Tuimcel Kurtiz: Bir Çocuk Adam
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
TUIMCEL KURTİZ: BİR ÇOCUK ADAM BERAT GÜNÇIKAN O artık burada değil. Galata’da, Kırım Kili bu soruya. İzmit’in tenekeli mahallesinden, Vâlâ Kurtiz, Müfide Oğuz’a âşık olmasa, sesi ’nin karşısındaki yüz metrekare ona yet Afrika’nın rüyalarını birbirine anlatarak ya Müfide öğretmen aşk için tenekeli mahallede efesi göğüs kafesini zorladıkça daha miyor. O, Tuncel Kurtiz, dünyayı sırtlamış şayan kabilesine kadar soluğunu tutan birisi oturmaya rıza göstermese ne Tuncel olacak da yaklaşıyor gökyüzüne. Kollan bir adam. Karınca kararınca yaşamak da iste nin hayatı kendine bırakılabilir mi? Bu soru ne de iki kız kardeş. İnsanın babası, mülki er havayı dövüyor, gözleri kapalı. miyor. Serile serpile boylu boyunca yaşamalı ya da “hayır” demeli... kândan olunca da bir sokak, bir ev, bir okul N Şimdi, kanadının bir ucu sonsuzlu yaşanacaksa eğer, “Ağaç gibi sessiz sessiz ve Yolculuğu İzmit’in Bahçecik nahiyesinde dar geliyor, bırakıyor kendini yollara. Bahçe- ğu yakalamış bir martı. Diğer kanadı, İznik rahat”. başlıyor Kurtiz’in. Tam da bin dokuz yüz o- köy, Kırıkkale, Reşadiye, Kandıra ve Pasof... Gölü’nün kıyılarında. Şeyh Bedreddin’in dü Herkesin hayatı kendine midir acaba? Ko tuz altının bir şubatında. Rasgele bir doğum Üstelik, Vâlâ Bey, artık kaymakam. Reşadi şünü taşıyor. Acı çöküyor hançeresine. nu Tuncel Kurtiz olduğunda “he” demek zor değil bu. İşin içinde aşk var. Nahiye Müdürü ye’deki evleri, Devamı 6. sayfada 6 CUMHURİYET DERGİ Kaos Kaostan korkma Kaosun zor Kaosu yaratmak en zor Yalancı bir kaos değil Kaostan çok şey oluşur Kaos durmadan devinir Değişir Bir kaos belirdi harikulade Her elektronu çalışıyordu Uyku anında da çalışıyordu Tiyatroda bunu oynamak A ktörler korktular Bu ne? Bu dans mı? Şiir mi? Opera mı dediler Kaos kaos Kaos doğuruyor Acı çekeceksiniz Zor Kolay. T. KURTİZ “Bütün evren tüm ayrıntılarıyla bir insan gibidir. Her ne aranırsa insanda bulunabilir...” Şeyh Bedreddin ya da Tuncel Kurtiz 1. sayfadan devanı Yabancı bir dille başlayan kültür şoku, okul sonra Tarsus, oradan da Edremit kaymakamlı si’nde tamamlıyor Tuncel. İlk hafta sonu ka arkadaşlarının “Glu glu Turkey” alaylarıyla ğına atanıyor. Haşim’in şiirlerini dinlediği e- çamağını Beyazıt’a. Sahaflar Çarşısı’na yapı bahçesinde. Mustafa Sarısözen’le âşıklarının sabrını taşırıyor Tuncel’in. Çıkan kavgada debiyat öğretmeni Fikri Bey ve Kazdağı’yla yor. Şehir Tiyatrosu'nda ilk izlediği oyun ise toplanıp meşk etmeleri, bu meşkin plağa alın kendisine boks yapmaya çalışan siyah derili tanıştıran Şahin öğretmen; sanatla randevusu Fortuna. Hayata Galata ve çevresinden bak ması, saz şairlerini ilk kez yakından görüş ola- Richard’ı, el ense çekip yere yatırıyor. Çinli Edremit’te gerçekleşiyor Tuncel’in. En başa maya başlaması ise uzun sürmüyor. Lise bitti rak sızıyor Tuncel’in anılarına. POSOF'TAN bir çocuk ondan yana çıkmasa belki daha da rılı kompozisyon öğrencisi o şimdi. Orhan Ve- ğinde oğlunu Hukuk Fakültesi’ne yazdırıyor DETROİT'E... büyüyecek kavga. “Bunlar nasıl insanlar" di li’yi, Sabahattin Ali’yi, Orhan Kemal’i oku Vâlâ Bey. iki ay sonra hukuk okumaktan vaz Kaymakam Vala Bey’in duraklarından biri ye soruyor Çinli çocuğa, yarım yamalak İngi yor. Duvar gazetesine de hikâyeler yazıyor. geçiyor Tuncel, İngiliz filolojisine geçiyor. de Posof. Kandıra'da bazı ağalarla uyuşama- lizcesiyle “Sen bana yardım ettin. Çinli ve Birgün okulun penceresinden Kazdağı’nın manın bedeli de bu işte. Tuncel için, Bulgar düşmanım olduğun halde”. Bir yandan da ağ tepelerine kar düştüğünü görüyor Tuncel. İstanbul, tiyatro ve şiir... dağı geçit vermese de Posof bir özgürlük diya lıyor. "Hadi” diyor arkadaşlarına, "dağa gidelim”. Nerede ve nasıl olursa olsun yazma tutkusu rı . Ata bi niyor, kızakla kayıyor. Oyunlarından Ağlamak çözmüyor yabancılığı, yalnızlığı Öğlene doğru başladıkları yolculuk onları an da bu yıllarında yön veriyor yaşamına. Şölen birisi de Hazreti Ali’nin Hayber Kalesi. Vala da. Vâlâ Bey, okuması için Şehzade Simbad'ı, cak akşam ulaştırıyor kara. Soyunup gömlek dergisinde bir hikayesi yayımlanıyor, "Tag- Bey, dil sınavlarıyla birlikte şehircilik üzerine Bir Eşeğin Hatıratı’nı, Doğan Kardeşler’i alı lerinin içine kar dolduruyorlar. Karanlıkta lio". Edebiyat matinelerine katılıp şiirlerini o- bir burs kazanmasa değil iki buçuk, belki on yor ama, T uncel çoktan keşfetmiş okuması ge dönmek hem zor hem de zaman alıyor. Ailele kuyor: larca yıl kalınabilir bu beyaz kentte. Kurtizler reken kitabı, “Bozkurtların Onuru”. Yıllar ri ise merak içinde. Hem onlar hem de jandar Ben martn 'la bir gece sarhoş konuştum için altı ay da Ayvalık’ta konakladıktan sonra sonra geriye baktığında onu Amerika’da a- ma kar kaçaklarını arıyor. Tuncel, eve girip diiın anın yuı cırlak olduğunu söyledim ama sırada Amerika yolculuğu var. Burs değerlen yakta tutanın bu kitap olduğunu keşfediyor. babasının karşısına geçiyor. Vâlâ Bey’in göz inanmadı dirilecek. İstanbul’a döndüğünde sırtında oduncu göm leri öfkesini anlatmaya yetip de artıyor bile. güneşe uçtu... On yaşındaki T uncel ’i şık mı şık giydiriyor leği var. Gömleğinin içindeki karı “Bak kar" deyip ba Öğrenim gördüğü liselerin hiçbirinde tiyat lar. Sırtında trençkotu. ayağında bir çift yeni Saçları uzun, yanında da bisikleti. Başarılı basına atıyor ve odasına kaçıyorTuncel. ro kollarına girmiyor Kurtiz. Çünkü onun için pabuç ve kısa pantalon. Saçlarsa bir numara. biröğrenci, dünyayı tanıyor, matematikte ileri Tayin yorgunu Vâlâ Bey. bu kez Gediz Kay- daha çok bir ayin tiyatro. Sıra aralarına, ders Amerika, kendisini köy çocuğu diye tanımla ama. Türkiye’den de bir diploma alması gere makamlığı’nda soluklanıyor. Tuncel’in bu boşluklarına sığdırılamayacak kadar gür sesli yan, sinemayı bile ancak akraba ziyaretleri i- kiyor. Teyzesi Vasfıye Hanım’ın öğretmenlik defaki edebiyat öğretmeni Muharrem Barut. bir ayin. Gürkal Aykan’ın gelip Atıf Kap- çin İzmit’e, İstanbul’a geldiği zaman görebi yaptığı okulda giriyor sınavlara. Hayat Bilgisi Ondan da öğrenecekleri var. Halkevi’tıin ki tan'ın yöneteceği piyeste Kaptan Bartleth ro len Tuncel için aklın sınırlarını zorlayan bir ül dersinin sorusu "Kahve nasıl pişirilir?” Zayıf taplığı ise bir hazine. Zola. Stendhal, Goıki. lünü önermesiyle o da ayinin eşiğinde bulu ke. Üstelik de herkes uzun pantolonlu. Detro- olduğunu, kendisine iltimas geçildiğini hisse Tolstoy... Tuncel artık çılgın bir kitap okuyu yor kendisini. Ama, gerçekleşmeyecek bir it’te bir fukara mahallesinde ev tutuluyor. Va diyor Tuncel, utanıp sıkılıyor. Acı çekiyor. cusu. Okuldaki bir başka başarısı ise atletizm proje bu. Belki de buna duyduğu tepkiden otu la Bey’in maaşıyla geçinilemeyeceği ortada. Çünkü hep onun yaptığı kahveyi içiyor anne de. Kitap okuduğu çılgınlıkta koşuyor. rup "Beş Gün"ü çeviriyor. Bu. sarı ve mavi or Bu yüzden Müfide Hanım, ütücülük yapıyor, annesi. Her yıla neredeyse iki kentin düştüğü orta duların savaşını, bir sarı esirin, mavi bir asker sonra da hemşirelik. Amerika dönüşü Vâlâ Bey önce Silifke. öğrenimini İstanbul’da, Haydarpaşa Lise tarafından esir kampına götürüldüğü beş günü 12 ŞUBAT 1995. SAYI 464 İNSANLAR 7 0 anlatan bir oyun. İlk sahnelenişine Eminönü leri bir sahne bulunamıyor bu koca kentte. Şe 1 Öğrenci Lokali’ndeki edebiyat matinesinin ker Fabrikaları ve Öğretmen Birlikleri’yle an müdavimleri tanık oluyor. Müzik ise bir ağız laşarak sürdürebiliyorlarturneyi. >3 mızıkası ve sahne arkasında sandalyeye vuru Sinemalar, büyük kahveler, Tire’de sekiz 0 larak tutturulan ritim. Gençlik Tiyatro- yüz kişilik seyirci, Torbalı’da karşılaşılan e- <3 su’ııdaki “Büyük Allah Brovvn’dan sonra ilk debiyat öğretmeni Fikri Bey; ağlaşmalar, u- S profesyonel oyunculuğu Dormenierde yaşı mutlar, düş kırıklıkları ama ille de coşku için yor Kurtiz. Oyunun ismi “Zafer Madalyası". de tamamlanıyor bu serüven. Para kazanılmı Bu oyun, ikisinin de bir türlü istediklerini ger yor değil. Turneye çıkarken alınan borçlar ö- Jf çekleştiremediği, örneğin bir çocuk tiyatrosu deniyor hiç olmazsa... İstanbul’a döndükle 1 kuramadıkları, ondan da öte beraber ev tutma rinde Haldun Dormen’in “Taşralı Kız”ı sah yı bile başaramadıkları dostu, Erol Günay- neleyeceğini öğreniyor Kurtiz. Gidip görüşü 1- Lenıan Cafe’de düzenlenen 59. doğum gününde,yine Şeyh Bedreddin. dın'ı taşıyor ona. yor. Dormen, “Hangi rolü oynamak istersin” 2- Bedreddin bu kez Şaman giysileriyle. 3-Hergiin on dakika zurna çalıyor Kurtiz. Sırada, MünirÖzkuTun tiyatrosu var. Önce diye soruyor. Onun gönlünde yatan sahne a- 4-Kuzunun Gülücüğü filmiyle kazandığı Gümüş Ayı Ödülü 'nü Gina Lollobrigida 'daıı sahne amirliği, ardından Sevgili Gölge, Gene rniri rolü. Onu istiyor. Bu kez, ona verecek pa alırken fısıldıyor, “Sizi hep sevdim... ” ralin Aşkı ve Yağmurcu’da oyunculuk... Öz- rası olmadığını söylüyor Dormen. O ise staj kul'dan da öğreneceği çok şey var Kurtiz’in. yerlere verilen paraya da razı. Karşı çıkıyor Öğreniyor. Tiyatro kapanıyor, işsiz kalıyor. Dormen, “Bu sömürü olur ama”. Şehir Tiyat- Pek uzun sürmeyecek, o da öğrenecek işsizli roları’na gidip bu kez Muhsin ErtuğrulTa ko ğin bir tesadüf olmadığını. Neredeyse her ti nuşuyor. Yapmak istediklerini anlatıyor Er- yatronun iki oyundan sonra kapandığını, oyun tuğrul’a. “Adana’ya git” yanıtını alıyor ama sahnelemenin zorluğunu, sahnelense oynana gidemiyor. Çünkü sevgilisini bırakamıyor. cak salon bulunamayacağını anlayacak. “Ye Sonunda figüran olarak giriyor bu tiyatroya. ter artık” deyip bir sirkte takdimcilik işi buldu Artık farkında Kurtiz, aktör oluyor. Başka ğu sırada yeni birtiyatronun kurulacağı haberi da çaresi yok. Kentcrlerin bir oyuncu aradığı