Türkiye Kültür Ve Sanat Yıllığı 2015
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
Türkiye Kültür ve Sanat Yıllığı 2015 Türkiye Yazarlar Birliği Türkiye Yazarlar Birliği Yayınları : 56 Yıllık Dizisi : 28 Türkiye Kültür ve Sanat Yıllığı 2014 Türkiye Yazarlar Birliği Yönetim Kurulu’nun 03.04.2015 tarih ve 2 sayılı kararı ile yayınlanmıştır. Prof. Dr. Hicabi KIRLANGIÇ (Genel Başkan), Osman ÖZBAHÇE (Genel Başkan Yardımcısı), Ferhat KOÇ (Genel Başkan Yardımcısı), Ahmet Fatih GÖKDAĞ (Genel Mali Sekreter), İbrahim ERYİĞİT (Genel Sekreter), Vedat GÜNEŞ (Genel Sekreter Yardımcısı), Murat EROL (Genel Sekreter Yardımcısı), Doç. Dr. Musa Kazım ARI- CAN (Yönetim Kurulu Üyesi), Doç. Dr. Salih YILMAZ (Yönetim Kurulu Üyesi), Hacı Mahmut ERDEMİR (Yönetim Kurulu Üyesi), Osman GÜZELGÖZ (Yönetim Kurulu Üyesi), İbrahim Ulvi YAVUZ (Başdanışman). ISBN: 978-975-7382-80-5 Bu "yıllık"ta yer alan yazılardaki görüşler yazarlarına aittir. Türkiye Yazarlar Birliği’ne mal edilemez. Sümer 1 Sokağı, No: 11 / 5, Kızılay, Ankara PK. 294, Yenişehir, Ankara Telefon: 0.312.2320571-72 www.tyb.org.tr, e-posta:[email protected] Türkiye Kültür ve Sanat Yıllığı 2015 Editör Osman Özbahçe Türkiye Yazarlar Birliği Yayınlayan : TYB adına Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç Redaksiyon : Osman Özbahçe Yayına Hazırlık : Mustafa Ekici, Merve Aksakal, Ahmet Emre Doğan Yapım : mtr tanıtım görsel hizmetler Baskı : Özel Matbaası, Ankara / Nisan 2015 SUNUŞ Türkiye entelektüel ortamlarını kaybediyor. Gazete ve televizyonlardaki güncel tar- tışmaları aşacak yayınlar iyice azaldı. Entelektüel seviye ve uğraş reel politik yo- rumlarına kilitlendi. Medya insanımızı ve hayatımızı boğuyor. Türkiye şehirleşti ve şehir hayatı rutini bütün Türkiye’yi mekanik bir tıkırtıya dönüştürmek üzere. Başta edebiyat olmak üzere kültür üreten noktalar birer birer hayatımızdan çekiliyor. Şehir artık kültür üretmiyor. Edebiyat üretmiyor. Şiir üretmiyor. Düşünce hayatımız gazete yazılarına indirgendi. Dergiler gazete ve televizyonları biraz daha genişletmekten baş- ka bir iş yapmıyor. Düşünce ufkumuz iyice daralıyor. Ortada büyük bir gerileme var. Karakoç’un, “Kâğıt endüstrisinde / Müthiş bir gerileme tekniği / Papirüs / Mermer / Tuğla / Ceylan derisi / İpek / Kumaş / Odun / Saman / Kepek” mısralarında dile ge- tirdiği paradoks temel özelliğimize dönüşmek üzere. Kazanmıyoruz; kaybediyoruz. Yüzeysellik Türkiye’de tek yaşantı biçimine dönüşüyor. Bu hâl ve şerait içinde TYB yıllığı ısrarla Türkiye’nin entelektüel ortamlarından birisi olmaya devam ediyor. TYB yıllığı 2015 yine dopdolu içeriğiyle huzurlarınıza çıkıyor. Prof. Dr. Vedat Bilgin’in yazdığı siyaset yıl değerlendirmesi Türkiye’nin Tanzimat’la girdiği süreci aşama aşama 2000’li yıllara kadar getiren mükemmel bir özetten sonra içinde bulunduğumuz yıllara ilişkin birinci sınıf tespitler yapıyor. Bilgin’in sunduğu vizyon bir yol ayrımında olduğumuzu gösteriyor. Prof. Dr. Murat Yülek’in yaptığı ekonomi değerlendirmesi 2014 yılını ana hatla- rıyla ortaya koyuyor. Yülek, Türkiye’nin “daha etkin” kamu politikaları ve özel sektör performansına ihtiyacı olduğunu dile getiriyor. Kültür bölümümüzü bu yıl Necmettin Turinay yazdı. Son zamanlarda sıkça te- laffuz edilen medeniyet kavramına eleştirel yaklaşımlarda bulundu. Türkiye’nin bir medeniyet merkezi olarak yeniden doğuş şartlarını tartıştı. Türkiye’nin nereden gelip nereye gittiğiyle, kültürel göstergeleriyle ilgilenenlerin kaçınamayacağı bu yazıyı dik- katinize sunuyoruz. Ahmet Varol yılların birikimini İslâm Dünyası yazısına akıttı. Varol’un çizdiği çerçeve içinde bulunduğumuz dünyaya karşı sorumluluklarımızı çoğaltan bir yazı. Arap Baharı şeklinde kurgulanan kompozisyonun bir bahar havası getirmediği ortada. Dikta rejimler yerini terör ortamlarına bıraktı. Müslüman halkların özgürlük mücade- leleri emperyal duvarları aşamadı. Karşı çıktıkları zulüm rejimleri Arap Baharından kendilerini tazeleyerek çıktı. Bu yetmezcesine, Arap Baharının girdiği yerlerde peş peşe patlayan karanlık çeteler Müslüman halklar üzerinde ikinci bir zulüm rejimi kur- du. Büyük bir umutsuzluk, geleceğimizi karartan bir terör ortamı Müslüman psikolo- jisinde büyük bir çöküntüye yol açtı. Türk Dünyasını yazan Fatih Şayhan, 2014 yılında düzenlenen bilimsel toplantılar, kültürel ve sanatsal etkinlikler bağlamında Türk topluluklarının birbirleriyle kaynaş- masını sağlayan adımları yazdı. Genç şairlerimizden İdris Ekinci 2014 yılında şiirimizin durumunu ele aldı. Dergilerde yayımlanan şiirlerden bir seçki sundu. Edebiyat dergilerimizi değerlendir- di. Ekinci’nin yazısı şiire verilen emeğin boşa gitmeyeceğinin göstergelerinden birisi. Türk hikâyesinin son dönem yetiştirdiği en büyük kalemi bence Necip Tosun’dur. Tosun’un kendi hikâye serüveni kadar hikâyemizin içinde bulunduğu duruma, teorik sorunlarına, günümüze ulaşan aşamalarına kafa yorması edebiyatımız açısından bir şanstır. Yine sizin için bütün yıl boyunca hikâye alanındaki gelişmelere, kitaplara, dergilere dikkat kesildi. İlgiyle izledi ve yazdı. Bence Türkiye Yazarlar Birliği yıllığı, edebiyatımızda ilk defa olmak üzere, bir dergiden değil de bir yıllıktan doğması bakımından, edebiyatımıza bir roman eleştir- meni sunmak üzere. Funda Özsoy Erdoğan yıllanmış roman eleştirmenlerini kıskan- dıracak bir başarı sergiliyor. Romanın genel akışına yerleştirdiği 2014 yılı romanları değerlendirmesi yine büyük bir emeğin ürünü. Aynı bölüm İbrahim Ulvi Yavuz’un yıl boyunca yayınlanan romanların listesiyle bütünlüğe kavuşturuldu. Türkçe denilince aklımıza İbrahim Demirci’den başka yazar gelmiyor. Dolmuş Türkçesinin bütün hayatımızı doldurduğu bir ortamda Türkçenin durumunu yazdı. Murat Bardakçı ve Atilla Yayla’dan yaptığı iki alıntıyla dilimizin durumunu başka bir açıklamaya ihtiyaç bırakmayacak açıklıkta ortaya koydu. Demirci’nin Osmanlıca tartışmaları etrafına ördüğü yazısına entelektüel seviyemizin fotoğrafı olarak da ba- kılabilir. Yıllıkta bir süredir yer veremediğimiz deneme bölümü nihayet yazarını buldu. Şiir ve eleştiri yazılarından tanıdığımız Hüseyin Akın bu yıl deneme bölümünü yazdı. Bu yazıyı okuduktan sonra yıllığın önemli bir eksiğinin giderildiğini düşünmemek mümkün değil. Akın yazısında denemenin arada kalmış tür karakterine dikkat çeki- yor. Denemeci vasfıyla temayüz eden yazarların sayısındaki azlık bu durumun gös- tergelerinden biri. Denemeyi genellikle şiirde, hikâyede, romanda başarı kazanmış sanatçıların yazdığına, bu isimler anıldığında da akla denemenin değil, o sanatçının şair, hikâyeci, romancı karakterinin geldiğine dikkat çekiyor ve yazısında deneme lehine bir bakış açısı geliştirmeye çalışıyor. Yazarlık hayatını eleştiri üzerine kuran, eleştiri dışında yazmayan, bu çabasını ve doğrultusunu çıkardığı iki eleştiri kitabıyla somutlayan Yakup Altıyaprak eleştiri bölümümüzü yazdı. Yıl içinde çıkan eleştiri kitaplarını değerlendirdi. Altıyaprak’ın eleştirimiz bağlamında dile getirdiği temel sorun, eleştirimizin negatif düşüncelerle baskılanması. Eleştirimizi eleştirenler ortaya negatif durumdan çıkış yollarını koy- muyorlar. Yıllık, geçen yıl yeniden açtığı Nesillerin Mirasına bu yıl Rasim Özdenören’i ko- nuk etti. Özdenören’le yazarlık hayatını, Diriliş, Edebiyat, Mavera dergilerini ko- nuştuk. Ortaya tarihî bir konuşma çıktı. Özdenören’in bir tarih olarak yaşadığı haya- tı 1950’lerden günümüze edebiyat hayatımıza ışık tuttuğu kadar siyaset ve düşünce dünyamıza da ışık tutuyor. Nebehat Konu Yılmaz, müzik konusunda detaylı envanter çalışmasına devam ediyor. Yılmaz’ın detaylı çalışmasının, okuyucu olarak bize, “kalıcı eser” yok de- dirtmesi çok üzücü. Yılmaz’a göre bu durumun gerçek sebebi, yetişmiş insan kayna- ğının iyice azalması. Klâsik müziğimiz uygulama alanlarını gittikçe kaybediyor diyen Yılmaz’a göre, konservatuvarda da örgün eğitim sistemi iyi çalışmamaktadır. Burada Batı müziği tekli bir yapı sunmaktadır. Halk müziği alanında da hem eğitmen, hem araştırmacı sayısı azdır ve bu kişilerin çalışmaları kamuoyuna da yansımamaktadır. Bu genel değerlendirmeden çıkaracağımız sonuç oldukça önemli: Müzik değişik açı- larla tamamlanan bir iklimdir. Geleneksel müzik alanlarımız bugün sadece bir bilgi aktarımının konusu yapılmamalıdır. Buralar bir iklim ve düşünsel bir yapıdır. Önemli olan yeni kuşakların bu iklimden mahrum yaşamasıdır. Sinema bölümümüzü Gülcan Tezcan ve Ayhan Hülagu yazdı. Tezcan, genel de- ğerlendirme çerçevesinde sinemamızın 100. yılını ele alırken Hülagu doğrudan 100 yıl üzerinde durdu. Atılım imkânları üzerinde duran yazarlarımızın temennilerine biz de katılıyoruz. Televizyon bölümünde Sema Karabıyık meseleyi yakından takip eden bir yazar olarak birinci sınıf tespitler yaptı. Dizi değerlendirmelerinin önemli bir yer tuttuğu yazısında diziler bağlamında temel sorun olarak sağlam hikâye ve yenilenmesi gere- ken senaryo anlayışına ciddi eleştiriler getirdi. Karabıyık, dizilerin hayatımıza ve in- sanımıza yeterince nüfuz edemediği kanaatinde. Bu yıl ekranlara sürülen pek çok dizi aynı hızla yayından kaldırıldı. Türkiye “muhafazakârlaşıyor” söylemine muhafazakâr temalı dizilerin ilgi görmemesini bir soru olarak yönelten Karabıyık, yazısında tele- vizyonun kültür oluşturan araç karakterine dikkat çekiyor: “Televizyon hikâye anlatan merkezî bir sistemdir. Dramatik programları, reklamları, haberleri ve diğer program- ları ile her eve görece ahenkli bir imaj ve mesaj sistemi iletir. Bu sistem bebeklikten başlayarak, başka temel kaynaklardan edinilen bireysel istidat ve tercihleri kültive eder, bu nedenle de diğer medya üzerinde yapılan araştırmalarda temel öneme sahip- tir. Televizyon izlemek hayat tarzlarının ve dünya görüşlerinin hem biçimlendiricisi, hem de süregiden parçasıdır.” Bu yıl basın bölümümüzü Ali Sali yazdı. Şair kimliğinin yanı sıra