2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

1 Kapak Fotoğrafı 2009, 5 Temmuz olayları akabinde yakınları tutuklanmış Doğu Türkistanlı kadınların Çin yönetimine karşı protesto eylemi.

2 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

Hazırlayan MAZLUMDER Dış İlişkiler Komitesi

3 KISALTMALAR

ETIM Doğu Türkistan İslami Hareketi ÇHC Çin Halk Cumhuriyeti WUC Dünya Uygur Kongresi (ABD, Almanya) UHRP Uygur İnsan Hakları Projesi (ABD) WUYC Dünya Uygur Gençlik Kongresi ETLO Hür Doğu Türkistan Organizasyonu ÇKP Çin Komünist Partisi HRW İnsan Hakları İzleme Örgütü HRIC Çin İnsan Hakları Örgütü SUÖB Sincan Uygur Özerk Bölgesi UNHCR BM Mülteciler Yüksek Komiserliği CERD Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Kaldırılması Komitesi Sözleşmesi ETIC Doğu Türkistan Enformasyon Merkezi (Avustralya) İHH İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı UFA Özgür Uyguristan Derneği (Kazakistan) UCA Kanada Uygur Derneği UA Uygur Derneği (Rusya) UAÖ Uluslararası Af Örgütü UAA Uygur Amerikan Derneği AUA Avustralya Uygur Derneği BUA Belçika Uygur Derneği SUC İsveç Uygur Komitesi

4 İÇİNDEKİLER

ABSTRACT 7 GİRİŞ 9 GENEL DEĞERLENDİRME 11

DOĞU TÜRKİSTAN GENEL BİLGİLER, TARİHİ SÜREÇ 15 Demografik Yapı 15 Tarihi Süreç 16 Bağımsız Doğu Türkistan Devleti 16 Ç.H.C. İşgalinden Sonraki Ayaklanmalar 17 11 Eylül Sonrası Doğu Türkistan ve Çin’in Bölge ile İlgili Politikaları 18

ÇİN HALK CUMHURİYETİ YARGI SİSTEMİ VE ANAYASALAR 21 Tarihsel Süreç 21 Doğu Türkistan’ın Hukuki Durumu 23

HAPİSHANELER, HAKSIZ GÖZALTI VE İŞKENCE 25 Hapishaneler ve Kötü Muamele 25 Mahkûmlar ve Organ Ticareti 26 Haksız Gözaltı ve Tutuklamalar 28 İşkence 28

GÖSTERİ VE TOPLANMA HAKKINA DAİR İHLALLER 31 Gösteri ve Toplanma Hakkına Dair İhlaller 31

ÖRGÜTLENME, BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ 33 Çin’de Sivil Toplum Yapılanması ve Sorunlar 33 Örgütlenme Hakkına Dair İhlaller 35 Basın ve İfade Özgürlüğü 37

5 ZORUNLU GÖÇ VE DOĞU TÜRKİSTANLI MÜLTECİLER 39 Uygurların İltica Etmelerinin Nedenleri 39 Zorunlu İş Göçü 40 Hashar Uygulaması 42 Türkiye’deki Uygur Sığınmacılar 43 Komşu Ülkelerde Mültecilere Yönelik Baskılar 44 Şanghay İşbirliği Örgütü Aracılığıyla Doğu Türkistanlı Mültecilere Yönelik Baskılar 44 Çin’in Sürgündeki Uygurlar İçin Baskı İhracı 46 Guantanamo’daki Uygurlar 47 Mültecilere Yönelik Tehditler 48 Doğu Türkistanlı Mültecilerin Karşılaştıkları Sıkıntılar 48

ETNİK VE DİNİ AYRIMCILIK 51 Etnik Ayrımcılık 51 Dini Ayrımcılık 51

SOSYAL, KÜLTÜREL VE İKTİSADİ YAŞAMDAKİ BASKILAR 55 İktisadi Yaşamdaki Baskılar 55 Eğitim Alanındaki Baskılar 56 Sosyal ve Kültürel Yaşamdaki Baskılar 57 Seyahat Hakkının İhlali 58

DOĞU TÜRKİSTAN’DA KADIN, NÜFUS PLANLAMASI VE KÜRTAJ SORUNU 61 Kadın, Nüfus Planlaması ve Kürtaj Sorunu 61 Kürtaj ve Kısırlaştırmadan Kaynaklanan Sağlık Problemleri 63

5 TEMMUZ OLAYLARI 65 5 Temmuz Olaylarının Çıkış Sebepleri 65 5 Temmuz Günü 65 5 Temmuz Sonrası Yaşananlar 66

SONUÇ VE ÖNERİLER 71

EKLER 74

6 Abstract

East Turkistan is a region in which basic human rights of people have been violated for years. Pressure policy of Chinese authority against Uyghur has been increasing day by day and international community ignores the issue. Local people are forced to migrate within or leave the region and join Diaspora in different parts of the world. Strict birth control policies, ban on Islamic fasting and attending mosques, imposition of Chinese as the obligatory language of education, restrictions on education, employment and health services, forced labour, exiles, detention, unjust imprisonment and similar practices have become a part of the daily life of the East Turkistan people. Although East Turkistan was brought to the agenda of international community after the events of the 5th July in 2009, there has been no steps taken and the situation has got worse and worse until the first anniversary days of the 5th July. Numerous people were arrested in July in the days of events and thou- sands of people unjustly detained and there has been no news from them since last year. Contrary to the one-year passed period, the international community does not show sufficient response to the accepted China’s human rights violations and these encourage the Chinese administration and it has continued to violate many of basic rights of Uyghur’s. MAZLUMDER noticed anxiety and worried at the days of the events taking place in July. Our review application to the Chinese government was not accepted by Chinese authorities. The right violations have started with the occupation in 1884 where Turkish origin communities densely inhabited and the region’s name the “East Turkistan” replaced with the “Şincan” () the Chinese meaning “new conquered territory” prohibiting its former name. Throughout its long history, important massacres have taken place in the region and thousands of people have been killed in these massacres. China’s administrative and judicial system must be sought first as a source of violations experienced today. Indeed, when we look at China’s judicial system, we can easily see that the basic problem lies in the philosophy of law and the judiciary. Accordingly, the present legal system in China has the right to interfere under the name of the collective interests of all individuals. Although the concept of traditional Chinese concept of the individual is not neglected especially in more modern times, generally prevailing the sense of community is based on families in the society under the influence of communism and indi- viduals in this approach are of secondary importance. The applied methods of Chinese Administration are the massive arrests and torture under the deten- tion to assimilate the Uyghur existence in East Turkistan. The majority of arrested Muslims are sentenced to penal servitude in labor camps. There is mostly no news from the arrested people. The families cannot be aware of them as where they are kept.

7 Exposure to torture, mass arrests and detention, sudden disappearance, a very long time in custody are the common events in East Turkistan. Although torture is banned officially in China by law, these rules have not been applied. Acts of torture and unfair pressure have become tools of state policy. Torture is used extensively in Chinese prisons and work camps. Various international organizations draw attention to the systematic torture in China and have warned the Chinese government with the published reports. MAZLUMDER East Turkistan Human Rights Report contains subjects like; forced migration, ar- bitrary detention, prisons, torture, right of assembly and demonstration, right to life, historical process, jurisdiction system and constitution, organ trade of prisoners, press and freedom of expression, forced migration and East Turkistan refugees, ethnic and religious discrimination, violation of the right to travel, woman rights, abortion and population issues and 5th July events. MAZLUMDER draws attention of international community to violations in East Turkistan on the anniversary of the 5th July and reminds China, and international community their responsibili- ties.

8 Giriş

Doğu Türkistan, Asya’da insan hakları ihlallerinin en yoğun yaşandığı yerler- den biridir. Çin Hükümetinin Uygur asıllı Müslümanlara yönelik baskı politikala- rı her geçen gün artmakta ve dünya bu duruma seyirci kalmaktadır. Doğu Türkistan’da başta yaşam hakkına yönelik ihlaller olmak üzere, mahkûmlar üzerinden organ ticareti, gösteri ve toplanma hakkına dair ihlaller, basın ve ifade özgürlüğü alanındaki sınırlamalar, zorunlu iş göçü, Hashar uygula- ması, sosyal ve kültürel alanda yaşanan baskılar, kürtaj ve kısırlaştırma politikala- rı başlıca insan hakları problemleri olarak çözülmeyi beklemektedir. Uluslararası mekanizmalar sorunu görmezden gelmeye devam etmektedir. 2009 yılı Temmuz ayında patlak veren olaylarda yeniden gündeme gelen Doğu Türkistan’da yaşanan bu olayların üzerinden geçen bir yıllık süreye rağmen her hangi bir değişme olmamış aksine durum daha da kötüleşmiştir. 5 Temmuz olaylarının sene-i devriyesine denk gelen bu günlerde hazırlanmış olan bu rapor bölgede yaşanmakta olan sorunlara bir kez daha dikkat çekmekte ve başta Çin Hükümet yetkililerine, Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine, Uygurlara ve uluslararası mekanizmalara sorumluluklarını hatırlatmaktadır.

Av. Cihat Gökdemir MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı

9 10 GENEL DEĞERLENDİRME

Genel Değerlendirme

5 Temmuz 2009’da Doğu Türkistan’da gerçekleşen protestolar ve bu protestolara Çin Güvenlik güç- lerinin müdahalesi tüm dünyada tepkiyle karşılanmış ve uluslararası kamuoyunun dikkatini bir kere daha bölgeye çevirmiştir. Temmuz ayında olayların yaşandığı günlerde sayısız insan tutuklanmış ve haksız ola- rak gözaltına alınan binlerce kişiden aradan geçen bir yıla rağmen bir daha haber alınamamıştır. Geçen bir yıllık süreye rağmen uluslararası toplum Çin’in gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerine kar- şı yeterli tepkiyi göstermemiş ve buradan cesaretle Çin yönetimi Uygurların birçok temel hakkını ihlal et- meye devam etmiştir. MAZLUMDER temmuz olaylarının yaşan- dığı günlerde gerçekleşen ihlallere karşı sesini yükseltmiştir. Çin hü- kümetine yapmış olduğumuz inceleme başvurumuz ise Çinli yetki- Bugün yaşanmakta olan lilerce kabul edilmemiştir. ihlallerin kaynağı ilk Türk kökenli toplulukların yoğun olarak yaşadığı bölgede dik- olarak Çin’in idari ve adli kat çeken hak ihlalleri, 1884 yılındaki işgalden sonra bölgenin ismi- sisteminde aranmalıdır. nin Çince anlamı “yeni fethedilmiş topraklar” demek olan Sincan Nitekim Çin’in yargı (Xinjiang) olarak değiştirilmesi ve “Doğu Türkistan” ismini kullan- sistemine baktığımız masının resmî olarak yasaklanması ile başlar. Uzun tarihi süreç bo- yunca bölgede büyük katliamlar gerçekleşmiş ve binlerce insan bu zaman temel sorunun katliamlarda öldürülmüştür. yargıdaki ve hukuk Bugün yaşanmakta olan ihlallerin kaynağı ilk olarak Çin’in idari anlayışındaki felsefede ve adli sisteminde aranmalıdır. Nitekim Çin’in yargı sistemine bak- yattığını rahatlıkla göre- tığımız zaman temel sorunun yargıdaki ve hukuk anlayışındaki fel- biliriz. sefede yattığını rahatlıkla görebiliriz. Buna göre Çin’de mevcut ya- sal sistemde kolektif çıkarlar adı altında tüm bireylere karışma hak- kı vardır. Nitekim kolektif hakların bireyin üzerinde hakim olan ve organik bir bütün kabul edilen toplu- ma ait görülmesi, yani insanın devlet için var olması fikri ve hakların mutlak bir iradeden öte devletten kay- naklanıyor olması fikri Çin’de hakim bir anlayıştır. Çin yönetiminin, Doğu Türkistan’daki Uygurların varlığını sindirebilmek için başvurduğu yöntem- lerden biri de toplu tutuklamalar ve gözaltında yapılan işkencelerdir. Tutuklanan Müslüman Uygurların büyük kısmı çalışma kamplarında ağır hapis cezalarına çarptırılmaktadır. Ancak tutuklananlardan daha sonra çoğunlukla sağlıklı haber alınamadığı gibi, tutukluların, gözaltına alınanların izini sürenler “işbirlik- çi” etiketiyle adeta suçlu muamelesine tabi tutulmakta ve çeşitli tehditlere ve baskılara maruz kalmaktadır. Toplu tutuklama ve gözaltında işkencelere maruz kalma, aniden ortadan kaybolma, tutuklulardan çok uzun süreler haber alınamama gibi vakalar Doğu Türkistan’da yaşana gelen sıradan olaylardır. Her ne kadar işkence Çin hukuk sisteminde resmen yasak olsa da bu uygulanmamaktadır. İşkence ve haksız davranışlar devlet politikasının bir baskı aracı haline gelmiştir. Çin hapishaneleri ve çalışma kamp- ları işkencenin yoğun olarak kullanıldığı yerlerdir. Çeşitli uluslararası örgütler de Çin’deki sistemli işkence-

11 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

ye dikkat çekmekte ve yayınladıkları raporlarla Çin hükümetini uyarmaktadırlar. İşkence vakalarını tespit etmek mevcut şartlardan dolayı her ne kadar çok zor olsa da elde olan delil- ler uygulanmakta olan işkencelerin çok sayıda olduğunu göstermektedir. İnsan hakları örgütlerine bu ko- nuda çok sayıda bilgiler ulaşmaktadır. Hatta işkence ve kötü muameleden dolayı birçok insanın öldüğü de bilinmektedir. Çin rejiminin sorunlu uygulamalarından biri de zorunlu göç politikasıdır. Çin hükümeti Doğu Türkistan’ın demografik yapısını değiştirme politikası çerçevesinde Uygurları Çin’in diğer bölgelerine zorla göçe tabi tutmaktadır. Özellikle evlilik ve çalışma çağındaki Uygurlara yönelik bu zorunlu göçler- le insanlar Çin’in batısı ve güneyindeki çalışma bölgelerine gönderilmektedirler. Çin hükümeti aynı şe- kilde Doğu Türkistanlı genç kızları da Çin’e göçe zorlamakta ve bu kızların çoğundan aileleri bir daha ha- ber alamamaktadır. Dünyada başka hiçbir yerde olmayıp sadece Doğu Türkistan’da rastladığımız bir başka insan hakları ihlali ise camilere giriş çıkışların sınırlandırılmasıdır. Camilerin kapılarına asılan listelerde camiye girmesi, camide ibadet etmesi yasak olan kişiler belirtilmektedir. 18 yaşın altındakiler, memurlar, işçiler, emekliler, belediye görevlileri, parti mensupları ve kadınlar yasaklı listesinde bulunmaktadır. Oysa aynı bölgede Bu- distlere ait tapınaklar da mevcut olmasına rağmen o tapınakların kapısında içeri girmesi yasaklı olanların listesi asılı değildir. Bu da göstermektedir ki Çin hükümeti, Müslümanlara yönelik hem dinî hem de etnik ayrımcılık yapmakta ve bunu gizleme ihtiyacı dahi görmemektedir. Bölgedeki Uygur nüfusu olumsuz etkileyen ve insanların temel haklarını kısıtlayan sert ve acımasız, insanlık suçu sayılacak uygulamalardan bir diğeri de zorunlu kürtaj uygulamasıdır. Çinliler için bir, azın- lıklar için iki olan çocuk sınırlamasında söz konusu sınırın üstünde hamilelik devlet tarafından tespit edil- miş ise mecburi kürtaj yaptırılmaktadır. Zorunlu kürtaj uygulaması, hamilelik aşamasında cinsiyeti tespit edilen bebeklerin kız ise aileler tarafından düşük yaptırılarak öldürülmelerine sebep olmakta, bu da kadın- erkek nüfus dengesinde ciddi bir bozulmaya yol açmaktadır. Bu bozulma elbette sadece Uygurlar için de- ğil Çinliler için de söz konusudur. Yasayla izin verilenden daha fazla çocuk sahibi olan Uygurlar çocukları- nın bir kısmını kayıt ettirememekte ve böylece “madden var ama hukuken yok” insanlar olarak bu çocuk- lar eğitim, sağlık, iş, seyahat gibi temel haklarını kullanmaktan uzak bir hayata mahkûm edilmektedirler. Yukarıda zikrettiğimiz ihlallere ek olarak; mahkûmlar üzerinden organ ticareti, gösteri ve toplanma hakkına dair ihlaller, basın ve ifade özgürlüğü alanındaki sınırlamalar, Hashar uygulaması, sosyal ve kültü- rel alanda yaşanan baskılar Doğu Türkistan’da yaşanan başlıca insan hakları sorunları olarak çözüm bek- lemektedir.

MAZLUMDER bugüne dek bölgeyle ilgili yaptığı çalışmalar ışığında Çin Halk Cum- huriyeti yetkililerine: • Çin’in bölgedeki insan haklarına aykırı her türlü uygulamaya kayıtsız şartsız son vermesi, • Doğu Türkistan topraklarının “Sincan” –yeni ülke anlamında- adıyla anılmasına ve bölgenin asimi- lasyonuna son vermesi, • Çin’in diasporadaki Uygurların dönüşünün önündeki engelleri kaldırması ve geri dönüşleri kolay- laştırması, • Doğu Türkistan’da halen devam eden örgütlenme, basın ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması,

12 GENEL DEĞERLENDİRME

• 11 Eylül sonrası gelişen “küresel teröre karşı mücadele” söyleminden yararlanmak isteyen Çin’in, Doğu Türkistan’da gerçekleştirdiği insan haklarına aykırı politikalarına gösterilen direniş ve tepkilerin meşruluğunu kırmak için öne sürdüğü “terör”, “radikal İslami unsurlar”, “El Kaide bağlantıları” gibi kav- ramları kullanarak yürütmekte olduğu dezenformasyona son vermesi, • Bölgeye yönlendirilen yoğun Çinli göçünün durdurulması ve Çinlileştirme politikalarına son veril- mesi, • Uygurların çeşitli sebeplerle Çin’in diğer bölgelerine gönderilmesine son verilmesi, • Bölgeye uygulanan her türlü ekonomik ayrımcılığın sona ermesi, • Uluslararası standartların altında olan yasal ve anayasal düzenlemelerin yapılması, • Doğu Türkistan’da sürdürmekte olduğu nükleer denemeleri sona erdirmesi ve olumsuzlukların taz- min edilmesi • Kürtaj ve benzeri uygulamalarla yeni doğan çocuklara ve kadınlara karşı işlenen suçlara son vermesi, dini inançları ve bölgenin özel statüsünü göz önünde tutarak doğum yasağının kaldırılması yönünde çağ- rıda bulunuyor.

MAZLUMDER ayrıca Uygurlara: • Doğu Türkistan’ın hak mücadelesini sürdüren diasporadaki örgütlerin kısa ve uzun vadeli planlama- larla hedeflerini masaya yatırmaları, • Bu hedeflerde mutlaka farklılıklar olabileceğini ancak en azından ortak hedefler konusunda zaten kı- sıtlı olan emek ve mali gücün birleştirilerek mücadele edilmesi, • Doğu Türkistanlı örgütlerin stratejilerini uluslararası hukuka uygun olarak oluşturmaları ve uluslara- rası kurumlarla işbirliğini arttırmaları, • Radyo, TV, gazete ve benzeri iletişim araçlarıyla Doğu Türkistan’ın tanıtımı yanında, orada yaşanan haksızlıkların birebir aktarımının sağlanması, • Doğu Türkistan’da yaşanan sorunların sadece bölgesel olmadığından hareketle Çin’in içindeki in- san hakları örgütleriyle bağ kurarak Tibet gibi Çin’de daha genel ihlallerle de ilgilenilmesi, • Doğu Türkistan mücadelesinin başta Müslüman Hui Çinlileri olmak üzere Çin’deki diğer demok- ratik bireyler ve kitlelerle işbirliği içerisinde sürdürülerek Çin’de bulunan diğer unsurların da bu mücade- leye dâhil edilmesi çağrısında bulunuyor.

MAZLUMDER Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine: • Çin’le sürdürülmekte olan her türlü ilişki için Doğu Türkistan ve Tibet gibi yerlerde yaşanmakta olan insan hakları ihlallerinin ön koşul kabul edilmesi ve ilişkilerin buna göre belirlenmesi, • Doğu Türkistanlıların yaşadığı sorunlardan dolayı ülkesinden çıkmak istemesi durumunda Uygur- lara her türlü kolaylığın sağlanması, • Doğu Türkistan’da yaşanan insan hakları ihlallerinin Çin’le olan ticari ilişkilere kur ban edilmemesi, • Doğu Türkistan konusunda dış politikanın yeniden gözden geçirilerek Uygurların durumunun dış politika önceliği olarak görülmesi, • Çeşitli yollarla Türkiye’ye sığınmış olan Doğu Türkistanlı sığınmacıların karşılaşmakta olduğu ika- met, vize, çalışma izni, burslu eğitim görme ve vatandaşlık ile parçalanmış ailelerin birleştirilmesi gibi so- runların çözülmesi çağrısında bulunuyor.

13 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

MAZLUMDER ayrıca Doğu Türkistan sorunuyla ilgili uluslararası toplumun atması gereken önemli adımlar olduğuna inanmaktadır. Buna göre uluslararası toplumun:

• BM başta olmak üzere tüm uluslararası mekanizmaların Doğu Türkistan’da yaşanan insan hakları ihlallerine karşı daha duyarlı olması

• Çin’in Uygurlara uygulamakta olduğu politikalarla ilgili temel insani adımların bir an önce atılması,

• Doğu Türkistan’da uluslararası gözlemcilerin de katılımıyla yeni bir nüfus sayımı yapılarak, Doğu Türkistan’ın nüfusunun garanti altına alınması ve bundan sonraki Doğu Türkistan nüfusunu azaltmak amacını güden katliam, kürtaj, zorla doğum kontrolü, Han Çinlilerinin topluca göç ettirilmesi gibi de- mografik yapıyı bozucu uygulamalara son verilmesi noktasında Çin’e baskı yapılması,

• İslam coğrafyası kabul edilen bölgede bulunan Müslüman nüfusu dikkate alarak İslam Konferansı Teşkilatının bölgede yaşananlar konusunda daha fazla inisiyatif alması,

• Şanghay İşbirliği Örgütü üyeleri olan Rusya, Tacikistan, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan gibi ülkelerin Çin’le ilişkilerinde ekonomik önceliklerinin yanı sıra insan haklarını merkeze alan bir politikayı benimsemesi çağrısında bulunuyoruz.

Ahmet Faruk Ünsal MAZLUMDER Genel Başkanı

14 DOĞU TÜRKİSTAN GENEL BİLGİLER, TARİHİ SÜREÇ

Doğu Türkistan Genel Bilgiler, Tarihi Süreç

Çin’in ‘Xinjiang’ dediği Doğu Türkistan’da meti tarafından yapılan nüfus sayımında, nüfu- İslamiyet 16. yüzyıla gelindiğinde bölgenin en sun 16.052.648 olduğu açıklanmıştır. Bölge nü- önemli dini haline gelmiştir. Uzun bir tarihi süreç fusu etnik açıdan çeşitlilik göstermektedir. Böl- içerisinde İslamiyet, bölgedeki ekonomik, kültürel genin büyük çoğunluğunu oluşturan Uygurlar, ve sosyal yaşamda derin iz bırakmıştır.1 Çin’in Sincan-Uygur Otonom Bölgesi olarak da ifade ettiği Doğu Türkistan’ın yerlileridir. 1993’te Demografik Yapı Çin hükümeti tarafından yapılan sayıma göre, Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygurların nü- 1949’dan beri ÇHC’nin siyasi ve iktisadi kont- fusu 7.589.468 olup bölgenin toplam nüfusunun rolünde olan Doğu Türkistan’ın bu günkü de- %47’sini oluşturmaktadır. Komünist Çin işgali ön- mografik yapısı hakkında Çin kaynaklarının ver- cesi 1949’da bölgede yaşayan halkın nüfusundan diği bilgiler dışında bilgi sahibi olmak çok güç- hareketle gerçekte günümüzde Doğu Türkistan’da tür. Doğu Türkistan’ı işgal etmesinin hemen ar- % 90’nı Uygurların oluşturduğu yaklaşık 30 mil- dından demografik yapıyı değiştirmek için hare- yon Müslüman Türk’ün yaşadığı tahmin edilmek- kete geçen ÇHC milyonlarca Çinliyi Doğu Tür- tedir. Bölgedeki ikinci büyük çoğunluk, toplam kistan topraklarına yerleştirmiştir ve yerleştirmeye nüfusun %37’sini teşkil eden Han milletidir ve nü- de devam etmektedir. Doğu Türkistan’daki Çin- fusu 6.036.700’dür (Çin ordusu ile çiftçi askerler- li sayısı 1949’da 300.000’iken, ÇHC istatistikleri- den oluşan Bingtuen mensupları ve bunların ai- ne göre şimdi bu sayı 7 milyona ulaşmıştır ki bu leleri hariç). Ülkenin üçüncü büyük çoğunluğu- sayının gerçekte çok daha fazla olduğunu iddia nu oluşturan millet Kazak Türkleri olup 1.196.416 eden kaynaklar da bulunmaktadır.2 Her sene or- kişiyle toplam nüfusun %7,3’ünü oluşturmakta- talama 150.000 ile 250.000 arasında Çinli göç- dır. Ayrıca, Doğu Türkistan’da 732.294 Hui (Çin menin bizzat devlet kontrolünde Doğu Türkistan Müslümanları), 154.282 Kırgız Türkü, 149.198 topraklarına yerleşmesi sağlanmaktadır. Bunun Moğol, 36.785 Şibe (Çinli), 36.108 Tacik, 18.856 yanı sıra Çin’de yürürlülükte olan “Doğum Kont- Mançu, 12.782 Özbek Türkü, 8560 Rus, 5827 Da- 3 rolü” politikası gereği 1 çocuk sınırı varken, Doğu ğur ve 4440 Tatar Türkü yaşamaktadır. Türkistan’a göç eden Çinliler için ise böyle bir uy- Çin, bu bölgede, Çin etnik nüfusunu artırmak gulama yoktur. Yerli halk arasında da yine bizzat ve bölgedeki nüfus hâkimiyetini ele geçirmek için devlet tarafından zorunlu kürtaj yapılmakta ve yer- uzun zamandır iki yönlü politikalar izlemektedir. li halkın (Müslüman Türk) nüfusu kontrol altına Bir yandan bölgeye yoğun bir Çin nüfusu göçü alınmaya çalışılmaktadır. gerçekleştirilirken özellikle de 2003 yılından beri Doğu Türkistan’da 1993 yılında Çin hükü- “İşgücü fazlasını başka bölgelere yönlendirme” politikası çerçevesinde buradaki Uygur Türkleri

1 http://turkish.cri.cn/862/2009/03/18/1s111611.htm 2 http://www.uyghurcongress.org/en/?p=616 3 http://turkistan.ihh.org.tr/genel/demografik/index.html

15 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

(özellikle genç nüfus) Çin’in iç bölgelerine trans- ne Çin, 18 Mayıs 1878’de Doğu Türkistan’ın ta- fer edilerek genel Çin Nüfusu içerisinde eritilmek mamını işgal etmiştir. 18 Kasım 1884’te Çin impa- istenmektedir. ratorunun emriyle bu bölge 19. eyalet olarak Xin- Çin’in uyguladığı bu asimilasyon politikası ile jiang (“Yeni Toprak”) adıyla doğrudan İmparator- genç Uygur nüfusu iş bulma vaadi ile Çin’in iç böl- luğa bağlanmıştır. gelerine taşınmakta ve Çin genel nüfusu içerisin- de asimile edilmektedir. Özellikle 16-25 yaş ara- Bağımsız Doğu Türkistan Devleti sı Uygur kızların Doğu Türkistan’dan alınıp daha iyi eğitim, daha iyi iş imkânı adı altında, zorunlu Doğu Türkistan’da gerçekleşen birçok ayak- olarak Çin’in iç bölgelerine götürülmesi asimilas- lanmanın yanı sıra 1933 yılı içinde Tarım havza- yon politikalarının en çok göze çarpanıdır. 1 Ha- sında Timur ve Osman isimli kişilerin liderliğinde, ziran 2006’dan itibaren uygulanan bu politika ile Altay’da Şerif Han Töre liderliğinde ayaklanmalar 240 bin Uygur kızı Çin’in iç bölgelerine taşınmış- patlak vermiştir. tır. Çin’in bu program çerçevesinde 1 milyon Uy- 1933’te Ma Jung Ying binden fazla gönüllüy- gur kızını Çin’in diğer bölgelerine götürmeyi he- le tekrar gelerek 16 Haziranda Hoca Niyaz Hacıy- 4 deflediği bildirilmektedir. la görüşmüştür. Ma Jung Ying’in bütün askerî işle- ri tek başına ele almak istemesine Hoca Niyaz kar- Tarihi Süreç şı çıkmıştır. Bunun üzerine Ma, ihtilalcilere sal- dırarak ellerindeki silâh ve mühimmatı almıştır. Doğu Türkistan tarihine baktığımızda gö- Hoca Niyaz’ın zor duruma düştüğünü gören Rus- rüyoruz ki: “Bölgeye ilk hâkim olan Türk Dev- ya, Hoca Niyaz’a Şin ile anlaşmasını teklif etmiş- leti, Hunlardır. Doğu Türkistan coğrafyası bu ta- tir. Teklifi değerlendiren Hoca Niyaz, 9 Temmuz rihten sonra sırasıyla; Hun (M.Ö. 220-M.S. 386), 1933’te Şin ile anlaşmıştır. Antlaşmaya göre Tanrı Tabgaç (386–534) ve Göktürk (550–840) dağlarının güneyi Hoca Niyaz’ın, kuzeyi de Şin’in hâkimiyetinde kalmıştır. Uygur Türkleri 840 yılın- idaresinde olacaktır. Antlaşma Urumçi’de imza- da bölgeye yerleşmiştir. lanmıştır. Bu şekilde 12 Kasım 1933’te, Kaşgar’da Bölgenin İslamiyet’le tanışması 751 senesinde “Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti” ilân edilmiş Talas savaşı ile olmuştur. Çinlilerin yenilgisi ile so- ve hükümet kurulmuştur. nuçlanan bu savaşın bölge üzerinde çeşitli etkile- Ocak 1934’te Çöçek ve Altay sınırından gi- ri olmuştur.5 ren Kızıl Ordu, Urumçi civarında Ma Jung Ding’i 1750’de Doğu Türkistan topraklarında Çin bozguna uğratarak Kaşar’a doğru ilerlemeye başla- işgali başlamış ve 1862 tarihine kadar sürmüştür. mıştır. Bu arada Urumçi’den Kaşar’a gelen Başkon- Bu süre içinde Doğu Türkistan’da 42 isyan hareke- solos Afserof, Hoca Niyaz ile görüşerek hüküme- ti olmuştur. 1863’te ise Mehmed Yakup Bey’in ön- tin lâğvedilmesi ve kendisinin Urumçi’de Şing Şi cülüğünde bir devlet kurulmuştur. Sey ile birlikte ortak idare kurmasını teklif etmiş- Kurulan bu devlet uzun ömürlü olamamış- tir. Bunu kabul etmek zorunda kalan Hoca Ni- tır. Yakup Bey’in 1877 yılında vefat etmesi üzeri- yaz, Afserof ile birlikte Kaşgar’dan ayrılmıştır ve Urumçi’de genel vali yardımcısı olmuştur. Böylece 4 Sinan OĞAN, “Doğu Türkistan’da Yaşanan Olayların Sebebi ve kurulan hükümet de sona ermiştir. Nisan 1937’de Sonuçları” 5 Liu En-lin, “Talas seferi hakkında yapılan bir inceleme” 7. Türk Tarih çıkan ihtilalin bastırılmasının ardından Hoca Ni- Kongresinde sunulan bildiriler, ,1972, s.415

16 DOĞU TÜRKİSTAN GENEL BİLGİLER, TARİHİ SÜREÇ

yaz tutuklanmış; sonra da Şerif Han Töre ve di- danlara atılmış, işkencelerle öldürülmüş, binlerce ğer Uygurlar işkence ile öldürülmüştür. Aynı yıl kişi de ağır çalışma kamplarına sürülmüştür. Barköl’de dört ayaklanma ile Şubat 1940’ta ve Ha- 1962 yılında 9 siyasi grup İli ve Çöçek bölge- ziran 1941’de Altay’da çıkan ayaklanmalar kanlı bir lerinde gösteriler düzenlemiştir. Çin askerleri gös- şekilde bastırılmıştır. tericilerin üzerine ateş açarak bu gösterileri kan- Eylül 1944’te İli’de çıkan ayaklanma sonunda lı şekilde bastırmıştır. Bu kanlı olaylar sonrası ço- ise 12 Kasım 1944’te Doğu Türkistan Cumhuri- ğunluğu Uygur yaklaşık 500 bin Doğu Türkistan- yeti ilân edilmiştir. Ancak Sovyetler bu durumdan lı sınırı geçerek Kazakistan’a ilticaya mecbur bıra- da memnun kalmamış ve Çin hükümetiyle Tür- kılmıştır. kistanlıları bir masa etrafında buluşturmaya çalış- 1969 yılında Ahunoğlu (Ahunov) Mecit li- mıştır. Neticede Urumçi’de 15’i yerli, 10’u da Çin- derliğindeki bir silahlı teşkilat, ayaklanma öncesi li olmak üzere 25 kişilik ortak bir hükümet kurul- yönetim tarafından haber alınmış ve teşkilat üye- muştur. leri idam edilmiştir. Aynı sıralarda Çin’de Mao’nun meşhur yürüyü- Bu tür kanlı hadiselerden yaklaşık 10 yıl son- şü gerçekleşmekteydi. Bunun bir neticesi olarak Çin ra, 1981 yılında Doğu Türkistan’ın Merkezi hükümeti, SSCB’ye hoş görünmek amacıyla, 1 Ocak Urumçi’de çeşitli protesto gösterileri olmuştur. İş- 1949’da Mesut Sabri ve İsa Yusuf’u işten el çektirmiş- çiler başta olmak üzere her kademedeki halk kit- tir. Yerlerine Kremlin yanlısı Burhan Şehidî getiril- leleri Çinliler tarafından bir suikast sonucu öldü- miştir. Bu arada Çinli komünistler yavaş yavaş Çin’e rülen Abdülhamit Mesut’un kanlı cesedini so- hâkim olmuş ve Doğu Türkistan sınırına dayanmış- kaklarda gezdirerek açık şekilde “haklarımızı canı- tır. Eylül 1949’da Doğu Türkistan’daki milliyetçi Çin mız pahasına da olsa koruyacağız” gibi sloganlar ata- birliklerinin başkumandanı, Çin komünist hüküme- rak Eyalet Komünist Partisi Merkezi önünde gös- tine bağlılık ilân etmiştir. Böylece komünist ordu hiç- teri yapmıştır. Komünist Yönetim, açık şekilde bu bir askerî kuvetle karşılaşmadan ülkeye girmiştir.”6 gösteriye müdahale etmemekle beraber katılanla- rı tespit etmiş ve gizli bir şekilde tutuklayıp ceza- ÇHC İşgalinden landırmıştır. Sonraki Ayaklanmalar 1985 yılının Aralık ayında sayıları 10 bini bu- lan Müslüman öğrenciler, Urumçi Üniversitesi’nde dersleri 1 hafta süre ile boykot ederek sokaklar- 1953 yılında bütün Doğu Türkistan çapın- da gösteri yapmışlardır. Daha sonra Çin’in Pe- da Çin’e karşı genel bir ayaklanma gerçekleşmiştir. kin, Nancing ve Şanghay gibi büyük şehirlerinde- Çin ordularının komutanı Vang Cin “Devrim aleyh- ki üniversiteli öğrenciler de bu eylemleri destek- tarı unsurları yok etmek” sloganı ile 250.000 ‘den faz- lemek için bulundukları yerlerde gösteri yapmış- la kişiyi tutuklayarak çeşitli işkencelerle öldürmüş- lardır. Bunlar, yönetimden, Doğu Türkistan’daki tür. atom denemelerinin durdurulması, Çinli göçmen 1955 yılında Hoten’de Atçu ve Aksu’da büyük akınına son verilmesi, demokratik seçme ve seçil- çapta ayaklanmalar meydana gelmiştir. Çin işgal me hakkının tanınması, Doğu Türkistanlı Müslü- ordusu silahsız halk üzerine ağır silahlarla ateş aça- man Türklerin insani, milli hak ve hukuklarının ia- rak yüzlerce insanı öldürmüştür. Binlerce kişi zin- desi gibi yasal ve masum taleplerde bulunmuşlar- dır. Çin idaresini uzlaşma yolu ile bazı vaatlerde 6 Doğu Türkistan Dosyası 2008,Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği bulunmaya mecbur bırakan bu gelişmelerden çok

17 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

kısa bir süre sonra öğrenciler okulsuz, diplomasız nun gündemine gelmiş, hazırlanan çeşitli rapor- ve işsiz bırakılmıştır. Bazı öğrenci liderleri ise gizli- larla Çin hükümetinin insan hak ve hürriyetleri- ce tutuklanmıştır. ne kasteden uygulamaları ortaya konmuş ve bun- 1989 yılında da Urumçi’de Müslümanlar, lara son vermesi çağrıları dile getirilmiştir. Sov- İslamiyet’e yapılan hakaret ve saldırıların durdu- yet bloku dağılana kadar özellikle o bölge ülkele- rulması ve demokratik hakların verilmesini talep ri için siyasi baskı aracı olmak üzere “insan hak ve ederek gösteriler yapmışlardır. özgürlüklerini” kendi amaçları için kullanan Batı 1990 yılının Nisan ayı başlarında ise Kaşgar’ın Dünyası, 11 Eylül’den sonra Müslüman azınlık- Baren kasabasında Çin işgal yönetimine karşı silah- lar ve Müslüman Dünya ile ilişkilerinde tam ter- lı ayaklanma patlak vermiştir. Doğu Türkistan İs- si uygulamaları devreye sokmaya başlamıştır. Ar- lam Partisi üyeleri ile Çin askerleri arasında şiddet- tık dünyada hâkim olan bu yeni güvenlik konsep- li çatışmalar yaşanmıştır. Dini inançlarını özgürce ti, Doğu Türkistan’ı baskıyla yöneten Çin’e arayıp yaşamaktan başka talepleri olmayan Parti üyeleri- da bulamadığı uluslararası meşruiyet zeminini sağ- nin büyük bir bölümü çarpışmalarda öldürülmüş- lamış ve uyguladığı baskılar yeni bir boyut kazan- tür. Binlerce insan ise bu olaylarda tutuklanmıştır. mıştır. 11 Eylül, dünyada Müslümanlara ve İslam inancına ait pek çok şeye yönelik terörizm yafta- 11 Eylül Sonrası Doğu Türkistan lamasını meşru ve mümkün kılan bir psikolojik ve Çin’in Bölge ile İlgili Politikaları ortam yaratınca Çin, halkın çoğunluğu Müslü- man olan Doğu Türkistan’daki mücadeleye terö- rist etiketi yapıştırmakta gecikmemiştir. Çin Hü- 11 Eylül 2001’de New York’ta meydana ge- kümeti, Uygurları “terörist”, dinî inançlarını koru- len İkiz Kule saldırılarından sonra dünya günde- ma ve hak arama mücadelelerini “terörist eylem”, mini işgal etmeye başlayan “İslami Terör” kavra- kurdukları grupları ve oluşumları da “terörist grup” mı ÇHC’nin bölge üzerindeki politikalarında da ilan ederek uluslararası eleştirilerden kurtulmaya bir takım değişiklikler yapmasını beraberinde ge- çalışmaktadır. 11 Eylül’den önceki süreçte Uygur tirmiştir. ABD’nin küresel teröre karşı mücade- Özerk Bölgesindeki hak arama hareketlerini “siya- le adı altında Irak ve Afganistan’ı işgaliyle hareke- si ayrılıkçılık” ve “radikal İslamcılık” şeklinde ikiye te geçen ve ABD tarafından özellikle Afganistan’da ayıran Çin Devleti, 11 Eylül’den sonra bu ikisini başlatılan “Radikal İslamcı Terörist” avı sonrasın- bir görmeye başlamış ve Doğu Türkistan’da hak ve da bazı Uygur Türklerinin de Guantanamo’da tu- özgürlüklerini savunan Uygurları mağdurlar de- tulması Çin’in kullandığı bir bahane haline gelerek ğil, “İslamcı terörist ayrılıkçılar” olarak isimlendir- “Radikal İslamcı Terörist” suçlamasıyla ÇHC yö- meye başlamıştır. Bölgedeki gücünü artırmak için netimi Doğu Türkistan ile Afganistan arasında si- “terörizm”i bahane eden Çin, ABD’nin sözde ulus- yasi ve ideolojik bağ kurma yoluna giderek, Doğu lararası terörizme karşı başlattığı dünyayı kasıp ka- Türkistan’daki ayrılıkçı grupları ‘El-Kaide üyesi’ ol- vurma harekâtına gönüllü katılmıştır. Böylece si- makla suçlamıştır. Ayrıca Birleşmiş Milletlerde- yasi çıkarlarına ve “Büyük Çin”i korumaya yönelik ki gücünü kullanan ÇHC yönetimi diğer ülkele- meşru bir dayanak noktası bulmuştur. Bunun so- re Doğu Türkistan’da ki bu grupların terör örgütü nucu olarak da “terörist” engelleri ortadan kaldır- olarak kabul edilmesi yönünde baskılar yapmıştır. mak adına baskı ve zorbalığın dozunu olabildiğin- 11 Eylül’e kadar olan dönemde bölgede ya- ce abartmıştır. “Terörle mücadele”nin meşruiyet şanan hak ihlalleri bir şekilde dünya kamuoyu- verdiği geniş hareket alanını, insan hakları konu-

18 DOĞU TÜRKİSTAN GENEL BİLGİLER, TARİHİ SÜREÇ

sundaki eleştirilerden kurtulmak için bir fırsat ola- man Uygur”, “Uygur teröristleri”, “cihat” ve “Doğu rak görmüştür. Artık uluslararası kamuoyunda “te- Türkistan” kelimeleri sıkça birlikte kullanılma- rörle mücadele eden devlet” meşruiyeti kazanan ya başlanmıştır. ABD’nin Afganistan’da başlattı- Çin hükümeti, dünyadan kendisine gelen Doğu ğı “radikal İslamcı terörist” avında bazı Uygurların Türkistan’daki insan hakları ihlalleri eleştirilerini Guantanamo’ya götürülmesinin de Çin’in ekme- de dikkate almamaya başlamıştır. 11 Eylül saldırı- ğine yağ sürdüğünü söyleyebiliriz. larının bir benzerinin kendi ülkesinde de olmama- Çinli yetkililer terörizm kavramının sınırını sı için “aşırı dinci”, “bölücü”, “ayrılıkçı” teröristleri öylesine genişletmiştir ki cinayet, hırsızlık gibi adli engellemeye çalıştığını öne sürmektedir. Çin dev- bireysel suçlar dahi terör suçu olarak açıklanmakta leti bu uğurda sadece ülkesindeki Uygurları baskı ve seri yargılamalar sonucu yapılan idamlar ve ve- altında tutmakla kalmamakta yurt dışında tüm gü- rilen ağır hapis cezalarıyla ihlal edilen adil yargılan- cüyle “Doğu Türkistan’daki baskıcı ortam”ı dünya- ma hakkı gözden kaçırılmaktadır.7 ya duyurmaya çalışan Uygur ya da başka köken- li bütün insan hakları örgütlerine de çeşitli baskı- lar uygulamaktadır. ÇHC kendini haklı gösterecek çeşitli broşür ve materyaller hazırlayarak tüm dün- yaya dağıtmıştır. Bu bildirilerin ana teması; “Terör- le mücadelemizde haklıyız, Doğu Türkistan’da da terör güçleri var, şiddet kullanıyorlar, bunlar nere- de olursa olsun yakalanmalı ve cezaları tereddüt- süz verilmeli” gibi ifadelerdir. Çin merkezî TV ku- rumuna bağlı TV 9 yapımı “Doğu Türkistan Terö- ristleri” isimli belgeselde, Doğu Türkistan’daki şid- det olaylarının nedeni Uygur Türkleri olarak gös- terilmiş, bölge içi ve bölge dışındaki Uygurlar olay- larla irtibatlandırılmaya çalışılmış ve şiddet olayla- rı doğrudan terör faaliyetleri olarak tanımlanmıştır. Yakaladığı hiçbir fırsatı kaçırmayan Çin hükü- meti bu çabalarının neticesini almıştır. 2002 yılın- da Doğu Türkistan İslami Hareketi (ETIM), Usa- me bin Ladin ve El Kaide ile bağlantılı olduğu ge- rekçe gösterilerek önce ABD’nin, sonrasında da Birleşmiş Milletlerin “Terör Listesi”ne alınmıştır. Bu kararların alınmasında ETIM’in “sivillere sal- dırılar düzenlediği” iddiası gerekçe olarak göste- rilmiştir. Böylece Çin, Doğu Türkistan sınırların- da kendi iç güvenliğini bahane ederek gerçekleş- tirdiği baskılara ve bölgede gün geçtikçe artış gös- teren insan hakları ihlallerine ilişkin ABD’nin ses- siz kalmasını sağlamaya çalışmıştır. Artık bu strate- 7 http://www.doguturkistansempozyumu.com/dogu-turkistan-kitabi-tr jinin bir parçası olarak da Çin medyasında “Müslü- -eng.pdf, s.163-17

19 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

20 ÇİN HALK CUMHURİYETİ YARGI SİSTEMİ VE ANAYASALAR

Çin Halk Cumhuriyeti Yargı Sistemi ve Anayasalar

Doğu Türkistan’da yaşanan ve herhangi bir doğal haklar şeklinde anlaşılmaktan öte Marksist iyileşme göstermeyen ihlalleri daha iyi anlayabil- eşit dağıtım ve üretim araçlarının sosyalist mülki- mek için Çin’in yargı sistemine bakmakta büyük yeti gibi algılanmıştır. Biraz daha geriye gittiğimiz fayda vardır. Nitekim Çin’in yargı sistemine bak- zaman 1947 yılında Komitgnant hükümeti döne- tığımız zaman temel sorunun yargıdaki ve hukuk minde yürürlüğe giren yasada İnsan Hakları ele anlayışındaki felsefede yattığını rahatlıkla görebili- alınmış ve Madde 7-24’te Halkın Hakları ve Vazi- riz. Buna göre Çin’de mevcut yasal sistemde kolek- feleri kısmı yer almıştır. Çin’de komünist idare ku- tif çıkarlar adı altında tüm bireylere karışma hak- rulduktan sonra çıkarılan ilk Çin Anayasası’nda kı vardır.1 Bu durum aslında toplumu bireyden üs- (1954) Evrensel İnsan Hakları Bildirisinde tanım- tün tutan sosyalist anlayışın bir tezahürüdür. Nite- lanan birçok İnsan Hakları ilkelerine yer verilmiş- kim kolektif hakların bireyin üzerinde hâkim olan tir. Bununla beraber bu anayasa daha çok ekono- ve organik bir bütün kabul edilen topluma ait gö- mik yeniden yapılanma görevini kolaylaştırma rülmesi, yani insanın devlet için var olması fikri ve amacıyla yeni Çin Devletinin siyasi ve yasal yapı- hakların mutlak bir iradeden öte devletten kaynak- larını düzenleme ve kurumsallaşma girişimleri- lanıyor olması fikri Çin’de hâkim bir anlayıştır.2 ni temsil etmiştir.5 Kültür Devriminin son döne- Her ne kadar daha geleneksel Çin anlayışında3 bi- minde Ocak 1975’de kabul edilen 1975 Anayasa- rey kavramı ihmal edilmemişse de daha modern sı, kitle politikasına ve parti merkeziyetçiliğine ver- zamanlarda özellikle komünizm etkisiyle toplum- diği önemle ve Maocu fikirlerle göze çarpıyordu. da hâkim olan genelde aile temeline dayalı cema- Bu anayasa da, 3. Bölümünde “Yurttaşların Temel at anlayışıdır ve bu anlayışta birey ikinci plandadır. Hak ve Görevleri” başlığı altında İnsan Hakların- dan söz etmektedir. 1978 Anayasası temel olarak Tarihsel Süreç 54 ve 75 Anayasaları arasında bir uzlaşma olarak algılanmıştır.6 Yine bu anayasada da İnsan hakla- Çin’de ilk olarak insan haklarına dair bir hare- rına değinilmiş gösteri, toplanma hakları vb. Hak- ket 1929 yılında ortaya çıkmıştır fakat Japonya’nın lar konusunda serbestlikler tanınmıştır. Hatta bu Mançurya’yı işgali ile 1931 yılında bu hareket sona anayasa ile beraber artık yavaş yavaş Maocu etki- ermiştir.4 1949 yılında iktidara gelen komünist hü- lerden uzaklaşılmaya başlandığı birçok gözlem- kümetin anlayışına göre ise, İnsan Hakları sivil ve ci tarafından dillendirilmiştir. 4 Aralık 1982’de ka- bul edilen 1982 Anayasası Bölüm 2’de “Vatandaş- 1 Türköz, A (1998). Doğu Türkistan’da İnsan Hakları. Yayınlanmamış ların Temel Hak ve Görevleri” başlığı altında İnsan Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul 2 Ann Kent, Between Freedom and Subsistence-China Human Rights, Haklarından bahseder. Bu anayasanın özgürlükle- Newyork, Oxford University Press, 1993, s.30-31 ri önceleyen bir anayasa olduğu söylenemez. 1975 3 Çin’in geleneksel toplum anlayışından kastettiğimiz Konfüçyusçu anlayıştır ve bu anlayışa göre toplum, ana birlik ve uyumun kaynağı olarak ve 1978 Anayasalarında verilen grev hakkı 1982 görülmüştür. 4 Ann Kent, Between Freedom and Subsistence-China Human Rights, 5 A.G.T. s.81 Newyork, Oxford University Press, 1993, s.40-42 6 A.G.T. s.83

21 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

Anayasasında çıkarılmıştır. Basın ve ikamet özgür- mesi ve İnsan Haklarının iç yargılama meselesi ve lüğü de bu anayasada yer almamaktadır. Daha ön- potansiyel olarak devlet egemenliğini teyit eden ceki iki anayasada belirtilen haberleşme özgürlüğü bir sorun olarak görülmesi. ve haberleşme gizliliği “ devlet güvenliği veya cezai Haklar bakımından bireyin devlete bağım- suçların araştırılması gerektiği durumlara” konu lılığı, Çin vatandaşlarının devlete karşı görevleri- edilmiştir.7 nin onun haklarından önce geldiği anlamına gelir. Çünkü devletin hakları bireyin haklarından üstün- Anayasaların Temel Nitelikleri dür. Bu durum 1982 Anayasasında “ÇHC vatan- 1949’dan beri Çin’in 4 anayasasının ilginç ni- daşlarının hürriyet ve haklarını kullanmaları, dev- teliği, değişen özelliklerine rağmen, hepsinin sade- letin ve toplumun kolektif çıkarlarına ve diğer va- ce ekonomik, sosyal ve kültürel haklar değil aynı tandaşların hukuki hürriyet ve haklarına tecavüz zamanda sivil ve siyasal hakları da temsil etmiş ol- edemez” şeklinde açıkça belirtilmiştir.9 masıdır. Zamanla bazı haklar eklenmiş ve çıkarıl- Devletin birey ve hakları üzerindeki üstün- mıştır. Fakat hepsi de konuşma, haberleşme, basın, lüğünün bir diğer etkisi, İnsan Hakları sorunları- toplantı, dernek kurma ve gösteri hürriyetlerini ve na ilişkin olarak, devlet egemenliği ilkesine Çin’in kişi hürriyetini, dini inanç özgürlüğünü, devlet me- verdiği önemde ve sadece devletlerin uluslararası murlarını şikâyet etme hakkını ve milli azınlıkların hukukun süjesi olabileceği, bireylerin ise sadece iç otonomi garantilerini kapsamıştır. hukuk süjeleri olabileceğinde ısrar etmesinde dile Bununla beraber anayasalar ikamet veya seya- gelmiştir. Böylece, Çin daha önce bir devletin va- hat özgürlüğü, kendi işini seçme hakkı, zorla çalış- tandaşlarının bazı haklarını garanti etme yükümlü- tırma, işkenceye maruz kalma, masumiyet karine- lüğünü tanımakla birlikte, İnsan Hakları davasını, si gibi sivil ve siyasi haklar bağlamında bir takım Çin vatandaşlarının hakları ile ilgili uluslararası ta- eksiklikleri de barındırmaktadır. 8 Her halükar- leplerin Çin Devletinin egemenliğini veya güvenli- da sivil ve siyasi hakların resmi olarak garanti altı- ğini tehdit edecek diye kabul etmeyebilir. na alınması birçok sınırlamalara maruz kalmakta- Buraya kadar olan kısımda ilk etapta Çin’in dır. Bunun öncelikli sebeplerinden birisi, diğer ko- hukuki normları ve yasalarının tarihsel süreç için- münist ülkeler gibi Çin’in de ortak hukuk temeline de anayasalar özelinde nasıl geliştiğini ele aldık. göre değil, fakat medeni hukuk kavramlarına göre İkinci kısımda ise bu anayasaların ortak hususi- işleyen bir devlet olmasında yatmaktadır. Böyle- yetlerinin neler olduğuna bir kaç madde ile dikkat ce anayasa mahkemelere göre değil, fakat izin ve- çekmeye çalıştık. Özetle söylemek gerekirse Çin rilebilir eylemin parametrelerini kuran yasamacı- yasalarının teorisi ile pratiği arasında derin uçu- ya yönelmiştir. Bir diğer sebep ise, devletin birey rumlar bulunmaktadır. Her ne kadar anayasalarda üzerindeki üstünlüğü hakkındaki sosyalist önem, tamamen olmasa bile bir takım hak ve özgürlükle- sivil ve siyasi hakların hem garanti edilmesi, hem re yer verilmiş ise de pratikte bu tanınan hak ve öz- de gerçekleştirilmesi açısından belli sonuçlar do- gürlükler dahi uygulanmamıştır. Bunun en belir- ğurmaktadır. Bu etkiler üç temel alanda ortaya çık- gin örneklerinden biri ise Doğu Türkistan sorunu- maktadır. Haklar bakımından bireyin devlete ba- dur ve bu sorun Çin’in yasalarındaki teori ve pra- ğımlılığı; hukukun devletin bir aracı olarak görül- tik çelişkisinin en çok ortaya çıktığı alanlardan bir tanesidir. 7 Ayrıntılı bilgi için bkz., 1982 ÇHÇ Anayasası 8 Ann Kent, Between Freedom and Subsistence-China Human Rights , Newyork, Oxford University Press, 1993, s.46 9 Bkz. 1982 ÇHÇ Anayasası, Madde 51

22 ÇİN HALK CUMHURİYETİ YARGI SİSTEMİ VE ANAYASALAR

Doğu Türkistan’ın tır. Çünkü Parti programlarında azınlıkların kendi Hukuki Durumu10 kültür ve dillerini geliştirmelerine lüzum ve gerek- çe yoktur” yazılıdır. Nitekim 30 yıl içinde 4 defa al- Gerçekte Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1982 fabe değişikliği yapılarak milli kültüre büyük dar- Anayasası, azınlıkların haklarına dair geniş çaplı ga- be vurulmuştur. rantiler açıklamaktadır. Bu hükümler, azınlık hak- larına ilişkin olarak yeni Anayasanın eskilerine na- ÇHC Anayasası’nın 59, 65, 114 ve 116. zaran “hukuki açıdan” ilerlediğini göstermektedir. ncı maddelerinde; “Milli Halk Kurultayı’nda, Ancak Çin Halk Cumhuriyeti Anayasası’nın Halk Kurultayı Daimi Komitesi’nde, yerel idarelerde ilgili maddeleri incelendiğinde ve uygulamanın etnik azınlıkların eşit temsili vurgulanmış ve özerk yö- nasıl olduğu BM’ce izlendiğinde belirtilen hakların netimlerin bölge milliyetinin politik, ekonomik ve kültü- verilmediği, yasalarda belirtildiği gibi özerk bölge rel kimliklerini geliştirmede belirli düzenlemeler yürür- yöneticilerinin “karar verici” özelliğinin olmadığı lüğe koyma hakkına sahip olduğu” (116. md.) belir- ve yerel sorunlarla ilgili maddi ve manevi hiçbir te- tilmiştir. minatın gerçekte bulunmadığı görülmüştür. Ancak belirtilen haklar diğer hususlarda ol- 1982 Çin Anayasası bugünkü Çin yönetimin- duğu gibi, anayasa sayfalarında kalmıştır. Çünkü ce çiğnenmekte, özerk statü hakkı verilen Doğu karar verme, kararları yürürlüğe koyma, dış ülke- Türkistan’a ve diğer özerk bölgelere (Tibet, Moğo- lerle temas kurma veya dış ülkelerden müracaat listan, Mançurya) tanınan siyasi, ekonomik, kültü- eden hükümet ya da sivil toplum örgütleriyle an- rel haklar uygulamada verilmemekte, böylece ”ana- laşmalar yapma yetki ve inisiyatifine sahip olma- yasaya aykırılık suçu” işlenmektedir. Tüm dikta re- yan özerk bölgenin etnik Yöneticilerinin yapacak- jimlerde olduğu gibi Çin Halk Cumhuriyeti’nde ları bir şey olmadığı gibi soru sorma hakları dahi de “yasa” ile “uygulama” arasında net farklılıklar yoktur. Çünkü özerk yönetim organlarında görevli vardır. olan Çinliler, görevlerine ve statülerine bakılmak- sızın yönetimi ve otoriteyi ellerinde tutmaktadır- ÇHC Anayasasının 4. maddesinde; lar. O kadar ki Doğu Türkistanlı üst düzey bürok- “milliyetlerin eşitliği belirtilmiş, özerk bölgelerde azın- ratların bir alttaki Çinli memura “hesap sormaları” lıkların haklarının korunması için “özerklik organları” dahi mümkün değildir. tesis edildiği” vurgulanmıştır. Anayasanın 4. maddesi son paragrafında, 121. ÇHC Anayasası’nın 117 ve 118. mad- ve 119. maddelerinde; “kendi yazı dillerini koruma, delerinde; “otonom idarelerin bölgenin mali duru- geliştirme, kendi gelenek ve göreneklerini koruma ve ye- munu yönetme yetkisine sahip olduğu belirtilerek, bölge nileme hakkı” (md:121) ile “milli ve kültürel miras- ile ilgili bütün gelirlerin özerk yönetim tarafından kulla- ları koruma ve tanzim etmede, milli kültürü devam nılacağı ve devlet planları önderliğinde yerel ekonomik ve geliştirmede özerk yönetimin bağımsız hareket ede- gelişmenin düzenlenebileceği” ifade edilmiştir. ceği” (md:119) hususu belirtilmiştir. Ancak veri- Ne var ki, bu ifadeler de sadece kağıt üzerin- len bu kültürel haklar ÇKP tarafından dış dünya- de kalmıştır. 1949 yılından bu yana bölgenin tüm ya karşı propaganda malzemesi olarak kullanılmış- ekonomik kaynakları hammadde olarak merkezi Çin’e götürülmektedir. Çin yönetimi,1980’li yıl- 10 Burada ortaya konan maddeler 1982 Anayasasına göredir. Bkz. Cengiz, lara kadar Doğu Türkistan’dan esasen hammadde İsmail; ÇHC Anayasasına göre Doğu Türkistan’ın Hukuki Durumu, 1993 İstanbul taşımakla sınırlı bir ekonomik politika izlemiştir.

23 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

1980 sonrası, Sovyetler Birliği bünyesindeki kom- şu Türk Cumhuriyetleri’nin bağımsızlıklarını elde etmesiyle yeni bir planlama uygulamaya konul- muş, hammadde kaynakları bölge içinde işlenme- ye başlanmıştır. Sınırlı da olsa bölge dış yatırımlara açılmıştır. Ancak sistemde bir değişiklik olmamış, bu defa işlenen ürünler, merkezi Çin’e taşınmıştır.

ÇHC Anayasası’nın 120. maddesinde; “milli özerk bölgelerin idari organlarının yerel ihtiyaç- ları göz önünde bulundurarak ve devletin askeri siste- mine uygun olarak, toplum düzenini sağlamak için “ye- rel kamu güvenlik güçleri oluşturabilirler” cümlesi yer almaktadır. Özerk yönetimlere verilen bu yetkiye, yetki- nin verildiği anayasa maddesinin içinde kısıtlama getirilmiştir. Yukarıda zikredilen kanun maddeleri ve buna benzer birçok düzenleme sadece teoride kalmış, uygulamaya geçirilmemiştir. Bununla beraber Doğu Türkistan bölgesinde uzun yıllardır bu ka- nun maddelerine rağmen baskı ve tahakküm de- vam etmektedir.

24 HAPİSHANELER, HAKSIZ GÖZALTI VE İŞKENCE

Hapishaneler, Haksız Gözaltı ve İşkence

Hapishaneler ve Kötü Muamele lu bulunan 17 yaşında bir gencin yakınlarının ha- pishanedeki koşullarla ilgili anlattıklarıdır: Çin’in işkence konusundaki acımasız uygu- “Hapishane o kadar kalabalıktı ki, tutukluklar lamaları mesele Doğu Türkistan olunca daha da küçük bir hücrede 5-6 kişi tutuluyorlardı. Hücrenin kü- keskinleşmektedir. Ülkenin dört bir yanında ger- çüklüğü geceleri uyumalarına engel oluyor, ancak nö- çekleştirilen idamlarda öldürülen Doğu Türkistan betleşerek uyuyabiliyorlardı. Polisler hücreleri her do- Müslümanlarının oranı oldukça yüksektir. Müs- laştıklarında tutukluları dövüyorlardı. Sorgulama için lüman halkın, dinlerini özgürce yaşamak, dilleri- seçilen tutuklular, dayak yedikleri, dövüldükleri, beden- ni konuşabilmek gibi temel hak ve özgürlüklerini lerine elektrik şok verildiği özel bir sorgu odasına götü- savunmak için düzenledikleri herhangi bir girişim, rülüyorlardı. Sorgu odasında duvara monte edilmiş bir şiddetle cezalandırılmaktadır. ray vardı. Bazı tutuklular tek ayaklarından veya tek el- Çin yönetiminin, Doğu Türkistan’daki Uy- lerinden buraya kelepçelenerek asılıyor ve bu pozisyon- gurları sindirmek için başvurduğu yöntemlerden da 24 saat bekletiliyorlardı. Kelepçeleri çözüldüğün- biri de toplu tutuklamalar ve gözaltında yapılan de ayakta bile duramaz halde oluyorlardı. Bazılarının işkencelerdir. Tutuklanan Uygur Müslümanların kerpetenle tırnakları çekiliyor, bazılarının ise tırnakları- büyük kısmı çalışma kamplarında ağır hapis ceza- nın altına elektrik veriliyordu.”2 larına çarptırılmaktadır. Ayrıca tutuklananlardan Bu işkenceleri yaşayan kişi iki ay boyunca ha- daha sonra çoğunlukla haber alınamamaktadır. pishanede tutuklu kalmış ancak, ailesinin verdi- Aileleri bu kişilerin nerede tutulduklarından veya ği 2.000 Yen rüşvet sonrasında serbest kalabil- hala yaşayıp yaşamadıklarından haberdar değildir. miştir. Gözaltına alındıktan sonra Halk Güvenlik Çin hapishaneleri ve çalışma kampları işken- Bürosu’nda tutulan bir başka tutuklunun yaşadığı cenin yoğun olarak uygulandığı yerlerdir. Çeşitli işkence olayları çok daha acımasızdır. Üstelik bu uluslararası örgütler de Çin’deki sistemli işkenceye kişinin tek suçu arkadaşları ile bir araya gelip fikir dikkat çekmekte ve yayınladıkları raporlarla Çin alış verişinde bulunmaktır: hükümetini uyarmaktadırlar. Bu raporlardan birisi “Tutukevinin yanında, yer altında şüphelilerin sor- de Uluslararası Af Örgütü’nün 1999 yılında yayın- gulandığı özel bir mekân vardı. O da burada sorgulan- ladığı ve Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlal- dı ve çeşitli işkencelere maruz kaldı. Örneğin elleri ar- lerini konu alan raporudur.1 Bu raporda bahsi ge- kasından bağlandı ve sorgucular kollarını havaya kal- çen hadiselerden biri de Doğu Türkistan’da tutuk- dırıp bükmeye başladılar. Çok acı veren bu pozisyonda uzun süre tuttular. Daha sonra vücuduna elektrik verdi- 1 Rapor için bkz: “ People’s Republic of China Gross Violations of Human Rights In The Xinjiang Uighur Autonomous Region” , , 1999 2 A.g.r.

25 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

ler. Dili ve cinsel organı da dâhil olmak üzere tüm vücu- Görüldüğü gibi Çin’in Doğu Türkistan’da duna elektrik veriliyordu. Bacaklarına ahşap sopalar- izlediği politika, kitlesel ve sistematik bir işken- la vuruyorlardı. İşkence sırasında kafasına, hayati bir ce programıdır. Doğu Türkistan Enformasyon tehlike geçirmemesi için, metal bir miğfer giydirmişlerdi. Merkezi’nin edindiği bilgiye göre, sadece 1999 yı- Çünkü bazı tutuklular işkence görürken artık bunun lının başından aynı yılın Mart ayına kadar Doğu bir son bulmasını sağlamak için başlarını özellikle du- Türkistan’da 10 bine yakın Uygur Türk’ü haya- 3 varlara vuruyorlar, böylece intihar ediyorlardı.” li suçlamalarla gözaltına alınmış, üstte tarif edi- Suçlu bulunan kişilerin sözde “yeniden eğitil- len şartlarda tutuklu olarak alıkonmuş, Komünist mek” için gönderildikleri çalışma kamplarında ise Parti denetimindeki yargı sürecinin sonucunda koşullar çok daha fecidir. Çin’de “yeniden eğitmek” da ölüm cezası başta olmak üzere son derece ağır kişiyi komünist ideolojiyi kabul etmeye ikna etmek, cezalara çarptırılmışlardır. 1999 yılının başından koşullar ne olursa olsun Parti’nin emirlerine itaat Mart 2000’e kadar Doğu Türkistan’da mahkeme- edecek kıvama getirmek anlamına gelmektedir. Bu- lerde ölüm cezasına çarptırılmış veya çatışmalar- nun için kullanılan yöntemler ise insanlık dışıdır: da işkence sonucu öldürülmüş kişilerin sayısı ise “Kamplardaki tutukluların odun keserek, taş kırıp 2.500 civarındadır.5 taşıyarak ve tarım işlerinde çalışarak en az 10 saat çalış- Çin Hükümeti Doğu Türkistan’da yürütmek- maları gerekmekteydi. Eğer vaktinde uyumaz veya uyan- te olduğu bu vahşette küçük çocukları bile çeşitli mazlarsa, bağırarak konuşurlarsa, güler veya ağlarlar- sa, abdest almak için gizlice su alırlarsa, yapmaları ge- suçlamalarla tutuklamaktadır. Örneğin, 30 Ekim reken işleri bitirmezlerse, gardiyanlara cevap verirlerse 1999’da Hoten Şehri Emniyet Müdürlüğü, ortao- ağır bir şekilde cezalandırılıyorlardı. Başa vurarak döv- kul öğrencisi bir Türk kızını, el yazısının sokağa ya- me, vücudun çeşitli yerlerine elektrik verme, havada uçak pıştırılan duvar yazısına benzediği gerekçesiyle tu- pozisyonunda asılı tutma, direğe asma, tavana asıp döv- tuklamıştır. Bunların dışında, Bölge Genel Sekre- me ise en sık verilen cezalar arasındaydı. Çoğu zaman teri Wang Le Çuan Hoten’de yaptığı basına kapa- mahkûmların makatlarına elektrikli çubuk sokuluyordu. lı konuşmasında, ders kitabında bulunan Mao’nun Pek çok mahkumun dişleri kırılmış, çoğu kısmi duyma resmini yırttığından dolayı bir ilkokul öğrencisinin kaybına uğramış, kolları kırılmış ve enfeksiyon kapmış- tutuklandığına yer vermiştir.6 lardı. Sık sık gardiyanlar tarafından aşağılanıyor ve alay ediliyorlardı. Yemek vakitlerinde önce Çince marş söy- Mahkûmlar ve Organ Ticareti lemeleri gerekiyor, yapmayanlara yemek verilmiyordu. Kampta doktor bulunmuyordu. Hasta olan mahkûmlar Çin yönetimi yıllardır kendisine gelir sağla- çalıştırılmaya devam ediliyor, yemek verilmiyordu, ancak mak için, tıbbi yardım, hastaların iyiliği, atıkla- bulaşıcı bir hastalığa yakalanmışsa 36 km uzaklıktaki hastaneye götürülüyorlardı. Bazıları ise hastaneye götü- rın değerlendirilmesi gibi gerekçeler öne sürerek rülürken yolda hayatlarını kaybediyordu.”4 mahkûmların organlarını satmaktadır. Diğer bir

5 Doğu Türkistan 1999 İnsan Hakları İhlalleri Raporu, www. 3 A.g.r. doguturkistan.net/ih/rapor99.html 4 A.g.r. 6 A.g.r.

26 HAPİSHANELER, HAKSIZ GÖZALTI VE İŞKENCE

deyişle mahkûmların organlarını kar amaçlı kul- munda olacaktım ve bedenim hükümetin kar etmesi lanmaktadır. Devlet, mahkûmların idamından için kullanılacaktı.”7 sonra kullanılabilir her organ başına ortalama 10- Harry Wu 1994’de, mahkûmların organları- 15 bin dolar kar elde etmektedir. 1970’lerde çıka- nın çıkarıldığı seanslara defalarca katılmış bir has- rılan “idam edilen mahkûmların bedenlerinin kullanıl- tane görevlisi ile yaptığı görüşmede, görevlinin masına” dair kanunla, idam edilen kişilerin organ- kendisine, “başı hedef alan tek bir kurşun, beyni parça- larının kullanılması meşru hale getirilmiştir. Buna lıyor. Beyin ölümü gerçekleştikten sonra da, artık o bir göre, eğer mahkûm sahipsizse veya kendisi ya da insan sayılmıyor, sadece bizim kullanacağımız bir atık ailesi ölümünden sonra organlarının kullanılması- durumuna düşüyor” dediğini aktarmakta ve Çin hü- na izin vermişse, idam edilen kişilerin organları alı- kümetinin mahkûmlara bakış açısını gözler önüne narak satılabilmektedir. İlk bakışta belki makul gibi sermektedir. Buna göre mahkûmlar, öldürülme- gözükebilecek bu uygulamanın, Çin’deki ortam sinde bir sakınca olmayan ve bedenleri atık olarak göz önünde bulundurulduğunda, aslında ne kadar kullanılabilecek kişilerdir.8 vahşice olduğu daha kolay anlaşılacaktır. Yapılan araştırmalar 1970’li yılların başından Bilindiği gibi Çin’de çeşitli bahanelerle ayda 1995 yılı ortasına kadar Çin’de 20 bin böbrek nak- ortalama 300 kişi idam edilmektedir. İdam edilen linin gerçekleştirildiğini göstermektedir. Uluslara- kişilerin büyük çoğunluğu ise sahipsiz konumun- rası Af Örgütü’nün 1996 tarihli raporu ise idam dadır, çünkü aileler yakınlarının nerede tutuklu edilen mahkûmların neredeyse %90’ının organla- bulunduğunu bilmedikleri gibi, genellikle idam rının alındığını belirtmiştir. The Washington Post ga- edildiklerinden de çok sonra haberdar olmakta- zetesi 27 Haziran 2001 tarihli sayısında, organ tica- dırlar. Çoğu zaman da idam edilen kişilerin yakın- reti içerisinde yer alan bir doktorun itirazlarına yer ları, başlarına bir şey gelmesinden çekindikleri için vermiş ve bu ticaretin Çin’de ne derece yaygın ol- bunlara sahip çıkamamaktadırlar. Bu durum nere- duğunun altını çizmiştir. deyse idam edilenlerin hepsinin vücudunun par- Habere göre yanık uzmanı olan Wang Guo- çalanıp organlarının alınmasını meşrulaştırmakta- qi isimli bu doktor 100’den fazla mahkûmlardan dır. Nitekim Harry Wu, bu gerçeği kendi yaşamın- organ alınması operasyonuna katılmıştı. Bu ope- dan bir örnekle şöyle belirtmektedir: rasyonlarda mahkûmların derilerinin ve kornea- “ Herkes gayet iyi bilir ki Çin’de tüm toplum her larının toplanmasına yardımcı olan Guoqi, çalıştı- yönüyle Komünist Parti’nin denetimi altındadır. Ve ğı “Tianjin Yarı Askeri Polis Hastanesi”nde bu or- eğer Çin Halk Cumhuriyeti’nde bir kişi “devrim karşıtı” ganların fahiş fiyatlara satıldığına da tanıklık etmiş- veya “sınıf düşmanı” olmakla suçlanmışsa o kişi ya aile- ti. İdam tarihlerini ve yerlerini, operasyona katılan sinden tamamen koparılır, ya da ailesinin de onu suçla- doktorların isimlerini ve tıbbi prosedürlerin grafik ması sağlanır... Çalışma kampında tutulduğum 19 yıl dökümünü de detaylı olarak veren Dr. Wang Guo- boyunca ailemden hiç kimse teknik olarak beni görme- ye gelmedi. Eminim ki o zaman idam edilseydim, ben 7 Testimony of Harry Wu On Organ Trafficking By Chinese Communist Government, www.laogai.org/testimony de sahipsiz ya da ailesi tarafından reddedilenler konu- 8 Testimony of Harry Wu On Organ Trafficking By Chinese Communist Government, www.laogai.org/testimony

27 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

qi, mahkûmların vurulduktan sonra hemen ambu- edemez.10 lansa götürüldüğünü ve ölümünden birkaç dakika Af Örgütü yayınladığı bir raporda sadece 1997 sonra organlarının alındığını anlatıyordu. Daha yılında 100 binden fazla Uygur’un tutuklandığını belirtmiştir. 1998 yılının Ocak ile Haziran ayında sonra ceset krematoryuma götürülüyor ve burada ise yüzlerce Uygur, “ayrılıkçı” hareketler planladık- Guoqi ve diğer doktorlar cesedin derisini yüzüyor- ları şüphesiyle gözaltına alınmışlardır. Yine Af Ör- lardı. Dr. Guoqi bu manzarayı şöyle anlatıyordu: gütü 11 Eylül olaylarından sonar Çin otoriteleri- “Çıkarılabilir tüm organlar ve dokular alındıktan nin 3000’den fazla Uygur’u tutukladıklarını bildir- sonra geriye çirkin bir et yığını kalıyordu. Daha sonra miştir. “Xinjiang Daily”’nin Reuters’ten alıntıladığı ceset krematoryumun yetkilileri tarafından alınıp götü- habere göre ise, 2005 yılında 18.000 Uygur “ayrı- rülüyordu. Dahası Çinli yetkililer organların alınması lıkçı”, “radikal dinci” ve “terörist” suçlamalarıyla tu- için her zaman mahkûmun ölmesini beklemiyorlardı.” tuklanmıştır. Resmi olmayan raporlara göre ise bu Guoqi’nin yaşadığı bir diğer olay da bu du- sayılar çok daha yüksektir. Bir kaynağa göre 2009 rumun çarpıcı örneklerinden birisiydi: “Görevli Temmuz olaylarından sonra 5000’den fazla Uygur 11 mahkûma ateş etmiş, ancak kurşun mahkûmu anın- tutuklanmıştır. da öldürmemişti, mahkûm yerde titremeye devam edi- yordu. Buna rağmen doktorlara mahkûmu ambulan- İşkence sa götürmeleri emredilmişti. Ürologlar hemen böbrekle- rini alırken, Guoqi ve diğer yanık cerrahları deriyi soy- Bizim burada ele aldığımız manada işkence bir kimseye bir şeyi söyletme ya da yaptırma amacıyla muşlardı. Daha sonra da yarı ölü olan mahkûmu plas- maddî ya da psikolojik yöntemlerle acı çektirilerek tik bir torbaya koyup çöpe atmışlardı”.9 uygulanan baskı ya da eziyet türüdür. Tarih boyunca çeşitli amaçlarla başvurulan iş- Haksız Gözaltı ve Tutuklamalar kencenin temel işlevi, soruşturma sürecinde sanı- ğa suç işlediğini kabul ettirmek, kendisi ya da baş- Toplu tutuklama ve gözaltında işkencelere kaları hakkında bilgi ve delil elde etmektir. Tota- maruz kalma, aniden ortadan kaybolma, tutuklu- liter ve otoriter rejimlerde muhalefeti bastırmak, lardan aylarca haber alınamaması, ailelere tutuklu- kişileri yıldırmak ve başkalarına gözdağı vermek nun hayatta olup olmadığına dair hiçbir bilgi ver- amacıyla bu yönteme başvurulur. Tarih boyunca meme gibi hukuksuzluklar Doğu Türkistan’da ya- “işkence” bir cezalandırma yöntemi olarak kulla- şana gelen sıradan olaylardır. Bu tür uygulamala- nılmıştır. rın Çin kanunlarına aykırı olduğunu bilen hukuk- Her ne kadar işkence Çin hukukunca resmen çular bile bu duruma karşı tepki gösterme, dava yasak olsa da bu kural pek uygulanmamaktadır. İş- açma gibi bir girişimde bulunamazlar. Hukukçu- kence ve haksız davranışlar devlet politikasının bir lar sadece bazı adi suçlular hakkında kısmen iti- baskı aracı haline gelmiştir.12 razlarda bulunabilirler. Fakat olay siyasi nedenlere İşkence vakalarını tespit etmek mevcut şartlar- bağlandığında, kimse tutukluyu savunmaya ya da söz konusu hukuksuzluklara itiraz etmeye cesaret 10 http://www.doguturkistansempozyumu.com/dogu-turkistan-kitabi-tr -eng.pdf, s.125-126 11 http://www.unpo.org/content/view/7872/107/ 9 The Washington Post, Chinese Doctor Tells of Organ Removals After 12 Ayrıntılı bilgi için bkz: http://www.amnesty.org/en/library/info/ Executions, 27 Haziran 2001 ASA17/086/1995/en

28 HAPİSHANELER, HAKSIZ GÖZALTI VE İŞKENCE

dan dolayı her ne kadar çok zor olsa da elde olan hukuki ve idari düzenlemeleri yapmalıdırlar. deliller uygulanmakta olan işkencelerin nicelik Doğu Türkistan direnişinin önderlerinden olarak çok olduğunu göstermektedir. İnsan Hakla- olan ve uzun seneler Çin Hapishanelerinde tutuk- rı Örgütlerine bu konularda çok sayıda bilgi ulaş- lu kalan Hacı Yakup Anat’ın hapishanelerde uygu- maktadır. Hatta işkence ve kötü davranışlardan do- lanan işkence türleri ile ilgili aktardıkları bilgiler ür- layı birçok insanın öldüğü de bilinmektedir.13 kütücü boyuttadır. Hacı Yakup Anat hapishaneler- Yetersiz hukuki yapılanmadan, mahkûm hak- de kaldığı sürece mahkûmlara uygulanan işkence larını garanti altına alan yasal düzenlemelerin ye- türlerini şöyle aktarmıştır;15 tersizliğinden ve işkence yapanların dokunulmaz- 1. Tırnak altına iğne batırma, lığından dolayı, Çin’de işkence devam etmekte- 2. Erkek mahkûmların cinsel organına çubuk dir. İşkenceyi engellemek için etkili önlemlerin sokma, alınmaması, işkence iddialarını kabul etmeme ve 3. Mahpusları ağaç kazığa oturtma, Çin’in bu tür iddiaları araştırmıyor olmasından ha- 4. Sol elini masaya [metal çiviyle] çakıp, sağ reketle şunu rahatlıkla diyebiliriz ki; işkence Çin eliyle itirafname yazdırma, devletinde kurumsallaşmıştır ve devletin resmi 5. Çemberle kafatasını sıkıştırma, politikası olmuştur. 6. “Gang’za”ya bastırma, İşkencenin devam etmesine izin veren Çin, iş- 7. Buruna biber suyu akıtma, kence sözleşmesini imzalamış olmasına rağmen, 8. Çıplak bedene kızdırılmış yağ saçma, bu antlaşmadan doğan uluslararası sorumluluğu- 9. Aşık kemiği ezme, nu yerine getirmemektedir. Ayrıca Ceza Kanu- 10. Aşil tendonunun kesilmesi, nunda bazı işkence çeşitleri yasaklanmasına rağ- 11. Mahpusların ayak bileklerine (yıllarca) men, gözaltına alınan kişileri işkenceye karşı koru- 10 kg ağırlığında pranga takma cezası. mak için yeterli önlem yoktur. Hatta Ceza Kanunu 12. Mahpusların ellerine kelepçe takma cezası. haksız tutuklamalarda tazminat aramayı mümkün Bu cezalarda üç çeşit kelepçe takılır: kılan maddeler taşımasına rağmen, işkenceyi önle- a. Eller önde, mede temel güvenlik olan gözaltında iken avukat- b. Eller arkada, la görüşme hakkı bile yoktur. Hükümet tarafından c. Bir el omuz üstünden, bir el omuz altından alınan işkenceyi önleyici tedbirlerin yetersizliği, alınarak çapraz bir durumda bağlanma, Çin’de işkencenin çok yaygın bir şekilde devam et- 13. Su gölçekineçılaş tiğini göstermektedir. Hâlbuki Çin’in de kabul etti- (boğazına kadar soğuk suya sokma), ği İşkence Sözleşmesi’nin 2. Maddesi taraf devlet- 14. “Buz koğuşuna” koyup dondurma, lere, sadece işkencenin sözde yasaklanmasını de- 15. Sopalama, ğil, aynı zamanda işkencenin önlenmesi için etki- 16. Telle kaplanmış kamçılarla çıplak bedeni li tedbirler alınmasını da öngörür.14 kırbaçlama, Doğu Türkistan’da ise işkence artık tutuklular 17. Çivi çakılmış tahta [düzlem] üzerinde üzerinde Çinliler tarafından uygulanan sıradan bir durdurma, olay olagelmiştir. Literatüre “Çin İşkencesi” kavra- 18. Küçük kömür ve cam parçaları üzerinde mını kazandıran Çinliler işkence uygulamaların- dizlendirme, dan bir an önce vazgeçmeli ve bu konuda gerekli

13 A.g.r. s.65 14 Muzaffer Sencer, Belgelerle İnsan Hakları, Beta Basım Yayım, s.156 15 http://www.doguturkistan.org/insanhaklari.asp

29 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

19. Boyu eni bir buçuk metre koğuşlara hapsetme cezası. 20. Aç bırakma cezası. 21. Sert emek cezası. 22. Birinci bağlak cezası. 23. Asmak işkencesi. Üç çeşittir: a. Eller yukarıda asılmak, b. Elleri arkadan bağlayarak asılmak (Filistin askısı) c. Baş aşağı asılmak 24. Emek işkencesi: Kamplarda (yazın) 12 saat çalıştırılır. Bundan başka kişi başına 1000 kg gübre, 1000 kg yem-haşek (saman, ot), 500 kg iğde, 500 kg buya yıldızı toplama cezası verilir. Bütün bunlar iş vaktinin dışında yapılması zo- runlu emeklerdir. 25. Uykusuz bırakarak, sorgulama işkencesi. 26. Gündüzleri koğuşlarda istirahat ettirmeden suçunu düşünmeye zorlama işkencesi. 27. Hastayı tedavi etmeme cezası. 28. Amburla [kerpeten] tırnak çekme işkence- si. 29. Kışları koğuşa sıcak hava vermeme cezası.

30 Gösteri ve Toplanma Hakkına Dair İhlaller

Gösteri ve Toplanma ğin; 1985 yılının Aralık ayında 10 bine yakın Müs- Hakkına Dair İhlaller lüman Uygur öğrenci Urumçi Üniversitesi’nde dersleri bir hafta süre ile boykot ederek sokaklar- Özellikle son yaşanan 5 Temmuz olaylarının1 da gösteri yapmış, bu eylemler Çin’in diğer bü- ardından dünya kamuoyunun dikkati tekrar bu yük şehirlerindeki Uygur öğrencilerin de desteğiy- bölgeye odaklanmıştır. Böylelikle Çin’deki Gösteri le Çin’in geneline yayılmıştır. Uygur öğrenciler bu ve Toplanma Hakkına dair var olan kuşkular daha eylemlerde yönetimden Doğu Türkistan’daki nük- da artmış, Çin’in bu olaylarda basına sınırlama ge- leer denemelerin durdurulması, Çinli göçmen akı- tirmesi de bu kaygıyı haklı çıkarmıştır. Çok sınırlı nına son verilmesi, seçme ve seçilme hakkının adil dahi olsa basının elde ettiği resim ve görüntülerde bir şekilde uygulanması, Doğu Türkistanlı Müslü- şahit olunanlar, ihlallerin boyutunu çarpıcı bir şe- man Uygurların dini ve milli haklarının iade edil- kilde ortaya koymuştur. mesi gibi bir takım yasal taleplerde bulunmuşlar- Gösteri ve Toplanma Hakkı’nın kısıtlanma- dır. Ancak Çin yönetimi bu gelişmelerden çok kısa sı, Çin yönetiminin, tarihsel olarak da kanıtlanan, bir süre sonra eylemlere katılan öğrencilere yöne- Doğu Türkistan’da gerçekleştirdiği sistematik bir lik gizli tutuklamalara başlamış, ayrıca çoğu öğren- uygulamasıdır. Çin yönetimi, Doğu Türkistan’daki ci de okulsuz, diplomasız ve işsiz bırakılmıştır. herhangi bir protesto eylemini kanun dışı sayabil- Yine buna benzer bir öğrenci olayı da 1989 mekte ve bunu bir hak olarak değerlendirmekten yılında yaşanmıştır. Tüm dünyanın gözü önünde ısrarla kaçınmaktadır. Bu anlamıyla Çin, her ne ka- Çin, Tiananmen Meydanı’nda gençlerin yaptığı gösteriyi tanklarla sona erdirmiş ve yüzlerce gös- dar Anayasa’nın 35. Maddesinde, “tüm ÇHC va- 2 tandaşları konuşma, basın, toplantı, dernek, yürüyüş tericiyi öldürmüştür. Bu eylemler sadece bu iki- ve gösteri hürriyetinden yararlanır.” dese de gerek bu siyle sınırlı değildir. 1980-1990 yılları arasında on- anayasadan önceki dönemde, gerek sonrasında bu larca gösteri ve ayaklanma olayı meydana gelmiş- hakkı fiili olarak vermemiştir. Kendisine yasal bir tir. 1980’de Kaşgar’da gerçekleşen yönetime karşı ifade alanı bulamayan Doğu Türkistan Halkı bu ayaklanma bunlardan biridir. Yine Kaşgar’da 1981 yüzden, çoğu zaman hak arayışını yasadışı yollar- yılında Uygur bir işçinin bir Çinli tarafından öl- dan aramaya itilmiştir. dürülmesi sonucu geniş çaplı Çin karşıtı eylem- Çin’in uyguladığı katliamların çoğunun Doğu ler meydana gelmiş; eylemlerde iki kişi ölmüş, bir- Türkistanlı Uygurların yaptıkları protesto eylemle- çok kişi de yaralanmıştır. Bu yıllar arasında yapılan rinin ardından gelmesi, bu hakkın kullanımına yö- eylemlerde ortak nokta Çin’in etnik ayrımcılık ve nelik ihlalin en önemli kanıtıdır. Doğu Türkistan ta- dinsel baskı uygulamalarıdır. Bu bağlamda 19 Ma- rihi bununla ilgili sayısız hadiseyle doludur. Örne- yıs 1989’da Urumçi’de Müslüman cami minarele- ri ve süslemelerini cinsellikle ilintili olarak açıkla-

1 5 Temmuz olaylarıyla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Dr. Erkin Emet, 5 Tem- 2 Ahmet Türköz, Doğu Türkistan’da İnsan Hakları, İstanbul, muz Urumçi Olayı ve Doğu Türkistan, Ankara, Grafiker, 2006. yayımlanmamış doktora tezi, 1998, s. 72

31 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

yan “Seks alışkanlıkları” isimli kitabın Çin’de yayın- tan sorunundan dolayı sıkıştıran ABD yönetimine lanması üzerine, Müslümanlar tarafından bunun “Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde, Tibet ve Tayvan’da İslamiyet’e ciddi bir saygısızlık olarak görülmesi ve ayrılıkçılara karşı Pekin yönetiminin mücadelesinin sonuçta kalabalık bir kitle tarafından protesto ey- de ABD tarafından anlaşılması ve desteklenmesini is- lemlerinin gerçekleşmesi çarpıcı bir örnektir.3 Yine tiyoruz.” diyerek bir anlamda “ben senin ihlalleri- cami kapatmalar gibi inanç özgürlüğüne karşı ha- ni görmeyeceğim sen de benimkini görme” mesa- reketler de protesto gerekçelerinin başında gel- jını iletmiştir. Bu yönüyle baktığımızda Uluslarara- mektedir. sı arenada Doğu Türkistan sorunu büyük güçlerin Doğu Türkistan’da devam eden bu planlı imha bir şantaj aracı haline getirilmeye çalışılmaktadır operasyonları, özellikle 1998 yılından itibaren hız diyebiliriz. 11 Eylül’den sonra Uygur bölgesinde- kazanmıştır. 1998 yılında Çin Cumhurbaşkanı Ji- ki yasaklama ve engellemelerini uluslararası terö- ang Zemin, “bölücülere” karşı yürütülecek olan rizme karşı yaptığını iddia eden Çin yönetimi, 11 temizleme harekâtının güçlendirilmesi talimatı- Eylül saldırılarını takip eden dönemde, din üstün- nı vermiştir. Bu talimata göre temizleme harekâtı den Uygurlara uygulanan baskıları daha da artmış- Uygurların yoğun olarak yaşadığı bir bölge olan tır. Bu dönemde Ramazan ayı boyunca camiler ka- Hoten’den başlamıştır. Hoten vilayetinde işkence patılmıştır. İmamlara büyük baskı yapılmıştır.4 11 ile öldürülen bir kişinin cenazesini almak isteyen- Eylül olayları sonrasında ifade edilen terörizm kav- lerin bu isteği reddedilince halk galeyana gelmiştir. ramı Uygur sorununa yeni bir boyut kazandırmış- Bunun üzerine bölgede sıkıyönetim ilan edilerek tır. ÇHC, sorunu uluslararası kamuoyuna bir küre- bine yakın kişi gözaltına alınmıştır. Hoten vilayeti sel terörizm sorunu olarak göstermeye çalışmıştır. Komünist Partisi Genel Sekreteri Vang Jing Çi, ya- ÇHC Devlet Konseyi tarafından 21 Ocak 2002 pılan bu uygulamaları bir başarı gibi sunarak “bu yıl tarihinde hazırlanan “Doğu Türkistan; Terörist içinde çok sayıda dinci ve bölücü öldürülmüştür” açık- Grupların yaptıkları Yanlarına Kar Kalmayacak” lamasında bulunmuştur. isimli raporda 1990 yılından beri 200 olay mey- Çin yönetiminin 1949’dan bu yana gerçekleş- dana geldiği, bu olaylarda 162 ölüm, 440 yaralan- tirdiği bu olayların çoğu bizzat Çin anayasasına ve manın olduğu belirtilmiştir. Raporda dikkat çeken yasalarına aykırıdır. Buna rağmen Çin yönetimi, ya- en önemli nokta “İslami terörist” saldırı olarak ni- şananları her defasında basit birer bölücülük ve te- telendirilen eylemlerin en yakın tarihli olanlarının rör sorununa indirgemektedir. 11 Eylül’den sonra Nisan 1998 ve Şubat 2001 tarihinde yaşanan olay- ise Çin yönetiminin dünya tarafından Müslüman- larla ilgili olmasıdır.5 Yani bu olaylar 11 Eylül’den ların “öcü” ilan edilmelerini fırsat bilinerek, Doğu önce meydana gelmiştir. Daha bunun gibi birçok Türkistanlı Müslümanları dünya kamuoyuna aşı- örnek Çin Yönetiminin gösteri ve toplanma hakkı- rı dinci, radikal İslamcı, El Kaide unsurları gibi ta- nın önüne geçmek için yasal olmayan yöntemlere nıtmasına ise başta ABD ve Batılı güçler ses çıkar- başvurduğunu ve gösterilere müdahale biçimleriy- mamaktadır. Böylelikle Çin yönetimi uluslarara- le gözaltına alınanlara muamele ve tutuklananların sı meşruiyetini sağladığı düşüncesiyle insan hakkı yargılanma biçimlerinin insan haklarına aykırı ol- ihlalleri ve katliamlarına yeni bir boyut kazandır- duğunu çok bariz bir şekilde ortaya koymaktadır. mıştır. Çin yönetimi 11 Eylül saldırılarından sonra bu saldırıları fırsat bilerek, kendisini Doğu Türkis- 4 R. Kutay Karaca, “Türkiye-Çin Halk Cumhuriyeti İlişkilerinde Doğu Türkistan Sorunu”, Akademik Bakış, C.I, No: 1, Kış 2007, s. 236. 3 A.g.t. s. 72. 5 A.e., s. 236.

32 ÖRGÜTLENME, BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

Örgütlenme, Basın ve İfade Özgürlüğü

Çin’de Sivil Toplum mine bağlıdır. Temelinde yatan düşünce nedeniy- Yapılanması ve Sorunlar le, ne kadar hak ve özgürlük tanınmış olursa olsun, Çin Komünist Partisi’nin sahip olduğu düşünce- Çin anayasası, temel insan hak ve özgürlükle- nin dışında hiçbir düşüncenin ifade edilmesine ve rine bir bölüm ayırmış ve bireylerin haklarını bu örgütlenme özgürlüğüne hak tanımamaktadır. bölümde tanımlamıştır.1 Çin anayasasına göre der- Çin’de bütün kuruluş ve mekanizmalara yet- nek kurma hakkı da teminat altına alınmıştır. An- ki veren, amaçları belirleyen ve gerçekleşmesini cak anayasanın diğer hükümleri gibi bu hükmü de denetleyen Çin Komünist Partisi’dir. Son yıllar- kanunlarla ve uygulamayla nerdeyse hakkın ken- da Çin’e yönelik özellikle uluslararası insan hak- disini tamamen ortadan kaldıracak derecede kısıt- ları örgütlerinin zor şartlarda gerçekleştirdiği ra- lanmaktadır. Bu konu, Çinlilerin de en yoğun bas- por çalışmaları ve ABD’nin Dışişleri Bakanlığı ta- kı gördükleri esas sorun alanlarından birini teşkil rafından hazırlanan yıllık raporlarında Çin’deki in- etmektedir. Sosyalist sisteme dayanan Çin, toplu- san hakları ihlallerine geniş yer vermesi, Çin’i bazı luk haklarını bireysel hakların üstünde tutup esa- değişiklikler yapmaya itmiştir. BM bünyesinde sen devletin varlığını koruma adına hareket etti- ve uluslararası arenada bu uygulamalar sebebiy- ğinden, komünist anlayışla ters düşen bir örgüt- le çokça başı ağrıyan Çin yönetimi, zamanla bazı lenmeyi hangi alanda olursa olsun devletin varlı- göstermelik tedbirler almıştır. Mesela 1991’den iti- ğına ve komünist rejime tehdit olarak algılamakta baren insan hakları kavramının kullanımını, aka- ve bu tür teşebbüsleri şedit bir şekilde bastırmak- demik araştırmalar ve tartışmalar şeklinde sınır- tadır. Doğu Türkistanlılar için ise durum daha da lı olarak teşvik etmiştir. 1993’te hükümet, “hükü- vahimdir. met dışı kuruluş olarak” Çin İnsan Hakları Araştır- Millî Bölgesel Otonomi Kanunu 31 Mayıs maları Derneği’ni kurmuştur. Derneğin çabaları, 1984 tarihinde kabul ve ilan edilip 1 Ekim 1984 daha çok Çin’in yurt dışındaki imajını düzeltmek tarihinde yürürlüğe konmuştur. Genel karak- ve Çin’in insan hakları durumuna ilişkin eleştirileri ter olarak kanun, ülkenin birlik ve beraberliğinin cevaplamak üzerinde yoğunlaşmıştır. Çin’in uygu- sağlanması düşüncesi ile oluşturulmuş; bu kanu- ladığı baskı ve tehdit politikaları karşısında doğal nun uygulanmasında sosyalizm, Çin Komünist olarak Çin’de örgütlenme özgürlüğünden bahset- Partisi’nin liderliği, halkın demokratik diktatoryası mek şaşırtıcı olacaktır. Ancak Doğu Türkistan’da ve Marksizm-Leninizm Mao Zedong ideolojisine yaşananlarla ilgili Çin’in içerisinde ve uluslararası bağlılık ve ilkelerinin esas alınması kararlaştırılmış- topluluğa neden ses çıkarılmadığını izah etme adı- tır. Millî Bölgesel Otonomi Kanunu, tıpkı anaya- na, Çin’de örgütlenme ile ilgili mevcut yasal duru- sa gibi Çin Komünist Partisi’nin uygulama deneti- mu da izah etmekte fayda bulunmaktadır. Çin, bü- tün sosyal organizasyonların devletin tekelinde ol- duğu bir ülkedir. 1 http://www.npc.gov.cn/englishnpc/Constitution/ 2007-11/15/con- tent_1372964.htm. Çin’de STK’ların kurulması, daha başvuru

33 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

aşamasından itibaren çok sıkı bir sürece tabidir. ternational Youth Foundation, Save the Children, Red Bütün sivil organizasyonlarla ilgili çalışmalar, Si- Cross, Salvation Army, Wildlife Conservation Society, vil İşler Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. Bir Greenpeace, AIDS Foundation, Habitat for Humanity, STK’nın Çin’de faaliyet gerçekleştirebilmesi de Christian Action, Islamic Relief World Bank, IMF, yine Sosyal İşler Bakanlığı tarafından sürdürülen Marco Polo Society bunların başında gelmektedir. uzun süreli ve detaylı incelemeler sonunda olduk- Özellikle farklı dinî kesimlerin, hassaten Müs- ça zor çıkan -genelde de çıkmayan- izinlerle müm- lümanların dinî içerikli örgütlenme taleplerinde kündür. Bir sivil kuruluşun Çin’de Doğu Türkistan çok daha keskin yasaklar ve ciddi baskılar söz ko- ile ilgili çalışma yapması ise, konusu insani yardım nusu olmaktadır. BM sözleşmelerinde geçen çoğu dahi olsa mümkün olamamaktadır. temel hakları anayasasında tanımlayan Çin, özel- Çin’de bir sivil toplum kuruluşunun kurula- likle 11 Eylül’den sonra kendisine “terörle müca- bilmesi için, ancak tanımlanmış hukuki prosedü- dele” konsepti ile yeni bahaneler de üretmiştir. Te- re uygun şu üç kategoride yapılanma mümkün- rörizme karşı dünya çapındaki kampanya, Doğu dür: Vakıflar foundations( ), sosyal organizasyonlar Türkistan’da daha da zalim bir rejim uygulamak (social organizations) ve kâr amacı gütmeyen sivil için çok güçlü bir bahane sağlamıştır. Diğer Çin kurumlar (civil non-profit institutions). Bu kuruluş- vatandaşları genişleyen bir din özgürlüğüne sahip lar doğrudan Çin yönetimine bağlı olmasa da ulu- olurken Uygurlar, tıpkı Tibetliler gibi, dinlerinin sal mevzuat gereği sürekli devlet kuruluşları ve gö- kendilerini kontrol altında tutma aracı olarak kul- zetim mekanizmalarının denetimi ve etkisi altın- lanılması ile karşı karşıya kalmaktadır. dadır. Yasalara göre bir sivil toplum örgütünün tes- İnsan Hakları İzleme Komitesi’nin Asya yö- cili için bu kurum öncelikle kendisine sponsor ola- neticisi Brad Adams, Çin’deki İnsan Hakları Kuru- cak bir bakanlık bulmalıdır. Bu da Çin’de oldukça luşu ve İnsan Hakları İzleme Komitesi’nin açıkla- zordur. Zira bakanlıklar potansiyel olarak tartış- dıkları bir rapor hakkında, Çin hükümetinin ayrı- malı bir örgüt ile ilişkili olmak istemeyecektir. Si- lıkçılık ve terörizm karşıtı uygulamalar adı altında vil İşler Bakanlığı tarafından başvurusu reddedi- Çin’deki Müslüman Uygurlara yönelik dine kar- len/kaydedilmeyen bir kuruluşun herhangi bir iti- şı ezici bir baskı politikası yürütmekte olduğunu raz hakkı yoktur. Ayrıca Çin’de sivil organizasyon- açıklamıştır. Sincan’da Uygurlara Uygulanan Dine lar sadece Çin vatandaşları ve tüzel kişiler tarafın- Yönelik Baskı başlığını taşıyan 114 sayfalık rapor, dan kurulabilir. Ancak Çin’in bu sınırlamayı göz- daha önceleri gizli tutulan parti ve hükümet dokü- den geçirdiğine ve bu konudaki kısıtlamaları kal- manları ile yerel mevzuat, resmî gazete haberleri dıracak bir süreç içerisinde olduğuna dair bilgiler ve Sincan’da yapılan görüşmelere dayanmaktadır. de mevcuttur. Bütün sivil çalışmalar, yargı yetkisi- Rapor, Sincan’da Uygurların dinî özgürlüklerini ve ni haiz sivil işlerle ilgili devlet kurumları tarafından bunun bir uzantısı olarak örgütlenme, toplanma denetime tabidir.2 ve ifade özgürlüklerini ellerinden alan kanun, yö- Son zamanlarda bazı uluslararası sivil toplum netmelik ve politikalardan örülü karmaşık yapıyı kuruluşları, ticaret ve sanayi dernekleri, vakıflar ve gün yüzüne çıkarmaktadır. Çin’deki politikalar ve eğitim kurumları Çin’e karşı ilgi göstermektedir- yasalar, dinî faaliyet ve düşüncelere okul ve evler- ler. Tanınmış birçok uluslararası sivil toplum ku- de dahi izin vermemektedir. Resmî bir belge, “Ebe- ruluşu şu anda Çin’de faaliyet göstermektedir. In- veynler ve yasal vasiler, küçüklerin dinî faaliyetle- re katılmalarına izin veremezler.” diyecek kadar ile- 2 http://www.doguturkistansempozyumu.com/dogu-turkistan-kitabi-tr -eng.pdf, s.193-209 ri gidebilmektedir.

34 ÖRGÜTLENME, BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

Uygulanan dinî kontroller; örgütlü dinî faali- feshetmesi ve Uygurlara karşı uyguladığı ayrımcı yetlere, ibadet edenlere, okullara, kültürel kurum- politika ve uygulamalardan vazgeçmesi için Çin’e lara, yayınevlerine ve hatta Uygurların şahsi gö- baskı yapma çağrısında bulunmuştur. Örgütler ay- rünüm ve davranışlarına müdahale etmeye kadar rıca, Çin’in tüm ayrılıkçıların suçlu ve uluslararası varabilmektedir. Devlet otoriteleri, imamları siya- terör şebekeleriyle bağlantılı olduğu yolundaki id- si açıdan düzenli olarak denetlemekte ve “özeleş- dialarına karşı çıkılmasının önemini vurgulamıştır. tiri” oturumları yapmalarını şart koşmaktadır. Ca- Adams, “Hiçbir ülke, Çin hükümetinin terörizm- miler üzerinde denetleme uygulanmakta, okullar- le, ayrılıkçı hareketlerle veya başka suç eylemleriyle ilgi- dan dindar öğretmenler ve öğrenciler ihraç edil- li olduğunu iddia ettiği hiçbir Uygur’u Çin’e iade etme- mekte, yazarlar ve şairler siyasi açıdan kontrol edil- melidir. Çin’in sabıkasına bakıldığında, bu insanların mekte ve Pekin’in uygulamalarına karşı herhan- Çin’e iade edildikleri takdirde işkenceye ve hatta ölüm gi bir hoşnutsuzluk, ayrılıkçılıkla eş tutulmaktadır cezasına uğramasından korkmak için ciddi gerekçeler ki, Çin kanunlarına göre bu, ölüm cezasıyla bile mevcut.” demiştir. cezalandırılabilecek bir devlet güvenlik suçudur. Söz konusu raporla zalimane uygulamaların “dev- Örgütlenme let sırrı” olarak geçtiği bazı belgeler ilk defa kamuya Hakkına Dair İhlaller açıklanmıştır. Adams, “Bu belgeler aşırı derecede has- sas görüldüğü için yalnızca parti ve hükümet içi dolaşı- 1911-1949 Doğu Türkistan Cumhuriyetleri ma açık tutulmuş.” ifadesini kullanmış ve şöyle de- Dönemi’nin ardından; bölgenin 1955’te Çin’e bağlı vam etmiştir: otonom bir bölge ilan edilmesinden bugüne Çin yö- “Bunlar, Uygurları hedef hâline getirmek için ya- netimi, diğer alanlarda olduğu gibi ayrı bir halk ola- sal bir zemin oluşturmak ve onların bir araya gelip top- rak Doğu Türkistanlıların örgütlenme iradelerini hiçe lantı yapma, karşılaştıkları sorunlar hakkında konuş- saymakta ve bu iradelerini ifade edebilecekleri göste- ma veya bağımsız bir şekilde kültürel kimliklerini ifa- ri ve toplanma hakkı, basın ve ifade özgürlüğü gibi en de etme konularında korku yaratmak için keyfî bir şe- temel haklar noktasında ciddi insan hakkı ihlalleri iş- kilde kullanılmış.” lemektedir. Çin’in bu yöndeki resmi politikası, Uy- Söz konusu raporda ayrıca şu ifadeler yer al- gurların “Çinli” ve Doğu Türkistan’ın da “Çin topra- maktadır: “Sincan’da dini denetim altına alan bir bel- ğı” olduğu yönünde gelişmiş; bu politikaya bağlı ola- ge, resmî otoritelerin dinî özgürlüğü hemen her bağlam- rak Çin, Doğu Türkistan’daki bütün örgütlenme giri- da reddetmesine imkân verecek, ucu açık ‘suçlar’ içeri- şimlerini büyük bir baskıyla ve birçok insan hakları ih- yor. Bu suçların örnekleri arasında şunlar yer alıyor: laliyle ortadan kaldırmıştır.3 Ancak uygulanan bu po- Dini kullanarak ‘toplum düzenine zararlı olabilecek di- litikanın Doğu Türkistan gerçeğini yok edemediğini ğer faaliyetleri yürütmek’ veya ‘toplumda ayrılıkçı ve ge- ve sorunu çözmediğini tam tersine sorunun gitgide rici unsurları beslemek’. Haber ve makaleler de dâhil ol- büyüdüğünü söylemek yanlış olmaz. mak üzere, İslam diniyle ilgili araştırmalar ve değerlen- Bu yasaklamalar Doğu Türkistan halkını çoğu dirmelerle alakalı olarak yapılacak yayınlar, dine yöne- zaman gizli ve bazen de silahlı teşkilatlanmalara it- lik Marksist bakış açısına sahip olmak zorundadır ve miş ancak, altyapısı zayıf ve uluslararası destekten mihenk taşı olarak partinin ve hükümetin dinî politika mahrum olan bu örgütlenmeler feci şekilde bastı- ve kurallarını kullanmalıdır.” Çin’deki ve uluslararası İnsan Hakları Kuru- 3 Ahsen Utku, Doğu Türkistan ipek Yolu’nun mahzun ülkesi, İstanbul, luşları, uluslararası topluluğa, bu düzenlemeleri İlke, 2006, s. 41.

35 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

rılmış, bunların lider kadroları hiçbir yargılamaya rist ve illegal örgütlenmeler olarak tarif etmektedir. tabi tutulmadan idam edilmişlerdir. 1967 ve 1968 Doğu Türkistan’daki Uygurların örgütlenme giri- yıllarında 300’den fazla Müslüman Uygur tutuk- şimleri, Çin için bir tehdit olarak algılanmakta ve lanarak kurşuna dizilmiştir. 1969’da ise Ahunoğ- üzerine gidilmektedir. Çin her türden muhalefet lu (Ahunov) Mecit liderliğindeki teşkilat da he- ve örgütlenme girişimini “ayrılıkçılık propagandası nüz ayaklanamadan Çin Güvenlik Güçleri tarafın- yapmak” bahanesiyle “ayrılıkçılara karşı savaş” adı dan kanlı bir şekilde ortadan kaldırılmıştır. 1970 altında bastırmaktadır.8 yılında ise Eyalet Hükümet Başkan Yardımcısı Aslında örgütlenme sorunu sadece Doğu Tür- Eminoğlu’nun (Eminov) da içinde bulunduğu giz- kistanlıların sorunu değil, Çin’deki diğer halkların li bir siyasi teşkilatın 23 binden fazla üyesi ayaklan- ve yurttaşların da sorunudur. Çin’de Komünist ma arifesinde tutuklanmış, başta Eminoğlu olmak Parti haricinde 8 tane daha parti vardır. Ancak bu üzere çoğu tutuklu işkence edilerek idam edilmiş, partilerin hiçbiri muhalefet partisi değillerdir. Bun- geri kalanlar ise çalışma kamplarına sürülmüştür.4 lar bir bakıma devlet partisi işlevi görürler. Bugün Doğu Türkistan’da yaşanan olaylar bunlar- Çin’de her düzeydeki halk meclislerinin daimi ko- la sınırlı kalmamıştır. Dönem dönem Çin’in uy- miteleri, halk siyasi danışma konferansı komiteleri, guladığı baskılar Uygurların tepkilerinin yüksel- hükümet organlarıyla ekonomi, kültür, eğitim, tek- mesine ve bu baskılara karşı reaksiyon gösterme- noloji yönetimlerinde söz konusu partilerin üyele- lerine neden olmuştur. Ancak tıpkı önceki müda- ri yöneticilik yapmaktadır. Örneğin, sekiz demok- halelerde olduğu gibi bunlar da sistematik bir şe- ratik partinin başkanları, Çin Ulusal Halk Mec- kilde bastırılmıştır.5 2001 sonrası gelişen süreç- lisi Daimi Komitesi ve Çin Halk Siyasi Danışma te ise 11 Eylül saldırıları, Çin Yönetimi’nin Doğu Konferansı Ulusal Komitesi’nde başkan yardımcı- Türkistan’daki uyguladığı politikayı “küresel te- lığı görevlerini üstlenmektedirler.9 Bundan yola çı- rörizm ve radikal İslam ile mücadele” adı altında karak Çin’de gerçek bir muhalefet görevi üstlene- dünya kamuoyunun gözünde meşrulaştırmasına cek yasal bir parti bulunmadığını rahatlıkla söyle- ve böylelikle yaşanan sorunu insan hakları soru- yebiliriz. Buna ek olarak Çin’deki seçim sisteminin nu olmaktan çıkarıp terör sorununa indirgemesi- de halk iradesini yansıtması bakımından sorun- ne zemin hazırlamıştır.6 Bu söylediğimizi teyit ede- lu olduğunu belirtmemiz gerekmektedir. Doğu cek bir veriye Uluslararası Af Örgütü’nün Mart Türkistan’da yaşayanların anlattıkları gibi, aday ol- 2002’de yayınladığı bir raporda rastlamaktayız. Ra- duklarını sonradan öğrenip oy pusulalarının dağı- pora göre, 11 Eylül 2001’den sonraki altı ay içeri- tılıp da kullanılmadığı ve seçilenlerin önceden bel- sinde Doğu Türkistan’da binlerce kişi “küresel İs- li olduğu seçim örneği Çin’deki seçmen hürriyeti- lami terörizmle” ilişkili oldukları gerekçesiyle gö- nin ve siyasal katılımın boyutunu göstermesi bakı- zaltına alınmış ve önemli bir kısmı da mahkûm mından oldukça çarpıcı bir örnektir.10 edilmiştir.7 Çin içerisinde Doğu Türkistanlıların hakla- Yukarıda bahsi geçen olaylarda da görüleceği rını savunacak yasal bağımsız örgütlenmelere çe- üzere Çin yönetimi Doğu Türkistan’daki bütün ör- şitli bahanelerle müsaade edilmemektedir. Doğu gütlenmeleri, bölücü ve aşırı dinci yaftalarıyla terö- 8 Dr. Ekrem Hicazi, “Soğuk Savaş ve 11 Eylül Sonrası Doğu Türkistan- Çin Tezleri ve Politikalarına Yönelik Eleştirel Bir Araştırma”, Hür Doğu 4 A.g.e. 46. Türkistan Sempozyumu, C.I, No: 1, Mart 2010, s. 55-56. 5 A.g.e.47-48. 9 http://turkish.cri.cn/chinaabc/chapter2/chapter20402.htm 6 http://www.abhaber.com/haber.php?id=3794 10 Ahmet Türköz, Doğu Türkistan’da İnsan Hakları, İstanbul, 7 Ahsen Utku, a.g.e., s. 64. yayımlanmamış doktora tezi, 1998, s. 64.

36 ÖRGÜTLENME, BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

Türkistan’da yaşayan Uygurlar, Çin’e çalışan ve biz- ki grupların radikalleşmesinin nedeni Çin’in Doğu zat kendi soylarından olan ajanlar yüzünden rahat Türkistan’da uyguladığı politikalardır.14 konuşamamaktadırlar.11 Hatta bu öyle bir hal almış- 11 Eylül’den sonra ise özellikle İslami ör- tır ki örneğin Türkiye’ye gelen Doğu Türkistanlı gütlere yönelik baskılar artmıştır. 2002 yılında aileler ve öğrenciler bu korkuyu o kadar çok yaşa- ABD tarafından ETIM (Doğu Türkistan İslami mışlardır ki Türk vatandaşlarıyla dahi “ajan olabi- Hareketi)’in terörist örgüt olarak listeye alınma- lir” endişesiyle yahut Çin’deki ailesinin zarar gör- sı sonrasında ÇHC’nin baskıları daha da artmıştır. mesinden korktuğu için rahat konuşamamaktadır- 11 Eylül sonrasının ilk altı ayında yaklaşık 3.000 lar. kişi tutuklanmış, birçok insan uzun süreli hapis ce- Yurtdışında, Doğu Türkistan Sürgün Hükü- zasına çarptırılmış ve idam edilmiştir.15 Çin Hükü- meti, Dünya Uygur Kongresi gibi örgütlenme- meti 15 Aralık 2003’te Doğu Türkistanlı 4 örgü- ler mevcuttur. Ayrıca Türkiye’de Doğu Türkistan- tü terörizmle suçlamıştır. Bunlar; Doğu Türkis- lıların kurmuş oldukları birçok vakıf ve dernek- tan İslami Hareketi-ETIM, Uluslararası Gençlik ler de bulunmaktadır. Ancak bunlar yıkıcı, bölü- Konferansı-WUYC, Münih-Almanya, Doğu Tür- cü ve radikal olmakla suçlanıp Çin Hükümeti ta- kistan Medya Merkezi-ETIC, Münih-Almanya ve rafından bulundukları ülkelere baskı aracı olarak Doğu Türkistan’ın Kurtuluşu Örgütü-ETLO’dur. kullanılmaktadır.12 Özellikle son yaşanan 5 Tem- Ancak Uluslararası Af Örgütü yayınladığı bir ra- muz olayları bu baskının niteliğini daha açık bir şe- porda özellikle WUYC ve ETIC’in barışçı yön- kilde ortaya koymaktadır.13 temler izleyen iki siyasi grup olduğunu belirtiyor.16 Çin’in içinde ise var olan örgütlerin hepsi Çin Çin Hükümeti 11 Eylül saldırılarından son- tarafından terörist örgütler listesine alınmıştır. Bu ra yeni gelişen dünya konjonktürü için yasal ze- örgütlerin bazıları, silahlı saldırılarını sivillere kar- mini sağlamlaştırmaya çalışmıştır. Böylelikle yeni şı gerçekleştirmektedir. Bu saldırıların Çinlilerin değişikliklerin Çin Hükümeti’nin terörizme kar- yaptığı yargısız infazların hemen ardından gelme- şı savaşında “daha fazla yasal çerçeve sağlayacağı” si, gerilimin ve terörün Çin politikalarının bir yan- beklenmekteydi.17 Bu yasal çerçeve Doğu Türkis- sıması olduğu sonucunu doğurmaktadır. Örneğin tan halkının günlük yaşamındaki serbestîsini dahi Şubat 1997’de Ramazan Bayramı sırasında İli’de tehdit etmektedir. Çin’in bundan gayesi ise herhan- polis, bir kadın grubuna saldırmış, buna karşı ya- gi bir örgütlenme girişimini anında bastırmaktır. pılan protesto eylemlerinde ise en az 10 gösterici öldürülmüştür. Bunun ardından 24 Nisan’da yine Basın ve İfade Özgürlüğü İli’de polis, Şubat ayındaki eylemlere katılmaktan aranan kişileri taşıyan bir otobüsü saran kalabalığa Çin’deki basın özgürlüğü özellikle son yaşa- ateş açmış ve iki protestocuyu öldürmüştür. Buna nan Google’ın kısıtlanması hadisesiyle uluslararası tepki olarak Doğu Türkistanlı örgütler 25 Şubat’ta kamuoyunun tepkisine neden olmuştur.18 Çin’de Urumçi’deki otobüslerde 3 bombalı eylem gerçek- medyaya ve daha özelde internette bilgi erişimi- leştirmiş, bu saldırılarda 9 kişi ölmüştür. Bölgede- ne yönelik kısıtlamalar çok uzun zamandan beri

11 http://www.showhaber.com/cin-isvecte-hapse-atilan-uygurun-ajanlik- iddialarini-yalanladi-266520.htm 14 A.e, s. 183. 12 http://www.ayrintidergisi.com/arastirma/eski-dusmanin-esareti- 15 Karaca, a.g.e., s. 237. altindaki-anavatan-dogu-turkistan.html 16 Hicazi, a.y., s. 73. 13 http://www.opendemocracy.net/article/china-turkey-and-xinjiang-a- 17 Hicazi, a.y., s. 74. frayed-relationship 18 http://www.ntvmsnbc.com/id/25074231/

37 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

sürmektedir. Çin’de basının durumu hususunda ler arasında 3 aylık edebi ve ilmi bir dergi “Bulak MAZLUMDER’in yayınladığı 2005 Dünya İnsan (Kaynak)”, 1950’den beri yayınlanmakta olan aylık Hakları Raporunda şu bilgilere yer verilmektedir: “Tarım” dergisi, 2 aylık “Sincan Medeniyeti” edebi “İnsan Hakları İzleme Örgütü HRW ve Çin’de İn- dergisi, Sincan Üniversitesi tarafından yayınlanan san Hakları (HRİCHİNA) gibi uluslararası ve yerel 3 aylık “Sincan Üniversitesi” ilmi dergisi, Çin po- insan hakları örgütlerinin sitelerinin yanı sıra, BBC gibi litikasına daha çok ağırlık veren “Sincan Tezkireci- haber sitelerine ve Wikipedia gibi genel amaçlı ansiklo- liği” başlıklı tarih dergisi gibi yayınlar bulunmakta- pedilerin sitelerine de Çin içinden kullanıcılar erişemi- dır. yor. Falun Gong hareketi, Tibet ve Uygur kaynaklı site- ler de Çin’deki kullanıcıların ulaşamadığı siteler arasın- da bulunuyor. İçerikten dolayı hedef alınan siteler dışın- da, birçok kullanıcının bilgiye erişimde başlangıç nokta- sı olan arama motorları da kontrol altında tutuluyor.”19 Çin’in basın ve ifade özgürlüğü konusunda- ki eksiklikleri 1997 yılında yayınlanan İnsan Hak- ları İzleme Komitesinin Raporunda “Çin Hükü- meti, ifade özgürlüğü üzerindeki kontrolleri sıkı- laştırarak siyasi ve dini muhaliflere zulmederek, sosyo-ekonomik değişimin siyasi sistemi çözme- sini önleyecek çabalarını hızlandırmıştır.” ifadesine yer verilmiştir.20 Basın özgürlüğü sorunu Çin’de eskiden beri var olan bir sorundur. Bu sorunun Doğu Türkistan’daki yansıması ise daha çarpıcıdır. Doğu Türkistan’da medya, tamamıyla Çin hükümetinin denetimi altındadır. Bu yüzden Uygurlar ifade öz- gürlüğünden mahrumdurlar. Çünkü bu bölgede yayınlanan gazete ve dergiler tamamen Çin res- mi politikasını destekleyen görüşlere yer vermek- tedir. Bu yayınlarda eleştirel görüşlere rastlamak imkânsızdır. Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurların kendi dillerinde yaklaşık 100 süreli yayını bulunmakta- dır. Ülke genelinde dağıtılan günlük “Sincan Gaze- tesi” Uygurca, Kazakça ve Çince yayınlanmaktadır. Ülke genelinde yayınlanan “Asya Kindiği”, “Urum- çi Akşam Gazetesi” gibi gazetelerin yanı sıra her vi- layetin günlük yayınladıkları gazeteler bulunmak- tadır. Doğu Türkistan’da yayınlanan önemli dergi-

19 Mazlumder 2005 Dünya Raporu 20 Türköz, A.g.e., s. 175.

38 ZORUNLU GÖÇ VE DOĞU TÜRKİSTANLI MÜLTECİLER

Zorunlu Göç ve Doğu Türkistanlı Mülteciler

Çin rejiminin sorunlu uygulamalarından biri olmalarıdır.1 Doğu Türkistanlı Uygurların aslında de zorunlu göç politikasıdır. Çin hükümeti Doğu dünyanın en büyük mülteci topluluklarından biri Türkistan’ın demografik yapısını değiştirme poli- olduğu dünya kamuoyu tarafından pek bilinme- tikası çerçevesinde Uygurları Çin’in diğer bölge- mektedir. Doğu Türkistan’daki mültecilik mesele- lerine zorla göçe tabi tutmaktadır. Özellikle evli- si, büyük oranda 1949 yılından sonra yapılan bü- lik ve çalışma çağındaki Uygurlara yönelik bu zo- yük göçlerle başlamıştır. Göçler, 1950’li yıllar bo- runlu göçlerle insanlar Çin’in batısı ve güneyinde- yunca devam etmiş; 1958, 1959 ve 1961 yılların- ki çalışma bölgelerine gönderilmektedir. Çin hü- da farklı sayılardaki Doğu Türkistanlı Uygur; Ti- kümeti aynı şekilde Doğu Türkistanlı genç kız- bet, Afganistan ve Türkiye’ye göç etmiştir. Göçler, ları da Çin’in içlerine göçe zorlamakta ve aileleri 1980’li yıllar boyunca da devam etmiştir. bu kızların çoğundan bir daha haber alamamak- tadır. Binlerce Uygur genç kızın çalışmak üzere Uygurların İltica Çin’in iç bölgelerine gönderilmeleri ve son ola- Etmelerinin Nedenleri rak Guangzhou’daki bir oyuncak fabrikasında taci- ze uğramaları, onları korumaya çalışan ve olan bi- Uygurların göç etmelerinin temel nedeni teni protesto eden Uygur gençlerinden ikisinin öl- Çin’in uyguladığı katlanılmaz zulüm politikala- dürülmesi, yüzlercesinin yaralanması, buna karşı- rıdır. Bunun yanında Çin’in Uygurları –özellikle lık Çin polisinin suçluları örtbas etmesi gerilimleri gençleri ve kadınları- Çin’in iç bölgelerine zorunlu tetiklemiş ve çatışmalara ivme kazandırmıştır. olarak göç ettirme uygulaması da vardır. Tüm bun- Kesin bir rakam verilememekle birlikte tah- ları birkaç madde ile özetleyecek olursak Uygurla- mini olarak Doğu Türkistan’dan göç etmiş kişi sa- rın Doğu Türkistan’dan göç etme nedenleri şun- yısının yaklaşık olarak iki milyon 700 bin oldu- lardır: ğu tahmin edilmektedir. Özbekistan’da 1 milyon • Doğu Türkistanlı Müslümanlar İslam’a yö- 500 bin, Kazakistan’da 700 bin, Kırgızistan’da 400 nelik baskılardan bunalıp, bu baskı ortamından bin, Suudi Arabistan’da 40 bin, Türkiye’de 30 bin, kurtulmak istemektedirler. Dinlerini yaşamaları- Avrupa’da 7 bin, Amerika’da bin 500, Avustralya na imkân sağlayacak yeni yerler arayışı içerisinde- bin 500, Kanada’da bin, diğer ülkelerde 20 bin ci- dirler. varında mülteci olduğu tahmin edilmektedir. Ör- • Çin’in dayattığı uygulamalara direnenler Çin neğin sadece 1962 yılında Çin’e karşı gerçekle- makamlarının takiplerinden kurtulmak için yurt- şen ayaklanmalar sonucunda Batı Türkistan’a göç dışına çıkmaktadırlar. İşlenen ihlallere direnen eden Doğu Türkistanlıların sayısı 50.000’i geç- Doğu Türkistanlılar Çin tarafından takiplere ve ta- mektedir. Sürgündeki Uygurların sayısı hakkın- cizlere maruz kalmaktadırlar. • Çocuklarını din karşıtı eğitim veren Çin da kesin rakamlar verilememesinin sebeplerinden okullarına göndermek istemeyen ve eğitim siste- biri de Rusya ve Türkî Cumhuriyetlere göç etmiş olan Uygurların korkudan kimliklerini saklıyor 1 http://www.tumgazeteler.com/?a=5343340

39 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

minde planlı ayrımcılığa maruz kalan Uygurlar, yoksulluk ve sefalete mahkûm olmaktadırlar. eğitim için topraklarını terk etmenin yollarını ara- • Çin’in uyguladığı sınır politikalarından biri maktadırlar. olarak Doğu Türkistan ile Kazakistan, Kırgızistan • Çin’in Doğu Türkistan’da yaptığı nükleer de- ve Tacikistan sınırı arasına tampon bölge yapma ve nemeler de Uygurları göç etmek zorunda bırakan onları abluka altına alma çalışmaları sonucu Çin, nedenlerden biridir. İlk olarak 16 Ekim 1964 tari- Uygurları zorunlu göçe tabi tutmuştur. O bölgeye hinde başlatılan nükleer denemelerin olumsuz et- 3,5 milyon Çinliyi yerleştirmiş ve sınırdaki bütün kileri yüzünden bölge insanı ölümcül hastalıklara 3 yakalanmış, 20 bin özürlü çocuk dünyaya gelmiş- Uygurları 50 kilometre içeriye sürmüşlerdir. tir. Nükleer denemeler nedeniyle ölenlerin sayısı- nın 210 bini bulduğu bilinmektedir. Binlerce insan Zorunlu İş Göçü ise ya sakat kalmış ya da kanser gibi hastalıklara ya- kalanmıştır. Çin’in 1949 yılından bugüne dek uyguladığı • Çin 1964’den günümüze kadar Doğu Tür- sistemli asimilasyon politikalarından biri de Doğu kistan topraklarında elliye yakın atom ve hidrojen Türkistanlı Müslümanlara uygulanan Çin içi zo- bombası patlatmıştır. İsveçli uzmanlar, 1984 yılın- runlu göçlerdir. Onlarca yıldır Doğu Türkistanlı- da yapılan yeraltı nükleer denemesinde kullanılan bombanın Richter ölçeğiyle 6,8 şiddetinde yer sar- lar, kızlı erkekli zorla Çin’in iç bölgelerine gönde- sıntısına sebebiyet verdiğini tespit etmişlerdir. 2 rilerek çalıştırılmaktadır. Kızlar Çinli erkeklerle ev- • Uygurlar arasında işsizlik büyük oranda art- lenmeye zorlanmakta, evlenmek istemeyenler iş- mıştır. Bu sebeple Doğu Türkistan’da çalışamayan kence görmektedir.4 Uygurların anlattıklarına göre Uygurlar yurtdışına çıkmak zorunda kalmıştır. zorbalıkla Çin’e götürülen genç kızlar fuhuş mer- • Doğu Türkistanlılar Çinlilere kıyasla ücret, iş kezlerinde, otellerde, kumarhanelerde çalıştırıl- ve eğitim alanında ikinci sınıf muamelesi görmek- maktadır. Aileleri ise sürekli tehdit edilmektedir.5 tedir. Çin yönetimi 15-25 yaş arasındaki Uygur kızları- • İnsan hakları alanında mücadele veren tüm nı “iş edindirme programları” gibi çeşitli program- Uygurların Çin tarafından hedef alınması da Uy- larla binlerce kilometre uzaktaki bölgelere gönder- gurların ülke dışına çıkma sebeplerinden biridir. • Uygur gençlerinin Doğu Türkistan toplu- mektedir. Uygur kaynakları bugüne kadar 200 ila muna yardımcı olacak çalışmalara rağbeti artmış- 250 bin kadar Uygur kızının Çin’in çeşitli bölge- tır. Bu nedenle eğitim ve yetişme amacıyla Mısır, lerine gönderildiğini söylemektedirler. Uluslara- Türkiye gibi ülkelere gitmek zorunda kalmışlardır. rası medyada da olaylar sırasında Çin tarafından • Çin hükümeti “Büyük Kuzey-Batıyı Açma” Kaşgar’dan Çin’in çeşitli bölgelerine gönderilen sloganı çerçevesinde Çin’in çeşitli bölge ve vila- tek tip askeri üniforma içinde Uygur kızlarının gö- yetlerinde “Propaganda ve Teşvikat Büroları” kura- rüntüleri yer almıştır.6 rak Çinlileri sözde “Batıda Hizmet Etmeye Davet” Tiyanşan (Tanrı dağı) sitesinin 05.02.2009 ta- propagandasıyla Çin’deki milyonlarca işsiz, güç- rihli haberinde, Peyzavat nahiyesinden Çin’in iç süz, evsiz ve çeşitli bulaşıcı hastalıklar taşıyan, ha- pisten yeni çıkmış Çinli göçmenleri tren vagonları- na balık istifi misali doldurarak Doğu Türkistan’ın 3 http://www.tumgazeteler.com/?a=5343340 4 Abdülmecit Avşar, Bağımsız Doğu Türkistanlılar Birliği Genel Başkanı, en verimli topraklarına getirip yerleştirmektedirler. AA. 06 Temmuz 2009 Bunun sonucu olarak da Doğu Türkistanlılar yer- 5 http://www.haber7.com/haber/20090716/Canli-tanigin-agzindan- Cin-zulmu.php leşik oldukları kendi arazilerinden çıkartılmakta, 6 Bu konuda bilgi için bkz. Xinjiangmigrant workers head for coastal factories, http://news.xinhuanet.com/english/2009-08/06/con- 2 http://www.hurgokbayrak.com/yeni_sayfa_185.htm tent_11838848.htm, (e.T. 14.08.2008).

40 ZORUNLU GÖÇ VE DOĞU TÜRKİSTANLI MÜLTECİLER

eyaletlerindeki fabrikalara çalışmaya gönderilen lanıyorlar. Model yapacağız diye kandırıp, dünya- 6052 kızın hiçbiri geri gönderilmeyip tam tersi- nın zengin işadamlarına pazarlıyorlar. Bu mafyalar ne böylesine iktisadi krizin yaşanmakta olduğu bir Çin hükümetine defaatle bildirildiği halde hiç biri- zamanda bu kızları çalıştırmakta olan fabrikaların si tutuklanmıyor.”8 Doğu Türkistan’dan daha fazla Uygur kızlarının Bu konu hakkında Rabia Kadir ise Amerikan gönderilmesini talep ettikleri belirtilmektedir. Bu Kongresi önünde şu ifadeleri kullandı; durum göstermektedir ki, söz konusu olan 6052 “…yaşları 16-25 arasında değişen ve evli olma- kızın hiçbiri kendi yurtlarına geri dönememişler- yan genç kızlar ‘iş fırsatı’ kisvesi altında naklediliyor”. dir. Çin’de çok sayıda insanın işsiz kaldığı zaman- Bu genç kızların çok sert muamelelere maruz kaldı- larda milyonlarca Çinli dururken bu kızlara nasıl iş ğını vurgulayan Rabia Kadir; “her gün 12 saat çalışı- bulunabildiği merak konusudur. yorlar. Genellikle ücretleri aylarca ödenmiyor” dedi ve ka- Doğu Türkistan Enformasyon Merkezi’nin dınları ucuz iş gücü, potansiyel kötü kadın olarak vasfet- 2008 yılında Doğu Türkistan’dan, hatta doğru- ti. Sincan’daki Uygurların birçoğu bunu bugüne kadar dan Peyzavat’tan Çin’in eyaletlerine çalışmaya ge- Çin yetkilileri tarafından uygulanan en alçak siyasetler- len kızlarla görüşerek elde ettiği video materyal- den saymaktadır. Birçokları hükümetin siyasetinin Müs- lerine göre Çin’deki fabrikalara gönderilen kızlar lüman genç kızları, Çin’in şehirlerindeki Müslüman ol- kendilerine hiçbir ücret verilmeksizin bedava köle mayan Çinli Han etnik grubu unsurlarıyla evlendirme- olarak çalıştırılmışlardır. Hatta hastalandıkların- yi, böylece Han ırkının geleneksel Uygur topraklarında da dahi dönmelerine müsaade edilmemiştir. Kaç- oturmasını sağlamayı hedeflediğini düşünmektedir. Bu si- mamaları için fabrika içerisine hapsedilerek göz- yasetle hedeflenenler, çalışmaya ve fuhşa zorlanan Müs- lem altında çalıştırılarak dışarı çıkmalarına izin ve- lüman kızların dışındadır. Zira bu Müslüman kızlardan rilmemiştir. Çin medyasındaki bir haberden an- ikisinin sürdüğü tekerlekli geleneksel Çin arabalarında, laşıldığına göre Peyzavat Komünist Partisi Sekre- Çin tarihini tanıtan bir rehber (turizm öğretmeni) ola- teri Zhu isimli bir Çinli, Doğu Türkistanlı kızları rak yaşlı bir adam oturur. Turistler kendisini izlemek için Çin’in eyaletlerine gidip çalışmaya razı etmek için 28,5 Amerikan Doları öder”.9 birçok siyasi hizmetler yaptıklarını ve ikna etme 5 Temmuz Urumçi olaylarına tanık olmuş vasıtalarını kullandıklarını itiraf etmiştir. 7 Avrupa’da yaşayan ve ismini açıklamak istemeyen Uygur Türklerinin sesini dünyaya duyuran Uygurlu bir hanım da Radio Free Asia muhabiri Erkin önemli bir kişi olan ve Rabia Kadir`den önce Uy- Tarim’in bu olayla ilgili sorusunu şöyle cevaplamıştır: gur Türklerine liderlik eden Gülamettin Pahta, M. “Çinliler vatanımızın zenginliklerini götürüyor- Cahit Oktay’a verdiği bir röportajda Uygur kızları- lar. Uygurlara hiçbir şey bırakmıyorlar; yüzde biri- nın zorla Çin’in iç bölgelerine gönderilmesi konu- ni bile bırakmıyorlar. Uygurlar işsiz. Çinliler Uygur- sunu şu şekilde dile getirmiştir: lara yaşama hakkı tanımıyorlar. Uygur gençlerini zor- “Her sene her vilayet bazında 8 yaş ile 16 la Çin’in iç bölgelerine götürüyorlar. Orada Çinli işçi- yaş arası 10 bin kızı alıp Çin kültürünü öğretece- ler 3.000 yuan (430 dolar) maaş alırken, Uygur işçi- ğiz diye zorunlu olarak götürüyorlar. Onlara zor- lere 300 Yuan (43 dolar) maaş veriliyor. Böyle bir du- la Çince öğretiyorlar, Çinliler ile evlenmeye zorlu- rumda, bu koşullarda ne yapsınlar? Bu gençleri kız er- yorlar. Güzel kızları affedersiniz fuhuş işinde kul- kek demeden Çin’in iç bölgelerine götürüp namuslarıy- la oynuyorlar. Ne demek istediğimi anladınız mı? Çin- 7 http://www.uygur.org/turkish/peyzavat-nahiyesinden-cinin-iceri- eyaletlerine-gonderilen-6052-kizin-bir-tanesi-dahi-geri-donmedi-haber,11. 8 http://www.ihlassondakika.com 2009-07-23 html 9 http://www.gokbayrak.com/tr/forum/viewtopic.php?f=2&t=124

41 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

liler erkek çocuklara bile tecavüz ediyorlar. Bu gençler da bitirdikten sonra yapılacağını öğrendiklerini ve kendi istekleriyle mi gittiler oraya? Hayır. Başına böy- kendilerine verilen işleri de zamanında bitirmenin le olaylar gelmiş, sonra da kaçıp gelen birkaç gence ba- imkânsız olduğunu dile getirmişlerdir. Kadınların bam yardımcı olup iş buldu, bu olayların hepsi gerçek, büyük bir bölümü, ücretleri bilmemelerinden do- gözümle gördüğüm olaylar.”10 layı abartılı maaşlarla kandırıldıklarından, işe alma sırasında vaat edilen servis ya da maliyetlerin kar- Ailelere fabrika sahipleri ve yerel yönetim- şılanmamasından yakınmaktadır. Kadınlar, insaf- ler tarafından sahte vaatler ve sözler verilmektedir. sız çalışma saatlerine zorlanmalarının yanı sıra öz- 2006 ve 2007 yıllarında, Doğu Türkistan’ın kırsal gürlüklerini kısıtlayan katı, hapishane hayatını an- alanlarından binlerce genç kız toplanmıştır. “rfa. dıran çalışma koşullarından yakınmaktadırlar. Bes- org” tarafından yayınlanan bir rapora göre, yerel lenme ve yaşam koşullarının da oldukça zayıf ve makamlar tarafından verilen “eğitim” programla- kötü olduğu rapor edilmiştir. Bazı kadınlar yaşa- rı kızların köle gibi çalıştırıldığı bir faaliyete dönüş- dıkları mahallelerde hiçbir mahremiyetlerinin bu- müştür. Yetkililerin çoğu Çin’in uzak ve bilinme- lunmadığını belirtirken, diğerleri de verilen gıda- yen yerlerine gönderilmeleri için kızlara ve ailelere nın çok basit ve kalitesiz olduğunu, genellikle sa- baskı yaptıklarını itiraf etmişlerdir. Had safhaya va- dece pilav ya da lahanadan ibaret olduğunu ve za- ran yokluk nedeniyle aileler gönülsüz de olsa kız- man zaman da içinden sinek ve böceklerin çıktığı- larını göndermek zorunda kalmaktadırlar. Bir yan- nı söylemişlerdir”. dan aylık 300 USD gibi çekici maaşlar, servis üc- Bağımsız raporlar ayrıca bu kızlardan büyük retlerinin ödenmesi ve otel konforunda konakla- bir bölümünün Çinli erkeklerle evlenmeye zorlan- ma yerleriyle kandırılırken; diğer yandan da aileler, dığını, bu teklifi reddedenlerin çoğunun işkenceye kızlarının bu programa gönderilmemeleri hâlinde maruz kaldığını ancak bunların ifşa edilmesini is- hashara gönderilmekle, topraklarına el koymayla, temediklerini belirtmektedir. Ayrıca, iş akdinin fes- sulama kanallarının kesilmesiyle tehdit edilmiştir. hedilmesi, hem kızlar hem de aileleri için ödeye- Kızların çalıştıkları yerlerdeki koşullar Uygur meyecekleri ağır para cezaları ya da Hashar anla- İnsan Hakları Projesi (UHRP) tarafından şu şekil- mına gelmektedir. Bu çalışma şartlarından kaçan de ifade edilmiştir: genç kadınlar ise Çin’in ücra yerlerinden beş pa- “Zhejiang, Pekin, Tianjin, Şangay ve Shan- rasız ve gururları kırılmış hâlde evlerine dönmeye dong gibi doğu sahil illerine vardıklarında ka- çalışmaktadırlar.”11 dınlar/kızlar kendilerine ve ailelerine anlatılan- lardan çok farklı bir gerçekle karşılaşmaktadırlar. Hashar Uygulaması Her şeyden önce, bu kişiler cazip maaşlar alacak- ları umuduyla kandırılmışlardır; ancak çoğunluk- Doğu Türkistan (Çin’deki resmi adıyla Sincan la vaat edilen miktarlarda maaş alamamışlardır. Di- Uygur Özerk Bölgesi), genel nüfusun (hapiste ol- ğer kesintilerin yanında, seyahat giderleri de ma- mayanlar) devlet eliyle sistematik bir biçimde zor- aşlarından kesilmektedir. Bazı kadınlar, ücretleri- la çalıştırılmaya tabi tutulduğu Çin’in tek bölgesi- nin saatlik çalışma üzerinden olacağının kendileri- dir. Hashar olarak anılan sistemde, çiftçi aileler ta- ne söylendiğini; ancak oraya vardıktan sonra aslın- rım, altyapı ve diğer kamu işlerinde her seferinde da ödemelerinin sadece ellerindeki işleri zamanın-

11 http://www.uhrp.org/articles/372/1/Uyghur-Girls-Forced-Into- 10 www.rfa.org/uyghur Labor-Far-From-Home-By-Local-Chinese-Officials/index.html

42 ZORUNLU GÖÇ VE DOĞU TÜRKİSTANLI MÜLTECİLER

2-3 hafta süreyle çalıştırılmak üzere aile üyelerin- Doğu Türkistanlı göçmen Türkiye’ye yerleşmiştir. den birini gönderir, karşı gelenler para cezasına İskânlı göçmenlerin büyük çoğunluğu Niğde, Kay- çarptırılırlar. Bu kişilere çalışmalarına karşılık hiç- seri, Konya ve Salihli’ye yerleştirilmiştir. Bunun dı- bir ödeme yapılmamakta, kalacak yer ya da gıda şında 1980’den sonra eğitim için Türkiye’ye gelen verilmemekte ve kendi ulaşım masraflarını ken- Doğu Türkistanlı örgenciler Türkiye’ye yerleşmiş- dilerinin ödemeleri gerekmektedir. Çalışanların lerdir. Bugün ise, yaklaşık 30 bin Doğu Türkistanlı- çoğu açıkta uyuduklarını ve çalıştıkları dönem bo- nın Türkiye’de yaşadığı tahmin edilmektedir.15 yunca da erişteyle beslendiklerini ifade etmişler- Türkiye’ye yerleşen Doğu Türkistanlılar ilk dir. Gücü kuvveti yerinde genç erkek bulunmayan olarak 1960 yılında İstanbul Zeytinburnu’nda aileler bile uygulamadan muaf tutulmamaktadır. Doğu Türkistan Göçmenler Derneğini Uygurlar tarafından ifade edildiğine göre 70 yaşı- kurmuşlardır.16 Doğu Türkistan Göçmenler Der- na kadar erkek ve kadınlar ile 12 yaşındaki çocuk- neği 1993 tarihinde 4322 Sayılı Bakanlar Kurulu lara varıncaya kadar herkes bu uygulamada yer al- kararı ile Kamu Yararına Çalışan Dernek statüsü mak zorundadır. kazanmıştır. Doğu Türkistan’daki Çin zulmünden kaçarak 1961 yılında Afganistan’a iltica eden 800 Türkiye’deki Doğu Türkistanlı Uygur’un 234’nün Türkiye’ye Uygur Sığınmacılar 1965 yılında iskânlı göçmen olarak gelişi Doğu Türkistan Göçmenler Derneği tarafından sağ- lanmıştır. Bu mültecilerin yol masrafları Birleşmiş Türkiye, diasporadaki Uygurların Doğu Tür- Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği’ne başvu- kistan davasını başlattığı yerdir. Türkiye’de yaşa- rularak temin edilmiştir. Afganistan’dan 70 Doğu yan Doğu Türkistanlı Müslümanların çoğunluğu Türkistanlı mülteci 1967 yılında Türkiye’ye getiril- 1949 yılında Çin’in Doğu Türkistan’ı işgal etme- miştir. Bunların da yol masrafları Birleşmiş Millet- sinden sonra, 1952 yılında Hindistan, Afganistan ler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne başvurularak ve Pakistan üzerinden Türkiye’ye iltica etmişlerdir. sağlanmıştır. 10.09.1969 tarihinde 88 kişilik mül- 13 Mart 1952 yılında 3232-0-3035/12765 sayılı teci kafilesi Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Bakanlar Kurulu kararıyla 1850 Doğu Türkistanlı- Komiserliği tarafından kiralanan uçak ile serbest nın iskânlı göçmen olarak Türkiye’ye kabulüne ka- göçmen olarak Türkiye’ye getirilmiştir.17 rar vermiştir.12 1987 yılından itibaren Suudi Arabistan’daki 1952 yılından sonraki yıllarda 500 kadar göç- Doğu Türkistanlıların, uluslararası yardım kuru- men kendi imkânlarıyla Türkiye’ye gelmiştir. 13 luşları ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk Cumhu- 1960’li yıllarda ise, Afganistan üzerinden yak- riyetlerine yaptığı eğitim yardımı çerçevesinde çok laşık 400 kadar Doğu Türkistanlı gelmiştir.14 sayıda Uygur genci Türkiye’de okumaya başlamış- 1980’li yıllarda Çin’deki açıklık politikasından tır. yararlanarak binlerce Doğu Türkistanlı akrabala- rını görmek amacıyla Türkiye’ye gelerek yerleş- miştir. Parçalanmış ailelerin birleşimiyle yüzlerce

12 Alptekin, İ., “Doğu Türkistan’dan Hicretimizin 40. Yılı”, Erciyes Dergisi, 15 Can, Enver, “”Doğu Türkistan’dan Kanlı Göçler”, Doğu Türkistan’ın Sayı 2, s. 15, 1990 Kayseri Sesi, Sayı:1, s.5-11, 1996 İstanbul 13 Can, Enver, “”Doğu Türkistan’dan Kanlı Göçler”, Doğu Türkistan’ın 16 Emet, Erkin 5 Temmuz Urumçi Olayı ve Doğu Türkistan s. 102 Sesi, Sayı:1, s.5-11, 1996 İstanbul 17 http://www.doguturkistan.org.tr/index.php?option=com_content&v 14 Gayretullah, H, Altaylarda Kanlı Günler, İstanbul, 1995 iew=article&id=19&Itemid=27

43 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

Komşu Ülkelerde göç etmiş, Pakistan yetkililerince Çin’e iade edil- Mültecilere Yönelik Baskılar dikten sonra 8 Şubat 2002 tarihinde Urumçi ya- kınlarındaki Guentin hapishanesine konmuş- Çin sadece Uygurlara değil, aynı zaman- tur. 31 Ekim 2005 tarihinde ise, Urumçi şeh- da mültecilerin zorunlu geri dönüşü konusunda ri orta halk mahkemesi tarafından, devleti bölme komşularına da baskı uygulamaktadır ki, geri dön- yani Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı için mücade- mek zorunda kalan mülteciler hapis cezalarına, iş- le etme suçundan idam cezasına çarptırılmıştır. 8 Şubat 2007 Perşembe günü İsmail Samet Çin ta- kence ve hatta idama maruz kalmaktadır. Her ne 21 kadar Doğu Türkistan’ı çevreleyen pek çok ülke rafından idam edilmiştir. 1951 Mülteci Sözleşmesi’ne imza atmamış olsa da, 2010 Nisan’ında Pakistan polisi ülkedeki Uy- gur göçmenlere kendi dillerini öğreten bir vakfın mültecilerin bu şekilde “iade edilmesi”, Birleşmiş 22 Milletler İnsan Hakları Beyannamesi’ne ters düş- üyelerini gözaltına almıştır. menin yanı sıra uluslararası hukuk normlarına da aykırı bir uygulamadır.18 Şanghay İşbirliği Örgütü 1994’de Çin Başbakanı Li Peng’in beş Orta Aracılığıyla Doğu Türkistanlı Asya Cumhuriyetini ziyaret etmesi bu ülkelere sı- Mültecilere Yönelik Baskılar ğınmak zorunda kalan Uygurlara yönelik baskının daha da artmasının önünü açmıştır. Aynı sene Ka- Çin, Doğu Türkistan’a yönelik politikala- zakistan ile Çin arasında imzalanan yeni sınır an- rını meşrulaştırmada özellikle Şanghay İşbirliği laşmasının arkasından Kazak hükümeti kendi top- Örgütü’nü bir araç olarak kullanmaktadır. 1996’da raklarındaki Uygur diasporasının derneklerini ka- Çin ve Rusya’nın önderliğinde Kazakistan, Kırgızis- patmıştır. Daha sonra 1995’de Çin; Rusya ve Orta tan ve Tacikistan’ın katılımıyla Şanghay Beşlisi ola- Asya’daki komşuları Tacikistan Kırgızistan ve Ka- rak ortaya çıkan oluşum, 2001’de Özbekistan’ın da zakistan ile askeri işbirliğini geliştirecek ve sınırlar- katılımıyla Şanghay İşbirliği Örgütü’ne dönüşmüş- daki asker sayısını azaltacak bir anlaşma daha yap- tür. Şanghay İşbirliği Örgütü Çin’in “üç şeytani güç” mıştır. Çin, bu üç Orta Asya devleti ile ayrıca Pa- olarak tanımladığı “ayrılıkçılık, terör ve radikalizm”e kistan ve İran’ı göz önünde bulundurarak İslami karşı bir güvenlik örgütü olarak yapılandırılmış ve yapılanmalara karşı da görüşmelerde bulunmuş- Doğu Türkistan sorunu da bunun önemli bir gün- tur. Oluşturulan bu denge de Orta Asya cumhuri- dem maddesini oluşturmuştur. Nitekim Özbekistan, yetlerinin kendi sınırları içindeki Uygur diaspora- Kazakistan ve Kırgızistan gibi kendi içinde Uygur di- sının Çin’deki bağımsızlık hareketini destekleme- 19 asporası barındıran ve üstelik Türk kökenli olan üç lerini imkânsız kılmaktadır cumhuriyetin de üyesi olduğu Şanghay İşbirliği Ör- Pakistan ise Çin ile yaptığı güvenlik anlaşma- gütü yaptığı açıklamada, Temmuz ayında Urumçi’de ları nedeniyle ülkedeki Doğu Türkistan vakıf ve yaşanan olayları ve buna karşı hükümetin sert müda- derneklerinin üzerine gitmeye başlamış ve bazı ku- 20 halesini “Çin’in içişleri” olarak gördüğünü ve hükü- rumları kapatmıştır. 1997’de Doğu Türkistan’ı metin yaklaşımını onayladığını belirtmiştir. 23 terk etmek zorunda kalan İsmail Samet Pakistan’a 21 Seyit Tümtürk, Dünya Uygur Kurultayı Başkan Yardımcısı Basın 18 Refugees”, http://www.uhrp.org/categories/Issues/Refugees/ Bildirisi 8 Şubat 2007 19 http://www.turkiye.net/mbinay/news/analiz26.htm 22 http://iuhrdf.org/iuhrdfmain.aspx 20 http://www.heritage.org/Research/Testimony/Chinas-Military-and- 23 http://www.usakgundem.com/yazar/1288/doğu-türkistan-sorunu. Security-Relationship-with-Pakistan#_ftn12 html

44 ZORUNLU GÖÇ VE DOĞU TÜRKİSTANLI MÜLTECİLER

Şanghay İşbirliği Örgütü üyelerinden Kazakis- yakalarlarsa beni öldüreceklerinden eminim.’’24 tan resmi olarak, Çin’den gelen Uygurları, mülteci Doğu Türkistan meselesi konusunda, Kaza- olarak tanımamaktadır. Bu da Uygurların, yasal bir kistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev, Çin’in 5 Tem- statüden yoksun olmaları ve polisten korunama- muz Urumçi olaylarının çözümüne ilişkin alınan maları anlamına gelmektedir. Kazakistan merkez- tedbirler ve Orta Asya ülkeleriyle birlikte “şeytani li bir insan hakları kuruluşu, Çin’den kaçan mülte- üç güce” karşı gösterdiği çabanın takdirle karşılan- cilerin, her gün daha da zor şartlar altında yaşadık- dığını açıklamıştır. Cumhurbaşkanı Nazarbayev’e ları uyarısında bulunmuştur. Kuruluş, bu duruma göre, Çin’in bu çabaları sadece “Xinjiang”in is- gerekçe olarak, Çin’in terörle mücadele konsepti- tikrarının sağlanması ile kalmamış aynı zamanda ni göstermiştir. Merkezi Almata’da bulunan Etnik Kazakistan’ın istikrarının korunması için de yarar- Azınlıklar için Yasal Destek Merkezi, Çin ve Kaza- lı olmuştur.25 kistan hükümetlerinin terörle mücadeledeki işbir- Çin’in Doğu Türkistan üzerinde en çok liğine dikkat çekmektedir. Merkeze göre, bu işbir- baskı kurduğu Orta Asya ülkelerinden biri de liği, Pekin’in, ülkenin batısındaki Doğu Türkistan Kırgızistan’dır. 2000 yılında “Kırgızistan Uygurlar bölgesinde, siyasi amaçla şiddet olaylarına karış- İttifakı Cemiyeti”nin Başkanı ve meşhur siyasetçi makla suçladığı kişiler üzerindeki baskıyı artırma- Negmet Bosakov belirsiz katiller tarafından ken- sına olanak sağlamaktadır. di evinin önünde kurşunlanarak öldürülmüştür. Doğu Türkistan’da Pekin karşıtı şiddet, 15 yıl 2001 yılında ise Çin’den kaçan ve Kırgızistan’da tu- önce patlak vermiştir. Bu süre içinde Uygurlar, kü- tuklu bulunan 4 Uygur gençten üçü idama ve biri çük gruplar halinde yavaş yavaş Kazakistan’a kaç- de 25 yıl hapse mahkum edilmiştir.26 mıştır. Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygur- Özbekistan da Uygur sığınmacıları Çin’e iade lar ise Çinlilerin topraklarına adeta akın etmesi- eden ülkeler arasındadır. 2006 yılında gerçekleşen nin, kültürlerini aşındırdığını söylemektedir. Etnik bir olay, Şanghay Beşlisi içinde yer alan ve Çin’le Azınlıklar için Yasal Destek Merkezi’ne göre, 700 iyi ilişkiler içinde olmak isteyen bu ülkenin Uygur kadar Uygur, Çin’in dağlarını aşıp, bu riskli yolcu- mülteciler için emin bir yer olmadığının gösterge- luğu tamamlamıştır. Batılı ülkeler, bu kişilerin ço- si olmuştur. Siyasi faaliyetleri sebebiyle 1990’lı yıl- ğunun sığınma başvurularını kabul etmiştir. An- ların ortalarında yabancı ülkelere kaçmak mecbu- cak Uygurların 50 kadarı, Kazakistan’da kalmış- riyetinde kalan, 2001 yılında Kanada’ya gelerek si- tır. Çalıştığı pazarda polisten saklanırken BBC mu- yasi sığınma talebinde bulunan ve Kanada vatan- habirine konuşan bir Uygur, sınır dışı edilmemesi daşlığı alan Hüseyincan Celil, 2006 yılında eşi ve için, düzenli olarak rüşvet vermek zorunda kaldığı- çocuklarıyla birlikte akrabalarıyla hasret gider- nı söylemiştir: mek için Özbekistan’a gelmiştir. Taşkent’te Özbe- ‘’Polisler, kanunlara aykırı davrandıklarını biliyor- kistan makamları tarafından tutuklanan Kanada- lar. Ancak sırf düzenli olarak para kazanmak için bizi lı Uygur sığınmacı Çin’e teslim edilmiştir.27 Hüse- taciz ediyorlar. Sürekli; her gün, her saat, korku içinde- yincan Celil, Çin yönetimi tarafından 15 yıl ceza- yim. Başıma bir şey gelse, kimseden hesap sorulamaz. ya çarptırılmıştır. Özbekistan’da Uygur mültecilere Çin’e geri gönderilecek olmam, daima bir olasılık. Çün- kü Çin unutmaz. Geride bıraktığım ailemi düzenli ola- 24 http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/2005/01/050104_ uygur_china.shtml rak kontrol ediyorlar. Uzun süredir saklanıyorum. Ve 25 http://news.xinhuanet.com/world/2009-12/12/content_12637806. htm 26 http://www.istiklalgazetesi.com.tr/yeni_sayfa_54.htm 27 http://utv.dyndns.org/doguturkistan/haber/2006/06_30a.html

45 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

yönelik baskılar 14 Haziran 2004 yılında Çin dev- lacağı korkusuyla, Çinli yetkililere göre hassas olan let başkanın Taşkent’te düzenlenen Şanghay İşbir- konuları telefonda konuşmanın olanaksız olduğu- liği Örgütü toplantısı için yaptığı ziyaretin ardın- nu belirtmektedirler. Diğer önlemler arasında, sür- dan artmıştır. Her iki ülke de “küresel terörizme” gündekilerin Doğu Türkistan’da kalan aile üyeleri- karşı “Doğu Türkistan terör örgüleri” ile mücade- ne pasaport ya da başka seyahat belgelerinin veril- le edilmesi konusunda anlaşmıştır. Bu tarihten iti- meyerek, yasa dışı yollarla seyahat etmedikçe on- baren Özbekistan’da Uygurlara ait insan hakları ve ların ülke dışındaki akrabalarını ziyaret etmelerini Doğu Türkistan’ın özgürlüğü alanında çalışma ya- ya da yanlarına gitmelerini etkin şekilde önlemek pan kurumlar yasaklı listesine eklenmiştir. Bu yüz- de bulunmaktadır.30 den Doğu Türkistanlı Uygur mültecilerin yoğun Şubat 2004’te Sincan Akrobatik Heyeti’nden olmasına rağmen Özbekistan Uygurlar için güve- beşi erkek ikisi kadın yedi Uygur akrobat nilir bir yer olma özelliğini kaybetmiştir.28 Kanada’ya yaptıkları bir ziyarette gruptan ayrıl- 5 Temmuz 2009 günü Doğu Türkistan’da ya- ma ve iltica başvurusunda bulunma kararı ver- şanan olaylar neticesinde ülkesini terk etmek zo- mişlerdir. Daha sonra bildirildiğine göre, Doğu runda kalan 27 Müslüman Uygur Türkü aylar Türkistan’daki akrabaları, akrobatların fikrini de- süren yolculuğun ardından Kasım ayında Kam- ğiştirmek için açık bir girişimle yerel yetkililerin boçya Krallığına sığınmıştır ve Birleşmiş Millet- tehdit ve gözdağına maruz kalmışlardır.31 Bildiril- ler örgütüne mültecilik başvurusunda bulunmuş- diğine göre akrobatlar, ibadet için camiye gitmele- lardır. Ülkelerinde can güvenliği olmadığı için rine izin verilmemesi, oruç zamanında yemek ye- Kamboçya’ya sığınmış olan bu kişilerin Birleşmiş meye mecbur bırakılmaları ve domuz eti yemeye Milletlere yaptıkları başvurular henüz neticelen- ve alkollü içki içmeye zorlanmalarının da araların- meden Çin Halk Cumhuriyeti bu kişilerin Kam- da bulunduğu sayısız nedenle iltica talebinde bu- boçya Krallığı’ndan iadelerini talep etmiştir. Ko- lunmuştur. Bir jonglör (el çabukluğu ile marifetler nuya birçok uluslararası kurumun ve bazı ülkele- sergileyen akrobat) olan Dilşat Siraciddin de şun- rin müdahil olmasıyla Kamboçya resmi makam- ları söylemiştir: “Hükümet için gösteri yapıyorduk ları bu kişilerin iade edilmeyeceğine dair açıklama ve hükümet bizi etnik birlik imajı için kullanıyor- yapmış ancak 19 Aralık tarihinde Doğu Türkistan- du. Başka seçim şansımız yoktu. Karşı çıkma hak- lı sığınmacıları Çin Halk Cumhuriyetine iade et- kımız da yoktu.”32 Doğu Türkistan’daki Komü- miştir. 29 İade edilen Uygurların akıbeti ise belli de- nist Partisi Sekreteri Wang Lequan bu açıklamala- ğildir. ra tepki olarak, bu yedi kişinin “yurt dışındaki Sin- can ayrılıkçıları tarafından kandırılmış” olduğunu ve Çin’in Sürgündeki Uygurlar İçin çoğunun Kanada’da “iradeleri dışında” tutulduk- Baskı İhracı larını iddia etmiştir. Ailelerinin akrobatların eve dönmelerini istediğini ve döndükleri takdirde on- lara “yumuşak” muamele edileceğini de eklemiştir. Sürgündeki Uygur aktivistler, aileleri ile yap- tıkları telefon konuşmalarının yetkililer tarafın- 30 Çin Ceza Yasası’nın 322. Maddesi, “bir ulusal sınırı yasa dışı yol- dan dinlendiğini ve akrabalarına karşı baskı yapı- larla geçme” yi bir yıla kadar hapisle cezalandırılabilecek bir suç olarak tanımlamaktadır. 31 “We had no rights: Acrobats” (“Akrobatlar: Haklarımız yoktu”), 28 http://www.uhrp.org/articles/153/1/Disappearing-Diaspora-in- Toronto Star, 4 Şubat 2004 /Disappearing-Diaspora-in-Uzbekistan.html 32 “The Uyghur acrobats who did the flip on China” (“Çin’e darbe vuran 29 http://www.mazlumderistanbul.org/default.asp?sayfa=aciklama_ Uygur akrobatlar”), Stephen Sullivan, Media Monitors Network, 8 Şubat detay&aciklama=112 2004,

46 ZORUNLU GÖÇ VE DOĞU TÜRKİSTANLI MÜLTECİLER

Fakat yedi Uygur’dan oluşan bu akrobat grup Çin liği dairesinden yetkililer ailenin evini ziyaret ede- yönetiminin kendileriyle ilgili üstü kapalı tehdit, rek, gazetecinin faaliyetlerinin “kötü ve tehlikeli” baskı ve çarpıtmalarına rağmen gösteriden sonra olduğunu söylemişlerdir. Yine anlaşıldığına göre Kanada’ya iltica etmeyi başarmıştır.33 bu yetkililer, gazetecinin yurt dışındaki faaliyetle- Çin’in kendi yurttaşları ile bağlantılı ola- rini sürdürmesi halinde ailenin diğer üyelerine pa- rak başka ülkelere baskı uygulama çabaları, son saport verilmeyeceği tehdidinde de bulunmuşlar- 15 yıldır Suriye’de yaşayan ve Suriyeli bir kadın- dır. Görünüşe göre diğer daha uzak akrabalar, mi- la evli olan Çin vatandaşı ünlü bir Uygur şair olan silleme korkusuyla gazetecinin ailesinden uzak 40 yaşındaki Ahmedcan Osman’ın yakınlarda durmaktadır.36 Suriye’den sınır dışı edilmesiyle bir kez daha gün- Nepal’den Çin’e zorla geri gönderilen ve ar- deme gelmiştir. Suriye’nin Ocak 2004 başında Ah- dından infaz edilen Gucamamat Abbas olayı da, medcan Osman’ı sınır dışı etme kararı, Çin’in yurt Uygur sığınmacıları bekleyen insani felaketi özet- dışında yaşayan “terörist” zanlılar ile ilgili kara liste- lemektedir. Gucamamat Abbas bir Uygur aktivisti sini yayınlamasından bir aydan daha kısa bir süre olarak 1994 yılında Çin’de gözaltına alınmış ve iş- sonra gelmiştir. Şairin ismi bu listedeki adlar ara- kenceye maruz kalmıştır. 2000 yılında Tibet üze- sında değildir, ancak Ahmedcan Osman, şiirleri- rinden Nepal’e kaçarak BMMYK ofisine iltica ta- nin yurt dışında yaşayan Uygur milliyetçilerinin lebiyle başvurmuş ve Mayıs 2001’de mülteci ola- bir araya gelme noktası olabileceğinden korkan rak kabul edilmiştir. Çinli yetkililerin Suriye’ye onu sınır dışı etmeleri Ocak 2002 tarihinde ise Nepal Polisi tarafın- için baskı yaptığını iddia etmiştir.34 Ahmedcan Os- dan gözaltına alınarak Çin Büyükelçiliği görev- man Suriye’den Türkiye’ye gelince iltica başvuru- lilerine teslim edilmiştir. Kısa sürede Çin’e zor- sunda bulunmuş ve Mart 2004’te BMMYK tara- la gönderilen Abbas’ın infaz edildiği bilgilerine fından zorunlu mülteci olarak tanınmıştır.35 ulaşılmıştır.37 Gazeteci olarak çalışan sürgündeki bir Uygur aktivist Uluslararası Af Örgütü’ne, Ekim 2003’de Guantanamo’daki Uygurlar Doğu Türkistan’daki akrabalarıyla yaptığı bir tele- fon görüşmesi sırasında akrabalarının kendisine, 2001 yılından beri ABD en az 22 Uygur’u Çinli yetkililerin telefon numarası ve ev adresi de Guantanamo’da tutmaktadır. Bu tutukluların bir- dâhil olmak üzere yurt dışındaki yaşamının her ay- çoğu hakkında Amerikan ulusal güvenliği için teh- rıntısını bildiğini söylediklerini anlatmıştır. Bu du- dit oluşturmadıkları kararı verilmiş ve serbest bı- rumdan da anlaşıldığı kadarıyla Çin devlet güven- rakılmaya aday gösterilmişlerdir. Bununla birlikte,

33 “Uighur acrobats from China defect after performance in ” 2003 yılında tutukluların işkence ve kötü muame- (“Çinden gelen Uygur akrobatlar Kanada’daki gösteriden sonra iltica etti”) le görme tehlikesinden dolayı Çin’e gönderilme- , AFP, 8 Şubat 2004. 34 http://www.rfa.org/english/news/128020-20040211.html?searchterm= me kararı alınmıştır. None “Uyghur poet expelled by Syria seeks refugee status” (“Suriye’den 24.03.2010 tarihinde, Afganistan’da 2001 yı- sınırdışı edilen Uygur şair iltica başvurusunda bulunuyor”) 35 Ahmedcan Osman’ın sınır dışı edilmesi, Suriyeli yetkililerin hem ülke lında gözaltına alınan ve Guantanamo ‘da se- içinden hem de ülke dışından İslamcı aktivistlere yönelik baskı politikası kiz yıldan beri tutulan İki Uygur kardeş İsviçre’ye kapsamında gerçekleşti. Bu tür aktivistlere uzun zamandır “terörist” etiketi takılmıştır ve sistematik işkence ya da kötü muamele riski altındadır. 11 Eylül 2001 olaylarından sonra ve “terörizm” ile mücadelede “işbirliği” 36 http://www.amnesty.org/en/library/asset/ASA17/021/2004/ kapsamında Suriye hükümeti İslamcı aktivistleri diğer ülkelere göndermiş en/4f81c71c-d5cd-11dd-bb24-1fb85fe8fa05/asa170212004tr.pdf ve ABD de dahil olmak üzere diğer ülkelerin geri gönderdiği Suriyelilere 37 http://www.xjnews.com.cn/news/2003-10-21/20031021111742. işkence yapmış ya da kötü muamelede bulunmuştur. htm

47 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

gönderilmiştir.38 de yasal bir oturum alma imkânı sağlayan evrakları 31.03.2010 tarihinde Münih belediyesi elde edebilmektedirler.41 ABD’de Guantanamo esir kampından serbest bı- rakılacak 17 Uygur Müslümanı kabul etme kararı Doğu Türkistanlı Mültecilerin almıştır. Uygurlu Müslümanlar Çin’den Pakistan’a kaçmışlar, buradan da 2002 yılında ABD tarafın- Karşılaştıkları Sıkıntılar dan Guantanamo’ya götürülmüşlerdir.39 Uygur mülteciler 2001 yılında Amerikan lider- Birçok Doğu Türkistanlı ülkelerini yasa dışı liğindeki Afganistan işgali sırasında Afganistan’ın yollardan terk etmiştir. Doğu Türkistanlı Uygurlar Tora Bora dağlarında gözden kaybolup Çin baskı- zorlu dağları yaya olarak geçip komşu ülkelere ulaş- sından uzakta zorlu bir hayat yaşadıkları yerde Pa- tıklarından ellerinde herhangi bir seyahat belgesi kistanlı köylüler tarafından yakalanıp Amerikan bulunmamakta ya da sahte seyahat belgeleri ile yol- kuvvetlerine satılmışlardır. Amerikalı yetkililer bu culuk etmektedirler. Bu tür yasal olmayan yollara mültecilerin ne el Kaide ile ne de Taliban’la hiçbir başvurmalarının sebebi, üzerlerindeki ağır baskı ve bağlantıları olmadığını bilmelerine rağmen yine seyahat ve dolaşım özgürlüğünden mahrum olma- de onları Guantanamo’ya göndermişlerdir ve Çin- larıdır. Dolayısıyla yasal seyahat belgeleri olmadığı li sorgulayıcıların onlarla görüşmesine izin vermiş- için ülkelerine geri de dönememektedirler. lerdir. Bu mülteciler Guantanamo’da yargılanırlar- Doğu Türkistan topraklarına dönmeleri duru- ken, Bush yönetiminin Irak savaşı arifesinde Çin munda siyasi takibe ve adil olmayan bir yargılama- hükümetinin desteğini güvenceye almak için terö- ya maruz kalmaktan korkmaktadırlar. rist bir grup olarak adlandırdığı ayrılıkçı bir Uygur Çin hükümeti Uygur mültecileri takip etmek- hareketiyle ilişkilendirilmişlerdir.40 te, “terörist” oldukları gerekçesi ile teslim edilme- lerini talep etmektedir. Hâlbuki Avrupa ve Ameri- Mültecilere Yönelik Tehditler ka ülkelerine göç etmiş Uygurların çoğu, bu ülke- lerdeki yasal Uygur örgütleri vasıtası ile barışçıl fa- aliyetlerde bulunmakta, meşru yollarla taleplerini Çin Yönetimi diğer ülkelerde bulunan Uygur dile getirmektedirler. Buna rağmen hala Çinli ma- mültecilere yönelik baskılar uygulamaktadır. Pasa- kamlarca takip edilmektedirler. portlarını uzatmamakta, hatta göç ettikleri ülkeler- Uygur mülteciler göç ettikleri ülkelerden zor- deki göçmen büroları ile iş birliği yapmaya yanaş- la sınır dışı edilebilmektedirler. Bu genellikle, göç mamakta, aksine söz konusu ülkelerden mültecile- ettikleri ülkelerdeki resmî makamlar kendilerin- ri geri göndermelerini talep etmektedir. Çin Yöne- den belge istediklerinde karşılaştıkları bir sorun- timi geri gönderilenleri de teslim alır almaz idam dur. Bu belgeler için Çin elçiliği ile ilişkiye girildi- etmektedir. ğinde bu kişilerin zorla sınır dışı edilmeleri günde- Bu durum karşısında Uygur mülteciler birta- me gelmektedir. Bu durumda da başlarına gelecek kım illegal yollara tevessül etmekten başka çare bu- olan ceza genelde idam olmaktadır. lamamakta ve ancak bu yolla göç ettikleri ülkeler- Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Der-

38 http://www.dw-world.de/dw/article/0,,5387062,00.html 41 Mahluf, Macide, Prof. Dr. Zorunlu Göç ve Uygur Diasporası, s. 142, 39 http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=109842 Hür Doğu Türkistan Sempozyumu 2009 http://www.doguturkistansem- 40 http://www.maarip.org/turk/yazdir.asp?ID=385 pozyumu.com/dogu-turkistan-kitabi-tr-en.pdf

48 ZORUNLU GÖÇ VE DOĞU TÜRKİSTANLI MÜLTECİLER

neği Başkanı Seyit Tümtürk’le Kayseri’de yapılmış eşek ne kadar komik bir meblağa.” bir röportajda Tümtürk, Uygurların göç hikâyesini “Yolda gelenler tandırlarda ekmek yapmışlar. Bir- şu şekilde anlatıyor: kaç aylık yol olduğu için ekmekleri kurutmuşlar. O ek- “Doğu Türkistan’dan göç etme nedenleriniz mekleri çuvallara doldurmuşlar yiyerek gelmişler. Elin- nelerdir”? de mesleği olanlar yolda gelirken karşılaştıkları yerleşim “Doğu Türkistan’dan göç etme nedenlerimizin ba- birimlerinde tamirat yapmışlar, yanlarında getirdikleri şında can güvenliğimizin olmaması gelmektedir. Özel- eşyaları takas etmişlerdir. İkilim ve hastalıklar nedeniyle likle 1949’da Mao-Zedung ve arkadaşlarının komü- pek çok kişinin ölmesine rağmen kafileler Afganistan’a nist devrimi yapmalarından sonra, Doğu Türkistan ulaşmayı başarmışlardır.” Bölgesinde de bu etkinliklerini giderek arttırmaya baş- ladılar. Doğu Türkistan’da da, Çin’in diğer bölgelerin- Afganistan’dan başka nerelere göçler oldu? de uygulamış oldukları kıyım, zulüm, katliam ve işken- “Doğu Türkistan’dan yapılan göçlerin ana gövde- celeri uyguladılar. Bu eziyetlerin had safhaya ulaşma- si Batı Türkistan’a olmuştur. Batı Türkistan ile Doğu sı sonucunda bölgede yaşayan insanlar canlarını kurta- Türkistan birbirine sınır olduğu için Kazakistan, Kır- rabilmek için başka ülkelere sığınmaya karar verdiler. gızistan ve Özbekistan’a büyük kafileler hâlinde göçler Ayrıca hür dünyada Doğu Türkistan’ın bu sıkıntıları- olmuştur. Mao-Zedong ve arkadaşlarının yapmış oldu- nı, Çin’in yaptığı insan hakları ihlallerini, yaptığı kat- ğu ihtilal sonrasında kitleler halinde on bin, yirmi bin, liamları anlatmak için yurt dışına gitme arzusu orta- otuz bin kişilik guruplar bu ülkelere göçler yapmışlar- ya çıkmıştı.” dır. Bu ülkelerde Doğu Türkistanlılar varlıklarını hâlâ devam ettirmektedirler. Meselâ Kazakistan’ın Yarkent “Afganistan’a gelişiniz hakkında bilgi verir misiniz”? diye bir kasabası vardır. Yarkent kasabası tamamen bi- “Doğu Türkistan’dan göç sırasında halkın büyük zim Doğu Türkistan’ın Yarkent şehrinden göç edenler- bir çoğunluğunun malları ellerinden alınmıştır. Şu ta- den oluşmaktadır. Çimkent buna başka bir örnektir. O rihte terk edeceksiniz diye bir tebliğ gönderilmiş ve her- dönem komünist ihtilâlden kaçıp buraya sığınan kar- kes hazırlıksız yakalanmıştır. Kimse malını, mülkünü, deşlerimizin oluşturduğu bu nüfus en iyimser rakamla arsasını, evini arazisini değerinde satamamıştır. Birço- bir buçuk milyonun üstündedir.” ğu orada bırakmış gelmiştir. Bizim de orada çok geniş “Çin’in en çok tehdit olarak algıladığı ve endi- arazilerimiz var. Ecdadımızın kaç asırda yapmış oldu- şe duyduğu kesim de özellikle Batı Türkistan’dır. Sov- ğu birikimler orada kalmıştır. İlerde bunlar uluslarara- yetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsız Türk sı mercilere başvurup mallarını talep etmesinler diyerek Cumhuriyetlerinin kurulmasıyla Çin; Kazakistan, orada kalan akrabalarımıza çok düşük ücretler öde- Kırgızistan ve Özbekistan’daki Uygurların Doğu yerek bütün mal varlığımız satıldı, el değiştirdi gibi bir Türkistan’daki kardeşleri ile irtibata geçmelerinden ve sahtekârlığa başvurmuştur. Batı Türkistan’daki bağımsızlık hareketinin Çin’e sıçra- Daha sonra bu konu ile ilgili olarak, falan dayını- masından endişe etmektedir. Bugün hâlâ aynı endişeyi zın oğlu, satmaya yetkisi olmayan, uluslararası kanu- taşımaktadır. Ayrıca Çin’in başını çektiği Rusya ile bir- nunda satmasına izin vermediği kişiler o malı mülkü likte oluşturdukları Şanghay İttifakının ana sebebi de satmıştır. Şuna geleceğim evin değeri on bin dolarsa yüz, Çin’in güvenlik endişesi ve Doğu Türkistan’ın bağım- iki yüz dolara, üç yüz, beş yüz dolara bunlar elden çıka- sızlık hareketinin önünü alabilmek için oluşturduğu bir rılmıştır. Büyüklerimiz derki “Ben evi sattığım paraya oluşumdur.”42 bir eşek aldım onun üzerine yiyeceğim ekmeğimi, erza- kımı koydum yola çıktım.” Düşünün bir ev parasına bir 42 http://www.turkishstudies.net/sayilar/sayi3/13gülosmankubilay.pdf

49 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

50 ETNİK VE DİNİ AYRIMCILIK

Etnik ve Dini Ayrımcılık

Etnik Ayrımcılık altı kat gibi inanılmaz bir rakama ulaşmıştır. Böy- lece 1950’lerden itibaren başlayan asimilasyon ça- Türk kökenli toplulukların yoğun olarak yaşa- lışmaları öncesinde, bölgedeki nüfus yoğunluğu dığı bölgede dikkat çeken ilk hak ihlali, 1884 yılın- %75 olan Uygur nüfusunun oranı bugün yarı ya- daki işgalden sonra bölgenin isminin, Çince anla- rıya düşmüştür. Çin idaresinin yürüttüğü asimi- mı “yeni fethedilmiş topraklar” demek olan Sincan lasyonun bir diğer parçası da, Uygur Türklerinin (Xinjiang) olarak değiştirilmesi ve “Doğu Türkis- bölgeden tasfiyesi ve nakli şeklindeki yoğun nü- tan” ismini kullanmasının resmî olarak yasaklan- fus göçünü gerçekleştirmesidir. Bölgedeki nüfus ması ile başlar. Bölgede sadece Uygur Türklerinin hâkimiyetini elinde tutmak ve etnik nüfus yoğun- bulunduğunu söylemek doğru değildir. Uygurlar luğunu arttırmak isteyen Çin, bu amaçla çeşitli yol- bölge nüfusunun en büyük kısmını oluştururken lar denemektedir. Örneğin Uygur çocuklar “Sin- en az onlar kadar kalabalık olan bir diğer topluluk can Sınıfı” adlı bir program çerçevesinde Çin’in iç da Hui adı verilen Çinli Müslümanlardır. Araların- bölgelerine götürülerek asimile edilmeye başlan- daki din bağına rağmen Huiler ile Uygurların iliş- mıştır. Devamında 2003 yılından itibaren “iş gücü kileri neredeyse yok gibidir. Bir taraftan Çin devleti fazlasını başka bölgelere yönlendirme” politikası Müslümanlara ait resmî kurumlarda Huileri tercih çerçevesinde özellikle genç Uygur nüfusu Çin’in ederek bu ayrılığı körüklerken diğer taraftan da kıs- iç bölgelerine taşınarak genel nüfus içerisinde eri- mi serbesti ile yetinen Huiler Uygurları hak ve öz- tilmeye çalışılmaktadır. Bu nakillerde Uygur kızlar gürlük taleplerinde yalnız bırakınca Çin’in işi daha öncelikli tercih edilmekte ve kızlar yeni yerleşim da kolaylaşmıştır. Haklı mücadelelerinde yalnızla- yerlerinde hayatta kalabilmek için kayıt dışı sektör- şan Uygurlar aynı dili konuştukları batıdaki kom- lerde çalışmaya zorlanmaktadır. şu devletlerin halklarıyla ilişkiler kurunca da hak- lı talepleri kolayca “dış güçlerin operasyonu” olarak Dini Ayrımcılık isimlendirilebilmektedir. Huilerin varlığı bir şekil- de Uygurlar tarafından kabullenilmiş olmakla be- Çin, azınlık haklarına dair geniş çaplı garan- raber Çin devleti, bölgede asıl sorun kaynağı olan tiler verilen 1982’de yürürlüğe giren anayasası- Han Çinlilerini, uygulamakta olduğu iskân politi- nın ve 1984’de yürürlüğe giren Milli Sınırlara Sa- kasıyla bölgeye yerleştirmektedir. hip Özerk Bölgeler Yasasının ilgili maddelerin- Bölgenin öneminin farkında olan Pekin yöne- ce her bir vatandaşına istediği dine inanma ve iba- timi, bu iskân politikasıyla demografik yapıyı de- det yapabilme özgürlüğünü vermiştir. Vatandaşla- ğiştirmeyi hedeflemektedir. Bugün resmî rakam- rına inanç özgürlüğü veren Çin hükümeti aynı za- lara göre, neredeyse Uygur Türkleri ile Han Çin- manda dini cemaatlerin ve hayatın da kendi dene- lilerinin nüfusu birbirine yakın hâle gelmiştir. Han timi altında olmasını da garantilemiştir. Dini inanç Çinlilerinin nüfusu her yıl ortalama %8’lik bir ar- özgürlüğüne dair 1982 anayasasının 36. maddesi tış göstermektedir. Artış oranı 1980’lerde yirmi şöyledir:

51 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

“Her bir Çin vatandaşı dini inanç ve özgürlü- Doğu Türkistan’da yaşayan Müslümanlar, sa- ğüne sahiptir, devlet, vatandaşın normal dini faa- dece Müslüman, oldukları için gerek gündelik ha- liyetlerini korur, kimse dini bahane ederek sosyal yatta gerekse dini hayatta çok fazla sıkıntı çekmek- düzeni bozamaz, insanların sağlığı ile oynayamaz tedirler. ve devletin eğitim programına karşı çıkma girişi- İslam’ın temel şartlarından olan namaz kıl- minde bulunamaz; dini inanç, dini cemaat ve dini mak, oruç tutmak ve hacca gitmek gibi toplum- hareketler dış güçlerin kontrolünde olamaz.” sal hafızayı dinç tutabilecek uygulamalara, İnsan Çin hükümetinin uluslararası hukuka ve stan- Hakları Evrensel Beyannamesine de aykırı olma- dart formlara uymak için çıkardığı, dini inancı, eği- sına rağmen, Çin hükümeti tarafından sınırlama- timi, sosyal ve kültürel hayatı, ekonomik hayatı ve lar getirilmiştir. diğer temel hak ve özgürlükleri ilgilendiren bu ve Dünyanın bir başka yerinde rastlanılmayan benzeri yasalarla bu yasaların uygulanışları arasın- ancak sadece Doğu Türkistan’da rastlanılan bir da büyük farklar mevcuttur. başka insan hakları ihlali ise camilere giriş çıkışla- “Dini inanç”, “ din” ve “normal dini faaliyetler” rın sınırlandırılmasıdır. Camilerin kapılarına ası- gibi kavramları Çin hükümeti, herkesin anladığın- lan listelerde camiye girmesi, camide ibadet etme- dan farklı olarak, kendince anlamlandırmaktadır si yasak olan kişiler belirtilmektedir. Yasaklanan- ve bu kavramları anlaşılabilir kılacak net bir tanım lar listesinde 18 yaşın altındakiler, memurlar, işçi- da yapmamaktadır. Mesela Çin hükümetine göre ler, emekliler, izne ayrılmış olanlar, belediye görev- “dini inançların özgür olması demek din’in özgür lileri, parti mensupları ve kadınlar vardır. Oysa aynı olması demek “değildir ve neyin “normal dini faa- bölgede Budistlere ait tapınaklar da mevcut olma- liyet” olduğu konusunda da keyfi bir tutum izlen- sına rağmen o tapınakların kapısında içeri girmesi mektedir. yasaklı olanların listesi asılı değildir. Bu da göster- Çin hükümeti idaresi altında bulunan Müslü- mektedir ki Çin hükümeti, Müslümanlara yöne- man, Hıristiyan ve Budistlere karşı oldukça tem- lik hem dinî hem de etnik ayrımcılık yapmakta ve kinli davranmaktadır. Vatandaşlarının ihtiyaçlarını bunu gizleme ihtiyacı dahi görmemektedir. karşılama noktasında anayasasındaki hükümlerle 1949 işgalinden beri “ulusal birliğe zarar ver- çelişen Çin, “dini cemaatlerin dış güçlerle bağlan- diği”, “insan sağlığını bozduğu” ve “eğitimi engel- tısı” hususunda çok titiz davranmaktadır. lediği” gibi çeşitli bahanelerle Müslümanların iba- Ülkedeki Katolik Hıristiyanların Vatikan’la ve det yerleri olan camiler ya yıkılmış ya kapatılmış Müslümanların da tüm İslam dünyasıyla bağlantı- ya da asli amacının dışında (domuz ahırı, tiyatro, ya geçmelerini şiddetle önlemeye çalışılmakta, uy- depo gibi) kullanılmıştır. Bugüne kadar yıkılan ve mayanlarsa kanuna aykırı davrandığı gerekçesiyle kapatılan ibadet yerlerinin sayısı ise on binlerle ifa- cezalandırılmaktadır. de edilmektedir. Çin’de ve Doğu Türkistan’da yaşayan, özellikle Doğu Türkistan’daki camilerin girişlerine ası- çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu ve Hı- lan bildirilerle kimlerin camiye girebileceği kimle- ristiyanların da içinde bulunduğu gruplara karşı rin giremeyeceği belirtilmektedir. Buna göre dev- uzun yıllardan beri baskı politikaları uygulanmak- let memurlarının, öğrencilerin, kadınların ve ço- ta ve Çin, hem kendi yasalarına hem de uluslarara- cukların camilerde ibadet etmeleri yasaklanmıştır. sı alanda imza attığı anlaşma hükümlerine zıt uy- Ayrıca, bir kişinin kendi mahallesindeki camiden gulamalarla halkın temel hak ve özgürlüklerini kı- başka bir yerde namaz kılması da yasaklanmış ve sıtlamaktadır. uymayanlara ağır cezalar verilmiştir.

52 ETNİK VE DİNİ AYRIMCILIK

Cami imamlarının da halka dini anlatmaları yunda meşrulaştırabilmek için Müslümanları “ay- dinsel ibadetleri teşvik edici konuşmalar yapma- rılıkçı”, “terörist” veya “karşı-devrimci” olarak nite- ları, hükümetin ve komünist partisinin propagan- lemiştir. dasını yapan hutbeler dışında hutbe okumaları ya- Ne bir dinin hükümlerine ne de herhangi bir saklanmıştır. uluslararası insan hakları anlaşmasının hükümleri- Çin’de birçok ayrıcalıklara sahip olan ve in- ne uyan ve insanların inanç ve ibadet özgürlükle- sanca muamele gören komünist partisi üyelerinin rini ihlal eden Çin, gerek İslam ülkeleriyle olan ti- ve devlet memurlarının(memur olabilmek için cari ilişkilerini düşünerek gerekse uluslararası are- ÇKP üyesi olmak zorunludur) sadece Marksizm- nadan gelebilecek tepkileri düşünerek, gösterme- Leninizm ve Mao-Zedung’un fikirlerine inanma- lik uygulamalarıyla yaptığı ihlalleri gizlemeye çalış- ları istenmiş ve diğer dinlere inanmaları ise yasak- maktadır. lanmıştır. Müslüman ve bilinçli bireylerin yetişmesinde en temel faktör olan din eğitimi de yasaklanan faa- liyetler listesinde yer almaktadır. Müslüman Doğu Türkistanlıların çocuklarına dahi dini eğitim ver- meleri, dini eğitim almak için medreselere gitme- leri, evlerinde dini kitaplar bulundurmaları ve bun- ları okumaları yasaklanmıştır. Dini atmosferin yoğun bir şekilde yaşandı- ğı Ramazan ayları ise dini faaliyetlere en çok bas- kı uygulanan zamanlardır. Okullarda, iş yerlerinde ve kamu kuruluşlarında kimlerin oruç tutup tut- madığı kontrol edilmekte ve tutanlara cezalar ve- rilmektedir. Ayrıca kültürel ve dinsel hafızayı canlı tutan, “vaaz”, “ezan”, “minare”, “kilise” gibi dini simgelerin ortadan kaldırılması; “namaz”, “ayin”, “dini nikah”, “sünnet”, “Peygamber’in doğum ve ölüm günleri kutlamaları”, “dini bayramlar” ve “cenaze” gibi kit- leyi etkileyen dini törenlere kısıtlama getirilmesi veya bu gibi dini günleri basit eğlencelerle normal bayramlara dönüştürülmesi gibi yöntemlerle aşa- malı bir şekilde din faktörünün önemi azaltılmaya çalışılmaktadır. Doğu Türkistan Müslümanları üzerindeki dini baskılar, özellikle 11 Eylül saldırılarından son- ra Çin yönetiminin “terörizmle mücadele” adı al- tında yaptığı faaliyetlerle daha da yoğunlaşmıştır. Çin yönetimi Müslümanları daha kolay baskı al- tında tutabilmek ve yaptığı ihlalleri dünya kamuo-

53 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

54 SOSYAL, KÜLTÜREL VE İKTİSADİ YAŞAMDAKİ BASKILAR

Sosyal, Kültürel ve İktisadi Yaşamdaki Baskılar

İktisadi Yaşamdaki Baskılar sına rağmen bölgenin yer altı ve yerüstü kaynakla- rının gelirlerinden bölge halkının temel ihtiyaçla- Bir milletin bağımsızlık mücadelesinin başarı- rı için neredeyse hiç pay verilmemekte ve gelirler ya ulaşabilmesi ve haklı sesini dünyaya duyurabil- Çin yönetimine ve onun desteklediği kurumlara mesi için kendi öz kaynaklarına sahip olması ge- aktarılmaktadır. rekir. Bunun idrakinde olan Çin yönetimi, yasala- 1984 Milli Sınırlara Sahip Özerk Bölgeler Ya- rındaki hükümlere aykırı olarak Doğu Türkistanlı sasının 18. maddesinin “Milli sınırlara sahip böl- Müslümanları birçok ekonomik haktan mahrum gelerin özerk yönetim organlarına bağlı hizmet bi- bırakmaktadır. rimlerinin memurları genellikle, milli sınırlara sa- • Doğu Türkistan’ın ekonomik kaynakları- hip bölgelerin yönetiminde söz sahibi olan mil- na kısa bir göz atmak Çin’in uyguladığı ekonomik letin ve bu bölgede yaşayan diğer azınlık milletle- baskının nedenlerini anlamamıza yardımcı olacak- rin fertlerinden olmalıdır” ibaresine rağmen Doğu tır. Türkistan’da devlet dairelerinde memurların • Bütün Çin’de çıkarılan mineral miktarının %90’ını Çinliler oluşturmakta, kalan %10’u oluştu- %78’i Doğu Türkistan topraklarından elde edil- ran Türkistanlı çalışanlar ise Çin yönetimine özgü mektedir. kıstaslarla seçilmektedir. • Çin Halk Cumhuriyeti toprakları içinde çı- Anayasasının 22. ve 23. maddelerinde özerk karılan 148 çeşit madenin 118 çeşidi Doğu Tür- bölgeler için gerekli kalifiye elemanların yetiş- kistan topraklarında yer almaktadır. tirilmesi, iş olanaklarının oluşturulması ve var • Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki kömür rezerv- olan iş olanaklarında öncelik tanınması gibi lerinin 1/3’i Doğu Türkistan’da bulunmakta ve esaslar yer almasına rağmen Çin, bölge halkı- miktarı 2,2 trilyon ton olarak hesaplanmaktadır. nın herhangi bir meslekte uzmanlaşmasına ola- • Çin kaynaklarına göre Doğu Türkistan Ta- nak tanımamakta ve onlara var olan iş olanakla- rım Ovasında yaklaşık 20-40 milyar ton zengin rından faydalanma imkanı vermemektedir. Böl- petrol kaynakları bulunmaktadır. genin ihtiyaç duyduğu işçi, memur, öğretmen ve • Ekonomik değeri yüksek birçok tarım ürü- çiftçi Çin’in iç kesimlerinden çeşitli teşviklerle nü yetiştirilmektedir. getirilen Han Çinlilerinden sağlanmaktadır. Böl- geye dışarıdan göç ettirilen Çinlilerse hem böl- 1982 Anayasası’nın 117. ve 118. maddelerin- genin kültürel yapısını hem de ekonomik denge- de “otonom idarelerin bölgenin mali durumunu lerini bozmaktadır. yönetme yetkisine sahip olduğu belirtilerek, böl- ABD Kongresinin insan hakları raporuna göre ge ile ilgili bütün gelirlerin özerk yönetim tarafın- bölgedeki petrol işçilerinin % 99’unu; işverenlerin, dan kullanılacağı ve devlet planları önderliğinde yerel hükümetin ve önde gelen endüstrilerin % yerel ekonomik gelişmenin düzenlenebileceği” ifa- 95’ini Han Çinlileri oluşturmaktadır. Aynı rapor- de edilmiştir. Ancak bu şekil düzenlemeler olma- da Çin hükümetinin bölgenin doğal zenginlikleri-

55 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

ni de bölge halkının kullanımına vermediği görül- karşılanmamaktadır. mektedir. Doğu Türkistan’dan her yıl elde edilen Hashar için gönderecek kimseyi bulamayan 100 milyon ton petrol ürünü Çin’in diğer bölge- ailelerse para cezasına çarptırılmakta ve hapse düş- lerine gönderilmekte, Çin maden şirketleri de böl- mektedirler. Tüm bunlara ek olarak ödemek zo- gedeki maden kapasitesinin % 85’ini kontrol et- runda oldukları ağır vergiler ve yetiştirdikleri ürün- mektedir. leri değerinin çok altında devlete satmak zorunda Bölge halkına uygulanan bu ayrımcılık ne- olmaları da çoğunluğu kırsal kesimde yaşayan Uy- deniyle Doğu Türkistanlılar arsında işsizlik oranı gurların ekonomik yönden baskı altında bulun- %90’lara ulaşmaktadır ki nüfusun %80’i de açlık sı- duklarının göstergesidir. nırındadır. Doğu Türkistan mahalli hükümetinin Uygurları ekonomik yönden zor durumda bı- Kasım 2001 tarihinde yayımladığı bir raporunda rakan diğer bazı uygulamalar da çeşitli bahaneler- da, Doğu Türkistan’da kişi başına düşen milli gelir le kesilen para cezaları ve herhangi bir resmi işin 100 dolarken, yine Doğu Türkistan’daki bir Çinli- yürümesi için verilen rüşvetlerdir. Kesilen cezalar nin yıllık geliri bir Türk’ün gelirinin 3,6 kat fazlası, öyle ağırdır ki normal şartlarda bir çalışanın kesi- yani 360 dolardır. len cezaları ödemesi için bir yıllık tüm gelirini ver- Bölgedeki iş olanaklarının dışarıdan geti- mesi gerekmektedir.1 rilen Çinlilere tahsis edilmesiyle “işgücü fazla- Yapılan tüm baskılara rağmen büyük serma- sı” konumuna düşen Uygurlar da Çin hükümeti- ye sahibi olmuş Uygurlar, Çin yönetimi tarafından nin 2003’ten beri uyguladığı “işgücü fazlasını baş- sürekli rahatsız edilmektedir. Çin yönetimi serma- ka memleketlere yönlendirme” projesi ile Çin’in iç ye sahibi Uygurların geçmişlerini araştırmaktadır. kesimlerine gönderilmektedirler. Bu projenin asıl Eğer sülalede Çin’e karşı herhangi bir faaliyette bu- amacı ise kendi kültürlerinden ve vatanlarından lunmuş biri tespit edilirse bu kişilerin ticaret hayat- koparılan Müslüman Uygurların, özellikle de genç larına son verilmektedir. kızların, ahlakını bozmak ve onları herhangi bir Devlet tarafından yatırımı desteklemek ama- güvencelerinin olmadığı kötü şartlarda çalışmaya cıyla yapılan yardımlar da Doğu Türkistanlı iş zorlamaktır. adamlarına değil, Çinli iş adamlarına yapılmakta- Katı bir aile planlaması uygulayan Çin hükü- dır. Bu gibi nedenlerle Çin sınırları içerisinde yaşa- metince Uygur ailelerinin sahip oldukları fazla ço- makta olan ve iş hayatı zorlaşan Doğu Türkistan- cuklara kimlik verilmemektedir. Kimliksiz yaşa- lı iş adamları rekabet güçlerini her geçen gün biraz mak zorunda olan bu çocuklarsa her türlü sosyal daha kaybetmektedirler. haktan mahrum bırakılmaktadır. Buna ek olarak Çin hükümeti, bu çocukları ailelerinden zorla ala- Eğitim Alanındaki Baskılar rak çok ağır koşullar altında “işçi köle” statüsünde çok cüzi ücretlerle çalıştırmaktadır. Eğitimin toplumları idare etmede ne kadar Çin hükümetinin uyguladığı bir başka zorun- önemli olduğunu bilen Çin yönetimi Doğu Tür- lu çalıştırma programı da Uygur çiftçilerine uygu- kistanlıların cahil ve işsiz kalmalarını ve Çinlileş- lanan Hashar uygulamalardır. Doğu Türkistan’ın melerini sağlamak için sistematik bir şekilde asi- kırsal kesimlerinde halen devam eden uygulama- mile edici eğitim politikaları uygulamaktadır. Bir ya göre çiftçiler yılda iki ay ücretsiz devlet için çalış- mak zorundadırlar ve bu amaçla çoğu zaman çok 1 Alim, A.A. Doğu Türkistan-Ekonomik Yaşamdaki Kısıtlamalar- Yoksulluk ve Yoksulluğun Sosyal Etkileri, Hür Doğu Türkistan Sempo- uzak yerlere gönderilen çiftçilerin hiçbir masrafı da zyumu, 2010.

56 SOSYAL, KÜLTÜREL VE İKTİSADİ YAŞAMDAKİ BASKILAR

şekilde eğitim alanlarınsa herhangi bir alanda uz- Diğer konularda da olduğu gibi eğitimde de yasa manlaşmalarına izin verilmemektedir. ile uygulama örtüşmemekte ve hem bütçenin hem Çin hükümeti tarafından eğitim, belirlenen de kontenjanların %70’i Han Çinlileri, %30’u ise topluluklara yine Çin yönetiminin istediği tarz- kendi öz topraklarında yaşayan Doğu Türkistan- da ve miktarda verilmektedir. Eğitim müfredatı ve lılara ayrılmaktadır. Eğitim alabilen Doğu Türkis- araçları ise tamamen Çin’in tekeli altındadır. tanlılarsa, Çin’in uyguladığı ayrımcı politikalar ne- Doğu Türkistanlıları asimile etmek için uygu- deniyle, fiziksel olarak çok kötü şartlarla baş başa lanan müfredatlarda ilk olarak bölgedeki Müslü- bırakılmakta ve diğer milletlere sunulan olanaklar- man Türk kültürünü hatırlatacak eserler yasaklan- dan mahrum kalmaktadır. makta ve Çin kültürüne adapte olabilmeleri için Çince zorunlu olarak okutulmaktadır. Sosyal ve Çinceyi zorunlu kılan yetkililer aynı zamanda Kültürel Yaşamdaki Baskılar Uygurca basılmış kitapları da toplatıp yaktırmak- ta ve halkın onlara ulaşmasını engelleyerek kültü- Çin anayasasının 119. maddesinde “Milli sı- rel asimilasyon sürecini hızlandırmaktadır. nırlara sahip bölgelerin özerk yönetimleri; bölge- Doğu Türkistanlı aileler çocuklarının kültürle- nin eğitim-öğretim, bilim ve teknik, sağlık, mede- rini devam ettirmelerini istiyorlarsa onları ana dil- niyet ve sportif faaliyetleri yönlendirmede milli ve leriyle eğitim veren okullara göndermektedir. Ana kültürel mirasları koruma ve tanzim etmede, mil- dillerinde eğitim alabilen Doğu Türkistanlı genç- li kültürü devam ve geliştirmede bağımsız hareket lerse Çince bilmedikleri gerekçesiyle ne üniversi- eder” denilmektedir. Var olan yasaya rağmen böl- telere kabul ediliyor ne de uzmanlık alanlarıyla il- gedeki Müslüman Türk kültürünü yok etmek için gili bir sahada iş bulabilmektedirler. Bu nedenle ai- baskı politikaları uygulanmaktadır. leler iş bulmak ve kültürlerini devam ettirmek ara- Uygur kimliğinin oluşumunda büyük etkisi sında seçime zorlanmaktadırlar. olan ve Uygurların yoğun olarak yaşadığı Kaşgar, Çin anayasasının 122. maddesinde “Devlet, Turfan ve Hoten gibi kentlerdeki geleneksel ve ta- azınlık milliyetlerine ekonomik ve kültürel geliş- rihi semtler modern binalar inşa etme ve yol yap- melerine hız kazandırmak için mali, maddi ve tek- ma bahanesiyle yok edilmektedir.2 Özellikle ilk nik yardım sağlar. Devlet, milli özerk bölgelere çok Müslüman Türk devleti Karahanlıların başkenti sayıda, değişik seviyelerde ve değişik mesleki alan- Kaşgar kenti geçtiğimiz yıllarda %50 Çin şehrine larda profesyonelleşmiş, yetenekli personel yetiş- dönüştürülmüş durumdadır. Şehirdeki çoğu tarihi tirmede ve onları eğitmede yardım eder.” ibaresi- cami, çeşme ve surlar yıkılmış ve yerlerine modern nin yer almasına rağmen yasal yükümlülüklerini Çin kültürünü yansıtan eserler yapılmıştır. yerine getirmemekte ve kendi yasalarına göre suç Çin hükümetinin Uygur kültürünü yok et- işlemektedir. mek için kasıtlı uyguladığı siyaset ve bölgeye yapı- Son yıllarda üniversitelere paralı öğrenci ka- lan Çinli göçleriyle geleneksel el sanatları ve zana- bul etme siyasetini benimseyen Çin’in bu uygu- atları yok olmaya yüz tutmuştur. lamasıyla yoksulluk içerisindeki halkı eğitim gör- Doğu Türkistan’da yaşayan ve geçimlerini me hakkından mahrum bırakmaktadır. Resmi ola- hayvancılıkla sağlayan Kazak ve Kırgız Türkleri rak verilen bilgilere göre Doğu Türkistan’a tahsis de yaşadıkları yaylalardan “yayla turizmini can- edilen eğitim bütçesi harcamalarının %70’i Doğu Türkistanlılara, %30’u Han Çinlilerine ayrılmıştır. 2 http://www.usak.org.tr/makale.asp?id=1008

57 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

landırma” adına çeşitli baskı ve bahanelerle ko- Doğu Türkistan’da köy, ilçe ve illeri birbirin- vulmaktadır. 3 den ayıran bölgelerde teftiş noktaları bulunmakta- Son otuz yılda dört defa alfabelerinin değiş- dır. Özellikle bir köyden diğer köye gidileceği za- tirilmiş olması da yine bölgedeki insanlar açısın- man, varılmak istenen adrese yerleşmeden önce dan içinden çıkılması güç bir durum oluşturmak- köy karakoluna gidilip nerede kalınacak, geliş ne- tadır. Mao, kültür devrimine rağmen Çin alfabesi- deni nedir ve ne zaman dönülecek sorularına ce- ne dokunmazken Uygur alfabesini Arap harflerin- vap verilme zorunluluğu vardır. Bu kurala uyulma- den Krilceye çevirmiştir. Bir müddet bu alfabe kul- dığı takdirde ziyaretçilerin haklarında yasal işlem lanıldıktan sonra Rus korkusu ile Latin harflerine yapılmakta ve ceza verilmektedir. geçilmiş, ancak bu defa da Türkiye ile kültür köp- Devlet tarafından görevlendirilenler dışında rüleri kurulmasın diye tekrar İslam harflerine dö- seyahat eden Doğu Türkistanlılar ise potansiyel nülmüştür. Alfabe ile bu kadar sık oynamanın ne- suçlu olarak kabul edildiklerinden Çin’in iç bölge- siller arası anlaşmayı ne kadar zor bir hale getirece- lerindeki otellere alınmamaktadır. ği ise açıktır. Dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinde Bunlarla beraber Çin hükümetinin Müslü- vatandaşlar pasaport alma haklarını kullanırken, manların evlenme ve âdetlerine yönelik baskıcı tu- Doğu Türkistan’da bu haklar ihlal edilmiş durum- tumları da gün geçtikçe artmaktadır. Çin, Uygur dadır. Pasaport alabilenler genellikle devlet tara- dili ve kültürünü engelleme yönündeki faaliyetler- fından görevlendirilmiş kişiler ve devlet içerisinde den de geri durmamaktadır. Doğu Türkistan’da çı- güçlü ilişkileri bulunanlardır. Zira daha önce ken- karılan ve diğer bölgelerden gelen müzik kasetleri dilerine pasaport verilen kişilerin pasaportlarına bile Çin Kültür Bakanlığı ve İstihbarat Örgütü ta- devlet tarafından el konmaya başlanmıştır. Pasa- rafından sıkı bir denetime tabi tutulmaktadır. Uy- port müracaatında bulunan Doğu Türkistanlılar, gurlar tarafından çekilen filmlerin gösterimine izin devlet memuru da olsalar, ancak çok büyük ücret- verilmesinin için oyunculardan birinin mutlak su- ler ödeyerek pasaportlarını alabilmektedirler. rette Çinli olması ve iyi rolü canlandıran biri olma- Çin yasasına göre herhangi bir Çin vatanda- sı gerekmektedir. şı istediği zaman pasaporta başvurup 1 hafta ile 1 ay arasında pasaport alabilir. Ancak bu yasa sadece Seyahat Hakkının İhlali Çinlilerin lehine işlemektedir. Doğu Türkistanlılar ise uzun uğraşlar sonucu 1 senden 10 seneye kadar uzun bir süre geçtikten sonra bile pasaport alama- İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ve maktadırlar. Bu hali ile Doğu Türkistanlılar Çin ta- Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Kaldırılma- rafından uygulanan bir ayrımcılığa maruz kalmak- sı Komitesi Sözleşmesi’nin 5. maddesinde belirtil- tadır. diği gibi herkesin bir devletin toprakları üzerinde Hac ve umre özellikle Doğu Türkistan’da il- serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır. Herkes, legal dini faaliyet olarak lanse edilmiştir ve Doğu kendi ülkesi de dâhil olmak üzere, herhangi bir ül- Türkistan’ın her şehir ve kasabasının sokak ve cad- keden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hak- delerinde duvarlara yazılan afişlerle teşhir edilmiş- kına sahiptir. Ancak Doğu Türkistan’daki uygula- tir. Hac ve Umre zamanında Çin polisi ev ev dola- malar bunun aksinedir. şarak bütün pasaport sahibi olanları arayarak pasa- portlarına el koymaktadır. 3 http://uyghurweb.net/Tr/index.html Kırsal ve kentsel yerlerde yaşayan Uygur Türk-

58 SOSYAL, KÜLTÜREL VE İKTİSADİ YAŞAMDAKİ BASKILAR

lerine birbirinden farklı kimlik kartları verilmekte- dir. Kırsal alandaki insanların şehirlerde yaşamaları yasaklanmış durumdadır. Bunun için vize alınması gerekmektedir. Çinliler için ise böyle bir kısıtlama getirilmemektedir.4

4 http://www.mazlumderistanbul.org/default.asp?sayfa=arama_sonuc

59 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

60 DOĞU TÜRKİSTAN’DA KADIN, NÜFUS PLANLAMASI VE KÜRTAJ SORUNU

Doğu Türkistan’da Kadın, Nüfus Planlaması ve Kürtaj Sorunu

Kadın, Nüfus Planlaması ile birlikte anne ve çocuk ölümlerinin de son dere- ve Kürtaj Sorunu ce yaygın olması gelmektedir. Ayrıca birçok kadın ve erkek zorla kısırlaştırılmaktadır. Tüm bu uygu- Bölgedeki Uygur nüfusu olumsuz etkileyen lamalara karşı çıkanlar ise başta para ve hapis ceza- ve insanların temel haklarından birini kısıtlayan sı olmak üzere çeşitli yollarla cezalandırılmaktadır. sert ve acımasız, insanlık suçu sayılacak uygula- 1982 Çin Anayasası’nın 25. Maddesi’nde malardan bir diğeri de mecburi kürtaj uygulama- “Devlet, nüfus artışının ekonomik ve sosyal kalkın- sıdır. Çinliler için bir, azınlıklar için iki olan çocuk ma planına uyabilmesi için aile planlamasını teşvik sınırlamasında eğer sınırlamanın aşıldığı devlet ta- eder” denilmektedir. “Vatandaşların Temel Hak ve rafından tespit edilmiş ise mecburi kürtaj yaptırıl- Görevleri” bölüm başlığı altında düzenlenen 49. maktadır. “Mecburi kürtaj” uygulaması, hamilelik Madde’de ise; “koca ve karının aile planlamasını aşamasında cinsiyeti tespit edilen bebeklerin kız uygulamak görevidir” şeklinde belirtilen bir zor- ise aileler tarafından düşük yaptırılarak öldürül- lama hali mevcuttur. Bununla birlikte 1984 Mil- melerine sebep olunmakta, bu da kadın-erkek nü- li Bölgesel Otonomi (Özerklik) Kanunu’nun 44. fus dengesinde ciddi bir bozulmaya yol açmakta- maddesinde “Milli otonom bölgelerin otonomi dır. Bu bozulma elbette sadece Uygurlar için de- organları, kanunlardaki tespit ve kararlar ile kendi ğil Çinliler için de söz konusudur. Mamafih Uy- bölgesinin özel durumunu birleştirerek, planlı do- gurlar çok çocuk yaparak kimi çocuklarını rüşvet ğumu uygulama tedbirlerini düzenler.” ifadesi yer veya başka kanallarla nüfuslarına kaydettirmekte- almaktadır. Çin yönetimi bu gibi hukuki düzenle- dirler. Kaydettiremedikleri çocuklar ise resmî ola- melerle insanın en temel hakkı olan “yaşama hak- rak “yok” durumundadır. Bu kayıt dışı çocukların kını” elinden almakta, Doğu Türkistan’da ise plan- durumu ise büyük bir sorun olma potansiyeli taşı- lı ve sistemli bir soykırım faaliyeti yürütmektedir. maktadır. Resmî olarak kaydedilmeyen insanların 1979 yılından itibaren zorunlu doğum kont- dışarıdaki hayatı oldukça zordur. Bir taraftan okul, rolü ülkenin modernizasyonu ve halkın gıda gü- sağlık ve çalışma imkânları bu “yok çocuklar” için venliği için yapılıyor olmakla meşrulaştırılmaya hayat koşullarını iyice ağırlaştırmakta diğer taraf- çalışılmaktadır. Evlenme yaşının, çocuk sayısının tan da kimliği olmayan bu kişiler sokaklarda sürek- ve çocuk yapma zamanının düzenlendiği Çin’de li kimlik kontrolü yapan Çinli yetkililer tarafından okul, fabrika, köy gibi her alana kotalar ayrılmış tutuklanmakta ve insafsızca cezalandırılmaktadır. ve hamilelik izne tabi kılınmıştır. Örneğin kentli Doğu Türkistan’da yaşanan en önemli insan bir çiftin ilk çocukları özürlü değil ise bu çiftin yal- hakkı ihlallerinden biri de doğum kontrolü yoluy- nızca tek çocuk sahibi olma hakkı vardır. Kırsal ke- la nüfus planlaması yapılmasından kaynaklanan simde ise ancak ilk çocuk eğer kız ise ikinci çocu- sorunlardır. Bu sorunların başında “zorunlu kür- ğa izin verilmektedir. Üçüncü çocuk ise her şart- taj” uygulamasının neden olduğu sağlık sorunları ta yasaktır. Evli olmayan ve kendi köyüne dönme- yen her kadına kürtaj zorunludur. Çocuk kotası-

61 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

nı aşan ailelere maddi cezalar verilmekte, kırsal ke- boyutları ile ilgili yeterince açıklayıcı bir nitelik ta- simde ise bu parayı ödeyemeyenlerin evleri tahrip şımaktadır: edilmekte, memur olanlar işten atılmakta veya kı- “Turfan şehrinde yaşayan Hayrunnisahan adın- demleri düşürülmektedir. Kota fazlası hamile ka- da 32 yaşında bir Uygur kadın, Kasım 1999 yılında lanlar iki günden iki aya kadar varan sürelerle ka- Ahmet Can adında 36 yaşındaki bir kişi ile evlenmiş- rantinaya alınmakta, kürtaja razı olana kadar bek- tir. Kadının önceki evliliğinden bir çocuğu vardır, Ah- letilen kadınlar kürtajdan sonra da eğer çok za- met Can’ın da daha önceki evliliğinden bir çocuğu var- yıf değillerse kısırlaştırılmaktadır. Eğer çocuk her dır. Buna rağmen her ikisinin de çocukları yanlarında şeye rağmen dünyaya gelmişse iğne ile zehirlene- değildir. Onlar “İkimiz yeni evlendik, üstelik yanımızda rek öldürülmektedir.1 bakacağımız çocuğumuz da yok, hükümet bize çocuk Çin’de yaşanan bu insanlık suçlarına birçok yapma izni verir” umuduyla bir çocuk dünyaya getirme- somut örnek vermek mümkündür2: ye karar vermişlerdir. Ama Hayrunnisahan’ın hamileli- 1991 yılında Hoten vilayetine bağlı Karakaş il- ğinden bir ay sonra doğum kontrol memuru incelemeye çesinde zorunlu kürtaja tabi tutulan kadınların sa- gelerek “plan dışı hamile kalmışsın, çocuğu derhal aldır” yısı 18 bin 765’tir ki, bu sayı ilçedeki anne adayla- demiştir. Eşler ilgili yerlere giderek durumu anlatmış ne rının %49’unu teşkil etmektedir. Sincan gazetesinin kadar yalvarmışlarsa da hiçbir fayda elde edememişler- 12 Eylül 1992 tarihindeki sayısında verdiği bilgile- dir. Doğum kontrol memurları her gün gelerek aileyi re göre Doğumu Yasaklama Kanunu’nu tam ola- çocuğu aldırmaya zorlamış, Ahmetcan’ın çalıştığı dev- rak uygulamak için hükümet tarafından bu ilçeye let dairesindeki yöneticiler de “eğer çocuğu aldırmazsan 432 kişilik Çinli memur kadrosu tayin edilmiştir. seni işten çıkaracağız” demişlerdir. Ahmet Can çaresiz- Yapılan kürtaj ve zorla kısırlaştırma uygula- likten çocuğu aldırmaya karar vermiş. Fakat Hayrun- maları yüzünden her yıl on binlerce kadın ve ço- nisahan bu durumdan kurtulmak ve eşinin işine devam cuk ölmekte; hamile kadınların eşleri devlet me- edebilmesi için resmi olarak boşanmaya, başka bir yere muruysa işten atılmakta ve bütün sosyal haklardan giderek gizlice doğum yapmaya ve olay yatıştıktan son- mahrum edilmektedir. Örneğin, 180 bin nüfusa ra yeniden resmi olarak evlenmeye karar vermiştir. Bu sahip Çapçal ilçesinde sadece 100 kadına doğum izni verilmiş, devlet dairelerinde çalışmakta olan 40 şekilde hem çocuğu, hem de kocasının işine devam etme- kişi, eşleri hamile kaldığı için işinden atılmıştır. 200 sini sağlamayı planlamıştır. Hayrunnisahan, tüm zor- bin nüfusa sahip başka bir ilçede ise, hamile kalan luklara sabrederek çocuğu sağ-salim dünyaya getirme- 35 bin kadının 686’sı zorla kürtaja tabi tutulmuştur. ye karar vermiştir. Eşler gerçekten boşanmış ve Hayrun- Direnen 993 kadın zor kullanılarak ameliyat masa- nisahan gizlice doğum yapmak için Piçan ilçesindeki sına yatırılmış ve çocukları öldürülmüştür. 10 bin bir akrabasının evine gitmiştir. Bir ay sonra Turfan’daki 705 kadın zorla kısırlaştırılmıştır. doğum kontrol memuru, Hayrunnisahan’ı Piçan ilçe- Doğu Türkistan’da zorunlu kürtaj politika- sinde gizlendiği yerde bulmuş ve derhal Turfan’a giderek sı o kadar dramatik bir noktaya varmıştır ki, kal- çocuğu aldırmaya zorlamıştır. Hayrunnisahan oradan dırım kenarlarında yasa dışı doğduğu için ölüme da kaçıp, Toksun ilçesindeki bir akrabasının evine sığın- terk edilmiş yeni doğmuş bebekler görmek olağan mıştır.Aradan bir buçuk ay geçtikten sonra yine durum hale gelmiştir. Yaşanan aşağıdaki olay bu sorunun fark edilince çaresiz kadın, Turfan’dan 300 km. uzakta bulunan Karaşehir’e bağlı bir dağlık kasabada çoban- 1 Ahmet Türköz, Doğu Türkistan’da İnsan Hakları Doktora Tezi, s: 48- 49, lık yapan başka bir akrabasının evine giderek saklan- İstanbul 1998 mıştır. Hayrunnisahan’ın doğum zamanının yaklaştığı 2 www.ihh.org.tr, Doğu Türkistan’da Yaşana Problemler ve Çözümleri, s: 2–3, İstanbul 2009 bir günde, söz konusu, Turfan’lı doğum kontrol memu-

62 DOĞU TÜRKİSTAN’DA KADIN, NÜFUS PLANLAMASI VE KÜRTAJ SORUNU

ru burayı da bulmuştur. Kontrol memuru ile beraber şikâyetlerle başvuru yapan kadınların üzerinde ya- gelen iki polis, Hayrunnisahan’ın içten yalvarmaları- pılan basit bir araştırmada elde edilen bilgi şu şekil- na, feryat etmelerine kulak asmadan, onu bir suçlu gibi dedir: “Hastaların %90’ı kürtaj ve kısırlaşma ope- zorla Turfan’a götürerek hastanenin ameliyat bölümü- rasyonuna maruz kalmışlardır”. ne teslim etmiştir. Doktorlar da onu yatağa bağlayarak, Hastalardan alınan bilgiye göre kürtaj ve kı- karnındaki bebek düşene kadar iğne yapmışlardır. Be- sırlaştırma operasyonuna maruz kalanlara bir- beğin doğmasına sadece 5-6 gün kaldığı için iğne etki et- kaç şık sunulmaktadır. Rahmin tamamen alın- memiş ve bütün çabalara rağmen bebek sağ olarak doğ- ması ve ikinci bir çocuk edinmeyi tamamen en- muştur. Doktorlar erkek olarak dünyaya gelen bebeğe gelleyen yollar dışında; geri dönüşü olan kısırlaş- bir iğne daha yaparak, onu annesinin gözleri önünde tırma (spiral) yöntemi daha fazla tercih edilmek- öldürmüşlerdir. Çocuğunu aydınlık dünyaya göz açtır- tedir. Hastalar belki bir çocuğa daha sahip olu- mak için, sayısız bedeller ödedikten sonra yine de arzu- ruz ümidiyle bu yöntemi tercih etmektedirler. An- suna ulaşamayan biçare anne bu dehşet verici faciaya cak sağlıksız koşullar ve yöntemde kullanılan mal- dayanamayıp aklî dengesini kaybetmiştir.3 zemenin kalitesizliği sonucu birkaç yıl sonra has- Çin’in aşağı yukarı 20 senden beri uygulamak- talanmaktadırlar. Ümitleri bir yana sağlıklarını da ta olduğu, doğmamış bebeklere karşı yaptığı kat- kaybetmektedirler.5 liamlar yüzünden ölenlerin sayısının hangi boyut- Doğu Türkistan’da Uygurları hedef alan “do- lara ulaştığını tahmin etmek zor değildir. Örneğin, ğum kontrol politikasının tamamen zorlama ve Gulca ilçesindeki küçük bir hastanede çalışan bir baskıyla uygulanması yüz binlerce kadını mağdur hemşirenin verdiği bilgilere göre 2008 yılında kür- etmektedir. Özellikle Uygurlara yönelik olmak taj sonucu öldürülen çocuk sayısı 200’den fazladır. üzere, kadınlara ve doğmak üzere olan bebekle- re karşı insanlık dışı, korkunç cinayetler işlenmek- Kürtaj ve Kısırlaştırmadan tedir. Doğu Türkistan’da Uygurların en yoğun ol- duğu bölgelerden biri olan Hoten vilayetinde Çin Kaynaklanan Sağlık Problemleri idaresinin çıkartmış olduğu kararname, Çin hükü- metinin Uygurlara uyguladığı doğum kontrol po- Kürtaj ve kısırlaştırma uygulamaları, kadın litikasının mahiyetini anlamak için iyi bir örnektir. sağlığının bozulmasına davetiye çıkaran bir so- Uygurların yoğun olarak yaşadıkları köy ve kent- rundur. Birçok tanığın ifadelerinde belirtilen sağlık lerde idari yönetimde mevki sahibi şahıslar, Çin’in problemlerinin, kürtaj ve kısırlaştırmaya bağlı ola- baskıcı tutumu nedeniyle cezalandırılmaktan kor- rak meydana geldiği görülmektedir. kup, doğum kontrol politikasını kaba bir şekilde, Kürtaj ve kısırlaştırma operasyonları, sağlıksız hatta zorbalıkla uygulamaktadırlar. Doğum kont- yöntemler ve koşullarda yapılmaktadır. Ameliyat rol politikasına karşı çıktıkları gerekçesiyle kişilere sonrası kadınlara her hangi bir tedavi veya bakım istedikleri gibi şiddet uygulamak, ağır para cezala- yapılmamasından dolayı ölümcül olaylar ve kalıcı rı vermek gibi uygulamalar sık sık yaşanmaktadır. 4 hastalıklar meydana gelmektedir . 5-6 aylık hamile kadınlar zorla hastanelere götürü- Bölge hastanelerinde tedavi gören veya lerek karınlarındaki bebekler öldürülmekte, hatta doğumuna birkaç gün kalan bebekler bile bu uy- 3 www.ihh.org.tr, Doğu Türkistan’da Yaşana Problemler ve Çözümleri, s: gulamanın dışında tutulmamaktadır. Uygur köyle- 8, İstanbul 2009 4 www.ihh.org.tr, Doğu Türkistan’da Yaşana Problemler ve Çözümleri, s: 5 www.ihh.org.tr, Doğu Türkistan’da Yaşana Problemler ve Çözümleri, s: 8, İstanbul 2009 9, İstanbul 2009

63 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

rinde, köy kadınlarını tıpkı tutuklular gibi göz hap- nacak bir durumdur. Özellikle kadın hakları konu- sine almak, kadınlara doğum kontrol amaçlı mü- sunda çalışma yapan sivil kadın örgütlerinin Doğu dahaleler yapmak (zorla spiral taktırmak), kısırlaş- Türkistanlı kadınların yaşadıkları bu ihlallerin son tırma ameliyatları yaptırmak, kadınları zorla mu- bulması için hazırlayacakları raporlar ve dünya ka- ayene etmek gibi muameleler, olağan birer uygu- muoyuna yönelik çeşitli çalışmalar durumun iyi- lama hâlini almıştır. Kadınların vücudunda zorla leştirilmesi için elzemdir. gerçekleştirilen bu müdahaleler çoğunlukla sağ- lıksız ve elverişsiz koşullarda yapıldığı için kan kay- bından ölen kadınlar, Doğu Türkistan halkının bir gerçeği durumundadır. Bütün bu uygulamalar, fi- ziki ve psikolojik olarak kadınlar için dayanılmaz acılara sebep olmaktadır. Doğu Türkistan’daki devlet gazetelerinden biri olan Hoten Gazetesi’nde yayımlanan bir ya- zıda; sadece Hoten ilçesinde doğurganlık yaşın- da 45.000 kadın bulunduğu ve son bir yıl için- de bu kadınların 30.400’üne uzun vadeli olarak kısırlaştırma tedbirleri kullanıldığı belirtilmiştir. Almanya’nın Münih şehrinde siyasi sığınma hak- kı talep eden ve adının açıklanmasını istemeyen bir doktorun ifadesine göre; şu an Doğu Türkistan genelindeki tüm hastaneler, gerekli koşulları hazır- lamadan Uygur kadınlara toplu hâlde ve zorunlu olarak, doğurganlıklarını engelleme ameliyatları yaptırdıkları için, ameliyat esnasında ve ameliyat- tan sonra ölüm riski ve ağır hastalıklara yakalanma oranı yüksek düzeydedir. Üstelik köylerde yaşayan Uygur kadınlarının çoğunluğu yoksul ve eğitim seviyesi düşük olduğu ve aynı zamanda herhan- gi bir tıbbi bilgileri bulunmadığı için, bu ameliyat- lardan sağlam çıksalar bile, evlerine döndüklerin- de yeterli ve uygun bakımın olmaması ve bedensel güç gerektiren ağır işleri nedeniyle genellikle ömür boyu sürebilecek fiziksel rahatsızlıklara maruz kal- maktadırlar. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün verilerine göre, her yıl Çin pazarında 20 bin civarında insan satılmakta olup, bu kişilerin %90’ını kadın ve ço- cuklar oluşturmaktadır. Bütün bu veriler karşısın- da dünyadaki kadın örgütlerinin Doğu Türkistan- lı kadınlar için yeterince ses çıkarmaması yadırga-

64 5 TEMMUZ OLAYLARI

5 Temmuz Olayları

5 Temmuz Olaylarının Çıkış 5 Temmuz Günü Sebepleri 26 Haziran günü Çin’de yaşanan olayla- Çin’in Guangdong eyaletinin Shaoguan şeh- rın asıl sebeplerinin halktan saklanmak istenme- rinde bir oyuncak fabrikasında 26 Haziran 2009 si, ölen Uygurların sayısının 200’den fazla olma- tarihinde 5000’den fazla Çinli, zorla çalıştırmak sına rağmen 2 olarak açıklanması, yaralananla- için Çin’e götürülen 300 civarında Uygur işçiye rın sayısının bile verilmemesi, yaşanan olayın so- saldırmıştır. 200’den fazla Uygur’un öldüğü bu sal- rumlularına hiçbir cezanın uygulanmaması hatta dırıda yüzlercesi de yaralanmıştır. Olayların çıkış olayların üzerinin kapatılmaya çalışılması; Doğu sebebi Çinli bir işçinin işten çıkarılmasıyla başlar. Türkistan’da yaşayan Uygurların, uzun zamandır Fabrika bir süre sonra yaşları 15-20 arasında güzel sergilemiş oldukları suskunluğun patlamasına se- olmaları ön şartı ile 150 Uygur kızını işe alır. bebiyet verir. Yaşanan bu haksızlıklara tepki ola- Daha önce işten atılan Çinli işçi fabrikaya gele- rak Uygurlar 5 Temmuz günü Doğu Türkistan’ın rek, kendisini tekrar işe almalarını ister. Fabrika yet- başkenti Urumçi’de bir gösteri düzenlemişlerdir. kilileri Çinli işçiyi kovarlar. Çünkü Çinliler günde Kaşgar’dan gelen 2.000 civarında Uygur’un da ka- 15 saat çalışan Uygurlara ayda 500 yuan(yaklaşık tılmasıyla, sayıları 5000’i geçen grubun amacı her- 110TL) verirken, aynı şartlarda çalışan Çinli işçi- hangi bir arbede çıkarmak değil bilakis, 26 Hazi- lere ayda 3000 yuan(yaklaşık 670TL) vermekte- ran günü Çin’de yaşanan olaylarla ilgili hükümet- dirler. 1 Bunlar genel rakamlardır. Bazı işyerlerin- ten bir açıklama ve olayın soruşturulmasını talep de Çinlilere ve Uygurlara verilen maaşlar arasında- etmektir. Çin yönetimi ise, Uygurların en doğal in- ki fark daha fazladır. Fabrika yetkilileri tarafından sani haklarından biri olan bu gösteriye, acımasızca kovulan Çinli işçi, birkaç Çinli arkadaşı ile fabri- müdahale etmiştir. kanın bu tavrına tepki olarak 2 Uygur kızına teca- Çin polisi Uygurların gözünü korkutmak için, vüz ederek intikam alırlar. Bunun üzerine fabrika- göstericilerin en önünde bulunan ikisi genç kız, 3 da çalışan Uygurlu işçiler ve Çinli işçiler arasında kişiyi başlarından vurarak öldürmüştür. Bu mü- kavga çıkar. Bu kavga bir süre sonra 5000’den fazla dahale; oluşan kargaşayı bastırmak için Çinli po- Çinlinin, 300 civarındaki Uygur işçiye saldırması- lislerin silahlarla göstericilerin arasına girmesiyle, na ve katletmesine dönüşür. Resmi kaynaklar ölü bir süre sonra katliama dönüşmüştür. Çinli polis- sayısını 2 olarak açıklarken, bazı kaynaklar bu olay- ler onlarca Uygur gencini öldürerek ve yaralayarak da 273 Uygur’un öldüğünü açıklamıştır.2 dağıtmıştır. Haziranda yaşanan olaylar yüzünden öfkeleri son raddeye gelen Uygurlar bu müdahale- nin ardından, Urumçi’nin çeşitli semtlerinde top- lanarak şehir merkezine doğru yürüyüşe geçmiş- 1 İHH Doğu Türkistan Sempozyumu, İlmi Toplantılar Serisi (5), 5 lerdir. Bu yürüyüş sırasında Çinliler ile Uygurlar Temmuz’un Ardından Doğu Türkistan, Seyit Tümtürk sayfa:84 2 http://www.timeturk.com/yazardetay.asp?Newsid=15441 arasında kavgalar çıkmış, bazı sokaklarda araçlar

65 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

devrilip ateşe verilmiştir. Bu kavgalar sırasında her ve uzun bir süre açılmaması sonucu o gün yaşanan iki taraftan da ölenler olmuştur. Bu olaylar yaşanır- birçok olay, Dünya basınına tam olarak yansıya- ken emniyet güçlerinin müdahale etmemesi dik- mamıştır. Bundan dolayı, Çinli kaynaklardan çok kat çekmiştir. Kargaşanın ve çatışmaların en şid- farklı bazı iddialar ortaya çıkmıştır. Bölgeden gelen detli yaşandığı anda emniyet güçleri olaylara mü- görüntüler ise bu iddiaları doğrular niteliktedir. dahale etme adına rast gele ateş açmış ve kısa bir süre içerisinde yaklaşık 2000 Uygur öldürülmüş- 5 Temmuz Sonrası Yaşananlar tür. Dünya televizyonlarına yansıyan ölmüş insan- larla dolu Urumçi sokaklarından görüntüler bu 6 Temmuz günü Urumçi’de yaşayan Çinli- esnada çekilmiştir. Bu olayların yaşandığı günler ler arkalarına Çin askerlerini alarak Uygurlara sal- bölgeye itfaiye araçları ve çöp kamyonları gelmiş- dırmışlardır. Uygurlara ait işyerleri yağmalanmış tir. Ölen Uygurların cesetleri çöp kamyonları ile ve Uygurların evleri basılmıştır. Bazı internet site- toplanmış, sokaklardaki izler itfaiye araçları ile te- lerinde çıkan videolarda da görüldüğü gibi Çinli- mizlenmiştir. Görgü tanıklarının anlattığına göre ler yakaladıkları Uygurları Sokak ortasında öldür- temizleme işleminden sonra sokaklarda kan izle- müşlerdir. Önemli bir ayrıntı ise, Uygurlara saldı- rine dair ve de kafalarından vurulmuş Uygurların ranların hepsinin ellerinde Çin polisinin kullandı- parçalanmış cesetlerinden izler kalmıştır. ğı copların olmasıdır. Olaylardan birkaç gün son- Olaylar gün boyu devam etmiştir. Baskınla- ra bölgeye 22.000 asker gönderilmiştir. Binlerce rı yapan kar maskeli bu kişiler kendilerine direnen insan tutuklanmış, internet ve telefon kesintisi de- Uygurları, evlerinde çocuklarının önünde öldür- vam etmiş ve gece sokağa çıkma yasağı ilan edil- müşlerdir. 6 Temmuz günü polise giden Uygurlar; miştir. Çin yönetimi, gerçekleştirilen katliamdan “Baskınları yapanların polis olmadığı bu nedenle terör sonra öldürülenler için Uygurların cenaze töreni eylemi olarak kayıt altına alınacağı ve götürülenlerin düzenlemesine dahi izin vermemiştir. kayıp olarak değerlendirileceği” yanıtını almıştır. O 5 Temmuz olaylarından sonra Çin Hüküme- gece gözaltına alınanlardan bir daha evine dönebi- ti, güvenliklerinin sağlanamayacağını söyleyerek, len olmamıştır. Gözaltına alınanlara ağır işkenceler olayların yaşandığı bölgelerdeki yabancı gazeteci- yapılmıştır. Bu işkencelerde bir gecede 830 kişi öl- lerin ve yabancı uyrukluların bölgeden ayrılmasını dürülmüş ve bu 830 kişinin çok büyük bir kısmı- istemiştir. Bu durum, “Çin hükümeti bölgede ya- nın cesedi yakılarak külleri çöplere karıştırılıp çöp şananların dışarıya yansımasını istemiyor” şeklin- depolarına dökülmüştür. Bir kısım cesetler ise aile- de yorumlanmıştır. Olayları yatıştırmak için böl- lerine 5 Temmuz çatışmalarında öldüğüne dair bir geye sevk edilen binlerce asker, geniş çaplı arama- evrak imzalatılarak teslim edilmiştir. Böylece po- lar yapmış, bu aramalar genelde Uygurların evleri- lis, bu kişilerin işkencede ölmediğini, ölümlerin iki ne baskınlar şeklinde olmuştur. Aramalar sırasın- grubun çatışması sırasında gerçekleştiğini kayıt al- da fotoğraf makineleri ve kameralara el konulmuş, 3 tına almış olmaktadır. Sadece bir kısmının ölüsü bilgisayarında, cep telefonunda, fotoğraf makine- ailelerine teslim edilmiştir. Diğerlerinden bir daha si veya kamerasında olaylarla ilgili görüntü olanlar haber alınamamıştır. tutuklanmıştır.4 5 Temmuz günü olayları yaşandığı sıralarda Urumçi Belediye Başkanı Jerla İsamudin, Urumçi’de telefon, elektrik ve internetin kesilmesi

3 İHH Doğu Türkistan Sempozyumu, İlmi Toplantılar Serisi (5), 5 4 İHH Doğu Türkistan Sempozyumu, İlmi Toplantılar Serisi (5), 5 Temmuz’un Ardından Doğu Türkistan, Seyit Tümtürk sayfa:96 Temmuz’un Ardından Doğu Türkistan, Seyit Tümtürk sayfa:92

66 5 TEMMUZ OLAYLARI

olaylarda 11’i polis aracı 261 motorlu aracın, 190 5 Temmuz günü Urumçi’de bulunan Finlan- otobüsün, 209 dükkanın ve iki binanın tahrip edil- diya vatandaşı olan bir Uygur ile yapılan söyleşide diğini, toplam 56 bin 850 metrekarelik bir alanın mezkur kişi şunları nakletmiştir.: da göstericiler tarafından ateşe verildiğini belirt- “Ben o sırada Urumçi’de idim, uykuya dalmıştım. miştir. 5 Bomba atıldı, silah atıldı. Hemen kalkıp sokağa çıktık. Devlet lojmanlarının kapısı kapanmıştı. Sokaktan kav- 5 Temmuz Olayı’na katılan bir öğrenciyle 6 ga ve bağırış çağırış sesleri gelmekteydi. Fazla geçmeden Temmuz günü telefon bağlantısı ile yapılan söyle- silah sesleri duyulmaya başlandı. O sırada Çin asker- şide: leri gelerek Uygurları bastırdı. Bunu kendi gözlerimle “5 Temmuz’da, 26 Haziran’da Guangdong gördüm. Çin askerlerinin gelip insanları öldürdükleri- Eyaleti’nın Şaoguan Şehri’ndeki oyuncak fabrikasın- ni gördüm. Akşam olduğunda dışarı çıktım. Sokakta da Çinli İşçiler tarafından öldürülen Uygurlar’ın faili kanları, yaralı yatanları hatta cesetleri gördüm. Dayak meçhullerinin bulunması isteğiyle Halk Meydanı’nda yiyen, öldürülen, tutuklanan kişiler Uygurlardır. Bizim barışçıl bir gösteri düzenledik. Sonra Çin Güvenlik gö- lojmanın avlusuna bir araba girdi. Arabanın içi tıka revlileri gelip dağılmamızı istediler. Göstericiler dağıl- basa yaralı ve ölülerle doluydu. Uygur çocuklarının üs- mayınca üzerlerine ateş açtılar. Ateş sonucu ölen kişi- tüne bomba atılarak parçalanışlarını görenlerle konuş- leri gören Uygurlar ve Çinli askerler arasında çatışma tum. Uygurların dar sokaklarda kıstırılıp öldürüldük- çıktı. Uygurların elinde hiç bir şey yok, Çinli askerlerin lerini hatta öldürülenlerin yakıldıkları hakkında haber- elinde silah var. Şu an sokaklarda hiç Uygur yok. So- ler geldi. O gün çok korkutucuydu. Çin polisleri her an kaklarda tam teçhizatlı Çin askerleri dolaşıyor. Benim gelip hepimizi tutuklayacakmış gibiydi, her yerde ağlaş- evimin civarı Çin askerleriyle dolu, beni her an tutuk- malar, gürültü patırtı… Urumçi şehrinin tamamı po- layabilirler. Sokakta kalıp evine dönemeyen Uygurlar lis arabalarının sesleriyle kaplandı. Geceleri uyumak da var. Dün gece Çinliler Uygurların evine baskın ya- mümkün değildi. Durmaksızın bomba ve mermi sesle- pıp, çok sayıda Uygur’u öldürmüş. Dün gece bir Uygur ri gelmekteydi. 5 Temmuz Urumçi Olayı’nda 197 ki- kadını iki çocuğuyla beraber boğazlayıp çırılçıplak yo- şinin öldüğü ve bunların çoğunun Çinli olduğu tama- lun kenarına atmışlar. Bunu gören Uygurlar toplu hal- mıyla yanlıştır. Bunlar Çin hükümetinin ilan ettiği sayı, de olayın yatışmasını bekliyorlar. Çin güvenlik güçleri gerçekte binlerce kişi öldü. Bu ölen kişilerin içinde çocuk- Çinlileri koruyorlar, Uygurları korumuyorlar. Bugün lar, kadınlar ve bebekler var. Uygurları öldüren kişiler Urumçi Hualin civarında dört bin civarında Çinli, Uy- sivil kıyafetli askerlerdi. Asker kıyafeti giyersek ateş ede- gur avına çıktılar. Polisler onlara hiç müdahale etmedi- meyiz diye ateş edilen yerlere sivil giydirilmiş askerlerin ler. 5 Temmuz’da Uygurlar silahla bastırıldıktan son- gönderildiği hakkında haberler var. 8 Temmuz’da yani ra akşama doğru Çin güvenlik güçleri At Beyge Mey- olayların meydana gelmesinden sonraki üçüncü gün üç danı civarındaki Uygurların evlerine baskın düzen- yüz civarında sivil kıyafet giymiş asker, silahlarıyla bir- leyerek iki bin Uyguru tutukladılar. 6 Temmuz günü likte Uygurların oturduğu dar sokaklara girdi. Tabi ki Kaşgar’da çok sayıda Uygur toplanıp gösteri düzenle- Uygur gençleri de kendi malını mülkünü, canını koru- meye kalktı ama Çinliler kısa sürede onları dağıttı. Gul- mak için onlara karşılık verdi. Daha sonra yeni bir grup ca, Hoten gibi yerlerde Çinli güvenlik güçleri tarafından asker geldi Askerler o sivil kıyafet giyenleri korudu. O si- sokaklar kontrol altına alınmış ve Uygurların sokağa vil kıyafetliler Uygur gençlerinden 5 kişiyi vurdular. Ben çıkması yasaklanmıştır.”6 bütün bunları gözlerimle gördüm. Ellerinde sopalarla Uygurları döven binlerce Çinlinin etrafını saran Çin as- 5 http://www.ntvmsnbc.com/id/24981363 6 5 Temmuz Urumçi Olayı ve Doğu Türkistan, Erkin Emet, sayfa:141,142 kerleri, Çinlilerin ellerinde bulunan sopaları alarak on-

67 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

ları dağıttı ve hiç birini tutuklamadı. Ben birçok kişiye Uygur Türkleri, çıkması muhtemel yeni çatışma- evlerinize dönerken neler gördünüz? diye sordum. Hep- lar için hazırlanmıştır. 20’li yaşlarındaki Turkona- si, yol boyunca ceset gördük, diye cevap verdi. Ertesi sa- te isimli bir Uygur genci, Çinli polisin daha önce bah kalktığımızda yollarda ki kanları yıkayıp etrafı yaralanmış gençleri toplayarak bir yere götürdüğü- tertemiz etmişlerdi. Urumçi şehrinin merkezinde öldü- nü, daha sonra bu kişilerden haber alınamadığını rebildiklerini öldürüp, yakabildiklerini yakıp şehir mer- söylemiştir. 9 kezini kontrol altına aldılar.7 10 Temmuz Cuma 08 Temmuz 2009 Çin yönetimi, Doğu Türkistan’daki camiler- Olayların ardından bölgede sokağa çıkma ya- de Cuma namazının kılınmasını önce yasakladığı- sağı uygulandı. Sadece Uygur Türklerine yönelik nı açıklamış, daha sonra Urumçi’de Uygurların ka- uygulanan bu yasağı fırsat bilen Çinliler Türklerin rarı protesto etmesi üzerine bazı camilerde ibadete evlerine baskınlar yaparak Uygurları öldürmeye izin vermiştir. Çıkabilecek olaylara karşı polis geniş devam etmişlerdir. güvenlik tedbirleri almıştır. Bazı camilerin önleri- Bağımsız Doğu Türkistanlılar Birliği Genel Baş- ne tanklar yerleştirilmiştir. Urumçi’de Cuma na- kanı Abdülmecit Avşar, bölgeden gelen son haberle- mazı çıkışı yüzlerce Uygur, Ak Camii’nin yakının- rin çok kötü olduğunu söylemiştir. Bölgede yaşayan da toplanarak gösteri düzenlemişlerdir. Gösteriye halkın yurt dışındaki insanlara bir şekilde ulaşarak müdahale eden yüzlerce Çin polisi, bazı gösterici- “Uygurlara yönelik Çin’in başlattığı katliamlar şiddetini leri tutuklamıştır.10 artırdı” bilgilerinin kendilerine ulaştığını belirtmiş- Sürgünde yaşadığı ABD’de Başkent tir. Abdülmecit Avşar, dün gece sokağa çıkma yasağı Washington’da basın toplantısı düzenleyen Dün- olmasına rağmen Çinlilerin, Uygur evlerini basarak ya Uygur Kongresi Lideri Rabia Kader, çatışma- birçoğunu öldürdüklerini de belirtmiştir.8 larda ölen ve yaralananlarla ilgili bir bilgi edinme- nin zorluğundan söz ettiği açıklamasında, ‘’Edindi- 9 Temmuz 2009 ğimiz bilgilere göre ölü sayısı 1000’in üzerinde, kimi- Binlerce Çinli asker, sükuneti sağlamak için sa- leri de 3 bin rakamını telaffuz ediyor’’ dedi. İnsanla- vaş alanına dönen Urumçi’de gövde gösterisi yap- rın yalnızca Sincan’ın başkenti Urumçi’de değil, mıştır. Helikopterler, çatıların sadece birkaç met- Doğu Türkistan’ın birçok bölgesinde öldürüldü- re üstünden geçerek alçak uçuşlar yapmış ve uya- ğünü belirten Rabia Kader, Kaşgar gibi farklı kent- rıcı broşürler dağıtmıştır. Çinliler, askerlerin kent- lerde kitle cinayetleri işlendiğinin altını çizmiştir.11 teki varlıklarından memnun olsa da, Uygur Türk- leri endişe içindeydi. Adila ismindeki bir Uygur 12 Temmuz 2009 kadını, “Bu askerler bizi korkutuyor, zaten bu amaç- Çin’in Doğu Türkistan’a atadığı Genel Vali la gelmişler. Bu kadar çok askere karşı biz ne yapabi- Wang Lequan; daha önce yaptığı açıklamayı tek- liriz ki?” diye tepkisini dile getirmiştir. Urumçi’nin rarlayarak “Olaylardan sorumlu olanların idam edile- Uygur mahallelerinde tedirgin bekleyiş sürmüş- ceği ve idamlar için gerekli düzenlemelerin yapıldığını” tür. Kendi dernek binalarında toplantılar yapan söylemiştir.

9 http://www.milligazete.com.tr/haber/binlerce-cin-askeri-urumci- 7 5 Temmuz Urumçi Olayı ve Doğu Türkistan, Erkin Emet, say- sokaklarinda-132049.htm fa:152,153,154,155 10http://www.ntvmsnbc.com/id/24982484/ 8 http://soykirimakarsisessizciglik.blogspot.com/2009/07/cinliler- 11 http://www.sabah.com.tr/Dunya/2009/7/10/olu_sayisi_1000in_ uygur-turklerinin-evlerini.html uzerinde

68 5 TEMMUZ OLAYLARI

13 Temmuz 2009 sı hissettiriyor. Burada ve Uygurların yoğun olduğu di- Vali Wang Lequan yaptığı açıklama sebebiyle, ğer mahallelerde hoparlörlerden Uygurca olarak Rabia 13 Temmuz Pazartesi günü Urumçi’de olaylar çık- Kader aleyhinde konuşmalar yapılıyor. Urumçi Dost- mış altı bin üzerinde olan tutuklu yakınları, kararı luk Hastanesi’nde olaylarda yaralanan Han ve Uygur- protesto etmiştir. lar birlikte tedavi görüyor. Hastanenin başhekimi Prof. Zhu Yuan Chun, “Bu kadar güzel bir şehirde, bu kadar 20 Temmuz 2009 acı bir olay yaşamaktan büyük üzüntü duyduğunu” be- Çin hükümeti, 5 Temmuz olaylarının so- lirtti. Çinli doktor bazı yaralılarda psikolojik sorunlar rumluları olarak gözaltına aldığı bin den fazla başladığını anlattı. Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Uygur’dan 196’sını kurşuna dizerek idam etmiş- Gül olaylardan bir hafta evvel Urumçi’deydi. Gül’ün tir. Uygurların nerede idam edildiği bilinmemek- bu ziyaretini izleyen gazeteciler arasında olduğumdan le beraber, cenazelerinin ailelerine verilip verilme- 5 Temmuz’dan sonra bana çok kez o ziyaret sırasın- diği de belli değildir.12 da böyle bir gerilimin işaretleri olup olmadığı soruldu. Gül’ün ziyareti çok sıcak bir havada geçmişti. Ama aynı 27 Temmuz 2009 günlerde bir hafta kadar Urumçi’de kalan bir arkadaşı- Doğu Türkistan’a Çin tarafından vali olarak mın aktardıklarının bazı işaretler taşıdığını düşündüm. atanmış aynı zamanda Çin Komünist Partisi’nin İşadamı olan bu arkadaşım kaldığı otelde biri polis, iki bölgedeki iki numaralı yetkilisi olan Nur Bekri, Çinlinin düğününe şahit olduğunu ve konuklar arasın- Urumçi’de 5 Temmuz’daki olayları planlayan şebe- da bir Uygur bile olmamasına şaşırdığını anlattı.”13 keye sızıp, onu çökerteceklerini söylemiştir. Bekri, bölgede kontrolleri sıkılaştıracaklarını ve güvenli- 03 Eylül 2009 ğe yönelik potansiyel tehditleri yok edeceklerini Urumçi’de gösteriler yeniden başlamıştır. belirtmiştir. Kent merkezine yakın bölgelerde yaşayan görgü Olayların üstünden yaklaşık üç hafta geçtik- tanıkları, telefonla yaptıkları açıklamalarda, sayıla- ten sonra Urumçi’ye giden gazeteci Kamil Erdoğ- rı binleri bulan Çinlilerin, Urumçi’nin merkezinde du, gördüklerini şöyle anlatmıştır: “Havaalanından toplanarak bölgesel hükümet aleyhinde sloganlar şehre doğru giderken gördüğümüz kontrol noktaları atmaya başladıklarını belirtmişlerdir. Dükkan ve olağanüstü durumun henüz geçmediğinin ilk işaretleri pazar yerlerinin kapalı olduğu Urumçi’de gösteri- oldu. Şehir merkezinde koşuşturanların birbirlerinden ciler, trafiği de engellemişlerdir. 14 gözlerini kaçırmaları dikkat çekiyor. Hatta Çinli olsun Uygur olsun herkes uzatılan mikrofonlara yorum yap- 12 Ekim 2009 maktan kaçınıyor. Olaylarla ilgili olarak adı sık geçen Çin’in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nin mer- Halk Meydanı askerlerle sarılmış durumda. Meydana kezi Urumçi’de 5 Temmuz günü yaşanan şid- girilmesine izin verilmiyor, fotoğraf çekmek isteyenler ise det olaylarına karıştığı iddiasıyla tutuklu bula- uyarılıyor. Yoğun güvenlik önleminin boyutunu olayla- nan 7 kişinin davası, 12 Ekim Urumçi Orta Halk rın başladığı söylenilen Uygur mahallesine geldiğimiz- Mahkemesi’nde görülmüştür. Yargılama sonucu 7 de daha iyi fark ettik. Burası halen taşıtların girmesi- kişiden 6’sı, ölüm cezasına çarptırılmıştır.15 ne izin verilmeyen caddelerden biri. Caddede alınan önlemler ve devriye gezen askerler sıkıyönetim hava- 13 http://www.bbc.co.uk/turkce/izlenim/2009/07/090724_fooc_ urumqi.shtml 12 http://soykirimakarsisessizciglik.blogspot.com/2009/07/196-uygur- 14 http://www.ntvmsnbc.com/id/24997062 turku-idam-edildi-onlar-icin.html 15 http://tr.china-embassy.org/tur/xwdt/t620079.htm

69 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

04 Aralık 2009 5 Temmuz’daki Uygur-Çinli çatışmasında suçlu bulunan 3 kişinin daha idama mahkum edil- diği bildirilmiştir. Çin’in resmi Xinhua ajansına göre, Urumçi Halk Mahkemesi, 3 kişiyi daha ida- ma mahkum ederken, aynı davada yargılanan baş- ka bir kişiye de ömür boyu hapis cezası vermiştir. 3 kişi ise değişik sürelerde hapis cezasına çarptı- rılmıştır. İdama mahkum edilenlerin isimlerinin Heyrinisa Sawut, Ruzikhari Niyaz ve Li Longfei olduğu açıklanmıştır. Duruşmaya tutuklu yakınla- rı ile mağdurların da katıldığı bildirilmiştir.

24 Aralık 2009 Bölge hükümetinden yapılan açıklamada, beş kişinin 23 ve 24 Aralık’ta ‘çok ciddi suçlardan hü- küm giydiği belirtilmiştir. O hafta görülen duruş- malarda da 5 kişi idama mahkum edilmiştir. Mah- kumların tamamının Uygur asıllı olduğu belir- tilmiştir. Aynı hafta yargılanan diğer sanıklardan 8’ine ömür boyu, 4’üne ise 10 yıldan fazla hapis cezası verilmiştir.

70 SONUÇ VE ÖNERİLER

Sonuç ve Öneriler

İnsan hakları alanında 1991 yılından beri faa- deki Uygur Komutan) Muhtar Esen (Doğu Tür- liyet gösteren İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Da- kistan Etnik İşler Komisyonu Başkan Yardımcısı) yanışma Derneği MAZLUMDER, kurulduğu yıl- ve ismi tespit edilemeyen diğer şüpheliler hakkın- dan bu yana Doğu Türkistan’da yaşananları dik- da, soykırım (TCK, Madde 76) ve İnsanlığa Kar- katle izlemiş ve gerek Doğu Türkistan’da gerekse şı Suç (TCK, Madde 77) işledikleri gerekçesi ile diasporadaki Doğu Türkistan mazlumları ile ilgi- soruşturma yapılarak dava açılıp cezalandırılmala- li olarak insan hakları çerçevesinde çalışmalar yü- rı için cumhuriyet savcılıklarına başvuruda bulu- rütmüştür. Bu konuda çok sayıda basın açıklaması, nulmuştur. Bu şikâyet çerçevesinde adı geçen Çin- protestolar ve çeşitli etkinlikler gerçekleştirmiştir. li yetkililerin Türkiye’ye geldikleri takdirde yaka- Türkiye’deki Doğu Türkistanlıların yaşadığı lanmaları talep edilmiştir. problemlerle ilgili hukuki destek de veren MAZ- MAZLUMDER, Doğu Türkistanlı mülteci- LUMDER, 5 Temmuz Urumçi olayları ile il- lerin Türkiye’ye yaptığı sığınmalarda başvuru iş- gili de çok sayıda etkinlik düzenlemiş ve gerek lemlerinin takibi ve sonuçlandırılmaları işlemle- Türkiye’deki gerekse uluslararası alandaki me- riyle ilgili mültecilere hukuki yardımlar sağlamış- kanizmalara çok sayıda başvurular yapmıştır. tır. 2003 yılında Türkiye’deki Doğu Türkistanlıla- Urumçi’de katledilenlerle ilgili MAZLUMDER rın hukuki durumlarıyla ilgili bir rapor hazırlayarak yöneticilerinin Çinli yetkililer aleyhinde yapmış Uygur mültecilerin Türkiye’de maruz kaldığı ihlal- olduğu suç duyurusu dönemin adalet bakanının leri gündeme getirmiştir. müdahalesiyle durdurulmuştur. MAZLUMDER, son olarak Kamboçya tara- Derneğimiz tarafından 5 Temmuz Urum- fından Çin’e iade edilen 22 Uygur ile ilgili de bir çi olaylarında isimleri tespit edilebilen maktulle- dizi çalışma yürütmüş, söz konusu Uygurlarla ilgili rin ve ismi tespit edilemeyen binlerce kişinin kat- Başta Kamboçya makamları olmak üzere BM da- ledilmesinden, 50.000’den fazla kişinin çeşitli şe- hil bir dizi uluslararası kurumla iletişime geçmiştir. killerde yaralanmasından, 30.000’den fazla kişi- nin ise haksız tutuklanması veya bir şekilde ken- MAZLUMDER bugüne dek bölgeyle disinden haber alınamamasından sorumlu tutu- ilgili yaptığı çalışmalar ışığında Çin Halk lan (Çin Cumhurbaşkanı), Wen Jiabao Cumhuriyeti yetkililerine: (Çin Başbakanı), Meng Jianzhu (Çin Halk Cum- • Çin’in bölgedeki insan haklarına aykırı her huriyeti Devlet Konseyi Üyesi ve Kamu Güvenli- türlü uygulamaya kayıtsız şartsız son vermesi, ği Bakanı), Chen Bingde (Çin Halk Kurtuluş Or- • Doğu Türkistan topraklarının “Sincan” – dusu Genelkurmay Başkanı-General), Nur Bek- yeni ülke anlamında- adıyla anılmasına ve bölge- ri (Uygur Özerk Bölge Başkanı-Valisi), Wang Le- nin asimilasyonuna son vermesi, quan (Bölge Komünist Parti Başkanı), Wu Shimin • Çin’in diasporadaki Uygurların dönüşünün (Devlet Etnik İşler Komisyonu’ndan (SEAC) So- önündeki engelleri kaldırması ve geri dönüşleri rumlu Bakan Yardımcısı), Muttelip Enver (Bölge- kolaylaştırması,

71 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

• Doğu Türkistan’da halen devam eden örgüt- larıyla Doğu Türkistan’ın tanıtımı yanında, orada lenme, basın ve ifade özgürlüğü önündeki engelle- yaşanan haksızlıkların birebir aktarımının sağlan- rin kaldırılması, ması, • 11 Eylül sonrası gelişen “küresel teröre kar- • Doğu Türkistan’da yaşanan sorunların sade- şı mücadele” söyleminden yararlanmak isteyen ce bölgesel olmadığından hareketle Çin’in içinde- Çin’in, Doğu Türkistan’da gerçekleştirdiği insan ki insan hakları örgütleriyle bağ kurarak Tibet gibi haklarına aykırı politikalarına gösterilen direniş ve Çin’de daha genel ihlallerle de ilgilenilmesi, tepkilerin meşruluğunu kırmak için öne sürdüğü • Doğu Türkistan mücadelesinin başta Müs- “terör”, “radikal İslami unsurlar”, “El Kaide bağlantı- lüman Hui Çinlileri olmak üzere Çin’deki diğer ları” gibi kavramları kullanarak yürütmekte olduğu demokratik bireyler ve kitlelerle işbirliği içerisin- dezenformasyona son vermesi, de sürdürülerek Çin’de bulunan diğer unsurların • Bölgeye yönlendirilen yoğun Çinli göçü- da bu mücadeleye dahil edilmesi çağrısında bulu- nün durdurulması ve Çinlileştirme politikalarına nuyor. son verilmesi, • Uygurların çeşitli sebeplerle Çin’in diğer MAZLUMDER Türkiye Cumhuriyeti bölgelerine gönderilmesine son verilmesi, yetkililerine: • Bölgeye uygulanan her türlü ekonomik ay- • Çin’le sürdürülmekte olan her türlü ilişki rımcılığın sona ermesi, için Doğu Türkistan ve Tibet gibi yerlerde yaşan- • Uluslararası standartların altında olan yasal makta olan insan hakları ihlallerinin ön koşul ka- ve anayasal düzenlemelerin yapılması, bul edilmesi ve ilişkilerin buna göre belirlenmesi, • Doğu Türkistan’da sürdürmekte olduğu • Doğu Türkistanlıların yaşadığı sorunlardan nükleer denemeleri sona erdirmesi ve olumsuz- dolayı ülkesinden çıkmak istemesi durumunda lukların tazmin edilmesi Uygurlara her türlü kolaylığın sağlanması, • Kürtaj ve benzeri uygulamalarla yeni doğan • Doğu Türkistan’da yaşanan insan hakları ih- çocuklara ve kadınlara karşı işlenen suçlara son lallerinin Çin’le olan ticari ilişkilere kurban edilme- vermesi, dini inançları ve bölgenin özel statüsünü mesi, göz önünde tutarak doğum yasağının kaldırılması • Doğu Türkistan konusunda dış politikanın yönünde çağrıda bulunuyor. yeniden gözden geçirilerek Uygurların durumu- nun dış politika önceliği olarak görülmesi, MAZLUMDER ayrıca Uygurlara: • Çeşitli yollarla Türkiye’ye sığınmış olan • Doğu Türkistan’ın hak mücadelesini sür- Doğu Türkistanlı sığınmacıların karşılaşmakta ol- düren diasporadaki örgütlerin kısa ve uzun vadeli duğu ikamet, vize, çalışma izni, burslu eğitim gör- planlamalarla hedeflerini masaya yatırmaları, me ve vatandaşlık ile parçalanmış ailelerin birleş- • Bu hedeflerde mutlaka farklılıklar olabilece- tirilmesi gibi sorunların çözülmesi çağrısında bu- ğini ancak en azından ortak hedefler konusunda lunuyor. zaten kısıtlı olan emek ve mali gücün birleştirilerek mücadele edilmesi, MAZLUMDER ayrıca Doğu Türkis- • Doğu Türkistanlı örgütlerin stratejilerini tan sorunuyla ilgili uluslararası toplumun uluslararası hukuka uygun olarak oluşturmaları ve atması gereken önemli adımlar olduğuna uluslararası kurumlarla işbirliğini arttırmaları, inanmaktadır. Buna göre uluslararası top- • Radyo, TV, gazete ve benzeri iletişim araç- lumun:

72 SONUÇ VE ÖNERİLER

• BM başta olmak üzere tüm uluslararası me- EKLER kanizmaların Doğu Türkistan’da yaşanan insan Ek–1 MAZLUMDER’in Çin’li yetkililerle il- hakları ihlallerine karşı daha duyarlı olması, gili suç duyurusu metni • Çin’in Uygurlara uygulamakta olduğu politi- Ek–2 MAZLUMDER’in Türkiye’de bulunan kalarla ilgili temel insani adımların bir an önce atıl- Uygurlar hakkında 2003 yılında hazırladığı rapor ması, Ek–3 Doğu Türkistan İnsan Hakları İhlalleri • Doğu Türkistan’da uluslararası gözlemcile- Fotoğrafları rin de katılımıyla yeni bir nüfus sayımı yapılarak, Doğu Türkistan’ın nüfusunun garanti altına alın- ması ve bundan sonraki Doğu Türkistan nüfusu- nu azaltmak amacını güden katliam, kürtaj, zor- la doğum kontrolü, Han Çinlilerinin topluca göç ettirilmesi gibi demografik yapıyı bozucu uygula- malara son verilmesi noktasında Çin’e baskı yapıl- ması, • İslam coğrafyası kabul edilen bölgede bulu- nan Müslüman nüfusu dikkate alarak İslam Kon- feransı Teşkilatının bölgede yaşananlar konusunda daha fazla inisiyatif alması, • Şanghay İşbirliği Örgütü üyeleri olan Rusya, Tacikistan, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan gibi ülkelerin Çin’le ilişkilerinde ekonomik önce- liklerinin yanı sıra insan haklarını merkeze alan bir politikayı benimsemesi çağrısında bulunuyoruz.

73 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA İSTANBUL

MÜŞTEKİ (İHBAR EDEN) : T.C Kimlik : Adres :

MAKTULLER : Sadece son olaylarda 3.000’den fazla insan öldürülmüştür. Halen bölgeyle sağlıklı iletişim kurulamadığından isimleri tespit edilebilen maktuller:

1. Seyrangül Dursuncan (1983) 2. Ferhat Mehmet (1982) 3. Rozimehmet Hesencan (1975) 4. Abdulhekim Dayim (1982) 5. Cüret Abdulkerim (1982) 6. Gülhumar Kadir (1983) 7. Necat Ekber (1983) 8. Şiringül Hamit (1979) 9. Envercan Ehet (1983) 10. İsmi tespit edilemeyen binlerce kişi

MAĞDURLAR : Şüphelilerin işledikleri suçlar sonucunda, 50.000’den fazla kişi çeşitli şekillerde yaralanmış, 30.000’den fazla kişi tutuklu veya bir şekilde kendisinden haber alınamamaktadır.

ŞÜPHELİLER 1. Hu Jintao : Çin Cumhurbaşkanı 2. Wen Jiabao : Çin Başbakanı 3. Meng Jianzhu : Çin Devlet Konseyi Üyesi ve Kamu Güvenliği Bakanı 4. Çın Bingdı : Çin Halk Kurtuluş Ordusu Genelkurmay Başkanı - Orgeneral 5. Nur Bekri : Uygur Özerk Bölge Başkanı (Valisi). Bölgede Çin polisi tarafından öldürülen 140 Uygur’u olayları çıkarttığı iddiasıyla suçladı. İşgalci Çin’in, Doğu Türkistan’a atadığı Nur Bekri, Urumçi kentinde mey- dana gelen sabotaj ve şiddet olaylarındaki Çin polisinin orantısız/ölçüsüz güç kullanmasını görmezden gelerek eylemcilerin yurt dışındaki güçler tarafından kışkırtıldığını öne sürerek göstericileri ‘terörist, bölücü’ gibi ifade- lerle suçladı ve soydaşları için asla başarıya ulaşamayacaklarını iddia etti. (Uluslararası Çin Radyosu). Yaptığı bir televizyon konuşmasında da Doğu Türkistan’daki bütün etnik gruplara mensup halkın barış içinde birlikte ya- şadığını iddia eden Nur Bekri, Çin polisinin eylemcilere karşı girişmiş olduğu katliamı haklı gördü.

6. Wang Lequan : Bölge Komünist Parti Başkanı. Haziran ayından itibaren devam eden katliamın sorumlu- larından. Doğu Türkistan’ı yöneten Komünist Parti yetkilisi. Bir televizyon kanalında “Kafasını kaldıran “Uy- gur Türkünü vurun. ” dedi. Doğu Türkistan’da bağımsızlık yanlısı direnişçilere karşı “yeniden ıslah etme” süre- cinin başlatılacağını söyleyerek “Başlarını çıkardıklarında hemen vurmalıyız. Saldırmalarını beklemeden he-

74 EKLER

men vurmalıyız. Bu kış ve önümüzdeki baharda bütün bölgede bağımsızlık hareketlerine karşı yeniden ıslah faaliyetini başlatacağız” dedi. Bu sözler bölgede uygulanan baskı politikasının boyutunu gösterme açısından çok önemli. 15 yıldır bölgeyi baskıcı politikalarla yöneten Lequen’ın geçmişteki icraatları arasında, bölgeye milyonlarca Çinliyi yerleştirmek, Uygurca gibi azınlık dillerinin 21. yüzyıla uygun olmadığını savunmak ve il- kokullarda Uygurcayı yasaklamak, devlet memurlarına namaz kılmayı ve oruç tutmayı yasaklamak gibi katı uygulamalar yer alıyor. Lequen Doğu Türkistan’da 15 yıldır bu etnik savaşı sürdürürken, yardımcısı Zhang Quingli de 2005 yılından bu yana Tibet’te etnik baskı uyguluyor.

7. Wu Shimin : Devlet Etnik İşler Komisyonu’ndan (SEAC) Sorumlu Bakan Yardımcısı. Pekin’deki Dev- let Konseyi Basın Ofisi’nde düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, ayaklananların amacının kesinlikle gerçekleşmeyeceğini söyledi. “Ancak Sincan’daki ve diğer bölgelerdeki etnik grupların problemlerini çözmek için makul isteklerini yerine getirmeye devam edeceğiz.” diye konuşan Wu, “Olayların üç şer gücün (terörizm, ayrılıkçılık ve aşırı dincilik) tarafından yurtiçi ve dışında organize edildiğini öne sürdü. Farklı etnik gruplar arasında dilde, geleneklerde ve dinde artan etkileşimin bazı çatışma ve anlaşmazlıklara neden olduğunu ka- bul eden Wu, bu problemlerin zamanında ve uygun bir yolla çözüldüğünü savundu. Bakan Yardımcısı Wu, Urumçi olayları nedeniyle etnik bölgelerden yetkili alınmaması söylemlerine de karşı çıktı. Çin’deki 5 özerk bölge, 30 özerk il ve 120 özerk ilçedeki yönetici başkanlarının hepsinin etnik gruplardan olduğunu belirten Wu, daha fazla etnik yetkiliyle hükümetin bu kişilerin görev almasını ve haklarını icra etmesini beklediğini dile getirdi. Wu konuşmasının sonunda etnik gruplardan gelenlerin memur alımında genelde Han Çinlilerine uy- gulanan şartlara tabi tutulduğunu ancak etnik bölümlere alımlarda etnik grupların tercih edildiğini aktardı. Çin’deki azınlık bölge hükümet başkanları, görev yaptığı yerdeki Çin Komünist Parti (ÇKP)Sekreteri’ne kar- şı sorumlu bulunuyor ve yetkisi ÇKP sekreterini aşamıyor.

8. Muttelip Enver:Bölgedeki Uygur Komutan

9. Muhtar Esen : Doğu Türkistan Etnik İşler Komisyonu Başkan Yardımcısı. Son yıllarda bölgede Çinli nü- fusun artmasıyla ilgili olarak bunun reform ve dışa açılma uygulamaları sırasında açık piyasada olağan bir du- rum olduğunu ileri sürdü. Esen Türk gazetecilerle görüşürken, Türkiye’ye kendi iç sorunlarını hatırlatarak: “Doğu Türkistan kuruluşları Türkiye toprakları üzerinde Çin’e karşı bölücülük yapıyor. Buna çok kızıyoruz. Bazı siyasetçiler bu dernekleri destekliyor, buna kızıyoruz. Türkiye’ye karşı da PKK’yı destekleyen ülkeler var. Terörizmle mücadele konusunda dünyada çifte standart uygulamaması lazım...” dedi.

10.İsmi tespit edilemeyen diğer şüpheliler.

Ayrıca şüphelilerin tespit edilebilmeleri için ulaşılabilen fotoğrafları da işbu dilekçenin son sayfasında ek ola- rak verilmiştir.

SUÇ : Soykırım (TCK m. 76), İnsanlığa Karşı Suç (TCK m. 77) vs.

SUÇ TARİHİ : 1949 -2009 yılları; özellikle 2009 Haziran ayı ortasından bugüne kadar KONUSU : Şüphelilerin Soykırım suçu ve insanlığa karşı suçları işlemesi nedeniyle haklarında soruşturma yapılarak dava açılıp cezalandırılmaları için şikâyet dilekçemizin sunul- ması ile şüpheliler hakkında CMK m.98 gereği yakalama emri verilmesi talebi hakkındadır.

75 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

Açıklamalar

Hukuki Değerlendirme ca bir süre evrensel yetki yargılamaları yapmıştır. Bu yasaya ek olarak İnsan Kaçakçılığının ve Çocuk A – Yargılama Yetkisi Pornografisinin Bastırılması Yasası ile Ceza Usul Kanununun Başlangıç Bölümü Belçika yargısına EVRENSEL YARGI YETKİSİ: Evrensel Yet- çocuk fahişeliği, çocuk pornosu, insan kaçakçılığı ki (Universal Jurisdiction) 5237 sayılı Türk Ceza gibi sayılı çeşitli fiillere karşı suçun işlendiği yer, fa- Kanunu ile hukuk sistemimize girmiştir. Evrensel ilin ve mağdurun milliyetleri gibi öğeler hiç dikka- Yetki ile insan hakları ihlallerinin, ağır suçların fa- te alınmadan yargılama yapma yetkisi vermektedir. illeri veya azmettiricisi konumunda olan devlet ve hükümet başkanları da dâhil olmak üzere pek çok İNGİLTERE’de de İsrail ordu görevlileri hak- ülkenin askeri ve sivil üst düzey yöneticilerinin yar- kında açılan davalar ve tutuklama kararları nede- gılanması yolunu açabilmektedir. niyle, İsrail Ordu görevlileri İngiltere’ye girme- Özellikle İkinci Dünya savaşını takip eden mektedirler. “İngiltere’de Filistinliler tarafından İs- yıllarda devlet otoriteleri giderek artan bir biçim- rail ordusunun üst düzey komutanları aleyhine de, uluslararası hukuk tarafından aşındırılmış ve sı- açılan davalar ve şikâyetler nedeniyle İsrailli komu- nırlandırılmıştır. Bunun sonucu olarak Uluslara- tanlar İngiltere ziyaretlerinden vazgeçiyor. rası Ceza Hukukuna “Ülke Dışı Yargılama Yetki- si” (Extraterritoriality) kavramını kazandırılmıştır. İSPANYA’da, Gazze’de hava saldırısıyla 16 Böylelikle, Ülke Dışı Yargılama Yetkisi, 21.Yüzyılın Filistinli’nin öldürülmesi sonucu, İspanyol Mah- Modern Devlet’ini artık sadece kendi vatandaşla- kemesi, İsrailli üst düzey yetkililer için tutuklama rından değil, bütün insan ırkından sorumlu bir ay- kararı çıkartmıştır. “Üst düzey Hamas üyesi Salah gıt haline getirmiştir. (Av. S. Sinan Kocaoğlu, “EV- Şehid’in öldürülmesine karıştıkları ile ilgili hakla- RENSEL YETKİ” Universal Jurisdiction, Türkiye rında çıkarılan uluslararası tutuklama emri sebe- Barolar Birliği Dergisi, ISSN 1304-2408, Sayı 60, biyle bazı İsrailli yetkililerin İspanya’yı ziyaret et- Eylül/Ekim 2005) meleri halinde tutuklanabilecekleri uyarısı yapıl- dı. Savaş suçları işledikleri ile ilgili haklarında ulus- BELÇİKA ÖRNEĞİ: Evrensel yetki en geniş lararası tutuklama emri çıkartılması üzerine İs- uygulama sahasını Belçika Hukuk Sistemi’nde bul- rail dışişleri bakanlığı, bir kısım İsrailli yetkilinin maktadır. Belçika Mahkemeleri savaş suçları, in- İspanya’ya gitmemesini istedi. Filistinli bir grubu sanlığa karşı suçlar ve soykırım gibi Belçika vatan- temsil ettiği, İsrail medyası tarafından iddia edilen daşı olmayan kişilerin Belçika dışında yine Belçi- bir İspanyol insan hakları örgütü, 6 yıl önce Ha- ka vatandaşı olmayan şahıslara karşı, sanığın Bel- mas üyesi Salah Shehade’nin öldürülmesine karış- çika topraklarında varlığını bile gerektirmeden tıkları iddiası ile İsrailli yetkililer aleyhine dava açtı. 1993 Uluslararası İnsancıl Hukukun Ağır İhlalle- Gazze’nin merkezinde yapılan hava saldırısında 16 rinin Cezalandırılması Yasası gereğince ince uzun- Filistinli ölmüştü. Davada, saldırının gerçekleştiği

76 EKLER

tarihteki neredeyse bütün İsrail savunma bakan- İNGİLTERE’de Londra Polisi, Şili’yi 1973– lığı en üst düzey yetkilileri suikastte sanık listesin- 1990 yılları arasında yöneten General Augusto de yer aldı. Bunlar –bu şikâyet dilekçesinde adı ge- Pinochet’yi, Ekim 1998’de tutukladı. Tutuklamak çen şüphelilerden bir kısmı- Savunma eski Bakanı için gerekli ‘arama’ duyurusu İspanya’dan gelmiş- Benyamin Ben-Eliezer, , Elizer’in askeri danışmanı ti. İngiliz mahkemeleri eski diktatörün yargılan- Michael Herzog, İsrail eski Genelkurmay Başkanı mak üzere İspanya’ya ‘iade’ edilebileceğine karar Moshe Yaalon, eski Shin Bet Direktörü Avi Dich- verdi. Pinochet 17 yıllık dikta yönetimi sırasında ter, eski İsrail Hava Kuvvetleri Komutanı Dan Ha- yaşanan 2 bin ortadan kaybolma ve öldürme ola- lutz, İsrail ordusu Operasyonlar komutanı emek- yıyla ilgili olarak yargılanacaktı. Söz konusu suçla- li General Giora Eiland, eski Güney Komutanlığı rın çoğu Arjantin ve Şili’de işlenmesine rağmen, İs- Komutanı Doron Almog. Eski Başbakan Ariel Şa- panyol Mahkemesi, evrensel yargı hakkını ve bu ron da sanık listesinde bulunuyor.”(“İsrail yetkililer ülkelerdeki yargı yollarının kapalı olduğu gerekçe- İspanya`ya gelirlerse tutuklanacak” http://www. sini kullanarak yargılamanın İspanya’da yapılabile- tumgazeteler.com/?a=3838356) ceğine karar verdi. Bunun üzerine Pinochet tutuk- landı; ancak yargılanamadı. Mart 2000’de, akli ka- AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ, pasitesinin (akıl zayıflığı) yargılanmayı kaldırama- 1988’de Miami federal jürisi Panama lideri Ge- yacağına karar verilerek serbest bırakıldı ve ülke- neral Manuel Noriega’yı uyuşturucu kaçakçılığı- sine gönderildi. Pinochet’nin 3 yıl tutuklu kaldık- na karışmak, bu husustaki uluslararası anlaşmala- tan –yaşlı olması ve akıl zayıflığı nedeniyle- yar- rı ihlal etmek, kara para aklamak gibi birçok suç- gılanmaksızın Şili’ye dönmesi bir başarısızlık olsa tan yargıladı ve mahkûmiyetine karar verdi. Yargı- da insanlığa karşı işlenen suçlar konusunda yapı- lama sırasında Noriega hem Panama ordusunun lan şikayetler için bir başka ülkede dava açılması komutanı hem de ülkenin fiili lideriydi. İki yıl son- önemli bir örnek olmuştur. (“Bir gün Diktatörler ra, ülkesini işgal eden ABD askerlerince esir alındı de Yargılanır” http://www.aksiyon.com.tr/detay. ve mahkemeye çıkarıldı. Mahkeme, Noriega’nın php?id=12623 ortaya attığı bir dizi sorunsalı (devlet başkanı do- kunulmazlığı, ülkesinin illegal işgali vs.) cevapsız B - Yurt Dışında İşlenen Uluslararası bırakmakla birlikte lider dokunulmazlığından is- Suçların Türkiye’de Kovuşturulması: tifade edemeyeceğini net bir dille ifade etti. Flo- rida mahkemesi liderlerin dokunulmazlık hakla- 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu 13. rının ancak ‘devlet başkanlığı faaliyetlerini’ kapsa- Maddesi Açısından: 5237 sayılı Türk Ceza dığını ve suç işlemenin (uyuşturucu kaçakçılığı- Kanunu’nun 13. Maddesi şöyledir: nın) bir başkanlık faaliyeti olarak algılanamayaca- MADDE 13. - (1) Aşağıdaki suçların, va- ğını vurguladı. Noriega’nın 40 yıla mahkûm edil- tandaş veya yabancı tarafından, yabancı ülke- mesiyle uluslararası hukuk, lider dokunulmazlığı de işlenmesi hâlinde, Türk kanunları uygulanır: kavramına yeni bir tanım getirmiş oldu. Bir süre a) İkinci Kitap, Birinci Kısım altında yer sonra İngiliz Lordlar Kamarası, Şili’nin devrik li- alan suçlar. deri Pinochet’nin İspanya’ya iadesini tartışırken bu b) İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki yeni tanımı kullanacaktı. (Kerim BALCI, “Bir gün Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci ve Diktatörler de Yargılanır”, http://www.aksiyon. Sekizinci Bölümlerde yer alan suçlar. com.tr/detay.php?id=12623) c) İşkence (madde 94, 95). (…)

77 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

(2) Birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerin- veya kısmen yokedilmesi maksadıyla, bu grupların de yazılı suçlar dolayısıyla yabancı bir ülkede üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenme- mahkûmiyet veya beraat kararı verilmiş olsa si, soykırım suçunu oluşturur: bile, Adalet Bakanının talebi üzerine Türkiye’de a) Kasten öldürme. yargılama yapılır. b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlükleri- Maddede ifade edilen “İkinci Kitap, Birinci Kı- ne ağır zarar verme. sım altında yer alan suçlar”, soykırım, insanlığa kar- c) Grubun, tamamen veya kısmen yokedilme- şı suçlar, göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti suç- si sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zor- larıdır. lanması. Ceza Muhakemeleri Kanunu 14. Mad- d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yö- desi: 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun nelik tedbirlerin alınması. “Yabancı Ülkelerde İşlenen Suçlarda Yetki” başlık- e) Gruba ait çocukların bir başka gruba zor- lı 14. Maddesi’ne göre “Yabancı ülkede işlenen ve la nakledilmesi. kanun hükümleri uyarınca Türkiye’de soruşturul- (2) Soykırım suçu failine ağırlaştırılmış mü- ması ve kovuşturulması gereken suçlarda yetki, 13 ebbet hapis cezası verilir. Ancak, soykırım kapsa- üncü Maddenin birinci ve ikinci fıkralarına göre mında işlenen kasten öldürme ve kasten yaralama belirlenir. …” suçları açısından, belirlenen mağdur sayısınca ger- TCK’nın 13. maddesinin birinci fıkrasının (a) çek içtima hükümleri uygulanır. bendi uyarınca yurt dışında işlenmiş olan soykı- (3) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında rım, insanlığa karşı suçlar, göçmen kaçakçılığı ve da güvenlik tedbirine hükmolunur. insan ticareti suçlarının Türkiye’de kovuşturulması (4) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez. bakımından evrensel yetki kuralı kabul edilmiştir. Evrensellik ilkesinin 13. maddede düzenleniş şek- “İnsanlığa Karşı Suçlar”: 5237 sayı- line göre, bu maddede sayılan suçların yurtdışın- lı Türk Ceza Kanunu’nun 77 maddesinde da işlenmesi durumunda, failin ve mağdurun va- “İnsanlığa Karşı Suçlar” düzenlenmiştir. tandaşlığına bakılmadan, failin Türkiye’de bulun- Buna göre: ması da gerekli olmadan hakkında Türk kanun- İnsanlığa karşı suçlar ları uygulanacaktır. Bu sebeple, belirtilen dört suç MADDE 77. - (1) Aşağıdaki fiillerin, siyasal, hakkında, suçun bir yabancı tarafında yurt dışın- felsefî, ırkî veya dinî saiklerle toplumun bir kesimi- da yabancıya karşı işlenmiş olması halinde ve fai- ne karşı bir plân doğrultusunda sistemli olarak iş- lin yurt dışında bulunması halinde bile hakkında lenmesi, insanlığa karşı suç oluşturur: Türkiye’de kovuşturma yapılacaktır. a) Kasten öldürme. b) Kasten yaralama. C – Türk Ceza Kanunu Çerçevesinde c) İşkence, eziyet veya köleleştirme. Şüphelilerin İşledikleri Suçlar: d) Kişi hürriyetinden yoksun kılma. e) Bilimsel deneylere tâbi kılma. “Soykırım Suçu”: Türk Ceza f) Cinsel saldırıda bulunma, çocukların cinsel Kanunu’nun 76. maddesinde soykırım istismarı. suçu düzenlenmiştir. Buna göre: g) Zorla hamile bırakma. MADDE 76. - (1) Bir plânın icrası suretiy- h) Zorla fuhşa sevketme. le, millî, etnik, ırkî veya dinî bir grubun tamamen (2) Birinci fıkranın (a) bendindeki fiilin işlen-

78 EKLER

mesi halinde, fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet tün bir insan grubunun varoluş hakkının (right hapis cezasına; diğer bentlerde tanımlanan fiillerin of existence) inkârıdır. Böylesine bir inkar insan- işlenmesi halinde ise, sekiz yıldan az olmamak üze- lığın tamir edilemeyecek şekilde vicdanını sarstı- re hapis cezasına hükmolunur. Ancak, birinci fıkra- ğı gibi bu insan gruplarının insanlığa yaptığı kül- nın (a) ve (b) bentleri kapsamında işlenen kasten türel ve diğer katkıları en büyük bir biçimde zara- öldürme ve kasten yaralama suçları açısından, be- ra uğratır, ayrıca ahlak kanunları ile Birleşmiş Mil- lirlenen mağdur sayısınca gerçek içtima hükümle- letlerin ruhuna ve amaçlarına tamamıyla aykırıdır. ri uygulanır. Irksal, dinsel, siyasal ve diğer gruplara karşı, bir bü- (3) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında tün veya parça olarak işlenmiş pek çok soykırım da güvenlik tedbirine hükmolunur. örnekleri meydana gelmiştir. Soykırım suçunun (4) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez. cezalandırılması uluslararası bir önemdedir” şek- D – Türkiye’nin Taraf Olduğu Ulusla- lindeki sonuç bildirgesi ile soykırım kavramı BM rarası Sözleşmelere Göre İşlenen Suçlar nezdinde kabul görmüştür. Cenevre Sözleşmeleri: Uluslararası İn- Soykırım Suçunun Önlenmesi Ve Ce- sancıl Hukukun (savaş ve silahlı çatışmalar duru- zalandırılması Sözleşmesi (1948): Soykı- munda uygulanacak hukukun) temelini oluşturan rım suçunun konusunu, suçun maddi ve manevi “Cenevre Sözleşmeleri” (Dört adet Sözleşme ile unsurlarını, soykırım suça karşı alınacak tedbirleri bunlara ek iki protokol), “ağır ihlaller” kavramı or- bir uluslararası hukuki bir metne bağlayan Sözleş- tak madde olarak tanımlanmış buna göre, sırasıy- menin 2. Maddesine göre; la; kasten öldürme; işkence veya insanlık dışı mu- “Madde 2: Bu sözleşmeye göre soykırım; mil- amele; kasten büyük acıya sebebiyet vermek veya li, etnik, ırki veya dini bir grubu kısmen veya tü- büyük tahribat; askeri ihtiyaçlardan kaynaklanma- müyle yok etmek kastıyla, aşağıdaki fiillerin işlen- yan kanunsuz olarak ve zorbalıkla veya vücut bü- mesidir: tünlüğüne ve sağlığa zarar vererek mülkiyete el a. Grubun mensuplarını öldürmek, koymak ve savaş hukukunun diğer ciddi ihlalleri b. Grup mensuplarına ciddi bedensel veya psi- Sözleşmenin “ağır ihlaller” tanımlamasına dahildir. kolojik zarar vermek, Cenevre Sözleşmeleri evrensel yetki konu- c. Grubun hayat şartlarını kasıtlı olarak etkile- sunda maddelere yer vermektedir: Birinci Cenev- yerek maddi varlığının kısmen veya tamamen yok re Sözleşmesi, 49. madde; İkinci Cenevre Söz- olmasına yol açmak, leşmesi 50. Madde; Üçüncü Cenevre Sözleşme- d. Grup içinde doğumları önlemek amacıyla si 129. madde ve Dördüncü Cenevre Sözleşmesi önlemler dayatmak, 146. madde (ortak metin) olarak aşağıdaki gibidir: e. Grubun çocuklarını bir başka gruba zorla “Madde 50: Sözleşmeci Yüksek Taraflar takip nakletmek”. eden maddede tanımlanmış olan bu sözleşmenin İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Soykırım ağır ihlallerini içeren fiilleri işleyen, işlenmesi için kavramı İnsanlığa Karşı Suçlardan ayrı bir suç ola- emir veren kişilere etkin cezai yaptırımların uygu- rak sınıflandırılmış ve 11 Aralık 1946 yılında BM lanmasını sağlamak için her türlü yasama faaliyeti- Genel Kurulu’nun oy birliği ile kabul ettiği 96(I) nin çıkarılmasını üstlenirler. sayılı kararında; Sözleşmeci Yüksek Tarafların her birisi bu cid- “Cinayet nasıl birey olarak insanların yaşam di ihlalleri işleyen ve işlenmesi için emir veren kişi- hakkının (right to life) inkârıysa, Soykırım da bü- leri aramak yükümlülüğü altındadır ve bu kişileri

79 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

milliyetleri ne olursa olsun kendi mahkemelerinin yaygınlaştırılması, sağlık imkanlarından yararlana- önüne getirebilir. Sözleşmeci Yüksek Taraf ayrıca mama gibi nedenlerle sistematik olarak ölüme terk eğer tercih ederse ilk nazarda haklı görülen bir da- edilmektedirler. vaya (prima facie case) sahip olan başka bir Söz- ->Seyahat ve hareket özgürlüğünün kısıtlan- leşmeci Yüksek Tarafa bu kişileri yargılaması mak- makta bu nedenle ile sistematik olarak uygulanan sadıyla teslim edebilir.” soykırıma mecbur bırakılmaktadırlar, Bunların yanında, “BM Irk Ayrımının Önlen- ->Toplumda infeal oluşturarak Uygurların sa- mesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi”; “BM Savaş kat bırakılmasına, linç edilmesini sağlamak. Suçları ve İnsanlığa karşı Suçların Sınırlandırılma- -> Sağlıklı yargılama yapmadan idam etme, sı Sözleşmesi” ve “Uluslararası Ceza Mahkemesi -> Kişinin onuruna yönelik saldırı, özellikle de Roma Statüsü” gibi başlıca uluslararası Sözleşme- onur kırıcı ve aşağılayıcı muamele, işkence. ler, insanlığa karşı suçları düzenlemektedir. C - Şüpheliler Hakkında Bazı şüpheliler hakkında kısa bilgiler aşağıda B – Şüphelilerin Suç Oluşturan Fiilleri: verilmiştir. Gerek duyulması halinde, daha fazla bilgi, belge ve fotoğraf sunulacaktır: Şüpheliler hem uluslararası hukuk (Uluslara- 1. Hu Jintao : Çin Cumhurbaşkanı rası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü, Lahey yö- 2. Wen Jiabao : Çin Başbakanı netmelikleri ve İnsancıl Hukuka İlişkin Cenevre 3. Meng Jianzhu : Çin Halk Cumhuri- Sözleşmeleri´nin protokollerinde vs. uluslararası yeti Devlet Konseyi Üyesi ve Kamu Güvenliği Ba- örf ve adet hukukunda tanımlanmış olan) hem de kanı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda belirtilen soy- 4. Çın Bingdı: Çin Halk Kurtuluş Ordu- kırım ve insanlığa karşı suç normlarını ihlal etmiş- su Genelkurmay Başkanı - Orgeneral lerdir. Bu ihlaller genel olarak şu şekilde özetlene- 5. Nur Bekri: Uygur Özerk Bölge Başka- bilir: nı (Valisi). Bölgede Çin polisi tarafından öldürü- -> Doğu Türkistanlılar uzun yıllardır etnik te- len 140 Uygur’u olayları çıkarttığı iddiasıyla suç- mizlik, keyfi gözaltı ve tutuklama, işkence, yargısız ladı. İşgalci Çin’in, Doğu Türkistan’a atadığı Nur infaz ve idam ile karşı karşıyadırlar, Bekri, Urumçi kentinde meydana gelen sabotaj ve -> Etnik, ırkî veya dinî bir grubun tamamen şiddet olaylarındaki Çin polisinin orantısız/ölçü- veya kısmen yok edilmesi maksadıyla, bu grupla- süz güç kullanmasını görmezden gelerek eylemci- rın üyelerinin kasten öldürülmesi, tamamen veya lerin yurt dışındaki güçler tarafından kışkırtıldığını kısmen yokedilmesi sonucunu doğuracak koşul- öne sürerek göstericileri ‘terörist, bölücü’ gibi ifa- larda yaşamaya zorlanması, kısırlaştırma, Zorunlu delerle suçladı ve soydaşları için asla başarıya ulaşa- kürtaj (Soykırım suçu). mayacaklarını iddia etti. (Uluslararası Çin Radyo- -> Zorunlu göçe maruz bırakılmakta ve yer- su). Yaptığı bir televizyon konuşmasında da Doğu lerinden, kültürlerinden uzaklaştırılmakta, fuhuş Türkistan’daki bütün etnik gruplara mensup hal- ve benzeri işlerde çalışmaya mecbur bırakılmakta- kın barış içinde birlikte yaşadığını iddia eden Nur dırlar. Ayrıca; zorunlu ve ucuz işçi olarak çalıştırıl- Bekri, Çin polisinin eylemcilere karşı girişmiş ol- maktadırlar. duğu katliamı haklı gördü. ->Din eğitiminin yasaklandığı gibi ibadet ya- 6. Wang Lequan: Bölge Komünist Par- sağı ile de karşı karşıya bırakılmaktadırlar. ti Başkanı. Haziran ayından itibaren devam eden ->AIDS gibi öldürücü ve bulaşıcı hastalıkların katliamın sorumlularından. Doğu Türkistan’ı yö-

80 EKLER

neten Komünist Parti yetkilisi. Bir televizyon ka- diye konuşan Wu, “Olayların üç şer gücün (terö- nalında “Kafasını kaldıran “Uygur Türkünü vurun. rizm, ayrılıkçılık ve aşırı dincilik) tarafından yurti- ” dedi. Doğu Türkistan’da bağımsızlık yanlısı dire- çi ve dışında organize edildiğini öne sürdü. Farklı nişçilere karşı “yeniden ıslah etme” sürecinin başla- etnik gruplar arasında dilde, geleneklerde ve din- tılacağını söyleyerek “Başlarını çıkardıklarında he- de artan etkileşimin bazı çatışma ve anlaşmazlıkla- men vurmalıyız. Saldırmalarını beklemeden he- ra neden olduğunu kabul eden Wu, bu problemle- men vurmalıyız. Bu kış ve önümüzdeki baharda rin zamanında ve uygun bir yolla çözüldüğünü sa- bütün bölgede bağımsızlık hareketlerine karşı ye- vundu. Bakan Yardımcısı Wu, Urumçi olayları ne- niden ıslah faaliyetini başlatacağız” dedi. Bu sözler deniyle etnik bölgelerden yetkili alınmaması söy- bölgede uygulanan baskı politikasının boyutunu lemlerine de karşı çıktı. Çin’deki 5 özerk bölge, 30 gösterme açısından çok önemli. 15 yıldır bölge- özerk il ve 120 özerk ilçedeki yönetici başkanları- yi baskıcı politikalarla yöneten Lequen’ın geçmiş- nın hepsinin etnik gruplardan olduğunu belirten teki icraatları arasında, bölgeye milyonlarca Çinli- Wu, daha fazla etnik yetkiliyle hükümetin bu kişi- yi yerleştirmek, Uygurca gibi azınlık dillerinin 21. lerin görev almasını ve haklarını icra etmesini bek- yüzyıla uygun olmadığını savunmak ve ilkokullar- lediğini dile getirdi. Wu konuşmasının sonunda et- da Uygurcayı yasaklamak, devlet memurlarına na- nik gruplardan gelenlerin memur alımında genel- maz kılmayı ve oruç tutmayı yasaklamak gibi katı de Han Çinlilerine uygulanan şartlara tabi tutuldu- uygulamalar yer alıyor. Lequen Doğu Türkistan’da ğunu ancak etnik bölümlere alımlarda etnik grup- 15 yıldır bu etnik savaşı sürdürürken, yardımcısı ların tercih edildiğini aktardı. Çin’deki azınlık böl- Zhang Quingli de 2005 yılından bu yana Tibet’te ge hükümet başkanları, görev yaptığı yerdeki Çin etnik baskı uyguluyor. Komünist Parti (ÇKP)Sekreteri’ne karşı sorum- 7. Wu Shimin: Devlet Etnik İşler lu bulunuyor ve yetkisi ÇKP sekreterini aşamıyor. Komisyonu’ndan (SEAC) Sorumlu Bakan Yar- 8. Muttelip Enver:Bölgedeki Uygur Komutan dımcısı. Pekin’deki Devlet Konseyi Basın Ofisi’nde 9. Muhtar Esen: Doğu Türkistan Etnik düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, ayakla- İşler Komisyonu Başkan Yardımcısı. Son yıllarda nanların amacının kesinlikle gerçekleşmeyeceği- bölgede Çinli nüfusun artmasıyla ilgili olarak bu- ni söyledi. “Ancak Sincan’daki ve diğer bölgelerde- nun reform ve dışa açılma uygulamaları sırasında ki etnik grupların problemlerini çözmek için ma- açık piyasada olağan bir durum olduğunu ileri sür- kul isteklerini yerine getirmeye devam edeceğiz.” dü. Esen Türk gazetecilerle görüşürken, Türkiye’ye

Hu Jintao Wen Jiabao Nur Bekri Wang Lequan Çin Cumhurbaşkanı Çin Başbakanı Uygur Özerk Bölge Valisi Bölge Komünist Parti Başkanı

81 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

kendi iç sorunlarını hatırlatarak: “Doğu Türkistan kuruluşları Türkiye toprakları üzerinde Çin’e kar- şı bölücülük yapıyor. Buna çok kızıyoruz. Bazı si- yasetçiler bu dernekleri destekliyor, buna kızıyo- ruz. Türkiye’ye karşı da PKK’yı destekleyen ülkeler var. Terörizmle mücadele konusunda dünyada çif- te standart uygulamaması lazım...” dedi. İsmi tespit edilemeyen diğer şüpheliler. İsmi henüz tespit edilemeyen diğer şüpheliler, kasıt- lı olarak öldürülmeden, işkence, zorunlu kürtaj ve evlerin yıkılmasına kadar çeşitli fiillerle soykırım ve insanlığa karşı suçları işlemişlerdir. Netice Ve Talep: Yukarıda izah ettiğimiz tüm nedenlerle, şüpheliler hakkında soruşturma açılarak cezalandırılmaları için kamu davası açıl- masını, şüphelilerin Türkiye Cumhuriyeti sınırla- rına girmeleri halinde tutuklanmaları için yakala- ma emri çıkartılmasını talep ederiz. Saygılarımızla.

Müşteki ………………………………….. (İmza)

82 EKLER

01.08.2003 / İstanbul Türkiye’de Bulunan Uygur (Doğu Türkistanlı) Mültecilerin Durumu Hakkında Rapor Mazlumder

Giriş lanmadan sonra aranmış, sorgulanmış, gözaltına alınmış veya hapse atılmışlar. Çin’in farklı etnik kültür ve dini yapıya sahip Uygur kökenli olarak ise yaklaşık 300-350 aile olan Xinjiang (Sincan / Uygur / Doğu Türkis- / yaklaşık 2500-3000 kişi civarında Uygurlu oldu- tan) bölgesinde yaşanan sorunlar, Çin hükümeti- ğu tahmin ediliyor. Çoğu 1980’den sonra gelmiş nin baskıları, asimilasyon politikaları ve Çin’in in- ve İstanbul’a yerleşmişler. Uzun süredir bulunanlar san hakları karşısındaki tutumu genel olarak bilin- Türkiye’ye vatandaşlığına geçmişlerdir. mektedir. Sincan bölgesinde yaşanan sorunlar ne- Uygurlu sığınmacılar, genellikle kiralık ev tut- deniyle bir çok kişi başta komşu ülkeler olmak üze- makta veya kendilerinden önce gelen tanıdıkları- re farklı ülkelere kaçmak ve sığınmak zorunda kal- nın evinde kalmaktadırlar. mışlardır. Çin hükümetinin özellikle siyasi suçlula- Yabancı oldukları için Türkiye kanunlarına ra karşı işkence, idam ve kayıp edilme yoluna sık- göre bir çok işte çalışmaları yasaktır. Çoğu ekono- lıkla başvurduğunu da hatırlamak gerekir. Bu ne- mik olarak zorluk çekmektedir. Geçimlerini genel- denle ülkesini terk etmek zorunda kalan ve iltica likle, pazarlarda tezgahçılık, seyyar satıcılık, işpor- amacıyla başka ülkelere sığınan Uygurlulardan, tacılık gibi geçici işlerle sağlamaktadırlar. Türkiye’de bulunan Uygurlu sığınmacıların duru- Uygurlu sığınmacılardan aileleriyle gelen mu ve tesbit edilen önemli sorunları aşağıda açık- (veya daha sonra ailesi gelenler) vize süresinin lanmaya çalışılmıştır. Bu bilgiler Türkiye’de yaşa- aşılması veya benzeri sebeplerden dolayı yasadı- yan Uygurlularla yapılan yüzyüze görüşmelerden şı olarak Türkiye’de bulunduklarından resmi ika- elde edilen bilgilere göre hazırlanmıştır. Uygur- metgahları sahip değildirler. Bu nedenle çocuklar lu sığınmacılara ulaşmak için İstanbul’da bulunan okullara (ilkokul) kabul edilmiyorlar. İkamet soru- Doğu Türkistan Vakfı görevlileri yardımcı olmuş- nu devam ettiği müddetçe çocukların eğitim ku- tur. rumlarına devam etmesi mümkün olmamaktadır.

1- Genel Durum 2- Hukuki Sorunlar (Yaşam Koşulları) A - Genel Olarak Türkiye’de bulunan Uygurlu sığınmacıların Siyasi düşünceleri nedeniyle hapis yatanlar, hemen hepsinin İstanbul’da yaşadığı sanılmak- şüpheliler veya yakınları yurtdışına kaçmış olanla- tadır. Halen sığınmacı olarak Türkiye’de bulu- ra Çin Hükümeti pasaport vermek konusunda so- nanların sayısı tahminen 300 – 400 kişi civarın- run çıkarıyor veya vermiyor. Çin’den kaçanlar ge- dadır. Bunlar son 10 yıllık zaman dilimi içinde nellikle sahte pasaportla veya yüklü miktarda para Türkiye’ye gelmişlerdir. Çoğunluğunun ise 1999 vererek (rüşvetle) elde ettikleri pasaportla yurtdışı- yılından sonra geldiği ifade edilmektedir. Sığınma- na çıkabiliyorlar. Bir kısmı da kaçak olarak çıkış yapı- cıların çoğu 1997 yılında Gulca şehrindeki ayak- yor. Bu çıkışların hemen hepsi karayoluyla yapılıyor.

83 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

Çin’e komşu ülkelere geçiş yaptıktan sonra bir fonla görüştüklerinde konuşmaları dinleniyormuş. kısmı havayoluyla direkt İstanbul’a geliyor. Karayo- Yakınları bazen telefon konuşması bittikten son- luyla gelenler İran üzerinden geliyor. İran’daki Türk ra polis gelip telefon konuşması ile ilgili olarak sor- Konsolosluğundan vize alarak Türkiye’ye geçiyor- guluyorlarmış. Çin’deki birisi ülke dışında bulunan lar. Çok az sayıda da olsa havayoluyla Urumçi’den abisine “gelme” dediği için 3 ay hapis yatmış. Gön- Bakü veya Dubai üzerinden İstanbul’a gelenler var. derilen mektuplar çoğu zaman ulaşmıyormuş. Ayrıca Çin’deki Türk konsolosluğu Uygurlu- Siyasi açıdan sıkıntılı olmayanlar -tüccar olan- ların az bir kısmına vize veriyor, çoğunun vize baş- lar- istedikleri zaman Çin’e girip çıkabiliyorlar. vurusu red ediliyor. Mülteci olarak kaçıp gelenlerin geri dönmesi ha- Uygurlular genel olarak Çin’den Kırgızistan’a linde hapis, işkence, ölüm, kaybedilme tehlikesi geçmekte ve oradan diğer ülkelere gitmektedir- ile karşı karşıya olduğu söyleniyor. Siyasi durumu ler. Ayrıca Afganistan, Kazakistan ve Pakistan’a itibariyle dönmesi riskli olduğu halde vatanlarına bağlı Azad Keşmir üzerinden de çıkış yapanlar da dönenlere uzun süreli hapis cezası veriliyor, bir kıs- vardır. Kırgızistan, Pakistan ve Kazakistan’da gü- mından haber alınamıyor. venli bir şekilde bulunma imkanı yok. Çünkü –ifa- Sığınmacıların hepsinde ortak bir özellik var, de ettiklerine göre- Çin istihbaratı kendilerini iz- güvensizlik. Çin istihbaratından çok korkuyorlar. liyor ve tesbit edildiklerinde Çin tarafından resmi Kendi vakıfları olan İstanbul’daki Doğu Türkistan olarak iade edilmeleri (sınırdışı edilmeleri) isteni- vakfına gelenler foto veya kamera çekimi yaptırmı- yor. Her üç ülkeden Çin’e bir çok defa iade olmuş. yorlar. Örneğin yardıma muhtaç birisi için kendi Kazakistan, 1997’deki Gulca ayaklanmasın- aralarında yardım topladıklarında isim listesi yapıl- dan sonra 3 kişiyi Çin’e iade etmiş ve bunlar idam masına bile karşı çıkmışlar. Yani kendi Vakıflarına edilmişler. Pakistan 1997 yılında Keşmir’de bu- bile güvenmiyorlar. lunan 13 kişiyi Çin’e iade etmiş. Bunlardan 12’si Bu güvensizlik bazen kendi aralarında bile idam edilmiş. 1998 yılında da 11 kişinin -bütün ça- olabiliyor. Sahte pasaportla geldikleri için birbirle- balara rağmen- Çin’e iade edildiği belirtiliyor. Bazı rinin gerçek isimlerini bazen bilmiyorlar. durumlarda Çin güvenlik görevlileri doğrudan ya- kaladıklarını götürebiliyorlarmış. B - İkamet Çin Hükümeti Uygurları daha önce “ayrılıkçı” Türkiye’de bulunan Uygurlu sığınmacıların en olarak nitelendiriyordu. 11 Eylül’den sonra “terö- önemli sorunların başında ikamet sorunu gelmek- rist” olarak nitelendirmeye başladı. Çin Başbakan- tedir. Yasadışı yollarla veya sahte pasaportla giren- lık Enformasyon Merkezi Uygurlular hakkında ler zaten bu sorunu aşamamaktadırlar. Geçici vize “terörist” olduklarına ilişkin kitap, cd vs. yayın ha- ile gelenler ise ikamet belgesi verilmesi sınırlı ol- zırlayıp dağıtıyormuş. Örneğin Türkiye’deki Doğu maktadır. Türkistan Vakfı’nın faaliyetleri de terörist faaliyet İkamet sorununun kısmi çözümü tanıdık et- arasında gösteriliyormuş. kili birilerinin devreye sokulması ile mümkün ola- Örneğin, Türkiye’de bulunduğu sırada yılbaşı biliyor. Mayıs 2003 itibariyle pasaportlu olan 57 partisinde fotoğraf çeken bir Uygurlu dönüşte fo- kişiye 2003 sonuna kadar ikamet izni alınmış. İlle- torafları incelenmiş ve bir fotoğrafta TV üzerinde gal giriş yapan 13 kişiye ikamet izni talebi red edil- küçük bir Uygur bayrağı göründüğü için 15 yıl ha- miş. İllegal olarak bulunanların sayısı tahminen 40 pis cezası almış. Gidenlerin bir kısmından bir daha civarında. Bu 40 kişinin durumu yasadışı oldukla- haber alınamıyormuş. Çin’deki yakınlarıyla tele- rı için kritik.

84 EKLER

C- Pasaport nin Kanada’ya yerleştirilmesi yapılmış. Çin Devleti siyasi mahkum olan veya şüphe- 3. ülkeye yerleştirme yapıldığında UNHCR’e li gördüğü Uygurlulara pasaport vermiyor. Bu ne- daha önce başvurmayanlar gelip başvuruyor- denle çoğu sahte pasaportla Çin’den çıkış yapıyor. muş. UNHCR’e başvuranlar daha çok pasaport- Sahte pasaportla çıkıldığı için doğal olarak daha suz veya ikametsiz olanlar. sonra pasaport süresini uzatma imkanı da olmuyor. Halen UNHCR’de 40-50 civarında başvu- Pasaportların süresinin bitmesi de önemli bir runun beklediği tahmin ediliyor. Başvurucuların sorun. Pasaportu yenileme imkanı olmadığı için çoğu 1997 ayaklanması nedeniyle kaçmak zorun- hukuki açıdan sıkıntılar yaşanıyor. Çin konsolos- da vatanılarını terk etmek zorunda kalanlar. Çok luğu pasaportların süresini uzatmıyormuş. Sadece sayıda kişinin başvurusu red edildiği ifade ediliyor. geri dönüş için kullanılabilir olan “beyaz pasaport” İlk başvuranların çoğu red edildiği için daha veriyormuş. sonra gelenler UNHCR’e başvurmak konusunda Bu nedenle, şu anda Türkiye’de bulunan Uy- isteksiz davranmışlar. UNHCR’e başvuruda duru- gurlu sığınmacıların az bir kısmı dışında pasaport mu çok zor ve kritik olmasına rağmen hala mülteci ve ikamet sorunları nedeniyle yasadışı / kaçak ko- statüsü verilmeyenlerin sayısının çok olduğu ifade numda. ediliyor. Türkiye’de yaklaşık 300 Uygurlu sığınma- cı olmasına rağmen yaklaşık 50 kişinin UNHCR’e D - Polis başvurduğunu bunun sebebinin ise UNHCR’in 11 Haziran 2003 gecesi İstanbul’da polis Uy- bir çok başvuruyu reddetmesinden kaynaklanan gurlulara yönelik –ikamet izni olmayanlar için- güvensizlik olduğu belirtiliyor. (Bu raporun hazır- operasyon yapmış, evlere baskın yapılmış. Üç ev lanması sırasında, bazı Uygurlu sığınmacılar, baş- basılmış, 5 kişi gözaltına alınmış. Birbirlerine haber vuruları UNHCR tarafından red edilmiş olduğu vermeleri nedeniyle diğerleri evlerinden ayrılmış için, görüşmek istemediler.) ve gözaltına alınmaktan kurtulmuşlar. Operasyo- UNHCR’e başvurupta mülteci statüsü veri- nun zamanı da ilginçtir. 12 Haziran’da Ankara’da len Uygurluların oranı tahminen %10-20 civarın- yapılacak olan Uygurların Türkiye’ye gelişlerinin da. 1998’den beri yerleştirilen Uygurlu sayısı tah- 50. yılı nedeniyle Şükran Günü toplantısına denk minen 15 kişi olduğu söyleniyor. gelmektedir. Böylece İstanbul’dan toplantıya git- Bazı Uygurluların görüşüne göre; UNHCR, mek Uygurluların çoğu bu nedenle gidememişler. bir çok Uygurlunun başvurusunu “bir örgüt veya Gözaltına alınan bazı Uygurlu sığınmacılar di- teşkilata üye olmadıkları için” red ediliyor. Fakat bi- ğer yabancı veya sığınmacılar gibi İstanbul Emni- reysel olarak mücadele edenler, baskı ve zulüm gö- yet Müdürlüğünde Yabancılar Polisi’nde ayarca tu- ren çok sayıda kişi Çin’den kaçmak zorunda kaldı- tulabilmektedir. ğı bu durumun göz önüne alınmadığı belirtiliyor. Uygurlu sığınmacıların çoğu Türk mevzuatın- 3 - Unhcr Ve Uygurlu Mülteciler da öngörülen ülkeye giriş yaptıktan sonra 10 gün- lük süre içinde sığınmacı olarak müracaat etme şartını yerine getirmedikleri için –çoğu ilk geldiği Tahminlere göre; 2001’de 3, 2002’de 10, zaman bilmediği için- hem Türk idari makamları 2003’te 4 (Toplam 5-6 aile) UNHCR tarafından karşısında hem de UNHCR Ankara Ofisi’ne yap- gerekli prosedür tamamlanarak 3. ülkeye yerleşti- tıkları başvurularda sıkıntı çekiyorlar. rildiği ifade ediliyor. Son 5 ayda bir kişi ve bir aile- Az sayıda da olsa Avrupa’ya illegal yollardan

85 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

geçenler de var. Son zamanlarda çok fazla masraflı UNHCR’deki Uygurlulara tercümanlık yapan olduğu için artık tercih edilmiyor. kişiye karşı (o da bir Uygurlu) ortak şüpheleri / Uygurlu sığınmacılar, UNHCR’deki görev- güvensizlikleri gerçek de olabilir, Çin istihbaratına lilerin kendilerinin yaşadıklarını anlamadıklarını, karşı paranoya haline gelmiş korkuyarı da olabilir. bütün samimiyetleri ile bütün sıkıntılarını anlat- Uygurlu sığınmacıların bir kısmı, tercümanın Çin malarına rağmen bazen inandıramadıklarını söy- konsolosluğu ile organik bağı oldu iddiasındalar. lüyorlar. Örneğin birisi, 6 senedir Çin’den çıkmış ve çoluk çocuğu orada olmasına rağmen Çin’e gi- A - Bazı Başvurucular Hakkında demeyen birisine “Çin’e istersen gidebilirsin” yoru- 1 - Şevket İman mu yapılmasına isyan ediyor. “Eğer gidebilseydim 1989 yılında üniversiteden mezun, bir süre en azından 6 yıldır göremediğim çocuklarım için öğretmenlik yapmış. 1997 ayaklanmasında karde- giderdim, bizim yaşadığımız sıkıntıları anlamıyor- şi tutuklanmış. Kardeşi hakkında bir bilgi alama- lar” diyor. yınca kardeşini arayıp soruşturmuş. Bu araştırma Ayrıca bazı sığınmacıların iltica statüsü hak- sırasında polisle sorunlar yaşamış. Öğretmenilk kında karar verilmesi çok uzun sürüyor. 2-3 yıl yaptığı okuldan atılmış. Çin dışında basılan –ya- beklemelerine rağmen hala karar çıkmayanlar, saklanmış olan- UÇKUN gazetesini dağıtmış. veya red kararına itiraz etmiş olup da hala cevap 2000 yılında Çin’den çıkmış. Kırgızistan’dan alamayanlar varmış. Kazakistan’a geçmiş. Çin’de yasaklanmış olan Güvensizliğin temel sebebi UNHCR’deki bilgi- 18 kitabı bir kamyoncu ile Çin’e göndermiş, fa- lerin Çin yetkililerin eline geçebileceği korkusu. Ül- kat Çin’e girerken kitaplar yakalanmış. Artık Çin’e kelerinde gördükleri yoğun baskı ve Çin istihbaratı- dönemeyeceğini, dönerse 10-15 yıl hapis ceza- nın yaygınlığı hepsini psikolojik olarak etkilemiş. sı verileceği korkusuyla dönememiş. Kırgızistan’a UNHCR’de Uygurlu başvurucular için tercü- dönmüş ve elde ettiği sahte Kırgız pasaportu ile manlık yapan Şevket’e güvenmiyorlar. Sebep ola- 12.7.2001’de Türkiye’ye gelmiş. Sahte pasaport ne- rak da onun vasıtasıyla görüşme yapan hiç kim- deniyle dört ay Antalya’da Yabancılar Polisinde gö- seye şu ana kadar mülteci statüsü verilmediği ifa- zaltında kalmış. Orada UNHCR’i duymuş ve ser- de ediliyor. Mülteci başvurusu kabul edilenlerin best kalınca gidip başvurmuş. 2-3 ay sonra görüş- Şevket’in tercümanlık yapmadığı kişiler olduğunu meyi yapmış. Görüşmeden 4-5 ay sonra red ceva- söylüyorlar. bı gelmiş. İtiraz etmiş, halen –yaklaşık 6 aydır- itira- Başvurucular Şevket’in Çin konsolosluğuna zı hakkında bir cevap gelmemiş. Çin’den ayrıldık- bilgi aktarımı yaptığı konusunda endişe duyuyor- tan sonra polisler sık sık evine gelerek ailesini ra- lar. Görüşmelerde en küçük detayları bile anlat- hatsız etmişler. 2003 Mart ayında eşi iki çocuğunu tıklarından tedirginlik duyuyorlar. Tercüman ko- (8 ve 12 yaşında) yanına alarak Türkiye’ye gelmiş. nusunda şüphelenmelerinin sebebi olarak da bi- Çocukları okula kaydetmek istemişler fakat ika- risi Şevket’i Çin konsolosluğunda görmüş ve kısa met alamadıkları için kaydedememişler. Şu anda bir zamanda ekonomik olarak çok iyi bir hale gel- ise eşinin 3 aylık ikamet izin var. Kendisi ise pasa- diğini söylüyorlar. Bazı başvurucuların iyi Türkçe portsuz ve ikametsiz. bilmesine rağmen yine de görüşme sırasında Ter- cüman olarak Şevketin çağrılmasından rahatsızlık 2- Muhammet Dursun Aimait duyuyorlar. UNHCR’e bu nedenle güvenlerinin 1987 Yılında siyasi açıdan şüpheli görüldüğü yıkıldığını söylüyorlar. için bir buçuk ay hapis yatmış. Çin’de iken Kuyum-

86 EKLER

cu dükkanı çalıştırıyormuş. da ikamet izini vermişler, 2003’ sonuna kadar. 1997 yılında Şubat ayında Kırgızistan’a, ara- AİMAİT’de diğer bazı Uygurlular gibi tercü- dan da Mart ayında Türkiye’ye gelmiş. 20 Tem- mandan rahatsız. Çin’le çalıştığına dair şüpheleri muz 2000’de UNHCR’a başvurmuş. Görüşmede var. Normalde onun görüşmesine katılmadığı hal- biraz Türkçe bildiği için ve verdiği bilgilerin 3. ki- de dosyasını incelemiş ve niye böyle ifade verdin şilerin öğrenmemesi için tercüman istememiş. Ha- diye bir şeyle söylemiş. Başvurusunun üzerinden len başvurusu hakkında olumlu veya olumsuz bir üç yıl geçtiği halde bir cevap alamamasının nede- cevap alamamış. Çin’de 1987 ile 1997 yılında 180 ni görüşmeyi yapan avukattan kaynaklanabilece- defadan fazla sorgulanmış. UNHCR görüşmesin- ğini söylüyor. Çünkü ilk görüşmeden hemen son- de kendisini sürekli izleyen ve sorgulayan karakol ra “Kate’in dosyaları çok bekliyor, sen de çok bek- ve polisler hakkında ayrıntılı bilgiler vermiş. lersin” demişler. Kararın gecikmesi ve çok defa gö- Başvurusunun üzerinden üç yıl geçmesine rüşme yapmasına rağmen aynı bilgiler kendisine rağmen hala bir cevap alamamasına isyan ediyor. tekrar sorulduğu için kendi hukuk danışmanı olan Siyasi sorunu olmayan Uygurluların Çin’e rahat- Kate (Unhcr görevlisi avukat!) ile tartışmış. lıkla gidip geldiklerini söylüyor. Giden bazı tanı- UNHCR’le 11 Eylülden sonra yaptığı görüş- dıklarına, Çin polisi kendisinin fotoğrafı gösterip melerde kendisine sık sık sizin teşkilatınızda terö- hakkında bilgi istiyorlarmış. UNHCR için “Eğer rist var mı diye soruyorlarmış. yalan söylüyorsam red etsinler, üç yılda bir karara Ekonomik olarak da sıkıntı çekiyor. Eşi ve varamadılar mı?” diyor. 3 yıl boyunca dosyası ile il- kendisi Türkiye’de olması, çocukların Çin’de ol- gili olarak 2-3 ayda bir defa Ankara’ya gidiyor. Şim- ması sebebiyle aile bölünmüş. diye kadar yaklaşık 15 defa gitmiş. Bir çok defa da mektup ve telefonla sormuş. UNHCR’de yaşadık- 3 - Muhammed Emin Abdulveli larını bütün ayrıntılarıyla anlatmış. (1988’de kur- Bağımsızlıkçı siyasi düşüncelerinden dolayı dukları yasal teşkilatı –derneği-, başkanlığını yap- 1990’da 12 ay ve 1993 – 1994’te 18 ay hapis yat- masını, 1993’te kapatılmasını, arkadaşlarının bir mış. Hapiste çeşitli işkencelere ve zorla çalıştırma- kısmının hala hapiste olduğunu anlatmış. ya muhatap olmuş. İkinci defa hapse girmesi İsla- İki çocuğu hala Çin’de bulunuyor. Çinden ay- mi Islahatçı Partisi ile ilgili olmasından. Abisi bu rılırken biri 3 aylık diğeri ise 3 yaşında imiş, 6 sene- partinin başkanı imiş. Ağabeyi 12 yıl hapis cezası- dir onları göremiyor. Eşi Mart 2003’te Türkiye’ye na çarptırılmış, cezası dolmasına rağmen hala sal- gelmiş. Eşi pasaport çıkarabilmek için 4,5 yıl uğraş- mamışlar. Üç yıl daha hapis yatacağı söylenmiş. mış. Polisler evlerine gelip “”Yabancı memleketle- Abdulveli, 2. defa hapis yatıp serbest kaldıktan re kaçanların yakınlarına pasaport vermiyoruz” de- sonra evinin çevresindeki 1 km alanın dışına çık- mişler. Kayınpederinin evine de baskın yapmışlar. ması ve geceleri evden dışarı çıkması yasaklanmış. En sonunda bir yolunu bularak normalde 20-30 Bu baskılara dayanamayınca 1994 Mayıs ayında $’a alınabilecekken 1500 $ rüşvet vererek bir şir- bir kamyon içerisinde kaçak olarak Kırgızistan’a ket / ticari pasaport almayı başarmış. kaçmış. Kırgızistan’da üç yıl kalmış kaldıktan son- Çin’deki yakınlarıyla arada bir telefonla görü- ra elde ettiği bir Kırgızistan pasaportu ile 1997 şüyor, telefonlar dinlenildiği için rahat konuşamı- Temmuzunda Türkiye’ye gelmiş.Sahte pasaport yorlarmış. Gönderdiği hiçbir mektup adrese ulaş- nedeniyle gözaltına alınmış. 1999 Haziranında mamış. UNHCR’e başvurmuş. 2000 yılında da müteci 5 yıldır ikamet alamıyor. En son başvurusun- başvurusu kabul edilmiş. Halen 3. bir ülkeye yer-

87 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

leştirilmeyi bekliyor. Kanada, USA ve Norveç yer- UNHCR’e karşı düş kırıklığı veya güvensiz- leştirmeyi kabul etmemişler. Kanada red yazısında likleri var. Çok sayıda Uygurlunun başvurusu red “İsterse Çin’e dönebilir, hayati tehlikesi yok” demiş. edilmiş. UNHCR görevlilerinin, Çin’de yaşadık- İkamet ve pasaportu yok. Eşi 1996’da Çindeki ları baskı ve zulümleri, geri dönme halinde kar- arkadaşlarının yardımıyla Türkiye’ye gönderilmiş. şılaşabilecekleri riskleri anlayamadıklarını düşü- Çin’de hala 3 çocuğu var, Yaklaşık 10 yıldır çocuk- nüyorlar. Bazı başvurucuların dosyalarının uzun larını görmemiş. süre bekletilmesi / uzun süre karar verilmemesi de önemli bir şikayet konusu. Ayrıca UNHCR’e ver- 4 - Genel Değerlendirme dikleri ayrıntılı bilgilerin Çin devletinin eline geç- ve Sonuç mesi konusunda endişe taşıyorlar. Çin hükümetinin yoğun baskılarından dolayı yaşam hakları riske giren, veya işkence veya suçsuz Çin’den kaçan Uygurlu sığınmacılar komşu yere uzun süre hapis yatma veya kayıp edilme teh- ülkelerde uzun süre kalamıyorlar. Çin’in baskıla- likesi ile karşı karşıya kalarak ülkelerini terketmek rı nedeniyle özellikle Pakistan, Kırgızistan, Kaza- zorunda kalan ve bir şekilde Türkiye’ye gelen Uy- kistan ve Özbekistan’da her an Çin’e sınırdışı gön- gurlu sığınmacılar zor koşullar altında yaşamlarına derilme risk var. Çin’e gönderilenlerin çoğu idam devam etmektedirler. ediliyor. İdam edilmeyenleri ise mutlaka işkence ve en hafifinden 15 yıl hapis cezası ile karşılaşabili- yorlar. İade edilenlerin bir kısmından hiç haber alı- namıyor. Bir çoğu kendi pasaportu ile çıkamadığı için sahte pasaportla seyahat etmek zorunda kalıyor. Bu nedenle her an her an sahte pasaport nedeniy- le, gözaltına alınma, yargılanma veya hapis yatma tehlikesi ile karşı karşıyalar. Böyle bir risk gerçek- leşmezse bile pasaportun süresini uzatma imkanı olmadığından kısa bir süre sonra illegal konuma düşebiliyorlar. Giderek ikamet izni imkanı da ol- muyor. Türkiye’de bulunan Uygurlu sığınmacıların önemli bir kısmı illegal olarak bulunuyor. Yasal ola- rak Türkiye’ye giriş yapıp ikamet izni alabilenlerin sayısı az. Bunların her an polisle başlarının derde girmesi riski var. Yabancılar polisinde kalanlar nor- malden farklı bir uygulama ile aylarca gözaltında kalabiliyorlar. Polis, uzun tutulmanın yargısal gö- zaltı değil, idari tedbir olduğunu, tutuldukları yerin ise misafirhane olduğunu söylüyor. Hukuken ya- sadışı gözaltıdır, çünkü kişinin özgürlüğü bir yargıç kararı olmaksızın uzun süre sınırlandırılmaktadır.

88 FOTOĞRAFLAR

Doğu Türkistan İnsan Hakları İhlalleri Fotoğrafları

89 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

90 FOTOĞRAFLAR

91 2010 DOĞU TÜRKİSTAN İNSAN HAKLARI RAPORU

92