T.C. SAKARYA ÜN 0VERS 0TES 0 SOSYAL B 0L0MLER ENST 0TÜSÜ

TÜRK DI 1 POL 0T0KASININ SO .UK SAVA 1 SONRASI DÖNEMDE KURULAN HÜKÜMETLER PERSPEKT 0F0NDE 0NCELENMES 0

YÜKSEK L 0SANS TEZ 0 Muhsin 0LTER

Enstitü Anabilim Dalı : Uluslararası 0li 2kiler Enstitü Bilim Dalı : Uluslararası 0li 2kiler       Tez Danı 2manı : Yrd. Doç. Dr. Nesrin KENAR

OCAK 2012 

BEYAN

Bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyuldu /unu, ba 2kalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunuldu /unu, kullanılan verilerde her hangi bir tahrifat yapılmadı /ını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversitede veya ba 2ka bir üniversitedeki ba 2ka bir tez çalı 2ması olarak sunulmadı /ını beyan ederim.

Muhsin 0LTER

19/01/2012 ÖNSÖZ

“Türk Dı 2 Politikasının So /uk Sava 2 Sonrasında Kurulan Hükümetler Perspektifinde 0ncelenmesi” konusu yeni seçimlerle i2 ba 2ına gelen hükümetler ve de /i2en liderlerle Türk dı 2 politikasındaki de /i2imleri incelemeye de /er bulunmu 2tur. Bu çalı 2manın hazırlanmasında engin akademik tecrübeleri, bilgi birikimi ve bilimsel yakla 2ımı ile yardımlarını esirgemeyen danı 2man hocam Yrd. Doç. Dr. Nesrin KENAR’a te 2ekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim. Ayrıca, bu çalı 2ma süresince verdikleri manevi destek ve gösterdikleri sabırdan dolayı ba 2ta annem Hamiyet, babam Osman ve karde 2lerim Gonca ve Melahat 0lter’e de 2ükranlarımı sunarım. Yeti 2memde katkıları olan tüm hocalarıma da minnettar oldu /umu ifade etmek isterim.

Muhsin 0LTER

19/01/2012 0Ç0NDEK 0LER

KISALTMALAR ...... viii

ÖZET ...... xi

SUMMARY ...... xii

G0R01 ...... 1

BÖLÜM 1: TÜRK DI 1 POL 0T0KASININ TAR 0HSEL ARKA PLANI ...... 5

1.1. Kavramsal Çerçeve ...... 5

1.1.1. Uluslararası Siyasal Sistemler ...... 5

1.1.1.1. Tek Kutuplu Sistem/Hiyerar 2ik Sistem ...... 6

1.1.1.2. Güç Dengesi Sistemi ...... 7

1.1.1.3. 0ki Kutuplu Sistem ...... 8

1.1.1.4. Çok Kutuplu Sistem ...... 9

1.2.1. Ça /da 2 Uluslararası Sistemin Yapısı ...... 10

1.3.1. Hükümetin Niteli /i ...... 13

1.4.1. Karar Verme Süreci ve Dı 2 Politika ...... 13

1.5.1. Karar Verme Sürecinde Devletin ve Hükümetin Yapısı ...... 14

1.6.1. Karar Verme Sürecinde A 2amalar ...... 14

1.6.1.1. Algılama ...... 14

1.6.1.2. Durumun Yorumlanması ve Tanımlanması ...... 15

1.6.1.3. Kararın Verilmesi ...... 15

1.6.1.4. Politikanın Uygulanması ...... 15

1.2. Tek Partili Hükümetler Dönemi Türk Dı 2 Politikası (1923-1950) ...... 16

1.2.1. Genel Bir Bakı 2 Açısıyla Dönemin Olayları ...... 16

1.2.2. Türkiye – 0ngiltere 0li 2kileri ...... 20

1.2.3. Türkiye – 0talya 0li 2kileri ...... 21

1.2.4. Türkiye – Sovyetler Birli /i 0li 2kileri ...... 22

i  1.2.5. Türkiye – Fransa 0li 2kileri ...... 23

1.2.6. Türkiye – Yunanistan 0li 2kileri ...... 24

1.2.7. Türkiye – Almanya 0li 2kileri ...... 25

1.2.8. Türkiye – Do /ulu Ülkeler 0li 2kileri ...... 26

1.2.9. Balkan Antantı ...... 27

1.2.10. Türkiye’nin Milliyetler Cemiyeti’ne Girmesi ...... 27

1.2.11. Montrö Bo /azlar Sözle 2mesi ...... 27

1.2.12. So /uk Sava 2’ın Anlamı ve Nedenleri ...... 28

1.3. Çok Partili Hükümetler Dönemi Türk Dı 2 Politikası (1950-1990) ...... 30

1.3.1. Genel Bir Bakı 2 Açısıyla Dönemin Olayları ...... 30

1.3.2. Türkiye-ABD 0li 2kileri ...... 37

1.3.3. Türkiye-AET 0li 2kileri ...... 38

1.3.4. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li 2kileri ...... 38

1.3.5. Türkiye- Orta Do /u 0li 2kileri ...... 40

1.3.6.Türkiye-Üçüncü Dünya Ülkeleri 0li 2kileri ...... 42

1.3.7. Türkiye-Sovyetler Birli /i 0li 2kileri ...... 42

BÖLÜM 2: SO .UK SAVA 1’IN SONA ERMES 0 VE TÜRK DI 1 POL 0T0KASI..45

2.1. 1990-2002 DÖNEM 0NDE TÜRK DI 1 POL 0T0KASI ...... 45

2.1.1.So /uk Sava 2’ın Bitmesi ve Etkileri ...... 45

2.1.2. 47. Cumhuriyet Hükümeti-Akbulut Hükümeti (09.11.1989-23.06.1991) ..... 46

2.1.2.1. Türkiye-AT 0li 2kileri ...... 47

2.1.2.2. Türkiye-Orta Do /u 0li 2kileri ...... 49

2.1.2.3. Türkiye-ABD 0li 2kileri ...... 50

2.1.2.4. Türkiye-Sovyetler Birli /i 0li 2kileri...... 54

2.1.2.5. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li 2kileri ...... 55

2.1.2.6. Türkiye-Balkanlar 0li 2kileri ...... 56

2.1.2.7. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li 2kileri ...... 56 ii  2.1.3. 48.Cumhuriyet Hükümeti-1.Yılmaz Hükümeti (23.06.1991-20.11.1991) .... 57

2.1.3.1. Türkiye-AT 0li 2kileri ...... 57

2.1.3.2. Türkiye-Orta Do /u 0li2kileri ...... 58

2.1.3.3. Türkiye-ABD 0li 2kileri ...... 58

2.1.3.4. Türkiye-Sovyetler Birli /i 0li 2kileri...... 58

2.1.3.5. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li 2kileri ...... 58

2.1.3.6. Türkiye-Balkanlar 0li 2kileri ...... 59

2.1.3.7. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li 2kileri ...... 60

2.1.4. 49.Cumhuriyet Hükümeti-VII. Demirel Hükümeti(21.11.1991-25.06.1993) 61

2.1.4.1. Türkiye-AT 0li 2kileri ...... 64

2.1.4.2. Türkiye-Orta Do /u 0li 2kileri ...... 65

2.1.4.3. Türkiye-ABD 0li 2kileri ...... 66

2.1.4.4. Türkiye-RF 0li 2kileri ...... 67

2.1.4.5. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li 2kileri ...... 68

2.1.4.6. Türkiye-Balkanlar 0li 2kileri ...... 69

2.1.4.7. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li 2kileri ...... 70

2.1.5. 50. Cumhuriyet Hükümeti-I. Çiller Hükümeti (25.06.1993 - 05.10.1995) .... 71

2.1.5.1. Türkiye-AB 0li 2kileri ...... 72

2.1.5.2. Türkiye-Orta Do /u 0li 2kileri ...... 72

2.1.5.3. Türkiye-ABD 0li 2kileri ...... 73

2.1.5.4. Türkiye-RF 0li 2kileri ...... 74

2.1.5.5. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li 2kileri ...... 75

2.1.5.6. Türkiye-Balkanlar 0li 2kiler ...... 75

2.1.5.7. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li 2kileri ...... 76

2.1.6. 51. Cumhuriyet Hükümeti-II. Çiller Hükümeti (05.10.1995-30.10.1995) .... 76

2.1.7. 52.Cumhuriyet Hükümeti-III. Çiller Hükümeti (30.10.1995- 06.03.1996) ... 77

iii  2.1.7.1. Türkiye-AB 0li 2kileri ...... 77

2.1.7.2. Türkiye-Orta Do /u 0li 2kileri ...... 78

2.1.7.3. Türkiye-RF 0li 2kileri ...... 79

2.1.7.4. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li 2kileri ...... 79

2.1.7.5. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li 2kileri ...... 80

2.1.8. 53. Cumhuriyet Hükümeti-II. Yılmaz Hükümeti (06.03.1996-28.06.1996) .. 80

2.1.8.1. Türkiye-AB 0li 2kileri ...... 81

2.1.8.2. Türkiye-Orta Do /u 0li 2kileri ...... 81

2.1.8.3. Türkiye-ABD 0li2kileri ...... 82

2.1.8.4. Türkiye-RF 0li 2kileri ...... 82

2.1.8.5. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li 2kileri ...... 82

2.1.8.6. Türkiye-Balkanlar 0li 2kileri ...... 82

2.1.8.7. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li 2kileri ...... 82

2.1.9. 54. Cumhuriyet Hükümeti-Erbakan Hükümeti (08.06.1996 -30.06.1997) .... 83

2.1.9.1. Türkiye-AB 0li 2kileri ...... 84

2.1.9.2. Türkiye-Orta Do /u 0li 2kileri ...... 84

2.1.9.3. Türkiye-ABD 0li 2kileri ...... 86

2.1.9.4. Türkiye-RF 0li 2kileri ...... 87

2.1.9.5. Türkiye-Balkanlar 0li 2kileri ...... 87

2.1.9.6. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li 2kileri ...... 87

2.1.9.7. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li 2kileri ...... 87

2.1.10. 55. Cumhuriyet Hükümeti-III. Yılmaz Hükümeti (30.06.1997-11.01.1999)88

2.1.10.1. Türkiye-AB 0li 2kileri ...... 88

2.1.10.2. Türkiye-ABD 0li 2kileri ...... 89

iv  2.1.10.3. Türkiye-Orta Do /u 0li 2kileri ...... 90

2.1.10.4. Türkiye-RF 0li 2kileri ...... 90

2.1.10.5. Türkiye-Balkanlar 0li 2kileri ...... 90

2.1.10.6. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li 2kileri ...... 91

2.1.10.7. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li 2kileri ...... 91

2.1.11. 56. Cumhuriyet Hükümeti -V. Ecevit Hükümeti (11.01.1999-18.04.1999) 91 2.1.11.1. Türkiye-RF 0li 2kileri ...... 92

2.1.11.2. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li 2kileri ...... 92

2.1.12. 57.Cumhuriyet Hükümeti-VI. Ecevit Hükümeti (18.04.1999-03.11.2002 .. 93

2.1.12.1. Türkiye-AB 0li 2kileri ...... 94

2.1.12.2. Türkiye-Orta Do /u 0li 2kileri ...... 95

2.1.12.3. Türkiye-ABD 0li 2kileri ...... 96

2.1.12.4. Türkiye-RF 0li 2kileri ...... 96

2.1.12.5. Türkiye-Balkanlar 0li 2kileri ...... 96

2.1.12.6. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li 2kileri ...... 97

2.1.12.7. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li 2kileri ...... 97

BÖLÜM 3: AKP DÖNEM 0 TÜRK DI 1 POL 0T0KASI ...... 100

3.1. 2002-2011 DÖNEM 0NDE TÜRK DI 1 POL 0T0KASI ...... 100

3.1.1. AKP’nin Dı 2 Politika Felsefesi ...... 100

3.2.1. 58. Cumhuriyet Hükümeti-Gül Hükümeti (18.11.2002- 14.03.2003) ...... 103

3.2.1.1. Türkiye-AB 0li 2kileri ...... 104

3.2.1.2. Türkiye-Orta Do /u 0li 2kileri ...... 105

3.2.1.3. Türkiye-ABD 0li 2kileri ...... 106

v  3.2.1.4. Türkiye-RF 0li 2kileri ...... 107

3.2.1.5. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li 2kileri ...... 107

3.2.1.6. Türkiye-Balkanlar 0li 2kileri ...... 108

3.2.1.7. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li 2kileri ...... 109

3.2.2. 59. Cumhuriyet Hükümeti-I. Erdo /an Hükümeti(14.03.2003-29.08.2007) 110

3.2.2.1. Türkiye-AB 0li 2kileri ...... 110

3.2.2.2. Türkiye-Orta Do /u 0li 2kileri ...... 112

3.2.2.3 Türkiye-ABD ili 2kileri ...... 113

3.2.2.4. Türkiye-RF 0li 2kileri ...... 114

3.2.2.5. Türkiye-Balkanlar 0li 2kileri ...... 116

3.2.2.6. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li 2kileri ...... 116

3.2.2.7. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li 2kileri ...... 119

3.2.3. 60. Cumhuriyet Hükümeti-II. Erdo /an Hükümeti(29.08.2007-06.07.2011)120

3.2.3.1. Türkiye-AB 0li 2kileri ...... 121

3.2.3.2. Türkiye-Orta Do /u 0li 2kileri ...... 122

3.2.3.3. Türkiye-ABD 0li 2kileri ...... 126

3.2.3.4. Türkiye-RF 0li 2kileri ...... 129

3.2.3.5. Türkiye-Balkanlar 0li 2kileri ...... 132

3.2.3.6. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li 2kileri ...... 133

3.2.3.7. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li 2kileri ...... 134

3.2.4. 61. Cumhuriyet Hükümeti-III. Erdo /an Hükümeti (06.07.2011 - ....) ...... 137

3.2.4.1. Türkiye-AB 0li 2kileri ...... 137

3.2.4.2. Türkiye-Orta Do /u 0li 2kileri ...... 137

vi  3.2.4.3. Türkiye-ABD 0li 2kileri ...... 139

3.2.4.4. Türkiye-RF 0li 2kileri ...... 141

3.2.4.5. Türkiye-Balkanlar 0li 2kileri ...... 141

3.2.4.6. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li 2kileri ...... 142

3.2.4.7. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li 2kileri ...... 143

SONUÇ ...... 145

KAYNAKÇA ...... 148

ÖZGEÇM 01 ...... 163

vii  KISALTMALAR

AB : Avrupa Birli /i

ABD : Amerika Birle 2ik Devletleri

AET : Avrupa Ekonomik Toplulu /u

AG 0K : Avrupa Güvenlik ve 02 birli /i Konferansı

AGSP : Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası

A0HM : Avrupa 0nsan Hakları Mahkemesi

A0HS : Avrupa 0nsan Hakları Sözle 2mesi

AKKA : Avrupa Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler Antla 2ması

AKP : Adalet ve Kalkınma Partisi

ANAP : Anavatan Partisi

AP : Adalet Partisi

APEC : Asia-Pacific Economic Cooperation (Asya Pasifik Ekonomik 02 birli /i)

ASALA : Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia (Ermenistan'ın Kurtulu 2u için Ermeni Gizli Ordusu)

ASEAN : Association of Southeast Asian Nations (Güneydo/u Asya Uluslar Birli /i)

AT : Avrupa Toplulu /u

B0K : Bölgesel 02 birli /i Konseyi

B0O : Barı 2 0çin Ortaklık

BM : Birle 2mi 2 Milletler

CENTO : Central Treaty Organization (Merkezi Anla 2ma Te 2kilatı)

CHP : Cumhuriyet Halk Partisi

CIA : Central Intelligence Agency (Merkezi 0stihbarat Te 2kilatı)

CNN : Cable News Network

ÇHC : Çin Halk Cumhuriyeti

DGM : Devlet Güvenlik Mahkemeleri

DP : Demokrat Parti

viii

 DPT : Devlet Planlama Te 2kilatı

DSP : Demokratik Sol Parti

DTP : Demokratik Türkiye Partisi

DYP : Do /ru Yol Partisi

ECO : Economic Cooperation Organization (Ekonomik 02 birli /i Te 2kilatı)

FIR : Flight Information Region (Uçu 2 Bildirim Bölgesi)

FKÖ : Filistin Kurtulu 2 Örgütü

FP : Fazilet Partisi

GDAÜ : Güney Do /u Avrupa Ülkeleri

GKRY : Güney Kıbrıs Rum Yönetimi

HEP : Halkın Emek Partisi

HÖH : Hak ve Özgürlük Hareketi

0KO : 0slam Konferansı Örgütü

0SEDAK : 0slam Ekonomik ve Ticari 02 birli /i Daimi Komitesi

KDP : Kürdistan Demokrat Partisi

KE 0 : Karadeniz Ekonomik 02 birli /i

KKTC : Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

KYB : Kürdistan Yurtseverler Birli /i

MC : Milliyetçi Cephe

MGK : Milli Güvenlik Kurulu

MHP : Milliyetçi Halk Partisi

MSP : Milli Selamet Partisi

NAFTA : The North American Free Trade Agreement (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antla 2ması)

NATO : North Atlantic Treaty Organization (Kuzey Atlantik Anla 2ması Örgütü)

OECD : The Organisation for Economic Co-operation and Development (Ekonomik

02 birli /i ve Kalkınma Örgütü)

ix

 OHAL : Ola /anüstü Hal

PASOK : Panellinio Sosialist Kinima

PKK : Partiya Karkeren Kürdistan (Kürdistan 02 çi Partisi)

RP : Refah Partisi

SALT I : Strategic Arms Limitation Talks-I (Stratejik Silahların Sınırlandırılması-I)

SALT II : Strategic Arms Limitation Talks-II (Stratejik Silahların Sınırlandırılması-II)

SEDM : Southeastern Europe Defense Ministerial (Güneydo/u Avrupa Savunma Süreci)

SETA : Siyaset Ekonomi ve Toplum Ara 2tırmaları Vakfı

SHP : Sosyal Demokrat Halkçı Parti

SSCB : Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli /i

T.C. : Türkiye Cumhuriyeti

TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi

TOBB : Türkiye Odalar ve Borsalar Birli /i

TPAO : Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklı /ı

TSK : Türk Silahlı Kuvvetleri

UNMIK : United Nations Interim Administration Mission in Kosovo (Birle 2mi 2 Milletler Kosova Geçici Yönetim Misyonu)

x

 SAÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tez Özeti Tezin Ba 2lı /ı: Türk Dı 2 Politikasının So /uk Sava 2 Sonrasında Kurulan Hükümetler Perspektifinde 0ncelenmesi

Tezin Yazarı: Muhsin 0LTER Danı 2man: Yrd. Doç. Dr. Nesrin KENAR

Kabul Tarihi: 23.02.2012 Sayfa Sayısı: xii(önkısım) + 163 (tez)

Anabilim Dalı: Uluslararası 0li 2kiler

Bu tezin yazılmasında amaç uluslararası ili 2kilerde bir dönemin sonu olarak tasvir edilen So /uk Sava 2’ın sonundan günümüze kurulan hükümetler perspektifinde Türk dı 2 politika yapımını de /erlendirmek ve literatüre yeni bir bakı 2 açısı ekleyebilmektir.

Çalı 2manın birinci bölümünde öncelikle Türk dı 2 politikasının kavramsal çerçevesi incelenmi 2tir. Dı 2 politika yapımında etkili olan faktörler irdelenmi2 ve genel bilgiler sunulmu 2tur. Daha sonra tezin tarihsel arka planı ele alınmı2, bu süreç tek partili hükümetler dönemi ve çok partili hükümetler dönemi olarak iki alt ba 2lık altında de /erlendirilmi 2tir. 0kinci bölümde ise So /uk Sava 2’ın sona ermesinin nedenleri vurgulanmı 2 ve Türk dı 2 politikasına etkileri ortaya konulmu 2tur. Yine bu bölümde 1990 ile 2002 yılları arasındaki koalisyon hükümetleri dönemleri AB, ABD, Balkanlar, Sovyetler Birli /i ve daha sonrasında Rusya Federasyonu, Orta Do /u, Kafkaslar ve Orta Asya gibi bölgeler ile ili 2kileri açısından tek tek incelenmi 2tir. Üçüncü bölümde ise, 2002 seçimleriyle tek ba 2ına iktidar olan AKP’nin öncelikle dı 2 politika felsefesi irdelenmi 2tir. Buna mukabil günümüze kadar gelen dört AKP hükümetinin dı 2 politika pratikleri ve uygulama alanları sunulmu 2tur. Bir eksen kayması mı var sorusu incelenmi 2tir. Çalı 2manın sonuç bölümünde asıl konumuz olan So /uk Sava 2 sonrası hükümetler AKP öncesi ve sonrası olarak kar 2ıla 2tırılmı 2tır. Koalisyon hükümetleri ile tek ba 2ına iktidar olan AKP hükümetleri arasındaki dı 2 politika farklılıkları gözler önüne serilmi 2tir. AKP döneminde içerde ve dı 2arda dile getirilen eksen kayması ve Orta Do /ula 2manın olmadı /ı sonucuna ula 2ılmı 2tır.

Anahtar Kelimeler: So /uk Sava 2, Hükümetler, Dı 2 Politika, ABD, Rusya, Türkiye

xi Sakarya University Insitute of Social Sciences Abstract of Master’s Thesis

Title of the Thesis: The Analysis of Turkish Foreign Policy in the Perspective of the Governments which Formed After the Cold War

Author: Muhsin 0LTER Supervisor: Assistant Prof. Dr. Nesrin Kenar

Date: 23.02.2012 Number of Pages: : xii (pre text) + 163 (main body)

Department: International Relations

The purpose of the this thesis has been written is to evaluate the development of the Turkish foreign policy in the perspective of the established governments up to the present from the end of the Cold War accepted as the end of an era in international relations and to add a new point of view to the literatüre. In the first part of the study primarily investigated the conceptual framework of Turkish foeign policy. Factors that influence the making of foreign policiy are examined and general informations are presented. Later, historical background of the thesis is discussed and this process is evaluated under two sub-topics: one of them is one-party governments periods and the other one is multi-party governments periods. In the second part of the study, the causes of the end of the Cold War highlighted and effects of this event on the Turkish foreign policy has been described. Again in this part, relations between the periods of coalition governments between the years of 1990 and 2002 with the EU, the United States, the Balkans, the Soviet Union and later Russia, the Middle East, the Caucasus and Central Asia regions are studied. In the third section, which came to power after the 2002 elections the AKP’ s foreign policy philosophy is primarily discussed. On the other hand to the present day the four AKP government’ s foreign policy practices and areas of application are presented. Moreover, the question of is there a shift of axis is examined. The final part of the study, post-Cold War Turkish governments are compared with before and after the AKP which is the main topic of this study. Differences of foreign policy between the coalition governments and the ruling AKP governments which is the stand-alone power is explained. In the periot of AKP, in contrast to te expressed inside and outside, it has been concluded that there is no a shift axis.

Keywords: Cold War, Governments, Foreign Policy, USA, Russia,

xii G0R01 Türk dı 2 politikasını etkileyen faktörler bazen iç siyasi yapıdan bazen de dı 2 siyasi yapıdan kaynaklanabilmektedir. Bir devletin izledi /i dı 2 politika, örne /in bir karar alma süreci olarak analiz edilirken, genellikle iç faktörlere verilen a /ırlık dı2 faktörlere oranla daha fazla olmaktadır. Aslında karar verme sürecinin kendisi, dı 2 faktörler ne oranda dikkate alınırsa alınsın, esas olarak, üzerinde olu2tu /u zemin bakımından bir iç politika olayıdır. 02 te bu durum, devlet düzeyinde yapılan analizlerde (sistem düzeyinin tam aksine) baskı gruplarının dı 2 politikanın olu 2umuna etkisi, karar alıcıların ki 2iliklerinin dı 2 politika kararlarının alını 2ını nasıl ve ne oranda yönlendirdi /i, kamuoyu ve dı 2 politika etkile 2imi gibi konulara daha fazla önem verilmesini de beraberinde getirmektedir. (Sönmezo /lu, 2005:82-83) 0çsel çevre denildi /inde akla öncelikle ülkenin siyasal sistemi gelmektedir. Burada hükümetin yapısı, yasama organı, çıkar grupları, medya, kamuoyu ve karar vericilerin nitelikleri büyük önem ta2ımaktadır. Dı 2 politikada karar verme sürecinde en önemli unsur, karar vericiler yani liderlerdir. Ko 2ullar aynı kaldı /ında farklı karar vericilerin farklı politikalar benimsemesi, karar vericinin aynı olayları farklı algılayabilece /i ve farklı de /erlendirerek farklı bir politikayı benimseyebilece /i görülmektedir. Bu durum karar vericinin ki 2isel özelliklerine özel bir önem verilmesine neden olmaktadır. Ki 2isel özellikler deyince buradan karar vericinin geçmi 2i, deneyimleri, almı 2 oldu /u e /itimi, arkada 2 ve i 2 çevresinin etkisi yani kısaca tecrübeleri anla 2ılmalıdır. Yeni seçimlerle i 2 ba 2ına gelen hükümetlerle ve de /i2en liderlerle Türk dı 2 politikasındaki de /i2imleri ara 2tıran bu tez özellikle aktörlerin yorum ve bakı 2 açılarındaki farklıla 2manın dı 2 politika yapımında nasıl kurumsalla 2tı /ı, bunların ne gibi sonuçlar do /urdu /u üzerinde durmakta ve her yeni gelen hükümetle farklı de /i2imlerin olu 2up olu 2madı /ını, farklı yenilikler olu 2mu 2sa bunların dı 2 politikada, pratikte nasıl eyleme geçirildi /ini ara 2tırmaktadır.

So /uk Sava 2’ın sona ermesinin Türk dı 2 politikası açısından yarattı /ı sonuçların iyi anla 2ılabilmesi için öncelikle So /uk Sava 2’ın ne oldu /u ve nasıl ortaya çıktı /ı tezimizde açıklanacaktır. So /uk Sava 2’ın ne oldu /unun bilinmesi ve Türkiye açısından ne gibi sonuçlar do /urdu /unun anla 2ılması, So /uk Sava 2 sonrası dönemin ve bu dönemde Türkiye’nin izledi /i dı 2 politikanın da daha iyi anla 2ılmasına neden olacaktır. So /uk Sava 2’ın ortaya çıkmasının Türkiye’yi nasıl etkiledi /i ve Türk dı 2 politikasının bu iki kutuplu sistemden nasıl etkilendi /inin incelenmesi Türkiye’nin durumunu daha iyi

1 gözler önüne serecektir. Ancak bu 2ekilde So /uk Sava 2’ın do /u2u ve geli 2imini irdeledi /imizde So /uk Sava 2 sonrası dönem Türk dı 2 politikası daha iyi anla 2ılabilecektir. Kısaca bu tezde Türk dı 2 politikası So /uk Sava 2 sonrası dönemde kurulan hükümetler perspektifinde incelenecektir.

Çalı manın Konusu: Bu çalı 2mada genel hatlarıyla Cumhuriyet Dönemi Türk dı 2 politikalarından ba 2layarak tarihsel kronolojik sıralama yöntemi ile günümüze kadar hükümet programları incelenecektir. Tezin ilk bölümünde Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından So /uk Sava 2’ın sona erdi /i 1990’lı yıllara kadar olan zaman zarfında uygulanan dı 2 politikalar ortaya konulacaktır. Bu zamanın uzunlu/unu ve ya 2anan olayların fazlalı /ını göz önünde bulundurarak ve de tezin asıl alan çalı 2masını So /uk Sava 2 sonrası dönem belirledi /inden dolayı Cumhuriyet’in ilanından 1990’lı yıllara uzanan dönem, ilgili dönemin iç ve dı 2 geli 2meleri kapsamında incelenecektir. Yine ilk bölümde So /uk Sava 2 sonrası dönemin daha iyi anla 2ılabilmesi amacıyla So /uk Sava 2’ın ne oldu /u ve nasıl ortaya çıktı /ı ara 2tırılacaktır. 0kinci bölümde So /uk Sava 2’ın sona ermesinden 2002’deki seçimlerle tek ba 2ına iktidar olan AKP hükümeti arasındaki, koalisyon hükümetlerinin dı 2 politika davranı 2ları incelenecektir. Üçüncü bölümde ise 2002’deki seçimlerle i 2 ba 2ına gelen tek parti hükümeti ile günümüze kadar gelen süreçte olu 2an hükümetlerin dı 2 politika perspektifleri gözler önüne serilecektir. Tezin sonuç bölümünde ise bölüm olarak ikiye ayırdı/ımız koalisyon hükümetleri ve tek parti iktidarı olan hükümetler arasında kar 2ıla 2tırmalar yapılacak, uygulanan dı 2 politikalarda farklılıklar olup olmadı /ı sınanacak ve tartı 2ılacaktır.

Çalı manın Önemi: Bu tez, uluslararası ili 2kiler literatüründe, Türk dı 2 politikasının hükümetler bazında incelenmesi konusunda çok fazla kaynak bulunmadı /ından, yapılan bu çalı 2mayla bundan sonra bu konuda bilgi edinmek isteyen, ara 2tırma yapmak isteyen ö/renciler ve ara2tırmacılara ı 2ık tutacaktır. Farklı dönemler arasındaki - So /uk Sava 2 öncesi ve sonrası gibi ya da 2002 seçimleri öncesi ve sonrası gibi – Türk dı 2 politikasındaki de /i2imlerin vurgulanması ve ortaya konulması için önemlidir. Bu nedenle de çalı 2manın ilk bölümünde So /uk Sava 2 sonrası dönemin daha iyi anla 2ılabilmesi amacıyla So /uk Sava 2’ın ne oldu /u ve nasıl ortaya çıktı /ı sunulacaktır. 0kinci bölümde So /uk Sava 2’ın sona ermesiyle birlikte 2002 yılına kadar geçen süreçte iktidar olan koalisyon hükümetleri ve uyguladıkları dı 2 politikalar irdelenecektir.

2 Üçüncü bölümde ise 2002 seçimleri ile seçilerek günümüze kadar iktidarı elinde bulunduran tek parti hükümetleri ve uyguladıkları dı2 politikalar analiz edilecektir. Sonuç kısmında da son iki bölüm kar 2ıla 2tırılarak dı 2 politika uygulamaları açısından farklılıklar tartı 2ılacaktır. Bu iki dönem arasındaki temel dı 2 politika farklılıkları nelerdir? Ne gibi uygulama de /i2iklikleri olmu 2tur? Türkiye Ortado /ula 2ıyor mu? Bir eksen kayması mı vardır? gibi sorulara cevaplar aranacaktır. Bu sorulara verilebilecek cevaplardan sonra da 2ahsım tarafından yorumlar yapılacaktır.

Çalı manın Amacı: Bu tezin amacı Türk dı 2 politikasını, Cumhuriyet’in kurulu 2undan günümüze kadar olan süreçte tarihsel kronolojik sıralamaya göre iktidara gelen hükümetler perspektifinde incelemektir. Bu süreçlerde her yeni iktidar olan hükümetin dı 2 politika faaliyetlerinde görülen de /i2im ve farklılıkların de /erlendirilmesi ve açıklanması çalı 2manın amacıdır. Ancak tezin asıl alan çalı 2masını So /uk Sava 2 sonrası Türk dı 2 politikası ilgilendirdi /inden dolayı a/ırlık So /uk Sava 2 sonrası döneme verilecek ve her hükümet tek tek uygulamaları açısından incelenecektir. Tezin bir di /er amacı ise Türk dı 2 politikasının yeniden yorumlanması sürecinde farklı hükümetlerle i 2 ba 2ına gelen liderlerin dü 2üncelerinin kurumsalla 2masının öneminden hareketle dı 2 politikada bu dü 2üncelerin nasıl kurumsalla 2tı /ını ve uygulama alanı buldu /unu incelemektir.

Çalı manın Yöntemi: Bu tez genel olarak tarihsel kronolojik sıralamaya göre Türk dı 2 politikasını hükümetler açısından inceleyecektir. Özelde ise ara 2tırma yakla 2ımlarının sınıflandırılması açısından bakıldı /ında; benimsenen yöntem bakımından yorumlayıcı yakla 2ım (fenomenoloji) ile sunulacaktır. Yorumlayıcı yakla 2ımın özelli /i sosyal olaylar/olgular oldukları, ya 2andıkları 2ekilde incelenmeli ve açıklanmalıdırlar. Yorumlayıcı yakla 2ımın bir di /er özelli /i de izah yaparken olgunun gerçekle 2ti /i ortamı, çevreyi dikkate almasıdır (bu yakla 2ım özellikle tarihi olguları izah etmede çok önemlidir. Tarihi olayları izah ederken tarihi ortamı ve 2artları dikkate almadan bir de /erlendirme yapmak ki 2iyi yanlı 2 sonuçlara ula 2tırabilir) Kapsadı /ı süreye göre ise süreli (longitudinal) ara 2tırma ile yazılacaktır. Süreli ara 2tırmaların en önemli üstünlükleri ara 2tırılan olguya ili 2kin de /i2me ve geli 2meleri tespit edebilme kapasitesidir. Özellikle ikincil kaynaklardan elde edilen verilerin kullanıldı /ı çalı 2malar için idealdir. Bir çok milli ve milletlerarası kurum çok de /i2ik alanlarda düzenli olarak

3 veriler yayınlamaktadır. (Altunı 2ık ve di /. 2005:55-60) Bu tezde de düzenli olarak yayınlanan verilerden (Resmi Gazete ve Hükümet Programları gibi) yararlanılacaktır.

4 BÖLÜM 1: TÜRK DI 1 POL 0T0KASININ TAR 0HSEL ARKA PLANI

1923-1990 döneminde Türk dı 2 politikası iki ana ba 2lık altında incelenmi 2tir. Bunlar; 1923 ile 1950 tarihleri arasında Cumhuriyet’in kurulmasından II. Dünya Sava 2ı’nın biti 2ine kadar olan tek partili dönemde kurulan hükümetler perspektifinde Türk dı 2 politikası ve 1950’den sonra çok partili siyasal düzene geçilmesinden So /uk Sava 2’ın biti 2ine kadar olan dönemlerdir. Bu bölüm tarihsel arka planı içerdi /i ve çalı 2manın ana konusunu So /uk Sava 2 sonrası dönem olu 2turdu /u için Türk dı 2 politikası genel hatlarıyla incelenmi 2tir.

1.1. Kavramsal Çerçeve

Bu bölümde uluslararası ili 2kiler alanında do /rudan ilgili ve sık sık kullanılan temel kavramlardan bazıları olan uluslararası siyasal sistemler, hükümetin niteli /i, karar verme süreci ve dı 2 politika, karar verme sürecinde devletin ve hükümetin yapısı, karar verme sürecinde a 2amalar kavramlarının anlamlarını kavramamız tezi daha iyi analiz edebilmemiz için gereklidir. Bundan dolayı bu kavramlar açıklanacaktır.

1.1.1. Uluslararası Siyasal Sistemler

Uluslararası ili 2kiler alanındaki sistemci yazarlar sınıflandırma yaparken genellikle tarihsel bir yakla 2ımı benimseseler de devletlerin sayıları, yapıları, örgütleni 2 biçimleri ve ili 2kileri gibi faktörleri de dikkate almı 2lardır. Örne /in Rosecranse, sistem çözümlemesini 1740-1960 Avrupa tarihini dokuz tarihsel döneme ayırmı 2, bu dokuz tarihsel dönemi de dokuz ayrı uluslararası sistem ile ele almı 2 ve bu dokuz uluslararası sistemi de bir takım kriterlere göre istikrarlı ve istikrarsız sistemler olarak ikiye ayırmı 2tır. Burada bozucu girdiler a /ırlıkta ise sistem istikrarsız, düzenleyici mekanizmalar a /ırlıkta ise istikrarlı olarak nitelemektedir. (Arı, 2008)

Rosecranse Avrupa Ahengi, MC ve BM Örgütü gibi mekanizmaları düzenleyici olarak dikkate alırken, devletler arasında güç mücadelesi, çıkar çatı 2maları ve ayrılıkçı hareketler gibi sistemleri, bozucu girdiler olarak adlandırmaktadır.

Holsti ise tarihsel faktörlerle birlikte di /er yapısal faktörleri de dikkate alarak be 2 tür uluslararası siyasal sistem ortaya koymu 2tur. Bunlar; 1) Hiyerar 2ik Sistemler, 2) Güç

5 Dengesi Sistemi, 3) Gev 2ek 0ki Kutuplu Sistem, 4) Sıkı 0ki Kutuplu Sistem, 5) Çok Kutuplu Sistem’dir.

Kaplan ise siyasal sistemde altılı bir sınıflandırma yapmı 2tır. Bunlar; 1) Güç Dengesi Sistemi, 2) Gev 2ek 0ki Kutuplu Sistem, 3) Sıkı 0ki Kutuplu Sistem, 4) Evrensel Sistem, 5) Hiyerar 2ik Sistem, 6) Birim Veto Sistemi’dir. Kaplan’ın birim veto sistemi ve evrensel sistemin tarihsel kar 2ılıkları olmayan varsayımsal nitelikte oldu /undan bir tarafa bırakırsak, di /er sistemleri dört grupta toplayabiliriz. Bunlar; 1) Tek Kutuplu/Hiyerar 2ik Sistem, 2) Güç Dengesi Sistemi, 3) 0ki Kutuplu Sistem, 4) Çok Kutuplu Sistem’dir. (Arı, 2008) Bunları incelersek;

1.1.1.1. Tek Kutuplu Sistem/Hiyerar ik Sistem

Uluslararası sistemde tek bir egemen gücün oldu /u, di /er devletlerin ise bu merkezi gücün altında yer aldı /ı sistemlere denir. Buna imparatorluk sistemi de denir ve tam denetime sahiptir. Sistemde bulunan di /er güçlerin hiç birinin merkezi güce kar 2ı koyabilmesi imkansızdır. Genellikle hiyerar 2ik sistem, imparatorlu /un di /er küçük devletlerin otoritelerini ortadan kaldırarak kendisine tabi kılmasıyla olu 2urlar. Ancak hiyerar 2ik sistemler demokratik bir görünüme de sahip olabilirler. Küçük devletler imparatorlukların himayesine isteyerek dahil olmu 2 olabilirler. Böyle bu sistemde ayrılmaya izin verilse de bütünle 2ilen yapıdan dolayı kaynaklanan nimetler küçük birimlerin kopmasına izin vermez; en azından kopma küçük birimler için pek avantajlı görünmez. Hiyerar 2ik sistem oldukça bütünle 2mi 2 oldu/undan istikrarlı bir sistem olarak kabul edilmektedir.

Avrupa’da 17. yy.’ın sonlarına kadar hakim olan yapı hiyerar 2ik sisteme benzemektedir. Bu dönemde henüz ulus devletler yoktur ve ulus kavramı geli 2memi 2tir. Avrupa’da hakim olan en büyük otorite sınırının ve otoritesinin nerede ba 2layıp nerede bitti /i belli olmayan Kutsal Roma Germen 0mparatorlu /u’dur. Krallar tahtlarında oturmakta ve çevrelerinde yüzlerce egemen, etrafı duvarlarla çevrilmi 2 2ehirler ve feodal (hiyerar 2ik) lordlar bulunmaktadır. Yani kısacası iç i 2lerinde ba /ımsız, dı 2 i 2lerinde krala ba /ımlı bir yapıları vardır. (Arı, 2008)

17. yy.’dan itibaren merkezile 2mi 2 monar 2iler zor ve 2iddet kullanarak di /er küçük siyasal birimleri ortadan kaldırarak onların topra /ına sahip olmu 2lardır. Böylece tüm

6 ülkede geçerli olan idari ve hukuki örgütlenmeler ortaya çıkmı 2tır. Elbette bu süreç Avrupa’nın tümünde ve aynı anda gerçekle 2memi 2tir. Örne /in 16. yy.’ın ba 2ında sadece 0ngiltere sınırları belirlenmi 2 bir ülkeye ve merkezi bir otoriteye sahiptir. Bir süre sonra Fransa, 0spanya, Rusya ve Avusturya monar 2ileri evlilikler, ittifaklar ve sava 2lar yoluyla kendi hanedanlıklarını olu 2tururken, Almanya ve 0talya’nın birli /ini sa /laması 19. yy’ın sonlarına kadar gerçekle 2memi 2tir. Uluslararası sistemde güç dengesi sisteminin özellikleri gerçek anlamda 18. yy.’da söz konusu olacaktır.

1.1.1.2. Güç Dengesi Sistemi

Bir uluslararası yapının güç dengesi sayılabilmesi için güçleri yakla 2ık olarak e 2it oldu /u varsayılan ve güçleri birbirine yakın olan en az üç büyük devletin bulunması gerekir.

Güç dengesi sisteminde sistem içindeki hiçbir koalisyonun veya devletin sistemin yıkılmasına yol açacak 2ekilde üstünlük kurmasına izin verilmez. Tüm devletler bir yarı 2 halinde oldu /undan ve ba 2at duruma geçme güdüsünden dolayı di /erlerinin bu do /rultudaki amaçlarını engeller. Böylece hiçbir devlet di /erlerinin üzerinde sürekli bir hakimiyet kuramaz. Bunda en önemli etken güçlerin yakla 2ık olarak birbirilerine yakın olmasıdır. Güç dengesi sisteminde farklı ideolojilere sahip devletler ittifak olu 2turabilecekleri gibi benzer ideolojiye sahip devletler ittifak olu 2turmayabilirler. (Arı, 2008)

Rönesans 0talya’sında uluslararası sistemin yapısı, güç dengesi sistemini andırmaktadır. Çünkü siyasal birimler arasında e 2it bir güç da /ılımı vardır. 0talyan 2ehir devletleri sava 2maktan sürekli kaçınmı 2lardır. Çünkü uzun vadede bunun ba /ımsızlıklarını tehlikeye sokaca /ını bilmektedirler. Hatta bunlardan Venedik, Milano ve Floransa 1454’de Kutsal 0ttifak adıyla bir birlik olu 2turmu 2lardır. Böylece herhangi bir devletin ba 2at duruma geçmesini önlemi 2lerdir. Bunlar daha sonra Kutsal 0ttifaka di /er devletleri de davet etmi 2lerdir. Böylece bütün devletlerin üye oldu /u bir konfederasyon görünümü kazanmı 2tır. 0talyan 2ehir devletleri ilhak ve toprak katmadan kaçınsalar da kendi aralarında sık sık prestij sava 2ları yapmaktadırlar. (Arı, 2008)

Güç dengesi Avrupa’da ise 17. yy.’ın sonlarında ortaya çıksa da asıl olarak 18. yy.’dan itibaren geçerli olmaya ba 2lamı 2tır. Avrupa’nın bu döneminde ba 2lıca büyük güçleri

7 0ngiltere, Fransa, Avusturya, Prusya, Rusya ve Avrupa diplomasisine karı 2tı /ı ölçüde Osmanlı 0mparatorlu /u’dur. Bu devletlerin askeri ve prestij olarak güçleri birbirine yakındır. Uluslararası politika açısından 18. yy.’ın en önemli tarafı güç dengesini kurallarının tam olarak uygulanmı 2 olmasıdır. Gerekti /inde ittifak yapılıyor, gerekti /inde tarafsız kalınarak ülke çıkarları korunmaktadır. (Arı, 2008)

Bazıları ise bu dönemi “diplomasinin altın ça /ı” olarak görmektedir. Çünkü bu dönemde diplomatik yöntemlere çok sık ba 2vurulmu 2tur.

Dönemin temel özelli /i ise sistemin az çok istikrarlı olması, sava 2ların sınırlı olması ve bunların tahrip gücünün dü 2ük olması, ittifakların sık sık de /i2mesi, diplomatik yöntemlerin çok sık kullanılması, ideolojik çatı 2maların olmaması, 2iddete çok sık ba 2vuruldu /u halde devletler arasındaki güçlerin birbirine e 2it olması nedeni ile hiçbir devlet Avrupa’nın tümüne egemen olamamı 2tır.

1.1.1.3. 0ki Kutuplu Sistem

II. Dünya Sava 2ı’nın sona ermesiyle uluslararası siyasal sistem ciddi bir yapısal de /i2ime u /ramı 2tır. (Sönmezo /lu, 2005) II. Dünya Sava 2ı’ndan hemen sonra ba 2layıp 1990-1991 Do /u Blokunun da /ılmasına kadar devam eden döneme iki kutuplu sistem denilebilir ve birçok yönüyle güç dengesi sisteminden ayrılmaktadır. Bu sistemin özelli /i devletlerin iki blok etrafında toplanmasıdır. (Arı, 2008) Sava 2 sonrasında ortaya çıkan iki süper gücün liderli /inde iki rakip blo /un olu 2ması ve bunlar arasındaki ili 2kilerin de So /uk Sava 2 biçiminde cereyan etmesi, yeni uluslararası sistemin en belirleyici özelli /i olmu 2tur. (Sönmezo /lu, 2005) Her iki blokta da ABD ve SSCB gibi blok önderleri vardır. Ayrıca NATO ve Var 2ova Paktı gibi blok örgütleri de bulunmaktadır. Ancak iki kutuplu sistemler gev 2ek ya da sıkı kutuplu sistemler olarak ikiye ayrılabilmektedir. Sıkı iki kutuplu sistemde aktör sayısı daha azdır ve bütün aktörler bloklardan birine üyedir ya da taraftır. Ayrıca bu tür sistemlerde BM gibi örgütler ya yoktur ya da yok sayılmaktadır. (Arı, 2008)

Gev 2ek iki kutuplu sistemde ise blokların hiyerar 2ik yapısı daha zayıftır. Bloklar dı 2ında kalan tarafsız ülkeler de vardır. 1950’den sonra Hindistan, Mısır, Endonezya ve Gana buna örnek verilebilmektedirler. Ayrıca bu sistemde BM gibi evrensel örgütler bulunur. Bu sistemde nükleer silahların caydırıcı etkisi çok önemlidir.

8 So /uk Sava 2 döneminde Do /u Blo /unda blok içi hiyerar 2ik yapı çok katı oldu /undan blok arasında do /rudan ili 2kiler en alt düzeydedir ve ili 2kiler SSCB aracılı /ı ile olmaktadır. Bir anlamda SSCB a /abeylik yaptı /ından dolayı blok içi çatı 2malar ve sürtü 2meler yoktur. Oysa Batı Blo /unda hiyerar 2ik yapı daha gev 2ek oldu /undan blok ülkeleri arasında yo /un bir ili 2ki vardır. 1950’lerin ba 2ında ba 2layan AB süreci ile Batı Blo /u ülkelerin özerk hareket etme 2ansları artmı 2tır. Gerçi aynı yıllarda Do /u Blo /unda da blok içi yapı gev 2emeye ba 2lamı 2, Çin ve Arnavutluk gibi bazı ülkeler bloktan ayrılmı 2tır. Ancak 1956’da Macaristan’a, 1968’de ise Çekoslavakya’ya bloktan ayrılma iznini SSCB sert bir tutumla vermemi 2tir. (Arı, 2008)

Oysa aynı yıllarda Batı Blo /undaki ili 2kiler blok üyeleri arasında bazı gerginliklere yol açabilmektedir. Bu ba /lamda 1960’ların ba 2ında Kıbrıs sorunu yüzünden artan gerginlikler 1974’de Türkiye’nin Ada’ya barı 2 harekatını düzenlemesine ve sonrasında Yunanistan’ın NATO’dan ayrılmasına Türkiye’ye ise ABD tarafından ambargo uygulanmasına yol açmı 2tır.

II. Dünya Sava 2ı’ndan hemen sonra ba 2layan ve 50 yıl süren bu döneme So /uk Sava 2 mantı /ı egemen olmu 2tur. ABD özgür dünyanın savunmasını üstlenirken, Sovyetler Birli /i 3. Dünya ülkelerinin emperyalist devletlere kar 2ı yürüttü /ü ba /ımsızlık mücadelesinden yararlanarak kendi ideolojisini yaymaya çalı 2mı 2tır. (Arı, 2008)

1.1.1.4. Çok Kutuplu Sistem

Tarihte kar 2ılı /ı bulunmayan çok kutuplu sistem bazı yönleriyle güç dengesine bazı yönleriyle ise iki kutuplu sisteme benzemektedir. Bu tür sistemler ikiden daha fazla blokla 2manın oldu /u sistemlerdir. 1950’lerin ortalarında özellikle ba/lantısızlar hareketinin giderek ba /lantısızlar blo /u olarak anılmasıyla çok kutuplu bir sistemin gündeme gelece /i dü 2ünüldüyse de zaman içerisinde bu ülkeler gurubunun tek bir bütün olamamaları ve birlikte hareket etmelerini engelleyen içsel ve dı 2sal dinamikler, söz konusu hareketin “blok” olarak nitelenmesini zorla 2tırmı 2tır. 1960’lardan itibaren Çin- Sovyet sürtü 2mesi de benzeri bir beklentiyi getirse de Çin’de ba2latılan kültür devriminin ba 2arısızlı /ı Çin’in içe kapanmasına yol açmı 2 ve blok önderi olma yetene /ini zayıflatmı 2tır. (Arı, 2008)

9 Siyasal ve askeri anlamda tarihsel kar 2ılı /ı olmayan çok kutuplu sistem ekonomik olarak ortaya çıkan blokla 2malarla daha çok gündeme gelmeye ba 2lamı 2tır. Bunlardan Asya ülkelerinin ekonomik birle 2me hareketi ASEAN ve Kuzey Amerika ülkelerinin ekonomik birle 2me hareketi NAFTA bu blokla 2malara örnek olabilmektedir. Bunların yanında ABD, Japonya ve AB arasındaki rekabeti de, son dönemde Çin Halk Cumhuriyeti’ni de geli 2en ekonomisi ve büyüyen Pazar payıyla küresel ekonomik rekabette yeni bir blok lideri olarak kabul etmek mümkündür.

1.2.1. Ça da Uluslararası Sistemin Yapısı

Ça /da 2 uluslararası sistemin özellikleri pek çok yönüyle önceki dönemlerden farklı bir görünümdedir. Bu dönemin 2ekillenmesinde belirleyici olan olayların ya 2andı /ı 80’lerin ortalarında meydana gelen geli 2meler uluslararası ili 2kiler ve uluslararası politika açısından oldukça önemlidir. Sovyet lideri Brejnev 1964’ten beri i 2 ba 2ındadır ve 1982’de vefat etmi 2tir. Sonrasında kısa süreli olarak Antropov ve Çernenko görev almı 2lardır. Ardından 1985 yılında Sovyetler Birli /i Komünist Partisi Genel Sekreterli /ine Gorbaçev gelmi 2tir ve ba 2latmı 2 oldu /u de /i2im rüzgarı bir süre sonra tüm blok ülkelerini etkisi altına almı 2tır. Di /er yandan Avrupa’nın bölünmü 2lü /ünün önemli bir simgesi olan Berlin Duvarı’nın 1989’da yıkılması ve Almanya’nın 1990’da birle 2mesi So /uk Sava 2’ın sonuna gelindi /inin önemli bir göstergesinin olması yanında uluslararası ili 2kilerin gelece /ine yönelik olumlu beklentilere de neden olmu 2tur. Ayrıca Do /u Avrupa ülkelerinde meydana gelen reform hareketleri, bu devletlerin, Sovyetler Birli /i’nin denetiminden çıkması ve kısa bir süre sonra da Sovyetler Birli /i’nin yıkılması gibi geli 2meler izlemi 2tir. (Arı, 2008)

Di /er yandan, So /uk Sava 2’ın sona ermesi ve süper devletlerin kendi etki alanlarında güvenli /i sa /lamalarının artık söz konusu olmaması BM’nin uluslararası barı 2ı sa /lamada yükünü ve sorumlulu /unu arttırırken bir taraftan da So /uk Sava 2’ın önemli bir ürünü olan NATO’nun gelece /i önemli bir tartı 2ma konusu olmaya ba 2lamı 2tır.

Bu arada Çin’de 1989’da Tienenman Meydanındaki gösterilerin 2iddetle bastırılması en azından kısa vadede siyasal anlamda Çin’in demokrasiye uzak oldu /unu göstermektedir. Di /er yandan yeni dönemde Çin potansiyel ekonomik gücüyle yeni bir denge unsuru olarak ortaya çıkmaya aday bir ülke konumuna gelmektedir.

10 1990 A /ustosunda Kuveyt’in i 2gali ile ortaya çıkan Körfez Krizi eski ve yeni yapı arasındaki geçi 2i simgelemektedir. 0lk kez George Herbert Walker Bush tarafından kullanılan “yeni dünya düzeni” kavramı bu kriz sonrasında söz konusu olmu 2tur. Bu kriz de tüm dünya bir saldırganın kar 2ısına çıkarak güç kullanma yoluyla sınırların de /i2tirilemeyece /i vurgulanmı 2tır. 0lk kez Do /u-Batı bu denli ortak hareket etmi 2lerdir. (Sönmezo /lu, 2005)

BM’nin çabaları bölge ülkeleri ba 2ta olmak üzere geni 2 bir diplomatik destek görmü 2tür. Güvenlik Konseyi, sorunu barı 2çıl yollardan çözmeye çalı 2mı 2, ardından ekonomik yaptırımlar uygulanmı 2tır. Ancak sonuç alınamayınca güç kullanma yoluyla Irak, Kuveyt’ten çıkartılmı 2tır ve BM çatısı altında kollektif güvenlik ba 2arıyla sa /lanmı 2tır. (Arı, 2008)

Bu geli 2melere bakılarak, yeni uluslararası sistemin daha barı 2çı ve uzla 2macı, sorunların ise uluslararası hukuk ve örgütler çerçevesinde çözülece /i dü 2ünülürken ya 2anılan geli 2meler bu olasılı /ın gerçekle 2emeyece /ini tüm dünyaya göstermi 2tir.

So /uk Sava 2’ın sona ermesi ve blok sisteminin çökmesiyle beraber ortaya çıkan yeni uluslararası sisteme “Yeni Dünya Düzeni” adı verilmi2tir. Ancak bu düzenin olu 2masıyla birlikte, bunun gerçekten istikrarlı bir sistem olup olmayaca /ı soruları da ço /almı 2tır. Amerikan Merkezi Haber Alma Te 2kilatı (CIA) ba 2kanı James Woolsy’nin de söyledi /i üzere, insanlık Sovyetlerin uzun süren So /uk Sava 2 sürecinde nasıl davranaca /ı hakkında yorum üretebilirken yeni global uluslararası sistemde küçüklü büyüklü çok sayıda tehlikenin varlı /ı söz konusudur ve nasıl bir geli 2me gösterece /ini önceden kestirmek olanaksız bir haldedir. Bunların ba 2ında da /ılan Sovyetler Birli /i ve Yugoslavya içindeki etnik çatı 2malar, ultra ulusçuluk, radikal akımların geli 2mesi, nükleer silahların yayılması ve çok sayıda 3. Dünya ülkesinin bu silahlara sahip olması gelmektedir. Bunların yanında geleneksel ve kültürel ba /ların güçlenmesi, evrenselli /in yerine içe kapalılı /ın ve küreselle 2menin yerine bölgeselle 2menin almaya ba 2laması kuzey ve güney arasındaki gelir farkının gittikçe açılması ve hızla artan dünya nüfusuyla beraber ortaya çıkaraca /ı açlık sorununun kuzey ülkelerine göçleri te 2vik edecek olması ve bunların neden olaca /ı toplumsal rahatsızlıklar uluslararası istikrarı tehdit etme potansiyeline sahip insanlı /ın çözüm bekleyen sorunları arasında yer almı 2tır. (Arı, 2008)

11 “Yeni Dünya Düzeni” kavramıyla ortaya konmaya çalı 2ılan ve iki kutuplu yapının bozulmasıyla beraber ortaya çıkan yeni uluslararası sistemde bir istikrarsızlı/ın ve karma 2anın söz konusu olması bir yerde kaçınılmaz bir geli2medir. 0ki kutuplu yapı uluslararası sistemde istikrarın önemli bir nedenidir. Çünkü bu yapı içerisinde her iki blok da kendi etki alanlarında istikrarı ve güvenli/i sa /larken, kar 2ı blo /un güvenlik ku 2a/ında giri 2ti /i eylemlere de karı 2mamaktadır. (Arı, 2008)

Bu yeni dönemin önemli bir özelli /i askeri gücün yanında ekonomik ve mali gücün de önemli hale gelmesi ve bu çerçevede olu 2an bölgesel ekonomik birle 2me hareketlerinin sayısının artmasıdır. AB ülkeleri gerek ekonomik gerek siyasal gerek ise askeri anlamda bir blok halinde hareket etmeye çalı 2mı 2tır. Kuzey Amerika ülkelerinden ABD, Kanada ve Meksika arasında kurulan Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesinin (NAFTA) ardından ABD ve Kuzey Amerika ülkeleri ile Asya – Pasifik ülkeleri arasında ekonomik i 2birli /ini öngören (APEC) ise bu do /rultuda oldukça önemli bir geli 2medir.

1990’da Do /u Blo /unun da /ılmasıyla ortaya çıkan ve 2001’e kadar devam eden sistemin yapısı ABD’nin genel olarak üstünlü /ünü göstermektedir. Sistemin di /er güçleri ise Rusya, ÇHC, 0ngiltere ve Fransa’dır. Ancak bu yeni sistem 18. ve 19. yüzyılda Avrupa’da ya 2anan klasik güç dengesi sisteminden oldukça farklı bir görünüme sahiptir. Klasik güç dengesi sisteminin temel olgusu olan sava 2, dı 2 politikada amaca ula 2mada kısa bir yol olmaktan çıkmı 2tır. Nükleer silahların yanı sıra konvansiyonel silahların da tahrip düzeyinin büyük olması, ekonomik kar 2ılıklı ba /ımlılık, askeri güvenliklerini sa /layabilmek için alınan dı 2 yardımlar gibi durumlar dı 2 politikayı etkileyen unsurlar olmu 2lardır. (Arı, 2008)

Ancak 2000 Kasımında ABD’de yapılan seçimlerde ba 2a geçen Bush’un üslubu ABD’nin tek ve en güçlü oldu /unu kabul ettirme 2eklindedir. 11 Eylül 2001’de u /radı /ı terörist saldırı Washington yönetimine aradı /ı fırsatı vermi 2tir. Önce 2001 Ekiminde Afganistan, ardından Mart 2003’de Irak’ın i 2gali ile Amerika tek güç oldu /unu göstermi 2tir. Bu geli 2meler pek çok ki 2i tarafından yeni uluslararası sistemin yapısının tek kutuplu olarak tanımlanmasına yol açmı 2tır. Rusya, Çin, Fransa ve Almanya gibi güçler ABD’yi durduramamı 2lardır. Ancak 0ran’a yönelik politikasını da desteklememi 2lerdir. (Arı, 2008)

12 Böyle bir durum tekrardan çok kutuplu sisteme dönü 2me olasılı /ını ortaya çıkarmaktadır. 21. yy. uluslararası sistemine egemen olan temel niteliklerden biri de küreselle 2me olgusudur. Dünyanın herhangi bir yerinde kar 2ıla 2ılan bir sorundan bütün insanlık etkilenmektedir. Yani küreselle 2me beraberinde açık toplum, demokrasi, insan hakları gibi de /erleri evrensel de /erler haline getirmi 2tir. Dünyadaki yerel kültürler baskı altına alınmı 2tır.

1.3.1. Hükümetin Niteli i

Hans Morgenthau’nun dü 2üncesine göre dı 2 politikanın dayanması gereken iki temel unsuru vardır. Bunlar iyi bir yönetim ve nitelikli bir hükümettir. Bu unsurlardan olan nitelikli hükümetten ise maddi ve be 2eri kaynaklarla, dı 2 politika arasında iyi bir dengenin olması, bu maddi ve be 2eri kaynakların kendi içerisinde de iyi bir dengesinin bulunması ve dı 2 politika konusunda hükümetin halkın deste /ini kazanması 2eklinde üç önemli noktaya dikkat edilmesi gerekmektedir. (Arı, 2008)

Nitelikli, iyi bir hükümet, kendi kaynaklarının farkında olur ve bu kaynaklara göre desteklenmi 2 bir politika sergileyerek ona uygun hedefler ve yöntemler seçmeye dikkat eder.

Hemen hemen bütün ülkelerde hükümetler, ancak halkın kabul etti /i ve destekledi /i durumlarda aktif bir dı 2 politika izleyebilirler. Devlet adamlarının kamuoyunu etkilemek için giri 2tikleri eylemler bilgi vermekten propaganda yapmaya kadar uzanmaktadır. (Sönmezo /lu, 2005)

1.4.1. Karar Verme Süreci ve Dı Politika

Bilindi /i üzere, elde bulunan alternatifler arasından bir seçim yapma i 2lemine karar verme denir. Ancak söz konusu dı 2 politika oldu /unda alternatifler arasından seçim yaparak karar vermek zordur. Çünkü buradaki seçenekler her zaman açık ve net de /ildir.

Bir ülkede bir kararın alınmasından o kararın uygulanmasına kadar ki geçen sürece karar verme süreci denir ve bu süreçte bulunan ki 2i ve kurumlar bu karar verme sürecini etkilerler. Bu da dı 2 çevre ve iç çevre olarak iki ba 2lık altında kategorize edilebilir. (Arı, 2008)

13 Dı 2 çevre, küresel sistemi ve bu sistem içerisindeki güç dengelerini, ili 2kilerini içermektedir. Yani bir ülkenin devlet sınırları dı 2ında gerçekle 2en geli 2meler ve di /er ülke devletlerinin bu geli 2meler çerçevesinde uyguladı /ı eylemlerin yer aldı /ı fiziki çevredir. Nitelikli bir devlet, bu sistemi iyi algılamalı ve içinde bulundu /u bu sistemi ve kendi konumunu iyi hesap etmelidir. (Rosenau, 1972)

0çsel çevre, bir ülkenin siyasal sistemi ile alakadardır. Burada ülkenin siyasal sistemi içerisinde hükümetin yapısı, yasama organı, kamuoyu ve karar vericilerin özellikleri söz konusudur ve en önemli nokta bu karar vericilerdir. Çünkü aynı ko 2ullar göz önüne alındı /ında her bir farklı karar vericiler aynı olayları farklı algılayabilip, farklı de /erlendirerek farklı politikalar izleyebilmektedir. Burada da karar vericinin çocukluk yılları, e /itimi, dinsel inancı, mesleki e /itimi, ya 2am deneyimi ve siyasi tecrübeleri gibi pek çok ki 2isel özelliklerinin rol aldı /ı kabul edilmektedir. (Arı, 2008)

1.5.1. Karar Verme Sürecinde Devletin ve Hükümetin Yapısı

Karar verme süreci, devletin federal, konfederal veya üniter devlet olu 2una, ülkede geçerli siyasal sistem gibi birçok etkene göre de /i2im göstermektedir. Hatta otoriter rejimler ve parlamenter rejimlerde bile durumun aynı oldu /u söylenemez.

Demokratik sistemlerde halkın siyasal yönetme sürecine katkısı vardır ve devletin de seçmene kar 2ı siyasal sorumlulu /u vardır. Böylece devlet veya hükümet ba 2kanları demokratik olmayan sistemlere oranla üzerlerinde kamuoyu baskısını hisseder ve karar verirken halkın taleplerini göz önüne alarak ulusal çıkarlara uygun olmasına dikkat ederler. (Arı, 2008)

1.6.1. Karar Verme Sürecinde A amalar

1.6.1.1. Algılama

Karar verme süreci, öncelikli olarak hangi konuda karar alınacaksa o konunun, olayın farkına varılması, algılanmasıyla ba 2lar ve karar vericinin do /ru karar vermesi için geli 2melere kar 2ı son derece duyarlı olması, ilk etkinin do /ru algılanması oldukça önemlidir. Kararın verilmesi sürecinde bu önemli bir ba 2langıçtır. (Hopkins ve Mansbach, 1973)

14 Karar verme a 2amasında bilgiler, karar vericiye ula 2madan önce ileti 2im kanallarından gelirken de /i2ikli /e u /rayabilirler. Bu nedenle bu a 2amada karar vericinin bilgileri iyi bir 2ekilde ayıklaması ve yanlı 2 algılamalara yer vermemesi gereklidir. (Arı, 2008)

1.6.1.2. Durumun Yorumlanması ve Tanımlanması

0lk a 2amada karar verici tarafından algılanan bilgiler daha sonra yorumlanma a2amasından geçmektedir. Gelen bilgiler, bürokratlar ve örgütler tarafından ayıklanır ve yorumlanır. Böylece gelen bilgiler do /rultusunda bulunan durumun ne oldu /u tanımlanmaya çalı 2ılır. (Hopkins ve Mansbach, 1973)

1.6.1.3. Kararın Verilmesi

Kararın verilmesinde karar vericilere gelen bilgilerin nasıl de /erlendirilece /i, önceden fark edebilme, tehdidin derecesi ve karar verme zamanı olarak üç boyutta gerçekle 2mektedir. Bu üç de /i2ken incelenirse, önceden fark edebilme, bir olayın önceden bilinebilmesidir. Böylece olay gerçekle 2meden önce bazı planlar yapılması olasıdır. (Hopkins ve Mansbach, 1973)

Tehdidin derecesi ö /esine bakıldı /ında ise, karar vericinin temel de /erleriyle ortaya çıkan durum birbirine ne kadar çok ters dü 2üyorsa tehdit o derece büyük demektir.

Karar verme zamanı ö /esi incelenirse, krizin daha fazla büyümemesi veya olayın aleyhlerine geli 2mesini engellemek için karar vericinin karar verme zamanıdır. (Frankel, 1979)

Yukarda da bahsedildi /i gibi söz konusu durum beklenmeyen bir durumsa, tehditkar bir durumsa ve zaman karar vermek için kısıtlıysa, kararlar az sayıda ki 2i tarafından, en üst seviyede alınmaktadır.

1.6.1.4. Politikanın Uygulanması

Karar vericiler tarafından alınan kararlar bu a 2amadan sonra hükümet politikası olarak uygulanmalıdır. Bu politikalardan ba 2arısız olanlar terk edilmeli veya tekrar gözden geçirilmelidir. Ba 2arılı olan politikalar ise devam ettirilmelidir. (Arı, 2008)

15 1.2. Tek Partili Hükümetler Dönemi Türk Dı Politikası (1923-1950)

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından So /uk Sava 2’ın sona ermesine kadar olan sürece bakıldı /ında 46 tane hükümet kurulmu 2tur. Tezin asıl çalı 2ma konusunu So /uk Sava 2 sonrası dönem te 2kil etti /inden bu kurulan 46 hükümeti tek tek tezde i 2leme olana /ımız mevcut de /ildir. Bu nedenle tezin arka planını olu 2turan bu kısımda Türk dı 2 politikası iç ve dı 2 olaylar kapsamında genel olarak ele alınmı 2tır.

1.2.1. Genel Bir Bakı Açısıyla Dönemin Olayları

28 Ocak 1920’de Meclis-i Mebusan’ın kabul etti /i Misak-ı Milli/Ulusal And ile tespit edilen ilkeler, Türk Dı 2 Politikasının temelini olu 2turmu 2tur. 29 Ekim 1923’te cumhuriyetin ilan edilmesiyle birlikte yeni cumhuriyetin ilk cumhurba 2kanı Mustafa Kemal olmu 2tur. Ba 2bakanlık görevi ise 0smet 0nönü’ye aittir. Ordunun ba 2ına da Fevzi Pa 2a geçmi 2tir. Arkasına güvendi /i isimleri alan Mustafa Kemal böylece Türk Dı 2 Politikasına devamlı olarak dikkatini vermi 2tir. (Çiftçi, 2010)

“Mustafa Kemal’in Anadolu’da giri 2ti /i hareket Batılı devletlere kar 2ı olmakla beraber Batılı devlet anlayı 2ına kar 2ı bir hareket de /ildir”. (Ülman,1968:245) Türkiye’nin Lozan’dan sonra dı 2 ili 2kilerini belirleyen en önemli unsur Türkiye’nin güvenli /inin korunmasıdır. Türkiye’nin temel e /ilimi anti revizyonist cephe oldu /undan 1930’lu yılların sonlarına do /ru 0ngiltere ve Fransa’ya daha fazla yakla 2maya ve onlarla ili 2kiler kurmaya yönelmi 2tir. (Çufalı, 2010:253)

Mustafa Kemal’in dı 2 politika görü 2ündeki temel özellik, birbiri ile çeli 2ir gibi görünen çe 2itli görü 2 ve davranı 2ları ba 2arıyla ba /da 2tırması ile alakalıdır. Hem iç hem de dı 2 politika uygulamalarında kar 2ımıza çıkan bu özellik, çeli 2kilerin daha yo /un oldu /u dı 2 politika alanında daha kesin bir 2ekilde görülmektedir.

Mustafa Kemal Anadolu’ya ayak bastı /ı zaman, Osmanlı 0mparatorlu /u, 0ngiltere, Fransa, 0talya, Gürcistan, Ermenistan ve Yunanistan’la sava 2 durumunu sona erdirmi 2 fakat, halen barı 2 anla 2masını imzalamı 2 durumda de /ildir. Bu olumsuz ko 2ullar içerisinde, Mustafa Kemal, bu devletler arasındaki (özellikle de Fransa ve 0talya) çeli 2kileri koz kullanarak diplomasi alanında ba 2arı kazanmı 2, bu ba 2arısını cephelerdeki askeri ba 2arılara eklemi 2tir. (Ate 2, 2004:32)

16 Kurtulu 2 Sava 2ı sırasında çok yo /un bir diplomatik trafik vardır. Mustafa Kemal ve TBMM, sadece askeri alanda de /il, diplomasi alanında da büyük ba 2arılar kazanmı 2lardır. Ayrıca dı 2 politika konuları TBMM’de en ufak ayrıntılarına kadar görü 2ülmü 2 ve tartı 2ılmı 2, bu esnada çok sert tartı 2malar cereyan etmi 2tir (TBMM Gizli Celse Zabıtları, 1921-22) Ölüm – kalım sava 2ı veren bir ülkede, dı 2 politika sorunları elbette temel konuyu olu 2turacaktır. Mustafa Kemal dı 2 politika konusu üzerinde son söz sahibi olmasına ra /men, bu ele 2tirilerden zaman zaman etkilenmi 2tir. (Ate 2, 2004)

1921 Anayasası, her alanda oldu /u gibi, dı 2 politika konularındaki yetkileri de Meclis’in elinde toplamaktadır. Fakat Meclis bu yetkileri Meclis Ba 2kanı konumundaki Ba 2bakan ve Dı 2i2leri Bakanı eliyle kullanmaktadır. Mustafa Kemal’in ki 2isel a /ırlı /ı dı 2 politikada da etkin olmu 2tur. Kurtulu 2 Sava 2ı’ndan sonra kabul edilen 1924 Anayasası’nda ise dı 2 konularda, – sava 2 ilanı, dı2 ülkelere kuvvet gönderilmesi gibi - , Meclis yetkili kılınmakla birlikte, yürütme organının yetkileri de arttırılmı 2tır. (Ate 2, 2004)

24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Antla 2ması (Soysal, 1989:67) imzalanmı 2tır. Bu antla 2ma, Osmanlı 0mparatorlu /u’na Sevr Antla 2ması’nın zorla kabul ettirilmek istenmesi üzerine ulusal mücadeleye giri 2en ve bu mücadeleden ba 2arı ile çıkan Türkiye’nin, Birinci Dünya Sava 2ı’nın galipleri ile e 2it 2artlara göre yaptı /ı bir antla 2madır. 6 A /ustos 1924 tarihinde 0ngiltere Parlamentosunun onay vermesiyle yürürlü /e giren anla 2mayla ilgili daha en ba 2ında bir takım sorunlar çıkmı 2tır. 0lk olarak yeni devletin ba 2kentinin olması kararını Batılı devletler tasvip etmemi 2lerdir. 0kinci olarak yabancı devletlerin Türkiye’deki okulları ile ilgili problem çıkmı 2tır. Bir ba 2ka konu da Bo /azlar Komisyonu’nun bayra /ı sorunudur. 0tilaf devletleri, komisyonun bayra /ı olması konusunda ısrar etmi 2lerdir. Ancak Türkiye bu üç konuda da kendi isteklerinde ısrar etmi 2, taviz vermemi 2 ve isteklerini kabul ettirmi 2tir. (Çufalı, 2010) Lozan Antla 2ması bazı ekonomik ve politik sorunlara çözüm getirememi 2tir. Ancak, Türkiye, Lozan’da, ba /ımsızlı /ını ve toprak bütünlü /ünü, hukuksal olarak tüm dünyaya tanıtmı 2tır.

Türkiye 1924 ve 1930 yıllarında çok partili siyasal ya 2ama geçi 2 deneyimini ya 2amı 2tır. O yıllarda birbirinden farklı bir biçimde olu 2an iki siyasi partinin ömrü çok kısa olmu 2tur.

17 Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de ölümüyle birlikte Atatürk döneminde Ba 2bakanlık yapmı 2 olan 0smet 0nönü Cumhurba 2kanı, Celal Bayar ise tekrar Ba 2bakan olmu 2lardır. Böylece rejimin kesintiye u /rayaca /ı konusunda fikirleri olan iç ve dı 2 kamuoyundaki fırsat kollayıcılara güçlü bir mesaj verilmi 2 olmaktadır. Cumhurba 2kanı 0nönü’nün Atatürk’e ve kendisine muhalefet ettikleri için ötekile 2tirilmi 2 olan eski bazı kadroları tekrar CHP’nin içerisine çekmesi ve ayrıca CHP’nin içerisindeki potansiyel muhalefetin de yine parti içerisindeki güçlü grupla kontrol altına alınmasıyla, devlet otoritesi sekteye u/ramayacaktır. Böylece ulusal birlik ve bütünlük sa /lanarak iç güvenlik olu 2turulabilecektir. (Çiftçi, 2010)

II. Dünya Sava 2ı’na do /ru gelinirken Türkiye’nin güvenli /inin korunması, Lozan’dan sonra Türkiye’nin dı 2 ili 2kilerini belirleyen en önemli unsur olmu 2tur. Türkiye hem revizyonist hem de anti-revizyonist devletlere bu zaman zarfında e 2it mesafede durmaya gayret etmi 2tir. 1930’ların sonlarına do /ru Türkiye’nin e /ilimi anti-revizyonist cephe olan 0ngiltere ve Fransa’ya yönelmi 2tir. (Çufalı, 2010)

“Türkiye, 0ngiltere, Fransa ve Sovyetler Birli /i ile ili 2kilerini sıkı tutma yoluna gitse de bunda ba 2arılı olamaz ve sonunda 19 Ekim 1939’da Türk-0ngiliz-Fransız ittifakı imzalanır”. (Ataöv, 1963:60) Türkiye, imzalamı 2 oldu /u bu ittifak anla 2masına koydurdu /u madde ile antla 2madan do /abilecek herhangi bir soruna kar 2ın, Sovyetler Birli /i ile bir sava 2a girmeyece /ini garanti etmektedir.

Bu ittifak antla 2ması, Türkiye’nin sava 2 içerisindeki konumunu göstermektedir. 9 Temmuz 1942-8 Mart 1943 yılları arasında 1ükrü Saraço /lu’nun Ba 2bakanlı /ındaki XIII. Bakanlar Kurulu’nun hükümet programında dı 2 politikaya ayrılan bölümde 2u satırlar görülmektedir: “...Hudutları haricinde hiçbir sergüze 2t arkasından ko 2mayan ve ko 2mayacak olan Türkiye, harbin dı 2ında kalmak imkanları aramı 2 ve bu imkanları da 2uurlu müspet bir bitaraflık üzerinde yürümekte bulmu2tur”. (Da /lı ve Aktürk, 1988:99)

“Genellikle II. Dünya Sava 2ı sırasında Türkiye için “tarafsız” kli 2esi kullanılmı 2tır.” (Criss, 2002:150) Türkiye de kendi konumunu tarafsızlık olarak yorumlamaktadır. Dı 2i2leri Bakanlı /ı görevini üstlenen Numan Menemencio /lu, sava 2 yıllarında uzun bir dönem, usta bir diplomat olarak görev yapmı 2tır. Türkiye’nin stratejik konumu, onun normal ve alı 2ılagelmi 2 anlamda bir tarafsızlık politikası izlemesini olanaksız kılmaktadır. Bu durumda, Menemencio /lu, “etkin tarafsızlık” kavramını gündeme

18 getirmi 2tir. “Türkiye’nin konumu onun “güçlü dostları” için hayati bir önem arz etmektedir, ama bu “dostlar” fazla baskıcı olmaya ba2ladıkları zaman kar 2ıtlarıyla da diyalo /a girerek durum dengelenebilirdi”. (Deringil, 1994:251)

Türkiye’nin II. Dünya Sava 2ı’ndaki konumunu “sava 2-dı 2ı taraf” olarak de /erlendirmek mümkündür. Türkiye, konumu ve stratejik mevkiisinin önemi sebebiyle II. Dünya Sava 2ı’nda, gerek Müttefikler, gerek ise Mihverler, Türkiye’yi kendi yanlarında sava 2a sokmak için Türkiye üzerinde çaba harcamı 2 ve baskı yapmı 2lardır. Türkiye, sava 2 dı 2ı konumunu sava 2ın son günlerine kadar sürdürmesine ra /men sava 2 ekonomisi ko 2ullarını uygulamak zorunda kalmı 2tır. Bütün ekonomik sıkıntılar ve siyasi baskılara ra /men, Türkiye sava 2 dı 2ında kalmayı ba 2arabilmi 2tir. Türkiye’yi o ko 2ullar altında dahi sava 2 dı 2ında tutan, bu dönemin dı 2 politikasını yürüten ekibin ba 2arısının altında Mustafa Kemal’in barı 2çı ve serüvenci olmaktan uzak politika çizgisi bulunmaktadır. Bu durumlar göz önünde bulunduruldu /unda, büyük devletler arasında bir denge politikasını yürüterek Türkiye’nin toprak bütünlü /ünü korumak mümkün olmu 2tur. (Ate 2, 2004; Criss, 2003; Çiftçi, 2010)

II. Dünya Sava 2ı tarihin gördü /ü en yıkıcı sava 2lardan biri olmu 2tur. Ülkeler yanmı 2, yıkılmı 2 ve milyonlarca insan ölmü 2tür. Bu sava 2 tam bir “dünya sava 2ı” olmu 2tur. Sava 2ın tesirlerini hissetmeyen hiç bir ülke kalmamı 2tır. Fakat altı yıllık bu dönemden sonra, dünyanın ve insanlı /ın barı 2a hemen kavu 2abilmesi mümkün olamamı 2tır. Milletlerarası mücadeleler, büyük devletlerin çatı 2ması ve mahalli sava 2lar, insanlı /ı zaman zaman üçüncü bir dünya sava 2ının e 2i/ine kadar getirmi 2tir. Böyle bir sıcak sava 2 patlak vermemi 2tir ama barı 2ta olmamı 2tır. Dünya bir “So /uk Sava 2” atmosferi içinde, heyecanlı ve gergin bir on be 2 yıl geçirmek zorunda kalmı 2tır. So /uk Sava 2 dedi /imiz dönem; de /i2en dengelerin sonucunda olu 2mu 2 ve etkisini 90’lı yıllara kadar sürdürmü 2tür. (http://74.125.155.132/scholar?q=cache:y7i62dpDk3gJ:scholar.google.com/&hl=tr&as_ sdt=2000, eri 2im tarihi, 27.05.2010)

Türkiye II. Dünya Sava 2ı’ndan sonra hayli sıkıntılı ve zor bir dönemi geride bırakmı 2tır. SSCB ile ili 2kiler so /umu 2, dı 2 politikada yön tamamen Batı’ya çevrilmi 2tir. Sava 2ta Türkiye, tarafsız olmayı seçmi 2, böylece sava 2ın getirece /i yıkımdan kurtulmu 2tur. Sonuçta kazançlı çıkan Türkiye olmu 2tur. (Akta 2, 2012)

19 1.2.2. Türkiye-0ngiltere 0li kileri

Cumhuriyet’in ilk döneminde Türkiye ile 0ngiltere arasındaki en önemli sorun Musul sorunudur. 0ngiltere’de Ramsay McDonald Ba2kanlı /ında 02 çi Partisi Hükümeti’nin kurulu 2u Türkiye’yi çözüm konusunda ümitlendirmi 2tir. Ocak 1924’te iktidara gelince de dı 2 politikada barı 2 üzerine vurgu yapmı 2tır. (Kürkçüo /lu, 1978:291-292) 19 Mayıs 1924 tarihinde TBMM Ba 2kanı Fethi Bey ile 0ngiltere’nin Irak Yüksek Komiseri Sir Percy Cox’un ba 2kanlı /ında Musul ile ilgili görü 2meler ba 2lamı 2tır. Fethi Bey bu konferansta Musul’u vermemek için etnik, co /rafi ve tarihsel nedenlerle Türkiye’de kalması gerekti /ini söylemi 2tir. Görü 2melerde Türk tarafı kuvvetli bir koz kullanmı 2 ve TBMM zaten Türk ve Kürtleri temsil etmektedir denilmi 2tir. Bunun böyle olmadı /ını ispat edercesine 1925 yılında 1eyh Sait isyanı çıkmı 2tır. (Criss, 2002:149) Cox ise sorunun Musul vilayeti de /il Türk-Irak sınırı oldu /unu söyleyip, bu sınırın Hakkari vilayetini kapsayacak 2ekilde Musul vilayetinin kuzeyinden çizilmesi gerekti /ini savunmu 2tur. (Kurat, 1984) 5 Haziran 1924’te görü 2meler sona ermi 2tir. (Kürkçüo /lu, 1978:292) “Bundan sonra 0ngiltere 6 A /ustos 1924 tarihinde Musul sorununun gündeme alınması için MC’ye ba 2vurmu 2tur”. (Toynbee ve Kirkwood, 1926:281)

Musul konusuyla ilgili Mc Dowall (1996:190) 2u yorumu yapmı 2tır:

Türkler Musul prensliklerinin Misak-ı Milli sınırları içinde oldu /unu ve Mondros Mütarekesi sırasında 0ngiliz i 2gali altında bulunmadı /ını savunuyorlardı. 0smet 0nönü Türklerle Kürtler arasında hiçbir fark olmadı /ını ve TBMM Hükümetinin Türklerin hükümeti oldu /u kadar Kürtlerin de hükümeti oldu /unu ileri sürmü 2tü. “Hakkari vilayetindeki Süryanilerin ayaklanmasını bastırmak amacıyla bölgeye giren Türk askerleriyle 0ngiliz askerleri arasında çatı 2malar çıkmı 2tır”. (Kurat,1984:116) Musul sorunu MC’de görü 2ülürken 0ngiltere, Türklerin Hristiyanlara kar 2ı zalimce davrandı /ı iddiasıyla örgütün kararını Türkiye’ye zorla kabul ettirmek için Fransa ve 0talya ile özel bir anla 2ma imzalamaya çalı 2mı 2tır. Atatürk’ün Dı 2i2leri Bakanı Tevfik Rü 2tü Aras’ın ifadesiyle (1968: 215) “Osmanlı 0mparatorlu/u devrinde, Musul vilayeti olarak anılan geni 2 arazi, 25 yıl süreyle 0ngiltere mandasına bırakılmı 2tır.” 2eklinde özetlemi 2tir. Bu karara kar 2ı gelmek demek Türkiye’nin 0ngiltere’ye kar 2ı gelmesi demek olup bu iki ülkeyi yeni bir sava 2a sürükleyecektir. Ayrıca Mustafa Kemal ve hükümeti, 0talya’nın Türkiye üzerine yürümeye hazır oldu /unu bilmektedir. Aptülahat Ak 2in’in deyimiyle (1991: 130) “...ba /rımıza ta 2 basarak Musul’u bırakmaya razı

20 olduk” demektedir. MC Türkiye’nin ba 2vurusu üzerine 29 Ekim 1924’te Brüksel Hattı adıyla geçici bir hat çizmi 2tir. Taraflar da bu hatta uyma sözü vermi 2lerdir. (Kürkçüo /lu,1978:295) Yapılan görü 2meler sonunda 5 Haziran 1926 tarihinde Ankara Antla 2ması imzalanmı 2tır. Bu anla 2maya göre Brüksel Hattı sınır olarak kabul edilmi 2, sınırın iki tarafında dü 2manca faaliyetler ve propaganda yasaklanmı 2tır. “Ayrıca Türkiye 25 yıl boyunca Musul petrol gelirlerinin %10’una sahip olacak veya bunun kar 2ılı /ı olarak 500,000 sterlin alacaktır”. (Kürkçüo /lu,1978:319) Ancak o dönemki ekonomik 2artlar gerekçesiyle Türkiye petrol almak yerine para almayı tercih etmi 2tir.

II. Dünya Sava 2ı’nın galip devletlerinin yaptı /ı Yalta Konferansı’yla 20 1ubat’ta 0ngiliz Büyükelçisi Peterson, San Fransisco’da BM kurucular toplantısına Türkiye’nin katılabilmesi için Dı 2i2leri Bakanı ’ya Türkiye’nin en geç Mart ayına kadar Almanya ve Japonya’ya sava 2 ilan etmesi gerekti /ini bildirmi 2tir. “Yalta Koferansı’nın Türkiye açısından önemi bu olmu 2tur. Bunun üzerine 23 1ubat 1945 tarihinde Türkiye, her iki ülkeye de sava 2 ilan etmi 2tir”. (Deringil, 1994:51)

1.2.3. Türkiye-0talya 0li kileri

1923-1930’lu yıllar arasında Türk Dı 2 Politikasını yönetenler ba /ımsızlık ve toprak bütünlü /ünü korumak amacıyla 0talya ile diplomatik ili 2kilerini en iyi düzeyde tutmayı ba 2armı 2tır.

0talya, Arnavutluk ve Yugoslavya’ya kar 2ı güçlü olmak için Do /u Akdeniz devletleriyle özellikle de Türkiye ve Yunanistan’la ittifak kurmak istemi 2tir. Roma’da 30 Mayıs 1928’de Türkiye ile 0talya arasında Tarafsızlık, Uzla 2ma ve Adli Tesviye Antla 2ması imzalanmı 2tır.

Bo /azları en fazla kullanan ülkelerden biri olması sebebiyle 0talya, Türkiye ile ili 2kileri geli 2tirmeye özen göstermi 2tir. Buna kar 2ın NYON Konferansı’na katılan Türkiye 0talya’ya kar 2ı alınacak tedbirler konusunda 0ngiltere ve Fransa’yı destekleyerek statükocu grubun içinde yer aldı /ını göstermi 2tir. (Armao /lu, 1993)

Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden sonra iç siyasette sorunlar çözülürken dı 2 politikada sorunların giderek arttı /ı bir döneme girilmi 2tir. Türkiye, 0talya’dan kendisine yönelik tehdit algılaması içerisindedir ve bundan çekinmektedir. (Çiftçi, 2010)

21 Akdeniz’de Türkiye için olumsuz bir tablo vardır. Tabloda, fa 2ist 0talya dı 2 politikasının Akdeniz’i 0talyan denizi haline getirmek ve egemenli /i altına almak konusunda gösterdi /i ciddi e /ilimi görülmektedir. Türk sahilleri civarındaki bazı adaların tahkimi Türk karar vericilerinin 0talya’dan tehdit algılamalarını daha da güçlendirmi2tir. (Çiftçi, 2010: 238)

Türkiye, 0talya’nın yayılmacı politikaları sonucunda Arnavutluk’u i2gal etmesinden dolayı endi 2elenirken, bir yandan 0ngiltere ve Fransa di /er bir yandan da Sovyetler Birli /i ile izleyece /i politikalar konusunda arayı 2 içerisindedir.

1.2.4. Türkiye-Sovyetler Birli i 0li kileri

1923-1930 Türk-Sovyet ili 2kilerinde Türkiye’deki komünist faaliyetlerin etkisiyle her iki devlette Batı ile sorunlarında birbirlerine dayanacak bir dost ülke olarak görmü 2lerdir. 1924 yılından itibaren Türkiye de Sovyetler Birli /i de ili 2kileri geli 2tirmeye özen göstermi 2tir. “17 Aralık 1925’te Paris’te Dostluk ve Tarafsızlık Antla 2ması imzalanmı 2tır”. (Gönlübol ve Sar, 1996:77-78) Sava 2ı milli bir siyaset aracı olarak kullanmamayı öngören ve 27 A /ustos 1928’de imzalanan Briand-Kellogg Paktına da önce Sovyetler Birli /i daha sonra da bu ülkenin önerisiyle Türkiye de katılmı 2tır. “Yürürlük prosedürünün uzaması nedeni ile Sovyetler Birli /i bu paktı Litvinov Paktı adıyla 9 1ubat 1929 tarihinde Polonya, Romanya, Letonya ve Estonya ile bir protokol imzalayarak yürürlü /e koyunca Türkiye de 1 Nisan 1929 tarihinde bu protokolü imzalamı 2tır”. (Çufalı, 2010:243)

1932 yılında Ba 2bakan 0smet 0nönü Moskova’yı ziyaret etmi 2tir. Bu dönemde Türkiye, Balkan ülkeleri arasında i 2birli /ini arttırmak ve MC’ye girmek istemektedir. 0smet Pa 2a Moskova ziyaretinde bu iki konu hakkında Sovyetler Birli /i’nin endi 2elerini gidermeye çalı 2mı 2tır. Türkiye’nin SSCB aleyhinde bir politika takip etmeyece /ini söyleyerek 8 milyon altın dolar tutarında faizsiz ve 20 yıl vadeli kredi temin edilmi 2tir. (Gürün, 1991)

Sovyetler Birli /i ile ili 2kiler Montrö Konferans’ında belirgin bir 2ekilde so /uma göstermi 2tir. Her iki devlet konferans öncesi Bo /azlar politikasında mutabık kalmalarına ra /men konferans sırasında Sovyet temsilcileri bu isteklerini geni 2letmi 2lerdir. (Gürün,1991)

22 II. Dünya Sava 2ı’nın galip devletleri 10 1ubat 1945’te sava 2 sonrası kurulacak dünya düzenini belirlemek üzere Yalta’da toplanmı 2lardır. Türkiye Bo /azları, Sovyetler Birli /i tarafından gündeme getirilirse de, Potsdam’a kadar bir neticelenme olmamı 2tır.

Sovyetler Birli /i 19 Mart 1945’te yani Yalta Konferansı’ndan hemen sonra, 1925 tarihli Türk-Sovyet Paktını sava 2 sırasında ortaya çıkan önemli de /i2iklikler nedeniyle feshetmi 2tir. Bo /azlara ili 2kin talepler, önce bir Gürcü profesörün yazısında, daha sonra da dı 2i2leri bakanları ile Molotov arasındaki sözlü diyalogla resmi 2ekilde dile getirilmi 2tir. 17 Temmuz 1945’te Stalin tarafından bu talepler, Potsdam Konferansı’nda dile getirilmi 2tir. Sovyetler Birli /i’nin Bo /azlardan üs istemek konusundaki ısrarcı tutumu, Potsdam’da tarafların görü 2lerini birle 2tirmek konusunda ba 2arılı olamayacaktır. ABD, Türk-Sovyet diyalo /unun geli 2tirilmesi gibi sı / bir politika izlerken, 0ngiltere kendisinin dı 2lanaca /ı yeni bir rejim istememekte, böyle olacaksa eski rejimin devam etmesinden yana olaca /ını dile getirmi 2tir. Her devletten farklı bir görü 2 çıktı /ı için Bo /azlar konusunda ortak bir karar çıkmamı 2 ve her üç ülkenin kararlarını Türkiye’ye ayrı ayrı bildirmesi karara ba /lanmı 2tır. (Akta 2, 2012)

1.2.5. Türkiye-Fransa 0li kileri

“Lozan Konferansı’ndan sonra Türkiye’nin Fransa ile ili 2kilerini etkileyen en önemli sorun Fransa mandası altındaki Suriye’nin gelece /i çerçevesinde 0skenderun (Hatay) sanca /ıdır. Bir di /er sorun ise Türkiye’nin Fransa’ya olan borçlarının ödenmesidir”. (Çufalı, 2010:245)

“Hatay 20 Ekim 1921 Ankara 0tilafnamesine göre Fransızların elinde kalmı 2tır”. (Gönlübol ve Sar, 1996:127) Hatay Sanca /ı Meclisi Fransızların da onayını alarak Mart 1926’da sanca /ın ba /ımsızlı /ını ilan etmi 2tir. Fakat 12 Haziran 1926’da bu kararından vazgeçerek Suriye Devleti içinde özerk bir bölge olarak kalmaya karar vermi 2tir. (Gönlübol ve Sar, 1996)

1921 Ankara Antla 2ması’yla öngörülen Türkiye ile Suriye arasındaki sınırı tespit edecek olan komisyon Eylül 1925’te kurulabilmi 2tir. Sürüncemede olan Musul sorunu sebebiyle ancak 30 Mayıs 1926’da Dostluk ve 0yi Kom 2uluk sözle 2mesi imzalanarak sınır sorunu çözümlenmi 2tir. (Armao /lu, 1993)

23 Fransa’nın 1936 yılında Lübnan ve Suriye’ye ba /ımsızlıklarını vermesiyle Sancak sorunu tekrar ortaya çıkmı2tır. Sancak’ın mülki bütünlü /ünü korumak amacıyla 3 Temmuz 1938 tarihinde Fransa ile Türkiye arasında askeri bir anla 2ma yapılmı 2tır. Bu anla 2ma neticesinde Türk askeri Sancak’a girmi 2 ve A /ustos’ta seçim yapılmı 2tır. Seçimler sonucunda 40 üyeli Sancak Meclisi’nin 22 üyeli /ini Türk toplulu /u kazanmı 2tır. 2 Eylül 1938’de Meclis’in ilk toplantısı yapılmı 2tır. Bu toplantıda tüm üyeler Türkçe yemin etmi 2 ve bu devlete Hatay Devleti adı verilmi 2tir. Bir yıl kadar sonra Meclis son toplantısında oy birli /i ile 29 Haziran 1939’da Türkiye’ye katılmaya karar vermi 2tir. (Gönlübol ve Sar, 1996)

Osmanlı borçlarının ödenmesi sorunu, Türkiye ile Fransa arasındaki ikinci bir sorundur. Lozan’da Türkiye, Osmanlı borçlarının kendisine ait olan kısmını kabul etmi 2tir ve 13 Haziran 1928 tarihinde anla 2maya varılmı 2tır. Ancak tüm dünyayı etkileyen 1929 dünya ekonomik buhranı Türkiye’yi de etkiledi /inden Türkiye ödeme planına uyamamı 2tır. Bunun sonucunda Fransa ile tekrar ba 2layan görü 2meler sonucu yeni bir anla 2ma imzalanarak 22 Nisan 1933’te yeni bir ödeme planı çıkarılmı 2tır. (Armao /lu,1993)

1.2.6. Türkiye-Yunanistan 0li kileri

30 Ocak 1923 mübadele sözle 2mesine göre Batı Trakya dı 2ında kalan Müslümanlarla 0stanbul dı 2ında kalan Rumların yer de /i2tirilmesine karar verilmi 2tir. Bir yıl içinde mübadele önemli oranda gerçekle 2tirilmi 2tir. Ancak bu mübadeleden kaynaklanan sosyal problemler ve mübadeleden hariç tutulacakların tespiti Türkiye ile Yunanistan arasında sürtü 2melere hatta sava 2 söylentilerine yol açmı 2tır. (Arı, 2000) Bu konuda iki ülke arasında 1 Aralık 1926 yılında bir anla 2ma imzalanmı 2tır. Bu anla 2maya göre Türkiye’deki Rum emlaki, sahiplerine iade edilecek, Türklere ait malların ise de /erleri karma bir komisyon tarafından tespit edilerek Yunanistan tarafından belirlenen bu malların de /erleri ödenecektir. (Armao /lu, 1993)

Atina’ya 1925 yazında Türkiye’nin ilk Büyükelçi olarak Cevat Bey gönderilmi 2tir. Buna ra /men 1930 yılına kadar iki ülke arasındaki ili 2kiler mübadeleden do /an sorunlar nedeniyle istenilen düzeye gelmeyecektir. (Gönlübol ve Sar, 1996) 30 Ekim 1930 tarihinde bu iki ülke arasında Dostluk, Tarafsızlık, Uzla 2ma ve Hakem Antla 2ması; Deniz Kuvvetlerinin Tahdidi Hakkında Protokol ve 0kamet, Ticaret ve Seyrisefain Sözle 2mesi adlarında üç anla 2ma imzalanmı 2tır. (Gönlübol ve Sar, 1996)

24 1.2.7. Türkiye-Almanya 0li kileri

Tüm devletlerle iyi geçinme politikası içinde olan Türkiye ekonomik geli 2me sa /lamak için Almanya ile ekonomik ili 2kileri geli 2tirmi 2tir. Almanya ise bu vesile ile Türkiye’yi politik etkisi altına almak istemi 2tir. Öyle ki 1938 yılına gelindi /inde Almanya’nın Türk dı 2 ticaretindeki payı % 50’ye yakla 2mı 2tır. (Kılıç, 2005)

Avrupa’da Hitler'in 1933’te iktidara gelmesi ve Nasyonel Sosyalizm (kısaca nazizm) adıyla devletçi ve milisli /e dayanan partizan rejim kurması, bu milletin sava 2 isteklerini gittikçe kuvvetlendirmi 2tir. Esasen I. Dünya Sava 2ı sonunda ma /lup Almanya’ya kabul ettirilen Versay Antla 2ması, Almanlar için a /ır hükümler getirmi 2tir. Almanya bu hükümleri hiç bir zaman benimsememi2tir. Fırsat buldukça çi /nemi 2 ve silahlanmasını arttırmı 2tır. I. Dünya Sava 2ı sonrası imzalanan bu antla 2ma dünyayı II. Dünya Sava 2ı’na götüren anla 2mazlıkların temelini olu 2turmu 2tur. (http://www.genbilim.com/content/view/1714/, eri 2im tarihi, 20.11.2011)

Yayılımcı e /ilimleri olan Almanya, Türkiye’yi uzun süre rahatsız etmeyecektir. Fakat Hitlerin yayılmacı politikası, 15 Ocak 1939 tarihinde Çekoslavakya topraklarının, Almanların ya 2adı /ı Südetler bölgesi dı 2ındaki yerle 2im yerlerinin de i 2gal edilmesiyle daha net ortaya çıkacaktır.

II. Dünya Sava 2ı arifesinde Ankara’ya yeni gönderilen Almanya büyükelçisi Von Papen bu süreçte Türkiye’yi Almanya safına yönlendirmeye ya da en azından tarafsızlı /ını sa /lamaya çalı 2mı 2tır. Papen, Türkiye’nin tarafsızlı /ını istemektedir. (Barutçu, 1977: 9)

Papen, 5 Haziran 1939’da dönemin Dı 2i2leri Bakanı 1ükrü Saraço /lu ile görü 2me yapmı 2 ve Türkiye’nin izledi /i dı 2 politika kar 2ısında Alman Hükümeti’nin üzüntülerini payla 2mı 2tır. Ayrıca Papen, bir buçuk saat süren bu görü 2mede 0talya’nın Türkiye’ye kar 2ı hiçbir anlamda dü 2manca dü 2ünceler ta 2ımadı /ını ifade etmi 2tir. Buna kar 2ılık Saraço /lu, Papen’in bahsetti /i ve 0talya’nın Türkiye’ye kar 2ı dü 2manca görü 2ler ta 2ımadı /ı konusunda Almanya’nın Türk Hükümeti’ni bu ikna etme çabalarından ku 2ku duyulmadı /ını dile getirmi 2, ancak 0ttihat ve Terakki iktidarında Jön Türklere yakınlık gösteren Kayzer Almanya’sının da, müttefiklerinden olan Avusturya-Macaristan 0mparatorlu /u’nun Bosna’yı, bir di /er müttefi /i olan 0talya’nın ise Trablusgarp’ı i 2gal etmesine engel olamadı /ını hatırlatmı 2tır. (Koçak, 2003) Böylece Osmanlı’nın çökü 2

25 dönemiyle ba /lantı kurarak Saraço /lu Papen’e açıklamalarından ikna olmadı /ını belirtmi 2tir. (Çiftçi, 2010)

Bundan hemen sonra 24 A /ustos 1939’da Türkiye’nin dı 2 politikasını alt üst eden Almanya-Sovyetler Birli /i Dostluk ve Saldırmazlık Paktı imzalanacaktır. (Deringil, 1994:75)

Türkiye müttefiklerin baskısıyla, 2 A /ustos 1944’te (Ataöv, 1963:123) Almanya ile, 1945’in ilk aylarında da Japonya ile diplomatik ve ticari ili 2kilerini kesmi 2tir. “II. Dünya Sava 2ı, 7 Mayıs 1945'te Almanya'nın teslimi ile Avrupa'da son bulmu 2, 2 Eylül 1945’de Japonya'nın teslim olu 2u ile tamamen bitmi 2tir”. (Sönmezo /lu, 2000:366-367) Sava 2ın sonunda Almanya, Do /u ve Batı olarak iki parçaya ayrılmı 2, Do /u Avrupa ülkelerinde (Polonya, Romanya, Macaristan, Çekoslovakya, Bulgaristan, Arnavutluk) komünist rejim kurulmu 2tur. Sava 2ın bitiminde de konferanslar yapılmı 2 ve daha sonra da yenik devletlerle müttefikleri arasında barı 2 antla 2maları imzalanmı 2tır.

1.2.8. Türkiye-Do ulu Ülkeler 0li kileri

Do /u bölgelerinde o dönemde 0ran ve Afganistan’dan ba 2ka ba /ımsız bir devlet bulunmamaktadır. Afganistan’la 1 Mart 1921 tarihinde Moskova’da ilk anla 2ma olan Dostluk Antla 2ması imzalanmı 2tır. 25 Mayıs 1928’de ise yine Afganistan ile Türk- Afgan Dostluk ve 02 birli /i Antla 2ması imzalanmı 2tır. (Armao /lu, 1993)

0ran’la 22 Nisan 1926 tarihinde 1eyh Sait isyanı anla 2mazlı /ına son vermek için Güvenlik ve Dostluk Antla 2ması imzalanmı 2 olmasına ra /men Türk-0ran ili 2kilerinde bir çözüme kavu 2ulamamı 2tır. Sonunda A /rı bölgesinde Türk-0ran sınır hattında bazı de /i2iklikler yapılmak suretiyle 23 Ocak 1932 tarihindeki anla 2ma ile iki ülke arasındaki anla 2mazlıklar son bulmu 2tur.

8 Temmuz 1937 tarihinde adını imzalandı /ı Sadabad Sarayı’ndan alan Türkiye, Irak, 0ran ve Afganistan tarafından Sadabad Paktı imzalanmı2tır. Bu pakta göre bu dörtlü birbirlerinin iç i 2lerine karı 2mayacak, sınırlarına tecavüz etmeyecek, aralarındaki uluslar arası uyu 2mazlıkları ise Milletler Cemiyeti’ne havale edeceklerdir. Bu pakt 5 yıllı /ına imzalanmı 2tır fakat II. Dünya Sava 2ı’ndan sonra unutulmu 2tur. (Armao /lu, 1993)

26 1.2.9. Balkan Antantı

15 Aralık 1923’te Arnavutluk ile, 18 Ekim 1925’te Bulgaristan ile, 28 Ekim 1925’te de Yugoslavya ile Türkiye arasında dostluk anla 2maları imzalanmı 2tır. 9 1ubat 1934 tarihinde Romanya, Yugoslavya, Yunanistan ve Türkiye arasında Atina’da Balkan Antantı anla 2ması imzalanmı 2tır. Türkiye, bir taraftan Batı’ya yakla 2ırken di /er taraftan da kendini güvence altına almak için 1934 yılında Balkan Antantı (Soysal, 1989:447- 453), 1937 yılında da Sadabad Paktı (Ataöv, 1963:5) içinde yer alacaktır.

Böylece bu üye devletler kar 2ılıklı olarak Balkan sınırlarının emniyetini taahhüt etmi 2lerdir. Bu antantın Türkiye’ye tek yararı Montrö Bo/azlar Konferansı’nda bu ülkelerin Türkiye’yi blok olarak desteklemeleri olmu2tur. 24 Ocak 1937 tarihinde Yugoslavya ve Bulgaristan’ın bir dostluk anla 2ması imzalaması sonucu Antant’ın sonu gelmi 2tir. (Armao /lu, 1993)

1.2.10. Türkiye’nin Milliyetler Cemiyeti’ne Girmesi

0spanya’nın teklifi ve Yunanistan’ın deste /i ile 6 Temmuz 1932’de MC Genel Kurulunca Türkiye üyeli /e davet edilmi 2tir ve 9 Temmuz 1932’de TBMM’de bu daveti kabul etmi 2tir. MC Genel Kurulu 18 Temmuz 1932 tarihinde ittifak oyuyla Türkiye’nin üyeli /ini onaylamı 2tır. (Armao /lu, 1993)

1.2.11. Montrö Bo azlar Sözle mesi

Lozan Bo /azlar Sözle 2mesi’ni imzalayan devletlere 11 Nisan 1936 tarihinde bir nota gönderen Türkiye güvenli /i açısından bu sözle 2menin gözden geçirilmesini ve Bo /azların askerle 2tirilmesini talep etmi 2tir. (Gönlübol ve Sar, 1996) Türkiye’nin bu talebi, yakla 2ık 2 ay süren toplantılar sonunda, 20 Temmuz 1936 tarihinde Montrö (Soysal,1989:493-518) Bo /azlar Sözle 2mesi’nin kabul edilmesiyle sonuçlanmı 2tır. Türkiye, hukuki yollardan aradı /ı hakkını, bir uluslararası hukuk prensibi olan (rebus sic stantibus) “ 2artların de /i2mesi ”ne dayandırmı 2tır; Çünkü sözle 2menin imzalandı /ı 1923’ün ko 2ulları ile 1936’nın ko 2ulları çok farklıdır.

22 Haziran 1936 tarihinde 0sviçre’nin Montrö 2ehrinde 0talya hariç taraf devletlerin katılımıyla gerçekle 2tirilen konferans sonucunda Türkiye, Bulgaristan, Fransa, 0ngiltere, Japonya, Romanya, Sovyetler Birli /i, Yugoslavya ve Yunanistan tarafından 20

27 Temmuz 1936’da Bo /azlar Sözle 2mesi imzalanmı 2tır. (Gürün, 1991) Bu sözle 2meye göre Bo /azların silahsızlandırılması hükmü ve Bo /azlar Komisyonu ortadan kaldırılmı 2tır. Bo /azlardan geçi 2 ticaret gemilerine serbest olmu 2, Karadeniz devletlerinin dı 2ındaki sava 2 gemilerinin geçi 2ine ise sınırlamalar getirilmi 2tir. Olası bir sava 2 durumunda sava 2 gemilerinin geçi 2i, Türkiye sava 2ta ise Türkiye’nin inisiyatifine bırakılmasına, Türkiye’nin tarafsız olması durumunda ise Bo /azların sava 2an tarafların gemilerine kapatılmasına karar verilmi 2tir. (Çufalı, 2010:251)

1.2.12. So uk Sava ’ın Anlamı ve Nedenleri

Avrupa'nın bir güç merkezi olarak dünya politikası sahnesinden çekilmesinden sonra, dünya en az yirmi yıl kesin çizgiyle ABD ve Sovyetler Birli /i'nin çevresinde iki kutuplu bir nitelik kazanmı 2tır. 0kinci Dünya Sava 2ı’nda Hitler Almanya’sı ile Mussolini 0talya’sını dize getiren güçler 0ngiltere ya da Fransa de /il, ABD ile Sovyetler Birli /i'dir. Sava 2 sonrasından 1970'lere kadar uluslararası ili 2kilerin tarihini, bu iki kar 2ıt ideolojiye ba /lanmı 2 ABD ile Sovyetler Birli /i'nin yeryüzünde etki kurmak için gösterdikleri çabaların öyküsü olarak nitelemek gerçekçi bir genelleme olacaktır. Sava 2tan her bakımdan yıkık çıkan Avrupa devletleri bu iki süper devletin çevresinde kümeleneceklerdir. (Sander, 2011) Böylece ortaya iki kutuplu bir denge çıkmı 2tır. So /uk Sava 2 diye kısaca adlandırılan bu yeni durum, etkisini yirmi yıl kadar devam ettirmi 2tir. Daha sonrasında ise bir yumu 2ama dönemine girildiyse de etkisini 1990’a kadar sürdürmü 2tür.

0kinci Dünya Sava 2ı, 1945 Mayıs ayında Avrupa'da, Eylül ayında da Asya'da sona erince, bu kıtalardaki güçler dengesinde büyük bo 2luklar meydana gelmi 2tir. Bunda, yenilen Almanya, 0talya ve Japonya’nın yanında, galip devletlerden olan sava 2 öncesinin güçlü devletleri 0ngiltere ve Fransa’nın da sava 2tan büyük ölçüde yıpranmı 2 olarak çıkması önemli rol oynamı 2tır. Bu devletlerin kendilerine gelebilmeleri için uzun yıllara gerek vardır. Bu bakımdan sava 2tan sonra, Avrupa’da Almanya’nın, Asya’da Japonya’nın yerini tek ba 2ına dolduracak bu kıtalardan devlet bulunmamaktadır. Sava 2tan sonra güçlü olarak ayakta kalabilenler ise, siyasi ve ekonomik doktrinleri birbiriyle çatı 2an, Avrupa’ya göre iki kenar devlet, yani ABD ile Sovyetler Birli /i’dir. Bunlardan ABD, Birinci Dünya Sava 2ı’ndan sonra oldu /u gibi, yeniden kıtasına çekilip

28 olayları uzaktan izleme e /ilimi içindedir. Sovyetler Birli /i ise yayılma iste /indedir. (http://www.genbilim.com/content/view/1714/, Eri 2im Tarihi, 20.11.2011)

Bu sırada, sava 2 sonunda barı 2 ve güvenli /e kavu 2tuklarını sanan, barı 2ı kurmak ve korumak için kurdukları BM Örgütü’ne güvenen Batı Devletleri, altı yıl süren sava 2ın kamuoylarında meydana getirdi /i yük ve bıkkınlı /ın da etkisiyle, silahlı kuvvetlerin tamamına yakınını terhis etmi 2lerdir. Buna kar 2ılık Sovyetler Birli /i, büyük ve güçlü ordularını daha da takviye etmi 2, sava 2 sanayiini çalı 2tırmayı da hızlandırmı 2tır. Bu da, Batılı Devletler ile Sovyetler Birli /i arasında bir dengesizlik meydana getirmi 2tir.

Askeri alanda görülen bu dengesizlikler sanayi alanında da Sovyetler Birli /i’nin açık üstünlü /ü 2eklindedir. Ayrıca uygulamaya koydu /u yayılma politikasıyla Sovyetler Birli /i, Batı Avrupa için endi 2e kayna /ı olmaya ba 2lamı 2tır. Bu 2ekilde sava 2ın sonlanmasıyla, Sovyetler Birli /i Avrupa’da istedi /i gibi hareket edebilecek tek devlet olarak kalmı 2tır. (Gönlübol, 2000)

O dönemde ABD, Sovyetler Birli /ine kar 2ı koyabilecek tek devlettir. Fakat ABD yeniden kendi kıtasına çekilme politikasına dönme e/ilimindedir. 02 te bu durumdan da yararlanmak isteyen Sovyet Rusya, sava 2 sırasında kendi i 2gali altına geçen Do /u ve Orta Avrupa ülkelerini payla 2tırırken, di /er yandan Türkiye, Yunanistan, 0ran üzerinde etkisini geli 2tirmek için baskıya ve isteklerde bulunmaya, Uzakdo/u’da da Çin’de giri 2imlerde bulunmaya ba 2lamı 2tır. Bunlar ise, kar 2ı ittifaklara yol açtı /ı gibi, dünyayı yeni bir blokla 2ma dönemine sürükleyen ba 2lıca etkenler olmu 2tur.

So /uk Sava 2, aynı zamanda, ülkeler arasında anla 2ma kuralları yaratılmasına ve ili 2kilerin bir düzen içinde gücün sınırlanarak yürütülmesine olanak sa /layacak temel yöntem olan diplomasinin, iki blok arasında hemen hemen ortadan kalktı /ı bir dönemdir. Kuralları olu 2turacak ve i 2letecek diplomasi, yerini güç ili 2kilerine bırakmı 2tır. So /uk Sava 2, henüz düzeni kurulmamı 2 sava 2 sonrası Avrupa’sının karı 2ıklık ortamının bir ürünü durumundadır. 02 te bloklar arasındaki bu güç ili 2kisi ve karı 2ıklık ortamı, 0kinci Dünya Sava 2ı sonrası döneminin ilk yirmi yılının temel özelli /idir. So /uk Sava 2 50 yıllık Sovyet- Amerikan güvensizli /i ve kar 2ılıklı korku üzerinde olu 2mu 2tur. (http://www.genbilim.com/content/view/1714/, Eri 2im Tarihi: 20.11.2011)

29 “So /uk Sava 2 yıllarında Türkiye, Sovyetler Birli /i’nin ve komünizmin Batı’ya yayılmasını engelleyen bir tampon ülke olarak konumlandırılmı 2tır. Bu durum hem Türkiye’nin önemini arttıran bir avantaj, hem de tehdit algısını arttıran bir dezavantaj olmu 2tur”. (Aras ve Akpınar, 2011:18)

Türkiye, So /uk Sava 2 döneminde Batı Bloku’nun bir üyesi olmu 2tur. Bunun nedenleri ara 2tırıldı /ında Türkiye’yi batıya yakla 2tıran birçok sebep oldu /u görülmektedir. Bu sebeplerden bazılarını sıralayacak olursak; Türkiye’nin ça /da 2 uygarlık olarak batıyı kabul etmesi, sava 2 sonrasında Sovyetler Birli /i’nin talepleri ve sava 2 sonrasında Türkiye’nin ekonomik kalkınmasını gerçekle 2tirmek için dı 2 yardıma ihtiyacı olması olarak sıralanabilmektedir.

1.3. Çok Partili Hükümetler Dönemi Türk Dı Politikası (1950-1990)

CHP’nin içinden çıkıp gelen Demokrat Parti’nin kurulması ile çok partili siyasal ya 2ama geçi 2 ancak 1946 yılında mümkün olacaktır. Bu geli 2menin, 1946 yılında olması bazı çevrelerce II. Dünya Sava 2ı’nı demokratik ülkelerin kazanmasının bir sonucu gibi kabul edilse de aslında asıl sebep toplumun kendi iç dinamiklerinde aranmaktadır.

1.3.1. Genel Bir Bakı Açısıyla Dönemin Olayları

Sava 2 sonrası 1950’li yıllarda, sava 2 ekonomisi ko 2ullarının sebep oldu /u ticaret burjuvazisi sonucu Anadolu’da toprak sahibi sınıfı olu 2mu 2tur. Bu dönemin DP iktidarı ise ABD’nin yönlendirmeleri do /rultusunda ülkenin çıkarlarını 2ekillendirmi 2tir.

Bu geli 2meler neticesinde Türkiye, sava 2 döneminde yer aldı /ı Batı Bloku içindeki di /er örgütlere üye olmak için u /ra 2 vermi 2tir. Bu amaç do /rultusunda geli 2melere bakıldı /ında Türkiye’nin, 8 A /ustos 1949’da Avrupa Konseyi’ne üye olmaya ça /rıldı /ını, 1949’da ise 0srail’i ilk tanıyan devlet oldu /u görülmektedir. 1950 yılında Türkiye Avrupa Ekonomik 02 birli /i Örgütü’ne üye olmu 2, fakat NATO’ya hemen kabul edilmemi 2tir. (Ataöv, 1969:1-4) 25 Haziran 1950’de DP’nin iktidara gelmesinden kısa bir süre sonra Kore Sava 2ı çıkmı 2tır ve Türkiye, BM’nin aldı /ı karar do /rultusunda Kore’ye asker göndermi 2tir. Bu olayı takiben 17 Ekim 1951 tarihli ek protokol ile Türkiye NATO üyeli /ini gerçekle 2tirmi 2tir. (Gerger, 1983:537-538)

30 Mustafa Kemal döneminin dı 2 politikaları ile 0nönü döneminin dı 2 politikaları incelendi /inde bu iki politika arasında bir devamlılık oldu /u görülebilir. Türkiye, toprak bütünlü /ünü korumak için ve barı 2çıl bir politika sa /lamak için 0ngiliz ve Fransız ittifakı içerisinde olmu 2tur. Türkiye’nin Batı yanlısı olmasının bir di /er sebebi ise, ülkenin gerek kurucu gerekse yönetici düzeyindeki insanlarının ça /da 2 uygarlık yolunun Batı olarak görülmesidir. Türkiye’nin Batılı devletlerle ili 2kilerini en son noktasına götüren DP iktidarı olacaktır. Kısacası Türkiye temel olarak Batı tercihli bir politika izlemi 2tir. Bu sebepler göz önüne alındı /ında Türkiye’nin 0kinci Dünya Sava 2ı’ında neden sava 2 dı 2ı, ama taraf olarak de /erlendirildi /i anla 2ılmaktadır. DP iktidarı ile Türkiye, yeni bir dı 2 politika anlayı 2ına do /ru hızla yönlenmi 2tir. Türkiye, Balkan Paktı (Gönlübol ve di /., 1996:237-238) ve Ba /dat Paktı (Gönlübol ve di /., 1996:254) içerisinde de üye olarak bulunmu 2tur. Ba /dat Paktı sebebiyle bölgedeki Arap ülkeleri arasında sorunlar çıkmı 2 ve Türkiye bir nevi ABD’nin Ortado /u’daki jandarmalık görevini üstlenmi 2tir. Ayrıca Yunanistan’ın 0ngiltere’yi self-determinasyon ilkesini uygulamadı /ı gerekçesiyle 1954’te BM’ye ba 2vurması ile Türkiye, bu Kıbrıs sorununda Batı Bloku’nun yanında yer almı 2tır.

DP iktidarının ilk yıllarında, sava 2 sonu Sovyetler Birli /i’nin tehdidi sebebiyle kullanılmayan ve DP iktidarına aktarılan 245 milyon dolarlık altın ve döviz rezervi ile ekonomik anlamda daha rahat bir dönem ya 2anmı 2tır. (Gönlübol ve di /., 1996:212) Ayrıca aktarılan bu altın ve döviz rezervi haricinde Marshall planı ile alınan yardımlar da eklenince ortaya DP döneminde küçümsenemeyecek bir kaynak çıkmı 2tır. Bu dönem incelendi /inde ekonomi alanındaki en büyük ilerlemenin alt yapı ve tarım alanında oldu /u görülmü 2tür. Ancak Türkiye, yabancı sermayeyi te 2vik ve özel giri 2imi destekleyici politikalarının uygulanması ile hammadde ihracatçısı, dı 2a ba /ımlı sanayi mamulü ithalatçısı, yabancı sermayeye açık, kısacası dı 2a ba /ımlı bir ülke haline geldi /i görülmü 2tür. (Ate 2, 2004)

1954 yılından itibaren Türkiye’de ekonomik sıkıntılar ba 2 göstermi 2tir. Bu sıkıntılar ise DP’nin muhalefete kar 2ı sert bir tutum sergilemesine yol açmı 2tır. 1957 seçimlerinden sonraki döneme bakıldı /ında ise muhalefetin üzerindeki baskı gittikçe artmı2tır.

1959 yazında uygulanan ekonomik politikalar sonucu Türk lirasının dı 2 de /eri dü 2ürülürken, Batı’dan borç isteme ve kredi taleplerine kar 2ılık yeni istikrar tedbirleri

31 uygulamaya konulmu 2tur. (Ate 2, 2004) Tüm bu geli 2meler ı 2ı/ında tıpkı Osmanlı dönemindeki Duyun-u Umumiye 0daresine benzer Alacaklı Ülkeler Konsorsiyumu kurulmu 2tur.

1960’lı yıllara gelindi /inde ise Türkiye’ye bakıldı /ında, iktidar muhalefeti “darbe” kı 2kırtıcılı /ı ile suçlamaktadır. Muhalefet ise iktidarı uyguladı /ı baskı yöntemleri ve ekonomik sorunlarla suçladı /ı görülmektedir. Bu olaylar ı 2ı/ında 27 Mayıs 1960 yılında devrim gerçekle 2mi 2tir. Yapılan bu devrimin nedenlerini DP’nin gerek iç politika tutumunda gerekse ekonomik huzursuzlukta aramak gerekir. Bu dönemde yapılan bu devrimin DP’nin dı 2 politika tutumuyla pek alakası olmadı /ı, asıl sebebin iç politika oldu /u bilinmektedir. 27 Mayıs devrimini yapanlar, Türkiye radyolarında yayınladıkları bildiride daha devrimin ilk gününde dı 2 politika niyetlerini belli etmi 2 ve dı 2 politika ile ilgili olarak 2öyle demi 2lerdir:

“Müttefiklerimize, kom 2ularımıza ve bütün dünyaya hitap ediyoruz. Gayemiz Birle 2mi 2 Milletler Anayasasına ve 0nsan Hakları prensiplerine tamamiyle riayettir. Büyük Atatürk’ün yurtta sulh ve cihanda sulh prensibi bayra/ımızdır. Bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadı /ız. NATO’ya inanıyoruz ve ba /lıyız. CENTO’ya ba /lıyız. Tekrar ediyoruz dü 2üncelerimiz yurtta sulh, cihanda sulh’tur...” (Gönlübol ve di /., 1996:323) Öte yandan, devrimden sonra kurulan hükümetin 30 Mayıs günü yaptı /ı toplantıda dı 2 politika konusunda 2u ilke kabul edilmi 2tir: “Müttefik ve dost memleketler ba 2ta olmak üzere kom 2u memleketler ve bütün dünya milletleri ile dostça münasebetlerde bulunulmasına ve barı 2a hizmetin dı 2 politikanın temel prensibi olarak kabul edilmesine karar” verilmi 2tir.

0htilal Hükümetinin dı 2 politikada önemli bir de /i2iklik yapmak niyetinde olmadı /ı, zaman geçtikçe, çe 2itli konulardaki tutumuyla ortaya çıkmı 2tır. 1961 yılı bütçe konu 2masında dönemin Dı 2i2leri Bakanı Selim Sarper, Türkiye’nin dı 2 politikasını 2öyle özetlemektedir:

“Hükümetimizin dı 2 politikada takip etti /i hareket hattı 27 Mayıs 0nkılabı’nın daha ilk gününde, yurt içinde ve dı 2ında ilan edilmi 2 bulunmaktaydı. Bu politikamızın temelini, Büyük Atatürk’ün vecizesi ile izah etmek isabet olur fikrindeydim: Bu temel, “yurtta sulh, cihanda sulh” umdesi üzerine istinat ettirilmektedir...” Dı 2i2leri Bakanı Selim Sarper’in beyanatları Milli Birlik yönetimi sırasında izlenen dı 2 politikayı gerçe /e en uygun biçimde yansıtmaktadır. Gerçekten, bu yönetim Atatürk ilkelerine ba /lılı /a o kadar büyük bir önem vermi 2tir ki, dı 2 politikada da Atatürk

32 tarafından konuldu /u söylenen “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine ba /lılı /ı her fırsatta tekrarlamaktan geri kalmamı 2, hatta bu ilke 1961 anayasasının ön sözüne konulmu2tur.

Nihayet, yine Selim Sarper’in konu 2masında açıkça belirtildi /i gibi, Türkiye Milli Birlik yönetimi sırasında da Batı ba /lılı /ına, önceki idare gibi büyük bir önem vermekte devam etmi 2tir. Bu ba /lılıkta, özellikle dı 2 yardım almak gere /inin küçümsenemeyecek payı vardır. Cumhurba2kanı Cemal Gürsel 4 Temmuz 1960’da yaptı /ı bir basın toplantısında bu durumu 2öyle anlatmaktadır :

“...Borçlarımızı biliyorsunuz. O kadar çok ki, nasıl ödeyece /iz ve dünyadaki itibarımızı nasıl yeniden ihya edece /iz? Bu büyük bir mesele ama, borcumuzu asla reddetmiyoruz. Hesaplı hareket etmek, kitaplı hareket etmek, yorganımıza göre aya /ımızı uzatmak, çok çalı 2mak suretiyle biz gene borçlarımızı vermeye çalı 2aca /ız. Fakat unutulmamalıdır ki, bu çok fazla olan borçları öderken NATO camiası için hayati ehemmiyeti olan Türk askeri ve iktisadi geli 2me i 2i de sekteye u/rayacaktır. 1u halde Avrupa’nın bunu görmesi ve Türkiye’ye yardım etmesi makul bir harekettir. Amerikan yardımının arttırılması keyfiyetine gelince, Amerika bizi anladı /ı takdirde bu yardımı arttırabilir ve arttırılmalıdır. 1imdi size söylemeyece /im. Bir çok yerlerden bana avuç dolusu yardım teklifleri geliyor ama Amerika’nın bu yardımı yapması daha iyi olur zannediyorum.” Yukarıda da açıklandı /ı gibi ana hatlarını Selim Sarper’in konu 2masında belirten dı 2 politika, 1963 Aralı /ına, yani Kıbrıs olaylarının ba 2 göstermesine dek önemli de /i2iklikler göstermemi 2tir. Bu de /i2me önce Küba Füze bunalımı sırasında Türkiye’nin kar 2ıla 2tı /ı dü2 kırıklı /ı ve esasen Kıbrıs krizi esnasında ya 2adı /ı 2oktan kaynaklanmaktadır. Bu çerçevede 1964 tarihine kadar hükümetlerin benimsedikleri dı 2 politika anlayı 2larına ve kamuoyunda yer alan tartı 2malara bakıldı /ında, siyasi partilerin dı 2 politika ile görü 2leri birkaç sözcük de /i2ikli /i dı 2ında aynı kalemden çıkmı 2 izlenimi vermektedir. Metinlerde “Batı dünyasının ortak mirası haline gelmi 2 olan demokratik de /er ve kurumları korumak, milletlerle her alanda i 2birli /ini arttırmanın milli çıkarlarımız için hayati bir ihtiyaç oldu /u” belirtilmektedir.

Nüanslar bir tarafa bırakılırsa, ortak bir dı 2 politika anlayı 2ını benimsemi 2 olan partilerin koalisyon hükümetini kurarken en kolay anla 2tıkları konunun dı 2 politika alanında oldu /unu söylemek mümkündür.

Bununla birlikte III. 0nönü koalisyonunun programı 30 Aralık 1963’te TBMM’de okundu /u sırada iki önemli geli 2me ya 2anmı 2tır. 12 Eylül’de AET ile Ortaklık antla 2ması imzalanmı 2 ve bu dönemde de Kıbrıs’ta toplumlar arası çatı 2malar

33 ba 2lamı 2tır. Önceki 0nönü hükümetlerinde çizilen Türk dı 2 politikasının ana hatları aynı kalmakla birlikte, iki konu göreceli de olsa daha bir önem kazanmı 2tır. Özellikle ortaklık antla 2ması Batı ile kader birli /ine götürecek tarihi bir belge olarak nitelendirilmektedir.

Türkiye 1965-1971 yılları arasında çok yönlü dı 2 politikayı benimsemi 2tir ve de /i2en dünya ko 2ullarına kendi iç dinamiklerinin de itici gücüyle ayak uydurmaya çalı 2mı 2tır. Hikmet Özdemir’in tabiriyle;

“0kinci Dünya Sava 2ı sonrasının “iki kutuplu” dünyası, “çok merkezli” bir dünyaya dönü 2ürken ve “iki süper devlet” arasında detante’ın ilk belirtileri ortaya çıkarken, Türkiye’nin bunları görmezlikten gelmesi ulusal çıkarları ile ba /da 2amazdı. Türk yöneticileri eski dostları ve müttefikleri ile önemli herhangi bir çatı 2maya dü 2meden, genellikle NATO içinde kalan ve daha çok ABD’ye yönelik “tek yanlı” bir dı 2 politikadan, ba 2ta kom 2u devletler olmak üzere di /er devletlerle ili 2kilerini “normalle 2tiren” “çok yönlü” dı 2 politikaya geçmeyi ba 2arabilmi 2tir” (Özdemir, 1990:232) Silahlı Kuvvetler Komutanları emir komuta zinciri içerisinde 12 Mart 1973 günü bir muhtıra mektubu vererek ülkede kuvvetli ve inandırıcı bir hükümetin kurulmasını, aksi takdirde TSK’nın 0ç Hizmet Talimatnamesi’nin 35. Maddesinin i 2letilece /ini belirtmi 2tir. Bu geli 2me neticesinde aynı gün içerisinde Demirel’in Ba 2bakanlı /ındaki hükümet istifa etmi 2tir. Bu istifa sonucunda partiler üstü hükümeti kurmakla görevlendirilmi 2tir. 12 Mart rejimi ile ülke içinde demokratik geli2im kesintiye u/rarken, yine bu rejim sonucu olarak ülkenin dı 2 politikası da olumsuz etkilenmi 2tir. (Ate 2, 2004)

14 Ekim 1973’te yapılan genel seçimlerle Türkiye demokratik hayata adım atmı 2tır. Bu dönemin uluslararası konumundan bahsetmek gerekirse; iki süper devlet olan Sovyetler Birli /i ile ABD arasında 60’lı yıllardan itibaren yumu 2amaya ba 2layan hava 1972’de SALT I, 1979’da SALT II anla 2malarının imzalanması ve 02 birli /i Konferansı ile yeni bir boyut kazanmı 2tır. Detant yolunda bir mesafe de 35 ülke tarafından 1 A /ustos 1975’de imzalanan Helsinki Son Senedi’dir. ABD Ba 2kanı Carter’ın uyguladı /ı pasif politikalar neticesinde Sovyetler Birli /i cesaret alarak konvansiyonel silahlarını arttırmı 2tır. Bunun neticesinde iki süper devlet arasındaki yumu 2ama olgusu sekteye u/ramı 2tır. Yine bu dönemlerde gerçekle 2en Arap-0srail Sava 2ı (1973) ve petrol fiyatlarının hızla yükselmesi sonucu geli 2mi 2 ve azgeli 2mi 2 ülke kavramı da de /i2ecektir. Bu geli 2meler sonucunda 1950’lerin siyasi anlamda Do /u-Batı

34 kutupla 2ması 70’lerdeki yerini Kuzey-Güney arasındaki kutupla 2maya bırakacaktır. (Gönlübol ve di /., 1996) Dönemin uluslararası konumu bu 2ekilde de /i2irken, Türk dı 2 politikası da 1973’den sonra 1960’lı yılların ortasında oldu /u gibi yeniden çok yönlü, ki 2ilikli, ba /ımsız bir politika çerçevesinde olu 2acaktır.

Türkiye’de gerçekle 2en 1973 seçimlerinden birinci parti olarak CHP çıkacaktır. Halk 1971-1973 arasında ya 2adı /ı ara döneme demokratik bir yolla verdi /i tepki sonucu beklentilerin aksine tercihini sol bir parti için kullanmı 2tır. Ancak CHP’nin tek ba 2ına iktidar olması için gerekli oy yoktur. Bu seçimler sonucunda koalisyonlar içinde bir dönüm noktası sayılacak olan CHP-MSP koalisyonu olu2turulmu 2tur.

1973-1980 arası dönemde önce CHP-MSP koalisyonu, ardından I. MC kurulmu 2, bunu CHP azınlık deneyimi izlemi 2, daha sonra II. MC gerçekle 2mi 2tir. II. MC’yi 2aibeli transferlerle kurulan Ecevit Hükümeti ve nihayet AP azınlık Hükümeti izlemi 2tir. (Ate 2, 2004:44) Bu hükümetlerle, Türkiye’de sa /lıklı dı 2 politikaların üretilme 2ansı olu 2mamı 2tır. Bu dönemin asıl önemli konusu dı 2 politikadan ziyade iç politikada görülecek ve sürekli artan anar 2i ve terör ülkeyi 12 Eylül’e getirecektir.

24 Ocak 1980 kararları hem Süleyman Demirel’e hem de ’a prestij kazandırmı 2tır. Demirel, ekonomik önlemleri anlatması için Özal’ı Genelkurmay’a göndermi 2tir. Askerler, Özal’dan etkilenmi 2lerdir. (Ya 2ar, 1990: 49) 12 Eylül sonrası, Bülent Ulusu’nun Ba 2bakanlı /ı’nda kurulan askeri hükümette, Turgut Özal Ba 2bakan Yardımcısı olarak görev almı 2tır. Ulusu Hükümeti’nde Maliye Bakanı olan ’in istifası üzerine, yerine Adnan Ba 2er Kafao /lu’nun gelece /ini ö /renen Turgut Özal, istifasını vermi 2tir. (Evren,1991: 198; Cemal, 2000: 37) Turgut Özal, istifasından sonra Side’ye daha sonra da sa /lık sorunlarını gerekçe göstererek ABD’ye gitmi 2tir. Özal, 1ubat 1983’te ABD’den dönmü 2tür.

12 Eylül 1980 darbesi Türk dı 2 politikasını etkiledi /i gibi demokratikle 2me sürecini de ertelemi 2tir. Darbeyi yapan komutanlar 1982 anayasasının yapılması ile birlikte eski anayasaya göre köklü de /i2ikliklere gitmi 2lerdir. 1980-1982 döneminde MGK, yeni anayasayı olu 2turduktan sonra 13 ay daha iktidarda kalmı 2tır. Oysaki 1960-61 döneminde yeni Anayasa halk oylamasında kabul gördükten sonra, seçim kanunu dı 2ında temel konular yeni TBMM’ye bırakılmı 2tır. Fakat bu dönemde iktidarı elinde tutan komutanlar yasaları yeni meclise bırakmamı 2lardır. (Tanör,1997)

35 Türkiye, kurulu 2undan itibaren 1980 darbesiyle birlikte üçüncü askeri rejim dönemini ya 2amı 2tır. Dolayısıyla da kendi iç istikrarını koruma nedeniyle 1980-1983 dönemi arasında dı 2 politika geli 2melerinde durgunluk ya 2anmı 2tır. 12 Eylül’le demokrasinin sekteye u /ramasıyla, Avrupa Konseyi Türkiye’yi üyelikten ihraç etmemi 2tir ama geli 2en bu olay ili 2kileri negatif etkilemi 2tir.

12 Eylül askeri yönetimi, Türkiye’nin siyasal ya 2amını 2ekillendirirken, siyasetin felsefesini, önemli isimlerini, kurumları radikal bir biçimde de /i2tirip, yeniden yapılandırmayı hedeflemi 2tir. (Sakallıo /lu, 1996) Bu ba /lamda, 16 Ekim 1981 tarih ve 2533 sayılı “Siyasi Partilerin Feshine Dair Kanun” ile bütün partiler feshedilmi 2tir. (Gemalmaz, 1996)

Ulusu Hükümeti 20 Eylül 1980 ile 13 Aralık 1983 tarihleri arasında görev yapmı 2tır. Dı 2 politikadaki temel hedefi, darbenin gereklili /i konusunda di /er devletleri ikna etmek, hem ikili ili 2kilerin hem de uluslararası örgütler bünyesindeki çok taraflı ili 2kilerin bozulmasına engel olarak ülkede ve bölge de bir istikrar ortamı yaratmaktır. (Do /an, 2012:743)

Askeri yönetimin hükümeti olan Bülent Ulusu Ba 2kanlı /ı’ndaki Bakanlar Kurulu’nun programında da Avrupa Konseyi konusuna dikkat çekilmektedir: “...Avrupa Konseyi ve demokratik ülkelerin üyesi bulundu /u di /er kurulu 2larla ili 2kilerimiz ve i 2birli /imiz parlamenter düzene dönü 2 kararlılı /ımızdan esinlenecektir.” denilmektedir. (Da /lı ve Aktürk, 1988:66)

Anavatan partisinin kurucusu olan Malatya do /umlu Turgut Özal, 1950 yılında elektrik mühendisli /inden mezun olmu 2tur. Ardından ABD’de ekonomi e /itimi almı 2tır. 06.11.1983 seçimi, 12 Eylül Darbesi ardından yapılan ilk genel seçimdir.

“1983 seçimlerinde ANAP oyların %45.15’ini alarak 211 milletvekiliyle tek ba 2ına iktidara gelmi2tir”. (Sakallıo /lu, 1996) Özal, 45.dönem Ba 2bakanı olmu 2tur. 13 Aralık 1983 ile 21 Aralık 1987 tarihlerinde görev yapmı 2tır.

ANAP’ın parti programında, “Türkiye Batı dünyası ile ili 2kilerinde, iktisadi geli 2me ve kalkınmasını hızlandıracak daha aktif bir rol oynamalıdır. Kuvvetli bir savunma gücüne sahip olmamız zorunludur. Bunun ilk 2artı iktisaden güçlü olmaktır ”denilmektedir. (ANAP,1983a:29)

36 29 Kasım 1987 seçimlerinde geçerli oyların %36’sını alan ANAP, 450 sandalyeli Meclis’te 292 sandalye kazanarak yine tek ba 2ına iktidar olmu 2tur. (Ezherli,1998:107 )

Özal II. Döneminde parti programında, 0slam Konferansı Ekonomik 02 birli /i Daimi Komitesi ( 0SEDAK) ile OECD’de aktif politika izlendi /ini vurgulamaktadır. (ANAP, 1987:91)

1.3.2. Türkiye-ABD 0li kileri

Truman Doktrini, So /uk Sava 2’ın ba 2langıcı olarak kabul edilir. Türkiye bu doktrin çerçevesinde 12 Temmuz 1947’de ABD ile bir yardım antla 2ması imzalamı 2tır. Bu doktrinin ekonomik yönü ise Marshall planı ile 2ekillenmi 2tir.

Türkiye, 1951 yılında NATO’ya girmesiyle 1950-1960 yılları arasında ABD ile bir dizi ikili antla 2malar imzalayacaktır. ABD üsleri ve askeri personeli, 1954 yılında imzalanan Askeri Kolaylıklar Antla2ması ile büyük olanaklara kavu 2mu 2tur. (Gerger, 1983:540)

27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında yeni Türk yönetimini 30 Mayıs’ta Birle 2ik Amerika ve 0ngiltere tanımı 2tır. Devrim Hükümetinin dı 2 politika konusunda benimsedi /i ilkeler Türkiye’nin Batılı müttefikleri arasında, özellikle Birle 2ik Amerika’da memnunluk yaratmı 2tır. ABD Ba 2kanı Eisenhower, devrim yönetiminin ba 2kanı Cemal Gürsel’e 11 Haziran’da gönderdi /i bir mesajda memnuniyetini bildirmi 2tir.

Öte yandan, yine Sarper’in yukarıda özetlenen konu 2masında belirtildi /i gibi, Milli Birlik yönetimi Batılı Devletlerle, özellikle ABD ile yapılan antla 2malarda e 2itli /i gerçekle 2tirmek için de bazı denemeler yapmı 2tır. Örne /in, Devlet Ba 2kanı Gürsel, 17 Eylül 1960 tarihinde yaptı /ı bir basın toplantısında, Birle 2ik Amerika ile Türkiye arasındaki ikili antla 2malar konusunda 2öyle demektedir:

“Bahis konusu antla 2ma (NATO Kuvvetler Statüsü Antla 2ması) Birle 2ik Amerika’nın bütün NATO devletleri ile yapmı 2 oldu /u “aynı tip” bir antla 2madır. Mesela bu antla 2manın bir maddesinin de /il, belki tatbikatıyla ilgili bir usulün de /i2mesidir ve bunun dostumuz ve müttefikimiz Birle 2ik Amerika tarafından lüzumlu ve faydalı telakki edilece /ine eminiz.” 1974’te Ecevit Hükümeti’nin Kıbrıs Barı 2 Harekatı’ndan sonra petrol fiyatlarındaki artı 2lar ve Amerika’nın silah ambargosunun getirdi /i maddi yük Türkiye’yi ciddi ekonomik bunalıma yöneltmi 2tir.

37 1983 seçimleriyle birlikte Ba 2bakanlı /ı döneminde “Özal, dı 2 politikayı, Dı 2i2lerinden Çankaya’ya, Ba 2bakanlık konutuna ta 2ımı 2 ve bir danı 2manlar ekibiyle yürütmü 2tür. Özal, ABD ile ili 2kilerini geli 2tirmeye özen gösterirken, kısa sürede ABD ile ittifakı dı 2 politikanın temel ekseni sayacaktır.” (Gürbey, 1995: 57)

1.3.3. Türkiye-AET 0li kileri

1960’lı yıllarda Türkiye’nin Batı ba /lantısındaki önemli bir geli 2me de AET ile ili 2kilerde görülmü 2tür. Türkiye’nin Batıdaki her örgütlenme çerçevesi içinde yer alma arzusu (Zorlu’nun siyaseti) AET ile ili 2kilerde belirleyici rol oynamı 2tır. Türkiye AET ile 12 Eylül 1963’de Ankara Antla 2masını imzalamı 2tır. 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlü /e giren Ankara Antla 2ması Türkiye’nin AET ortaklı /ı için en az be 2 yıl sürecek bir hazırlık dönemini ba 2latmı 2tır. 22 Kasım 1970 tarihinde Türkiye ile AET arasındaki ortaklı /ın geçi 2 dönemini ba 2latan Ek Protokol Türkiye’nin 22 yıllık bir süre içinde Ortak Pazar’a üyesi olmasını öngörmektedir. 1974 Kıbrıs çıkarmasından sonra Türkiye’nin iste /i ile AET – Türkiye ili 2kileri bu dönemde dondurulmu 2tur ve Türkiye daha sonraki dönemde altından zor kalkaca /ı bir açmazla ba 2 ba 2a kalacaktır. (Ate 2, 2004)

1980 darbesinden sonra kurulan Bülent Ulusu hükümet programda AET ile ili 2kilerin, nihai olarak Türkiye’nin topluluk içinde Ankara Anla2ması’nda öngörülen yeri alması amacına yönelik olaca /ı ve Avrupa Konseyi ile demokratik ülkelerin üyesi bulundu /u di /er kurulu 2larla ili 2kiler ve i 2birli /inin Hükümetin “parlamenter düzene dönü 2” kararlı /ından esinlenece /i ifade edilmektedir.

1983 seçim bildirgesinde de ANAP, parti programındaki sözleri tekrarlıyor, AET ile i2birli /ini desteklediklerini söylemektedirler. (ANAP, 1983b: 75-76)

Özal II. Döneminde parti programında, AT’ye tam üyelik ba 2vurusu yapıldı /ından bahsetmektedir. (ANAP, 1987:91)

1.3.4. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li kileri

Yunanistan’ın 1955 yılında Kıbrıs sorunu tekrar gündeme gelmi 2tir. Türkiye’de 6-7 Eylül olaylarının meydana gelmesi ve 0stanbul ve 0zmir’de Rumlara kar 2ı giri 2ilen hareket sonucunda sıkıyönetim ilan edilmi 2tir.

38 Dönemin iktidarı DP’nin Kıbrıs ile ilgili ba 2langıçtaki dü 2üncesi, 0ngiltere sömürgesi adanın Rumlar ve Kıbrıslı Türklerin nüfus oranına veya arazi mülkiyetine göre Türkiye ile Yunanistan arasında payla 2ılması 2eklinde olmu 2tur. Daha sonra bu dü 2ünce yerine DP’nin tezi Kıbrıs Türk halkına özel haklar tanıyan ve yeni anayasal düzenin ilgili üç devlet olan Türkiye, Yunanistan ve 0ngiltere tarafından ya da ayrı ayrı güvence vermesini öngören bir ba /ımsızlık statüsü gelmesi 2eklinde olmu 2tur. 1958’te Zürih’te ve 1959 yılında 0kinci Londra Konferansları ile 16 A /ustos 1960’da Kıbrıs Cumhuriyeti ba /ımsızlı/ını ilan etmi 2tir. (Sönmezo /lu, 2006) Rumlar ve Türkler arasındaki çatı 2ma 1963 Aralık ayında doruk noktasına ula 2mı 2tır. BM, barı 2ı sa /lamak amacıyla araya girmek istediyse de Türkleri adadan atma çabaları devam etmi 2tir.

1964 yılında Kıbrıs’ta ya 2anan çatı 2maların artması sonucu 2 Haziran tarihinde Ba 2bakan 0smet 0nönü Kıbrıs’a çıkarma yapma kararı almı 2tır. Ancak ya 2anan geli 2melerden rahatsızlık duyan ABD, devreye girme gere /i duymu 2tur. Daha sonra Johnson Mektubu olarak anılan mektup dönemin Ba 2bakanı 0smet 0nönü’ye iletilmi 2tir. Kaba bir dille yazılan mektupta Kıbrıs’a müdahale edilmesi neticesinde Sovyetler Birli /i’nin de Türkiye’ye müdahale edebilece /i, bu durumda ABD ve NATO’nun Türkiye’yi savunma konusunda isteksiz olabilece /i vurgulanmı 2tır. Mektubun sonrasında müdahaleden vazgeçilmi 2tir.

“1970’lerde Kıbrıs sorunu hala çözümlenmemi 2, ancak bunalım olmaktan da çıkmı 2tır. 1968 yılında Kıbrıs’ta toplumlararası görü 2meler ba 2lamı 2, 1972 yılından itibaren ise Türkiye ve Yunanistan’ın anayasa uzmanları ve BM temsilcilerinin katılması ile be 2li bir 2ekil almı 2tır.” (Ate 2, 2004:43)

1973 seçiminin galibi Ecevit döneminde de uluslararası platformda büyük yankılar uyandıracak dı 2 politika olgusu yine Kıbrıs olacaktır. 15 Temmuz 1974’de Nikos Sampson’un liderli /inde Makarios’a kar 2ı yapılan darbe ile Kıbrıs’taki Türk toplumunun hakları ciddi tehdit altında kalmı 2tır. Bu geli 2me sonucunda TBMM toplantıya ça /ırılmı 2, dönemin Ba 2bakanı Bülent Ecevit ise garantör devlet olan 0ngiltere’ye gitmi 2tir. Gerçekle 2tirilen görü 2meler sonucunda istenilen sonuçlar alınamayınca Türkiye, ilki 20-22 Temmuz 1974’te ikincisi ise 14-18 A /ustos 1974’te olmak üzere Kıbrıs’a Barı 2 Harekatı düzenlemi 2tir. 0kinci harekat Batılılar tarafından kabul görmemi 2, ancak bu harekatla Türklerin mahsur kaldı /ı bölgeler ele geçirilmi 2tir.

39 Bununla beraber Türk kuvvetlerinin de emniyeti sa /lanmı 2tır. Bu 2ekilde a /ır ele 2tirilerin hedefi olan Türkiye yeniden uluslararası alanda gündeme gelecektir. Di /er taraftan da yo /un bir diplomatik faaliyetin tarafı olacaktır. Türkiye’nin 1964’ten beri planlayıp bir türlü uygulamaya fırsat bulamadı /ı Kıbrıs’a Barı 2 Harekatını geli 2en global dı 2 politika sonucunda ancak 1974 yılında gerçekle 2tirmesi olanaklı olmu 2tur. Bilindi /i üzere bir toplumdaki iktisadi geli 2mi2lik toplumsal olayların gerisine dü 2er ise iç sorunlar dı 2 politikayı her zaman etkiler. Türkiye’de de bu kural geçerli olmu 2tur.

Yunanistan bu dönemin en problemli ülkesidir. Bir taraftan Kıbrıs’ta bitmeyen sorun, bir taraftan FIR hattı, di /er taraftan ise karasular ile kıta sahanlı /ının kullanımı Türkiye ile Yunanistan arasında problem olmu 2tur. Yine bu dönemde Ermeni terör örgütü olan ASALA, Fransa’nın deste /i ile kimi zaman kanlı sonuçlara varan diplomatlarımıza saldırıları ile Türkiye’yi zora sokmaya çalı 2mı 2tır. (Ate 2, 2004)

12 Eylül 1980’in hemen sonrasında Yunanistan’ı Türkiye’nin, NATO’nun askeri kanadına dönü 2ünü veto etmemesi Türk-Yunan ili 2kilerini olumlu yönde ilerletememi 2tir. Tam tersine 1980’de PASOK lideri Andreas Papandreu’nun yönetime gelmesiyle Türkiye ile ili 2kiler daha da sertle 2ecektir. “Bazı Avrupa ülkelerinin Türk vatanda 2larına vize mecburiyeti koyması, AET ile ili 2kileri olumsuz yönde etkileyecektir. 10 Ocak 1981’de Yunanistan’ın AET’ye erken üyeli /inin gerçekle 2mesi ise bir ba 2ka olumsuz geli 2me olacaktır”. (Ate 2, 2004:46)

15 Kasım 1983’de önemli bir geli 2me olmu 2, KKTC devleti ilan edilmi 2tir. ANAP hükümet programı bu geli 2meyi desteklemekle birlikte Kıbrıs konusunda “federal bir çözüm yolunun kapanmadı /ını ve makul bir neticeye ula 2ılabilece /ine inanıyoruz” demektedir. (Da /lı ve Aktürk,1988: 66-67)

ANAP parti programında da “Kıbrıs Türk toplumunun alaca /ı kararları saygıyla kar 2ılamaya ve desteklemeye kararlı” olduklarını belirtmektedir. (ANAP, 1983b :75-76)

1.3.5. Türkiye-Orta Do u 0li kileri

Menderes Hükümeti dönemi incelendi /inde Türkiye’nin politikasının ABD yanlısı oldu /u görülmektedir. Örne /in, 1957 yılında Ortado /u’daki tüm geli 2melerde Türkiye ABD’nin yanındadır. Ancak 1958’de Kral Faysal’a kar2ı Irak’ta yapılan darbe üzerine Türkiye’nin Irak’a asker göndermek istemesini ABD engelleyecektir ve Türkiye’nin

40 Ortado /u politikası böylece sarsılmı 2tır. Lübnan-Ürdün olaylarında Türkiye ABD’ye 0ncirlik üssünü açmı 2tır. 1959 yılında ise imzalanan bir antla 2ma ile Eisenhower Doktrini düzeyinde Türkiye-ABD ile arasındaki ili 2kilerini en üst noktaya çıkarmı 2tır. (Armao /lu, 1993:504-512)

1965 sonrası dönemde Türk dı 2 politikasına bakıldı /ında Üçüncü Dünya Ülkelerine ve Orta Do /u’ya yakınla 2ma çabalarının hız kazandı /ı bir dönem oldu /u görülmektedir. 1967’de altı gün (Gönlübol ve di /., 1996:537) süren 0srail-Arap Sava 2ı ile Türkiye yeni dı 2 politikasını ortaya koyma olana /ı bulacaktır. Atatürk’ün barı 2 felsefesinden yola çıkarak kuvvet kullanımı sonucu kazanılan toprakların kabul edilemeyece /ini ifade eden Türkiye, Arap-0srail Sava 2ı sonunda a /ır kayıplara u /rayan Arap Devletlerine yardım edecektir. Böylece Araplar ile 0srail arasında 1967 sonrası çıkan olaylarda Türkiye hep 0srail’in kar 2ısında görünecektir.

1973 CHP-MSP Hükümeti döneminde Türk dı 2 politikası 0slam ülkelerine ve Üçüncü Dünya Devletleri’ne açılmak isterken bu dönemde Türkiye Orta Do /u ülkeleriyle diplomatik ve ticari ili 2kilerini de devam ettirmektedir. “Bu dönemde Türkiye, ilk defa, hükümet programında kendini bir Orta-Do /u ülkesi olarak tanımlayacaktır”. (Da /lı ve Aktürk, 1988: 49)

Türkiye, 1980-1983 döneminde Arap ülkeleriyle yakın ili 2kiler kurmu 2tur. Dünyada büyük yankılar olu 2turan Camp David Antla 2maları Türkiye tarafından reddedilecektir. (Ate 2, 2004:46) Mısır ve 0srail arasında gerçekle 2en Camp David Antla 2ması, ABD’nin çabaları sonucunda 26 Mart 1979'da Washington'da bir Barı 2 Antla 2ması yaparak aralarındaki 30 yıllık sava 2 durumuna son vermi 2lerdir. (http://www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/camp_david_andla 2maları, 17.09.2011)

Türkiye, 1981 yılında Arap ve 0slam ülkeleri ile daha yakın ili 2kiler içerisine girmi 2tir. 1976 yılında 0slam Konferansına ev sahipli /i yapmı 2 ve Ocak 1981’de Suudi Arabistan’daki 0slam Ülkeleri III. Zirve toplantısına Ba 2bakanlık düzeyinde ilk kez katılmı 2tır. Ayrıca iki kom 2u ülkesi olan 0ran ve Irak arasındaki sava 2ta da tarafsız kalabilmi 2tir. (Ate 2, 2004)

Türkiye Eylül 1980’de, Irak’ın 0ran’a saldırmasında ve sonrasında 0ran-Irak Sava 2ı süresince, Irak’a kar 2ı sert bir tepki göstermemi 2, aksine, Irak’la mevcut durumunu

41 korumu 2 ve global güçlerin politikalarına da ters dü 2meyerek tarafsız bir politika yürütmü 2tür. Böylece gerek saldırgan olan Irak ile gerekse 0ran ile hem ekonomik hem de ticari ili 2kilerini koparmamı 2tır. (Gözen, 2004)

1983’de Özal, TBMM’de okunan hükümet programında ba2ta kom 2uları olmak üzere Do /ulu ülkelerle ba /ımsızlık, egemenlik, hak e 2itli /i, toprak bütünlü /üne saygı ve içi 2lerine karı 2mama ilkeleri ve Helsinki Nihai Senedi zemininde dostluk ve iyi kom 2uluk ili 2kilerini geli 2tirmek istenildi /ini vurgulamı 2tır. (Ate 2, 2004:46)

1.3.7. Türkiye-Üçüncü Dünya Ülkeleri 0li kileri

0kinci Dünya Sava 2ı sonrası Nisan 1955’te özgürlüklerine ve kendilerini “Ba /lantısızlar”, “Üçüncü Dünya Ülkeleri” (Canbolat, 1999:47) olarak tanımlayan eski sömürge ülkeleri Bandung’ta bir araya gelerek bir hareket ba 2latmı 2tır. Konferansa katılan Fatin Rü 2tü Zorlu’nun ba 2kanlı /ındaki Türkiye’nin yakla 2ımı ise bu devletlere kar 2ı olumsuz olmu 2tur.

1960 0htilal Hükümeti Dı 2i2leri Bakanı Selim Sarper, 1961 yılı bütçe konu 2masında dı 2 politika konusundaki resmi açıklamalarda izlenen geleneksel tutumdan ayrılmı 2 ve ilk konu olarak, geli 2mekte olan ülkelerin durumunu ele alıp 2öyle demi 2tir:

“Bugün umumi gerginli /in, bir bakımdan neticesi, bir di /er bakımdan te 2dit edici sebeplerinden biri de bilhassa Afrika’da istiklallerine yeni kavu 2mu 2 olan milletlerin, maalesef iki cephe halinde bölünmü 2 olan dünyamızda, 2u veya bu cephe hesabına kazanılmak için askeri ve siyasi sahalardaki faaliyetlerin ihdas etti /i vaziyettir. Bu vaziyeti ıslahın, fikrimizce en iyi çaresi, Birle 2mi 2 Milletler’in sarf etti /i gayretleri desteklemek suretiyle tahakkukuna yardım eylemektir. Memleketimiz, istiklal ve hürriyet için didinen bu milletlere kar 2ı yakınlık hissetmektedir. Bütün temennimiz, onların serbestçe inki 2afına mani olan faaliyetlere tevessülden içtinap olunmasından ve ancak serbest iradeleri neticesinde arzu edecekleri ve 2üphesiz ki muhtaç oldukları iktisadi ve bilhassa teknik yardımda bulunulmasından ibarettir.” (Gönlübol ve Di/., 1996:324) 1.3.7. Türkiye-Sovyetler Birli i 0li kileri

Türkiye’nin gündeminde bu olaylar cereyan ederken uluslararası platformda da farklı geli 2meler gerçekle 2mektedir. 1953 yılında, Stalin’in ölümüyle birlikte Sovyetler Birli /i Kru 2çev’le “barı 2 içinde di /er dünya ülkeleri ile bir arada ya 2ama prensibi” ni gündeme getirmi 2tir. Bu dönem Stalin’li yıllara tepki 2eklinde görülmektedir. Bu dönemde binlerce ki 2i hapisten çıkarılmı 2 ve idam edilenlerin de itibarları geri verilmi 2tir. Bu olumlu politikaların yanında 1955’de NATO’ya kar 2ılık olarak Var 2ova Paktı’nı

42 kurması ve 1956’daki Macaristan müdahalesi bu olumlu havayı bozmu 2tur. (Yalçınkaya, 1999) DP iktidarı döneminde Türkiye bu geli 2melere sıcak bakmamı 2 hatta Sovyetler Birli /i’ne kar 2ı Batı Blo /unda ABD’ye olan ba /ımlılı /ını daha da arttırmı 2tır.

1960 devrimi sonrasında kurulan yeni hükümeti 31 Mayıs’ta da Sovyetler Birli /i tanımı 2tır ve 3 Haziran’a kadar bu yönetimi tanıyan devletlerin sayısı otuz bire yükselmi 2tir. 0htilal Hükümeti Dı 2i2leri Bakanı Sarper, 1961 bütçe konu 2masında Sovyetler Birli /i ile ili 2kilerimize geni 2 yer vermi 2 ve bu konuda 2unları söylemi 2tir:

“1953’ten bu yana Sovyetler’le münasebetlerimizde terakki ve inki 2af ümitleri belirlemeye ba 2lamı 2tı. Hukuk e 2itli /i, kar 2ılıklı menfaatlere riayet, emniyet ve itimat havası ve barı 2 içinde iyi kom 2uluk münasebetleri tesis etmek ve yürütmek isteyen inkılap hükümetimiz, milletlerarası vecibelerin çerçevesi içinde bu ümit verici belirtileri te 2vik etmekten bir an geri kalmamı 2tır. Memleketimizle Sovyetler Birli /i arasında iyi kom 2uluk münasebetlerini kar 2ılıklı saygı esasına dayanmak sureti ile inki 2afı hususundaki samimi niyetlerimiz, Devlet ve Hükümet Ba 2kanımız tarafından Sovyetler Birli /i Ba 2bakanına gönderilen cevabi mesajda da tebarüz ettirilmi 2ti...” (Gönlübol ve di /., 1996:325) Devrim yönetimi Atatürk ilkelerine ba /lı kalarak Sovyetler Birli /i ile de ili 2kilerin, yakın de /ilse bile iyi tutulmak istendi /i, bu devleti ürkütecek hareketlerden kaçınıldı /ı görülmektedir. Dı 2i2leri Bakanı Selim Sarper, 1962 1ubat’ında yaptı /ı bir konu 2mada bu konuda 2unları söylemi 2tir:

“Kuzey kom 2umuz Sovyetler Birli /i ile münasebetlerimizi, programımızda tebarüz ettirilmi 2 olunan esaslara uygun olarak, mevcut milletlerarası taahhütlerimiz dairesinde ve kar 2ılıklı saygıya dayanan iyi kom 2uluk münasebetleri çerçevesinde geli 2tirmek samimi arzumuzdur.” (Gönlübol ve di /., 1996:325) 1970’li yılların ba 2ında daha önce Türkiye’nin yakın ili 2kiler içinde bulundu /u Sovyetler Birli /i’nin kendi dost ve müttefiklerine kar 2ı giri 2ti /i sert tutum mevcuttur.

1980 darbesi sonrasında Bülent Ulusu hükümetinin programında “...Sovyetler Birli /i ile dostane ili 2kilerimizin geli 2tirilmesine özel önem verilecektir” sözleri yer almı2tır. (Oran, 2001:163)

1980 darbesi sonrası kurulan Turgut Özal hükümetinin Dı 2 02 leri Bakanı Vahit Halefo /lu eski Moskova Büyükelçili /ini yapmı 2tır. Kurulan hükümetin yapmı 2 oldu /u ilk antla 2ma SSCB ile sınırın düzenlenmesiyle ilgilidir. Özal hükümetleri boyunca Sovyetler Birli /i ile ili 2kilerin ekonomik olarak geli 2tirilece /i vurgulanmaktadır.1984-

43 1986 yıllarında Sovyet ve Türk Dı 2i2leri Bakanları BM toplantılarında görü 2erek bilgi alı 2veri 2inde bulunmu 2lardır. Bu 2ekilde ili 2kilerin uluslararası olaylarla da birliktelik içerisinde olması amaçlanmaktadır. Buna kar 2ın siyasal ili 2kilerde bazı sorunların oldu /u da bir gerçektir. Örne /in Temmuz 1986 yılında Moskova’ya giden Özal’ın Gorbaçov ile görü 2me iste /i reddedilmi 2tir. Çünkü Bulgaristan’da bulunan azınlı /a yapılan baskılar nedeniyle Türkiye Bulgaristan’a baskı yapmaktadır. So /uk Sava 2ın devam etti /i bir ortamda Sovyetler Birli /i do /al olarak Bulgaristan’ın yanında olacaktır. Bir de Mustafa Süleymano /lu adlı Bulgaristan Türkünün Moskova büyükelçili /ine sı /ınması ili 2kileri kötü etkilemi 2tir. Bu olaylara ra /men sorunlar a 2ılmı 2 ve ili 2kiler artarak devam etmi 2tir. (Oran, 2001)

Sovyetler Birli /i a/ır sanayiye ve uzay teknolojisine büyük yatırımlar yaparken, tüketim malları üretimine a /ırlık verilmemesi, Sovyetler’in “sputnik yapan demirci dükkanı” olarak tanımlanmasına yol açmı 2tır. Bu dönemdeki liberal bakı 2ın ülke yönetiminde kabul görmesi Sosyalist ideolojinin sarsılmaya ba 2ladı /ının göstergesidir. 1985’de ülkenin birinci adamı olan Gorbaçov, perestroika/yeniden yapılanma ve glastnost/de /i2im politikalarını uygulamaya ba 2lamı 2tır. Batı bu durumu oldukça büyük bir 2a2kınlık ve de ho 2nutlukla izlemektedir. 1987 yılında Gorbaçov’un ABD Ba 2kanı Roland Reagan ile Washington’da nükleer ba 2lıklı füzelerin sökülmesine ili 2kin anla 2mayı imzalaması ve Estonya parlamentosunun kendi çıkardı /ı yasaların Sovyet yasalarından üstün oldu /unu ilan etmesi Sovyetler’in parçalanma sürecini hızlandıran olaylar olmu 2tur. (Kayador, 2004)

1991 yılında Boris Yeltsin’in seçimle devlet ba 2kanlı /ına gelmesiyle Sovyetler Birli /i’nin çökü 2ü ve parçalanması tescil edilmi 2tir. Bu dönemde güneydeki Türk kökenli cumhuriyetler, Baltık ülkeleri, Ermenistan ve Gürcistan; kısa bir süre BDT olarak ya 2adıktan sonra teker teker ba /ımsızlıklarını açıklamı 2lardır. Bu 2ekilde So /uk Sava 2’ın da sonuna gelinmi 2 olmaktadır. (Oran, 2001)

Özal II. Döneminde, So /uk Sava 2 sona ererken SSCB’nin yeni dü 2ünce politikası çerçevesinde ili 2kiler kar 2ılıklı yarar ilkesi do /rultusunda peki 2mi 2tir. (Oran, 2001:164- 165)

44 BÖLÜM 2: SO .UK SAVA 1’IN SONA ERMES 0 VE TÜRK DI 1 POL 0T0KASI

2.1. 1990-2002 ARASI DÖNEMDE TÜRK DI 1 POL 0T0KASI

2.1.1.So uk Sava ’ın Bitmesi ve Etkileri

1989 yılında ABD’li ara 2tırmacı Francis Fukuyama bir makale yayınlamı2tır ve bu makale çok büyük ilgi uyandırmı 2tır. Fukuyama sadece So /uk Sava 2’ın bitmedi /ini, So /uk Sava 2la birlikte tarihin kendisinin de sona erdi /ini söylemi 2tir. (Fukuyama, 2005)

Tarihin sonu demek tarihsel olayların bir daha olmayaca /ı demek de /ildir. Fakat bundan sonra iki kutuplu çatı 2ma ortamı bitmi 2 ve dünyayı Batı’nın ekonomik ve siyasal sistemi yani kapitalizm ve demokrasi yönetecektir. Ama tarihin sonu, dönemin ABD ba 2kanı Bush tarafından formüle edilen Yeni Dünya Düzeni kavramının kuramsal temelini olu2turmu 2tur. (Gerger, 1983: 176)

Huntington’a göre ise;

“Bu yeni dünyada mücadelenin asıl kayna /ı öncelikle ideolojik ve ekonomik olmayacaktır. Be 2eriyet arasındaki büyük bölünmeler ve hakim mücadele kayna /ı kültürel olacaktır. Milli devletler dünyadaki hadiselerin yine en güçlü aktörleri olacak fakat global politikanın asıl mücadeleleri farklı medeniyetlere mensup grup ve milletler arasında meydana gelecektir. Medeniyetlerin çatı 2ması global politikaya hakim olacaktır. Medeniyetler arasındaki fay hatları gelece /in muhabere hatlarını te 2kil edecektir”. (Huntington, 2006: 23) So /uk Sava 2 sonrası dı 2 politikada kimlik arayı 2larına ilk cevap Türkiye’nin “Türk kimli /i” söylemi ile olmu 2tur. Söz konusu dönemde, “Batılı devletler SSCB’den bo 2alan yeri Kafkasya ve Orta Asya’da 0ran destekli siyasi 0slam’ın doldurulmasından çekindikleri için Batı yanlısı Müslüman, fakat laik ve demokratik bir yapıyı temsil eden Türkiye’ye destek vermi 2lerdir”. (Aydın, 2001:383)

SSCB’nin da /ılması ve bu ülkedeki sosyalist yönetim biçiminin sona ermesi sonucunda ortaya çıkan yeni durum, uluslararası sistemde kırılma 2eklindeki bir de /i2ikli /i göstermektedir. Bu de /i2iklik çok ani olu 2tu /u için sansasyonel bir nitelik ta 2ımaktadır. Son yıllarda ortaya çıkan önemli bir de /i2me de, teknolojideki geli 2me ile belirginle 2en küresel kar 2ılıklı-ba /ımlılık olgusudur. (Sönmezo /lu, 2005)

45 Bu dönemin ba 2larında BM’nin barı 2 ve güvenli /in korunmasında eskiye oranla çok daha ba 2arılı olaca /ı dü 2ünülmektedir. Zira Sovyetler Birli /i’nin ortadan kalkması ve So /uk Sava 2’ın sona ermesi ile birlikte, örgütün krizlere müdahale yetene /ini oldukça sınırlayan “kar 2ılıklı ABD ve SSCB vetoları” engeli oldukça azalmı 2 gibi görünmektedir. Nitekim bu durum, Körfez Krizi örne /inde görüldü /ü gibi dünya kamuoyunda “kollektif güvenlik” kavramının yeniden önem kazanmasına neden olmu 2tur. (Sönmezo /lu, 2005)

1991 sonrası dönemde, daha önceki dönemlerde ortaya çıkmı 2 olan devletlerin ve onlar arasındaki ili 2kilerin uluslararası hukukun tek konusu olma durumu ortadan kalkmı 2tır. Özellikle uluslararası örgütlere ve bireylere ili 2kin düzenlemeler de belirgin bir biçimde kapsama dahil olmaya ba 2lamı 2tır.

So /uk Sava 2’ın bitmesiyle birlikte Türk dı 2 politikasında da temelde bazı faktörlerde de /i2iklikler olu 2mu 2tur. Artık So /uk Sava 2 dönemindeki Sovyet tehdidi ortadan kalktı /ından, Türkiye’nin üzerindeki baskılarda azalmı 2tır. Bu süreçte Türk dı 2 politikasındaki uygulamalar ve yönelimler sorgulanmaya ba 2lanmı 2, eski yakla 2ımlar, politikalar de /erlendirilmi 2, alternatif bakı 2 açıları ortaya atılarak yeni kararlar alınmı 2, 2002 AKP dönemine kadar devam etmi 2tir. Sovyetler Birli /i’nin da /ılması ile birlikte ortaya yeni Türk cumhuriyetleri çıkmı 2tır. Kafkaslar’da, Balkanlar’da ve Ortado /u’da yeni problemler çıkmı 2tır. Bu geli 2meler Türkiye açısından yeni sorunlar ve olumsuzluklar ile birlikte aynı zamanda yeni i2birli /i alanları, açılımlar ve olumlu durumlarda ortaya çıkarmı 2tır.

1993 – 2002 dönemi, koalisyon hükümetlerin siyasi hayata hâkim oldu /u dönemdir. Bu nedenle daha sorunlu bir dönemdir. Siyasi hayattaki istikrarsızlık, dı 2 politikaya olumsuz bir 2ekilde yansımı 2tır. Dı 2 politikada tutarsızlıklar görülmeye ba 2lanmı 2tır.

Bu kısımda So /uk Sava 2 sonrası Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri Türk dı 2 politikaları ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

2.1.2. 47. Cumhuriyet Hükümeti-Akbulut Hükümeti (09.11.1989–23.06.1991)

Cumhurba 2kanı Kenan Evren’in 6 Kasım 1989’da görevi sona ermi2tir. Turgut Özal seçimlere birkaç gün kala Cumhurba 2kanlı /ı için adaylı /ını açıklamı 2tır. TBMM’de sadece kendi partisinin katıldı /ı, muhalefetin katılmadı /ı oylamanın üçüncü turunda

46 Turgut Özal Cumhurba 2kanı seçilmi 2tir. 46. Cumhuriyet Hükümeti Ba 2bakanı Turgut Özal’ın 31 Ekim 1989 tarihinde Cumhurba 2kanı seçilmesiyle birlikte 47. hükümetin Ba2bakanı Yıldırım Akbulut olmu 2tur. Bu dönemde üç farklı isim dı 2i2leri bakanlı /ı yapmı 2tır. Bunlar sırasıyla Ahmet Mesut Yılmaz, Ali Hüsrev Bozer ve Ahmet Kurtcebe Alptemoçin’dir. (TBMM Kütüphanesi, 17.09.2011)

Yıldırım Akbulut hükümet programını 10 Kasım 1989 günü TBMM’de okuyarak güven oylaması sonucu göreve ba 2lamı 2tır. Hükümet programında dı 2 politika ile ilgili olarak;

Tüm Cumhuriyet Hükümetleri gibi Akbulut Hükümetinin de birinci hedefi Atatürk ilkelerine ba /lı olarak uluslararası barı 2 ve istikrarın korunması oldu /unu amaçlamı 2tır. 47.Cumhuriyet Hükümetinin dı2 politikasının belirlenen ana hedefleri de daha önceki hükümet programından çok farklı de /ildir. “Do /u-Batı ili 2kilerindeki yumu 2ama ve bazı Do /u Avrupa ülkelerinde izlenen demokratikle 2me hamleleri, uluslararası istikrarın korunması, barı 2ın güçlendirilmesi, küresel boyutta i 2birli /inin peki 2tirilmesi ve çe 2itlendirilmesi…” konularında bütün ülkelere ciddi görev ve sorumluluklar dü 2tü /ü belirtilmi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 17.09.2011)

Akbulut; “Hükümetimiz, silahların kontrolü dahil, Do/u-Batı ili 2kilerinin her alanında etkin rol oynamaya devam edecektir. NATO içinde, ba2ta güvenlik olmak üzere tüm konularda aktif ve etkili bir rol oynamayı sürdürecektir”. (TBMM Kütüphanesi, 17.09.2011) demektedir.

2.1.2.1. Türkiye-AT 0li kileri

Hükümet programında Avrupa Toplulu /u ile ili 2kiler ayrıcalıklı bir yer tutmu 2tur.

“Hükümet, esasen siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda ülkemizde son 6 yıl içinde gerçekle 2tirilen hamleler sayesinde Avrupa Toplulu /una tam üyelik için gerekli zemini olu 2turma yönünde önemli bir mesafe kat edilmi 2 oldu /u görü 2ünde ve bu yöndeki çabaları azimle sürdürme kararındadır.” (TBMM Kütüphanesi, 17.09.2011) Türkiye’nin 1987’de yapmı 2 oldu /u AT’ye tam üyelik ba 2vurusu, Akbulut hükümeti döneminde 18 Aralık 1989’da cevap bulmu 2 ve AT, Türkiye’nin tam üyelik ba 2vurusunu reddetmesine ra /men Türkiye’yi kaybetmek istemedi /inden Türkiye’nin AT’ye ehil oldu /unu belirtmi 2tir. AT, Türkiye’nin bu ba 2vurusunu zamansız kabul etmi 2 ve üyelik konusunda aceleci davranmamasını istemi 2tir. (Çalı 2, 2006)

47 AT, ba 2vuruya maddeler halinde, cevap olarak;

“10. Genel dü 2üncelerde ifade edildi /i gibi, Komisyon o görü 2tedir ki, Avrupa’nın tamamı bir de /i2me içindeyken ve Toplulu /un kendisi büyük de /i2imlerden geçerken, bu a 2amada yeni katılım müzakerelerine girilmesi uygun olmayacaktır. 11. Ayrıca, Türkiye’deki politik ve ekonomik durum Komisyon’u, Türkiye ile derhal katılım müzakereleri ba 2latılmasının yararlı olmayaca /ı inancına sevk etmektedir. 12. Bununla beraber, Komisyon, bu ülkenin Avrupa’ya do /ru genel açılımı dikkate alındı /ında, Toplulu /un Türkiye ile i 2birli /ini sürdürmesi gerekti /ine inanır. Topluluk, Türkiye ile ili 2kilerini yo /unla 2tırmada ve politik ve ekonomik modernle 2me sürecini bir an önce tamamlaması için bu ülkeye yardım etmede temel bir menfaate sahiptir. Topluluk ile ortaklık ba /ı olan Türkiye, geni 2leyen büyük bir ülkedir; aynı zamanda, stratejik açıdan önemli bir jeopolitik konum i 2gal ederek, Atlantik ittifakı içinde Üye Devletler’in ortaklarından biridir. 13. Türkiye’nin modernle 2me çabalarına katkıda bulunmak için, komisyon, Topluluk tarafından Türkiye’ye bu ülkenin Toplulu /a üye olma ehliyeti üzerinde 2üphe yaratmaksızın, Ankara Anla 2ması imza edildi /i zaman gösterilmi 2 olan siyasi iradeye uygun olarak, her iki orta /ın daha fazla kar 2ılıklı ba /ımlılık ve bütünle 2me yoluna girmelerine imkan verecek bir dizi somut tedbir teklif etmesini tavsiye eder.” (http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-topluluga-katilim-talebiyle- ilgili-olarak-komisyon-tarafindan-verilen-gorus-_20-aralik-1989_.tr.mfa 15.10.2011) AT ülkeleri Türkiye’nin diniyle, kültürüyle ve kimli/i ile AT’ye uzak oldu /unu dü 2ünmektedirler. Fakat AT, her 2eye ra /men 1989 yılında, Demir Perde’nin dü 2tü /ü günlerde bile Türkiye’nin AT’ye girme iste /ini onaylamamaktadır. Bunun yanı sıra Türkiye’yi kaybetmemek için net olarak hayır da diyememektedir. Bu 2ekilde geli 2en olaylar neticesinde AT kendi içerisinde derinle 2meye gidece /ini, ancak ondan sonra AT’nin geni 2lemesinin gündeme gelebilece /ini belirtmi 2tir. (Çalı 2, 2006)

1990 yılında AT’nin bu cevabının Türkiye-AT ili 2kilerini fazla olumsuz etkilememesi için Komisyon’a bir i 2birli /i paketi hazırlama görevi verilmi 2tir. (Alkan, 2012)

Bu i 2birli /i paketi Matutes Paketi olarak adlandırılmaktadır ve dört hedefi vardır. Bunlar;

1) AT ve Türkiye arasındaki Gümrük Birli /i’ni 1995 sonuna kadar gerçekle 2tirebilmek 2) Mali 02 birli /i’nin yeniden ba 2latılması 3) Gümrük 02 birli /ine do /rudan ve dolaylı 2ekilde ba /lı alanların bütününde i2birli /inin yo /unla 2tırılması

48 4) Siyasi i 2birli /inin geli 2tirilmesidir. (T.C.Ba 2bakanlık Dı 2 Ticaret Müste 2arlı /ı, 1999:352-353) 2.1.2.2. Türkiye-Orta Do u 0li kileri

1987 Haziran’ında Turgut Özal, 1am’ı ziyaretten döndü /ünde Suriye ile Kargamı 2’taki sınırdan Suriye’ye, Fırat’tan en az 500 metreküp su akı 2ını garanti eden bir protokol imzalandı /ını bildirmi 2tir. Bu protokol de bölge ülkeleri ile su gerginli /ini azaltmayacaktır. Türkiye’nin 13 Ocak ile 12 1ubat 1990 arasında, Atatürk Barajı gölünü doldurmak amacıyla Fırat’ın sularını tutmaya ba 2laması, 2imdiye kadarki en ciddi bunalıma neden olmu 2tur. (Gönlübol ve Bingün, 1996:677)

5-7 Mayıs 1990 tarihlerinde Ba 2bakan Yıldırım Akbulut’un Ba /dat ziyaretinde ilk konu olarak su sorunu Irak Devlet Ba 2kanı Saddam Hüseyin tarafından gündeme getirilmi 2tir. Irak’ın istemi 2 oldu /u 700 m³/sn su talebi, Akbulut tarafından reddedilince 1984 yılında Irak ile imzalanan Güvenlik Protokolünün, su sorununun çözülmeden yenilenmeyece /ini Irak Devlet Ba 2kanı Yardımcısı Taha Yasin Ramazan açıkça belirtmi 2tir. Bölgede artan Irak’ın askeri gücü Türkiye’yi endi 2elendirmektedir. Ancak, bu dönemde Irak’ın Kuveyt’i ilhaka kalkı 2masıyla ba 2layan Körfez Sava 2ı cereyan etmi 2tir. Böylece Türkiye’nin endi 2elendi /i su konusu Irak’ın gündeminden bir süreli /ine çıkmı 2 bulunmaktadır. (Pamukçu, 2004)

2 A /ustos 1990 tarihinde Irak’ın Kuveyt’i i 2gali ile ba 2layan ve ABD öncülü /ündeki Körfez Koalisyonu kuvvetlerinin, 28 1ubat 1991 tarihinde Kuveyt’ten çıkarması ile son bulan Körfez Sava 2ı bu hükümet döneminde gerçekle 2mi 2tir. So /uk Sava 2ın bitmesi ile birlikte bu Yeni Dünya Düzeni’nde Türkiye’nin stratejik öneminin azaldı /ı tartı 2maları yapılırken Körfez Sava 2ı, ABD nezdinde Türkiye’nin stratejik açıdan halen bir önem arz etti /ini görmesine neden olmu 2tur. (Abramowitz, 2001)

Türkiye’nin 0ran-Irak Sava 2ı süresince Irak ve 0ran’a kar 2ı hassas bir dı 2 politika izlemesi gerçekçi bir tarafsızlık politikası olarak de /erlendirilmektedir. Irak’ın Kuveyt’i i2gali ile Türkiye’nin bu krize tavrı, 1980’de ba 2layan 0ran-Irak Sava 2ı’na göre farklı bir tutumda olmu 2tur. Türkiye, hızlı hareket ederek Irak’ın kar 2ısında yer almı 2, ili 2kilerini kesmi 2, ambargo uygulamı 2, koalisyon güçlerine dolaylı askeri katkıda bulunmu2tur. Özetle, Türkiye 1970’lerden beri sürdürdü /ü tarafsızlık politikasını bu geli 2meler çerçevesinde hızla de /i2tirmi 2tir. (Gözen, 2004)

49 Irak’ın Kuveyt’i i 2gal etmesine ba 2ta ABD olmak üzere, Batılı ülkeler ve bölge ülkeleri tepki vermi 2lerdir. “ABD’nin öncülük etti /i ve Körfez Koalisyonu olarak adlandırılan devletler koalisyonu, Irak’ın Kuveyt’ten çıkartılması ve bu arada cezalandırılması için çok yönlü bir “kıskaç operasyonu” eyleme koymu 2tur”. (Gözen, 2004: 276) Irak’ın Kuveyt topraklarından çıkarılması için uygulanan kıskaç operasyonunun hedefi Irak’ın ekonomik, diplomatik, siyasi, hukuki, psikolojik ve askeri araçlar kullanılarak kö 2eye sıkı 2tırılmasıdır. Irak’ın Kuveyt’i i 2gal etmesinden hemen sonra operasyonun ba 2arılı olabilmesi için kritik noktadaki ülkeler Körfez Koalisyonu’na dahil edilmeye çalı 2ılmı 2tır. Bunun için bölgedeki ve dünyadaki tüm ülkelere istekleri dahilinde veya zorla bir takım metotları uygulayarak Irak kar2ıtı ortak bir pozisyon olu 2turulmu 2tur. Uluslararası hukukun i 2letilmesi a 2amasında BM Mü 2terek Güvenlik sistemi devreye sokulmu 2tur. Geni 2 çaplı ve etkili bir ambargo Irak’a kar 2ı uygulanmı 2tır. Koalisyonun askeri kanadında oldukça fazla sayıda silah ve askeri güç Irak’ın Kuveyt’ten çıkarılması için Irak’ın çevresine yerle 2tirilmi 2tir. Tüm bu geli 2meler uluslararası sistemin yapısını bir anda çift kutupluluktan tek kutuplulu /a do/ru kaydırmı 2tır. (Gözen, 2004)

2.1.2.3. Türkiye-ABD 0li kileri

So /uk Sava 2 sonrası, Yeni Dünya Düzeni’nde Körfez Sava 2ı ile birlikte uluslararası platformda ABD tek lider olarak boy göstermektedir. So /uk Sava 2 sonrasında ekonomik çıkarları açısından ABD Körfez Sava 2ı’nı de /erlendirmeyi ba 2armı 2tır. Böylece silah üretimi ve satı 2ını azaltmak durumunda kalmamı 2tır. Sovyetler Birli /i’nin da /ılmasıyla ve iki kutuplulu /un bu 2ekilde sona ermesi ile ABD’nin dünyanın tek ve süper gücü oldu /unu gösterebilmesi ve liderli /ini kanıtlayabilmesi için bu sava 2 iyi bir fırsat olmu 2tur. Körfez Sava 2ı ile birlikte ABD Orta Do /u bölgesine yönelik hakimiyetini göstermi 2tir. (Alkan, 2012)

Türk dı 2 politikasının öteden beri süregelen karar almadaki i 2leyi 2 tarzı, Körfez Sava 2ı 2artları içerisinde kendisi ile çeli 2en bir görüntü sergilemi 2tir. Dönemin Cumhurba 2kanı Turgut Özal, geleneksel kurumları ve yetkilileri kenarda bırakarak, kendisi dikkat çekici 2ekilde ön plana çıkmı 2tır. Özal bu dönemde dı 2i2leri konularında sanki hem bir Ba 2bakan hem de Dı 2i2leri Bakanı gibi hareket etmi 2tir. Bu hareketleri ile karar alma mekanizmasındaki kurum ve ki 2ileri devreden çıkarmı 2, onların görevlerini gasp etmi 2, kendisini karar alıcıların yerine koymu 2 ve kararların bu yetkili kurum ve ki 2ilerden

50 çıkmasına müsaade etmemi 2tir. Özal, dı 2i2leri bürokratlarının görü 2lerini gereksiz, i 2e yaramaz ve etkin olmayan dı 2 politik görü 2ler olarak algılamakta ve bilgilerini almaya bile gerek duymamaktadır. (Gözen, 2004)

Dı 2i2leri Bakanlı /ı bürokratları Körfez Sava 2ı’nın ba 2lamasından itibaren görü 2lerinde Türkiye’nin ihtiyatlı hareket etmesi gerekti /ini savunmu 2lardır ve Özal’ı bu konuda uyarmı 2lardır. Özal ise ihtiyatlı olunmalı tavsiyelerine kulak asmamı 2tır. Özal, tedbirli olundu /unda sava 2ın getirdi /i fırsat ve avantajlardan yararlanılamayaca /ını dü 2ünmektedir. Bu nedenle hızlı ve etkili hareket ederek bu 2ekilde sava 2ın getirdi /i avantajlardan yararlanabilmeyi planlamı 2tır. (Gözen, 2004)

1982 Anayasası ile dı 2 politikada görev da /ılımı çok belirsiz bırakılmı 2tır. Dı 2 politikanın yürütülmesinden birinci derecede sorumlu olan Hükümet ve Dı 2i2leri Bakanlı /ı’dır. Bunun yanında Cumhurba 2kanı da yürütme erkinin bir kolu olarak dı 2 ili 2kilerde söz sahibi olabilmektedir. Bu ayrım o süreçte yetkili olan ki 2ilerin karizmasına, ki 2isel becerilerine ve siyasi a /ırlı /ına göre de /i2ebilmektedir. Böyle de olmu 2tur; Özal geleneklerin aksine Ba 2bakan ve Dı 2i2leri Bakanı’na göre daha aktif bir tutumla, bir Cumhurba 2kanı’ndan daha çok Dı 2i2leri Bakanı gibi hareket etmi 2tir. Özal’ın Cumhurba 2kanıyken de parti ve hükümette etkinli /ini sürdürmesinin nedeni kendi kurdu /u partinin iktidarda olmasıdır. Böylece yürütme erkinin iki kısmını da kontrol altında tutmu 2tur. Özal’ın dü 2üncelerine göre;

“Türkiye aktif bir dı 2 politika izleyerek hala stratejik açıdan önemli bir ülke oldu /unu gösterecek, ABD’den ticari ve ekonomik avantajlar sa /layacak, AB’ye giri 2i kolayla 2acak, Körfez ülkelerinden sava 2 sonrasında ekonomik kazançlar sa /layabilecek ve sava 2 sonrasında Orta Do /u’daki yeni yapılanmada önemli bir aktör konumuna gelecektir. Özal “bir koyup üç almak” 2eklinde formüle etti /i bu yakla 2ımı iç politikada da malzeme olarak kullanmı 2tır”. (Oran, 2001:254) Özetlemek gerekirse bu süreçte Özal’ın kendisine yakın olan Yıldırım Akbulut’u Ba2bakanlı /a getirerek kendisinin istedi /i gibi yönlendirece /i bir ba 2bakanlık istemi 2tir. Ba 2bakanın pasif olması, dı 2 politika konusunda tecrübesiz bir dı 2i2leri bakanının bulunması, Özal’ın Ba2bakanlı /ı döneminde seçilmi 2 olan milletvekillerinin bu dönemde de ço /unlukta olması ve bu milletvekillerinin Özal’ın politikalarına kar 2ı çıkmamaları, Özal’ın dı 2 politika yapımına aktif olarak katılmasına neden olmu 2tur. (Gözen,1996) Bu dönemde Türkiye dı 2 politika alanında daha atak, giri 2ken, risk

51 almaya yatkın bir davranı 2 içerisinde olmaya çalı 2acaktır. Ancak Özal’ın fevri dı 2 politika hamleleri ile dı 2 politikada ba /ımsızlık ilkesi oldukça zarar görmü 2tür.

Özal, Sovyet tehdidinin ortadan kalkması sonrasında Türkiye’nin Batı ittifakı açısından rolünün ve öneminin fazla kalmadı /ı iddialarından endi 2e etmektedir. (Özal, 1989:3-9) So /uk Sava 2ın bitmesiyle birlikte belirsizliklerin ya 2andı /ı bir ortamda meydana gelen Körfez Sava 2ı tekrardan Türkiye’nin Batı’da ve Ortado /u’da hala etkinli /inin devam etti /ini gösterecek önemli bir fırsat olmu 2tur.

Krizin ilk günlerinden beri çok sayıda yabancı devlet adamıyla yaptı /ı telefon diplomasisinden çıkarımlarıyla Özal, “dünyada hiçbir farklı görü 2 yok” (Güne 2, 5 A/ustos 1990: Gözen 2004) demektedir. “BM Güvenlik Konseyi kararlarının oy birli /i ile alındı /ını ve tarihte ilk defa tüm dünyanın saldırgan bir devlete kar 2ı birle 2ti /ini ...” (TBMM Tutanak Dergisi, 1990:12) dikkate almak gerekir demi 2tir. Bu cümleler Özal’ın iç politikada yapılan ele 2tirileri gö /üslemek adına söyledi /i cümlelerdir.

Irak’a kar 2ı uluslararası tepkinin tüm dünyanın tepkisi oldu /unu anlayan Özal, Iraklı liderleri tüm dünyayı birle 2tiren bu koalisyona kar 2ı gelmemeleri konusunda uyarmı 2tır. Türkiye’nin de tüm dünyaya kar 2ı gelerek Irak’ın yanında bulunması imkansızdır.

Özal’ı Körfez Sava 2ında Irak’a kar 2ı olu 2an Körfez Koalisyonuna dahil olmaya BM Güvenlik Konseyi kararları ikna etmi 2tir. Özal, Türkiye’nin geleneksel politikası olan tarafsızlık politikasını hiçbir zaman gündeme getirmemi 2tir. Kendisinin dü 2ünce tarzında Irak yanlıları ve Irak kar 2ıtları 2eklinde bir dü 2üncesi vardır. (Gözen 2004)

Özal, “Türkiye’ye maliyetinin çok fazla olaca /ının bilincinde olmasına ra /men, Irak’a ambargo uygulamaktan ba 2ka bir alternatifin kalmadı /ını” CNN’den Reit Collins’e verdi /i mülakatta anlatmı 2tır.

BM’nin 6 A /ustos’taki ambargo kararını Türkiye, ABD Ba 2kanı Bush’un Özal’ı telefonla aramasının ardından, Irak’tan gelen Kerkük-Yumurtalık boru hattını 8 A/ustos’ta kapatmı 2tır. Böylece Irak’la tüm ticari ili 2kiler kesilmi 2tir. Özal’ın Cumhurba 2kanı sıfatıyla aldı /ı bu karardan zamanın Ba 2bakanı Yıldırım Akbulut ve Bakanlar Kurulunun daha sonra haberi olmu 2tur. (Oran 2001) “ABD’nin yanına müttefik aradı /ı ve Suudi Arabistan’ın kendi topraklarından geçen boru hattını ilk

52 kapatan ülke olmaktan çekindi /i bir sırada bu karar Washington için önem ta 2ımaktadır”. (Oran, 2001:255)

ABD, Ankara’dan üç konuda yardım istemi 2tir;

1) Türkiye’deki üslerin Irak’a yönelik hava harekatları sırasında kullandırılması,

2) Saddam’ın Kuveyt cephesindeki asker sayısını azaltması için Türkiye’nin Irak sınırına asker kaydırması,

3) Suudi Arabistan’da toplanan müttefik kuvvetlerine Türkiye’nin de birlik göndermesidir. (Abramowitz, 2000:5)

Türkiye bunlardan ilk ikisine olumlu cevap verirken, üçüncüsüne Özal’ın ısrarına ra /men TSK’nın kar 2ı çıkması sonucu uymamı 2tır. (Oran,2001:255)

Özal’ın bu ısrarına kar 2ı çıkan TSK’nın ba 2ı Genel Kurmay Ba 2kanı Orgeneral Necip Torumtay görevinden istifa etmi 2tir. Bu durum, Özalcı yakla 2ım ile klasik dı 2 politika anlayı 2ı arasındaki çeki 2meyi açıkça ortaya koymu 2tur. Körfez Sava 2ı, Türk karar mekanizmalarında, asker- sivil ili 2kilerindeki bir de /i2meyi de yansıtmı 2tır. Ço /u güney Avrupa ülkelerinin tersine Türkiye’de siviller asker deste /i verilmesi gerekti /ini, askerler ise daha temkinli olunması gerekti /ini savunmu 2lardır. (Larrabe ve Lesser, 2004) “Ancak bu kez geri çekilen sivil kanat de /il, askeri kanat olmu 2tur”. (Laçiner, 2004)

Bu istifanın ardından sivil otoriteler de Özal’ın çalı 2ma sisteminden kaynaklanan ciddi görü 2 ayrılıkları oldu /unu vurgulamı 2lardır. 11 Ekim 1990 tarihinde Dı 2i2leri Bakanı ve 19 Ekim 1990 tarihinde ise Milli Savunma Bakanı Sefa Giray da istifa etmi 2tir. Bu istifalar neticesinde Türkiye’nin sava 2a girmesi engellenmi 2tir. (Özcan, 2004)

Bu durumda Genel Kurmay Ba 2kanı Torumtay'ın istifası, sivil rejim açısından önemli bir olumlu geli 2medir. Türkiye açısından ise Özal’ın bu tavrı beklenilmeyen bir geli 2medir. Çünkü 2imdiye de /in Menderes ve Demirel Ordu tarafından gelen muhalefet kar 2ısında geri adım atmı 2lardır. Ancak Özal, bu beklenilenin dı 2ında oldukça özgüvenli davranmı 2tır. (Laçiner, 2004)

53 “20 Ocak 1991’de alınan bir kararla Çevik Kuvvet Türkiye’de konu 2landırılmı 2tır. Üslerin kullanıma açılması ve sava 2ta Meclis onayı alınmadan Irak’a kar 2ı kullandırılmaları, kamuoyunda büyük endi 2e yaratmı 2tır”. (Oran, 2001:258) Türkiye üslerini kullandırması ve sınıra asker yı /ması nedeniyle ekonomik olarak zarara u/ramı 2tır. Bütçede kamu açıkları artmı 2 ve dı 2 ülkelerden mali destek gelmemi 2tir.

Körfez sava 2ı ile Irakta ba 2layan ‘çözülme süreci’Türkiye’de de Kürt ayrılıkçılı/ını hızlandırmı 2tır. PKK önceden açıkladı /ı ordu kurma amacına ula 2amamı 2 ancak Nisan 1991’den sonra Irak’ta yaratılan Kürt güvenli bölgesini Türkiye’deki eylemleri için geri bölge olarak kullanmı 2lardır. (Özcan, 2012 :796)

Körfez Sava 2ı’nda iki kaybedenin oldu /u belirgindir. Irak’a uygulanan kısıtlama rejimi yüzünden Türkiye’nin Irak’la yapılacak ticaretten ve boru hattı gelirinden kaybı çok fazla olmu 2tur. Ayrıca Körfez Sava 2ı sırasında uyguladı /ı politikalar Türkiye’nin AB ve ABD ile ili2kilerinde Özal’ın öngördü /ü faydaları da sa /lamamı 2tır. 0nsan hakları ve Kıbrıs gibi hassas konular Batı ile ili 2kilerde kısıtlayıcı olmaya devam etmektedir. Kuzey Irak’ta ve Türkiye’nin Güneydo /u Anadolu bölgesinde uzayıp giden çatı 2malar ekonomik geli 2meye darbe vurmu 2, hatta Bakü-Ceyhan boru hattı görü 2melerine bile etki etmi 2tir. (Larrabe ve Lesser, 2004)

2.1.2.4. Türkiye-Sovyetler Birli i 0li kileri

Akbulut’un TBMM’de sundu /u hükümet programında Sovyetler Birli /i ve Do/u Avrupa ülkeleri ile, egemenlik, ba /ımsızlık, hak e 2itli /i, toprak bütünlü /üne saygı ve içi 2lerine karı 2mama ilkeleri çerçevesinde ili 2kilerin geli 2tirilmesi; özellikle ekonomik ve ticari alanda mevcut geni 2 i 2birli /i potansiyelinin azami ölçüde de /erlendirilmesi amaçlanmı 2tır. (TBMM Kütüphanesi, 17.09.2011)

1989-1990 yıllarında uzun çabalar sonucu Karadeniz’de bir FIR hattı belirlenmi 2tir. Bunun yanı sıra Moskova, Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antla 2ması (AKKA) sürecinde Ankara’nın isteklerini destekler bir tutum sergilemi 2tir. Yine bu dönemlerde Sovyetler Birli /i ile 6 Temmuz 1989’da Sınır ve Kıyı Ticareti Anla 2ması Akbulut hükümeti tarafından imzalanmı 2tır. Bu antla 2ma ile iki ülke arasında turistik gezi ve bavul ticareti olarak bilinen kayıt dı 2ı ekonomiyi destekleyen nitelikteki alı2-veri 2

54 gezileri ba 2lamı 2 ve bu iki ülke arasında yeni bir kültürel yakınlık olu 2mu 2tur. (Sönmezo /lu, 2006)

Türkiye ile SSCB arasında 1990’ların ba 2larında olu 2turulan Karadeniz Ekonomik 02 birli /i (KE 0) ile iki ülke arasında ili 2kiler çok boyutlu bir hal almı 2tır. ( 02 yar, 2012)

2.1.2.5. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li kileri

Bölgede yeni kurulan devletler ile ili 2kilere baktı /ımızda, de /i2im sürecini kapsayan 1989-1991 döneminde Türkiye, henüz belirsizli /ini koruyan ve nereye gidece /i belli olmayan Sovyet cumhuriyetlerindeki milliyetçi hareketlere kar 2ı ilgisiz, Moskova merkezli bir dı 2 politika izlemi 2tir. (Aydın, 2001:379) Türkiye Sovyetler Birli /i daha da /ılmadan öncesinde çıkan Da /lık Karaba / sorununda bazı Türk kamuoyu kesimlerinin Azerilere destek verilmesi yönündeki baskılarına ra /men, bu olayı Sovyetler Birli /i’nin bir iç i 2i olarak görmü 2 ve Ocak 1990’da Sovyet ordusunun Bakü’ye girerek 43 Azerbaycan Halk Cephesi yöneticisini tutuklamasına ve 83 Azeri’yi öldürmesine müdahale etmemi 2 ve sadece endi2e duydu /unu açıklamakla yetinmi 2tir. (Hale, 1998)

1990’lı yıllardan itibaren Gorbaçov’un reformlarının, cumhuriyetlere Moskova’dan ba /ımsız politikalar yürütmesine hak vermemesine ra /men bu cumhuriyetler birer birer Türkiye’yi ziyaret etmi 2 ve kültür, bilim, ileti 2im, sa /lık ve ekonomi alanında i 2birli /i arayı 2larına girmi 2lerdir. (Aydın, 2001)

1991 yılı ba 2ında Cumhurba 2kanı Özal ile politik, ekonomik, kültürel ba / kurulması yönünde görü 2meler ba 2lamı 2 ve bu görü 2meler Süleyman Demirel döneminde de devam etmi 2tir. Hatta 1991 yılı Mart ayında Cumhurba 2kanı Özal, Azerbaycan ve Kazakistan’a resmi ziyaretlerde bulunmu 2tur.

Türkiye 1989’dan itibaren özellikle 1991 yılında bölge ülkelerinin ba /ımsızlıkları ile daha önce hiçbir etkisinin bulunmadı /ı bu bölgede önemli bir söz sahibi ülke konumuna gelmi 2tir. Fakat sonraki yıllarda hazırlıksız olu 2u ve tecrübesizlikten kaynaklı beklenilen konuma gelinememi 2tir. (Erol, 2012)

55 2.1.2.6. Türkiye-Balkanlar 0li kileri

Bulgaristan’daki Müslüman Türk azınlı /ın içine dü 2ürüldü /ü elim durum ve bunun yol açtı /ı sonuçlara, ikili ve uluslararası anla 2malar ile ça /da 2 normlara uygun, yapıcı ve ileri görü 2lü bir yakla 2ımla çözüm getirilmesinin temini Akbulut Hükümeti tarafından en önde gelen dı 2 politika amacı olmaya devam etmi 2tir. 0nsanın en yüce varlık oldu /unun evrensel boyutta kabul gördü /ü ve meselenin halledilmeden kapanmayaca /ı vurgulanmı 2tır. Tüm insanlık aleminin vicdanını rahatsız etti /i bilinen bu sorunun daha fazla zaman kaybedilmeksizin kapsamlı bir çözüme kavu 2turulması halinde olu 2acak olumlu zeminde, 1984 yılına kadar iyi kom 2uluk ve çok yönlü i 2birli /i ili 2kilerine ba 2arılı bir örnek te 2kil eden Türkiye-Bulgaristan ili 2kilerinin düzelebilece /i açıklanmı 2tır. Bu 2ekilde, Balkan ülkeleri arasında gerçekle 2tirilmesi hedeflenen çok taraflı i 2birli /inin de fiiliyata geçirilmesi yolunda en önemli engelin a 2ılabilece /i vurgulanmı 2tır. (TBMM Kütüphanesi, 17.09.2011)

Bulgaristan’da 1984’ten beri etnik kökeni Türk olan insanlara kar 2ı bir sindirme ve asimilasyon politikası uygulanmaktadır. 1989 yılının Mayıs ayında Bulgar yetkililer önemli sayıdaki Türk’ün Bulgaristan’dan ayrılmasına izin vermeye karar vermi 2tir ve 5 Temmuz 1989’dan itibaren 279,000 Türk kökenli Bulgaristan vatanda 2ı Türkiye’ye geçi 2 yapmı 2tır. 9 Ocak 1990’da Kuveyt’te Bulgar Dı 2i2leri Bakanı Voyko Dimitrov ile dönemin meslekta 2ı Mesut Yılmaz arasında görü 2me yapılmı 2 ve görü 2meden bir sonuç çıkmasa da bir müddet sonra Bulgar Türkleri’nin artık Slav isimleri almaları zorunlulu /u olmadı /ı açıklanmı 2tır. (Sönmezo /lu, 2006)

2.1.2.7. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li kileri

Kıbrıs konusunda ise, “Hükümetimiz BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet görevinin Kıbrıs ihtilafının Ada’daki iki tarafın rızasına dayalı bir çözüme kavu 2turulabilmesi için tek geçerli çerçeve oldu /una inanmaktadır” denilmektedir. (TBMM Kütüphanesi, 17.09.2011)

15 Haziran 1991'de yapılan ola/an kongrede Yıldırım Akbulut parti içi muhalefetin deste /ini alan Mesut Yılmaz’a kar 2ı yenilgiye u /ramı 2; böylece ilk kez bir ba 2bakanın, ba 2bakanlık süresi içinde ve parti içi muhalefet hareketi sonucunda makamını kaybetmesi görülmü 2tür.

56 2.1.3. 48.Cumhuriyet Hükümeti-1.Yılmaz Hükümeti (23.06.1991-20.11.1991)

Cumhurba 2kanı Özal’ın etkin tavrıyla ANAP Büyük Kongresi 15 Haziran 1991 tarihinde yapılmı 2 ve Mesut Yılmaz genel ba 2kanlı /a seçilmi 2tir. 48. Cumhuriyet Hükümeti’nin Ba 2bakanı Ahmet Mesut Yılmaz, dı 2i2leri bakanı ise 0smail olmu 2tur. (Ate 2, 2004)

48.Cumhuriyet Hükümetini kurmakla görevlendirilen A. Mesut Yılmaz, dı 2 politika konusunda hükümet programında 2u açıklamalara yer vermi 2tir; “artık iki kutuplu sistemin çöktü /ü görülmü 2tür”. (Do /an, 2012:744) Paris Yasası ile çerçevesi çizilen yeni Avrupa’nın in 2asında, kısa bir süre önce kurulmu 2 olan AG 0K kurumlarının ba 2arılı bir biçimde i 2lev görmesi ve olgunlu /a eri 2mesi büyük önem ta 2ımaktadır. Türkiye bu durumda yapıcı çalı 2malar içerisinde olacaktır demi 2tir. (Ate 2, 2004:53)

Türkiye’nin co /rafi konumunun özellikle dı 2 politikada çok önemli oldu /unun ve bir “Avrupa ülkesi olarak, aynı zamanda, bir Akdeniz, Karadeniz, Balkan ve Ortado /u ülkesi olma özelli /inden dolayı çok boyutlu aktif bir dı 2 politika izlemek zorunda oldu /unu” ifade etmi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 17.09.2011)

Kıbrıs konusunda ise I.Yılmaz Hükümeti önceki dönemlerden farklı olarak “KKTC ile mutabakat halinde Kıbrıs’taki her iki taraf ve Türkiye ile Yunanistan’ın katılacakları dörtlü bir toplantı” önermi 2tir. (Resmi Gazete, 1991.5-7)

Mesut Yılmaz Türk dı 2 politikası ile ilgili ileriye yönelik dü 2üncelerini bu 2ekilde ifadelemi 2tir. Ancak bu dü 2üncelerini uygulayacak kadar uzun ömürlü hükümette kalamamı 2tır.

2.1.3.1. Türkiye-AT 0li kileri

Hükümetin Avrupa Toplulu /u ile ilgili görü 2leri 2öyledir: Temel hak ve özgürlüklere saygı, ço /ulcu demokrasi, serbest seçimler ve Pazar ekonomisinin Türkiye ile AT ülkeleri arasında ortak paydayı olu 2turdu /u inancındayız. Türkiye- AT ili 2kilerinin yeniden güçlü ve dinamik bir yapıya kavu 2turulması için Avrupalı ortaklarımızın mevcut bazı görü 2leri, tarihi sorumluluk anlayı 2ıyla bertaraf edecek önlemleri vakit geçirmeden almalarını temenni ediyoruz 2eklindedir. (TBMM Kütüphanesi, 17.09.2011)

57 2.1.3.2. Türkiye-Orta Do u 0li kileri

Yılmaz, “Türkiye’nin Körfez bunalımı boyunca izledi/i uluslararası hukuku ve BM Güvenlik Konseyi kararlarını esas alan politikası bundan böylede aynı do /rultuda kalacaktır. Bir bölge devleti olarak Irak ile ili 2kilerimize ve Irak halkı ile ba /larımıza önem atfediyoruz” demi 2tir. (Ate 2, 2004:53)

2.1.3.3. Türkiye-ABD 0li kileri

I. Yılmaz Hükümeti döneminde ABD ile ili 2kilere Kıbrıs konusu müdahil olmu 2tur. Cumhurba 2kanı Özal, Kıbrıs sorununun artık çözüme kavu 2turulması gerekti /ini vurgulayarak sorunun çözümü için bir Dörtlü Zirve önerisi getirmi 2tir ancak bu öneri KKTC ve Dı 2i2leri Bakanlı /ı tarafından çok da sıcak kar 2ılanmamı 2tır. Bu noktada ABD devreye girerek Dörtlü Zirve’nin yapılması hususunda baskı yapmı 2tır. Bunun sonucunda Eylül 1991’de Paris Zirvesi’nde bulu 2an Türkiye ve Yunanistan Ba 2bakanları hiçbir temel konuda anla 2amamı 2lardır. Ba 2bakan Yılmaz Paris görü 2mesini talihsiz bir adım olarak de /erlendirecektir. Bunun üzerine Cumhurba 2kanı Özal, Yılmaz’ı tarihi bir fırsatı kaçırmakla suçlayacaktır. “Mesut Bey, Ba 2kan Bush’un yanında da bu önerime itiraz etti. Gitti Paris’te Mitçotakis ile kavga etti. Dörtlü toplantıdan böyle kurtuldu Yunanistan.” sözlerini dile getirmi 2tir. (Özcan, 2004:874)

2.1.3.3. Türkiye-Sovyetler Birli i 0li kileri

Yılmaz Sovyetler Birli /i ile ilgili görü 2lerini 2u 2ekilde açıklamı 2tır:

“...Kuzey kom 2umuz Sovyetler Birli /i ile ili 2kilerimizde son yıllarda kaydedilen olumlu geli 2melerden memnunluk duymaktayız. Önümüzdeki dönemde gerek SSCB, gerek Birlik Cumhuriyetleri ile i 2 birli /i ili 2kilerimizin bugüne kadar titizlikle riayet edilen ilkeler çerçevesinde uzun vadeli bir perspektif ile geli 2tirilmesine öncülük edece /iz” denilmi 2tir. (Resmi Gazete,1991b) 2.1.3.4. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li kileri

Yılmaz hükümetinde 1991’de Sovyetler Birli /i’nin da /ılmasıyla Güney Kafkasya’da Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan ba /ımsızlıklarını ilan etmi 2tir.

Ermenistan ile Türkiye arasında Da /lık Karaba / ve sözde Ermeni soykırımı iddiaları iki ülke arasında diplomatik ili 2ki kurulmasına engel olmu 2tur. (Özkan, 2012)

58 Ermenistan, Da /lık Karaba / ve sözde Ermeni soykırımı iddiaları ile bir yönden de Türkiye’nin Azerbaycan ve Orta Asya ile olan siyasi, ekonomik ve kültürel ili 2kilerinin daha da ilerlememesini amaçlamı 2lardır. Bu noktada Gürcistan, Türkiye için özel bir öneme sahip olmu 2tur. Gürcistan ise Rusya’nın baskılarından kurtulmak ve Batı’ya yönelmek için Türkiye’yi bir araç olarak görmü 2tür.

Gürcistan’da Sovyetler Birli /i da /ılmadan ba 2layan ve 1990’ların ba 2ında etkisini daha da arttıran Abhazya ve Güney Osetya etnik bölgeleriyle Tiflis merkezi yönetimleri arasındaki etnik çatı 2malar Türkiye’yi endi 2elendirmi 2tir. Sovyetler Birli /i da /ılana kadar bu sorunları Sovyetler Birli /i’nin iç sorunu olarak gören Türkiye, bu geli 2melerden sonra kendisinden yardım isteyen, Gürcistan merkezi yönetimine kar 2ı çatı 2ma ya 2ayan Abhazlar ve azınlık Müslümanlara ra /men Gürcistan’ın toprak bütünlü /ünü desteklemi 2 ve Tiflis yönetimiyle iyi ili 2kiler içinde olmaya devam etmi 2tir. Türkiye’nin bu tutumu ve Tiflis’in Hazar enerji kaynaklarını ta 2ıyacak boru hatlarını Türkiye’den geçirmesi bu ili 2kiyi stratejik boyutlara çıkarmı 2tır. (Özkan, 2012)

2.1.3.5. Türkiye-Balkanlar 0li kileri

Yılmaz, Hükümet programında “Balkanlarda, Karadeniz’de, Akdeniz’de ve Ortado /u’da refah, istikrar, i 2birli /i ve güven iklimi meydana getirilmesine yönelik adımlar atılmasına öncülük edecektir.” Demi 2tir. (TBMM kütüphanesi, 26.10.2011)

Bosna Hersek ve Makedonya 1991’de ba /ımsızlıklarını ilan ettikten sonra Türkiye tarafından tanınmalarını istemi 2lerse de Türkiye Temmuz 1991’de Brioni Anla 2ması’nın ardından üç aylık ate 2kes döneminde Yugoslavya federasyon yapısına dair müzakereleri beklemi 2tir. Daha sonra Hırvatistan’da ba 2layan çatı 2malar Sırp ayrılıkçıların ülkenin yakla 2ık üçte ikisini ele geçirmesine kadar devam etmi 2tir. Hükümetin bundan sonraki davranı 2ı Sırbistan’ın tehdidi altındaki tüm di /er cumhuriyetleri tanımak olmu 2tur. Makedonya ile Yunanistan arasında isim, bayrak ve anayasasındaki bazı maddeler nedeniyle Yunanistan’ın tek taraflı olarak uyguladı /ı ambargo Türkiye’yi Makedonya’nın do /al müttefiki haline getirmi 2tir. Yunanistan’ın baskısıyla AB Makedonya’yı kendi ismiyle tanımazken, Türkiye, Bulgaristan ve Rusya bu ülkeyi “Makedonya Cumhuriyeti” ismiyle tanıma kararı almı 2lardır. (Mandacı, 2012)

59 2.1.3.6. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li kileri

Körfez Sava 2ı’ndan sonra Cumhurba 2kanı Özal “konjonktür müsait devresindedir” diyerek artık Kıbrıs sorununun da çözülmesi gerekti/ini gündeme getirmeye ba 2lamı 2tır. Özal, Kıbrıs sorununu “28 senedir Türkiye’nin önünde duran ve dı 2i2leri te 2kilatımızın zamanının çok büyük bir kısmını alan hadise” biçimde tanımlamı 2tır. Bu sorunun çözümü için Türkiye, Yunanistan, KKTC ve GKRY’nin içinde bulunaca /ı Dörtlü Zirve önerisini getirmi 2tir. Dörtlü Zirve önerisini KKTC Cumhurba 2kanı Denkta 2 “pürüzler giderilmeden masaya oturmak akıl i 2i de /ildir” 2eklinde yorumlamı 2tır. Bunun sonucunda Paris Zirvesi yapılmı 2 ancak hiçbir sonuç alınamamı 2tır. Ba 2bakan Mesut Yılmaz Eylül 1991’de Paris görü 2mesinin tutanaklarını Hürriyet gazetesinde yayınlanmasını sa /layacak ve Özal’ın bu giri 2imini kendisine danı 2ılmadan ortaya atılmı 2 bir fikir olmasına ra /men devlet anlayı 2ı gere /i arkasında durmak durumunda kaldı /ını söyleyecektir. Bu açıklamalardan sonra Cumhurba2kanı Özal, Ba 2bakan Yılmaz’ı tarihi bir fırsatı kaçırmakla suçlayacaktır. (Özcan, 2004)

Mesut Yılmaz döneminde, Özal'ın parti içindeki etkisi giderek azalmı 2tır. 1990’dan beri seçim rüzgarlarının esti /i bu dönemde Ba 2bakan Mesut Yılmaz, Demirel ve 0nönü erken seçim konusunda anla 2mı 2lardır. Bu üç lider TBMM de Milletvekili Seçim Kanunu’nda de /i2iklik yapan yasayı çıkartmı 2lardır. Bunun üzerine Yılmaz erken seçim kararı almı 2tır. (Ate 2,2004)

20 Ekim 1991’de yapılan milletvekili genel seçimleri sonucunda ANAP, % 24 oy oranıyla 115 milletvekilli /i kazanmı 2tır. Böylece, 1983’ten bu yana ilk kez ikinci parti konumuna dü 2mü 2tür.

DYP birinci parti olarak erken genel seçimi kazanmı2tır. DYP’yi sırasıyla ANAP, SHP ve RP takip etmektedir. (Ate 2, 2004:53)

ANAP’tan kopanların kurdu /u Demokratik Merkez Parti, Do /ru Yol Partisi’ne katılma kararı alacak, SHP’den kopanların kurdu /u HEP, seçimlere katılmak için gerekli ko 2ulları yerine getiremeyince, SHP seçim listelerinde HEP’lilere yer verecektir. (Ate 2, 2004:54)

Bu seçim sonrasında Mesut Yılmaz’ın birinci parti çıkma beklentisi gerçekle 2memi 2tir. ANAP iktidarı son bularak yine merkez sa /da yer alan bir ba 2ka parti birinci parti

60 olarak sandıktan çıkmı 2tır. Buna ra /men birinci parti olarak çıkan DYP’de tek ba 2ına hükümet kuracak ço /unlu /a sahip olamamı 2tır. Bu sebepten dolayı Cumhurba 2kanı Turgut Özal’ın hükümeti kurmak için DYP lideri Süleyman Demirel’i görevlendirmesiyle Demirel koalisyon çalı 2malarına ba 2lamı 2tır. Bu çalı 2malar sonucunda 20 Kasım 1991 günü VII. Demirel hükümeti kurulmu 2tur. Kurulan bu hükümetle birlikte yakla 2ık on yıl sürecek koalisyon hükümetleri dönemi ba 2lamı 2tır. (Oran, 2001)

Türkiye 20 Kasım 1991 seçiminden sonra her açıdan farklı bir döneme girmi 2tir. 12 Eylül darbesiyle siyasetten uzakla 2an kadrolar tekrar siyaset alanına dönü 2 yapmı 2lardır. Merkez sa / ve sol ilk defa birlikte iktidara gelmi 2, 1970’lerdeki gibi birbirlerinden uzak de /il tam tersine uyum içerisinde koalisyon hükümetleri denemeye ba 2lamı 2lar ve büyük oranda da ba 2arılı olmu 2lardır.

Türkiye’de bu dönemdeki koalisyon hükümetlerinde, koalisyonun büyük orta /ı ba 2bakanlı /ı di /er küçük ya da ikinci büyük orta /ı da dı 2i2leri bakanlı /ı görevini üstlenmi 2tir. Böylelikle hükümet programının dı 2ında, bakanlıkların da /ıtılmasıyla birlikte karar verme mekanizması da partiler arasında payla 2ılmaktadır. Ancak, genellikle dı 2i2leri bakanlı /ını yapan küçük koalisyon orta /ı aynı zamanda Ba 2bakan Yardımcılı /ı ve partisinin ba 2kanı ya da üst düzey yöneticisi oldu /u için bu süreçte dı 2 politika konularına zaman ayırmak anlamında sıkıntılı olmu 2tur. Kasım 1991 ile Kasım 2002 yılları arasında iktidara gelen 7 koalisyon hükümeti olmu 2tur. Bu koalisyon hükümetlerinde 4 dı 2i2leri bakanı aynı zamanda ba 2bakan yardımcılı /ı yapmı 2tır. (Kut, 2010)

So /uk Sava 2 sonrası dönemde 9 yıllık süre içerisinde 7 koalisyon hükümetinin olu 2ması ve bu kadar hızlı de /i2imin olması nedeniyle, koalisyon hükümetlerinin karar süreçleri de tek parti hükümetlerinden farklı olmu 2tur. Bir karar alırken partiler arasında görü 2 birli /i için sarf edilen çaba ve zaman, etkili bir dı 2 politika yürütme konusunda ciddi zorluklar yaratmı 2tır. (Kut, 2010)

2.1.4. 49.Cumhuriyet Hükümeti-VII. Demirel Hükümeti (21.11.1991 - 25.06.1993)

20 Ekim 1991 günü yapılan genel seçimlerde “DYP geçerli oyların %27’sini alarak 178 milletvekili, ANAP %24’ünü alarak 115 milletvekili, SHP %20’sini alarak 88

61 milletvekili, RP %16’sını alarak 62 ve DSP %10’unu alarak 7 milletvekili çıkarmı 2tır”. (Ezherli, 1998 :109)

1991 erken genel seçimleri sonrası hükümeti kurma görevi Cumhurba 2kanı Turgut Özal tarafından Isparta milletvekili Süleyman Demirel’e verilmi 2tir. Demirel DYP-SHP koalisyon hükümetini kurmu 2tur. Dönemin Ba 2bakanı Süleyman Demirel, Dı 2i2leri Bakanı ise Hikmet Çetin’dir. SHP Genel Ba 2kanı Erdal 0nönü Ba 2bakan Yardımcılı /ı görevini almı 2tır. Her iki liderinde amacı daha önceki dönemle hesapla 2mak ve mümkün oldu /unca etkisini azaltmaktır. (Do /an,2012)

Koalisyon hükümetlerinin kurulmaları dı 2 politikanın olu 2umu bakımından de /i2ik e2güdüm sorunları ya 2anılmasına yol açmı 2tır. Bu dönemde Cumhurba 2kanı ile Ba 2bakanlık arasında ya 2anan gerilimli ili 2kiler sınırlı ölçüdedir, ancak bu gerilim dı 2 politikaya da yansımı 2tır. Ba 2bakan Demirel, daha önceki ba 2bakanlık yaptı /ı dönemlerle kıyaslandı /ında dı 2 ili 2kiler alanında daha etkin olma çabası sergilemi 2tir. 20 Kasım 1991’de iktidara gelen DYP – SHP koalisyon hükümeti 17 Nisan 1993’de Turgut Özal’ın ölümüne kadar geçen süreçte Cumhurba2kanı ile Ba 2bakanlık ve Dı 2i2leri Bakanlı /ı arasında sorunlu ili 2kiler olan bir döneme girilmi 2tir.

Bu dönemde Cumhurba 2kanı Turgut Özal’ın dı 2 politikada edindi /i giri 2im üstünlü /ünü Ba 2bakan Demirel ve Dı 2i2leri Bakanı Hikmet Çetin sınırlamaya çalı 2mı 2lardır. Mart 1992’de Süleyman Demirel düzenledi /i bir basın toplantısında;

““Hükümet üyelerinin dahi dı 2 politikamızda ne olup bitti /i konusunda bilgilendirilmedi /i bir ‘sessiz siyaset’döneminin kapandı /ını”, artık ‘gündem olu 2turma’marifetlerine ve bir iki ki 2inin keyfi kararlarına dayanan yönetim üslubunun Türk siyasi tarihinin karanlık sayfalarına gömüldü /ünü”

Belirtmi 2tir. (Özcan, 2004:875)

25 Haziran 1992’de gerçekle 2tirilen KE 0 doruk toplantısı öncesinde kurulu 2 bildirgesinin imzalanması konusunda sorunlar ya 2anmı 2tır. Bu bildirgeyi Cumhurba 2kanı Özal mı yoksa Ba 2bakan Demirel mi imzalayaca /ı konusunda tartı 2ma ya 2anmı 2tır. Bildirgeyi Demirel ile birlikte imzalamak isteyip kabul edilmeyince Özal’ın zirveye katılmayarak durumu protesto etmesi bu durumu örneklendirir. (Arcayürek, 2000)

62 Cumhurba 2kanı Özal 1993’de ABD’yi ziyaret etmeye karar verdi/inde, bu gezinin hükümet tarafından onaylanmadı /ına dair açıklamalar yapılmı 2tır. Dı 2i2leri Bakanı Hikmet Çetin bu ziyarette Cumhurba 2kanına e 2lik etmeyece /ini bildirmi 2tir. Ba 2bakan yardımcısı Erdal 0nönü ise “Anayasaya göre sorumsuz ve hükümetin görevlendirmedi /i bir ki 2inin Clinton’a söyleyecekleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin görü 2lerini yansıtmaz” diyerek sert bir ifade kullanmı 2tır. (Arcayürek, 2000:176)

Özal yine hükümetten ba /ımsız hareket ederek Bosna Hersek’le dayanı 2ma mitingi düzenlemi 2, 1993’de Bulgaristan, Makedonya, Arnavutluk ve Hırvatistan’a geziler gerçekle 2tirmi 2tir. Bu duruma kar 2ılık bu dönem içerisinde Ba 2bakan Süleyman Demirel ile Dı 2i2leri Bakanı Hikmet Çetin’in ili 2kilerinde uyum, e 2güdüm ve i 2birli /i havası egemen olmu 2tur. Özellikle Karaba / ve Bosna Hersek sorunları gibi uluslararası geli 2meler sırasında Türkiye ba 2arılı aktif diplomasi giri 2imleri sergilemi 2tir. (Özcan, 2004)

49. hükümetin Dı 2i2leri Bakanı Hikmet Çetin’in bakanlı /ının 1992 yılı bütçesini TBMM’ye sunarken yaptı /ı konu 2mada görüldü /ü gibi dı 2 politikanın yeni söylemi, somutla 2maya ba 2layan hedefler içererek geli 2me göstermektedir:

“Bugün Adriyatik’ten Karadeniz ve Kafkaslara, Hazar ötesinden Çin sınırlarına, Körfez alt-bölgesinden Orta Do /u ve Do /u Akdeniz’e uzanan tüm ilgi alanlarımızın hepsinde, Türkiye’nin istedi /i ve uluslararası toplumun özledi /i, genel barı 2ın ve istikrar ortamının sa /lanması ve sürekli kılınmasıdır. Dolayısıyla bizim dı 2 politika vizyonumuz, Balkanlar, Karadeniz, Kafkasya, Orta Asya, Orta Do /u ve Do /u Akdeniz’de uyu 2mazlıkların çözülmü 2 oldu /u, tüm bu alt- bölgelerde barı 2çı i 2birli /i düzenlerinin egemen kılındı /ı, ve bu bölgelerin her birinin di /erleriyle daha geni 2 ve kapsamlı i 2birli /i düzenleri çerçevesinde bütünle 2ti /i bir amaçlar demetinde somutla 2maktadır. Dı 2 politika etkinliklerimiz, bu vizyonun gerçekle 2mesine yönelik çaba ve katkılarımızın bütünüdür. Bu etkinliklerde bulunurken, Türkiye’nin, her bölge için seferber etti /i ve edebilece /i, önemli birikimleri ve potansiyeli vardır. Bu birikim ve potansiyeli, tarihsel deneyim zenginli /imizde, kültür hazinemizi besleyen çe 2itlilikte, dinamik toplum yapımızda, ekonomik geli 2me düzeyimizde ve ço /ulcu demokratik sistemimizin canlılık ve i 2lerli/inde görmekteyiz”. (Çetin, 1995) Çetin’in So /uk Sava 2 sonrası dönemin 18 dı 2i2leri bakanı içinde üçüncü en uzun olan 32 aylık görevi süresince yapılan i 2ler ve giri 2ilen faaliyetler bu söyleme uygun olmu 2tur. Önce Demirel’in, o cumhurba 2kanı olduktan sonra da Çiller’in ba 2bakanlı /ı ve Sanberk’in müste 2arlı /ıyla geçen bu dönemde SSCB ve Yugoslavya’nın ardılları tanınmı 2tır. 0srail ve Filistin Yönetimiyle ili 2kiler büyükelçilik düzeyine çıkarılmı 2tır.

63 Karaba /, Bosna, Abhazya krizleri ya 2anmı 2tır. Rusya ile ili 2kiler yeniden tanımlanmı 2tır. Türk cumhuriyetlerine önemli açılımlar yapılmı2tır. AET ile gümrük birli /i kararı alınmı 2tır. KE0 0stanbul zirvesiyle hayata geçmi 2tir. Ekonomik 02 birli /i Te 2kilatı, Irak’a kom 2u devletler toplantısı, Balkan Dı 2i2leri Bakanları toplantısı gibi giri 2imlerle bölgesel ili 2kiler sürekli canlı tutulmu 2tur. 2 Ocak 1993-22 1ubat 1994 tarihleri arasında BM Somali Barı2 Gücü’ne katılma kararı alınmı 2tır. Oslo Anla 2malarının ardından Çetin ilk kez bir Türk dı 2i2leri bakanının 0srail ziyaretini gerçekle 2tirmi 2tir. Çetin’in görevinden ayrıldıktan sonra yaptı /ı bir de /erlendirmede yo /un geçen bu süreçten çıkardı /ı sonuçların yanında Türk dı 2 politikasına muhatap tarafların algılamalarının önemine de i 2aret etmektedir. (Çetin, 1995)

DYP tüzü /ünde, dı 2 politikamız ülkenin güvenli /ini sürekli sa /lama, barı 2 içinde ya 2ama ve dünya barı 2ına katkıda bulunma, BM Anayasasının genel prensiplerine uygun olarak dı 2 ili 2kileri geli 2tirme, ikili ili 2kilerde hak ve muamele e 2itli /i ve menfaat dengesinin sa /lanması, ekonomik ve sosyal münasebetlerimizin geli2tirilmesi esasına dayanır denilmektedir. (DYP,1985:101) Bildirge, Kıbrıs sorunundan bahsetmiyor, Yunanistan ve Kıbrıs dahil tüm sorunlarımızın çözümü için gerekli bütün giri 2imleri yapmak gere /i ve zorunlulu /u vardır 2eklinde belirtilmektedir.

2.1.4.1. Türkiye-AT 0li kileri

25 Kasm 1991’de TBMM’de okunan Programda: “Türkiye’nin Avrupa bütünle 2me hareketi içerisindeki konumunun güçlendirilmesi ve Avrupa Toplulu /u ile ili 2kilerimizin tam üyeli /e yönelik bir i 2birli /i kapsamında geli 2tirilmesi” hükümetin ana hedefleri arasında sayılmaktadır. (Karluk, 2005:858) Yine DYP, AT’ye girilmesi için onurlu ve mesafeli giri 2imlerini sürdürece /ini, fakat AT kapısında bekletilmeye razı olmayacaklarını açıklamaktadır.

Hükümet programında “Türkiye’nin, Avrupa bütünle 2me hareketi içerisindeki konumunun güçlendirilmesi ve AT ile ili 2kilerimizin tam üyeli /e yönelik bir i 2birli /i kapsamında geli 2tirilmesi Hükümetimizin ana hedefleri arasındadır. Yeni Avrupa’nın örgütlenmesinin ve Avrupa’nın her alandaki kurumla 2masının, Türkiye’nin payı ve katkısı olmaksızın do /al boyutlarına ula 2amayaca /ı ku 2kusuzdur. Hükümetimiz, Avrupa toplumları ile Türk toplumunu birle 2tiren tarihsel, siyasi, ekonomik, moral ve kültürel ortak parçaları arttırmak ve güçlendirmek suretiyle bu yolda tarihi bir mesafe

64 almaya kararlıdır. Siyasi birlik ve ekonomik ve parasal birlik yönünde yeni a 2amalara ula 2makta bulunan bir Avrupa’da Türkiye’nin de hak etti/i yeri alması ısrarla izleyece /imiz ulusal bir hedef olacaktır. 0ngiltere, Fransa ve geçen yıl birle 2erek yeni Avrupa’nın, in 2aasında kilit bir rol üstlenmi 2 bulunan Federal Almanya ile güçlü i2birli /i ba /larının yeniden ve daha kapsamlı bir çerçevede canlandırılıp sürdürülmesine büyük önem verece /iz” görü 2lerine de /inilmi 2tir.

“NATO’nun de /i2en Avrupa güvenlik mimarisinin temel ö /esi olarak yeni Avrupa- Atlantik denklemlerine uyum sa /lama çabalarını memnunlukla kar 2ılıyor ve destekliyoruz. NATO’nun Avrupa Toplulu /u ve olu 2um halindeki Avrupa Güvenlik ve Soru 2turma kimli /i ile birlikte, AG 0K sürecinin yaratmak istedi /i yeni kıtasal barı 2 ve güvenlik ortamına en büyük katkıyı sa /layabilecek bir ittifak toplulu /u oldu /u kanısındayız. Bu çerçevede NATO’nun, Merkezi ve Do /u Avrupa ülkeleriyle ili 2kilerinin yeni ve daha ileri düzeye yükseltilmesi çabalarını da olumlu bir giri 2im sayıyoruz” denilmi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 21.09.2011)

2.1.4.2. Türkiye - Orta Do u 0li kileri

Demirel, Hükümet programında Orta Do /u ile ilgili 2u açıklamalara yer vermi 2tir:

“Orta-Do /u barı 2 sürecinin hayata geçirilmesi, Filistin halkının devlet kurma dahil, me 2ru hak ve özlemlerine yanıt veren ve 0srail’in güvenlik sınırları içerisinde ya 2ama hakkını da güvence altına alan ba 2arılı bir sonuca ula 2ması” gere /i vurgulanmı 2tır. (TBMM Kütüphanesi, 21.09.2011)

1991’de Arap – 0srail barı 2 sürecinin ba 2laması ve Demirel Hükümeti’nin Aralık ayında 0srail ve FKÖ ile ili2kilerini arttırmasıyla So /uk Sava 2 sonrasında yeni yakla 2ımlar ba 2lamı 2tır. 0srail ile ili 2kilerin geli 2tirilmesi daha önce PKK’ya destek veren Suriye açısından manidardır. (Hale, 2003)

0srail’in Arap ülkeleriyle birlikte Irak kar 2ıtı koalisyonda yer almı 2 olması Türkiye’nin yakınla 2ma politikasını kolayla 2tıracaktır. Yakınla 2manın somut i 2aretlerinden birisi sava 2tan yakla 2ık altı ay sonra gelecek, Türkiye 16 Aralık 1991’de yapılan ve 10 Kasım 1975 tarihli siyonizmi bir ırk ayrımcılı /ı türü olarak nitelendiren Genel Kurul kararının iptalini öngören bir tasarının oylamasında 13 ülke ile birlikte çekimser oy kullanacaktır. (Hale, 2003)

65 Oylamanın hemen ardından da Türkiye, 19 Aralık 1991’de Filistin ve 0srail’le diplomatik ili 2kilerini e 2 zamanlı olarak büyükelçilik düzeyine yükseltecektir. Ocak 1992’de Maslahatgüzar Ekrem Güvendiren güven mektubunu sunarak 0srail’e atanan ilk büyükelçi olarak görevini sürdürecektir.

Ayrıca, programda “0slam alemi ve onun büyük parçası konumundaki Arap dünyası ile ili 2kilerimizi sürdürürken 0slam Konferansı örgütünün güçlendirilmesi ve örgüt bünyesindeki kurumların etkinli /inin arttırılması ba 2lıca amaç olacaktır” denilmi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 21.09.2011)

2.1.4.3. Türkiye - ABD 0li kileri

Demirel hükümet programını sunarken ABD ile ilgili kısma bir cümle ile yer vermi 2tir. “ABD ile dostluk ve ittifak ili 2kilerimizin özel bir önemi vardır. Kar 2ılıklı yarar dengesine dayanan bu ili 2kilerin geli 2tirilmesine öncelik verece /iz. ABD ile Türkiye’yi birbirlerine ba /layan, savundukları ortak de /er ve idealleridir. ABD ile ili 2kilerimizin bu ortak de /er ve idealler zemininde, çok yönlü olarak daha da geli 2tirilmesi hususunda kararlıyız”.

Bu cümlede ABD ile dostluk ve ittifak ili 2kileri vurgulanmı 2tır. Demirel, Bosna bunalımı sırasında 1991’de Irak’a yapılana benzer bir askeri müdahalenin yapılması için ABD Ba 2kanı Bush’u ikna etmeye çalı 2mı 2tır. Ancak olumlu bir sonuç alınamamı 2tır. (Hale, 2003)

1992’de Ba2bakan Süleyman Demirel ABD’yi ziyaret etti /inde Ba 2kan Bush kendisine, “Türkiye’nin bölgedeki ülkeler, özellikle de Orta Asya’nın yeni cumhuriyetleri için bir örnek oldu /unu” söylemi 2tir. (Robins, 1998: 135) Ayrıca ABD Dı 2i2leri Bakanı James Baker de Türk modelini benimsemeleri yönünde yeni cumhuriyetleri te 2vik etmi 2tir. ABD’nin bu tavrı, SSCB’nin da /ılmasıyla Orta Asya’da olu 2an iktidar bo 2lu /undan yararlanarak 0slami hareketleri yaymasından endi 2e ettikleri 0ran’ı engelleme çabasıdır.

Süleyman Demirel hükümeti kurduktan sonra daha önce Özal’ın teklif etmi 2 oldu /u Huzur Operasyonuna verilen deste /in sürdürülmesine olan güven zedelenmi 2 ve 2üpheler ortaya çıkmaya ba 2lamı 2tır. Orta Do /u’da Türkiye’nin hiçbir denetimi olmayan ba 2ka operasyonlar için ABD’nin bu özel kuvveti kullanmasından veya Batılı güçlerin ba /ımsız bir Kürt devleti kurma amacının bir parçası olmasından

66 2üphelenilmektedir. Muhalefette bulundukları sürece operasyona kar 2ı olan Süleyman Demirel ve 0nönü, iktidara geldikten sonra Türk ordusu yetkililerinin de Huzur Operasyonu’nun yönünde görü 2 bildirmeleriyle operasyonun devam edip etmemesinin getiri ve götürülerini hesap ederek operasyonun devam etmesini kabul etmi 2lerdir. (Hale, 2003) Daha sonra Ba 2bakan olan Tansu Çiller ve Bülent Ecevit de aynı yolu takip etmi 2lerdir.

2.1.4.4. Türkiye - RF 0li kileri

Rusya ile ilgili olarak Demirel, Hükümet Programında 2öyle demektedir:

Tarihsel bir yeniden yapılanma süreci içinde bulunan Sovyetler Birli /i ile dostluk ili 2kilerine ve i 2 birli /ine büyük önem vermekte ve bu sürecin demokrasi ve barı 2 içerisinde tamamlanmasını isterken Cumhuriyetlerle ili 2kilerin geli 2tirilmesinde bu temel yakla 2ımla uyumlu bir tutum izlenecektir.

18 Aralık 1991 yılında Sovyetler Birli /i Belovezhskaya Pushcha Antla 2ması ile resmen ortadan kalkmı 2 ve Rusya Federasyonu devletin hukuki ardılı olmu 2tur. Rusya Federasyonu’nun ulusçu-muhafazakar otoriteleri, yakın bölgede özellikle de Güney Kafkasya’da Türkiye ve kısmen de olsa 0ran’ın bölgede etkin olaca /ı alanlar elde etmesini önlemeye çalı 2mı 2tır.

Türkiye ise bölge üzerinde eski Sovyet dünyası izlerinin mümkün oldu /unca ve sorunsuz silinmesinden yanadır. Bu amaçla Ba 2bakan Süleyman Demirel, Nisan-Mayıs 1992’de Orta Asya’ya gezi yapmı 2 ve bu gezisinde bölge ülkelerine tavsiyede bulunarak Ruble kullanım alanlarından çıkmalarının bu devletlerin lehlerine olaca /ını söyleyerek Rusya’nın bu bölgedeki çıkarlarına meydan okumu 2tur. ( 02 yar, 2012)

Mayıs 1992’de halen devam etmekte olan Azeri-Ermeni çatı 2malarının Nahçivan’a da sıçramasıyla Türkiye Ermeniler’e kar 2ı sakin tavrını koruyamamı 2 ve dönemin Dı 2 02 leri Bakanı Çetin Ermenilere saldırganlıklarına son vermelerinin ça /rısında bulunurken, aksi takdirde sonuçlarına katlanacakları ça /rısında bulunmu 2tur. “Cumhurba 2kanı Turgut Özal’da, Laçin ve 1u2a’nın derhal Azerbaycan’a geri verilmesini talep etmi 2 ve bir yandan da Nahçivan’a asker gönderme ça /rısında bulunmu 2tur”. ( 02 yar, 2012:802) Türkiye’nin bu sert söylemleri kar 2ısında Ba /ımsız Devletler Toplulu /u’ndan Türkiye’ye cevap gelmi 2 ve Rus komutan Y. 1apo 2nikov 20

67 Mayıs 1992’de Türkiye’nin olası bir müdahalesinde 3. Dünya Sava 2ı’nın çıkabilece /ini dile getirmi 2tir. Bu durum kar 2ısında Rus yetkililer her hangi bir yorumda bulunmamı 2lardır. Ba 2bakan Demirel 25-27 Mayıs 1992 tarihlerinde Moskova ziyaretinde Nahçivan’da asker kullanılmayaca /ı garantisi vermi 2tir. (Sezer, 2002) Demirel’in bu Moskova ziyaretinde 0ki Ülke Arasındaki 0li 2kilerin Temel Prensipleri Hakkındaki Sözle 2me de imzalanmı 2tır. ( 02 yar, 2012)

1992’li yıllarda Rusya, çevresindeki yakın ülkelerle yo /un ili 2kiler kurmak isteyen Türkiye’yi kendine tehdit olarak algılamı 2 ve Türkiye ise Ermenistan’da etkin üstünlük kurmaya çalı 2an Rusya’yı bölge için bir tehdit unsuru olarak görmü 2tür.

12-14 Aralık 1992 tarihlerinde, Türkiye ile Rusya’nın ili 2kiye geçmelerinin 500. Yıldönümü sebebiyle Ankara’da ‘Türk-Rus 0li 2kilerinde 500 Yıl’konulu bir uluslar arası sempozyum düzenlenmi 2tir. Düzenlenen bu sempozyumla bu iki ülke için dü 2manca tarih yazılmasından vazgeçilerek, tarihin ortak komisyonlarca yeniden incelenmesi ve yazılması kararla 2tırılmı 2tır. (Purta 2, 2006)

2.1.4.5. Türkiye - Kafkaslar ve Orta Asya 0li kileri

SSCB’nin da /ılmasıyla birlikte daha önce Sovyet idaresinde olan be 2 tane yeni Cumhuriyet kurulmu 2tur. Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan’dan olu 2an bu yeni Cumhuriyetler çok zayıf ve yalnızdırlar. Ümitler demokratik devlet yapısı ve serbest piyasa ekonomisi ile Türkiye’nin bu be 2 yeni Cumhuriyet’e model te 2kil etmesi yönündedir. Demirel koalisyonu ile ba 2layan süreçte ve daha sonrasında siyasi iktidarlar zayıf oldu /undan, Orta Asya ile önemli kültürel ve ekonomik ba /lar bulunmasına ra /men model olma fikirleri te 2vik edilememi 2tir.

Etnik kimlik dil olarak de /erlendirilecek olursa bu be 2 Cumhuriyet’te Türkçe’ye oldukça benzeyen bir lehçe kullanılmaktadır. 1992 1ubat’ında Süleyman Demirel bu etnik kimli /e vurgu yaparak Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar uzanan bir Türk Dünyası’ndan söz etmi 2tir. Orta Asya’lı liderler ekonomik ve siyasi geli 2im konusunda Türkiye örne /ini olumlu kar 2ılamı 2lardır. Demirel’in 1992 yılının Nisan-Mayıs ayları arasında Tacikistan hariç, tüm Orta Asya devletlerine yaptı /ı gezi sırasında Türkiye ile Türki cumhuriyetlerin aynı kanı, dini ve dili payla2tıklarını söylemesi bu dönemin co 2kusuna i 2aret ediyor 2eklinde algılanmı 2tır. (Robins, 1998: 133) Bu co 2ku içinde

68 yeni cumhuriyetlerle konsensüs sa /lanmadan Ankara’da 1992 Ekim ayında tüm Orta Asya’lı liderlerin katılaca /ı ilk Türk Dili Konu 2an Ülkeler Zirvesi planlanmı 2tır. Bu zirve sonunda Ankara Siyasi Deklarasyonu veya Ekonomik Deklarasyonu çıkması beklenmektedir. Ama bu beklentiler bo 2a çıkmı 2tır. Orta Asya’lı liderler 1992 yılının sonbahar aylarında toplanarak Pantürkist fikri benimsemeleri sonucunda Rusya ile ciddi problemler ya 2ayacaklarına karar vermi 2lerdir. Sonuçta zirveden çıkabilecek Ankara Deklarasyonu’ ndan vazgeçilmi 2tir. Bunun yerine kimsenin itiraz etmedi /i, siyasi ili 2kilerle ekonomik i 2birli /i hakkında resmi bildiri açıklanmasıyla zirve sona ermi 2tir. (Hale, 2003)

2.1.4.6. Türkiye - Balkanlar 0li kileri

Balkanlar konusunda Demirel, hükümet programında 2u sözlere yer vermi 2tir;

“Özgürlüklerine kavu 2arak yeni atılımlara girmi 2 bulunan Merkezi ve Do /u Avrupa ülkeleri, özellikle kom 2umuz Bulgaristan’la siyasal, ekonomik ve kültürel ili 2kileri geli 2tirecek, Karadeniz Ekonomik 02 birli /i Bölgesi giri 2imleri çerçevesinde bu denizi çevreleyen ülkelerle çok yönlü ili 2kiler geli 2tirilirken, Asya ve Uzak Do /u ülkeleriyle ili 2kilerimizin geli 2tirilmesi amaçlanacaktır”. (Resmi Gazete,1991) 1993 yılında Bosna – Hersek’te ya 2anan kanlı olaylarda Türkiye, Batının askeri rolünü endi 2e ile izlemektedir. Türkiye, yapılan müdahaleleri yeterince etkili ve hızlı bulmamaktadır. Türkiye, BM ile NATO’nun bu bölgede uyguladı /ı operasyonlara katılmı 2 ve desteklemi 2tir. Bu dönemde yurt içindeki kamuoyu baskısından dolayı hükümet karar alıcıları için politika üretmek oldukça zor olmu 2tur. Türk halkı, etnik kökeni Slav olmasına ra /men Bosnalı Müslümanları, Do /u Avrupa’da kalan son Müslümanlar olarak de /erlendirmekte ve gönül ba /ı kurmaktaydılar. Demirel hükümeti sözcüleri sürekli olarak Bosna’da ya 2anan dramı iki din arasında ya 2anan bir sava 2 olarak de /il, bir insanlık meselesi olarak gördüklerini beyan etmi 2lerdir. Yetkililer Bosna’nın çok uzakta olması, bununla birlikte Avrupa ve ABD ile birlikte yürütülen politikaların dı 2ına fazla çıkılamayaca /ı için Bosna’ya tek ba 2ına müdahale edilemeyece /ini görmü 2lerdir. Müdahale edilmeye kalkılsa bile Türk uçakları Bosna üzerinde sadece be 2 dakika uçabileceklerdir, ayrıca yakıt ikmali ve askeri birlikleri konu 2landıracak bir üs de yoktur. Bu nedenlerle hükümet uluslararası kuvvetler nezdinde Bosna’da ya 2anan soykırıma dikkat çekerek baskı uygulama üzerine a /ırlık vermi 2lerdir. (Hale, 2003)

69 1992 ile 1995 yılları arası Bosna sorunu, Türkiye için, Batılı Devletlerin Bosnalı Müslümanları korumaya yönelik etkili tedbirler alamadıkları sorunlu yıllardır. NATO’nun Adriyatik’te donanma kuvvetleri bulundurarak Sırbistan’a kar2ı uygulanan ekonomik yaptırımları kontrol etmeyi 1992’de Türkiye Hükümeti ısrarla desteklemi 2tir. Ayrıca hükümet 1993’ün Nisan ayında, Bosna üzerindeki uçu 2a yasak bölgeyi kontrol amaçlı olarak NATO kuvvetlerine F-15 sava 2 uçaklarını göndermi 2tir. Ba 2bakan Demirel, Avrupa Güvenlik ve 02 birli /i Konferansı’nın Helsinki’de yapılan Temmuz 1992 zirvesinde, Orta Asya cumhuriyetleriyle Azerbaycan’ı içeren bir baskı grubu olu 2turularak Bosna Hükümetinin desteklenmesini istemi 2tir. Bunun yanında hükümet kara kuvvetleri dı 2ında sadece sınırlı hava saldırıları uygulanması yönünde bir planı A/ustos 1992’de BM Güvenlik Konseyi’nin kalıcı üyelerine kabul ettirmeye çalı 2mı 2tır. Ancak bu teklif olumlu sonuç vermemi 2tir. Ayrıca Türkiye 1993 yılında yapılan 0KÖ toplantılarında Bosna-Hersek’e uygulanan silah ambargosunun kaldırılması kararına kefil olmu 2tur. (Hale,2003)

2.1.4.7. Türkiye - Yunanistan ve Kıbrıs 0li kileri

Demirel yine hükümet programında Yunanistan ve Kıbrıs konularına da de /inmi 2tir;

“Yunanistan’la aramızdaki sorunların çözülmesi için ön ko 2ulsuz görü 2melerin ba 2latılmasına ve sürdürülmesine hazır olundu /u, Kıbrıs sorununun ise, iki toplumun iki ayrı kesiminde ya 2ayaca /ı ve siyasal e 2itli /e dayalı federal bir ortaklık kurulması ile güvence altına alınabilece /ine vurgu yapılmı 2tır”. (Resmi Gazete,1991)

17 Nisan 1993'te Cumhurba 2kanı Turgut Özal'ın vefat etmesi üzerine 16 Mayıs 1993'te Süleyman Demirel Cumhurba 2kanlı /ına seçilmi 2tir ve hükümet istifa etmi 2tir. Genel Ba 2kanlı /a, Milli E /itim Bakanı Köksal Toptan, 0çi 2leri Bakanı 0smet Sezgin ve Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Tansu Çiller adaylıklarını koymu 2lar ancak ilk turda yeterli oyu alamamasına kar 2ın Tansu Çiller'in yüksek oy alması di /er adayların adaylıktan çekilmelerine sebep olmu 2 ve 13 Haziran 1993'te Genel Ba 2kanlı /a Tansu Çiller seçilmi 2tir. 14 Haziran'da, Süleyman Demirel de 50. hükümeti kurma görevini Tansu Çiller'e vermi 2tir. (Tezcan, 2012; Do /an, 2012; Oran, 2001)

70 2.1.5. 50. Cumhuriyet Hükümeti-I. Çiller Hükümeti (25.06.1993 - 05.10.1995)

Cumhurba 2kanı Süleyman Demirel’in hükümeti kurmaya yönelik Tansu Çiller’e verdi /i yetki ile birlikte 25 Haziran 1993’te Tansu Çiller Ba 2bakan ve 0zmir milletvekili Erdal 0nönü Ba 2bakan yardımcısı olmu 2tur. Erdal 0nönü 25 Haziran 1993 ile 12 Eylül 1993 tarihleri arasında görev yapmı 2tır. Yerine Murat Karayalçın (TBMM dı 2ından, SHP) atanmı 2tır. Karayalçın 19 Eylül 1993 ile 27 Mart 1995 tarihleri arasında görev yapmı 2tır. Karayalçın’dan bu görevi Gaziantep CHP milletvekili Hikmet Çetin alarak 27 Mart 1995 ile 05 Ekim 1995 tarihlerinde Ba 2bakan yardımcılı /ı yapmı 2tır.

Bu dönemde sırasıyla Hikmet Çetin, Mümtaz Soysal, Murat Karayalçın ve Erdal 0nönü Dı 2i2leri Bakanlı /ı görevini yürütmü 2lerdir. 20 Eylül 1995’de hükümetin istifa etmesi ile son bulmu 2tur.

Tansu Çiller’in Ba 2bakanlı /ı döneminde, dı 2 politika, koalisyon orta /ı SHP’nin içindeki siyasal karma 2a, parti içinde olu 2an gerilim ve iç çeki 2meler, genel ba 2kan de /i2ikliklerinin de etkisiyle olu 2an siyasal da /ınıklık ve Dı 2i2leri Bakanlı /ının SHP’nin elinde bulunması nedeniyle olumsuz yönde etkilemi 2tir. DYP – SHP koalisyon hükümetinde Ba 2bakan Çiller de dı 2 politikaya egemen olma e /ilimindedir. SHP/CHP içinde ya 2anan de /i2iklikler ve koalisyon partileri arasındaki uyumsuzluklar neticesinde Temmuz 1994 – Haziran 1996 tarihleri arasındaki iki yıllık dönemde sekiz ayrı dı 2i2leri bakanı görev yapmı 2tır. (Özcan, 2004)

Tansu Çiller bu dönemde ki 2isel giri 2imlerle ve danı 2manları aracılı /ıyla hareket ederek Dı 2i2lerini devre dı 2ı bırakma e /ilimine girmi 2tir. Dı 2i2leri Bakanının kendi ba 2ına hareket etmemesi gerekti /ini, Ba 2bakanın direktiflerine göre çalı 2ması gerekti /ini vurgulamı 2tır.

Programda, “dı 2 politikamızın yürütülmesi sorumlulu /unu, tarihsel bir kav 2akta devralmaktayız. Bu tarihsel kav 2ak, So /uk Sava 2 ertesi dönemin, 90'lı yıllarla birlikte girilmi 2 bulunan geçi 2 a 2amasını olu 2turmaktadır. Uluslararası toplum, bir yandan yeni ufuklara bakmaktadır. Bu ufuklarda, adil bir barı 2, i 2birli /i ve esenli /in umutları vardır” sözleri dile getirilmi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 05.10.2011)

Çiller, “Türkiye, uluslararası ili 2kilerde geçerli olması gereken ça /da 2 norm ve davranı 2 kurallarının savunucusudur. Bunların, küresel ve bölgesel düzeylerde ya 2ama

71 geçirilmesi için her türlü çabayı gösterece /iz” demi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 05.10.2011)

“Türkiye’nin, Atlantik-Avrupa ve Avrasya ku 2akları içinde özel bir konumu vardır. Batı camiası ile bütünle 2en bir ülkeyiz. 0slâm âleminin demokratik, laik ve ça /da 2 bir üyesiyiz. 0slamiyet’le demokrasinin ba /da 2tı /ının somut bir kanıtıyız” demektedir. (TBMM Kütüphanesi, 05.10.2011)

2.1.5.1. Türkiye-AB 0li kileri

Tansu Çiller hükümet programında, AB ve Gümrük Birli/i’ne geni 2 yer vermi 2, “Türkiye’nin AT’ye tam üyelik ba 2vurusu çerçevesinde ba 2lattı /ı uyum çalı 2malarını gümrük birli /i ve vergi sistemi yönünden de hızlandırılaca /ını, ayrıca Gümrük Birli /i’nin yasal bir zorunluluk oldu /unu” belirtmi 2tir. (Karluk, 2005:854)

Bu dönemde 19 Aralık 1994’de dı 2 engellemeler nedeniyle toplanması uygun görülmeyen Ortaklık Konseyi, 50 Hükümet’in ısrarlı ve etkin giri 2imleri sonucunda 6 Mart 1995 tarihinde toplanmı 2 ve Türkiye-Avrupa Birli /i Ortaklık Konseyi Kararı imzalanmı 2tır. (Alkan, 2012)

Çiller, Türkiye'nin Avrupa güvenlik ve savunma kimli/i ba /lamında da tam üye olarak yer alması yönünde u /ra 2arak Türkiye ile Avrupa Toplulu /u arasında 1995'de yürürlü /e girmesi öngörülen gümrük birli /inin gerçekle 2mesi için çabalayacaklarını söylemi 2tir.

2.1.5.2. Türkiye-Orta Do u 0li kileri

Çiller Orta Do /u ile ilgili hükümet programında 2u görü 2lere yer vermi 2tir;

“0slam aleminin, özellikle Orta Do /u ve Körfezde kar 2ı kar 2ıya bulundu /u sorunlar, uluslararası toplum genelinde de büyük önem ta 2ıyan konulardır. Arap- 0srail uyu 2mazlı /ı ile Filistin sorununun çözümüne yönelik barı 2 sürecinin kurumla 2ma a 2amasına gelmi 2 bulunmasını memnunlukla kar 2ılıyoruz. Türkiye, gerek karde 2 Arap ülkeleri ve Filistin halkı ile olan yakın tarihsel ve manevi ba /larından, gerek 0srail ile mevcut iyi ili 2kilerinden azami ölçüde yararlanarak, barı 2 sürecinin ba 2arısına katkıda bulunmaya devam edecektir. Hükümetimiz, BM Güvenlik Konseyinin 242 ve 338 sayılı kararları gere/ince, Filistin halkının -devlet kurma dahil- tüm haklarının tanınmasını, i 2gal altındaki Arap topraklarının bo 2altılmasını ve bölgedeki tüm ülkelerin güvenlikli sınırlar içerisinde ya 2amlarını garantiye ba /layacak bir çözümü içtenlikle desteklemektedir”. (TBMM Kütüphanesi, 05.10.2011)

72 1993 yılının Eylül ayında 0srail ile FKÖ arasında Filistin Özerklik 0lkeleri Deklarasyonu’nun imzalanmasıyla aynı yılın Kasım ayında Çiller Hükümeti Dı 2i2leri Bakanı Hikmet Çetin, bir yıl sonra da Ba 2bakan Tansu Çiller 0srail’i ziyaret etmi 2lerdir. Çiller 0srail’in dı 2ında Gazze ve Kudüs’ün do /u kısmında bulunan Filistin yetkililerini de ziyaret etmi 2lerdir. Bu ziyaretlerin kar 2ılı /ında 0srail Cumhurba 2kanı, Ba 2bakanı ve Dı 2i2leri Bakanı da iadeyi ziyarette bulunmu 2lardır. (Hale, 2003)

Hükümet Irak’la ilgili olarak da Körfez Sava 2’ından sonra Irak’ın tüm BM kararlarına uyması gerekti /ini, uygulanan yaptırımlarla sıkıntı içindeki Irak halkının ancak bu 2ekilde rahata erebileceklerini belirtmi 2tir. Ayrıca Irak’ın toprak bütünlü /ünün korunması da büyük bir önem arz etmektedir. (TBMM Kütüphanesi, 05.10.2011)

1995 Mayıs’ında Çiller Dı 2i2leri Bakanlı /ına danı 2madan, MGK ile tartı 2madan PKK’nın 0ran’daki üslerine yönelik bir operasyona kalkı 2mı 2tır. 0ran ve Suriye ile olan ili 2kilerde sorunların üzerine emin adımlarla gidilmesi gerekti /ini belirterek sık sık güç kullanma tehdidine ba 2vurmu 2tur. (Özcan, 2004)

2.1.5.3. Türkiye-ABD 0li kileri

Türkiye, ABD'nin Avrupa güvenli /ine olan taahhütlerinin devamını gerekli görmektedir. ABD ile aramızdaki geli 2tirilmi 2 ortaklık ili 2kilerinin geni 2letilmesine ve derinle 2tirilmesine özel bir önem vermeye devam edilece /i vurgulanmı 2tır.

Çiller, ilk defa 1993 yılında ziyaret etti /i ABD'de Ba 2kan Bill Clinton ile birbirlerine isimleriyle hitap edecek derece yakın bir diyalog kurulmu 2tur. Beyaz Saray'daki Clinton-Çiller görü 2mesinde, Türkiye'nin bugünün parasıyla 200 milyon TL oldu /u hesaplanan Irak ambargosundan kaynaklı zararı ba 2ta olmak üzere, Somali ve Kafkasya’daki son geli 2meler ile Bosna Sava 2ı ele alınmı 2tır. (http://www.turkamerika.com/diplomasi-strateji/diplomasi-strateji/tarihten-bugune-turk- amerika-iliskileri.html eri 2im tarihi, 10.12.2011)

Çiller’in Ba 2bakanlık yaptı /ı dönemde Ba 2bakanlık ile Dı 2i2leri Bakanlı /ı arasındaki ili 2kilerin gerilmeye ba 2landı /ı dönem olmu 2tur. Özellikle de 1993 Ekim’inde Çiller’in ABD’ye yapmı 2 oldu /u ziyarette, Ba 2bakan Çiller ABD’li muhatapları ile yaptı /ı bazı görü 2meleri tek ba 2ına yapmayı tercih etmesi Ba 2bakanlık – Dı 2i2leri Bakanlı /ı

73 arasında bir dönüm noktası olmu 2tur. Ayrıca düzenledi /i basın toplantılarında Dı 2i2leri Bakanı Çetin’e haber vermeden açıklamalar yapmı 2tır. (Özcan, 2004)

Özellikle koalisyon hükümetlerinde ya 2anan, Dı 2i2leri Bakanlı /ı ile di /er bakanlıklar ve ilgili kurumlar arasında e 2güdüm sorunları olmu 2tur. Bunun en önemli nedeni ise dı 2 politika alanında elde edilebilecek bir ba 2arının bakanlı /ın ba /lı oldu /u koalisyon orta /ı partinin de /il, do /rudan do /ruya ba 2bakanın ba 2arı hanesine yazılmak istenmesidir.

2.1.5.4. Türkiye-RF 0li kileri

“Kom 2umuz Rusya'da demokratik sürecin ve pazar ekonomisine geçi 2 çabalarının ba 2arıya ula 2ması tarihsel bir önem ta 2ımaktadır. Bu ba 2arının sa /lanmasında, gerek Rusya gerek yeni ba /ımsızlı /ına kavu 2an kom 2u ve çevre ülkeleri ile siyasal ve ekonomik i 2birli /i ve dayanı 2manın önemine inanıyoruz. Bu inançtan hareketle, eski Sovyetler Birli /i'nin bulundu /u co /rafyadaki tüm ülkelerle, her alanda, daha yakın i2birli /i ve yardımla 2ma ili 2kileri geli 2tirmeye çalı 2aca /ız. Bu çerçevede, ortak dil, din ve kültür ba /larımız bulunan Azerbaycan ve Orta Asya Cumhuriyetleri ile i 2birli /i ve yardımla 2ma ba /larımızın peki 2tirilmesine de özel ve sürekli bir özen gösterece /iz görü 2leri hükümetin amaçlarını yansıtmaktadır”. (TBMM Kütüphanesi, 05.10.2011)

Bu dönemde RF, Çeçenlerle sorun ya 2amaktadır ve Türkleri Çeçenlere yardım etmekle suçlamaktadır. Ancak duruma bakıldı /ında Türkiye’nin Çeçenya’ya yakla 2ımı ile RF’nin PKK sorununa yakla 2ımı arasında benzerlik kurulabilir. Hükümet düzeyinde kar 2ılıklı yakla 2ımlar temkinli olmu 2tur. Fakat yaptırım gücü olmayan Duma daha tepkisel davranmı 2tır ve 22 1ubat 1994’te Moskova’da Kürdistan Tarihi konulu bir konferans düzenlenmi 2tir. 25 Ocak 1995’te ise Kürt Evi, Moskova’ya 300 km. uzaklıktaki Yaroslav’da açılmı 2tır. (Tellal, 2001)

RF yetkilileri 1ubat 1995’te Ankara’ya gelerek Türkiye’den Çeçenya’ya verdi /i deste /i çekmesini, Çeçenya’ya silah ve gönüllü gidi 2ini engellemesini, Kafkas-Çeçen dayanı 2ma derneklerinin kapatılmasını istemi 2lerdir. RF yetkilileri bu istekleri sunarken RF’de ya 2ayan 500,000 civarındaki Kürt kökenli vatanda 2larına dikkat çekmi 2lerdir. (Tellal, 2001)

74 2.1.5.5. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li kileri

I.Çiller Hükümeti, ikinci DYP-SHP koalisyonudur. Yeni koalisyon protokolünde farklı olarak “Kafkasya ve Orta Asya’daki Türkiye cumhuriyetleri ile ili 2kilerimizi geli 2tirmeye devam edece /iz” dü 2üncesine yer verilmektedir. (Koalisyon Protokolü, 1993:15) Bosna-Hersek ile Azerbaycan’daki sorunların çözümü için de “elimizden geleni yapmaya kararlıyız” denilmektedir. (TBMM Koalisyon Protokolü, 1993:16)

Hükümetimiz, Kafkasya'da ba /ımsızlıklarını yeni kazanan ülkelerle e 2itlik ve iyi kom 2uluk ilkelerine saygı temelinde ili 2ki geli 2tirmeye özen gösterecektir. Dost ve karde 2 Azerbaycan’a yönelik saldırıların durdurulması, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki anla 2mazlı /a Azerbaycan'ın toprak bütünlü /ünün korunması ve insan haklarına saygı temelinde barı 2çı bir çözüm bulunması yolundaki giri 2imlerimizi kararlılıkla sürdürece/iz söylemi vurgulanmı 2tır. (TBMM Kütüphanesi, 05.10.2011)

2.1.5.6. Türkiye-Balkanlar 0li kileri

Çiller Balkanlar’la ilgili hükümet programında 2u ifadelere yer vermi 2tir;

“Türkiye, So /uk Sava 2 ertesi dünyanın en bunalımlı kesitini içermektedir. Atlantik- Avrupa dünyasının güvenlik kurumları, Bosna-Hersek’te ve Kafkasya’da, saldırganlı /ın önlenmesinde ve saldırganların cezalandırılmasında ba 2arılı olamamı 2lardır. Hükümetimiz, bu kurumların güçlendirilmelerine ve aralarındaki i 2birli /ine etkinlik kazandırılmasına öncelik tanıyacaktır denilmektedir. Atlantik-Avrupa güvenli /inin temel ta 2ı konumundaki NATO'nun ve Kuzey Atlantik 02 birli /i Konseyi ile AG 0K'in güçlendirilmeleri ivedilik arz etmektedir. Bosna-Hersek’deki Sırp saldırganlı /ının tüm sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yönelik politika ve giri 2imlerimizi ısrarla sürdürece /iz. Saldırganın ödüllendirilmesi anlamı ta 2ıyan sözde planların, çatı 2maları giderek tüm Balkanlar'a yayma tehlikesini arttırdı /ına sürekli dikkat çekece /iz. Balkanlar’da ve Kafkaslar’da barı 2 için hangi ilkeleri savunuyorsak, dünyanın her yerinde de aynı ilkelerin egemen ve geçerli kılınmalarını özenle izleyece /iz”. (TBMM Kütüphanesi, 05.10.2011)

75 2.1.5.7. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li kileri

Ba 2bakan Tansu Çiller “Ba 2kalarının tarih yazmalarına izin verece /imize, bu geli 2meyi önceden görüp, sizin inisiyatifi ele geçirmeniz ve tarihi sizin yazmanız daha do /ru olmaz mı?” diyerek Kıbrıs sorununa bir an önce çözüm bulunması gerekti /ini vurgulamı 2tır. (Özcan, 2004)

“Hükümetimiz, Kıbrıs sorununun, Ada'nın varlı /ında ve gelece /inde e 2it hak sahibi iki toplum arasında anlamlı ve yapıcı bir müzakere süreci sonunda çözülebilece /i kanısındadır. Kıbrıs Türk halkının me 2ru hak ve çıkarlarının korunulmasına siyasi destek vermeye devam edece /iz. Kıbrıs Türk halkının haklarının, güvenlik ve esenli /inin, iki toplumun iki ayrı kesiminde ya 2ayacakları, siyasal e 2itli /e dayalı bir ortaklık kurulması suretiyle güvence altına alınabilece /ine olan inancımızı koruyoruz. Dı 2 baskılar kullanılarak çözüm sürecinin hızlandırılmasına olanak yoktur. Hükümetimiz, bu anlayı 2 çerçevesinde, Kıbrıs sorununun çözümüne yardımcı olmaya ve KKTC'nin, kalkınma çabaları hızlandırılarak refah düzeyinin yükseltilmesine katkıda bulunmaya devam edecektir” denilmektedir.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki ili 2kilerin, iki ülkenin uzun vadeli çıkarlarına uygun bir düzeye çıkartılmasını arzu ediyoruz. Hükümetimiz, Yunanistan'la ili 2kilerimizde sa /duyuyu egemen kılmaya çalı 2acak ve Yunanistan'ın da aynı do /rultuda davranmasını bekleyecektir yorumu yapılmaktadır.

1994 Haziran’da Yunanistan ile 12 mil gerilimi esnasında Çiller, “24 saat içinde adalara çıkarım” diyerek tehditsel bir söylemde bulunmu 2tur. (Özcan, 2004)

18 1ubat 1995 tarihinde yapılan SHP 9. Ola /anüstü Kurultayında SHP, Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) katılma kararı almı 2tır. (CHP, 1995:26)

2.1.6. 51. Cumhuriyet Hükümeti-II. Çiller Hükümeti (05.10.1995-30.10.1995)

Ba 2bakan Tansu Çiller II. Çiller Hükümetini 5 Ekim 1995’te kurmu 2tur. Ancak çok kısa sürerek 30 Ekim 1995’te sona ermi 2tir.

9 Eylül 1995’de yapılan CHP 27. Ola /an Kurultayı tarafından genel ba 2kanlı /a seçilmi 2tir. Çiller, Baykal ile anla 2amaması sonucu 20 Eylül 1995’de istifa ederek 50. koalisyon hükümeti de sona ermi 2tir. Çiller bir azınlık hükümeti olan 2.Çiller

76 hükümetini kurmu 2tur, ancak bu hükümet Meclis’ten güvenoyu alamamı 2tır. (TBMM Kütüphanesi, 1995)

Bu hükümette de Ba 2bakan Tansu Çiller, 51. Dönem hükümet programında da bir önceki hükümet olan 50. Hükümet programındakine benzer sunumlar yapmı 2tır. Ancak 25 günlük bu azınlık hükümetinde bu sunulan politikaları zaman kısıtlı oldu /undan dolayı uygulama fırsatı bulamayacaktır.

Cumhurba 2kanı tarafından yeniden hükümet kurmakla görevlendirilen Çiller, 30 Ekim 1995’te DYP-CHP koalisyonundan olu 2an 3.Çiller hükümetini kurmu 2tur. Bu hükümet dört ay görev yapmı 2tır. (Do /an,2012 )

2.1.7. 52.Cumhuriyet Hükümeti-III. Çiller Hükümeti (30.10.1995- 06.03.1996)

Cumhurba 2kanı Süleyman Demirel, 51. Hükümetin güvenoyu alamamasından sonra yeni hükümeti kurma görevini yine DYP lideri Tansu Çiller’e vermi 2tir. 3. Çiller Hükümeti de bir azınlık hükümetidir. Bu dönemde Tansu Çiller CHP ile anla 2arak bir koalisyon hükümeti kurmu 2tur. 5 Kasım 1995’te yapılan güven oylamasında 415 milletvekili oy kullanmı 2 ve 243 kabul oyu çıkmı 2tır. Yapılan oylama sonucunda 52. Hükümet fiilen göreve ba 2lamı 2tır. Yeni hükümette Ba 2bakan Tansu Çiller, Dı 2i2leri Bakanı ve Ba 2bakan Yardımcısı ise Deniz Baykal olmu 2tur. Bu hükümet özü itibari ile dört ay sonraki seçimlere götürecek bir seçim hükümetidir. Bunun da etkisi ile Çiller Hükümet programında ABD, Orta Do /u, Rusya Federasyonu ve Balkanlar konularına hiç de /inmemi 2tir. Bu dönemde hükümet programında a /ırlık AB ile Gümrük Birli /i’ne verilmi 2tir. Neticesinde 1 Ocak 1996 tarihinde AB ile Gümrük Birli /i Anla 2ması imzalanmı 2tır.

2.1.7.1. Türkiye-AB 0li kileri

Hükümet programında AB ile ilgili olarak “Avrupa ile Gümrük Birli /i yıl içinde tamamlanarak, temel de /erlerimizden ve egemenli /imizden ödün vermeden AB ile bütünle 2menin kapılarını açarak, Türkiye’yi Dünya’ya ta 2ıma misyonunu üstlenmi 2, bunu kesinlikle gerçekle 2tirme iddia ve kararlılı /ı içindeyiz” denilmektedir.

Dün Türkiye-Avrupa Birli /i Ortaklık Konseyi toplantısı sonunda alınan olumlu sonuçlar, ülkemizi Avrupa Birli /i’ne bir adım daha yakla 2tırmakta ve dı 2 politika

77 hedeflerimiz açısından çok verimli bir a 2ama te 2kil etmektedir vurgusu yapılmı 2tır. (TBMM Kütüphanesi, 20.10.2011)

2.1.7.2. Türkiye-Orta Do u 0li kileri

1996 yılının 1ubat ayında 0srail ile Askeri E /itim ve 02 birli /i anla 2ması imzalanmı 2tır. Be 2 yıl süreli olan ve ileriki hükümetler döneminde de tekrarlanan anla 2manın içeri /inde kar 2ılıklı askeri ziyaretler yapılması, kar 2ılıklı olarak askeri teknikler ö/renilmesi ve her iki ülke pilotlarının ortak e /itim görmeleri bulunmaktadır. Bununla birlikte Türkiye ile 0srail geli 2mi 2 silah sistemlerinin üretiminde ve istihbarat payla 2ımında i 2birli /i yapacaklardır. (Hale,2003)

Orta Do /u ülkelerine kar 2ı benimsenen aktif diplomasi, 90’lı yılların ortasında daha da ilerleyerek aktif politikaya dönü 2mü 2tür.

1995 yılından itibaren Türkiye’nin bütün bölgeye ve özellikle PKK’ya kar 2ı uyguladı /ı politika ve stratejilerde de /i2ikli /e gitti /i gözlenmi 2tir. Böylece Türkiye Güneydo /u Anadolu’da alan üstünlü /ü sa /lamaya çalı 2ırken, Kuzey Irak’ta ise PKK kamplarının ortadan kaldırılmasına yönelik sınır ötesi operasyonlarının boyut ve sıklı /ını arttırmı 2tır. (Özcan, 2012)

PKK saldırılarının 1995 boyunca artı 2 göstermesi Türkiye ile Suriye ili 2kilerinin gerilmesine sebep olmu 2tur. Hatta Türkiye Ekim 1995’te Suriye’ye ültimatom niteli /inde notalar göndermi 2tir. Kasım 1995’te ise Hatay’daki PKK militanlarının sızma ve saldırı eylemlerinin artması neticesinde bölgeye asker kaydırılaca /ı açıklanmı 2tır. Fakat Suriye’nin PKK’nın sızması konusunda gerekli önlemleri almaması nedeniyle, Suriye protesto edilmi 2tir. (Özcan, 2012)

Bu geli 2meler neticesinde dönemin Ba 2bakanı Tansu Çiller Aralık 1995’de yapılacak seçimlere kadar Abdullah Öcalan’ın etkisizle 2tirilmesini sa /layacak bazı örtülü giri 2imler yapılması için güvenlik birimlerine talimat vermi 2tir. Dönemin Dı 2i2leri Bakanı Co 2kun Kırca, PKK’nın Hatay’da artan eylemlerinden sonra Suriye’yi caydırma amaçlı 0srail ile ili 2kilerin en kısa zamanda bir ittifaka dönü 2türülmesi gerekti /ini ifade etmi 2tir. (Özcan, 2012)

78 23 Ocak 1996 tarihinde Suriye’ye PKK’ya verdi /i deste /i sonlandırması adına nota gönderilerek Suriye’ye yönelik politika daha da sertle 2tirilmi 2tir. Hatta bu nota ile Türkiye’nin “do /acak bütün sonuçlarıyla me 2ru müdafaaya ba 2vuraca /ı” bildirilmi 2tir. (Cemal, 2003:444)

2.1.7.3. Türkiye-RF 0li kileri

Bu dönemde RF, Türkiye’yi Çeçen yanlısı olmakla suçlamaktadır. Bu suçlamaların altında Türkiye’nin Çeçenlere topraklarını kullandırması, Türk vatanda 2larının RF birliklerine kar 2ı Çeçenlerle birlik olup Çeçenya’da sava 2ması ve bu bölgeye gönderilen para yardımını önlememesi olarak sıralamı 2tır. Ocak 1996’da Avrasya feribotunun kaçırılması iki ülke arasında büyük sorun yaratmı 2tır. Feribotu Kafkas halkının özgürlü /ü gerekçesiyle kaçıran Çeçenler ve Türkiyeli yanda 2ları yargılanırken gemi kaçırmaktan de /il, geminin rotasını de /i2tirmekten yargılanmaya çalı 2ılmı 2tır. Yargılamadan sonra hüküm giyen korsanların cezaevinden kaçmalarına göz yumulması iki ülke arasındaki ili 2kilerin kötüye gitmesine sebep olmu 2tur. (02 yar, 2012)

1ubat 1995’te Ankara’ya gelen RF yetkililerinin I. Çiller Hükümeti döneminde Türkiye’den taleplerini Türkiye’nin yerine getirmede gönülsüz davranması üzerine Rus Dumasının izniyle 30 Ekim-1 Kasım 1995’te Sürgündeki Kürt Parlamentosu 3. toplantısını Moskova’da yapmı 2tır. Türkiye ise bu geli 2meyi protesto etmi 2tir. (02 yar, 2012)

2.1.7.4. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li kileri

Çiller, “Hükümetimiz ülkemizin yüksek çıkarlarını ilgilendiren bütün meselelerin yakından takipçisi olacaktır. Bunların ba 2ında, Azerbaycan erken petrolünün, Rusya’dan geçecek boru hattı ile e 2 zamanlı olarak, Gürcistan üzerinden, yani Batı güzergahından da Karadeniz’e getirilmesi projesi gelmektedir. Bakü-Ceyhan boru hattı Türkiye’nin, 21. yüzyıla dönük bir mega projesidir. 0leride Azeri ve Kazak petrolünün Ceyhan’a akması ile bu bölgede bir sanayi patlaması ya 2anacaktır. Bu geli 2me, Akdeniz bölgesinde oldu /u kadar Güneydo /u bölgemizde de refah ve istikrara büyük katkı yapacaktır” sözleri dile getirilmi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 20.10.2011)

79 2.1.7.5. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li kileri

Çiller programda; “kar 2ı kar 2ıya oldu /umuz çe 2itli dı 2 politika sorunlarının bizim için hayati önemi devam etmektedir. Bunların en önemlilerinden biri Kıbrıs sorunudur. Bugüne kadar oldu /u gibi, iki bölgeli, iki toplumlu federal bir yapının Kıbrıs sorununun çözüme kavu 2turulması için tek çare oldu /unu dü 2ünmekteyiz. Bu konuda ilerleme kaydedebilmek için de, KKTC tarafından kabul edilmi2 olan güven arttırıcı önlemlerin öncelikli olarak ele alınmasına taraftarız. Toplumsal Barı 2ı Sa /lamaya ve gelir da /ılımındaki adaletsizli /i iyile 2tirmeye yönelik çabalarımızı sürdürece /iz” demektedir. (TBMM Kütüphanesi, 20.10.2011)

Bu dönemde ya 2anan en önemli dı 2 politika geli 2mesi Kardak Krizi’dir. 25 Aralık 1995’de bir Türk yük gemisi Kardak adacıkları yakınında karaya oturmu 2tur. Bu adacıklardan birisine sivil giri 2im ile Yunan bayra /ı dikilmi 2tir. 1996 Ocak ayında Çiller Kardak bunalımı sırasında “O bayrak inecek, o asker gidecek” gibi ifadeler kullanmı 2tır. 28 Ocak 1996’da bir grup gazeteci tarafından Yunan bayra /ı indirilerek yerine Türk bayra /ı dikilmi 2tir. Bu durum ansızın iki ülkenin silahlı kuvvetlerini çatı 2manın e 2i/ine ta 2ıyan bir boyuta dönü 2mü 2tür. (Özcan, 2004)

Kardak bunalımının geli 2mesi, Genelkurmay Ba 2kanlı /ı tarafından da ön hazırlı /ı yapılan sorunun Ankara’nın gündemine gelme sürecini hızlandırmı 2tır. Daha sonra araya giren ABD’nin arabuluculu /u ile sorun yatı 2mı 2tır.

TBMM seçimlerin 24 Aralık 1995'te yenilenmesi kararı almı 2tır. CHP bu seçimde kıl payı %10 barajını a 2arak TBMM'ye girmi 2tir.

2.1.8. 53. Cumhuriyet Hükümeti-II. Yılmaz Hükümeti (06.03.1996-28.06.1996)

24 Aralık 1995 tarihinde gerçekle 2tirilen genel seçimlerde be 2 parti %10 barajını a 2arak Meclis’e girmi 2tir. RP %21,38 oy ile 158 milletvekili; DYP: %19.18 ile 135 milletvekili; ANAP %19.65 ile 132 milletvekili; DSP %14.64 ile 76 milletvekili; CHP %10.71 ile 49 milletvekili kazanmı 2tır. (Ezherli,1998:110-111)

Yüksek Seçim Kurulu tarafından ilan edilen sonuçlara göre hiçbir siyasi parti tek ba 2ına hükümet kuramamaktadır. Ayrıca ilk defa ilk üç parti ülkemizde %19 ile %21 arasında birbirine yakın oylar almı 2lar ve parlamentoya girme hakkını elde etmi 2lerdir.

80 Cumhurba 2kanı Süleyman Demirel hükümeti kurma görevini Rize milletvekili Mesut Yılmaz’a vermi 2tir. Yılmaz, ANAP-DYP ortaklı /ı ve DSP deste /i ile azınlık koalisyon hükümeti kurmu 2tur. (TBMM Kütüphanesi 24.10.2011)

Kurulan hükümette Ba 2bakan Ahmet Mesut Yılmaz, Devlet Bakanı ve Ba 2bakan Yardımcısı Nahit Mente 2e, Dı 2i2leri Bakanı ise Emre Gönensay olmu 2tur.

Hükümet programında, “Balkanlar, Kafkasya ve Orta Do/u’daki çe 2itli uyu 2mazlıklarda izledi /imiz yapıcı tutum sürdürülecektir” denilmektedir. (TBMM Kütüphanesi, 25.10.2011)

2.1.8.1. Türkiye-AB 0li kileri

Hükümet Programında; Türkiye’nin Avrupa Birli /i’ne tam üyeli /inin, mümkün olan en kısa zamanda gerçekle 2tirilmesi, dı 2 politikamızın öncelikli hedeflerinden birisi olacaktır. Bunun gerektirdi /i yasal, ekonomik, sosyal ve idari düzenlemeler süratle gerçekle 2tirilecektir. Avrupa Birli /i ile gerçekle 2tirdi /imiz Gümrük Birli /i Anla 2masının daha da geli 2tirilmesi için sürekli çaba harcanacaktır denilmektedir. (TBMM Kütüphanesi, 25.10.2011)

2.1.8.2. Türkiye-Orta Do u 0li kileri

Programda Orta Do /u ile ilgili olarak, hükümetimiz, Irak’ın ba /ımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlü /ünün korunmasına büyük önem atfetmektedir. Türkiye, Kuzey Irak’ta bu ilkelere aykırı herhangi bir olu 2uma kar 2ıdır sözleri dile getirilmi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 25.10.2011)

24 Ocak 1996’da 0srail ile Ticari, Ekonomik, Sınai, Teknik ve Bilimsel 02 birli /i Anla 2ması, Çifte Vergilenmenin Önlenmesi Anla 2ması ve Yatırımların Kar 2ılıklı Te 2viki ve Korunması Anla 2maları imzalanmı 2tır. (Ruben, 2000)

Mayıs-Haziran aylarında Türkiye-Suriye sınırında askeri hareketlilik artmı 2, Haziran 1996 ba 2larında Genel Kurmay 0kinci Ba 2kanı ve beraberindeki üst düzey komutanlardan olu 2an bir heyet bölgede incelemeler yapmı 2tır.

81 2.1.8.3. Türkiye-ABD 0li kileri

Programda, “ABD ile ili 2kilerimizi dostluk ve ittifak anlayı 2ıyla sürdürmek, ekonomik i2birli /i boyutuna daha fazla a /ırlık vererek geli 2tirmek arzusundayız” yorumu yapılmaktadır. (TBMM Kütüphanesi, 25.10.2011)

2.1.8.4. Türkiye-RF 0li kiler

Hükümet programında Rusya ile ilgili; Rusya Federasyonu ile ili 2kilerimizi, 2imdiye kadar titizlikle riayet edilen ilkeler çerçevesinde, iki ülke arasında i 2birli /i imkanlarının geli 2tirilmesine öncelik veren bir anlayı2la sürdürece /iz denilmektedir. (TBMM Kütüphanesi, 25.10.2011)

2.1.8.5. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li kileri

Programda, “Azerbaycan ve Ermenistan arasında yürütülen barı 2 görü 2melerinin, kalıcı bir barı 2a dönü 2mesi için Ermenistan’ın i 2gal etti /i topraklardan çekilmesi ve Çeçenistan’daki ihtilafın süratle sona erdirilmesi yolundaki yapıcı gayretlerimiz sürecektir” denilmektedir. (TBMM Kütüphanesi, 25.10.2011)

2.1.8.6. Türkiye-Balkanlar 0li kileri

Hükümet programında 2u görü 2lere yer verilmi 2tir; “Balkanlardaki geli 2meler umut vericidir. Dayton Barı 2 Anla 2ması sonrası Bosna-Hersek’teki tarafların barı 2 yolunda attı /ı adımlar yakından takip edilmeye ve desteklenmeye devam edilecektir. Bu çerçevede barı 2 sürecine aktif katkılarımız ve Bosna-Hersek’in yeniden imar çabalarının desteklenmesine yönelik yardımlarımız sürdürülecektir”. (TBMM Kütüphanesi, 25.10.2011)

2.1.8.7. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li kileri

Yılmaz Hükümet programında; “Türkiye, Yunanistan ile iyi kom 2uluk, dostluk ve i2birli /i ili 2kileri içinde olmayı arzulamaktadır. Ege’de ya 2anan son kriz, bu ülke ile aramızda yıllardır süregelen ihtilafların çözümsüz kalmasının tehlikelerini bir kez daha gözler önüne sermi 2tir. Çözüme ula 2manın ba 2lıca yolu görü 2me ve uzla 2madır. Bu anlayı 2la, Yunanistan ile aramızdaki bütün sorunların do /rudan temaslara ve görü 2melere dayalı olarak çözümlenmesini istemekteyiz. Türkiye Ege’nin iki ülke arasında bir barı 2 ve dostluk denizine dönü 2mesinin herkesin yararına oldu /una

82 içtenlikle inanmaktadır. Kıbrıs sorununun, Ada’daki iki toplum arasında do /rudan görü 2meler yoluyla, iki bölgeli ve iki kesimli federal bir çözüme kavu 2turulmasını amaçlayan Birle 2mi 2 Milletler müzakere sürecini destekliyoruz. Türkiye, soruna kalıcı ve her iki tarafın serbest iradeleriyle kabul edecekleri bir çözüm bulununcaya kadar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni her alanda güçlendirmeye çalı 2acak ve soyda 2larımızın haklı davasının yanında olmaya devam edecektir” demektedir. (TBMM Kütüphanesi, 25.10.2011)

Refah Partisi, güven oylamasının Anayasanın 96. maddesine göre geçersiz oldu /u gerekçesiyle Anayasa mahkemesine ba 2vurmu 2tur. Mahkeme 14 Mayıs 1996'da güven oylamasını, ola /anüstü hali ve çekiç gücün süresinin uzatılmasına ili 2kin TBMM kararını iptal etmi 2, fakat yeni oylamaya gerek olmadı /ını bildirmi 2tir. Refah Partisi, 27.05.1996’da Ba 2bakan Mesut Yılmaz hakkında gensoru önergesi vermi 2tir. Yılmaz gensorunun görü 2ülmesini beklemeden 6 Haziran 1996'da istifa etmi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 25.10.2011)

12 Eylül Darbesi sonucu ortaya çıkan siyasetin etkisiyle 1980 ve 1990’larda sa /cı gruplar güçlenmi 2 ve bunun sonucu olarak Refah Partisi 1995’teki genel seçimlerde siyasette güçlü duruma gelmi 2tir.

2.1.9. 54. Cumhuriyet Hükümeti-Erbakan Hükümeti (08.06.1996 -30.06.1997)

Yeni kurulan koalisyon hükümetinin Ba 2bakanı , Dı 2i2leri ve Ba 2bakan Yardımcısı ise Tansu Çiller olmu 2tur.

Necmettin Erbakan, 1987 yılında yapılan referandum sonrasında siyasi yasaklılık halinin kalkmasıyla Refah Partisi’nin genel ba 2kanlı /ına seçilmi 2tir. Refah Partisi, 1995 seçimlerinde en fazla oy alan partidir. Ancak di /er partilerin koalisyon yapmak istememesiyle hükümet kuramamı 2tır. Fakat Ba 2bakan Yılmaz’ın 6 Haziran 1996’da istifa etmesiyle Cumhurba 2kanı hükümeti kurması için yine Erbakan’ı görevlendirmi 2tir. Erbakan, hükümet kurmak için yaptı /ı ziyaretler sonrasında nihayet koalisyon için kendisine bir ortak bulmu 2tur. Böylelikle Erbakan, DYP ile bir koalisyon hükümeti kurmu 2tur. (Do /an, 2006) Erbakan ile Çiller’in dı 2 politika ilkelerinin birbiriyle çeli 2ti /i açıktır. Ancak her iki liderin de ana gündeminin (dı 2 politikadan

83 ziyade) iç politika oldu /u varsayılırsa bu çeli 2kiye ra /men Refah-Yol koalisyonunun kurulmasına bir anlam verilebilmektedir. (Do /an, 2012)

0ç politikada “irtica” tehlikesinin önemli boyutlara ula 2tı /ını savunan Türk Silahlı Kuvvetleri “post-modern darbe” olarak da anılan 28 1ubat 1998 tarihinde, Refah Partisi’ni bir bakıma tasfiye etmi 2tir. (Babi 2, 2011)

2.1.9.1. Türkiye-AB 0li kileri

Refah Partisi’nin 1995 seçimlerine giderken hazırladı /ı bildirgede “Türkiye’nin yeri bir Hristiyan birli /i olarak kurulan ‘Avrupa Birli /i’ de /il ‘Müslüman Ülkeler Birli /i’ olacaktır” denilmi 2tir. (RP, 1995: 29)

“Taklitçiler tarafından millete, parlamentoya ve Bakanlar Kurulu’na sorulmadan ‘Karanlık Oda’ metoduyla imzalanmı 2 olan 6 Mart (Gümrük Birli /i) Antla 2ması’nı tasvip etmemiz mümkün de /ildir” demektedir. (RP, 1995: 29)

Refah-Yol koalisyon hükümeti protokolünde ise; Batı ile ili 2kiler açısından “Türkiye’nin taraf oldu /u bütün uluslararası ve stratejik antla 2malara ba /lı kalınacaktır, bu antla 2maların milli güvenlik ve milli menfaatler aleyhine tatbikine meydan verilmeyecektir” ilkesi benimsenmi 2tir. (Protokol, 1996: 7,13)

Refah Partisi Batı ve Batılı kimli /ine kar 2ı olmu 2 ve “Batı’nın sömürü düzeni” nden kurtulup mümkün oldu /unca 0slam ülkeleriyle yakınla 2mayı amaçlamı 2tır. RP-DYP koalisyon hükümetinin görev süresince de Erbakan Batı devletlerinin hiçbirini ziyaret etmemi 2tir.

2.1.9.2. Türkiye-Orta Do u 0li kileri

Erbakan, 0slam ülkeleriyle ikili ticari ili 2kilerini geli 2tirmeye çalı 2arak ilk gezisini 0ran’a yapmı 2 ve do /algaz anla 2ması imzalamı 2tır. Ayrıca “D-8” adı altında Banglade 2, 0ran, Malezya, Endonezya, Nijerya, Mısır ve Pakistan’ı bir araya getirmeye çalı 2mı 2tır. Bu örgütlenmenin asıl amacı Batılı ülkelerde oldu /u gibi Müslüman ülkeler arasında da birlik olu 2masını sa /lamaktır. Özellikle 0ran’la yakınla 2ması Batılı ülkelerin oldu /u kadar asker-sivil bürokrasinin de dikkatini ve tepkisini çekmi 2tir. MGK radikal islami hareketler ile terör eylemleri arasında Türkiye’yi tehdit açısından bir fark görmedi /i dü 2üncesini Milli Siyaset Belgesi’ne yansıtmı 2tır. Ayrıca Libya lideri Kaddafi’nin

84 medya önünde Türkiye’yi ele 2tirmesi ve buna Erbakan’ın tepki vermemesi ve Türk bayra /ının Mısır’da göndere çekilmemesi gibi durumlar sonrasında tepkiler iyice artmı 2tır. 0ran’ın Büyükelçisi Bagheri’nin Ankara Sincan Belediyesi’nin düzenledi /i gecede Türk – 0srail ili 2kilerini ele 2tiren konu 2ması da durumu daha da olumsuzla 2tırmı 2tır. TSK bu süreçten sonra harekete geçmi 2 ve “Kadife darbe” veya “post-modern darbe” olarak Sincan’da tanklar geçit yapmı 2tır. Erbakan, bu olaydan sonra Ba2bakan olarak uzun süre kalamayaca/ını anlamı 2tır. (Do /an, 2006)

Refahyol döneminde Türkiye-0srail ili 2kileri ba /lamında ordu ve bürokrasinin sivil politik alan kar 2ısında olmu 2tur. Bu dönemde Türk-0srail ili 2kilerinin büyük ço /unlu /unu askeri yapı belirlemi 2tir. Refah Partisi’nin bütün kar 2ı duru 2larına ra /men söz konusu dönem iki ülke ili 2kilerinde en iyi seviyeye ula 2ıldı /ı dönem olmu 2tur. (Özcan, 2004:53)

Mart 1996’da Yılmaz Hükümeti döneminde 0srail ile imzalanan serbest ticaret anla 2ması Nisan 1997’de TBMM tarafından onaylanarak yürürlü /e girmi 2tir. (Hale,2003)

Necmettin Erbakan ve partisi iktidara geldikten sonra askerlerin baskısına boyun e/erek 0srail ile askeri i 2birli /i ve serbest ticaret anla 2malarını istemeyerek de olsa kabul etmi 2tir. Halbuki muhalefette bulundu/u dönemde Erbakan 0srail’i ve Türkiye’nin 0srail ile olan ili 2kilerini kötülemi 2tir. Bu dönemde 0srail ile samimiyet kurmayan ve ili 2kileri geli 2tirmeyen Erbakan, bunun yerine Filistin’i desteklemi2tir. (Hale, 2003)

Refah Hükümetinin Ba2bakanı Necmettin Erbakan’ın Pakistan, 0ran, Malezya, Endonezya ve Libya gibi ülkelere yönelik yapmı 2 oldu /u ziyaretleri Türkiye’de Kemalist laik kesimlerin dı 2 politikanın “ 0slamla 2tı /ı” korkularını tetiklemi 2tir. 0srail ile sürdürülen yakın ili 2kiler bazı yazarlar tarafından bu korkunun ortadan kaldırılmasına yönelik oldu /u 2eklinde yorumlanmaktadır. Erbakan özellikle askerler tarafından 0srailli yetkililerle görü 2meye ve anla 2maları imzalamaya zorlanmı 2tır. (Dibner, 1998-99:34)

0srail ile 23 1ubat 1996’da “Askeri 02 birli /i ve E /itim Antla 2ması” imzalanmı 2tır. Bu antla 2manın gere /ince 0srail Türkiye’ye 0ran, Irak ve Suriye sınırı boyunca güvenli /in sa /lanması noktasında yardımını öngörmektedir. Bu antla2ma dı 2 çevrelerce 2öyle

85 yorumlanmı 2tır.; “Ankara, yanına Ortado /u’nun en güçlü devletini alarak Atina ve 1am’a kar 2ı büyük bir koz” elde etmi 2tir. (Elekda /, 1996:21)

Böylelikle her iki ülkede “Suriye’ye kar 2ı ortak bir politikada” bulu 2mu 2tur. Ayrıca, 0srail Türkiye’yi Ortado /u’daki a 2ırı 0slami akımlara kar 2ı korumakta kararlı oldu /unu belirtmi 2tir. Türkiye de, Müslüman ve laik bir ülke olarak, bölgede 0srail’in Arap dünyası kar 2ısında yalnızlı /ını gidermi 2tir”. (Do /an, 1996:15)

Bu görü 2, 0srail’le ortak deniz tatbikatı yapılaca /ını açıklayan askeri yetkililer arasında da hakim olan bir 2eydir. Dönemin Genelkurmay 0kinci Ba 2kanı Çevik Bir söz konusu tatbikatın neden yapılaca /ını “Türkiye ile 0srail, bölgedeki iki demokratik ülkedir. Bölgeye, demokrasilerin birlikte i 2 yapabilece /ini göstermek zorundayız” argümanı üzerine temellendirmi 2tir. Bu yetkiliye göre, “Biz her yanda sorunla çevriliyiz. Sıcak bölgedeyiz. Bu kaos çemberinin dı 2ına çıkarak, bölgede dostlar bulmamız bizim için kritik önemde. 0srail, mükemmel seçenek.” demi 2tir. (Çongar, 1996:18)

Ba 2bakan Erbakan A /ustos 1996’da 0ran, Pakistan, Singapur, Malezya ve Endonezya’ya geziler düzenlemi 2 daha sonrasında ise bu gezilerine, Ekim ayında Mısır, Libya ve Nijerya’yı da eklemi 2tir. Libya ziyareti tam bir muamma olmu 2tur. “Muammer Kaddafi Türkiye’nin 0srail ile kurdu /u ili 2kiler sebebiyle Erbakan’ı azarlamı 2 ve ba /ımız bir Kürt devleti kurulmasını ifade etmi 2tir”. (Hale, 2003:319) Erbakan planlarını ikili görü 2meler çerçevesinde sürdürmü 2 ve G-7’ye kar 2ı Müslüman ülkelerden olu 2an D-8 grubunu olu 2turmu 2tur. Buna kar 2ın laik dü2ünce tarzındaki kesim ve özellikle askeri yetkililer Erbakan’ın Türkiye’yi batıdan uzakla 2tırdı /ını, 0srail ve Araplarla kurulan ili 2kilerin dengeli olması gerekti /ini ve 0slamcı bir dı 2 politikanın Atatürkçü ilkelerle ba /da 2madı /ını savunmu 2 ve kar 2ı çıkmı 2lardır.

2.1.9.3. Türkiye-ABD 0li kileri

Ba 2bakan Erbakan döneminde hükümet programında ABD ile ili 2kilere de /inilmemi 2tir. Zaten Erbakan ba 2bakanlı /ı süresince Batı yanlısı olmaktan ziyade 0slami ülkelere yönelik bir dı 2 politika izlemi 2tir. ABD ile ili2kiler açısından Refahyol hükümetinde ABD ile 29 Mart 1980’de imzalanan Savunma ve Ekonomik 02 birli /i Anla 2ması yenilenerek süresi uzatılmı 2tır.

86 2.1.9.4. Türkiye-RF 0li kileri

Duma, Türkiye’nin Çeçenya konusunda isteklerini yerine getirme konusunda gönülsüz davranması ile 1997 yılında elindeki Kürt kozunu kullanmı 2 ve iki Kürt konferansının Moskova’da toplanmasına ön ayak olmu 2tur. Türkiye bu geli 2meyi protesto etmi 2tir. (Tellal, 2001)

2.1.9.5. Türkiye-Balkanlar 0li kileri

Türkiye Balkan krizleri sonrasında geli 2tirilen güvenlik giri 2imlerinin büyük bir ço /unlu /unda yer almı 2tır. Örne /in 1996’da NATO tarafından ba 2latılan Barı 2 0çin Ortaklık (B 0O) süreci Türkiye’nin bölge ülkeler ile askeri i 2birli /i aracılı /ıyla bölge güvenli /ini peki 2tirmede önemli bir yer te 2kil etmi 2tir. Di /er taraftan Türkiye, 1996’da Tiran’da Güneydo /u Avrupa Savunma Süreci (SEDM)’nin olu 2umuna öncülük etmi 2tir. (Mandacı, 2012)

2.1.9.6. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li kileri

Programda “Yunanistan ile aramızdaki anla 2mazlıkların ancak kalıcı ve kar 2ılıklı çıkarları kollayan bir müzakere ve diyalog süreci çerçevesinde çözülebilece /i inancındayız” denilmi 2tir.

“Kıbrıs sorunu Ada'daki iki toplum arasında do /rudan görü 2meler yoluyla çözümlenmelidir. Türkiye soruna kalıcı ve her iki tarafın serbest iradeleriyle kabul edecekleri bir çözüm bulununcaya kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni her alanda güçlendirmeye çalı 2acak ve soyda 2larımızın haklı davasının yanında olmaya devam edecektir”. (TBMM Kütüphanesi, 28.10.2011)

2.1.9.7. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya ile 0li kiler

Hükümet programında; Türk Cumhuriyetlerinin ekonomik yapılanma süreçlerine yapılan katkılar artırılarak sürdürülecek; ula 2tırma, haberle 2me ve enerji alanındaki i2birli /i projelerine öncelik verilecektir sözleri dile getirilmektedir.

Azerbaycan ve Orta Asya Cumhuriyetlerine yönelik ulusal politikalar için de Ekonomik 02 birli /i Te 2kilatının (ECO) ilave bir platform olu 2turdu /u dikkate alınarak, Te 2kilatın

87 faaliyetlerinin önümüzdeki dönemde daha da geli 2tirilmesine özel bir önem verilecektir denilmektedir. (TBMM Kütüphanesi, 28.10.2011)

Sonuçta 28 1ubat süreci gibi birçok neden Erbakan Hükümetinin Haziran 1997’de iktidardan dü 2mesine neden olmu 2tur. Yerine geçen Yılmaz Hükümetini, dökülen parçaların toplanması ve dı 2 politikaya daha mantıklı ve etkili bir yön verilmesi görevi beklemektedir. (Hale, 2003:320)

2.1.10. 55. Cumhuriyet Hükümeti-III. Yılmaz Hükümeti (30.06.1997-11.01.1999) 30 Haziran 1997’de 55. Hükümet Ba2bakanı Mesut Yılmaz, Ba 2bakan Yardımcısı Bülent Ecevit Milli Savunma Bakanı ve Ba 2bakan Yardımcısı 0smet Sezgin olmu 2tur. Dı 2i2leri Bakanı ise 0smail Cem’dir.

Yılmaz, ANAP-DSP-DTP koalisyonunu CHP’nin de deste /ini alarak kurmu 2tur. Böylelikle Refah-Yol hükümetine son verilmi 2tir. Bu üçlü koalisyon partileri birbirleriyle açıkça çatı 2an bir iç veya dı 2 politika anlayı 2ları yoktur. Demokratik Türkiye Partisi, DYP lideri Tansu Çiller’in liderlik anlayı 2ını benimsemeyen ve DYP’nin içinden çıkmı 2 bir partidir. Kurucuları olan Hüsamettin Cindoruk ve 0smet Sezgin 7 Ocak 1997’de Demokrat Türkiye Partisi’ni kurmu 2lardır. (Do /an, 2012)

55. Hükümetin Dı 2i2leri Bakanı olarak yaptı /ı ilk basın toplantısında 0smail Cem, “Türkiye’nin tarihi, co /rafi ve kültürel anlamda “700 yıllık Avrupalı” oldu/unu söylemi 2tir. Hedeflerinin ba 2kalarına özenen de /il ba 2kalarının özendi /i bir “dünya devleti” yaratmak oldu /unu” söylemi 2tir. (Cem, 2004:47)

2.1.10.1. Türkiye-AB 0li kileri

DTP parti programı “Avrupa Birli /i’ne tam üyelik hedefimizin dı 2 politikamızda öncelikli önemini mutlaka koruması gerekti /ine inanıyoruz” demi 2tir. Ayrıca “Kıbrıs’taki iki toplumun serbest iradesiyle ve müzakereler yoluyla mümkün olaca /ı görü 2ü” nü savunmu 2lardır. (DTP, 1997: 76-78)

ANAP, DSP ve DTP koalisyon protokolünde ise, “Bölge merkezli dı 2 politika ve ekonomide sa /lanacak geli 2meler, ülkemizin Avrupa Birli /i’ne tam üyeli /inin hızlanmasına da katkıda bulunacaktır.” ve “KKTC ile ili 2kiler yeniden hak etti /i düzeye çıkarılacaktır.” Denilmi 2tir. (Do /an, 2012)

88 Hükümet programında, “Avrupa Birli /i’ne mümkün olan en yakın zamanda tam üye olmaya yönelik gayretler sürdürülecektir” denilmektedir. (TBMM Kütüphanesi, 12.11.2011) Türkiye Avrupa ili 2kilerini yakından ilgilendiren ilk Zirve 12-13 Aralık 1997 tarihinde Lüksemburg’da gerçekle 2tirilmi 2tir. Bu zirve ile Avrupa’nın gelece /i çizilecektir. Lüksemburg’da alınan karara göre 1959’dan beri Avrupa’nın kapısında bekleyen Türkiye’nin adı müzakereler için geçmezken, sosyalizmden yeni kurtulmu 2 Merkezi ve Do /u Avrupa Ülkeleri, Kıbrıs Rum Kesimi ve Malta için müzakereler ba 2layacaktır. Türkiye Lüksemburg Zirvesinden bir gün sonra, yapılan bu zirveye tepki göstererek Avrupa Birli /i ile siyasi diyalo /u askıya aldı /ını ve 12 Mart 1998 tarihinde Londra’da yapılacak Avrupa Konferansı’na katılmayaca/ını bildirmi 2tir.

ANAP-DSP Koalisyon Hükümetinin IMF ile ba 2lattı /ı ve 1998 Temmuz ayında imzalanan yakın izleme anla 2ması ile sonuçlanan görü 2meler Türkiye-IMF ili 2kilerinin son on yıllık dönemi (1998-2008) kapsayacak olan bir ba 2langıçtır. Yakın 0zleme Anla 2masının ek metni olan ekonomik politikalar bildirgesinde yer alan kararlara göre hükümet, bankacılık ve sosyal güvenlik alanlarında yapısal de /i2iklikler getiren yeni yasal düzenlemeler yapacaktır. POA 1, THY, ERDEM 0R hisselerini satarak özelle 2tirecektir. TELEKOM’un %49 hissesi satılacaktır. TEDA 1 da /ıtım i 2letmelerinin i2letme haklarını devredecektir. 1999 sonuna kadar mevcut tarımsal destekleme araçlarının tümünü yürürlükten kaldıracaktır. Fakat bu planlamalar yapıldıktan sonra Yakın 0zleme Anla 2ması’nın uygulanmasının be 2inci ayında, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı görevinden alınmı 2tır. Daha sonrasında ise Yılmaz hükümeti istifa etmi 2tir. (Kona, 2012)

2.1.10.2. Türkiye-ABD 0li kileri

Hükümet programında ABD ile ili 2kilere bir cümle ile yer verilmi 2tir. “ABD ile ili 2kilerimizi, dostluk ve ittifak ba /larımız çerçevesinde, kar 2ılıklı çıkarlarımızı gözeten bir anlayı 2la yürütece /iz” uygulama açısından da ABD ile ili 2kiler stratejik ortaklık prensibi çerçevesinde iyi ili 2kiler 2eklinde yürütülmü 2tür. (TBMM Kütüphanesi, 12.11.2011)

89 2.1.10.3. Türkiye-Orta Do u 0li kileri

Hükümet programında “Ortado /u’da barı 2çı ve dengeli politikalarımız devam edecek, bölgedeki bütün ülkelerle ve tarihsel yakınlıklarımız olan Arap ve 0slam dünyası ile ili 2kilerimiz geli 2tirilecektir. Irak’ın fiili bölünmü 2lü /üne, bunun iç güvenlik açısından ve ekonomik çıkarlarımız bakımından yarattı /ı sakıncalar göz önünde tutularak, Birle 2mi 2 Milletler kararları, insan hakları ve uluslararası hukuk ilkeleri do /rultusunda biran önce son verilmesi yolunda çaba gösterilecektir” sözleri dile getirilmi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 12.11.2011)

2.1.10.4. Türkiye-RF 0li kileri

Rusya Ba 2bakanı Çernomirdin’in 1997 yılında Türkiye’yi ziyaret etmesi ili 2kilerde i 2 birli /i görüntüsünü güçlendirmi 2tir. Ba 2bakan Mesut Yılmaz ile Rus meslekta 2ı görü2meler esnasında, 2üphecilik yerine güven ilkesinin geli 2tirilmesini vurgulayarak rekabet yerine i 2birli /inin, ülkeler arasında ekonomik çıkarlara ve toprak bütünlüklerine kar 2ılıklı saygı gösterilmesi konularında görü 2lerini belirtmi 2lerdir. (02 yar, 2012)

Ekim 1998 ba 2larında Abdullah Öcalan Suriye’den çıkartılarak, Stockholm üzerinden Rusya’ya gelmi 2tir. Ba 2bakan Mesut Yılmaz 11 Ekim günü terörist ba 2ının Rusya’da oldu /unu resmen açıklamı 2tır. Rusya’nın Ankara Büyükelçisi A. Lebedev, Dı 2i2lerine ça /rılarak kendisi Abdullah Öcalan konusunda bilgilendirilmi 2tir. Büyükelçi ise bu durumu inkar eden bir açıklama yapmı 2tır. Türkiye ise Rusya’ya 27 Ekim 1998 tarihinde “terörist ba 2ını Türkiye’ye iade edin” notası vermi 2tir. Bunun üzerine Öcalan, Rusya’dan siyasi sı /ınma talebinde bulunmu 2tur. Duma bu sı /ınma talebini kabul etmi 2tir. Moskova’da 30 gün ikamet eden Öcalan burada da umdu /u ortamı bulamamı 2tır. Rus yetkililerin iste /i üzerine Öcalan sı /ınacak yeni bir ülke aramaya ba 2lamı 2tır. Rus havayollarına ait bir uçakla 0talya’ya geçmek zorunda kalmı 2tır. Türk Hükümeti’nin baskıları sonucunda 0talya Hükümeti, Öcalan’ın tekrar Rusya’ya dönmesini istemi 2tir fakat Rusya’da bu iste /i reddetmi 2tir. Hiçbir Avrupa ülkesi bölücü ba 2ının iste /ini kabul etmemi 2tir. (Özkan, 2000)

2.1.10.5. Türkiye-Balkanlar 0li kileri

Hükümet Programında; Balkan ülkelerinde ya 2ayan Türk ve akraba toplulukları, bu ülkelerle her türlü ili 2kilerimizin geli 2tirilmesinde yapıcı bir unsurdur. Bu toplulukların

90 ya 2adıkları ülkelerdeki ekonomik, kültürel ve sosyal ko2ullarının iyile 2tirilmesine destek olunacaktır. Hükümetimiz, yurtdı 2ındaki vatanda 2larımızın sorunlarını yakından izlemek ve çözümler bulmak amacı ile, yurtdı 2ındaki vatanda 2larımızın da temsil edilece /i bir “Yurtdı 2ı Vatanda 2lar Üst Kurulu” olu 2turulacaktır ibareleri mevcuttur. (TBMM Kütüphanesi, 12.11.2011)

2.1.10.6. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li kileri

Kıbrıs konusunda “hükümetimiz Kıbrıs’ın yalnız KKTC için de /il, do /rudan do /ruya Türkiye’nin güvenli /i açısından da ya 2amsal önem ta2ıdı /ının ve bu önemin arttı /ının bilincindedir” denilmektedir. (Resmi Gazete, 1997: 7)

2.1.10.7. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li kileri

Hükümet programında Kafkasya’da kalıcı barı 2ın ve istikrarın tesisi için bölge ülkeleri arasındaki i 2birli /inin geli2tirilmesini amaçlayan her türlü giri 2im, geçmi 2te oldu /u gibi, desteklenmeye devam edilecektir. Bu çerçevede, Ermenistan’ın i 2gal etmi 2 oldu /u Azerbaycan topraklarından 2artsız çekilmesi ve iki ülke arasındaki sorunların diyalog yolu ile çözülmesi hususlarındaki giri 2imlerin desteklenmesi sürdürülecektir.

Yeni Türk Cumhuriyetleri ve öteki Türk ve akraba toplulukları ile ekonomik, ticari, sınai, teknik, sosyal, e /itim ve kültürel alanlarda ili 2kilerin geli 2tirilmesi için yürütülen faaliyetlere yeniden hız kazandırılacaktır söylemine yer verilmi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 12.11.2011)

Üçüncü Yılmaz hükümeti döneminde Türkiye dı 2 politikada, Orta Asya’da geri adım atarak daha çok Kafkaslar üzerinde yo /unla 2mı 2tır. 0li 2kilerde Ecevit hükümetlerine kadar olan dönem, genel olarak, jeopolitik nüfuz alanlarında ve ikili ili 2kilerde kontrollü gerginlik ve rekabet evresi olarak de /erlendirilebilmektedir. Bu dönemde taraflar, bir yandan aralarındaki jeopolitik rekabeti sürdürmü 2, di /er yandan da yo /un bir ekonomik i2birli/i süreci içine girmi 2lerdir.

2.1.11. 56. Cumhuriyet Hükümeti -V. Ecevit Hükümeti (11.01.1999- 18.04.1999)

V. Ecevit Hükümetinin Ba 2bakanı Bülent Ecevit’tir. Devlet Bakanı ve Ba 2bakan Yardımcısı H. Hüsamettin Özkan ve Devlet Bakanı ve Ba 2bakan Yardımcısı Hikmet Ulu /bay’dır.

91 ANAP, DSP, DTP koalisyon ortaklarının anla 2amamasıyla III. Yılmaz Hükümeti sona ermi 2tir. ANAP, DYP ve DSP anla 2arak Nisan 1999’da genel seçimler olana kadar DSP azınlık hükümetini 11 Ocak 1999 tarihinde kurmu 2lardır.

Genel seçimlerde oyların %22’sini alan DSP birinci parti olmu 2tur. Daha sonra sırasıyla oyların %18’ini Milliyetçi Hareket Partisi, %15’ini Fazilet Partisi, %13’ünü ANAP, %12’sini DYP almı 2tır. (TBMM Kütüphanesi, 15.11.2011) Seçimler sonucunda DSP, MHP ve ANAP’ın katıldı /ı üçlü koalisyon hükümeti kurulmu 2tur.

2.1.11.1. Türkiye-RF 0li kileri

III. Yılmaz dönemimde Rusya’dan 0talya’ya geçen terörist ba 2ı Öcalan Türkiye’nin 0talya’ya yapmı 2 oldu /u baskılar sonucunda 0talya hükümeti Öcalan’dan tekrar Rusya’ya dönmesini istemi 2tir. Ama bu talebi Rusya bu kez olumsuz kar 2ılamı 2tır. Daha sonra hiçbir Avrupa ülkesi bölücü ba 2ının talebini kabul etmeyince 16 Ocak 1999’da yeniden Rusya’ya dönmü 2tür. Fakat Rusya’ya ayak basar basmaz kendisine ülkeden ayrılması için 10 günlük süre verilmi 2tir. 29 Ocak günü ise Yunanistan’a geçen Öcalan bir gün sonra bu ülkeyi de terk etmek zorunda kalmı 2tır. Bunun üzerine tekrar Rusya’ya dönmek istese de Rusya, Öcalan’ın uça /ına ini 2 izni vermemi 2tir ve bu 2ekilde terörist ba 2ının Rusya macerası sona ermi 2tir. (Özkan, 2000)

2.1.11.2. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li kileri

Bülent Ecevit’in Ba2bakanlı /ı döneminde Orta Asya Türki Cumhuriyetlerinden Özbekistan ile bazı sorunlar ya 2anmı 2tır. Özbekistan Cumhurba 2kanı 0slam Kerimov, otoriter rejimine kar 2ı ba 2latılan muhalefet hareketlerini Türkiye’nin destekledi /inden 2üphelenmesinden sonra 16 1ubat 1999’da Ta 2kent’te ba 2kanın arabasına bomba yerle 2tirilerek yapılan suikast giri 2imi Özbekistan ile Türkiye arasındaki ili 2kilerdeki gerginli /i hat safhaya çıkarmı 2tır. 0ran üzerinden Türkiye’ye kaçan iki 2üpheli Özbek gecikmeli de olsa Özbekistan’a iade edilmi 2tir. 1üphelilerden biri suikast giri 2imini Türk 0slamcı lider Necmettin Erbakan’ın finanse etti /ini iddia etmi 2tir. Bunun üzerine Özbek Hükümeti, Türk Hükümet’inden Ta 2kent büyükelçisini geri ça /ırmasını istemi 2, hava sahasını THY uçaklarına kapatmı 2 ve Türk okul ve üniversitelerinden Özbek ö/rencilerini geri çekmi 2tir. Bunun üzerine Ba 2bakan Bülent Ecevit Özbekistan

92 büyükelçisine Türk topraklarında Özbekistan’a kar 2ı faaliyet gösterilmesine izin verilmeyece /ine garanti vermi 2tir. (Hale, 2003)

“DSP azınlık hükümeti seçimler sonrası olu 2acak hükümetin Yakın 0zleme Anla 2masındaki hedefleri koruyaca /ı güvencesini ta 2ıyan bir “Anlayı 2 Birli /i Mutabakatı”nı IMF ile 1999 Ocak sonunda imzalamı 2tır”. (Kona, 2012)

Bu hükümet bir azınlık ve aynı zamanda seçimlere götürecek hükümet oldu /u için dı 2 politikada çok fazla uygulama alanı bulamamı 2tır.

2.1.12. 57.Cumhuriyet Hükümeti – VI. Ecevit Hükümeti (18.04.1999- 03.11.2002)

57. Hükümetin Ba 2bakanı Bülent Ecevit’tir. Devlet Bakanı ve Ba 2bakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, Devlet Bakanı ve Ba 2bakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı ve Ba 2bakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’dır.

Koalisyon hükümeti güvenoyu aldıktan kısa bir süre sonra Ekonomik Politikalar Belgesi’nde verilmi 2 olan taahhütleri yerine getirmek üzere harekete geçmi 2tir. TBMM’de Bankacılık Yasası Haziran ayında görü 2ülmü 2tür. Ardından SSK Yasası gündeme getirilerek kabul edilmi 2tir. Sonra ise anayasa de /i2ikli /i gerçekle 2tirilerek tahkim uygulamasının önündeki engeller kaldırılmı 2tır. Bakanlar Kurulu kararı ile Temmuz-Aralık 1999 dönemi içinde tarımsal kesimde uygulanan destekleme araçları yürürlükten kaldırılmı 2tır. Bu süreç 1997 Kasım ayında ba 2latılıp iki yıl sonra orta vadeli bir istikrar ve yapısal reform programına dönü 2mü 2tür. Ancak bu Programın uygulanması Kasım 2000-1ubat 2001 krizine yol açmı 2tır. (Kona, 2012)

1999 yılında kurulan üçlü koalisyon hükümeti IMF ile stand-by anla 2ması yaparak ekonomi alanında hızlı bir ba 2langıç yapmı 2lardır. Bu yapılan anla 2ma ile reformlara hız verilmi 2tir. Bu reformlar sayesinde ekonomide hızlı bir iyile 2me ortaya çıkmı 2tır. Ancak bu yapısal reformların kısa zamanda sonlandırılması ekonomiye daha çok zarar vermi 2tir. (http://arsiv.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2004/08/08/yazarlar/yazarlar207.html) Özelle 2tirme süreci istenilen düzeyde gerçekle 2tirilememi 2 ve tam liberalle 2tirme yapılamamı 2tır ve bunun sonucunda hükümet 2001 ekonomik krizine maruz kalmı 2tır. 2001 krizinden sonra Dünya Bankası’ndan Kemal Dervi2 getirilmi 2 ve Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olmu2tur. “IMF Türkiye’ye verdi /i krediyi 30 milyar dolara kadar yükseltmi 2tir”. (Kona, 2012)

93 2.1.12.1. Türkiye-AB 0li kileri

DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümetinin bir di /er dı 2 politika çıktısı AB-Türkiye ili 2kileridir. Ba 2bakan Bülent Ecevit 1999 yılının yaz aylarında AB’ye adaylık talebinde bulunmu 2tur. Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirmeyi taahhüt etmi 2tir. Türkiye 1999 Aralık ayında yapılan Helsinki Zirvesinde aday kabul edilmi 2tir. Adaylı /ı resmile 2en Türkiye’nin bu adaylık süreci içerisinde bazı konuların çözümlenmesi ko 2ul olarak öne sürülmü 2tür. Bu konular arasında Kıbrıs ve Ege meseleleri de yer almı 2tır. Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunlar uzla 2ı yolu ile çözülecek, çözülemez ise Avrupa Konseyi sorunu ele alacaktır. Türkiye’nin Kopenhag Kriterleri kapsamında gerçekle 2tirdi /i bir dizi düzenleme AB nezdinde olumlu etki yaratmı2tır. Almanya’da Hristiyan Demokratların yerini alan Sosyal Demokratların iktidara geçmesiyle birlikte Almanya Türkiye’nin AB üyeli /ine sıcak bakmaya ba 2lamı 2tır. Lüksemburg Zirvesi’nin ardından AB ile ili 2kileri siyasi yönden askıya alan Türkiye’yi AB üyesi ülkelerin istedi /i gibi yönlendirebilmesi 2ansından uzak kalmı 2lardır. Bu nedenlerden dolayı Türkiye’yi AB Lüksemburg’da dı 2larken, Helsinki’de tavır de /i2ikli /ine ba 2vurmu 2tur. Ayrıca Clinton yönetiminin Türkiye’nin AB üyeli /ine tam destek vermesi ve AB üyesi ülkeleri bu alanda etkileme gücü sonuç vermi 2tir. (Sönmezo /lu, 2006)

1999’da sırasıyla 0zmit ve Atina’yı harap eden depremlerin iki ülke halkında yarattı /ı empatiden hareketle Yunanistan olumsuz ko 2ulluk politikasından tarihi bir adımla uzakla 2arak 1999 Helsinki Zirvesi’nde AB’nin Türkiye’ye adaylık statüsü tanıma kararını desteklemi2tir. (Rumelili, 2007-2008)

Haziran 1999’da Köln’de yapılan Avrupa Konseyi toplantısında AB’nin özellikle kriz çözümlerine yönelik olarak olu 2turmayı hedefledi /i Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası’nın (AGSP) temelleri atılmı 2tır. AB, AGSP’yi olu 2turabilmek için sahip oldu /u kaynakların yeterli olmadı /ını öne sürmü 2 ve NATO’nun imkan ve kabiliyetlerinden yararlanmayı kararla 2tırmı 2tır. Böyle bir durumda AB üyesi olmayan fakat NATO üyesi olan Türkiye, Kıbrıs ve Yunanistan gibi konularda sürecin dı 2ına itilmi 2tir. Türk Hükümeti tarafından bu durum ho 2nutsuzlukla kar 2ılanmı 2tır. 2002 Aralık ayında Kopenhag Zirvesi’nde bu ho 2nutsuzlu /un kısmı telafisi yapılmı 2tır. Türkiye’ye AGSP’nin NATO üyesi bir ülkeye kar 2ı kullanılmayaca /ı sözü verilmi 2tir. Ayrıca 1999 Helsinki Zirvesi’nde aday ülke statüsü tanınan Türkiye’nin AB’den alaca /ı

94 mali yardımlarda insan hakları konusunun iyile 2tirilmesi 2artı ba /lanmı 2tır. DSP- ANAP-MHP koalisyon hükümeti Türkiye’deki ilk reform paketlerini uygulayan hükümettir. Ancak Kemal Dervi2’in Türkiye’ye gelip ulusal programı yapması ile sadece ekonomik liberalle 2me de /il, siyaseten de liberalle 2me reformlarının temeli atılmı 2tır. (Kona, 2012)

1999’dan sonra Türkiye resmi olarak aday ilan edildikten, katılım anla 2ması belgesi ortaya çıktıktan sonra hem asker hem de dı 2i2leri içinde çatlaklar ba 2lamı 2tır. Avrupacılar, Amerikancılar ve milliyetçi çizgi Asyacılar olmak üzere bu iki geleneksel kurum üçe bölünmü 2tür. Amerika taraftarları fazla ses çıkarmamı 2lar, Avrasyacılar 0ran ve Rusya’ya yakla 2alım dedikleri için kabul görmemi 2ler, AB yanda 2ları baya /ı yol almı 2lar ve bu çatla /ın daha fazla geni 2ledi /i görülmü 2tür. (Kona, 2012)

Helsinki’de “aday ülke” kabul edilen Türkiye, Katılım Ortaklı /ı Belgesi’ni imzalayarak Ulusal Program hazırlamayı taahhüt etmi 2tir. Bu dönemde idam cezası kaldırılacak, anadilde yayın ve e /itim hakkı tanınacak, MGK’nın siville 2tirilmesi kararı öneri haline getirilecek, dü 2ünce özgürlü /ü önündeki engeller kaldırılacak, OHAL kaldırılacak, DGM’ler kaldırılacak, i 2kenceye son verilecek, A0HM kararları gere /i yeniden yargılama yapılacak, A 0HS’ye ekle bütün protokollere taraf olunacak, Dernekler Kanunu liberalle 2tirilecek, insan hakları konularında uluslararası hukuk kurallarının iç hukuk kurallarına önceli /i sa /lanacaktır. (Kona, 2006)

2.1.12.2. Türkiye-Orta Do u 0li kileri

Ba 2bakanlık tarafından Temmuz 1999’da yayınlanan bir genelgede Türkiye’nin 0srail’le yakınla 2ma politikasının “Arap ülkelerinin Türkiye’ye kar 2ı dü 2manca tutumları, PKK’ya verdi /i açık deste /e ra /men Suriye’nin yanında yer almaları ve Suriye yanlısı politika izlemeleri” üzerine gündeme geldi /ini belirtilmi 2tir. (Özcan, 2012: 800) Bu genelge ikili ili 2kilerin geli 2tirilmesi açısından, ABD etkili Rum ve Ermeni lobilerine kar 2ı Türkiye’nin de Yahudi lobisinin deste /ini almak için giri 2imlerde bulunması, teröre kar 2ı 0srail ile i 2birli /ine gidilmesi, 0srail ile ekonomi alanında i 2birli /inin olu 2turulması ve Filistin sorunu kar 2ısında dengeli bir politika izlenmesi gibi giri 2imlerden söz etmektedir. (Özcan, 2012)

95 2.1.12.3. Türkiye-ABD 0li kileri

Üçlü koalisyon hükümeti döneminde ABD Türkiye’ye ciddi anlamda tam destek vermi 2tir. ABD, Türkiye’ye verdi /i deste /i Kasım 1999 AG 0T Zirvesi’nde daha da belirginle 2tirmi 2tir. Suriye tarafından korunan Abdullah Öcalan’ın 1998 yılında Suriye’den çıkarılması ve 15 1ubat 1999’da Türkiye’ye getirilmesinde ABD’nin çok büyük katkısı vardır. Cumhurba 2kanı Süleyman Demirel 1999 yılında NATO toplantısı nedeniyle, Ba 2bakan Bülent Ecevit ise dönemin ABD Ba 2kanı Bill Clinton’un daveti üzerine ABD’yi ziyaret etmi 2lerdir. Hemen ardından Kasım 1999’da AG 0T Zirvesi için 0stanbul’a gelen Ba 2kan Clinton TBMM’de yaptı /ı konu 2mada iki ülke ili 2kilerine yönelik olumlu mesajlar vermi 2tir. (Kona, 2012)

2.1.12.4. Türkiye-RF 0li kileri

Bülent Ecevit’in Ba 2bakanlı /ı döneminde Rusya’da da Vladimir Putin iktidara gelmi 2tir. “Putin, Türkiye’nin Orta Asya ve Kafkasya’daki cumhuriyetlerle ciddi anlamlarda kurmaya çalı 2tı /ı ili 2kilerden fazla memnun olmadı /ını dile getirmi 2tir”. (02 yar, 2012:805)

1999 yılındaki Çeçenistan sava 2ında Türkiye Çeçenlere destek konusunda çekingen bir tavır izlemi 2tir. Bu dönemde düzenlenen kitlesel gösterilerin sayısında oldukça azalma görülmü 2tür. 4-6 Kasım 1999 tarihleri arasında Ba 2bakan Bülent Ecevit’in Moskova ziyaretinde Rus yetkililere yeterli güvence verilmi2tir. ( 02 yar, 2012)

2.1.12.5. Türkiye-Balkanlar 0li kileri

“Türkiye DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümeti döneminde; Balkanlar’da, Irak ve 0ran politikaları özelinde, Kafkaslar ve Orta Asya’da benimsedi /i politikalar genelinde, 0srail’le ikili ili 2kiler ba /lamında ABD politikalarının destekleyicisi olmu 2tur”. (Uzgel, 2005) 1999 yılında geli 2en Yugoslavya krizinde Türkiye ABD ile birlikte hareket etmi 2tir. NATO üyesi ülkelerin uçaklarıyla ba 2latılan bombalamanın ardından Yugoslavya direncini arttırınca ABD Türkiye’deki Bandırma ve Çorlu’daki üsleri kullanmak istemi 2tir. Türkiye bu iste /e olumlu yanıt vermi 2tir. Ayrıca ABD’nin Saddam rejimini devirmek ve 0ran’ı bölge politikalarında etkinsizle 2tirmek amacıyla bu iki ülkeye yönelik uygulanan çifte çevreleme politikasını Türkiye’de desteklemi 2tir. (Uzgel, 2005)

96 Bu dönem hükümetinin de Balkanlarla ilgili dı 2 politika uygulamasında; Kosova krizinde Türkiye bölgeye yönelik NATO giri 2imini desteklemi 2tir. Arnavutluk’a askeri birlik göndermi 2tir. Makedonya topraklarına geçen mültecilerin bir kısmına kapılarını açmı 2tır, di /er kısmına ise insani yardım uygulamı 2tır. (Uzgel, 2005)

2.1.12.6. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li kileri

57. Hükümet Döneminde Türkiye-Yunanistan ili 2kileri yumu 2amı 2tır. 1999 yılında Kenya’daki Yunanistan Büyükelçili /i’nde Abdullah Öcalan yakalanmı 2tır. Bu sürecin ardından Yunanistan’ın Türkiye’ye PKK dahil terör eylemi uygulayanlara destek politikasını gözden geçirmesine neden olmu 2tur. Türkiye’de ya 2anan 17 A /ustos 1999 depremi ardından Yunanistan Türkiye’ye yönelik sıcak tavırlar sergilemi 2, dönemin iki ülke Dı 2i2leri Bakanları 0smail Cem ve Yorgo Papandreu’nun dostane temasları olmu 2tur. Kıbrıs ve Ege Denizi’ni ilgilendiren tüm sorunlar niteli /ini ve varlı /ını korumakla birlikte bu dönemde ili 2kiler iyi niyet çerçevesinde yürütülmü 2tür. (Kona, 2012)

2.1.12.7. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya ile 0li kiler

11 Eylül olayları sonrasında Orta Asya ve Kafkasya, öncelikle ABD, AB ve Rusya gibi global güçlerin ve sonrada Türkiye ve 0ran gibi bölgesel güçlerin enerji politikaları çerçevesinde i 2birlikleri ve rekabetlerine konu olmu 2tur. Böylelikle bu bölge Rusya’nın tekrar arka bahçesi olmaktan çıkmı 2 ve uluslararası gündemin ön sıralarına yerle 2mi 2tir. (Andican, 2012)

Türkiye ile Orta Asya Cumhuriyetleri arasındaki siyasi ili 2kiler 2000’li yılların ba 2langıcından beri bir gerileme sürecine girmi 2tir. Bu gerilemenin en büyük nedenlerinden biri 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra ABD’nin Orta Asya’ya girmi 2 olmasıdır. ABD, Özbekistan ve Kırgızistan’da askeri üsler kurmu 2tur. Bu geli 2me Orta Asya Cumhuriyetleri’nin nezdinde Türkiye’nin arabulucu ve öncelikli konumunu yitirmesine neden olmu 2tur. Bu da 90’ların ba 2ından beri devam eden Türkiye’nin bölge ülkeleriyle batı arasındaki köprü görme i 2levini ortadan kaldırmı 2tır. (Andican, 2012)

Ayrıca ili 2kilerin zayıflamasında Türkiye’nin kendisinden kaynaklanan nedenler de mevcuttur. Bunlar arasında Türkiye’nin AB üyelik süreci ve Türkiye Cumhurba 2kanı’nın eski Cumhurba 2kanlarına göre dı 2 politikada daha pasif bir yapı

97 sergilemesi sayılabilir. Bu nedenlerin ilk sırasındaki Türkiye’nin AB üyelik hedefidir. 1999 Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin yeniden aday ülke olarak kabul edilmesi ve 2000 yılında ulusal katılım belgesinin kabul edilmesiyle 2000’li yıllarda Türkiye’nin tek öncelikli hedefi AB ile bütünle 2mek olmu 2tur. Bu suretle de tüm enerji bu hedefe yo /unla 2tırılmı 2tır. Ayrıca 2001 yılında Ecevit Hükümeti döneminde patlak veren ekonomik kriz de Türkiye’nin içe kapanmasına neden olmu 2tur. Do /al olarak bu dönemde Orta Asya’da siyasal etkinli /in arttırılması söz konusu olamamı 2, Avrasya ile ilgili politikalar geri plana atılmı 2tır.

0li 2kilerin yava 2lamasında di /er bir etken ise Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’yle ili 2kileri bizzat yürüten Özal ve Demirel gibi siyasetçilerin siyaset sahnesinden çekilmeleri olmu 2tur. Türk Cumhuriyetleri’nde dı 2 ili 2kiler tam olarak kurumsalla 2madı /ından Ba 2kanlık sistemiyle yönetilen bu ülkelerde dı 2i2leri daha çok devlet ba 2kanlarının ikili ili 2kileri çerçevesinde yürütülmektedir. 2000’li yıllarda Cumhurba 2kanlı /ı yapan Ahmet Necdet Sezer eski cumhurba 2kanlarına göre Türk Cumhuriyetleri devlet ba 2kanları ile ikili ili 2kiler kuramamı 2tır. Yine aynı dönemde Ba 2bakan Ecevit’in sa /lık problemleri de bir etkendir. Bu da ili 2kilerin geli 2tirilememesi konusunda Türkiye açısından bir eksiklik te 2kil etmi 2tir. (Andican, 2012)

Orta Asya Cumhuriyetleri ve Türkiye arasındaki ili 2ki e /itim ve kültür arasında olmu 2tur. Ba 2bakan Bülent Ecevit’in de deste /i ile Orta Asya Cumhuriyetleri’nde Türk okullarının sayısı arttırılmı 2tır. Azerbaycan’la ili 2kiler “iki devlet bir millet” 2eklindeki duygusal kavramsalla 2tırmadan daha fazlası olamamı 2tır. Ermenistan diaspora politikasını ba 2arıyla devam ettirerek Türkiye’yi dı 2 politik alanda daha kırılgan duruma getirmi 2tir. Gürcistan’la ili 2kiler Rusya Federasyonu’nun gölgesinde devam etmi 2tir. Kafkasya politikası açısından en olumlu geli 2me Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının ilerleyen dönemlerde Türkiye’ye getirebilece /i olumlu kazanımların hesabı olmu 2tur. (Andican, 2012)

Dı 2 politikada bu geli 2meler ya 2anırken ülke içerisinde ise sorunlu bir süreç ya 2anmaktadır. Bu sıkıntılı sürecin ba 2ında Ba 2bakan Bülent Ecevit’in rahatsızlı /ı, koalisyon içindeki anla 2mazlıklar ve yolsuzluklar gelmektedir. Bu sorunlara bir de parti içi muhalefet eklenince DSP-ANAP-MHP koalisyonunun sonu gelmi 2tir. Bunun üzerine

98 erken seçim kararı alınmı 2tır. Yapılan 3 Kasım 2002 seçimlerinde Meclis’te ço/unlu /u elde eden AKP tek ba 2ına iktidar olmu 2tur. (Kona, 2012)

99 BÖLÜM 3: AKP DÖNEM 0 TÜRK DI 1 POL 0T0KASI

3.1. 2002-2011 DÖNEM 0NDE TÜRK DI 1 POL 0T0KASI

3.1.1. AKP’nin Dı Politika Felsefesi

AKP’nin 14 A /ustos 2001’de kurulması ve çok yeni bir parti olarak 2002 seçimlerinde tek ba 2ına hükümet kurması, Türk siyaset tarihi açısından benzerine zor rastlanacak bir örnektir. 3 Kasım 2002 ve 22 Temmuz 2007 seçimlerini yüksek oy oranları ile kazanarak tek ba 2ına iktidar olan AKP’nin Türk dı 2 politikasında da farklılık yaratması söz konusu olmu 2tur. (Koçer, 2012) Bu farklılık 12 Haziran 2011 tarihindeki seçimle de günümüze kadar devam etmektedir.

AKP’nin Necmettin Erbakan’ın siyasi çizgisinden geldi /i bilinmektedir. Bu yüzden özellikle 2002 seçimlerinden sonra iktidarın ilk dönemlerinde kimli /i konusunda tartı 2malar olu 2mu 2, bunun yanında da izlenecek iç politika kadar dı 2 politikanın da seyri merak edilmi 2tir. AKP’nin kimli /i konusunda direkt kendisi muhafazakar demokrat olarak tanımlama yapmı 2tır. Bu tanımlama ile birlikte bu tartı 2malar büyük oranda son bulmu 2tur. AKP, de/i2en bölgesel ve küresel gerçekler kar 2ısında, Türkiye’nin dı 2 politika önceliklerini yeniden tanımlaması ve bu gerçekler ile ulusal çıkarları arasında yeni bir denge olu 2turması gerekti /i inancındadır. (http://www.akparti.org.tr/gnsayfa/program.asp?dizin=50&hangisi=2 eri 2im tarihi 18.11.2011)

2002 seçimleri ile tek ba 2ına iktidar olan AKP ile eskiye oranla siyasal ve ekonomik istikrar sa /lanmı 2tır. Bu 2ekilde Türkiye’nin dı 2 politikasının da rahatladı /ı ve elinin güçlendi /i bir gerçektir. Bunun en büyük göstergesi AB ile ili 2kilerde görülmü 2 ve müzakerelerin ba 2laması somut örnek olmu 2tur.

2002 sonrasında, Türkiye, ABD ekseninden AB eksenine kaymı 2tır. Bu ise, ciddi bir de /i2im olarak algılanmaktadır.

AKP’nin dı 2 politika anlayı 2ı klasik Türk dı 2 politika anlayı 2ından biraz farklıdır. Dönemin Ba 2bakanlık Dı 2i2leri Ba 2 Danı 2manı Ahmet Davuto /lu, AKP’nin bu farklı dı 2 politika görü 2ünde be 2 temel ö /enin var oldu /unu vurgulamaktadır ve 2öyle açıklamaktadır:

100 “Bunlardan ilki özgürlük ile güvenlik arasında kurulacak ba /lantıdır. 11 Eylül sonrasında ba 2ta ABD olmak üzere, küresel aktörler, sivil toplum kurulu 2ları ve akademi camiası güvenlik a /ırlıklı bir söyleme yönelmi 2tir; ancak bunun bir tek istisnası Türkiye'de ya 2anmı 2tır. Bu dönemde, güvenli /ini riske etmeden, sürekli demokratikle 2me paketleriyle özgürlük alanını geni 2leten tek ülke Türkiye'dir. Biz bunu gerçekle 2tirebildi /imiz ve iç siyasal me 2ruiyeti dengeli bir özgürlük ve felsefî bir güvenlik anlayı 2ı ile irtibatlandırabildi /imiz oranda Türkiye di /er ülkelere de model olacaktır. Türkiye bu anlamda hem co /rafî, hem de tarihî açıdan bölgesinin merkez ülkesidir.

0kinci temel esas ise kom 2u ülkelerle sıfır problem ili 2kisidir. Kom 2u ülkelerin tümüyle gelinecek sıfır problem noktası, aynı zamanda birinci esas ile de bütüncül bir noktaya ula 2mayı sa /layacaktır. Bu esas 'Türkiye'nin etrafı sürekli dü 2manlarla çevrilidir" psikolojisinden ve buna ba /lı geli 2en defansif refleksten kurtulup, bütün kom 2uları ile ili 2kilerini iyi düzeye getiren bir ülke olma üzerine kuruludur.

Üçüncü esas Türkiye'nin bu merkez karakteri dolayısıyla dı 2 politikasının çok boyutlu ve çok kulvarlı bir yapı kazanmasıdır. Bugün uluslararası ili 2kilerin seyretti /i dinamik 2artlarda, Türkiye'nin statik ve tek parametreli bir politika yürütmesi mümkün de /ildir. Irak'ta su yüzüne çıkan, hem Atlantik 0ttifakı içindeki bölgesel, hem de Transatlantik'le Avrasya arasındaki küresel parçalanma ve Asya- Avrupa, 0slam-Batı, Güney-Kuzey kutupla 2maları içinde Türkiye, kendisi problem kayna /ı olmayan, aksine problem çözücü, küresel ve bölgesel barı 2a katkı sa /lama yönünde inisiyatif kullanan ve çekim alanı olu 2turan bir ülke olmalıdır. Türkiye de /i2ik kulvarlarda çok boyutlu bir politika izlemek durumundadır.

Dı 2 politikamızdaki dördüncü temel esas, yeni bir diplomatik üslup geli 2tirmektir. Türkiye'nin uluslararası sistemdeki rolü tanımlanırken genellikle kullanılan kavram 'bir köprü olma’rolü idi. Hâlbuki köprünün tek i 2levi, iki entite arasında irtibat kurmak ve bir tarafı di /er tarafa ta 2ımaktan ibarettir; kendi ba /ımsız varlı /ı olan bir aktör olarak algılanmaz. Bu tanımlamanın benimsenmesi, Do /u ile ili 2kilerimizde Batı'nın de /erlerini empoze etmeye çalı 2an bir Batılı, Batı ile ili 2kilerimizde ise Do /u'nun olumsuz görülen unsurlarını ta 2ıyan bir Do /ulu olarak algılanmamıza yol açtı. Türkiye yeni dönemde 'köprü’de /il, 'merkez’ülke olarak tanımlanmalıdır.

Be 2inci esas; statik diplomasi anlayı 2ından dinamik 2artlara intibak etmemizi sa /layacak ritmik diplomasi ye geçi 2tir.” (Davuto /lu, 2004)

AKP’nin 2002’deki seçimlerle tek ba 2ına hükümet olmasından sonra dı 2 politikanın olu 2turulmasına geni 2 bir çevrenin katıldı /ı söylenmektedir.

0nat ve Duran’ın görü 2lerinde;

“Dı 2 politikanın belirlenmesinde etkili olan bu çevre iki ana eksenden olu 2maktadır. Birinci eksen, Ömer Çelik, Cüneyt Zapsu, 1aban Di 2li ve Egemen Ba /ı2 gibi isimlerin yer aldı /ı ve ABD ile ili 2kilere daha fazla önem veren kesimdir. 0kinci eksen ise Abdullah Gül, Ahmet Davuto /lu ve Murat Mercan gibi isimlerin yer aldı /ı ve çok boyutlulu /a, kom 2ularla ili 2kide bazen ABD’ye kar 2ın bir i 2birli /i geli 2tirme iste /inde olan kesimdir. Recep Tayyip Erdo /an ise, AB’yi

101 temel alan perspektif ile bu iki ekseni de dı 2 politikanın getirdi /i konjonktür açısından tamamlayan ve yönlendiren lider konumundadır.” (0nat ve Duran, 2006:40-41)

2007 seçimlerinden sonra ise dı 2 politika konusunda dönemin Ba 2bakanlık Dı 2i2leri Ba 2 Danı 2manı Ahmet Davuto /lu’nun öne çıktı /ı görülmektedir. Klasik Türk Dı 2 Politikasında görülmemi 2 bir 2ekilde Davuto /lu’nun, temsilci, arabulucu gibi sıfatlarla bazı ülkelere görevli olarak gönderilmesi benzerine az rastlanan örneklerdir. Zaten kendisi de 1 Mayıs 2009 tarihinde Dı 2i2leri Bakanlı /ı görevine getirilecektir. (Koçer, 2012)

1996’da Necmettin Erbakan’ın Ba 2bakanlı /ı döneminde de görüldü /ü üzere geçmi 2ten günümüze MNP-MSP-RP-FP, Türk dı 2 politikasının klasik çizgisine en fazla kar 2ı olan kesimdir. Yıllarca bu kesim AB kar 2ıtı bir tutum sergilemi 2lerdir. Ancak bu gelenekten gelen AKP beklentilerin aksine çok büyük bir 2a2kınlık yaratmı 2tır. AKP, muhafazakar demokrat bir parti oldu /unu kendisi açıkladı /ı halde dı 2 politikada muhafazakar davranmayarak özellikle AB üyeli /i yönünde bir tutum sergilemi 2tir. Daha da önemlisi bundan önce hiçbir siyasi parti bu derece AB taraftarı olmamı 2 veya kendisini bu 2ekilde tanıtmamı 2tır. AKP Hükümetleri çıkardıkları birçok yasalar ile Cumhuriyet tarihinin en AB’ci hükümetleri olarak anılabilecek bir çalı 2ma sergilemi 2leridir.

Sadece AB konusunda de /il tüm dı 2 politika konularında da AKP’nin sergiledi /i tutum koalisyon dönemlerine göre oldukça farklıdır. AKP’nin Kıbrıs, Orta Do /u, Ege gibi konularda da Türk dı 2 politikasının klasik anlayı 2ının dı 2ında bir yakla 2ımı vardır. Bu durum dı 2 politika alanında Kıbrıs konusu ba 2ta olmak üzere geleneksel devlet politikası ile hükümet politikası arasında ikilem meydana getirmi 2tir. (Koçer, 2012)

Tüm farklılı /ına ra /men AKP’nin dı 2 politika felsefesinin kurulan hükümetler içerisinde tamamıyla de /i2en bir dı 2 politika yapısına sahip oldu /u da söylenememektedir. Zaman zaman AKP’nin dı 2 politika konusunda beyan ettikleri ile uygulamak zorunda kaldı /ı politikaları farklılıklar göstermi 2tir. Bunun nedeni sadece AKP’nin iddialı beyanları de /ildir. Bunda içsel faktörler kadar dı 2sal faktörlerin de etkisi vardır. AB, Irak, Kıbrıs ve Ermenistan gibi konularda dı 2 unsurların etkili oldukları a 2ikardır.

102 AKP iktidarı döneminde, Türk dı 2 politikasında liberal bazı araçlar kullanılmı 2tır. “Sıfır toplamlı çatı 2macı model yerine sıfır toplamlı olmayan uzla 2macı model daha fazla tercih edilmi 2tir. Ancak, kazan-kazan olarak da ifade edilen bu yakla 2ım, ço /u zaman muhalefet tarafından ödün verme olarak ele 2tirilmi 2tir”. (Koçer, 2012:926)

AKP hükümetinin eski RP ba /lantısı ve aynı ideolojik e /ilimler üzerinde olmaları dı 2 politikadaki yakla 2ımları açısından çe 2itli spekülasyonlara yol açmı 2tır. Özellikle Cumhurba 2kanı Ahmet Necdet Sezer’in görevinin biti 2inin ardından Abdullah Gül’ün 28 A /ustos 2007 tarihinde Cumhurba 2kanı seçilmesi, dı 2 politika yapımının tamamıyla aynı siyasal e /ilimin tekeline girmesi nedeniyle gerek yurt içinde gerekse di /er ülkeler açısından Türk dı 2 politikasında bir ‘eksen kayması’ 2üphesi olarak de /erlendirilmi 2tir. Eksen kayması, Türkiye’nin sırtını geleneksel müttefiklerinden olu 2an Batı dünyasına dönerek “Do /u” ya, AKP’nin do /al müttefikleri olarak görülen “ 0slam dünyası” na yönelmesidir. 0kinci Körfez Sava 2ı öncesinde ya 2anan “tezkere krizi” ile ABD ile yol ayrımına gelinmesi, Orta Do /u’da diplomatik aktivitenin hiç olmadı /ı ölçüde artması ve nihayet 0srail ile ya 2anan kriz, Türk dı 2 politikasında ilkesel de /i2imler meydana geldi /i biçiminde yorumlanmaya ba 2lanmı 2tır. Son dönemde dı 2 politika karar vericilerinin bu yönde bir irade gösterip göstermedikleri a 2a/ıda incelenecektir. (Koçer, 2012)

Yeni yönetimin dı 2 politika konusundaki en önemli tavrı “kom 2ularla sıfır sorun” stratejisini takip etmesidir. Ne var ki bu yakla 2ımın net ve çarpıcı bir sonuç verdi /ini söylemek oldukça zordur. Zira birçok kom 2u ülke ile süregelen sorunlar çözümlenememi 2 sadece üstleri örtülmü 2tür. Örneklersek Yunanistan’la Ege’deki sorunlar devam etmektedir. Aynı 2ekilde Irak’la ve Ermenistan’la ili 2kiler istenilen düzeyde de /ildir. Tabi bu noktada Türkiye’nin oldu /u kadar muhatap ülkelerin de çözüm getiren bir yakla 2ım içinde bulunup bulunmadıklarına da bakılması gerekir. Bu noktada Ermenistan’ın uzla2maz tavrı da dikkat çekicidir. (Tezcan, 2012)

3.2.1. 58. Cumhuriyet Hükümeti-Gül Hükümeti (18.11.2002 – 14.03.2003)

3 Kasım 2002’de yapılan genel seçimlerde AKP oyların %34.28’ini, CHP oyların %19.39’unu, DYP ise oyların %9.54’ünü almı 2tır. AKP’nin, 11 yıllık ve 9 hükümetlik sürecin ardından tek parti olarak iktidar olması ve bu hükümeti kuran siyasetçilerin büyük ölçüde laiklik aleyhtarlı /ı gerekçesiyle kapatılan Refah Partisi kadrolarından

103 olu 2ması iki en büyük ve önemli özelli /idir. AKP, Tayyip Erdo /an ba 2kanlı /ında sürpriz bir atakla beklenenin üstünde oy alarak tek ba 2ına iktidar olmu 2tur. Bu durum Türk Dı 2 Politikası açısından da yeni bir dönemin ba 2langıcı olmu 2tur.

Ancak gelinen bu durum, 1983’de ANAP’ın oldu /u gibi AKP’nin de dı 2 politika konusunda pek hazırlıklı olmadı /ı görüntüsü vermektedir. Örne /in Tayyip Erdo /an’ın yasaklı olması nedeniyle Abdullah Gül’ün Ba2bakanlı /ı üstlenmesiyle birlikte dönemin Dı 2i2leri Bakanlı /ı’na getirilen Ya 2ar Yakı 2, dı 2i2leri kökenli olmasına ra /men bazı tecrübesizlik belirtileri göstermi 2tir. Bu sebepten dolayı Recep Tayyip Erdo /an’ın yasa /ının kalkması sonucu kurdu /u hükümette kendisine Dı 2i2leri Bakanlı /ı verilmeyecek, yerine Abdullah Gül atanacaktır. (Tezcan, 2012)

Ancak AKP’nin problem çözücü bir yakla 2ım içinde olması dı 2 politikada da bir takım açılımlar sa /lamı 2tır. Tayyip Erdo /an Hükümeti’nin ilk testi 2002 Kophenhag Zirvesi öncesi ya 2anmı 2tır. O dönemde siyasi yasaklı olan, bu nedenle resmi bir sıfatı olmayan Recep Tayyip Erdo /an, yo /un bir çalı 2ma temposuyla zirve öncesi tüm Avrupa ba 2kentlerini ziyaret ederek nabız yoklamı 2 ve temaslarda bulunmu 2tur. (Tezcan, 2012)

3.2.1.1. Türkiye-AB 0li kileri

Hükümet programında Ba 2bakan Abdullah Gül AB ile ilgili olarak 2u görü 2lere yer vermi 2tir:

“Avrupa Birli /i’ne tam üyelik, ekonomik ve demokratik geli 2imin sa /lanması bakımından öncelikli hedefimizdir. Öte yandan AB’nin sundu /u ekonomik ve demokratik standartlar, yasal ve kurumsal düzenlemeler, tam üyelik 2artına ba /lı olmaksızın desteklenecektir. Türkiye’nin Avrupa Birli /ine tam üyeli /i Hükümetimizin hedeflerinin ba 2ında gelmektedir. Bu amaçla, Türkiye’nin adaylı /ının geni 2leme sürecinde geri çevrilmez bir niteli /e sahip oldu /unun tescil edilmesini teminen, katılım müzakerelerinin ba 2latılmasına çalı 2ılacaktır. Hükümetimiz, Kopenhag kriterlerini tam olarak yerine getirme konusunda kararlıdır. Türkiye’nin Avrupa Birli /i ailesi içerisinde hak etti /i yeri en kısa zamanda almasının iki tarafa getirece/i kazanımların yanı sıra Avrupa kıtasının ötesinde barı 2, istikrar ve güvenlik yönlerinden olumlu sonuçlar do /uraca /ı ku 2kusuzdur. Tarihi, co /rafi ve ekonomik ba /larımızdan kaynaklanan di /er bölgesel entegrasyonlar ve kom 2u ülkelerimizle ekonomik i 2birli /i çabaları da AB’nin tamamlayıcısı olacak bir anlayı 2 içinde sürdürülecektir.” (TBMM Kütüphanesi, 15.12.2011)

104 3 Kasım 2002’de erken seçimler sonrası iktidar de /i2ikli /i gerçekle 2tirmi 2tir. 0slamcı felsefe ile tanınan ve Batı dünyası ve AB’ye çok ılımlı bakmayan Erbakan’ın yeti2tirdi /i kadrolar AKP çatısında göreve gelmi 2tir. Fakat umulanın tam tersine AKP iktidarı büyük bir hız ve kararlılıkla AB’ye girmek için Kopenhag siyasi ve ekonomik kriterlerini yerine getirmeye ba 2lamı 2tır.

Aralık 2002 Kopenhag Zirvesi'nde AB bütünle 2me tarihinde en kapsamlı geni 2leme kararı alınmı 2tır. Zirve'de, 13 aday ülkeden Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Estonya, Letonya, Litvanya, Malta ve Güney Kıbrıs'ın 1 Mayıs 2004'ten itibaren AB’ye üye olmaları kararla 2tırılırken, Bulgaristan ile Romanya’ya da 2007 yılında üyeliklerini hedefleyen bir yol haritası verilmi 2tir. Türkiye’ye ili 2kin olarak, yapılan reformlar ve yeni hükümetin bu yöndeki kararlılı /ı övülmü 2 ve 2004 yılı Aralık ayındaki Zirve toplantısında, Avrupa Komisyonu'nun hazırlayaca /ı 2004 Yılı 0lerleme Raporu ve tavsiyesi do /rultusunda, Kopenhag siyasi kriterlerinin kar 2ılandı /ının belirlenmesi halinde gecikmeksizin katılım müzakerelerine ba 2lanması kararla 2tırılmı 2tır. (0KV, 30.11.2011)

AKP iktidarının ilk yılları boyunca belirli bir dönü2ümden geçilmi 2 ve küreselle 2en dünya 2artlarına adapte olmak isteyen AKP kadrosu AB’ye önem vermi 2tir. 2002-2004 yılları arasında AB Reform Paketleri ile iç yapıda bazı çevreler tarafından ele 2tirilen bazı çevreler tarafından ise ho 2nutlukla kar 2ılanan büyük bir dönü 2üm gerçekle 2mi 2tir; Davuto /lu döneminde ise Orta Do /u, AB’nin yerini almı 2tır.

3.2.1.2. Türkiye-Orta Do u 0li kileri

Hükümet programında Orta Do /u ile ilgili a 2a/ıdaki ifadelere yer verilmi 2tir:

“Do /u’da akan kan, tüm dünya kamuoyunu oldu /u gibi, bu bölge ile yakın kültürel ve tarihi ili 2kileri olan Türk halkını da üzmekte ve endi 2eye sevk etmektedir. Hükümetimiz, din ve ırk ayırımı yapmaksızın, kime ait olursa olsun dökülen kanın ve göz ya 2ının acilen durdurulmasını sa /layacak tek yolun, kalıcı bir barı 2tan geçti /ine inanmaktadır. Türkiye, Filistin’de Birle 2mi 2 Milletler kararları do /rultusunda ve Filistin halkının süregelen acılarını dindirecek 2ekilde barı 2ın tesisine yönelik çabaları desteklemeye devam edecektir. Türkiye Filistin ve 0srail taraflarıyla iyi ili 2kilerini sürdürerek barı 2ın tesisine yönelik çabalara katkıda bulunma imkanına sahip olacaktır. Türkiye, yakın kom 2usu Irak’la ilgili belirsizlikten tedirginlik duymaktadır. Hükümetimiz Irak’ın toprak bütünlü /üne ve siyasi birli /inin korunmasına büyük önem atfetmektedir. Irak’ın toprak bütünlü /ünün bozulması Orta-Do /u’daki tüm

105 dengeleri de /i2tirecektir. Hükümetimiz, Irak yönetiminin Birle 2mi 2 Milletler kararlarını tam olarak uygulaması, kitle imha silahlarından arınmı 2, kom 2ularıyla barı 2 içinde ya 2ayan bir Irak’ın uluslararası toplum içindeki yerini alması ve sorununun barı 2çı yönden çözümünden yanadır.” (TBMM Kütüphanesi, 15.12.2011) Abdullah Gül hükümeti döneminde Türkiye’nin Orta Do/u politikası açısından en önemli meselesi ABD’nin Irak’ı i 2gali ve sonrasında ya 2anan geli 2meler olmu 2tur. 1 Mart 2003 tezkeresinin TBMM’de kabul edilmemesi yine bu dönemde Orta Do /u politikası açısından önemli bir geli 2medir. Sava 2ın hemen öncesinde Türkiye’nin Irak ile ilgili beklentisinin olu 2masına sebebiyet vermi 2tir. Bu beklenti sadece Kuzey Irak’ta geli 2ebilecek yeni olu 2umlar açısından de /il, Irak’taki her türlü bölünmenin gerek Türkiye gerekse bölgeye verebilece /i zararlar açısından bakıldı /ında Irak’ın toprak bütünlü /ünün korunması olmu 2tur. Böylece Türkiye Irak’ta istikrar için üniter bir yapının daha faydalı olaca /ını dü 2ünmü 2tür. (Çetinsaya, 2012)

Türkiye 2003 yılı Irak sava 2ı öncesinden itibaren Türkmenler konusunda hassas davranmı 2, Türkmenlerin siyasal ve kültürel haklarının sa /lanması için çaba sarf etmi 2tir. Türkiye’nin üzerinde yo /unla 2tı /ı bir di /er konu ise Kerkük hakkında olmu 2tur. Türkiye hem hassas oldu /u Türkmenlerin varlı /ından hem de Irak’ın bütünlü /ü açısından Kerkük’ün ve petrol kaynaklarının tüm Irak’a ait olmasını istemi 2tir. Kerkük’ün Kürt bölgesine dahil edilmemesi ve özel statülü bir vilayet haline gelmesi için Türkiye yo /un çaba sarf etmi 2tir. (Çetinsaya, 2012)

3.2.1.3. Türkiye-ABD 0li kileri

Ba 2bakan Gül, programda ABD konusuna kısaca de /inmi 2tir. “Amerika Birle 2ik Devletleri ile uzun yıllardan beri savunma a /ırlıklı olan i 2birli /ini devam ettirecek ve bu i2birli /i ekonomi, yatırım, bilim ve teknoloji alanlarına yaygınla 2tırılacaktır” görü 2lerine yer vermi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 15.12.2011)

Türkiye, bu dönemde Amerika ile de bir takım sorunlar ya 2amı 2tır. Bunların en ba 2ında 1 Mart Tezkeresi gelmektedir. ABD, askerlerini Irak sava 2ına katılmak isterken Türkiye toprakları üzerinden geçirmeyi istemektedir ancak AKP yönetiminde konu bir anda krize dönü 2mü 2tür.

AKP hükümetiyle ABD arasında ortaya çıkan ilk anla 2mazlık Irak Krizi’dir. 1 Mart 2003’te, TBMM’de ABD’ye Türkiye’nin deste /ini öngören tezkere reddedilmi 2tir.

106 TBMM’nin tezkereye hayır demesi hem Avrupa’da hem de kom 2u ülkelerde büyük bir 2a2kınlık yaratmı 2tır. TBMM’den hayır, çıkması Türkiye’de demokrasinin yerle 2mi 2 oldu /u yorumlarına neden olmu 2tur. (Tezcan, 2012)

Türkiye-ABD ili 2kilerine 1 Mart tezkeresinin reddi büyük darbe vurmu2tur. Konuya ili 2kin ABD Savunma Bakanı Rumsfeld ve birçok ABD’li yetkili dönem dönem bu durumu ifade etmi 2lerdir. Zaten daha sonra Kuzey Irak’ta ya 2anan Türk askerlerine “çuval geçirme olayı” bu durumu do /rulamaktadır. Yine Barzani ve Talabani gibi Kürt yetkililerin son dönemdeki vurdumduymaz tavırları ve demeçleri ABD’den aldıkları cesaretin göstergesidir. Yine bu duruma ek olarak Kuzey Irak’taki Kürt grupların üstü kapalı destekleri ve muhtemelen lojistik destek sa /ladıkları PKK terörünün de son dönemde yo /unla 2mı 2 olması bu durumun sonuçlarındandır. Türkiye’nin bu tezkereyi reddetmesi ABD ile ili 2kilerde önemli bir olumsuz etki yaratmı 2tır. (Tezcan, 2012)

3.2.1.4. Türkiye-RF 0li kileri

Abdullah Gül, ABD konusunda oldu /u gibi RF ile ilgili olarak da hükümet programında kısaca bir açıklamada bulunmu 2tur. Açıklamada; “ 0yi kom2uluk ili 2kileri içinde Rusya Federasyonu ile, kültürel yakınlı /ımız çerçevesinde Orta-Asya ve Kafkasya ülkelerinde tarafların çıkarlarını zedelemeyen, i 2birli /ine dayalı ili 2kiler sürdürülecektir.” demi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 15.12.2011)

Abdullah Gül’ün Ba2bakanlı /ı döneminde Türk-Rus ili 2kilerinde de bazı geli 2meler ya 2anmı 2tır. Bu geli 2melere ba 2langıç noktası olarak Recep Tayyip Erdo /an’ın 23-24 Aralık 2002 tarihli Moskova ziyareti gösterilebilmektedir. Yapılan bu ziyarette gündeme ticari ili 2kilerin geli 2tirilmesi ve enerji sahasında i 2birli /i konuları gelmi 2tir. Dı 2 ticaret hacminin, ticari ili 2kilerin geli 2tirilmesi a 2amasında 10 milyar dolara yükseltilmesi hedeflenmi 2tir. (Tezcan, 2012)

3.2.1.5. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li kileri

Programda Kafkaslar ve Orta Asya ile ilgili olarak “Petrol ve do /al gaz politikalarımızın; dı 2 politikamız ile uyumlu hale getirilerek karde 2 Orta-Asya ve Kafkasya ülkeleri ile ili 2kilerimizde birle 2tirici bir unsur olması sa /lanacaktır.” sözlerine yer verilmi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 15.12.2011)

107 2000’li yıllarla beraber önem kazanan enerji güvenli/i kavramı ve 11 Eylül olayları sonrasında Orta Asya-Kafkasya bölgesinde küresel güç rekabeti yo /unla 2mı 2tır. Böylece Rusya’nın Kafkasya üzerindeki politikalarının sonu gelmi 2, bölge uluslararası politika gündeminde kendine önemli bir yer bulmu 2tur. Özellikle ABD, AB ve Rusya olmak üzere küresel güçlerin yanı sıra Türkiye ve 0ran gibi bölgesel güçlerin rekabetlerine de sahne olmu 2tur. (Andican, 2012)

Bu dönemde Gürcistan Rus nüfuzundan kurtulmaya çalı2makta, yüzünü batıya ve bölgede batının temsilcisi olarak gördü /ü Türkiye’ye dönmektedir. Bu durum Gürcü Cumhurba 2kanı 1aka 2vili tarafından “eskiden Rusya bizim dünyaya açılan penceremizdi, 1imdi dünyaya açılan penceremiz Türkiye oldu” ifadesiyle de belirtilmektedir. (Andican, 2012)

3.2.1.6. Türkiye-Balkanlar 0li kileri

Balkanlarla ilgili olarak hükümet programında 2u kısa ifadelere de /inilmi 2tir; “Balkan politikamız, bölgedeki ülkelerle tarihi, kültürel ve ekonomik ili 2kilerimiz ı 2ı/ında geli 2tirilecek, gerekirse yeniden 2ekillendirilecektir. Bölge içindeki gerilimi dü 2ürmek ve barı 2 ortamını kalıcı kılabilmek amacıyla ortak çıkar alanları olu 2turmak için ekonomi a /ırlıklı projeler geli 2tirilecektir.” (TBMM Kütüphanesi, 15.12.2011)

Türkiye NATO’nun do /uya do /ru geni 2leyerek yeni Balkan ülkelerinin üyeli /e kabul edilmesine çok sıcak bakmamaktadır. Yeni ülkelerin NATO’ya kabul edilmesi demek, Türkiye’nin sorumluluklarının artması anlamına gelecektir. Buna kar 2ılık sorumlulu /u artan Türkiye’ye yeni üye olacak ülkelerin güvenlik ba /lamında bir faydası olmayacaktır. Bunun yanında Türkiye, yeni üyelerin kabulü ile NATO’daki a /ırlı /ının azalaca /ını dü 2ünmektedir. Fakat yeni ülkelerin kabulünün engellenemeyece /ini idrak eden Türkiye NATO’nun do /uya do /ru geni 2lemesini dengelemek amacıyla Fransa ve 0talya gibi ittifakın güney ülkeleriyle i 2birli /i yaparak Romanya ve Slovenya’nın üyeli /e kabul edilmeleri için u /ra 2 vermi 2tir. Türkiye’nin Romanya’nın üyeli /ine sıcak bakmasının nedeni bu ülkenin Karadeniz’e kıyısı olmasıdır. Bu 2ekilde ilerde Rusya Karadeniz’de bir hakimiyet alanı olu 2turursa bu ülkenin üstünlü /üne kar 2ı denge kurulabilecektir. Ayrıca yine Bulgaristan’ında NATO’ya dahil edilmesini Türkiye tam desteklemi 2tir. (Ayman, 2012)

108 O dönem için 2007’de tamamlanması umulan Bulgaristan’ın AB üyelik sürecinde Türkiye’nin Bulgaristan’a verdi/i NATO deste /ine kar 2ılık AB’ye üye olduklarında da Türkiye’ye AB üyeli /i konusunda destek vereceklerini açıklamı 2lardır.

Türkiye Gül hükümeti döneminde 2002 yılının Kasım ayında TBMM’de aldı /ı karar ile söz konusu ülkelerin NATO’ya dahil olmalarını memnuniyetle kar 2ılamı 2tır. Romanya ve Slovenya 2004 yılında NATO’ya üye olmu 2 ve ilk katıldıkları NATO toplantısı da 28-29 Haziran 2004 tarihlerinde 0stanbul Zirvesi olmu 2tur. (Ayman, 2012)

3.2.1.7. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li kileri

Ba 2bakan Gül, hükümet programında Yunanistan ve Kıbrıs ile ilgili a /ırlıklı olarak Annan Planına vurgu yapmı 2tır. “Kom 2umuz Yunanistan ile kar 2ılıklı ekonomik çıkarlara dayanan ili 2kiler artırılarak sürdürülecek ve bu ili 2kilerin olu 2turaca /ı güven ortamı sayesinde, daha karma 2ık olan siyasi sorunların çözümü için zemin hazırlanacaktır.”

“Hükümetimiz, Kıbrıs sorununa mutlaka bir çözüm bulunmasının gere /ine inanmaktadır. Bu çözümde, gelecekte adadaki Türk varlı /ını tehlikeye sokacak hiç bir giri 2ime müsaade edilmeyecektir. Bu çerçevede, Birle 2mi 2 Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından Kıbrıs konusunda yapılan barı2 giri 2imi olumlu kar 2ılanmakla birlikte, Hükümetimizce sorunun kalıcı bir 2ekilde çözümü için ulusal çıkarlarımız ve Kıbrıs Türk halkının adadaki varlı /ını ve egemenli /ini garanti altına alacak bir müzakere süreci öngörülmektedir.” (TBMM Kütüphanesi, 15.12.2011)

Abdullah Gül dönemini kapsayan en önemli Kıbrıs olayı 11 Kasım 2002 tarihinde hazırlanan ve bazı de /i2ikliklerin ardından 24 Nisan 2004 tarihinde referanduma sunulan Annan Planı’dır.

AB üyelik süreci devam etmekte olan GKRY’nin Kıbrıs sorunu çözülmeden üyeli /inin kabul edilmesinin do /uraca /ı sıkıntılar AB tarafından tahmin edilmektedir. Bu do /rultuda ABD’nin de giri 2imleriyle dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın adıyla bir plan taraflara sunulmu 2tur. 12-13 Aralık 2002 AB Kophenhag Zirvesinden önce taraflardan gelen itiraz üzerine planın yeni ve ikinci versiyonu 10 Aralık 2002 tarihinde açıklanmı 2tır. (Kasım, 2012)

109 3.2.2. 59. Cumhuriyet Hükümeti-I.Erdo an Hükümeti (14.03.2003 – 29.08.2007)

Erdo /an, 14 Mart 2003’te Ba 2bakan olmu 2 ve kurdu /u 59. hükümet 18 Mart’ta güvenoyu alarak göreve ba 2lamı 2tır.

So /uk Sava 2 sonrası dönemde Abdullah Gül’ün kısa süreli ba 2bakanlı /ı ve ardından ba 2bakan yardımcılı /ı ve dı 2i2leri bakanlı /ı görevlerini yürütmesi ve ilerleyen dönemde Cumhurba 2kanlı /ına gelmesi, onu dı 2 politika karar verme sürecinde rol oynanabilecek tüm pozisyonlarda bulunmu 2 ve etkili olabilmi 2 bir siyaset adamı olma konumuna getirmi 2tir. Ayrıca So /uk Sava 2 sonrası dönemde 53 ay ile en uzun görev olan bakan olma sıfatını da almı 2tır.

3.2.2.1. Türkiye-AB 0li kileri

Ba 2bakan Recep Tayyip Erdo /an hükümet programında bir önceki Abdullah Gül hükümetinin AB konusundaki ba 2arısına atıfta bulunmu 2tur. Konu 2masında;

“Türkiye’nin Avrupa Birli /ine tam üyeli /i, hükümetimizin hedeflerinin ba 2ında gelmektedir. 3 Kasım seçimlerinden ba 2arıyla çıkar çıkmaz, Avrupa Birli /i konusunda ciddî bir etkinlik ürettik ve 2004 Aralık ayına, müzakere için müzakere tarihi alma ba 2arısı, AK Parti hükümeti döneminde ba 2arılmı 2tır. Hükümetimiz, Kopenhag kriterlerini tam olarak yerine getirme konusunda kararlıdır. Türkiye’nin Avrupa Birli /i ailesi içerisinde hak etti /i yeri en kısa zamanda almasının iki tarafa getirece /i kazanımların yanı sıra, Avrupa Kıtasının ötesinde, barı 2, istikrar ve güvenlik yönlerinden olumlu sonuçlar do /uraca /ı ku 2kusuzdur.” (TBMM Kütüphanesi, 17.12.2011) AKP iktidarında Türk dı 2 politikasının ilerleme kaydetti /i önemli konulardan biri de AB ile ili 2kiler olmu 2tur. Bu konuda Ocak 2003’ten itibaren hız kesmeden uyum paketlerine devam edilmi 2 ve bu süreç 2004 yazına kadar sürmü 2tür. Bu dönem AB’ye uyum adına büyük hamlelerin yapıldı /ı bir dönem olmu 2tur. 12 Haziran 2003’te Türkiye için gözden geçirilmi 2 Katılım Ortaklı /ı Belgesi AB’nin 145 sayılı resmi gazetesinde yayınlanarak yürürlü /e girmi 2tir. Ba 2bakan Recep Tayyip Erdo /an ve Dı 2i2leri Bakanı Abdullah Gül 19-20 Haziran 2003’te Selanik Zirvesi’ne katılmı 2lardır. 6 Ekim 2004’te AB Komisyonu, kamuoyuna açıkladı /ı tavsiyesinde Türkiye’nin Kophenhag siyasi kriterlerini yeterince yerine getirdi /ini belirtmi 2tir. Üyelik müzakerelerine ba 2lanmasını Türkiye’ye önermi 2tir. (Çakmak, 2012:987)

16-17 Aralık 2004’te Brüksel Zirvesi gerçekle 2mi 2tir. Türkiye bekledi /i olumlu sonucu almı 2tır. 3 Ekim 2005’te Türkiye’nin tam üyeli /i için müzakerelerin açılması kararını

110 zirve resmen açıklamı 2tır. Türkiye 45 yıl sonra nihayet somut olarak müzakereye ba 2lama tarihi almı 2tır. Ancak Türkiye’ye verilen müzakere tarihi ko 2ulları di /er aday ülkelere verilenlerden farklıdır ve bu fark da Türkiye’yi çok rahatsız etmi 2tir. (Çakmak, 2012)

Müzakere tarihi alındıktan sonra AB’ye uyum çalı 2malarının hız kesti /i konusunda bazı yorumlar yapılmaktadır. Ancak ba 2 müzakereci bunun tam tersini söyleyerek herhangi bir duraksama olmadı /ını, AB’ye uyum çalı 2malarının önceki kararlılıkla ve aynı hızla devam etti /ini belirtmi 2tir.

0nat ve Duran’ın görü2lerine göre;

“AKP’nin ilk döneminde AB’ye adaylık statüsünün alınmasından sonra müzakerelerin 3 Ekim 2005 tarihinde ba 2latılması ile ili 2kiler daha da yo /unla 2mı 2tır. Bu tarihi geli 2me, Türk dı 2 politikasının merkezinde yer alan Washington’un, Brüksel ile yer de /i2tirmesi sonucunu getirmi 2tir.” (0nat ve Duran, 2006:49) Yine bu dönemde Eylül 2005’te iktidara gelen Angela Merkel’in Türkiye’nin AB üyeli /i konusundaki olumsuz görü 2leri kısmen azalmı 2tır.

Türkiye-AB ili 2kilerini dolaylı olarak ilgilendiren bir ba 2ka konu Ermeni soykırımı konusudur. 2002-2007 arası dönemde Ermeni soykırımı konusundaki giri 2imler daha da artmı 2tır. 12 Ekim 2006’da Fransız Ulusal Meclisi’nde tasarının kabul edilmesi ve bundan sonraki yakın dönemde de daha hafif dozlu bir tasarının Amerikan Senatosu’ndan geçmi 2 olması artan giri 2imlerin sonucudur. AKP Hükümeti de bu konuda bir açılım yapmak istemekte fakat klasik tezin dı 2ına çıkamamaktadır. Ayrıca bu konunun Türkiye’nin AB üyeli /ini engellemek için kullanıldı /ı açıkça belirgindir. (Tezcan, 2012)

Mayıs 2007 seçimlerini kazanarak Fransa Cumhurba 2kanı olan Nicolas Sarkozy, Türkiye’nin AB üyeli /i yerine farklı bir versiyon olan Akdeniz Birli /i’nden söz etmektedir. Ayrıca Sarkozy’nin Türkiye’ye ılımlı görü 2leriyle tanınan Sosyalist Politikacı Bernard Kouchner’i Dı 2i2leri Bakanı olarak ataması Türkiye için önemli bir geli 2medir. (Tezcan, 2012)

111 3.2.2.2. Türkiye-Orta Do u 0li kileri

Ba 2bakan Erdo /an hükümet programında Orta Do /u ile ilgili olarak 2u ifadelere yer vermi 2tir.

“Hükümetimiz, kom 2umuz Irak’la ilgili belirsizli /in sona ermesinden yanadır. Irak sorununun Birle 2mi 2 Milletler kararları çerçevesinde çözülmesini temenni etmekteyiz; fakat, sorunun genel çerçevesi ile Türkiye’ye dönük yüzü arasındaki makas farkının açıldı /ı ve bunun siyasî, askerî ve ekonomik menfaatlerimizi tehdit etme e /ilimine girdi /i durumlarda, devletimizin bekası ve milletimizin selameti için, kendi özel durumumuza en uygun kararları en hızlı biçimde alacaktır. Hükümetimiz, Irak’ın toprak bütünlü /üne ve siyasî birli/inin korunmasına büyük önem atfetmektedir. Irak’ın yeraltı ve yerüstü kaynaklarının tüm Irak halkına ait oldu /unu dü 2ünmekteyiz. Irak’ın aslî unsuru olan Türkmenlerin, Arapların, Kürtlerin ve di /er toplulukların barı 2 içinde ya 2aması arzumuzdur. Irak’ın toprak bütünlü /ünün bozulması Ortado /u’daki tüm dengeleri de /i2tirecektir. Hükümetimiz, Irak yönetiminin Birle 2mi 2 Milletler kararlarını tam olarak uygulamasından, kitle imha silahlarından arınmı 2, kom 2ularıyla barı 2 içinde ya 2ayan bir Irak’ın uluslararası toplum içindeki yerini almasından ve sorunun barı 2çı yönden çözümünden yanadır. Türkiye, Filistin’de Birle 2mi 2 Milletler kararları do /rultusunda ve Filistin Halkının süregelen acılarını dindirecek 2ekilde barı 2ın tesisine yönelik çabaları desteklemeye devam edecektir. Bu çerçevede, Amerika Birle 2ik Devletleri Ba 2kanı Sayın Bush’un 14 Mart 2003 tarihinde yaptı /ı açıklamada zikredilen yol haritası ve reform vizyonu hükümetimizce de desteklenmektedir. Türkiye, Filistin ve 0srail taraflarıyla iyi ili 2kilerini sürdürerek, barı 2ın tesisine yönelik çabalara katkıda bulunma imkânına sahip olacaktır.” (TBMM Kütüphanesi, 17.12.2011) AKP hükümeti Orta Do /u ile ilgili konularda da bölgesel merkezi bir güç olarak göreli özerk bir dı 2 politika sürdürmektedir. Özellikle ABD’ye ra /men Suriye’ye kar 2ı Türkiye’nin dostane tutum içerisinde olması bu görü2ü desteklemektedir. Yine bu dönemde Hamas lideri 0smail Haniye’nin Türkiye’ye davet edilmesi de bu duruma bir örnek olarak gösterilebilir. Bu göreli özerk dı 2 politikaya son olarak PKK ile mücadele sebebiyle Türkiye’nin 0ran’la yakınla 2ması da bir örnek olarak verilebilmektedir.

1 Mart Tezkeresinden itibaren Türkiye’nin Irak politikası çe 2itli a 2amalardan geçmi 2tir. Ba 2langıçta Türkiye Irak’ta gerçekle 2ecek bir sava 2ta meydana gelebilecek geli 2melerin ve sava 2ın sonuçlarının gerek ülkeyi gerekse bölgeyi etkilemesini engellemeye yönelik faaliyetlerde bulunmu 2tur. Bu do /rultuda Irak’a kom 2u ülkeler platformu kurulmu 2tur. Ba 2langıçta Ankara, kendisini ilgilendiren Kuzey Irak’taki geli 2melere ve Türkmenlere odaklanmı 2tır. Daha sonra ise 2004-2005 yıllarından itibaren sadece bu konularda kısıtlı kalmayıp Irak’ta olu 2an yeni yapıyı ve olu 2an yeni dengeleri dikkate almı 2tır. Böylece Türkiye, Irak üzerine daha kapsamlı bir yakla 2ımda bulunmu 2, bütün Irak’lı gruplarla

112 diyalo /a geçmi 2 ve gerek gizli gerekse açık diplomasi araçlarıyla Irak’ta kendi etki alanını geni 2letmeye çalı 2mı 2tır. Bu çabaların sonucunda 2005 yılında Türkiye, Irak’taki Sünni Arap grupları siyasal sisteme dahil ederek ba2arıya ula 2mı 2tır. (Çetinsaya, 2012)

Bu dönemde gerçekle 2en Irak sava 2ının yanı sıra 0ran nükleer krizi de Türkiye açısından endi 2e vericidir. Türkiye bu krizin ABD müdahalesi ile neticelendirilmesinden endi 2e etti /inden bu krizin barı 2çı yollardan a 2ılması adına çe 2itli giri 2imlerde bulunmu 2tur.

AKP hükümeti Türkiye ile sınırı olan yakın kom 2uları dı 2ında ayrıca sınırı olmayan Orta Do /u ülkeleriyle de yakından ilgilenmi 2tir. Kriz alanlarının yaygınla 2mamasını sa /lamak için problem alanlarında barı 2çıl bir çözüme kavu 2ulması gerekti /ini savunmu 2, Filistin ve Lübnan gibi problemli alanların kontrol altında tutulabilmesi için öncü ve düzen kurucu aktör rolü üstlenmeyi hedeflemi2tir. Böylece bu alanlarda proaktif bir dı 2 politika uygulamak hedeflenmi 2tir. Bu vizyonun ı 2ı/ında Türkiye bir merkez ülke olarak bölgede i 2birli /i ve diyalog ortamını geçerli kılabilmek için problem çözücü yada problemlerin çözümünde kolayla 2tırıcı rolünü üstlenmi 2tir. Kısaca Türkiye, Orta Do /u’nun hemen hemen her alanına bir etki alanı olu 2turmak istemi 2 ve bölgedeki bütün aktörlerle ili 2ki kurabilen, bölgesel barı 2 ve istikrarı koruyan, dengeleyici bir güç olmayı hedeflemi 2tir. (Çetinsaya, 2012)

3.2.2.3. Türkiye-ABD 0li kileri

Ba 2bakan Erdo /an, ABD ile ilgili olarak milletvekillerine 2u 2ekilde hitap etmi 2tir;

“Irak krizi konusunda birinci AK Parti Hükümetinin ortaya koydu /u performans, ikinci AK Parti Hükümeti döneminde de aynen sürdürülecektir. 11 Eylül olaylarından sonra, Amerika Birle 2ik Devletlerinin küresel teröre kar 2ı mücadele anlayı 2ına destek veren partimiz, küresel terörle mücadele için ortak zeminler olu 2turulması gerekti /ini, Türkiye’de, ifade eden ilk parti olmu 2tur. Partimizin kurdu /u hükümetler bu anlayı 2a sahiptir. Bununla beraber, küresel terörle mücadele konusunda, ortaya çıkan kafa karı 2ıklı /ının ve yöntem yanlı 2larının da kaygı verici oldu /unu dü 2ünüyoruz. Hükümetimiz, Irak krizi sebebiyle yeni gündemlerle donanan, Amerika Birle 2ik Devletleri ile tarihsel derinli /e ve kar 2ılıklı saygıya dayalı ili 2kilerini bundan sonra da en dinamik biçimde sürdürecektir. Devletimiz ile Amerika Birle 2ik Devletleri arasında, Irak krizinin algılanı 2ı ve krize dönük yakla 2ım bakımından belli farklar olması do /aldır; ku 2kusuz, her ülke, her olayı, kendi siyasal pozisyonuna göre de /erlendirecektir. Güncel ve konjonktürel bir gündem olan Irak krizi konusundaki kimi farklılıklara ra /men, temel stratejik ve siyasî gerçek, Türkiye ile Amerika Birle 2ik Devletleri arasındaki müttefiklik ili 2kisidir. Hükümetimiz, Amerika Birle 2ik Devletleri ile müttefik

113 olmanın önemine ve i 2levine uygun bir etkinlik üretmeyi önemsemektedir. Hükümetimiz, Amerika Birle 2ik Devletleri ile ili 2kilerimizi ve i 2birli /imizi, halklarımızın kar 2ılıklı yarar ve çıkarları do /rultusunda ve bölgesel istikrarın da bir boyutunu te2kil edecek biçimde, en üst düzeye çıkarma arzusundadır.” (TBMM Kütüphanesi, 17.12.2011) 1 Mart tezkeresinin reddiyle bozulan Türkiye-ABD ili2kilerini düzeltmek isteyen Erdo /an hükümeti, 20 Mart’ta TBMM’ye bir tezkere daha göndermi 2tir. Buna göre Türk hava sahası, Amerikan güçlerine açılacak ve gerekirse Türk askeri Irak’a gönderilecektir. Bu tezkere 322 oyla Meclis’te kabul edilmi 2tir. Aynı gün ABD, Ba /dat’ı bombalamaya ba 2lamı 2tır.

20 Martta tezkerenin geçmesi ve Ba /dat’ın bombalanmaya ba 2lanmasından sonra, Türkiye, ABD’ye deste /ini taahhüt etmi 2tir. Ancak buna ra /men 1 Mart’daki tezkerenin reddi, iki ülke arasındaki ili 2kilerin sıkıntıya girdi /inin habercisi olmu 2tur. Türkiyesiz sava 2a giren ABD, Türkiye’ye alternatif olarak KYB ve KDP pe 2mergelerini kendine müttefik olarak görmü 2tür. Bu husus Türk tarafını rahatsız etmi 2tir. Hele ki, pe 2mergelerin, Türkmenlerin ya 2adı /ı ve Türkiye’nin “kırmızı çizgi” si olarak kabul edilen Musul ve Kerkük’e girmesi, 2ehirleri ya /malamaları ve nüfus kütüklerini Türkmenler için olumsuz olacak 2ekilde imha etmeleri bu rahatsızlı /ı iyice artırmı 2tır. Bu sıkıntılı dönemi daha da sıkıntılı yapan olay, 4 Temmuz 2003’te Kuzey Irak’taki Süleymaniye 2ehrinde olmu 2tur. Amerikan 173. Hava 0ndirme Bölü/ü’ne ba /lı askerler ellerinde bulunan sözde istihbarat delillerine dayanarak Süleymaniye’deki Türkmen Cephesi binasına baskın düzenlemi 2ler ve Türk askerlerinin ba 2ına çuval geçirerek onları tutuklamı 2lardır. Amerikan tarafına göre, binada bulunan 11 Türk askeri - binadaki 11 ki 2iden 1’i binba 2ı, 2’si üste /men, ve 8 astsubaydan olu 2maktadır- yerel bir Kürt lidere suikast düzenlemek amacıyla çok sayıda patlayıcı ve mühimmat bulundurmaktadırlar. Bu durum daha sonra Türk yetkililer tarafından yalanlanmı 2tır. “Kuzey Irak’ta Amerika’nın özerk, hatta ba /ımsız bir Kürt devleti kurulmasına göz yumabilece /i ku 2kusu önemli bir kırılma noktası unsurudur”. (Onulduran, 2012: 974)

3.2.2.4. Türkiye-RF 0li kileri

RF ile ilgili olarak hükümet programında görü 2ler 2u 2ekildedir; “ 0yi kom 2uluk ili 2kileri içinde Rusya Federasyonu ile, kültürel yakınlı /ımız çerçevesinde Orta Asya ve Kafkasya ülkelerinde tarafların çıkarlarını zedelemeyen, i 2birli /ine dayalı ili 2kiler

114 sürdürülecektir. Hükümetimiz, Rusya Federasyonu ile ili 2kilerini azamile 2tirmeyi önceleyen Avrasya perspektifini titizlikle geli 2tirecektir”. (TBMM Kütüphanesi, 17.12.2011)

2004 yılında Mavi Akım projesi hizmete açılarak Türkiye’nin 2010 yılına kadar ihtiyaç duydu /u do /algazın yakla 2ık %50’si Rusya tarafından sevk edilmi 2tir. Türkiye Rusya’nın petrol ve do /algaz sevkiyatında dı 2 dünyaya açılabilmesi açısından stratejik bir konumdadır. Bu durum Rusya’yı rahatsız etmektedir. Bu nedenle kuzey hattından daha fazla petrol sevkiyatı yapmak için giri 2imlerde bulunmu 2tur. Mayıs 2007’de Rusya’nın bu giri 2imi sonuç vermi 2 ve enerji sevkiyatı konusunda öne geçmi 2tir. (Kamalov, 2012)

Türkiye’nin batı ülkeleri ve AB ile ili 2kilerinin çıkmaza girdi /i dönemlerde, Rusya ile olan ili 2kiler ve buna ba /lı olarak i 2birli /inin geli 2tirilmesi ve Avrasya Birli /i’nin kurulması konusu sürekli gündeme gelmi 2tir. Aralık 2004’te Türkiye’yi ziyaret eden (resmi statüde) ilk Rus lideri sıfatıyla Vladimir Putin’dir. Bu ziyaretin öncesi AB liderlerinin Türkiye ile ilgili 17 Aralık 2004 tarihli kararlarından öncesine rastlaması manidardır. Di /er taraftan ABD’nin Irak’a müdahalesi ve TBMM’nin 1 Mart Tezkeresini reddetmesi sonucu Türkiye’nin ABD ile arasında so /uk rüzgarların esmesi, 11 Eylül olaylarında Rusya’nın ABD ile yakınla 2masının sona ermesi Türkiye ve Rusya’yı Avrasya Birli /i’ne do /ru yönlendirmi 2 olup, AB’ye kar 2ı alternatif bir birliktelik olup olmayaca /ı tartı 2malarını gündeme getirmi 2tir. (Kamalov, 2012)

Türkiye-Rusya arasındaki ili 2kilerin de kırılma noktası olarak 2004-2005 dönemini kabul etmek mümkündür. Rus lideri Putin’in Türkiye’yi ziyaretinden sonra Ba 2bakan Erdo /an ve Putin Ocak 2005’te TOBB’un 02 Merkezi’nin açılı 2ında bulu 2mu 2lardır. Daha sonra Erdo /an’la Putin Moskova’da II. Dünya Sava 2ı’nda elde edilen zafer kutlamalarının yıldönümünde bir araya gelmi 2, yapılan törenleri izlemi 2 ve fikir teatisinde bulunmu 2lardır. (Kamalov, 2012)

17-18 Temmuz 2005’te Putin Erdo /an’ı Soçi’de misafir etmi 2tir. Bu kar 2ılıklı ziyaretlerle ba 2layan yakınla 2ma iki lideri çe 2itli forumlarda bir çok kez daha bir araya getirmi 2tir. 0ki ülke arasındaki ili 2kilerin düzeltilmesi ve sorunların çözülmesi, i2birli /inin arttırılması do /rultusunda yeni bir sayfanın açıldı /ının göstergesidir. (Kamalov, 2012)

115 3.2.2.5. Türkiye-Balkanlar 0li kileri

Programda Balkanlara kısaca de /inilmi 2tir; “Balkan politikamız, bölgedeki ülkelerle tarihî, kültürel ve ekonomik ili 2kilerimiz ı 2ı/ında geli 2tirilecek, gerekirse yeniden 2ekillendirilecektir. Bölge içindeki gerilimi dü 2ürmek ve barı 2 ortamını kalıcı kılabilmek amacıyla, ortak çıkar alanları olu 2turmak için ekonomi a /ırlıklı projeler geli 2tirilecektir”. (TBMM Kütüphanesi, 17.12.2011)

Balkanlarla ili 2kilerde AB’nin de olumlu etkisi olmu 2tur. Bulgaristan AB’ye katılma çalı 2malarında etnik ayrımcılı /ın toplumda yerle 2mesinin önlenmesi, azınlık mensubu ö/rencilerin e /itim sorunları danı 2ma konseyinin kurulması ve medya mensuplarına azınlık sorunları konusunda e /itim seminerleri gibi yeniliklere gitmi 2tir. (Özgür, 2004)

Ayrıca AKP’nin iktidara gelmesi 0slami iktidarın Bulgaristan Türkleri ve Pomaklarla ilgili olarak politika de /i2ikli /ine gidip gitmemesi konusunda Bulgaristan toplumunun geni 2 kesimlerinde 2üpheler yaratmı 2tır. Bu 2üphelere cevap Bulgaristan siyaset uzmanlarından gelerek, Türkiye’nin AB ve NATO politikalarının de /i2meyece /i öngörüsünde bulunulmu 2, de /i2irse uluslararası itibarı olumsuz etkilenir 2eklinde yorumlar yapılmı 2tır. (Özgür, 2004)

Türkiye ile Bulgaristan’ın ili 2kilerinin yakınla 2masında Hak ve Özgürlük Hareketi (HÖH)’de etkin olmu 2tur. Bulgaristan’da ayrılıkçı bir görü 2te olmadan, AB ile entegre olunmasını destekleyen HÖH, hem Türkiye ve Türk azınlı /a duyulan güvensizli /i azaltmı 2 hem de Türk ve Müslümanların problemlerini savunarak azınlık problemini her iki ülkenin gündeminden dü 2ürmü 2tür. (Özgür, 2004)

Bulgaristan’da 2005 yılında kurulan Ataka (hücum) Patisi olumlu ili 2kilerin gidi 2atını bozmaya yönelmi 2se de çok etkili de /ildir. Ataka partisi Türk ve Romanlar’a ırkçı hareketlerde bulunmu 2 ve 2006 yılında sözde Ermeni soykırımının tanınması için Bulgar meclisine yasa teklifinde bulunmu 2 ama geçirememi 2tir. (Özgür, 2004)

3.2.2.6. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li kileri

Ba 2bakan Erdo /an hükümet programında “Kom 2umuz Yunanistan ile ili 2kilerimizi, hasımlık çerçevesinde de /il, iki ülke halklarına da fayda sa /layacak bir sinerjiyi üretecek rekabet temelinde kurma konusunda kararlıyız. Yunanistan ile kar 2ılıklı

116 ekonomik çıkarlara dayanan ili 2kiler artırılarak sürdürülecek ve bu ili 2kilerin olu 2turaca /ı güven ortamı sayesinde, daha karma 2ık olan siyasî sorunların çözümü için zemin hazırlanacaktır.

Hükümetimiz, Kıbrıs sorununa mutlaka bir çözüm bulunmasının gere /ine inanmaktadır. Bu çözümde, gelecekte adadaki Türk varlı /ını tehlikeye sokacak hiçbir giri 2ime müsaade edilmeyecektir.” ifadelerine yer vermi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 17.12.2011)

2003 ve 2004 yılları Türkiye’nin gerekli reformları yerine getirme yılları olmu 2tur. Bu dönemde ayrıca Kıbrıs ve Irak olayları AKP Hükümetinin gündemini tamamen me 2gul etmi 2tir.

Türkiye’nin yıllardan beri sürdürdü /ü Kıbrıs politikasında AKP Hükümeti yeni bir yakla 2ım gündeme getirmi 2tir. (Uslu, 2006) Bunun sonucunda taraflar 0sviçre’nin Bürgenstock kentinde yapılan görü 2melerde uzla 2ıya varmı 2tır. Her iki taraf da 24 Nisan 2004 tarihinde referanduma götürülmü 2tür. Bu dönemde Kıbrıs seçimlerinde çözüm yanlısı Mehmet Ali Talat Cumhurba 2kanı olmu 2tur. 24 Nisan 2004 tarihinde BM Genel Sekreteri Kofi Annan çözüm planı olan referanduma Türk tarafı evet demi 2tir. Ancak Rum tarafının hayır demesiyle çözüm sa /lanamamı 2tır. Bu durumun sonucunda Annan Planı kabul edilmemi 2tir. Güney Kıbrıs Rum kesiminde referandumdan büyük ço /unlukla hayır çıkmasının nedeni 1 Mayıs 2004’te AB’ye giri 2in garantilenmi 2 olmasıdır. (Tezcan, 2012) Bu nedenle Rum yönetimi halka hayır oyu vermeleri yönünde yo /un bir propagandada bulunmu 2tur. Türkiye bu konuda zamanlamayı iyi yapamamı 2tır.

1 Mayıs 2004’te Güney Kıbrıs Rum Kesimi, AB üyesi olmu 2tur. KKTC, BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın planını kabul ederek Rum Kesiminin yapaca /ı uluslararası tahribatın önünü kesmi 2tir. Türkiye’nin Kıbrıs konusunda endi 2esi Kıbrıs Rum Kesimi’nin AB üyesi olmasıyla bütün adayı temsil edece /i ve böylelikle Kıbrıs’ta bulunan TSK’yı AB topraklarında i 2galci olarak gösterilmeye çalı 2ılaca /ı konusudur. Ancak böyle bir durum 2imdilik gerçekle 2memi 2tir.

17 Aralık 2004 tarihli karardan itibaren Kıbrıs konusu Türkiye’nin önünde engel olmaya ba 2lamı 2tır. Ba 2bakan Erdo /an tarafından 17 Aralık zirvesinde Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin tanınma talebi sert bir 2ekilde geri çevrilmi 2tir. Hatta bir ara

117 müzakerelerde kopma noktasına gelinmi 2 ve Erdo /an müzakereleri terk etmi 2tir. Almanya, 0ngiltere ve 0talya gibi ülkelerin devreye girmesiyle bu konuda uzla 2ı sa /lanmı 2tır. Türkiye’nin Ankara Anla 2ması’nın kapsamını Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin de aralarında bulundu /u yeni üye devletlere geni 2leten uyum protokolünü müzakerelerden önce yapmayı kabul etmesi üzerine 17 Aralık’ta müzakerelerle ilgili kararlar alınabilmi 2tir. (Tezcan, 2012)

Türk – Yunan ili 2kilerinde ise 1995 yılından ba 2lamak üzere AB’nin Yunanistan’a dı 2 politika konusunda yeni bir politika uygulaması yönünde telkinleri olmu 2tur. Bu tarihten itibaren AB’den aldı /ı cesaretle Yunanistan, Türkiye ili 2kilerinde ölçülü husumet diye tabir edilebilecek yeni bir vizyona kavu 2mu 2tur. (Fırat, 2002)

Yunanistan bu dönemde AB’ye girmeye odaklanan Balkan ülkelerinin çabalarını kolayla 2tırma vaatleriyle onları Türkiye kar 2ısında Yunan tezlerini benimsemeye ça /ırması dikkat çekmektedir. Türkiye’nin AB üyeli /inden yoksun olmasının olumsuz etkileri Türk – Yunan ili 2kilerinden ayrı dü 2ünülmesi imkansız olan Kıbrıs sorunundaki geli 2melerle de kendisini ortaya koymu 2tur. (Ayman, 2012:939)

Bu dönemde Yunanistan ile sorunların çözülmesinde kalıcı bir sonuç alınamamasına ra /men iki ülke arasında ileti 2im ve ekonomik yönden ilerlemeler hayli artmı 2tır. Aradaki yumu 2ama iki ülke i 2 adamları ve özel sektörün de faaliyetlerini hızlandırmı 2tır. Yine bu dönemde 2 Aralık 2003 tarihinde Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anla 2ması Ankara’da imzalanmı 2tır. Ayrıca ticaret kadar yatırımlar da dikkat çekmektedir. Ülkelerin birbirlerine yatırım yapan 2irket sayıları hızla artmı 2tır. Yunanistan’dan Türkiye’ye yapılan yatırımların en ba2ında bankacılık sektörü gelmektedir. (Ayman, 2012)

Bir di /er geli 2me ise iki ülke arasındaki Do /algaz Boru Hattı Anla 2ması’dır. 23 Aralık 2003 tarihinde do /algaz alım-satım anla 2ması Ankara’da düzenlenmi 2tir. 209 km’lik kısmı Türkiye sınırlarında olan hattın, 3 Temmuz 2005’de 0psala’da temelleri atılmı 2tır. 300 km’lik bu boru hattı ile Avrupa’ya satılacak do/algazın buradan ta 2ınması öngörülmü 2tür. (Ayman, 2012)

Ege sorunları, Heybeliada Ruhban okulunun açılması, azınlıklar konusu ve Patrikhane’nin ekümenik sıfatının tanınması gibi meseleler bu dönemde de Türkiye ile

118 Yunanistan arasında sorun te 2kil etmeye devam etmi 2tir. AB’nin dı 2ında olan Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki sorunlarını da Türk – Yunan ili 2kileri dı 2ında tutmak imkansızdır. 2000’li yıllarda Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum yönetimi, Kıbrıs sorununu kendi lehlerinde, tek yanlı olarak çözme konusunda AB’yi kullanma e/ilimleri ço /almı 2tır. (Ayman, 2012)

3.2.2.7. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li kileri

Hükümet programında “Orta Asya Türk cumhuriyetleriyle tarihi, kültürel ve sosyal yakınlı /ımıza ra /men, Türkiye’nin bu ülkelerle ili 2kilerinde beklentileri kar 2ılayamadı /ı bir gerçektir. Hükümetimiz, Türk cumhuriyetleriyle ili 2kilerin en ileri noktaya ta 2ınarak bölgenin geni 2 bir i 2birli /i alanına dönü 2türülmesi için çaba sarf edecektir.” sözlerine yer verilmi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 17.12.2011)

Türkiye, uluslararası alanda Azerbaycan’ı desteklemeye devam etmektedir. 2004 Ocak ayında Ba 2bakan Erdo /an, Washington ziyareti sırasında “Türkiye – Ermenistan sınırı açılarak iki ülke arasında ekonomik ili 2kiler ba 2layabilir” diye bir açıklamada bulunmu 2tur. Bu açıklamaya Azerbaycan’dan çok sert tepkiler verilmi 2tir. Bunun üzerine AKP hükümeti 90’lı yıllardan beri devam eden “Ermenistan i 2gal etti /i bölgelerden çekilmedikçe ambargonun sürdürülece /i” 2eklindeki politikanın devam edece /i açıklanmı 2tır. AB sürecinde “kom 2ularla sorunları çözmü 2 olmak” gibi bir yakla 2ım neticesinde hükümet bu açılımı yapmak istemi 2 fakat iç kamuoyu ve Azerbaycan’dan gelen tepkiler nedeniyle geri adım atmak zorunda kalınmı 2tır. Ermenistan ise sınır kapılarının önko 2ulsuz açılmasını istemektedir. Ayrıca Ermenistan sözde 1915 Ermeni soykırımı politikasını devam ettirmektedir. Bunun için ABD, AB ve BM nezdinde çalı 2malar yapmaktadır. Türkiye’nin AB’ye üye kabulü bu sözde Ermeni soykırımı iddialarının kabul edilmesine ba /lamak isteyen Ermenistan’ın en büyük hedefidir. Tayyip Erdo /an hükümetinin tezi ise “konunun tarihçiler tarafından çözülmesi gerekti /i” 2eklindedir. Ba 2bakan Erdo /an’ın bu 2ekilde teklif etti /i ikili görü 2me önerileri Ermenistan tarafından olumsuz kar 2ılanmı 2tır. Tüm bu nedenlerden dolayı Türkiye ile Ermenistan arasında direkt olarak siyasi ve ekonomik ili 2kiler kurulamamaktadır. Erdo /an hükümetinin I. döneminde Çeçenistan ile ilgili ise Putin’in 2004’te Türkiye’yi ziyaret etmesinden hemen önce Çeçen diasporasının önde gelen isimleri gözaltına alınmı 2tır. Türkiye 1999’da oldu /u gibi bu dönemde de Çeçen

119 ayrılıkçılara destek verilmeyece /ini ve hiçbir organik ba /ının olmadı /ını bir kez daha göstermi 2tir. “Bütün bunlara ra /men Rusya, hala, Çeçen gerillalarına Türkiye’den yardım gitti /ini ve yaralı Çeçenlerin Türkiye’de tedavi gördüklerini iddia etmektedir”. (The Economist, 2006)

Türkiye açısından Gürcistan’ın toprak bütünlü /ü ve batı yanlısı yönetim sergilemesi çok önemlidir. Gürcistan’ın bir krize girmesi veya tekrar Rus etkinlik alanına dahil olması durumunda Azerbaycan – Türkiye – Gürcistan zinciri kopacak, Türkiye’nin Kafkasya’ya ait güvenlik algısında kırılmalar meydana gelecektir.

3.2.3. 60. Cumhuriyet Hükümeti-II. Erdo an Hükümeti (29.08.2007 – 06.07.2011)

22 Temmuz 2007’de yapılan genel seçimlerde AKP oyların %46.47’sini, CHP oyların %20.84’ünü, MHP ise oyların %14.26’sını alarak TBMM’ye girmi 2lerdir. AKP hükümetinin 2007 seçimleri sonrasında yine tek ba 2ına yeterli sayıda milletvekili sayısına ula 2arak iktidara gelmesi, Türk dı 2 politikasına yön veren bir iç siyasal süreç olmu 2tur.

Mayıs 2009’da Ahmet Davuto /lu, Dı 2i2leri Bakanlı /ı’na atanmı 2tır. Dı 2i2leri Bakanı olan Ahmet Davuto /lu’nun felsefesinin özünde, Yeni Osmanlıcılık anlayı2ı bulunmaktadır. Yönelim olarak, Türkiye, Osmanlı co /rafyasına yo /unla 2acak, teorik olarak, bölgenin kültürel, sosyal ve tarihi kodlarına göre hareket edecek ve araçsal olarak dini, kültürel, sosyal ve tarihsel araçları kullanacaktır. Davuto /lu’nun anlayı 2ı, daha çok devlet merkezli bir anlayı 2tır. Davuto /lu’na göre, Türkiye’nin AB üyeli /i, vazgeçilmez hedef de /ildir, bir medeniyet ve de /er ölçüsü de /ildir. Buna kar 2ın, Ortado /u ve Osmanlı co /rafyası ve medeniyeti çok daha hayatidir. Bu anlayı2 ise, ABD ve NATO politikalarıyla uyumludur.

Davuto /lu dı 2 politika olu 2tururken 5 tane dı 2 politika aracı geli 2tirmi 2tir. (Aras, 2009) Birinci mekanizma imparatorluk döneminde oldu /u gibi bütün dı 2 politika alanları bir resimde birle 2tirilmi 2tir. 0kinci mekanizma proaktif dı 2 politika izlenmesi gere /i vurgulanmı 2tır; bunu daha aktif yapmak için ritmik diplomasi ön plana çıkartılmı 2tır. Üçüncü mekanizma sınırlar bütün olarak dü 2ünülmü 2 ve kom 2ular ile maksimum i 2 birli /i öne çıkartılmı 2tır. Dördüncü mekanizma Türkiye’nin bölgesinde merkez olan

120 sorunların çözümünde aktif rol oynamak isteyen bir Türkiye yaratılmasıdır. Son mekanizma ise attı /ı bu adımların takip edilmesidir.

ABD Devlet Ba 2kanı Barack Obama’nın 6 Nisan 2009 tarihinde yaptı /ı Türkiye ziyaretindeki TBMM konu 2masında vurguladı /ı “model ortaklık” çizgisinden sapıldı /ı yönünde korkular do /mu 2tur; fakat Arap Baharı olarak isimlendirilen halk ayaklanmalarında görülmü 2tür ki, Türkiye yine bölgenin “örnek alınması gereken” ülkesidir. Dolayısıyla Türkiye’nin Orta Do /u’ya yönelik politikalarını bir “eksen kayması” olarak de /il, “model olma pozisyonunun bu co /rafyaya kaydırılması” olarak de /erlendirmek gerekir. (Babi 2, 2011)

3.2.3.1. Türkiye-AB 0li kileri

Ba 2bakan Recep Tayyip Erdo /an hükümet programında 2u ifadelere yer vermi 2tir; “Hükümetimiz, AB-Türkiye ili 2kilerini sadece ikili ili 2kiler çerçevesinde de /il, küresel ve bölgesel barı 2 vizyonumuz içinde de /erlendirmektedir.

AB-Türkiye ili 2kileri, küresel barı 2ı tehdit eden gerilimlerin yumu 2atılmasında, uluslararası terör, kültürel çatı 2ma, enerji güvenli /i gibi risk alanlarında uluslararası i 2 birli /inin yaygınla 2tırılmasında büyük önem ta 2ımaktadır.

Hükümetimiz, Avrupa Birli /i katılım sürecini, hem bir entegrasyon hem de Türkiye’nin siyasal, ekonomik, sosyal ve yasal standartlarını yükselten bir yeniden yapılanma süreci olarak de /erlendirmektedir.” (TBMM Kütüphanesi, 18.12.2011)

Ancak, Türkiye’nin AB ile ili 2kilerine bakıldı /ında özellikle son yıllarda, 2008-2011 yılları arasında çok fazla bir geli 2me kaydedilmedi /i görülmektedir.

2008 yılında 1irketler Hukuku ve Fikri Mülkiyet Hukuku ba 2lıkları Slovenya Dönem Ba 2kanlı /ı sırasında, Sermayenin Serbest Dola 2ımı, Bilgi Toplumu ve Medya ba 2lıkları Fransa Dönem Ba 2kanlı /ı sırasında açılmı 2tır.10 Ocak 2009’da Devlet Bakanı Egemen Ba /ı2, AB makamları ile yapılacak tam üyelik müzakerelerinde “Ba 2müzakereci” görevini yürütmekle görevlendirilmi 2tir. (T.C. AB Bakanlı /ı, 18.12.2011)

2009 yılının ilk dönemindeki Çek Cumhuriyeti Dönem Ba 2kanlı /ı sırasında Vergilendirme Faslı, ikinci dönemdeki 0sveç Dönem Ba 2kanlı /ı sırasında ise Çevre Faslı açılmı 2tır. Gıda Güvenli /i, Hayvan ve Bitki Sa /lı /ı Faslı 0spanya Dönem

121 Ba 2kanlı /ı sırasında 30 Haziran 2010 tarihinde Brüksel’de düzenlenen Hükümetler Arası Katılım Konferansı’yla açılmı 2tır. (Karabulut, 2012)

2008-2011’in son aylarına kadar geçen süreçte AB ile olan ili 2kiler Türkiye’nin beklentisinin çok daha gerisinde devam etmi 2tir. Avrupa’da ya 2anan ekonomik kriz nedeniyle AB yönünü bu konulara çevirmi 2tir. Bu dönemde Türkiye yeni dı 2 politika anlayı 2ıyla kom 2u ülkelerden Afrika’ya kadar di /er alternatif co /rafyalara bakı 2ını yöneltmesi de AB ile ili 2kilerin beklenilenin gerisinde kalmasına neden olmu2tur. Ayrıca Türkiye’nin hem co /rafi olarak hem de nüfus olarak büyük olması da bir olumsuzluktur. Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan ve Fransa ba 2ta olmak üzere Türkiye’nin AB’ye girmesini istemeyen ülkeler bulunmaktadır. Ayrıca Kafkasya’dan Ortado /u’ya kadar her tarafı sava 2 ve çatı 2malarla çevrili bir ülkenin üye kabul edilmesi de dü 2ündürmektedir. Ayrıca bunların ötesinde tarihsel, kültürel ve siyasi etkenler de birle 2tirilirse Türkiye’nin yakın dönemde AB’ye üyelik 2ansının çok az oldu /u görülmektedir. (Karabulut, 2012)

3.2.3.2. Türkiye-Orta Do u 0li kileri

Erdo /an hükümet programında Orta Do /u bölgesinin sorunlu alanları olan Irak, Filistin ve Lübnan konularında açıklamalarda bulunmu 2tur.

“Geçti /imiz dönemde Filistin sorununa hakkaniyetli bir çözüm bulunması ve Lübnan’ın istikrara kavu 2ması için göstermi 2 oldu /umuz yo /un çabayı önümüzdeki dönemde kararlılıkla devam ettirece /iz. Irak’taki geli 2meler dünya enerji politikalarını ve küresel ekonominin dengelerini önemli ölçüde etkileyecektir. Türkiye için Irak’ın güvenlik ve istikrarı sadece kom 2u bir ülke olarak de /il, Türkiye’nin güvenli /i açısından da büyük önem ta 2ımaktadır. Bu nedenledir ki, Türkiye son dört yıl içinde Irak’ın istikrar ve güvenli /i için en fazla çaba sarf eden ülkelerin ba 2ında gelmi 2tir. Irak politikamız, barı 2, güvenlik, demokrasi ve istikrar ilkelerine dayanır. Kerkük meselesinin bütün etnik ve mezhebî unsurların katılımıyla hakkaniyet ilkelerine dayalı bir çözüme kavu 2turulması öncelikli gündem maddelerimizden birini olu 2turmaya devam edecektir. ” (TBMM Kütüphanesi, 18.12.2011) Bu dönemde AKP iktidarının Orta Do /u ile ilgili konularda uygulamaya çalı 2tı /ı, Suriye’ye kar 2ı gösterilen dostane davranı 2 özerk dı 2 politikaya somut örneklerden birisidir. Aynı 2ekilde Hamas lideri 0smail Haniye’nin Türkiye’ye davet edilmesi de bir

122 di /er göstergedir. En son olarak ran’la yakınla 2ma da bir di /er unsur olarak kar 2ımıza çıkmaktadır.

Bu hükümet döneminde ise Türkiye - 0srail ili 2kilerinde Davos’ta Erdo /an’ın “one minute” çıkı 2ıyla ya 2anan kırılma, Mavi Marmara saldırısı ile iyiden iyiye kendini göstermi 2 ve Birle 2mi 2 Milletler’in 0srail lehine yorumlanan Palmer Raporu ile kopma noktasına gelmi 2tir. Kısa süre önce, 0ran’a kar 2ı alınan yaptırım kararında Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nde ‘hayır’ oyu vermesi de dı 2 politikasında yeni yöneliminin bir yansıması olarak algılanmı 2tır. Türkiye’nin 0srail kar 2ıtı politikalarının artmaya ba 2ladı /ı sırada NATO’nun Yeni Stratejik Konsepti ba /lamında Füze Kalkanı Projesi’nin 0ran’dan gelecek olası bir saldırıda 0srail’in güvenli /ini sa /layacak 2ekilde Malatya’da kurulacak olması, Orta Do /u’da 0ran tarafından fark edilmi 2 ve büyük tepki görmü 2tür. Dolayısıyla Türkiye tam anlamıyla ne 0ran’ın arkasında ne de 0srail’in kar 2ısında olmu 2tur. (Babi 2, 2011)

0kinci dönem R. Tayyip Erdo /an Hükümeti, Ortado /u ile ili 2kilerini daha sıcak tutmu 2 ve daha da geli 2tirmi 2tir. Türk dı 2 politikasının 2imdiye kadar Ortado /u ile diyaloglarda böylesine öncelikli olmasının nedenleri AKP’nin kimli /iyle ilgilidir. (Sadık, 2012) AKP Türkiye’nin Avrupa ve Atlantik toplumu içindeki yerinin önemini reddetmeyen, ama aynı zamanda gerek bölgemizde, gerek dünyada 0slam dayanı 2masına da önem veren bir kimli /e sahip yöneticilerden olu 2maktadır. (Sanberk, 2010) Böylelikle Türkiye’nin ço /unlu /unun Müslüman nüfusa sahip olması ve bulundu /u co /rafyanın Osmanlı co /rafyasında yer alması Ortado /u ile ili 2kilerin sıcak ilerlemesi, di /er ülkeler açısından bakıldı /ında Türk dı 2 politikasında “Bir eksen kayması mı var?” sorusunu ve tartı 2malarını gündeme getirmi 2tir.

Ahmet Davuto /lu 2002-2007 tarihleri arasında Ba 2bakan’ın dı 2 politika danı 2manlı /ını yürütmü 2tür. 2009’dan sonra ise Dı 2i2leri Bakanı olarak atanması, AKP hükümetinin Ortado /u’ya yönelik politikalarını geni 2leterek sürdürme kararlılı /ında oldu /unun göstergesidir.

2007 seçimlerinde Türkiye’de Erdo /an ve daha sonrasında 0ran seçimlerinde de Ahmedinejad’ın tekrar iktidara gelmesiyle ülkelerin dı 2 politika seyirlerinde de bir de /i2me ya 2anmayarak süreklili /in devamı olarak algılanmı 2tır. Ortado /u’nun bu iki

123 kom 2u devleti olan Türkiye ve 0ran ili 2kilerinde hem i 2birlikçi olmaya devam etmi 2 hem de rekabeti e 2 zamanlı olarak yönlendirmi 2tir. (Sadık, 2012)

0ran dı 2 ülkeler tarafından nükleer programından dolayı baskılara maruz kalmı 2tır. Türkiye böyle bir durumda bölgede nükleer silahların yapılmasına kar 2ı olmakla birlikte bölge ülkelerinin barı 2çı amaçlarla nükleer teknolojilerini geli 2tirme haklarını kabul etmektedir. 0ran’a yapılacak askeri bir operasyonun bölgede geli2ebilecek ciddi istikrarsızlıklara neden olaca /ı endi 2esiyle kar 2ı çıkmaktadır. Nitekim 1990’lı yıllardan itibaren ABD’nin Irak’a olan müdahalelerinden ve ambargolarından en fazla olumsuz etkilenen kom 2usu Türkiye olmu 2tur. 0ran’a kar 2ı da geli 2ebilecek benzer müdahale de gerek ticari ili 2kiler açısından, gerekse güvenlik açısından yine olumsuz yönde en çok etkilenecek ülke olaca /ını dü 2ünmektedir. Bu durumun gerçekle 2mesini önlemek için gerekli uluslararası giri 2imlerde bulunmaktadır. (Sadık, 2012) Konunun diplomatik yollardan halli görü 2ü çerçevesinde Türkiye’nin gerek 0ran, gerek ABD ve bu iki ülkenin yanı sıra 0ngiltere, Fransa, Rusya, Çin, Almanya nezdinde de bir süredir giri 2imleri bulunmaktadır. (Öztek, 2009)

Türkiye ve Brezilya’nın çabaları sonucunda Mayıs 2010’da bu ülkelerle 0ran arasında imzalanan nükleer takas mutabakatı sırasında dünya ilgisini bu konuya yo /unla 2tırmı 2tır. 0lerleyen günlerde BM Güvenlik Konseyi 0ran’a ekonomik ambargo uygulanması kararı almı 2tır. (O /uzlu, 2011)

Türkiye’nin bu giri 2imleri ekonomik ambargo uygulama kararını engelleyemese de yine de küresel ölçekte 0ran’a müdahaleye sıcak bakmadı /ını açıkça belirtmi 2tir.

Türkiye ve 0ran’ın sınır bölgelerinin istikrarı gündeme geldi /inde i 2birlikçi oldu /u ancak Ortado /u’da etkinlik mücadelesi oldu /unda ayrı 2tı /ı gözlemlenmektedir. 0ran’ın Ortado /u’da Hizbullah, 0slami Cihad gibi radikal örgütler aracılı /ıyla, di /er yandan da 1ii toplumlar barındıran Irak, Suriye ve hatta Lübnan aracılı /ıyla bölgenin önemli aktörü haline gelmeye çalı 2tı /ı izlenmektedir. (Öztek 2009)

2011 Haziran itibariyle Suriye’de de geli 2en toplumsal olaylar, birçok gözlemci tarafından bu son ya 2anan geli 2melerde en karlı olacak ülkenin 0ran olaca /ını iddia etmektedir. (Sadık 2012)

124 ABD’nin 2003’de Irak’ı i 2galinden sonra, “PKK’nın 0ran’daki uzantısı olan PJAK’ın ortaya çıkmasıyla 0ran’ın Türkiye ile mevcut güvenlik i 2birli /ine i 2lerlik kazandırması” görülüyor ki her iki ülkenin birbirleriyle rekabet halinde de olsalar ortak tehdit kar 2ısında, terörle mücadelede i 2birli /ine gidebildiklerini göstermektedir. (Sadık 2012)

AKP hükümeti iktidara geçtikten sonraki süreçte 2002-2011 yılları arasında Türkiye ile Suriye arasında bir kırılma noktası olmu 2 ve ili 2ki, ‘Kom 2ularla sıfır sorun’ politikası çerçevesinde Türkiye’nin Ortado /u denklemi de de /i2meye ba 2lamı 2tır. AKP, bu yakla 2ımla Suriye ile olan ili 2kilerine özel önem vermi 2tir. AKP hükümetleri döneminde, Türkiye-Suriye ili 2kileri özellikle siyasal ve ekonomik alanlarda hızla geli2mi 2 ve iki ülke arasındaki problemli meseleler çözüme kavu 2turulmu 2tur. Vizeler kaldırılmı 2, turizm artmı 2 ve ticarette kar 2ılıklı yatırımlarla ili 2kiler geli 2tirilmi 2tir.

Be 2ar Esad’ın ABD ve bölgesel müttefikleri Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün ile olan so /uk ili 2kileri 0srail’in Suriye’nin güvenli /ine olu 2turdu /u tehditle birle 2ince, Türkiye’nin bölgesel ortaklı /ı daha da önem kazanmı 2tır. Ba 2bakan Recep Tayyip Erdo /an ile Suriye Devlet Ba2kanı Be 2ar Esad arasında samimi ikili bir diyalog geli 2mi 2tir. 2009 yılında geli 2en Davos krizi ile Türkiye-0srail ili 2kilerinin gerginle 2mesi sonucunda Türkiye- Suriye ili 2kilerinde daha hızlı bir geli 2me ya 2anmı 2tır. 13 Ekim 2009’da Türkiye ve Suriye arasında iki ülkenin toplam on bakanının katılımıyla Halep ve Gaziantep’te Yüksek Düzeyli Stratejik 02 birli /i Konseyi 1. Bakanlar Kurulu toplantısı yapılmı 2 ve ili 2kiler bamba 2ka bir boyut kazanmı 2tır. Dı 2i2leri Bakanı Ahmet Davuto /lu bu toplantı sırasında Türkiye-Suriye ili 2kilerinin sloganını ‘‘Ortak kader, ortak tarih, ortak gelecek’’olarak belirtmi 2tir. (Ayhan, 2009)

22-23 Aralık 2009’da 1am’da Yüksek Düzeyli Stratejik 02 birli /i Konseyi’nin ba 2bakanlar düzeyindeki Birinci Konsey toplantısı yapılmı 2 ve Türkiye-Suriye ili 2kileri iki ülkenin entegrasyonu olarak tanımlanabilecek bir evreye girmi 2tir. (Ayhan, 2009)

Ba 2bakan Recep Tayyip Erdo /an, 1ubat 2011’de Asi Nehri üzerine in 2a edilmesi planlanan Türkiye-Suriye Dostluk Barajının temel atma töreninde Be 2ar Esad’a ‘karde 2im’diye hitap ederek Türkiye-Suriye ili 2kilerindeki tarihi ilerlemeyi belirtmi 2, ortak tarih ve kültür paydası içinde Suriye’ye seslenerek ‘‘Bizler tarihin bizi birbirimize karde 2 kıldı /ı ve eyledi /i milletleriz. Tarih boyunca bizim kaderimiz hep ortak oldu, hep birlikte yüre /imiz attı’’ demi 2tir. (Salık, 13.12.2011) Fakat bir ay sonra Mart

125 2011’de Suriye’de ba 2layan rejim kar 2ıtı gösteriler Türkiye’yi Be 2ar Esad ile olan ili 2kilerinde ikilemde bırakmı 2 ve Türkiye-Suriye ili 2kilerinde gerilimli bir dönem ba 2lamı 2tır.

Suriye Devlet Ba 2kanı Be 2ar Esad’ın çıkan isyanları bastırmak amacıyla 2iddet kullanması ve Türkiye sınırına yı /ılan binlerce insan ikili ili 2kilerde gerginli /e neden olmu 2tur. Suriye’de çıkan bu isyanların sebebi, Esad’ın vermi 2 oldu /u reform sözüdür. Ancak halkın ilk tepkisi siyasi suçluların serbest bırakılması yönünde protestolarla ba 2lamı 2tır. Yine ardından birçok tutuklanmanın ya 2anması durumu tetiklemi 2tir. Suriye’de ya 2anan bu ayaklanmaların nedenlerinde iktisadi bir yanın oldu /u da bir gerçektir. Ancak en büyük farkı ku 2kusuz halkın protestolarında i 2ledi /i temanın i2sizlik ve ekonomik krizler de /il, siyasi özgürlük talepleri olmasıdır. (Sadık 2012)

3.2.3.3. Türkiye-ABD 0li kileri

Hükümet programında “ABD ile olan ittifakımızı, transatlantik ili 2kilerin omurgasını olu 2turan NATO içindeki etkin rolümüzü ve AB üyelik sürecimizi, ortak bir hedefin ana unsurları olarak görüyoruz” dü 2üncesine yer verilmi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 18.12.2011)

2007-2011 döneminde ABD-Türkiye dı 2 politikasında NATO’nun Libya Müdahalesi ve Füze Kalkanı Projesi, 0ran’ın nükleer çalı 2maları, Mavi Marmara Saldırısı ba 2ta olmak üzere Türkiye ile 0srail arasında ya 2anan gerilim Orta Do /u’da ya 2anan ve Arap Baharı olarak nitelendirilen geli 2meler, Ermeni Soykırımı tasarısı, PKK ile mücadele, Filistin sorunu, Irak ve Afganistan’da yürütülen faaliyetler ve Wikileaks Belgeleri ili 2kilere yön veren belli ba 2lı konulardır. (Karabulut, 2012)

Terör örgütü PKK’nın Kuzey Irak’ta kamplar kurmasına izin verilmesi ve Türk topraklarına saldırılar düzenlemesi Türkiye’yi oldukça rahatsız etmektedir. Ba 2bakan Tayyip Erdo /an 2007 Kasım ayında Amerika’yı ziyaret etmi 2tir. Cumhurba 2kanı Abdullah Gül’de Ocak 2008’de Amerika’ya gitti /inde Ba 2kan Bush üzerine bastırarak “PKK, Irak’ın da Türkiye’nin de, Amerika’nın da dü 2manıdır”. (Onulduran, 2012:974) demi 2tir. Bunun ardından Amerikan makamları Türk askeri makamlarına anlık istihbarat sa /lamaları Türk Amerikan ili 2kilerini tamir edici bir adım olmu 2tur.

126 19-20 Kasım 2010 tarihleri arasında Lizbon’da gerçekle 2tirilen NATO Zirvesi arifesinde Türkiye’nin gündemine oturan Füze Kalkanı Projesi’nin geçmi 2ini So /uk Sava 2’ın sona erdi /i ilk yıllara kadar götürebilmek mümkündür. Ba 2kan Barack Obama döneminde, projenin ilk halinin Rusya tarafından a 2ırı tepkisini çekmesi üzerine revize edilmi 2tir. “A 2amalı Uyarlanabilir Yakla 2ım” adı altında tasarlanan yeni proje, 0ran’ın tahmini baristik füze geli 2tirme kapasitesine paralel 2ekilde füze savunma sistemini a2amalı olarak hayata geçirmeyi ön görmektedir. Avrupa’nın bu tehlikeden korunması kapsamında belli ülkelere radarlar, belli ülkelere ise savunma füzeleri konu 2landırılması planlanmaktadır. Türkiye, tehdit gelmesi beklenen Orta Do /u bölgesinde 1000 km. bandında radarların yerle 2tirilmesi için en uygun ülke olarak tanımlanmı 2tır. Bu yönde ABD yönetiminin talepleri ile kar 2ı kar 2ıya kalmı 2 ve Türkiye’nin ta 2ıdı /ı tereddütler 0ran ile ili 2kilerine yorularak bir kez daha “eksen kayması” tartı 2malarını gündeme getirmi 2tir. 19-20 Kasım 2010’da Lizbon’da yapılan zirvede Türkiye’nin “evet” oyu ile birlikte ittifakın yeni stratejik konsepti de kabul edilmi 2tir. Bu cevapta bir eksen kayması olmadı /ını açıkça göstermi 2tir. Bu kapsamda, ittifakın füze saldırıları gibi tehditlere kar 2ı savunma yöntemleri geli 2tirmesi onaylanırken, “kolektif savunma” ilkesine yapılan atıfla sistemin üye ülke savunma sistemlerinden de yararlanarak ittifak topraklarının tümünü koruyacak 2ekilde geli 2tirilmesi karara ba /lanmı 2tır. (Bölme, 2010)

Füze kalkanı ile ilgili somut adımlar Lizbon Zirvesi sonrası süreçte atılmaya ba 2lanmı 2tır. Türkiye’nin konu 2landırmayı kabul etti /i radarlar Malatya’nın Kürecik ilçesine yerle 2tirilmesine karar verilmi 2tir. Bu sistem Almanya’daki merkezden kontrol edilecektir. Ancak Türkiye de kontrol konusunda söz sahibidir. Almanya’daki merkezde Türk ordusundan general seviyesinde bir irtibat subayının görev yapmasına karar verilmi 2tir. (Karabulut, 2012) Bu geli 2me ile Türkiye gerek NATO’yla gerekse ABD ile stratejik ortaklı /ını güçlendirmi 2tir.

2009-2010 döneminde Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi Geçici Üyeli /i görevini üstlenmi 2 olması, Konsey’in en güçlü üyesi olan ABD ile ili 2kilerini etkilemi 2tir. Türkiye ile ABD’nin 0ran’a yaptırım uygulanması konusundaki bu dönem görü2leri birbiriyle farklıdır. 9 Haziran 2009’da BM Güvenlik Konseyi, 0ran’ın nükleer programları nedeniyle ek yaptırım uygulanması kararı çıkarmı 2tır. Bu kararın

127 oylanmasında Brezilya ve Türkiye hayır oyu verirken, Lübnan çekimser kalmı 2tır. Burada hayır oyunun verilmesindeki etken Ba 2bakan Tayyip Erdo /an ve hükümetin yo /un diplomatik temasları sonucunda ve Brezilya’nın da katkılarıyla 0ran’la nükleer takas anla 2masının imzalanmasıdır. Hükümet, e /er oylamada evet oyu verilirse ve yeni yaptırımlar uygulamaya geçirilirse, 0ran’la diplomatik alanın daha da daralaca /ını ve soruna kalıcı bir çözüm bulunamayaca /ını dü 2ünmektedir. Türkiye’nin olumsuz oy kullanması ABD’nin ho 2una gitmese de yine de iki ülke arasında ciddi bir sorun ya 2anmamı 2tır. (Karabulut, 2012)

2007-2011 dönemi II. Erdo /an hükümeti döneminde ABD ile ili 2kilerde ya 2anan bir di /er geli 2me Wikileaks Olayı’dır. 2010 yılının Kasım ayından itibaren Wikileaks isimli internet sitesi, ABD’nin bir çok ülkedeki diplomatlarının yazdı /ı bazı bilgileri sızdırarak farklı zamanlarda yayınlamaya ba 2lamı 2tır. Bu yayınlanan belgelerin bazılarında da Türkiye ile ilgili olumsuz konular yer almaktadır. Türkiye-ABD ili 2kileri bu belgelerin yayınlanmasından sonra gerginle 2se de bu kriz fazla büyümeden son bulmu 2tur. Bu olayın kısa sürede son bulmasının nedeni iki ülkenin çatı 2an çıkarlarından daha çok örtü 2en politikalarının fazla olmasıdır.

Geçmi 2 dönemlerde ya 2andı /ı gibi bu dönemde de iki ülke arasındaki en büyük sorunlardan birini sözde Ermeni soykırımı iddiaları olu 2turmu 2tur. 2010’da ABD Temsilciler Meclisi’nin Dı 2 0li 2kiler Komitesi’nde yakla 2ık 1,5 saat süren oylama ile 1915 olaylarının soykırım olarak tanımlanması 22’ye kar 2ı 23 oyla kabul edilmi 2tir. (Karabulut, 2012)

Yine bu hükümet döneminde Türkiye-ABD ili 2kilerinde ABD için en sıkıntı verici durum, Türkiye ile 0srail arasında ya 2anan gerilimdir. ABD için Türkiye’nin de 0srail’in de özel önemleri vardır. Bu derece önemli iki ülkenin kar 2ı kar 2ıya gelmesi ABD’nin hiç de istemeyece /i bir durumdur. Bu dönemde 0srail’le ya 2anan Davos Krizi, Alçak Koltuk Krizi ve Mavi Marmara Krizi, iki ülke arasındaki gerilimleri belki de tarihinde görülmemi 2 2ekilde arttırmı 2tır. Bu süreçte ABD, iki ülke arasındaki gerilimlerde taraf olmaktan kaçınmı 2 ve tarafları mümkün oldu /unca yatı 2tırmaya çalı 2mı 2tır. ABD bu süreçte Türkiye’nin bölgesel bir güç olma çabalarından ve aynı zamanda 0srail’in de bölgede yalnızla 2masından ho 2nut de /ildir. (Karabulut, 2012)

128 3.2.3.4. Türkiye-RF 0li kileri

“Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya gibi Avrasya’nın önemli aktörleriyle geli 2tirilen ili 2kiler, Türkiye’nin AB ve ABD ile sahip oldu /u bu kurumsalla 2mı 2 ili 2kiler sisteminin hiçbir zaman bir alternatifi de /ildir” sözleri hükümet programında Ba 2bakan Recep Tayyip Erdo /an tarafından söylenmi 2tir.

Son dönemdeki gerek liderlerin görü 2meleri gerekse iki ülke arasındaki diplomasinin hızlanmasının yansımaları iki ülke arasındaki ticarete de do /al olarak yansımı 2tır. 1öyle ki 2003 yılında 6,5 milyar doları bulan Türkiye-Rusya ticaret hacmi 2007 yılında 30 milyar dolar civarına yükselmi 2, bu ticaret hacminin 2008 yılında 35 milyar dolara çıkaca /ı konusunda fikir birli /ine varmı 2lardır. (Kamalov, 2012) “2008 yılı verilerine göre iki ülke arasındaki ticaret hacmi 38 milyar dolar seviyesine ula 2arak rekor kırmı 2tır”. (Özbay, 2011:52) 2010 yılında ise küresel ekonomik kriz olmasına ra /men 27 milyar dolar seviyesindedir. Taraflar yakın vadede hedeflerinin 100 milyar dolar seviyesine çıkarmak oldu /unu belirtmektedirler. (http://www.nytimes.com/2010/05/13/world/europe/13turkey.html, 17.09.2011)

Rusya’nın Türkiye’ye yaptı /ı ihracatın % 42’si do /algaz, % 26’sını petrol ve petrol ürünleri olu 2turmaktadır. Türkiye’nin Rusya’ya sattı /ı mallar ise % 16’lık pay ile demir ve çelik ürünleri ve % 12’lik payla sebze ve meyve olu 2turmaktadır. Türkiye ihracattaki aleyhine olan bu dengesizli /i her görü 2mede defalarca dile getirmesine ra /men Rus yetkililer bu dengesizli /in turizm ve in 2aat sektörleri sayesinde kapandı /ı görü 2ünü savunmu 2lardır. (Kamalov, 2012)

2006 yılı itibari ile Rusya Türkiye’nin ihracatında sekizinci, ithalatta ikinci orta /ı olmu 2tur. Rusya’daki Türk yatırımları 2 milyar dolar iken, Türkiye’deki Rus yatırımları 400 milyon dolar civarındadır. Türkiye ziyareti sırasında Rus lider Vladimir Putin Ba 2bakan Tayyip Erdo /an’ın yatırımlar konusunda dikkatini çekmi 2 olup, siyasi güvence talep etmi 2tir. 2007 yılında Türkiye’ye gelen turist sayısı 2 milyon ki 2iyi a 2mı 2 bulunmaktadır. (Kamalov, 2012)

Türkiye ile Rusya arasındaki askeri i 2birli /i de eskiye dayanmakta olup, son görü 2melerden sonra daha ileri düzeye ula 2mı 2tır. Türk ordusunda, 90’lı yıllarda satın alınan Rus silah ve helikopterleri kullanılmakta olup, son yıllarda ise Ankara ve

129 Moskova’da bu alanda i 2birli /i ve daha üst seviyede bir ilerleme kaydetmek için kurulmu 2 olan ortak komisyonlar çalı 2malarını yürütmektedirler. Bunun sonuçları olarak 2008 yılında iki ülke arasında i 2birli /inin arttı /ı görülmektedir. Nisan 2008’de “Rosoboroneksport” adlı Rus 2irketi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyacı olan tanksavar sistem ve füzeler konulu ihaleyi kazanmı 2tır. Bu ihalenin Rus firması tarafından kazanılması ABD ve Rusya arasındaki silah pazarı rekabetinde Rusya’ya bir zafer daha kazandırmı 2tır. Ayrıca Rus donanma ba 2komutanı Viladimir Vısotski’nin 23 Haziran 2008 tarihinde Türkiye’ye yapmı 2 oldu /u ziyaret sırasında iki ülke arasındaki askeri ili 2kilerin geli 2tirilmesi konusunda görü 2 birli /ine varılmı 2tır. Bir NATO üyesi ülke olması münasebetiyle Türkiye hakkında Rus Savunma Bakanı Sergey 0vanov’un 2u sözleri dikkat çekicidir: Türk ordusunun NATO standartlarını kabul etmesi ABD ve di /er Batılı ülkelerin ortaya koydu /u sert rekabet neticesinde ne kadar Türkiye’ye silah satsak da askeri i 2birli /ini kısıtladı /ını söylemeliyim demi 2tir. (Kamalov, 2012)

Türkiye ile Rusya yüz yıllarca bölgesel üstünlük mücadelesi vermi 2 fakat dostane ili 2kiler geli 2tirmenin her iki ülke de kendi çıkarları açısından uygun oldu /unu fark etmi 2tir. “SSCB’nin da /ılmasından sonra Rusya ve Türkiye arasındaki ideolojik kutupla 2manın ve farklı kamplarda olmanın getirdi /i gerginlik sona ermi 2, ikili ili 2kileri geli 2tirme fırsatı do /mu 2tur”. (Balsoy, 2009:66)

Bu iki ülke arasındaki ili 2kiler rekabet ve i 2birli /inin ortak etkisiyle 2ekillenmi 2tir. (Torbakov, 2006)

Rusya-Türkiye ili 2kileri 21.yy.da “altın ça /” olarak adlandırılan bir döneme girmi 2tir. (Ca 2ın, 2012) Tarih boyunca ini 2li çıkı 2lı bir seyir izleyen Türkiye-Rusya ili 2kilerinde bu iki ülkenin toplumsal hafızalarında köklü izler bırakılmasına ra /men son yıllarda Türkiye, genel politikası olan iyi kom 2uluk ve sıfır problem felsefesini Rusya’ya da uygulamı 2tır. (Özbay, 2011) Rus Ba 2kan Putin’in de Türkiye ile iyi ili 2kiler içerisinde olmanın Moskova’nın çıkarlarına daha uygun olaca /ını öngörmesiyle beraber bu iki ülke ili 2kilerini daha iyi bir konuma getirmi 2lerdir.

Rusya ile Türkiye’yi ortak bir noktada birle 2tiren temel olgu ABD-NATO-AB üçlüsünün sürdürmekte oldu /u Do /uya Do /ru Geni 2leme politikasıdır.

130 Medvedev Döneminde A /ustos 2008’de Rusya’nın Güney Osetya’ya müdahalesiyle sava 2 ba 2lamı 2 ve bu süreçte NATO üyesi olan Türkiye ise tarafsız kalmayı tercih etmi 2tir. Türkiye bu sava 2ta Montrö sözle 2mesine uymak ko 2uluyla Bo /azlardan geçerek Karadeniz’e geçi 2 yapmak isteyen Amerikan sava 2 gemisi sayısını ve bunların kalı 2 sürelerini kısıtlı tutmu 2tur. Türkiye’nin bu davranı 2ı Rusya’yı memnun etmi 2tir ve hatta bu nedenledir ki Abdullah Gül’ün 2010 yılında yaptı /ı Moskova ziyaretinde, Rusya Ba 2bakanı Vladimir Putin yaptı /ı açıklamada Türkiye için “Türkiye dı 2 politikamızda öncelikli ülkedir” ifadesini kullanmı2tır. Böylelikle Türkiye NATO üyesi bir ülke tabirinden uzakla 2arak ciddi bir bölgesel güç gibi davranmı 2, Rusya ise Batı ile bütünle 2meden uzakla 2arak bir Avrasya gücü gibi davranmı 2tır. (Torbakov, 2008) Türkiye’nin sergiledi /i tavır bu bölgede dengelerin de /i2mesini engellemi 2tir. Bu ve buna benzer olaylarda Karadeniz ve Türk Bo /azlarının önemi nedeniyle Rusya Türkiye’yi önemsemektedir. Türkiye’nin 1936 Montrö Sözle 2mesi’ni eksiksiz uygulaması ona bölgede büyük bir saygınlık kazandırmı 2tır. Türkiye’nin bu tarafsız tutumu, Karadeniz’in bir NATO gölü olmasını engelleyerek Rusya’ya avantaj sa /lamı 2tır.

Türkiye ile Rusya arasında bu dönemlerde enerji ve sınır güvenli /i alanlarında olumlu bir hava bulunmaktadır. Bu dönem hatta Dı 2 Ticaret Müste 2arlı /ından Can Dizdar’ın söylemiyle “Rusya ile ili 2kilerin geli 2tirilmesi, Türkiye’nin önceliklerinden biridir. Rusya, Türkiye’nin en büyük ticari ortaklarından biridir” 2eklinde ifade edilmi 2tir. (Ca 2ın, 2012) Rus do /al gazına Samsun-Ceyhan hattıyla Kazakistan gaz ve petrolünün de katılması için yapılan görü 2meler Türkiye ve Rusya’nın kalıcı ve somut i 2birli /i için yakla 2ımlarda bulundu /unu göstermektedir.

Türkiye ile Rusya arasında 2009 yılı içerisinde üst düzey bir çok ziyaret gerçekle 2mi 2tir. Bu dönem incelendi /inde 12-15 1ubat 2009’da Cumhurba 2kanı Abdullah Gül Moskova ve Kazan’ı ziyaret etmi 2 bunu Ba 2bakan Erdo /an’ın 16 Mayıs 2009’da Soçi ziyareti izlemi 2tir. Buna kar 2ılık 6 A /ustos 2009’da Rusya Ba 2bakanı Putin’de Türkiye’yi ziyaret etmi 2tir. Bu görü 2mede;

“Enerji boru hatlarından, nükleer santrale, gümrük problemlerinden ekonomiye kadar farklı alanlarda yirmiye yakın i 2birli /i antla 2ması imzalanmı 2tır. Zirveden Türkiye’nin ilk nükleer santraline ili 2kin karar da çıkmı 2tır. Nükleer alanda i2birli /ine yönelik üç ayrı protokol imzalanmı 2tır. Putin, “nükleer enerjide Türk- Rus konsorsiyumunun kazanması ve in 2aata ba 2lanacak olması bizim için gurur

131 kayna /ıdır” 2eklinde bir açıklama yapmı 2tır. Putin’in ziyaretinin bir di /er önemli sonucu, iki ülke arasında stratejik i 2birli /ini koordine etmek üzere, 2010 yılından itibaren liderlerin e 2 ba 2kanlı /ında her yıl görü 2me kararı alınmı 2 olmasıdır.” (Bozkurt, 2010:711) Medvedev’in resmi daveti üzerine 12-15 1ubat tarihlerinde Cumhurba 2kanı Abdullah Gül’ün Rusya ziyaretinde ikili ili 2kilerin ve çok boyutlu ortaklı /ın ilerletilmesini öngören bir deklarasyon imzalanmı 2tır. Medvedev bu deklarasyon için “bu anla 2ma, formal bir antla 2ma de /ildir. Bu antla 2ma iki ülke arasındaki siyasi, ticari, ekonomik, kültürel ili 2kilerin geli 2imini içeren bir antla 2madır” ifadesini kullanmı 2tır. Burada bu deklarasyonun dikkat çeken noktası 1921 yılında Rusya ve TBMM hükümeti arasında ve daha sonra 1992, 2001 ve 2004 yıllarında imzalanan anla 2malara atıfta bulunması olmu 2tur. (O /an, 17.10.2011) Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasında Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu Vatanda 2larının Kar 2ılıklı Seyahatlerine 0li 2kin Usullere Dair Anla 2ma’nın 12 Mayıs 2010 tarihinde imzalandı /ı belirtilerek, söz konusu Anla 2manın 16 Nisan 2011 tarihinde yürürlü /e girdi /i bildirilmektedir. (DE 0K, 03.12.2011) Medvedev’in bu ziyaretinde vize muhafiyetinden turizme, enerjiden güvenli /e ve e /itime kadar birçok alanda 17 farklı antla 2ma daha imzalanmı 2tır. Böylelikle iki ülke arasında 2011 yılının 16 Nisan’ında imzalanan anla 2ma ile Rusya ile vizeler kar 2ılıklı olarak kaldırılmı 2tır. 2010 yılındaki Medvedev’in ziyaretinde ise Rus 2irketi Rosatom’un Mersin Akkuyu’da bir nükleer kompleks in 2a etmesini ve Karadeniz’den Akdeniz’e uzanan bir boru hattına ili2kin proje imzalanmı 2tır. (Ca 2ın, 2012)

3.2.3.5. Türkiye-Balkanlar 0li kileri

Balkanlar’ın Türkiye açısından ta 2ıdı /ı en belirleyici de /eri tarihsel ba /lardır. Bölge’nin jeopolitik konumunun yanı sıra soyut ve somut manalarda ciddi bir Türk varlı /ı olması Türkiye’nin bölgeye olan ilgisini canlı tutmaktadır. Balkanlar’ın önemli bir ticari Pazar niteli /i ta 2ıması nedeniyle de Türk ekonomisi için son derece önemli bir bölgedir. Ayrıca oldukça fazla Müslüman nüfusu bulunmaktadır. Bölgede konu 2ulan diller arasında Türkçe önemli bir yer tutar.

Türkiye, Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Makedonya, Romanya, Sırbistan, Yunanistan, Hırvatistan, Moldova ve Karada /’ın tam üye olarak katıldı /ı Güneydo /u Avrupa Ülkeleri (GDAÜ) 02 Birli /i Süreci, bu dönemde faaliyetlerine devam etmi 2tir.

132 Bölge ülkelerinin kendi aralarındaki i 2birli /ini geli 2tirme ve Güney Do /u Avrupa’ya kalıcı istikrar getirme yönündeki iradelerinin bir sembolü olan bu sürecin dönem ba 2kanlı /ını 2009-2010 yıllarında Türkiye üstlenmi 2tir. 1999 yılında hayata geçirilen 0stikrar Paktı’nın beklentilere cevap verememesi üzerine, 27 1ubat 2008 tarihinde Sofya’da yapılan son toplantısı ile 0stikrar Paktı kapanmı 2 ve Bölgesel 02 birli /i Konseyi (B 0K) aynı gün resmen faaliyete geçmi 2tir. B 0K üyeleri, GDAÜ katılımcı ülkeleri, Birle 2mi 2 Milletler Kosova Geçici Yönetim Misyonu (UNMIK), Avrupa Birli /i Troykası, donör ülkeler, uluslararası kurulu 2lar ve uluslararası mali kurumlardan olu 2maktadır. GDAÜ 02 birli /i Süreci’nin siyasi 2emsiyesi altında çalı 2an B 0K’in Balkanlar’daki genel durumu bilen ve düzenli takip eden yegane kurulu 2 olması amaçlanmakta ve bölgeye yönelik çok taraflı projelerin e 2güdüm merkezi haline dönü 2mesi planlanmaktadır. (Özdemirci, 2010)

Türkiye, GDAÜ 02 birli /i Süreci’nin dönem ba 2kanlı /ını üstlendi /i süreçte bölge barı 2 ve istikrarına önemli katkısı olmu 2tur. Bosna Hersek, Hırvatistan ve Türkiye; Bosna Hersek, Sırbistan ve Türkiye arasında üçlü danı 2ma toplantıları ba 2latmı 2tır. Bosna Hersek, Sırbistan ve Türkiye arasında devam eden üçlü görü 2meler 2010 0stanbul Deklarasyonu ile ivme kazanmı 2 ve süreç Cumhurba 2kanları düzeyinde geli 2erek devam etmi 2tir. Üçlü Balkan Zirvesi sayesinde Türkiye Sırbistan ile Bosna Hersek arasında köprü kurmayı ba 2armı 2 ve önemli bir siyasi itibar elde etmi 2tir.

Cumhurba 2kanı Abdullah Gül 2-3 Mayıs 2008 tarihinde Makedonya’nın Ohri kentinde düzenlenen “15. Orta Avrupa Ülkeleri Cumhurba 2kanları Zirvesi” ‘ne Almanya Cumhurba 2kanı Horst Köhler ile birlikte özel konuk olarak davet edilmi 2tir. Türkiye, 18 üye ülkenin Cumhurba 2kanlarının hazır bulundu /u bu zirveye ilk kez katılmı 2tır. 26-27 Kasım 2008 tarihinde Balkanlar’daki krizin olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması ve ekonomik ili 2kilerin geli 2tirilmesi için “I. Balkan Ekonomi Zirvesi” ne ev sahipli /i yapmı 2tır. (http://www.abhaber.com/ozelhaber.php?id=2203, 30.10.2011)

3.2.3.6. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li kileri

Erdo /an milletvekillerine hitabında Kıbrıs konusunda 2u ifadelere yer vermi 2tir.

“Kıbrıs Türk halkının güvenlik ve refahının sa /lanması için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her alanda uluslararası etkinli /inin artırılması ve Do /u

133 Akdeniz’deki denge ve istikrarın korunması, Türkiye’nin Kıbrıs politikasının iki ana stratejik hedefini olu 2turmaktadır. Geçen dönemde takip etti /imiz dinamik Kıbrıs politikası ile Türkiye bir taraftan büyük bir psikolojik üstünlük kazanırken, di /er taraftan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası me 2ruiyetini ve etkinli /ini de artırmı 2tır. 2002 yılı itibarıyla Kıbrıs konusunda uluslararası baskı altında bunalan Türkiye, yürüttü /ümüz aktif politika sonucunda, ulusal çıkarlarımızdan en küçük bir taviz vermeden uluslararası alanda büyük bir manevra kabiliyeti kazanmı 2tır.” (TBMM Kütüphanesi, 18.12.2011) II. Erdo /an hükümeti döneminde Yunanistan ile kar 2ılıklı olarak birçok ziyaret yapılmı 2tır. Bu ziyaretler ili 2kilerin geli 2tirilmesi a 2amasında oldukça faydalı ziyaretlerdir. Yunanistan eski Ba 2bakanı Kostas Karamanlis 23-25 Ocak 2008 tarihinde Türkiye’ye ziyarette bulunmu 2tur. Bu ziyaret 49 yıl aradan sonra Yunanistan’dan Türkiye’ye ba 2bakan düzeyinde yapılmı 2 olan ilk ziyarettir. Daha sonra 9 Ekim 2009 tarihinde 0stanbul’da düzenlenen GDAÜ Gayri Resmi Dı 2i2leri Bakanları toplantısı vesilesiyle, Yunanistan’ın Karamanlis’ten sonra gelen ba 2bakanı Yorgo Papandreu’nun göreve ba 2ladıktan sonra ilk yurt dı 2ı ziyaretini Türkiye’ye yapmı 2 olması iki ülke ili 2kilerinde önemli geli 2melere aracılık etmi 2tir. Ba 2bakan Recep Tayyip Erdo /an Papandreu’nun Yunanistan davetine olumlu cevap vererek 14-15 Mayıs 2010 tarihlerinde, yakla 2ık 200 i 2 adamının da dahil oldu /u bir heyetle Atina’yı ziyaret etmi 2tir. (http://www.mfa.gov.tr/turkiye-yunanisyan-siyasi-iliskileri.tr.mfa, Eri 2im Tarihi: 25.09.2011) Yunanistan’ın daha önceki dönemlere göre Türkiye ile siyasi çatı 2ma içerisinde olmamasının bir nedeni de ya 2amakta oldu /u ekonomik krizdir. Bu dönemde Yunanistan dı 2 politikadan ziyade kendi iç i 2leri ve halkın protestolarıyla ilgilenmek zorunda kalmı 2tır. Sonuç itibariyle 2007-2011 yılları arasında Yunanistan ve Türkiye ili 2kilerinde göreceli olarak bir yakınla 2ma ya 2anmı 2sa da yine de iki ülke arasındaki dondurulmu 2 sorunlar varlıklarını sürdürmektedir. (Karabulut, 2012)

3.2.3.7. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li kileri

Programda “ 0ktidarımız döneminde aktif dı 2 politikamıza paralel olarak dı 2 teknik yardımlara, kalkınma projesi desteklerine ve insani yardımlara yeni bir yakla 2ım getirilmi 2tir.”

134 “Ba 2ta Türk cumhuriyetleri ve Türk topluluklarının bulundu /u ülkeler olmak üzere Orta Asya, Kafkasya, Balkanlar, Orta Do /u ve Afrika’da daha planlı ve etkili bir yardım politikası izlenmi 2tir.” sözleri dile getirilmi 2tir. (TBMM Kütüphanesi, 18.12.2011)

Kafkasya’da Rusya ve Gürcistan arasında meydana gelen sava 2 Türkiye açısından oldukça önem ta 2ımaktadır. Rus askeri üslerinin Gürcistan’da bo 2altılmasıyla beraber Gürcü ordusunun modernle 2tirilmesinde de ABD ve Türkiye’nin de ciddi katkıları olmu 2tur. Türkiye’nin enerji güvenli /i açısından önemli bir yeri bulunan Bakü-Tiflis- Ceyhan (BTC) petrol ve Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) do/algaz boru hatları Gürcistan’dan geçmektedir. Gürcistan’daki olaylar bu petrol hatlarının kaderini büyük ölçüde etkileyebilecektir. Ayrıca 2007 yılında ihaleye çıkmı 2 olan ve 2008 yılında ise in 2aatı ba 2latılan Kars-Tiflis Demiryolu ise Türkiye ile Orta Asya’yı do /rudan birbirine ba /layacak önemli bir projedir. 450 milyon dolarlık bu projeyle beraber 0stanbul’da in 2aası süren Marmaray Projesinin tamamlanmasıyla birlikte Avrupa’dan Çin’e kadar kesintisiz bir demiryolu ta 2ımacılı /ı mümkün olacaktır. Gerek enerji gerekse ta 2ımacılık alanlarındaki bu iki proje ile birlikte 2008’li yıllarda Türkiye Gürcistan’ın en önemli dı 2 ticaret orta /ı haline gelmi 2tir. (Andican, 2012)

Ermenistan’da duruma bakıldı /ında ise Ermenistan’ın en önemli müttefiki ve aynı zamanda ticari orta /ı olan Rusya’nın Gürcistan’la olan sava 2ından dolayı Ermenistan’ın Gürcistan üzerinden geçen ba /lantı yolları kapanmı 2tır. Türkiye’nin sınırlarını açmaması ile de Ermenistan’ın 0ran sınırı dı 2ında dı 2 dünya ile ili 2kisi tamamen kesilmi 2tir. Bu durumda Türkiye sınırının açılması Ermenistan için öncelikli bir hedef haline gelmi 2 bulunmaktadır.

Türkiye ise uluslararası çevreler tarafından kapalı tuttu /u Ermenistan sınır kapılarını açması ve Ermenistan ile diplomatik ili 2kileri tekrar ba 2latması konularında ciddi bir baskı altında kalmı 2tır. AB-Türkiye 0lerleme Raporlarında bu konulara de /inilerek Türkiye’nin kom 2ularıyla sorunlarını çözmesi gereklili /i belirtilmi 2tir. Böylelikle Türkiye’nin Ermenistan sınır kapılarını açması 2artı, Türkiye’nin AB’ye giri 2inin ön ko 2ullarından birisi haline getirilmi 2tir. (Andican, 2012)

Bu dönemde ABD’de yakla 2makta olan ba 2kanlık seçimlerinde güçlü adaylardan Barack Obama’nın seçim kampanyası süresince Ermeni tezlerine sıcak bakan bir duru 2 sergilemesi Türkiye açısından kaygı verici geli 2meler olmu 2tur.

135 Bu ko 2ullar altında Türkiye-Ermenistan ili 2kilerinin ba 2laması yönündeki ilk adım Ermenistan tarafından gelmi 2tir. Eylül 2008’de Erivan’da oynanacak olan Türkiye- Ermenistan milli maçına Cumhurba 2kanı Serj Sarkisyan, Türkiye Cumhurba 2kanı Abdullah Gül’ü davet etmi 2tir. Gül, Ermenistan Cumhurba 2kanı’nın davetine olumlu cevap vermi 2 ve yeni bir süreç ba 2lamı 2tır. Dı 2 politika uzmanlarınca bu olay “Futbol Diplomasisi” olarak adlandırılmı 2tır. (Andican, 2012)

23 Nisan 2009 tarihinde Türkiye ve Ermenistan dı 2i2leri bakanları 0sviçre dı 2i2leri bakanının liderli /inde ili 2kilerin normalle 2tirilmesi için bir yol haritası olu 2turuldu /u yönünde ortak bir bildiri yayınlamı 2lardır. Bu bildiri açıklamaları Türk ve Azerbaycan kamuoyunda ciddi reaksiyonlara yol açmı 2tır. Türkiye’nin bu reaksiyonlardan çekinceleri nedeniyle protokollerin ortaya çıkması gecikmi 2tir. 31 A /ustos 2009’da protokoller ilan edilmi 2, 10 Ekim günü 0sviçre’nin ev sahipli /inde, ABD, Rus ve AB gözetiminde iki ülke dı 2i2leri bakanı tarafından imzalanmı 2tır.

Protokollerde yer almamasına ra /men Türkiye, Ermenistan’ın i 2galindeki Azerbaycan’ı tatmin edecek bir inisiyatifte bulunmasını beklemi 2tir. Fakat Ermenistan böyle bir giri 2imde bulunmamı 2tır. Bu olayın neticesinde Türk yönetimi protokolleri meclis onayına sunmamı 2 ve sürüncemede bırakmı 2tır. Bu durumda Ermenistan ise 26 Nisan 2010 günü protokollerin meclis gündeminden çıkarıldı/ını ilan etmi 2tir. (Andican, 2012)

Ermenistan’la ya 2anan bu olaylar ı 2ı/ında Azerbaycan Türkiye’ye yönelik tepkisini geçerli oldu /u enerji alanında göstermi 2 ve Nisan 2008’den itibaren do /algaz fiyatlandırma görü 2melerini askıya almı 2tır. Nihayet Nisan 2010 ayı itibari ile Türk ve Ermeni ba 2bakanlarının yaptı /ı görü 2melerden bir sonuç çıkmamasıyla beraber hemen ertesi gün Azerbaycan Milli Petrol 1irketi ile BOTA 1 arasında yapılan satın alım ve transit sözle 2melerinde uzla 2maya varıldı /ı ilan edilmi 2tir.

Abdullah Gül’ün 16-17 A /ustos tarihlerinde Azerbaycan ziyaretinde iki ülke arasında “Stratejik Ortalık ve Kar 2ılıklı Yardım Antla 2ması” imzalanmı 2tır. 2010 yılı ortalarından itibaren Türkiye ile Azerbaycan ili 2kileri tekrar düzelmeye ba 2lamı 2tır. Yakla 2ık bir ay kadar sonra ise Türkiye ile Azerbaycan arasında “Yüksek Düzeyli Stratejik 02 birli /i Antla 2ması” imzalanmı 2tır. (Andican, 2012)

136 3.2.4. 61. Cumhuriyet Hükümeti - III. Erdo an Hükümeti (06.07.2011 - ...)

22 Temmuz 2007’de yapılan genel seçimlerde AKP oyların %49.9’unu, CHP oyların %25.9’unu, MHP ise oyların %12.9’unu alarak TBMM’ye girmi 2lerdir. Bu seçim sonuçları ile AKP’nin tek ba 2ına sürdürmü 2 oldu /u iktidarı devam etmi 2tir.

3.2.4.1. Türkiye-AB 0li kileri

Ba 2bakan Recep Tayyip Erdo /an AB ile ilgili görü 2lerini hükümet programında 2u 2ekilde ifadelemi 2tir.

“Hükümetimiz AB'ye tam üyelik sürecini sadece bir entegrasyon meselesi olarak de /il, aynı zamanda ülkemizin ekonomik, sosyal ve hukuki standartlarını yükseltmek için bir zemin olarak de /erlendirmektedir. AB ile ili 2kilerimizi ve üyelik sürecini di /er bölgelerle ili 2kilerimizde kısıtlayıcı bir unsur olarak de /il, bir avantaj olarak görüyoruz. Müzakere sürecinde yaptı /ımız ve bundan sonra da yapaca /ımız reformları, öncelikle kendi ülkemizin ve vatanda 2larımızın çıkarına oldu /u için hayata geçirmeye devam edece /iz.” (TBMM Kütüphanesi, 20.12.2011) AB Bakanı ve Ba 2müzakereci Egemen Ba /ı2, 2011 AB 0lerleme Raporu'nda Avrupa Birli /i'nin övünülecek konularda cimri, ele 2tirilecek konularda cömert davrandı /ını belirterek, “Türkiye-AB ili 2kilerini tıkayan alanlarda Avrupa Birli /i'nin statükocu bir tablo çizdi /ini görüyoruz” demi 2tir. (http://www.sondakika.com/haber-bagis-ab-cimri- davrandi-3053585/)

Ayrıca 2009’da ba 2layan ekonomik kriz tüm Avrupa’da dalga dalga ülkeleri vurmu 2tur. Bu dönemde de bir çok Avrupa ülkesi ekonomik kriz bata /ına saplanmı 2tır. Kasım 2011’de The New York Times gazetesinde yapılan bir yorumda artık Türkiye’nin AB’ye girmek istemeyebilece /i vurgulanmı 2tır. Bunun üzerine Ba 2 müzakereci Egemen Ba /ı2’ta çe 2itli demeçlerinde artık Türkiye’nin AB’ye yük olmayaca /ını, bunun tam aksine Türkiye’nin AB’nin ekonomisine katkıda bulunabilece /ini dile getirmi 2tir.

3.2.4.2. Türkiye-Orta Do u 0li kileri

Hükümet programında Arap Baharı ve Filistin konularına uzun bir 2ekilde yer verilmi 2tir.

“Ortado /u'da son dönemde cereyan eden de /i2im hareketlerinin, bölgenin daha demokratik, 2effaf ve etkin yönetimlere kavu 2ması bakımından önemli fırsatlar barındırdı /ını dü 2ünüyoruz. Bu sürecin karde 2 halklarımızın me 2ru özlem ve taleplerini kar 2ılayacak 2ekilde neticelenmesi ve bölgenin bu süreçten daha demokratik, daha istikrarlı ve daha müreffeh olarak çıkması için her türlü gayreti

137 gösterece /iz. Nihai istikrarın ancak yönetimlerin me 2ruiyetlerini halktan aldıkları sistemlerle sa /lanabilece /i anlayı 2ıyla, karde 2 bölge halklarının me 2ru taleplerinin kar 2ılanaca /ı reformların gerçekle 2tirilmesi gerekti /ine inanıyoruz ve özellikle, Suriye, Libya, Mısır, Tunus ve Yemen'de, bir an evvel iç barı 2, huzur ve istikrarın tesis edilmesi için ikili ve çok taraflı boyutlarıyla aktif bir politika izliyoruz, izleyece /iz. Bu ülkelerdeki siyasi istikrarsızlık ortamının yol açtı /ı insani sorunların halli için her türlü yardımı yapıyoruz, yapaca /ız. Hükümetimiz Libya'daki kriz ba 2 gösterdi /inde, tarihin en büyük tahliye operasyonlarından birini yaparak 25 binin üzerinde sivilin ülke dı 2ına transferini sa /ladı. Halen Suriye'deki güvenlik sorunları sebebiyle sınırı geçerek ülkemize sı /ınan 10 bini a 2kın Suriyeli karde 2imize her türlü insani yardım ve destek hizmetini de sunuyoruz. Bölgede istikrarın sa /lanmasının en önemli ko 2ullarından biri, Filistin sorununun insani ve barı 2çıl bir yolla çözülmesidir. Barı 2ın anahtarı, BM kararları kapsamında birbiriyle barı 2 içinde ya 2ayan, iki devletli çözümden geçmektedir. Bu do /rultuda, Türkiye, gerek Filistin uzla 2masının sa /lanması, gerek barı 2 sürecinin yeniden canlandırılması için aktif çaba göstermeye devam edecektir.

Sivil toplum kurulu 2ları tarafından Gazze'ye insani yardım amacıyla gönderilen sivil konvoya yapılan saldırının ilgili uluslararası platformlarda takipçisi olaca /ız. 0srail, uluslararası hukuka ve her türlü insani de /erlere aykırı bu yasadı 2ı eylemden dolayı resmen özür dilemedikçe, Gazze'ye yönelik ambargoyu kaldırmadıkça ve bu menfur olayda hayatlarını kaybeden vatanda 2larımızın yakınlarına tazminat ödemedikçe, iki ülke arasında ili 2kilerin normalle 2mesi dü 2ünülemez.” (TBMM Kütüphanesi, 20.12.2011) Ba 2bakan Erdo /an, 14 Eylül’de Mısır ziyareti sırasında Esad’ın Türkiye’nin bütün iyi niyetli çabalarına ra /men reformları gerçekle 2tirmedi /ini ve halkına zulmetti /ini belirterek ‘‘Artık Esad’a inanmıyorum’’açıklamasında bulunmu 2tur. (Salık,13.12.2011) 21 Eylül’de BM’nin 66. Genel Kurul Genel Görü 2meleri’ne katılmak için gitti /i New York’ta Barack Obama ile görü 2en Erdo /an, ‘‘Suriye yönetimiyle görü 2melerimizi kesmi 2 durumdayız. Bu noktaya gelmek istemezdik ama Suriye yönetimi bizi böyle bir karar alma noktasına getirdi. Suriye yönetimine artık güvenimiz kalmamı 2tır” açıklamasını yaparak ABD ile birlikte Esad’a yaptırımlar konusunda ortak hareket edeceklerini belirtmi 2tir. Erdo/an’ın Suriye politikasını ABD ile aynı çizgide tanımlaması ve Be 2ar Esad ile ili 2kilerini koparmasından sonra aynı ay içinde Türkiye, Suriye’ye yönelik ilk yaptırım kararını almı 2; buna göre Türk hava sahası Suriye’ye askeri malzeme ta 2ıyan uçaklara kapatılmı 2tır. Ba 2bakan Erdo /an, 26 Eylül’de ABD’de Siyaset, Ekonomi ve Toplum Ara 2tırmaları Vakfı’nda (SETA) yaptı /ı konu 2mada Be 2ar Esad’ın halkın gözünde me 2ruiyetini yitirdi /ini ve iktidardan çekilmesi gerekti /ini açıkça belirtmi 2tir.

138 (http://www.setav.org/public/HaberDetay.aspx?Dil=tr&hid=86892&q=basbakan-recep- tayyip-erdogan-seta-da, Eri 2im Tarihi:15.12.2011)

3.2.4.3. Türkiye-ABD 0li kileri

ABD ile ili 2kilere hükümet programında 2u ifadelerle yer verilmi 2tir; “Dı 2 politikamızda önümüzdeki dönemde kar 2ılıklı çıkar, saygı ve güvene dayanan Türk-Amerikan ili 2kilerini, bölgesel ve küresel sorunların çözümünde bir fırsat olarak görmekteyiz. Bu kapsamda, Türkiye ile ABD arasındaki mevcut ili 2kileri model ortaklık çerçevesinde, güçlendirmeye, bu ili 2kilerin güvenlik boyutunun yanısıra, özellikle siyasi ve ekonomik vechelerini geli 2tirmeye devam edece /iz.” (TBMM Kütüphanesi, 20.12.2011) Ba 2bakan R. Tayyip Erdo /an’ın III. Dönem Ba 2bakanlı /ı’nda da sözde Ermeni soykırımı tasarısı Haziran ayında ABD Temsilciler Meclisi’ne gelmi 2tir. Bu defa 1915 olaylarının soykırım olarak tanınması talebiyle birlikte, ikinci bir konu olarak da Türkiye’deki Hıristiyanların haklarına tam olarak saygı gösterilmesini isteyen iki tasarı daha sunulmu 2tur. Amerika’daki Ermeni lobileri tarafından sunulan tasarıda Barack Obama ve Amerikan yönetimine, 1915 olaylarını soykırım olarak tanıması ça /rısında bulunulmu 2tur. (Karabulut, 2012)

Bu dönemde de Türkiye ile 0srail arasında so /uk rüzgarlar esiyor olması ve 0srail’in bölgede yalnızla 2ması ABD’yi rahatsız etmektedir. Eylül 2011’de ABD Savunma Bakanı Leon Panetta, bir açıklama yapmı 2 ve “Arap Baharı’ndan dolayı 0srail’in Orta Do /u’da gittikçe yalnızla 2tı /ını ve 0srail’in Türkiye ve Mısır gibi ülkelerle ili 2kilerini düzeltmesine yardımcı olmak için mümkün olan her 2eyi yapmanın önemli oldu /unu” belirterek ABD’nin bu konudaki rahatsızlı /ını net bir biçimde ortaya koymu 2tur. (Radikal, 03.10.2011)

0srail’le ya 2anan sorunlarla birlikte artık Türkiye, 0srail’e ait insansız hava araçları olan Heron’lardan mahrum kalmı 2tır. Bu noktada ABD’nin Türkiye’ye istenilen düzeyde olmasa da destek verdi /i gözlemlenmektedir. PKK ile mücadele konusunda özellikle anlık istihbarat payla 2ımı 2eklinde Türkiye, ABD’nin teknolojik altyapısından faydalanmı 2tır. Ayrıca Eylül 2011’de Ba 2bakan Tayyip Erdo /an ve Barack Obama arasında yapılan ikili görü 2mede, terörizmle mücadele konusunda i 2birli /ini geli 2tirme noktasında, ABD’nin insansız hava araçları Predatörler’in Irak’tan çekildikten sonra Türkiye’ye verilmesi sözü önemlidir. Gelecek olan Predatörler’in Türkiye’de 0ncirlik

139 Hava Üssü’ne yerle 2tirilmeleri planlanmı 2tır. Bu 2ekilde Heron’lardan artık faydalanamayan Türkiye bu açı /ını ABD’den gelecek Predatörler’le kapatmayı dü 2ünmü 2tür. (Karabulut, 2012) 12 Kasım 2011 tarihinde Dı 2i2leri Bakanı Ahmet Davuto /lu’nun yaptı /ı açıklama ile 4 adet Predatör’ün 0ncirlik Hava Üssü’ne konu 2landı /ı vurgulanmı 2tır. (Vatan, 12.11.2011)

Son dönemde Orta Do /u’da ya 2anan geli 2melere Türkiye ve ABD’nin yakla 2ımları paralel olmu 2tur. Arap Baharı olarak nitelenen geli 2melerde hem Türkiye hem de ABD mevcut iktidarların de /i2mesi yönünde muhalifleri desteklemektedirler. Türkiye ve ABD’nin ortak bir fikir benimseyerek Arap ülkelerindeki mevcut iktidarların de /i2erek yerine daha demokratik yönetim tarzlarının gelmesini desteklemeleri Orta Do /u’daki sorunların bir an önce çözümlenmesi konusunda önemlidir. Özellikle Türkiye, sınır kom 2usu olan Suriye konusunda hassastır. Ba 2bakan Erdo /an bir çok defa bu i 2in kan dökerek çözümlenmeyece /ini belirtmi 2tir. Suriye Devlet Ba 2kanı Be 2ar Esat’ın bu olaylara son vermesini istemi 2tir. Bunun için aktif olarak diplomatik temaslarda bulunulmu 2tur. Türkiye sınırında bu gibi geli 2melerin bir an önce son bulmasını istemektedir. Suriye konusunda da Türkiye ve ABD’nin ortak bir yakla 2ım geli 2tirmeleri son derece önemlidir.

0ki ülke arasındaki en yeni sorunların ba 2ında ise Kıbrıs Rum Kesimi’nin 2011’in Eylül ayında Akdeniz’de do /algaz arama amacıyla sondaj faaliyetlerine ba 2lamasıdır. Arama faaliyetlerini ise bir ABD 2irketi olan Noble Energy isimli firma yürütmektedir. Bu noktada ABD’de bu soruna taraf olmu 2tur. ABD Dı 2i2leri Bakanlı /ı Sözcüsü Mark Toner yaptı /ı açıklamada “ABD, Rum Yönetimi’nin enerji kaynakları arama hakkına destek veriyor. Kıbrıs’ın enerji kaynaklarını geli 2tirmesinde bir Amerikan 2irketinin rol alması da olumlu bir geli 2me olarak de /erlendiriliyor” yorumuyla ABD’nin bu sorundaki tavrını açık bir 2ekilde ortaya koymu 2tur. Bunun üzerine Türkiye de Ba 2bakan Recep Tayyip Erdo /an’ın talimatı üzerine 23 Eylül 2011 günü misilleme olarak da de /erlendirilebilecek olan petrol sondajının yapılabilmesi için gerekli sismik ara 2tırmaları yapabilecek özellikteki Koca Piri Reis Gemisi, Do /u Akdeniz'de petrol, do /algaz ara 2tırması yapmak üzere Urla Limanından yola çıkmı 2tır. (Hürriyet, 23.09.2011)

140 3.2.4.4. Türkiye-RF 0li kileri

Erdo /an program konu 2masında RF ile ilgili olarak 2u sözleri sarfetmi 2tir;

“0ktidarımız döneminde Rusya ile ili 2kilerimizde ya 2anan olumlu geli 2meler, ülkemizin geni 2 co /rafyasını ilgilendiren uluslararası meselelerde yeni bir i 2birli /i zemininin do /masına yol açtı. Özellikle Rusya ile vizeleri kaldırmı 2 olmamız, ikili ili 2kilerin ivme kazanmasına önemli ölçüde katkıda bulunacaktır. Önümüzdeki dönemde, bölgemizde önemli bir aktör olan Rusya ile ikili ili 2kilerimizi güçlendirmeye devam edece /iz.” (TBMM Kütüphanesi, 20.12.2011) III. Erdo /an hükümetinde Kafkasya’daki dengeler yeniden 2ekillenmeye ba 2lamı 2 durumdadır. Rusya, Gürcistan ve Azerbaycan içerisindeki ayrılıkçı bölgeleri desteklemekte, Ermenistan’ın Türkiye ve Azerbaycan ile olan sorunlarından faydalanmaya çalı 2makta ve bu 2ekilde Kafkaslar’daki etkinli /ini devam ettirmektedir. Ayrıca bunun yanında Türkiye ile ilk sırada enerji olmak üzere ticari ve ekonomik ili 2kilerini kar 2ılıklı olarak sürdürmektedir. (Andican, 2012)

Bir önceki Erdo /an hükümetinde 16 Nisan 2011 tarihinde kar 2ılıklı olarak kaldırılan vizeler bu hükümet döneminde etkisini göstererek turizm sektöründe artı 2lara sebep olmu 2tur.

3.2.4.5. Türkiye-Balkanlar 0li kileri

Hükümet programında “Balkanlarda barı 2 ve siyasi istikrarın tesis edilmesine, etnik, dini ve siyasi gerginliklerin önlenmesine ve toplumsal huzura katkı yapmak Hükümetimizin öncelikleri arasında yer almaktadır. Balkan ülkeleriyle ili 2kilerimizi güçlendirmeye, barı 2 huzur ve istikrarın sürekli hale gelmesine katkı sunmaya devam edece /iz.” sözleri vurgulanmı 2tır. (TBMM Kütüphanesi, 20.12.2011)

Erdo /an hükümetinin bu döneminde de Türkiye ile Bulgaristan arasında üst düzey ziyaretler düzenli bir seyir izlemektedir. Ba 2bakan Erdo /an’ın 4 Ekim 2010 tarihinde Bulgaristan’a yapmı 2 oldu /u çalı 2ma ziyaretinden sonra 10-12 Temmuz 2011 tarihlerinde de Cumhurba 2kanı Abdullah Gül, Bulgaristan’a resmi bir ziyarette bulunmu 2tur. (http://www.mfa.gov.tr/turkiye-bulgaristan-siyasi-iliskileri-.tr.mfa, Eri 2im Tarihi: 15.12.2011)

Ayrıca bundan önceki 60. Cumhuriyet hükümetindeki Balkanlar politikası 61. Hükümet döneminde de devamlılık arz etmektedir. Balkan ülkeleri ile ikili ili 2kiler ba /ımsızlık,

141 egemenlik ve toprak bütünlü /üne saygı ve içi 2lerine karı 2mama prensipleri çerçevesinde bölge ülkelerinin tümüyle iyi ili 2kiler sürdürülmektedir.

3.2.4.6. Türkiye-Yunanistan ve Kıbrıs 0li kileri

Hükümet programında Yunanistan’dan ziyade Kıbrıs konusu a /ırlıklı olarak yer almı 2tır. Programda;

“0ktidarımız döneminde, Kıbrıs’ta, KKTC halkının ve Türkiye’nin stratejik çıkarlarını gözetecek, bu ba /lamda BM parametreleri çerçevesinde iki toplumlu ve iki kesimli, tarafların siyasi e 2itli /ine dayanan kapsamlı çözüme ula 2ılması yönündeki çabaları sürdürece /iz ve BM’nin iyi niyet misyonunu desteklemeye devam edece /iz. Ayrıca, KKTC’nin uluslararası alanda tanınması ve daha saygın bir konuma getirilmesi için gösterdi /imiz yo /un çabayı aynı kararlılıkla sürdürecek ve aynı zamanda KKTC’nin ekonomik altyapısının güçlendirilmesi için bugüne kadar oldu /u gibi bundan sonra da destek vermeye devam edece /iz” ifadeleri kullanılmı 2tır. (TBMM Kütüphanesi, 20.12.2011) Dı 2i2leri Bakanı Ahmet Davuto /lu, KKTC Cumhurba 2kanı Dervi 2 Ero /lu ile görü 2erek ortak basın toplantısında yıl sonuna kadar Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasını, 2012 ba 2ında referanduma gidilerek ve AB dönem ba 2kanlı /ını ''Birle 2ik Kıbrıs''ın üstlenmesi hedefini dile getirmi 2tir. (http://www.haberturk.com/dunya/haber/647094-adada- referandum-sinyali, Eri 2im Tarihi: 20.12.2011)

GKRY'nin Kıbrıs'taki müzakereleri geciktirerek, tek taraflı olarak AB dönem ba 2kanlı /ını alması durumunda Türkiye-AB ili 2kilerinin donma noktasına gelece /ini söylemi 2tir. Davuto /lu bu durumda, Türkiye'nin Rum yönetiminin dönem ba2kanlı /ını muhatap almasının söz konusu olmayaca /ını bildirmi 2tir.

Avrupa Birli /i Bakanı ve Ba 2müzakereci Egemen Ba /ı2, Türkiye'nin AB ile müzakere sürecinin üzerinde, “haksız bir takım baskıların, engellerin, Kıbrıs konusunun istismar edilmesinin artık ortadan kalkması gerekti /ini" söylemi 2tir. Kıbrıs’ta görü 2melerin ba 2arıyla sonuçlanması ve Ada’da iki toplumlu, siyasi e2itli /e dayalı iki kurucu devletin olu 2turdu /u tek bir yönetimin göreve gelmesini umut ettiklerini belirterek, "Olursa ne ala, olmazsa Kıbrıs'ın kaybı olur. Türkiye ilerlemeye devam eder” demi 2tir. (http://www.turkishny.com/hot-news-11/92-hot-news-11/75313-2011de-dunya-ve-turk- d-politikas, Eri 2im Tarihi, 20.12.2011)

KKTC Cumhurba 2kanı Dervi 2 Ero /lu, Akdeniz’de petrol ve do /algaz aranması konusunda Rum tarafının tutumunun endi 2e verici oldu/unu belirtmi 2tir ve Rumları

142 “Türk tarafı e 2de /er adımları atmaktan çekinmeyecek” diye uyarmı 2tır. 21 Eylül 2011 tarihinde Türkiye ile KKTC arasında Kıta Sahanlı /ı Sınırlandırma Anla 2ması imzalanmı 2tır. Ba 2bakan Erdo /an, anla 2manın, ‘deniz tabanı ve altındaki do /al kaynakların ara 2tırılması ve i 2letilmesiyle’ ilgili oldu /unu bildirmi 2tir. KKTC Bakanlar Kurulu, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklı /ı’na (TPAO), KKTC deniz yetki alanlarında petrol ve do /algaz arama ruhsatı verme kararı almı 2tır. (http://www.stargazete.com/ekonomi/kktc-den-tpao-ya-petrol-arama-yetkisi-haber- 384103.htm, 20.12.2011) “Koca Piri Reis” gemisi, KKTC adına, Akdeniz’de KKTC ruhsat sahasında jeofizik ara 2tırma ve sismik veri toplama çalı 2malarına ba 2lamı 2tır. Avrupa Birli /i Bakanı ve Ba 2müzakereci Egemen Ba /ı2, Rum tarafının, kapsamlı müzakerelerin yo /unla 2tırıldı /ı bir dönemde, Do /u Akdeniz’de petrol arama faaliyetleriyle müzakereleri provoke etti /ini kaydederek, “Akdeniz’in tabanında çukurlar açarak Kıbrıs’ta çözüm bulunmaz. Çukurları açanlar o çukurlara kendileri dü 2erler” diye konu 2mu 2tur. Dı 2i2leri Bakanı Ahmet Davuto /lu, Kıbrıs Rum yönetiminin sondaj çalı 2malarına ili 2kin, “Kimsenin do /al kaynaklarında gözümüz yoktur, ama herhangi bir taraf da bizim garantör oldu /umuz bir devletin do /al kaynaklarını tek taraflı olarak kullanmaya kalkarsa buna kar 2ı da tabii tavır geli 2tiririz” demi 2tir. (http://www.hurriyet.com.tr/planet/18847223.asp, Eri 2im Tarihi, 20.12.2011)

KKTC ile Türkiye arasında imzalanan Kıta Sahanlı /ı Sınırlandırma Anla 2ması kapsamında Türk Petrolleri Anonim Ortaklı /ı (TPAO) tarafından Kıbrıs'ın güneyinde G bölgesindeki ruhsat sahasında sismik veri toplamak üzere görevlendirilen Koca Piri Reis gemisi çalı 2malarını tamamlamı 2tır. (http://www.personelmeb.net/dunya/piri-reis- sismik-veri-calismalarini-tamamladi-h6928.html, Eri2im Tarihi: 20.12.2011)

3.2.4.7. Türkiye-Kafkaslar ve Orta Asya 0li kileri

Ba 2bakan Recep Tayyip Erdo /an hükümet programında Kafkasya ile ilgili 2u sözleri ifadelemi 2tir;

“Türkiye, Güney Kafkasya'da barı 2, istikrar ve refahın tesis edilmesi, Azerbaycan toprakları ile Yukarı Karaba /'daki i 2galin sona erdirilmesi ve böylelikle Kafkaslardaki bütün akraba topluluklar arasındaki ili 2kilerin düzeltilmesi için çaba göstermeye devam edecektir. Türkiye-Ermenistan ili 2kilerinin normalle 2mesi dahil olmak üzere, Kafkaslarda en geni 2 barı 2, istikrar ve refah ortamının do /ması gerekti /ine inanıyoruz.” (TBMM Kütüphanesi, 20.12.2011)

143 Orta Asya Cumhuriyetleri ile de bu dönemde iyi ili 2kiler sürmektedir. Ba 2bakan R. Tayyip Erdo /an Kırgızistan’a en son 1-2 1ubat 2011 tarihinde bir ziyaret gerçekle 2tirmi 2tir. Bu ziyaret sırasında vize muafiyeti anla 2ması imzalanmı 2tır. Kazakistan’la da ekonomik ve ticari ili 2kiler ba 2ta olmak üzere kar 2ılıklı iyi ili 2kiler bu dönemde de devam etmektedir. Ayrıca yine Tacikistan, Özbekistan ile de tarihten gelen köklü duygular içerisinde iyi ili 2kiler sürdürülmektedir.

Türkmenistan’da 2010-2011 yıllarında sosyal huzursuzluklar ba 2lamı 2, demokratikle 2me talepleri daha yüksek 2ekilde dile getirilmeye ba 2lanmı 2tır. Bu dönemde Türkiye’de okuyan Türkmenistanlı ö /rencilerin vizelerinin yenilenmemesi ve söz konusu ö /rencilerin Türk demokrasisinden etkilenmemelerini sa/layacak önlemlerin alınması gibi politikalar uygulanmı 2tır. (Andican, 2012)

Bu dönemde Türkiye, yüzünü Batıya yönelten Gürcistan ve tarihi etnik, kültürel birlikteli /i olan Azerbaycan ile ili 2kilerini geli 2tirerek bölgedeki önemli bir aktör olma çabasını sürdürmektedir.

144 SONUÇ

1923-1950 dönemi arasında genellikle 0smet 0nönü’nün ba 2bakanlı /ında birçok hükümet kurulmu 2tur. Atatürk tarafından te 2vik edilerek iki defa çok partili siyasal ya 2ama geçi 2 deneyimi ya 2anmı 2tır. Ancak ba 2arılı olamamı 2tır. Bu dönemde Atatürk ‘ün “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi kapsamında Türk dı 2 politikası yönlendirilmi 2tir. Bu ilke günümüze kadar hemen hemen tüm hükümetler döneminde temel ilke olarak benimsenmi 2 ve uygulanmı 2tır. Tek partili hükümetler döneminde dı 2 politika konusunda kurulan hükümetler üzerinde Mustafa Kemal’in etkinli /i oldukça fazladır.

0nönü döneminde Türkiye ‘tarafsızlık’ politikasını izlemi 2tir. Çünkü yeni bir sava 2tan çıkmı 2 ve yorgun olan ülkeyi 0smet 0nönü tekrardan sava 2a sokmak istememi 2tir. 0kinci Dünya Sava 2ı’nın patlak vermesiyle birlikte Türkiye bu sava 2 sürecinde etkin tarafsızlık politikası izlemi 2tir. Ancak tarafsız kalmasının da getirdi /i bir takım zorlukları olmu 2tur. Türkiye dı 2 politika açısından tek ba 2ına kalmı 2tır. Özellikle bo /azlar konusunda Sovyetler Birli /i ile tek ba 2ına kendisi u /ra 2mak zorunda kalmı 2tır. Ancak Truman Doktrini ile bu yalnızlık süreci 1947 yılında sona ermi 2tir. 0ngiltere, Sovyet tehdidiyle kar 2ı kar 2ıya kalan Türkiye’yi korumu 2tur. Bu dönemden itibaren Türkiye aynı zamanda Amerika’nın stratejik müttefiki de olmu2tur.

So /uk Sava 2 yıllarında, Türkiye 1950’de ’in partisi DP’nin seçimleri yüksek oy oranı ile kazanmasıyla çok partili siyasal ya 2ama geçmi 2tir. Menderes döneminde Türkiye dünya sorunlarıyla daha ilgili, daha dı 2a açık bir dı 2 politika izlemi 2tir. Bu So /uk Sava 2 yıllarında Türkiye Batı blo /unda yer almı 2tır. Buna ba /lı olarak NATO’ya üye olmu 2tur. Bu üyelikle birlikte Türkiye dünyada sorumluluk almı2, kendi güvenli /ini de Sovyetler Birli /i’ne kar 2ı sa /lamı 2tır. Menderes döneminde Türkiye iki yönlü bir politika izlemi 2tir. Bunlardan ilki Batı’ya yönelik bir politika anlayı 2ıdır. Di /eri ise Sovyetler Birli /i’ne kar 2ı duyulan güvensizliktir.

1960 sonrasında 0nönü, Demirel ve Ecevit dönemlerinde; 0ngiltere’nin Kıbrıs’tan çekilece /ini açıklaması ve Türkiye’nin tüm dünyada kendi haklılı /ını anlatma süreci olarak geçmi 2tir. Çünkü darbe dönemiyle batıda Türkiye oldukça itibar kaybetmi 2tir. Bu durum dı 2 politikada sözünün dinlenmemesine sebep olmu 2tur.1974 yılında Türkiye kendi haklılı /ını savunmak amacıyla Kıbrıs’a harekat düzenlemi 2tir.

145 Özal döneminde, fikri bakımdan Amerika’nın politikalarına uygun hareket edilmesinin Türkiye’nin yararına olaca /ı savunulmu 2tur. Özal dı 2 ili 2kilerinde batı hedefinden 2a2mayan, hem de kendi kom 2u ve Türki devletler ile ilkeli, e2itli /e dayalı, ileti 2imli bir politika izlemi 2tir. Ayrıca Özal’ın en önemli özelli /i ekonomi temelli dı 2 politika uygulamalarıdır. Türkiye’yi siyasi anlamda bölgesel bir güç yapma arzusu ile hareket etmi 2tir. Özal dı 2 politika konusunda bürokrasiyi saf dı 2ı bırakmı 2tır.  Zaman zaman ba 2bakan ve dı 2i2leri bakanlarını gölgede bırakmı 2tır. Dı 2i2leri bakanlı /ı bürokratlarının görü 2lerini önemsiz bulmakta ve yabancı liderlerle yakın ikili temaslarıyla dı 2 politikayı yönlendirmi 2tir.

So /uk Sava 2 döneminde bazı sorunlara ra /men, Türkiye’nin stratejik önemi sebebiyle Batı Bloku nezdinde Türkiye vazgeçilmez hissini korumu 2, Türk devlet adamları da bu önemi sürekli vurgulamı 2lardır.

So /uk Sava 2ın sona ermesi uluslararası ortamda önemli de /i2ikliklere neden olmu 2tur. Bazı kesimler ABD liderli /indeki uluslararası sistemin tek kutuplu bir yapıya dönü 2tü /ünü savunurken, di /er bir kesim ise yeni olu 2an dengenin; AB, ABD, Rusya, Japonya ve Çin gibi küresel güçler ile pek çok bölgesel güç arasında payla 2ıldı /ını belirterek, böylece sistemin çok kutuplu bir dünya düzenine dönü 2tü /ünü ifade etmektedir. Türkiye açısından ise So /uk Sava 2 döneminde cephe ülkesiyken So /uk Sava 2 sonrası Sovyetler Birli /ini eskisi kadar tehdit unsuru olarak görmemesiyle birlikte daha aktif bir dı 2 politika izlemeye çalı 2mı 2tır. Bu süreçte Özal’ın ki 2isel özelliklerinden dolayı bu aktif politika uygulanabilmi 2tir.

Ancak So /uk Sava 2’ın sona ermesi ile birlikte 1991-2002 yılları arası koalisyon hükümetleri yılları olarak geçmi 2tir. Bu dönemde dı 2 politikayı daha çok iç politikalar yönlendirmi 2tir. 0ç politik çeki 2meler sonucunda dı 2 politikaya çok fazla ilgi gösterilememi 2tir. Bu siyasi çeki 2meler kendi parti içi çeki 2meler veya koalisyon hükümetleri içindeki farklı siyasi partiler arasında su yüzüne çıkmı 2tır.

Türkiye So /uk Sava 2 döneminde bir cephe ülkesidir. So /uk Sava 2’ın sona ermesiyle birlikte bu cephe ülkesi hüviyetinin yerini köprü ülke konumu almı 2tır. Türkiye Orta Do /u ve Orta Asya ülkeleri ile ABD ve Batı ülkeleri arasında köprü ülke görevi görmü 2tür. AKP döneminde ise bölgesel bir güç olma yönünde aktif dı 2 politika

146 adımları atılmı 2tır. Bunun neticesinde Türkiye bölgesinde merkez bir ülke konumuna gelmi 2tir.

2002 seçimleriyle tek ba 2ına iktidara gelen AKP hükümeti ile proaktif bir dı2 politika anlayı 2ı ve arayı 2ı ile birlikte kom2ularla sıfır sorun politikası güdülmü 2tür. Türkiye sahip oldu /u co /rafi konumla bölgesel bir güç olma hedefindedir. 2002-2005 yılları arasında AB ile ili 2kiler çok yakın seyretmi 2 ve bir çok uyum yasası çıkarılmı 2tır. Buna ra /men AB ile müzakerelere ba 2lanmasına ra /men 2005’den günümüze kadar Türkiye’nin önüne birçok engel çıkarılmı 2tır. Bu durumda Ahmet Davuto /lu’nun kom 2ularla sıfır sorun politikası, Orta Do /u ülkeleri ile vizelerin kalkmaya ba 2laması ve Tayyip Erdo /an’ın Davos çıkı 2ı Avrupa’lılar tarafından bir eksen kayması mı ya 2anıyor sorusunu gündeme getirmi 2tir. Ancak 2010-11 yıllarında Orta Do /u’da ya 2anan Arap baharı ile Türkiye bir eksen kayması olmadı /ını tüm dünyaya göstermi 2tir.

Türkiye’nin Orta Do /u’ya yönelik politikalarını bir “eksen kayması” olarak de /il, “model olma pozisyonunun bu co /rafyaya kaydırılması” olarak görmek gerekir. Tezimizde Türkiye’de bir eksen kayması olmadı /ı sonucuna varılmı 2tır.

Yine tezimizde ula 2tı /ımız bir di /er sonuç ise; 2002 yılında tek ba 2ına iktidar olarak günümüze kadar gelen AKP gibi tek ba 2ına iktidar olmu 2 hükümetler, koalisyon hükümetlerine göre çok daha aktif, tek sesli, özgüvenli ve farklı partiler arasındaki çeki 2melerden uzak istikrarlı dı 2 politikalar üretebilmektedirler.

147 KAYNAKÇA

“ABD Savunma Panetta: 0srail gittikçe yalnızla 2ıyor”, 3 Ekim 2011, Radikal, http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&CategoryID8 1&ArticleID=1065154, 03.10.2011

“Camp David Andla 2maları”, http://www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/camp_david_andla 2maları, 17.09.2011

“Dünden Bugüne Türk-Amerikan 0li 2kileri ” http://www.turkamerika.com/diplomasistrateji/diplomasi-strateji/tarihten- bugune-turk-amerika-iliskileri.html eri 2im tarihi, 10.12.2011

“Koca Piri Reis Gemisi Yola Çıktı”, 23 Eylül 2011, Hürriyet http://www.hurriyet.com.tr/gundem/18808969.asp 30.11.2011

“Predatörler geldi”, 12 Kasım 2011, Vatan http://haber.gazetevatan.com/predatorler-geldi/410401/1/Haber, 12.11.2011

“So /uk Sava 2’ın Nedenleri”, http://www.genbilim.com/content/view/1714/,(Eri 2im Tarihi: 20.11.2011)

ABRAMOW 0TZ, Morton (2000), “The Complexities of American Policymaking on Turkey”, Insight Turkey (Ekim-Kasım), s.3-35.

ABRAMOW 0TZ, Morton (2001), “Amerika’nın Türkiye Politikasının Belirlenmesi Sürecinde Kar 2ıla 2ılan Güçlükler”, Editör: ABRAMOW 0TZ, Morton, Türkiye’nin Dönü 2ümü ve Amerikan Politikası , Ankara

AKP, “Programlar, Dı 2 Politika” http://www.akparti.org.tr/gnsayfa/program.asp?dizin=50&hangisi=2, 18.11.2011

AK 10 N, Aptülahat (1991), Atatürk’ün Dı 2 Politika 0lkeleri ve Diplomasisi , Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.

AKTA 1, Melih (2012), “Sava 2 Sırasında Diplomatik Görü 2meler ve Zirveler”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s.349-356

148 ALKAN, Nail (2012), (Henry A. Kissinger’den aktaran) “1980-1999 Dönemi Türk Dı2 Politikası”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti. , s.721-735

ALKAN, Nail (2012), “AT ile 0li 2kiler”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti. , s. 764-769

ALTUNI 1IK, R., R. Co 2kun, S. Bayraktaro /lu ve E. Yıldırım (2002), Sosyal Bilimlerde Ara 2tırma Yöntemleri, Sakarya Kitabevi, Adapazarı

ANAP, (1983a), “Anavatan Partisi Programı”, Aksoy Matbaacılık, 0stanbul

ANAP, (1983b), “Anavatan Partisi Seçim Beyannamesi”, 6 Kasım, Gökçe Ofset, Ankara

ANAP, (1987), “Anavatan Partisi Seçim Beyannamesi”, 29 Kasım, Gökçe Ofset, Ankara

AND 0CAN, Ahad (2012), “Kafkasya ile 0li 2kiler”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s.953-962

ARAS, Bülent (2009), “Davuto /lu Era in Turkish Foreign Policy”, Foundation For Political, Economic And social Research, SETA

ARAS, Bülent ve Pınar Akpınar(2009), Türk Dı 2 Politikasında Davuto /lu Dönemi:2009 De /erlendirmesi, Editörler: Burhanettin Duran ve di /., “Türk Dı 2 Politikası Yıllı /ı 2009”, Ankara, s.13-44

ARAS, Tevfik Rü 2tü (1968), Görü 2lerim , Yörük Matbaası, 0stanbul.

ARCAYÜREK, Cüneyt (2000), Bekleyen Adamın Gerçekle 2en Dü 2ü, Bilgi Yayınları, Ankara

ARI, Kemal (2000), Büyük Mübadele, Türkiye’ye Zorunlu Göç (1923-1925) , Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 0stanbul.

ARI, Tayyar (2008), Uluslararası 0li 2kiler ve Dı 2 Politika , MKM Yayınları, Bursa

ARMAO .LU, Fahir (1993), 20.Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1980) , Türkiye 02 Bankası, Ankara.

149 ATAÖV, Türkkaya (1963), Turkish Foreign Policy (1939-1945) , Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Yayınları, Ankara

ATAÖV, Türkkaya (1969), “Türk Dı 2 Politikası Üzerine Dü 2ünceler”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Dergisi , Sayı:1-4, http://www.politics.ankara.edu.tr/dergi/pdf/24/1/8_Turkkaya_ATAOV.pdf, 25.11.2011

ATE 1, Yurdsever Nevin (2004), “Cumhuriyet Dönemi Türk Dı2 Politikası ve Hükümet Programları”, Editör: 0dris Bal, 21. Yüzyılda Türk Dı 2 Politikası , Nobel Yayın Da /ıtım, Ankara, s.31–56.

AYDIN, Mustafa (2001), “Kafkasya ve Orta Asya ile 0li 2kiler”, Editör: ORAN, Baskın, Türk Dı 2 Politikası Kurtulu 2 Sava 2ından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, 0leti 2im Yayınları, 0stanbul, ss.366-439

AYHAN, Veysel (2009), “Türkiye-Suriye Stratejik 02 birli /i Konseyi’nin Birinci Ba 2bakanlar Düzeyi Toplantısı”, ORSAM Dı 2 Politika Analizi , http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=503, 13.11.2011

AYMAN, S. Gülden (2012), “Balkanlarla 0li 2kiler”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s.936 – 943

BAB 01 , A. Gencehan (2011), “So /uk Sava 2 Dönemi Sonrası Türk Dı 2 Politikasının Kimlik Bunalımı ve Benlik Arayı 2ları”, http://www.turksam.org/tr/a2492.html, eri 2im tarihi: 01.11.2011

BALSOY, Emre (2009), “Rusya, AB, ABD 0li 2kileri Ba /lamında Enerjinin Ekonomi Politi /i ve Küreselle 2menin Jeopoliti /i”, Güvenlik Stratejileri Dergisi, Sayı.10, Yıl.5, s.66

BARUTÇU, Faik Ahmet (1977), Siyasi Anılar 1934-1954 , Milliyet Yayınları, 0stanbul

BOZKURT, Giray Saynur (2010), “Türkiye-Rusya 0li 2kileri: Tarihi Rekabetten Çok Boyutlu 02 birli /ine”, Editör: YEN 0GÜN, Cüneyt ve Ertan EFEG 0L, Türkiye’nin De /i2en Dı 2 Politikası , Nobel Yayın Da /ıtım, Ankara

150 BÖLME, M. Selin (2010), “NATO Zirvesi ve Füze Kalkanı Projesi”, SETA Analiz, Aralık, sayı.3, http://www.setav.org/ups/dosya/57436.pdf, 15.12.2011

CANBOLAT, S., 0brahim (1999), Geli 2mekte Olan Ülkeler ve Dı 2 Politika , 2. Baskı, Alfa Yayınları, 0stanbul

CA 1IN, M. Hakkı (2012), “Türkiye – Rusya 0li 2kilerinde Çatı 2ma Yerine Stratejik Ortaklık ve 02 birli /inin Yeni Boyutları (2008 - 2012)”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s.1054-1086

CEM, 0smail (2004), Türkiye, Avrupa, Avrasya , Cilt I, Bilgi Üniversitesi Yayınları, 0stanbul

CEMAL, Hasan (2000), Özal Hikayesi , Do /an Kitap, 0stanbul

CEMAL, Hasan (2003), Kürtler, Do /an Kitap, 0stanbul

CHP (1995), “CHP-SHP Bütünle 2me Genel Kurulu, Ana 0lkeler ve Temel Hedefler Bildirgesi, 18 1ubat 1995, Ankara

CR 0SS, Nur Bilge (2002-03), (Frank G. Weber’den aktaran), “Türkiye Cumhuriyeti’nin Dı 2 Politikaları”, Do /u Batı , Yıl 6, sayı 21, s.141-158

CR 0SS, Nur Bilge (2002-03), “Türkiye Cumhuriyeti’nin Dı2 Politikaları”, Do /u Batı , Yıl 6, sayı 21, s.141-158

ÇALI 1, H. 1aban (2006), “Türkiye-Avrupa Birli /i 0li 2kileri. Kimlik Arayı 2ı, Politik Aktörler ve De /i2im”, Ankara

ÇET 0NSAYA, Gökhan (2012), “Orta Do /u 0le 0li 2kiler”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s.927-935

Ç0FTÇ 0, Kemal (2010), Tarih, Kimlik ve Ele 2tirel Kuram Ba /lamında Türk Dı 2 Politikası , Siyasal Kitabevi, Ankara.

ÇONGAR, Yasemin (1996),“ 0srail’le Tatbikat Planı”, Milliyet , 4 Haziran, s. 18

ÇUFALI, Mustafa (2010), “Lozan Sonrası Atatürk Dönemi Türk Dı 2 Politikası (1923- 1938)”, Editörler: ÇAYLAK, Adem ve di /., Türkiye’nin Politik Tarihi , Sava 2 Yayınevi, s.239-255

151 DA .LI, Nuran ve Belma Aktürk (1988), Hükümetler ve Programları 1920-1960 , Cilt I, Yayın No:12, TBMM Basımevi, Ankara

DAVUTO .LU, Ahmet (2004), “Türkiye Merkez Ülke Olmalı”, Radikal , 13 1ubat

DE 0K, “Türkiye – Rusya Arasında Vize Muafiyeti Anla 2ması” http://www.deik.org.tr/pages/TR/DEIK_YeniGelismelerDetay.aspx?ygDetId=20 2&IKID=10, 03.12.2011

DER 0NG 0L, Selim (1994), Denge Oyunu: 0kinci Dünya Sava 2ı’nda Türkiye’nin Dı 2 Politikası , 2. Baskı, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, 0stanbul

D0BNER, Gil (1998-1999), “My Enemy’s Enemy: Turkey, Israel, and the Middle Eastern Balance of Power”, Harvard International Review , Cilt. 21, No. 1, Kı 2, s. 34-40

DO .AN, Nejat (2006), “Türk Siyasal Partilerinin Uluslararası 0li 2kilere Yakla 2ımı, 1923 – 1980 Partilerin Benimsedikleri Dı 2i2leri, Güvenlik ve Savunma Politikaları” Editörler: DO .AN, Nejat ve MAH 0R Nakip, Uluslararası 0li 2kiler ve Türk Siyasal Partileri, Seçkin Yayınevi, Ankara s. 117-154

DO .AN, Nejat , (2012) “1980-1999 Dönemi Hükümetlerinin Dı 2 Politika Anlayı 2ları ”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012, Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s.743-755

DO .AN, Yalçın (1996), “Bombalar Arasında Gerçekle 2en Rüya!...”, Milliyet , 06 Mart, s. 15

DTP (1997), “Demokrat Türkiye Partisi Program”, 7 Ocak, Ankara

DYP (1985), Do /ru Yol Partisi Tüzük ve Programı , Pan Matbaacılık, Ankara

ELEKDA ., 1ükrü (1996), “Türkiye: Ortado /u’da Seyirciyken Oyuncu”, Milliyet , 24 Haziran, s. 21

EROL, M. Seyfettin (2012), “Türk Cumhuriyetleri ile 0li 2kiler”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti. , s. 812-818

152 EVREN, Kenan (1991), Kenan Evren’in Anıları , Cilt.3-4, Milliyet Yayınları, 0stanbul

EZHERL 0, 0hsan (1998), Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Osmanlı Meclisi Mebusanı , TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları, Ankara

FIRAT, Melek (2002), “So /uk Sava 2 Sonrası Yunanistan Dı 2 Politikasının Biçimleni 2 Süreci”, Derleyenler: TÜRKE 1, Mustafa ve 0lhan Uzgel, Türkiye’nin Kom 2uları , 0mge Kitabevi, Ankara s.21-73

FRANKEL, Joseph (1979), International Relations in a Changing World , Oxford University Press, Oxford

FUKUYAMA, Francis (2005), Tarihin Sonu mu? , Vadi Yayınları, 0stanbul

GEMALMAZ, M. S. (1996), “12 Eylül Rejimi”, http://sbe.balikesir.edu.tr/dergi/edergi/c12s22/makale/c12s22m12.pdf, 15.11.2011

GERGER, Haluk (1983), “Türk Dı 2 Politikası (1946-1980)”, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi , Cilt II, 0leti 2im Yayınevi, 0stanbul

GÖNLÜBOL, M., A.H. Ülman, S. Bilge ve D. Sezer (1996), “Olaylarla Türk Dı 2 Politikası”, 1945-1965 Yılları Arasında Türk Dı 2 Politikası , 9.Baskı, Siyasal Kitabevi, s.191-484, Ankara

GÖNLÜBOL, Mehmet (2000), Uluslararası Politika 0lkeler-Kavramlar-Kurumlar , Siyasal Kitabevi, Ankara

GÖNLÜBOL, Mehmet ve Cem Sar (1996), “Olaylarla Türk Dı 2 Politikası”, 1919-1938 Yılları Arasında Türk Dı 2 Politikası , 9.Baskı, Siyasal Kitabevi, s.3-126, Ankara.

GÖNLÜBOL, Mehmet ve Hakan Bingün (1996), “Olaylarla Türk Dı 2 Politikası”, 1990- 1995 Dönemi Türk Dı 2 Politikası , 9.Baskı, Siyasal Kitabevi, s.633-726, Ankara

GÖZEN, Ramazan (1996) “Türk Dı 2 Politikasında Karar Alma Mekanizması, Turgut Özal ve Körfez Krizi”, Yeni Türkiye, Türk Siyaseti Özel Sayısı, Sayı 9, Mayıs – Haziran, s.286-302

153 GÖZEN, Ramazan (2004), “Türkiye ve I. Körfez Sava 2ı: Kriz Ortamında Türk Dı 2 Politika”, Derleyen, SÖNMEZO .LU Faruk, Türk Dı 2 Politikasının Analizi, Der Yayınları, 0stanbul

GÜRBEY, Gülistan (1995), “Özal Dönemi Dı 2 Politikası”, Dı 2 Politika Dergisi , Sayı 2, Aralık,cilt VI, s.57

GÜRÜN, Kamuran (1991), Türk-Sovyet 0li 2kileri (1920-1953) , Türk Tarih Kurumu, Ankara

HALE, William (1998), “Turkey and Transcaucasia”, Editör: DAV 0D, Menashri, Central Asia Meets the Middle East , Frank Cass, Londra

HALE, William (2003), Türk Dı 2 Politikası 1774-2000 , Mart Matbaası, 0stanbul

HOPK 0NS, F. Raymond ve W. Richard Mansbach (1973), Structure and Process in International Politics , Harper and Row, New York http://74.125.155.132/scholar?q=cache:y7i62dpDk3gJ:scholar.google.com/&hl=tr&as_s dt=2000, (Eri 2im Tarihi: 27.05.2010) http://www.abhaber.com/ozelhaber.php?id=2203 30.10.2011 http://www.hurriyet.com.tr/planet/18847223.asp, 20.12.2011 http://www.mfa.gov.tr/turkiye-bulgaristan-siyasi-iliskileri-.tr.mfa, 15.12.2011 http://www.mfa.gov.tr/turkiye-yunanisyan-siyasi-iliskileri.tr.mfa, 25.09.2011 http://www.nytimes.com/2010/05/13/world/europe/13turkey.html, 17.09.2011 http://www.personelmeb.net/dunya/piri-reis-sismik-veri-calismalarini-tamamladi- h6928.html, 20.12.2011 http://www.sondakika.com/haber-bagis-ab-cimri-davrandi-3053585/, 20.12.2011 http://www.stargazete.com/ekonomi/kktc-den-tpao-ya-petrol-arama-yetkisi-haber- 384103.htm, 20.12.2011 http://www.turkishny.com/hot-news-11/92-hot-news-11/75313-2011de-dunya-ve-turk- d-politikas, 20.12.2011

154 HUNT 0NGTON, P. Samuel (2006), “Medeniyetler Çatı 2ması mı?”, Derleyen: YILMAZ, Murat, Medeniyetler Çatı 2ması, Vadi Yayınları, Ankara

0KV ( 0ktisadi Kalkınma Vakfı), “Adaylık Süreci”, http://www.ikv.org.tr/icerik.asp?konu=adayliksureci&baslik=Adayl%FDk%20S %FCreci, 30.11.2011

0NAT, Kemal ve Burhanettin Duran (2006), “AKP Dı 2 Politikası: Teori ve Uygulama”, Derleyen: DA .I, Zeynep, Do /udan Batıya Dı 2 Politika AK Partili Yıllar , Orion Yayınevi, s.15-70

01 YAR, Ö. Göksel (2012), “Rusya Federasyonu 0le 0li 2kiler”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012, Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s. 803-811

KAMALOV, 0lyas (2012), “Rusya Federasyonu ile 0li 2kiler”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s.944 – 952

KARABULUT, Bilal (2012), “Stratejik Ortaklıktan Model Ortaklı /a Türkiye-ABD 0li 2kileri”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s.1087-1096

KARABULUT, Bilal (2012), “Türkiye’nin Uluslararası Örgütlerle 0li 2kileri”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s.1158-1167

KARLUK, Rıdvan (2005), “Avrupa Birli /i ve Türkiye” , Beta Yayınevi, 0stanbul

KASIM, Kamer (2012), “Kıbrıs Sorunu”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s.1017-1023

KAYADOR, Vakur (2004), “Dünden Bugüne Rusya; Rusya’nın Genel Politikaları” , Teori Dergisi, Eylül, Sayı. 176, s.32-35

KILIÇ, Sezen (2005), Türk-Alman 0li 2kileri ve Türkiye’deki Alman Okulları (1852’den 1945’e Kadar) , Atatürk Ara 2tırma Merkezi, Ankara.

KOÇAK, Cemil (2003), Türkiye’de Milli 1ef Dönemi 1938-1945 Dönemi , 0leti 2im Yayınları, 0stanbul.

155 KOÇER, Gökhan (2012), “AKP’nin ve Tayyip Erdo /an’ın Dı 2 Politika Felsefesi”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s.920-926

KONA, G. Gamze (2012), “Üçlü Koalisyonun Dı 2 Politikası”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s.912-919

KURAT, Yulu / Tekin (1984), “Anglo-Turkish Relations during Kemal Atatürk’s Presidency of the Turkish Republic”, Osmanlı Ara 2tırmaları Dergisi, Sayı 4, s.115-131

KUT, Gün, (2010), “Türk Dı 2 Politikasında Çok Yönlülü /ün Yakın Tarihi So /uk Sava 2 sonrası devamlılık ve De /i2im”, Bo /aziçi Üniversitesi –TÜS 0AD Dı 2 Politika Forumu

KÜRKÇÜO .LU, Ömer (1978), Türk-0ngiliz 0li 2kileri. 1919-1926, Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara

LAÇ 0NER, Sedat (2004), “Özal Dönemi Türk Dı 2 Politikası” http://www.turkishweekly.net, 15.11.2011

LARRABEE, F. Stephen ve Ian O. Lesser (2004), Belirsizlik Döneminde Türk Dı 2 Politikası, Ötüken Yayınları, 0stanbul

MANDACI, Nazif (2012), “Balkanlar ile 0li 2kiler”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s. 819-831

Mc DOWALL, David (1996), A Modern History of the Kurds , I.B. Tauris Yayınları

O.AN, Sinan, “Gül’ün Rusya Ziyareti ve Türk Rus 0li 2kilerinde Yeni Dönem” http://www.turksam.org/tr/a1584.html, 17.10.2011

O.UZLU, Tarık (2011), “Arap Baharı ve De /i2en Bölgesel Dinamikler”, Ortado /u Analiz, Cilt 3 Sayı:30

ONULDURAN, Ersin (2012), (Steven A.Cook ve Elizabeth Sherwood-Randall’dan Aktaran), “Türkiye ABD 0li 2kileri”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 ,Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s. 972-975.

156 ORAN, Baskın (2001), “1990-2001 Küreselle 2me Ekseninde Türkiye”, Editör: ORAN, Baskın, Türk Dı 2 Politikası Kurtulu 2 Sava 2ından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, 0leti 2im Yayınları, 0stanbul, s.201-587

ÖZAL, Turgut (1989), “Turkey in the Southern Flank”, Rusi and Brassey’s Defence Yearbook , s.3-9

ÖZBAY, Fatih (2011), “So /uk Sava 2 Sonrası Türkiye-Rusya 0li 2kileri: 1992-2010”, Bilge Strateji, Cilt.2, Sayı.4, Bahar 2011, s.52

ÖZCAN, Gencer (2004), “Türkiye Dı 2 Politikasında Olu 2um Süreci”, Derleyen SÖNMEZO .LU, Faruk, Türk Dı 2 Politikasının Analizi, Der Yayınları, 0stanbul s.874-877

ÖZCAN, Gencer (2012), “So /uk Sava 2 Sonrası Döneminde Türkiye’nin Ortado /u Politikası”, Editör: ÇAKMAK, Haydar , Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s.796-802

ÖZDEM 0R, Hikmet (1990), Ça /da 2 Türkiye , Cilt.IV, Cem Yayınevi, 0stanbul

ÖZDEM 0RC 0, Fahrettin (2010), “Balkan Ülkeleri Ar 2iv Kaynaklarında Edirne” Sempozyumu 21-23 Ekim, Edirne http://80.251.40.59/humanity.ankara.edu.tr/odemirci/diger_sayfa_metinleri/fo/Bi rlesen_ufuklar_bildiri.pdf, 15.12.2011

ÖZGÜR, Nurcan (2004), “1989 sonrası Türkiye – Bulgaristan ili 2kileri”, Derleyen SÖNMEZO .LU, Faruk, Türk Dı 2 Politikasının Analizi, Der Yayınları, 0stanbul s.609-676

ÖZKAN, Güner (2012), “Kafkaslarla 0li 2kiler”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti. , s.832-844

ÖZKAN, Tuncay (2000), Operasyon, Do /an Kitapçılık, 0stanbul

ÖZTEK, Güner (2009), “Türkiye Ortado /u 0li 2kileri”, Bilgesam , Rapor No 13, 0stanbul

PAMUKÇU, Konuralp (2004), “Su Sorunu Çerçevesinde Türkiye, Suriye ve Irak ili 2kileri”, Derleyen SÖNMEZO .LU, Faruk, Türk Dı 2 Politikasının Analizi, Der Yayınları, 0stanbul

157 PURTA 1, Fırat (2006), “So /uk Sava 2 Sonrası Türk-Rus 0li 2kileri: Dı 2lanmı 2lar Ekseni mi? Avrasyacı Yakınla 2ma mı?”, Global Strateji , Yıl.2, sayı.6, s.40-55

ROB 0NS, Philip (1998), “Turkey’s Ostpolitik: Relations with the Central Asian States”, Central Asia Meets the Middle East , Londra

ROSENAU, N. James (1972), “The External Environment as a Variable in Foreign Policy Analysis”, Editör: ROSENAU, N. James, The Analysis of International Politics , The Free Press, New York, s.145-165

RP (1995), “RP Seçim Beyannamesi”, Refah Partisi Gerçe /i, s.29 http://www.mustafatasar.gen.tr/yayinlar/refahgercegi/rpnin.htm, 30.10.2011

RP-DYP Koalisyon Protokolü (1996), 28 Haziran, Ba 2bakanlık Basımevi, s.7-13, Ankara

RUBEN, Ester (2000), “Türkiye – 0srail Ticari 0li 2kilerinin Dünü, Bugünü, Gelece /i” 0ktisat Dergisi, No:339, s.55

RUMEL 0L0, Bahar (2007-2008), “Avrupa Birli /i ve Bölgesel 0htilafların Çözümü”, Uluslararası 0li 2kiler Dergisi , Cilt IV, No:16, Kı 2, s.68.

SADIK, Giray (2012), “Türkiye’nin Ortado /u ile 0li 2kileri (2008 - 2012)”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s.1103-1110

SAKALLIO .LU, C. Ümit (1996), “1983-1994: Siyasal Parti Topo /rafyası”, http://sbe.balikesir.edu.tr/dergi/edergi/c12s22/makale/c12s22m12.pdf, 15.11.2011

SALIK, Nuri, “Be 2ar Esad Dönemi Suriye Dı 2 Politikasında Pragmatizm ve Türkiye- Suriye 0li 2kilerinin Gelece /i”, http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2011113_inceleme1.pdf, 13.12.2011

SANBERK, Özdem (2010), “Türk Dı 2 Politikasının Bölgeselle 2mesi”, Bilgesam, Rapor No 21, 0stanbul

SANDER, Oral (2011), Siyasi Tarih (1918-1994), 20. Baskı, 0mge Kitapevi, Ankara

158 SETA, “Ba 2bakan Recep Tayyip Erdo /an SETA’da” http://www.setav.org/public/HaberDetay.aspx?Dil=tr&hid=86892&q=basbakan- recep-tayyip-erdogan-seta-da, Eri 2im Tarihi:15.12.2011

SEZER, B. Duygu (2002), “Türk-Rus 0li 2kileri: Danı 2manlıktan ‘Fiili Yakınla 2ma’ya”, Editör: MAKOVSKY, Alan ve Sabri Sayarı, Türkiye’nin Yeni Dünyası: Türk Dı 2 Politikasının De /i2en Dinamikleri , 0stanbul, s.125-156

SOYSAL, 0smail (1989), Tarihçeleri ve Açıklamaları 0le Birlikte Türkiye’nin Siyasi Andla 2maları (1920-1945) , Cilt I, 2.Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara

SÖNMEZO .LU, Faruk (2000), Uluslararası 0li 2kiler Sözlü /ü, Der Yayınları, 0stanbul

SÖNMEZO .LU, Faruk (2005), Uluslararası Politika ve Dı 2 Politika Analizi , Filiz Kitabevi, 0stanbul

SÖNMEZO .LU, Faruk (2006), II. Dünya Sava 2ı’ndan Günümüze Türk Dı 2 Politikası , Der Yayınları, 0stanbul

T.C. AB BAKANLI .I, “Türkiye Avrupa Birli /i 0li 2kileri Kronolojisi” http:\\www.abgs.gov.tr\index.php?p=112&1=1, 18.12.2011

T.C. Ba 2bakanlık Dı 2 Ticaret Müste 2arlı /ı (1999), Avrupa Birli /i ve Türkiye , Ankara

T.C. Resmi Gazete (1991), 8 Temmuz, sayı. 21068, s.6

T.C.DI 101 LER 0 BAKANLI .I, “Türkiye´nin Toplulu /a Katılım Talebiyle 0lgili Olarak Komisyon Tarafından Verilen Görü 2 (20 Aralık 1989)”, http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-topluluga-katilim-talebiyle-ilgili-olarak- komisyon-tarafindan-verilen-gorus-_20-aralik-1989_.tr.mfa, 15.10.2011

T:C. Resmi Gazete (1997), Sayı.23048, 13 Temmuz

TANÖR, Bülent (1997), “Türkiye Tarihi 5 Bugünkü Türkiye (1980-1995)”, Siyaset Tarihi , Cilt. V, Cem Yayınevi, s.23-51, 0stanbul

TBMM Gizli Celse Zabıtları, (17 Mart 1921-25 1ubat1922), Cilt 2, Genel Yayın No: 267, Tarih Dizisi 18 , Türkiye 02 Bankası Kültür Yayınları, Ankara

159 TBMM KÜTÜPHANES 0, “I. Çiller Hükümeti Koalisyon Protokolü” http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/KP50.htm

TBMM KÜTÜPHANES 0, “I. Çiller Hükümeti Programı”, http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/HP50.htm, 05.10.2011

TBMM KÜTÜPHANES 0, “I. Erdo /an Hükümet Programı” http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/HP59.htm, 17.12.2011

TBMM KÜTÜPHANES 0, “II. Çiller Hükümeti Güven Oylaması” http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/o51.htm, 25.10.2011

TBMM KÜTÜPHANES 0, “II. Erdo /an Hükümet Programı” http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/HP60.htm, 18.12.2011

TBMM KÜTÜPHANES 0, “II. Yılmaz Hükümeti Güven Oylaması” http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/o53.htm, 24.10.2011

TBMM KÜTÜPHANES 0, “III. Çiller Hükümeti Programı”, http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/HP52.htm, 20.10.2011

TBMM KÜTÜPHANES0, “III. Erdo /an Hükümet Programı” http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/HP61.htm, 20.12.2011

TBMM KÜTÜPHANES 0, “III. Yılmaz Hükümeti Programı” http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/HP55.htm, 12.11.2011

TBMM KÜTÜPHANES 0, “V. Ecevit Hükümet Programı” http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/HP57.htm, 05.10.2011

TBMM KÜTÜPHANES 0, “VII. Demirel Hükümeti Programı” http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/HP49.htm, 21.09.2011

TBMM KÜTÜPHANES 0, “Akbulut Hükümeti Programı”, http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/HP47.htm, 17.09.2011

TBMM KÜTÜPHANES 0, “Erbakan Hükümet Programı” http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/HP54.htm, 28.10.2011

160 TBMM KÜTÜPHANES 0, “Gül Hükümet Programı” http://www.tbmm.gov.tr/hukumetler/HP58.htm, 15.12.2011

TBMM Tutanak Dergisi (1990), 1 Eylül, Cilt.47 http://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d18/c047/tbmm180470 01.pdf, 15.11.2011

TELLAL, Erel (2001), “Rusya’yla 0li 2kiler”, Editör: ORAN, Baskın, Türk Dı 2 Politikası Kurtulu 2 Sava 2ından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, 0leti 2im Yayınları, 0stanbul, ss.540-546

TEZCAN, Ercüment (2012), “Dönemin Dı 2 Politika Sorunları”, Editör: ÇAKMAK, Haydar, Türk Dı 2 Politikası 1919-2012 , Barı 2 Platin Kitap Ltd. 1ti., s.903-911

THE ECONOM 0ST (2006), “Linking Hands Across The Steppes; Turkish Foreign Policy”, 3 Haziran, London

TORBAKOV, Igor (2006), “Russia Turkey Relations: Cooperation and Competition in Energy Sphere ”, Eurasia Daily Monitor , Sayı: 3, s. 107

TORBAKOV, Igor (2008), The Georgia Crisis and Russia-Turkey Relations , The James Town Foundation, Washington

TOYNBEE, J. Arnold ve Kenneth P. Kirkwood (1926), Turkey , Ernest Benn Limited, London.

USLU, Nasuh (2006), “Kıbrıs Sorunu”, Editör: BAL, 0dris, 21.yy.da Türk Dı 2 Politikası , Agam Yayınları, Ankara, s.331-372

UZGEL, 0lhan (2001), “ABD ve NATO’yla 0li 2kiler”, Editör: ORAN, Baskın, Türk Dı 2 Politikası Kurtulu 2 Sava 2ından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar , 0leti 2im Yayınları, 0stanbul, ss.243-325

ÜLMAN, Haluk (1968), “Türk Dı 2 Politikasına Yön Veren Etkenler (1923-1968)”, SBF Dergisi, Cilt XXII, Sayı 3-4, s.245-251

YALÇINKAYA, Alaeddin (1999), Yetmi 2 Yıllık Kriz Sovyetler Birli /i’nde Moskova- Türkler 0li 2kileri , 2. Baskı, Osmanlı Yayınevi, 0stanbul

161 YA 1AR, Muammer (1990), Pa 2alar Politikası , Tekin Yayınevi, 0stanbul

162 ÖZGEÇM 01

1981 yılında Nev 2ehir’in Avanos ilçesinde do /du. 0lk, orta ve lise e /itimini Kocaeli’de tamamladı. Lisans e /itimini Anadolu Üniversitesi 0ktisat Bölümünde yaptı. Halen Sakarya Üniversitesi Uluslararası 0li 2kiler bölümünde yüksek lisans yapmaktadır. Kocaeli’de ikamet etmekte ve medeni hali bekardır.

163