ilgili götürüp lig zaferiyle takımlar arası ifadelerin yer aldığı noktalamanın tarafsız bir tutum cümleler pasif bir peĢinde” ifadeleri de takınmadığını yapı içerisinde haberin baĢlığı ve göstermekte ve bu aktarılmıĢtır. spot kısmında yer durum haberin alan ataerkil ve güvenilirliği militarist söylemler konusunda Ģüphe ile uyumluluk uyandırmaktadır. göstermektedir.

Haberdeki Nefret söylemi

Haberin baĢlığında yer alan “Efendi Kim Gösterelim” ifadesi bütünüyle ataerkil kodlar içerisinde inĢa edilerek güç ve iktidar kavramlarını çağrıĢtırmaktadır. Haberin spot kısmında yer alan “…ligin gerçek efendisinin kim olduğunu son 3 haftada göstermek istiyor” ifadesi ataerkil söylem içerisinde diğer Süper Lig takımlarını aĢağılamakta ve küçük düĢürücü bir konuma itmektedir. Gazetenin, sadece güçlü olandan yana bir taraf takınması haber üretim süreci içerisinde ayrımcı bir dil kullanmasına sebep olarak nefret söyleminin inĢasına katkıda bulunmaktadır.

100

3.8.2.2. AMK Gazetesi ve Militarist Söylem

Analiz 1:

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Tarihi: AMK Gazetesi, 15.05.2017

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: Sniper Ana Olayın Sunumu: Haber metni Haber baĢlığında yer alan “Sniper” içerisinde Galatasaray futbol tanımı askeri literatürde uzun takımının Wesley Sneijder‟in attığı menzilli tüfek kullanan askerlere serbest vuruĢta galibiyeti elde etmesi verilmektedir. BaĢlığın bir spor ana olay olarak sunulmaktadır. Metin gazetesi haberinde yer alması, içerisinde rakip takım Gaziantep‟e militarist söylemin futbol dair bilgi aktarılmazken, Sneijder‟in basınındaki yaygın kullanımın bir serbest vuruĢtan takımına kanıtıdır. Galatasaraylı futbolcu kazandırdığı gol sayısı ön plana Wesley Sneijder‟in kaleye uzak bir çıkarak haber metninin baĢlığına mesafeden gol atması, askeri “Sniper” olarak yansımıĢtır. literatürde uzak menzilli mesafeler Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: Haber için kullanılan keskin niĢancıya metni çağrıĢım yaparak “Sniper” baĢlığının askeri değer ve kullanımlar etrafında

101

atılmasına neden olmaktadır. inĢa edilmiĢtir. Haber metninin ard Haber GiriĢi: Haber metninin giriĢ alanında yatan militarist söylemler bölümümde Galatasaray ve futbol bir savaĢtır meteforunun Gaziantep futbol takımlarının gol oluĢmasına neden olmaktadır. attığı dakikalarına yer verilirken Haber Kaynakları: Haber metni metnin sonunda yer alan “…80'de içerisinde herhangi bir kaynağa yer kullandığı serbest atıĢta kaleci verilmemiĢtir. Aynı zamanda haberin Victor'u avlayan Sneijder takımını kime ait olduğunu belirten bir ibare galibiyete taĢıdı” ifadeleri militarist de haber metini içerisinde yer söylem çerçevesi içerisinde yer almamakla birlikte haber içerisinde almaktadır. kullanılan fotoğrafın kaynağı verilmiĢtir. Olay Taraflarının Yorumları: Haber metni Galatasaray – Gaziantepspor futbol kulüpleri arasında gerçekleĢen müsabakayı aktarmaktadır. Metin içerisinde herhangi bir tarafın görüĢ ve yorumlarına yer verilmemiĢtir.

102

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber metni Haber Haber metni Haber metni tek içerisinde yer metninin içerisinde taraflı bir alan ifadeler baĢlığında yer sniper ve anlatım tarzı çok kısa ve net alan “Sniper” avlamak gibi benimseyerek cümle yapıları ifadesi ile militarist tarafsız ve eĢit etrafında inĢa haberin giriĢ söylem içeren bir davranıĢtan edilmiĢtir. kısmında ifadeler uzak kalmıĢ ve Ayrıca habere aktarılan “… kullanılmıĢtır bu durum konu olan 80'de . Bu ifadeler haberin Galatasaray, kullandığı ile futbolcu güvenirliğini Gaziantepspor serbest bir asker ve olumsuz yönde ve Wesley atıĢta kaleci gol atan uzvu etkilemektedir. Sneijder‟in yer Victor'u da bir silah Ayrıca metin aldığı ifadeler avlayan olarak içerisinde aktif bir cümle Sneijder…” aktarılmıĢtır. kullanılan öznel yapısı söylemi söylemler, içerisinde uyumluluk haberin herhangi verilmiĢtir. göstermekte ve bir kaynaktan ve haberin imzadan genelinde mahrum olması militarist bir haberin söylemin inandırıcılığına varlığı gölge görülmektedir. düĢürmektedir.

Haberdeki Nefret söylemi

Haber metninin baĢlığında verilen “Sniper” ifadesi ile giriĢ kısmında aktarılan “…80'de kullandığı serbest atıĢta kaleci Victor'u avlayan Sneijder” tanımlaması haberin bir bütün olarak militarist söylem üzerine inĢa edildiğini göstermektedir. Futbol basınının kullanmıĢ olduğu militarist ve Ģiddet içerikli söylemler, taraftarlar arası ayrımcılığı ve nefreti körüklemekte ve nefret suçunun oluĢmasına zemin hazırlamaktadır.

103

Analiz 2:

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Tarihi: AMK Gazetesi, 23.04.2017

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: “Devlerin Savaşı” Ana Olayın Sunumu: Haber metni Haber metni baĢlığında Galatasaray – içerisinde ana olay, Galatasaray – Fenerbahçe futbol takımları arasında Fenerbahçe maçı öncesi her iki gerçekleĢecek olan müsabaka takımın sahip olduğu “yıldız” militarist bir söylem çerçevesinde oyuncuları etrafından militarist bir savaĢ metaforu ile birlikte verilmiĢtir. söylem çerçevesi ile Spot: Haber metninin spot kısmında aktarılmaktadır. Her iki takımın “Devler Lig‟i için sahaya çıkacak olan oyuncuları silaha benzetilmek sureti G.Saray ve F.Bahçe Arenada ile müsabaka bir futbol maçından kapıĢıyor” ifadesi içerisinde yer alan çok bir savaĢ ortamına devler ve kapıĢmak sözcüğü haber dönüĢtürülmek istenmektedir. baĢlığında olduğu gibi militarist bir Sonuç: Haber metni içerisinde yer söylem ile aktarılmıĢtır alan ifadeler ile iki takım arasında Haber GiriĢi: Haber metninin giriĢ var olan yüz yıllık sportif rekabet, kısmında “…taraftarının önünde ezeli iki düĢman arasında rakibini yenip…” ifadesi bir çatıĢma gerçekleĢebilecek diyaloglar

104

ortamı yaratmak için kullanılmıĢtır. üzerinden verilmektedir. Spor basını kendisini yarattığı çatıĢma Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: ve gerginlik ortamlarında var Haber metninin ard alanında etmektedir. Haber metni içerisinde Galatasaray -Fenerbahçe yer alan “…Fener'e 3 golü olan yöneticileri, futbolcuları ve Sneijder en büyük silah” ifadesinde taraftarları arasında son yıllarda var bir futbolcu silaha benzetilmekte ve olan gerginlik körüklenmeye militarist söylem haberin baĢlık, spot çalıĢılmaktadır. Her iki takımın kısmında kullanıldığı gibi haber metni yönetici ve futbolcularının yaptığı içerisinde de kullanılmaktadır. açıklamalar spor basını tarafından militarist ve ataerkil söylemler içerisinde verilmekte ve var olan düĢmanlık her zaman taze tutulmak istenmektedir. DüĢmanlık, nefret, Ģiddet, küfür ve argo söylemler spor basınının varoluĢsal unsurları arasında yer almaktadır. Haber Kaynakları: Haber metni içerisinde herhangi bir kaynağa yer verilmemiĢ ve metninin kim tarafından kaleme alındığını belirten bir imzada bulunmamaktadır. Olayın tarafları ve yorumları: Metin içerisinde yer alan ifadelerde olayın her iki tarafı da yine kimliği belirsiz olan metin yazarı tarafından aktarılmıĢtır. Bu bağlamda gerçek bir olay ve gerçek muhataplar yer almamaktadır.

105

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Metin Haber metninde Haber metni Haber metni içerisinde kısa, baĢlık içerisinde içerisinde açık ve anlaĢılır içerisinde dev, savaĢ, herhangi bir cümle yapıları verilen “ kapıĢmak, kaynağa yer kullanılmıĢ savaĢ”, spot ezeli, gibi verilmemesi uzun ve kısmında hem askeri haber içerisinde karmaĢık verilen literatürde kullanılan ifadelere yer “kapıĢıyor” ve kullanılan fotoğrafın verilmemiĢtir. metin içerisinde militarist tamamen Aynı zamanda verilen “silah” söylemler militarist bir metin ifadeleri haber hem de söylem içerisinde yer metninin bütün Ģiddet içerisinde fakat alan her iki olarak militarist içeren gerçek dıĢı bir takımın bir söylem ile ifadeler Ģekilde söylemleri de üretildiğini kullanılmıĢt aktarılması aktif bir cümle göstermektedir. ır. haberin yapısı yaratmak içerisinde istediği çatıĢma verilmiĢtir. ortamını göstermekte ve bu durum haberin güvenilir olmasını engellemektedir.

Haberdeki Nefret söylemi

Metin içerisinde yer alan savaĢ, kapıĢmak, dev, silah gibi Ģiddet içeren militarist ifadeler nefret söylemi içermektedir. Ayrıca “ezeli rakip” ifadesi de iki takım arasında yaratılmak istenen çatıĢma ve gerginlik ortamının tarihsel bir ard alana dayandığını belirtmektedir. Türk spor basınının Ģiddet içeren militarist söylemler aracılığı ile inĢa etmek istediği çatıĢma ortamı tamamen tiraj kaygısından kaynaklanmaktadır. Gazeteler ekonomik olarak ayakta kalmak adına her türlü nefret söylemini hiç çekinmeden kullanmaktadır.

106

3.8.2.3. AMK Gazetesi ve Cinsiyetçi Söylem

Analiz 1:

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Tarihi: AMK Gazetesi, 03.05.2017

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: “10 Numaraya Fransız Ana Olayın Sunumu: Haber metnini Öpücüğü” ana olay olarak Fenerbahçe futbol Haber baĢlığında yer alan “Fransız takımının yaĢadığı 10 numara Öpücüğü” cinsiyetçi söylem eksikliğini, yeni bir transfer ile içerisinde cinsel bir çağrıĢım gidereceğini cinsiyetçi ve cinsel bir yapmaktadır. Haber metninde yer çağrıĢım metodu ile aktarmaktadır. alan futbolcu Valentin Eysseric‟in Metin içerisinde futbolcunun kemik Fransız olması baĢlığın bu cinsel kıran lakabına sahip olduğu dikkat çağrıĢımı yapmasına neden çekilerek, fiziksel olarak güçlü ve olmaktadır. mücadeleci bir yapısının olduğunu Spot: Haber metninin spot vurgulamaktadır. kısmında yer alan “ Sert futboluyla Sonuç: Haber metni içerisinde ilk dikkat çeken Eysseric, kemik kıran olarak Fenerbahçe futbol takımının lakabıyla biliniyor” ifadeleri sezon baĢından beri 10 numara futbolun güç ve mücadeleye dayalı pozisyonunda yaĢadığı eksiklik dile yani eril bir oyun olma özelliğini getirilmektedir. Fenerbahçe taraftarının öne çıkarmaktadır. Haberin spot da bu eksiklikten bir hayli Ģikayetçi

107

kısmında yer alan ert ve kemik olduğu vurgulanmak sureti ile transfer kıran söylemleri ise erkek egemen edilmek istenen futbolcu eril özellikler söylem içerisinde önemli bir yer ile donatılıp cinsel bir çağrıĢım ile tutan eril özelliklere dikkat okuyucuya aktarılmaktadır. çekmektedir. Bu söylemler ile Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: Haber futbolun sadece eril vasıflara sahip metninin ard alan ve bağlam bilgisinde kiĢilerin bir uğraĢı olabileceği futbolun güç ve mücadeleye dayalı bir vurgulanmakta ve cinsiyetçi bir spor dalı olduğu ve eril vasfılar yaklaĢım benimsenmektedir. taĢımayan bireylerin bu alanda var Haber GiriĢi: Haber metninin olamayacağı vurgulanmaktadır. Ayrıca giriĢinde yer alan ifadeler, haberin Fenerbahçe takımına 10 numara baĢlığında ve spot kısmında yer pozisyonunda transfer edilmek istenen alan cinsiyetçi söylemleri destekler futbolcu Valentin Eysseric‟in rakibinin nitelikte aktarılmıĢtır. Fenerbahçe ayağını kırması olumsuz bir olay gibi tarafından transfer edilmek istenen değil aksine fiziksel olarak güçlü “ Jeremy Clement'e yaptığı sert olduğunun bir kanıtı olarak faul ile gündeme gelen Eysseric, aktarılmaktadır. rakibinin ayağını kırmıĢ … 'kemik Haber Kaynakları: Haber metni kıran lakabını almıĢtır” ifadesi içerisinde yer alan transfer konusu ile oyuncunun futbolun gerektirdiği ilgili herhangi bir resmi kaynağa veya sert ve mücadeleci bir fiziksel tanığa yer verilmemiĢtir. Ayrıca yapıya sahip olduğunu haberin kim tarafından kaleme belirtmektedir. Haber giriĢinde yer alındığını belirten bir imza da haber alan bu ifadeler de eril kodlarla metni içerisinde yer almamaktadır. donatılmıĢ futbolun sadece erk Olay taraflarının yorumları: Haber sahibi kiĢiler tarafından icra metni Fenerbahçe futbol takımının edileceğine dikkat çekmektedir. Valentin Eysseric‟i transfer edeceğini öne sürmektedir. Fakat metin içerisinde ne Fenerbahçe futbol takımı idarecilerinin görüĢüne ne de futbolcunun menajerine ait ifadelere yer verilmemiĢtir. Haberin muhatabı olan taraflara ait hiçbir beyan bulunmamaktadır.

108

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber Metnin Metin Haber metni metninin üst baĢlığında içerisinde Fenerbahçe baĢlık, spot kullanılan Fransız futbol takımının ve haber “Fransız öpücüğü Valentin giriĢinde öpücüğü” kelimesi Eysseric‟ini kısa, açık ve söylemi ile cinsiyetçi transfer net ifadeler yapılan cinsel söylem edeceğini ileri pasif cümle ve cinsiyetçi içerisinde sürerken metin yapıları çağrıĢım cinsel bir içerisinde olayın içerisinde metnin spot çağrıĢım muhataplarının kullanılmıĢtır kısmında yaparak açıklamalarının . Metnin alt kullanılan kullanılmıĢtır. yer almaması, baĢlıklarında “Sert Aynı zamanda haberin herhangi Fenerbahçe futboluyla haber metni bir kaynağa futbol dikkat çeken içerisinde dayandırılmamas takımının Eysseric, kullanılan sert ı ve kullanılan transfer kemik kıran ve kemik kıran fotoğrafın etmek lakabıyla gibi ifadeler metnin istediği biliniyor” ataerkil söylem içeriğinden uzak Valentin ataerkil içerisinde olması, haberin Eysseric‟i söylemi ile toplumsal inandırıcılığına aktaran bölgesel bir cinsiyet ve güvenirliğine ifadeler açık uyumluluk rollerine iĢaret Ģüphe ile ve net bir göstermektedir etmektedir. bakılmasına Ģekilde Metin Futbol sert, neden aktarılırken içerisinde mücadeleye olmamaktadır. cümle vurgulanan dayanani güçlü yapıları aktif güç ve sertlik ve eril bir biçimde eril özellikleri bireylerin alanı kullanılmıĢtır yüceltirken olarak inĢa . cinsiyetçi bir edilmektedir. söyleminde inĢasına neden olmaktadır.

109

Haberdeki Nefret söylemi

Haber metninin baĢlığında kullanılan “Fransız öpücüğü” ifadesi cinsel bir çağrıĢım yaparak içerisinde cinsiyetçi söylemi barındırmaktadır. Ayrıca haberin spot ve alt baĢlıklarında verilen sert, kemik kıran gibi ifadeler futbolu hem ataerkil hem de cinsiyetçi bir söylem çerçevesinde inĢa ederek Ģiddet ve yıkım gibi nefret söylemi içeren ifadelere yer vermektedir. Futbolu eril vasıflarla donatan ve bu vasıfları yücelten spor basını diĢil söylemleri aĢağılayarak, ayrımcı ve ötekileĢtirici bir dil içerisine hapsetmektedir.

110

Analiz 2:

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Tarihi: AMK Gazetesi, 25.02.2017

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: “Müthiş Kayseri” Ana Olayın Sunumu: Haber Haber baĢlığında kullanılan renk seçimi metnin ana olay Çaykur baĢlığın cinsel bir çağrıĢım yapmasına Rizespor ile Kayserispor neden olmuĢtur. BaĢlıkta “MüthiĢ Kay” arasında meydana gelen kısmı kırmızı renkte verilirken “Seri” eki müsabaka üzerinden siyah bir renk ile verilmiĢtir. Haber Kayserispor‟un son haftalarda metninin baĢlığında “kay” sözcüğü öne yakaladığı sportif baĢarıyı çıkartılarak cinsel bir çağrıĢım yapılmıĢtır. aktarmaktadır. Haber metni Haber GiriĢi: Haber metni içerisinde Kayserispor‟un yakaladığı kullanılan “…Kayserispor‟un son kurbanı sportif baĢarıyı lider olgusu Çaykur Rize oldu” ifadesinde yer alan üzerinden Sergen Yalçın ile kurban söylemi toplum içerisinde var olan özdeĢleĢtirmektedir. Haberin sex iĢçisi algısına gönderme yapmaktadır. sunumunda kullanılan renk ve Haber metinlerinde kullanılan baĢlıklar kelime seçimleri cinsiyetçi toplumsal değer ve söylemler ile iç içe söylem üzerinden cinsel bir geçmiĢ bir durumda yer almaktadır. çağrıĢımın oluĢmasında neden olmaktadır. Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: Haber metninin ard alanında Kayserispor‟un son haftalarda yakaladığı baĢarı cinsel bir çağrıĢımla verilerek, futbol müsabakalarında galip tarafın

111

eril özellikler ile, mağlup tarafın ise diĢil vasıflarla aktarıldığı görülmektedir. Haber Kaynakları: Haber metni içerisinde herhangi bir kaynak belirtilmemiĢtir. Ayrıca haber metninin kim tarafından kaleme alındığını belirten imza da haberde eksik unsurlar arasında yer almaktadır. Olay Taraflarının Yorumları: Haber metni içerisinde Çaykur Rizespor ile Kayserispor arasında meydana gelen müsabaka aktarılmıĢ ve Kayserispor‟un son haftalarda yakaladığı sportif baĢarı vurgulanırken Çaykur Rizespor‟un aldığı mağlubiyet ile ateĢ hattına düĢtüğü ifade edilmiĢtir. Fakat metin içerisinde katarılan olayın muhataplarına ve yorumlarına yer verilmemiĢtir.

112

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber metninin spot Haber Haber metni Haber ve alt baĢlıklarında metninin içerisinde metni kısa, açık ve anlaĢılır baĢlığında yer kullanılan içerisinde cümleler tercih alan cinsel kay, kurban yer alan edilmiĢtir. Metin içerikli gibi ifadelerin içerisinde Kayserispor “MüthiĢ sözcükler müsabakad ve Çaykur Rizespor KAYseri”, toplum an galip ile ilgili söylemlerin söylemi, haber tarafından ayrılan bütünü aktif bir cümle metninin zaman takımın yapısı içinde devamında yer içerisinde lehine verilirken, maçın 67. alan “ inĢa edilmiĢ olması, dakikasında kırmızı Kayserispor'un cinsel argo mağlup kart görerek oyundan son kurbanı deyimlere olan ihraç edilen Ahmet Çaykur Rize gönderme tarafın Ġlhan ile ilgili cümle oldu” yaparak cinsellik yapısı pasif bir ifadesinin metin içeren argo Ģekilde aktarılmıĢtır. cinsellik içeren içerisinde söylemler Ahmet Ġlhan‟ın argo bir cinsiyetçi ile kırmızı kart görerek deyime ve cinsel bir aĢağılanma oyundan ihraç gönderme söylemin sı haberin edilmesinin pasif bir yapması, haber kullanılması tarafsızlığı Ģekilde verilmesi, metninin her na neden na gölge müsabaka içerisinde bölümünün olmaktadır. düĢürmekt hakim güç olan cinsiyetçi edir. hakemin iktidarına söylem vurgu yapılmak üzerinden inĢa istenmiĢtir. edildiğini ve bu bağlamda metninin bölgesel bir uyum içerisinde olduğunu göstermektedir .

113

Haberdeki Nefret söylemi

Haber metni içerisinde kullanılan cinsel içerikli cinsiyetçi tanımlamalar, nefret söylemi içeren ifadelerin oluĢmasına zemin hazırlamaktadır. Metin içerisinde bir futbol müsabakasında galip gelen tarafın erkek egemen söylemler eĢliğinde ifade edildiği görülürken, mağlup olan tarafın eril olmayan diĢil özellikler ile aktarıldığı görülmektedir. Bu bağlamda eril olmayan her özellik, küçük düĢürücü ve aĢağılayıcı bir niteliğe sahip olarak tanımlanmaktadır. Futbol basınının bu söylemi toplum içerisinde kadını ikinci plana iterek ayrımcı bir dil eĢliğinde ötekileĢtirilmesine neden olmaktadır.

114

3.8.3. Fotomaç Gazetesi Nefret Söylemi Analizleri

3.8.3.1. Fotomaç Gazetesi ve Ataerkil Söylem

Analiz 1:

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Fotomaç Gazetesi, 26.02.2017 Tarihi:

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: “Öp Onur‟un Elini” Ana Olayın Sunumu: Haber Haber baĢlığı içerisinde yer alan el metninde yer alan ana olay öpme eylemi ataerkil kodlar Trabzonspor futbol takımının Süper içerisinde güç ve iktidar sahibi Lig‟in ikinci devresinde yakaladığı bireylere karĢı gerçekleĢtirilen bir sportif baĢarıyı, takımın kalecisi Onur eylem olarak karĢımıza çıkmaktadır. Kıvrak üzerinden aktarmaktadır. Haber Haber baĢlığında yer alan “Öp metni ana olay sunumunda Onur Onur‟un Elini” ifadesi, Trabzonspor Kıvrak‟ı baĢ role koyarak haberin futbol takımı kalecisi Onur baĢlığında “Öp Onur‟un Elini” Kıvrak‟ın sergilediği baĢarılı ifadesine yer vermiĢtir. Ataerkil performansa dikkat çekmek için söylem içerisinde el öptürme eylemi

115

kullanılmaktadır. güç sahibi atanın/babanın kendi Haber GiriĢi: Haber metninin giriĢ iktidarının göstergesi olarak kısmında yer alan ifadeler haber algılanmaktadır. Haber metni baĢlığında yer alan ataerkil içerisinde ana olayın sunumu kaleci söylemler ile benzerlik Onur Kıvrak‟ın içinde bulunduğu göstermektedir. Metnin giriĢ Trabzonspor futbol takımı içerisinde kısmında “ Fırtına, Milli Kalecisinin sahip olduğu gücün ve iktidarın bir DevleĢtiği Maçta 1 Puan Aldı” göstergesi olarak karĢımıza ifadesinde geçen devleĢmek söylemi, çıkmaktadır. ataerkil kodlar içerisinde var olan Sonuç: Metin içerisinde Trabzonspor güç ve iktidar tanımlarına çağrıĢım futbol kulübünün Süper Lig‟in ikinci yapmaktadır. yarısında yakaladığı sportif baĢarının sonucu takımın kalecisi olan Onur Kıvrak‟a bağlanmıĢtır. Haber metni içerisinde ataerkil kodlar ile yüceltilen Onur Kıvrak ile bir takım için kalecinin ne denli önemli olduğu vurgulanmaktadır. Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: Haber metninin ard alanında bireyin herhangi bir durum veya konuda baĢarı olması ataerkil söylem içerisinde yüceltilmesine neden olmaktadır. Trabzonspor‟un Süper Lig‟in ikinci yarısında yakaladığı sportif baĢarı kaleci Onur Kıvrak ile özdeĢleĢtirilmektedir. BaĢarıda önemli bir payı olduğu vurgulanan kaleci Onur Kıvrak‟ın haber baĢlığında “Öp Onur‟un Elini” Ģeklinde ifade edilmesi onun ataerkil kodlar içerisinde iktidar ve güç sahibi olarak aktarmaktadır. Haber Kaynakları: Haber metni içerisinde isatiksel bilgiler verilmesine rağmen bu bilgilerin kaynağı net olarak ifade edilmemiĢtir. Fakat haberin kim tarafından kaleme alındığı metnin sonunda verilmiĢtir. Olay Taraflarının Yorumu: Haber metni içerisinde kaleci Onur Kıvrak‟ın, Trabzonspor futbol takımının yakaladığı sportif baĢarıdaki rolüne değinilmiĢ fakat olayın muhatabı olan Onur Kıvrak‟ın herhangi bir yorumu bulunmamaktadır.

116

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber metni Haber baĢlığında Haber metni Haber metninde içerisinde yer alan ataerkil bir söylem içerisinde yer yer alan istatiksel ifadeler kısa, açık çerçevesinde alan el öpmek, bilgiler haberin ve net bir cümle verilen “Öp devleĢmek gibi inandırıcılığını yapısı içinde Onur‟un Elini” ifadeler spor arttıran unsurlar verilmiĢtir. Haber ifadesi haberin basınının futbol olmasına rağmen metni içerisinde devamında verilen haberlerini bu verilerin Trabzonspor ve “kalesinde ataerkil bir herhangi bir Onur Kıvrak ile devleĢti” gibi söylem kaynağa ilgili verilen ifadeler ile içerisinde inĢa dayandırılmamas ifadelerde aktif desteklenmiĢtir. ettiğini ı haberin bir cümle yapısı Haber metninin göstermekte-dir. güvenirliği içerisinde baĢlık ve alt açısından aktarılmaktadır. baĢlıklarında problem teĢkil kullanılan ifadeler, etmektedir. haberin metninin bir bütün olarak ataerkil söylem içerisinde inĢa edildiğini ve haberin bölgesel olarak uyumlu olduğunu göstermektedir.

Haberdeki Nefret söylemi

Haber metninin baĢlığında kullanılan “Öp Onur‟un Elini” ifadesi ataerkil söylem içerisinde güç ve iktidar iliĢkileri ile bağdaĢtırılarak kullanılmıĢtır. Toplum içerisinde var olan ataerkil söylemler spor basını tarafından futbol müsabakalarından önce ve sonra kaleme alınan haberler aracılığı ile tekrarlanmakta ve yeniden üretilmektedir.

117

Analiz 2:

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Tarihi: Fotomaç Gazetesi, 26.02.2017

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: “Bu adam bir harika” Ana Olayın Sunumu: Haber metni Haber metninin baĢlığında yer alan içerisinde Trabzonspor futbolcusu adam ifadesi ataerkil değerleri Olcay ġahan‟ın Konyaspor maçında bünyesinde taĢıyan ve barındıran gösterdiği baĢarılı performans ana bireyleri tanımlamak için olay olarak aktarılmaktadır. kullanılmaktadır. Metin içerisinde Konyaspor ve Trabzonspor arasında Trabzonspor futbol takımı oyuncusu gerçekleĢen müsabakanın berabere Olcay ġahan‟ın asisti ile takımına bir bitmesine rağmen haberin ana puan kazandırması sonucu elde ettiği olayında Olcay ġahan‟ın baĢarılı baĢarı erkek egemen söylem performansına vurgu yapılmaktadır. içerisinde adam olarak nitelenmesine Sonuçlar: Haber metni içerisinde sebep olmuĢtur. Trabzonspor futbol takımının Süper Spot: Haber metninin baĢlığında yer Lig‟in ikinci yarısında sergilediği alan ataerkil söylemler haberin spot baĢarılı performans Olcay ġahan ile kısmında da yer almaktadır. özdeĢleĢtirilmiĢtir. Trabzonspor futbol takımı oyuncusu Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: Haber Olcay ġahan‟ın maç içerisinde metninin ard alanında baĢarının sergilediği baĢarılı performans haber ataerkil söylem içerisinde önemli bir metninin spot kısmında “ Olcay yere sahip olduğu ifade ġahan, Trabzonspor formasıyla edilmektedir. Trabzonspor futbol

118

Ģovuna devam ediyor. Yıldız futbolcu, takımı oyuncusu Olcay ġahan‟ın dün akĢam da iĢbaĢındaydı, asistiyle sportif olarak baĢaralı olması, onun bir puanı kurtardı” Ģeklinde ataerkil ataerkil söylemler içerisinde ifadelerin yer aldığı bir söylem ile donatılmasına neden olmaktadır. verilmektedir. Haber Kaynakları: Haber metni içerisinde herhangi bir kaynağa yer verilmemiĢtir. Ayrıca haberin kime ait olduğunu belirten herhangi bir imza da bulunmamaktadır. Olay Taraflarının Yorumları: Haber metni Konyaspor – Trabzonspor arasında gerçekleĢen müsabaka sonucunda Trabzonspor futbolcusu Olcay ġahan‟ın sergilediği baĢarılı performanstan bahsetmiĢtir. Olayın tek muhatabı olmasına karĢılık metin içerisinde muhatabın yorumlarına yer verilmemiĢtir.

119

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber metni Haber metninin Haber metni Metin içerisinde içerisinde kısa, baĢlığında yer içerisinde verilen istatiksel açık ve anlaĢılır bir alan “Bu adam bir kullanılan adam, bilgiler haberin cümle yapısı tercih harika” ifadesi fırtına, yıldız, gibi inandırıcılığına edilmiĢtir. Aynı ataerkil söylem ve ifadeler ataerkil olumlu bir katkı zamanda metin görüĢleri söylem içerisinde sağlarken içerisinde Olcay içermektedir. yer almaktadır. verilerin herhangi ġahan‟ı aktaran Benzer Ģekilde Olcay ġahan‟ın bir kaynağa ifadeler ve Olcay haberin spotunda müsabaka dayandırılmama- ġahan‟ın aktardığı ve alt baĢlığında içerisinde sı haberin cümleler olarak yer alan fırtına, sergilediği güvenilirliğine haber metni yıldız gibi ifadeler baĢarılı gölge tarafından öne de erkek egemen performans düĢürmektedir. sürülen ifadelerde değerler içinde erkek egemen aktif bir cümle kullanılmaktadır. değerler yapısı içerisinde Bu bağlamda etrafında verilmiĢtir. haber metinin ĢekillenmiĢtir. bütünsel olarak ataerkil kodlarla üretilmesi metnin bölgesel bir uyum gösterdiği manasına gelmektedir.

Haberdeki Nefret söylemi

Haber metninin baĢlığında yer alan “adam” söylemi hem cinsiyetçi hem de ataerkil değerler içerisinde kullanılan bir söylem olarak gündelik hayatımızda yer almaktadır. Spor basınının haber üretim aĢamasında baĢvurduğu ataerkil söylemler futbol mecrasını erkeklerin kendilerini özgür hissedeceği bir alan olarak inĢa etmelerine neden olmaktadır. Türk spor basını tarafından tamamen eril söylemler ile donatılan futbol mecrasında, hakaret, aĢağılama ve ötekileĢtirme diĢil vasıflar üzerinden gerçekleĢtirilmektedir.

120

3.8.3.2. Fotomaç Gazetesi ve Militarist Söylem

Analiz 1:

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Tarihi: Fotomaç Gazetesi, 16.03.2017

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: “Vatan İçin, Bayrak İçin, Kupa Ana Olayın Sunumu: Haber İçin” metni ana olay olarak, BeĢiktaĢ Haber metninin baĢlığında yer alan futbol kulübünün UEFA Avrupa vatan ve bayrak ifadeleri militarist bir Ligi‟nin son 16 turunda söylem içerisinde milliyetçi duygulara karĢılaĢtığı Olympiakos futbol çağrıĢım yapmaktadır. BeĢiktaĢ futbol takımı ile gerçekleĢtireceği kulübünün UEFA Avrupa Ligi‟nin son müsabakanın önemini 16 turundaki rakibi olan Olympiakos vurgulamaktadır. Haber metninin futbol takımı ile gerçekleĢtireceği spot kısmında yer alan “ Haydi müsabaka bir savaĢ metaforu içerisinde Kartal! Bu sıradan bir maç değil; militarist söylemlerim hakim olduğu önemi çok büyük” ifadesi ile

121

milliyetçi bir çağrıĢımla müsabaka kullanılan militarist aktarılmaktadır. söylemler aracılığı ile olağan bir Spot: Haber metninin baĢlığında yer futbol karĢılaĢmasından bir savaĢ alan militarist ve milliyetçi söylemler metaforuna dönüĢtürülmektedir. haberin spot kısmında daha abartılı bir Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: ifade ile yer almaktadır. Metnin spot Haber metninin ard alanında kısmında verilen “ Haydi Kartal! Bu Türkiye ile Avrupa arasında sıradan bir maç değil; önemi çok tarihsel süreç içerisinde yaĢanan büyük. Türkiye‟ye karsı çirkin oyunlar gerginlik ve çatıĢma ortamına sahneleyen Avrupa‟ya sahada da cevap gönderme yapılmaktadır. Metnin verelim” ifadesi, Türk ve Yunan spot kısmında yer alan “Haydi hükümetleri arasında tarihsel süreç Kartal! Bu sıradan bir maç değil; içerisinde yaĢanan çatıĢma ortamı bu önemi çok büyük. Türkiye‟ye müsabaka sebebi ile yeniden karsı çirkin oyunlar sahneleyen canlandırılmak istenmektedir. Avrupa‟ya sahada da cevap verelim” ifadesi ile müsabakaya milli bir değer yüklenmektedir. Politika bir savaĢtır algısını, futbol bir savaĢtır anlayıĢı ile aktaran spor basını sıradan bir futbol müsabakasını militarist değerler etrafında milliyetçi bir söylem ile harmanlayıp Avrupa‟ya karĢı duyulan olumsuz düĢünceleri diri ve taze tutmayı amaçlamaktadır. Haber Kaynakları: Haber metni içerisinde herhangi bir kaynağa yer verilmemiĢtir. Ayrıca haberin kime ait olduğunu belirten bir imzada haber metninde yer almamaktadır. Olayın tarafları ve yorumları: Haber metni içerisinde aktarılan ifadelerde olay BeĢiktaĢ ve Olympiakos futbol takımları arasında cereyan etmektedir. Fakat metinde olayın muhataplarının görüĢ ve yorumlarına yer verilmemektedir.

122

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber metni Metnin baĢlığında Haber metni Haber metni içerisinde yer alan “Vatan içerisinde vatan içerisinde karmaĢık yapılı Ġçin, Bayrak Ġçin, için, bayrak için kullanılan ifadeler yerine Kupa Ġçin” ifadeleri Ģeklinde yer “Vatan Ġçin, kısa ve anlaĢılır militarist bir alan ifadeler Bayrak Ġçin, bir cümle yapısı söylem haber metninin Kupa Ġçin” kullanılmıĢtır. çerçevesinde toplumun milli baĢlığı metnin Ayrıca metin milliyetçi duygulara duygularına tarafsızlık içerisinde seslenmektedir. seslenmeye ilkesinden herhangi bir pasif Benzer bir ifade yönelik bir tamamen uzak yapıya olan “Haydi Kartal! yaklaĢım olduğunu rastlanmamıĢ, Bu sıradan bir maç sergilediği göstermektedir. ifadelerin hepsi değil; önemi çok görülmektedir. Ayrıca metin aktif bir cümle büyük. Türkiye‟ye içerisinde yapısı içerisinde karsı çirkin oyunlar kullanılan verilmiĢtir. sahneleyen fotoğrafta Türk Avrupa‟ya sahada bayrağının bir da cevap verelim” kartalın söylemi metnin kanatları altında spot kısmında yer yer alarak almaktadır. Haber kullanılması ve metninin baĢlığında haber metninin yer alan militarist herhangi bir ve milliyetçi imza ve söylemler metnin kaynaktan spot kısmında da yoksun olması rastlanmaktadır. Bu haberin objektif bağlamda haber bir Ģekilde inĢa metni içerisinde yer edilmediğini alan söylemler kanıtlamaktadır. bölgesel bir uyumluluk göstermektedir.

123

Haberdeki Nefret söylemi

Haber metninin baĢlığında kullanılan vatan, bayrak gibi ifadeler olağan bir futbol müsabakasını militarist ve milliyetçi söylemler ile donatarak bir savaĢ metaforu çerçevesinde aktarmaktadır. Ayrıca metnin spot kısmında yer alan “ Türkiye‟ye karĢı çirkin oyunlar sahneleyen Avrupa‟ya sahada da cevap verelim” ifadesi nefret söylemi unsurlarından olan damgalayıcı bir tutum içermektedir. BeĢiktaĢ futbol kulübünün UEFA Avrupa Ligi‟nin son 16 turunda karĢılaĢtığı Olympiakos futbol takımı ile gerçekleĢtireceği müsabaka üzerinden tüm Avrupalı ülkelere karĢı ötekileĢtirici bir tavır takınılmakta ve tarihsel süreçten günümüze uzanan zaman diliminde Avrupa ile olan gerginlikler ve çatıĢma ortamı yeniden üretilmek istenmektedir.

124

Analiz 2:

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Fotomaç Gazetesi, 26.02.2017 Tarihi:

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: “Korkusuzlar” Ana Olayın Sunumu: Haber Haber metninin baĢlığında verilen metninde ana olay Galatasaray ve korkusuzlar ifadesinde Galatasaray BeĢiktaĢ arasında oynanacak olan ve BeĢiktaĢ futbol takımlarının müsabaka öncesi her iki takım teknik teknik direktörleri militarist bir direktörlerinin maça yönelik teknik söylem içerisinde komutan ve lider bilgilerini aktarmaktadır. Metin algısı ile aktarılmıĢtır. Erkek egemen içerisinde iki takımın müsabaka söylem içerisinde yer alan anında gerçekleĢtireceği teknik korkusuzlar ifadesi eril bir bilgiler eĢit bir Ģekilde paylaĢılmıĢtır. tanımlama olarak haber metninin Fakat iki takımın taktiksel planları baĢlığında kullanılmıĢtır. militarist bir çerçeve içerisinde Spot: Haber metninin spotunda yer verilmiĢtir. Galatasaray futbol alan “Derbide Tudor‟un “Saldır ve takımının taktiksel planları yok et” planına karĢılık GüneĢ “Önce aktarılırken “Saldır ve yok et”, durdur, sonra vur” taktiği hazırladı” “Gösterin onlara” “Silahımız cesaret” ifadeleri tamamen militarist bir gibi militarist söylemlerim yer aldığı söylem çerçevesinde inĢa edilmiĢtir. bir savaĢ metaforu içerisinde Haber GiriĢi: Haber metninin aktarılmıĢtır. Benzer durum BeĢiktaĢ giriĢinde yer alan ifadeler metnin futbol kulübü içinde geçerli olup spot ve baĢlık kısmında yer alan “Önce durdur, sonra vur” “Sakin kal,

125

militarist ve ataerkil söylemler ile iĢi bitir” gibi hem militarist hem de benzerlik göstermektedir. Metnin ataerkil ifadeleri barındıran bir giriĢinde aktarılan “ Igor Tudor‟un söylem içerisinde aktarılmıĢtır. oyun planı hücum üzerine kurulu. Sonuçlar: Haber metninde Florya‟da sürekli „cesaret‟ Galatasaray ve BeĢiktaĢ arasında konuĢmaları yapan sarı-kırmızılı oynanacak müsabaka militarist ve hoca, “Gösterin onlara” diyerek ataerkil ifadeler doğrultusunda inĢa futbolcularını fisekliyor! Genç edilmiĢtir. Bu bağlamda iki takım çalıĢtırıcı, son toplantıda yine gazı arasında var olan gerginlik canlı verdi, “Korkmayın, yürekli oynayın. tutulmak istenmekte ve bir çatıĢma Korkarsak ve bunu rakibe ortamı yaratılması amaçlanmaktadır. hissettirirsek kaybederiz” dedi” Spor basını üç büyük kulüp arasında ifadeleri militarist, ataerkil ve Ģiddet var olan gerginlik ortamını Ģiddet içeren söylemlerin spor basınında içeren militarist söylemler eĢliğinde özellikle üç büyük kulüplerin kendi daha çok pekiĢtirmek istemektedir. aralarında gerçekleĢtirdiği Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: Haber müsabakalar öncesi ve sonrası çok metninin ard alanında militarist değer sık bir Ģekilde kullanılmaktadır. ve yargıların toplum nezdinde canlı tutulması için popüler kültürün etkin bir aracı olan futbol kullanılmaktadır. Özellikle büyük kitlelere sahip olan futbol takımları günümüzde bir sivil toplum kuruluĢu Ģeklinde yer almaktadır. Bu bağlamda spor basını üç büyük kulüp arasında gerçekleĢen müsabakalar öncesi ve sonrası militarist söylemleri çok sık bir Ģekilde dile getirerek bu söylemlerin toplum nezdinde daha kolay benimsenmesini sağlamaktadır. Haber Kaynakları: Haber metni içerisinde Galatasaray ve BeĢiktaĢ arasında oynanacak olan müsabaka öncesi her iki takım teknik direktörlerinin maça yönelik teknik bilgilerini aktarılmaktadır. Fakat bu bilgilerin hangi kaynaktan elde edildiği belirtilmemiĢ ve haberi kaleme alan muhabir veya yazarın imzasına da yer verilmemiĢtir. Olay Taraflarının Yorumları: Galatasaray ve BeĢiktaĢ arasında oynanacak olan müsabaka öncesi her iki takım teknik direktörlerinin maça yönelik teknik bilgilerinin aktarıldığı olayda taraflar kendi beyan ve yorumlarına yer verilmemiĢtir.

126

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber metni Haber metninin Haber metni Haber metni içerisinde hem baĢlığında verilen içerisinde içerisine yer alan Galatasaray “Korkusuzlar” saldır, yok et, Ģiddet ifadeleri, hem de ifadesi, metnin gösterin onlara, militarist ve BeĢiktaĢ futbol spot kısmında silahımız ataerkil söylemler takımı ile ilgili aktarılan cesaret gibi haberin olan ifadeler “Silahımız Ģiddet ve gücü gerçekçiliğine kısa, kolay cesaret”, “Önce çağrıĢtıran dair Ģüpheler anlaĢılan ve durdur, sonra vur” militarist uyandırmaktadır. sloganik bir söylemleri ve ifadelere yer Ayrıca metin cümle yapısı metnin alt verilmektedir. içerisinde iki içerisinde baĢlıklarında yer Metin bir kulüp adına da verilmiĢtir. alan “oyun planı bütün olarak herhangi bir Ayrıca iki hücum üzerine militarist kaynağa yer takım için kurulu”, “Gösterin söylem verilmemesi kullanılan onlara” çerçevesinde metinin kurgusal ifadeler aktif tanımlamaları inĢa edilmiĢtir. bir üretim bir cümle militarist ve sürecinden sonra yapısı ataerkil bir inĢa edildiğini içerisinde söylem içerisinde düĢündürmektedir aktarılmıĢtır. bütünsel bir uyumluluk taĢıyan ifadeler olarak yer almaktadır.

Haberdeki Nefret söylemi

Haber metni her kısmında militarist söylemleri ve Ģiddet içeren ifadeleri barındıran tanımlamalardan üretilmiĢtir. Metin içerisinde yer alan saldır, yok et, gösterin onlara, silahımız cesaret gibi ifadeler spor basını tarafından iki takım arasında var olan sportif mücadeleyi savaĢ metaforu ile bir çatıĢma ortamına dönüĢtürmeyi amaçlamaktadır. Spor basınının varoluĢsal dayanaklarından biri olan çatıĢma ortamı, her iki takım taraftarları, futbolcuları ve yöneticileri tarafından yapılan tezahüratlar veya açıklamalarda da kendisini göstermektedir. Herhangi bir futbol takımının üstünlüğünü baĢka bir futbol takımını küçümseyerek, aĢağılayarak inĢa eden spor basını, bu alanda meydana nefret söylemi ve nefret suçlarının oluĢmasında baĢrol oynamaktadır.

127

3.8.3.3. Fotomaç Gazetesi ve Cinsiyetçi Söylem

Analiz 1:

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Tarihi: Fotomaç Gazetesi, 28.02.2017

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: “Dick Duramıyor” Ana Olayın Sunumu: Haber Haber metninin baĢlığında verilen Dick metninde ana olay Dick sözcüğü hem Fenerbahçe kulübü futbol Advocaat‟ın Fenerbahçe futbol takımının teknik direktörü olan Dick kulübünün bu sezon yaĢadığı Advocaat‟ı tanımlarken aynı zamanda sportif baĢarısızlığın sorumlusu cinsiyetçi bir söylem içerisinde cinsel olarak gösterilmesidir. çağrıĢımda bulunmaktadır. Dick Fenerbahçe‟nin üst üste aldığı sözcüğü Ġngilizce dilinden Türkçeye baĢarısız sonuçlar ve takımın tercüme edildiği zaman erkek üreme teknik direktörünün bu sonuçlar organı olan penis kelimesini karĢısında yeni bir oyun anlayıĢı karĢılamaktadır. Fenerbahçe futbol üretememesi, cinsiyetçi ve cinsel kulübünün sezon içerisindeki sportif söylemler etrafında inĢa edilerek baĢarısızlığı cinsel bir çağrıĢım aktarılmaktadır. içerisinde “Dick Duramıyor” ifadesi ile Sonuçlar: Haber metni içerisinde aktarılmıĢtır. yer alan ifadeler doğrultusunda Spot: Haber metninin spot kısmında yer erkek egemen söylem bir toplum alan “ Üst üste alınan baĢarısız sonuçlar, içerisinde elde edilen Dick Advocaat‟ı darmadağın etti… baĢarısızlıklar cinsiyetçi ve cinsel

128

Hiçbir planı iĢe yaramayan, çöküĢü bir söylem aracılığı ile engelleyemeyip tamamen çaresiz kalan eleĢtirilmekte ve baĢarısız bireye 69 yaĢındaki hoca, iyice içine diĢil özellikler atfedilmek sureti kapandı…” ifadeleri erkek egemen ile küçük düĢürülüp, söylem içerisinde güçsüzlüğü ve aĢağılanmasına neden olmaktadır. iktidarsızlığı betimleyen diĢil özellikler Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: ile özdeĢleĢtirilmektedir. Bu bağlam Haber metninin ard alanında Fenerbahçe futbol takımının sportif baĢarı olgusu ile erkek egemen baĢarısızlığı teknik direktörün sahip söylemlerin, baĢarısızlık olduğu diĢil özelliklerden kaynaklandığı durumunda ise diĢil özelliklerin ileri sürülmektedir. hâsıl olduğu cinsiyetçi bir görüĢ Haber GiriĢi: Metnin haber giriĢinde yer almaktadır. yer alan cinsiyetçi, cinsel ve diĢil Haber Kaynakları: Haber metni vasıflara sahip olmanın güçsüzlük ve içerisinde yer alan ifadeleri iktidarsızlık ile iliĢkilendirildiği doğrulayan bir kaynak veya görgü söylemler haber metninin giriĢ kısmında tanığı yer almamaktadır. Fakat da yer almaktadır. Metnin giriĢ haber metninin kim tarafından kısmında Fenerbahçe futbol kulübünün kaleme alındığını belirten bir imza teknik direktörü hakkında verilen bulunmaktadır. “F.BAHÇE, Dick Advocaat‟ı 10 yas Olay Taraflarının Yorumları: daha Haber metni Fenerbahçe kulübü yaĢlandırdı! Sarı-lacivertli ekibe yakın futbol takımının teknik direktörü geçmiĢin en kötü sezonunu yasatan olan Dick Advocaat‟ın takımın Hollandalı hoca, Gaziantep beraberliği sportif baĢarısızlığındaki rolünü sonrası ruhen çöktü... Yönetimin yılda aktarmaktadır. Fakat olayın 1.8 milyon euro ücret karsılıgı takımı muhatabı olan Dick Advocaat‟a teslim ettiği 69yasındaki teknik ait herhangi bir yorum haber direktör, çöküĢü engelleyememenin metninin içerisinde yer üzüntüsüyle darmadağın oldu” ifadeleri almamaktadır. metnin baĢlık ve spotunda verilen söylemler ile benzerlik göstermektedir.

129

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber metni Haber metninin Haber metni Metin içerisinde içerisinde baĢlığında yer alan içerisinde Dick Advocaat‟ın Dick “Dick Duramıyor” yer alan Fenerbahçe futbol Advocaat‟ın ifadesinin cinsiyetçi Dick kulübünün bu sportif söylem kapsamında Duramıyor, sezon yaĢadığı baĢarısızlığın cinsel bir çağrıĢımda darmadağın, sportif ın anlatıldığı yapmaktadır. çaresiz ve baĢarısızlığın tek ifadeler kısa, Metninin spot içine kapandı sorumlusu olarak açık ve aktif kısmında bulunan gibi gösterilmesi cümle “Hiçbir planı iĢe söylemler haberin yapıları yaramayan, çöküĢü spor güvenirliğine içerisinde engelleyemeyip basınında gölge aktarılmıĢtır. tamamen çaresiz hakim olan düĢürmektedir. Bir kalan 69 yaĢındaki erkek takım oyunu olan hoca, iyice içine egemen futbolda elde kapandı. görüĢ edilen baĢarılardan Yardımcıları Been içerisinde herkes eĢit pay ve Pot‟la bile baĢarısızlığın alırken, olası bir diyaloğu kesti” diĢil vasıflar baĢarısızlık söylemi de aracılığı ile durumunda takım cinsiyetçi bir aktarıldığı içerisinde tek bir yaklaĢım ile cinsiyetçi bir kiĢinin hedef baĢarısızlığın diĢil yaklaĢımın gösterildiği haber özelliklere varlığını metninin objektif atfedildiği bir ifade kanıtlamakta ve nesnel olma biçimi olarak dır. vasıflarını haberin baĢlığında yitirmesi haberin yer alan söylemler inandırıcılığına ile benzerlik Ģüphe ile taĢımaktadır. Haber yaklaĢılmasına metni içerisinde de neden olmaktadır. haberin baĢlık ve spot kısmındaki ifadeler tekrar edilmiĢtir. bu bağlamda bütünüyle ciniyetçi bir söylem üzerine inĢa edilen haber metninde bölgesel uyum bulunmaktadır.

130

Haberdeki Nefret söylemi

Haber metninin baĢlığında yer alan “Dick Duramıyor” ifadesi sportif baĢarısızlığa iĢaret ederken aynı zamanda cinsel bir çağrıĢımla iktidarsız olma durumuna da gönderme yapmaktadır. Erkek egemen değerlerin hakim olduğu toplumsal yapı içerisinde baĢarılı birey vasıfları ataerkil kodlar ile inĢa edilirken, baĢarısızlığın söylemleri ise diĢil özellikler ile ifade edilmektedir. Bu bağlamda Türk spor basınının haber metinlerinde kullandığı cinsiyetçi yaklaĢım kadını baĢarısız, güçsüz gibi olumsuz söylemler etrafında inĢa ederken ayrımcı, aĢağılayıcı ve ötekileĢtirici bir dil kullanarak, nefret söyleminin ve nefret suçlarının meydana gelmesine zemin hazırlamaktadır.

131

Analiz 2:

Haberin Yayınlandığı Gazete ve Tarihi: Fanatik Gazetesi, 31.03.2017

Söylemin Makro Düzeyleri

Tematik Yapı ġematik Yapı BaĢlık: “Ağlayalım mı?” Ana Olayın Sunumu: Haber metni Haber baĢlığında yer alan ağlamak içerisinde ana olay, cinsiyetçi bir ifadesi erkek egemen söylem yaklaĢımla ve erkek egemen içerisinde kabul görmeyen, güçsüzlük söylemler etrafında inĢa edilmiĢtir. ve diĢil vasıflar ile özdeĢleĢtirilen, Haber metni içerisinde Fenerbahçe temelinde cinsiyetçi bir söylem futbol takımı teknik direktörü Dick barındırmaktadır. Advocaat‟ın müsabaka ile ilgili hem Spot: Haber metninin spot kısmında rakip takım hakkında hem de kendi yer alan ifadeler, metnin baĢlığında takımı hakkında verdiği bilgiler ana kullanılan söylemler ile benzerlik olay etrafına aktarılmıĢtır. göstermektedir. Metnin spotunda yer Advocaat‟ın ağlamak yok, mazeret alan “ Rakip bu maça Antalya‟da üretmek büyük takımların davranıĢı kamp yaparak hazırlandı. Biz ise olamaz ifadeleri ana olayı ataerkil eksiktik ve yeterince taktik kodlar içerisinde kurgulayan çalıĢamadık. Ama mazeret cinsiyetçi söylemlerdir. üretemeyiz. Ne yani ağlayalım mı? Sonuç: Haber metni içerisinde “Biz Büyük takımlar bunu yapmaz. ise eksiktik ve yeterince taktik Yeneceğiz, baĢka yolu yok!” ifadeleri çalıĢamadık. Ama mazeret ile haber metninde büyük ve güçlü bir üretemeyiz. Ne yani ağlayalım mı? futbol takımı olmak için diĢil Büyük takımlar bunu yapmaz vasıflardan uzak kalıp, ataerkil Yeneceğiz, baĢka yolu yok!” değerleri benimsenmesinin gerektiği söylemleri Fenerbahçe futbol vurgulanmaktadır. kulübü teknik direktörü Dick Haber GiriĢi: Haber metninin giriĢ Advocaat‟ın da ataerkil söylemler kısmında yer alan, “Ama mazeretimiz içerisinde cinsiyetçi bir yaklaĢıma olamaz. Ne yani ağlayalım mı? Büyük sahip olduğunun bir göstergesidir.

132

takımlar bunu yapmaz. Yenilip „Bu Ard Alan ve Bağlam Bilgisi: sefer de böyle oldu, ne yapalım‟ Fenerbahçe futbol takımı teknik diyemeyiz. Her maçı kazanmamız direktörü Dick Advocaat‟ın, lazım. Yeneceğiz, baĢka yolu yok!” Karabükspor müsabakası ile ilgili ifadeleri ağlamak ve mazeret üretme aktardığı “Rakip bu maça eylemlerinin büyük ve güçlü Antalya‟da kamp yaparak takımların davranıĢı olmadığını dile hazırlandı. Biz ise eksiktik ve getirmektedir. Bu tür davranıĢ yeterince taktik çalıĢamadık. Ama biçimlerinin ataerkil kodlar içerisinde mazeret üretemeyiz. Ne yani yer almadığı cinsiyetçi bir söylem ağlayalım mı? Büyük takımlar bunu aracılığı ile vurgulanmaktadır. yapmaz” bu ifadeler, futbolun evrensel dilinin ataerkil kodlar içerisinde cinsiyetçi bir yaklaĢımla inĢa edildiğini göstermektedir. Haber Kaynakları: Haber metni içerisinde Dick Advocaat‟a ait olduğu iddia edilen söylemler herhangi bir kaynağa dayandırılmamaktadır. Metin içerisinde yer alan ifadeler haber metni altında imzası bulunan yazarın görüĢ ve yorumları aracılığı ile üretilmiĢtir. Olay Taraflarının Yorumu: Haber metni içerisinde Fenerbahçe futbol takımı teknik direktörü Dick Advocaat‟ın Karabükspor müsabakası öncesi futbolculara yaptığı iddia edilen uyarılar yer almaktadır. Bu bağlamda olayda sadece Advocaat‟ın yorumlarına yer verilirken olayın diğer muhatabı olan futbolcuların yorum ve görüĢlerine yer verilmemiĢtir.

133

Söylemin Mikro Düzeyleri

Sentaktik Bölgesel Sözcük Haber Çözümleme Uyum Seçimleri Retoriği Haber metninde Haber metninin Metin içerisinde Haber metninde yer alan ifadeler baĢlığında yer alan yer alan Fenerbahçe kısa, açık ve net “Ağlayalım mı?”, “ağlayalım futbol takımı bir cümle yapısı ifadesi ile spot ve mı?”, “mazeret teknik direktörü içiriĢinde giriĢ kısmında yer yok”, “büyük Dick Advocaat‟a aktarılmıĢ, uzun alan “… mazeret takım” gibi ait olduğu öne ve kompleks üretemeyiz. Ne yani ataerkil kodlar sürülen görüĢ ve cümle yapıları ağlayalım mı? içerisinde düĢüncelerin tercih Büyük takımlar çerçevelenmiĢ herhangi bir edilmemiĢtir. bunu yapmaz. cinsiyetçi kaynağa veya Haber metni Yeneceğiz, baĢka söylemler yer görgü tanığına içerisinde yolu yok!” ifadeleri almaktadır. dayanmaması, Fenerbahçe haber metninin bir haberin futbol takımı bütün olarak güvenilirliğine ve teknik direktörü cinsiyetçi bir inandırıcılığına Dick söylem etrafında gölge Advocaat‟ın üretildiğini ve bu düĢürmektedir. ifadeleri aktif bir bağlamda tüm cümle yapısı haber metninin içerisinde bölgesel bir uyum verilmiĢtir. içerisinde olduğunu göstermektedir.

Haberdeki Nefret söylemi

Fenerbahçe futbol takımı teknik direktörü Dick Advocaat‟ın, Karabükspor müsabakası ile ilgili aktardığı “Rakip bu maça Antalya‟da kamp yaparak hazırlandı. Biz ise eksiktik ve yeterince taktik çalıĢamadık. Ama mazeret üretemeyiz. Ne yani ağlayalım mı? Büyük takımlar bunu yapmaz” ifadeleri, futbolun evrensel dilinin ataerkil kodlar içerisinde cinsiyetçi bir yaklaĢımla inĢa edildiğini göstermektedir. Spor basını futbol haberlerinde kullandığı dil ve söylem biçimi ile erkek egemen görüĢün devamlılığı ve kendisini yeniden üretmesini sağlamaktadır.

134

SONUÇ ve DEĞERLENDĠRME

Nefret söylemi bireyin içerisinde yaĢadığı toplumun sahip olduğu değer ve yargılara göre değiĢkenlik gösteren, evrensel bir sorun olarak insanoğlunun gündelik hayatında yer almaktadır. Nefret, bireyin sahip olduğunu etnik, dini, kültürel ve toplumsal değerlere göre değiĢkenlik gösteren bir söylem içerisinde, bireyin ait olduğu grup tarafından öteki olarak kodladığı kiĢi ve gruplara karĢı yöneltilmektedir. Birey veya gruplar kendi kimliklerini öteki birey ve gruplara yönelttiği söylemler üzerinden inĢa etmektedir. Bu söylemler çoğunlukla olumsuz bir içeriğe sahip olarak ayrımcı ve nefret içeren bir dil üzerinde kurulmaktadır. Bu bağlamda nefret söylemi birey veya grupların kendi kimliklerini oluĢturma sürecinde önemli bir rol oynamaktadır. 20. yüzyılın baĢlarından itibaren kitle iletiĢim araçlarında yaĢanan teknolojik geliĢmeler ile birlikte kimlik inĢası sırasında kullanılan nefret söylemi ifadeleri gazete, dergi televizyon ve son olarak yeni medya alanında dolaĢıma girmiĢtir. Toplumların sahip olduğu sözlü ve yazılı kültürler özellikler kitle iletiĢim araçları içerisinde kendisine yer bulmaya baĢlamıĢtır. Herhangi bir toplulukta çoğunluğun hâkim görüĢü kitle iletiĢim araçlarında da yer alarak, bu görüĢ ve düĢüncelerin devamlılığı teminat altına alınmıĢ ve yeniden üretilmesi sağlanmıĢtır. Hâkim ideolojinin içinde yer alamayan birey ve gruplar, kitle iletiĢim araçları içerisinde üretilen nefret söylemine maruz kalmaktadır. Kitle iletiĢim araçları azınlık gruplar adına inĢa ettiği nefret söylemleri ile toplum içerisinde var olan hâkim kimliğin üretimini gerçekleĢtirmektedir. Son yıllarda iletiĢim alanında yaĢanan teknolojik geliĢmeler ile beraber ortaya çıkan yeni medya da nefret söyleminin en sık kullanıldığı alanların baĢında gelmektedir. Nefret söylemi genellikle siyasi, dini ve cinsel tercihler ile etnik kimlikler üzerinde üretilmektedir. Kitle iletiĢim araçları içerisinde yer alan tematik spor gazeteleri, nefret söyleminin üretildiği tüm unsurları bünyesinde barındırmaktadır. Türk yazılı spor basını içerisinde üretilen haber metinleri ve köĢe yazıları irdelendiğinde Türk spor basınının, spor dallarından sadece futbola ağırlık vermesi hasebiyle futbol basını gibi iĢlev gördüğü ve gazete sayfalarının neredeyse hepsinin futbol haberleri ile doldurulduğu görülmektedir. Türk spor basınının futbolu merkezi bir yere koyması ve kendi varlığını futbol haberleri etrafında inĢa etmesi tesadüfi bir durum değildir. Futbolun inĢa ettiği zihniyet haritası, sadece futbol ile sınırlı kalmamakta, bireyin ideolojik görüĢlerinden dünya algısına kadar her alana sirayet etmektedir.

135

Türk spor/futbol basınının özellikle dört büyük kulüp olarak adlandırdığı BeĢiktaĢ, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor kulüplerinin kendi aralarında gerçekleĢtirdiği müsabaka öncesi ve sonrasında gerek görsel gerek yazılı basında yapılan yorumların günlerce devam etmesi futbolun hayatımızda kapladığı alanın artmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda Türk yazılı spor/futbol basının da üretilen ataerkil, militarist ve cinsiyetçi söylemler araĢtırmanın son bölümünde AMK, Fanatik ve Fotomaç gazetelerinin söylem analizine tabi tutulması suretiyle söylemin makro ve mikro düzeyleri esas alınarak incelenmiĢtir. Analiz sonucunda Türk spor/futbol basınının haber üretim sürecinde haber baĢlıklarının militarist, ataerkil ve cinsiyetçi bir söylem çerçevesinde üretildikleri tespit edilmiĢ ve baĢlıkların haber içeriğini aktarmaktan çok sloganist bir söylem içerisinde inĢa edildiği görülmektedir. Haber metninin spot kısmında yer verilen ifadelerin kısa, anlaĢılır ve aktif bir cümle yapısı içerisinde aktarıldığı tespit edilmiĢtir. Haber metni içerisinde alt baĢlıklarda yer alan ifadelerin spot kısmında aktarılan ataerkil, militarist ve cinsiyetçi söylemler ile benzerlik gösterdiği saptanmıĢtır.

Haber metni içerisinde ana olayın sunumu Ģiddet içeren, ayrımcı ve ötekileĢtirici bir söylem içerisinde verilmektedir. Metin içerisinde aktarılan bilgi, yorum ve düĢünceler herhangi bir kaynağa dayandırılmadan aktarılmakta ve bu durum haberin güvenilirliği, inandırıcılığı ve gerçekliğine gölge düĢürmektedir. Ayrıca haber metinin kim tarafından kaleme alındığını belirten imza eksikliği yine haberin güvenilirliğine gölge düĢürmektedir. Haber metni içerisinde baĢlık, spot ve haber giriĢlerinin içerdiği ataerkil, militarist ve cinsiyetçi söylemler metnin bir bütün olarak uyum içerisinde olduğunu göstermektedir. Analiz sonucunda elde edilen veriler doğrultusunda, Türk spor/futbol basınının haber metni içerisinde ataerkil, militarist ve cinsiyetçi söylemleri sık bir Ģekilde kullandığı tespit edilmiĢtir. Türk spor/futbol basınının bu söylemler aracılığı ile suni bir çatıĢma ortamı yaratmak istediği saptanmıĢtır. Türk spor/futbol basını kendisini yarattığı çatıĢma ve gerginlik ortamları ile var etmektedir. Bu bağlamda Türk yazılı spor/futbol basınının kullanmıĢ olduğu Ģiddet içerikli, ayrımcı, aĢağılayıcı ve ötekileĢtirici ifadeler, nefret söyleminin toplum nezdinde yaygınlaĢmasına ve benimsenmesine neden olarak nefret suçlarının oluĢmasına zemin hazırlamaktadır. Türk yazılı spor basının nefret içerikli söylemler doğrultusunda inĢa ettiği haber dilinin toplumsal bazda yarattığı olumsuz etkileri gidermek amacı ile herhangi bir denetleyici,

136

yasak koyucu ve cezalandırıcı bir kurum bulunmamaktadır. 1980‟lerden sonra medya alanında yaĢanan tekelleĢmeler ile beraber yayınlanan haberlerin etik değerler etrafında inĢa edilmesi terk edilmiĢtir. Ayrıca toplumun spor yapmaktan ziyade büyük ölçüde spor üzerine konuĢması medyaya da haber dili kullanımı konusunda geniĢ bir imkân tanımıĢtır. Futbol basınının kendisini 4 büyük takım etrafında var etmesi mecburi bir fanatizm dilinin doğmasına da neden olmaktadır. Bu bağlamda Türk spor basınında üretilen nefret söylemi ifadelerinin giderilmesinde spor basının kendisini sadece BeĢiktaĢ, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzon futbol takımlarının etrafında değil, diğer futbol kulüpleri ve diğer spor branĢlarına da eĢit bir mesafede durması var olan fanatik dilin değiĢiminde önemli bir rol üstlenecektir. Ayrıca Türk spor basınının kullandığı dilin herhangi bir standardı olmaması ve her ferde hitap etme özelliği itibariyle konuĢma diline çok yakın olması Ģiddet, argo ve küfür içerikli söylemlerin spor basını içerisinde de yer almasına neden olmaktadır. Bu bağlamda Türk spor basını içerisinde üretilen haber ve köĢe yazılarının herhangi bir denetime tabi tutulmadan yayınlanması nefret içerikli ifadelerin tiraj kaygısı ile daha çok kullanılmasına neden olmaktadır. Türk spor basını içerisinde üretilen nefret ve Ģiddet içerikli söylemlerin azaltılması adına denetleyici bir kurumun varlığı Ģart olmaktadır. Benzer olarak Türk spor medyası içerisinde hem yazılı hem görsel basında eski hakem, futbolcu ve idarecilerin yerine profesyonel spor çalıĢanlarının tercih edilmesi nefret söylemi unsurlarının kullanımı engelleme konusunda önemli bir rol oynayacaktır. Ayrıca nefret söyleminin belirlenmesi ve engellenmesi konusunda etik ve yasal düzenlemelerin yapılması bu tür ifadelerin engellenmesi adına gerekli olacaktır. Son olarak nefret söylemi kavramında evrensel bir sorun olan ifade özgürlüğünün sınırları düzenlenecek etik ve yasal kurallar çerçevesinde net bir Ģekilde ifade edilmelidir.

137

KAYNAKÇA

Adak, N. (2010). "Çağın Vebası AĠD: HIV/AĠDS‟e ĠliĢkin Damgalama ve Ayrımcılık". ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar Dergisi, 1.

Akal, C. B. (1994). Siyasi İktidarın Cinsiyeti. Ankara: Ġmge Yayınları.

Akpınar, D. (2006). Türk Sorunu, Asya-Avrupa Ekseninde Türkler. Ġstanbul: Büke Yayınları.

Aksoy, Y. (2015). Gavur İzmir'de Gol Sesleri. Ġstanbul: ĠletiĢim Yayınları.

Alğan, C. (2012). http://www.nefretsoylemi.org/metodoloji.asp. http://www.nefretsoylemi.org/metodoloji.asp. adresinden alındı

Aras, B. (2006). 11 Eylül Öncesi ve Sonrası. Ġstanbul: EtkileĢim Yayınları,.

Ardıç, E. (2010, 7 22). www.sabah.com.tr. 4 19, 2017 tarihinde Sabah: http://www.sabah.com.tr/yazarlar/ardic/2010/07/22/yemezler adresinden alındı

Arpınar, E. (1992). Türk Futbol Tarihi. Ġstanbul: Türkiye Futbol Federasyonu Yayınları.

Arslan, Y. G. (2006). Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları Bağlamında Ayrımcılık Yasağı. (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). Ġstanbul

Atabeyoğlu, C. (1991). Türkiye' de Spor Yazarlığının 100. Yılı. Ġstanbul: A&B Jitapçılık ve Dağımtıcılık.

Atabeyoğlu, C. (1991). Türkiye Spor Tarihi Ansiklopedisi. Ġstanbul: Fotospor.

Atalay, A. (2004). Spor Medya ve Serbest Zaman. Ġstanbul: Beta Yayınları.

Ataman, H. (2012). "Nefret Suçları Farklı YaklaĢımlar Çerçevesinden Ele Almak". Y. Ġnceoğlu içinde, Nefret Söylemi ve/veya Nefret Suçları (s. 51). Ġstanbul: Ayrıntı.

Ataman, H. (2012). "Nefret Suçlarını Farklı YaklaĢımlar Çerçevesinden Ele Almak: Etik, Sosyo Politik ve Bir Ġnsan Hakları Problemi Olarak Nefret Suçları". Y. Ġnceoğlu içinde, Nefret Söylemi ve/veya Nefret Suçları (s. 62). Ġstanbul: Ayrıntı Yayınları.

138

Aydın, O. (2008). Lezbiyen Gey Biseksüel Travesti Transseksüel Hukuk ve Ayrımcılık Rapor. Ankara : Kaos GL Yayınları.

Aydınay, M. (2014). Türk Yönetici ve Çalışanlarına Yönelik Kalıpyargılar ve Örgütsel Adalet Algısı. (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). Mersin: Mersin Üniversitesi

Bahar, A. (2007). "ġizofreni ve Damgalama". Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, 2.

BaĢar, K. (2013). www.gokkusagininkizili.org. http://gokkusagininkizili.org/homofobi- genis-ve-daraltilmis-tanimi/. adresinden alındı

Beçene, M. (2012. http://www.aktuelpsikoloji.com/zenofobi-nedir-belirtileri-nelerdir- 11590h.htm. http://www.aktuelpsikoloji.com/zenofobi-nedir-belirtileri-nelerdir- 11590h.htm. adresinden alındı

Belge, M. (2011). Militarist Modernleşme: Almanya, Japonya ve Türkiye. Ġstanbul: ĠletiĢim Yayınları.

Bilek, R. R. (2010). Türkiye'de Futbolun Kitle Kültürü Haline Gelmesinde Basının İşlevi: Hürriyet Gazetesi Örneği-2002 Dünya Kupası Finalleri. (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). Ġstanbul

Bilgin, N. (1994). Sosyal Bilimlerin Kavşağında Kimlik Sorunu. Ġzmir: Ege Yayıncılık.

Bilgin, N. (1996). İnsan İlişkileri ve Kimlik. Ġstanbul: Sistem Yayıncılık.

Bilgin, N. (2007). Sosyal Psikoloji Sözlüğü. Ankara: Bağlam Yayıncılık.

Bora, T. (2009). Bianet. Bianet.org: Bora, http://www.bianet.org/bianet/diger/115037- erkeklik-ve-futbol-beslik-yeme-kaygisi adresinden alındı

Budak, S. (2000). Psikoloji Sözlüğü. Ankara: Bilim ve Sanat Yayınlar.

Candansaray, S. (2010). "Futbol, Delinin AĢkı". Cogito Dergisi, 75.

Çayır, C. (2012). Ayrımcılık Çok Boyutlu Yaklaşımlar. Melek Göregenl içinde, Temel Kavramlar: Önyargı, Kalıpyargı ve Ayrımcılık (s. 28-32). Ġstanbul: Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

139

Çoban, B. (2009). Academia. www.academia.edu: https://www.academia.edu/608836/TOPLUMSAL_%C3%87ATI%C5%9EMA_ VE_ adresinden alındı

Çolak, Ö. (2009). Eşcinsellere Yönelik Nefret Suçları ve Toplumun Bu Suçlar Kapsamında Faile ve Mağdura Yönelik Tutumları. (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). Ġstanbul:

ÇoĢgun, ġ. (2004). Kültürlerarası İletişim Sürecinde Kalıp Düşüncelerin ve Önyargıların rolü: Antalya'da Yaşayan Güneydoğulular İle Antalya Yerlileri Arasındaki Kalıp Düşünceler. (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). Ankara.

Davies, S. P. (2010). Eşcinsel Sineması Tarihi Sinemada Görünür Olmak. (A. Toprak, Çev.) Ġstanbul: Kalkedon Yayınları.

Demir, A. (2007). Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ve Türk Hukukunda Ayrımcılık Yasağı. (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). Konya: Selçuk Üniversitesi.

Demir, G. (2009). Yazılı Alman ve Türk Basınında Amatör Branşların Yeri. (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). Ġstanbul:

Doğan, Y. (1989). Fenerbahçe Cumhuriyeti. Ġstanbul: Tekin Yayıncılık.

Erdin, M. (2004). Yer Fener Gök Cimbom. Ġstanbul: Ġthaki Yayınları.

EriĢ, Z. (2014). Türk Spor Basınında Karşılaştırmalı Olarak Spor Haberlerinin Veriliş Biçimi: Cumhuriyet, Zaman ve Hürriyet Örnekleri. (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). Ġstanbul:

ErtaĢ, A. (2014). Nefret Suçları ve Nefret Söyleminin Yazılı Basında Üretimi. (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). Konya: Selçuk Üniversitesi.

Falk, G. (2001). STIGMA: How We Treat Outsiders. New York: Prometheus Books.

Franklin, k. (2000). "Antigay Behaviors Among Young Adults: Prevalence, Patterns and Motivators In A Noncriminal Population". Journal of Interpersonel Violence, 340-343.

Fredman, S. (2002). Discrimination Law. Oxforf: Oxford University Pres.

Goffman, E. (1963). Stigmata: Notes On The Management Of Spoiled Identity. New York: Simon & Schuster Inc.

140

Gordon, M. (1999). Sosyoloji Sözlüğü. Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları.

Gökmen, H. (2010). Avrupa‟da Müslümanlar ve İslamofobi: Hollanda Örneği. (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). KahramanmaraĢ: Sütçü Ġmam Üniversitesi.

Göregenli, M. (2013). "Temel Kavramlar: Önyargılar, Özcü Ġnançlar ve Ayrımcılık". M. Çınar içinde, Medya ve Nefret Söylemi (s. 29). Ġstanbul: Hrant Dink Vakfı Yayınları.

Harlak, H. (2000). Önyargılar. Ġstanbul: 2000.

Harlak, H. (2000). Önyargılar Psikososyal Bir İnceleme. Ankara: Sistem Yayıncılık.

Herek, G. M. (2007). Sexual Orientation and Mental Health Annual Review of Clinical Psychology, 362.

Hogg, M. A. (2007). Sosyal Psikoloji. Ankara: Ütopya Yayınevi. http://www.tdk.gov.tr. (2006, 9 26). 5 6, 2017 tarihinde http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS. 5382beca42c4b5.43 832560 / http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS. 5382beca42c4b5.43 832560 / adresinden alındı

Irak, D. (2013). Hükmen Yenik. Ġstanbul: Evrensel Basım Yayın.

IĢık, ġ. (2012). "Kültürlerarası ĠletiĢim Bağlamında Cumhuriyet Üniversitesindeki Gençlerin Almanlara Yönelik Kalıpyargıları". Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 166-167.

IĢıkman, N. G. (2009). "Amerikan Sinemasının Ġdeolojik Yapısı Bağlamında Arap Temsili". Marmara İletişim Dergisi, 14.

Karan, U. (2009). Avrupa Birliği Ülkelerinde Ayrımcılık Yasağı ve Eşitlik Kurumları. Ankara: Mattek Matbaacılık.

Kızılay, E. T. (2010). Türk Modernleşmesinde Ataerkil Söylemin Yansımaları. (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). Afyon: Kocatepe Üniversitesi

Komitesi, A. B. (1997, 10 30). Nefret Söylemi.

141

Korat, G. (2008). Dil Edebiyat ve İletişim. Ġstanbul: ĠletiĢim Yayınları.

Korkut, L. (2009). Ayrımcılık Karşıtı Hukuk. Ankara: Adres Yayınları.

Kur'an-ı Kerim.

McGill, C. (2006). Futbolun Kârhanesi, Futbol Taraftarlarının Elinden Nasıl Kayıyor. (C. Cemgil, Çev.) Ġstanbul: Ġthaki.

Meleke, C. N. (2016). Türkiye Sinemasında LGBTİ Bireylerin Temsili ve Nefret Söylemi. (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). Ġstanbul:

Mutlu, E. (2008). İletişim Sözlüğü. Ġstanbul: Ayraç yay.

Nükhet Güz, R. K. (2002). "Etkili ĠletiĢim Terimleri". N. Güz içinde, Etkili İletişim Terimleri (s. 348). Ġstanbul: Ġnkilap Yayınları.

Oksaçan, E. H. (2012). Eşcinselliğin Toplumsal Tarihi. Ġstanbul: Tekin Yayınevi.

Oyman, S. (2010). Cinsel Yönelimi Farklı Mağdur ve Zanlı Kişilere Yapılan Yüklemeler Üzerinde Katılımcı Cinsiyeti, Eğitim Düzeyi ve Homofobik Tutumların Rolü. (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). Ankara:

Özarslan, Z. (2013). Yeni Medya Ortamlarında LGBT Bireylere Karşı Üretilen Nefret Söylemi. Yeni Medya Çalşmaları (s. 353-356). Kocaeli: Kocaeli Üniversitesi ĠletiĢim Fakültesi.

Özarslan, Z. (2014). Bianet. 14.04.2017 tarihinde bianet.org: http://bianet.org/biamag/sanat/159421-yeni-medya-doneminde-sinemanin- gelecegi adresinden alındı

Özer, Ö. (2009). Eleştirel Haber Çözümlemeleri. EskiĢehir: ĠletiĢim Bilimleri Fakültesi Yayınları.

Özgüç, A. (1988). Türk Sinemasında Cinselliğin Tarihi. Ġstanbul: Broy Yayınları.

Özkan, A. (2006). "KüreselleĢme Sürecinde Medya ve Siyaset: “Medya Gücü”mü, “Gücün Medyası”mı?”. Stratejik Öngörü Dergisi, 1-3.

Öztek, A. (2007). http://www.kaosgl.com. 15.04.2017 tarihinde Kaosgl: http://www.kaosgl.com/sayfa.php?id=1350 adresinden alındı

142

Paker, M. (2012). Psikolojik Açıdan Önyargı ve Ayrımcılık. A. Ceyhan içinde, Ayrımcılık-Çok Boyutlu Yaklaşımlar. Ġstanbul: Ġstanbul Bilgi Üniversitesi.

Peker, E. ( 2007). Futbolda Şiddetin İçsel Bir Olgu Haline Gelmesinde Yazılı Basının Rolü. YayınlanmamıĢ Yükske Lisans Tezi. Ġstanbul:

Perry, H. (2000). Stereotypes, Cognition and Culture. Piledephia: Pshology Pres.

Saillard, E. K. (2010). "Ruhsal Hastalara Yönelik Damgalamaya IliĢkin Psikiyatrist GörüĢleri ve Öneriler". Türk Psikiyatri Dergisi, 14-15.

Selami Özsoy, K. Y. (2013). "Türkiyede'ki Spor Basınıda Nefret Söylemi. International", Journal Social Science Research, 48.

Sert, M. (2000). Gol Atan Galip. Ġstanbul: Bağlam Yayınları.

Sert, M. (2010). "Spor Dünyasında Beden – Ġktidar ĠliĢkisi". Toplumbilim Dergisi, 110.

Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi. (1998). Ġstanbul: ĠletiĢim.

Sözlüğü, K. B. (ty). www.tdk.gov.tr. 19.042017 tarihinde tdk: http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK. GTS.58f6aac806b857.14838499 adresinden alındı

Spor Dergiciliği (1849-1984). Türkiye‟de Dergiler ve Ansiklopediler (s. 203). içinde Ġstanbul: Geliim Yayınları.

ġenel, A. (1993). Irk ve Irkçılık Düşüncesi. Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları.

ġensever, L. (2012). Sivil Toplum Kuruluşları ve Aktivistler için; Nefret Suçları ve Nefret Söylemi İzleme Rehberi. Ġstanbul: Net Kırtasiye Tan. ve Matbaa Ltd. ġti.

ġensever, T. C. (2010). Ulusal Basında Nefret Suçları:10 yıl 10 örnek. Ġstanbul: Sosyal DeğiĢim Derneği.

ġeyda Öztürk. (2014). Cinsel Yönelimler ve Queer Kuram. Ġstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Talimciler, A. (2003). Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi. Ġstanbul: Bağlam Yayınları.

Talimciler, A. (2005). Türkiye'de Futbol ve İdeoloji İlişkisi: Medya'daki Futbol Söylemi Üzerine Bir İnceleme. (YayınlanmamıĢ Doktora Tezi). Ġzmir:

143

Talimciler, A. (2010). Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu. Ġstanbul: Bağlam Yayıncılık.

Talimciler, A. (2012). "Ötekine Yönelik Nefretin Fark Edilmediği ya da Kanıksandığı Alan: Türkiye Futbol Medyası". Y. Ġnceoğlu içinde, Nefret Suçları ve/veya Nefret Söylemi (s. 252). Ġstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Tanay, G. (2012). Ayrımcılık Suçu. (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). Ankara:

Tanilli, S. (1984). Yüzyılların Gerçeği ve Mirası. Ġstanbul: Say Yayınları.

Tarcan, S. S. (1914). Türk Yurdu.

Tarhan, N. (2010). Toplum Psikolojisi. Ġstanbul: TimaĢ Yayınları.

Temiztürk, H. (2002). "Türk Spor Basınının Etik ve Teknik Sorunları". Ġstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 276.

Terzioğlu, F. (2004). "HIV/AIDS ile Ġlgili Damgalama ve Ayrımcılık:“HemĢireler Ġçin Müdahale Stratejileri” ". Türk HIV/AIDS Dergisi, 5.

Tezcan, M. (1974). Türklerle İlgili Stereotipler ve Türk Değerleri Üzerine Bir İnceleme. Ankara: EBF Yayınları.

TGC (2017). tgc. www.tgc.org.tr: http://www.tgc.org.tr/bildirgeler/turkiye-gazetecilik- hak-ve-sorumluluk-bildirgesi.html adresinden alındı

TGC (ty). tgc. http://www.tgc.org.tr: http://www.tgc.org.tr/bildirgeler/turkiye- gazetecilik-hak-ve-sorumluluk-bildirgesi.html adresinden alındı

Timisi, N. (1997). Medyada Cinsiyetçilik. Ankara: T.C BaĢbakanlık Kadının Sorunları ve Statüsü Genel Müdürlüğü Yayınları.

Tuna, S. (2004). Eşcinselliğe Sosyolojik Bir Yaklaşım. (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi

Türkay, A. H. (2000). Spora Genel Bakış. Ġstanbul: Yayınevi

Ulusay, N. (2011). "Yeni Queer Sinema: Öncesi ve Sonrası". Fe Dergi, 7.

Vakfı, H. (1985). Spor Basını ve Basında Spor. Ġzmir: Eğitim Yayınları.

Verkuyten, M. (2001). "Abnormalization‟ of Ethnic Minorities in Conversation". British: British Journal of Social Psychology.

144

Vorster, J. (2002). "Racism, Xenophobia and Human Rights". The Ecumenical Review.

Willig, C. (2008). Sosyal Psikolojinin Akademi Dışında Çalışma Alanı Olabilir mi? Yuvarlak Masa Toplantısı (s. 1-2). Ġstanbul: Ġstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü.

Wood, R. (2012). Kültürel Çalışmalar ve Sinema. (S. Kırel, Çev.) Ġstanbul: Kırmızı Kedi Yayınevi. www.tdk.gov.tr. (2006). 09.04.2017 tarihinde www.tdk.gov.tr: www.tdk.gov.tr adresinden alındı

Yangın, B. (2011). "Psikolojik Damgalama". Psikoloji, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Makalesi, 1-3.

Yardımcı, G. (2014). http://horsdecombat-humanitarianlaw.blogspot.com.tr/ 2014_01_ 01_archive.html. http://horsdecombat-humanitarianlaw.blogspot.com.tr/2014_ 01_01_archive.html. adresinden alındı

Yayınları, M. K. (2005). Spor Ansiklopedisi. Ġstanbul: Doğan Ofset.

Yılmaz, O. (2015). İlahi Otorite, Öznel Ahlak ve Ahlaki Temeller Kuramı Çerçevesinde Politik ve Dini Yönelimin Ateistlere Yönelik Önyargıya Etkisi. (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). Ġstanbul:

Yılmaz, O. (2015). İpolitik ve Dini Yönelimin Ateistlere Yönelik Önyargıya Etkisi. (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi). Ġstanbul:

Yumul, A. (2013). "Nefret Suçu ya da Ölü Vicdanlar Ülkesi". M. Çınar içinde, Medya ve Nefret Söylemi: Kavramlar Mecralar Tartışmalar (s. 128-129). Ġstanbul: Hrant Dink Vakfı Yayınları.

145

ÖZGEÇMĠġ

KiĢisel Bilgiler

Adı Soyadı Berkin DAĞLI

Doğum Yeri ve Tarihi Çanakkale- 18.05.1993

Eğitim Durumu

Lisans Öğrenimi 2011-2015 Ege Üniversitesi

ĠletiĢim Fakültesi

Gazetecilik Bölümü

Yüksek Lisan Öğrenimi 2015-2017 Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Anabilim Dalı

Bildiği Yabancı Diller Ġngilizce

ĠĢ Deneyimi

Stajlar Habertürk Gazetesi – 2013

ÇalıĢtığı Kurumlar Habertürk Gazetesi – 2013-2015

ĠletiĢim

E-Posta Adresi [email protected]