T.C.

İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Anabilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

YAZILI BASINDA ÜÇ BÜYÜKLER VE ANADOLU KULÜPLERİ AYRIMI

Çağatay Sönmez 2501070187

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Murat Özgen

İstanbul 2011

ÖZ

YAZILI BASINDA ÜÇ BÜYÜKLER VE ANADOLU KULÜPLERĠ AYRIMI

ÇAĞATAY SÖNMEZ

Bu çalışmada, “Yazılı Basında Üç Büyük İstanbul Kulübü ve Anadolu Kulüpleri Ayrımı” başlığı altında dünyada ve Türkiye’de en fazla ilgi gören, sayısal izleyici çokluğu ile en önde, en yoğun biçimde yazılı ve görsel yayınlarda hakkında haber yaratılan ve insanların günlük hayatı içinde, ekonomik, sosyal ve toplumsal paylaşımda en öne çıkan futbol olgusu ele alınmıştır.

Çalışmanın ilk bölümünde futbolun tarihsel geçmişi ve bir kültür olarak gelişim serüveninde bugün sosyal, ekonomik ve toplumsal hayatımıza yansıyan ağırlığı incelenmiştir. İkinci bölümde Türkiye’de futbolun doğuşu ve gelişimi, üç büyük kulübün kuruluşu ve başarılarına yer verilmiştir. Üçüncü bölümde ise Türkiye’de futbol ile yazılı basın ve birbirleri üzerine etkileri, yazılı basında futbol kulüpleri ayrımcılığı, iletişimin sürükleyicisi olan spor medyası profesyonellerinin görüşleri ile zenginleştirilmiştir. Bu durumun nedenleri-etkenleri, literatür taraması ve niteliksel- niceliksel analizlerle elde ettiğimiz bulgularla ortaya konulmuştur.

iii ABSTRACT

In this study,under the title of "The Differenciation of Three Major Ġstanbul Football Clubs and Anatolian Football Clubs In Written Media" ,the football phenomenon has been considered as the fact being; the most interested globally and in Turkey ,ahead of many with its high number of audience,the most discussed and news released about in written and visual media,existant in daily life of people together with economic, social and public sharing

In the first part,historical background of football and its weight reflected to our social ,economic life in its development process as a culture has been searched. In the second part, the rise and development of ,establishment of three major football club and achievements of them have been included. In the third part ,the effects of football and written media on each other,the differentiation of football clubs in written media has been analyzed by enriched views of sport media professionals who are the drivers of communication. Causes-factors for this case have been set by literature searching and findings as result of qualitative- quantitative analysis.

iv ÖNSÖZ

Günümüz medyasında spor dalları içinde futbol lehine yapılan ayrımcılığın bir benzerinin Türk yazılı basınında yine hem spor dalları arasında hem de futbolun kendi bünyesinde bazı kulüpler için yapıldığını görmekteyiz. Gazetelerin spor sayfalarının genelde futbol haberleriyle dolduğunu, diğer branĢların ise ancak arta kalan yerleri alabildiği bir gerçektir. Bu gerçek, Türkiye’de karĢımıza futbolun içinde de çıkmaktadır. Nasıl ki basın için spor branĢlarında futbol her zaman ayrı bir yerde duruyorsa, Türk yazılı basınında da üç büyük Ġstanbul kulübü (BeĢiktaĢ, Fenerbahçe ve Galatasaray) ayrı bir yere koyuluyor.

Bu çalıĢmanın amacı, Türk yazılı basınının futbol kulüpleri arasında yaptığı ayrımcılığın temel nedenlerini anlayabilmek ve bu ayrımcılığın önüne geçilip geçilemeyeceğini irdelemektir.

ÇalıĢmamı yaparken karĢılaĢtığım en büyük güçlük, konuyla ilgili kaynakların kısıtlı olmasıydı. Bunun dıĢında tezimi yazarken daha önce hiç Ģampiyonluk kazanmamıĢ bir Anadolu kulübü olan ’un, 2009-2010 sezonunda Türkiye’nin en üst seviye ligi Turkcell Süper Lig’de Ģampiyonluk kazanması araĢtırmalarım adına hem Ģans hem de gecikme sebebi oldu. Aynı dönemde 2010 Dünya Kupası’nın düzenlenmesi, konuyla ilgili uzman kiĢilerin ve spor adamlarının iĢ hayatlarındaki meĢguliyetini arttırdığı için mülakat randevusu almak ve boĢ zamanlarını yakalayabilmek de bir hayli güçtü.

Tüm bu zorluklara rağmen çalıĢmama katkıda bulunan baĢta sevgili annem Gönül Sönmez, babam Aytaç Sönmez, kardeĢim Yağız Sönmez ve yakın dostlarım Burak Sarıaslan, Agah Özberk, Ġsmail Hakkı ġentürk’e ve Anadolu’da henüz Ģampiyonluk yaĢamamıĢ kulüplerin gerçek taraftarlarına umut veren, Anadolu futbolunu yeniden ateĢleyen Bursaspor’a sonsuz teĢekkürlerimi sunarım.

v İÇİNDEKİLER

ÖZ – ABSTRACT………………………………………………………………….. iii ÖNSÖZ…………………………………………………………………………...... v ĠÇĠNDEKĠLER……………………………………………………………………... vi TABLOLAR……………………………………………………………………..... viii KISALTMALAR………………………………………………………………….… x

GĠRĠġ…………………………………………………….………………………...... 1

BİRİNCİ BÖLÜM 1. TARİHSEL AÇIDAN FUTBOL 2

1.1. Futbolun DoğuĢu…………………………………………………….….….…… 2 1.2. Futbolun GeliĢmesi ve Yayılması…………..………………………….……….. 8 1.3. Türklerde Futbol ...………...………...………………….…………………….. 13 1.4. Üç Büyük Ġstanbul Kulübü ve Diğer Futbol Kulüpleri ……………………….. 18 1.4.1. BeĢiktaĢ………………..…………………………………………………..… 23 1.4.2. Galatasaray………….……………………………….………………………. 25 1.4.3. Fenerbahçe ……………………………………………….……………… 27 1.4.4. ve Bursaspor ……………………………………..……...… 29 1.4.5. Anadolu Kulüpleri …………………………………………...... 31 1.5. Dünyada ve Türkiye’de endüstriyelleĢen Futbol …...... … 34

İKİNCİ BÖLÜM 2. TÜRKİYE’DEKİ YAZILI SPOR BASININDA FUTBOLUN YERİ ve ÖNEMİ 50

2.1. Türkiye’de Yazılı Spor Basınının Günümüze GeliĢ Süreci…………………… 50 2.2. Yazılı Spor Basınında Futbol Haberciliği ve Takım Yazarları ……………….. 58

vi ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 3. TÜRKİYE’DEKİ YAZILI SPOR BASININDA KULÜP AYRIMCILIĞINI ANLAMAK İÇİN FOTOMAÇ, HÜRRİYET ve CUMHURİYET GAZETELERİNİN İNCELENMESİ 66

3.1. Fotomaç Gazetesi……………………………………………………………… 68 3.2. Hürriyet Gazetesi……………………………………………………………… 99 3.3. Cumhuriyet Gazetesi…………………………………………………………. 115 3.4. AraĢtırmayla Ġlgili Genel Değerlendirme……………………………….…… 124 3.5. Spor Medyasının Kulüp Ayrımcılığına BakıĢı………………………………. 132

SONUÇ………………………………………………………………………….... 134 BĠBLĠYOGRAFYA/KAYNAKÇA………………………………………………. 137 EKLER…………………………………………………………………………… 145

vii TABLOLAR

Tablo 1: Türkiye Futbol Federasyonu’nun Düzenlediği Turnuva ve Ligleri Kazanan Kulüpler (Sayfa: 22)

Tablo 2: 13-19 Mayıs 2007 tarihleri arasında incelenen Fanatik Gazetesi’nde futbol haberlerinin diğer haberlere oranı. (Sayfa 55)

Tablo 3: 13-19 Mayıs 2007 tarihleri arasında incelenen Cumhuriyet Gazetesi’nde futbol haberlerinin diğer haberlere oranı. (Sayfa 55)

Tablo 4: 13-19 Mayıs 2007 tarihleri arasında incelenen Zaman Gazetesi’nde futbol haberlerinin diğer haberlere oranı. (Sayfa 56)

Tablo 5: 19-25 Nisan 2010 tarihleri arasında incelenen Fotomaç Gazetesi’nde futbol haberlerinin diğer haberlere oranı. (Sayfa 56)

Tablo 6: 19-25 Nisan 2010 tarihleri arasında incelenen Cumhuriyet Gazetesi’nde futbol haberlerinin diğer haberlere oranı. (Sayfa 57)

Tablo 7: 19-25 Nisan 2010 tarihleri arasında incelenen Hürriyet Gazetesi’nde futbol haberlerinin diğer haberlere oranı. (Sayfa 57)

Tablo 8: “Bursaspor’un şampiyonluğunun ardından, basının Bursaspor’a ve Anadolu kulüplerine daha fazla yer ayıracağını düşünüyor musunuz?” sorusuna taraftarların verdikleri cevaplar. (Sayfa 64)

Tablo 9: “Bursaspor’un şampiyonluğunun ardından, basının Bursaspor’a ve Anadolu kulüplerine daha fazla yer ayıracağını düşünüyor musunuz?” sorusuna rast gele seçilen insanların verdikleri cevaplar. (Sayfa 65)

Tablo 10: 19-25 Nisan 2010 tarihleri arasında Fotomaç Gazetesi’nde çıkan futbol haberlerinin oransal dağılımı. (Sayfa 125)

Tablo 11: 19-25 Nisan 2010 tarihleri arasında Hürriyet Gazetesi’nde çıkan futbol haberlerinin oransal dağılımı. (Sayfa 126)

viii Tablo 12: 19-25 Nisan 2010 tarihleri arasında Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkan futbol haberlerinin oransal dağılımı. (Sayfa 127)

Tablo 13: 13-29 Mayıs 2007 tarihleri arasında Fanatik Gazetesi’nde çıkan futbol haberlerinin oransal dağılımı. (Sayfa 128)

Tablo 14: 13-29 Mayıs 2007 tarihleri arasında Zaman Gazetesi’nde çıkan futbol haberlerinin oransal dağılımı. (Sayfa 129)

Tablo 15: 13-29 Mayıs 2007 tarihleri arasında Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkan futbol haberlerinin oransal dağılımı. (Sayfa 130)

ix KISALTMALAR

a.e. : Aynı eser a.g.e. : Adı geçen eser

3D : Üç boyutlu

ABD : Amerika BirleĢik Devletleri

ANAP : Anavatan Partisi

A.ġ. : Anonim ġirketi

BJK : BeĢiktaĢ Jimnastik Kulübü

Bkz. : Bakınız

BS : Bursaspor

ESK : EskiĢehirspor

FB : Fenerbahçe

FIFA : Uluslararası Futbol Federasyonu

G.ANTEP : Gaziantepsor

GS : Galatasaray

HD : Yüksek Çözünürlüklü

ĠBB : Ġstanbul BüyükĢehir Belediye Spor

LCD : Sıvı Kristal Ekran

TFF : Türkiye Futbol Federasyonu

TS : Trabzonspor

UEFA : Avrupa Futbol Birliği

VIP : Çok Önemli KiĢi

x GĠRĠġ

Futbol günümüzün en çok ilgi gören spor dalıdır. Dünyanın bütün kıtalarına sıçramıĢ, geldiğimiz teknoloji düzeyinde her yerden takip edilebilir duruma gelmiĢtir. BirleĢtirici bir spordur futbol. En zengin insanları, en fakir insanlarla aynı ortama getirebilir. Siyasi görüĢleri bambaĢka olan insanları yan yana oturtabilir ya da ayrı tribünlerde birbirlerine küfür ettirebilir. Fikirler, düĢünceler, görüĢler, sosyal statü… Konu futbol olunca, konu futbolseverler olunca bunların hiçbir önemi kalmıyor. Çünkü bütün dünya meĢin bir topu izliyor.

Bir Ģeye dünya çapında bu kadar ilgi olması demek, ekonomik bir alan yaratılması demektir. Ekonomik alan ise rant demektir. ĠĢte futboldaki rekabetin gizli yüzü de budur. Bazı yazarlar, günümüzde artık endüstriyelleĢen futbolda para, ekonomi, gelirler ve giderler hesaplarının futbolun romantizmini öldürdüğünü savunur. Bunun en büyük göstergelerinden bir tanesi aslında burnumuzun dibinde. Fakat biz sadece verileni almaya alıĢtığımız için bazı ayrımların, ayrımcılıkların farkına henüz varamadık.

ÇalıĢmanın temelinde Türkiye‟deki futbol kulüplerini ve basının bu kulüplere yaklaĢımını inceleyeceğiz. Kulüplerden bahsederken “küçük-büyük” kulüp ayrımı yapmak doğru olmayacaktır. ġüphesiz her kulüp kendi taraftarınca büyüktür ve bir kulübün büyüklüğüne karar verecek kiĢi biz olmadığımız gibi bu tespiti yapacak bir merci de yoktur. Fakat bir Ģekilde kulüpleri ayıracaksak, onları, basının gördüğü gözle gruplaĢtırmalıyız. Yani kulübün sahip olduğu taraftar kitlesi ve baĢarıları. Bu kıstaslar esas alındığında hiç Ģüphesiz BeĢiktaĢ, Galatasaray ve Fenerbahçe Türkiye‟nin “büyük” kulüpleridir ve çalıĢmamız boyunca bu kulüplerden “büyükler” olarak bahsedilecektir.

Bu çalıĢmamda basının en temel kuralını nasıl çiğnediğini, ekonomik kaygılara sürüklenerek tarafsızlığını nasıl yitirdiğini göreceğiz.

1 1.TARĠHSEL AÇIDAN FUTBOL

1.1. FUTBOLUN DOĞUġU

Futbol, milyonları hatta zaman zaman milyarları peĢinden sürükleyen, en çok ilgi çeken, seyircisi ve gündemi en yoğun olan spor dalıdır. Günümüzde 17 adet kural ile oynanan futbolun güzelliği ve popülerliğinin nedeni basitliğidir. On birer kiĢiden oluĢan iki takımın da amacı birbirlerinin kalesinden içeri topu geçirmek yani gol atmaktır.1 ÇıkıĢ noktasıyla ilgili farklı düĢünceler olsa da bugün oynanan haline en yakın Ģeklini Ġngiltere‟de aldığı ve yine bugünkü kuralların temellerinin de yine burada atıldığı tüm futbol takipçilerinin kabul ettiği ortak noktadır. Günümüzde dünyanın her yerinde yapılan bu spor geçmiĢte de gezegenimizin bir çok yerinde, Asya‟da, Afrika‟da, Avrupa‟da, belki farklı amaçlarla ama benzer Ģekilde oynanıyordu. Bu yüzden futbolun ilk olarak nerede oynandığına dair çeĢitli kaynaklardan farklı düĢünceler mevcuttur.

„„Futbol oyununun tarihi Ġsa‟dan önce ikinci bin yıla dek uzanır. Bu oyunun icadı, efsanelerdeki „sarı kral‟ Huang Di‟ye atfedilir. O zamanlar bu oyuna Zu – Qiu denirmiĢ. Zu (ayakla vurmak) ile Qiu (top) kelime – iĢaretlerinin bileĢiminden oluĢan bu kelime, bugünkü futbolun öncülü olan bir oyunu tanımlar. Ġsa‟dan önce 621 ile Ġsa‟dan sonra 618 yılları arasında bu oyun Çin‟de çok sevilmiĢ, ama ondan sonra tamamen unutulmuĢtur.”2

1 NTV Yayınları, Spor Kitabı: Oyunlar, Kurallar, Taktikler, Teknikler, Çev. Ceren Ünlü v.d., Haz. Emre Ergüven, 2. bs., DoğuĢ Grubu ĠletiĢim Yayıncılık ve Tic. AĢ., Ġstanbul, 2008, s.96. 2 Roman Horak, Wolfgang Reiter, Tanıl Bora, Futbol ve Kültürü, 2.bs., Ġstanbul, ĠletiĢim Yayınları, 2001 s. 27

2 Elimizdeki kaynaklar futbol oyununa benzer oyunların Asya‟da olduğu gibi Avrupa ve Eski Mısır‟da da oynandığını göstermektedir.

“Mısır‟da Merruka mezarlarındaki duvar resimlerinde, çeĢitli sporcu figürlerinin yanı sıra ayakla top oynayan insan Ģekillerine de rastlanmaktadır. Hatta Mısır‟ın kurak iklimi, bu toplardan bir kısmının günümüze kadar ulaĢmasını da sağlamıĢtır. Kahire, Berlin ve Londra müzelerinde örnekleri bulunan bu topların 7.5 santim çapında, deriden veya sık dokunmuĢ ketenden yapılmıĢ ve zikzak dikiĢlerle dikilmiĢ, içleri kepek ve yosun kurusu gibi maddelerle doldurulmuĢ olduğu görülmektedir. Bunlar, yaklaĢık 2500 yıl önceden kalmadır.”3

“Ortaçağ‟da top (bu, genellikle çok çeĢitli malzeme kullanılarak hazırlanmıĢ bir küre idi) peĢinde koĢma ya da onu elde etmek için mücadele etme oyunu, öncelikle Ġngiltere ve Fransa‟da görüldü. Ġtalyan rönesans‟ından kalan bir „top oynama kitabı‟na göre Floransa‟da bütün ahalinin katıldığı futbol-benzeri oyunlar oynanmaktaydı. Daha o zaman sahaya iki takım çıkıyordu ve bunların hücum oyuncuları, açıkları ve savunma oyuncuları vardı. Hatta topa eliyle değebilen tek oyuncu olarak kaleci, diğerlerinden ayırt edilerek anılmaktadır.‟‟4

Günümüzde spor olarak adlandırdığımız ve aynı zamanda geniĢ bir eğlence sektörü haline dönüĢmüĢ olan futbolun, eski tarihlerde eğitim amaçlı da kullanıldığına dair kaynaklar da mevcuttur. Genel olarak bakıldığında futbol takımları, savunma, orta alan ve hücum hattından oluĢur, amaçları kalelerini toptan korumak ve yine aynı topu karĢı kaleye sokmaktır. Ġki takımın bu mücadelesini, bir kaleyi ele geçirmeye veya savunmaya çalıĢan iki ordunun savaĢına benzetebiliriz.

3 (Çevrimiçi): http://www.turkfutbolu.net/tarihce.htm, 13 Ocak 2011. 4 Horak, Reiter, Bora, a.g.e., s. 27.

3 Zaten futbolun geçmiĢte bu benzerlikten dolayı Roma askerleri tarafından eğitim amaçlı oynanmasının temel nedeni de budur.

“Harpatsum” ismi verilen oyun, milattan sonra Romalı askerlerce oynanan ve bugünün modern futboluna oldukça benzemesiyle dikkat çeken, takımdaĢlığı, birbirinden kopuk bireyler yerine birleĢerek yek bir vücut gibi hareket etmeyi öğreten, eğitici bir oyundur. Romalılar, Yunanların “Episkyres” adını verdikleri, belirli kuralları olan ve 15 kiĢilik takımlarla oynanan bu oyundan esinlenmiĢlerdir. Harpatsum‟da amaç, kapılan topu, el ve ayak darbeleriyle rakip takımın savunduğu, koruduğu alana sokmaktır. Kuralları ve sertlik derecesi göz önüne alındığında futboldan ziyade rugby‟e benzeyen Harpatsum, “hücum hattı, destek birliği ve muhafızlar” Ģeklinde tanımlanan saha diziliĢlerinden de anlaĢılacağı üzere, Romalı askerlere savaĢ taktiklerini daha kolay uygulama ve manevra yeteneklerini geliĢtirme imkanı sunmak için oynatılmaktaydı.5

Milattan sonraki geliĢmeleri göz önüne aldığımızda, futbolun Batı Avrupa‟ya Romalı askerlerce götürüldüğünü düĢünebiliriz. Aynı dönemde Fransızlarca oynanan “La Soule”,aynı Harpatsum gibi futbola olan benzerliğiyle dikkat çekmektedir. Eldeki veriler doğrultusunda Ġtalyanlar, futbolun, Roma orduları ve Julius Caesar‟ın lejyonerleri sayesinde Ġngiltere‟ye taĢınarak Londra‟daki halka öğretildiğini, Fransızlar ise akıncı Normanlar ile Ġngiltere‟ye taĢındığını savunsa da Ġngilizler de bu oyunu Normanlardan çok daha önce oynadıklarını belirtirler.

Ancak ortada kesin olarak bilinen bir gerçek varsa, 12. yüzyıldan itibaren ayak topu oyununun Ġngiltere adalarında son derece yaygın bir Ģekilde oynandığıdır.6

Futbolun doğuĢu ile ilgili bu ve benzeri çeĢitli bilgilere ulaĢmak mümkündür. BaĢka bir kaynakta „‟futbol‟un Göktürkler zamanında oynanmaya baĢladığının ve oyunun adının da „tepük‟ olduğu‟‟7 bilgilerine de ulaĢabilmekteyiz.

5 (Çevrimiçi): http://futbolokulu.blogcu.com/dunyada-futbol/3152660, 13 Ocak 2011. 6 Bilge Donuk, Fatih S. ġenduran, Futbolun Anatomisi, Ötüken NeĢriyat A.ġ., Ġstanbul, 2006, s. 15. 7 A.e., s. 18.

4 “Kaynağı neresi olursa olsun, Ġngiltere‟de 12. yüzyıldan itibaren futbol oynanmaya baĢlamıĢtır. Halk da, soylular da bu oyunu çok sevmiĢtir. Ancak giderek köyler, kasabalar arasında büyük bir rekabet, önemli bir çatıĢmaya dönüĢen futbol bu yüzden 13 Nisan 1314 tarihinde Kral II. Edward‟ın fermanıyla bütün ülkede yasaklanmıĢtır. II. Edward bu fermanında halka Ģöyle seslenmiĢtir: “Büyük bir topla Ģehir içinde gürültüler yapıldığı, Tanrı korusun birçok kaza, facia ve hasara sebebiyet verileceği anlaĢıldı. Tanrı ve Kral adına Ģehir ve kasaba içinde top oynayanlar en Ģiddetli cezalara çarptırılacaklardır.” Bu fermanla birlikte futbol adeta lanetlenmiĢ, futbol oynayanlara da kötü gözle bakılmaya baĢlanmıĢtır.”8

Futbolun en önemli özelliklerinden biri de sosyal sınıf, din, dil, ırk, cinsiyet gibi farklılıkların bir öneminin olmaması, dolayısıyla çok geniĢ bir kitleye hitap etmesidir. Bir baĢka özelliği ise çok kolay oynanabilmesidir. Yeri geldiğinde iki taĢın arası kale olur, gazoz kapağından, plastik ĢiĢeden top olur. Kimi zaman iç içe geçirilen çoraplardan yapılır top. Afrika‟da gençlerin, BirleĢmiĢ Milletler‟in cinsel yolla bulaĢan Aids hastalığının önüne geçmek için dağıttığı prezervatifleri ĢiĢirip, dıĢını lastikle kaplayıp futbol oynadığı da bilinir. Eğer iki ağaç arasında yeterli mesafe varsa doğa bile yardımcı olur futbol oynanmasına. Fakir ve yoksul kesimin futbolu sevmesindeki en önemli nedenlerden biri oynamak için gereken malzemeleri hemen hemen her yerden bulabiliyor olmalarıydı. ĠĢte bu yüzden II. Edward futbolu yasaklasa da oynanmasının önüne geçememiĢtir. Halk yasaklara rağmen futbol oynamaya devam etmiĢtir.

“Futbol, Rönesans boyunca “yasa dıĢı oyunlar” listesinde yer almıĢtır. 1576 yılına ait kaynaklar, yüzlerce kiĢinin “footeball” denilen bu yasa dıĢı oyunu oynadığı ve yine bu oyun yüzünden ölümlerin ve ciddi yaralanmaların meydana geldiğini belirtmektedir. 1583 yılında Ġngiltere‟de futbol, ilk defa bazı basit kurallara bağlanmıĢ, oyunda sertliği önleyici önlemler

8 Cem Ertuğrul, “Türkiye‟de Futbolun GeliĢimi – 1: MeĢin Yuvarlakla Ġlk TanıĢma”, (Çevrimiçi): http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/356513.asp, 13 Ocak 2011.

5 ile hakem seçiminde yeni uygulamalar getirilmiĢtir.”9

Futbol oyununun önüne geçilemeyeceği anlaĢılınca, oyunu modernize etme fikri doğmuĢtur ve ilk kez ölümleri, yaralanmaları ve hasarları en düĢük seviyeye indirmek için yeni uygulamalar getirilmiĢtir ve zaman ilerledikçe bu uygulamaların üstüne de daha modern kurallar ve uygulamalar getirilecektir.

Futbolun oynandığı zamanlarda ve toplumlarda farklı amaçlar farklı kurallar konulmuĢtu. Global hale gelmeyen iletiĢim nedeniyle bu farklılıklar uzun bir süre devam etti. Daha sonrasında bu oyunun spora dönüĢmesini sağlayacak adımlar atılmaya belli kurallar getirilmeye baĢlandı. Bu tarz geliĢimler neticesinde sadece eğlence için bulunan bu oyun artık kuralları olan bir spor haline dönüĢtü.

ĠletiĢimin ağının çok sağlam olmadığı bu dönemlerde, oyun farklı bölgelerde farklı kurallarla oynanıyordu. Ayak topunun Ġngiltere adalarında yayılmaya baĢlamasıyla birlikte kurallarla ilgili bir bütünlüğe ihtiyaç duyulmaya baĢlanmıĢtı. Böylece, “Modern futbola iliĢkin ilk temeller 1848 tarihinde “Cambridge Kuralları” adı altında futbol oyun kurallarının bir araya getirilmesiyle atılmıĢtır. Daha sonra modern futbol 1863 tarihinde Londra‟daki bir tavernada dünyaya gelir. O gün orada toplanan futbol federasyonu oyunun kurallarını karara bağlar ki, bu kurallar, günümüzdeki futbol oyun kurallarının da temelini oluĢturmaktadır. Altı hafta süren toplantılar sonucunda oluĢan bu kurallardan bazıları Ģunlardır:

- Hiçbir oyuncu topu eline alarak koĢamaz.

- Çelme takmak, tekme atmak ve rakibini tutmak yasaktır.

- Top elle atılamaz.

- Topu yerden elle almak yasaktır.

9 (Çevrimiçi): http://futbolokulu.blogcu.com/dunyada-futbol/3152660, 13 Ocak 2011.

6 - Ayakkabı ucuna çivi takmak ya da tabanına demir pençe koymak yasaktır.

- Takımlar 11 kiĢiden oluĢacaktır.”10

Bu 6 kurala baktığımızda, oyunun bugünkü haline ne kadar yaklaĢtığını, ve özellikle “ayakkabı ucuna çivi takmak ya da tabanına demir pençe koymak yasaktır” kuralını görünce de oyunun eskiden ne kadar sert ve ölümcül oynandığını görebiliriz.

“En önemli kural değiĢiklikleri, takımların 11 oyuncuya indirilmesi (1870), oyun sahası ölçülerinin değiĢtirilmesi ve topu elle oynama yasağıydı (1871). Topu kafayla oynamanın serbest kılınması, ama özellikle ofsayt kuralındaki değiĢiklikler, futbol oyununu çok etkilemiĢtir.”11

“Bugün bildiğimiz ve anladığımız anlamıyla futbol oyununun doğum vakti ise, ancak 1863 yılıdır. O yıl Ġngiltere‟de oyuna bugün hala büyük ölçüde geçerli olan kurallarını kazandıran ve „‟ un (soccer) „sert‟ top kavgası oyunundan (rugby) ayrılmasını kararlaĢtıran Association Football (Futbol Birliği / Federasyonu) kurulmuĢtur. 19. Yüzyıl boyunca bir çok Avrupa ülkesinde futbol kulüpleri ve ülke futbol birlikleri ortaya çıkmıĢtır. 1904 yılında Paris‟te Dünya Futbol Birliği „FIFA‟ ve 1954‟de Avrupa Futbol Birliği „UEFA‟ kurulmuĢtur.”12

FIFA ve UEFA‟nın kurulmasıyla birlikte, futbol oyunu evrensellik anlamında ilk adımlarını atmıĢ oldu. Kurallar uluslarası alana taĢındı ve köklü değiĢiklikler oldu. Tarih boyunca evrimleĢerek geliĢen futbol, günümüz futboluna en yakın Ģeklini bu

10 Donuk, ġenduran, a.g.e., s. 18-19. 11 Horak, Reiter, Bora, a.g.e., s. 28. 12 A.e. , s.28.

7 dönemde aldı ve en büyük değiĢiklikleri aynı süreçte yaĢadı.

Bu bilgilerden yola çıkarak futbolun farklı medeniyetlerde, aynı veya farklı zamanlarda, birbirlerinden farklı isimlerle veya farklı amaçlarla oynanmaya baĢlandığını, kuralların oyunu bulanlar tarafından belirlendiğinden dolayı birbirleri ile her noktada benzerlik göstermediklerini söyleyebiliriz.

Tüm dünyanın ilgisini çeken, milyonlarca insanı aynı saatte televizyon veya radyo baĢında buluĢturan, ertesi gün gazete almaya teĢvik eden futbolu hangi ulusun ilk olarak oynadığı ya da bulduğu henüz bilinmese de, günümüze ait futbol kurallarının temelinin Ġngiltere‟de atılmıĢ olması, Ġngilizlerin bu sporu sahiplenmesinin baĢlıca nedenidir.

1.2. FUTBOLUN GELĠġMESĠ ve YAYILMASI

Futbolun yayılması adeta bulaĢıcı bir hastalık gibi hızlı oldu. Futbol, toplumun tüm kesimlerine hitap eden, iĢçi sınıfıyla iĢverenleri, farklı ırka, dile, dine, mezhebe, mensup olan insanları aynı spor kompleksinde bir araya getiren bir oyundur. Süratle yaygınlaĢmasındaki en büyük nedenlerden biri de oynanabilirliği için gereken materyallerin çok basit bulunabilir olmasıdır. Bazen iki adet taĢ parçası ya da basit bir duvar üzerindeki iki lekenin arası hatta belli uzaklıktaki iki ağacın arası kale olarak kullanılabilir, top yerine ise boĢ bir içecek kutusu, sarmalanmıĢ kağıt parçaları, iç içe geçirilmiĢ çoraplar yeterlidir. Oyuncu sayısı ise hiçbir zaman problem olmaz. Ġkiye iki, üçe üç, dörde dört bile oynanabilir. Oyuncu sayısıyla birlikte oynandığı alan da küçülür, kaleler de. Eğer takımlar sayısal olarak eĢit değilse rakibine oranla güçsüz olan takımdaki oyuncu sayısı arttırılarak bir Ģekilde denge kurulmaya çalıĢır. Hatta tek kaleyle bile oynanabilir. Tarafsız, tek amacı kaleyi korumak olan bir kaleci ve top ayağındayken sayı yapmaya çalıĢan, top rakip takımdayken ise kaleyi korumaya çalıĢan takımlarla oynanan maça da “tek kale maç” denir.

8 Futbolun, sadece kolay oynanması veya sosyal sınıfı ne olursa olsun herkese hitap etmesi değil, sahada da bu farklılıkları taĢıyan sporcular tarafından temsil edilmesi de aidiyet duygusuyla beraber daha çok sevilmesini ve takip edilmesini sağladı.

Ġngiltere‟nin en baĢarılı ekiplerinden olan Liverpool, yine aynı isimli liman kentinin takımıdır ve liman iĢçileri tarafından kurulmuĢtur. Dolayısıyla genel olarak iĢçi sınıfının desteklediği bir takım olmuĢtur. Londra kentinin takımı olan Chelsea ise varlıklı aileler tarafından desteklenmiĢ ve genel olarak geliri üst düzey olan taraftarlara sahiptir.

Ġspanya‟ya baktığımızda, gruplaĢma, taraf seçme ve aidiyet olgusu, ekonomik sınıflardan çok etnik farklılıklara dayanmaktadır. Ülkenin en baĢarılı iki ekibinden biri olan Real Madrid “Kralın Takımı” olarak anılır. Ġspanya krallarının kulübe maddi ve manevi katkılarını birçok kaynakta görmek mümkündür. Kulübün isminde bulunan “Real” kelimesi Ġspanyolca‟da “kraliyet anlamına gelmektedir ve bu unvan logosunda bulunan kraliyet tacı ile birlikte 1920 yılında XIII. Alfonso tarafından kulübe verilmiĢtir.13 Kulüp, “Real” unvanını taĢıma ve logosunda kraliyet tacını bulundurma hakkına sahip ender kulüplerden biridir. Ġspanya‟nın en baĢarılı diğer takımı ise Real Madrid‟in ezeli rakibi olan Barcelona‟dır. Ġspanya‟nın Katalonya özerk bölgesindeki Barselona Ģehrinin futbol takımı olan Barcelona, 1899 yılında kurulmuĢtur. Katalan bölgesini temsil eden kulüp, tarihsel olaylar neticesinde (azınlıklara uygulanan baskı ve Ģiddet) adeta azınlıkların futbol sahalarındaki temsilcisi haline gelmiĢtir. Kulübün sloganı da temsil ettiği düĢünceyi ortaya koyan “Mes que un club” yani “Bir kulüpten daha fazlası” anlamına gelir. Yine Ġspanya‟da bulunan Bask bölgesinin takımı Athletic Bilbao ise bir topluluğu temsil eden en radikal futbol kulüplerinden biridir. Kurulduğu 1928 yılından bu yana kadrosunda Basklı olmayan oyuncu oynatmamıĢ olan kulüp, tarihinde de sadece bir yabancı futbolcu oynatmıĢtır. Athletic Bilbao‟nun kadrosuna kattığı tek yabancı futbolcu, Fransız Bixente Lizarazu‟dur. Lizarazu, yabancı bir futbolcu olmasına rağmen Fransa‟nın Bask bölgesinden olduğu için kulüp ve taraftarlar tarafından transferine

13 (Çevrimiçi): http://www.realmadrid.com/cs/Satellite/en/1193041516534/Historia/Club.htm, 14 Ocak 2011.

9 olumlu bakılmıĢtır ve Basklı olmayan oyuncu oynatmama geleneği günümüze değin sürmüĢtür.

Ġskoçya‟da ise gruplaĢmanın ve ayrımın temel nedeni mezhep ve siyasal farklılıktır. Ülkenin en önemli iki takımı Glasgow Rangers ve Celtic Glasgow kentinin takımları olmakla beraber, Rangers Protestan kesimi temsil ederken Celtic ise Katoliklerin desteklediği kulüptür. Ayrıca Rangers taraftarları, Ġskoçya‟nın BirleĢik Krallığa bağlı kalmasından yanayken Celtic taraftarları ise Ġskoçya‟nın tümüyle bağımsız bir cumhuriyete dönüĢmesinden yanadır. Simon Kuper, bu büyük rekabeti Ģöyle özetler: “Büyük olasılıkla Rangers ve Celtic taraftarları, bu gezegen üzerindeyken baĢka bir dünyada yaĢayan tek insan topluluğudur. Bizimkinden çok farklı bir dünyada yaĢadıkları kesin. Bizim dünyamız sadece rekabet duygularıyla herhangi bir bağlantısı olduğu zaman, onlar için bir anlam taĢır. Aslında bunu da pek ciddiye almamak gerekir, çünkü II. Dünya SavaĢı sırasında bile bu takımlar arasındaki derbi maçlarında ciddi kargaĢalar yaĢanmıĢtır. 1975‟te oynanan bir “Old Firm” maçından sonra iki cinayet giriĢimi, iki satırla saldırı, bir baltayla saldırı, dokuz bıçaklama ve 35 dayak olayı görülmüĢtür.”14

Ġtalya‟ya baktığımızda ise rekabetin en temel nedeni siyaset olarak karĢımıza çıkar. Ülkenin en önemli kulüpleri olmasalar da Roma Ģehrinin futbol kulüpleri olan Lazio ve Roma, karĢıt siyasi görüĢlerin kulüpleri olarak tanımlanır. II. Dünya SavaĢı sırasında “Spor Topluluğu” anlamına gelen ve kısaltılmıĢ hali Gestapoları andıran “S.S.” takısını birçok Ġtalyan kulübü isimlerinden çıkarmıĢtır. Fakat dönemin Ġtalyan diktatörü Benito Mussolini‟nin desteklediği Lazio, kulüp politikasını açığa vurmuĢ ve kararlı bir tutumla adını değiĢtirmemiĢtir. Yakın zamana bakıldığında, kulübün siyahi oyunculara kadroda yer vermediği ve yine rakiplerinin siyahi oyuncuları Lazio taraftarlarınca ıslık ve küfürlü tezahüratlarla aĢağılandığı için hem UEFA hem de Ġtalya Futbol Federasyonu tarafından uyarı ve cezalar aldığını görebiliriz. Lazio taraftarının kalbine taht kurmuĢ olan Paolo Di Canio, faĢist ve ırkçı olduğunu dile getiren ender futbolculardan biridir. Siyasi olarak karĢı görüĢe sempati duyan Roma takımıyla yapılan bir maçta attığı golden sonra tribünlere koĢup ırkçılığı ve faĢizmi

14 Simon Kuper, Futbol Asla Sadece Futbol Değildir, Çev. Sinan Gürtunca, Ġthaki Yayınları, Ġstanbul, 2003, s.360.

10 sembolize eden selamlama hareketiyle Ġtalya Federasyonu tarafından bir maç oynamama ve para cezası almıĢtır. Buna rağmen yaptığı hareketin aynı görüĢü paylaĢtığı insanları oldukça memnun ettiğini söyleyerek piĢman olmadığını da belirtmiĢtir.

KuĢkusuz bu rekabetler, toplumun farklı kesimlerinin futbola olan ilgisini bir hayli arttırdığı yadsınamaz bir gerçektir. Ġlginin ve futbolu takip eden kitlenin artması da oyunun yayılmasını ve geliĢmesini sağlamıĢtır. Günümüz futboluna benzeme sürecinin Britanya‟da baĢlaması ve ilk takımların burada kurulup ilk müsabakaların yine bu topraklarda oynanması Britanya futbolunun her daim bir adım önde olmasını sağlamıĢtır. Takip eden süreçte dünya savaĢlarının yaĢanması futbolun geliĢimini ve yayılmasını kısmen olumsuz etkilese de ordu birlikleriyle futbolun yayıldığı da gözlemlenmiĢtir.

Futbol, yüzyılın baĢında hakiki bir amatör spordu. I. Dünya SavaĢı‟ndan sonra ise eğilim sporcuların uzmanlaĢması yönünde oldu. Hali vakti en iyi olan kulüpler en iyi oyuncuları seçtiler ve futbol sahasında yitirdikleri zamanı parasal olarak tazmin ettiler. Büyük Britanya‟da futbol o sırada yaklaĢık yarım yüzyıldır profesyonel olarak yapılıyordu; kara Avrupa‟sını, Ġngiltere‟deki “ustalar”a yetiĢme gayreti sarmıĢtı. Örneğin daha 1913‟de Ġngiltere Birinci Kümesi‟nde maç baĢına 23.000 gibi etkileyici bir seyirci sayısına ulaĢılabiliyor iken; kıta Avrupa‟sında futbol, gözle görülmeyecek kadar küçük bir topluluk önünde sergilenen, az sayıda kiĢinin ilgilendiği önemsiz bir eğlence olarak sunuluyordu. Buna rağmen kıtada futbolun geliĢimi, gerek yapılanması gerek simgesel ifadeleri açısından, Britanya üstünlüğüne karĢı bir mücadelenin doğuĢu görünümündeydi.15

Avrupa, futbol geliĢimi bakımından Ġngiltere‟ye yetiĢmeye çalıĢırken I. Dünya SavaĢı‟nın patlak vermesi futbol organizasyonlarının ve liglerin yarıda kalmasına neden olurken aynı zamanda da popülaritesinin artmasına sebep oldu. Romalıların askeri disiplini ve taktiksel anlayıĢı geliĢtirmek için askerlerine öğrettiği ve oynattığı futbola benzeyen Harpatsum‟un görevini 20. yüzyılın baĢında futbolun ta kendisi devraldı.

15 Horak, Reiter, Bora, a.g.e., s. 263.

11 Birçok asker cephede ilk futbol derslerini alma imkanı buldu; böylelikle pek çok kulüp ateĢkesten sonra kadrosunu epey zenginleĢtirebildi. Bu oyun, askeri eğitimle sıkı iliĢkili olan jimnastikten, atıcılıktan ve baĢka beden eğitimi hareketlerinden farklı olarak, yoldaĢlığı, grup ruhunu ve yaratıcılığı öne çıkarıyordu.16

Dünya savaĢları sırasında askerlere yaptırılan eğitimler arasında futbol oynamanın da bulunması savaĢ sonrasında ve ilerleyen yıllarda Avrupa futboluna büyük katkı sağlamıĢtır. SavaĢın ardından ülkelerine geri dönen askerlerden azımsanamayacak sayıda futbolcu çıkmıĢtır. Ülkelerine cephede hizmet eden genç nüfusun burada futbolla tanıĢması, savaĢ sonrasında futbolun geliĢimi, yayılması ve popülerliğinin artmasında büyük bir rol oynamıĢtır.

Oynanması bu kadar kolay olan bir oyun, insanoğlunun rekabetçi yapısıyla birleĢince büyük bir hızla tüm dünyaya yayılmaya baĢladı. Ülke içindeki kulüp ve topluluk rekabetinin yanı sıra gitgide her sınırı aĢan futbol tutkusu yavaĢ yavaĢ ulusallıktan çıkıp uluslararası çekiĢmeler doğurmaya baĢladı. Bu rekabetçi yapı, ulusların kendi içlerinde en iyi futbol takımlarını seçip diğer uluslara bu alanda üstünlük kurma isteğine neden oldu. Uluslararası müsabakalar ise farklı yerlerde farklı kurallarla oynanan futbolun tek bir kurallar bütünlüğüne uyulması gerekliliğini doğurdu.

“Futbolun günümüzdeki Ģeklini alması, 1866 yılında Ġngiltere, Ġskoçya, Galler ve Ġrlanda futbol federasyonlarının bir araya gelerek, futbolun oyun kurallarını düzenleyen bir birim olan “International Board” adı altında ilk uluslararası futbol kuruluĢunu gerçekleĢtirmeleriyle olmuĢtur.

21 Mayıs 1904‟te yedi ülkenin federasyonları bir araya gelerek, Uluslararası Futbol Federasyonu (FIFA)‟nu kurmuĢlardır. Halen FIFA uluslararası müsabakaların organizasyonunda tam ve tek yetkili olarak dünya futbolunu yönetip yönlendiren, kuralların değiĢtirilmesi ve uygulanmasına karar veren, anlaĢmazlıkların çözümlerinde baĢvurulan ve

16 A.e., s. 264.

12 karar yetkisine sahip kuruluĢ olarak görevine devam etmektedir.

Avrupa futbolunun en üst birimi olan UEFA, 15 Haziran 1954‟te Ġsviçre‟de kurulmuĢtur. KuruluĢ amacı Avrupa milli futbol federasyonları adına çalıĢarak futbol sporunu geliĢtirmek ve daha geniĢ kitlelere tanıtmaktır. UEFA, ilk kurulduğunda 25 milli federasyon içeriyordu. Bugün, Avrupa‟nın değiĢen çehresiyle bu ülkelerin sayısında da artıĢ oldu. Bugün 51 ülke UEFA çatısı altında. UEFA, üye ülke federasyonları arasında sürekli bir uzlaĢmayı sağlamaktadır.”17

Bu uluslararası organizasyonların kurulmasıyla birlikte farklı uluslardan futbol takımlarının birbirleriyle yarıĢabilme imkanı doğmuĢtur. Ulusal alandaki rekabetle oldukça fazla seyircinin ilgisini çeken bu spor dalının uluslararası seviyeye taĢınmasıyla seyirci sayısında gözle görülür bir artıĢ sağlanmıĢtır. Bu artıĢ hem futbolun geliĢmesini kolaylaĢtırmıĢ hem de hızlandırmıĢtır.

UEFA, Avrupa kıtasında hem kulüpler hem de milli takımlar kategorisinde uluslararası turnuvalar düzenleyerek futbolun global hale gelmesini sağlamıĢtır. UEFA‟nın günümüzde kulüpler bazında düzenlediği en büyük organizasyonlar ġampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi, milli takımlar bazında düzenlediği organizasyon ise Avrupa ġampiyonası‟dır.

1.3. TÜRKLERDE FUTBOL

ÇeĢitli kaynaklarda, günümüzden yaklaĢık 8000 yıl önce, yaptıkları diğer sporların yanında futbol oynayan Orta Asya Türklerinden bahsedilir. Hatta Orta Asya Türklerinin futbol oynayan ilk toplumlardan olduğu bile belirtilir. Türklerin, yapısal olarak futbola çok benzeyen oyunlarına “tepmek”, “tekmelemek” anlamına gelen

17 Donuk, ġenduran, a.g.e., s. 19.

13 “tepük” deniliyordu.

Günümüzde, vurulduğunda hedefi daha rahat bulması amacıyla bilgisayar teknolojisiyle üretilen, her türlü hava koĢulunda kullanıĢlılığını yitirmeyen özel üretim toplarla oynanan futbol, Göktürkler zamanında içine kıl doldurulmuĢ, çevresi deriyle kaplanmıĢ, ıslandığında ağırlığı iki misli artan toplarla oynanıyordu. Günümüzdeki kalelerin, eski Türkler zamanındaki karĢılığı, belirli aralıklarla dizilen mızraklardı. “Tepük” oyununun amacı, futboldan farksız olarak, içi kıl doldurulmuĢ ve deriyle kaplanmıĢ topu iki mızrağın arasından geçirmekti. Tabi bu amaca ulaĢmak için sadece ayaklar kullanılabiliyordu. Ayrıca kaynaklar bu dönemde bile topu belirlenen alanın dıĢına çıkarmanın kurallarla yasaklandığını belirtiyor. Günümüzün stadyumlarına, eski Türklerde “oyun oynanan yer” veya “oynanacak yer” anlamına gelen “oynagu yer” deniliyordu. Bu özel alanın yaratılmıĢ olması, eski Türklerin futbola benzeyen oyunlarına verdikleri önemi göstermektedir.

Bilinen en eski Türkçe sözlük olan Divan-ı Lügati‟t Türk‟de de KaĢgarlı Mahmut, Türklerin futbol oyunu olan “tepük” ile ilgili ayakla oynanan bir top oyunu olduğundan bahsetmiĢtir.

“La Tartarie” adlı esere göre, Hiutan adlı bir Çinli Türk kadınlarının da erkekler gibi savaĢçı ve güçlü olmalarını, Türk kadınlarının da erkeklerle beraber futbol oynamasına bağlamıĢtır. “Büyük mabetlerin avlularında sık sık ayak topu maçları yapılır. Topa el ile dokunulmaz. Ya ayakla ya da baĢla vurulur ve rakip kaleden içeriye sokulmaya çalıĢılır. Türk kadınlarının erkekler gibi savaĢçı olmalarının sebebini bu futbol maçlarında verdikleri mücadele ruhu ve azmi ile açıklamak mümkündür.”18

BaĢka bir Çinli Song-Wen, yine Orta Asya‟da, KiviĢka‟da yapılan Türk spor

18 Cem Ertuğrul, “Türkiye‟de Futbolun GeliĢimi – 1: MeĢin Yuvarlakla Ġlk TanıĢma”, (Çevrimiçi): http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/356513.asp, 14 Ocak 2011.

14 bayramlarını görmüĢ ve Ģöyle aktarmıĢtır: “Mabetlere bağlı spor kulüpleri sık sık büyük bayramlar organize ederler. Aralıksız üç gün ve üç gece devam eden bu bayramlarda pehlivanlar güreĢir, insanlar koĢar, atlar koĢturulur, top oynanır, oklar atılır. Bir atlas kumaĢ üzerine konan küçük hedefe oku niĢanlayan, o ülkenin bir günlük kralı ilan olunur ve o gün için bir kralın bütün haklarını kazanır.” Yine Çin kaynaklarına göre Ġslamiyet öncesi Türklerde spor ve futbol sadece zevk ve ihtiyaç konusu değil aynı zamanda dini bir görevdir. Bu inanç, eski Türklerin spora büyük değer ve kutsallık yüklemesini sağlamıĢtır. “Türk hakanları, savaĢa girmeden önce, sonucu yaptırdıkları futbol maçları ile öğrenmeye çalıĢırlardı. Maçın hakemi takımlardan birini niyet ederdi. Eğer niyet edilen takım galip gelirse savaĢ kazanılacak, kaybederlerse mağlup olunacak demekti. Maç kazanılınca, savaĢa baĢlamadan önce, mabette her spor gibi futbolu temsil eden ilahenin huzurunda büyük merasimle bir beyaz at kurban edilirdi. Ölen Türk Hakanlarının mezarları önünde top oynanması futbolun taĢıdığı kutsallığın derecesine bir ölçüdür.”19

Göktürkler zamanında bu oyunla tanıĢan Türkler, belki yaĢam biçimleri, belki de baĢka nedenlerden ötürü futbolun dünyadaki geliĢim hızına ayak uyduramamıĢlar ve Orta Asya‟dan Anadolu‟ya göç ederken “tepük” oyununu beraberlerinde getirmemiĢlerdir. Osmanlı Ġmparatorluğu‟nda 1908 yılına kadar uygulanan Ġslami kurallar ve dönemin yönetimi sebebiyle futbol günah olarak nitelendirilmiĢ ve yasaklanmıĢtı. Futbol her ne kadar gizlice kurulan mahalle kulüpleri ve kiĢisel çabalarla oynanıyor olsa da resmi olarak yasaktı ve bu yasaklara uymayanlar ağır Ģekilde cezalandırılıyorlardı. Fakat tüm dünyayı saran futbol sevgisi iĢgal altında olan Osmanlı topraklarına Ġngilizler sayesinde tekrar girme fırsatı bulmuĢtur.

“Osmanlılarda ilk kez futbol Rum ve Ermeniler ile Ġngiliz ve Ġtalyanlar tarafından oynanmaya baĢlandı.

Ġlk futbol maçının 1875‟te Selanik‟te oynandığı bilinmektedir. 1877 yılında ise Ġzmir‟in

19 Cem Ertuğrul, “Türkiye‟de Futbolun GeliĢimi – 1: MeĢin Yuvarlakla Ġlk TanıĢma”, (Çevrimiçi): http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/356513.asp, 16 Ocak 2011.

15 Bornova çayırlarında futbol maçları yapılmıĢtır. Ancak, bu sıralarda Müslüman gençlerin futbol oynamaları hoĢ karĢılanmadığı için Türklerin futbol oynamaları için biraz daha süre geçmesi gerekmiĢtir. Ġzmir‟de ilk futbol kulübü 1894 yılında Ġngilizler tarafından kurulmuĢ ve adı “Football Club Smyrna” olmuĢtur. Ġstanbul‟da futbol oynanmaya baĢlanması ise ancak 1895 yılında Kadıköy ve Moda‟da olmuĢtur.

Ġzmir‟den Ġstanbul‟a göçen Ġngilizler burada futbol oynamıĢlardır. Buradaki Rumlar da futbola merak salmıĢlardır ve futbol Ġstanbul‟da çok büyük bir hızla yayılmıĢtır. 1897, 1898, 1899,1904 yıllarında Ġzmir karması ve Ġstanbul karması 4 maç oynamıĢlar ve bunların tümünü Ġzmir karması kazanmıĢtır. 1906 yılında Atina‟da düzenlenen “Ara Olimpiyat”ta Ġzmir karması ve Selanik karması yer almıĢtır. Ġzmir karması bu turnuvada 2. Selanik karması da 3. olmuĢtur. Ġzmir karması Ġngilizlerden, Selanik karması ise Rumlardan oluĢmaktaydı.”20

Türklere yasak olmasına rağmen, Osmanlı topraklarında Ġngilizler, Rumlar ve Ermeniler tarafından oynanan futbol elbetteki Türk gençlerini de cezbediyordu. Tüm yasaklara rağmen Türkler futboldan uzak kalamadı.

“Osmanlı‟da siyasal iktidarın tüm yasaklamalarına karĢın futbol, yine iktidara yakın – saraya ve orduya adam yetiĢtiren- okullarda yeĢermiĢ, buralardan da topluma yayılmıĢtır. Bu da göstermektedir ki futbolun toplumsal açıdan vazgeçilmez bir popülaritesi vardır. Belli dönemlerde çeĢitli yasaklarla karĢılaĢsa bile, geçmiĢten günümüze her dönemde sporun önemli bir dalı olarak karĢımıza çıkmaktadır.”21

20 Bayram Aladanlı, Ünal Çördük, Futbol Tarihi ve Sporda İlkler, YeĢil Elma Yayıncılık, Ġstanbul, 2009, s. 17. 21 Güven N. Büyükbaykal, Geçmişten Günümüze Türkiye’deki Yazılı Spor Basınında Futbolun Yeri ve Önemi, Ġstanbul Üniversitesi ĠletiĢim Fakültesi Yayınları, Ġstanbul, 2004, s.29.

16 Türklerdeki ilk spor örgütlenmesi cumhuriyetin ilanından öncesine dayanır. Osmanlı‟nın içinde bulunduğu zor Ģartlara rağmen kurulan ilk spor örgütü, halkın futbola ne denli ilgi buyduğunu açıkça göstermektedir. 17 Mayıs 1903 tarihinde Ġstanbul Futbol Birliği adı altında kurulan bu örgütte, bugün üç büyükler olarak tanımladığımız kulüpler arasından Galatasaray ve Fenerbahçe‟de bulunmaktaydı.22

Bu dönemde maçlar günümüzdeki gibi bir lig fikstürüne bağlı kalınarak yapılmamaktaydı. Bu düzensizlik hem futbolcuların hem de seyircilerin futbola olan ilgisini arttırmada yetersiz kalıyordu. Bunun neticesinde maçların belirli bir program dahilinde oynanması ihtiyacı doğdu.

Ġstanbul Futbol Birliği bu ihtiyacı gidermek için Ġngiliz Futbol Birliği‟nin kurallarını örnek alarak uygulamıĢtır.

“Kulüpler arası anlaĢmazlıklar ve çekiĢmeler sonucunda 1910 yılında yeniden örgütlenme yoluna gitmiĢ ve 4 yıl görev yapacak olan “Ġstanbul Futbol Kulüpleri Ligi” ortaya çıkmıĢtır.

1913 yılında Ġstanbul Futbol Kulüpleri Ligi‟ne katılma baĢvuruları reddedilen ve çoğunluğu okul takımlarından oluĢan bazı kulüpler Cuma Ligi‟ni kurdular. 1914 yılında meydana gelen sorunlar nedeniyle Ġstanbul Futbol Ligi sona ermiĢ ve yerine Pazar Ligi kurulmuĢtur. 1914-1915 sezonunda Pazar Ligi‟nde Galatasaray, Cuma Ligi‟nde ise Fenerbahçe Ģampiyon olmuĢtur. Daha sonra ligler Cuma Birliği adı altında birleĢtirilerek devam etmiĢtir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi‟nin 1920‟de faaliyete geçmesiyle Türk sporu ve Türk futbolu için önemli adımlar atılmıĢtır. 1923‟te ilk spor teĢkilatı Türkiye Ġdman Cemiyetleri Ġttifakı ve buna bağlı olarak Türkiye Futbol Federasyonu kurulmuĢtur. 21 Mayıs 1923‟te Türkiye Futbol Federasyonu‟nun FIFA‟ya kabul edilmesiyle Türkiye bu alanda dünyadaki yerini almıĢtır.”23

22 Donuk, ġenduran, a.g.e., s. 21. 23 A.e., s. 22.

17 1.4. ÜÇ BÜYÜK ĠSTANBUL KULÜBÜ VE DĠĞER FUTBOL KULÜPLERĠ

Avrupa‟ya nazaran futbolun Türkiye‟ye girmesi daha geç olsa da bu durum gösterilen ilginin üst düzeyde olmasına engel olmamıĢtır. Günümüzde Türk futbolu, bu alanda dünyanın en önemli liglerini barındıran Avrupa futbolunda önemli bir yer kaplamaktadır. Özellikle 1990‟ların sonunda yükseliĢe geçmiĢtir. 2000 yılında Galatasaray‟ın UEFA Kupası‟nı (günümüzde UEFA Avrupa Ligi Kupası olarak anılır) kazanması, Türk Milli Futbol Takımı‟nın 2002 Dünya Kupası‟ndan üçüncülükle dönmesi ve 2008 Avrupa ġampiyonası‟nda yarı final oynaması Türk futbolunun tavan yaptığı dönemlerdir. Bu yükseliĢ Avrupa kulüplerinin dikkatini çekmiĢ ve Türk futbolcularına ilgi duymalarını sağlamıĢtır. Tugay Kerimoğlu, , Emre Belözoğlu, , , Hakan ġükür, , , Ersen Martin, Necati AteĢ, , Gökdeniz Karadeniz, Hasan Kabze, Hami Mandıralı, Mehmet Topal, Ġbrahim KaĢ, Tuncay ġanlı, Tümer Metin, Ġlhan Mansız, Ümit Özat, Ümit Davala ve RüĢtü Reçber gibi baĢarılı Türk futbolcuları yurt dıĢında önemli kulüplere transfer olmuĢlardır. Buna rağmen ülkenin nüfusu ve lisanslı futbolcu sayısı göz önüne alındığında karĢımıza çıkan tablo yeterli görülmemektedir. Bunun yanında bu futbolcuların çoğunun yurtdıĢına açılabilmesi üç büyük Ġstanbul kulübü sayesinde olmuĢtur. Buradaki en büyük faktör Ġstanbul kulüplerinin Türk futbolunun lokomotifleri haline gelmesidir. Türkiye‟nin en baĢarılı kulüpleri olan üç büyük Ġstanbul kulübü bu baĢarının bir getirisi olarak neredeyse her sene futbolun Avrupa‟daki sahnesi olan ġampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi‟nde yer alır. Dolayısıyla bu takımların kadrolarındaki oyuncuların diğer Avrupa kulüpleri tarafından daha kapsamlı bir Ģekilde izlenmesi ve takip edilmesi imkanı doğar.

1900‟lü yılların baĢından itibaren, neredeyse 100 yıl boyunca Türk futbolunda üç büyük Ġstanbul kulübünün egemenliği sürmüĢtür. Sadece, futbolun endüstriyelleĢmesinden önce, 1970‟li ve 1980‟li yıllarda, Trabzonspor bu kulüplere kafa tutmuĢ ve bu dönemde oldukça baĢarılı olmuĢtur. Trabzonspor, 1975-1984 yılları arasında tam 6 kez Ģampiyonluk ipini göğüslerken aynı dönemde 3 Türkiye

18 Kupası ve 6 CumhurbaĢkanlığı Kupası kazanarak adeta kupalara ambargo koymuĢtur. Fakat futbolun giderek endüstriyelleĢmesi, Türkiye‟nin sanayisinin, ekonomisinin çok büyük bir bölümünün ve yaygın medyanın Ġstanbul‟da bulunması üç büyük Ġstanbul kulübünün iĢini kolaylaĢtırırken Anadolu kulüplerinin oldukça geride kalmasına neden olmuĢtur. Tabi ki tek neden ekonomi olmasa da günümüz futbolunda kulübün kasası dolu değilse, taraftar mali anlamda destek olmuyorsa o kulübün Ģansı çok zor demektir.

Futbolda baĢarı iyi kurulmuĢ bir kadro ve iyi futbolcularla gelir. Türkiye‟deki yapıyı anlayabilmek için iki soruyu cevaplamak aslında yeterlidir. Ġyi futbolcuyu kim alır ya da alabilir? Ġyi futbolcu kimi tercih eder? Sonuçta profesyonel anlamda iĢleri top oynamak olan futbolcuların, kendi hayatları ve kariyerleri için daha iyi Ģartlar sunan kulüplere gitmeleri çok doğaldır ve iĢini iyi yapan yani iyi futbol oynayan oyuncular da Ġstanbul‟un kasası sağlam kulüpleri tarafından transfer edilirler. Anadolu‟da yetiĢen her futbolcunun hayalinin bir gün büyük stadyumlara sahip, geniĢ taraftar kitleleri olan ve her maçı basın tarafından takip edilen Ġstanbul kulüplerinden birinde oynamak olduğunu düĢünürsek, Anadolu kulüplerinin hem maddi hem de manevi anlamda Ģanslarının çok az olduğunu söyleyebiliriz. Bu bağlamda yurtiçi futbolcu transfer pazarında Anadolu kulüplerinin gözde futbolcuları alması çok mümkün değildir. Bu kulüplerin transferleri adeta bir semtin akĢam pazarında kalan ucuz mallardan alıĢveriĢ yapılmasına benzer. Ġyi malları (futbolcuları) önce üç büyük Ġstanbul kulübü kadrolarını katar daha sonra Anadolu kulüpleri kalanlar arasından kendilerine en uygun olanlarını transfer eder dersek çok da yanılmıĢ olmayız.

Daha önce de değindiğimiz gibi Türk futbolu Ġzmir ve Ġstanbul‟da baĢlar. Günün koĢulları, turnuvaların Ġstanbul ağırlıklı olarak düzenlenmesini gerektirir. Böylece ilk Türk kulüpleri Ġzmir ve Ġstanbul kökenli olmasına rağmen en çok göz önünde bulunan ekipler Ġstanbul ekipleri olur. Bu durum Ġstanbul kulüplerinin popülerlik kazanmaya 100 yıldan daha önce baĢladığını göstermektedir.

1959 yılına kadar bölgesel ve Ģehirsel turnuvalara sıkıĢan Türk futbolu, aynı sene içinde deplasmanlı bir ulusal lige dönüĢür ve tam anlamıyla yurtiçi futbol rekabeti

19 baĢlar. Rekabet Ģartları elbette ki eĢit değildir. Üç Büyük Ġstanbul kulübü 1959 yılında bile “büyükler” olarak anılıyordu ki bunun en büyük sebebi mahalli liglerdeki baĢarılarıdır. GeçmiĢten günümüze “büyükler” lakabıyla anılan bu üç kulüp halen Türk futbolunun söz sahipleri ve lokomotifleridir. Buradaki “büyüklük”, kazanılan baĢarı ve taraftar potansiyeli ile doğru orantılıdır.

Türkiye Süper Ligi (daha önceki adıyla Türkiye Birinci Ligi) beĢ Ģampiyon takım çıkarmasına rağmen her zaman ön planda olan üç kulüp vardır: BeĢiktaĢ, Galatasaray ve Fenerbahçe. Sadece Türkiye‟de değil yurt dıĢında da benzer bir durum görmekteyiz. Örneğin Ġtalya‟da 16 takım Ģampiyon olmasına rağmen kabul edilen üç büyük kulüp; Juventus (Torino), Ġnter (Milano) ve Milan‟dır (Milano). Ġngiltere‟de 23 Ģampiyon fakat dört büyük takım çıkar; Arsenal (Londra), Liverpool (Liverpool), Manchester United (Manchester) ve Everton (Liverpool). Ġspanya‟da ise Barcelona (Barselona) ve Real Madrid (Madrid) farklı bir yere konulsa da 9 Ģampiyon kulüp arasında yine dört kulüpten söz edebiliriz ki diğer iki kulüp Valencia (Valencia) ve Atletico Madrid‟tir. (Madrid) Avrupa‟nın bu önde gelen üç liginde “büyük” olarak nitelendirilen kulüplerin farklı Ģehirlerde olmasına karĢın bizim ligimizin büyük takımlarının hepsi aynı Ģehirden yani Ġstanbul‟dandır. Bu veriyi göz önünde bulundurarak Türkiye Ligi‟nin ve futbolunun Avrupa‟dan yapısal olarak farklı olduğunu söyleyebiliriz. Avrupa liglerinde baĢarının Ģehirler arasında dağıldığını gözlemleyebiliyoruz fakat Türkiye‟de iki istisnai Ģehir ve kulüp (Trabzonspor ve Bursaspor) dıĢında neredeyse tüm futbol pazarının ve baĢarısının Ġstanbul‟da toplandığını görüyoruz. Fakat ülke futbolunu Avrupa futbolundan ayıran en büyük farkın taraftar oranlarında olduğunu söyleyebiliriz. Yapılan araĢtırmalar Türkiye nüfusunun futbolla ilgilenen kısmının neredeyse tamamının üç büyük kulüp taraftarı olduklarını ortaya koymaktadır. Bu kulüplerin hemen ardından Trabzonspor gelse de arada büyük bir uçurum bulunmaktadır. 11 Nisan 2010 tarihinde A&G Ģirketinin yaptığı bir araĢtırmaya göre; Türkiye‟deki futbol severlerin %78.8‟i BeĢiktaĢ, Fenerbahçe ve Galatasaray‟ı desteklerken, %10.1‟i Trabzonspor‟un, %2.9‟u ise Bursaspor‟un taraftarı olduğunu açıklıyor. Diğer Anadolu kulüplerinin taraftarları ise kalan %8.2‟lik kesimi oluĢturuyorlar.24 Bu araĢtırma bize Türk futbol kültürünün

24 “ĠĢte En Çok Taraftarı Olan Takım”, Hürriyet Gazetesi, 11 Nisan 2010, s. 46.

20 dünyada neredeyse tek olduğunu ortaya koymaktadır. Dünyanın geliĢmiĢ futbol liglerinde (Ġngiltere, Ġspanya, Ġtalya, Almanya, Fransa, Hollanda, Portekiz, Brezilya, Arjantin) tüm ülkenin, böyle bir oranla, tek Ģehre ait takımları desteklediğini göremeyiz. Diğer ülkelerde genelde futbol taraftarları bulundukları ya da doğdukları Ģehirlerin takımlarını destekler, bu da taraftar yoğunluğunu ülke çapında Ģehirlere dağıtır. Elbette ki diğer ülkelerin “büyük” takımları da Ģehir dıĢından destek görürler, hatta bazıları kazandıkları popülariteyle ülke dıĢından da taraftarlar kazanır. Fakat diğer ülkelerdeki “büyük” kulüplerin bulundukları Ģehir dıĢından aldıkları desteğin oranı Türkiye‟deki tabloyla boy ölçüĢemez. Bu durumun nedenini açıklayabilmek için konu hakkında baĢka bir tez hazırlanması gerektiğini düĢünmekle beraber kabaca, futbolun geliĢim bölgesi olması, basının merkez olarak Ġstanbul‟u kabul etmesi ve ilk kulüplerin burada kurulmuĢ olması Ġstanbul kulüplerini öne çıkaran esas etkenler olduğunu söyleyebiliriz. Bununla beraber günümüz futbolunda ve taraftarlarda geliĢen aidiyet duygusunun, diğer Ģehir kulüplerinin taraftar sayısında oldukça etkili artıĢlara neden olduğunu görebiliriz.

Taraftar yoğunluğu dıĢında üç büyük Ġstanbul kulübünü Anadolu kulüplerinden ayıran bir baĢka önemli unsur da takımların baĢarı grafikleridir. Türkiye Futbol Federasyonu‟nun, 1959 yılından bugüne kadar düzenlediği en önemli üç kupaya baktığımızda BeĢiktaĢ, Fenerbahçe ve Galatasaray‟ın diğer kulüplere oranla inanılmaz bir üstünlük kurduğunu görebiliriz. Bu hegemonyaya karĢı koyabilen tek takım Trabzonspor olmasına rağmen kulübün aldığı baĢarılar belli bir döneme (ağırlıklı olarak 1975-1984 yılları arasına) sıkıĢmıĢtır. Üç büyük Ġstanbul kulübü, 2010 yılına dek 140 kere düzenlenen bu üç organizasyonda (“Süper Kupa” daha önce “CumhurbaĢkanlığı Kupası” ve “Devlet BaĢkanlığı Kupası” adları altında oynatılmıĢtı) toplam 100 kupa kazanırken, Trabzonspor 22 kupayla bu kulüplere en ciddi Ģekilde meydan okuyan Anadolu kulübü olmuĢtur. Trabzonspor‟dan sonra en çok kupa kazanan ekipler ise üçer kupayla Ankaragücü ve bugün 2. Lig‟de yer alan Göztepespor‟dur. (Bkz.: Tablo 1)

21 Devlet Süper Türkiye Cumhurbaşkanlığı Süper Başkanlığı Toplam Lig Kupası Kupası Kupa Kupası

Galatasaray 17 14 9 1 1 42

Fenerbahçe 17 4 6 - 2 29

Beşiktaş 13 8 7 - 1 29

Trabzonspor 6 8 7 - 1 22

Bursaspor 1 1 - - - 2

Ankaragücü - 2 - 1 - 3

Göztepespor - 2 1 - - 3

Göztepespor - 1 1 - - 2

Gençlerbirliği - 2 - - - 2

Kocaelispor - 2 - - - 2

Altay - 2 - - - 2

Sakaryaspor - 1 - - - 1

Kayserispor - 1 - - - 1

Tablo 1: Türkiye Futbol Federasyonu‟nun Düzenlediği Turnuva ve Ligleri Kazanan Kulüpler (Süper Kupa Daha Önce CumhurbaĢkanlığı Kupası ve Devlet BaĢkanlığı Kupası Adı Altında Oynanıyordu) 25

25 Türkiye Liglerinde Kupa Kazanan Kulüpler, (Çevrimiçi): http://www.tff.org.tr/default.aspx?pageID=379 , http://www.tff.org.tr/default.aspx?pageID=411 , http://www.tff.org.tr/default.aspx?pageID=412 , 14 Aralık 2010.

22 Türk Futbolu‟nun, gerek tarih gerekse sportif baĢarı bakımından en büyük ve en köklü kulüpleri; BeĢiktaĢ, Fenerbahçe ve Galatasaray‟dır. Trabzonspor her ne kadar kupa sayısı yani baĢarı bakımından bu kulüplere yakın gözükse de taraftar sayısı ve bulunduğu coğrafi konum nedeniyle her zaman üç büyük Ġstanbul kulübünün gerisinde, Anadolu kulüplerininse önünde yer almıĢtır. Türk futbolundan bahsediyorsak, üç büyük Ġstanbul kulübünü, Trabzonspor ve Bursaspor‟u ve Anadolu kulüplerini ayrı ayrı değerlendirmeliyiz.

1.4.1. BEġĠKTAġ

Üç büyük kulüp içinde en eskisi ve tamamen Türklerin kurduğu ilk spor kulübü BeĢiktaĢ‟tır. 1903 yılında Jimnastik kulübü olarak kurulan BeĢiktaĢ, futbol Ģubesini resmi olarak 1910 yılında açsa da kulübün daha önceleri de futbol takımının var olduğu ve bu dönemde futbol oynamak yasak olduğu için adının BeĢiktaĢ Jimnastik Kulübü koyulduğu bilinmektedir.

“Saray Nazırı Osman PaĢa‟nın oğulları Hüseyin Bereket ve ġamil Beyler, babalarının Serencebey‟deki konağında topladıkları arkadaĢlarıyla BeĢiktaĢ‟ı kurdular. Ancak, onlar da bir süre sonra Abdülhamid‟in hafiyelerinin baskınına uğradı. Osman PaĢa‟nın devreye girmesiyle olay yine büyümeden çözüldü. Durum bizzat Abdülhamid‟e kulübün futbol değil, jimnastik kulübü olduğu Ģeklinde rapor edildi. Bunun üzerine kulübün adı 1903‟te BeĢiktaĢ Osmanlı Bereket Jimnastik Kulübü olarak değiĢtirildi. Cumhuriyet‟le birlikte “Osmanlı Bereket” adı kalkarak BeĢiktaĢ Jimnastik Kulübü oldu.”26

26 Ecevit Kılıç, Politik Goller: Futbol ve Siyaset, Güncel Yayıncılık, Ġstanbul, 2006, s. 11.

23 Pek çok kaynakta kulübün ilk renklerinin kırmızı-beyaz olduğu, kaybedilen Balkan Harbi‟nden sonra kırmızının yerini siyahın aldığı, Balkanlar‟da kaybedilen topraklar geri alınıncaya dek kulübün renginin siyah-beyaz kalacağı bilgisine rastlarız. Fakat 2003‟yılında kulübün 100. yıl belgeseli hazırlanırken ortaya çıkan yeni belge ve fotoğraflar, takımın kuruluĢundan bu yana renk olarak siyah ve beyazı kullandığını kanıtlamıĢtır.

Kulübün kazandığı 29 kupayla yerel anlamda en baĢarılı üç kulüpten biri olduğunu görüyoruz. BeĢiktaĢ, 1991-1992 sezonunda namağlup yani ligi yenilgisiz tamamlayan tek Türk takımı olarak bu alanda kırılması zor bir rekora imza atmıĢtır. 1989-1990 sezonunda Demirspor‟u 10-0 yenerek resmi bir maçta en çok gol atan takım olmuĢtur. 48‟i resmi 8‟i özel maçta olmak üzere toplam 56 maç yenilmeyerek “yenilmez armada” unvanını almıĢ (1990-1991 ve 1991-1992 sezonlarında) ve bu alanda da bir rekor kırmıĢtır. 16 Mayıs 1952 tarihinde oynanan Türkiye-Yunanistan milli maçında Türkiye‟yi temsil ettiği için Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ambleminde Türk bayrağını taĢıma hakkı verilen iki kulüpten biridir. (Bu hakka sahip olan diğer takım, KurtuluĢ SavaĢı‟nda yaptıkları katkılardan ötürü KarĢıyaka Spor Kulübü‟dür.)

BeĢiktaĢ ile ilgili bir baĢka özel durum ise Türkiye 1.Ligi‟nin baĢlama tarihinin Türkiye Futbol Federasyonu Tarafından 1959 yılı olarak kabul edilmesine karĢın BeĢiktaĢ‟ın önceki iki sezonda kazandığı Ģampiyonlukların, federasyon tarafından “yıldız” kriterlerine (Türkiye Futbol Federasyonu, beĢ Ģampiyonluk kazanan kulübe bu Ģampiyonlukları temsilen bir yıldız takma hakkı verir) uygun görülmesidir.

“Türkiye 1.Liginin baĢladığı tarih TFF tarafından 1959 yılı olarak kabul edilmesine karĢın, TFF Tahkim Kurulunun 09.05.2002 tarih, 2002/52E ve 2002/68K sayılı kararı tahtında BEġĠKTAġ KULÜBÜNÜN 1956-1957 ve 1957-1958 sezonlarında Türkiye Ligi Ģampiyonu olduğuna ve bu Ģampiyonlukların TFF Yıldız Kriterine dahil edileceğine karar

24 verilmesi sebebi ile toplam Ģampiyonluk sayısı, toplam lig sezonu sayısından 2 fazladır.”27

Uluslararası alanda, 1986-1987 sezonunda ġampiyon Kulüpler Kupası‟nda (bugünkü adıyla ġampiyonlar Ligi‟nde) çeyrek final oynayan BeĢiktaĢ, kuruluĢunun 100. yılında da UEFA Kupası‟nda yine çeyrek final oynama baĢarısını göstermiĢtir.

Kulübün bugün maçlarını yaptığı Ġnönü Stadyumu‟nun kapasitesi 32.000 kiĢiliktir. Yapılan yeni sponsorluk anlaĢmasıyla stadın isim hakkı iki yıllığına olmak üzere FĠYAPI Ģirketine verildi. BeĢiktaĢ yapılan sözleĢmeye göre ilk yıl 3 milyon 500 bin lira, ikinci yıl ise 3 milyon dolar alacak olması Ġstanbul kulüplerinin sponsorluk ve reklam gelirlerinin Anadolu kulüplerine göre ne kadar yüksek olduğunun da bir göstergesidir.

1.4.2. GALATASARAY

Galatasaray Spor Kulübünün Türk Spor Tarihi'ndeki özelliği hiç kuĢkusuz içinden doğduğu ve öncü bir kurum olan Galatasaray Lisesi'nden gelmesidir. 1 Ekim 1905‟te Ali Sami Yen ve arkadaĢları tarafından kurulan Galatasaray Spor Kulübü, Türkiye‟nin Avrupa‟da kupa kazanan tek takımıdır. BeĢiktaĢ‟ın 1903 yılında yasaklardan dolayı “Jimnastik Kulübü” adı altında kurulması sebebiyle, BeĢiktaĢ kulübünün de o tarihte futbol takımı olmasına rağmen kayıtlara ilk futbol kulübü olarak geçmiĢtir.

“Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) öğrencileri tarafından 1905‟te kurulmuĢtur. Ġlk

27 (Çevrimiçi): http://www.tff.org.tr/default.aspx?pageID=379 , 15 Aralık 2010.

25 baĢlarda Kırmızı-Beyaz renkleri seçen Galatasaray, daha sonra Sarı-Siyah ve son olarak da Sarı-Kırmızı renklerle sahaya çıkmıĢtır. Ġlk maçını Barhau Ġngiliz gemisiyle yapan Galatasaray 1906-1907 sezonunda Ġstanbul Futbol Ligine katılmıĢtır. 1908-1909 sezonunda da bu ligde Ģampiyon olmuĢtur. 1911 yılında Romanya ve Macaristan‟a giderek yurt dıĢında Türk futbolunu temsil eden ilk takım olmuĢtur. BükteĢ‟te BükreĢ karmasını 11-1 yenmiĢtir.”28

Galatasaray‟ı üç büyük Ġstanbul kulübü içinde sportif baĢarı anlamında diğerlerinden ayıran en büyük özelliği kuĢkusuz, Avrupa‟da kupa kazanan tek Türk takımı olmasıdır. 1999-2000 sezonunda UEFA Kupası‟nı kazanan Galatasaray, turnuva boyunca hiçbir maçında yenilmeyerek bu alanda bir de rekor kırdı. 2000- 2001 sezonunun hemen baĢında, Süper Kupa karĢılaĢmasında ġampiyonlar Ligi ġampiyonu Real Madrid‟i Monaco‟da devirmeyi baĢaran sarı-kırmızılılar böylece Avrupa‟da bir kupa daha kazanmıĢ oldular. Bu baĢarılarının ardından, Uluslararası Futbol Tarihi ve Ġstatistikleri Federasyonu tarafından yapılan “dünyanın en iyi futbol kulüpleri” istatistik çalıĢmasına göre 2000 yılında dünyanın en iyi takımı olmuĢtur. 1988-1989 sezonunda ġampiyon Kulüpler Kupası‟nda (bugünkü adıyla ġampiyonlar Ligi‟nde) yarı final oynayan tek takım olma baĢarısını gösterdiler.

Galatasaray‟ın yerel baĢarılarına baktığımızda da çok parlak bir tabloyla karĢılaĢıyoruz. Kazanılan kupa sayısında Galatasaray, iki ezeli rakibi BeĢiktaĢ ve Fenerbahçe‟ye büyük bir üstünlük sağlamıĢtır. Aradaki bu farkı, CumhurbaĢkanlığı Kupası ve Türkiye Kupası‟ndaki baĢarıları getirmiĢtir. Galatasaray, kupaların yanı sıra dört sene üst üste Ģampiyon olarak kırılması güç bir rekora da imza atmıĢtır.

Galatasaray, maçlarını 52.600 seyirci kapasiteli Türk Telekom Arena Stadı‟nda oynuyor. 2011 yılının Ocak ayında olaylı bir Ģekilde açılıĢı yapılan stadı, Toplu Konut Ġdaresi yaparak Galatasaray Spor Kulübü‟ne teslim etmiĢtir. KarĢılığında ise Mecidiyeköy‟deki Ali Sami Yen Stadı‟nın bulunduğu arsayı almıĢtır. Devletin, Galatasaray‟ın yeni stadı Türk Telekom Arena‟yı inĢa etmek için harcadığı toplam

28 Aladanlı, Çördük, a.g.e., s. 20.

26 paranın, metro istasyonu, çevre düzenlemesi ve yan yol bağlantılarıyla beraber toplam 600 milyon Türk Lirası‟na mal olduğu ve yapılacak yeni eklemelerle beraber bu rakamın 773 milyon Türk Lirası‟na çıkacağı BaĢbakan Recep Tayip Erdoğan tarafından açıklandı.

Kulübün, 1996-2000 yılları arasında elde ettiği ulusal ve uluslararası baĢarılar sonucunda taraftar sayısında adeta patlama görülmüĢtür. 2000‟li yıllara kadar ortak görüĢ, Türkiye‟de en çok taraftara sahip olan kulübün Fenerbahçe olduğuydu. Fakat ilerleyen yıllarda yapılan araĢtırmalarda Galatasaray‟ın Fenerbahçe‟ye yetiĢtiği hatta geçtiği ortaya çıktı. A&G Ģirketinin 2010 yılında yaptığı araĢtırmaya göre Türkiye‟de en çok taraftarı olan kulüp %33.8 ile Galatasaray olmuĢtur. Galatasaray‟ı %26.6 ile Fenerbahçe takip ederken üçüncü sırada %18.4 BeĢiktaĢ bulunmaktadır.29

1.4.3. FENERBAHÇE

Fenerbahçe‟yi BeĢiktaĢ ve Galatasaray‟dan ayıran en önemli fark, kulübün, Ġstanbul‟un Anadolu yakasında kurulmuĢ olması ve bu bölgeyle özdeĢleĢmiĢ olmasıdır. Günümüzde de kulübün tesisleri ağırlıklı olarak Anadolu yakasında bulunmaktadır. Üç büyük Ġstanbul kulübü içinde en geç kurulanı olarak bilinse de (1907) bazı kaynaklara göre kökleri daha önceye dayanmaktadır. Bu kaynaklara ve kulübün resmi sitesine göre, Fenerbahçe Spor Kulübü 1899 yılında dönemin padiĢahı olan II. Abdülhamit‟in koyduğu dernek kurma yasağından dolayı dikkat çekmemek için Black Stocking FC (Siyah Çoraplılar Futbol Kulübü) adı altında kurulur. Ancak Türk gençlerinin oynadığı bu takım hafiyelerin dikkatini çeker ve baskılardan dolayı kapanır. 1899 yılındaki bu ilk giriĢime öncülük yapan gençler daha sonra 1902 yılında Kadıköy Futbol Kulübü‟nün ve 1907‟de Fenerbahçe Spor Kulübü‟nün kurulmasını sağlamıĢlardır.30

29 “ĠĢte En Çok Taraftarı Olan Takım”, Hürriyet Gazetesi, 11 Nisan 2010, s. 46. 30 (Çevrimiçi): http://www.fenerbahce.org/kurumsal/detay.asp?ContentID=3 , 14 Aralık 2010.

27 “1907‟de Kadıköy‟de kurulmuĢtur. Ġlk olarak Sarı-Beyaz renkleri seçen Fenerbahçe daha sonra Sarı-Lacivert renkleri kullanmıĢtır. 1908-1909 sezonunda Ġstanbul Ligine katılan Fenerbahçe ilk Ģampiyonluğunu 1911- 1912 sezonunda kazanmıĢtır. ĠĢgal yıllarında düĢman askerlerin takımlarına karĢı aldığı baĢarılarla gönüllerde taht kuran Fenerbahçe Galatasaray‟la birlikte en çok taraftara sahip iki takımdan biri olmuĢtur.”31

Fenerbahçe‟nin tarihine baktığımızda, kuruluĢ yıllarında ve I. Dünya SavaĢı sonrasında önemli bir rol üstlendiğini görebiliyoruz. Ġstanbul, 16 Mart 1920‟de iĢgal edildiğinde halk bu duruma oldukça tepkiliydi. Futbol bu noktada devreye girdi ve halkın bir anlamda tepkisini ifade etme yoldu oldu. Türk takımlarının iĢgal takımlarını yenmeleri halkta büyük sevinç yaratıyordu. Futbol bu dönemde direniĢin simgesi olmuĢtu ve bu direniĢin en büyük temsilcisi Fenerbahçe‟ydi.

“Fenerbahçe, Ġngiliz ve Fransız asker takımlarıyla oynadığı 50 maçın 41‟ini kazandı. 4‟ünde berabere kaldı ve sadece 5‟ini kaybetti. Bu maçlarda attığı 193 gole karĢı 47 gol yiyen Fenerbahçe bu nedenle Ġstanbul halkının büyük sevgisini kazanmıĢtı.”32

Galatasaray‟la birlikte en çok Ģampiyon olan takım (17) unvanını taĢıyan Fenerbahçe kupalarda aynı baĢarıyı gösteremeyince bu konuda ezeli rakibinin gerisinde kalmıĢtır.

Ġki ezeli rakibin beraber imza attıkları bir rekor ise, 2003-2004 sezonunda ekiplerin Ġstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı‟ndaki karĢılaĢmaları olmuĢtur. 21 Eylül 2003 tarihinde oynanan karĢılaĢmayı tam 70 bin 125 biletli seyirci izlemiĢtir.

31 Aladanlı, Çördük, a.g.e., s. 20. 32 Kılıç, a.g.e., s.14.

28 Fenerbahçe‟nin en önemli baĢarılarından bir tanesi de 1988-1989 sezonunda 36 maçta rakip filelere 103 gol atarak “bir sezonda en çok gol atan takım” olarak tarihe geçmiĢtir.

Uluslararası alanda da ülkemizi en çok temsil eden takımlardan biri olan Fenerbahçe, bu alanda en büyük baĢarısını 2008 yılında ġampiyonlar Ligi‟nde çeyrek final oynayarak elde etmiĢtir.

Fenerbahçe maçlarını 53.500 kiĢilik ġükrü Saraçoğlu Stadı‟nda oynamaktadır. 2000 yılına kadar 25.000 kapasiteli olan bu stadyum, 2000 yılından itibaren Aziz Yıldırım baĢkanlığında altı yıl süren çalıĢmaların ardından geniĢletildi ve modernize edildi. Türkiye‟nin sayılı modern stadyumlarından biri olan ġükrü Saraçoğlu‟nda 20 Mayıs 2009 günü, Avrupa‟da kulüpler bazında en büyük ikinci kupa olan UEFA Kupası finali oynanmıĢtır.

1.4.4. TRABZONSPOR VE BURSASPOR

1959 yılından beri oynanmakta olan Türkiye Süper Ligi‟nde BeĢiktaĢ, Galatasaray ve Fenerbahçe dıĢında Ģampiyon olma baĢarısını gösterebilen sadece iki kulüp vardır: Trabzonspor ve Bursaspor. Bu iki kulübün baĢka bir ortak özelliği ise ikisinin de Ġstanbul dıĢından olmasıdır. Özellikle Trabzonspor kazandığı altı Ģampiyonlukla Ġstanbul takımlarına kafa tutsa da, değiĢen Ģartlar ve endüstriyelleĢen futbola ayak uyduramayıp 1984 yılından beri lig Ģampiyonluğu yaĢayamamıĢtır. Buna rağmen Türk futbolunda genel olarak kabul görmese de “üç büyükler” kavramını “dört büyükler”e kısmen çıkarabildiğini söyleyebiliriz. Bunu baĢaramasa bile tartıĢılmasına sebebiyet vermesi bile oldukça önemlidir. 1967‟de kurulduğunda kendisinden neredeyse yarım asır büyük ve Türk futbolunu hegemonyaları altına almıĢ Ġstanbul kulüplerine 10 yıl boyunca kök söktüreceği kimsenin aklına gelmemiĢtir. Fakat yıllar ilerledikçe ve futbol sektöründe dönen paranın miktarı arttıkça, üç büyüklerle arasındaki fark git gide açılmıĢ, günümüzde ekonomik

29 anlamda büyük bir uçurum oluĢmuĢtur. Kazandığı Ģampiyonluklar sayesinde havuzdan (televizyon yayınları geliri) Anadolu kulüplerine göre oldukça iyi bir geliri olsa da bu rakam Ġstanbul kulüplerine yetiĢmesine imkan sağlamamaktadır. Sadece ekonomik anlamda değil Ģehir bakımından da dezavantajı bulunmaktadır. YurtdıĢından gelen futbolcular ilk olarak Ġstanbul‟u tercih etmektedirler. Bunun baĢlıca sebebi, Ġstanbul‟un bir dünya metropolü haline gelmesi diyebiliriz. Basında sıkça, çocuklarına yabancı dilde eğitim veren okul bulunmadığı için Trabzon‟da yaĢamaya sıcak bakmayan futbolcularla ilgili haberleri görmüĢüzdür. Ya da Ģehri beğenmeyen eĢleri yüzünden transferden vazgeçen futbolcuları. Bu ve bunun gibi nedenlerden dolayı Trabzonspor bir futbolcuyu transfer etmek için daha yüksek paralar harcamak zorunda kalıyor. ġehrin açıklarını ancak ekonomik olarak kapatabiliyor fakat ekonomik durumu Ġstanbul kulüpleri kadar iyi olmadığı için oldukça zorlanıyor. Ġyi bir kadro kurup Ģampiyonluğa oynadığında ise daha farklı bir problemle yüzleĢmek zorunda kaldığını da söyleyebiliriz ki bahsedeceğimiz durum Anadolu kulüpleri için de geçerlidir. 1995-1996 sezonunda kendi sahasında Fenerbahçe‟ye 2-1 yenilerek sezonun bitimine iki hafta kala Ģampiyonluğu kaçıran Trabzonspor, camia olarak büyük bir kaosun içine girdi. ġampiyonluğun ligin sonunda kaçırılması bir yana, çok dengeli kurulan ve büyük ölçüde baĢarılı olan kadronun dağılmasıyla kulüp uzun yıllar baĢarıya hasret kaldı. Trabzonspor ve Anadolu kulüplerinin bu noktada yaĢadığı en büyük handikap, kurulan baĢarılı kadroların ve takımda bulunan iyi oyuncuların uzun süre elde tutulamamasıydı. Üç büyük Ġstanbul kulübü bulundukları Ģehir Ġstanbul ve kasalarındaki yüklü para sayesinde istedikleri oyuncuları kolaylıkla bu kulüplerden transfer edebiliyorlardı. Yıllar içinde Trabzonspor‟un 1995-1996 sezonunda kadrosunda bulunan baĢarılı futbolcuların ya Avrupa‟ya ya da Ġstanbul kulüplerine transfer oldukları Trabzonspor için acı bir gerçek olmuĢtur. Bu dönemde kadroda bulunan Hami Mandıralı Scalke 04‟e, ġota Arveladze Ajax‟a, , Ogün Temizkanoğlu Fenerbahçe‟ye, BeĢiktaĢ‟a, ise Galatasaray‟a transfer olmuĢlardır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Zirveyi zorlayan Anadolu kulüpleri olan Gençlerbirliği, , Bursaspor ve gibi ekiplerin baĢarılı oldukları sezonların ardından yıldızlarını üç büyük Ġstanbul kulüplerine kaptırdıklarını görüyoruz.

30 Bursaspor‟a baktığımızda ise aldığı kupa sayısının sadece iki olduğunu görsek de birçok futbolsevere göre neredeyse imkansızı baĢardığını söyleyebiliriz. Trabzonspor‟dan dört yıl önce, 1963 yılında kurulan Bursaspor, 1. ligde zaman zaman baĢarılı kadrolarıyla dikkat çekse de 1986 yılında kazandığı Türkiye Kupası dıĢında 2009-2010 sezonuna kadar önemli bir baĢarısı elde edememiĢtir. 2009-2010 sezonuna kadar Anadolu kulüpleri arasından yalnızca Trabzonspor‟un Ģampiyon olduğunu, bunun da o döneme (1975-1984 arası) göre mümkün olabileceğini düĢünen futbolseverlerin sayısı oldukça fazlaydı. Günümüz Ģartlarında, üç büyük Ġstanbul kulübünün yarıĢtığı bir ligde değil Anadolu kulüplerinden bir Ģampiyon çıkması, televizyon yayını gelirlerinden oldukça büyük bir pay alan Trabzonspor‟un bile Ģampiyonluk Ģansı neredeyse yok gibi görülmekteydi. Fakat Bursaspor 2009- 2010 sezonunda imkansızı baĢardı ve son maçta kendi sahasında BeĢiktaĢ‟ı 2-1 yenerek küme düĢtüğü 2003-2004 sezonundan beĢ sezon sonra Ģampiyonluğa ulaĢmayı baĢardı. Böylece Türkiye Süper Ligi‟nde Ģampiyonluk kazanan beĢinci kulüp unvanını elde etti. Türkiye‟de Ģampiyonluk yaĢamıĢ kulüpler arasında küme düĢmüĢ tek takım olan Bursaspor bu sayede Türk futbolu adına yeni kapılar açmıĢ, Anadolu‟dan hala Ģampiyon çıkabileceğini kanıtlamıĢ oldu.

1.4.5. ANADOLU KULÜPLERĠ

Bir ülkenin futbolla ilgilenen kesiminin neredeyse tamamı üç kulübü destekliyorsa, diğer kulüplerden baĢarı beklemek açıkçası çok mantıklı bir beklenti olmaz. Bir kulübün zaman içerisinde baĢarıya ulaĢması için, en azından baĢarıyı kovalaması için taraftar gibi itici bir unsura sahip olması gerekir. Bu bağlamda Anadolu kulüplerini de kendi içlerinde ikiye ayırabiliriz. Ġkinci bir takımı desteklemeyen taraftar kitlesi olan Anadolu kulüpleri ve Ģehrin takımı olduğu için sadece sempati duyulan Anadolu kulüpleri. Bursaspor, Ankaragücü, EskiĢehirspor, Göztepespor, KarĢıyaka gibi Anadolu kulüpleri kendi taraftar topluluklarına sahiptir ve bu takım taraftarları baĢka takımı tutmazlar. , , Sivasspor,

31 gibi takımlarınsa kökleĢmiĢ, sadece kendilerini destekleyen taraftarları yoktur. Daha çok bu Ģehirde yaĢayan futbolseverlerce destek görürler. Anadolu futbolunun ilerleyiĢinin yavaĢ gerçekleĢmesinin temel nedeni kulüplerin arkalarında yeterli sayıda taraftar ve destek görmemeleridir. Genel olarak baktığımızda taraftarı olan kulüpler de daha çok Ģehir kulüpleri olarak kalmıĢtır. Erzincan‟da Bursaspor taraftarından söz etmek mümkün değildir ya da Edirne‟de EskiĢehirspor‟u destekleyen bir taraftar topluluğu bulamazsınız. Basit bir hesapla Anadolu kulüplerinin taraftar sayısı, bulundukları Ģehrin nüfusunu geçmez. Bu konuda tek istisna yurdun geneline yayılan taraftar topluluğuyla Trabzonspor olmuĢtur. ġehrin nüfusu 765 bin (2009) olmasına rağmen yapılan araĢtırmalara göre Trabzonspor‟un taraftar sayısının 6-7 milyon civarında olduğu düĢünülüyor.

Ġstanbul‟un üç büyük kulübünü Türk futbolunun lokomotifi olarak nitelendiriyorsak eğer, Anadolu kulüplerini de bu lokomotifi çalıĢtıran enerji kaynağı olarak görmek yanlıĢ olmayacaktır. Zira kulüp yapıları dolayısıyla her sezona “Ģampiyonluk parolasıyla” baĢlayan üç büyükler kadrolarında takviyeye giderken daha çok “olmuĢ” futbolcuları tercih ederler. OlmuĢ futbolcudan kasıt, kendini ispatlamıĢ, iyi bir futbolcu olduğunu daha önceki takımlarında göstermiĢ oyuncudur. Ellerindeki ekonomik güç ülke sınırlarındaki birçok futbolcuyu transfer etmeye yettiği için üç büyükler genelde kadrolarını ya Avrupa‟da isim yapmıĢ oyuncularla ya da Türkiye liglerinde baĢarılarıyla ön plana çıkmıĢ oyuncularla güçlendirir. ġampiyonluk hedefi olan kulüplerde –en azından ülkemizde- altyapı oyuncularına pek güvenilmez. ġans verildiği zaman alınan kötü bir sonuçta hemen “gerekli takviyeler yapılmadığı için” teknik heyet ve yönetim eleĢtirilir. Bu da “olmuĢ” futbolcularla kurulan kadroların eleĢtiriye daha kapalı olmasının baĢlıca nedenidir. Anadolu kulüplerinde ise durum daha farklıdır. Ekonomik durumlarının kısıtlı olması sebebiyle özkaynaklarından yani altyapılarından çıkan futbolculara, bir bakıma zorunluluktan, yer verirler. Bu futbolcular arasında yeterli derecede iyi olanları ise sezon sonunda üç büyüklerin yolunu tutar. Böylece Anadolu kulüpleri, üç büyüklerin altyapı eksikliğini para karĢılığı kapatmıĢ olur.

Gerçekçi olmak gerekirse Anadolu kulüplerinin her sezon baĢında koyduğu üç hedef vardır: küme düĢmemek, Türkiye Kupası‟nı kazanmak, Avrupa kupalarına

32 katılmak. Gelirleri sebebiyle kurdukları kadrolar, üç büyüklerin kurduğu kadrolarla yarıĢabilecek nitelikte değildir. Dolayısıyla Ģampiyonluk hedefi hayalden öteye geçmez. Bu da yetiĢtirdikleri ya da buldukları futbolcuları ellerinde tutup bir sonraki sezonda daha kuvvetli bir kadro yaratarak irveye oynamak yerine yüksek bir bonservis bedeli karĢılığında üç büyüklere satmalarına neden olur. Bu durum futbolun endüstriyelleĢmesiyle birlik yıllarca böyle devam etti fakat Bursaspor‟un kazandığı Ģampiyonluk ve 2010 yılında imzalanan yeni naklen yayın ihalesiyle oldukça değiĢti.

Bursaspor‟un Ģampiyonluğu manevi anlamda Anadolu kulüplerini çok etkiledi. ġampiyonluğun çok zor ama hayal olmadığını gösterdi. Yeni yayın ihalesi ise maddi olarak Anadolu kulüplerine rahat nefes alma hatta biraz da lükse kaçabilme imkanı sağladı. 2010 yılı itibariyle bakıldığında Anadolu kulüplerinin çok önemli transferler yapabildiğini görebiliyoruz. Bursaspor‟un Ġskoçya gol kralı Kenny Miller „ı alması, Kayserispor‟un Juventus forması giymiĢ Zaleyeta‟yı getirmesi, ‟un Almanya‟da parlayan ve Galatasaray‟ın kapısından dönen ‟u transfer etmesi yeni yayın ihalesiyle gelen ekonomik gücün en önemli göstergeleridir. Her ne kadar ihaleden gelen paranın aslan payı BeĢiktaĢ, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor arasında paylaĢılıyor olsa da ana paranın miktarının artması Anadolu kulüplerinin gelirini %100‟den fazla arttırmıĢ, Türkiye Süper Ligi‟ni de Avrupa‟nın bu alanda en pahalı altıncı ligi konumuna getirmiĢtir. Aslında naklen yayın gelirlerinin dağıtılıĢına baktığımızda bile Anadolu kulüpleri ve üç büyükler arasındaki ekonomik farkı çok rahat görebiliriz. Süper Lig naklen yayın gelirleri kulüplere 4 parça olarak dağıtılıyor:

1- ġampiyonlar Payı (%11) : Lig kurulduğundan bu yana oynanan toplam sezon sayısına bölünüp bir Ģampiyonluğun bedeli ortaya çıktıktan sonra bu paradan pay alacak her kulübün Ģampiyonluk sayısıyla çarpılarak dağıtılan pay.

2- DayanıĢma Payı (%35) : Lige katılan 18 takıma eĢit olarak bölünüyor.

3- Performans Payı (%45) : Galibiyet ve beraberliklere göre yani 34 karĢılaĢma

33 sonunda kazanılan puanlara göre dağıtılan pay.

4- Ġlk 6 Ödülü (%9) : Ligde ilk 6 sırayı alan kulüplere dağıtılan pay.

1996-1997 sezonunda 40 milyon dolar olan naklen yayın gelirlerinin 2010-2011 sezonunda 374.5 milyon dolara ulaĢması ve 2005 yılında dağıtım kriterlerine performans payı eklenmesi Anadolu kulüplerinin iĢtahını kabarttı, bir anlamda hedef büyütmelerini sağladı. Eski sistemlerde Ģampiyonluk yaĢamıĢ dört kulübün gelirin yarısını aldığını düĢünecek olursak yeni sistemin çok daha adil olduğunu söyleyebiliriz. Bir futbol kulübünün temel gelir kalemleri olan bilet satıĢı ve sponsorluk anlaĢmalarının Anadolu kulüplerine büyük katkılar sağlamadığı göz önüne alındığında naklen yayın gelirlerinin bu kulüpler için ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu gelirin de baĢarı ve performansa endeksli olması, Anadolu kulüplerinin artık daha yüksek hedefler belirleyeceğinin ve kadrolarında bulunan oyuncuları kolay kolay üç büyüklere kaptırmayacağının göstergesi olmuĢtur.

1.5. DÜNYADA VE TÜRKĠYE‟DE ENDÜSTRĠYELLEġEN FUTBOL

“Futbol küreselleĢmenin son evresidir. Günümüzde futboldan daha küresel bir olgu yoktur. Ġmparatorluğu ne sınır tanır ne engel. Dahası, popüler olan, halka mal olmuĢ tek imparatorluktur; coĢan, kendilerinden geçen halkların kendisince fethedilmeyi istedikleri tek imparatorluk… Bu halklar bu imparatorluğa ait olmaktan büyük zevk duyar, bu imparatorluğun en sadık kulları olabilmek için mücadele ederler. Yeryüzünde futbolun fethine direnmek isteyip de direnebilmiĢ küçücük bir alan bile yoktur. Bu tipik Britanya sporu dünya sporu haline gelmiĢtir.”33

33 Pascal Boniface, Futbol ve Küreselleşme, Çev. Ġsmail Yerguz, NTV Yayınları, Ġstanbul, 2007, s.9.

34 Futbol, Türkiye‟ye giriĢinden itibaren toplum hayatında önemli bir yer tutmuĢtur. 1980‟lerin sonu 1990‟ların baĢında, teknoloji, bilgisayarlar ve oyun konsolları hayatımıza girmeden önce çocuklar sokaklarda futbol oynuyorlardı. Mahallelerde taĢlardan, demir sopalardan kaleler kuruyor, eksik oyuncu sayısı tamamlansın diye arkadaĢlarının kapılarını çalıp sokağa çağırıyorlardı. Türkiye serbest piyasa ekonomisine geçmeden önce ülkede değil futbol ayakkabısı, top bulmak bile bir meseleydi. YurtdıĢından ziyarete gelen akrabaların hediye olarak getirdikleri futbol ayakkabısı o kadar değerliydi ki, mahallenin tozlu toprak sahasında giyilmeye kıyılamazdı. Mahalle maçlarının farklı bir yanı da, oyunun dürüstlüğüydü. Maçların hakemi, yani belirlenen kurallar dahilinde kararları verenler oyuncuların ta kendileriydi. Bazı durumlarda tartıĢmalar çıksa da sonunda bir orta yol muhakkak bulunurdu.

“Ayakkabılarımız çamura saplanıp kala kala yaptığımız “maç”larda, taĢların üst üste konulmasından oluĢan kalelere gol atma uğraĢında icat ettiğimiz bir terim vardı: Pantolondan kan çıkmaz! Yalnızca bizim mahalleye mi özgüydü bu, yoksa genel olarak mı kullanılırdı bilmem, ama üç kornerin bir penaltı ettiği “sokak futbolu”nda, büyük önem taĢırdı.

Çekilen Ģut, rakibin ayağına çarpıp mı dıĢarıya çıkmıĢtı, yoksa paçasını sıyırıp mı sorusuna yanıt aranırken doğmuĢtu. O zamanın geniĢ Ġspanyol paçaları, çelimsiz bacaklarda iyice görkemli dursa da, topa yön değiĢtirtecek değildi elbet, ama iĢin kuralı, her Ģeyi tartıĢma ve sürekli mızıklanmaydı. Korner iddiasındaki ekip, paçaların da o oyuncunun parçası olduğunu ileri sürer, aut iddiasındaki ekip, aksini savunurken, iĢte o terimi kullanırdı. Oyuncunun parçası olamazdı, çünkü cansız bir çaputtu pantolonun parçası, kan çıkmazdı kesseniz.”34

Günümüze gelinen süreçte artık sadece futbolcular değil, sokaktaki çocuklar ya

34 Asaf Güven Aksel, “Pantolondan Kan Çıkmaz”, (Çevrimiçi), http://haber.sol.org.tr/yazarlar/asaf- guven-aksel/pantolondan-kan-cikmaz-1683 ,30 Ekim 2010.

35 da futbol oynamaya hevesli insanlar da futbolu, adeta bir futbolcuymuĢcasına, özel ayakkabıları, özel formalarıyla, bir stadyum gibi ıĢıklandırılmıĢ halı sahalarda oynayabilir duruma gelmiĢlerdir. Küçük yaĢta futbolculara özenen bireyler artık bu sahalarda kendilerini o futbolcular gibi hissedebilmektedir. Bugünü teknoloji çağı olarak düĢündüğümüzde, sadece gerçek hayatta değil, siber alemde ve bilgisayarlarda da futbol oynayabilmek mümkün hale gelmiĢtir. Artık çocuklar sokaklara çıkıp top oynamak yerine bilgisayarlarda seçtikleri profesyonel takımlarla birbirlerine meydan okumaya baĢlamıĢtır. Bunu yapmak için aynı ortama gelmelerine bile gerek kalmamıĢtır. Ġnternet üzerinden, evden eve futbol oyunları oynanabilmektedir.

Günümüz medyası, futbolla ilgili o kadar çok enformasyon vermektedir ki, futbolla ilgilenen-ilgilenmeyen herkes, neredeyse oyunun tüm kurallarını, taktiklerini, hangi futbolcunun sahanın neresinde daha iyi oynayabileceğini bilebilir hale gelmiĢtir. Bunun bir sonucu olarak da takım yönetme anlamında “menejerlik” oyunları bile piyasaya sürülmüĢtür. Bu oyunlardan bazıları o kadar gerçekçidir ki, profesyonel menejerler ve antrenörler tarafından hazırlanır. Oyunda gelecek vadeden pek çok futbolcunun gerçekten de yıldız futbolcu kategorisine girdikleri zaman içinde görülmüĢtür. Bazı teknik direktörlerinse, takımlarının oynayacağı maçı önce bu oyunda simülasyonunu oynatıp buna göre önlemler aldıkları söylenmektedir.

1974 yılında FIFA baĢkanı olan Brezilyalı Joeo Havelange‟ın seçildiği gün yaptığı konuĢmada “Ben buraya futbol adı verilen oyunu pazarlamaya geldim”35 demesi aslında o dönemde baĢlayan endüstrileĢme sürecinin bir göstergesidir. Bu noktadan itibaren futbol, futbolu yönetenler tarafından satılabilir, pazarlanabilir bir ürün olarak görülmeye baĢlar. Fakat pazarlanacak ürün için bir endüstri gerekmektedir. Bu endüstrinin oluĢması için gereken her Ģey ilerleyen dönemde (1980‟lerde) belirginleĢmeye baĢlayacaktır.

1980‟ler tüm dünyada yeni sağ akımların, neo-liberalizmin ülke yönetimlerini etkisi altına aldığı dönemlerdir. EndüstriyelleĢmenin öncüsü olan ülkeler; Margaret Thatcher yönetimindeki Ġngiltere ve Ronald Reagan‟ın baĢında bulunduğu Amerika‟ydı. Ülkemizde bu akımın temsilcisi 6 Kasım 1983 tarihinde yapılan

35 Ecevit Kılıç, Kirli Kramponlar: Futbol ve Mafya, Bilge Karınca Yayınları, Ġstanbul, 2004, s.24.

36 seçimlerde tek baĢına iktidar olan Anavatan Partisi Genel BaĢkanı Turgut Özal olmuĢtur.

“Bu süreç aslında, kapitalist sistemin kendisine bütün dünyada bir çıkıĢ noktası aradığı ve ABD‟li iktisat profesörü Milton Friedman‟ın görüĢleri doğrultusunda neo-liberal ekonomik ve sosyal politikaların yeni dünya düzeni adı altında dünyaya hakim kılınmaya çalıĢıldığı bir dönemdir.”36

Türkiye‟de Özal‟ın göreve gelmesiyle popüler kültürün yükseliĢe geçmesinin aynı döneme denk gelmesi rastlantısal değildir. Özal, popüler kültürü seven ve popüler kültürü temsil eden bir kiĢiliktir. Buna bağlı olarak popüler kültürün en önemli unsurlarından biri hatta en önemlisi olan futbol da bu dönemde bir değiĢime maruz kalmıĢtır.

“Mesela, 3.ligin kurulması… Bu iĢten çift taraflı yarar umuluyor. Bir kere, gençleri zararlı akımlardan korumak, ilgi alanlarını politikanın çok uzağına taĢımak gerek. 12 Eylül, futbolun daha da yaygınlaĢmasıyla, politikanın damarları iyice terkedeceğini düĢünüyor ama icraatı gerçekleĢtiremeden, görevi, bir ölçüde devamı olan ANAP‟a bırakıyor. ĠĢbitirici iktidar da sihirli formülü buluyor. 3.lig kurulacak, istisnasız her kentten takım alınacak, büyük ilçeler ihmal edilmeyecek. Herkes futbol sevdasına dalacak, kafalar baĢka hiçbir Ģey için yorulmayacak.”37

36 Murat Özgen, Türkiye’de Basının Gelişimi ve Sorunları, Ġ.Ü. ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2004, s.64. 37 Kozanoğlu, a.g.e., s.231.

37 Böylece Türkiye‟nin birçok yerinde profesyonel anlamda futbol hayatı da baĢlamıĢ olur. Bu giriĢim baĢlarda amacına göre mantıklı gözükse de, yeterli altyapının olmayıĢı, futbol girdilerinin alt ligleri besleyecek seviyeye henüz ulaĢamaması kalitesiz alt ligler oluĢmasına neden olacaktır ve etkilerini günümüze kadar sürdürecektir. Özal hükümetinin serbest piyasa anlayıĢının en önemli ayağı olan tüketim futbolda da hakim anlayıĢ olur.

“Tıpkı havalimanlarında VIP salonlarının oluĢturulması gibi, zenginler için stadyumlarda da VIP locaları oluĢturuldu.

VIP‟ler, kulüplerin borsadaki iĢlemleri, uluslararası sponsor firmalar, televizyonlardan alınan yayın hakları ücretleri, takımların logolarını taĢıyan forma, kaĢkol, kasket, eĢofmanlar ve minik bir servet oluĢturan kombine biletleriyle taraftar artık gönül bağının ötesinde bir unsur oldu. Taraftar artık takımının ürünlerini de tüketmeliydi.”38

Ġlerleyen dönemlerde Özal futbolun içini iyice boĢalttı. Futbol ve siyaset arasındaki sınır iyice ortadan kalktı. Kendi istediği baĢkanı seçti, özerkliği dondurdu, federasyonu baĢbakanlığa bağladı ve futbolun kontrolünü tamamen eline geçirdi.

Özal döneminde oy kaygısıyla büyük Ģehir takımlarının kümeden düĢmesinin engellendiği bile oldu. 1984-1985 sezonunda küme düĢen affedildi ve bir sonraki sene 1.lig 19 takımla oynandı. Gerçi ihtilal yıllarında futbolun da kontrolünü elinde bulunduran “paĢa”ların, 2. ligde mücadele ederken Türkiye Kupası‟nı kazanan Ankaragücü‟nü, “bu takım 1. ligde oynamaya layık” düĢüncesiyle keyfi bir Ģekilde üst lige çıkarmaları da futbol tarihimize geçen enteresan olaylardan biridir. Türk futbolunda yaĢanan bu kuralsızlıklar ilerleyen yıllarda da devam etti. Artık seçim öncesi oy toplama turlarında, gidilen kentin takımının Ģampiyonluğu veya küme

38 Ecevit Kılıç, Politik Goller: Futbol ve Siyaset, Ġstanbul, Güncel Yayıncılık, 2006, s. 26.

38 düĢmemesi veya bir üst lige çıkması vaadi açık açık halk önünde veriliyordu.

Ġlerleyen dönemlerde de futbol pek çok siyasi ismin farklı nedenlerle içine girdiği endüstrileĢmiĢ bir meta oldu. Mehmet Ağar-Haluk Ulusoy iliĢkisi, hayali ihracatın “yıldızı” lakaplı Nurettin Güven‟in paraları ‟da akladığı iddiası, doğuda terörle savaĢan Türkiye‟de devletin terörü azaltmak için futbolu ve belediye kulüplerini kurması, bu kulüplere devlet kasasından yardımlar yapılması ve bu yardımların kulüp yöneticileri tarafından suistimal edilmesi, futbolun nelere alet olduğunun en önemli göstergeleridir.

Bu müdaheleler antipatik gözükse de kimi zaman futbolun yararına olduğu da söylenebilir. 2010 Ocak ayında Süper Lig‟in naklen yayın ihalesinde Digitürk tahmin edilenin çok üzerinde bir rakama, 374.5 milyon dolara Türkiye Futbol Federasyonu ile anlaĢmaya vardı. Rakip firmaların yaptırdığı fizibilite çalıĢmalarına göre sınır rakam 240 milyon dolardı. Bu hesabın neredeyse 135 milyon dolar üzerine çıkıldı. Rakamın bu kadar yükselmesini hiç kimse beklemiyordu fakat rakip kuruluĢ Türk Telekom, kendi deyiĢleriyle “ederinden fazlasını” teklif ederek Digitürk‟ün de ücreti yükseltmesine neden oldu. Bu kadar yüksek bir miktarın ödenmesi doğal olarak söylentilere sebep oldu. Bunlardan en önemlisi BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan‟ın isteği üzerine Türk Telekom‟un rekabete girmesi ve ücreti yükseltmesiydi. Sonuç olarak naklen yayın ihalesi beklenmedik Ģekilde yüksek bir rakama satılmıĢtı.

“Türk futbol pastası son 7 yılda yani 2004-05 ile 2010-11 sezonları arasında Avrupa futbol pastasının büyüme hızının üzerinde bir büyüme gerçekleĢtirmiĢtir. Son 6 sezonda toplam futbol pastamız %149‟luk bir artıĢla 325 milyon Euro‟dan 812 milyon Euro‟ya yükselmiĢtir. Bu büyümenin motorunu tv yayın gelirlerindeki artıĢ oluĢturmuĢtur.”39

39 Tuğrul AkĢar, Futbolun Ekonomi Politiği, Ġstanbul, Literatür Yayıncılık, Haziran 2010, s.53.

39 Endüstriyel futbolun en önemli gelir kaynağı, futbolun endüstrileĢmesinde en büyük pay sahibi olan kitle iletiĢim araçlarının bir ürünü olan yayın haklarıdır. 2010- 2011 sezonu itibariyle baktığımızda Türk futboluna gelir sağlayan en büyük kalem %44.35 (360 milyon Euro) ile televizyon yayın haklarıdır. Ġkinci sırayı %11.70 (95 milyon Euro) ile “Ġddaa” yani bahis gelirleri, üçüncü sırayı ise %10.47 (85 milyon Euro) ile tribün gelirleri alır.

Türk futbolunun üç büyüğü BeĢiktaĢ, Galatasaray ve Fenerbahçe‟nin kendi televizyon kanalları olsa da bu kanallardan maç yayını yapılamaz. Bunun en önemli nedeni “havuz sistemi”dir. Havuz sistemi, Türkiye Futbol Federasyonu‟nun, tüm kulüplerin maç yayın haklarını birlikte satıp, gelen parayı belli kriterler doğrultusunda kulüplere dağıtmasıdır.

“Futbol endüstrisine sadece futbol seyrinin pazarlandığı bir ticaret iĢi olarak bakılması durumunda hiç kuĢkusuz malın değeri tartıĢmaya açılacaktır. Ne var ki bu ihale, futbol endüstrisinin sadece futbol oyunu gibi bir meta üretmediğinin, bir endüstri olan kendisi üzerinden, baĢka endüstrilerin kar üretimine katkıda bulunduğunun ve hatta ürettiğinin kanıtlarından biri olmaktadır.”40

Mehmet Demirkol‟un ihalenin ardından kaleme aldığı yazı, konuyla ilgili önemli noktaların altını çizmektedir:

“PerĢembe günü sadece bir futbol ihalesi yapılmadı. PerĢembe günü yapılan ihale Türkiye‟nin eğlence tekelinin kim olacağını belirleyecekti. Belirledi. Digitürk son 11 yılda

40 Recep Renan Bilek, “Türkiye‟de Futbolun kitle Kültürü Haline Gelmesinde Basının ĠĢlevi; Hürriyet Gazetesi Örneği -2002 Dünya Kupası Finalleri-“, s.71.

40 elde ettiği bu tekeli vermeyeceğini Mehmet Emin Karamehmet o masaya oturduğu anda açık Ģekilde ortaya koydu. Ertan Özerdem‟in sonradan söylediği gibi molaya gerek duymadan, icap ederse 3 gün orada oturacaklar ve o ihaleyi alacaklardı. Çünkü orada futbol yayınlarını kimin yapacağına değil, Türkiye‟de evleri kim eğlendirecek buna karar verilecekti.

…Türkiye‟de %50 izlenme payıyla 2 saat insanları televizyonlara bağlayan dizilerin kanala maliyeti 300-400 bin dolar civarında. Peki nasıl olur da Trabzonspor-ĠBB maçının değeri 3 milyon dolar olur? E! Maç parayla satılıyor demeyin. Maçın da reklam geliri o kadar değil.

Mesele temelde futbol yayını değildir. Olmadığını Digitürk‟ün reklam sloganı zaten aylar önce ortaya koymuĢtur: Tivi bitti! ġimdi Digi!

Mesele modern anlamda tüketici diyebileceğimiz her bir bireyin ev eğlencesini Digitürk yapmaktır. Ve bu eğlencenin içinde futbol değil, Fenerbahçe ve Galatasaray olmak zorundadır. Bu iki marka hala lokomotiftir. 2.5 milyon Digitürk abonesinden 800 bininin Lig TV izlemesine rağmen…

Bu ev eğlence sisteminin Ģeklinin 10 yıl sonra ne olacağını bugünden tahmin etmek güçtür. Ama iĢin büyüyeceği kesindir. Muhtemeli, bugün internet üzerinden kullandığımız her türlü hoĢluğun ve çok ama çok daha fazlasının bu iĢe dahil olmasıdır. Ya da tam tersi!

Ama bugün için bakarsak: Bu para en basitinden sokakta tezgahta satılan sahte dvd piyasasından pay kapmak için de verilmiĢtir. Çünkü artık Digitürk bugün, kutunuzda depolanmıĢ onlarca filmi hem de HD olarak izleme Ģansı veriyor. Kayıt mümkün, yayını durdurmak, reklamları geçmek, yayını depolamak mümkün.

Kimse bundan 5 yıl sonra o gün vizyona giren bir filmi evinizde seyredemeyeceğinizi iddia edemez. Bu olacaktır. ĠletiĢimin doğal gidiĢatı budur. Hem de 3D, hem de duvardaki LCD‟de değil. Salonun ortasındaki sehpanın üzerindeki platformda… Çok boyutlu olarak. Çok mu uçtum? 10 yıl önceyi bir hatırlayın isterseniz. Mesele sadece ve sadece budur. Yoksa hiç utanmadan çekinmeden söyleyebiliriz ki: Bu lig bu para etmez. Kısa vadede de etmeyecektir.”41

41 Mehmet Demirkol, “Tivi Bitti ġimdi Digi”, Milliyet Gazetesi, 19.01.2010, (Çevrimiçi): http://www.milliyet.com.tr/tivi-bitti-simdi-digi/mehmet- demirkol/spor/yazardetay/19.01.2010/1187833/default.htm , 17 Nisan 2010.

41 Mehmet Demirkol‟un da yazısında belirttiği gibi yayıncı kuruluĢun amacı, maç yayınlarına yatırdığı parayı aynı kaynaktan kar ederek geri kazanmak değildir. Esas amaç kitleyi, oluĢturulan çok seçenekli yeni bir platforma çekmek, futbol üzerinden kazanılan kitleyle diğer platformlardan da kazanç sağlamaktır. Bu bağlamda yine tüm yatırımın kaynağında yine futbol bulunmaktadır.

En önemli gelir kaynağı yayın hakları olsa da sponsorluk ve bahis oyunları kaynakları da futbolda önemli yer tutar. Özellikle sponsorluk sistemi futbolun endüstriyelleĢtiğinin en sağlam kanıtıdır.

“Özerkliğin ardından 1996 yılında uygulamaya konulan Havuz Sistemi ile kulüplerin naklen yayın gelirleri yüz milyon dolarlarla telaffuz edilen boyutlara ulaĢmıĢtır. Ġlerleyen yıllarda ise özellikle Milli Takımımızın elde ettiği baĢarılar sponsorluk yolunu açmıĢ, Türkiye Futbol Federasyonu dev anlaĢmalarla futbol ekonomisinde milyonlarca dolarlık bir katma değer oluĢturmuĢtur. Futbol ekonomisinin önemi kulüpler tarafından da anlaĢılmıĢ, sponsorluk gelirleri bu alanda da devreye sokulmuĢtur.”42

Futbol, endüstriyelleĢmek adına ne demekse, sponsorluk sistemi de endüstriyel futbol için onu ifade ediyordu. Türk Milli Takımı‟nın 1990‟ların sonunda ve 2000‟lerin baĢında yakaladığı çıkıĢ sponsorların gözünü Türkiye‟ye çevirdi. Bugüne gelinen süreçte Türkiye Futbol Federasyonu , milli takım için 9 ana sponsorla (Nike, Turkcell, Coca Cola, Garanti, TTNET, Türk Hava Yolları, Ülker, Mercedes-Benz ve Efes Pilsen) büyük anlaĢmalar imzaladı fakat bu sponsorlardan bir tanesi olan Efes Pilsen‟in anlaĢması, Tütün ve Alkol Piyasası Denetleme Kurumu‟nun yeni yönetmeliğinin 2011 ġubat ayında yürürlüğe girmesiyle feshedildi. Böylece Milli Takım‟ın ana sponsor Ģirket sayısı 8‟e düĢmüĢ oldu. Bu kararla birlikte BeĢiktaĢ,

42 Türkiye Futbol Federasyonu “özerklik ve tarihi baĢarılar” (Çevrimiçi): http://www.tff.org/default.aspx?pageID=297 , 20 Mart 2010.

42 Galatasaray, Fenerbahçe‟ye de sponsor olan ve 10 Anadolu Kulübüne de destekte bulunan Efes Pilsen, spordaki sponsorluk arenasından çekilmek zorunda kaldı. Spor sponsorluklarına yılda 35 milyon lira ayıran Efes Pilsen bu paranın önemli bir bölümünü futbola ayırıyordu.43

Türkiye Futbol Federasyonu ayrıca düzenlediği lig ve kupaların isim haklarını satarak da futbol gelirlerini bir hayli arttırdı. Süper Lig baĢına ilk önce Turkcell ismini aldı. 2010-2011 senesinde ise yapılan yeni anlaĢmayla ligin adı Spor Toto Süper Lig oldu. Tarihinde ilk kez sponsorluk ismi alan Türkiye Kupası ise Fortis Türkiye Kupası oldu. Yine 2010-2011 sezonunda kupanın yeni sponsorla birlikte adı Ziraat Türkiye Kupası oldu. Özellikle Türkiye Kupası‟nın isim hakkının sponsorlara satılması kupayı daha cazip getirdi. Önceki yıllarda sadece prestij kazandıran ve Avrupa kupalarına katılımı sağlayan kupa, sponsor ismi alarak, kupayı kaldıran hatta final yolunda sonlara doğru ilerleyen takımlara maddi gelir de kazandırmaya baĢladı. Bu da, önceki senelerde kupa maçlarında as oyuncuları yedek soyunduran, genç futbolcularını bu maçlarda deneyen kulüplerin karĢılaĢmalara daha fazla önem vermesini sağladı.

Sporun ve futbolun temelinde sağlık yatar. Sağlıklı bir insan spor yapabilir, futbol oynayabilir ya da spor yapan insan sağlıklı olur. Fakat endüstriyel futbolun geldiği noktada sponsorların ve futbola ekonomik yatırım yapanların parasal beklentileri kimi zaman futbolcuların sağlık durumlarının önüne geçmiĢtir. Futbolculardan adeta geçmiĢin gladyatörlerinin iĢlevlerini üstlenmeleri beklenmektedir. Elbette ki futbolcuları günümüzün endüstriyel kölelerine benzetmek doğru olmaz. Sonuçta yaptıkları iĢin karĢılığını global arenada ve özellikle Türkiye‟de fazlasıyla almaktadırlar. Fakat bu insanların aktif iĢ hayatlarının ortalama 15-16 yıl sürdüğü ve bu dönem içinde ciddi sakatlıklar geçirmemeleri gerektiği hesaplanırsa aslında çok riskli bir iĢ kolu olduğu da ortaya çıkmaktadır. 2011 yılında futbolu bırakan dünyaca ünlü Brezilyalı yıldız Ronaldo Luis Nazario de Lima‟nın 1998 dünya kupası finallerinde yaĢadığı olay, sponsor-futbolcu iliĢkilerinin en çarpıcı örneklerinden birisidir:

43 Gazeteport, “Efes Logosu 9 Yıl Aradan Sonra Milli Takım‟dan Ayrıldı”, (Çevrimiçi): http://www.gazeteport.com.tr/EKONOMI/NEWS/GP_851489 , 22 ġubat 2011.

43 1996 yılında, henüz daha 20 yaĢındayken Barcelona‟ya transfer olan Ronaldo, futbol tarihinin gelmiĢ geçmiĢ en iyi oyuncularından biri olarak anılacaktır. Barcelona‟da gösterdiği üstün performans sonucu Ġnter‟e transfer olur. Bu transferle beraber dünyaca ünlü spor markası Nike‟la sponsorluk anlaĢması imzalar. Barcelona ve Ġnter‟de kendini ispatlayan Ronaldo 1998 yılındaki dünya kupası finallerinde Brezilya milli takım formasını da giymeye hak kazanır. 12 Temmuz 1998‟de, Fransa‟nın baĢkenti Paris‟te dünya kupası finali için inĢa edilen Stade de France‟te Brezilya ve Fransa milli takımları final karĢılaĢmasına çıkacaklardır. Tüm dünya gibi Adidas ve Nike firmaları da karĢılaĢmanın sonucunu merakla beklemektedirler. Bir tarafta Adidas‟ın sponsor olduğu Fransa ve Zidane, diğer tarafta ise Nike‟ın sponsor olduğu Brezilya ve Ronaldo vardır. Fakat maçın baĢlamasına birkaç saat kala Brezilyalı ünlü golcü Ronaldo geçirdiği sara nöbeti nedeniyle gizlice hastaneye kaldırılır. Doktorlar oynamaması gerektiğini, oynasa da çok faydalı olamayacağını söylerler. Fakat Nike firması yetkilileri Brezilya‟yla 17, Ronaldo‟yla 1 milyon dolarlık sponsorluk anlaĢması yapmıĢlardır ve bu durumu kesinlikle kabul etmezler. Ronaldo yediği iğnelerin ardından hasta bir Ģekilde sahaya çıkar ama doğal olarak maç boyunca sahada bir türlü istenileni veremez. KarĢılaĢmayı Fransa yani Adidas kazanır. Maçın 3-0 sonuçlanması ise Adidas açısından adeta bir nimettir. Ertesi hafta tüm gazetelere ve internet sitelerine verilen reklamlarda; bir skor tabelasında Fransa‟nın karĢısında “3” çizgili Adidas logosu, Brezilya‟nın karĢısında ise “0” yazmaktadır. Bu karĢılaĢmadan sonra Brezilya Futbol Federasyonu‟yla yeniden masaya oturan Nike firması, anlaĢmaya koydukları ek maddelerle Brezilya‟nın hangi takımlarla hazırlık maçı yapacağı konusunda karar yetkisini ve “ilk onbir”de mutlaka sekiz ünlü futbolcu bulunacağının garantisini alır.44

Futbol, dünyanın en kazançlı pazarlarından birisi haline gelmiĢti. Adidas‟ın kurucusu Adolf Dassler‟in oğlu Horst Dassler, FIFA tarafından, Ģirketleri futbola sponsorluk yapmaya ikna eden yani futbolu pazarlamakla görevlendirilen Patrick Nally‟ye “Küçük Ġngiltere‟yi unut, hisselerini benimkilerle birleĢtir ve tüm gezegene

44 Ecevit Kılıç, Kirli Kramponlar: Futbol ve Mafya, Bilge Karınca Yayınları, Ġstanbul, 2004, s.110.

44 hükmet.” derken futbolun getirilerini aslında çok öncelerden fark etmiĢti.45

Futbolun içine bu kadar çok para girmesi kötü niyetli kiĢileri de harekete geçirdi. Sponsorluk konusunda Adidas-FIFA (Adidas ve Sepp Blatter -FIFA BaĢkanı- de diyebiliriz) iliĢkisi hep soru iĢaretleri taĢıdı. Beklide Blatter, FIFA‟nın, futbolun endüstriyel anlamda ilerleyiĢine önemli katkılarda bulunan Adidas‟a borçlu olduğunu düĢünüyordu ve vefasını sponsorluk anlaĢmalarıyla gösteriyordu. Fakat soru iĢaretleri sadece sponsorluk anlaĢmalarında değildi. ġüphesiz ülkeler için, bir dünya kupası düzenlemek inanılmaz ekonomik kazançlar sağlamaları demekti. Hatta bu gelir o kadar büyük ve önemliydi ki, 19 Eylül 1985 yılında 8.1 Ģiddetinde bir depremle yerle bir olan Meksika‟nın acilen ihtiyaç duyduğu sıcak para, bir sene sonra düzenlenecek 1986 Dünya Kupası‟na ev sahipliği yapmasıyla sağlanmıĢ oldu ve ülke bu sayede yeniden yapılanmada büyük yol kat etti. En son 2010‟da Güney Afrika‟da FIFA‟nın kasasına 3.2 milyar dolar girdiğini düĢünürsek, bir dünya kupası düzenlemenin ülkelere ne gibi katkılar yapacağını tahmin etmek güç değil.46 Gelen sıcak paranın yanında, FIFA tarafından ülkelerin altyapılarını, stadyumlarını, ulaĢım Ģartlarını yenileme ve düzenleme adına yapılan ekonomik katkı da neredeyse sunulan hizmetin karĢılığında ödenen bahĢiĢ niteliğindedir. Elbette ki bu ekonomik döngü, her zaman kendisi için daha fazlasını isteyen “insan”ı da cezbetti. 2010 yılının son aylarında 2018 ve 2022 Dünya Kupaları‟nın nerede yapılacağının belirleneceği oylama öncesinde iki FIFA üyesinin oylarını alacakları rüĢvet karĢılığı satacakları ortaya çıktı. FIFA yönetim kurulu üyeleri Amos Adamu ve Reynal Temarii, bir Ġngiliz gazetesi tarafından rüĢvet pazarlığı yaparken görüntülendi. Adamu, 2018 ve 2022 Dünya Kupaları‟na ev sahipliği yapmak isteyen ABD adına lobi faaliyeti yaptığını söyleyerek kimliğini gizleyen gazetecilerden, ABD lehine karar çıkması karĢılığında 800.000 dolar talep etmekle itham edildi. RüĢvet suçlamalarının bir diğer aktörü Temarii ise ABD lehine oy kullanmak karĢılığında, bir spor akademisinin kurulması için kullanılacak 2.3 milyon doları talep etmekle suçlandı.

45 Andrew Jennings, Faul!: FIFA’nın Karanlık Yüzü, çev. Elif Böke, , Bilgi Yayınevi, ġubat 2007, s.33. 46 Tuğrul AkĢar, “Dünya Kupası‟nın Ülke Ekonomilerine Etkisi Ne Olacak?”, 19 Temmuz 2010, (Çevrimiçi): http://www.futbolekonomi.com/index.php?option=com_content&view=article&id=504:duenya- kupasnn-uelke-ekonomilerine-etkisi-ne-olacak&catid=35:tugrulaksar&Itemid=57 , 25 ġubat 2011.

45 Görüntülerin basına sızması sonucunda FIFA, konu hakkında geniĢ bir araĢtırma yapılacağını açıkladı ve bu araĢtırmalar sonucunda Adamu 3 yıl, Temarii ise 1 yıl boyunca futbolla ilgili aktivitelerden men edildi.47

Türkiye‟de kulüpler bazında sponsorluk sistemine bakarsak, yüksek meblağlı sponsorluk anlaĢmaları için dört kulübün (BeĢiktaĢ, Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor) uygun olduğunu görürüz. Bunun en büyük nedeni bu kulüplerin ulaĢtığı geniĢ kitleler. Tüm yurtta milyonlarca taraftarı olan bu kulüplerin dıĢında kalanlar, sadece bulundukları Ģehirlerdeki futbol severlere hitap ettiği için bu önemli gelirden aynı oranda faydalanamamaktadır. Sponsorların temel amacının geniĢ kitlelere ulaĢabilmek olduğunu düĢünürsek, Anadolu kulüplerine yatırım yapmanın pek de yarar sağlamayacağı aĢikardır.

Öte yandan sponsorların BeĢiktaĢ, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor‟a sağladıkları gelir ise tartıĢılamaz. Ġstanbul kulüpleri bir adım öne çıksa da Trabzonspor‟da bu pastadan oldukça büyük bir pay almaktadır. Kulüplerin stadyumlarının tribünleri, stadlarının ismi, forma göğüs ve sırt alanı, iletiĢim ağı, maçlardan önce giydikleri kıyafetler, internet siteleri hatta futbolcuların ayakkabıları bile Ģirketler tarafından sponsorluk yapılan futbol öğeleri haline gelmiĢtir.

Endüstriyel futbolun en önemli sonuçlarından ve gelir kaynaklarından bir tanesi de bahis Ģirketleridir. Nisan 2004 tarihinde ülkemizde faaliyete baĢlayan bahis Ģirketi Ġddaa, Türk futboluna çok önemli bir finansal destek sağlamaktadır. (Yılda 95 milyon Euro)

“Bugün Ġddaa oynayanların sayısı yaklaĢık 3 milyona ulaĢıyor. Spor Toto TeĢkilatı‟nın Türkiye genelinde 81 il ve 750 ilçede 5 bine yakın bayisi bulunuyor. Hem bayi ağı hem de çevresinde oluĢan ekosistemde ĠDDAA‟nın, yaklaĢık 60 bin kiĢiye geçim kaynağı sağladığı

47 “FIFA iki yöneticisini futboldan men etti”, BBC Türkçe, 18 Kasım 2010, (Çevrimiçi): http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2010/11/101118_fifa_bribery.shtml , 24 ġubat 2011.

46 tahmin ediliyor.”48

Ġddaa‟nın Türk futboluna katkısı sadece ekonomik anlamda olmuyor. Anadolu kulüplerine ve alt liglerde oynayan takımlara bahis yapmak isteyenler için yayınlanan bahis ekleri ve dergileri, dikkatleri bu takımlara çeviriyor. Bu ligler ve takımlarla ilgili enformasyon eksiğini, günlük gazetelerin bahis ekleri giderebiliyor. Bugün hemen hemen her medya grubu bu alanda bir gazete eki ya da dergisi çıkarmaktadır. Bu ekler haftada, Ġddaa bülteninin çıktığı iki gün yayınlanmaktadır. Hangi takım formda, hangi ekip kendi sahasında baĢarılı, istatistiksel bilgiler, sakat ve cezalı futbolcular listesi bu eklerin takipçilerine sunduğu imkanlardır. Göz önünde olmayan kulüpleri ve takımları gündeme taĢıyan Ġddaa, bu sayede Anadolu kulüplerinin ve alt liglerde oynayan takımların da haber değeri taĢımasını sağlıyor.

Hesaplamalara göre oynatılmaya baĢlandığı 2004 yılından 2008 yılına kadar geçen 4 senelik zamanda Ġddaa‟nın vergi dahil toplam hasılatı yaklaĢık 7.7 milyar TL‟ye ulaĢmıĢtır.49

Sponsorluk sistemi ve dünya kupası organizasyonlarında olduğu gibi yine getirisi çok yüksek olan bahis sektörü de futbolun zaman zaman oyundan öte bir kavram olduğunu ortaya koymuĢtur. Zaten günümüzde hala futbol maçları üzerine bahis oynamanın ne kadar etik olduğu ya da futbolun kazanma ruhunu etkileyip etkilemediği üzerine tartıĢmalar devam etmektedir. Buna karĢın geliĢmeler, bahis oyunlarının sporun ruhuna uygun olmadığını kanıtlar niteliktedir.

2009 yılında Almanya‟da patlak veren Ģike skandalı kısa sürede tüm Avrupa‟yı etkisi altına aldı. KarĢılaĢmalarda Ģike yapıldığı ve bu sayede bahis yoluyla yaklaĢık 10 milyon Euro‟luk haksız kazanç elde edildiği Alman savcılar tarafından ortaya çıkarıldı. Uluslararası Ģike örgütünün Almanya, Avusturya, Belçika, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Ġsviçre, Macaristan, Slovenya ve Türkiye‟de, oyunculara, teknik

48 AkĢar, a.g.e., s.82. 49 A.e., s.84.

47 direktörlere, hakemlere ve yetkililere rüĢvet verdiği belirtildi. Almanya, Ġngiltere, Ġsviçre ve Avusturya‟da baskınlar yapan polis, 1 milyon Euro değerinde nakit para ve mülke el koydu. Ayrıca operasyonlar sonucunda Almanya‟da 15, Ġsviçre‟de ise iki kiĢi tutuklandı.50

Sponsorlar, yayın ihaleleri, bahis Ģirketleri, futbol organizasyonları ve futbol çarkında dönen onca para… Tuğrul AkĢar, dünyadaki kulüp gelirlerinin 22 milyar doları bulduğunu ve dünyada toplam 200 milyar dolarlık bir futbol ekonomisi olduğunu aktarıyor. AkĢar‟a göre futbol kendisi için bir birim gelir yaratırken, diğer sektörlereyse dokuz birim para akmasını sağlıyor.51 Örneğin uluslararası bir futbol organizasyonu düzenleyen bir ülkeye gelen futbolseverler turizme katkıda bulunuyor. Ülkelerin ya da kulüplerin katıldıkları turnuvada baĢarılı sonuçlar elde etmesi, bayrak-forma satıĢlarını, dolayısıyla tekstil sektörünü patlatıyor. BaĢarılı geçen bir turnuvada, maç arası reklam yayınlarından medya Ģirketlerinin elde ettiği gelir katlanarak artıyor. Büyük turnuvalar, özellikle Dünya Kupası‟ndan önce yeni nesil dev ekran televizyon satıĢlarında önemli artıĢlar gözleniyor.

Bu bağlamda futbolun en önemli iki sponsor firmasının 2010 Dünya Kupası‟ndan bekledikleri gelirleri aktarmak faydalı olacaktır. Yıllık geliri 12.8 milyon dolar olan Adidas firmasının 2010 Dünya Kupası‟ndan beklediği toplam gelir 1 milyar 850 milyon dolar. 6.5 milyon forma ve 13 milyon resmi kupa topu satmayı planlayan Adidas, formaların 86 topunsa 147 dolar olduğu düĢünülürse bir hayli kar elde edecek gibi. Burada, Adidas‟ın, FIFA‟nın resmi sponsoru olmasındaki rolü çok önemli. Sponsorluk bedeli olarak FIFA‟ya yılda 125 milyon dolar ödeyen Adidas, ikiĢer yıla arayla dört yılda bir yapılan Avrupa ġampiyonası ve Dünya Kupası‟ndan büyük kar elde etmektedir. Yıllık geliri 19 milyar dolar olan Nike firması ise Dünya Kupası‟ndan beklediği geliri 500 milyon dolar olarak açıkladı. Dünya Kupası‟nın Ģirket gelirlerine yansıma oranı ise %39.52

50 “Avrupa‟yı sarsan Ģike skandalı”, BBC Türkçe, 20 Kasım 2009, (Çevrimiçi): http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2009/11/091120_germany_football.shtml , 24 ġubat 2011. 51 Tuğba Tekerek, “Futbol Ekonomisi 5 Milyar Dolar”, Milliyet Gazetesi, 17 Aralık 2006. 52 Kenan BaĢaran, “Kupadan Adidas 1.8 milyar$, Nike 500 milyon$ hedefliyor”, Referans Gazetesi, 06 Temmuz 2010, (Çevrimiçi): http://www.ekonomikspor.com/kupadan-adidas-1-8-milyar-nike-500- milyon-hedefliyor , 24 ġubat 2011.

48 Yani Tuğrul AkĢar‟ın hesaplarına göre futbol sayesinde, futbolla alakası olmayan, ya da dolaylı yollardan olan sektörlere 178 milyar dolarlık bir gelir sağlanıyor.

Recep Renan Bilek, günümüzde endüstriyelleĢen futbolun geldiği noktayı, Baudrillard‟ın “hipergerçeklik” kavramıyla çok güzel açıklıyor. Bu bağlamda “hipergerçeklik” kavramını kısaca hatırlamak faydalı olacaktır:

“Gerçek, artık kendisini kendisinden farklı, dolayısıyla sahte, ilüzyon, düĢsel olan bir baĢka Ģeye karĢı konumlandırmadığı için, „gerçekten daha gerçek‟ olandır. Gerçek her Ģeyi yutup yok etmiĢtir ve her Ģey eĢit hakka sahip olarak (ya da aynı anlama gelmek üzere eĢit haksızlığa sahip olarak) gerçek olduğunu ileri sürebilir. Örneğin, gerçek siyaset nedir? TV ekranında günün haber baĢlıklarını bir güldürü programındaymıĢ gibi gülümseyerek okuyan yüzler mi, yoksa, engin bir bilgiye dayanan görüĢler ve bunların simüle ettikleri dünyayı parçalara ayıran olaylar mı? Ya da ciğerlerimize çektiğimiz gerçek ürün nedir –Marlboro ülkesinin rüzgarlı vadilerinde atla gezinmenin vekaleten yaĢanan keyfi mi, yoksa için için yanan tütünün sert, keskin dumanı mı? Hangisi daha gerçek, hangisi daha az gerçek? Ve bunun bir önemi var mı gerçekten? Hipergerçeklikte gerçek yıkılıp yok edilmiĢtir.”53

“Futbol endüstrisi, artık kendisini kendisinden farklı, dolayısıyla sahte, illüzyon, düĢsel olan bir baĢka Ģeye karĢı, konumlandırmadığı için, „endüstriden daha endüstri‟ olandır. Futbol, her Ģeyi yutup yok etmiĢtir ve her Ģey eĢit hakka sahip olarak (ya da aynı anlama gelmek üzere eĢit haksızlığa sahip olarak) endüstri olduğunu ileri sürebilir. Futbol bugün artık, diğer ürünleri pazarlayan bir ürün, diğer endüstrileri büyüten, kimi zaman yaĢatan hatta bekli de bazen var eden bir endüstridir. Bu bağlamda artık bugün “endüstriyel futbol” dendiğinde aslında Baudrillard‟ın, “Ģeylerin kendi tanımlarını yitirip gerçeklik ötesi bir gerçeklik” diye tanımladığı “hipergerçeklik” kavramı gibi, bir “hiperendüstri” ile yani bir

53 Zygmunt Bauman, “Jean Baudrillard‟a Göre Günümüz Dünyası”, Çev. Bernar Kutluğ, Intimations of Postmodernity, Routledge, 1992-1994, 4. bs., (Çevrimiçi): http://www.sinemasal.gen.tr/bauman.htm , 26 ġubat 2011.

49 “endüstri ötesi endüstri” ile karĢı karĢıya kalmaktayız.”54

Kısaca artık futbol, kendisinden çok “diğerlerine” kazandıran olmuĢtur.

2. TÜRKĠYE‟DEKĠ YAZILI SPOR BASININDA FUTBOLUN YERĠ VE ÖNEMĠ

Türkiye‟de yazılı spor basınının geçmiĢi 19. yüzyıla dayansa da geniĢ halk kitlelerini etkisi altına alması 1980‟li yıllarda olmuĢtur. Bu dönemde tüm dünyada yaĢanan köklü değiĢim Türkiye‟yi de etkisi altına almıĢtır. Neo-liberal politikalara dayalı olarak desteklenen ve süratle geliĢen özel sektör, medya alanında da egemenliğini kurmuĢtur. EndüstriyelleĢen medya, futbolu keĢfetmiĢ ve futbol üzerinden büyük bir kazanç sağlamaya baĢlamıĢtır. Bunun sonucu olarak gazetelerde futbola ayrılan yer artmıĢ, gazeteci olmamalarına rağmen halk tarafından birer futbol ikonu olarak görülen kiĢiler basında yer almaya baĢlamıĢ hatta bilirkiĢi olarak hakemlere bile maçlarla ilgili analizler yaptırılmıĢtır. Önceleri her spor hakkında yazı yazan köĢe yazarlarının yerini futbol yazarları almıĢ ardındansa tuttukları takımlar belli olan “takım yazarları” gazetelerde köĢeleri kapmıĢtır. Basın iĢletmelerine ekonomik olarak büyük bir kaynak olan futbolun Türkiye‟de endüstriyelleĢmesi de bu dönemde baĢlamıĢ neo-liberal sistemde basın ve futbol el ele büyüyüp geliĢmiĢtir.

2.1. TÜRKĠYE‟DE YAZILI SPOR BASINININ GÜNÜMÜZE GELĠġ SÜRECĠ

Türk basınında sporla ilgili olarak yer alan ilk yazı, 14 Mart 1891 tarihli Servet-i Fünun dergisinde Ali Ferruh Bey‟in Fransa‟dan yazdığı eskrim konulu bir makaledir.

54 Bilek, a.g.e., s.75.

50 Ġlk spor dergisi ise Burhan Felek‟in 28 Eylül 1910 tarihinde çıkardığı “Futbol”dur. Bir sene sonra, 1911‟de Selim Sırrı Tarcan tarafından yayınlanan “Terbiye ve Oyun” ve 1913‟te Cem‟i Bey‟in çıkardığı “Ġdman” dergileri yayın hayatına baĢlamıĢtır. 1919 yılında Çelebizade Said Tevfik Bey tarafından yayınlanan “Spor Alemi” adlı dergi, 10 yıl boyunca yayın hayatına devam eder. 1926 yılında ise Refik Osman Bey, spor konulu bir mizah dergisi olan “Gol”ü yayın hayatına sokar. Mizahın temeli eleĢtiridir ve eleĢtiriler git gide sertleĢir. En sonunda 25 Mayıs 1926 tarihli Gol dergisinde yayınlanan “Yağma Hasan‟ın Böreği” baĢlıklı yazısı nedeniyle Refik Osman Bey, Türkiye Ġdman Cemiyetleri Ġttifakı tarafından yaĢam boyu futbol boykotu cezasına çarptırılır ve mahkemeye verilir. Türk basınında ilk kez bir spor dergisi ve spor yazarı mahkemeye düĢmüĢ olur.55

Dönemin en çok akılda kalan iki dergisi Talat Mithat Bey‟in 1929 yılında çıkardığı “Türk Spor” ve 1937 yılında çıkan “Kırmızı-Beyaz” olmuĢtur. Bu tarihlerde gazeteci ve sporcuların bazen tek baĢlarına bazen ise bir araya gelerek çıkardıkları spor dergilerine de rastlanmaktadır. 1950‟lere kadar gazetelerde ise spora ayrılmıĢ sayfalar görülmemektedir. Eylül 1951‟de futbolda profesyonelliğin ilk yönetmeliği yürürlüğe girince, gazete binalarına da spor profesyonelleri girer. Artık bu dönemde gazetede yer alacak spor yazısı için bir olay olması beklenmemektedir. Zira gazetelerin spor sayfaları vardır ve profesyonel futbol sayesinde de her gün yayınlanacak haberler çıkarılabilmektedir.

“Türkiye‟de futbolun profesyonel olması ve hele „gazetelerin tirajını ben arttırdım‟ diyerek haklı olarak kendine gurur payı çıkaran Futbol Federasyonu Eski BaĢkanı, rahmetli Orhan ġeref Apak‟ın Türkiye liglerini kurması ile spor gazeteciliği gerçekten tiraj konusu oldu.”56

Yani bir bakıma gazetelere sporun girmesi futbol sayesinde olmuĢtur.57

Gazete sayfalarına sporun dahil olmasından bir süre sonra spora ayrılan kısımların büyük bir ilgi çektiği görülür. Hatta güreĢ, atletizm, eskrim ama hiç

55 (Çevrimiçi): http://www.botav.org/spor/ , 15.Nisan.2010. 56 Cem Atabeyoğlu, Türkiye’de Spor Yazarlığının 100. Yılı (1891-1991), Ġstanbul, A&B Kitapçılık ve Dağıtımcılık, 1991, s.11. 57 Can Kozanoğlu, Türkiye’de Futbol: Bu Maçı Alıcaz!, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2002, s.174.

51 kuĢkusuz en çok da futbol haberlerinden oluĢan spor sayfalarını takip etmek için gazete alanların olduğu fark edilince, gazetelerin spor servisleri geniĢler. 1960‟ların sonunda gazete sayfaları renk kazanırken, spora da renkli sayfalar ayrılır. 1970‟lerde ise spor dergiciliği büyük bir krize doğru yol alırken, gazeteler aynı alanda bir altın madeni bulmanın sevinci içindedirler. Spor servisleri büyür, gazetelerde kapladıkları alan ise artar.58

1970‟li yıllar Türkiye‟de futbolun hareketlilik kazandığı ve iyiden iyiye yaygınlaĢtığı yıllardır. Özellikle Anadolu‟da birçok futbol kulübünün bu yıllarda kurulduğu (aynı Ģehrin kulüplerinin birleĢtiği) görülür. Futboldaki bu hareketlilik ve futbola duyulan ilgi, dönemin günlük gazetelerinin futbola diğer spor branĢlarına kıyasla daha geniĢ yer vermeye baĢlamasına neden olur. Gazeteler, futbol karĢılaĢmaları ve futbol takımları hakkında daha ayrıntılı bilgileri okuyucularına aktarır. Buna bağlı olarak, gazetelerin spor servislerinde futbolu takip eden muhabir sayısı, çoğunluk olmayı sürdürmüĢtür.59

1980‟li yıllar, yazılı spor basınında bir dönemim baĢlangıcı olmuĢtur. Artık yazılı basın ağırlıklı olarak futbola dönmüĢtür. Gazeteler, futbol karĢılaĢmalarının yapıldığı hafta sonlarında spor sayfalarının sayısını arttırmaya baĢlamıĢtır. Bunun temel nedeni, spora, daha doğrusu futbola olan ilgiyi iyi değerlendirip tirajlarını arttırmaktır. Gazetelerin hedef kitlesi futbol severler olunca doğal olarak en çok taraftara sahip takımlar olan BeĢiktaĢ, Galatasaray ve Fenerbahçe, spor sayfalarında en çok yer alan ekipler olmuĢlardır. Bu anlayıĢın bir parçası olarak gazeteler, bu kulüplerin, renkli posterlerini, bayraklarını, yıldız futbolcuların karton veya bez bebeklerini, takım posterlerinin yer aldığı fikstürleri okuyucularına dağıtmıĢlardır. Her türlü ekonomik sıkıntılarına karĢın spor dergileri bu dönemde yayın hayatlarına devam etmiĢlerdir.60

1980‟li yılların ikinci yarısından itibaren hem Türkiye‟de hem basında hem de spor basınında büyük değiĢiklikler yaĢanmaya baĢlar. Ülkenin Özal döneminde serbest piyasa ekonomisine geçiĢi pek çok Ģeyi değiĢtirir. Artık bir çok Ģey “para”ya

58 a.y. 59 Büyükbaykal, a.g.e., s.47. 60 a.g.e., s.48.

52 endekslidir. Basın, ellerinde büyük sermayeler olan patronların eline geçmiĢ ve ticari iĢletmelere dönüĢmüĢlerdir. Ne de olsa basın iĢletmeleri, “…diğer bütün iĢletmeler gibi kar elde etmek amacıyla kurulmuĢ iĢletmelerdir. Basın iĢletmeleri , diğer iĢletmelere göre bir takım farklar gösterse de, temel noktalarda diğer iĢletmelerle aynı özellikleri taĢımaktadır.”61

“1980‟li yıllarda Türkiye‟nin serbest piyasa ekonomisine geçiĢine paralel olarak siyasi, kültürel, ekonomik ve toplumsal hayatın özellikleri değiĢime uğramıĢ ve bu durum Türk yazılı basınına da etki etmiĢtir. Gazeteciliği meslek olarak yapmayan ve büyük sermayeleri ellerinde bulunduran patronlar, basın kuruluĢlarını ticari iĢletmelere döndürmüĢler ve daha çok kar etmek için çaba göstermiĢlerdir. Bu durum, parlak dönemini yaĢayan spor basınına farklı açılardan yansımıĢtır. Gazetelerin spor sayfalarının renkli, fotoğraflı, etkileyici bir içerikle büyük ilgi toplamasının yanı sıra spor yazarları sorumluluk bilinciyle ve ölçülü bir biçimde hareket etmiĢlerdir. 22 Nisan 1985‟te, Ġzmir‟de „Yeni Asır‟ı çıkartan Bilgin Grubu, Ġstanbul‟da Sabah Gazetesi‟ni yayınlamaya baĢlamıĢtır. ÇıkıĢıyla birlikte spor/futbol haber dağılımı, en az 3 tam sayfadan 6-8 sayfaya kadar çıkmıĢtır.”62

Sabah gazetesinin ileri teknolojiyle yayınlanmaya baĢlaması basında bir çok Ģeyi değiĢtirecektir. Bilgisayar sistemiyle hazırlanan bu gazete, baskı sistemleri için çok önemli bir değiĢim ve geliĢimdir. Hazırlanan sayfanın mizanpajını bir ekranda görebilmekte, örnek olarak denemeler alınabilmektedir. Böylece pikaj ve montaj da ortadan kalkmıĢtır. Sonuç olarak bu sayede zaman, emek ve iĢ gücü anlamında tasarruf sağlanmıĢ, maliyet ise oldukça düĢmüĢtür. Bilgisayar teknolojisinin basın dünyasına girmesiyle birlikte giderler neredeyse minimuma inmiĢtir.

Kurulum aĢamasında maliyeti yüzünden (o döneme göre 1.5-2 milyon dolar) “yapılmalı mı yapılmamalı mı?” diye üzerine çok düĢünülse de devir Özal devridir. Elbette ki para sorun olmayacaktır. Güngör Mengi‟ye göre bu dönemde gazeteler böylesi maliyetlerin altından kalkacak fonlar yaratabilmenin uzağındadır.63

61 Doç.Dr. Semra Atılgan, Basın İşletmeciliği, Beta Yayınevi, Ġstanbul, 1999, s.28. 62 Büyükbaykal, a.g.e., s.48. 63 Güngör Mengi, “Türk Basınında Teknolojik GeliĢmeler”, İletişim Olayları ve Türk Basınının Sorunları, Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, Aralık 1984, Ġstanbul, s.176.

53 Yaratılması gereken fonlar, dönemin baĢbakanı Özal aracılığıyla yaratılır. Böylece Türk basınında yeni basım sistemleri kullanılmaya baĢlanmıĢ olur.

Sabah gazetesi yaptığı bu değiĢimle büyük ilgi görür. Sadece makina ve teknoloji anlamında değildir bu değiĢiklik. Genel yayın yönetmeni olarak dönemin asparagas haberleriyle büyük bir çıkıĢ yakalayan Tan gazetesinin genel yayın müdürü Rahmi Turan getirilir. Böylece Türk basınında magazinleĢme çağı da baĢlamıĢ olur. Önceleri bu “magazinleĢme” Bab-ı Ali kökenliler tarafından yadırgansa da halk büyük ilgi göstermiĢtir ve magazin, cinsellik, saldırganlık satmaktadır.

Basında gelinen bu durum spor sayfalarına da yansımaya baĢlar. Popüler kültürün en önemli öğelerinden futbol, spor sayfalarında diğer spor branĢlarına yer bırakmamacasına öne geçer.

Toplum, 12 Eylül‟ün ardından üzerindeki baskıyı artık futbolla atmaktadır. Futbolla ilgili haberler ve yazılar artık akılcılıktan çok duygusallığı ön plana çıkarır ve okuyucu kitlesi tarafından rağbet görür.

Spor sayfalarında futbolun, diğer sporlara karĢı kapladığı alanla ilgili olarak, 2007 ve 2010 yıllarında Fanatik, Fotomaç, Cumhuriyet, Zaman ve Hürriyet gazeteleri üzerine yaptığımız araĢtırma bu keskin ayrımı net bir Ģekilde gözler önüne sermektedir. Özellikle “spor” gazeteleri olarak adlandırılan Fotomaç ve Fanatik gazetelerinin yaygın gazetelere oranla daha az spor haberi aktarması ise düĢündürücüdür:

54 Fanatik Gazetesi 13-19 Mayıs 2007

Diğer Sporlara Ait Haberleri 4%

Futbol Haberleri Diğer Sporlara Ait Haberleri

Futbol Haberleri 96%

Tablo 2: 13-19 Mayıs 2007 tarihleri arasında incelenen Fanatik Gazetesi‟nde futbol haberlerinin diğer haberlere oranı.

Cumhuriyet Gazetesi 13-19 Mayıs 2007

Diğer Sporlara Ait Haberleri 25%

Futbol Haberleri Diğer Sporlara Ait Haberleri

Futbol Haberleri 75%

Tablo 3: 13-19 Mayıs 2007 tarihleri arasında incelenen Cumhuriyet Gazetesi‟nde futbol haberlerinin diğer haberlere oranı.

55 Zaman Gazetesi 13-19 Mayıs 2007

Diğer Sporlara Ait Haberleri 19%

Futbol Haberleri Diğer Sporlara Ait Haberleri

Futbol Haberleri 81%

Tablo 4: 13-19 Mayıs 2007 tarihleri arasında incelenen Zaman Gazetesi‟nde futbol haberlerinin diğer haberlere oranı.

Fotomaç Gazetesi 19-25 Nisan 2010

Diğer Sporlara Ait Haberleri 3%

Futbol Haberleri Diğer Sporlara Ait Haberleri

Futbol Haberleri 97%

Tablo 5: 19-25 Nisan 2010 tarihleri arasında incelenen Fotomaç Gazetesi‟nde futbol haberlerinin diğer haberlere oranı.

56 Cumhuriyet Gazetesi 19-25 Nisan 2010

Diğer Sporlara Ait Haberleri 22%

Futbol Haberleri Diğer Sporlara Ait Haberleri

Futbol Haberleri 78%

Tablo 6: 19-25 Nisan 2010 tarihleri arasında incelenen Cumhuriyet Gazetesi‟nde futbol haberlerinin diğer haberlere oranı.

Hürriyet Gazetesi 19-25 Nisan 2010

Diğer Sporlara Ait Haberleri 16%

Futbol Haberleri Diğer Sporlara Ait Haberleri

Futbol Haberleri 84%

Tablo 7: 19-25 Nisan 2010 tarihleri arasında incelenen Hürriyet Gazetesi‟nde futbol haberlerinin diğer haberlere oranı.

57 Yukarıdaki tablolarda da görüldüğü üzere günümüz yazılı spor basınında, spor branĢları arasında adeta bir uçurum vardır. Özellikle spor gazetelerinde diğer sporlara çok az yer verilmektedir. Tüm basında olduğu gibi bu gazetelerde de ön plandaki spor futboldur. Diğer sporlara ayırılan alan, spor gazetelerinde %4‟ü geçmemektedir.

Diğer spor branĢlarına en çok yer veren gazete olan Cumhuriyet‟te ise futbolun kapladığı alan 2007 yılında %75‟ken, 2010 yılında bu rakamın %78 gibi bir rakama geldiğini görmekteyiz. Yaygın basının diğer temsilcileri Zaman ve Hürriyet‟te ise diğer sporlara ayrılan alanın %15‟i geçtiği fakat %20‟ye bile ulaĢamadığı tespit edilmiĢtir.

Bu verilere dayanarak artık günümüz basınında “spor gazeteciliği”nin yerini “futbol gazeteciliği” aldığını söylemek yanlıĢ olmayacaktır.

2.2. YAZILI SPOR BASININDA FUTBOL HABERCĠLĠĞĠ VE TAKIM YAZARLARI

1980 ve sonrasında spor sayfalarında görülen köklü değiĢimin ardından spor muhabirlerinin de iĢ tanımları giderek değiĢmeye baĢlar. Diğer sporlardan hatta futboldan bile çok fazla anlamaları gerekmemektedir. Zira bu görev artık konunun “uzmanlarına” yani eski futbolculara, hakemlere hatta kulüplerine yakınlığıyla bilinen sanatçılara kalmıĢtır. Artık muhabirler takımla gezen, kulüp binalarının önünden ayrılmayan, futbolculardan haber kapmak için neredeyse evlerinin önünde yatan birer “ulak” olmuĢlardır.

Toplumun gösterdiği ilgi doğrultusunda spor basını artık futbol basını olmaya baĢlamıĢtır. Spor muhabirleri ise futbol muhabiri olmuĢlardır. Futbola olan ilgi o kadar büyüktür ki artık futbol takipçileri daha farklı bilgiler öğrenmek, bilmediklerini bilmek, maçlar dıĢında futbolcuların özel hayatlarını da görmek istemektedirler. Bu durum hem futbol muhabirlerinin kulüp ve futbolcuların daha fazla içine girmelerine hem de futbol basınının daha da magazinleĢmesine neden olur.

58 Futbol muhabirlerinin kulüpler ve futbolcuların içine girmesi çift yönlü bir fayda sağlar. Muhabir, dolayısıyla gazeteler, artık futbol hakkında daha detaylı ve farklı haberler yapmaya baĢlarken futbolcu da basında yer almanın getirdiği popülerlikten faydalanmaya baĢlar.

Futbolcu-yönetici ve muhabir arasındaki bu iliĢki kimi zaman dıĢarıya sansasyonel haberlerin sızmasına neden olur. Teknik direktörle ya da baĢka bir topçuyla soyunma odasında kavga eden bir futbolcu, oynadığı takımda mutsuz olan ve transfer olmak isteyen bir futbolcu tanıdığı muhabirler aracılığıyla kulüp içinde kalması gereken bu özel durumları kamuoyuna taĢır hale geldi. Günümüzde de kulüplerin basına karĢı kapalı olmalarının bir nedeni de aslında budur ve Sabah Gazetesi spor yazarı Gürcan Bilgiç bu durumu “basına kapalı olmak kulüplere fayda yerine zarar sağlamaktadır ama bu kapalılık dönemi öncesinde basın da durumu kötüye kullanmıĢtır.” Ģeklinde yorumlar. Fakat kulüpten sızdırılan bu haberler 1990‟larda baĢarı olarak görülür, muhabirlerin müdürleri ve haberin ulaĢtığı kitle beğeniyle takip edilir.

Ġlerleyen yıllarda futbol muhabirleri bu sıkı birliktelik sonucunda yavaĢ yavaĢ görev aldıkları kulübün muhabirlerine dönüĢmeye baĢlarlar. Kulüpten haber alabilmek için önemli zaman ve mesai harcayan muhabirler artık neredeyse kulübün bir parçası hatta temsilcisi haline gelmiĢlerdir. Birçok muhabir zaten tuttukları takımı takip etmekteydi fakat iĢ vesilesiyle tutmadığı takımı takip etmek durumunda kalan muhabirlerin de futbolcularla zaman harcaya harcaya, deplasmanlara gide gele o takıma sempati duymaya baĢladıkları hatta o kulübü tutmaya baĢladıkları da bilinmektedir.

“Gazeteciliğin temel ilkelerinden biri, haber ile yorum arasında belirgin bir ayrımın çizilmesi ve bunların karıĢtırılmasının önlenmesidir. Haber, gerçeklere ve verilere dayalı bilgilendirmedir. Buna karĢılık, yorum ise yazarın, yayımlayanın veya yayın Ģirketlerinin düĢüncelerini, inançlarını, kiĢisel yargılarını içerir. Haber yayını, gerçeklere dayandırılmalı

59 ve doğruluğu kanıtlanır olmalıdır. Yorumlar, genel düĢünceler veya günlük olaylar üzerinde yapılabilir. Yorum, sübjektif olduğundan doğruluğu üzerinde eleĢtiri yapılamaz.”64

Kulüplerden sorumlu olan muhabirlerin dıĢarıya bilgi sızdırmaları sonucunda durum farklı bir boyut aldı. Artık yöneticiler de olaya dahil oluyor, futbolculara kısıtlamalar getiriyor hatta hangi haberin yazılıp yazılmaması gerektiği konusunda muhabirleri yönlendirmeye çalıĢıyorlardı. Yöneticilerin basın ve muhabirler üzerinde söz sahibi olmalarının en büyük nedenlerinden biri de muhabirlerin müdürleri hatta medya patronları ile olan iliĢkileriydi. Kulüp yöneticilerinin zaman zaman bazı muhabirleri tesislerinde görmek istememeleri sonucu gazetelerin rahatsızlık veren muhabiri değiĢtirdiği görülmüĢtür. ġüphesiz ki bu rahatsızlık, kamuoyuna yansımaması gereken bir olayı muhabirin haber yapmasından kaynaklanmaktadır.

“Sporun ve özelde futbolun endüstrileĢmesi ile birlikte, kulüp yöneticilerinin profilinin değiĢtiği gözlemlenmektedir. Farklı ticaret kollarında zenginleĢen ve nüfuz alanını geniĢleten ekonomik olarak üst sınıfa mensup isimlerin, hızla kulüplerin idari kadroları arasına girerek, yeni kazanç iliĢkileri içerisine girdikleri görülmüĢtür. Medya patronları dıĢında medyanın göz önünde olan isimlerinden bazılarının üç büyük futbol kulübünün yönetici kadroları arasında zaman zaman sivrilmesi rastlantı değildir.”65

Bu baskı ortamında muhabirlerin objektif ve tarafsız haber üretmeleri pek de mümkün sayılmaz. Dolayısıyla takım muhabirlerinin ürettikleri haberler genelde yönlendirilmiĢ, zaman zaman misenformasyona ya da dezenformasyona uğramıĢ

64 Oya Tokgöz, Temel Gazetecilik, 5. bs., Ankara, Ġmge Kitabevi, ġubat 2003, s.99. 65 G.Gürkan Öztan, “Türkiye‟de Futbol ve Sınıf Bilinci”, (Çevrimiçi), http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=4760 , 17 Mart 2010.

60 bunun sonucu olarak da tarafsızlıktan ve doğrulardan uzak olmaya baĢlamıĢtır.

Bu süreç sonunda gazetelerde takım yazarlığı olgusu iyiden iyiye gözle görülür hale gelmiĢtir. Artık BeĢiktaĢ‟ı BeĢiktaĢlı, Galatasaray‟ı Galatasaraylı, Fenerbahçe‟yi ise Fenerbahçeli bir yazar kaleme almaktadır. Bu da aslında basının asli görevlerinden biri olan “objektif olmak” kuralının çiğnenmesine neden olmaktadır. Çünkü bu yazarların gazetelerde yer almasının baĢlıca sebebi popülist yaklaĢımlarıdır ve bu yaklaĢımda objektifliğe yer yoktur. Her yazar hitap ettiği kesimi tatmin etmek durumundadır. Fenerbahçeli bir yazarın BeĢiktaĢ‟ı savunması olağan bir durum değildir ve farklı takımı tutan bir yazarın yine farklı bir takımı savunması bile, savunduğu takımı destekleyenlerin tepkisini çekebilecek hale gelmiĢtir.

“Spor yazarlarının büyük kısmı alenen kulüp yazarları, hatta amigo olarak hareket etmektedirler. Bilgilendirme, spor sevgisi ve spor kültürü aĢılama, yorumlarda objektivite gibi kriterlerin ön planda olması gerekirken, tam aksine kulüpçülük ve kulübün menfaatleri doğrultusunda hareket etmek. ĠĢ o kadar ileri boyutlara götürüldü ki, bir çok spor yazarı için önemli olan taraftar olduğu kulübün menfaatleri, onların yazı ve yorumlarında haklı-haksız, güzel-çirkin, doğru-yanlıĢ olarak değerlendirmenin tek kriteri kendi kulüpleri lehine veya aleyhine olmasıdır.”66

Takım yazarları, sonuç olarak kendi takımlarına zamanında hizmet etmiĢ futbolcular, eski yöneticiler, kulüplerine yakınlıklarıyla tanınan sanatçılar hatta bazen tuttuğu takımı açık bir Ģekilde belirten gazetecilerden oluĢur. Bu yazarlar genelde olaylara duygusal yaklaĢır ve kendi kitlelerini tatmin etmeyi görev bilirler. Fakat bunlarla beraber tuttukları takımı belli etmeyen, etse de tarafsızlığını bozmayan

66 Büyükbaykal, a.g.e., s.52.

61 yazarlardan da söz etmek mümkündür.

“Murat Kosova, Tanıl Bora, Mehmet Demirkol ve Atlan Tanrıkulu benzeri yazarlar geçmiĢte futbol oynadıkları için değil, küresel arenada endüstriyel futbolu ve sıklıkla da diğer bir çok sporu da takip edebildikleri için yazılarını analitik bir platformda neden-sonuç iliĢkileri üzerine oturtabiliyorlar.”67

Tüm bu tarafsız ve objektif yazarlara rağmen basının endüstriyelleĢmesi sonucunda, tiraj kaygısına bağlı olarak, günümüz “futbol” medyasında üç büyük Ġstanbul kulübü ve dolayısıyla bu kulüplerin yazarları ön plana çıkmıĢlardır. GeçmiĢ zamanda kazandığı baĢarılar ve taraftarları, Ġstanbul kulüpleri kadar olmasa da ülkenin geneline yayılmıĢ olan tek Anadolu kulübü Trabzonspor da diğer kulüplere oranla daha az da olsa basında kendine ait bir yer alabilmiĢtir. Bu dört kulüp dıĢında kalan takımlarsa ortak bir alana sıkıĢtırılmıĢ ya da kimi zaman basında hiç yer alamamaktadır.

Sabah Gazetesi Spor Müdürü Emrah Kayalıoğlu ile yaptığımız mülakatta kendisi de önceliğin BeĢiktaĢ, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor‟da olmasını tamamen arz-talep iliĢkisine bağlıyor. Bununla beraber bugün medyanın içinde bulunduğu ekonomik Ģartları da göz önüne aldığımızda, Anadolu kulüplerini takip edebilmeleri için muhabir de istihdam edemediklerini dolayısıyla günlük haberlere ulaĢamadıklarını belirtiyor. Bunun yerine çok önemli bir olay olduğunda bölge muhabirlerinden yardım talebinde bulunduklarını ekliyor.

Medyanın ve yazılı basının günümüzde geldiği en sıkıntılı noktalardan biri de haber değeri taĢıyan-taĢımayan olaya nasıl ve kimin karar verdiğidir. Eğer bu

67 Murat YeĢildere, “Futbol ve Para”, Karizma Dergisi, Sayı:11, TimaĢ Yayınları, Ġstanbul, Temmuz- Ağustos-Eylül 2002, s.41.

62 değerlendirme yapılırken “hitap edilen kitle”ye, yani tiraja, yani ekonomik çıkarlara göre kararlar veriliyorsa zaten spor ve futbol bağlamında baktığımızda, taraftar oranı %11 olan Anadolu kulüplerinin basında yer alma Ģansı çok azalmaktadır.

Bu çalıĢmaya baĢlamadan önce pek çok futbol taraftarının, Anadolu kulüplerinin basında daha az yer almasının iki temel nedeni olduğuna inandığını düĢünüyordum. Bunlardan biri arz-talep mekanizması ya da kaba tabirle “taraftar sayısı”, bir diğeri ise baĢarı. Anadolu kulüplerinin geçmiĢte de baĢarıları olduğu aĢikardır. Hatta Avrupa kupalarında BeĢiktaĢ, Fenerbahçe ve Trabzonspor‟dan daha baĢarılı olmuĢ, bugünkü adı UEFA Avrupa Ligi olan Fuar ġehirleri Kupası‟nda yarı final oynamıĢ Göztepespor‟u unutmamak gerekir. Fakat özellikle son 20 yılda bazı Anadolu kulüplerinin lig yarıĢında da zirveyi zorladığını söyleyebiliriz. Kocaelispor, Bursaspor, Gençlerbirliği ve Sivasspor ligde Ģampiyonluğa en çok yaklaĢan ekiplerdir ve 2009-2010 sezonunda Bursaspor bunu baĢarabilmiĢ yani sezonu Ģampiyon tamamlayabilmiĢtir. Daha önce Ģampiyonluk kazanan ilk takım Trabzonspor olmasına karĢın bu noktada ülke futbolunun Ģartları göz önüne alındığında, futbolun “endüstriyelleĢmesi” sonrası bunu baĢaran bir Anadolu kulübü olmamıĢtır ve futbol otoriteleri ve futbolseverler de Anadolu‟dan bir kez daha Ģampiyon çıkmasına adeta “mucize” gözüyle bakmaktadır. Bursaspor‟un Ģampiyonluğu Türk futbolunda bir devrim olarak nitelendirildi. Artık pek çok Ģeyin değiĢebileceği ve yine ligimizde pek çok Ģeyin mümkün olabileceği konuĢuldu. Peki basının kulüplere bakıĢ açısı değiĢebilir miydi? Bursaspor‟un Ģampiyonluğunun ardından basın, Bursaspor‟a ve Anadolu kulüplerine daha fazla yer ayırır mıydı? Bu soruyu hem Anadolu kulüplerinin taraftarlarına hem de üç büyük Ġstanbul kulübünün taraftarlarına yönelttik.

Anadolu kulüplerini seçerken, gerçek taraftar kitlesi oluĢmuĢ, yani tuttuğu takımdan baĢkasını desteklemeyen, takımına ekonomik olarak da katkı sağlayan (lisanslı ürün, kombine gibi) taraftarları olan kulüpler olmasına dikkat ettik. Sonuç olarak, futbol camiasında güçlü taraftar topluluklarıyla tanınan KarĢıyaka, Bursaspor ve EskiĢehirspor anketimiz için uygun görüldü. Belirlenen kulüplerin maçlarından önce stadyum çevresinde (-KarĢıyaka mücadelesi, Süper Lig‟e çıkmak için oynan bir play-off maçı olduğu için tarafsız saha Ali Sami Yen Stadyumu‟nda

63 yapılmıĢtır) 100 adet taraftara aynı soru yöneltildi: “Bursaspor‟un Ģampiyonluğunun ardından, basının Bursaspor‟a ve Anadolu kulüplerine daha fazla yer ayıracağını düĢünüyor musunuz?”

TARAFTAR TARİH YER MÜSABAKA EVET HAYIR

BEŞİKTAŞ 21.08.2010 İSTANBUL BJK - İBB 64% 36%

FENERBAHÇE 19.09.2010 İSTANBUL FB - BJK 58% 42%

GALATASARAY 13.09.2010 İSTANBUL GS - G.ANTEP 66% 34%

KARŞIYAKA 20.05.2010 İSTANBUL KONYA - KARŞIYAKA 32% 68%

BURSASPOR 13.11.2010 BURSA BURSA - TRABZON 47% 53%

ESKİŞEHİRSPOR 26.11.2010 ESKİŞEHİR ESK - MANİSA 29% 71%

Tablo 8: “Bursaspor‟un Ģampiyonluğunun ardından, basının Bursaspor‟a ve Anadolu kulüplerine daha fazla yer ayıracağını düĢünüyor musunuz?” sorusuna taraftarların verdikleri cevaplar.

Ortaya çıkan sonuçlar, Anadolu kulüplerinin taraftarlarının çok büyük bir değiĢim olmayacağına ve yine basında çok fazla yer alamayacaklarını düĢündüklerini gösteriyor. Bursaspor taraftarlarınınsa, %50‟nin altında kalmakla beraber, Ģampiyon olmanın getirdiği avantajla bu konuya biraz daha iyimser yaklaĢtıklarını ortaya koymaktadır. Üç Anadolu kulübünün taraftarlarının ortalaması alındığında, futbolseverlerin %64‟ünün, Bursaspor‟un Ģampiyonluğunun hiçbir Ģeyi değiĢtirmeyeceğini düĢündüğünü görmekteyiz.

Üç büyük Ġstanbul kulübünün taraftarlarına baktığımızdaysa bambaĢka bir tabloyla karĢılaĢıyoruz. Anadolu kulüplerinin taraftarlarının aksine, Bursaspor‟un Ģampiyonluğunun ardından bu kulüplerin basında daha fazla yer alacaklarına inananların oranı %63. Yani Anadolu kulüplerinin değiĢim olmayacağını savunan taraftarları kadar, değiĢim olacağına inanan üç büyük destekçisi var.

64 Bu sonuç aslında yıllardan beri yaygın medyada beklediği ve istediği yeri bulamayan Anadolu kulübü taraftarlarının duygusal reaksiyonu mu? Yoksa yapılmaz denileni yapan Bursaspor sayesinde, Anadolu kulüplerine saygı duyarak, hak ettikleri yeri almaları gerektiğini düĢünen üç büyüklerin destekçilerinin duygusal bir yaklaĢımı mı? Bana kalırsa her ikisi de.

Anket sorumuzu, spor basınını yakından takip ettiğini düĢündüğümüz futbolseverlere, üstelikte maçlara giderek bir futbol müsabakasının parçası olan taraftarlara sormuĢtuk. Aynı soruyu bir de günün herhangi bir saatinde, herhangi bir Ģey için sokakta bulunan, futbolu veya spor basınını takip edip etmediğini bilmediğimiz rast gele insanlara sorduk:

11.09.2010 - İSTİKLAL CADDESİ

HAYIR 22%

EVET HAYIR

EVET 78%

Tablo 9: “Bursaspor‟un Ģampiyonluğunun ardından, basının Bursaspor‟a ve Anadolu kulüplerine daha fazla yer ayıracağını düĢünüyor musunuz?” sorusuna rast gele seçilen insanların verdikleri cevaplar.

65 Çıkan sonuç futbol taraftarlarına yapılan ankete göre çok daha farklıydı. Sokaktaki insan %78 oranında bir değiĢim olacağına inanıyordu. Elbette ki spor basınını futbolseverler kadar takip etmiyor olabilirler fakat ortada bir baĢarı olduğunu ve bunun basında mutlaka bir yankı bulacağını düĢünmeleri aslında hiç anormal değil.

Sonuç olarak futbol taraftarlarının olaya daha olumsuz bakmalarının nedeni belki de spor basınını yıllarca takip etmeleri olabilir. Sorunun muhatabı olan Bursaspor ve Anadolu kulübü taraftarlarının daha gerçekçi bir yaklaĢımda bulunduklarını, üç büyükler ve sokaktaki insanınsa daha çok “olması gereken bu” Ģeklinde bir yaklaĢımı olduğunu düĢünebiliriz. Sonuçta haklı çıkan Bursaspor ve Anadolu kulüpleri taraftarları olmuĢtur. Anadolu kulüplerinin yakaladıkları baĢarılara rağmen basının, taraftar sayısı yani tiraj kaygısı nedeniyle takımlara ayırdıkları alanlar konusunda bir değiĢim olmadığını, sadece Anadolu kulüplerine genel olarak ayrılan bölgeye dahil olmak üzere Bursaspor‟a daha geniĢ bir yer verildiğini görmekteyiz.

3. TÜRKĠYE‟DEKĠ YAZILI SPOR BASININDA KULÜP AYRIMCILIĞINI ANLAMAK ĠÇĠN FOTOMAÇ, HÜRRĠYET ve CUMHURĠYET GAZETELERĠNĠN ĠNCELENMESĠ

Dergiler, kitaplar, gazeteler, radyo ve televizyonlar yani yazılı, görsel ve iĢitsel tüm basın medyayı oluĢturmaktadır. Medya, insanların çok küçük yaĢlardan itibaren, bazen farkında olarak bazen de farkında olmaksızın fikirlerini, davranıĢlarını ve hayata bakıĢ açılarını derinlemesine etkiler. Bu etkileĢim sürecini hayatın her kısmında görebildiğimiz gibi spor alanında da gözlemleyebiliriz. Yaptığımız niceliksel ve niteliksel araĢtırmada görüyoruz ki spor haberlerinde en çok yeri futbol kaplamaktadır. Yani yazılı basında yapılan kulüp ayrımcılığı aynı zamanda spor dalları arasında da futbol lehine yapılmaktadır. Bunun en büyük nedeni basının ilgi çeken haberleri ön plana çıkarması ve daha fazla yer vermesidir. Olağan dıĢı durumlar olmadıkça diğer spor haberleri futbol haberlerinin önüne geçemez veya

66 Anadolu kulüpleri, üç büyüklerden daha fazla yer kaplayamaz. Bugün ulusal gazetelerimizin spor sayfalarının büyük bölümünü futbol haberleri kaplamaktadır. Yaptığımız araĢtırmada futbol haberlerinin diğer spor haberlerine oranının genelde %90‟lar civarında olduğunu saptamıĢ bulunmaktayız. Gazeteye basılan futbol haberlerinde ise üç büyüklere ayrılan bölümün %60‟ların altına inmediğini görmekteyiz. 18 kulüple oynanan Türkiye Süper Lig‟inde, geriye kalan 15 kulübe ve alt liglerde oynayan onlarca kulübe ise %40 civarında bir bölüm kalıyor ki bunun da birçoğu genelde maç sonuçları veya transfer, istifa, futbolda Ģiddet gibi “zorunluluktan” verilen “önemli” haberler oluyor.

Spor medyasında yer alan birçok kiĢiye göre bu durumun baĢlıca nedeni tiraj kaygısı. Gazetelerin rekabet ortamı içerisinde önceliği, tirajlarını arttırmak. Dolayısıyla en çok satacak ve okunacak haberlere daha geniĢ yer veriliyor. Sonuçta ticari birer kuruluĢ olan gazeteler kar amaçlı hareket ettiklerinden dolayı toplumun çoğunluğuna yöneliyorlar. Bu da Türkiye ve Türk futbolu göz önüne alındığı zaman üç büyükler ve üç büyüklerin sahip olduğu geniĢ taraftar kitlesi oluyor. Basının gösterdiği bu yoğun ilgi ve üç büyüklerin manĢetlerden düĢmemesi reklam ve sponsor anlaĢmalarına da yansıyor ve Anadolu kulüpleriyle aralarındaki ekonomik uçurum bir türlü kapanmıyor.

Anadolu kulüpleriyle ilgili ayrımın ufak ölçekli bir örneğini üç büyükler arasında da gözlemleyebiliriz. Yapılan gazete incelemesinde, üç büyükler içinde en çok Fenerbahçe haberlerinin yer aldığını görmekteyiz. Bu durumun nedeni de yine Anadolu kulüpleri-üç büyük Ġstanbul kulübü ayrımı ile aynıdır. Yapılan araĢtırmalara göre en çok taraftara sahip kulüp Fenerbahçe olmamasına rağmen, Sabah Gazetesi Spor Müdürü Emrah Kayalıoğlu‟na göre en çok satıĢ Fenerbahçe taraftarına yapılıyor. Fenerbahçe‟nin Ģampiyonluk, transfer veya Avrupa kupalarında aldığı baĢarının ertesinde gazete satıĢlarında hissedilir bir artma oluyor. Dolayısıyla basının hedef kitle ayrımında Fenerbahçe‟yi ilk sıraya oturttuğunu söyleyebiliriz. Toplumun, basının bu ayrımı yapması konusunda bilinçli olmamasının beraberinde gerçekdıĢı söylemler getirdiğini de gözlemleyebiliriz. Bir gazetenin Fenerbahçe ile ilgili olumlu ve bol haber yapması, diğer takımları destekleyen taraftarların tepkisini çekmektedir. Gazetenin spor müdürünün Fenerbahçeli olduğu, yanlı yayın yaptığı gibi söylemler,

67 taraftarların sosyal paylaĢım ortamlarında sıkça dile getirilmektedir. Halbuki iĢin özü tamamen ticaridir. Buradan yola çıkarak gazetelerin okuyuculara istedikleri haberi verdiğini söyleyebiliriz. Bu noktada bambaĢka bir tartıĢmaya girilebilir; Gazeteler insanlara istedikleri haberleri mi vermeli yoksa okumaları gereken haberleri mi vermeli? Ġnsanların okuması gereken haberlere kimler karar vermeli? ġu anki sisteme döndüğümüzde ise basının, ticari kaygıları ön planda tutup, halka istediği ürünü, haberi sunduğunu görmekteyiz.

Türkiye‟deki yazılı spor basınında kulüp ayrımcılığını ortaya koymak için bir spor gazetesi olan Fotomaç, kitle gazetesi olan Hürriyet ve fikir gazetesi olan Cumhuriyet gazetelerinin spor sayfaları bir haftalık süreyle incelemeye alınmıĢtır. Spor sayfalarında futbol dünyasıyla ilgili bütün haberler, fotoğraflar ve değerlendirmeler araĢtırmaya dahil edilmiĢtir. ÇalıĢma kapsamında yapılan hesaplamalara reklam verilen alanlar ve sporla ilgisi olmayan bölümler değerlendirme dıĢında bırakılmıĢtır. Spor sayfalarındaki futbol haberlerinin diğer spor haberlerine oranı, üç büyüklere ait haberlerin futbol haberlerine oranı, Trabzonspor haberlerinin futbol haberlerine oranı, Bursaspor haberlerinin futbol haberlerine oranı ve Anadolu kulüplerinin futbol haberlerine oranı hesaplanmıĢtır. AraĢtırmada haberlerin niteliksel ve niceliksel analizi yapılmıĢtır.

Sütun-santim hesaplama yöntemiyle elde edilen veriler ekte sunulmuĢ ve ortaya çıkan sonuçlar doğrultusunda yazılı basında kulüp ayrımcılığına dair bir değerlendirme yapılmıĢtır. Bu veriler 19 Nisan 2010 - 25 Nisan 2010 arasındaki dönemi kapsamaktadır.

3.1. FOTOMAÇ GAZETESĠ

Fotomaç‟ın bir spor gazetesi olmasına rağmen sporun futbol dıĢındaki diğer dallarına pek fazla yer ayırmamakta olduğunu görebiliyoruz. Öyle ki futbol haberlerinin diğer spor dallarına oranı genelde %90 ve üzerinde oluyor. Bunun temel nedeni mülakatlarda da sık sık sözü edilen tiraj kaygısı. Okuyucunun aradığı, istediği haberi veren Fotomaç, genelde futbol ve üç büyüklere önem veriyor. Üç büyük

68 kulübün maçlarının ertesi günü genelde ekstra iki sayfa basan, büyük kulüplerin kendi aralarında yaptıkları maçlardan (derbi maçları) sonra 20 sayfa çıkan gazete geri kalan günlerde 12 sayfa basılıyor. Anadolu kulüpleriyle ilgili özel haber yapmayan Fotomaç, maç sonuçları dıĢında transfer, istifa veya olaylı maçları gündeme getiriyor. Büyük kulüplerle ilgili yapılan haberler ise genelde sübjektif oluyor. Hedef kitle, haberi yapılan takımların taraftarı olduğu için haberler de onlara hitap edecek Ģekilde yazılıyor. Kulüplerin haber akıĢını daraltması ve futbolculara, basına açıklama yapma yasağı uygulaması yüzünden çoğu zaman sayfaları dolduracak haberler bulunamıyor. Dolayısıyla eldeki haberler büyük puntolarla ve fotoğraflarla veriliyor. Üç büyük kulüp dıĢında Trabzonspor ve 2009-2010 yılında ilk defa Süper Lig Ģampiyonu olan (araĢtırma tarihinde Ģampiyonluğun dört adayından biriydi) Bursaspor‟a, gazetenin iç kısımlarında genelde birer sayfa ayrılıyor. (Bir önceki sezonda Ģampiyonluk adaylarından biri olan Sivasspor‟a da bir sayfa ayrılmaktaydı) Ayrılan bu alan, Anadolu kulüplerine verilen kısımdan alınıyor yani Bursaspor‟a fazladan yer verilmesi üç büyükler ve Trabzonspor‟a ayrılan alanı etkilemiyor. Bursaspor‟un sayfası zaman zaman yarım sayfaya indirilip kalan kısım diğer Anadolu kulüpleriyle dolduruluyor. Süper Lig‟deki diğer Anadolu kulüpleri, 2.Lig, 3.Lig ve Amatör küme takımları ile ilgili maç, puan durumu ve fikstür bilgileri dıĢında pek fazla bilgiye rastlanmıyor.

FOTOMAÇ

19 NĠSAN 2010 PAZARTESĠ

1.SAYFA: ATAM TUTAM BEN SENĠ (FENERBAHÇE-BEġĠKTAġ) 1349 cm²

2.SAYFA: KEYFĠNĠ ÇIKARIN (FENERBAHÇE) 270 cm² UEFA GÖZLEMCĠSĠ STATTA (FENERBAHÇE) 33 cm² DAUM 4-3 ÖNE GEÇTĠ (FENERBAHÇE) 33 cm²

TOPLAM: 337 cm²

69

3.SAYFA: KORKU SALDI (FENERBAHÇE) 344 cm² DERBĠ CANAVARI (FENERBAHÇE) 75 cm² BÜYÜK FEDAKARLIK (FENERBAHÇE) 28 cm² EVĠNDE KRALLAR GĠBĠ (FENERBAHÇE) 44 cm² KANARYA GOLÜ ATTI BĠTĠRDĠ (FENERBAHÇE) 44 cm² GENÇERLER KIZARTTI (FENERBAHÇE) 104 cm²

TOPLAM: 640 cm²

4.SAYFA: MAÇIN SĠNEMASI (FENERBAHÇE-BEġĠKTAġ) 885 cm²

5.SAYFA: DESTANSI KAHRAMAN (FENERBAHÇE) 333 cm² EġĠM ĠSTEDĠ BEN YAPTIM (FENERBAHÇE) 71 cm² HAGĠ‟YE TARAFTAR TEPKĠSĠ (FENERBAHÇE) 56 cm²

TOPLAM: 460 cm²

6.SAYFA: ALKIġLI KARġILAMA (BEġĠKTAġ) 30 cm² YÜREKSĠZ BUNLAR (BEġĠKTAġ) 309 cm² KARTAL DERBĠ FAKĠRĠ (BEġĠKTAġ.) 32 cm² FENER STATLARI KARIġTIRDI (FENERBAHÇE) 34 cm²

TOPLAM: 405 cm²

7.SAYFA: DENĠZLĠ‟DEN HARAKĠRĠ (BEġĠKTAġ) 936 cm² CEM YILMAZ ÜÇLÜ ÇEKTĠRDĠ (FENERBAHÇE) 94 cm² SPEKÜLASYONLAR HAKEMĠ ETKĠLDEĠ (FENERBAHÇE) 94 cm²

TOPLAM: 1124 cm²

8. SAYFA: ġAMPĠYON GĠBĠ (FENERBAHÇE) 897 cm²

70 YILDIRIM: ARTIK SUSUN BĠRAZ (FENERBAHÇE) 71 cm² PENALTI DA REKOR DA KAÇTI (BEġĠKTAġ) 71 cm² DÖRT KUPAYLA ġOV (FENERBAHÇE) 129 cm² ÖZER: RAKĠP BĠZĠ ġAġIRTTI (FENERBAHÇE) 39 cm² STOKE CĠTY TARAFTARLARI DA MAÇTAYDI (FENERBAHÇE) 39 cm² TESĠSLERDE ĠZDĠHAM (FENERBAHÇE) 40 cm²

TOPLAM: 1286 cm²

9. SAYFA: ORTADA KUYU VAR (FENERBAHÇE) 410 cm² EL YORDAMI (BEġĠKTAġ-FENERBAHÇE) 34 cm² BĠLĠCA CEZALI (FENERBAHÇE) 34 cm² KURALLAR NE DĠYOR (BEġĠKTAġ-FENERBAHÇE) 36 cm² YILDIRIM MOTĠVE ETTĠ (FENERBAHÇE) 45 cm²

TOPLAM: 559 cm²

10.SAYFA: YAYLIM ATEġ (BJK) 245 cm² VAPURDA MÜDAHELE (BEġĠKTAġ) 30 cm² QUARESMA ĠġĠ YATTI (BEġĠKTAġ) 30 cm² HAKEM DAMGA VURDU (BEġĠKTAġ) 34 cm² GERĠLĠM BARONLARI (BEġĠKTAġ) 34 cm² VOLKANĠK UÇUġ (FENERBAHÇE) 220 cm² KAVGANIN ORTASINDA (FENERBAHÇE) 35 cm² BALONLA DALGA GEÇTĠLER (FENERBAHÇE-BEġĠKTAġ) 75 cm² OTOBÜSE SALDIRI (BEġĠKTAġ) 44 cm²

TOPLAM: 747 cm²

11.SAYFA: ĠKĠ ALTIN BĠRDEN (GÜREġ) 354 cm² BUTTON‟IN ĠKĠNCĠ ZAFERĠ (FORMULA 1) 34 cm²

71 TURUN GALĠBĠ VĠSCONTĠ (BĠSĠKLET) 34 cm² CENK BRONZ KAZANDI (GÜREġ) 34 cm² COLĠN KAZIM AFFETMEDĠ, NURĠ‟NĠN BURNU KIRILDI (FUTBOL) 50 cm² SARI MELEKLER YĠNE SÜPER (VOLEYBOL) 65 cm² MEMO‟DAN KÖTÜ HABER (BASKETBOL) 44 cm² AKTÜEL HABERLER (RALLĠ, BASKETBOL, FUTBOL) 44 cm²

TOPLAM: 659 cm²

12. SAYFA: TAM SAYFA REKLAM 1841 cm²

13. SAYFA: HAVLU ATTI (BOLU) 219 cm² ERCĠYESSPOR KAÇAMADI (ERCĠYESSPOR) 172 cm² ġAMPĠYON ġOV (KARABÜKSPOR) 518 cm² ANTEP‟E DĠġ GEÇĠREMEDĠ (GAZĠANTEP B.B.) 137 cm² PLAY-OFF AġKINA (KARġIYAKA-RĠZE-SAMSUN-DARDANEL) 287 cm² ÇANLAR ONUN ĠÇĠN ÇALIYOR (HACETTEPE) 139 cm² 3.LĠG TOPLU SONUÇLAR 75 cm² BUCA-MERSĠN BUGÜN 19 cm²

TOPLAM: 1566 cm²

14. SAYFA 3.LĠG HABERLERĠ 870 cm²

15. SAYFA: FARKIN ADI BURSASPOR (BURSASPOR) 426 CM2 SAĞLAM: 3 PUAN ĠÇĠN GĠDECEĞĠZ (BURSASPOR) 105 cm² ġEN: G.SARAY‟I BANA BIRAKIN (BURSASPOR) 98 cm² TURGAY 12‟DEN VURUYOR (BURSASPOR) 42 cm² NAYMAN: ĠġĠ BĠTĠRECEĞĠZ (BURSASPOR) 37 cm² TOPU EN ĠYĠ HÜSEYĠN ÇALAR! (BURSASPOR) 42 cm²

72 ASLAN HAZIRLIĞI BUGÜN (BURSASPOR) 37 cm² ġANSSIZLIĞI KIRACAĞIM (BURSASPOR) 91 cm²

TOPLAM: 878 cm²

16.SAYFA: KAYSERĠ ÜÇLÜK ATTI (KAYSERĠ) 257 cm² ANTALYA ACIMADI (ANTALYA) 595 cm² ANKARAGÜCÜ COġTU (ANKARAGÜCÜ) 289 cm² DENĠZLĠ CAMĠASI YASTA (DENĠZLĠSPOR) 46 cm²

TOPLAM: 1187 cm²

17.SAYFA: RAKĠBĠMĠZ BARÇA (TRABZONSPOR) 457 cm² DĠġĠ KAPLANLAR LĠDERLĠĞĠ TEPTĠ (TRABZONSPOR) 62 cm² ENGĠN GÖNÜL ALACAK (TRABZONSPOR) 42 cm² UMUT GOLE SUSADI (TRABZONSPOR) 42 cm² TEOFĠLO 11‟DE SĠFTAH PEġĠNDE (TRABZONSPOR) 88 cm² FAĠR-PLAY UYARISI (TRABZONSPOR) 31 cm² SON‟G CENTĠLMEN (TRABZONSPOR) 31 cm²

TOPLAM: 753 cm²

18. SAYFA EVĠNDE KAYBETMĠYOR (TRABZONSPOR) 30 cm² BROOS‟U GÖNDERMĠġTĠ (TRABZONSPOR) 30 cm² KOLBASTI VAKTĠ (TRABZONSPOR) 418 cm² ÜÇ MAÇTA EġĠTLĠK (TRABZONSPOR) 31 cm² DEFANSA REVĠZYON (TRABZONSPOR) 31 cm² SON PROVA YAPILDI (TRABZONSPOR) 37 cm² PAġA‟YA BEġ EKSĠKLE (TRABZONSPOR) 37 cm²

TOPLAM: 614 cm²

73 19.SAYFA: SONUNA KADAR (GALATASARAY) 495 cm² BURSA‟YA FARKLI 11 (GALATASARAY) 103 cm² ASLAN ĠZĠNLĠ (GALATASARAY) 47 cm² ARDA ĠÇĠN YOĞUN TERAPĠ BAġLADI (GALATASARAY) 187 cm² ĠSTĠKRAR SEMBOLÜ (GALATASARAY) 36 cm² AYKUT KALEYĠ KAPTI (GALATASARAY) 36 cm² TOPAL ÖZÜR DĠLEDĠ (GALATASARAY) 38 cm²

TOPLAM: 942 cm²

20.SAYFA: CANER EL YAKTI (GALATASARAY) 51 cm² ARENAYA BOĞA GELĠYOR (GALATASARAY) 457 cm² BREZĠLYA KORKUSU (GALATASARAY) 30 cm² BEġĠKTAġ PUSUDA (GALATASARAY) 167 cm² ĠPĠ GÖĞÜSLEYECEĞĠZ (GALATASARAY) 92 cm² 4 MĠLYON EURO‟YA HAYIR (GALATASARAY) 38 cm² HIZIR GĠBĠ YETĠġTĠ (GALATASARAY) 81 cm²

TOPLAM: 916 cm²

FB: 5996 cm² GS: 1858 cm² BJK: 4174 cm² TS: 1367 cm² BURSA: 878 cm² ANADOLU: 3623 cm² DĠĞER SPORLAR: 659 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %65 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %97 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %7

74 BURSASPOR HABERLERĠ: %5 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %20

FOTOMAÇ

20 Nisan 2010 Salı

1. SAYFA: BENĠM BABAM “HELAL OLSUN” USTASI (FB) 126 cm² TRABZON BARÇALADI (TS) 316 cm² VOLKAN ġEN FENER‟DE (FB) 115 cm² HAMĠT CĠMBOM‟A GÖZ KIRPTI (GS) 29 cm² BEġĠKTAġ‟TAN BOMBARDIMAN (BJK) 12 cm²

TOPLAM: 598 cm²

2. SAYFA: ELLERĠ MECBUR (FB) 916 cm² DAUM‟DAN ĠNCĠLER (FB) 88 cm² KAZI BAġINA 25 BĠN! (FB) 98 cm² GÜLBAHÇE (FB) 136 cm²

TOPLAM: 1238 cm²

3.SAYFA: BĠLĠCA ÇARPILDI (FB) 486 cm² GERĠ SAYIM BAġLADI (FB) 76 cm² BORSAYI UÇURDU (FB) 32 cm² TFF‟DEN FENER‟E RET (FB) 32 cm² VĠRAJDA HIZLANDI (FB) 103 cm² UEFA‟DAN GÖÇEK‟E MORAL (FB) 45 cm² ANLAYIġ GÖSTER PAġA (FB) 45 cm²

TOPLAM: 819 cm²

75 4. SAYFA: SEZON SONU ġENLĠK VAR (FB) 508 cm² KLASĠK MÜZĠK RĠTMĠNDE (FB) 35 cm² KENDĠNĠ ĠHBAR ETTĠ (FB) 75 cm² ESAD GELĠYOR (FB) 30 cm² SAVAġÇI ÖZER (FB) 30 cm² BUCA‟YA DARBE () 337 cm² YALISPOR HOCASIZ (YALISPOR) 34 cm² AKTÜEL HABERLER (U-19 MĠLLĠ FUTBOL TAKIMI, BASKETBOL, TENĠS, BAYAN BASKETBOL, BAYAN VOLEYBOL) 173 cm²

TOPLAM: 1222 cm²

5.SAYFA: GÜCÜMÜZ YETER (BURSASPOR) 479 cm² YÜZDE 90 NETLEġĠR (BURSASPOR) 104 cm² SORUMLULUK ZAMANI (BURSASPOR) 54 cm² BAġKAN ÇEKĠNMĠYOR (BURSASPOR) 54 cm² 50 BĠN TL PRĠM SÖZÜ (BURSASPOR) 54 cm² KOÇ: ĠLGĠ ODAĞI OLDUK (BURSASPOR) 41 cm² HOCA TELAġI (KAYSERĠSPOR) 217 cm² ĠLK SUNUM TÜRKĠYE‟NĠN (TFF) 36 cm² SĠVASSPOR KEYĠFLĠ (SĠVAS) 36 cm² KISA KISA (ANADOLU KULÜPLERĠ) 66 cm²

TOPLAM: 1141 cm²

6.SAYFA: MAÇIN SĠNEMASI (TS) 838 cm² FIRTINA DĠNMEDĠ (TS) 512 cm² OLĠMPĠYAT TALEBĠ (TS) 28 cm² SON CEZALI CALE (TS) 28 cm² YERĠNĠ YADIRGAMADI (TS) 58 cm² KENDĠNĠ AFFETTĠRDĠ (TS) 58 cm²

76 TOPLAM: 1522 cm²

7.SAYFA: 188 GÜNLÜK ÖZLEM (TS) 81 cm² EN ĠYĠSĠ ALANZĠNHO (TS) 81 cm² TOP RĠQUELME‟DE (TS) 326 cm² GAP ARENA YETĠġĠYOR (TS) 38 cm² HAKEM DÜDÜĞÜ ÇALAMADI (KASIMPAġA) 46 cm² BARÇA‟YI DEVĠRDĠK (TS) 453 cm² TRĠBÜNLER BOġ KALDI (TS) 47 cm²

TOPLAM: 1072 cm²

8.SAYFA: TEKRAR EDĠLEBĠLĠR (BJK) 492 cm² AZGIN BĠR BOĞA GĠBĠ (BJK) 204 cm² “GÖLGELĠ DEĞĠLDĠR” DENEMEZ (BJK) 38 cm² SEÇĠME GĠTSĠNLER (BJK) 144 cm² BAZILARI ÇIKAR SAĞLIYOR (BJK) 38 cm² GÖÇEK SORUNLUYDU (BJK) 37 cm² BAġKAN DÖNEMEDĠ (BJK) 54 cm²

TOPLAM: 1007 cm²

9.SAYFA: NE YAPSAK ARTIK BOġ (BJK) 347 cm² RESMEN KATLEDĠLDĠK (BJK) 34 cm² YILDIRIM‟A YAKIġMADI (BJK) 34 cm² DENĠZLĠ‟YE SĠTEM (BJK) 71 cm² TEKMELER UÇUġTU (BJK) 30 cm² KARTAL SAMSUN‟DA (BJK) 30 cm² HAK ETMEDĠM (BJK) 38 cm²

TOPLAM: 584 cm²

77 10.SAYFA: TALĠMAT ALMIġLAR (BJK-FB) 912 cm²

11.SAYFA: ġĠKAYETÇĠYĠM (GALATASARAY) 386 cm² ELANO KENDĠNĠ YEDĠ BĠTĠRDĠ (GALATASARAY) 98 cm² GALATASARAY GÜNLÜĞÜ (GALATASARAY) 155 cm²

TOPLAM: 639 cm²

12.SAYFA: BĠLETLER BUGÜN SATIġTA (GALATASARAY) 26 cm² EROĞLU‟NA KUTLAMA (GALATASARAY) 26 cm² ĠġĠMĠZE BAKARIZ (GALATASARAY) 467 cm² 18 YILDIR YENĠLMĠYOR (GALATASARAY) 33 cm² SOL KANADA TANASE ĠDDĠASI (GALATASARAY) 95 cm² A-2‟DE RAKĠP KARTALSPOR (GALATASARAY) 38 cm² AYKUT‟A 3 YILLIK YENĠ SÖZLEġME (GALATASARAY) 186 cm² FRANCO ĠSPANYA‟YA GĠDĠYOR (GALATASARAY) 45 cm² HAMĠT‟TEN YEġĠL IġIK (GALATASARAY) 101 cm²

TOPLAM: 1017 cm²

FB: 3888 cm² GS: 1685 cm² BJK: 2515 cm² TS: 2864 cm² BURSA: 786 cm² ANADOLU: 736 cm² DĠĞER SPORLAR: 173 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %64 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %99 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %23 BURSASPOR HABERLERĠ: %6

78 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %6

FOTOMAÇ

21 NĠSAN 2010 ÇARġAMBA

1.SAYFA: ġAMPĠYONLUĞA YUMRUK (GALATASARAY) 354 cm² KAÇAK KAZIYA CEZA YOK (FENERBAHÇE) 318 cm² ALEX‟TEN BEġĠKTAġ‟I KIZDIRACAK SÖZLER (FENERBAHÇE) 90 cm² GENÇERLER FENER‟ĠN TETĠKÇĠSĠ GĠBĠ (BEġĠKTAġ) 80 cm² ALANZĠNHO EN ĠYĠ ĠKĠNCĠ YABANCI (TRABZONSPOR) 56 cm² INTER ĠKNA EDĠLDĠ SIRA QUARESMA‟DA (BEġĠKTAġ) 55 cm²

TOPLAM: 953 cm²

2.SAYFA: SUÇLU VOLKAN (FENERBAHÇE) 446 cm² YÖNETĠM SAHĠP ÇIKTI (FENERBAHÇE) 81cm² ĠSTEM DIġI YAPMIġTIR (TFF) 81 cm² BEN SÖYLEMEDĠM (FENERBAHÇE) 94 cm² KUPA ĠÇĠN URFA‟YA AKIN (FENERBAHÇE) 77 cm² KESĠNLĠKLE BĠLEREK DEĞMEDĠM (FENERBAHÇE) 67 cm²

TOPLAM: 846 cm²

3.SAYFA: ALEX HALLEDER (FENERBAHÇE) 60 cm² KOPARSA KOPSUN (FENERBAHÇE) 156 cm² DAHA TEHLĠKELĠ (FENERBAHÇE) 385 cm² KURTARILMIġ BÖLGE (FENERBAHÇE) 530 cm² NĠCE NĠCE YILLARA (FENERBAHÇE) 75 cm² ĠZĠN BĠTTĠ BUGÜN ÇĠFT ĠDMAN VAR (FENERBAHÇE) 37 cm²

79 YILDIRIM BAġVURU (FENERBAHÇE) 112 cm² BĠLET FĠYATLARI CAN SIKTI (FENERBAHÇE) 37 cm² HASAR 16 BĠN LĠRA (FENERBAHÇE) 38 cm² YĠNE KAZANDIRDI (FENERBAHÇE) 36 cm²

TOPLAM: 1466 cm²

4.SAYFA: KAPALININ ORTASINA OTURURUM (BEġĠKTAġ) 57 cm² BUNUN ADI FĠYASKO (BEġĠKTAġ) 156 cm² SENARYO ÖNCEDEN BELLĠ (BEġĠKTAġ) 57 cm² HATA DEĞĠL FACĠA (BEġĠKTAġ) 672 cm² ERMAN HOCA‟YA DAVA (BEġĠKTAġ) 40 cm² KARTAL 3 EKSĠKLE ÇALIġTI (BEġĠKTAġ) 40 cm² TEKRAR ATILMALIYDI (BEġĠKTAġ) 233 cm² KAZI KAZAN PROTESTOSU (BEġĠKTAġ) 104 cm² ĠSMAĠL KURTARAMADI (BEġĠKTAġ) 54 cm² PFDK‟YA GĠTMEDĠ (BEġĠKTAġ) 39 cm²

TOPLAM: 1452 cm²

5.SAYFA: TOP QUARESMA‟DA (BEġĠKTAġ) 406 cm² AZĠZ AKKAYA TUR ĠÇĠN ĠNANÇLI (BEġĠKTAġ BASKETBOL) 88 cm² PARLAK KARĠYER (BEġĠKTAġ) 35 cm² DÜġÜġ SÜRÜYOR (BEġĠKTAġ) 35 cm² AKTÜEL HABERLER (DĠĞER SPORLAR) 356 cm² ÖZDĠLEK‟TEN ĠNCE HESAPLAR (ANTALYASPOR) 242 cm² DENĠZLĠ‟YE MOTĠVE (ANKARAGÜCÜ SPOR) 24 cm² YĠNE KAZANIRIZ (KASIMPAġASPOR) 24 cm² ĠZĠN BĠTĠYOR (DĠYARBAKIRSPOR) 35 cm² SICAK SAATLER (SĠVASSPOR) 120 cm²

80 DĠZAR‟IN HESABI (ĠSTANBUL BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYE SPOR KULÜBÜ) 35 cm² KUTLU‟YA MARKAJ (DENĠZLĠSPOR) 24 cm² PUAN PEġĠNDE (MANĠSASPOR) 24 cm²

TOPLAM: 1448 cm²

6.SAYFA: ANADOLU KULÜPLERĠ(ALT LĠGLER) PANAROMA 1760 cm²

TOPLAM: 1760 cm²

7.SAYFA: SÜPER LĠG PANAROMA 550 cm²

TOPLAM: 550 cm²

8.SAYFA: GEREĞĠ YAPILIR (TRABZONSPOR) 345 cm² TRABZONSPOR GÜNLÜĞÜ (TRABZONSPOR) 123 cm² ALEX‟TEN SONRA ALAN (TRABZONSPOR) 256 cm² JUHASZ‟DA ISRARCI (TRABZONSPOR) 210 cm² HIRÇIN HIRVATLAR SARARDI (TRABZONSPOR) 38 cm² ART NĠYET YOKTU (TRABZONSPOR) 272 cm² SONG YOLCU GĠBĠ (TRABZONSPOR) 75 cm²

TOPLAM: 1319 cm²

9.SAYFA: PARASIZ SAADET (BURSASPOR) 367 cm² G.SARAY‟I DA YENECEĞĠZ (BURSASPOR) 34 cm² BAġARI EMEĞĠN KARġILIĞI (BURSASPOR) 34 cm² SĠVAS ĠLE FARKLIYIZ (BURSASPOR) 77 cm² GOLCÜLER SUSTU (BURSASPOR) 33 cm² ENDĠġE ETMĠYOR (BURSASPOR) 33 cm² UZGUR BREZĠLYA‟DA (BURSASPOR) 38 cm²

81 TOPLAM: 616 cm²

10.SAYFA: TAM SAYFA KÖġE YAZISI

11.SAYFA: ĠġTE BENĠM ADAMIM (GALATASARAY) 485 cm² YILMAZ GÖNDERĠLDĠ (GALATASARAY) 25 cm² CAVĠC GALATASARAY‟DA (GALATASARAY) 25 cm² YABANCILARA JEST (GALATASARAY) 25 cm² A-2‟DEN FARKLI TARĠFE (GALATASARAY) 25 cm² ÜSTÜNEL BOMBALADI (GALATASARAY) 171 cm² KANITLAMAM GEREK (GALATASARAY) 55 cm² ALĠ TURAN SERT ÇIKTI (GALATASARAY) 55 cm² ALPER‟DEN AÇLIK GREVĠ (GALATASARAY) 35 cm² ASLANLAR TAKTĠK ÇALIġTI (GALATASARAY) 37 cm² ÖDÜLLER KEĠTA‟DAN (GALATASARAY) 107 cm²

TOPLAM: 1045 cm²

12.SAYFA: HEM DÖVERĠM HEM SEVERĠM (GALATASARAY) 693 cm² MUTLULUKLAR SABRĠ (GALATASARAY) 328 cm² BÜYÜTÜLCEK BĠR OLAY DEĞĠL (GALATASARAY) 43 cm² 10 NUMARA AĞIR GELDĠ (GALATASARAY) 34 cm² BUNLAR BĠZE YABANCI (GALATASARAY) 191 cm² BĠLETLER SATIġTA (GALATASARAY) 34 cm²

TOPLAM: 1323 cm²

FB: 2639 cm² GS: 2722 cm² BJK: 2063 cm² TS: 1375 cm² BURSA: 616 cm²

82 ANADOLU: 2288 cm² DĠĞER SPORLAR: 444 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %61 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %96 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %11 BURSASPOR HABERLERĠ: %5 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %19

FOTOMAÇ

22 NĠSAN 2010 PERġEMBE

SAYFA 1: ASLAN‟A YENĠ UÇAN PANTER (GALATASARAY) 321 cm² FENER‟E GEL ARDA (FENERBAHÇE-GALATASARAY) 647 cm² BEġĠKTAġ YESTE‟YLE ANLAġTI (BEġĠKTAġ) 127 cm² TRABZON‟A ÇOK ĠYĠ FORVET ġART (TRABZONSPOR) 94 cm² BEġĠKTAġ‟TAN FEDERASYONA ġOK ĠTĠRAZ (BEġĠKTAġ) 49 cm² VE ALĠ TURAN ĠDMANA ÇIKTI (GALATASARAY) 49 cm² KASIMPAġA-FENERBAHÇE BĠLETLERĠ EL YAKIYOR (FENERBAHÇE) 38 cm²

TOPLAM: 1325 cm²

SAYFA 2: ġAHĠNZEDELER (FENERBAHÇE) 543 cm² FENER‟E ÇAKIR (FENERBAHÇE) 34 cm² MACAR TEBRĠĞĠ (FENERBAHÇE) 34 cm² DAUM‟UN ĠġĠ ÇOK ZOR (FENERBAHÇE) 38 cm² KAZIM KIYMETE BĠNDĠ (FENERBAHÇE) 55 cm² TANJEVĠC‟TEN ĠYĠ HABER (FENERBAHÇE) 55 cm² KKTC‟DE TUR SEVĠNCĠ (FENERBAHÇE) 36 cm²

83 DERSĠMĠZ ATATÜRK (FENERBAHÇE) 84 cm² MELEKLER YARI FĠNALDE (FENERBAHÇE VOLEYBOL) 40 cm² FENER CEYHAN‟I AVLADI (FENERBAHÇE BASKETBOL) 40 cm²

TOPLAM: 959 cm²

SAYFA 3: 120 TL‟LĠK BĠLETE ĠSYAN (FENERBAHÇE) 58 cm² MUTU: FENERBAHÇE ĠSTĠYOR (FENERBAHÇE) 151 cm² 12 PUAN ġAMPĠYON YAPAR (FENERBAHÇE) 58 cm² HAYIR DĠYEMEZ (FENERBAHÇE) 715 cm² PAġA MAÇI 15.00‟TE (FENERBAHÇE) 60 cm² DAUM‟UN STANKOVĠÇ ISRARI (FENERBAHÇE) 37 cm² ÇĠFTE KUPA ATEġĠ ĠYĠLEġTĠRDĠ (FENERBAHÇE) 40 cm² ÖNDER ĠYĠCE UNUTULDU (FENERBAHÇE) 46 cm² BĠLĠCA‟NIN FORMASI BEKĠR‟E (FENERBAHÇE) 55 cm² KANATLANACAKLAR (FENERBAHÇE) 270 cm²

TOPLAM: 1490 cm²

SAYFA 4: SÖZLEġMEM SÜRESĠZ (BEġĠKTAġ) 58 cm² BEġĠKTAġLI ÇUKUR KAZMAZ (BEġĠKTAġ) 151 cm² PENALTILAR YĠNE SAMBACININ (BEġĠKTAġ) 58 cm² HÜKMEN ĠTĠRAZ (BEġĠKTAġ) 234 cm² KARTAL‟DA 10 EKSĠK (BEġĠKTAġ) 426 cm² TARAFTARLAR YÜRÜYOR (BEġĠKTAġ) 41 cm² AÇIK TRĠBÜN 20 TL (BEġĠKTAġ) 41 cm² GENÇLERE KÜFÜR YAĞDI (BEġĠKTAġ) 215 cm² BEġĠKTAġ‟IN ĠPTAL KARARI ĠDDĠALARI (BEġĠKTAġ) 99 cm²

TOPLAM: 1323 cm²

SAYFA 5: YESTE TEKLĠFĠ BEĞENDĠ (BEġĠKTAġ) 526 cm²

84 POTADA RAKĠP MERSĠN (BEġĠKTAġ BASKETBOL) 41 cm² NĠHAYET GELĠYORLAR (BEġĠKTAġ) 37 cm² ĠFTĠRAYA HAKKI YOK (BEġĠKTAġ) 45 cm² ÜNĠVERSĠTE KURULUYOR (BEġĠKTAġ) 37 cm² TIR ġĠMDĠ ÜNYE‟DE (BEġĠKTAġ) 41 cm² FENER ĠLE FĠNAL ĠÇĠN (BEġĠKTAġ) 41 cm² PLAY-OFF DEĞĠL SÜPER LĠG (KARġIYAKA) 148 cm² SAHNE CĠMBOM‟UN (GALATASARAY BASKETBOL) 36 cm² ASLAN‟A ġOK (GALATASARAY BASKETBOL) 62 cm² ROBBEN UÇURDU (FUTBOL AVRUPA) 474 cm² KARTAL ġOV (BEġĠKTAġ BASKETBOL) 62 cm² INTER ĠLE ROMA 6.KEZ (AVRUPA FUTBOL) 41 cm² VAKIFBANK YARI FĠNALE ÇIKTI (VOLEYBOL) 41 cm²

TOPLAM: 1631 cm²

SAYFA 6: KÖġE YAZISI

SAYFA 7: ĠDDAA SAYFASI

SAYFA 8: VĠTTEK SESLERĠ (BURSASPOR) 386 cm² ĠSTANBULLULAR TĠMSAH DEDĠ (BURSASPOR) 94 cm² DOSTLUK KĠTAPLA ANLATILDI (BURSASPOR) 41 cm² SEZONUN EN ÖNEMLĠ SINAVI (BURSASPOR) 51 cm² BERNABEU ĠNLEDĠ (BURSASPOR) 32 cm² TARAFTARLARA AÇILIYOR (BURSASPOR) 32 cm²

TOPLAM: 636 cm²

SAYFA 9: ARIZA ÇIKARDI (KAYSERĠSPOR) 351 cm² ARAYIġLAR SÜRÜYOR (KAYSERĠSPOR) 34 cm² SĠVASSPOR‟UN TARĠHĠ (SĠVASSPOR) 34 cm²

85 DENĠZLĠSPOR‟DA UMUT TÜKENMEZ (DENĠZLĠSPOR) 58 cm² ES-ES‟ĠN GÖZÜ KARA (ESKĠġEHĠRSPOR) 58 cm² AVCI: HEDEFĠMĠZ AYNI (ĠSTANBUL BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESPOR) 37 cm²

TOPLAM: 572 cm²

SAYFA 10: YOLCU LĠSTESĠ (TRABZONSPOR) 623 cm² SANTRAFOR ALINMALI (TRABZONSPOR) 234 cm² YATTARA MÜJDESĠ (TRABZONSPOR) 237 cm² SAKATLIK UYARISI YAPILDI (TRABZONSPOR) 35 cm² OKUTAN GARANTĠ VERDĠ (TRABZONSPOR) 43 cm² HAYALĠM KUPA (TRABZONSPOR) 231 cm² GĠRAY‟A KART ENGELĠ (TRABZONSPOR) 32 cm² HAZIRLIKLAR BAġLADI (TRABZONSPOR) 38 cm² BUGÜN TOPLANTI VAR (TRABZONSPOR) 38 cm²

TOPLAM: 1505 cm²

SAYFA 11: BU SON OLSUN (GALATASARAY) 541 cm² PSĠKOLOG DESTEĞĠ VERĠLECEK (GALATASARAY) 43 cm² ĠRAN AÇILIMI (GALATASARAY) 77 cm² KEWELL YĠNE KATILMADI (GALATASARAY) 36 cm² ZAFER PEġĠNDE (GALATASARAY BASKETBOL) 77 cm² ELANO‟NUN YERĠ GARANTĠ (GALATASARAY) 58 cm² 182 GÜN SONRA YĠNE GEZER (GALATASARAY) 58 cm²

TOPLAM: 890 cm²

SAYFA 12: KALEDE DEVRĠM (GALATASARAY) 800 cm² BEġĠKTAġ‟A MESAJ (GALATASARY) 155 cm² STOPERLER BÖYLE (GALATASARAY) 35 cm²

86 ALĠ ĠġBAġI YAPTI (GALATASARAY) 155 cm² DÜNYANIN EN ĠYĠSĠ (GALATASARAY) 48 cm² SKĠBBE TRAFĠĞE TAKILDI (GALATASARAY) 44 cm² KEĠTA BASTOS‟U BUNALTTI (GALATASARAY) 44 cm² TOPAL‟A KEFĠLĠM (GALATASARAY) 244 cm² TRAORE‟NĠN FĠYATI KATLANDI (GALATASARAY) 95 cm² CĠMBOM‟UN HĠÇ ġANSI YOK (GALATASARAY) 97 cm² YEġĠL IġIK YAKTI (GALATASARAY) 36 cm²

TOPLAM: 1753 cm²

FB: 3054 cm² GS: 3583 cm² BJK: 2226 cm² TS: 1599 cm² BURSA: 636 cm² ANADOLU: 1158 cm² DĠĞER SPORLAR: 399 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %70 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %97 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %13 BURSASPOR HABERLERĠ: %5 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %9

FOTOMAÇ

23 NĠSAN 2010 CUMA

1.SAYFA: HAMĠT FENER‟DE (FENERBAHÇE) 598 cm² GALATASARAY COġTU (GALATASARAY) 103 cm²

87 WEDERSON‟A ÖFKE (FENERBAHÇE) 32 cm² CANER‟E KARTAL PENÇESĠ (BEġĠKTAġ) 75 cm²

TOPLAM: 808 cm²

2.SAYFA: KANARYA‟DA BÜYÜK ĠSYAN (FENERBAHÇE) 378 cm² TARAFTARA BĠLET AZĠZ YILDIRIM‟DAN (FENERBAHÇE) 60 cm² DAUM WOLFSBURG‟A (FENERBAHÇE) 32 cm² FENERBAHÇE TARĠH YAZDI (FENERBAHÇE) 104 cm² WEDERSON‟A ĠKĠ MAÇ (FENERBAHÇE) 35 cm² TUNCAY BROMWĠCH‟E (FENERBAHÇE) 33 cm²

TOPLAM: 642 cm²

3.SAYFA: MISSION: YOK ET (FENERBAHÇE) 491 cm² DAUM: HER ġARTTA SAVAġA HAZIRIZ (FENERBAHÇE) 33 cm² VURAL FENER‟E ÇELMEYĠ SEVĠYOR (FENERBAHÇE) 33 cm² FENERBAHÇE GÜNLÜĞÜ (FENERBAHÇE) 184 cm²

TOPLAM: 741 cm²

4.SAYFA: BĠZĠ ÜZMEZLER (BURSASPOR) 430 cm² SAĞLAM: ZAFER ĠÇĠN ÇIKACAĞIZ (BURSASPOR) 70 cm² ĠġĠMĠZE BAKIYORUZ (BURSASPOR) 35 cm² KENT ĠLE BÜTÜNLEġTĠK (BURSASPOR) 35 cm² TARAFTAR ĠLE EL ELE (BURSASPOR) 35 cm² VALĠLĠK DEVREDE (BURSASPOR) 27 cm² DÜNYA ġEHRĠ (BURSASPOR) 27 cm² BURSA‟YA YEġĠL KART! (BURSASPOR) 27 cm²

TOPLAM: 686 cm²

88 5.SAYFA: YĠNE YENERĠZ (KASIMPAġA) 160 cm²

6.SAYFA: URFA‟YA GĠDERĠZ, KUPAYLA GELĠRĠZ (TRABZONSPOR) 1375 cm² KARADENĠZ MORALĠ (TRABZONSPOR) 70 cm² YANLIġ YORUMLANDI (TRABZONSPOR) 35 cm²

TOPLAM: 1480 cm²

7.SAYFA: RĠOS SÜRPRĠZĠ (TRABZONSPOR) 390 cm² ALANZĠNHO‟YA ÖDÜL (TRABZONSPOR) 80 cm² ÇALIġMA BAġLIYOR (TRABZONSPOR) 26 cm² DOĞAL BESLENECEK (TRABZONSPOR) 26 cm² TRABZONSPOR SU GELĠYOR (TRABZONSPOR) 38 cm² ALTYAPI ĠÇĠN ANKET (TRABZONSPOR) 38 cm² URFALILAR DA TRABZONLU (TRABZONSPOR) 195 cm² MERSĠN‟DE SIRAT KÖPRÜSÜ (TRABZONSPOR) 116 cm²

TOPLAM: 909 cm²

SAYFA 8: TALĠPLERĠ ÇOK (BEġĠKTAġ) 60 cm² EN ZAYIF HALKA FĠNK (BEġĠKTAġ) 146 cm² YESTE ġAġIRTTI (BEġĠKTAġ) 60 cm² CANER ATAĞI (BEġĠKTAġ) 396 cm² ANLAMLI TOPLANTI (BEġĠKTAġ) 33 cm² OLAYLARA KIRMIZI KART (BEġĠKTAġ) 297 cm² KARTAL EKSĠK ÇALIġTI (BEġĠKTAġ) 154 cm² PFDK CAN YAKTI (BEġĠKTAġ) 273 cm² BOBO KENDĠNĠ SAVUNDU (BEġĠKTAġ) 30 cm² CLEMENTE DENĠZLĠ‟YĠ BEKLĠYOR (BEġĠKTAġ) 30 cm²

TOPLAM: 1479 cm²

89 SAYFA 9: TAM SAYFA REKLAM

SAYFA 10: BARIġ SEZONU KAPADI (GALATASARAY) 28 cm² FLORYA‟YA KĠLĠT VURULDU (GALATASARAY) 28 cm² 1 MĠLYON EURO ZAM (GALATASARAY) 243 cm² ATLETĠCO‟NUN ĠKĠNCĠ ZAFERĠ (GALATASARAY) 133 cm² CĠMBOM 2-0 ÖNDE (GALATASARAY BASKETBOL) 32 cm² ASLANLAR ÜZDÜ: 1-3 (GALATASARAY VOLEYBOL) 35 cm²

TOPLAM: 499 cm²

SAYFA 11: HĠÇ ġANSI YOK (GALATASARAY) 298 cm² TARAFTAR SEFERBER (GALATASARAY) 23 cm² NEESKENS: ġANSIMIZ SÜRÜYOR (GALATASARAY) 42 cm² TOKAT GĠBĠ CEVAP (GALATASARAY) 42 cm² BURSA‟YA YUMRUK (GALATASARAY) 165 cm²

TOPLAM: 570 cm²

SAYFA 12: YILDIZLAR ARENASI (GALATASARAY) 523 cm² ALĠ: HERKES GÖRECEK (GALATASARAY) 74 cm² BURADA YENĠDEN DOĞDUM (GALATASARAY) 39 cm² SIRA BURSA‟YA GELDĠ (GALATASARAY) 39 cm²

TOPLAM: 675 cm²

FB: 2013 cm² GS: 1780 cm² BJK: 1554 cm² TS: 2389 cm² BURSA: 686 cm² ANADOLU: 160 cm²

90 DĠĞER SPORLAR: 67 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %61 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %99 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %28 BURSASPOR HABERLERĠ: %8 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %2

FOTOMAÇ

24 NĠSAN 2010 CUMARTESĠ

SAYFA 1: FENER‟E ETO‟O (FENERBAHÇE) 270 cm² CĠMBOM‟A SHEVA (GALATASARAY) 270 cm² PAVLYUCHENKO (BEġĠKTAġ) 81 cm² TRABZON‟A FIRTINA GOLCÜ (TRABZONSPOR) 57 cm²

TOPLAM: 678 cm²

SAYFA 2: SAKIN KAÇIRMA (FENERBAHÇE) 222 cm² WEDERSON KAHROLUYOR (FENERBAHÇE) 25 cm² SEMĠH ġENTÜRK ĠDDĠASI (FENERBAHÇE) 57 cm² FĠNALĠ KAPTILAR (FENERBAHÇE) 25 cm² BAYAN BASKETĠN SPONSORU OPET (FENERBAHÇE BASKETBOL) 46 cm² ġAMPĠYONLAR EĞLENDĠ (FENERBAHÇE VOLEYBOL) 30 cm² VATANDAġ COSKOVĠC (FENERBAHÇE VOLEYBOL) 30 cm²

TOPLAM: 435 cm²

SAYFA 3: BEKĠR 26‟SINA BASTI (FENERBAHÇE) 42 cm²

91 YILDIRIM YAKIN TAKĠPTE (FENERBAHÇE) 42 cm² ĠPĠMĠ ÇEKĠYORLAR (FENERBAHÇE) 420 cm² BAYRAM COġKUSU (FENERBAHÇE) 240 cm² FENER DAHA GÜÇLÜ (FENERBAHÇE) 46 cm² SUÇ DUYURUSU (FENERBAHÇE) 281 cm²

TOPLAM: 1071 cm²

SAYFA 4: ĠNSAFSIZ BUNLAR (BEġĠKTAġ) 267 cm² UÇMA ZAMANI (BEġĠKTAġ) 742 cm² MEġALELĠ YÜRÜYÜġ (BEġĠKTAġ) 261 cm² DENĠZLĠ REKORA KOġUYOR (BEġĠKTAġ) 98 cm² GOOGLE TAYYAR (BEġĠKTAġ) 105 cm²

TOPLAM: 1473 cm²

SAYFA 5: ROTA PAVLYUCHENKO (BEġĠKTAġ) 527 cm² ĠSTĠġARE HEYETĠNDEN 23 NĠSAN KUTLAMASI (BEġĠKTAġ) 60 cm² POTADA SON VĠRAJ (BEġĠKTAġ BASKETBOL) 147 cm² KISA KISA AKTÜEL (AVRUPA FUTBOL, TENĠS, GOLF) 57 cm² KANSERE KARġI OYNADILAR (ZEYTĠNBURNUSPOR) 104 cm² KULÜPTEN MESAJ (BEġĠKTAġ) 30 cm² BĠLETLER SATIġTA (BEġĠKTAġ) 30 cm²

TOPLAM: 955 cm²

SAYFA 6: ASLA UNUTAMAM (BURSASPOR) 81 cm² GÜN ONLARIN GÜNÜ (BURSASPOR) 77 cm² ġAMPĠYON OLUR (BURSASPOR) 77 cm² BU ĠġĠ BĠTĠRĠRĠZ (BURSASPOR) 715 cm² ÖYLESĠNE BÜYÜK KĠ (BURSASPOR) 264 cm²

92 AKLA ZARAR KOMPLO (BURSASPOR) 60 cm² BAKLAVA ĠKRAMI (BURSASPOR) 120 cm² BUSĠAD‟A TEġEKKÜR (BURSASPOR) 40 cm²

TOPLAM: 1434 cm²

SAYFA 7: BANKASYA PANORAMA 512 cm²

SAYFA 8: COUCEĠRO ĠLE DEVAM (GAZĠANTEPSPOR) 34 cm² IVESA NĠKAH TAZELEDĠ (ESKĠġEHĠRSPOR) 34 cm² UYGUN SESLERĠ (ANKARAGÜCÜ) 422 cm² KISA KISA (DENĠZLĠSPOR, KAYSERĠSPOR, GENÇLERBĠRLĠĞĠ, ESKĠġEHĠRSPOR, SĠVASSPOR) 128 cm²

TOPLAM: 618 cm²

SAYFA 9: TAM SAYFA REKLAM

SAYFA 10: DEJAN‟I ĠSTEDĠ (TRABZONSPOR) 304 cm² ATĠBA PSV‟YE GĠTTĠ (TRABZONSPOR) 50 cm² KUPAYA ÖZEL UÇAK (TRABZONSPOR) 50 cm² ANLAMLI BAYRAM (TRABZONSPOR) 158 cm² 23 NĠSAN‟I KUTLADILAR (TRABZONSPOR) 30 cm² ANKARAGÜCÜ‟NDE DENENECEK (TRABZONSPOR) 30 cm² ONUR YARIDA BIRAKTI (TRABZONSPOR) 30 cm² URFA KARDEġ KULÜP (TRABZONSPOR) 30 cm² ĠBO DUA ALDI (TRABZONSPOR) 175 cm² TSCELL 61 BĠNE ULAġTI (TRABZONSPOR) 38 cm²

TOPLAM: 895 cm²

SAYFA 11: SAHADAKĠ KĠMDĠ? (GALATASARAY) 54 cm²

93 LĠNCOLN‟E BENZEMEDĠ (GALATASARAY) 606 cm² REĠJKAARD‟DAN SALDIRI EMRĠ (GALATASARAY)184 cm² GALATASARAY GÜNLÜĞÜ (GALATASARAY) 173 cm² SERKAN UNUTULDU (GALATASARAY) 35 cm² EDMAN‟A BAġSAĞLIĞI (GALATASARAY VOLEYBOL) 35 cm²

TOPLAM: 1087 cm²

SAYFA 12: ġENLENDĠRĠCĠ G.SARAY‟A (GALATASARAY) 306 cm² ARDA TURAN CANER‟Ġ YOLLADI (GALATASARAY) 472 cm² KALEYE SON ADAY ÖRÜMCEK ADAM (GALATASARAY) 184 cm² BĠLETLER TÜKENDĠ (GALATASARAY) 35 cm² HAKAN SAKATLANDI (GALATASARAY) 35 cm² AUGUSTUS MÜJDESĠ (GALATASARAY BASKETBOL) 35 cm²

TOPLAM: 1067 cm²

FB: 1670 cm² GS: 2354 cm² BJK: 2201 cm² TS: 958 cm² BURSA: 1434 cm² ANADOLU: 1234 cm² DĠĞER SPORLAR: 380 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %61 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %96 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %9 BURSASPOR HABERLERĠ: %14 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %12

94 FOTOMAÇ

25 NĠSAN PAZAR

SAYFA 1: YÜKSEK TANSĠYON (FENERBAHÇE-GALATASARAY- BURSASPOR) 313 cm² DĠPSĠZ KUYU (BEġĠKTAġ) 646 cm² DENĠZLĠSPOR KÜME DÜġTÜ (DENĠZLĠSPOR) 34 cm²

TOPLAM: 993 cm²

SAYFA 2: CANIMIZ YANDI (BEġĠKTAġ) 644 cm² DENĠZLĠ‟YE DEV ALKIġ (BEġĠKTAġ) 157 cm² REKOR KIRDI (BEġĠKTAġ) 35 cm² FEDAKAR HOLOSKO (BEġĠKTAġ) 47 cm² BAKKAL: HESAP TUTTU (SĠVASSPOR) 38 cm²

TOPLAM: 921 cm²

SAYFA 3: MAÇIN SĠNEMASI (BEġĠKTAġ-SĠVAS) 810 cm² ATINÇ 18‟DE (BEġĠKTAġ) 113 cm² KAZANMAYI UNUTTU (BEġĠKTAġ) 104 cm² TABATA SEZONU KAPATMAMIġ (BEġĠKTAġ) 41 cm²

TOPLAM: 1068 cm²

SAYFA 4: ANLAYANA (BEġĠKTAġ) 262 cm² TARAFTARLA KAPIġTI (BEġĠKTAġ) 45 cm² KAPTAN ZOR ZAPTEDĠLDĠ (BEġĠKTAġ) 128 cm² ĠSTEK ÜZERĠNE SARI (BEġĠKTAġ) 50 cm² BĠLĠCA‟YA KAPAK OLSUN (BEġĠKTAġ) 55 cm²

95 TEKERLEKTE FĠNAL (BEġĠKTAġ BASKETBOL) 33 cm² ĠNCEMAN FORMA YIRTTI (BEġĠKTAġ) 33 cm² TELLO‟YA BELGESEL (BEġĠKTAġ) 33 cm²

TOPLAM: 639 cm²

SAYFA 5: REKORUN BOBO‟SU (BEġĠKTAġ) 284 cm² KAMANAN‟DA ġAġIRDI (SĠVASSPOR) 30 cm² FĠNK ÇOK UCUZ KURTULDU (BEġĠKTAġ) 30 cm² YĠNE BEN ATARIM (BEġĠKTAġ) 43 cm²

TOPLAM: 387 cm²

SAYFA 6: DIġARDA DESTEK (BEġĠKTAġ) 541 cm² ĠÇERDE PROTESTO (BEġĠKTAġ) 164 cm² ĠNÖNÜ KAPANACAK (BEġĠKTAġ) 35 cm²

TOPLAM: 740 cm²

SAYFA 7: GARANTĠCĠ ORDU () 342 cm² GÖZTEPE‟DEN 3 TOKAT (GÖZTEPESPOR) 110 cm²

TOPLAM: 452 cm²

SAYFA 8: DEV BĠR ADIM (BURSASPOR) 438 cm² BAġKAN DEVREDE (BURSASPOR) 75 cm² TEK YOL 3 PUAN (BURSASPOR) 30 cm² 10 TĠMSAH NETLEġTĠ (BURSASPOR) 30 cm² TĠMSAH ĠÇĠN ÖZEL TELEFON (BURSASPOR) 41 cm² TARĠHĠ DÖNEMEÇ (BURSASPOR) 171 cm² BĠZĠM ĠÇĠN DUA ET (BURSASPOR) 75 cm² SÜPER LĠG PANAROMA (ANADOLU KULÜPLERĠ) 658 cm²

96 TOPLAM: 1518 cm²

SAYFA 9: TARZAN RAHATLADI (MANĠSASPOR) 248 cm² BAġKENTĠN KRALI ANTALYA (ANTALYASPOR) 182 cm² DĠSĠPLĠNĠMĠZ ZAFER GETĠRDĠ (MANĠSASPOR) 39 cm² ÇALIMBAY‟DAN ĠKĠ YILLIK ĠMZA (ESKĠġEHĠRSPOR) 39 cm² AKTÜEL HABER (DALGIÇLIK, TENĠS, VOLEYBOL, BASKETBOL) 865 cm²

TOPLAM: 1373 cm²

SAYFA 10: ĠBO HAFTAYA SAHADA (TRABZONSPOR) 156 cm² ZAFER KADRO DIġI (TRABZONSPOR) 59 cm² ROTA LEVANDOWSKĠ (TRABZONSPOR) 232 cm² FENER SÖNECEK (TRABZONSPOR) 315 cm² AMAN UZAK DURSUN (TRABZONSPOR) 80 cm² ESKĠġEHĠR YOLCULUĞU (TRABZONSPOR) 38 cm² HENÜZ LĠG BĠTMEDĠ (TRABZONSPOR) 224 cm² BALKAN RÜZGARI (TRABZONSPOR) 83 cm² FEDERASYONA ġĠKAYET (TRABZONSPOR) 30 cm²

TOPLAM: 1217 cm²

SAYFA 11: TAM SAYFA REKLAM

SAYFA 12: TARAFTAR KORKUSU (GALATASARAY) 60 cm² ÜSTÜNEL KESĠK YEDĠ (GALATASARAY) 156 cm² BARIġ ZAMANI (GALATASARAY) 457 cm² GOLCÜLER KAPIġIYOR (GALATASARAY) 273 cm² YA ZĠRVE YA HĠÇ (GALATASARAY) 214 cm² AYKUT KALEYĠ KAPTI (GALATASARAY) 41 cm² 18 YILDIR YENĠLMEDĠ (GALATASARAY) 47 cm²

97 BALTA GÖREVE HAZIR (GALATASARAY) 39 cm² KEWELL NĠHAYET (GALATASARAY) 130 cm²

TOPLAM: 1417 cm²

SAYFA 13: ĠTALYA‟YA GĠTMELĠSĠN (GALATASARAY) 362 cm² ġÜKÜR‟E PAS YOK (GALATASARAY) 55 cm² SHEVA ĠÇĠN SON SÖZ REĠJKAARD‟DA (GALATASARAY) 120 cm² ASLANLAR HAZIR KITA (GALATASARAY) 33 cm² SERVET-EMRE DĠNLENDĠRĠLDĠ (GALATASARAY) 33 cm²

TOPLAM: 603 cm²

SAYFA 14: GÖKHAN YĠNE ĠLK ONBĠRDE (FENERBAHÇE) 46 cm² GERGĠNLĠK GÜZELDĠR (FENERBAHÇE) 150 cm² DEFANSTA KIRMIZI ALARM (FENERBAHÇE) 46 cm² AYDINLIK KORKUSU (FENERBAHÇE) 85 cm² FENER TURLADI (FENERBAHÇE BASKETBOL) 71 cm² 11-2 ÖNDE (FENERBAHÇE) 35 cm² DEVLERE TERS (KASIMPAġASPOR) 35 cm² ĠNANMIġ ÇOCUKLAR (FENERBAHÇE) 268 cm² ALEX PAġA (FENERBAHÇE) 184 cm² OYUN OYNANMIġ (FENERBAHÇE) 104 cm² AKADEMĠ LĠGĠNĠN KRALI (FENERBAHÇE) 44 cm² ĠSPANYA GUĠZA‟YI ĠSTEMEDĠ (FENERBAHÇE) 37 cm² ÖNCE ĠġĠNĠ YAP (FENERBAHÇE) 523 cm²

TOPLAM: 1628 cm²

SAYFA 15: KISKANDIRACAKLAR (FENERBAHÇE) 574 cm² DÖRT MAÇA 25 BĠN DOLAR PRĠM VAR (FENERBAHÇE) 38 cm²

98 BEġ MAÇIN HEPSĠ ZAFERLE BĠTMELĠ (FENERBAHÇE) 77 cm² GÖZLER ONLARDA (FENERBAHÇE) 41 cm² EN ĠYĠLER KAPIġIYOR (FENERBAHÇE-KASIMPAġASPOR) 41 cm² BĠLET SATIġI YASALDIR (FENERBAHÇE) 153 cm² ÜMĠT ÖZAT‟A PRĠM (FENERBAHÇE) 35 cm²

TOPLAM: 918 cm²

FB: 2794 cm² GS: 2333 cm² BJK: 4300 cm² TS: 1217 cm² BURSA: 1173 cm² ANADOLU: 2606 cm² DĠĞER SPORLAR: 969 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %61 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %94 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %8 BURSASPOR HABERLERĠ: %8 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %17

3.2. HÜRRĠYET GAZETESĠ

Hürriyet Gazetesi Türkiye‟nin en çok satan kitle gazetelerinden birisidir. Kitle gazetelerinin amacı, okurlarına her konuda bilgi vermektir. Gazetenin en çok ilgi çeken bölümlerinden olan spor sayfalarında konunun uzmanları ve ülkede futbol dalında popüler kiĢilere yer vermesi ilgi görmesini sağlasa da zaman zaman futbolla ilgili asparagas haberlere de rastlanabilir. Zaten gazetenin uzunca bir dönem genel

99 yayın yönetmenliğini yapan Ertuğrul Özkök‟de, yalan olduğunu veya gerçeği yansıtmadığını bilse de, bu asparagas haberleri okumaktan büyük keyif aldığını ve spor medyasının görevlerinden birinin de hayal satmak olduğunu Antalya‟da, hem de Türkiye Spor Yazarları Derneği toplantısında yaptığı konuĢmasında açıkça dile getirmiĢtir.

Hürriyet Gazetesi‟nde Anadolu kulüplerine gerektiğinden çok az bir alan ayrılmaktadır. Hatta araĢtırmanın yapıldığı dönemde Süper Lig‟de Ģampiyonluğun dört adayından biri olan Bursaspor ile ilgili beĢ gün boyunca hiçbir haber yapılmamıĢtır. Bir baĢka kitle gazetesi olan Sabah‟ın Spor Müdürü Emrah Kayalıoğlu bu durumu Bursaspor‟un henüz “büyük” takım kategorisine girememesi ve yeterli bir takipçi kitlesi olmaması ile açıklıyor. Ulusal bir gazetenin bölgesel bir takıma hitap edemeyeceğini, gazetenin daha geniĢ kitlelere ulaĢması gerektiğini belirtiyor. Bu kulüplerin basında daha fazla yer alabilmesi için sürekli baĢarılı olmalarının zorunlu olduğunu söyleyen Kayalıoğlu, temel sorunun taraftar kitlesi olduğunu belirtiyor. Yani Bursaspor‟un popülaritesinin artması için, bir dönem Trabzonspor‟un yaptığı gibi, sürekli baĢarılar kazanması gerekmektedir. Bu Ģekilde yurt genelinde daha fazla taraftar sahibi olabilir ve basında kendine daha fazla yer bulabilir. Sky Türk Spor Departmanı Ġstihbarat Müdür ġaban Petek ise zaten Anadolu kulübü taraftarlarının kendi takımlarıyla ilgili haber almak için yerel gazetelere yöneldiğini belirtiyor. Ulusal gazetelerin geniĢ kitlelere hitap ettiğini ve bu yüzden Ģehir kulüpleriyle ilgili haberlere fazla yer ayırmadıklarını söylüyor.

HÜRRĠYET

19 NĠSAN 2010 PAZARTESĠ

1.SAYFA: ġAMPĠYONLUK VĠZESĠ ALDI (FENERBAHÇE) 378 cm²

40.SAYFA: KADERE BAK (GALATASARAY) 566 cm² RĠBERY‟E FUHUġ SORGUSU (FUTBOL AVRUPA) 45 cm²

100 VENEZUELLALI BOKS ġAMPĠYONU KATĠL MĠ? (BOKS) 31 cm² SON GÜLEN VĠSCONTĠ (BĠSĠKLET) 217 cm² JERMAĠN DEFOE OTOMOBĠLDE BASILDI (FUTBOL AVRUPA) 108 cm² MEHMET SAKATLANDI (BASKETBOL) 175 cm² BUTTON‟IN HĠÇ ġAKASI YOK (FORMULA 1) 202 cm²

TOPLAM: 1344 cm²

41.SAYFA: 2 ALTIN 1 BRONZ (GÜREġ) 214 cm² TRABZONSPOR RÖVANġ PEġĠNDE (TRABZONSPOR) 46 cm² VUCINIC KOLTUKTAN DÜġÜRMEDĠ (FUTBOL AVRUPA) 25 cm² ĠMPARATOR LOEB (RALLĠ) 168 cm²

TOPLAM: 453 cm²

42.SAYFA: ÜMĠTSĠZ VAKA (DENĠZLĠSPOR) 498 cm² ġAMPĠYONLUK TAKLASI (KARABÜKSPOR) 345 cm² BANKASYA PANORAMA 147 cm² ANKARAGÜCÜ NEFES ALDI (ANKARAGÜCÜ) 55 cm² KAYSERĠ ACIMADI (KAYSERĠSPOR) 365 cm²

TOPLAM: 1410 cm²

43.SAYFA: HAKEMLĠK YÜREK ĠġĠDĠR (BEġĠKTAġ) 377 cm² SAMANDIRA‟DA ġAMPĠYON SESLERĠ (FENERBAHÇE) 78 cm² KARTAL‟A 9. GOLÜNÜ ATTI (FENERBAHÇE) 52 cm² DERBĠ KAVGASI: 1 YARALI (FENERBAHÇE-BEġĠKTAġ) 27 cm²

TOPLAM: 534 cm²

44.SAYFA: GÖÇEK PAPĠLA GĠBĠYDĠ (BEġĠKTAġ) 599 cm²

101 SANTRAYLA MESAJ (FENERBAHÇE) 40 cm² PENALTIYI, VERMELĠYDĠ (BEġĠKTAġ) 32 cm² TOPLAM: 671 cm²

45.SAYFA: O PENALTIYI BĠLĠCA KURTARDI (FENERBAHÇE) 660 cm² PAġA‟NIN SEVĠNÇ GÖZYAġLARI (FENERBAHÇE) 91 cm² YILDIRIM KAVGANIN ORTASINA KALDI (FENERBAHÇE) 92 cm² TOPLAM: 843 cm²

46.SAYFA: TÜRK HAKEMĠ NAMUSLU AMA KORKAK (FENERBAHÇE- BEġĠKTAġ) 1513 cm²

47.SAYFA: ġAMPĠYON GĠBĠ (FENERBAHÇE) 614 cm² HAKEMLERE SONSUZ DESTEK VERECEĞĠZ (FENERBAHÇE) 98 cm² FENER‟DE 2 FĠRE (FENERBAHÇE) 14 cm²

TOPLAM: 726 cm²

FB: 3657 cm² GS: 566 cm² BJK: 2548 cm² TS: 46 cm² BURSA: 0 cm² ANADOLU: 1410 cm² DĠĞER SPORLAR: 1185 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %72 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %88 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %1 BURSASPOR HABERLERĠ: %0

102 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %15

HÜRRĠYET

20 NĠSAN 2010 SALI

1.SAYFA: TÜRKĠYE BU ÇUKURU KONUġUYOR (FENERBAHÇE-BEġĠKTAġ) 174 cm²

46.SAYFA: FUTBOL PANORAMA 1169 cm² GERĠ SAYIM BAġLADI (FENERBAHÇE) 89 cm²

TOPLAM: 1258 cm²

47.SAYFA: GÖRKEMLĠ VEDA (TRABZONSPOR) 549 cm² GÜNEġ: TÜRKĠYE‟NĠN BARCELONA‟SINI YENDĠK (TRABZONSPOR) 171 cm² RIQUELME RÜYASI (TRABZONSPOR) 102 cm² MURAT ĠLE ERGÜN BĠRBĠRĠNE GĠRDĠ (KASIMPAġASPOR) 26 cm² DĠLMEN HAKKINI ADLĠYEDE ARADI (FUTBOL AKTÜEL) 41 cm²

TOPLAM: 889 cm²

48.SAYFA: REALLĠLER INTERLĠ OLDU (FUTBOL AVRUPA) 512 cm² TOTTĠ‟NĠN HAREKETĠ ROMA‟YI KARIġTIRDI (FUTBOL AVRUPA) 91 cm² FENERBAHÇE VE GALATASARAY‟DA AYNI ġEYĠ YAġAMIġTI (FENERBAHÇE-GALATASARAY) 41 cm²

TOPLAM: 644 cm²

103 49.SAYFA: FEDERASYON FENER‟E TAVĠZ VERDĠ (BEġĠKTAġ) 774 cm² ASLAN KARTAL‟I NAKAVT ETTĠ (VOLEYBOL) 68 cm² DEVLER LĠGĠ AġKINA (GALATASARAY) 190 cm² SABRĠ EVLENĠYOR (GALATASARAY) 25 cm² MEHMET OKUR 8 AY YOK (BASKETBOL) 77 cm²

TOPLAM: 1133 cm²

50.SAYFA: GÖÇEK SEZONU KAPATTI (FENERBAHÇE-BEġĠKTAġ) 314 cm² UEFA HAKEME SAHĠP ÇIKTI (FUTBOL AVRUPA) 94 cm² KENDĠ KUYUSUNU MU KAZDI (FENERBAHÇE) 1261 cm² 02.00‟DE DE OLSA YENMEK ZORUNDAYIZ (FENERBAHÇE) 138 cm² 2 MĠLYON DOLAR PRĠM ĠSTEDĠLER (FENERBAHÇE) 35 cm²

TOPLAM: 1842 cm²

51.SAYFA: ALEX‟ĠN ARKADAġINA PENALTI ATTIRILIR MI? (FENERBAHÇE-BEġĠKTAġ) 502 cm² HAKEM DEDĠĞĠN ERKEK GĠBĠ OLMALI (FENERBAHÇE- BEġĠKTAġ) 106 cm² BĠLĠCA‟YA CEZA VEREMEZSĠNĠZ (FENERBAHÇE) 75 cm² ÇUKURU DOLDURTMALIYDI (FENERBAHÇE-BEġĠKTAġ) 75 cm² EMRE BELÖZOĞLU TÜRKĠYE‟DE HAKLI (FENERBAHÇE) 106 cm² PSĠKOLOJĠK SAVAġ (FENERBAHÇE-BEġĠKTAġ) 151 cm²

TOPLAM: 1015 cm²

FB: 3067 cm² GS: 256 cm² BJK: 2096 cm²

104 TS: 822 cm² BURSA: 0 cm² ANADOLU: 1195 cm² DĠĞER SPORLAR: 145 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %71 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %98 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %11 BURSASPOR HABERLERĠ: %0 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %16

HÜRRĠYET

21 NĠSAN 2010 ÇARġAMBA

1.SAYFA: FLORYA‟DA BĠR GARĠP ĠDMAN (GALATASARAY) 153 cm²

48.SAYFA: VOLKAN UYANIK DAVRANDI (BEġĠKTAġ) 236 cm² HÜRRĠYET GÜCÜ FĠNALDE (FUTBOL AMATÖR) 120 cm² UTAH JAZZ DĠRENĠYOR (BASKETBOL) 57 cm² BEġĠKTAġ-PINAR KARġIYAKA (BASKETBOL) 27 cm²

TOPLAM: 440 cm²

49.SAYFA: FLORYA FLORYA OLALI BÖYLE ĠDMAN GÖRMEDĠ (GALATASARAY) 691 cm² DAUM & VURAL EL SIKIġCAKLAR MI? (FENERBAHÇE- KASIMPAġASPOR) 127 cm² FENERBAHÇE‟DEN SAAT DEĞĠġĠKLĠĞĠ ĠSTEĞĠ (FENERBAHÇE) 151 cm²

105 TOPU NEREYE ATACAĞINI BĠLMĠYORSAN ALEX‟E VER (FENERBAHÇE) 103 cm² SABRĠ MURADINA ERDĠ (GALATASARAY) 198 cm² KEWELL ĠYĠ DĠNLENMĠġ (GALATASARAY) 72 cm²

TOPLAM: 1342 cm²

50.SAYFA: RĠBERY VE ROBBEN ĠÇĠN EKRAN BAġINA (FUTBOL AVRUPA) 128 cm² MESSĠ GELSE FARKETMEMELĠ (BURSASPOR-BEġĠKTAġ- FENERBAHÇE-GALATASARAY) 1544 cm²

TOPLAM: 1672 cm²

51.SAYFA: BÜYÜK OPERASYON (FUTBOL AKTÜEL) 810 cm² ARADAKĠ FARKI BULUN (FUTBOL AVRUPA) 375 cm² UMUT TEO‟YA PAS VERSEYDĠ FARK OLURDU (TRABZONSPOR) 115 cm²

TOPLAM: 1200 cm²

FB: 1925 cm² GS: 2658 cm² BJK: 1780 cm² TS: 115 cm² BURSA: 1544 cm² ANADOLU: 247 cm² DĠĞER SPORLAR: 84 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %76 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %99 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %1

106 BURSASPOR HABERLERĠ: %19 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %3

HÜRRĠYET

22 NĠSAN 2010 PERġEMBE

1.SAYFA: FUTBOLUN KUTSAL ÜÇLÜSÜ (FUTBOL AVRUPA) 149 cm²

41.SAYFA: FENER‟ĠN GÖZÜ PLAY OFF‟TA (BASKETBOL) 275 cm² KOMġULAR DUYMASIN (BASKETBOL) 97 cm² F.BAHÇE: 96 CEYHAN BELEDĠYE: 79 (BASKETBOL) 57 cm²

TOPLAM: 429 cm²

42.SAYFA: BENĠM FUTBOLCUM ARKADAġ TANIMAZ (BEġĠKTAġ) 928 cm² FENER 1 SAATTE YARI FĠNALDE (VOLEYBOL) 116 cm² ANADOLU KULÜPLER BĠRLĠĞĠ KURULUYOR (ANADOLU KULÜPLERĠ) 46 cm² GÜNÜN DEDĠKODUSU (BEġĠKTAġ) 34 cm² YATTARA URFA‟DA SAHADA (TRABZONSPOR) 52 cm² ĠBRAHĠM TOROMAN‟A FĠLM TEKLĠFĠ (BEġĠKTAġ) 44 cm² TABATA VE NĠHAT MÜJDESĠ (BEġĠKTAġ) 116 cm² TFF‟YĠ PROTESTO ĠÇĠN YÜRÜYECEKLER (BEġĠKTAġ) 36 cm² BU KADRO ĠLK KEZ OYNADI (FENERBAHÇE) 30 cm²

TOPLAM: 1402 cm²

43.SAYFA: NE MAÇTI AMA (FUTBOL AVRUPA) 710 cm² AVRUPA LĠGĠ‟NDE YARI FĠNAL HEYECANI (FUTBOL AVRUPA) 112 cm²

107 UÇAN HOLLANDALI (FUTBOL AVRUPA) 256 cm² GENÇLERĠN BĠNĠCĠLĠK ġÖLENĠ (BĠNĠCĠLĠK) 88 cm²

TOPLAM: 936 cm²

44.SAYFA: BEġĠKTAġ HÜKMEN ĠSTEDĠ (BEġĠKTAġ) 230 cm² CANER ALTTAN ALMALIYDI (GALATASARAY) 1264 cm² SERVET AVRUPA‟YA GĠDECEK (GALATASARAY) 220 cm² LUCAS NEĠLL KAPTANLIĞA YÜKSELĠYOR (GALATASARAY) 39 cm² FRANCO‟NUN YERĠNE EDUARDO ĠDDĠASI (GALATASARAY) 57 cm²

TOPLAM: 1810 cm²

45.SAYFA: KASIMPAġA VURGUNU (KASIMPAġASPOR) 750 cm² MAHMUT ÖZGENER‟DEN FENER‟E RET (FENERBAHÇE) 71 cm² GUĠZA VALENCĠA‟YA TOPLA‟I ALIN DEDĠ (FENERBAHÇE) 252 cm² DAUM‟A HOġGELDĠNĠZ DĠYECEĞĠM (KASIMPAġASPOR) 40 cm² PONPON KIZLAR KAPANDI (BASKETBOL) 135 cm² TERĠM‟E HAMBURG KANCASI (FUTBOL AVRUPA) 47 cm² AMERĠKA‟DA ĠLK MAÇ ÇEKLERLER (MĠLLĠ TAKIM) 40 cm²

TOPLAM: 1335 cm²

FB: 353 cm² GS: 1580 cm² BJK: 1388 cm² TS: 52 cm² BURSA: 0 cm² ANADOLU: 836 cm²

108 DĠĞER SPORLAR: 768 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %67 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %85 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %1 BURSASPOR HABERLERĠ: %0 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %17

HÜRRĠYET

23 NĠSAN CUMA

46.SAYFA: LĠVERPOOL YĠNE HÜSRAN (FUTBOL AVRUPA) 406 cm² FĠLEDE DEV EġLEġME (VOLEYBOL) 59 cm² TUNCAY ġANLI GĠDĠYOR (FUTBOL AVRUPA) 21 cm² TAHKĠM REDDETTĠ (DENĠZLĠSPOR-SĠVASSPOR) 21 cm² GALATASARAY FARK ATTI (BASKETBOL) 21 cm²

TOPLAM: 528 cm²

47.SAYFA: FENERBAHÇE‟DE OLSAYDIM ġĠMDĠ ġAMPĠYONDUK (KASIMPAġASPOR) 430 cm² BENĠ O LAĞIM KOKULU YERE BĠR DAHA GÖTÜRMEYĠN (BASKETBOL) 77 cm² HOġGELDĠN MĠMOZA (FENERBAHÇE) 60 cm²

TOPLAM: 567 cm²

48.SAYFA: RĠBERY HAPSE GĠRERSE ÇOK ÜZÜLÜRÜM (FUTBOL AVRUPA) 387 cm²

109 49.SAYFA: 5 MEVKĠYE TRANSFER ĠSTEDĠ (GALATASARAY) 310 cm² JO DURMAK BĠLMĠYOR (GALATASARAY) 37 cm² VALENCĠA‟DAN TOPLA‟A 5 MĠLYON AVRO (GALATASARAY) 50 cm² ZĠRAAT BANKASI ASLAN‟I AVLADI (VOLEYBOL) 105 cm² AVUSTRALYA‟YI YENDĠK (HENTBOL) 45 cm²

TOPLAM: 547

50.SAYFA: BARNABEU‟DA MĠLLĠ DAVA (TFF) 1082 cm² KIRMIZI KARTLARIN ĠPTALĠ DE ĠSTENMĠġ (BEġĠKTAġ) 341 cm² ADAM ADAMA MARKAJ (TFF) 115 cm² FENER‟E GOL ATARKEN DE ALEX BENĠM ARKADAġIMDI (BEġĠKTAġ) 140 cm²

TOPLAM: 1678 cm²

51.SAYFA: YÖNETĠM UYUMADI TARAFTARA SAHĠP ÇIKTI (FENERBAHÇE) 754 cm² URFA‟YA SEVE SEVE GĠDĠP KUPAYI ALIP GELECEĞĠZ (TRABZONSPOR) 120 cm² VALĠ MAÇI DURDURDU KUPAYI VERDĠ GĠTTĠ (TENĠS) 84 cm² ġEBNEM ġAHĠN‟DEN WAMPĠR DEFĠLESĠ (KASIMPAġASPOR) 51 cm² HALĠL ALTINTOP FRANKFURT‟TA KALACAK (FUTBOL AVRUPA) 26 cm²

TOPLAM: 1035 cm²

FB: 814 cm² GS: 397 cm² BJK: 481 cm²

110 TS: 120 cm² BURSA: 0 cm² ANADOLU: 502 cm² DĠĞER SPORLAR: 391 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %63 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %86 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %4 BURSASPOR HABERLERĠ: %0 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %19

HÜRRĠYET

24 NĠSAN CUMARTESĠ

37.SAYFA: TURU BEDAVAYA GETĠRDĠK (BĠSĠKLET) 373 cm² RALLĠNĠN BONUSU ERCAN KAZAZ (RALLĠ) 170 cm²

TOPLAM: 543 cm²

38.SAYFA: MOSKOVA KULESĠ TRANSFERĠ KĠLĠTLEDĠ (VOLEYBOL) 629 cm² COSKOVĠÇ TÜRK OLUYOR (VOLEYBOL) 63 cm² LAKERS‟I BRYANT YAKTI (BASKETBOL) 70 cm² ESKĠġEHĠR-MĠLAN KARDEġ OLUYOR (ESKĠġEHĠRSPOR) 28 cm² ERZURUM 2011‟E ÖZAK‟TAN DESTEK (OLĠMPĠYAT) 21 cm² FĠLEDE DEV KAPIġMA (VOLEYBOL) 35 cm²

TOPLAM: 846 cm²

111 39.SAYFA: ġEYTANLAR SAHNESĠ (FUTBOL AVRUPA) 265 cm² MALDĠNĠ‟YE SAHTEKARLIK SUÇLAMASI (FUTBOL AVRUPA) 77 cm² KAYAKTA HERKES KAZANACAK (KAYAK) 96 cm²

TOPLAM: 438 cm²

40.SAYFA: TEO‟NUN UMUTLA SORUNU YOK (TRABZONSPOR) 84 cm² ÇAKIR‟A TARĠHĠ GÖREV (TFF) 252 cm² TOPLAM: 336 cm²

41.SAYFA: KURTULUġ GÜNÜ (BASKETBOL) 577 cm² G.SARAY YĠNE YHAĠA‟YA GĠTTĠ (GALATASARAY) 351 cm² BALTA SAKATLANDI (GALATASARAY) 38 cm²

TOPLAM: 966 cm²

42.SAYFA: BEġĠKTAġ‟IN DRAMI (BEġĠKTAġ) 477 cm² REVNA HANIMLA 23 NĠSAN (BEġĠKTAġ) 157 cm² MUCĠZE DOKTOR (FENERBAHÇE) 779 cm² YILDIRIM‟IN KOLTUĞUNA MUġLU CĠVAN OTURDU (FENERBAHÇE) 298 cm² FENER MUTU‟YLA ANLAġTI ĠDDĠASI (FENERBAHÇE) 35 cm²

TOPLAM: 1746 cm²

43.SAYFA: KÜMEDE KALIRSAK ġAMPĠYON SAYILIRIZ (DĠYARBAKIRSPOR) 1151 cm²

FB: 1112 cm² GS: 389 cm² BJK: 634 cm²

112 TS: 84 cm² BURSA: 0 cm² ANADOLU: 1179 cm² DĠĞER SPORLAR: 3213 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %32 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %51 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %1 BURSASPOR HABERLERĠ: %0 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %17

HÜRRĠYET

25 NĠSAN PAZAR

1.SAYFA: 30 MĠLYON AVRO‟LUK 2 MAÇ (GALATASARAY-FENERBAHÇE- BURSASPOR) 155 cm²

38.SAYFA: DENĠZLĠ DÜġTÜ (DENĠZLĠSPOR) 295 cm²

39.SAYFA: ASLAN KURTULDU (BASKETBOL) 652 cm² BJK COLA TURKA TÜRK TELEKOM‟LA KARġILAġACAK (BASKETBOL) 39 cm² KEPEZ KÜME DÜġTÜ (BASKETBOL) 32 cm² BEġĠKTAġ FĠNALDE (BASKETBOL) 22 cm²

TOPLAM: 745 cm²

40.SAYFA: RONNIE PATO‟NUN EVLĠLĠĞĠNĠ SARSIYOR (FUTBOL AVRUPA) 301 cm² HAYATININ BASKETĠNĠ ATTI (BASKETBOL) 868 cm²

113 FENER‟DEN 3 BOMBA (VOLEYBOL) 225 cm²

TOPLAM: 1504 cm²

41.SAYFA: 30 MĠLYON AVRO ĠÇĠN (FENERBAHÇE-GALATASARAY- BURSASPOR) 837 cm² BĠLĠCA‟NIN YERĠNE BEKĠR (FENERBAHÇE) 389 cm² YASA DIġI DEĞĠL PROMOSYON (FENERBAHÇE) 174 cm² U-14 AKADEMĠ LĠGĠ ġAMPĠYONU (FENERBAHÇE) 105 cm² GALATASARAY SERVET‟Ġ UNUTTU (GALATASARAY) 171 cm² SERCAN KANARYA‟YI TUNA‟DA ASLAN‟I TĠMSAH‟A YEM ETTĠ (BURSASPOR) 65 cm² GAZĠANTEP-ĠSTANBUL BġB (ANADOLU) 18 cm²

TOPLAM: 1759 cm²

42.SAYFA: YAKIġMADI (BEġĠKTAġ) 95 cm² ĠNÖNÜ‟DE SĠVAS ÇUKURU (BEġĠKTAġ-SĠVAS) 928 cm² YETER KĠ FENER‟E KORKAK OYNATMA (BEġĠKTAġ) 216 cm² MAÇIN RÖNTGENĠ (BEġĠKTAġ-SĠVAS) 239 cm²

TOPLAM: 1478 cm²

43.SAYFA: KAVGADA SÖYLENMEZ (BEġĠKTAġ) 282 cm² ÜZÜLMEZ‟ĠN ÖFKESĠ (BEġĠKTAġ) 61 cm²

TOPLAM: 343 cm²

FB: 1660 cm² GS: 1163 cm² BJK: 1821 cm² TS: 0 cm²

114 BURSA: 1057 cm² ANADOLU: 1480 cm² DĠĞER SPORLAR: 1838 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %51 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %80 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %0 BURSASPOR HABERLERĠ: %12 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %17

3.3. CUMHURĠYET GAZETESĠ

Bir fikir gazetesi olan Cumhuriyet, araĢtırma kapsamındaki gazeteler içinde tiraj kaygısı en düĢük seviyede olanı. Diğer iki gazeteye oranla daha ciddi bir duruĢ sergileyen Cumhuriyet, Hürriyet ve Fotomaç gibi sükse yaratacak asparagas futbol haberlerine yer vermiyor. Cumhuriyet, ortalama iki spor sayfası basarken bu kısıtlı alanda hem tüm spor dallarına gereken ağırlığı veriyor hem de kulüp ayrımcılığını minimum seviyede tutmayı baĢarıyor. Elbetteki üç büyük Ġstanbul kulübü yine ön plana çıkıyor fakat Anadolu kulüpleriyle ilgili haberleri de bolca bulabiliyoruz. Diğer spor branĢları ve kulüplere ayırdığı yer kadar haber içerikleri de Hürriyet ve Fotomaç‟tan ayrılıyor. Olasılıklar üzerinden haber yapmaktansa olmuĢ veya kesin olacak haberlere yer veriyor.

CUMHURĠYET

19 NĠSAN PAZARTESĠ

1. SAYFA : F.BAHÇE BEġĠKTAġ‟I DEVĠRDĠ (FENERBAHÇE) 166 cm²

TOPLAM : 166 cm²

115

19. SAYFA : SEBASTIAN LOEB ĠSTANBUL‟U FETHETTĠ (RALLĠ) 156cm² ġAMPĠYON KARABÜK (BANK ASYA) 109 cm²

TOPLAM : 265 cm²

20. SAYFA : F.BAHÇE ZĠRVE AġKINA (FENERBAHÇE) 805cm² DERBĠ CANAVARI (FENERBAHÇE) 414 cm² STATTA BAYRAM HAVASI (FENERBAHÇE) 55cm² DAUM : HER MAÇ FĠNAL (FENERBAHÇE) 39cm² PLANLARI BOZDUM (FENERBAHÇE) 38 cm²

TOPLAM : 1351 cm²

21. SAYFA : GÖÇEK‟ E BÜYÜK ĠSYAN (BEġĠKTAġ) 610 cm² YÜKSEK TANSĠYON (FENERBAHÇE- BEġĠKTAġ) 91 cm² DERBĠ MAÇI KALDIRAMADI (FENERBAHÇE) 63 cm² GERGĠN YOLCULUK (BEġĠKTAġ) 40 cm² MĠNDERDE ĠKĠ ALTIN (GÜREġ) 280 cm² TURA ĠTALYAN DAMGASI (BĠSĠKLET) 85 cm²

TOPLAM : 1169 cm²

FB: 1671 cm² GS: 0 cm² BJK: 836 cm² TS: 0 cm² BURSA: 0 cm² ANADOLU: 109 cm² DĠĞER SPORLAR: 521 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %80

116 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %83 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %0 BURSASPOR HABERLERĠ: %0 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %3

CUMHURĠYET

20 NĠSAN SALI

18. SAYFA : BEġĠKTAġ „GENEL KURUL‟ DEDĠ (BEġĠKTAġ) 584 cm² BU ĠNANÇLA ĠKĠ KUPAYI ALIRIZ (FENERBAHÇE) 555 cm² KĠMSE BĠZE YARDIM ETMEYECEK (FENERBAHÇE) 290 cm²

TOPLAM : 1429 cm²

19. SAYFA : BU TUR FRANSA‟YA YETĠġĠR (BĠSĠKLET) 457 cm² SAKATLIKTAN ALTIN MADALYAYA (GÜREġ) 441 cm² ASLAN‟DA MORALLER BOZUK (GALATASARAY) 97 cm² G.SARAY YARIFĠNALDE (VOLEYBOL) 92 cm² TRABZON „PAġALAR‟ GĠBĠ (TRABZONSPOR) 302 cm² BARCELONA‟NIN ZOR YOLCULUĞU (FUTBOL AVRUPA) 39 cm² SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU (FUTBOL AKTÜEL) 67 cm² OKUR 8 AY YOK (BASKETBOL) 33 cm² KAVGASIZ DERBĠ OLMUYOR (FENERBAHÇE-BEġĠKTAġ) 84 cm² BURSASPOR HEDEFE DOĞRU (BURSASPOR) 53 cm²

TOPLAM : 1665 cm²

FB: 929 cm²

117 GS: 97 cm² BJK: 668 cm² TS: 302 cm² BURSA: 53 cm² ANADOLU: 0 cm² DĠĞER SPORLAR: 1023 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %45 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %67 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %10 BURSASPOR HABERLERĠ: %2 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %0

CUMHURĠYET

21 NĠSAN ÇARġAMBA

18.SAYFA : ÖNCE KAVGA SONRA ZORAKĠ BARIġ (GALATASARAY) 548 cm² ÜSTÜNEL SERT ÇIKTI (GALATASARAY) 47 cm² SABRĠ EVLENDĠ (GALATASARAY) 30 cm² G.SARAY‟I YENECEĞĠZ (BURSASPOR) 42 cm² „TFF‟YE YILDIRIM BASKI VAR(BEġĠKTAġ) 398 cm² FENERBAHÇE‟DEN SAAT AYARI (FENERBAHÇE) 197 cm² DAUM: TOPU ALAN ALEX‟E VERSĠN (FENERBAHÇE) 223 cm²

TOPLAM : 1485 cm²

19.SAYFA : LOEB : ĠSTANBUL RALLĠSĠ DÜNYA KALĠTESĠNDE (RALLĠ) 149 cm² NURCAN : HEDEF 2012 (ATLETĠZM) 254 cm²

118 KISA KISA (FUTBOL AKTÜEL) 43 cm²

TOPLAM : 446 cm²

FB: 420 cm² GS: 625 cm² BJK: 398 cm² TS: 0 cm² BURSA: 42 cm² ANADOLU: 0 cm² DĠĞER SPORLAR: 403 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %76 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %78 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %0 BURSASPOR HABERLERĠ: %2 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %0

CUMHURĠYET

22 NĠSAN 2010 PERġEMBE

19.SAYFA: MHK‟NĠN DOSYASI KABARIK (TFF) 569 cm² BEġĠKTAġLI ÇUKUR KAZMAZ (BEġĠKTAġ) 295 cm² GALATASARAY‟DA SERVET YOLCU (GALATASARAY) 119 cm² DAUM‟DAN UYARILAR (FENERBAHÇE) 102 cm² BEġĠKTAġ FARKA KOġTU (BASKETBOL) 102 cm² FENERBAHÇE YARI FĠNALDE (VOLEYBOL) 54 cm² TFF KULÜPLERE GÜVENĠYOR (TFF) 82 cm² GÜNÜN ĠÇĠNDEN (HENTBOL, AT YARIġI, OLĠMPĠYAT) 57 cm²

119 TOPLAM: 1380 cm²

FB: 102 cm² GS: 119 cm² BJK: 295 cm² TS: 0 cm² BURSA: 0 cm² ANADOLU: 0 cm² DĠĞER SPORLAR: 57 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %90 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %90 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %0 BURSASPOR HABERLERĠ: %0 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %0

CUMHURĠYET

23 NĠSAN 2010 CUMA

22.SAYFA: TFF‟YE BEġĠKTAġ ĠSYANI (BEġĠKTAġ) 452 cm² MEHMETLER NÖBET DEĞĠġTĠRĠYOR (GALATASARAY) 342 cm² SAMARANCH‟A GÖRKEMLĠ VEDA (ATLETĠZM) 46 cm² SAĞLAM: G.SARAY MAÇI KEYĠFLĠ GEÇER (BURSASPOR) 111 cm² GÜNEġ: LĠGDE CANI YANAN KONUġUYOR (TRABZONSPOR) 75 cm² KAPTANLARA “YILDIRIM” UYARI (FENERBAHÇE) 224 cm²

TOPLAM: 1250 cm²

120 23.SAYFA: BĠR FĠNALDE ĠKĠ ġAMPĠYON (MASA TENĠSĠ) 55 cm² BOGDAN TANJEVĠC SEZONU KAPATTI (BASKETBOL) 52 cm² KOÇ FEST BAġLIYOR (SPOR FESTĠVALĠ) 21 cm² GELECEĞE KOġANLAR (TENĠS) 21 cm² GÜNÜN ĠÇĠNDEN (BASKETBOL, AT YARIġI) 44 cm² FUTBOLUN EN ZENGĠNĠ MANU (FUTBOL AVRUPA) 221 cm² FĠLEDE ĠLK RAUND ZĠRAAT‟ĠN (VOLEYBOL) 71 cm²

TOPLAM: 485 cm²

FB: 224 cm² GS: 342 cm² BJK: 452 cm² TS: 75 cm² BURSA: 111 cm² ANADOLU: 0 cm² DĠĞER SPORLAR: 310 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %68 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %80 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %5 BURSASPOR HABERLERĠ: %7 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %0

CUMHURĠYET

24 NĠSAN 2010 CUMARTESĠ

20.SAYFA: PORTEKĠZ‟ĠN ERZĠK VEFASI (UEFA) 483 ġAMPĠYON BURSA OLSUN (KASIMPAġA) 329 cm² YAZICI: SÖZÜN BĠTTĠĞĠ YERDEYĠZ (BURSASPOR) 104 cm²

121 TRABZONSPOR‟A BARÇA UÇAĞI (TRABZONSPOR) 56 cm² ESKĠġEHĠR-MĠLAN KARDEġLĠĞĠ (ESKĠġEHĠRSPOR) 117 cm² FĠLEDE YARI FĠNAL HEYECANI (VOLEYBOL) 47 cm² TOPLU BĠLET KARMAġASI (FENERBAHÇE) 231 cm² DAUM‟DAN ZEMĠN UYARISI (FENERBAHÇE) 57 cm² 23 NĠSAN COġKUSU (BEġĠKTAġ-GALATASARAY- FENERBAHÇE) 196 cm²

TOPLAM: 1620 cm²

21.SAYFA: MĠNDERDE YENĠ AġI TUTMADI (GÜREġ) 858 cm² ASLAN‟DA FIRTINA ÖNCESĠ SESSĠZLĠK (GALATASARAY) 354 cm² ÇAKIR‟A DEV GÖREV (TFF) 84 cm² BASKETBOLDA KRĠTĠK GÜN (BASKETBOL) 108 cm² BEġĠKTAġ UÇURUMDAN DÜġTÜ (BEġĠKTAġ) 175 cm²

TOPLAM: 1579 cm²

FB: 484 cm² GS: 550 cm² BJK: 371 cm² TS: 56 cm² BURSA: 104 cm² ANADOLU: 446 cm² DĠĞER SPORLAR: 1013 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %47 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %67 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %2 BURSASPOR HABERLERĠ: %3 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %15

122

CUMHURĠYET

25 NĠSAN 2010 PAZAR

20.SAYFA: DOLMABAHÇE‟DE GERGĠN GÜN (BEġĠKTAġ) 350 cm² BEġĠKTAġ TATĠLER ERKEN ÇIKTI (BEġĠKTAġ) 816 cm² MANĠSASPOR ALTIN BULDU (MANĠSASPOR) 77 cm² DENĠZLĠSPOR‟DAN SÜPER LĠG‟E VEDA (DENĠZLĠSPOR) 155 cm² ANTALYASPOR GEÇ AÇILDI (ANTALYASPOR) 83 cm²

TOPLAM: 1481 cm²

21.SAYFA: FUTBOLDA ZĠRVE PAZARI (GALATASARAY-BURSASPOR- KASIMPAġASPOR-FENERBAHÇE) 242 cm² GALATASARAY AVRUPA ĠÇĠN (GALATASARAY) 100 cm² BURSASPOR: BU MAÇ FĠNAL (BURSASPOR) 89 cm² FENERBAHÇE‟NĠN GÜNDÜZ FOBĠSĠ (FENERBAHÇE) 228 cm² ASLAN LĠGE TUTUNDU (BASKETBOL) 443 cm² SARI MELEKLER FIRTINA GĠBĠ (VOLEYBOL) 96 cm² ĠLK RAUND VAKIFBANK‟IN (VOLEYBOL) 60 cm² EFES RAHAT (BASKETBOL) 34 cm² KARTAL UÇUġU (BASKETBOL) 34 cm² F.BAHÇE FARKLI (BASKETBOL) 34 cm² BOLT REKOR KIRMAYACAK (ATLETĠZM) 34 cm² GOLFÜN GÖZYAġLARI (GOLF) 36 cm²

TOPLAM: 1430 cm²

FB: 470 cm² GS: 342 cm²

123 BJK: 1166 cm² TS: 0 cm² BURSA: 337 cm² ANADOLU: 557 cm² DĠĞER SPORLAR: 771 cm²

ÜÇ BÜYÜKLERE AĠT HABERLERĠN FUTBOL HABERLERĠNE ORANI: %55 FUTBOL HABERLERĠNĠN DĠĞER SPOR HABERLERĠNE ORANI: %79 TRABZONSPOR HABERLERĠ: %0 BURSASPOR HABERLERĠ: %9 ANADOLU KULUPLERĠ HABERLERĠ: %15

3.4. ARAġTIRMAYLA ĠLGĠLĠ GENEL DEĞERLENDĠRME

Yapılan araĢtırma sonunda, incelenen tüm gazetelerin, futbol haberleri dahilinde üç büyük kulübe öncelik tanıdığı ve bu kulüplerle ilgili daha çok haber yaptığını göstermektedir. Her üç gazetede de daha önce Ģampiyonluklar kazanmıĢ Trabzonspor ve araĢtırmanın yapıldığı dönemde ligi Ģampiyonlukla bitirme Ģansı bulunan Bursaspor hakkında diğer Anadolu kulüplerine oranla daha fazla haber çıktığını görüyoruz. Bu bağlamda değerlendirmenin daha detaylı olabilmesi için Trabzonspor ve Bursaspor haberlerinin de ayrıca yüzdelik oranlarını çıkartmak daha aydınlatıcı olacaktır. Haber oranlarının gösterildiği tablolarda “Anadolu kulüpleri” olarak belirlenen dilimin, Süper Lig ve alt liglerde bulunan takımların hepsini içerdiğini belirtmek, yüzdesel oranı düĢük olan bu dilimin aslında sayısal olarak kalabalık bir takımlar topluluğunu kapsaması açısından önemlidir. “Diğer” olarak adlandırılan dilimde ise futbol dıĢındaki spor branĢlarıyla ilgili haberler hesaba katılmamıĢtır. Bu dilimin içinde olan haberler, dünya futbolu, Türkiye Futbol Federasyonu, Türkiye Milli Takımları ve hakemlerle ilgili çıkan haberlerdir. Bütün çalıĢmamız boyun “üç büyükler” olarak adlandırdığımız BeĢiktaĢ, Galatasaray ve Fenerbahçe yine “üç büyükler” olarak adlandırılmıĢtır.

124 Fotomaç Gazetesi 19-25 Nisan 2010

Diğer Anadolu Kulüpleri 4% 12%

Bursaspor 3 Büyükler 7% Trabzonspor Bursaspor Trabzonspor Anadolu Kulüpleri 3 Büyükler 14% Diğer 63%

Tablo 10: 19-25 Nisan tarihleri arasında Fotomaç Gazetesi‟nde çıkan futbol haberlerinin oransal dağılımı.

AraĢtırmamızda çıkan sonuca göre, Fotomaç Gazetesi‟nde, %63‟lük bir oranla ağırlıklı olarak üç büyüklere ait haberler yapılmıĢtır. Ġkinci sırada ise %14‟le Trabzonspor bulunmaktadır. Trabzonspor‟u sırasıyla Anadolu kulpleri(%12), Bursaspor(%7) ve %4‟le diğer haberler izlemektedir. Spora ve futbola ayırabilecek geniĢ alanı olmasına rağmen Fotomaç Gazetesi‟nin kulüp-haber dağılımında çok keskin bir eĢitsizlik olduğunu net bir Ģekilde görebiliyoruz.

125 Hürriyet Gazetesi 19-25 Nisan 2010

Diğer 16%

3 Büyükler Anadolu Kulüpleri Trabzonspor 15% Bursaspor Anadolu Kulüpleri Bursaspor 3 Büyükler Diğer 4% 62% Trabzonspor 3%

Tablo 11: 19-25 Nisan tarihleri arasında Hürriyet Gazetesi‟nde çıkan futbol haberlerinin oransal dağılımı.

Bir kitle gazetesi olan Hürriyet‟e baktığımızda ise neredeyse aynı tabloyla karĢılaĢtığımızı görebiliriz. Ġki gazete arasındaki en büyük fark, Hürriyet‟in Trabzonspor‟a daha az, “diğer” olarak nitelendirdiğimiz haberlere (dünya futbolu, Hakemler ve TFF ile ilgili haberler, Milli Takım haberleri) daha geniĢ yer vermiĢ olmadısır. Bunların dıĢında üç büyüklere ayrılan alanın neredeyse aynı olduğunu görmekteyiz.

126 Cumhuriyet Gazetesi 19-25 Nisan 2010

Diğer 24% 3 Büyükler Trabzonspor Anadolu Kulüpleri Bursaspor 5% Anadolu Kulüpleri Bursaspor Diğer 3% 3 Büyükler Trabzonspor 66% 2%

Tablo 12: 19-25 Nisan tarihleri arasında Cumhuriyet Gazetesi‟nde çıkan futbol haberlerinin oransal dağılımı.

Futbol ve diğer spor branĢları haber dağılımında en dengeli gazete çıkan Cumhuriyet ise, bu dengeli dağılımı futbol haberlerinde göstermemiĢ durumda. Üç büyüklerin oransal olarak %66‟yla, en fazla yeri Cumhuriyet Gazetesi‟nde kapladığını görmekteyiz. Bununla birlikte Anadolu kulüpleriyle ilgili haberlere yine en az yeri veren gazetenin Cumhuriyet olduğu saptanmıĢtır. “Diğer” olarak adlandırdığımız haberlerinse %24 gibi geniĢ bir alan kapladığını görmekteyiz.

2007 yılında baĢka bir çalıĢma için yaptığımız araĢtırmada Cumhuriyet dıĢında farklı iki gazete incelenmiĢ olsa da, konu bağlamında yine yazılı basında “üç büyükler” ve “Anadolu kulüpleri” ayrımı olarak basında yer alan diğer gazetelerde de durumun pek farklı olmadığını görmek açısından yararlı olacaktır. Bu dönemde yapılan incelemede oranlar üç büyükler, Trabzonspor, Anadolu kulüpleri ve “diğer” olarak dört parça halinde hesaplanmıĢtır. Ġncelemenin yapıldığı sezonda hiçbir Anadolu kulübünün ön plana çıkmıĢ olmaması nedeniyle tüm Anadolu kulüpleri aynı

127 dilimde yer almıĢtır.

Fanatik Gazetesi 13-19 Mayıs 2007

Diğer Anadolu Kulüpleri 2% 14%

Trabzonspor 3 Büyükler 12% Trabzonspor Anadolu Kulüpleri Diğer

3 Büyükler 72%

Tablo 13: 13-29 Mayıs 2007 tarihleri arasında Fanatik Gazetesi‟nde çıkan futbol haberlerinin oransal dağılımı.

Farklı bir medya grubuna ait olmasına rağmen Fotomaç Gazetesi‟nden neredeyse hiçbir farklı olmayan ve bir spor gazetesi olan Fanatik, üç büyüklere %72 gibi geniĢ bir alan ayırmıĢtır. Trabzonspor‟a ve Anadolu kulüplerine neredeyse aynı oranda yer veren Fanatik, diğer futbol haberlerineyse %2‟lik bir alan bırakmıĢtır.

128 Zaman Gazetesi 13-19 Mayıs 2007

Diğer 3%

Anadolu Kulüpleri 28% 3 Büyükler Trabzonspor Anadolu Kulüpleri 3 Büyükler Diğer 61% Trabzonspor 8%

Tablo 14: 13-29 Mayıs 2007 tarihleri arasında Zaman Gazetesi‟nde çıkan futbol haberlerinin oransal dağılımı.

2007 yılında yapılan incelemeye baktığımızda, Anadolu kulüplerine en geniĢ alanı Zaman Gazetesi‟nin verdiğini görüyoruz. Ayrıca %28‟lik dilim, 2010 yılında yaptığımız çalıĢmada incelenen gazetelerde de ulaĢılmamıĢ bir rakam. Fakat genel olarak %60‟larda seyreden üç büyüklere ayrılan oran Zaman Gazetesi‟nde de %61 olarak karĢımıza çıkıyor. Bu noktada Anadolu kulüplerine daha fazla yer veren Zaman Gazetesi‟nin, verdiği bu fazla alanı Trabzonspor ve diğer futbol haberlerinden kestiğini gözlemleyebilmekteyiz.

129 Cumhuriyet Gazetesi 13-19 Mayıs 2007

Anadolu Kulüpleri 6% Diğer 2%

Trabzonspor 0% 3 Büyükler Trabzonspor Anadolu Kulüpleri Diğer

3 Büyükler 92%

Tablo 15: 13-29 Mayıs 2007 tarihleri arasında Cumhuriyet Gazetesi‟nde çıkan futbol haberlerinin oransal dağılımı.

2007 yılında yapılan Cumhuriyet Gazetesi incelemesi ise çok farklı rakamlar ortaya koymaktadır. Üç büyüklere ayrılan alan %92 olarak karĢımıza çıkmaktadır. Anadolu kulüplerine %6, diğer futbol haberlerine ise %2 yer verilmiĢtir. Belirlenen tarihler arasında Trabzonspor‟la ilgili hiçbir haber çıkmamıĢtır. Oranlardaki bu büyük değiĢikliğin temel nedeni, Cumhuriyet Gazetesi‟nin futbol dıĢında diğer spor branĢlarına da geniĢ yer ayırmasıdır. Futbol ile ilgili sadece haber niteliği taĢıyan bilgileri okuyucularıyla paylaĢan Cumhuriyet, futbola ayırdığı kısıtlı alanda ağırlıklı olarak üç büyük haberlerine yer vermiĢtir.

Yaptığımız araĢtırmaların sonucunda, yazılı basında niceliksel (kantitatif) olarak üç büyüklere ayrılan haber alanının, Anadolu kulüplerine oranla çok daha fazla olduğunu görmekteyiz. Genelde %60 civarlarında gezen bu oran sadece Cumhuriyet Gazetesi‟nde değiĢiklik göstermektedir. Bunun temel sebebi Cumhuriyet Gazetesi‟nin, spora ayıdrığı sınırlı alan içerisinde futbol dıĢında diğer sporlara da geniĢ bir yer vermesi ve futbolla ilgili sadece önemli haberleri okuyucularına

130 aktarmasıdır. Ġncelenen diğer tüm gazeteler, üç büyüklere sabit oranda yer verirken, futbol için ayırdıkları diğer alanlarda ise günün Ģartlarına göre oynamalar yapmaktadırlar. Örneğin Bursaspor‟un iyi gittiği dönemlerde bu kulübe daha fazla yer vermek için diğer Anadolu kulüplerine veya Trabzonspor‟a ayrılan bölümlerden kasintiler yaptıklarını görebilmekteyiz. Yine “diğer” olarak nitelendirdiğimiz, yurtdıĢı futbol, TFF, milli takımlar ya da hakemlerle ilgili olan haberler için yer açılması gerektiğinde, üç büyüklere ayrılan bölge yerine kesintinin Anadolu kulüpleri ve Trabzonspor‟dan yapıldığı açık bir Ģekilde görülmektedir. Bu durumun temel nedeni kuĢkusuz, spor sayfalarının okuyucuların beklentilerine göre hazırlanmasıdır.

Yapılan haberleri niteliksel (kalitatif) olarak ele aldığımızda ise gazetelerin Anadolu kulüplerine zorunlu olmadıkça yer vermediklerini görmekteyiz. Üç büyüklerle ilgili her türlü haberi spor sayfalarında görürken, Anadolu kulüpleriyle ilgili haberler genelde istifa, futbolda Ģiddet, oyuncu transferi gibi olağandıĢı olaylar olmaktadır. Bu durumu, üçüncü dünya ülkelerinin medyada sadece doğal afet, savaĢ, iç karıĢıklık gibi olaylarla gündeme gelmesine benzetmek yanlıĢ olmayacaktır. Üç büyüklerle ilgili bir futbolcunun doğum günü, neĢeli geçen bir idman ya da bir oyuncunun maça çıkarken uğur olarak ne yaptığı gazeteler için haber değeri taĢırken, iki Anadolu kulübünün kendi arasında oynadığı maç genel skor görüntüsünde bir “kutu haber” olarak verilebilmektedir. Gazeteler kamuoyunun ilgisini ne çekiyorsa onu haber yapıyor dersek yanılmıĢ olmayız. Bu bağlamda Anadolu kulüpleriyle ilgili bir istisna olarak “Yılmaz Vural” örneği verilebilir. Maçlarda sergilediği hareketler, maç sonrası yaptığı açıklamalar hatta maç sırasında oyuncularına uyguladığı Ģiddetle toplumun dikkatini çeken Yılmaz Vural, zaman zaman da eğlence programlarına konuk olarak popüler kültürün bir temsilcisi haline gelmiĢtir. AraĢtırmanın yapıldığı dönemde yazılı basında oldukça fazla yer almıĢtır. Fakat dikkat çekici olan, o dönemlerde KasımpaĢaspor‟un teknik direktörlüğünü yapan Yılmaz Vural‟ın, KasımpaĢaspor‟dan daha fazla haberinin yapılmıĢ olmasıdır.

131 3.5. SPOR MEDYASININ KULÜP AYRIMCILIĞINA BAKIġI

Yaptığımız kapsamlı çalıĢmada, konuyu bir de basında bu haberleri oluĢturan medya çalıĢanlarına sorduk. Radyospor genel yayın yönetmeni ve Fotomaç Gazetesi yazarı BarıĢ Ertül, Sky Türk spor departmanı istihbarat müdürü ġaban Petek, CNN Türk spor servisi yöneticisi BarıĢ Kuyucu, Four Four Two yazarı Ali Ece, Sabah Gazetesi spor müdürü Emrah Kayalıoğlu, Sabah Gazetesi spor yazarı Gürcan Bilgiç ve Sabah gazetesi Muhabirleri Galip Öztürk ve Emir Somer‟le yapılan mülakatlarda yazılı basının kulüp ayrımcılığına dair ortak bir fikir çıktı: Tiraj kaygısı.

Günümüz ekonomik koĢullarında çok büyük bir rekabet içinde olan basın kuruluĢlarının tiraj nerdeyse orayı ön plana çıkardığını belirten BarıĢ Ertül, halk neyi okumak istiyorsa yazılı basının bunu verdiğini söylüyor. “Hasta” Galatasaraylı bir yayın yönetmeninin bile tiraj nedeniyle Fenerbahçe‟yi ön planda tuttuğu bir ortamda Anadolu kulüplerine daha fazla yer vermesi beklenilmemesi gerektiğinin altını çiziyor.

ġaban Petek ise basının tiraj kaygısını kabul etmekle beraber sebeplerden birinin de toplum olduğunu öne sürüyor. Basının sonuçta gazeteleri toplum için yaptığını, fakat toplum içinde desteklenen takımlar arasında büyük bir dengesizlik olduğunu ve genelin üç büyükleri desteklediğini söylüyor. Kendisinin taraftarı olduğunu, Trabzon‟da yaĢayan bir adamın Trabzonspor‟u tuttuğunu ama ailesinde mutlaka üç büyükleri destekleyen birinin olduğunu belirtiyor ve ekliyor: Eğer basının üç büyüklere ağırlık vermesini yanlıĢ bir yönelim olarak görüyorsak toplumun bütün hücrelerine nüfuz etmiĢ bir hastalıktan bahsediyoruz demektir. Ortada kolaylıkla değiĢtirebileceğimiz bir yapı yok.

BarıĢ Kuyucu, Anadolu kulüplerinin yazılı basında, baĢarılı olmaları halinde haber olacaklarını, bu baĢarılarını devamlı hale getirdikleri taktirdeyse haber olma oranlarını arttıracaklarını belirtiyor.

“Duygusal futbol yazarı” olarak eleĢtirilen Ali Ece sözlerine Türkiye‟de “dört

132 büyük” olduğunu belirterek baĢlıyor ve baĢarı-sayfa-haber kotasında daima eĢitlikçi bir politika sergileyen, büyüklük ayrımı yapmayan, sayfa oranlarını baĢarı kıstaslarına göre ayarlayan France Football dergisinin aynı zamanda dünyanın en çok satan futbol dergisi olmayı baĢardığını söylüyor. Fakat Türkiye‟ye baktığımızda genel nüfusun Ġstanbul‟un üç büyüklerini desteklemesinin, yazılı basında kulüp ayrımcılığının temel nedeni olduğunu belirtiyor.

Galip Öztürk ise Türkiye‟nin nüfus dağılımı ve gelir eĢitsizliğini ön plana çıkarıyor. Anadolu‟da yaĢayan bir vatandaĢın Ġstanbul‟da yaĢayan birinden daha az geliri olduğunu ve kulübüne aynı oranda ya da hiç katkı yapamadığını belirtiyor. Bu yüzden üç büyüklerin hem taraftar sayısı hem de gelir olarak ve bunun sonucunda basında iĢgal ettiği alan olarak arayı açtığını söylüyor.

Emrah Kayalıoğlu yazılı basında kulüp ayrımının son derece doğal olduğunu ve durumun tamamen arz-talep mekanizmasından kaynaklandığını aktarıyor. Medyanın ekonomik bir gerçek olarak talebe yanıt verdiğini söyleyen Kaya, hangi haberin ne kadar okunduğunu artık internet üzerinden takip edebildiklerini ve en çok okunan haberlerin üç büyüklerle ilgili olduğunu, dolayısıyla da gazetelerin üç büyüklere ağırlık verdiğini belirtiyor.

Sabah Gazetesi spor yazarı Gürcan Bilgiç, daha önce Anadolu‟ya giden gazetelerde, gazetenin gittiği Ģehirlerin takımlarına özel sayfalar yapıldığını ama bunun tutmadığını söylüyor. Gazete yeterli tirajı alamayınca da bu sistemden vazgeçildiğini ekliyor. Okuyucu kitlesinin gazetede üç büyüklerle ilgili haberlere daha çok ilgi gösterdiğini, eğer kendi Ģehrinin takımıyla ilgili bilgi almak isterse yerel gazetelere yöneldiğini ve kendilerinin bir sütuna beĢ santimetre iĢledikleri haberi, yerel bir gazetenin yarım sayfa haber yaptığını belirtiyor.

Kısacası yaptığımız mülakatlarda da görüyoruz ki yazılı basının kulüp ayrımcılığı yapması ve sayfalarında üç büyüklere daha fazla yer ayırmasının temelinde tiraj kaygısı yatmaktadır.

133 SONUÇ

Günümüzde medya ve futbol iç içe geçmiĢ ve çift yönlü kazanç içinde olan iki unsur haline gelmiĢlerdir. “Yazılı Basında Üç Büyükler ve Anadolu Kulüpleri Ayrımı” konulu çalıĢmamızın, literatür taraması, içerik analizi ve mülakat bölümlerinde elde ettiğimiz veriler, medyanın futbol üzerinden çok büyük ekonomik kazançlar sağladığını, bununla kalmayıp futbol dünyasının gündemini ve zaman zaman da kaderini belirlediğini göstermiĢtir. Aynı Ģekilde futbol ve içinde bulundurduğu birimler de medya sayesinde kendilerine çok büyük finansal gelirler elde etmektedirler.

ÇalıĢmamız doğrultusunda medyanın hem spor branĢlarına hem de kulüpler bazında futbol takımlarına eĢit yer vermediği açık bir Ģekilde görülmüĢtür. Türkiye‟de yazılı basın, en çok ilgi çeken spor olan futbola spor sayfalarında her zaman en geniĢ ve en göz önünde olan yerleri ayırırken, spor branĢları arasında yaptıkları bu ayrımı, spor sayfalarında kulüpler bazında da sürdürmektedirler. En büyük taraftar topluluklarına sahip üç büyük Ġstanbul kulübü BeĢiktaĢ, Galatasaray ve Fenerbahçe‟ye sayfalar ayrılırken, Anadolu kulüplerine bu takımlardan artan yerler bırakılmaktadır ki zaman zaman Anadolu kulüpleriyle ilgili hiçbir habere de rastlayamadığımız olmaktadır. Bu noktada hem kendi düĢüncem olarak hem de spor basınının içinden mülakat yaptığım kiĢilere dayanarak bu ayrımın ekonomik çıkarlara ve tiraj kaygısına bağlı olduğunu söylemek yanlıĢ olmaz. Anadolu kulüplerinin baĢarılı olmaları bile basında kapladıkları alanı etkilememektedir. Yazılı basın için önemli olan taraftar sayısı yani potansiyel ”okuyucu”. Bu bağlamda basının en önemli kuralını, tarafsızlığını, adeta bir Ģirket gibi arz-talep doğrultusunda ekonomik kaygılar nedeniyle ikinci plana attığını gözlemleyebiliyoruz.

Medya kuruluĢları arasında özellikle televizyon kanallarının futbola büyük bir katkısı olduğu yadsınamaz. Maçların naklen yayın haklarını alan kuruluĢ, çok yüksek rakamlar ödemiĢtir ve karĢılığında da yine çok büyük bir gelir elde etmektedir. Yayın haklarına büyük bir ilgi olması satıĢ rakamlarını yükseltmiĢ ve dolayısıyla federasyonun ve kulüplerin aldığı pay da oldukça artmıĢtır. Böylece kulüpler daha

134 kaliteli oyuncular alabilmiĢ, tesislerini yenilemiĢ ve geliĢtirebilmiĢlerdir. YaĢanan tüm bu olaylar futbol seyircisini stadyumlara çekmiĢ ve taraftarların futbola daha fazla ilgi duymasını sağlamıĢtır. Futbola ilgi arttıkça, futbolla ilgili gazeteler daha fazla satılmıĢ, televizyon programları daha çok izlenmiĢ ve radyo programları daha çok dinlenmeye baĢlamıĢtır. Böylece medya her koldan reklam gelirlerini arttırmıĢtır. Yani futbolun ve medyanın birlikte yükselen iki değer olduğunu söylemek kesinlikle mümkündür. Hatta bir adım ileriye gidip futbolun kendi medyasını oluĢturduğunu söylemek de yanlıĢ olmayacaktır.

Kendi içinde beslenen bu yapının merkezinde ekonomik koĢullar yatması, taraftar kitlesi geniĢ olmayan yani büyük kitlelere hitap etmeyen kulüplerin dezavantajı olurken, milyonları peĢinden sürükleyen üç büyük Ġstanbul kulübünün de en büyük avantajı olmaktadır. Spor yazarları ve spor medyasında yer alan kiĢilerin genel düĢüncesi, bu durumun değiĢmeyeceği ve BeĢiktaĢ, Galatasaray, Fenerbahçe‟nin her zaman ön planda kalacağı yönünde olsa da, Anadolu‟da bir hareketlenme olduğunu, çok yakın zamanda olmasa da 15-20 yıl içinde durumun değiĢebileceğini düĢünenler de var.

Günümüz teknolojisi ve internetin sağladığı ortamlar, Anadolu takımlarını destekleyen taraftarların daha organize olmasına yardımcı olmaktadır. Ġstanbul dıĢında yaĢayan futbolseverlerin aidiyet duygusu, Anadolu takımlarının taraftarlarının artmasını sağlamaktadır. Özellikle 2009-2010 sezonunda Bursaspor‟un Süper Lig‟i Ģampiyon olarak bitirmesi, Anadolu‟dan Trabzonspor dıĢında baĢka bir Ģampiyon çıkması genel algıyı değiĢtirmese bile sarsmıĢtır. Yıllarca Trabzonspor‟un Ģampiyonluklarının, futbolun endüstriyelleĢmesinden önce geldiği ve bu baĢarıyı Trabzonspor dahil baĢka bir Anadolu takımının tekrarlayamayacağı düĢünülmüĢtür. Özellikle Ġstanbul kulüpleriyle Anadolu kulüpleri arasında oluĢan ekonomik uçurumun, bu düĢüncenin en büyük destekleyicisi olduğu söylenmiĢtir. Fakat, her Ģeye rağmen, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye‟de de endüstriyelleĢen futbolda imkansız denen gerçek olmuĢtur. Anadolu‟dan bir Ģehir takımı 2010 yılında Türkiye Süper Lig ġampiyonu olarak tarihe geçmiĢtir.

ÇalıĢmamın özellikle üçüncü bölümünde görüldüğü üzere Türkiye‟de yazılı basın

135 üç büyük Ġstanbul kulübünü apayrı bir yere koymaktadır. Pek çok görüĢe göre de bu durum değiĢmeyecektir. Fakat değiĢimin yavaĢ da olsa baĢladığını söyleyebiliriz. Bursaspor‟un spor gazetelerinde, yarım sayfa ve Anadolu kulüplerine ayrılan bölgede de olsa, kendine özel bir yer alabilmesi, basının ona lütfettiği bir alan değil, kulübün baĢarısıyla kazanılmıĢ bir haktır. Bursaspor, imkansız denilenin aslında medya tarafından yaratılmıĢ bir masal olduğunu ortaya koydu. Bir anlamda diğer Anadolu kulüplerinin de hem yol göstereni oldu hem de yolunu açtı. 2010-2011 sezonunun baĢında Anadolu kulüplerinin yaptıkları transferleri ve kendilerine koydukları hedefleri de artık bazı Ģeylerin değiĢmeye baĢladığının bir göstergesi olarak kabul edebiliriz. Bursaspor‟un Ģampiyonluğundan önceki iki sezon boyunca da Sivasspor‟un lig Ģampiyonluğunu kovaladığını göz önünde bulundurursak, Anadolu kulüplerinin baĢarılı bir süreçten geçtiğini ve yavaĢ yavaĢ bir ivme kazandıklarını kabul etmemiz gerekir. Elimizdeki veriler, henüz bu baĢarıların basında daha fazla yer almalarını sağlamadığını göstermektedir. Fakat baĢarıyla beraber artan popülarite ve taraftar sayısı, ilerleyen yıllarda yaygın basında daha fazla yer almalarını sağlayacaktır. Belki de Türk futbolunda baĢka bir tabu daha yıkılacak ve üç büyüklerden birisi veya hepsi küme düĢecek. Hatta belki bundan 15- 20 yıl sonra yaygın basında -günümüzde France Football dergisinde olduğu gibi- kulüplere verilen alanlar baĢarıyla orantılı olacak ve takımlarını daha detaylı takip etmek isteyen üç büyük taraftarları için Ġstanbul‟da yerel gazeteler çıkacak. Geleceğe dair düĢüncelerimiz pek inandırıcı gelmeyebilir ama 2009 yılında birileri çıkıp “Bu sene Bursaspor Ģampiyon olacak” deseydi kim inanırdı ki?

136

BĠBLĠYOGRAFYA / KAYNAKÇA

BASILI KAYNAKLAR

AkĢar, Tuğrul______: Futbolun Ekonomi Politiği, Literatür Yayıncılık, Ġstanbul, Haziran 2010 Endüstriyel Futbol, Literatür Yayıncılık, Ġstanbul, Ocak 2005

AkĢar, Tuğrul & Merih, Kulu______: Futbol Ekonomisi, Literatür Yayıncılık, Ġstanbul, Haziran 2006

Aladanlı, Bayram & Çördük, Ünal__: Futbol Tarihi ve Sporda İlkler, YeĢil Elma Yayıncılık, Ġstanbul, 2009

Atabeyoğlu, Cem______: Türkiye’de Spor Yazarlığının Yüzüncü Yılı (1891-1991), A&B Kitapçılık ve Dağıtımcılık, Ġstanbul, 1991

Atılgan, Semra______: Basın İşletmeciliği, Beta Yayınevi, Ġstanbul, 1999

Bilek, Recep Renan______: “Türkiye‟de Futbolun Kitle Kültürü Haline Gelmesinde Basının ĠĢlevi: Hürriyet Gazetesi Örneği -2002 Dünya Kupası Finalleri-“, Ġstanbul, 2010

Boniface, Pascal______: Futbol ve Küreselleşme, Çev. : Ġsmail Yerguz, NTV Yayınları, Ġstanbul, 2007

137

Bora, Tanıl______: Karhanede Romantizm: Futbol Yazıları, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2006

Bora, Tanıl & Horak, Roman & Reiter, Wolfgang______: Futbol ve Kültürü, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2001

Büyükbaykal, N. Güven______: Geçmişten Günümüze Türkiye’deki Yazılı Spor Basınında Futbolun Yeri ve Önemi, Ġstanbul Üniversitesi ĠletiĢim Fakültesi Yayınları, Ġstanbul 2004

Donuk, Bilge & ġenduran, Fatih S.__: Futbolun Anatomisi, Ötüken NeĢriyat A. ġ., Ġstanbul, 2006

Hürriyet Gazetesi______: “ĠĢte En Çok Taraftarı Olan Takım”, 11 Nisan 2010

Ġnuğur, Nuri______: Türk Basın Tarihi, Erdini Basım ve Yayınevi, Ġstanbul, 1992

Jennings, Andrew______: Faul! : FIFA’nın Karanlık Yüzü, Çev. : Elif Böke, Bilgi Yayınevi, Ankara, ġubat 2007

Kaynar, Tarkan______: Futbolun Bukalemunları: Türk Futbol Tarihinde Sansasyonel Transferler, Ġzgören Yayınları, Türkiye, Aralık 2009

Kılıç, Ecevit______: Kirli Kramponlar: Futbol ve Mafya, Bilge Karınca Yayınları, Ġstanbul, 2004

138 Politik Goller: Futbol ve Siyaset, Güncel Yayıncılık, Ġstanbul, 2006

Kıvanç, Ümit______: Kesin Ofsayt: Televizyon Futbolu ve Futbol Medyası, ĠletiĢim Yayınları, 2. bs., Ġstanbul, 2001

Kozanoğlu, Can______: Türkiye’de Futbol: Bu Maçı Alıcaz!, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2002

Kuper, Simon______: Futbol Asla Sadece Futbol Değildir, Çev. : Sinan Gürtunca, Ġthaki Yayınları, Ġstanbul, 2003

Kuper, Simon & Szymanski, Stefan__: Futbolun Şifreleri, Çev. : Elif Nihan AkbaĢ, Ġthaki Yayınları, Ġstanbul, Haziran 2010

Mengi, Güngör______: “Türk Basınında Teknolojik GeliĢmeler”, İletişim Olayları ve Türk Basınının Sorunları, Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, Aralık 1984, Ġstanbul

NTV Yayınları______: Spor Kitabı: Oyunlar, Kurallar, Taktikler, Teknikler, Çev. : Ceren Ünlü, v.d., Haz. : Emre Ergüven, 2. bs., DoğuĢ Grubu ĠletiĢim Yayıncılık ve Tic. AĢ., Ġstanbul, 2008

Özgen, Murat______: Türkiye’de Basının Gelişimi ve Sorunları, Ġstanbul Üniversitesi ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2004

139 Tekerek, Tuğba______: “Futbol Ekonomisi 5 Milyar Dolar”, Milliyet Gazetesi, 17.12.2006

Tokgöz, Oya______: Temel Gazetecilik, Ġmge Kitabevi, Ankara, ġubat 2003

YeĢildere, Murat______: “Futbol ve Para”, Karizma Dergisi, Sayı: 11, TimaĢ Yayınları, Ġstanbul, Temmuz-Ağustos- Eylül 2002

ELEKTRONĠK KAYNAKLAR

Aksel, Asaf Güven______: “Pantolondan Kan Çıkmaz”, çevrimiçi: http://haber.sol.org.tr/yazarlar/asaf-guven- aksel/pantolondan-kan-cikmaz-1683, eriĢim tarihi: 30 Ekim 2010

AkĢar, Tuğrul______: “Dünya Kupası‟nın Ülke Ekonomilerine Etkisi Ne Olacak?”, 19 Temmuz 2010, çevrimiçi: http://www.futbolekonomi.com/index.php? option=com_content&view=article&id=504 :duenya-kupasnn-uelke-ekonomilerine- etkisi-ne- olacak&catid=35:tugrulaksar&Itemid=57, eriĢim tarihi: 25 ġubat 2011

Bauman, Zygmunt______: “Jean Baudrillar‟a Göre Günümüz Dünyası”,

Çev. : Bernar Kutluğ, çevrimiçi:

140 http://www.sinemasal.gen.tr/bauman.htm, eriĢim tarihi: 26 ġubat 2011

BaĢaran, Kenan______: “Kupadan Adidas 1.8 milyar$, Nike 500

milyon$ hedefliyor”, Referans Gazetesi,

6 Temmuz 2010, çevrimiçi:

http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no= 4760, eriĢim tarihi: 17 Mart 2010

BBC Türkçe______: “Avrupa‟yı sarsan Ģike skandalı”, 20 Kasım

2009, çevrimiçi:

http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2009/ 11/091120_germany_football.shtml, eriĢim tarihi: 24 ġubat 2011

“FIFA iki yöneticisini futboldan men etti”,

18 Kasım 2010, çevrimiçi:

http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2010/ 11/101118_fifa_bribery.shtml, eriĢim tarihi: 24 ġubat 2011

Demirkol Mehmet______: “Tivi Bitti ġimdi Digi”, Milliyet Gazetesi,

19 Ocak 2010, çevrimiçi:

141 http://www.milliyet.com.tr/tivi-bitti-simdi- digi/mehmet- demirkol/spor/yazardetay/19.01.2010/1187 833/default.htm, eriĢim tarihi: 17 Nisan 2010

Ertuğrul, Cem______: “Türkiye‟de Futbolun GeliĢimi – 1: MeĢin

Yuvarlakla Ġlk TanıĢma”, çevrimiçi: http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/356513.asp , eriĢim tarihi: 13 Ocak 2011

Fenerbahçe SK Resmi Sitesi______: “Tarihçe”, çevrimiçi:

http://www.fenerbahce.org/kurumsal/detay. asp?ContentID=3, eriĢim tarihi: 14 Aralık 2010

Gazeteport______: “Efes Logosu 9 Yıl Aradan Sonra Milli

Takım‟dan Ayrıldı”, çevrimiçi:

http://www.gazeteport.com.tr/EKONOMI/ NEWS/GP_851489, eriĢim tarihi: 22 ġubat 2011

Öztan, G. Gürkan______: “Türkiye‟de Futbol ve Sınıf Bilinci”,

çevrimiçi, http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=

142 4760, eriĢim tarihi: 17 Mart 2010

Real Madrid Resmi Sitesi______: “Tarihçe”, çevrimiçi:

http://www.realmadrid.com/cs/Satellite/en/ 1193041516534/Historia/Club.htm, eriĢim tarihi: 14 Ocak 2011

Türkiye Futbol Federasyonu______: “Türkiye Liglerinde Kupa Kazanan

Kulüpler”, çevrimiçi:

http://www.tff.org.tr/default.aspx?pageID= 379, eriĢim tarihi: eriĢim tarihi: 14 Aralık 2010

http://www.tff.org.tr/default.aspx?pageID= 411, eriĢim tarihi: eriĢim tarihi: 14 Aralık 2010

http://www.tff.org.tr/default.aspx?pageID= 412, eriĢim tarihi: eriĢim tarihi: 14 Aralık 2010

“Özerklik ve Tarihi BaĢarılar”, çevrimiçi:

http://www.tff.org/default.aspx?pageID=29 7, eriĢim tarihi: 20 Mart 2010

“BeĢiktaĢ‟ın 1956-1957 ve 1957-1958 senelerindeki Ģampiyonlukları ile ilgili

143 karar”, çevrimiçi:

http://www.tff.org.tr/default.aspx?pageID= 379, eriĢim tarihi: 15 Aralık 2010

çevrimiçi: http://futbolokulu.blogcu.com/dunyada- futbol/3152660, eriĢim tarihi: 13 Ocak 2011

çevrimiçi: http://www.botav.org/spor/, eriĢim tarihi: 15 Nisan 2010

çevrimiçi: http://www.turkfutbolu.net/tarihce.htm, 13 Ocak 2011

144 EKLER

EK 1: BarıĢ Ertül (Radyospor Genel Yayın Yönetmeni ve Fotomaç Gazetesi Yazarı) ile “Yazılı Basında Üç Büyükler ve Anadolu Kulüpleri Ayrımı” Üzerine Mülakat – 08.07.2010

Soru: Üç büyük Ġstanbul kulübünün gazetelerin spor sayfalarında daha fazla yer almasını nasıl yorumluyorsunuz?

Barış Ertül: Tamamen tirajla alakalı. Gazetelerin rekabet ortamı içersinde, iĢ ortamı içersinde birinci önceliği en yüksek tirajı yakalamak. Gazetelerin bir takım sorumlulukları var elbette içerikleriyle alakalı ama her Ģeyden önce ortada çok ciddi bir ticari rekabet var. Tiraj neredeyse gazete orayı ön plana çıkartır. Gazetelerin gün içersinde odaklandığı Ģey ertesi gün bu gazeteyi en çok nasıl satarız mantığıdır. Hangi baĢlık en çok satar, hangi resmi kullanırsak en çok ilgiyi çeker, hangi konular ön plandadır ve hangisini kullanırsak halk daha fazla ilgi gösterir.Buna göre gün içerisinde toplantılar yapılır ve gazetelerin sayfaları Ģekillenir. Türkiye‟de de kaçınılmaz bir durumdur futbolun ve üç büyüklerin (Fenerbahçe, Galatasaray, BeĢiktaĢ) her zaman ön planda olması. Halk neyi okumak istiyorsa ve neyi merak ediyorsa gazete önce onu verir akabinde diğer haberleri verir. Spor branĢları içersinde futbol, futbolda ise üç büyük kulüp her zaman ön plandadır ve böyle olmaya devam edecektir. Sadece Türkiye‟de değil, dünyanın her yerinde böyledir. Avrupa‟da bazı değiĢik durumlar, bazı nüanslar var fakat biz bu karĢılaĢtırmada daha geriyiz. Konu tamamen tiraj odaklıdır. BaĢka hiçbir neden yoktur. Geriye kalan tüm nedenler teferruattır. Halk içinde “filanca gazetenin yayın yönetmeni Fenerbahçeli, bununki Galatasaraylı, bu kulübü kayırıyorlar” gibi nedenler öne sürülür fakat bu çok komiktir. Bu durumu, sistemin içinde olanlar çok iyi bilirler. Hasta Galatasaraylı bir yayın yönetmeni önce Fenerbahçe haberi yapar sonra Galatasaray haberi yapar gazete daha çok satsın diye.

145 Soru: Bursaspor‟un Ģampiyonluğunun ardından, büyük bir kulüp olarak gazete sayfalarında daha fazla yer alacağına inanıyor musunuz?

Barış Ertül: Eskiye göre daha fazla yer alacağı kesin. Diğer Anadolu Kulüpleri‟ne göre daha ön planda olacaktır. Sonuçta ortada bir baĢarı var. Öncülük etme durumu var. Bu anlamda Anadolu Kulüpleri denince akla her zaman Bursaspor gelecek ama Ġstanbul‟un Üç Büyükleriyle ve arkalarından gelen Trabzonspor ile her ne kadar arayı biraz kapatmıĢ olsa da kulüp büyüklüğü ve camia büyüklüğü dolayısıyla her zaman bu dört kulübün arkasında kalacaktır. Ġsterse iki kez daha üst üste Ģampiyon olsunlar, yine de o noktaya eriĢemezler.

Soru: Avrupa‟da ki büyük liglerin takımlarının her birini takip eden muhabirler varken Türkiye‟de bu durum neden BeĢiktaĢ, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor ile sınırlı?

Barış Ertül: Bu durum tamamen ekonomik gerçeklerle alakalı. Her muhabirin bir maliyeti var ve gazeteye yansıyacak haberin de bir değeri var. Eğer yapılan haberin değeri bu maliyeti karĢılamıyorsa, gazetenin bu ekstra maliyeti yüklenmemesi çok doğaldır ki Anadolu Kulüpleri ile ilgili haberlerin değeri de genelde bu maliyeti karĢılamamakta. Gazeteler genelde haber değeri yüksek olan kulüplere muhabir atar. Bu kulüpler de Galatasaray, Fenerbahçe, BeĢiktaĢ ve Trabzonspor‟dur. Gazeteye girmeyecek bir haberin kaynağına muhabir yollamak ve ekstra maliyet çıkarmak beklenemez.

Soru: Türkiye‟de BeĢiktaĢ, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor dıĢında kalan takımları destekleyenlerin taraftar bilincinin oluĢtuğuna inanıyor musunuz? Bu oluĢumun sosyolojik açıdan etkisini değerlendirir misiniz?

Barış Ertül: Türkiye‟de “machiavellizm” o kadar üst seviyede ki, bu sporda da kendini doğal olarak gösteriyor. Bir kere taraftarlık profilinde Ģehir kulüplerinin kendi Ģehirlerinde bile Fenerbahçe, BeĢiktaĢ ve Galatasaray‟dan sonra gelmesi zaten her Ģeyi gösteriyor. Taraftarlık bilinci birazcık spor bilincinin geliĢmesiyle kalite ve anlam kazanıyor. Bizde önce taraftar olunuyor ondan sonra futbolsever olunuyor ondan sonra sporsever olunuyor ondan sonra insan olunuyor. Halbuki bunun tam

146 tersi olması lazım. Önce insan olacaksınız sonra sporsever olacaksınız ondan sonra futbolsever olacaksınız, futbolsever olduktan sonra taraftar olacaksınız. Bizde genelde tam tersine iĢlediği için yapı taraftarlık bilinci de bu Ģekilde geliĢiyor. ġampiyonluğa oynayan bir takımı tutmak çok cazip geliyor. Bu yüzden kendi Ģehrinin takımı tutup ekonomik ve manevi olarak sadece onu desteklemek çok çekici gelmiyor. Çünkü hep zirveye oynayan birilerine aidiyet hissetmek daha cazip. Bu da taraftarlık bilincini etkiliyor.

Soru: Önce Fenerbahçe ardından diğer büyük takımlarla ilgili son dakika haberlerine eskisi kadar sık rastlayamıyoruz. Bunun nedeni kulüp muhabirlerinin baĢarısızlığı mı yoksa kulüplerin iletiĢim ağını daraltması mı?

Barış Ertül: Kesinlikle kulüplerin iletiĢim ağını daraltması. Kulüp yönetimlerinin her gün giderek daha fazla sansür uygulamaları. Tabi Ģöyle bir durum var, kulüpleri yönetenler baĢarısız insanlar. Ellerindeki ekonomik imkanlara ve taraftar desteğine ve güce baktığımızda, özellikle üç büyük kulüp için geçerli, ortaya çıkan mali portreler, sportif performanslar büyük bir baĢarısızlık gösteriyor. Kulüp muhabirlerinin de bunları ortaya çıkartmaları, yazmaları, kamuoyu yaratmaları onları her gün daha fazla rahatsız ediyor. Ellerindeki gücü de her geçen gün daha antidemokratik Ģekilde, despot bir zihniyetle, diktatörce kullanmaya daha meyilli oluyorlar. Ne kadar baĢarısız olurlarsa, o baĢarısızlığı örtme hırsı da o kadar büyüyor. Son derece antidemokratik, son derece baskıcı uygulamalarla o iletiĢim ağını daraltıyorlar ve tek yönlü bir iletiĢim, sadece kendilerinin söylediğinin doğru olduğu bilgileri kamuoyuyla paylaĢmak adına ellerindeki tüm imkanları kullanıyorlar. Kulüp yönetimlerinde bulunan iĢ adamları, gazete müdürlerini, gazete patronlarını arayarak gazetelerdeki istemedikleri haberlerin basılmasını engellemek için kiĢisel iliĢkileri kullanarak, reklam çekmek konusunda tehdit ederek, müdürlerin, onların altında çalıĢan muhabirlerin iĢlerine son verdirmeye varacak kadar güçlerini kullanabiliyorlar. Kendi kulüp televizyonları, kendi internet siteleri aracılığıyla da olayları, gerçekleri tamamen çarpıtarak, taraftarlarını kendi yönüne çekecek Ģekilde haber yapıyorlar. Tamamen kulüp yönetimlerinin basiretsiz, beceriksiz yönetim Ģekillerini örtme gayretiyle muhabirleri bu Ģekilde kontrol altına almak ve yönetmek isteği ve politikası diyebiliriz.

147 Soru: Basının gözünün bir kulübün üstünde olması mı daha iyi olmaması mı? Örneğin BeĢiktaĢ göz önünde olan bir kulüp fakat Ġstanbul BüyükĢehir Belediyespor basının ilgi göstermediği bir ekip. Bu konudaki görüĢleriniz nelerdir?

Barış Ertül: Zaman zaman kulüp yöneticilerinin, “basın bizi çok yazıyor, basın sürekli peĢimizde, sürekli kulübün içindeler, bırakın da çalıĢalım” gibi serzeniĢleri olur ki bu tamamen Ģımarıklıktır. Basın bu kadar bu kulübün üzerinde olmasa zaten orda yöneticilik de yapmak istemezler. Ayrıca basının bir Ģeye odaklanması her zaman rant getirir, reklam getirir. Kulüpleri bu kadar büyük ve ön planda yapan biraz da basının bu ilgisidir. Basının ilgisi de kulüplerin büyüklüğüyle alakalıdır. Birbirini besleyen, çift yönlü bir akıĢtan bahsediyoruz. Bu akıĢtan Ģikayet eden bir yönetici de samimiyetsizdir. Basının bu kadar ilgi odağında olmaları tabi ki bazı Ģeyleri yapamamalarına neden olur ya da yapamadıklarının ortaya çıkmasını sağlar. Her Ģeyin sorgulanması, açığa çıkması bazen rahatsız edebilir ama gülü seven dikenine katlanır.

Soru: Bahis sektörünün Türkiye‟ye girmesi ve yaygınlaĢması sizce basında Anadolu kulüplerine daha fazla yer ayrılmasına neden oldu mu ya da fayda sağladı mı?

Barış Ertül: Bahis sektörünün Anadolu kulüplerine çok ciddi anlamda katkısı oluyor. Bahis oyunları, kulüplere getirdiği gelirlerin dıĢında, halkın aslında çok da ilgilenmediği bir takımla alakalı, o takıma bahis yapmak ya da yapmamak adına, bazı bilgilere ulaĢma ihtiyacı doğurdu. Bu da basının o yöne kanalize olmasına sebep oldu. Yazılı basının içinde adeta böyle bir sektör oluĢtu. Basın da tabi ki halkın ilgilendiği, tiraj yapacak her Ģeye yatırım yapar ve halka istediği Ģeyi verir. VatandaĢ artık belki para kazanırım diye eskiden hiç ilgilenmediği bir takımın eksiğini, sakatını, moralini, form grafiğini takip ediyor.

Soru: Anadolu kulüpleri, baĢarı elde ettikçe mi basında daha çok yer alır yoksa basında daha fazla yer buldukça mı baĢarı elde eder?

Barış Ertül: Az önce çift yönlü akıĢ diye bahsettiğim Ģey burada da geçerli. Kulüpler basında ilgi gördükçe baĢarı elde etmesi daha kolay olacaktır. Basının ilgisinin getireceği birçok maddi ve manevi artılar var. Basın ne kadar bir yere

148 projektör tutuyorsa orası o kadar aydınlanır ve göz önündedir. Göz önünde olan Ģey de rant kaynağıdır. Dolayısıyla daha fazla reklam alırsınız, daha fazla sponsor alırsınız, halkın ilgisi daha da artar. Bu elbetteki baĢarıyı tetikler. En azından baĢarı için bir takım imkanlar yaratır ama medya da sadece jest olsun diye durup duruken ilgi göstermez. Medyanın ilgi göstermesi için bir ortam yaratılması lazım. Bu ortamı yaratmak da kulüpleri yönetenlerin görevi. Medyanın, halkın ilgisini daha fazla çekmek yöneticilerin iĢi. Bu ilgi de sportif baĢarıyla, kurumsal yapılanmayla, kulübü her anlamda baĢarılı yönetmekle, giderek daha fazla taraftar toplamakla alakalı. Kimse uzun vadede baĢarısız olan bir Ģeyi sahiplenmez. Halk da öyle. Ne kadar çok baĢarılı olursanız o kadar çok taraftarınız olur. Ne kadar çok taraftarınız olursa o kadar çok basında yer alırsınız. Basında ne kadar yer alırsanız da o kadar popüler bir kulüp olursunuz. Popülerlik de her zaman rant demektir, getiri demektir, zenginlik demektir. Bu yüzden kulüpler basının ilgisini hak edecekler ondan sonra da basının ilgisinden kazanç sağlayacaklar.

EK 2: ġaban Petek (Sky Türk Spor Departmanı Ġstihbarat Müdürü) ile “Yazılı Basında Üç Büyükler ve Anadolu Kulüpleri Ayrımı” Üzerine Mülakat – 14.07.2010

Soru: Üç büyük Ġstanbul kulübünün gazetelerin spor sayfalarında daha fazla yer almasını nasıl yorumluyorsunuz?

Şaban Petek: Tirajla alakalı, arz-talep meselesi. Serbest piyasa koĢulları neyse o. Çünkü üç büyüklerin taraftar sayısı fazla dolayısıyla da gazete okurlarının arasında üç büyüklerin taraftar sayısı çoğunlukta olduğu için onlar da kendi takımlarıyla ilgili haber okumak istedikleri için daha fazla yer alıyorlar. Ekonomik bir sebebi var bunun. Sonuçta gazeteler Türkiye‟de kar etmek amacıyla kurulan iĢletmelerdir. Kar etmek için kurulan gazeteler de satıĢtan, tirajdan kar edecek dolayısıyla ne kadar tiraj o kadar gelir, ne kadar tiraj o kadar reklam. Demek ki insanlara istedikleri haberleri veriyoruz. Bu ayrı bir gazetecilik tartıĢması tabi, insanlara istedikleri haberler mi

149 verilmeli, okumaları gereken haberler mi verilmeli, tercih insanlara mı bırakılmalı? Entelektüel bir kuruluĢ mu olmalı... Bin tane farklı görüĢ var. Türkiye‟ye geri dönersek tamamen tiraja endeksli bir sistemimiz var. Gazeteler araĢtırmalar yapıyor, okuyucuların profiline bakıyorlar, tuttuğu takıma bakıyor ona göre sistemini kuruyor. Bir de sosyolojik boyutu var olayın. Bugün ailesinde büyük takım tutmayan bir kimse yoktur Türkiye‟de. Ben Samsunsporluyum, Trabzon‟da adamlar Trabzonsporlu. Ama Trabzon‟da bile, ki dördüncü büyük diye adlandırırız, 40 kiĢilik bir sülalede bile illa ki Fenerbahçeli, Galatasaraylı, BeĢiktaĢlı bulunur. Eğer bunu yanlıĢ bir yönelim olarak görüyorsak toplumun bütün hücrelerine nüfuz etmiĢ bir hastalıktan bahsediyoruz demektir. Ortada kolaylıkla değiĢtirebileceğimiz bir yapı yok.

Soru: Bursaspor‟un Ģampiyonluğunun ardından, büyük bir kulüp olarak gazete sayfalarında daha fazla yer alacağına inanıyor musunuz?

Şaban Petek: Büyük kulüp olarak tanımlamak da yanlıĢ. Büyük-küçük böyle bir Ģey olabilir mi? Bu lig mantığına aykırı. Tamamen uydurulmuĢ hikayeler. Süperstar Ajda Pekkan tadında bir Ģey. Süperstar‟dan sonra Megastar Tarkan çıktı mesela. Bir Ģekilde gazeteler ellerindeki malı satmak için enteresan sıfatlar kullanıyorlar. Sonuçta insanların yerlerinde olmak isteyecekleri ikonlar oluĢturuluyor. Ġnsan kendisine benzeyeni görmek istemiyor medyada. Sistem bu Ģekilde iĢliyor. BeĢ büyük hikayesi de bu. Gençlerbirliği‟nin ne farkı var Bursaspor‟dan? Ya da bizim Samsunsporumuzun ne farkı var? Mevcut sisteme geri dönelim. ġampiyon olan kulüpleri “büyükler” statüsüne sokuyoruz. Kolay kıralamayacak yapılar var. BaĢarı geldiği zaman sen de sınıf atlamıĢ oluyorsun. Futbolda da sanki bir kast sistemi var gibi. Gelelim Türkiye‟ye, Bursaspor elbette artık daha fazla yer alacak. Baktığın zaman ġampiyonlar Ligi‟ndeki tek Türk takımı. Yani baĢarıyla orantılı Ģekilde popülarite ve medyada aldığı yer artacaktır. Tek kıstas baĢarılı olmak. BaĢarısızsan sen bir hiçsin. Toplumda da böyle, medyada da böyle. Dolayısıyla biraz daha entelektüel bakıĢa ihtiyacımız var. Spordaki seçici tavrı da bir Ģekilde bırakmalıyız. Senin sorduğun soruya geri gelelim yine. Evet, kapladığı yer artacaktır ama gücü oranında, baĢarısı oranında artacaktır. Niye BeĢiktaĢ Ģampiyon olsa da çok fazla yer almaz Türk basınında (Fenerbahçe ve Galatasaray‟a nazaran), dikkat edersen hep

150 Galatasaray ve Fenerbahçe üzerine kurulur manĢetler. BeĢiktaĢ da huzursuzluk, problem olduğu zaman ön plana çıkar. Bugün Quaresma ve Guti var, iyi gidiyor bu sene. Zaten ya Bursaspor ya da BeĢiktaĢ Ģampiyon olur diyorum ben bu sene ama Fenerbahçe ve Galatasaray ne kadar kötü de olsalar sanki doğuĢtan hakları varmıĢ gibi basında bolca yer alacaklar. Hele Bursaspor‟un önümüzdeki seneler için de garantisi yok. Her zaman iyi olmak zorundalar ki gündemde kalabilsinler. Aynı AKP-CHP gibi bir Fenerbahçe-Galatasaray kutuplaĢması oluĢturuluyor, körükleniyor. Endüstriyel futbol insanları, taraftarları kamplaĢmaya yöneltmekte. Bursaspor ve diğerlerinin bu kamplaĢmada yer alabilmeleri için baĢarıları devam etmek zorunda. Sonuç olarak Bursaspor haberini gazetene koyduğunda tiraj alıyorsan Bursaspor haberleri devam edecektir. Aksi halde üç büyükler ve dıĢında kalanlar olarak bu iki grup devam eder. Temel sorun tiraj kaygısı. Medya hiçbir zaman ben Bursaspor‟a destek olayım da bu Bursaspor geliĢsin büyüsün demez. 1970‟lerden beri 5-6 milyon arası tiraj var. Neden? Artmıyor çünkü kimse gazete okumuyor. Hitap edemiyor çünkü medya. Halkın cebine hitap edemiyor, kafasına hitap edemiyor, tuttukları takıma hitap edemiyor. Yerel basının geliĢtiğini görüyorum son dönemde. Bursa, Sakarya ve Ġzmit‟te zaten çok güçlüydü mesela yerel basın. Artık Samsun‟da, Konya‟da, EskiĢehir‟de de güçlendi. Bu Ģehirlerde yaĢayan insanlar artık yerel gazete alıyorlar çünkü takımlarıyla ilgili haberi orda bulabiliyor. ‟dan haber alabilmek için Hürriyet gazetesini Van‟da neden okusun ki adam? Yok, zaten olsa da kutu haber. Bir sütuna beĢ santimetre haberi çıkar. Yerel gazetede manĢet oluyor ama. Medyadaki çeĢitlenme de bu konuda çok önemli, taraftar forumları da çok etkili oluyor son dönemde. Bütün Anadolu takımlarının taraftar siteleri var artık ve müthiĢ organizasyonlar yapıyorlar. Bir birliktelik Ģuuru geliĢiyor. Ġnternet ortamında büyüdükleri zaman medya anlayacak ki bu yönde de bir talep var ve o talep mutlaka bir gün karĢılanacak. Fakat ulusal medyanın bu takımlara fazla yer ayırması mümkün değil. Dolayısıyla yerel basın güçlenirken ulusal basın olduğu yerde sayacak. Sonuçta sen Gaziantepspor‟un bir haberini koymak için üç büyük kulüpten yer çalmak zorundasın. Bunu yapamıyorlar. O zaman spor sayfasını çoğaltmalısın. Bu da maliyeti arttırıyor. Kısır bir döngüde kayboluyor ulusal basın. ĠĢte bu yüzden yerel basın geliĢebilecek. Bu konu biraz da futbol ve diğer spor branĢlarına bakıĢ açımıza benziyor. Ama ben büyüklerin taraftar sayılarındaki ezici

151 üstünlüklerini uzun yıllar koruyabileceklerine inanmıyorum. Tabi bu bahsettiğim düĢünce, uzun vadeli bir düĢünce. 20-30 yıl kadar bir süre beklemek lazım. Anadolu kulüpleri güçlendikçe, Bursaspor gibi Ģampiyon oldukça artık herkes kendi Ģehrinin takımını tutmaya baĢlayacaktır. Mesela sen Ģimdi Etilerspor Ģampiyon olsa gururlanırsın. Aidiyet hissedersin. “Vay bizim çocuklar Ģampiyon oldu, helal olsun” dersin. Çünkü dokunabileceği, ulaĢabileceği birebir temas kurabileceği bir kulüp ister taraftar. Artvinli bir BeĢiktaĢlı ne kadar aidiyet hisseder BeĢiktaĢ‟a? Quaresma‟ya? Adam görmeyecek ki bunları. Ayrıca bugün bakıyorsun, Türkiye‟de tuttuğu takımın maçını izleyebilen taraftar sayısı kaç? Milyonlarca taraftar var, birebir maçı izleyenlerin sayısı maksimum 40 bin. Televizyondan izleyen iki buçuk milyon. En fazla hakkında konuĢulan konu futbol ama hakkında konuĢulan konuyu izleyebilen yok. Yüzde doksan insan izlemeden konuĢuyor. Bu mutlaka bir yerde kırılmayı getirecektir. Ġnsanlar izlemeden daha ne kadar çok konuĢabilecekler? Ama Samsunspor‟u, Vanspor‟u kendi Ģehrinde izleyebiliyor insanlar. Bu maçların biletleri yeri geliyor televizyonda büyük takımların maçlarını izlemekten daha ucuza mal oluyor. Yani alttan desteklenmeyen, tek nedeni “baĢarılının yanında olmak” zihniyeti olan bir kurguyu daha ne kadar sürdürecek Türk insanı bunu göreceğiz. Kaldı ki Türkler genelde zayıfın yanında olmayı sever. Televizyonda yabancı bir maç izleseler hemen güçsüz olan takımı desteklerler. Ayrıca insanların futbola dair bilgisi yoktu eskiden. ġimdi adam sana Norveç ikinci ligindeki Atvidaberg takımının deplasman karnesini söylüyor. Bu durumlara geldik. Bu adama artık BeĢiktaĢ‟ı, Galatasaray‟ı, Fenerbahçe‟yi tutturamazsın. Durum değiĢecek yani.

Soru: Avrupa‟da ki büyük liglerin takımlarının her birini takip eden muhabirler varken Türkiye‟de bu durum neden BeĢiktaĢ, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor ile sınırlı?

Şaban Petek: Avrupa‟da durumun böyle olduğuna inanmıyorum. Sen hiç Lyon takımıyla ilgili “Alex bugün düz koĢu yaptı” tarzında haberler gördün mü? Ġdman muhabirliği sadece Türkiye‟de var. ġöyle bir nokta var: Avrupa‟da baĢarılı takımlar, belli baĢlı takımlar farklı Ģehirlere dağıldığı için zaten otomatik olarak izleyecek adam orda olmak zorunda oluyor. Bu tabi maliyeti arttırıyor ama orda gazetenin fiyatı bir avro oluyor. Sen burada elli kuruĢa gazete satıyorsun. Tabi ki o adam

152 harcama yapacak. Gücü de var zaten. Geliri fazla çünkü. Bizim gazetelerimiz de fazla gelir elde edebilseler her yere muhabir koyarlar. Eskiden vardı zaten. ġimdi para yok, muhabir yok. Gönüllü muhabirlerle de olacak iĢ değil. Bu konuda bazen Ģu sorun da meydana geliyor: muhabir takım taraftarı haline geliyor. Muhabir Galatasaraylı mesela, BeĢiktaĢ muhabiri yapıyorsun, iki sene sonra BeĢiktaĢlı oluyor adam. Onu takip ediyor, bir sempati oluĢuyor. Konuyla ilgili o kadar çok problem var ki. Mesela kulübün kendi televizyonu var, kendi internet sitesi var. Haberleri ordan duyuruyor onun dıĢında da haber vermiyor. Gazete muhabiri ne yapacak? Oyuncuyla görüĢmesi yasak, özel röportaj yapması yasak, bu sefer yöneticilerle yakınlaĢmaya baĢlıyor. Yöneticiyle yakınlaĢmaya baĢlayınca bir süre sonra arkadaĢlık bağları oluĢuyor. O yanlıĢ bir Ģey yaptığı zaman muhabir haber olarak vermiyor. Muhabir onu haber yapsa bu sefer yönetici bir daha haber vermiyor. Yani muhabirden öte bir BeĢiktaĢ, Fenerbahçe, Galatasaray taraftarı oluyorsun. Adeta bi zombiye dönüĢüyorsun. Hem mesleki gerekçelerden dolayı hem aidiyet duygusundan dolayı hem de arkadaĢlık bağlarından dolayı tam ortada tıkanıp kalıyorsun.

Soru: Türkiye‟de BeĢiktaĢ, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor dıĢında kalan takımları destekleyenlerin taraftar bilincinin oluĢtuğuna inanıyor musunuz? Bu oluĢumun sosyolojik açıdan etkisini değerlendirir misiniz?

Şaban Petek: Kesinlikle oluĢuyor. Almanya‟daki Türkler neyse, Türkiye‟deki Samsunsporlular da odur. Azınlık psikolojisi olduğu zaman değerlere daha fazla sahip çıkıyoruz. Daha güçlü destekliyoruz. Taraftarın gücü sayısıyla orantılı değildir. Anadolu kulüplerinin az ama öz taraftarı vardır. Sponsorların koltuk verdiği adamların ne kadar etkisiz bir taraftarlık yaptığını görüyoruz maçlarda. Büyük kulüplerde de böyle bir ortam oluĢmakta. Genç erkekler, kızlar sosyal bir ortam oluĢsun diye gidiyorlar maçlara yoksa takım sevgisi falan ikinci planda kalıyor. Adam maçtan çok, maç öncesi nerde, kimle takıldığını konuĢuyor. Elit, seçkin, rafine bir taraftar oluĢturulmaya baĢlandı. En büyük örnek Fenerbahçe. Evet, herkes gelsin maçını seyretsin ama takımın desteğe ihtiyacı var. Herkes oturuyor, sadece alkıĢ ve ıslık. Böyle takım mı desteklenir. Tribünde gruplaĢmaya da izin verilmiyor. Türkiye‟de tamamen yapay bir maç seyircisi oluĢmaya baĢladı. Büyüklerde bir tek BeĢiktaĢ‟ta durum farklı. ĠĢte ÇarĢı grubunu görüyoruz. Onun dıĢında Fenerbahçe

153 taraftar gruplarını dağıttı, mükemmel bir stadyumda inanılmaz bir baskı yaratabilecekken seyirci avantajından kısmen yoksun kaldı. Son yıllarda Fenerbahçeli futbolcuların tribünlere “haydi ayağa kalkın” iĢaretleri yaptığını sıkça görür olduk. Bakıyorsun Ġnönü Stadı‟nda tam tersi. Orda stadyum hoparlöründen nerdeyse “oturun artık, çok yoruldunuz, rahatsızlanacaksınız” anonsu yapılacak. Endüstriyel futbol taraftarı da vurdu Ģeklinde özetleyebiliriz tezimiz için.

Soru: Önce Fenerbahçe ardından diğer büyük takımlarla ilgili son dakika haberlerine eskisi kadar sık rastlayamıyoruz. Bunun nedeni kulüp muhabirlerinin baĢarısızlığı mı yoksa kulüplerin iletiĢim ağını daraltması mı?

Şaban Petek: Az önce de belirttiğim gibi, kulüp muhabirlerinin baĢarısızlığı söz konusu olamaz. Kulüp muhabiri yakın olmadığı zaman haber alamıyor, çok yakın olduğu zaman yalama oluyor verdiği haber okunmuyor. Nasıl olacak bu iĢ? Bu iĢin kurumsallaĢması lazım.

Soru: Basının gözünün bir kulübün üstünde olması mı daha iyi olmaması mı? Örneğin BeĢiktaĢ göz önünde olan bir kulüp fakat Ġstanbul BüyükĢehir Belediyespor basının ilgi göstermediği bir ekip. Bu konudaki görüĢleriniz nelerdir?

Şaban Petek: Hiçbir kulüp idmanda yaĢanan kavganın basına yansımasını istemez. Quaresma ile Guti yumruk yumruğa kavga etse, BeĢiktaĢ yönetimi bunun basında yer almasını ister mi? Bir Ģekilde o konu tatlıya bağlanıyor. Milan Kundera‟nın YavaĢlık diye bir romanı vardır. Orda der ki “düĢünmek için yavaĢlamak lazım. KoĢan adam düĢünemez” Futbol da koĢulan bir spor olduğu için idmanda, maçta bazı sertlikler, olmaması gereken olaylar olabilir. Bunlar anlık reflekslerdir. Sonra hata yapan oyuncu durur, düĢünür ve arkadaĢından özür diler ama kameralar onu çekince ve olay basına yansıyınca durum tamamen farklı bir yön çizer. Medyaya ne de olsa sansasyon lazım. Anlık bir olay da olsa medya bunu sürekli deĢer. Bu olayda Ģimdi kulüp nerde yer almalı. Tabi ki basında yer almasını engellemeye çalıĢacak. Bitmeyen bir hadisedir bu. Adeta iyiyle kötünün kavgası gibi. Bu hep olacak. Konuyla alakalı olarak Anadolu basınına baktığımızda orda iyice bitmiĢ iĢ. Muhabirler gazeteci değil, taraftar olmuĢlar. Kayseri‟de Tolunay Kafkas basın toplantısında yumruğunu masaya vurdu, basın mensupları alkıĢladı. Durum bu halde.

154 Soru: Anadolu kulüpleri, baĢarı elde ettikçe mi basında daha çok yer alır yoksa basında daha fazla yer buldukça mı baĢarı elde eder?

Şaban Petek: “Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar” meselesi. Bursaspor‟a baktığımızda baĢarı geldikten sonra basında daha fazla yer bulduğunu görüyoruz. Daha önce de dediğim gibi, medya tutup da hadi “x” takımı ön plana çıkaralım demez. Ya belirli bir potansiyeli olması lazım, potansiyelden kastım çok kalabalık bir taraftar kitlesi gibi, ya da baĢarılı olması lazım. Ben Anadolu kulüplerinin ilerleyen yıllarda daha baĢarılı olacaklarına, daha fazla taraftar edineceklerine ve dolayısıyla medyada daha fazla yer bulabileceklerine inanıyorum.

EK 3: BarıĢ Kuyucu (Cnn Türk Spor Servisi Yöneticisi) ile “Yazılı Basında Üç Büyükler ve Anadolu Kulüpleri Ayrımı” Üzerine Mülakat – 24.09.2010

Soru: Üç büyük Ġstanbul kulübünün gazetelerin spor sayfalarında daha fazla yer almasını nasıl yorumluyorsunuz?

Barış Kuyucu: En çok ilgiyi bu takımlar çektiği için böyle bir durum söz konusu.

Soru: Bursaspor‟un Ģampiyonluğunun ardından, büyük bir kulüp olarak gazete sayfalarında daha fazla yer alacağına inanıyor musunuz?

Barış Kuyucu: Bu baĢarının devamlılığı olursa, Bursaspor da popüler sayılan takımlar arasında kendine yer bulur ve medyadaki haber bulma oranını arttırır.

Soru: Üç büyükler ve Anadolu kulüpleri arasındaki ayrımın temel nedeni tiraj kaygısı mıdır? Bu durum nasıl aĢılır?

Barış Kuyucu: Çok büyük taraftar kitlelerine sahip bu takımların taraftarlarına ulaĢmak amacıyla bu tarz bir bakıĢ açısı oluĢuyor. Büyük tabir edilen takımların dıĢındaki takımların sadece baĢarı değil organizasyonel olarak da fark yaratmaya ve

155 insanların kendi Ģehir takımlarına daha çok sahip çıkmaya baĢladıklarında bu durum değiĢebilir.

Soru: Avrupa‟da ki büyük liglerin takımlarının her birini takip eden muhabirler varken Türkiye‟de bu durum neden BeĢiktaĢ, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor ile sınırlı?

Barış Kuyucu: Bu yorumun göreceli olduğunu düĢünüyorum. Türkiye'de de yerel muhabirler vasıtasıyla tüm takımlar takip ediliyor. Haber olma oranı yukarıda bahsettiğim nedenlere dayanıyor. Sadece futbol değil genel olarak sporu takip eden muhabir sayısının az olması ekonomik olarak Avrupa'nın gerisinde olan bir ülkenin medyası açısından kaçınılmaz bir gerçek olarak önümüzde duruyor.

Soru: Türkiye‟de BeĢiktaĢ, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor dıĢında kalan takımları destekleyenlerin taraftar bilincinin oluĢtuğuna inanıyor musunuz? Bu oluĢumun sosyolojik açıdan etkisini değerlendirir misiniz?

Barış Kuyucu: Biraz hareketlilik var ama çok tatmin edici değil. Çokça kaybettiğiniz bir ülkede kazanmaya çok daha yakın ve popüler takımları tutma ihtiyacını da göz ardı etmeyelim. Özellikle kırsaldan kente göç kimlik ihtiyacını en üst düzeye taĢıyor, taraftarlık da bu konuda en kolay kazanılabilen kimlik olarak kullanılıyor.

Soru: Önce Fenerbahçe ardından diğer büyük takımlarla ilgili son dakika haberlerine eskisi kadar sık rastlayamıyoruz. Bunun nedeni kulüp muhabirlerinin baĢarısızlığı mı yoksa kulüplerin iletiĢim ağını daraltması mı?

Barış Kuyucu: Bunun neden-sonuç iliĢkileri farklı farklı ele alınmalı. Temel özellikse toplumda etik ve ahlaki sınırların, her kesim adına söylüyorum, çoğu zaman göz ardı edilmesi. Suçlu ne o taraf ne de bu taraf. Eksik, etik ve ahlak ihtiyacının sadece kendimize değil karĢımıza da sunmamız gerektiğini unutmaktan kaynaklanıyor.

Soru: Türkiye‟de spor yazarlarının büyük kesimi neredeyse sadece futbol yazıyor. Bu yazarların birçoğu da tuttukları takımın yazarlığını yapıyorlar. Sizce bu sistem

156 doğru ve sağlıklı mıdır?

Barış Kuyucu: Doğru ve ideal değil. Bu sadece medyanın değil diğer sporlara yeterince ilgi göstermeyen hepimizin suçu. Biz genel olarak sporu sevmiyoruz, kazanmayı seviyoruz. Bu yüzden oyun ve spor kültürü oluĢturmakta güçlük çekiyoruz. Sonuç olarak da ortaya çıkan tablodan hepimiz sorumluyuz.

Soru: Bahis sektörünün Türkiye‟ye girmesi ve yaygınlaĢması sizce basında Anadolu kulüplerine daha fazla yer ayrılmasına neden oldu mu ya da fayda sağladı mı?

Barış Kuyucu: Olumlu yönleri olduğu gibi olumsuz yönleri de oldu. Maçların manipüle edilmeye çalıĢılması bunlardan biri. Kaynak yaratma adına olumlu buluyorum ama kulüplerin sadece bu kaynağa muhtaç kalacak tembellik belirtileri göstermeleri de beni korkutuyor.

Soru: Anadolu kulüpleri, baĢarı elde ettikçe mi basında daha çok yer alır yoksa basında daha fazla yer buldukça mı baĢarı elde eder?

Barış Kuyucu: Tavuk mu yumurtadan çıktı, yumurta mı tavuktan? BaĢarı haber olmayı artırır, düzenli ve istikrarlı baĢarı haber olma oranını arttırır.

EK 4: Ali Ece (Spor Yazarı) ile “Yazılı Basında Üç Büyükler ve Anadolu Kulüpleri Ayrımı” Üzerine Mülakat – 28.09.2010

Soru: Üç büyük Ġstanbul kulübünün gazetelerin spor sayfalarında daha fazla yer almasını nasıl yorumluyorsunuz?

Ali Ece: Her Ģeyden önce benim için “Ġstanbul‟un Üç Büyükleri” ama Türkiye‟nin “Dört Büyükleri” var. Trabzonspor‟u büyükten saymamak futbol tarihimize objektif bakmamak, renk körü olmak anlamına geliyor. Trabzonspor 26 yıldır Ģampiyon olamıyor olabilir ama Liverpool da 20 yıldır olamıyor. Manhcester United ise 1967- 1994 yılları arasında Liverpool‟dan da daha uzun bir süre zarfında, tam 27 yıl

157 Ģampiyon olamadı. Ancak hiçbirinin büyüklükleri tartıĢılmadı. Maalesef birçok medya yatırımcısı çok kısa vadeli karları hedef olarak koyduğu için ülkemiz basınında Ġstanbul‟un Üç Büyükleri daha fazla yer alıyor. Sonra bu Ġstanbul‟un Üç Büyükleri kötü gidince, tüm medya mensupları fazla gazete satılmadığından, reytinglerin düĢtüğünden dert yanıyoruz. Halbuki dünyanın en çok satan futbol dergisi France Football‟da her ne kadar tarihsel büyükler daha çok kapak-manĢet olsalar da baĢarı-sayfa-haber kotasında büyüklük ölçüleri yok ve baĢarı kıstasına göre sayfalar orantılı ve mümkün olduğu kadar eĢitlikçi olarak ayrılıyor. Tabii ki bunda Türkiye‟deki futbol severlerin büyük çoğunluğunun kendi doğup büyüdükleri Ģehirlerin, yörelerin takımları yerine Ġstanbul‟un Üç Büyüklerini tutmaları da büyük rol oynuyor. Bu açıdan Fransa ve Ġngiltere‟den çok Ġskoçya ve Ġspanya‟ya benziyoruz.

Soru: Bursaspor‟un Ģampiyonluğunun ardından, büyük bir kulüp olarak gazete sayfalarında daha fazla yer alacağına inanıyor musunuz?

Ali Ece: Kısa süre önce küme düĢme acısını yaĢamıĢ bir takım için “5. ġampiyon” olmak yeterince büyük bir atılım ve mutluluk kaynağı. Bursaspor bu Ģekilde yönetilmeye (yöneticilerin ön plana çıktığı Ģov transferler yerine futbol kararlarını uzman teknik adama bırakmaya devam ettiği) devam edildiği sürece 5.Büyük olması daha da ön plana çıkacaktır. Büyüklük biraz da sürdürülebilir baĢarıyla ilintili bir kavramdır.

Soru: Üç büyükler ve Anadolu kulüpleri arasındaki ayrımın temel nedeni tiraj kaygısı mıdır? Bu durum nasıl aĢılır?

Ali Ece: Kulüplerimiz de medya da daha evrensel standartlara, ölçülere göre yönetilmeye baĢlandığında aĢılır. “Yeğencilik” yerine “liyakat” sadece sporda değil ülkemizin tüm yönetimsel alanlarında egemen olmalı, diğer türlü zamanı ıskalıyor, Edirne‟yi fazla geçemiyorsunuz!

Soru: Avrupa‟da ki büyük liglerin takımlarının her birini takip eden muhabirler varken Türkiye‟de bu durum neden BeĢiktaĢ, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor ile sınırlı?

158 Ali Ece: Bunun ana sebebi medya yatırımcılarının, minimum masrafla maksimum iĢ çıkarmaya çalıĢmaları. Ülkemize ve benzer ülkelere özgü bir oryantal kapitalizm çeliĢkisi.

Soru: Türkiye‟de BeĢiktaĢ, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor dıĢında kalan takımları destekleyenlerin taraftar bilincinin oluĢtuğuna inanıyor musunuz? Bu oluĢumun sosyolojik açıdan etkisini değerlendirir misiniz?

Ali Ece: , KarĢıyaka, Göztepe ve birkaç takım daha bu açıdan büyük umut veriyor ve görmesini bilene çok zengin bir ilham kaynağı. Sosyolojik açıdan Ģu andaki durumun sebebi ülkemizdeki bölgeler arası uçurum seviyesindeki eĢitsizliklerden dolayı yüzyıllardır devam eden, son 50 yılda geometrik ölçüde artıĢ gösteren göç olgusu. Örneğin Ġskoçya‟da da Kuzey Ġrlanda‟dan göç edenler mezhep ayrımlarına göre ya Celtic ya da Rangers‟ı tutuyor. Bizde ise envai çeĢit etnik köken, inanç var; Allah sosyologlarımıza sabır versin!

Soru: Önce Fenerbahçe ardından diğer büyük takımlarla ilgili son dakika haberlerine eskisi kadar sık rastlayamıyoruz. Bunun nedeni kulüp muhabirlerinin baĢarısızlığı mı yoksa kulüplerin iletiĢim ağını daraltması mı?

Ali Ece: Bunun birçok sebebi var ama aslında en büyük zararı kulüplere çünkü halkla iliĢkiler açısından çok antipatik Ģekilde algılanmalarına neden oluyor. Muhabirler baĢarısız falan değiller aslında, sadece ülkemizde muhabirlere çok az maaĢ veriliyor, muhabirler kadrosuz çalıĢtırılıyor. Bu yüzden de kalifiye elemanlar muhabirliği seçmiyor, herkes televizyon ekranında olmak istiyor ve bunda da haklılar. Sergen Yalçın‟ın sözü aslında çok önemli: “Hiç merak etmeyin, futbola benim kadar yetenekli bir adam, Erman Toroğlu‟nun bu kadar para aldığı bir ülkede iĢsiz ve aç kalmaz!” Muhabirlere haksızlık yapılıyor çünkü muhabir genellikle editörün, müdürün istediğini yapıyor. Editöre, müdüre de haksızlık yapılıyor çünkü onlar da tepedeki patronun istediğini yapıyorlar. Ġngiltere ligini hep örnek veriyoruz ya asıl örnek almamız gereken Ģu olmalı: Son 24 yılın tartıĢmasız açık ara en baĢarılı teknik adamı Alex Ferguson, BBC‟ye röportaj vermediği için Manchester United yüklü bir para cezası ödedi.

159 Soru: Türkiye‟de spor yazarlarının büyük kesimi neredeyse sadece futbol yazıyor. Bu yazarların birçoğu da tuttukları takımın yazarlığını yapıyorlar. Sizce bu sistem doğru ve sağlıklı mıdır?

Ali Ece: Kesinlikle sağlıklı değil. Aslında bu renk körü takım yazarlığı takımlarımıza özellikle de o yazarların renk körü baktıkları takımlarına büyük zarar veriyor. Spor yazarlarının sadece futbol ya da spor yazması da aslında büyük sorun değil ama asıl mesele ve sorun, yazarken sadece futbol ya da spordan beslenmeleri. Özellikle futbol Valdano‟nun dediği gibi yaĢadığımız hayatın metaforudur, bu yüzden de dünyanın en popüler, en basit ama aynı zamanda en karmaĢık oyunu. Cruyff‟un dediği gibi futbol aslında basit bir oyundur, zor olan onu basit oynamaktır. Aynı Ģekilde yazarken de fena halde hayata benzeyen futbolu daha geniĢ ve katmanlı yazmak için futbol dıĢında futbolu besleyen kanallardan da faydalanmak gerek. Bir de en büyük mesele bence insanların okuduklarından daha çok yazmaları ve dinlediklerinden daha çok konuĢmaları.

Soru: Anadolu kulüpleri, baĢarı elde ettikçe mi basında daha çok yer alır yoksa basında daha fazla yer buldukça mı baĢarı elde eder?

Ali Ece: Ben genel olarak tüm sosyolojik meselelerde yöntem-teori olarak konstrüktivizme yakınım. Konstrüktivizmin özü Ģudur: Hiçbir Ģey hiçbir Ģeyi, hiçbir olgu baĢka hiçbir olguyu yüzde yüz dominant ve hegemonik Ģekilde etkilemez. Tüm olgular, olaylar, iliĢkiler karĢılıklı etkileĢim sonucu gerçekleĢir. Bu konuya da konstrüktivist bakıyorum. Anadolu‟nun baĢarısı, basında daha çok yer bulmalarını etkileyeceği gibi, basında daha çok yer bulmaları da Anadolu takımlarının baĢarısını etkileyecektir kanımca.

EK 5: Galip Öztürk ve Emir Somer (Sabah Gazetesi Spor Muhabirleri) ile “Yazılı Basında Üç Büyükler ve Anadolu Kulüpleri Ayrımı” Üzerine Mülakat – 06.10.2010

160 Soru: Üç büyük Ġstanbul kulübünün gazetelerin spor sayfalarında daha fazla yer almasını nasıl yorumluyorsunuz?

Galip Öztürk: Her Ģeyden önce ülkedeki sosyolojik dağılımdan kaynaklandığını düĢünüyorum. Ġngiltere Premier Ligi‟ne baktığınız zaman takımların gelirlerinde bir uçurum olsa bile bütün takımların seyirci ortalamasının bizim büyük takımlarımızdan bile fazla olduğunu görüyoruz. Türkiye‟deki nüfus dağılımı dengesiz olduğu için Anadolu Kulüpleri bu açıdan oldukça Ģanssız. Genel anlamda Anadolu Ģehrinde yaĢayan bir vatandaĢın Ġstanbul‟da yaĢayan birinden daha az kazandığını da düĢünürsek, harcaması da daha az oluyor. Bu yüzden üç büyük kulüp hem taraftar sayısı olarak hem gelir olarak arayı daha da fazla açıyor. Bu da gazete sayfalarına, televizyon haberlerine doğal olarak yansıyor. Bunun bir diğer nedeni de dünyadaki sistemde her kulüple ilgilenen muhabirler varken bizde sadece üç kulüple ilgilenen muhabirler var. Özellikle medyanın yaĢadığı daralmanın ardından bölgesel muhabirler, kulüp muhabirleri kalmadı. Bu da üç, hatta Trabzonspor‟u da eklersek dört büyükler dıĢındaki haber akıĢının sağlıksız ve yetersiz olmasına neden oluyor.

Emir Somer: Bursaspor‟un ligi Ģampiyon bitirmesine rağmen Bursaspor ile ilgili haber bulamıyoruz mesela. Birçok gün Bursaspor‟dan haber yok diye koymuyoruz Bursaspor‟u.

Soru: Bursaspor‟un Ģampiyonluğunun ardından, büyük bir kulüp olarak gazete sayfalarında daha fazla yer alacağına inanıyor musunuz?

Galip Öztürk: Eskiye oranla tabi ki daha çok yer alacaktır. Sonuçta Ģampiyonluk apoletini takan 5 kulüpten biri oldular. Fakat diğer büyük kulüpler kadar yer bulmaları için bu baĢarılarını devam ettirmeleri gerekir.

Soru: Avrupa‟da ki büyük liglerin takımlarının her birini takip eden muhabirler varken Türkiye‟de bu durum neden BeĢiktaĢ, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor ile sınırlı?

Galip Öztürk: Ekonomik Ģartlar bunu Ģu anda imkansız kılıyor ama Ġspanya‟ya, Ġtalya‟ya, Almanya‟ya baktığın zaman her gazetenin birinci sayfasının, baskının yapıldığı Ģehrin takımına ayrıldığını görüyorsun. Bu tamamen arz talep meselesi.

161 Mesela Marca gazetesi Madrid‟de Real Madrid‟i birinci sayfaya çıkarırken, dört-beĢ sayfa ayırırken Galiçya‟da Real Madrid‟e, Madrid baskının Deportivo‟ya ayırdığı yer kadar bir alan veriyor ve ilk beĢ sayfayı Deportivo‟ya ayırıyor. Bunun için dediğim gibi büro olması lazım, editör olması lazım, muhabir olması lazım, sayfa sekreteri olması lazım. Türkiye ile kıyaslasan her gazetenin ekstradan en az 70-80 kiĢiye istihdam sağlaması gerekir. Bu ekonomik koĢullarda da bu imkansız olduğu için Avrupa ile aramızda bu yüzden böyle bir fark oluĢuyor.

Soru: Türkiye‟de BeĢiktaĢ, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor dıĢında kalan takımları destekleyenlerin taraftar bilincinin oluĢtuğuna inanıyor musunuz? Bu oluĢumun sosyolojik açıdan etkisini değerlendirir misiniz?

Emir Somer: Türkiye‟de futbol Ģehirleri mevcut. EskiĢehir, Bursa, Adana, Sakarya, Ġzmit, Ġzmir gibi. Tabi ki beklenen seviyede değil ama naklen yayın ihalesinin ardından, federasyonun takımlara verdiği galibiyet baĢına prim sisteminden sonra Anadolu kulüplerinin gelirleri arttı. Dolayısıyla yapılan transferler de artık daha da kaliteli olmaya baĢladı. Bu da taraftar bilincinin yükseliĢe geçmesini sağladı. Bu baĢarıya da endeksli tabi, Bursaspor‟un Ģampiyonluğunun ardından birçok Anadolu kulübü hedef büyüttü. Bursaspor bunu geçen sene baĢardı. ġimdi ġampiyonlar Ligi‟nde baĢarılı olursa ya da ligi geçen seneki gibi üst sıralarda bitirirse bu durum diğer Anadolu kulüplerine örnek teĢkil edecektir. Dolayısıyla taraftarlar da bazı Ģeylerin imkansız olmadığını görerek desteklerini esirgemeyeceklerdir. Artık gelir anlamında eskisi gibi dev bir uçurum yok, makas git gide kapanıyor. Bu durum hem saha içine hem de saha dıĢına net bir Ģekilde yansıyacaktır.

Soru: Önce Fenerbahçe ardından diğer büyük takımlarla ilgili son dakika haberlerine eskisi kadar sık rastlayamıyoruz. Bursaspor‟la ilgili haber bulamamanızın bir nedeni de bu durum mudur? Bunun nedeni kulüp muhabirlerinin baĢarısızlığı mı yoksa kulüplerin iletiĢim ağını daraltması mı?

Galip Öztürk: Bursa Ģampiyon olduktan sonra iĢler eskiye nazaran değiĢti. Futbolculara ya da teknik direktöre ulaĢmak artık daha zor. Takımlar büyüdükçe, ön plana çıktıkça ulaĢmak daha da zorlaĢıyor. Ama bu konudaki birincil neden daha önce de belirttiğim gibi orda bir muhabirin olması lazım. (Bursaspor için geçerli) Üç

162 Büyüklere gelince ise orda durum biraz daha farklı. Artık kendi iletiĢim kanalları olduğu için inanılmaz bir sansür uygulanıyor. Kendi haberlerini kendileri veriyorlar. Dolayısıyla muhabirin iĢi inanılmaz zor oluyor. Bunu muhabirin baĢarısızlığı olarak değerlendirmek acımasızlık olur, sonuçta uygulanan yasaklar var. Bunları bir Ģekilde delsen, haberi aldığın kaynak zarar görüyor ve bir daha bu kaynağı kullanamıyorsun. Yöneticiler olaya daha hakim olmak adına böyle kararlar alıyorlar.

Soru: Bahis sektörünün Türkiye‟ye girmesi ve yaygınlaĢması sizce basında Anadolu kulüplerine daha fazla yer ayrılmasına neden oldu mu ya da fayda sağladı mı?

Galip Öztürk: Tabi ki olumlu etkiledi. Hem mali açıdan katkısı oldu, hem de halkın ilgisini çeken bir sektör, dolayısıyla bahis yapmak isteyenler Anadolu kulüplerini takip eder oldu. Basın da bu potansiyeli gördü ve kulüplerle ilgili daha çok bilgi vermeye baĢladı.

Soru: Anadolu kulüpleri, baĢarı elde ettikçe mi basında daha çok yer alır yoksa basında daha fazla yer buldukça mı baĢarı elde eder?

Galip Öztürk: Tabi ki baĢarı elde ettikçe daha fazla yer bulur. Bursaspor‟un basında diğer Anadolu kulüplerine göre daha çok haberinin bulunmasının temel nedeni Ģampiyon olmalarıdır. Aslında hala yeteri kadar yer bulamadıklarını düĢünüyorum. Mesela ġampiyonlar Ligi‟ne katılacak ve manĢetlerde olacak. BaĢarı gelecek, baĢarı gelmeye devam edecek ki daha fazla yer bulsun. Burada Anadolu kulüplerine de iĢ düĢüyor. Ağlayarak, medya bize yer vermiyor diyerek bu iĢ olmaz. Bursaspor gibi bir baĢarı elde etmeliler ki medya onlara da yer ayırsın, ayırmak zorunda kalsın.

EK 6: Emrah Kayalıoğlu (Sabah Gazetesi Spor Müdürü) ile “Yazılı Basında Üç Büyükler ve Anadolu Kulüpleri Ayrımı” Üzerine Mülakat – 15.10.2010

Soru: Üç büyük Ġstanbul kulübünün gazetelerin spor sayfalarında daha fazla yer

163 almasını nasıl yorumluyorsunuz?

Emrah Kayalıoğlu: Son derece doğal karĢılıyorum. Arz-talep mekanizması. Üç büyüklerin Anadolu‟da herhangi bir Ģehirde nasıl büyük bir taraftar potansiyeline sahip olduğu ortada. Medyada tirajların büyük Ģehirlere ait olduğu ortada. Bu Ģehirlerde onların taraftar kitlesi zaten daha fazla. Medya burada talebe karĢılık veriyor, bu da ekonomik bir gerçektir. Bizim hangi haberin ne kadar okunduğunu ölçebildiğimiz internet ortamı var artık. Ben de elimden geldiğince amatör branĢlara yer vermeye çalıĢıyorum. Sabah genelde spora beĢ sayfa ayırır, çok enderdir dört sayfaya düĢtüğümüz. O da tam sayfa reklam çok olursa olur. Bunun haricinde bu beĢ sayfanın bir tanesi mutlaka amatör branĢlara ayrılır. Yeri geldiğinde de ana sayfamıza çıkartırız ama internet ortamında araĢtırırsınız, bu amatör branĢ haberinin ana sayfada verilmesine karĢın Fenerbahçe, BeĢiktaĢ, Galatasaray haberlerinden ne kadar az okunduğuna ulaĢırsınız. Yani futbol ve diğer branĢlar nasıl ilgi olarak ayrılıyorsa, üç büyükler ve Anadolu kulüpleri de öyle ayrılıyor.

Soru: Bursaspor‟un Ģampiyonluğunun ardından, büyük bir kulüp olarak gazete sayfalarında daha fazla yer alacağına inanıyor musunuz?

Emrah Kayalıoğlu: Öncelikle “büyük” olarak ayırmak çok doğru olmaz. ġampiyonlukla büyük olunmaz. Büyük takım olmak baĢka bir Ģey. Bugün Trabzonspor‟un Anadolu‟nun her köĢesinde taraftarı vardır, Bursaspor‟un taraftarı Bursa‟dadır. Biraz Ġstanbul‟da çıkar biraz da kardeĢ kulüp olarak lanse ettikleri Ankaragücü sayesinde Ankara‟da çıkar. Bunun dıĢında Anadolu‟nun baĢka köĢelerinde ciddi bir Bursa taraftarı olduğunu düĢünmüyorum. Bursa bizim için belki de Ģöyle bir kapıyı açtı: Anadolu‟da taraftarların kendi Ģehirlerinin takımını tutma olayını baĢlattı. Bugün bir amatör spor branĢında gelen baĢarının, çocuklarımızı nasıl o spor dalına yönlendireceğini düĢünüyorsak, Bursa‟da Anadolu‟daki taraftarları kendi Ģehirlerinin takımlarını desteklemeye sevk etti. ġampiyon oluĢlarının verdiği krediyle medyada daha fazla yer iĢgal edecektir fakat baĢarıları kalıcı olmazsa, medyada da kalıcı olamazlar.

Soru: Avrupa‟da ki büyük liglerin takımlarının her birini takip eden muhabirler varken Türkiye‟de bu durum neden BeĢiktaĢ, Galatasaray, Fenerbahçe ve

164 Trabzonspor ile sınırlı?

Emrah Kayalıoğlu: Bugün medyanın yaĢadığı ekonomik Ģartları göz önüne aldığınızda zaten bizim Anadolu‟da böyle muhabirler istihdam etme Ģansımız yok. Az önce verdiğin güzel örnekteki gibi, daha futbol dıĢındaki branĢlar için muhabir çalıĢtıramazken, talebin az olduğu Anadolu takımları için böyle bir masrafa girmemiz olanaksız. Çok ihtiyacımız olduğunda bölge muhabirlerinden yardım talep ediyoruz.

Soru: Türkiye‟de BeĢiktaĢ, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor dıĢında kalan takımları destekleyenlerin taraftar bilincinin oluĢtuğuna inanıyor musunuz? Bu oluĢumun sosyolojik açıdan etkisini değerlendirir misiniz?

Emrah Kayalıoğlu: Bu takımların dıĢında Bursaspor ve EskiĢehirspor‟u da listeye ekleyebilirim. Süper Lig dıĢında Altay, KarĢıyaka, Göztepe, Adana Demirspor‟da ön plana çıkan ekiplerden. Bunlar dıĢında pek de kulüp göremeyiz. Yurt dıĢına baktığımızda birinci ligde futbol takımı olmayan Ģehirler diğer branĢlara yönelmiĢtir. Örneğin Almanya‟da bu durumda basketbol öne çıkar ve Ģehrin basketbol takımı mükemmel bir destek alır. Bu olguyu ele aldığımızda Türkiye‟deki futbol takımlarının bunu baĢarmamak için hiçbir bahaneleri olamaz. Tamamen yöneticilerle ve yönetimle alakalı bir konu. Gaziantepspor ve Kayserispor kendini inceleyip gerekli dersler çıkarabilir. Yapabilirler mi? Potansiyel var ama yapılamıyor. Kayserili Kayserispor-Fenerbahçe maçına gidiyor Fenerbahçe‟yi destekliyor. Henüz bunu kıramadık. Bunu kıramadığımız için zaten o takımlar büyük. Bir gün bu durumu kırarsak iĢte o zaman büyüklük tartıĢılmaya baĢlanır.

Soru: Önce Fenerbahçe ardından diğer büyük takımlarla ilgili son dakika haberlerine eskisi kadar sık rastlayamıyoruz. Bunun nedeni kulüp muhabirlerinin baĢarısızlığı mı yoksa kulüplerin iletiĢim ağını daraltması mı?

Emrah Kayalıoğlu: Bugün kulüp muhabirliği 10 yıl öncesine göre çok daha zor. Ben o çocukların hepsinin çok ciddi emeklerle kulüplerden haber almaya çalıĢtığını biliyorum. BaĢarıyorlar, baĢaramıyorlar. BaĢardıklarında zaten yöneticilerden ve baĢkanlardan çok büyük tepki alıyorlar. Bugün Ģuna emin olun baĢkan ve

165 yöneticilerin en çok kızdığı haberler, yalan haberler değildir. Doğru haberlere daha çok kızarlar. Yalan haberi zaten yalan deyip geçerler. Ama doğruysa, bu haber buradan nasıl dıĢarı çıktı diye yalanlamanın yollarını ararlar. Burada medyanın kabahati var mı? Elbette var. Orası artık tavuk-yumurta yumurta-tavuk hikayesi gibi oldu. Biz doldurmak zorunda olduğumuz alanı doğrusuyla yanlıĢıyla bir Ģekilde dolduruyoruz. Kulüp bize bilgi versin ya da vermesin. ĠĢimiz bu. Fakat kulüp yöneticilerinin de hiçbir Ģekilde medyaya yardımcı olmadığının altını çizmeliyim. Bağları koparmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Soru: Bahis sektörünün Türkiye‟ye girmesi ve yaygınlaĢması sizce basında Anadolu kulüplerine daha fazla yer ayrılmasına neden oldu mu ya da fayda sağladı mı?

Emrah Kayalıoğlu: Hem maddi hem de basında yer almaları açısından olumlu etkilediğini düĢünüyorum. Ġnsanların ilgisini bir Ģekilde bu kulüplerin üstüne çekiyor ve aynı zamanda gelir sağlıyor.

Soru: Anadolu kulüpleri, baĢarı elde ettikçe mi basında daha çok yer alır yoksa basında daha fazla yer buldukça mı baĢarı elde eder?

Emrah Kayalıoğlu: Önce baĢarı gerekir. Bugün federasyonun naklen yayın gelir dağılımdan atmıĢ olduğu adım onlara bu fırsatı tanıyor. O gelirle beraber baĢarı elde ettikleri sürece basında yer bulacaklardır ama yine de büyük kulüpler kadar yer bulamazlar. Bu da taraftar kitlesiyle alakalı. Arz-talebe göre yerimizi belirleyeceğiz. Ya baĢarılı olacaksınız ya da talep edileceksiniz. Shaquille O‟Neill yıllarca Ģampiyonluk görmedi ama hala yaptığı her Ģey haber değeri taĢıyor. Keza Michael Schumacher‟in de performansını görüyoruz ama sıralamadaki yeri asla önemini kaybettirmiyor. BaĢarılı olmasına gerek yok.

166 EK 7: Gürcan Bilgiç (Sabah Gazetesi Spor Yazarı) ile “Yazılı Basında Üç Büyükler ve Anadolu Kulüpleri Ayrımı” Üzerine Mülakat – 15.10.2010

Soru: Üç büyük Ġstanbul kulübünün gazetelerin spor sayfalarında daha fazla yer almasını nasıl yorumluyorsunuz?

Gürcan Bilgiç: Arz-talebe bağlı, tamamen taraftar sayısıyla alakalı. Diğer rakamlarla da çok alakası var. Örneğin Kayseri‟de kaç tane gazete satıyorsunuz, Trabzon‟da kaç tane satıyorsunuz ya da Bursa‟da kaç tane satıyorsunuz bunlarla alakalı. O nedenle Türkiye‟nin büyük bölümünde üç büyüklerin taraftarları olduğu için ağırlık onlara veriliyor haberler içinde. Denemeler de yapıldı. Trabzon‟a giden gazete için özel sayfa, Kayseri‟ye giden için özel sayfalar da yapıldı ama hiçbir zaman bunun karĢılığını alamadık. Belli bir tirajı aldılar ama asla beklenen seviyeye ulaĢılamadı. ġehirlere kendi takımlarıyla ilgili özel sayfa yaptık ama üç büyükler yine daha fazla ilgi çekti, istediğimiz rakamlara ulaĢamayınca özel sayfa çıkarma iĢinden vazgeçtik. Ayrıca siz ne kadar yaparsanız yapın, Trabzon‟da 10-12 tane gazete çıkıyor, en az dört sayfa Trabzonspor haberi yapıyorlar. Bizim bu Ģartlarda dört sayfa Trabzonspor haberi vermemiz imkansız. Adam doğal olarak yerel gazeteye yöneliyor. Yerel gazeteler de bu iĢ için gayet müsait. Yerleri var ama bizim için aynı Ģey söz konusu değil. Anadolu kulüplerine ayırabileceğimiz yer belli. Bu iĢ nasıl değiĢir? Bursa iddialı seyircisi olan bir takım, EskiĢehir iddialı seyircisi olan bir takım, Trabzonspor iddialı seyircisi olan bir takım, gazeteler ne zaman bu takımlara özel muhabir veya yazar bağlar, o zaman iĢler değiĢebilir. Sistem Ģöyle: adam büyükleri ve diğer haberleri ulusal gazeteden takip ediyor. Kendi Ģehrinin takımını yerel gazeteden izliyor. Ulusal gazeteler de Anadolu kulüplerine yer veriyor fakat tabi ki yerel gazete kadar büyük alan ayıramıyor. Mesela bizim bir sütun beĢ santimetre iĢlediğimiz bir haberi yerel gazete yarım sayfa haber yapabiliyor.

Soru: Bursaspor‟un Ģampiyonluğunun ardından, büyük bir kulüp olarak gazete sayfalarında daha fazla yer alacağına inanıyor musunuz?

167 Gürcan Bilgiç: Eğer baĢarı istikrarı sürerse alır. Sürmezse yine Bursa yerel basınında devam eder. Bu sezonun baĢından itibaren ulusal basında olacaklardır çünkü ġampiyonlar Ligi‟nde yer alacaklar. Ayrıca ulusal basın Bursa‟ya yazar- muhabir yollarsa o zaman diyebiliriz ki basın Bursa‟ya diğer büyüklere verdiği önemi veriyor, en azından bu sezon için. Bir de Ģu var yani ulusal medyadan bahsediyoruz. Bursaspor‟un taraftarı var ama aynı baĢarıyı taraftarı olmayan bir ekip kazansa yine sayfalarda kendine yer bulamazdı. Talep görmeyen bir haber gazetede yer bulamaz. Zaten matbaaların olduğu bölgelerde bazı farklı iĢlemler yapılıyor. Adana senin burada okuduğun Sabah‟ın aynısını okumuyor. Talebe göre bazı değiĢiklikler yapılıyor. Ulusal gazeteler daha genele hitap etmek zorunda.

Soru: Avrupa‟da ki büyük liglerin takımlarının her birini takip eden muhabirler varken Türkiye‟de bu durum neden BeĢiktaĢ, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor ile sınırlı?

Gürcan Bilgiç: Mesela Rotterdam‟a gittiğinizde herkes Twente‟yi tutar. Ajax‟lı zor bulursun. Ya da git Milano‟ya, herkes ya Inter‟i tutuyordur ya Milan‟ı, Roma destekçisi bulamazsın. O nedenle Tutto Sport, Serie A‟da bulunan her Ġtalyan kulübüne hitap etmeyi baĢarır çünkü okuyucusu var, talep var. Türkiye‟de spor okuyucusu zaten kendini dört büyük kulübün dıĢına çıkartamıyor ki gazete çıksın. Sonuçta Ģampiyon olan Bursa‟da bir kahveye gitsen tartıĢma konusu Fenerbahçe, Galatasaray, BeĢiktaĢ‟tır. ĠĢte Ġngiltere‟de her Ģehrin takımının taraftarı var. En güzel örnek Ġngiltere‟dir. Bizde ise git Antep‟e, herkes BeĢiktaĢ, Galatasaray, Fenerbahçe‟yi tutar. Bunun en büyük nedeni medyanın Ġstanbul merkezli olması, bu kulüplerin tarihlerinin daha eskiye dayanması ve futbolda lokomotif görevi görmesi. Takım tutan insan da baĢarı istiyor tabi. Bizde baĢarı denince akla üç kulüp, biraz da Trabzonspor geliyor. 2000‟li yılları düĢün. Galatasaray UEFA Kupası‟nı alınca takım tutmaya baĢlayacak yeni nesil genelde Galatasaraylı oldu. Aynı döngü 2003‟te BeĢiktaĢ‟ın 100. Yıl kutlamalarında yaĢandı. Türk futbol tarihinde ilk kez bir kulüp yüzüncü yılını kutladı. Ġlk olduğu için medya inanılmaz ilgi gösterdi, çok güzel kutlamalar yapıldı ve akabinde baĢarı da gelince o dönem BeĢiktaĢ‟ı tutmak çok popüler oldu. Konuya dönecek olursak her Ģey esasında arz-talep iliĢkisine bağlı. Medya ekonomik özgürlüğü yakalarsa iĢler daha farklı olur. Zaten talep gören Ģeyin

168 üzerine balıklama atlar. En nihayetinde bu iĢ ekonomik bir düzen.

Soru: Türkiye‟de BeĢiktaĢ, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor dıĢında kalan takımları destekleyenlerin taraftar bilincinin oluĢtuğuna inanıyor musunuz? Bu oluĢumun sosyolojik açıdan etkisini değerlendirir misiniz?

Gürcan Bilgiç: Ġnanmıyorum. ġöyle söyleyeceğim sana, önceki sene 14 Mayıs‟ta (2009) Sivas‟a gittik. Sivasspor ligde liderdi, kupada da Fenerbahçe ile yarı final oynuyordu. Tek bir bayrak yoktu Sivas Ģehrinde. Hadi öyle demiyim bir-iki tane görmüĢüzdür ama hiç o Ģampiyonluk havası yoktu. Sivas formasıyla dolaĢan bir-iki çocuk gördük koca Ģehirde. Olaya bak, Ģampiyonluğa giden bir takımı olan bu Ģehir, o sinerjiyi paylaĢamıyorsa, o gururun içinde hissetmiyorsa kendini, taraftarlık bilincine eriĢememiĢ demektir. Zaten sonrasında da Sivas düĢüĢe geçti ve bence de bu yüzden Ģampiyonluğu kaçırdı. Bir de Bursa‟ya bakalım; her deplasmana seyircisiyle gitti, her aldığı galibiyet sonrası Ģehrin giriĢinde taraftarlar karĢıladı, her maç stadyumları doldu. Bursalı futbolcular da bu güçle birlikte iĢi sonuna kadar götürebildiler. Zaman zaman stresli maçlar oynadılar, zaman zaman kötü oynadılar ama arkalarındaki taraftar hep itici güç oldu. Sivas‟ta iĢte bu yoktu. Türkiye‟de sadece Trabzon‟da, Bursa‟da, EskiĢehir‟de ve birkaç Anadolu takımında böyle taraftar olduğunu düĢünürsek, ve onların da sayılarının üç büyük kulüple karĢılaĢtırılamayacağını göz önüne alırsak, henüz taraftar bilinci konusunda yeterli seviyeye ulaĢamadığımızı söyleyebilirim.

Soru: Önce Fenerbahçe ardından diğer büyük takımlarla ilgili son dakika haberlerine eskisi kadar sık rastlayamıyoruz. Bunun nedeni kulüp muhabirlerinin baĢarısızlığı mı yoksa kulüplerin iletiĢim ağını daraltması mı?

Gürcan Bilgiç: Kulüplerin iletiĢim ağını daraltması. Bu hem iyi hem kötü oldu. Yöneticiler bu iĢi samimi bir Ģekilde yönetmiyorlar. Bir haber aldığınızda bunu doğrulatacak birini bulamıyorsunuz. Bulsanız da, haber doğru olsa bile size yalan diyor. O nedenle muhabir arkadaĢlarımız da bundan vazgeçtiler. Çocuk alıyor haberi, yöneticiyi arayıp doğru mu diyor. Yönetici hayır diyor. Ġki gün sonra haberin doğru olduğu ortaya çıkıyor. En güzel Ģey atlatma haberi yakalayıp altına imzanı atmak. Yöneticiler buna engel olunca haliyle muhabir arkadaĢlarımız da hem görevlerini

169 yapamamıĢ oluyorlar hem de yıpranıyorlar. Bu durum bir oluyor iki oluyor ondan sonra yönetici yalan da dese muhabir haberi yazıyor. Öbür yandan kulüpler de bundan Ģikayetçi. Yalan dediğimiz haberi neden yazıyorlar diye serzeniĢte bulunuyorlar. Alex geleli altı sene oldu, daha oturup da bir röportaj yapmadı kimseyle. Ya ben bunun hayaliyle yaĢıyorum. Oturayım Alex‟le bir saat konuĢayım, sorularımı sorayım, cevap alayım. Türkiye‟ye geldiğinden beri daha bir röportaj yapmadı. Sen büyük kulüp olarak idol oyuncular getirmiĢsin, küçük çocukları takımına böyle kazandırmıĢsın, posterler verdirmiĢsin ama bu oyuncuları halka kapıyorsun. Daha yakından tanımalarını engelliyorsun. Yani amacınla, kendinle çeliĢiyorsun.

Soru: Basının gözünün bir kulübün üstünde olması mı daha iyi olmaması mı? Örneğin BeĢiktaĢ göz önünde olan bir kulüp fakat Ġstanbul BüyükĢehir Belediyespor basının ilgi göstermediği bir ekip. Bu konudaki görüĢleriniz nelerdir?

Gürcan Bilgiç: Yüzde yüz avantajdır. Özellikle sponsor bulmak açısından. Kulüplerin değeri artıyor. Basında yer aldıkça kulüp değeri, reklam değeri artar. Üçe alacağı sponsoru, beĢe alır. Haberlerin olumlu olması tabi ki daha faydalı olur ama kulübün adının bir Ģekilde duyulması her zaman avantajdır. Bugün Fenerbahçe, Galatasaray, BeĢiktaĢ‟ın idman sahaları bile sponsorlarla, reklamla kaplı. Gel gör ki onlar da idmanları basına kapatıyorlar. Oranın gelirlerinden sorumlu insan ben olsam, en kötü ihtimal 15 dakikasını basına açarım. Sonuçta ben bu reklamlardan para kazanıyorum. Reklam veren Ģirketin sahibi sen olsan ve idmanlar basına kapalı olsa bir daha reklam verir misin? ĠĢte kulüpler bu kadar amatörce, profesyonellikten uzak yönetiliyorlar.

Soru: Bahis sektörünün Türkiye‟ye girmesi ve yaygınlaĢması sizce basında Anadolu kulüplerine daha fazla yer ayrılmasına neden oldu mu ya da fayda sağladı mı?

Gürcan Bilgiç: Bence sağladı. Ġnternet ortamında zaten inanılmaz bir ilgi ve bilgi var. ġimdi kim sakat, kim cezalı, ne oluyor, ne bitiyor hepsine ulaĢabiliyorsun. Bu iĢe para yatıran insan daha titiz ve ayrıntıya dikkat eder hale geliyor. Dolayısıyla farklı bir amaçla da olsa Anadolu kulüplerine olan ilgisi bir Ģekilde artıyor. Ayrıca diyelim ki Sivaslı bir oyuncu sakatlandı, bu Sabah‟ın spor sayfalarına girer ama

170 alacağı yer bellidir. Sabah‟ın iddia ekinde ise alacağı yer bambaĢka olabilir.

Soru: Anadolu kulüpleri, baĢarı elde ettikçe mi basında daha çok yer alır yoksa basında daha fazla yer buldukça mı baĢarı elde eder?

Gürcan Bilgiç: Bu yumurta-tavuk meselesi. ġu an ki Ģartlar, baĢarı oldukça yer elde edebileceği yönünde. Aslında daha çok yer alsa mutlaka faydaları olacaktır, daha iyi motive edileceklerdir, taraftarları artacak, yakından takip edilmeye baĢlanacaklardır. Yine de medya baĢarısı olmayan takıma ilgi göstermez. ġunu da belirtmek lazım: Trabzonspor‟un ya da BeĢiktaĢ‟ın baĢarı periyotlarının daha açık aralıklı olmasının nedeni medyadaki güçlerinin Galatasaray ve Fenerbahçe‟ye oranla daha az olmasıdır. Sonuçta burada iki yanlı bir etkileĢim var. Basının ilgisi baĢarıyı getirir, baĢarı basının ilgisini getirir. Dolayısıyla konumuza dönecek olursak, büyük kulüplere zaten talep var ve basından bu yüzden ilgi görüyorlar ama Anadolu kulüplerinde iĢ değiĢiyor. Talep olmadığı için baĢarı kazandıkça medyada var olabilirler. Aksi durumda kutu haberi olarak kalmaya mahkumlar. Biz televizyon programı yapıyoruz, Trabzonspor‟u bile son 10 dakika konuĢuyoruz. Nihayetinde ticari bir olay bu. Okunan bir gazete yapmak zorundasınız. Sizi okuyanları bulmak zorundasınız. Türkiye Ģartlarında bu kesim üç büyüklerin taraftarları oluyor. Bütün gazetelerin lokomotif tirajları üç büyük Ģehre aittir: Ġstanbul, Ankara, Ġzmir. 400 bin satılıyorsa, 250 bini bu üç Ģehre aittir. Diğer 150 binin tüm ülkeye dağıldığını düĢünürsek inanılmaz bir uçurum var. Ama bir gün Antalya‟da Antalyaspor-Gaziantepsor maçından sonra 40 bin satarsın, bak o zaman neler oluyor.

171