T. C.

Đstanbul Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü

Eskiça ğ Dilleri ve Kültürleri Anabilim Dalı

Hititoloji Bilim Dalı

Doktora Tezi

II. Muvatalli ve Dönemi

Meltem Alparslan 2502000090

Tez Danı manı Prof. Dr. Belkıs Dinçol

Đstanbul 2007

T. C.

Đstanbul Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü

Eskiça ğ Dilleri ve Kültürleri Anabilim Dalı

Hititoloji Bilim Dalı

Doktora Tezi

II. Muvatalli ve Dönemi

Meltem Alparslan 2502000090

Tez Danı manı Prof. Dr. Belkıs Dinçol

Đstanbul 2007 Bu Doktora çalı ması, Đstanbul Üniversitesi Bilimsel Ara tırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmi tir. Proje No: T-117/11112002. II. Muvatalli ve Dönemi Meltem Alparslan

Öz Hitit krallarından II. Muvatalli’nin Dönemi’nin açıklanması, kendisine ait belgelerin azlı ğı nedeniyle oldukça zordur. Muvatalli’nin icraatlarının önemli bir kısmı hakkında, daha sonraki Hitit Krallarına ait belgelerden faydalanmaktayız. Ancak, bu belgelerden elde etti ğimiz bilgilerin de tartı malı olması, Muvatalli devri olaylarını incelerken dikkatli olmamızı gerektirmektedir.

Çalı mamız içerisinde II. Muvatalli her yönüyle ele alınmı ; tartı malı olan aile üyeleri çok yönlü olarak incelenmi tir. Ayrıca, Muvatalli’nin politik kimli ğini gösteren iç ve dı faaliyetleri ayrıntılı bir ekilde ele alınmı ve problemli olan pek çok konu açıklanmaya çalı ılmı tır. Böylece, Muvatalli hakkında elde edilen bilgileri bir araya getirerek kendisi hakkında yeni sonuçlara varmak, döneminde açıklanması sorunlu olan konuları ortaya koymak mümkün olabilmitir. Bu amaçla hem birincil kaynaklar olarak adlandırdı ğımız Hitit çivi yazılı metinler ile mühürlerin orijinal kopyaları de ğerlendirilmi , hem de daha önce bu konu hakkında yapılmı tüm çalı malar incelenmi tir. Bu sayede, II. Muvatalli döneminde en büyük sorunlarından biri olarak kendini gösteren, kralın icraatlarının sırası yani, faaliyetlerin kronolojisi problemine bir çözüm teklifi getirmek mümkün olabilmi tir. Ayrıca, ba kentin ba ka bir yere ta ınmasına sebep te kil eden ko ulların neler oldu ğu ve ta ınmanın ne gibi sonuçlar do ğurdu ğu farklı bir bakı açısıyla açıklanmaya çalı ılmı tır. Muvatalli’nin icraatlarına yansıyan dini kimli ği ayrı bir ba lık altında ele alınarak, döneminde yapılan kült reformu her yönüyle irdelenmi tir. Son bölümde ise, II. Muvatalli Dönemi hakkında ortaya koydu ğumuz açıklama önerileriyle, vardı ğımız sonuçları içeren dönemin rekonstrüksiyonu yer almaktadır.

iii Abstract

The reign of the Hittite king Muwatalli II is a difficult period to study because of the scarcity of the documents. Most of the achievements of Muwatalli can only be learned from the accounts of the later Hittite kings. But the controversial nature of the information from these documents necessitates a very careful interpretation of the events in the reign of Muwatalli.

Our study covers all the aspects of Muwatalli II and his family members were studied in detail. The domestic and foreign activities that reveal his political identity are widely discussed and many issues relating to this subject were undertaken. In order to achieve this goal, the first and second hand evidence, that is the cuneiform tablets and seals were evaluated and former studies on his reign and persona were also taken into consideration. Thus, it became possible to offer solutions to one of the most problematic aspects of reign, i.e. the chronology of his activities. The possible consequences of the transfer of the capital to another place are discussed from a new point of view. The conclusion of this study and the reconstruction of the period are the subject of the last chapter.

iv Önsöz

Doktora tez konumuzu olu turan II. Muvatalli Dönemi olaylarını açıklamak, çalı maya temel te kil eden yazılı belgelerin azlı ğı sebebiyle, büyük bir zorlu ğu da beraberinde getiriyordu. Hitit krallarının kendi dönemleri içerisinde yaptıkları faaliyetlere ili kin belgeler bırakmaları, Hititler’i tarihsel geli im içerisinde anlamamızı sa ğlamı tır. Ancak, Đmparatorluk Dönemi krallarından olan Muvatalli zamanında gerçekle en ve Hitit tarihi için önemli olan iki olay; “ba kentin sistemli bir ekilde Hattu a’dan Tarhunta a’ya ta ınması” ve “Mısır Ülkesi ile yapılan Kade Sava ı” hakkında bilgi sahibi olunabilecek kaynakların bulunmaması, bu olayların sebep ve sonuç ili kisi içinde açıklanabilmesi için, II. Muvatalli’den sonraki krallara ait belgelerden faydalanmamızı zorunlu hale getirmitir. Özellikle III. Hattu ili Dönemi’ne ait belgeler, bu konudaki bo lu ğu dolduran en büyük grubu olu turmaktadır. Çalı mamızda özellikle vurgulamaya çalı tı ğımız üzere, III. Hattu ili’ye ait belgelerin do ğrulu ğunun tartı malı olması di ğer bir zorluktu. Bu nedenle, bazı olayları açıklarken özellikle dikkatli olmamız gerekmekteydi. Ancak, Hitit Devlet ar ivinde bulunan II. Muvatalli’ye ait bir antla ma belgesi, tarihlendirmesi tartı malı olan di ğer siyasi içerikli metinler ve dualar, az da olsa çalı mamızı ekillendirmemizde yardımcı olmu tur. Özellikle kralın batı yönündeki faaliyetlerini açıklamak ve dini kimli ğini ortaya çıkarmak mümkün olabilmi tir. Böylelikle, öne sürülebilecek tutarlı teklifler ile bu dönemin muhtemel rekonstrüksiyonunu yapma imkanı elde edilmi tir.

Bana bu konuyu öneren ve çalı mam için te vikte bulunan Prof. Dr. Belkıs Dinçol ve Prof. Dr. Ali Dinçol’a te ekkürü bir borç bilirim. Hocam Prof. Dr. Belkıs Dinçol, çalı malarımı ba ından beri yakından takip etmi ve her a amasında bana yol göstermi tir. Hocam Prof. Dr. Ali Dinçol, çalı malarımı dikkatle izlemi ve her zaman yardımlarıyla destek vermi tir. Her iki Hocam’a da bana gösterdikleri sabır, verdikleri güven ve sa ğladıkları imkanlar için yürekten te ekkürlerimi sunarım.

V Çalı mamın hazırlık a amasında ilgi ve alakalarını gördü ğüm, de ğerli dostlarım Dr. Bilge Hürmüzlü ve Atilla Do ğrusoy’a önemli zamanlarını bana ayırdıkları, sabırla yardım ettikleri ve her zaman destek verdikleri için te ekkürlerimi sunmak istiyorum. Yine doktora tezimi çalı ırken pek çok yardımını gördü ğüm meslekta ım Hasan Peker’e, Dr. Erkan Konyar’a, Gürkan Ergin’e ve ö ğrencimiz Sezer Seçer’e de burada te ekkür etmek isterim. Ayrıca, gerek bilgi payla ımı, gerek verdi ği güvenle daima yanımda olan meslekta ım ve e im Dr. Metin Alparslan’a da te ekkür etmeyi bir borç bilirim.

Alman Arkeoloji Enstitüsü Đstanbul ubesi ile Türk Eskiça ğ Bilimleri Enstitüsü’ne sa ğladıkları çalı ma imkanları için te ekkür ederim. Di ğer yandan, Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün verdi ği bursla Berlin ubesi’ndeki kütüphanelerini ve yanı sıra Tübingen Eberhard-Karls-Üniversitesi Troia Projekt’in sa ğladı ğı bursla da Tübingen Üniversitesi kütüphanelerini kullanmam, çalı mamın daha hızlı ve sa ğlıklı bir ekilde ilerlemesini sa ğladı. Projemi bu burslara layık gördükleri ve verdikleri desteklerden dolayı ilgili kurumlara ükranlarımı sunarım. Çalı mamı gerçekle tirirken bir deste ği de Akdeniz Medeniyetleri Ara tırma Enstitüsü’nden aldım. Bana sa ğlanan bu bursla, dönemin tarihi-co ğrafyasını anlamak üzere; Akdeniz havzası ve Güney Anadolu’da, Hattu a ile Tarhunta a arasındaki yollar ve Tarhunta a’dan Mısır seferine gidilirken kullanılan olası yolları tespit etmek mümkün olabilmi tir. Böylece, yazılı belgeler kullanılarak hazırlanan tez çalı mamızda vardı ğımız sonuçlar, bu ara tırmayla desteklenmi tir.

Bu çalı ma, ayrıca Đstanbul Üniversitesi Bilimsel Ara tırma Projeleri Birimi tarafından da desteklenmi tir. Proje No: T-117/11112002 .

Meltem Do ğan-Alparslan Đstanbul 2007

VI

Đçindekiler

Sayfa Öz / Abstract……………………………..…….…………………………………….iii Önsöz…….…………………………………………………………………………...v Đçindekiler……..…………………………………………………………………….vii Tablo, Harita ve Resim Listesi……………………………………………………....ix Kısaltma Listesi…………………………………………………………………...... xi Giri …………………………….……………………………………………………..1 I. II. Muvatalli’nin Kimli ği ve Soya ğacı……………………………..…………...4 A. Muvatalli Đsminin Kökeni ve Kullanımları…………………………..…..4 1. Muvatalli Đsminin Mühürler Üzerindeki Kullanımı……….……….8 2. Muvatalli Đsminin Kaya Kabartmaları Üzerindeki Kullanım Biçimleri………………………………………..………………...15 B. Aile Fertleri…………………………….……………………………….17 1. Karde leri….……………………………………………………...19 a. Halpa ulupi………………………………………………..19 b. Ma anauzzi………………………………………………..20 (1) Ma anauzzi ve Evlili ği / Evlilikleri….……………...21 c. III. Hattu ili………………………………...……………..39 (1) III.Hattu ili’nin Çocuklu ğu ve Ki ili ğinin Geli mesi....41 2. Annesi.……………………………………………………………52 3. E i………………………………………………………………...65 4. O ğulları…………………………………………………………...77 II. II. Muvatalli’nin Karde i III. Hattu ili ile Olan Rekabeti, Ki ilik Çatı ması ve Bunun Đcraatına Yansıması………………………………………………...87 A. II. Muvatalli’nin Dı Siyaseti…………………………………...……...87 1. Anadolu’nun Kuzeyinde Bulunan Ka kalar’la Đli kileri………….87 2. Batı Anadolu Đli kileri……………………………………...……104 3. Suriye-Mısır Đli kileri ve Kade Sava ı…………………………130

VII

B. II. Muvatalli’nin Đç Siyaseti………….………………………….……156 1. Yeni Ba kent: Tarhunta a..…………………………………….157 a. Eski Yakın Do ğu’da Ba kentlerin Yer De ğitirmesi.……157 b. Hitit Ba kentinin Tarhunta a’ya Ta ınması…………….161 c. Tarhunta a’nın Konumu………………………………..170 d. Ba kentin Tarhunta a’ya Ta ınmasının Nedenleri……..172 e. Ba kentin Tarhunta a’ya Taınmasının Sonuçları……...175 III. II. Muvatalli’nin Kültte Yaptı ğı Yenilikler ve Dini Kimli ği………………179 Sonuç: Bu Çalı manın I ığı Altında Muvatalli Dönemi’nin Rekonstrüksiyonu………………………………………….…………………….192 Bibliyografya…………..…………………………………………………………..199 Ekler (Hitit Kral Listesi, Haritalar ve Resimler)…………………………………..243 Özgeçmi…………………………………………………………………………..258

VIII

Tablo, Harita ve Resim Listesi (Bkz.: Ekler)

Tablo 1. Hitit Kral Listesi Harita 1. M.Ö. 2. Binyıl Anadolu Haritası Harita 2. M.Ö. 13. yüzyıl Anadolu Haritası Harita 3. Tarhunta a – Halep muhtemel güzergahı Harita 4. M.Ö. 13. yüzyıl Suriye Bölgesi’ndeki Hitit Vasal Krallıklarını gösteren haritası Harita 5. Konya Ovası’ndan bulunan Kızılda ğ’dan Toros Da ğları’nın a ılması içi kullanılan Gülek Geçidi Harita 6 Kızılda ğ-Çukurova muhtemel güzergahı Harita 7. Amanos Da ğları üzerindeki geçi noktaları: Bahçe Geçidi ve Belen Geçidi Harita 8. Eski Assur Ticaret Kolonileri Ça ğı Ticaret Yolları Haritası (Roaf, 1996: 113) Harita 9. Tarhunta a’nın Sınırlarını Gösteren Harita (Dinçol – Yakar – Dinçol – Taffet, 2000: 19) Resim 1. II. Muvatalli’ye ait Adana-Sirkeli’deki Kaya Kabartması (Ehringhaus, 1995: Abb. 175). Resim 2. Adana-Sirkeli Kaya Kabartmasındaki Lejant (Ehringhaus, 1995: Abb. 176). Resim 3. Adana-Sirkeli’de Yer Alan Bir Di ğer Kaya Kabartması (Ehringhaus, 1995: Abb. 180). Resim 4. II. Ramses Dönemi’ne ait bir Mısır Kabartması üzerindeki “Dü man/Hititli” Tasviri (Klengel, 2002b: 62) Resim 5. Bo ğazköy’de Bulunan Halpa ulupi Mührü (?) (Herbordt, 2005: Tafel 9) Resim 6. Muvatalli ve Danuhepa adlarının birlikte yer aldı ğı bir mühür örne ği (Neve, 1992b: 58) Resim 7. III. Hattu ili’nin, Yukarı Ülke’nin Kralı oldu ğunu gösteren mührü (Bo ğazköy III, 1957: Tafel 29, 9) Resim 8. Alak andu Antla ması’nın yer aldı ğı tablet

IX Resim 9. Kade ’de (Tell Nebi Mend yakınlarında) bulunan, I. Seti’ye ait stel (Klengel, 2002b: 54) Resim 10. Mısır kabartmaları üzerinde ye alan Kade Sava ı betimi (Klengel, 2002a: 64-65) Resim 11. Kade Sava ı sırasında Mısır ve Hitit birliklerinin kar ılaması (Kitchen, 1997: 52) Resim 12. Kızılda ğ ve yakınındaki Hotamı Gölü, Kızılda ğ’ın ovaya ve göle egemen co ğrafi konumu (Singer, 2006c: 52) Resim 13. Tarhunta a’nın idari merkezi olma özeli ği yansıtan Kızılda ğ Resim 14. Kızılda ğ (Singer, 2006c: 51)

X Kısaltma Listesi

Ay. Arka yüz Bkz.: bakınız Bo ğ. Bo ğazköy Çev. Çeviren dpn. Dipnot Ed. Editör Fs. Festschrift Kar . Kar ıla tır Kat. Katalog M.Ö. Milattan Önce Nr. Numara Öy. Ön yüz Pl. Plural Präs. Präsens Prät. Präteritum Res. Resim s. sayfa Sg. Singular vd. ve devamı vdd. ve devamının devamı

XI

Giri ş

Hitit tarihinde önemli olayların gerçekle ti ği II. Muvatalli Dönemi hakkında bilgi edinebildi ğimiz belgelerin azlı ğı ve bazı durumlarda belgelerin tartı malı olması nedeniyle, açıklanması oldukça güç olan bir dönemdir. Sayılan nedenlerle, bugüne kadar Muvatalli Dönemi, bir bütün olarak ele alınamamı , bu süreçteki olayların sırası ve zamanı tam olarak açıklanamamı tır. Bilim insanları bu durumu genellikle, Hitit ba kentinin Muvatalli tarafından ba ka bir yere ta ınmasıyla açıklamak istemektedirler. Bununla birlikte, çe itli unsurlar dikkate alındı ğında, tartı malı bu sorunun farklı nedenleri olabilece ği bu çalı mada ele alınmı ve olasılıklar farklı bir bakı açısıyla ve her yönüyle de ğerlendirilmi tir. Dönemin önemli iki olayı olan ba kentin ta ınması ve Kade Sava ı’nı hazırlayan nedenlerle, sonuçlarını Muvatalli’nin a ğzından anlatan bir belgenin bugüne dek bulunamamı olması, söz konusu belgelerin olmadı ğı anlamına gelmemektedir. Belgelerin eksikli ği, kazı çalı malarında henüz bulunamamı oldukları veya çe itli nedenlerle dönemlerinde ortadan kaldırılmı olabilecekleri gibi ihtimalleri akla getirmektedir.

II. Muvatalli Dönemi’ni çalı ırken aynı zamanda III. Mur ili (=Urhi-Te up) ve III. Hattu ili dönemlerini de ele almak, kısmen de olsa bu krallar zamanında gerçekle en tarihsel olayları irdelemek zorunda kalınmı tır. Zira, bu çalı manın kapsadı ğı dönemi açıklayabilmek için, kendisinden sonra kral olan o ğlu Mur ili (=Urhi-Te up) ve daha sonra kral olan karde i Hattu ili’nin geriye dönük anlatımını içeren belgelerinden ve bunlar içerisinde de özellikle Hattu ili’nin savunma nitelikli metninden büyük oranda faydalanılmı tır. Ancak, Hattu ili tahtı ye ğeni III. Mur ili’den gasp etmi bir kraldır ve bu icraatını haklı göstermek için zaman zaman geçmi teki olayları farklı aktarmı olabilece ği unutulmamalıdır. Bu durum, Hattu ili belgelerine dayanarak Muvatalli dönemini açıklamayı, oldukça zorla tırmaktadır.

II. Muvatalli Dönemi’ni açıklamaya çalı ırken kullandı ğımız belgeleri üç ana grupta toplayabiliriz:

1 A) Çivi Yazılı Belgeler B) Mühür Baskıları C) Kaya Anıtları

Belgeler içerisinde ağırlıklı olarak çalı ılan grubu, çivi yazılı olanlar te kil etmektedir. Primer kaynakları te kil eden, birinci elden çivi yazılı metinlerin yer aldı ğı tablet ortografileri (KBo, KUB gibi), sekonder kaynakları olu turan ve ‘Textedition’ adı verilen, çivi yazılı metinler üzerinde çalı an bilim adamlarının çalı malarının toplandı ğı ikincil yayınları te kil eden seriler (StBoT, THeth gibi), filolojik çalı maları içeren makaleler, genel ba vuru kaynakları ve son olarak Hititçe sözlükler ve Kataloglar (HW, HZL, CHD, AHw, CTH gibi) bu çalı mada yararlanılan kaynaklar arasındadır. Kullandı ğımız Hititçe metinlerden alıntı yapıldı ğı ya da bir Hititçe metnin tam çevirisi verildi ğinde, sekonder kaynaklardan sadece faydalanılmı , Türkçe’ye çeviriler, orijinal Hititçe metinden yapılmı tır. Bununla birlikte ilgili metnin katalog numarasına (CTH) verilen dipnotta, daha önce yayınlanmı edisyonlar belirtilmi tir. Ayrıca, Hititçe metinlerle ilgili yeni çalı malar, http://www.hethport.uni-wuerzburg.de/hetkonk/ adresli Hethitologie Portal- Mainz’dan takip edilmi tir.

Tez çalı mamız dört ana bölümden olu maktadır. Bunlardan ilki, Muvatalli adının kökeni, çivi yazılı metinlerde, mühürlerde ve kaya kabartmaları üzerindeki kullanımı üzerine bir ara tırmayı içerir. Aynı bölüm içinde aile fertleri olan karde leri, annesi, e i ve o ğulları üzerine yapılmı olan tartı malara yer verilmi tir. Özellikle kız karde i, annesi ve e inden bahsedilen alt ba lıklarda Muvatalli’nin annesi kimdir? Muvatalli’nin resmi bir kraliçesi var mıydı? Kız karde i Ma anauzzi kaç kez evlenmi ti? gibi sorulara yanıtlar bulunmaya çalı ılmı tır. Đkinci bölümde Muvatalli’nin iç ve dı siyaseti ele alınmı tır. Burada kendisinin, ülkenin kuzey, batı ve güneyindeki faaliyetleri ve karde i Hattu ili ile arasındaki rekabetten ne kadar etkilendi ği, iki karde arasındaki bu çeki meli ili kinin, dönemi ne kadar ekillendirdi ği sorularına cevaplar bulunmaya çalı ılmı tır. Bunların dı ında, bu bölümde dönemin önemli olaylarından ba kentin Hattu a’dan Tarhunta a’ya ta ınması ile Kade Sava ı, bilinen geleneksel de ğerlendirmelerden farklı bir bakı

2 açısıyla ele alınmı tır. Üçüncü bölümde, Muvatalli’nin ön plana çıkan dini kimli ği ve ba kenti ta ıması sırasında gerçekle en kült reformu, özellikle dua metinlerinden yola çıkılarak açıklanmı tır. Sonuçların yer aldı ğı son kısımda ise, bu çalı manın ıığı altında Muvatalli döneminin rekonstrüksiyonu yapılmı , böylece II. Muvatalli Dönemi olaylarının kronolojisini ortaya konulmu ve dönemin problemlerine yönelik çözümlemeler ile varılan sonuçlar, bir araya getirilmi tir.

3

I. II. Muvatalli’nin Kimli ği ve Soya ğacı

A. Muvatalli Đsminin Kökeni ve Kullanımları

Hitit belgelerinde “muva-” kökünden türemi bir isim ta ıyan, kral ailesine mensup üç ki iyi bilinmektedir; I. uppiluliuma’nın kız karde i olan Muvatti, M.Ö. 15. yüzyılda Hitit kralı olan I. Muvatalli ve Đmparatorluk Dönemi krallarından II. Muvatalli.

Muvatalli ismini olu turan ö ğelerden “muva-” kelimesinin, Hitit diline ait olup olmadı ğı konusu açıklık kazanmamı tır. Friedrich, “muva-” kökünün, Muvatti 1 ve Muvatalli isimleri dı ındaki kullanımında, ismi olu turan di ğer gövde elemanlarının, genellikle Hititçe olmadı ğına dikkat çekmi tir: Arzavalı isimler olan Uhhamuva, Tarkumuva, Muva-UR.MAH gibi (Friedrich, 1930: 369). Forrer, “muva- ” kelimesinin ‘güç, iddet’ anlamlarına geldi ğini belirtmi tir. Buna ba ğlı olarak muvatalliš erkek adının ve muvattiš kadın adının, ‘güçlü olan, iddetli olan’ anlamı ta ıdı ğını ve bu ifadelerin “muvanta-/muvatta-” sıfatlarından türedi ğini dü ünmektedir. Bu sıfatlar da köken olarak “muva-”dan gelir ve ‘güç’ anlamına iaret eden bu kelimenin ideografik kar ılı ğı A.A’dır. Luvice isimlerle birlikte sıkça görülen bu isim ile ilgili bazı örnekler u ekildedir: ‘uhha muva/gücü gördüm’, ‘muva-UR.MAH/arslanın gücü’ (Forrer, 1926b: 63). KBo XVII 17 IV 7’de tespit edilen “A.A-ant-” yapısının “muvant-” ile e itlenmesi mümkün olabilirse, böyle bir partizip yapı Luvice’de ‘güçlü olmak’ anlamına gelen bir “muvai-” fiilinin varlı ğını dü ündürebilir (Neu, 1983: 223; Puhvel, 2004: 198). Kral Muvatalli adının Sümerce yazılı ında ( mNIR.GÁL) kullanılan NIR.GÁL de, ‘kuvvetli, kudretli’ anlamlarına gelir (HZL: 193, 343). NIR.GÁL’in yanı sıra KA.ZAL bile ik ideogramı da Muvatalli isminin yazılımı için kullanılmı tır (Tischler, 1990: 243).

1 fMuvatti- dı ında, “muva-” yapısının belgelendi ği 2 kadın ismi daha vardır: fHepamuva-, fMuvanani- (CHD III 314). Ayrıca bir mühür üzerinde (M)uwazi adı (D.D. 1980 9 A, B) tespit edilmi tir (Dinçol – Dinçol, unpubl.: Nr. 36 C).

4

ahıs isimleri dı ında Appelativ olarak az belgelenmi “muva-” yapısı, ço ğunlukla isimleri nitelendirmektedir. Co ğrafi isimlerle kullanımı; Hattuša-muva, Kappariya-muva, Kaška-muva, Mizra-muva eklindedir. “Muva-” elemanını içeren isimler, belki de yıldırıcı, deh et verici bir nitelik kazanıyordu. Ordu (KARAŠ/kuvalana-), ülke sınırları (arha-/irha-) ve geni araziler (ulila-), kelimelerinin muva- ile birle tirilmesiyle olu an Kuvalana/KARAŠ-muva, Irha- muva, Ulila-muva gibi özel isimlerde dahi,bu sözcüklerle belirtilen kavramların ürkütücü bir niteli ğe sahip oldu ğu gösterilmek istenmi tir. KUB 17.29 II 6-13’de ifade edildi ği gibi, ‘sınırlar, Fırtına Tanrısı’nın dizleri kadar saldırılamaz olduklarından deh et vericiydiler’ (CHD III: 316). “muva-”nın Hiyeroglif Luvicesindeki kullanımı için, bile ik bir isim olan INFANS, nì-mu-wa/i-za-s(a), ‘çocuk’ kelimesinde yer aldı ğı dü ünülmektedir (negasyon+muva olarak). Oettinger’in 2 navi muva-, ifadesi için ‘henüz muva sahibi de ğil’ eklindeki çevirisi, bu görü ü temellendirmek için kullanılır (CHD III: 315; Tischler, 1990: 239).

Friedrich, önce “muva-” kökü için ‘do ğruluk’ anlamının daha kuvvetli oldu ğunu belirtmi tir. Bu kökten türemi olabilecek “muvattalla-” sıfatının bazı metinlerde silahlar ( GIŠ TUKUL HI.A ) ile beraber kullanılmasına dikkat çekerek, bunları niteleyen bir kelime olabilece ği ihtimali üzerinde durmu tur (Friedrich, 1930: 376). Friedrich daha sonra Hititçe “muva-” için ‘özsu, ruhani madde(?) (Körpersaft, Seelenstoff)’ anlamını vermi tir; “muvattal(l)i-/muvattalla-”nın ise, Luvice muva- ‘güç, kuvvet’ kökünden türetilen bir sıfat olup, ‘kudretli, iddetli’ anlamlarına geldi ğini belirtmi tir (HW: 145-146, 329). “muva-” kelimesi için di ğer teklifler ise Güterbock tarafından ‘sperm, tohum, soy, evlat, torun’, Laroche tarafından ‘sperm, fluxe vital/hayat suyu’ (NH: 322-323) ve Puhvel tarafından ‘seminal fluid, body fluid, sperm, potency’ eklinde çevrilmi tir (Tischler, 2004: 196). ‘Güçlü’ anlamına gelen A.A ideografik yazımına burada bir kez daha dönersek öyle bir tespit yapabiliriz: Sümerce ‘su’ anlamına gelen A’nın Akkadcası mû ’dur (CHD III: 316), bu geçi muva-’yı hatırlatmakta ve ‘hayat suyu’ anlamının nereden geldi ğini bir

2 Luvice walli-, ‘kuvvetli’ olarak çevrilir. Oettinger’e göre, hiyeroglif Luvicesi’nde ‘çocuk’ anlamına gelen INFANS-li-s(a) = ni-walli-s ‘kuvvetsiz, suçsuz (?)’e it olmalıdır. O halde INFANS, ni-mu-

5

bakıma açıklamaktadır. Ancak Tischler’e göre, “muva-” için dü ünülen ‘sperm’ kar ılı ğıyla kelimenin kullanım alanı daraltılmaktadır. Çünkü “muva-” kökü, kadın isimlerinin yapımında da kullanılmı tır (Tischler, 1990: 238).

“Muvat(t)al(l)a-”/“muvat(t)al(l)i-”/“muvanu-” kelimeleri sıfat olarak ‘kuvvetli, etkili, kudretli’ (Puhvel, 2004: 198), ‘deh et verici, korkunç (?)’(CHD III: 316 vd.), ‘saygı uyandırıcı, korkunç (?)’ olarak da tanımlanmı tır (Tischler, 1990: 243). Bu kelime, metinler içerisinde bazen silah ve kültsel aletler ile beraber belgelenmi tir: KUB 15.9 II 2; GIŠ TUKUL HI.A mu-u-wa-at-ta-a[l-l]i-iš-ša. KUB 15.4 5 ; [ GIŠ TUKUL H]I.A -ia-aš-ši mu-wa-at-ta-lu-uš. KBo 11.28 II 6-9’da ise LUGAL MUNUS LUGAL TUŠ-aš DNinatan [ DK]ulittan GIŠ TUKUL UNUTUM MÈ [GI]Š TUKUL NIR.GÁL GÉŠPU NIR.GÁL akuwanzi. Örnek verdi ğimiz bu son cümleyi öyle çevirebiliriz: ‘Kral (ve) kraliçe oturarak, Ninatta’ya, Kulitta’ya, silaha, sava aletine, muva- silaha (ve) muva- yumru ğa içtiler’. Bazı metinlerde Fırtına Tanrısı ile beraber geçmektedir: KBo 3.4 II 3-4 (=II. Mur ili’nin Annalleri); numu DUTU URU Arinna GAŠAN-YA DU NIR.GÁL BELIYA DMezullaš DINGIR MEŠ -ia humanteš piran huier; ‘Arinna’nın Güne Tanrıçası, Beyçem, muva- Fırtına Tanrısı 3, Beyim, Mezulla ve tüm tanrılar benim önümde ko tular’ (CHD III: 316-317). Metinler içerisinde farklı bir di ğer kullanımı da, DMuvatalli’dir. ANA DMuvanu DMuvatalli (KUB 40.2 Ay. 10). Burada geçen DMuvatalli tanrı adının, KUB 33.120 II 38’de belgelenmi DKA.ZAL-aš’ın bilmecemsi yazımı olabilece ği ileri sürülmü tür (Güterbock, 1946: 8; CHD III: 317; HZL: 156). Bu metindeki DKA.ZAL-aš UR.SAG-iš ifadesi, Puhvel tarafından ‘Kahraman Muvatallaš’ olarak çevrilmi tir (Puhvel, 2004: 198).

“Muva-” yapısının ‘yıkıcı, kahredici’ anlamı Puhvel’e göre, Anadolu’da kendine daha geni bir kullanım alanı bulmu tur (Puhvel, 2004: 197). Bunun en iyi göstergesi Muvatalli ahıs adının, daha sonraki dönemlerde de kullanılmaya devam etmesi ve klasik dönemde tespit edilen Μοταλις , Μοτυλος , Μουταλης gibi

wa/i-za-s(a) ‘çocuk’ ile kar ıla tırılabilir. Ayrıca çivi yazısı Luvicesinde niwalli- kelimesinin anlamı ‘suçsuz’ olarak saptanmı tır (Oettinger, 1979: 490, dpn. 84). 3 Puhvel, 2004: 198’deki çevirisi ‘Kudretli Fırtına Tanrısı’ eklindedir.

6

isimlerdir. “Muva-” ile yapılmı adlar, Anadolu’da oldukça geni kapsamlı ahıs ismi repertuarına sahiptir. Friedrich, bu isimleri Likya, Pisidya, Pamfilya, Likaonya, Isauriya ve Kilikya’da da tespit etmi tir. Hellenistik Dönem’e ait bu adlar, Luvice ile ba ğlantılıdır. Söz konusu isimleri bulundukları co ğrafi bölgelere göre, öyle sıralayabiliriz: Μοταλις (), Μοτυλος (Karya), Μουτα [λ]ης (Likaonya- Isauriya) (Houwink ten Cate, 1961: 166-167). Μότυλος ismi, Samylia’nın Karyalı kurucusunun adı olarak bazı metinlerde belgelenmi tir (Zgusta, 1964: 334).

Muvatalli adı, Mısır-Hitit devletleri arasında Akkadca olarak yapılan yazı malarda da geçer. Bu metinlerden ismin Akkadca yazımının ‘hükümdar’ anlamına gelen etellu / mut(t)allu / mu Ńellu oldu ğu tespit edilmi tir. Mutallu ile Muvatalli arasındaki benzerlik Tischler’e göre tamamen tesadüftür. Bu benzerlik, anlamı açısından bir yenilik sa ğlamamaktadır. Mutallu için öngörülen anlam ‘soylu, asil, kahraman’dır (Tischler, 1990: 243-244; AHw: 690; CHD III: 317a; Puhvel, 2004: 199). Mısır kaynaklarında ise, Muvatalli ismi m-e-t-n: -rF (Ünal, 1997: 524) ve m-w-t-n:-rF (N 290) olarak belgelenmitir (Wilhelm, 1994: 174). Ayrıca, Đbranice ‘güç’ anlamına gelen “m ētil” kelimesinin, Akkadca mut(t)ellum ve mutallu ile aynı anlama geldi ği ve Hitit-Luvi dilleri ile ili kili oldu ğu öne sürülmü tür (Tischler, 1990: 244). ‘Phallus’ için Latince’de “m ūtō” ve Eski Persçe’de “moth” kullanılmı tır (Puhvel, 2004: 200). Muhtemelen bu kelimelerin kökeni de “muva-” kelimesi ile açıklanmalıdır.

Muvatalli ahıs isminin, yukarıda açıklamaya çalı tı ğımız üzere, oldukça geni bir co ğrafyada ve zaman diliminde kullanılan ve Luvi diline ait bir eleman olan “muva-” kökünden geldi ği anla ılmaktadır. Kullanımları dikkate alındı ğında ise ‘kuvvetli, kudretli’ anlamının daha uygun oldu ğu söylenebilir. Ço ğunlukla bir güç ifadesi ya da sembolü olarak kullanılan “muva-” kelimesinin a ğırlıklı olarak, eril kavramlarla görülmesi Kral II. Muvatalli isminin de ‘güçlü, kudretli’ anlamını kabul edebilmemizi sa ğlamaktadır.

7

1. Muvatalli Đsminin Mühürler Üzerindeki Kullanımı

II. Muvatalli’ye ait iki tip mühür bulunmaktadır: ilk grup geleneksel aedicula mühürleri, ikinci grup ise kucaklama sahnesinin yer aldı ğı mühürlerdir. Geleneksel mühürlerinde sadece taht adı yer alırken, kucaklama sahnesinin bulundu ğu mühürler üzerinde Muvatalli taht adı ile beraber yer alan diğer isim, tartı malara sebep olmu tur. Bo ğazköy kazılarında bulunmu , II. Muvatalli adının tek ba ına yer aldı ğı mühür baskılarının listesi a ağıdaki gibidir: SBo I 38 A-B = Beran, Glyptik I 250 a-b Beran, Glyptik I 250 c SBo I 39 A-D = Beran, Glyptik I 251 a-d SBo I 40 A-B = Beran, Glyptik I 252 a-b Beran, Glyptik I 252 c SBo I 41 = Beran, Glyptik I 253 SBo I 42 SBo I 42’ye kadar = SBo II 1 Bo ğ V, Abb. 1 (2).

Son ara tırma sonuçlarına göre Ni antepe’de bulunan mühür baskıları arasında II. Muvatalli’ye ait olan mühür baskılarının sayısı 191 olup di ğer Hitit kral ve kraliçelerine ait bullalar arasındaki yüzdesi %9,0’dır (Herbordt, 2006: 98).

Hitit krallarının Hurrice do ğum ismi ta ıdıkları ve tahta çıktıktan sonra bir Hitit-Luvi taht adı aldıkları görü ü, pek çok bilim adamı tarafından kabul edilmi tir 4 (Gelb, 1953; Güterbock, 1956a: 161-163; Nowicki, 1983: 111). Her iki adın da yer

4 Suriye Bölgesi’ne yakın olan Hurri teoloji görü ü, kültleri ve büyü ile ilgili uygulamaları, zamanla Anadolu’ya geçmi ve yerli gelenekler, özellikle de Luvi gelene ğiyle birle mi tir. Kizzuvatnalı krallar bazen Ekheya, Palliya gibi Hurrili do ğum isimleri almı lardır. Kizzuvatna’nın Hitit Đmparatorlu ğu’na entegre olmasından sonra, Kizzuvatnalı kültür ö ğeleri Hitit ba kentine yo ğun bir ekilde girmi tir. Pekçok Hurili ritüel, Hattu a’da yazılmı ve Kizzuvatna’daki Hurrili tanrılar, resmi Hitit patheonunda yer almı tır. Bu ‘hurrile me’ süreci, Hitit hanedanlı ğında Hurrice do ğum adı alınmasıyla kendini gösterdi. Bu geli im tahminen, Hatti ve Hurri kral aileleri arasındaki hanedanlık ba ğlantısını da açıklayabilir (Wilhelm, 1995: 1250).

8

aldı ğı II. Muvatalli’ye ait mühürler üzerinde, ikinci grupta bulunan iaretler ile ilgili ilk tanımlama u ekildeydi; L. 270 – L. 318 – L. 334 : ses de ğeri kesin bilinmeyen bir i aret –TEŠUP – pa

L. 270 – L. 318 – L. 334 Ancak daha sonra L.270 i areti Güterbock tarafından, ideogram de ğeri DARE olan L.66 = pi ile e itlendi (SBo II: 85, Nr. 18).

L. 66 Güterbock Korucutepe mühür baskılarına dayanarak, L. 66’nın Hurrice okunu unun ari- oldu ğunu tespit etti (Güterbock 1973: 140). Bu kelime “ar-” ‘vermek’ fiilinden türemi tir. Böylece II. Muvatalli’nin Hurrice prens adı ARI-TEŠUP-pa eklinde yorumlandı (Kar . SBo I 41, SBo II 23).

Elbistan-Karahöyük’te bulunan bir stel üzerinde L.270 i areti birkaç kez geçmektedir. Nowicki, bu i aretin L.70 = SUPER ile e it olabilece ğini öne sürmü tür 5.

L. 70

5 Elbistan-Karahöyük steli üzerindeki yazıtın en az iki yerinde L.270 i areti yerine, L.70’in kullanılması, Nowicki’ye göre metni daha anla ılır hale getirmi tir: 1) 4. satır, 3. cümle: à-wa/i-tá SOLIUM-x-á-sa SUPER SOLIUM-tá “Buraya insanları (nüfusu) iskân etti” 2) 10. satır, sa ğ taraf, 12. cümle: MURUS-SUPER L.263-tá-na REGIO DOMUS-zi/a i/ia-zi/a-ha “Ben bir duvar (ve) evleri 263-ta-na’da yaptım”, (Nowicki 1983: 113-114).

9

Kelimenin çivi yazısı Luvicesi šarri/a, Hititçesi ise šara’dır 6. Nowicki, aynı ekilde II. Muvatalli’nin mühründe yer alan L. 270 hiyeroglifi yerine, L. 70 de ğerinin okunması gerekti ğini öne sürmü tür. Bu okunu ile Muvatalli’nin Hurrice adının Šarri-Tešup oldu ğunu teklif etmi tir. Akkadca ‘kral’ anlamına gelen ŠARRU-, Hurrice’ye Šarri- olarak geçmi , bu da Nowicki’ye göre, isme bir anlam kazandırmı tır: Buna göre Šarri-Tešup; ‘Te up kraldır / Te up yücedir, alîdir’ anlamlarına gelir. Beran bir mühür baskısı üzerinde, Muvatalli’nin ikinci isminin farklı yazılı ını tespit etmi (SBo I 38), tersten yazılmı bu Hurrice ismin okunu unu, TONITRUS-MAGNUS REX olarak teklif etmi ve ses de ğeri kar ılı ğı olarak, Ibri- Tešup’u dü ünmü tür. Nowicki, bu okunu ta geçen MAGNUS REX’in bir bakıma Šarri-Tešup görü ünü destekledi ğini, söz konusu i aretin Šarri-Tešup olarak okunması gerekti ğini belirtmi tir (Nowicki, 1983: 111-118).

Bu görü e kar ı Gonnet, SBo I 38 mührünü farklı okumaktadır. “Kralın Soyadı” tanımlamasını kullandı ğı makalesinde, Ari-Tešup ya da Šarri-Tešup okunu larının mümkün olamayaca ğını burada açık bir ekilde “Büyük Kral Güne imin Fırtına (Tanrısı)” yazdı ğını, söylemektedir (Gonnet, 1990: 9-13). SBo I 39, SBo I 40, Bo ğ. V 4 ve SBo I 41 mühürlerindeki okunu un ise; -Nowicki’nin tersine- “Büyük Kral, Güne imin pihaššašši Tešup’u” eklinde oldu ğunu ileri sürmektedir. Bunu yaparken, mühürlerin yüzeyini dört ayrı bölüm halinde inceler. Orta kısımda yer alan ana sahnede, tanrı kralın elinden tutarak ona sarılmı bir durumda tasvir edilmi tir. Bu sahnenin çevresindeki üç ayrı hiyeroglif kümesinden ilki, sol tarafta bulunan “(Büyük Kral) 7 Muvatalli” kümesidir. Gonnet’nin burada dikkati çekti ği husus; kanatlı güne kursunun ‘Büyük Kral’ unvanının yer aldı ğı bu kısımdaki eksikli ğidir. Oysa ki Hitit kral mühürlerinde kanatlı güne kursu ile ‘Büyük Kral’ unvanı beraber yer alır. Mührün sa ğ üst kısmında yer alan ikinci hiyeroglif kümesinde tanrı i areti olmaksızın, “Gö ğün Büyük Fırtına Tanrısı”nın simgeleri verilmi tir. Sa ğ alt kısımda yer alan üçüncü ve Gonnet tarafından üzerinde en çok durulan hiyeroglif kümesinde, SBo I 38’de kanatlı güne kursunun altında,

6 Stel üzerindeki yazıtta yer alan MURUS-SUPER yapısı, fonetik olarak Kutašara/i- yani “Duvar, Orthostat” olarak okunabilir (Nowicki, 1983: 114). 7 Mühür baskısında “Büyük Kral” unvanı kırık içerisindedir.

10

önce TONITRUS, sonra üç kez MAGNUS REX yer alır. SBo I 39-40’da ve Bo ğ. V’de aynı yerde kanatlı güne kursunun altında, iki MAGNUS REX arasında, üç iaret mevcuttur. Bunlar, Te up-pa ve tartı ması a ağıda verilecek olan bir di ğer iarettir. SBo I 41’de ise, SBo I 39-40 ve Bo ğ. V’den farklı olarak, aynı i aret kümesinde kanatlı güne kursu eksiktir.

Yukarıda bahsetti ğimiz, mühürlerde geçen tartı malı i areti Gonnet, sundu ğu iki olasılıkla açıklamaktadır: ilki, bu i aretin “üst, üzerinde, yukarıda” anlamına gelen šara/i ya da aynı kökten gelen šarla(im)mi “yücelen, yüceltilmi ” olabilece ğidir. Bu durumda mührün ilgili kısmı “Yüceltilen/Göğün, Büyük Kral, Güne imin Te up’u” eklinde okunabilir. Đkinci olasılık, Güterbock’un daha önce teklif etti ği L. 66 = pi(ya) de ğeridir (Güterbock, 1973: 140-141). Ancak Gonnet, bu hiyeroglifin pi(haš) eklinde okunmasını teklif etmi ve böylece mührün tartı malı kısmını, “Büyük Kral, Güne imin pihaššašši 8 Tešup’u” eklinde yorumlamı tır (Gonnet, 1990: 9-13).

Gonnet tarafından II. Muvatalli’nin mühürleri ile ilgili olarak öne sürülen bir di ğer fikir ise; mühürlerinde sa ğ alt kısımda yer alan kanatlı güne kursu 9 ve “Büyük Kral” unvanlarının burada, söz dizimli bir okuma olu turdu ğudur. “Büyük Kral Güne imin pihaššašši Tešup’u” ifadesinde yer alan tamlayan durumundaki “Güne imin” kelimesi bu söz dizinini ortaya koymaktadır. Gonnet’ye göre kanatlı güne kursunun -yukarıda bahsetti ğimiz gibi- mührün sol tarafında ve Büyük Kral

8 Pihaššašši kelimesi Luvice ‘yıldırım, im ek’ anlamına gelir ve Fırtına Tanrısı’nın bir sıfatıdır (Tischler, 2001: 131). Kelime ile ilgili di ğer çalı malar: Friedrich, 1930: 84 vd.’nda ‘Yıldırım gönderen Fırtına Tanrısı’ anlamına geldi ğini ve belki DHI.HI ile DU pihaššašši’nin e it olabilece ğini öne sürmü tür. HZL: 259’da DU (D) HI.HI(-aš-ši-iš), ‘Yıldırımın Fırtına Tanrısı’ olarak kaydedilmi tir. Laroche, 1959: 81 ve Starke, 1990: 103-106’da bunun pihaš- ‘parlaklık, yıldırım’ kelimesinden türedi ğini öne sürmü lerdir. Melchert, 1993: 176’da, pihašša/i- yapısını ‘karanlıkta ıık saçan, yıldırım, im ek’ ve Singer, 1996: 185-189’da ‘yıldırımın, im eğin’, Singer, 2006a: 559’da piha- için “karanlıkta ı ık saçan, görkemli, güç, kuvvet” kar ılıklarını vermi tir. Pihaššašši kelimesi, Luvice ‘yıldırım, parlaklık’ anlamına gelen pihaš-/pihatta- yapısının çekimli halidir ve Pegasos ismi ile ili kilendirilmi tir. Bu ili kiye 1953’de Bossert (Bossert, 1953: 333 vd) ve daha sonra Frei (Frei, 1993: 48 vd) dikkati çekmi tir. Bu etimoloji, Hesiodos’un Theogonia adlı eserinde geçen Kilikya’dan gelen kanatlı bir atın, Zeus’un gök gürültüsü ve yıldırımını ta ıdı ğı ifadesiyle destek görmü tür (Haas, 1994: 325-326; Singer, 2006a: 560). (Ayrıntılı bilgi için bkz.: III. II.Muvatalli’nin Kültte Yaptı ğı Yenilikler ve Dini Kimli ği, ba lıklı bölüm). 9 D ŠI L. 190 (SOL 2) i areti, çivi yazılı metinlerde geçen UTU ’ye e it olup, “Güne im, Majestem” unvanlarına da kar ılık gelir.

11

Muvatalli lejantında yer almamı olması da, bu söz dizimini vurgulamak içindir. Ayrıca Hitit kral mühürleri arasında ilk defa II. Muvatalli mühürlerinde, kanatlı güne kursu, kralın hanedan adının üzerinde yer almamı tır.

Hawkins’in söz konusu Muvatalli mühürleri ile ilgili sözlü olarak aktardı ğı bilgiler ve henüz yayınlanmamı çaı masından gösterdi ği çizimler do ğrultusunda 10 , yeni ara tırmaların Nowicki’nin görü ünü destekledi ği anla ılmaktadır. Hawkins’in yayına hazırladı ğı Muvatalli’ye ait bir mührün, çivi yazılı lejantında yaptı ğı rekonstrüksiyon sonucu u satırlar okunabilmektedir: (dı ta) DUTU ŠI Išar-r[i-t]e-eš-šu-ub LUGAL.GAL DUMU IMu-ur-ši-li LUGAL.GAL UR.SAG NA-RA-AM (içte) DUTU DIM hi-el-li-pí Dšar-ru-ma Ù DKAL

Çivi yazılı lejantta açıkça okundu ğu gibi, bu mühür baskısı, II. Muvatalli’nin Hurrice adının Šarri-Tešup oldu ğu konusundaki tüm üpheleri ortadan kaldırmaktadır.

Burada, kronolojik olarak ilk olarak II. Muvatalli mühürleri üzerinde tespit edilen kucaklama kompozisyonundan da söz etmek isteriz. Bu sahne II. Muvatalli mühürlerini, kendisinden önceki dönemlere ait mühürlerden farklı kılmaktadır. Almanca’da “Umarmungssiegel” olarak adlandırılan bu mühür baskısının orta alanında yer alan bir tanrı, kendisinden daha küçük olarak betimlenmi kralın boynuna sa ğ koluyla sarılmı ve onun yukarı kaldırdı ğı sol elini tutar vaziyette tasvir edilmi tir (Kar . Beran, 1967: Nr. 148-149 ve Nr. 151-153). Mührün üst kısmında yer almayan aedicula, tanrının ileri do ğru uzattı ğı elinin altındadır ve içinde kralın do ğum adı olan Šarri-Tešup’un hiyeroglifleri vardır. Elinin üst kısmında, daha önce de tarif etti ğimiz gibi, “Gökyüzünün Büyük Fırtına Tanrısı” olarak okunan i aretler yer alır. Orta alanda yer alan tanrı ve kralın arka tarafında yani sahnenin sol tarafında ise, “Büyük Kral Muvatalli” hiyeroglifleri bulunmaktadır (Dinçol, 2002: 90; Bawanypeck, 2006: 112). SBo I 38, SBo I 39, SBo I 40, Bo ğazköy V 4 (Beran,

10 Tez çalı mam için önemli olan bu bilgileri aktardı ğı için, Prof.J.D. Hawkins’e te ekkür etmek isterim.

12

1967) ve SBo I 41 mühürlerinin ortak özelli ği, merkezinde yer alan “kucaklama” tasviridir.

SBo I 38

SBo I 39 A SBo I 39 B

SBo I 40 A SBo I 41 Bu kompozisyon da farklı yorumların yapılmasına neden olmu tur. Gonnet bu tasviri, “tanrının gözdesi” anlamına gelen NARAM DINGIR LIM olarak yorumlamı

13

ve tasvirde yer alan tanrının pihaššašši- Fırtına Tanrısı oldu ğunu söylemi tir (Gonnet, 1979: 23-24; 1990: 9-10). Bu fikrini, Muvatalli dönemine tarihlenen Alak andu Antla ması’nda (CTH 76) geçen bir ifade ile temellendirmitir. Metinde III. sütun 80-81 satırlarda; “….Ben Güne im, Labarna, Büyük Kral, pihaššašši- Fırtına Tanrısı’nın gözdesi….” ifadesi yer alır. Ayrıca II. Muvatalli’nin pihaššašši- Fırtına Tanrısı’na sundu ğu duasında (CTH 381) ; “……..sa ğ elimi tutarak benim yanımda ol…..” veya “….Fırtına Tanrısı gibi benim yanımda bulun…” ifadeleri, Gonnet’nin görü üne dayanak te kil etmektedir (Gonnet, 1990: 9).

II. Muvatalli döneminden sonra da, kucaklama sahnesi mühürler üzerinde kullanılmaya devam etmi tir. O ğlu III. Mur ili ile daha sonra III. Hattu ili ve IV. Tuthaliya zamanında da (Ras-amra’da bulunan bir Ugarit mührü) bu sahne mühürler üzerinde görülmektedir. Hatta Yazılıkaya Açık Hava Tapına ğı’ndaki Tuthaliya’ya ait kabartmada kral, Tanrı Šarruma ile bir “kucaklama” sahnesi içerisinde yer alır. III. Hattu ili’nin, Mısır Kralı II. Ramses ile yaptı ğı antla mayı içerdi ği bilinen, fakat elimize geçmemi gümü bir tablet üzerinde bulunan mühür baskısındaki kompozisyonun bir “kucaklama” sahnesi içerdi ği dü ünülmektedir. Babilce bir metinde, oldukça kısa olarak, bu gümü tabletin nasıl hazırlandı ğından bahsedilir. Tarife göre; Hatti Ülkesi Büyük Kralı’nı kucaklayan Gökyüzünün Efendisi Seth’tir (Klengel, 2002b: 82-83). Beran, antla ma metninin gümü malzemesinden yola çıkarak, söz konusu Hattu ili’ye ait bu mührün orijinalinin, oldukça sert, belki yarı ta tan bir hammaddeden yapıldı ğını dü ünmektedir (Beran, 1967: 79).

Houwink ten Cate, II. Muvatalli’nin mühürleri üzerindeki hiyeroglif iaretlerini, döneminde Hitit Ülkesi ba kentini Hattu a’dan Tarhunta a’ya ta ımasından dolayı, Tarhunta a yer adı ile ili kilendirmek istemi tir. SBo I 39-41 mühür baskılarında, mührün merkezindeki Fırtına Tanrısı’nın ileri do ğru uzattı ğı sol kolunun altında, Muvatalli’nin Hurrice taht adının yer aldı ğını kabul etmektedir.

Burada yer alan L.190 (SOL 2) ve kar ılıklı iki L.18 (MAGNUS REX) i aretleri arasındaki kartu , Laroche tarafından “geleneksel kral kartu u” olarak nitelendirilmi tir. Bununla beraber, SBo I 38 mühür baskısında, aynı yerde L.190

14

(SOL 2) ile, L.199 (TONITRUS) ve L.18 (MAGNUS REX) okunu unun tercih edilmi olması, Houwink ten Cate tarafından mührün, “Tarhunta alı Büyük Kral” eklinde yorumlanmasına neden olmu tur (Houwink ten Cate, 1994: 234). Bu görü ünü, Kizzuvatnalı bir kral olan Đ putah u’nun 11 daha önceden bilinen mühür baskılarındaki L.199 (TONITRUS) ve L.17 (REX) i aretlerinin, “Tarhunta alı Kral” olarak okunması ile temellendirmi tir (Houwink ten Cate, 1992: 250-251). Kendisi iki mühür baskısı arasındaki paralelli ğe dikkati çekerek, Muvatalli’nin mühür baskısındaki “Tarhunta alı Büyük Kral” okunu u hakkındaki görü ünü savunmaktadır. Tarhunta a’ya ba kenti ta ıması nedeniyle, bu yer adı ile oldukça ilgili bir kral olmasına ra ğmen, mührün okunu u ile ilgili olarak, Houwink ten Cate’nin görü üne katılmamaktayız.

Yukarıda da de ğindi ğimiz ekilde son ara tırmaların ortaya koydu ğu gibi, II Muvatalli’nin Hurrice do ğum adı üphesiz Šarri-Tešup’tur. Ço ğunlukla Šarri-Tešup adı ile Muvatalli adının beraber kullanıldı ğı; geleneksel mühürler ve kucaklama sahnesinin yer aldı ğı mühürlerin yanı sıra, kral Muvatalli’nin adını, bazen de Kraliçe Danuhepa adı ile aynı mühürlerde görmekteyiz. Ancak bu konu aağıda “E i” ve “Annesi”nin anlatıldı ğı bölümlerde ele alınacaktır.

2. Muvatalli Đsminin Kaya Kabartmaları Üzerindeki Kullanım Biçimleri

Anadolu’da imdiye kadar II. Muvatalli’ye ait Adana-Sirkeli’de, Ceyhan Nehri (klasik dönemde Pyramus) kıyısında bulunan tek bir kaya kabartması vardır (Resim 1). Büyük Sirkeli Höyü ğü’nün güney do ğusunda, nehre adeta bir uçurum gibi dik inen bir kaya üzerine yapılmı tır. Kabartma üzerinde Muvatalli, rahip kıyafetiyle betimlenmi olup, sol omzunun üzerinde hiyeroglifli bir lejant bulunmaktadır.

11 Đ putah u, Hitit Kralı Telipinu ile ça ğda Kizzuvatnalı bir kraldır. Telipinu ile bir antla ması vardır (CTH 21). Tarsus’da bulunan iki dilli lejanta sahip bir bulla üzerinde, Đ putah u’nun jenealojisi kesin bir ekilde yer alır: mIš-pu-tah-šu LUGAL.GAL DUMU Pa-ri-ya-wa-at-ri. (NH: 81; Klengel,

15

Lejantta Muvatalli’nin adı ve oldukça kısa bir jenealojisi yazılıdır (Resim 2). Aynı kaya üzerinde daha sonra, do ğal nedenlerle yıpranmı bir kabartma daha bulunmu tur (Resim 3). Buradaki kralın kimli ği, bu yıpranma nedeniyle anla ılamamı tır 12 .

Güterbock 1937

Kohlmeyer 1983

Lejantta unlar yazılıdır:

M + u (wa)–tà–li MAGNUS REX H ĒROS? Muršili 1 [MAGNUS]-REX H ĒROS? [FILIUS] (Güterbock, 1937: 67 vd.; Kohlmeyer, 1983: 95-99; Laroche, 1960: 124).

1976-1980: 199). KBo 3.35 I 12 ve 13’de, Eski Krallık Dönemi’nde bir saray görevlisinin adı Iputah u olarak belgelenmi tir. 12 Hitit kaya kabartmaları ve Sirkeli Anıtı hakkında ayrıca bkz.: Börker-Klähn, 1982, Nr. 317; Ehringhaus, 1995: 118-119; 2005.

16

Kade Sava ı vesilesiyle yapılan Mısır kaya kabartmalarında aradı ğımız II. Muvatalli’ye ait bir tasviri ne yazık ki bulamıyoruz. Sadece Luksor, Ramesseum ve Abu Simbel’deki II. Ramses’e ait kabartmalarda ve Berlin’deki Mısır Müzesi’ne satın alma yoluyla gelen bir Mısır kabartmasında “Dü man” ve “Hititli” olarak adlandırılmı figürlerin, II. Muvatalli ile ili kili olabilece ği dü ünülmü tür (Resim 4) (Klengel, 2002b: 62; Ünal, 1997: 527).

B. Aile Fertleri

III. Hattu ili (M.Ö. 1275-1250), yazdırttı ğı savunma metninde (apologya), (CTH 81; Öy. I 9-11) aile fertleri hakkında bilgi verir: “Babam Mur ili’nin dört çocu ğu vardı; Halpa ulupi, Muvatalli, Hattu ili ve bir kız (olan) DINGIR MEŠ-IR (=Mašanauzzi); içlerinde en genç olan bendim”. Hattu ili’nin erkek karde lerini büyükten küçü ğe do ğru sıraladı ğını kabul edersek, II. Mur ili’nin (M.Ö.1343-1310) en büyük o ğlu Halpa ulupi’dir ve daha sonra Muvatalli gelmektedir. Ailenin, Ma anauzzi adlı bir de kız karde üyesi vardır. Hattu ili metninde kendisinin, ailenin en küçük bireyi oldu ğunu açıkça söyler. Ancak, aile fertlerini sıralarken annesinin adını vermez.

Aağıda yer alan soy a ğacı emalarında, Đmparatorluk Dönemi’nin ilk kralı olan I. uppiluliuma’dan, yani II. Muvatalli’nin büyükbabasından itibaren, akrabalık ili kileri genel hatları ile gösterilmi tir. Ancak asıl konumuzu te kil eden II. Muvatalli’nin jenealojisi, alt ba lıklar halinde ve ilgili tartı malarıyla birlikte ilerde ele alınmaktadır.

17

I. uppiluliuma (1380-1345)

Zannanza Kızı Muvatti Telipinu Piya ili (arri-Ku uh)

II. Arnuvanda (1345-1343)

II. Mur ili (1343-1310)

II. Mur ili (1343-1310)

Halpa ulupi Ma anauzzi

II. Muvatalli arri-Te up III. Hattu ili (1310 -1282) (1275-1250)

II. Muvatalli (1310-1282)

III. Mur ili Urhi-Te up Ulmi-Te up (1282 -1275) (1220 -1215)

18

1. Karde leri

a. Halpa ulupi

Yukarıda da belirtildi ği gibi, Hattu ili’nin savunma metninde, karde lerini büyükten küçü ğe do ğru saydı ğı izlenimini edindi ğimizden karde ler arasında en büyük oldu ğunu dü ündü ğümüz Halpa ulupi hakkında, bilgi edinmemizi sa ğlayacak çok fazla belge bulunmamaktadır. Chicago’da bulunan çivi yazılı tabletler içerisinde (A 6728; 9.satır), [ mHal-]pa ?-šu-lu-pí ismi okunabilmektedir (Beckman-Hoffner, 1985: 23 ve Beckman, 1983: 624). Klengel ise bu isme, bir envanter metninde rastlandı ğından bahsetmi tir (Klengel, 2002: 71).

Halpa ulupi ismi, Kuzey Suriye Bölgesi’nde bir yer adı olan “Hapla” (=günümüzde Halep kenti) ve ‘bir kehanet ku u’ anlamına gelen Hititçe “šulupi-” kelimelerinin birle mesinden olu mu bir yapı özelli ği gösterir (HW: 197; Tischler, 2001: 154).

Son yıllarda Bo ğazköy’de bulunan bir mühür baskısı üzerinde Halpa ulupi adına rastlanılmı tır (Resim 5): TONITRUS.GENUFLECTERE-AVIS REX.[FILIUS?] Baskısından yuvarlak ve konkav oldu ğu anla ılan mührün, oldukça kaliteli oldu ğu görülmektedir. Herbordt’a göre bu form, mührün sahibinin yüksek düzeyde biri olabilece ğini akla getirmektedir. Belki de mühür üzerindeki bu isim II. Mur ili’nin oğlu Halpa ulupi’ye aittir (Herbordt, 2005: 132, no 111, Tafel 9).

Ayrıca, Geç Hitit Dönemi’nde Halpa ulupi adını ta ıyan bir Malatya kralının varlı ğını biliyoruz (Laroche, 1960: Nr. 85/2 ve Nr. 132; NH: 56; Otten, 1975: 8; Otten, 1972-75: 62; Tischler, 1983: 134; Hawkins, 2000: 318-321).

Đsminin metinlerde çok fazla zikredilmemi olması ve en büyük o ğul olmasına kar ın tahta, babasından sonra, kendisi yerine daha küçük olan

19

Muvatalli’nin geçmi olması; Halpa ulupi’nin, babası henüz hayatta iken ölmü olabilece ği ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Aksi taktirde II. Muvatalli için krallık ansı olmazdı ya da kral olsa bile bazı sorunlar ile kar ıla ırdı, oysa ki kral oldu ğu zaman herhangi bir zorluk ya amamı tır. Van den Hout, Halpa ulupi’nin bilinmeyen nedenlerden dolayı tarihi belgelerden tamamen yok oldu ğunu söylemektedir (van den Hout, 1995a: 1108).

Ailenin en küçük üyesi olan III. Hattu ili’nin, kendisinden önceki dönemler hakkında ayrıntılı bilgi verdi ği savunma metninde, a ğabeyi Halpa ulupi’den sadece bir yerde ismen bahsetmesi de, büyük a ğabeyini iyi tanımadı ğını dü ündürür ve daha önce de belirtti ğimiz gibi, onun genç ya ta ölmü olabilece ği ihtimalini güçlendirir.

b. Ma anauzzi

II. Mur ili’nin bilinen tek kızıdır. Ma anauzzi ya da di ğer yazılımları ile fDINGIR MEŠ -IR, fMaššana-IR-i13 (NH: 115; HZL: 93) adı; Hitit Kralı IV. Tuthaliya ile Amurru Kralı au gamuva arasında yapılan antla ma metninde (93/w (+) KUB 23.1 + KUB 31.43 (+); CTH 105), II. Mur ili’ye ait oldu ğu tahmin edilen oldukça kırık bir ba ka metinde (KUB 21.33; CTH 387) ve Hattu ili’nin savunma metninde geçmektedir. Bu isme ayrıca fragmanlar halindeki, di ğer bazı metinlerde de rastlanmı tır. Akadça bir Hitit-Mısır yazı masında geçen fMa-ta-na-zi adının, bir Hitit kralının kız karde ine ait oldu ğunu tespit etmi tir. Bu ismin Ma anauzzi ile eitli ği fonetik olarak tam olmasa da, Otten tarafından ismin Akadografik yazımının Matanazi olması mümkün görülmektedir (Otten, 1975: 9-10; Bryce, 1998: 268, dpn.1; Herbordt, 2005: 296-297). Edel de, Matanazi adını Ma anauzzi ile e itlemek istemektedir. Bunu öyle açıklamaktadır: Arzava’ya gelin olarak giden

13 Aynı kökten gelen bir erkek ismi, bir Ugarit metninde mMaššanaura / mDINGIR MEŠ -GAL olarak tespit edilmi tir (KUB 31, 62 I 10; VAT 6696: 9; 138/x: 3). Luvice ‘büyük’ anlamına gelen “ura-”, isim yapımında kullanılan bir eleman olarak oldukça fazla belgelenmi tir (HZL: 92; NH: 93; Otten, 1975: 9; PRU IV: 236; Cotticelli, 1989: 457; Tischler, 2001: 187).

20

Ma anauzzi’nin adı, Arzava Bölgesi’ndeki dialektte maššana- yerine matana- olarak kullanılmı olmalıdır (Edel, II 1994: 271; Bryce, 1998: 313, dpn. 65).

Ma anauzzi ismi Luvice ‘tanrı’ anlamına gelen “mašana-/mašna-”yı (HW: 329) içerir. Đsmin ideografik, fDINGIR MEŠ -IR yazılımının içerdi ği ideogram bile ikleri de ‘tanrı’ ve ‘rica etmek, istemek, kehânet aracılı ğı ile tahkik etmek’ anlamlarına gelir (HZL: 129). Kammenhuber, fDINGIR MEŠ -IR-i- olarak Hattu ili’nin apologyasında geçen bu prenses isminin Hurrice kar ılı ğı olarak, “Enna-ir(i)-”i teklif etmi tir (Hurrice eni- ‘tanrı’, (pl.) eni-na=enna ‘tanrılar’ ve ir- ‘yardım, yardımcı olmak’ anlamlarına gelir). Bu durumda söz konusu prenses isminin anlamı da, ‘die Götter sind Hilfe / Tanrılar yardımdır’ eklinde açıklanmaya çalı ılmı tır (Kammenhuber, 1968: 44, 262).

(1) Ma anauzzi ve Evlili ği / Evlilikleri

Ma anauzzi’nin hayatının belli bir kesiti hakkında bilgiyi yukarıda da zikredilen au gamuva Antla ması’ndan edinebiliyoruz. Bu metinde Ma anauzzi’nin II. Muvatalli tarafından, eha Nehri Ülkesi Kralı Ma turi ile evlendirildi ğinden bahsedilir. Laroche tarafından “II. Mur ili’nin(?) itirafları” (CTH 387) 14 , Ünal tarafından bir dua metni (Ünal, 1974a: 57) ve Stefanini tarafından “II. Mur ili’nin günahları” (Stefanini, 1964: 22-30) olarak adlandırılan bir di ğer metin KUB 21.33’de ise, Ma anauzzi’nin eha Nehri Ülkesi Kralı olan Manapa-Tarhunta ile evlili ğinden bahsedildi ği öne sürülmü tür.

Burada, Ma anauzzi’nin bir kez mi yoksa iki kez mi evlendi ği sorunu ortaya çıkmaktadır. Đki defa evlendirilmi olabilece ği ihtimalini dü ündürten KUB 21.33 metninin tarihlendirilmesi konusu hâlâ kesinlik kazanmamı tır. Oldukça kırık bir tablet olması ve imparatorluk döneminde oldu ğu bilinen pek çok politik olaydan arka arkaya bahsetmesi; tarihlendirme konusunda büyük zorluklar yaratır. Tartı malı olan

21

bu metnin transkripsiyon ve tercümesinin verilmesinin, konunun daha iyi anla ılmasını sa ğlayaca ğı kanısındayız. CTH 387 15 1’ …………………… 2’ ?a]š- ta[ ………………. ______§1 3’[ ] m.D SI [N-LUGAL k]u-[i]t me-mi-aš mMur-ši-DINGIR LIM -iš-ma [ 4’ [ (-)?t/š]a-x-ta DAM m.D SIN -LUGAL-ma-kán ŠÀ É MEŠ DINGIR MEŠ [ ______§2 5’ [ -k]án EN-YA ku-it UKÙ MEŠ -an-za EGIR-an-da mar-[ ]16 6’ [mMur-ši-DINGIR L]IM -iš-ma DUMU-KA a-pí-e-da-ni me-mi-ni še-ir 7’ [ -n]u-ut ______§3 8’ [ -t/š]a EN-YA mMa-na-pa-DU-an I-NA KUR-ŠU Ú-UL EGI[R-pa tar-ni-eš-ta] 9’ [ ]17 LUGAL.GAL EN-YA A-NA mMur-ši-DINGIR LIM - ya EGIR-pa wa-[a-tar-na-ah-ta 10’ [mMa-na-pa-D]U-an-wa I-NA KUR-ŠÚ li-e EGIR-pa tar-na-at-ti 11’ [mMur-ši-DINGIR LIM -i]š-ma-an I-NA KUR-ŠU EGIR-pa tar-ni-eš-ta ______§4 12’ [ ]EN-YA fDINGIR MEŠ -IR-in A-NA mMa-na-pa-DU

AŠ-ŠUM É.G[E 4(.A)] 13’ [ ]18 -it mMur-ši-DINGIR LIM -iš-ma-an-ši AD-DIN

14 http://www.hethport.uni-wuerzburg.de/hetkonk/ (15.10.2006) CTH 387, III. Mur ili’ye ait bir dua metni olarak tanımlanmı tır. 15 CTH 387 = KUB 21.33; Stefanini, 1964: 22 vdd.; Ünal, 1974a: 56-60, 57 vd., 83 vdd.; Mora, 1992: 143; Houwink ten Cate, 1974: 123 vdd. 127 vd.; Lebrun, 1980: 382-387; Archi, 1971: 201; Jewell, 1974: 330 vdd.; van den Hout, 1998: 51 vd.; Meriggi, 1962: 70 vdd. 16 Stefanini, 5. satırdaki kırık yeri u ekilde tamamlamı tır: mar-[ša-ah-ha-an-za] (Stefanini, 1964: 24). 17 Stefanini, 9. satırdaki kırık yeri u ekilde tamamlamı tır: [nu A-NA ŠEŠ-YA ]. Tabletin kırık olan bu kısmını tamamlarken, II.Mur ili’nin eha Nehri Ülkesi Kralı Manapa-Tarhunta ile antla masını dikkate almı tır. Antla ma metninde II. Mur ili, karde i Arnuvanda’dan da bahsederek, hemfikir oldukları konuları anlatmaktadır. Bu nedenle metinde geçen EN-YA ile kastedilen tanrı olmamalıdır. “Beyim” Mur ili adının önünde yer alan Hitit Kralı’na ait olmalıdır. Stefanini’nin 9 satır için çeviri teklifi öyledir: [ve karde ime], Büyük Kral, Beyim, (ben) Muršili’ye oldu ğu gibi, o (tanrı) tekrar emir ver[di:] (Stefanini, 1964: 26).

22

______§5 14’ [ ]EN-YA mZAG.ŠEŠ-an I-NA KUR URU A-mur-ri LUGAL-an-ni ar-ha ti-[it-ta-nu-ut 15’ nu mŠa-pí-DINGIR LIM -in] I-NA KUR URU A-mur-ri LUGAL-un i-ya-at 16’ [mMur-ši-DINGIR LIM -iš-ma mŠ]a-pí-DINGIR LIM -in I-NA KUR URU A- mur-ri LUGAL-an-ni 17’ [ar-ha ti-it-ta-nu-u]t nu mZAG.ŠEŠ-an LUGAL-an-ni EGIR-pa wa- tar-na-ah-ta ______§6 18’ [ ku-wa] 19 -pí SISKUR MEŠ I-NA URU Pi-e-ra-na 20 e-eš-ši-eš-ta 19’ [ ] MUNUS Ta-nu-hé-pa-aš-ša SISKUR MEŠ ma-an-ta-al-li-ya 20’ [ ] in-na-ra-a-aš me-mi-an IŠ-TU EME 21’ [ ]-ya IŠ-TU DI-NI 22’ (kırık) ______NA4 21 §7 23’ [ ] hé-kur SAG.UŠ da-a-aš 24’ [ ] EGIR-an ar-nu-wa-an har-ta 25’ [ ? G]UB-ri mMur-ši-DINGIR LIM -iš-ma-(-) x-x 26’ [ ] x-x [NA4] [h]é-[k]ur

§1 3’ [ ]mAr[ma-Šarruma](’nın karısının) sorusu(yla ilgili olarak ise), Muršili[ 4’ (aynı ekilde) Arma-Šarruma(nın) karısı tapınakların içinde….. ______§2 5’ [ ] Beyim, insanlar gü[venilmez oldu ğu] için

18 Stefanini, 13. satırdaki kırık yeri öyle tamamlamı tır: [ U-ÚL ha-an-da]-it (Stefanini, 1964: 26). 19 Stefanini, 18. satırdaki kırık yeri öyle tamamlamı tır: [(nu) mMur-ši-DINGIR LIM -iš ku-wa]-pí (Stefanini, 1964: 29 dpn. 51). 20 Stefanini, Perana kent adının, URU Pariyana ile e it olabilece ğini söylemektedir. Garstang-Gurney’in daha önce tespit etti ği gibi, URU Pariyana; Hapalla ve eha Nehri Ülkesi isimleri ile beraber belgelenmi tir. Dolayısıyla Priene antik kenti ile e it olabilece ği teklif edilmi tir (Garstang-Gurney, 1959: 98; Stefanini, 1964: 29; RGTC VI: 303). 21 (NA4) hekur- “kaya, kaya zirvesi, kaya kutsal alanı” (Tischler, 1978: 235 vd.), “Akropolis, kutsal kaya” (Puhvel, 1991: 87 vd.) eklinde tanımlanır. A. Dinçol ve B. Dinçol tarafından (NA4) hekur-’un

23

6’ senin o ğlun [Murši]li bu konu hakkında [ 7’ [ ]dı/madı ______§3 8’ [ ]Beyim, Manapa-Tarhunta’yı, ülkesine tekra[r yerle tirmedi]. 9’ [ ], Büyük Kral, Beyim, Muršili’ye de, tekrar emir ver[di:] 22 10’ ‘[Manapa-Tar]hunta’yı tekrar ülkesine yerle tirme!’ 1’1 Ancak [Muršili] onu ülkesine tekrar yerle tirdi ______§4 12’ [ ] Beyim, fDINGIR MEŠ -IR’i Manapa-Tarhunta’ya ge[lin olarak 13’ [vermedi 23 ], ‘Ancak (ben) Muršili onu, ona verdim’ ______§5 14’ [ ] Beyim, Bentešina’yı Amurru krallı ğından al[dı 15’ [ve Šapili’yi] Amurru Ülkesi Kralı yaptı. 16’ [Ancak Muršili, Ša]pili’yi Amurru Ülkesi krallığından 17’ [tekrar al]dı ve Bentešina’yı krallı ğa tekrar tayin etti ______§6 18’ [Muršili] Perana’da kurbanları sundu ğunda 19’ [ ] Danuhepa, mantalliya kurbanlarını 20’ ] o kendi iste ğiyle olayı dilden (lanetten) 21’ arındırdı/temizledi] davadan 22’ (kırık) ______§7 23’ ] edebi kaya anıtını aldın/aldı 24’ ] sonradan götürmü tü 25’ yer]alırım/yer alır/ yer alırız 24 , Muršili ise 26’ ] edebi kaya anıtını [

logografik yazılı ının Hitit Hiyerogliflerindeki L. 414 i areti oldu ğu ve bu i aretin akrofonik ses kurallarina göre, hece de ğerinin he-/hi oldu ğu tespit edilmi tir (Dinçol, 2001: 110). 22 [ve karde ime], Büyük Kral, Beyim, (ben) Muršili’ye oldu ğu gibi, o (tanrı) tekrar emir ver[di:] (Stefanini, 1964: 26). 23 Stefanini’nin yaptı ğı [ U-ÚL ha-an-da]-it eklindeki tamamlama kelimesi kelimesine çevirilirse; “belirlemedi” eklinde ifade etmek gerekir. 24 GUB-ri yarı ideografik yazımının üç ayrı fonetik kar ılı ğı olabilir: Präs. sg. 1 arhahari, Präs. sg. 3 artari ya da Präs. pl. 1 arantari. Cümlenin ba ı okunamadı ğı için her üç ekilde de çevrilebilir.

24

Metnin tarihlenmesi ile ilgili probleme yönelik olarak Stefanini’nin yukarıda verdi ğimiz tamamlamaları do ğrultusunda -özellikle 14-17. satırlardaki tamamlamalar- ortaya koydu ğu senaryo u ekildedir: kendisi metnin II. Mur ili’ye ait bir tövbe duası oldu ğunu dü ünmektedir. Amurru tahtına sırasıyla Azira, Duppi- Te up ve ardından Bente ina geçmi tir. Bu vasal krallardan Azira ve Duppi-Te up, II. Mur ili ile ça ğda tır. II. Muvatalli döneminde ise, Bente ina’nın tahtta oldu ğu ba ka metinlerden kesin bir ekilde bilinmektedir. Stefanini’ye göre bu metin, apili ve Bente ina’nın, II. Mur ili’nin son yıllarında münasebetleri oldu ğunu gösterir. Muhtemelen babası Duppi-Te up’un ölümünden sonra genç ya ta kral olan Bente ina, belki de akrabası olan apili’yi rakip olarak görüyordu. Stefanini çok açık söylememekle beraber, Amurru krallı ğının biri tarafından gasp edildi ğini, bunu yapan ki inin de –belki apili– Mur ili tarafından tahttan indirildi ğini, daha sonra ise, Azira’nın soyundan olan Bente ina’yı yeniden Amurru tahtına yerle tirdi ğini ve Hitit tahtına geçen II. Muvatalli ile apili’nin yakın oldu ğunu dü ünmektedir. O dönemde Bente ina ise bölgede güçlenmeye ba layan Mısır’ın yanında yer alarak, Hatti’ye kar ı dü manca bir tutum içine girmi tir. Ancak bu durum II. Muvatalli’nin Kade Sava ı sonrası de ğimi ve tahttan indirilen Bente ina’nın yerine tekrar apili geçirilmi tir (Stefanini, 1964: 29).

Meriggi’nin metindeki kırık yerleri tamamlama teklifi ise u ekildedir: Ay. IV ? §5 14’ [mMuwatall]i EN-IA mZAG.ŠEŠ-an I-NA KUR URU A-mu-ur-ri LUGAL-an-ni ar-ha ti-i[t-ta-nu-ut] 15’ [nu mŠa-pí-DINGIR L]IM I-NA KUR URU A-mu-ur-ri LUGAL-un ti-ya-at 16’ [mHattušili mŠ]a-pí-DINGIR LIM -in I-NA KUR URU A-mu-ur-ri LUGAL-an-ni 17’ [ar-ha ti-it-ta-nu-u]t nu mZAG.ŠEŠ-an LUGAL-an-ni EGIR-pa wa-tar-na-ah- ta

Ay. IV ? §5 14’ [Muwatall]i, Beyim, Bentešina’yı Amurru Ülkesi krallı ğından ind[irdi] 15’ [ve Šapili’]yi Amurru Ülkesi krallı ğına yerle tirdi 16’ [Hattušili Š]apili’yi Amurru Ülkesi krallı ğından

25

17’ [indird]i ve Bentešina’yı tekrar kral olarak tayin etti (Meriggi, 1962: 70 vd.; Klengel, 1969: 215-216)

Meriggi, bu metnin yazarının Hattu a’da bulunan, bir saray memuru olabilece ğini ileri sürmekte ve bu tableti bir mektup tarzında ele alan bu saray memurunun, Amurru Ülkesi’ndeki ve eha Nehri Ülkesi’ndeki olayları iyi bildi ğine dikkati çekmektedir. Bu metin Meriggi’ye göre, III. Mur ili’nin bir günahlar listesidir. Metin belki de III. Hattu ili tarafından, Urhi-Te up’a kar ı bir iddianame (=memorandum) niteli ğinde hazırlanmı tır (Meriggi, 1962: 76; Klengel, 1969: 216). Meriggi’ye göre, 6. satırda Mur ili’den DUMU-KA ‘o ğlun’ olarak, 13. satırdaki mMuršili-DINGIR LIM - iš-ma-an-ši AD-DIN ‘(Ben), Mur ili ise, onu ona verdim’ ifadesi ve ardından 14. satırda üstü kapalı bir ekilde Muvatalli’den EN-YA ‘beyim’ olarak bahsetmesi, metindeki Mur ili’nin, III. Mur ili olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Kendisinin bunlara dayanarak metnin devamında ardı ardına sayılan politik olaylarla ilgili yorumu ise öyledir; Mur ili babasının istekleri ile ters dü en daha önceki bir davranı ından dolayı kendisini, özür dileme mecburiyetinde hissetmi ve o dönemin olaylarını sırasıyla anlatmı tır (Meriggi, 1962: 70-76). Archi de Meriggi’ye bu görü ünde katılmaktadır (Archi, 1971: 201 dpn. 66).

KUB 21.33 metninin kırık kısımlarının tamamlanması ve metnin tarihlendirilmesi hakkında bir di ğer yorum da, van den Hout’dan gelmi tir. Kendisi metnin 18’-22’ satırlarını öyle tamamlamı tır: §6 18’ [MUNUS.LUGAL-ma-za ku-w]a-pí SISKUR MEŠ I-NA URU Pé-e-ra-na e-eš-ši- eš-ta 19’ [nu-za LUGAL.GAL EN-Y]A fTa-nu-hé-pa-aš-ša SISKUR MEŠ ma-an-ta-al-li- ya 20’ [BAL-aš mMur-ši-DINGIR-L]IM ?-iš-ma in-na-ra-a<<-aš>> me-mi-an IŠ-TU EME 21’ [pár-ku-nu-ut nu LUGAL.GAL EN-]YA IŠ-TU DI-NI (silinmi ) 22’ [ša-ra-a-zi-ya-ah-ta/kat-te-ra-ah-ta] (kırık)

§6 18’ [Kraliçe] Perana kentinde kurbanları yerine getirdi ği[nde]

26

19’ [Büyük Kral, Bey]im ve Danuhepa mantalli- kurbanlarını (birbirlerine) 20’ [sundu(lar), Muršil]i ise kendili ğinden/kendi iste ğiyle olayı lanetten 21’ [temizledi ve Büyük Kral, Bey]im davada 22’ [kazandırdı/kaybettirdi]

Van den Hout, metinde geçen Mur ili’nin, Urhi-Te up oldu ğunu dü ünmektedir. Kendisinin daha çok Danuhepa-III. Mur ili ili kisi üzerinden yaptı ğı yorum, u ekildedir: Danuhepa, üvey o ğlu Muvatalli’yi tahttan indirip yerine kendi öz o ğlunu tahta geçirme giri iminde bulunmu tur. Bu ba arısız giri im sonucu Perana kentine sürgüne gönderilmi tir. Daha sonra tahta geçen Urhi-Te up ile barı mak için, bu arada ölmü olan Muvatalli ile bir mantalli ritüeli düzenlemi olmalıdır. Urhi-Te up ise bunu kabul etmek zorunda kalmı gibi görünmektedir. Van den Hout bu yoruma uygun olarak 22. satırın ‘katterrahta’ (=kaybettirdi) eklinde tamamlanması gerekti ğini dü ünmektedir. Urhi-Te up babasının önceki bir kararını geriye döndürmü olmalıdır. Danuhepa’nın Urhi-Te up döneminde eski gücüne kavu mu oldu ğu, Hattu a’da bulunmu olan ve Danuhepa ile III. Mur ili adlarının oldu ğu bullalardan bilinmektedir (van den Hout, 1998: 51-52) 25 .

Mora, KUB 21.33 metninde geçen Mur ili adının Urhi-Te up’a ait olmasının daha muhtemel oldu ğunu dü ünmektedir ve kendisinin §5’deki kırık yer için tamamlama teklifi öyledir: §5 14’ mNIR.GÁL-iš-ká]n EN-YA mZAG.ŠEŠ-an I-NA KUR URU A-mur-ri LUGAL-an-ni ar-ha ti-[it-ta-nu-ut 15’ nu mŠa-pí-DINGIR LIM -in]x ? I-NA KUR URU A-mur-ri LUGAL-un i-ya- at 16’ mHa-at-tu-ši-li-iš-ma mŠ]a-pí-DINGIR LIM -in I-NA KUR URU A-mur-ri LUGAL-an-ni 17’ ar-ha ti-it-ta-nu-u]t nu mZAG.ŠEŠ-an LUGAL-an-ni EGIR-pa wa-tar- na-ah-ta (Mora, 1992: 143)

27

Houwink ten Cate bu metnin, babasının krallı ğı zamanında Urhi-Te up’un prens olarak bir kariyer hayatı oldu ğuna i aret etti ğini dü ünmektedir. Ancak, metin içerisindeki Mur ili adının varlı ğı (11., 13. ve 25. satırlarda) bazı konularda üphe duymasına neden olmu tur. Kralın henüz tahta geçmeden taht adını mı kullandı ğı, yoksa metnin Urhi-Te up’un tahta çıkı ından sonraki bir döneme mi tarihlenmesi gerekti ği sorunu, Houwink ten Cate’nin karar vermede tereddüt etmesine neden olmaktadır. Ayrıca Urhi-Te up’un bu metni, önceki davranı ları için af dilemek istedi ği bir zamanda yazdırdı ğını dü ünmektedir. Metni, Urhi-Te up’un babasının isteklerinden farklı olan bu evvelki davranı larından dolayı, özür dilemek amacıyla, ilgili politik olayları anlattı ğı bir metin olarak kabul etmek istemektedir (Houwink ten Cate, 1974: 128).

Houwink ten Cate’ye göre, Hattu ili’den büyük oldu ğu apologyadan açıkça anla ılan Ma anauzzi, evlendi ği zaman olgun bir ya ta olmalıydı (Houwink ten Cate, 1974: 128). Ayrıca bir kehanet metni olan KUB 5.6 II 9’da, Ma anauzzi’den “dini törenlere katılmak üzere seyahat etmek için yeterli ya tadır” diye bahsedilmektedir (AU: 227). Houwink ten Cate’ye göre, Hattu ili, a ğabeyinin tahta geçti ği sırada hâlâ bir çocuktu ve Ma anauzzi’nin Ma turi ile olan evlili ği aynı döneme denk gelmi olmalıydı. Muvatalli’nin bir o ğlunun halasını, eha Nehri Ülkesi prensi ile evlendirdi ğini dü ünmenin tuhaf göründü ğünü söylemekle beraber, bunun da ancak, Muvatalli ve Ma anauzzi arasındaki büyük ya farkıyla açıklanabilece ğini söylemektedir. O halde Hattu ili, Ma anauzzi’den daha da genç olmalıydı. Bu varsayımın ilginç bir sonucu, Hattu ili ve Urhi-Te up’un aynı ya grubundan olabilece ği ihtimalidir (Houwink ten Cate, 1974: 128-129 dpn. 29). Ancak Houwink ten Cate’nin ifadesinden, bu görü e kendisinin de tam olarak inanmadı ğı izlenimine varmaktayız.

Metin ile ilgili bir di ğer tartı ma, 13. satırda geçen, AD-DIN “verdim” ifadesidir. Anlatım içerisinde hep 3. tekil ahıs kullanılmasına kar ın, burada 1. tekil

25 Metnin bu paragrafı ile ilgili tartı malara aynı zamanda, Danuhepa ve II. Muvatalli ili kisinin

28

ahıs kullanılmı olması, metnin tarihlendirilmesini zorla tırmaktadır. Meriggi burayı ID-DIN “yaptı” eklinde yorumlamaktadır. Bu da metni daha anla ılır kılmaktadır (Meriggi, 1962: 71-72).

Heinhold-Krahmer, anlatılan politik olayları göz önünde bulundurarak metni, III. Hattu ili ya da IV. Tuthaliya Dönemi’nde yazılmı olması gerekti ğini ileri sürmü tür (Heinhold-Krahmer, 1977: 228).

Üzerinde durdu ğumuz bir di ğer konu Ma anauzzi’nin bir mi yoksa iki kez mi evlendirildi ği sorunudur. Çeviri ve tamamlamasından anla ıldı ğı üzere Stefanini, Ma anauzzi’nin iki kez evlendirildi ğini dü ünmektedir; ilk olarak Manapa-Tarhunta ile ve ikinci kez varisi olan Ma turi ile evlendirilmi tir. Stefanini’nin yorumuna göre Ma turi, Manapa-Tarhunta’nın o ğlu de ğildir. Manapa-Tarhunta’nın ölümünden 26 ya da tahttan indirilmesinden sonra, Hititler’e kar ı isyân içinde olan eha Nehri Ülkesi’nin ba ına geçmek isteyen birkaç aday vardır. II. Muvatalli, ülkeyi tekrar kontrolü altına aldıktan sonra, adaylardan birini yani Ma turi’yi kral olarak tayin etmi ve Manapa-Tarhunta’nın dul e i olan Ma anauzzi’yi Ma turi ile evlendirmi tir (Stefanini, 1964: 26-27). Ünal da bu rekonstrüksiyonu muhtemel görmekte ve fikrini, Manapa-Tarhunta’nın kötü bir hastalı ğı olabilece ği ihtimaline dikkati çeken, Manapa-Tarhunta Mektubu ile temellendirmektedir 27 . Tahta kendisinden sonra geçecek bir öz o ğlu olmadı ğı için, Muvatalli tarafından kimin soyundan geldi ği tespit edilemeyen Ma turi’nin, Manapa-Tarhunta’nın yerine tahta geçirildi ğini söylemektedir (Ünal, 1974a: 58-59).

Bryce’ın metnin 12.-13. (§4)’deki tartı malı satırlar için çeviri teklifi öyledir: “Beyim, Ma anauzzi’yi Manapa-Tarhunta’ya gelin olarak (?) vermedi (?) [ ] ancak Mur ili (=Urhi-Te up) onu, ona verdi” (Bryce, 1998: 278).

anlatıldı ğı, I.B.3. E i kısmında da yer verilmi tir. 26 Manapa-Tarhunta’nın ne zaman öldü ğü ve eha Nehri Ülkesi ile ilgili ayrıntılı bilgileri ve tartı maları “Batı Anadolu Đli kileri” bölümünde bulabilirsiniz. 27 KUB 19.5 Öy. (CTH 191); 5 [am-mu-uk-m]a iš-tar-ak-zi GIG-zi-ma-mu HUL-lu GIG-aš-mu 6 [kat-ta ?] ta-ma-aš-ša-an har-zi (Houwink ten Cate, 1983-84: 38 vd.)

29

Bu konuda bize ba ka bir metin yardımcı olmaktadır. IV. Tuthaliya Dönemi’ne tarihlenen au gamuva Antla ması’nda konu ile ilgili satırların transkripsiyon ve çevirisi öyledir 28 : CTH 105 29 15 Š[A mM]a-aš-tu-ri i-wa-ar le-e i-ya-ši 16 [mM]a-aš-tu-ri-iš ku-iš LUGAL KUR ÍD Še-e-ha e-eš-ta 17 na-an mNIR.GÁL-iš da-a-aš na-an-za-an LÚ HA-DA-NU DÙ-at [ 18 nu-uš-ši fDINGIR MEŠ -IR NIN-ŠU DAM-an-ni pé-eš-ta 19 na-an I-NA KUR ÍD Še-e-ha LUGAL-un i-ya-at

20 GIM-an-ma-za mNIR.GÁL-iš DINGIR LIM -iš ki-ša-at 21 nu mÚr-hi-D-up-aš DUMU mNIR.GÁL LUGAL-iz[z]i-at 22 ]x A-NA mÚr-hi-DU-up LUGAL-iz-na-tar ar-ha ME-a[š 23 (silinmi ) 24 [mMa-aš-d]u-ri-iš-ma-kán ku-pí-ya-ti-in ku-up-ta 25 na-an da-at-ta ku-iš mNIR.GÁL-iš 26 LÚ HA-DA-NU -y[a-a]n ku-iš DÙ-at nu nam-ma a-pé-el DUMU-ŠU 27 mÚr-hi-DU-up-an Ú-UL pa-ah-ha-aš-ta 28 (silinmi 30 ) na-aš A-NA A-BI-YA EGIR-an ti-ya-at [

28 Hatti Ülkesi ve Amurru Ülkesi arasındaki diplomatik ili kiler hakkında son belge niteli ğinde olan au gamuva Antla ması, Tuthaliya’nın kendisini Mur ili’nin torunu ve Hattu ili’nin o ğlu olarak tanıtmasıyla ba lar ve au gamuva’ya hitap ederek, kız karde ini ona verdi ğinden bahseder. Ardından Amurru ülkesinin eskiden Hurri kralına ba ğlıyken, uppiluliuma döneminde, kendi iste ğiyle Hatti Ülkesi vasalı oldu ğunu, Muvatalli döneminde ise Mısır Ülkesi vasallı ğına geçti ğini anlatır. Bunun üzerine Mısır ile sava ba lar ve sonucunda Muvatalli galip gelir ve dönemin kralı Bente ina’yı tahttan alarak yerine apili’yi geçirir. Metnin devamında, au gamuva’nın babası Bente ina’nın, sonraki Hatti kralı Hattu ili tarafından yeniden tahta getirilmesinden bahsedilir. Daha sonra Tuthaliya, au gamuva’dan bekledi ği sadakati anlatır ve kendisini yemin altına alır. Tabletin oldukça tahrip olmu kısmının ardından, antla ma ko ullarına göre Amurru’dan hiçbir tüccar Asur Ülkesi’ne, Asur’dan hiçbir tüccar Amurru Ülkesi’ne girmeyecektir. Bu kuralı bozanlar tutuklanacaktır. Asur Ülkesi ile sava durumunda olan Hitit ordusuna, au gamuva askeri destek sa ğlayacaktır. Ahhiyava’dan Amurru’ya hiçbir gemi gelmeyecektir. Antla ma metninin bundan sonraki kısmı okunamayacak kadar tahrip olmu tur (Kühne-Otten, 1971: 1 vdd.). 29 CTH 105 = A.93/w (+) KUB 23.1 + KUB 31.43 (+) KUB 23.37 (+) 720/v (+) 670/v. B.1198/u + 1436/u + 69/821 + KUB 8.82; AU: 320-327; Kühne-Otten, 1971; Beckman, 1996: 98-102; Beckman, 1999: 103-107; Klengel, 1995:159-172. 30 Künhe-Otten’a göre silinmi olan yerde “nu-kán ku-wa-pí-ya-ti-in ku-up-ta” ifadesi olmalıdır (Künhe-Otten, 1971: 10).

30

29 LÚ pa-ah-hur-ši-in-pát pa-ah-ha-aš-hi LÚ pa-ah-hur-ši-ya-aš-ma-wa DUMU-x ku-it DÙ-mi nu zi-iq-qa ku-at-qa 30 ŠA mMa-aš-tu-ri i-wa-ar i-ya-aš

Öy. II 15 Mašturi gibi davranma! 16 Šeha Nehri Ülkesi Kralı olan Mašturi’yi 17 Muwatalli, yanına aldı ve onu eni tesi yaptı [ ] 18 ve ona kız karde i fDINGIR MEŠ -IR’i e olarak verdi 19 ve onu Šeha Nehri Ülkesi kralı yaptı.

20 Muwatalli ‘Tanrı oldu ğu zaman’, 21 Muwatalli’nin o ğlu Urhi-Tešup kral olarak hüküm sürdü. 22 [Sonra babam] krallı ğı Urhi-Tešup’tan aldı. 23 (silinmi ) 24 [Mašt]uri ise, ihanet etmeyi planlıyordu 25 ve onu alan 26 ve eni tesi yapan Muwatalli’nin, onun o ğlu, 27 Urhi-Tešup’u korumadı. 28 (silinmi 31 ) ve o babamın tarafına geçti [ 29 ‘Bir gayri me ru çocu ğu korumalı mıyım? Bir gayri me ru çocuk (adına mı) hareket etmeliyim?’ ve sen hâlâ 30 Mašturi tarzında mı davranmak istiyorsun?

Metinde kaydedildi ği gibi, II. Muvatalli’nin, kız karde i Ma anauzzi’yi Ma turi ile evlendirdi ği konusu, hiçbir üpheye yer vermeyecek ekilde açıktır. Asıl açıklanması gereken husus, bir ba ka evlili ğin Manapa-Tarhunta ile yapılıp yapılmadı ğıdır. Forrer’e göre söz konusu olan tek bir evliliktir; KUB 21.33 metninde II. Mur ili, kızı Ma anauzzi’yi, Manapa-Tarhunta’ya, gelecekte o ğlu ile evlenmesi için, gelin olarak vermi tir. au gamuva Antla ması’nda yer alan, “II. Muvatalli, kız karde i

31

Ma anauzzi’yi Ma turi’ye e olarak verdi” ifadesi, bu görü ü desteklemektedir. Bu durumda, daha önce yazıldı ğı dü ünülen KUB 21.33 metninde Ma anauzzi, Ma turi’nin babasına yani, Manapa-Tarhunta’ya gelin olarak verilmi tir (Forrer, 1926a: 89 vd.).

Bu görü , çevirisi ‘gelin’ ve ‘e ’ olan iki ideografik yazılıma dikkatleri

çekmektedir. KUB 21.33 Ay. IV 12. satırda geçen “É.GE 4.(A)”, hem ‘Schwiegertochter/birisinin gelini’, hem de ‘Braut / evlenen kadın, gelinin kendisi’ anlamına gelir (HZL: 189, 210, 314). Stefanini çevirisinde, ‘Braut/evlenen kadın, gelinin kendisi’ kar ılı ğını kullanmı tır. Heinhold-Krahmer’e göre GE 4.(A) için, yukarıda verilen hangi anlam kullanılırsa kullanılsın, burada Manapa-Tarhunta’ya e olarak de ğil, gelin olarak verildi ği eklinde çevrilmelidir. Heinhold-Krahmer KUB 21.33 metninde, Mur ili ve Manapa-Tarhunta’nın henüz re it olmayan çocuklarını daha sonraki bir zamanda evlendirmek için bir ön sözle me yaptıklarını dü ünmektedir. Söz konusu bu evlilik, II. Muvatalli döneminde gerçekle mi tir. Bu dü üncesini de, Anadolu’da daha sonra da uygulanmaya devam eden bu tür bir ‘evlilik akdi’ gelene ği ile temellendirmi tir (Heinhold-Krahmer, 1977: 231; Heinhold-Krahmer, 1989a: 332; Heinhold-Krahmer, 1989b: 531).

Konu ile ilgili farklı bir görü de Jewell’e aittir. Ona göre ileri sürülebilecek bir görü , Ma anauzzi’nin ilk kocasının Ma turi oldu ğu, ikinci kocasının ise III. Mur ili döneminde evlendi ği Manapa-Tarhunta oldu ğu eklindedir. Bu görü ünü de yukarıda tartı masını verdi ğimiz KUB 21.33 metnini III. Mur ili Dönemi’ne tarihleyerek ortaya koymaktadır. Bu dü ünceden hareketle kurdu ğu senaryo, o dönemin olaylarını ve ili kilerini de u ekilde açıklamaktadır: eha Nehri Ülkesi kralı Manapa-Tarhunta, II. Mur ili’nin krallı ğının son dönemlerinde kötü bir eye neden olmu olmalıdır. Daha sonra Hitit tahtına geçen II. Muvatalli, eha Nehri Ülkesi krallı ğına Ma turi’yi getirmi ve onu, kız karde i Ma anauzzi ile evlendirmi olmalıdır. Daha sonra Hitit tahtına çıkan III. Mur ili, eha Nehri Ülkesi krallı ğına – nedeni tam bilinmemekle birlikte (belki Ma turi’nin ölümü üzerine)– tekrar Manapa-

31 Künhe-Otten’a göre silinmi olan yerde “ve o ihanet etmeyi planlıyordu” ifadesi olmalıdır (Künhe-

32

Tarhunta’yı getirmi ve halası Ma anauzzi ile evlenmesini sa ğlamı olmalıdır. E ğer bu fikir do ğru kabul edilirse, III. Hattu ili’den daha büyük olan Ma anauzzi, Manapa-Tarhunta’ya e olarak verildi ğinde kırk ya ından daha fazla olmalıdır. Jewell, bu durumu III. Mur ili’nin halasını hile ile Manapa-Tarhunta’ya e yaptı ğı eklinde açıklamaktadır. Jewell’ın bir di ğer senaryosu da, Hitit kral ailesinden Ma anauzzi ismini ta ıyan iki ayrı prensesin, eha Nehri Ülkesi krallarıyla evlendirildikleri eklindedir. Bu durumda, iki Ma anauzzi oldu ğunu kabul etmek gerekmektedir (Jewell, 1974: 331-332). Ancak, aynı kral ailesinde, bu denli birbirine yakın dönemlerde ve eha Nehri Ülkesi’ne gelin olarak gönderilen, aynı isimde iki prensesin varlı ğını kabul etmek oldukça zor görünmektedir.

III. Hattu ili’nin II. Ramses’e yazdı ğı bir mektupta, kız karde i Ma anauzzi’ye çocuk sahibi olabilmesi konusunda yardımcı olması için bir Mısırlı doktor istemektedir. Mısır dilindeki metinde, bu kız karde in adı Matanazi olarak kaydedilmi tir. Ancak, Matanazi’nin 50 ya ında olması nedeniyle bu oldukça zor bir görevdir. Ramses’in “Hititli Karde i Hattu ili”den gelen bu ricaya cevabı öyle olmu tur: “Karde im, kız karde in Matanazi hakkında yazdı ğın gibi; ‘Karde im, bana, onun çocuk do ğurabilmesi için ilaç hazırlayabilecek bir adam yollayabilir misin’ ve ben Karde ime öyle (söyledim): ‘Bak, Matanazi’yi, Karde imin kız karde ini, Kral Karde in onu tanıyor. 50 ya ında! Asla! O 60 ya ında! Bak, 50 ya ında bir kadın, hiçbir zaman 60 ya ında oldu ğunu söylemez! Onun çocuk do ğurması için herhangi bir ilaç yapılamaz. Ancak Güne Tanrıçası ve Fırtına Tanrısı emir verirse, Karde imin kız karde i için bu istek yerine getirilecektir. Ve ben, Karde in Kral, ona çocuk sahibi olması için bir uzman rahip ve uzman doktor gönderece ğim” 32 . Gönderilen Mısırlı doktor sayesinde Ma anauzzi’nin çocuk sahibi olup olamadı ğını ne yazık ki bilemiyoruz. Ancak bu metin, Ma anauzzi’nin ya çok geç evlendirildi ğini ya da bir sa ğlık sorunundan dolayı çocuk sahibi olamadı ğını dü ünmemize neden olmaktadır. Birinci ihtimal, Ma anauzzi’nin, babası II. Mur ili döneminde gelin olarak Manapa-Tarhunta’ya verildi ği, II. Muvatalli döneminde de

Otten, 1971: 11). 32 KBo XXVIII 30 ; ÄHK I Nr. 75, II 270 vd.; Alp, 1997: 22 vd.; Bryce, 1998: 313; Klengel, 1999: 243, 263, 386; Kitchen, 1997: 91-92.

33

bu evlili ğin, Ma anauzzi ve Manapa-Tarhunta’nın o ğlu Ma turi arasında gerçekle ti ği görü ünü destekleyebilir. Ma turi’nin, babasından sonra tahta oturması için aradan geçen zamanda, Ma anauzzi’nin ya ının daha da büyümesi, belki de çocuk sahibi olma konusunda problem ya amasına neden olmu olabilir. Dikkat etmemiz gereken bir di ğer nokta ise, Ma anauzzi’nin Manapa-Tarhunta ile evlendi ği fikrine dayanak te kil eden KUB 21.33’ün, oldukça kırık olması nedeniyle iyi anla ılamaması ve bu evlili ğin gerçekle ti ği görü üne tam bir dayanak te kil etmeyece ğidir. Dolayısıyla Manapa-Tarhunta ile bir evlilik yapıldı ğı konusu, Ma turi ile yapılan evlili ğin aksine henüz açıklık kazanmamı tır.

Hitit Đmparatorlu ğu ile Batı Anadolu’da yer alan vasal krallıklar arasındaki ba ğların kuvvetlendirilmesi açısından bu gibi evlilikler oldukça önemliydi. Krallıklar arası politik ili kileri daha iyi hale getirmek için kız alıp verme, tarih boyunca daima görülmü tür. Heinhold-Krahmer’e göre Ma turi ile yapılan bu evlilik, II. Muvatalli’nin ba kenti Tarhunta a’ya ta ımasından sonra gerçekle mi olmalıdır. Çünkü Bo ğazköy ar ivinde eha Nehri Ülkesi ile ilgili yeni vasallık metni eksiktir (Heinhold-Krahmer, 1977: 228). Ünal’a göre, söz konusu ikinci evlilik, II. Muvatalli’nin krallı ğının ilk yıllarında gerçekle tirdi ği batı ve güneybatı yönündeki icraatları döneminde olmalıdır (Ünal, 1974a: 59). Forrer, Ma anauzzi ile Ma turi’nin henüz yirmi ya ına gelmeden önce evlendiklerini dü ünmektedir (Forrer, 1926a: 90- 91).

Tüm bu bilgiler göz önünde tutularak bazı sonuçlara varmak mümkündür: 1) Metin içinde korunmu olan yedi paragraf da, birbirinden farklı konular içermektedir. Bunlardan ikisi, iki ayrı vasal ülkeyle ilgili konulardan bahsetmektedir.

2) Metinde bahsedilen bu olaylar muhtemelen, kronojik bir anlatım içermektedir.

3) Metinde birkaç kez zikredilmi ve açıkça görülebilen isim, Mur ili’dir. Adı geçen Mur ili ya II. Mur ili ya da III. Mur ili (=Urhi-Te up) olmak zorundadır. Ancak söz konusu kralın sadece II. Mur ili ya da sadece III. Mur ili olma zorunlulu ğu da yoktur. Dolayısıyla, her ikisinin adı da metinde geçiyor olabilir.

34

4) Metinde geçen Mur ili hangisi olursa olsun, tablet daha sonraki bir Hitit Kralı döneminde de yazdırılmı olabilir.

5) 13. satırda geçen AD-DIN (=verdim) fiilinin, ID-DIN (=verdi)’in yanlı bir yazımı olabilece ği görü ü kabul edilebilir.

6) Tabletin sol tarafının tamamen eksik olu u, kırık olan kısımda kaç i aretlik bir bo lu ğun olabilece ği konusunda bize fikir vermemektedir. Bu nedenle tamamlamalar daha çok tarihsel süreç göz önünde tutularak yapılmaktadır.

7) Tüm bu sonuçlar dikkate alınarak, metnin tartı malı kısımlarını a ağıdaki gibi tamamlamak mümkündür: §1 3’ ] mAr[ma-Šarruma](’nın karısının) sorusu(yla ilgili olarak ise), Muršili[ 4’ (aynı ekilde) Arma-Šarruma(nın) karısı tapınakların içinde….. ______§2 5’ Šuppiluliuma 33 ] Beyim, insanlar gü[venilmez oldu ğu] için 6’ senin o ğlun [ Murši ]li (=II. Mur ili ) o konu hakkında [ 7’ ]dı/madı ______§3 8’ ]Beyim, Manapa-Tarhunta’yı, ülkesine tekra[r yerle tirmedi]. 9’ Arnuvanda ], Büyük Kral, Beyim, Muršili’ye de (= II. Mur ili ), tekrar emir ver[di:] 10’ ‘Manapa-Tar]hunta’yı tekrar ülkesine yerle tirme!’ 11’ Ancak [ Muršili ] (= II. Mur ili ) onu ülkesine tekrar yerle tirdi ______§4 12’ Muvatalli 34 ], Beyim, fDINGIR MEŠ -IR’i Manapa-Tarhunta’ya ge[lin olarak 13’ belirlemedi], ‘Ancak Muršili (= Urhi-Tešup ) onu, ona verdi ’ ______§5 14’ Muvatalli ], Beyim, Bentešina’yı Amurru krallı ğından al[dı

33 Šuppiluliuma adı, ideografik olarak mKÙ.(GA).PÚ-ma eklinde de yazılmı olabilir.

35

15’ ve Šapili’yi] Amurru Ülkesi Kralı yaptı. 16’ Ancak Hattu ili , Ša]pili’yi Amurru Ülkesi krallı ğından 17’ tekrar al]dı ve Bentešina’yı krallı ğa tekrar tayin etti ______§6 18’ Muršili ] (= Urhi-Tešup ? ) Perana’da kurbanları sundu ğunda 19’ ] Danuhepa, mantalliya kurbanlarını 20’ ] o kendi iste ğiyle olayı dilden (lanetten) 21’ arındırdı/tmizledi] davadan 22’ (kırık) ______§7 23’ ] edebi kaya anıtını aldın/aldı 24’ ] sonradan götürmü tü 25’ yer]alırım/yer alır/ yer alırız, Muršili ise 26’ ] edebi kaya anıtını [

§2’deki tamamlamalar, tabletin kronolojik olarak bir dönem Hitit tarihinden bahsetti ği dü ünülerek yapılmı tır. 6. satırda geçen Mur ili’yi e ğer II. Mur ili olarak kabul edersek, 5. satırda “Beyim” sıfatıyla babası olmasını bekledi ğimiz kırık içerisindeki isim de uppiluliuma olmalıdır.

eha Nehri Ülkesi kralı Manapa-Tarhunta’nın II. Mur ili döneminde Hitit Kralına ihanet ederek Arzava tarafına geçti ğini biliyoruz. Bu ihaneti cezalandırmak amacıyla eha Nehri Ülkesi’ne do ğru ilerleyen Mur ili, yolda Manapa-Tarhunta’dan af dileyen bir haber alır. Bu Mur ili’nin kararını de ğitirmemi olsa da, Manapa- Tarhunta’nın af dilemesi için kendi annesini (ya da tüm ya lıları 35 ) göndermesi, Hitit Kralının yumu amasına ve seferinden vazgeçmesine yol açmı tır. II. Mur ili’nin krallı ğının ba ında, dördüncü yılında, Manapa-Tarhunta’nın eha Nehri Ülkesi’ne dönmesine izin verilmi tir. §3’de anlatılanlar, muhtemelen II. Mur ili döneminde eha Nehri Ülkesi’yle ilgili bu olaylar hakkındadır. O halde, daha sonra II. Mur ili,

34 Muwatalli adı, ideografik olarak mNIR.GÁL eklinde de yazılmı olabilir.

36

Manapa-Tarhunta’ya, kız karde ini gelin ya da e olarak vermi olabilir mi? eha Nehri Ülkesi’nin vasal olarak merkeze ba ğlanması ve Ma anauzzi’nin, Manapa- Tarhunta’ya gelin ya da e olarak verilmi olması mümkündür. Ancak, Muvatalli’nin krallı ğı döneminde kız karde ini Ma turi ile evlendirdi ğini kesin bir ekilde bilmekteyiz. Metindeki anlatıma göre, belki de Muvatalli, ba ta bu evlili ğe bilmedi ğimiz bir sebepten dolayı rıza göstermemi olabilir. §4’den yola çıkarak, Urhi-Te up’un babası Muvatalli’nin krallı ğı döneminde, onu etkileyerek halasının Ma turi ile evlenmesini sa ğlamı olabilece ği de dü ünülebilir. Bu durumda Houwink ten Cate’nin ileri sürdü ğü gibi, Urhi-Teup’un babasının krallı ğı döneminde etkin oldu ğunu kabul edebiliriz. Ancak bu paragrafta Ma turi’nin adı geçmemektedir. Ma anauzzi’nin, Ma turi’nin babası Manapa-Tarhunta’ya Murili tarafından gelin olarak verildi ğinden bahsedilmektedir. O halde söz konusu tek bir evliliktir. Bu yakla ım, Ma turi’nin soyunu da açıklamaktadır. Zaten soyu belli olmayan bir vasal krala, bir Hitit Kralı’nın, kız karde ini e olarak vermesi pek mümkün görülmemektedir 36 . Ma anauzzi’nin, Muvatalli’nin krallı ğı döneminde evlendirilmesi, bu sırada ya ının biraz büyük oldu ğunu dü ünmemize yol açar. Bu da, yukarıda bahsetti ğimiz, III. Hattu ili ile II. Ramses arasındaki yazı mada çocuk sahibi olamayan Ma anauzzi’nin 60 ya larında olması ile örtü ür.

Eğer yukarıda bahsedilen Mısır ve Hitit devletleri arasındaki bu mektubun, Kade Antla ması’nın (M.Ö. 1270) yapılmasından kısa bir süre sonra –en az bir yıl sonra, 1269’da– yazıldı ğını kabul edersek, Ma anauzzi o dönemde 60 ya dolaylarındaysa, Muvatalli’nin krallı ğının ba ında (M.Ö. 1310-1282) yirmi ya larında olmalıdır. Muvatalli’nin tahta geçti ği ilk yıllarda Ka kalar’dan hemen sonra Batı yönünde icraatlarına ba ladı ğını kabul edersek, eha Nehri Ülkesi’yle de yakla ık olarak krallı ğının ilk on yılı içinde ilgilenmi olmalıdır. O halde Maturi ile Ma anauzzi’yi de bu dönemde evlendirmi tir.

35 Onyıl Annaller’ine göre Manapa-Tarhunta, kendi annesi ile beraber ayrıca ülkenin ya lı erkek ve kadınlarını göndermi tir (KBo 3.4 III 14; AM: 70 vd.). Aynı konuya Manapa-Tarhunta ile yapılan antla ma metninde de de ğinilmektedir (CTH 69; Beckman, 1996: 78 vd.) 36 Ma turi’nin, Manapa-Tarhunta’nın o ğlu oldu ğu kanısı son dönemlerde daha bir kabul görmü tür (Bryce, 1998: 248; Starke, 2001a: 345-347).

37

13. satırın sonunda varsaydı ğımız, AD-DIN > ID-DIN hatalı yazımı, metnin tarihlendirilmesini daha da açık hale getirmektedir. Olayların anlatımı III. Hattu ili döneminde bitmi gibi görünmektedir. Ancak tabletin kırık olması nedeniyle, burada bitip bitmedi ği tam olarak anla ılamamaktadır. III. Hattu ili belgelerinde, Urhi- Te up’tan, hiçbir zaman krallık adı olan Mur ili eklinde bahsetmemektedir. Bu durum, daha sonra ele alaca ğımız gibi, Hattu ili’nin hiçbir zaman Urhi-Te up’u bir kral olarak kabul etmemesiyle açıklanmaktadır. Ancak, KUB 21.33 metninde Urhi- Te up’tan, taht adı olan Mur ili adıyla bahsedilir. Bu nedenle, tartı malı olan bu metnin Hattu ili’den sonra, yani IV. Tuthaliya döneminde yazılmı olması daha muhtemeldir.

§5’deki tamamlamalar, ba ka metinlerde de desteklenebilmektedir. III. Hattu ili’nin Amurru Kralı Bente ina’yla yaptı ğı antla ma metninde 37 , geçmi e dönük olarak olayların anlatıldı ğı Öy. 11-15’de ve IV. Tuthaliya ile Amurru Kralı au gamuva arasında yapılan di ğer bir vasallık antla masında;38 (A I 28-39) Kade Sava ı sonrasında Bente ina’nın, II. Muvatalli tarafından tahttan indirildiği ve yerine apili’nin getirildi ği açıkça anlatılmaktadır. Ayrıca yine, au gamuva antla masında (A I 40-48), Bente ina’nın III. Hattu ili tarafından tekrar Amurru tahtına yerle tirildi ğinden bahsedilir.

Ma anauzzi adının geçti ği bir di ğer metin KUB 19.21 (CTH 215)’dir. Tarihlendirilmesi problemli olan bu metnin ilgili pasajı öyledir: CTH 21539 2’ [k]a-ni-iš-ša-an x [ ] 3’ ku-it nu-wa-mu-za A-B[U-IA ] 4’ kat-ta-an a-uš-zi nu [ ] 5’ me-na-ah-ha-an-da TUKU.TUKU[-an-za e-eš-ta ]

37 CTH 92=KBo 1.8+KUB 3.8+KBo 28.116+KBo 28.117 (Akkadca). Çeviri için bkz.: Beckman, 1996: 95-98. 38 CTH 105 = A.93/w (+) KUB 23.1 + KUB 31.43 (+) KUB 23.37 (+) 720/v (+) 670/v. B.1198/u + 1436/u + 69/821 + KUB 8.82; AU: 320-327; Çeviri için Bkz.: Beckman, 1996: 98-102; Beckman, 1999: 103-107.

38

6’ ma-a-an-ma-wa am-mu-uk ku?-[ ] 7’ nu-wa A-BU-IA ki-iš-ša-a[n me-mi-iš-ta ? ]

8’ A-NA DUMU-IA -ma-an-wa SIG 5 [ ] 9’ [DUMU?.MU]NUS? f DINGIR MEŠ .IR-ma-x-wa- [ ] (Metnin devamı oldukça kötü korunmu tur)

Bazı bilim adamları bu metnin belki de, eha Nehri Ülkesi ve Hatti Ülkesi arasında bir yazı mayı içerdi ğini belirtmi tir (Ünal, 1974a: 59; Stefanini, 1964: 27, dpn. 33). Metinde konu an ki i büyük ihtimalle bir prenstir ve babasına hitap etmektedir. Ma anauzzi ile ça ğda olabilecek bir prens ve babası, II. Muvatalli ve II. Mur ili olmalıdır. O halde metinde konu an ki i büyük ihtimalle II. Muvatalli’dir (Ünal, 1974a: 60; Stefanini, 1964: 29).

Ma anauzzi’nin adı ayrıca, bir kehanet metni olan KUB 5.6 II 9 (CTH 570)’da da geçmektedir (AU: 277) 40 .

c. III. Hattu ili

Hattu ili’nin, kral olmadan önceki adını bilmemekle beraber, “Hattu alı adam” anlamına gelen Hattice taht adı ile, Hitit devletinin kurucusu I. Hattu ili’nin soyundan geldi ğinin altını çizmek istedi ğini dü ünebiliriz. Dönemine ait metinlerde kendini, “Ku ar Kralı Hattu ili’nin soyundan” eklinde tanımlamı tır. Daha önce de söyledi ğimiz gibi, savunma metninin ilk satırlarında (CTH 81; Öy. I 9-11) annesi dı ındaki aile bireylerini birer birer saymı tır 41 . Otten’a göre, böyle bir sıralamaya Hititçe metinlerde ilk kez rastlanmaktadır. Hattu ili burada belki de, en genç karde oldu ğu ve tanrıların nihayet onu krallık tahtına yerle tirdi ği gerçekli ğine dikkat çekmek istemi tir (Otten, 1975: 8). Ailenin en küçük bireyi oldu ğunu belirtti ği bir

39 CTH 215=KUB 19.21; fragmanlar halinde olan metin; Ünal, 1974a: 59; Houwink ten Cate, 1974: 134. 40 Bkz.: s. 26. 41 “Babam Mur ili’nin dört çocu ğu vardı; Halpa ulupi, Muvatalli, Hattu ili ve bir kız (olan) DINGIR MEŠ -IR (=Mašanauzzi); içlerinde en genç olan bendim”.

39

di ğer metin ise KBo 6.29 (CTH 85; III. Hattu ili döneminde yazdırılan Urhi-Te up ile ilgili bir metin) I. sütun 6. satırda “Babam Mur ili’nin en küçük çocu ğuydum” ifadesi yer alır (Goetze, 1925: 44-45).

Politik kimli ği, ki ili ği ve Hurrili bir rahibin kızı olan ile evlili ğiyle, Hitit kralları arasında önemli bir yere sahiptir. Muvatalli’nin karde i olmasının yanı sıra, Muvatalli’nin krallı ğı sırasında aldı ğı önemli görevlere de ğinmek, yine bu dönemde ba layan, Hattu ili döneminde sonlanan bazı siyasal olayları açıklayabilmek ve iki karde arasındaki ili kinin Hitit tarihine nasıl yansıdı ğını gösterebilmek için çalı mamızda zaman zaman III. Hattu ili’nin krallık dönemine de ğinmek gereklidir.

II. Muvatalli devrine ait yazılı belgelerin sınırlı olması, yukarıda sıkça bahsetti ğimiz III. Hattu ili’nin savunma metninin (apologya) önemini bir kat daha artırmaktadır. Kendi bakı açısıyla yazılmı olsa dahi, kendinden önceki dönemlere ait olayları anlatmakta, bir bakıma bazı bo lukları doldurmaktadır. Bu nedenle, Hattu ili’nin krallık dönemine ait belge olmasına ra ğmen çalı mamız içinde sık sık bu savunma metnine ba vurulacaktır. Imperati’nin metni içeriksel bakımından de ğerlendirmi ve Hattu ili’nin, o ğlu IV. Tuhaliya’yı tahta çıkarma hazırlıkları yaptı ğı eklinde, tanımlamı tır (Imperati, 1995: 143-157). Metin, günümüze ula an Hitit belgeleri içinde, en de ğerli eserlerden biri olarak görülür. Ancak, iyi korunmu bir tablet olmasına kar ın, metnin tanımlanması konusunda, bugüne kadar görü birli ğine varılamamı tır (Soysal, 1995: 139). Hattu ili’nin bu metni için “III. Hattu ili Büyük Metni” tanımlaması da yapılırken, Goetze metnin otobiyografik özelliklerine dikkat çekmekte (Goetze, 1925) ve bu özelli ğiyle, Alalah Kralı Đdrimi’nin heykel yazıtıyla kar ıla tırılmaktadır (Soysal, 1995: 141-142). Metin için “apologya” tanımını ilk kullanan Sturtevant’tır (Sturtevant-Brechtel, 1935: 42- 84). Đçerdi ği dinsel bakı açısı sebebiyle “aretaloji / tanrıya methiye” ya da “dua” tanımlamaları yapılmı , içerdi ği hukuki yorumlar sebebiyle de “vakfiye” teklifleri yapılmı tır (Soysal, 1995: 140; Cancik, 1970: 65 vd., 44 vd.). Son olarak Soysal tarafından “ Đ tar / au ka için te ekkürnâme” tanımlaması yapılmı tır (Soysal, 1995: 147).

40

Çalı mamız içinde faydalandı ğımız III. Hattu ili dönemi metinleri apologya ile sınırlı de ğildir. II. Mur ili, II. Muvatalli ve III. Mur ili dönemlerinden bahseden dua metinleri de, yine sıkça site etti ğimiz Hattu ili dönemi çivi yazılı belgelerdir.

Ağabeyi II. Muvatalli’nin krallı ğı döneminde, henüz genç bir prens iken aldı ğı önemli görevler, sonrasında Hattu ili’nin tecrübeli ve ba arılı bir devlet adamı olmasında önemli rol oynayacak ve hatta II. Muvatalli’nin ölümünden sonra tahta geçen ye ğeni Urhi-Te up’u tahttan indirip yerine, kendisinin kral olması için zemin olu turacaktır. Puduhepa ile evlili ğinin ardından daha da güçlenen Hattu ili, baskın politik kimli ğiyle uluslararası alanda da önemli ba arılar elde edecektir.

(1) III. Hattu ili’nin Çocuklu ğu ve Ki ili ğinin Geli mesi

Karde ler arasında en genci olan Hattu ili, annesi öldü ğünde, küçük bir ya ta olmalıdır. Çivi yazılı belgelerde çocuklu ğuna dair kayıtlı ilk olay hastalı ğıdır. Bu nedenle Hattu ili ba lı ğı altında ele alaca ğımız ilk konu bu olacaktır. Metinlerde hastalı ğından sıkça söz etmesinden, bu hastalı ğın hayatını oldukça etkiledi ğini anlıyoruz. Ancak söz konusu hastalı ğın ne oldu ğu bilinmemektedir. Ünal, Hattu ili’nin a ğır bir hastalıktan ziyade kronik bir rahatsızlı ğı oldu ğunu dü ünmektedir (Ünal, 1974a: 45).

II. Mur ili o ğlunu, iyile tirmesi için o dönemde yazmanların ba ı olan Mittannamuva’ya emanet etmi ve Hattu ili onun itinalı gözetimi altında iyile mi tir. II. Murili döneminden itibaren ba yazmanlık görevini yürüten ve önemli bir karakter olarak kar ımıza çıkan Mittannamuva’nın be o ğlu vardır: Alihe ni, Purandamuva, UR.MAH-ziti (Valvaziti), ŠEŠ-zi (Naninzi) ve Adduva. Çocuklarından Purandamuva, Valvaziti ve Naninzi de kendisi gibi yazmanlık göreviyle saraya yakındılar. Ayrıca, torunları Talmi-Tešup ve Hulanabi de, yine aynı ailenin di ğer yazman üyeleriydi. Bu kâtip ailesinin, Hurri kökenli oldu ğu dü ünülmektedir. Mitanni yer adı ile ili kili olabilece ği dü ünülen Mittannamuva

41

adı 42 ve Fırat Nehri ile e itlenen Puranti’nin geçti ği Purandamuva adı 43 , ailedeki Hurri etkisini kuvvetlendirmektedir 44 .

Hattu ili’nin iyile tirilmesi için Mittannamuva’ya emanet edilmesi nedeniyle onun; yazmanlık ve idarecilik bilgisinin yanı sıra, tıp bilgisine de sahip oldu ğu dü ünülmektedir (Ünal, 1974a: 61). Mittannamuva ve -yukarıda kısaca bilgi vermeye çalı tı ğımız- yazman olarak yeti tirilmi o ğullarının, Hattu ili ile ili kisinin ne denli iyi oldu ğuna bir kanıt olarak gösterebilece ğimiz KBo 4.12 (CTH 87) metni, Mittannamuva ile Hattu ili’nin kısmen de olsa geçmi ini ve oğullarının yazmanlık görevine getirili ini kronolojik bir sırayla anlatmaktadır. Bu metin, Hattu ili’nin Mittannamuva için yazdırdı ğı bir “ ükran belgesi”/“thanksgiving text” olarak tanımlanmı tır (Soysal, 1995: 147-148, 150). Temelinde Hattu ili’nin hastalı ğını iyile tirdi ği için, kendisini ona borçlu hissetti ği, bunun bir göstergesi olarak da bu metni yazdırdı ğını söyleyebiliriz.

Yukarıda ele alınan hususları içeren KBo 4.12 (CTH 87) metninin ilgili pasajının transkripsiyon ve çevirisi öyledir: CTH 87 45 Öy. (§ 2) 5 A-NA PA-NI A-BU-IA -mu kap-pí-in DUMU-an HUL-lu 6 GIG.GIG-at nu-mu-kán A-BU-IA A-NA IMi-id-dan-na-A.A GAL.DUB.SAR 7 ŠU-i da-a-iš na-aš-mu-kán an-da da-a-ri-ia-at 8 nu-mu-kán GIG-az TI-nu-ut IMi-id-dan-na-mu-u-wa-aš-ma 9 IŠ-TU A-BI-IA ka-ni-eš-ša-an-za UN-aš e-eš-ta 10 am-mu-uk-ka ku-wa-pí GIG-az TI-nu-ut na-an-kán am-mu-uk-ka 11 an-da ka-ni-eš-ta

42 NH: 274; Mascheroni, 1984: 161. 43 NH: 274; Mascheroni, 1984: 162; Lebrun, 1975: 38-39. 44 Her iki isimde yer alan “–muva” kelimesi Luvice ‘soy, tohum, evlat, güç, kudret’ anlamlarına gelir. Kizzuvatna orijinli bu isimlerde hem Luvice hem Hurrice iki yapıyı bir arada görmemiz, Mascheroni’nin belirtti ği gibi bir ‘l’eterogeneità linguistica’ örne ğidir (Mascheroni, 1984: 171 vd.). 45 CTH 87 = KBo 4.12; Hattusili III Decree in Favor of Mittannamuwa; metnin transkripsiyon ve çevirisi için Goetze, 1925: 40-45; Mascheroni, 1984: 162; van den Hout, 1995b: 80; Klengel, 1999: 221 [B3], 239 [A10]; Soysal, 1995: 147-148, 150.

42

Öy. (§ 2) 5 Babamın zamanında, ben küçük bir çocukken, bana kötü bir 6 hastalık (geldi) ve babam beni yazmanların ba ı Middanna’nın 7 eline verdi ve o (benim için) çaba harcadı 8 ve beni hastalıktan iyile tirdi. Middannamuwa ise 9 babam (tarafından) onore edilmi bir insandı. 10 Beni hastalıktan iyile tirdi ği zaman, onu (benim için) 11 onurlandırdı.

Mittannamuva’nın, daha II. Mur ili Dönemi’nde kral ailesine son derece sadık ve de yakın biri oldu ğu anla ılmaktadır. Metnin Mittannamuva’nın ölümünden sonra yazıldı ğını, ya lılık günlerinde Hattu ili’nin yakınında oldu ğunu ve ona krallı ğının ilk yıllarında danı manlık yaptı ğını dü ünülebiliriz.

Olayların belli bir sıraya göre ele alındı ğı apologyada, Soysal’a göre, I 9-18. satırlarda babası henüz hayattayken Hattu ili’nin çocuk yılları, I 22-36. satırlarda karde i II. Muvatalli dönemine denk gelen gençlik yılları ve yine aynı sütunun 61. satırı ile III. sütunun 35’. satırları arasında da, gençlik dönemindeki faaliyetleri anlatılmı tır (Soysal, 1995: 141).

Savunma metninin § 3, I 13-19. satırlarında, Hattu ili, hastalı ğıyla ba ğlantılı olarak, Tanrıça Đ tar’ın hizmetine rahip olarak verili inden bahseder: CTH 81 46

46 CTH 81 = A. KUB 1.1 + KUB 19.62 + KUB 19.61 + KUB 19.63 + KUB 26.46 + KUB 19.66 + KUB 26.44 + KUB 19.60 + 1304/u + 1683/u B. KBo 3.6 + ABoT 62 + KUB 1.7 + KUB 1.4 + KUB 26.45 + KUB 19.70 Bo 68/76 + Bo 68/85 (Otten, ZA 62:103) + 674/v; Bo 69/256 C. KUB 1.2 + KUB 19.58 (+?) KUB 19.59 D. KUB 19.56 (+) KUB 1.5 (+) KUB 19.57 (+) KUB 21.28 (+?) KUB 2.11 E. KUB 1.6 + KUB 19.68 + KUB 19.65 + KUB 31.13 F. KUB 19.67 + KUB 1.10 (+?) KUB 19.72 (+?) KUB 1.3 + 1513/u G. KUB 19.64 H. KUB 19.69 J. Bo 3726 K. KUB 19.71 + 1746/u L. KUB 1.9 M. KUB 1.8

43

I (§ 3) 13 [(nu DIŠTAR)] GAŠAN-YA A-NA mMur-ši-li A-BI-YA Ù-it mNIR.GÁL-in ŠEŠ-YA 14 u-i-ya-at A-NA mHa-at-tu-ši-li-wa MU KAM HI.A ma-ni-in-ku-wa-an-te-eš 15 Ú-UL-wa-ra-aš TI-an-n[(a-aš n)]u-wa-ra-an am-mu-uk pa-ra-a 16 pa-a-i nu-wa-ra-aš-mu LÚ [(ša-a)]n-ku-un-ni-iš e-eš-du 17 nu-wa-ra-aš TI-an-za nu-m[(u A-BU-)] YA DUMU-an ša-ra-a da-a-aš 18 nu-mu A-NA DINGIR LIM ARAD-an-ni pé-eš-ta nu-za A-NA DINGIR LIM 19 LÚ ša-an-ku-un-ni-ya-an-za BAL-ah-hu-un

I (§ 3) 13 Beyçem Đ tar, babam Muršili’ye rüyasında, karde im Muvatalli’yi ( u sözlerle) 14 yolladı: ‘Hattu ili’nin yılları kısa, 15 o (uzun) ya amayacaktır. Onu bana 16 gönder, o benim rahibim olsun 17 ve o hayatta kalacaktır’, sonra babam beni, çocu ğu aldı 18 ve beni tanrının hizmetine verdi ve ben tanrıya 19 bir rahip olarak kurban sundum.

Otten bu ifadeden, tanrının hizmetine verilmenin, uzun hayat ile e it oldu ğu sonucunu çıkartıyor (Otten, 1975: 10).

Hattu ili tarafından yazdırılmı bu iki metinde dikkat çeken unsur, apologyada Mittannamuva’dan bahsetmiyor olmasıdır. Daha sonra da de ğinece ğimiz gibi, bu yazım ekli, Hattu ili’nin anlataca ğı olayları ve ki ileri sistemli bir ekilde ayırdı ğını, ayrı tabletlere yazdırdı ğını göstermektedir. Bu da Hattuili belgelerinin, belki de tek bir katip elinden çıktı ğının bir göstergesi olabilir. Hattu ili’nin

N. 248/w O. 236/v P. KUB 21.26. III. Hattu ili’nin apologyası. Goetze, 1925; Otten, 1981. Metnin transkripsiyon ve çevirisi için bu kaynaklardan faydalanılmı tır.

44

apologyası da dahil olmak üzere, birçok metnin katibinin belli olmadı ğı akılda tutulmalıdır.

Hattu ili’nin rahatsızlı ğının kendini tekrar etti ği, e i Puduhepa’nın tanrılar için yazdırdı ğı de ğiik dua metinlerinden anlaılmaktadır 47 . Puduhepa, her fırsatta einin sa ğlı ğı için dua etmektedir. Ancak, Mittannamuva’nın tedavisi altında kalması ya da daha sonra Đ tar’ın rahibesi olması, Hattu ili’nin tam olarak iyile mesini sa ğlayamamı tır.

Hattuili’nin gençlik yıllarında aldı ğı ilk görev “dizgin adamı/dizgin tutucu” 48 idi. Bu görev kendisine babası II. Mur ili tarafından verilmi ti ve belki de yöneticilik kariyerine aldı ğı bu görev ile ba lamı tı. Savunma metninde; CTH 81 49 I (§ 3) 12 nu-za ku-it-ma-an nu-u-wa DUMU[(-aš)] e-šu-un ŠA KUŠ KA.TAB.ANŠE-za e-šu-un [ I (§ 3) 12 (Henüz) küçük bir çocukken, eek dizgin tutucu olmu tum.

Bu görev, belki onursal belki de uygulamalı olarak bir çe it seyis ya da iki tekerlekli at arabalarının sürücüsü anlamına gelir (van den Hout, 1995a: 1109).

Daha ileri bir ya ta, a ğabeyi Muvatalli tarafından, daha yüksek görevlere getirildi. Onun önce EN.KARAŠ yani “Ordu Beyi/Ordu Komutanı” ve daha sonra

47 Kraliçenin rüyası (CTH 584 = KUB 15.1); Yemin metinlerine dair fragmanlar (CTH 590 = KUB 31.69); Puduhepa’nın Arinna’nın Güne Tanrısına duası (CTH 384 = KUB 21.27); Puduhepa ve II. Ramses arasındaki bir yazı ma metni (CTH 176 = KUB 21.38) (bkz.: Ünal, 1974a: 45, dpn. 38). 48 KUŠ KUŠ KUŠ Eski okunu u KA.DAB.ANŠU, yeni okunu ları KIR 4.TAB.ANŠE ve KA.TAB.ANŠE; anlamı “dizgin, e ek dizgini”. Goetze bu kelimenin “Stallhalfter/Ahır dizgini” (Goetze, 1925: 56- 57) olarak çevrilebilece ğini söylemi tir. Ayrıca ba ka bilim adamları tarafından, at ile ilgili bir kelime olabilece ği ya da “Wagenlenker/arabacı” anlamına gelebilece ğine de dikkat çekilmi tir (ayrıntılı bilgi için bkz.: Ünal, 1974a: 46 dpn. 42). 49 Bkz.: s. 43 dpn. 46.

45

GAL MEŠEDI yani “Saray Muhafızlarının Ba ı” 50 oldu ğunu görüyoruz. Bu görevlere getirilmesinin hemen ardından Yukarı Ülke’nin idaresi, Hattu ili’ye verilmi ti. Savunma metninde konu ile ilgili pasaj u ekildedir: CTH 81 51 I (§ 4) 22 ma-ah-ha-an-ma-za A-BU-YA mM[(ur-š)]i-li-iš DINGIR LIM -iš ki-ša-at 23 ŠEŠ-YA -ma-za-kán mNIR.GÁL A-N GIŠ GU.ZA A-BI-ŠU e-ša-at 24 am-mu-uk-ma-za A-NA PA-NI ŠEŠ-YA EN.KARAŠ ki-iš-ha-ha-at 25 nu-mu ŠEŠ-YA A-NA GAL ME-ŠE-DI-UT-TIM ti-it-ta-nu-ut 26 KUR UGU-ya-mu ma-ni-ya-ah-ha-an-ni pé-eš-ta 27 nu KUR UGU TI : ta-pár-ha pí-ra-an-ma-at-mu m D XXX -DU-aš 28 DUMU mZi-da-a ma-ni-ya-ah-hi-iš-ki-it ….

I (§ 4) 22 Babam Mur ili tanrı oldu ğunda, 23 Babamın tahtına karde im Muvatalli geçti. 24 Ben ise karde imin huzurunda Ordu Beyi oldum. 25 ve beni karde im, Saray Muhafızlarının Ba ı görevine getirdi. 26 Bana Yukarı Ülke’nin idaresini verdi 27 ve Yukarı Ülke’yi yönettim. Onu benden önce Zida’nın o ğlu 28 Arma-Tarhunta yönetiyordu.

Hattu ili’nin hırslı kariyer ba langıcı, van den Hout’un ifadesiyle herkesin sempatisini kazanmadı (van den Hout, 1995a: 1109). Yukarıda verilen pasajdan da anla ıldı ğı üzere, Yukarı Ülke’nin idaresi kendisinden önce Arma-Tarhunta’daydı 52 . Hattu ili’nin yönetime geçmesi üzerine, Arma-Tarhunta görevden alındı. Bu durum, Hattu ili’nin Arma-Tarhunta’nın dü manlı ğını kazanmasına neden oldu. Görevden

50 GAL MEŠEDI görevi, aynı ekilde I. uppiluliuma tarafından karde i Zida’ya da verilmi ti (Bin- Nun, 1976: 8). 51 Bkz.: s. 43 dpn. 46. 52 Arma-Tarhunta’nın babası Zida, Hitit kralı I. uppiluliuma’nın karde idir. Arma-Tarhunta, saraydaki pekçok prensten biridir. Bu durumda II. Mur ili’nin de kuzenidir ve bu akrabalık ba ğı sayesinde Hitit kral ailesine direkt ili ki halindedir (van den Hout, 1998: 61, van den Hout 995b: 237, 80-81).

46

alınmasını içine sindiremeyen Arma-Tarhunta, Hattu ili’ye kar ı bir ihanet grubu olu turdu. Bu grubla beraber Hattu ili’yi, krala, yani a ğabeyine ikayet etti. Hattu ili ile Arma-Tarhunta arasındaki kavga o denli büyümü olmalıydı ki, sonunda Muvatalli araya girmek zorunda kalmı tır. Hattu ili savunma metninde, Muvatalli’nin kendisini sebep söylemeksizin bir mahkemeye ça ğırdı ğından bahseder (Ünal, 1974a: 95). Metnin ilgili pasajı öyledir: CTH 81 53 I (§ 4) 30 …….. nu-mu-kán GIM-an UKÙ MEŠ -an-na-za 31 ŠA DIŠTAR GAŠAN-YA ka-ni-iš-šu-u-wa-ar ŠA ŠEŠ-YA -in 32 [aš-]šu-la-an a-ú-e-er nu-mu : ar-ša-ni-i-e-er 33 [(nu-m)]u m.D XXX -DU-aš DUMU mZi-da-a nam-ma-ya da-ma-a-uš UKÙ[( MEŠ - uš)] 34 [(ú-wa-)] -i(-) ti-iš-ki-u-wa-an [(ti-)]i-e-er nu[(-mu-ká)]n h --w[(a-ap-pí-ir)] 35 nu-m[(u…a)]r-pa-ša-at-ta-x [nu-(mu ŠEŠ-YA mNI)]R.GÁ[(L)] 36 A-NA GIŠ UMBIN 54 [(lam-)]ni-ya-t DIŠTAR-m-mu GAŠAN-YA Ù-a[(t)] 37 nu-mu Ù-it ki-i me-mi-iš-ta DINGIR LIM -ni-wa-at-ta 38 am-mu-uk tar-na-ah-hi nu-wa le-e na-ah-ti 39 nu DINGIR LIM -za pár-ku-u-e-eš-šu-un nu-mu DINGIR LUM ku-it GAŠAN-YA ŠU-za har-t 40 nu-mu : hu-u-wa-ap-pí DINGIR LIM -ni : hu-u-wa-ap-pí DI-eš-ni 41 pa-ra-a Ú-UL ku-wa-pí-ik-ki tar-na-aš ……

I (§ 4) 30 ……. ve (di ğer) insanlar 31 Beyçem Đ tar’ın bana lütfunu ve karde imin 32 iyili ğini görünce beni kıskandılar 33 ve bana Zida’nın o ğlu Arma-Tarhunta ve daha sonra di ğer insanlar 34 zorluk çıkartmaya ba ladılar, bana kötülük etmek istediler. 35 Durum benim için zorla tı ve beni, karde im Muvatalli

53 Bkz.: s. 43 dpn. 46.

47

36 tekerle ğe (=krali mahkemeye) ça ğırdı. Bana Đ tar, Beyçem rüyada göründü 37 ve bana rüyada unları söyledi: ‘Ben seni bir tanrıya 38 emanet ediyorum, korkma!’ 39 ve tanrı sayesinde temize çıktım ve Đ tar, Beyçem beni elimden tuttu ğu için 40 beni hiçbir zaman kötü bir tanrıya ve kötü bir davaya 41 bırakmadı. …

Ancak, ba ka bir metnin yardımıyla (CTH 86; KUB 21.17 I 5-9) bu durumu daha iyi açıklamamız mümkündür. Hattu ili’nin Arma-Tarhunta’ya yöneltti ği suçlamaları ele alan bu metne göre Arma-Tarhunta, Hattu ili’yi karde i Muvatalli’ye ihbar etmi tir. Metnin ilgili pasajı öyledir: CTH 86 55 Öy. I 3 DUTU ŠI m.DXXX-DU-aš-ša ha-an-ni-tal-wa-eš-šir 4 HUL-eš (!)-šir-ma-at ki-e-da-ni me-mi-ya-ni 5 KUR UGU TIM ku-it A-NA m.D XXX-DU AŠ-ŠUM MU-IR-DU-UT-TIM pí-eš-ta GIM-an-ma-mu 6 mNIR.GÁL ŠEŠ-YA KUR UGU TIM AŠ-ŠUM MU-IR-DU-UT-TIM (!) 7 pí-eš-ta m.D XXX -DU-aš-ma-mu-za A-NA ŠEŠ-YA ŠEŠ-YA GAM-an 8 pí-eš-ki-u-wa-an da-a-iš 9 nam-ma-mu-kán hu-wa-ap-p pí-iš-ki-it

Öy. I 3 Majeste ve Arma-Tarhunta (birbirleriyle) mahkemelik oldular, 4 bu konuda kötü oldular: 5 Yukarı Ülke’nin idaresi Arma-Tarhunta’ya verildiği için. Ancak bana, 6 Karde im Muwatalli, Yukarı Ülke’nin idaresini 7 verdi ğinde Arma-Tarhunta, beni karde ime 8 sürekli olarak kötülemeye ba ladı. 9 Ayrıca bana (da) kötü davrandı.

54 Bkz.: Dinçol, 2003: 42’de “kralî mahkeme”.

48

Sonraki geli meler savunma metninde u ekilde anlatılmaktadır: CTH 81 56 III (§ 10a) 14 [GIM(-an-ma)] ú-it IŠ-TU É.LUGAL DI-eš-šar k [(-it-ki EGIR-pa)] 15 [(hu-it-ti-)]ya-at-ta-at nu-za DIŠTAR GAŠAN-YA [(pa-ra-a ha-an-da-an-da- tar)] 16 [(a-pé-e-d)]a-ni-ya me-hu-ni ti-ik-ku-uš-ša-n[(u-ut nu ha-an-ni-iš-na-an-za)] 17 [(DI-eš-šar EG)]IR-pa pé-e-hu-te-et nu-kán A-NA m[(Ar-ma-DU QA-DU DAM-ŠU DUMU MEŠ -ŠU )] 18 [(al-wa-an-za-tar)] ú-e-mi-i-e-er na-at-ši-ya-a[(t pí-ra-an kat-ta)] LUM LIM URU 19 [(ti-i-ir nu UR)]U DINGIR -YA Ša-mu-ha-an U[H x (-za šu-u )]n-na- aš 20 [(na-an-mu DINGIR LUM )] GAŠAN-YA kat-te-er-ra-ah-ta ŠE[(Š-YA -ya-a)]n-mu 21 [( QA-DU É-ŠÚ DA)]M-ŠU DUMU-ŠÚ pí-ra-an na-a-š nu-mu ŠEŠ-YA 22 [(me-mi-iš-ta mŠi-ip-pa)] LÚ-iš-wa-kán Ú-UL an[(-d)]a nu-mu ŠEŠ-YA ku-it 23 [mAr-ma(-DŠKUR-an DI-eš-n)]a-az ša-ra-a-az-z[(i-y)]a-ah-ta 24 [(nu-uš-ši-kán i-d-la-a-u-wa-an-ni EGIR-an Ú-UL n)]am-ma ma-uš-ha-ha-at 25 [(nu-mu mAr-ma-DU-aš) k(u-it iš-ha-na-aš an-tu-uh-ša-aš e-eš-ta)] nam-ma-aš LÚ ŠU.GI-an-za 26 [(e-eš-ta) n(a-aš-mu-kán ú-wa-ya ?-at-ta-at) n(a-a)]n ar-ha da-a-li-ya-nu-un 27 [( mŠi-ip-pa-LÚ-in-n)a DUMU(-ŠU ar-ha da--li-ya-nu-un n)]a-aš Ú-UL ku- it-ki 28 [(DÚ-nu-un) A-Š(A-AT ? mAr-ma-DŠKUR-ma DUMU-ŠU-ya) I-N]A URU A-la- ši-ya 29 [(up-pa-ah-hu-un) A.ŠÀ-m(a ? ták-ša-an šar-ra-an ša-r)]a-a da-ah-hu-un 30 [(na-an A-NA m D XXX-DU EGIR-pa pa-ra-a pí-ih-hu-un)]

III (§ 10a) 14 Sonra, dava saray tarafından biraz uzatıldı ğı zaman,

55 CTH 86=KUB 21.17; Archi, 1971: 198; Ünal, 1974b: 18-31; Klengel, 1999: 206, 239.

49

15 Ištar, Beyçem himayesini o zaman da 16 gösterdi. 17 Dava ( u) hükmü getirdi: Arma-Tarhunta’da, karısı ve o ğullarıyla birlikte 57 18 büyücülük tespit edildi ve onu 19 bu ekilde suçladılar. Tanrımın ehri Šamuha’yı büyü ile doldurdu 20 ve Tanrıça, Beyçem onun bana yenilmesini (sa ğladı). Karde im onu bana; 21 evi, karısı ve o ğlu ile beraber gönderdi ve bana karde im 22 ( öyle) söyledi: ‘Šipa-ziti dahil de ğildir’ ve beni karde im 23 Arma-Tarhunta’ya kar ı davada galip yaptı ğından 24 ben ona kar ı tekrar kötü bir davranı içine dü medim 25 Arma-Tarhunta benim akrabam oldu ğu ve ihtiyar 26 oldu ğu için, ona acıdım 58 ve onu serbest bıraktım. 27 O ğlu Šipa-ziti’yi de serbest bıraktım ve onlara 28 kötülük yapmadım. Arma-Tarhunta’nın karısı ? ve o ğlunu ise Ala iya’ya 29 gönderdim. Onun mülkünün (yarısını ise) aldım 30 ve onu Arma-Tarhunta’ya geri verdim.

Yukarıdaki metinde de açıkça görüldü ğü gibi Arma-Tarhunta, III. Hattu ili’ye kar ı bir tutum içine girmi ve II. Muvatalli’ye onu ikayet etmi , hatta Hattu ili için bir majik uygulama yaptırmı tır. Yukarı Ülke’nin idaresi kendisinden alındı ğında Arma-Tarhunta’nın oldukça ya lı olması ve kral ailesiyle kan ba ğı olması nedeniyle; yapılan mahkeme sonrası bir ceza almamı , o ğlu ipaziti’yle beraber serbest kalmı , ancak e i ve di ğer oğlu Ala iya’ya sürgüne gönderilmi tir 59 (Klengel, 1999: 209, dpn. 323; van den Hout, 1995a: 1109; van den Hout, 1998: 61).

56 Bkz.: s. 43 dpn. 46. 57 Metnin kendisinde Arma-Tarhunta’nın o ğulları ço ğul olarak yazılmı tır (DUMU MEŠ -ŠU ). Ancak Otten çevirisinde, tekil olarak kullanmayı tercih etmi tir (Otten, 1981: 19). 58 Metinde uwayattat Prät. Sg. 3 olarak verilmi tir. Yani ‘acıdı’ eklinde çevirmek gerekir. Ancak burada tablet yazmanının bir hatası olmalıdır. Anlatımda Prät. Sg. 1 beklenmektedir. Bu sebepten dolayı, ‘acıdım’ eklinde çevrilmi tir. Otten’in Almanca’ya çevirisi öyledir; ‘tat er mir leid’ (Otten, 1981: 19). 59 Ünal, Arma-Tarhunta’nın da Ala iya’ya sürgüne gönderildi ğini söylemektedir (Ünal, 1974a: 90). Ancak, Hititçe metinde kendisinin gönderilemedi ği açık bir ekilde ifade edilmektedir.

50

Anla ıldı ğı üzere, Hattu ili’nin gençlik yıllarında a ğabeyi tarafından Yukarı Ülke’ye yönetici olarak gönderilmesi, Ka ka Ülkesi’ne yakın olan bu bölgede idari bir karı ıklı ğa sebep olmu tur. Ancak, benzeri durumlarla daha sonra da kar ıla acak olan Hattu ili, haklı çıkmayı ba ararak ve yönetimi çok iyi sa ğlamı bir ki ilik olarak kar ımıza çıkacaktır. Ka ka Bölgesi’nde daha sonra elde edece ği askeri kazanımlar ve gerçekle tirece ği politik giri imler bunun göstergesi olacaktır.

Sık sık tekrar etti ğimiz gibi II. Muvatalli dönemine ait yazılı belgelerin azlı ğı, bu dönemi açıklamamızda büyük zorluklar getirmektedir. Muvatalli dönemini açıklayabilmek için yirmisekiz yıllık bu dönemi on yıllık bölümlere ayırırsak (M.Ö. 1310-1282) 60 , krallı ğının ilk on yılında, ba kenti Tarhunta a’ya ta ımadan önce 61 , ba kent Hattu a’da bulundu ğunu kabul edebiliriz. O halde, karde i III. Hattu ili’yi Yukarı Ülke yönetimine vermesi, bu döneme rastlamaktadır. Đki karde arasındaki ya farkını bilmemekle beraber, Hattu ili’nin Yukarı Ülke idaresine getirilmesi için o dönemde uygun bir ya ta olmasını bekleriz. Hitit krallarının tahta geçme ya ları hiçbir zaman açık bir ekilde çivi yazılı metinlerde belirtilmemektedir 62 . Eğer Muvatalli’nin yirmili ya larının ba ında kral oldu ğunu ve iki karde arasındaki ya farkının 3-4 yıl kadar oldu ğunu varsayarsak, Muvatalli’nin Hattu ili’yi hemen krallı ğının ba ında Yukarı Ülke’yi yönetmek için atamadı ğını dü ünmemiz gerekir. O halde Hattu ili bu göreve yirmi ya civarında ya da biraz daha sonra tayin edilmi olmalıdır. Hattu ili kral oldu ğunda ise elli ya ını geçmi olmalıdır. Babası II. Mur ili’nin tersine III. Hattu ili, oldukça ileri bir ya ta kral olmu tur. Bu durum, ilerde tecrübeli bir kral olarak kar ımıza çıkmasına zemin hazırlayan nedenlerden de biridir.

“II. Muvatalli’nin, Karde i III. Hattu ili ile Olan Rekabeti, Ki iliklerinin Çatı ması ve Bunun Đcraatlarına Yansıması” ba lı ğı altında ele alaca ğımız olaylar, III. Hattu ili’nin gençlik yılarından itibaren ekillenen ki ili ğiyle Hitit tarihinde

60 Bkz.: II. II.Muvatalli’nin, Karde i Hattu ili ile Olan Rekabet ve Ki iliklerinin Çatı ması ve Bunun Đcraatlarına Yansıması, ba lıklı bölüm. 61 Bkz.: II. B.1.b. Hitit Ba kentinin Tarhunta a’ya Ta ınması, ba lıklı bölüm. 62 Sadece II. Mur ili’nin annallerinden, di ğer krallara göre çok genç bir ya ta Hitit tahtına oturdu ğunu biliyoruz.

51

yerini almı tır. Bunda, genç ya ta aldı ğı görevlerle tecrübe kazanması, e ğitiminin çok iyi olması gibi unsurların yanı sıra, daima u ğra mak zorunda oldu ğu sa ğlık problemi de büyük rol oynamı tır. Kral olan karde i II. Muvatalli’ye kar ı tutumu ve beraberinde geli en olaylar, Hattu ili’nin kendini ispatlama hırsı eklinde yorumlanabilir. Di ğer Hitit krallarına baktı ğımız zaman, babası II. Mur ili’nin krallı ğının ilk yıllarında bir do ğa olayına ahit olması nedeniyle, dilinin tutulması (aphasie) söz konusudur. II. Mur ili de ayrıntılı bir ekilde yazdırdı ğı annalleriyle icraatlarını ve ba arılarını detaylı bir ekilde anlatmı tır. Her iki kralın da hayatları boyunca u ğra mak zorunda oldukları sa ğlık problemleri, farklı ekillerde de olsa kral olarak kendilerini ispata zorlamı gibi görünmektedir.

2. Annesi

II. Muvatalli’nin annesinin kim oldu ğu konusu, çivi yazılı belgelerle ve mühürlerle tam olarak açıklanamamaktadır. Bunun için öncelikle II. Mur ili’nin tartı malı olan “E leri” konusuna de ğinmek istiyoruz. Böylece hem II. Mur ili’nin eleri hem de bu e lerden hangisinin Muvatalli’nin ve karde lerinin annesi oldu ğu sorusuna cevap aramaya çalı aca ğız.

II. uppiluliuma’dan sonra do ğal varisi olarak tahta geçen II. Muvatalli’nin babası II. Mur ili’nin, soyuna son derece önem verdi ği, 1986 yılında Bo ğazköy kazısında ilk defa ele geçen ve son derece ilginç olan bir mühür baskısından (bulla) anla ılmaktadır (Neve, 1987: 400 vdd.). Buluntunun bir özelli ği imdiye kadar hiç bilinmeyen bir forma sahip, bir mühürden basılmı olmasıdır 63 . Đki yüzü de yazılı olan mührün yüzleri malta haçı biçiminde olup, her yüz biri ortada, dördü yanlarda olmak üzere be er baskı alanına sahiptir. Literatürde haç mühür olarak tanımlanan mührün, ekli oldu ğu gibi, kullanma biçimi de son derece ilginç ve önemlidir. Her baskı alanında birer kral ve kraliçe ismi Luvi Hiyeroglifleriyle yazılmı tır. II.

63 Bu form ilk defa II. Mur ili döneminde ortaya çıkar ve aynı kraldan sonra da terk edilir (Dinçol, 2002: 90 vd.).

52

Mur ili’ye ait olan mühür, böylece kralın, en eski döneme kadar inen soya ğacını (jenealoji) vermektedir.

Mührün önyüzünün orta alanında, Büyük Kral Mur ili ve Kraliçe Ga ulaviya’nın isimleri; arka yüzünün orta alanında ise Mur ili’nin babası ve annesi, Büyük Kral uppiluliuma ile Kraliçe ’nin isimleri yer almaktadır. Çevre alanlarında ise okunabilen isimler unlardır: Öy.: Tuthaliya; [….] ve Taduhepa; Tuthaliya-Nikalmati; [……….]-[A mu]nikal; Ay.: Labarna-[Tavana]nna?; Hattu ili- Kaddu i(?) ve Mur ili-Kali(?); […] ve Huzziya (Dinçol et.al., 1993: 87 vdd.).

Bu mühür ile dikkati çekmek istedi ğimiz husus oldukça tartı malı olan II. Mur ili’nin e i ya da e leri konusuna, dolayısıyla II. Muvatalli’nin annesi konusuna giri yapmaktır.

Tuthaliya Labarna + [Tawana]nna

[Arnuwanda] + Muršili […] + […] Šuppiluliuma Hattušili + [Ašmu]nikkal Gaššulawi(ya) Taduhepa Huzziya Henti Kaddusi(?)

Tuthaliya +Nikkalmati Muršili + Kali(?)

II. Mur ili’ye Ait Haç Mühür

53

II. Mur ili tahta çıktı ğı zaman üvey annesi Tavananna, kraliçelik unvanına sahipti. Bu kadın Babil’li olup Hitit sarayına I. uppiluliuma’nın e i olarak ve Hitit egemen kraliçelerinin unvanı olan Tavananna’yı adı olarak almı tır. Babilce ismi ise bilinmemektedir. Çivi yazılı metinlerden, Tavananna ile Mur ili arasında bazı sorunlar oldu ğunu ve Tavananna’nın, saraydan sürgüne gönderildi ğini biliyoruz. Tavananna’nın suçlandı ğı hususlardan biri, Mur ili’nin karısını büyü yoluyla hasta etmek ve ölümüne neden olmaktır.

Konu ile ilgili bir metnin transkripsiyon ve çevirisi a ağıdadır: CTH 71 64 Öy. II 1 [...... ]x x x 2 [……………..]x-kán ku-en-ta 3 [……………..]-ma-mu ku-ri-pa-it 4 [……………..] e-eš-ši-iš-ta 5 [……]x x x na-a[t-m]u ? SAG.DU-aš hi-in-kán 6 e-eš-ta ma-a-na-aš Ú-UL BA.ÚŠ k[a-a-š]a-za DINGIR MEŠ BE-LU MEŠ -YA 7 [E]GIR-pa pu-nu-uš-šu-un na-aš-mu ku-na-an-na SIxSÁ-at 8 kat-ta a-ša-an-na-ya-aš-mu SIxSÁ-at na-an-kán a-pí-ya-ya 9 Ú-UL ku-e-<>un na-an-kán A-NA MUNUS AMA.DINGIR LIM -UT-TIM 10 ar-ha ti-it-ta-nu <-nu>-un na-aš kat-ta a-ša-an-na ku-it SIxSÁ-at 11 na-an kat-ta a-ša-aš-hu-un nu-uš-ši É-er AD-DIN 12 nu-uš-ši-kán ZI-ni Ú-UL ku-it-ki wa-aq-qa-a-ri 13 NINDA-aš-ši wa-a-tar nu hu-u-ma-an ša-ra-a ar-ta-ri 14 Ú-UL-aš-ši-iš-ša-an ku-it-ki wa-ag-ga-a-ri TI-an-za-aš 15 nu DUTU ŠA-ME-E IGI HI.A -it uš-ki-iz-zi NINDA-an-na-az 16 TI-an-na-aš az-zi-ik-ki-iz-zi am-me-el ka-a-aš-pát 17 1-aš dam-me-eš-ha-aš ki-i-ya-an 1-an dam-me-eš-ha-nu<>un 18 IŠ-TU É.GAL LIM -pát-kán ku-it kat-ta u-i-ya-nu-un

64 CTH 71=A: KBo 4.8+ Đzmir 1277. B:1206/u+245/w. Metnin çevirisi için Hoffner’in transkripsiyonu kullanılmı tır (Hoffner, 1983a). Aynı yayında yer alan çeviriden faydalanılmı tır. Ayrıca bkz.:

54

19 A-NA DINGIR MEŠ -ya-an AŠ-ŠUM MUNUS AMA.DINGIR LIM -TIM ar-ha ti-it-ta-nu- nu-un 20 nu am-me-el ka-a-aš-pát 1-aš dam-me-eš-ha-aš nu-za DINGIR MEŠ 21 ki-i DI-NAM pí-ra-an kat-ta da-a-iš-ten na-at pu-nu-uš-ten 22 ki-nu-na a-pé-el TI-tar i-da-la-u-e-eš-ta TI-an-za ku-it 23 nu ne-pí-ša-aš DUTU-un IGI HI.A -it uš-ki-iz-zi 24 TI-an-na-ša-za NINDA-an az-zi-ik-ki-iz-zi nu am-me-el

25 dam-me-eš-ha-aš ŠA DAM-YA hi-in-kán SIG 5-ya-at-ta-at 26 [k]u-en-ta-an-kán ku-it nu-za-kán TI-an-na-aš UD HI.A -uš Ay. III 1 [ZI-YA da-an-k]u-i da-ga-an-zi-pí kat-ta-an-da 2 [a-pád-da-še-er pa-i]š-ki-iz-zi am-mu-uk-ma tal-wa-tal-la-it 3 [a-pa-a-aš-ma-m]u ? ku-ri-pa-ah-ta nu DINGIR MEŠ Ú-UL 4 [še-ek-te-e-ni k]u-e-el-la-aš dam-me-eš-ha-aš

5 [x x x x-š(a-m)]a-aš-ša-an A-NA MUNUS AMA.DINGIR LIM -UT-TI ku-it 6 [x x x ar-ha t(i-it-t)]a-nu-nu-un am-mu-ug-ga A-NA DINGIR MEŠ 7 [EN MEŠ -YA SISKUR.SISKU(R HI.A E)]GIR-an ar-ha-ha-ri nu-za DINGIR MEŠ e-eš- ša-ah-hi 8 [nam-ma?-ma A-N(A DINGIR MEŠ AŠ )-]ŠUM MUNUS AMA.DINGIR LIM -TIM le-e 9 [ti-it-ta-nu-ut-te(-ni kap-p)]u-u-wa-at-te-ni-ya-an-za-an le-e 10 [ku-it-ki nu k(a-a-aš-m)]a u-wa-aš-šu-ú-ra-ya 11 [x x x x x (ya?-an-za)] e-eš-ta ku-it-ma-na-aš MUNUS.LUGAL e-eš-ta 12 [na-aš DAM-YA hur-za-k(i-i)]t na-an-kán ku-en-ta 13 [na-an-ša-ma-aš ?? ku-(w)]a-pí AŠ-ŠUM MUNUS AMA.DINGIR LIM -TIM ar-ha 14 [x x x ti-it-ta-nu-nu-un n]a-an te-ep-nu-nu-un 15 [MUNUS.LUGAL-an-kán IŠ-TU É.G]AL LIM kat-ta u-i-ya-nu-un na-aš ki-nu-un 16 [ LÚ SANGA-KU-NU ARAD-KU-N]U Ú-UL hur-za-ki-iz-zi 17 [x x x x x x x ]x ku-wa-at-qa na-an ka-ru-ú 18 [x x x x ku-it iš-ta]-ma-aš-ten nu ki-nu-un-ma DINGIR MEŠ EN MEŠ -YA

Laroche, 1956: 101 vd.; Güterbock, 1958: 244; Bin-Nun, 1975: 189 vdd.; Cornelius, 1975: 41 vdd.;

55

19 [x x x x x –KU-N]U QA-TAM-MA nu HUL-aš me-mi-an 20 [x x x x x x x n]u ka-a-ša am-mu-uk mMur-ši-li-iš 21 [LUGAL.GAL LUGAL KUR URU HA-AT-TI ] pí-ra-an wa-ah-nu-un 22 [nu-uš-ma-aš ku-e-da-ni me-mi-ni hu ?-d]a !-ak ar-wa-nu-un 23 [nu-mu iš-ta-ma-na-an pa-ra-a e-ep-ten nu-mu i]š-ta-ma-aš-[t]én

Öy. II 1 [....] 2 [… ] öldürdü 3 [.... ]beni dul bıraktı 65 4 [ ] yapmı tı 5 o ki i66 bana ? 6 verilmi ti; E ğer o ölmediyse, i te, tanrılar, efendilerim, 7 tekrar soru turdum ve o (Tavananna), öldürmek için (fal tarafından) bana belirlendi. 8 o tahttan indirmek için (fal yoluyla), bana belirlendi ve onu o zaman 9 öldürmedim. Onu ivanzanni-rahibeli ğinden 10 aldım. O azletmek için bana (fal yoluyla) tespit edildi ğinden, 11 onu azlettim. Ona bir ev verdim. 12 Onun hayatında hiçbir eksiklik bırakmadım. 13 Ekme ği de, suyu da vardı. Tümü veriliyor. 14 Onun hiçbir eksi ği yok. O hayattadır. 15 O gözleri ile Gö ğün Güne tanrısını görüyor. 16 Ya amın ekme ğini yiyor 67 . Benim (ona) u 17 tek cezam vardı. Onu birtek ( öyle) cezalandırdım: 18 onu saraydan aağıya gönderdim, 19 ve onu tanrılara ivanzanni-rahibelik görevinden aldım. 20 Benim (ona) tek cezam budur.

Bryce, 1998: 227 vdd. Singer, 2002a: 77 vd. 65 Hoffner’e göre: O beni soydu? (Hoffner, 1983: 187 ve 190). 66 Burada kullanılan SAG.DU kelimesi ya “ba ” (Kammenhuber, 1964: 151; 153 ve 192) ya da “ahıs” (Riemschneider, 1961: 178 vdd.; Sürenhagen, 1981: 101) olarak yorumlanmaktadır.

56

21 Tanrılar! Bu davayı önünüze alın ve onu inceleyin. 22 Onun hayatı imdi kötüle ti mi? Çünkü o hayatta. 23 Gözleriyle gökyüzünün güne tanrısını görüyor. 24 Ya amın ekme ğini yiyor ve benim 25 cezam karımın ölümü(dür). O sevilmi ti. 26 Onu öldürdü ğü için, hayatımın günlerinde Ay. III 1 [benim ruhum] a ağıya karanlık yer altı dünyasına, 2 [bu yüzden] gidiyor. Beni ise ayırdı. 3 [O b]eni dul bıraktı ?68 . Ey tanrılar, 4 o(nun) kimin cezası oldu ğunu bilmiyor musunuz?

5 imdi [kraliçeyi] ivanzanni-rahibelik görevinden 6 [ al]dı ğım için, ben tanrılara, 7 [efendilerime olan kurbanlar] ile ilgilendim. Tanrıların (bayramlarını) yapıyorum. 8 [Ayrıca onu (tanrılar)ın] ivanzanni-rahibelik görevine (tekrar) 9 [getirmeyin.] Onu hiçbir ekilde [say]mayın. 10 Đ te o, uwašuraiya için 11 [ ] idi. O kraliçe oldu ğu zaman, 12 [karımı lanetled]i. Onu öldürdü. 13 Onu sizin ivanzanni-rahibelik görevinden 14 aldı ğım zaman, onun gücünü azalttım. 15 [Kraliçeyi sara]ydan gönderdim. O imdi 16 [hizmetkârınız olan rahibinizi] lanetleyemiyor. 17 […] bir ekilde. Çünkü siz onu önceden 18 [ dinlediniz, imdi ise] tanrılar, efendilerim 19 [ -nız]ı aynı ekilde (dinleyin). Kötü sözü 20 [… .] Bak, ben Mur ili, 21 [Hatti Ülkesi’nin Büyük Kralı] önce davrandım.

67 Farklı yazılı ı olsa da II 24’de geçen pasaj bu çeviriyi desteklemektedir (Bkz.: ayrıca Hoffner, 1983: 190). 68 Hoffner’e göre: O, beni soydu(?) (Hoffner, 1983: 188, 190).

57

22 [Hangi konuda ben he]men önünüzde e ğildiysem, 23 [bana kula ğınızı verin ve beni di]nleyin. (Sütunun devamı oldukça kırıktır)

II. Mur ili bu dua metninde, Tavananna’yı karısının ölümüne neden olmakla suçlamakta ve bunu ba vurdu ğu bir fal ile kanıtlamaktadır. Ancak Mur ili, duasında karısının hayatta olmamasına ra ğmen, Tavananna’nın hayatta oldu ğunun ve hiç bir eksi ğinin olmadı ğının altını çizmektedir.

Tavananna’nın mahkemesinden bahsetmesi nedeniyle, bu olaydan çok daha sonraki bir dönemde yazılmı olan, III. Hattu ili ve e i Puduhepa’nın, Arinna’nın Güne Tanrıçası’na yaptıkları dua metnindeki ilgili pasaj da öyledir: CTH 383 (KUB 21.19) 69 Öy. I (§2) 14 mHa-at-tu-ši-li-iš ARAD-KA MUNUS Pu-d[u-h]é-pa-aš GÉME-KA 15 ar-ku-wa-ar ki-iš-ša-an i-ya-[a]t ku-it-ma-an 16 A-BU-YA mMur-ši-li-iš TI-an-za e-eš-ta 17 nu ma-a-an DINGIR MEŠ EN MEŠ -YA A-BU-YA šal-la-[ka]r-ta-ah-ta ! 18 ku -e-iz-ka 4 me-mi-ya-na-az am-mu-uk-ma-za-kán a-pí-e-da-ni 19 A-NA INIM A-BI-YA Ú-UL ku-it-ki an-[da] e-šu-un 20 nu-u-wa-za TUR-aš e-šu-un ma-a-an-ma-kán [Š]À É.L[UGAL] 21 DI-NU ŠA MUNUS Ta-wa-an-na-an-na GÉME-KU-NU ki-ša-a[t] 22 A-BU-YA GIM-an MUNUS Ta-wa-an-na-an-[na]-an MUNUS.LUGAL te-ip-nu-ut 23 a-pa-a-aš-ma GÉME.DINGIRLIM ku-it e-eš-[t]a 24 [na-at tu-el A-NA Z]I DINGIR LIM GAŠAN-YA an-d[a ku]-iš ša-ak-ta 25 [ ŠA MUNUS.LUGAL te-ip-n]u-ma[r ma-a-an Z]I-an-za e-eš-ta 26 [ma-a-an-ma-ta Ú-UL ZI-an-z]a e-eš-ta 27 [a-pa-a-aš-ma ŠA MUNUS Ta-wa-an-na-an-n]a te-ip-nu-mar

69 CTH 383 = KUB 21.19 + 1193/u (+) KUB 14.7 + 1303/u (+) Bo 4222 + 338/v. Tüm metnin transkripsiyonu ve çevirisi Sürenhagen, 1981’de, çevirisi ise Singer, 2002a: 97 vdd.’nda verilmi tir. Yukarıda sunmu oldu ğumuz çeviri için de büyük ölçüde bu yayınlardan faydalanılmı tır. Ayrıca Bkz.: Haas, 1970; Archi, 1971; Lebrun, 1980: 309 vdd.; Marazzi, 1983: 331 vdd.; de Roos, 1983: 228 vdd.; Houwink ten Cate, 1987: 21 vd.; Güterbock, 1988; Singer, 2001: 398 vd.; Singer, 2002b.

58

28 [i-ya-at am-mu-uk-ma-za-kán a-pí-e-da-ni INIM-i] Ú-UL ku-wa-at-ka 4 29 [an-da e-šu-un . . . . .] e-eš-ta LIM 30 [nu-kán ma-a-an DINGIR GAŠAN-YA TUKU.TUKU-iš-ta k]u-wa-at-ka 4 31 [nu a-pa-a-at-ta-ya ut-tar ŠA MUNUS Ta-wa-an-na-an-na] i-ya-at ku-iš 32 [nu-za a-pa-a-aš-ša DINGIR LIM -iš ka-ru-ú ki-ša-a]t 33 [nu-aš-kán KASKAL-az ar-ha ti-ya-at na-a]t IŠ-TU SAG.DU-ŠU 34 [ka-ru-ú pa-ra-a šar-ni-ik-ta ] 35 [am-mu-uk-ma-za-kán a-pí-e-da-ni ta-pa]-ri-ya Ú-UL an-da e-šu-un 36 [nu-u-wa-za TUR-aš e-eš-un . . . ] … Öy. I (§2) 14 Senin hizmetkârın Hattu ili ve hizmetkarın Puduhepa 15 (kendilerini) öyle savundular: 16 babam Mur ili (henüz hayatta) oldu ğu zaman 17 babam, tanrıları, efendilerimi herhangi bir 18 nedenden dolayı gücendirdiyse, ben 19 babamın bu olayına hiçbir ekilde karı madım. 20 Ben henüz çocuktum. Sarayın içinde ise 21 hizmetkârınız Tavananna’nın mahkemesi oldu ğu zaman, 22 babam kraliçe Tavananna’yı a ağıladı ğında, 23 o tanrının cariyesi oldu ğu için 24 [Sen] tanrıçam, beycem [ru]hunun içlerinde biliyordun, 25 kraliçenin (gücünün) kısıtlanması iste ğin mi idi? 26 [Yoksa iste ğin de ğil] miydi? 27 [O ise, Tavananna’n]ın (gücünün) kısıtlanmasını 28 [gerçekle tirdi. Ben ise] hiçbir ekilde [bu olayın 29 içinde değildim. ….] idi. 30 [E ğer tanrıçam, beycem] herhangi bir ekilde [öfkeliysen,] 31 [Tavananna’nın olayını] yapan (ki i) 32 [çoktan tanrı ol]du. 33 [O yoldan çıktı ve on]u ba ıyla 34 [ödedi bile.] 35 [Ben ise bu em]re ortak de ğildim.

59

36 [Henüz bir çocuktum…

Metinde, Tavananna’ya açılan bir davadan bahsedilmekte, Tavananna’nın bu davadan suçlu bulundu ğu ve yargılandı ğı anlatılmaktadır. Ancak bu dava ile III. Hattu ili ve Puduhepa’nın bir ilgileri olmadı ğı özellikle belirtilmi tir.

Bu metinler ı ığında, Muvatalli’nin babası Mur ili tahta çıktı ğı zaman, üvey annesi Tavananna’nın kraliçelik unvanına sahip olduğunu, ancak üvey o ğlu Mur ili’nin karısının büyü yoluyla hastalanmasına ve ardından ölmesine neden olması, Tavananna’nın saraydan gönderilmesinin ba lıca nedeni olmalıdır.

Bu durumda Ga ulaviya ve II. Mur ili’nin üvey annesi olan Tavananna bir dönem, aynı kral ailesinin üyesiydiler ve muhtemelen de aynı sarayda ya ıyorlardı. Tavananna unvanının ancak biri tarafından bırakıldığı taktirde ba ka bir ki iye geçti ğini dü ünürsek, kraliçe Tavananna’nın ölümüne sebep oldu ğu kral e i Ga ulaviya olamaz. Çünkü, haç mühür baskılarının açıkça gösterdi ği gibi Ga ulaviya, Tavananna unvanını bir süre için ta ımı tır (Dinçol et.all., 1993: 97).

Tavananna unvanına sahip bir kraliçenin sürgüne gönderilmesi ve onun bir di ğer kraliçenin ölümüne sebep olması, o dönem için sarayda çok büyük karı ıklıkların oldu ğunu zaten göstermektedir. Bu durum göz önüne alındığında, haç mühür baskılarında kraliçelik unvanını ta ıyan Ga ulaviya’nın, bu unvanını, II. Mur ili’nin üvey annesi olan Tavananna henüz hayattayken ta ıdı ğını da dü ünebiliriz. Ancak bu sorunu tam olarak açıklamak imdilik mümkün görülmemektedir.

Tarihi belgelerden II. Mur ili’nin en az iki e i oldu ğunu biliyoruz; biri yukarıda adı geçen Ga ulaviya, di ğeri ise Danuhepa’dır. Danuhepa’nın da II. Mur ili’nin e i oldu ğunu bize dü ündürten verileri mühürlerden ediniyoruz. Di ğer taraftan Danuhepa adına, II. Mur ili dönemine ait çivi yazılı belgelerde rastlanmamaktadır. Bu durum, II. Mur ili’nin krallı ğının son dönemlerinde Danuhepa ile evlendi ği eklinde açıklanmaktadır (Bryce, 1998: 230).

60

“Ga ulaviya’nın Duası” olarak bilinen KBo 4.6 (CTH 380) metninde geçen Ga ulaviya, bir yandan II. Mur ili’nin e i ile e itlenirken (Laroche, 1966: 89; Güterbock, 1973: 137, dpn. 6; Bin-Nun, 1975: 254 vdd.; Gurney, 1977: 55; Lebrun, 1980: 248; Tischler, 1981: 6,66,68; Klinger, 1996: 215 dpn.350; Bryce, 1998: 227 dpn. 69), di ğer yandan III. Hattu ili’nin kızı olan Ga ulaviya ile eitlenerek Hattu ili Dönemi’ne tarihlendirilmektedir (Friedrich, 1925: 19 dpn.2; Kammenhuber, 1968: 45; Ünal, 1974: 42 dpn.28; Kammenhuber, 1976: 29 vd.; 147; Otten, 1984: 300; Ünal, 1991: 811; Singer, 1991: 329). Bu konuda de Roos’un farklı bir yorumu vardır; metnin iki farklı ki i için yapılan duaları içerdi ğini, ilk duanın DUMU.MUNUS.GAL 70 ile e itledi ği Kilu epa için, ikinci duanın ise III. Hattu ili’nin kızı Ga ulaviya için yapıldı ğını öne sürmekte ve dolayısıyla tarih konusunda ikinci gruba katılmaktadır (de Roos, 1983: 220; de Roos, 1985-1986: 78 vd.) 71 . Đki farklı dua konusunda de Roos’a katılan Carruba ise, ilk dua’yı II. Mur ili’ye, ikinci duayı ise, Puduhepa’ya tarihlemektedir. Carruba’ya göre bu iki duanın aynı tablette bulunma sebebi, içerikteki benzerliklerden kaynaklamaktadır (Carruba, 2000: 77) 72 .

Hitit kraliyet ailesinde Ga ulaviya adını ta ıyan bir di ğer ki i Hattu ili’nin kızıdır. Ancak, Ga ulaviya’nın hasta olma durumu, II. Mur ili’nin karısı için daha uygundur; çünkü III. Hattu ili’nin kızı için bir hastalık kesin olarak belgelenmemi tir. Ga ulaviya adının geçti ği bir di ğer metin, Ga ulaviya’nın

70 Bu metnin tarihlemesi açısından DUMU.MUNUS GAL unvanının anlamı önemlidir. DUMU.MUNUS GAL, genellikle “Büyük Prenses” ya da “Büyük Kız çocuğu” olarak çevrilmektedir. Güterbock bu terimin, bir önceki kralın karısı henüz hayatta olmasından dolayı Tavananna unvanı kazanamamı kral karısı için kullanıldı ğı dü üncesindeydi (Güterbock, KBo 18: IV No.1; Güterbock, 1973: 137) ve bu dü ünce a ğırlık kazanmı tır (Klinger, 1996: 215 vd.). Buna kar ın Kammenhuber bu terimi, Hitit kanunlarına göre, kral olabilecek prens olmadı ğında, tahta hak sahibi olan en ya lı prensesin unvanı olarak açıklamak istemektedir (Kammenhuber, 1976: 147). Singer ise, terimi Ugarit ve Amurru metinlerinde geçen ‘rabitu’ terimi ile e itleyerek, onu “yabancı krallarla evlendirilecek kral kızları” olarak açıklamaktadır (Singer, 1991a: 335; Singer, 1992: 233; Singer’in görü ünün sorunları için bkz.: Neu, 1995: 121 ve dpn. 21; Klinger, 1996: 215 vd.). Son olarak Carruba da bu konuya de ğinmi tir. Ona göre DUMU.MUNUS.GAL, DUMU.MUNUS.LUGAL’in farklı bir yazımıdır ve kraliçelik hakkı bulunan kral e ine verilen isimdir (Carruba, 2000: 73, 79). 71 De Roos’a göre metnin ilk bölümünde sadece DUMU.MUNUS.GAL’in, ikinci bölümünde ise, sadece Ga ulaviya’nın isminin geçmesi; ayrıca iki bölümde sunulan substitutların farklılı ğı ile hastalı ğın uzakla ması için kullanılan farklı ifadeler, bu görü ü desteklemektedir (de Roos, 1985: 129; 1985-86: 77; ). 72 Carruba tableti bir “Toplu Tablet / Sammeltafel” olarak de ğerlendirmektedir (Carruba, 2000: 77).

61

iyile mesi için Arinna’nın Güne Tanrıçası’na yapılmı bir dua metni olan CTH 376.F 73 ’dir. Bu metnin önyüzünün, II. Mur ili’nin veba dualarından biri ile (KUB 26.3) duplikat oldu ğu daha önce de ortaya konmu tur (Otten’ın KUB 36’daki önsöz: III, ayrıca Tischler, 1981: 50; Singer, 2002a: 73). Böylelikle, kesin olarak II. Mur ili zamanına tarihlenebilmektedir. Metin oldukça kırık oldu ğu halde tek sütunlu arka yüzünde Ga ulaviya ismi iki kez bir hastalık ile ba ğlantılı olarak geçmektedir. Görüldü ğü gibi bu metinde de Ga ulaviya’dan bahsedilirken, yakalanmı oldu ğu hastalıktan söz edilmektedir. Son olarak oldukça parçalı durumda ele geçen bir fal metni olan KUB 50.103’te (Tischler, 1980: 56 vd.) yine Ga ulaviya isminin, ate li bir hastalık ile ba ğlantılı olarak geçmesi, tüm bu metinlerde geçen Ga ulaviya isimlerinin aynı ki iye, yani II. Mur ili’nin karısına ait oldu ğu görü ünü güçlendirir.

II. Murili’nin e leri konusunda VI. Hititoloji Kongresi’nde bildiri sunan Metin Alparslan’ın, hem haç mühürleri açıklayıcı hem de konuya tamamen farklı bir bakı açısı getiren görü lerine burada yer vermek isteriz 74 . Böylece, II. Muvatalli’nin annesinin hangi kraliçe oldu ğu sorunu farklı bir bakı açısı ile açıklanmaya çalı ılacaktır. Metin Alparslan’ın haç mühür baskısının lejantını açıklamak üzere ortaya koydu ğu iki ayrı önerisi vardır:

1) Mur ili’nin; Ga ulaviya’dan önce, henüz adını ö ğrenemedi ğimiz bir karısı daha vardı. Bu ilk e ; Tavananna tarafından, II. Mur ili’nin 9. hükümdarlık yılında öldürüldü ve hiçbir zaman kraliçe unvanını kazanamadı 75 . Eğer bu kadını, adını bilemedi ğimiz bir kral e i ile e itlersek, bu ilk e hiçbir zaman ‘Tavananna’ unvanı

73 CTH 376F=KUB 36.81. Tüm metnin transkripsiyonu ve çevirisi Lebrun, 1980: 166vd.; Tischler, 1981: 46 vdd.; Singer, 2002a: 73’de verilmi tir. 74 Kendisine, ilk defa doktora çalı masında ortaya koydu ğu ve daha sonra VI. Hititoloji Kongresi’nde sundu ğu, henüz yayınlanmamı bu görü lerini benimle payla tı ğı için te ekkür etmek isterim. 75 CTH 70=KUB 14.4 metninde (II. Mur ili’nin Tavananna ile meselesi) II. Mur ili’nin karısının öldü ğü haberi iki kez verilmektedir. Đlkinde (Ay. III 22), hemen sonra kralın Kummanni’deki Hepat’ın bayramını kutlamak amacıyla Kummanni’ye gitti ği kaydedilmektedir. II. Mur ili’nin annallerinde ise, kralın 9. hükümdarlık senesinde aynı bayramı kutlamak amacıyla Kizzuvatna’ya gitti ği bilinmektedir (AM. 108 vdd.). Buna i aret ederek, II. Mur ili’nin karısının ölümü de kralın 9. hükümdarlık senesine tarihlenmektedir (Bryce, 1998: 227 ve dpn. 70). Bu tarihlemeyi destekleyen ba ka ipuçları da vardır. II. Mur ili’nin karısının ölümünden bahsedildi ği ikinci yer Ay. IV 23’tür. Burada ise e inin ölümü kaydedildikten ve bir paragraf çizgisi çizildikten sonra kralın, Azzi’ye gitti ği ve o sırada güne in bir i aret verdi ği bildirilmektedir. Bu bilgi annallerde geçen 10.

62

alamadığından, mühürlerde rastlamamamız do ğaldır. Đlk karısının ölümünden sonra ise II. Mur ili Ga ulaviya ile evlenir. Bu durumda Apologya’da sayılan Mur ili’nin tüm çocuklarının Ga ulaviya’dan olması gerekir. Mur ili’nin ilk karısının ölümünden bir süre sonra, Tavananna’ya kar ı dava açılır ve Tavananna saraydan sürgün edilir. II. Mur ili’nin ilk karısının ölmesi ile Tavananna’nın saraydan gönderilmesi arasında, en az dört ya da be yıl olması gerekir. Çünkü II. Mur ili ile Ga ulaviya’nın evlili ğinden üç ya da dört çocu ğun do ğdu ğunu kabul etmemiz lazımdır, Arinna’nın Güne Tanrıçası’na yapmı oldu ğu duada, Hattu ili açık olarak dava sırasında henüz çocuk oldu ğunu belirtir (CTH 383; KUB 21.19 I 36) 76 . Davadan sonra, Ga ulaviya ‘Tavananna’ unvanı alır ve haç mühre ismini yazdırır. Hitit krallarının hükümdarlı ğı sırasında, kraliçenin dini ve idari olarak çok önemli görevleri bulunmaktadır. Bu nedenle bu görevin uzun süre bo kalması dü ünülemez. Bu durumda Tavananna’nın lanetinden etkilenerek ölen kadın Ga ulaviya olsa bile, II. Mur ili yeniden evlenece ği için, zaten ismini bilemedi ğimiz ba ka bir kraliçeyi varsaymamız gerekir; çünkü Danuhepa ile olan evliliğin, II. Mur ili döneminin sonlarında gerçekle ti ğini kabul etmemiz daha do ğru olacaktır.

2) II. Mur ili’nin ba ka bir karısı belgelenmedi ğinden Ga ulaviya’yı, Tavananna tarafından öldürülen ki i ile e itlemek gerekmektedir. II. Mur ili’nin 9. hükümdarlık senesinde, Ga ulaviya ölür ve bir süre sonra Tavananna saraydan gönderilir. Bu tarihten sonra II. Mur ili’nin tekrar evlenmi oldu ğunu dü ünmemiz gerekir. Bu durumda, haç mühür baskılarında kraliçelik unvanını ta ıyan Ga ulaviya’nın, bu unvanını, II. Mur ili’nin üvey annesi olan Tavananna henüz hayatta ve görevdeyken ta ıdı ğını dü ünmemiz gerekir. Aralarındaki rekabetin artması ve büyük bir sorun haline gelmesi, belki de bu nedenle olmu tur. Böyle bir uygulamanın usule uygun olup olmadı ğı konusunda bir karar vermek ise, u an için mümkün de ğildir.

M. Alparslan’ın ortaya koydu ğu bu görü lerden ilki kanımızca daha muhtemeldir. Ana hatları ile bir kez daha tekrar edecek olursak, II. Mur ili’nin üç e i

hükümdarlık yılı ile paralellik göstermektedir. Ayrıca metinde adı geçen A tata kenti, yine annallerin 9. senesinde geçer (Wilhelm-Boese, 1987: 106).

63

olmu tur; bunlardan ilki adını bilmediğimiz bir kraliçe, ikincisi Ga ulaviya ve son ei Danuhepa 77 ’dır.

Danuhepa adının II. Mur ili dönemine ait çivi yazılı belgelerde geçmedi ğini daha önce söylemi tik. Belgelerdeki bu eksiklik, II. Mur ili’nin krallı ğının son dönemlerinde ve Ga ulaviya’nın ölümünden sonraki e i oldu ğu görü ünü desteklemektedir. O halde Muvatalli’nin ve karde lerinin annesinin Danuhepa olamayaca ğı açıktır.

Yukarıdaki öneriye göre, II. Muvatalli’nin annesinin Ga ulaviya oldu ğunu kabul etmemiz gerekir. Ancak, tüm karde lerinin aynı anneden mi oldu ğu problemi kanımızca henüz çözümlenmemi tir. Ancak e ğer, dü ündü ğümüz gibi Mur ili’nin ilk ei Ga ulaviya de ğil de, adını bilmedi ğimiz tek çocuklu bir kraliçeyse; Ga ulaviya’nın Duası olarak adlandırılan metinde Tavananna, büyüleriyle öldürdü ğü ilk e için de ğil, Ga ulaviya için dua etmektedir. Söz konusu bu ikinci ein, yani Ga ulaviya’nın da bir hastalı ğı nedeniyle bu duayı yaptı ğını ve sonucunda iyile ti ğini kabul etmemiz gerekir. Buna göre Ga ulaviya’nın Duası’nın birinci kısmında, Tavananna’nın Ga ulaviya için etti ği dua öyle açıklanabilir: Tavananna birinci e in ölümüne neden oldu ğu suçlaması sebebiyle zor durumda kaldı ğından, ikinci e olan Ga ulaviya’nın hastalı ğından kurtulmasını sa ğlamaya çalı maktadır. Mur ili’nin, ilk e i olarak kabul ett ğimiz kadının, CTH 70’ 78 de bahsedildi ği gibi, bir oğlu/çocu ğu vardır. Bu o ğlun, hakkında fazla bilgi sahibi olamadı ğımız Halpa ulupi olması bizce mümkündür. III. Hattu ili, apologyasında Halpa ulupi’nin adını üvey karde i olmasına ra ğmen söylemi olabilir. Üçüncü e olarak kabul etti ğimiz Danuhepa ise, adları hiçbir belgede geçmeyen çocuklara 79 sahiptir. Hattu ili’nin,

76 Burada yer alan ‘[Henüz bir çocuktum]’ ibaresi metnin 20. satırına göre yapılmı bir tamamlamadır. Bu da, Hattu ili’nin bu olaylar sırasında henüz do ğdu ğunu varsaymamızı sa ğlayabilir. 77 Bazı bilim adamlarına göre Danuhepa, II. Muvatalli’nin e idir. Bu konu, daha sonra Muvatalli’ni e i bölümünde ele alınacaktır (Bkz.: I.B.3. Ei, ba lıklı bölüm). 78 CTH 70’de buna i aret eden bilgiler üç defa geçmektedir: II 16’ am-mu-uk A-NA SAG.D[U-YA DAM-YA DUMU-YA ]; III 27 DAM-YA [DUMU]-YA ve IV 22 [am-mu-uk] DAM-YA [DUMU]-YA . Görüldü ğü gibi her üç ibarede tekil kullanılmı tır. Aynı metinde iki defa yer alan ‘DUMU MEŠ -ŠU ’ ibaresinden ise (IV 20, 21), tekil/ço ğul ayırımına dikkat edildi ği anla ılmaktadır. 79 Bkz.: s. 58 vdd., 66 vd.; CTH 383’de III. Hattu ili ve Puduhepa’nın Arinna’nın Güne Tanrıçası’na yaptı ğı dua metninde, Danuhepa’nın mahkemesinden söz eder ve onun, o ğulları ve taraftarlarından

64

di ğer üvey annesi olan Danuhepa’nın çocuklarını, apologyasında aile üyeleri arasında saymamasını, o dönemde meydana gelen iç karı ıklıklara ba ğlayabiliriz. Bilindi ği gibi Danuhepa, muhtemelen çocuklarıyla beraber III. Hattu ili’nin hasımı olan III. Mur ili tarafından saraya geri ça ğrılmı tır. Dolayısıyla, Danuhepa’nın iç karı ıklıkların ya andı ğı bu dönemde, III. Mur ili’nin yanında yer aldı ğını dü ünmemiz gerekir. Bu da, neden apologyada Hattu ili karde lerini sayarken, Danuhepa’dan olan üvey karde lerini zikretmedi ğini açıklamaktadır.

Tüm bu belgelerden anla ıldı ğı kadarıyla II. Muvatalli’nin, Ma anauzzi’nin ve III. Hattu ili’nin anneleri kesin olarak Ga ulaviya oldu ğunu söylememiz mümkündür. Bu görü , Hattu ili’nin kızına da Ga ulaviya ismini vermesiyle daha da desteklenmektedir.

3. Ei

Çivi yazılı belgelerde II. Muvatalli’nin e i belgelenmemi tir. Mühürlerde ise Muvatalli adını sadece Danuhepa ile birlikte görmekteyiz (Resim 6). Ancak kraliçe Danuhepa’nın hem II. Mur ili hem de III. Mur ili (Urhi-Te up) ile mühürleri vardır. Aynı Luvi hiyeroglifleri ile yazılmı olmaları nedeniyle, bu iki kralın mühürleri bir karı ıklı ğa neden olmaktadır. Neve, Mur ili ile Danuhepa’ya ait tüm mühürleri III. Mur ili’ye tarihlemekte ve Danuhepa’yı II. Muvatalli’nin karısı olarak kabul etmektedir (Neve, 1992a: 54) 80 . Ancak bu görü bilim dünyasında fazla kabul görmemi tir (Ünal, 1974: 139 vdd.; Gonnet, 1975: 10; Gonnet, 1979: 76 dpn.192; Houwink ten Cate, 1994: 239 vd.; Bryce, 1998: 231, 264; Klengel, 1999: 201, 208). Belgelerde, Muvatalli için Danuhepa dı ında, ba ka bir e adayı da görünmemektedir.

bahseder. Aynı ekilde metnin devamında, isim vermeden, Danuhepa’nın özellikle tek bir o ğlunun yıkımından bahseder. 80 Pecchioli-Daddi de Danuhepa’nın, Muvatalli’nin e i oldu ğu görü ünü kabul etmektedir. Pecchioli- Daddi, 2002: 156.

65

II. Mur ili dönemi çivi yazılı belgelerinde geçmemesine karılık, Danuhepa adını III.Hattu ili dönemine tarihlenen, Arinna’nın Güne Tanrıçası’na dua metninde görmekteyiz. Geçmi te olan bazı olayları içeren ilgili pasaj u ekildedir: CTH 383 (KUB 14.7) 81 Öy.I (§4) 16’ ma-a-an-ma-kán ú-it ŠÀ É.LUGAL DI-NU ŠA MUNUS Da-n[u hé-pa] 17’ ŠA MUNUS.AMA.DINGIR LIM -KA ki-ša-at MUNUS Da-nu-hé-pa-an G[IM-an te- ip-nu-ut nu] 18’ QA-DU DUMU MEŠ -ŠÚ UKÙ MEŠ -tar-ra hu-u-ma-an BE-LU MEŠ -[ya] 19’ EGIR-iz-zi-uš-ša UKÙ MEŠ -tar ku-wa-pí har-ak-ta[ ] 20’ ŠA MUNUS Da-nu-hé-pa-ma har-ga-aš A-NA DUTU URU PÚ-na [GAŠAN-YA ] 21’ ma-a-an ZI-an-z[a] e-eš-ta

Öy.II (§4) 1 ma-a-an-ši-aš Ú-UL ZI-an-za e-eš-ta 2 na-kán a-pád-da-ya A-NA ZI DINGIR LIM GAŠAN-YA an-da 3 Ú-UL . ku-iš-ki ša-ak-ta am-mu-uk-ma-za-kán 4 a-pé-e-da-ni ŠA MUNUS Da-nu-hé-pa DUMU-ŠU 5 har-ga-na-aš me-mi-ni an-da Ú-UL e-šu-un 6 še-er-ši im-ma ha-an-ne-iš-ki-nu-un 7 ge-en-zu-ya-aš-mu e-eš-ta am-me-el-ma KAxU-aš 8 me-mi-ya-ni-it ta-pa-ri-ya-az Ú-UL 9 ku-iš-ki har-ak-ta a-pa-a-at-ma HUL-lu ut-tar 10 i-ya-at ku-iš nu-kán ma-a-an DUTU URU A-ri-in-na GAŠAN-YA 11 A-NA [INIM MUNUS ]Da-nu-hé-pa še-ir TUKU.TUKU-iš-ta ku-it-ki 12 nu a-pa-a-at-ta-ya ut-tar ŠA MUNUS Da-nu-hé-pa i-ya-a[t k]u-iš 13 nu-za a-pa-a-aš-ša DINGIR LIM -iš ka-ru-ú ki-ša-at[ ]

81 CTH 383 = KUB 21.19 + 1193/u (+) KUB 14.7 + 1303/u (+) Bo 4222 + 338/v. Metnin transkripsiyonu ve çevirisi için bkz.: Lebrun, 1980: 309 vdd.; Sürenhagen, 1981; Singer, 2002a: 97 vdd.; Singer, 2002b: 741 vdd. (Singer’in bu son yayın, 1193/u no’lu join ve yorumu önemlidir; bu join sayesinde, daha evvel yapılan çevirilerde bulunmayan Öy. II 1-11’in ilk i aretleri kesin olarak okunabilmektedir). Çevirdi ğimiz bölüm için ayrıca bkz.: van den Hout, 1998: 49 vd.

66

14 na-aš-kán KASKAL-az ar-ha ti-ya-at 15 na-at IŠ-TU SAG.D[U-Š]Ú ka-ru-ú pa-ra-a šar-ni-ik-ta 16 nu DUTU URU A-ri-in-[n]a GAŠAN-YA ŠA MUNUS Da-nu-hé-pa ut-tar HI.A URU 17 am-me-el U 4 -aš am-mu-uk A-NA KUR HA-AT-TI -ya 18 me-na-ah-ha-an-da EGIR-pa li-e [h]u-it-ti-at-[ti] 19 a-pí-e-ni-iš-šu-wa-an ut-tar am-mu-uk [me-n]a-ah-h[a-an-da] HI.A 20 am-me-el U 4 -aš EGIR-pa hu-it-ti-ya-u-wa-an-z[i] 21 Ú-UL a-ra-a-an ŠA MUNUS Da-nu-hé-pa-ma ut-tar [ku-iš] 22 pa-ra-a i-ya-at ka-ru-ú a-pa-a-aš-pát šar-ni-ik-t[a]

23 ma-a-an-ma-za mNIR.GÁL-iš-ma ŠEŠ-YA DINGIR LIM -iš [ki-ša-at]

Öy. I (§4) 16’ öyle oldu ğu, sarayda senin ivanzanni rahiben [Dan]uhepa’nın davasının 17’ görüldü ğü, Danuhepa’nın [a ağılandı ğı] 18’ o ğulları, adamlarının tümü ile birlikte, 19’ beyleri [ve] a ağı rütbeden adamları mahvoldu ğu zaman ise, 20’ Danuhepa‘nın yıkımı [beyçem], Arinna’nın Güne Tanrıçası’nın 21’ iste ği mi idi?

Öy.II (§4) 1 yada onun, iste ği de ğil mi idi? 2 tanrıça(nın), beyçemin bu iste ğini de 3 hiç kimse bilmiyordu. 4 Ben ise, o Danuhepa’nın o ğlunun 5 yıkım olayında yoktum. 6 Di ğer tarafta, onun hakkında karar verdi ğimde 7 o benim sevdi ğim biriydi. Benim a ğzımın 8 bir emriyle hiç 9 kimse mahvolmadı. Bu kötü olayı ise 10 yapan –eğer Beyçem, Arinna’nın Güne Tanrıçası 11 Danuhepa olayına herhangi bir ekilde kızdıysa–

67

12 Danuhepa’nın bu olayını yapan ki i 13 o çoktan tanrı oldu. 14 O, yoldan çıktı 15 ve onu çoktan ba ı ile ödedi. 16 Beyçem, Arinna’nın Güne Tanrıçası, Danuhepa’nın olayını 17 benim günlerimde, bana ve Hatti Ülkesi’ne 18 kar ı tekrar günı ığına çıkartma! 19 Bu biçimde bir olayı bana kar ı, 20 benim günlerimde tekrar günı ığına çıkarmak 21 do ğru de ğil. Danuhepa’nın olayını kim 22 yaptıysa, çoktan onu ödedi.

23 Karde im Muvatalli tanrı oldu ğu zaman…

II. Muvatalli döneminde, Danuhepa’nın da tıpkı Mur ili’nin üvey annesi Tavananna’nın oldu ğu gibi, suçlandı ğını ve yapılan mahkeme sonucunda suçlu bulundu ğunu ö ğrendi ğimiz bu metindeki olayları özetleyecek olursak; III. Hattu ili, Danuhepa hakkındaki mahkeme kararını yerine getiren ki inin artık öldü ğünü ve geçmi te Tavananna olayında oldu ğu gibi, kendisinin bu olayla da ilgisinin olmadı ğını söylemektedir. Metnin ikinci sütununda Danuhepa’nın, o ğullarıyla beraber sürgüne gönderilmesi ve özellikle bir o ğlunun yıkımından bahsedilmesi, onun kendi o ğlunu tahta geçirmeye çalı tığı için sürgüne gönderildi ği izlenimi vermektedir. Bu da, metinlerde açık bir ekilde belirtilmeyen, Danuhepa’nın yargılanma nedeni hakkında bize bir fikir vermektedir (Houwink ten Cate, 1994: 240; van den Hout, 1998: 50-51).

Dikkati çekmek istedi ğimiz bir di ğer husus, Öy. II 4’de geçen “Danuhepa’nın oğlunun yıkım olayında yoktum” ifadesidir. Burada, sanki di ğer çocuklardan farklı bir pozisyonu varmı gibi görünen bir o ğuldan bahsediliyor. Çünkü metnin Öy. I 18’de DUMU MEŠ -ŠÚ ifadesinden Danuhepa’nın birden fazla çocu ğu oldu ğu anlaılıyor. Singer, Öy. II 4’te geçen o ğlun Kurunta (=Ulmi-Te up) olabilece ğini ileri

68

sürmü tür (Singer, 2002b: 739 vd.). Ancak ba ka metinlerden Hattu ili’nin Kurunta’yı çok iyi tanıdı ğını biliyoruz. Di ğer çocukların adını zikretmemesi, bu çocukları önemsemedi ği anlamına gelebilirken, iyi tanıdı ğı ve hatta yanında büyüyen ye ğeni Kurunta’nın adını burada vermesini beklerdik. Bu nedene Singer’in görü üne katılmıyoruz. Di ğer yandan Singer dua metnindeki anlatıma göre söz konusu mahkemenin, Muvatalli’nin ba kenti Tarhunta a’ya ta ıması ile ölümü arasında gerçekle ti ğini dü ünmektedir (Singer, 2002b: 743).

Metinde II. Muvatalli ile ilgili olarak geçen “tanrı oldu” ve “ba ıyla bunları ödedi” cümleleri, Danuhepa’nın olayından sorumlu olan ki inin öldü ğünü bildirdi ği satırlardan hemen sonra gelmektedir. Metnin devamında ise III. Mur ili’nin tahta çıkı ından bahsedilir. O halde, Danuhepa’nın yargılanması ve sürgüne gönderilmesi II. Muvatalli döneminde gerçekle mi tir (Houwink ten Cate, 1994: 243; van den Hout, 1998: 50). Bu dava Ünal tarafından, Urhi-Te up dönemine tarihlendirilmi tir (Ünal, 1974: 140).

Konuyu daha iyi açıklayabilmek için Danuhepa ve mahkemesinden bahseden di ğer metinlere bakacak olursak, III. Mur ili dönemine tarihlenen CTH 297 7A’da Danuhepa’nın geçti ği pasaj öyledir: CTH 297 7A 82 Öy. III 12 nu ma-a-an A-BU-YA A-NA MUNUS.LU[GAL] 13 IŠ-TU DI-NI ša-ra-a-zi-[iš Ú-UL ] 14 ku-it-ki e-eš-ta am-mu-uk-ma[ ] 83 15 A-NA MUNUS Da-nu-hé-pa MUNUS.LUGAL IŠ-TU DI -[NI ?] 16 kat-te-ir-ra-ah-hi-eš-ki-nu-un 17 ku-u-un me-mi-an A-NA ZI-YA

82 CTH 297 7A = KUB 31.66 (+) IBoT 3 122. Transkripsiyon ve çeviri için SBo I: 14 vd.; Houwink ten Cate, 1974: 130 vdd. ve van den Hout, 1998: 50 vd.’dan faydalanılmı tır. Metnin tarihi için bkz.: Houwink ten Cate, 1974: 129 vdd.; 1994: 240 vdd. tüm literatür ile beraber. Aynı ekilde Singer, 2002b: 243 vd. 83 14 satırın van den Hout tarafından yapılan tamamlaması ve ilgili kısmın çevirisi öyledir: ku-it-ki e-eš-ta am-mu-uk-ma[-an-na] / “E ğer babam hiçbir ekilde mahkemede kraliçeye üstün olmadıysa, ben onu Danuhepa’ya, kraliçeye kaybettirir miydim?” (van den Hout, 1998: 50-51).

69

18 še-er e-eš-ša-ah-hu-un 19 le-e-ma-an-wa-mu ku-it-ki HUL-u-e-eš-zi

Öy.III 12 Ve nasıl ki babam kraliçeye (kar ı) 13 davada hiçbir ekilde haklı 14 olmadı ğından, ben ise onun 15 kraliçe Danuhepa’ya (kar ı) davada 16 haksız çıkmasını sa ğladım. 17 Bu i i ruhum için 18 yaptım: 19 ”Bana hiçbir ey kötü olmasın!”.... (Metnin transkripsiyon ve çevirisi yapılırken Güterbock esas alınmı tır; SBo I: 14 vd.)

Van den Hout, oldukça tahrip olmu olan CTH 387 metninin 18.-22. satırlarında yaptı ğı tamamlamaya dayanarak, bu pasajın Danuhepa’nın mahkemesinden söz etti ğini ileri sürer 84 . Ona göre, tümleme do ğru oldu ğu taktirde Danuhepa o ğlunu, üvey o ğlu Muvatalli’nin yerine geçirmek için giri imde bulunur, ancak ba aramaz. Kendisi ise, belki Perana’ya sürgüne gönderilir ve hüküm süren kral ile bir mantalli ritüeli aracılı ğıyla barı mayı dener (van den Hout, 1998: 51-52).

III. Mur ili’ye tarihlenen CTH 583 (Bir Kralın Rüyası)’de, Danuhepa’nın, II. Mur ili’nin e i oldu ğuna dair bir ipucu yer alır (van den Hout, 1998: 48 ve dpn.35): CTH 583 85 7 Ù-TUM ku-it me-mi-ir TÚG-ma-ya [=wa A-NA ] MUNUS Da-nu-hé-pa 8 pí-an-du UM-MA MUNUS Hé-pa-SUM TÚG[-? =wa ]x 9 A-NA DINGIR-LIM GAL pí-an-du na-a w[i ]

84 Kar .: I.B.1.b.(1) Ma anauzzi ve Evlili ği / Evlilikleri ba lıklı bölüm.

70

10 Ù-TUM EGIR-an pa-ra-a da-m[a]-i-iš 11 pa ra-a ma MUNUS A-ru-mu-ra-aš m[e-mi-]iš-ki-iz-zi 12 a-ši-wa-kán AMA.AMA-KA ku-w[a-a]t-pát HUL-lu ti-ya-an har-zi 13 KASKAL-ši-ma-war-ra-an-kán Ú-[U]L da-it-ti 14 ki-nu-un-ma-wa-aš-ši DUG ÁBx[A] ZABAR pa-a-i 15 nu-wa-ra-aš-za-kán an-da [wa-]ar-ši-i-a-zi 16 UM-MA MUNUS Hé-pa-SUM D[UG ]ÁBxA ZABAR-wa 17 A-NA DINGIR LIM -GAL pí-ya-[a]n-zi na-a-wi

7 Rüyada öyle dediler: “Giysileri Danuhepa’ya 8 vermeliler.” Hepapiya öyle (dedi): Giysileri [ ] 9 büyük tanrıya versinler”. Henüz (verilmedi) [ ]

10 Sonra ba ka bir rüyada 11 Arumura ayrıca sürekli diyor ki: 12 “Neden senin bahsedilen büyükannen kötülük yapmı ? 13 Onu yola koymuyor musun? 14 imdi ise ona tunç bir çanak ver! 15 O sakinle ir.” 16 Hepapiya öyle der:“Onlar tunç çana ğı 17 büyük tanrıya verecekler.” Henüz (verilmedi).

Bu metinde, paragraf çizgisi ile ayrılmı iki rüya birbiriyle ili kili ise 86 , satır 7’deki Danuhepa ile satır 12’deki büyükanne aynı ki i olmalıdır. O zaman Danuhepa, III. Mur ili’nin üvey büyükannesi olmalıdır. Ancak sadece bu metne bakarak ortaya

85 CTH 583 = KUB 15.5 + KUB 48.122. Yukarıda verilen pasajın çevirisi için de Roos, Diss.: 203, 341 vd. ve van den Hout, 1998: 48 vd.’nın transkripsiyonlarından ve çevirilerinden faydalanılmı tır. Metin hakkındaki görü ler için bkz.: Houwink ten Cate, 1994: 251 vdd. 86 Satır10’da yer alan par ā damaiš ve satır 11’deki par ā=ma böyle bir ili kinin varlı ğına i aret eder (Houwink ten Cate, 1994: 252; van den Hout, 1998:49).

71

konulan bu fikir, yalnızca bir olasılık olabilir (Houwink ten Cate, 1994: 252; van den Hout, 1998: 49; Singer, 2002b: 740).

Bu belgelerden Danuhepa’nın, II. Muvatalli tarafından dava edildi ğini ve bu dava sonucunda çocukları ve hizmetkârlarıyla beraber saraydan kovuldu ğu görü ünü destekler niteliktedir. E ğer Danuhepa, kendi o ğullarından birini tahta geçirmeye çalı tıysa ve bunun için yanlı bir ey yaptıysa, bundan dolayı yargılanmı olabilir. II. Muvatalli, kendi veliahdına güvenli bir gelecek sa ğlayabilmek için onu, çocuklarıyla beraber saraydan göndermi olmalıdır. O halde, II. Muvatalli’nin, kendi karısını ve çocuklarını sürgüne göndermeyece ğini kabul edersek, Danuhepa’nın II. Muvatalli’nin karısı olması pek mümkün görünmemektedir.

Ancak Laroche’un, Danuhepa’nın kimli ğini saptamaya çalı ırken öne sürdü ğü üç ayrı çözüm vardır (Laroche, 1956: 105) 87 : 1) Đki Danuhepa vardır; biri II. Mur ili’nin, di ğeri II. Muvatalli’nin karısıdır. Muvatalli’nin karısı olan Danuhepa, III. Mur ili Dönemi’nde de kraliçelik görevini yürütmü tür. 2) II. Mur ili ile evli, bir Danuhepa vardır. Bu Danuhepa, daha sonra II. Muvatalli ve III. Mur ili dönemlerinde, aralıklı da olsa, kraliçelik görevini yürütmü tür. 3) II. Muvatalli ile evli, bir Danuhepa vardır. Dolayısıyla Mur ili-Danuhepa mühürlerinin tümü, III. Mur ili dönemine aittir. Bugüne kadar Laroche’un “iki farklı Danuhepa”ya i aret eden fikrini destekleyecek herhangi bir belge ele geçmemi tir. Ayrıca daha önce de söyledi ğimiz gibi, bir kralın kendi karısını ve çocu ğunu sürgüne gönderme fikrini kabul edemeyece ğimiz için, Laroche’un önerdi ği üçüncü çözüm de mümkün görünmemektedir. O halde, II. Mur ili ile evli olan tek bir Danuhepa’yı kabul etmek daha do ğru görünmektedir.

Danuhepa’nın daha çok II. Mur ili’nin karısı oldu ğu varsayımını destekleyen bu verilerden sonra, bir de onun II. Muvatalli’nin karısı oldu ğunu dü ünen bilim

87 Ayrıca bkz.: Ünal, 1974: 139 vd.; Houwink ten Cate, 1994: 239; van den Hout, 1998: 47 vd.

72

adamlarının görü lerine de ğinmek istiyoruz. Danuhepa’nın, Muvatalli’nin karısı olabilece ği fikri ilk defa Güterbock tarafından ortaya atılmıtır (SBo I: 16). Güterbock’a göre, Danuhepa Muvatalli’nin karısı iken, mahkemeden sonra kraliçelik tahtından alınmı , daha sonra Urhi-Te up tarafından aktif bir kraliçe (Tavananna) olarak yeniden sahneye çıkarılmı tır (SBo I: 11-16, 60). Neve (Neve, 1992b: 54) 88 ve Börker-Klähn (Börker-Klähn, 1996: 49) tarafından bu görü desteklenmi tir. Hatta Börker-Klähn daha da ileri giderek, açıklama yapmaksızın Kurunta’yı, II. Muvatalli ile Danuhepa’nın o ğlu olarak kabul eder (Börker-Klähn, 1996: 49).

Aynı görü son olarak Singer tarafından da ileri sürülmü ve ayrıntılı olarak ele alınmı tır. Singer, Hattu ili ve Puduhepa’nın Arinna’nın Güne Tanrıçası’na dualarını içeren metnine (CTH 383) (Bkz.: s. 58 vdd., 66 vd.) envanter numarası 1193/u olan bir join ekleyerek, metne yeni bir anlam kazandırdı ğı dü üncesindedir. Singer’e göre, Danuhepa’nın, II. Muvatalli’nin karısı olması mümkündür. O zaman CTH 383’de geçen “Ben ise, kendim, orada, Danuhepa’nın o ğlunun yıkım olayında yoktum. Di ğer taraftan, onun hakkında karar verdi ğimde, o benim sevdi ğim biriydi”, ifadesinde bahsi geçen ve saraydan gönderilen o ğlunun da, II. Muvatalli’nin birinci dereceden o ğlu (Singer’e göre Kurunta) olması gerekir (Singer, 2002b: 739 vdd.). Singer bu görü ünü, daha evvel Košak (Košak, 1996) tarafından ele alınan ve Hattu ili’nin apologyasında geçen ‘hui-hu(i)ššu-ali-’ kelimesinin anlamıyla desteklemeye çalı ır 89 . Buna göre apologyada ilgili pasaj öyle çevrilebilir: III 40’-43’; “Bu yüzden karde im [karısından(?)] hui-hu(i)ššu-ali-/yeti kin bir o ğul sahibi olmadı ğından, ikinci derecede bir kadından olan o ğlu Urhi-Te up’u tuttum ve onu Hatti Ülkesi tahtına koydum”. Bu çeviri Muvatalli’nin öldü ğünde kral olma hakkına sahip bir o ğlu oldu ğunu, ancak bu o ğlun hükümdarlık için yeterli bir ya ta

88 II. Mur ili ve Urhi-Te up (=III. Mur ili) ile beraber Danuhepa’nın da yer aldı ğı mühürlerden yola çıkarak, bu fikri öne sürmü tür. Neve, bu mühürlerin hepsini III. Mur ili’ye tarihlendirmektedir. Mühürler üzerinde her iki kralın isminin yazılı ında aynı hiyeroglif i aretleri kullanılmı tır. Ancak, Laroche (Laroche, 1956: 106), mühürler arsında bir farka dikkati çekmi ve bu fikri Beran geli tirmi tir (Beran, 1967: 74 vd.). 89 Kelime, Hitit metinlerinde dört kez geçmekte olup, bunlardan ikisi III. Hattu ili’ye aittir (Hattu ili’nin Apologyası III 40’ ve KUB 21.15 + 760/v I 5’-10’). Đkinci metinde ‘nawi’ ile beraber geçmesi nedeniyle Singer bu kelimeye, aynı kendisinden önce Götze’nin tespit etti ği gibi, ‘yeti kin’ olarak açıklamaktadır (Götze, 1925: 47, 109; Singer, 2002b: 744 vd.). Košak ise, Singer’den evvel

73

olmadı ğını gösterir. Singer’e göre Hattu ili apologyasında, Danuhepa’nın oğlundan özellikle bahsetmemi tir. Bunu özellikle atlamasının altında yatan neden, tahtı Muvatalli’nin ikinci dereceden bir kadından olan o ğlu Urhi-Te up’a sunmasıdır (Singer, 2002b: 745).

Kurunta’nın, hiçbir yerde ikinci dereceden bir o ğul ya da ikinci dereceden bir kadının o ğlu olarak geçmemesi, Singer’in dü üncesini daha da kuvvetlendirmektedir. Singer’e göre, daha evvel III. Hattu ili ve Puduhepa’ya tarihlenen KUB 5.13 90 (CTH 580; KIN ve MUŠEN/ Ku Kehaneti) metnini, II. Muvatalli ile Danuhepa’ya da tarihlemek mümkündür (Singer, 2002b: 747). Bu metinde apinuva’nın Fırtına Tanrısı majesteye, kraliçeye ve Kurunta’ya kızgındır. Buradaki majeste II. Muvatalli, kraliçe ise Danuhepa’dır. Sonuç olarak Singer, Danuhepa’yı, Muvatalli’nin karısı, Kurunta’yı da onların, muhtemelen henüz yeti kin olmayan çocu ğu olarak görmektedir 91 . Muvatalli’nin neden kendi karısı ile çocu ğunu sürgüne gönderdi ği sorusuna ise, benzer bir olay olan Ugarit kralı Utri-arruma ile Amurrulu prensesin olayını gösterir, çünkü Amurrulu prenses, sürgüne gönderilen annesi ile beraber gitmi tir (Singer, 2002b: 747).

Singer’in görü ünün, fazlaca varsayımlara dayalı olması, kendi içinde oldukça tutarlı bir senaryo sunması ile beraber, bizim için pek mümkün görünmemektedir. Kurunta’nın Muvatalli’nin birinci dereceden oğlu oldu ğu görü üne katılmakla beraber, annesinin Danuhepa olma fikri ikna edici görünmemektedir. Her eyden önce, III. Hattu ili neden Arinna’nın Güne Tanrısı’na dua metninde Kurunta ismini hiç kullanmamı tır? Dua metninde, Danuhepa’nın o ğlunun yıkım olayından bahsederken, neden Kurunta adını hiç zikretmemi tir? Hattu ili dua metninin ilgili satırında (Öy. II 4), sadece, “Danuhepa’nın o ğlu” ifadesini kullanmayı tercih etmi tir. Eğer Singer’in öne sürdü ğü gibi Kurunta, Danuhepa’nın o ğlu ise, en azından dua metninde Kurunta ya

‘yeti kin’ anlamının en uygun açıklama oldu ğunu ancak ‘kendi’ (own, leiblich) anlamının da dü ünülebilece ğini ileri sürmektedir (Košak, 1996: 97). 90 Metnin transkripsiyon ve çevirisi için bkz.: van den Hout, 1995: 90 vd. 91 Gurney de KUB 5.13 metnini II. Muvatalli dönemine tarihlemektedir. Kendisi, Singer ile aynı görü tedir (Gurney, 2002: 140).

74

da Ulmi-Te up adını kullanmasını beklerdik. Çünkü, III. Hattu ili Kurunta’yı çok iyi tanımaktadır. Kurunta, kendisine emanet edilmi tir. Dolayısıyla, bu belgeler Kurunta’nın Danuhepa ile anne-oğul ili kisini desteklemez. Đtirazımızın oldu ğu bir di ğer nokta ise Hattu ili’nin, dua metninde geçen Danuhepa’nın di ğer çocuklarına ne oldu ğu konusudur. Singer’in dü üncesine göre, bu çocuklar Kurunta’nın karde leridir. II. Muvatalli’den sonra tahta geçen Urhi-Te up döneminde, Tavananna olarak kar ımıza çıkan, yani yeniden güç sahibi olan Danuhepa’nın di ğer o ğullarına ne olmu tur? Tüm bunların dı ında altını çizerek tekrar etmek istedi ğimiz konu, Muvatalli’nin kendi karısı ve çocuklarını mahkeme sonucuna göre sürgüne göndermesinin mümkün olamayaca ğıdır.

Yukarıda belirtilen kaynaklara göre, Danuhepa’nın II. Mur ili’nin e i ve II. Muvatalli’nin üvey annesi olmasının daha muhtemel oldu ğunu belirledikten sonra, henüz yayınlanmamı olmasına kar ın, Hawkins ve Bawanypeck tarafından bize bildirilen ve yukarıda vermi oldu ğumuz görü ü kuvvetle destekleyen yeni bir belgeyi sunmak istiyoruz 92 . Ortak bir çalı ma ile daha evvel yayınlanmı olan mühür baskılarından 93 II. Mur ili’nin tek ba ına oldu ğu mühür neredeyse tamamlanmaktadır. Bu tamamlamaya göre II. Mur ili mührü, iç ve dı olmak üzere iki çivi yazılı lejanta sahiptir: Dı lejant: [N]A4 K[IŠIB] mMur-ši-i-li LUGAL GAL LUGAL [LUGAL KUR URU HA-AT-T]I NA-RA-[AM DU N]IR.GÁL Đç lejant: DUMU mŠu-up-pí-lu-li-u-ma LUGAL GA[L] KUR URU HA -[A]T-TI UR.SAG

Ni antepe’de bulunmu mühür baskılarının arasında ise, hem II. Mur ili, hem de III. Mur ili’ye ait mühür baskıları mevcuttur. II. Mur ili’ye ait mührün lejantı u ekilde tamamlanmaktadır: Dı lejant: [N]A4K[IŠIB] mMur-ši-li LUGAL.GAL LUGAL KUR URU HA-AT-TI NA- RA-AM DU NIR.GÁL

92 Bu bilgiyi sa ğladıkları için Prof. Dr. D. Hawkins’e ve Dr. D. Bawanypeck’e burada te ekkür ederim.

75

Đç lejant: NA4KIŠIB MUNUS Ta-nu-Dhé-pa MUNUS.LUGAL.GAL MUNUS.LUGAL KUR URU HA-AT-TI

III. Mur ili/Urhi-Te up’a ait diğer mühürlerde unvan olarak sadece NAR ĀM DU ya da NAR ĀM DUTU URU Arinna’nın bulunması ve hiçbir mühründe NAR ĀM DU NIR.GAL unvanının olmaması, bu unvanı ta ıyan mühürlerin II. Mur ili’ye ait olma ihtimalini kuvvetlendirmektedir. E ğer bu bilgiyi do ğru olarak kabul edecek olursak, II. Mur ili ile Danuhepa’nın beraber mühürleri bulunmakta ve Danuhepa’nın, II. Mur ili’nin karısı oldu ğu görü ü mühürlerle de desteklenmektedir.

Danuhepa’nın, II. Muvatalli’nin e i mi yoksa üvey annesi mi oldu ğu problemine çözüm bulmaya çalı tı ğımız bu bölümde, ortaya koydu ğumuz belgelerden anla ıldı ğı üzere, üvey anne olma ihtimali daha yüksektir. Görü ümüze göre Danuhepa, II. Mur ili’nin üçüncü ve son karısıdır 94 . Yukarıda da de ğindi ğimiz gibi, e ğer Danuhepa, Muvatalli’nin e i olsaydı, önümüze iki önemli ve yanıtlanmesı gereken sorun çıkardı: birincisi; II. Muvatalli kendi karısını ve o ğlunu/çocuklarını neden ve nasıl sürgüne göndersin? Đkincisi; Danuhepa o ğlu ile beraber sürgüne gönderilip, ikinci dereceden bir o ğul olan III. Mur ili tahta geçtikten sonra, neden tekrar saraya geri ça ğrılsın? Bu durumda, Danuhepa ve o ğlu, III. Mur ili (Urhi- Te up) için büyük bir tehdit te kil etmezler miydi?

Danuhepa’nın, mühürler dı ında, II. Mur ili Dönemi belgelerinde tespit edilememi olması, II. Muvatalli dönemine tarihlenen ve Danuhepa ile ili kisini aydınlatacak yazılı belgelerin eksikli ği “Muvatalli’nin e i kimdir?” sorusuna yanıt bulmada i imizi zorla tırmaktadır. Muvatalli’nin e inin Danuhepa olamayaca ğı konusuna yukarıda açıklık getirmekle birlikte aslında, Muvatalli’nin e inin kim oldu ğu, hâlâ cevap bekleyen bir soru olarak kar ımızda durmaktadır.

93 Bu tamamlama için kullanılan mühürler: Ugaritica II Fig. 11 (17.255 ve 335) + SBo I 12 + 91/1079 + 91/1932 + 91/54 + 2002-90 + 2002-118. 94 Bu konu ayrıntılı bir ekilde “I. B. 2.Annesi” ba lı ğı altında incelenmi tir.

76

4. Oğulları

II. Muvatalli’nin, Urhi-Te up (=III. Mur ili) ve Kurunta (=Ulmi-Te up 95 ) adlı iki o ğlu oldu ğunu çivi yazılı metinlerden kesin olarak biliyoruz. Büyük olan Urhi- Te up, babasının ölümünden sonra yedi yıl gibi kısa bir süre ülkeyi yönetmi tir. Daha küçük olan Ulmi-Te up ise Kurunta adı ile, Tarhunta a vasal kralı ve IV. Tuthaliya’dan sonra Hitit Đmparatorlu ğu’nun kralı olarak kar ımıza çıkacaktır.

Aağıda Urhi-Te up ve Ulmi-Te up’u ayrı ayrı maddeler halinde ele alınarak, ilgili oldukları olaylar, isimlerinin geçti ği metinler açıklanmaya çalı ılmı tır.

1) III. Mur ili ile babası Muvatalli’nin ölümünden sonra kral olan Urhi-Te up, Hattu ili’nin savunma metnine göre, ikinci dereceden bir kadından ( MUNUS EŠERTU ) do ğmu tur. Metnin ilgili pasajı öyledir: CTH 81 96 III (§ 10b) 38’ [ (-)a(n-ni-iš-ki-it am-mu-uq-qa ! ŠA ŠE)Š-Y(A)] 39’ [na-ak-ki-ya-an-ni ? (ha-an-ta-aš Ú-UL ma-an-qa) i-ya-nu-u]n ? 40’ [k(e-e-ez-za-m ma-ah-h)a-an ( A-NA ŠEŠ-YA ) ša-(hu-u-i-hu-uš-šu-wa-li-iš)] DUMU-aš 41’ [( Ú-UL ) e-eš-(ta) (nu mÚr-hi-DU-up-an DUMU E-ŠE-E)] R-TI 42’ [(ša-ra-a da-ah-hu-un) (na-an I-NA KUR URU )HA-AT-TI 43’ [(EN-an-ni x) URU Ha-at-tu-ša-an (hu-u-ma-)]an-da-an

95 Kurunta ile Ulmi-Te up isimlerinin farklı ahıslara ait oldu ğu ve ardarda Tarhunta a tahtına geçen iki ayrı vasal kral oldukları da dü ünülmektedir. Otten, Kurunta’nın genç ya ta ölmesinden dolayı, III. Hattu ili’nin son dönemlerinde Ulmi-Te up Tarhunta a tahtına geçti ğini ileri sürer (Otten, 1988: 4 vdd.). Van den Hout da, Kurunta’nın Muvatalli’nin o ğlu oldu ğunu ve Tarhunta a kralı oldu ğunu dü ünürken, Ulmi-Te up’un daha sonra tahta çıkan ikinci kral oldu ğunu dü nmektedir (van den Hout, 1995: 82 vd., 193 vd.). Aynı ekilde Houwink ten Cate’de Kurunta’nın Ulmi- Te up’tan büyük oldu ğunu dü ünmektedir (Houwink ten Cate, 1992: 233-270). Hoffner’da Kurunta ile yapılan antla mayla (Bronz Tablet), Ulmi-Te up antla masından yola çıkarak her ikisinin farklı ki iler oldu ğunu dü ünmektedir. Ulmi-Te up antla masında Öy 41’de “fakat imdi kral ve kraliçe (seni), Kurunta, Tarhuntašša’da kral yaptılar”, cümlesi yer alır. Hoffner, bu cümlede yer a an kinun/ imdi kelimesinden yola çıkarak, bu antla manın Bronz Tablet’ten sonra yapıldı ğını, dolayısıyla ikisinin söz konusu olan iki ayrı ahıs oldu ğunu ve Ulmi-Te up’un Kurunta’dan sonra geldi ğini ileri sürmü tür (Hoffner, 1989 : 201 dpn.34). 96 Bkz.: s. 43 dpn. 46.

77

44’ [(ŠU-i te-eh-hu-un n -aš A-NA KUR.KUR MEŠ H)a-at-ti LUGAL.GAL] -eš- ta 45’ [(am-mu-uk-ma-za LUGAL URU Ha-ak-píš-ša e-šu-un) …………

III (§ 10b) 38’ [ Karde ime 39’ [saygımdan dolayı ona herhangi bir yap]madım. 40’ Bu yüzden karde imin yeti kin bir o ğlu 41’ olmadı ğından, ikinci derecede bir kadından olan o ğlu Urhi-Tešup’u 42’ aldım ve onu Hatti ülkesi 43’ krallı ğına getirdim. [Hattuša’nın] tamamını 44’ eline bıraktım ve o H[atti Ülkesi’ne Büyük Kral] oldu 45’ [(ben ise Hakpiš kralı idim) …………..

Buna kar ın, Hattu ili hiçbir belgesinde, taht adı Kurunta olan Ulmi- Te up’tan aynı ekilde bahsetmez. Urhi-Te up’a ait önemli bir di ğer belge, Ni antepe’de bulunan ve tuhkanti unvanının yer aldı ğı bir mühür baskısıdır (Hawkins, 2001: 167-179). Bu mühür baskısı Urhi-Te up’un bir kraliçeden do ğmu resmi varis olabilece ğini akla getirmekle birlikte, Muvatalli’nin yasal bir taht varisi bıraktı ğının da açık kanıtıdır.

Urhi-Te up’un babasının II. Muvatalli oldu ğu konusunda hiçbir üphe olmamakla beraber, annesinin “ikinci dereceden bir kadın” olması da Houwink ten Cate’ye göre muhtemeldir. Urhi-Te up’un Hattu a’da, hem prens adının hem de taht adı olan Mur ili’nin yer aldı ğı, Danuhepa ile birlikte mühür baskıları bulunmu tur. Neve’nin bu konudaki yorumu, Urhi-Te up’un II. Muvatalli ve Danuhepa’nın o ğlu oldu ğu eklindedir. Ancak annesinin Danuhepa olamayaca ğı ihtimali çok yüksektir (Houwink ten Cate, 1994: 240). Bu görü ü destekleyen ve daha önce inceledi ğimiz bir dua metni öyledir (CTH 297 7A, Öy. III 12-19 97 ): “ Ve nasıl ki babam kraliçeye (kar ı) davada hiçbir ekilde haklı olmadı ğından, ben ise onun kraliçe Danuhepa’ya

97 Bkz.: s: 69 vd.

78

(kar ı) davada haksız çıkmasını sa ğladım. Bu i i ruhum için yaptım: ‘Bana hiçbir ey kötü olmasın!’”. Bu metin, III. Mur ili dönemine tarihlenen ve daha önce Danuhepa’nın mahkemesi konusunda da kullandı ğımız bir dua metnidir. Burada görüldü ğü gibi III. Mur ili, II. Muvatalli’den ‘babam’ diye bahsederken, Danuhepa’dan hiçbir zaman ‘annem’ diye bahsetmez. ‘Kraliçe’ ya da sadece ‘Danuhepa’ olarak söz eder. Di ğer taraftan, ba ka bir metin olan Hattu ili ve Puduhepa’nın, Arinna’nın Güne Tanrıçası’na yaptıkları dua metninde (CTH 383; KUB 21.19), Danuhepa’nın o ğullarından (DUMU MEŠ -ŠU ) bahsedilir 98 . Ancak bir kral soyu olduklarından bahsedilmez (Sürenhagen, 1981: 90-93).

Bu konuda farklı bir görü van den Hout’tan gelmi tir. Kendisi Muvatalli’nin birincil dereceden olmayan bir saray kadınıyla evlendi ğini ve çocukları Kurunta ile Urhi-Te up’un bu kadından do ğdu ğunu dü ünmektedir (van den Hout, 1995a: 1109). Bu durumda Kurunta ile Urhi-Te up’un anne bir karde olmaları gerekmektedir. Ancak bu görü ü destekleyen herhangi bir veri bulunmamaktadır.

Bryce’ın ifade etti ği gibi Muvatalli, Otten’ın söyledi ğinin tersine 99 , oğlunun halefi olmasını açık bir ekilde planlamı tı (Bryce, 1998: 275). E ğer Urhi-Te up’u ‘DUMU EŠERTI ’ olarak kabul edersek, tuhkanti mühür baskısını, Muvatalli’nin bir ‘DUMU EŠERTI ’yi resmi varis olarak bırakma planının bir parçası olarak açıklayabiliriz. Zaten Urhi-Te up, karde i Kurunta’nın aksine, babası tarafından büyütülmü ve Büyük Kral görevine hazırlanmı tır. Çift mühürlenmi bir bulla üzerinde II. Muvatalli ile III. Mur ili’nin isimlerinin beraber olmasının, Urhi- Te up’un babası hayatta iken, daha sonra tahta çıkaca ğının belli oldu ğunu gösterdi ği öne sürülmü tür (Houwink ten Cate, 1994: 239 vd.; Klengel, 1999: 226; Klengel, 2002a: 70; Hawkins, 2001: 176). Bu mühür mü terek bir krallı ğı dü ündürtmektedir. I./II. Tuthaliya ve I.Arnuvanda’nın mü terek krallık yaptıklarına dair bir bilgi KUB 23.21 (CTH 574)Öy. II ? 13-14, 26-27’de yer almaktadır. Metinde Arnuvanda babasıyla birlikte Büyük Kral unvanına sahip olarak görülür (Dinçol, 1988: 57 vdd.).

98 Bkz.: s: 66-67.

79

Ancak, Danuhepa+Urhi-Te up mührünün, Muvatalli’nin mührüyle aynı bullada olması Prof. Belkıs Dinçol’a göre mü terek krallıktan ziyade, Urhi-Te up’un ilk krallık yıllarında babasının mührünü de kullanarak, onun gücüne dayanma ihtiyacını gösterir. Hawkins’e göre, Muvatalli’nin ölümünde sonra mührünün, Urhi-Te up tarafından kullanımı ancak özel ko ullarla açıklanabilir (Hawkins, 2001: 176). E ğer bu bulla Houwink ten Cate’nin söyledi ği gibi Muvatalli’nin sa ğlı ğında mühürlendiyse, ne zaman yapıldı ğı sorusu akla gelmektedir. Muvatalli, Danuhepa’yı sürgüne yollamı , Urhi-Te up döneminde geri getirilmi tir. E ğer söz konusu bulla Muvatalli dönemine ait ise, Danuhepa’nın sürgün olayından önce mühürlenmi olmalıdır. Bu durumda, Danuhepa adının neden Muvatalli yani Büyük Kral ile de ğil de Urhi-Te up ile oldu ğu açıklanamamaktadır.

Urhi-Te up, krallı ğı döneminde her iki adının yer aldı ğı mühürler yaptırmı tı. Diğer yandan Urhi-Te up’un taht adı olarak büyükbabası Mur ili’nin adını alması, üstü kapalı bir ekilde, onun soyundan geldi ğinin ve tahtın do ğal mirasçısı oldu ğunun bir ispatı gibi görünmektedir. II. Muvatalli’nin birinci dereceden bir oğlu olmaması, bunun yerine ikinci dereceden bir o ğlun tahta geçme ya ında olması, Telipinu Fermanı’na bakıldı ğında, Urhi-Teup’un tahta geçmesi ne kanunlara aykırı ne de beklenilmedik bir durumdur (Hawkins, 2001: 176). Amcası Hattu ili, ye ğenini hiçbir zaman büyük kral olarak kabul etmemi olmalı ki ondan Mur ili adı ile hiç bahsetmemi tir. Hattu ili’nin, Urhi-Te up’un taht adını reddetti ği oldukça açıktır. Bryce’ın dikkat çekti ği gibi, Hattu ili’nin o ğlu IV. Tuthaliya da au gamuva ile antla masında Urhi-Te up’tan sadece bu ismi ile bahseder. Hiçbir ekilde Mur ili adını kullanmaz (Bryce, 1998: 276; Klengel, 2002a: 70). Bununla beraber, Hattu ili’nin ba ta savunma metni olmak üzere, belgelerinde verdi ği bilgileri do ğru kabul edersek, Urhi-Te up tahta çıkarken Hattu ili’nin tam deste ğini almı tır (Klengel, 1999: 226). Zaten Urhi-Te up’un krallıktaki pozisyonunu, amcasının gücüne borçlu oldu ğuna hiç üphe yoktur.

99 Otten, III. Hattu ili ve e i Puduhepa’nın Hakpi kentinde kral ve kralıçe oldukları dönemde, II. Muvatalli’nin yerine kensin bir ekilde o ğlunu varis olarak bırakmadan öldü ğünü düünmektedir (Otten, 1975: 18).

80

II. Muvatalli dönemi belgelerinin azlı ğı ile karde i III. Hattu ili’nin kendisine kar ı izledi ği tutumu ve geli en olayları birle tirdi ğimizde, aklımıza gelen soru: Hattu ili’nin, Muvatalli dönemine ait belgeleri bilinçli olarak yok etmi olabilece ği yani onun, bir çe it damnatio memoriae yani, hatıraları yok etmek, unutturmak için, bunları yapmı olabilece ği eklindedir 100 . III. Mur ili kısmen de olsa babası ile aynı kaderi payla mı olabilir. Çünkü, bu dönem hakkında bilgi edinmek için yine III. Hattu ili ve IV. Tuthaliya’nın belgelerine ba vurmak zorundayız. Klengel, III. Mur ili’nin bazı siyasal içerikli belgelerinin yok olmasını, muhtemel bir damnatio memoriae olabilece ği eklinde açıklamaktadır. Hattu ili ve varisi Tuthaliya’nın belgelerinde III. Mur ili’den sıkça bahsedilmesi, tahtı gasp etmelerini haklı gösterme çabası olarak algılanmalıdır. Hitit hanedanlı ğının Hattu ili’nin soyuna bu ekilde geçmesi, Anadolu dı ında olumsuz yankı bulmu gibi görünmektedir (Klengel, 1999: 218; Klengel, 2002a: 70).

Bryce göre Urhi-Te up, krallı ğının ba larında, amcası Hattu ili ile beraber çalı mı olabilir. Aslında Urhi-Te up’un mantıklı hareket edip, onu kar ısına almak yerine, Hattu ili’nin deneyimlerinden faydalanması ve onu kendisine sürekli bir rehber edinmesi beklenirdi. Bunun olmaması, Hattu ili’nin, ye ğenini tahtan indirmesinde, i ini oldukça kolayla tırmı tır (Bryce, 1998: 276). Muvatalli döneminde görevinden alınan Amurru vasal kralına belki, III. Mur ili döneminde görevinin iade edildi ği ve Bente ina’nın yeniden Amurru tahtına oturdu ğu dü ünülmektedir. Bu durum da Klengel’e göre, III. Hattu ili tarafından bir belgeyle onaylanmı tır (Klengel, 2002a: 70; Houwink ten Cate, 1994: 247). Ancak Bente ina’nın III. Mur ili tarafından mı yoksa III. Hattu ili tarafından mı yeniden tahta çıkarıldı ğı tam olarak açıklanamamaktadır. Yaygın görü , Hattu ili döneminde oldu ğu eklindedir 101 . Eğer Bente ina’nın, III. Mur ili döneminde Amurru tahtına oturtuldu ğu kabul edilirse, yukarıda Bryce’ın ileri sürdü ğü Urhi-Te up’un krallı ğının ba larında amcası Hattu ili’yle ili kisinin iyi oldu ğu görü ü destek bulur 102 .

100 Bkz.: II.B.1. b. Hitit Ba kentinin Tarhunta a’ya Ta ınması, ba lıklı bölüm. 101 Ayrıntılı bilgi için bkz.: II.A.3. Suriye-Mısır Đli kileri ve Kade Sava ı ba lıklı bölüm.

81

Urhi-Te up’un annesinin kim oldu ğu sorusuna cevap bulabilmemiz için, bize yardımcı olacak ba ka bir metin olmaması, sorunun yanıtlanmasını oldukça zorla tırmaktadır. Yukarıda Muvatalli’nin “E i” ba lı ğı altında öne sürdü ğümüz gibi, do ğrulu ğundan zaman zaman üphe duydu ğumuz Hattu ili’nin belgelerinde, ağabeyinin bir kraliçeden olan resmi varisini, ‘DUMU EŠERTI ’ eklinde tanımlayacak kadar ileri gitmeyece ğini dü ünmekteyiz. Hattu ili’nin tahtı ele geçirmesi sonrasında Urhi-Te up’u Nuha e yönüne ve daha sonra “deniz kıyısında aağılarda bir yere”103 sürgüne yollamasının ardından, kendisi Hattu ili’ye ya da onun soyundan gelenlere kar ı fazla bir ey yapamamı ve krallıktan indirilmesini kabullenmi gibi görünmektedir. Bu kabulleni , ‘DUMU EŠERTI ’ olmasıyla, fazla yanda ı olmamasıyla ve kendine fazla güven duymamasıyla açıklanabilir.

Hattu ili’nin apologyasında, Urhi-Te up’un sürgüne gönderilii ile ilgili pasaj öyledir: CTH 81 104 IV (§11) 29 …………………… ŠA ŠEŠ-Y)] A na-ak-ki-ya-an-ni 30 ha-an-da-aš Ú-UL m[(a-an-qa i-y)]a-nu-un nu A-NA mÚr-hi-DU-up 31 GAM-an EGIR-pa pa-a-un [(na-an-kán Š)] A LÚ LI i-wa-ar kat-ta 32 ú-wa-te-nu-un nu-uš[(-ši I-NA KUR URU Nu-ha)]š-ši URU DIDLI HI.A BÀD AD-DIN 33 na-aš a-pí-ya e-eš-t[(a ma-a-an-kán d)]a-m--in 34 … ku-wa-pi-ya-ti-in ku-u[(p-ta ma-an I-NA KUR URU Ka-ra-an-d)]u-ni-y 35 pé-en-ni-iš-t nu [(GIM-an me-mi-an AŠ-ME na-an e-ep-pu-u-un)] 36 na-an-kán A. B.B[(A ta-pu-ša up-pa-ah-hu-un …………………………

102 Amurru Ülkesi ve Bente ina ile ilgili olaylar için ayrıntılı bilgi II.A.3. Suriye-Mısır Đli kileri ve Kade Sava ı ba lıklı bölümde yer almaktadır. 103 III. Mur ili’nin deniz yönüne eklinde ifade edilen sürgün yerinin Mısır oldu ğu tahmin edilmektedir. III. Hattu ili’nin Hitit tahtını gasp etmesi sırasında, yanında en önemli müttefiki, eha Nehri Ülkesi kralı Ma turi’ydi. Di ğer yandan Mısır’a yönüne kaçan Mur ili tarafındaysa Mira Ülkesi kralı olan Kupanta-Kurunta vardı. Kendisi, III. Mur ili’yi desteklemi ve hatta III. Hattu ili ile II. Ramses’in yaptıkları Kade Antla ması’ndan sonra dahi, II. Ramses’in huzurunda Mur ili yararına müdahalede bulunmayı denemi tir (Starke, 2001b: 43). 104 Bkz.: s. 43 dpn. 46.

82

IV (§11) 29 ………………… karde ime olan saygımdan (dolayı) 30 ona herhangi bir kötülük yapmadım, aksine Urhi-Tešup’a 31 a ağı geri gittim ne onu bir tutsak gibi 32 götürdüm ve ona Nuhašši ülkesinde tahkimatlı kentler verdim 33 ve o orada kaldı. Baka bir 34 koplo yapacaktı. Karanduniya 105 ülkesine 35 kaçacaktı. Bu olayı duydu ğumda onu yakaladım 36 ve onu denizin a ağısına gönderdim. ……………………..

III. Mur ili’nin Hitit tahtında en az yedi yıl oturdu ğunu, yine Hattu ili’nin apologyasından bilmekteyiz. III. Mur ili’nin krallı ğı döneminde, amcası Hattu ili’nin kuzeydeki gücünü azaltmak için giri imde bulunması, Hattu ili’ye ye ğenini tahttan indirmek için ihtiyacı olan gerekçeyi sa ğlamı tı. Hattu ili, III. Mur ili’nin krallı ğının yedinci yılında, ona yaptı ğı deklarasyonu öyle anlatır: CTH 81 106 III (§10c) 54 ……………….. GIM-an[(-ma-mu-kán mÚr-hi-DU-up-pa-aš e-)]ni-iš[(-ša-)]an 55 [Š(A DINGIR L)] IM aš-šu-l[(a-an a-uš-ta na-aš-mu ar-š)]a-ni-ya-at LÚ.MEŠ 56 [n(u-mu ú-)]wa-a-i[(-) -(-aš nu-mu-kán MU-IR-TU 4-)] TI hu-u-ma- an-te[(-eš)] 57 [(ar-ha da-)] -š [(KUR.KUR MEŠ -ya ku-e dan-na-at-ta am-m)]u-uk EGIR-pa 58 [(a-še-ša-nu-nu-un nu-mu-kán a-pé-e-ya hu-u-ma-an-d)] ar-ha da-a-aš 59 [(nu-mu te-ep-nu-ut URU Ha-ak-)]píš-ša-an-m[(a-mu-)]ká[n ( IŠ-TU IN )] IM DINGIR LIM 60 [(ar-ah Ú-UL da-a-aš A-NA )] DU URU Ne-ri-iq-qa-za k[u-i(t ? LÚ SANGA e-šu- un)] 61 [(na-an-mu-kán a-pé-e-za)] ar-ha Ú-UL da-a-aš nu ŠA [(ŠEŠ-YA )] 62 [(na-ak-ki-ya-an-ni ha-an-da-aš)] Ú-UL ma-am-qa DÚ-nu-un [n(u I-NA MU VII KAM da-hu-ši-ya-ah-ha)]

105 Babil Ülkesi.

83

III (§10c) 54 …………. Urhi-Tešup ise bana 55 tanrının lütfunu gördü ğü zaman, o beni kıskandı 56 [v]e bana kötülük yapmaya çalı tı ve benden tüm yöneticileri 57 aldı. Ben im tekrar iskân ettirdi ğim bo ülkelerin 58 hepsini benden aldı 59 ve beni küçük dü ürdü. Hakpiša kentini ise benden tanrıların iste ği ile 60 alamadı. Nerik’in Fırtına Tanrısı’nın rahibi oldu ğum için 61 onu benden geri alamadı ve karde ime 62 olan saygımdan dolayı ona herhangi bir kötülük yapmadım [v]e yedi yıl katlandım.

IV. Tuthaliya zamanında uygun bir fal sonucunda, III. Mur ili’nin o ğlulları Kuzey Suriye’de Niya Ülkesi’ni pay olarak almı lardır (Klengel, 2002a: 71).

2) II. Muvatalli’nin di ğer o ğlu Ulmi-Te up (=Kurunta), babası tarafından korunması ve yeti tirilmesi için Hattu ili’ye emanet edilmi tir. Bronz Tablette (Bo 86/299 I 12- 13) durum, açık bir ekilde ifade edilmi tir. Bryce’a göre, bu olay Kade Sava ı’ndan birkaç yıl önce olmalıydı. Kurunta tahminen, Hattu ili’nin krallı ğını ilân etti ği Hakmi ’e gönderilmi ti ve Muvatalli’nin bunu yapmasındaki amaç, Kurunta’yı güçlü bir adam olan Hattu ili’nin korumasına vererek, Danuhepa ve yanda larından gelebilecek tehlikelerden uzak tutmaktı. Böylece Muvatalli, resmi veliahtı Urhi- Te up’a kar ı yapılabilecek bir giri im durumunda, tahta yine kendi soyundan olan birinin, ikinci o ğlu Kurunta’nın geçmesini garanti altına almaya çalımı olmalıdır (Bryce, 1998: 267).

Hattu ili’nin apologyasına Košak (Košak, 1996: 97) tarafından yapılan küçük ama önemli bir join ile önem kazanan ‘hui-hu(i)ššu-ali-’107 kelimesinin metinde geçti ği yer öyle çevrilebilir:

106 Bkz.: s. 43, dpn. 46. 107 Kelime ile ilgili tartı ma için bkz.: s:73 dpn. 89.

84

III 40’-43’ 108 ; “Bu yüzden karde im [karısından(?)] hui-hu(i)ššu-ali-/yeti kin bir o ğul sahibi olmadı ğından, ikinci derecede bir kadından olan o ğlu Urhi-Te up’u tuttum ve onu Hatti Ülkesi tahtına koydum”. Bu çevirinin, Muvatalli öldü ğünde birinci dereceden o ğul sahibi oldu ğunu, ancak onun hükümdarlık için yeterli bir ya ta olmadı ğını ifade etti ğini, daha önce de belirtmi tik.

Dikkatimizi çeken bir husus, III. Hattu ili dönemi belgelerinde Kurunta ya da Ulmi-Te up adının çok geçmiyor olmasıdır. Oysa, Kurunta’nın kendisine emanet edilmesi ve kendisi tarafından yeti tirilmesinden dolayı, onu çok iyi tanıdı ğını söyleyebiliriz. Savunma metninde Kurunta adı sadece bir yerde geçmektedir: CTH 81 109 IV (§12b) 62 [nu DUMU.ŠEŠ-Y]A m.D KAL-an ša-ra-a da-ah-hu-un nu-za ŠEŠ-YA mNIR.GÁL-i[(š)] 63 [(ku-it AŠ-)] RU URU D U-aš-ša-an pár-na-wa-iš-ki-it na-an a-pí-ya pí[(-di)] 64 [(LUGAL -i)]z-na-an-ni ti-it-ta-nu-nu-un …………

IV (§12b) 62 [ve ye ğen]im Kurunta’yı aldım ve onu karde im Muwatalli’nin 63 Tarhuntašša kentini in a etti ği yere, oraya 64 kral olrak yerle tirdim ………………………

Hattu ili’nin gelecekte Hitit tahtına geçme planı, gençlik yıllarında ekillenmeye ba lamı olmalı ki, Urhi-Te up gibi ikinci dereceden bir kadından olan tuhkanti ’yi tahta geçmesi için desteklemi , kralın birinci dereceden o ğlu Kurunta’yı, bir veliahdı himayesine alarak, bir bakıma onu etkisi ve kontrolü altında tutmayı amaçlamı tır. Van den Hout, Kurunta’nın, Hattu ili’nin büyük o ğlu Tuthaliya ile büyüdü ğünü dü ünmektedir. Yıllar sonra yaptıkları antla ma metininde (Bronz Tablet) Tuthaliya’nın ifadesi, eskiden çok iyi arkada olduklarının bir kanıtıdır: “Biz ba ğlılık yemini ettik, biri di ğerini koruyacak” (Otten, 1988: II, 31-42). Bu dostluk

108 Kar .: s. 73 vd.

85

ifadesi van den Hout’a göre, aynı zamanda aralarındaki ya farkının çok olmadı ğına da i aret eder (van den Hout, 1995a: 1110; Hoffner, 1992: 47). Eğer Kurunta’nın annesinin bir kraliçe oldu ğunu varsayarsak, Hattu ili’ye emanet olarak verildi ği dönemde bu kraliçenin ölmü oldu ğunu kabul etmemiz gerekir. Kurunta, tahta geçme ya ına geldi ğinde, Hattu ili tarafından, Tarhunta a vasal krallı ğı ile bir bakıma susturulmaya çalı ılmı tır 110 . Bronz Tablet’te Kurunta’ya verilen imtiyazlar, özellikle de Kurunta’nın, Büyük Kral ve veliahttan sonra imparatorlukta üçüncü sırada gelen Kargamı Kralı ile e it tutulması ve Tuthaliya’nın krallık ailesine sadakat ve ba ğlılık konusundaki hatırlatmaları, Kurunta’nın Büyük Krallık iddiasında bulunmasına kar ı bir tedbirdi. Ama o Hattu ili’nin o ğlu IV. Tuthaliya’dan sonra, Hitit tahtına oturarak, yönetimi yeniden Muvatalli’nin soyuna geçirmeyi baarmı tır. Burada tekrar etmek gerekirse, üvey karde i Urhi-Te up’tan farklı olarak bunu yapabilmesinin altında yatan en önemli neden, Kurunta’nın annesinin bir kraliçe olmasıdır.

II. Muvatalli’nin her iki o ğluna verdi ği isimde, Fırtına Tanrısı’nın Hurrice kar ılı ğı olan Te up adının kullanılması dikkat çekicidir. Muvatalli için Fırtına Tanrısı kültünün ayrı bir önem ta ıdı ğını pihaššašši- Fırtına Tanrısı’na yaptı ğı duayı içeren metinden biliyoruz. Di ğer taraftan, ba kenti ta ımak üzere seçti ği Tarhunta a yer adı, yine Fırtına Tanrısı kültü ile ili kilidir 111 . Çivi yazılı metinlerde Tarhunta a yer adının yazımı; URU.DU-ta-aš-ša olarak belgelenmi tir. Görüldü ğü üzere, bu co ğrafi ad, Fırtına Tanrısı’nın ideografik yazımı olan DU’yu içerir. Fırtına Tanrısı ideogramının Hiyeroglif Luvicesi’ndeki kar ılı ğı Tarhunt- oldu ğundan, bu kent adı Hititçe’de Tarhuntašša olarak okunuyordu (Alp, 1995a: 11). Bu isimden anla ıldı ğı gibi, Tarhunta a’da Fırtına Tanrısı kültünün önemli bir yeri vardı. Prof. Ali Dinçol’un sözlü olarak iaret etti ği üzere; Muvatalli’nin iki o ğlunun da prens adlarında Te up isminin tercih edilmi olması, Tarhunta a’nın ba kent olarak tayininde oldu ğu gibi, Muvatalli’nin Fırtına Tanrısı kültüne verdiği önem ile açıklanabilir.

109 Bkz.: s. 43, dpn. 46. 110 Van den Hout’a göre, Tarhunta a’nın Kurunta’ya vasal krallık olarak verildi ği dönem, III. Mur ili’nin tahtan indirildi ği döneme rastlar (van den Hout, 1995: 1111). 111 Ayrıntılı bilgi için bkz.: II.B.1.d. Ba kentin Tarhunta a’ya Ta ınmasının Nedenleri, balıklı bölüm.

86

II. II. Muvatalli’nin Karde i III. Hattu ili ile Olan Rekabeti, Ki ilik Çatı ması ve Bunun Đcraatına Yansıması

Yukarıda Muvatalli’nin karde lerinin ele alındı ğı bölümde, Hattu ili’nin gençlik yıllarında üstlendi ği önemli görevler ve a ğabeyi Muvatalli tarafından kendisine verilen yetkiler irdelenmi tir. Muvatalli ve karde i Hattu ili arasındaki ili ki, Hitit tarihinin belli bir dönemini etkilemi ve hatta ekillendirmi tir. Dolayısıyla bu dönemde, hem Hattu ili’nin hem de Muvatalli’nin icraatlarını, ili kilerini ve bunun Hitit Tarihi’ni nasıl etkiledi ğini açıklamak gerekmektedir. Bu bölümde, Muvatalli’nin siyasi giri imleri ba lıklar altında ele alınırken, gerçekle tirdi ği politik faaliyetler üzerinde, Hattu ili ile olan ili kisinin etkisi açıklanmaya çalıılacaktır. Ancak, Muvatalli dönemini de ğerlendirmek hiç de kolay de ğildir. Muvatalli’nin icraatları hakkında bilgi veren belgelerden büyük bir kısmının Hattu ili’ye ait olması, iki karde arasındaki çatı ma sebebiyle, taraflı olma ihtimalini akla getirmektedir. Bu da, Hattu ili belgelerinin dikkatle incelenmesi gerekti ği ko ulunu getirmektedir.

A. Muvatalli’nin Dı Siyaseti

1. Anadolu’nun Kuzeyinde Bulunan Ka kalar’la Đli kileri

Ka ka Ülkeleri’ne kar ı Hitit seferlerinin yo ğun bir biçimde ve sıklıkla yapıldı ğı bilinmektedir. Ancak Hititler, bu askeri seferler ile hiçbir zaman Ka kalar’ı boyunduruk altına almayı ya da bölgeyi uzun süreli olarak kontrol altında tutmayı ba aramamı lardır. Tek alternatif tedbirleri, Hitit krallı ğının merkezini tehdit eden kuzey bölgeleri kuvvetlendirmek olmu tur.

II. Muvatalli, kuzeydeki tehditlere kar ı, merkezi korumak için kullanması gereken Hitit güçlerini, Suriye’de oyalamanın ne kadar tehlikeli oldu ğunu atalarının

87

tecrübelerinden gayet iyi biliyordu. Babası II. Murili krallı ğı boyunca, özellikle de krallı ğının son dönemlerinde idare etti ği pek çok askeri seferle, ülkenin kuzey ve kuzeydo ğu sınırındaki Ka ka baskısını geçici olarak hafifletmeyi ba armı tır. Ba arılı askeri seferlerin yanı sıra, Ka ka etkisi nedeniyle kısmen ya da tamamen bo almı olan kentlerin yeniden iskân edilmesi için bazı giri imlerde de bulunulmu tur. II. Mur ili’nin bir metninden, aynı politikanın babası I. uppiluliuma tarafından da uygulandı ğı anla ılmaktadır 1. Ancak, uppiluliuma ve Mur ili’nin bu politikaları Ka ka probleminin çözümü konusunda yetersiz kalmı olmalı ki, Muvatalli krallı ğının ilk yıllarında, ülkenin kuzey ve kuzeydo ğusundaki Ka kalar’la uğra mak zorunda kalmı tır (Bryce, 1998: 242-243).

Bir görü e göre, II. Muvatalli aslında Ka kalar’ı iyi tanımaktadır. Çünkü babasının krallı ğı döneminde, onlara kar ı sava mı tır. Bu görü e destek te kil eden metin, KBo 14.18 metninin bir fragmanında (97/c=fragman 51) Muvatalli adında bir GAL MEŠEDI ’den bahsedilmektedir 2. Metinde bir kral, babasının zamanında olan olayları anlatmaktadır. Von Schuler’e göre bu ki i, III. Hattu ili olabilir. Aynı metinde Ka kalar’a de ğinilmekte ve Ariva u adında birinden bahsedilmektedir. Metne göre bu ki i, yapılan sava ta Hititler’e yenilir ve ba ı kesilir. Yenilen ülke, Hitit otoritesine, bir antla mayla ba ğlanır. Aynı metnin bir di ğer fragmanı olan KUB 21.10 (fragman 50)’da da Muvatalli ismiyle ba ğlantılı olarak Ka kalar’dan söz edilir. Burada Nerik’den bahsedilmesi ve metinde geçen kralın babasının, Piqainare a’yı ve daha do ğuda yer alan [Kattit]timuwa’yı yenmesi, II. Mur ili’nin 9. yılında meydana gelen olayları hatırlatmaktadır (Von Schuler, 1965: 55, dpn. 384). Ancak, söz konusu bu metinde geçen Muvatalli’nin, I. ya da II. Muvatalli oldu ğu, tam olarak açıklanamamaktadır. Klengel de aynı ekilde ifade etmekle beraber, yukarıda verilen metinleri I. Muvatalli dönemi içinde incelemektedir (Klengel, 1999: 102 [B5]). Bin-

1 Ayrıntılı bilgi için bkz.: II. Mur ili’nin babasının icraatlarını anlattı ğı metin (Güterbock, 1956b: 65). 2 Metinde Muvatalli adının geçti ği yer öyledir: Fragman 51: 20’ ….] mNIR.GÁL-ša GAL ME-ŠE-DI [… 21’ …………]x na-an Ú-UL ma[-…. 22’ (kırık) (Güterbock, 1956b: 119). Bu metin Laroche tarafından II. Muvatalli’ye tarihlendirilmi tir (NH: 123). Ayrıca bkz.: Haas, 1985: 270.

88

Nun da, bu metnin I. uppiluliuma’dan önceki bir döneme ait oldu ğunu dü ünmektedir (Bin-Nun, 1976: 9 vd.). Oldukça kırık olan bu tablet parçalarına dayanarak II. Muvatalli’nin, babasının krallı ğı zamanında GAL MEŠEDI unvanıyla Ka kalar’la mücadele etti ğini kesin bir ekilde söylememiz mümkün de ğildir.

II. Muvatalli dönemi olaylarının kronolojik olarak anlatıldı ğını dü ündü ğümüz Hattuili’nin apologyasına dayanarak, Muvatalli’nin tahta geçiinin hemen ardından, Yukarı Ülke’de yer alan Ka ka Bölgesi’ndeki problemlerle ilgilenmek zorunda kaldı ğını ileri sürmek yanlı olmayacaktır. Daha önce de belirtildi ği gibi, Muvatalli’nin ilk icraatları ço ğunlukla Yukarı Ülke ile ilgili olmalıdır. Krallı ğının ilk dönemlerinde, karde i Hattu ili’yi genç bir ya tayken Yukarı Ülke’ye yönetici olarak ataması, ülkenin di ğer meseleleriyle ilgilenmesi için kendisine bir bakıma zaman kazandırmı tır.

Apologyaya göre Hattu ili’nin kazandı ğı ilk kimlik, dini bir kimliktir. Çünkü kendisi çocuk ya larda geçirdi ği bir hastalık sebebiyle Tanrıça Đ tar’ın hizmetine rahip olarak verilmi ti. Daha sonra, “Ordu Beyi/Ordu Komutanı” (EN.KARAŠ), “Saray Muhafızlarının Ba ı” (GAL MEŠEDI ) ve Yukarı Ülke’nin valisi sıfatlarıyla askeri kimlikler kazanmı tır 3. Gençli ğinde sefere gitti ği her sava ı kazanmakla övünen Hattu ili, bu ba arılarını öyle ifade etmektedir: CTH 81 4 I (§ 5) 67 ………………………………….. nu-za-kán IGI HI.A -wa ku-wa-at-ta-an 68 A-NA KUR LÚ KÚR an-da-an na-a-iš-ki-nu-un nu-mu-kán IGI HI.A -wa LÚ KÚR 69 EGIR-pa Ú-UL ku-iš-ki na-a-iš nu-za KUR.KUR MEŠ LÚ KÚR tar-ah-hi-iš-ki- nu-un

I (§ 5) 67 …………………………………… gözlerimi hangi 68 dü man ülkeye do ğrulttuysam, hiçbir dü man gözlerini

3 Ayrıntılı bilgi için bkz.: s. 45 vdd. 4 Bkz.: s. 43 dpn. 46.

89

69 bana geri çevirmedi ve ben dü man ülkelerini arka arkaya yendim.

Hattu ili, ilk ba arılarını bahsetmeden önce, ülkenin kuzeyindeki karı ıklıkları anlatmı ve Ka kalar’ın Hitit hakimiyetinde bulunan kentleri tehdit etmeye ba ladıkları, Kızılırmak’ı a arak, muhtemelen Hattu a’nın kuzeydo ğusundan Kane ’e kadar ilerlediklerini kaydetmi tir (Ünal, 1974a: 61-62). Böylece Ka kalar’a kar ı kazanaca ğı ba arıların önemi bir kat daha artmı tır. Muvatalli tarafından Hattu ili’nin bölgeye gönderilmesi, savunma metninde anlatıldığı üzere ba arılı askeri seferler yapmasını sa ğlamı ve bu sayede henüz bir prens iken, Ka kalar’a kar ı zafer kazanan ilk ki i olmu tur. Savunma metninde baarılarını anlattı ğı pasaj aağıdaki gibidir: CTH 81 5 II (§ 6) 16 ………………………………….. pa-ra-a-ma)] MU KAM HI.A -aš ku-e-da-aš 17 [(ŠEŠ-YA mNIR.GÁL-iš I-NA KUR URU HA-AT-T)] I e-eš-ta 18 [(nu KUR URU Ga-aš-ga HI.A hu-u-ma-an-te-eš ku-ru-r)]i-ya-ah-hi-ir 19 [(nu KUR URU Ša-ad-du-up-pa KUR URU Da-an-ku-wa-ya ar-ha har-ga-nu-ir)] 20 [( I-NA URU Pit-ti-ya-ri-ga-ma kat-ta-an da-a-iš nu-mu ŠEŠ-YA mNIR.GÁL-iš)] 21 [(u-i-ya-at ERÍN MEŠ -ma-mu ANŠE.KUR.RA MEŠ te-pa-u-wa-az pa-iš)] 22 nu-za ERÍN MEŠ [( NA-RA -A-U ŠA KUR TI te-pa-u-wa-za GAM-an e-ep-pu-u- un)] 23 nu pa-a-u-un nu-kán L[( ÚKÚR I-NA URU Ha-ah-ha da-ma-aš-šu-un)] 24 na-an za-ah-hi-ya-nu-n nu-m[(u DGAŠAN GAŠAN-YA pí-ra-an hu-u- wa-a-iš)] 25 na-an hu-ul-li-ya-nu-un nu [(ŠU.AN ú-e-da-ah-hu-un)] 26 URU Ha-at-tu-ša-an-ma ku-in [(pé-e har-ta na-an-kán ar-ha)] 27 da-ah-hu-un na-an hu-u-ma-an[(-da-an EGIR-pa a-še-ša-nu-nu-un)] 28 LÚ MEŠ pí-ra-an hu-u-i-ya-tal-lu[(-uš-ma e-ep-pu-u-un)] 29 na-aš A-NẠ ŠEŠ-YA hi-in[(-ku-un nu-mu ki-i IGI-zi LÚ-tar-mi-it )]

5 Bkz.: s. 43 dpn. 46.

90

30 DIŠTAR-mu-kán GAŠAN-YA IGI-z[(i pal-ši ŠUM UM ke-e-da-ni KASKAL-ši hal-za-a-i)]š

II (§ 6) 16–17 …….. ve karde im Muvatalli’nin henüz Hatti Ülkesi’nde oldu ğu yıllarda, 18 Kaška Ülkelerinin tamamı dü man olmu lardı 19 ve Šadupa 6 ve Dankuwa 7 Ülkelerini mahvettiler. 20 Pittiyarik 8 kentini ise ku attı ve karde im Muvatalli beni 21 gönderdi, ancak bana, az sayıda yaya ve arabalı sava çı verdi. 22 ben kendim ülkenin yardımcı kuvvetlerini az sayıda olsalar da aldım 23 ve gittim. Hahha 9’da dü manı sıkı tırdım 24 ve onunla sava tım ve Beyçem, Tanrıça ( Đ tar) önümde ko tu 25 ve onu yendim ve bir zafer anıtı in a ettim. 26 Hattuša’dan (=Hatti halkından) yanında kim vardıysa, onu 27 aldım ve onların hepsini tekrar iskân ettirdim 28 Önderlerini ise yakaladım 29 ve onları karde imin sorumlulu ğuna verdim ve bu ilk icraatımdı. 30 Beyçem, Đ tar, bu seferde bana ilk de fa ismimle seslendi.

Yukarıdaki pasajda da görüldü ğü üzere, Hattu ili, Ka kalar’a kar ı ilk zaferini kazandı ğında oldukça gençti. Henüz ilk zaferini elde etmesiyle birlikte, bölgede bir zafer anıtı (ŠU.AN) in a ederek, Yukarı Ülke’de otoritesinin ilk temellerini atmı tır 10 . Di ğer yandan bu zaferi, Muvatalli’nin onun emrine verdi ği az sayıda

6 Šatupa/Šadupa ülkesinin, Fırat Nehri’nin kuzeyinde oldu ğu dü ünülmektedir. Genel görü , Tokat ve Yozgat arasında kalan Çekerek’in yukarısında oldu ğu eklindedir (RGTC VI: 356). Šatupa ülkesinin kesin olmayan bu lokalizasyonunu kabul edersek, Hattu a’nın kuzeydoğu kesiminde kaldı ğı dü ünülebilir. 7 T/Dankuwa co ğrafi adı, Roma Dönemi Dacoba yer adı ile e itlenmi tir. Günümüzde Amasya ile Çorum arasındaki bölgede yer aldı ğı dü ünülmektedir (RGTC VI: 396). 8 Pitiyarik kentinin lokalizasyonu için öne sürülen teklifler; Keban-Ma ğden yakınlarında olabilece ği, Išuwa bölgesine yakın bir yerde oldu ğu eklindedir (RGTC VI: 319-320). Ayrıca Sivas’ın kuzeydo ğusunda Zara yakınlarındaki Tekkeköy ile de e itlenmek istenmi tir (RGTC VI/2: 127). 9 Hahha kentinin; Divrik, Kangal, Malatya-Elbistan yakınları, Alaca yakınları, Elazı ğ-Harput yakınları, Gaziantep, Fırat Nehri’nin batı ya da doğusu, Malatya civarında olabilece ği gibi farklı görü ler bulunmaktadır (RGTC VI: 61-62). Ayrıca Kommagene bölgesinde bir yer adı, Samsat, Lidar Höyük olabilece ği öne sürülmü tür (RGTC VI/2: 21). 10 Ünal’a göre bu zafer anıtı, au ga için bir sunak da olabilir (Ünal, 1974a: 63).

91

askerden olu an bir orduyla gerçekle tirdi ğini de belirtmektedir, ki bu onun yaptıklarını daha da yüceltmi tir. Bu pasajın bir di ğer önemi, Ka kalar tarafından igal edilen kentlerin Anadolu ile Mezopotamya arasındaki önemli bir rota üzerinde olmasıdır (Klengel, 1999: 211). Hattu ili, Ka kalar’a kar ı kazandı ğı bu ilk zaferiyle, önemli bir bölgenin güvenli ğini sa ğlamı tır. Çünkü, 23. satıra göre, dü manı Hahha’ya kadar takip etmi ve daha ileri gitmesine engel olmayı ba armı tır. Hahha’nın, Malatya-Elbistan yakınlarında oldu ğunu kabul edersek, Ka kalar’ın Hitit hakimiyetindeki topraklarda önemli ölçüde ilerlediklerini söyleyebiliriz.

Yukarıdaki pasajda anlatılan Ka ka hareketlenmeleri öncesinde II. Muvatalli, ülkenin batısı ile ilgili problemlerle u ğra maktaydı (van den Hout, 1995a: 1110). Ünal’a göre, kesin olmamakla beraber, dört yıl kadar bir süre ile batı seferlerini yapmı ve bu bölgedeki sorunlarla ilgilenmi ti. Daha sonra, Hatti Ülkesi içindeki olaylarla da ilgilenmesi gerekti ğini dü ünmü olmalı ki, ba kente dönmeyi uygun görmü tü (Ünal, 1974a: 63). Ancak kanımızca Hattu ili’nin, Ka kalar ile bu ilk münasebetleri sırasında II. Muvatalli’nin batı bölgelerinde dört yıl gibi uzun bir süre bulundu ğunu kabul etmek, mümkün görünmemektedir. Çalı mamızın II.A.2. II. Muvatalli’nin Batı Anadolu Đli kileri ba lıklı bölümünde belittildi ği gibi, ülkenin batısındaki problemler (Arzava Ülkeleri) dört yıl içinde halledilebilecek boyutta görünmemektedir. Alak andu Antla ması ve muhtemelen Muvatalli dönemine tarihlenen bazı mektuplar, bu bölgeye yaptı ğı sefer öncesindeki hazırlıklar için gereken sürenin, Ünal tarafından dü ünülen süreden daha fazlasına ihtiyaç duyuldu ğunu gösterir. Di ğer yandan, Hattu ili’nin Yukarı Ülke’de güçlenmeye ba ladı ğı bu dönemde Muvatalli’nin ba kenti bırakarak batıya gitmesi pek muhtemel görünmemektedir.

Metinden ö ğrendi ğimize göre bölge, Ka ka saldırıları nedeniyle adeta çöle dönmü, on yıl kadar topraklar i lenememi tir. Metinde bu anlatımın geçti ği yer öyledir: CTH 81 11

11 Bkz.: s. 43 dpn. 46.

92

II (§ 6) 15 ………………………………… nu-)]uš-ma-aš I-NA MU X KAM 16 [(NUMUN Ú-UL an-ni-eš-ki-ir ......

II (§ 6) 15 ……………………………… ve buraya on yıl boyunca 16 tohum ekilemedi ……………….

Ünal’a göre, Hattu ili’nin burada verdi ği tarihlendirmeyle tam olarak ne demek istedi ği anla ılamamaktadır. Ancak, Hattu ili’nin Ka ka saldırılırının altını çizmek ve ülke için yaptı ğı i leri ön plana çıkarmak istemesi, bu sayının yuvarlatılmı oldu ğu dü üncesini akla getirmektedir (Ünal, 1974a: 63).

III. Hattu ili kazandı ğı ilk zaferle ülkenin do ğu ve güneydo ğusunda güvenli ği sa ğlamı ve ardından Hitit topraklarını ba ka bir Ka ka grubunun saldırısına kar ı koruma görevini üstlenmi tir: CTH 81 12 II (§ 7) 31 ú-t-ma LÚ KUR URU [(Pi-iš-hu-ru-uš an-da a-ar-aš)] URU Ka-ra-ah-n[(a)-aš-]ša 32 URU Ma-ri-iš-ta-aš Š[(À LÚ KÚR) -]aš ZAG-aš e-eš-t 33 ke-e-ez-za-ma-aš-ši [( URU Tal-ma-li-ya-aš ZAG-aš e-eš-)] ta 34 ANŠE.KUR.RA MEŠ -ma VIII ME [( SÍ-IM-TUM e-eš-ta ERÍN)] MEŠ TI -ma-kán 35 kap-pu-wa-u-wa-ar Ú-U[( L e-eš-ta am-mu-uk-)]ma ŠEŠ-YA mNIR.GÁL-iš 36 u-i[(-ya-)]at nu-mu I ME XX S [( Í-IM-TUM ANŠE.KUR.RA)] MEŠ pé-eš-ta 37 [(ERÍN MEŠ -a)]z-ma-mu I LÚ-ya kat-ta[(-an Ú-UL e-e)]š-ta nu-mu a-pí-ya-ya 38 [( DIŠTA)]R GAŠAN-YA pí-ra-an hu-u-w[(a-a-iš nu-za a-p)]í-ya-ya LÚ KÚR 39 [( IŠ-T)] U NÍ-TE-YA tar-ah-hu-un [(LÚ LUM -ma ku-i)]š pí-ra-an hu-u-i-ya-an- za 40 -e[(š-ta)] n an-da pé-en-nu[- (na-an-ká)]n GIM-an k -e-nu-un

12 Bkz.: s. 43 dpn. 46.

93

41 LÚ KÚR-ma-za [(píd-da-)] -iš URU DIDLI HI.A -m [(ku-i-e-eš Š)] A KUR URU HA-AT-TI 42 iš-tap-pa-an-te-eš -šir nu-ká[(n GUL-hi-eš-)]ki-ir 43 nu LÚ KÚR hu-ul-li-iš[(-ki-u-wa-an ti-i-e-e)]r 44 ŠU.AN-ma I-NA URU Ú--iš-ta-wa-a[(n-da ú-)] -da-ah-hu-un 45 nu-mu a-pí-ya-ya ŠA DIŠTAR GAŠAN-YA ka-ni[(-eš-š)]u-u-w-ar e-eš-ta 46 GIŠ TUKUL-ma ku-in a-pí-ya har-ku-un na-an ha-li-i[(š-ši-ya-nu-un)] 47 na-an A-NA DINGIR LIM GAŠAN-YA pí-ra-an te-eh-hu-un

II (§ 7) 31 ve oldu ki, Pišhurulu 13 dü man (ülkeye) girdi ve Karahna 14 ile 32 Marišta 15 kenti ort ada dü mana [ ] sınır oldu 33 bu tarafta ise ona Talmaliya 16 sınır oldu. 34 800 ko um at vardı, yaya askerlerin ise 35 sayısı belli de ğildi. Karde im Muvatalli ise beni 36 gönderdi ve bana 120 ko um at verdi. 37 Ancak benim (yanımda) yaya askerlerden tek bir adam bile yoktu. O zaman da benim önümde 38 Beyçem, Đštar ko tu ve böylece dü manı 39 kendi gücümle yendim. Onların önderi olan ve 40 onları yönlendiren(=bu i e te vik eden) adamı ise öldürdü ğümde 41 dü man kaçtı. Ku atılmı Hatti Ülkesi ehirleri ise 42 saldırdılar 43 ve dü man ile sava maya ba ladılar. 44 Wištawanda 17 ’da ise bir anıt in a ettim

13 Pišhuru yer adının Turhal’ın kuzeyindeki bölgede ya da Turhal-Amasya hattının hemen do ğusunda oldu ğu dü ünülmektedir (RGTC IV:316-317). 14 Karahna’nın, Çorum ve Amasya arasındaki bölgede, Çekerek civarında, Turhal ve Tokat arasında oldu ğu eklinde görü ler vardır (RGTC IV:177-180). 15 Marišta’nın lokalizasyonu Fırat’ın kuzeyinde ve Çekerek civarında oldu ğu eklindedir (RGTC IV:262-263). Ayrıca Sivas’ın batısında kalan bölgeye de yerle tirilmektedir (Klengel, 1999: 211, dpn. 335). 16 Talmaliya yer adı için Sivas’ın kuzey tarafı, Amasya-Niksar hattı üzerinde ya da bu hattın kuzeyi teklif edilmi tir (RGTC IV:390). 17 Wištawanda’nın tam olarak nerde oldu ğu, pozisyonu bilinmemektedir (RGTC IV:485-486).

94

45 ve o zaman da Đštar, Beyçemin lütûfu bana aitti. 46 O sırada kullandı ğım silahı kaplattım 18 47 ve onu Tanrıçamın, Beyçemin önüne koydum.

Metinde görüldü ğü gibi Pi hurulu dü man güçleri Karahna ve Mari ta’ya kadar ilerlemi ler ve bir Hitit kenti olan Talmiya, sınır kenti olmu tur. Bu Ka ka tehdidi üzerine Muvatalli tekrar karde i Hattu ili’yi görevlendirmi tir. Hattu ili, dü mana kar ı güç olarak zayıf oldu ğunu, buna ra ğmen dü manı yendi ğini ve eleba ını öldürdü ğünü anlatmaktadır. Ünal’a göre Hattu ili, dü man ordusu hakkında bilgi verirken (800 ko um at ve sayısız yaya asker) abartmı tır (Ünal, 1974a: 66). Hattu ili’nin ba arılarını daima ön plana çıkarmaya çalı tı ğını hatırlayacak olursak, anlatımdaki abartı yorumunu kabul etmemiz mümkündür. Bu pasajdan anladı ğımız kadarıyla Hattu ili, ülkenin kuzeybatısının da güvenli ğini sa ğlamı , bu zaferini de di ğeri gibi bir anıt ile ölümsüzle tirmek istemi ve Vi tavanda kentine bir anıt in a etmi tir.

Metnin devamında Muvatalli’nin de bu bölgeye geldiğinden bahsedilir. Savunma metninin ilgili pasajı öyledir: CTH 81 19 II (§ 8) 48 nu-mu ŠEŠ-YA mNIR.GÁL-iš EGIR-an-da ú-it nu URU An-zi-li-ya-an 49 URU Ta-pí-iq-qa-an-na ú-e-te-et na-aš ar-ha-pát pa-it 50 ma-ni-in-ku-wa-an-na-aš-mu Ú-UL -pát ú-it ERÍN MEŠ -ya-za ANŠE.KUR.RA MEŠ 51 ŠA KUR URU HA-AT-TI pí-ra-an hu-u-i-nu-ut na-an ar-ha pé-e-hu-te-et 52 nam-ma-kán DINGIR MEŠ URU HA-AT-TI GIDIM HI.A -ya 20 pí-di ni-ni-ik-ta 53 na-aš I-NA URU D U-aš-ša kat-ta pé-e-da-aš nu URU D U-aš-ša-an e-ep-ta 54 URU Dur-mi-it-ta-ma-aš URU Ku-ru-uš-ta-ma Ú-UL pa-it

18 Otten bu cümleyi; “o sırada kullandı ğım silahı ile kaplattım” eklinde çevirmi tir (Otten, 1981: 13). Goetze ise; “orada kullandı ğım silahı tuttum” eklinde ifade etmi tir (Goetze, 1925: 19). hališša- kelimesi “kaplamak, süslemek” anlamlarına gelmektedir (Tischler, 2001: 36). 19 Bkz.: s. 43 dpn. 46. 20 “ölüm” anlamına gelen GIDIM ideogramının Hititçesi “akkant-”tır (Tischler, 2001: 12). Burada kastedilen ölmü ataların ruhlarıdır. Bu nedenle Romalılar’ın “manes”leri ile kar ıla tırılabilir (Singer, 2006c: 42).

95

55 na-aš-ta ke-e-da-aš A-NA KUR.KUR MEŠ am-mu-uk an-da da-a-li-ya-at 56 nu-mu ke-e KUR.KUR MEŠ dan-na-at-ta AŠ-ŠUM MU-IR-DU-UT-TIM pé- eš-ta 57 KUR URU Iš-hu-pí-it-ta KUR URU Ma-ri-iš-ta KUR URU Hi-iš-ša-aš-ha-pa 58 KUR URU Ka-ta-pa KUR URU Ha-an-ha-na KUR URU Da-ra-ah-na KUR URU Ha- at-te-na 59 KUR URU Dur-mi-it-ta KUR URU Pa-la-a KUR URU Tu-u-ma-an-na 60 KUR URU Ga-aš-ši-ya-a KUR URU Šap-pa KUR ÍD.SÍG ANŠE.KUR.RA MEŠ LÚ.MEŠ KUŠ7.GUŠKIN-ya 61 hu-u-ma-an-da-an am-mu-uk …. ta-pár-ha KUR URU Ha-ak-piš-ša-ma-mu 62 KUR URU Iš-ta-ha-ra-ya ARAD-an-n pé-eš-ta nu-mu I-NA KUR URU Ha-ak- piš-ša 63 LUGAL-un i-ya-at ……………

II (§ 8) 48 Karde im Muwatalli arkamdan geldi ve Anziliya 21 ’yı 49 Tapigga 22 ’yı tahkim etti ve o geri gitti 50 (ve bir daha) yakınıma gelmedi. Hatti Ülkesi’nin yaya ve atlı sava çılarını 51 hızla önünden yürüttü ve onları alıp götürdü. 52 Daha sonra Hatti’nin tanrılarını ve ölü ruhlarını yerlerinden aldı 53 ve onları Tarhuntašša’ya götürdü ve Tarhuntašša’yı tuttu (=orada yerle tirdi). 54 Durmitta 23 (ve) Kuruštama 24 ’ya ise gitmedi. 55 Bu ülkelerde beni bıraktı 56 ve bana bu iskan edilmemi ülkelerin yönetimini verdi:

21 Anziliya, Sivas-Kangal bölgesine (RGTC VI: 25), Tokat-Zile yakınları, Ma athöyük yakınlarına lokalize edilmi tir (RGTC VI/2: 7-8). Alp, apologyada bu kentlerin bir arada geçmesi sebebiyle birbirlerine yakın olması gerekti ğini dü ünmektedir (Alp, 1977: 641-642). 22 Ma athöyük’te yapılan kazılar sonucu bulunan tabletleri çalı an Alp, hiçbir ku kuya yer bırakmaksızın bölgenin, Hitit kenti Tapigga ile e itlenebilece ğini ortaya koymu tur (Alp, 1977: 637-647; RGTC VI: 402). 23 Durmita/Turmita için lokalizasyon teklifleri öyledir;Malatya-Arapkir yakınları, Yenihan civarı, Tokat-Zile e itli ği, Nerik yakınları, Merzifon yakınları, Ali ar ve Sivas arasında kalan bölgede, Sivas-Tokat hattının kuzeyinde (RGTC VI: 442-444); Çankırı çevresinde, Tuz Gölü’nün kuzeyinde (RGTC VI/2: 175). 24 Kuruštama; Tokat yakınları, Divri ği-Malatya hattının do ğusu, Turhal yakınları (RGTC VI: 229); Sungurlu’nun batısı (RGTC VI/2: 87).

96

57 Đšhupita 25 , Marišta, Hiššašhapa 26 , 58 Katapa 27 , Hanhana 28 , Darahna 29 , Hattena 30 , 59 Durmitta, Pala 31 , Tummanna 32 , 60 Gaššiya 33 , Šappa 34 , Hulana Nehri Ülkesi 35 . Arabalı sava çıların ve Altın Seyislerin 61 tümünü ben yönettim. Hakpiš ve 62 Đštahara 36 ülkelerini benim hizmetime verdi ve beni Hakpiš 63 kralı yaptı. ………

Hattu ili’nin anlatımına göre, II. Muvatalli Anziliya ve Tapigga kentlerini tahkim etmi tir. Anziliya, Ma athöyük ile e itlenen Tapigga kentine oldukça yakın olmalıdır. Muvatalli’nin Ka ka Bölgesi’ndeki son icraatı da bu olmalıdır. Çünkü, bu icraatın ardından bölgenin idaresini tamamen Hattu ili’ye bırakarak, A ağı Ülke’de bulunan Tarhunta a’ya ta ınma faaliyetine ba lamı tır. Klengel’in ifadesiyle Muvatalli kendisini, ba kenti Tarhunta a’ya ta ımaya adamı tır (Klengel, 1999: 212). Von Schuler bu anlatımı, Muvatalli’nin Ka ka tehlikesine kar ı bir önlemi

25 Đšhupita; Turhal’ın do ğusu, Amasya yakınları, Divri ği ve Zara arasındaki bölgede, Amasya-Turhal hattının do ğusunda (RGTC VI: 146-147; RGTC VI/2: 53). 26 Hiššašhapa; Hattu a’nın kuzey do ğusunda (RGTC VI: 111). 27 Katapa; Sorgun ve Mecitözü arasında Alaca civarında, Küçük köhne yakınlarında, Alaca ve Mecitözü arasında, Kerkenes Da ğı üzerinde, Çekerek ve Ortaköy arasında (RGTC VI: 197-201). 28 Hanhana; Köhne civarı, Sivas’ın kuzeyi (RGTC VI: 76-77); Đnandık, Alacahöyük, Sungurlu’nun kuzeyi, Sungurlu yakınları (RGTC VI/2: 25). Gurney, Hanhana için Forlanini’nin öne sürdü ğü “Sungurlu yakınlarında” görü ünü desteklemekte ve daha uzakta olmaması gerekti ğini ileri sürmektedir (Gurney, 1992: 215). 29 Darahna; Roma dönemi Dorarum (RGTC VI: 405). 30 Hatina; Sulusaray/Sebastopolis, Mecitözü-Amasya-Zile arasındaki bölgede, Tohma civarı, Gürün’ün kuzeydo ğusu, Malatya yakınları (RGTC VI: 101-102); Alacahöyük (RGTC VI/2: 36). 31 Pala; Paflagonya, Arapkir ve Ye ilırmak arasında, Yeni Han ve Hanzır Da ğ arasında, Yukarı Halys’un batısında, Ilgaz Da ğları çevresi, Bayburt, Erzincan Ovası, Blaene, Kastamonu (RGTC VI: 297-298); Karabük (RGTC VI/2: 118). 32 Tumana; Paflagonya’daki Domanitis, Yukarı Ye il Irmak, Viran ehir’deki Carmalis, Erzincan- Trabzon arasındaki yolda Kelkit’in kuzeyindeki Domana (RGTC VI: 437-438); Kastamonu çevresi (RGTC VI/2: 173). 33 Ka/išiya; Hitit topraklarının kuzeybatısında, Bolu-Gerede arasında, Beypazarı-Ilgaz arasında kalan bölgede, (RGTC VI: 188-189); Ankara çevresinde (RGTC VI/2: 70). 34 Šapa; Fraktin, Hitit topraklarının kuzeybatısında (RGTC VI: 346); Beypazarı (RGTC VI/2: 138). 35 KUR ÍD.SÍG=Hulana Nehri Ülkesi (Otten, 1981: 15, 120); Goetze ise “Sarı Nehrin Ülkesi” (Goetze, 1925: 21); Tischler ise (SÍG=Huliya-/Hulana-) “Yün ehri” eklinde çevirmi tir (Tischler, 2001: 233). 36 Đštahara; Kerkenes Da ğı üzerinde, Arapkir, Amasya yakınları (RGTC VI: 150-151); Çekerek ve Karama ğara çevresi (RGTC VI/2: 55).

97

eklinde yorumlamı tır (von Schuler, 1965: 54). Von Schuler bu pasajdaki 54. satıra dayanarak, Muvatalli’nin isyan tehlikesi olmasına ra ğmen, Ka kalı isyancıları bastırmak üzere harekete geçmedi ğini ileri sürmektedir (von Schuler, 1965: 56). Ancak, daha önce de belirtti ğimiz gibi Muvatalli, Ka kalar’a kar ı di ğer Hitit krallarından farklı bir politika izlemi tir. Kendisi yerine, ya ı ve e ğitimi bu i için uygun olan karde i Hattu ili’yi o bölgeyle ilgilenmek üzere görevlendirmi tir. Bu durum krala, di ğer politik giri imlerle ilgilenmek için zaman kazandırmı tır.

Apologyanın bu bölümü, Hattu ili ve Muvatalli arasındaki güç dengelerinin kurulmaya ve Hattu ili’nin Yukarı Ülke’de, Muvatalli’nin A ağı Ülke’de konumlanmaya ba ladı ğı dönemi anlatmaktadır. Hattu ili’ye Yukarı Ülke’de, ağabeyi tarafından yetki verilmi , o da zaman zaman elindeki kısıtlı imkanlarla da olsa ba arıya ula arak, kendisine bu bölgede saygınlık kazandıracak bir pozisyona gelmi tir. Ancak, Hattu ili’nin, “(Muvatalli) beni Hakpi kralı yaptı” ifadesi, dikkati Hakpi kentine çekmektedir. Çünkü Hakpi , Yukarı Ülke’de önemli bir kent olmakla beraber, hiçbir zaman bir vasal krallık merkezi olmamı tır. Bugüne kadar ele geçmi Hitit çivi yazılı belgeler arasında, bu bölgeyle ilgili herhangi bir antla ma metni ya da yazı ma içeren bir tablet bulunmamı tır. Yukarı Ülke’de bir sınır kenti olarak önemli bir konumda bulunan Hakpi ’e, Hattu ili’nin kral olarak tayin edilebilmesi için, öncelikle bu kentin bir vasal krallık olması gerekmez miydi? Hitit krallarının zaman zaman taht varisi olmayan di ğer o ğullarını, vasal kral olarak farklı yerlere atadıklarını biliyoruz. Örne ğin I. uppiluliuma, o ğlu Telipinu’yu Halpa’ya, di ğer oğlu Piha ili’yi Kargamı ’a vasal kral olarak atamı tır. Ancak, bu döneme kadar bir Hitit kralının, karde ine krallık verdi ğine dair bir örnek yoktur. Bunun sebebi belki de karde lerin, taht için bir tehlike tekil edebilece ği dü üncesidir. Tüm bunlar göz önünde tutuldu ğunda Hattu ili’nin, apologyasında yazdı ğı gibi a ğabeyi tarafından Hakpi ’e kral yapılabilmesi pek mümkün görünmemektedir. Muhtemelen, Yukarı Ülke’ye vali olarak atanması ve burada Ka kalar’a kar ı kazandı ğı zaferlerin ardından, bölgede sa ğladı ğı otoritenin de yardımıyla, kendisini Hakpi kentinde kral ilan etmi tir. Hattu ili’nin bir de mührü vardır (Resim 7). Mühürde “Hattu ili Yukarı Ülke Kralı” olarak geçmektedir (Bo ğazköy III, 1957: 45, Tafel 29, 9). Hattu ili’nin, do ğrulu ğunu daima sorgulama e ğiliminde oldu ğumuz savunma metninde belirtti ği

98

gibi, a ğabeyi tarafından Hakpi kralı olarak ilan edildi ği ifadesi olasılıkla, Hattu ili tarafından bilinçli olarak de ğitirilmi bir bilgidir. Zaten e ğer Muvatalli’nin böyle bir niyeti olsaydı, karde i Hattu ili’ye, Tarhunta a’ya ta ınmasının ardından, eski ba kent Hattu a’nın idaresini verirdi. Ancak Muvatalli Hattu a’nın yönetimini yazmanların ba ı olan Mittannamuva’ya vermeyi tercih etmi tir 37 . Van den Hout, Hattu ili’nin Hakpi kralı oldu ğu sırada otuzlu ya larda oldu ğunu dü ünmektedir (van den Hout, 1995a: 1111).

Muvatalli’nin Tarhunta a’ya ta ınmasının ardından Hattu ili, Ka kalar’ı yenmeyi ba armı tır. Apologyada ilgili kısım öyledir: CTH 81 38 II (§ 8) 63 …………… nu-mu-kán ŠEŠ-YA k-e ki-i KUR.KUR MEŠ ….dan-na-at-ta 64 ŠU-i da-a-iš nu-mu DIŠTAR GAŠAN-YA ku-it ŠU-za har-ta 65 nu-za LÚ KÚR MEŠ ku-i-e-eš tar-ah-hu-un ku-i-e-eš-ma-mu ták-šu-la-a-ir 66 nu-mu DIŠTAR GAŠAN-YA GAM-an ti-ya-at n -za ke-e KUR.KUR MEŠ …. dan-na-at-t 67 IŠ-TU NÍ.TE-YA EGIR-pa a-še-ša-nu-n-un 68 na-at EGIR-pa UR Ha-at-tu-ša-an i-ya-nu-un

II (§ 8) 63 Karde imin elime verdi ği bu iskân edilmemi =bo ülkelere gelince, 64 Beyçem, Đštar beni elimden tuttu ğu için 65 dü manların bir kısmı yendim ve di ğer kısmı benimle barı yaptılar. 66 Beyçem, Đštar yanımda yer aldı ve bu bo ülkeleri 67 kendi gücümle tekrar iskân ettirdim 68 ve onları tekrar Hitit bölgesi yaptım.

Hattu ili, bir grup Ka kalı’yı yenmi oldu ğundan ve di ğer bir grup ile antla ma yaptı ğından bahsetmektedir. Daha sonra ise, özelikle belirtti ği gibi kendi gücüyle

37 Ayrıntılı bilgi için bkz.: II.B.1.b. Hitit Ba kentinin Tarhunta a’ya Ta ınması, ba lıklı bölüm. 38 Bkz.: s. 43 dpn. 46.

99

bölgeyi yeniden iskân ettirmi ve Hitit Ülkesi topraklarına katmı tır. Hattu ili’nin bu bölgede düzeni nasıl sa ğlayabildi ğini açıklamak aslında mümkün de ğildir. Di ğer Hitit krallarına oranla Hattu ili, Ka kalar’la daha iyi ili kiler kurmu gibi görünmektedir. Bölgede düzeni ve Hitit otoritesini öncelikle askeri metotlarla sa ğladı ğına hiç üphe olmamakla beraber, daha sonra Ka kalar’ı ordusuna katabilecek kadar kendi tarafına çekebilmesi, Ka ka boylarıyla ili kisini anlamamızı zorla tırmaktadır. Bilindi ği gibi, Muvatalli’nin Mısır ile yaptı ğı Kade Sava ı’na katılan Hattu ili’nin ordusunda Ka kalı askerler de vardı 39 .

II. Muvatalli’nin Tarhunta a’ya ta ınmasıyla Ka kalar’la ilgilenme görevi tamamen Hattu ili’ye kalmı tır. Zaten Muvatalli’nin, ta ınma öncesinde karde ini Yukarı Ülke’de vali yapmasının nedeni de bu olmalıdır. Onun Ka ka sorunlarıyla ilgilenmesini istemektedir. Ancak, ona valilik görevini verirken, Hattu ili’nin bu bölgede bu denli güçlü olabilece ğini tahmin edememi olmalıdır. Hattu a’nın idaresini ona bırakmayı ı, Hattu ili’nin gücünden çekindi ğini, onu bir tehlike olarak gördü ğünü dü ünmemize neden olur. Muvatalli’nin, Tarhunta a’ya ta ınırken, karde i Hattu ili’yi Ka ka bölgesine vali olarak ataması sonucu bölge, aama a ama Hattu ili’nin yetki alanına girmitir. Kendisini valilikten krallı ğa yükseltmesi ve bölgede idareci olarak sergiledi ği tutum, ilerde Hitit tahtını ele geçirme çalı malarının bir provasını te kil etmi tir. Muvatalli’nin krallı ğı boyunca ve ölümünden sonra oğlu Urhi-Te up’un tahta oturmasına kadar geçen dönemde Hattu ili, Hakpi kralıydı. Muvatalli’nin ölümüne kadar geçen dönemde, Yukarı Ülke’de bulunan Hattu ili’nin, Ka ka bölgesinin düzenini sa ğlamı olmakla beraber, zaman zaman çıkan ayaklanmalarla da u ğra mak zorunda kaldı ğını, yine apologya metninden ö ğreniyoruz.

Hattu ili, savunma metninde, Mısır seferinden sonra Hakpi’e dönü ünü öyle anlatmaktadır:

39 Bu konu, II.A.3. Suriye-Mısır Đli kileri ve Kade Sava ı, ba lıklı bölümde ayrıntılı olarak ele alınmı tır.

100

CTH 81 40 II (§ 9) 79 ………………. GIM-an-ma IŠ-TU KUR Mi-iz-ri-i 80 EGIR-pa i-ya-ah-ha-ha-at nu I-NA URU La-wa-za-an-ti-ya 81 A-NA DINGIR LIM BAL-u-wa-an-zi i-ya-ah-ha-ha-at 82 nu-za DINGIR LUM i-ya-nu-un III 1 [nu-(za)] DUMU.MUNUS mPé-en-ti-ip[(-šar)]ri LÚ SANGA fP-du-hé-pa-an 2 [ IŠ-T]U INIM DINGIR LIM DAM-an-ni da-ah-hu-un nu ha-n-da-a-u-en 3 [nu-un-n]a-aš DINGIR LUM ŠẠ LÚ MU-DI D[A]M a-aš-ši-ya-tar pé-eš-ta 4 [nu-un-n]a-aš DUMU.NITA MEŠ DUMU.MUNUS MEŠ i-ya-u-en nam-ma-mu DINGIR LUM GAŠAN-YA Ú-at 5 [QA-DU ] É TI -wa !-mu ARAD-ah-hu-ut nu A-NA DINGIR LIM QA-DU É TI -YA 6 [ARAD-a]h-ha-ha-at nu-un-na-aš É-ir ku-it e-eš-šu-u-en 7 [(n)]u-un-na-aš-kán DINGIR LUM an-da ar-ta-at nu-un-na-aš É-ir pa-ra-a 8 -y-n-ni-iš ka-ni-iš-šu-u-wa-ar-ma-at ŠA DIŠTAR GAŠAN-YA e-eš-ta 9 [nu pa(-a-u)]n nu URU Ha-wa-ar-ki-na-an URU Di-el-mu-na-an-na 10 [ú-]-d-ah-hu-un URU Ha-ak-piš-ša-aš-ma ku-ru-r-ya-ah-ta MEŠ HI.A 11 [ ] LÚ Ga-aš-ga u-i-ya-nu-un na-an IŠ-TỤ NÍ.TE -YA SIG 5-ah-hu-un 12 [nu-z]a am-mu-uk LUGAL KUR URU Ha-ak-piš ki-iš-ha-ha-t MUNUS TUM -ma-za 13 [ U]RU Ha-ak-piš ki-iš-ta-at

II (§ 9) 79 …………………. Mısır Ülkesi’nden 80 geri dönerken, Lawazantiya 41 ’ya 81 tanrıya kurban sunmak için gittim 82 ve tanrıya görevimi yerine getirdim.

40 Bkz.: s. 43 dpn. 46. 41 Lawazantiya/La(hu)wazantiya; Lokalizasyon teklifleri: Kummanni ve Fırat Nehri arasında, Kilikya’nın do ğu kesiminde, Karahöyük ya da Izgın yakınlarında, Anazarbos’un do ğusunda, Kayseri’den Mara ’a giden yol üzerinde, Elbistan yakınlarında, (RGTC VI: 237-238); Elbistan yakınlarındaki Karahöyük (RGTC VI/2: 91).

101

III 1 [ve] Rahip Pentip[(šar)]ri’nin kızı Puduhepa’yı 2 Tanrının iste ği[yl]e e olarak aldım ve evlendik 3 ve bize karı-koca sevgisini verdi 4 ve bizim o ğullarımız ve kızlarımız oldu. Ayrıca bana Tanrıçam, Beyçem rüyada 5 [göründü] (ve konu tu): ‘evinle beraber benim hizmetime girin!’ ve tanrıya evim ile beraber 6 [hiz]met ettim ve var etti ğimiz evimize 7 tanrıça da katıldı ve evimiz 8 geli ti. Bu Beyçem Đštar’ın lütfu idi 9 [ve gi]ttim, Hawarkina 42 ve Delmuna’yı 10 [ta]hkim ettim. Hakpiš ehri ise dü manlı ğa ba ladı. 11 [ ] Kaškalıları defettim ve onu kendi gücümle düzne soktum 12 [ve] ben Hakpiš Ülkesi kralı oldum, sen kadın ise 13 Hakpiš (kraliçesi) oldun.

Hattu ili’nin Puduhepa ile evlili ğinden bahsetti ği bu pasajda, Mısır seferi nedeniyle bir süre uzak kaldı ğı Hakpi ’e döndü ğünde, kentte bir ayaklanmanın oldu ğunu anla ılmaktadır. Bu ayaklanmanın arkasında Arma-Tarhunta’nın oldu ğu dü ünülebilir. Çünkü Hattu ili’nin Kade Sava ı için Hakpi ’den ayrılması, yönetimi ele geçirmesi için çok iyi bir fırsat olmalıydı. Van den Hout Hattu ili’nin, Mısır seferi sırasında karde ine yardım etmek üzere Yukarı Ülke’den ayrılması sonucu olu an geçici bo lukta Arma-Tarhunta’nın, Hattu ili’ye kar ı ikinci bir giri imde bulundu ğunu söylemi tir (van den Hout, 1998: 61). Hattu ili’nin apologyasında açıkça belirtti ği gibi, Arma-Tarhunta’nın o dönemde karısı ve bir oğlu (DUMU-ŠU ) vardı. Đlgili pasaj a ağıdadır: CTH 81 43 II (§ 9) 74 ……………………….. GIM-an-ma-mu-kán m.D XXX-DU-aš DUMU mZi-da-a

42 Hawal/rkina; Hakpiš yakınlarında aranması gereken bir kent (RGTC IV: 105; RGTC VI/2: 38). 43 Bkz.: s. 43 dpn. 46.

102

75 ŠA DIŠTAR GAŠAN-YA Ú ŠA ŠEŠ-YA -ya -aš-šu-la-an a-uš-ta 76 nu-uš-ma-aš-kán Ú-UL ku-e-ez-qa ku-it ha-ap-ta-at 77 nu-mu-za al-wa-an-za-ah-hu-u-wa-an-zi nam-ma QA-DU DAM-ŠU DUMU- ŠU 78 e-ep-pir URU Ša-mu-ha-an-na URU LUM DINGIR LIM al-wa-an-zi-eš-na-za 79 še-er šu-un-ni-iš-ta

II (§ 9) 74 ……………………… Bana ise Zida’nın o ğlu Arma-Tarhunta 75 Beyçem Đštar’ın ve karde imin bana olan iyili ğini gördü ğü zaman, 76 hiçbir eye muvaffak olamadı ğı için, 77 (o) ve karısı ve o ğluyla birlikte bana büyü yapmaya 78 ba ladılar. Šamuha’yı, tanrının ehrini de büyü ile 79 doldurdu.

Bu pasajın aksine, metnin ba ka bir yerinde ise o ğullarından bahsedilir (III 17; DUMU MEŠ -ŠU )44 . Van den Hout, burada geçen o ğlun III. 22’de geçen ipaziti 45 oldu ğunu dü ünmektedir. ipaziti, Hattu ili’nin kral Muvatalli’ye ricası üzerine, ailesiyle beraber sürgüne gönderilmemi tir. Ancak daha sonra Urhi-Te up’a yardım etti ği için Ala iya’ya o da gönderilmi tir (van den Hout, 1995b: 238; van den Hout, 1998: 61-62). Apologyanın ilgili satırları a ağıda verilmi tir: CTH 81 46 IV (§ 11) 36 …………………………………………………….. mŠi-pa-LÚ-in-na)] 37 ZAG za-i-nu-ir É TUM [(-ma-aš-ši-kán ar-ha da-ah-hu-un)]

IV (§ 11) 36 ……………………………………………………….. Šipaziti’ye de)] 37 sınırı geçirttiler, evi[(ni ise ondan aldım)]

44 Kar . s. 49-50. 45 Ayrıntılı bilgi için Bkz.: van den Hout, 1995: 235-238. 46 Bkz.: s. 43 dpn. 46.

103

Daha önce de ele alındı ğı gibi, Hattu ili Arma-Tarhunta’nın kendisine kar ı büyüsel faaliyetlerde bulundu ğunu ileri sürmü tür. Bu anla mazlık, Büyük Kral Muvatalli’nin huzurunda yapılan bir dava ile son bulmu , Arma-Tarhunta ve ailesi suçlu bulunarak, karısı ve o ğlu Ala iya’ya sürgüne gönderilmi tir. Böylece, Hattu ili’nin önündeki önemli bir siyasal engel de Muvatalli’nin yardımıyla ortadan kalkmı tır. Kade Sava ı sonrası gerçekle en mahkemenin, Muvatalli’nin huzurunda yapıldı ğına dikkat edilecek olursa, bu mahkeme için Hattu ili’nin ve Arma- Tarhunta’nın Tarhunta a’ya gittikleri kabul edilmelidir. Çünkü o dönemde II. Muvatalli’nin dava için Yukarı Ülke’ye gitti ğine dair bir belge bulunmamakla beraber, kendisinin kültsel görevlerini yerine getirmek üzere Tarhunta a’da oldu ğunu neredeyse kesin bir ekilde söylemek mümkündür 47 .

Ünal’a göre, Hattu ili, Puduhepa ile evlili ğini önceden planlamı tı, ancak Lavazantiya’ya gidi nedenini tamamen dinsel bir i olarak göstermek istemi tir (Ünal, 1974a: 86-87). Ba arılı bir askeri giri imin ardından, krallı ğına yeniden sahip çıkan Hattu ili kendini kral ve e i Puduhepa’yı kraliçe ilân etmi tir. Görüldü ğü üzere Hattu ili apologyasında birçok kez Hakpi kralı oldu ğunu söylemektedir. Ancak bu, Hitit kralları arasında sık rastlanmayan bir durumdur. Ülkenin iki karde arasında bölündü ğü ve Hattu ili’nin Büyük Kral Muvatalli’den artık çekinmedi ği ortadadır. Bu nedenle kendisini Hakpi Ülkesi kralı ve Puduhepa’yı da kraliçesi ilân ederek, küçük krallı ğını resmen açıklamı tır.

2. Batı Anadolu Đli kileri

II. Muvatalli’nin ülkenin batısındaki icraatları, metinlerde Arzava Ülkelerindeki faaliyetleri olarak belgelenmi tir. Batı Anadolu faaliyetlerine kesin kanıt te kil eden bir belge Vilu a Kralı Alak andu’yla yaptı ğı antla ma metnidir. Muvatalli dönemine ait az belge bulunmasına kar ın, bu tabletin Hattu a ar ivinden çıkması, Alak andu antla masının, Tarhunta a’ya ta ınmadan önceki bir tarihte

47 Bkz.: II.B.1.b. Hitit Ba kentinin Tarhunta a’ya Ta ınması, ba lıklı bölüm.

104

yapıldı ğı genel kanısının olu masına neden olmu tur. Muvatalli’nin Arzava Ülkeleri’yle ili kilerinin açıklanmasına yardımcı olabilecek di ğer belgeler, Manapa- Tarhunta mektubu (CTH 191; KUB 19.5+KBo 19.79), Piyamaradu ve Miralı Kupanta-Kurunta’dan bahseden bir fragman (CTH 214; KBo 19.78) ile Piyamaradu, Kupanta-Kurunta’nın o ğulları ve Zumara 48 kent adının geçti ği di ğer bir fragmandır (CTH 214; KBo 19.80). Ayrıca tarihlendirmesi tartımalı olan Tavagalava mektubu da (CTH 181; KUB 14.3) bazı bilim adamları tarafından II. Muvatalli Dönemi’ne atfedilmektedir 49 (Heinhold-Krahmer, 1977: 175; Ünal, 1991a: 33; Ünal, 2003: 41). Bu belgeler içerisinde ilk olarak üzerinde durulacak olan Manapa-Tarhunta Mektubu’nun, son yıllarda II. Muvatalli dönemine ait oldu ğu dü üncesi hakîm olmaya ba lamı tır. Muvatalli dönemine tarihlenen bu belgelerin kronolojik sıralamasının öyle oldu ğu dü ünülmektedir: Manapa-Tarhunta Mektubu > Alak andu Antla ması > Tavagalava Mektubu (Houwink ten Cate, 1983-84: 38 vd.; Heinhold-Krahmer, 1977: 177; Bryce, 1998: 246 vd.; Klengel, 1999: 203).

Bahsedilen bu belgeler dı ında, Muvatalli döneminde eha Nehri Ülkesi’yle ili kilere i aret eden ve Muvatalli’den sonraki bir döneme (IV. Tuthaliya) tarihlenen au gamuva Antla ması vardır. II. Muvatalli döneminde eha Nehri Ülkesi’yle ili kilere kesin bir kanıt te kil eden antla ma metninde, Amurru kralı au gamuva, eha Nehri Ülkesi kralı Ma turi’ye benzetilir. Çünkü her ikisi de Hatti hanedanlı ğına evlilik yoluyla girmi iki vasal kraldır. IV. Tuthaliya, kız karde ini au gamuva’yla evlendirmi , II. Muvatalli ise kız karde i Ma anauzzi’yi Ma turi’yle evlendirmi tir 50 .

48 Zumara/Zumarri ehrinin Lukka Bölgesi’nde oldu ğu tahmin edilmektedir (RGTC VI: 517-718). Zumarri yer adı Likya Bölgesi’nin kıyı kesiminde yer alan Limyra ile e itlenmek istenmi tir. Bu kentin Likçe adı Z mure’dir (Bryce, 2003: 74). 49 Tavagalava mektubu için ba ka tarihlendirme teklifleri de vardır; II. Mur ili (Bryce, 1979: 95) ve III. Hattu ili Dönemi (Houwink ten Cate, 1973: 150; Jewell, 1974: 337; Košak, 1980: 41; Singer, 1983: 209; Heinhold-Krahmer, 1983: 97; van den Hout, 1983: 92; Popko, 1984: 202; Schachermeyr, 1986: 215; Bryce, 1989a: 7; Güterbock, 1990: 211; Lehmann, 1991: 110; Röllig, 1992: 190; Co kun, 1996: 9; Bryce, 1998: 321; Klengel, 1999: 246; Parker, 1999: 61; Heinhold- Krahmer, 2005: 561). Anla ılaca ğı üzere mektubun tarihlendirilmesiyle ilgili genel kanı, III. Hattu ili dönemi yönündedir. 50 III. Hattu ili ya da IV. Tuthaliya dönemine tarihlenen bir ba ka metinde (KUB 21.33) Ma anauzzi’nin, Ma turi’nin babası Manapa-Tarhunta’ya gelin olarak verildi ğinden bahsedilmektedir. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için Bkz.: I.B.1.a.(1) Ma anauzzi ve Evlili ği/Evlilikleri, ba lıklı bölüm.

105

II. Mur ili’nin hükümdarlı ğının üçüncü yılında Manapa-Tarhunta’nın da içinde bulundu ğu Arzavalı di ğer krallar, Hattu a’ya kar ı ayaklanmı lardı. Bunun üzerine Mur ili, bölgeye askeri sefer düzenlemi , krallı ğının dördüncü yılında da eha Nehri Ülkesi’ne bir antla mayla vasal krallık statüsü vermi tir. Böylece eha, Mira ve Hapalla’nın olu turdu ğu Arzava Ülkeleri imparatorlu ğun vasal krallıkları olmu tur. eha Nehri Ülkesi’nin ba ında II. Arnuvanda ve II. Mur ili döneminden beri kral olarak bulunan Manapa-Tarhunta, bir vasal kral olarak Hatti Ülkesi’ne ba ğlanmı tır (Starke, 2001a: 346-347; Heinhold-Krahmer, 1989a: 332). eha Nehri Ülkesi kralı olan Manapa-Tarhunta’nın ölümünden ya da tahttan indirilmesinden sonra, Hititler’e kar ı isyan içinde olan ülkenin ba ına geçmek isteyen birkaç aday vardı. II. Muvatalli, ülkeyi tekrar kontrolü altına aldıktan sonra, adaylardan birini yani Ma turi’yi kral olarak tayin etmi ve kendisine eni te yapmı tır. Ma turi’nin soyu metinlerde açık olarak belirtilmemekle beraber, Ma anauzzi’nin evlili ği/evlilikleri konusunu ele aldı ğımız bölümde, ortaya koydu ğumuz gibi, Ma anauzzi, erken bir tarihte Manapa-Tarhunta’ya gelin olarak verilmi tir. Böylece Ma turi’nin, Manapa-Tarhunta’nın soyundan geldi ği ve onun o ğlu oldu ğu ileri sürülebilmektedir (Starke, 2001a: 345-346).

eha Nehri Ülkesi Kralı Manapa-Tarhunta’nın, Muvatalli dönemindeki faaliyetlerini çok iyi bilememekle beraber, Manapa-Tarhunta mektubundan, kendisinin bir hastalı ğı oldu ğunu ö ğrenmekteyiz. Söz konusu mektup, hem eha Nehri Ülkesi kralı hem de Appaviya kralı olarak tanımlanan Manapa-Tarhunta tarafından, adı geçmeyen bir Hitit kralına yazılmı tır. Oldukça tahrip olmu tabletteki mektubun içeri ği u ekildedir: adı muhtemelen Ga u olan bir Hitit komutanı ordusuyla birlikte eha Nehri Ülkesi’ne varır ve buradan da Vilu a’ya do ğru yola çıkar. Bu sırada Manapa-Tarhunta hastalanır. Mektupta Piyamaradu’nun, Manapa- Tarhunta’yı küçük dü ürdü ğünden ve Milavanda/Milavata 51 vasal kralı Atpa’yı ona kar ı kı kırttı ğından bahsedilir. Đkisinden biri Lazpa’ya saldırır. Starke’ye göre, Lazpa’ya saldıran Piyamaradu’dur. Çünkü, Vilu a Kralı Alak andu, Piyamaradu kar ısında büyük bir yenilgiye u ğramı olmalıdır ki, bu durum daha sonra

51 Milawanda kenti, Antik Ça ğ’da Karia Bölgesi’nde yer alan Milet ile e itlenmektedir (RGTC VI: 268; Heinhold-Krahmer, 1994: 188-189; Starke, 1997: 449).

106

Piyamaradu’nun Lazpa’ya saldırmasına vesile olmu tur. Bu askeri seferi yapan ki i, belki de Piyamaradu, Hitit kralına ait SARIPUTU adamları 52 da dahil olmak üzere, tüm SARIPUTU adamlarını buradan götürür. Bunun üzerine SARIPUTU adamları Atpa’ya haber yollayarak vergilerini ödemek istediklerini beyan ederler ve daha sonra da öderler. Ancak Piyamaradu Atpa’ya, SARIPUTU adamlarını yine de göndermemesi gerekti ğini söyler, Atpa da bu öneriye uyar. Sonra Ga u yönetimindeki Hitit ordusu yine saldırıya geçer. Aynı zamanda Manapa-Tarhunta’nın iste ği üzerine Kupanta-Kurunta, Atpa’ya SARIPUTU adamlarının serbest bırakılmaları için haber yollar ve bunun üzerine Atpa onları serbest bırakır (Houwink ten Cate, 1983-84: 38 vd.; Starke, 2001b: 40; Heinhold-Krahmer, 1977: 177 vd.; Bryce, 1998: 246 vd.).

Yukarıda özeti verilen mektupta, Manapa-Tarhunta’nın hastalı ğından bahseden satırlar öyledir: CTH 191 53 Öy. 3 [ mGaš-šú-ú-uš 54 x x(x)] ú-it ERÍN MEŠ KUR HAT-TI-ya ú-wa-te-et 4 [ na-at x GI]M-an EGIR-pa KUR Wi-lu-ša GUL-u-wa-an-zi pa-a-ir 5 [am-mu-uk-m]a iš-tar-ak-zi GIG-zi-ma-mu HUL-lu GIG-aš-mu 6 [kat-ta ? 55 ] ta-ma-aš-ša-an har-zi ______Öy. 3 [ Gaššuš, ] geldi ve Hatti Ülkesi ordularını getirdi 4 [ ve onlar ] Wiluša Ülkesi’ne saldırmak için geri gittiklerinde, 5 [ ben i]se hastalandım, (çok) hastayım. Kötü bir hastalık

52 SARIPUTU adamlarının, meslek grubu olarak metal i i ile uğra an zanaatkârlar (dökümcü) oldukları ileri sürülmü tür (Houwink ten Cate, 1983-84: 45). Akkadca SARÁPU(M) kelimesinin “tablet pi irmek, tekstil boyası yapmak” anlamlarının yanı sıra, “metali ergitmek, rafine etmek” anlamlarına da gelmesi, SARIPUTU adamlarının metal i iyle u ğra an zanaatkârlar oldu ğu fikrini kuvvetlendirmektedir (Do ğan-Alparslan, 2003: 41). 53 CTH 191= KUB 19.5+KUB 19.79; Forrer, 1926a: 90 vdd.; AU: 170 dpn. 1; Neu, 1983: 287 dpn. 12; Houwink ten Cate, 1983-84: 38-64; ayrıca Bkz. Heinhold-Krahmer, 1977: 173 vd., 208, 210, 222vd., 309; Beal, 1992: 470; Gurney, 1992: 220 vd.; Starke, 1997: 453; Hawkins, 1998: 16 dpn. 67, 23 dpn. 137; Klengel, 1999: 203; Altman, 2004: 46 vd. 54 Kırık içerisindeki isim Houwink ten Cate tarafından tamamlanmı tır (Houwink ten Cate, 1983-84: 38). 55 Forrer’in tamamlamasına göre bu kırık içerisinde [ÚL SIG-in] olmalıdır (Forrer, 1926a: 90).

107

6 [ (beni) bitkin] bıraktı ______

Mektupta açık bir ekilde söylendi ği gibi, Manapa-Tarhunta’nın ciddi bir rahatsızlı ğı vardır. Metinde anlatılanların ve Manapa-Tarhunta’nın rahatsızlı ğının, II. Muvatalli’nin Vilu a Ülkesi’ne gitmeden önceki bir dönemde gerçekle ti ği kabul edilebilir. Ga u adlı Hititli komutan, muhtemelen Muvatalli’nin komutanlarından biridir ve Vilu a seferine çıkmadan önce, bölgeye gönderilmi olmalıdır.

Bryce, Manapa-Tarhunta’nın, mektubunda yer alan bu ifadesinin, belki de Muvatalli’ye bir yalvarı içerdi ğini ve Hitit ordusuna katılmada yetersiz kaldı ğı için bir özür oldu ğunu dü ünmektedir (Bryce, 1998: 246). Manapa-Tarhunta’nın özür içeren bu gerekçesine ra ğmen, Muvatalli onu tahttan alıp yerine Ma turi’yi getirmi tir. Kanımızca bu kararı vermede en büyük etken, Suriye Bölgesi’ndeki dengelerin Hitit aleyhine de ğimeye ba lamı olmasıdır. Manapa-Tarhunta’nın Hatti krallı ğına kar ı sorumluluklarından belki de en önemlisi, Hitit merkezi Suriye’ye sefere hazırlanırken, batıdaki vasal krallar arasında huzuru sa ğlamaktı. Bryce’a göre bu durum, Muvatalli’yi, eski vasalı tahttan indirmeye ve sürgüne yollamaya sevk etmi olmalıdır 56 ve onun yerine de oğlu Ma turi’yi getirmi tir. Ma turi, Hitit otoritesinin etkisini batıda yürütme konusunda, oldukça ya lı ve hasta olan babasından daha etkindir (Bryce, 1998: 248) ve bunun yanı sıra Büyük Kral Muvatalli’nin kız karde iyle evlili ği de aynı döneme rastlamı olmalıdır.

Görüldü ğü üzere Muvatalli, krallı ğının ilk yıllarında büyük baskı altındaydı. Bir yandan Arzava Ülkeleri’ndeki sorunlar, bir yandan Ka ka Ülkeleri’ndeki huzursuzluklar ve belki de yava yava kaçınılmaz olmaya ba layan Mısır Ülkesi’yle sava ihtimali; bunların ötesinde karde i Hattu ili’yle ki ilik çatı maları ve bunun sonucu olarak ba kenti Tarhunta a’ya ta ıma kararı gibi çe itli konular da kendini göstermektedir. Tüm bu problemlerin altından kalkabilmek için Muvatalli bir çözüm

56 Houwink ten Cate, Manapa-Tarhunta mektubunun IV. 8’-11’ satırlarından yola çıkarak, Manapa- Tarhunta’nın askeri ve diplomatik ba arısızları oldu ğuna dikkati çeker. Bu durumun, Manapa- Tarhunta’nın tahttan indirildikten sonra, sürgüne gönderilmesine bir neden te kil etti ğini dü ünmektedir (Houwink ten Cate, 1994: 241).

108

bulmalıydı. Öyle görünüyor ki, kendisi bir süre ülkenin kuzeyindeki sorunlarla alâkadar olduktan sonra, karde i Hattu ili’yi, hem Ka kalar’la ilgilenmesi hem de Hattu a’dan uzakla ması için Yukarı Ülke’ye vali olarak atadı. Daha sonra ülkenin batısıyla ilgilenmeyi tercih etti ve Arzava Ülkeleri’ni güvence altına aldı.

II. Muvatalli ve III. Hattu ili’nin eni tesi olan ve böylece Hitit hükümdar ailesine giren Ma turi’yle ili kileri, au gamuva Antla ması’nda (CTH 105; Öy. II 20-30) 57 öyle anlatılmaktadır: “Muvatalli ‘Tanrı oldu ğu zaman’, Muwatalli’nin o ğlu Urhi-Tešup kral olarak hüküm sürdü. [Sonra babam] krallı ğı Urhi-Tešup’tan aldı. (silinmi ) [Mašt]uri ise, ihanet etmeyi planlıyordu ve onu alan, eni tesi yapan Muwatalli’nin, onun o ğlu, Urhi-Tešup’u korumadı. (silinmi )58 ve o babamın tarafına geçti [ ] ‘Bir gayri me ru çocu ğu korumalı mıyım? Bir gayri me ru çocuk (adına mı) hareket etmeliyim?’ ve sen hâlâ Mašturi tarzında mı davranmak istiyorsun?”.

Pasajdan anla ıldı ğı kadarıyla, Ma turi, Muvatalli’den sonra kral olan III. Mur ili (Urhi-Te up)’ye kar ı bir tutum sergilemi ve Hattu ili tarafında yer almı tır. 29. satırda direkt bir ifade vardır ( LÚ pahuršiyaš-ma-wa). Burada sözleri aktarılan ki i Ma turi’dir. Bu ifade, Ma turi’nin III. Mur ili’yi krallıktan indirerek tahtı gasp eden Hattu ili’nin müttefiki olarak görülmesi fikrini (Starke, 2001a: 347; Starke, 2001b: 44; Heinhold-Krahmer, 1989b: 531) destekler. Bryce, Tuthaliya’nın, Ma turi’ye yaptı ğı tenkidi iki yüzlü bulmaktadır. Hattu ili, III. Mur ili’nin tahtına el koyma giri imini haklı çıkarmak için, oldukça özenli davranmı tır. Ma turi ise, onun bu davranı ını ho kar ılamı ve gayrime ru bir çocuk olan Urhi-Te up’un yanında olmayı reddetmi tir. Tuthaliya, babasını desteklemi olmasına ra ğmen, Ma turi’ye sitem etmektedir (Bryce, 1998: 334).

Klengel, bu antla ma metninin tarihsel içeri ğinde bazı hususlara dikkatimizi çekmektedir: Ma turi, II. Muvatalli ve III. Hattu ili’ye hizmet vermi tir. Ancak

57 Metnin transkripsiyon ve çevirisi için bkz. s. 30 vd. 58 Künhe-Otten’a göre silinmi olan yerde “ve o ihanet etmeyi planlıyordu” ifadesi olmalıdır (Künhe- Otten, 1971: 11).

109

Hattu ili, Urhi-Te up’tan tahtı aldı ğında bu hizmet de son bulmu tur. Đfadeden anla ıldı ğı kadarıyla Tuthaliya, babasının bu davranı ının yasal olu undan üphe etmektedir. 22.-28. satırlar arasındaki silintiler, yasal olmayan taht de ğiiminin do ğurdu ğu problemlerle ilgili olmalıdır. Bu satırlara daha önce yazılanlar, olayları do ğru bir ekilde yansıtmadı ğı, belki de yanlı yazıldı ğı için silinmi olmalıydı. Klengel’in tabletle ilgili bir di ğer tespiti, tabletin kendinde (16.-38. satırlar arasında) bazı silintilerin oldu ğu ve düzeltmeler yapıldı ğı eklindedir. Yapılan düzeltme sonucu ortaya konulan yeni anlatım daha kısa olmalıydı ki, 23. satır bo kalmı tır. Metinde bahsedilen Ma turi’nin ihaneti, Hattu ili’nin safına geçmesiyle olmu tur. 24. satırda geçen ‘kupíyatin kupta’ ifadesi 28. satırda tekrarlanmı , ama geç dönem Hitit metinlerinde kullanılan Glossenkeil’lerle yazılmıtır. Daha sonra, tekrarlama olarak silinmi tir. Klengel’e göre, tablet üzerinde i aret izleri halen mevcuttur. Taraf de ğitirmesini açıklamak için Ma turi’nin sözleri aynen aktarılmı ve bu ifadesinde, bir gayrime ru çocu ğu korumak istemedi ği açıkça belirtilmi tir (Klengel, 1995: 167).

IV. Tuthaliya tahta çıktı ğında Ma turi’nin eha Nehri Ülkesi krallı ğında oldu ğunu biliyoruz. Çünkü Ma turi adını, Bronz Tablet’te yer alan ahitler arasında görmekteyiz. Bryce’a göre, o dönemde oldukça ya lı olmalıdır. Çünkü, yakla ık kırk yıl önce II. Muvatalli tarafından tahta çıkarılmı tır. O halde söz konusu dönemde de, bir vasal krallık için uygun bir ya ta olmalıydı (Bryce, 1998: 338).

II. Muvatalli döneminde batı ili kileri hakkında az da olsa bazı bilgiler elde etmemizi sa ğlayan iki fragman metin oldu ğu daha önce de söylenmi ti: CTH 214; KBo 19.78 ve CTH 214; KBo 19.80. Her iki metinde de Piyamaradu ve Mira’lı Kupanta-Kurunta’nın adları geçmektedir. KBo 19.78 metni, 9 satır içen bir tablet parçasıdır. Daha iyi durumda olan KBo 19.80 ise 16 satırlık bir tablet parçasıdır (Heinhold-Krahmer, 1977: 308-310).

KBo 19.78 metninde Mira “Kralı” ibaresi vardır. Ancak Arzavalı vasallar, II. Mur ili metinlerinde “Bey” olarak adlandırılırken, Muvatalli dönemi metinlerde “Kral” olarak tanımlamı lardı (Heinhold-Krahmer, 1977: 210 ve dpn. 309). Heinhold-Krahmer, KBo 19.78 metninde geçen Piyamaradu olaylarını, II.

110

Muvatalli’ye tarihleme fikrinden yola çıkarak, 5. satırda geçen ‘Güne imin Karde i’ ifadesiyle, Muvatalli’nin karde i III. Hattu ili’nin kastedildi ğini dü ünmektedir. Böylece, Hattu ili bu metinde, Mira Kralı Kupanta-Kurunta ve Piyamaradu ile beraber zikredilmi oluyordu (Heinhold-Krahmer, 1977: 247).

Yukarıda bahsetti ğimiz metinlerde ve Manapa-Tarhunta mektubunda adı geçen Piyamaradu, muhtemelen krallıktan dü mü ve batıya kaçmı eski bir kraldır. Batıda zamanla Hitit otoritesine kar ı bir güç olu turmaya ba lamı tır. Bunu yaparken de tahminen Ahhiyava kralı tarafından desteklenmi tir. Piyamaradu bir evlilik aracılı ğıyla Ahhiyava Kralı’yla bir ba ğ olu turmu , kızını Ahhiyavalı olan Milavanda/Milavata vasal kralı Atpa ile evlendirmi tir. Milavanda/Milavata kenti, muhtemelen II. Muvatalli döneminde, Ahhiyava’ya ba ğlanmı tır. Bryce, Piyamaradu’nun, Muvatalli’nin krallı ğının ilk yıllarında Vilu a’nın kontrolünü elinde tuttu ğunu söylemektedir. Bunu da olasılıkla Manapa-Tarhunta mektubuna dayanarak ileri sürmektedir. Ancak, Piyamaradu’nun Vilu alılar tarafından isteyerek mi kabul edildi ği ya da ülkeyi zorla mı ele geçirdi ği bilinmemektedir (Bryce, 1998: 244-245).

Muvatalli, krallı ğın güney sınırlarını tehdit etmeye ba layan Mısır tehlikesini haber almı ve ilgisi o yöne kaymı olmalıdır. Bu arada Hitit otoritesinin, Piyamaradu’nun provokasyon faaliyetlerine cevap vermedeki ba arısızlı ğı, bölgedeki Hitit kar ıtı hareketlerin artmasına yol açmı tı. Muvatalli, Manapa-Tarhunta mektubunda anlatıldı ğı üzere, Ga u komutanlı ğında Hitit gücünü, Piyamaradu’yu Vilu a’dan çıkarmak üzere görevlendirmi ti. Bryce’a göre, bu görevin ba lıca amacı Piyamaradu’yu bölgeden çıkarmak ve Hattu a’ya tutuklu olarak getirmekti. Ancak Piyamaradu’ya kar ı Hitit ataklarının sonuçlarını gösteren bir metin maalesef ele geçmemi tir. Bununla beraber, Vilu a’yı kontrol etmek için devam eden Hitit askeri hareketlerinden, isyanın geçici olarak bastırıldı ğı anla ılmaktadır. Muhtemelen Piyamaradu’nun kendisi Ahhiyava kralını korumak üzere geri çekilmi , böylece Hitit ordusu bölgeden ayrıldı ğında, Hitit otoritesine kar ı aktivitelerine devam edebilmi olmalıdır (Bryce, 1998: 246-247).

111

Daha önce de adını zikretti ğimiz Tavagalava Mektubu, bir dönem II. Muvatalli’ye tarihlenmi ti 59 . Ancak son zamanlarda yapılan çalı malar, mektubun III. Hattu ili’ye ait oldu ğu görü ünü kuvvetlendirmektedir (Houwink ten Cate, 1973: 150; Jewell, 1974: 337; Košak, 1980: 41; Singer, 1983: 209; Heinhold-Krahmer, 1983: 97; van den Hout, 1983: 92; Popko, 1984: 202; Schachermeyr, 1986: 215; Bryce, 1989a: 7; Güterbock, 1990: 211; Röllig, 1992: 190; Co kun, 1996: 9; Bryce, 1998: 321; Klengel, 1999: 246; Parker, 1999: 61, Starke, 2001b: 42; Heinhold- Krahmer, 2005: 561). Tavagalava Mektubu, metinde adı geçmeyen bir Hitit Kralı ile Ahhiyavalı bir kral arasındaki yazı mayı içerir. Hitit kralı, Ahhiyavalı krala “karde im” eklinde hitap eder. Metne adını veren Tavagalava ismine, ba ka metinlerde rastlanılmamı tır. Ancak kimli ği konusundaki genel kanı, Tavagalava’nın Ahhiyava Kralı’nın karde i oldu ğu eklindedir (AU: 11; Forrer, 1926a: 113; Güterbock, 1990: 211 vd.; Heinhold-Krahmer, 1986: 51 vd.; Singer, 1983: 210, 213; Bryce, 1998: 321; Klengel, 1999: 265). Fakat metin içerisinde Tavagalava adından daha çok, Piyamaradu ismi zikredilmektedir. Mektubun tarihlendirilmesinde dikkat edilmesi gereken bir di ğer husus ise Kurunta adının da metinde geçmesidir. Bu önemli nokta, Tavagalava mektubunun III. Hattu ili dönemine tarihlenme fikrini desteklemektedir. Bu nedenle biz de bu tarihlemeyi esas almaktayız.

Ancak son olarak belirtmek gerekir ki, Ortaköy-apinuva kazısında bulunan Uhhamuva mektubu, tüm bu tarihlemeleri de ğitirme yönündedir. Uhhamuva adlı bir görevlinin, Hitit Kralı’na hitaben yazdı ğı mektubun on üç satırlık transkripsiyonu, Süel tarafından yayınlanmı tır. Mektup içerisinde, Piyamaradu ile Kupanta-Kurunta isimleri de geçmektedir. Süel mektubun, Orta Hitit Dönemi’ne ait oldu ğunu ileri sürmektedir. Bu durumda III. Tuthaliya, mektupta adı geçen Uhhamuva, Mira vasal kralı Kupanta-Kurunta ve Piyamaradu ça ğda tır (Süel, 2001: 670-678). Heinhold- Krahmer’e göre, Uhhamuva mektubunda geçen Piyamaradu ile, Tavagalava mektubunda geçen Piyamaradu’nun e itlenmesi, Süel’in ortaya koydu ğu argümanlarla mümkün görünmemektedir (Heinhold-Krahmer, 2005: 562). Ortaköy

59 Bkz. Heinhold-Krahmer, 1977: 175. Ancak Heinhold-Krahmer daha sonra bu fikrini III. Hattu ili yönünde de ğitirmi tir (Heinhold-Krahmer, 1986: 51 vd.; Heinhold-Krahmer, 2005: 561). Mektubun Muvatalli’ye ait oldu ğunu dü ünen tek ki i u anda Ünal’dır (Ünal, 1991a: 33; Ünal, 2003: 41).

112

tabletinin tam olarak yayınlanmasıyla, üpheye hiç yer bırakmayacak ekilde, daha açık bir biçimde ortaya konması ve iyi anla ılması sa ğlanacaktır kanısındayız.

Yukarıda sayılan bu metinler içinde en iyi korunmu olan belgenin, Vilu a Kralı Alak andu ile yapılan antla ma metni oldu ğu belirtilmi ti (Resim 8). Antla ma metnini incelemeye ba lamadan önce, Vilu a’nın lokalizasyonu konusuna kısaca de ğinmek yerinde olacaktır: Vilu a için farklı görü ler öne sürülmü tür. Bunları sıralamak gerekirse: Eski ehir Ovası (Ünal 1991: 27), Batı Anadolu’da Gediz’in güneyi (Klengel, 1999: harita-4 ve TAVO BIII 6). Ancak son çalı malar Vilu a’nın Kuzey Batı Anadolu’da, yani Antik Troas Bölgesi’nde oldu ğu dü üncesinin hâkim olmasına neden olmu tur (Košak, 1981: 12, 14; Güterbock, 1986: 41; Gurney, 1992: 221; Cline, 1996: 142; Starke, 1997: 456; Bryce, 1998: harita-3; Hawkins, 1998: 23; Starke, 2002b: 513 vd.). Wilušiya/Wiluša-(W) Đlios yer adlarının arasındaki benzerli ğe dayanarak e itliklerini ilk defa ortaya koyan Kretschmer’dir. Bu eitlemenin do ğrulu ğu, artık genelde kabul edilmektedir 60 . Ancak tüm çalı malara ra ğmen, bu e itlik için kesin bir kanıt ise henüz yoktur (Starke, 1997: 448; Starke, 2002b: 513-514). Güterbock’a göre, de ğiim Wiluša > Wiluwa > Wiluas > Wilios eklinde gerçekle mi tir (Güterbock, 1986: 35). Alak andu-Aleksandros 61 , Kukunni- Kyknos 62 e itlemeleri de göz önüne alındı ğında, Wiluša=(W) Đlios e itlemesinden daha fazla üphe edilmesi bizce yersizdir.

Çalı mamızda Alak andu Antla ması’nın yer aldı ğı metinde öne çıkan olayların bulundu ğu ve önemli sonuçlara ula tı ğımız kısımların transkripsiyon ve

60 Hitit çivi yazılı belgelerde geçen Vilu a’nın lokalizasyon öyküsü, ayrıntılı bir ekilde Heinhold- Krahmer’in makalesinde görülebilir (Heinhold-Krahmer, 2004: 376 vd.). 61 Hitit metinlerinde, Vilu a vasal kralı dı ında Alak andu adını ta ıyan ba ka biri belgelenmemi tir. Bununla birlikte, Alak andu ismine benzer bir isim de tespit edilmemi tir. Bu durum Güterbock’un belirtti ği gibi söz konusu ismin, kesin olmamakla beraber, yabancı kökenli oldu ğunu akla getirmektedir (Güterbock, 1986: 34 vd.; NH: 26). Linear B tabletlerinde benzer bir isim olan Alexandra (a-re-ka-sa-da-ra)’nın tespiti, Alak andu ile Aleksandros’un e itli ğini desteklemi tir. 62 Kukunni, Alak andu Antla ması’ndan ö ğrendi ğimize göre, Alak andu’nun babalı ğıdır ve kendisinden önceki Vilu a kralıdır. Kyknos (Kuknoj) adı ise, Grek dünyasında birden çok belgelenmi tir. Kyknoslar’dan biri Poseidon ve Kalyke’nin o ğludur ve Troyalılar tarafında sava ır, Akhalılar’ın Troya topraklarına ayak basmalarından hemen sonra meydana gelen ilk sava ta, Akhilleus tarafından bo ğularak öldürülür (von Geisau, 1979: 394 vd.). Kukunni ile Kyknos arasındaki ses benzerli ğinin tesadüf olup olmadı ğını kesin olarak açıklamak mümkün de ğildir. Ayrıca Kukunni adının etimolojik kökeni de tam olarak tespit edilememi tir (Güterbock, 1986: 34 vd.).

113

çevirileriyle, bunlara ili kin tartı malara yer vermenin daha uygun olaca ğı kanısındayız. Hattu a ar ivinde altı nüsha olarak bulunmu metin, giri kısmından sonra Muvatalli öncesi dönemde Hitit-Vilu a ili kilerinin anlatımıyla devam eder. Metne göre, Vilu a ilk olarak, adı verilmeyen bir Labarna/Kral döneminde Hitit Devleti’yle sava mı tır. Đlgili bölüm a ağıdır: CTH 76 63 §2 B 2 [(ka-ru-ú-za ku-wa-pí ILa-b)a-ar-na-aš] x A-BI A-AB-BA-A-YA B 3 KUR.KUR MEŠ URU Ar-za-u-wa KUR URU Ú-i-lu[-ša-ya za-ah-hi-ya-at na- at (ARAD-ah-ta)] B 4 nu a-píd-da EGIR-an-da KUR URU Ar-za-u[-wa (ku-ru-ri-ya-ah-ta KUR URU Ú-i)-lu-ša-ma] B 5 A-NA KUR URU KÚ.BABBAR-ti ku-e-da-ni [me-mi-ya-ni še-ir (a-u-wa- an ar-ha ti-i-ya-at)] B 6 nu me-mi-ya-aš ku-it iš-ta-an[(-ta-an-za na-an Ú)-UL ša-ra-a da-a-aš nu- u-m(a-a-an)] B 7 KUR URU Ú-i-lu-ša A-NA KUR URU HA-A[T-TI a-wa-an ar-ha ti-y(a-at tu-u-wa-za-ma)] B 8 A-NA LUGAL MEŠ KUR URU HA-AT-TI tak-šu[-u(l-pít e-šir n)u-uš-ma-aš LÚ MEŠ TE-MU-TIM ] B 9 u-e-eš-kir ma-ah-ha-an-ma IDu-ut-[(ha-l)i-ya-aš ………] B 10 I-NA KUR URU Ar-za-u-wa ú-it [……………….…I-NA KUR URU Ú(-i- lu-ša-aš-ma)] B 11 an-da Ú-UL ú-it ták-šu-[ul-ma-a(š?-ši-ya)-at e-eš-ta nu-uš-ši LÚ MEŠ TE-MU-TIM ] B 12 u-i-e-eš-ki-it ú-e-ir-ma [………………………………….]

63 CTH 76 = A. KUB 21.1 + KUB 19.6 + KBo 19.73 + FHL 57 + KBo 19.73a, B. KUB 21.5 + KBo 19.74, C. KUB 21.2 + KUB 48.95 (+) KUB 21.4 + KBo 12.36, D. KUB 21.3, E. HT 8, F. KBo 13.205; Friedrich, 1930a: 42-102; Otten, 1957: 26-30; Beckman, 1996: 82-88; Beckman, 1999: 87- 93’den yararlanılmı tır. Ayrıca bkz.: Heinhold-Krahmer, 1977: 91, 159, 161 vd.; Starke, 1977: 30; Haas, 1994: 295 dpn. 14, 338 dpn. 193; Yoshida, 1996: 26; Hawkins, 1998: 23 dpn. 136; Klengel, 1999: 34, 42, 107, 146, 177, 203; Cohen, 2001, 78 dpn. 27; de Martino-Imparati, 2001: 348 vdd.; Bryce, 2003: 35 vd. Metnin transkripsiyon için Friedrich’den faydalanılmı tır. Metin içerisindeki tamamlamalar için ise Otten ve Heinhold-Krahmer’den yararlanılmı tır.

114

B 13 nu IDu-ud-du-ha-li-ya-aš ..[…………………………....…] B 14 hu-uh-ha-an-te-eš I-NA KUR URUA[r?-za-u-wa………….]

§3 B 15 LUGAL KUR URU Ú-lu-ša-ma-aš-ši ták-šu[-ul-pít e-eš-ta nu-uš-ši LÚ MEŠ TE-ME-TIM (u-i-eš-ki)-it] B 16 an-da-ya-ši-ya-aš-kán Ú-UL [ ú-it GIM-an-ma nam-ma (KUR URU Ar)-za-u- wa ku-ru-ri-ya-ah-ta] B 17 nu Á-BI A-BI-YA IŠu-up-pí-l[u-li-u-ma-aš (ú-it) KUR URU Ar-za-u-wa tar- ah-ta] B 18 IKu-uk-ku-un-ni-iš-ma-aš-ši [x (LUGAL KUR URU Ú)-i-lu-ša ták-šu-ul e- eš-ta] B 19 na-aš-ši-ya-aš-kán Ú-UL ú[-it nu A-NA Á-BI A-BI-YA IŠu-up-pí-lu-li-u-ma] B 20 [(LÚ ME )] Š TE-MU-TIM u-[i-e-eš-ki-it]

§2 B 2 Atalarımızın atası Lab[arna] B 3 Arzawa Ülkeleri ve Vilu[ša ile sava tı ğı zaman, onu] tebası yaptı. B 4 Daha sonra Arza[wa] Ülkesi yine dü manlık yaptı. Vi[lu a] Ülkesi [ise] B 5 Hatti Ülkesi’ndenhangi [meseleden] dolayı ayrıldıysa, B 6 bu mesele zaman a ımına u ğradı ğı için (onu) [almadı ve] B 7 Vilu a Ülkesi, Hat[ti] Ülkesi’nden hiçbir ekilde [ay]rılmadı. Uzaktan B 8 Hatti Ülkesi kralına yine sadık kaldılar ve o[nlara tekrar elçiler] B 9 gönderdiler, Tuthal[iya ] dı ğı zaman B 10 Arzawa Ülkeleri’ne geldi. [ V]ilu a Ülkesi içine B 11 girmedi, [Ona] sad[ık kaldı ve ona düzenli olarak elçiler] B 12 gönderdi, geldiler ise [ B 13 ve Tuthaliya [ B 14 ataları A[rzawa] Ülkesi’ne [

§3 B 15 Vilu a kralı ise ona sad[ık kaldı ve o, ona düzenli olarak elçiler (gön)derdi ]

115

B 16 ve o, ona gitm[edi (=ona kar ı yürümedi)]. Ar[zawa] Ülkesi [ise tekrar dü manlık yaptı ğında], B 17 Babamın babası Šuppil[uliuma] geldi (ve) [Arzawa Ülkesi’ni yendi] B 18 V[ilu a] kralı Kukunni ise, ona [sadık oldu ğundan] B 19 o, ona (sava mak için) gitme[di. Babamın babası Šuppiluliuma’ya] B 20 düzenli olarak elçiler gön[deriyordu].

B metninin I. sütunu, 20. satırdan itibaren çok fazla tahrip olmu tur. A metninin bu satırları ise sa ğlıklı bir çeviri için oldukça kırıktır. A metninin ilgili bölümü öyle devam eder: §4 A I 20’ ú-it-ma na[m-ma LUGAL KUR URU Ar-za-u-wa IT-TI KUR A 21’ LUGAL KUR URU Ar-za-u-wa ] A 22’ nu-za KUR MEŠ UR [U ] A 23’ (Tamamı tahrip olmu ) A 24’ [k]u?-it-m[a-an ] A 25’ [nu] A-BU [-YA ] A 26’ [KU]R URU Ú-i-[lu-ša ] A 27’ LUGAL KUR URU Ú[-i-lu-ša ] A 28’ wa-ar-ri [ ] A 29’ GUL-ah-ta nu [ ] A 30’ KUR URU Ar-za-u-w[a A-NA ISUM-ma-DKAL ID-DIN KUR URU Mi-ra-a- ma] A 31’ KUR URU Ku-wa-li[-ya-ya A-NA IMaš-hu-u-i-lu-wa ID-DIN KUR ÍD Še-e-ha- ma] A 32’ KUR A-ab-ba-ú-ya[-ya A-NA IMa-na-pa-DU ID-DIN ] A 33’ KUR URU Ha-pa-al-l[a-ma A-NA ITar-ga-aš-na-al-li ID-DIN ] A 34’ KUR URU Ha-pa-al-[la…….………………………….……….]

§4 Metnin bu paragrafını, çok eksik olması sebebiyle tam olarak çevirememekle beraber, edindi ğimiz bilgileri sıralamak yerinde olacaktır. Antla madaki anlatım,

116

ba ından itibaren kronolojiktir. Bu pasajda ise daha çok, I. uppiluliuma döneminden sonra, dolayısıyla II. Mur ili dönemindeki faaliyetlerden bahsedilmektedir. 30’. satırdan itibaren: [O], Arzawa Ülkesi’ni [Piyama-Kurunta’ya verdi. Mira Ülkesi’ni ve] Kuwaliya Ülkesi’ni [Mašhuiluwa’ya verdi. Šeha Nehri Ülkesi’ni ve] Appawi[ya Ülkesi’ni Manapa-Tarhunta’ya verdi]. Hapalla Ülkesi’ni [Targašnalli’ye verdi].

Yukarıdaki son paragrafta yer alan 29’-30’ satırlardaki tamamlama, Heinhold-Krahmer tarafından farklı yapılmı tır: 29’ GUL-ah-ta nu [ nu-za ma-ah-ha-an] 30’ KUR URU Ar-za-u-w[a hu-u-ma-an tar-ah-ta nu KUR URU Mi-ra-a] A 31’ KUR URU Ku-wa-li[-ya-ya A-NA IMaš-hu-u-i-lu-wa ID-DIN ………..

29’ o saldırdı ve [ ve] 30’ o Arzawa Ülkesi’ni [tamamını yendi ği zaman ve Mira Ülkesi’ni] 31’ [ve] Kuwaliya Ülkesi’ni [Mašhuiluwa’ya verdi. ………..

Metnin bu pasajında “Labarna, Babalarımın Babası” diye bahsedilen kral, Klengel’e göre, ya I. Labarna (e ğer varsa) ya da I. Hattu ili’dir (Klengel, 1999: 34, 42). Bu geriye dönük geni tarihçe sayesinde, Hititler’in erken dönemlerinde batı ile ilgilendiklerini, Vilu a’ya seferler düzenlediklerini kesin olarak ö ğreniyoruz. Metinde daha sonra, Tuthaliya, I. uppiluliuma ve II. Mur ili dönemlerinde Arzava’nın Hitit Devleti’yle sava masına kar ın Vilu a’nın Hitit kralına sadık kaldı ğından bahsedilir. Klengel’e göre, burada geçen I./II. Tuthaliya’dır (Klengel, 1999: 107). Ancak I./II. Tuthaliya’nın annallerinden ö ğrendi ğimiz kadarıyla, bu dönemde ve daha sonra I. Arnuvanda döneminde A uva 64 ’ya askeri seferler düzenlenmi tir. Dolayısıyla Hitit kralı Vilu a’yla da sava halindeydi. Bu da, I./II. Tuthaliya döneminde Vilu a’nın Hitit kralına sadık olmadı ğını gösterir. O halde

64 A uva yer adı, Asia ile e itlenmekteydi. Bu görü e göre, de ğiim Aššuwa (Hititçe) > Aswia (Linear B) > Asia/Asia (Grekçe) eklinde olmu tur (Cline, 1996: 141). Starke ise, A uva yer adının, Assos isminde saklı oldu ğunu ifade etmektedir. Starke, Asia adının çok daha geç ortaya çıktı ğını söylemektedir. A uva’yı ise Troas’a lokalize etmektedir (Starke, 1997: 456). Buna ek olarak aššuwa- gövdesinin, Luvice’de “at” anlamına gelen aššu-/ašš(u)šw-’dan çekimlenmi olabilece ğine ve Homeros’un Đlyada’sında, Troas için belirtilen at zenginli ğine i aret etmektedir (Starke, 1997: 475 dpn. 93).

117

Alak andu antla masında bahsedilen Tuthaliya, II./III. Tuthaliya olmalıdır (Alparslan, 2000: 72). Anla ıldı ğı üzere antla ma metninin bu kısmı, Muvatalli’den önceki üç Hitit Kralı döneminde, batıda gerçekle tirilen faaliyetler hakkında bir özet vermektedir.

Kendisinden önce yapılanları kronolojik olarak anlatan Muvatalli, metnin ço ğu kırık devamında, “babam tanrı oldu ğunda” ifadesinden sonra kendi faaliyetlerini anlatmaya ba lamı tır. Đlgili pasaj a ağıdadır 65 : §6 A 43’ GIM-an-ma-za A-BU-YA [DINGIR LIM -iš ki-ša-at am-mu-uk-ma-za-kán A-NA GIŠ GU.ZA] A 44’ A-BI-YA e-eš-ha-ha-at zi-[ik mA-la-ak-ša-an-du ? ] 66 A 45’ pa-ah-ha-aš-ta-pít ú-it-ma-mu x [ ] 67 A 46’ ku-ru-ri-ya-ah-hi-ir [ ]68 A 47’ ti-i-e-ir nu-mu wa-ar-ri hal-z[i-ir ? ]69 A 48’ ú-wa-nu-un nu KUR URU Ma-a-ša har-ni-i[n-ku-un ]70 A 49’ har-ni-in-k[u-un NAM.RA HI.A -ma GUD ? UDU ? ]71 A 50’ na-at-kán I-NA HUR.SAG Ku-up-ta-?72 [ ]73 A 51’ [ A]NA NA[M.RA MEŠ ]74

65 Bu pasajdaki tamamlamalar, Heinhold-Krahmer tarafından, Alak andu ile Kupanta-Kurunta antla malarının kar ıla tırılması yöntemiyle yapılmı tır (Heinhol-Krahmer, 1977: 161-162). Transkripsiyon ve çeviri için ayrıca Otten’dan faydalanılmı tır (Otten, 1957: 27). 66 Heinhold-Krahmer, satırın okunamayan bu son kısmında yakla ık 5-10 i aretlik bir kısım oldu ğunu bildirmektedir (Heinhold-Krahmer, 1977: 161). 67 Heinhold-Krahmer, satırın okunamayan bu son kısmında yakla ık 10-15 i aretlik bir yer oldu ğunu bildirmektedir (Heinhold-Krahmer, 1977: 161). 68 Heinhold-Krahmer, satırın okunamayan bu son kısmında yakla ık 13-18 i aretlik bir yer oldu ğunu bildirmektedir (Heinhold-Krahmer, 1977: 161). 69 Heinhold-Krahmer, satırın okunamayan bu son kısmında yakla ık 10-15 i aretlik bir yer oldu ğunu bildirmektedir (Heinhold-Krahmer, 1977: 161). 70 Heinhold-Krahmer, satırın okunamayan bu son kısmında yakla ık 5-10 i aretlik bir yer oldu ğunu bildirmektedir (Heinhold-Krahmer, 1977: 162). 71 Heinhold-Krahmer, satırın okunamayan bu son kısmında yakla ık 8-13 i aretlik bir yer oldu ğunu bildirmektedir (Heinhold-Krahmer, 1977: 162). 72 Otten’ın transkripsiyonu: I-NA HUR.SAG ku-pu-ta? [ , eklindedir (Otten, 1957: 27). Kupta- ile ba layan bir da ğ adı tespit edilemedi ği için, belki de Otten’ın transkripsiyonunu kabul etmek daha do ğrudur. 73 Heinhold-Krahmer, satırın okunamayan bu son kısmında yakla ık 10-15 i aretlik bir yer oldu ğunu bildirmektedir (Heinhold-Krahmer, 1977: 162).

118

A 52’ [d]a/[n]a?-ah-hu-un tu-uk-ma A-NA m[A-la-ak-ša-an-du ku-i-e-eš KUR.KUR MEŠ ku-ru-ri-ya-ah-hi-ir] A 53’ a-pí-e KUR.KUR har-ni-in-ku-un [na-at IŠ-TU NAM.RA MEŠ GUD MEŠ UDU MEŠ ša-ra-a da-ah-hu-un] A 54’ na-at-za URU KÙ.BABBAR-ši ar-ha [u-wa-te-nu-un ]75 A 55’ A-NA A-BI-KA pí-ya-an [(-) ]76 A 56’ [ ] x mA-la-ak-ša-[an-du ]77

§6 A 43’ Babam [tanrı oldu ğu] zaman, [ben] A 44’ Babamın [tahtına] oturdum. Se[n Alakšandu A 45’ aynı ekilde korudun. O geldi, ama bana [ A 46’ dü manlık yaptılar [ A 47’ onlar girdiler ve bana yardım için yardım ça ğrısı [yaptılar ? A 48’ geldim ve Maša Ülkesi’ni mah[vettim A 49’ yık[tım. NAM.RA’ları ise, öküz ?, koyun ? A 50’ onları Kupta-? Da ğı’na [ A 51’ NA[M.RA’lar[a A 52’ ? sana[Alakšandu’ya hangi ülkeler dümanca davrandıysa,] A 53’ O ülkeleri mahvettim [ ve onları NAM.RA’ları, öküzleri, koyunlarıyla aldım] A 54’ ve onları Hattu a’ya [götürdüm A 55’ Babana verdim (?) [ A 56’ [ ] Alakš[andu

Oldukça kırık olan bu kısımdan Ma a Ülkesi’nde bir sorun oldu ğunu ve Muvatalli’nin ilk olarak buraya bir askeri sefer yaptı ğını ö ğreniyoruz. Aynı satırda

74 Heinhold-Krahmer, satırın okunamayan bu son kısmında yakla ık 15-20 i aretlik bir yer oldu ğunu bildirmektedir (Heinhold-Krahmer, 1977: 162). 75 Heinhold-Krahmer, satırın okunamayan bu son kısmında yakla ık 5-10 i aretlik bir yer oldu ğunu bildirmektedir (Heinhold-Krahmer, 1977: 162). 76 Heinhold-Krahmer, satırın okunamayan bu son kısmında yakla ık 12-17 i aretlik bir yer oldu ğunu bildirmektedir (Heinhold-Krahmer, 1977: 162). 77 Heinhold-Krahmer, satırın okunamayan bu son kısmında yakla ık 11-16 i aretlik bir yer oldu ğunu bildirmektedir (Heinhold-Krahmer, 1977: 162).

119

yer alan 5-10 i aretlik kırıkta belki de, mahvetti ği bir ba ka ülkenin adı yer almaktaydı. Muvatalli’nin, batıya düzenledi ği askeri seferlerden elde etti ği sava ganimetlerini, Hattu a’ya götürdü ğü anla ılmaktadır. Muvatalli’nin burada anlattıklarının, Alak andu antla masından kısa bir süre önceye dayanan olaylar oldu ğunu kabul edersek, Alak andu antla masının, ba kentin Tarhunta a’ya ta ınmadan önceki bir dönemde yazıldı ğını öne sürmek yanlı olmayacaktır.

Anlatıma geri dönecek olursak, §5’de Friedrich tarafından tamamlanan metinden ö ğrendi ğimiz bir di ğer önemli bilgi de, Kukkunni’nin bir öz o ğlunun olmadı ğı, Alak andu’yu evlat edindi ğidir. §5 A 35’ A-NA IKu-uk[-ku-un-ni-ma ku-it IBILA NU.GÁL] A 36’ e-eš-ta n[a-aš-ta tu-uk IA-la-ak-ša-an-du-un DUMU-an-ni da-a-aš] 78

§5 A 35’ Kuk[unni’nin ise bir varisi olmadı ğın]dan A 36’ [sen, Alakšandu’yu evlat olarak aldı]

Alak andu’dan önce Vilu a Kralı olan Kukkunni, II. Mur ili döneminde Hitit otoritesine ba ğlı bir kral olmalıdır. Muhtemelen II. Mur ili döneminde tahta geçmi olan Alak andu bu dönemde ba ğımsızlı ğını koruyan bir kral pozisyonunda olmalıdır. Ancak II. Muvatalli’nin tahta geçi iyle, Alak andu vasal kral konumuna getirilmi tir (Klengel, 1999: 193-194).

Antla ma metninin, tarafların uyması gereken ko ullardan bahseden kısmı, aağıda verilmi tir. Antla ma gere ği taraflar birbirlerini koruyacak ve destekleyecektir: §6 A 69’ ………….. zi-ik IA-la-ak-ša-an-du DUTU ŠI aš-šu-li pa-ah-ši

78 Friedrich, 35’-36’ satırlardaki tamamlamadan çok da emin olamadı ğını kaydetmi tir (Friedrich, 1930a: 55).

120

A 70’ kat-ta-ma am-me-el DUMU-YA DUMU.DUMU-YA ha-aš-ša ha-an-za- aš-ša pa-ah-ši D ŠI I A 71’ nu UTU GIM-an tu-uk A-la-ak-ša-an-du-un SIG 5-an-ti me-mi-ni A 72’ IŠ-TU A-WA-AT A-BU-KA pa-ah-ha-aš-ha-ha-at nu-ut-ta wa-ar-ri ú-wa- nu-un A 73’ nu-ut-ták-kán LÚ KÚR-KA še-ir ku-e-nu-un zi-la-ti-ya-ta kat-ta A 74’ [(ha-aš-š)]a ha-an-za-aš-ša tu-e-el DUMU-an am-me-el DUMU MEŠ -YA DUMU.DUMU MEŠ -YA A 75’ [pa-ah-ha-aš]-ša-an-ta-ri-pít ma-a-an-ta LÚ KÚR[(-m)]a ku-iš-ki a-ra-a-i A 76’ [(nu-ut-ták-kán)] DUTU ŠI ki-nu-un GIM-an an-da Ú-UL da-la-ah-hu- un A 77’ [(a-pi-ya-ya)]-ták-kán an-da [( Ú-UL d)]a-a-li-ya-mi nu-ut-ták-kán LÚ KÚR-KA A 78’ [(še-ir ku-e-mi)] m[(a-)]a[(-an tu-uk-ma IA-)]la-ak-ša-an-d[(u-u)]n ŠEŠ- KA A 79’ [(na-a)š-(ma ŠA MÁŠ-KA ku-iš-ki wa-ak-k)]a-a-ri-y[(a-zi)]

§7 A 80’ [na(aš-ma kat-ta DUMU-KA DUMU.DUMU MEŠ -KA ] ku-iš-ki)] wa-ak- ka-[(a-ri-ya-zi) nu Š(A KU)]R URU Wi[(-lu-ša)] A 81’ [(LUGAL-iz-na-tar ša-an-ha-an-zi DUTU ŠI -ma t)]u-uk I[(A-la-ak-ša-)]an- du[(-un)] B II 7 ar-ha Ú-UL -pít pí-eš-še-ya-mi a-pu-u-un-ma Ú-UL B 8 [(da-ah-hi t)]u-uk-ka-aš ma-ah-ha-an LÚ KÚR-aš A-NA DUTU ŠI -ya-aš QA- TAM-MA -pít LÚ KÚR-aš B 9 [nu DUTU( ŠI )] tu-uk-pít IA-la-ak-ša-an-du-un ša-ag-ga-ah-hi a-pu-u-un- ma-za B 10 [Ú-UL ša-ag-ga-ah-]hi KUR-e-ya-aš-ši-ša-an an-da har-ni-ik-mi nu zi-ik B 11 [IA-la-ak-ša-an-d]u-uš DUTU ŠI pa-ah-ši kat-ta-ya DUMU MEŠ -KA ha-aš- ša B 12 [ha-an-za-aš-ša DUMU MEŠ DUTU] ŠI ha-aš-ša ha-an-za-aš-ša AŠ-ŠUM BE-LU-TIM pa-ah-ša-an-da-ru

121

B 13 [HUL-lu-ma-aš-ma-aš me]-na-ah-ha-an-da li-e ša-an-ha-zi a-wa-an B 14 [ar-ha-ya-aš-ma-aš (li)]-e ti-en-zi A II 8 [(nu ki-nu-un ma-ah-ha-an DUTU ŠI ) ki-i……] x iš-hi-ú-la-aš A 9 [( DUP-PA DÙ-nu-un nu zi-ik-ka IA-la-ak-ša-an-)]du-uš A 10 [ha-aš-ša ha-an-za(-aš-ša iš-hi-ú-la-aš D)] UP-PA kiš-an i-ya 11 [nu DUMU MEŠ -K(A ha-aš-ša ha-an-za-aš-ša DUMU ME )] Š DUTU Š[( I-pít)] 12 [(kat-ta) AŠ-ŠUM BE-LU-T(IM pa-ah-ša-)]an-ta-ru 13 [(nu-wa-aš-ma-aš) HUL-lu me-na-ah-ha-an-da li-e (ša-an-ha-t)]e-ni 14 [(a-wa-an ar-ha-y)a-aš-ma-aš li-e ti-ya-at-(te)]-ni

§6 A 69’ …………….. Sen, Alakšandu, iyilik içinde Güne im’i koru! A 70’ uygun ekilde o ğlumu, torunumu, torunlarımın torunlarını koru! A 71’ ve ben Güne im, seni, Alakšandu’yu iyi söze A 72’ babanın sözü ile (babanın sözüne uygun olarak) koruduysam, sana yardım için geldiysem A 73’ ve senin için dü manını öldürdüysem, gelecekte de aynı ekilde A 74’ gelecek nesillerde, senin o ğlunu; benim o ğullarım ve torunlarım A 75’ [koru]yacaklar. Sana kar ı herhangi bir dü man harekete geçti ği zaman, A 76’ Güne im, seni imdi nasıl terk etmediysem, A 77’ o zaman da terk etmem ve senin için dü manını A 78’ öldürürüm. E ğer sana, Alakšandu’ya kar ı, karde in A 79’ ya da hısımlarından herhangi biri ayaklanırsa,

§7 A 80’ ya da aynı ekilde [oğluna ve torununa] kar ı herhangi biri ayaklanırsa [ve] Wiluša Ülkesinin A 81’ Krallı ğını isterlerse, ben, Güne im, seni, Alakšandu’yu B II 7 kovmayaca ğım, onu ise (senin yerine) B 8 almayaca ğım. Sana o nasıl dü man ise, o aynı ekilde Güne im’in de dü manı (olacaktır) B 9 [ve] (ben), Güne ]im seni, Alakšandu’yu tanırım. Onu ise

122

B 10 [tanıma]m. Ona ülkeyi mahvederim ve sen B 11 [Alakšand]u, Güne im’i koru! ve aynı ekilde o ğulların, torunun B 12 [ve torununun torunları Güne im’in o ğullarını], torunlarını ve torunlarının torunlarını beylik için korusunlar B 13 [ve onlara k]ar ı [bir kötülük] planı yapmasınlar B 14 [ve onlardan ayrıl]masınlar A II 8 ve ben, Güne im imdi nasıl bir antla ma A 9 tableti yaptıysam ve sen, Alakšandu A 10 [torunlarının torunlaları bu antla ma tabletine göre davra(nın) 11 [ve senin o ğullar]ın, Güne im’in oğullarını ve torunlarının torunlarını 12 [bey]lik için korusunlar 13 ve onlara [kar ı bir kötülük (planı)] yapma[sınlar] 14 ve onlardan [ayrılmasın]lar.

§8 15 [nu DUTU ŠI tu-uk IA-la-ak-ša-(an-du-un)] Ú-UL ku-it-[(ki) HUL-ah-ta] 16 [nu-ut-ta I-NA KUR URU Ú-i-lu-ša LUGAL-(un DÙ-at ma-a-an-ma-a)]t-ta 17 [ÌR MEŠ -KA-ya wa-at-ku-nu(-e-ir DUTU ŠI -ma-at-t)a KUR-K]A 18 [EGIR-pa AD-DIN É A-BI-KA GIŠ GU.ZA A-BI-KA -ya-at-]ta EGIR-pa 19 [AD-DIN ………….. nu-ut-ta LÚ KÚR-KA še]-ir ku-e-nu-un 20 […………………………-k]a?-ma-at-t[a-a]n har-ta 21 [……………………………]-ša-an x [……………………] 22-27 (Tahrip olmu ) 28 [………………………] GAL-ma? [………] x-x [……….] 29 […………………………………………….] UN-aš A 30 […………………………………D]UTU ŠI DUMU MEŠ DUTU ŠI -ya 31 [………………………………………...] ha-aš-ša ha-an-za-aš-ša 32 [………………………………………………...….-]za-kán an-da 33 [………………………………………………….……-]ri-ya-[š]i?

123

Oldukça kırık olan §8, büyük ölçüde Friedrich tarafından tamamlanmı tır. Bununla birlikte, Friedrich yaptı ğı tamamlamaların kesin olmadı ğına da dikkati çekmi tir (Friedrich, 1930a: 59, dpn. 1). E ğer Friedrich’in tamamlamaları do ğruysa, Vilu a halkı tarafından tahttan indirilen Alak andu’yu, yukarıda da bahsedildi ği gibi Muvatalli, yeniden vasal kral yapmı tır.

Klengel’e göre antla manın temelinde, Hitit kralının, rakiplerine kar ı Alak andu’yu desteklemesi vardır (Klengel, 1999: 212). Çünkü antla manın ilk maddesinden anla ıldı ğı kadarıyla, Alak andu’nun Vilu a’daki kral ailesinden çok az taraftarı vardı. Bu durum, Piyamaradu’nun Vilu a’daki müdahalelerini kolayla tırmı olmalıdır (Starke, 2001b: 41). Alak andu ve halefleri Hitit Büyük Kralı’nın vasalı olarak koruması altına girmi tir, Muvatalli’den sonraki krallar döneminde de bu yükümlülük devam edecektir. Alak andu, ayrıca Büyük Kral’ın ordu deste ği iste ğine uymalı, siyasi kaçakları teslim etmeli, isyankâr davranı ları ihbar etmeliydi (Klengel, 1999: 213).

Yukarıda bahsetti ğimiz gibi, metnin giri kısmında, Vilu a ve Hatti Ülkeleri arasındaki ili kinin, yakla ık 300 yıllık bir zaman dilimine sı ğan, tarihsel geli imi anlatılmaktadır. Cancik, Muvatalli’nin antla ma metninde, geçmi e dönük olarak bu denli bilgi verebilmesinin arkasında, tarihi belgelerin, devletler arası yazı ma ve antla ma metinleriyle bunların düzenli tutuldu ğu bir ar ivin, kütüphanecilerin ve bunların yanı sıra 300 yıllık tarihi bir tablete sığdıracak ekilde özümsemi kâtiplerin oldu ğunu belirtmektedir. Di ğer yandan, bu belge Vilu a’da da çok iyi korunmu olmalıdır. Çünkü antla ma metni giri bölümünden, ahit tutulan tanrılar listesine kadar, yılda üç kez okunacaktır. Böylece Vilu a’daki okuma-yazma bilmeyen saray erkânı da antla manın içeri ğinden ve Hititler’in tarih bilincinden bir bakıma haberdar olacaktır (Cancik, 2002: 422). Metin içerisindeki ilgili kısım öyledir: §19 73 nam-ma ki-i ku-it TUP-PU tu-uk IA-la[-ak-ša-an-du-uš i-ya-]u-un 74 ne-it-ták-kán MU.KAM-ti MU.KAM-ti pí-ra-an 3-Š[Ú hal-zi-eš-ša-an-]du 75 na-at-za-kán zi-ik IA-la-ak-ša-an-du-uš ša-ki 76 ki-i-ma A-WA-TE MEŠ Ú-UL ku-it-k[i] 1-e-da-az 1-e-da-az

124

77 IŠ-TU KUR URU HA-AT-TI -at nu [zi-ik IA-la]-ak-ša-an-du-uš 78 IT-TI DUTU ŠI HUL-lu Ú-UL [(i)-ya-ši] 79 tu-uk-ma-kán URU Ha-ad-du-š[a-aš HUL-lu Ú-(U)] L t[(ák-ki-e-eš-z)]i 80 nu ka-a-aš-ma a-pí-e-da-ni [me-mi-ni DUTU ŠI ILa-ba-a(r-na-aš)] 81 [L]UGAL GAL NA-RA-AM D U pí-h[a-aš-ša-aš-ši LI-IM DINGIR MEŠ ] 82 [h]al-zi-ih-hu-un na-aš ku-ut[(-ru-wa-ah-hu)-un] 83 [n]u iš-ta-ma-aš-kán-du [nu ku-ut-ru-e-eš a-ša-an-du]

§19 73 Ayrıca Al[akšandu], senin için [hazırla]dı ğım bu tablet, önünde 74 her yıl üç kez ok[un]sun 75 ve onu sen, Alakšandu bilmelisin. 76 Bu sözler ise asla iki taraflı de ğildir. 77 Onlar Hatti Ülkesi’nden(dir) ve [sen Ala]kšandu 78 Güne im’e kar ı bir kötülük yap[mayasın]. 79 sana ise Hattuš[a’dan bir kötülük gelmeyecekt]ir 80 ve bak! Bu [konuda (ben), Güne im, Laba]rna 81 Büyük [K]ral, Fırtına Tanrısı’nın pih[aššašši]’sinin sevgilisi, [bin tanrıyı] 82 [ça] ğırdım ve onları a[(hit yap)tım] 83 [v]e duysunlar [ve olsunlar]

Benzeri bir anlatımı Talmi-arruma antla masında görmekteyiz. Muvatalli’nin Suriye ili kileri bölümünde ele alınan bu metinde, Suriye Bölgesi’ne sefer düzenleyen I. Hattu ili’ye kadar uzanan tarihi bir giri vardır (Cancik, 2002: 422).

Antla ma metni içerisinde Hitit kralının, Alak andu’yu birkaç kez, antla mada geçen bazı hususlar hakkında kendisine yazması, haber vermesi için uyardı ğı görülmektedir. Bu durum, Vilu a ve Hattu a arasında düzenli bir yazı ma oldu ğunu gösterir. Bu yazı malar, sözü edilen antla ma metni gibi Hitit çivi yazısıyla kaydedilmi olmalıdır. Latacz, Troia’da 1995 yılı kazılarında, kale civarında bulunan, her iki yüzü de Luvi hiyeroglifli bronz mührün Hattu a-Vilu a ili kisine, ilk kez tespit edilen önemli bir kanıt te kil etti ğini dü ünmektedir (Latacz, 2002: 481).

125

Antla ma metninin sonuna do ğru verilen bir bilgi oldukça önemlidir. Burada, Arzava Ülkeleri’nin dört ayrı ülkeden olu tu ğu anla ılır. Đlgili pasaj a ağıdadır: §17 31 nam-ma-za-kán šu-me-eš-ša ku-i[-e-eš] IV LUGAL MEŠ ŠÀ KUR.KUR MEŠ [( UR )] UAr-za-u-wa 32 zi-ik IA-la-ak-ša-an-du [Manpa]-DKAL IKu-pa-an-ta-[D]KAL-aš 33 IU-ra-ha-ad-du-ša-aš-ša ………………..

§17 31 ayrıca siz Arzawa Ülkeleri içindeki dört kral: 32 sen Alakšandu, Manapa-Tarhunta, Kupanta-Kurunta 33 ve Urahattuša. …………………..

Bu pasajda tartı malı olan kısım, 32. satırda yer alan tamamlamadır. Friedrich burayı [ISUM-ma]-DKAL olarak tamamlamı tır (Friedrich, 1930a: 72-73). Ancak, bu eksik kısım daha sonra [Manpa]-DKAL eklinde tamamlanmı tır (Otten, 1957: 29, dpn. 9; NH: 112). Otten çalı masını, Winkler’in 1907’de yaptı ğı kopyaya göre yapmı tır. Heinhold-Krahmer bu kopyanın, daha sonra 1928’de yayınlanan KUB’de yer alan Forrer’in kopyasından çok daha iyi oldu ğunu bildirmektedir. Bu durumda, Alak andu antla masını çalı an Friedrich’in, Forrer’den aldı ğı tümlemeye önyargısız bakmak pek mümkün olamamaktadır (Heinhold-Krahmer 1977: 154). Muhtemelen Man(a)pa-DKAL yerine Manapa-DU yazılması gerekmekteydi (Heinhold-Krahmer 1977: 208). Heinhold-Krahmer’e göre, Man(a)pa-DKAL okunu u yerine hatalı olarak [ISUM-ma]-DKAL yazılı ının kabul edilmesi, Muvatalli döneminde Arzava vasal krallıkları olarak Arzava (dar anlamda), Mira, Hapalla ve Vilu a’nın kabul edilmesine ve eha Nehri Ülkesi’nin de bir beylik olarak dü ünülmesine yol açar. Bu nedenle Manapa-Kurunta adının, Manapa-Tarhunta’nın yerine yanlı lıkla yazılmı oldu ğunu kabul etmek gerekir. Ona göre, antla manın A metninde bu tip hatalar sıkça belgelenmi tir (Heinhold-Krahmer 1977: 236, 232). Bunlardan bazılarına örnek vermek gerekirse: A III.sütun 4.satırda; a-pí-ma KUR-e-az, hatalı bir yazımdır. C metninde (KUB 21.4 I 24+KBo 12.36) do ğru olarak; a-pí-iz-ma KUR-e-za yazılmı tır.

126

A III.sütun 5.satırda; URU K)]ar-ki-ša-az’dan sonra, B metnine göre (KUB 21.5 III 20) Ma a Ülkesi ( URU Ma-a-ša-az) de yer alır. A III.sütun 36.satırda; ku-i-e-meš, hatalı bir yazımdır. B metninde (KUB 21.5 III 52) do ğru olarak; ku-i-e-eš yazılmı tır. A III.sütun 37.satırda; mar-ša-an-te-meš, hatalı bir yazımdır. B metninde (KUB 21.5 III 52) do ğru olarak; mar-ša-an-te-eš yazılmı tır. A III.sütun 37-38.satırda; HUL-la-wa-an-ni ša-an-ha-zi, hatalı bir yazımdır. B metninde (KUB 21.5 III 52-53) do ğru olarak; HUL/i-da-la-u-wa-an-ni ša-an-ha-zi yazılmı tır. Verilen bu örnekler dı ında, antlamanın son bölümünde yer alan tanrılar listesinde (IV. sütun) pek çok hatalı yazım tespit edilmi tir (Heinhold-Krahmer, 1977: 156 dpn. 182).

Otten, [ISUM-ma]-DKAL tamamlaması yerine [Manpa-]DKAL tamamlamasının, tarihsel ba ğlamda daha do ğru oldu ğunu dü ünmektedir. Metnin ba ka bir yerinde (III. sütun, 32. satır) ve yine kırık içerisinde geçen bu isim, Friedrich tarafından [ISUM-ma]-DKAL eklinde tamamlanırken, Otten tarafından mMa-an-pa-DKAL eklinde tamamlanmı tır (Friedrich, 1930a: 72; Otten, 1957: 29). Klengel söz konusu bu ismin, eski okunu u SUM-ma-DKAL olan, Piyama-Kurunta oldu ğunu ve (dar anlamda) Arzava kralına i aret etti ğini kaydetmi tir. eha Nehri Ülkesi’nin uzun süre Arzava Ülkeleri arasında sayılmadı ğını ve antla manın yapıldı ğı dönemde di ğerleriyle e it pozisyonda olmadı ğını söylemektedir (Klengel, 1999: 213). Beckman ise metnin transkripsiyonunda Manapa-Kurunta yazmakla beraber, Piyama-Kurunta adının yanlı bir yazımı olabilece ğine dikkati çekmektedir (Beckman, 1996: 85 118 dpn. 20). Piyama-Kurunta ise Mur ili annallerinden tanıdı ğımız Arzava Kralı Uhhaziti’nin o ğludur (AM: 38-39). Metinde geçen Manpa- DKAL (Manapa-Kurunta) ile Manpa-DU (Manapa-Tarhunta) e itlemesinin sa ğlam görünmemesine kar ın, tarihsel olarak yakla ıldı ğında mümkün görünmektedir. Çünkü II. Muvatalli’nin krallı ğının ilk yıllarında Manapa-Tarhunta hayattaydı ve eha Nehri Ülkesi kralı olarak tahttaydı. Buna göre Muvatalli, Alak andu antla masında Arzava ülkelerindeki kralların isimleri öyle sıralamı tır: Alak andu

127

(Vilu a Ülkesi), [Manapa]-Tarhunta (Apaviya ve eha Nehri Ülkesi), Kupanta- Kurunta (Mira/Kuvaliya Ülkesi) ve Urahattu a (Hapalla Ülkesi).

Bu vasal krallıklar birbirlerini desteklemek zorundaydılar. Ayrıca bu vasal krallar ile Hitit hükümdarlı ğı arasında evlilikle kurulan akrabalıklar vardır. Metinde bahsedildi ği gibi, Mira Ülkesi kralı Kupanta-Kurunta, II. Mur ili’nin kız karde iyle evlenmi tir. Baka bir örne ği de daha önce bahsetti ğimiz, eha Nehri Ülkesi Kralı Manapa-Tarhunta’nın o ğlu Ma turi ile Muvatalli’nin kız karde inin evliliklerinden verebiliriz.

Alak andu antla masının Hattu a ar ivinde bulunması, bu antla manın Tarhunta a’ya ta ınmadan önceki bir tarihe rastlamasını mümkün kılar. Klengel’e göre, belki de Batı Anadolu’ya yapılan bir sefer sırasında yazılmı tır (Klengel, 1999: 212). Antla manın ne zaman yapıldı ğı konusunda Güterbock’un teklifiyse, Muvatalli’nin Mısır seferi öncesi eklindedir (Güterbock, 1986: 35). Latacz ve Cancik, Alak andu antla masını kısa kronolojiye göre M.Ö. 1280’e tarihlemektedirler (Cancik, 2002: 422; Latacz, 2002: 478). Bryce’a göre, Alak andu antla ması Suriye seferi öncesi gerçekle mi tir. Muvatalli, anla ma tamamlandı ğında Suriye sınırlarını korumak üzere ça ğrılaca ğını biliyordu. Antla madaki pek çok madde ve tedbirler muhtemelen onun batı sınırını ve buna ek olarak Suriye seferi için ihtiyacı olabilecek, asker teminini güvence altına almak için gösterdi ği büyük çabayı yansıtır (Garstang-Gurney, 1959: 102; Bryce, 1998: 247-248). Metnin ilgili pasajı öyledir: § 14 9 ………………………….. URU Ha-ad-du-ša-az-ma-wa-at-ta 10 [(ki-e la)]-ah-hi-ya-tar A-NA DUTU ŠI ku-i-e-eš LUGAL MEŠ an[(-te?-e-li-e- eš)] 11 [(LUGAL KUR URU )]Mi-iz-ra LUGAL KUR URU Ša-an-ha-ra LUGAL KUR URU [(Ha-ni-gal-bat)] 12 [(na-aš-ma)] LÚ KUR URU Aš-šur nu ma-a-an a-pí-ya k[u-iš-ki (za-ah-hi- ya)]

128

13 [(x DIB-an-z)]i na-aš-ma an-dur-za-ma ku-[iš-k(i MA-HAR DUTU ŠI BAL i-ya-zi)] 14 [( DUTU ŠI -ma-a)]t-ta A-NA ÉRIN MEŠ ANŠE.KUR[(.RA MEŠ ha-at-ra-a-mi)] 15 [(nu-mu-uš-ša-an)] ANŠE.KUR.RA MEŠ wa-a[(r-ri lam-mar ar-nu-ut)]

§ 14 9 ……………………… Hattu a’dan ise senin için 10 yapılacak müteakip seferler zorunludur: Güne im ile aynı statüye sahip krallar, 11 Mısır Ülkesi Kralı, Šanhara Ülkesi Kralı, Hanigalbat Ülkesi Kralı 12 ya da Assur Ülkesi Kralı; bunlardan bi[ri benim üzerime] sava için 13 yürürse veya içerde biri, Güne im’e kar ı ayaklanırsa, 14 ben, Güne im ise piyade ve arabalı sava çılar için sana yazarım, 15 ve bana < piyade > (ve) arabalı sava çıları hemen yardıma gönder.

Bu pasajda, antla ma metninin yazarı olan II. Muvatalli, kendi varisiyle aynı statüde olan di ğer kralları saymaktadır. Bunlar potansiyel rakipleri olan Mısır, anhara, Hanigalbat (Yukarı Mezopotamya’da) ve Assur ülkelerinin krallarıdır. Anlatımdan, Muvatalli’nin hazırlanmakta oldu ğu Mısır seferi öncesi, ihtiyacı olacak geni bir orduyu olu turma çabası anla ılmaktadır. Özellikle bu paragraf, Alak andu antla masının, Kade Sava ı’ndan önceki bir tarihte yapıldı ğını ve Muvatalli’nin batıyla ili kilerine öncelik verdi ğini açıkça göstermektedir. Muvatalli, merkezden uzun süre uzak kalmasına neden olacak Mısır seferine çıkmadan önce, ülkenin batısını güvence altına almayı amaçlamı olmalıdır. Alak andu antla ması, bunun en iyi göstergesidir.

Antla ma tabletinin dördüncü sütunu, ahit gösterilen tanrıların listesini içerir. Antla ma metni bu listeyle son bulur.

Vilu a’nın, Hitit Đmparatorlu ğu’nun çökü ünden etkilendi ği dü ünülmektedir. Troia kazılarında ortaya çıkarılan yangın geçirmi büyük tabakaların, M.Ö. 1200’lerde bir yangınla son bulan Vilu a’ya i aret etti ği kanısı, artık geni katılım gören bir fikirdir. Bu olayda Ahhiyavalılar’ın bir rolü olup olmadı ğı, e ğer varsa ne

129

ekilde oldu ğu tam olarak tespit edilememi tir. Ancak son ara tırmalar, Bu olasılı ğı kuvvetlendirmi tir (Latacz, 2002: 481). Alak andu’nun ölümünden sonra, Vilu a’da neler oldu ğu, Milavata mektubu 79 olarak bilinen metne yapılan son bir eklemeyle tahmin edilebilmektedir. Mektubun yazarı tam olarak bilinmedi ği gibi, mektubun kime yazıldı ğı da anla ılamamaktadır. Ancak, mektubun yazarının kendisi için “Güne im” ifadesini kullanmasından, onun bir Hitit kralı oldu ğu çıkartılabilmektedir. Adı okunamayan bu Hitit Kralı, mektubu, “O ğlum” eklinde hitap etti ği birine yollamaktadır 80 (Bryce, 1985: 23). Genel kanı da bu yöndedir. Mektupta Vilu a Ülkesi’ne ili kin bilgiler öyledir: Vilu a Kralı Valmu, tahttan indirilmi tir ve Vilu a’dan kaçarak mektubun yazıldı ğı ki iye sı ğınmı tır. Hitit Kralı, Vilu a’nın yeni kralını onaylamamakta ve Valmu’yu tekrar Vilu a tahtına geçirmek istemektedir. Bunun için, Valmu’nun derhal kendisine gönderilmesini talep etmektedir (AU: 203, 225; Bryce, 1998: 342).

3. Suriye – Mısır Đli kileri ve Kade Sava ı

II. Muvatalli Döneminde Suriye Bölgesi’ni ele almadan önce, konunun daha iyi anla ılması için, I. uppiluliuma Döneminden itibaren Mısır ile gerginle meye ba layan ili kilere anahatlarıyla de ğinmek yerinde olacaktır.

uppiluliuma güneydo ğu yönünde gerçekle tirdi ği ve bir yıl süren seferde, Đ uva üzerinden Al e’ye 81 (Kutmar), oradan da Mittanni ba kenti Va ukanni’yi 82

79 Mektup için öngörülen tarihleme, genellikle IV. Tuthaliya dönemi eklindedir ( Singer, 1983: 214 vdd.; Bryce, 1985: 23; Güterbock, 1986: 38; Heinhold-Krahmer, 1994: 188; Bryce, 1998: 339 vdd.). Bu tarihlemenin yanı sıra, III. Mur ili veya III. Hattu ili döneminin de muhtemel olabilece ği teklif edilmi tir (Ünal, 2003: 42). 80 Milavata Mektubu ile ilgili tartı malar konumuzun dı ında olmakla beraber, metinle ilgili kısaca bilgi vermek gerekirse; Sommer ve Forrer zamanından beri, mektubu alan ki inin Milavanda/Milavata Kralı oldu ğunu dü ünülmektedir. Ancak Hoffner, mektuba yaptı ğı yeni bir eklemeyle, mektubu alan ki inin belli olmadı ğını ileri sürmü tür (Hoffner, 1982: 133; Lehmann, 1991: 113 dpn. 14). Singer de bu görü e katılarak, mektubu alan ki inin eha Nehri Ülkesi ya da Mira Ülkesi Kralı oldu ğunu söylemi tir (Singer, 1983: 215-216). Bryce, Hoffner’in yaptı ğı eklemenin, mektubu alan ki inin Milavanda/Milavata Kralı olmadı ğını ispatlamaya yetmedi ğini dü ünmektedir (Bryce, 1998: 18). 81 Al e/Alzi’nin lokalizasyonu kesin de ğildir. Ancak metinlerde Mitanni ve Đ uva ile beraber geçmesi, bu iki bölgeye olan yakınlı ğını göstermektedir. Buna ba ğlı olarak da Al e/Alzi ço ğunlukla Murat

130

fethedemeden, Halep ve Qatna’nın (=Tell Mišrife) güneyine kadar ilerlemi tir. Bu seferin sonunda uppiluliuma, ülkenin kuzeyini tehdit eden Ka kalar’la u ğra mak zorunda kalarak, ba kente geri dönmü ve bunu bir fırsat olarak de ğerlendiren Mitanni ve Mısır derhal harekete geçmi lerdir. Mısır orduları Orta Suriye Bölgesi’nde Kade /Kid u kentini 83 baskı altında tutmayı, Mittanni ise, bazı Hitit garnizonlarını Kuzey Suriye’den çıkarmayı ba armı tır. uppiluliuma, Suriye’deki pozisyonunu kaybetmemek için tekrar sefer düzenlemek zorunda kalmı , ancak bu seferde asıl hedef, Mitanni Devleti’nin Suriye’deki kalesini te kil eden Kargamı olmu tur. Di ğer taraftan uppiluliuma, Kade ’e yapılan Mısır saldırılarının öcünü almak için, ordusunun bir bölümünü de Mısır bölgesi olan Amka’ya 84 göndermi tir. O sırada Mısır Kraliçesi’nden gelen bir mektupta, Firavun’nun öldü ğü ve Kraliçenin, Hitit Kralının bir o ğlu ile evlenmek istedi ği bildirilmektedir. Kraliçenin bu iste ğine pek güvenmeyen Hitit Kralı, durumu kontrol etmek amacıyla yazı maları ve elçilerini göndermeyi sürdürmü , aynı zamanda da Kargamı ’ı yedi günlük bir ku atmadan sonra ele geçirerek kentin yönetimini, o ğlu Piya ili/ arri-Ku uh’a vermi tir. Bu önemli kent ile Kuzey Suriye artık Hitit Kralı’nın elinde sayılırdı. uppiluliuma, ertesi sene di ğer o ğlu ’yı Mısır’a damat olarak göndermi , ancak Zannanza Mısır’a varmadan öldürülmü tür. uppiluliuma bu cinayetten Mısır tahtına geçen Ay/Eye’yi sorumlu tutmu ve Mısır’a sava açmı tır. Sonunda Suriye’de hakimiyetini sa ğlamla tırmı olan uppiluliuma, Mitanni Devleti’ni fethetmi ve tahtına attivaza’yı geçirip, bir antla mayla Hitit Devleti’ne ba ğlanmı tır. Daha sonra da kızını attivaza’yla evlendirmi tir. Halep tahtına ise bir di ğer o ğlu olan Telipinu’yu yerle tiren uppiluliuma, böylece ülkenin önemli bir sınırını, güneydo ğusunu kurdu ğu vasal krallıklarla güvence altına almayı ba armı tır. Bu askeri seferin iyi sonucu, Hatti Ülkesi’nin Kuzey Suriye’deki güvenli ğini sa ğlamla tırmı olması, kötü sonucu ise sava sonunda alınan esirlerin ülkede veba

Irma ğı, Yukarı Fırat, Elazı ğ üçgeninde aranmaktadır (RGTC VI: 10; RGTC VI/2: 3). Starke ise, Alzi Ülkesi’ni Diyarbakır’ın kuzeydo ğusuna lokalize etmektedir (bkz.: Harita 2). 82 Mittanni Ülkesi’nin ba kenti olan Va ukanni’nin yeri, bugüne kadar kesin bir ekilde tespit edilememi tir. Ancak genellikle Yukarı Habur’a, Mardin’in çevresine lokalize edilir (RGTC VI: 479 vd.; RGTC VI/2: 187; Wilhelm, 1982: 38; bkz.: Harita 2). 83 Bugünkü Mısır’da, Homs mevkiinin güneybatısı tarafında Orontes (Türkçesi Asi Nehri; Streck, 2003: 131-132) kıyısındaki Tell Nebi Mend’dir. Hititçe metinlerde Kinza olarak geçmektedir (RGTC VI: 206; Klengel, 1999: 197 dpn. 273). 84 Lokalizasyonu kesin de ğildir, Biqa’nın (Beqaa) parçası (RGTC VI: 13).

131

salgınına sebep olmasıydı. I. uppiluliuma’nın da büyük ihtimalle bu veba salgını sonucu öldü ğü dü ünülmektedir. Daha sonra tahta çıkan o ğlu II. Arnuvanda da, veba sonucu tahtta kısa bir süre kalabilmi ve genç ya ta ölmü tür.

II. Mur ili tahta çıktı ğı zaman güney bölgelerin yönetimi, aynı zamanda karde i olan Kargamı kralı arri-Ku uh’un elinde bulunuyordu. Mur ili, ona güvenmekle beraber, güney cephesini tamamıyla kontrolsüz bırakmayı da do ğru bulmuyordu. Mur ili’nin güney yönüne sefere çıkmadan evvel, muhtemelen ba ka görevleri oldu ğundan, öncü olarak Kantuzili komutasında bir birli ği Kargamı ’a gönderir (AM: 86 vd.). Kantuzili’ye, Nuha e isyanını bastırma görevi verilmi tir. Mısır ordusunun, Nuha e’ye yardıma gelmesi durumunda, Mur ili’ye haber ula tırılacak ve Hitit Kralı yardıma gelecektir. Daha sonra yola çıkan Mur ili, Ziluna 85 kentinde Mısır ordularının yenildi ği ve geri çekildi ği haberini almı tır. Anla ılan arri-Ku uh ile Kantuzili, tahmin edilenden daha hafif bir ordu ile kar ıla mı lar, Mur ili’nin yardımına ihtiyaç duymamı lardır (AM: 80 vdd.). Mur ili’nin yedinci yılına rastlayan söz konusu Nuha e isyanıyla ilgili olarak, annallerinde ba ka bilgi yer almamaktadır. De ğiik belgelerden, veriler sa ğlamak mümkün olsa da, Mur ili’nin dokuzuncu hükümdarlık yılında meydana gelen, ba ka bir Nuha e isyanından dolayı bölgede yeni bir karı ıklık çıktı ğını ö ğreniyoruz. Bu olay, Mısır’ın Suriye Bölgesi’yle ilgili planlarını hiç de ğitirmedi ğini, askeri ve politik hedeflerimden vazgeçmedi ğini göstermektedir (AM: 86 vd.; Klengel, 1999: 197, 214; Bryce, 1998: 242). Mur ili’nin dokuzuncu yılında Kargamı vasal kralı arri-Ku uh’un ve Halep vasal kralı Telipinu’nun ölümleri bölgede bir krize neden olmu gibi görünmektedir. Mur ili, Telipinu’nun o ğlu Talmi-arruma’yı ve arri- Ku uh’un o ğlu ahurunuva’yı babalarının tahtına yerle tirmi ve yeminle Büyük Hatti Kralı’na ba ğlamı tır (AM: 124). Hatta Talmi-arruma’yla yapılan antla ma, II. Muvatalli döneminde yeniden yazılmı tır (CTH 75). Kade ’de ise prens Niqmadu’nun, babası Aitakkama’ya kar ı ayaklanarak onu öldürmesi üzerine kent Hitit orduları tarafından i gal edilmi tir (Klengel, 1992: 115). Fakat, Hititler’in II. Mur ili döneminde Kuzey Suriye’de elde etti ği bu askeri ve siyasi ba arılar, bölgede

85 Lokalizasyonu kesin olarak yapılamamaktadır. Fakat Kargamı ya da Nuha e’ye ula an yollar üzerinde oldu ğu tahmin edilmektedir (RGTC VI: 502).

132

daha sonra bir karma anın olu masına engel olamamı tır. Çünkü, güneyde büyük bir tehdit haline gelmeye ba layan Nil Ülkesi vardır. Amarna periyodu 86 ve 18. sülâlenin aldı ğı kötü biti i Mısır’ın, Suriye Bölgesi’nde zayıf kalmasına neden olmu tu. Dört yıl kadar sonra, Tutankamon’un halefi olan Ay’ın ölmesiyle, Mısır tahtına Horemheb geçmi ve derhal Suriye Bölgesi’nde askeri faaliyetlerine ba lamı tı (Bryce, 1998: 241; Klengel, 2002b: 51).

II. Muvatalli dönemine kadar, Suriye Bölgesi’nde ço ğunlukla Mısır etkisiyle olu an karı ıklıklara ve de ğien politik dengelere genel olarak de ğindikten sonra, bir de Mısır tarafında neler oldu ğundan bahsetmek yerinde olacaktır.

II. Muvatalli dönemiyle ça ğda olan 19. sülâle, Mısır tarihinin en tanınmı sülâlelerinden biridir. Çocuksuz bir firavun olan Horemheb, gelecek vaat etti ğini dü ündü ğü veziri Piramesse’yi varisi olarak atamı tır. Bryce’a göre Horemheb, bunu muhtemelen planlamı ve onu varisi olarak yeti tirmek üzere birkaç yıl harcamı tır (Bryce, 1998: 248-249). Horemheb’in ölümünden sonra Piramesse, I. Ramses adıyla Mısır tahtına geçmi tir. Ancak sadece bir yıl tahtta kalabilmi ve ölümünden sonra oğlu I. Seti, 19. sülâlenin ikinci firavunu olarak tahta geçmi tir. I. Seti Mısır’a, Suriye Bölgesi’ndeki prestijini yeniden kazandırmak üzere, hızla askeri faaliyetlere ba lamı tır (Kitchen, 1997: 15 vd.) I. Seti’nin yerine geçen II. Ramses, altmı yedi yıl boyunca tahtta kalmı tır. Tahtta kalan en uzun firavun olmasından dolayı, birden çok Hitit kralının zamanında hüküm sürmü tür: II. Muvatalli, III. Mur ili, III. Hattu ili ve hatta IV. Tuthaliya dönemlerinde. Babası tarafından tercih edilen ba kent Piramesse; Amarna Dönemi’nden sonra Firavunların rezidenzi olan Nil Nehri’nin do ğu deltasındaki Menphis gibi, Mısır’ın ilgisinin Afrika’nın kuzeyinde oldu ğunu gösterir (Klengel, 2002b: 55).

II. Muvatalli döneminin en önemli olaylarından biri, Mısır ile Hitit Đmparatorlukları arasındaki ili kinin iyice gerginle mesi ve sonunda çatı ma noktasına varmasıdır. Ancak, ileride kaçınılmaz hale gelecek olan Kade Sava ı

86 Amarna periyodu, Mısır-Hitit ili kileri için ayrıntılı bilgi bkz.: Spalinger, 1979: 55-89.

133

öncesi, Suriye Bölgesi’ndeki geli meler, Mısır kaynaklarında genellikle Mısır tarafının ba arısıyla sonuçlanmı görünmektedir.

Yukarı Mısır’da yer alan Karnak’taki bir yazıtta, Seti’nin ordusunun Hitit ordularına kar ı sava tı ğından bahsedilmektedir. Karnak’taki sava anıtında, önceden Hitit kontrolünde olan Amurru ve Kade vasal krallıklarının firavuna boyun e ğdi ği anlatılır (Murnane, 1990: 57-58). Bölgedeki vasal krallıkların geçmi te de, Hatti ve Mısır Krallıkları arasında saf de ğitirdikleri olmu tur. Ancak Bryce, bu son duruma II. Muvatalli’nin geç kar ılık vermesini, Muvatalli’nin o dönemde Anadolu’daki meselelerle u ğra mak zorunda olmasına ba ğlamaktadır (Bryce, 1998: 250). Hititler’in hemen kar ılık vermemesi, Seti’ye oldukça yakınında bulunan Libyalılar’a kar ı sefer düzenleyebilmesi için zaman kazandırmı tır (Breasted, 1906: iii, 58 vdd. §§120-139). I. Seti bu ba arısından sonra, Hititler’den aldı ğı vasal devletleri korumak üzere Suriye Bölgesi’ne gelmi tir. Hatti ve Mısır ordularının kar ıla ması, bir kaç yıl sonra Hitit ve Mısır güçleri arasındaki sava ların en ünlüsü olan çarpı maya arena olarak tanımlanan Kade bölgesinde gerçekle mi olmalıdır. Seti’nin Kade kentinde bir steli tespit edilmi tir. Stel üzerinde, kendisine tanrılar tarafından zaferin verildi ği betimi yer alır (Klengel, 2002b: 53-54), (Resim 9).

Hitit ordularıyla kar ıla manın önemi ve Mısırlılar’ca iddia edilen sonucu, Seti'nin Karnak'taki anıtında yer alır: “…güçlü bo ğa, [kalkık] boynuzlu, [güçlü] yürekli, Asyalılar’ı vurmu , Hititler’i alt etmi , liderlerini öldürmü , kanlarını akıtmı , ate in dili gibi üzerlerine gitmi , onları hiç olmadı ğı kadar... Mısır’ı bilmeyen ülkelerin liderlerini, majeste esir aldı... Majeste bu ülkeleri mahvetti ğinde, zafer geri döndü. O, Hatti Ülkesi’ne iddetli bir darbe indirdi, korkak asileri vazgeçirdi” (Breasted, 1906: iii, 72-73 §§144, 148; Bryce, 1998: 250). Yazıttan açıkça anla ıldı ğı üzere I. Seti, Suriye Bölgesi’nde hedefledi ği ba arıya ula mı ve Mısır’a ciddi sayıda Hititli esirle dönmü tür (Murnane, 1990: 58). Amurru ve Kade Krallıklarının muhtemelen, Seti’nin hükümdarlı ğı süresince, Mısır hakimiyetinde kaldı ğı dü ünülmektedir (Bryce, 1998: 251; Klengel, 2002b: 54).

134

Bu dönemde, II. Muvatalli, Seti tarafından kazanılan toprakları ve Mısır’ın söz konusu bölgedeki politik ve askeri üstünlü ğünü kabul etmek zorunda kalmı gibi görünmektedir. Bu durumun, iki kral arasında imzalanan bir anla mayla onaylanıp onaylanmadı ğı sorusu halen kesin olarak kanıtlanamamı tır. III. Hattu ili ve II. Ramses arasında yapılan Kade Antla ması’nın 87 ilk pasajı, daha önce Muvatalli döneminde bir antla ma yapıldı ğını dü ündürtmektedir: “imdi, ebediyetin sınırlarının ba langıcından, Hatti’nin Büyük Prensi ile Büyük Mısır Hükümdarı’nın durumu için, Tanrı bir antla ma/düzenleme ( nt-‘ ) vasıtasıyla onlar arasında olabilecek bir dü manlı ğa müsaade etmedi. Ancak Hatti’nin Büyük Prensi, Karde im, Muwatalli döneminde, o [………], Mısır’ın Büyük Hükümdarı ile sava tı. Ama müteakiben, bu günden itibaren, Hatti’nin Büyük Prensi, Hattušili, [ikinci] bir antla manın/düzenlemenin altındadır …. Bu düzenleme, onlar arasında olabilecek bir dü manlı ğa sonsuza kadar müsaade etmeyecektir” (Murnane, 1990: 37).

Muvatalli’nin dü manının kim oldu ğunu, metnin kırık olmasından dolayı öğrenemiyoruz. Ancak söz konusu rakibin II. Ramses ya da I. Seti oldu ğu dü ünülmektedir. Murnane’e göre, e ğer birinci antla mayı Muvatalli yapmı sa bu, krallı ğının erken dönemlerinde gerçekle mi olmalıdır. Çünkü, söz konusu antla manın I. Seti’nin krallı ğının geç dönemi ile o ğlunun (II. Ramses) be inci krallık yılında gerçekle tirdi ği Kade Sava ı arasındaki döneme rastlamı olması mümkün de ğildir (Murnane, 1990: 37-38). Bryce’a göre ise, eğer gerçekten bir antla ma yapıldıysa, I. Seti ile yapılmı olmalıdır. Kukusuz krallıklar arasında tespit edilmi bir sınır olmalı ve antla maya, sınırların ihlal edilmemesi artı getirilmi olmalıdır. Bir antla ma oldu ğu kabul edilse dahi, Muvatalli bunu göz ardı etmi ve bu amaçla da Suriye'de yeterli askeri güç toplamı tır. Fakat, I. Seti'nin son hükümdarlık yıllarında, Hatti ve Mısır arasında huzursuz bir barı dönemi ya anmı gibi görünmektedir. Bu ara dönem, Muvatalli'ye krallı ğındaki bazı radikal değiiklikleri tamamlaması için ihtiyaç duydu ğu süreyi vermi tir (Bryce, 1998: 251).

87 CTH 91=A.KBo 1.7+KBo 28.115(+)KUB 3.121. B.KBo 1.25+KUB 3.11 VBoT 6+KUB 48.73. C.KUB 3.120. Metnin Akkadca transkripsiyon ve çevirisi için bkz.: Weidner, 1923: 112-123; Edel, 1994; Beckman, 1996: 90-95; Sürenhagen, 2006: 59-67.

135

Bu süre içerisinde Muvatalli, ülkenin batısındaki problemlerle ilgilenmi ve ba kenti Hattu a’dan Tarhunta a’ya ta ımı olmalıdır. Klengel’e göre ise Ramses’le yapılan Kade Antla ması’nın, daha önceki bir antla maya i aret edip etmedi ği kesin de ğildir. Kesin olarak söylenebilecek tek ey; büyük kar ıla ma öncesinde, Amurru’nun Mısır tarafına geçti ği ve bu durumun Hatti Krallı ğı’na kar ı yeminin bozulması anlamına geldi ğidir (Klengel, 2002b: 53-54).

Seti’nin ölümü ile tahta geçen II. Ramses, krallı ğının ilk yıllarında iç hesapla malarla u ğra mı , krallı ğının dördüncü yılında, babasının politikasını takip ederek Suriye Bölgesi’yle ilgilenmi ve Suriye tarafına sefere gitmi tir. Bu seferin amacı Bryce’a göre, ileride Hatti Ülkesi ile olması beklenen büyük kar ıla mada, Mısır tarafına destek sa ğlaması için, bölgedeki küçük krallıkların, vasal olarak alınmasıdır (Bryce, 1998: 255). Ramses’in Suriye’ye bu ilk seferi sırasında Amurru Ülkesi’nin Hitit ya da Mısır tarafında oldu ğu tam olarak anla ılamamaktadır. Seti tarafından alınan Amurru, belki yeniden Hitit tarafına geçmi tir ya da Seti’nin burayı aldı ğı zamandan beri Mısır tarafındadır (Murnane, 1990: 55-56). Ünal’a göre, bu askeri sefer o dönemde Amurru tahtında bulunan Bente ina’nın tahttan indirilmesine neden olmu tur (Ünal, 1974a: 89). Sonraki bir tarihte, IV. Tuthaliya ile Amurru Kralı au gamuva arasında yapılan antla manın giri kısmında, belki de II. Ramses’in bu askeri seferinden bahsedilmektedir (Klengel, 1999: 215). Đlgili pasaj a ağıda verilmi tir: CTH 105 88 I 28 GIM-an-ma mNIR.GÁL-iš ŠEŠ A-BI DUTU ŠI 29 LUGAL-iz-zi-at nu-uš-ši LÚ MEŠ KUR URU A-mur-ra 30 IGI-an-da wa-aš-te-er nu-uš-ši a-pa-a-at 31 wa-a-tar-na-ah-hi-ir a-aš-ši-ya-an-na-aš-wa-an-na-aš 32 ÌR MEŠ e-šu-en ki-nu-un-ma-wa-tu-za Ú-UL ÌR MEŠ 33 na-at-kán A-NA LUGAL KUR URU Mi-iz-za-ri-i EGIR-pa-an-da 34 ti-i-e-er nu ŠEŠ A-BI DUTU ŠI mNIR.GÁL-iš

88 CTH 105=A.93/w (+) KUB 23.1 + KUB 31.43 (+) KUB 23.37 (+) 720/v (+) 670/v. B.1198/u + 1436/u + 69/821 + KUB 8.82; AU: 320-327; Kühne-Otten, 1971; Beckman, 1996: 98-102; Beckman, 1999: 103-107; Klengel, 1995:159-172.

136

35 LUGAL KUR URU Mi-iz-za-ri-ya A-NA LÚ MEŠ KUR URU A-mur-ra 36 še-er za-ah-hi-ir na-an-za-an mNIR.GÁL-iš 37 tah-ah-ta KUR URU A-mur-ri-ya IŠ-TU GIŠ TUKUL 38 ar-ha har-ga-nu-ut na-at-za ÌR-na-ah-ta 39 nu I-NA KUR URU A-mur-ri mŠa-pí-li-in LUGAL-un DÙ-at ______I 40 GIM-an-ma-za mNIR.GÁL-iš ŠEŠ A-BI DUTU ŠI 41 DINGIR LIM -iš ki-ša-at nu A-BI DUTU ŠI 42 mHa-at-tu-ši-li-iš LUGAL-iz-zi-at 43 nu mŠa-pí-li-in ar-ha ti-it-ta-nu-ut 44 mPe-en-te-ši-na-an A-Bu-KA I-NA KUR A-mur-ri 45 LUGAL-un DÙ-at nu A-BI DUTU ŠI PAP-aš-ta 46 KUR URU KUBABBAR-ti-ya pa-ah-ha-aš-ta 47 nu IT-TI KUR URU KUBABBAR-ti Ú-UL ku-it-ki 48 wa-aš-ta-aš

I 28 Güneimin babasının karde i Muwatalli, 29 kral iken, Amurru insanları ona 30 kar ı günah i lediler ve ona 31 bildirdiler: ‘Biz kendi iste ğimizle 32 vasal olmu tuk. imdi ise sizin vasalınız de ğiliz’ 33 ve onlar Mısır Kralı’nın tarafına 34 geçtiler. Güne imin babasının karde i Muwatalli 35 ve Mısır Kralı, Amurru’nun insanları (yüzünden) 36 sava tılar ve onu Muwatalli 37 yendi. Amurru Ülkesi’ni silahla 38 mahvetti ve onu kölesi (=vasali) yaptı 39 ve Amurru Ülkesi’ne Šapili’yi kral yaptı. ______I 40 Güne imin babasının karde i Muwatalli ise 41 tanrı oldu ğu zaman, Güne imin babası 42 Hattu ili kral oldu

137

43 ve Šapili’yi (tahttan) indirdi 44 (ve) senin baban Pentešina’yı Amurru Ülkesi’ne 45 kral yaptı ve (o) Güne imin babasını korudu. 46 Hatti Ülkesi’ni de korudu 47 ve Hatti Ülkesi’ne kar ı hiçbir ekilde 48 suç i lemedi. (Künhe-Otten, 1971: 6-9)

Klengel’e göre, bu sava ın antla mada fazlasıyla ön plana çıkmamasının sebebi, babası Hattu ili’nin zamanından beri devam eden Hatti-Mısır barıçıl ili kilerini zedelemek istememesidir. Di ğer yandan, Firavunun adı özellikle atlanmı görünmektedir. Bu da büyük bir ihtimalle antla manın yapıldı ğı dönemde Ramses’in tahtta oldu ğunu gösterir (Klengel, 2002b: 62-63).

Murnane’ne göre, Mısır’ın Suriye Bölgesi’ndeki politikası her zaman, Kade ile Amurru vasal krallarını yanına alarak, bölgedeki Hitit etkisini kırmaya çalı mak eklinde olmu ve genellikle de ba arıyla sonuçlanmı tır. Bu dü üncesini biraz daha ileri götürerek, Amurru halkının yakınındaki Mısır tehlikesi sebebiyle yöneticilerine, yani Bente ina’ya kar ı ayaklanmı olabileceklerini, ardından Hitit Ülkesi’yle anla mayı bozduklarını ve Firavunun yanında yer almı olabileceklerini ileri sürmü tür. Bu dü üncesini de, yukarıda verdi ğimiz au gamuva Antla ması’nın ilgili pasajıyla desteklemek istemi tir (Murnane, 1990: 61).

Muvatalli zamanında Orta Suriye Bölgesi’ndeki Amurru vasal krallı ğı, Hititler’in Mısır’la ters dü mesinin en önemli nedeniydi. Đki devlet arasındaki gerginlik, II. Ramses’in be inci yılında iyice arttı ve Kade Sava ı’yla doruk noktasına ula tı. Ancak, Hitit kaynakları bu sava hakkında bize çok da fazla bilgi vermemektedir. Muvatalli’nin Suriye seferi öncesine ait bir yemin metni 89 , yeminini

89 CTH 590=KBo 9.96; Yemin ve rüya metinlerine ait fragmanlar ( http://www.hethport.uni- wuerzburg.de/hetkonk/ (24.12.2006). Metnin 7. satır vdd.’nda Amurru Ülkesi rakip olarak tanımlanmı tır. Söz konusu metin Klengel’e göre, II. Muvatalli’nin Kade Sava ı’ndan önce yazdırdı ğı bir yemin metnidir (Klengel, 1969: 213; Klengel, 1999: 204; Klengel, 2002b: 59, 309). De Roos ise bu metnin, III. Hattu ili’ye ait oldu ğunu dü ünmektedir. Apologyadan, Amurru’nun

138

bozan Amurru Ülkesi’ni asıl rakip olarak göstermi tir. Amurru Ülkesi, I. uppiluliuma Döneminde bir yemin ile Hatti Ülkesi’ne ba ğlanmı tı (Klengel, 1969: 309; Klengel 2002b: 59).

Hitit metinlerinde, sadece sava ın hazırlıkları ve öncesinde yapılanlar ile sava sonrası bölgedeki durum hakkında fikir veren bilgiler yer alır, sava ın gidi atına ya da sonucuna dair net bir belge bulunmamaktadır. Buna kar ın Mısır kaynaklarında, yazılı ve görsel olarak Kade Sava ı’nın sonucundan bahsedilir. Mısır’da bu sava ın bugüne dek bilinen on üç anlatımı mevcuttur (Mayer – Mayer- Opificius, 1994: 324; Klengel, 2002b: 57). Bunlar arasında rölyef yazıtları, papirus üzerine yazılmı uzun iirsel bir metin (Poem) 90 ve daha kısa bir Bulletin 91 vardır 92 . Bunlardan anla ıldı ğı üzere Ramses, geni çaplı bir propaganda örne ği sergilemi tir. Bu sava ın bu kadar ayrıntılı belgelenmesinin bir sebebi de belki bir yenilgiyi zafere dönü türme çabası olabilir. Hitit tarafının bundan neredeyse hiç bahsetmemesi ise ilginçtir. Mısır’daki Abydos, Luksor, Abu Simbel’deki tapınakların duvarlarındaki ve Tebai’deki Ramses’in pylonları üzerindeki kabartmalarda bu ünlü sava ı betimleyen sahneler yer alır (Resim 10). Bu sahnelere, Ramses’in ba arısını anlatan hiyeroglifli anlatımlar da eklenmi tir. Kabartmalarda, Ramses’in kendi sava arabasını bizzat yönetti ği görülmektedir. Di ğer yandan Muvatalli tarafından komuta edilen di ğer Ön Asyalı vasal krallar kaçarken betimlenmi tir (Klengel, 2002a: 70; Klengel, 2002b: 57). Ne yazık ki, sava ın gerçek galibi olan II. Muvatalli’nin, sava sonrası Tarhunta a’ya dönü ünde Kade Sava ı’yla ilgili bir hiyeroglif yazıtının ya da bu önemli ba arısını anlattı ğı bir tabletin olup olmadı ğı bugüne dek bilinmemektedir.

zaptı için bizzat Hattu ili’nin u ğra tı ğı sonucunu çıkarmı tır (De Roos, 2002: 183-184). De Roos’a göre metinde, birinci tekil ahıs olarak konu an ki i Hattu ili’dir ve Muvatalli’den bahsederken üçüncü tekil ahıs kullanılmı tır (De Roos, 2002: 183, dpn. 7). Münih’de bulunan ve Ünal tarafından yayınlanan bazı fragman metinler arasında, tarihsel bir rapor olarak tanımlanan metin ile içeriksel olarak kar ıla tırılabilece ğini dü ünmektedir. Bu fragman metnin 10. satırında Mısır’a yapılan bir seferden bahsedilir. Bilindi ği üzere Mısır’a I. uppiluliuma, II. Mur ili ve III. Muvatalli seferler düzenlemi tir. Ancak, bu fragmanı tarihlemek mümkün olamamaktadır. Ünal, metinde konu an ki inin tespit edilemedi ğini, ancak III. Hattu ili’ye ait tarihsel bir rapor olabilece ğini ileri sürmü tür. Çünkü, bu fragman metninin yazılı ı, Hattu ili’nin Yukarı Ülke’de vali oldu ğu dönemdeki metinlerine benzemektedir. Örne ğin; Mizri Ülkesi yazılırken URU determinatifi kullanılmı tır (Ünal, 1996: 239-240). 90 Metnin çevirisi için bkz.: Kitchen, 1995: 767. Ayrıntı blgi için ayrıca bkz.: Fecht, 1984: 281-333. 91 Bulletin için ayrıntılı bilgi bkz.: Spalinger, 1985: 43-75. 92 Yazıtlar, Poem ve Bulletin’de yer alan anlatımların kar ıla tırmalı bir tablosu için bkz.: de Bruyn, 1989: 148-152.

139

Archi, Muvatalli’nin bıraktı ğı yazılı belgelerin, Tarhunta a’da toplandı ğını dü ünmektedir. Ancak, henüz bulunmamı tır. Ramses’in sava sonrası a ırı propagandasından farklı olarak Muvatalli’nin zaferini, çok daha ölçülü bir ekilde ifade etmi olabilece ğini ve bu zaferin yanı sıra Suriye Bölgesi’ndeki baarıların da basit kilden tabletler üzerine yazılmı olabilece ğini dü ünmek istemektedir (Archi, 1997: 5-6).

Kalabalık bir orduyla sava a gitti ğini bildi ğimiz Hitit tarafının müttefiklerini, Mısır kaynaklarından saymaktadır: Al e, Ka ka (kuzeyde), Aravanna, Dardaniya, Ma a (batıda), A uva, Qaba u, Karki a, Pita a, Lukka, Kizzuvatna, Naharina, Ugarit, Nuha e, Kade ve (M)u natu, Kargamı , Halep 93 krallıkları (Goetze, 1975: 253-254; Klengel, 1999: 216; Klengel, 2002b: 63). Mısır tarafının müttefiklerinden ise bahsedilmemektedir. Ancak, Asya’nın Mısır hakimiyeti altındaki bölgelerden müttefikleri oldu ğunu da kabul etmek gerekir. Mısır tarafında sava mak üzere hazır bundu ğu belirtilen tek birlik, Amurru Ülkesi’nden gelen birliktir (Klengel, 2002b: 64).

Amurru Ülkesi’nin ne zaman Mısır tarafına geçti ği konusunda Kitchen’in görü ü öyledir: Amurru, ilk olarak Seti ve daha sonra II. Ramses etkisiyle Hititler’e kar ı iki kez ayaklanmı tır. Bente ina’nın isyanı, Kade Sava ı’nın oldu ğu yıl içerisinde gerçekle mi tir (Kitchen, 1997: 24-25, 50-51). Ancak Murnane’e göre bu olası bir görü de ğildir. II. Ramses’e ait hiçbir sava anıtı, Kade Sava ı’ndan önce Amurru’nun kontrol altına alındı ğına dair bir bilgiye i aret etmez. II. Ramses dönemi olaylarının anlatıldı ğı Nahr el-Kelb steli 94 de sava öncesi dönemde Amurru Bölgesi hakkında bilgi vermez. Kade Sava ı’ndan önce, I. Seti Döneminden itibaren Amurru muhtemelen Mısır tarafında yer alıyor olmalıydı. Murnane görü ünü, au gamuva Antla ması’nda geçen ve Amurru’nun sava öncesi Mısır tarafında oldu ğunu ifade eden pasajla temellendirmek istemektedir (Bkz.: 136 vd.; Murnane, 1990: 55).

93 Halep Kralı, Mısır metninde, muhtemelen sava sırasındaki tutumundan dolayı, “alçak Halep Kralı” olarak adlandırılmı tır (Klengel, 2002b: 64). 94 II. Ramses, krallı ğının 4. senesinde Beyrut’a 12 km uzaklıkta bulunan Nahr el-Kelb’de yazıtlı bir stel yaptırmı tır (Klengel, 2002b: 57). Ramses, Kade Sava ı’ndan sonra krallı ğının 10. yılında aynı yere gelerek, bölgeye yaptı ğı seferlerini yazdırtmı tır (Klengel, 2002b: 68).

140

Klengel’e göre ise Bente ina’nın, III. Hattu ili’den önceki Hitit krallarıyla bir antla ma yapmaması dikkat çekicidir. Duppi-Te up öldükten sonra Amurru tahtına geçen Bente ina’nın, Hatti Ülkesi’yle bir vasallık antla ması yapması beklenirdi. Bu durum, Bente ina’nın bir vasal kral olarak tahta geçti ği dönemden itibaren Mısır tarafında yer aldı ğının dü ünülmesine neden olmaktadır. Kendisi Ramses’in, be inci yılına kadar da tahtta kalmı tır (Klengel, 1969: 307-308).

Yukarıda bahsetti ğimiz kabartmalarda, sava ın nasıl oldu ğu konusunda ayrıntılı anlatımlar vardır. Mısır takvimine göre, Nisan ba ında ikinci yaz ayının dokuzuncu gününde Ramses, ba kent Piramesse’den yola çıkmı tır. Ordu, Kuzey Do ğu Deltada yer alan sınır kalesi Sile’den geçerek, eski kıyı yolundan Megiddo ve Hazor’a gelmi , bir ay sonra, muhtemelen Kade ’in biraz güneyinde, Lübnan ile Anti Lübnan arasında yer alan abtuna 95 ’ya ula mı tır. Bir toplantıda Firavunun bazı komutanlarının Muvatalli ile barı yapmasını u sözlerle önermi oldu ğu anlatılmaktadır: “Barı çok iyidir Majestem. Anla mak utanç de ğildir”. Mısır öncü birliklerinin Šabtuna’da oldu ğu sırada iki göçebe, Hitit ordusundan Mısır ordusuna geçmek istediklerini söyleyerek, Ramses’in ordusuna ula ırlar. Sorular üzerine, Hitit ordularının “Tunip’in kuzeyinde” Halep Ülkesi’nde oldu ğunu söylerler. Göründü ğü kadarıyla, bu iki ki i bilerek yalan söylüyordu. Çünkü daha sonra anla ılaca ğı gibi, Hitit ordusu sava a hazır olarak Kade ’in hemen yakınında bulunmaktaydı. Đki kaçak askere inanıldı ğı, sava a hazır olmayan ordunun yürüyü üne devam etmesinden anla ılmaktadır. Anlatıma göre, Mısır’ın dört birli ği öyle ilerliyordu: Ramses’in hemen ardında Amun birli ği vardı; Re birli ği abtuna’nın güneyinde yani Ramses’in 10 km uza ğında, Asi Nehri’ni geçiyordu; Ptah birli ği Aronama’nın güneyinde; Seth birli ği ise en arkadaydı (Resim 11). Bir de kıyı tarafında bulunan ve komutanlardan olu an bir birlik vardı. Ramses, Kade ’in kuzeyinde kamp kurar. Burada, iki Hitit ke if askeri yakalanır. Askerlerin sorgusunda, Muvatalli’nin müttefikleriyle beraber, Eski Kade ’in arkasında bekledi ği ö ğrenilir. Bu bilgi Hitit ordusunun, iki göçebenin bahsetti ğinden daha güneyde oldu ğu anlamına gelmektedir. Hitit ordusu nehri geçer ve saldırı ba lar. Mısır kaynaklarına göre Hitit ordusu, 37.000 yaya ve 3500 arabalı

95 Orontes/Asi Nehri üzerindeki Biq’a’da olmalıdır (Klengel, 1999: 216).

141

askerden olu maktaydı (Klengel, 2002b: 64-65). Ramses’in iirsel anlatımında (Poem), Muvatalli’nin sava tan sonra -belki Kade ’deki çarpı manın ak amı, belki de bir gün sonrasında- bir elçi gönderdi ğinden söz edilir. Muvatalli’nin elçisi anlatıma göre Ramses’e “barı sava maktan iyidir, bize hayat solu ğu ver” mesajını getirmi tir (Flecht, 1984: 322). Bir bakıma Muvatalli, savamamak ve barı yapmak için Ramses’e sözde yalvarmaktadır. Poem’de Ramses’in cevabının da, “barı iyidir” eklinde oldu ğu ve ate kes ilan edilerek barı yapıldı ğı yazılıdır (Mayer – Mayer- Opificius, 1994: 361-362; Ayrıca bkz. Helck, 1971: 206-207). Ancak Mayer- Opificius’a göre, e ğer Hitit tarafından bir elçi geldiyse, bu barı istemek için de ğil, yapılacak olan meydan muharebesinin tarihini bildirmek için olmalıdır. Çünkü herhangi bir barı söz konusu de ğildir.

Kade Sava ı aslında bir meydan muharebesi eklinde cereyan etmemi tir. Söz konusu olan Hitit tarafının tuza ğıdır. Çünkü Mısır ordusunun iki birli ği henüz gelmemi tir. Bu arada Hitit ordusunun yaya askerleri de henüz sava a katılmamı tı. Mayer-Opificius’a göre asıl muharebe, ya bir ya da iki gün sonra gerçekle mi tir. Sonuçta, Mısır ordularının en az üçte biri yok edilmi , kalanı da moral bozuklu ğuna uğratılmı tır. Bu ba arısızlı ğının altında yatan sebep, Ramses’in kendini duydu ğu aırı güven ve belki de bir sene önce Amurru Ülkesi’ni hiçbir zorlukla kar ıla madan alabilmi olmasıdır (Mayer – Mayer-Opificius, 1994: ).

Rölyeflerdeki anlatımda Ramses, küçük bir askeri birlikle tek ba ına oldu ğunu özellikle belirtmektedir. Kendi sözleriyle anlatılan bir yüceltilme söz konusudur: “Ben bütün yabancı ülkeleri yendim. Ben tek ba ıma. Ordularım ve arabalı sava çılarım beni arkalarına bakmadan, duraksamadan terk ettikleri zaman”. Firavun bu anlatımın, Hitit tarafından üpheyle kar ılanabilece ğini, III. Hattu ili’ye daha sonra yazdı ğı bir mektupta 96 söylemi tir. Babil dilinde yazılmı olan mektupta Ramses, sava ı kendi bakı açısıyla anlatmı tır (ÄHK: 24 Öy. 15’ vdd.; Klengel, 1999: 216; Klengel, 2002b: 64-66) 97 .

96 CTH 156=KBo 1.15+19 (+)22 Öy. 20’ vd.; ÄHK: 24; Singer, 2006c: 31 vd. 97 Kade Sava ı için ayrıca bkz.: de Bruyn, 1989: 135-165; Goedicke, 1985; Guidotti – Pecchioli- Daddi, 2002.

142

Sava ın anlatıldı ğı metnin devamında, sözde korkutulan rakip u sözleri söylemektedir: “Bu aramızda olan bir insan de ğildir. O güçlü Seth’dir. Tanrı Baal’in bedenidir. Yaptıkları bir insanın yapaca ğı eyler de ğildir…” 98 . Yazıtta yer alan anlatımda, yukarıda bahsetti ğimiz Halep Kralı’nın da adı geçer. Bu betime göre Halep Kralı kaçı ında o kadar çok Asi Nehri’nin suyunu yutmu tur ki, kurtulması için askerleri tarafından ba a ağı edilmek zorunda kalmı tır. Önceki paragraflarda sözü edilen Kade Sava ı’nı anlatan iirsel metin ise 99 sava taki durumu gerçekçi bir ekilde anlatmı tır. Metne göre, sava sırasında Ramses zor duruma dü erek, babası Amun’a dua eder. Bu dua gerçekten de kurtulu unu sa ğlar ve Amurru Ülkesi’nin yardımcı kuvvetleri, Na’aruna (gençler) yardıma gelir. “Kazanan taraf” olarak Firavun böylece ordusunu kurtarmı ve Hititler’le anla tıktan sonra barı ile eve dönebilmi tir (Klengel, 2002b: 66).

Bilindi ği üzere Mısır kaynakları yanlı bilgi vermektedir. Bunun sebebi, Mısır Firavunlarının kendilerine yenilmezli ği prensip edinmeleri olmalıdır. Sonuç olarak Kade Sava ı Ramses için bir ma ğlubiyetti, galip gelen taraf Hatti’ydi. Ancak, anla ıldı ğı kadarıyla Ramses, ordusunun mahvolmasını önlemi tir. Hititler sava tan sonra Mısır topraklarına, yani güneye do ğru ilerleyerek, am yakınlarındaki Ube Ülkesi’ni tahrip etmi lerdir. Sava a neden olan Amurru, daha önce de de ğinildi ği gibi Hitit tarafına geçmi , Bente ina Hatti’ye götürülmü ve apili Amurru tahtına geçirilmi tir (Klengel, 2002b: 66).

Daha geç döneme tarihlenen bir mektupta (ÄHK 25), Ramses bir kez daha bu olaylara de ğinir. Bu mektupta Ramses, krallı ğının otuz dördüncü yılında Hattu ili’nin kızıyla evlili ğini anlatırken, Hatti Ülkesi’ni fethetti ğini söyler. Klengel’in bu ifadede dikkati çekmek istedi ği husus, Ramses’in, kayınpederi Hattu ili’nin de katıldı ğı bir sava tan bahsederken, sonucu hakkında yanlı bilgi vermesidir (Klengel, 2002b: 68). Görüldü ğü üzere, Ramses Mısır’da ma ğlubiyetini, muhte em bir galibiyet gibi göstermek için her eyi yapmı tır. Kade Sava ’ından hemen sonra bir barı antla masının yapılıp yapılmadı ğı ise bilinmemektedir.

98 II. Ramses’e ait olan bu yazıtla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz.: Spalinger, 1985: 43-75. 99 Bkz.: s. 142.

143

Bahsedilen bu Mısır kaynaklarının yanı sıra, II. Ramses’in sekizinci ya da onuncu yılında Suriye Bölgesi’ndeki Mısır aktivitelerinin anlatıldı ğı bir Ugarit mektubunda da (Ugaritica V, No. 20) Kade Sava ı’ndan bahsedildi ği tahmin edilmektedir (Klengel, 1999: 204, 216). Adı mŠu-mi-y[a (?)-na(?)] ya da mŠu-mi-i[t (?)-ti(?)] olan bir ordu komutanı tarafından yazılan mektubun tarihlendirilmesi üpheli olmakla beraber, Kade Sava ı sırasında yazılmı olması da muhtemeldir (Klengel, 1969: 213-214). Ramses, sekizinci ve onuncu hükümdarlık yıllarında, Mısır etkisini tekrar Orta Suriye Bölgesi’ne kadar yaymaya çalı mı , Kade yakınlarında yer alan Dapur/Dpr kentini almı ve Tunip’e 100 saldırmı tır (Rainey, 1971: 148). Ramses, bunu yaparken belki de, o dönemde Hattu ili ile III. Mur ili arasıdaki anla mazlıktan faydalanmaya çalı mı tır. Ancak Hitit kontrolündeki Amurru’ya zarar vermemi tir (Klengel, 1995: 164; Klengel, 1999: 217; Klengel, 2002b: 69). Bölgedeki hareketlilik, Kade Barı Antla ması’yla son bulmu gibi görünmektedir. Kade Antla ması’ndan sonraki kaynaklarda da, herhangi bir ayaklanmadan bahsedilmez. Anla ıldı ğı kadarıyla, antla madan sonra Mısır, Suriye’deki ayaklanmalara destek vermemi tir (Klengel, 1993: 131).

Hattu ili, savunma metninde Mısır seferinden bahseder. Anlatımdan, Muvatalli’nin büyük bir orduyla sava a gitti ğini ve kendisinin de a ğabeyine, bu askeri seferde yardımcı oldu ğunu anlamaktayız: CTH 81 101 II (§ 9) 69 GIM-an-ma ú-it Š[(EŠ-Y)] A ku-wa-pí I-NA KUR Mi-iz-ri-i pa-it 70 nu(-za) KUR.KUR MEŠ ku-e ke- EGIR-pa a-še-ša-nu[(-nu-u)]n nu KARAŠ ANŠE.KUR.R[(A MEŠ )] 71 ke-e-el ŠA KUR TI A-NA ŠEŠ-YA la-ah-hi Ị-NA KUR Mi-iz-ri-i 72 GAM-an pé-e-hu-te-nu-un nu-mu-kán PA-NI ŠEŠ-YA ku-it KARAŠ 73 ANŠE.KUR.RA MEŠ ŠA KUR URU Ha-at-ti ŠU-i e-eš-ta 74 na-an am-mu-uk :ta-pár-ha ………..

100 Orta Suriye bölgesinde, muhtemelen günümüz Orontes kıyısında yer alan Tall Ašarn ā kentinin oldu ğu yerdedir. Di ğer görü ler ise, Hama Kalesi ve bugünkü Tallaf ile e it olabilece ği eklindedir (RGTC XII/2: 293-294). 101 Bkz.: s. 43 dpn. 46.

144

II (§ 9) 69 öyle oldu ğu, Karde im Mısır Ülkesi’ne gitti ği zaman, 70 tekrar iskan ettirdi ğim bu ülkelerin yaya ve arabalı sava çılarını 71 Karde im’e, Mısır’a kar ı olan seferine 72 a ağı götürdüm ve Karde imin önünde, Hatti Ülkesi’nin yaya 73 ve arabalı sava çılarından hangisi benim elimde idiyse, 74 onları ben yönettim. …….

Apologyada da açıkça belirtildi ği gibi, Hattu ili’nin yönetimindeki ordular, Mısır seferinde önemli bir rol oynamı tır. Ünal, Hattu ili’nin bu sava tan bir kazancı olmadı ğını, sadece görevini yerine getirmek için güneye, ağabeyine yardıma gitti ğini ifade etmi tir. Hitit hanedanlı ğında, karde lerinin önemli seferlerde krallara yardım etti ğine dair, ba ka örnekler de mevcuttur. Arzava seferleri sırasında II. Mur ili’ye, Kargamı Kralı olan karde i arri-Ku uh yardım etmi tir (AM: 54 vd.; Ünal, 1974a: 82).

Hattu ili’nin Arma-Tarhunta’nın sahip oldu ğu mal varlı ğıyla ilgili ferman nitelikli bir metninde de, Mısır seferi hakkında kısaca bilgi verilir. CTH 86=KUB 21.17 metninin 14-20 satırlarında, Muvatalli’nin Mısır ve Amurru Ülkelerini yendikten sonra, Apa/Ube kentine kadar ilerledi ğinden bahsedilir (Klengel, 1969: 214; Archi, 1997: 5).

Muvatalli yönetimindeki orduların Tarhunta a’dan yola çıkması, daha kısa sürede bölgeye ula arak askerlerin konumlanmasını ve sava stratejini Mısır’dan çok daha önce belirlemi olabilece ğini sorusunu akla getirmektedir (Harita 3). Di ğer taraftan, Hatti ordularının bir bölümü de Hattu ili yönetiminde Yukarı Ülke’de hazırlanarak gelmi tir. Burada ilginç olan Hattu ili’nin, komutasındaki orduda Ka kalı askerlerin de bulunmasıdır. Hattu ili, daimi dü manları olan Ka kalar’dan bir grubu, Mısır’a kar ı Hitit tarafında yer almak üzere yanına almayı ba armı ve Yukarı Ülke’de oldukça kuvvetli bir pozisyonda olduğunu bir kez daha göstermi tir. Muvatalli’nin ordusuna destek olarak gelen Hattu ili komutasındaki yardımcı birliklerin, Suriye Bölgesi’nde bulu ması için uygun ve güvenli iki seçene ğinden biri

145

Kargamı , di ğeri ise Halep’tir. Her iki vasal krallık da, Hitit Đmparatorluk ailesinden gelen yöneticiler tarafından idare edilmektedir (Harita 4). Büyük kar ıla ma için son hazırlıkların Halep’de yapılmı olması ve güneye do ğru ilerlemenin buradan ba lamı olması daha muhtemeldir. Çünkü Kargamı , Yukarı Ülke’den inen yol üzerinde ve daha do ğuda kalmaktadır. Di ğer yandan, Mısır öncü birliklerinin Šabtuna’da oldu ğu sırada, Hitit ordusundan Mısır ordusuna geçmek istediklerini söyleyerek, Ramses’in ordusuna ula an iki kaçak, Hitit ordularının Halep Ülkesi’nde oldu ğunu haber vermi lerdi 102 . Muvatalli ordularının Tarhunta a’dan yola çıktıklarını dü ündü ğümüzde, Kargamı ’a kadar gitmek yerine, Amurru yönüne ve güneydeki Kade ’e ilerlemek için Halep çok daha uygun bir konumdadır. Bu görü ü destekleyecek verileri derlemek amacıyla, bölgede 2001 yılında yaptı ğımız ara tırmanın sonuçlarından söz etmek yerinde olacaktır. Yaptı ğımız bu ara tırmada, tam teçhizatlı büyük bir orduyla gerek Tarhunta a’dan Halep’e ve gerekse buradan Kade ’e do ğru hangi yolların izlenmi olabilece ği sorusuna yanıt bulunmaya çalı ılmı tır. Bu amaçla yapılan on günlük bir ara tırma gezisinde kısmen Đ uva, Kizzuvatna, Kargamı , Alalah ve kısmen de Ugarit Bölgeleri taranmı tır.

Tarhunta a’nın merkezi oldu ğunu dü ündü ğümüz Konya-Karaman’da bulunan Kızılda ğ’dan 103 do ğu, güney-do ğu yönünde ilerlendi ğinde Ulukı la ve daha güneyde Pozantı mevkiine ula ılır. Buradan Gülek Bo ğazı (=Kilikya Kapıları) sayesinde Toroslar’ı a mak mümkün olabilmekte ve Çukurova’ya inilebilmektedir (Harita 5-6). Önce Seyhan Nehir kollarının oldu ğu bölge ve daha sonra Ceyhan Nehri’nin suladı ğı ovalık arazi boyunca do ğu yönünde gidildi ğinde, Amanos Da ğları’nın kuzey ucunda yer alan Bahçe Geçidi (=Amanos Geçidi)’ne ula ılır. Burası, oldukça geni olan do ğal bir geçittir. Geçidin sa ğ (güney) tarafında yükselen Amanos Da ğları, kuzey-güney do ğrultusunda bir da ğ silsilesi olarak ilerlemektedir. Bu da ğ silsilesi ba ka bir geçitten daha a ılabilmektedir. Kıyı kesimine daha yakın ve daha güneyde bulunan Belen Geçidi (=Suriye Kapıları) dar engebeli bir arazide olmasından dolayı tercih edilmemi olmalıdır. Dolayısıyla Suriye tarafına ula mak için Amanos Da ğları, daha kuzeyde bulunan Bahçe Geçidi’nden a ılmı ve Đslahiye

102 Kar .: s.141. 103 Bkz.: II.B.1.c. Tarhunta a’nın Konumu, ba lıklı bölüm.

146

Ovası’na varılmı olmalıdır. Amanos Da ğları’nın do ğusuna geçildi ğinde, Asi Nehri (=Orontes)’nin kollarının yer aldı ğı bir ovalık alana (Amuk Ovası) varılır (Harita 7). Bu arazi üzerinde güneye yönelince, nehre çok da uzak olmayan bir yerde bulunan Halep kenti, aynı adı ta ıyan vasal krallı ğının da merkeziydi. Tarhunta a’dan Kizzuvatna Bölgesi’ni geçerek Halep’e, güvenli ve nispeten kısa bir yoldan ula ması mümkün olan Muvatalli, burada ordularıyla dinlenmi , çarpı ma için son hazırlıkları yapmı ve Yukarı Ülke’den gelen Hattu ili komutasındaki ordularla bulu mu olmalıdır. Hakmi (=Amasya ?)’den yola çıkan Hattu ili ordularının güzergahı ise Hakmi , ari a (=Sivas-Ku aklı), Malatya ve Kargamı üzerinden Halep’e ula mak eklinde olmalıdır. Halep’in bulundu ğu bu geni arazi üzerinde Asi Nehri boyunca güneye inildi ğinde Tunip (=Tell Ašarn ā) ve Qatna (=Tell Mišrife) kentlerinden sonra yakla ık 200 km uzaklıkta bulunan Kade ’e ula ılır.

Bahsedilen bu yollar daimi olarak güney bölgelere gitmek için kullanılan, do ğal geçitlerin ve nehirlerin açtı ğı yollardı. Assur ile Kani arasında ticaret için kullanılan yollar da bu güzergahı takip etti ği kabul edilmektedir. Bölgede, Assur Koloni Ça ğı’nda da düzgün ve yapılmı yollar mevcut olmadı ğından ve yazılı belgelerde adları geçen karum ve wabartum’ların lokalizasyonları yapılamadı ğından, ticaret kervanların güzergahlarını da kesin olarak belirlemek mümkün olamamaktadır. Fakat uzmanlar genellikle üç güzergahın kullanıldığını ileri sürmektedirler. Birinci güzergah Assur’dan Dicle’nin yata ğını izleyerek Diyarbakır, Malatya, Darende, Gürün ve Pınarba ı’ndan ilerleyerek Kayseri’ye, yani Karum Kani ’e ula maktaydı. Đkinci güzergah, Assur’dan yine Dicle’yi izleyerek Cezire üzerinden Harran, Urfa, Birecik, Gaziantep ve Adana’dan geçerek Gülek Bo ğazı üzerinden Kani ’e varmaktaydı. Üçüncü ve son güzergah ise, ikinci güzergah gibi Gaziantep’e kadar ilerlemekte, sonra kuzeye yönelerek Pazarcık, Kahramanmara ve Kussuk Beli üzerinden Elbistan’a, Sarız, Kuruçay Belinden Pazarviran’a ve Erciyes Da ğı’nın kuzeyinden Kani ’e ula maktaydı (Donbaz, 1997: 57-71), (Harita 8).

Güneye inmek için önemli iki istasyon Kargamı ve Halep’di. Çünkü bu denli büyük bir ordunun, gereksinimlerini kar ılayabilmesi için büyük merkezlere ihtiyaç vardır. Amurru Bölgesi’ne ya da Mısır Ülkesi’ne gitmek üzere yola çıkıldı ğında

147

Halep, stratejik önemi olan son istasyonlardan birini te kil etmekteydi. Bu nedenle çok önemli bir güney vasal krallık olarak daima iyi bir ekilde korunmu , I. uppiluliuma’dan itibaren kral ailesinin birinci dereceden akrabaları tarafından yönetilmi ti 104 .

Halep Kralı’nın, yani Talmi-arruma’nın Kade Sava ı’nda önemli bir rolü oldu ğunu dü ündürten bir di ğer argüman da Mısır belgelerinin sa ğladı ğı bilgidir. II. Ramses’in Kade Sava ı’ndaki sözde ba arısının anlatıldı ğı bir yazıtta, Halep Kralı kaçı ında o kadar çok Asi Nehri’nin suyunu yutmu tur ki, kurtulması için askerleri tarafından ba a ağı edilmek zorunda kalmı tır, eklinde bir ifade vardır 105 . Bu da II. Ramses’in iyi tanıdı ğı Halep Kralı’nın hem kral ailesi üyesi olmasına, hem de sava için önemli bir rolü oldu ğuna dikkati çekmektedir.

Hitit-Mısır sava ının sonuçları ve sava ın hemen ardından Hitit kralı tarafından Suriye Bölgesi’nde gerçekle tirilen icraatlar, Hitit kaynaklarında özellikle Amurru merkezli olarak görülebilmektedir. Daha önce de de ğindi ğimiz IV. Tuthaliya dönemine ait au gamuva Antla ması ve III. Hattu ili ile Bente ina arasında yapılan antla ma metni, Amurru Ülkesi’ndeki taht de ğiikliklerinden bahseder. au gamuva Antla ması’nda, Muvatalli’nin, Mısır ile sava ından galip ayrıldı ğı, sorun yaratan Amurru Ülkesi’nin Hatti’ye ba ğlandı ğı ve bir taht de ğiikli ği yaptı ğı anlatılır 106 . Akkadca olarak yazılmı olan Hattu ili ve Bente ina arasındaki antla ma metnindeki ilgili pasaj ise öyledir: CTH 92 107 § 4 (11-15) “Babamdan sonra karde im Muwatalli, krallık tahtına oturdu. Bentešina, Amurru [Ülkesi]’nde, Karde im Muvatalli’ye (siyasi olarak) öldü 108 . Bentešina, Amurru

104 I. uppiluliuma, o ğullarından biri olan Telipinu’yu Halep vasal kralı yapmı tır. Telipinu’dan sonra da Halep tahtına o ğlu Talmi-arruma geçmi tir. 105 Kar .: s.143. 106 Bkz.: s. 136 vd. 107 CTH 92 = KBo 1.8+KUB 3.8+KBo 28.116+KBo 28.117; Weidner, 1923: 124-135; Beckman, 1996: 95-102. 108 Bu cümle, serbest çeviriyle öyle de ifade edilebilir: “Bentešina’nın Amurru Ülkesi’ndeki politik hayatı, karde im Muwatalli tarafından son buldu”.

148

Ülkesi’nin tahtındaydı. Ancak karde im Muwatalli Bentešina’yı, Amurru krallı ğının tahtından aldı. O, onu Hatti Ülkesi’ne aldı. O zaman ben Bentešina’yı karde imden istedim ve o, onu bana verdi. Onu, Hakpiš Ülkesi’ne götürdüm ve ona ev verdim. O, herhangi bir zorluk çekmedi. Onu korudum”. § 5 (16-21) “Büyük Kral, Muwatalli tanrı oldu ğu zaman, ben Hattušili babamın tahtına geçtim. Bentešina’yı ikinci kez [Amurru Ülkesi]’ne kral tayin ettim. Ona, babasının evini ve krallı ğın tahtını tahsis ettim. Aramızda dostluk ili kileri [kurduk. …. ] Bentešina’ya, saraya, Amurru Ülkesi’ne, Prenses Gaššuliyawiya’yı e [olarak verirken], o ğlum Nerikkaili, Amurru Ülkesi’nin, Bentešina’nın kızını e [olarak] alsın (!) O imdi, Amurru [Ülkesi’nde] kraliçeli ğe sahip olsun. Gelecekte, kızımın o ğlu ve torunu, Amurru Ülkesi krallı ğında [yer alsınlar]”.

au gamuva Antla ması’nda, Hitit tarafının sava tan galip çıktı ğı açıkça ifade edilmi tir. Muvatalli bu zaferin ardından Amurru’yu merkezi otoriteye ba ğlamak üzere önce askeri, sonra da politik giri imde bulunmu tur. Klengel’in dikkati çekti ği bir husus, Bente ina’nın tahttan indirilmesi olayının Kade Sava ı’yla ba ğlantılı olarak anlatılmamı olmasıdır. E ğer anlatılmı olsaydı, bu durum Kade Sava ı’nın sebeplerinden biri olarak gösterilebilirdi (Klengel, 1995: 164). Amurru kralı Bente ina, ihanetinin cezasını tahtını kaybetmekle ödemi tir. Kendisi, Hitit ba kentine götürülmü tür. Akkadca olarak yazılmı Bente ina antla masında Hattu ili, Bente ina’yı Muvatalli’den istedi ğini ve kuzeydeki Hakpi kentine götürdü ğünü ve onu korudu ğunu söylemektedir. A. Dinçol ve B. Dinçol’a göre, bu hareketin ardında yatan sebep, Muvatalli’ye kar ı Bente ina’nın koz olarak elde tutulmasıdır (Dinçol-Dinçol, 2003: 14). Ünal, Hattuili’nin Bente ina’yı bir ceza almaktan kurtarırken, baskın ki ili ğini ve politik gücünü kullandı ğına dikkati çeker. Olaya bakarak bu gücün hiç de az olmadı ğı dü ünülebilir. Hattu ili’nin amacı, ileride Büyük Kral olmaktı ve bu kurtarı , onun gizli emelinin bir ipucuydu. Bente ina, ileride önemli bir vasal kral olarak kendisine destek olacaktı (Ünal, 1974a: 89). Bente ina Antla ması’nda Hattu ili, a ğabeyinin Bente ina’yı almasına izin vermi gibi bir ifade kullanmı tır. Ancak, Hattu ili apologyasında yaptı ğı gibi bu belgede de olayları biraz farklı aktarmı gibi görünmektedir. Zaten, Hatti Büyük Kralı tarafından

149

ihaneti sebebiyle tahttan indirilen bir vasal kralın, Büyük Kral’ın karde i bile olsa, yönetimdeki ba ka biri tarafından himaye altına alınması alı ıldık bir durum de ğildir. Burada Muvatalli ve Hattu ili arasındaki çeki me kendini göstermektedir. A ğabeyi ile daima rekabet halinde olan Hattu ili, Muvatalli’ye kar ı bir tavır içinde bulundu ğunu açıkça ortaya koymaktadır. Hattu ili daha sonra kral oldu ğunda, Amurru tahtından apili’yi alıp, yerine Bente ina’yı yerle tirecek ve ona tüm yetkilerini geri verecektir. Böylece Amurru Krallı ğında Muvatalli tarafından yapılan tüm de ğiiklikler eski haline getirilmi olacaktır. Hattu ili’nin Bente ina Antla ması’nda geçen, Amurru Kralı’nın siyasi olarak ölmü oldu ğu betimi Klengel’e göre, kendisi ile a ğabeysinin davranı ları arasındaki farkı göstermek içindir (Klengel, 1995: 165). Hattu ili ayrıca, kızı Ga ulaviya’yı Bente ina’ya e olarak verip, onun kızını da kendi o ğlu Nerikkaili’ye e olarak alır. Hattu ili’nin bu davranı ı, daha Muvatalli’nin krallı ğı döneminde Bente ina’yı himayesi altına almasını açıklamakta, koydu ğu politik hedeflerine ula madaki kararlılı ğını göstermektedir. Bu kararlı ve daima ilerisi için planlı adımlar atma giri imi, yukarıda pasajlar halinde verdi ğimiz Bente ina Antla ması’nda da görülmektedir. Muvatalli’nin ölümünden sonra kendisinin tahta çıktı ğını söylemekte, ye ğeni III. Mur ili’nin krallı ğını atlamaktadır. Bu ifade, Hattu ili’nin olayları kendi bakı açısıyla anlatma ve politik adımlarını önceden planlama e ğilimini yansıtır. Aynı ekilde o ğlu Tuthaliya’nın au gamuva Antla ması’ndaki ifadesinden de, Muvatalli öldükten sonra babası Hattu ili tahta geçmi gibi anla ılmaktadır. Her iki antla ma metninde de III. Mur ili’nin krallı ğı bilinçli olarak atlanmı görünmektedir.

Amurru vasal krallı ğındaki taht de ğiikli ğine de ğinen bir di ğer metin ise, daha önce tartı masını yaptı ğımız 109 CTH 387 (KUB 21.33)’dir. IV. Tuthaliya döneminde yazıldı ğını dü ündü ğümüz metnin 14’-17’. satırlarında –oldukça kırık olmakla beraber– apili’nin, Muvatalli tarafından tahta konuldu ğu, ancak daha sonra Hattu ili tarafından alınarak yerine, yeniden Bente ina’nın kral yapıldı ğı konusuna de ğinilmi tir.

109 Bkz.: s. 22 vdd.

150

Kanımızca, Kade Sava ı’nın iç siyaset açısından en önemli sonucu, Hattu ili’nin sava dönü ü Puduhepa’yla evlenmesi ve Hakpi ’e dönü ünde kendisini Yukarı Ülke’nin kralı ve Puduhepa’yı da kraliçesi ilan etmesidir. Hattu ili, Hatti Ülkesi’ne geri dönerken yolda, tanrılara kurban sunmak üzere, önemli bir kült merkezi olan Lavazantiya’ya u ğramı tır. Burada Pentip arri adlı bir rahibin kızı olan Puduhepa ile evlenmi tir. Ünal, Hattu ili’nin, bu evlili ği belki de önceden planladı ğını dü ünmektedir. E ğer Puduhepa ile evlenmeyi dü ünmemi olsaydı, Kade Sava ı’ndan sonra Puduhepa’yı duymu veya tanımı olması muhtemeldir. Arma-Tarhunta’nın kendisine kar ı hareketlenmesine zaman vermemek için, Hatti Ülkesi’ne gitmeliydi. Di ğer yandan Hattu ili, amuhalı au ga’nın ve Nerik’in Fırtına Tanrısı’nın rahibiydi ve Lavazantiya tanrısına tapmamaktaydı. Ünal, yine de Hattu ili’nin, Puduhepa ile babasını önceden tanıdı ğını kesin bir ekilde söylemenin mümkün olmadı ğının bildirmi tir (Ünal, 1974a: 85-86).

Ünal, Hattu ili’nin, Muvatalli’den sonra Suriye Bölgesi’den ayrıldı ğını dü ünmektedir. Kade Sava ı’ndan tahminen bir yıl kadar sonra e i Puduhepa ve ordularıyla beraber Hatti Ülkesi’ne do ğru yola çıktı ğını, ancak Yukarı Ülke’ye yönelmeden önce Tarhunta a’da, Büyük Kral Muvatalli’yle bulu tu ğunu söylemektedir. Bu bulu ma sırasında, Bente ina’nın durumu görü ülmü ve Hattu ili tarafından kurtarılması sa ğlanmı , olmalıdır. Bu sayede Hattu ili, gelecek için kendisine önemli bir yanda kazanmı tır. Bu süre zarfında da Yukarı Ülke’deki rakipleri, ba ta Arma-Tarhunta olmak üzere, Hattu ili’nin yoklu ğunu fırsat bilerek, ona kar ı entrikalara ba lamı lardır. Ka ka ayaklanmalarından dolayı bölgede Hitit hakimiyeti tehlikeye dü mü tür. Ancak apologyasından ö ğrenildi ği kadarıyla Hattu ili, Yukarı Ülke’deki pozisyonunu ve sahip oldu ğu toprakları hızlı bir ekilde güvenli hale getirmeyi ba armı tır 110 (Ünal, 1974a: 85).

Yukarıda da de ğinildi ği gibi, Kade Sava ı sonrasında barı yapıldı ğına dair bir belge günümüze ula mamı tır. E ğer bir antla ma yapılmı olsaydı, buna en azından ba ka belgelerde rastlanırdı. Örne ğin, Hattu ili dönemi pek çok belgede

110 Apologyada ilgili olayların anlatıldı ğı pasajın transkripsiyon ve çevirisi için bkz.: s. 101 vd.

151

zaferle sonuçlanan Kade Sava ı’ndan bahsedilirken, yapılan bir antla madan söz edilmemektedir. Bilindi ği üzere, III. Hattu ili’nin krallı ğı döneminde, II. Ramses ile bir antla ma yapılmı tır. Archi’ye göre Hattu ili’nin bu antla mayı yapmasının çe itli nedenleri vardı: Öncelikle güçlenen Assur Devleti’nin Fırat Bölgesi’ni tehdit etmesi, Hatti Ülkesi’nden sürülen Urhi-Te up’un Mısır’a yakın bir yere kaçmak zorunda kalması ve böylece Urhi-Teup’un varlı ğının Hattu ili’ye kar ı kullanılabilir olmasıdır (Archi, 1997: 6). Zaten, Assur Devleti’yle olan gerginlik, Mısır ili kilerinin iyile mesine neden olmu tur. Ramses’in, Puduhepa’ya yazdı ğı bir mektupta 111 , Hattu ili ve Muvatalli arasındaki karde çe ili ki, Hattu ili ile Ramses arasındaki karde çe ili kiyle kar ıla tırılmı tır. Bu ifade, II. Ramses’in bir dönem rakibi olan II. Muvatalli’ye kar ı, artık dü manca duygular beslemedi ğini dü ündürmektedir (Klengel, 1999: 217-218).

Yapılan bu ilk barı antla masıyla, Kade ve Amurru Ülkeleri Hitit tarafında kalmı tı. Hatti Ülkesi’nin güney sınırları, I. uppiluliuma tarafından eskiden belirlendi ği eklini alacak, böylece eskiden Suriye Bölgesi’nde çizilen sınırlar ve sahip olunan topraklar bu antla ma ile korunacaktır. Sava hali her iki tarafa da toprak kazandırmayaca ğı gibi, ba ka güçlere de fırsat yaratacaktır. Barı antla masında statüko söz konusudur. Çünkü antla mada, Suriye’de yapılan bir de ğiiklikten bahsedilmez. Güney Suriye’de am ve Gubla/Byblos Mısırlılar’da, daha büyük bir bölge ise Hitit egemenli ğinde kalacaktır. Suriye açısından bu antla manın önemi, hüküm süren güçlerin kuvvetlenmesi ve bölgenin egemenli ğinin el de ğitirmemesidir. Böylece ticari bakımdan önemli yollar üzerinde bulunan bölgede ticaret, daha güvenli ve uygun bir ortamda yapılabilecektir (Klengel, 1970: 229-230).

II. Ramses’in evlilik stelinde ve barı antla masının Mısır’da bulunan versiyonlarında, barı iste ğinin Hititler tarafından geldi ği ima edilmektedir. Klengel’e göre bu mümkündür, çünkü Hititler’in toprakları Assur tarafından tehdit edilmeye ba lanmı tı (Klengel, 1970: 229). Archi’nin tespitine göre ise Hititler, idari

111 CTH 158=KBo 28.4.

152

olarak Mısır Ülkesi’nden daha adildiler ve iki ülke arasında kurulacak ili ki, Hitit tarafın için daha önemli bir olguydu. Bu durum kendini, yapılan Kade Antla ması’yla göstermekteydi. Archi’ye göre, yapılan ayrıntılı antla malarla yüzyıllar boyu Anadolu’da kendini gösteren antla ma gelene ği Anadolu’ya Suriye’den geçmi tir. Kendisi buna örnek olarak da, çok daha erken dönemlerde Ebla ve Abarsal (Fırat Nehri’nin do ğusunda yer alan bir ülke) arasında yapılan antla mayı göstermi tir (Archi, 1997: 6).

Mısır kaynaklarına göre, Hattu a’dan gelen antla ma metninin gümü tableti bir heyet tarafından II. Ramses’e teslim edilmi tir. Heyet üyeleri, Hitit yüksek memurlarıyla ve daha önce Hattu a’ya gönderilen Mısırlı yüksek memurlardan olu maktaydı ve ba kent Piramesse’ye yakla ık bir aylık yolculuktan sonra ula ılmı tı. Ne yazık ki, tabletlerin orijinalleri korunamamı tır. Ancak ekil olarak muhtemelen Bronz Tablet’e benzer bir tablet olmalıydı (Klengel, 2002b: 78-80; Sürenhagen, 2006: 59). Tabletin ön yüzünde Hattu ili’nin mührü, arkasında da Kraliçe Puduhepa’nın mührü yer alıyordu. Anıtsal Mısır kaynakları barı antla masından söz ederken, bu iki mührü de tarif etmi tir: “bu gümü tabletin ortasında, ön tarafında Seth’in tasvirinin yer aldığı betimler ve Hatti’nin Büyük Prensi’nin betimi yer alır. Di ğer yüzde, Hatti prensesini gösteren kadın figürü yer almakta olup, bu da “Puduhepa Hatti’nin Prensesi, Kizzuvatna Ülkesi’nin kızı” sözleriyle çerçevelenmi tir (Archi, 1997: 6-7).

Muvatalli Döneminde, Suriye ili kileri ba lı ğı altında ele alınması gereken bir di ğer konu ise, Halep Kralı Talmi-arruma ile yapılan antla madır. Ancak bu antla ma, daha önce II. Mur ili’nin Halep Kralı’yla yaptı ğı antla manın bir tekrarıdır. Çünkü, antla ma metnini içeren tablet çalınmı ve o ğlu Muvatalli döneminde, yeni bir tabletin gönderilmesi istenmi tir. Akkadca olarak yazılmı metnin 112 giri kısmında (§2), Talmi-arruma’nın antla ma metninin çalınmasından dolayı, yerine yenisini istedi ği bildirilmi tir. Talebin oldu ğu dönemde Hatti krallı ğında II. Muvatalli bulunmaktadır. Kendisi Talmi-arruma’ya tabletin mühürlenmi bir

112 CTH 75; metnin transkripsiyon ve çevirisi için bkz.: Weidner, 1923: 80-88; Beckman, 1996: 88-90.

153

kopyasını gönderir. Metnin tarihsel giri bölümünde (§4-§12), Suriye Bölgesi’nde geçmi Hitit Krallarının icraatlarından bahsederken, I. Hattu ili’nin faaliyetlerine kadar de ğinilmi tir.

Cancik, belgenin aslının ba kentte korundu ğuna ve istenildi ği anda bulunabildi ğine dikkati çekmektedir. Talmi-arruma Antla ması’nın günümüze ula an dört kopyası vardır. “Batı Đli kileri” bölümünde bahsedildi ği gibi, Alak andu Antla ması’nın da altı kopyası mevcuttur. Cancik bu kopyaların, Hitit devletinin ba langıcından itibaren kullanılan, de ğiik yazı türleri ve dillerde, önce Hititçe ve Akkadca, hatta daha sonra (M.Ö. 13. yy’da) Luvice olarak tabletlere geçirildi ğini, bunun Hititlerin tarih yazımı konusundaki hassasiyetinden kaynaklandı ğını dü ünmektedir (Cancik, 2002: 75).

Klengel’e göre, Muvatalli’nin Halep Kralı Talmi-arruma ile antla ma yenilemesi belki de, Kuzey Suriye’de Hititler’in pozisyonunu sa ğlamla tırmı tır. Çünkü Assur Devleti, Yukarı Mezopotamya’da Hitit hükümdarlı ğı için bir tehdit unsuru olmaya ba lamı tır (Klengel, 1999: 217). Bir Hitit kralı’nın, Assur kralına gönderdi ği bir mektubu içeren metindeki (CTH 171) 113 tarafların, II. Muvatalli ve I. Adad-nīrāri oldu ğu görü ü hakimdir ve mektubu yazan ki iyle alan ki inin eit oldu ğu kabul edilmektedir (Klengel, 1999: 217). Mektubun Hattu a’da bulunmu olması Hagenbuchner’e göre, II. Muvatalli’ye tarihlememizi mümkün kılmamaktadır. Ona göre, mektup ya Tarhunta a’ya ta ınmadan önce yazılmı tır ya da mektubu yazan Hitit Kralı Muvatalli de ğildir. Aynı ekilde III Hattu ili de de ğildir. Çünkü, Hattu ili ise I. Adad-nīrāri’ye yazdığı bir mektupta 114 , ona hep “Karde im/ŠEŠ-YA ” eklinde hitap etmi tir. Bu mektupta ise “Karde im” ifadesine rastlanmamaktadır. Hagenbuchner’e göre, bu durumda mektubu yazan ki i III. Mur ili’dir. Çünkü, mektubu yazan Hitit Kralı bölgedeki olaylara çok da hakim gibi görünmemektedir, sadece eski Hitit kralların ba arılarından bahsetmektedir. Assur Kralı’na “Büyük Kral” eklinde hitap etmekle beraber daha yakın bir ifade olan

113 CTH 171=KUB 23.102; Forrer, 1929: 246 vd.; Weidner, 1930: 21 vd.; A. Hagenbuchner, 1989: 260-264; Beckman, 1999: 146 vd.; Klengel, 1999. 204, 220, 245 dpn. 465. 114 CTH 179=KBo 1.14.

154

“Karde im”i kullanmaması ise, iç siyasetteki zorlukları dı siyasete yansıtmama ve bunu da ba ka ülke krallarına hadlerini bildirerek yapma çabası eklinde yorumlamaktadır. Haenbuchner’in iyi bir kariyeri olmadı ğını dü ündü ğü III. Mur ili, bir Assur Kralı’na kendisiyle e it olmadı ğını ima ederek, kendisini önemli i ler yapmı gibi göstermeye çalı mı olabilir (Hagenbuchner, 1989: 263).

Sonuç olarak, II. Muvatalli döneminde Suriye ili kileri hakkında fikir veren Talmi-arruma Antla ması’nın Kade Sava ı’ndan önce yapıldı ğını dü ünmek yanlı olmayacaktır. Çünkü bunun II. Mur ili döneminde yapılan bir antla manın tekrarı oldu ğu göz önünde bulundurulacak olursa, Muvatalli’nin krallı ğının ilk dönemlerinde yapılmı olması daha muhtemeldir. II. Mur ili, krallı ğının dokuzuncu yılında Halep kralı olan Telipinu’nun yerine, o ğlu Talmi-arruma’yı geçirmi ti. Aynı dönemde Talmi-arruma’yla bir vasallık antla ması yapmı olmalıdır. Ancak bu antla ma, daha sonra çalındı ğından, II. Muvatalli’nin krallı ğının ilk yıllarında, yani henüz Hattu a’da oldu ğu yıllarda tekrar yazılarak, Halep’e gönderilmi olabilir. Di ğer yandan antla manın, ne zaman çalındı ğı bilinmemektedir. E ğer, daha sonraki bir dönemde çalındıysa, Muvatalli, Tarhunta a’dan da tabletin yeni bir kopyasını göndermi de olabilir. Halep, Kade Sava ı’nda Hatti Ülkesi’nin müttefiki olarak yer aldı ğına göre, bu antla manın, önceki bir tarihte gönderilmi olması gerekirdi. Çünkü, Talmi-arruma Antla ması’nın hükümleri Muvatalli Dönemini de kapsıyordu ve bu sayede Kade Sava ı öncesinde, Hatti’nin bölgedeki etkisi kuvvetlendirilmi oluyordu.

Hitit Devleti’nin, Suriye Bölgesi faaliyetleri hakkında bize fazla bir bilgi sa ğlamayan CTH 171 metninin, yukarıda da anlatıldı ğı üzere hangi Hitit kralına ait oldu ğu tartı malıdır. Muvatalli Dönemine ait olup olmadı ğı ise mektubun nerede bulundu ğuyla açıklanmaya çalı ılmı tır. Aynı yakla ım daha önce Alak andu Antla ması’nın, Hattu a’daki ar ivde bulunması konusunda da görülmü tür. Muvatalli dönemi belgelerinin azlı ğı hakkındaki açıklama ço ğunlukla, ba kentin bir ba ka yere ta ınması eklindedir. Ayrıca unutulmamalıdır ki, Muvatalli bakenti ta ırken, bir kral olarak ülkeyi yönetebilmesi için kendisine gerekli olan ar ivi,

155

kısmen de olsa Tarhunta a’ya götürmü olmalıdır 115 . Dikkat edilmesi gereken bir di ğer husus da, o ğlu III. Mur ili’nin Hitit tahtına geçti ği zaman ba kenti tekrar geri ta ımasıdır. Bu da, babası dönemine ait tüm belgelerin Hattu a’ya geri götürülmesi anlamına gelir. Dolayısıyla, Muvatalli Dönemine ait bir belgenin açıklanması, bu döneme ait belgelerin varlı ğı ya da yoklu ğu, ba kentin ta ınmasıyla açıklanamaz kanısındayız. O halde, bir Assur kralı ile olan yazı mayı içeren CTH 171 metni II. Muvatalli Döneminde yazılmı olabilir. Bu mektup Tarhunta a’da bile yazılmı olsa, daha sonra Hattu a’ya ta ınırken geri gitmi olabilir. Bu nedenle mektubun, kesin olmamakla beraber, II. Muvatalli Dönemine tarihlenmesi daha muhtemeldir.

Kade Sava ı için kabul etti ğimiz M.Ö. 1285 tarihinden, Muvatalli’nin öldü ğünü dü ündü ğümüz 1282 tarihine kadar geçen üç yıllık süreçte, kendisi Amurru üzerinden Tarhunta a’ya dönmü olmalıdır. Belge eksikli ği sebebiyle, daha sonraki icraatları konusunda fazlaca fikir yürütmek mümkün de ğildir. Ancak, Tarhunta a’da kültsel faaliyetlere a ğırlık verdi ğini dü ünmek, yanlı olmayacaktır. Kade Sava ı sonrası, Suriye Bölgesi’nde bir düzen sa ğlanmı gibi görünmektedir. Ancak bu düzen, Urhi-Te up’un tahta geçti ği dönemde bozulmu olmadır. Bunun sebebi de muhtemelen Assur etkisinin bölgede artması ve Hatti Ülkesi’nin güney ve güneydo ğu sınırını tehdit etmeye ba lamasıdır. Bu sebepledir ki, daha sonra tahta geçen III. Hattu ili Mısır ile bir antla ma yaparak, bölgenin Mısır tarafından da desteklenmesini sa ğlamı tır.

B. II. Muvatalli’nin Đç Siyaseti

Çalı mamızda imdiye kadar Muvatalli’nin krallı ğın kuzey, güney ve batı yönlerindeki dı politikasını yansıtan faaliyetlerine yer verilmi tir. Đç siyasetin ele alındı ğı bu ba lık altında ise, ön plana çıkan ba kentin ta ınması ve buna ba ğlı olarak, ülke içindeki de ğiimler, çeki meler ve sonuçları, dönemin tarihi-co ğrafyası da dikkate alınarak irdelenecektir.

115 Ayrıntılı bilgi için bkz.: II.B.1.b. Hitit Ba kentinin Tarhunta a’ya Ta ınması, ba lıklı bölüm.

156

1. Yeni Ba kent: Tarhunta a

Muvatalli’nin önemli icraatlarından biri de Hitit ba kentini Hattu a’dan Tarhunta a’ya ta ımasıdır. Sistemli bir ekilde gerçekle tirilen bu ta ınma i lemine geçmeden önce, tarihte di ğer kültürlerde ve farklı dönemlerde rastlanan örneklerine bakılmasının, günümüze kadar gelen “ba kent ta ınma” mantı ğının anla ılmasında faydalı olaca ğını dü ünüyoruz. Çünkü bir ba kentin ta ınması, aynı zamanda bir gelene ğin bozulması ve yeni bir yapılanmanın olu turulması anlamına gelir. Ayrıca, bu denli ciddi ve belki de riskli sayılabilecek bir icraatın, mutlaka önemli bir nedeni olmalıdır.

a) Eski Yakın Do ğu’da Ba kentlerin Yer De ğitirmesi

Eski Yakın Do ğu’dan vermek istedi ğimiz ilk örnek, Mısır Ülkesi’ndendir. Yeni Krallık Dönemi (18. hanedan) krallarından IV. Amenofis, oldukça gelenekçi bir karakter çizen Mısır tarihinde, ba kenti ba ka bir merkeze ta ıyan firavun olarak kar ımıza çıkar. Sanat, yönetim ve din alanlarında, devrim olarak da tanımlanabilen bir dizi de ğiiklik yaparak farklı bir ki ilik ortaya koyan IV. Amenofis, ba kenti Teb’den El-Amarna’ya ta ımı tır. Yeni ba kent, o güne kadar hiçbir tanrı ya da tanrıçaya adanmamı bakir bir kenttir. Eski merkezler Memfis ve Teb arasındaki bölgede yer alan El-Amarna’nın kent alanı, Amenofis’in altıncı krallık yılında sınır ta larıyla i aretlenmi ve ta ınma ancak, bir yıl sonra, ilk saraylar, tapınaklar ve mahalleler tamamlanınca gerçekle mi tir. Mısır dilinde “Aton’un ufku” anlamına gelen “El-Amarna” Hornung’a göre, yalnızca krala yakın saray mensuplarının ya am alanı ve Tanrı Aton’un kült merkezi olmu tur. Yönetimle ilgili makamların ço ğu, eski merkezler olan Memfis ve Teb’de kalmı olmalıdır (Hornung, 2004: 107-111; Clayton, 2001: 120-121; Desplancques, 2006: 82-85). IV. Amenofis, kendi ismini de “Tanrı Aton’u memnun eden” anlamına gelen Echnaton olarak de ğitirmi tir. IV. Amenofis, ülkenin eski tanrılarını terk ederek Tanrı Aton’a tapmı , böylece bir din reformu gerçekle tirmi ti. Ancak, yerine geçen Smenhkare, Teb kentinde yaptırdı ğı bir tapına ğı Tanrı Amon’a adamı ve bu dönemde Teb ve El-Amarna’da hem Aton’a,

157

hem de Amon’a tapılmı tı (Krauss, 1995: 749 vd.; Erman, 2001: 117-118). IV. Amenofis’in yerle tirmeye çalı tı ğı tek tanrılı ğa do ğru giden inanç sistemi, benimsenmemi ve eski tanrılara tapınma alı kanlı ğı asla terk edilmemi tir. Smenhkare’den sonra Mısır tahtına geçen Tutankamon, bakenti Memfis kentine ta ımı ve ne ilk ba kent Teb, ne de el-Amarna kenti bir daha Mısır Devleti’ne ba kentlik yapmamı tır.

Ba kent de ğiikli ğiyle ilgili bir ba ka kar ıla tırmayı Urartu Devleti’nden verebiliriz. Urartu Kralı Arame ile kar ımıza çıkan muhtemel ilk ba kent Arza kun’dur. Kentin yeri hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber, ilk Urartu ba kenti olup olmadı ğı konusu da, tam olarak açıklanamamaktadır (Salvini, 2006: 42). Urartu Devleti’nin ikinci kurucusu olarak kabul edilen I. Sarduri, Tu pa kentini ba kent olarak seçmi tir (Salvini, 2006: 45, 48; Tarhan, 1982: 81). Van Gölü kıyısındaki ovada, bölgeye hakim bir konumda yükselen Van kayalı ğının üzerinde yer alması, ba kentin seçiminde stratejinin önemini gösterir. Kendisinin Urartu tahtına ne zaman ve nasıl geçti ği konusu halen açıklık kazanmamı tır. Ancak tahtı zorla ele geçirdi ği ve ba kenti Tu pa’ya ta ıdı ğı öne sürülür. Ayrıca, döneminde do ğu yönündeki seferlere a ğırlık vermesi, yine Van Gölü’nün do ğusunda bulunan Tu pa’yı ba kent seçmesi ile açıklanmı tır (Çilingiro ğlu, 1994: 33-39). Urartu Devleti’nde ba kent kavramının sorgulanması gerekti ğini dü ünmekle beraber, ba a geçen kralların kendileri için farklı ikametgâhlar ya da kralî kentler seçtiklerini söylemek belki daha do ğru olacaktır. Çünkü Urartu Devleti’ne bakıldı ğında, ba kent ya da kralî kent de ğiikli ğinin –bugün hâlâ tartı malı olmakla beraber– birkaç kez gerçekle ti ği görülmektedir. Örne ğin; Toprakkale (=Rusahinili)’nin son Urartu ba kenti oldu ğu ileri sürülmü tür. (Tarhan, 1986: 293). Urartu Kralı II. Rusa yeni ikametgâhının yanı sıra birtakım yapılar da in a ettirmi tir (Salvini, 2006: 155, 191). Ba kentin Van’ın kuzeyinde yer alan Toprakkale’de kurulmasının, büyük bir sulama sisteminin in asıyla ilgili oldu ğu dü ünülmektedir (Salvini, 2006: 139). Ayrıca, II. Rusa’nın devlet yönetiminde yeni düzenlemeler yaptığı ve yeni kentler kurdu ğu da bilinmektedir. Kendisi, Toprakkale’yle birlikte Karmir-blur, Batsam, Kefkalesi ve Ayanis kentlerini kurmu tur. Bir di ğer Urartu Kralı Minua, kendi adını ta ıyan Minuahinili kentini kurmu tur (Salvini, 2006: 63). “Minua’nın yeri” anlamına gelen

158

kent adından da anla ıldı ğı üzere, muhtemelen ülkenin bir dönem merkezi konumunda olmalıydı. Anla ıldı ğı kadarıyla Urartu Devleti’nde ba kent de ğiikli ği, askeri ba arılar, buna ba ğlı yer de ğitirmeler ve imar planlarına ba ğlı olarak gerçekle mekteydi.

Assur Devleti’nde de ba kent de ğiikliklerine rastlanır. Bilinen ilk ba kent olan Assur ehrinin, büyüyen Assur Devleti için yetersiz olmaya ba laması, yeni ba kent arayı larına neden olmu tur. Assur Kralı II. Assurnasirpal, Kalhu (=Nimrud) kentini ba kent olarak seçmi tir. Kalhu’nun ba kent seçilmesine eski Assur kentinin askeri açıdan elveri siz konumda olması, dinamik bir yönetime olanak tanımayacak kadar sıkı ık bir yapıya sahip olması ve co ğrafi özelliklerinin uygun olmaması neden te kil eden unsurlar olarak sayılır (Sevin, 1991: 25). Kalhu ehrine Assur Devleti’nin gücünü göstermek için muazzam saray yapıları, ehir in aatları, surlar ve zengin donanımlı tapınaklar yaptırıldı ğı bilinmektedir. Kentin in a edilmesi, II. Assurnasirpal’in o ğlu III. Salmanassar döneminde de devam etmi tir. Kalhu kenti, Assur Devleti’ne yüz elli yıl ba kentlik yapmı tır. Ardından kral II. Sargon, “Sargon’un Kalesi” anlamına gelen Dur-arrukin kentini ba kent olarak belirlemi , daha önce yerle im olmayan kentte birçok yapı in a ettirmi ve yedi kilometre uzunlu ğunda sur duvarı yaptırmı tır. Ancak II. Sargon’un neden ba kenti buraya ta ıdı ğı tam olarak açıklanamamaktadır. Yerine geçen o ğlu Sanherib, babasının büyük emekler vererek in a etti ği ba kentte oturmayarak, kendisine Assur’un önemli eski merkezlerinden Ninive’yi ba kent yapmı ve kenti, di ğer ba kentlere kıyasla iki kat büyütmü tür (van de Mieroop, 2004: 220-221; Sevin, 1991: 32, 37). Assur Kralları’nın ba kent de ğitirme gelenekleri bir güç gösterisi gibi görünmektedir. Krallar seçtikleri kentlerde yaptırdıkları anıtsal mimari örnekleriyle, kendi güçlerini gösterme amacı güdüyorlardı.

Yukarıdaki örneklerde oldu ğu gibi, Hititler’de de –II. Muvatalli Dönemi’nde ba kentin Tarhunta a’ya ta ınması dı ında– zaman zaman ba kent de ğiikli ği yapıldı ğına dair görü ler mevcuttur. I. uppiluliuma, henüz prens iken babası II./III. Tuthaliya’nın (M.Ö. 1400-1380) emriyle sava lara katılmı tır. O dönemde Hitit Kralı

159

Tuthaliya, amuha’da 116 ikâmet etmekteydi. Bunun nedeni, o dönemdeki Ka ka saldırılarıydı. Bu saldırılar, Hattu a’yı tahrip etmi ti (Wilhelm, 1982: 42; Ünal, 2002: 74-75). Kizzuvatna Bölgesi, II./III. Tuthaliya Dönemi’nde Hitit topraklarına dahil edilmi tir. Ayrıca, bir metinde adı Tuthaliya olarak geçen bir Hitit Kralı’nın, Kizzuvatna’nın Siyah Tanrıça kültünü amuha’ya ta ıdı ğından bahsedilir (Kronasser, 1963). Buradaki Tuthaliya’nın uppiluliuma’nın babası olan II./III. Tuthaliya olabilece ği genellikle kabul edilen bir görü tür. Söz konusu dönemde amuha kenti belki rezidenz olarak kullanılmı olabilir (Wilhelm, 1982: 44). Otten ve Haas’ın bu konudaki yorumları, Hattu a’dan amuha’ya ta ınmanın geçici oldu ğu eklindedir. Haas’a göre, Tuthaliya’nın Siyah Tanrıça kültünü Kizzuvatna’dan amuha’ya ta ıması, bir yanda Kizzuvatna’nın geri kazanıldı ğı görü ünü desteklerken, di ğer yandan amuha’nın Tuthaliya için bir çe it Ersatzresidenz yani geçici rezidenz oldu ğunu gösterebilir (Haas, 1985: 271, Otten, 1995: 11). Klengel ise, amuha için, geçici rezidenz ve üs tanımlamasını yaparak, kentin sadece bu amaçla kullanıldı ğını söylemektedir (Klengel 1999: 132). III. Hattu ili’ye ait CTH 88 (KBo 6.28) metninin tarihsel giri inde, ülkede geçmi te ya anan bir krizden bahsedilir. Ka kalar, Hatti ülkesinin içlerine kadar ilerlemi , di ğer taraftan Arzawalı ve Azzili dü manlar harekete geçmi , I uva Bölgesi’nde ayaklanmalar olmu tur. Hattu a yakılıp yıkılmı tır (Bryce, 1998: 158-160). Belki de Hattu ili burada, II./III. Tuthaliya döneminde ya anan karı ıklıktan bahsetmektedir.

II./III. Tuthaliya dönemi için iddia edilen bir di ğer Hitit ba kenti de apinuva (=Ortaköy)’dır. Bazı bilim adamlarına göre, apinuva’da ele geçen metinler, kralın Hattu a’dan çok, Hurri kültürünün a ğırlıkta oldu ğu bu kentte oturdu ğunu göstermektedir. Savunması iyi bir ekilde sa ğlanan kent, Ka kalar’ın saldırılarına kar ı iyi bir üs olu turulmasını da sa ğlamı tı (Ünal, 2002: 74). Ancak, apinuva kazılarından elde edilen metinlerin henüz yayınlanmamı olması, söz konusu bu Ka ka saldırılarını, II./III. Tuthaliya dönemine kesin olarak tarihlemeyi mümkün kılmamaktadır. Ancak, apinuva kazılarını yürüten Prof. Aygül Süel, ortaya

116 Önemli bir kült merkezi olan amuha’nın kesin lokalizasyonu bugüne kadar yapılmamı tır. Ancak, muhtemelen Kızılırmak Nehri’nin yukarı kesimlerinde, Sivas ya da Malatya çevresinde aranmalıdır (RGTC VI: 338 vdd.; RGTC VI/2: 137; Bilgiç, 1945-1951: 28; Bryce, 1998: 160; Klengel, 1999: 81).

160

çıkardıkları Hititçe mektup metinlerinden ve ar ivde bulunan tabletlerden apinuva’nın, çevredeki pek çok kentin idari merkezi konumunda oldu ğunu ileri sürmektedir. Bu kentin tıpkı Hattu a gibi, uzunca bir süre Hitit ba kenti olarak kullanıldı ğını dü ünmektedir. Bu görü ünü, Ma at Höyük’te bulunan u mektupla temellendirmek istemektedir: “Bu tablet size ula ınca, bin yedi yüz bir askeri Đ hupitta’dan acele olarak sevk ediniz ve onları iki gün içerisinde acele olarak apinuva’ya, Majeste’nin huzuruna getiriniz”. apinuva’da bulunan mektuplar sadece bir krala de ğil, aynı zamanda bir kralî çifte dikkati çekmektedir. Süel’e göre, bu kral ve kraliçe III. Tuthaliya [II./III. Tuthaliya] ve Taduhepa’dır (Süel, 2001: 670; Süel–Süel, 2004: 60).

Yukarıda anlatılanları özetleyecek olursak, amuha kentinin, Hattu a’nın ciddi bir tehdit altında oldu ğu bir dönemde, geçici bir süre için kral tarafından rezidenz olarak kullanıldı ğı, apinuva kentinin de bulunan mektuplar ve ar iv sebebiyle, bir süre Hitit ba kenti oldu ğu ileri sürülmü tür. Hattu a’nın tehlikeye dü tü ğü oldu ğu bir dönemde, Hitit Kralı’nın burayı terk etmek zorunda kaldı ğını ve ülkeyi yönetmek üzere güvenli gördü ğü amuha’yı geçici bir rezidenz olarak kullandı ğını ileri sürmek yanlı olmayacaktır. A ağıda ayrıntılarıyla ele alaca ğımız ikinci ba kent Tarhunta a ile 117 kar ıla tırarak, apinuva’nın da ba kent olarak kullanıldı ğını kabul etmek için bugünkü bigilerimiz yetersizdir. Eğer amuha’yı geçici ba kent yapan genelde inanıldı ğı gibi II./III. Tuthaliya ise, onun ayrıca neden Ka ka sınırına Hattu a’dan daha yakın olan apinuva’yı, yani ikinci bir ehri daha ba kent yaptı ğını açıklamak zor olacaktır.

b) Hitit Ba kenti’nin Tarhunta a’ya Ta ınması

Hattu a, I. Hattu ili’nin (M.Ö. 1650-1620) Hitit merkezini Ku ar kentinden buraya ta ımasının ardından aralıksızlık olarak ba kentlik yapmı tır. Đmparatorluk dönemi krallarından II. Muvatalli’nin ba kenti Hattu a’dan Tarhunta a’ya ta ıması,

117 Bkz.: II. B.1.b. Hitit Ba kentinin Tarhunta a’ya Ta ınması, ba lıklı bölüm.

161

bu zamanda kadar süren bir gelene ğin bozması anlamına geliyordu. Bu bölümde farklı bir bakı açısıyla ele aldı ğımız ba kent de ğiikli ğini açıklamaya çalı ırken, öncelikle cevaplanması gereken sorular unlardır: • Ba kentin ta ınması Hitit tarihinde tek örnek midir? • Söz konusu olan, geçici bir ba kent ihtiyacı mıydı, yoksa Muvatalli Tarhunta a’yı daimi ba kent olarak tayin etmeyi mi planlamı tı? • Ta ınma sonrasında Hattu a’nın statüsü ne olmu tu? • Muvatalli, ba kenti ne zaman Tarhunta a’ya ta ımı tı ve burada bulundu ğu süre içerisinde hangi icraatları gerçekle tirmi ti?

Hattu ili dönemi metinlerinde, Tarhunta a’ya ta ınma hakkında bilgi veren metinler ve ilgili pasajlar a ağıda yer almaktadır. Apologyadaki ilgili kısım u ekildedir: CTH 81 118 I (§ 6) 75 GIM-an-ma ŠEŠ-YA mNIR.GÁL IŠ-TU A-MA-AT DINGIR LIM -ŠÚ 76 I-NA KUR ŠAP-LI-TI kat-ta pa-it URU Ha-at-tu-ša-an-ma ar-ha tar-na-aš ______II 1 nu [ DINGIR MEŠ (URU KUBABBAR-ti) (GIDIM HI.A -ya ša-ra-)]a da-a-aš 2 na[(-aš I-NA KUR URU ) [ pé-]e-da-aš ………..

I (§ 6) 75 Karde im Muwatalli, tanrısının sözüyle (=emriyle) 76 Aağı Ülke’ye gitti ğinde, Hattuša’yı terk etti ğinde, ______II 1 Hatti’nin (tanrılarını) ve ölü ruhlarını aldı 2 ve onları [ ] Ülke’ye götürdü.

118 Bkz.: s. 43 dpn. 46.

162

Metnin devamında Hattu ili, Ka ka Ülkeleri’nin ayaklandı ğından bahseder. Büyük Kral’ın ba kenti bırakıp gitti ğini haber alan Ka ka Ülkeleri, ba kent Hattu a’nın savunmasının zayıf kaldı ğını dü ünerek ve saldırıya geçmi olmalıdır.

Metnin farklı bir yerinde Hattu ili, bir kez daha Tarhunta a’dan bahseder: II (§ 8) 119 52 nam-ma-kán DINGIR MEŠ URU Ha-at-ti GIDIM HI.A -ya pí-di ni-ni-ik-ta 53 na-aš I-NA URU D U-aš-ša kat-ta pé-e-da-aš nu URU D U-aš-ša-an e-ep-ta II (§ 8) 52 Daha sonra Hatti’nin tanrılarını ve ölü ruhlarını yerlerinden aldı 53 ve onları Tarhuntašša’ya götürdü ve Tarhuntašša’yı tuttu (=orada oturdu).

Yukarıda verdi ğimiz satırların devamında Hattu ili, a ğabeyinin Tarhunta a’ya ta ınması sırasında kendisini Yukarı Ülke’de, üstelik te sorunlu bir bölgeyle ilgilenmek üzere yalnız bıraktı ğını söylemektedir 120 . Bu dönemde Muvatalli, A ağı Ülke’de bulunan Tarhunta a’ya ta ınma faaliyetine ba lamı tır. Klengel’e göre Muvatalli kendisini, ba kenti Tarhunta a’ya ta ımaya adamı tır (Klengel, 1999: 212). Muvatalli için, ba kentin ta ınması ve kendisinin Hattu a’dan uzakla ması, muhtemelen ülkenin dı siyasetiyle ilgili olaylardan daha önemliydi. Singer, Tarhunta a’ya ta ınan tanrılarla beraber götürülen ölü ruhlarla neyin söylenmek istendi ği üzerinde durmu tur. Ona göre belki de, burada geçen ölü ruhlar tıpkı Roma dininde oldu ğu gibi atalara ait ruhlardır. Söz konusu olan belki de ebedi istirahatına çekilmi olan Hitit Kral ve Kraliçelerinin, ‘Ta Ev’de bulunan urneleridir. Tarhunta a’da bu urnelerin nereye konuldu ğu hakkındaki görü ü ise, Bronz Tablet’te (§ 10) geçen ve Tarhunta a’da oldu ğundan bahsedilen NA4 hékur SAG.UŠ / ebedi kaya anıtına 121 yerle tirildi ği eklindedir (Singer, 2006c: 42).

Hattu ili’nin, Urhi-Te up için yazdırdı ğı bir metinde Tarhunta a ile ilgili satırlar u ekildedir:

119 Bkz.: s. 95 vd. 120 Kar .: s. 96 vd. 121 Kar .: s. 23 dpn. 21.

163

CTH 85 122 I 30 ……….. ŠEŠ-YA -[ma DINGIR MEŠ U]RU HAT-TI DINGIR MEŠ URU PÚ-na 31 DINGIR MEŠ GIŠ ERIN-aš ša-ra-a da-a-aš [na-aš A-NA ] URU.D U-aš-ša 32 pí-e-da-aš nu-za URU.D U-ša-an šal-[li ?-in ? AŠ-R]A i-ya-at I 30 ……….. Karde im [ise] Hatti’nin tanrılarını ve Arinna’nın tanrılarını 31 (ve) Sedir tanrılarını 123 aldı [ve onları] Tarhuntašša kentin[e] 32 götürdü ve Tarhuntašša’yı büy[ük ye]r (=ba kent/rezidenz) yaptı.

Hattu ili, Arinna’nın Güne Tanrıçası’na dua metninde, bir bakıma a ğabeyi Muvatalli’nin bu davranı ının sorgulamaktadır: CTH 383 124 Öy. I 1’ […..] x [ 2’ [pí-d]i ? ni-ni-i[k-ta DINGIR MEŠ -uš-ma URU HA-AT-TI (GIDIM HI.A -ya)] 3’ [pí-d]i pí-e-t[u-um-ma-an-zi A-NA DUTU URU TÚL-na GAŠAN-YA ] 4’ [ma]-a-an ZI-an-za [e-eš-ta ma-a-an-ma-ta Ú-UL ] 5’ [Z]I-an-za e-eš-t[a na-at tu-el 125 A-NA ZI DINGIR LIM GAŠAN-YA ] 6’ ku-iš an-da ša-ak-ta [am-mu-uk-ma-za-kán a-pí-e-da-ni] 7’ ta-pa-ri-ya DINGIR MEŠ -aš ar-n[u-um-ma-aš Ú-UL ku-it-ki an-da] 8’ e-šu-un GEŠPU-ah-hu-u-wa-aš e-[šu-un nu ma-a-an] 9’ EN-YA -aš-mu e-eš-ta DINGIR MEŠ aš-ma-[m]u ar-[nu-um-mar] 10’ Ú-UL ZI-an-za e-eš-ta a-pí-e-da-ni-[ya ta-pa-ri-ya] 11’ pí-ra-an ú-e-ri-te-iš-ša-[a]n-za e-šu-u[n 12’ KÙ.BABBAR-ya GUŠKIN ŠA DINGIR MEŠ hu-u-ma-an-da-aš d[a-aš-ki-it ?]

122 CTH 85=KBo 6.29; Goetze, 1925: 44-51; Ünal, 1974a: 72. 123 Singer, Sedir Tanrıları adının Kizzuvatnalı tanrıları temsil etti ğini söylemektedir (Singer, 2006c: 42). 124 CTH 383 = KUB 21.19 + 1193/u (+) KUB 14.7 + 1303/u (+) Bo 4222 + 338/v. Tüm metnin transkripsiyonu ve çevirisi Sürenhagen, 1981’de, çevirisi ise Singer, 2002a: 97 vdd.’nda verilmi tir. Yukarıda sunmu oldu ğumuz çeviri için de büyük ölçüde bu yayınlardan faydalanılmı tır. Ayrıca Bkz.: Haas, 1970; Archi, 1971; Lebrun, 1980: 309 vdd.; Marazzi, 1983: 331 vdd.; de Roos, 1983: 228 vdd.; Houwink ten Cate, 1987: 21 vd.; Güterbock, 1988; Singer, 2001: 398 vd.; Singer, 2002b. 125 CHD Š: 26, 3’de verilen tamamlamada “tuel” de yer almaktadır.

164

13’ nu ku-e-el-la KÙ.BABBAR-ya GUŠKIN ku-e-da-ni [ ] 14’ A-NA DINGIR LIM pí-iš-ki-it nu-za-kán a-pí-e-da-[ni-ya] 15’ ta-pa-ri-ya Ú-UL ku-it-ki an-da [e-šu-un] ______

Öy. I 1’ […..] x [ 2’ …. O] yerinden aldı. [Hatti Ülkesi’nin tanrılarını (ve ölü ruhlarını ?) ise] 3’ ta ımak, [senin Arinna’nın Güne Tanrıçası’nın] 4’ iste ği [miydi, de ğil miydi?] 5’ [Senin fikrinde Ey Tanrıça, Beyçem bunu] 6’ kim biliyordu? [Benim ise] 7’ tanrıların ta[ ınma] emri ile [hiçbir ekilde ilgim] 8’ olmadı. (Çünkü) Ben baskı altında olan biriy[dim ve] 9’ o, benim Efendim olmasına ra ğmen, tanrıların ta[ ınması] 10’ benim iste ğim de ğildi [ve] ben o emir 11’ kar ısında korkmu tum. [ 12’ (O), tüm tanrıların gümü (ve) altınını [aldı ?] 13’ ve kimin gümü (ve) altınını o hangi 14’ tanrıya verdiyse, bu 15’ emir ile hiçbir ekilde ilgim olma[dı]. ______

Anla ıldı ğı kadarıyla tanrıların ba ka bir kente ta ınması i lemi, Hattu ili’nin ve belki de kral ailesinden belli bir kesimin tasvip etmedi ği bir eylemdi. Bu nedenle Hattu ili, kendisini bu kararın tamamen dı ında tutmaktadır. Tanrıların, yani onları temsil eden heykellerinin kendi tapınaklaından alınıp ba ka yere götürülmesinden ve zarar görmesinden çekinmi olmalı ki, bu emir kar ısında korktu ğunu bildirmektedir. Ayrıca Hattu ili, hem apologyada, hem de dua metninde Muvatalli’nin A ağı Ülke’ye gitmesinden bahsederken, siyasi açıdan hiçbir bilgi vermemekte, sadece tanrıların ta ındı ğından bahsederek, ba kent de ğiikli ğine tamamen dini açıdan yakla maktadır. Hattu ili, a ğabeyinin tanrıların emri üzerine harekete geçip

165

geçmedi ğinden emin de ğildir. E ğer tanrının iste ği üzerine ta ınıldı ğını kesin olarak bilseydi, o emre kar ı gelemez ve ta ınma kararı kar ısında baskı kaldı ğını ifade edemezdi. Bu metinde Hattu ili, a ğabeyinin ta ınma kararını bu bakımdan sorgulamaktadır. Ünal’a göreyse, Hattu ili bu ta ınmayı tanrısal bir yönlendirme olarak görmektedir (Ünal, 1997: 525). Bu durum, belki de ba kentin ta ınmasında dini faktörlerin ön planda oldu ğu fikrini destekleyebilir. Yukarıdaki dua metninde, Muvatalli’nin tanrılara ait altın ve gümü ü de götürdü ğünden bahseder. Burada kastedilen, muhtemelen tapınaklara ait birtakım de ğerli e yalar olmalıdır. Bu da, ta ınmanın boyutu hakkında bize fikir vermektedir. Tarhunta a’da tüm tanrı heykellerinin ve tapınaklara ait e yaların konulaca ğı, saklanaca ğı tapınaklar yapılmı olmalıdır. Ünal’a göre, ta ınan bu tanrıların bir kısmı Kummanni ehrine getirilmi tir (Ünal, 2002: 143).

Yukarıdaki metinlerden farklı olarak bir fal metninde, tanrı heykellerinin Tarhunta a’dan Hattu a’ya ta ınmasından bahsedilir: CTH 577 126 14 [ DU?] URU HAT-TI ku-wa-pí mA-ra-an-ha-pí-li-zi-iš URU.D U-ša-za [?] ! D URU 15 [p]a-ra-a ú-da -aš nu A-NA U HAT-TI EZEN 4 UGU ti-ya-u-aš 16 [k]a-ru-ú ki-ša-at ma-a-an-ma-aš pa-ra-a šar-ni-in-kán-za 17 [DING]IR LUM -an ki-nu-un UL [k]u-it-ki ša-an-ah-he-eš-ki-ši

14 Aranhapilizi Hatti’nin [Fırtına Tanrısı’(nın heykelini)] Tarhuntašša’dan 15 [y]ukarı (=Hattuša’ya) getirdi ğinde, Hatti’nin Fırtına Tanrısı için, aya ğa kalkmanın bayramı 16 çoktan olmu tu(=kutlanmı tı): E ğer bu iyi (bir ekilde) yerine getirildiyse, 17 (Sen), Tanrı, imdi onu hiçbir ekilde istemeyeceksin.

III. Hattu ili Dönemine tarihlenen bu fal metninde, tanrı heykellerinin Tarhunta a’dan Hattu a’ya geri ta ınmasından bahsedilir. Tanrıların Hattu a’ya geri

126 CTH 577=KUB 16.66; van den Hout, 1995: 188; Klengel, 1999: 221.

166

ta ınması III. Mur ili Dönemine rastladı ğından, metinde adı açıkça görülmese de, metinde anlatılanların bu dönemle alakalı oldu ğu söylenebilir.

Tapına ğa ait birtakım de ğerli e yaların da Tanrı heykelleriyle birlikte ba ka bir kente ta ınmı olması, söz konusu ba kent de ğiikli ğinin geçici bir yerle me olmadı ğını açıkça göstermektedir. Muvatalli, kalıcı bir taınma tasarlamı tı. Ba kentin ta ınması, kralın tebası tarafından sert bir muhalefetle kar ıla mı tı. Çünkü Hattu a, Hitit dünyasının en büyük ehriydi ve Hitit gücüyle özde le mi ti. Muvatalli’den önceki krallar, Hattu a’yı en zor dönemlerde bile iyi bir ekilde savunmu lardı. Eski Krallık Dönemi’nden beri kent, Hitit merkezi olarak kullanılmı tı. imdiye kadar kralî ba kent, yüzlerce kilometre güneyde olan ba ka bir yere götürülmemi ti (Bryce, 1998: 252). E ğer önceden, tıpkı Tarhunta a’ya ta ınmada oldu ğu gibi, bir ba kent de ğiikli ği olsaydı, Hattu ili bunu mutlaka metinlerinde belirtirdi. Üstelik, tanrıların, yani onları temsil eden heykellerinin ta ınması Hattu ili’nin dua metnindeki ifadesinden anla ıldı ğı üzere, alı ılmı bir durum de ğildir ve tanrıların huzursuz edilmesi riskini de içermektedir. Dolayısıyla, Muvatalli bu riski göze almı , ama sonuçta görevi en iyi ekilde yerine getirmi tir. Ancak, Muvatalli’nin kararlarına daima kar ı oldu ğu anla ılan karde i Hattu ili, bu riskli kararda hiçbir rolü olmadı ğını, yıllar sonra yazdırdı ğı metninde açıkça söylemektedir.

Bir Hitit Kralı’nın, imparatorlu ğa yıllardır ba kentlik yapmı Hattu a’yı tamamen de terk etti ğini dü ünmek kanımızca yanlı olur. Ama Hattu a’dan ta ınmaya karar vermesi ve oldukça zahmetli olan bu i e giri mesinde ku kusuz, Yukarı Ülke’de güçlü bir pozisyona gelmeye ba layan karde i Hattu ili’nin büyük etkisi vardır 127 . Muvatalli, karde ini belki de ba kentten uzakla tırmak için oldukça sorunlu olan Yukarı Ülke’ye göndermi ve kendisini orada idareci yapmı tır 128 . Ancak daha sonra Hattu ili’nin, Ka ka cephesinde bu denli ba arılı olaca ğını ve neredeyse bir kral gibi davranmaya ba layaca ğını tahmin edememi olmalıdır.

127 Bu konu ayrıntılarıyla II.B.1.d. Ba kentin Tarhunta a’ya Ta ınmasının Nedenleri, ba lıklı bölümde ele alınacaktır. 128 Hattu ili’ye Yukarı Ülke’de verilen görevler için bkz.: s. 46 vdd.

167

Muvatalli’nin, ba kenti Tarhunta a’ya ta ımaya karar verdi ğinde Hattu ili’ye eskisi kadar güvenmedi ği Hattu a’nın yönetimini, ‘katiplerin ba ı’ olan Mittannamuva’ya 129 vermesinden de anla ılmaktadır. Kendisi, II. Mur ili döneminden beri saygın ve kral ailesine yakın bir memur idi 130 . Hattu ili’nin Mittannamuva için yazdırdı ğı metindeki (CTH 87=KBo 4.12; Öy. 15-17) ifadesi, Muvatalli’nin, Mittannamuva’ya duydu ğu güveni göstermektedir: “ve Karde im Muwatalli, Mitannamuwa’ya lütfunu gösterdi, ona destek verdi ve ona Hattuša’yı verdi” (Goetze, 1925: 42-43; Singer, 2001: 396).

Muvatalli’nin, Hattu a’yı emanet etmek için seçti ği ki inin yazmanların ba ı olması tesadüf olmasa gerektir. Kanımızca, Muvatalli ba kenti Tarhunta a’ya ta ırken devlet ar ivini büyük ölçüde Hattu a’da bırakmı tır. Beraberinde sınırlı sayıda dini ve politik içerikli metinleri, ihmal etmemesi gereken bayramlara ait tabletleri ve ta ınan saray ve tapınak e yalarının envanter tabletlerini götürmü olmalıdır. Bunun yanı sıra ülkeler arası önemli yazı ma ve antla maları içeren metinlerin önemli bir kısmı, Hattu a’daki ar ivde bırakılmı olmalıdır. Her eyden önce Tarhunta a’da büyük bir devlet ar ivini muhafaza edecek bir yapı olup olmadı ğını açıklamak mümkün olamamaktadır. Metinler, ta ınma öncesinde Tarhunta a’da bir yapılanma oldu ğu konusunda bilgi vermemektedir. Di ğer yandan, ta ınmayla ilgili Hattu ili Dönemi belgelerinde sadece tanrıların ta ınmasından bahsedilmektedir. Bu durumu, Hattu a’nın idaresinin neden Mitannamuva’ya bırakıldı ğıyla açıklamak mümkün olabilmektedir. Hattu a’daki ar iv ile ilgilenmek üzere mutlaka burada bulunması gereken Ba Katip Mittannamuva, aynı zamanda Hattu a kentinin idaresi görevini de geçici bir süre için üstlenmi ti. Ancak, Bryce’a göre, Mittannamuva’nın yetki alanı, Yukarı Ülke’de bulunan Hattu ili’nin valisi oldu ğu bölgeyi de kapsıyor olmalıydı (Bryce, 1998: 253).

Ayrıca, hatırlanaca ğı üzere Mittannamuva ile Hattu ili arasındaki iyi ili kiler, Hattu ili’nin küçükken hasta oldu ğunda iyile mesi için ona emanet edilmesine kadar

129 Mittannamuva hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.: s. 41 vd. 130 Mittannamuva’yı II. Muvatalli döneminde, Halep Kralı Talmi-arruma ile yapılan antla ma metninde ahit olarak görmekteyiz. Ayrıca mahkeme tutanaklarında adına sıkça rastlanır.

168

gitmektedir. Geçmi lerindeki bu önemli payla ım, Muvatalli Tarhunta a’dayken, Hattu ili’nin Yukarı Ülke’de güçlenmesinde bir unsur te kil etmi olabilir. Muvatalli’den sonra tahta geçen Urhi-Te up ilk i olarak, Mittannamuva ve ailesine kar ı tavır almı tır. Mittannamuva da, Urhi-Te up ile Hattu ili arasındaki husumet sırasında Hattu ili tarafında yer almı tır 131 . Urhi-Te up, amcası Hattu ili ile aralarındaki yakınlıktan rahatsız olmu olmalı ki, yazmanlık görevini bu aileden alarak ba kalarına vermi tir. Hattu ili, bunu yaptı ğı için ye ğeni Urhi-Teup’a çok kızmı olmalıdır. Hatta Hattu ili kral oldu ğunda, Mittannamuva’nın ölümünden sonra, o ğlu Valvaziti’ye “kâtiplerin ba ı” ünvanını vermi tir (Dinçol – Dinçol, 2003: 14).

Muvatalli Döneminde Mittannamuva’nın o ğlu Purandamuva, ba kâtip görevine getirilmi ti (Goetze, 1925: 42-43; Hoffmann, 1994: 286). Muvatalli’nin Tarhunta a’ya gitti ğinde kendisine e lik edecek, yazı malarını yapacak, idari belgelerin ve duaların yazılması i ini üstlenecek bir ba kâtibe ihtiyacı olacaktı. Bu ba kâtipin Purandamuva olması çok mümkündür ve dolayısıyla bu dönemde elimize geçmeyen pek çok belgenin, Purandamuva’nın gözetiminde yazılmı oldu ğunu söyleyebiliriz (Do ğan-Alparslan, unpubl.). E ğer bu belgeler dü ündü ğümüz gibi, III. Hattu ili tarafından ortadan kaldırıldıysa, onlara hiçbir zaman ula ılamayacaktır. Daha önce söyledi ğimiz gibi, Muvatalli’ye ait yazılı belgelerin azlı ğı, ne yazık ki dönemi ile ilgili bazı olayları tam olarak açıklamamıza engel olmaktadır.

II. Muvatalli’nin krallık dönemini (1310-1282) onar yıllık dilimlere böldü ğümüzde onun ikinci on yıllık dilimin ortalarında, yani 1300-1290 arasında Tarhunta a’ya ta ınmı olabilece ğini teklif etmekteyiz. Bu ayırım, Muvatalli döneminde açıklayamadı ğımız bazı hususları, mesela dönemin olaylarının kronolojisini belirlemede kolaylık sa ğlamaktadır. O halde, özellikle Alak andu Antla ması’nın gösterdi ği gibi 132 ülkenin batısını güven altına aldıktan sonra,

131 Ünal’a göre, Urhi-Te up’un krallı ğı sırasında Hattu ili’nin danı manı olarak, dönemin siyasetinde büyük rol oynamı tır (Ünal 1974a: 60-61). 132 Antla ma metninde Muvatalli’nin hazırlanmakta oldu ğu Suriye seferi öncesi, ihtiyacı olacak geni bir orduyu olu turma çabası anla ılmakta ve antla ma metninde yer alan ifadelerden, Kade Sava ı’ndan önceki bir tarihte yapıldı ğı ve Muvatalli’nin batıyla ili kilerine öncelik verdi ğini açıkça

169

Tarhunta a’ya ta ınma kararını almı ve bu kararını gerçekle tirmi olmalıdır. Ta ınma, muhtemelen hem Hattu a’da hem Tarhunta a’da uzun süren bir hazırlık dönemi gerektirmi tir. Bu ta ınma i i belki de Muvatalli’nin, daha önce de belirtildi ği gibi, ülkenin güneyinde bir tehdit unsuru olarak kendini göstermeye ba layan Mısır için tedbir almada, biraz gecikmi olmasına neden olmu tur. Tüm bunların yanı sıra Hattu ili’nin apologyası, Tarhunta a’ya ta ınmanın, hakkında az ve öz bilgi verdi ği Kade Sava ı’ndan önce yapıldı ğını bize bildirmekte, böylece ta ınma için bir terminus ante quem sa ğlamaktadır. Ancak bunun, kaç yıl önce gerçekle tirildi ğine dair kesin bir bilgi mevcut de ğildir (Singer, 2006c: 39).

II. Muvatalli’nin Tarhunta a’daki faaliyetlerini anlatan dönemi açıklayan çivi yazılı belgelerinin yoklu ğu genellikle henüz gün ı ığına çıkmadı ğı gibi bir nedene dayandırılsa da, daha önce önermi oldu ğumuz gibi belgelerin Hattu ili tarafından bilinçli olarak yok edilmi olabilece ği de akılda tutulmalıdır 133 . M.Ö. 1285 yılında gerçekle en ve Muvatalli’nin yirmi sekiz yıllık krallık döneminin yirmi be inci yılına rastlayan Kade Sava ı hazırlıklarını Tarhunta a’da bulundu ğu dönemde yaptı ğını ve çarpıma için Tarhunta a’dan yola çıktı ğını söylemek yanlı olmayacaktır. Muvatalli, sava tan sonraki son üç yılını, yine Tarhunta a’da geçirmi ve dini kimli ğinin ele aldı ğı bölümde anlatıldı ğı gibi, krallı ğının bu son döneminde kültlerin düzenlenmesi i iyle u ğramı olmalıdır.

c. Tarhunta a’nın Konumu

Tarhunta a’nın yeri konusunda pek çok farklı teklif bulunmaktadır 134 . Bu konuda en son yapılan kapsamlı bir arazi çalı ması, Tarhunta a’nın yeri konusunda önemli veriler sa ğlamı tır. 1998 yazında Prof. Dr. Ali Dinçol ba kanlı ğında

görülmektedir. Muvatalli, merkezden uzun süre uzak kalmasına neden olacak Mısır seferine çıkmadan önce, ülkenin batısını güvence altına almayı amaçlamı olmalıdır. Ayrıntılı bilgi için bkz.: s. 128 vd. 133 Bkz.: s. 81. 134 Tarhunta a’nın yeri hakkında farklı görü ler için bkz.: RGTC VI: 467-469; RGTC VI/2: 162; Alp, 1995a: 11 vd.; Alp, 1995b: 2 vd.; Hawkins, 1995: 103 vd.

170

gerçekle tirilen arazi çalı ması verilerinden hareketle, Tarhunta a merkezinin, daha önce Prof. Dr. Sedat Alp tarafından teklif edilen, Konya-Karaman’ın kuzeyinde bulunan Kızılda ğ ile e itlenmesinin muhtemel oldu ğu bilim dünyasına sunulmu tur. Bu ara tırma ile Tarhunta a’nın siyasi merkezi olarak tespit edilen Kızılda ğ ve Tarhunta a Ülkesi’nin muhtemel sınırları, bugün artık kabul görmü bir tekliftir (Harita 9).

Tarhunta a Ülkesi’nin sınırları, Hattu a’da 1986 yılı kazı sezonunda bulunmu olan bronz tablette 135 ayrıntılı bir ekilde anlatılmı tır. Bronz tablet, Hitit Kralı IV. Tuthaliya ve Tarhunta a Kralı Kurunta arasında yapılmı bir antla ma metnini içerir. Antla ma metninde verilen yer adlarından, Tarhunta a’nın batı sınırını kesin olarak saptamak mümkün olmaktadır. Tablette Tarhunta a Ülkesi’ni batıdaki Lukka Ülkesi’nden, Ka taraya Nehri’nin (Kestros/Aksu Irma ğı) ayırdı ğı yazılıdır. Metinde, nehrin batısında, Lukka Ülkesi’ne ait oldu ğu belirtilen Parha Kenti de yine hem adı, hem de yeri bakımından Klasik Dönem’in Perge’si ile eitlenmektedir. Ka taraya Nehri, kuzeyde Hatti Ülkesi’nde kalan Peda a’ya (=Klasik Dönem’deki Pisidia Bölgesi) kadar çıkar. Buradan ba layarak saat yönünde sayılan yer adları ile sınır do ğuya do ğru ilerlemektedir. Bu yer adları arasında Arimmatta’nın “pınar havuzu”, Bey ehir Gölü kıyısındaki Eflâtunpınar ile eitlenmesi mümkündür. Aynı ekilde tablette özel bir “pınar havuzu” oldu ğu anla ılan yer ile Meke Gölü lokalize edilmi tir. Bronz tablete göre, kuzeydo ğu sınırında aliya Bölgesi ve “yüksek da ğ” vardır. aliya Bölgesi, Ulukı la-Pozantı ile, “yüksek da ğ” ise bölgedeki Bolkar Da ğı ile e itlenmi tir. Tarhunta a Ülkesi’nin do ğu sınırı bu da ğın eteklerinden güneye inmektedir. Tablette do ğu sınırının güney ucunda yer aldı ğı belirtilen aranduva’nın da Klasik Dönem’deki Kelenderis olması muhtemeldir. Bronz tablete göre ülkenin buradan sonra tüm güney sınırı denizdir.

Bu sınırlar içindeki bölgede, Hotamı Gölü yanındaki volkanik bir kayalık olan Kızılda ğ, ovaya ve göle egemen yüksek yapısı ve içerdi ği filolojik 136 ve arkeolojik buluntularla, Tarhunta a Ülkesi’nin idari merkezi olma özelliklerini

135 Otten, 1988. 136 Kızılda ğ’da bulunan yazıtlar için bkz.: s. 176 vd.

171

yansıtmaktadır (Resim 12). Ba kentin ülkenin her yerine kolayca ula ılabilecek ve bölgeyi kontrol edebilecek bir konumda olması gerekti ği kanımızca özellikle akılda tutulmalıdır. Sözü edilen nitelikleriyle sınırları belirlenen bölgede Kızılda ğ’ın idari merkez olma olasılı ğı oldukça kuvvetli görünmektedir (Resim 13, Resim 14), (Dinçol–Yakar–Dinçol–Taffet, 2000: 1-29).

d. Ba kentin Tarhunta a’ya Ta ınmasının Nedenleri

Muvatalli’nin ba kent olarak Tarhunta a’yı seçmesindeki nedenleri ve bu nedenlerin kentle ba ğlantısını kurabilmek için, henüz kralî ba kent ta ınmadan önce, Tarhunta a’nın Muvatalli ile ilgisini açıklamak gerekmektedir. Ayrıca, Hitit ba kentinin ta ınmasına zemin hazırlayan unsurların neler oldu ğu ve böylesine zahmetli bir icraata Muvatalli’nin neden gerek duydu ğu açıklanması gereken di ğer konulardır.

Ba kentin taınmasının nedenleri için öne sürülen farklı görü ler vardır. Tarhunta a’ya ta ınmanın Suriye seferi için, Hattu a’ya göre daha iyi bir co ğrafi konum sa ğladı ğı dü ünülmektedir. Di ğer taraftan e ğer Mısır ile yapılacak sava için Hattu a’dan yola çıkılmı olsaydı ba kent, gerekli askeri gücün güneye inmesiyle, kuzeyden gelecek dü man saldırılarına kar ı yetersiz bir savunmayla kar ı kar ıya kalacaktı. Bu nedenlere dayanarak, Muvatalli’nin kuzeydeki tehlikeden uzaktaki bir yerde idari ve dini merkezi yeniden kurdu ğu ileri sürülmektedir (Bryce, 1998: 253; Klengel, 1999: 210; Ünal, 1997: 524-527; Haas, 1970: 19. vd.). Ayrıca, güneydeki kültlerin uzun zamandır ihmalinin, ba kentin bu bölgeye ta ınmasında etken oldu ğu da iddia edilmi tir (Singer, 1996: 191 vd.; Singer, 2002a: 80-81). Singer’e göre, ba kentin güneydeki bir merkeze ta ınmasıyla, kuzeydeki büyük Hatti gelene ğine oldukça ba ğlı Hitit dini ve ideolojisinde köklü bir de ğiim olmu tur. Hattu a’nın yanı sıra, kuzeyde bulunan Arinna, Nerik, Zippalanda gibi önemli kült merkezleri yerine, Hurri kültürünün etkili oldu ğu Kizzuvatna kültleri ve amuha, Kummanni gibi kentler daha ön plana geçmi tir (Singer, 2006c: 43). Bu, en iyi ekilde Muvatalli’nin

172

dualarında görülen Hurri-Luvi etkisi ve yakarı için seçti ği tanrıların ço ğunlukla Hurri kökenli olmasından anla ılmaktadır 137 . Gonnet, Ka kalar’dan kaçıp Tarhunta a’ya sı ğınan Muvatalli’nin sonradan ba arıyla Hattu a’ya geri döndü ğünü ileri sürmü tür. Ona göre, Muvatalli’nin geleneksel mühürleri Tarhunta a’ya ta ınmasından önceki, kucaklama mühürleri ise Tarhunta a’dan Hattu a’ya döndükten sonraki döneme aittir. Muvatalli’nin, üzerinde kucaklama sahnesinin yer aldı ğı mühürlerdeki hiyeroglifleri Gonnet, “Büyük Kral, Güne imin pihaššašši Tešup’u” eklinde okumu 138 ve bu mühürlerin Hattu a’da bulunmasını, Muvatalli’nin Tarhunta a’dan Hattu a’ya geri dönü üne ba ğlamak istemi tir (Gonnet, 1990: 13). Ancak, II. Muvatalli’nin Tarhunta a’dan tekrar Hattu a’ya döndü ğüne dair herhangi bir belge bulunmadı ğı gibi, Tarhunta a’dan geri ta ınmanın o ğlu III. Mur ili döneminde oldu ğu kesin bir ekilde bilinmektedir 139 .

Dolayısıyla, Muvatalli’nin ba kenti, Anadolu’nun güneyinde daha güvenli bir yer olan Tarhunta a’ya ta ımı olmasının, Kuzeyde daimi bir tehlike olan Ka kalar’dan korumak amacını güttü ğü görü lerden biridir. Di ğer bir görü , Muvatalli’nin döneminde, güneyde kuvvetlenmeye ba layan ve ilerisi için bir tehdit unsuru olarak görülen Mısır’a kar ı, Hitit Devleti’nin Kuzey Suriye Bölgesi’ndeki topraklarını korumak amacıyla, ba kenti bu bölgeye daha yakın bir yere ta ımı olması eklindedir. Farklı bir yakla ıma göre ise; Kizzuvatna kültlerinin ihmali, Muvatalli’yi ba kenti Kizzuvatna’ya yakın bir yer olan Tarhunta a’ya ta ımaya sevk etmi tir.

Bununla birlikte, kanımızca ba kentin Tarhunta a’ya ta ınmasının politik ve dini iki farklı nedeni oldu ğu üzerinde durulmalıdır:

137 Muvatalli’nin duaları, ayrıntılı bir ekilde, III. II.Muvatalli’nin Kült Reformu ve Dini Kimli ği, ba lıklı bölümde ele alınmı tır. 138 Kar .: s. 10 vd. Singer de, Muvatalli’nin mühürleri üzerinde yer alan tanrının, pihaššašši- Fırtına Tanrısı oldu ğunu kabul etmektedir (Singer, 2006c: 40). 139 Burada, mühürlerle ilgili ba ka bir noktaya dikkat çekilebilir; söz konusu kucaklama mühürlerindeki piha a i- Fırtına Tanrısı ise, bu mühürlerin Tarhunta a’da yapılmı ve ba kentin ta ınması ile geri gelmi olması mümkündür. O halde, III. Mur ili tarafından, tüm belgelerin geri getirildi ği görü ü bununla da desteklenebilir.

173

1) Muvatalli’nin A ağı Ülke’de bulunan Tarhunta a’ya gitmesi ve ülkeyi oradan yönetmeye ba laması; aynı zamanda Hattu ili’nin, Yukarı Ülke’de kuvvetli bir konuma gelmesi, Hatti Ülkesi idaresinin fiilî ( de facto ) / kesin olarak bölünmü lü ğü anlamına geliyordu. Hattu ili’nin Yukarı Ülke’deki askeri ba arıları ve dominant özelli ği, Muvatalli’nin ondan çekinmesine ve kendi politik gücünü korumak amacıyla ba kenti A ağı Ülke’de bulunan Tarhunta a’ya ta ımasına neden olmu tur.

2) Tarhunta a’ya ba kentin ta ınmasında rol oynayan dini sebepleri ise, iki ayrı madde halinde irdelemek yerinde olacaktır: a) Muvatalli’nin ba kent olarak seçti ği Tarhunta a ve territoryumunun Kizzuvatna Bölgesi’ne yakın olu u, dikkatleri kendisinin Hurri kültürüne olan e ğilimine çekmektedir. Zira, dua metinlerinde Kizzuvatnalı Tanrılar sıkça zikredilmi tir. Kummanni’nin Fırtına Tanrısı için yaptı ğı dua metninde (CTH 382) ve pihaššašši- Fırtına Tanrısı’na yaptı ğı duada (CTH 381) Kizzuvatnalı tanrıların adları geçmektedir: Hepat, arruma, Huzzi, Hutanni gibi. Ayrıca, Hurri kökenli bir bayram olan (h)i uva- Bayramı’nın, Muvatalli Dönemindeki kutlamalarına bazı eklemeler yapıldı ğı kesin bir ekilde bilinir. Bayramın 8. tabletinde, Kral II. Muvatalli’nin, eskiden olmayan bazı yenilikler ekledi ği yazılıdır (Dinçol, 1995: 121) 140 . Belli bir takvime ba ğlı kalmaksızın kutlanan (h)i uva- Bayramı’nda adı geçen tanrıların büyük bir kısmı yine Hurri kökenlidir. Aynı ekilde, I uva adı hem Hurri bölgesinde kalan bir yer adı, hem de bir Hurri tanrı adıdır (Dinçol, 1969: 36, dpn 15; Dinçol, 1989: 5). Tüm bunlar, Muvatalli’nin Hurri kültürüne verdi ği öneme bir kez daha dikkatimizi çekmektedir. b) Dikkati çeken bir di ğer husus ise, Tarhunta a adının Fırtına Tanrısı kültü ile ili kili olmasıdır. Çivi yazılı metinlerde Tarhunta a yer adının yazımı “ URU.DU-ta-aš- ša” olarak belgelenmi tir. Görüldü ğü üzere, bu co ğrafi ad, Fırtına Tanrısı’nın ideografik yazımı olan “ DU”yu içerir. Fırtına Tanrısı ideogramının hiyeroglif Luvicesi’ndeki kar ılı ğı Tarhunt- oldu ğundan, bu kent adı Hititçe’de “Tarhuntašša”

140 Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için, III. II. Muvatalli’nin Kültte Yaptı ğı Yenilikler ve Dini Kimli ği, ba lıklı bölüme bakınız.

174

olarak okunuyordu (Alp, 1995a: 11). Kent adından da anla ıldı ğı gibi, Tarhunta a’da Fırtına Tanrısı kültünün önemli bir yeri olmalıdır. Muvatalli için Fırtına Tanrısı kültünün ayrı bir önem ta ıdı ğı, pihaššašši- Fırtına Tanrısı’na yaptı ğı dua metninden bilinmektedir. Muvatalli’nin o ğulları bölümünde de bahsetti ğimizi gibi 141 Muvatalli’nin iki o ğlunun da prens adlarında, Fırtına Tanrısı’nın Hurrice’de kar ılı ğı olan Te up ismi kullanılmıtır. Bilindi ği gibi, o ğullarından birinin adı Urhi- Te up, di ğeri Ulmi-Te up’dur. Tüm bu bilgiler, Muvatalli tarafından Tarhunta a’nın ba kent seçilmesinde Fırtına Tanrısı kültünün de rol oynadı ğını göstermektedir.

Yukarıda ortaya konulan nedenlerden siyasi olanı, Muvatalli’nin ba kenti ta ıma giri iminin altında yatan asıl sebebi olu turur. Dini etkenler ise daha çok, yeni ba kentin yer seçiminde rol oynamı gibi görünmektedir.

e. Ba kentin Tarhunta a’ya Ta ınmasının Sonuçları

Tarhunta a’nın kralî kent sıfatını kazanması, Muvatalli döneminden itibaren kentin yükseli e geçmesini sa ğlamı tır. Ba kentin Tarhunta a’ya ta ınmasının, Hitit tarihi açısından sonuçlarını ortaya koyabilmek için öncelikle, kentin ba kentlik yaptı ğı dönemden sonraki durumuna bakmak yerinde olacaktır. Tarhunta a ba kent oldu ğu dönemde, kazanmı oldu ğu ve a ağıda detaylı olarak irdelenecek vasıflar, ehrin ba kentlik özelli ğini yitirdi ği daha geç dönemlere dek uzanan önemli kazanımlar elde etmesine neden olmu tur. Ba kent olu u kentin politik olarak önemli bir merkez haline gelmesinin ve siyasi bir misyon kazanmasının yanı sıra, a ağıda irdelenen dini reformların da açıkça ortaya koydu ğu gibi, önemli bir kült merkezi olarak da güçlenmi oldu ğu anla ılmaktadır. Uzun dönemler boyunca devam eden bu kazanımlar, ba kent olarak seçilmesinin do ğurdu ğu sonuçların anla ılmasını sa ğlamaktadır. Singer, Muvatalli’nin ba kentini, tıpkı Mısır Kralı Akhenaton gibi daha önce kullanılmamı , bakir bir bölgeden seçti ğini söylemi tir (Singer, 2006c: 38).

141 Bkz.: s. 77 vd.

175

II. Muvatalli’den sonra o ğlu Urhi-Te up’un (III. Mur ili) tahta geçi i büyük ihtimalle Tarhunta a’da gerçekle mi tir. Urhi-Te up’un ilk icraatı, ba kenti tekrar Hattu a’ya ta ımak olmu tur. Bu ikinci ta ınmayla, o güne kadar ikiye ayrılmı gibi görünen Hatti ülkesini yeniden tek bir yönetim altına almak üzere, amcası Hattu ili’nin Yukarı Ülke’deki yetkilerini elinden alarak ve onu pasifize etmek istemi tir. Ancak, Hattu ili askeri gücünü kullanarak III. Mur ili’yi tahttan uzakla tırmı , sürgüne göndermi ve yerine kendisi kral olmu tur. Krallık tahtı üzerinde hak iddia edebilecek di ğer ye ğeni Kurunta’ya, Tarhunta a’yı ve ona ba ğlı oldukça büyük bir bölgeyi “ba ğımlı krallık” olarak vermi tir. Hattu ili’nin bu hareketinin altında yatan sebep, Kurunta’nın Tarhunta a’da vasal kral olma kar ılı ğında, Hitit Krallı ğı üzerindeki hakkından vazgeçece ğini dü ünmesidir. Ancak, Hattu ili bu sefer yanılmı tır. Kurunta, Tarhunta a kralı iken ayaklanarak, kısa bir süre de olsa Hitit kralı olmu ve Hattu a’daki idareyi ele geçirmi tir. Hattu a’da bulunan Kurunta’ya ait mühür baskıları bunu açıkça göstermektedir. Ayrıca Tarhunta a’nın kuzey sınırında ve Hatti Ülkesi sınırları içinde kalan Konya-Hatip’te bulunmu , Kurunta’ya ait hiyeroglif yazıtlı kaya kabartmasında “Büyük Kral, Kahraman Muvatalli’nin o ğlu, Büyük Kral, Kahraman Kurunta” yazılıdır. Lejantta Kurunta’nın adı, Anadolu’da sadece Hitit Krallarının kullandı ğı Büyük Kral unvanıyla beraber kaydedilmi tir (Dinçol, 1998a: 159-166; Dinçol, 1998b: 28-29; Bryce, 2003: 92).

Tarhunta a’nın idari merkezi oldu ğunu dü ündü ğümüz Kızılda ğ ve yakınında bulunan Karada ğ’da hiyeroglifli yazıtlar bulunmu tur. Yukarıda bahsetti ğimiz Kurunta yazıtında oldu ğu gibi, buradaki yazıtlarda da Büyük Kral unvanına sahip Hartapu adında bir kral ve yine Büyük Kral unvanına sahip babası Mur ili’nin adları yazılıdır. Mur ili ismi, II. Muvatalli ve Tarhunta a Kralı Kurunta ile ba ğlantı kurmamızı sa ğlar. Çünkü, yazıtta adı geçen Mur ili, güçlü bir olasılıkla, Hattu ili tarafından tahttan indirilen ve sürgüne gönderilen III. Mur ili’dir. Bu durumda, Muvatalli’nin torunu olan Hartapu, babasının sürgün yıllarında do ğmu olmalıdır. Anadolu’da sadece Hitit Krallarının kullandı ğı, ‘Büyük Kral’ unvanını ta ıdı ğına göre, vasal bir kral pozisyonunda de ğildi. Ancak, ne yazık ki Hattu a’da Hartapu ile ilgili herhangi bir buluntuya rastlanmamı tır. Bu durumda Hartapu’nun,

176

Hitit Devleti’nin M.Ö. 1200 dolaylarında yıkılmasından sonra Tarhunta a’da tahta geçerek krallı ğını ilan etti ği söylenebilir (Bryce, 2003: 93-97; Dinçol – Dinçol, 2003: 15-16, Dinçol–Yakar–Dinçol–Taffet, 2000: 16, Hawkins, 2000: 433 vd.).

Hattu a kaynaklarında Tarhunta a ile ilgili son bilgiler II. uppiluliuma dönemine (M.Ö. 1210-1200) aittir. Starke’ye göre, bu dönemde Tarhunta a vasal kralıyla uppiluliuma arasında bir anla mazlık olmu ve askeri açıdan kar ı kar ıya gelinmi tir. Bu önemli vasal devletle, Büyük Kral arasındaki bu gerginlik büyük bir ihtimalle Hitit Đmparatorlu ğu’nun yıkılı ına etki eden unsurlardan biriydi (Starke, 2002a : 26-27). Ancak, Kurunta (=Ulmi-Te up)’dan sonra Tarhunta a vasal krallık satüsünü kaybetmi tir. Dolayısıyla II. uppiluliuma Döneminde, Tarhunta a bölgesinde bazı ayaklanmalar oldu ğunu ve kralın bunları bastırmak için bölgeye gitti ğini dü ünmek daha do ğru olacaktır.

Tüm bu veriler göz önünde tutuldu ğunda II. Muvatalli’nin ba kenti Tarhunta a’ya ta ıması ile ilgili çıkartılabilecek sonuçlar u ekilde sıralanabilir: 1) II. Muvatalli soyundan gelen Kurunta ve Hartapu ile, Tarhunta a’da devam eden bir sekundogenitur ’dan bahsedebiliriz. Böylece Tarhunta a’nın, Hattu a merkezli yönetim için bir tehdit unsuru olma özelliğini, daima muhafaza etti ğini söyleyebiliriz.

2) Tarhunta a kenti Muvatalli döneminden sonra önem kazanmı tır. Önceden belki de sadece bir kült merkezi iken, bakent olduktan sonra politik bir merkez haline gelmi ve Hattu a’ya geri ta ınmadan sonra da bu önemli pozisyonunu muhafaza etmi tir. Hatta Hitit Đmparatorlu ğu’nun yıkılmasından sonra dahi varlı ğını sürdürmü tür.

3) Dindar bir ki ili ğe sahip oldu ğunu dü ündü ğümüz Muvatalli, ba kenti ta ırken bazı kültsel yenilikler getirmi tir. Bin tanrılı uygarlı ğın Hattu a’daki tanrılarını, yani onları temsil eden heykellerin hepsini olmasa da bir kısmını Tarhunta a’ya ta ımı tı. Tarhunta a’da, pihaššašši- Fırtına Tanrısı için yazdırdı ğı dua metninde, pek çok

177

tanrı adı geçer. Arka arkaya sıralanmı adeta uzun bir liste gibi yer alan bu tanrı adları belki de, Tarhunta a’ya götürülen tanrıların bir envanteri olarak yorumlanabilir142 . Güney bölgelerde yer alan kültlerin ön plana çıkmasıyla ve bazı bayram kutlamalarında de ğiiklikler yapılmasıyla gerçekle tirilen kültsel yenilikler ile belki de pihaššašši- Fırtına Tanrısı’nın daha öne çıkması da kastediliyor olmalıdır 143 .

142 Muvatalli’nin pihaššašši- Fırtına Tanrısı’na dua metni belki de, geleneksel Hitit pantheonundan ayrılan tanrıların, bir tür tasnifini içerir (Tatishvili, 2004: 93-107; Singer, 2006c: 41). 143 Muvatalli’nin dini reformu hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.: III. II.Muvatalli’nin Kültte Yaptı ğı Yenilikler ve Dini Kimli ği, ba lıklı bölüm.

178 III. II. Muvatalli’nin Kültte Yaptı ğı Yenilikler ve Dini Kimli ği

II. Muvatalli’ye ait az belge bulunması, kendisinin politik giri imleri ve idari yönü hakkındaki bilgilerimizde eksiklikler olmasına neden olmu tur. Bununla birlikte, Muvatalli tarafından yazdırılmı ve günümüze ula mı iki dua metni, onun dini kimli ği ve bazı siyasi faaliyetlerinin daha iyi anla ılması bakımından yardımcı olmaktadır. Bunlardan biri pihaššašši- (yıldırım) Fırtına Tanrısı’na duası (CTH 381) 1, di ğeri Kummanni’nin Fırtına Tanrısı’na olan duasıdır (CTH 382) 2. Bu metinler sayesinde, Muvatalli’yi kendi belgelerinden yola çıkılarak de ğerlendirmek ve dini kimli ğini tüm yönleriyle anlamak mümkün olabilmektedir. Bunun ötesinde, sözü edilen metinlerin sa ğladı ğı verilere dayanarak, Muvatalli’ye atfedilen “kült reformu” savını da yeniden irdelemek ve gerçekli ğini tartı mak gerekmektedir. Yukarıda sayılan dua metinlerinin yanı sıra, Muvatalli ile ili kili farklı dini metinler de mevcuttur. Bunların arasında bir Suriye seferi öncesinde Muvatalli’nin ada ğını içeren metin (CTH 590) ve (h)i uva Bayramı (CTH 628) ile ilgili metni saymak mümkündür. Ayrıca daha sonraki krallara ait bazı metinlerden de Muvatalli’nin kültsel faaliyetleri hakkında fikir edinebilmekteyiz. Bunlar, IV. Tuthaliya Döneminde yazdırılan bir tapınak envanter metni (CTH 525.7)3, II. uppilliuma’nın Annal Metinleri (CTH 40) ve Muvatalli adının Halep’in Fırtına Tanrısı ile geçti ği bir bayrama ait fragman metin (CTH 698) 4’dir.

Ba kenti ta ımasıyla ili kili oldu ğu dü ünülen pihaššašši-5 Fırtına Tanrısı’na yaptı ğı dua metni, içerdi ği tanrı isimleri ve kült merkezleri bakımından oldukça

1 CTH 381=KUB 6.45+KUB 30.14+1111/z; Singer, 1996; Singer, 2002a: 86-94 (Nr. 20); Singer, 2006b: 40 vd.; Haas, 1994: 258 dpn. 48, 279 dpn. 207; 295 dpn. 12 vdd.; 326 vd. dpn. 90, 98; 338 dpn. 197; 382 dpn. 3; 385 dpn. 34, 36 vd.; 422 dpn. 20; 426 dpn. 53; 446 dpn. 39; 450 dpn. 8; 579 vd. dpn.. 250, 259, 269; 586 dpn. 303, 309; 590 dpn. 342; 597 dpn. 398; 611 dpn. 470; 623 dpn. 35; 662 dpn.181; 777 vd. dpn. 35 vdd.; Klengel, 1999: 205 [A11]. 2 CTH 382 = KBo 11.1; Houwink ten Cate-Josephson, 1967: 101-140; Güterbock, 1958: 245; Lebrun, 1980: 294-309; Singer, 2002a: 81-85 (Nr. 19); Kammenhuber, 1976: 24, 142; Starke, 1990, 458 dpn. 1664, 536 dpn. 1978; Haas, 1994: 229 dpn. 247; Klengel, 1999: 205 [A10]; Bawanypeck, 2005: 291. 3 CTH 525.7= KUB 42.100 I 17’-19’, III 32’, IV 38’; metin ayrıca Utruna’da kutlanan bayram eklinde de tanımlanmı tır (Singer, 1996: 193). 4 CTH 698=KBo 14.142 III 31-34, KBo 26.183 III 5-7; Singer, 1996: 193, dpn. 441; RGTC VI: 489. 5 Pihaššaš(š)i- kelimesi Luvice ‘yıldırım, im ek’ anlamına gelir ve Fırtına Tanrısı’nın bir sıfatıdır (Tischler, 2001: 131). Kelime ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz.: s. 11 dpn. 8.

179 önemlidir. Singer, daha önce de belirtildi ği gibi ba kentin Tarhunta a’ya ta ınmasını, Hatti Ülkesi’nin güneyinde bulunan kültlerin ihmaline ba ğlamak istemekte, Kummanni ve pihaššašši- Fırtına Tanrısı gibi güneydeki kültler için yazılan duaların, bu ihmalin bir göstergesi oldu ğunu belirtmektedir. Di ğer yandan, pihaššašši- Fırtına Tanrısı’na yapılan dua metninde bu bölgenin tüm tanrılarına hitap edildi ğini, bunun da ilginin güneydeki hinterlanda do ğru kaydı ğına bir i aret te kil etti ğini söylemektedir (Singer, 1996: 191; Singer, 2002a: 80). Singer bu iki büyük dua metninin yanı sıra, yine dua içerikli bir fragman olarak kar ımıza çıkan di ğer bir metnin (CTH 389) 6, içerdi ği lokal tanrı listesinden dolayı pihaššašši- Fırtına Tanrısı’na yaptı ğı dua ile paralellikler gösterdi ği belirtilerek metni Muvatalli dönemine tarihlemi ve bunun ba kentin ta ınmasından sonra kompoze edilmi üçüncü bir dua olarak kabul etmi tir (Singer, 1996: 165 vd.; Singer, 2002a: 80).

Yukarıda da belirtti ğimiz gibi, Muvatalli’nin Tarhunta a’yı kendisine ba kent edinmesini, Mısır’da Akhenaton’un El-Amarna kentini ba kent yapmasıyla kar ıla tırılabilir. Her iki kral da, ülkenin politik merkezini ba ka bir yere ta ımakla, farklı alanlarda dinsel bir yenilik de ortaya koymulardır. Akhenaton, tam anlamıyla bir din devrimi gerçekle tirmi ve Eski Mısır tanrıları yerine, resmi tanrı olarak Aton’u atamı tır. Böylece radikal bir ekilde tek tanrılı ğa geçi yapmı tır. Muvatalli ise, ba kenti Hattu a’dan Tarhunta a’ya ta ırken tüm tanrıları beraberinde götürmü , ama tanrıların Hattu a’daki i levleri Tarhunta a’ya gitti ğinde de ğimemi tir. Bu nedenle, Singer’in Muvatalli için yaptı ğı “kültsel reform” tanımı kanımızca bir kez daha gözden geçirilmelidir. Pihaššašši- Fırtına Tanrısı’na yaptığı dua metninde, tapınım yerleriyle beraber yüz kırk tanrının yer aldı ğı etkileyici bir liste bulunmaktadır. Singer’e göre bu uzun liste, Muvatalli’nin dindarlı ğı için önemli bir gösterge olmakla beraber, dikkatle incelendi ğinde, yapılacak olan ba kent transferi ve reform hakkında bilgiler de vermektedir. Bunlardan ilki, listede yer alan elli kadar yer adı içinde Hattu a kenti Arinna, Tiva, amuha ve Katapa’dan sonra gelmektedir. Bu, Muvatalli’nin reformu sırasında Hattu a’nın gerilemesine i arettir. Đkincisi, pihaššašši- Fırtına Tanrısı Hepat ile birlikte, Hatti’nin Fırtına Tanrısı ve

6 CTH 389=KBo 9.98+; Singer, 1996: 165-167; Haas, 1994: 325 dpn. 74; 377 dpn. 490; 385 vd. dpn. 29, 51; 434 dpn. 109;. van den Hout, 1998: 33 dpn. 75.

180 Arinna’nın Güne Tanrıçası’nın yerini alarak, listede oldukça önemli bir statüde görünmektedir. Üçüncüsü, listede adı geçen kült merkezlerindeki da ğılımda bir orantısızlık söz konusudur. Tarhunta a’nın adı geçmemekle birlikte, daha çok Aağı Ülke’yi de içine alan Hatti’nin güneybatısındaki merkezler sayılmaktadır. Bu görü lerin yanı sıra Singer, Muvatalli reformunun, mevcut bir inanç sistemi ya da gelene ğe kar ı bir hareket olmadı ğını belirtmektedir (Singer, 2006c: 41).

Pihaššašši- Fırtına Tanrısı, Muvatalli’nin ki isel tanrısıdır. Aynı ekilde di ğer Hitit Kralları’nın da koruyucu bir tanrıları vardır: II. Murili’nin koruyucu tanrısı Telipinu, III. Hattu ili’nin koruyucu tanrısı amuha kentinin au gası (= Đ tarı), IV. Tuthaliya’nın koruyucu tanrısı arruma’dır. Krallarla beraber koruyucu tanrılarını da en iyi ekilde mühürler ve kaya kabartmaları üzerinde görmekteyiz. Beckman’a göre, bir Hitit kralının koruyucu tanrısı, onun ba arılı kariyer hayatından sorumluydu ve yükümlülü ğünü adeta bir ebeveyn gibi üstlenmi ti (Beckman, 1995: 531). Muvatalli’nin dua metinlerinden onun kendisinin, Arinna’nın Güne Tanrıçası’nın rahibi oldu ğu anla ılmaktadır. Yoshida’ya göre, Muvatalli henüz Hattu a’dayken, koruyucu tanrısı Arinna’nın Güne Tanrıçası olmalıydı. Ancak, ba kentin ta ınmasının ardından pihaššašši- Fırtına Tanrısı Muvatalli’nin koruyucu tanrısı pozisyonunu almı ve Arinna’nın Güne Tanrıçası arka planda kalmı tır. III. Hattu ili Döneminde ise, Arinna’nın Güne Tanrıçası, amuha Đtarı ve Nerik’in Fırtına Tanrısı tarafından arka plana itilmi görünmektedir (Yoshida, 1996: 61).

Kralın himayesine girdi ği tanrısıyla ili kisine iyi bir örnek, Muvatalli pihaššašši- FırtınaTanrısı’na duasından verilebilir: CTH 381 7 Ay. III 25 EGIR-ŠÚ -ma LUGAL-uš ki-iš-ša-an me-ma-i DU pí-ha-aš-ša-aš-ši-iš D URU 26 EN-YA DUMU.LÚ.U 19 .LU-aš A-BU-YA -ma A-NA UTU TÚL-na 27 Ù A-NA DINGIR MEŠ hu-u-ma-an-da-aš LÚ SANGA e-e[š]-ta 28 nu-mu-za A-BU-YA DÙ-at DU pí-ha-aš-ša-aš-ši-iš-ma-mu an-na-az

7 CTH 381=KUB 6.45+KUB 30.14+1111/z; Kar .: s.179 dpn. 1.

181 29 da-a-aš nu-mu šal-la-nu-ut nu-mu A-NA DUTU URU TÚL-na 30 Ù A-NA DINGIR MEŠ hu-u-ma-an-da-aš LÚ SANGA i-ya-at 31 A-NA KUR URU HA-AT-TI -ma-mu LUGAL-iz-na-an-ni da-a-iš ______Ay. III 25 Daha sonra kral öyle söyler: ‘píhaššašši- FırtınaTanrısı 26 Efendim, ben (basit) bir insanım, ama babam Arinna’nın Güne Tanrıçası’nın 27 ve (di ğer) tüm tanrıların rahibi[y]di 28 ve babam beni meydana getirdi. píhaššašši- FırtınaTanrısı (beni) annemden 29 aldı ve beni büyüttü ve beni Arinna’nın Güne Tanrıçası’na 30 ve (di ğer) tüm tanrılara rahip yaptı. 31 (Ayrıca) beni Hatti Ülkesi Krallı ğı’na koydu. ______

Yukarıdaki pasajda Muvatalli, kendisinin koruyucu tanrısı olan píhaššašši- Fırtına Tanrısı’na hitap eder ve sıradan bir insan iken ailesinden koruyucu tanrısı tarafından alındı ğını ve büyütüldü ğünü ifade eder. Aslında burada Muvatalli, bir bakıma hayatını özetlemektedir. Koruyucu tanrısı sayesinde yüksek makamlara gelebildi ğini, önce rahip sonra da kral olabildi ğini belirtmektedir. Benzer bir motifi, Prens Kantuzzili’nin duasında da (CTH 373 II 16 vd.) yer almaktadır: “Tanrım! Annem beni do ğurduktan sonra, Sen, Tanrım beni büyüttün” (Güterbock, 1978: 133; Singer, 2002a: 32).

Muvatalli’nin bu duasında ilgi çekici bir di ğer pasaj ise öyledir: CTH 381 8 Ay. III 40 MUŠEN-iš GIŠ tap-tap-pa-an EGIR-pa e-ep-zi na-aš TI-zi 41 ú-u[k-ma ?-z]a-[ká]n DU pí-ha-aš-ša-aš-ši-in EN-YA EGIR-pa AS-BAT 42 nu[-mu TI-]nu-ut nu-za A-NA DINGIR MEŠ ku-it ar-ku-wa-ar i-ya-mi

8 CTH 381=KUB 6.45+KUB 30.14+1111/z; Kar .: s.179 dpn. 1.

182 43 nu-kán A-WA-TE MEŠ A-NA DINGIR MEŠ an-da šu-un-ni nu[-m]u iš-ta- ma- aš-ša-an-du

Ay. III 40 ku yuvasına çekiliyor ve ya ıyor, 41 faka[t be]n pihaššašši- Fırtına Tanrısı’nı, Efendimi takip ettim 42 ve sen [beni ya]attın ve tanrılara yaptı ğım duaları 43 ve (bu) sözleri tanrıların içine doldur, ve onlar (beni) i itsinler

40. satırda yer alan ifade II. Mur ili’nin veba dualarında da geçmektedir (CTH 378=KUB 14.8 Ay. 22). Ancak, tam olarak ne anlama geldi ği açıklanamamaktadır. Her iki kral tarafından kullanılan bu cümlenin atasözü türünde bir ifade olabilece ği teklif edilmi tir (Beckman, 1986: 22; Güterbock, 1958: 245; Singer, 1996: 65). Bunun dı ında paragrafta, dua metninin bütününden farklı olmayan, duaların tanrılara ula ması dile ği tekrarlanmaktadır.

Muvatalli’nin koruyucu tanrısı olan pihaššašši- Fırtına Tanrısı’nı çivi yazılı metinlerde ilk defa Muvatalli zamanında görmekteyiz. Bu tanrı Vilu a Kralı Alak andu ile yaptı ğı antla ma metninde (CTH 76) ahit tanrılar arasında geçmektedir. Antla ma metninde Muvatalli adı “pihaššašši- Fırtına Tanrısı’nın Sevgilisi” ( NARAM DU pihaššašši) olarak anılmaktadır. Daha sonra ise, Ulmi-Te up Antla ması (CTH 106) ile Bronz Tabletteki ahit tanrılar arasında kar ımıza çıkar. Burada dikkati çekmek istedi ğimiz husus, pihaššašši- Fırtına Tanrısı’nın, Muvatalli Dönemi dı ında, sadece Tarhunta a ile ilgili antla ma metinlerindeki ahit tanrılar arasında sayılmasıdır. Singer’e göre, yukarıda da bahsetti ğimiz bir duaya ait fragman metinde (CTH 389=KBo 9.98+ I 6-8) ve Bronz Tablette (III 67) pihaššašši- Fırtına Tanrısı yeni ba kentin de ba tanrısı gibi görünmektedir. Pihaššašši- Fırtına Tanrısı, Hepat ve o ğulları arruma tanrısal üçlüsü, daha sonra do ğudaki Hurri kült merkezleri için model te kil etmektedir (Singer, 2006a: 560). Tarhunta a kuruldu ğu zaman, pihaššašši- Fırtına Tanrısı kültü di ğer Hitit kentlerine

183 yayılmakla beraber, kültün dominant statüsü Muvatalli’den sonra Tarhunta a dı ında oldukça azalmaya ba lamı tır (Singer, 2006a: 560).

Pihaššašši- Fırtına Tanrısı, AN.TAH.ŠUM bayramının 18. gününde Temiz Tapınak’ta (É parkuwayaš) ve Arinna’nın Güne Tanrıçası saray yapısında (Éhalentuwaš) kutlanırdı. Bu seremoniler ölmü olan krallara, büyük babası uppiluliuma ve babası Mur ili’ye, sunu ritüeli içermektedir (Kralın heykeline kurban ritüeli; CTH 660=KBo 2.29 Öy. 12’-14’). Ancak, metnin bu versiyonu II. Muvatalli’den önceki bir döneme tarihlenememektedir. Bu tanrılar bayramın son günü, im ir ağaçlarından olu an bir korulukta kutlanmı tır (III 7-11). Belirtilen koruluk muhtemelen Yazılıkaya Açık Hava Tapına ğı’nın oldu ğu yerdir. Bu kutlama aynı zamanda bir at yarı ını da içermektedir (Singer, 1986: 250). Bayramın 18. ve 19. gününde Arinna’nın Güne Tanrıçası ve pihaššašši- Fırtına Tanrısı’nın bu bayramda üstlendikleri roller, belki de Hattu a ve Tarhunta a krallıklarını sembolize etmekteydi (Singer, 2006a: 560).

Ünal, pihaššašši- Fırtına Tanrısı’na yapılan duanın, büyük ihtimalle ta ınma sırasında yazıldı ğını dü ünmektedir. Dua içerisinde yer alan uzun tanrı listesi Ünal’a göre, Hattu a’dan Tarhunta a’ya ta ınacak tanrıların isimlerini içermektedir. Bu da, Hattu a’nın nerdeyse tamamen bo altılması anlamına gelir. Ünal bu görü ünü, III. Hattu ili ve IV. Tuthaliya Dönemlerinde Hattu a’daki yeni imar ve in a faaliyetleriyle temellendirmek istemektedir (Ünal, 1997: 524-527; Ünal, 1974a: 70).

Daha önce de belirtildi ği gibi, ikinci bir ba kent olarak Tarhunta a’nın seçilmesini, Muvatalli’nin dini kimli ğiyle açıklamak mümkündür. Tanrıları sistemli olarak Tarhunta a’ya götürmü olması da göz önünde tutuldu ğunda, Muvatalli’nin ta ınma faaliyetini dini ki ili ğinden ayrı tutmak do ğru olmayacaktır. Bu perspektiften bakacak olursak, ba kentin ta ınma eylemi ile Muvatalli’nin dindar ki ili ği arasında ba ğlantı kurmak mümkündür. Singer, Muvatalli’nin bu yönünü, büyük babası I. uppiluliuma’dan beri süregelen olaylara ba ğlamak istemektedir. O’na göre, uppiluliuma Döneminde ya anan veba salgını, sonucu Hatti nüfusunun

184 büyük bir kısmının yok olması, bu durum kraliyet ailesine vicdani bir yük getirmi tir. Bu bela belki de, Muvatalli’de kendini daha a ğır hissettirmi , bunun sonucunda da Muvatalli son derece dindar bir ki ili ğe bürünmü tür (Singer, 2006c: 39).

Belli bir takvime ba ğlı kalmaksızın kutlanan (h)i uva Bayramı (CTH 628) adını, Hurri dilinde ‘hišuwa-/išuwa-’ kelimesinden alır. Bu kelime ritüel içinde tapınım gören DIšuwa/ DEšue’nin Kartalı ile ba ğlantılı olabilir ve buna dayanarak Ešue=Ešuwa=Išuwa=Hišuwa e itli ği yapılmaktadır (Dinçol, 1969: 36, dpn 15 ve Dinçol, 1989: 5). Đ uva adı hem Hurri Bölgesi’nde kalan bir yer adı, hem de bir Hurri Tanrı adıdır. Tüm bunlar, II. Muvatalli’nin Hurri kültürüne verdi ği öneme bir kez daha dikkatimizi çekmektedir. Bayramın 8. tabletinde yer alan bir ifadeden, Muvatalli’nin getirtti ği ve ilk defa ritüellerde kullanılan, sıvı ve katı kurbanlar oldu ğunu ö ğrenmekteyiz; dolayısıyla (h)i uva Bayramı’nın bazı bölümlerinin Muvatalli döneminde kutlandı ğını da kesin bir ekilde bilmekteyiz 9 (Dinçol, 1995: 121).

Bayram ritüellerinde uygulanan özel hareket ve eylemler belli anlamlar içerir. (H)i uva Bayramı’nda uygulanan “kartal kanadı ile su serpme” 10 ve “me alelerle döndürme” 11 hareketlerinde de kullanılan su ve ate , bu bayrama arındırıcı/kathartik bir i lev kazandırmı tır. Bayram metninde bu ritüel uygulamaların geçti ği bir pasaj öyle özetlenebilir 12 : “Beyaz, mavi, kırmızı kuma larla bir purušiyalla- (=çelenk) suna ğa konur. Đçinde kartal tüyü olan bir arap testisi purušiyalla-’nın içine yerle tirilir ve buna ‘Tanrıça Lelluri’nin Kadehi’ adı verilir. Palwatalla- adamı arap testisinden kartal tüyünü alır ve su kadehinin içine koyar. Ardından rahip, kırmızı ali- kuma ına sarılmı me aleyi yakar ve tanrıların etrafından döndürür. Bayramın bu bölümünde rahibin Hurrice rezitasyonu vardır.

9 CTH 628=KUB 40.102 V 5‘-7‘ de II. Muwatalli tarafından eklenen “zammuri- ekme ği” ve “Bierpithoi”den bahsedilir (Dinçol, 1989: 6, Haas, 1994: 848). 10 Metinlerde ço ğunlukla öyle belgelenmi tir: ‘ÁMUŠEN -aš10 pártaunit 10 LUGAL-i menahhanda watar papparašzi 11 Hititçesi; GIŠzupparit wahnu- 12 CTH 628= A. A 1. KBo 15.48 (+?) A 2.KBo 33.185 (+?) A3. KUB 32.64, B. KBo 23.28+KUB 32.65+KUB 32.61; (H)i uva Bayramı’nın ikinci tableti.

185 Daha sonra rahip, me aleyi kralın etrafında döndürür ve ardından yine bir Hurrice rezitasyon gelir. Kralın etrafında me aleyi döndürmesi bitti ğinde, palwatalla- adamı kartal tüyü ile kralın önüne üç kez su serper ve bir kez el çırpar” (Dinçol, 1989: 12- 14, 42-44).

Aynı bayramda geçen bir di ğer özel hareket de “tanrı asaları ile sırta vurma” 13 dır. Hurri kültürüne özgü olan “tanrı asaları ile sırta vurma” ritüeli bugüne kadar sadece (h)i uva Bayramı’nda tespit edilmi tir 14 . Bayramın 8. gününün anlatıldı ğı 13. tablette (CTH 628; ABoT 7+KBo 15.37 V 1-16), ilgili pasajın özeti öyledir: “Tablet, Manuzziya’nın Fırtına Tanrısı’nın tapına ğından DHilašši’nin alınıp, kralın vezirinin evine götürülmesi ile ba lar. Burada DHilašši yıkanır ve tanrı asaları ile beraber, ya ğla temizlenir, daha sonra kurban masasına bırakılır. Ardından kurban seremonileri ve BALAG.DI çalgıcılarının DHilašši hymnosunu söylemesi ile devam eder. Sonra kral üç kez reverans yapar ve rahip, tanrı asaları ile (kralın) sırtına üç kez vurur. Kral bu asaları öper ve oturur. Ardından rahip, gümü bir kap ile arabı kadehlere koyar ve kralın önünde oturanlara içmeleri için verir ve aynı asa ile orada oturanların sırtına vurur ve onlar da bu asaları öperler” (Dinçol, 1995: 121; de Martino, 1988: 62, Haas, 1994: 872-875).

“Tanrı asaları ile sırta vurma” ritüel eyleminin hangi amaçla yapıldı ğı hakkında öne sürülen farklı görü leri burada sıralamak yerinde olacaktır. Otten bir yayınında A. Bertholet’in, bu eylemin tanrısal gücün sırta vurulan asa aracılı ğı ile krala ve orada oturanlara aktarılması anlamına geldi ği fikrini kabul etmektedir

13 Metinlerde; IŠTU GIŠ PA HĐ.A DINGIR LIM iškiša III-ŠU walahzi, eklide belgelenmi tir. 14 Vurma eylemi farklı ekilde, bir ba ka bayram ritüelinde geçmektedir (CTH 670=KUB 20.87 Öy. I 11-13). Ancak fragman halinde elimize geçen bu metindeki ifade öyledir: “tanrıların asaları heykelciklerinin önüne konulur ve rahip kurban edilecek bo ğaya tanrının demir asası ile vurur“ (Haas, 1994: 512; Klinger, 1996: 454). Haas, buradaki vurma hareketinin bir kutsama eylemi oldu ğunu dü ünmekte ve (h)i uva Bayramı’nda geçen asayla vurma eylemi ile ili kilendirerek her ikisinin de bir temas ritüeli/kontaktritus oldu ğunu söylemektedir. Farklı bir metinden alınan örnekte ise(CTH 670=KBo 21.44 III 1-10), asa adamının ba hapiya-adamına GIŠ waršama- (ate e atılacak odun ?, kamı ?) ile vurdu ğu kaydedilmi tir. Aynı ekilde yine bayram kutlamalarına i aret eden ba ka bir metinde (CTH 669=KUB 20.11 II 12 vd.), bir kurban sahnesi esnasında saray soytarılarının ba ının, önünde diz çöken a çının kafasına tahta bir kap ile vurdu ğundan bahsedilir. Yine bir bayram metnindeki (CTH 656=KBo 21.25 V 7-9) kurban sahnesinde krala dizginler ile üç kez vuruldu ğundan bahsedilir. Ancak tablet çok kırık oldu ğu için bu bilginin do ğrulu ğundan emin de ğiliz (Künhe, 1999: 118 dpn 108).

186 (Otten, 1951: 227 dpn. 28). Kühne ise tanrısal gücün vurma eylemi ile de ğil, daha sonra asanın öpülmesi ile krala geçti ğini dü ünmektedir. Burada tanrıyı temsil eden asanın öpülmesi ile tanrı yüceltilmi ve sırta vurma hareketi ile tanrının büyüklü ğü kar ısında onun verdi ği ceza kabul edilmi oluyordu (Künhe, 1999: 117-118). Haas, bu hareketin, kralın gücünün artması için yapıldı ğını dü ünmektedir. A. Dinçol’a göre, vurma eylemi ile kral, tanrıların yanında a ağılanmakta, böylece krala tanrısal bir ceza verilmekte, asaların öpülmesi ile de tanrılar tarafından verilen bu ceza kabullenilmektedir (Dinçol, 1998a: 159-160).

Bu ritüel eylemin hangi amaçla uygulandı ğını anlayabilmek için, farklı kültürlerdeki benzeri ritüellerle kar ıla tırma yapmak yardımcı olmaktadır. Mezopotamya’da kralın ya da bir yöneticinin cezalandırılma motifi çivi yazılı tabletlere kaydedilmi tir. Burada ilgi çekici bir örnek olarak, akitu - Bayramı’nın be inci gününde Babil Kralı’nın iki kez tokat yedi ğinden bahsedilen metin verilebilir. Kral ilk tokadı törenin i leyi i sırasında kralî iaretlerini bırakırken, ikincisini de bu i aretleri geri alırken yer. Hatta burada kralın kulaklarının çekildi ği de kaydedilmi tir (Künhe, 1999: 118). Farklı kültürlere ait di ğer bir örnek Peru’daki sonbahar enliklerinde, kötülükleri uzakla tırmak için insanların birbirlerine me alelerle vurma ritüelinde kar ımıza çıkar. Ayrıca, Avrupa kırsal kesiminde eski dönemlerde mevsimsel enlikler içerisinde tespit edilmi benzeri eylemler vardır. Arnavutlar 1 Mayıs’ta insanların ve hayvanların kızılcık sopası ile sembolik olarak dövülmesinin sa ğlı ğa çok iyi geldi ğine inanırlardı. Slovenya’da Paskalya Yortusundan önceki Cuma günü insanlar, kiliseye beraberlerinde çubuklar götürürler ve dua bitiminde birbirlerine, “taptaze ve sa ğlıklı“ olacaklarına inanarak vururlar. Almanya’nın bazı bölgelerinde, Paskalya mevsiminde insanlar özellikle hu a ğacının ye il ve taze dalları ile birbirlerine vururlar ve bunun onlara ans getirece ğine inanırlardı (Frazer, 1992: 201).

(H)i uva Bayramına Muvatalli Döneminde bazı eklemelerin yapıldı ğını ve dolayısıyla bayramın bazı bölümlerinin ilk defa Muvatalli tarafından kutlandı ğını kesin bir ekilde söylemenin mümkün oldu ğunu belirtmi tik. Buradan yola çıkarak,

187 bayramda sadece bir kez tekrarlanan “tanrı asaları ile sırta vurma” eyleminin, Muvatalli ile ili kili olup olamayaca ğı sorusunu ortaya koymak istiyoruz. Bir arınma/purification ritüeli olarak nitelendirdi ğimiz (h)i uva Bayramı’nda geçen bu törensel eylem ile söz konusu kral, i ledi ği bir günahtan ya da ba arısızlı ğından dolayı kendisine verilen tanrısal cezayı, sırtına vurulan tanrısal asaları öperek kabul etmektedir. O halde, e ğer bu kral Muvatalli ise, hangi günahı 15 ya da ba arısızlı ğı bu uygulamaya sebep olmu tur? Dindar bir ki ili ğe sahip oldu ğunu dü ündü ğümüz Muvatalli, belki de Ka kalar’a kar ı çok da ba arılı bir askeri performans gösterememi olmasından dolayı, karde ini Ka ka problemiyle ilgilenmek üzere Yukarı Ülke’ye idareci olarak atamı tır. Böylece, krallı ğı döneminde Ka ka sorununa kendince bir çözüm getirmi tir. Fakat Hattu ili’nin Yukarı Ülke’ye gönderilmesiyle, onun güçlenmesine ve ilerde Hitit tahtını gasp etmeye varacak kadar ileri gitmesine neden olacak olayların da ilk temelleri atılmı tır. Ka ka münasebetleri dı ında, ne batı ne de güneyde Muvatalli için tespit edilebilecek ba ka bir askeri ba arısızlık söz konusu de ğildir. Hatta Kade ’de Mısır’a kar ı kazandı ğı zafer, Hitit Đmparatorlu ğu için büyük önem ta ımaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki, Kade Sava ı sırasında yanında, yine önemli bir pozisyonda karde i Hattuili vardır. Kendisine göre askeri yönü daha baskın olan Hattu ili ile çeki melerinin, Tarhunta a’ya ta ınma sebeplerinden biri olması ve Muvatalli’nin güç mücadelesi yapmaktansa, ba kenti terk etmesi de göz önünde tutulacak olursa Muvatalli’nin, askeri yönünün çok da güçlü olmadı ğı izlenimi do ğmaktadır. Ancak, karde iyle ili kisinde, onu zaman zaman görmezlikten geldi ği anla ılsa da, bu davranı ı Muvatalli’nin zayıf bir kral oldu ğunu ya da ba arısız bir kariyeri oldu ğunu göstermez. Di ğer yandan ba kenti ta ırken, tanrılarını ta ımada gösterdi ği titizlik ve duaları dini yönünün daha a ğır bastı ğını göstermektedir. Muvatalli’nin babası II. Mur ili de, çocuk ya ta tahta çıktı ğından, di ğer ülke kralları tarafından küçük

15 Muvatalli’nin bir günahı oldu ğuna dair fikre belki, IV.Tuthaliya’ya ait bir fal metninden varılabilir. Haas’a göre, Tuthaliya tahta çıktı ğında, görev yerini kendisinden önceki krallardan yani Hattu ili ve Muvatalli’nin günahlarından ritüel olarak temizlemesi gerekmekteydi. Tuthaliya’nın metinde yer alan fal soruları bir dizi kötü olayları da gün ı ığına çıkarmaktadır. Bir fal metninde (KBo 2.6+KUB 18.51 Öy. I 31-36) öyle demektedir: “Arma-Tarhunta’nın lanetlenmesi tespit edilmi ti ve öyle yapılıyor: Arma-Tarhunta’nın lanetlenmesi, krallı ğın tanrılarının önünde geri alınır: krallı ğın yeri ve tahtı temizlenir. Majestem de temizlenir. Sarayın tazminleri alınır ve (tazminlerin bir bölümü) dokunulmamı bir yere konulur. Di ğer (bölümü) ise, ölü ruhlara verilir. Bir ba ka faldan onun torunu tespit edilir” (Haas, 2003: 27; van den Hout, 1998: 198-199).

188 görülen, ya adı ğı bir do ğa olayı sebebiyle dil tutuklu ğu olan, babası I. uppiluliuma’nın tahtı gasp etmesinden dolayı onun günahını babası gibi ta ıyan bir kraldı. Buna kar ın, güçlü bir ki ili ğe sahip ve annallerinde anlattı ğı gibi askeri yönü de oldukça baskın bir kraldı.

Az önce bahsedilen (h)išuwa Bayramı kutlamaları ve uygulamalara yaptı ğı eklemeler Muvatalli’nin, henüz Hattu a’dayken gerçekle tirdi ği icraatlardan olmalıdır. Bu bayramda yaptı ğı de ğiikliklerin, daha sonra Tarhunta a’ya ta ınırken yapaca ğı kültsel yeniliklerin de bir öncüsü oldu ğu ya da bu yeniliklere temel olu turdu ğu söylenebilir. O halde, askeri yönünün Hattu ili kadar güçlü olmadı ğını Ka kalar’la münasebetlerinden anlayan Muvatalli, kendince Ka kalar’a kar ı sergiledi ği ba arısız siyasetin getirdi ği kötülüklerden arınmak ve kültsel temizli ğini sa ğlamak amacı gütmü olabilir. Dolayısıyla, (h)i uva Bayramı’nda “tanrı asalarıyla sırta vurma” eylemini Muvatalli’yle ili kilendirmemiz mümkündür 16 . Bu ritüel eylemin bayramda sadece bir kez geçmesi, bayrama Muvatalli tarafından sıvı ve katı kurbanların eklenmesi gibi, bu özel hareketin de eklenmi olabilece ğini mümkün kılmakta ve “tanrı asalarıyla sırta vurma” ritüel hareketinin Muvatalli ile ilgili oldu ğu görü ümüzü desteklemektedir.

Ayrıca, (h)i uva Bayramı’nda geçen “tanrı asalarıyla sırta vurma” eyleminin mutlaka Muvatalli’nin bir ba arısızlı ğına ba ğlanması da zorunlu de ğildir. Dindar olan bir insan, günah i lemi olma duygusunu daima içinde ta ır. Hitit Krallarının aynı zamanda ba rahip olmaları ve tanrılara kar ı görevlerini asla aksatmamaları gerekti ği göz önünde bulunduruldu ğunda, Muvatalli’nin dini vecibelerini yerine getirme konusunda hassas davrandı ğını ve kendisini direkt olarak ilgilendiren böyle bir kültsel eylemi (h)i uva Bayramı’nda uyguladı ğını da öne sürmek mümkündür.

Muvatalli’nin Hurri kültleriyle ilgili bir di ğer dua metni (CTH 382) Kummanni Fırtına Tanrısı’na yazılmı tır. Kolofonda yer alan ifadeden duanın, kralın kendisi tarafından dikte edilen ve Fırtına Tanrısı’na tipik bir tövbe ve itiraf

16 Bu konuyla ilgili bir çalı ma, 2002 yılında yapılan V. Uluslararası Hititoloji Kongresi’nde bir bildiri olarak sunulmu ve yayınlanmı tır (Do ğan-Alparslan, 2005: 245-258).

189 yakarısı içeren bir metin oldu ğu anla ılmaktadır. Bu dua metni Kummanni kültleriyle ilgili oldu ğundan ve Kizzuvatna’nın güneyinde kutsal sayılan Hepat, arruma, Huzzi, Hutanni gibi tanrılardan bahsetti ğinden, ço ğunlukla ça ğrılan tanrının Kummanni’nin Fırtına Tanrısı oldu ğuna inanılmı tır (Lebrun, 1980: 294, Singer, 2002a: 81). Singer’e göre ise, Muvatalli metinde Fırtına Tanrısı için kullandı ğı “Yerin ve Gö ğün Efendisi” ve Tanrıların Kralı” sıfatlarını belki de, Kizzuvatna orijinli koruyucu tanrısı pihaššašši- Fırtına Tanrısı için söylemi tir (Singer, 1996: 162, 185 vd.).

Kizzuvatna Bölgesi, Muvatalli’den önce de özel bir yeri olan kült merkeziydi. CTH 70=KUB 14.4 metninde (II. Mur ili’nin Tavananna ile meselesi) II. Mur ili’nin (Ay. III 22), karısının ölümünden hemen sonra Kummanni’deki Hepat’ın Bayramını kutlamak amacıyla, Kummanni’ye gitti ği bilinmektedir. Ayrıca, II. Mur ili’nin annallerinde, kralın 9. hükümdarlık yılında da aynı bayramı kutlamak amacıyla Kizzuvatna’ya gitti ği kaydedilmi tir (AM: 108 vdd.) 17 . Ancak, Kizzuvatna Bölgesi’nde yer alan kentlerin, belki kuraklık sebebiyle, bir dönemden sonra gözden dü tü ğü dü ünülmekte ve Kummanni Fırtına Tanrısı duasının, bölgedeki merkezlerin yeniden önem kazanması için bir fırsat oldu ğu ileri sürülmektedir (Houwink ten Cate–Josephson, 1967: 101 vd.; Lebrun, 1980: 305 vd.; Singer, 2002: 82).

Yukarıda verilen bilgiler ı ığında ve bu dönemde Hitit dininde köklü bir de ğiiklik yapılmamı olmasından hareketle, II. Muvatalli zamanında bir kült reformundan söz etmenin, do ğru olmayaca ğı kanısındayız. Ba kentin ta ınmasıyla Kizzuvatna Bölgesi kültleri ön plana çıkmı , pihaššašši- Fırtına Tanrısı ise Büyük Kral’ın koruyucu tanrısı olarak önem kazanmı ve muhtemelen Hitit resmi pantheonun ba tanrısı kabul edilmi tir. Ancak, bu tanrı daha sonra ba kentin Hattu a’ya geri ta ınmasıyla bu statüsünü yitirmi tir. Bununla birlikte di ğer tanrılar da, eski önemlerini yitirmi olsalar bile pantheonda yer almayı sürdürmü lerdir. Tüm bu yenilikler için Muvatalli’nin bir kült reformu gerçekle tirdi ğini söylemek

17 Kar .: s. 62 dpn. 75.

190 kanımızca çok iddialıdır. Çünkü bir inanç sisteminde reform yapmak, o dinin inanç ve tapınma ö ğelerinde de ğiiklik yapılması anlamına gelir. Bu, dinin hem teorik hem de prati ğindeki temel unsurlarda köklü de ğiiklikler yani reformlar yapılması demektir.

191 Sonuç: Bu Çalı manın I ığı Altında Muvatalli Dönemi’nin Rekonstrüksiyonu

Hitit Đmparatorluk Dönemi’nde yirmi sekiz yıllık bir süreci kapsayan II. Muvatalli Dönemi, doktora çalı mamızda tüm yönleriyle ele alınmı ve dönemle ilgili pek çok soruya, yazılı kaynaklardan yola çıkarak cevaplar bulunmaya çalı ılmı tır. Bu dönemi açıklamaya çalı ırken kullandı ğımız Kral Muvatalli’ye ait çivi yazılı belgelerden siyasi içerikli olanlar: Vilu a Kralı Alak andu ile yaptı ğı antla ma (CTH 76), Arzava Ülkeleri’yle ili kileri hakkında ipuçları veren metin grubu (CTH 214), eha Nehri Ülkesi Kralı Manapa-Tarhunta’nın Muvatalli’ye yazdı ğı mektup (CTH 191), Halep Kralı Talmi-arruma ile –babası II. Mur ili Döneminde yapılan antla manın tekrarı niteli ğinde– yaptı ğı antla ma (CTH 75) ve Asur kralı I. Adad-nīrāri’ye ? yazdı ğı bir mektuptur (CTH 171). Dini içerikli olanlar ise, pihaššašši- (Yıldırım) Fırtına Tanrısı’na (CTH 381) ve Kummanni Fırtına Tanrısı’na (CTH 382) yaptı ğı dualar, (h)i uva Bayramı (CTH 628) ve Suriye seferi öncesinde Muvatalli’nin ada ğını içeren bir fragman metindir (CTH 590). Bu metinlerin dı ında, Muvatalli Dönemi olaylarından bahseden III. Mur ili, III. Hattu ili ve IV. Tuthaliya’ya ait belgeler de kullanılmı tır.

Muvatalli’ye ait belgelerin azlı ğı, özellikle Hattu ili belgelerine ba vurmamızı zorunlu kılmı tır. Ancak, taraflı oldu ğunu dü ündü ğümüz bu belgelerle de açıklanması güç, pek çok olay söz konusudur. Bu nedenle II. Muvatalli Krallı ğı’nı (M.Ö. 1310-1282) kesin bir ayırım olmamakla birlikte, belirli zaman dilimlerine bölerek, dönemin bir kronolojisini ortaya koymaya çalı tık: 1. 1310-1300 Hattu ili’nin apologyasına dayanarak, Muvatalli’nin tahta geçi inin hemen ardından, Yukarı Ülke’de yer alan Ka ka Bölgesi’ndeki problemlerle ilgilenmek zorunda kaldı ğı, ilk icraatlarının buna yönelik oldu ğu söylenebilir. Yine aynı dönemde, karde i Hattu ili’yi genç ya ta Yukarı Ülke’ye yönetici olarak ataması, ülkenin di ğer meseleleriyle ilgilenmesi için kendisine bir bakıma zaman kazandırmı tır. Çünkü, Arzava Ülkeleri’ndeki hareketlilik,

192 Muvatalli’nin batıya yönelmesine neden olmu tur. Vilu a Kralı Alak andu ile bir antla ma yaparak, Vilu a’nın Hatti Ülkesi vasalı olmasını sa ğlamı tır. Daha sonra eha Nehri Ülkesi’nde idari bo luktan kaynaklanan ayaklanmaları bastırmı , Ma turi’yi vasal kral tayin etmi ve kız karde i Ma anauzzi’yi onunla evlendirmi tir. Hattu a’ya geri döndü ğünde, Hattu ili’nin düzeni sa ğladı ğı Yukarı Ülke’ye gitmi , Anziliya ve Tapigga kentlerini tahkim etmi tir. Bu arada (h)i uva Bayramı’na ait 8. tabletten öğrendi ğimize göre, bayramın bazı bölümlerine hem bazı malzemeler eklemi , hem de ritüel uygulamalarına bazı yenilikler getirmi tir. Bu da Tarhunta a’ya ta ınırken yapaca ğı dinsel yeniliklerin ve de ğiimlerin habercisi olmu tur. 2. 1300-1290 Muvatalli’nin krallı ğının yakla ık olarak ikinci on yıllık diliminde, Tarhunta a’ya ba kentin ta ınması gibi kapsamlı bir faaliyeti görmekteyiz. Tarhunta a’nın hazırlanması, Hattu a’dan gelen tanrıların yerle tirilmesi için gerekli kapasitede tapınakların ve ar ivi yerle tirebilecek, kral ailesinin güvenli bir ekilde yerle mesini sa ğlayacak bir sarayın yapılması gibi ön ilerle me gul olunmu tur. Gerekli hazırlıklar tamamlandıktan sonra Hattua kenti Yazmanların Ba ı Mittannamuva’nın idaresine bırakılarak A ağı Ülke’de bulunan Tarhunta a’ya ta ınılmı tır. Muvatalli, kenti kutsamak amacıyla, Hattu a’dan götürdü ğü tanrı isimlerini tek tek zikretti ği pihaššašši- Fırtına Tanrısı’na dua metnini yazdırtmı tır. 3. 1290-1285 Ta ınmanın ardından yakla ık be yıllık bir süreçte, ülkenin güneyinde bir tehdit olarak kendini uzun zamandır göstermekte olan Mısır tehlikesine kar ı bir tedbir planı geli tirilmi ve tüm vasal ülkelerin de katılımıyla olu turulan, Muvatalli ve Hattu ili komutasındaki iki ayrı ordu, Suriye Bölgesi’nde yer alan Kade ’de Mısır Devleti ile büyük bir sava gerçekle tirmi tir. Sava ın galibi olan Muvatalli, Amurru vasal krallı ğını Hatti Ülkesi’ne ba ğlamı tır. 4. 1285-1282 Muvatalli’nin, yakla ık olarak bu son üç yıllık döneminde Tarhunta a’da, dine yönelik bir ya am sürdürdü ğünü, bir ba rahip olarak tanrılara kar ı dini

193 görevlerini yerine getirmek üzere dinsel i lerle u ğra tı ğını söyleyebiliriz. Daha sonra o ğlu III. Mur ili (=Urhi-Te up)’nin Tarhunta a’da kral olmasına kadar geçen dönemde, kazanılan büyük Kade zaferinden sonra, siyasi açıdan bir icraatın olmadı ğı görülmektedir.

Tez çalı mamız içerisinde yapılan de ğerlendirmelerden elde edilen sonuçları maddeler halinde sıralamak mümkündür: 1) Ma anauzzi ve Evlili ği/Evlilikleri, ba lı ğı altında inceledi ğimiz ve oldukça tartı malı olan CTH 387 (KUB 21.33) metnini içeren tabletin sol tarafının tamamen eksik olu u, kırık olan kısımda kaç i aretlik bir bo lu ğun olabilece ği konusunda bize fikir vermemektedir. Bu nedenle tarafımızca yapılan tamamlamalar, daha çok tarihsel süreç göz önünde tutularak yapılmı tır. Yedi paragraftan olu an tablette, Hitit tarihinde bilinen olaylar arka arkaya sıralanmı tır ve her bir paragraf muhtemelen bir Hitit kralıyla ilgilidir. Buna göre, I. uppiluliuma’dan ba layarak kronolojik olarak II. Arnuvanda, II. Mur ili, II. Muvatalli, III. Mur ili(=Urhi-Te up) ve III. Hattu ili dönemi olaylarından bahsedilmektedir. Ancak, tabletin burada bitip bitmedi ği yine kırık olmasından dolayı anla ılamamaktadır. O halde metin ya III. Hattu ili ya da daha sonraki bir kral, belki de IV. Tuthaliya döneminde hazırlanmı tır. Ancak, Hattu ili hiçbir zaman Urhi-Te up’u bir kral olarak kabul etmedi ğinden, metinlerinde onu Mur ili taht adıyla hiçbir zaman zikretmez. Ancak, bu metninde Urhi-Te up’tan, Mur ili adı ile bahsedilmektedir. Bu nedenle, tartı malı olan metnin Hattu ili’den sonra, yani IV. Tuthaliya döneminde yazılmı olması çok daha muhtemeldir.

2) Önceki maddede bahsetti ğimiz CTH 387 metni için yaptı ğımız tamamlama ve tarihleme, Muvatalli’nin kız karde i olan Ma anauzzi’nin evlili ği konusuna da açıklık getirir. Ma anauzzi, ye ğeni Urhi-Te up tarafından, daha II. Muvatalli’nin krallı ğı döneminde, eha Nehri Ülkesi vasal kralı Ma turi ile evlendirilmi tir. Bu durum üç sonucu do ğurur: ilki Urhi-Te up’un, babası Muvatalli’nin krallı ğı döneminde ona yardımcı oldu ğu ve dolayısıyla öne sürüldü ğü gibi erken bir kariyer hayatı oldu ğu, ikincisi Ma anauzzi’nin oldukça ilerlemi bir ya ta evlendirildi ği, üçüncüsü ise Ma turi’nin soyunun kesin bir ekilde açıklanabilmesidir. Söz konusu metinde, eha Nehri Ülkesi vasal kralı Manapa-Tarhunta’ya, II. Mur ili Döneminde

194 kızı Ma anauzzi’nin gelin olarak verildi ği anla ılmı tır. Bu durumda Ma turi, Manapa-Tarhunta’nın o ğludur. Söz konusu olan bu evlilik, yukarıda öne sürdü ğümüz gibi Muvatalli’nin ilk on yılı içerisinde gerçekle mi olmalıdır.

3) Hattu ili’nin apologyasından aile üyelerinin isimlerini kısmen de olsa ö ğrenmek mümkün olabilmektedir: Halpa ulupi, Muvatalli, Ma anauzzi ve en küçükleri olan Hattu ili. Hattu ili bu metinde, babası Mur ili’nin adını zikretmekle beraber, annesinden söz etmez. II. Mur ili’nin henüz adını bilmedi ğimiz bir e i oldu ğu, ardından Ga ulaviya ve onun ölümünden sonra Danuhepa ile evlendi ği görü ünü kabul etmekteyiz. Dü üncemize göre, Halpa ulupi dı ındaki çocukların annesi Ga ulaviya’dır. Bu görü , Hattu ili’nin kızına Ga ulaviya ismini vermesiyle de desteklenebilir. Halpa ulupi’nin annesi ise, II. Mur ili’nin 9. krallık yılında ölen ve bir çocu ğu oldu ğu kaydedilen, adını bilmedi ğimiz ilk karısı olmalıdır. Çivi yazılı belgeler hem Halpa ulupi, hem de annesi hakkında daha fazla bilgi vermemektedir. III. Hattu ili, apologyasında Halpa ulupi’nin adını üvey karde i olmasına ra ğmen söylemi olabilir. Üçüncü e olarak kabul etti ğimiz Danuhepa ise, adları hiçbir belgede geçmeyen çocuklara sahiptir. Hattu ili’nin, di ğer üvey annesi olan Danuhepa’nın çocuklarını, apologyasında aile üyeleri arasında saymamasını, o dönemde meydana gelen iç karı ıklıklara ba ğlayabiliriz.

4) Çalı mamız içerisinde yanıt bulunmaya çalı ılan, aile ili kilerine yönelik bir di ğer sorun da, Muvatalli’nin e inin kim oldu ğu konusudur. Aslında e inin, yani o ğulları olan Urhi-Te up (=III. Mur ili) ve Ulmi-Te up (=Kurunta)’un annelerinin kim oldu ğu tam olarak açıklanamamakla beraber, öne sürüldü ğü gibi Danuhepa’nın Muvatalli’nin karısı olmadı ğı bu çalı mada kesin olarak ortaya konulmu tur. Yazılı belgelerden Danuhepa’nın, II. Muvatalli tarafından dava edildi ği ve bu dava sonucunda çocukları ve hizmetkârlarıyla beraber saraydan kovuldu ğu bilinmektedir. Eğer Danuhepa, kendi o ğullarından birini tahta geçirmeye çalı tıysa ve bu amacı do ğrultusunda yanlı bir ey yaptıysa, bundan dolayı yargılanmı olabilir. II. Muvatalli, kendi veliahdına güvenli bir gelecek sa ğlayabilmek için Danuhepa’yı, çocuklarıyla beraber saraydan göndermi olmalıdır. O halde, II. Muvatalli’nin, kendi karısını ve çocuklarını sürgüne göndermeyece ğini kabul edersek, Danuhepa’nın II.

195 Muvatalli’nin karısı olamayaca ğı açıktır. Buna kar ın Danuhepa’nın II. Mur ili’nin ei oldu ğu tezi, son yıllarda ortaya çıkan II. Mur ili ve Danuhepa’ ya ait mü terek bir mühür baskısıyla destek bulmu tur.

5) Çalı mamız içerisinde sık sık tekrarladı ğımız gibi, II. Muvatalli dönemi belgelerinin azlı ğını, karde i III. Hattu ili ile ili kilerine ve onun ye ğeninden tahtı gasp etmesine ba ğlamak gerekti ği kanısındayız. Hattu ili’nin kendisine kar ı izledi ği tutumu ve geli en olaylar göz önünde bulunduruldu ğunda, akla gelen husus udur: Hattu ili’nin, Muvatalli dönemine ait belgeleri bilinçli olarak yok etmi olabilece ğidir. A ğabeyi zamanında kendi icraatların daha ön plana çıkartabilmek için, bir çe it damnatio memoriae yani, hatıraları yok etme, unutturma yoluna gitmi olabilir.

6) Hattu ili apologyada (II 62-63), “(Muvatalli) beni Hakpi Kralı yaptı” ifadesini kullanmı tır. Ancak Hakpi , Yukarı Ülke’de önemli bir kent olmakla beraber, hiçbir zaman bir vasal krallık merkezi olmamı tır. Bugüne kadar ele geçmi Hitit çivi yazılı belgeleri arasında, bu bölgeyle ilgili herhangi bir antla ma metni ya da yazı ma içeren bir tablet bulunmamı tır. Yukarı Ülke’de bir sınır kenti olarak önemli bir konumda bulunan Hakpi ’e, Hattu ili’nin kral olarak tayin edilebilmesi için, öncelikle bu kentin bir vasal krallık olması gerekmez miydi? Hitit krallarının zaman zaman taht varisi olmayan di ğer o ğullarını, vasal kral olarak atadıklarını bilmekle beraber, bir Hitit kralının, karde ine krallık verdi ğine dair bir örnek yoktur. Bunun sebebi belki de karde lerin, taht için bir tehlike te kil edebilece ği dü üncesidir. Tüm bunlar göz önünde tutuldu ğunda Hattu ili’nin, apologyasında yazdı ğı gibi a ğabeyi tarafından Hakpi ’e kral yapılabilmesi pek mümkün görünmemektedir. Muhtemelen, Yukarı Ülke’ye vali olarak atanması ve burada Ka kalar’a kar ı kazandı ğı zaferlerin ardından, bölgede sa ğladı ğı otoritenin de yardımıyla, kendisini Hakpi kentinde kral ilan etmi tir. Ayrıca, Yukarı Ülke Kralı olarak bir de mührü vardır. Bu tespitimiz, Hattu ili belgelerinin Muvatalli’ye kar ı bir tutum içinde oldu ğunu ve içerdi ği bilgilerin do ğrulu ğunun bazen sorgulanması gerekti ğini göstermektedir.

196 7) Muvatalli’nin ordularıyla beraber, Mısır seferi için Tarhunta a’dan yola çıkarak izledi ği rota kanımızca, ba arısını sa ğlayan unsurlardan biridir (Harita 3). Di ğer taraftan, Hatti ordularının bir bölümü de Hattu ili komutasında Yukarı Ülke’den yola çıkmı tır. Muvatalli’nin ordusuna destek olarak gelen Hattu ili komutasındaki yardımcı birliklerin, Suriye Bölgesi’nde bulu ması için uygun ve güvenli iki seçene ğinden biri Kargamı , di ğeri ise Halep’tir. Çünkü bu denli büyük bir ordunun, gereksinimlerini kar ılayabilmesi için büyük merkezlere ihtiyaç vardır. Ayrıca, her iki vasal krallık da, Hitit Đmparatorluk ailesinden gelen yöneticiler tarafından idare edilmektedir (Harita 4). Kanımızca, sava için son hazırlıkların Halep’te yapılmı olması ve buradan güneye do ğru ilerlemenin ba lamı olması daha muhtemeldir. Muvatalli ordularının Tarhunta a’dan yola çıktıklarını dü ündü ğümüzde, Kargamı ’a kadar gitmek yerine, Amurru yönüne ve güneydeki Kade ’e ilerlemek için Halep çok daha uygun bir konumdadır. Çünkü Kargamı , Yukarı Ülke’den inen yol üzerinde ve daha do ğuda kalmaktadır. Di ğer yandan, Mısır öncü birliklerinin Šabtuna’da oldu ğu sırada, Hitit ordusundan Mısır ordusuna geçmek istediklerini söyleyerek, Ramses’in ordusuna ula an iki kaçak, Hitit ordularının Halep Ülkesi’nde oldu ğunu haber vermi lerdi. Amurru Bölgesi’ne ya da Mısır Ülkesi’ne gitmek üzere yola çıkıldı ğında Halep, stratejik önemi olan son istasyonlardan birini te kil etmekteydi. Halep Kralı’nın, Kade Sava ı’nda önemli bir rolü oldu ğunu dü ündürten bir di ğer argüman da Mısır belgelerinin sa ğladı ğı bilgidir. II. Ramses’in Kade Sava ı’ndaki sözde ba arısının anlatıldı ğı bir yazıtta, “Halep Kralı kaçı ında o kadar çok Asi Nehri’nin suyunu yutmu tur ki, kurtulması için askerleri tarafından ba a ağı edilmek zorunda kalmı tır”, eklinde bir ifade vardır. Bu da II. Ramses’in iyi tanıdı ğı Halep Kralı’nın hem kral ailesi üyesi oldu ğuna, hem de sava için önemli bir rolü bulundu ğuna dikkati çekmektedir.

8) Ba kentin ba ka bir yere ta ınması, çalı mamızda da ortaya koydu ğumuz gibi Hitit tarihinde sadece bir kez Muvatalli döneminde ya anmı tır. Ba kentin ta ınmasının ve yeni ba kent olarak Tarhunta a’nın seçilmesinin, kanımızca siyasi ve dini olmak üzere iki farklı nedeni vardır. Yukarı Ülke’de kendisini kral ilan eden, dominant bir ki ili ğe sahip karde i Hattuili ile, egemenlik alanlarını tamamen ayırmak ve dolayısıyla ülkeyi iki parçaya bölmek istemesi, politik nedeni te kil eder.

197 Ba kentin Tarhunta a’ya ta ınmasında rol oynayan dini etken, Hitit-Hurri-Luvi ağırlıklı kozmopolit bir kültür sergileyen Kizzuvatna’ya yakın olmak Tarhunta a’daki Fırtına Tanrısı kültünün Muvatalli için özel bir öneme sahip olmasıdır. Tarhunta a’nın bulundu ğu bölge, Luvi kültürünün a ğırlıklı oldu ğu bir yerdir. Ba kentin Tarhunta a’ya ta ınması, kentin bu dönemden itibaren önem kazanmasına neden olmu tur. Ayrıca, II. Muvatalli soyundan gelen Kurunta ve Hartapu ile, Tarhunta a’da devam eden bir sekundogenitur söz konusudur. Böylece Tarhunta a, Hattu a merkezli yönetim için daima bir tehdit unsuru olmu tur.

9) Muvatalli Döneminde, ba kentin ta ınması sırasında tanrıların Hattu a’dan Tarhunta a’ya getirilmesi, bazı ara tırmacılar tarafından bir kült reformu olarak nitelendirilmi tir. Ancak, kanımızca “reform” kelimesi oldukça iddialı bir eylemi içermektedir. Dinde reformdan bahsedilebilmesi için, o dinin inanç tapınma öğelerinde köklü de ğiiklikler yapılması anlamına gelir. Bu nedenle, söz konusu dönemde kültsel yenilikler yapıldı ğını söylemekle yetinmemiz daha do ğru olacaktır. Bu yenilik, ba kentin ta ınmasıyla kozmopolit bir yapıya sahip Kizzuvatna Bölgesi’ndeki kültlerinin ön plana çıkması, pihaššašši- Fırtına Tanrısı’nın Büyük Kral’ın koruyucu tanrısı olarak önem kazanması ve muhtemelen Hitit resmi pantheonun ba tanrısı kabul edilmesi eklinde olmu tur.

198

BĐBL ĐYOGRAFYA

AA Archäologischer Anzeiger , Berlin.

AAA Annals of Archaeology and Anthropology, Liverpool.

AfO Archiv für Orientforschung , Berlin-Graz.

ÄHK EDEL, E.: Die Ägyptisch-hethitische Korrepondenz aus Bo ğazköy , Opladen, 1994.

AHw VON SODEN, A.W.: Akadisches Handwörterbuch , Wiesbaden, Otto Harrasowitz, 1965 vd.

ALDRED, C.: 1975 “Egypt: the Amarna Period and the End of the Eighteenth Dynasty”, CAH II. 2 , 49-97.

ALP, S.: 1977 “Ma at-Höyük’te Ke fedilen Hitit Tabletlerinin Iığı Altında Yukarı Ye ilırmak Bölgesinin Co ğrafyası Hakkında”, Belleten, Cilt XLI, sayı: 164 , 637-647.

1995a “Tarhuntašša Kentinin Yeri ve Bronz Tablet”, 1994 yılı Anadolu Medeniyetleri Müzesi Konferansları , Ankara.

1995b “Zur Lage der Stadt Tarhuntašša”, Studia Mediterranea 9 , (Atti Pavia 1993), Atti del II

199

Congresso Internazionale di Hititologia , Pavia, Aurora Edizioni, s. 1-11.

1997 Hitit’lerin Mektupla maları , Eskiça ğ Bilimleri Enstitüsü Yayınları: 9, Đstanbul, Ege Yayınları.

ALPARSLAN, M.: 2000 “Hitit Metinlerine Göre M.Ö. Đkinci Binyılda Hitit-Ege Dünyası Đli kileri”, Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezi , Đstanbul, Đ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü.

ALTMAN, A.; 2004 “The Role of the ‘Historical Prologue’ in the Hittite Vassal Treaties: An Early Experiment in Securing Treaty Compliance”, Journal of the History of International Low 6 , 43-64.

AM GOETZE, A.: Die Annalen des Mursilis , (MVAG 38) , Leipzig, J.C. Hinrichs’sche Buchhandlung, 1933.

AnSt Anatolian Studies , London.

AOAT Alter Orient und Altes Testament , Münster.

AoF Archiv für Orientforschung , Graz, Berlin.

ArchOr Archiv Orientálni , Praha.

ARCHI, A.: 1971 “The Propaganda of Hattušiliš III”, SMEA, (Incunabule Graeca Vol. XLVII) Fasc. XIV , 185-215.

200

1975 “Sur la Forme des Signes Cuneiformes Hittites de L’Epoque de Muwatalli”, Oriens Antiquus, Vol. XVI , 322-324.

1997 “Egyptians and Hittites in Contact”, L’Impero Ramesside, Convegno Internazionale, (Vicino Oriente-Quaderno 1), Roma, s. 1-15.

AU SOMMER, F.: Ahhijawa Urkunden, Münih , 1932.

BAWANYPECK, D.: 2005 Die Rituale der Auguren , (THeth 25) , Heidelberg, Carl Winter Üniversitätsverlag.

2006 “Die hethitischen Königssiegel vom Westbau des Ni antepe in Bo ğazköy-Hattuša“, Byzas 4, Strukturierung und Datierung in der hethitischen Archäologie, Internationaler Workshop Istanbul, 26-27. November 2004 , (Ed. D. P. Mielke – U. D. Schoop – J. Seeher), Đstanbul, Ege Yayınları, s. 109-123.

BEAL, R.H.: 1992 The Organization of the Hittite Military, (THeth 20) , Heidelberg, Carl Winter Üniversitätsverlag.

1993 “Kurunta of Tarhuntassa and the Imperial Hittite Mausoleum”, AnSt 43, 29-39.

BECKMAN, G.: 1983 “A Contribution to Hittite Onomastic Studies”, Journal of the American Oriental Society 103/3 , 623-627.

201

1985 “Mesopotamians and Mesopotamian Learning at Hattušša”, JCS 35 , 97-114.

1986 “Proverbs and Proverbial Allusions in Hittite”, JNES 45, 19-30.

1995 “Royal Ideology and State Administration in Hittite ”, Civilizations of the Ancient Near East, Volume II , (Ed. J. M. Sasson), New York, s.529-543.

1996 Hittite Diplomatic Texts , Atlanta-Georgia, Scholars Press.

1999 Hittite Diplomatic Texts 2, Atlanta-Georgia, Scholars Press.

BECKMAN, G.-H.A. Jr. HOFFNER, JR.: 1985 “Hittite Fragments in American Collection”, JCS 37/1 , 1-60.

BERAN, T.: 1967 Die hethitische Glyptik von Bo ğazköy , (WVDOG 76) , Berlin, Verlag Philipp von Zabern.

BĐLG ĐÇ, E.: 1945-1951 “Die Ortsnamen der ‚Kapadokkischen’ Urkunden im Rahmen der alten Sprachen Anatoliens“, AfO 15 , 1-37.

BiOr Biblotheca Orientalis , Leiden.

202

BIN-NUN, S.R.: 1973 “The Anatolian background of the Tawannanna’s Position in the Hittite Kingdom”, RHA 31 , 54-80.

1975 The Tavananna in the Hittite Kingdom, (THeth 5), Heidelberg, Carl Winter Üniversitätsverlag.

1976 “The Offices of GAL. MEŠEDI and TUHKANTI in the Hittite Kingdom”, RHA 31 (1973) , 5-25.

BOEHMER, R. M.- H. G. GÜTERBOCK: 1987 Glyptik aus dem Stadtgebiet von Bo ğazköy , (Bo ğazköy-Hattuša XIV Die Glyptik von Bo ğazköy II. Teil) , Berlin, Verlag Philipp von Zabern.

BO ĞAZKÖY III: 1957 BO ĞAZKÖY III, Funde aus der Grabungen 1952-1955 , (K. Bittel – R. Naumann – T. Beran – R. Hachmann – G. Kurth), Berlin, Verlag Gebr. Mann.

BOSSERT, H.Th.: 1953 “Die phönizisch-hethitischen Bilinguen vom Karatepe”, Jahrbuch für kleinasiatische Forschung 2, 167-188.

BOTTERWECK, J.G.: 1950 “Der sogenannte hattische Bericht über die Schlacht bei Qadesch ein verkannter Brief Ramses’ II”, Friedrich Nötscher zum sechzigsten Geburtstag (Bonner Biblische Beiträge 1, Alttestamentliche Studien) , Bonn, Peter Hanstein Verlag, s. 26-33.

203

BÖRKER-KLÄHN, J,: 1982 Altvorderasiatische Bildstelen und vergleichbare Felsreliefs , Bagdader Forschungen Band 4, Mainz.

1995 “Malnigal”, Istanbuler Mittelungen 45 , 169- 173.

1996 “Marginalien zur Bo ğazköy-Glyptik”, SMEA 38 , 39-61.

BREASTED, J. H.: 1906 Ancient Records of Egypt , Chicago, Im Phaidon Verlag. de BRUYN, M.J.: 1989 “The Battle of Qadesh: Some reconsiderations”, To the Euphrates and Beyond, Archaeological Studies in Honour of M. N. van Loon, (Eds. O.M.C. Haex – H.H. Curvers – P.M.M.G. Akkermans), s.137-165.

BRYCE, T.R.: 1979 “Some Reflections on the Historical Significance of the Tawagalawa Letter”, Orientalia 48 , 91-96.

1985 “A Reinterpretetion of the Milawata Letter in the Light of New Join Piece”, AnSt 53 , 13-23.

1989a “The Nature of Mycenaean Involvement in Western Anatolia”, Historia 38 , 1-21.

1989b “Some Obversations on the Chronology of Suppiluliuma’s Reign”, AnSt 39 , 19-30.

204

1998 The Kingdom of the Hittites, Oxford, Clarendon Press.

2003 “History”, The , Handbook of Oriental Studies , Vol. 68 , (Ed. H. C. Melchert), Brill, Leiden, Boston, s. 27-127.

CAH Cambridge Ancient History , Cambridge.

CANCIK, H.: 1970 Mythische und historische Wahrheit, Interpretationen zu den Texten der hethitischen, biblischen und griechischen Historiographie , Stuttgart, Verlag Katholi- sches Bibelwerk.

2002 “Die hethitischen Historiographie“, Die Hethiter und Ihr Reich. Das Volk der 1000 Götter , Bonn, Theiss Press, s. 62-73.

CARRUBA, O.: 1969 “Die Chronologie der hethitischen Texte und die hethitische Geschichte der Großreichzeit”, Zeitschrift des Deutschen Morgenländische Gesellschaft Supp. 1 , 226-249.

2000 “Tauanana II. De Magnae Filiae Regis Cognominis Significatione Atque Usu”, Studi sul Vicino Oriente Antico dedicate alla memoria di Luigi Cagni (Ed. S. Graziani), Napoli, s. 71-83.

CHD Chicago Hittite Dictionary , Chicago.

205

CLAYTON, P.A.: 2001 Chronicle of the Pharaohs, London, Thames & Hudson Ltd..

CLINE, E.H.: 1996 “Aššuwa and Achaeans: The ‘Mycenaean’ Sword at Hattušaš and it’s Possible Implications”, Journal of the British School of Athens 91, 137-151.

COHEN, Y.: 2001 “The Unwritten Laws of the Hittites: The Case of the natta ara Expression”, StBoT 45, Akten des IV. Internationalen Kongresses für Hethitologie Würzburg, 4.-8. Oktober 1999 , Wiesbaden, Otto Harrassowitz, s. 73-82.

CORNELIUS, F.: 1975 “Ein hethitischer Hexenprozess”, Revue Internationale des Droib de l’Antiquite 22 , 27-45.

CO KUN, Y. : 1996 “Bir Hitit Kralı ve Mektubu”, Archivum Anatolicum 2 , 1-10.

COTTICELLI, P. : 1989 “Maššana(?)-IR-i”, Reallexikon der Assyriologie und Vorderasiatischen Archäologie , Band 7, Lfg. 5/6, 456-457.

CTH LAROCHE, E.: Catalogue des Textes Hittites , Paris, Editions Klincksieck, 1956- 1958.

206

CTH (Supp.) LAROCHE, E.: Catalogue des Textes Hittites, Premier Supplément , Paris, Editions Klincksieck, 1971.

ÇĐLĐNG ĐRO ĞLU, A.: 1994 Urartu Krallı ğı, Bornova-Đzmir, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları No: 77.

DARGA, M.: 1984 Eski Anadolu’da Kadın , Đstanbul, Acar Matbaacılık Tesisleri.

DESPLANSQUES, S.: 2006 Antik Mısır, (Çev. Đ. Yenguz), Ankara, Dost Kitabevi Yayınları.

DĐNÇOL, A.: 1969 “Die fünfte Tafel des Išuwaš-Festes”, Revue hittite et asianique 84-85 , 25-40.

1982 “Hititler”, Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi , (Cilt 1), Đstanbul, Görsel Yayınlar.

1989 “Ein hurro-hethitisches Festritual: (H)išuwaš”, Belleten, Cilt LIII, Sayı 206 , 1-50.

1995 “Ein Überblick auf die achte Tafel des Hišuwa- Festes und das hilištarnili-Opfer”, Studia Mediterranea 9 , (Atti Pavia 1993), Atti del II Congresso Internazionale di Hititologia , Pavia, Aurora Edizioni, s. 117-122.

1998a “The Rock Monument of the Great King Kurunta and its hieroglyphic Inscription” , III.

207

Uluslararası Hititoloji Kongresi Bildirileri, Ankara, s.159-166.

1998b “Die Entdeckung des Felsmonuments in Hatip und ihre Auswirkungen über die historischen und geographischen Fragen des Hethiterreichs”, TÜBA-AR 1 , 27-35.

2002 “Tabarna und Ädikula Siegel”, Die Hethiter und ihr Reich. Das Volk der 1000 Götter , Bonn, Theiss Press, s. 88-93.

2004 “Hititler, Son Tunç Ça ğı”, Arkeoatlas 3 , 22- 59.

DĐNÇOL, A.M. –B.D ĐNÇOL– J.D. HAWKINS– G. WILHELM: 1993 The ‘Cruciform Seal’ from Bo ğazköy-”, Istanbuler Mitteilungen 43 , 87-106.

DĐNÇOL, A.M.–J. YAKAR– B. D ĐNÇOL–A. TAFFET: 2000 The Borders of the Appanage Kingdom of Tarhuntašša - A Geographical and Archaeological Assessment”, Anatolica XXVI , 1-29.

DĐNÇOL, A.M. –B.D ĐNÇOL: 2003 “Hitit Uygarlı ğı”, Sanat Antika Koleksiyon 1/6 , 7-22.

DĐNÇOL, A.M.- B. D ĐNÇOL: unpubl. Prinzen- und Beamtensiegel aus der Oberstadt von Hattušaš , (baskıda).

208

DĐNÇOL, B.: 1988 Belgelere Göre Orta Hitit Döneminin Tarihsel Problemleri , Basılmamı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul.

2001 “Hethitische Siegelinhaber mit mehreren Titeln”, StBoT 45, Akten des IV. Internationalen Kongresses für Hethitologie Würzburg, 4.-8. Oktober 1999 , Wiesbaden, Otto Harrassowitz, s. 98-105.

2003 Eski Önasya Toplumlarında Suç Kavramı ve Ceza , Đstanbul, Türk Eskiça ğ Bilimleri Enstitüsü, Ege Yayınları.

DO ĞAN-ALPARSLAN, M.: 2003 “Hititler Dönemi’nde Esnaf ve Zanaatkârlık”, Osmanlı Öncesi ile Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemlerinde Esnaf ve Ekonomi Semineri, (9-10 Mayıs 2002) Bildiriler, Đstanbul, “Globus” Dünya Basımevi, s. 37-48.

2005 “Beispiele Zeremonieller Handlungen im (H)išuwaš-Festes”, Acts of the V th International Congress of Hittitology , (September 02-08, 2002), Ankara, s. 245-258.

unpubl. “Drei Schreiber, zwei Könige”, VI. Uluslararası Hititoloji Kongresi, Roma (5-9 Eylül 2005, (baskıda).

DONBAZ, V.: 1997 “Eski Anadolu Koloni Ça ğında Anadolu’nun Ticaret Hayatı”, Palmet I , 57-71.

209

EDEL, E.: 1994 Die Ägyptisch-hethitische Korrespondenz aus Bo ğazköy , (Bd I Umschriften und Übersetzungen; Bd II Kommentar), Opladen.

EHRINGHAUS, H.: 1995 “Ein neues hethitisches Felsrelief an Sirkeli Höyük in der Çukurova”, Antike Welt 26. Jahrgang 1995/2 , 118-119.

2005 Götter, Herrscher, Inschriften, Mainz am Rhein, Verlag Philipp von Zabern.

ERMAN, A.: 2001 Die Religion der Ägypter, Ihr Werden und Vergehen in vier Jahrtausenden , Berlin, New York, Walter de Gruyter.

FECHT, G.: 1984 “Das ‘Poème’ über die Qadeš-Schlacht”, Studien zur altägyptischen Kultur, Band 11, Fs. Wolfgang Helck zu seinem 70. Geburtstag, (Eds. H. Altenmüller –D. Wildung), Hamburg, Helmut Bürke Verlag, s. 281-333.

FHL Fragments hittites du Louvre, in Mém. Atatürk 73-107.

FORRER, E.: 1926a Forschungen I , Berlin, Im Selbstverlag des Verfassers Erkner bei Berlin.

1926b Forschungen II , Berlin, Im Selbstverlag des Verfassers Erkner bei Berlin.

210

FRAZER, J.G.:1992 Altın Dal, II. Cilt , (Çev. M.H. Do ğan), Đstanbul, Payel Yayınları.

FREI, P.: 1993 “Die Bellerophontessage und das Alte Testament, in: Religionsgeschichtliche Beziehungen zwischen Kleinasien, Nordsyrien und dem Alten Testament“, Internationales Symposion Hamburg 17.-21. März 1990, Orbis Biblicus et Orientalis 129 , (Ed. B. Janowski –K. Koch – G. Wilhelm), Biblischen Institut der Universität Freiburg, Schweiz, s. 39-65

FREU, J.: 1990 “Hittites et Archéens Donées nouvelles concernant le pays d’Ahhiyawa”, Dokument XI, Centre de Recherches Comperatives sur les Langues de la Mediterranée Ancienne , Nice.

FREU, J.: 2003 Histoire du Mittani , Paris.

FRIEDRICH, J.:1925 “Aus dem hethitischen Schriftentum 2. Heft”, AO 25/2 .

1926 Staatsvertäge des Hatti-Reiches in hethitischer Sprache I , (Mitteilungen der Vorderasiatisch-Ägyptischen Gesellschaft 31/1), Leipzig, J.C. Hinrich’sche Buchhandlung.

211

1930a Staatsvertäge des Hatti-Reiches in hethitischer Sprache II, (Mitteilungen der Vorderasiatisch-Ägyptischen Gesellschaft 34/1), Leipzig, J.C. Hinrich’sche Buchhandlung.

1930b “Zu den kleinasiatischen Personennamen mit dem Element muwa”, Kleinasiatiche Forschungen Band I , 359-378.

Fs Festschrift.

Fs ALP OTTEN H.- E. AKURGAL- H. ERTEM- A, SÜEL, Hittite and Other Anatolian and Near Eastern Studies in Honour of Sedat Alp , Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1992.

Fs GÜTERBOCK I BITTEL, K.-PH. H. J. HOUWINK TEN CATE-E. REINER, Anatolian Studies presented to H. G. Güterbock , Đstanbul, Nederlands Historisch-Archaeologisch Instituut in Het Nabije Oosten, 1974.

Fs HOUWINK TEN CATE VAN DEN HOUT, T.-J. DE ROOS, Studio Historiae Ardens (Ancient Near Eastern Studies Presented to Philo H. J. Houwink ten Cate on the Occasion of his 65th Birthday) , Leiden, Nederlands Historisch-Archaeologisch Instituut in Het Nabije Oosten, 1995.

GARSTANG, J.-

212

O. R. GURNEY: 1959 The Geography of the Hittite Empire , London. von GEISAU, H.: 1979 “Kyknos”, Der kleine Pauly, Enzyklopädie der Antike, Band 3, 394 vd.

GELB, I.J.: 1953 “The Double Names of the Hittite Kings”, Rocznik Orientalistyczny Tom XVII , 146- 154.

GĐORG ĐER Đ, M.- C. MORA: 1996 Aspetti della regalità ittita nel XIII secolo a. C., Como, Edizioni New Press.

GOEDICKE, H.(Ed.): 1985 Perspectives on the Battle of Kadesh, Baltimore, Maryland, HALGO.

GOETZE, A.: 1925 Hattušiliš , (MVAG 29.3), Leipzig.

1965 Anatolia from Shuppiluliumash to the Egyptian War of Muwatallish , Cambridge.

1975 “The Hittites and Syria”, CAH, Third Edition II/2 , 252-273.

GONNET, H.: 1975 Catalogue des documents royaux Hittites du II e millenaire avant J.-C. , Paris, Centre National de la Recherche Scientifique.

1979 “La titulature royale Hittite au II e millenaire avant J.-C.”, Hethitica III , 3-108.

213

1990 “II. Muwatalli’nin Mühürleri Üzerine Gözlemler”, Belleten LIV, Sayı 209 , 9-16.

GUIDOTTI, M.C. – F. PECCHIOLI-DADDI (Eds.): 2002 La battaglia di Qadesh, Ramesse II contro gli Ittiti per la conquista della Siria, Firenze, La Nuova Nito.

GURNEY, O.R.: 1977 Some Aspects of the Hittite Religion , Oxford.

1990 The Hittites , London.

1992 “Hittite Geography: Thirty Years On”, Fs Alp , 213-221.

1995 “The Treaty with Ulmi-Tesub”, AnSt 43 , 13-28.

2002 “The Authorship of the Tawagalawas Letter”, Silva Anatolica, Anatolian Studies Presented to M.Popko on the Occassion of His 65 th Birthday , (Ed. P. Taracha), Warsaw, Wydawnictwo Agade, s. 133-141.

GÜTERBOCK, H.G.: 1937 “Bemerkungen zu der hethitischen Hieroglypheninschrift von Sirkeli”, AAA 24, 66-68.

1940 Siegel aus Bo ğazköy I (Archiv für Orientforschung Beiheft 5), Berlin.

1942 Siegel aus Bo ğazköy II (Archiv für Orientforschung Beiheft 7), Berlin.

214

1946 Kumarbi , Zürich, New York.

1956a “L’inscription hieroglyphique Hittite sur la Matrice du Sceau de Mursili II Provenant de Ras Shamra”, Ugaritica III, 161-163.

1956b “The Deeds of Suppiluliuma as Told by His Son, Musili II”, JCS Vol. X, No. 2, 41-129.

1958 “The Composition of Hittite Prayers to the Sun”, JAOS 78 , 237-245.

1973 “Hittite Hieroglyphic Seal Impressions from Korucutepe”, JNES 32 , 135-147.

1978 “Some Aspects of Hittite Prayer”, The Frontiers of Human Language , (Ed. T.R. Segerstedt), Uppsala, Acta Universitatis Upsaliensis, s. 125-139.

1986 “Troy in the Hittite Texts? Wilusa, Ahhiyawa and Hittite History?”, Troy and the Troyan War , 33-44.

1988 “Hethitisch kurkurai- und Verwandtes”, Documentum Asiae Minoris Antiquae. Festschrift für Heinrich Otten zum 75. Geburtstag (Ed. E. Neu – Ch. Rüster), Wiesbaden, s. 115-119.

215

1990 “Wer war Tawagalawa”, Perspectives on Hittite Civilization : Selected Writings of Hans Gustav Güterbock, Chicago-Illinois, The Oriental Institute of the University of Chicago, s. 211-215.

HAAS, V.: 1970 Der Kult von Nerik (Studia Pohl 4), Rome, Biblical Institute Press.

1985 “Zur Dynastie von Hattuša im Mittleren Reich”, AoF 12/2 , 269-277.

1994 Geschichte der hethitischen Religion , (Handbuch der Orientalistik , Leiden, New York, Köln, E.J. Brill.

2003 Materia Magica et Medica Hethitica , Vol. I- Vol. II, Berlin, New York, Walter de Gruyter.

HAGENBUCHNER, A.: 1989 Die Korrespondenz der Hethiter , (Teil I, II), Texte der Hethiter 16 , Heidelberg, Carl Winter Universitätsverlag.

HANSEN, O.: 1994 “Reflexion on Bronze-Age Topography of NW Anatolia”, Anatolica 20 , 227-231.

HAWKINS, J. D.: 1995 The Hieroglyphic Inscription of the Sacred Pool Complex at Hattuša (SÜDBURG), (StBoT Beiheft 3) , Wiesbaden, Otto Harrassowitz.

216

1998 “Tarkasnawa King of Mira-‘Tarkondemos’, Bo ğazköy Sealings and Karabel”, AnSt 48 , 1- 31.

2000 Corpus of Hieroglyphic Luwian Inscriptions , Part I, II, III, Berlin-New York, Walter de Gruyter.

2001 “The Urhi-Tessup tuhkanti -seal from the Ni antepe-Archive in Bo ğazköy/Hattusha”, StBoT 45, Akten des IV. Internationalen Kongresses für Hethitologie Würzburg, 4.-8. Oktober 1999 , Wiesbaden, Otto Harrassowitz, s. 167-179.

HED Hittite Etymological Dictionary , Berlin, New York.

HEINHOLD-KRAHMER, S.: 1977 Arzawa, (THeh 8) , Heidelberg, Carl Winter Universitätsverlag.

1983 “Untersuchungen zu Piyamaradu”, (Teil I), Orientalia 52, 81-97.

1986 “Untersuchungen zu Piyamaradu”, (Teil II), Orientalia 55, 47-62.

1988 “Zu Salmanassars I. Eroberungen im Hurritergebiet”, AfO 35 , 79-104.

217

1989a “Manapa- D U”, Reallexikon der Assyriologie und Vorderasiatischen Archäologie , Band 7, Lfg. 5/6, 332.

1989b “Mašturi”, Reallexikon der Assyriologie und Vorderasiatischen Archäologie , Band 7, Lfg. 5/6, 531.

1994 “Milawanda”, Reallexikon der Assyriologie und Vorderasiatischen Archäologie , Band 8, Lfg. 3/4, 188-189.

2004 “Emil Forrers Lokalisierung von. Heth. Wiluša – Eine Richtigstellung”, ŠARNIKZEL, Hethitologische Studien zum Gedenken an E. O. Forrer , (Ed. D. Groddek u. S. Rößle), Dresden, s. 373-378.

2005 “Piyamaradu”, Reallexikon der Assyriologie und Vorderasiatischen Archäologie , Band 10, Lfg. 7/8, 561-562.

HELCK, W.: 1971 Beziehungen Aegyptens zu Vorderasien im 3. und 2. Jahrtausend v. Chr , (2nd edition), Wiesbaden.

HERBORDT, S.: 2005 Prinzen- und Beamtensiegel der hethitischen Großreichszeit auf Tombullen aus dem Ni antepe-Archiv in Hattuša. Bo ğazköy- Hattuša XIX, Mainz, Gebr. Mann Verlag.

218

2006 “Hittite Glyptic: A Reassessment in the Light of Recent Discoveries”, Byzas 4, Strukturierung und Datierung in der hethitischen Archäologie, Internationaler Workshop Istanbul, 26-27. November 2004, (Ed. D. P. Mielke – U. D. Schoop – J. Seeher), Đstanbul, Ege Yayınları, s. 95-108.

HOFFMANN, I.: 1994 “Mittannamuwa”, Reallexikon der Assyriologie und Vorderasiatischen Archäologie , Band 8, Lfg. 3/4, 286.

HOFFNER, H.A.Jr.: 1982 “The Milawata Letter Augmented and Reinterpreted” (Proceedings of the 28 th Recontre Assyriologique Internationale, Vienna, 1981), AfO Beiheft 19 , 130-137.

1983a “A prayer of Mursili II. about his stephmother”, JAOS 103 , 187-192.

1983b “Hittite Fragments in American Collection”, JCS 37/1 , 1-60.

1985a “Rev. Tischler, J.; Das hethitische Gebet der Gassulijawija”, JNES 44/2 , 156-159.

1985b “Mesopotamians and Mesopotamian Learning at Hattuša”, JCS 35 , 97-114.

1989 “The Ulmitešub Treaty – KBo 4.10=CTH 106 – with a New Join”, Anatolia and The Ancient Near East, Studies in Honour of Tahsin

219

Özgüç , (Ed. K. Emre – M. Mellink – B. Hrouda – N. Özgüç), Ankara, Türk Tarih Kurumu, s. 199-203.

1992 “The Last Days of Khattusha”, The Crisis Years: The 12 th Century BC from Beyond the Danube to the Tigris, Chapter 6 (eds. W.A. Ward-M.S. Jaukowsky), Dubuque, Iowa: Kendall/Hunt Publishing Company, s. 46-52.

HOPKINS, D.C. (Ed.): 2002 Across the Anatolien Plateau , (The Annual of the American Schools of Oriental Research, Volume 57, 2000), Boston.

HORNUNG, E.: 2004 Ana Hatlarıyla Mısır Tarihi , (Çev. Z. Aksu Yılmazer), Đstanbul, Kabalcı Yayınevi. van den HOUT, T.: 1983 “Kurunta und die Datierung einiger hethitischen Texte”, RA 78 , 89-92.

1995a “Khattushili III, King of the Hittites”, Civilizations of the Ancient Near East, Volume II , (Ed. J. M. Sasson), New York, s. 1107-1120.

1995b Der Ulmitešub-Vertrag, (StBoT 38) , Wiesbaden, Otto Harrassowitz.

1998 The Purity of Kingship , Brill, Leiden, Boston, Köln.

HOUWINK TEN CATE,

220

PH.H.J.: 1961 The Luwian Population Groups of Lycia and Cilicia Aspera During the Hellenistic Period , Leiden, E.J. Brill.

HOUWINK TEN CATE, PH.H.J.-F. JOSEPHSON: 1967 “Muwatallis’ Prayer to the Storm-God of Kummanni (KBo XI 1)”, RHA 67/81 , 101-140.

HOUWINK TEN CATE, PH.H.J.: 1973 “Anatolian Evidence for Relations with the West in the Last Bronze Age”, Bronze Age Migrations in the Aegean , 141-161.

1974 “The early and late phases of Urhi-Tešup’s Carrer”, Fs Güterbock I , Istanbul, Nederlands Historisch-Archaeologisch Instituut in Het Nabije Oosten, s. 123-150.

1983-84 “Sidelights on the Ahhiyawa Question from Hittite Vassal and Royal Correspondence”, Jaarbericht Ex Oriente Lux 28 , 33-79.

1987 “The Sun God of Heaven, the Assembly of Gods, and the Hittite King”, Essays on the History of Religions (Ed. D. van der Plas), Leiden, s. 13-34.

1992 “The Bronze Tablet of Tudhaliyas IV and its Geographical and Historical Relations”, ZA 82 , 233-270.

1994 “Urhi-Tesub revisted”, BiOr 51 , 233-259.

221

1995-1996 “The genealogy of Mursilis II.-The difference between a legalistic and a genealogical approach to the descent of Suppiluliumas I”, Jaarbericht Ex Oriente Lux 34 , 51-72.

HT Hittite Texts in the Cuneiform Character in the British Museum , London, 1920.

HW FRIEDRICH, J.: Hethitisches Wörterbuch , Heidelberg, Carl Winter Universitätsverlag, 1952.

HZL RÜSTER, C.-E. NEU: Hethitisches Zeichenlexikon , Wiesbaden, Otto Harrazowitz, 1989.

IMPERATI, F.: 1995 “Apology of Hattušili III or Degisnation of his Successor?”, Fs Houwink Ten Cate , Leiden, Nederlands Historisch-Archaeologisch Instituut in Het Nabije Oosten, 143-157.

IZRE’EL, S.-I. SINGER: 1990 The General’s Letter from Ugarit , Tel Aviv University, Tel Aviv.

JAOS Journal of the American Oriental Society , New Haven.

JCS Journal Cuneiform Studies , New Haven.

222

JEOL Jaarbericht van het Vooraziatisch-Egyptisch Genootschap (früher:Gezelschap) „Ex Oriente Lux“ , Leiden.

JEWELL, E.R.: 1974 The Archaeology and History of Western Anatolia During the Second Millenium, B.C. , Dissertation of University of Pennsylvania, Michigan.

JNES Journal Near Eastern Studies , Chicago.

KAMMENHUBER, A.: 1964 “Die hethitische Vorstellung von Sele und Leib, Herz und Leibesinneren, Kopf und Person”, ZA 56 , 150-212.

1968 Die Arier in Vorderen Orient , Heidelberg.

1976 Orakelpraxis, Träume und Vorzeichenschau , Heidelberg, Carl Winter Universitätsverlag.

KBo Keilschrift Texte aus Bo ğazköy , Berlin.

KITCHEN, K. A.: 1995 “Pharaoh Ramesses II and His Times”, Civilizations of the Ancient Near East, Volume II , (Ed. J. M. Sasson), New York, s. 763-774.

1997 2 Pharaoh Triumphant: The Life and Times of Ramesses II, Cairo, Egypt, Aris&Philipps Ltd., Dar el Kutub No. 1918/90.

223

KRAUSS, R.: 1995 “Akhetaten: A Portrait in Art of an Ancient Egyptian Capital”, Civilizations of the Ancient Near East, Volume II , (Ed. J. M. Sasson), New York, s. 749-762.

KLENGEL, H.: 1969 Geschichte Syriens im 2. Jahrtausend v.u.Z., Part II: Mittel-und Südsyrien , Berlin.

1970 Geschichte Syriens im 2. Jahrtausend v.u.Z., Part III: Historische und allgemeine Darstellung , Berlin.

1976-1980 “Išputahšu”, Reallexikon der Assyriologie und Vorderasiatischen Archäologie, 5. Band (Ia…-), 199.

1992 Syria 3000 to 300 B.C., Berlin, Akademie Verlag.

1993 “Aufstände im Vorhellenistischen Syrien. Versuch einer historischen Bewerkung”, Eretz- Israel Archaeological, Historical and Geographical Studies 24 , Jerusalem.

1995 “Historischer Kommentar zum Šaušgamuwa- Vertrag”, Fs Houwink Ten Cate , Leiden, Nederlands Historisch-Archaeologisch Instituut in Het Nabije Oosten, s. 159-172.

1999 Geschichte des hethitischen Reiches , Leiden, Boston, Köln, Brill.

224

2002a “Die Geschichte des hethitischen Reiches“, Die Hethiter und Ihr Reich. Das Volk der 1000 Götter , Bonn, Theiss Press, s. 62-73.

2002b Hattuschili und Ramses , (Kulturgeschichte der Antiken Welt, Band 95), Mainz am Rhein, Verlag Philipp von Zabern.

KLINGER, J.: 1996 Untersuchungen zur Rekonstruktion der hattischen Kultschicht (StBoT 37) , Wiesbaden, Otto Harrassowitz.

2001 “Historiographie als Paradigma. Die Quellen zur hethitischen Geschichte und ihre Deutung“, StBoT 45, Akten des IV. Internationalen Kongresses für Hethitologie Würzburg, 4.-8. Oktober 1999 , Wiesbaden, Otto Harrassowitz, s. 272-291.

KOHLMEYER, K.: 1983 “Felsbilder der hethitischen Grossreichszeit” Acta Paerhistorica et Archaeologica 15 , 7- 154.

KOŠAK, S.: 1980 “The Hittites and the Greeks”, Linguistica 20 , 35-47.

1981 “Western Neighbors of the Hittites”, Eretz- Israel 15 , 12-16.

1986 Buchbesprehungen; Freydank, H.: Hethitische Rituale und Festbeschreibung, Berlin, 1985 2, ZA 76 , 130-133.

225

1996 “Ein hethitisches ghost word entgeistert”, AoF 23 , 95-97.

KRONASSER, H.: 1963 Die Umsiedlung der Schwarzen Gottheit. Das hethitische Ritual KUB 29.4 , Wien, Österreichische Akademie der Wissenschaften.

KUB Keilschrifttexte aus Bo ğazköy , Berlin.

KÜHNE, C.-H. OTTEN: 1971 Der Šaušgamuwa-Vertrag, (StBoT 16) , Wiesbaden, Otto Harrassowitz.

KÜHNE, C.: 1973 Die Chronologie der Internationalen Korrespondenz von El-Amarna , (AOAT 17) , Vluyn, Verlag Butzon & Bercleer Kevelaer. 1999 “Der liturgische Kuss im Alten Kleinasien“, Studi di Testi II, Eothen 10, 83-120.

KÜMMEL, H.M.: 1967 Ersatzrituale für den hethitischen König (StBoT 3) , Wiesbaden, Otto Harrassowitz.

LAROCHE, E.: 1956 “Documents hiéroglyphiques Hittites provenant du palais d’Ugarit”, Ugaritica III , 97-160.

1959 Dictionnaire de la langue louvite , Paris.

1960 Les Hiéroglyphes Hittites , Paris.

1969 “Rev. Otten, H.; Keilschrifttexte aus Bo ğazköi 15”, OLZ 64 , 146-148.

226

LEBRUN, R.: 1975 Samuha Foyer Religieux de L’empire Hittite , Louven-la-Neuve, Institut orientaliste, Universite catholique de Louvain.

1980 Hymnes et prieres Hittites , Luvain-la-Neuve.

LEHMANN, G. A.: 1991 “Die ‚politisch-historischen’ Beziehungen der Ägäis-Welt des 15.-13. Jh.s. v. Chr. zu Ägypten und Vorderasien: einige Hinweise“, Zweihundert Jahre Homer-Forschung, Colloquium Rauricum, Band 2 , 105-126.

LIVERANI, M.: 1990 Prestige and Interest: International Relations in the Near East ca. 1600-1100 B.C. , Padova, Sargon srl.

MARAZZI, M.: 1983 “Inni e preghiere ittite. A proposito di un libro recente”, Studi e materiali di Storia dele Religioni 49 , 321-341. de MARTINO, S.: 1988 “L’atto di ‘baciare’ nel culto e nella vita quotidiana degli Ittiti”, Eothen, Fs. Pugliese Carratelli, Firenze: 57-65.

1998 “Le accuse di Muršili II alla regina Tawananna secondo il testo KUB XIV 4”, Studi e testi I (Eothen 9) (Ed. S. De Martino – F. Imperati), Firenze, s. 19-48. de MARTINO, S. – F. IMPERATI: 2001 “Observations on Hittite International Treaties”, StBoT 45, Akten des IV.

227

Internationalen Kongresses für Hethitologie Würzburg, 4.-8. Oktober 1999 , Wiesbaden, Otto Harrassowitz, s. 347-363.

MASCHERONI, L.M.: 1984 “Scribi Hurriti a Bogazköy: Una verifica prosopografica”, SMEA 24 , 151-173.

MAYER, W. – R. MAYER-OPIFICUS: 1994 “Die Schlacht bei Qadeš-Der Versuch einer neuen Rekonstruktion”, UF 26 , 321-368.

MELCHERT, H.C.: 1993 Cuneiform Luvian Lexicon (Lexica Anatolica 2) , Chapell Hill.

MERIGGI, P.: 1962 “Über einige hethitische Fragmente historischen Inhaltes”, Wiener Zeitschrift für die Kunde des Morgenlandes 58 , 66-110.

VAN DE MIEROOP, M.: 2004 A History of the Ancient Near East, ca. 3000- 323 BC , Malden, Oxford, Victoria, Blackwell Publishing.

MIO Mitteilungen des Instituts für Orientforschung , Berlin.

MORA, C.: 1989 “La datazione di ‘Malnigal’”, OA XXVIII , 183-191.

1992 “KUB 21.33 E L’Identità Di Muršili III”, SMEA 29 , 127-148.

228

MURNANE, W. J.: 1990 The Road to Kadesh , Chicago, The Oriental Institute.

MVAG Mitteilungen der Vorderasiatisch- Aegyptischen Gesellschaft , Leipzig.

NEU, E.: 1995 “Hethiter und Hethitisch in Ugarit” Ugarit, ein ostmediterranes Kulturzentrum im alten Orient Band I: Ugarit und seine altorientalische Umwelt (Ed. M. Dietrich – O. Loretz), Münster, Ugarit Verlag, s. 115-129.

1983 Glossar zu den althethitischen Ritualtexten , (StBoT 26) , Wiesbaden.

NEVE, P.: 1987 “Die Ausgrabungen in Bo ğazköy-Hattuša 1986”, AA, 381-410.

1992a “Die Ausgrabungen in Bo ğazköy-Hattuša 1991”, AA , 307-338.

1992b Hattuša-Stadt der Götter und Tempel , Mainz.

1996 “Bemerkungen zu einem neuen gedeckten Felsrelief in Sirkeli”, Antike Welt 27, Jahrgang 1996/1 , 19-21.

NH LAROCHE, E.: Les Noms des Hittites , Paris, 1966.

NH (Supp.) LAROCHE, E.: Noms des Hittites , (Hethitica IV), Paris, 1966.

229

NOWICKI, H.: 1983 “Die hurritische Name des Muwatalli”, Hethitica V , 111-118.

OA Oriens Antiquus , Budapest.

OETTINGER, N.: 1979 Die Stammbildung des hethitischen Verbums , (Erlanger Beiträge zur Sprach- und Kunstwissen-schaft Band 24), Nürnberg, Verlag Hans Carl Nürnberg.

OLZ Orientalische Literaturzeitung , Leipzig.

Or Orientalia , Rom.

OTTEN, H.: 1951 “Ein Beitrag zu den Bo ğazköy-Tafeln im Archaeologischen Museum zu Ankara: Besprechung von K. Balkan, ABoT 1948”, Bibliotheca Orientalis 8 , 224-232.

1957 “Zusätsliche Lesungen zum Alakšandu- Vertrag”, MIO 5, 26-30.

1972-75 “Halpašulupi”, Reallexikon der Assryologie IV , 62.

1975 Puduhepa. Eine hethitische Königin in ihren Textzeugnissen , Wiesbaden.

1981 Die Apologie Hattusilis III, (StBoT 24), Wiesbaden, Otto Harrassowitz.

230

1984 “Rev. Tischler, J., Das hethitische Gebet der Gassulijawija”, Indogermanische Forschungen 89 , 298-301.

1988 Die Bronztafel aus Bo ğazköy: ein Staats- Vertrag Tuthalijas IV (StBoT Beiheft 1) , Wiesbaden, Otto Harrassowitz.

1993 Zu einigen Neufunden hethitischer Königssiegel , Stuttgart, Mainz.

1995 Die hethitischen Königssiegel der frühen Großreichszeit , Stuttgart, Mainz.

PARKER, V.: 1996 „Bemerkungen zur mittelhethitischen Geschichte: Madduwattaš und seine Zeit“, Klio 78 , 7-27.

PD WEIDNER, E. F.: Politische Dokumente aus Kleinasien, Leipzip, J.C. Hinrichs’sche Buchhandlung, 1923; repr. New York, 1970.

PECCHIOLI-DADDI, F.: 2002 “Muwatalli II”, La battaglia di Qadesh, (Eds. M.C. Guidotti – F. Pecchioli-Daddi), Firenze, La Nuovo Lito, s. 154-163.

POETTO, M.: 1993 L’iscrizione luviogeroglifico de Yalburt, (Studio Mediterranea 8) , Pavia.

POPKO, M.: 1984 “Zur Datierung des Tawagalawa-Briefes”, AoF 11, 199-203.

231

PRU IV NOUGAYROL, J.: Le Palais Royal d’Ugarit IV , Paris, 1956.

PUHVEL, J.: 1991 Hittite Etymological Dictionary, Volume 3: Words beginning with H, Mouton de Gruyter, Berlin, New York.

2004 Hittite Etymological Dictionary, Volume 6: Words beginning with M , Mouton de Gruyter, Berlin, New York.

RAINEY, A.F.: 1971 “A Front Line Report from Amurru”, UF 3 , 131-149.

RGTC VI DEL MONTE, G. F.-J. TISCHLER: Die Orst- und Gewässernamen der hethitischen Texte, (Répertoire Géographique des Textes Cunéiformes=RGTC 6) , Wiesbaden, Dr. Ludwig Reichert Verlag, 1978.

RGTC VI/2 DEL MONTE, G.: Die Orst-und Gewässernamen der hethitischen Texte Supplement, (Répertoire Géographique des Textes Cunéiformes=RGTC 6/2) , Wiesbaden, Dr. Ludwig Reichert Verlag, 1992.

RGTC XII/2 BELMONTE MARIN, J.A.: Die Orst-und Gewässernamen der Texte aus Syrien im 2. Jt. v. Chr., (Répertoire Géographique des Textes Cunéiformes=RGTC 12/2) , Wiesbaden, Dr. Ludwig Reichert Verlag, 2001.

232

RHA Revue Hittite et Asianique , Paris.

RIEMSCHNEIDER, K.K.: 1961 “Zu den Körperverletzungen im hethitischen Recht”, ArchOr 29 , 177-182.

ROAF, M.: 1996 Mezopotamya ve Eski Yakındo ğu, Atlaslı Büyük Uygarlıklar Ansiklopedisi, (Çev. Z. Kılıç), Đstanbul, Đleti im Yayıncılık.

De ROOS, J.: 1983 “Drie hittitische Gebeden”, Schrijvend Verleden-Documenten nit het oude Nabije oosten vertaald en toeglicht (Ed. K. R. Veenhof), Leiden, s. 220-232.

1985 “Rev. Tischler, J., Das hethitische Gebet der Gassulijawija”, BiOr XLII, 128-133.

1985-86 “Who was Kilushepa?”, JEOL 29 , 74-83.

2002 “Vows Concerning Military Campaigns of Hattušiliš III and Tuthaliaš IV”, Anatolia Antica Studi in memoria di Fiorella Imperati, Eothen, Tomo II, Firenze, s. 181-188.

RÖLLIG, W.: 1992 „Achäer und Trojaner in hethitischen Quellen?“, Troja, Brücke zwischen Orient und Okzident : 183-200.

RÜSTER,C.-E. NEU: 1991 Deutsch–Sumerographisches Wörterverzeichnis, (StBoT 35) , Wiesbaden, Otto Harrassowitz.

233

SALVINI, M.: 1990 “Un sceau original de la reine Hittite Ašmunikal”, Revue Syria LXVII , 257-268.

2006 Urartu Tarihi ve Kültürü, (Çev. B. Aksoy), Đstanbul, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Yayınları.

SBo I GÜTERBOCK, H.G.: Siegel aus Bo ğazköy I (Archiv für Orientforschung Beiheft 5), Berlin, 1940.

SBo II GÜTERBOCK, H.G.: Siegel aus Bo ğazköy II (Archiv für Orientforschung Beiheft 7), Berlin, 1942.

SCHACHERMEYR, F.: 1986 Mykene und das Hethiterreich, Wien.

SCHULER, E. von: 1965 Die Kaškäer , Berlin.

SEEHER, J.: 2002 “Die Ausgrabungen in Bo ğazköy-Hattuša 2001”, AA , 59-78.

SEV ĐN, V.: 1991 Yeni Assur Sanatı I, Mimarlık , Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi.

SINGER, J.: 1983 “Western Anatolia in the Thirteenth Century B.C. According to the Hittite Sources”, AnSt 33 , 205-217.

1986 “The huwaši of the Storm-God in Hattuša”, IX. Türk Tarih Kongresi , Ankara 1981, s.245-252.

234

1991 “The ‘Great Princess’ in the Hittite Empire”, UF 23 , 327-338.

1992 “Hittite cultural influence in the Kingdom of Amurru”, La circulation des biens, des personnes et des idees dans le proche-orient ancen (actes de la XXXVIII e Recontre Assyriologique Internationale) (Ed. D. Charpin – F. Joannes), Paris, s. 231-234.

1996 Muvatalli’s Prayer to the Assembly of Gods Through the Storm-God of Lightning , Atlanta.

2001 “The Fate of Hattusa during the Period of Tarhuntassa’s Supremacy”, Kulturgeschichten. Altorientalische Studien für Volkert Haas zum 65. Geburtstag (Ed. Th. Richter – D. Prechel – J. Klinger), Saarbrücken, SDV, s. 536-541.

2002a Hittite Prayers , Atlanta, Georgia.

2002b “Danuhepa and Kurunta”, Anatolia Antica Studi in memoria di Fiorella Imperati, Eothen, Tomo II, Firenze, s. 739-751.

2006a “Pihaššaš(š)i-”, Reallexikon der Assyriologie und Vorderasiatischen Archäologie , Band 10, Lfg. 7/8, 559-561.

235

2006b “The Urhi-Teššub Affair in the Hittite-Egyptian Correspondence”, The Life and Times of Hattušili III and Tuthaliya IV, Proceedings of a Symposium Held in Honour of J. de Roos, 12-13 December 2003, (Ed. Th.P.J. Van den Hout, C.H. Van Zoest), Leiden, Nederlands Instituut voor het Nabije Oosten, 27-38.

2006c “The failed reforms of Akhenaten and Muwatalli”, The British Museum BMSAES 6, 37-58.

SMEA Studi Micenei ed Egeo-Anatolici , Roma.

SOYSAL, O.: 1995 “ ‘III. Hattušili Büyük Metni’ Bir Hitit Belgesini Tanımlama Denemsi”, Archivum Anatolicum 1 , 137-150.

SPALINGER, A. J.: 1979 “Egyptian-Hittite Relations at the Close of the Amarna Period and Some Notes on Hittite Military Strategy in North Syria”, Bulletin of the Egyptological Seminary of New York 1 , 55-89.

1985 “Remarks on the Kadesh Inscriptions of Ramesses II: The ‘Bulletin’”, Perspectives on the Kadesh , (Ed. H. Goedicke), Baltimore, Maryland, HALCO, s. 43-75.

STARKE, F.: 1977 Die Funktionen der dimensionalen Kasus und Adverbien im Althethitischen, (StBoT 23), Wiesbaden, Otto Harrassowitz.

236

1981 “Rev. Ünal, A., Ein Orakeltext über die Intrigen am hethitischen Hof”, Or 50 , 466-471.

1990 Untersuchung zur Stammbildung des keilschrift-luwischen Nomens, (StBoT 31), Wiesbaden, Otto Harrassowitz.

1997 “Troia im Kontext des historisch-politischen und sprachlichen Umfeldes Kleinasiens im 2. Jahrtausend”, Studia Troica 7 , 447-487.

1998 “Hattuša II. Staat und Großreich der Hethiter”, Der Neue Pauly, Enzyklopädie der Antike, Band 5, 186-198.

2001a “Seha (mit Dynastie-Stemma)”, Der Neue Pauly, Enzyklopädie der Antike, Band 11, 345-347.

2001b “Troia im Machtgefüge des zweiten Jahrtausends vor Christus”, Traum und Wirklichkeit Troia , Stuttgart, Konrad Theiß Verlag GmbH, s. 34-45.

2002a “Tarhuntassa”, Der Neue Pauly, Enzyklopädie der Antike, Band 12/1, 26-27.

2002b “Wilusa“, Der Neue Pauly, Enzyklopädie der Antike, Band 12/2, 513-515.

237

StBoT Studien zu den Bo ğazköy-Texten , Wiesbaden, Otto Harrassowitz.

STEFANINI, R.: 1964 “KUB XXI 33 (Bo 487): Mursili’s Sins”, JAOS 84 , 22-30.

STRECK, M.P.: 2003 “Orontes”, Reallexikon der Assyriologie X 1/2, 131-132.

STURTEVANT, E.H.- G. BECHTEL: 1935 A Hittite Chrestomathy , Philadelphia.

SÜEL, A.: 2001 “Ortaköy Tabletleri I ığında Batı Anadolu Đle Đlgili Bazı Konular Üzerine”, StBoT 45, Akten des IV. Internationalen Kongresses für Hethitologie Würzburg, 4.-8. Oktober 1999 , Wiesbaden, Otto Harrassowitz, s. 670-678.

SÜEL, A. – M. SÜEL: 2004 “Ortaköy-apinuva”, Arkeoatlas, Sayı 3 , 60- 61.

SÜRENHAGEN, D.: 1981 “Zwei Gebete Hattušilis und der Puduhepa”, AoF 8, 83-168.

1992 “Untersuchungen zur Bronzetafel und weiteren Verträgen mit der Sekundogenitur in Tarhuntašša”, OLZ 87 , 341-271.

1996 “Politischer Niedergang und kulturelles Nachleben des hethitischen Großreiches im Lichte neuerer Forschung”, T. Beran zu Ehren, Vom Halys zum Euphrat (Ed. U.

238

Magen – M. Rashad), Münster, Ugarit Verlag, s. 282-293.

2006 “Forerunners of the Hattusili-Ramesses treaty“, The British Museum BMSAES 6 , 59-67.

TARHAN, M.T.: 1982 “Urartu Devleti’nin ‘Kurulu ’ Evresi ve Kurucu Krallardan ‘Lutipri=Lapturi’ Hakkında Yeni Görü ler”, Anadolu Ara tırmaları VIII/1980 , 69-114.

1986 “Urartu Devleti’nin Yapısal Karakteri”, IX. Türk Tarih Kongresi, 1. Cilt , Ankara, s. 285- 301.

TATISHVILI, I.: 2004 “Quelques réflexions sur l’évolution de la pensée religieuse chez les Hittites”, Phasis 7 , 93-107.

THeth Texte der Hethiter , Heidelberg, Universitätsverlag C. Winter.

TISCHLER, J.: 1981 Das hethitische Gebet der Gassulijawija , Innsbruck.

1978 Hethitisches Etymologisches Glossar, Lieferung 2: Studenten-Förderungs- Ges.m.b.H., Innsbruck.

1983 Hethitisches Etymologisches Glossar (Teil1 a– k), Studenten-Förderungs–Ges.m.b.H., Innsbruck.

239

1990 Hethitisches Etymologisches Glossar (Lfg. 5/6, L-M), Studenten-Förderungs-Ges.m.b.H., Innsbruck.

2001 Hethitisches Handwörterbuch , Innsbruck.

UF Ugarit Forschungen, Kevelaer, Vluyn.

ÜNAL, A.: 1974a Hattušili III. Teil I- Hattušili bis zu seiner Thronbesteigung, Band 1: Historischer Abriss, (THeth 3) , Heidelberg, Carl Winter Universitätsverlag.

1974b Hattušili III. Teil I- Hattušili bis zu seiner Thronbesteigung, Band 2: Quellen und Indices, (THeth 4), Heidelberg, Carl Winter Universitätsverlag.

1991a “Two People on both Sides of the Aegean Sea: Did the Achaens and the Hittites know each other?”, Essays on Ancient Anatolian and Syira Studies in the 2 nd and 1 st Mill. B.C. , 16- 44.

1991b “Hethitische Hymnen und Gebete”, TUAT III, 791-817.

1996 “Hethitische Tontafelfragmente aus München”, ZA 86 , 238-243.

240

1997 “Muvatalli II”, Reallexikon der Assyriologie VII 7/8 , 524-527.

2003 Hititler Devrinde Anadolu, (Kitap 2), Đstanbul, Arkeoloji ve Sanat Yayınları.

WEIDNER, E. F.: 1923 Politische Dokumente aus Kleinasian: Die Staatsverträge in akkadischer Sprache aus dem Archiv von Boghazköi , Leipzig, J.C. Hinrichs’sche Buchhandlung.

WEISSBACH, F.H.: 1922 Die Denkmäler und Inschriften an der Mündung des Nahr el-Kelb , Leipzig, Vereinigung Wissenschaftlicher Verleger Walter de Gruyter & Co.

WILHELM, G.: 1982 Grundzüge der Geschichte und Kultur der Hurriter, Darmstadt, Wissenschaftliche Buchgesellschaft.

1994 Schneider, T.; Asiatische Personennamen in ägyptschen Quellen des Neuen Reiches, (Orbis Biblicus et Orientalis, 114), Freiburg, 1992, Kratylos 39 , 173-176.

1995 “The Kingdom of Mitanni in Second- Millennium Upper Mesopotamia”, Civilizations of the Ancient Near East, Volume II , (Ed. J. M. Sasson), New York, s. 1243-1254.

WILHELM, G.-J. BOESE: 1987 “Absolute Chronologie und die hethitische Geschichte des 15. und 14. Jahrhunderts Chr.“,

241

High, Middle or Low-Acts of an International Colloquium on Absolute Chronology Held at the University of Gothenburg 20 th -22 nd August 1987 (Ed. P. Aström), Gothenburg.

WVDOG Wissenschaftliche Veröffentlichungen der deutschen Orient-Gesellschaft , Berlin.

YOSHIDA, D.: 1996 Untersuchungen zu den Sonnengottheiten bei den Hethitern, (THeth 22), Heidelberg, Universitätsverlag C. Winter.

ZA Zeitschrift für Assyriologie und verwandte Gebiete , Leipzig, Berlin, New York.

ZGUSTA, L.: 1964 Kleinasiatische Personnamen, Prag, Verlag der Tschechoslawakischen Akademie der Wissenschaften.

242

EKLER

243 Tablo 1 Hitit Kral Listesi

Orta Kronoloji (Dinçol 2004) Hattušili I 1650-1620 Muršili I 1620-1590 Hantili I 1590- Zidanta I Ammuna Huzzija I -1525 Telipinu 1525-1500 Tahurwaili 1500- Alluwamna Hantili II Zidanta II Huzzija II Muwattalli I -1450 Tuthalija I/II 1450-1420 1420-1400 Tuthalija II/III 1400-1380 1380-1345 Arnuwanda II 1345-1343 Muršili II 1343-1310 Muwattalli II 1310-1282 Muršili III 1282-1275 Hattušili III 1275-1250 Tuthalija IV 1250-1220 Kurunta 1220-1215 Arnuwanda III 1215-1210 Šuppiluliuma II 1210-1200

244 Harita 1. M.Ö. 2. Binyıl Anadolu Haritası

245 Harita 2. M.Ö. 13. yüzyıl Anadolu Haritası

246

Harita 3. Tarhunta şş a – Halep muhtemel güzergahı

247

Harita 4. M.Ö. 13. yüzyıl Suriye Bölgesi’ndeki Hitit Vasal Krallıklarını gösteren haritası

248 Harita 5. Konya Ovası’ndan Bulunan Kızılda ğ’dan Toros Da ğları’nın A ılması Đçin Kullanılan Gülek Geçidi

Harita 6 Kızılda ğ-Çukurova muhtemel güzergahı

249 Harita 7. Amanos Da ğları üzerindeki geçi noktaları: Bahçe Geçidi ve Belen Geçidi

250 Harita 8. Eski Assur Ticaret Kolonileri Ça ğı Ticaret Yolları Haritası (Roaf, 1996: 113)

Harita 9. Tarhunta a’nın Sınırlarını Gösteren Harita (Dinçol – Yakar – Dinçol – Taffet, 2000: 19)

251 Levha 1

Resim 1: II. Muvatalli’ye ait Adana-Sirkeli’deki Resim 2: Adana-Sirkeli Kaya Kaya Kabartması Kabartmasındaki Lejant (Ehringhaus, 1995: Abb. 175) (Ehringhaus, 1995: Abb. 176).

Resim 3 : Adana-Sirkeli’de Yer Alan Bir Di ğer Kaya Kabartması (Ehringhaus, 1995: Abb. 180).

252 Levha 2

Resim 4: II. Ramses Dönemi’ne ait bir Resim 5 : Bo ğazköy’de Bulunan Mısır Kabartması üzerindeki Halpa ulupi Mührü (?) “Dü man/Hititli” Tasviri (Herbordt, 2005: Tafel 9) (Klengel, 2002b: 62)

Resim 6: Muvatalli ve Danuhepa adlarının Resim 7: III. Hattu ili’nin, Yukarı Ülke’nin birlikte yer aldı ğı bir mühür örne ği Kralı oldu ğunu gösteren mührü (Neve, 1992b: 58) (Bo ğazköy III, 1957: Tafel 29, 9)

253 Levha 3

Resim 8: Alak andu Antla ması’nın yer aldı ğı tablet

Resim 9 : Kade ’de (Tell Nebi Mend yakınlarında) bulunan, I. Seti’ye ait stel (Klengel, 2002b: 54)

254 Levha 4

Resim 10: Mısır kabartmaları üzerinde ye alan Kade Sava ı betimi (Klengel, 2002a: 64-65)

Resim 11: Kade Sava ı sırasında Mısır ve Hitit birliklerinin kar ılaması (Kitchen, 1997: 52)

255 Levha 5

Resim 12 : Kızılda ğ ve yakınındaki Hotamı Gölü, Kızılda ğ’ın ovaya ve göle egemen co ğrafi konumu (Singer, 2006c: 52)

Resim 13 : Tarhunta a’nın idari merkezi olma özeli ği yansıtan Kızılda ğ

256 Levha 6

Resim 14: Kızılda ğ (Singer, 2006c: 51)

257

ÖZGEÇM Đ

18.08.1972 tarihinde, Elazı ğ’da do ğdu. Đlkokul ö ğrenimini Đstanbul-Erenköy Mehmet Akif Đlkokulu’nda tamamladıktan sonra, orta ve lise ö ğrenimini Erenköy Kız Lisesi’nde gördü.

1991 yılında Đstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eskiça ğ Dilleri ve Kültürleri Bölümü, Hititoloji Ana Bilimdalı’nda okumaya hak kazandı. Lisans eğitimini 1995 yılında tamamladı. 1996 yılı ubat ayında Hititoloji Ana Bilimdalı’na Ara tırma Görevlisi olarak atandı. Göreve ba ladı ğı ilk yıl içinde e ğitimini bir parçası olan Almanca ve Đngilizce üzerinde çalı malarını yo ğunla tırdı. Aldı ğı özel bir burs ile Đngiltere- Cambridge’de EF School’un Đngilizce kurslarına katıldı. 1996 yılında Prof. Dr. Ali Dinçol’un danı manlı ğında hazırlamaya ba ladı ğı, “Hitit Bayram Ritüellerinde Geçen Bazı Eylem, Ça ğrı ve Sahne Oyunlarının Tasviri ve Yorumu” ba lıklı Yüksek Lisans tezini, 1999 yılında tamamladı ve Hititoloji Magister Artium ünvanını aldı. 2000 yılında Doktora e ğitimine ba ladı ve Prof. Dr. Belkıs Dinçol’un gözetiminde “II. Muvatalli ve Dönemi” konulu Doktora tezini halen hazırlamaktadır. Merkezi Paris’te olan Societas Anatolica üyesidir.

Katıldı ğı Ara tırmalar 1) 1998 yılında Prof. Dr. Ali Dinçol ba kanlı ğında yürütülmü olan ve Tarhuntašša Bölgesi’nin lokalizasyonunu amaçlayan “Orta Toroslar Bölgesi Tarihsel Co ğrafya Ara tırmaları”na katıldı. 2) 2002 yılı Eylül ayında Suna & Đnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Ara tırma Enstitüsü’nden aldı ğı doktora ara tırma bursu deste ği ile Doktora tezi ile ilgili olarak “II. Muvatalli Dönemi’nde Akdeniz Bölgesinin Tarihi Co ğrafyası” üzerine bir ara tırma gezisi gerçekle tirdi. Aldı ğı Burslar 1) 2002 yılında Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün davetlisi olarak üç hafta Berlin’de çalı malarını sürdürmü tür.

258

2) 2003 yılında Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden aldığı burs ile, iki ay süreyle Berlin’de doktora çalı malarını gerçekle tirmi tir. 3) Tübingen Eberhard-Karls-Üniversitesi, Ur- und Frühgeschichte und Archäologie des Mittelalter Enstitüsü, Troia-Projekt’ten aldı ğı burs 03.12.2004-03.01.2005 tarihler arasında doktora çalı malarını yapmak üzere Tübingen’de bulundu. Konferansları ve Bildirileri 1) 11-15 Ekim 1999’da I ık Üniversitesi’nin açılı etkinlikleri kapsamında düzenlenen, ‘Ticaretin Öyküsü: Anadolu Topraklarında Tarih Boyunca Ticaretin Geli imi’ ba lıklı bir panelde konu macı olarak yer aldı. 2) 09-10 Mayıs 2002 tarihinde Đstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Osmanlı Öncesi Đle Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemlerinde Esnaf ve Ekonomi’ ba lı ğı altında düzenlenen toplantıya “Hititler Döneminde Esnaf ve Zanaatkârlık” konulu bir bildiri ile katıldı. 3) 02-08 Eylül 2002 tarihlerinde Çorum’da gerçekle tirilen V. Uluslararası Hititoloji Kongresi’ne “Hitit Bayram Ritüellerindeki Bazı Törensel Eylemler Üzerine Dü ünceler” ba lıklı bildirisi ile katıldı. 4) 19-21 Nisan 2004 tarihlerinde düzenlenen Đstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeolojik Kazı ve Ara tırmaları Toplantısı’nın dördüncüsüne “Hitit Ba kentinin Tarhuntašša’ya Ta ınmasının Nedenleri ve Sonuçları” ba lıklı bir bildiri ile katıldı. 5) 14 Aralık 2004 tarihinde Tübingen Eberhard-Karls-Üniversitesi, Ur- und Frühgeschichte und Archäologie des Mittelalter Enstitüsü’nde “Eine neue Hauptstadt, ein neuer Anfang in der Zeit des Hethiterkönigs Muwatalli II” ba lıklı bir konferans verdi. 6) 14 ubat 2005 tarihinde Alman Arkeoloji Enstitüsü Đstanbul ubesi’nin düzenledi ği yıllık Hauskolloquien çerçevesinde, “Eine neue Hauptstadt-ein Neuanfang in der Zeit Muwatalliš II” ba lıklı bir konferans sundu. 7) 5-9 Eylül 2005 tarihlerinde Đtalya-Roma’da la Sapienza Üniversitesi çatısı altında düzenlenen VI. Uluslararası Hititoloji Kongresi’ne “Drei Schreiber, zwei Könige” ba lıklı bir bildiri ile katıldı. 8) 27-28 Nisan 2006 tarihlerinde Đstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde, Dr. Sina Kabaa ğaç Anısına düzenlenen “Mythos” konulu Navisalvia Toplantısı’na “Hitit Đnanç Sistemi ve Mitolojik Yansımaları” ba lıklı bir bildiri ile katıldı.

259

Editörlükler 1) 1994-2002 yılları arasında, yılda iki kez Ocak ve Mayıs aylarında yayınlanan Türk Eskiça ğ Bilimleri Enstitüsü Haberler Bülteni ’nde ikinci editörlük, 2003 yılından beri aynı yayında birinci editörlük görevine devam etmektedir. 2) Türk Eskiça ğ Bilimleri Enstitüsü ’nün süreli yayını olan Colloquium Anatolicum dergisinin I. (2002), II. (2003) ve III. (2004) sayılarının editörlü ğünü Metin Alparslan ile yapmı tır. IV. (2005) sayısının editörlü ğünü ise Gürkan Ergin ile birlikte yapmı tır. Yayın Listesi: 1998 “Kitap Tanıtımı-H. Bahar, G. Karau ğuz, Ö. Koçak. Eskiça ğ Konya Ara tırmaları 1”, Türk Eskiça ğ Bilimleri Enstitüsü Haberler Bülteni Ocak 1998/5: 3. 1999 “Kitap Tanıtımı-(ed.) S. Alp, A. Süel. III. Uluslararası Hititoloji Kongresi Bildirileri/Acts of the III rd International Congress of Hittitology Çorum”, Türk Eskiça ğ Bilimleri Enstitüsü Haberler Bülteni Mayıs 1999/8: 6-7. 2000 “Kitap Tanıtımı-S. Alp. Hititlerde arkı, Müzik ve Dans”, Türk Eskiça ğ Bilimleri Enstitüsü Haberler Bülteni Ocak 2000/9: 8. 2000 “Prof. Dr. Mehmet Özdo ğan ile Müzecilik ve Türkiye Üzerine Söyle i”, Türk Eskiça ğ Bilimleri Enstitüsü Haberler Bülteni Mayıs 2000/10: 13-16. 2001 “Kitap Tanıtımı-G. ahinba -Erginöz. Hititlerde Anatomi ve Tıp”, Türk Eskiça ğ Bilimleri Enstitüsü Haberler Bülteni Mayıs 2001/12: 4. 2001 “Đki Ba kent Đki Serüven: Ankara ve Hattu a”, Bo ğazköy’den Karatepe’ye Hititbilim ve Hitit Dünyasının Ke fi , Đstanbul: 72-85. 2002 (. Dönmez, M. Alparslan, S. Ezer ile birlikte) “Eski Önasya Dilleri ve Kültürleri Kürsüsü Tarihçesi/ Die Geschichte der Abteilung für Altvorderasiatische Sprachen und Kulturen (1934-2002)”, Anadolu Ara tırmaları XVI: 143-200. 2002 “Prof. Dr. Ali Dinçol ile ‘Din ve Ritüel’ Kavramları Üzerine Söyle i”, Türk Eskiça ğ Bilimleri Enstitüsü Haberler Bülteni Mayıs 2002/14: 1-4. 2003 “Hitit Dönemi’nde Esnaf ve Zanaatkârlar”, Osmanlı Öncesi ile Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemlerinde Esnaf ve Ekonomi Kongre Bildirileri , s: 37-48, Đstanbul.

260

2004 (M. Alparslan, . Dönmez ile birlikte) “Anadolu Ara tırmaları Đle Yeniden/ Jahrbuch für Kleinasiatische Forschungen: ein neuer Anfang”, Anadolu Ara tırmaları XVII: 1-23. 2004 “Hitit Đnanç Sistemi”, Arkeoatlas , Sayı 3: 37. 2004 “Hititlerde Meslekler”, Arkeoatlas , Sayı 3: 54. 2005 “Kızılda ğ-Karada ğ Yazıtları”, Arkeoatlas , Sayı 4: 19-21. 2006 “Bin Tanrılı Halk”, National Geographic (Türkiye), Ocak 2006: 78-79. 2006 “Hitit Mitolojisi: Batı Kültürünün Kayna ğı”, National Geographic (Türkiye), Ocak 2006: 88-89. 2005 “Beispiele zeremonieller Handlungen im (h)išuwaš-Fest und ihre Beziehung zu Muwatalli II.”, V. Uluslararası Hititoloji Kongresi Bildirileri , Çorum: 245-258. (Baskıda) “Drei Schreiber, zwei Könige”, VI. Uluslararası Hititoloji Kongresi Bildirileri , Roma. (Baskıda) “Hitit Đnanç Sistemi ve Mitolojik Yansımaları”, Navisalvia Toplantısı Bildirileri , Đstanbul.

261