İZMİR ARKEOLOJİ Mü ZESI'nde Bulunan BİR GRUP MEGARA
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
TÜRK ARKEOLOJİ VE ETNOGRAFYA DERGİSİ YIL: 2009 SAYI: 9 T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından yılda bir kez yayınlanır. T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Ana Yayın No: 3252 Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayınları Yayın No: 137 YAYIN KURULU Prof. Dr. Aygül SÜEL Prof. Dr. Bozkurt ERSOY Prof. Dr. Binnur GÜRLER Prof. Dr. Harun TAŞKIRAN Prof. Dr. Mustafa Hamdi SAYAR Prof. Dr. Oğuz TEKİN Doç. Dr. Hande KÖKTEN Doç. Dr. Tunç SİPAHİ Doç. Dr. Bekir ESKİCİ YAYINA HAZIRLAYANLAR Dr. Adil ÖZME Mahmut AKPINAR Sevgi YAVUZ Meral ÖZDEMİR KAPAK TASARIMI Koray OLŞEN UYGULAMA Suna HÖKENEK ISSN: 1302-9231 Kapak Fotoğrafı: Ela TAŞ “Malatya Müzesi’nde Bulunan Tepelikler” * Dergide yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Yayınlanan yazılarda dil, anlatım ve yayın tekniği yönünden değişiklik yapılabilir. İÇİNDEKİLER Akın TEMÜR Hippalektryon.............................................................................................................................................................. 1-18 Ayla ÜNLÜ İzmir Arkeoloji Müzesi’nde Bulunan Bir Grup Megara Kâsesi Baskı Kalıbı.......................................................................19-24 Gülgün YILMAZ Edirne-Zindanaltı Kurtarma Kazılarında Bulunan Erken Osmanlı Seramikleri-1................................................................ 25-42 Halim KORUCU Kars’ta Erken Tunç Çağı ve Karaz Kültürü İzleri............................................................................................................. 43-60 Hüseyin METİN Antik Çağ’da Amazonlar Söylencesi ve Attika Seramikleri Üzerindeki Betimlemeleri...................................................... 61-72 Güner ÖZLER Halikarnassos Tonozlu Mezar Grubu...........................................................................................................................73-92 Ela TAŞ Malatya Müzesi’nde Bulunan Tepelikler......................................................................................................................93-102 IV TÜRK ARKEOLOJİ VE ETNOGRAFYA DERGİSİ HİPPALEKTRYON Akın TEMÜR* Antik Grek sanatı büyük ölçüde mitolojik özgü bilinen herhangi bir mitolojisi yoktur. olaylara bağlı olarak oluşturulan varlıkların İlk olarak Aristophanes'in2 (M.Ö. 405) tasvirlerinden oluşur. Bunlar çoğunlukla "Kurbağalar" adlıoyununda Euripides, Dionysos tanrı, tanrıça ve kahramanlardır. Bunların ve Aiskhylos arasında geçen bir diyalogda yanı sıra çok sayıda hayvan ve farklı canlılara karşımıza çıkar. Kökenine baktığımızda ise ait uzuvların bir araya getirilmesiyle oluşan, ne Mısır'da ne de Mezopotamya'da benzer karışık yaratıklarda bu tasvirlere konu bir yaratığın olmadığı görülür3. Birçok karışık yaratığın Mısır ve Mezopotamya sanatında olurlar. Bu yaratıkların ortaya çıkış amacı görülmesine karşın, horoz ve at birleşmesinden bazen bir tabiat olayının kişileştirilmesi, oluşan bir yaratığın bu sanatlarda olmaması özdeşleştirilmesi bazen de insanların korkuları ilginçtir. Bu durumda yaratığın kökeni ile ilgili veya ulaşmak istedikleri bir hayalidir. iki ihtimal ortaya çıkar. Birincisi; bu yaratıkla Çalışmamıza konu olan Hippalektryon'da bu ilgili yeterli bilgimizin olmayışıdır. Bunun yaratıklardan biridir. en önemli sebebi çok fazla eser üzerinde Hippalektryon1 Grek mitolojisinde önü görülmeyişi olarak açıklanabilir. Kendine özgü at, arkası horozdan oluşan bir yaratıktır. bir mitolojisi olmaması, yaratığın kullanım Pek fazla bilinmeyen bu yaratığın kendine amacını büyük ölçüde kısıtlamış ve buna TÜRK ARKEOLOJİ VE ETNOGRAFYA DERGİSİ 1 Çizim: 3 bağlı olarak diğer yaratıklar kadar eserler olarak adlandırılması yaratığın ortaya çıkış üzerinde sık tasvir edilmemiştir. İkincisi sebebi olabilir mi? Çünkü horoz Perslerle ise; bu yaratığın doğrudan Grek sanatından özdeşleştirilmişse Greklerin Persleri yenmesi çıkmış olabileceği ihtimalidir. Horoz ve bu şekilde temsil edilmiş olabilir. Bu durumda benzeri kümes hayvanlarının Greklere at ve binicisi Grekleri temsil ederken, horoz daha sonraları Persler aracılığıyla gelmiş Persleri temsil ediyor olabilir. Böylelikle olduğu ve hatta horozun Pers kuşu olarak bir yaratığın bünyesinde tarihsel bir olay adlandırıldığı bilinmektedir4. Bu yaratığın kişileştirilmiş olacaktır. Benzer bir durum daha geç bir dönemde ortaya çıkmış olması, Minotauros için de görülür. Boğa Girit'in bu nedenden kaynaklanmış olabilir. Neden simgesidir. Atina'dan çıkan bir kahramanın böyle bir yaratığa ihtiyaç duyulmuştur yani Theseus'un yaratığı kendi evi olan Girit'te yenmesi Kral Minos'un egemenliğinin sorusuna ise net bir cevap vermek çok sona erdiğinin göstergesidir. Yaratığın adının zordur. Grek sanatında gördüğümüz bir tiyatro oyununda geçmesi de bu savı yaratıkların birçoğu doğadaki olayların ya da destekler niteliktedir. elementlerin birer kişileştirilmesidir. Ancak horoz ve at birleşiminde nasıl bir şey rol Grek sanatında yaratık ilk olarak M.Ö. oynamıştır? Greklerde horozun Pers kuşu 6. yüzyıldan itibaren görülmeye başlar. En 2 TÜRK ARKEOLOJİ VE ETNOGRAFYA DERGİSİ Çizim: 4 erken örneklerden biri, Bonn'da bulunan verilmemiş olması sanatçının bu alanı kanatla boyunlu bir amphora5 üzerinde görülür kapatmış olmasından kaynaklanıyor olmalıdır. (Çizim: 1). Stilize edilmiş bir palmetin her iki Harvard Üniversite Müzesi'nde bulunan tarafına yerleştirilen antitetik yaratıklar, kylixte ise yaratık farklı olarak sırtında horoz gövdesi üzerine eklenmiş ağzı açık bir dizginleri elinde bir biniciyle resmedilmiştir at başı ve şaha kalkmış bir at ayağına sahiptir. (Resim: 1) . Ancak burada horoz kuyruğu daha Amphoralar dışında yaratık özellikle kylix çok kanadı anımsatmaktadır. Bunda şüphesiz türü kapların tondoları üzerinde karşımıza ressamın horozun kuyruk tüylerini tam olarak çıkar. Taranto Müzesi'nde bulunan kylix6 yansıtamamasından kaynaklanan bir durum bunun için iyi bir örnek teşkil eder (Çizim: 2). söz konusudur. New York'ta bulunan diğer bir Kabın tondosunda tek başına işlenen yaratık kylix8 üzerinde görülen yaratık daha ayrıntılı dairesel alanın dışına da taşırılmıştır. Amphora bir tasvir ortaya koyar (Resim: 2). Yine üzerinde betimlenen örnekle benzer özelikler Harvard örneğinde olduğu gibi sırtında çıplak taşıyan yaratığa farklı olarak yukarı kalkık bir bir binicisiyle resmedilen yaratık ince ince kuş kanadı eklenmiştir. Kanat ve tüylerin tek bölümlenmiş bir horoz kuyruğuna ve kanadına tek işlendiği yaratıkta diğer bir farklılık ise sahiptir. Daha önceki örnekte gördüğümüz dizginlere yer verilmiş olmasıdır. Biniciye yer kuyruğun üst kısmından yukarı doğru çıkan TÜRK ARKEOLOJİ VE ETNOGRAFYA DERGİSİ 3 Resim: 1 ikili tüy burada da görülür. Şekilsel yönden Binicinin başında ise, ensede bağlanmış ilginç Harvard örneği ile aynıdır. Farklılık sadece bir şapka bulunmaktadır. Bu binicinin sıradan New York örneğinde daha ayrıntılı bir biri mi yoksa mitolojik bir kahraman mı olduğu işçiliğin olmasıdır. Paris Louvre'de bulunan bilinmemektedir. Bununla birlikte yaratık bir amphora9 üzerinde de benzer bir tasvir üzerinde kahraman ın yan ı s ıra tanrı lara da yer görülür (Çizim:3). Burada artık anatomik yapı verilmiştir. Lugano'dan bir kyathos10 üzerinde bir nokta ileriye gitmiş, süsleme unsurları yaratığın sırtında üç dişli mızrağı ile Poseidon sahneye girmiştir. Kuyruk tüyleri iki renkli betimlenmiştir (Çizim: 4). Vazo yüzeyinin olarak ele alınırken bitiş noktası çift çizgi her yanından fışkıran sarmaşık dalları ise arası zincir motifi ile doldurulmuştur. Yine oldukça ilginçtir. Benzer sarmaşık dalları ile bezer şekilde binicinin oturduğu yerden betimlenmiş yaratığa Paris Louvre'den bir başlayarak ayakların başlangıç çizgisine kadar olan bölüm farklı çizgilerle süslenmiştir. Sırtındaki binici bu defa çıplak değil bir omzunu açıkta bırakan kısa bir giysi giymiştir. Resim: 2 4 TÜRK ARKEOLOJİ VE ETNOGRAFYA DERGİSİ lekythos11 üzerinde de rastlanır (Çizim: 5). yaratığın sadece küçük buluntularda değil Burada da binicisiyle betimlenen yaratığın heykeltıraşlık eserlerinde de tasvir edildiğini sırtındaki kişinin Poseidon olduğunu gösterir (Resim:5). Heykelin ayak, kuyruk ve söylemek güçtür. Zira elinde üç dişli mızrağı baş kısımları kırılmış olduğundan ayrıntıları yoktur ve sarmaşık dalları avucundan hakkında tam bir bilgi sahibi olamıyoruz. Aynı çıkmaktadır. Bu durumda Poseidon'dan daha şekilde çıplak olarak yapılmış olan binicinin çok Dionysos'u hatırlatmaktadır. Denizatı baş ve kolları ele geçemediği için savaşçı olup olarak adlandırılan Hippokampos'un ve olmadığı anlaşılamamaktadır. Hippalektryon'un Poseidon'un hayvanı Seramikler ve heykeltıraşlık eserleri olduğunu ve çoğunlukla Atika siyah figürlü üzerinde görülen bu örneklerin yanı sıra vazolar üzerinde tasvir edildiğini biliyoruz12. yaratık özellikle süsleme amaçlı olarak Ancak Hippalektryon için böyle bir bilgi metal kapların kulplarında karşımıza çıkar. mevcut değildir. Her iki vazo üzerindeki Kopenhag'dan bronz bir stamnos veya hydria yaratığa baktığımızda ise aynı döneme ya ait olan bir kulp16 bunun için güzel bir tarihlenmesine rağmen kanat ve kuyruk örnek oluşturur (Resim: 6). Kulpların kapla yapısının oldukça farklı olduğu görülür. birleşme yerine yerleştirilmiş olan yaratıklar Lugano örneğinde yaratığın kuyruğu açılmış kuyruk kısmından sırt sırta gelecek şekilde kuş kanadı şeklindeyken Paris örneğinde kulpa eklenmişlerdir. Binicisiz olarak işlenmiş yelpaze şeklindedir. Bu da aynı dönem içinde olan yaratıklarda dikkati çeken farklılık hem yaratığın tasvirlerinde farklı yorumların horoz hem de at ayağının içe doğru katlanmış olduğunu ortaya koyması açısından önemlidir. olmasıdır.