Diyarbakır Şubesinin Düzenlediği Konferanslar Serisi • Haber

TUNCELİ-ELAZIĞ-ADIYAMAN DEPREM VE KENTLEŞME KONFERANSLAR SERİSİ SONUÇ BİLDİRGESİ

GİRİŞ Ne yazık ki şehirler, rindeki kentlerin (Antakya, Os­ maniye, Kahramanmaraş, Adıya­ Ülkemiz yüzölçümünün % 92'si sanayi ve büyük man, Malatya, Elazığ, Bingöl, depremden etkilenebilecek bir coğ­ mühendislik Tunceli ve ilçeleri) deprem riski rafyada yer alıyor. Yine, kurulu sa­ konusunda, ilgilileri ve yöre hal­ nayi tesislerinin % 74'ü, işletmeye yapılarının bir çoğu, kını aydınlatmayı amaçlayan bir açılmış ve yapımı planlanan barajla­ dizi konferanslar düzenledik. rın % 44'ü ve nüfusun % 95'i de bu depreme neden olan Bunlardan ilkini "1 Mayıs 2003 değişik ölçülerde risk taşıyan bölge­ aktif fayların Bingöl Depremi" nden sekiz ay lerde yerleşik durumdadır. Ülkemiz önce 26 Eylül 2002' de Bingöl'de topraklarının % 30'unu ovalar oluş­ oluşturduğu ya da gerçekleştirdik. Bingöl'ü bekleyen turmaktadır. Ne yazık ki şehirler, sa­ olası tehlikeyi dile getirdik. Bunu nayi ve büyük mühendislik yapıları­ depremin yıkıcı 27 Eylül 2002'de Muş'ta, 26-27 nın bir çoğu, depreme neden olan Haziran 2003'te Antakya ve Os­ aktif fayların oluşturduğu ya da dep­ etkisini büyüten maniye'de verilen konferanslar iz- remin yıkıcı etkisini büyüten ovalar­ ovalarda yer ledi.Yine bu çerçevede 23-24-25 da yer almaktadır. Eylül 2003 tarihlerinde Tunceli, almaktadır. Elazığ ve Adıyaman illerimizde Yüz yıllık dönemde (1900-2000) düzenlediğimiz konferanslarla bu Türkiye'de gerçekleşen deprem istatistik bilgilerine illerimizin deprem ve kentleşme ilişkileri konusun­ bakıldığında, neredeyse her yıl bir yıkıcı depremin da kamuoyunu bilgilendirirken, yetkilileri ve yerel oluştuğu açıkça görülebilir. 1999 yılında yaşanan yöneticileri uyarmayı görev bildik. Gölcük ve Düzce depremleri bu gerçeğin en son ve büyük örneklerini oluşturuyor. On binlerce insanı­ Tarihsel kayıtlarda DAF üzerinde önemli yıkım­ mızın can kaybına ve milyarlarca dolarlık maddi lara yol açan depremlerin yaşandığı biliniyor. Ör­ hasara yol açan bu depremler, kentleşme ve yer se­ neğin, 1789'da gerçekleşen depremde Elazığ ve çimine ilişkin yaşamsal dersler bıraktı. Ne yazık ki Tunceli çevresinde büyük yıkımlar yaşandığı ve ülke genelinde aynı yanlışların günümüzde de sür­ 51.000 kişinin hayatını kaybettiği bilinmektedir. Yi­ dürüldüğü acı bir gerçek olarak ortada. Şimdilerde ne I. Jüstinyen zamanında Antakya'da gerçekleşen en büyük kentimizde, 'da büyük bir deprem depremde, tarihçilere göre 200.000 kişinin öldüğü bekleniyor. En iyimser senaryolara göre bu dep­ rivayet edilmektedir. Sınırlı veriler üzerine kurulu remde 40.000 insanımızın yitimi ve 50 milyar do­ tarihsel deprem kayıtları DAF'ın farklı bölümlerin­ larlık bir maddi hasar öngörülüyor. de son yüz yıldır büyük yıkıcı deprem olmadığını göstermektedir. Dolayısıyla Doğu Anadolu Fay Zo­ Olası İstanbul depreminin tüm toplumumuzu nu gelecekteki yıkıcı depremlerin riski altındadır. derinden yaralayacağı ortada. Zararı azaltmaya yö­ nelik çeşitli hazırlıklar yapıldığı medyada sıkça yer Nüfus artışı ve köyden kente göç nedeniyle alıyor. Ancak, ülkemizin jeolojik özellikleri gereği, kentlerin gelişim alanlarının ve yeni yerleşim alan­ özellikle Doğu Anadolu Fay (DAF) zonu üzerinde larının seçiminde deprem riski ve zemin özellikleri­ oluşabilecek depremlerin de önemli yıkımlar oluş­ nin yeterince dikkate alınmadığı düşünüldüğünde, turabileceği bilimsel bir gerçek olarak biliniyor. Je­ olabilecek yeni depremlerin tarihte yaşananlardan oloji Mühendisleri Odası olarak, DAF zonu üze­ çok daha büyük kayıplara yol açacağı açıktır. Haber t Diyarbakır Şubesinin Düzenlediği Konferanslar Serisi D

I. DOGU ANADOLU FAYI ve mal güvenliğini riske sokacak boyutlara ulaştı­ ğı ortadadır. Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ), Doğu Anado­ lu'da ki Karlıova'dan başlayan ve 580 km uzunlu­ Tunceli'de kentin gelişme alanı olarak Munzur ğu boyunca Antakya'ya doğru uzanan 4-25 km ge­ ovasının seçilmiş olması depremsellik ve zemin nişlikte olan bir deformasyon kuşağıdır.Yaklaşık iki özelliklerinin dikkate alınmadığına ilişkin çarpıcı milyon yıldır hareket ettiği bilinen, sol yanal atım- bir örnek oluşturuyor. Özellikle kamu binalarının lı DAF' in bugüne kadar 15 km' lik yanal öteleme alüvyon zemin üzerine kurulması uygulaması yapmış olduğu yani fayın yıllık kayma hızının 7.9 kentsel yerleşimin de bu alana kaymasını özendir­ mm/yıl olduğu tespit edilmiştir. Karlıova-Antak- mektedir. Anayasaya, doğa yasalarına ve mühen­ ya arasında DAF, belirgin sol yanal atımlı altı ana dislik ilkelerine aykırı bu uygulamaya kamu yöne­ faydan oluşur. Karlıova-Antakya arasında DAF zo- timinin öncülük etmiş olmasına özellikle dikkat nunun her bir depremde kırılması beklenen belir­ çekmek isteriz. Diğer yandan Tunceli'de deprem gin bölümleri (segment) şunlardır; (EK) ve heyelan riski nedeniyle Afet İşleri Genel Müdür- lüğü'nce il merkezinde yerleşime kapatılmış olan 1- Karlıova-Bingöl fayı; 65 km uzunluğundadır. Esentepe mahallesi, Cumhuriyet mahallesi, Yeni­ 2- Palu-Hazar fayı; 50 km uzunluğundadır. mahalle su deposu civarında kaçak yapılaşmaya 3- Hazar-Sincik fayı; 85 km uzunluğundadır. devam ediliyor. Çemişgezek, Hozat, Mazgirt, Na­ zimiye, Ovacık ilçelerinde, ilgili mevzuata aykırı 4- Çelikhan-Gölbaşı fayı; 50 km uzunluğundadır. olarak, zemin etütü yapılmadığı biliniyor. Pülümür 5- Gölbaşı-Türkoğlu fayı; 90 km uzunluğundadır. ve Pertek ilçelerinde ise kısmen zemin etütü yapıl­ 6- Türkoğlu-Antakya fayı; 145 km uzunluğundadır. sa da denetimlerinin olmadığı açık. Tunceli Bele­ diyesinde denetim yapacak yeterli sayıda teknik DAF boyunca bu segmentlerde büyüklüğü 6.7 eleman bulunmadığı gibi bir jeoloji mühendisi ça­ ile 7.8 arasında değişen birçok deprem gelişmiş ve lışmakta ilçelerde ise teknik personel yok denebi­ ağır hasarlara neden olmuştur.Tarihsel deprem ka­ lecek durumdadır. Bu koşullarda planlama ve ya­ yıtları, DAF'ın farklı bölümleri üzerinde son yüz­ pılaşmanın kontrol edilmesi, güvenli yapılaşmanın yıldır büyük yıkıcı depremlerin gelişmediğini, do­ gereği olan mühendislik hizmetinin gerçekleşme­ layısıyla fay zonunun gelecekte olacak yıkıcı dep­ sinin olanaksız olduğu ortadadır. remlerin riski altında olduğunu göstermektedir. DAF'ın Gölbaşı-Türkoğlu fayı boyunca 1513 yılın­ dan bu yana büyük ve yıkıcı deprem olmamıştır. Bu günkü Elazığ, 1834 yılında Harput mezrası­ Bu verilerin doğru olduğu kabul edildiğinde Göl­ nın ovaya taşınmasıyla kurulmuştur. Elazığ il mer­ başı-Türkoğlu fayı ve Palu-Bingöl arasındaki alan kezi fay kontrollü bir havza olup şehir bu havzada ve kuzeyinin yakın gelecekte büyük ve yıkıcı dep­ biriken alüvyal çökeller üzerinde yer almaktadır. rem riski altında olduğu sonucuna varılmaktadır. Havzayı denetleyen faylar DAF zonuna yaklaşık Aynı şekilde, 1872 yılından bu yana yıkıcı bir paraleldir. Şehir merkezi 2. derece deprem bölge­ deprem yaşanmayan Hatay'ın da ciddi bir dep­ sinde olmasına karşın Ancak, Karakocan, Kovancı­ rem riskiyle karşı karşıya olduğu söylenebilir. lar, Maden, Sivrice, Palu ilçeleri ve Gezin beldesi 1. derece deprem bölgesi kapsamında yer almakta­ II. TUNCELİ, ELAZIĞ VE ADIYAMAN İLLERİ dır. Elazığ'da da kentin ovaya doğru gelişimi tarım ÇEVRESİNDE KENTLEŞME SÜRECİNDE alanlarının tahribinin yanı sıra güvenli yapılaşma YAŞANAN KİMİ SORUNLAR açısından riskler taşımaktadır. Elazığ il merkezin­ de yapılan zemin etüt raporları belediye ve Oda­ Genel olarak bölgede sağlıklı kentleşme ve gü­ mızın il temsilciliği tarafından kontrol edilmekte­ venli yapılaşmaya ilişkin hukuksal düzenlemelere dir. Ancak hem merkez belediyede teknik eleman yeterince uyulmadığı gözlenmiştir. Kentlerin geli­ sayısı yetersizdir hem de bir çok ilçe belediyesinde şim ve yeni yerleşim alanlarının seçiminde bilim jeoloji mühendisi bulunmamaktadır. Bu nedenle ve mühendislik ilkelerinin gözetilmediği, kolaycı zemin etütlerinde yeterli denetim sağlanamamak­ ve ranta dayanan uygulamaların yöre halkının can tadır.

2003/3-4 Diyarbakır Şubesinin Düzenlediği Konferanslar Serisi • Haber

2. Derecede tehlikeli deprem bölgesinde yer istihdamını sağlayacak yasal düzenlemeler tamam­ alan Adıyaman alüvyon zemin üzerine kurulmuş lanmamıştır. Siyasi ve maddi rant amaçlı imar af- bir kenttir. Bu özelliği nedeniyle imara esas jeolo- larının doğrudan ve dolaylı olarak sürekli gündem­ jik-jeoteknik etüt ve parsel bazında zemin etütleri de tutulması kaçak ve denetimsiz yapılaşmayı güvenli kentleşme ve yapılaşma açısından önem özendirmektedir. Milyonlarca yılda oluşan doğal kazanmaktadır. servetimiz olan ovaların yerleşime açılması sağlık­ lı kentleşme ve güvenli yapılaşma sürecindeki te­ Ancak kentin göç alması nedeniyle ruhsatsız ya mel yanlışı oluşturuyor. da kaçak yapılaşmanın yeterince denetlenememe- si yaşanan bir sorundur. Adıyaman'ın 1. derece Anılan yasal eksikliklere karşın yerel yönetimle­ deprem bölgesinde yer alan ilçeleri Çelikhan, Ger­ rin bu alanda büyük yetki ve sorumlulukları oldu­ ger, Gölbaşı, Sincik ve Tut ilçeleri güvenli kentleş­ ğu açıktır. Eksikli de olsa yürürlükteki mevzuatın me açısından acilen önlem alınması gereken yerle­ uygulanması ve denetiminin sağlanması yerel yö­ şim merkezleridir. Örneğin, diri fayların oluşturdu­ netimlerin sorumluluğundadır. Bu çerçevede DAF ğu bir ova üzerine kurulmuş olan Gölbaşı ilçesi bu boyunca yer alan kentlerimizin yerel yöneticileri­ anlamda özel önem taşıyor. Adıyaman merkezde nin, yaşamsal öneme sahip olan bu konuya, gerek­ zemin etütleri yapılmakla birlikte jeoloji mühendi- li hassasiyeti göstermelerini diliyoruz. Bu kentleri­ since kontrol edilmiyor. Yine bu ilimiz belediyesi mizin sayın milletvekillerinin hem bölge hem de ve bağlı ilçelerinde yeterli teknik personel istihda­ ülkemiz için ilgili yasal düzenlemelerin bir an ön­ mı olmadığı biliniyor. , Gölbaşı, , Tut il­ ce gerçekleştirilmesine yönelik çaba göstermeleri­ çelerinde zemin etütleri kısmen yapılırken, Çelik- ni bekliyoruz. Yasal düzenlemeler gerçekleşinceye han, , , Sincik ilçelerinde zemin etü- değin sağlıksız yapılaşmaya karşı acil önlemler tü yapılmıyor. Siyasi kaygılar çoğu kez kaçak yapı­ alınması gerektiği ortadadır. Bu çerçevede vurgu­ laşmaya göz yumulmasına yol açıyor. Gölbaşı- lamak gerekirse, güvenli yapılaşmanın iki temel Türkoğlu fayı ve Sincik-Palu fay hatlarının büyük boyutu bulunmaktadır. Birincisi uygun yer seçimi, deprem üretme olasılığı göz önüne alınırsa, Adı­ ikincisi kaliteli inşaat yapımıdır. Meslek alanımızla yaman ilinin genel olarak jeolojik-jeoteknik etüt­ ilgili olan birinci aşamada; lerinin bir an evvel yapılarak, kentleşmeye uygun yeni yerleşim alanlarının belirlenmesi gerekmek­ • Yeni yerleşim yerlerinin yapılaşmaya açılma­ tedir. sında göz önüne alınacak kriterlerin en önemlile­ rinden biri jeolojik-jeoteknik etütlerdir. III. SONUÇ • Bu etütler bilimsel ölçütler ve standartlar kapsamında gerçekleştirilmelidir. DAF zonunda yakın gelecekte önemli yıkımlar • Jeolojik-jeoteknik etütlerin yapımı ve DENE­ oluşturabilecek depremler yaşanması beklenir. Bu TİMİ zorunlu kılınarak bilim ve mühendisliğin ön­ zonda oluşacak depremlerden etkilenebilecek gördüğü ölçütler içinde YASALARDA yer almalı­ kentlerin içerisinde Tunceli, Elazığ ve Adıyaman dır. illeri ve ilçeleri de yer almaktadır. Bu kentlerimi­ zin zemin özelliklerine rağmen, izlenen olumsuz Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, Diyarbakır kentleşme politikalarının olası yıkımı artıracağı Şube, Tunceli, Elazığ ve Adıyaman II Temsilcilik­ açıktır. lerimizle birlikte kamusal görev anlayışıyla, böl­ Kalitesiz ve plansız yapılaşma ile jeolojik ve je- gedeki yerel yönetimlerimizin sağlıklı kentleşme oteknik faktörler gözardı edilerek yapılan yer se­ ve güvenli yapılaşma doğrultusunda gösterecek­ çimlerinin acı sonuçlarını bugüne kadar defalarca leri çabalara, meslek alanımıza ilişkin boyutuyla yaşadık. Aradan geçen zamanda görünen odur ki, yardımcı olmaya ve katkı koymaya hazır ol­ halkın can ve mal güvenliğini bu derece etkileyen duğumuzu belirtmek isteriz. doğa olaylarının zararlarını azaltmak için gerekli yasal düzenlemeler hala yapılamamıştır. İmar ya­ Saygılarımızla. sası ve yapı denetim yasasında bu anlayışla oluştu­ rulması beklenen değişiklikler gerçekleştirilmemiş­ TMMOB tir. Yerel yönetimlerin konuyla ilgili teknik eleman JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI