Madde, Diyalektik ve Toplum

Bilim ve Aydınlanma Akademisi Ağustos 2020 | Cilt 3 | Sayı 3

DOSYA | SIGMUND FREUD VE ZİHİN KURAMI: MARKSİST BİR DEĞERLENDİRME

Sigmund Freud: Eleştirel Bir Biyografi Denemesi DOSYA | MOSKOVA KÜTÜPHANE VE Freud’un Zihin Kuramı Bize Ne Anlatır? ARŞİV GEZİSİ

Psikanalizin Bilim Sorunu: Bilimsel Bir Psikoloji Sovyetler Birliği’inde 1924’te Düzenlenen Projesi’nden Nöropsikanalize “Psikoloji Sorunları Konferansı” Tutanaklarında Aleksandr Luriya Histeriden Oedipus’a: Freud Teorisinde Kadınlık ve Cinsellik Profesör Yuri Polişçuk ile Söyleşi: Psikiyatri Makineleşme Tehlikesi Taşıyor 1920’ler Almanyası’nda Marksizm, Freud ve Psikanaliz Karmaşası SÖYLEŞI Sovyet Zihinbilimi Freud Teorisinden Neden ve Nasıl Uzaklaştı? Doç. Dr. İlker Belek Artı-Değer Teorisini Kavramanın Merkezi Önemi

KITAP TANITIMI

Marksizm ve Psikanaliz: Egemen Psikoloji Karşısında SUNUŞ Bilim ve Sapma Arasında ���������������������������������������������������������������������� 175 Yayın Kurulu

DOSYA: SIGMUND FREUD VE ZİHİN KURAMI - MARKSİST BİR DEĞER- LENDİRME Sigmund Freud: Eleştirel Bir Biyografi Denemesi ������������������������������� 177 Esra Koska, Burak Öztornacı .Freud’un Zihin Kuramı Bize Ne Anlatır? ����������������������������������������������� 185 Endam Köybaşı Bilimsel Bir Psikoloji Projesi’nden Nöropsikanalize Psikanalizin Bilim Sorunu �������������������������������������������������������������������� 194 Tolga Binbay Histeriden Oedipus’a: Freud Teorisinde Kadınlık ve Cinsellik ������������� 203 Gülperi Putgül Köybaşı 1920’ler Almanyası’nda Marksizm, Freud ve Psikanaliz Karmaşası ��� 213 Nazlı Cihan Sovyet Zihinbilimi Freud Teorisinden Neden ve Nasıl Uzaklaştı? �������� 222 Cem Taylan Erden

KİTAP TANITIMI Marksizm ve Psikanaliz: Egemen Psikoloji Karşısında ������������������������ 229 Ekin Şen

DOSYA: MOSKOVA KÜTÜPHANE VE ARŞİV GEZİSİ Sovyetler Birliği’nde 1924’te Düzenlenen “Psikoloji Sorunları Konferansı” Tutanaklarında Aleksandr Luriya ������������������������������������� 233 Erhan Nalçacı, Yasin Çalış Prof. Dr. Yuri Polişçuk ile Söyleşi: Madde, Diyalektik ve Toplum “Psikiyatri Makineleşme Tehlikesi Taşıyor” ����������������������������������������� 243 Bilim ve Aydınlanma Akademisi’nin Ekin Sönmez, Yasin Çalış hakemli dergisidir. Interview with Prof. Dr. Yuri Polischuk: Yılda dört sayı ve elektronik dergi olarak yayımlanır. “Psychiatry Is In Danger Of Dehumanization” �������������������������������������� 246 Ağustos 2020 | Cilt 3 | Sayı 3 Ekin Sönmez, Yasin Çalış Yayın Kurulu Sekreteri Erhan Nalçacı Беседа с профессором Ю. И. Полищуком: Психиатрия находится в опасности дегуманизации ��������������������������� 248 Yayın Kurulu Ekin Sönmez, Yasin Çalış Alp Öztarhan, Engin Özkan, Erhan Nalçacı, Ezgi Altınışık, Gizem Batı Ayaz, Gizem Gül, Iraz Akış, Kıvılcım Başak Vural, Mehmet Ali Olpak, Nevzat DOSYA DIŞI Evrim Önal, Oğuz Şavk, Suzan Şahin, Tolga Binbay, Bilimin Sınıf Mücadelesi ile Kesişim Noktası: Takvimler ��������������������� 251 Yavuz Köroğlu, Zelal Özgür Durmuş Turgut Yıldız Danışma Kurulu Ahmet Soysal, Akif Akalın, Aydemir Güler, Ayhan Anarşizmin Anti-Tarihselciliği ve Neolitik Devrim ������������������������������� 258 Filazi, Bora Maviş, Burçak Özoğlu, Bülent Cengiz, Nevzat Evrim Önal Candan Badem, Cihan Demirci, Çağlar Güven, Çiğdem Çağlayan, Ebru Aylar, E. Zeynep Suda, Emre İnsanın Afrikalı Kökeninin Peşinde: Leakeyler ������������������������������������ 265 Akbaş, Engin Akkaya, Ergi Deniz Özsoy, Erol Eroğlu, Çağıl Şayeste İnal, Erhan Nalçacı Ferit Pehlivan, Gamze Yücesan Özdemir, Gökhan Akbay, Gökhan Alkaç, Güvem Gümüş Akay, Hasan Sosyal Psikolojik Açıdan Nüfus Politikaları: Çocuğa Verilen Değerin Aile Karabıyık, Hüseyin Özel, Ilgın Gökler Danışman, İlhan Dinamikleri ve Kadının Statüsü Üzerindeki Etkileri ����������������������������� 274 İkeda, İlker Belek, Korkut Boratav, Mahinur Akkaya, İnci Boyacıoğlu Mehmet Somel, Mesut Odman, Mustafa Türkeş, Nez- hun Gören, Oğuz Oyan, Özgür Aydın, Rıfat Okçabol, Ruhan Alpaydın, Senih Gürses, Serdal Bahçe, Sinan SÖYLEŞİ Sönmez, Tonguç Rador, Volkan Kavas, Yıldıray Ozan, Doç. Dr. İlker Belek: “Bilimde, Yaşamda ve Siyasi Mücadelede Artı-değer Zuhal Okuyan Teorisini Kavramanın Merkezi Önemi” ������������������������������������������������� 278 Adres Tolga Binbay Konur Sokak, No: 51/6, 06420 Kızılay-Çankaya/Ankara INTERVIEW E-posta Assoc. Prof. Dr. Ilker Belek: “The Central Importance of Comprehending [email protected] the Theory of Surplus Value in Science, Life, and Political Struggle” �� 285 Tolga Binbay, Özge Can, Serhat Taşlıca SUNUŞ BİLİM VE SAPMA ARASINDA

Madde, Diyalektik ve Toplum’un psikoloji, psikiyatri ve - - - ta boyunca kütüphane ve arşiv çalışması ile Sovyet bi sinirbilim tarihinin özel bir kesitine yoğunlaşmış bir sa lim tarihine ilişkin belge toplamış, söyleşi ve araştırma yısıyla karşınızdayız. Geçen yüzyılın en tartışmalı bilim yapmıştı. Bu verimli gezinin ilk ürünlerine dosya olarak- sel figürlerinden birisi olan Sigmund Freud’a ve çağına- MDT’nin üçüncü cildinin ilk sayısında yer vermiştik. Bu yaptığı etkiye kapsamlı bir dosya ile eğiliyoruz. Ayrıca sayıdaki dosyada ise Rusya Bilimler Akademisi’nin Ar Bilim ve Aydınlanma Akademisi’nin Moskova Kütüpha- şivi’nden çıkartılan bir belge ile gezi sonrası yapılan bir ne ve Arşiv Gezisi dosyasında yer alan bir röportaj ve bir- söyleşiye yer veriyoruz. belge yine söz konusu tarihin farklı yönlerini bize sunu Sovyetler Birliği’inde yor. Dolayısı ile bu dosyanın da psikoloji-psikiyatri-si 1924’teErhan Nalçacı Düzenlenen ve Yasin “Psikoloji Çalış söz Sorunları konusu Konferansı” gezi esnasında Tu- nirbilim tarihiyle ilgilenen okuyucularımızın dikkatini tanaklarındaarşivden çıkardıkları Aleksandr bir Luriya belgeyi - çekeceğini umuyoruz. - - başlığıyla Prof. takdim Dr. Yuri edi Psikanaliz geçen yüzyılın başlarında çığır açan bir bi Polişçukyorlar. Ekin ile SovyetSönmez psikiyatrisi ise Sovyetler üzerine Birliği döneminde de limsel gelişme miydi, yoksa burjuva ideolojisinin üret çalışmış olan psikiyatrist ve akademisyen tiği metafizik yöntem sorunlarını taşıyan bir bilimsel yaptığı söyleşiyi sapma mıydı? Muhtemelen gerçeği anlamak için daha- sunuyor. Bu söyleşiyi dergide İngilizce ve Rusça olarak kapsamlı ve karmaşık bir yanıt üretmemiz gerekiyor. da bulabileceksiniz. - Her durumda Marksist bir yaklaşımınMarksist psikanalizin bir bage- - kışlaçen yüzyılda Sigmund entelektüel Freud dünyayı neden bu kadar çok Ne yazık ki Moskova Kütüphane ve Arşiv Gezisi’ni pan etkilediğini açıklamasını bekliyoruz. demi nedeniyle bu yıl yapamadık ve amaçladığımız sü dosyası bu kapsamlı ve karmaşık rekliliği sağlayamadık. Ancak yapılan gezinin ürünlerini yanıtın bir ilk adımı olarak görülmelidir.Freud: Eleştirel Bir Bi- önümüzdeki sayılarda paylaşmayı sürdüreceğiz. yografi Denemesi Bilimin Sınıf Mücadelesi ile Kesişim Noktası: Tak- Esra Koska ve Burak Öztornacı - vimlerBu sayıda dosya dışı yazılar da oldukça zengin. Turgut- Freud’un Zihin başlıklıKuramı Bize yazılarında Ne Anlatır? Freud’un yaşam- Yıldız’ın - öyküsüne sınıfsal bir bakış açısı geliştirmeye çalışıyor başlığıyla oldukça ilginç bilgiler içeren ve devrim lar. Bilimsel adlı makale Bir Psi- lerle takvimler arasındakiTahıla Karşı ilişkiyi ele alan bir makalesi kolojisinde Endam Projesi’nden Köybaşı Nöropsikanalize psikanalizi Freud’un Psikanalizin kitapları Bilim ve ne yer veriyoruz. NevzatAnarşizmin Evrim Önal’ın Anti-Tarihselciliği ise anarşist ve yazar Ne- Sorunuyazıları bağlamında değerlendiriyor. olitikJames Devrim C. Scott’ın kitabıyla ilgili bir polemik yazısını sunuyoruz: başlıklı makalede ise Tolga Binbay psikanalizi . Çağıl Şayeste İnal ve LeakleyErhan Nalçacı ailesinin bilim ya- nöropsikiyatri tarihinin içinde ele alıyorHisteriden ve psikanalizin Oedi- şamtarihinin öyküsü önemli bir dönemine eğilerek insanın Afrikalı- pus’a:“bilimsellik” Freud Teorisinde sorununa Kadınlık değiniyor. ve Cinsellik Dosyanın dördüncü- kökeninin nasılSosyal ortaya Psikolojik konduğunu Açıdan Nüfus Politikaları: yazısında Gülperi Putgül Köybaşı ise Çocuğa Verilenne Değerindayanarak Aile sunuyorlar. Dinamikleri Ayrıca ve Kadının İnci StatüBoya- başlıklı ma sücıoğlu’nun Üzerindeki Etkileri kalesinde psikanalizin kadına yaklaşımını ele alıyor. başlıklı makalesine yer veriyoruz. Sonraki iki makalenin ise psikanalizin geçen yüzyıla ve yazar İlker Belek ile yaptığımız önemli söyleşiyi bula- olan etkisini,1920’ler etrafında Almanya’sında dönen tartışmaları Marksizm, ve siyasetleFreud ve Bu sayının söyleşi bölümünde ise Halk Sağlığı Doçenti Psikanalizilişkisini anlamak Karmaşası için önemli olduğunu düşünüyoruz. iseNazlı Sovyet Cihan Zihinbilimi Freud Teorisinden Neden ve Nasıl caksınız. Söyleşiyi Tolga Binbay hazırladı. - Uzaklaştı? ’nı ele alıyor, Cem Taylan Erdem Bilime ve bilimsel düşünceye daha fazla ihtiyaç duy sorusuna yanıt veriyor. - duğumuz günlerden geçiyoruz. Madde, Diyalektik ve- - Toplum’un bu yeni sayısıyla bu ihtiyaca, arayışa katkıda Yine dosya kapsamındaMarksizm ve değerlendirilen Psikanaliz: Egemen kitap Psikoloji tanıtı bulunmasını umut ediyoruz ve okurlarımızı, destekçi Karşısındamında ise Ekin Şen, Meksikalı akademisyen David Pa lerimizi dergimizi duyurmaya, paylaşmaya çağırıyoruz. von-Cuéllar’ın kitabını tartışıyor. Moskova Kütüp- Üçüncü cildin son sayısında buluşmak üzere verimli hane ve Arşiv Gezisi okumalar...Madde, Diyalektik ve Toplum Yayın Kurulu Bu sayıda ikinci dosyamız BAA’nın - ’nden elde edilen belgelerle ilgili. 2019 Eylül’ünde BAA’dan bir ekip Moskova’da bir haf

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 175 KAPAK RESMİ Sinir Hücreleri ve Uzantıları, Sigmund Freud, 1882 Petromyzon Planerei omurga sinir hüc- releri ve uzantılarının çizimi. 1880’de Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Freud üniversitenin Fiz- yoloji Enstitüsü’nde çalışmaya başlar. Sinir sistemi üzerine yoğunlaşan çalış- maları dönemin en önemli fizyologları arasında yer alan Ernst Brücke’nin da- nışmanlığında yürümektedir. Laboratu- arda insandan diğer hayvanlara bir çok canlının sinir sistemini inceleyen Freud iyi bir mikroskop uzmanı haline gelir. Zamanının önemli bir bölümünü bir deniz taşemeni olan petromyzon plane- rinin omurilik sinir hücrelerini mikros- kopta incelemeye ve çizmeye adar. İlk bilimsel yayını da bu çalışmalarından çıkacaktır.

DOSYA: SIGMUND FREUD VE ZİHİN KURAMI MARKSİST BİR DEĞERLENDİRME

176 MAKALE

SIGMUND FREUD: ELEŞTIREL BIR BIYOGRAFI DENEMESI

Esra Koska Burak Öztornacı Psikolog, Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü, Ar. Gör., Dr., Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Adana Bölümü, Adana. E-posta: [email protected]

ÖZET SIGMUND FREUD: A CRITICAL SHORT BIOGRAPHY ABSTRACT

- - Sigmund Freud, ortaya attığı fikirleri ve geliştirdiği psikanaliz kuramı ile 20. yüzyılın en tartışmalı düşü Sigmund Freud is one of the most controversial thin nürlerinden biridir. 20. yüzyılın başından günümüze kers of the 20th century with his ideas and the theory of- kadar Freud’un fikirleri ve kuramı farklı bakış açıları ile psychoanalysis he developed. Freud’s ideas and theory- değerlendirilmiş ve eleştirilmiştir. Özellikle psikanaliz- have been evaluated and criticized from different pers kuramı zaman içerisinde geliştirilmiş, değiştirilmiş ve pectives since the beginning of the 20th century. In par farklı çevrelerce eleştirilmiştir. Psikanalitik kuramın or ticular, the theory of psychoanalysis has been evolved taya çıkış motivasyonu farklı yöntemler ile açıklanmaya- and modified over time, and it has been criticized by- çalışılmıştır. Kuramın yaratıcısının yaşamı ise kuram various circles. The motivation behind the emergence- ile doğrudan bağlantılıdır. Bugüne kadar Freud’un ha of the psychoanalytic theory has been tried to be expla yatı pek çok biyografi yazarı tarafından incelenmiştir.- ined by different methods. The theory was directly rela- Ancak Freud’un hayatı ve fikirlerinin doğuşunda etkili ted to the life of its creator. To date, Freud’s life has been olan faktörleri tarihselci bir bakış açısı ile değerlendi studied by many biographers. However, studies evalua ren eser sayısı kısıtlıdır. Bu çalışmada Freud’un hayatı ting the factors that had an effect on Freud’s life and on- ve fikirleri, yaşadığı çağda ve coğrafyada gerçekleşen the emergence of his ideas from a historical perspective- Anahtardönüşümler Kelimeler: ışığında eleAlmanya, alınmaya Avusturya, çalışılmıştır. Freud, psika- are limited in number. In this study, Freud’s life and ide naliz as were tried to be addressed in the light of the transfor mations that took place during the age and across the Keywords:geography he lived in.

Germany, Austria, Freud, psychoanalysis GİRİŞ - - Bu makalede Freud’un hayatı eleştirel ve tarihselci bir- Sigmund Freud (1856-1939) şüphesiz ki 20. yüzyılda bakış açışı ile ele alınmaya çalışılmıştır. Freud’un yaşa en etkili olmuş birkaç düşünürden biridir. Freud’un ge dığı çağ ve coğrafya merkeze alınarak hayatı incelen- liştirdiği psikanaliz teorisi, 20. yüzyılın en çok tartışılan miştir. Öncelikle Freud’un yaşadığı dönemde Almanya teorilerindendir. Freud’un ve psikanalizin böylesine bir ve Avusturya’da yaşanan gelişmeler ve bu gelişmele- etki yaratması dünyanın 20. yüzyıl ilk yarısında içinden rin Freud üzerindeki etkileri irdelenmeye çalışılmıştır. geçtiği süreçle de doğrudan bağlantılıdır. - Daha sonra Freud’un hayatı, yaşadığı zaman ve mekâ nın etkileri ışığında ele alınarak kısaca özetlenmiştir. Bilimsel ve popüler yazında Freud’un hayatını ve çalış Bu kısımda ayrıca Freud’un çevresindeki sosyokültürel malarının çıkış motivasyonlarını inceleyen birçok farklı- yaşamda olup bitenlere verdiği tepkiler ve bu tepkilerin çalışma bulunmaktadır ve bunların önemli bir kısmı- sebepleri de incelenmeye çalışılmıştır. Türkçeye de çevrilmiştir. Ancak bu çalışmaların tama- mına yakını konuya yine Freud’un yöntemi olan psika ALMANYA (PRUSYA) naliz ile yaklaşmışlardır. Freud’un hayatına dair yayın - lanan araştırma sayısı oldukça fazla olmakla birlikte bu çalışmalardan en popülerleri olan Ernest Jones, Adam 19. yüzyıl, Avrupa için devrimler yüzyılıydı. Özellik Phillips, Louis Breger’in yazdıkları bu duruma örnektir- le 1848 Devrimleri bütün Avrupa’yı sarsmıştı. 1848- (Jones, 2004; Phillips, 2017, Breger 2016). Freud’a dair- sonrası ise tarihin tekerleklerinin hızlandığı yıllardır. Marksist bakış açısı ile yazılan çalışmalar ise genellik 1848 Devrimleri’nin etkileri dalga dalga yayılmış, ar- le Freud’un kuramına, psikanalize odaklanmıştır. Eri dından gelen ve eski düzeni ayağa kaldırmaya çalışan- ch Fromm, V. İ. Dobrenkov, Christopher Caudwell, V. N. girişimler de toplumlarda hayal kırıklıkları yaratmış Voloşinov’un gibi yazarların Freud’a dair çalışmaları da tır. Kısacası, 19. Yüzyıl ortalarında Dünya, özellikle Av bu duruma örnektir (Fromm, 2019; Dobrenkov, 2019; rupa coğrafyası hızlı ve kökten bir değişim dönemine Caudwell, 2015; Voloşinov, 2016). girmiştir. Freud’un hayatı kapsamında inceleyeceğimiz

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 177 - - 1850-1940 arası dönemde kapitalizmin yayılması, Bur- olan bu toplanma 1920’lerin ortasına kadar sürecektir.- juva devrimleri ve ulusalcı ayaklanmalar, Paris Komünü,- Ve hatta Almanya I. Dünya Savaşı’nın yenilgisi ile birlik Ekim Devrimi, I. Dünya Savaşı, İspanyol gribi gibi salgın te sosyalist bir devrime çok yaklaşacak ama devrim ger lar, Yahudi düşmanlığının ve faşizmin yükselişi vb. olay çekleşmeyecektir (Okuyan, 2019). Bunu izleyen süreçte lar ardı ardına yaşanmıştır. ekonomik krizler, işsizlik, kötü örgütlenmiş işçi sınıfı,- - sokak şiddeti, çatışmalar ve iç savaşın eşiğine gelinmesi Doğal olarak bu dönem Dünya ve Avrupa için olduğu Alman coğrafyasını Hitler faşizmine doğru sürükleye kadar Almanca konuşan ülkeler için de oldukça hare- cektir (Fulbrook, 2018). Freud düşüncesinin doğduğu ketli ve devrimci bir dönem olmuştur. Freud’un hayatı- coğrafya ve çağ tüm bu değişimleri de içermektedir. - (1856-1939) Avrupa’daki Almanca konuşan topluluk ların kapitalistleşmeye ve dolayısıyla uluslaşmaya baş- Bu çağ feodalizmin “tebaa” olan köylüsünden, kapitaliz ladıkları dönemle de çakışmaktadır. Özellikle Freud’un min “işçi”sinin yaratıldığı bir çağdır. Bu çağda her ülke- çocukluk ve gençlik döneminde Prusya, hızla kapita burjuvazisi kendi tercihleri doğrultusunda gerekli olan listleşmekte, tarım toplumundan sanayi toplumuna- insan tipini yaratmaya çalışmaktadır. Almanca konu dönüşmektedir. 1871’de birleşmesini tamamlayarak şan coğrafya için bu tipolojinin gereklerine yukarıda- uluslaşan ve çeşitli sanayi üretimleri ile kapitalistleş değinilmiştir. Freud özelinde ise bir noktanın daha altı meye başlayan Prusya, sömürge arayışına da girmiştir.- çizilmelidir: 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın bi Ancak İngiltere ve Fransa’ya göre geç kapitalistleşen ve rinci yarısı, kapitalizmin hızla yayıldığı, bununla birlikte sömürge bulmakta zorlanan Prusya burjuvazisi bir ser- bilim alanında burjuva pozitivizmi ve rasyonalizminin maye birikim modeli olarak “ağır sanayi”ye yönelmiştir.- egemen düşünce olduğu bir çağdır. Yani madencilik, enerji, metal işleme sanayi ve dayanık - lı tüketim maddeleri üretimine yatırım yapılmıştır. Bu- İlginç bir örnek olarak Sherlock Holmes’ün yazıldığı nun gereği olarak da başta yükseköğretim olmak üzere- dönemle psikanalizin ortaya çıktığı dönemin aynı ol eğitim sistemi baştan aşağı yenilenmiştir. Özellikle mü- ması bu nedenledir (Mandel, 1996). Sherlock Holmes- hendislik alanında ciddi atılımlar yapılmış, Almanca ko karakterini yazan Arthur Conan Doyle (1859-1930) nuşan coğrafyada buharlı gemiler, demiryolları, konut ile Freud’un (1856-1939) aynı yıllarda şaşırtıcı bir şe- lar vb. çalışmalar hız kazanmış, böylece modern üretici- kilde benzer özellikler göstermesinin tesadüf olmadığı- güçler doğmuştur (Fulbrook, 2018). Bunun devamında ortadadır. Sherlock Holmes, ünlü Scotland Yard polis gelişmiş bir sanayi için uygun insan tipolojisi ortaya çık- leri ile çatışma halindedir ve Scotland Yard’ın bulama mıştır. Sanayiye uygun bu insan tipi; disiplinli, çalışkan, dığı bütün vakaları o çözümlerken, Sigmund Freud’un iledakik, hareket rasyonel eden, insandır. rasyonel, Freud’un yani söz tam konusu da bu dönemtipolojide in 1880’lerde Prusya üniversitelerinde okutulan insan sanına uygun olarak disiplinli, katı bir çalışma metodu zihnine dair egemen anlayış ile çatışma içinde olduğu görülmektedir. Mevcut anlayışın çözmekte ya da yanıt- bir tıp/bilim insanı olduğu görülmektedir. - bulmakta zorluk çektiği pek çok soruna Freud, kapsamlı- açılımlar getirecektir. Bunun yanı sıra ikisi de neden-so 1850’lerden itibaren Prusya ekonomisi hızla büyümek nuç ilişkisini önemseyen, süreci bir bütün olarak kavra tedir. Kömür, demir, tekstil üretimi artarken demiryolu- yan, farklı etkenlerin, farklı dönemlerdeki ağırlıklarını gelişmekte ve Alman Kültürel Birliği kavramı Prusya- gözeten ve insana dair birçok farklı alanda bilgi sahibi sınırlarını aşmaktadır. Hızlı bir kapitalistleşme ile eko olmayı önemseyen karakterlerdir. Freud’un bir farkı ise nomi ve nüfus açısından büyüyen Prusya’da kültürel an- yer yer “akıldışı” olanı da içermesidir. lamda da geçişler meydana gelmiştir. Almanca konuşan topluluklar arasında müzik, spor ve kültür işbirliği yay- Freud’u yaşamını ve düşüncelerini etkileyen tek nokta- gınlaşmakta hatta devlet sınırlarını aşan siyasal örgüt Almanya’da yaşanan değişimler değildir. Doğduğu ülke biçimleri gelişmektedir (Fulbrook, 2018). Almanca ko olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun özgün nuşan dünyada 1850 ve 1860’lı yıllardan 1900’lü yıllara- lükleri ve tabi ki dört yaşından itibaren yaşadığı Viyana kadar eğitim, kültür ve bilim kurumlarının yaygınlaştığı kenti de Freud’un düşüncelerini derinden etkilemiştir. ve burjuva kültürünün yayıldığı görülmektedir. Şehirle- rin hızla büyüyüp sanayi bölgelerinin oluşması ve yeni- AVUSTURYA fırsatlar arayan genç nüfusun bu bölgelere gelmesi gö - rülen başlıca değişimlerdendir. Metropol başkenti Ber - lin’de zengin burjuva ile yoksul işçi sınıfı arasındaki fark Avusturya-Macaristan (Habsburg) İmparatorluğu eko bariz şekilde görülür hale gelmiştir (Fulbrook, 2018). - nomisinin 19. yüzyıl ortalarından I. Dünya Savaşı baş - langıcına kadar Batı Avrupa’ya kıyasla daha az gelişmiş Bütün bu kapitalistleşme süreci, Almanya coğrafyasın olduğu görülmektedir. Bu imparatorluktaki kapitalist da büyük bir işçi sınıfı oluşmasına neden olmuştur. Ta ekonomik büyüme sürecinin 1820’lerin ikinci yarısında- rihin en hızlı büyüyen siyasal işçi sınıfı hareketi de bu- başladığı kabul edilir (Komlos, 1983). İmparatorlukta dönemde ortaya çıkmıştır. İşçi sınıfı, sosyal demokrasi, ekonomik gelişme güçlü iç dinamiklere sahip olmama- yani o dönemin sosyalizm mücadelesi etrafında toplan sından dolayı istikrarsız bir seyir izler (Gerschenkron, mıştır ve Alman coğrafyasının kaderini de etkileyecek 1977). Bir kıyaslama yaparsak Avusturya’da ne 19. yüz

178 - - yıl Alman sanayisine benzer uzun dönemli ve kalıcı ba dönemde Daimler otomotiv fabrikasında çalışıyordur. şarılardan ne de geç sanayileşen ülkelerde gözlemlenen Adolf Hitler ise yirmi dört yaşında, Viyana Sanat Aka büyük atılımlardan söz edilebilir. - demisi’ne başvurusu iki kez reddedilmiş bir genç olarak- - Meldermannstrasse’de bir apartmanda yaşıyordur. Bu Sonuç olarak Batı Avrupa ülkeleri ile Avusturya-Ma- isimlerin birbiriyle karşılaşıp karşılaşmadığı bilinme caristan arasında bir gelişmişlik açığı ortaya çıkmış mekle birlikte sürekli gittikleri kafeler hakkında birkaç tır. Buna feodalizmin engel olduğu düşünülse de im- şey biliniyordu: Freud’un favori yeri Cafe Landtman, paratorluğun ekonomik gelişme ve sanayileşmedeki- Troçki ve Hitler’in en çokO dönemde gittiği yer güçlü ise gazetelerinve merkezi birve başarısızlıklarının arkasında feodalizmin engelleri dı yönetimsatrancın yoktu bulunduğu ve işler Cafebiraz Central beceriksizce olarak ilerliyordu. bilinmektedir. Eğer şında nedenler de bulunmaktadır. Bunlar arasında baş Avrupa’daCharles Emmerson’ın saklanmak “ve bunun yanında bir sürü ilginç ta coğrafya gelmektedir: Fransa ve Almanya’ya kıyasla- insanla tanışmak için bir yer arıyorsanız Viyana bunun Habsburg İmparatorluğu coğrafi olarak dağınıklığı ve- için harika bir yerdi. - bölgesel farklılıkları oldukça fazla olan bir ülkedir. Çe tin arazi şartları ise ülke içi ve uluslararası taşımacı ” cümlesi, bu isimlerin orada bu lık ve haberleşmeyi zor ve pahalı hale getirmektedir.- lunmalarının sebepleri hakkında da ipucu vermektedir Habsburg İmparatorluğu ekonomisi, orman ürünleri ile- (BBC, 2013). hidro-enerjiye aşırı bağımlıdır ve dönemin temel ener- ji kaynağı olan kömür yatakları açısından fakirdir. İm Siyasi anlamda Avusturya incelendiğinde özellikle- paratorluk 19. yy başındaki ana ticaret yollarının uza- Freud’un çocukluk ve gençlik yıllarına denk gelen 1860- ğındadır. Uluslararası ticarette tarımsal ürünler ile yer ile 1880 arasının, kapitalistleşen Avusturya’nın gerek- almakta ve sanayi ürünlerinin üretiminde ve ticaretin sinim duyduğu liberal dönüşümlerin hızla gerçekleşti de geri kalmaktadır. Okuryazarlık ve eğitim düzeyi ise ği bir dönem olduğu görülür. Burjuvazinin istediği dö imparatorluk içinde eşitsiz dağılmaktadır. Bu veriler 19.- nüşümler, yargıda ve eğitimde laikleşme, bu dönemde yüzyıl ve sonrasında imparatorluğun Avrupa ve Dünya- uzun ve kararlı bir mücadele ile gerçekleştirilmiştir ekonomisinde neden ağırlıklı bir yere sahip olamadığı (Türel, 2015). nı anlatmaktadır. Alman coğrafyasına, kültürüne ve dü şünsel yapısına Prusya hâkimdir. - 19. yüzyılın son 10 yılında, farklı milletlerin, dillerin- ve kültürlerin bir araya geldiği Avusturya-Macaristan Ama öte yandan Viyana, imparatorluğun finans ve ban İmparatorluğu bir yandan İngiltere, Fransa ve Alman- kacılık merkezi durumuna gelmiştir. Geç ve yavaş olsa ya’nın gölgesinde kalıyor bir yandan da hükümet ve da sanayileşme, 1890’ların başından itibaren, iç göçü bürokrasi, yaşlı Franz Josef hükümdarlığı altında, tu- tetiklemiştir. Kırsal nüfus kentlere, özellikle Viyana’ya tucu Katolik kilisesi ile birlikte ülkeyi yönetmeyi zar göç etmiştir. Tüm bunların sonucunda gelir ve mülkiyet- zor sürdürüyordu. Tüm bu çelişkilerin ortasında im eşitsizliği artmış, modern toplumsal sınıflar oluşmaya paratorluk çok yönlü bir toplum yapısına sahipti: Hâlâ başlamıştır (Türel, 2015). Ayrıca kapitalistleşen Avus gösterişli kraliyet baloları veren ama çürümeye de yüz turya’da finansal krizler de yaşanmaya başlanmıştır. - tutmuş imparatorluk, gelişmekte olan bir orta sınıf ve hem krallığı hem de burjuvaziyi sorgulayan entelektüel Habsburg İmparatorluğu’nun yaşadığı kapitalistleş gruplarla aynı anda varlığını sürdürüyordu. Küçük bir me süreci aynı zamanda uluslaşmayı doğurmuş olsa siyonist hareketin yanı sıra antisemitizm de yaygındı.- da imparatorluk çok farklı etnik ve dinsel topluluklara- Yeni yeni ortaya çıkmaya başlayan sosyalist düşünceler, ev sahipliği yapmaktaydı. Bu topluluklardan bazıları: mevcut ekonomi ve sınıf sistemine meydan okuyor; ak Avusturya Almanları, Çekler, Polonyalılar, Aşkenazi Ya- tif feministler, kadınlar üzerindeki kısıtlamalara karşı- hudileridir. Bu topluluklardan Freud’un mensup olduğu- mücadele veriyordu. Bilimdeki gelişme ve sanayileşme ve düşüncelerini de etkileyen Yahudi cemaatinin nüfu- o sıralarda Avrupa’nın büyük bir kesimini değişime uğ su, kent merkezlerinde hızla artmış ve özellikle Viya ratsa da sosyal ve ekonomik isyanlar, sanat dallarının na’da Yahudilere özgü farklı kültürel görünümler belir- her cephesinde ortaya çıkan yeni biçimler, en çok Paris ginleşmiştir. Bütün bunlar ışığında Viyana, 1848-1914 ve Viyana’da görülüyordu (Breger, 2016). - döneminde sınıf ayrışmasının, sosyolojik farklılaşma nın ve yaygın yoksulluğun ciddi boyutlara ulaştığı bir Avusturya’nın yaşadığı bu dönüşümlerle birlikte özel kentleşme görüntüsü yaratmıştır (Türel, 2015). likle Viyana’da kültür ve sanat faaliyetlerinin canlandığı- - görülmüştür. Uzun zamandır büyük bir müzik merkezi Karmaşık bir yapının geliştiği Viyana, özellikle kültürel olan şehir, artık Gustav Mahler’in senfonileri gibi deney olarak öylesine bir çekim merkezi olmuştur ki, örne sel eserlerin çıkış noktası haline gelmiştir. Edebiyatta,- ğin 1913 yılında Hitler, Troçki, Tito, Freud ve Stalin’e Hugo von Hofmannsthal’ın şiirleri ve romanları, Arthur- aynı anda ev sahipliği yapmıştır (BBC, 2013). Troçki Schnitzler’in oyunları ve yine romanları özgün ve yeni ve Stalin, iki devrimci, Viyana’da kaçaktırlar; Sigmund- likçidir. Mimaride Otto Wagner modernist akımın öncü Freud ise o dönemde Viyana’da ünü çoktan yayılmış lüğünü yapmıştır. Resimde ise Gustav Klimt, sonraları- bir psikiyatristtir. Genç Josip Broz (daha sonra Yugos da Oskar Kokoschka ve Egon Schiele gibi isimler farklı lavya’nın lideri olarak Marshal Tito ismini alacaktır), o işler çıkartmıştır. Bu ortamda bütün sanatçıların birbir

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 179 - - lerini tanıdığı ve etkiledikleri bilinmektedir. Klimt, Mah Yahudiler başkentte birçok alanda (ekonomi, eğitim ve ler’in 1896’da bestelediği Üçüncü Senfoni’nin onun için- kültür, bankacılık, sanayi, tıp, hukuk, gazetecilik, edebi- ilham kaynağı olduğunu söylemiştir ve Mahler, Freud yat ve müzik) yer edinmişlerdir. Yüzyıl sonu yaklaşırken- tarafından kısa bir analizden de geçirilmiştir. Bazı tarih- Viyana’nın eğitimli, entelektüel seçkinlerinin büyük bö- çiler, yüzyıl sonu Viyana’sının modernizmin doğuşunda lümünün Yahudi olduğu dikkat çekmektedir. İmpara Paris, Berlin ya da Londra’dan daha büyük rol oynadı torluk ayrımcılığı yasaklamış olsa da Viyana’da anti-se ğını ileri sürmüşlerdir fakat bu gelişmelerin ortasında mitizm yaygındır (Breger, 2016). Bu baskı ortamı ateist Freud’un kendini bilime, arkeolojiye ve antik eserlere Freud’un “Yahudi” kimliğini daha çok benimsemesine verdiği, kendi çağının devrim yaratan sanatının onu pek ve “Dinsiz bir Yahudi” olmasına neden olmuştur (Teber, etkilemediği, birkaç aydın ve entelektüel dışında çok 2013). fazla ilişki kurmadığı görülmüştür (Breger, 2016). Viyana’daki Yahudi nüfusunun çoğunluğu, Freud’un- VİYANA VE FREUD ailesi gibi Leopoldstadt’da yaşamaktadır. Burada evler - bakımsızdır ve kalabalık yaşandığı için yakın temas so - nucu hastalıklar çabuk yayılmaktadır. Bu nedenle Freud Sigismund Scholomo Freud, 5 Mayıs 1856 tarihinde kü ailesi sık sık taşınmaktadır. Okuma-yazmayı anne ve çük burjuva bir Yahudi ailede dünyaya geldi. Babası Ja babasından öğrenen Freud, 1865’te Leopoldstadt’taki- cob bir yün tüccarıydı ve kırk yaşındayken kendisinden yeni kurulan Sperl Gymnasium’a yazılmıştır. Burada- 20 yaş küçük Amelia ile yaptığı ikinci evlilikten doğan Latince, Yunanca, İngilizce, İtalyanca ve İspanyolca öğ ilk çocuk Sigmund Freud’du. Aile o zamanlar Viyana’nın renmiştir. Sophokles’in “Kral Oedipus” oyununu Yunan kuzeyinde, yine imparatorluk sınırları içinde yer alan- ca’dan tercüme etmiştir. Moravya’nın Freiberg kasabasında yaşıyordu. İlk isim, Sieg, zafer kelimesinden gelen Almanca bir isimdi, Şolo- Freud, üniversitede de oldukça başarılı olur ve sınıf mo ise Jacob’un yeni vefat eden babası anısına verilmiş- birincisidir. Meraklı ve kitap okumayı seven bir genç- İbranice bir isimdi (Breger, 2016). Aile, Freud 4 yaşın- öğrencidir. Modern edebiyat ve sanattan uzak duran dayken babanın işlerinin kötüye gitmesinden dolayı Vi Freud’un Schiller, Shakespeare, Goethe okuduğu bilin yana’ya taşındı. Freud, 1938 yılına kadar yani ölümün mektedir. Bu edebiyat merakının yanında antik tarih ve den bir yıl öncesine kadar da Viyana’da yaşadı. kültüre olan ilgisi onda bir tür estetik entelektüel zevk geliştirmiştir (Breger, 2016). Freud, çocukluğunun büyük bir bölümünü Viyana’nın - Yahudi gettosunun küçük mahallelerinde geçirmiştir. Ancak bu durumun bir istisnası vardır: Müzik. Müzik, On yaşına kadar bebek doğumları, ölümler, yoksulluk ve Viyana kültürel hayatının merkezinde bulunur ve Ya hastalıklara şahit olmuştur. Travmatik, yoksul ve zorlu- hudi ailelerde geleneksel olarak büyük değer verilirdi; geçen bir çocukluk döneminden Freud’a kalan mirasın,- müzikten uzak durması sıra dışı olan Freud’un ailesi, korku ve güvensizlik olduğu belirtilir. Sık sık hayal gücü evinde piyanosu olmayan sayılı ailelerden biriydi. Evde- nün dünyasına kaçarak, orada kendine hitap eden kah var olan ve kız kardeşlerinin kendilerini tek geliştirme raman figürleriyle özdeşleştiği (muzaffer bir general olanağı olan piyano, Sigmund’un isteği doğrultusun- olan Hannibal veya kavgada babasını yenen ve Teb kralı- da evden çıkarılmıştı. Müzikten uzak durma sebebinin- olan Oedipus vb.) belirtilmiştir. Anti-semitik Viyana’nın hislerini kontrol altında tutma ihtiyacından kaynak kalabalık bir mahallesinde, yoksul bir Yahudi çocuğu ol- landığı düşünülen Freud, kız kardeşlerinin okumaları mak yerine bu güçlü adamlardan biri olarak yaşamak nı ve oyunlarını denetleyip evde müziği yasaklamıştı. onun için çok daha iyidir. Yetişkin olduğunda ün peşin- Aile içerisinde her şey “sevgili” Sigmund’un çevresinde de koşma güdüsüyle çocukluğundaki kahramanlarla dönüyordu (Teber, 2013). Freud’un evinde görülen bu- özdeşleşmelerinin kaynağı da aynıdır: Hayatının başla durum Victoria Çağı ahlakına bağlansa da bu yeterli bir rındaki fakirlik, yaşadığı kayıplar ve başarısızlığı yenme- açıklama değildir. Dönemi belirleyenler, kontrol, tasar özlemi (Breger, 2016). Ancak Freud’un tam anlamıyla ruf, düzen, adap ve iş ahlakı gibi burjuva değerleri olsa mutsuz bir çocukluk geçirdiği de söylenemez. Aile içe da bu değerlerle yaşayan insanların Viyana’ da çok az risinde küçük yaşta dehası fark edildiği için çok sevilen- sayıda olduğu bilinmektedir (Breger, 2016). birisidir. Annesi ve babasının en gözde çocuğu olarak hep el üstünde tutulur (Teber, 2013). Öyle ki, ailesi tara FİZYOLOJİDEN PSİKANALİZE fından şımartılan Freud, 1873’te Viyana Üniversitesi’ne- - başladığında diğer kardeşleri (yedi kardeşler) tek bir odayı paylaşırken ona kendisine ait bir oda tahsis edil Freud, 1873’te Gymnasium’dan yüksek bir notla me- miştir (Güleç, 2009). zun oldu. Ardından Viyana Üniversitesi’ne yazıldı. Önce felsefe ve bilim dersleri aldı. Daha sonra tıbbi araştır Freud ailesinin Viyana’ya geldiği yıllarda, Habsburg- malarda çalıştığı ve o zamanlar bilim ve tıp alanında başkenti, hızlı bir ekonomik ve sosyal büyüme süreci dünyaca ünlü bir fakülte olan Viyana Üniversitesi Tıp içindedir. Tüm bu fırsatlar Yahudi göçmenlerin Viya Fakültesi’ne geçti. Bu okulda bir kısmı Almanya’dan na’ya akın etmesine sebep olmuştur. Bunun sonucunda gelen profesörler, bilimsel başarılarına ek olarak başka

180 - - alanlarda da bilgili ve aktiftiler. Freud, üniversitede Hel rotik belirtilerin nedenlerinin cinsel kökenli olduğunu mholtz Tıp Okulu diye bilinen bir Alman bilim adamları- savunmasına karşı, Breuer’in bu savı fazla abartılı bul grubu mensubu Ernst Brücke ile çalışırken kendisinden ması, bu iki insanın arasının giderek açılmasına hatta on dört yaş büyük bilim adamı ve pratisyen Josef Breu birbirlerine düşman olmalarına neden olmuştur (Teber, er’le tanışmış, Breuer’le çalışmaları, psikanalize giden 2013). yolu açmıştır. 1885 yılında ünlü bir Fransız nörolog olan- Jean-Martin Charcot’yla nöroanatomi öğrencisi olarak Freud için psikanaliz, nevrotik hastalıklar üzerindeki- çalışmak için Paris’e giden Freud, Viyana’ya döndüğün gözlemlerinden doğmuşsa da kuramın esas kaynağı, de nörolog olarak bir muayenehane açmıştır (Breger, kendi kendiniRüyaların analiz Yorumu ile “bilinçdışı” işleyişi keşfetmesi- 2016). - dir. Kendi kendini analiz ederken kullandığı rüyaların çoğunu “ ” (1900) kitabında yazmış Üniversite yıllarında kendine pozitivist bilim insanla- tır. Bu kitapta Freud, önce rüyalar hakkında kendinden rını örnek aldığı bilinen, nörolojik araştırmalar yapan önceki bilimsel çalışmaları tek tek ele alıp, neden sonuç- Freud ile yıllar sonra psikanalizi icat eden Freud arasın ilişkisi içerisinde tartışmıştır. SonrasındaOedipus ise kendi Komp takip- da çok büyük farklar varmış gibi görülmektedir. Ancak leksiettiği olgular ve kendi rüyaları üzerinden genellemeler- dikkatle incelendiğinde bu sürecin, içinde süreklilikleri de bulunmuştur. Bu analiz sonucunda, ve kopuşları içerse bile doğal ve mantıklı bir devamlılık ni evrensel bir olgu olarak öne sürmüş, cinsel çatış arz ettiği görülmektedir. maların açığa çıkartılmasıyla bebeklik ve çocukluktaki- duygusal olaylara ışık tutmuş; rüyaları yorumlamak için 1886’da Viyana’ya döndüğünde ona gelen hastaların bir- yeni yöntemler geliştirmiş ve bilinçdışının çeşitli teza kısmı “gerçek nörolojik” hastalıklara sahipken büyük hürlerini kendi icat ettiği terimlerle açıklamıştır. Ve bir çoğunluğu fizyolojik bir temeli olmayan nevrozlar- böylece modern psikoterapinin öncüsü olan psikanaliz dan (histeri vb.) şikâyetçiydi. Freud’un, doktorluğunun yöntemini geliştirmiştir (Breger, 2016). ilk iki yılında uyguladığı iki yöntemi vardı: gövdenin so- runlu bölgelerine uygulanan hafif bir elektrik akımının PSİKANALİZİN YAYILMASI: İCATLAR VE TARTIŞMALAR söz konusu olduğu Erb’in elektroterapisi ve yatak isti- rahati, yalnızlık, beslenme, masaj ve elektroterapiden oluşan düzenli rejimin uygulandığı Weir Mitchell siste- 1902 yılında (zengin hastalarından Barones Ferstel’in, mi. Bu iki yöntemin kısıtlılıkları Freud’un çok da aklına- Eğitim Bakanı’na verdiği rüşvet sayesinde) profesör yatmıyordu ve daha etkili tedaviler arıyordu. Freud, Pa olarak atanan Freud, 1905’e gelindiğinde psikanaliz- ris’e gitmeden önce Breuer’in kendisinden Bertha Pap teorisinin çekirdeğini bir hayli oluşturmuştur (Breger, penheim’a (müstear ismi: Anna O.) uyguladığı duygusal 2016). Bu dönemde Freud’un kitapları ve verdiği ders Duygusalboşaltma yöntemini boşaltma dinlemişti. ler, bir grup doktorun ve entelektüelin ilgisini çekmeye başlar. Freud, derslerine katılan Max Kahane ve Rudolf- adı verilen bu yöntemde hastalar Reitler’i, ayrıca pratisyen hekim olan Alfred Adler ve hipnotize ediliyor ve trans halindeyken semptomların- Wilhelm Stekel’i çarşamba akşamları tartışmak için ofi- ortaya ilk çıktığı koşulları hatırlamaları isteniyordu.- sine davet eder. Böylece meşhur “Çarşamba Cemiyeti” Hipnoz altında bir anlamda eksik parçalar birleştirili- ortaya çıkar. Çarşamba Cemiyeti’ne gelenlerin çoğunlu yordu ve bu yöntem -Sherlock Holmes gibi “sırları çöz ğu Yahudi kökenlidir. Aralarında hastalarına Freud’un- me yolunda ipuçlarını kullanan dedektif” rolüne bürün yöntemlerini uygulamak isteyen doktorların yanı sıra mek- Freud için muazzam bir deneyimdi (Breger, 2016).- sanat, müzik, edebiyat ve yayın alanından bir grup en 1887 yılı sonunda kendisi de hipnoz deneyleri yapmaya telektüelin de olduğu dikkat çekmektedir. - başladı. Ancak daha sonraları hipnoz yönteminin yeter - siz olduğu anlaşılmaya başlandı. Her hasta hipnotize- Freud’un çevresine toplanan isimlerden bazıları şunlar- edilemiyor ve telkinle ortadan kaldırılan semptomlar dır: Zürih’teki dünyaca ünlü bir akıl Hastanesi’nin dok genellikle tekrar ortaya çıkıyordu. Freud, bazı hastaları torlarından genç psikiyatr Carl Jung, Toronto’da doktor nın da etkisiyle, hipnoz yöntemini bir kenara bırakarak luk yapan ve Avrupa’ya gelen Ernest Jones, zengin bir serbest çağrışım yöntemini kullanmaya başladı. Yahudi Rus ailesinden gelen ve Almanya’da tıp eğitimi Histeri Üzerine gören Max Eitingon, Amerikalı genç bir psikiyatr olan İncelemeler1892-98 yılları arasında histeri ve saplantılara dair- Abraham Brill, eski bir Alman Yahudi aileden gelen, dile çokça araştırma yaptı. Breuer ile birlikte ve filolojiye karşı ilgisi ve yeteneği olan Karl Abraham,- adlı eseri yayınladılar. Ancak tıp çevrelerin Budapeşte’de doktorluk yaparken Freud’un yayınlarını- den bu çalışmaya dair ağır eleştiriler yapıldı. Bu yıllarda keşfeden Macar Sandor Ferenczi, kültürlü bir Yahudi ai birlikte çalıştığı arkadaşı Breuer ile de arası açılmaya leden gelen ve babası ve amcaları tarafından avukat ol başlayan Freud, yavaş yavaş kendi teorisini, psikanalizi maya zorlanan Hanns Sachs, Zürihli Protestan bir papaz geliştirmeye başladı. Özellikle 1896 yılında babasının- olan Oskar Pfister. ölümü ile kendi kendini çözümlemeye başlayan Freud,- Breuer’le nevrozların cinsel açıdan açıklanması konu 1908’de Çarşamba Cemiyeti’nin adı “Viyana Psikanaliz sunda anlaşamayarak yollarını ayırdı. Freud’un nev Cemiyeti” olarak değiştirilir (Carl Jung ve Ernest Jones

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 181 güvenli desteği de buna katkıda bulunuyor” ve “Bütün libidomu Avusturya-Macaristan’a vakfettim” diyordu bu noktada topluluğa dâhil oldu) ve aynı yıl Salzburg’da ilk uluslararası toplantı gerçekleştirilir. Bu toplantıya en büyük katılım Avusturya ve İsviçre’den olsa da ABD, (Breger, 2016). İngiltere, Almanya ve Macaristan’dan küçük gruplar da gelir (Breger, 2016). 1910 yılında ise Freud’un önerisi- O dönemde aydınlar arasında küçük bir azınlık savaşa- ile Sándor Ferenczi tarafından Uluslararası Psikanaliz karşı olduklarını söylese de savaşın ilk yıllarında barış Birliği (IPA) kurulur. IPA’in ilk başkanı olarak Carl Gus bildirisi yayınlanmak istendiğinde sadece dört kişi (Al tav Jung seçilir (Jones, 2004). bert Einstein, Fransız Sosyalist partisi lideri Jean Jaurés, - Alman Sosyalisti Rosa Luxemberg ve Fransız romancı- 1911 yılında cemiyetin önemli figürlerinden Alfred- Romain Rolland) bildiriyi imzalamıştır. Freud ve çoğu Adler gruptan ayrılır. Freud ve Adler birçok alanda bir Avrupalı entelektüelin tepkisi ise “vatanseverlik” şek birlerinden farklıdır. Freud’un aksine Adler siyasetle ol lindedir (Breger, 2016). odukça dönemin ilgilidir sosyalist ve Freud’un hareketi fikirleri olan Adler’e sosyal göredemokrasiyi oldukça kötümser ve muhafazakârdır. Freud, sola mesafelidir;- BÜYÜK ÇATIŞMALARIN DÜNYASI VE FREUD - - hem takip etmez hem de olumsuz bakar. Hayatının so- - nuna doğru yazdığı eserlerinde ise açıktan bir antiko 1915 yılında ciddi bir kıtlık yaşayan Avusturya-Maca münist tavır takınmıştır (Freud, 2019). Freud’un siya ristan halkı Mayıs ve Ekim aylarında yiyecek için ayak si tavrını belirleyen sadece bilimsel düşünceleri ya da- lanır. Un, patates, yağ bulunmuyor, temel ihtiyaçlar bile- Habsburg İmparatorluğu’na, Yahudilere dair çocukluk ancak karaborsadan temin edilebiliyordur. 1916-1917 anıları değildir; aynı zamanda sınıfsal konumu ve ter kışında, şehirlerdeki evlerin yalnızca birMacarlar odasının kaba ısıtıl ve cihidir. Örneğin, bir kıyaslama yapıldığında Freud’un- gürültücümasına izin insanlar verilir. Freud ama iyiliksever ailesinin durumu ve misafirperverler; ise oldukça hastalarının yüzde 74’ünün zengin, yüzde 23’ünün orta dostlukiyidir ve ve bolluk sadakat içindedirler. onlarda cömertlik Freud, “ halini alıyor, ilkel sınıf ve sadece yüzde 3’ünün işçi sınıfından olduğu gö bir kabilenin şefi gibi ekmek, yağ, sosis, yumurta ve puro rülür. Oysa Adler’in hastalarının yüzde 25’i üst sınıf, içinde yüzüyoruz - yüzde 39’u orta sınıf ve yüzde 36’sı işçi sınıfındandır Viyana kenar mahallelerinde oturanlar açlıktan (Breger, 2016). ölüyor ” demiştir. 1917 Eylül’de Alman büyü- - kelçisi “ - Adler’in ardından 1913’te Jung da Freud’la bir daha hiç- ” diye yazdığı sırada Viyana’daki işçilerin, yoksul görüşmemek üzere gruptan ayrılacaktır. Adler’le eser ların aksine Freud ailesi, meslektaşları ve destekçilerin lerinde benzer konulara yer veren Ferenczi de Macaris- den bol bol yiyecek ve puro hediyeleri alıyordu (Breger, tan’a dönecektir. Adler’in, Avusturyalı terzilerin içinde 2016). bulunduğu kötü koşulları yazdığı makaleleri ile Ferenc- - zi’nin normal imkânlardan yoksun olanların tıbbi ve 4 Kasım 1918’de Avusturya’da ateşkes imzalanır ve sosyal sorunları üzerine yazdığı makaleleri bu benzer uzun savaş nihayet sona erer. Psikanaliz, savaş sonra- liğe örnektir. Bunlar, Freud’un eserlerinde kesinlikle- sında travmalar ve akıl sağlığı üzerinde yıkıcı bir etkiye bulunmayan olgulardır (Breger, 2016). Tabi ki Freud ile neden olur. Savaşlardaki askerlerin yaşadığı ruhsal çö- Adler, Jung ve Ferenczi ayrışmasının tek nedeni bu de küntülerin sadece, zaten var olan kişilik zayıflıklarına ğildir. Freud ile aralarında teoride ve hastaya yaklaşım bağlı olduğu ve savaşın yarattığı stresin dikkate alınma gibi konularda da farklılıklar vardır. - sına gerek olmadığı fikri askeri politikada kendine yer- edinir. Bu görüşlerin bir ucu psikanalize çıkar. Freud’un,- O yıllarda kapitalist devletler hızla bir emperyalist he- çocukluktan kaynaklanan yatkınlık savları farklı biçim saplaşmaya doğru gitmektedir. 1914 yılına gelindiğinde lerde 1970’lere kadar etkisini korur. Amerikan psikiyat emperyalistler ilk büyük paylaşım savaşını başlatmış- risi, yetişkinlikteki travmatik olayların, aylarTravma ya da Sonrası yıllar lardır. 28 Haziran’da Saraybosna’da Habsburg tahtının Stressonra Bozukluğu açığa çıkabilecek semptomlara yol açabileceğini varisi arşidük Franz Ferdinand, Bosnalı bir Sırp milli- ancak 70’li yıllarda kabul edecektir ve yetçisi tarafından öldürülür. Ve Avusturya-Macaristan (TSSB) tanımlanacaktır (Breger, 2016). İmparatorluğu’nun Sırbistan’a savaş ilan etmesiyle bü- Öte yandan TSSB teriminin isim babası, yine Freud’un- yük emperyalist paylaşım savaşı başlar. Freud, daima kovduğu “müritlerden” biri olan Otto Rank’tır (Güleç, politikadan uzak dursa ve daha önce hiç “vatansever- 2009). Günümüzde TSSB tedavisinde Freud’un teorile lik” sergilememiş olsa da ulusal birlik ifadesine kendini- rinden yararlanılmaktadır. Ancak bu durum konunun kaptırmış, sınıfsal konumu gereği milliyetçi savaş çığırt tarihsel gelişimini değiştirmemektedir. - kanlığına destek vermiştir. Abraham’aOtuz yıldır yazdığı ilk defa bir olarak mek kendimitupta, düşmanlıkların bir Avusturyalı gibi patlak hissediyorum vermesinden ve pek duyduğu de umut I. Dünya Savaşı sonrasında psikanaliz, psikolojik bir te- vaatheyecandan etmeyen bahsediyordu: bu imparatorluğa “ son bir şans vermek ge- davi yöntemi olmasından ziyade entelektüel bir merak çiyor içimden. Her yerde moral bir harika. Aynı zamanda, konusu olarak gittikçe etkisini arttırdı. Dünya’ya yayıl cesurca eylemlerin özgürleştirici etkisi ve Almanya’nın mayı sürdürdü. Birinci Dünya Savaşı’dan sonra yaşanan cinsel ve ahlaki değişiklikler, özellikle sanat ve edebiyat alanında önemli etkiler yarattı. Psikanaliz ise bu yeni

182 sanat ve edebiyat biçimleri için yeni bir dil temin etmiş Freud, önce Paris’e, ardından da İngiltere’ye geçerek gibi görünüyordu (Breger, 2016). Londra’ya yerleşir. Hem Paris’te hem de yeni evinde büyük ilgi ve merak ile karşılanır. Ama Avrupa’da Nazi KANSER, FAŞİZM VE FREUD faşizmi, Freud’un da çenesindeki kanser yayılmaktadır. Muazzam acıyı dindirmek için çeşitli ilaçlar kullansa - da uykuları bozulur ve gittikçe zayıflar. 23 Eylül 1939 1918’den faşizmin Almanya’da iktidara geldiği 1933- yılında doktoru Shur, Freud’la anlaştıkları gibi morfin yılına kadar, her iki yılda bir Avrupa’nın büyük şehir enjekte eder ve Freud komaya girerek son nefesini verir lerinden birinde uluslararası psikanaliz kongresi dü (Breger, 2016). zenlenmiştir. Psikanalize özellikle kapitalist dünyadan pek çok kişinin merak saldığı görülmüştür. Freud’un- SONUÇ kavramları gazetelere, filmlere, oyunlara ve romanlara girmeye başlamıştır. Sovyetler Birliği’nin erken dönem- lerinde psikanalizin sosyalizm içindeki durumu için ise Bu çalışma kapsamında ele alınan dönem, 1850-1940- bir başka yazıya bakılabilir (Binbay 2019). Faşizmin ik arası, tarihin çarklarının hızlı döndüğü bir dönemdir. tidar olduğu ülkelerde ise Freud kitapları meydanlarda Kapitalizm hızla yayılmakta, Avrupa ve Dünya genelin topluca yakılmıştır. de yeni kapitalist toplumlar yaratılmaktadır. Almanca- - konuşan topluluklar, bu süreci hızlı yaşamışlardır. Kendi- 1923’te çene kanserine yakalanan Freud’a, kesinliği tam- burjuvazilerinin tercihleri ve tarihsel koşulların zorla belirlenmese de doktorlar, kanserin çok fazla puro iç masıyla ağır sanayiye dayalı, daha militarist bir toplum- mesinden kaynaklandığını söylemişlerdi. Hatta bu has sal yapıya evrilmişlerdir. Bu sürecin bir sonucu olarak talığa “zengin kanseri” denirdi çünkü puronun o yıllarda pozitivist, militarist, kaba materyalist bir aydın tipoloji çok pahalı olduğu bilinmektedir (Breger, 2016). Sağ üst- si Almanca konuşan coğrafyada yaygınlaşmıştır. - çene kemiğindeki kanserin sürekli tekrarlamasına, bu yüzden 33 kez ameliyat olmasına rağmen Freud, dok Freud, çok gelişkin bir entelektüel, aykırı bir bilim insa- torların kanserin sorumlusu olarak gösterdiği puroyu nı, düşünür olmasına rağmen çağının ve coğrafyasının- bırakmamıştır (Teber, 2013). Psikanaliz pek çok ülkede hâkim aydın tipinin klasik bir örneğidir. Modern psiko kendine yer edinir ama Freud’un hayatı, yaşlanması ve lojinin babası olarak kabul edilmesi şüphesiz ki psikolo hastalığının ilerlemesi ile zorlu bir hâl alır ji alanına yaptığı muazzam katkılardan ve de açtığı yeni ufuklardan dolayıdır. Ancak Freud’un hayatı ve eserleri Kapitalist dünya 1929’daki Büyük Buhran nedeniyle tarihsel bir gözle incelendiğinde, sınıfsal konumunun ve finansal bir felakete sürüklenir. Zaten Birinci Dünya- siyasi tercihlerinin yapıtlarını etkileyen temel unsurlar Savaşı’nın ardından bütün Avrupa’da siyasi ve iktisadi- olduğu görülmektedir. durum karışıktır. İstikrarsız ekonomik koşullar, kontrol - den çıkan enflasyon ve faşist bir diktatör olan Mussoli Freud, tarihe ve antropolojiyeOedipus olan Kompleksi merakı sayesinde ni’nin İtalya’da iktidara gelmesiyle Almanya’da faşizme- pek çok arkaik toplumu ve bu toplumların aile yapısı sahne hazırlanmıştır. Emperyalist ülkelerin dünyanın nı bilmektedir. Örneğin “ ” kavramını ilk sosyalist ülkesi SSCB’yi yok etme isteği doğrultu ortaya atarken bu birikiminden çokça faydalanmıştır. sunda beslediği faşizm, Alman Cumhuriyeti’nin başkanı Ancak bu bilgi birikiminin yanı sıra, psikanaliz kuramını Paul von Hindenburg’un 1933’te Hitleri şansölye tayin oluştururken en büyük dayanağı görüştüğü hastalarıdır.- etmesiyle birlikte dünyayı yeni bir felakete sürükler.- Bu hastaların sınıfsal kompozisyonu göstermektedir ki, Freud, olumsuzlukları sezse de dehşetin büyüklüğüne burjuva ve küçük burjuva aile tipini bütün aile biçim inanamamaktadır. 1933 yılından itibaren Avusturya’da leri için örnek alması, başka aile yapılarını veya başka ki çoğu Yahudi endişeli ve belirsizlik içinde yaşasa da- kültürlerdeki hiç var olmayan “aile” yapılarını dikkate Freud ailesinin durumu nispeten rahattır. Freud, saati- almayışı, ufkunun sınırlılığının kanıtıdır. 25 dolardan günde beş hastaya bakmaktadır ve bu ça - lışması aileye yeterince para getirmektedir. Buna ilave Bu makalede Freud’un hayatı, eleştirel ve tarihselci bir ten kitaplardan aldığı telif ücretleriyle para biriktirecek- yaklaşımla ele alınmaya çalışıldı. Ancak Freud’un fikir konuma bile gelmiştir. Bu ve benzer nedenlerle Freud, lerinin doğuşu ile yaşadığı zaman ve mekân arasındaki Naziler 1938 yılında Avusturya’yı işgal edene kadar Vi bağlara değinilmemiştir. Benzer, sonraki çalışmalarda yana’yı terk etmez. Freud’un fikirlerinin ortaya çıkış motivasyonları ile- yaşadığı dönemin sınıf mücadeleleri arasındaki bağlar 1938’e girildiğinde Avusturya’da şansölye Schuschnigg, eleştirel ve tarihselci bir yöntem ile değerlendirilmeli Hitler’in baskısıyla görevden çekilir. Hükümeti Arthur- dir. Seyss-Inquart devralır ve Nazileri Avusturya’ya davet- eder. Bunun sonucunda Viyana’da anti-semitizm zincir lerinden boşalır ve Yahudilere ait apartmanlar, sinagog lar, dükkânlar yağmalanıp kadınlar ve erkekler sokakta dövülüp aşağılanır (Breger, 2016).

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 183 KAYNAKLAR BBC, (2013). 1913: When Hitler, Trotsky, Tito, Freud and Stalin all lived in the same place. Erişim tarihi: 18/05/2020, https://www.bbc.com/ news/magazine-21859771.

Binbay, T. (2019). Sovyetler Birliği’nde Psikanaliz: Söylenti ve Efsanelerin Ötesi. Madde, Diyalektik ve Toplum, 2: 236-244.

Breger, L. (2016). Freud Görüntünün Ortasındaki Karanlık, 5. Baskı, (A. Biçen, Çev.). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Caudwell, C. (2015). Ölen Bir Kültür Üzerine İncelemeler, 4. Baskı, (M. Gür- soy-Sökmen, Çev.). İstanbul: Metis Yayınları.

Dobrenkov, V. İ. (2019). Marksizm ve Psikanaliz, 4. Baskı, (A. Özdoğdu, Çev.). İstanbul: Sorun Yayınları.

Fromm, E. (2019). Freud Düşüncesinin Büyüklüğü ve Sınırları, 2. Baskı, (A. Arıtan, Çev.). İstanbul: Say Yayınları.

Freud, S. (2019). Uygarlığın Huzursuzluğu, 7. Baskı, (H. Barışcan, Çev.). İstan- bul: Metis Yayınları. .

Fulbrook, M. (2018). Almanya’nın Kısa Tarihi, 2. Baskı, (S. Gürses, Çev.). İstan- bul: Boğaziçi Yayınları.

Gerschenkron, A. (1977). An Economic Spurt That Failed: Four Lectures in Austrian History, Princeton: Princeton University Press.

Güleç, C. (2009). Freud, 2. Baskı, (Editörler, Cengiz Güleç ve Murat Batman- kaya). Ankara: Say Yayınları.

Jones, E. (2004). Freud Hayatı ve Eserleri, (Emre ve Ayşen Kapkın, Çev.). İs- tanbul: Kabalcı Yayınevi.

Komlos, J. (1983). The Habsburg Monarchy As A Customs Union: Economic Development in Austria- Hungary in The Nineteenth Century, Princeton: Princeton University press.

Mandel, E. (1996). Hoş Cinayet: Polisiye Romanın Toplumsal Bir Tarihi. İstan- bul: Yazın Yayıncılık.

Okuyan, K. (2019). Devrimin Gölgesinde: Berlin-Varşova-Ankara 1920. İstan- bul: Yazılama Yayınevi.

Phillips, A. (2017). Freud Olmak: Bir Psikanalistin Gelişimi, 3. Baskı, (Ş. Tokel, Çev.). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Teber, S. (2013). Bilimsel Bir Peri Masalı: Freud’un Aile ve Tarihsel Romanı, 2. Baskı, İstanbul: Okuyanus Yayınları.

Türel, O. (2015). Uzun 19. Yüzyılda Orta Avrupa, İstanbul: Yordam Kitap.

Voloşinov, V. N. (2016). Freudculuk Eleştirel Bir Taslak, (C. Soydemir, Çev.). Ankara: Doğu Batı Yayınları.

184 MAKALE

FREUD’UN ZIHIN KURAMI BIZE NE ANLATIR?

Endam Köybaşı Uzm. Dr., Psikiyatrist, Sağlık Bakanlığı Tepecik Eğitim ve Araştıma Hastanesi, İzmir. E-posta: [email protected]

ÖZET WHAT DOES FREUD’S THEORY OF MIND TELL US? ABSTRACT

- Geçtiğimiz yüzyılın en tartışmalı isimlerinden Freud’un - ne söylemek istediğini anlayabilmek için onun geliş In order to understand what Freud, one of the most tirmiş olduğu zihin kuramını kavrayabilmek gerekir.- controversial figures of the 20th century, wanted to the- Freud temelinde dürtüler, bilinçdışı, çocukluğun cinsel orize, it is necessary to comprehend the theory of mind yaşantısı ve bastırma dinamiklerinin bulunduğu bir zi he developed. On the basis of Freud, he proposed a mo hinsel işleyiş modeli önermiştir. Bu kuram sadece vaka del of mental functioning with impulses, unconscious, gözlemleri üzerinden değil tıbbın fizyolojik,ruhsal biyolojik aygıt childhood sexual life and suppression dynamics. This- modelive anatomik birikiminden hareketle kurulmuştur. Bu- theory was founded not only on case observations, but çalışmada Freud tarafından ortaya konulan also on the physiological,psychic biologicaldevice model and anatomical ac gelişim dizgeleri içinde açıklanacak, temel kav cumulation of medical knowledge of the 19th century. ramları aktarılacaktır. In this article, the as put forward - by Freud will be explained in the development system Fizyoloji ve nöropatoloji alanlarına eğilmiş bir hekim and its basic concepts will be evaluated. olan Freud’un hipnoza ilgi duyması ve bilinçdışını keş fetmesi ile başlayan ve düşünsel alana yeni bir bakış The discovery process of psychoanalysis, which started- getiren psikanalizi keşif süreci aktarılacaktır. Tarihsel with Freud’s interest in hypnosis and his discovery of- sırasına göre geliştirilen kuramlar açıklanırken Freud- the unconscious, and a new perspective on the intelle tarafından yazılmış kitaplar temel kaynaklar olacaktır. ctual field, will be discussed. While explaining the the- Geliştirilen psikanalitik yöntemin bireyde işleyiş dina ories developed in a historical order, books and articles mikleri ve topluma uyarlandığında çıkarılan sonuçlar by Freud will be the main sources. The functioning dy ele alınacaktır. Son bölümde Freud’un kuramını ortaya- namics of the psychoanalytic method developed in the- atarkenki düşünce sistematiği ele alınacak ve Marksizm individual and the results obtained when adapted to the üzerine düşüncelerine de yer verilecektir. Freud’un ku society will be discussed. In the last section, the syste ramının hem ortaya çıktığı dönemde hem de bugünden matic framework of thought in putting forward Freud’s bakıldığında bilimsel ve toplumsal açıdan kapsadığı theory will be discussed and his thoughts on Marxism Anahtaralan tartışılacaktır. sözcükler: Freud, psikanaliz, zihin, bilinçdışı, will also be included. Freud’s theory will be discussed bilinç, ego, id, metapsikoloji both scientifically and socially, both at the time of its Keywords:emergence andFreud, today. psychoanalysis, mind, unconscious, consciousness, ego, id, metapsychology

GİRİŞ 1.PSİKANALİZİN DOĞUŞU

1.1 İlk Yıllar Hiç kuşusuz Freud yirminci yüzyılın en çok tartışılan- isimlerinden birisidir. Oluşturduğu kuram sadece bir tıp Histeri Üzerine Çalış- bilimi dalı olan psikiyatri için değil, psikoloji, sanat, fel malarFreud 1895 yılında, psikanalize giden yoldaki ilk kitabı sefe, antropoloji, sosyoloji ve siyaset gibi alanlar için de- olan ve Beuer’le birlikte yazdıkları önemli, özgün bir düşünce zemini sunmuştur. Freud’un yayımlandığında 39 yaşındaydı ve bir tıp doktoru- medulla oblangata gibi somut bir beyin bölgesini ince- olarak nöropataloji alanında doçent ünvanına sahipti. O lemekle başlayan insan zihninin işleyiş dinamiklerini döneme kadar sinir hücre ve liflerinin morfolojik ve fiz açığa çıkarma çabası, içine felsefe, antropoloji ve mito- Meynertyolojik yapıları,(1) kokainin farmakolojik etkileri,(2) daha afazi sonra ve- lojiden öğeler katarak bilinçdışı, dürtü, benlik bölümleri çocuk felçleri üzerine çalışmalar yayımlamıştı. 1883’te 1 Theodor Meynert, 1833 –1892 yılları arasında yaşamış Alman psikiyat- gibi kavramların yer aldığı soyut bir yerde son bulacak rist, nöropatolog, 1885-1886 ve anatomist. yıllarında Charcot tır. Bu yazıda somut nöroanatomi arayışından soyut ve 2 Jean Martin Charcot, 1825 -1893 yılları arasında yaşamış Fransız nöro- yer yer belirsizlikler içeren bir düşünce sistematiğine giden süreç ele alınacaktır.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 185 (3) 1.2 Vakalardan Kavramlara - sında Bernheim(4) gibi dönemin önde gelen hekimlerinin- Histeri Üzerine Çalışmalar - yanında çalışmıştı.(5) Tıp öğrenciliği sırasında fizyolog Brü Psikanaliz tarihinin en ünlü vakalarından birisi olan cke’nin laboratuvarında çalışmıştı ve orada tanıştığı Jo Anna O., ’da sunulur. Bu has sef Breuer’i birlikte yaptıkları klinik gözlemleri yazma ta, yani Anna O., histeri belirtileri göstermesi nedeniyle- konusunda ikna ettiğinde yaklaşık on beş yıldır histeri Breuer tarafından takip edilmiş ve iyileştirilmiştir. Uzun üzerine gözlemler ve çalışmalar yapmaktaydı. bir tedavi seyri olan hasta, histeri semptomlarınınkonuşma orta - tedavisiya çıktığı”, “sahneleribaca temizleme her hatırladığında şaşırtıcı derecede- O yıllarda histeri vakaları için Charcot’nun geliştirdiği hızlı bir biçimde iyileşmektedir ve bu süreci “ kuram kabul görmekteydi. Charcot, histerinin kadınlar ” gibi ifadelerle tanımlamakta- da görüldüğü ve rahimden kaynaklınevrozlar olduğu şeklindeki(6) dır. Hastaya gösterdiği ilgi ve ayırdığı zaman Breuer’in- ilkçağ tezlerini reddediyor, hastalığın ruhsal kökenli evliliğini olumsuz etkileyince Breuer tedaviyi sonlandır olduğunu savunuyor ve histeriyi sınıfına- mak ister ve son bir görüşme yapar. Anna’da bu duru dâhil ediyordu. Hastalığı tedavi etmek için değil, kendi ma karşı gelişen histerik semptom ise “yalancı gebelik” varsayımlarını kanıtlamakHisteri için Üzerine hastalarda Çalışmalar’ hipnozda tekni hem olur. Freud bu durumu hastanın doktoru ile geliştirdiği ğini kullanıyordu. Freud ise ilk kitabı olan ve Breuer ile- ilişkiye bağlar. Doktoru olmadığında belirtilerin farklı- birlikte kaleme aldığı His- görüntülerle yeniden ortaya çıkması Freud için önemli- terikhastalığın hastanın nedenleri ‘bilmemesi’ üzerine aslında farklı bilmekönermelerde istememesidir bulunu” bir tespittir. Bu yalancıaktarım gebelik, ilerleyen zamanlarda ge yor hem de yeni bir tedavi yöntemi geliştiriyordu. “ liştirilecek ve psikanalizin en önemli kavramlarından bi- - risi olacak olan “ ” kavramının doğmasına vesile diyerek, hastalığın nedenini çocuklukta yaşanan cinsel olurken, hastalardaserbest uygulanan çağrışım yarı hipnotik yöntemle bir travmaya bağlıyor, bu anımsanmak istenmeyen ola rin de terk edilmesine yol açar. Bu çalışmaların sonunda yın bilinçdışında, ego tarafından istemli bir biçimde Freud hastalarda tekniğini uygulamaya- bastırıldığını iddia ediyordu (Freud, 2013a, s. 320, 321). başlar ve onları divana yatırarak hipnotize etmeden,- Kuramın ilerleyen dönemlerinde ise bastırmanın istemli sansürsüz, özgürce konuşmalarını ister. Böylelikle, psi olabileceği görüşü yer almayacaktır. - kanalitik zihin kuramının ilk kavramları da tekniğin uy gulamalı1.3 Yayınlanmamış olarak geliştirilmesiyle Kuram ortaya çıkmış olur. Bastırılan içeriğin hatırlanamasa da duygusunu ve ener - jisini koruduğunu, bu enerjinin zaman zaman bedensel belirtilere döndürüldüğünü söylüyordu. Bu bilinçdışı- Freud’un psikanalitik zihin kuramını geliştirirken ya içeriğe çağrışımlar yoluyla ulaşılabileceğini, bilinçli hale rarlandığı tek kaynak vaka gözlemleri değildir. Kendisi geldiğinde bu anının ortaya çıkardığı, vücut üzerine dön- dönemin yetkin nörologları ile çalışmakla kalmamış- dürülmüş olan semptomların kaybolduğunu ekliyordu. aynı zamanda fizyolojik araştırmalar da yapmıştır. 1895-- Bastırılmış yaşantıyı bilince getirirken Breuer’induygu geliştir yükü 1897 arasında yazdığı taslak ile zihinsel işleyişi nörofiz mişcathexis olduğu katartik yöntemi kullanıyordu. Breuer’e göre- yolojik temeller üzerinde açıklama gayretine girer. Ölçü katartik yöntemde yanlış yollara sapmış lebilir verilere dayanan bir model geliştirme çabası ile ( ), doğru yollara yönlendirilerek boşalması sağ- enerji yükü kavramı üzerine kurulu bir anlayış kaleme lanıyordu. Freud bunu farklı bir yolla yapıyordu; hastayı alır. divana yatırıyor, elini alnına bastırarak semptomun has taya hatırlattıklarını dile dökmesini istiyordu. - birincilBu modele süreç göre nöronal işleyiş atalet ilkesini temel alır.- Oldukça ağır Nöronlar enerjilerini boşaltma eğilimindedir ve buna- vakalardaFreud, katartik ego amaçlarını yöntemin heranımsar hastada ve direncini başarılı olama gelişti- adını verir. Devamında sistemin sadece bu rir.masını direnç kavramı ile açıklıyordu: “ Bunununla daişleyemeyeceğini ikincil süreçler bu enerjinin sabitlik ilkesi dola yısı ile zihinde bir yerlere bağlanması gerektiğini söyler. ” (Freud, 2013, 329). Freud’a göre travmatikdirenç anıyı,- olarak adlandırır. Ego (benlik)- oluşturduğu hoşnutsuzluk nedeni ile bastıran ego, aynı ikincil süreçlerin yani enerjinin bağlanmasının, birincil zamanda onun bilince çıkmasına karşı da göste süreçlere göre üstünlüğünden sorumlu aygıt olarak ta riyordu. nımlanır. Aynı çalışmada refleks yolaklarında gözlenen- log. Charcot, nörolojinin babası olarak bilinir. gerilim ve boşaltım mekanizmalarının ruhsal düzlemde 3 Hippolyte Bernheim, 1840-1919 yılları arasında yaşamış Fransız nöro- eşdeğerleri olduğunu iddia eder. İnsanda oluşan bir iç log. güdüsel ihtiyacın gerilim yarattığını, doyuma ulaşmak- 4 Ernst Wilhelm Ritter von Brücke, 1819-1892 yıllarında yaşamış Alman için bir boşalma beklentisi oluşturduğunu söyler. Kişi fizyolog hoşnutsuzluğu ortadan kaldırmak üzere gereken şey 5 1842-1925 yılları arasında yaşamış Avusturyalı hekim, Freud’u hipnoz leri bedensel devinimlerle sağlamaya çalışır. Bu doyum- ile ilgilenmeye teşvik eden kişidir. deneyiminin bellek imgelerini yarattığını, aynı zamanda- 6 Nevroz kelimesi 18. Yüzyıl sonunda kullanılmaya başlanmıştır ve kelime içgüdüsel ihtiyaçlarla başa çıkma kapasitesi oluşturdu anlamı olarak sinirlerin (nöron) hastalığı, bozulması anlamına gelir. 19. ğunu, egonun bu işleyişte devreye girerek hazza ulaşıl- yüzyıl sonunda ise nöronal yani sinirsel karşılığı olduğu düşünülen psi- masını sağlamak ve acı veren deneyim ve duyguların kiyatrik durumları tanımlar hale gelmiştir. tekrarını engellemekle yükümlü olduğunu belirtir (Qu inodoz, 2016, s. 36).

186 parapraksi-sakar eylem- (7) - ler-sürçme - El yazısı olarak kalan bu taslağı bir süre sonra arkadaşı hayattaGünlük sıklıkla Yaşamın karşılaşılan Psikopatolojisi - Wilhelm Fliess’e mektup olarak gönderir. Yaptığı çalış- olarak adlandırılan çeşitli yaşantıları göste maları yayınlamayacağını ve psikinalizi nörofizyolojik rir. (1901) adıyla yayın “temellereBilimsel Bir oturtma Psikoloji çabasından Taslağı vazgeçtiğini söyleyecek lanan kitabında özel adların unutulması, dil sürçmeleri, tir. Yıllarca bi taslak olarak kalan bu poje ancak 1950’de yanlış okumalar, yanlış işitmeler gibi hataların rastlantı- ” adıyla basılabilecektir. sonucu oluşmadığını iddia eder. Her birisinin altında Ama ilerleyen dönemlerde içerikleri önemli oranda düşlerdekine benzer bir mekanizma yatmaktadır. Önce farklılaşacaksa da enerji, ego, bilinçdışı, bastırma, direnç sinden anımsanabilen yapılması gereken bir şey, bilinen ve aktarım gibi temel kavramlar ile psikanaliz kendini bir kelime hatırlanamadığında aslında unutulmamıştır. göstermiş olacaktır. O sırada bilinçdışı bir arzu ile bastırılmış durumdadır.- Hatırlanmak istendiğinde bilinçdışı arzunun kısmi veya 2. YÜZYILIN İLK YILLARI: GÖZLENEBİLİR OLANDAN açık bir ifadesi olarak görünür olabilir. Katılmak iste METAPSİKOLOJİYE DOĞRU mediği bir toplantıya başkanlık eden kişinin “oturumu- kapatıyorum” diyerek toplantıyı başlatmaya çalışması 2.1 Düşlerin Yorumu verilen örneklerden birisidir. Yanlış söylenen bir isim de karıştırılan bir hecenin unutulmak istenen başka bir olayla bağlantılı olması bir diğer örnektir. Bu çalışma Freud, 1890’lardan 1938’e kadar, yani ölümünden bir ile Freud bilinçdışının zihinsel işleyişteki ağırlığını en yıl öncesine kadar psikanaliz üzerine araştırmaya ve- geniş izleyici kitlesine göstermeye çalışırken, nevrozlu yazmaya devam eder. 1890’ların ortasında ise histerinin ederbir hasta ve “hepimiz ile sağlıklı biraz bir nevrotiğiz… insan arasında zihinsel işleyiş kökeninde yatanın çocukluk çağı cinsel travmaları oldu açısından “nitelik değil, nicelik farkı” olduğunu iddia ğu, bilinçdışının yaygınlığı gibi başlıklarda tartışmalar- ” der (Freud, 2017a, yaşadığı Breuer’le yolları ayrılır. Fliess’le arkadaşlığı da s.2.3. 306). Cinsellik Üzerine Bir Kitap bu dönemde sona erer ki bu arkadaşlık cinsel kuramın - da ilerlemesine katkılar sunacaktır. Freud, insanın çift- cinsel olduğu tezini Fliess’e borçlu olduğunu söyler. Bu Her dönem çalışmalarında ağırlıklı bir tema olan cin dönemde bilinçdışı ve cinsellik üzerine araştırmaları de Cinselliksellik, bu Kuramı süreçte Üzerine aynı zamanda Üç Deneme başlı başına bir yazım- rinleşir. Düşlerin Yorumu - konusuna dönüşür. Görüşlerini 1905 yılında yayınlanan adı altında topar- 1895’te yazmaya başladığı kitabı lar. Kitap en çok ses getiren eserlerinden birisi olur. Bu nı 1899’da yayımlar. Bu çalışma ile tanınırlığı artar. yıllarda yaygın olan bilimsel ve egemen görüş, çocuk Freud’un biyografisini yazanlar bu çalışmasını genelde- ların normal şartlar altında cinsellikten muaf olduğu- en önemli eseri olarak gördüğünü aktarırlar. O döneme ve çocuklukta cinselliğin gözlenmesi durumunda ise kadar rüyalar üzerine çeşitli çalışmalar yapılmış, düşle patolojik kabul edilmesi yönündedir. Sadizm ve mazo rin bastırılmış duygular, cinsel fanteziler, doyurulmamış şizm gibi cinsel sapkınlıklar ise hali hazırda erişkinlikte yaşantılar ile ilgili olabileceği tezleri öne sürülmüştür.- tanımlanmıştır. - riFreud “bilinçdışının ise düşlerin bilgisine yorumu götüren ile zihinsel kral yolu işleyişe yeni bir tanım getirecektir. Freud’a göre düşlerin yorumu bizle Freud ise cinselliğin erişkinlik değil çocukluk dönemin- ”dur. Bir düş, de başladığını söyler. Cinselliğin her insanda aynı olan bir isteğin çarpıtılarak doyurulmasıdır (Freud, 2019a, s.- belirli bir gelişim dizgesi izlediğini düşünür.libido Her (8)insan kav- 174). Düşlerin bir görünür bir de gizil içeriği olduğunu- da doğuştan gelen cinsel dürtüler olduğunu iddia eder- söyler. Bu içerikler birbiri ile bağlantılıdır ve analizle or ve bunu diğer psişik dürtülerden ayırarak taya çıkarılabilir. Düşlerin içeriği sansür mekanizmala- ramı ile açıklar. Buna göre her gelişim döneminde libi rınca çarpıtılmıştır. Gece uykuda bu mekanizma gevşer. dinal dürtünün bir nesnesi ve cinsel bir amacı olduğunu- Normal zamanda bastırılmış olan zihinsel içerik, yoğun söyler. Bebeklerdeki emme sürecininOral erojen Dönem bir olarak tarafı laştırma (bir imgenin diğerlerinin enerjisini toplaması), olduğunu, nesne olarak anneyi seçtiğini belirtir. Yaşa yer değiştirme (imgelerin enerjilerini değiştirmesi) gibi analmın ilk yılında geçekleşen bu süreci işlemlerden geçerek her birinin farklı anlamı olan çeşitli isimlendirir. Bir-dört yaş arası yıllarda cinsel dürtülerin semboller biçiminde gece düşü olarak görünür, algılanır bölge ile ilişkili olduğunu, çocukların bağırsaktaki- hale gelir (Freud,1994,174). Bastırılmış olan bu içerik- lerindışkıyı genital tutma bırakma üzerinden bu dürtüleri doyuma aslında doyum bekleyen çoğunlukla yasak bir arzudur. ulaştırdığını söyler. Üç-altı yaş arası dönemde dürtü- Ortaya çıkışı ise gün içerisinde yaşanmış olaylarla bağ bölgeye kaydığını, uğraşıların bu bölge ile lantılıdır.2.2 Bilinçteki Hatalar ilgili olduğunu, çocuklarıngizillik bu süreçte karşı cins ebe veyne yönelik libidinal arzular yüceltme barındırdığını belirtir. Ardından cinselliğinin dönemine geçtiğini, bu Freud,7 Alman Kulak bilinçdışının Burun Boğaz varlığınaUzmanı (1858-1928). kanıt Freud’un olarak yakın gündelik arkadaşı döneminde8 Kelime anlamı cinsel “yaşam dürtülerin itkisinin cinsel enerjiye bağlı(sublimasyon) kısmı” olarak ta- olup, aralarındaki mektuplaşmalar kuramın geliştiği ilk yıllar için önemli nımlanabilir ama hem Freud hem de daha sonraki psikanalistler libido- bir bilgi kaynağıdır. yu daha geniş bir anlamda, yaşam/canlılık enerjisi olarak kullanırlar.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 187 - -

mekanizması ile toplumsal kabul gören eylemlere dö ucuna doğru taşınır. Yani uykuda rüya görme esnasın nüştüğünü açıklar. da algılanan aslında bilinçdışı içeriktir. Algı tarafına bu- - ters yönde hareket, hatırlama esnasında da gerçekleşir Freud, yüceltme yapılabildiği oranda erişkin dönemi ancak mnem birimlerinin ötesine geçemez; algısal im cinselliğinin sapkınlık olmadan yaşanabileceğini be- gelerin varsanısal canlandırılması başarılamaz (Freud, lirtir ve bu önerme ile sosyologların genel tezini kabul Yerleşimsel2014a, s. 260, (Topografik) 263). kuram etmiş olduğunu ifade eder. Öncesinde histeri hastala- - rında belirtilerin nedenihisteri olarak hastaları gösterdiği sapkınların cinsel travma film olarak adlandırılan bu negatifiartık yerini çocukluk dönemi cinsel “yaşantılarına” bı şema, psikiyatride yeni bir zihin modelidir. Burada zi- rakmıştır. Freud’a göre “ - hin bilinç- bilinçöncesi ve bilinçdışı olarak üç uzamsal ”dir. Onların cinsel dürtüleri nesne olarak karşı- alana bölünür ve sansür mekanizması bilinçdışı ile bi- cinsten çekilmiş, amaçları genital birleşmeden farklılaş- linçöncesi arasına yerleştirilir. Burada önceki taslaktan mıştır. Sapkın cinsel eğilimleri olan, ancak bunları yete farklı bir önerme sunulmuştur. Bu kuram ile tüm duy rince bastıramayan nevrotiklerdir. Freud’a göre bu ar gu düşünce ve eylemler psikolojik bir nedene bağlanır. zular yer değiştirerek vücutta farklı motor bozukluklar- Şimdiki yaşantıyı sürdürenin bilinçdışı materyal olduğu (hareketler, tutulmalar, felçler) olarak kendini gösterir. iddia edilir. Bilinçdışı güçler sansüre uğradığı için ancak- Yine farklı sapkınlıklar çocuklukregresyon döneminde gerçekle gündüz fantezileri, nevrotik semptomlar veya analizde şenfiksasyon bu dizgide yaşanan olaylara bağlı olarak erişkinlik serbest çağrışım yöntemi ile bilince çıkabilir. Yine bi hayatında buralara gerileme ( ) ve sabitlenme- linçdışı içeriğin duygusal yükü semptom yolu ile veya ( ) sonucu ortaya çıkıyordu. Cinsel dürtülerin hatırlanma ile boşaltılabilir (Kaplan ve Sadock, 2007, s. yönelttiği nesne ile kurulan ilişkiler (çocuğun anne ba- 713). bası ve çevresindeki kimselerle kurduğu sevgi ilişkileri) erişkin hayatında kurulacak olanların taslağını oluştu 3. METAPSİKOLOJİYE GİRİŞ: BİRİNCİ DÜRTÜ KURAMI racaktı (Freud, 2020, s. 32, 62, 79, 86, 143). - -

Bu çalışma Freud’un en çok tepki alan çalışması olmuş Freud nevrotik süreçlere o güne kadar verilen yanıtlar- tur.2.4 İlk Dizge la yetinmiyor, kuramını varoluşsal temalar da içerecek şekilde geliştiriyordu. Bir süre sonra çalışmalarına me- - tapsikoloji ismini verecek ve bu isim alan çalışmacıların Freud’un bu çalışmalar üzerinden oluşturduğu zihinsel nevroz nitelemesine ayırdıkları yeri dolduracaktı. Ayrı yapı farklı yazımlarında sunulmuştur. Buna göre zihin ca metapsikolojiyle birlikte gözlenebilir alandan soyut- de art arda girmiş teleskop dizileri gibi mekânsal bir kuramsal bir düzleme geçecektir. 1915-1917Metapsikolojiye yıllarında yapı vardır. Bu yapının bir duyusal ucu bir de hareket- GirişFreud on iki makale yazma işine girişir. Kendisi hayat- ucu mevcuttur. Dışardan ve içeriden uyarılar alan algı tayken gerçekleşmese deDürtüler bu makaleleri ve Yazgıları ” ile “Bast- sistemi ile başlayan kısım duyusal uçtur. Ruhsal sü- rıma, adlı Bilinçdışı bir kitap çalışmasında toplamayı planlamakta reçler duyusalmnem uçtan hareket ucuna ilerler. Algılardan- dır.“Düşler Bu süre Kuramına içerisinde, Metapsikolojik “ Bir Katkı” ile “Yas ve çeşitli bellek izleri kalır. Bu algı bir dizge halinde sıra Melankoli ” adlı makaleler ayrı ayrı olarak 1915’te, lanmış (hafıza ile ilgili olan) birimlerince çağrı şım olarak kaydedilir. Bu çağrışımlar zamanlarına ve 3.1 Dürtüler” ise 1917’de yayımlandı. benzerliklerine bağlı olarak değişik mnem birimlerinde “Dürtüler ve Yazgıları - depolanacaktır. dürtü - - ” adlı makalede dürtülerin (içgü- Burada bilinçliliğimizi sağlayan, belleği olmayan algı dü) tartışıldığı bölümde kavramı temel ve vazge sistemidir. Anılarımız -zihnimizde en derinlere kazın- çilmez olarak tanımlanır. Freud’a göre dürtü akla uy mış olanlar da dâhil- bilinçdışıdır. Üzerimizde en büyük gulanmış bir uyarandır. Dış dünyadan değil bedenden etkisi olan anılar ise çocukluk yaşantıları olup en derin gelirler. Anlık değil her zaman değişmez etki yaratan bir lerde olanlardır ve bilince gelemeyebilirler. Bilinçdışı- güç gibi davranır. Sinir sistemi “değişmezlik ilkesi”ne- içerik buna rağmen duygusal bir yüke sahiptir ve bizi göre uyarımları en düşük düzeyde tutmak zorundadır. her an etkiler. Bu sisteme göre bellek ile bilinçlilik birbi Dış dünyadan gelen uyaranlardan fiziksel olarak kaçı ri ile aynı şey değildir. - nabilme şansı varken içsel uyaranlardan kaçınılamaz. bilinçdışı, bilinçöncesi ve Bu nedenle oluşturduğu gerilimin haz ilkesine göre- Sisteminbilinç hareket ucu rüya çalışmaları üzerinden an doyurulması gerekir. Bunlar sinir sistemini üst gelişim latılır. Bunaeleştirel göre buajan kısımda düzeyine götüren gerçek güçlerdir. Canlı maddede de bölmesi bulunur. Bilinçöncesi ile bilinçdışı içerik ğişiklikler gerçekleştirmiş dış uyaranların etkilerinin- arasında bulunmaktadır. Bu ajan uyanık- çökeltileri olarak varsayılır (Freud, 2013b, s. 113). Bir yaşantıyı yönetir. Bilinçdışı içerik de bilinçöncesine gereksinime denk gelir ve doyurularak ortadan kaldırıl- uğramadan bilince çıkamaz. Uyanıklık döneminde bi malıdır. Dürtüler ise zihinle beden arasında sınırda bir linçdışından hareket sistemine doğru bir iletim varken, yerde dururlar. Dürtüler, baskısı, kaynağı, amacı ve nes düşlerde tersi yönde, bilinçdışından aygıtın duyusal algı neleri olan dinamik itkiler olarak tanımlanır. Doyumla

188 - sonuçlanması gereken ihtiyaçlara benzetilir (Freud, rilmek üzere bilinç öncesine gönderilir. Öncesinde ruh 2013b, s. 114). Nesne ise dürtü için en değişken şeydir. sal süreçler çatışma kavramları üzerinden dinamik bir Herhangi bir nesne olabileceği gibi bedenin bir parçası modelde açıklanırken, bu sistemler ile yerleşimsel bir da olabilir. Son olarak dürtü kaynakları beden bölgeleri bakış açısı da eklenmiş olur. Bu yerleşimsel sistemin- olarak tarif edilecek, bu kaynakların ayrıntılandırılması herhangi bir anatomik karşılığı olmadığı da vurgulanır. ise gerekli görülmeyecektir. Bilinçdışında düşüncelerin varlığı kabul edilirken duy- guların olup olmadığı tartışılır. Bir dürtü bilinç nesnesi Bu makalede iki farklı dürtü grubu tarif edilir. Bunlar haline gelemez denir. Ancak onu temsil eden bir dü cinsel dürtüler ve kendini koruma (ego) dürtüleridir- şünce ile bu gerçekleşebilecektir. Dahası bilinçdışında- (Freud, 2013b, s. 116). Aktarım nevrozlarında bu iki- dahi dürtülerin düşünce temsili olduğu söylenir. Eğer dürtü grubu arasında oluşan çatışmanın açıklanabilece- bir dürtü kendini düşünceye ya da duygusal bir duru ği söylenir. Cinsel dürtüler başlarda ego dürtüleri saye ma bağlamamışsa hakkında bir şey bilinemez. Bilinçdışı sinde nesneye ulaşır, sonrasında birbirlerinden ayrılır- duygu ve coşkuların, bastırma sonucu, dürtüde oluşan- lar. Freud’a göre her dürtü, karşıtına dönebilir, öznenin nicel değişiklikler olduğu sonucu çıkarılır. Düşünceler kendi benliğine dönebilir, bastırılabilir veya yüceltile temelde anı izlerine ait yükler iken duygulanım ve coş bilir. Karşıtına dönme süreçleri sadizm mazoşizm, aynı kular3.4 Karşı boşalım Yük ile süreçlerine Savunma karşılık gelir. kişiye3.2 Dürtüler duyulan Bastırılır sevgi-nefret döngüsünde görülür. - bastırma anticathexis - Bastırmanın yerleşim ve dinamiğinin tartışıldığı bölüm Dürtülerin uğradığı değişimlerden ayrı bir de karşı yük ( ) kavramı devreye girer. Bi makale olarak kaleme alınmıştır. Bastırma, Freud’un linçdışı dürtülerin basıncına karşı bilincin kendisini bu kuramında en eski kavramlardan birisidir. O’na göre bir yolla savunduğunu söyler. Bilinçdışının libidinal enerji dürtü mutlaka haz arayışındadır. Ancak bir dürtünün ile dolu, zamandan ve gerçeklikten bağımsız olduğunu, hazzı diğer sistemlerle çatışma halinde olursa sistemde bilincin ise gerçeklik ilkesi ile hareket ettiğini vurgular.- hazsızlık yaratacaktır. Bu durumda bastırılması gerekir- (Freud, 2013b, s. 142). Bastırma doğumdan itibaren Yatırımların hangi sistemden kaynaklandığının araştı yoktur ancak bilinç ile bilinçdışı birbirinden keskin çiz rılmasına yerleşimsel, ortaya konulan psişik enerjinindina- gilerle ayrıldığında gerçekleşebilir. Amacı bir şeyi geri miktarınamik bakış ekonomik, bilinçdışından gelen dürtüsel itki çevirmek, onu bilinçten uzak tutmaktır. - ile benliğin savunmalarımetapsikolojik arasındaki değerlendirme çatışmaya ise - - açısı denir. Ruhsal/psişik süreci bu yönleriyle Bastırmanın iki aşaması vardır; buna (9)göre birincil bas açıklama çabasına adı ve tırmada dürtünün ruhsal-düşünsel temsilcisi bastırma- rilir. ya uğrar. İkinci evrede ise duygu yükü bastırılır. Freud,- - bastırma ile sağlananın ancak dürtünün psişik temsili Freud’un birinci dürtü kuramı bu şekilde kurulmuş olur. nin bilinçle ilişkisinin kesilmesi olduğunu söyler. Bas Freud kuramınınPsikanalize bu döneme Giriş Konferansları kadar şekillenmiş hali ola tırılan ise bilinçdışında var olmaya, türevler yaymaya rak 1915-1917 yılları arasında bir grup doktora yaptığı devam edecektir. sunumları adlı bir kitap çalışması ile özetleyecektir. Bastırılma ardından dürtünün niceliksel ifadesi (duygu- yükü) üç farklı şekle değişebilir: tamamıyla bastırılmış 4. YAPISAL KURAM: RUHSAL AYGITIN SON HALİ olabilir, bir duygu olarak ortaya çıkabilir veya anksiye- te oluşturabilir. İçgüdülerin duyguya veya anksiyeteye- 4.1 Yeni Çalışma Dinamikleri dönüşme ihtimalleri dikkate alınmalıdır. Bastırma haz sızlık ya da anksiyete oluşturuyorsa düşünsel kısmı bas Haz tırılmış olsa bile başarısız kabul edilir ve psikanalizin İlkesininBu dönemde Ötesinde kuramda önemli yenilikler gelecek ve konusu olur. Freud’a göre bastırma tamamen bireysel ilkağırlık soru, kaymaları “Haz ilkesi olacaktır. ruhsal süreçlerin Yenilikler tümüne 1920 yılında hâkim mi- ve3.3 sürekli Bilinçdışı devinen bir süreçtir. dir? adlı makale ile tanıtılır. Cevaplanacak Bilinçdışı ” sorusu olacaktır. Öncelikle ruhsal aygıtın içinde 1915 tarihli çalışmanın bir diğer başlığı adını- bulunan uyarılma miktarını olabildiğince az, en azından taşır. Freud’un bilinçdışı üzerine en kapsamlı çalışması sabit tutmaya çalıştığı varsayımı temel alınır. Bu da haz olarak kabul edilir. Buna göre bastırılmış olan bilinçdı- ilkesi ile uyumludur. Ancak ruhsal yapıda haz ilkesine- şının sadece bir bölümüdür. Yerleşimsel (topografik) yönelik bir eğilim olsa da sadece haz ilkesi değil başka bakış açısında bilinçdışı ruhsal dinamiklerin bir san güçler ve ilişkiler de mevcuttur. Haz ilkesi birincil çalış- sür evresinden geçerek bilinçli hale gelebilme yeteneği- ma prensibi olmakla birlikte dış dünyanın güçlüklerine kazandığını veya bastırıldığını söyler. Ancak bilinçdışı karşı koyabilmek için uygun değildir. Doyumun ertelen 9içerik Almanca: sansürü affektbetrag, geçse duygulanım, de bilince enerji, ulaşamaz, olarak çeviren, değerlendi cathexis ola- mesi, kimi doyum olanaklarından vazgeçilmesi yanı sıra rak yazan kaynaklar da mevcut. bazen hoşnutsuzluğa katlanılması gerekir. Her zaman doyum söz konusu olamaz bazen gerçeklik ilkesi ile

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 189 - hareket edilmesi gerekir. Freud’a göre hazsızlığa neden- rine inanmasının en güçlü nedeni olarak sunar. Ölüm olan tek şey gerçeklik ilkesine uyum değildir. Ruhsal ay dürtülerinin huzurla ilişkili olduğunu, sessizce işlerini gıttaki çatışmalar, bastırılması gereken dürtüsel enerji sürdürdüklerini, yaşam dürtülerinin ise tam tesri içsel ler de aynı şekilde hoşnutsuzluk olarak algılanır. algılarla4.3 Yeniden ilgili Bilinçli ve huzuru Olmayan bozanlar olduğunu düşünür. - Ego ve İd Ruhsal aygıtın dış uyaranlara verdiği cevaplar, Birinci makale Haz İlkesinin Ötesinde - Dünya Savaşı’nın ardından gözlenen psikopatolojik du Freud, 1923 yılında makalesini kaleme alır; rumlar üzerinden irdelenir. Yaşanan ağır kazalar veya ’de yazılanların devamı tehlikelerden sonra ortaya çıkan travmatik nevrozlar dır. Bu çalışma ile yerleşimsel (topografik) kuramın üzerinde durulur. Bu durumda gözlenen rüyalarda olayı tamamlayıcısı olarak gördüğü yeni bir zihinsel model tekrar tekrar görme, o anı yeniden yaşantılıyormuş gibi- önerecektir. - hissetme şeklinde ortaya çıkan yineleyici durumlara - dikkat çekilir. Yineleme örneğine ek olarak çocuk oyun Çalışma bilinç ve bilinçsiz olan süreçleri tartışarak baş ları verilir. 18 aylık bebeğin oynadığı makarayı fırlatma lar. Bilinçlilik halinin karakteristiklerinin algıya dayan oyunu aktarılır. Çocuk ipe bağladığı makarayı uzağa- ma ve geçicilik olduğunu söyler. Şu an bilinçli olanın fırlatarak “gitti”, çekerek “geldi” demektedir. Freud bu- bir süre sonra örtük hale geleceğini ve yeniden bilinçli oyunda çocuğun annesinin gidişinin kendisinde yarat olabilme potansiyeli taşıdığını söyler. Bastırılmış olanın tığı olumsuzlukları yinelediğini söyler. Bu sayede çocu ise bilinçdışının prototipi olduğunu düşünmektedir. ğun kendisini etkin hissettiğini, anneye duyulan öfkeye Devamında bilinçdışının bir kesiminin hiçbir zaman- karşılık öç alınabildiğini söyler. Farklı açıklamaları olsa- kendiliğinden bilince çıkamayacağını ekler. Örtük olup da bu yinelemeler bir haz edinimiyle bağlantılı olarak da dinamik açıdan değil ama tanım açısından bilinç görülür. Son olarak bu tip yineleme yaşantılarının ruh dışı olana bilinçöncesi der, bilinçdışı adını ise dinamik- sal aygıtta haz ilkesi dışında bir yer kapladığı varsayımı- açıdan bilinçsiz olarak bastırılmış olanla sınırladığını sunulur (Freud, 2001, s. 29). Benzer şekilde terapide vurgular. Yanı sıra egonun ne kadarı olduğu bilineme- hastaların direncinin yineleme zorlantısı ile ilişkili ola yen bir bölümünü de bilinçdışı ilan eder. Freud’a göre bileceği söylenir. Hasta bilinçdışı bir şekilde iyileşmek- bilinçli ya da bilinçdışı olma durumu psikolojide derin istemez. Çocukluğunda yaşamış olduğu örüntüyü aynı leşme adına önemlidir. şekilde yineleme dinamikleri işlemektedir. Burada ya şanan haz ilkesine karşı çıkmayan bir hoşnutsuzluktur. Bilinç, ruhsal aygıtın yüzeyidir. Dışarıdan içeriye doğru- ilk katmandır; anatomik olarak da böyledir. Dışarıdan Freud algı-bilinç sisteminin sadece dışarıdan değil aynı- ya da içeriden tüm algılamalar bilinçlidir. Düşünce sü zamanda vücut içinden de uyarılar aldığını hatırlatır. reçleri olarak özetlenebilecek iç süreçlerin dinamiği ise Nasıl ki dışarıdan gelen uyaranlar kalkanı aşacak ka şu şekilde açıklanacaktır: Bilince ancak bir zamanlar dar şiddetli olduğunda patolojilere yol açıyorsa benzer bilinçli bir şekilde algılanmış olanlar çıkabilirler. Bu da- şekilde içsel uyaranların da aynı etkiyi yaratabileceğini- ancak kendilerine denk düşen sözel ifadelerle mümkün- düşündüğünü söyler. Dürtüler, zihinsel aygıtta enerjisi olur. Analiz yoluyla bilinçöncesi sözel ara halkalar bulu- bağlanıp soğrulamazsa travmatik nevrozlara benzer yi narak bilinçdışı içerik bilinçli hale getirilebilir. Bilinçdı neleme4.2 Erosun örüntüleri Gürültücülüğünün oluşabilir. Karşısında Yer Alan Huzur şı fikir veya anıların bilinçli hale gelmesi için bir bağlan “Bütün yaşayanların içsel nedenlerle öldüğünü, inorga- tı gerekirken duyguların ise buna ihtiyacı yoktur. Onlar nik yaşama döndüğünü kabul edersek şunu söyleyebili- doğrudan4.4 Haritada algılanabilirler. Yeni Bölgeler riz: tüm yaşamın hedefi ölümdür o-es-altbenlik

” (Freud, 2001, s. 48).- Freud’un yapısal kuramında İd ( ) ruhsal- Freud burada canlıda ortaya ilk çıkan dürtünün cansız aygıtın haz ilkesinin kurallarına göre çalışan, birincil maddeye geri dönüş dürtüsü olduğunu iddia eder. Or- süreçlerin egemen olduğu, gerçeklik ilkesinin taleple ganizmanın kendisini koruma dürtülerini anlamsız ve rini dikkate almayan, dürtülerin ruhsal temsilcilerinin kısmi dürtüler olarak kabul eder. Bu noktada cinsel dür- bulunduğu bölüm olarak tanımlanır. Tümden bilinç dışı tüleri yeniden ele alır. Burada canlı maddenin çoğalarak- olan buben-ich-benlik yapı tutkuların deposudur. - ölümsüzlüğünü uzattığı bir çaba görür. Tohum hücresi nin kendisinden farklı olanla kaynaşarak bunu gerçek Ego ( ) ise akıl ve sağduyunun temsilcisi- leştirmesini anlamlı bulur. Canlı madde oluştuğunda dir. Davranım ve devingenliğin denetimini sağlamaya cansız duruma dönmeyiZihinsel ve hedefleyen hatta genel ego olarak dürtüleri sinirsel ile çalışır. Freud idi bir ata benzetirken egoyu onu yön yaşamın sürmesiniegemen eğilimi hedefleyen uyaranlardan cinsel dürtüleri doğan içsel karşıtlık geri- lendirmeye çalışan binici olarak tasvir eder. Binici atın limiiçinde azaltma, tanımlar. sabit “ tutma ya da ortadan kaldırma çaba- enerjisi ile gidilmesi gereken yere ulaşmaya çalışacak,- sıdır”(10) - bazen de atına boyun eğmek zorunda kalacaktır. Ego dış- dünyanın gerçekliğini id üzerinde hâkim kılmaya çalış önermesini tekrar ederek bunu ölüm dürtüle maktadır. Motor hareket, algılama, düşünme benliğin iş 10 Nirvana İlkesi olarak da tanımlanmıştır. levleri arasındadır. Freud’a göre yeni doğan bir bebeğin zihni idden ibarettir. Zamanla dış gerçekliklerin zorunlu

190 sonucu yaşanan hazsızlıklar ile ego gelişecektir. Bireyin celliğinin korunuyor olması ölüm, hükümdar gibi tabu- ilkel oral aşamasında nesne yatırımı ile özdeşleşme- yasaklarında izlenen çift değerli tutumlar yorumlanır. birbirinden ayırt edilemez. Nesne yatırımlarının erotik- İnsanlığın ilk bayramı olan totem yemeği üzerinden in- eğilimleri gereksinim olarak idden kaynaklanır. Nesne sanlığın başlangıcı üzerine bir kurgu oluşturur. Burada nin terk edilmesi gerektiğinde ego nesneyle özdeşleşe ilk kabilenin sürü lideri babanın, genç erkekler ve ka- rek idin libidinal yatırımını üzerine çeker. Bu bir “ben” dınların iş birliği ile öldürülerek yutulduğunu varsayar değişimidir. Bu değişim idin nesnelerini terk etmesi için (Freud, 2016, s. 216). Sonrasında bireyler arasında varı- şarttır. Ego, bu nesne seçimlerinin tarihçesidir. lan uzlaşma ile öldürme ve ensest yasağı getirilir. Bu iki- über-ich-üstben yasak kurulacak kültürün zeminidir. Varılan uzlaşma in Ruhsal aygıt içinde bir de ben ideali ya da Süperego- sanlardaki babayı öldürmüş olmanın suçluluk duygusu ( ) adını alan bir farklılaşma mevcuttur.- nu ortadan kaldırmazKitle ve bu, Psikolojisi kuşaktan ve kuşağa Benlik aktarılır.Analizi’n- Yargılayıcı dizge olarak da isimlendirlen bu yapının be - lirtisi suçluluk duygusudur. Bu parçanın bilinçle bağlan- 1920 yılında yazılan tısı egoya göre daha zayıftır. Süperegonun arkasında en- de kitlelerin liderleri ile kurduğu libidinal bağa gön önemli özdeşleşme olan ebeveyn, bakım veren özdeş derme yapılır. Bireyin kitle içerisinde ideal egosundan leşmesi yatar. Nesne yatırımlarından farklı bir özdeşleş feragat ederek bunun liderin şahsında vücut bulduğunu medir bu. Bu süreç ödipal durumun üç köşeli karakteri söyler (Freud, 2017b, s. 78). Bir Yanılsamanın Geleceği ve insanın çift cinsiyetliği nedeniyle karmaşıktır. Erkek - çocuk üzerinden şu şekilde anlatılabilir: Erkek çocuk 1927 yılında kaleme alınan anneye karşı cinsel istekleri güçlenip babanın da bu isimli kitap çalışmasında Hıristiyanlığı model alarak, di- istek önünde bir engel olduğunu algıladığında, babayı nin bir yanılsama ihtiyacını karşıladığını söyler. Freud’a ortadan kaldırma arzusu duyar. Anneye karşı sevgi dolu- göre din, insanlığın obsesif nevrozudur ve çocuğun bü babaya karşı ise çift değerli bir yaklaşım oluşur. Ödipus yürken terk ettiği çocukluk nevrozları gibi insanlık da kompleksinin yok olması ile anneye karşı libidinal ya dini5.2 Bir terk Yazgı edecektir Olarak (Quinodoz, Huzursuzluk 2016, s. 249). tırım terk edilir. Onun yeri iki yoldan doldurulacaktır, Uygarlığın Huzursuzluğu - anne ya da babayla özdeşleşme. Çocuktaki çift cinsellik - üzerinden ortaya çıkacak olan özdeşleşme ile bir ben- 1930 yılında adlı kitapta, bu- tortusu ben ideali ya da üstben olarak ortaya çıkar. İdin lunduğu dönem ve insanlığın geleceğini tartışır. Bu ça “nesneBöyle seçimlerinin(baba gibi) olmalısın bir kalıntısı, ve böyle ona (baba karşı gibi)bir tepki olamaz ola- lışmada varlığın amacı olan mutluluğu arama ve mut sınrak ortaya çıkan bu süperego, benliğe şu mesajı verir: suzluktan kaçınma çabalarının gerçekleştirilemeyecek- - olduğunu iddia eder. İnsanlığın doğasında saldırganlık- ” der (Freud, 2001, s. 93). Yani ona benzese de onun- dürtülerinin olduğunu, bundan uygarlık adına vazgeç her yaptığını yapamayacağı, bazı şeylerin onun ayrıcalı menin başta suçluluk duyguları gibi sorunlar doğurdu ğı olacağı söylenerek otoriter bir yargı oluşturulur. Ödi- ğunu düşünür. Birey ile toplum arasında kökensel bir- pus kompleksi ne kadar güçlü olursa suçluluk duyguları- savaş olduğunu, bunun insanın libidinal dürtülerinin o denli güçlü olacaktır. Çocuk büyüdükçe otorite figürle ben ile nesne arasındaki paylaşımının doğurduğu ça ri baba rolünü sürdürür, vicdan olarak ahlaki sansür uy tışmalardan kaynaklandığını söyler. Ayrıca Freud bu gular. Vicdanın talepleri ile benin yetenekleri arasındaki kitabında komünistlerin çözüm olarak sunduğu özel gerilim suçluluk duygusu olarak algılanır. Freud’a göre mülkiyeti kaldırma girişimi için gençliğinde yoksulluk- ego bir yandan dış dünya ile ilişki kurarken, bir yandan çekmiş birisi olarak kendisinin de bu çabalara anlayış idin temsilcisi olarak, karşısına çıkacak süperegoyu da ve iyi niyetle baktığını söyler. Ancak bu girişim ile saldır gözetmek durumunda kalacaktır. - ganlığın ortadan kalkmayacağını, onun insan doğasının yok edilemez bir parçası olduğunu ve uygarlığın peşini Freud, ego üzerine idin nüfuz etme çabasına karşı, psi bırakmayacağını düşündüğünü ekler (Freud, 2014b, s. kanalizin egoyu güçlendirecek bir araç olduğunu söyler. 70).5.3 Freud’un Marksizm’e Dair Açıklamaları - 5. TARİH, TOPLUM VE GRUP PSİKOLOJİSİ ÜZERİNE ma Psikanalize Yeni Giriş Dersleri YAZILANLAR Freud’un kuramının son şeklini aktarmış olduğu çalış (1932) adıyla basılmış- 5.1 İlk Yasaklardan Laik Geleceğe kitabıdır. Kitabın son bölümü dünya görüşleri üzerine - ayrılmıştır. Bu bölümün sonu da Marksizm’le tartışma- ya ayrılmıştır. Freud, Marksizme dair bilgi yetersizliği- Freud psikanaliz kuramını geliştirmiş olduğu ilk yıllar- olduğunu ve bunun en çok pişmanlık duyduğu konu ol dan itibaren yaklaşımın toplumların tarihi ve bugününü duğunu söyleyerek giriş yapar. Marx’ın toplumun eko Totemanlamaya ve Tabu yönelik kullanılabileceğini söyler ve bunu bir nomik yapısının, insan yaşamının her alanını etkilediği- kaç çalışma ile gösterir. İlk çalışma 1912 yılında yazdığı- tezini alarak devam eder. Bu iddiayı bulanık bulur ve ’dur. Bu kitapta ilkel kabilelerde gözlenen- daha çok Marx’ın yetiştiği bulanık Hegelci felsefe eko- ensest korkusu ve tabu yasakları üzerine değerlendir lünün kalıntısı olarak görür. Toplumdaki sınıf yapısının meler yapılır. Ensest yasaklarının ilkel kabilelerde gün tarihin başlangıcından beri var olduğunu düşündüğü

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 191 - - nü söyler. Ayrımlar arasındaki çatışmaların sonucunu- şarıdaki nesneler ve benliği ile ilişki kurduğunu bu sa belirleyenler arasında yapısal saldırganlık gibi ruhsal- yede benliğini oluşturduğunu söyler. Bu süreçte libidi etkenler de olduğunu söyler. Freud’a göre insan davra nal enerjinin uğradığı dönüşümün şekline bağlı olarak- nışlarını belirleyen etmenler arasında psikolojik etmen kişilik örgütlenmemiz gelişir. Bu enerjiyi yüceltip uygun ler göz ardı edilemez. Bolşevizmi ve Sovyet iktidarını, kaynaklara aktararak toplumsal idealleri cinsel çıkarla koyduğu yasaklarla karşıtına benzemekle itham eder.- rımızın önüne koyabiliriz ya da gelişimdeki dinamiklere Marksizm’in kuşkuya açık yanılsamalar oluşturduğunu- bağlı olarak başka yollar ve nesnelere sapabiliriz. - düşünür. Bolşevizmin buna vereceği, başka türlü yapı lamayacağı cevabına karşı, getirecek bir önerisi olma Freud’un psikanalitik yöntemi uygulayarak anlama dığını ekler. Freud büyük ulusların kurtuluşun sadece- ya çalıştığı, gerek ilk çağlardaki gerekse günümüzdeki Hıristiyanlığa bağlılıkta yattığını söylediği bir dönemde- toplumsal yapılanmaya yönelik çıkarsamaları ne yazık Rusya’daki devrimin iyi bir gelecek mesajı gibi gözük ki yanlış ve yetersizdir. Modern antropolojik veriler tüğünü ancak nasıl sonuçlanacağına yönelik ipucu bu insanlaşma sürecinin doğayla ilişki içerisinde özellikle lamadığını söyler. Devrimi zamansız bulur, doğa güçleri- alet yapımı sonucu gerçekleştiğini, ilkel toplulukların üzerindeki kontrol artınca maddi yoksunluklara son bu şekilde meydana geldiğini söyler. Totemistik dönem verip bireyin kültürel beklentilerine cevap verilebilece öncesi yapıda Freud’un iddia ettiği gibi tek erkek liderin- ğini düşünür (Freud, 1998, s. 194). kadınları yönettiği sürüler değil, kadın erkek karışık bir yapılaşma mevcuttur. Klan tipi topluluk avcılıkla birlik SONUÇ te başlamış, grup içi rekabeti önlemek ve dayanışmayı arttırmak için ensest yasağı oluşmuştur. Bu dönemde- çocuklar tüm topluluğa ait olup, tek eşliliğe geçilmeden Freud’a göre psikanalitik kuram insanın narsisizmine,- önce de totemik dönemde cinsel ilişkiler özgürce yaşan megalomanisine yani dünya karşısındaki büyüklenmeci- mıştır (Engels, 1992, s. 57; Belek, 2015, s. 85). önemine vurulan tarihsel üçüncü darbedir. İlki Koper nik tarafından indirilmiştir ve dünyanın evrenin merke Freud’un toplumsal yapıyı anlamaya çalışırken eksik zi olmadığı gösterilmiştir. İkincisi ise Darwin’in insanın kalan, hatalı sonuçlar çıkarmasına yol açan kuramının- hayvandan geldiğini göstererek onun hayvansı doğasını- felsefi temelleri, Marksizm’e yönelik sağlıklı bir okuma- kanıtlaması ile indirilmiştir. Psikanaliz ise bilinçdışını yapmasına da engel olur. Freud’un felsefi dayanakla kanıtlayıp, insana kendi benliğinin bile efendisi olmadı rı bu tablonun oluşmasında tek etken olmayıp, döne- ğını göstererek benzer bir etki yapmıştır (Freud, 1994, min hâkim politik atmosferi de belirleyicidir. Freud’un s. 282). Marksizm’i iyi bilmediğini itiraf etmesi, ardından He - gelci bulduğunu söylemesi özgün bir(14) da durum Marksizm’de değildir. Freud temelinde dürtüler, bilinçdışı, çocukluğun cinsel Örneğin Alman sosyal-demokrat hareketinin kurucu yaşantısı ve bastırma dinamiklerinin bulunduğu bir zi- figürlerinden olan Eduard Bernstein - hinsel işleyiş modeli önermiştir (Freud, 2019, s. 350).- Hegelcilik görür (Bernstein, 2011, s. 49). Tam da bu Bu kuram sadece vaka gözlemleri üzerinden değil tıb düşüncenin siyasi egemenliğini 1918-1923 arası dö bın fizyolojik, biyolojik ve anatomik birikiminden hare nemde bulabiliriz. Bu dönemde Almanya’da devrimci ketle kurulmuştur (Parman, 2011, s. 16) bir durum yükselmiş olmasına rağmen Alman Sosyal Demokratları’nın tercihi tarihsel ilerlemeden değil Bu modelin hem kendisi hem de kavramları tartışılıp- “düzeni tesis etmek”ten yana olmuştur (Okuyan, 2019, geliştirilerek günümüze kadar gelmiştir. Freud’un zihin- s. 308). Almanya’nın en güçlü partisinin, yani Alman- işleyiş modeli psikiyatri pratiğinde psikoanalitik(11) psi Sosyal Demokrat Partisi’nin tam da o dönemde Ekim koterapiler(12) başlığı altında sürdürülmekteBenlik Kuramı veve uygulanlibidinal Devrimi’ne koyduğu mesafenin dönemin aydınlarını et maktadır. Ego kavramı üzerinden Hartmman ve Anna kilememesi yaşamın akışına aykırıdır. Freud da Alman Freud’un devam(13) ettirdiği Nesne İlişkileri coğrafyasının bir düşünürü, önemli bir figürü olarak bu- enerji,Kuramı bunun nesneler ve benliğe yatırımları üzerinden yelpazenin bir diğer tarafında yer alır: devrimi “erken” Melanie Klein tarafından geliştirilen bulduğunu farklı uğraklarda yineler. Hatta bu tür arayı , güncel uygulamalara verilebilecek örneklerdir. lar karmaşandan başka bir şey getirmeyecektir. - - Freud’un zihin kuramı insanın dürtüleri ile dünyaya Felsefi yaklaşımı, Feurbach’tan öğrendiği maddeci fel- 11geldiğini, Heinz Hermann bu dürtülerin (1894-1970), libidinal Ego psikolojisi enerjisi üzerine ile çalışmış insanın Viyanalı dı sefeden geliştiği söylense de (Roudinesco, 2014, s. 40) psikanalist. Freud, anlatımında bilinçdışının benlik tarafından algı 12 Freud’un en küçük çocuğu ablan Anna Freud (1895-1982), babasının lanma sürecini Kant’tan alıntıladığı bilinemezci öğelerle izinden giderek psikanalist olmuş ve ego psikolojisi ve çocuk psikolojisi açıklayacaktır. - alanlarında çalışmalar yapmıştır. 13 Melanie Klein (1882-1960), Freud’un kuramını eleştiren ve insanın ge- İd’e14 Eduard zamansızlık, Bernstein (1850-1932), Almanya SPD mitolojik anlatılara üyesi evrensellik, sosyal demokrat in lişiminde nesne ilişkilerinin önemine vurgu yapan ilk kadın psikanalist- politikacıdır. Reformizmin kurucusu kabul edilir. Dönemin sosyal de- lerdendir. mokrat politikalarına yön veren figürlerdendir.

192 san doğasına saldırganlık ve kötülük atfederek zaman zaman idealizm tuzağına düşse de zamanının tutkulu, aydınlanmacı bir bilim insanı portresini çizen Freud,- dünyanın çektiği acıları, kalabalıklara yapılacak yaygın psikanaliz sayesinde, dürtülere karşı güçlenecek benli ğimizle ancak sonlandırılabileceğini düşünecek kadar romantiktir de.

KAYNAKLAR Belek, İ. (2015). Dinin Toplumsal Kökenleri. İstanbul: Yazılama Yayınevi.

Bernstein, E. (2011). Sosyalizmin Ön Koşulları ve Sosyal Demokrasinin Görev- leri. (L. Bakaç, Çev.) İstanbul: Yazılama Yayınevi.

Engels, F. (1992). Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni. (K. Somer, Çev.) Ankara: Sol Yayınları, 10. basım.

Freud, S. (1994). Psikanalize Giriş Dersleri. (S. Budak, Çev.) Ankara: Öteki Yayınevi.

Freud, S. (1998). Ruhçözümlemesine Yeni Giriş Konferansları. (E. Kapkın, & A. Kapkın, Çev.) Payel Yayınevi: İstanbul.

Freud, S. (2001). Haz İlkesinin Ötesinde Ben ve İd. (A. Babaoğlu, Çev.) Metis: İstanbul.

Freud, S. (2013a). Histeri Üzerine Çalışmalar. (E. Kapkın, Çev.) İstanbul: Payel Yayınları, 2. basım.

Freud, S. (2013b). Metapsikoloji. (Ayşen ve Emre Kapkın, Çev.) İstanbul: Pa- yel Yayınları, 2. basım.

Freud, S. (2014a). Düşlerin Yorumu II. (E. Kapkın, Çev.) İstanbul: Payel Yayı- nevi, 5. basım.

Freud, S. (2014b). Uygarlığın Huzursuzluğu. (H. Barışcan, Çev.) İstanbul: Me- tis, 5. basım.

Freud, S. (2016). Totem ve Tabu. (K. Şipal, Çev.) İstanbul: Say Yayınları, 3. basım.

Freud, S. (2017a). Günlük Yaşamın Psikopatolojisi. (Ş. Yeğin, Çev.) İstanbul: Payel Yayınları, 4. basım.

Freud, S. (2017b). Kitle Psikolojisi Ve Ego Analizi. (E. Yıldırım, Çev.) İstanbul: Oda Yayınları.

Freud, S. (2019). Yaşamım ve Psikanaliz. (K. Şipal, Çev.) İstanbul: Say Yayın- ları, 13. basım.

Freud, S. (2020). Cinsellik Üzerine. (A. A. Öneş, Çev.) Ankara: Say Yayınları, 22. basım.

Kaplan&Sadock’s. (2007). Comprehensive Textbook of Psychıatry (8 b., Cilt 1). Ankara: Güneş Kitabevi.

Okuyan, K. (2019). Devrimin Gölgesinde: Berlin, Varşova, Ankara. İstanbul: Yazılama Yayınevi.

Parman, T. (2011). Psikanalitik Psikoterapiler. (A. Köşkdere, Edi.) Ankara: Tür- kiye Psikiyatri Derneği Yayınları.

Quinodoz, J.-M. (2016). Freud’u Okumak. (B. Kolbay, & Ö. Soysal, Çev.) Anka- ra: Bağlam Yayıncılık.

Roudinesco, E. (2014). Kendi Çağından Bizim Çağımıza Sigmund Freud. (N. Demiryontan, Çev.) İstanbul: Metis Yayınları.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 193 MAKALE

PSIKANALIZIN BİLİM SORUNU BİLİMSEL BIR PSİKOLOJİ PROJESİ’NDEN NÖROPSİKANALİZE

Tolga Binbay Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, İzmir. E-posta: [email protected]

ÖZET THE SCIENCE PROBLEM OF PSYCHOANALYSIS: FROM THE PROJECT FOR A SCIENTIFIC PSYCHOLOGY TO NEUROPSYCHOANALYSIS Sigmund Freud (1856-1939) tarafından geliştirilen ABSTRACT zihin kuramı tıbbınBilimsel (nörofizyolojinin) Bir Psikoloji Projesi içinden’nde zihin çıkmış ile - ama oraya neredeyse bir daha hiç uğramamıştır. Freud - 1895’te yazdığı ript,Freud’s The theory,Project althoughfor A Scientific emerged Psychology from neurophysio nörofizyoloji arasında köprüler kurmaya çalışmış ama- logy, never returned to its origins. In his 1895 manusc bu proje hep taslak olarak kalmıştır. Freud bu başlangıç , Freud tried- noktasına bir daha geri dönmemiştir. Ancak çeşitli yazı to build bridges between mind and neurophysiology, larında yaşadığı dönemin kısıtlılıklarına ve gelecekteki- but project always remained a draft. Freud never retur bir nörolojik bilim olarak zihin bilime işaret etmiştir. ned to this starting point. However, in his various later Öbür taraftan Freud zihin kuramında çeşitli geliştirme- writings, he pointed to the limitations of his period and- ler, incelemeler ve farklılıklar yaptıkça tıbbi bir bilim- the psychology of the future as a neurological science. olarak zihin bilimden uzaklaşmıştır ama aynı zaman On the other hand, as Freud made various improve da neredeyse tüm yazılarında “bilim” olmayı, bilimsel ments and differences in his theory of mind, his thought liği, “hipotezleri” ya da “psişik aygıtı, mekanizmaları”- was distanced from “science” as a medical science, but- darönemsemiştir. psikanalizin İşte “bilim bu iki olmamakla” nokta (Freud’un ve hatta yarım bir din, kalan bir at the same time he paid attention to being “science”, girişimi ve kuramındaki spekülatif yan) günümüze ka- and used words such as “hypotheses” or “psychic appa - ratus, mechanisms” in all his writings. These two points- “yalancı-bilim” olmakla suçlanmasına yol açmıştır. Psi (Freud’s incomplete initiative and speculative side in kanalizin tarihsel seyri de bu suçlamalara yeterli malze his theory) have led to the accusation of psychoanaly me sağlamıştır. Bu yazı, Freud’un zihin teorisinin (kendi- sis for being unscientific and even for being a religion, a iç gelişim dinamiklerini de göz önünde bulundurarak) pseudo-science. The historical course of psychoanalysis nöropsikiyatri tarihi boyunca bilimle olan ilişkisini in also provided sufficient material for these accusations.- celemeyi amaçlamaktadır. - This article aims to examine the relationship between Freud’s theory of mind and science throughout the his Yazı bu kapsamda üç bölümden oluşmaktadır. İlk bö- tory of neuropsychiatry. lümde Freud’un zihin işleyişine dair düşüncelerinin oluştuğu 19. yüzyıl tıbbı ve nörofizyolojisi ele alın- The article consists of three sections. The first section maktadır. Freud’un zihin işleyişine dair konumu, aynı reviews 19th century medicine and neurophysiology. dönemde yaşamış olan Alman, Fransız ve Rus bilimin- Freud’s theoretical position is compared to German, sanları, fizyologlarla karşılaştırılmaktadır. Bir yandan French and Russian physiologists who lived in the same da 19. yüzyıl biliminden Freud’un zihin kuramına dev period. The characteristics of 19th century science that- rolunan özelliklerin altı çizilmektedir. İkinci bölümde- influenced Freud’s theory of mind are underlined. In the ise nöropsikiyatride ortaya çıkan yenilikler Avrupa’da second section, the innovations emerging in neuropsy yükselen sınıf mücadeleleri ile birlikte ele alınmakta- chiatry are discussed with the rising class struggles in dır. Freud bu dönemde hem kuramında kimi yeniliklere Europe. In this period, Freud has made updates hand in gitmiş hem psikanalizin etkisi genişlemiş hem de psi hand with both the extending impact of psychoanalysis, kanalize yönelik “bilim değil ideoloji” olduğu yönünde and the evaluations that psychoanalysis is “science but değerlendirmeler artmıştır. Bu değerlendirmeler Karl- ideology”. These evaluations range from Karl Popper to- Popper’den Karl Jaspers’e ve Cristopher Caudwell’e Karl Jaspers and a major Marxist, Cristopher Caudwell.- kadar uzanmıştır. Üçüncü bölümde ise psikofarmako- In the third section, after the emergence of psychophar- lojinin ortaya çıkmasından sonra psikanalizin psikiyatri macology, the decreasing effect of psychoanalysis in ps içinde azalan etkisi tartışılmış ve 1995 sonrasında he- ychiatry was discussed and neuropsychoanalysis whi yecanla karşılanan nöropsikanalize değinilmiştir. Tüm ch was formed after 1995 was briefly mentioned. This bu süreç Freud’un zihin kuramının bilim olup olmama century-long process has been evaluated with a central Anahtarsına göre kelimeler:değerlendirilmiştir. Freud, psikanaliz, nöroloji, psikiyat- Keywords:emphasis on Freud, whether psychoanalysis, Freud’s theory neurology, of mind psychiatry, is science. ri, bilim, ideoloji, nöropsikanaliz science, ideology, neuropsychoanalysis.

194 ünümüz psikiyatri kliniklerini dolaşan birisi- boyunca devam eden serüveni boyunca da hiç eksik- Freud’un düşüncesinin çoktan geride kaldığını olmamış. Psikanaliz birçok farklı uğrakta, özellikle de düşünebilir. Kliniğin içinden çıkıp gelen psika- Marksizm’le birlikte en bayağısından en kuramsal ola nalitik teori, kliniğin içinde halen yaşayabilen- nına kadar farklı suçlamalara maruz kalmış. bazı terimlerine rağmen neredeyse “ölmüş” gibidir. Psi kanalitik klinik uygulamaları ve eğitimleri devam etti Freud’un ve Marx’ın bilimselliği, psikanalizin ya da- ren birkaç kurum ya da isim dışında Freud psikiyatride Marx’ın tarihsel materyalizminin bilim olup olmadığı dahi çoktan geride kalmış “tartışmalı” bir isim gibidir. bir yandan “kabak tadı” vermiş bir tartışmadır ve teori Hele nöroloji, nörofizyoloji ya da sinirbilim bölümleri ler eskise bile bu tartışmalar ve bu tartışmaların içinde- için ise Freud ancak cümle arasında, o da belki ve ancak söylenenler bir türlü eskimemektedir. Öte yandan hem- özel bir ilgi durumunda anılacak bir isimdir. O kadar. Marksizm hem de Freud’un teorisi günümüz uç burju - va bilimi içinde artık çoktan geride kalmış olması ge Bu tablo psikoloji eğitiminde de karşımıza çıkar. Lisans reken 19. yüzyıl musallatları olarak da görülmektedir. eğitiminde Freud, psikoloji dünyasının diğer isimlerin Bu bakış bir yanıyla da haklıdır: gelecek Freud ve Marx Gden sadece bir tanesidir ya da özel bir akademik ilgi aşılmadan (kısmen ya da tamamen) gelmeyecek. Hem varsa ancak o zaman gündeme gelir. Klinik psikoloji bilimsel olarak hem de toplumsal olarak. yüksek lisans ya da doktora programlarında da ancak - özel bir ilgi ve eğilim ile yer bulabilir. Bu makale, Freud düşüncesinin bilim, özellikle de 19. - yüzyıldan günümüze uzanan nöropsikiyatri bilimi için Öte yandan özellikle sosyal bilimlere bakılacak olursa deki yerini tartışmayı ve anlamayı amaçlamaktadır. Freud düşüncesinin halen canlı olduğu, psikanaliz üze rine dergiler çıkarıldığı, enstitüler kurulduğu ve kitap 19. YÜZYIL BILIMI OLARAK PSIKANALIZ üstüne kitap yayınlandığı görülebilir. Sosyal bilimler- - için Freud ve düşüncesi bir türlü “ölmeyen” hatta tam tersine giderek ağırlığını, derinliğini, diriliğini hissetti Sigmund Freud günümüzdeki anlamında ne psikiyat- ren bir sistem gibidir. Sosyal bilimlerdeki Freud klinik ristti ne de nörolog. Öncelikle tıp doktoruydu ve sonra- bilimlere, tam da içinden çıkıp geldiği yere göre oldukça da sinir sistemi anatomisine merak salmış bir araştır- canlıdır, yaşamaya, gelişmeye devam etmektedir. - macı. Ama zaman içinde önce nöroloji uzmanına, son ra da bir psikiyatriste dönüştü. Tabii ki orada kalma Gerçi klinik bilimler içinde Freud teorisini sadece geç yarak. 19. yüzyıl tıbbı içinde de bir uzmanlaşma vardı mişte kalmış bir yaklaşım olarak görmek haksızlık olur. ama günümüzle kıyaslanamayacak ölçüdeydi. Örneğin- Her şeye rağmen yine de Freud’un 19. yüzyıl sonu ve Freud’un “histeri” için altı aylığına yanına gittiği Fransız 20. yüzyıl başı psikiyatrisinden günümüze kalan nadir- hekim Jean Martin Charcot (1825-1893) hem nörolog- isimlerden bir tanesi, hatta günümüze en çok kalan isim dur hem de patoloji uzmanıdır. Bu nedenle hem “psişik” olduğu da söylenmelidir. O dönemdeki bazı psikiyatrist- durumlarla ilgili çok önemli bir isimdir hem de günü lerin adı halen anılmaya devam etse de teorilerinden- müzde bile halen kendi adıyla anılan bir ayak eklemi geriye neredeyse hiçbir iz kalmamıştır. Freud’un düşün dağılmasının. - celeri ise hem doğrudan hem de dolaylı olarak psikiyat- - ri ve özellikle klinik psikoloji içinde yaşamaya devam Freud tıp eğitimini bitirdiğinde, yani 1880’de bir klinis ediyor. Hepsi bir yana mesleki pratiğini ve araştırma yen ve anatomisthisteri olan Freud temel olarak deneysel his larını Freud’un zihin kuramına ve pratiğine vakfetmiş- tolojive afazi çalışmaları yapmaktadır. Sonraki 10 yıl içinde ise- önemli sayıda psikiyatrist, klinik psikolog ve kurum da- önce özellikle (ani bayılma, kriz, taşkınlık halleri) bulunuyor. Ayrıca son 30 yıl içinde sinirbilimlerde orta- (konuşma bozukluğu) çalışan bir nöroloğa son ya çıkan yeni araştırma teknikleriyle (örn. beyin görün ra da özgün bir zihin kuramı geliştiren bir psikiyatriste tüleme) psikanalizin temel hipotezlerini sınayan, araştı dönüşecektir (Bogousslavsky, 2011). - ran ara bilim formları da ortaya çıktı. Hatta 2000 yılında- - Nobel fizyoloji ödülünü alan psikiyatrist Eric Kandel Farklı biyografi yazarlarının vurguladığına göre fakülte- bir dönem ısrarla Freud’un zihin kavramlarının sinir yi bitirdiği dönemde (ve hatta öğrenciyken) Freud “bi bilimin yeni araçları ile düşünülmesini, araştırılmasını- limsel, mesleki bir buluş ve ün” peşindedir (Roudines öneriyordu (Kandel, 1998; Kandel, 1999). Ama yine de co, 2016; Philips, 2016). Bu ifadeyi belki de “belirli bir Freud’un zihin işleyişine dair geliştirdiği yaklaşımın ge- alanda derinleşmeyi hedefleyen” meraklı ve tutkulu bir- nel anlamda nöropsikiyatrinin dışında kaldığı ve daha genç doktor olarak görmek daha uygun olacaktır. Yine çok bir düşünme ve analiz etme sistematiği olarak sos de Freud’un bilimle olan ilişkisini anlamak için 19. yüz yal bilimlerde ilgi gördüğü söylenebilir. yıl bilimine ve nörofizyolojisine biraz yakından bakmak gerekiyor. Freud’un zihin işleyişine getirdiği yaklaşım daha ilk melankoli, mani, delilik - günlerinden itibaren bilimdışı olmakla, şarlatanlıkla 19. yüzyıl başından itibaren akıl hastalıkları (dönemin ve Yahudi işi bir uydurma olmakla da itham edilmiş. Bu adı ile anarsak ) ile beyin ara tür değerlendirmeler, psikanalizin yüzyılı aşkın süre sında doğrudan bir ilişki kurulmaya başlar (Messias,

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 195 - 2014). Zihin uygulamaları anlamına gelen “psikiyatri”- den çıkmalarına rağmen Kraepelin ve Freud psikiyatri kelimesi ilk olarak bir Alman hekim olan Johann Chris içinde bambaşka yönlere giderler: Krapelin biyolojik tian Reil (1759-1813) tarafından kullanılır. Yüzyıl bo psikiyatrinin tarihteki ilk dönemini temsil eder Freud yunca psikiyatri Fransa ve Almanya ekseninde sürekli ise nöroanatomide aradığını bulamayacağını anlar ve gelişim gösterecektir. Bu yeni zihin biliminin bir tarafı- zihin teorisini söylemsel bir düzlemde kurmaya başlar bilinemezciliğe, büyüye, ruh çıkarmaya dayalı kalacak- (Messias, 2014). - ama bir tarafı da tıbbın içinde bir uzmanlık olarak şe killenecektir. Zihin, ruh, akıl gibi kavramlar yavaş ya Psikanalitik teori, Freud’un yaşamı boyunca deyim ye- vaş maddi bir temele doğru yerleşmeye bu dönemde- rindeyse ortaya çıkarılmaya, derinleştirilmeye ve bazı- başlayacaktır (Binbay, 2006). NörolojiAlzheimer ise özellikle Hastalığı, 19. yönleriyle de terkedilmeye devam eder. Freud’un dü- yüzyılPick Hastalığı, ikinci yarısından Beiswenger itibaren hastalığı, en önemliWernicke gelişim hastalığı dö şüncesi 1890’larda yola çıkmış, özü itibariyle aynı kal nemlerinden birisini yaşayacaktır: mış ama bir yandan da çeşitli yenilikler, gelgitler, vazge çişler ve keşifler yaşamıştır. Bu nedenle bu özgün zihin gibi beyin dokusunu ve damar sistemini ilgilendiren kuramı hem 19. yüzyıl biliminin (bir yandan fizyoloji, hastalıklar isimlendirilme biçimlerinden de anlaşılacağı anatomi, nöroloji, psikiyatri bir yandan da spiritüalizm)- gibi giderek bu dönemde netleşecek ve tanımlanacaktır bir parçası hem de oradan bir kopuş olarak görülebilir (Bogousslavsky, 2011).Fizyolojik Benzer Psikolojinin biçimde psikoloji [Zihin Bilimin] de bir (Roudinesco, 2016). Psikanalize dair sorunların bir kıs Esasları“bilim” olarak ortaya çıkacaktır. 1874’te Alman fizyolog mı da buradan çıkmaktadır: Kimi yazarlar sürekliliğe Wilhelm Wundt “ vurgu yapıp psikanalizin de bir “bilim olduğunu” hem ” isimli kitabını yayımlar. Bu tarih psikolojinin- de günümüz nöropsikiyatrisine bile ışık tutan bir bilim- de ortaya çıkış tarihi olarak kabul edilir. Wundt, Leipzig olduğunu savunurken bir başka kesim ise kopuşa vurgu- Üniversitesi’nde 1879’da dünyanın ilk “psikoloji labora yapmaktadır ve kopuşu “psikanaliz devrimi” ile “psika tuvarını” açar ve bu laboratuvar insan duygu, düşünce naliz şarlatanlığı” arasında geniş bir dağılım içinde de ve davranışları ile fizyoloji arasındaki ilişkiyi araştırır ğerlendirmektedir. (Binbay, 2019). Açıkçası Freud’un zihin kuramının, yani psikanalizin- içerdiği süreklilik ve ortaya çıkardığı kopuş 19. yüzyıl sonu tıbbı ve nöropsikiyatrisi anlaşılmadan eksik ka- lacak ve abartılara, çekiştirmelere açık olacaktır. Ve Freud’un 20’li yaşlarının ortasında (yani 1880 gibi) be lirginleşen parlak, sabırlı, inatçı, tutkulu ve özgün bir tıp araştırmacısı kimliğinden yavaş yavaş yeni bir “bilim/ düşünme alanı” kurucusuna dönüşümünü anlamak da mümkün olmayacaktır.

FREUD VE 19. YÜZYIL TIBBI

- 19. yüzyıl sonu Prusya-Avusturya sınıf mücadelelerine- ve düşüncelerine burada yer vermek gerekli ama müm kün değil. Öte yandan 1870 ile 1910 arasının sınıf mü- cadeleleri ve toplumsal yaşantı açısından hem fırtınalı- Görsel 1. Alman fizyolog Wilhelm Wundt, Leipzig Üniversitesi’nde 1879’da hem de “tatlı” bir dönem olduğu söylenebilir (Roudi dünyanın ilk “psikoloji laboratuvarını” açar ve bu laboratuvar insan duygu, nesco, 2016). İçinden geçilen değişim daha büyük de düşünce ve davranışları ile fizyoloji arasındaki ilişkiyi araştırır. ğişimlerin ve emperyalist acımasızlığın öngünleridir. Ve Freud, tüm bu tarihsel arka planın içinde, 1873’te,- Viyana Üniversitesi’ne girer. Aldığı eğitim o dönemin 19. yüzyıl sonunda Fransa ve Almanya’nın psikiyatri yetkin bir akademik bilim eğitimidir: anatomi, biyolo- ve nöroloji için oynadıkları belirleyici rol önemlidir:- ji, zooloji, fizyoloji ve tıp. Freud’un felsefi arka planında Fransa klinik pratiği genişletmiş, Almanya ise nozoloji Feurbach’ın materyalist felsefesi ve Darwin’in mater ve psikiyatri tanılarını. Yüzyıl, Fransa’da Philippe Pi- yalist biyolojisi vardır. Üniversitede ise dönemin özgün nel’in (1745-1826) o dönemRüyaların için köklü Çözümlenmesi bir değişiklik’ni, isimlerinden ders almaktadır: örneğin fizyolog Ernst olan “akıl hastaneleri” uygulamasıylaPsikopatoloji başlamış ve Prus Wilhelm von Brücke (1819-1892) ve anatomist Carl ya coğrafyasında Freud’un Claus (1835-1899) (Roudinesco, 2016). - Emil Kraepelin’in (1856-1926) ise kitabını yayınlaması ile sona ermiştir (Messias 2014). Bir yüzyıl- Freud üniversitede önce Claus’un deniz biyolojisi ça içinde bilimin birçok alanında olduğu gibi nörolojide,- lışmalarına katılır, daha sonra da Brücke’nin fizyoloji psikiyatride ve nöropatolojide oldukça önemli yol alın çalışmalarının ve derslerinin etkisiyle nöroanatomiye mıştır. Ama örneğin ikisi de Alman coğrafyasının için bağlanır. 1882’ye gelindiğinde genç bir araştırmacı ve

196 hekim olarak sinir sistemi üzerine beş yayın yapmıştır anlayışından oldukça farklıdır (Roudinesco, 2016). - bile (Freud Museum, 2010a). - Charcot’a göre bazı durumlar (nevrozlar, histeri) be yinde belirli bir lezyona, bölgeye, dokuya indirgeneme mektedir. Bu anlayış Freud’un dikkatinin sinir sistemi işleyişinden sinir sistemi işleyişine indirgenemeyen durumlara kaymasına neden olur (Freud Museum,- 2010c). Ama Paris dönüşü yani 1886-1896 arasında Freud, Viyana’da, kendi muayenehanesinde bir “nöro log” daha doğrusu “nöropsikiyatrist” olarak çalışacaktır.- Bu dönemde örneğin çocuklarda serebral palsi üzerine- çok önemli bir uzman haline gelir. Bu uzun 10 yıl boyun ca geniş bir deneyim kazanır. Bir yandan da hem aka demi ile hem de Viyana’nın düşünce hayatı ile iç içedir- (Roudinesco, 2016). Ünü giderek artan iyi bir hekimdir- ve her halükarda zeki, parlak ve analitik, yani çözümle- yicidir. Düşünceleri yavaş yavaş, özgün bir zihin teori sine doğru gelişmektedir. Ama orada tıp ve fizyoloji ka dar, hatta onlardan daha çok antik Yunan tragedyaları, Darwin ve çok-parçalı bir felsefe vardır.

Freud, bir yandan tıbbın içindedir ama muhtemelen orada aradığını da bulamamaktadır: örneğin Viyana Üniversitesi profesörlerinin, örneğin bir anatomist- Görsel 2. Freud’un Petromyzon Planerei omurga sinir hücreleri ve uzan- ve psikiyatrist olan Theodor Meynert’in (1833-1892) tılarının çizimi (1882, kaynak: Freud Museum, Londra). - yolundan gitmez. Meynert gibi “psikiyatrist” diyebile ceğimiz birçok hekim akıl hastalıklarının ya da zihin - sel sorunların altında yatan bir beyin bölgesi, lezyonu Öte yandan 19. yüzyıl tıp eğitimi temel olarak fizyoloji- olduğunu düşünmekte ve aramaktadır. Hatta örneğin demektir. Bu fizyolojinin içinde organ patolojileri, ana hastaların kafatasının da bu lezyona göre değişiklikler- tomik-klinik bir hastalık yaklaşımı kadar “geçmişin tıb geçirdiği düşünülmektedir (frenoloji) (Binbay, 2006). bını” silip atan, evrimi, biyolojiyi de arkasına alan yeni- Zaten 19. yüzyıl sonunda akıl hastalıklarında en önem ve özgüveni yüksek bir yaklaşım vardır. Bu fizyoloji, bir li sorunlardan birisi “organik olan ve fonksiyonel olan” yandan somut beyin lezyonları üzerinden nörolojiyi ku durumları ayırt etmek ve “bozuklukları” tanımlamaktır rarken bir yandan da psikolojiyi spekülatif bir temelden (Kendler, 2019). fizyolojik bir temele yerleştirmeyi de amaçlamaktadır. Fizyolojinin bakış açısında göre zihne ilişkin sorunlar- Almanya kültürü etkisi altında özellikle tanımlama- bilinç fenomenini fizyolojinin ve dolayısıyla da deneysel önemli bir psikiyatri görevi olarak öne çıkar. Hastalar- bilimin alanına sokmaya elverişli tekçi (dualist olma- büyük hastanelerde tutulmaktadır ve hasta ile ileti yan) bir yaklaşımla çözülebilirdi (Roudinescu, 2016). şim kurmak genellikle anlamsız, yararsız olarak gö Yani tüm zihinsel işlevlerin beyinde bir karşılığı olma rülmektedir. Hastaların hipnoz, konuşma, telkin gibi lıydı ve bulunmalıydı. - yöntemlerle iyileşebileceğini öne sürmek bir anlamda - şarlatanlıktır. Freud’un 1890’lar boyunca belirginleşen- Freud 1882 gibi Viyana’da “tıpta uzmanlık eğitimi” di “konuşma tedavisi” örneğin Meynert tarafından hiç hoş yebileceğimizmedulla eğitimine oblanga başlar. Bir yandan farklı tıp dal- karşılanmayacaktır (Roudinesco, 2016). Freud ise sürç- larında eğitim alır ama temel ilgi alanı sinir sistemidir.- melerde, bayılmalarda, tutulmalarda ve rüyalarda zihin 1884’te tanın mikroskopta daha iyi in- işleyişine dair temel bazı özellikler saptamaya ve bun celenmesini sağlayan oldukça özgün bir boyama yönte ları kuramsallaştırmaya başlayacaktır. Ve 10 yıl, meslek mi geliştirir. Ayrıca hastanın nörolojik semptomları üze- hayatında hem uzun hem de kısapsike bir süredir. - rinden beyinde kanamanın ya da lezyonunprivatdozent tam olarak nerede olduğunu söyleyebilir hale gelir. 1885’te nöro Bu süre içerisinde Freud zihin ( ) işleyişinin peşin patolojide bir tür öğretim görevlisi ( ) olur dedir ve zihnin yeni bir “bilimsel” anlayışını geliştirmek- (Freud Museum, 2010b). Ve aynı yılın Haziran ayında, üzeredir. Yola çıktığında ve hatta tüm çalışma yaşamı Paris’te, ünlü nörolog Jean-Martin Charcot’un yanında boyunca da temel belirleyen bu olur. Ama 1923’ten baş beyin anatomisi üzerine çalışmalar yapmak üzere bir- layarak da spekülatif düşünce, yani “bilim” ile bağı daha burs kazanır. Bu burs Freud’u yarı materyalist ama bir- gevşek olan bir düşünme biçimi Freud’un yaklaşımında- yandan yarı spekülatif bir zihin kavrayışına doğru götü ağırlık kazanacaktır (Roudinesco, 2016). Ancak yine de- recektir. Götürecektir çünkü Charcot’un akıl hastalıkla 1890’lar dünyasında “bilimsel” olmanın önemli ve pres rına yaklaşımı Viyana Üniversitesi’nin beyin-fonksiyon tijli olduğunu, bilimin ise sadece deneysel, somut, gös

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 197 - - terilebilir olanı içermediğini, tartışmaya oldukça açık, nin nöronal koordinatlarının “bulunmasının” mümkün hatta günümüzde artık çoktan “zırva” olarak değerlen olmadığını, psikanalizin nöro-anatomik bir karşılığı bu dirilen ve tarihin çöplüğüne boşaltılmış düşünceleri lunmadığını düşündüğünü belirtecektir (Freud, 1915; içerdiğini de hatırlamak gerekiyor (Binbay, 2019). Northoff, 2012). - Öte yandan Freud yola “materyalist bir zihin kuramı Freud’un nöropsikiyatri diyebileceğimiz ama tıp bilimi ortaya çıkarmak” gibi bir hedefle çıkmaz ama bir “zi içinde orasıyla sınırlı kalmayan, anatomiden fizyolojiye- hin kuramı” ortaya çıkarken bu kuram “materyalist” bir- de uzanan alandaki yerini bir de aynı dönemde diğer arka plana yaslanır. Bu materyalizm Charles Darwin’in- önemli isimlerin geçtikleri bilimsel yollarla karşılaştıra keşiflerinin ve Ludwig Feuerbach’ın düşüncelerinin et rak anlayabiliriz. Karşılaştırılabilecek kişilerin başında- kisinde gelişmiş ampirik bir materyalizmdir (Roudines Rus hekim ve fizyolog Ivan Pavlov gelir (Kandel, 1999). co, 2016). Tüm bu “materyalist” ya da “bilimsel” arka Pavlov, Freud ile aynı dönemde yaşar: 1849 doğumlu plana ve ısrara karşın Freud düşüncesi bir yandan da- dur ve 1936’da vefat eder. Hemen hemen aynı dönemde spekülatif, belirsiz bir yön içerir. Bilim ve spekülasyon, tıp fakültesini bitirirler ve hemen hemen aynı dönemde ampirik materyalizm ve idealist felsefe bir aradadır. Ki sinir sistemi fizyolojisi üzerine çalışmaya başlarlar. Ama misi Freud’a bakarken materyalist arka planı görürken- Pavlov refleksler, sindirim sistemi üzerinden merkezi kimisi de sadece bu spekülatif yanı görmektedir. Bu ikili sinir sisteminin işleyişine gider. Koşullu ve koşulsuz- hâl, I. Dünya Savaşı sonrasına kadar hem şarlatan, Yahu refleks ile fizyolojiden insan zihninin işleyişinin maddi di safsatası olarak görülmesine hem de etrafına genç ve- zeminlerine iner (Kandel, 1999). Düşünce ve araştır- meraklı tilmizler toplamasına ve psikiyatri dünyasının malarında “belirsiz, spekülatif olana” yer yoktur. Pavlov kalanda ötesine “Bilimsel taşan Bir bir Psikoloji yer edinmesini Projesi sağlayacaktırEntwurf einer (Rou Psy- 1904’te Nobel fizyoloji/tıp ödülünü alır ve Ekim Dev chologiedinesco, 2016). Bu anlamda 1895’te “müsvedde” olarak rimi sonrasında da Sovyetler Birliği’nde çalışmalarını ” ( - sürdürür. - ) Freud için bir başlangıç noktası değil daha çok artık geride bıraktığıdır. Freud “bilimsel” olmaya çalı Freud ile hemen hemen aynı dönemde yaşayan bir di şırken “el mecbur” bilimsel de olmayan, henüz bilimin ğer hekim ise İspanyol nöropatolog Santiago Ramón y- düşünce sistematiğine çevrilemeyen bir alana, insan Cajal (1852-1934). 1890’lardan itibaren çalışmalarını- düşünce, duygu ve davranışlarının karmaşık dünyasına siniri sistemi üzerine yoğunlaştıran Cajal, sinir hücrele- açılmaktadır (Philips, 2016). rinin çok ayrıntılı mikroskopik incelemesini sağlar. Bey nin farklı bölgelerindeki hücrelerin çıkıntılarını (dent ritler), uzanımlarını (aksonlar) ortaya çıkarır, hücreleri- birbirinden ayırır ve nöronal ağın bir aradaki işleyişine- dair çeşitli deneyler yapar. Bu keşif ve deneyler nöro fizyolojide önemli bir değişim anlamına gelir: sinir hüc- relerinin birbirinden ayrı ve bir ağ biçiminde işlediğine- dair, günümüzde de geçerli olan nöron teorisi ortaya çı kar (Aykan ve Nalçacı, 2017). Cajal bu araştırmaları ne deniyle İtalyan biyolog Camillo Golgi’yle (1843-1926) birlikte 1906’da fizyoloji/tıp ödülünü alır. -

Belki de diyebiliriz ki Pavlov, Cajal gibi isimler tıp eğiti mi ile başlayarak 20. yüzyılın yeni tıbbına, sinirbilimine- yürümüştür; Freud ise tıptan başlayarak 20. yüzyılın yeni tıbbından, sinirbilimden apayrı bir yöne yürümüş Görsel 3. Yayınlanmamış bir taslak olarak kalan Bilimsel Bir Psikoloji Pro- jesi’nden bir sinir devresini gösteren sayfa (1895, kaynak: Freud Museum, tür: gözlenebilen ama klasik deneyin kalıbına uymayan, Londra). bilmeye çalışan ama bilimin kalıplarına uymayan.

20. YÜZYIL BILIMI OLARAK PSIKANALIZ belki de tam da bu nedenle Bilimsel Bir Psikoloji Projesi - Freud çağının genel kabulBu projenin gören bilimindemuradı, bizleri ısrar tameder an ve- lamıyla bir doğa bilimi olan bir psikoloji ile donatmaktır; Freud 1939’da Londra’da yaşama veda eder. 83 yaşın amacışu satırlarla zihinsel başlar: süreçlerin “ belirlenebilir maddi parçacık- dadır ve Nazizm’in yayılması nedeniyle sadece bir yıl ların niceliksel olarak belirlenmiş durumları olduğunu önce Viyana’dan ayrılmak zorunda kalmıştır. 1920’ler göstermektir. ve 30’lar boyunca hem toplumsal yaşamdaki hem de- - kendi bireysel ve ailevi yaşamındaki çeşitli sıkıntılarla ” (Freud, 1895) Taslak bu nedenle daha uğraşarak geçmiştir. Kızını kaybetmiş, bu kayıpta ken sonra yayıncıları tarafından “bilimsel” bir arayış ola- disini de suçlamış ve aynı dönemde çenesinde ölümüne- rak tarif edilir. Freud ise hem buraya geri dönmeyecek dek çekeceği bir tümör belirmiştir. Önceki onyıllarda hem de yaklaşık 20 yıl sonra kendi dönemi içinde zih etrafına toplanan genç tilmizlerin önemli bir kısmı da

198 metapsiko- loji ğılmış ve hatta Freud ile çatışmalı hale gelmişlerdir. Öte 1940). 1920’lerden itibaren, daha doğrusu - yandan zihin işleyişine dair ortaya çıkardığı düşünce ve adını verdiği çalışmalarından itibaren artık kendi- uygulamalar özellikle Batı dünyasında giderek daha çok düşüncesi ve izleğinde, ama “kendi biliminde” ilerle yer bulmaya başlamıştır (Roudinesco, 2016). mektedir. Tam da bu dönemde Avrupa’da şiddeti gide - rek artan sınıf mücadeleleri kısa bir süre sonra açık ve Psikiyatri pratiği üzerinde I. Dünya Savaşı’nın ise çok- net bir çatışmaya dönüşecektir. Bu çatışma toplumları önemli bir etkisi olur: Avrupa’da binlerce, hatta yüz bin- da bilimi de dönüştürecektir. - lerce kişi savaşın zihinsel etkileri ile baş etmeye çalış maktadır. Freud’un önerdikleri tam da bu ihtiyacın için Avrupa’daki dönüşümün ilk ayağı olarak farklı ülkeler- de daha geniş kesimler için “kullanışlı” hale gelir. Bir tek deki işçi sınıfı, sermaye sınıflarının düşünsel egemenliği kullanışlı hale gelmekle kalmaz Freud’un zihin teorisi, altında hızlıca gericileşir: faşist ve ırkçı düşünceler siya özellikle “nevrozlar” adı verilen sorunlar için bütüncül setten gündelik yaşamın içine doğru yerleşir. Psikiyatri- ve kapsamlıUluslararası bir açıklayıcılık Psikanaliz anlamına Birliği gelir. Psikanaliz- pratiği içinde örneğin ırk ıslahı gibi öjenik uygulamalar ve psikanalitik uygulamalar yaygınlık kazanır. Hatta- ya da lobotomi gibi cerrahi uygulamalar yer almaya baş 1918’de tarafından Bu lar (Faria, 2013). Sınıf mücadelelerinde sermaye sınıfının dapeşte’de düzenlenen yıllık toplantıda “halk için psi şiddete başvuracağının, şiddetin dozunu arttıracağının koterapi” uygulamasını coşkuyla tartışmaya açan bizzat bambaşka bir alanda habercisi gibidir bu uygulamalar.- Freud’un kendisidir (Roudinesco, 2016). - - Bu koşullarda psikanaliz insanı ve davranışlarını an Bilime gelirsek; savaş genel olarak “bilim” ve “bilimsel lamaya kapı araladığı için daha geniş bir kesimin dik- lik” tartışmalarına bir ket vurur. Artık “teori, düşünce, katini çekmeye başlar (Roudinesco, 2016). Nöroloji ve ifade” 1890’lardaki gibi “bilimsel” olmak, bu koşulu- nörolojik bilimler olarak adlandırılabilecek olan davra “gözetmek” zorunda değildir. Toplumsal ve düşünsel nış bilimleri için Freud ve zihin teorisi çoktan gündem- yaşamda daha sıkışık, herkesin bir başka tarafa savrul dışı haline gelirken psikiyatri klinikUluslararası pratiğinin Psikana içinde- duğu bir döneme geçilmiştir. Freud bu koşullarda kendi psikanalizinliz Birliği yeri özellikle de İngiliz ve Amerikan klinik düşünce sistematiği içinde yeni bulgulara ulaşır. İnsan lerinde gittikçe genişler. Freud ve - zihnine dair temel görüşlerini korumakla birlikte kendi- bu süreci, yani psikanalizin merkezinin Alman kuramını fizyolojiye ve hatta biyolojiye bağlayabilecek coğrafyasından İngiltere’ye ve ötesine doğru hareket et- dürtüler, kaygı (angst), bellek gibi daha tıbbi bir ko- mesini hem onaylar hem de bir anlamda bu değişikliğe numdan farklı bir konuma geçer: Yapısal model (Freud,- mecbur kalır (Roudinesco, 2016). Böylece Freud düşün 1920). Zihin işleyişine dair yeni ve ilk yola çıkış döne cesinin Freud-sonrası dönemi esas olarak ortaya çıktığı- minden kısmen farklı bir yaklaşımı haber veren bu de coğrafyada değil İngiltere ve ABD’de başlar. Özellikle II. ğişim daha sonrasında psikanaliz içinde de birbirinden- Dünya Savaşı sonrası dönemde psikanaliz Almanca ko- farklı (ve hatta Anna Freud- Melanie Klein örneğinde nuşulan coğrafyada parlaklığını kaybederken İngilizce görülebileceği gibi “düşman”) akımların ortaya çıkma konuşulan dünyada giderek egemen klinik anlayış ha sına neden olacaktır (Roudinesco, 2016; Tura, 2001). - lineDSM de I gelecektir– Daignostic (Roudinesco, and Statistical 2016). Manual Öyle ki 1952’de- yayınlanan ilk psikiyatrik tanımlama sistemi (sistemi Freud bir taraftan bilimsel kökenleri daha belirsiz söy- ( ) temel ola lemsel bir düzleme yönelmektedir ama bir yandan da- rak Freud düşüncesi üzerinde şekillenecektir (Kotan,- klinik ve felsefi arayış olarak psikanalizin bilimsel ol 2018). Tüm bunlar Freud’un doğrudan vasiyeti değildir- duğunu vurgulamayaUluslararası devam Psikanaliz eder. Birliği Bir yandan da psi- ama bir yandan da mirasıdır: Her bütüncül teorinin ba kanalizin sadece bir tıp pratiği olmasına karşı çıkar; şına gelen psikanalizin de başına gelir; psikanaliz bir ta 1930’larda tıp eğitimi al raftan yaygınlaşır ve gelişir ama bir yandan da bollaşır, mamış kişilerin analist olmasına izin vermezken Freud- tavsar ve yayıldığı kabın şeklini almaya başlar. tam tersini savunur (Roudinesco, 2016). Psikanaliz Freud için bir düşünme yöntemi olduğu kadar “bilim PSIKANALIZIN BILIMSELLIĞI SORGULANIRKEN sel” bir inceleme ve araştırma yöntemi/ortamıdır. Ve Psikanalizinbilimselliği herkese Ana Hatları’ açıktır. Bu görüşünü yaşamının son günlerine kadar savunur ve hatta son yazısı/kitabı olan- Fransız Marksist kuramcı Louis Althusser, Freud’un nın (Abriß der Psychoanalyse) temel olarak zihin işleyişine dair oluşturduğu ama bir birçok farklı yerinde yeniden ve yeniden bilim ve bilim zihin teorisi olmanın ötesine, topluma, tarihe de uzanan- sellik vurgusu yer alır (Freud, 1940). - teorisinin Batı aklı tarafından dirençle karşılanmasını, anlaşılmamasını ve Freud’un keşfinin, icadının nere- Öte yandan Freud, hiçbir zaman dört başı mamur bi deyse hurafe ilan edilmesini kuramsal yalnızlığına ve- çimde zihin işleyiş modellerini, mekanizmalarını tarif- köksüzlüğüne bağlar. Batı aklı için Freud, Marx gibi is- etmez, zaten belki de bu kadar karmaşık bir süreç için,- tenmeyen, “gayri meşru bir çocuk” olarak görülür (Alt yani zihin için bir fizik ya da kimya yasası da beklene husser 1964). Ama Althusser’inFreud derdi ve Fransız Lacan” komümaka- mez. Ama Freud bir yandan sürekli “psişik aygıt” üze nistleri, solu içinde Freud’a bir iade-i itibar sağlamaktır. rine tartışır, “mekanizmaları” ortaya çıkarır (Freud, Çünkü 1964’te Althusser’in “

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 199 La Nouvelle Critique

lesinin yayınlandığı dergisinde, sa Marksizmi başka düşüncelerle birlikte bilim-dışı ilan- Fransız Komünist Partisi’ne yarı-bağlı bu dergide 1949 eder. O dönemde, özellikle genç Sovyetler Birliği iktidarı- yılında yayınlanan bir başka yazı psikanalizi “gerici bir ve Komünist Partisi kendilerini sol siyaset içindeki dü ideoloji” olmakla itham etmiştir (Matheron, 2008). Bu zeniçi diğer odaklardan ayırmak için bilimsel sosyaliz itham, yani Freud’un düşüncelerinin (ve artık Freud’un mi vurgulamaktadır. Popper bu ayrıma saldırır ve bu düşüncelerinden çok daha geniş ve heterojen bir alanı nedenle özellikle karşı-devrimci düşünce dünyasında kaplayan psikanalizin) “gerici bir ideoloji” olduğuna ya- Marksizm’in bilim olmadığına dair sağladığı düşünce da “bilim-dışı” olduğuna dair yargı yeni değildir ama sistematiği coşkuyla karşılanır (Kabakçı, 2019). bir yandan da yaygınlık kazanmaktadır. Freud ve teo- - risi İngilizce konuşulan dünyada yaygınlık kazanırken Farklı kesimlerde çok ses getiren tartışmasının alanı tarihten topluma, antropolojiden tıbba uzanan kollarıy içinde Marksizm gibi psikanalitik teori de yer alır. Pop- la aynı zamanda ideolojik bir araca da dönüşmektedir. per bilimsel olan ve olmayan açıklamaları birbirinden Daha doğrusu içindeki ideoloji daha öne çıkmaktadır - ayırmayı sağlayacak bir yöntem, bir ölçüt bulmaya çalış - maktadır. Buna göre doğaya ya da topluma dair, oldukça Aslında 1930’lardan itibaren Freud’un düşünce ve uy- belkiyaygın sanatsal, biçimde edebi,savunulan siyasal pek yahutçok düşünce, dini olarak bilimsellik kabul gulamaları ile ilgili “bilimsellik” tartışması alevlenir. Bir iddiası taşımalarına rağmen gerçekte bilimsel değil;- birinden farklı kesimlerden, farklı motiflere sahip eleş tiriler ortaya çıkar. Örneğin psikiyatrik fenomenolojinin edilmesi gereken açıklamalardır. Bilimi sanattan, inanç kurucusu Alman psikiyatrist Karl Jaspers (1883-1969), tan, propagandadan ve sahte bilimden ayıran şeyin ne- Freud’un zihin bilimini, psikanalizi bilimsel olandan- olduğunun açıkça ortaya konulması gerekir (Kabakçı,- uzaklaşmış ve fazla ideolojik bir yalancı-bilim olarak 2019). Bu kapsamda psikanaliz (Adler’in bireysel psi- değerlendirir (Monti, 2013). İngiliz Marksist Christop kolojisi ve Marx’ın tarih teorisi gibi) bilimin bir dalı ola her Caudwell (1907-1937) ise Freud’u büyük bir vaadi- rak değerlendirilemez; psikanaliz metafiziğin, psikolo yerine getirmeyen, zihnin tarih öncesine, mitolojisine jik metafiziğin bir biçimidir (Hoffman, 2015). saplanıp kalan bir burjuva psikoloğu olarak değerlendi - rir (Caudwell, 2015). Aynı dönemde hem psikanaliz teorisi klinik ve klinik olmayan katkılarla genişler ve yol alır hem de özellik- II. Dünya Savaşı sonrasında psikanalizin “bilim değil de- le ABD’de psikanalizi “bilimsel yöntemlere dayalı bir ideoloji olduğuna dair tartışmalar” giderek artar. Daha araştırma programına” dönüştürme arayışları da orta- sonrasında Freud’un düşünce dünyasından ve psika- ya çıkar (Hoffman, 2015). Bebek gözlemlerinden klinik nalitik kuramdan birçok kavramı alarak işleyecek olan- ortamlarda yürütülen ve anahtar psikanaliz kavramla- genç psikolog Michel Foucault bile 1954’te, Fransa Ko rının “net” tanımlarının yapıldığı çeşitli klinik gözlemsel münist Partisi’nin genç birFreud’un entelektüeli bilimselliğine olarak psikanali” ikna et- çalışmalar başlar. Bu çalışmalara ufak çaplı deneysel ça zi “burjuva ideolojisi” olmakla itham eder. Althusser ise lışmalar da eşlik eder. Ama psikanalizin “bilim olmadığı” 1964’te Fransız solunu “ - görüşüne dair itirazlar sadece psikanalizi “daha bilimsel”- meye çalışacaktır. Psikanaliz doğduğu topraklarda, yani hale getirmekle sınırlı kalmaz. Aynı zamanda özellikle Almanca konuşulan coğrafyada, Alman psikiyatrisi için Popper’ın yanlışlanabilirlik görüşüne dayalı bilim anla- hemde ise biyolojik giderek psikiyatrinin kısıtlı bir çevrenin hem de ilgi psikanalizin alanı haline merkezi gelir. yışına da itirazlar gelir. Psikanaliz bilme olanaklarımız Ama tam da bu dönemde, iki dünya savaşının ardından- genişleten ve bilinmezi bilinir hale getiren bir yorumbi lim olarak da ele alınır (Tura, 1998; Badiou, 2006). Yine- Almanca konuşulan coğrafyadan ABD’ye kaymıştır. Psi de bu tartışmalar ve bir yandan da psikanalizin ABD’de- kiyatride Alman ve Fransız etkisi artık geride kalacaktır. egemen düşünce biçimi haline gelmesi, eşzamanlı ola - rak da insan zihnini açıklamaya dair parlaklığını yitir Öte yandan süregiden tartışmalar ve özellikle İngilizce- mesi Eric Kandel ve Alexandre Luria gibi daha sonra- konuşulan dünyadaki yaygınlaşma 1950’lerde psikana- zihin bilim alanında oldukça önemli olacak olan kimi lizin psikiyatri içinde insan zihninin “sağlıklı ve patolo genç isimleri daha “somut” bir zihin bilimine yönlen jik” hallerini değerlendirme ve anlamada egemen yakla direcektir (Kandel, 1998; Kandel, 1999; Binbay, 2019). şım olmasını engellemez. Psikanalizin bilim olmadığına dair eleştiriler arasında “burjuva bilim dünyasında” en- Ama ne Popper ne de ideoloji tartışmaları, psikiyatride- çok ses getiren eleştiri ise yineAraştırmanın Almanya’dan Mantığı: çıkar. Karl Mo- Freud’un zihin teorisinin egemenliğine esas ket vuran- dernPopper Doğa 1935’te Bilimlerinin Almanca Epistemolojisi yayınlanan (ve 1959’da İngi- gelişme 1950’lerden itibaren psikofarmakolojinin yük- lizcesini yeniden yazdığı) “ selişi olur. 1950’li yılların başında şizofreni için klorpro ” kitabında bili mazinin, mani için lityumun ve depresyon için imipra- min yanlışlanabilirliğe dayalı bir yönteme sahip olması- minin bulunmasıyla zihin-beyin işleyişinde Freud’unki- gerektiğini ve tekrarlanabilirliği öne çıkarır (Popper, gibi bir zihin bilimine olan klinik ihtiyaç giderek azalma 2009). Popper’ın temel derdi aslında Almanya toplu- ya başlar. Bu ilk ilaçları çeşitli antidepresanlar, antipsi- mundaki “devrimci” ya da varolan düzeni sıkıştıran- kotikler, anksiyolitikler, duygudurum dengeleyicileri ve her tür düşüncedir. Ve tabii ki ana odak noktası Mark çeşitli monoamin hipotezleri izleyecektir. Zihin, dışarı sizm’dir: Anti-marksist bir düşünce ortaya koymaktan dan, bir hapla da değiştirilebilen bir olguya dönüşecektir.

200 NÖROPSIKANALIZ: BILIMDE ISRAR MI? -

- gerekli olup olmadığını sorgulamak bile yersiz buluna Son 30 yıl içinde zihnin maddi temelinin anlaşılması bilir. Ama yine de psikanaliz “nesnel ve bilimsel” olma için farklı yeni olanaklar ortaya çıktı. Beyin görüntü derdini sürdürmektedir. Daha doğrusu psikanalize ilgi lemeden, genetiğe, hayvan deneylerinden laboratuvar duyan bazı sinirbilimciler bu derdi sürdürmektedir. Bu tetkiklerine uzanan bu olanaklar Freud’un 1895’te- nedenle nöropsikanaliz temel destekçilerini psikanaliz yayınlanmadan kalan taslağının güncellenmesi için topluluğunun içinde değil de dışarıdan bulmuştur (Blass bir fırsat olarak da görüldü. Freud’un zihin teorisin ve Carmeli, 2007). Uluslararası Psikanaliz Birliği dâhil- de yer alan temel argümanlar (üstben, dürtüler, rüya geniş bir Batılı toplam ise nöropsikanalizi heyecanla etkinliği vb.) 2000’lerinNöropsikanaliz beyin görüntüleme gibi yeni ve hararetle selamlamıştır: Psikanaliz bilimsel içeriği teknolojik olanaklarıyla birlikte düşünülmeye, hatta- ni artık günün olanaklarıyla gösterebilecek diye. Ama araştırılmaya başlandı. adıyla anılan ve bu yaklaşım psikanaliz gibi derinlik arayışı içindeki bir son 20 yıl içinde oldukça ilgi uyandıran bu yeni yakla kavrayışın içinden geliyorsa en iyi ihtimalle safdilliliktir.- şım Freud’un zihin teorisini 21. yüzyılın sinirbilimiyle Çünkü, zihin işleyişinin salt bir mekaniğe, görüntüye, anlamaya odaklanmıştır (Solms ve Turnbull, 2002). dalgaya indiregenemeyeceğini ve indiregendiğinde as Psikanaliz ile nöropsikoloji arasındaki ilişkiyi inceleme lını, bütünlüğünü gösteremeyeceğini en iyi bilenlerden ve psikanalizin “sağlam” nörolojik ilkelere dayandığını- (belki de sezenlerden) birisi de analistlerdir (Blass ve göstermeyi amaçlamaktadır (Solms ve Turnbull, 2002). Carmeli, 2007). Çünkü, zihin, nöropsikanaliz furyasının Bir anlamda nöropsikanaliz Freud’un zihin teorisini bi kurucularından Solms ve Turnbull’ın tarifiyle “iç dünya”- limsel temellerine kavuşturma olanağını ve elbette ki- (Solms ve Turnbull, 2002) ancak çevresi ile vardır; tek ötesini araştırır. Psikanalizin etkinliğine ve psikanaliz başına değil. Belki bambaşka bir gelenek ama Sovyet si sürecinde beyinde gerçekleşen değişimlere dair araş- nirbilimi zihni, psikiyatrik ve nörolojik sorunları beynin tırmalar yapılmaya başlar. Bastırma ya da bilinçdışı gibi her yanına (ve hatta maddenin evreninin tamamına) Freud’un zihin teorisinin köşe taşı özelliği taşıyan kav dağılmış ve sürekli birbirleriyle etkileşim halinde olan ramların nörobiyolojik yolaklarına dair yayınlar ortaya işlevsel sistemler açısından ve daha dinamik bir şekilde- çıkar (Northoff, 2012). - çözümlemeye niyetlenmişti (Sacks, 2013). Sovyetlerin - yıkılması bu arayışı da yarım bıraktı. Ve Freud hangisin Nöropsikanaliz, Freud’un 1895’te projesinin taslak ola den daha fazla heyecan duyardı, düşünmek lazım. rak kalmasını o dönemdeki nörofizyolojinin olanakları nın kısıtlılığına ve zihni kavrayışındaki yetersizliklere SONUÇ OLARAK bağlar. Hatta Freud’un aslında nörolojik açıklamalara- karşı durmak gibi bir amacının da olmadığının altını çizer. Bu temel argümanlar bir yanıyla haklı bir görüş- Freud düşüncesi doğduğu yerde, klinikte, sanki çoktan tür: Freud’un her daim zihin bilimci olarak kaldığı, bunu gözden düştü; çekine çekine girdiği ve uzak durmaya aradığı hem kendisi tarafından yeniden ve yeniden vur- çalıştığı her yerde ise egemen hale geldi. Yüz yıl içinde- gulanır hem de biyografi yazarları da bu konuya dikkat- sinir bilim, Freud’un zihin teorisini (psikanalizi) önce- çeker (Philips, 2016; Roudinesco, 2016). Ama unutul eleştirdi, daha sonra ise alanın periferine iteledi. İngi mamalıdır ki Freud, tamamlamadığı ve basmadığı o tas- lizce konuşulan ülkelerdeki psikiyatri pratiği sayesin laktan sonraki 40 yıl boyuncapsikanaliz kurmak üzere ile nörolojiyi yola çıktığı bir de psikanaliz II. Dünya Savaşı sonrasında altın yıllarını- arayazihin biliminin getirme çabası o başlangıç için henüz anına erken dönmeyi olduğunu denememiş biliyor- yaşadı. Ama Freud’un zihin teorisi nörolojik bilimlerin- dutir bile. Bu nedenle sadece “ - ufkuna hiç girmedi, 1950’lerden itibaren, psikofarma kolojinin ortaya çıkmasıyla birlikte de psikiyatri içinde- ” demek yeterli görünmemektedir (Solms ve Tur ki ihtişamlı yerini kaybetti. Bugün psikanaliz psikiyatri nbull, 2002). Freud “mecburen” değil, bile isteye, seve- pratiğinin ve düşüncesinin bir parçası. Bilim tartışmala seve, uğraşa uğraşa kendi yolunu, zihin üzerine kendi rını ise nöropsikanalize havale etmiş durumda. - özgün teorisini inşa etmiştir. Ve bu teori, günümüzün bi- limsel araçlarıyla bile halen kapsanamayacak spekülatif Tüm bu süreç boyunca ise psikanaliz, diyalektik ve ta yönler barındırmaktadır. Daha da ötesi bu teori, kendi- rihsel materyalizmin de dahil olduğu geniş kesimden- ni sadece zihin bilimiyle sınırlı görmemiştir; insanın ve “bilim” olmamakla ilgili eleştiriler aldı. Bu eleştirilere hatta canlılığın kökenlerine kadar inebilen, tarihi, ant karşı kimi yanıtlar geliştirilmekle birlikte Freud’un zi- ropolojiyi ve neredeyse tüm toplum bilimlerini içeren hin teorisi bir doğa biliminden daha çok bir düşünme bütüncül bir teori olarak iddia etmiş, kabul görmüş ve biçimine, sosyal bilime benzedi. Şimdilik çok somut çık yeri geldiğinde bunun için cepheyebilim ve de Freud’un sürülmüştür. zihin ku- tıları olmayan nöropsikanaliz virajını saymazsak. Freud- ramı - ise görünen o ki hem bu dönüşüme karşı koymaya, karşı Tüm bunları geride bırakıp “ koyamıyorsa çeki düzen vermeye çalıştı hem de bu dö- ” konusunda beyaz bir sayfa açmak nöropsikanaliz nüşümün parçası oldu. Son günlerine kadar söylemsel le bile mümkün görünmemektedir. Gerekli midir? Yani olarak hep taşıdığı bilimi, bilimin sınırları içine taşıma mutlaka böylesi bir ilişki kurulmalı mıdır? O ayrı bir dı. - tartışma. Hatta günümüzde egemen sınıfların düşünce dünyasında “bilim” ancak fonksiyonel bir yer kaplarken Peki, 21. yüzyılın ilk çeyreğini geride bırakırken ve bi

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 201 Freud Museum London (2010a). The Young Anatomist. https://www. freud.org.uk/learn/discover-sigmund-freud/freud-the-physician/ the-young-anatomist/. Erişim tarihi 30.06.2020. limsel düşünce bin bir badirenin içinde boğuşurken- Freud ve zihin teorisine dair nelerin altını çizebiliriz. Freud Museum London (2010b). Freud’s Medical Training. https://www. Bir, Sigmund Freud maddi temeli çok belirgin olarak gö- freud.org.uk/learn/discover-sigmund-freud/freud-the-physician/freu- ds-medical-training/. Erişim tarihi 30.06.2020. rünmese de idealist olmayan, dünyevi bir zihin kuramı ortaya sürmüştür. İki, bu teori zaman içinde bir tek kli Freud Museum London (2010c). From Medicine to Psychoanalysis. https:// nik olgulara dair değil neredeyse tüm insan etkinliğine www.freud.org.uk/learn/discover-sigmund-freud/freud-the-physici- - an/from-medicine-to-psychoanalysis/. Erişim tarihi 30.06.2020. dair kapsamlı bir düşünce sistematiğine evrilmiştir. Üç, Freud’un teorisinin bazı yönleri zaman içinde sabit kal- Freud, S. (1895). Project for a Scientific Psychology [Entwurf einer Psycho- mış bazı yönleri öne çıkmış, bazı yönleri geriye çekilmiş logic]. London: Hogarth Press. http://users.clas.ufl.edu/burt/freud%20 fleiss%20letters/200711781-013.pdf. ve bazı yönleri ise evrilmiştir. Bu anlamda Freud eleş tirilirken de sahiplenilirken de herkes kendi durduğu Freud, S. (1915). The Unconscious, London: Hogarth Press. yere göre hareket etmiştir. Dört, Freud bir zihin işleyişi Freud, S. (1920). Beyond the Pleasure Principle, London: Hogarth Press. anlayışı inşa ederken ve ortaya çıkarırken hem tıbbın, Freud, S. (1940). An Outline of Psychoanalysis (Abriß der Psychoanalyse), Lon- dönemin psikiyatrisinin içinde kalmış, kalmaya özen don: Hogarth Press. https://icpla.edu/wp-content/uploads/2012/10/ göstermiş/önemsemiş hem de yıllar içinde tıbbı geride Freud-S.-An-Outline-of-Psychoanalysis-Int.-JPA.pdf

bırakan, daha spekülatif bir alana doğru evrilmiştir. Beş, Kabakçı, S. (2019). Karl Popper ve Yanlışlamacılığı. Madde, Diyalektik ve Top- Freud’un zihin teorisinin taşıdığı belirsiz, spekülatif ya- lum, 2: 187-197. da mitolojik yanlar psikanalizi bir bilim olmaktan nasıl Kandel, E. (1998). A New Intellectual Framework for Psychiatry. Am J Psy- çıkarmazsa psikanalizin bir düşünme ve anlayarak de chiatry, 155: 457-469. ğiştirme yöntemi sunması da psikanalizi bilim yapmaya yetmez. Altı, Freud’un zihin teorisinin taşıdığı belirsiz, Kandel, E. (1999). Biology and the Future of Psychoanalysis: A New Intellec- tual Framework for Psychiatry Revisited. Am J Psychiatry, 156: 505-24. spekülatif ya da mitolojik yanlar çıkış noktasındaki- idealist olmayan yanını görünmez kılmaktadır. Yedi, Kendler, K. S. (2019). From Many to One to Many—the Search for Causes of Psychiatric Illness. JAMA Psychiatry, 76: 1085-1091. nöropsikanaliz vadettiği tüm heyecanlara rağmen tek- nolojik gelişmenin karmaşıklığı nedeniyle psikanalizin Kotan, V. O., Kotan, Z., Özçürümez Bilgili, G. (2018). Diagnostic Classification bilim sorununa çözüm olmaktan şimdilik uzaktır. Ayrı Systems Based on Psychoanalytical Principles. Noro Psikiyatr Ars, 55: ca nöropsikanaliz Freud’un zihin teorisindeki belirsiz 91–97. nedenleve idealist de yorumlara psikanalizin kapı bilim açan sorunu yanları muhtemelen gidermeye değil ide- Matheron, F. (2008). Freud ve Lacan, 1964. Psikanaliz Üzerine Yazılar içinde pozitivist ve ampirik yanlarına yönelmektedir. Sekiz, bu (çev. İrvem Keskinoğlu). İthaki Yayınları, 1. basım., İstanbul. Messias E. (2014). Standing on the Shoulders of Pinel, Freud, and Kraepelin: oloji sorunu ile birlikte devam edecektir. A Historiometric Inquiry into the Histories of Psychiatry. J Nerv Ment Dis, 202: 788-92. KAYNAKLAR Monti, M. R. (2013). Jaspers’ ‘Critique of Psychoanalysis’: between past and Althusser, L. (1964). Freud et Lacan. La Nouvelle Critique [İngilizce çevirisi: future. One Century of Karl Jaspers’ General Psychopathology içinde. Ed. (1969) Freud and Lacan. New Left Review. Türkçe Çevirisi: (1982) Freud Giovanni Stanghellini, Thomas Fuchs. Oxford University Press. Oxford. ve Lacan (çev. Selahattin Hilav). Yazko Felsefe Yazıları Dergisi]. ss. 27-40.

Aykan, S., Nalçacı, E. (2017). Geç Kalan İspanyol Aydınlanmasından Modern Northoff, G. (2012). Psychoanalysis and the brain – why did Freud abandon Sinirbilime Büyük Bir Katkı: Santiago Ramon y Cajal ve Nöron Doktrini. neuroscience? Front Psychol, 3: 71. E. Nalçacı (Ed.) Tarihselci Yöntem ve Bilim Tarihi içinde. Yazılama Yayıne- Phillips, A. (2016). Freud Olmak: Bir Psikanalistin Gelişimi. (Ş. Tokel, Çev.). vi, İstanbul, 2017, ss. 111-125. İstanbul: Yapı ve Kredi Yayınları. Badiou, A. (2006). Felsefe ve Psikanaliz. Sonsuz Düşünce içinde. Metis Ya- Popper, K. R. (2019). Bilimsel Araştırmanın Mantığı (Çev. İbrahim Turan, İlk- yınları, İstanbul. nur Aka). Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 9. Basım. Binbay, T. (2006). Beyin İşleyişinin Anlaşılmasının Tarihsel Evrimi. Genç, Ö. Roudinesco, P. (2016). Kendi Çağından Bizim Çağımıza Sigmund Freud. (N. (Ed.), Evrim, Bilim, Eğitim içinde (ss. 39-47). İstanbul: NK Yayınları. Demiryontan, Çev.). İstanbul: Metis Yayınları. Binbay, T. (2019). Doğanın Diyalektiğinde Zihin ve Beyin. Madde, Diyalektik Sacks, O. (2013). Önsöz. Beyin ve İç Dünya içinde, Mark Solms ve Oliver Tur- ve Toplum, 2: 348-354. nbull (çev. Hakan Atalay). Metis Yayınları, İstanbul. 1. Baskı. Blass, R. B., Carmeli, Z. (2007). The Case Against Neuropsychoanalysis: On Solms, M., Turnbull, O. (2002). The Brain and the Inner World: An Introduction fallacies underlying psychoanalysis’ latest scientific trend and its ne- to the Neuroscience of Subjective Experience. New York: Other Press. gative impact on psychoanalytic discourse. Int J Psychoanal, 88: 19–40. Tura, S. M. (1998). Freud’dan Lacan’a Psikanaliz. Ayrıntı Yayınları, İstanbul, Bogousslavsky, J. (2011). Sigmund Freud’s Evolution From Neurology to Genişletilmiş 2. Basım. Psychiatry: Evidence From His La Salpêtrière Library. Neurology, 77: 1391-4.

Caudwell, C. (2015). Freud: Burjuva Psikolojisi Üzerine Bir İnceleme. Ölen Bir Kültür Üzerine İncelemeler içinde (çev. Müge Gürsoy Sökmen, Ali Bu- cak). Metis Yayınları, İstanbul, 4. Baskı.

Faria, M. A. (2013). Violence, mental illness, and the brain – A brief history of psychosurgery: Part 1 – From trephination to lobotomy. Surg Neurol Int, 4: 49.

202 MAKALE

HISTERIDEN OEDIPUS’A FREUD TEORISINDE KADINLIK VE CINSELLIK

Gülperi Putgül Köybaşı Uzm. Dr. Psikiyatrist, İzmir. E-posta: [email protected]

ÖZET FROM HYSTERIA TO OEDIPUS: FEMINITY AND SEXUALITY IN FREUD’S THEORY ABSTRACT Psikanaliz, bir tedavi yöntemi olarak psikiyatri alanında artık daha az yer kaplıyor. Ama kuramın kendisi insanın zihinsel işleyişi için önemini korumaktadır. Bu yazıda çoğunluğunu kadınların oluşturduğu histeri olguları- Although psychoanalysis now occupies less space in the üzerinden psikanalizin doğuşu ve kuramın “kadınlık” field of psychiatry, the theory itself remains important açısından tartışmalı bölümleri ele alınmıştır. Ayrıca psi for understanding the mind. In this article, the birth of kanalizin, kadın ruh sağlığı, kadın cinselliği ve kadının psychoanalysis and the controversial sections of the- toplumsal konumuna olan etkisi tartışılmıştır. - theory in terms of “femininity” are discussed through the hysteria cases who were mostly women. In additi Freud ile birlikte cinsiyetinden bağımsız olarak in on, the impact of psychoanalysis on women’s mental sanın zihinsel işleyişine bütünsel bir bakış mümkün health, women’s sexuality and women’s social status hale gelmiştir. Zihin kuramına giden yolun ilk durağı, was discussed. - tıp biliminin çaresiz kaldığı en eski hastalıklardan biri olan “histeri” olmuştur. Freud tarafından ortaya atılan,- Along with Freud, a holistic view of the mental functi histeri hastalığının kökeninde çocukluk dönemine ait- oning, regardless of gender, became possible. The first- travmatik cinsel yaşantıların varlığı (sonradan bu görü point on the path to mental theory was “hysteria”, one of şünde değişiklik yapsa da) iddiası, dönemin aile kuru the oldest diseases in which medical science was despe munun dokunulmazlığına bilim penceresinden önemli rate. Freud’s allegation that childhood traumatic sexual bir darbe indirmiştir. Freud daha sonra kız ya da erkek experiences lies at the root of hysteria disease (although her çocuğun, doğumundan itibaren cinsel dürtüleri- Freud later changed this view), initiated a serious blow olduğunu söyleyerek yine dönemi için büyük bir çıkış to the immunity of the family institution of the period. yapmıştır. Özellikle kendisinden sonra gelen kadın psi Freud then made a big breakthrough for his period, kanalistlerce ünlü Oedipus kompleksini eril bir bakışla pointing out that every boy or girl had sexual impulses kuramsallaştırıldığı gerekçesiyle çokça eleştirilmiştir.- from birth. However, the famous Oedipus complex was Yine kız çocuğunun erkek çocuğun penisine imrendiği criticized by the female psychoanalysts who came after tezi, libidonun eril olduğu tezi, kadınlık arzusu ve anne- him, for the fact that it was theorized with a masculine liğin kuramında yeri olmayışı nedeniyle eleştirilmiştir. look. Furthermore, Freud was criticized for his theses Freud’un kendisi bu başlıklarda pek çok değişiklik yap that girls were envied on the penis, and that the libido mış ve kimi iddialarını geri çekmiştir. - was masculine, and also for the lack of feminine desire and motherhood in his theory. Also Freud made many Özellikle kuramını ortaya attığı erken dönem eserlerin- changes in such topics, withdrew some of his claims. de, kadın ve erkeğe bakışında içinde yetiştiği kapitalist- toplumun ideolojisinden geniş ölçüde beslendiği görül Especially in his early works, it is obvious that he feeds mektedir. Freud gözlemlerini, kapitalizmin emperya broadly from the ideology of the capi-talist society in lizm aşamasına ulaştığı ancak eşitsiz gelişim dolayısıyla which he grew up in his view of women and men. Freud kültürel alanda feodal kalıntıların devam ettiği tarihsel- made his observations in a historical section in which bir kesitte yapmış ve sınıfsal bağlamından kopararak capitalism reached the imperialism stage, but where yapmış olduğu kimi değerlendirmelerinde hataya düş feudal relations remained in the cultural field due to müştür. Tüm tartışmalı yönleriyle birlikte psikanaliz, uneven development, and made a mistake in some of its kadın ruhsal yapısını ve cinselliğini anlamada önemli evaluations made by detaching it from its class context. katkılar sunmuştur ve geleceğin insanını anlamak için Along with all its controversial aspects, psychoanalysis Anahtarde ışık tutmaya kelimeler: da devam Freud, etmektedir. psikanaliz, cinsellik, kadın, has made important contributions to understanding the psikoseksüel gelişim, histeri mind structure and sexuality of women, and continues Keywords:to shed light Freud, on understanding psychoanalysis, the sexuality, person of woman, the future. ps- ychosexual development, hysteria

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 203 GİRİŞ - - Bu yazıda Freud’un tüm kuramı değil, çoğunluğunu Psikanaliz, tıp biliminde ve akıl hastalıklarının ele alınış kadınların oluşturduğu histeri hastalığı üzerinden psi- biçiminde önemli değişikliklerin olduğu bir zaman dili- kanalizin ortaya çıkış süreci ve yine kuramın “kadınlık” minde doğmuştur. 19. yüzyıl öncesinde psikiyatri henüz- açısından tartışmalı bölümleri ele(2) alınacaktır. Kimileri tıbbın ayrı bir dalı olarak gelişmediğinden ruhsal hasta- nin gözünde dahi bir bilim insanı, kimilerinin gözünde- lıklar, genel tıp bilgileri ile tedavi edilmeye çalışılmakta ise “bilimsel bir peri masalı”nın yaratıcısı olan Freud’a dır. 19. yüzyılda akıl hastalıkları ile ilgili en köklü deği- daha yakından bakılacak ve psikanalizin, kadın ruh sağ şiklik aydınlanmanın merkezi Fransa’da gerçekleşmiş;- lığı, kadın cinselliği ve kadının toplumsal konumuna lippeakıl hastalıklarının, Pinel(1) psikolojik, sosyal ya da kalıtsal ne olan etkisi tartışılacaktır. denlerle ortaya çıkabileceği ilk kez Fransız hekim Phi tarafından söylenmiştir (Ekmekçi, 2017). - 1. HİPOKRAT’TAN FREUD’A HEKİMLERİN ÇARESİZLİĞİ: HİSTERİ 19. yüzyıl Avrupa’sında tıp bilimindeki gelişmeler, sa Psikanalizin Kısa Özeti nayi devrimi ve aydınlanma etkisinde şekillenir. Halk- - ayaklanmaları ve devrimlerin yüzyılında, bir yandan Freud, 1923 yılında yazdığı adlı toplumun yapısında köklü değişiklikler oluyor öte yan makalesinde psikanalizinFonksiyonel daracık bir sinir toprak bozuklukları parça dan bilim insanları önemli keşiflerde bulunuyordu.- diyesı üzerinde nitelenen serpilip hastalıkların boy attığını yapısını ve başlangıçta biraz açıklığa bir tek ka- Marx ve Engels’in işçi sınıfını zincirlerinden kurtaracak- vuşturmak,amacı güttüğünü bu hastalıkların söyler: “ sağaltımında şimdiye dek olan teoriyi ortaya attığı tarihsel kesitte, Ortaçağ boyun hekimlerin gösterdiği tam bir çaresizliği yenebilmek” ca içlerine şeytan girdiği düşüncesiyle tecrit edilen, şid det gören ve hatta diri diri yakılan ruhsal hastalığı olan - binlerce insan da zincirlerinden kurtuluyordu. - (Freud, 2019, s. 341). Biz de Freud’un başladığı yere gidecek ve kadın ruh sağlığı söz konusu olduğunda ta Aydınlanma ile birlikte feodalizmin karşısında burjuva rihte yapılacak yolculuğun bilinen en eski durağı olan zinin ekonomik ve siyasal açıdan güçlenmesi, düşünsel histeriyi anlamaya çalışacağız. bualanda dönemde da önemli etkisini değişiklikleri yitiriyor veberaberinde onun yerini getiriyordu. materya- Feodalizmin temsilcisi olan dinin felsefi teorisi idealizm Psikiyatri dışından pek çok kişininhisteri (3) bir şekilde aşina- olduğu ve psikiyatrinin de uzun süre üzerinde en çok lizm alıyordu. Burjuvazinin iktidarı ele geçirmesi ile- durduğu konulardan biri olan terimi, çok kar işler tersine dönüyor ve yükselmekte olan işçi sınıfını maşık sendromları içermesi ve tarihsel bir miras olarak kontrol altında tutma çabasının bir ürünü olarak idea- terimin kendisinin kişiyi suçlayıcı, kötüleyici bir anlam- lizm, bu kez burjuvazi tarafından sahneye sürülüyordu. yüklenmiş olması nedeniyle artık kullanılmamaktadır Diyalektik materyalizm ise tam da bu çelişkilerin için (Öztürk ve Uluşahin, 2011, s. 514). Günümüzde histe- den doğuyor, ezilmişliği karşısında sesini yükseltmeye ri, psikiyatri sınıflandırma sistemlerinde konversiyon başlamış işçi sınıfının varlığına ve doğa bilimlerinin bozukluğu, disosiasyon bozukluğu ve somatizasyon bo gelişmesine bağlı olarak yükseliyordu (Şeptulin, 2016, zukluğu olarak sınıflandırılan bir grup hastalık altında s.28-69). - toplanıyor. - - Bu süreç, toplumun bir diğer ezilen ve aşağılanan kesi Bugün, bu rahatsızlıklar geçmişe kıyasla daha az gö mini oluşturan kadınlar için de büyük ayağa kalkış fır- rülmekle birlikte hâlâ sık görülen psikiyatrik sorunlar satları doğurdu. Kadın hareketi, 18. yüzyıl sonu ve 19. içindedir. Kadınlarda, gençlerde, düşük sosyoekonomik- yüzyıldan itibaren birincisi daha çok orta sınıfları et düzeyde daha sık görüldüğü bilinmektedir. Örneğin- kileyen burjuva feminizmi, diğeri de işçi sınıfı hareketi- Amerika’da siyahlar arasında beyazlardan daha sık gö içinde değerlendirebileceğimiz iki hat boyunca ilerledi rülür. Toplumumuzda da sinir krizleri, kasılmalar, tutul (Güler, 2002). Bu bağlamda, burjuva sınıfından kadınla 2malar Yaşamının ile karakterize önemli bir kısmını ve üfürükçülerde Freud’u anlamaya dermanadamış yakın aranan tarihi- mizin önemli aydınlarından Serol Teber’in, Freud’un yaşamını anlattığı rın eşit oy hakkı talebinden, işçi sınıfı mücadelesinin bir “Didik Didik Freud” isimli radyo programında aktardıklarından alınmış- parçası olarak kadınların hem siyasal hem toplumsal tır. Freud, 1896 yılında Viyana Nöropsikiyatri Cemiyeti’nin düzenlediği alanda tam eşitliği talebine uzanan büyük bir yolculuk bilimsel bir toplantıda ilk kez takip ettiği vakaları ve tezini sunar. Dö- başlıyordu. nemin Viyana’sının en ünlü hekimlerinden Richard von Krafft-Ebbing’e (kendisi de cinsel psikopatoloji alanında uzmandır) görüşü soruldu- - ğunda dinlediklerinin “bilimsel bir peri masalı” olduğunu söyleyecektir. Psikanaliz, toplumun yapısında gerçekleşen tüm bu- Freud’un kuramı için benzer yakıştırmalar günümüze dek varlığını sür- köklü değişimlerin bir uzantısı ve insan zihninin işleyi dürecektir. Öte yandan Serol Teber’in yaşamı için bknz.: Nalçacı E, Şen şini anlama çabasının bir ürünü olarak ortaya çıktı. Sağ E. Serol Teber: Hayatı ve Eserleri. Madde, Diyalektik ve Toplum, 2019, 2: lıklı insanın ruhsal yapısı, kadın- erkek/ ebeveyn- çocuk 145-151. ilişkileri, pedagoji, eğitim, kitle psikolojisi ve toplumsal 3 Duyusal ve motor fonksiyon bozukluklarının (kasılmalar, felçler, gör- refleksleri kavrama gibi pek çok konuya, tartışmalı ama me-işitme kaybı, konuşamama gibi…) eşlik ettiği, duygusal iniş çıkışla- kesinlikle1 1745-1826 yeni yılları bir arasında bakış yaşamıştır. getirdi. Psikiyatri tarihinde “akıl hastala- rın yaşandığı, zaman zaman bellek yitiminin de görülebildiği psikoso- rını zincirlerinden kurtaran hekim” olarak yer alır (Ekmekçi, 2017). matik belirtilerle karakterize bir tür nevroz olarak tanımlayabiliriz.

204 gelmiş olmasıdır. Viyana’da bu isyan burjuva kadınlarla sınırlıydı. Ama devrimci ayaklanmaların şehri Paris’te, pek çok tablonun histeri grubunda yer aldığı biliniyor giderek bir siyasi görünüme bürünüyordu (Öztürk ve Uluşahin, 2011, s. 515). - ” (2016, s. 59).- Histerinin tarihi ise Hipokrat öncesi döneme kadar Yüzyıllar içinde kötü ruhlara, şeytana ya da en “geliş uzanır.hysteron Hipokrat M.Ö. 5. yüzyılda, histerinin o güne (4)dek ve kin” haliyle kadın döl yatağının doyumsuzluğuna bağla inanıldığı gibi kötü ruhlardan değil, kadın döl yatağının nan histeri, aslında kadınların toplumsal alanda maruz- ( ) doyumsuz kalmasından kaynaklandığını kaldıkları baskının bir dışavurumu muydu? Histerinin bedenin değişik yerlerini gezerek hastalık belirtilerini- bundan sonraki seyrinde Freud sahneye çıkacak ve his oluşturduğunu söylemiştir (Öztürk ve Uluşahin, 2011, teri yepyeni bir kuramın doğuşuna vesile olacaktır. s. 514). Döl yatağını eski durumuna getirmek için çe- - şitli iksirlerle tedaviler uygulanmış ve bu tedaviler, 20. Charcot histeri üzerine yoğunlaşırken Sigmund Freud,- yüzyılın başlarına kadar farmakoloji kitaplarında “öz tıp doktoru olarak mezun olmuş ve Viyana Hastane(9) gül antihisterik ajanlar” olarak yer almıştır (Gülseren, si’nde çalışmaya başlamıştır. Beyin anatomisi ve nöro 2013, s.25). - patoloji alanlarında uzmanlaşmakta ve kokainin tıbbi kullanımı üzerine araştırmalar yapmaktadır (Quinodoz, Ortaçağ karanlığında histerinin şeytan işi olduğu dü 2016 s. 14). Fizyoloji eğitimi aldığı dönemde, hipnoz ile şüncesi güçlenmiş ve hatta pek çok kadın bu nedenle- ilgilenen Breuer ile tanışır ve arkadaş olur. Breuer bir- kilise tarafından cezalandırılmıştır.(5) Histerinin bilimsel gün kendisine histeri hastası Viyanalı genç bir kız ile açıdan ele alınması Fransız Devrimi’nin hemen önce yürüttüğü tedaviden bahseder. Freud vaka ile yakın sinde Franz Anton Mesmer ’in çalışmalarıyla mümkün dan ilgilenir ve Breuer’in yönlendirmesiyle dönemin- olabilmiştir(6) (Roudinesco, 2016, s. 57). Bilimsel alanda- en büyük histeri uzmanı sayılan Charcot’un Salpetrière ilerlemelerin kaydedilmesi ise nörolog Jean-Martin Hastanesi’ndeki derslerini izlemek için burs başvuru- Charcot’un histeri üzerine yoğunlaşması ile 19. yüzyı sunda bulunur (Roudinesco, 2016, s. 56). 1885 yılında lın ikinci yarısını bulacaktır. Salpetrière Hastanesi’ndeki deneyim, o güne dek kendi - ni sadece doğabilim araştırmalarına adamış olan Freud Olasılıkla dinin ve toplumsal baskının altında yaşayan için oldukça farklıdır. Hipnoz, dâhil olduğu tıp çevresi- kadınlarda daha sık göründüğü ancak biraz da bu bas- tarafından gayriciddî bulunsa da Freud’un giderek daha kının ve aşağılanmanın(7) bir yansıması olarak “histerik” fazla ilgisini çekmektedir. Freud, Charcot’un histeriyi sa- sıfatının kadına yakıştırıldığını düşünmek için çok ne dece nöropatolojinin bir dalı olarak ele aldığını ve konu denimiz var. Sömürü,(8) cinsel saldırı ve şiddetle dolu- üzerinde daha ileri bir araştırmaya gitme niyetinin ol travmatik yaşam öyküleri olan kadınların sığındığı- madığını kısa sürede anlayacak, kendisi için bambaşka Paris’teki Salpetrière Hastanesi’nde yaptığı incele bir dünyanın kapısının aralanmakta olduğunun farkına melerle Charcot, histerinin sadece kadınlarda değil er- varacaktır. keklerde ve çocuklarda da görülebileceğini, ruhsal bir bozukluk olduğunu ve hipnoz ile histerik belirtilerin or Bu süreçte evlenen ve çocuk sahibi olan Freud, biraz da- taya çıkarılabileceğini öne sürerek bu algıda büyük bir ekonomik nedenlerle 1886 yılında Viyana’ya dönerek- değişikliğe neden olmuştur (Gülseren, 2013). nöroloji uzmanı olarak muayenehane açar ve tekrar bil- Charcot’un yeni bir histeri anlayışı getirebilmesinin diği alan olan nöropatolojiyle yönelir. Çocuklardaki be tekFreud’un nedeni, yaşam histerinin öyküsünü tüm Avrupa’da kaleme kadınlarınalan Roudinesco’ya patriyar- yin felci üzerine yaptığı çalışmalarla dönemin önde ge- kalgöre iktidara “ karşı giriştiği iktidarsız isyanın ifadesi haline len otoriterlerinden biri haline de gelir. Ancak Freud’un- zihni bir yandan nevroz tedavisi ile meşguldür. Bu ne 4 Kadın döl yatağının doyumsuzluğu açıklaması kadın açısından aşağıla- denle 1888’de Fransa’nın üniversiteler şehri olarak bi yıcı bir anlam içermekle birlikte, histerinin bir hastalık olarak tanımlan- linen Nancy’e gider, Liebeault ve Ternheim tarafından ması ve kökeninde ruhani nedenler değil insan bedenine ait sorunların uygulanan hipnozla telkin yöntemini öğrenmeye karar aranmış olması bu dönem için önemli bir adımdır. verir (Freud, 2019, s.10-11). 5 1734-1815 yılları arasından yaşamış Alman hekim. Günümüzde de yer yer kullanılmakta olan hipnoterapiyi bulan ve ilk uygulayan kişidir. 2. HİPNOZDAN PSİKANALİZE GEÇİŞ 6 1825-1893 yılları arasında yaşamış ünlü Fransız nörolog. Motor Nöron - Hastalıkları’ından olan Amyotrofik Lateral Sklerozu tanımlamış ve has- (10) talık uzun süre Charcot Hastalığı olarak adlandırılmıştır. - Freud kendisini hipnozu öğrenmeye teşvik eden Breu 7 Charcot, histeriyi rahimle ilgili her türlü açıklama iddiasından kurtar- mak için, özellikle tren kazalarının ardından erkeklerde de travmaya er’in Anna O. olarak adlandırdığı vaka üzerinde uygu bağlı histeri belirtilerinin ortaya çıktığını gösterdi (Roudinesco, 2016, s. ladığı9 Kendisi tedaviyi, de hayatı kendisine boyunca kokain başvuran kullanacaktır. histeri hastalarında 58). Charcot’un histeri ile travma ilişkisini kurmuş olması Freud için de 10 Anna O., psikanalizin ilk vakası olarak literatürde oldukça önemli bir yer önemli bir başlangıç noktası olacaktır. tutar. Asıl isminin Bertha Pappenheim olduğu sonradan ortaya çıkmıştır 8 17. yüzyılda Fransa’da inşa edilmiş dünyanın en köklü hastanelerinden ancak kendisi bunu hiç kabul etmediği gibi ailesinden de yaşamının o birisidir. Başlangıçta düşkünler evi olarak kullanılmış ve Fransız Dev- dönemine ait kimseye bilgi vermemesini talep etmiştir. Bertha Pappen- rimi döneminde binlerce insanı barındırmıştır. Ünlü hekim Charcot’un heim, sonraki yıllarda Alman Yahudi feminizminin önemli simalarından başına geçmesi ile bir tıp merkezi haline gelmiştir. biri olacaktır (Roudinesco, 2016, s. 85).

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 205 - - - denemeye başlar. Takip ettiği çokHisteri sayıda Üzerine vakanın Çalışma ardın- Freud serbest çağrışım tekniğini uygularken bir yandan dan,lar yaklaşık 10 yıl sonra Breuer’i histeri hakkında or da “bastırma”, “direnç”, “aktarım” gibi kavramları gelişDüş- tak bir eser yazmaya ikna eder. lerintiriyor, Yorumu hastaların rüyalarını analiz ediyor ve bir kaç yıl adınıkatartik verdikleri yöntem bu eserde, Breuer Anna O. vakasını,- sonra, 1899’un son günlerinde yayımlanacak olan Freud ise kendiTek vakalarını tek her birsunar. histerik Bu eserde belirtinin, Breuer kendi ve- eseriyle duyuracağı kuramın temellerini siniFreud kışkırtan olayın anısını adını ortaya verdikleri çıkarmayı yeni ve yöntemle ona eşlik atıyordu.Histeri Üzerine Çalışmalar - edenrini anlatırlar: duyguyu uyarmayı“ başardığımızda ve de hasta bu olayı olası en ayrıntılı biçimde anlatıp duyguyu dile ge- Freud, ile aynı dönemde yaz- tirdiğinde hemen ve kalıcı bir biçimde yok olduğunu bul- dığı makalelerde nevroz vakalarının özellikle histerinin duk”(11) kökeninde erken çocuklukta yaşanmış gerçek cinsel ey lemlerin olduğunu ve bu eylemlerin “sözcüğün en dar (Freud ve Breuer, 2013, s. 55). anlamıyla cinsel istismar” olduklarını yazar (Quinodoz, - 2016, s. 27). Freud’un histeri hastalarının çocukluk- Breuer histerik hastalarda, normal yollardan boşalım- döneminde cinsel travmaya maruz kaldıklarını ortaya bulamayan “bloke” edilmiş duyguların belirtilere yol aç atması, tahmininden çok daha büyük bir karşıya alını- tığını ve bu belirtilerin ancak hipnoid durumda yaşan- şı beraberinde getirir. Freud, bu dönemde kendisi ve- tılandıklarında ortadan kalktığını düşünürken;Histeri Üzerine Freud hastalarına yönelen tüm eleştirilere yanıt verir ve has Çalışmalar“bilinçdışı” kavramını geliştirir ve olguları bu açıdan de- talarını savunur. Bu aşamada Freud’un hastalarla, ken ğerlendirmeye başlar (Tura, 2016, s. 54). di kuşağındaki hekimlerden farklı bir iletişim kurduğu ’ın son bölümünde katartik yöntemin histeri söylenebilir. Freud, hastalarını dinlemenin ve anlamaya- nin altta yatan nedenlerini ortadan kaldıramadığını ve daçalışmanın “ya tüm öneminibabalar istismarcıdırkeşfetmiştir ancakya da bununtüm hastalar da zaman ya- bu yüzden de belirtiler yok olsa bile yerine yenilerinin- lanzaman söylüyor ağır bedelleri olmaktadır. Örneğin geldiği nokta ortaya(12) çıktığını söyler. Anna O. vakasının saf histerik bozukluğun bir örneğini oluşturduğunu fakat gözlem ” olur (Roudinesco, 2016, s. 87-91). Freud- cisi tarafından hiçbir zaman cinselCharcot bir nevroz okulundan olduğu için tüm hastaların yalan söylüyor olması ikna edici bir yeniaçısından gelmiştim göz önüne ve histeriyle alınmadığını cinsellik ifade konusu eder. Kendisinin arasında açıklama değildi. Peki, bu olaylar aslında gerçek olma- bağlantıbu bağı kurmadaki kurmayı -tıpkıgecikmesini kadın hastalarınise “ kendilerinin yıp hastalar tarafından gerçek olarak yaşantılanıyor yaptığı gibi- bir tür saldırı olarak görüyordum” diyerek olabilir miydi? Freud bu çıkmazdan, hastalar tarafın dan betimlenen ve gerçek olduklarını düşündüğü cinsel- sahnelerin imgesel bir temsilden kaynaklanabileceği anlatır (Freud ve Breuer, 2013, s. 305-355). olasılığı üzerine düşünerek çıkabildi. Ve bu çıkış saye - sinde psikanalizin temelini atabildi. - Breuer, Freud’un histerinin kökeninde cinsel içeriğin bastırılması olduğuna(13) dair görüşlerine şüpheyle yak Freud araştırmacısı Roudinesco, histeriNasıl hastalığına 19. yüzyıl tuso- laşır ve kitaplarının yayımlanmasından kısa süre sonra- nundatulmuş birkadınların bakış kliniğinin Charcot’dan -Charcot’un Freud’a kliniği- bilime geliştirilnasıl bir- yolları ayrılır. Freud’a göre hipnoz, unutulan olayların- mesindeetkisi olduğunu Paris’in şuvaroşlarından sözlerle açıklar: gelen “ deli ya da yarı deli hasta tarafından bilince taşınmasını sağlaması açısın kadınlardan yararlanıldıysa, dinlemeye dayalı bir klini- dan önemlidir ancak hastaları her zaman hipnoz du- ğin (artık dışsallıkla ilgili değil, içsellikle ilgili bir klinik) rumuna sokamadığı ve hastalığın altta yatan nedenini- kuruluşunun başrol oyuncuları da, özel bir muayeneha- ortadan kaldırmadığıserbest çağrışım düşüncesiyle(14) hipnozdan uzakla nenin mahrem ortamında karşılanan Viyanalı kadınlar şır. Hipnozla aynı etkiyi yaratacak yeni bir teknik arayı- oldu. Halktan kadınların tersine, bu burjuva kadınlara şındayken yöntemini keşfeder. Freud, özel hayat, bir mahremiyet duygusu hakkı tanınıyordu. “bilinçli düşüncelerin bilinçdışı malzemelerce belirle- Onların varoluşsal çaresizliği, bilimadamlarının yeni bir neceği” düşüncesinden yola çıkarak geliştirdiği bu yeni öznellik kuramı geliştirmelerini sağladı yöntemin sonuçlarını ve klinik deneyimlerini paylaşma 11ya Breuerbaşlar ve (Freud, Freud, katarsis 2019, durumunda s. 347-348). duygu olmaksızın anımsamanın ” (Roudinesco, nerdeyse hiç bir sonuç vermediğini ve başlangıçta rol oynayan ruhsal 2016, s.80). sürecin olabildiğince canlı bir biçimde yinelenmesi gerektiğini vurgu- larlar. - Çoğunluğunu işçi sınıfından kadınlar da dahil olmak 12 Breuer’i kastediyor. - üzere kadınların oluşturduğu histeri hastalığına çocuk 13 Breuer’in ölümünün ardından oğlu, babasının son ana kadar Freud’u uzaktan takip ettiğini anlatacak ve bu Freud’u derinden etkileyecektir. luk dönemine ait cinsel travmaların neden olduğu iddi Kendisi de yolları ayrılmış olsa da psikanalizin doğuşunda Breuer’in asıyla Freud, hem dönemin “aile” algısını sarsmış hem katkısından her zaman söz etmiştir. de bilimsel yaklaşım açısından oldukça cesur bir çıkış 14 Serbest çağrışım yönteminde Freud, hastalarından dikkatlerini topla- yapmıştır. Freud’un biraz da tepkilerin ardından bakış- malarını ve kendiliğinden akıllarına gelecek düşünceleri hekime bildir- açısına getirdiği değişikliğin, kadın hastaların travmatik melerini (ne kadar saçma, önemsiz, tatsız, konuyla ilgisiz olursa olsun) öykülerine yönelik ilginin giderek azalmasına neden ol ve konuyla ilgisi bulunmadığına dair içlerinden yükselecek itirazlara duğu sonraki araştırmacılar tarafından ifade edilmiştir aldırmamalarını istiyordu (Freud, 2019, s.348). (Gülseren, 2013, s.25).

206 - Cinsellik Kuramı Üzerine Üç Deneme’nin en önemli tar-

Çocukluk çağındaki istismarın histeriye yol açtığı iddi- nesnesi ne olursa olsun libidoyu etken ve eril olarak ası günümüzde geçerliliğini yitirmiş olmakla birlikte, tışma başlıklarından birisi libido üzerinedir. Freud,- dönemin aile kurumunun dokunulmazlığında yarattı- ğı çatlak açısından değerlidir. Ancak Freud’a yakından tanımlar. Ayrıca erkek çocuğun erojen bölgesi olanKüçük pe baktığımızda, meseleyi toplumsal açıdan ya da kadın- erkeknisin karşılığınıçocuklar, rastladığıkız çocukta bütün klitoris insanların olarak belirtir kendilerinin ve bir- ların özgürlüğü açısından ele alan devrimci bir cesaret- kinediğer benzeyençok tartışılacak bir üreme olan organınaiddiasını dile sahip getirir: olduğundan “ değil, merak ve araştırma itkisiyle içine düştüğü bilme kuşkulanmaz. Buna karşılık küçük kız, bir kere oğlanın ceyi çözmeye çalışan bir bilim insanının azmini görüyo üreme oranını gördü mü, kendininkinden başka bir cin- ruz. Zaten kısa süre içinde aynı merak kendisini, çocuk- sin varlığını tanımayı reddetmez, daha sonra pek önem cinselliğine dair ortaya attığı iddialar nedeniyle daha kazanan, kendisini sıra geldiğinde erkek olma arzusuna büyük bir kaosa sürükleyecek ve “eril bakışı” gerekçe götüren penis isteğine kapılır siyle feministlerle karşı karşıya getirecektir. Kız çocuğun kadınlığa ge- çişi de ancak erkeksi cinselliğin” (Freud, bastırılmasıyla 2020, s.96). mümkün Freud 3. BİTMEYEN KAVGA: ÇOCUK CİNSELLİĞİ VE OEDIPUS oluriddiasını daha da ileri taşır ve “ (17) KOMPLEKSİ Cinsellik Kuramı Üzerine Üç Dene- ” der (Freud, 2020, s.123-124).Kültürel Cinsel Ahlak ve me - Modern Sinirlilik Freud’un 1905 tarihli Freud 1908 yılında yayımlanan - ’si dönemin cinsellik algısına ve ön yargılarına açık adlı makalesinde, kültürün en genel ça meydan okuyan en önemli eserlerinden biri olarak- anlamıyla güdülerin baskılanması üzerine kurulu oldu değerlendirilir (Quinodoz, 2016, s. 71). Bu bölümde,- ğunu, aile ve din aracılığıyla da bunun kurumsallaştığını cinsellik üzerine görüşlerinin pek çok kez üstünden ge iddia eder (Freud, 2017,…birçok s. ailede 18-23). erkekler Burada sağlıklı toplumun an- çecek olan Freud’un 1920’li yıllardan öncesindeki iddi cakkadın sosyal ve erkeğe açıdan eşit istenmeyecek davranmadığının bir ölçüde altını ahlaksızdır, çizer ve alarını ve kurama yönelen eleştirileri değerlendireceğiz.Cinsellik Kuramı kadınlarşöyle devam ise soylu eder: ve “ aşırı incelmiş olmakla birlikte ağır Üzerine Üç Deneme bir sinirlilik sergilemektedir. Kültürel standart herkesten Çocuğun ruhsal gelişimini ele aldığı cinsel yaşamı sürdürülmesini talep ediyor, bu talebi biri- (15) adlı eserinde Freud, kuramının- si kendi örgütlenmesi sayesinde hiç zahmete girmeden gelişmesinde oldukça katkısı olan arkadaşı Wilhelm- başarıyla sürdürürken diğeri en ağır bedeli ödemek zo- Fliess’e ait “çiftcinselliğin insan embriyosunun gelişi runda kalıyorsa, o zaman bunun da diğerlerinin yanı sıra minden kaynaklanan evrensel bir yatkınlık” olduğu gö- sosyal bir adaletsizlik olduğu aşikârdır… rüşünü psikolojik zeminde ele almış, erkeksi ve kadınsı - eğilimlerin her bireyde çocukluktan itibaren var oldu ” (Freud, 2017,- ğunu ileri sürmüştür (Quinodoz, 2016, s. 73). - s. 28-29). Makalesinin sonunda reform önerileriyle or taya çıkmanın bir hekimin işi olmadığını ancak bu öne Freud, çocukluk(16) döneminde cinsel dürtülerin var ol rilerin ivediliğini desteklediğini ifade eder. - duğunu söyleyerek yine dönemi için oldukça iddialı - bir çıkış yapar. Çocuğun farklı gelişim dönemlerinde- Freud’un ilk kez bu makalesinde, kadın ve erkeğin ruh farklı haz kaynakları olduğunu söyler. Anne memesini sal durumlarını değerlendirirken, toplumsal konumla- emmesini buna örnek gösterir ancak burada cinsel do rının etkilerine yer verdiği görülmektedir. Kadınların- yumun beslenme ihtiyacından ayrışmamış olduğunu- ruhsal açıdan yaşadığı kimi sorunları toplumsal eşitsiz vurgular. Freud, çocuk cinselliğinin amacını “şu ya da bu liğin bir sonucu olarak değerlendirir. Her ne kadar ka- erojen bölgenin uygun biçimde uyarılması ile elde edi dın ve erkek arasındaki eşitsizliğin kadın ruh sağlığına len doyumdan ibaret” olarak tanımlar (Freud, 2020, s.- olumsuz etkisinden bahsetmiş ve kadın cinselliğinin ko- 85). Çocuğun anne memesini emmesi ile başlayan hazzı- nuşulabilir olmasına katkı sunmuş olsa da kadınlardaki (oral haz), sonraki gelişim döneminde anal bölgeye (ba ruhsal sıkıntıların kaynağını cinsel dürtülerin baskılan ğırsak işlevlerinin gelişimi ile birlikte tutma ya da bo- masına indirgemiştir. şaltma hazzı) ve 3-5 yaşlarıylaaraştırma birlikte ve bilme genital dürtüsünden bölgeye Kültürel Cinsel Ahlak ve Modern Sinirlilik doğanyönelecektir. pratik Freud, bir gereksinimle çocuğun bu yaş döneminde erişkin birMakalenin klinisyenin Türkçe ötesine, çevirisinin kendisinden editörü sonrakileri Cemal Dindar’a de et- dekinden farklı olarak “ göre , Freud’u ” hareket ettiğini söyler 15 Freud’un bir dönem en yakın dostu olan Fliess, Alman ve Yahudi bir - (Freud,kulak burun 2020, boğaz s. 95-107). uzmanıdır. Freud ile psikanalizin ortaya çıkış süre- kileyecek bir düşünür düzeyine taşıyan çalışmaların cindeki mektuplaşmaları çok ünlüdür. Biyografi yazarı Roudinesco’ya başında gelmektedir (2017, s.8). Gerçekten de bu ma- göre: Fliess bir bakıma Freud’un kopyası, onun en büyük entellektüel kalesinde önceki eserlerinden farklı bir çizgiye evrildiği- heyecanlarını kışkırtan ‘şeytanı’, ‘ötekisi’ dir (2016, s. 69). hissedilir. Yine de Freud’un kendisini bir klinisyen ola 16 Çocuk cinselliği kavramının erişkin cinselliği ile aynı olmadığını vurgu- rak tanımladığı ve toplumsal alana müdahale ile hekim lamak gerekir. Burada kastedilen, çocuğun da doğduğu andan itibaren liği net bir çizgiyle ayırdığı anlaşılmaktadır. haz kaynaklarının olduğu ve çocukluğun farklı aşamalarında farklı bi- çimlerde gelişerek erişkindeki cinsel forma büründüğüdür. 17 Bu bölüm ileride ayrıntılı ele alınacaktır.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 207 Oedipus komp- leksinden(18) - Freud, kuramının en ünlü bölümü olan müz insanı arasında ruhsal anlamda kuşaktan kuşağa , ilk kez 1897 yılında Fliess’e yazdığı mek aktarılan bir bağ olduğunu anlatır. Totem ve tabular ile tuplarında bahseder (Doğrusöz, 2016, s.39). En basit- bugünün yasakları, günahları arasındaki ilişkiyi ve ilkel haliyle; erkek çocuğun ilk sevgi nesnesi annesidir fakat- insandan gelişkin insana miras kalan bilinçdışı suçluluk 3-5 yaşları arasında annesine karşı farklı bir ilgi gelişti duygusunu ele alır. Yine bu eserinde herkesin tanrısının rir ve bu onu babasıyla rekabete zorlar. Annesine duy vebaba “Hristiyan modeline mitinde göre şekillendiğini,insanın ilk günahı, bir kişinin Tanrı Baba’ya tanrıyla duğu aşk ve babasına duyduğu nefret nedeniyle babası karşıilişkisinin işlenmiş babasıyla bir suçtan ilişkisine kaynaklanır bağlı olduğunu iddia eder tarafından iğdiş edileceğinden korkar.(19) Bu yoğun korku annesine yönelik arzularından vazgeçmesine ve baba- ” der (Freud, 2016, ile özdeşim yaptığı gizil döneme geçişine neden olur. s.221-232). Anal Erotizmde Örneklendiği Biçi- Freud, başlangıçta kız çocuk için de tam bir simetri ol miyle Dürtünün Dönüşümleri duğunu düşünür yani; kız çocuk da babasına duyduğu FreudCinsellik 1917’de Kuramı yazdığı Üzerine Üç Deneme - aşk nedeniyle annesinden(20) nefret eder. Ancak sonradan adlı makalesinde ise, daha kız çocuk için bu sürecin farklı işlediği yönünde görüş önce ’de ortaya attı değiştirecektir. Beş Yaşındaki Bir Erkek ğı penise imrenme tezini ilerletir vekadının kadınların cinsel penise işlevi- Çocukta Fobinin Analizi(21) niduydukları zedeleyecek arzularını bir arzunun, bir bebeğe kadının sahip cinsel olma işlevine arzusuyla uygun Freud’un 1909’da yayımladığı birikame arzuya ettiklerini dönüşme söyler. süreci Bunu da “ makalesi ise tarihin ilk çocuk- analizi çalışmasıdır. Freud, Oedipus kompleksine dair- ” olarak tanımlar (Doğrusöz, ortaya attığı iddiaların, çocuk cinselliğinin erken dışa 2016, s.47-48). vurumlarının bir kanıtı olarak sunduğu bu vaka ile doğ rulandığını düşünür. Freud’un erken dönem eserlerindeki cinsellik üzerine- - değerlendirmeleri tahmin edilebileceği üzere çokça Freud her insanın Oedipus kompleksiyle başa çıkma eleştirilmiştir. Freud’un penis kıskançlığı olgusuna; bi görevi ile karşı karşıya kalacağının veTotem sağlıklı ve Tabu insan(22) geli yolojik determinist bir temelde tanımlandığı, biyolojik- şiminde de bu kompleksin kaçınılmaz olduğunun altını bir gerçeklikten değil ataerkil toplumlar tarafından çizer. Bu bağlamda 1913’te yazdığı adlı oluşturulan psikolojik olgulardan bahsettiği, her kız ço eserinde, Oedipus kompleksinin evrenselliğini ispata Horneycuğu için(23) geçerli olmadığı gibi farklı ve haklı eleştiriler girişir. Bütün kültürlerin totemizm evresinden geçtiğini- getirilmiştir. Dönemin ilk kadın psikanalistlerden Karen- iddia eder ve totemizmin atayı (babayı) öldürme yasağı penis kıskançlığının tek yönlülüğünü sorgular ve ensest yasağı (babanın karısıyla evlenme) ile Oedi- ve kadının ikincilleşmesinin kökeninde rahim kıskanç- pus kompleksi arasındaki ilişkiye işaret eder (Freud, lığı olduğunu öne sürerek eleştirdiği erkek merkezli 2016,18 Freud s.172-173, burada Sophokles’in 200-204). eseri olan İlkel Yunan topluluklar tragedyasından ile esinlen günü- bakışın karşısına kadını üstün(24) kılan biyolojik bir açıkla miştir. Fleiss’e mektuplarından: “Başkalarında olduğu gibi kendimde de mayla çıkar (Doğrusöz, 2016, s. 82-84). Bir başka kadın anneme karşı aşk ve babama karşı kıskançlık duyguları buldum; bu duy- psikanalist Clara Thompson ise penisin eril gücün en gular öyle sanıyorum ki, tüm küçük çocuklar tarafından paylaşılmaktadır… belirgin sembolü olduğunu ve aslında kadınların eril Eğer gerçekten böyleyse…Kral Oedipus’un neden sarsıcı bir gücü olduğu- Psikanalistler tarafından gözlemlenen kadınlar nu anlarız.” Düşlerin Yorumu’ndan: “Babasını öldürüp annesiyle evlenen belirligücün birkendisini kültürde, kıskandıklarını değişim içinde iddia olan eder. ataerkil Thompson’a ve Batı- Oedipus, böylece çocukluk arzularımızdan birini gerçekleştirmiş oluyordu” lıgöre bir kültürde “ yaşayan kadınlardır. Bu bütünsel resmin (Quinodoz, 2016, s. 48). içinden güvenilir bir biçimde ‘biyolojik kadın’ diyebilece- 19 Çocuğun bu içsel çatışması gizil dönem (erinlik öncesi okul çağı, 6-11 ğimiz bir kadını soyutlamamız olanaksızdır yaş arası) ile birlikte yatışır ve ergenliğe kadar bu sessizlik devam eder. Ergenlik döneminde bu kez erişkine benzer biçimiyle cinsel dürtüler ” (Doğrusuz, yeniden görünür hale gelir. 2016, s.85-86). Horney ve Thompson yapmış oldukları- 20 Bu bölüm ileride ayrıntılı ele alınacaktır. klinik gözlemlere dayanarak her kız çocuğunun penis 21 Atların kendisini ısırmasından korktuğu için evden çıkmayı reddeden kıskançlığı yaşamadığını ve her kadının yaşamında bu Freud’un “Küçük Hans” olarak adlandırdığı çok ünlü bir çocuk vakasıdır. (25) Freud’a göre ödipal dönemde olan bu erkek çocuğun, babası tarafından nun belirleyici bir rolü olmadığını söylemişlerdir ki bu- iğdiş edilme korkusu yer değiştirmiş ve at tarafından ısırılma korkusu- sonraki psikanalistlerce de tekrarlanmıştır. Son dönem na dönüşmüştür. Böylelikle yoğun duygular çocuk için daha kolay baş 23kuramcılardan 1885-1952 tarihleri Jessica arasında Benjamin yaşamış ABD’li de psikanalist. penis kıskançlığı Freudyen psi- edilebilir hale gelmiştir. kanalitik okulun insan gelişimini sosyal ve kültürel bağlamdan kopuk olarak kuramlaştırmasını eleştiren kültüralist ekolün temsilcilerinden- 22 Freud, nerede bir totem varsa orada bu toteme mensup kişilerin birbir- dir. leriyle cinsel ilişkiye girmelerini dolayısıyla evlenmelerini yasaklayan bir yasanın yürürlükte olduğu gözleminden yola çıkarak bu yasakların 24 1893-1958 yılları arasında yaşamış ABD’li psikanalist. Tıpkı Horney gibi mekanizmasını açıklar. Freud’a göre; ilkel sürüde despot babanın sahip kültüralist ekolün temsilcilerindendir. Thompson, Freud’un penis kıs- olduğu dokunulmaz kadınları arzulayan oğullar, birgün bir araya gelir kançlığı tezini yaşamın çoğu yönünü yansıtan bir gerçeklik olarak kabul ve babayı öldürürler. İlkel toplumdaki ahlaksal ilk yasak ve kısıtlama- eder ancak bunun biyolojik gerekçelerle bir ilişkisi olmadığını söyler. lar bu cinayeti gerçekleştirenlere bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Bu Kız çocuklarının erkeksi bir organ olarak penisi değil onun kültürel tem- cinayeti gerçekleştirenler ise yaptıklarından pişmanlık duyup, bir daha silini istediklerini savunur (Doğrusöz, 2016, s.85) böyle bir eyleme kalkışmamaya (ensest yasağı), bundan bir şey ele ge- 25 1946 doğumlu ABD’li feminist psikanalist. Freud’un penis kıskançlığı te- çirilemeyeceğine karar vermişlerdir (Freud, 2016, s. 29, 237). zini kız çocuğunun içine doğduğu ilişikiler ağı içinde tartışır. Benjamin’e

208 - - nın, her iki cins çocuğun da dış dünyayı temsil ettiğini nın aldığını (Freud, 2016, s. 29) belirtse de bu değişimin düşündükleri babayla özdeşleşme arzusunu yansıttığı dinamikleri üzerinde durmamıştır. Sonrasında geliş nı söyler (Doğrusöz, 2016, s.100).(26) tirdiği iddialarını ise babanın ya da erkeğin merkezde olduğu bir toplumsal yapıda tartışır. Hem aile içindeki Freud, libidonun eril olduğu iddiasını, kız çocuğunun- ilişkileri hem de din ve ahlak kavramlarının gelişimini vajinasının farkında olmaması ve çocukluk döneminde- kişilerin baba ile kurduğu ilişki üzerinden ele alır. - klitorisin etken olması üzerinden temellendirir. Klitori - sin penisin karşılığı, tamamen erkeksi bir organ oldu Freud’danAilenin, yaklaşık Özel otuzMülkiyetin yıl önce ve Engels, Devletin 19. Kökeni yüzyıl isimli ant ğunu ve kadınlığa geçişte işlevini yitirerek vajinanın- ropologu Lewis Henry Morgan’ın çalışmasına dayan devreye girdiğini(27) söyler. Karen Horney ve sonrasında dırdığı - çocuk psikanalizinin öncülerinden olacak olan Mela- eserinde, sınıflı toplumların gelişiminden önceki ilkel nie Klein klinik gözlemleri sonucunda kız çocuğunun toplumlarda kadın ve erkek arasında eşitsizlik olma- Oedipus öncesi dönemde vajinasının farkında olduğu dığını iddia eder. İlkel toplumda hem erkeklerin hem- nu ve onu içeren fantezilere sahip olduklarını söylerler- de kadınların çok eşli olduğu ve çocukların da herke (Doğrusöz, 2016, s.111). Ayrıca(28) yakın dönemde insanın(29), sin çocuğu olarak kabul edildiği durumların var oldu cinsel davranışları üzerine birlikte çalışmalar yürüt ğunu, bunun tek eşlilik biçimine ulaşmadan önce pek müş olan William H. Masters ve Virginia E. Johnson - çok değişikliğe uğradığını söyler (Engels, 1992, s.37). klitorisin insan anatomisinde verilen duygusal uyarıyı- Morgan’ın kimi antropolojik bulguları bugün geçersiz algılamak ve iletmekle görevli ve erkek anatomik siste olsa da onun temel evrimsel çerçevesini destekleyecek minde karşılığı olmayan bir organ olduğunu göstermiş yeterli kanıtı ortaya koyduğunu söyleyen yakın zaman- lerdir. Yine aynı araştırmacılar vajinanın genişleyebilen maklaantropolojik birlikte çalışmalar ana soylu mevcuttur ya da baba (Smith, soylu olabildikleri2012, s.25). ve kapsayan bir organ olduğunu, erkek merkezli bakış- Bugün ilkel topluluklara dair bilgiler kesinlik taşıma açısının bunu etken bir eylem olarak görmediğini ancak - cinsel eylemin iki yönlü olduğunu ve her iki cinsel orga görüşü hâkimdir. Ancak bugün kesin olarak bildiğimiz nın da (haz arayış ve veriş sürecinde) etken olduğunu şey, sınıflı toplumlara geçişle birlikte kadının toplum söylerler (Doğrusöz, 2016, s.116-119). daki konumunda evrensel bir gerilemenin söz konusu olduğudur. - Freud sonraki bölümde bahsedeceğimiz üzere ilerleyen- yıllarda kadın cinselliği üzerine görüşlerinde önemli Bu bağlamda Freud’un, yaşadığı dönemin insanı ile il değişiklikler yapacaktır. Burada kendi döneminde ye- kel toplumun insanı arasında kurduğu bağ üzerinden tişen kadın psikanalistlerin etkisinin büyük olduğunu- ulaştığı sonuçların eksikli olduğu söylenmelidir. Freud söyleyebiliriz. Freud’un iddiaları karşısında kadın ana gözlemlerini, kapitalizmin emperyalizm aşamasına- tomisi ve biyolojisine yönelik bilimsel açıklamalar, er ulaştığı ancak eşitsiz gelişim dolayısıyla kültürel alanda- kek cinsine karşı kadın cinsinin yüceltilmesi gibi başka feodal kalıntıların devam ettiği tarihsel bir kesitte yap bir sorunu da beraberinde getirmiştir. Burada sorunlu- mış ve sınıfsal bağlamından kopararak değerlendirmiş olan, kadın ya da erkek cinsine ait anatomik ve biyolojik- tir. Tartışılan başlıklarda ortaya attığı kimi iddiaların- farklılıkların herhangi bir cinse üstünlük sağladığı algı- günümüzde bile karşılık bulmasının nedeni ise; ailenin sıdır. Bugün, bu farklılığın eşitsizlik yarattığına dair her yapısı, kadın-erkek ilişkileri ya da kadının konumu açı hangi bir bilimsel veri yoktur. Eşitsizliği yaratan neden sından yüz yıl öncesine göre kimi değişiklikler olmakla ler anatomide değil çok daha farklı yerlerde, insanlar birlikte toplumun temel yapısı ve üretim ilişkilerindeki arasındaki eşitsizliği yaratan sınıflı toplum yapısında devamlılıktır. aranmalıdır. Totem ve Tabu, tam da 4. 1920 VE SONRASI Freud’un 1913 yılında yazdığı - - bu açıdan eleştirilmesi gereken eserlerinden birisidir. Freud, her ne kadar totemlerin klan mensuplarına an- 1920 ve sonrasıBen Freud’un ve İd(30) görüşlerinde belirgin de neden ya da babadan geçebileceğini, başlangıçta sadece ğişikliklerin olduğu bir dönem olarak değerlendirilir.- annedengöre fallus geçmekteyken “farkı” ve dış dünyayı sonradan temsil eder annenin (Doğrusöz, yerini 2016, baba s.100- 1923’te yazdığı adlı eserinde her iki cins 102) için de hem anne hem de baba ileOedipusun özdeşleşme sonunda sonucun an- 26 Freud, ilerleyen dönemde bu tezini geri çekecektir. neyleda eşcinsel mi yoksa eğilimlere babayla mı karşılık özdeşleşeceği gelen ters her biriki cinste Oedipus de 27 1882-1960 yılları arasında yaşamış Viyana doğumlu psikanalist. Freud- erkeksikompleksi ya da daha kadınsı tanımlar cinsellik ve eğiliminin “ gücüne bağlıdır” yen ekolden gelmekle birlikte kuramı farklı açılardan beslemiştir. Nes- ne ilişkileri kuramının öncüsüdür ve çocuk analiziyle ilgilenir. Çocuk analizi ile ilgilenen bir diğer analist olan Anna Freud ile yürüttükleri der. Oedipus kompleksinin ortadan kalkmasıyla anne ve tartışma psikanaliz tarihinde çok önemli kilit bir yer tutar (Mons, 2015, - S.178-180) babayla özdeşim yapıldığı ve bu iki özdeşleşmeninOedipus kompleksi bir 28 1915-2001 arasında yaşamış ABD’li jinekolog. şekilde birleşmesinden oluşan bir ben ideali yani üst ben oluştuğunu söyler. Freud’a göre “ 29 1925-2013 tarihleri arasında yaşamış ABD’li seksolog. 30 Alt benlik olarak da kullanılır.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 209 ne denli güçlü idiyse, otoritenin, din eğitiminin, derslerin, okunanların etkisiyle bastırılması ne denli çabuk olduy- sa, üstben de sonradan vicdan ya da bilinçdışı suçluluk ca biri ötekinden daha fazla olduğu için farklılaşmanın duyguları halinde ben üzerinde o kadar şiddetle egemen oluştuğunu ifade eder. Dişilik makalesinde, eril ve dişil olacaktır. kavramlarını ele alış biçimindeki değişim göze çarpar. “Eril” ve “dişil” kavramlarının anatomik açıdan “etken” ” (Freud, 2001, s. 91-97). Freud’un bu tespiti; ve “edilgen” anlamına geldiğini vurgular. Bunu, erkek- devlet, din, eğitim kurumları gibi yapıların sadece insan üreme hücresinin devingenliği ve dişi hücreyi araması, psikolojisine etkisi açısından değil, toplum için birer yumurtanın ise devinimsizliği ve edilgen olarak bekle baskı aracı işlevini üstlendiklerini göstermesi açısından mesi örneği üzerinden açıklar. Ancak anatomide kabul- da değerlidir. Cinsler Arasındaki Anatomik Farkın Bazı gören bu eşleşmenin, “erilliği saldırganlığa indirgeme- Ruhsal Sonuçları Çocukların cinsel riski” nedeniyle ruh bilim açısından sakıncalı olduğu 1925’teyaşamının yazdığı aldığı en eski ruhsal yapıları incelerken, ince- nu söyleyerek kendi tezini çürütür. İnsan cinsel yaşa lememizin konusu adlı olarak makalesinde erkek çocuğu ise, “ ele alma alışkan- mında eril davranışı etkinlik, dişil davranışı edilgenliğe lığı edinmiştik denk düşürmenin yetersiz olduğunu vurgular.kadınları Örneğin edilgen konumlaraanneliğin etken zorlayan bir eylem toplumsal olduğunu geleneklerin belirtir. Yine etkisini konu ” değerlendirmesi ile bir özeleştiri yapar azımsamaktanüzerinde çok derinleşmeden kaçınılması gerektiğini kısaca “ ve ilk kez kız çocuğunu merkeze koyarak süreci ele alır. Kızlarda Oedipus kompleksinin oğlanlarınkinden farklı, ” söyler (Freud, ek bir sorun daha yarattığını belirtir. Her ikisinin de ilk 1998, s. 131-132). - nesnesi annedir ve erkek çocuk ödipal dönemde yine- - ilk sevgi nesnesi olan annesine yönelirken, kız çocuk Kadınlık meselesine dair bu değişen görüşlerinin ardınSon bu dönemde ilk sevgi nesnesi olan annesinden uzaklaş- zamanlardadan, ruh bilimin birçok hâlâ yetenekli kadınlık kadın bilmecesini meslektaşımızın çözemediği konu mak ve babası için onunla rekabete girmek zorundadır.- üzerindeni itiraf eder çalışmış ve kadın olmaya meslektaşlarını başlaması sayesinde işaret eder: konu “hak- Freud, ayrıca kız çocuklarının sahip olmadıkları penis kında bir parça bir şeyler öğrenmeye başladık ten dolayı kendilerini “dünyaya öylesine yetersiz bir do nanımla getiren” anneyi sorumlu tuttuklarını söyler. Kız ” (Freud, çocukta penisin yokluğunu kabullenmesinin ardından 1998, s. 133). bebek sahibi olmaya duyduğu arzu gelişir ve yeni sevgi dişiliğe değişimle klitoris du- nesnesi baba olur. Yani oğlanlarda Oedipus kompleksi(31) yarlılığınıKızların fallik kısmen evresinde ya da tamamen klitorisin döl başlıca yatağına erojenik aktarır bölge”(32) iğdiş edilme kompleksi ile yıkılırken kızlarda Oedipus olduğu görüşünü korur ve “ - kompleksini mümkün kılan şey iğdiş kompleksidir Bu (Doğrusöz, 2016, s. 57-64). - niteliklerinder (Freud, erkeklerde 1998, s.135). olmadığını Freud yaçokça da kadınlarda eleştirilen penis “pe Ka- imrenmesindennise imrenme” tezinden başka kökler hiç bir olmadığını zaman vazgeçmez. düşünmüyor “ dınFreud’un Cinselliği kuramında baba figürünün öne çıktığı ve an değilim neliğe pek yerYeni vermediği şeyler olarak görülür. dikkatimi 1931’de çeken yazdığı iki etkenle karşılaştım: kadının makalesinde babaya ilk yönelik kez anneliğin güçlü bağımlılığının, öneminden ” dese de bunun kadınların zihinsel yaşamında- annesinebahseder: duyduğu “ aynı ölçüde güçlü bir bağlılığın mira- erkeklerinkinden daha büyük bir rol oynadığında ısrar sından başka bir şey olmadığı ve bu ön evrenin beklen- eder. Kızların penisin yokluğunu kabullenmelerinin ar medik ölçüde uzun sürdüğü dından penis isteğinin, bebek isteği ile yer değiştirdiğini tekrar vurgular. Daha erken dönemde kız çocuğunun ” (Doğrusöz, 2016, s. 57-64).- bebeklerle oynamasını ise bu durumdan ayırarak bunu Yine de Freud annelik kavramı üzerine derinleşmez. Bu dişiliğinin bir anlatımı olarak değil, annesi ile kurduğu nedenle ilerleyen dönemlerde Freudyen kuramın anne özdeşimin bir yansıması olarak ele alır. Kız çocuğun- liği görünmez kıldığı eleştirisi çok sık yapılmıştır. Freud penis-bebek isteğinin babasına aktarılmasıyla Oedipus ise yaşamının ilerleyen dönemlerinde annelik ve çocuk karmaşasına girdiğini ve ilk sevgi nesnesi annesinin ra analizini kavrama işini kadınlara devrettiğini ima eder.- kibi haline gelmesiyle sürecin kız çocuğu için daha uzun Kadınların çok özel bir dinleme yeteneği olduğunu ve ve zor olduğunun altını çizer (Freud, 1998, s. 141-145).- çocuk analizinde anneyi ikame ederek erkek meslek Hem eril, hem taşlarının görmediğini görüp duymadığını duyduklarını deEn dişilçok tartışılan işlevlere hizmetkonulardan eden biri yalnızca olan libidonun bir libido eril vardır. ol söyler (Mons, 2015, s.264). Di- Onunduğu tezini kendisine ise bu hiç makalesiyle bir cinsiyeti geri atayamayız… çeker: “ şilik Ve son olarak ele alacağımız 1932 yılında yazdığı ” (Freud, makalesi, Freud’un kadın cinselliğine dair önemli- 1998, s. 146-147). - geri adımlarını içerir. Makalesinde, hem kadın hem de erkekte31 Erkek çocukçiftcinsellik iğdiş edilme olduğu korkusuyla düşüncesini annesine olan yineler, arzularından yalnız ba- Freud Dişilik makalesinde, yıllarca adım adım geliştir bayla rekabetten vazgeçerek ödipal dönemden çıkar. Kız çocuğunun diği kadın cinselliği üzerine gözlemlerini, kendisinin iğdişliği derken, kız çocuğunun bir penise sahip olmadığını farketmesi de32 Bugün vurguladığı kadın orgazmının gibi özellikleduyumsal (sensorial) kadın meslektaşlarındanucunun klitoris, devinim- kastedilmektedir. Kız çocuk ise bu farkındalık ile Oedipus kompleksine sel (motor) ucunun ise dün yatağı kasları olduğu gösterilmiştir (Freud, girer. 1998, Çev. notu, s.135)

210 - gelen eleştirilerin etkisiyle yeniden gözden geçirmiş ve Yine çocukluk dönemine ait bulgularının kanıtı olarak kuramı ile ilgili tutuculuğuna rağmenSizlere dürüst dişilik birhakkında bilim sunduğu ilk çocuk analizi vakasını Freud yayımlamış söylememsel tavır sergilemektengerekenlerin tümü çekinmemiştir. bunlar… Eğer Makalenin dişilik hakkın son- ve çocuğun ruhsal gelişimini anlama yolunda büyük bir daparagrafı daha fazla bu açıdan şey öğrenmek anlamlıdır: isterseniz “ kendi yaşam dene- adım atılmıştır. yimlerinizi sorgulayınız ya da şairlere yöneliniz ya da bi- lim size daha derin ve daha tutarlı bilgi verebilinceye dek Kadının toplumsal konumuna dair değerlendirmesi yok bekleyiniz denecek kadar az olmakla birlikte, toplumun kadın ve erkeğe eşit davranmadığını, cinselliğin yaşanmasında- ” (Freud, 1998, s. 150). kadınların çok daha fazla baskı altında olduğu tespitiyle birlikte kadınların daha fazla ruhsal hastalığa yakalan SONUÇ malarında bu etkenlerin rolüne vurgu yapmıştır. Her ne- - kadar kadınlardaki ruhsal sıkıntıların kaynağını cinsel- - dürtülerin baskılanmasına indirgese de, kadın ruhsallı Bu yazıda histeri hastaları ve hipnoza olan ilgisiyle nöro ğının ve cinselliğinin bilimsel alanda tartışılması açısın patolojiden psikiyatriye geçiş yaptığı 1885 yılından iti- dan katkısı değerlidir. baren Freud’un kadınlık üzerine tespitleri ve eleştiriler incelenmiş, kadının toplumsal konumu açısından kura- Freud’un kadın ve erkeğin ruhsal yapılarına dair kimi- mın yeri tartışılmıştır. Psikanalizin gelişiminde Freud’un- farklılıkları ele alırken, özellikle kuramını ortaya attığı- düşünsel yaratıcılığı kadar vakalarına ait klinik gözlem erken dönem eserlerinde, içinde yetiştiği toplumun ide lerinin önemli bir yer tuttuğu anlaşılmaktadır. Freud ku- olojisinden beslendiği görülmektedir. Freud, vaka göz ramını geliştirdiği süreçte, tıpkı fizyoloji laboratuarında lemleri üzerinden yaptığı ve o günün koşullarında öne çalıştığı yıllardakine benzer bir bilimsel titizlik ve disip çıkan (örneğin babanın rolü ve penise imrenme gibi) linle hastalarını tedavi etmeye çalışmış ve psikanalizi de kimi tespitlerini tarihsel ve sınıfsal bağlamından kopuk hep bilimin içine yerleştirme çabasında olmuştur. - bir değerlendirmeyle genellemiş ve onlara evrensellik- atfetmiştir. Bu yanılgısı nedeniyle cinselliği ele alırken Freud’un kuramının kadın ruh sağlığı ve kadın cinselli- merkeze koyduğu penisin sadece bir cinsel organ ol- ğinin anlaşılmasına nasıl bir katkısı olmuştur sorusuna- madığını, erkeğin gücü ve iktidarını temsil eden bir- yanıt verirken en başta, Freud ile birlikte insanın -cin toplumsal anlam taşıdığını gözden kaçırmıştır. Bu bağ siyetinden bağımsız olarak- zihinselDüşlerin işleyişine Yorumu , bütünhisteri lamda kız çocuğun erkeğin penisine imrendiği tezi doğ sel bir bakışın mümkün olduğunu söylemek gerekir.- ru kabul edilse bile, kadınların özlemini duyduğu şeyin- Psikanalizin başlangıcı sayılan bir erkek cinsel organı mı yoksa kendilerinden mahrum üzerinde yaptığı gözlemlerin ve rüya analizlerinin ürü edilen ancak erkeklere sunulmuş olan hak ve özgürlük nüdür. Çoğunluğu kadınlardan oluşan histeri hastalarını ler mi olduğu sorusu akla gelmektedir. önce hipnoz ardından kendi keşfettiği serbest çağrışım - yöntemi ile analiz eden Freud; bilinçdışı, aktarım, direnç Freud, en çok eleştiri aldığı Oedipus kompleksi, penise gibi psikanalizin temel kavramlarını geliştirmiştir. Freud- imrenme ve libidonun eril olduğu tezlerini “Dişilik” ma tarafından ortaya atılan, histeri hastalığının kökeninde- kalesinde tekrar ele almıştır. Penise imrenme tezinde kadınların çocukluklarında maruz kaldıkları cinsel istis ısrar etmiş, Oedipus kompleksini kız çocuğu açısından- marın olduğu iddiası döneminde büyük yankı uyandır- gözden geçirmiş ve değiştirmiş, libidonun eril olduğu mıştır. Her ne kadar Freud iddiasını geri çekse ve bugün tezini ise geri çekmiştir. Babanın işlevini öne çıkardı- bu iddia geçerliliğini yitirse de, bu çıkışıyla yaşadığı dö ğı anneliği görünmez kıldığı eleştirilerine katılmamak nemde “dokunulmaz” olan aile kurumunda büyük bir mümkün değildir. Son yıllarında bunun yeterince üze çatlak oluşturmuş ve kadınların travmatik öykülerinin rinde durmadığını itiraf etse de konuda derinleşmemiş, konuşulabilmesinin önünü açmıştır. - bu işi kadın meslektaşlarına devretmiştir. -

Freud’un en önemli katkılarından biri de çocuk cinsel Psikanalizin sonraki gelişiminde anne işlevinin ba- liğinin varlığından bahsetmiş olmasıdır. Kız ya da erkek banınkinin önüne geçmesinin ve çocuğun bakımında her çocuğun, doğduğu andan itibaren cinsel dürtülerinin- anneye yüklenen rollerin dinamikleri ayrıca değerlen- olduğu ve gelişiminin farklı dönemlerinde değişimler- dirilmelidir. Bunda, kadın psikanalistlerin bu boşluğu- göstererek erişkin forma ulaştığını belirtmiştir. Tıpkı er doldurma çabası mı yoksa(33) gelişen kapitalizmin ideolo kek çocukların annesiyle kurduğu ilişki gibi küçük kız jik olarak anneyi konumlandırışı mı daha fazla rol oyna ların da babalarına yöneldiğini ve fantezileri olduğunu 33maktadır, Yine de burada tartışılmalıdır. psikanalizin ve psikanaliz kuramının iç gelişimine dair - bir not düşebiliriz: Freud’un tüm bu teorik düşüncelerini yazdığı döne- söylemiştir. Başlangıçta her bireyin biseksüel olduğu- min üstünden neredeyse bir yüzyıl geçmiştir ve psikanalistlerin anne- yani hem erkeksi hem de kadınsı özellikler taşıdığı, son- lik, babalık, cinsiyetler, cinsellik konusunda yeni birçok yeni gözlemi, rasında farklılaştığını söyleyerek aslında o güne dek ge tartışması da olmuştur. Bu değişim ve gelişim de atlanmamalıdır. Ör- çerli olan kadın ve erkek arasındaki keskin ayrımı orta neğin anneliğe ve babalığa güncel psikanalitik yaklaşım cinsiyetten çok dan kaldırmıştır. Elbette kadın cinselliğinden bahseden daha bağımsız hale gelmiştir. Bugün zihindeki anne, psikanaliz için top- lumsal anlamda anne olmak zorunda değildir. ilk kişi değildir ancak kadının cinsel gelişimine dair ilk bütünlüklü kuram Freud tarafından oluşturulmuştur.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 211 - - - Yaşadığı dönemde ve ölümünden sonra kimi psikana rekse cinsel gelişimini anlama yolunda önemli tartış listler Freud’un bıraktığı yerden devralarak(34) kuramı ge malara ışık tuttuğu açıktır. Pek çok kadın hastanın dini- liştirmiş, kimi psikanalistler(35) eleştirerek kurama farklı gerekçelerle cezalandırıldığı günlerden, kadının cinsel bir yön vermişlerdir. Kızı(36) Anna Freud ve(37) yakın dostu- yaşamının bilimsel temelde konuşulabildiği günlere ge Lou Andreas-Salome da dâhil olmak üzere, Melanie- çişi, yazının girişinde vurgulandığı gibi insanlığın eşitlik- Klein, Helene Deutsch (38), Sabina Spielrein ve aynı za ve özgürlük mücadelesine borçluyuz. Bu mücadelenin manda sosyalist olup psikanalizi Sovyetler Birliği’ne ta- yarattığı zeminde bilim de özgürleşmiş ve ilerleme şan şıyan Tatiana Rosenthal gibi pek çok kadın psikanalist sı elde etmiştir. Freud’un ve psikanalizin katkısı da diğer Freud hayattayken yetişmiştir. Pedagoji, kadın ruh sağ tüm bilim dalları gibi bu bağlamda değerlendirilmelidir. lığı ve kadın cinselliğinin anlaşılmasında ve dünyanın- farklı bölgelerine bu(39) bilincin taşınmasında hem Freud KAYNAKLAR döneminindeki hem de sonrasındaki kadın psikanalist Binbay, T. (2019). Sovyetler birliğinde psikanaliz söylenti ve efsanelerin öte- lerin rolü büyüktür. si. Madde, Diyalektik ve Toplum, 2: 236-244. Dindar, C. (2017). Sunuş: Kültürel Cinsel Ahlak ve Modern Sinirlilik. Freud, İnsanın sadece biyolojik ve dürtüsel bir varlık olmadığı, S. Kültürel Cinsel Ahlak ve Modern Sinirlilik. İstanbul: Telos Yayınevi. içinde yaşadığı toplumun ideolojisinden bağımsız bir Doğrusöz, M. (2016). Freud ve Cinsiyetçilik. İstanbul: Agora Kitaplığı. gelişme göstermediği düşünüldüğünde, bambaşka bir- toplumsal düzende insanın zihinsel işleyişinde ve bunu Ekmekçi, P. E. (2018). Psikiyatri tarihinde bir dönüm noktası: 19. yüzyılda Avrupa’daki gelismeler ve etkileri. Türkiye Klinikleri J Med Ethics. 26: inceleyen kuramda değişiklikler de kaçınılmaz olacak 77-85. tır. Olasılıkla, kadın ve erkeğin yaşamın her alanında Engels, F. (1992). Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni, 10. Baskı (K. So- eşitliğinden söz edebileceğimiz bir toplumsal düzende mer, Çev.). Ankara: Sol Yayınları. zihinsel kuramı farklı bir düzlemde tartışıyor olacağız. - Freud, S. (1998). Ruh Çözümlemesine Yeni Giriş Konferansları. (E. Kapkın, A.T. Kapkın, Çev.). İstanbul: Payel Yayınevi. Freud’un içinde bulunduğu toplumsal yapının gölgesin- de temelini attığı kuramını, zaman içinde tekrar tekrar Freud, S. (2001). Haz İlkesinin Ötesinde - Ben ve İd (A. Babaoğlu, Çev.). Istan- bul: Metis Yayınları. ele34 Sigmund alarak Freud’un geliştirdiği en küçük ve çocuğu. gerek 1895-1982 kadın ruhsal yılları arasında yapısı yaşa ge- mıştır. Babasının en büyük destekçisi olmuştur. Çocuk psikolojisi ile Freud, S., Breuer, J. (2013). Histeri Üzerine Çalışmalar ( E. Kapkın, Çev.). İs- ilgilenmiş ve çocuk analizinin gelişimine büyük katkıları olmuştur. Ba- tanbul: Payel Yayınları. basının son yıllarında onunla birlikte Nazi faşizminden kaçmak zorun- Freud, S. (2016). Totem ve Tabu (K. Şipal, Çev.). İstanbul: Say Yayınları, 3. da kalmış ve Londra’ya yerleşmiştir. Babasının ölümü ardından savaş Baskı. sonrası yıllarda onun mirasının taşıyıcılığını üstlenmiş ve psikanalizin yeniden doğuşunun öncülüğünü yapmıştır. Freud, S. (2017). Kültürel Cinsel Ahlak ve Modern Sinirlilik (Ç. Tanyeri Çev.). 35 1861-1937 yılları arasında yaşamış Rus psikanalist ve yazar. Freud’un İstanbul: Telos Yayınevi. yakın dostu ve takipçisidir. Freud’a göre oldukça yeteneklidir ve onun Freud, S. (2019). Yaşamım ve Psikanaliz (K. Şipal, Çev.). İstanbul: Say Yayın- gözünde her zaman diğer kadın öncülerden farklı bir yeri olmuştur. ları, 13. Baskı. (Mons, 2015 s.22-63) Freud, S. (2020). Cinsellik Üzerine (A. Öneş, Çev.). İstanbul: Say Yayınları. 36 1884-1982 yılları arasında yaşamış Polonyalı kadın psikanalist. Öğren- cilik döneminde Polonya sosyal demokratlarının önde gelenlerinden Güler, Z. (2002). Tarih Boyunca Kadına Farklı Bakışlar. Gelenek, sayı 73. Herman Lieberman ile ilişki kurar. Onun sayesinde August Bebel, Karl Kautsky ve Rosa Lüksemburg ile de tanışacak ve çok etkilenecektir. I. Gülseren, L. (2013). Geçmişten Bugüne Kadın ve Ruh Sağlığı. Yüksel Ş., Dünya Savaşı yıllarında Freud ile tanıştıktan sonra yaşamına farklı bir Gülseren L., Başterzi, A.D. (Ed.), Kadınların Yaşamı ve Kadın Ruh Sağlığı. yön verir. Viyana Psikanaliz Derneği’ne üye olur ve kadın psikolojisine Türkiye Psikiyatri Derneği Yayınları, Çalışma Birimleri Dizisi 16. Ankara. eğilir. Freud tarafından vurgulanan baba figüründen uzaklaşarak an- Mons, I. (2015). Ruhun Kadınları (Ö. Naldemirci. Çev.). İstanbul: Yapı Kredi neliği öne çıkaran ilk psikanalistlerdendir (Mons, 2015, s. 245-263). Yayınları. 37 1885-1942 yılları arasında yaşamış Rus psikanalist. Freud’un tilmizle- Öztürk, M. O., Uluşahin A. (2011). Nevrotik, stresle ilgili ve somatoform bo- rinden Carl Gustav Jung’un önce hastası, sonra da sevgilisi olur. O dö- zukluklar. Ruh Sağlığı ve Bozuklukları - cilt I Yenilenmiş 11. Baskı. Anka- nemde tıp eğitimini tamamlar ve ardından analist olur. Freud’un yakın ra: Tuna Matbaacılık Sanayi ve Ticaret. takipçilerindendir. Freud ile Jung’un yollarının ayrılması sürecinde bu karışıklığın ortasında kalır. Tüm bunlara rağmen kurama katkıları ile Quinodoz, J. M. (2016). Freud’u Okumak, (B. Kolbay, Ö. Soysal, Çev.). İstanbul: önemli bir yer tutar. Parlak ve yaratıcı fikirlere sahiptir: daha sonra Bağlam Yayıncılık. Freud tarafından değiştirilerek geliştirilecek olan “ölüm dürtüsü” üzeri- ne çalışır (Binbay, 2019). Roudinesco, P. (2016). Kendi Çagından Bizim Çagımıza Sigmund Freud, (N. Demiryontan, Çev.). Istanbul: Metis Yayınları. 38 1885-1921 yılları arasında yaşamış ve muhtemelen Freud ile tanısmış ilk Rus sosyalistidir. Zürih’e tıp eğitimi alan Rosenthal, devrimden çok Smith, S. (2012). Kadınlar ve Sosyalizm (E.B. Eratalay, Çev.). İstanbul: Yordam önce Marksizm ile psikanalizi birlestirmeyi düsünmektedir. 1917’de Kitap Basın ve Yayın Tic. Ltd. Şti. Finlandiya Istasyonu’nda Lenin’i karşılayanlar arasında da yer alacaktır. Şeptulin, A.P. (2017). Marksist Leninist Felsefe (G.D. Görsev. F.P. Arslan, Çev.). Devrim sonrasında Rusya’da kalarak psikanaliz çalışmalarına devam İstanbul: Yazılama Yayınları. eder. 1919’da St. Petersburg’da psikanalitik yönelimli bir klinigin kurul- masında yer alır (Binbay, 2019). Tura, S. M. (2016). Freud’dan Lacan’a Psikanaliz. İstanbul: Kanat Kitap. 39 Daha yakın zamanlı analistler ve kuramcılar bu yazının kapsamı dışında kalsa da Julia Kristeva, Rosemary Balsam, Josine Perelberg’in katkıla- rıyla kadın cinselliği psikanaliz içinde güncel yerine doğru evrilmiştir.

212 MAKALE

1920’LER ALMAYASI’NDA MARKSİZM, FREUD VE PSİKANALİZ KARMAŞASI

Nazlı Cihan Dr., Ludwig-Maximilians Üniversitesi, Değerler Eğitimi ve Öğretmen Yetiştirme Araştırma Merkezi, Münih, Almanya. E-posta: [email protected]

ÖZET THE UNEVEN ENCOUNTER OF MARXISM, FREUD AND PSYCHOANALYSIS IN THE 1920’S GERMANY ABSTRACT - 1920’ler Almanyası’nda Sigmund Freud’un Marksizm - tarihi açısından hangi yönüyle anlam kazandığı sorusu- nun yanıtı, özellikle dönemin Marksistlerinin Freud’un- The answer to the question of what significance Sig- temellerini attığı psikanaliz kuramıyla kurdukları iliş- mund Freud had in the history of Marxism in Germany kide somut karşılığını buluyor. Bundan dolayı, litera in the 1920s can be found in particular in the rela türde genellikle ayrı konu başlıkları üzerinden sorun tionship of the Marxists at the time to the theory of sallaştırılan bakış açılarının bütünlüklü bir çerçeveye psychoanalysis, the foundations of which Freud laid. oturtulması, Marksizm ile Sigmund Freud ve psikanaliz Therefore, putting the perspectives that are generally- arasındaki karmaşık ilişkinin daha iyi anlaşılabilmesini problematized on separate topics in the literature into sağlayacaktır. Buradan hareketle bu çalışmada öncelikle- an integrated framework will provide a better unders- (1) psikanalizin kurumsallaşması ile birlikte kazandığı- tanding of the complex relationship between Marxism- siyasal boyut; (2) Marx-Freud tartışmalarının farklı aşa and Sigmund Freud and psychoanalysis. On that ac- maları ve bunların birbirleriyle olan tarihsel bağlantı count, in this study foremost, (1) the political dimen ları (3) tartışmalarda öne çıkan kişiler ve tartışmaların sion gained with the institutionalization of psychoa eksenini oluşturan konular, söz konusu döneme dair nalysis; (2) the different stages of Marx-Freud debates Anahtargenel hatlarıyla sözcükler: gösterilmiştir. Freud, psikanaliz, materyalizm, and their historical connections with each other (3) the Marksizm, Freudomarksizm prominent persons in the debates and the subjects that form the core of the debates are outlined of the period Keywords:in question. Freud, psychoanalysis, materialism, Marxism, Freudo-Marxism

- - - arksizm ile psikanaliz arasındaki ilişkinin 1900’lerden 1920’li yılların başlarına kadar psikana tarihini, özünde (her iki tarafın da katkı- lizin hem kendini bir tedavi yöntemi olarak kanıtla Msıyla) “başarısız bir deneyin tarihi“ olarak maya, hem de bir bilim dalı olarak tutunmaya çalıştığı değerlendirmek çok da yanlış bir sapta bir ortamda, Almanyalı bir grup Marksist psikanalizci,- ma olmayacaktır. Birinci Dünya Savaşı öncesinde ne ezilen sınıfların neden kendi çıkarlarına ters hareket Freud’un “biyolojik materyalizmi” Marksistler için ne de ettiği sorusuna kafa yormaya başladı ve toplumsal dü Marx’ın “tarihsel materyalizmi” Freudcu psikanalistler zenin, insanların istek ve talepleri üzerindeki etkilerini- için bir sorun oluşturuyordu. Viyana’daki sosyalistler açıklamaya koyuldu. Geride kalan yüzyılın sonlarında ile psikanalistler arasında, kuramsal tartışmaya olmasa doğmuş ve gençlik yılları Birinci Dünya Savaşı ile bir bile en fazla karşılıklı bilgi alışverişine dayanan kişisel- likte sona ermiş bir kuşağın temsilcileri olarak, tüm temaslar söz konusuydu. Bununla birlikte, 1917 Ekim- elverişli koşullara rağmen Batı Avrupa’da devrimlerin Devrimi, Almanya’da 1918 Kasım Devrimi ve karşı dev neden başarılı olamadığı sorusu etrafında, insanların rimde elde edilen siyasi deneyimler, sonrasında yorum neden kendi kurtuluşları için değil de yıkımları için bu lanmayı zorunlu kılıyordu; tam da bu noktada devrim kadar istekli bir şekilde savaşım verdiklerini araştırmak kuramının “öznel faktörü” siyasetle ilgilenen herkes için üzere, Marx’ın toplum kuramıyla, konunun bilimsel bir- bir sorun haline gelmeye başlıyordu (Dahmer, 2013). İş bileşeni olarak gördükleri bireylerin ruhsal ve zihinsel- buraya vardığında, iki kuram (ve bu kuramları kollamak- durumlarının çözümlemesini bütünleştirmeyi denedi ve uygulamak için örgütlenen kişi ve kurumlar) karşı ler ve Freud’un niyetini aşarak Marksizm ile psikanali karşıya geldi. Her iki kuramın da birey ile toplumsal iliş- zin sentezini üstlendiler. kiler arasındaki etkileşime dair bir açıklaması vardı ve - her iki kuram da toplumsal yapıyı, daha doğrusu top İkinci Dünya Savaşı‘ndan 15 yıl önce bu iki çetrefilli lum tarihini, kendi başına açıklayabileceği yönünde bir kuramı birleştirme girişiminde bulunan Marksist psi bilimsel iddia taşıyordu. kanalistler arasında Siegfried Bernfeld, Wilhelm Reich,

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 213 -

Otto Fenichel ve Erich Fromm yer alıyordu ve bu isim enstitü sadece Weimar Cumhuriyeti’nin kültür sanat ler Almanya’da 1920’li yıllar boyunca süren Marksizm- yaşamı ile verimli bağlantılar kurmakla kalmamış, aynı- ile psikanaliz tartışmalarına yaptıkları katkılarla özel zamanda (Helene Stöcker üzerinden) kadın hareketiyle, bir önem kazanıyordu. Rus devriminin zaferine ve Al (Magnus Hirschfeld ve Carl Müller-Braunschweig üze man devriminin boşa çıkartılmasına tanıklık etmiş bu- rinden) Cinsel Araştırmalar Enstitüsü’yle ve (Wilhelm- isimler, Marksizm’den ve Rosa Luxemburg’un politik- Reich ve Otto Fenichel üzerinden) komünist ve Marksist kuramlarından da esinlenerekgizil ortaya devrimci koydukları kolektiflerin çalış çevrelerle de kişisel bağlantılara dayalı ilişkiler geliştir bilinçdışımalarda, toplumsal uygulamalarını koşullar ve politik eylem arasında miştir (Füchtner, 2011). ki bağlantıları aydınlatmak, “ Frankfurt ” (Dahmer, 2013) açıklamak- PsikanalitikBPI, 1929 yılında Enstitüsü Karl Landauer tarafından Almanya’nın- için rasyonel olmayan insan davranışlarını açıklayan bir ikinci psikanaliz enstitüsü olarak kurulan kuramdan yararlanmak istiyorlardı. Bir bakıma “yenil ’nün (Frankfurter Psychoanalyti- ginin” psikolojik açıklamasınınFreudomarksizm peşine düşmüşlerdi. - sches Institut / FPI) entelektüel formasyonu üzerinde - de belirleyici bir etkiye sahipti. Üyelerinin birçoğu Hein Ancak, sonraları “ ”olarak da tanımla rich Meng, Erich Fromm, Frieda Fromm-Reichmann ve nan bu girişimler, yani psikanaliz ile tarihsel materya- ToplumsalClara Happel Araştırmalar gibi Berlinli Enstitüsüanalizcilerden eğitim almıştı. lizm arasında köprü kurma, Marksizm ile psikanalizin- Günümüzde daha çok Frankfurt Okulu olarak bilinen ortak yönlerini saptama çabaları dönüp dolaşıp, Mark ile Eleştirel hem odalarını, Kuram sist kuramın Freudcu kuram tarafından gerçekten an hem de çalışanlarını ve öğrencilerini paylasan FPI, Max lamlı bir biçimde tamamlayıp tamamlayamayacağı veya- Horkheimer ve Theodor Adorno’nun ’ı maddi koşullara değil de bireylerin psikolojik hallerine geliştirmelerinde önemli bir katalizör işlevi gördü. Daha odaklanmasıyla ve böylece kaynağı toplumsal ilişkiler- sonrasında ise Hollanda’da tutuklanarak Bergen-Belsen de yatan toplumsal sorunları bireylerin kişisel sorunları toplama kampına gönderilen Karl Landauer dışında FPI- olarak tanımlamasıyla Marksizmi törpüleyip törpüle analizcilerinin çoğu Nazi rejiminin şiddetinden kaçmayı meyeceği tartışmalarında düğümleniyordu. ve Amerika Birleşik Devletleri’ne veya İsviçre’ye göç et meyi başaracaktır. BAŞLANGIÇ POZ​​ ISYONLARI VE ILK YAPILANMALAR - Psikanalizin kurumsallaşma yönünde ilerlediğiImago çizgide - dernek, birlik ve enstitü gibi yapılanmalarınluslararası yanı sıra 20. yüzyılın başında Sigmund Freud’un öğretisi, psika Psikanalizdergiler de Dergisi önemli bir yer tutuyordu. dergisi- nalizin genel bir dirençle karşılandığı İmparatorluk Al- (1912-1937), IPV’nin resmiPsikanaliz yayın organıHareketi U - manyası’nda psikiyatristler, felsefeciler ve psikologlar (Internationale ZeitschriftTıbbi Psikanaliz für Psy arasında da çok az kabul görüyordu. Almanya’daBerlin psi Dergisichoanalyse, 1913-1937), (Die Psy- Psikanalizkanaliz hareketi Derneği psikiyatrist Karl Abraham’ın 1908’de- choanalytische Bewegung,Psikanalitik 1929-1933), Pedagoji Dergisi Berlin’de bir psikanaliz grubu kurması ile başlar. (Internationale Zeitschrift für Ärztliche Psycho Uluslararası Psikanaliz (Berliner Derneği Psychoanalytische Vere analyse, 1913-1919) ve inigung / BPV) adı verilen bu çalışma grubu, 1910’da- (Zeitschrift für Psychoanalytische Pädagogik, 1926- ’nin (Internationale- 1937), 1920’lerin öncesinden 1930’lu yılların sonuna Psychoanalytische Vereinigung / IPV) ilk yerel grubu- kadar uzanan dönemde düzenli olarak yayımlanan ve nu oluşturuyordu. Dernek, Leipzig,Alman FrankfurtPsikanaliz ve Derneği Ham psikanalizin alanyazın altyapısının oluşmasında işlev burg’da da yerel psikanaliz çalışma grupları kurulma- gören dergilerdi. Freud bunların birçoğunda doğrudan sının ardından 1926’da adını - yayıncı veya yayın kurulu üyesi olarak yer alıyordu. (Deutsche Psychoanalytische Gesellschaft / DPG) ola rak değiştirecektir. 1911’de nörolog Leonhard Seif etra “FREUD VE MARX’IN KURAMLARI ÇAĞIMIZA fında kurulan Münih yerel grubu ise Sigmund Freud ve HÜKMEDIYOR” (OSBORN, 1975 ) Carl Gustav Jung arasında yaşanan kopuşun ardından- dağılır ve bunun yerine Viyana’da Freud ve Alfred Adler etrafında, Zürih’te ise Ludwig Binswanger ve Jung etra Psikanalizin Almanya’da giderek kurumsallaşması, aynı fında yeni yerel gruplar kurulur (DPG, 24.04.2020). oranda politikleşmesini de kaçınılmaz kılmıştı. Bunda Sosyalist Doktorlar Birliği - kuşkusuz Marksist psikanalistlerin büyük payı vardı.- Almanya’nın psikanaliz tarihindeki bir diğer önemli Aslında bazı sosyal demokrat, yani sosyalist hekimlerin- dönüm noktası, (Verein so psikanalize olan ilgisi ve bu alana yönelttikleri çalış zialistischer Ärzte / VSAe) üyesi Ernst Simmel’inBerlin Psika Max- maları, Birinci Dünya Savaşı öncesine denk geliyor. Bu- nalizEitingon Enstitüsü ve Karl Abraham ile birlikte Berlin Psikanaliz nunla birlikte, sosyal demokratların Viyana Psikanaliz- Derneği’ne bağlı psikanaliz polikliniğini ve - Derneği’nde etkin olmaları, Marksizm ve psikanaliz ara ’nü (Berliner Psychoanalytisches Institut- sındaki temel kuramsal karşıtlıkların ortaya konulma- / BPI) 1920 yılında kurmasıdır. 1920’lerde BPI, psika sına bir katkı sağlamamıştı (Kätzel, 1987). Konuya Çardair- naliz kuramının ilerici ve disiplinler arası çalışmalarıy kayıt altına alınan ilk tartışma, Viyana Psikanaliz Der la öne çıkan merkezi haline gelmiştir. Bunun yanı sıra neği’nin 10 Mart 1909 tarihli, kamuoyuna kapalı

214 şamba Toplantısı’

Marksizmydı. Psikolojisi Bu tartışma Üzerine toplantısının konusu, yordu. Bu son atıf, Macar Marksist felsefeci veKitle teorisyen Psiko- Alfred Adler’in kaleme aldığı ve sunumunu kendisinin lojisiGyorgy ve Ego Lukács’ın Analizi bir makalesine dayanıyordu; Lukács- yaptığı (Zur Psychologie makalesinde Freud’un 1921’de yayımlanan - des Marxismus) başlıklı yazıydı (Nunberg ve Federn, (Massenpsychologie und Ich-Analy 1977). Ama söz konusu yazıda Marksist kuram büyük- se) adlı çalışmasını değerlendiriyordu: Özetle, psikana ölçüde deforme edilmişti (Jones, 1962). Adler’e göre lizin geleneksel psikoloji karşısında belirli bir ilerleme Marx, ‘içgüdüsel yaşamın önceliği’ni vurguluyordu: Sal- olduğunu kabul ediyor ama hemen ardından onun da- dırganlık dürtüsü sınıf bilincine dönüşmüştü; politik- burjuva kuramlarının temel yanılgısına kapılmaktan ekonomi, işletmeciliğin motiflerinden türemiş bir öğre- kurtulamadığını ekliyor ve bu yüzden toplumsal olgula tiydi – MarksizminAdler düşünce “biyolojize dizgelerimizin edilmiş” Marx’taki halinin kanıtlakanıtını rı bir bütünlük içinde ele almamakla, kitleleri bireyden sunmuşrından bazıları olmadı. bunlardı.Marksist düzeneğinFreud, bu argümantasyonpsikolojik altyapısını kar yola çıkarak açıklamaya çalışmakla ve sosyoekonomik- sağlamayaşısında “ çalıştı - koşulların etkisini dışlamakla eleştiriyordu. İnsanın- tarihsel bakıştan yoksun ve bireyci bir çerçeveye otur ” yorumunda bulundu (Nunberg ve Fe tulduğu, burjuva birey ile “kendi başına” insanın bir tu dern, 1976). Aynı toplantıda Marksizm’i “alternatif din” tulduğu saptamasıyla Freudcu kuramsal pozisyonun en olarak nitelendirmek ve “analiz”in boyunduruğu altına- zayıf noktasını ortaya koyuyordu (Lukács, 1922). almak için de çaba sarf edilmişti. Bu bağlamda Thom haklı olarak, sosyal demokrasinin Marksizm hakkın PSIKANALIZDEN UZAKLAŞMA VE ELEŞTIRI da sahip olduğu kıt anlayışın, Marksizm ile psikanaliz arasındaki temel çatışma alanlarının üzerini örttüğüne dikkat çekiyor (Thom, 1981). 1924’ten itibaren ise ilgi yerini daha çok kapsamlı- nanbir hesaplaşmayaMarksizm Bayrağı bırakmaya Altında başladı ve psikanalizin 1909 tartışmasında açığa çıkan Marksizm’i psikolojik Marksist eleştirisi devreye girdi. 1925 yılında yayınla temellere dayandırma ya da gözden geçirme girişimi,- Psikanaliz (Unter ve Marksizm dem Banner des- savaş sonrası devrimci dönemde daha da belirgin hale Marxismus) dergisinin ilk sayısında Sovyet felsefeci- “geldi.Devrim Dönemin Psikolojisi muhtemelen Üzerine en solda duran psikana- Vladimir Jurinetz’in (Psychoa listi olan Avusturyalı hekim Paul Federn, Mart 1919’da- Avusturyanalyse und Marksizmi’ninMarxismus) başlıklı Çözülüşü bir eleştiri yazısı yayım ” (Zur Psychologie der Revo- landı. Ardı sıra Ocak 1926’da ise August Thalheimer’inEn- lution) adlı çalışmasını yayımladı (Federn, 1919). Ba ternasyonal (Die Auflösung des ğımsızlara yakın duran bir sosyal demokrat olarak kon- Austromarxismus) başlıklı makalesi geldi. Aynı yıl, seyler örgütlenmesini, toplumsal ve siyasal savaşıma- (Die Internationale) dergisinde de Peter- girişilecek zeminin biricik seçeneği ve devrimci özgür Maslowski’nin psikanalize eleştiri yönelttiği bir yazısı- lük anlayışına en uygun yapı olarak selamlıyordu (Fe yer aldı. Ve nihayet Mayıs 1926’da Abram Deborin, Sov dern, 1919). Bununla birlikte teorik anlamda Federn’in- yet felsefesi temelinde Freudizm ile hesaplaşmaya giriş siyasi anlayışı, tarihin ve güncelin psikolojize edildiği ti (Kätzel; 1981). bir perspektifte varlık buluyordu. Tek tek bireyler üze - rinde uygulanan psikanalitik çalışmalar yoluyla elde- Burada en önemli örnekleri anılan eleştirilerin odağına, edilen psikolojik yasaları kitle psikolojisine uyarlamak Freudizmin işçi sınıfı hareketinin devrimci mücade- istiyordu. Federn’in tarihsellik anlayışı da, Freud’da ol lesi ile çelişen ideolojik pozisyonları yerleştiriliyordu. duğu gibi, bireysel psikolojik gelişim yasalarının toplum Freud’un çalışmalarında varlık bulan, toplumsal dav yasalarıyla eşitlenmesini ifade ediyordu. - ranışların dürtülerin belirlenimindeki zorunluluklara bağlandığı, örgütlü toplumlardaki birey davranışlarının 1920’li yılların başlarında psikanalizin artan etkisi ko- olumsuz olarak değerlendirildiği ve kitlelere ilerici bir- münist kuramcıların da dikkatini çekmişti. O dönemde rol atfedilmediği türden yaklaşımlar elbette devrimci daha acil teorik-ideolojik görevler söz konusu olduKızıl Marksistlerce tepkiyle karşılanacak ve ideolojik bir ze Bayrakğundan Almanya’da nadiren açıktan görüş bildirilse de minde sorgulanacaktı (Thom, 1981). - Almanya Komünist Partisi’nin (KPD) yayın organı - - ’ın (Rote Fahne) 26.9.1922 tarihli sayısında, tam- Bir başka önemli nokta da Almanya’da Birinci Dünya Sa da o günlerde Berlin’de düzenlenen Uluslararası Psika- vaşı’ndan sonra psikanaliz ile ilgili adeta bir görüş ve fi naliz Kongresi dolayısıyla bir bildiri yayımlandı. Psika kir enflasyonu yaşanmasıdır.Psychoanalyse Bu dönemde und Soziologie, az çok uzman 1920 nalizin yeni bir tıbbi yöntem olarak nitelendirildiği açık- sayılan herkes, psikanaliziZur çeşitli Psychologie olguları des açıklamak Sozialismus ve, lamada, uzun tedavi sürelerinden dolayı toplumun dar- bir de Aurel Kolnai ( ) gelirli kesimleri için elverişsiz bir tedavi yöntemi oldu- ya da Hendrik de Man ( ğu ifade ediliyordu. Açıklamada ayrıca burjuva akade 1927) gibi farklı örneklerde olduğu üzere Marksizm’i misi ne kadar reddetse ve dışlasa da psikanalizin yayıl itibarsızlaştırmak için kullandı (Kätzel, 1987). masını engelleyemeyeceği de vurgulanıyordu. Sosyalist- hareket içinde psikanalize olan ilginin arttığının, ancak- Burada esas olarak psikanalizle bir hesaplaşma değil,- psikanalizin toplumsal yaşam araştırmalarına uyarlan daha ziyade argümanların dayandırıldığı Freudizm ile maya çalışılmasına eleştiriyle bakıldığının da altı çizili mücadele söz konusuydu. Thom, bu eksende dönen tar

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 215 - Eğitim Evi ve Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü

tışmaların tarihsel aşamalarını Marksistlerin perspekti gibi yeni finden şöyle özetliyor: - Eleştirelyapıların Kuramtemelleri atılmış oldu (Albrecht, 2019). - 1. Alfred Adler gibi sosyal demokrat psikanalist- , 20. yüzyılın ilk yarısında Hegel, Marx ler (bkz. 1909 “Çarşamba Topluluğu” tartışma Frankfurtve Freud’dan Okulu esinlenen temsilcilerinin (özellikle Max- sı), Marksist fikirleri psikanalize taşımaya ça- Horkheimer, Theodor W. Adorno ve Herbert Marcuse) lıştı. Freud’un düşünceleri de 1920 yılına kadar- adı altında bir araya geldiği ve burju ilerici tanımlamasını hak ediyordu. (Thom özellik kurulanva-kapitalist Toplumsal toplumun Araştırmalar ideolojik Enstitüsüeleştirisini ifade eden le, Freud’un burjuva cinsel ahlakına karşı mücade bir kuram olarak yola çıktı. 1923 yılında Frankfurt’ta lesi ve geliştirdiği nevroz kavramı ile terapi tekniği (Institut für- örneklerinden yola çıkıyor). Sozialforschung / IfS) her ikisinin de merkezi olarak biliniyor. Frankfurt Psikanaliz Enstitüsü ile ortak çalış 2. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Freud, Marksist malar yürüten IfS’in kuruluşu, Birinci Dünya Savaşı’nın eleştirel toplum kuramıyla çelişen tezlerini daha- başlamasıyla birlikte uluslararası sosyalist işçi hareketi- yüksek sesle dillendirmeye başladı. Kolnai (1920)- saflarında beliren kriz dönemi diye nitelendirilebilecek veya Federn (1919) tarafından ortaya konulan ça bir tarihsel arka planda gerçekleşti: İkinci Enternas lışmalar, Marksizmi psikanaliz yoluyla itibarsız yonal 1914’te bölünmüştü, Orta ve Güney Avrupa’daki- laştıran bu “antikomünist eğilimi” teşvik etti. Bu (1918-1923) devrimler başarısız olmuştu ve faşizm- dönem tartışmalarının yarattığı ortam şu şekilde 1922’de İtalya’da iktidarı ele geçirmişti. Perry Ander özetlenebilir:• - son’a göre, Batı’daki bu tarihsel verili durum, Mark sizm’in siyasal pratikten yapısal olarak ayrışmasına, Psikanalizin kavramlarına atıfla işçi hareketi ağırlık noktası “felsefeye” yönelen bir zemin kaymasına- • ne karşı bir konumlanma; - uğramasına ve akademik alana demirlemesine yol açtı sonra(Anderson, Batı Marksizmi 1978). Böylece Batı’da, özellikle de Alman Psikanaliz yoluyla Marksizmi “tamamlama” gi ya, Fransa ve İtalya’da, Maurice Merleau-Ponty’nin daha • rişimleri ve bunun yol açtığı karmaşa; diye tanımladığı, Leninist siyasete ve Sovyet pratiğine eleştirel yaklaşan bir akım ortaya Buradan tetiklenerek Marksist hareket içinde- çıkmıştı (Merleau-Ponty, 1968). beliren ideolojik yön kaybı (Wilhelm Reich, bu - nedenle kendisine karşı cephe alınan örnek Batı Marksizmi’nin ağırlık noktasının felsefeye kayması- lerden biriydi). - ve akademikleşmesi, IfS’in kuruluş amaçlarını ve özel likle de erken evrelerinin ruhunu biçimlendirdi. Başa 3. Marx-FreudEleştirel çatışmasının Kuram üçüncü aşaması: Frank rısız olan 1918 Alman Kasım Devrimi, işçi hareketinin- furt Okulu tarafından özellikle1968’lerin sürgün Marksizm döneminde ve psi- hanesineAlacakaranlık sosyalist devrime dair gelecek beklentisini- kanalizgeliştirilen tartışması ’ın temel kuramsal çıkış mesindekörelten bir“Alman yenilgi İşçi olarak Sınıfının yazıldı. Acizliği 1927 yılında yayımla noktası olarak alındığı “ dığı (Dämmerung) başlıklı makale derle- ” (Thom, 1981). - ”ni (Die Ohnmacht der deutschen Arbeiterklasse) çözümleyen Horkhe Tam bu noktada, dönemsel bağlamda yazının konusuy imer, işçi sınıfının bundan böyle sosyalizm için öncü la doğrudan ilgisi olmasa da, kuruluşunun temelleri ve sınıfsal güç olmadığını ileri sürüyordu (Jeffries, 2019). tartışmanın kökleri 1920’li yıllara dayandığı için, ama Daha da ötesi, Horkheimer çevresinden hiç kimse işçi daha da önemlisi Eleştirelilerleyen Kuram yıllarda ve MarksizmFrankfurt tarihininOkulu ile sınıfı için umut beslemiyordu (Wiggershaus, 1987). Almanya‘daki seyri bakımından belirleyici bir etkiye sahip olduğu için Enstitünün ilk yıllarında Marksizm’in bilimsel niteliği ilgili bir parantez açmak tamamlayıcı olacaktır. korunmuştu, ancak hâlihazırda işçi partileriyle pratik hiçbir bağlantısı bulunmuyordu. Enstitü yönetiminin- FRANKFURT OKULU DÖNEMECI Max Horkheimer’e geçmesiyle, Marx’ın düşüncelerinin- - “değişenmateryalizm tarihsel koşullar altında sürdürülmesini” tem sil eden bir kuramEleştirel türü baskın Kuram hale gelmeye başladı. Ön- Frankfurt 1920’lerin başında kendine özgü bir ente celeri terimiyle tanımlanan bu yaklaşım,- lektüel atmosfer sunuyordu. Örneğin Heidelberg, II.- kısa süre sonra olarak anılacaktı (Hon Wilhelm döneminin liberal ruhunu geliştirmeye devam- neth, 1985). Frankfurt Okulu’nun Marx-Freud tartışma- ederken, sanatsal faaliyetler ve bohem yaşam tarzı ko larındaki rolünü ayrıntılı ele almak elbette daha doğru nusunda Münih ve Berlin birbiriyle yarışıyordu. Frank olacaktır. Ancak konu başlığı bağlamında, 1929’da ku- furt ise yeni entelektüel akımların çekim merkezi haline rulan Frankfurt Psikanaliz Enstitüsü, 1931’den itibaren- gelmişti. Gestalt psikolojisi, Ortaçağ ve Georgian dönem- Max Horkheimer tarafından yönetilen ve 1930’dan iti araştırmaları, Marksizm,Frankfurt psikanaliz Gazetesi ve, Bağımsız bilgi sosyolojisi Yahudi baren Erich Fromm’un üyesi olduğu IfS ile yakın bağlan gibi bilim dalları burada çok sayıda entelektüel çevre tısı nedeniyle özel bir önem kazanmıştır. den alıcı buldu ve

216 ÖNE ÇIKAN ISIMLER VE FARKLI YAKLAŞIMLAR - kanaliz ve Marksizm sentezini denedi ve bu denemeler politik olarak bir hayli şaşkın ve akılları karışmış olarak 1925’ten 1940’a kadar Freud’un bazı öğrencileri psi karşılarında buldukları faşizmin yükselişi konusundaFa- uyarıyordu.şizmin Kitle Psikolojisi Reich’ın dönemin güncel olaylarıyla ilgili- çoğu zaman tartışmalı sonuçlara yol açtı. Bu grubun en araştırmalarından çıkardığı sonuçlar, 1933 yılında bilinen isimleri Siegfried Bernstein, Otto Fenichel, Erich- (Massenpsychologie des Faschis Fromm ve Wilhelm Reich’tır. Bazı kaynaklar, Wilhelm mus) ile kitaplaştırıldı. Sonrasında ise hem IPA’den hem Reich’ı psikanalitik anlayışlardan siyasi sonuçlar çıkar de KPD’den atılmıştı. Wilhelmmak isteyen Reich bu grubun en orijinal zihni olarak tanımlar.- Faşist hareketin yarattığı kitle hezeyanı hakkında bir ’ın psikanalitik ve toplumsal yapı açısın psikanalistin yazdığı ilk önemli yapıt buydu. Freud’un dan ilgisi 1920’lerin başından itibaren dürtü kuramına, diğer tilmizleri faşist dönem sorununu az çok sessiz- özellikle de cinselliğe odaklanmıştı. Reich, geleneksel- kalarak göz ardı etseler de Reich en azından bu güncel cinsel ahlaka, evlilik kurumuna, orta sınıf aile yapısına- siyasal sorunu gündeme getirmeyi ve karşısına bir çö- ve insanların ekonomik politik yetersizliğine karşı mü- züm koymayı denedi. Reich faşizm sorununu ele alırken cadelesine o dönemde başladı. Bu görüşlere sahip biri Marksist çözümlemeleri psikanalitik ve cinsel-ekono- nin sol partilerle temas arayışına girişmesi ise kaçınıl mik yaklaşımlarla da destekledi. Ona göre, insanların mazdı ve Reich, önce Avusturya’daki Sosyal Demokrat ideolojilerinin, üretim koşullarından daha yavaş de veParti’ye Seks-Pol katıldı, sonra da komünist oldu. KPD içerisinde- ğiştiği gerçeği yadsınamazdı: Psikolojik faktör daima cinsel politikalar konusundaki düşünceleriyle öne çıktı- ekonomik gelişmelerin ağır aksak gerisinden gelirdi. Bu olarak adlandırdığı, cinsel aydınlanmaya yö yüzden, Nazizm’in halkın tamamını büyüleyebilecek bir nelik bir kitle hareketi örmeye başladı (Rattner ve Dan hareket olarak kavranabilmesi için, işçilerin ve küçük zer, 2009). Bu, hem psikanalistleri hem de KPD’nin parti burjuvanın ruhsal ve zihinsel durumu dikkate alınmak liderliğini aynı ölçüde endişelendiriyordu. - zorundaydı (Reich, 1971). Marksist Muhalefet Freud’un kendisi ve psikanaliz derneği üyelerinin ço Reich’ın IPA çatısı altında geliştirdiği ve Otto Fenichel’in ğunluğu, parti üyesi oldukları bilinen komünistlerin yönettiği (Marxistische Opposition)- psikanaliz derneğinde öne çıkmasıyla, yükselen faşizm- kısa ömürlü bir seyir izlediPolitik ve sosyo-psikolojiye Psikoloji ve Cinsel yönelikEkono- karşısında zaten risk altında olan psikanaliz girişiminin- mianlamlı Dergisi bilimsel çalışmalar üretemeden dağıldı. Oluşu sağdan gelebilecek politik saldırılara maruz kalmasın- mun yayın organı olan “ - dan çekiniyordu (Reich, 1967). İdeolojik-politik taraf ” (Zeitschrift für Politische Psychologie und sızlıklarını vurgulayarak, yükselmekte olan faşizm kar SexualökonomieSınıf Bilinci / ZPPS), Reich ve az sayıdaki takipçi şısında Almanya ve Avusturya’da psikanalizin örgütsel “leriCinsel için Ekonomiverimli bir yayın aracı işlevi görüyordu, ancak varlığını koruyabilmeyi umuyorlardı. Freud’un, Reich’ın bu dergi “ ” (ZPPS, 1934) yazısının yanı sıra- “mazoşist karakter” üzerine yazdığı makaleye verdiği ” vejetoterapi (ZPPS, 1935) ile ilgili oluşturduğu tepkinin arkasında da bu refleks yatar (Dahmer, 2013). sonraprogram da veorgonomi ilginç politik ifadeleri dışında, Reich‘ın psi - kanalizden önce ye (istemdışılık terapisi) Reich’ın UluslararasıKarakter Psikanaliz Analizi Birliği’nin (IPV/IPA) bu- ye (evrensel yaşam gücü) geçişini tutumuna dair görüşleri, Uluslararası Psikanaliz Yayıne belgelemekten öteye geçemedi (Teschitz, 1934). - vi’nin, Reich’ın (Charakteranalyse) ki tabının yayımlanmayacağını açıklamasına ve anlaşmayı Marksist Muhalefet’in IPA Bilimiçerisindeki insanı Freud’un bir görevi yanında, de, psi iptal etmesine verdiği yanıtta şöyle ifade ediliyor: muhafazakârkanalizde hâkim Freud’a olan karşı;“burjuva orgazm felsefesine” kuramı karşı için, “doğa Ölüm İçgüdüsübilimlerini” kuramına savunmaktı: karşı “ “Psikanalizin sosyolojik-kültürel niteliği herhangi bir önlemle yeryüzünden silinemez. (...) Psikanalizin- Psikanalizin teorik ve pratik” (Reich, anlamda 1935). esas parlak dö- devrimci işçi hareketi ile ilişkileri ne kadar zor ve karmaşık olsa da; psikanaliz ve Marksizm arasında ki çatışmanın nihai sonucu belirsiz olsa da, analizci- nemine sosyalizmde kavuşacağını düşünen Reich’a kuramın devrimci olduğu ve bu nedenle de yerinin göre tam da bu nedenle, burjuvazi ve gerici muhalifleri- işçi hareketi saflarında olduğu gerçeğini kimse de tarafından bastırılmaması için sosyalist hareketin acil ğiştiremez. Bu nedenle bugün en önemli görevin,- görevlerinden biri, psikanaliz ile Marksizm’in senteziy- ne pahasına olursa olsun analizcinin varlığını değil, di. Bu nedenle, IPA içindeki ya da çevresindeki Marksist psikanalizin varlığını korumak ve onun daha da ge- Muhalefet oluşumunda etkin olduğu dönemdeki çalış lişmesini sağlamak olduğu kanısındayım... Tarihsel malarında, Freud ve Marx‘ın öğretilerini evrensel bir süreç hiçbir şekilde Hitler ile sona ermedi. Psikana politik psikolojide birleştirmek istedi. Dikkate değer bir- lizin tarihsel varlık nedeninin ve sosyolojik işlevinin tutarlılıkla, burjuva psikoterapistlerin gözünden kaçan kanıtlanması gerekiyorsa: Tarihsel gelişimin mevcut devrimci düşünce sistemlerindeki boşlukları gösterme aşaması bu kanıtı sağlamalıdır” (Reich,1967). ye çalıştı (Rattner ve Danzer, 2009).

Burada Reich aynı zamanda, sol partilerin psikolojik ve 1933 yılında KPD’den, 1934 yılında da IPA’den ihraç

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 217 - - - edilmesiyle sonuçlanan sürecin ardından Reich’ın orta nalize ve tarihsel materyalizme katkıları, özellikle Wil ya koyduğu çalışmaları da, her ne kadar kişiliğinde or- helm Reich ile yürüttüğü kısaMarksist dönemli Muhalefet çalışmalardan- taya çıkan paranoyak gelişmeler sonucunda takıntılı bir ve Uluslararası Psikanaliz Derneği içerisinde Marksist- cinsel mistisizmle gölgelense de “devrimci fırça darbe- psikanalistlerin oluşturduğu gru leri” barındırmaya devam etti. Ancak, 1968 hareketinin bundaki çalışmalarından oluşuyor. II. Dünya Savaşı yıl isyankârOrgon varsayımı öğrencileri arasında ve özellikle de cinsel öz larında bu grubun üyeleri ve sempatizanları, Fenichel’in gürlük taleplerinin öne çıkmasında Reich’ın geliştirdiği düzenli olarak gönderdiği bilgilendirici mektuplar nın yankı bulması, Reich’ta ele alınan (Rundbriefe) yoluyla 1934’ten 1945’e kadar sürgünde konuların da tarihsel ve diyalektik materyalizmden ne Siegfriedde birbirleriyle Bernfeld temas psikanaliz halinde ile kaldılar. Marksizm sentezinin en ölçüde uzak düştüğüne dair bir fikir veriyor. - - Reich’ın sergilediği tüm bu belirsizlikler ve parlak özen- tartışmalı propagandacılarından biri ve bu girişimin en- sizlikler, Luzern’de düzenlenen 13. Uluslararası Psika önemli uğraklarından birisi olan Freudomarksizm’in naliz Kongresi’nde IPA’den ihraç edilmesi ve yakın ça- kaynaklarındandır Sisifos (Kätzel, veya 1987). Eğitimin Bernfeld’in Sınırları psika- lışma arkadaşı Otto Fenichel ile ilişkisinin kopmasıyla- naliz ile Marksizm arasındaki ilişkiyi netleştirmeye ilk biten sürecin de tetikleyicisi olmuştu. Reich’a göre Feni katkısı 1925 tarihli (Sisyp chel bu karar karşısında pasif bir tutum takınarak ken hos oder die Grenzen der basitçeErziehung) yok etmiyor?adlı çalışmasıydı.” ve “ye- disine ihanet etmişti (Rattner ve Danzer, 2009). - nilgiyeBernfeld uğrayanların, sorular formüle kendilerini ediyordu: kazanan Çoğunluk, taraf kendisini olarak den Otto Fenichel görmelerisömüren azınlığınasıl mümkün neden “oluyor? - Psikanalizin ikinci kuşağının en önemli temsilcilerin Sosyalizm, ezilen sınıfı bütünüyle kavramış olsaydı, Marksist sosyolojiyi Reich’tan (yetkin- 1918’de çoktan kazanmış olacaktı.” Ardından da ekliyor- olduğu kadarıyla) öğrenmişti ve Reich’ın 1925-1935 du: “ Ya sömürüldüklerine dair veya baş- yılları arasında psikanalize katkı yapan önemli çalışma ka bir toplum yapısının mümkün olduğuna” Ve formüle dair ettiği bir kav so- larının psikanaliz çevresinde kabul görmesine önemli- rayışlarıruları yanıtlıyordu: yok; ya da sosyalleşme “ sürecinde benimsedikleri ölçüde destek olmuştu. Fenichel, psikanalitik psikolojiyi- normların kırdığı cesaretleri diğer psikanalistlerden daha tutarlı bir şekilde eleştiri yordu. Fenichel (Reich ile uyumlu bir biçimde) psika ” (Dahmer, 2013). - nalizi ideolojik olmayan bir doğa bilimi olarak kavrıyor ve “doğa bilimsel”Geleceğin süreciniDiyalektik Marksizm Materyalist ile Psikolojisinin temel ortak Bernfeld, Marx’a ve Freud’a dayanarak, eğitimcilere eği Tohumunokta olarak Olarak görüyordu Psikanaliz (Jacoby, Üzerine 1983). Bir konferansta timin sınırlarını göstermek istiyordu; sadece çocukların- sunduğu “ ve eğitimcilerin ruhsal durumlarının çizdiği psikolojik- ” başlıklı programatik sınırları değil, her şeyden önce, nesnel işlevi eğitimci bildirgede şöyle diyordu: lerin çabalarını kırmak olan eğitimin kurumsal örgüt lenmesinin çizdiği sosyal sınırları. Psikanalizi bilimsel- “Doğa bilimleri, gerçek olguları tanımlar ve açıklar. pedagoji için verimli hale getirme çabalarına ek olarak,- ‘Gerçek’, deneyim dünyamızda verili olandır. Psişik Bernfeld dikkatini iki hedefe daha odaklamıştı: psikana olan da gerçektir çünkü doğrudan iç algıyla ilgilidir.- lizin bilimsel temelini açıklığa kavuşturmak ve psikana ‘Fiziksel dünya’ ve ‘Psişik dünya’; ikisi de doğada lizin sosyal boyutunu araştırarak psikanaliz ile sosyoloji gerçektir ve aynı bilimsel çalışma yöntemleri kulla arasındaki yakın ilişkiyi anlaşılır hale getirmek (Kätzel, nılarak incelenmelidir” (Fenichel, 1934). 1987). Erich Fromm Bu deklarasyon, yanıttan daha çok soru barındırıyordu.- Bu çabalar tematik ve yöntemsel bir benzerlikle, Psikanaliz bir yandan biyoloji bilimine dâhil edilirken, ’un eşzamanlı olarak yayınmlanan çalışmalarına psikanalizdiğer yandan “tek “tarih tek her bilimi”, bireyin” yani materyalist toplumsal tarihiydi yaşam öy ve denk gelir. Fromm’un psikolojide sosyal olana yönelimi küsünün bilimi olarak tanımlanıyordu. Fenichel’ebiyolojik koşul göre- onu Freudcu psikolojiden psikolojik kategorilere göre- larla dışsal etkilerin çatışmasının genel ilkelerini - belirlenmiş bir toplum tarihi yazıcılığına götürür. Keza lebirçok etmeyi, bireyi “genel aynı itibariyle yöntemle insanın inceleyerek materyalist “ tarihinin Erich Fromm için, üniversite öğrenimini tamamladık doğal bilimi ” formü- tan sonra iki düşünür büyük bir önem kazanmış: Karl- Marx ve Sigmund Freud. Bunda, Heidelberg’de özel bir- ” olmayı hedefliyordu (Fenichel, 1934). Psi- sanatoryum işleten ve Fromm’un ilk analisti olan psiki kanaliz yönteminin kendisi tartışılmıyordu burada:diğer bilim Bir yatrist Frieda Reichmann ile karşılaşmasının da kuşku- alanlarında,yandan Fenichel ‘Marksist psikanalizin olmak’, Marx’ınyöntemini politik doğa ekonomide bilimleri suz belirleyici bir etkisi vardır. Erich Fromm ile Frieda kullandığınin yöntemiyle ilkeleri eşit kendi tutarken, bilimine diğer uygulamaktan yandan “ başka bir Reichmann’ın 1926’da evlenmeleri, dönemin psikotera şey ifade etmez pi çevreleri için olağandışı bir durum değildir; tıpkı bir - süre sonra boşanmaları gibi. ” diyordu (Jacoby, 1983). Özetle sosyoloji ve psikoloji (biçimsel olarak) bilimsel-diyalektik yapı- ilkFromm iki döneminde daha çok, sosyal Marksizm’i bilimler ve ve psikanalizi toplum kuramı, antropoloji daha ları üzerinden birbirine bağlanıyor, ancak nesnelerine doğrusu sosyoloji alanında devinmiştir. Çalışmalarını, göre birbirinden ayrıştırılıyordu. Otto Fenichel’in psika

218 - zemininde sentezlemenin yollarını aradığı üç döneme feld, öncelikle psikanalizin ve Marksizmin birbiriyle- ayırmak mümkündür; geç, yani üçüncü dönem çalışma- “uyumlu” olduğunu göstermeye çalışır. Bernfeld’e göre- larında ise dinsel bakış açıları beliriyor. İlk yazılarında- her iki kuramın yöntem anlayışı, yakınlıklarını belirli- Fromm’un düşünceleri, dünya görüşünün sabit noktala yordur. Psikanalizin, mutlaka Marksizm’le çelişen araş rı olan Marx ve Freud etrafında dönerken, kurucusu ol tırma sonuçlarına veya siyasi sonuçlara vardığı/var duğu Frankfurt Psikanaliz Enstitüsü üzerinden bağlantı- ması gerektiği kanıtlanamaz bir olgudur ve psikanalizi- kurduğu Max Horkheimer başkanlığındaki Toplumsal resmi psikolojiden ayıran temel özellik “genetik bakış Araştırmalar Enstitüsü ile ortak çalışmalar yürütmesiy açısı” olduğundan, yöntemi de “tarihsel” olarak tanım le psikanalizden sosyal psikolojiye evriliyor. Bu yöneliş- lanmalıdır. Bernfeld Freud’un psikanalizini, her şeyden Fromm’un, Freud’un öğretisini kültür ve toplumdaki önce yorum tekniği nedeniyle, “diyalektik psikolojiye” otoriterlik kuramlarıyla birbirine bağlamaya girişmesi- bir ilk adım olarak görmektedir: ne ve çalışmalarının ağırlık noktasının, sosyal psikoloji alanına kaymasına ve Marksizm’den adım adım uzak- “Psikanalizin yöntemi, ereği ve araştırma vurgusu,- laşmasına yol açıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde- kendi nesnesi (ruhsal yaşam tarihi) bakımından- geçirdiği sürgün yıllarında Toplumsal Araştırmalar Ens Marksist görüşün nesnesiyle (toplum tarihi) kur titüsü ile ilişkisi devam ediyor, ancak Fromm’un sergi duğu ilişkiyle karşılık gelir. Bu içsel yakınlık rastlan lediği kuramsal sapmalar giderek gerginliğe yol açıyor tısal değildir, tersine doğası gereğidir, çünkü ruhsal özellikleve nihayet Özgürlük Theodor Korkusu W. Adorno’nun enstitünün başına yaşam ve toplumsal yaşam diyalektik süreçlerdir ve geçmesiyle derin bir uzlaşmazlığa dönüşüyor. Fromm- doğru kavrayış, bunun doğasının bilinçli keşfinde (1941) başlıklı makalesiyle yatar” (Fenichel, 1928). - sadece Adorno’nun şiddetli eleştirileriyle karşılaşmak- ler, Adler’in Bireysel Psikolojisi’ la kalmıyor, söz konusu yazıda psikanalizin ilkelerini Ardı sıra açılan tartışmada, Otto Kaus ve Otto Mül- temelden olumsuzlaması nedeniyle psikanalist meslek nin temsilcileri olarak, taşları ile de kopuyor (Fallend, 2000). Freud’un kuramına karşı (cinselliğe fazla vurgu yapıldı “ğı...psikanaliz gerekçesiyle) ve Marksizm’inolağan itirazlarını düşünce dile biçimleri getirirler. arasında Müller, KARŞIDEVRIM ALTINDA TARTIŞMALAR VE SENTEZ biçimselBernfeld’in benzeşmeler kanıtlarının göstermekle zayıf yönlerine yetindiğini dikkat çekerek GIRIŞIMLERI doğabilimleri tarafından ” oluşturu belirtir.- - lanKaus’un tüm eleştirisi kuramlar ise arasında daha sert olur ve Kaus, Bernfeld’in 1920’lerin Almanyası’nda Marksistlerin psikanalizin kurduğu ilişkilerin “ sosyalizmle ilişkisini, daha doğrusu psikanalizin sosya- Adler’in temsil” pekâlâ ettiği kurulabileceği psikoloji Mark ve- lizmin bilimsel temelleri ve Marx’ın öğretileri ile olan temelsizm’e bağlantılarFreud’unkinden hakkında hiçbir bilgi sunmadığını dile ilişkisini irdelemeye ve belirlemeye gayret ettikleri ba- getirir. Ona göre “ şat platform, kurumların yayın organları ve dergilerdi.- ” daha yakındır. Toplantıda Alman- Tartışmaların ağırlıklı olarak yazılı aktarımlarla sürdü Marksist teorisyen August Thalheimer’in görüşlerini- rüldüğü bu dönemde, nadiren de olsa konunun karşı temsil eden kanadın tartışmada sunduğubireysel görüş yakınmalarla ise, eko lıklı görüşüldüğü resmiAlman toplantılar Sosyalist daDoktorlar düzenleniyordu. Birliği’nin ilgilenennomik yasalar Freudizmin ve bunlardan yok hükmünde ileri gelen olduğu politikalar ile il Berlin’de Sosyalizm ve Psikanaliz gili olan Marksizm’in karşısında, “ - Haziran 1926’da ” yönündedir. üzerine düzenlediği Bu ekibe göre de sosyal olgular ancak toplumsal kuram ilk “resmi” tartışma toplantısı, konunun karşılıklı olarak larla açıklanabilir (Fenichel, 1928). rasyonel olmayan, nasıl ele alındığına ve somut olarak nasıl tartışıldığına- gerçek gereksinimlere uyarlanmayan davranışın - dair bir fikir vermesi açısından en kapsamlı belgedir.- Aynı toplantıda Barbara Lantos ise “ Giriş konuşmasını Siegfried Bernfeld’in yaptığı ve Bar- ” bilinç bara Lantos, Ernst SimmelImago gibi dönemin etkili psikana dışı saplanmaya bağlanması gerektiği, yani psikolojik listlerinin de katıldığı toplantıya dair gözlem ve çözüm olarak açıklanması gerektiği görüşündedir. Lantos’a lemelerini 1928 yılında dergisinde yayımlanan göre büyük toplumsal yığınların kendi çıkarlarına ters- makalesinde aktaran Otto Fenichel, ortaya atılan temel hareket etmeleri ve tam da ezilenlerin sınıf çıkarları düşünceye ve bununla ilgili yürütülen tartışmalara ışık sonrakikonusunda dönemlerde aldatılmaya Marksizm daha yatkın ve Psikanaliz olmaları, ile dahaFreud ay ve tutuyor (Fenichel, 1928). Marxrıntılı bir açıklamaya ihtiyaç duymaktadır. Lantos, daha- - Bernfeld, öncüllerine göre sorunu daha derin ve daha kitaplarının yazarı olan Reubendevrimci Osborn‘un amaçlara ve Al bütünlüklü bir yaklaşımla ele alır. En özlü biçimde, ge- manhizmet Marksist edecek, felsefeci psikanalizin Ernst öğretisiyle Bloch’un dadesteklenmiş savunacakları bir nellikle düşünce akışına işaret ederek söz konusu iki birkitlesel düşünceye manipülasyon katkıda projesi. bulunuyordu: - bilimsel alanın neden sadece uyumlu görünmeklePsikanaliz, sınıfkal mücadelesindemayıp birbirleriyle proletaryaya ilişkili olduğunu nasıl yardımcı açıklamaya olur? ”çalışır. soru- Buna göre, ancak kişi kül Toplantının açılış konuşmasında da “ - tünün rolü belli bir dereceye kadar netleştirildiğinde - ve bu elbette sadece psikanaliz yöntemiyle mümkündü- sunu “yanıtlamak için erken” olduğunu belirten Bern bu kült, işçi sınıfı mücadelesini ilerletecek ve böylece

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 219 - doğru bir toplumsal hatta yönlendirilebilecekti. taya çıkardığı için Marksizm’i övüyordu. Ancak, Freud- Marx’ın birçok eleştirmeni gibi kuramı indirgeyerek ka- Somut kararların ve yönelimlerin psikanalitik belirlenemediği bir sos bu- tılaştırıyor ve ekonomik koşulların insanların toplum toplantı,yal psikoloji Ernst Simmel’in, Freud’un öğrencilerine sınıf daki davranışlarını belirleyen tek unsur olduğu görüşü- mücadelesi kuramını dikkate alan nü dogmatik bir varsayım olarak değerlendiriyor ve bu- geliştirmelerini ve böylece sadece Freud’un- görüşü reddediyordu. Ona göre ancak kapsamlı psiko ayak izlerini takip etmenin yeterli olacağı, tamamlayıcı loji bilimi ile tamamlandığı koşulda Marksizm, muhte bir çalışma geliştirmelerini salık verdiği bitiş konuşma melen gerçek bir toplum bilimi olabilirdi (Kätzel, 1987). sıyla sona erer (Dahmer, 2013). Freud’un komünist öğrencileri, ustalarının komünizme BIR DE FREUD‘UN CEPHESINDEN karşı olumlu bir yaklaşım sergilemesinden memnun olurlardı kuşkusuz. Gerçekten de Freud zaman zaman- - küçük tavizler vermeye hazırdı. Büyük olasılıkla kendi Freud, kelimenin gerçek anlamıyla politik bir insan- hümanist idealleri ile sosyalizmin ve komünizmin ta- değildi. Kendince insanlığın ilerlemesine katkıda bu- rif ettiği insanca yaşam ilkesi arasında bir mutabakat- lunmayı amaçladığı spesifik bilim alanı onu, büyük top hissediyordu. Ancak, devrimci eğilimlerin düşünce öz- lumsal olgulardan daha çok ilgilendiriyordu. Bu neden gürlüğünü ortadan kaldıracağından, sivil hakların kı le ilk dönem çalışmalarında siyaset hakkında neredeyse- sıtlanacağından ve kendisinin inandığı aydınlanma ide hiçbir görüş ve tavır alış yer almıyordu. Psikanalizin allerine aykırı yeni bir teokrasinin inşa edileceğinden kurucusunun siyasi tutuculuğu orada burada su yüzü endişe ettiğini de gizlemiyordu (Sandkühler, 1970). - ne çıksa da siyasi görüş ayrılıklarında doğrudan taraf tutacak bir boyuta ulaşmıyordu. Öte yandan Freud’un Özetle, Freud bir bilim insanı olarak ilerici ve bir siya- Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle milliyetçi setçi (tabir uygunsa) olarak muhafazakârdı. Freud’un bir coşkuya kapıldığı ve başlangıçta Alman silahlarının Marksizm’e ve kuramsal olarak sosyalizme karşı ko zaferini gözlediği de biliniyor. Mektuplarında safça bir- numlanışı da değişkenlik gösteriyordu; Bolşevizm’e kaygısızlıkla, tüm libidosunun Avusturya-Macaristan’a karşı ise açık ve kararlı bir reddediş söz konusuydu ait olduğunu ve anavatanın zaferini dilediğini ifade edi (Sandkühler, 1970). yordu (Rattner ve Danzer, 2009). - BITIRIRKEN Ne var ki, şovenist etkilenmesi uzun sürmedi. Daha son- raki yorumlarında Freud, saldırganlığı ve acımasızlığı - ortadan kaldırmak bir yana dursun, bunları tekelleri Freud’un izinden giden “solcu” psikanalistler amaçları- ne alan uygarlık timsali devletlerle ilgili sert eleştiriler konusunda hemfikirdir: psikanalizin Marksizm’e enteg kaleme aldı. Savaşın insan hayatı ve kültür varlıkları rasyonu. Ancak teorik ve siyasi görüşkarşı farklılıkları,devrim gölgesi bilim al- üzerinde yarattığı muazzam yıkım karşısında derin bir tındasel bir Marksist işbirliğini psikanalizin mümkün beyhude kılmayacak oluşum kadar denemeleri derindir.” karamsarlığa kapılmıştı. Bu anlamda 1920’ler, en fazla “

Böylelikle siyasi konular, tüm ilgisini yalnızca mesleğine- olarak değerlendirilebilir. Daha ötesi değil. ve bilimine adayan Freud‘un görüş alanına girmiş oldu. Freud’un 1918’den sonra yazdığıKitle yazılara Psikolojisi göz atıldığın ve Ego Öznelerin eleştirel kuramını, öznelerin politik ekonomi- Analizida, daha önce dışladığı siyasi gerçekliğe daha sık atıfta- kuramıyla birbirine eşitlemeye, bütünleştirmeye veya bulunduğu görülebilir. Örneğin - birbirinin yerine koymaya yönelikbireyselliğin tüm girişimler daha faz ba- ’nde (1921) faşist kitle hareketleri üzerine yo laşarısızlıkla gelişmesinin sonuçlanmaya ancak bireylerin mahkûmdu, feda edildiği çünkü bir birey tarih ile- rum yapar (Rattner ve Danzer, 2009). Adı geçen çalış seltoplum süreçle arasındaki elde edilebildiği çelişki, yani “ mada Bolşevizm’i de aynı katogoride değerlendirir. ” (Marx’tan aktaran Dahmer, Freud‘un Marksizm hakkında elbette bazı fikirleri vardı: 2013) bir toplumun temel çelişkisi, sadece bilimsel ve- - kuramsal argümanlarla ortadan kalkmış olmuyordu. “K. Marx’ın, toplumun ekonomik yapısının ve çeşitli- Tarihsel materyalizm ile psikanaliz arasındaki uzlaş- ekonomik biçimlerin insan yaşamının tüm alanları- mazlıkta toplumsallaşmış birey olgusu bir çelişki olarak na etkisi hakkındaki çalışmaları, günümüzde yadsı varlık buluyordu: Marx’ta bireyler kendilerini çevrele- namaz bir yetkinlik kazandı. Tabii ki, ne ölçüde doğ yen ‘şeyleri’ şekillendirir ve onları anlamla yükler; aynı ru veya yanlış olduklarını bilemiyorum. Toplumsal biçimde, bu nesneler de insanları şekillendirir ve etki yapının gelişiminin bir doğa tarihi süreci olduğu ya- ler, bu nedenle etkileşim söz konusudur. Freud’da ise, da toplumsal katmanların değişiminin diyalektik bir bireyi çevreleyen nesneler, farklı biçim ve niteliklerde sürece dayandığı gibi Marksist kuramın bazı öner haz güdüsünün tatmin edilmesinin araçlarıdır. Bunun meleri beni hayrete düşürdü“ (Freud, 1933). - bir uzantısı olarak insanın toplumsal doğası konusunda- da farklı yaklaşımlar sergilenmektedir. Freud, güdülerin Freud, daha önce ihmal edilmiş önemli bağlantıları or bireyleri belirlediği bir insan resmi çizerken Marx, insa

220 Fenichel, O. (1928). Bericht über Benfeld, Sozialismus und Psychoanalyse. - In: Imago, XIV. S.385-388. Internationaler Psychoanalytischer Verlag, Wien. nın kendi doğasını belirleyebileceğini ve şekillendirebi Fenichel, O. (1934). Über die Psychoanalyse als Keim einer zukünftigen dia- leceğini varsayıyordu (Lichtman, 1990). lektisch-materialistischen Psychologie. In: ZPPS, Band 1, S. 43-62. Verlag Psikanalitik yöntem/ für Sexualpolitik, Kopenhagen. düşünce,Konu bağlamında proletarya yürütülen için nasıl bir tartışmaların öneme sahip, en yani başında sınıf Freud, S. (1933). Neue Folge der Vorlesung zur Einführung in die Psychoanaly- mücadelesindesorulması gereken ona nasıl kritik yardımcı soru, “ oluyor? se. In: GW Band XV, Frankfurt am Main 1998. - Füchtner, V. (2011). Berlin Psychanalytic. Psychanalysis and Cultuer in We- ” sorusuydu. imar Republic Germany and Beyond. University of California Press, Ca- Ancak bu soru bu sadelikte ve somutlukta hiç sorul lifornia. madığı için, yanıt da bulmadı. Bunun yerine genel bir Honneth, A. (1985). Kritik der Macht. Reflexionsstufen einer kritischen Gesell- kuramsal zemin yaratılmaya çalışıldı ve psikanalizin- schaftstheorie. Suhrkamp, Frankfurt am Main. (bir bilim dalı olarak) bilimsel sosyalizm ile, Marksizm ile uyumlu mu, yoksa ikisinin arasında birbirini dışla Jacoby, R. (1983). The Repression of Psychoanalysis: Otto Fenichel and the political Freudians. Basic Books, New York. yıcı karşıtlıkların mı olduğu konusu sorunsallaştırıldı. İki kuramı kalibre etme girişimleri her defasında farklı Jeffries, S. (2019). Grand Hotel Abgrund. Die Frankfurter Schule und ihre Zeit. Klett-Cotta, Stuttgart. yanıtlarla ve önermelerle son bularak daha da içinden- çıkılmaz bir hal aldı. Bir yandan, Freudcu ve Marksist Jones, E. (1962). Das Leben und Werk von Sigmund Freud. Bd. 3. Verlag Hans Huber, Stuttgart. düşünceler arasındaki benzerlikler öne çıkarılırken, di- ğer yandan psikanalizin idealist, tek taraflı ve metafizik Jurinetz, W. (1925). Freudismus und Marxismus. In: Unter dem Banner des olduğu gerekçesiyle Marksizm ile hiçbir biçimde uyuş Marxismus, Heft 1. Verlag für Literatur und Politik, Wien/Berlin. S. 90- madığı söylenmekteydi. 133. Kätzel, S. (1987). Marxismus und Psychoanalyse. VEB Deutscher Verlag der Henüz bir netleşme sağlanamamışken psikanalizin- Wisenschaften, Berlin. kendisi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra farklı siyasi ve Lichtman, R (1990). Die Produktion des Unbewußten. Die Integration der Psy- ideolojik koşullar altında bir rönesans yaşadı. Bir yan choanalyse in die marxistische Theorie. Argument Verlag, Hamburg. dan, özellikle Fromm ve Marcuse’nin rolüyle yeni, etkili Lukács, G. (1922). Freuds Massenpsychologie. In: Rote Fahne v. 21.5.1922, Freudomarksizm çeşitleri ortaya çıkmıştı. Öte yandan,- 2. Beilage, Berlin. Marksist-Leninist felsefe daha da olgunlaşarak ileri bir- Merleau-Ponty, M. (1968). Die Abenteuer der Dialektik. Kapitel II: Der westlic- aşamaya gelmiş, 1920’lerde sürdürülenMarksist yoğun tartışpsiko- he Marxismus, Suhrkamp, Frankfurt am Main. maların ve 1930’larda elde edilen bilgi birikiminin so loji Nunberg, H., Federn, E. (Hg.) (1976). Protokolle der Wiener Psychoanalytisc- nuçlarına dayanan oldukça gelişmiş bir hen Vereinigung 1906-1908. Fischer S. Verlag, Frankfurt am Main. de ortaya çıkmıştı (Dahmer, 2013). Buna ek olarak,- psikanalizin uğraş alanını oluşturan sorunları kapsayan Nunberg, H., Federn, E. (Hg.) (1977). Protokolle der Wiener Psychoanalytisc- melde Marksist-Leninist kuram, psikanalizin ideolojik hen Vereinigung 1908-1910. Bd 2. Fischer S. Verlag, Frankfurt am Main. bilimler, çok sayıda yeni bilgi ortaya çıkarmıştı. Bu te - Osborn, R. (1975). Marxismus und Psychoanalyse. Fischer Taschenbuch Ver- ve felsefi içeriğinin ve ortaya attığı sinirbilim ve terapi lag, Frankfurt. teknikleri sorunlarının önemini derinlemesine değer Rattner, J., Danzer, D. (2009). Sozialismus und Psychoanalyse. Verlag Köni- lendirme olanağı buldu. Ve 1920’ler Almanyası’ndaki gssen&Neumann GmbH, Würzburg. tüm ateşli ve heyecan uyandıran tartışmalar “devrimin” Reich, W. (1935). Geschichte der Deutschn Sex-Pol-Bewegung. In: ZPPS aranmadığı ya da çaresizce vazgeçildiği bir geleceğe Band 2, S.64-70. Verlag für Sexualpolitik, Kopenhagen. devroldu. Almanya’da ve tüm Avrupa’da. Reich, W. (1967). Interview mit Kurt R. Eissler (Sigmund Freud-Archiv) 18. Und 19. 10.1952. Reich Speaks of Freud içinde. M. Higgins und C.N. Rap- KAYNAKLAR hael (Ed.). New York. Albrecht, C. (2019). Schüler machen Schulen. In: Fischer J., Moebius S. (eds) Reich, W. (1971). Massenpsychologie des Faschismus. KiWi Verlag, Köln. Soziologische Denkschulen in der Bundesrepublik Deutschland. S.15-38. Springer VS, Wiesbaden. Sandkühler, H.J. (1970). Psychoanalyse und Marxismus. Dokumentation einer Kontroverse. Theorie Suhrkamp Verlag, Frankfurt am Main. Anderson, P. (1978). Über den westlichen Marxismus. Syndikat, Frankfurt am Main. Teschitz, K. (1934). Zur Kritik der kommunistischen Politik in Deutschland. In: ZPPS Band 1, S.107-115. Verlag für Sexualpolitik, Kopenhagen. Dahmer, H. (2013). Libido und Gesellschaft. Studien über Freud und die Freu- dsche Linke. 3. erweiterte Auflage. Verlag Westfälisches Dampfboot. Thom, A. (1981). Erscheinungsformen und Ursachen von Konfrontationen Münster. zwischen der revolutionären Arbeiterbewegung und der Psychoanalyse. Wiss. Z. Karl-Marx-Univ.Leipzig Ges.-u. Sprachwiss. Reihe 30, Leipzig. DPG: Informationen über die DPG. 24.04. 2020 : https://dpg-psa.de/Gesc- hichte.html Wiggershaus, R. (1987). Die Frankfurter Schule. Geschichte, Theoretische Entwicklung, Politische Bedeutung. 2. Auflage. Hanser, München. Fallend, K. (2000). Mehr Fromm als Freud. In: Die Presse – Spectrum. 18. März 2000, Wien.

Federn, P. (1919). Zur Psychologie der Revolution: Die vaterlose Gesellsc- haft. In: Der Aufstieg: Neue Zeit- und Streitschriften. Heft 12/13. Leipzig/ Wien.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 221 MAKALE

SOVYET ZİHİNBİLİMİ FREUD TEORİSİNDEN NEDEN VE NASIL UZAKLAŞTI?

Cem Taylan Erden Uzm. Dr., Psikiyatrist, Antalya E-posta: [email protected]

ÖZET WHY AND HOW DID THE PSYCHOLOGY IN THE SOVIET UNION - DISTANCE FROM FREUD’S THEORY AND PSYCHOANALYSIS? - ABSTRACT Sovyetler Birliği tarihin tozlu raflarında yerini alalı ne- redeyse 30 yıl olacak. Ama yetmiş küsur yıllık tarih içe risinde yaşananlar eğrisiyle doğrusuyla tartışılıp bir kö şeye konamıyor bir türlü. Çünkü kavga bitmedi henüz, It will be almost 30 years since the Soviet Union took its- tarihi ileriye götürmek isteyenler ile çeşitli sebeplerle place on the dusty shelves of history. However a proper istemeyenler arasındaki çekişme devam ediyor. Aslında discussion on Soviet history still seems impossible. Be geçmişe dair bir tartışmanın nesnesi gibi gözüken bu- cause the fight is not over yet, and the conflict between olguyu tartışma biçimi ve aldığımız pozisyon, geleceğe- those who want to take history forward and those who dair bir tartışmanın saflarını belirliyor. Freud’a ve psi do not for various reasons continues. In fact, the way we kanalize dair de halen oldukça yoğun tartışmalar yürü- discuss this phenomenon, which seems to be the object tülmektedir. Bu tartışmalardan bir tanesi de Sovyetler- of a discussion about the past, and the position we take Birliği ve psikanaliz ilişkisine dairdir ve ilgi çekmekte may be determining the ranks of a discussion about the dir. Bu ilgi temel olarak Sovyetler Birliği’nde yaşananla future. There is also an intense debate on Freud and his- rın olumsuzlanması üzerine kuruludur. - work on psychoanalysis, and the intersection of these- - two issues, Soviets and psychoanalysis, is still interes Sovyetler Birliği’nde psikiyatri uygulamaları ve psikolo ting. This interest is mainly based on defamation of So jinin tartışma konuları sosyalist ekonominin ihtiyaçla- viet experience. rına göre şekillenmiş, ilk kuruluş yıllarında sosyalizmin- yeni insanının yetiştirilmesine katkıda bulunacak çalış- While the issues of psychiatry and psychology practices malar ön plan çıkarken; sosyalist ekonominin kök sal in the Soviet Union were shaped according to the needs ması ile birlikte çalışmalar meslek seçimi, personel eği- of the socialist economy, studies that will contribute to timi, psikoloji, fizyoloji, psikohijyen, psikoprofilaksi ve the training of the new person of socialism in the first- emeğin bilimsel organizasyonu üzerine yoğunlaştırıl- years of foundation were prominent. With the socialist- mıştır. Bu tartışmanın ele alınış biçimi Batı dünyasının economy taking root, studies are focused on career cho politik ihtiyaçlarına göre şekillenmiştir. İkinci dünya sa ice, staff training, psychology, physiology, psychohyge vaşı sonrasında faşizmi yenilgiye uğratmanın prestiji ile nesis, psychoprophylaxis and the scientific organization Sovyet modeli yoğun bir ilgi ile takip edilmiş, 1970’lerin of labour. The way this discussion is handled has been ikinci yarısından itibaren başlayan emperyalist liberter shaped by the political needs of the Western world. saldırganlıkla birlikte ise Sovyetler Birliği’ne bir deli With the prestige of defeating fascism after the Second gömleği giydirilmeye çalışılmıştır. World War, the Soviet model was followed with intense - interest, and with the imperialist libertarian attack that Bu makale Sovyet psikiyatrisi ve psikolojisinin tarihsel started from the second half of 1970s, a straitjacket was ve nesnel nedenlerle Freud teorisine ve psikanalize me tried to be dressed in the Soviet Union. Anahtarsafeli kaldığını kelimeler: tartışmayı Sovyetler amaçlamaktadır. Birliği, psikiyatri, psikolo- - ji, psikanaliz, Freud Main aim of this article is to discuss the historical and objective reasons underlying the distance of Soviet psy Keychology Words: from SovietFreud’s Union, theory psychiatry, and psychoanalysis. psychology, psy- choanalysis, Freud

SOVYETLER BIRLIĞI VE PSIKANALIZI BIRLIKTE TARTIŞMAK NEDEN ÖNEMLI: STALIN FREUD’A NEDEN KÜSTÜ? - bu durum meseleye bir gizem de katıyor olabilir ki bu gizem, insanın kendini keşfetme serüveninin güdüle- Freud ve psikanalizle ilgili neredeyse tüm kitap adları, yicilerinden biri olarak ele alınabilir. Diğer yandan bu ortasından iki nokta ile bölünmüş iki kısımdan oluşur. katmanlı başlıklar konunun derinliğine, özün ulaşıla Bu Freud’un altını çizdiği “bilinç ve bilinçdışı” ikiliğine mazlığına işaret ederek okurun yetersizlik duygularını belki de bilinçsizce yapılan bir gönderme gibidir. Hatta tetikleyebilir, eleştirel bir tartışmanın önünü tıkayabilir.

222 - FREUD’ UN POLITIK DÜNYASI VE TERCIHI - Bu yazının güdüleyicisi insanın eşitlik ve özgürlük mü- cadelesinin özgün bir uğrağı olan reel sosyalizm döne Freud’un hayatının ve eserlerinin şekillendiği politik- minin üzerindeki gizemi aralamak ve özellikle psikiyat- coğrafya ve zaman dilimi burjuvazinin kesin bir zafer ri ve psikoloji alanlarında reel sosyalizme giydirilen deli duygusu içerisinde olduğu, uygarlığın doruklarına yak gömleğinin bağlarını çözmeye çalışmaktır. Batılı kay laşıldığı düşünülen bir “cennet krallığı”dır. Bu krallıkta naklarca dönemin ideolojik ihtiyaçlarına göre giydirilen- Avrupa burjuvazisi işçi sınıfı ile mücadelesini geçici de bu deli gömleğinin ötesine bakabilmek ve bu veriyi yine olsa kazanmış gözükmekte, ulusal birliğini tamamlayıp- eşitlik ve özgürlük mücadelesi için yararlı hale getirebil sömürgeler sorununu yine geçici olarak çözmüş gibi mektir (Erden ve Binbay, 2018). Bu tartışma gizemli ve hissetmekte ve sonsuz bir saadet içerisinde yaşayaca- çok katmanlı olmak zorunda da değildir, belki de sınıfsal ğını ummaktadır. Stefan Zweig 19. yüzyıl sonlarında, bu bir perspektiften oldukça basit biçimde yürütülebilir. - ekonomik ve politik istikrar yıllarında, sigortacılık sek - törünün altın çağlarını yaşadığını anlatır (Zweig, 2013). Sovyetler Birliği tarihin tozlu raflarında yerini alalı ne- redeyse 30 yıl olacak. Ama yetmiş küsur yıllık tarih içe Freud işte bu “muasır medeniyet”in içine doğar, burada- risinde yaşananlar eğrisiyle doğrusuyla tartışılıp bir kö üretir, yazar ve bu medeniyetin insanlarını tedavi eder.- şeye konamıyor bir türlü. Çünkü kavga bitmedi henüz,- Bu cennet krallığı illüzyonu yıkıldığında ise yine bu me tarihi ileriye götürmek isteyenler ile çeşitli sebeplerle deniyetin yaralarını anlamaya ve onarmaya çalışır. Dü istemeyenler arasındaki çekişme devam ediyor. Aslın şünce dünyası başka türden bir medeniyet ihtimaline da geçmişte kalmış bir tartışma gibi gözüken bu olguyu sonuna kadar ve ısrarla kapalıdır. tartışma biçimi ve aldığımız pozisyon, geleceğe dair bir - tartışmanın saflarını belirliyor. Bu nedenle önemli. - Ernest Jones’un, resmi Freud biyografisinin yazarı ve Freud’un son yıllarından itibaren psikanaliz hareke Benzer bir tartışmanın Freud ve psikanaliz için de ge tinin Batı dünyasındaki temsilcisi olarak anlattıkları çerli olduğu söylenebilir. Didik didik edilen (Teber, kayda değerdir. Freud’un oldukça uzun süren nişanlılık- 2015) ve adeta kendi silahıyla defalarca vurulan bir döneminde karısını ulaşacaklarına emin olduğu güzel- bilim insanı ve onun şekillendirdiği teorik çerçeveyi bu gelecekten önceki zor bir döneme “Churchillvari” bi kadar farklı yönleriyle tartışmak insanoğlunun düşünce çimde hazırlayabildiğini yazan Jones (2004:158), iler dünyasının huzursuzluğunu ortaya koyuyor. Freud’un- leyen sayfalarda şöyle bir anı aktarır: - annesi, babası, karısı, kız kardeşleriyle ilgili yazılmış- ciltlerce eserin olduğunu biliyor muydunuz? Veya am- “Freud yakınlarda ateşli bir komünistle görüştüğü- casının hangi suçlardan cezaevine girdiği tartışılan baş nü, yarı yarıya Bolşevizm’e döndüğünü söyleyerek ka bir bilim insanı tanıyor musunuz? Freud kadar ya- beni şaşırttı -kendisine, Bolşevizm’in gelişinin bir- şamı incelenmiş, çevresindeki bütün insanlarla ilişkileri kaç yıllık kargaşaya ve sefalete neden olacağı ve bu araştırılmış, doğumundan itibaren bütün yaşam evrele- yılları evrensel barış, refah ve mutluluğun izleyece ri ayrıntılarıyla gözden geçirilmiş başka bir insan daha ği söylenmişti. Freud ise şöyle dedi: “Ona ilk yarıya yoktur belki (Teber, 2004). Eserinden çok kendisi po inandığımı söyledim.” (Jones, 2004; s. 540) - püler bir ikon haline gelmiş belki de tek bilim insanıdır. Bunun neden böyle olduğu Freud ve eserinin özgünlüğü Görüldüğü gibi Freud politik açıdan tercihini net bi- kadar bağlamın dinamikleri üzerinden araştırılmalıdır.- çimde ortaya koymuş, Bolşevizm’in gelecekteki güzel- günlerle ilişkili olmadığı düşüncesini ifade etmiştir. Zor Bu iki olgunun kesişim noktası ise oldukça ilginçtir. As luklar sonrasındaki güzel günlerin Churchill versiyonu- lına bakılırsa ne Freud’un Sovyetlerde olup bitenle ne na inanmayı tercih etmiştir. Daha sonraki yıllarda ise de Sovyetlerin Freud’un yapıp ettikleri ile pek bir ilgisi- Sovyet Rusya üzerine yazdığı bir pasajda şüphesini doğ yoktu. İlk zamanlardaki sınırlı bir flörtün ardından, her rudan ifade edip, Bolşevizm’in geleceğine dair olumsuz iki ekol de kendi özgün doğrultusunda ilerledi. Araların yargısını üstü tevazu ile kapalı biçimde tekrarlamıştır: da bir tür kan uyuşmazlığı olduğu da söylenebilir ama- zaman akıyor, bağlam değişiyor, Freud ve psikanaliz “Dolayısıyla bugün Avrupa ile Asya arasında uzanan- tartışmaları da Sovyetler Birliği’nde olup bitenin olum büyük ülkede devam etmekte olan büyük uygarlık suzlanmasının zemini olarak yeni bir işlev kazanıyordu. deneyi konusunda değerlendirme yapmayı kesin likle düşünmediğimi açıkça ifade etmeme izin verin. Bu iki olgunun kesişim noktasını ana hatlarıyla ele alan Bu deneyin pratikte uygulanabilirliği konusunda ve konuyu çağının bilimsel ve politik bağlamı içerisinde karar vermek, kullanılan yöntemlerin yararlılığını tartışan bir başka yazıdan (Binbay, 2019) hareketle bu- belirlemek veya planlanan ile uygulanan arasındaki- yazıda konuya dair bazı noktalarda Freud ve Psikanaliz kaçınılmaz uçurumun derinliğini ölçmek için gerekli hareketi özelinde belirleyici olan politik motivasyonla özel bilgiye de, beceriye de sahip değilim. Orada ha rın ayrıntılarına vurgu yapılacak, Sovyetler Birliği’nde- zırlığı süren şey henüz tamamlanmadığı için, uzun o yılların psikopolitik atmosferi tartışılacak ve yolların bir geçmiş temeli olan kendi uygarlığımızın bize ayrıldığı zamanlardan sonra Sovyetler Birliği’nde psiko sağladığı malzemeyle bir inceleme yapmaya elverişli loji ve psikiyatrinin nasıl bir yol izlediği araştırılacaktır. değildir.” (Freud, 1930; s. 185)

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 223 Freud aşağıda ayrı ayrı bazı örnekleri sıralanacağı üzere Freud insanlığa kızgındır. 1931 yılında Viyana’da Oscar- hayatının farklı dönemlerinde sol, sosyalizm, Bolşevizm Nemon tarafından Freud’un heykeli kalıba alınmış ve- ile karşılaşmış ve yukarıdaki paragrafta belirttiği üzere uzun yıllar sonra Winnicot’un çabalarıyla ve uluslarara mevcut düşünme araçları ile bu başlıklarda bir tartışma sı psikanaliz cemiyetlerinden toplanan bağışlarla bu ka- yürütmemeyi tercih etmiştir. lıptan yapılan heykel Londra’ya,insanın Freud’un içine işleyen öldüğü bir evin bil- gelikbirkaç ve sokak hor görme ilerisine dikilmiştir. Bu heykel için, heykel Freud gençlik yıllarında John Stuart Mill’in bir kitabını tıraşı Freud’un ışıltısında “ çevirir, bu kitabın bazı bölümleri emek, kadın özgürlüğü- ” olduğunuAma ben zatenyazarken, kızgınım evin” hizmetçisider, ve ek- ve sosyalizm üzerinedir. Bununla birlikte Freud’un yine- Freud’aİnsanlığa heykeltraşın kızgınım onu çok sinirli olarak yansıttığını aynı başlıklarda liberal bir esinlenme içerisinde olmak söylediğinde Freud “ tan çok döneminin muhafazakâr tutumlarını benimse ler: “ ”. (Ades, 2016) diği farklı kaynaklarda tekrar edilir (Balogh, 1986). - Psikanaliz, Batı dünyasında özellikle dünya savaşları- Freud Rusya’da ortaya çıkan psikanaliz tartışma grupla sonrasında artan bir ivmeyle kök saldı. Dünya yeniden rını ölçülü bir sevinçle karşılamakla birlikte, sosyalizan paylaşılmıştı ve Batıda yeni bir kapitalist dünya kurulu- Moskova grubundansa Ernest Jones’un da katkısıyla- yordu; eski dünyanın insanı bütün köhnelikleri geride- Kazan grubunu önemseme eğilimindedir. Yine 1920’nin bırakmak istiyordu. Dünyanın farklı bölgelerinde psika ilk yıllarında Sovyet Rusya’daki özgün psikanalitik for naliz cemiyetleri kuruldu. Freud ve eseri modern ve hat- masyonlu okul projesi ile heyecanlanan ve bu projeyi ta postmodern çağın düşünce dünyasında belirleyici bir destekleyen bir tutum içerisinde olmaz (Etkind, 1994).- yer edindi. Bu bir sonuçtur ve nedenleri ayrıca tartışıla bilir ama aynı sonucun dünyanın farklı coğrafyalarında Freud iç halkada yer alan ve kendisini sosyalist ve ko aynı ivmeyle tekrarlanmadığı da dillendirilmektedir: münist olarak tanımlayan Adler, Rank, Reich gibi çok yakın çalışma arkadaşları olmasına ve özellikle Adler’in- Psikanaliz, Batı’dan çıkmış ve o anlamda çok büyük toplantılarda sıklıkla Marx’tan bahsetmesine rağmen ölçüde Batı-merkezli ve daha önce de bahsettiğim Marksizm’e ilgi göstermemiş, eserlerinde Marksist tar nedenlerle üst-sınıf yönelimli bir projeydi. Bu Batı- tışma başlıklarına atıfta bulunmamıştır (Breger, 2000). merkezli olması çok değişmedi. Dikkat ederseniz Bahsi geçen üç kişi de psikanaliz hareketinden oldukça- Doğu toplumlarında psikanaliz öyle çok yaygın ola şiddetli tartışmalarla ayrılmış, sonrasındaki üretimleri rak kök salabilmiş değil, çok yavaş ilerleyen ve çok ve eylemleri ile psikanaliz hareketinin sol sapması sa- sınırlı çevrelere ulaşabilen bir faaliyet. (Paker, 2006) yılabilecek bir konuma yerleşmişlerdir. Freud ömrünün- sonuna dek kendisine ihanet ettiğini düşündüğü bu ki SOVYETLER BIRLIĞI’NIN KURULUŞ YILLARININ şilere yönelik öfkesini korumuş, eserlerini yok saymış PSIKOPOLITIK ATMOSFERI tır. Bu arada benzer bir durum psikanalizin sağ sapması - olarak tanımlanabilecek Jung için de geçerlidir. - - 1917 Ekim Devrimi’nin ardından ülke uzun yıllar sü- Elbette ki Freud’un Marksizm’le yakın ilişkide olmak recek bir iç savaşa sürüklenir. Bolşevik iktidarın yöne gibi bir zorunluluğu olmadığı açıktır. İfade edilmek iste timde tutunabilmesi ancak ülkenin dört tarafında em nen Freud’un eserini bilinçli bir tercihin sonucu olarak- peryalist kuşatmanın kırılması ve geniş bir coğrafyada- “muasır medeniyet” insanını ve toplumunu çalışmak ile yönetim aygıtlarının çeşitli kaynaklardan derlenen sınırladığı, verilerini bu toplumdan elde edip çıkarımla- insan malzemesi ile yürütülmesi zorunluluğu ile müm rını bu toplumun geleceği üzerine inşa ettiği, yaşamının kün olmuştur. Bolşevik iktidarın ilk yılları toplumsal ileri yıllarında sosyalizm gibi farklı medeniyet dene yaşamın süreklilik kopuş diyalektiğinde sürekliliğin yimlerine yönelik bir ilgi ve heyecan göstermediği, bu ağır bastığı yıllardır. Avrupa ülkelerinde gerçekleşmesi- yönde heyecan gösteren çalışma arkadaşları ile çeşitli beklenen devrim ile birlikte birçok şeyin değişeceği ve sebeplerle ayrı düşüp eserlerine sırt çevirdiğidir. - bir kıta devriminin dünya devrimine giden yolu açaca- ğı beklentisi hâkimdir. Bu süre zarfında çoksesli ve çok Freud devrimci bir burjuva bilim insanıdır. Burjuvazi- renkli bir kültürel hava solunmaktadır. Ekonomide fark nin bilim birikiminin sürekliliği içerisinde kendisinden lı türden mülkiyet ilişkilerine de izin veren NEP (Yeni daha önce ifade edilmiş olan kavramları özgün bir sen- Ekonomik Politika) dönemi yaşanmaktadır. - tez içerisinde birleştirip, bilim dünyasında niteliksel bir sıçramaya katkıda bulunmuştur. Ama bu sentez aydın- Psikanaliz, NEP döneminde uygulama alanı bulan bi lanma barutunu çoktan tüketmiş ve insanlığı paylaşım limsel yöntemlerden biriydi, Bolşevikler tarafından bir savaşları ile muazzam bir yıkımın eşiğine getiren burju okul hüviyeti ile kabul görmüştü. Stalin’in oğlu Vasili va dünyasının insanına dairdir. Bu nedenle de karamsar, de bu okula gönderildi. Psikanaliz yeni insanı yaratma karanlıktan çıkış ihtimali içermeyen bir sentezdir. Belki- çabasının açtığı alanda desteklendi. Ama bu özgün ve de tam da bu yüzden, ileride tartışacağımız üzere başka dünyada ilk kez denenen okul projesi çeşitli nedenlerle türden bir medeniyet inşa etme serüvenine soyunan in yürümedi. Nedenlerinden biri psikanalizin yeni insanın sanların psikolojik dünyasına uygun düşmemiştir. büyümesine katkı yapmaktan çok eski insanın zaafları

224 - üzerinden yürüyen bir tartışma olması olabilir. Sovyet emekçilerini büyük bir coşkuyla harekete- geçiren “somut”luk tam da budur. Bu somutun kar Bolşevik iktidar 1920’li yılların ortalarından itibaren- şısında pesimist, yıkıcı ve entellektüelist “olumsuz- yeniden silkinir ve sosyalizmi kurma doğrultusunda luk” cephesi vardır. Stalin bu cephenin kitleler için ne yeni bir evreye girer. Avrupa’da beklenen devrim ger anlama geldiğini şöyle anlatmaktadır: “Böyle bir gö çekleşmemiş, NEP dönemi Bolşevik iktidarın hayatta rüşe sahip olunca, işçi kitlelerini harekete geçirmek,- kalmasını sağlamakla birlikte, neden olduğu toplumsal- onlarla çalışmak, iş alayları kurmak ve kapitalist yapı itibariyle sosyalizmin altını oyar hale gelmiştir. Bu unsurlara karşı saldırıya geçmek için heyecan uyan evrenin temel tartışması tek ülkede sosyalizmin kuru dırmak olanağı var mıdır?” (Okuyan, 1998; s. 27) lup kurulamayacağıdırDevrimden sonra ve bu Bolşevikleri tartışmaya bölen verilen ve yanıtlar Stalin’i yükseltençerçevesinde tartışmaların saflar yeniden özünde belirlenir, kısıtlara kartlarmeydan yeniden okuyan 1920’lerin başından ortasına dek süren dönem Sovyet birdizilir. irade “ ile kısıtları veri alan bir iradenin karşı karşıya iktidarının bahçesinde bin çiçeğin açtığı bir dönemdir gelişi vardır ama ikinci yarı Bolşeviklerin sosyalizmi reel anlamda- inşa etmek için gerekli adımları attığı, ki bu adımlar ” (Okuyan, 1998, s. 57). muhalefetin tasfiyesini ve hatta kırlarda palazlanan mu- jiklerin tarihi örgütü Ortodoks kilisesinin de tasfiyesini- Bu tartışmanın diğer tarafında kalan Troçki’nin hayatı içerir. Psikanaliz işte o bahçede açan çiçeklerden birisi psikanalizle yüzyılın başında Viyana’da sürgündeyken- dir. 1920’lerin ikinci yarısı bu çiçeğin büyüyüp gelişme kesişmiştir. O sırada bazı psikanaliz toplantılarına da sine uygun bir iklime sahip değildir. katılan ve Adler’le teması olan Troçki’nin Ekim devri mi sonrasında psikanalizi Rusya’da kolladığı yazılsa da,- Sovyetlerin NEP döneminde psikanaliz Rusya’da gelişir- bizzat Lenin’in Freud’un eserlerine ilgi gösterdiği ve ve kısmen bir devlet kurumu halini alır. NEP’ten çıkış ile- Stalin’in oğlunu yeni açılan okula gönderdiği, Lunaçar birlikte atmosfer öznel iradeciliğin mantıksal sonuçla ski’nin de bu çabalara katkıda bulunduğu düşünülürse rının teneffüs edilebileceği kadar kavga doludur. Psika bu iddia tartışılabilir hale gelir (Tögel, 2020). - naliz bu kavganın aracı değildir. Bu kavgaya yeni araçlar - edinmek gerekir, Sovyetlerde denenen budur. Troçki’nin eserleri üzerinde psikanalizin ciddi bir etki si olduğu, özellikle din ve eğitim konularında psikana Psikanaliz insanı anlamaya ve yorumlamaya çalışır ve lizden ciddi biçimde yararlanılabileceğini düşündüğü, bu anlama çabasının kendisinin insanı değiştirmesini- Freud’u Marksist bir bilim insanı olarak kabul ettiği- umar veya bunu bir noktadan sonra pek de umursamaz.- yazılıp çizilmiştir. Özel olarak Troçki’nin eserlerinde Bolşevikler ise dünyayı sadece anlamaya değil değiştir Freud’un açık ve örtük izini süren çalışmalar yayın- meye çalışır, bunu oldukça da umursar, hatta bir nokta lanmıştır (Popova, 2013). Troçki, Pavlov ile Freud’un dan sonra sadece bunu umursar. Bu nedenle psikanaliz çalışmalarını birleştirme yönünde bir çaba içerisinde ile sosyalizmin reel hale gelmeye çalıştığı dönemde bir dir, ama bu çabası karşılık bulmaz. Troçki’nin Freud’un kan uyuşmazlığındanDevrim söz Joffe’yiedilebilir. psikanalizden daha iyi eserleri ile ilişkisi Rusya’dan ayrıldıktan sonra da sürer. tedavi etti. - “AmaTeorik Sovyetler’de açıdan Trotksky’nin bu ilişki artık içine ölmeye düştüğü yatmaktadır. diğer bir sı- Troçki diyor ki “ kıntı, proleterya diktatörlüğüne atfettiği negatif roldür.” ” (Etkind, 1998). Joffe, Troçki’nin Viyana yıl larını birlikte geçirdiği yoldaşlarından biridir. Viyana’da- psikanaliz ile tedavi görmüştür. Joffe devrimin yeni bir (Okuyan, 1998, s. 21). Troçki “tek ülkede sosyalizm”- atılım yapmaya çalıştığı dönemde maalesef intihar et tartışmalarında da karamsardır ve geleceğinden pek de- “miş,Sosyalizmin geride kalanlar iradi zorlamalar sosyalizmi ve psikanaliz uzun sürecek ile değilbir kavga ama umutlu değildir. O dönemde psikanaliz de pesimist, yı olmadanyeni bir devrimci inşa edilebileceği çıkış ile tedavifikri Marksizm’in etmeye çalışmışlardır. dağarcığın- kıcı ve olumsuz kabul edilmiş olabilir. Zira Freud da in- dan tamamen tasfiye edilmelidir sanlığa kızgındır ve gelecekten pek umutlu değildir. Bu durumu özellikle Einstein ile savaş üzerine olan mek ” (Okuyan, 1998, s. 56).- tuplarında okumak mümkündür (Freud, 1933). Burada bir parantez açıp, atmosferin özellikle Türki Psikanaliz insana dair çok umutlu ve iyimser bir tutum ye okuyucusu açısından daha anlaşılabilir olması için içerisinde değildir, insanın arızasını insanın içinden arar Türkiye’de psikanalizin serüvenine göz atılabilir. Köklü- ama Bolşevikler açısından sosyalizmi kurarken insanın- farklılıklarına rağmen Türkiye ve Rusya tarihin benzer içine değil dünyanın içine bakmak gerekecektir; umutlu dönemlerinde, birbirlerinin de ayırdında olarak ben olmak, tüm arızalarına rağmen insanın diğerleriyle bir zerlikler içeren bir kuruluş evresi yaşamışlardır. likte davranabilme gücüne güvenmek gerekmektedir. - Sovyetler kollektivizasyon, elektrifikasyon, fabrikasyon Her iki coğrafyada da monarşiye son verilmiş, kurucu- atılımının eşiğindedir ve umuda olan ihtiyaç kendisini özne bir önceki dönemden kopuşu hedeflemiş, bu doğ- dayatmaktadır. Üretimde istikrar arayışı, yeni disiplinli rultuda geniş halk kitleleri bu mücadele için örgütlen sosyalist işçiyi yaratmak, bu dönemin mottolarından ve miş, yeni kurulan cumhuriyetlerin öncü kadroları ken temel ihtiyaçlarındandır (Okuyan, 1998, s. 51). dilerine yeni bir kimlik oluşturma çabası içine girmişler

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 225 -

ve tüm bunlar iki emperyalist paylaşım savaşı arasında komisyona çağrılır ve hakkında ciddi bir karalama kam gerçekleşmiştir. - panyası başlatılır. (Calloway, 1993) - - - Farklı gerekçelerle ve hızlarla da olsa her iki ülkede ka Uzun yıllar sonra aynı işe soyunan ve Sovyet Psikiyat mucu ve aydınlanmacı bir tutum ile yaşam kalitesi arttı- risini başka gerekçelerle anlamaya çalışan Paul Cal rılmaya çalışılmış, devlet örgütü bu hedefin yürütücüsü- loway’in kitabınaSovyetler yazdığı Birliği önsözde ile ilgili Wortis, hiçbir şey Calloway’in politika- olmuştur. Yeni bir ülke yaratmaya çalışılan bu coğrafya dande kendisi ayrı tutulamaz ile benzer bir kaderi paylaşacağını öngörerek larda, bu ülkelerin yurttaşı olacak yeni insanın yaratıl şöyle yazar: “ - ması da hedeflenmiştir. ”. Calloway’in uzun süreler Rusya’da- kalarak ve içerden kaynaklar kullanarak yazdığı değer Muasır medeniyetler düzeyine çıkmayı hedefleyen li kitabı da rüzgârın tersten esmeye başladığı, Sovyet- Türkiye’de ilk psikanaliz metinleri yüzyılın başlarında ler Birliği’nin mezarı üzerinde tepinildiği bir dönemde çevrilmiş olsa da, psikiyatriye yön veren kurumların da yayınlanır ve üzeri akademik ilgisizlikle örtülmeye ça- reddiyesi ile psikanaliz kurumsal olarak ilgi görmemiş, lışılır. Öyle ki bu ayrıntılı ve özenli eser konuya ilişkin yaygınlaşmamıştır. 1930’dan sonra Nazilerden kaçan- kaynakların neredeyse hiçbirinde tartışılmaz, atıf al bir psikanalist aracılığıyla bu alanda sistematik olarak maz. Sovyet psikiyatri pratiğinin üzerinde öylesine kara çalışmaya başlayan bir profesyonel dışında psikana- bulutlar vardır ki bu pratiği anlamaya yönelik bir çaba- liz ülkemizde uzun yıllar boyunca tartışma konusu ve gereksiz ve değersiz bulunmuş olmalıdır. Zaten ayakta- çalışma alanı haline gelememiştir. Ülkemizde psikana kalamamış bir sistemin enkazını eşelemenin yeni dö liz alanında ilk kurumsallaşma deneyimleri 1990’dan- neme bir faydası olmadığı da düşünülmüş olabilir. Bu sonra vücut bulmuştur (Taştan, 2011). Şaşırtıcı biçimde- nunla birlikte sosyalizm deneyiminin her türlüsünü bir Rusya’da da psikanaliz Sovyetler Birliği’nin çözülüşü yeniden kurgulama ile korku masalına dönüştürenler nün ardından yine aynı tarihlerde kurumsal olarak ye ise bu masalı anlatmaya devam ediyorlar (Boren, 2010).- niden inşa edilmeye başlanmıştır (Alavidze, 2020). - Bu korku masalı kurgusuna inanmayan bir grup mes Son sözü Reich’a bırakacak ve değerlendirmeye ülkemi lek profesyoneli Bilim ve Aydınlanma Akademisi (BAA)- zi de katacak olursak: çatısı altında psikiyatri ve psikoloji alanındaki Sovyet- deneyimi üzerine çalışmaktadır. Calloway’in kitabını ta Psikanaliz Sovyetler Birliği’nde gelişemedi. Burada rihin tozlu raflarında bulup çıkartan, yine ilk elden kay da kapitalist ülkelerde çektiği güçlüklerle karşılaştı- naklara ulaşmak için Rusya’da Sovyet deneyiminin izini – tek farkı analistlerin bireyler olarak önemli bir yer adım adım sürmeye çalışan bu kolektifin güdüleyicisi tutmalarıdır-. Bununla birlikte toplumsal açıdan ge tarihin tekerini ileri çevirme arzusudur (Nalçacı, 2020).- lişmemiş kaldı. (Reich, 1934; s. 111) - Calloway’in kitabına yazdığı önsözde Wortis, Sovyet de SOVYETLERDE PSIKIYATRI VE PSIKOLOJI TEORIDE VE neyimini, oldukça isabetli biçimde, sosyalist bir zemin- PRATIKTE NASIL BIR YOLA EVRILDI de gelişen, felsefi olarak materyalist ve belirgin uzun- - erimli geleneklere sahip özgün bir pratik olarak tanım - lar. Tartışmayı bu kategorik başlıklar üzerinden ilerlet Sovyetler Birliği psikiyatri ve psikoloji alanlarında ol mek verimli olacaktır (Calloway, 1993). dukça özgün bir gelişim çizgisine sahiptir. Bu çizgi özel - likle II. Dünya Savaşı sonrasında ilgi çekicidir. Faşizmin Bu tanım yerindedir çünkü sosyalizm sağlık alanında yenilgiye uğratılmasındaki büyük rolü nedeniyle olsa dünyada bir çığır açmıştır. Sosyalizmin sağlık alanında gerek, bu büyük ülkenin kurumları, insan malzemesi ve ki başarıları tartışılmaz biçimde diğer tüm ekonomik- sisteminin işleyişi merak konusu haline gelmiştir. sistemlerden üstündür ve bu durum psikiyatri alanında - da böyledir. ABD’de 1990’lı yıllara kadar bir ulusal sağ İşte bu yıllarda Amerika’da Sovyet Psikiyatrisi üzerine- lık planının olmaması ile karşılaştırıldığında yüzyılın belki de dünyada ilk kitap Joseph Wortis imzasıyla ya başlarında yapılanların önemi daha iyi anlaşılacaktır. - yınlanıyordu. Bu kitabın öyküsü ilginçtir. Yayıncısı Wor - tis’ten bu kitabı yazmasını ister, Wortis kitabı yazar ama- Bolşeviklerin iktidarıyla ilk kez sağlık bakanlığı ku kitaba önsöz yazması için teklifte bulunduğu bazıları- ruldu ve esas olarak koruyucu sağlık hizmeti anlayı Pavlov’un öğrencisi olan arkadaşları bile buna yanaş şı yerleştirilmeye başladı. İlk sağlık bakanı, Lenin’in mazlar çünkü Amerika’daki hava değişmeye başlamış yakın arkadaşı Dr. Semaşko’ya göre Sovyet sağlık tır. Sovyetlere duyulan yaygın sempatinin üzeri egemen- sisteminin başarısı, yeni bir hekim tipinin doğmuş sınıfların antikomünist histerisi ile örtülmek üzeredir. olmasına bağlıydı: “Yeni hekim, biyoloji bildiği kadar Kitap yayıncının özür babındaki giriş yazısı ile yayın- sosyoloji de bilir, hastalıkları tedaviyi bildiği kadar, lanır, farklı dillere çevrilir ve iyi satar ama kopyaların hastalıklardan korunmayı da bilir.” (Noyan, 1995) çoğunluğunu Amerikan Savunma Bakanlığı’nın satın al dığı öğrenilir. Bu kadarla da kalmaz, Wortis komünizm Semaşko’nun kurmak istediği sağlık sisteminin üç temel propagandası yaptığı gerekçesiyle ifade vermek üzere ayağı: halk için ücretsiz sağlık hizmeti, merkezi kontrol

226 - - ve hastalıkların önlenmesine odaklanmaktı. Sosyalist- nen kütüphane ve arşiv gezisi sırasında Alekseeva Psi sağlık sistemi bu üç önemli ilke çerçevesinde örgütle kiyatri Hastanesi’ne yapılan ziyaret esnasında yetkililer nirken psikiyatrik kurumlar da bu doğrultuda bir geli tarafından hediye edilen oldukça kıymetli bir derleme şim çizgisi gösterdi. - kitaptan edinilmiştir (Kostyuk, 2019).

Devrim sonrasında, 1919 yılından itibaren, sağlık ku Sovyetler Birliği’nde psikiyatri alanında uygulamaya rumları toplumun yaşam ve çalışma alanları içerisinde konulan bu model dünyada ilk kez uygulanan birçok- örgütlenmeye başladı. İnsan sağlığının, insanın yaşadığı yenilik içermektedir. Elbette bu çalışmaların yerleşip, sosyal bağlam içerisinde ele alınması düşüncesinden- düzene kavuşması zaman aldı. Bu sırada Rusya’ da de hareketle şehirlerde tüm nüfusu kapsayacak biçimde ğişik türden psikoloji çalışmaları da eşzamanlı olarak- bölge dispanserleri kuruldu. Nöropsikiyatri çalışmala deneniyordu. Bu çalışmaların sosyalizmin yeni insanına- rı da bazen diğer alanlarla birlikte bazen tek başına bu binasyonuçocukluktan olan başlayarak pedoloji katkıda bulunması amaçlanı- dispanserler içerisinde yer alıyordu. Burada çalışan ruh yordu. Bu nedenle pedagoji, psikoloji ve tıbbın bir kom sağlığı profesyonelleri o bölgede yaşayan insanların ruh alanı tanımlandı. Bununla bir sağlığından sorumlu idi. - likte yaratıcı zekânın özel olarak çalışıldığı merkezler kuruldu. Psikanaliz de bu dönem kurumsallaşan ekoller Bu uygulama dünya tarihinde ilk kez psikiyatri uygula arasındaydı. Bu çalışmaların ve denemelerin bir kısmı- malarını toplumun içerisine taşıdı. Öncesinde psikiyatri- bilimden mucize insanı yaratma beklentisinin ürünü hastaları hapishane benzeri büyük depo hastanelerinde- olarak görülebilir ama bir süre sonra sosyalizmin ger tutulup, toplumdan tecrit edilmiş biçimde tedavi edil çek ihtiyaçları kendini dayatmaya başlamış olmalı: - meye çalışılırken; Sovyetler Birliği’nde ruh sağlığı çalı - şanları toplumun içerisine girdiler, ruhsal bozuklukları- “Yeni sosyalist ekonomi kök saldıkça dahi yaratıcıla- toplumsal yaşantının içerisinde ve toplumun geri kalanı rın patolojisi çalışmaları gözden düştü. Şimdi birin ile birlikte ele almaya çalıştılar. Bu durum hayatı kesin cil konular meslek seçimi, personel eğitimi, psikolo tiye uğratan ruhsal hastalıklar kadar daha hafif ruhsal ji, fizyoloji, hijyen ve emeğin bilimsel organizasyonu sorunlar için de insanların bu merkezlere başvurmasını idi.” (Kostyuk, 2019; s. 17) - sağladı. Bu merkezlerden yatış için büyük hastanelere gönderilen hasta oranları, toplam başvurular arasında Bu yönde birçok uygulama ve test geliştirildi. Psiko gittikçe daha az orana sahip olmaya başladı. teknik merkezlerde çalışan psikoteknisyenler emek- süreçlerinin verimliliğini arttırma amacıyla çalışmalar Yine bu bağlamda gündüz hastanesi modeli ve iş uğraş- yürüttüler. Bu çalışmalarda toplanan veriler daha son terapileri de ruhsal tedavinin bir parçası halien geldi. ra psikohijyen ve psikoprofilaksi çalışmalarına zemin Ruhsal sorunlar yaşayan kişi yine toplum içerisinde ya- oluşturdu. Sosyalizm ile psikiyatri pratiği dünyada ilk- şamaya devam ederken tedavisinin bir parçası olarak- kez hastalık tanımlı bir temelden işlevsellik tanımlı bir- ayaktan iş uğraş terapilerine ve diğer tedavi yöntemle temele doğru ilerlemiştir. Öyle ki antipsikiyatri akımı rine ulaşabiliyor, tedavi olması için yaşantısının kesinti nın öncülerinden Thomaz Szasz Sovyet psikiyatri prati ye uğraması ve toplumdan izole olması gerekmiyordu. ğini işlevsellik ölçütü nedeniyle yeterince hastalık tanısı - koymamakla eleştirmiştir. vileri,Bu merkezlerde oksijen terapisi, uygulanan hidrasyon tedavi terapileri, yöntemleri elektrik oldukça ve çeşitliydi: İlaç tedavileri, intravenöz enjeksiyon teda- Sosyalizm yıllarındaki psikiyatri pratiği ve psikoloji- - yaklaşımının geleneksel bir yönü de vardır. 19. yüzyıl- ışık terapileri, bireysel psikoterapiler ve kolektif psiko Alman toplum hekimliği uygulamaları ve devrim ön terapi adı verilen grup psikoterapileri, iş uğraş terapile cesi Rusya’daki psikiyatri uygulamaları toplumsal ça ri ve kültürel terapiler. - lışmaların zemini oluşturuyordu. Devrim bu fikirlerin - ve emekleme aşamasındaki uygulamaların sistematik Bu merkezler sadece hastalığın ruhsal boyutuyla ilgi biçimde ülkenin genelinde uygulanmasını sağladı. lenmiyor, hastalığa sahip kişilerin yaşam koşulları, bes- - lenme durumları ve bir işe yerleştirilmeleri konusunda Rusya’da psikoloji okulları Seçenov ve Pavlov gibi güçlü da destek oluyorlardı. Ruh sağlığı profesyonelleri sade- tarihsel figürlerin etkisi altında büyüdü ve gelişti (Nal- ce merkeze başvuran kişilerle ilgilenmiyor, ev ve işyeri çacı, 2014). Bu okullar arasında refleksoloji, reaktoloji,- ziyaretleri yaparak yaşam koşullarını yerinde değerlen tarihsel kültürel okul sayılabilir. Özellikle tarihsel kültü diriyorlardı. rel okulun kurucuları Vıgotskiy, Luria ve Leontiev’in yü - rüttükleri tartışma aktivite teorisi adıyla sonraki yıllara- Bu model aynı zamanda tıbbi verilerin düzenli olarak devrolmuş ve bu üçlüden Luria’nın çalışmaları dünya kayıt altına alınmasına olanak sağlıyordu. Bu sayede ve sinirbilim çalışmalarına ciddi biçimde katkıda bulun riler sağlık ihtiyacının niceliksel durumunu yansıtıyor,- muştur (Üstün ve Nalçacı, 2017). sonraki dönemlerin işgücü ve maliyet planlamaları bu- verilere dayanılarak hazırlanıyordu. Bu bilgilerin tama Vıgotskiy ve Luria’nın ilk dönem çalışmaları öğrencilik mı BAA tarafından geçtiğimiz yıl Moskova’ya düzenle yıllarında katıldıkları Sovyet Psikanaliz Topluluğu çatısı

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 227 KAYNAKLAR - Arkun, N. (Ed.) (1982). Psikolojide Yeni Çalışmalar. İstanbul: İÜ Edebiyat Fa- altında kesişir. Devrin parlak psikologları ve hekimleri- kültesi Yayınları. olarak Moskova’ da kurulan merkezi bir enstitüde ça Ades, R. (2016). The Collected Works of D. W. Winnicott: Volume 12, Appendi- lışmaya başlayan ikiliye Leontiev de katılır ve birlikte ces and Bibliographies. Erişim Tarihi: 13.6.2020. https://www.oxfordcli- likleri Vıgotskiy’nin 1934’te genç yaşta ölümüne kadar nicalpsych.com/view/10.1093/med:psych/9780190271442.001.0001/ sürer. Özellikle dil çalışmaları üzerinden bir psikoloji med-9780190271442-chapter-100?print=pdf tartışması yürüten üçlü, Luria’nın Orta Asya’ da yaptığı Alavidze, T. Meet the Moscow Psychoanalytic Society. Erişim Tarihi: etnokültürel sinirbilim saha çalışmalarını da planlar. - 12.06.2020 https://www.ipa.world/IPA/IPA_Docs/MPSfinal.pdf Balogh, P. (1986). Freud Üzerine (M.S. Kayatekin, Çev.). Ankara: V Yayınları.

Vıgotskiy’nin “derinlikler psikolojisi” olarak da tanımla- Binbay, T. (2019). Sovyetler Birliği’nde Psikanaliz: Söylenti ve Efsanelerin nan psikanalize getirdiği temel eleştiri insanın biyolojik- Ötesinde. Madde, Diyalektik ve Toplum, 2: 236-244. doğasına yapılan aşırı vurgudur. O daha çok insanın bi Boren, R.V. (2010). Cold War in Psychiatry: Human Factors, Secret Actors. Ro- linçli aktivitesini inşa eden sosyal deneyimlerinin “yük- dopi. sekliği”nin psikolojisini önerir. Luria da benzer biçimde- Büyük Sovyet Ansiklopedisi’ne yazdığı psikanaliz mad Calloway, P. (1993). Russian/Soviet and Western Psychiatry. USA: John Wiley & Sons. desinde psikanalizi davranışı belirleyen biyolojik güdü- lere ağırlık vermekle eleştirir. Bu ve benzeri eleştiriler Cole, M., Levitin K., Luria A. (1979). The autobiography of Alexander Luria: A Luria’nın 1927’te Sovyet psikanaliz camiasından kop dialogue with the making of mind. NewJersey: Lawrence Erlbaum As- - sociates, Inc. masıyla sonuçlanır (Cole ve Levitin ve Luria, 1979). Bu- durum aynı zamanda psikanalizin Sovyetler Birliği’nde Erden, C.T., Binbay, T. (2018). Sovyetler Birliği’nde Psikiyatri Kötüye mi Kul- ki macerasının sönümlenmeye başlamasının işaretle lanıldı? Madde, Diyalektik ve Toplum, 1: 5-9. rinden biri olarak görülebilir. - Etkind, A. (1994). How Psychoanalysis Was Received in Russia 1906-1936. - Journal of Analytical Psychology, 39: 191-202. 1966 yılında 18. Uluslararası Psikoloji Kongresi Mos Freud, S. (1930). Uygarlık, Din ve Toplum içerisinde Bir Yanılsamanın Geleceği kova’da toplanır. Bu kongreye Türkiye’den de bir dele (S. Budak, Çev.). Ankara: Öteki Yayınları. ge topluluğu katılır. Kongre delegasyonundan Prof. Dr. Freud, S. (1933). Uygarlık, Din ve Toplum içerisinde Neden Savaş? (S. Budak, Nezahat Arkun’un öncülüğünde bu kongreye sunulan Çev.). Ankara: Öteki Yayınları. bildirilerden bir kısmı, kongrenin program komitesine Jones, E. (2004). Freud: Hayatı ve Eserleri (E. Kapkın, Çev.). Kabalcı Yayınevi, başkanlık eden Luria’nın yazılı izniyle dilimize çevrilir- İstanbul. ve yayımlanır. Bu bildiri kitabına yazdığı önsözde Prof. - Kostyuk, G.P. (Ed.) (2019). Outpatient Mental Health Services in Moscow. Dr. Nezahat Arkun “bu muazzam” kongrenin tüm dün- yadan, rekor sayıda, 5000’den fazla katılımcı ile top Nalçacı, E. (2014). Aydınlanma mücadelesinde önemli bir adım: I. M. Seçe- nov’un “Beynin Refleksleri” kitabı. Bilim ve Gelecek Dergisi, 122. landığını ve açılış konuşmasını Leontiev’in yine “mu- azzam” Kremlin Kongre Sarayı’nda yaptığını yazar. Yani Nalçacı, E. (2020). Sunuş: Moskova Arşiv ve Kütüphane Çalışması. Madde, Sovyet psikolojisi “muazzam” bir prestijle dünyanın il Diyalektik ve Toplum, 3: 30-31 gisini çekmekte ve neredeyse bu alanda bilime öncülük Noyan, S. (1995). Ekim Devrimi, Sovyet Deneyimi ve Sağlık. Gelenek, 49

etmektedir (Arkun, 1982). Okuyan, K. (1998). Stalin’i Anlamak. İstanbul: Gelenek Yayınevi.

Ama sonraki yıllarda Sovyet psikiyatrisi ve psikolojisi Paker, M. (2006). Doğumunun 150. Yılında Freud Konuşmaları. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. için zorlu yıllar başlar. Bir yandan sistemin işleyişindeki- aksaklıklar, diğer yandan psikiyatrik kurumların politik- Popova, P.(2013). The Intellectual Influences of Sigmund Freud’s Psychoanal- amaçla kötüye kullanılması başlıklarında emperyaliz ytical Theory on Leon Trotsky. Erişim Tarihi: 10.06.2020. https://www. academia.edu/10036177/The_Intellectual_Influences_of_Sigmund_ min uluslararası tecrit ve izolasyon politikaları ile ide Freud_s_Psychoanalytical_Theory_on_Leon_Trotsky olojik ve bilimsel alanda baş etmekte zorlanır. Üzerine zorla giydirilmeye çalışılan deli gömleğini ilk başlarda Reich, W. (1934). Psikanaliz ve Diyalektik Materyalizm (Y. Ömürsuyu, Çev.) İs- - tanbul: Logos Yayıncılık. önemsemeyip bir kenara atar ama bir karşı tartışma da- örgütleyemez. Bu tartışmalar aydınlanmadan sosyaliz- Taştan, C. (2011). Türkiye’ye Erken Giren Psikanaliz Neden Geç Kurumsal- min Rusya’daki çözülüşü ile deli gömleği Sovyet psiki laştı? DoğuBatı Düşünce Dergisi, 56: 269-279. yatrisinin üzerine miras kalır; ta ki birileri onun bağ- Teber, S., Şenol, A. (2015). Didik Didik Freud. AçıkRadyo. larını çözüp sosyalizmin ilk uzun soluklu denemesinin Teber, S. (2004). Bilimsel Bir Peri Masalı: Freud’un Aile ve Tarihsel Romanı. psikiyatri ve psikoloji alanlarındaki “muazzam” katkısı İstanbul: Okuyan Us Yayınevi. nı yeniden tartışmaya başlayıncaya dek. Tögel, C. Lenin und Freud: Zur Frühgeschichte der Psychoanalyse in der Sow- jetunion. Son Erişim Tarihi: 14.06.2020. http://www.freud-biographik. Sovyet psikiyatri ve psikolojisi üzerine birinci elden- de/lenin.htm kaynaklara ulaşarak yürütülecek daha ayrıntılı ve titiz- Üstün, S., Nalçacı, E. (2017). Aleksander Luria: Bilişsel Sinirbilimin Temel- çalışmalar ile bu deli gömleğinin sökülüp atılacağı, in leri Atılıyor (ed: E. Nalçacı). Tarihselci Yöntem ve Bilim Tarihi. İstanbul: sanlığın eşitlik ve özgürlük mücadelesinin bu özgün de Yazılama Kitapevi, s.187-205. nemesinin hak ettiği saygıyı göreceği günler gelecektir. Zweig, S. (2013). Dünün Dünyası, İstanbul: Can Yayınları. O günleri aydınlatmak ve bu günleri yakınlaştırmak için yapılacak daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.

228 KİTAP TANITIMI

Ekin Şen

MARKSİZM VE PSİKANALİZ: EGEMEN PSİKOLOJİ KARŞISINDA

arksizm ve psikanaliz. Ortaya çıktıkları dönemlerden itibaren- geniş ilgi uyandırmış ve yeni düşüncelere, pratiklere de zemin- Mhazırlamış olan bu iki kuram çoğu zaman birbirinin karşısı “Marxism andna Psychoanalysis: konmuş ama zaman In Or zamanAgainst daPsychology? yakın ilişki içinde ele alın- KÜNYE mış. Meksikalı akademisyen David Pavon-Cuéllar tarafından hazırlanan- ” bu ilişkinin tari Marxism and Psychoanalysis: In hinde gezinirken bu iki köklü kuramın benzerliklerine ve ayrıldıkları yer Or Against Psychology? lere, deyim yerindeyse “tahribat yaratmadan” açıklık getiriyor. Tahribat- David Pavon-Cuéllar yaratmadan diye altını çiziyoruz çünkü bu iki kuramın karmaşık ve çok da üretken olmayan ilişkisine dair daha önceki denemeler hep bazı sıkıntılar Routledge, 230 sayfa la malul. Kendisini “Lacancı bir Marksist” olarak tanımlayan Pavon-Cuéllar Londra, 2017 ise psikanaliz ve Marksizm’in 20. yüzyıl boyunca kesiştikleri ya da farklı- yönlere gittikleri dönemeçleri tarihsel materyalist bir yöntemle, derinlikli biçimde ele alıyor. Bunu da iki kuramın “egemen psikoloji” karşısındaki ko numlarını eksene alarak yapıyor. -

Tarihsel materyalizm dün, bugün ve gelecek arasında köprü kurarken, bü- tünlük içinde yorumlar. Pavon-Cuéllar da Marksizm ve psikanaliz ilişkisini- oldukça kapsamlı bir bütünlük içinde ele alıyor. Bu bütünlüğü kurmaya biz zat Marx ve Freud’un kendisinden başlıyor. Bu iki büyük düşünürün karşı laşıp karşılaşmadıklarına dair efsanelerden başlayarak önce her ikisinin de- insan zihnine, psikolojiye dair önerdikleri temel argümanları karşılaştırıyor. Ardından ise neredeyse yıl yıl ilerleyerek geçtiğimiz yüzyıl boyunca öne çı kan Lenin, Stalin gibi devrimci figürlerden Vigotski, Adler, Reich gibi farklı- düşünürlere uzanıyor. Tüm bu isimlerin, psikanalize, Marksizm’e, özellikle- de psikolojiye, yani bir anlamda tarihe, topluma ve zihin bilimine yaklaşım larını detaylı olarak inceliyor. Bu inceleme ve karşılaştırmalar sırasında di yalektik materyalizm tartışmalarından psikanaliz tarihine, insan doğasına bakıştan sosyalizmin var olduğu bir dünyada hâkim psikoloji tartışmalarına kadar pek çok başlığı özgün bir içerikle gözden geçiriyor. - Marksizm ve psikanaliz geçtiğimiz yüzyıldan bugüne pek çok kez yan yana getirilmeye çalışılmış. Ama genelde sonuç eklektik bir biçimin ötesine ge- çememiş. Ve bu eklektik biçimde ortaya çıkan sonuç da çoğu zaman hem Marksizm’in hem de psikanalizin içlerinde taşıdıkları diyalektik özü kay betmelerine neden olmuş. İşte Pavon-Cuéllar kitap boyunca iki kuramı bir araya getirme çabalarının artılarına ve eksilerine de titizlikle yer veriyor. Bu nedenle kitap 20. yüzyıl boyunca ve günümüze kadar süren Marksizm ile psikanalizi kaynaştırma arayışlarına dair de kapsamlı bir envanter sunuyor.

Pavon-Cuéllar kitapta haklı olarak, bir bilim olan psikolojinin sınırlarına işaret ediyor ve psikolojiye hâkim paradigmanın var olan düzenin sınırları içinden belirlenmesi sebebiyle pek çok kısıtlılığın bulunduğunu belirtiyor.- Marksizm ve psikanalizin ise bu kısıtlılıkları aşan ve çoğu kez de psikolojinin kendi sınırlarını yıkan bir tarafı olduğunun altını çiziyor. Uzun olmayan tari

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 229 - olarak “Psikoloji ve Marksizm’deki Eleştirileri” isimli bir hi boyunca psikoloji biliminin sınırları doğrudan ya da- ile çok yakından ilişkili olduğu gösterilmiştir. Bağlantılı- dolaylı olarak egemen sınıfın düşünceleri doğrultusun da belirleniyor ve bu sınırlar pozitivizmin ve bilinemez- sonraki bölüm ise benzeri bir ilişkiyi Marksizm’in ar ciliğin çekiştirmesi ile çizilmiş durumda. Hâlbuki hem dılları ile kurmuş. Bu bölümde pek çok devrimci ismin Marksizm hem de psikanaliz hep çelişkileri (antagoniz- psikolojiye yaklaşımı ele alınmış: Engels ve Lenin başta ma), işleyişi ve farklı dinamikleri, bunların arasındaki olmak üzere Plehanov, Rosa Luxemburg, Stalin, Troçki, etkileşimi odağa almıştır. Her iki teori için de “çelişkile Bernstein, Paul Lafargue,Materyalizm Kautsky, ve Lukács, Ampriyokritisizm Gramsci gibi ki- rin aşılması” bir son değil, daha gelişkin yeni çelişkilerin- 20. yüzyılda adını çokça duyurmuş devrimci isimler.- ortaya çıkması anlamına gelmiştir. Pavon-Cuéllar her iki Özellikle Lenin’in kurama olan hâkimiyeti sayesinde bu özelliğin altını çi tabında ele aldığı düşüncenin gelişiminin sadece mad- ziyor ve kitabı Marksizm ve psikanaliz üzerine yazılmış deden etkilenmesiyle değil karşılıklı etkileşim sonucu benzer kapsamda kitaplardan ayrılıyor.Marksçı Psikolojiler” değişim ve dönüşümün etkileyen ve etkilenen sürekli liğine işaret edişi bizim de önemsediğimiz noktalardan Kitap, sekiz bölümden oluşuyor. “ biri ve Pavon-CuéllarMarksist Psikolojiler da buraya işaret etmiş. - başlıklı ilk bölümünde Marksizm’in şekillendiği tarihsel - dönem ve tartışmalar ele alınmış. Marx’ın diyalektiği, Kitabın “ ” başlıklı beşinci bölümün Marksizm’deki Hegel izleri tarif edilmiş ve de Marx’ın- de Büyük Ekim Devrimi’nin insanlığa kazandırdığı öz bireyi yerleştirdiği zeminin neden durağan değil de güvenin önemsendiğini anlıyoruz. Sovyetler Birliği’nin- dinamik ve değişken olduğu incelikli bir biçimde anla kuruluş ve gelişim sürecinde yürütülen çalışmaların- tılmış. Psikolojiye Marksist bir perspektiften bakarak- hâkim paradigmaya olan etkisine ve aynı zamanda psi sınıfsal eşitsizlikler, yabancılaşma ve fetişizm, insanın koloji ve psikanalizle yakınlaşma ve uzaklaşma noktala- sosyal varlık olması dolayısıyla psikolojisinin bulun- rına değinilmiş. Bu bölüm özellikle Vigotski, Rubinstein,- duğu çevreden etkilenmesi gibi başlıkların üzerinde Smirnov, Pavlov ve Behterev gibi Sovyetler Birliği’nde durulmuş. Ekonomik gelir düzeyinin, emekçi ya da bur ki psikoloji çalışmaları yürüten bilim insanlarının ala juva olmanın insan psikolojisinin arka plandaki etkisine nın gelişimine katkıları açısından önem taşımaktadır. ve çıktılarına dair ipuçları verilmiş. Kişinin ait olduğu Özellikle Pavlov’un yürüttüğü koşullanma çalışmaları- sınıfın psikolojik mekanizmaları da şekillendirdiğine psikoloji biliminin insan davranışlarına bakış açısında “işaretMarx edilmiş. ve Freud önemli değişikliklere yol açtığının altı çiziliyor. Bu bölü mün beraberinde aynı dönemde dünya üzerinde de bir- ” isimli ikinci bölümde ise Marx’tan gezintiye çıkılmış Fransa’dan Almanya’ya, Macaristan’a Freud’a giden dönemin özellikleri tarif edilmiş ve bu ve diğer coğrafyalardaki bilim insanlarının kişilik ku- sayede Freud’u yetiştiren nesnel koşullar ele alınmış. ramlarına ve Lucien Séve’den, Politzer’e pek çok bilim Freud’un yönteminin ve arayışının gelişim evreleri de insanın Marksist psikolojiyi, antropoloji, eleştirel psi anlatılmış: Freud’un odaklandığı bilinçdışı malzeme, bu- koloji gibi farklı alanlarla kesiştirerek ne tür katkılarda doğrultuda histeri üzerine yaptığı çalışmaları ve histeri- bulundukları incelenmiş. Marksizm, Psikana- hastalarıyla çalışmayı önemseme nedenlerinden bah liz ve Psikoloji Eleştirisi sedilmiş. Bu bölümde iki kuram arasındaki benzer yön Yine aynı şekilde ardından gelen “ lerin nüvelerine de ışık tutulmuş. Çok temel benzerlik- ” başlıklı bölümde de psikanaliz noktalarından birine örnek verecek olursak “görünür ile diğer bilim alanlarının ilişkisine yer verilmiş. Yazar- olanın ötesindeki ilişkisellik” demek yanlış olmayacak- burada ilginç kesişimlere de yer vermiş: Örneğin Adler tır. Marksizm ile idealizmin arasındaki sınırı çok net ve Troçki’nin bilimsel düzlemdeki arkadaşlık ilişkileri- belirleyen de, psikanalizi psikoloji bilimindeki tartış- ne. Bu bölümde göze çarpan bir diğer önemli nokta da- maların ötesine taşıyan da doğrudan bir neden sonuç İkinci Dünya Savaşı ve sonrasındaki dönemde psikana ilişkisi kurulmasından ziyade her ikisinin de ortaya çı lizin devrim kaçkınlarının uğrağı ve hatta karşı devrim- karan, tetikleyen koşullara odaklanması; her ikisini de- ci düşüncelerin oyuncağı haline gelmesi. Horkheimer, çelişkilerin aşılması ya da gerilemesi ile giden ileri geri, Fromm, Adorno ve Frankfurt Okulu bu kaçışa verile bir sarkaç misali işleyen dinamik bir yapıya sahip olma- bilecek örneklerden birkaçı olarak öne çıkmaktadır. sıdır. Yani tekrar edecek olursak her iki kuram da ezeli Bu dönemde pek çok kişi, kesim hem Marksist hem de- ve ebedi sonuçlardan ziyade doğanın ve insanın değişi Freudyen bir çizgiyi yakından takip etmeye çalışsa da mine, dönüşümünePsikanalizden odaklanmıştır. Psikolojileştirmeye - devrimci yanlarını yitirmiş olduklarından her iki kura mın da özünde farklılaşmaya yol açmışlardır. Kitabın “ ” isimli üçün - cü bölümünde psikanaliz kuramının ardıllarının alana- Kitabın son iki bölümde ise insanın sosyal yapısının ne katkıları, ilişkileri ve farklılıkları işlenmiş. Adler’den- şekilde etkilendiği ve hastalıkların da düzenle ilişkisin Melanie Klein’a kadar Freud ile ilişkilenmiş pek çok is- den bahsedilirken bu doğrultuda pek çok kuramcıdan, min psikanalize, tarihe ve topluma yaklaşımına dair dü Foucoult ve Fransız Komünist Partisi’nin pek çok bilinen- şünceleri tek tek ve kısaca açıklanmış. Çok geniş coğraf isminden bahsedilmiş. Althusser’in yapısalcılığından yalarda yankı bulan psikanalizin tartışma ve farklılaşma Lacan’a ve Arjantin’den Meksika’ya dünyanın farklı coğ zemini yine kişilerin hem öznel hem de nesnel koşulları rafyalarındaki düşünürlerin İkinci Dünya Savaşı sonrası

230 - dönemde Marksizm ve psikanalizle nasıl ilişkilendi ği ve etkilendiği günümüz dünyasından manzaralarla örneklenmiş. Bu etkileşimlerde her zaman öne çıkan- tema dönemin nesnel koşulları ile kişilerin bu koşullar karşısındaki öznel tavırlarının bir bütün olduğu belir tilmiş. Örneğin neoliberal politikaların yükselişe geçtiği- dönemde psikoloji de payını almış, terapi kuramlarında hızlı sonuç veren yaklaşımların önem kazanmaya başla dığı görülmüş. - Öte yandan, Marksizm ve psikanaliz konusunda yazılan- güncel kitap ve makalelerde sık sık göze çarpan eklek tik bir kavrayıştan yazarın da muzdarip olduğunu be lirtmek gerekiyor. Kitap bir yandan ayrıntılı ve yerinde- değerlendirmeleri ile heyecan uyandırırken Marksizm’e- dair yine de kaçamadığı parçalı kavrayışı nedeniyle ko nunun tökezletici çukurlarına düşmekten kurtulamı yor. Örneğin bir yandan Sovyet zihin bilimini “nesnel” biçimde verirken bir yandan da Sovyet deneyimini sadece “bürokratik” olarak değerlendirip geçebiliyor. Marksizm, psikanaliz konusunda yetkinlikle kullanılan yaklaşım iş reel sosyalizme ya da günümüzün idealist akımlarına gelince yetkinliğini yitiriveriyor. Bu anlamda yazar ne yazık ki “egemen psikoloji” üzerine eleştirel bir kitap yazarken egemen olandan kopamıyor. -

Yine de bu dikkat çeken ve ayrıntılı kitap ne yazık ki he nüz dilimize çevrilmedi. Ancak Marksizm ve psikanaliz- ilişkisi üzerine kafa yoranların en azından bir kez göz atması gerektiğini ve kitabın dilimize çevrilmesini um duğumuzu da belirtelim.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 231 “LURİYA VE VIGOTSKİY, Marksist bir tarih anlayışını, buna göre şekillenen kültürü kolektif toplumsal deneyim ye- rine koyarlar. Toplum tarihine benzer şekilde sıçrayıcı gelişmelerin çocuğun gelişimini takip etmesi ve davranışının oluşumunda yeri olmalıdır. Bu etkile- rin ayrıca beyin sinir ağlarında somut karşılığı bulunmalıdır. Ayrıca onlar da zihinsel işlevlerin nesnel olarak ölçülebileceğine inanırlar. Bu kuram pratikte ise çocuk gelişimi ve zihinsel sorunların rehabilitasyonu gibi alanla- ra uygulanabilir olmalıdır. Tutanak bu olağanüstü başlangıcın içinde bulun- duğu siyasi, bilimsel, ideolojik atmos- feri kafamızda canlandırmamız için büyük bir olanak sağlıyor: Bir yandan farklı okullardan gelen bilim insanları arasında çelişkiler sürmektedir, öte yandan insan psikolojisinde hareketin analizine dayanan yöntemler geliştiril- mekte ve toplumun psikoloji bilimin- den yararlanması için yol arayışı dik- kati çekmektedir.”

DOSYA: MOSKOVA KÜTÜPHANE VE ARŞİV GEZİSİ

232 BELGE SOVYETLER BIRLIĞI’NDE 1924’TE DÜZENLENEN “PSIKOLOJI SORUNLARI KONFERANSI” TUTANAKLARINDA ALEKSANDR LURIYA

Erhan Nalçacı Yasin Çalış Prof. Dr., Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı, Ankara Çevirmen, Rus Dili ve Edebiyatı Uzmanı E-posta: [email protected]

ÖZET ALEXANDRE LURIA IN THE MINUTES OF “THE CONGRESS ON PROBLEMS OF PSYCHOLOGY” WHICH WAS HELD IN - SOVIET UNIOIN IN 1924 Rusya Bilimler Akademisi’nin Moskova arşivinden elde edilen 1924 yılına ait Moskova Devlet Üniversitesi Psi- ABSTRACT koloji Enstitüsü’nün Psikoloji Sorunları Konferansı’nın- - tutanaklarının Rusça’dan çevirisi sunulmuştur. Tuta naklar Bilişsel Sinirbilimin kurulmasında dünya ça- In this article, translation of the minutes of the Confe pında bir öncü bilim insanı olan Aleksandr Romanoviç- rence of Psychology Problems which was organized by Luriya’ nın Ekim Devriminin ilk yıllarında içinde bulun the Moscow State University, Institute of Psychology Luriyaduğu bilimsel psikanaliz çevreyi ve Marksizm’denve arayışları çok kalkarak iyi yansıtmakta deneysel in 1924, is presented with a focus on Alexandre Luria. dır. 1924’te Lev Vıgostkiy ile Enstitü’de bir araya gelen- The minutes of the conference were obtained from the archive of the Russian Academy of Sciences in Moscow psikolojik yöntemlerle refleksolojiyi aşmaya ve bütün The minutes reflect the scientific environment after the Anahtarlüklü bir sinirbilimin Kelimeler: yolunu Luriya, açmaya Vıgotskiy, çalışmaktadır. 1924 Moskova October Revolution, and searches of Luria, who will be Psikoloji Konferansı tutanakları, Kornilov a leading scientist worldwide in the establishment of- Cognitive Neuroscience. Having met with Lev Vygotsky at the Institute in 1924, Luria tried to overcome reflexo logy and to open the way for a holistic neuroscience by Keywords:a route which Luria, depends Vygotsky, on psychoanalysis Kornilov, Minutes and Marxism. of the 1924 Moscow Psychology Conference

- - - - u makaledeMoskova Bilim Arşiv ve Aydınlanma ve Kütüphane Akademisi’n Gezisi es- insanı az tanınıyor. Bu az tanınma halinin Sovyetler Bir den (BAA) bir heyetin 2019 yazında gerçekleş liği’ne karşı yürütülen ideolojik savaşın bilinçli bir ürü Btirdiği nü olduğunu çok iyi biliyoruz. - nasında elde edilen önemli bir tarihsel belgeyi Rusça aslından tercüme ederek araştırmacıların ilgisine Bilim tarihi çalışmalarının da Türkiye’de yetersiz oldu sunuyoruz. - ğunu ve özellikle Sovyet bilim tarihi konusunda ortada (1) kayda değer bir şey olmadığını söylemek zorundayız.- Bilişsel sinirbilimin öncülerinden olan Aleksandr Lu Nadir çalışmalar ise, örneğin Üstün ve Nalçacı (2017) riya (1902-1977) ile ilgili belgelere ulaşma çabamız tarafından yazılan Luriya biyografisi daha çok bir der- geziden önce başladı. Rusya Bilimler Akademisi Arşivi- leme özelliği gösteriyor. Arşiv belgelerine dayanan bir- elektronik olarak tarandı ve Luriya ile ilgili dosyalar Sovyet bilim tarihçiliğinin henüz geliştiğini söyleyeme saptandı. Moskova’da Rusya Bilimler Akademisi’ne ya yiz. Bu nedenle bu belgenin arşivden çıkarılması ve ter pılan ziyarette dosyalar üstünde çalışıldı ve söz konusuPsi- cüme edilerek araştırmacıların ilgisine sunulması çok belgekoloji Sorunlarıseçildi. Belge Konferansı 1924 yılında Tutanakları 17 Ocak’ta başlayıp 30 mütevazi bir adım olmakla birlikte önemli bir başlangıç Mart’ta tamamlanan ve Moskova’da gerçekleştirilen olarak alınabilir. ’ydı. - - Belge ise gerçekten bir döneme ışık tutmaktadır. Ekim Akademi Arşivi ile yapılan protokol sonucunda daktilo- Devrimi sonrasında işçi sınıfı iktidarını Sovyet coğraf- ile tutulmuş, yer yer üzerinde kalemle düzeltmeler ya yasında pekiştirmiş, ancak bir dünya devrimine doğru pılmış on üç yaprak orijinal tutanağın sayfa sayfa fotoğ umulan genişlemenin gerçekleşmeyeceği belli olmuş rafını çekmemize izin verildi. - tur. Sovyetler Birliği emperyalist bir dünyada kendi olanaklarıyla ayakta kalmaya ve sosyalizmi kurmaya Türkiye’de Luriya üzerine yayınlanmış çok az metin bu çalışmaktadır. Söz konusu konferansın başlangıcından 1lunuyor Rusça özelve kendiisimlerin alanında Türkçe’ye çığıraktarılmasındaki açmış bu kural önemli gereği bilim ismin birkaç gün sonra Lenin 21 Ocak’ta yaşama veda etmiştir. Aleksandr Romanoviç Luriya olarak yazılması önerilmektedir.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 233 -

emekçi sınıfların yaşamına olumlu somut etkileri de ol malıdır. - Bu anlamda Moskova Psikoloji Enstitüsü’ndeGeorgi 1923’te Çelpa- novönemli bir değişiklik gerçekleşir. Enstitü’nün kurulu şundan itibaren yöneticiliğini yürüten (1862-1936), Alman psikoloji okullarından Wundt- geleneğini sürdüren, iç görünün psikolojinin temelini oluşturduğunu düşünen ve deneye dayalı çalışmalar ya pan bir bilim insanıdır. 1923’te Leningrad’ta toplanan- Psikonöroloji Kongresi’nde Çelpanov ağır bir eleştiriye maruz kalır. Çünkü, öğretisi çocuklara, akıl sağlığı sorun ları yaşayanlara ve emek süreçlerine uygulanamıyordur. Tarihselci ve materyalist olmadığı eleştirisi deKonstantin bu çıkışı Nikolaeviçbütünlemektedir. Kornilov Böylece Çelpanov Moskova Psikoloji Enstitüsü’ndeki görevinden alınır ve yerine - (1869-1957) getirilir (Cole, 1979a). Sonrasında psikoloji ile Marksizm arasındaki ilişki ye niden ele alınır ve tutanağın konusu olan konferans bu ilişkinin yeniden ele alınmasını amaçlar.

Bu dönüşümün Luriya için de bir dönüm noktası olduğu anlaşılıyor. Luriya insan hareketlerine bilişsel durumun etkisini araştırdığı çalışması ile Kornilov döneminde Görsel 1. Rusya Bilimler Akademisi Arşivi. dahaEnstitü’ye sonra kabul“Yaşamım edilir ikiye (Cole, ayrılıyor, 1979b). Vıgotskiy Aynı dönemdeile tanış- Moskova Devlet Üniversitesi Toplumsal Bilimler Fakültesi Psikoloji Ensti- tıktanVıgotskiy önce de ve Enstitü’de sonra çalışmaya başlar ve Luriya’nın tüsü’nde gerçekleştirilen ve Bilimsel Felsefe Enstitüsü Psikoloji Bölümün- ce organize edilen Psikoloji Sorunları Bilim Konferansının tutanakları – Ar- şiv Dosyası Kapağı ” diye anlatacağı karşılaşma 1924 içinde gerçekleşir (Üstün ve Nalçacı, 2017). 17 Ocak 1924 / 30 Mart 1924 - Tutanak notlarında fark edileceği gibi, Luriya bu dö - nemde psikolojide ve insan zihninde bütünlüğü Freud Konferansın yapıldığı dönemin karakterini belirleyen- Günlükteorisinde, Yaşamın yani Psikopatolojisi psikanalizde aramaktadır. Örneğin, olaylardan biri Rusya’da burjuva iktidarının ve devrimi tutanak notlarından anlaşılıyor ki Luriya’nın Freud’un- nin kısa ömrüdür. 1917 Şubat’ında iktidara gelen burju- kitabı hakkında yazdığı- vazi aynı yılın Ekim’inde iktidardan düşmüştür. Ancak- incelemenin Rusya Komünist Partisi’nin Moskova komi- burjuva devriminin ideolojik kanalları işçi sınıfı iktida tesine iletilmesi kararlaştırılıyor. Yine Luriya’nın Konfe rında akmaya devam etmektedir. Ayrıca ekonomiyi tah rans’a sunduğu araştırma önerisinde bireylerde deney rip eden iç savaş sonrası Yeni Ekonomik Politika (NEP) sel olarak bilinçaltı komplekslerin harekete, solunum ve dönemi zorunlu olarak kabul edilmiş ve burjuvazinin nabız sayısına ve elektriksel olaylara nasıl etki ettiğini iktisadi yaşama bir süre için katılmasına izin verilmiştir.- ölçümler yoluyla ortaya koymayı amaçlamaktadır. - - - Bilim alanında bir yandan son derece ulusal ve Rus- Pavlov’un refleksler üzerinden beyin işlevlerini açık- ya’daki aydınlanma sürecinin parçası olarak materya laması deneysel ve materyalist olmasına rağmen Lu list karakterdeki Pavlov’un nörofizyoloji okulu bulun riya’ya yetersiz ve mekanik bir bakış açısı olarak gö maktadır. Diğer yandan batıdaki okullardan etkilenmiş,- zükmektedir (Luria, 1928). Freud’un yaşam boyunca bu gelenekleri sürdüren bilim insanları yurtdışındaki toplumsal olayların beyni etkilemesi ve sonra, kişi bu- önemli bilimsel gelişmeleri sürece taşımaktadır. Bur etkinin farkında olmasa bile davranışlarını etkilemeyi- juvazinin egemen olduğu ülkelerde önemli bilimsel sürdürmesine dayanan kuramı cazip gelmektedir. Ayrı gelişmeler olur, ancak bunlar genellikle metafizik bir ca Freud’a göre toplumun zihin üzerindeki etkileri sa kılıfın içinde sunulur. Bilimsel gerçekle ideolojik kılıfı dece bireysel değildir, kolektif olarak geçmiş yaşantılar birbirinden, nesnel ilerlemeyi metafizik olandan ayırt bireylerin zihinlerinde etkiler bırakır. - etmek her zaman kolay bir iş değildir. Yeni-Kantçılık, dualist zihin teorileri, bilinemezcilik ve anti-tarihselci Ancak Freud’un kuramının ne beyinde sinir ağları için- yaklaşımlar ile bilimsel gelişmeler iç içe geçmiştir. İşçi de bir karşılığı vardır ne de kullandığı toplum tarihi sınıfı bu ortamda hem iktidarını pekiştirmeyi hem de- şeması gerçeği yansıtmaktadır. Ayrıca kuram nesnel öl materyalist diyalektikle uyumlu bir bilimsel gelişmeyi çümlere de çoğu kez uygun değildir. aramakta, metafizik olandan bilimsel olanı ayırt etme ye çalışmaktadır. Ayrıca işçi sınıfının iktidarında bilimin

234 KAYNAKLAR - Cole, M. (1979a). Marksist Yazar A.R. Luria: “Zihin Üretimi”ne giriş. (Çev:M. Luriya ve Vıgotskiy, Marksist bir tarih anlayışını, buna Erol), Introduction to “Making of Mind”, www.sosyalbilimler.org/zihin-u- retimi/ (son erişim tarihi: 25.07.2020). göre şekillenen kültürü kolektif toplumsal deneyim ye- rine koyarlar. Toplum tarihine benzer şekilde sıçrayıcı Cole, M. (1979b). A brief overview of Luria’s life and work. gelişmelerin çocuğun gelişimini takip etmesi ve davra- https://www.marxists.org/archive/luria/works/1979/mind/intro.htm nışının oluşumunda yeri olmalıdır. Bu etkilerin ayrıca (Son erişim tarihi: 20.07.20) beyin sinir ağlarında somut karşılığı bulunmalıdır. Ayrı Luria, A. R. (1928). Psychology in Russia. Journal of Genetic Psychology, ca zihinsel işlevlerin ölçülebilmesi Pavlov okulunun en 35, 347-355. önemli iddiasıdır ve onlar da zihinsel işlevlerin nesnel Üstün, S. ve Nalçacı, E. (2017). Aleksander Luria: Bilişsel sinirbilimin temel- olarak ölçülebileceğine inanırlar. Bu kuram pratikte ise- leri atılıyor. (Ed. E. Nalçacı) Tarihselci Yöntem ve Bilim Tarihi. İstanbul:- çocuk gelişimi ve zihinsel sorunların rehabilitasyonu Yazılama,, ss. 187-205. gibi alanlara uygulanabilir olmalıdır. Bu temellere da- yanarak inşa etmeye başladıkları kuram -ne yazık ki Vıgostkiy (1896-1934) çok genç yaşta tüberküloz ne deniyle kaybedilince- Luriya tarafından modern bilişsel EK sinirbilimin kurulmasında kullanılacaktır. Bu şekilde hem Pavlov’un refleksolojisi hem Freud’un psikanalizi RUSYA BILIMLER AKADEMISI ARŞIVI devrimci bir şekilde aşılacaktır. - - - Tutanak bu olağanüstü başlangıcın içinde bulunduğu si Moskova Devlet Üniversitesi Toplumsal Bilimler Fakül- yasi, bilimsel, ideolojik atmosferi kafamızda canlandır tesinen Psikoloji Psikoloji Enstitüsü’nde Sorunları Bilim gerçekleştirilen Konferansı ve Bilimsel mamız için büyük bir olanak sağlıyor: Bir yandan farklı Felsefe Enstitüsü Psikoloji Bölümü tarafından düzenle okullardan gelen bilim insanları arasında çelişkiler- tutanakları. sürmektedir, öte yandan insan psikolojisinde hareketin analizine dayanan yöntemler geliştirilmekte ve toplu 17 Ocak 1924 / 30 Mart 1924 mun psikoloji biliminden yararlanması için yol arayışı dikkati çekmektedir. 3. Bilim Konferansı

Metinde rol alan bilim insanları, onların yaşam öyküleri,- Sovyet bilim tarihinde bu toplantının yeri üzerine daha Psikoloji Enstitüsü, 17 Ocak 1924 Pazar çok şey yazılabilir, araştırılabilir. Bilim tarihi ile ilgile nen araştırmacılar için teşvik edici olmasını diliyoruz. M. A. Raysner – ToplumsalKatılımcı sayısı uyarıcı 296 olarak ideoloji

-

Sosyal psikolojideki öznel yöntem oldukça kötü sonuç lar vermiştir: Sosyal psikoloji, birbirini dışlayan bir dizi teoriye - eski tarz ideolojilere - dönüşmüştür. - - Bu sübjektif psikolojinin yerini, Marx ve Engels tarafın dan ortaya konulan, kitle fenomenlerinin, ideolojileri- nin, ekonomik ve örgütlü yaşamın, dinin vb. karmaşık psikolojisini içeren toplumsal süreçlerin Marksist anla yışı aldı. - - Psikolojide, ayrı ayrı, her biri kendine has farklı yöne limler, toplumsal insanın zihinsel süreçlerinin araştı rılması amacında öne çıktı. Refleksoloji, davranışçılık, psikanaliz vd. - - Kitlesel psikolojinin fenomenlerini incelemeye başlar ken, nesnel psikoloji, kaçınılmaz olarak koşulsuz düze nin bir dizi uyarıcısını ve bunların üzerinde örgütlenen bir dizi koşullu uyaranı hesaba katmak zorundadır.

Toplumsal çevrede ikili anlam kazanan, sosyal yaşamda Görsel 2. Aleksandr Luriya’nın Konferans’ta 11 Şubat 1924 günü gerçek- sembolik sinyallerin karakterini alan tam da bu koşullu leştirdiği sunumun tutanağı uyaranlardır. -

İnsan toplumunun gelişim sürecinde, yeni teknik cihaz

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 235 - - larla, yapay doğayla, geleneklerle vb. karmaşık bir hale de. Tarihsel olarak davranış psikolojisi Amerikan zoop gelerek, insan içgüdülerinin kademeli bir dönüşüm ge sikologların çalışmalarıyla bağlantılıdır. Pratik önemi, çirdiğini görüyoruz. - insan davranışında izleyen değişikliklerin olasılığıdır. - Tam da bu sosyal alanın etkilerinin karmaşıklığı nede- Bir davranış bilimi olarak psikoloji, organik olarak doğa niyle, ürünlerini çıplak bir refleksoloji şemasına yerleş bilimiyle bağlantılıdır ve bu sonuncusu gibi kesin olarak tirmek zordur; bu yüzden Pavlov’un “serbest refleksle monizm görüşünü takip eder. ri”nin ya da “amaç refleksleri”nin gerekçeleri başarısız Bununlaoldu; çıplak birlikte, şemalar sosyal olarak sembollerde kaldı. sosyal tepkile- Davranış psikolojisi, bilimin konusunu oluşturabilecek- eski psikolojinin tümüyle ilgilenir; içsel benliğin özü (ben) sorunu ise tamamen spiritüalist metafiziğin pa rin en değerli maddesine sahibiz. Bu nedenle, uyarıcı yına kalır. semboller, başka bir deyişle koşullu refleksler, “gerçek - yaşam fenomenlerinin insan beynindeki yansımaları” Son zamanlarda davranış psikolojisi temel konumlarını (Marx) olan düşünceler olarak düşünülebilir. yeterince kanıtlamayı başarmıştır, bu öncelikle biyolog- lar sayesindedir, şimdi ise tamamlanma aşamasındadır, İnsan toplumundaki semboller, cinselliğe, kinestetiğe çünkü Loeb, Darwin ve Marx tarafından temelleri çok Katkılar:ve rasyonelliğe işaret eden bir dizi biçim almıştır. Katkılar:tan atıldı.

Yoldaş İlyinskiy: Yu. V. Frankfurt: - - Sınıfsal semboller fikri son dönemlerde İnsan ve hayvan davranışları arasında- bir grup Batı Avrupalı bilim insanı, Marksistleri ve bur bir çizgi çekmek gerekir; insan davranışı sosyal koşul Yoldaşjuvazisi Kornilov: tarafından geliştirildi. larla örülmüştür. Bu yüzden insan davranışı bilimi sos - B.yal Makaryants:düzen bilimi olarak konumlandırılmalıdır. Refleks ve içgüdü arasında farklar olup- - olmadığı anlaşılır değil, aralarında fark olmadığını ka- 1. Würzburg Okulu’nda öz gözlemin bul edersek, o zaman Pavlov’un metodolojisi hem dü mistisizmle bir ilişkisi yoktur. 2. Genel olarak öz gözle şük kapasiteli hem yüksek kapasiteli hayvanlara tama Benenson:me biraz yer verilmelidir. - men uygulanabilir. Nesnel yöntem, ruhsal durumun iç fenomen Tutanak No 2 lerini kavrayamaz; bunun için aynı zamanda sübjektif yöntem - algılarımızda ortaya çıkanların gözlemlenmesi PSİKOLOJİ ENSTİTÜSÜ AÇIK KONFERANSI 3 ŞUBAT 1924 Luriya:de gereklidir. - Davranış psikolojisinin odaklanması gereken 1. Prof.Başkan: K. N. K. Kornilov N. Kornilov tarafından | Sekreter: açık A. R. konferansın Luriya ana mesele, merkezi sürecin nesnel incelemesidir. Bu açılış konuşması rada bizim yardımımıza, öz gözlem yöntemi olmadan bu materyali dikkate almamızı sağlayan psikanalizin 2. Prof. P. P. Blonskiy – Öz gözlem psikolojisi ve dav- Neçkina:yöntemleri koşuyor. - ranış psikolojisi / Tezler - Benenson yoldaşın atıfta bulunduğu psikana - liz hiç de öznel bir yöntem değildir; her zaman biyolo jik-nesnel bir temeli vardır. Eğer psikoloji son dönemlerde güçlü bir ilerleme kayde demediyse bunun nedeni öz gözlem yöntemidir. Blonskiy cevaplar…

Antik dönemde ortaya çıkan öz gözlem, derin mistik Tutanak No 2 köklere sahipti. / dünyaya dair bilgilerin insanın içinde olduğu bağlamında. PSİKOLOJİ ENSTİTÜSÜ KAPALI KONFERANSI 3 ŞUBAT1924 - Günümüzdekilem psikolojisinde haliyle zihin öz psikolojisigözlem psikolojisi, böyle bir bilinçsizlikyer kaplar gibi anları dikkate almaz; bu yüzden günümüz iç göz 1. B. M.Başkan: Novikov: K. N. Yeni Kornilov psikoloji | Sekreter: cihazlarının A. R. Luriya tanıtımı.

ve irade ve duygu anları neredeyse tamamen kaybedilir.- - Buna karşılık, günümüz davranış psikolojisi, öz gözle Tanıtılanlar: mnemometre, ergograf - min zorluklarını dikkate alarak, deneğin ifadelerini göz lem materyali olarak kullanır; yerleri vb. de aynı önem Konferans cihazların daha fazla test edilmesini ve geliş

236 - tirilmesini gerekli görmektedir. Mnemometrenin sesini gerekiyor. Kelimelerin birkaç olası açıklamasını içeren yok etmek gerekmekte, ergografa da tutamaç eklenme ve içerisinden doğru olanların seçilmesinin istendiği 2.lidir. K. CihazlarN. Kornilov: genel Çalışma olarak uygundur. ve reaksiyon süreçlerinde anket yöntemi önerilir. enerji sarfiyatı - Kızıl Ordu’nun yaşayan dilini incelemenin yöntemleri:- - Kızıl Ordu askerlerini konuşturmak, Kızıl Ordu gazete leri vb. İlk etapta böyle gazete ve mektupların gelişti Çalışmanın ana sorunu, uzun vadeli bir çalışma süre rilmesi. cindeki enerji sarfiyatında kısa vadeli bir reaksiyonun - enerji sarfiyatının nasıl bir ilişkide olduğu ve vücuttaki Kelime dağarcığının oluşumu için yöntemlerin genel bu iki çeşit enerji meydana çıkışının arasında herhangi kabul edilirliğini tanımak, özellikle bu son görevle sınır bir etkileşim olup olmadığı sorusudur. - 4.landırmak. A. R. Luriya: S. Freud’un “Günlük Yaşamın Psiko- patolojisi” (2. Baskı 1923) kitabının incelenmesi. Daha önce yapılan gözlemler, ilk bakışta pozitif bir ko relasyon kurmanın imkânsız olduğunu göstermektedir: - motor çalışma transferine büyük bir yeteneği olan kol gücü işçisi hızlı akan bir reaksiyon sürecinde son derece İnceleme RKP Moskova Komitesi’ne iletilmek üzere ka az enerji sarfetmiştir. bul edildi.

Bu tür deneylerin sonuçlarının doğrulanması gerekir. - Tutanak No 3

Araştırma, bir dinamoskop ve ergograf üzerinde değiş PSIKOLOJI ENSTITÜSÜ KAPALI KONFERANSI 11 ŞUBAT Katkılar:ken bir çalışma deneyi ile yapılacaktır. 1924

İ. N. Şpilreyn: - - Tüm Enstitü üyeleri katılım sağlamıştır Psikoteknik açıdan incelenmekte olan so- run önemlidir. Her şeyden önce dinamometrik reaksi A. R.Başkan: Luriya: K. N. Kompleks Kornilov (2)| Sekreter: reaksiyonların A. R. Luriya nesnel yonun, diğer tüm insan reaksiyonlarıyla olan korelasyo semptomları V.nu A. hakkındaki Artemov: soru gündeme gelir. - Enerji sarfiyatı türü olarak ortaya çıkan - sorun önemlidir. Ancak iki çalışma tipi arasında temel Çalışmanın amacı, “komplekslerin” nesnel semptomla- N.bir F. farklılık Dobrınin: vardır. Cihazların tekdüzeliği arzu edilir. - rını tespit etmektir, böylece çalışma deneysel psikana lizin görevlerine yaklaşır. Kompleksler, reaksiyon dokt Daha kesin bir yöntemin belirtilmesi ge rininin genel pozisyonlarına dayanarak genellikle diğer- A.rekli. İ. Zalmanzon: reaksiyon sistemlerinin normal seyrini bozan iç uyaran, efektif, reaksiyonlarla ilişkili gruplar olarak anlaşılma Bu deneyler psikiyatri için çok yararlı lıdır. Yoldaşolabilir, Bernşteyn çünkü yapı türlerinin incelenmesine yol açarlar.- Kompleksler hem bilinçli hem de bilinçsiz olabilir. : Çalışmalarda sosyal anın dikkate alın - Yoldaşdığı yer Fridman: neresi? İncelemenin materyali normal, doğal kompleksler /- - “normal” bireylerde normal; nevrotik ve suçlularda şid Psikiyatri için de temel öneme sahip detli-patolojik kompleksler / yapay-oluşturulmuş hip deneylerde, deneysel olarak dikkate alınamayan psiko nojenik kompleksler/ her seride 5 ile 15 arası denek / Yoldaşlojik ana Lyubimov: dikkat etmek özellikle önemlidir. - olacaktır. - - Uygun enstrüman ve konu seçimi hak Doğal komplekslerin tespiti, bilinçsizliği ve “direnç” var Dr.kında Fadeyev: bir soru ortaya çıkıyor. lığı nedeniyle sadece sonuçları saptıran öz gözlem yön temi kullanılmadan, 3 aşamalı bir şemayla yapılacaktır: Karmaşık olaylara uygulamada objektif Jung’un çağrışım deneyi, sürekli serbest çağrışımlar ve 3.yöntemlerin İ. N. Şpilreyn: daha Kızıl da geliştirilmesi Ordu denetlemesi gereklidir. hakkında psikanaliz / bu verilerin Jung’un ve psikanalizin olağan semptomlarına göre analizi. - 2 Psikanalizde genellikle çocukluk çağından itibaren yaşanan deneyim- lere bağlı olarak oluşmuş ve kişi bilincinde olmasa da davranışları et- İlk olarak köyden gelen Kızıl Ordu askerinin dilinin in kileyen düşünce örüntülerine verilen isim, Oedipus kompleksi, aşağılık kompleksi gibi. celenmesi görevi ön plana çıkıyor. Kızıl Ordu erlerinin belirli sözcükleri ne kadar anladıklarını kontrol etmek

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 237 - Luriya:

Çalışmanın amacı, komplekslerin aşağıdaki vücut reak- Artemov: Deneyde bir yan uyaran olacak mı? siyonları sistemlerine yansımasını izlemek olacaktır: 1. motor reaksiyonlar 2. solunum sistemi, nabız ve 3. psi Bernşteyn: Hesaplama yöntemi nedir? ko-galvanik reaksiyonlar. Kornilov: Sosyal an dikkate alınacak mı? Araştırma serileri aşağıdaki bölümlere ayrılmıştır: Rapor öznel koşullarda sunulmuştur. Deneyde 1. Motor reaksiyonlara tepkiler / dinamoskop, vuruş- 2.fare B. adaptasyonunu N. Kompaneyskiy hesaba – Kinestetik katmak gerek. uyaranların rü- kaydı, yazı kaydı / a. Karmaşık ve ilgisiz uyaranların yalar üzerindeki etkisi gösterimi, b. Jung’un çağrışım reaksiyonları, c. Tepki bo yunca serbest sürekli ilişki. / Reaksiyonun şiddeti, ritmi ve şekli ile ilgili analiz. - Rüyalar ve hipnogojik halüsinasyonlar kaydedilir. Esas 2. Solunum ve nabız yansıması - aynı reaksiyon, analiz meselemiz deneysel rüyaların kaydıdır. Kayıtlar bir dizi türleri - yoğunluk, ritim ve solunum veya nabız formla önlemle kendi içerisinde saklanır. Rüyalarda kinestetik rına göre - A.duyular R. Luriya: özel bir öneme sahiptir. -

Konuşmacı, ilgili kurulum şemalarını ve beklenen so Çalışmada araştırmanın nesnel kısmını po Katkılarnuçları sağlayacaktır. S.etik N. kısmındanSpilreyn: ayırmak gerekir. -

V. A. Artemov: - Psikanaliz bilgisi olmadan tüm materyal B.leri D. hesaba Fridman: katmak imkansızdır. Bilinçsiz alan motor göstergeyi etkileye - cek mi? Yetersiz, farklılaşmış kompleksleri araştırmak Uyku analizi olmaksızın sorunu anlamak M.mümkün S. Bernşteyn: mü? - imkânsız: neden aynı uyaranla rüyalarda farklı görüntü V.lere, A. Artemov:reaksiyonlara sahibiz? Çalışmanın amacı deneklere bağlı ola İ.rak N. uyaranlarŞpilreyn: mıdır? Reaksiyon içeriği analiz edildi mi?- Araştırma uygulanan öz gözlem yöntemi M.nedeniyle A. Reysner: çok şey kaybediyor. - Komplekslerin yok edilmesi fenomeni de neyde görülüyor mu? Fizyolojik ölçümleri deneylerin Rüya görenin, materyalin öneminin olma V.ön D. kısmı Fridman: ile birleştirmek mümkün mü? K.yacağı N. Kornilov: bir açıdan tepkilerinin gözlemlenmesi gerekir.

Konuşmacı, semptomların incelenmesine Bu konu bu alanın bir araştırmasıdır. Bu K.atıfta N. Kornilov:bulunuyor, ancak komplekslerin kendilerine değil. durumda Würzburg Okulu ilkesine göre kitle gözlemine - ilişkin istatistiksel materyali dikkate almak gerekir. Çalışma, kompleksler doktrinine nesnel bir temel getirdiği için ilgi çekicidir. Şemanın bazı nok Kararlaştırıldı: S. N. Şpilreyn’den, nesnel hesaplama taları kaldırılmalıdır. yöntemlerinin incelenmesi ve rüyaların ve hipnogojik halüsinasyon materyallerinin değerlendirilmesi için B. Konuşmacı soruları cevaplıyor. N. Kompaneyskiy’le iletişime geçmesi istendi.

Tutanak No 4 Tutanak No 5

PSIKOLOJI ENSTITÜSÜ KAPALI KONFERANSI 18 ŞUBAT PSİKOLOJİ ENSTİTÜSÜ BİLİM KONFERANSI KAPALI 1924 OTURUMU25 ŞUBAT 1924

1. İ. F. Dobrınin:Tüm Enstitü Dikkat üyeleri çalışması katılım üzerinesağlamıştır araştırma Tüm Enstitü üyeleri katılım sağlamıştır

- 1. P. Başkan:S. Lyubimov: K. N. Kornilov Reaksiyonlarda | Sekreter: hareketA. R. Luriya formu- - nun araştırılması Amaç, dikkat dalgalarını açıklığa kavuşturmaktır. Yön- tem olarak film şeridi üzerinde rastgele noktalar işaret - leme kullanılacaktır. Aynı yöntemle dikkat dalgalanma Şpilreyn:larının incelenmesi hedeflenmektedir. Araştırma, uygulama sürecinde fotoğraf çekimini gerek tiriyor. Malzemeyi uygulanabilirlik açısından işlemek gerekli. Denek olarak homojen bir sosyal grup kullanılacaktır {

238 - K. N. Kornilov: -

/ örneğin Kızıl Ordu erleri/; doğrulama olarak, entelek Formal (refleksoloji) ve maddi taraf ay- tüel kişiler üzerine çalışılacaktır; hipnotik durumdaki rışması kabul edilemez. Her kişilik tezahürü sosyal bir Katkılarhareketler de incelenecektir. tezahürdür. Anket yöntemi bir kaynaktır ama insan dav ranış bilimi açısından kabul edilemez. Dobrınin: Tutanak No 4 Luriya: Kaç araştırma olacak? - PSIKOLOJI ENSTITÜSÜ AÇIK KONFERANSI 2 MART 1924 Hipnotik durumda araştırma kontrolü diğer ma PAZAR Ravkin:teryallere uygulanamaz.

Hipnotik durumda deneylerin kontrolü gerekli Katılımcı sayısı 150 Gellerşteyn:mi? V. M. Başkan:Borovskiy K. N. – “HayvanKornilov |davranışının Sekreter: A. R. mekanik Luriya te- Ginzburg: Çalışmanın pratik bir önemi var mı? orisi”

Kornilov: Çalışma bir başka işin tekrarıdır. - - - Çeşitli sosyal grupların ya da hipnoz edilmese Hayvan davranışının yaratıcı mekanik teorisi de diye de hasta deneyimlerinin hareket formlarının incelen biliriz. Bu teoriye göre hayvanların eylemleri ve hare mesi gerekli. Doğal reaksiyonu incelemek gerekli. ketleri keyfi değildir, ancak hayvan vücudunun yapısı ve kimyası açısından “zorakidir”. Hayvanlarda beynin bir Yoldaş Lyubimov’a önerildi: veya daha fazla tarafının hasar gördüğü durumlarda bu tür zoraki hareketlerin örneklerini görebiliriz. – Çalışmayı geliştirme olan tronizmlerde(3) Hayvan davranışının mekanik teorisi, başlıca örneği- – Artemov ve Dobrınin’e kinografta hareket formunu olduğu gibi, hayvanın bir bütün- 2.kaydetmek M. S. Bernşteyn: için önerilen Aklın yöntemi maddi tarafınınkullanma incelenme- olarak reaksiyonunu çalışır / vücudunun kısmi reaksi si yonlarından farklı olarak. Bu tür hareketler dikkat edil mesi gereken dış alanın uyarılmasına neden olur, örnek: zoraki hareket sistemine neden olan galvanik akım. - Omurgasız ve tek hücreliler üzerine bir dizi gözlem, Şimdiye kadar bilincin içeriğine dair çok az araştırma- galvanistronizmin temel mekanizmalarını mükemmel- yapılmıştır. Bu içerik formal refleksoloji yöntemiyle zıt bir şekilde göstermektedir. Tronizmin bir sonraki türü tır. Bu bilinç içeriği tamamen toplumsal düzenin koşul hayvanlarda oldukça gözlemlenmiş olan heliotronizm Katkılar:ları tarafından belirlenir. lerdir. - Artemov: - Bu uyaranların hayvanlar üzerindeki etkileri çeşitlidir. Uyaran yoğunluğu değiştiğinde, reaksiyonun işareti de Çalışma bir ankete dayanıyor ve deneysel psi ğişebilir. - Luriya:kolojik değeri yok. - Geriye kalan tronizm türlerinden özellikle hemotro “Bilincin maddi tarafının araştırılması” yöntem nizm ve jenotronizmin altını çizmek gerekir. - leri açık değil: anket yöntemi değerlendirmede öneri Reysner:olasılığı ve mantıksallık açısından eksiklidir. Bazı insan içgüdüleri de mekanik reaksiyonlara – tro Katkılar:nizmlere indirgenebilir. Formal (refleksoloji) ve maddi taraf zıtlığı ikna Zalmanzon:edici değil. - Dr Mayzel: -

Yoldaş Bernşteyn öz gözlem yöntemi öne Loeb’ün teorisini mekanik olarak adlandıra- riyor; insan davranışları üzerine gözlemle ilgilenilseydi mayız, fizik-kimyasaldır o. Refleksler her zaman kısmi S.daha N. Şpilreyn:iyi olurdu. reaksiyonlar değildir, tronizmler ise tüm vücudun reak K.siyonlarıdır. N. Kornilov: Tronizm teorisinin insanlara ne kadar Psikoloji için bu araştırma çok az sonuç Dr.verecektir. Ravkin: Fonksiyonel olan maddi taraftan ayrılamaz. - 3uygulanabilir Tronizm kavramının olduğunu anlamını açıklamak açıklığa kavuşturamadık. gerekir. Zoraki Bu kavramın insan Sözlü anket yöntemi yerine uyaran-reaksi canlı organizmanın, herhangi bir dış uyartıya yaklaşma ya da ondan uzaklaşma hareketini, yönelimini açıkladığını sanıyoruz. yon yöntemi kullanılabilir.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 239 -

davranışları açıktır, başlıca örnek, sosyolojik açıdan/sı Katkılar:için çocuklarla bir deney yapılması öneriliyor. nıfların zoraki davranışı, istatistikler … - İ. N. Şpilreyn: Davranış determinizminin biyolojik momenti yapıya etki edebilir. Sonuç olarak, psikolojide de akla dair de Çalışmanın terminolojisini değiştirmek terministik bir bakış gelişir. M.gerekir. S. Bernşteyn:

Tutanak no 5 Maddi an ve nasıl belirleneceği dikkate A.alınacak R. Luriya: mı? - PSIKOLOJI ENSTITÜSÜ KAPALI KONFERANSI 3 MART 1924 Çalışma, koşullu refleksler üzerindeki çalış L.manın S. Vıgotskiy: kodlamalarından sadece bir tanesidir. 1. Dr.Başkan: Ravkin K.– Reaksiyon N. Kornilov ritmi | Sekreter: / Reaksiyon A. R. Luriya ritminin vücut yapısıyla ilişkisi üzerine çalışmalarla bağlan- Görme engelli çizimlerinden materyal tılı olarak V.kullanmak A. Artemov: gerekli.

- “Neden” aramadan sadece fenomenlerin Dr.işlevsel Ravkin: bağımlılıklarına bakmak gerekir. Araştırma, insan karakteri sorunuyla bağlantılandı rarak, reaksiyon ritminin deneysel değerlendirmesini Bazı girdiler reaksiyonların sentez yasası önermektedir. Reaksiyon ritmini, reaksiyon yoğunluk K.olarak N. Kornilov: yorumlanabilir. Katkılar:hızıyla ve vücutla bağlantılı olarak incelemek gerekir. Beklenen sonuçlar nelerdir? Bir konuda Dr. Fadeyev: M.herhangi A. Reisner: bir çalışma var mı? -

Dr. Zalmanzon: Çalışma çok ilgi çekici. - Semboller anlayışını araştırmaya uygula - mak mümkün müdür? Çalışmada, yan faktörlerden dolayı met ni değiştirmek önemli, zihinsel hastalarla başlamak ge Tutanak no 7 İ.rekir. N. Şpilreyn: - PSIKOLOJI ENSTITÜSÜ KAPALI KONFERANSI OTURUMU 10 Çalışma anının ve diğerlerinin dış etkileri MART 1924 A.R.ni dikkate Luriya: almak gerekir.

Doğru bir ölçüm çerçevesine girerek “tıbbi Enstitü üyeleri katılım sağlamıştır S.muayene” İ. Şpilreyn: konusunda dikkatli olunmalı. 1. G. S.Başkan: İolles -K. Hipnotik N. Kornilov koşullara | Sekreter: bağlı A. olarakR. Luriya objek- Dr. Ravkin üç bilinmeyenle çalışıyor: sosyal tif reaksiyon belirtileri B.çevre, D. Fridman: tip ve tıbbi muayene. -

Psikoaparatların belirli niceliksel özellik K.lerini N. Kornilov: değiştirmek gerekli olacaktır. - Katkılar: S. İ. Şpilreyn, M.A. Reysner

Psikopatoloji bölümünü konuya dahil et 2. “Psikoloji ve Marksizm” derlemesi için tezler mek gereklidir. -

Önerildi: Dr. Ravkin, Fadeyev, Fridman ve Zalman zon’dan genel psikoloji ve psikopatoloji bağlamında bu K. N. Kornilov - Psikoloji ve Marksizm 2.konunun Dr. S. N. kolektif Şpilreyn: olarak Bilinçaltı çalışılması düşünme istendi. ve çocuk dü- şünme yasaları A. R. Luriya - Psikoloji ve Marksizm

- B. D. Fridman - Marksizm ve Psikolojik Doktrin - - Bilinçaltı düşünme / rüyalar, hipnogojik halüsinasyon A. R. Luriya ve B. D. Fridman’ın makaleleri özel bir otu lar / ve çocuğun düşünmesi, bazı dış reaksiyonlarda sa rumda tartışılmıştır. bitlenmiş bir dizi genel yasaya sahiptir. - V. A. Artemov – Üstün yetenek sorunu ve Marksizm Karton parçalarından şekiller elde etme yolunu kayde derek, nesnel düşünme belirtilerinin dikkate alınması

240 Tutanak no 5 Tutanak no 8

PSIKOLOJI ENSTITÜSÜ AÇIK KONFERANSI 16 MART 1924 PSIKOLOJI ENSTITÜSÜ KAPALI KONFERANSI OTURUMU 17 MART 1924

Dr. S.Başkan: N. Şpilreyn: K. N. BilinçKornilov eşiğindeki | Sekreter: süreçler A. R. Luriya ve çocuk davranışı 1. Rupp’unBaşkan: deneysel B. M. Borovskiy psikoloji | Sekreter: hakkındaki A. R. Luriya kitabının incelenmesi – L. S. Vıgotskiy

- Bilinç eşiğindeki süreçler özellikle bilinçdışı düşünme türlerinde belirgindir. Claparède, düşünmenin sadece - Rupp’un kitabı modern deneysel psikolojide bir boş çekingen bir hareket olduğuna inanır. Bilinç eşiğinde luğu dolduruyor ve diğerlerinin eksikliği göz önüne düşünmek, bilinçli düşünmenin aksine, tamamen farklı alındığında yararlı olabilir, ancak Enstitü çeviri için bu şekillerde ifade edilir ve diğer yasalarla birlikte ilerler. 2.kitabı Gomsiner’in programına “bir almadı. öğretim aracı olarak zoopsiko- Bilinç eşiğinde düşünme yasalarını, örneğin, şizofreni loji” çalışmasının incelenmesi / B.M. Borovskiy. düşüncesinde veya yorgunluk durumundaki düşüncede / uykuya dalmadan önceki hipnogojik halüsinasyonlar - durumunda bulabiliriz. - Makale kabul edilebilir ve popüler bir dergi için tavsi Bu yasaları incelemeye çalışırsak şunları not edebiliriz: Gomsiner’inye edilebilir. “İdeoloji ve Psikoloji” konulu çalışma programı / M. A. Reysner 1. Düşünme yönsüzdür, yani zaten mevcut olan koşullu reflekslerle düzenlenir. -

2. Belirli unsurları birçok kez tekrarlanır. - Yazar tarafından seçilen konu ilgi çekicidir ve çalışma ların devam ettirilmesi önerilir; daha fazla inceleme için 3. Pleonazm yasalarına göre inşa edilmiştir ve burada 3.yazarın Yeni literatürtezinin sunması reformu beklenebilir. hakkında Katkılar:çelişkiler hiçbir şekilde dışlanmaz.

Dr. M. V. Vulf: - Sonraki kapalı konferanslara yeni yabancı literatür Sunumda bilinçsiz ya da bilinç öncesi dü özetleri sunmak. - A.şünme R. Luriya: yasasından bahsedilip bahsedilmediği belirsiz. da Özetlerin organizasyonu A. R. Luriya’nın sorumluluğun Bilinçli düşünme sadece burada, yüksek dünyanın uyaranlarına cevaplarımız, tepkilerimizdir, V.bilinçsiz A. Artemov: düşünme Psikanaliz ise tepki yöntemi ve içsel her uyarı zaman amacıyladır. nesnel de- Tutanak no 9

PSIKOLOJI ENSTITÜSÜ KAPALI KONFERANSI OTURUMU 24 B.ğildir; D. Fridman: aynı fenomen farklı şekillerde yorumlanabilir. MART 1924

Raporda materyaller bilinçdışından ve B.bilinç G. Bernşteyn: öncesinden gibi başlıklarda sınırlandırılmalıdır. 1. M.Enstitü İ. Reysner: üyeleri “Sosyal ve çalışanları Psikoloji katılım ve Marksizm” sağlamıştır ma- kalesi Bilinçsiz düşüncenin davranışla ilişkisi sorununu gündeme getirmek gerekir. Çocuğun bilinçsiz K.düşüncesinin N. Kornilov: içeriğini neyin belirlediği açık değildir. 2.Derlemenin Yu. V. Frankfurt: 1. kısmı içinİnsan kabul aklının edildi. tekniği ve ekono- Bilinçdışı kavramının öznel bir kavram misi. olup olmadığı sorusu ortaya çıkıyor. Bilinçli ve bilinçdışı düşünme ile ilgili akıl yürütme eski düşüncede şöyleydi:- - bilinçdışı düşünme hakkında değil, bilinçdışı davranış man hakkında konuşmalıyız. Bilinçdışı ve bilinçli kavram di Katkılar: Yoldaş Şpilreyn, Yoldaş Valkind, Yoldaş Frid yalektik olarak ayırt edilmeli: niceliksel olarak büyüyen bazı uyaranlar, bilince dahil olur. 3.Derlemenin L. V. Vıgostkiy: 2. bölümü Bilincin için kabulpsikolojik edildi. doğası üzerine

-

Yoldaş Vıgotskiy’nin çalışmasının çoğaltılması ve değer

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 241 - - lendirilmesi. Açık Enstitü Konferansı’nda bir oturum Bir ilgi alanı araştırmasıyla başlayarak, çalışanların ken- 4.rica B. edilebilir. N. Kompaneyskiy: “Kinestetik uyaranların rü- di gözlemleri temelinde // psikologların kendileri tara yalar üzerindeki etkisi” fından temel mesleki süreçleri bağımsız olarak incele Katkılar:mek için evrim süreçlerinin pratik gözlem yöntemleri. Katkılar: А. R. Luriya: - M. V. Borovskiy, S. İ. Şpilreyn, A. R. Lurya, Yu. V. Frankfurt, V. A. Artemov, L. S. Vıgotskiy - “İzleyen uyaranlardaki refleksler” ayrıla maz: onlar geçmiş uyaranlardaki en yaygın reflekslerdir, Yoldaş Kompaneyskiy’nin Deneysel Psikoloji Bölü koşullu refleksin olağan tipidir. mü’nün denetimi altında, çalışmasına onay verilmesi. Uyaran olmadan aktivite hakkında konuşmak zordur; Tutanak no 6 her zaman dış veya iç uyaran aramamalı. Etkinlik her V.zaman A. Artemov: sadece reaktivitedir. - PSIKOLOJI ENSTITÜSÜ AÇIK KONFERANSI 30 MART 1924 - Bir kişinin davranışında merkezi bir ye- tenek arayamazsınız. Bu kavramların yerine, insan re İ. A. ŞpilreynBaşkan: K.– PsikolojiN. Kornilov mesleğinin | Sekreter: temel A. R. Luriya sorunları aksiyon biçimleri ve uygulanabilirlikleri kavramı geti rilmelidir. - Konuşmacının ifadesindeki varsayımlarla ilgili soru Eski psikolojinin atomize edici doğası, özellikle insan- açık değildir: işe yatkınlıklar sosyoekonomik faktörler kişiliğine pratik yaklaşımda uygun olmadığını gösterdi. den daha çok biyolojiktir. Bu analiz yönüne tepki kendini kişiselcilik gibi akımlar da gösterdi: - Emek yöntemi sadece kendi kendini izleme biçimidir ve Yoldaştüm eksikliklerinden Bekenson: muzdariptir. Refleksolojik teori, tüm insan ruhunu anlamak için ye terli değildir. Refleksolojide, çeşitli reaksiyon türlerini Konuşmacının net bir tepki kavramı ayırabiliriz: yok: tüm reaksiyon yüzdelik bir an içeriyor. Etkinlik her zaman reaktivitedir. - 1. Koşulsuz uyaranlara refleks Psikotekniklere uygulandığında öz gözlem yöntemi ba 2. Bireysel uyaranlara tepkiler Prof.şarılı K.N.sonuçlar Kornilov: verir. - - 3. İzleyen uyaranlara tepkiler - Refleks kavramı sinir sisteminin ça lışmasında uygulanabilir, ancak sinir süreçlerinin ya- Bu reaksiyon gruplarını inceleyen refleksoloji, genellik nında bir iç salgı ve salgı reaksiyonları fenomeni vardır; le refleks kavramını çok fazla genişletir ve bazen eski bu nedenle bu anlamda refleksoloji hakkında konuş tanımlayıcı psikolojinin (köle refleksi, vb.) günahlarını mak zordur. Öte yandan, refleks tronizmi veya içgüdüyü işler. - kapsamaz.

Reaksiyonlar tekrarlandığında, reaksiyonlara yatkınlık lar vb. yatkınlık türleri hakkında konuşabiliriz. -

Reaktivitenin yanı sıra, faaliyetten, yani, alanın doğru dan değişikliklerinden önce gelmeyen faaliyetlerden de bahsedebiliriz.

Pratik psikolojiye uygun insan aktivitesini inceleme yöntemleri arasında, test yönteminden bahsetmeliyiz. - - Uygulamalı psikoloji sorunları arasında, öncelikle eg zersiz problemi ortaya konulmalıdır. Zihinsel nitelik lerin egzersiz ve gelişimi sadece yardımla değil, aynı zamanda dış çevreye karşı koymayla da gerçekleşebilir.- - Çalışma sürecinde, pratik psikoloji, egzersiz dinamikle rini izleme, egzersiz eğrileri çizme ihtiyacı ile karşı kar şıya kaldı.

242 SÖYLEŞİ

PROF. DR. POLİŞÇUK İLE SÖYLEŞİ: PSİKİYATRİ MAKİNELEŞME TEHLİKESİ TAŞIYOR

Söyleşi ve Çeviri | Ekin Sönmez, Yasin Çalış

Sayın Profesör Polişçuk, öncelikle sorularımızı yanıt- lamayı kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Kısaca okurlarımıza kendinizi tanıtabilir misiniz?

- Adım Yuriy İosifoviç Polişçuk. 1934 yılı doğumluyum.- Rusya Sağlık Bakanlığı V. P. Serbskiy Psikiyatri ve Ba ğımlılık Ulusal Tıp Araştırmaları Merkezi, Moskova Psi kiyatri Araştırmaları Enstitüsü Baş Araştırmacısı, tıp bilimleriSovyetler doktoru Birliği’nde ve profesörüm. psikiyatrist olarak görev yaptı- nız mı? Hangi görevlerde bulundunuz?

-

Görsel 1. Prof. Polişçuk Moskova Psikiyatri Araştırmaları Enstitüsü önünde İlk olarak Ukrayna’nın Çernigov şehrindeki bir psiki yatri hastanesinde klinik psikolog olarak görev yaptım.- - Sonrasında 1968 yılına kadar Moskova’da Tıp Bilimleri - Akademisi Psikiyatri Enstitüsü’nde genç araştırma gö rofesör Polişçuk, Sovyetler Birliği’nde ve günü revlisi olarak çalıştım. Daha sonra Moskova Psikiyatri müz Rusya’sında psikiyatrist olarak çalışmış, çe- Araştırmaları Enstitüsü’nde sırasıyla kıdemli araştırma Pşitli yöneticilik görevlerinde bulunmuş, 200’den görevliliği, diyet terapisi bölüm başkanlığı ve ileri yaş - fazla makale ve monografın sahibi bir bilim in- zihinsel patolojiler (geropsikiyatri) bölüm başkanlığı sanı. Bugün 86 yaşında olan ve 2019’a kadar çalışmaya yaptım. 15 yıl boyunca psikiyatri topluluğunun baş bi devam etmiş bir çınar. Bilim ve Aydınlanma Akademi Sizelimsel Sovyetler sekreterliği Birliği görevini dönemindeki yürüttüm. ve bugünkü psi- si’nin Moskova gezisi esnasında, kendisi ile yüz yüze kiyatri uygulamaları hakkında bazı sorular sormak görüşme olanağını yakalayamasak da gezi sonrasında- istiyoruz. Elbette hem kendi pratiğinize hem de ge- sorularımızı yazılı olarak iletebildik. Yazılı söyleşinin nel uygulamalara göre yanıtlayabilirsiniz. Genel bir kısıtlarına rağmen, Profesör Polişçuk bize önemli bilgi- konudan başlayalım. Sovyetler Birliği’nde psikiyatri ler verdi: Bugün ülkemizde hâlâ bir eksik olarak sıkça hizmetlerinin örgütlenmesi nasıldı? dile getirdiğimiz ruh sağlığı yasasının Sovyetler Birli- ği’nde yürürlükte olması, iddia edilenin aksine Sovyet- psikiyatrisinde zamanı için çağdaş uygulamaların kul Sinirsel Meka- SSCB’de psikiyatrik hizmetlerin örgütlenmesi Sağlık lanılıyor olması gibi. Dönemin özgün yaklaşım ve yön Sovyetler Birliği’nde nizmalar ve Beyin Bilim Alanı Bakanlığı’nın ilgili birimleriyle uyum halinde ve bir baş temlerine dair ipuçları sunan bu söyleşi, ve bugün eski Sovyet coğrafyası ülkelerinde geçerli olan psikiyatrist yönetiminde, il, oblast ( ’nın Sovyetler Birliği’nde özerk idari birimlere verilen ad, eyaletin karşılığı ola- nörobilim, psikoloji ve psikiyatri hakkında yürütmekte rak da alınabilir, ES-YÇ - olduğu çalışmalar için de ufuk açıcı oldu. - ), bölge psikiyatri hastaneleri ve dispanserlerinden oluşan muntazam, basamaklı bir ör Söyleşide geçen bazı başlıkları, psikiyatrik terminoloji gütlenmeydi. Hastaneler ve dispanserler arası karşılıklı- ye aşina olmayan okuyucular için kısa bilgi kutuları ile Sovyetler Birli- iletişim mevcuttu. Psikosomatik ve somato-psikiyatrik açmaya çalıştık. Bununla birlikte, Madde Diyalektik ve ği’nde Psikiyatri Kötüye mi Kullanıldı? sağlık kuruluşları, psikiyatri poliklinikleri, nöropsiki Toplum’un önceki sayılarında yer alan “ “Toplum İçindeki Zihin: Yüksek Zihinsel İşlevlerin Gelişimi yatrik hastalıklar için sanatoryumlar, kronik hastalar ve ” (Cilt 1, Sayı 1), | Lev Vıgotski Sovyetler Birliği’nde Psi- engellilerRuh sağlığında için nöropsikiyatri koruyucu ve yatılı önleyici kurumları hizmetleri vardı. de kanaliz: Söylenti ve Efsanelerin Ötesi kapsayan bir mesleki/yasal çerçeve var mıydı? “Otizmin Toprak” (Cilt Altında 1, Sayı Kalan 2), “ Tarihçesi Ve Adanmışlık - Örneği: Bir Bilim Kadını Grunya Efimovna” (Cilt 2, Sukhareva Sayı 3) ve” - Halkın ruh sağlığının korunmasına ve ruhsal hastalık ların önlenmesine yönelik hizmetlerin sunulmasına (Cilt 3, Sayı 1) makaleleri, Profesör Polişçuk’un bah- dair mesleki ve yasal çerçeve, “Psikiyatrik yardım ve bu- settiği dönemiMoskova ve bilim Psikiyatri insanlarını Araştırmaları anlamaya yardımcı Enstitü- yardımın sağlamasında yurttaş haklarının korunması- süolacaktır. Söyleşinin gerçekleştirilmesindeki yardımla kanunu”, “Psikiyatrist meslek etiği yasası” ve psikiyat rından dolayı ri kurumlarındaki etik komiteleri aracılığıyla uygulan ’nden Dr. Natalia Semenova’ya çok teşekkür ediyoruz. maktaydı. MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 243 Bazı spesifik başlıkları da merak ediyoruz. Bağımlı- ES-YÇ lıklarla başlayalım. Sovyetler Birliği’nde bağımlılıkla mücadele önemli bir konuydu. Bundan bahsedebilir ) ve yoksunluk yaşayan hastalara yardımcı olmak misiniz, ne gibi tedavi ve hizmetler bulunuyordu? için “arındırma merkezleri” olarak adlandırılan yerler kullanılırdı. Alkol ve madde bağımlılığı olan hastaların bağımlılık uzmanı, ES-YÇ - istemdışı-zorunlu tedavisi için tedavi-uğraşı kurumları- (bu kurumlarda bağımlılık teşhisi olan hastaların hem SSCB’de narkolog ( ) psikiyat - güvenliği ve tedavisi sağlanıyor, hem de uğraşı terapi ristlerin ve narkoloji uzmanlarının çalıştığı kapsamlı - leri ile bu kişiler gelecekteki hayata hazırlanıyor) oluş bir bağımlılık hizmeti vardı. Sağlık Bakanlığı’nda baş - turuldu. Çeşitli tedavi yöntemleri kullanılırdı: Hipnoz/ narkolog önderliğinde bir narkoloji bölümü vardı. Nar - aşırı doza bağlı zehirlenme, telkin terapileri, koşullu refleks terapisi, duygusal stres koloji Enstitüsü ile narkoloji hastaneleri ve dispanserle - terapisi, “kodlama” (coding) yöntemi, patolojik eğilim ri kuruldu. Entoksikasyon ( - leri yönetmeyi amaçlayan kombine psikofarmakotera- pi, alkolizmde alkole duyarlı hale getirmeyi amaçlayan Rusya’da psikiyatrinin ve psikiyatristlerin ilk örgüt tiksindirici tedavi ve detoksifikasyon (arındırma) yön lenmesi 19. yüzyılın ikinciRusya yarısına Psikiyatristler denk düşüyor. ve Nöro Bu- temleri…Kodlama [coding]: açıdanpatologlar Avrupa’da Birliği psikiyatrinin gelişimine paralel bir seyir izlediği söylenebilir. Rus psikiyatrisinde alkol ve madde- 1908 yılında resmi olarak kuruluyor kullanım bozuklukları tedavisinde kullanılan ve tersine ve ilk kongresini 1911’de Moskova’da gerçekleştiriyor.- koşullandırmaya dayanan, özellikle 80’li yıllarda uygu- Bu ilk kongrede Birlik konseyine seçilenler Behterev, lanmış geleneksel bir yöntem. 1951’den beri kullanılan Serbsky, Gannuşkin gibi, isimleri daha sonra çeşitli ens disülfiram (antabus) adlı ilaç da benzer bir mantığa da titü ve kliniklere verilen, alanın kurucu isimleri. Düzenli- yanmaktadır. Alkolle birlikte alındığında ortaya çıkan- toplantılar yürüten ve bilimsel yayınlar yapan konseyin olumsuz tablo (disülfiram-alkol reaksiyonu) nedeniyle- gündemine Birinci Dünya Savaşı ile birlikte askeri psiki hastanın alkol kullanmaktan korkmasını ya da tiksin yatri de giriyor. - mesini, bu sayede uzaklaşmasını sağlayan sürdürüm te davisi yöntemlerinden biridir. Öte yandan kanıta dayalı Ekim Devrimi ile birlikte Birlik, Sovyet sağlık sistemi tıp uygulamaları kapsamında eleştiriler alan “coding” nin inşasına aktif katılım gösteren ilk tıbbi örgüt olarak- Psikoterapigüncel tedavi hakkında seçenekleri bilgi arasında verebilir yer misiniz? almamaktadır. Sovyet- kayda geçiyor. Yeni ve koruyucu temelli bir psikiyatrinin ler Birliği’ndeki ana terapi ekolü neydi? örgütlenmesi için adımlar atılıyor. 1920-30’larda, Profe - sör Polişçuk’un sözünü ettiği çok boyutlu ve basamaklı örgütlenme hayata geçer. Batı psikiyatrisinde benzer Önde gelen okul, kişinin sosyal çevre ile ilişkisi teorisi adımların atılması 20. yüzyılın ikinci yarısını bulacaktır. ne dayanan, birey odaklı “rekonstrüktif” psikoterapiydi.- Pavlov’un öğretilerine dayanan koşullu refleks tedavisi- yaygın olarak kullanılmaktaydı. Telkine dayalı psikote rapi ve çeşitli varyantları, bilişsel-davranışçı psikotera piSovyetler ve çeşitli Birliği’nde sanat terapileri toplum de sağlığına uygulanmıştır. büyük bir ağır- lık verildiğini biliyoruz. Kronik ruhsal bozukluğu olan hastaların rehabilitasyonu ile ilgili ne gibi hizmetler bulunuyordu? Örneğin kronik ruhsal bozukluğu olan bireylerin çalışmasına izin veriliyor muydu?

Görsel 2. Sovyetler Birliği Nöropatologlar ve Psikiyatristler Bilimsel Tıbbi yönleriRuhsal bozukluğuTihon Aleksandroviç olan bireylerin Geyer toplumsal ve Dimitri hayatta Yevgeni ve- Birliği Yönetim Kurulu toplantısı, 1956. yeviççalışma Melehov hayatında rehabilitasyonunun teorik ve pratik

tarafından oluşturuldu. Şizofrenide ve - diğer ruhsal bozukluklarda çeşitli tipte çalışmalar için- Pyotr Gannuşkin’in Birlik başkanı seçilmesiyle düzenli- endikasyonlar ve kontrendikasyonlar geliştirilmiştir. olarak kongrelerde bir araya gelen ve kolektif çalışma Toplumsal hayat ve çalışma hayatına ne kadar katıla larının sonuçlarınıSovyetler Birliği paylaşan Nöropatologlar nöropatologlar ve Psikiyatrist ve psiki- bileceklerinin tahminine çalışılmış, bu görev için özel leryatristler Bilimsel alanın Tıbbi geleceğineBirliği yön vermeye başlar. Örgüt, olarak oluşturulmuş bir kurum öncülüğünde bu konuda 1936’da Rusya Psi- yapılacakDamgalama kontrollerin (stigma) birile metodolojisiilgili çalışmalar oluşturulmuştur. var mıydı? kiyatri Birliği halini alıyor. Günümüzde Rusya Toplumun psikiyatri hastalarıyla etkileşimi ne du- Federasyonu sınırları içinde faaliyet gösteren rumdaydı? ’nin tarihçesinde yer verdiği sayılara göre - bu tarihte 35 yerel birimi ve toplam 2 bin üyesi bulunan birliğin, 1940’a gelindiğinde 3199 uzman doktor üyesi SSCB’de, psikiyatri hastalarının damgalanması soru- bulunmaktadır. Üye sayısı, 1966’da 15 binin üzerinde nuna ve damgalamanın üstesinden gelmek için alınan ve 1980’lerin ortasında 22 bin olarak belirtiliyor. önlemler konusuna gerekli önem verilirdi. Bu doğrultu

244 Tihon Aleksandroviç Ge- - yer (1875-1955): lerden dolayı, Batı psikiyatrisinin (Freud’un psikanalizi,- - Jaspers’in varoluşsal yaklaşımı, neo-thomizm, pragma Sovyet tizm, kişiselcilik gibi) bazı teorik pozisyonlarına ve te psikiyatrist. Bilimsel çalışma mellerineSovyetler karşıBirliği’nde eleştirel psikiyatrinin tutum sürdürülmüştür. kötüye kullanımı ile larından ötürü 1936 Emek- ilgili birtakım iddialar bulunuyor. Bu iddialar özellikle Kahramanı Madalyası sahibi. Batılı kaynaklardan geliyor. Bu konudaki görüşünüz Ruhsal bozuklukların top nedir? Sovyetler Birliği’nde görev yapmış bir psiki- lumsal yönleriyle ilgilenmiş, yatrist olarak, söylenenleri doğru buluyor musunuz? Sovyetler Birliği’nde sosyal psikiyatrinin yerleşmesine ve - gelişmesine büyük katkıda Şahsen, kitlesel bayram yürüyüşleri sırasında psikiyatri- bulunmuştur. Dimitri Yevgeniyeviç Me- hastalarına getirilen bazı kısıtlamalar dışında, psikiyat- lehov (1899-1979): rinin politik istismarıyla ilgili bir durumla karşılaşma dım. Psikiyatrinin bazı politik istismarları olsa bile bun Sovyet lar münferit ve tartışmalı nitelikteydiler, sonraları ise psikiyatrist, profesör. 1931-- medyaBugünün tarafından psikiyatrisine önemli dönelim.ölçüde abartıldılar. Siz her iki dönemi, yene1972 vearası yetiyitimi Moskova olan Psikiyatri bireyle- iki farklı sistemi de deneyimlemiş birisi olarak, psiki- Enstitüsü’nde psikyatrik mua yatri açısından ne gibi farklar görüyorsunuz? - rin rehabilitasyonu kürsüsünü yürütmüştür. 1932 itibariyle- Günümüzde, küreselleşme çağında, Rus psikiyatri Tihon Aleksandroviç Geyer ile si Batıdan çokça şey almıştır: Zihinsel bozuklukların birlikte Sosyal Refah Bakan- uluslararası sınıflandırmasına geçmiştir, büyükçe bir lığı içinde Yetiyitimi üzerine psikofarmakolojik ilaç cephaneliğini tıbbi uygulamaya Uzmanlık Araştırma Enstitü sokmuştur, pek çok batılı psikoterapötik ve psikometrik sü’nün psikiyatri bölümünün kurulmasını sağlamış, - yöntemi özümsemiştir. Ancak aynı zamanda,hasta bana öykü göre- 1956 itibariyle bu bölümün yöneticiliğini yapmıştır. - süneruhsal dayalı bozukluğu - ES-YÇ olan kişilere dair hassas ve incelikli Tüm Sovyet ve Tüm Rusya Nöropatologlar ve Psikiyat klinik-psikopatolojik ve klinik-anamnestik ( ristler Birliği - Rehabilitasyon Bölümü Başkanlığı göre ) araştırma gelenekleri kaybolmakta, vinde de bulunmuştur. hastaya kapsamlı, bütüncül yaklaşım kaybedilmektedir. - İşçilerin sağlık durumunu incelemeVıgotskiy amaçlı çalışmalar sonucunda ortaya çıkanSuhareva işlevsellik (fonksiyonalite) yak laşımını psikiyatri için öneren, T. A. Geyer (1896-1934, Sovyet psikolog) ve (1891–1981, Sovyet çocuk psikiyatristi)’nın çağdaşı olmuştur. Geyer’in 30’larda kullandığı yaklaşım, işlevsel açıdan- prognozu, yani kronik hastalığı olan bireyin gelecekteD. Ye.çalışma Melehov hayatında ve toplumsal hayatta ne kadar katı lım gösterebileceğini öngörmeyi de sağlar. Ardından - ’un 60-70’li yıllarda başta şizofreni olmak Görsel 3. Prof. Polişçuk, katıldığı bir televizyon programı sırasında üzere kronik psikiyatrik hastalıklarda işlevsellik ve re habilitasyon konusunda çalışmaları gelmiştir. Melehov, Bu değişiklikleri nasıl yorumluyorsunuz? yetiyitiminin yüksek olduğu bu rahatsızlıklara sahip - bireylerin uyum (adaptif) kapasitelerini incelemeyi önemsemiş ve buradan yaklaşmanın toplumsal yaşama Modern yöntem ve tekniklerin yardımıyla ruhsal/zi daentegrasyonları somut önlemler açısından “Psikiyatrik önemini yardım vurgulamıştır. ve bu yardımın hinsel bozuklukların tamamen nesnelleştirilmesi için sağlamasında yurttaş haklarının korunması kanunu”nda çabalanırken, bir birey olarak hastanın öznelliğinin- Psikiyatrist meslek etiği yasası değerlendirilmesi anlayışı kayboluyor. Doktor ve hasta- arasındaki öznel ilişkinin hafife alınması ve ihmal edil- ve ayrıca “ ”nda formüle mesi, altta yatan nedenlerin göz ardı edilmesi, hastalı edilmiş ve tanımlanmıştır. Psikiyatri kurumlarında etik ğın seyrinin doğasını ve sonuçlarını büyük ölçüde etki komiteleri oluşturulmuştur. Gerekli olduğunda, devlet leyebilir. Son olarak, psikiyatristler, hastanın kişiliğinin- organları ve insan hakları örgütleri ruhsal bozukluğu O dönemde Batı psikiyatrisine nasıl bakılıyordu? çekirdeği ve temeli olan içsel dünyasına gösterilmesi- olan kişilerin anayasal haklarını korudular. gereken önemi göstermiyorlar. Bu durum, ileride psiki yatrinin insancıllığını yitirmesi, makineleşmesi tehlike - siniBu önemli barındırıyor. söyleşi için çok teşekkür ediyoruz. Sovyet psikiyatristleri, Batı psikiyatrisindeki başarılarla- da ilgileniyorlardı ve yabancı psikiyatristlerle temasla rını genişletmeye çabaladılar. Ancak ideolojik neden İlginiz için ben de teşekkür ederim.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 245 INTERVIEW

AN INTERVIEW WITH PROF. DR. POLISCHUK PSYCHIATRY IS IN DANGER OF DEHUMANIZATION

Interview and Translation by Ekin Sönmez, Yasin Çalış

Thank you for this introduction. Now let me ask you some questions about psychiatric practice during the Soviet Union and that of today. We can start with the general aspects. Could you brief us about how psychi- atric care was organized in the Soviet Union?

In the Soviet Union, there was a coherent step-by-step organization of psychiatric care, which consisted of a- relevant subdivision in the Ministry of Health, the Chief Psychiatrist’s Office and a network of regional, provin cial, municipal psychiatric hospitals and dispensaries. There was a link between hospitals and dispensaries. Photo 1. Prof. Polischuk in front of Moscow Institute of Psychiatric There were psychosomatic and somato-psychiatric Research hospitals, psychiatric units in polyclinics, sanatoriums for psychoneurological disorders, psychoneurological Wasnursing there homes a professional for chronic and/orpatients legal and theframework disabled. for the provision of mental health prevention and prote- On behalf of the Neural Mechanisms and Brain Section ction services? of the Academy of Science and Enlightenment (BAA), we had an interview with Professor Yuri Polischuk, who- worked as a psychiatrist in the Soviet Union and later The professional and legal framework for the provision on in the Russian Federation. Professor Polischuk spo of services for the prevention and protection of mental- ke about the well-organized psychiatric services in the disorders and the mental well-being of the population Soviet Union and explained various approaches of the was defined by the Act on Psychiatric Care and Guaran time on mental disorders, in comparison with today’s tees of Citizens’ Rights in the Provision of Psychiatric psychiatry. We thank him on behalf of the Academy of Care, the Code of Professional Ethics for Psychiatrists, DearScience Prof. and Polischuk, Enlightenment thank (BAA). you for accepting our in- Thankand the you. ethical Now committees we can move of psychiatric on to some institutions. specific qu- terview request. First of all, I would like to ask you estions. Let me start with the addiction disorders. It to introduce yourself and your institution for our re- is well-known that the fight against different types of aders? addictions was an important issue in the USSR. Could - you elaborate on that? What kind of treatment and services were provided in this regard? Yuri Iosifovich Polischuk, born in 1934, , Doctor of Me dicalV. Sciences,P. Serbsky Professor.Scientific ResearchI am the CenterChief Researcherfor Psychiatry of - andthe MoscowNarcology Research Institute of Psychiatry - branch The narcological services in the USSR were extensive, of “ which included narcological psychiatrists and specia Did you work ”as of thea psychiatrist Russian Ministry in the of Soviet Health. Union? lists in narcology. There was a narcology department in- What was your position at that time? the Ministry of Health headed by the chief narcologist.- - The Institute of Narcology as well as narcological hos - pitals and dispensaries were established. So-called “so At first I worked as a psychiatrist at a psychiatric hospi ber-ups” were functioning to assist patients who were- tal in Chernigov (Ukraine). Then I started as a junior re in deep intoxication and withdrawal. Treatment and searcher at the Institute of Psychiatry of the Academy of employment facilities were established for the invo Medical Sciences in Moscow, worked there until 1968.- luntary treatment of alcohol and drug addicts. A range Since then I have been working as a senior researcher, of treatment methods were used: Hypno-suggestive- as the head of the Department of Old Age Mental Patho therapy, conditional reflex therapy, emotional stress logy at the Moscow Research Institute of Psychiatry. For therapy, “coding” method, combined psychopharmaco 15 years, I had been the chief scientific secretary of the therapy aimed at suppressing pathological attraction to Society of Psychiatrists. addictive drugs, aversive therapy aimed at sensitizing alcoholic patients, as well as detoxification methods.

246 Could you tell us about psychotherapy facilities as mostly come from Western sources among others. well? Was there a leading school of psychotherapy What is your opinion on this issue? You worked in the in the Soviet Union, or was there a variety of schools Soviet Union, what is your personal opinion about the- available? se allegations? -

The leading school of psychotherapy was personal-o Personally I have not encountered any case of political riented (reconstructive) psychotherapy, based on the abuse of psychiatry, except for some restrictions of the theory of relationships between the individual and the- mentally ill during mass festive processions. If there- social environment. Conditional reflex therapy, based had been any political abuses of psychiatry, they were on the teachings of Ivan P. Pavlov was widely used. Vari isolated and controversial cases, which were later gre ants of suggestive psychotherapy, cognitive behavioral atly exaggerated by the media. psychotherapy and various types of art therapy were Wealso know used. that the approach of the Soviet Union towar- ds medicine was public-health oriented and sociali- zed. Could you tell us about the rehabilitation servi- ces for chronic mental disorders? For instance, was it possible for someone to work had he/she a mental disorder? - - pedTheoretical by T. A. andGeyer practical and D. aspectsE. Melekhov of social and labor re habilitation of mentally ill people were actively develo Photo 2. Prof. Polischuk in a TV programme. in the USSR. The indications and contraindications for different types of We have a few last questions about today’s psychi- atry. You have witnessed both periods and two dif- labor and activities in case of schizophrenia and other- mental disorders were developed. The social and labor ferent systems. What do you think were the main prognosis of mental disorders were studied, the metho differences between these two systems in terms of dology of social and labor expertise was developed by psychiatry? Stigmaan institute is another specially important created for aspect this task. of psychiatric di- sorders. Can we speak about a special effort related to overcoming the stigmatization of mentally ill peop- Russian psychiatry today, in the era of globalization, has le in the Soviet Union? How did society interact with borrowed a lot from Western psychiatry: It has moved psychiatric patients? to the international classification of mental disorders,- - introduced a large arsenal of psychopharmacological medications into medical practice, mastered many Wes- In the Soviet Union, sufficient attention was paid to is- tern psychotherapeutic and psychometric methods. sues related to the stigmatization of the mentally ill, as- However, at the same time, it seems to me that the tra well as to measures to overcomePsychiatric stigmatization. Care and Guarantees Speci ditions of tracing subtle clinical and psychopathological offic Citizens’ measures Rights in this in directionits provision were formulated and Codedefi details and clinical and anamnestic research of mentally ofned Professional in a special Ethics law on for “ Psychiatrists - disordered people are being lost, the coherent, holistic ”, as well as in the “ Howapproach do you, to the as mentallya psychiatrist, ill is being interpret lost. the changes ”. Ethical commit that have taken place over the years? tees have been established at psychiatric institutions.- When necessary, state institutions and human rights organizations also intervened to protect the constituti I think, while striving for the complete objectification of- Howonal rightsdid Soviet of mentally psychiatrists ill persons. view the psychiatry in mental disorders with the help of modern methods and- the West? techniques, the vision and understanding of the perso nality of the suffering patient is lost. There is underesti- mation and neglect of the subject to subject relationship Soviet psychiatrists were interested in the achievements between the doctor and the patient, ignoring the under of Western psychiatry and sought to expand contacts- lying mental patterns, which can largely determine the- with foreign psychiatrists. However, due to ideological nature of the course of the disease and its outcomes. reasons, a critical attitude towards some theoretical po Finally, psychiatrists do not pay much attention to pa sitions and foundations of Western psychiatry (Freud’s tients’ inner psychic realm, which is the core and basis psychoanalysis, Binswanger and Jasper’s existential of his/her personality. Here lies the danger of further analysis, neothomism, pragmatism, personalism) was Thankdehumanization you for this of uniquepsychiatry. opportunity. Theremaintained. are widespread allegations of political abuse of psychiatry during the Soviet Union. These allegations I would like to thank you.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 247 БЕСЕДА БЕСЕДА С ПРОФЕССОРОМ Ю. И. ПОЛИЩУКОМ: ПСИХИАТРИЯ НАХОДИТСЯ В ОПАСНОСТИ ДЕГУМАНИЗАЦИИ

Ekin Sönmez, Yasin Çalış | БЕСЕДА Переведено

Спасибо. Теперь позвольте задать Вам несколько вопросов о психиатрической практике во времена Советского Союза и о психиатрической практике сегодня. Можете ли Вы рассказать о том, как Вы работали в Советском Союзе? Позвольте сначала попросить Вас осветить некие общие аспекты. Как в целом была организована психиатрическая помощь в Советском Союзе?

В СССР существовала стройная ступенчатая организация психиатрической помощи, состоящая из соответствующего подразделения в Министерстве здравоохранения, управлении главного психиатра, сети краевых, областных, городских Полищук Юрий Иосифович психиатрических больниц и диспансеров. Имелась взаимосвязь между больницами и диспансерами. Функционировали психосоматические и сомато-психиатрические стационары, От имени отдела нейронных механизмов и области науки психиатрические кабинеты в поликлиниках, санатории о мозге Турецкой Академии Наук и Просвещения (BAA), психоневрологического профиля, психоневрологические мы беседовали с профессором Полищуком, работавшим интернаты для хронических больных и инвалидов. психиатром в Советском Союзе и Российской Федерации. Профессор Полищук говорил о хорошо организованной Существовали ли профессиональные и/или правовые психиатрической службе в Советском Союзе и объяснил, рамки для оказания услуг по профилактике и защите как подходят к различным психическим заболеваниям. психического здоровья населения? Он проводил сравнения с сегодняшней психиатрией. Мы благодарим его от имени Турецкой Академии Наук и Профессиональные и правовые рамки для оказания услуг Просвещения(BAA). по профилактике психических заболеваний и защите психического здоровья населения определялись Законом «О психиатрической помощи и гарантиях прав граждан при её Прежде всего хотелось бы попросить Вас представить оказании», «Кодексом профессиональной этики психиатра», себя и свое учреждение? а также этическими комитетами при психиатрических учреждениях. Полищук Юрий Иосифович, 1934 года рождения, главный научный сотрудник Московского НИИ психиатрии – филиала Спасибо. Теперь мы хотели бы задать Вам несколько «НМИЦ ПН им. В.П.Сербского» Минздрава России, доктор конкретных вопросов. Разрешите начать с болезней медицинских наук, профессор. зависимости (алкоголизм, наркомании). Мы знаем, что борьба с такими заболеваниями была важным B Советском Союзе Вы работали психиатром? В какой вопросом в СССР. Не могли бы Вы рассказать нам об должности Вы работали? этом? Какого рода лечение и какого рода услуги при этом предоставлялись? Вначале я работал врачом психиатром в психиатрической больнице в г. Чернигове (Украина). Затем работал младшим В СССР функционировала разветвлённая наркологическая научным сотрудником в Институте психиатрии Академии служба, в которой работали наркологи-психиатры и медицинских наук в Москве до 1968 г. Потом последовательно специалисты наркологи. Имелся отдел наркологии в работал старшим научным сотрудником, руководителем Министерстве здравоохранения во главе с главным наркологом. отделения диетотерапии, руководителем отдела психической Были созданы: Институт наркологии, а также наркологические патологии позднего возраста в Московском научно- больницы и диспансеры. Функционировали так называемые исследовательском институте психиатрии. В течение 15 лет «вытрезвители» для оказания помощи пациентам, был главным учёным секретарём общества психиатров. находящимся в состоянии глубокого опьянения и абстиненции. Были организованы лечебно-трудовые учреждения

248 для недобровольного лечения больных алкоголизмом и в западной психиатрии, стремились к расширению контактов наркоманиями. Применялись различные методы лечения: с зарубежными психиатрами. Однако сохранялось, в силу гипносуггестивная терапия, условно-рефлекторная терапия, идеологических причин, критическое отношение к некоторым эмоционально-стрессовая терапия, метод «кодирования», теоретическим положениям и основаниям западной психиатрии комбинированная психофармакотерапия, направленная на (психоанализ Фрейда, экзистенциальный анализ Бинсвангера подавление патологического влечения, аверсивная терапия, и Ясперса, неотомизм, прагматизм, персонализм). направленная на сенсибилизацию алкоголизма к алкоголю, а также методы детоксикации. Имеют хождение утверждения о политическом злоупотреблении психиатрией во времена Советского Не могли бы Вы рассказать и о психотерапии? Союза. Эти заявления поступают, в частности, из Существовала ли в Советском Союзе ведущая школа западных источников. Каково Ваше мнение по этому психотерапии, и каковы ее основные положения? поводу? Вы работали в Советском Союзе, каково лично Ваше мнение на предмет данных утверждений? Ведущей школой психотерапии была личностно- ориентированная (реконструктивная) психотерапия, Лично я не сталкивался с фактами политических основанная на теории отношений личности с социальной злоупотреблений психиатрией, за исключением некоторых средой. Широко применялась условно-рефлекторная ограничений психически больных во время проведения терапия, основанная на учении И.П.Павлова. Применялись массовых праздничных шествий. Если и были некоторые суггестивная психотерапия в разных ее вариантах, когнитивно- политические злоупотребления психиатрией, то они имели поведенческая психотерапия, различные виды арттерапии. единичный и спорный характер, а впоследствии значительно преувеличивались средствами массовой информации. Известно, что общественно-ориентированной медицине в Советском Союзе придавалось особое У нас есть несколько вопросов о сегодняшней значение. Можете ли Вы рассказать о реабилитации психиатрии. Вы были свидетелями обоих периодов, при хронических психических расстройствах? Можно двух разных систем. Каковы основные различия этих ли было человеку работать при наличии у него двух систем в плане психиатрии? психического заболевания? Российская психиатрия в настоящее время, в эпоху Теоретические и практические аспекты социально-трудовой глобализации, многое заимствовала из западной психиатрии: реабилитации психически больных активно разрабатывались перешла на международную классификацию психических Т.А.Гейером и Д.Е.Мелеховым. Были разработаны показания и расстройств, внедрила в лечебную практику большой противопоказания для разных видов трудовой деятельности арсенал психофармакологических средств, освоила многие при шизофрении и других психических заболеваниях. западные психотерапевтические и психометрические методы. Изучался социально-трудовой прогноз, была разработана Однако вместе с этим, как мне представляется, утрачиваются методология социально-трудовых экспертиз на базе института, традиции тонкого клинико-психопатологического и клинико- специально созданного под эту задачу. анамнестического исследования психически больных, утрачивается целостный, холистический подход к психически Теперь позвольте затронуть и проблему стигмы. больному человеку. Проводилась ли в Советском Союзе какая-либо конкретная работа, связанная с преодолением Как Вы, как психиатр, интерпретируете изменения, стигматизации психически больных? Как общество произошедшие за эти годы? взаимодействовало с психиатрическими пациентами? В стремлении к возможно полной объективизации психических В СССР уделялось достаточное внимание вопросам, связанным расстройств с помощью современных параклинических с проблемой стигматизации психически больных, а также методов и методик – утрачивается видение и понимание мерам по преодолению стигматизации. Конкретные меры в личности страдающего пациента. Происходит недооценка и этом направлении были сформулированы и определены в игнорирование субъект-субъектных взаимоотношений врача Законе «О психиатрической помощи и гарантиях прав граждан и больного, игнорирование внутренней картины болезни, при её оказании», а также в «Кодексе профессиональной которая может в значительной степени определять характер этики психиатра». Были созданы этические комитеты при течения болезни и её исходы. Наконец, психиатрами не психиатрических учреждениях. В случае необходимости уделяется должного внимания духовной сфере больного государственными органами и правозащитными организациями человека, которая является ядром и основой его личности. осуществлялась защита конституционных прав психически В этом заключается опасность дальнейшей дегуманизации больных. психиатрии.

Как советские психиатры смотрели на психиатрию Запада?

Советские психиатры с интересом воспринимали и достижения

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 249 Hem ondalık saat hem de 24 saat esa- sına göre çalışan bir saat. Takvimlerin değiştirilmesi de sadece astronomik veya matematiksel süreçlerden ibaret değildir. Örneğin Cumhuriyetçi takvi- min şair Fabre d’Eglantine’in kültürel açılımlarını görmezden gelecek tama- men astronomik - matematiksel bir analizi, toplumsal anlamını kavramak için yeterli bir temel sağlamaz. İsimle- rin anlam yüklü olduğunu gözeten bir bakış açısıyla takvim sistemleri mate- matiksel özellikleri ile taşıdığı anlam ve semboller arasındaki etkileşimin ürünü olarak görülmelidir. (Bilimin Sı- nıf Mücadelesi ile Kesişim Noktası: Tak- vimler, sf. 257)

DOSYA DIŞI MAKALE

BILIMIN SINIF MÜCADELESI ILE KESIŞIM NOKTASI: TAKVIMLER

Turgut Yıldız Bilim ve Aydınlanma Akademisi Kolektif Yaşamı Kurgulama Bilim Alanı, [email protected]

ÖZET CALENDARS: AT THE CROSSROADS OF SCIENCE AND CLASS STRUGGLE ABSTRACT Tarihteki büyük sıçramalar kullanılan takvimlerdeki- değişikliklerden takip edilebilir. Takvim değişiklikleri hem bilimsel hem de sosyal süreçlerin ürünüdür. Do - layısıyla toplumsal altüst oluşların bilim dünyasına Major events in history can be traced from changes in sirayet ettiği tarihsel uğraklarda takvim değişiklikleri- calendars. These changes are the results of both scienti- gündeme gelmiştir. Bu araştırmada Avrupa’daki büyük fic and social processes. Hence, calendar changes were- tarihsel sıçramalar olan Fransız Devrimi ve Ekim Devri discussed at historical moments when social disrupti mi ertesinde takvimlerde yapılan değişiklikler devrimci- ons affect the scientific world. In this research, the chan- süreçlerle ilişkileri çerçevesinde ele alınmıştır. Ayrıca ges made in the calendars after the French Revolution- Ekim Devrimi sonrasında gerçekleşen ilk burjuva dev and the October Revolution, which are the major histo- rimlerinden biri olan Türkiye’de Cumhuriyetin ilanı rical events in Europe, were discussed within the fra sonrasında yapılan takvim ve saat değişiklikleri genel mework of their relations with the revolutionary pro çerçevesi ile araştırmaya dâhil edilmiştir. cesses. In addition, calendar and clock changes after the proclamation of the Republic in Turkey, which is one of Fransız Devrimi ertesinde eski toplumla olan bağların the first bourgeois revolutions that took place after the tamamen koparılması adına takvim radikal biçimde October Revolution, were included in the study with the değiştirilmiş ve insanlık tarihinde ender görülen bir- general framework. durum ortaya çıkmıştır. Bolşevik Devrimi ertesindeki uygulamalar ise daha çok üretimde etkinliğin artırıl After the French Revolution, the calendar was radically- masına yönelik düzenlemeler olarak değerlendirilebilir.- changed in order to completely break the bonds with- 1929 Takvimi açık şekilde NEP döneminden kopuşun- the old society, and a rare situation occurred in the his ve I. Beş Yıllık Plan’ın izlerini taşımaktadır. Bu araştır tory of humanity. Changes after the Bolshevik Revolu ma kapsamında devrimler ertesindeki takvim değişik- tion can be considered differently as arrangements for- liklerinde sınıf mücadelesi ile bilimin kesiştiği tarihsel increasing efficiency in production. The 1929 Calendar süreçler incelenecek, yeni takvimler ile hedeflenen top clearly shows the traces of the break with the NEP peri- lumsal dönüşümler değerlendirilecektir. Bu çalışma ile- od and the First Five-Year Plan. Within the scope of this- içinde bulunduğumuz yüzyılda sosyalist devrimlerin research, historical processes in which the class strugg takvimi nasıl etkileyebileceğine dair bir ön çalışma su le and science intersect were examined within the fra Anahtarnulması hedeflenmiştir. Kelimeler: Fransız Devrimi, Cumhuriyetçi mework of the calendar changes after the revolutions. Takvim, I. Beş Yıllık Plan In addition, social transformations targeted with new- calendars will be evaluated. With this study, it is aimed to present a preliminary study on how socialist revolu Keywords:tions may affect French the Revolution, calendar in Republican the current Calendar, century. First Five-Year Plan

GİRİŞ - - ve içeriğinin farklılaştırılması gibi hâlihazırda kullanı- Takvim değişiklikleri tarihte büyük sıçramalara işaret- lan takvim üzerinde yapılan değişiklikler akla gelmek eder. 16. yüzyılda Jülyen takviminin yerine Gregoryen- tedir. Oysa Fransız Devrimi sırasında saatler, günler, haf takviminin veya bildiğimiz adıyla miladî takvimin kul talar kısaca zaman hesaplamasının kendisi baştan aşağı lanılmaya başlamasından beri Avrupa’da tarihsel sıç değişmiştir. Kuşkusuz bu değişiklik teknik uzmanlığın ramalarda ve belirgin olarak devrimler sırasında farklı yanı sıra siyasi cüretkârlığın da ürünüdür. takvimler kullanılması gündeme gelmiştir. - Toplumların devrimler ile ileri sıçrayışlarında devrim Takvim değişikliği denildiğinde resmî ve dinî bayramla koşullarındaki toplumdaki din – toplum çatışması ve rın değiştirilmesi, özel günler ve tatil günlerinin anlam devrimlerin ardından devrimin taşıyıcısı olan sınıfların

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 251 -

toplumsal yaşamı biçimlendirme ve eski toplumla bağ gelen Quintilis’in adı Julius, halefi Augustus’un iktidara larını koparma hedefleri takvim değişikliklerinde etkili geldiği ay olmasından ötürü Sextilis’in adı da Augustus olmuştur. - olarak değiştirildi (Holford-Strevens, 2005; Michels, - 1967). Antik çağlardan bu yana gelen zaman hesaplama yön - temleri, takvimlerin ortaya çıkışı ve astronomik hesap Jülyen takvimi Gregoryen takvimine benzese de Jülyen lama yaklaşımları bu çalışmanın dışında tutulmuştur. yılı tropikal yıla göre yaklaşık 11 dakika uzun oldu Benzer şekilde araştırma Avrupa ile sınırlı tutulmuş, ğundan 128 yılda 1 günlük kaymaya sebep olmaktadır. Çin, Japonya, Mısır gibi ülkeler incelenmemiştir. 1582’de çeşitli Avrupa ülkelerinin kabul ettiği Papa XIII. Gregory himayesinde geliştirilen takvim ile milat ve Çalışmada esas olarak Fransız Devrimi ile oluşturulan- yılın başlangıcı değiştirilmiş ve artık yıl uygulamasına Cumhuriyetçi Takvim, Sovyetler Birliği’nde uygulanan başlanmıştır (Moyer, 1982). takvim değişiklikleri ve Türkiye’de cumhuriyetin ila- nından sonra takvim ve saatte yapılan değişiklikler ele Hesaplama metodunun yanında başlangıç noktaları- alınmış, tarihsel sıçramalar ile takvimlerin ilişkisi araş takvimlerin önemli bir belirleyenidir. Tarih boyunca- tırılmıştır. uygarlıklar önemli saydıkları günleri takvimlerin baş langıcı olarak kabul etmiştir. Antik Yunan’da Olimpi TAKVİMLER VE MİLATLAR yatlar, Roma İmparatorluğu’nda Roma’nın kuruluşu, - Müslüman ülkelerde Hicret ve günümüzde kullanılan- - takvimin başlangıcı olan İsa’nın doğumu buna örnek Takvimlerin tarih boyunca zamanı ölçmek için kulla gösterilebilir. Şüphesiz sınıf mücadelesi neticesinde in nılabilecek astronomik olaylar esas alınarak oluşturul sanlığın varacağı yeni toplumsal düzende yeni bir milat duğu söylenebilir. Yerin günlük hareketi yani gece ile tartışılacaktır. - gündüzün birbirini izlemesi, yerin yıllık hareketi yani - mevsimsel döngüler ve Dünya’dan en belirgin şekilde Diğer yandan takvimlerin toplumsal yaşamla en önem gözlenen gök cismi olan Ay’ın tekrarlanan evreleri ve li bağlarından birini oluşturan bayramlar da tarih bo takımyıldızlar takvimlerin oluşumunda etkili olmuştur. yunca iktidarlarca değiştirilmiş ve toplumsal yaşamda Günler, aylar ve yıllar bu hareketler temelinde oluşan- belirleyici bir unsur olarak yerini almıştır. Her sınıfın zaman birimleridir. Bu birimlerin ölçümünde kullanılan kendi kültürüne ve değerlerine ait bayramları, iktidarda- cetveller ise takvimleri meydana getirir (Holford-Stre bulunduğu dönem öne çıkmış, ülkelerin tarihlerindeki vens, 2005: 1-24). sıçramaların bayramlar ile izlenmesi mümkün hale gel - miştir. - Bugün tüm dünyada bilinen ve neredeyse tüm dünyada- - kullanılan Gregoryen Takvimi aslında Roma Cumhuri Sınıf mücadeleleri ve iktidar değişiklikleri tarih boyun- yeti’nde kullanılan takvimin M.Ö. 46 yılında Julius Cae ca takvimler üzerine tartışmaların açılmasına neden ol sar ve sonrasında 1582’de Papa XIII. Gregory tarafından- muş, tarihteki sıçramaların etkileri takvimlere de yansı himaye edilen çalışmalar neticesinde düzenlenmesi ile mıştır. Bu durumun belki de en ilgi çekici örneği olarak oluşmuş ve güncellenerek günümüze kadar kullanıla Fransız Devrimi sonrasında yapılan takvim değişikliği gelmiştir (Holford-Strevens, 2005: 28-36). kabul edilebilir. - Roma takvimi ilk kullanılmaya başladığında 10 aydan- FRANSA’DA CUMHURİYETÇİ TAKVİM oluşuyor ve esas olarak tarımsal faaliyetler ve vergilen dirme için kullanılıyordu. Mart ayından başlıyor ve Ara- - lık ayında kadar sürüyordu. Ay hareketleri esas alınarak- Takvimi değiştirmek Fransız devrimcilerin aklında düzenlemişti ve 304 günden oluşuyordu. Ay isimleri sa devrimden önce de vardı. Kilise ve devlet aygıtını birbi- “vaşMartius, tanrısı Aprilis, olan “Mars” Maius, ile Junius, başlıyor, Quintilis, diğer Sextilis, tanrıların Septem isim- rinden ayırmak için takvimin de değişmesi gerektiğini ber,leri October, ve beşinci, November, altıncı gibiDecember numaralardan oluşuyordu: düşünüyorlardı. Bunun için 1785 ve 1788’de kullanıl makta olan GregoryenDürüst İnsanlar takviminin Almanağı değişmesiAlmanach için fikirler des ” (Michels, 1967: 18).- Honnêtes-gensortaya attılar. Örnek olarak Sylvain Maréchal’ın 1788’de yayınladığı ( Takvime Ocak ve Şubat aylarının eklenmesi ile 355 gün ) gösterilebilir. lük takvim kullanılmaya başlandı. Ancak bu takvim de- - tahta çıkan imparatorların buyrukları ile değişiyordu. Devrimle birlikte ölçü birimlerinde değişikliğe gidildi, M.Ö. 47’deki Nil Savaşı’nın ardından en bilineni İsken bu yazının kapsamı dışında kalmakla birlikte ölçüm sis- deriyeli Sosigenes olan astronom ve matematikçiler- temi olarak metrik sistemin getirilmesi ve hesaplarda Güneş’in hareketleri ile uyumlu olarak bir yılı 365 gün- ondalık sisteme geçilmesi büyük bir değişiklikti. Dev 6 saat olarak hesapladı ve böylelikle adını Julius Cae rimciler, kralı devirdikten sonra krallığın kalıntılarını sar’dan alan Jülyen takvimi kullanılmaya başlandı. Ju bir bir temizlemeye girişmişken toplumun dinle olan lius Caesar’ın ölümünün ardından Temmuz ayına denk bağlarını da koparmak istediler. Nihayetinde 1793’te

252 (1) - - Ulusal Meclis, Halk Eğitim Komitesi başkanı C. Gilbert- ekleniyordu. Bu 5-6 artık gün Sankülot (Sans Cu Romme’a takvim değişikliği için yetki verdi. Halk Eğitim lottides) olarak adlandırılıyor ve bu günlerde cum Komitesi de iki ünlü matematikçi Joseph-Louis Lagran- huriyet kutlanıyor, devrimciler onurlandırılıyordu ge ve Gaspar Monge’nin da aralarındaCalendrier bulunduğu Républicain bilim (Kerzhner, 1984). deinsanlarını la Révolution takvimi oluşturması1789 için Devrimi’nin görevlendirdi Cumhu (Ze- riyetçirubavel, Takvimi 1977). Fransızca adıyla 4. 7 Günlük haftanın kaldırılması: Yedi günlük “hafta” de 1789 yani ise Yahudi takvimleri ile ilişkili olduğundan ve dinî 1793 yılı sonunda kabul edildi. temeller içerdiğinden kaldırıldı. “Hafta” yerine 30- - günlük bir “ay” üçe bölünerek 10 günlük “dekad”- Burada önemli bir nokta uzun tartışmalar sonucunda tanımlandı. Gün isimleri ise değiştirilerek birin(2) takvimin ilk günü olarak devrim gününün değil Cum ci, ikinci, üçüncü… şeklinde adlandırıldı. 10 gün huriyetin kurulduğu günün kabul edilmesidir. Oysa- lük dekadın son günü yani décadi “Yüce Varlık”a 1789’de devrimin hemen ertesinde kimi gazeteler tarih adanmıştı ve dinlenme günüydü (Kerzhner, 1984). atarken yıl bölümüne 1 yazmaya başlamıştı bile (Zeru - bavel, 1977). 5. Günlerin ondalık olarak bölünmesi: Cumhuriyetçi- takvim kullanılmaya başlanan ondalık sisteme uy Kabul edilen Cumhuriyetçi takvimin önemli özellikleri gun olarak 10 saatlik günlerden ve 10 günlük hafta aşağıdaki şekilde özetlenebilir: - lardan oluşuyordu. 10 saatten oluşan 1 günde her saatin 100’de biri “ondalık dakika”, her dakikanın- 1. Kronolojik çerçevenin değiştirilmesi: Hristiyan ça 100’de biri “ondalık saniye” olarak tanımlanmıştı. ğın kapanıp Cumhuriyetçi çağın başladığını temsil Böylelikle yeni saatlerin üretilmesi de gerekiyor- etmek üzere Gregoryen takvimine göre 1792 yılı du. Eski ve yeni saati birlikte gösteren saatlerin bir- 1. Yıl kabul edildi. Diğer bir deyişle Cumhuriyetin örneği Şekil 1’de görülebilir. Böylelikle zaman he kurulması yeni takvimin miladı oldu. Yıllar İsa’dan saplarında önemli bir değişikliğe gidiliyordu (Hol önce ve İsa’da sonra olarak değil, Cumhuriyet’ten ford-Strevens, 2005: 8). önce ve Cumhuriyet’ten sonra olarak tarif edilmeye başladı. - 6. Yeni kültürün inşası: Dinî temellere dayanan ay- isimleri de değiştirilmişti. Aylara da birinci, ikinci, 2. Yıllık döngünün değiştirilmesi: Takvimin başlan üçüncü gibi isimler verilmesi önerilmişti. Aynı za- gıç tarihi olarak Cumhuriyetin kurulduğu 22 Eylül manda Ulusal Meclis üyesi olan şair Philippe Fabre - 1 Sankülot Türkçede yaygın olarak Baldırı Çıplak olarak çevrilse de aslın- 1792 seçildi ve 1. Yılın, 1. Ayının 1. Günü ilan edildi. dad’Eglantine’in baldırı çıplak değil, önerisi soyluların ile giydiği kırsal külot yaşamdan adı verilen diz esinlene altı beyaz Aynı zamanda bu tarih tesadüfen sonbahar ekinok çorabı giymeyen, yani pantolon giyen anlamına geliyor. su ile çakışıyordu. - 2 Yüce Varlık Kültü (Culte de l’Être suprême): Fransız Devrimi sırasında M. Robespierre tarafından ortaya atılan inanç sistemi. Katolikliğin ve ön- 3. Ayların yeknesak hale getirilmesi: Bir yıl 30’ar gün cülü olan Akıl Kültünün yerine yeni Fransız Cumhuriyeti’nin resmi dini lük 12 aydan oluşuyor, artık günler 12. ayın sonuna olarak tasarlandı. Tablo 1. Cumhuriyetçi Takvim’de Aylar ve Günler

Mevsim Ay isimleri Anlamı Gregoryen Takvimindeki Karşılığı Sonbahar Vendémiaire Bağ bozumu ayı 22 Eylül – 21 Ekim Brumaire Sis ayı 22 Ekim – 20 Kasım Frimaire Don ayı 21 Kasım – 20 Aralık Kış Nivôse Kar ayı 21 Aralık – 19 Ocak Pluviôse Yağmur ayı 20 Ocak – 18 Şubat Ventôse Rüzgâr ayı 19 Şubat – 20 Mart İlkbahar Germinal Filizlenme ayı 21 Mart – 19 Nisan Floréal Çiçek ayı 20 Nisan – 19 Mayıs Prairial Çayır ayı 20 Mayıs – 18 Haziran Yaz Messidor Hasat ayı 19 Haziran – 18 Temmuz Thermidor Sıcak ayı 19 Temmuz – 17 Ağustos Fructidor Meyve ayı 18 Ağustos – 16 Eylül Baldırı Çıplak Günler Jour de la Vertu Erdem günü 17 Eylül Jour du Génie Yetenek günü 18 Eylül Jour du Travail Çalışma günü 19 Eylül Jour de l’Opinion Fikir günü 20 Eylül

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 253 rek yeni ay isimleri belirlendi. d’Eglantine her ayın- vim ile on günde bir tatil yapılacaktı. Bir diğer büyük her gününe benzersiz isimler de önermişti. Aylar, sorunu ise diğer ülkelerin bu takvimi kullanmamasının- “Sankülot” günler ve Gregoryen takvimindeki kar idari işlerde, ekonomik işlerde ve uluslararası ilişkilerde- şılıkları Tablo 1’de görülebilir (Zerubavel, 1977). uyumsuzluklara neden olmasıydı. Öte yandan d’Eglanti ne’in bulduğu ay isimleri farklı kıtalarda farklı zaman lara denk geldiğinden çok kullanışlı değildi. Örneğin bu takvim Arjantin’de kullanılıyor olsaydı kışın ortasında- “Sıcak ay” olacaktı! Dolayısıyla Cumhuriyetçi takvimin Dünya Halkları için değil Fransız ulusu için oluşturuldu ğu sonucuna varılabilir (Perovic, 2012). -

1801’de Napolyon’un Papa ile yaptığı anlaşma uyarın ca Cumhuriyetçi takvime Pazar günü ve paskalya geri geldi. Yaklaşık 13 yılın ardından Cumhuriyetçi takvime- göre 11 Nivôse 14’te (Gregoryen takvime göre 1 Ocak 1806) Cumhuriyetçi takvim kaldırıldı ve Gregoryen tak vime geri dönüldü. Ancak bu, takvimin tarihten silinişi anlamına gelmiyordu. - - 18 Mart 1871’de Paris halkı ayağa kalkışıyla kurulan Pa ris Komünü yönetiminin ilk kararlarından birisi Cum- huriyetçi takvimi geri getirmek oldu ve 16 Floreal 79’da (6 Mayıs 1871) takvim tekrar kullanılmaya başladı. Pa- Şekil 1. Hem ondalık saat hem de 24 saat esasına göre çalışan bir saat ris Komünün ardından Cumhuriyetçi takvim bir daha kullanılmadıysa da hâlâ Fransa’daki astronomik alma - naklarda yer bulmaktadır.

Cumhuriyetçi takvim ile devrimciler, eski düzenin tama- SOVYETLER BİRLİĞİ’NDE TAKVİM DEĞİŞİKLİKLERİ men yok edildiği bir çağ açmak istiyordu. Cumhuriyet’in - kuruluşu, geçmiş ile bugün arasında bir süreksizlik ya ratmayı hedefledi. Eski toplumsal düzenin yıkılmasının- Ekim Devrimi’nden Sovyetler Birliği’nin çözülüşüne ka önemli düşünsel kaynakları olan sekülerlik, doğacılık dar Sovyet ülkesinde kullanılan takvim birden çok kez ve akılcılık Cumhuriyetçi takvimde de kendisini göste değişti. Özellikle farklı tarihsel dönemlerde ilan edilen riyordu. veya kaldırılan özel gün ve haftalar başlı başına ayrı bir araştırmayı hak ediyor. Sekülerleşme adına takvimin miladının değiştirilmesi- - önemli bir sembol olarak gösterilebilir. Bu değişiklik Ayrıca bu yazının kapsamı dışında kalmakla beraber ile cumhuriyetin kuruluşunun İsa’nın doğuşu ve Hristi Bolşeviklerin de tıpkı Fransız devrimciler gibi devrim yanlığın başlangıcından tarihsel olarak çok daha önemli den önce de bu meseleyi tartıştığı, Şubat Devrimi ile olacağı yeni ve seküler bir çağa girildiği gösteriliyordu. - birlikte Pravda’da takvimin değişmesi ile ilgili pek çok öneri yayınladığı biliniyor (Shilova, 2007). - Takvimde dinî olay ve kişileri anan isimlerin değiştiril - mesi sekülerleşmenin yanı sıra doğacılıkla da ilişkiliydi.- Ekim Devrimi’nden sonra takvim değişiklikleri için ka Çünkü yerine konan isimlerin tümü doğal fenomenlere baca bir dönemlendirme yapılacak olursa; Jülyen tak dayanıyordu. Dolayısıyla doğanın, yeni toplumsal ya- viminden Gregoryen takvimine geçişten 1929’da beş şamdaki yerine ilişkin ipuçları veriyordu. Ayrıca yılın günlük haftalardan oluşan takvime geçiş arası birinci ilk gününün ekinoksa denk gelmesi, eşitliğin yeni top dönem (1918-1929); 1929’da beş günlük haftadan lumun temeli olduğunu simgeliyordu (Andrews, 1931) -. vazgeçilerek 1940’da yedi günlük haftaya geri dönüşe- kadar ikinci dönem (1929-1940) kabul edilebilir. 1940 Zaman hesaplarında ondalık sisteme geçilmesi ise akıl- sonra çözülüşe kadar kullanılan takvimde ise özel gün cılığın en önemli izlerinden biridir. Dinî referanslara- lerdeki değişiklikler izlenebilir (Shilova, 2007). - dayanan zaman birimlerinin karşısına Fransız aydın lanması, bilimler akademisinin seçkin üyelerinin bu Ekim Devrimi’nin arından 1918’de Sovyet İktidarı Jül lunduğu bir komisyonun takvimini ve hesaplamalarını yen takvimi yerine Gregoryen takvimine geçilmesine- çıkarıyordu. karar verdi. Bu kararın arkasında Avrupa ülkeleri ile ilişkilerde kolaylık sağlanmasının yanı sıra Ortodoks Ki- Bu şairane takvim işlevsel olmakla beraber işçi sınıfı- lisesi ile olan gerilimin de payı vardır. Ancak böylelikle için bir sorun barındırıyordu. Eski takvime göre yedi bir tuhaflık oluştu ve Ekim Devrimi’nin yıl dönümü Ka günlük haftada bir tatil günü varken Cumhuriyetçi tak sım ayında kutlanmaya başladı. Günümüzde halen Ekim

254 Devrimi’ni konu alan her makalede dipnotla devrimin - - ancak Sovyet iktidarının direnmesi, üzerine kilisenin Jülyen takvimine göre Ekim’de olduğu Gregoryen tak kutladığı dinî günler resmî takvimde tatil edilmiyor vimine göre 7 Kasım’a isabet ettiğinin yazılması tarihin du. Bu sebeple Kilise tarafından dinî bayramlar 13 gün bir cilvesidir. farkla kutlanıyor ama kimse kutlamalara katılmıyordu (Theodosiiou ve ark, 2002). - 1918 yılı sonunda Halk Komiserleri Konseyi tarafından - hafta sonu ve tatil günleri ile ilgili yeni düzenlemeler Sovyet iktidarı eski toplumu parçaladığı gibi eski takvi- •açıklandı. Buna göre resmî tatil günleri; mi de yırtıp atmak istiyordu. I. Beş Yıllık Plan’ın başlan gıcına isabet eden 1929 yılında çalışma günlerinde de • 1 Ocak – Yeni Yıl ğişikliğe gidildi ve beş günlük kesintisiz çalışmaneprerivka haftası planlandı. Değişikliğin ana fikri hafta sonunu kaldırmak • 22 Ocak – 1905 Devrimi’nin Yıldönümü ve kesintisiz çalışma haftası oluşturmaktı ( ) (Rolf, 2000). Böylelikle beş günlük haftalardan oluşan • 12 Mart – Otokrasinin Yıkılışı 72 haftalık bir takvim oluşturuldu. Panedelnik, Vtornik, Sreda, Çetverk, • 18 Mart – Paris Komünü’nün Yıldönümü PyanitsaHaftanın günlerine birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve- beşinci deniyordu ( • 1 Mayıs – Enternasyonal Günü ). 12 ayın ismi korunmuştu ama süresi korun mamıştı. Her ay beş günlük altı haftadan oluşuyordu. 7 Kasım – Proleter Devrim Günü Artan beş gün ise Lenin Günü, 1 Mayıs (2 Gün), Ekim Devrimi Günü (2 gün) ilan edilerek tatil edilmişti. Artık- olarak belirlendi (Shilova, 2007). - yıllarda ise Şubat ayının son gününün arkasına bir gün - ekleniyordu. Hafta sonları kaldırılmıştı. Beş günlük haf- Ekim Devrimi’nden neredeyse 1950’lerin ortalarına ka tanın herhangi bir günü izin yapılabiliyor ancak herkes dar yeni yılın ilk günü veya takvimin başlangıcı konusu iznini aynı gün kullanmıyordu. Amaç üretim birimleri nun Bolşeviklerin arasında açıkça tartışıldığı biliniyor.- nin hiçbir zaman durmamasıydı (Theodosiiou ve ark, Yılın devrim günü olan 7 Kasım veya Enternasyonal 2002). - Günü olan 1 Mayıs’ta başlaması, yılların 1917’den baş- - lanarak sayılması hatta 1871’den başlaması bile ortaya- İznin hangi gün kullanılacağı üretim birimlerinde çalı atılıyor. Bununla birlikte Sovyet iktidarı ne yılın ilk gü şanlar arasında belirleniyordu. Temel prensip işgücü nünü ne de miladı değiştiriyor ancak niteliğinde deği nün %80’ini sürekli işbaşında tutmak ve üretimi hiç şikliğe gidiyor. 1 Ocak yılın ilk günü olarak 1929’a kadar durdurmamaktı. İşçilerin yanı sıra memurlar da benzer tatil olarak kalsa da I. Beş Yıllık Plan döneminde “yılın düzende çalışıyor, hiçbir işyeri kapanmıyordu. Sovyet herhangi bir günü” haline geliyor (Shilova, 2007). - insanları Batı Avrupa’da yaşayanlardan daha sık izin Ko- yapmalarına rağmen bu izinlerde izinlerin aynı güne- münistinÖte yandan Takvimi bir araç (Kalendar olarak takvimlerin Kommunista), propaganda Tarım İşçisi fa denk gelmemesinden ötürü sosyal çevrelerinden kopuk Takvimialiyetleri (Kalendariçin de kullanıldığını Rabotnika), söylemek Köylü Komünist mümkün. Takvi - oluyorlardı. Sosyal olarak bu durumun dinî toplulukla mi (Kalendar Derevenskogo Kommunista) rın dağılması, ailenin parçalanması gibi etkilerinin yanı- sıra diğer sosyal bağlarda ön görülemez etkileri de oldu. gibi pek çok Dolayısıyla “tatil” kavramı tartışılmaya başladı. Şüphe- takvim ile kültürün inşası, Hristiyanlığın simgelerinin- siz bu eski toplumundan kopuşta ciddi bir hamleydi.- devrimin simgeleri ile değiştirilmesi hedefleniyordu. Pek çok tarihçiye göre 1929 takvimi tasarlanırken aile Bunlar arasında Komünistin Takvimi uzun yıllar kulla- nin parçalanması öngörülmüş ve amaçlanmıştı (Zeru nıldı. 1929’a kadar basılan takvimlerin ön sayfasında bavel, 1985: 35-43). - üç ayrı grup halinde özel tarihler bulunuyordu. İlk bö - lümde resmî tatiller, ikinci bölümde dinî tatiller, üçüncü Yine 1929’da I. Beş Yıllık Planın ilk yılında Merkez Komi bölümde ise özel günler ve haftalar vardı. Devrim için tesi birlikte kutlanacak iki yeni bayram açıkladı: (1) Sa özel gün ve haftalar tatil günü değildi. - nayileşme Günü ve (2) Hasat ve Kolektivizasyon Günü.- Her iki bayram da I. Beş Yıllık Plan’ın ihtiyaç duyduğu 1918-29 arası ilk dönemde kullanılan takvimde Le siyasi desteği ve morali sağlayacaktı. Bu bayramlar tak nin’in ölümü, Tüm Rusya Kilise Konseyi’nin dinî günleri- vimi yeniden şekillendirmenin, daha geniş anlamıyla- Gregoryen takvimine göre düzenlemesi sonucu oluşan zamanı yeniden planlamanın aracıydı. Yeni Devrimci dinî bayramlar ve 1925’ten sonra güncellenerek çoğa- Takvim NEP döneminin tatil kültürünü ortadan kaldır lan devrimci özel gün ve haftalar önemli değişikliklerdi.- mayı, bunlarla birlikte dinî bayram ve tatillerin yerine Ayrıca Bolşevikler ile Ortodoks kilisesi arasında devri yeni ve devrimci bayramlar yerleştirmeyi hedefliyordu min ilk yıllarında takvim meselesi ciddi bir gündem ha- (Schwarz, 1951: 258–277). line gelmişti. Ortodoks Kilisesi ne Gregoryen takvimine - geçişi ne de açıklanan yeni tatil günlerini kabul ediyor Bu takvimle birlikte gelen yeni bayramlar aynı zamanda du. 1923 yılında kilise yeniden Jülyen Takvime dönüyor Ortodoks Kilisesi ile verilen mücadelenin de sonucuy

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 255 du. I. Beş Yıllık Plan şüphesiz iktisadi yapıyla birlikte- kında Kanun ile miladı Hicret olarak kalmak kaydıyla kültürel yapıyı da kökten değiştirmeyi hedefliyordu. Gregoryen Takvimi’in kullanılmasına başlandı. Ancak Dolayısı ile bu takvim ile Sovyet iktidarının sadece üre dönemin siyasi atmosferiyle uyumlu olarak Takvîm-i- timde etkinliği artırmayı değil eskiye olan bağları ve Garbi ile birlikte Hicrî Kamerî Takvimin kullanılmasına muhafazakâr gelenekleri de değiştirmeyi hedeflediği da devam edildi. Yine de 21 Şubat 1917 (Hicri 28 Re söylenebilir (Von Geldern, 1993: 6-8). bî’u’lâhir 1335 - Rumi 8 Şubat 1332) onaylanan 125- sayılı “Muamelât-ı Devlette Takvîm-i Garbi’nin Kabulü 1929 takviminde yer alan birinci derece öneme sahip- Hakkında Kanun” miladi takvime geçiş konusunda çıka üç bayram Lenin anması, 1 Mayıs ve Ekim Devrimi’nin- rılan ilk kanun olması açısından önemlidir. - yıldönümüydü. Bu bayramlarda çalışılmıyordu. Yukarı da bahsedilen Sanayileşme Günü ile Hasat ve Kolektivi 1908 Devriminin takvime getirdiği bir diğer önemli de zasyon günü ise ikinci derece öneme sahipti ve görece ğişiklik ise 1909’dan itibaren kutlanmaya başlayan İyd-i küçük ve yerel kutlamalara sahne oluyordu (Rolf, 2000).- Milli günüdür. Hürriyetin ilan edildiği 23 Temmuz 1908 - (10 Temmuz 1324) gününün yıldönümü Cumhuriyetin- 1930 yılında İşletmeler ve Ofislerin Sürekli Üretim Haf ilanından sonra da kutlanmış, 27 Mayıs 1935’te kabul tasına Geçişine İlişkin Çalışma ve Savunma Konseyi Hü- edilen “Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Ka kümet Komisyonu ailelerin birlikte vakit geçirebilmesi nun” ile kaldırılmıştır (Yamak, 2008). için verilecek izinlerde diğer aile fertlerinin izin günle - riyle çakışmasına özen gösterilmesi yönünde bir karar Burjuva devrimlerinin baskın karakteri olan laiklik açıkladı (Zerubavel, 1985). Böylelikle izin günlerinde dinin devlete ve dünya işlerine müdahalesini “engelle yurttaşların sosyal çevreleriyle, en azından aileleri ile mek amacı” ile Türkiye’de de eski toplumdan kopuşun olan kopukluğu giderilmeye çalışıldı. simgelerinden biri olmuştur. Saltanatın kaldırılması ve- - peşinden Cumhuriyetin ilanını takiben 1924’te halifelik,- 1932 yılında I. Beş Yıllık Plan’ın tamamlanması ile 6 şer’iye ve evkaf vekaleti kaldırılmış, Diyanet İşleri Baş günlük hafta sistemine geçildi ve yılın 6 günlük 60 haf- kanlığı kurulmuştur. Yine 1924’te bütün eğitim kurum tadan oluşması kararlaştırıldı. Haftanın 6. Günü herkes ları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmış, medreseler ve için tatil günü ilan edildi. 1940’da 6 günlük hafta uy dini eğitimin önüne geçilmiştir. 1925’te peş peşe kılık gulamasına son verildi ve 7 günlük hafta ve hafta sonu kıyafet, takvim, saat ve ölçüler gibi toplumsal yaşamın- tatili düzenine yeniden geçildi. önemli unsurları kanunla düzenlenmiş, kuralsız dinî kurumlar kapatılmış, tarikatlar yasaklanmış, dinî un CUMHURİYET TÜRKİYESİNDE TAKVİM VE SAAT van ve sıfatlarla hizmet yapılması ve kıyafet giyilmesi DEĞİŞİKLİĞİ yasaklanmıştır. 1926’da Medeni Kanun, 1928’de Latin alfabesi kabul edilmiş ve nihayet 1937’de laiklik ilkesi anayasada yerini almıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda uzun süre kullanılan hicrî kamerî takvime (Hicret’i milat kabul eden ay takvimi) Takvim ve saatler özelinde; 1925’te çıkarılan iki yasa- ilaveten, Celalî takvimleri ve 1740’lı yıllardan itibaren ile saat düzeni ve takvim düzen tamamen değiştirilmiş,- Güneş yılı esasına dayanan ve yılbaşını 1 Mart kabul böylelikle 1925’de Rumî Takvim uygulamasına son ve eden Rumî takvim de kullanılıyordu. Vergilerin başka- rilerek Miladî Takvimin kullanılmasına geçilmiştir. Hic takvime göre toplanıp maaşların başka takvime göre ret’in milat olarak kullanımından vazgeçilmiş ve İsa’nın ödenmesi bütçede sorunlara yol açıyor, defterdarlar sü- doğumunu milat alan takvim düzeni kabul edilmiştir. rekli takvim düzeltmeleri ile uğraşıyordu. Gayrimüslim Benzer şekilde çıkarılan bir diğer yasa ile 24 saatlik topluluklar da farklı takvimler kullanıyor bunların uyu günler kabul edilmiştir. mu sorunlara neden oluyordu (Yamak, 2008). Neticede - son dönemlerinde Osmanlı’da aynı anda en az altı farklı 27 Mayıs 1935 tarih ve 2739 sayılı Kanun ile hafta sonu takvim kullanılıyordu! tatili Cuma gününden (Perşembe öğlen başlayıp Cu - martesi sabah biter) Pazar gününe (Cumartesi öğlen- Saat düzeni olarak ise Ezanî saat de denen Alaturka Saat- başlayıp Pazartesi sabah biter) kaydırılmıştır. 13 Ocak kullanılıyordu. Ezanî saat güneş batışında saatin 12 ka 1945 tarih ve 4696 sayılı Kanun ile de ay isimleri bu bul edildiği ve mevsimlere göre günlerin uzayıp kısaldı gün kullandığımız halini almıştır. 1974 yılında Bülent ğı bir saat düzeniydi. “Alafranga” da denilen uluslararası- Ecevit’in Başbakanlığı sırasında 7/8519 sayılı Bakanlar saat 1913-14 yıllarında kullanılmaya başlamış ancak Kurulu Kararı ile Cumartesi ve Pazar resmi hafta sonu resmileşmemiştir. Uluslararası saatin resmi olarak ka tatili kabul edilmiştir. - bul edilmesi de takvim, saat ve ölçülerde değişiklikler - ile birlikte olmuştur. - Yukarıda sıralanan dönüşümler, tek başına dinsel de- ğerlerin devlet yapısından ve hukuk sisteminden çıka 1908 Burjuva Devrimi ve ertesinde I. Dünya Savaşı yıl- rılması değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel ya larında takvim sorunu ciddi tartışmalara neden oldu ve pıya dönük de bir müdahale olarak değerlendirilebilir. nihayet 1917 yılında Takvîm-i Garbi’nin Kabulü Hak Ancak 1908 ve 1923’te gerçekleşen burjuva devrimleri

256 - - sonrası yapılan değişiklikler Osmanlı dönemindeki feo- Devrimlerin taşıyıcısı olan sınıflar toplumsal yaşamı bi dalizm kökenli karışıklığa son vermekle birlikte Türkiye çimlendirirken eski toplumla olan bağları koparmış, en burjuvazisinin köktenciliği Fransız Devriminin ve bur önemli mücadeleyi ise bu bağın en önemli unsuru olan- juvazisinin köktenciliğinden uzaktır. - dinî referansları toplumun gündeminden çıkartarak vermiştir. Takvim değişiklikleri bu din-toplum çatışma Sonuç olarak Türkiye’de kapitalizmin gelişimiyle bir- sının izlenebileceği özel alanlardan birisidir. likte, büyüyen ve güçlenen sermaye sınıfının çıkarları doğrultusunda bu ilerici mevzilerin pek çoğu terk edil Şüphesiz insanlığın süregelen ilerleyişi yeni toplumsal- miştir. Ülkenin kapitalist yola girmesi ve emperyalizme- alt üst oluşlar üretecek ve sınıf mücadelesinde dengeler ilişkilenmesi kuruluş değerlerini çürütmüş, mülkiyet değişecektir. Devrimler ile yeni toplumların eski top- ilişkilerinin bu çerçevede ele alınması, mülkiyetin gayri lumdan kopuşları ele alındığında yeni bir milattan, yeni müslimlerden Müslümanlara doğru el değiştirme süreci günlerden, aylardan, hatta farklı zaman dilimlerine bö ve toprak reformunun gerçekleşmemesi eski toplumun- lünmüş günlerden bahsetmek mümkündür. kalıntılarının güçlenmesine ve gerici siyasi hareketlerin - beslendiği kanalların kurutulamamasına neden olmuş- 21. yüzyılın koşullarında sınıf mücadelesindeki denge- tur. Neticede ileri adımlar eski toplumdan bütünsel bir yeniden emekçi sınıflar lehine değiştiğinde, kollarımız kopuşu sağlayamamış, çoğunlukla Batı ülkeleri ile ku daki saatlerden bilişim sistemlerine her şeyin değişece rulacak ilişkilerde kolaylık sağlanmakla sınırlanmıştır. ği ve çalışma günlerinden resmî tatillere kadar zamanın - herkes için farklı akacağı aşikârdır. Bu çerçevede Türkiye’de burjuvazinin Kurtuluş Savaşı ile oluşan anti-emperyalist duruşu kapitalist modern- KAYNAKLAR leşme ile uyumlu hale getirmeye çalıştığı ve bunun için Andrews, G. G. (1931). Making the revolutionary calendar. The American Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde ‘batılılaşma’ ile ‘ba Historical Review, 36, 515-532. ğımsızlık’ kavramlarını bir arada işlediği söylenebilir. Holford-Strevens, L. (2005). The history of time: a very short introduction. Oxford: Oxford University Press.

SONUÇ Kerzhner, I. M. (1984). Converting dates from the Julian (old style) or Fren- ch Republican (Revolutionary) calendars to the Gregorian (new style) calendar. Taxon, 33, 410-412.

Sosyal yaşamın temel ilkelerinden biri, toplumun tüm Michels, A. K. (1967). Calendar of the Roman Republic. New Jersey: Prince- üyeleri tarafından paylaşılan ve zamanı tarif etmekte ton University Press. kullanılan zamansal referanstır. Bunun için iki unsur- Moyer, G. (1982). The Gregorian Calendar. Scientific American, 246, 144- gereklidir: (1) standart zaman birimleri; saniye, dakika, 153. saat, gün, hafta, ay ve yıl gibi zamanı belli ölçeklerde öl - Perovic, S. (2012). The French Republican Calendar: Time, History and the çen ve ayıran birimler, (2) bu birimlerin hesaplanması- Revolutionary Event. Journal for Eighteenth‐Century Studies, 35. 1-16. ve tarihlendirme için kullanılacak yöntem. Yöntem tar- tışması ise üç boyutta ele alınabilir; (1) saatin hesaplan Rolf, M. (2000). Constructing a Soviet Time: Bolshevik Festivals and The- ir Rivals during the First Five-Year Plan. A Study of the Central Black ması için bir referans belirlenmesi yani bir saat standar Earth Region. Kritika: Explorations in Russian and Eurasian History, 1, dı oluşturulması, (2) tarihlendirme için bir kronolojik- 447-473. çerçeve çizilmesi, yani bir diğer deyişle “0” noktasının Schwarz, M. S. (1951). Labour in the Soviet Union. New York: Praeger Pub- neresi olacağına karar verilmesi ve (3) bu zaman bi lications rimlerinin niteliğine dair kararların verilmesi için bir- toplumsal ortaklık bulunması veya oluşturulması. Tüm Shilova, I. (2007). Building the Bolshevik Calendar Through Pravda and Iz- vestiia. Toronto Slavic Quarterly, 19. bu süreçlerin sonucunda oluşan takvimler doğal süreç- lerin değil toplumsal süreçlerin bir ürünü olarak tarif Theodosiiou, E. ve Ark. (2002). The Russian Calendars after the christia- edilebilir (Zerubavel, 1977). En azından İsa’nın doğu nization of the country. Astronomical & Astrophysical Transactions 21, 149-153. munun yeni yılın başlangıcı olmasının doğal süreçlerle pek bir alakası olmadığı söylenebilir. - Von Geldern, J. (1993). Bolshevik Festivals, 1917-1920. Los Angeles: Univ of California Press. Bu çerçevede takvimlerin değiştirilmesi de sadece ast- Yamak, S. (2008). Meşrutiyetin Bayramı: “10 Temmuz Îd-i Millisi”. İstanbul ronomik veya matematiksel süreçlerden ibaret değildir. Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 38, 323-342. astronomikÖrneğin Cumhuriyetçi - matematiksel takvimin bir analizi, şair Fabretoplumsal d’Eglanti anla- Yüksel, A. (2010). Osmanlı’da Zamanı Anlamak:” Duvar Takvimlerinin Ba- ne’in kültürel açılımlarını görmezden gelecek tamamen sım ve Yayımı Üzerine Bazı Bilgiler”. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 3, 503-516. mını kavramak için yeterli bir temel sağlamaz. İsimlerin Zerubavel, E. (1985). The Seven Day Circle: The History and Meaning of the anlam yüklü olduğunu gözeten bir bakış açısıyla takvim- Week, Chicago: The University of Chicago Press sistemleri matematiksel özellikleri ile taşıdığı anlam ve Zerubavel, E. (1977). The French republican calendar: A case study in the semboller arasındaki etkileşimin ürünü olarak görül sociology of time. American Sociological Review, 42, 868-877. melidir.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 257 MAKALE

ANARŞIZMIN ANTI-TARIHSELLIĞI VE NEOLITIK DEVRIM

Nevzat Evrim Önal Doç. Dr., Beykoz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi. E-posta: [email protected]

ÖZET NEOLITHIC REVOLUTION AND THE ANTI-HISTORICAL - POSITION OF ANARCHISM Tahıla Karşı Against the ABSTRACT BuGrain çalışma, anarşist düşünür James C. Scott’ın Türk- çeye ismiyle tercüme edilen Aga- eseriyle polemik yürütmek için kaleme alınmış inst the Grain tır. Scott’ın eserinin alt başlığı “İlk Devletlerin Derin This article is intended as a polemic towards the Tarihi”dir ve esasen Mezopotamya coğrafyasında erken book of anarchist thinker James C. Scott. dönem devletlerinin ortaya çıkışı ve kendi kendilerini- The secondary title of Scott’s work is “A Deep History sürdürme pratikleriyle insanın doğayı evcilleştirmesi- of the Earliest States,” and from its critical standpoint,- arasındaki ilişkiyi kendi çerçevesinden eleştirel bir po it evaluates the relation between the domestication of- zisyonla değerlendirmektedir. Ne var ki, Scott’ın eleşti nature by humans and the emergence and self-perpetu rileri, özünde tarihsel nitelikte olan (başta devlet olmak ating practices of early states, particularly in Mesopota üzere) kimi olguları tarih-dışı bir biçimde fetişleştirdiği, mia region. However, since Scott’s critique ahistorically kimi örneklerde ise açıkça çarpıttığı için, eleştirileri de- fetishizes certain phenomena (most importantly the baş aşağı vücuda gelmekte ve günümüze dair anlamlı state) which are essentially historic, and openly twists sonuçlar çıkartamamakta, bir doğrultu gösterememek- them on some occasions, it is conceived upside-down tedir. Bu çalışmada, Scott’ın çalışmasının anti-tarihselci from the start and it cannot derive conclusions and ve dolayısıyla materyalist olmayan niteliği, argümanla show a direction that is meaningful today. In this article, rındaki tutarsızlıklar gösterilerek ortaya çıkartılacak ve the anti-historical and therefore non-materialist quality Anahtartarihsel materyalist Kelimeler: bir Neolitik karşı eleştiriyedevrim, anarşizm, tabi tutulacaktır. James C. of Scott’s work will be brought to light by investigating Scott, Tahıla Karşı the inconsistencies in his arguments, and a historical Keywords:materialist counter-critique Neolithic revolution, will be anarchism, brought forward. James C. Scott, Against the Grain

GİRİŞ - - Tahıla Karşı: İlk Devlet- lizm, Sovyetler Birliği’nin 1991’de yıkılmasının hemen- lerinBu çalışma, Derin Tarihianarşist düşünür(1) James C. Scott’un geçtiği ardından “Tarihin Sonu” teziyle zaferini ilan etmişti (Fu miz yıl Türkçeye tercüme edilen - kuyama, 1992). Bu tez, çelişkisiz ve çatışmasız bir em- (2019) eserinin sağladığı tartışma- peryalizmin mümkün olamayacağı gerçeği karşısında- zemininden yola çıkarak, neolitik devrim ve sınıflı top kısa sürede lime lime oldu. Dünya, Yugoslavya’nın da lumların, en genel anlamda da “uygarlık” olarak kodla ğılış sürecinden başlayarak, bir yanda batı emperyaliz- nan tarihsel birikimin ortaya çıkışı konusunda anarşist minin yayılmacılığı, diğer yanda ise batı emperyalizmi düşünce ile polemik yürütme amacıyla yazılıyor. - ile, kapitalist anlamda güçlendikçe onun hegemonyası- - na karşı mücadelesi de şiddetlenen (ve kendi emperyal Neolitik devrime ve uygarlığın ortaya çıkışına dair an- ajandası doğrultusunda hareket eden) Rusya-Çin ekse ti-tarihselciri’nin Sapiens yaklaşım esasen son on yılın ürünü. Bu yak ni arasındaki gerilim altında, korkunç kanlı paylaşım laşım en popüler, aynı zamanda en temel eserini Hara- mücadelelerine sahne oldu, oluyor. Klasik emperyalist (2014) kitabıyla verdi ve bunun dışındaki- ideoloji, bu durumu sağdan “Medeniyetler Çatışması” hemen her ürün bunun(2) bir iterasyonu niteliğinde. Bura teziyle (Huntington, 1996) soldan ise “bizden başka her da bu yaklaşımın bütünsel bir eleştirisini yapma çabası- yerde insan hakları eksik” savunusuyla göğüslemeye na girmeyeceğiz, ancak tartışmanın ideolojik içeriğine çalıştı. Ancak 2008’de patlayan dünya kriziyle birlikte- dair1 Çalışma bir not boyunca düşmekte bu esere fayda verilecek var: referanslar Postmodernist sayıca fazla libera olacağı çatışma şiddetlendikçe ve bilhassa Orta Doğu’da batı için, yalnızca sayfa numarası biçiminde verilecek, diğer referanslar ise emperyalizminin kanlı suçları “askeri müdahaleyle in- normal biçimde gösterilecektir. san hakları dayatan uygarlaştırıcı misyon” örtüsü altına- 2 Bu konuda Zelal Özgür Durmuş, Ezgi Altınışık, Mehmet Somel ve Ozan sığdırılamaz hale geldiğinde, ikinci tercih olarak bu suç Karakaş tarafından hazırlanan, soL Haber Portalı’nda yayınlanan “Sa- ların saklanması değil aklanması çabası öne çıktı. Öte piens’in Günahları” (2016) başlıklı yazı dizisinden yararlanılabilir. - den beri emperyalist ideolojinin bir parçası olan “İnsan Bencildir” tezi el çabukluğuyla “İnsan Seri Katildir, Soy

258 - - kırımcıdır…” biçiminde çeşitlendirildi ve böylelikle tüm lerini kurma işine girişmemişlerdir. Bu maddi koşullar ezenler ve ezilenler, en önemlisi de mevcut şiddetin kış- da egemen ideoloji de doğal olarak fazlaca “egemen”- kırtıcıları ve uygulayıcıları ile o şiddete karşı şiddet ile hale gelmiş, normalde düzen dışı pozisyonlarda olması direnenler aynı torbaya dolduruldu. Bu uğursuz ideolo beklenen kimi ideolojileri de kontrol altına almış, yede- jik görev için seçilen Harari’nin, söz konusu suçların ara ğine çekmiştir. Bu dönemde anarşizm de büyük ölçüde sıra değil gündelik yaşantının sıradan bir parçası olarak liberalizm üzerinden düzene eklemlenmiş, giderek ide her gün işlendiği İsrail’den çıkması ise bir tesadüf değil, olojik açıdan düzen solunun bir parçası haline gelmiştir.- tarihin maddi işleyişi ve egemen düşüncenin bu maddi tarihin materyalist kavranışının reddini işleyişe olan mahkûmiyetinin sonucu olarak görülmeli. Bu çalışmada, bu eklemlenmenin başlıca mekanizmala- - rından biri olan Meselenin dünya-tarihsel ve ekonomi-politik zemini- ele alacağız ve bu incelememizde Scott’ın neolitik dev böyle. Anarşizmin bu zemindeki konumlanışı ise kar rim ve sınıflı toplumların ortaya çıkışına dair sunduğu maşık; zira anarşizm (1) tarihsel sonuçlar çıkartıla- soyutlamanın teşkil ettiği gösterge niteliğindeki örneğe mayacak kadar kısa, olağanüstü(3) dönemler dışında bir- başvuracağız. toplumsal pratik geçmişi olmadığı ve (2) bir küçük bur juva radikal düşünce sistemi olduğu için, doğası gere SCOTT’IN SAVLARI ği ideolojik açıdan fazlaca geniş bir alana yayılıyor. Bu- nedenle gerçekçi bir tasnif ve bölme işlemi uygulamak - durumundayız ve kabaca şunu diyebiliriz: Anarşist dü- Scott’ın eseri bir “Sonuç” bölümüne sahip değil, ancak şünce, kendi sınıfsal belirsizliği içerisinde işçi sınıfından bir ölçüde bulgu ve iddialarının kısa sunumu niteliğin yana, devrimci bir konum aldığı ölçüde yukarıda özetle deki “Giriş” bölümünden de yola çıkarak, eserin savını diğimiz ekonomi-politik tablonun karşısında yer alma (mealen) şu şekilde özetleyebiliriz: ihtiyacı hissedecek ve bu onu tarihsel materyalist bir- - pozisyona yaklaştıracak; bir küçük burjuva düşüncesi “Bugüne kadarki (neredeyse) tüm yazılı tarih devletin- olarak kendi “otonomisini” koruma çabası içerisine gir kendi kendisini övmesinin tarihidir. Bitki ve hayvanla- dikçe ise (ait olduğu sınıf kapitalist toplumun asal sınıfı rın evcilleştirilmesine dayalı üretim pratiklerinin zo olmadığı için) hem tarihe idealist yaklaşımı güçlenecek runlu bir sonucu olmayan, ama kaynağını bu evcilleştir hem de en genel anlamda egemen sınıfın ideolojisine menin spesifik bir biçimi olan tahıl odaklı tarımdan alan- eklemlenmek zorunda kalacaktır. - devlet; aynı zamanda bu spesifik gıda üretim rejimini- - kendi (el koymaya dayalı) maddi zeminini güçlendir Bu pozisyon alma kuşkusuz salt bir “öznenin ideolojisi mek için baskın hale getirmiş ve kendi devamını sağ ne karar vermesi” biçiminde gerçekleşmemektedir. Sov lama almaya çalışmıştır. Öte yandan, tek ürüne dayalı yetler Birliği’nin ideolojik geri çekilişiyle birlikte düşün- tarımsal üretimin zaman zaman kitlesel ürün kaybıyla dünyasında, yıkılışıyla birlikte de tüm dünya-tarihsel- sonuçlanması, iç içe yaşayan kalabalık insan ve hayvan- pratikte zaferini ilan eden kapitalizmin egemen ideo kitlelerinin kitlesel ölümlerle sonuçlanan zoonoz salgın- lojisi, on yıllardır somutta sorgulanmamıştır. Sorgulan hastalıklara yol açması ve devletler arasında bitmek tü mamıştır zira on yıllardır dünyada devrimci bir dönem- kenmek bilmeyen yıkıcı savaşlar sonucunda devlet ka- yaşanmamış, ezilen kitleler dünyayı etkileyecek ölçek rarlı bir süreklilik sağlayamamıştır ve insanlığın gerçek ve3 Buradakapsamda amacımız yerleşik yaftalamak düzeni değil, alaşağıkendi teorik edip çerçevemiz kendi açısındandüzen tarihi büyük ölçüde ‘devletsiz’ insanların yazılmamış ta nitelemek. Emperyalizm çağında, üretici güçlerin tekelleşmiş bloklar rihidir. Devletler ile devletler tarafından ‘barbar’ olarak- halinde toplumun çok küçük bir azınlığının elinde toplandığı dünyada, tanımlanan devletsiz insanlar arasındaki gerilimli ama herhangi bir kapitalist ülkede yaşanacak devrimde (devrimin henüz ortaklaşmalar da barındıran rekabetin devlet lehine çö gerçekleşmediği ülkelerde varlığını sürdürecek emperyalist sisteme karşı mücadele etme zorunluluğundan bahsetmeyecek olsak dahi), zümlenmesi ve devlet denen formun kararlılık kazanma bu üretici güçler üzerindeki kolektif kontrolün öznesi ancak bir prole- tarihi M. S. 1600’ü bulmaktadır. Bu tarihe değin devlet, ter devlet olabilir. Devleti devrimden ayırma fikri ve “otonom bireyle- devletsizleri kendisine ram ederek ve onları beslenmek rin devletsiz özgür toplumu” kurgusu kâğıt üzerinde güzel görünebilir, için çok sağlıksız ancak ürüne el koymaya çok uygun ancak bunun pratikte gerektireceği şey mevcut üretim araçlarının da bir tahıl odaklı üretime zorlayarak var olmaya çalışan, bireyselleştirilmesi ihtiyacıdır. Bunun teknik imkânsızlığı bir yana, mümkün olsa dahi ortaya çıkacak şey bir küçük mülk sahipleri toplumu- kendi kendisini durmaksızın mimari ve yazınsal yollarla dur. Anarşizm bu yüzden bir küçük burjuva düşüncesidir. Bakunin’den yücelten ve tarihe somut varlığının çok ötesinde kalıcı iz- bu yana anarşizmin Marksizmle temel polemik başlığı bu yüzden bırakan, ancak aslında çok kırılgan ve kolaylıkla dağılan- “proletarya diktatörlüğü” kavramıdır. Sonuçta anarşistler (en azından bir istismar mekanizması olarak varlığını sürdürmüş Bakunin kesinlikle) büyük burjuvaziden yana falan değildir; proletarya tür. Bu yüzden devletin ortaya çıkışına dair, kendi ken diktatörlüğünü reddetmelerinin temel sebebi, bu diktatörlüğün esasen küçük burjuvazi üzerinde kurulacak olmasıdır. Anarşist yazında bu ayrış- disi tarafından yazılmış olan ‘tahıl merkezli’ uygarlık ma ezilenler adına siyaset yapılırken genelde satır aralarına inip örtük Tahılaanlatısı Karşı ciddiye alınmamalıdır.” hale gelir. Ama bu dert terk edildiğinde, küçük işletmeciliğin, dükkân- - cılığın açıkça olumlandığı; bunların Marksizm tarafından “haksız yere eserin ismininAgainst esprisi the kısmen Grain bu. Kısmen,- suçlanmış” bir sınıf olduğunun iddia edildiği örnekler de ortaya çıkıyor çünkü bir “çeviride kaybolma” durumu söz konusu. Ki (Scott, 1998: 135 ve 386’daki dipnot). tabın İngilizce ismi olan , aynı zaman da “bir olgunun doğal eğilimine aykırı” anlamına geliyor.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 259 - - Yani Scott’a göre devlet de, tahıl merkezli tarımsal üretim değişken olması sadece gücünün miktarı ile ilgili olan- de insan doğasına da, insanlığın ortak çıkarlarına da aykı bir kötülükle karşı karşıyayız: Güçlendikleri dönemler rıydı, buna rağmen kendi kendisini sürdürmeyi başardı.- de insanları boyunduruk altına alan, onlara emek ürün Birincisi - lerine el koymayı kolaylaştıracak belli bir üretim tarzı- Dikkatli bir göz, yukarıdaki tarihsel anlatıda iki “tesa- (dar bir coğrafyada yoğun tektip tahıl üretimi) dayatan düf” görecektir. , tarihin materyalist kavranışın ama doğanın darbeleri ya da birbirlerinin saldırganlık da “sınıflı toplum” olarak kodlanan yapısal olgu “devlet ları sonucunda yıkılıp gidiveren bir çeşit asalak yapıntı.- li toplum” olarak tanımlanmakta ve böylelikle tarihsel Sonra, son dört yüz yıl zarfında bir şeyler oluyor ve bu- İkincisimateryalizmin üstyapıda tanımladığı devlet, yapıyı da- yapıntı hızla bir detay olmaktan çıkıp insanlığın nere kapsayacak bir kavramsal şişirmeye tabi tutulmaktadır.- deyse tamamını yönetmeye başlıyor, yani geçmişte ken (4) Scott’a göre bu devletin “kararlılık” kazandığı ta di kendisini överek benzettiği Leviathan’a gerçekten de rih, İngiliz sömürge imparatorluğunun yerleşik hale gel dönüşüyor, öykündüğü ideale nail oluyor. İkinci ve daha diği ve kapitalist üretim biçiminin ortaya çıkmak için az önemli olan hata ise, devletin gücü ve öneminin salt- ihtiyaç duyduğu tarihsel koşullara kavuştuğu tarihtir. nicel kriterlerle (verili bir anda dünya nüfusunun ya da dünya yüzölçümünün kaçta kaçını yönetebiliyordu, ve- Böylelikle anarşizmin en temel özelliklerinden birini, rili bir bin yılda kaç on yıl iktidar sahibi olabilmişti vb.) kitabın tümüne ve temel tezlerine yerleşik halde tespit- tanımlanması ve tarihsel belirleyicilik, sonrasına dev edebiliyoruz: Kendi kavram setini, başkasının kuramsal rolan tarihsel birikim gibi hiçbir nitel unsurun dikkate çerçevesine yamayarak o kuramsal çerçeveyi işine gel- alınmaması. - diği gibi iktisap edebileceğini zannetme, yani bir çeşit - intihalcilik. Şimdi bu iktisap girişiminin neden başarı Öncelikle, Scott’ın kapitalizm öncesi döneme denk ge sızlığa mahkûm olduğunu, barındırdığı tutarsızlıklar len devletin önemli mi önemsiz mi olduğuna bizzat ka- ve bunların kaynağındaki anti-tarihselcilik üzerinden rar vermesi gerekiyor. Zira bir yanda devletleri “küçük- inceleyelim. hadise,”(5) “yuvarlama hatası” ve “haritada noktadan iba ret” olarak küçümserken diğer yanda Antroposen çağı- DEVLET YAKIN ÇAĞA KADAR TARİHTE BİR ‘DETAY’ MI? nın ilk devletlerle başlatılması gerektiğini savunuyor- (s.20). Erken dönem devletleri Scott’a göre kendi iaşe lerini tüketecek boyutlarda çevre kırımı (s.176 ve son Scott’ın kitabının temel iddialarından biri şu: Devlet rası) yaratabiliyor. Bu etkiler birikimli, bazen yüz yıllara yakın çağa kadar tarihte bir detaydı ve tarih devlet yayılıyor ve aynı devletlerden geriye kalan duvarlar gibi merkezli yazıldığı için büyük görünüyor. Kitabın özet kalıcı izler bırakıyor. - niteliğindeki Giriş bölümünde Scott “devleti yerli yerine - koymaya” girişiyor ve şunları yazıyor: - Asıl mesele ise Scott’ın argümantasyonun kendi kendisi - ni köşeye sıkıştırması. Kapitalizme dair liberal övgücü Anladığım kadarıyla eldeki bulgulara göre, türümü lüğün başat argümanı rekabetçi kapitalizmin ve serbest zün tarafsız bir tarihinde devlete normalde verildi- piyasanın insan doğasının ta kendisi olduğu, bu doğanın ğinden çok daha mütevazı bir rol biçilecektir. (...) [İ] tarihin başından itibaren devlet tarafından baskı altına- lk devletler gerek demografik gerekse coğrafi anlam- alındığı ve 17. yüzyıl başlarından itibaren en azından da küçük hadiselerdi. Kadim dünyanın haritalarında batıda sivil toplumun demokrasi yoluyla devleti sınır- adeta birer noktadan ibarettiler ve MÖ 2000 itiba- landırmaya başlamasıyla insanın nihayet özgürleştiği,- riyle yirmi beş milyon olduğu tahmin edilen toplam- rekabetçi özüne kavuşarak, şevk ve heyecanla serbest pi- dünya nüfusu içinde bir yuvarlama hatasından faz- yasaya koştuğudur. Scott bu anti-tarihsel argümanı (an lası değildiler. Etrafı devletsiz insanların (yani “bar ti-tarihsel zira insanlığın birikimli ilerlemesini değil faz barlar”ın) yaşadığı uçsuz bucaksız topraklarla çev- lalıklardan arınarak özüne geri dönmesini savunuyor) relenmiş ufak birer iktidar odağından ibarettiler.(...) baş aşağı ediyor ve devlete uyguluyor. Bu devlet, aynı Dünyanın önemli bir bölümünde devlet, güçlü oldu liberallerin dediği gibi, insanlığa yapışan bir asalak, onu- ğunda dahi gelip geçici bir kurum olmuştur (...) ilk sömürüyor ve hasta ediyor, kendi sebep olduğu kıtlıklar, kez sahneye çıkmasının ardından geçen binlerce yıl hastalıklar ve savaşlar nedeniyle kesikli bir varoluş sür- boyunca, insanlığın büyük bölümünün yaşantısında dürüyor; ama liberallerin dediğinin aksine koşullar MS bir sabit değil bir değişken (ve hayli istikrarsız bir 1600’den itibaren uygun hale geldiğinde istisnadan nor değişken) olduğunu unutmamak gerekir. (s.26-29) ma dönüşüyor, bütün insanlığı egemenliği altına alıyor.

Burada birden fazla yöntemsel hata ile karşı karşıyayız.- Geçerken not ediyorum: Bu düşüncenin, reel sosyalizm deneyimini devletin daha da güçlendiği kötücül bir olgu Birincisi ve önemlisi, devlet, ortaya çıktığı andan günü 5olarak Bütünüyle görmesi tuhaf birve kavramyıkılmasına olan Antroposen’i sevinmesi tartışmaya kaçınılmazdır. burada gir- müze dek ölçeği dışında değişmeyen bir olgu olarak ele meyeceğim. Söylemeye çalıştığım şu: Scott açıkça kavramın açıklayıcı alınıyor.4 İngiltere Buna Hindistan göre, sömürgesini “devletler” Portekiz’in dediğimizde, elinden 1608’de sabit zorla ya almış da olduğunu düşünüyor, benimsiyor ve tanımladığı çağı devlet olgusunun ve böylelikle sömürge çekişmesini zaferle kapatmıştır. ortaya çıkışına kadar “yoğunluğu azalarak” geriye götürmeyi öneriyor.

260 - - türev ilişki Scott ele aldığımız eserde bu konuya girmiyor ancak Devlet, topluma dışsal olmadığı, onun türettiği yaban- başka eserlerinde (1998) çok açık biçimde Ekim Dev cılaşmış bir güç ve aynı zamanda bir olduğu- rimi, Kültür Devrimi gibi büyük tarihsel sıçramaların için, ortadan kalkması da uygarlığın kazanımlarını ge sıradan insanın zararına olduğunu savunuyor. riye döndürecek bir anti-sosyal kıyım ya da doğal afet- - le olmak zorunda değildir. Aksine, kapitalist toplumda- Devletin nasıl MS 1600 itibariyle istisnadan norma merkezinde devletin durmaya devam ettiği ancak şir dönüştüğü ise bir gizem. Scott’ın argümanını sürdüre ketleri ve sivil toplum örgütlenmelerini de içerecek bi ceksek, geçmişteki devletlerin kendi kendilerini yıkıma- çimde genişlemiş kurumsal üstyapı, büyüdüğü ölçüde uğratmalarına sebep olan savaşma ve doğayı etkileme mukavemet kazanmamış; aksine büyüklüğü meşruiyet becerileri bu tarihten itibaren benzersiz boyutlara ulaş ihtiyacını, tarihsel ilerleme ise yabancılaşma düzeyini- tığına, savaşlar ve çevre kırımı öncesinde görülmemiş- artırdığı için çok daha çelişkili hale gelmiştir. Bu kurgu bir süreklilik ve yoğunluk kazandığına göre, devletin pekâlâ nüfusun asalak azınlığını değil üretken çoğunlu daha da kırılgan hale gelmesi gerekirdi. Ama her nasıl- ğunu kapsayan ve dolayısıyla yabancılaşma düzeyi çok sa tam tersine mukavemet ve süreklilik kazanıyor, zira küçülerekdaha düşük değil bir büyüyerek “proleter devlet” kurgusu tarafından- tam olarak nerede olduğu belli olmayan (anlaşıldığı ka aşılabilir ve böylelikle devlet, işçi sınıfının öncülüğünde darıyla teknik) bir eşik atlanıyor ve “ince Antroposen”- sönümlenebilir. Bu çerçeve katmanından “kalın Antroposen” katmanına geçiliyor. de, insanlık sınıfsız topluma doğru ilerledikçe giderek- Bu katmanda artık devlet sadece daha zararlı değil, ken herkes devletin bir parçası olacak, böylelikle devletin disini sürekli kılacak derecede daha güçlü. - sadece yabancılaşması değil, sonuçta bir kategori ola rak kendisi de ortadan kalkmış olacaktır. Böylelikle Scott kendi kendisini köşeye sıkıştırmış olu- yor, zira devleti sınıf egemenliğinin bir aracı olmaktan BARBARLAR ‘DEVLETSİZ’ MİYDİ? çıkartıp kendinde özne kategorisine yükselterek, tarih - sel devleti önemsizleştireceğim derken güncel devleti- anormal derecede güçlü bir şeye dönüştürüyor. Daha- KitabınDevletli uygarlık-barbarlık ve devletsiz insanlar, ilişkisinin tarımcılar ele alındığı ve toplayıcı son bö- önemlisi, devleti yalnızca sömürücü elitle değil aynı za- lar,lümünde “barbarlar” de ilginç ve “uygarlar”tutarsızlıklar hem var. gerçek Bunlardan hem de birincisi göster- manda merkezileştirilmiş ve kontrol edilen bir toplum şu:gesel “ anlamda birbirinin ikizidir. Bu çiftin her üyesi yek- sal üretimle özdeşleştirdiği için, onun yıkımının kaçı diğerini yaratır nılmaz sonuçları arasına sömürücülerin ayrıcalıklarını- yitirmesi kadar mevcut merkezileşmiş üretici güçlerin ” (s. 216). İlk bakışta güçlü ve diyalektik- yıkılıp dağılmasını da koyuyor. Bugün kapitalist toplu- bir soyutlama gibi görünen bu tez, aslında alt bölümün mun devletsiz avcı toplayıcı, göçebe hayvancı vb. geçim başlığından (“Karanlık İkizler”) anlaşılacağı üzere diya yöntemlerine geri dönülecek biçimde bir yıkımı insan lektik değil, ilişkili düalist bir soyutlama (dilerseniz, bir ları yalnızca sinema ekranında cezbedeceği ve kitleleri- Yin-Yang) barındırıyor. - örgütleyici gerçek bir politik hedefe dönüşemeyeceğine - göre; Scott’ın devleti ancak felaketlerle (salgın hastalık Önce en bariz olanını yazıp, geçelim. Eğer kentli uygar lar, savaş, isyanlar) yıkılabilir ve yıkımının kendisi de lık barbarlarla uğraştığı dönemde “haritada bir nokta bir felaket anlamına gelir. Bu yüzden kitaba bir sonuç- dan ibaret”tiyse, o halde ona eklenen “barbar arafıyla”- yazılamıyor ve zımnen vurgu mevcudu yıkmaya değil (s. 195) birlikte dahi öneminin o kadar da büyümemesi- mevcudu korumaya yapılmış oluyor, anarşizm paradok gerekir. Ne var ki, uygarlığın tarihine barbarların tarihi sal biçimde muhafazakâr bir liberalizmle sonuçlanıyor.- ni de ilişkili biçimde eklediğinizde, yavaş yavaş bir “in Oysa devlet kendinde özne değil, topluma dışsal değil, sanlık tarihine” varmaya başlarsınız ve bunun farkında onun barındırdığı sınıf çelişkilerinin bir sonucu ve dı olan Scott, uygarlıkla hiçbir ilişkisi olmayan, ne uygar ne şavurumudur: barbar insanlar yerine, uygarlıkla yağma ve/ya ticaret - üzerinden ilişkilenen ancak kendisi tarım yapmayan, [D]evlet kesinlikle topluma dışarıdan dayatılmış bir periferideki insanları ilgi odağına alıyor. güç değildir (...) belirli bir gelişme aşamasındaki top- - lumun bir ürünüdür; o toplumun kendi kendisiyle,- Ne var ki diyalektik tam olarak bu noktada kopuyor; uzlaşmaz bir çelişkiye düştüğünün, ortadan kaldır zira ilişki dönüştürür ama burada dönüşümle pek ilgi- maya gücünün yetmediği uzlaşmaz zıtlıklara bölün lenilmiyor. “Barbar”lık hali, kelimenin Scott tarafından düğünün bir itirafıdır. Fakat bu karşıtlıkların çatışan ona atfedilenDevlet olumsuz olma hali’ni anlamında katı bir dahi var-yok salt avcı-toplayı önermesin- ekonomik çıkarları, çatışan sınıfların kısır bir kavga dencılığa, ziyade göçebe bir hayvancılığa az-çok önermesi göre olarak bir “uygarlaşma” görme eğiliminde halidir.” içinde birbirlerini ve toplumu kemirmemeleri için, Aslında “‘ bu çatışmayı hafifletecek, “düzenin” sınırları içinde tutacak, açıkça toplumun üzerinde yer alan bir güç (s.112) olduğunu söyleyen Scott’ın bu meseleyi daha- gerekli olmuştur ve toplumdan kaynaklanan ama derin kavraması gerekirdi. Ancak o, başka “devletsiz”- kendini onun üstüne koyan, topluma gitgide daha insanları köleleştirip devletlere satan ya da şiddet uy çok yabancılaşan bu güç devlettir (Engels, 2018; gulama becerilerini paralı asker olarak devletlere ki s.190-191). ralayan, bunu yaptıkça kendi varoluşlarını zayıflatan

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 261 - - barbarları(6) (s.221) sınıflı toplumlar tarihinin kaçınılmaz göçebe) bir toplumun bereketli topraklarda yaşayan, ve geçici olması zorunlu bir olgusu değil, “altın çağ”la görece barışçı (ve tipik olarak tarımsal) üzerine çö- rını devletin zayıf olduğu dönemde yaşayan ve devlet reklenmesi ile kuruldu. Böylelikle sınıf egemenliği ve güçlendiğinde trajik biçimde ortadan kalkan bir özgün sınıf egemenliğinin devleti aynı diyalektik süreçte olu “devletsiz” kültür olarak görmeyi tercih ediyor. - şuyordu. Bu deneyimlerin bazılarında başlangıçta her iki tarafta da birer sınıfsız toplum vardı ve çöreklenme Şimdi Scott’ın uygar-barbar dikotomisinin en temel tu- aynı zamanda sınıflı bir toplum (ve onun devletinin) tarsızlığını ele alabiliriz: Barbarlar, gerçekten de Scott’ın- oluşmasıyla sonuçlanmıştı. Örneğin Anadolu’da Hitit iddia ettiği gibi, “devletsiz” miydi? Tezinin burasının za imparatorluğu böyle bir süreçte ortaya çıkmıştı (Şenel,- yıf olduğunu hisseden Scott, karanlık ikizlerden bahset 2006: 611). Kimi örneklerde ise her iki tarafta da sınıflı tiği yerde, ikizlerin benzerliklerine de vurgu yapıyor: - toplumlar ve onların devletleri varken biri ötekinin üze- rine çöküp eski devlet mekanizmasını bazen yok ediyor,- [G]öçebelerin, özellikle at sırtında devlet merkez bazense kendi egemenliği açısından araçsallaştırıyor lerine “salgın” gibi çökenlerin, devletle tarımsal du. Üstelik bu örneklerde üretim tarzının ne kadar de- artığın denetimi için çekişen güçlü rakipler olarak- ğiştiği ve kültürel olarak kimin kimi asimile ettiği hayli görülmesi en doğrusudur. Avcılar, toplayıcılar veya muğlaklaşıyordu (Engels, 1992: 26). Örneğin öncesin geçici tarım yapanlar devlete diş bileyebilirlerdi fa de ne denli yerleşik olduğu tartışmalı, tahıla dayalı bir kat yerleşik devletlerin zenginliğine el koymaya en tarım toplumu olmadığı ise kesin olan Selçuklular Orta- uygun aday, politik anlamda seferber edilmiş ve atlı Doğu’ya geldiklerinde, zaten yerleşik bir devlete sahip hayvancılardan oluşan büyük konfederasyonlardı.- olan (ve kendisi de başta İran olmak üzere başka dev- Onlar “eşlikçi devletler” yahut Barfield’in deyimiyle letlerin üzerine çöreklenmiş olan) Abbasilerin üzerine- “gölge imparatorluklar”dı. En güçlü örneklere, me- çöreklenmişlerdi. Abbasiler ise kendi toprak rejimleri sela Cengiz Han’ın kurduğu ve dünya tarihinin en- ne sahip olmakla beraber esasen bir ticaret imparator- büyük kara imparatorluğuna dönüşen gezgin dev luğuydu (Wood, 2003: 45-54). Ya da Roma’dan geriye- letine ya da Yeni Dünya’daki “Komançi İmparatorlu kalan devletlerden batıdakini yıkanın nihayetinde ken ğu”na bakınca onları “at üstündeki devletler” olarak disini Kutsal Roma (Cermen) İmparatorluğu olarak ad görmek daha akıllıca olacaktır (s.217). - landırması, doğudakini yıkanın ise derhal bizzat “Yeni Roma” olmaya soyunması örnek verilebilir. - Ancak bu vurgu tezi kurtarmıyor, aksine daha da tutar sızlaştırıyor. Zira devlet, sınıflı toplumun eşitsizlikleri- O halde bütün bunlar ne manaya gelir? Devlet aynı za ve çelişkilerinin bir yansıması olarak kurulur. “Eşitlikçi manda bir arzu nesnesiydi ve göçebe devletsizler de devlet” bir oksimorondur. Ortada bir devlet varsa, sı güçleri yettiğinde hemen bir yerleşik devletindevletsiz üstüne in- nıflar da vardır ve sınıflar eşitsizlik demektir. Eğer bir sanlarçöküp onukaçabilecekleri iktisap etmeye kadar mi devletlilik çalışıyorlardı? halinden Eğer kaçtı bu- toplum kendi varoluşunu başkalarını köleleştirip, bu lardoğruysa, kitabın tamamına sinmiş olan “ köleleri satmak üzerine kurduysa bu toplum da, onun- - devleti de (zira köleleştirme varsa devlet üretimden ” tezi yanlış demektir. Bu tezin yanlış olduğuna şüphe bağımsız bir şiddet aygıtı olarak var olmak zorunda- yok, ama sorun bunun ötesinde. “Devlet”, tarihi mater- dır) “eşitlikçi” değildir. Benzer bir biçimde, bir toplum yalist bir çerçevede kavramak açısından netlik sağlayan kendi varoluşunu sistematik biçimde başkalarını yağ değil, aksine netliği bozan bir kategori zira tarihe dev- malamak üzerine kurduysa bu doğrultuda kendi devlet- let merkezli bakıldığında, eğer materyalist olunacaksa, mekanizmasını oluşturmak zorundadır. Gerçekten de- devleti sınıfın yerine ikame etmekten başka çare kalmı- devlet, Scott’ın geçerken söylediği gibi “at üstünde” ola lerininyor. Böylelikle tarafı üretim ilişkilerindeki çelişkilerin türevi bilir ve Scott’ın fazlaca vurguladığının aksine etrafı du- olarak ortaya çıkan bir üstyapı kurumu, üretim ilişki- varlarla çevrili olmak zorunda (s.127) değildir. Cengiz olarak tanımlanıyor. Sonra da başkalarını Han’ın Moğol İmparatorluğu eşitlikçi falan değildi, yağ köleleştirenlerin devletine, köleleştirilenler (doğal ola macı ve köleciydi. Roma ya da Asur’dan farkı eşitlikçi rak) devletin dışındakiler olduğu için “eşitlikçi” sıfatı olması değil tarıma bağlı biçimde yerleşik olmamasıydı. yakıştırılıveriyor. Aynısı Hun İmparatorluğu, Komançi İmparatorluğu ve benzerleri için de söylenebilir. - İşin özeti şu ki, devlet yakın çağ öncesinde de Scott’ınbir var-yokzannettiği önermesinden gibi bir “detay” ziyade ve “istisna” bir az-çok değildi, önermesi gerçekten Üstelik bu “yerleşik devletlere karşı göçebe devletsiz de not edip geçtiği ve fikri takibini yapmadığı üzere “ - ler” tezi tarihteki en önemli devlet-uygarlık oluşum ”ydi.- mekanizmalarından biri olan “çöreklenme”yi atlıyor Sınıflı toplumlar tarihi boyunca, sınıf çelişkileri şiddet (Şenel, 2006: 282). Tarihte pek çok sınıflı toplum, zorlu lendikçe devlet de büyüdü ve kurumsallaştı, bu çelişki coğrafyalarda6 Bir parantez: Kesin yaşayan, olarak söyleyebilirim görece savaşçı ki birisi (vebir “altın tipik çağ”dan, olarak bir ler zayıfladığı ölçüde de görece önemsiz hale geldi. Ne “asr-ı saadet”ten ya da benzeri bir özlenecek geçmiş dönemden bah- var ki, Scott’ın ele aldığı tarih kesitinde, romantik bir sediyorsa ya tarihi geriye döndürme isteği bağlamında gericidir, ya da çerçevede ele aldığı barbar kavimlerin hemen hiçbiri bitip gitmiş bir geçmişe öykündüğü için romantiktir (ve gericidir). “devletsiz” değildi, sadece yerleşiklik ve kurumsallaşma açısından “daha az devletli”ydi.

262 TAHIL TARIMI GERÇEKTEN AVCI-TOPLAYICILIĞA GÖRE biçimde kontrol altına aldı. Bunu yaparken belli böl- ÜSTÜN DEĞİL MİYDİ? - - geleri diğer bitki ve hayvanlardan temizleyerek yapay Scott’a göre bir “neolitik devrim”den bahsetmek müm üretme alanları oluşturdu, bu alanları çoğalması arzu kün değildi. Evcilleştirme çok fazla sayıda türü kapsa edilen bitki ve/ya hayvanların ihtiyaçlarını karşılayacak- yan, çok daha evrimsel bir süreçti ancak bir noktada ve korunmalarını sağlayacak biçimde şekillendirdi. Bu devlet ortaya çıkmış, bu devlet elinin uzandığı tüm faaliyet, günümüz insan uygarlığının ana akımını oluş- insanları “evcilleştirerek” onları kendisine uygun bir turdu. Bu ana akım, tarihin herhangi bir verili kesitinde- üretim rejimine zorlamıştı. Tahıl odaklı tarımsal üretim toplam insan nüfusunun ya da dünya coğrafyasının kaç- böylelikle, devlet zoruyla baskın hale gelmişti (s. 25- ta kaçının dâhil olduğundan bağımsız olarak, günümüz 26). Öyle ki, Scott’a göre evcilleştirme sürecinde insanın deki tekleşmiş kapitalist üretim biçimi ve onun uygarlı “fail” olarak tanımlanması dahi kuşkulu bir durumdur ğının orijinidir. Geri kalan tüm geçim tarzları ve kültürel (s. 85-86) ve kimin kimi evcilleştirdiği açık değildir. yapılar aynı aşamalardan geçmeseler de nihayetinde- bu ana akıma eklenmiş, çoğunlukla eklenmek zorunda Bu alıntı, Scott’ın (büyük ölçüde Harari ve şürekâsından- bırakılmıştır. Soru, bu tartışmasız olgu karşısında geç iktisap ederek) savunduğu, insanın öznelliğinin değil, mişe baktığımızda, nasıl bir değerlendirme yapmamız ancak bu öznelliğinin belirleyici niteliğinin reddedilme gerektiğidir. si tezinin özeti niteliği taşıyor. Kitabın bu kısımlarında- tarihsellikten kaçış o denli oportünist bir hal alıyor ki, Neolitik devrim, insanın doğanın herhangi bir parçası- günümüzde “taş devri diyeti” ve benzeri beslenme re- olmaktan çıkıp onun karşısında özneleşmesidir. Scott,- jimlerinin daha sağlıklı olduğuna dair hayli yaygın (ve bu- bu dönüşümü hafifseyebilmek için çevreyi asıl şekil yaygınlığı haklı kılacak derecede kesin bilimsel bulgula- lendirme aracının ateş kullanımı olduğunu (s. 84), do- ra dayanmayan) kanaat, on bin yıl öncesinin avcı-topla layısıyla neolitik devrimin, önemli olmakla beraber tek yıcı yaşantısının tarımsal yaşantıya göre daha faal, sağ- önemli dönüşüm olmadığını söylüyor, ancak bunu ka- lıklı ve uzun ömürlü olduğuna delil olarak sunuluyor (s. bul ettiğimiz andan itibaren, insanlık tarihinde enikonu 24). Sonuçta Scott, neolitik devrim öncesi avcı toplayıcı önem taşıyan her teknik icadı bir toplumsal devrim ola ların sadece daha sağlıklı olduğunu değil, aynı zamanda- rak görmeye başlamamız gerekir. Ateş kullanımı insanın- daha geniş bir alet ve beceriler setine sahip olduklarını, beslenmesinde onun evrimsel gelişimini etkileyecek faaliyetlerini daha ileri bir işbölümü düzeyi ile gerçek önemli değişikliklergeçim yaratmıştarzını ve bilhassa yırtıcı hayvan- leştirdiklerini iddia ediyor (s. 87). Bu konuda Scott’ın larla rekabet konusunda ona büyük avantaj sağlamıştı; iddiaları alanın önemli otoritelerinden Gordon Childe’ın ancak insanın değiştirmemişti. Evcilleştir- savunduğu teze (2007: 64-66) taban tabana zıt ve kendi- me ise insanın geçim tarzını köklü biçimde değiştirmiş, adıma Childe’ın tezini doğru bulduğumu söyleyebilirim. onu ihtiyaçlarını karşılayacak nesnelerin üretiminin öz- Ama Childe ve Scott bir konuda uzlaşıyorlar ve tartış nesi haline getirmişti. Birincisinin ilerleme, ikincisinin mayı buradan devamdoğa ettirmenin üstünde daha [bir] anlamlıasalaktı, olacağını devrim olarak nitelenmesinin sebebi budur. Bu özneleş düşünüyorum: Childe’a göredoğanın (2007: önlerine 63) insan, atabileceği neolitik me, aynı zamanda doğaya yabancılaşmaydı ve atlanan dağınıkdevrim öncesindeve sürekliliği “ olmayan nimetlerden yararlanma” Scott’a- kritik eşik buydu. - yagöre her ise an avcı-toplayıcılar hazır çok yönlü ve “ fırsatçı kişilerdi - Dolayısıyla, tarıma dayalı geçimin avcı toplayıcılığa da ” (s. 87-88). yalı geçime üstünlüğü pratik değil, tarihseldir. Konu ki- min daha iyi beslendiği ve sağlıklı olduğu değil; atılan- Neolitik devrim kuşkusuz yakın çağın siyasi devrimleri- hangi adımın daha önce atılması mümkün olmayan baş gibi kısa bir sürede gerçekleşmedi; zaten aklı başında ka adımları mümkün kıldığı, mevcut geçim tarzını kök hiç kimse de bunun Scott’ın karikatürize ettiği gibi bir lü biçimde değiştirdiği ve tarihsel ilerlemenin yolunu- takım biçare göçebelerin kafasında bir Edison ampulü- açtığıdır. Bu ilerleme, sınıflı toplumun ortaya çıkışıyla yanması ve tarıma başlamaları şeklinde gerçekleştiğini- birlikte binlerce yıl sürecek bir emek istismarı dönemi- iddia etmiyor (s. 25). Dahası, çevre koşullarının evcil ni açtı, bu emek istismarının her bir tekil formu kendi leştirme pratiklerini dayatmış olması kuvvetle muhte içinde başka bir gaddarlık ve adaletsizlik örneğiydi. An meldir, zira çevrenin bolluğu sayesinde evcilleştirmeye cak bütün tarih istismarın değil, mücadelenin tarihidir. ihtiyaç duymaksızın geçimini kolaylıkla sağlayan insan İnsanlar sadece istismara maruz kalmadılar, ona karşı topluluklarının evcilleştirme, ihtiyat için gıda stoklama- mücadele de ettiler. Bu mücadele sonuçsuz acılardan- gibi pratiklere girmediğini, bu topluluklar başkaları- ibaret değildi, ilkel komünal toplumlarda var olmayan, tarafından fethedilmediği müddetçe kendi gelişme di aynı zamanda var olamayacak maddi ve felsefi zengin namiklerinin mülkiyet ve toplumsal sınıfları ortaya çı likler biriktirdi. Mesele bu tarihselliğin kavranmasıdır karmadığını da biliyoruz (Marx, 2004: 488). Ancak bir ve Scott’ın çerçevesinde eksik olan budur. noktada zorlayıcı sebepleri dahi tali bir mesele olarak kenara koymalıyız. Tarihin bironun noktasında sundukları bazı ile yetin insan- mektoplulukları yerine onu geçimlerini belli bitki daha ve hayvanları iyi sağlamak bolca için üretecek doğayı evcilleştirmeye başladı, yani

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 263 SONUÇ - - - şeyin daha da kötüleştiğini iddia ettiği son dört yüz yıl- Doğaya yabancılaşmanın bir ilerleme olarak tanımlan dadır) eşitlenir ve toptan reddedilir. Oysa kurtuluş için- ması, “doğallık”ın en yaygın fetiş olduğu ve “insan doğa verilen mücadelenin fiziki unsuru ile yazılı unsuru, dü yı değiştirmemeli” biçimindeki nihilist-liberal tezin (ki şünce ve eylem yalnızca ayrılamaz değildir; aynı zaman anarşizm ikisiyle de akrabadır) neredeyse evrensel bir da aralarında kalıcı bir öncelik-sonralık ilişkisi kurmak doğruymuş gibi sunulduğu günümüzde okura irkiltici dahi mutlak surette yanlıştır. gelebilir. Ancak bu kavram ve tez, günümüzde insan ve- doğal çevre arasında çarpıcı boyutlara varmış çelişkinin Scott bu şekilde bakmıyor ve neolitik devrimi insanlığın- çözülmesinin anahtarı değil, aksine engellerinden biri- girdiği uzun bir çıkmaz sokağın başı gibi görüyor; bu dir. Zira insan kendi faaliyetlerinin olumsuz sonuçlarını yolculukta insanın birbirini “evcilleştirerek” sınıflı top- tarihi durdurarak değil, ilerleterek aşar. Tarih durduru lumlar kurmasının da doğayı evcilleştirmesinin zorunlu- labilecek bir şey değildir. Dahası, Engels’in (2006: 196- bir sonucu olduğunu iddia ediyor. Sınıflı toplumların or- 197) vurguladığı üzere insan, doğayı dönüştürdükçe bu taya çıkışının neolitik devrim bir kere yaşandıktan son dönüştürme eyleminin olumsuz sonuçlarını kavrar ve- ra kaçınılmaz hale gelip gelmediği, ilginç olmakla bera doğanın dışında değil bir parçası olarak, özne niteliğini ber abes bir tartışma, tarih “ya şöyle olsaydı?” sorusuyla- kaybetmeksizin eylemini onun genel varoluş dengele- tartışılmaz. Ancak insanlık tarihinin sınıflı toplumlar riyle daha uyumlu hale getirir. Bugün gelinen noktadan parantezinin yarattığı birikimin, bilhassa da son sınıf ileri değil geri gitmeye çalışmak dışımızdaki doğa üzeri lı toplum olan kapitalizmin insanlığın üretici güçlerini ne olumlu değil çok olumsuz sonuçlar doğuracaktır. - benzersiz boyutlara ulaştırdığı (Marx, 2004: 565), doğa - karşısında özneleşmesini büyük ölçüde tamamladığını Scott’ın binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihine bakar teslim etmek zorundayız. Artık yapılması gereken, bu- ken takındığı anti-tarihselci tutum onu idealist bir nok- büyük üretici gücü, onu sorumsuzca bireysel çıkarları taya sürüklüyor. Scott’ın çerçevesinde devlet bir çeşit için kullanan azınlığın elinden almak ve insanlığın sade- “ilk günah” ve o zuhur ettikten sonra her şey daha kö ce gündelik değil tarihsel çıkarlarıyla uyumlu biçimde tüye gidiyor. Dolayısıyla mantıki sonucunu varıp bitmiş- yeniden kurgulamaktır. Bu, Scott’ın örtük biçimde yap ya da en azından varmak üzere olan bu tarih karşısında tığı “geri geri gidelim” önerisinden çok daha gerçekçidir. elde “keşke olmasaydı” hayıflanmasından başka yapa cak bir şey kalmıyor. Gerçekliğin ideolojik soyutlaması KAYNAKLAR bu şekilde kurgulandığında, bunun sonucu bellidir: Ya- Carr, E.H. (2005). Tarih Nedir?, 8. Baskı, (M.G. Gürtürk, Çev.). İstanbul: İletişim mevcut durumu olabildiğince iyileştirmeye, yani nihai Yayınları. “mutlak kötü” sona (bu seküler kıyamet genelde in Childe, G. (2007). Tarihte Neler Oldu?, 5. Baskı, (A. Şenel ve M. Tunçay, Çev.). sanlığın çevre tahribatı sonucunda yok olması olarak İstanbul: Kırmızı Yayınları. kodlanıyor) doğru daha yavaş gitmesini, mümkünse Durmuş, Z.Ö., Altınışık, E., Somel, M. ve Karakaş, O. (2016). Sapiens’in Gü- durmasını sağlamaya çalışırsınız (reformizm), ya da nahları. Erişim tarihi: 14 Temmuz 2020, https://haber.sol.org.tr. “nasılsa batacak” diye keyfinize bakarsınız (nihilizm). tarih yalnızca geçmiş ile Engels, F. (1992). Tarihte Zorun Rolü, 3. Baskı, (S. Erdoğdu, Çev.). Ankara: Sol gelecek arasında tutarlı bir ilişki kurduğu zaman anlam Yayınları. Oysa bu tarihçilik değildir, zira “ ve nesnellik kazanır Engels, F. (2006). Doğanın Diyalektiği, 8. Baskı, (A. Gelen, Çev.). Ankara: Sol Yayınları. ” (Carr, 2005: 147). Tarihte “çıkmaz sokak” diye bir şey yoktur, çünkü tarih (aynı Scott’ın hiç Engels, F. (2018). Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni, (M. Tüzel, Çev.). - İstanbul: İş Bankası Yayınları. sevmediği ama aynı zamanda anlamadığı devlet gibi) insana dışarıdan dayatılan bir şey değildir, insan yapısı- Fukuyama, F. (1992) The End of History and the Last Man. Londra: Penguin Books. dır. Dolayısıyla insanlık karşı karşıya kaldığı her tarihsel- açmazı kendi yarattığı için çıkış potansiyeline de peşi Harari, Y.N. (2014). Sapiens: A Brief History of Humankind, New York: Harper. nen sahiptir (Marx, 1993: 24). Mesele bunun için gerek Huntington, S.P. (1996). The Clash of Civilizations and the Remaking of World li toplumsal ve devrimci dönüşümü gerçekleştirmektir. Order. New York: Simon & Schuster.

Marx, K. (1993). Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı, 5. Baskı, (S. Belli, Çev.). Anti-tarihselciliğin en temel sorunu şu ana dek birkaç- Ankara: Sol Yayınları. kez değindiğimiz “birikim”i (ki bu birikim hem maddi,- Marx, K. (2004). Kapital I. cilt, 7. Baskı, (A. Bilgi, Çev.). Ankara: Sol Yayınları. hem de felsefidir) görememesidir. Maddeyle bağını yi tirmiş bu düşünsel çıkmazda, tarihte sahiplenecek he- Scott, J.C. (1998). Seeing Like A State: How Certain Schemes to Improve the men hiçbir şey bulamaz ve fakat değerini göremediği Human Condition Have Failed. New York: Yale University Press. anıtsal şeyler yerli yerinde durmakta olduğu için hep- Scott, J.C. (2019). Tahıla Karşı: İlk Devletlerin Derin Tarihi, (A.E. Pilgir, Çev.). sine düşman kesilmek zorunda kalır. Kitaba başlarken İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları. Lévi-Strauss’un “yazı insanlığın aydınlanmasından zi Şenel, A. (2006). Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi. Ankara: İmge yade istismar edilmesine yaradı” sözünü amentü gibi- Kitabevi. tekrar etmesinin sebebi budur. Böylelikle, egemenlerin Wood, E.M. (2003). Empire of Capital. Londra: Verso. kayda geçtikleri ile ezilenlerin mücadelesi vesilesiyle ta rihe yazılanlar (ki bu ikinci kategori esasen Scott’ın her

264 MAKALE

İNSANIN AFRİKALI KÖKENİNİN PEŞİNDE: LEAKEYLER

Şayeste Çağıl İnal Erhan Nalçacı Uzm. Bio., Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı. Prof. Dr., Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı, Ankara E-posta: [email protected] E-posta: [email protected]

ÖZET IN PURSUIT OF THE AFRICAN ORIGIN OF HUMAN: LEAKEYS ABSTRACT

Antropoloji çalışan herkesin mutlaka duyduğu Leakey- - ailesi, özellikle insanın Afrika’daki evrimsel kökenine dair yapılan çalışmalarda sıklıkla anılır. Kenya’da, Oldu As one of the most famous names of anthropology, Lea vai Boğazı başta olmak üzere, çok sayıda yerde çalışma key is often recalled in studies regarding human origins- yapmış olan Louis ve Mary Leakey, antropolojinin, 20.- in Africa. Louis and Mary Leakey, who hadZinjanthropus done various yüzyıla kadar sapasağlam gelenZinjanthropus ırkçılığın etkisinden ve Homo andstudies Homo including habilis Olduvai Gorge in Kenya, had an impor habiliskurtulmasında büyük etkiye sahip olmuşlardır. Birlik tant effect on the racism in anthropology. te buldukları ve adlandırdıkları , the fossils they found and named fosilleri, Avrupa merkezci antropologların, insan together, had demolished the human evolution theories evriminin ancak Avrupa ya da belki Asya’da başladığına of Euro-centered anthropologists who locate origins of dair savunmalarını yıkmıştır. - humans in Europe or Asia.

Kenya’da doğup büyüyen ve kendisini Kenyalı bir Kiku Louis, who was born and raised in Kenya by English- yu üyesi olarak tanımlayan, İngiliz misyoner bir ailenin- missionary parents and defines himself a Kenyan and a çocuğu olan Louis ile eğitimin kendisine göre olmadığını member of Kikuyu, and Mary, who left high school, be düşünerek liseyi bırakan, ancak antropoloji ve arkeolo cause she did not think education was for her, but was jiye büyük tutkuyla bağlı Mary’nin hayatı, sıradanlıktan very passionate of anthropology and archeology, had an uzak ve ilginç detaylarla doludur. Bir bilim dalı olarak- extraordinary life with interesting details. The couple varlığının başındaki arkeoloji ve antropoloji için büyük invested a lot in the new scientific fields of archeology- katkı sağlayan bu ikili, özellikle insanın kökenlerini Af- and anthropology, and based the origins of human in rika’ya dayandırarak, Afrika’da yapılacak ve hızla farklı Africa, which led to many studies and discoveries in Af keşiflere yol açacak çok sayıda çalışmanın öncüleri ol rica. As Mary did not have an academic background but muştur. Louis, üniversite eğitimi olmayan, ancak bütün had a critical role in all the findings, Louis made sure kazılarda aktif rol oynayan eşi Mary’nin, yayımladığı of her name got included in the articles. Furthermore, makalelerde yer almasına, akademik çevrelerce adının Louis started primate studies with Jane Goodall, Dian duyulmasına özen göstermiştir. Ayrıca Jane Goodall ile- Fossey and Birute Galdikas, which started the pursuit birlikte başlattıkları, Dian Fossey ve Birute Galdikas ile- for the origins of human behavior. devam eden primatoloji çalışmalarıyla , in sanın davranışsal kökenlerinin araştırılmasında da baş The fact that Louis Leakey used the advantages of his latıcı bir rol üstlenmiştir. - both identities must not be forgotten. Knowing that the fields of Africa hold the past of humans, he used his Louis Leakey’nin sahip olduğu iki kimliğin de avantaj- sources in west in the best way and started excavations larını kullanmakta başarılı olduğu unutulmamalıdır. at places crowded with fossils. In addition to this, he- Louis, Afrika topraklarının, insanın geçmişini sakladığı could not move past the missionary upbringing he had, nın farkına varmış, Batı’daki kaynaklarını en iyi şekilde- and by his own words “for their own favor”, he provi kullanarak, fosilce en zengin yerlerde kazı çalışmaları ded knowledge for English authorities during political- başlatabilmiştir. Bununla birlikte yetiştirildiği misyo complications. Due to this fact, Louis Leakey had been ner bakış açısından kurtulamamış, Kenya’daki politik- scrutinized for his use of identities, and became a sub karmaşalarda, kendi deyimiyle “yerel halkın iyiliğini” ject of criticism in regards of how important identities düşünerek, İngilizlerin yararına çalışmalar gerçekleş- Keywords:can be in the anthropology, scientific world. Leakey, Africa, fossil tirmiştir. Bu yönüyle Louis Leakey, farklı taraflara, o tarafa uygun kimliğiyle yaklaştığına dair sıklıkla eleşti rilmiş, bilim dünyasında kimliklerin ne derece önemli olduğuna dair sorgulamalarda irdelenen bir özne haline Anahtargelmiştir. kelimeler: antropoloji, Leakey, Afrika, fosil

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 265 GİRİŞ - - ve yerliler arasında bir yastık görevi görerek, “hükümet İnsanın evriminin başladığı ve devam ettiği yer, geçmiş içinde hükümet” oluşturmuş, kendi hükümetlerinden- te uzun bir süre boyunca Avrupa ve Asya olarak düşü gelen emirlerin yerliler tarafından gerçekleştirilmesini nülmüş, Afrika olasılığı ise bir hipotez olmanın ötesine sağlamışlardır (Karanja, 2009; s. 52). Örneğin, misyo geçememiştir. 19. yüzyılın Avrupa merkezci ve ırkçı- nerler, çok sayıda Kikuyu şefiyle anlaşarak, her birinin,- havası, “karanlık kıta” olarak nitelendirilen Afrika’nın kendi kabilesinden belirli sayıda kişiyi İngilizler adına insanlığın doğuşunda yeri olamayacağı kanaatinde savaşması için orduya göndermesini sağlamıştır. Sava dir. Darwin’in ilk olarak dillendirdiği, insan evriminin şa giden Kikuyulardan bazıları savaşta ölürken, bazıları- başladığı yer olarak Afrika’nın düşünülmesi, Leakey da dünyaya yayılan İspanyol gribi nedeniyle evlerine soyadı ile başlayacaktır. Antropoloji ve arkeolojinin en döndüklerinde ailelerinin öldüğünü öğrendiler. Ken tanınmış isimlerinden ikisi olan Louis ve Mary Leakey,- dileriyle hiç alakası olmayan bu savaşa dâhil edilen insanın geçmişine dair önyargıları kırmış, alanlarına Kikuyular, köylerini ve ailelerini bu yüzden kaybettiler gerek buluşlarıyla, gerek yöntemleriyle büyük katkı (Bowman-Khrum, 2005; s. 7). - larda bulunmuşlardır. Leakey soyadı günümüzde, diğer aile fertlerinin aynı alanda çalışmalarına devam etmesi Doğumundan itibaren Kikuyu çocuklarıyla birlikte ya nedeniyle insanın evrimine ilişkin araştırmalarda hâlâ şayan Louis, kendini onlardan biri gibi görürken, onlar bilinirliğini korumaktadır. da Louis’i kendilerinden biri olarak görmekteydi. On üç yaşındayken Kikuyu geleneklerine göre kendi evini KENYALI İNGİLİZ inşa etti ve onlardan biri sayılmaya başladı. Bir Kikuyu- - avcısı olan Joshua Muhia, Louis’e avlanmayı öğretirken, Louis de çevredeki farklı taşları merak ederek toplama- Louis Seymour Bazett Leakey, 7 Ağustos 1903’te, aile- ya başladı. Louis’in yağmur sonrasında toprak üstüne- sinin misyoner görevi nedeniyle bulunduğu Kenya’da çıkan değişik taşlar arasında buldukları aslında obsid doğmuştur. Doğduğu yer tam olarak Nairobi yakınların yen araçlardı. Ailesinin arkadaşlarından birisi olan her- daki Kabate’dir. Louis’in annesi Mary ve babası Harry,- patolog Arthur Loveridge Louis’e Afrika’da çakmaktaşı Afrika’nın daha iç kısımlarına giren ilk misyonerlerden olmadığını, bu yüzden eski insanların obsidyen kullan- olmakla birlikte, Kabate’de kurdukları, Hristiyanlığa ge dığını söyledi ve ona bulduklarını saklamasını tavsiye çen Afrikalılar için sığınma alanı görevi gören bir alan etti. Böylece Louis’in tarih öncesi çağlara dair mera inşa etmişlerdir. Özellikle Mary’nin kurduğu okul ve- kı başlamış oldu ve gelecek tercihlerini şekillendirdi batı temelli tıbbi yardımlar nedeniyle aile bölgede saygı (Bowman-Kruhm, 2012; s. 8). - görmüş, hayatlarının neredeyse tamamını burada yaşa mışlardır (Bowman-Khrum, 2005; s. 6). Savaş sonrası Louis İngiltere’ye dönerek üniversite sı- navına çalışmaya başladı. Doğduğundan beri özgür olan Ailenin dördüncü çocuğu olan Louis, Kabate’deki etnik- Louis, İngilizlerin dakikliğinden hoşlanmadı. Ayrıca on- gruba verilen isim olan Kikuyu insanlarının arasında, lar kadar bilgili olmadığını düşünüyordu. Oğlu Richard- hem İngilizce hem de Kikuyu dilinde konuşmayı öğren onu biraz daha resmi, biraz daha Batılı ama yine de Af miştir. Birlikte büyüdüğü çocuklar ve büyükler her ne rikalı olarak tanımlamıştır (Leakey, R., 1984; s. 19). Ka kadar Hristiyanlığı kabul etmiş Kikuyu insanlarından- rısı Mary Leakey de onun kendini daima Kikuyu olarak olsalar da kendi kültürlerini devam ettirmişler, Louis’in düşündüğünü dile getirmiştir (Leakey M., 1984; s. 111). de bu kültüre dâhil olmasını sağlamışlardır. Louis, okul Louis Leakey’nin Kikuyu ilişkilerini araştıran Carolyn- daki Kikuyu arkadaşlarının kurduğu Mukanda (yeni- M. Clark ise onun farklı zamanlarda farklı karakterlere cübbelilerin zamanı) grubuna dâhil olmuş, onlardan bir sahip birisi olarak tanımlamıştır. Clark, kendisini Kiku- mızrağın nasıl atıldığını veya nasıl savaşıldığını öğrenir yu olarak gören Louis’in aynı zamanda bir etnograf rolü ken, onlara da futbolun nasıl oynandığını öğretmiştir taşıdığını, bununla birlikte Kikuyu’ya dair aktardığı bil- (Morell, 2011; s. 22). - gilerin çoğunda eksiklik olduğuna işaret etmiştir (Clark, 1989). Kendisini Kikuyu üstüne uzman olarak gören Lou Louis ve kardeşlerinin eğitimi Leakeylerle yaşayan öğ is’in hem dönemin Kikuyu liderleriyle olan ilişkisi, hem- retmenler tarafından sağlanmaktaydı. Louis’in resmi de bu liderlerin Kenya’nın dönem politikaları üzerinde eğitimi İngiltere’de başlayacak şekilde planlanmış olsa farklı etkilere sahip olmaları, yakın Kikuyu tarihi üze da 1914’te başlayan Birinci Dünya Savaşı yüzünden,- rine yazdıklarına dair soru işaretleri oluşturmaktadır.- Louis ilk gençlik yıllarını Kenya’da yaşamak zorunda- kalmıştır. Birinci Dünya Savaşı, Afrika’nın farklı yerle Cambridge’de okumak isteyen Louis, üniversiteye giriş- rinde kolonize olmuş işgalci ülkelerin, elde etmek is- te istenen üç dilden birisini Kikuyu olarak belirtti. Bu dil tedikleri topraklar için savaşa girmelerinde önemli bir üstüne sınav yapabilecek kimse olmadığından ve serti koz olarak kullanılmış, bu açgözlülükten etkilenenle fika olarak da Kikuyu şeflerinden birinin parmak izi ile rin çoğu ise yerliler olmuştur. Kenya’daki misyonerler, imzalanmış belgesini sağladığından, üçüncü dil olarak- Hristiyanlığa ikna ettikleri Kikuyular ile Hristiyanlığı kabul edilmiştir. Finansal olarak burs ihtiyacında olan kabul etmeyen Kikuyular arasında çatışmalara neden Louis, misyonerliğe devam edecek misyoner çocukları olmuştur. Bununla birlikte misyonerler, işgalci hükümet na sağlanan bursa başvurarak bu eksiği de kapatmıştır.

266 - - İnsanın Türeyişi - Ancak ilk senesinde bir ragbi oyunu sırasında başına layan tartışmalar, beraberinde insan evrimine dair so aldığı darbe yüzünden okula ara vermek zorunda kal ruları da getirdi. ise yaşayan memelile mıştır. Bu darbe, okul doktorunun teşhisiyle Louis’de rin, aynı bölgede daha önce yaşamış ve soyu tükenmiş post-travmatik epilepsiye neden olmuştur. Ancak bu- türlere benzediğini, bu nedenle şu anda insana en yakın durum, onun için bir fırsata dönüşmüş, Tanganyika’da türler olan goril ve şempanzelere benzer soyu tükenmiş yapılacak olan bir dinozor iskeleti araştırmasına katıl maymunların bulunduğu Afrika’da insanın atalarının mak için ekip lideri William Henry Cutler’a başvurmuş, yaşamış olma olasılığını ileri sürdü (Darwin, 1981; s. bölge dilini bilen birisine ihtiyacı olan Cutler da onu 199). Yaratılışa olan inanç ile birlikte, insanın “Kara Kıta”- ekibe dâhil etmiştir. Böylece Louis, altı ay boyunca bir olarak nitelendirilen Afrika’dan çıkmış olma düşüncesi saha çalışmasının yönetiminde rol oynamış, arkeolojik başta şiddetle reddedilse de, Raymond Dart 1925’te Gü çalışmalarda bulunan örneklerin nasıl korunup, nasıl ney Afrika’da bulunan bir kafatasını ilkel bir hominideTaung çalışılacağına dair önemli bilgiler edinmiştir. Baby)ait olarak tanımlayınca, Afrika’danustralopithecus çıkış olasılığına africa dair- nusilk kanıtlardan biri ortaya çıkar. “Taung Bebeği” ( adı verilen ve daha sonra A - olarak adlandırılan bu fosil, dönemin sıklıkla tercih edilen Avrupa veya Asya merkezli insanın evrimi dü şüncesine zıtlık oluşturmaktadır. Anatomist olan Dart,- araştırmacı Josephine Salmons’un kendisine getirdiği- ve bir kireç taşı madeninden çıkmış olan kafatasını in- celediğinde,Nature kafatasının bir primattan çok bir insanı an dırdığını ancak insan kadar gelişmiş olmadığını gözlem ler. ’da yayımlanan makalesinde bu kafatasının insan ile yaşayan primatlar arasındaki bağı gösteren,- soyu tükenmiş bir primat türü olduğunu savunur (Dart, 1925). Ancak dönemin gerici havası, Dart’ın alay konu su olmasına neden olur ve çok sayıda bilim insanı Afrika- merkezli teoriye karşı çıkar. Dart ise geri adım atmaz ve aktif bir şekilde tezini savunur. Dönemin en meşhur ırk- çı bilimcilerinden biri olan Sir Arthur Keith, Dart’ı ağır Şekil 1. Fosilleriyle birlikte Louis Leakey (Kaynak: The Leakey Foundation) bir şekilde eleştiren, gösterdiği örneğin sıradanNature bir go- - rile veya şempanzeye ait olduğunu söyleyen ve Dart’ın makalesini çarpıtan bir mektup yazarak ’a gön Louis, üniversitesinin son iki yılında, 1904’te Camb derir. Sir Keith mektubunda Dart’ın bu önerisinin “bir ridge’de antropoloji kürsüsünü kuran Dr. Alfred Cord Sussex köylüsünün I. William’ın atası olduğunu iddia Haddon ile çalışmıştır. Asıl çalışma alanı entografi olan- etmek gibi” olduğunu söyler (Keith, 1925). Dart ise Haddon’un Afrika’daki ok ve yaylara dair verdiği derste buna karşılık olarak editöre mektup yazarak kendisine çeşitli yanlışları yakalayan Louis, bunları Haddon’a bil yöneltilen tüm eleştirileri açıklar ve teorisini savunur. dirir ve olumlu geri dönüş alır, Haddon tarafından 1925 - yılının Noel’ini Hamburg, Brüksel ve Paris’teki konuyla Sir Arthur Keith ile birlikte anatomist Grafton Elliot alakalı çeşitli müzeleri gezerek geçirebilmesi için burs- Smith, insanın evriminin Avrupa’da gerçekleştiğini şid- sağlanmıştır. Louis’in yaptığı bu çalışma, yayımladığı ilk detle savunmuşlardır. 1800’lerin ortalarından itibaren- makale olacaktır. Ayrıca bu gezi sırasında, Olduvai Bo özellikle Almanya ve Fransa’da bolca bulunan Neandert- ğazı’nda fosilleşmiş tam bir insan iskeleti bulan Alman- hal ve Cro Magnon fosilleri, dönemin ırkçı havasıyla bir paleontolog Hans Reck ile tanışmıştır. Reck’in bulduğu likte insanın ancak Avrupa’da evrimleşebileceği teorisi- bu fosil tartışmalara neden olmuş, diğer araştırmacı- ni kuvvetlendirmek için kullanılmıştır. Bununla birlikte,- lar bunun eski bir fosil değil, modern insana ait olan İngiltere Piltdown’da bulunan, büyük beyin kapasitesi bir iskelet olduğunu iddia etmişlerdir. Bölgenin I. Dün nin yanı sıra maymun benzeri çeneye sahip olan “Pilt- veya oSavaşı dönemde sonrasında kimyasal Almanlardan tarih belirleme İngilizlere yöntemlerinin geçmesi, down İnsanı” fosili, Avrupa merkezli teoriyi savunan Reck’in geri dönüp araştırmasına devam edememesi- bilim insanlarının en önemli dayanağı olmuştur (Picke- ring, 2013; 39). Ancak Piltdown fosilinin sahte olduğu henüz gelişmemiş olması nedeniyle Reck’in bulduğu is- ve muhtemelen Charles Dawson tarafından oluşturul kelet fazla dikkat çekememiştir. Ancak Louis’in merakı duğu bugün bilinmektedir (De Groote ve ark., 2016). uyanmıştır ve Reck’e bir gün birlikte Olduvai’ye geri dö neceklerini söylemiştir (Morell, 2011; s 34). LOUIS, FRIDA VE MARY

İNSANIN EVRİMİNDE AFRİKA Türlerin Kökeni - Leakey kariyerinin başlarında insanın nerede, nasıl- evrimleştiğinden çok, tarih öncesi dönemler üzerine Charles Darwin’in ’nin basılmasıyla baş yoğunlaşmıştır. Cambridge’den arkadaşı Bernard New

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 267 -

sam ile birlikte Kenya’da, Kabate yakınlarında, çocuk luğundan hatırladığı çeşitli yerleri belirleyip, buralara kamplar kurmaya başlamıştır. Bu çalışmalar sırasında, Cambridge’de arkeoloji dersleri alan Wilfrida (Frida) Avern ile tanışmış, İngiltere’ye döndüğünde ise evlenme teklif etmiştir. Evlendikten sonra Frida ile Afrika’ya geri- dönen Leakey, kazı çalışmalarını eşi ile birlikte devam ettirmiş, 1931 yılında ise ilk çocukları Priscilla doğmuş tur (Bowman-Kruhm, 2005; s. 21). - - Louis, Hans Reck’in kendisine gösterdiği insan iskeletle rinden yola çıkarak, sıradaki kazı alanını Olduvai Boğa zı olarak belirler ve Reck’i kendisiyle birlikte çalışması için davet eder. Reck, Louis’in de etkisiyle, daha önce- Olduvai’de bulduğu fosilin tarihinin en az 2 milyon yıl olduğunu iddia eder. Eşi Frida ise yeni doğan çocukla Şekil 2. Mary Leakey (Kaynak: The Leakey Foundation). rıyla ilgilenmeyi arkeolojik çalışmalardan daha önemli görerek, Olduvai’ye gelmeyi reddeder. - Homo sapiens - Reck’in fosilini destekleyecek başka fosiller arayan Lou Mary, dönemin nadir kadın arkeologlarından olan Dr. is, Kanjera’da çeşitli kafatası örnekleri ve- Gertrude Caton-Thompson’un yazdığı kitapların illüst- nerek,el baltaları bu örnekleri bulur. Bununla Homo kanamensisbirlikte Kanam’da bulduğu- rasyonlarını yapar. Caton-Thompson da Mary’nin Louis fosillerin, farklı çene yapılarına sahip olduklarını düşü Leakey’nin hızla ilerleyen kazıları için de yardımcı ola adıyla sınıflan cağını düşünerek, Kraliyet Antropoloji Enstitüsü’ndeki- dırır. Leakey’nin bu bulguları, meslektaşları tarafından yemekte yan yana oturmalarını sağlar. Mary ve Louis’in övgüyle karşılanır ve hem maddi, hem de manevi olarak başta profesyonelce ve arkadaşça başlayan ilişkileri, ya aldığı destekler artar (Bowman-Kruhm, 2005; s. 23). vaşça romantikleşmeye başlar. İlişkileri küçük arkeoloji- - çevresinde hızla duyulur ve Cambridge’deki çoğu kişi, 1933’te ikinci çocuğuna hamile olan Frida, zamanının ikisinin arasındaki bu ilişkiden hoşlanmaz. Frida’yı se çoğunu yatakta ya da iki yaşındaki Priscilla ile geçirme ven ve evli bir adamın, karısı hamileyken başka birisiyle ye başlar. LeakeyRoyal bu dönemde Anthropological evinden Institute uzaklaşarak ayrı ilişki kurmasını ayıplayan Cambridge çevresi, Louis’in- bir hayat sürdürür. Aynı dönemde, Kraliyet Antropoloji- İngiltere’deki akademik ortamdan uzaklaşması için Enstitüsü’nün ( ) verdiği zorlar. Her iki aile tarafından onaylanmayan çift, birlik yemekli bir davette, Mary Nicol adındaki genç bir illüst te Kenya’ya giderek orada yaşamaya başlarlar. Frida ise ratörün yanına oturur. Bu, her ikisi için de önemli bir doğumun hemen ardından Louis’den boşanır. 1936’nın başlangıç olacaktır (Morell, 2011; s. 72). sonlarında ise Louis ile Mary evlenir. Artık Leakeyler kazılara aktif olarak birlikte devam edecek, çalışmaları AFRİKA’DAKİ HAYATINDAN ÖNCE MARY NICOL birlikte yapacaklardır (Bowman-Kruhm, 2005; s. 29). - GEÇMİŞTEKİ HATALAR Mary Nicol (Leakey), 6 Şubat 1913’te, Londra’da doğ - muştur. Profesyonel bir ressam olan babası Erskine - Edwin Nicol, iş için farklı ülkelere giderken, Mary de- Finansal olarak zorlanan Leakey çifti, Afrika’daki top- onunla birlikte Avrupa’nın birçok yerini dolaşmıştır. rakların sakladıklarını bulmaktan vazgeçmezler. Ön Sürekli yer değiştiren Mary’nin, bu nedenle resmi eğiti cesinde tanınmış ve başarılı olan Louis, akademik çev mi eksik kalmıştır. Mary’nin babasının arkeolojiye olan- renin, Mary ile ilişkilerinden dolayı kendisini dışlayıcı merakından dolayı, çeşitli Paleolitik alanları gezerler davranmasından dolayı yalnız kalmıştır. Louis ve Mary, ve babasının bu merakı, Mary’e aşılanmış olur (Bow uzun bir süre olumsuzluklarla boğuşurlar. Özellikle- man-Kruhm, 2005; s. 27). 13 yaşında babasını kaybeden Louis’in Kanam ve Kanjera’da bulduğu fosillerin, Louis Mary, annesiyle birlikte İngiltere’ye geri döner ancak tarafından yanlış tarihlendirildiğine dair şüpheler, Lou eğitim hayatına uyum sağlayamaz. Wimbledon Rahibe is’in zaten sarsılmış olan itibarını daha da zorlar. Okulu’nda eğitim görmeye başlayan Mary, okulun katı - kurallarından sıkılır, çeşitli yaramazlıklar yapar, hatta İngiltere’deki Imperial College’da jeoloji profesörü olan bir defasında kimya laboratuvarında patlamaya neden Jeolog Percy Boswell, Leakey ve Reck’in tarihlediği fosi olur (Pilbeam, 1998). Nihayetinde okuldan atılan Mary, lin o kadar eski olamayacağından şüphelenir. Bununla- resmi eğitime devam etmez ve arkeolojiye olan merakı- birlikte, Kanam ve Kanjera’daki fosillerin tarihlerinin- üzerine eğilir. Çizime olan yeteneğini kullanarak, çeşitli de fazla abartıldığını düşünür. Leakey, şüphelerini gi arkeolojik kazılarda illüstratör olarak çalışır. Çeşitli üni dermek amacıyla Boswell’i Olduvai’ye davet eder. Uzun versitelerde dışarıya açık olan arkeoloji derslerine katılır. ca bir süre Kenya’da vakit geçiren Boswell, Olduvai

268 1903’ten Önce Güney Kikuyu (The Southern - Kikuyu before 1903) Boğazı’nın tozlu yapısından dolayı rahatça inceleme is, üç ciltlik yapamaz. Ayrıca Kanam ve Kanjera’ya gitmek istediği adlı, misyonerler gelmeden önceki ni defalarca dile getirmesine rağmen Leakey onu kazı- Kikuyu hayatına dair kitabı yazmaya başlar. - alanına götürmez. Boswell’in memnuniyetsizliğinin farkında olan Leakey, kendisi İngiltere’ye dönüp, eleş Louis’in bu kitapla olan meşguliyetinden dolayı Oldu tirilerine yanıt verene kadar bir şey yazmamasını rica vai’deki kazıları Mary yönetir. Bu sırada neredeyse hiç- eder. Bunu kabul etmesine rağmen Boswell, İngiltere’ye paraları kalmamıştır ve başlamak üzere olan İkinci döner dönmez Kanam ve Kanjera hakkında negatif Dünya Savaşı yüzünden İngiltere’ye dönmeleri müm- eleştirilerle dolu bir yazıyı Nature dergisine gönderir kün değildir. 1940 yılında Louis, Coryndon Memorial (Boswell, 1935; Bowman-Kruhm, 2005; s. 33; Mutton,(1) Müzesi’nin küratörü olarak işe alınır; maaşı yoktur an 2011; s. 142). Boswell makalesinde, Olduvai’de yapılan cak kendisine uygun bir ev sağlanmaktadır. Yine aynı yıl- çalışmaların da fazla parlak olamayacağını belirtir. - Mary ile ilk çocukları Jonathan dünyaya gelir. 1944’te ise daha sonra kendisi de dünyaca tanınmış bir arke Boswell’in bu mektubu ile birlikte, Leakey’nin yaptıkla- olog olacak olan Richard doğar. Mary, anne olmaktan rına ve yapacaklarına olan inanç sarsılır. Zaten finansal- memnun olsa da bunun çalışmalarını etkilemeyeceğini zorluk çeken Leakeyler, Olduvai’de kamp kurmanın bü söyler (Leakey, M., 1984; s. 79). tün zorluklarını yaşarlar. Özellikle su ve yiyecek eksik liği vardır; kuraklığın olduğu dönemlerde tüm kamp,- çevredeki hayvanların içtiği ve içinde gezdiği sulardan- içerler. Yemek ise çabuk tükenir, gelmesi de uzun sü rer. Mary ve Louis, dönemin zorluklarını, araştırmala rına duydukları inanç ve güvenle atlatmaya çalışırlar.

Şekil 4. Kazıyla uğraşan Leakey ailesi (Kaynak: The Leakey Foundation).

İLK ÖNEMLİ BULUŞ - (2) 1930’larda Viktorya Gölü yakınlarındaki Rusinga Ada sı’nı çalışmış olan Louis, 1947’nin Ocak ayında yapılan Pan-Afrika Kongresi’nde daha fazla bilim insanın, insan evriminin merkezinde Afrika olduğunu düşündüğünü- ve Rusinga Adası’nın odakta olduğunuProconsul fark eder. africanus Mary ile birlikte 1948’de(3) RusingaProconsul Adası’nı incelemeye gider ler ve Mary burada ilk keşfi olan fosilini bulur. Daha önce fosilleri bulunmuş olsa da Mary’nin bulduğu bu fosil neredeyse kafatasının tamamını, çeneyi ve dişlerin tamamını kapsar. Evlerine(4) geri döndüklerinde, Louis bulguların fotoğraflarını Sir- Arthur Keith dâhil, çok sayıda bilim insanına gönderir. Meslektaşlarının onaylamasıyla birlikte, Louis kaybetti ği saygınlığı ve desteği tekrar kazanmaya başlar. - Şekil 3. Mary ve Louis Leakey’nin çalıştığı Olduvai Boğazı ile birlikte, oğlu Proconsul africanus’u Richard’ın ileride çalışacağı Turkana Havzası dâhil, Afrika’da fosilce zengin 1949’da Leakeyler üçüncü çocukları Philip’i aileleri- alanları gösteren harita. ne katar. Aynı dönemlerde Mary, primat evrimi üzerinde uzman olan Le Gros Clark’a su nar ve Clark, Leakey ailesinin araştırma bütçesi alması için yardımcı olur. Araştırma için bütçeyi veren kişi bir Olduvai kazıları başladığında Louis, Kikuyu tarihine- maden mühendisi olan Charles Boise’dir ve uzun bir dair çalışmak, gelenekleri, kültürleri ve dilleri hakkında- süre Leakeylerin araştırmalarına katkıda bulunacaktır yazmak ister. Kendisi de kabileden sayılan Louis’in be (Bowman-Kruhm,2 Rusinga Adası, Kenya’da, 2005; Viktorya s 53). Gölü’nün içinde bulunan, volkanik - kökenlere sahip bir adadır. yazlığına karşı başta şüphe duyulsa da, kabilenin başın 3 Bugün bu fosilin 23 ile 14 milyon yıllık olduğu bilinmektedir. daki1 İlginç dokuz bir şekilde, kişi Boswell,bilgi vermeyi tarihi ya da kabul bulunma eder. yeri tamBöylece belli olmayan Lou ve daha sonradan sahte olduğu açığa çıkan Piltdown fosilinin gerçeğe 4 Sir Arthur Keith, bulunan bu fosilin insana benzemediğini, goril veya daha yakın olduğuna inanmıştır (Morell, 2011; 86). şempanzeye daha yakın olduğunu söyleyecektir.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 269 POLİTİK KARMAŞALAR -

Kendisini Kikuyu’ya ait ilan eden ama aynı zamanda İn 1950’lerde Kenya hâlâ İngiltere sömürgesi altındaydı ve giliz olan ve İngilizler adına çalışan Louis, bu dönemde halk bu durumdan giderek daha fazla rahatsız olmaya yönünü seçemedi. Fakat İngiliz yönetimi, fikir almak, başlamıştı. Kendisini Afrikalı kabul eden Louis,Kenya: politik Kar- isyanları nasıl bastıracağına dair öneri istemek için sık sorunlarlaşıtlıklar ve Problemler yakından ilgilenmekte, (Kenya: Contrasts konuyla and ilgili Problems) çeşitli sık Louis ile toplantılar düzenledi (Berman ve Lonsdale, yazılar yayımlamaktaydı. 1936’da yazdığı - 1991). Louis 1952’de MauMau Mau Mau’yu ve Kikuyu Yenmek (Mau (Defeating Mau and MauKikuyu) Mau) adlı kitabını, 1954’te ise Mau Mau’nun nasıl alt adlı kitabına daha sonradan eklediği önsözde, hüküme edilebileceğini anlatan - tin başarısızlığıyla birlikte artan korku, güvensizlik ve kitabını yazdı. Bu kitabında, İngilizlerin Mau- öfkenin, Mau Mau’nun oluşumuna yol açtığını yazdı. Mau’ya karşı nasıl bir strateji geliştirerek onların yeni - den “barışçıl bir koloniyal hayata” entegre edilebileceği İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere’nin Afrika’daki- ni anlatır. Kendisini bir Kikuyu olarak tanımlayan Louis, kolonileri ekonomik ve politik sorunlarla uğraşmak aslında asimile olmuş, Hristiyan, batılı Kikuyu insanının taydı. İngiltere ekonomiyi kuvvetlendirmek için Afri- hayalini kurmaktadır (Berman ve Lonsdale, 1991). - kalıların ithalata dönük üretim yapmasını destekledi. - 1930’ların sonuna doğru İngiltere’nin Afrika’daki eko Mary, Afrika ve Kikuyu’yu tanımayan ve topluma sonra- nomik varlığı neredeyse tamamen Afrikalıların üretimi dan alışan birisi olarak, o dönem daha çok kendi araş ve ithalatı sayesinde devam ediyordu. Ancak verimli- tırmalarına odaklanmıştır. Biyografisinde, otuz yıl ön bölgeler İngilizlere aitti ve halk yalnızca kendileri için cesini değerlendirerek, Kikuyu insanının yaşadıklarına- belirlenmiş bölgelerde yaşayabiliyordu. Savaş öncesin- duyduğu öfke ve bağımsızlık isteklerinin şiddete yatkın- de zaten zayıf halde olan Kenya’daki yerel hükümet ise yanları için geçerli bir sebep olduğundan, özellikle Av- savaş sonrasında varlığını İngiltere Hükümeti’nin sağla rupa’nın istilası, hakimiyeti ve onlara ait toprakların is dığı olanaklara bağlıyordu. Yerel hükümetin bu eğilimi- tismarının bu olaylara yol açtığından bahsetmiştir (Lea ile birlikte, 1945 yılına gelindiğinde İngiltere bölgedeki- key, M., 1984; s. 111). hâkimiyetini oldukça kuvvetlendirmiş oldu. Yerel hükü metin önemli koltukları, İngiltere’nin devamlılığını des- İNSANIN AFRİKA KÖKENİNE DAİR ÖNEMLİ BULGULAR tekleyen kişilerle dolduruldu. Bununla birlikte, artan ekonomik başarı, köylere ve yerel halka yansımıyor, yal - nızca sömürge hükümeti ve destekleyenler tarafından- 1959 Temmuzu’nda, kendisini iyi hissetmeyen Louis’i- kullanılıyordu. Elbette yerel halk bunun farkındaydı ve- kampta bırakan Mary, Olduvai’deki kazı alanlarını do- rahatsızdı, ancak sömürge hükümeti bu rahatsızlığı cid- laşır. “Bed I” olarak isimlendirilmiş kazı alanında, top diye almadı. Özellikle Kikuyu insanları kendilerine da rakta kafatasına benzer bir kemik keşfeder. Biraz te yatılan baskıcı yöntemlerden, iş güçlerinin kullanımın mizledikten sonra heyecanla kampa geri dönen Mary, dan ve kültürlerinin değişiminden oldukça şikayetçiydi. aradıkları şeyi sonunda bulduklarını ilan eder. Nature - Kikuyu liderlerinin çoğu, sömürge devleti tarafından Kısa süre sonra Louis, buldukları fosil hakkında kollanmakta, ekonomik olarak desteklenmekteydi. dergisine yazar. Makalesinde fosili eşi Mary’nin buldu Ancak Kikuyu liderleri, sömürge hükümeti tarafından- ğunu belirtir. Buldukları bir hominide ait kafatasının beklenmedik şekilde, yine de sadece kendi yararlarını- neredeyse tamamıdır. Aynı toprak seviyesinde kırık düşünmekteydi. Bunun ve Afrika’nın toplumsal deği hayvan kemik parçaları da bulduklarını belirten Leakey,- şiminin farkına varamayan sömürgeciler, duymak is- bunun buldukları hominidinAustralopithecine hayvan yediğini ve hayvan temedikleri sesleri yönetimin tüm basamaklarından- kemikleriyle araç yaptığını gösterdiğiniAustralopithecus söyler. Bulduk ne uzaklaştırdılar. Halk ile iki başlı yönetim arasında gide- deları Paranthropus bu kafatasının, tipinde fosillere rek artan bu ayrıklık, nihayetinde halktan, özellikle Ki benzediğini, ancak ne tam olarak kuyu insanlarından bazılarının silahlı bir seçeneğe yö olduğunu belirtir. Bu nedenle Doğu nelmesine yol açtı. Özellikle Nairobi’deki halkın içinde- ZinjanthropusAfrika anlamına boisei gelen “zinj” ile kendilerine destek olan bulunduğu kötü koşullar ve çeşitli isyanları bastırmaya Charles Boise’in soyadınıParanthropus birleştirerek boisei bu kafatasını- çalışan sömürge hükümeti, ayaklanmaAfrican için Workers’ hazırla olarak adlandırır (Leakey, 1959). Federationnan Kikuyu’nun şehirlerde örgütlenmesini hızlandırdı. Bugün bu kafatası olarak sınıflan 1947’de Afrika İşçileri Federasyonu ( - dırılmaktadır. ) lideri Chege Kibachia’nın tutuklanması ve- polisin bunu protesto etmek isteyen insanlara ateş aç- Boswell’in yorumları nedeniyle yaşadığı sıkıntıları- ması ile birlikte, Mau Mau’nun önderlik ettiği ayaklan tekrar yaşamak istemeyen Leakey bu fosilin kafatası ma başladı. Kikuyu işçileri ve gençleri Nairobi sokak kapasitesi hakkında yorumda bulunmamış, basın ta- larını ele geçirdiler (Clough, 1998; s. 95). Kikuyuların rafından yapılan yorumların Natureda kendine’da Leakey’nin ait olmadığını bul- isyanı, İngiltere tarafından büyük bir şiddetle bastırıldı, vurgulamıştır (Leakey, 1960). Dönemin önemli antro 10 binden fazla Afrikalı öldü. Sömürgeciler ise 100’den pologlarından Clark Howell, az kayıp vermişti (Alao, 2013; s. 8). gularını değerlendirmiş ve paleontoloji için çok önemli bir keşif olduklarını söylemiştir (Leakey, 1960). Ayrıca

270 - ken, Homo habilis Australopithecus fosille birlikte bulunan taş aletlerle birlikte değerlendi ’in ayrı bir tür olduğunu garantiledi rerek, fosilin ait olduğunu düşündüğü - (Tobias, 2009). hominidlerinin düşünüldüğü gibi toplayıcı değil, küçük memeli ve hatta büyük herbivorları avlayıp yiyen karni- 1976’da Tanzanya’da, volkanik küllerle kaplı bir bölge vor ve avcı olduklarını savunmuştur (Leakey, 1960). Bu olan Laetoli’de Mary Leakey’nin yönettiği kazılarda çok- yorumla, Leakeylerin bulduğu bu fosilin, insan davranı sayıda ayak izi keşfedildi. Bu ayak izlerinin en dikkat- şının evrimsel gelişimi üzerine doğrudan fikir verdiğini çekici olanları ise 1978’de ekibe katılan Paul Abell ta belirtir. Ancak Howell’in en önemli yorumu, bulunan bu- rafından bulunan, uzun bir yol boyunca izlenebilen ho fosilin, daha önce Avrupa veya Asya’da bulunan Orta- minid ayak izleri oldu. Bu ayak izleri, iki ayak üstünde Pleistosen ve sonrasındaki fosiller gibi olmadığını, fosi (bipedal) yürüyen hominidleri gösteren ilk izlerdi ve- lin Erken Pleistosen dönemine ait olduğunu ve bu yö modern insandan önce de bipedal yürümenin varlığına nüyle o zamana kadar bulunmuş en yaşlı, alet kullanan buişaret izlerin etmekteydi Australopithecus (Hay ve Leakey, afarensis 1982). Bölgedeki di- hominid fosili olduğudur (Leakey, 1960). ğer buluntular ve tarihlendirme çalışmaları sonucunda tarafından oluştu rulduğu düşünülmektedir.

GOODALL, FOSSEY VE GALDIKAS

1957 yılında Kenya’daki arkadaşını ziyarete giden 23- yaşındaki Jane Goodall, hayvan gözlemlemeye meraklı, fakat lisans eğitimi alamamış genç bir kadındır. Hay vanlara olan bu merakından dolayı kendisine Louis- Leakey ile tanışması tavsiye edilir. 1949’dan itibaren insanın davranışsal kökenlerini merak eden ancak ya pacağı çalışmaya uygun bir aday bulamamış olan Louis, Şekil 5. Zinjanthropus fosilinin çenesiyle birlikte Leakeyler (Kaynak: The - Leakey Foundation). meraklı bu genç kadını sekreteri olarak işe alır. Birlikte Olduvai’de çalıştıktan sonra Louis, Jane’e şempanzeler Homo - le çalışmasını teklif eder. 16 Temmuz 1960’ta Gombe lunan bir Homo erectus Şempanze Rezervi’ne varan Jane, bugün 60 yıla varan 1960’a kadar cinsine ait en eski fosil, Asya’da bu şempanze çalışmasını başlatacak, şempanzelerde alet fosiliydi. 1960’ta annesi Mary ile kullanımını göstererek insanın davranışsal kökenleri arazide çalışan 20 yaşındaki Jonathan, bulduğu alt çene, üzerine dallanıp budaklanan çok sayıda çalışmaya ön kafatası ve diğer iskelet kemiklerini annesineZinjanthropus gösterir.’a ayak olacaktır (İnal ve Nalçacı, 2020). Jonathan’ın bulduğu bu kemikler, çocuk bir hominide- - aittir. Louis, bu bulunan kemiklerin Jane’in ardından Louis, 1966’da bir fizyoterapist olan- benzemediğinden, daha ileri bir hominid olduğunu dü- Dian Fossey’i gorillerle çalışması için seçer. Kongo, Vi- şünür. Bu kafatasını incelemesi için paleoantropolog runga’da çalışmaya başlayan Dian, ülkedeki iç çatışmala Phillip Tobias’a iletir. Ayrıca el konusunda uzman ana- rın ortasında kalır, hatta Rumangabo’da esir alınır. Ugan tomist John Napier’e de el ve bilek kemikleri gönderilir.Aust- da’ya kaçmayı başaran Dian, kendisine tavsiye edildiği Napier,ralopithecus bulunan elin, modern insan eline çok benzedi gibi çalışmayı bırakmaz; Virunga’nın Rwanda tarafında ğine karar verirken, Tobias kafatası kapasitesinin kalan kısmında çalışmasını yeniden başlatır (Fossey, olamayacak kadarNature geniş olduğunu belirtir- 1983; s. 17) Gorillere yaklaşmayı ve onlar tarafından (Wood, 2014). Bulunan bu kemiklerin sınıflandırılması,- kabul görmeyi, eskiden otizimli çocuklarla çalışırken kalede,1964’teki bulunan makaleyle bu kemiklerin olur. Homo’da yayımlanan maka kullandığı, yüzü saklama gibi tekniklerle sağlar (Mowat le, Leakey, Tobias ve Napier’in ortak çalışmasıdır. Ma- ve Winter, 1987; s. 353). Araştırmalarından uzaklaşıp,- Homo cinsine ait olduğu- daha çok vahşi doğayı koruma ve kaçak avcılara karşı konusunda emin olduklarını belirtirler. Bununla birlik koymaya yönelen Fossey, 1983’te Karisoke’de, bilinme te bu tür, daha önceki türlerinden farklıdır, dola yen bir sebepten dolayı öldürülür (Morell ve ark., 1993). yısıylaHomo yeni habilisbir tür tanımlanması gerektiğini söyleyerek, latince “becerikli adam” anlamına gelecek şekilde bu Aralarında akademik yanı en güçlü olan Birute Galdikas türü olarak sınıflandırırlar (Leakey, Tobias ise orangutanlara yöneldi. İlk iki araştırmacının aksine,- Homove Napier, habilis 1964). Austra- Birute Endonezya’da çalıştı. Orangutanlar, primatlar lopithecus arasında en az tanınanlardan biriydi ve Birute, kullan bu kemiklerin makalesi, Homo erectus şüpheyle ve Australopithecus karşılanmıştır. kemik- dığı bilimsel yöntemler ve istatistiksel yaklaşımlarla bu üzerine uzman olan John Robinson, bulunan durumu tersine çevirdi (Morell ve ark., 1993). Jane gibi - Birute de günümüzde hala aktif olarak çalışan bir bilim lerinin bir karışımı olduğunu öne sürmüştür. Olduvai’de kadınıdır. bulunan yeni fosiller Robinson’un bu teorisini çürütür

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 271 Kenyanth- ropus platyops soyundaise ekibiyle Australopithecus birlikte yeni bir cins ve tür olan ’u tanımlayarak, Homo cinsinin evrimsel cinsine dair yeni bir tartışma başlattılar. -

Richard ve Meave’ninKenyanthropus kızları Louise platyops ise Leakey soya dından payını aldı ve kendisi de paleoantropolog oldu.- Annesi ile birlikte ’un keşfi ve tanımlanmasında yer alan Louise, Belçika soylu aile sinden gelen bir prens olan, antropolog ile evlenmiştir. Louise günümüzde National- Şekil 6. Leakey ile birlikte primatoloji çalışan “The Trimates” adıyla tanı- Geographic tarafından desteklenen bir antropologdur nan ekip. Soldan sağa; Dian Fossey, Jane Goodall, Birute Galdikas (Kaynak: The Jane Goodall Institute) (Thornton, 2012). Leakeylerin taraflı ideolojik bir yapı sı olan National Geographic ile aile boyu ilişkisi ayrıca - not edilmelidir.

Bu üç kadının da ortak noktası, Louis Leakey’nin ken SONSÖZ dilerine sunduğu arazide çalışma fırsatıdır. Dönem - koşulları göz önünde bulundurulduğunda ve kadının- - bilimdeki yerinin sınırlılığı düşünüldüğünde, Afrika’nın Misyonerlik amacıyla Kenya’ya gelmiş bir ailede başla- vahşi koşullarında kadınların primat çalışmaları yap yan bir hayatla, insanın kökenlerini Afrika’da arama is masını sağlaması, Leakey’nin açık görüşlü kişiliğine bir teğine sahip, mesleğine aşık başka bir hayatın birleşme örnektir. Her ne kadar National Geographic Leakey’nin siyle, insanın evrimindeki kilit fosillere ulaşılmış, insan- bu girişimlerini ve Jane, Dian ve Birute’nin emeklerini- davranışlarının kökenleri araştırılmaya başlanmış ve finansal destek sağlamak koşuluyla kendine bağlamış- arkeoloji, antropoloji, primatoloji gibi bilim dalları hız olsa da, bu üç kadının ve konumunu iyiye kullanabilme lı bir ivmeyle gelişmiştir. Ayrıca bu dönem kadın bilim- yi başaran Leakey’nin kadın bilim insanlarının gelecek insanlarının arkeoloji ve antropoloji alanlarında önemli- teki girişimlerine ön ayak olduğu bir gerçektir. buluşlara imza attığı tarihsel bir dönemeçtir. Buna kar şılık özellikle Louis Leakey, kendini Afrikalı olarak his LEAKEY SOYADININ MİRASI setmesine rağmen İngiliz sömürgeciliğinin antropoloji - alanında kadrosu olmaktan kendini kurtaramamıştır.

Mary ve Louis’in oğullarından Philip, Kenya’da bir po KAYNAKLAR litikacı olurken, Jonathan ise Kenyalı bir iş insanı oldu.- Alao, A. (2013). Mau-Mau Warrior. Bloomsbury Publishing. Richard ise anne ve babasının izinden devam ederek Berman, B. J., ve Lonsdale, J. M. (1991). Louis Leakey’s Mau Mau: A study in paleontoloji ve antropolojiye yöneldi. Ancak bu mes the politics of knowledge. History and Anthropology, 5: 143-204. https:// leğe yönelmesi bilinçli değildi; liseye devam etmeyen doi.org/10.1080/02757206.1991.9960811 Richard, bildiği hayatın içinde, ebeveynlerinin yanında- Boswell, P. G. (1935). Human remains from Kanam and Kanjera, Kenya Co- çalışmaya devam etti. İngiltere’de eğitim görmek için lony. Nature, 135(3410): 371-371. https://doi.org/10.1038/135371a0 dönse de, sadece liseyi tamamlayıp Kenya’ya geri dön Bowman-Kruhm, M. (2005). The Leakeys: A Biography. Greenwood Publis- dü. 1967’de Kenya Ulusal Müzesi’nin kuruluşunda yer- hing Group. aldı ve aynı yıl, Omo Vadisi’ndeki bir kazıya katıldı. Bu Clark, C. M. (1989). Louis Leakey as athnographer: On the southern Kikuyu kazı için yaptığı uçuşlar sırasında Turkana Gölü yakın before 1903. Canadian Journal of African Studies/La Revue canadienne larında tortul kayaçlardan oluşan bir bölgeyi fark etti ve- des études africaines, 23: 380-398. https://doi.org/10.1080/00083968 buranın fosillerce zengin olacağını düşündü. Babasının .1989.10804266

isminin de etkisiyle National Geographic, burada yapı Clough, M. S. (1998). Mau Mau Memoirs: History, Memory, And Politics. Lynne lacak bir kazıya ödenek verdi. Yapılan kazı çalışmaları Rienner Publishers. buranın gerçekten de fosilce zengin olduğunu gösterdi. Dart, R. A. (1925). Australopithecus africanus: the man-ape of South Africa. Turkana Oğlanı Nature, 115(2884): 195-199. https://doi.org/10.1038/115195a0 (TurkanaRichard’ın Boy) bulduğu çeşitli fosillerin yanı sıra, 1989’da Turkana Gölü yakınlarında bulduğu Darwin, C. (1981). The Descent Of Man And Selection In Relation To Sex. Princeton University Press. , en meşhur fosillerden biri oldu. İskeletin neredeyse tamamı bulunan bu fosil, günümüze kadar De Groote, I. et al. (2016). New genetic and morphological evidence sug- tamamına yakını bulunmuş en eski hominid fosilidir gests a single hoaxer created ‘Piltdown man’. Royal Society Open Scien- ce, 3, 160328. https://doi.org/10.1098/rsos.160328 (Schiess ve Haeusler, 2013). Bununla birlikte, doktorası- sırasında katıldığı bir kazıda Richard ile tanışmış olan, Fossey, D. (1983). Gorillas in the Mist. Houghton Mifflin Harcourt. ’ninAustralopithecus ikinci anamensis eşi zoolog ve paleoantropo Hay, R. L., ve Leakey, M. D. (1982). The fossil footprints of Laetoli. Scien- log , 1994’te daha önce bilinmeyen bir tür olan ’i keşfetti. 1999’da

272 tific American, 246: 50-57. https://doi.org/10.1038%2Fscientificameri- can0282-50.

İnal, Ş. Ç., ve Nalçacı, E. (2020). Primatolojinin öncülerinden Jane Goodall. Madde, Diyalektik ve Toplum, 3, 140-147. http://bilimveaydinlanma.org/ content/images/pdf/mdt/mdtc3s2/primatolojinin-onculerinden-ja- ne-goodall.pdf

Karanja, J. (2009). The Missionary Movement In Colonial Kenya: The Foun- dation Of Africa Inland Church. Cuvillier Verlag.

Keith, A. (1925). The taungs skull. Nature, 116(2905), 11. https://doi.or- g/10.1038/116011a0

Leakey, L. S. B. (1959). A new fossil skull from Olduvai. Nature, 184(4685), 491-493. https://doi.org/10.1038/184491a0

Leakey, L. S. B. (1960). The newest link in human evolution: the discovery by LSB Leakey of Zinjanthropus boisei. Current Anthropology, 1, 76-77. https://doi.org/10.1086/200077

Leakey, L. S., Tobias, P. V., ve Napier, J. R. (1964). A new species of the ge- nus Homo from Olduvai Gorge. Nature, 202(4927), 7-9. https://doi.or- g/10.1038/202007a0

Leakey, M. D. (1984). Disclosing the past: An autobiography. McGraw-Hill.

Leakey, R. E. (1984). One Life: an autobiography. Salem House Pub.

Morell, V., Kahn, P., Koppel, T., ve Normile, D. (1993). Called ‘Trimates’, three bold women shaped their field. Science, 260(5106), 420-426. https:// doi.org/10.1126/science.260.5106.420

Morell, V. (2011). Ancestral Passions: The Leakey Family And The Quest For Humankind’s Beginnings. Simon and Schuster.

Mowat, F. (1987). Woman In The Mists: The Story Of Dian Fossey And The Mountain Gorillas Of Africa. New York, New York, USA: Warner Books.

Mutton, K. (2011). Scattered Skeletons İn Our Closet. Adventures Unlimited Press.

Pickering, T. R. (2013). Rough And Tumble: Aggression, Hunting, And Human Evolution. University of California Press.

Pilbeam, D. (1998). Obituaries: Mary Douglas Leakey (1913-1996). American Anthropologist, 100(4), 988. https://doi.org/10.1525/aa.1998.100.4.988

Thornton, S. (2012). Paleontologist: Dr. Louise Leakey. https://www.natio- nalgeographic.org/article/real-world-geography-louise-leakey/ (Eri- şim: 18 Haziran 2020).

Tobias, P. V. (2009). Homo habilis—a premature discovery: remembered by one of its founding fathers, 42 years later. F. E. Grine, J. G. Fleagle ve R. E. Leakey (ed.) içinde, The First Humans–Origin and Early Evolution of the Genus Homo (s. 7-15). Springer. https://doi.org/10.1007/978-1-4020- 9980-9_2

Wood, B. (2014). Human evolution: fifty years after Homo habilis. Nature News, 508(7494), 31. https://doi.org/10.1038/508031a.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 273 MAKALE SOSYAL PSIKOLOJIK AÇIDAN NÜFUS POLITIKALARI: ÇOCUĞA VERILEN DEĞERIN AILE DINAMIKLERI VE KADININ STATÜSÜ ÜZERINDEKI ETKILERI

İnci Boyacıoğlu Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü. E-posta: [email protected]

ÖZET POPULATION POLICIES FROM A SOCIAL PSYCHOLOGICAL PERSPECTIVE: THE EFFECT OF THE VALUE OF CHILDREN ON FAMILY DYNAMICS AND THE STATUS OF WOMEN - Nüfus büyüklüğü, bir ülkenin iş gücü, kalkınma, mevcut- ABSTRACT kaynakların bölüşümü gibi bileşenler üzerinden ekono- mik durumunu doğrudan etkileyen bir parametre oldu - ğu kadar aile dinamikleri, bireylerin toplum içerisinde- ki rolleri ve konumları, kişilerarası ilişkiler gibi sosyal- The size of human population is a parameter influen psikolojik süreçlere de yön veren önemli bir belirleyen- cing directly economic condition of a country such as- dir. Bu inceleme kapsamında Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçı labor, development, distribution of available resources başı’nın Türkiye’de yürüttüğü “Çocuğun Değeri” çalış- as well as an important factor leading social psychologi maları temel kuramsal çerçeve olarak ele alınacaktır. cal processes such as family dynamics, social roles and- Çocuğun değeri çalışmaları, ebeveynlerce çocuğa veri status of individuals, interpersonal relationships. In this len ekonomik (faydacı) değer arttıkça ailelerdeki çocuk review, the studies of “The Value of Children” conduc- sayısı normunun arttığına, kadının artan çocuk bakım ted by Prof. Çiğdem Kağıtçıbaşı in Turkey will be used işleri sebebiyle statü kaybettiğine, aile içinde kadına as a theoretical framework. The value of children stu yönelik ayrımcı dinamiklerin güçlendiğine, erkek çocuk dies show that when the economic (utilitarian) value tercihinin ve çocuğun özerkliğini kısıtlayan ebeveynlik- of children for their parents increase, the norm of the stillerinin yaygınlaştığına işaret etmektedir. Türkiye’de- number of kids in family increases, with the increased- 2003 tarihinde yapılan çocuğun değeri çalışmaları ço- workload of childcare the status of women weakens, the cuk sayısı normunun 2 olarak yaygınlaştığını ve çocu sexist dynamics in family gets stronger, the boy prefe ğun ekonomik değerinin düştüğünü göstermiştir. An rence and the parenting styles restricting the autonomy cak 2012 sonrasında izlenen nüfusu artırmaya yönelik- of child become widespread. The value of children politikalarla birlikte çocuk sayısı normunda ve çocuğun study conducted in Turkey indicated the norm of two ekonomik değerinde olası değişiklikler Türkiye’de gele for the number of kids in family became widespread neksel aile modellerinin güçlenmesinin önünü açabilir. and the economic value of children decreased. However, Bu inceleme kapsamında, kapitalist sistemlerde, nüfus the possible changes in the norm of the number of kids- politikalarının, ailelerde çocuk sayısı, aile dinamikleri- in family and the economic value of children due to the ve kadının statüsü üzerindeki etkileri açıklanarak, 2012 pronatalist politics after 2012 may strengthen the tra sonrası güncel nüfus politikalarının devletin kadın po ditional family models in Turkey. In this review, we will- litikaları ile ilişkisi irdelenecek ve son olarak Türkiye explain the effect of population policies on the number Anahtarözelindeki Kelimeler: sosyal dönüşümler Nüfus politikaları, değerlendirilecektir. çocuğun değeri, of kids in a family, family dynamics and the status of wo aile dinamikleri, kadının statüsü men in capitalist systems, will discuss the relationship between the recent population policies after 2012 and the politics of the state regarding women’s issues, and Keywords:will lastly evaluate Population the socialpolicies, changes the value in Turkey. of children, fa- mily dynamics, the status of women

GİRİŞ - verilerle nüfus artış hızı ülkeler bazında incelendiğinde, Nüfus, sınırlı kaynakların dağıtımı, askeri güç, konut ih Avrupa’da nüfusun kendini yenileme oranının (yıllık tiyacı, enerji kullanımı, çevre kirliliği (Özdemir, 2017), doğurganlık hızı için %2,1) altına düştüğü, Hindistan ormanlık alanların imara açılması (Çağlar, 2003) gibi başta olmak üzere Nijerya, Pakistan gibi ülkelerde üst farklı birçok bağlamda taşıdığı önem sebebiyle siyasetin- düzeylere ulaştığı görülmektedir (Birleşmiş Milletler, konusu olagelmiştir. Ülkeler başta ekonomik ihtiyaçları- 2017). Nüfus artış hızındaki düşüş ve insan ömrünün olmak üzere dönemsel ihtiyaçlarına uygun düşen iki te- uzaması ile birlikte Avrupa’da yaşlı nüfusun giderek- mel nüfus politikasından birine yönelebilmektedir: pro büyüdüğü, bunun karşısında üretken nüfusun giderek natalist (nüfusun artırılmasına yönelik) veya antinata eridiği görülmektedir. Bu sorunlu tablo karşısında, Av list (nüfusun azaltılmasına yönelik) politikalar. Güncel rupa ülkelerinde pronatalist politikalar çerçevesinde

274 - - çocuk sahibi olmayı destekleyici sosyal politikaların- hayatında daha büyük bir kazanım ihtimali taşıyan er güçlendiği, özellikle savaşlar nezdinde ortaya çıkan göç- kek çocuğun daha değerli hale gelmesi ise aile içi dina hareketlerinin kendi ihtiyaçları çerçevesinde yönetildi miklerde kadının aleyhine işleyen ayrımcı dinamiklerin ği gözlenmektedir (Ultan, 2018). Yakın zamanda Avru- güçlenmesi ve bunun da bir yansıması olarak kadının pa’da büyük eylemliliklere sebep olan emeklilik yaşının statüsünün azalması ile ilişkili görünmektedir. ötelenmesi yine nüfusun yaşlanması sorunu ile ilişki lenmektedir. Aslında sıralanan bu örnek gelişmelerin- Çocuğa verilen psikolojik değerin güçlü, ekonomik- tümü bir bütün olarak neoliberal politikaların bir çıktısı değerin zayıf olduğu aile modelinde ise anababalık olmakla birlikte, nüfus değişimleri ekonomik sebepler- tutumları çocuğun daha özerk yetişmesi yönünde de- le kontrol edilmesi gereken bir değişken olarak önemli ğişmektedir. Çocuğun ekonomik değerindeki düşüş,- hale gelmektedir. Avrupa örneğinde görüldüğü gibi nü anababaların kız-oğlan tercihlerinde ayrımcılığı baskı fus politikaları siyasal ve ekonomik amaçlara hizmet layan bir unsur olabilmektedir. Sevgi, bağlılık gibi duy- edebilmekte, ancak bunun yanı sıra muhafazakarlaşma gusal ihtiyaçları gidermek için tek çocuğun bile yeterli gibi toplumsal dönüşüm hedefleri çerçevesinde de güçlü olması sebebiyle de çocuk sayısı normları düşme eği- bir politik enstrümana dönüşebilmektedir. Bu inceleme limi göstermektedir. Geleneksel cinsiyet rolleri gereği yazısı kapsamında, Türkiye’de nüfus politikaları ve aile hâlâ çocuk bakımından sorumlu olan kadın, azalan ço dinamikleri arasındaki ilişki çocuğun toplumdaki değeri cuk sayısı ile birlikte göreceli de olsa toplumsal alanda- ve kadının toplumsal statüsü bağlamında irdelenecektir. sınırlı bir özgürlüğe kavuşur. Bu aile modelinde, kadının eğitim ve çalışma hayatına katılma olanaklarının artma- SOSYAL PSİKOLOJİDE ÇOCUĞUN DEĞERİ ÇALIŞMALARI sı ve çocuklara yönelik cinsiyet ayrımcılığının azalması- - ile birlikte daha eşitlikçi aile dinamikleri olası hale gel mektedir (Kağıtçıbaşı, 1981, 1993, 2012). Burada özet 1970’lerde ekonomi, nüfus bilim ve psikoloji alanların lenen örüntüleri, sınıfsal gelir uçurumlarının giderek- dan akademisyenlerce ABD, Almanya, Kore, Filipinler,- açıldığı, işsizlik oranlarının dramatik artış gösterdiği, Singapur, Tayvan, Endonezya ve Türkiye’de çocuğun- geniş kitlelerin yoksulluk ve açlık sınırına itelendiği, ka değeri üzerine binlerle ifade edilen geniş katılımcı sayı dınların çalışma hayatından uzaklaştırıldığı, kalanların- larına ulaşan örneklemlerle bir dizi araştırma yürütül ise daha az ücrete, daha esnek ve güvencesiz çalışma müştür. Bu çalışmalarda, çocuğun ekonomik/faydacıl koşullarına zorlandığı, 4+4+4 eğitim sistemi ile kadınla değeri (örn., aile gelirine katkıda bulunmak, yaşlılıkta- rın eğitim düzeylerinin aşağı doğru bir ivme kazandığı anababaya bakım sağlamak vb.), psikolojik değeri (örn., güncel sosyoekonomik dinamiklerle birlikte düşünmek çocuğun anababaya verdiği mutluluk, birliktelik duygu- gerekmektedir. Günümüzde uygulanan sosyoekonomik- su vb.) ve sosyal değeri (çocuk sahibi olma ile birlikte- politikalar, çocuk işçiliğinin, kadına ve çocuğa yönelik gelen sosyal kabul, yetişkin olarak kabul edilme, aile is şiddetin artması, aile içi muhafazakâr değerlerin güç minin devamı vb.) olmak üzere üç farklı değer türü tes lenmesi, bireysel özgürlük alanlarının daralması gibi- pit edilmiştir (Kağıtçıbaşı, 2012). Araştırmaların temel- birçok toplumsal sorunu beraberinde getirmiştir ve bu bulgusu, çocuğa verilen ekonomik ve psikolojik değerin- tabloda aile içi dinamiklerin dönüşümü kritik rol oyna- makro sistem değişkenleriyle (aile içi kadın-erkek eşit maktadır. En az üç çocuk politikası sadece Türkiye’nin liği, kadının çalışma hayatına katılımı, kadının toplum uluslararası şirketler için ucuz iş gücü olarak konum sal statüsü vb.) farklı ilişki örüntüleri göstermesidir. landırılmasına değil, daha geleneksel aile modellerinin Çocuğun aileye ekonomik katkı sunduğu, yani çocuğun- güçlendirilmesi arzusuna da uygun düşmektedir. ekonomik değerinin yüksek olduğu aile modelinde çok çocuk sahibi olma eğilimi artmakta, gelir getirme ihti- TÜRKİYE’DE NÜFUS POLİTİKALARI VE AİLE İÇİ mali daha yüksek olan erkek çocuk tercihi güçlenmekte DİNAMİKLER ve çocuk bakım yükü ağırlaşmaktadır. Ücretlendirilme miş bakım emeğinin kadınlarda olduğu bu geleneksel aile modelinde, kadının özgürlüğü artan çocuk sayısı ile Kağıtçıbaşı’nın iki ayrı tarihte yaptığı çalışmalar, siyasal- büyük oranda sınırlanır. Çocuğun “getirisinin” garanti ve ekonomik yönelimlerle, sosyal değişimlerin aile içi altına alınması gerekliliği doğduğundan, anababalık- dinamikleri nasıl etkilediğini ortaya koymaktadır. Ulus stillerinde çocuğun anababaya saygılı ve aileye bağımlı- lararası çocuğun değeri konulu çalışmaların Türkiye olacak şekilde yetiştirilmesi eğilimi güçlenir (Kağıtçı ayağında, Kağıtçıbaşı 1975 (Kağıtçıbaşı, 1981) ve 2003 başı, 1981, 1993, 2012). Bu ailelerde, çocuğun gelenek (Kagitcibasi ve Ataca, 2005) yıllarında aile içerisinde- sel sosyal normlardan uzaklaşması aile devamlılığına- çocuğa verilen değerin dönüşümünü incelemiştir. 1975- bir tehdit oluşturmakta, bu tehdidin karşısında sosyal- yılında toplanan ilk verilerde, Türkiye’de çocuğun eko- normlar katılaşırken norm ihlallerinde uygulanan ceza nomik değerinin hayli yüksek olduğu görülmüştür. An landırıcı sosyal reçeteler yaygınlaşabilmektedir. Örne- cak, özellikle çocuğun sevgi sağlayıcı işlevinin öne çıktı ğin, kadınlar için geleneksel normlara aykırılık arz eden ğı psikolojik değeri de yüksek ortalamalar göstermiştir.- boşanma kararının kadın cinayetleri ile ilişkisi güçlen 2003 yılında çocuğun değerine yönelik bir kent merkezi me eğilimi gösterebilmektedir (bkz., Boyacıoğlu, 2016). ve iki kırsal yerleşimde yapılan ikinci çalışmada, çocu Kadının eğitim-iş olanaklarının daralması ve çalışma ğun ekonomik değerinde keskin bir düşüş saptanırken,

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 275 - - psikolojik değerinin benzer oranlarda kaldığı, buna şullara rağmen katılabilen kadınlar, ailevi sorumluluk bağlı olarak gerçek, arzu edilen ve ideal çocuk sayısı larının baskısı altında esnek, yarı zamanlı, güvencesiz,- nın düştüğü, iki çocuk normunun toplumda geniş kabul- kayıt dışı çalışma koşullarına razı edilmektedir. Sonuç gördüğü tespit edilmiştir (Kagitcibasi ve Ataca, 2005). olarak, kapitalizm için ucuz işgücünün devamını sağla Çocuğun değerindeki bu dönüşümün, Türkiye’deki ta yan bu mekanizma, aile dinamiklerini muhafazakârlık rihsel gelişmelerle birlikte okunması gerekmektedir. ve geleneksellik üzerinden düzenlemeyi hedefleyen Ailedeki dönüşümler, 50’lerde güçlenen sanayileşme,- sosyal politikalardan güç almaktadır. kentleşme eğilimleri ve tarım istihdamının azalmasıyla- kırsal alanın kentlere göç vermesinin doğal bir sonucu Çocuğun değeri konusuna dönersek, Kağıtçıbaşı’nın dur. Ancak yazının inceleme sınırları çerçevesinde, ilgi 1975 ve 2003 yıllarında yaptığı iki çalışma üzerinden- li dönemlerde Türkiye’de izlenen nüfus politikalarına Türkiye’deki değişimi incelediği dönemin, antinatalist- odaklanılacaktır. - politikaların uygulandığı (1965-2012 yıllarını kapsa yan) tarihsel döneme denk düştüğü ve iki çocuk nor Cumhuriyetin ilk yıllarından(1) 60’lı yıllara değin pronata munda sabitlenen eğilimin dönemsel sosyoekonomik list politikalar uygulanırken, 1965-2012 yılları arasında- ihtiyaçların bir yansıması olduğu tespit edilmelidir. Hem fazla nüfus artış hızı (yıllık %3) kalkınma politikaları 2012 yılı sonrası değişen nüfus politikalarının etkisini açısından bir sorun olarak tespit edilmiş ve antinata tespit etmek amacıyla hem de sosyal değişimlere bağlı- list politikalara geçilerek 1990’larda yıllık nüfus artışı olarak ortaya çıkan aile dinamiklerindeki dönüşümleri- %1,50’lere geriletilmiştir (Özdemir, 2017). Bunun bir takip etmek amacıyla çocuğun değerini konu alan gün yansımasını kürtaja dönük devlet politikalarında da- cel çalışmalara ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. Günü görmek mümkündür. 1923-65 yılları arasında gebeliği- müzde yoğun şekilde uygulanan neoliberal politikaların sonlandırmak ve gebeliği önleyici tedbirler yasaklanır nasıl kadın-erkek eşitsizliği, kadına ve çocuğa yönelik- ken, 1965 yılında kabul edilen Nüfus Planlaması Hak şiddet gibi toplumsal sorunların ortaya çıkmasına ve- kında Kanun çerçevesinde gebeliği önleyici ilaç ve tıbbi- derinleşmesine dönüştüğünü aile içi dinamiklerde so teçhizatın ithali, dağıtımı ve kullanımı serbest bırakılmış mut olarak gözlemlemek mümkündür. Açlık ve yoksul ve sonunda 1983’te gebeliğin 10. haftasına kadar kür luk sınırında yaşayan toplam nüfusun giderek arttığı; taj hakkı tanınmıştır (Ayyıldız, 2013; Özdemir, 2017). işsizliğin yaygınlaştığı; çocuk normunun 3 ve üzerine 2012 yılında %1,2 seviyelerine düşen nüfus artış hızını- zorlandığı; boşanma, kürtaj gibi alanlarla sınırlandırıcı- ve %2,08 olarak tespit edilen yıllık doğurganlık hızını,- politikaların benimsendiği; geleneksel aile modelinin neoliberal politikalarla uyumlu olarak yeniden artır güçlendirilmesine yönelik sosyal müdahalelerin yay- maya yönelik pronatalist politikalara dönüldüğü gö gınlaştığı günümüz Türkiyesi’nde çocuğun ekonomik rülmektedir (Özdemir, 2017). Pronatalist politikaların değerinin yeniden güçlenmesi, kadının toplumsal ko- bir çıktısı olarak nüfus artış hızı 2018 yılında %1,47’ye numunun hızla erozyona uğraması ve bireysel özgürlük yükselmiştir (TÜİK, 2019). Her ne kadar doğurganlık alanlarının daralması yönündeki eğilimlerin de güçlen hızında istenen artış bir türlü gerçekleştirilememiş olsa mesi olasıdır. Dolayısıyla, temelde ekonomik ihtiyaçlar da (2019 yılı verilerine göre yıllık %1,9), pronatalist- çerçevesinde üretilen nüfus politikalarının getireceği politikaların yoğunlaşarak devam edeceği açıktır. Buna fatura sosyal değişimler açısından oldukça karanlıktır. - uygun olarak, politik söylemlerde de aile, çocuk ve kür taj gibi konulara yaklaşımların nasıl değiştiğini izlemek Sonuç olarak, her siyasal erk, topluma dönük tasarım- mümkündür. Örneğin, 1984’te dönemin Sağlık Bakanı larını gerçekleştirirken aile kurumuna özel politikalar- “Öyle pıtır pıtır çocuk doğurmak olmaz. Bu anaya da- üretmeye ihtiyaç duyar. Bu politikaların önemli bileşen topluma da zararlıdır.” şeklinde bir beyanat verirken, lerinden birisi nüfus politikalarıdır. Dönemin ihtiyaçla son dönem iktidardaki siyasetçilerin “Kürtaj aile plan rına göre değişen ekonomik ve nüfus politikaları aile içi laması yöntemi değil, bu tartışmada kadın hakkından dinamikleri yeniden şekillendirme gücüne sahiptir ve- değil bebek hakkından bahsedilmeli.” veya “Tecavüze- bunun bir çıktısı olarak izlenen politikalar başta çocuklar, uğrayan kadınlar da kürtaj olmamalı. Gerekirse devlet kadınlar ve yaşlılar olmak üzere bireysel düzeyden top bakar.” gibi açıklamalara sık sık başvurduğu görülmek lumsal düzeye etki gösterebilmektedir. Kağıtçıbaşı’nın- tedir (Ayyıldız, 2013). Çocuk sayısına ve kürtaj hakkına 1975 ve 2003 yıllarında çocuğun değeri üzerine yaptığı- yönelik müdahaleler, kadını aile-ev-çocuk üçgeninde iki araştırma, sosyoekonomik politikaların ve buna bağ geleneksel cinsiyet rolleri içine hapsetmekte, kadının lı geliştirilen nüfus politikalarının ne tür aile dinamik- kendi yaşamı üzerindeki kontrolünü elinden alan sosyal- leriyle ilişkilendiğini örneklendirmekte ve neoliberal- normları güçlendirmekte ve dolayısıyla ev dışı çalışma politikalara koşut olarak 2012 yılında nüfus politikala 1koşullarını Nüfus artış zorlaştırmaktadır.hızı, ülkenin doğum hızından Çalışma ölüm hızının hayatına çıkarılması bu ko ile rında gerçekleştirilen köklü dönüşümün toplumsal etki elde edilen, yüzdelik veya bindelik şekilde raporlanan bir orandır. Bu lerini incelerken başvurulabilecek değerli bir kuramsal hesaplamaya göç hareketleri dahil edilmemektedir. Doğum hızı, o yıl çerçeve sunmaktadır. Yapılacak bu incelemeler, eşitlik- gerçekleşen canlı doğum sayısının toplam nüfusa bölünmesiyle; ölüm ve özgürlük hedefleri çerçevesinde muhafazakârlaşma, hızı, o yıl meydana gelen ölüm sayısının toplam nüfusa bölünmesiyle kadın-erkek eşitsizliği, çocuk işçiliği ve kuşak çatışma elde edilen sayının 1000 ile çarpımıdır. ları gibi önemli toplumsal sorunları gündemine alan sosyal politikaların geliştirilmesine de ışık tutacaktır.

276 KAYNAKLAR Ayyıldız, E. (2013). Alternatif medyanın eylemci pratikleri üzerine: “Kürtaj” tartışmaları odağında Bianet’in haberciliği ve eylemciliği. İletişim Araş- tırmaları Dergisi, 11, 35–79.

Boyacıoğlu, İ. (2016). Dünden bugüne Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve ulusal kadın çalışmaları: Psikolojik araştırmalara davet. Türk Psikoloji Yazıları, 19 (Özel sayı), 127–146.

Çağlar, Y. (2003). Sosyalist Türkiye Hangi Kaynaklarla Kalkınacak? İstanbul: Nazım Hikmet Kültürevi Yayınları.

Kağıtçıbaşı, Ç. (1981). Çocuğun Değeri: Türkiye’de Değerler ve Doğurganlık. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınları.

Kağıtçıbaşı, Ç. (1993). Türkiye’de aile kültürü. Kadın Araştırmaları Dergisi, 1, 49–57.

Kağıtçıbaşı, Ç. (2012). Benlik, Aile ve İnsan Gelişimi. İstanbul: Koç Üniversi- tesi Yayınları.

Kagitcibasi, C., and Ataca, B. (2005). Value of children and family change: A three decade portrait from Turkey. Applied Psychology: International Review, 54, 317–337.

Özdemir, A. (2017). Doğum kontrol teşviklerinden en az üç çocuğa: Tarihsel süreçte Türkiye’de antinatalist ve pronatalist politikaların seyri. Ulusla- rarası Politik Araştırmalar Dergisi, 3(3), 65–75.

Ultan, M. Ö. (2018). Dünyadaki nüfus artışı konusuna Avrupa Birliği ve Bir- leşmiş Milletler Yaklaşımları. Sosyal Bilimler Dergisi, 5(31), 82–92.

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 277 SÖYLEŞI DOÇ. DR. ILKER BELEK BILIMDE, YAŞAMDA VE SIYASI MÜCADELEDE ARTI-DEĞER TEORISINI KAVRAMANIN MERKEZI ÖNEMI

Söyleşi | Tolga Binbay

Madde, Diyalektik ve Toplum’un bu sayısı için İlker Belek ile bir söyleşi yaptık. Tıp doktoru ve halk sağlığı uzmanı İlker Belek kimdir? olan İlker Belek her biri geniş yankı uyandıran kitapları ile iyi bilinen bir akademisyen. Özellikle kapitalist üretim - ilişkilerinin yol açtığı toplumsal sonuçlar, sağlıkta eşitsiz- likler ve sosyalizmin sağlık alanındaki kazanımları üze- 1961 doğumlu. Lise rine ciddi bir külliyatın sahibi. Öte yandan COVID salgını yi Bandırma’da bitirdi.- sürecinde de soL’da yer alan çeşitli yazıları ile neredeyse 1984 yılında Hacettepe salgını gün gün Belek’in görüşleri ile izledik. BU söyleşide Üniversitesi Tıp Fakül- öğrencilik yıllarından çıktık Marksizm ile tanışmasına, tesi’nden mezun oldu. hekim hareketi içindeki yıllarına, emek verdiği akademis- Mecburi hizmetini Si- yenliğe, geçirdiği soruşturmalara ve daha birçok konuya nop’ta yaptı. 1990’da değindik. Keyifle okuyacağınızı tahmin ediyoruz. Gelenekselaynı fakültenin Sağlık Halk Uygula Sağ- maları İçinde İlkel Bilinç Yapılanmalarılığı Anabilim Dalı’ndan * başlıklı tezle- Kitaplarını, akademik ve siyasi emeğini düşününce uzmanlık aldı. Halk sağlığı uzmanı olarak Ankara, üç alan öne çıkıyor: sağlığın ekonomi-politiği, kapi- Diyarbakır ve Antalya’da çalıştı. 1996 ile 2019 ara- talizmde toplumsal eşitsizlikler ve sosyalist aydın- sında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı lanma. Ve bu üç alanın tam da merkezinde Marksizm Anabilim Dalı’nda öğretim üyeliği yaptı. 2007 yılın duruyor. Nasıl tanıştın Marksizm’le? da TTB Nusret Fişek ödülünü aldı. Farklı dergilerde mesleki ve siyasi yazılar yazdı. Uzun yıllardır soL Haber Portalı yazarı. Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve BAA üyesi. Ayrıca Madde, Diyalektik ve Toplum Öncelikle söyleşi için Madde, Diyalektik ve Toplum’a dergisinin danışma kurulu üyesi. teşekkür ederim. Önceki sayılardaki söyleşilerinizi de biliyorum, çok önemli belgeler ve katkılar bunlar. Bana sürdürdük. O zamanlar TÜBİTAK’tan burs alıyordum ve gelirsem… - aldığım paranın hemen tamamını kitaba yatırıyordum. Marksizm’le, ama öncesinde sol fikirlerle öğrencilik yıl - larımda tanıştım. 1970’lerden söz ediyorum. Dünyanın- Üniversiteyi bitirinceye kadar, çok geniş bir kütüphane hemen her köşesini etkisi altına almış, eşitsizliklere, oluşturmuş ve bütün Marksist-Leninist eserleri okuya- adaletsizliklere, sömürüye karşı çıkan, yoksulun, ge rak tartışmıştık. Tıp derslerinin yoğunluğuna rağmen cekondulunun yanında duran sol düşünce ve siyasetin- fakültenin son üç dört yılı boyunca, yani 12 Eylül dar- egemen olduğu dönem. Liseyi küçük denilebilecek bir besi sonrasında günde en az 4-5 saat kitap okuduğumu, deniz kıyısı kasabasında bitirdim. Sola açıklık hem ai notlar aldığımı hatırlıyorum. Okuma ve tartışma seans- leden hem de bu kasabadaki lise ortamından geliyor ları intörnlük dönemindeki nöbetsiz günlerde sabaha- diyebilirim. karşı ikiye, üçe kadar sürerdi. Marksist-Leninist klasik - lerin yanı sıra dünya ve Türkiye tarihi, sosyalizmin ta Marksizm’le tanışmam ise Hacettepe öğrenci yurdunda rihiyle ilgili olarak da sistematik bir okuma yapmıştık. oldu. O yıllarda, tıp fakültesinde aynı dönemlerde oku- Mecburi hizmete bu donanımla gittim. duğumuz bir arkadaş grubuyla birlikte çok sistematik- biçimde Marksizm okumalarına-tartışmalarına başla Eskiden beri hayatımdaki en önemli kazanımımın,- dık. Bu tercihte dediğim gibi solcu alt yapının, Hacette Marx’ın artı değer formülünü ve o formülde içerilmiş pe öğrenci yurdunun bugün devrimci demokrat olarak olan sosyalist devrimin zorunluluğu gerçeğini öğren nitelediğimiz sosyalist havasının etkisi oldu. - Anladığımmek olduğunu kadarıyla düşünmüşümdür. “artı değer” teorisini kavramanın kritik bir yeri olmuş düşünsel hayatında. Nasıl bir ge- Benim Marksizm’e ilgim tamamen “akli”dir. Yani dün tirisi oldu bu kazanımın? Sanırım meslek hayatında, yada olup bitenleri kavrama, anlamlandırma ve çözüm- hatta “halk sağlığı” uzmanlığını seçmende de bir yan- arama çabasının ortaya çıkardığı bir fikirsel aranışın kısı olmuş. Yanılıyor muyum? sonucu. Sonra araya 12 Eylül darbesi girdi. Ancak o or tamda bile kısa bir kesinti dışında biz yoğun okumayı

278 - - - Doğru. Artı değer teorisinin farkına varmam genel ola Bu gelişmeler herkesi, her yeri etkiledi. Marksizm nere rak toplumsal düzende bir nesnellik olduğunu, toplum deyse bir kenara bırakıldı. - sal süreç ve sorunların objektif ve üretim ilişkilerine- - dayalı bir zemininin bulunduğunu anlamama yaradı.- Biz ise o ortamda tam tersine Marksizm’e sıkı sıkı tu Yaşanılanlar tesadüfî değildi, siyasetçilerin kötü niyetiy tunarak, daha da ötesinde Marksizm’i kendi alanımız le açıklanamazdı. Bu farkındalık beni bir yandan bilim- da somutlamaya, yeniden üretmeye özel önem vererek sel sosyalizme, sosyalist mücadeleye yönlendirdi, öte bu karşı saldırıdan kendimizi koruduk, üstelik sanırım yandan da özel yaşantımda verdiğim kararlarda belir bunun dışında en azından tıp ortamında bir etki alanı leyici oldu. yaratmayı da başardık. - Aslında tıp fakültesine kendi isteğimle girmemiştim. Komünist bir insanın kendisini koruması, var etmesi- Lisedeki hayalim matematikçi olmaktı. Ancak kendi bile Marksizmsiz ve ekipsiz-örgütsüz olmaz. Biz öğren isteğimle girmediğim tıp fakültesinde kendi istediğim cilik yıllarımızdan itibaren bu gerçeğin net olarak far alanı, yukarıdaki düşünsel-siyasal değişim-olgunlaşma kındaydık ve ona göre davranmaya özel olarak titizlik sürecinin sonunda kendim seçtim. - gösterdik. -

Tıp fakültesine girdiğimde, başlangıçta “herhalde klinis Mecburi hizmet dönüşümüzde, ki 1987 başı oluyor, ak- yen olurum, iyi bir hekim olmaya çalışırım” diyordum.- lımızdaki düşüncelerin hayata geçeceği mekân olarak- Ancak dördüncü sınıftan itibaren değişik kliniklerde- Tabip Odası ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) zeminini be- çalıştıkça, insanların hep aynı hastalıklardan sağlık ku lirledik. O dönemde ortada zaten siyasi bir yapı da yok rumlarına başvurduklarını, hekimlerin onları tedavi et- tu. Şimdi halen varlığını etkin şekilde sürdüren Anka melerinin bu sorunları kesinlikle çözmediğini, pek çok- ra Tabip Odası Halk Sağlığı Komisyonu’nu kuruşumuz hastalığın (enfeksiyon hastalıkları ve psikiyatrik hasta 1988 Tabip Odası seçimlerinden hemen sonradır. - lıklar gibi) aslında yaşam koşullarıyla bağlantılı ve önle- - nebilir nitelikte olduğunu, hastalıkları ortaya çıkmadan Orada Marksist bir sağlık anlayışını geliştirmeye, örgüt önce önlemenin daha insani olacağını, ama sağlığı ko- lemeye, Tabip Odası ve diğer kitle örgütlerinin yöne rumak ve geliştirmek için de hastalıkları ortaya çıkaran timleriyle o perspektif üzerinden ilişki geliştirmeye ve sosyoekonomik faktörleri ortadan kaldırmak gerektiği belki de en önemlisi o perspektifle insan yetiştirmeye ni anladım. çalıştık. Yani bir yandan da herkes için tam bir eğitim - süreci söz konusuydu. Aynı zamanda da hep siyasi bir Tabii böyle düşününce tıp içinde önümde halk sağlığı yapının arayışı içinde olduk. dışında bir seçenek kalmamış oluyordu, üstelik bu ter - cih siyasi mücadeleyle mesleki hayatı bütünleştirmek- Burada ayrıntılandırmak mümkün ve gerekli değil ama- açısından da çok uygun bir tercih gibi görünüyordu. Bir bütün bunlar tıp ortamında nasıl somutlanıyor, yalnız kısır döngünün içine hapsolmamak ve gerekli gördüğü ca örneklemek açısından bir şey söyleyeyim. Sağlık İyimü ki yapmak öyle olmuş için halk diyeceğim sağlığı alanını o zaman. seçmiş Açıkçası oldum. 90’lar- ta Dönüşüm isimli liberal saldırının Türkiye’ye girişi- da senin yazdıkların, tüm o ideolojik ağırlığın altın- 1990’dır. Biliyorsunuz, Sağlıkta Dönüşüm’ün üç önemli da, sosyalizmi aramak için, tıpta sosyalizmi aramak ayağı var: aile hekimliği, genel sağlık sigortası ve hasta için çok kritikti. O kitaplar sayesinde haklı, nesnel ve nelerin özelleştirilmesi-işletmeleştirilmesi. O dönemde güncel bilgiye basan bir dayanak noktası buluyorduk. TTB yönetimi bunlardan aile hekimliğini ve genel sağlık O dönemdeki liberal baskıya nasıl dayandın? Çünkü sigortasını onaylayan bir çizgideydi. TTB’nin Sağlıkta- 90’lardan itibaren bu alanlarda liberal bir devşirilme Dönüşüm’e topyekûn karşı çıkışını sağlayan şey bizim- de yaşandı. öncelikle TTB örgütsel yapısı içine yönelik olarak zama na karşı yarıştığımız yoğun ideolojik ve siyasi müdaha Anlıyorumlemiz olmuştur. ama bir eğilim olarak baktığımızda hekim Evet, 1990’lar sosyalizmin çöküşüyle birlikte, “yeni hareketi ve tıp akademisi sağlık politikaları ve top- dünya düzeni” tezlerinin, Toffler, Drucker gibi düzen içi lumsal eşitsizlik gibi konulardan hep uzak durmuşlar. yazarların dünyayı tamamen etki altına aldığı yeni bir Evet, bir siyaset var oralarda ama daha çok meslek dönemin başlangıcıdır. üzerinden ve halkçılık ağırlıklı değil mi? O yıllarda Türkiye sosyalist solunun çok önemli kısmı da liberalizme doğru dümen kırdı. Örneğin Türkiye İşçi Aslında uzak durmuyorlar, oldukça yakınlar, ama kendi Partisi ve Türkiye Komünist Partisi’nden TBKP diye bir dünya görüşleri doğrultusunda. şey çıktı ortaya. Sosyalizmden belki yine söz ediliyordu - ama “devrim iddiası” hemen hemen tamamen bir tarafa diEskiden ve öte TTByandan kendi bu çalışmalarındakonulara Marksizm’le sağlık politikaları daha uyumlu ve bırakılmıştı. Böyle olunca da sosyalizmin hiçbir anlamı eşitsizlikler konularına daha merkezi bir önem atfeder kalmamış oluyordu. Bu çevreler, o dönemde sosyalizmi - söylemsel düzlemde bile giderek tamamen terk ettiler. bir yaklaşımda bulunurdu. Şimdi bu kadar ağırlıklı ve net bir ele alışının olmadığı açık. Bunda, 1990’ların son

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 279 - - larından itibaren Kürt hareketinin değişik dolayımlar Yani sosyalizmin yıkılmasının nedeni Marksizm’in ye üzerinden TTB üzerine düşen gölgesinin etkisi oldu tersizliği, yanlışlığı değil, tersine, Marksizm’in pratiğe ğunu düşünürüm. Türkiye’nin sorunlarına sınıfsal bir yeterli derecede uygulanamamış olmasıydı. Bu tuzağa perspektifle yaklaşmazsanız, sağlıktaki eşitsizlikleri de,- dönemin sosyalist çevrelerinin çok önemli kısmı da Türkiye’nin geri kalmışlığını da Kürt sorunu ekseni (ya- düştü ve kurtuluşu Marksizm’den kurtulmakta aradılar.- da farklı dönemlerde farklı eksenler) üzerinden açıkla maya girişirsiniz. O zaman Sağlıkta Dönüşüm’e olan ilgi 1990’lar bu çevrelerin tamamı tarafından postkapita niz geriler, eşitsizliklere ise kaçınılmaz olarak kapitalist- lizm diye nitelenen yeni bir dönemin başlangıcı olarak- düzen içi bir çizgide çözüm ararsınız. Yine de TTB’nin kutlanıyordu. Aradan yalnızca 10 yıl geçtikten sonra, Sağlıkta Dönüşüm konusunda sürmekte olan çalışmala yani 2000’lerin başında ABD Ortadoğu’nun tepesine ye rının hakkını vermek gerekir. - niden tüm terörizmiyle çöreklendiğinde, yeni dönemin - iddia edildiği gibi bir barış, huzur dönemi olmadığı net Akademiye gelince… Orası hemen hemen tam bir fe olarak anlaşıldı. Sosyalizm yıkılmıştı ve emperyalizm laket. Birkaç istisna dışında halk sağlığı akademisyen- yeni gerçekliği kendisi açısından fırsata çeviriyordu. lerinin tamamı, benim daha asistanlığımın ilk yılında- Postkapitalizm denilen de yalnızca büyük bir yalandan “resmi halk sağlığı” olarak nitelediğim bir ekolün üreti ibaretti. Marksizm’i karalayanların yaptığı ise tam bir cisi-sürdürücüsü durumundalar. Bu teknokrat bir yak ihanet. laşımdır. Örneğin sağlıktaki eşitsizliklerin nedeni olarak eğitim ve gelir düşüklüğünü görür, ama bunların içine Bu gelişmeler Marksist-Leninist teorinin gerçeklik ve yerleştikleri genel bağlamı (kapitalist üretim ilişkileri)- geçerliliğini bir kez daha kanıtlamış oldu. Sosyalizmin- ısrarla görmezden gelir, hatta buna vurgu yapanları- yıkılışından beri dünyamız daha eşitlikçi, gerilimsiz, ekarte etmeye çalışır. Kendi pratik eylemini de yöne adil bir karakter kazanmadı kesinlikle. Tam tersine, hu time danışmanlık olarak belirler. Örnek mi? İşte CO zursuzluklar, eşitsizlikler, savaşlar, emek sömürüsüyle VID-19 salgını noktasında takındıkları tavır. Oturdular bağlantılı tüm sosyal ve ekonomik sorunlar önlenemez “normalleşme” döneminde lokantalarda nasıl yemek- biçimde artıyor. - yenilecek diye algoritmalar hazırlıyorlar. Oysa işçi sınıfı - sürecin başından beri dip dibe üretim yapıyor, buna iti Nedeni kapitalizmin kendisidir. Sosyalizmin varlığı sö- raz etmek ise akıllarından geçmiyor. mürüyü, savaşları bir ölçüde engelleyebiliyordu; yıkıl masıyla birlikte emperyalistler saldırılarını sınırsız şe Dolayısıyla akademi sağlık politikaları gibi, eşitsizlik kilde artırma fırsatı buldular. - gibi konulardan uzak durmuyor, tam tersine içinde yer- - alıyor, ama bu konuları düzen içinde ele alarak, çok daha İşte bu gelişmeler Marksizm’in, Marx’ın Kapital’deki çö tehlikeli bir işlevi yerine getirmiş oluyor. Sağlıktaki eşit zümlerinin karşı konulmaz şekilde haklı, doğru ve ge sizliklerin bu düzende çözümlenebileceği yanılsamasını çerli olduğunu da kanıtlamış oldu. Son olarak COVID-19 yaratıyor. Aile hekimliğini düzeltmekle meşgul oluyor. - salgını kapitalizmin tüm çelişkilerini, yetersizliklerini, sorunlarını, çözümsüzlüklerini bir kez daha ve olabilen Oysa kapitalist düzen yıkılmadan eşitsizlikler yok edi tüm açıklığıyla gözler önüne serdi. Aslında düzen içi- lemez ve aile hekimliği sisteminin düzetilecek bir yanı aktörlerin şimdilerde “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” Oyoktur. zaman şöyle diyebilir miyiz? İki dönem yaşadık ve derken kastettikleri şey, bu, yani kapitalizmin çözüm şimdi atlattık, atlatıyoruz. Birincisi 90’ların havası, Peki,süzlüğüdür. ya Marksizm’in Bu cümle bir yeniden itiraftır. üretimi nasıl gidiyor? yani yenilgi ve Marksizm’in gözden düşmesi. Diğeri Her şeyin yaldızı dökülüyorken… ise kapitalizmin yaldızının döküldüğü şu son yıllar. Peki, teori üretiminde yani Marksizm işleyişimizde, üretimimizde “krizi” geride bırakıyor muyuz? Hem Ben Marksizmin yeniden üretimi derken, en azından- Türkiye için hem de uluslararası arena için soruyo- kapitalizme karşı amansız bir savaş vermemiz gereken rum bu soruyu. ve asli görevimizin sosyalizmi kurmak olduğunu düşün - düğüm bu dönem için, O’nun somut alanlarda yeniden- üretimini, değişik alanlara somutlanmasını anlıyorum: “İki dönem” şeklindeki saptaman doğru görünüyor. An iktisatta, tarihte, sanatta, sağlıkta, eğitimde, temel bi cak 1990’larda “Marksizmin gözden düşmesi” O’nun limlerde, toplumsal yaşamın yeniden planlanmasında, kendi yapısal yetersizliklerinin değil, tamamen siyasi çevre, cinsiyet alanlarındaki sorunlarda, vb. Örneğin- tutumların sonucuydu. canlıların evrimi konusundaki çalışmalar kesinlikle- Marksizm’in diyalektik materyalist yönteminin kullanıl Sosyalist sistemin yıkılmasının faturası çok uzun yıllar- dığı alanlardır, diyalektik materyalist yöntem kullanıl- bir yandan da Marksizm’e kesildi: Marksizm hatalıydı,- madan evrim konusundaki çalışmalara yön vermek, o- toplumları yanlış yöne sürüklemişti, falan. Oysa sosya - alandaki eksiklikleri hissedebilmek olanaksızdır ve ter lizmin yıkılmış olmasının temel nedeni sosyalist ülke si de doğrudur: Bu alanlardaki bilimsel çalışmalar ke lerin Marksist-Leninist siyaset teorisine, komünist par sinlikle diyalektik materyalizmin geliştirilmesine, özel tilerin öncü rolüne dair bilgileri unutmuş olmalarıydı. bir alanda somutlanmasına yarar. 280 - -

Sosyalizmin yıkılması sonrasında bu iş de haliyle tama- olarak onları toplumsal olaylara, gezegenimizin ve ül men gözden düşmüştü. Ancak hiçbir zaman tamamen- kemizin yaşadığı sorunlara çekiyor, halka yaklaştırıyor. yok olduğunu da söyleyemeyiz. Bütün dünyada bu yön Ayrıca tıbbın ilerleyen yıllarında, özellikle dördüncü de bir damar varlığını hep korudu. Şimdilerde, kapita sınıftan itibaren içine girilen mesleki pratik ortamı, o- lizme ilişkin toplumsal, ekonomik, siyasal sorunların ortamda doğrudan insanların sağlık sorunlarıyla, yani- artışıyla birlikte bu tür çabalarda da belirgin derecede Türkiye gerçekliğiyle temas durumu da öğrenciyi siya artış var. Bundan sonra ivmesinin daha da yükselmesi sallaşmaya yönelten potansiyel bir faktör olarak görü beklenir. - lebilir. - Öte yandan Marksizm’in sözünü ettiğim tarzdaki so Ancak bu zemin tek başına siyasallaşmaya, Marksizm’i mutlanışının kendisini en fazla derecede hissettirdiği- gündeme almaya yetmiyor şüphesiz. İşte burada öğren alanlar sendikal ve siyasal mücadele alanlarıdır. Bu ciyi etkileyecek çevresel mekanizmaların etkisi devreye- anlamda kitle sendikacılığı yanılsamasının aşılarak sı giriyor. Ülkemizde genel olarak sosyalizmi çağrıştıran nıf sendikacılığı perspektifinin hayata geçirilmesine ve belirgin bir mekanizma olmaması önemli bir sorun. Ay sosyalist devrimin güncelliğine yönelik müdahalelere rıca tıp fakülteleri mekân olarak da üniversitenin diğer- ihtiyaç var. Dolayısıyla bugün için Marksizm’in yeniden fakültelerinden izoledir. Hele hele hastane ortamı için- üretimi, önemli derecede pratik mücadele ve müdahale bu durum daha da geçerlidir. Dolayısıyla tıp öğrencisi- anlamına geliyor. nin üniversite içindeki siyasal dinamiklerden etkilen mesi bu nedenle de zordur. İşte burada tıp fakültesi öğ Marksist teorik üretim gerçeklikten kopuk bir faaliyet retim üyelerinin oynayacağı rol modellik önemli oluyor. değildir. Marksizm’in kendisi işçi sınıfının kendiliğinden Tıp öğrencisini sosyalizmle, Marksizm’le tanıştıracak en hareketinin eşi benzeri görülmemiş boyutta yükseldiği önemli aktör bugün için öğretim üyesi gibi görünüyor. bir konjonktürün ürünüdür. O hareketlilik olmasaydı- İşte bu nedenle kendisini sosyalist olarak tanımlayan Marksizm doğmazdı ve öte yandan kapitalizme karşı öğretim üyelerine (bunların sayısının da artık bir elin işçi sınıfı direncinin gelişmesi de kaçınılmazdı: Diya- parmakları kadar olduğunu hepimiz biliyoruz) çok lektik. Marksizm 19. yüzyıldaki kendiliğinden işçi sınıfı önemli görev ve sorumluluk düşüyor. - hareketinin nedenlerini ve o nedenlere ilişkin çözüm leri teorize eden, işçi sınıfına ve komünist harekete bu Uzmanlık sınavı, mecburi hizmet kaygılarıyla gelişen sı doğrultuda yön veren bir praksistir. kıntı ve zaman sorunu meselesine gelince. Doğru, ama bir noktaya kadar. Zira hepimiz biliyoruz ki en hünerli- olduğumuz konu belki de zaman israfı. Bu hepimiz için- geçerli. Tıp eğitimi ağırdır, tamam, ama kim tıp öğrenci sinin zamanını iyi değerlendirdiğini söyleyebilir. Dolayı sıyla iyi kullanmak koşuluyla zaman TUS’a çalışmaya da, Marksizm’i öğrenmeye de, pratik siyasi faaliyet içinde olmaya da yeter. Ben bunun pek çok örneğini biliyorum.-

Öğretim üyesinin öğrenciyi gerçeğe, entelektüel ve pra tik toplumsal-siyasal faaliyete çekmek açısından önemli Görsel 1. İlker Belek’in söyleşilerinden bir kare [Antalya, 2016] noktada olduğunu söyledim. Ancak çevresel faktörler- bağlamında bir şeyden daha söz etmek gerekir. Örgütlü- Buradan günümüz tıp eğitimine, o eğitim içindekilere sosyalist siyaset ve çevrelerin görevleri. Bu noktada Tür geçmek istiyorum. Bugün bir tıp öğrencisi, uzmanlık kiye Komünist Partisi’nin, Bilim ve Aydınlanma Akade sınavı, dershane, özel üniversiteler, mecburi hizmet, misi’nin işlevi bana kalırsa çok önemli. Doğrudan sağlık- sağlıkta dönüşüm vs. gündemleri arasında tıp bili- alanına seslenen yayın faaliyetleri, Marksizm’in sağlık- minin içinde Marksizm’le nasıl buluşabilir? Geçmişe alanına somutlanması ve öğrencilerin bu yaratıcı çaba göre daha zor değil mi? nın içine çekilmeleri bakımından çok değerli bir işlevi ye - Sonrine yıllardagetirir, bu arka olanağı arkaya özellikle bilinç, gündeme toplum yapısı almak ve gerekir. dinle ilgili kitaplarını okuduk. Aydınlanma olmadan olmu- Doğru. Bugün bir tıp öğrencisinin siyasetle ilişkilenme yor ama bir yandan da sol bilim camiası diyebilece- si, dediğin faktörlerin etkisiyle eskiye göre çok daha zor.- ğimiz kesim aydınlanma kelimesini bile sevmiyor. Ama kesinlikle mümkün de. - Kimisi “dayatmacılık” olarak görüyor kimisi de “bilim Muhtemelen tıp fakültelerini tercih eden öğrenciler, di- tahakküm kuramaz, otorite olamaz.” diyor. Ama şu ğerlerine göre hümaniter değerlere daha yüksek dere son salgın sürecinde bilgiye ve bilginin kullanımına cede sahipler. Tıp tercihinde maddi kaygıların, beklenti dair farklı bir yere geçiverdik sanki. Ne dersin? Bi- lerin etkisi olmadığını söylemiyorum. Bu faktör de çok lim, aydınlanma mücadelesinden, hatta kelimesinden ileri derecede belirleyici. Ancak insanlara ve topluma uzak durabilir mi? yararlı olmak motivasyonu yine de çok önemli, bir lise öğrencisinin tıbbı tercih edişinde. Bu olgu kaçınılmaz

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 281 - - Olur mu öyle şey? Bilim zaten Aydınlanma döneminin- - ürünü, bileşeni. Öte yandan Aydınlanma dediğimiz dö Türkiye’de Aydınlanmanın bin bir küfürle gözden düşü nem bilim, sanat alanlarındaki gelişmelerle başladı. Ki rülmesinde sözünü ettiğim postmodern “özgürlük” an lisenin önerdiği yaşam tarzı toplumsal gereksinimlere layışının belirleyici önemi oldu. Buna göre Aydınlanma- ve laiklik Kemalizm’in uygulamalarıydı, Kemalizm ise yanıt vermiyor, kilisenin belirlediği kurallar insanları- bir diktatörlük. Dolayısıyla laikliği ve Aydınlanmayı sa fazlasıyla sıkıyordu. Örneğin Aydınlanma’nın toplumsal- hayatımızın şafağında belirmeye başladığı yıllarda kili vunmak Kemalist diktatörlüğü savunmakla eş tutuldu. se insanların birlikte eğlenmelerine karışıyor, kabulle nilmez yasaklar getiriyordu. Oysa “diktatörlük” dedikleri Kemalist devrim saltanat - ve hilafete karşı bir burjuva devrimiydi ve her burjuva Tıptaki gelişmeler bilime öncülük etti, daha da ötesinde devrimi aristokrasiye karşı mücadele etmek nedeniyle toplumun sekülerleşmesinde önemli işlev gördü. Eski- zorunlu olarak bilime sarılarak Aydınlanmacı, halkçı bir den beri geçerlidir: Tıpta kadın erkek ayrımı yoktur, tıp çizgiye oturuyordu. - bir meslek olarak cinsiyet farklılıklarını siler atar. Ana - tomi biliminin gelişmesi kilisenin insan vücudu üzerine- Bunu anlamamak aslında tarihin diyalektiğine karşı çık koyduğu yasakların geçersizleştirilmesi açısından çok mak anlamına geliyordu ki bilim karşıtlığının tam ken olsaönemli bile oldu. kendisine Bilim bir insan yol vebulur toplumun ve en nihayetinde somut gereksi ya- disini oluşturuyordu. - nimleri içindir ve hiçbir akıl dışı yasağı tanımaz, yasak - Dediğin gibi korona salgını bilimi toplumun bütün ke sakçıyı mağlup eder. - simlerinin gündemine yeniden soktu. Doğaldır. Top- Sosyalizmin yıkılmasından sonra dünya karanlık bir lumlar olağanüstü koşullarda bilime yeniden dönerler. gericilik dönemi içine girdi. Sapla saman birbirine ka Çünkü hiçbir inanç sistemi salgınla mücadeleye yara rıştırıldı. Gerici fikirlerin savunulması ve yaşam tarzının- maz. Öte yandan insanlar doğuştan bilimseldirler ve o fikirlerle belirlenmesi “özgürlük” diye kodlanır oldu. gündelik hayatlarında da zaten tipik bir bilim insanı gibi Türkiye’de AKP’nin işini de en çok bu fikirleri savu davranırlar. Bir çiftçi ekini ne zaman ekeceğini, aradaki nanlar kolaylaştırdı. Ta ki, AKP’nin gerici yaşam tarzını otları ne zaman yolacağını bilir, zamanına dikkat eder, toplumsal bir norm olarak belirlediği ve bu amaca özel aksi takdirde tarladan ürün alamaz, vb. yasalar çıkarmaya başladığı noktaya kadar. O zaman işin özgürlükle değil, gericiliğin iktidarını tahkim etme Fakat bu durum bilimin dünyaya kendiliğinden hâkim niyetiyle ilgili olduğu anlaşıldı. - olacağı, laikliğin kendiliğinden yeniden inşa edileceği ya - da laikliği yeniden kazanmak için olağanüstü koşulların Öte yandan, özgürlükleri kısıtlayan Aydınlanma ve bi beklenmesi gerektiği anlamına gelmiyor. lim değil, milliyetçilik ve dindir. Her ikisi de yaşamı ken - di kodlarına göre belirlemeye çalışırlar. Bilimde ise tek- Aydınlanma ve laiklik için siyasi mücadele gerekiyor. yol gösterici unsur ortak ihtiyaçlar, akıl ve yaratıcılıktır.- Sosyalizmdir bunların gerek koşulu. Zaten Aydınlanma Çocuk felcini aşıyla yok ettik. Boşu boşuna insanlar ölü nın kendisi kiliseye, saraya, krala, padişaha karşı siyasi yor ya da sakat kalıyordu. Bu bilimdir. Aşıya karşı çıkar- Birbir mücadeleydi.yandan da tarihsel bir zorunluluktu. Yani burju- sanız, “ben çocuğuma aşı yaptırmama hakkına sahibim”- vazinin yol alabilmesi, ekonomik iktidarını siyasi ik- derseniz, bu da gericilik olur. Çünkü bu gericilik hem ço tidarla perçinlemesi için. Şimdi ise sıra işçi sınıfında, cuğun hem de toplumun yaşam hakkını, dolayısıyla top tarihsel olarak. Ama bir de “sınıfın bilinç sorunu” var. lum olarak bir arada yaşama olanaklarımızı yok eder, Son kitabında işlediğin. Sınıfın bilinç sorunu nasıl çö- aşı karşıtlığına hiçbir şekilde izin verilemez. Bireylerin- zülür? kendi kafalarına göre davranma “özgürlüklerinin” sınırı toplum olarak birlikte yaşama koşullarımızdır. Aynı ne- denle gelirin eşitsiz dağılımına yol açan tüm kapitalist İşçi sınıfı şimdilerde çok dağınık, bilinçsiz, örgütsüz.- iktisadi politikalar gericidir, zira birlikte yaşama ola Yine sosyalist sistemin çöküşünden beri. Ama normal. naklarımızı ortadan kaldırır, düşük gelirlilerin haklarını - Eğer öncüler dağılırsa, sosyalist devrime olan bağlılık gasp eder. Dolayısıyla hiç kimsenin bir diğerinden daha larını yitirirlerse, kapitalizmi kutsar bir konum alırlarsa zengin yaşama hakkı yoktur ve zenginlerin yaşamı is başka ne olabilir ki? - tedikleri gibi yaşayabilmelerine karışılmaması bireysel özgürlük alanına saygı olarak değerlendirilemez. - Dolayısıyla işçi sınıfının bilinç sorunu çözülür. Bu konu- da Lenin’in öğretisi halen geçerli: Sınıfa bilinci dışarıdan İnsanı bugüne getiren şey akıl ve bilimdir. Üç milyon yıl- taşımak. Lenin sınıfın kendi öz kaynaklarıyla, enerjisiy lık bir yolculuktan söz ediyoruz. Atalarımızın böcekleri le, donanımıyla geliştireceği hareketin kendiliğinden,- avlamak için kullandığı ilk ağaç dalcığı bilim tarihimiz ekonomist-sendikalist karakter taşıyacağını, düzenle- de devasa nitelikli bir sıçrama anlamına geliyor ve üst sınırlı kalacağını, reformist olacağını söylemiş ve ekle- maymunumsulardan insana geçişte kritik bir uğrağı mişti: Sınıfın hareketinin düzenin sınırlarını zorlayabil ifade ediyordu. Bilimsiz insanlaşma ve toplumsallaşma mesi, yani sınıfsız sömürüsüz bir dünyaya bağlanabil olmaz. mesi için siyasallaşması gerekir, bu da komünist parti tarafından işçi sınıfına bilinç taşınmasını gerektirir.

282 -

Kimileri bunu çok mekanik biçimde anladılar. Olay san- münist siyasi partilerin önemli kısmının da en azından ki bir emme basma tulumbası gibi işleyecekti. Partinin- hatırı sayılır bir süre boyunca o referans noktalarını bir- kadroları, militanları, propagandistleri, ajitatörleri ala- kenara bırakmış olmasıdır. Diğeri ise işçi sınıfının bir- caklardı işçileri karşılarına ve onların sendikalist dü araya gelerek eyleme geçebileceği bütün pratik müca zenle sınırlı beyinlerine sosyalizm fikrini enjekte ede dele kanallarının yıkılmış, yok edilmiş, yıpratılmış ol ceklerdi. masıdır. - Evet, işçi sınıfına bilinç taşıma eyleminin içinde kabaca- Bu ikisi şüphesiz birbirlerini besleyen dinamikler. Ama bu da var, yani sürecin (şüphesiz usulüne uygun) bir- sonuç değişmiyor. İşçi sınıfı eylemsiz. Eylemsizlik ka eğitim boyutu da bulunuyor. Hiçbir işçi Marksist sosya derciliği, eylemsizliği de örgütsüzlük besler. Oysa sınıf- list öğretiyle tanışmadıkça artı değer sömürüsünün far- eğitime de, farklı bir dünyanın olabilirliğine de ancak- kına varamaz. Öte yandan her işçi kendi pratiği içinde eylem içinde ikna olabilir. Dolayısıyla Marksist eğitim tam bir Marksist’tir. Kendisine ne yaşadığı sorulduğun- le birlikte sınıfı eyleme çeken mücadeleci bir tarz ge da sömürüyü gayet güzel tanımlar, üstelik neredeyse- rekiyor. Sınıfın kendi sorunlarından kalkan ve sınıfsal- Marks’ın artı değer kavramsallaştırması içindeki te sorunları sisteme bağlayan bir pratik mücadele. Buna rimlerle. Kendi emeğine patronun el koyduğunu, sömü zaten praksis diyoruz. Söylemiştim: Marksizm’in ken rüldüğünü söyler. Ancak çok önemli iki şeyin farkında disi bir praksistir. Demek ki örgütlü müdahalelerle işçi değildir: Öncelikle yaşadığı sorunun kendisiyle, kendi sınıfını eyleme çekeceğiz ve bu sürecin her noktasında işyeriyle, bilemediniz kendi ülkesiyle sınırlı olduğunu sosyalist eğitim olacak. Kendisini salt eğitime kilitlemiş düşünür, dolayısıyla sorunu patronunun ya da iktidarın- bir yapı kesinlikle örgüt olamaz. kötü niyetiyle, beceriksizliğiyle alakalı olarak ele alır. Yani yaşadığı sömürünün sistem sorunu olduğunu, ka- pitalizmle ilişkili yapısal bir niteliğinin bulunduğunu bilemez. İkincisi de sömürünün ancak işçi sınıfı iktida rıyla, yani sosyalizmle ortadan kaldırılabileceğini hiç ayırt edemez. İşte işçinin gündelik yaşamına yedirilmiş AmaMarksist tam eğitim da bu bu noktada sorunları itirazlar aşmaya yükseliyor:yarar. “Ege- men ideoloji ve dini inanç sistemi bu kadar hâkimken mümkün mü?” diye…

- Görsel 2. Dr. Belek’in düşünceleri ve mücadelesi için üniversitesinde açı- Kesinlikle mümkün. Zira kapitalizm içinden çıkması lan soruşturmalara karşı yapılan basın açıklamalrından bir kare [2011] olanaksız bir krizin içinde debeleniyor. Daha da öte sinde kriz giderek kalıcılaşıyor, derinleşiyor. Bu krizin Mesleki, bilimsel ve siyasi mücadelende bir yandan ne anlama geldiği, ne kadar derin ve çözümsüz olduğu da soruşturmalarla uğraştın. Oldukça uzun bir liste COVID-19 salgını sırasında bir kez daha teyit edilmiş- sanırım bunlar. Yıllar içinde ne gibi kovuşturmalar oldu. Böyle bir ortamda hiçbir güç, hiçbir ideolojik ya geçirdin? da siyasi araç işçi sınıfının kendiliğinden tepkilerini en - gelleyemez. Tersine bu kriz ortamı kendiliğinden sınıf hareketlerini tetikleyecek, iktidarlar da bu aranışlara Bu işler asistanlığımdan itibaren başımı sarmaya başla en şiddetli şekilde karşılık verecek ve bu da iktidarların dı. Sıklığı ve ciddiyet derecesi de giderek arttı. 23 yıllık geliştirdiği tüm siyasi ve ideolojik hâkimiyet araçlarının öğretim üyeliğim döneminde geçirdiğim soruşturma- ikna edici ve baskılayıcı kudretini daha da azaltacaktır.- toplam yedi taneydi sanırım. Konuları çok enteresan Böyle bir tarihsel momentten geçiyoruz. Ben bunları olabiliyordu. Örneğin birisinde öğrencilerle yakın ilişki - söylerken, ABD’de Trump yönetimine karşı, salgın gün- ler kurmak gibi bir suçlama yapmışlardı. - lerinde iyice artan iktisadi, sosyal sorunlar zemininde- Sonra üniversitede Öğretim Elemanları Derneği yöne- bir siyahın polis şiddetine kurban gitmesi vakasının te- tim kurulunda iken yaptığım laiklikle ilgili basın açık tiklediği ve kesinlikle antikapitalist bir içerik de kazan lamalarından dolayı iki soruşturma açıldı. Tıp fakülte mış olan toplumsal ayaklanma ikinci haftasını doldur - sinin içindeki tıbbi fizik laboratuvarını kapatıp yerine muş bulunuyor. mescit yapmalarını kınayan ve bilimi savunan bir açık Ancak, işçi sınıfına bilinç taşıma, sınıfı bilinçlendirme- lamayı yazmış ve okumuştum. - faaliyeti salt pedagojik bir iş değildir. Bu bir mücadele- sürecidir. Siyasi eğitimi tamamlayacak faaliyet işçi sını Bu son iki soruşturmayla bir sene içinde en ağır ceza fını kendi sınıfsal sorunları aracılığıyla mücadele ala ları verdiler: Maaştan kesme ve kademe ilerlemesinin nına çekmektir. Dikkat edelim, bugün işçi sınıfı hemen durdurulması. Amaç bir üçüncü soruşturmayla kamu hemen bütün dünyada eylemsiz durumda. Bunun bir- görevinden ihraç etmekti. Cezaların iptali için açtığımız nedeni farklı bir dünyanın mümkün olduğuna ilişkin davaların ilkini, beklediğimiz gibi kaybettik, ikincisini bütün referans noktalarının yıkılmış ve sosyalist-ko ise hiç beklemediğimiz şekilde kazandık. Tam o sırada

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 283 - - Fethullah ile AKP kavgası patladı. Sanırım benim ikin oturuyorlar. Böyle dönemler dünya tarihinde nadirdir ci davayı kazanmamda iktidar bloğunun kendi içindeki ve ortaya çıktığında da büyük alt üst oluşların gerçekle çatırdamanın etkisi oldu. Hakkımda sürekli soruşturma- şeceğine işaret eder. açan rektör FETÖ’den tutuklandı, cezaevine konuldu. O- - hengâmede beni unuttular. Üniversitedeki son beş yı Bu gelişmenin hem somut olarak ele alınması hem de lım, sorunsuz değil ama soruşturmasız geçen tek döne teorize edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zira soru- mim oldu. Türkiye ilginç bir ülke. nun kapitalist düzen sınırları içinde aşılma ihtimalinin- - de tükendiğine işaret ediyor. Bir yandan burjuva düşü Emekli olduktan sonra da soL’daki bir yazımdan dolayı- nürlerin tamamı geleceğe dair neler yapılması gerek- bir davayla karşılaştım: Dini değerleri aşağılamak suç tiğine ilişkin bir şeyler söylüyorlar, öte yandan her iki- lamasıyla. Oysa ben Diyanet’in buluğ yaşında evleni kriz bağlamında da üretim sistemlerinin, birikim rejim lebilir diyen ve kız çocuklarında da buluğ dönemini 9 lerinin önümüzdeki dönemde nasıl bir değişim göstere yaşla başlatan görüşüne karşı bir yazı yazmıştım. Şimdi ceği, nasıl yeniden yapılandırılacağı gibi somut konular soL’dao dava devamyazmaya ediyor. da devam ediyorsun. Korona gün- tartışılıyor. Konu bu nedenlerle benim ilgimi çekiyor ve lerinde salgının seyrine dair hemen her gün yazdın. Meraklabizim açımızdan bekliyor bir olacağız görev olarak yeni üretimlerini. da algılıyorum. Ve bu gü- Sanırım salgından hemen önce de bir kitabın çıkmak zel söyleşi için de çok teşekkür ediyoruz. üzereydi. Senden önümüzdeki günler ve aylarda ne- leri, hangi üretimleri göreceğiz? Yakın gelecek plan- - larına dair bilgi istesek... Ben teşekkür ederim. Türkiye’de üniversitenin, bilimsel düşüncenin büyük baskı altına alınmış olduğu günü müzde Bilim ve Aydınlanma Akademisi çok önemli bir Evet, korona günlerinde yazmak benim için en azından- görevi üstlenmiş durumda, bu nedenle de şükranlarımı mesleki bir sorumluluktu. Süreci olabildiğince yakından- sunarım. * takip etmeye, salgın yönetimini izlemeye, eksik ve hata- lar ile bunlarla ilgili olarak yapılması gerekenleri belir İlker Belek’in yayımlanmış kitapları lemeye çalışıyorum. Kapitalist ülkelerin salgında başa rılı bir yönetim sergilemeleri olanağı yoktu, yaşananlar- bunu somutlamış oldu. Öte yandan salgın konusunda halk sağlığı önlemlerinin alınması konusunda işçi sını fının örgütlü müdahalesine büyük gereksinim var. Aksi takdirde iktidarlar bildiklerini okumuş olacaklar. - Dediğin gibi salgın öncesinde “AKP’li Yıllarda Sağlık” isimli bir kitabım matbaaya gidiyordu. Salgın patlayın- ca durdurduk. Ayrıca yine Yazılama Yayınevi’ne 2020 Toplumsal Bilinç Sınıfsız Toplum Yolunda Türki- Eylül ayı için “Küba’da Sağlık” kitabımın gözden geçi ye İçin Sağlık Tezi DİSK’in “Yeni” rilmiş yeni baskısını teslim etme sözü vermiştim. O işi- Yönelimleri ve Sendikal (1991), Hareket Yeni de önemli ölçüde tamamlamıştım, yalnızca Küba Sağlık Dünya Düzeni (ortak çalışma, 1992),Sağlık Reform Paketi Bakanlığı 2019 istatistik yıllığının yayımlanmasını bek- Neyin Peşinde (ortakMarksist kitap, Bakış 1992), Açısıy - liyordum, ilgili verileri oradan güncelleyecektim. O iş de la Teknolojik Devrim (ortak kitap,ve Endüstriyel 1992), Demokrasi kalmış oldu. Bu arada istatistik yıllığı çıktı. Sanırım önü Sağlıkta Özelleştirme (ortak kitap, 1992),Postkapitalist Paradigma- müzdeki günlerde her ikisi için de gelişme olur. lar Sınıf-Sağlık-Eşitsizlik (1993),Türkiye İçin Sağlık Tezi (1995), Küba’da Sağlık Öte yandan 1990’ların başlarından beri şekillenmiş ilgi (1997, 1999),Antalya’da Hekimler Sınıf (1998), ve Statü Konu- alanlarımda yazmayı sürdüreceğim. Aklımda iki fikir- mu Açısından Değerlendirme(2. Baskı 1998), Sosyoekonomik (2002, var. İlki yine dinle ilgili: Laiklik. Biliyorsunuz dinle ilgili- Konumda2009, 2015), ve Sağlıkta Sınıfsal Eşitsizlikler Es- üç kitap yazdım: Dinin Toplumsal Kökenleri, Din-Top- nek Üretim Derin Sömürü (2003), Eleştirel lum-İktidar ve Din-Bilim-Felsefe. Aslında bu seri dört Sağlık Sosyolojisi Sözlüğü (2004),Sağlıkta lüydü ve sonuncusu da “Laiklik” olacaktı. Bazı neden Dönüşüm: Halkın Sağlığına (2004, Emperyalist 2011, 2018),Saldırı lerle o dönemde Laiklik üzerine yazamadım. Bir de Kapitalizmde Sınıf (ortak kitap, 2006),Sağlığın Politik emperyalizm başlıklı bir çalışma var aklımda. Ekonomisi Dinin Toplum(2012),- sal Kökenleri (2013, 2015,Din-Toplum-İktidar 2017), Biliyorsunuz dünya düzeni bugün iki önemli krizi iç içe- Din-Bilim-Felsefe (1994, 2001, 2009, Marksizm, 2016), Sınıf Bilinci, yaşıyor. Kapitalizmin iktisadi krizi ile emperyalizmin Siyaset (2015, 2016), (2016, hegemonya krizi. Hegemonya krizi iktisadi krizin üzeri- 2017), (2017), ne bindi ve bu kaçınılmaz bir şeydi. Kapitalizmin krizini (2019). savaşlarla çözmeye çalışıyorlar, bu da kaçınılmaz ola rak emperyalist güçler arasındaki gerilimleri artırıyor. ABD-AB, ABD-Rusya ve ABD-Çin gerilimleri tam buraya

284 INTERVIEW ASSOC. PROF. DR. ILKER BELEK: THE CENTRAL IMPORTANCE OF COMPREHENDING THE THEORY OF SURPLUS IN SCIENCE, LIFE AND POLITICAL STRUGGLE

Interview by Tolga Binbay | Translated by Özge Can and Serhat Işıklı

For the current issue we conducted an interview with Il- Who is Ilker Belek? Born ker Belek. Dr. Belek, doctor of medicine and public health specialist, is an academician well known for his influenti- al books. He has widely sized complete works, especially in 1961. He finished high on social consequences of capitalist relations of producti- school in Bandırma. He- on, health disparities, and attainments of socialism in he- graduated from Hacettepe- alth field. On the other hand, during COVID-19 pandemic, University, Faculty of Me via his articles in soL, we observed epidemic almost day dicine in 1984. He perfor by day by Belek’s opinions. In this interview, starting with med compulsory service in his student years, we touched upon his acquaintance with Sinop. In 1990, he received- Marxism, years in physician movement, labored acade- specialization in medicine mic activities, investigations, and many other topics. We from Public Health Depart hope you will enjoy reading it. “Primitive Consciousness ment Formations of the in same Traditional faculty Health Applications with the dissertation titled- * - ”. He worked in Ankara, Diyarba When we think about your books, academic and politi- kır, and Antalya as a public health specialist. He beca cal labor, three fields come into prominence: political me a faculty member in Public Health Department of economy of health, social inequalities in capitalism, Akdeniz University, Faculty of Medicine. In 2007, he and socialist enlightenment. And just in the center of received award of Nusret Fişek Public Health Science these there fields stands the Marxism. How did you by Turkish MedicalsoL News Association. Portal He wrote numerous meet with Marxism? articles on scientificCommunist and political Party of issues. Turkey He has been a columnist in for many years. He is Madde, Diyalektik ve Top- a member of (TKP) and lum Academy of Science and Enlightenment. Firstly, I would like to thank for this interview. I know the interviews in your tinued to read intensively. I was receiving scholarship previous issues; these are very important documents from The Scientific and Technological Research Council and contributions. And about me… of Turkey (TÜBİTAK) then and invested almost all that I met Marxism, and left-wing ideas before that, in my money to the books. - student years. I’m talking about 1970s. The period- when the left-wing ideas and politics, that influenced Until graduating university, we had created a large lib almost all corners of the world, that opposed inequa rary and read and discussed all Marxist-Leninist works. lities, injustice, and exploitation, that stood by the poor, I remember that despite the intensive medical courses, the slum dwellers, was dominant. I finished high school throughout the last three-four years of the faculty, that- in a seaside town, which could be called small. I would is after the September 12th coup d’état, I was reading say inclining towards left wing arose both from family- books and taking notes at least 4-5 hours a day. Rea and high school ambiance in this town. As for meeting- ding and discussion sessions would last until 2-3 a.m. Marxism, it was in the dormitory of Hacettepe Univer on days without night shift in internship period. Besides sity. In those years, with a friend group of the same gra Marxist-Leninist classics, we had systematically read de, we started to reading and discussing Marxism very about world and Turkish history, history of socialism. I systematically. Left winger basis and socialist, which started compulsory service with this equipment. we call revolutionary democrat nowadays, ambiance of Hacettepe dormitories was effective in this preference.- For long time, I have been thinking that most important gain in my life was learning the Marx’s surplus value My interest in Marxism was completely “mental”. In ot formula and the fact of necessity of socialist revolution her words, it is the result of intellectual quest created Asimplicated far as I inunderstand, that formula. comprehending “surplus va- by the effort of understanding and interpreting what is lue” theory was critical in your intellectual life. What going on in the world and searching for solution. Then- kind of return did this acquisition have? I think it had September 12th coup d’état intervened. But even in that environment, apart from a short interruption, we con

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 285 reflections in your professional life, even in choosing “public health” specialty. Am I wrong? socialism had no meaning. At that time, these circles- - gradually abandoned socialism even at the discursive level. These developments affected everyone, everyw No. You are right. Realizing surplus value theory in ge- here. Marxism is almost left aside. neral made me figure out that there is an objectivity in- social order, social processes and problems have an ob We, on the contrary, protected ourselves from this- jective basis which itself is based on relations of produ- counterattack by keeping a tight grip on Marxism, and ction. What happened in life was not accidental, it could furthermore, by attaching particular importance to ma not be explained by the malice of politicians. This awa terializing and reproducing Marxism in our own field. reness on the one hand led me to the scientific socialism Moreover, I think we have also succeeded in creating an and socialist struggle, on the other hand was decisive in impact area at least in the medical environment. my decisions in my private life. - For a communist person, even the protection of self Actually, I did not enroll at faculty of medicine volun- cannot happen without Marxism and organization. We tarily. My dream when I was in high school was being were clearly aware of this fact since our student years, a mathematician. At the end of the aforementioned in and we showed particular attention to act accordingly. tellectual/political change/maturation process, I chose myself the branch that I want in the faculty of medicine Once we returned from compulsory service duty, the that I had not enroll voluntarily. first days of 1987, we established the basis of Chamber of Medicine and the Turkish Medical Association (TTB)- When I had enrolled in the faculty of medicine, at first as the place where our ideas will come to life. At that- I was saying “Probably I‘ll become a clinician, I’ll try to time, there was no political structure anyway. Our foun be a good doctor”. However, from the fourth year, as I ding of the Public Health Commission in Ankara Cham worked in several clinics, I woke up to the facts that the ber of Medicine, which is still active today, was right people admit to health care institutions with the same after the elections in the Chamber of Medicine in 1988.- diseases, many of the diseases, like infection diseases- and psychiatric illnesses, are actually related with living There, we tried to develop and organize a Marxist un conditions and preventable, preventing the diseases be derstanding of health, to develop relations with the- fore they occur is more humane, but in order to prevent administrations of the Chamber of Medicine and other- and improve health, socioeconomic factors that creates mass organizations through that perspective, and per the diseases need to be eradicated. - haps most importantly, to train people within that pers - pective. Hence, it was completely a period of education Of course when I think like that, I had no option in me for everyone. At the same time, we have always been in dicine other than public health. Furthermore, this op search of a political structure. tion appeared to be a very suitable option in terms of unifying political struggle and professional life. Not to Although it is not possible and necessary to elaborate be trapped in a vicious cycle and to do what I consider here, let me just give an exampleTransformation to illustrate in Health how enteall of- necessary, I have selected the public health field. this was embodied in the medical field. We know how the liberal attack called Then I will say, so glad it happened that way. What you red Turkey in 1990. As you know, it has three important wrote during the 1990s, under that entire ideological pillars: family practice, general health insurance, and burden, was very important in the search for socialism, the privatization and commercialization of hospitals. for socialism in medicine. With the help of those books,- At that time, the TTB administration was Transformation a line that- we found a reference point based on right, objective onapproved of Health family practice and general health insurance.- and timely information. How did you endure the libe What provided TTB’s total opposition to ral pressure at that time? A liberal recruitment has also was our intense ideological and political in been experienced in these fields since 1990s. - tervention primarily to the organizational structure of Ithe understand, TTB, in which yet wewhen raced we against look at time. it as a trend, do- Yes, with the collapse of socialism, 1990s was the be ctor’s movement and medical academy have always ginning of a new era that “new world order” theses and avoided issues such as health policies and social the writers within the order such as Toffler and Drucker- inequality. Yes, there is politics there, but is it mostly influenced the world to the fullest. In those years, the through profession and populism? majority of the Turkish socialist left changed their cour se towards liberalism as well. For instance, something called TBKP was born from the Workers Party of Turkey In fact, they have not stayed away; they have been quite- and the Communist Party of Turkey. close, but in line with their own worldview. In the past, TTB attached a more central importance to health poli Perhaps socialism was still being mentioned; however cies and inequalities in its work, and it took an approach the “claim of revolution” was left entirely aside. As such,

286 to these issues more harmonious with Marxism. Now it is obvious that there is no such predominant and clear lism was that the socialist countries had forgotten the consideration. - knowledge of Marxist-Leninist political theory and the- leading role of the communist parties. In other words, I think the shadow of the Kurdish movement on TTB th the reason for the collapse of socialism was not the ina rough different media has had an effect on this since the dequacy or shortcoming of Marxism; on the contrary,- late 1990s. If you do not approach Turkey’s problems- Marxism was not sufficiently applied to practice. A very from a class perspective, you attempt to explain both large part of the socialist circles fell to this trap and sou inequalities in health and the underdevelopment of Tur ght the solution in getting rid of Marxism. Transformationkey through the axisin Health of the Kurdish problem (or through post-capitalism different axes in different times). Then, your interest in The 1990s were being celebrated by these circles as the decreases and inevitably, you beginning of a new era called . Only after seek a solution to inequalities withinTransformation the capitalist in Health order. 10 years later, that is when the USA settled itself down- Nevertheless, it is necessary to give TTB credit for its the Middle East with all its terrorism in the early 2000s, ongoing efforts on the issue of . it was clearly understood that the new era was not a peri - od of peace and quiet as post-capitalismclaimed. Socialism collapsed and As for the academy… It is almost a disaster there. With a imperialism turned the new reality into an opportunity few exceptions, all public health academics are the pro- for itself. The so-called was just a big lie. ducers-maintainers of a school that I have described as What those who vilified Marxism did was a total betrayal. the “formal public health” in the very first year of my as - sistantship. This is a technocrat approach. For example, These developments once again proved the reality and- it sees lack of education and low income as the causes validity of the Marxist-Leninist theory. Since the fall of so of inequalities in health, but it persistently ignores the cialism, our world has certainly not gained a more egali general context (capitalist relations of production) in- tarian, tension-free and fair character. Quite the reverse,- which they settle, and even tries to rule out those who- all social and economic problems associated with unrest,- emphasize it. It also identifies its own practice as a con inequalities, wars and exploitation of labor are inevitab sultancy to management. An example? Here is the atti ly increasing. The reason is capitalism itself. The exis tude they have taken on the COVID-19 epidemic. They tence of socialism was able to prevent exploitation and sat down and prepared algorithms for how to eat in war to some extent. With its fall, the imperialists found restaurants in the “normalization” period. However, the Thesethe opportunity developments to increase proved their that attacksthe solutions enormously. pro- working class has been producing in factories with zero physical distance since the beginning of the process, - and it does not come to their mind to object to it. vided by Marxism and Marx’s Capital were justified,- - correct and valid without any doubt. Recently, the CO- Therefore, the academy does not avoid issues such as VID-19 outbreak once again revealed all the contradi health policies or inequality; on the contrary, it perfor ctions, inadequacies, problems, and deadlocks of capi- ms a much more dangerous function by confining these talism blatantly obvious. In fact, what actors within the issues within the order. It creates the illusion that health- order mean by saying “nothing will be the same as befo inequalities can be resolved within this order. It is busy re” nowadays is this; the insolubility of capitalism. This fixing family practice. Yet, the inequalities cannot be eli Thensentence how is ais confession. the re-production of Marxism going? minated unless the capitalist order is destroyed, and the While the gliding of everything flakes off… Sofamily can medicine we say thatsystem we cannothave experienced be rectified. two distin- ct periods? The first was the atmosphere of the 90s, - that is, defeat and disgrace of Marxism. The other is When I say the reproduction of Marxism, I understand those last years when capitalism has fallen from fa- its reproduction in concrete areas and its materializati vor. Then, are we leaving the “crisis” behind in theory on in different fields including economics, history, art, production, that is, our processing and production of health, education, basic sciences, re-planning of social Marxism? I ask this question both for Turkey and for life, environment, gender, etc., at least for this period, the international arena. in which we should put up a fight against capitalism- - and our primary duty has to be establishing socialism. As an example, studies on the evolution of living thin Your description of “two periods” seems correct. Howe gs are definitely the areas where Marxism’s dialectical ver, in the 1990s “the disappearance of Marxism” was materialist method is used. It is impossible to direct the not the result of its structural deficiencies, but purely studies on the topic of evolution and recognizing the because of political attitudes. deficiencies in that arena without the use of dialectical materialist method. The opposite is also true: Scientific- The bill for the collapse of the socialist system has been studies in these areas definitely help the development cut to Marxism for many years: Marxism was wrong, - of dialectical materialism and its manifestation in a spe dragging societies in the wrong direction, and so on. cial field. However, the main reason for the collapse of socia

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 287 -

After the collapse of socialism, this conduct was comp student comes into play. It is an important problem that letely discredited. However, we can never say that it has- there is no clear mechanism in our country that evokes completely disappeared. A vein in this direction has socialism in general. In addition, medical faculties are- always existed in the world. Nowadays, there is a signifi physically isolated from other faculties of the university. cant increase in such efforts, with the increase of social, This is more valid especially for the hospital environ- economic and political problems regarding capitalism. ment. Therefore, it is difficult for the medical student to- Its acceleration is expected to increase even more. be affected by the political dynamics within the univer - sity. Here, the role modeling faculty members play beco On the other hand, the areas in which the embodiment mes important. Today, the most important actor who will- of Marxism was felt at the largest extent were unioni introduce medical students to socialism and Marxism zation and political struggle. In this sense, there is need- seems to be the academic. That is why the faculty mem for realizing class-based unionism by overcoming the- bers who define themselves as socialists (we all know illusion of mass syndication and for starting interven that their number can now be counted on the fingers of tions towards the currency of socialist revolution. The one hand) have a very important duty and responsibility.- refore, the reproduction of Marxism today means high amount of practical struggle and intervention. - As for the issues of specialty exam, the trouble that de velops with compulsory service concerns, and lack of Marxist theoretical production is not an isolated ac time. These are true, but up to a point. We all know that tivity. Marxism itself is the product of a conjuncture perhaps the area we are most skillful at is wasting time. in which the spontaneous movement of the working- This applies to all of us. Medical education is difficult, class raised unprecedentedly. Without that mobility, okay, but who can say that the medical student makes Marxism would have never been born, and on the ot good use of his/her time. Therefore on the condition of her hand, the development of working-class resistance using it effectively, time is enough to study for TUS (exam against capitalism was inevitable: Dialectics. Marxism is for specialty in medicine), to learn about Marxism, and a praxis that theorized the causes of the spontaneous to be in political activity. I know many examples of this.- working-class movement and the solutions for these in the 19th century, and it guides the working class and I said faculty members are in a critical position for att Ithe want communist to move movement to today’s in medical this direction. education, and to racting the student to reality, and to intellectual and- those in that education. Today, how can a medical practical socio-political activity. However, one more student meet with Marxism under the pressure of thing must be mentioned in the context of environmenCommunist current agenda including specialty exam, private te- Partytal factors: of Turkey The dutiesand the of Academy the organized of Science socialist and politicsEnligh- aching institutions, private universities, compulsory tenmentand circles. At this point, the function of the - service and transformation in health? Isn’t it harder now than it was in the past? seems very important to me. Broadcasting ac tivities which are directly addressing the field of health - fulfill a very valuable function in terms of embodying- Marxism in the field of health and including students in You are right. Today, it is much more difficult for a me this creative effort. So it is necessary to put this oppor dical student to relate to politics due to the factors you tunity into the agenda. mentioned. But it is definitely possible. In recent years, we have read your books about cons- ciousness, social structure and religion in a row. We Those students who prefer medical schools probably cannot do without enlightenment, but on the other have stronger humanitarian values ​​than others. I am- hand, the group that we can call as the leftist scien- not saying that financial concerns and expectations do ce community does not even like the word enlighten- not affect the choice of education in medicine. This fac ment. Some see it as “patronizing” and others say tor is also very decisive. However, the motivation to be “science cannot dominate, it cannot be the authority”. useful to people and society is still very important for a But in this last epidemic, we seemed to have moved high school student to prefer medicine. This inevitably to a different place regarding information and its use. draws them to social events, the problems of our planet- What do you say? Can science stay away from the and our country, and brings them closer to the public. struggle for enlightenment or even the word itself? Also in the later years of medicine, especially the pro - fessional practice environment they enter in the fourth grade, the direct contact with people’s health problems- How can it be? Science is already the product and com- in that environment, that is, with the reality of Turkey, ponent of the Enlightenment period. On the other hand, can be seen as a potential factor that lead to their poli what we call Enlightenment started with the develop ticization. ments in science and art. The lifestyle proposed by the - church did not respond to social needs, and the rules set However, this ground is not enough to be politicized and by the church overwhelmed the people. For example, in to put Marxism on the agenda on its own. Here, the effe the years when Enlightenment began to appear at the ct of environmental mechanisms that will influence the

288 dawn of social life, the church was meddling in people - Kemalism was a dictatorship. So defending secularism having fun together and introducing unacceptable bans.- and Enlightenment was equated with defending the Ke Advances in medicine pioneered science, and further malist dictatorship. - more, it played an important role in the secularization - of society. It has been valid for a long time: There is no However, the Kemalist revolution that they called “di discrimination between men and women in medicine,- ctatorship” was a bourgeois revolution against sulta as a profession medicine erases gender differences. The nate and caliphate, and by necessity, every bourgeois developments in anatomy were very important in ter revolution was settling into an orbit of Enlightenment ms of invalidating the bans that the church imposes on- and common good by embracing science to be able to the human body. Science is for the objective needs of the- fight against the aristocracy. Failure to understand this human and society and it does not recognize any irrati actually meant opposing the dialectic of history, which onal prohibitions. Even if something is prohibited, it fin constitutes the anti-scientism itself. ds a way out, and ultimately, defeats the prohibitionist. - As you said, the Corona outbreak put science back on After the collapse of socialism, the world entered into the agenda of all segments of society. It is natural. Socie- a period of dark reactionism. The wheat and the chaff ties return to science under extraordinary conditions.- were mixed together. Defending reactionary ideas and Because no belief system can serve to combat the epi determining lifestyle with those ideas were coded as demic. On the other hand, people are inherently scien “freedom”. In Turkey, proponents of these ideas were tific and act like a typical scientist in their daily lives. the ones that made AKP’s job easier. Until the point A farmer knows when to plant his crop, when to weed, where AKP determined its reactionary lifestyle as a and pays attention to timing; otherwise he cannot yield. social norm and started to make laws specific to this purpose. Then it was understood then that it was not However this does not mean that science will dominate about freedom, but about the intention of reinforcing the world on its own, secularism will be reconstructed the power of reactionism. by itself, or extraordinary conditions must be expected- to regain secularism. Political struggle is required for- On the other hand, it is nationalism and religion, not enlightenment and secularism. Socialism is the pre Enlightenment and science that inhibit freedoms. Both requisite for these. The Enlightenment itself was alre try to determine life according to their own code. As for ady a political struggle against the church, the palace, science, the only guidance is common needs, reason and Itthe was king also and a thehistorical sultan. necessity. That is, for the bour- creativity. We destroyed polio with a vaccine. People geoisie to move forward, to strengthen its economic were unnecessarily dying or becoming crippled. This is- power with political power. Now historically it is the science. If you oppose vaccination and say “I have the working class’ turn. But there is also the “the prob- right not to have my child vaccinated”, this would be re lem of class consciousness”, which you discussed in actionary. Because such reactionism destroys both the- your last book. How can the problem of class consci- right of the child and the society to live, and therefore, ousness be solved? our possibilities to live together as a society. Anti-vac cination cannot be allowed by any means. The limit of - the “freedom” of individuals to act on their own is our - Today, the working class is very scattered, unconscious conditions of living together as a society. For the same and unorganized. Again, since the collapse of the socia reason, all capitalist economic policies that lead to une list system. But it is normal. What else could be expected ven distribution of income are reactionary because they if the pioneers fall apart, if they lose their commitment eliminate our opportunities to live together, and seizes to the socialist revolution, and if they take a position the rights of low-income people. Hence, nobody has the - that blesses capitalism? right to live richer than any other, and not to interfere with the rich’s ability to live their lives as they wish can Therefore, the consciousness problem of the working not be regarded as respect for individual freedom. class can be solved. The teaching of Lenin is still valid on this subject: To bring consciousness to the class from- What brings people to the present is mind and science. outside. Lenin said that the movement that the class- We are talking about a journey of three million years. The would develop with its own resources, energy and equ first tree dipper used by our ancestors to hunt insects- ipment would have a spontaneous, economist-syndica was a huge leap in our history of science and was a critical list nature, would be limited to order, and be reformist. moment in the transition from hominids to human. Wit He also added that for pushing the boundaries of the- hout science, there is no humanization or socialization.- order, that is, to shift into a classless world, the class’s - movement should be politicized and this requires brin The postmodern understanding of “freedom” I mentio ging consciousness to the class by the communist party. ned earlier had a decisive role in discrediting Enlighten ment in Turkey. According to that view, Enlightenment Some understood this very mechanically. The incident and secularism were the practices of Kemalism, while would function as if it was a lift and force pump. The

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 289 - cadres, militants, propagandists, agitators of the party struggle through its class-related problems. Note that would sit and talk with workers to inject the idea of ​​so the working class today is inactive almost all over the cialism to their syndicalist brains. - world. One reason for this is that all the reference points- suggesting that a different world is possible have been Yes, this is roughly involved in the act of bringing cons destroyed, and a significant part of the socialist-com- ciousness to the working class, which means that the munist political parties have left those reference points process (undoubtedly, in due form) has an educational aside for at least a considerable amount of time. The ot- dimension. No worker can realize the exploitation of her reason is that all the channels of practical struggle, surplus value unless s/he is introduced with the Marxist where the working class can come together and take ac socialist doctrine. On the other hand, every worker is a tion, have been destroyed, erased or worn out. - complete Marxist in his/her practice. When asked what- s/he is experiencing, s/he describes exploitation very Undoubtedly, these two are dynamics that feed one ot well, almost by the same terms in Marx’s own conceptu her. But the result does not change. The working class is alization of surplus value. S/he says that the boss seizes inert. Inertia fosters fatalism while it is fostered by lack his/her own labor, that s/he is exploited. However, s/he of organization. However, the class can be convinced in is not aware of two very important things: education and in the possibility of a different world only in action. Therefore, along with Marxist education a First, he thinks that the problem he is experiencing is combative style that draws class into action is required. limited to himself, to his own workplace, to his own A practical struggle that emerges from the class’s own country, so he addresses the problem in relation to the problems and connects class problems to the system. I malevolence and incompetence of his boss or power. already said it: Marxism itself is a praxis. This means that That is, he cannot know that his exploitation is a system with organized interventions, we will put the working problem and that it has a structural feature related to class into action and there will be socialist education at capitalism. Secondly, he cannot realize that exploitation every point of this process. A structure that has locked can only be eliminated by working-class power, namely Youitself also merely have in dealt educating with investigations cannot be an organization.in your pro- socialism. Marxist education, which is fed into the daily fessional, scientific and political struggle. I guess Butlife ofprecisely the worker, at this helps point to overcome objections these are problems.rising: “Is it they make a pretty long list. What kind of prosecuti- really possible when the capitalist ideology and reli- ons have you had over the years? gious belief system are so dominant?” - - - - These things started to be thrown at me since my as It is absolutely possible. Because capitalism is strugg sistantship. Its frequency and severity gradually incre ling in an impossible crisis. Besides, the crisis is beco ased. I think I had seven different investigations during ming more and more permanent and intensified. What- my 23-year academic life. Their subjects could be very the crisis means and how deep and unsolvable it is has interesting. For instance, one of them was accusing me been once again confirmed during the COVID-19 outb of establishing close relationships with students. - reak. In such an environment, no power, no ideological Then two inquiries were opened due to the public state or political tool can prevent the spontaneous reactions ments about secularism that I made while I was on the of the working class. - board of the Association of Academic Staff. I wrote and- On the contrary, this crisis situation will trigger spon read a statement advocating science and condemning taneous class movements, and the governments will the closure of a medical physics laboratory and const respond to these searches in the cruelest way, further- ruction of a masjid in its place. reducing the persuasive and oppressive power of all the tools of political and ideological domination deve loped by the governments. We are going through such a historical moment. While I am saying these, the social uprising in the USA against the Trump administration has filled its second week, which was triggered by an- incident where a black became victim of police violence.- This is an uprising which has also gained an anti-capita list content on the grounds of economic and social prob lems that have increased in the days of the epidemic. Photo 1. Dr. Belek during a protest organized by faculty staff for a investi- gation about his thoughts and struggle However, the activity of bringing consciousness to the working class and raising the awareness of the class is not merely a pedagogical task. This is a process of struggle. The activity that will complement political With these last two investigations, they imposed the education is to attract the working class to the field of heaviest penalties within a year: Deducting from salary

290 - and suspension from promotion. The aim was to ex reason, I could not write on Secularism at that time. I pel me from public duty with a third investigation. As also have a work on imperialism in my mind. - we expected, we lost the first lawsuit we filed for the cancellation of the penalties. However, unexpectedly- As you know, the world order is experiencing two im- we won the second one. At that moment, the fight had portant and interconnected crises today: The economic erupted between Fethullah (The Fettullah Gulen Mo crisis of capitalism and the hegemony crisis of imperi vement) and AKP. I think the rupture within the ruling alism. The hegemony crisis mounted on the economic block had an impact on my winning the second case. crisis and this was inevitable. They are trying to solve the crisis of capitalism through wars, which inevitably- The rector who was constantly opening investigations increases tensions among the imperialist powers. The on me was arrested from FETÖ and put in prison. They US-EU, US-Russia and US-China tensions are settled ri forgot me in that turmoil. The last five years at university ght here. Such periods are rare in the world history and were not without problems but it was my only period they indicate that large upheavals will occur. - without investigation. Turkey is an interesting country. - I think this development should be both concretely add After retirement, I was sued due to one of my articles ressed and theorized. This is because it also points out in soL (The News Portal) with the allegation of insul that the possibility of overcoming the problem within ting religious values. I wrote an article against Diyanet’s the boundaries of capitalist order has died out. On one- (Turkey’s Directorate of Religious Affairs) opinion that hand, all bourgeois thinkers say something about what one can marry at puberty and this period starts with the to do about the future. On the other hand, specific issu Youage ofcontinue 9 for girls. to write Now inthat soL. case On is Corona being prosecuted.days, you wro- es such as how production systems and accumulation te almost every day about the course of the epidemic. I regimes will change and be restructured in the coming- think a new book of yours was about to come out just be- period within the context of the two crises are being fore the epidemic. What productions will we be seeing discussed. The subject is of interest to me for these rea from you in the coming days and months? Could we ask Wesons will and be I also looking perceive forward it as toa duty. your new works. Thank for information about your plans for the near future? you very much for this beautiful interview. - - Yes, at the very least writing at corona days was a pro I thank you. The Science and Enlightenment Academy- fessional responsibility for me. I try to follow the pro has assumed a very important task these days where cess as closely as possible, to monitor the management university and scientific thought in Turkey were put un * of the epidemic, and to identify deficiencies and errors- der great pressure. Therefore, I offer my gratitude. and what to do about them. There was no possibility for Books of llker Belek capitalist countries to be able to demonstrate a success ful administration in the epidemic, and what happened- Social Consciousness A Health Argument for proved it. On the other hand, there is a great need for- Turkey towards a Classless Society (1991); the organized intervention of the working class in ta The New Orientations of DİSK and Union Mo- (collaborated work, king public health measures regarding the epidemic. Ot vement The New World 1992); herwise, the rulers will continue in the same direction. Order What is the Purpose - of Health (collaborated Reform Package work, 1992); As you said, my book titled “Health in the Years of AKP” Technological (collaborated Revolution work, 1992); and Industrial Democracy was about to be printed before the epidemic. We stop from a Marxist Perspective (collaboratedPrivatization work, 1992);in He- ped it when the epidemic broke out. I also promised to alth Post-Capitalist Paradigms Yazılama Publishing House to deliver a revised edition Class-Health-Inequality (1993);A Health Argument of my book “Health in Cuba” for September 2020. I had- for Turkey (1995); Health in (1997, Cuba 1999); also completed that work at a large extent; I was just- Assessment (1998); of Physicians in Antalya from waiting for the Cuban Ministry of Health’s 2019 statisti- Class and Status (2nd Edition,Perspectives 1998); Class Inequalities (2002, cal yearbook to be published, from where I would upda in2009, Socio-Economic 2015); Status and Health Flexible te the relevant data. This was also left aside. In the me Production, Deep Exploitation (2003); A Di- antime, the statistical yearbook came out. I think there ctionary of Critical Health Sociology (2004); will be progress for both works in the coming days. Transformation in Health: (2004, Imperialist 2011, 2018); Attack on Public Health Class in Capitalism (collaborated work, Besides, I will continue to write in my interests that have 2006); The Political Economy of Health been shaped since the early 1990s. I have two ideas in (2012);Societal Roots of Religion (2013, 2015, mind. The first one is about religion: Secularism. You Religion-Society-Power2017); Religion-Scien (1994, 2001,- know, I have written three books about religion: The ce-Philosophy2009, 2016); Marxism, Class Consciousness, (2015, 2016); and Societal Origins of Religion, Religion-Society-Power and Politics (2016, 2017); Religion-Science-Philosophy. In fact, this was a four-leg (2017); series and the last leg would be “Secularism.” For some (2019).

MADDE, DIYALEKTIK VE TOPLUM | CILT 3 | SAYI 3 291 Madde, Diyalektik ve Toplum August 2020 Vol 3 FOREWORD No 3 In Between Science and Metaphysical Deviation ��������������������������������� 175 Editorial Board

THEME: MARXIST CRITIQUE OF SIGMUND FREUD AND HIS THEORY Sigmund Freud: A Critical Short Biography ����������������������������������������� 177 Esra Koska, Burak Öztornacı What Does Freud’s Theory of Mind Tell Us? ������������������������������������������ 185 Endam Köybaşı The Science Problem of Psychoanalysis: From The Project For A Scientific Psychology to Neuropsychoanalysis ������������������������������������� 194 Tolga Binbay From Hysteria to Oedipus: Feminity and Sexuality in Freud’s Theory ����������������������������������������������������������������������������������� 203 Gülperi Putgül Köybaşı The Uneven Encounter of Marxism, Freud and Psychoanalysis in 1920s Germany ���������������������������������������������������������������������������������� 213 Nazlı Cihan Why and How Did The Psychology in Soviet Union Distance From Freud’s Theory and Psychoanalysis ������������������������������������������������������ 222 Nazlı Cihan

BOOK REVIEW Marxism and Psychology: In or Against Psychology ���������������������������� 229 Ekin Şen

THEME: A TRIP TO MOSCOW FOR SOVIET LIBRARY AND ARCHIEVES Alexandre Luria In The Minutes of “The Conference on Problems of ABOUT COVER ART Psychology” Which Was Held In Soviet Union In 1924 �������������������������� 233 Erhan Nalçacı, Yasin Çalış A sketch from the neural drawings by Sigmund Freud, 1882 An Interview with Prof. Polischuk: “Psychiatry Is In Danger of Dehumanization” �������������������������������������� 246 Drawing of Petromyzon Planerei Ekin Sönmez, Yasin Çalış spinal nerve cells and extensions. After graduating from the Univer- Беседа с профессором Ю. И. Полищуком: sity of Vienna Medical Faculty in Психиатрия находится в опасности дегуманизации ��������������������������� 248 1880, Freud began to work at the Ekin Sönmez, Yasin Çalış University’s Institute of Physiology. His studies focusing on the nerv- NON-THEMATIC ous system were under the super- Calendars: At The Crossroads of Science and Class Struggle ������������� 251 vision of Ernst Brücke, one of the Turgut Yıldız most important physiologists of Neolithic Revolution and The Anti-Historical Position of Anarchism ��� 258 the period. Freud became an ex- Nevzat Evrim Önal perienced microscopist who stud- ied the nervous systems of many In Pursuit of The African Origin of Human: Leakeys ���������������������������� 265 tissue samples from humans to Şayeste Çağıl İnal, Erhan Nalçacı other animals in the laboratory. He Population Policies from a Social Psychological Perspective: devoted much of his time to exam- The Effect of the Value of Children on Family Dynamics ine and draw the spinal nerve cells and the Status of Women ���������������������������������������������������������������������� 274 of the petromyzon planerei, a sea İnci Boyacıoğlu lamprey. His first scientific publi- cation based on these studies. INTERVIEW Assoc. Prof. Dr. Ilker Belek: “The Central Importance of Comprehending the Theory of Surplus Value in Science, Life, and Political Struggle” ���������������������������������������������������������������������������������� 285 Tolga Binbay, Özge Can, Serhat Taşlıca