Tuimcel Kurtiz: Bir Çocuk Adam

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

Tuimcel Kurtiz: Bir Çocuk Adam TUIMCEL KURTİZ: BİR ÇOCUK ADAM BERAT GÜNÇIKAN O artık burada değil. Galata’da, Kırım Kili­ bu soruya. İzmit’in tenekeli mahallesinden, Vâlâ Kurtiz, Müfide Oğuz’a âşık olmasa, sesi ’nin karşısındaki yüz metrekare ona yet­ Afrika’nın rüyalarını birbirine anlatarak ya­ Müfide öğretmen aşk için tenekeli mahallede efesi göğüs kafesini zorladıkça daha miyor. O, Tuncel Kurtiz, dünyayı sırtlamış şayan kabilesine kadar soluğunu tutan birisi­ oturmaya rıza göstermese ne Tuncel olacak da yaklaşıyor gökyüzüne. Kollan bir adam. Karınca kararınca yaşamak da iste­ nin hayatı kendine bırakılabilir mi? Bu soru­ ne de iki kız kardeş. İnsanın babası, mülki er­ havayı dövüyor, gözleri kapalı. miyor. Serile serpile boylu boyunca yaşamalı ya da “hayır” demeli... kândan olunca da bir sokak, bir ev, bir okul N Şimdi, kanadının bir ucu sonsuzlu­ yaşanacaksa eğer, “Ağaç gibi sessiz sessiz ve Yolculuğu İzmit’in Bahçecik nahiyesinde dar geliyor, bırakıyor kendini yollara. Bahçe- ğu yakalamış bir martı. Diğer kanadı, İznik rahat”. başlıyor Kurtiz’in. Tam da bin dokuz yüz o- köy, Kırıkkale, Reşadiye, Kandıra ve Pasof... Gölü’nün kıyılarında. Şeyh Bedreddin’in dü­ Herkesin hayatı kendine midir acaba? Ko­ tuz altının bir şubatında. Rasgele bir doğum Üstelik, Vâlâ Bey, artık kaymakam. Reşadi­ şünü taşıyor. Acı çöküyor hançeresine. nu Tuncel Kurtiz olduğunda “he” demek zor değil bu. İşin içinde aşk var. Nahiye Müdürü ye’deki evleri, Devamı 6. sayfada 6 CUMHURİYET DERGİ Kaos Kaostan korkma Kaosun zor Kaosu yaratmak en zor Yalancı bir kaos değil Kaostan çok şey oluşur Kaos durmadan devinir Değişir Bir kaos belirdi harikulade Her elektronu çalışıyordu Uyku anında da çalışıyordu Tiyatroda bunu oynamak A ktörler korktular Bu ne? Bu dans mı? Şiir mi? Opera mı dediler Kaos kaos Kaos doğuruyor Acı çekeceksiniz Zor Kolay. T. KURTİZ “Bütün evren tüm ayrıntılarıyla bir insan gibidir. Her ne aranırsa insanda bulunabilir...” Şeyh Bedreddin ya da Tuncel Kurtiz 1. sayfadan devanı Yabancı bir dille başlayan kültür şoku, okul sonra Tarsus, oradan da Edremit kaymakamlı­ si’nde tamamlıyor Tuncel. İlk hafta sonu ka­ arkadaşlarının “Glu glu Turkey” alaylarıyla ğına atanıyor. Haşim’in şiirlerini dinlediği e- çamağını Beyazıt’a. Sahaflar Çarşısı’na yapı­ bahçesinde. Mustafa Sarısözen’le âşıklarının sabrını taşırıyor Tuncel’in. Çıkan kavgada debiyat öğretmeni Fikri Bey ve Kazdağı’yla yor. Şehir Tiyatrosu'nda ilk izlediği oyun ise toplanıp meşk etmeleri, bu meşkin plağa alın­ kendisine boks yapmaya çalışan siyah derili tanıştıran Şahin öğretmen; sanatla randevusu Fortuna. Hayata Galata ve çevresinden bak­ ması, saz şairlerini ilk kez yakından görüş ola- Richard’ı, el ense çekip yere yatırıyor. Çinli Edremit’te gerçekleşiyor Tuncel’in. En başa­ maya başlaması ise uzun sürmüyor. Lise bitti­ rak sızıyor Tuncel’in anılarına. POSOF'TAN bir çocuk ondan yana çıkmasa belki daha da rılı kompozisyon öğrencisi o şimdi. Orhan Ve- ğinde oğlunu Hukuk Fakültesi’ne yazdırıyor DETROİT'E... büyüyecek kavga. “Bunlar nasıl insanlar" di­ li’yi, Sabahattin Ali’yi, Orhan Kemal’i oku­ Vâlâ Bey. iki ay sonra hukuk okumaktan vaz­ Kaymakam Vala Bey’in duraklarından biri ye soruyor Çinli çocuğa, yarım yamalak İngi­ yor. Duvar gazetesine de hikâyeler yazıyor. geçiyor Tuncel, İngiliz filolojisine geçiyor. de Posof. Kandıra'da bazı ağalarla uyuşama- lizcesiyle “Sen bana yardım ettin. Çinli ve Birgün okulun penceresinden Kazdağı’nın manın bedeli de bu işte. Tuncel için, Bulgar düşmanım olduğun halde”. Bir yandan da ağ­ tepelerine kar düştüğünü görüyor Tuncel. İstanbul, tiyatro ve şiir... dağı geçit vermese de Posof bir özgürlük diya­ lıyor. "Hadi” diyor arkadaşlarına, "dağa gidelim”. Nerede ve nasıl olursa olsun yazma tutkusu rı . Ata bi niyor, kızakla kayıyor. Oyunlarından Ağlamak çözmüyor yabancılığı, yalnızlığı Öğlene doğru başladıkları yolculuk onları an­ da bu yıllarında yön veriyor yaşamına. Şölen birisi de Hazreti Ali’nin Hayber Kalesi. Vala da. Vâlâ Bey, okuması için Şehzade Simbad'ı, cak akşam ulaştırıyor kara. Soyunup gömlek­ dergisinde bir hikayesi yayımlanıyor, "Tag- Bey, dil sınavlarıyla birlikte şehircilik üzerine Bir Eşeğin Hatıratı’nı, Doğan Kardeşler’i alı­ lerinin içine kar dolduruyorlar. Karanlıkta lio". Edebiyat matinelerine katılıp şiirlerini o- bir burs kazanmasa değil iki buçuk, belki on­ yor ama, T uncel çoktan keşfetmiş okuması ge­ dönmek hem zor hem de zaman alıyor. Ailele­ kuyor: larca yıl kalınabilir bu beyaz kentte. Kurtizler reken kitabı, “Bozkurtların Onuru”. Yıllar ri ise merak içinde. Hem onlar hem de jandar­ Ben martn 'la bir gece sarhoş konuştum için altı ay da Ayvalık’ta konakladıktan sonra sonra geriye baktığında onu Amerika’da a- ma kar kaçaklarını arıyor. Tuncel, eve girip diiın anın yuı cırlak olduğunu söyledim ama sırada Amerika yolculuğu var. Burs değerlen­ yakta tutanın bu kitap olduğunu keşfediyor. babasının karşısına geçiyor. Vâlâ Bey’in göz­ inanmadı dirilecek. İstanbul’a döndüğünde sırtında oduncu göm­ leri öfkesini anlatmaya yetip de artıyor bile. güneşe uçtu... On yaşındaki T uncel ’i şık mı şık giydiriyor­ leği var. Gömleğinin içindeki karı “Bak kar" deyip ba­ Öğrenim gördüğü liselerin hiçbirinde tiyat­ lar. Sırtında trençkotu. ayağında bir çift yeni Saçları uzun, yanında da bisikleti. Başarılı basına atıyor ve odasına kaçıyorTuncel. ro kollarına girmiyor Kurtiz. Çünkü onun için pabuç ve kısa pantalon. Saçlarsa bir numara. biröğrenci, dünyayı tanıyor, matematikte ileri Tayin yorgunu Vâlâ Bey. bu kez Gediz Kay- daha çok bir ayin tiyatro. Sıra aralarına, ders Amerika, kendisini köy çocuğu diye tanımla­ ama. Türkiye’den de bir diploma alması gere­ makamlığı’nda soluklanıyor. Tuncel’in bu boşluklarına sığdırılamayacak kadar gür sesli yan, sinemayı bile ancak akraba ziyaretleri i- kiyor. Teyzesi Vasfıye Hanım’ın öğretmenlik defaki edebiyat öğretmeni Muharrem Barut. bir ayin. Gürkal Aykan’ın gelip Atıf Kap- çin İzmit’e, İstanbul’a geldiği zaman görebi­ yaptığı okulda giriyor sınavlara. Hayat Bilgisi Ondan da öğrenecekleri var. Halkevi’tıin ki­ tan'ın yöneteceği piyeste Kaptan Bartleth ro­ len Tuncel için aklın sınırlarını zorlayan bir ül­ dersinin sorusu "Kahve nasıl pişirilir?” Zayıf taplığı ise bir hazine. Zola. Stendhal, Goıki. lünü önermesiyle o da ayinin eşiğinde bulu­ ke. Üstelik de herkes uzun pantolonlu. Detro- olduğunu, kendisine iltimas geçildiğini hisse­ Tolstoy... Tuncel artık çılgın bir kitap okuyu­ yor kendisini. Ama, gerçekleşmeyecek bir it’te bir fukara mahallesinde ev tutuluyor. Va­ diyor Tuncel, utanıp sıkılıyor. Acı çekiyor. cusu. Okuldaki bir başka başarısı ise atletizm­ proje bu. Belki de buna duyduğu tepkiden otu­ la Bey’in maaşıyla geçinilemeyeceği ortada. Çünkü hep onun yaptığı kahveyi içiyor anne­ de. Kitap okuduğu çılgınlıkta koşuyor. rup "Beş Gün"ü çeviriyor. Bu. sarı ve mavi or­ Bu yüzden Müfide Hanım, ütücülük yapıyor, annesi. Her yıla neredeyse iki kentin düştüğü orta­ duların savaşını, bir sarı esirin, mavi bir asker sonra da hemşirelik. Amerika dönüşü Vâlâ Bey önce Silifke. öğrenimini İstanbul’da, Haydarpaşa Lise­ tarafından esir kampına götürüldüğü beş günü 12 ŞUBAT 1995. SAYI 464 İNSANLAR 7 0 anlatan bir oyun. İlk sahnelenişine Eminönü leri bir sahne bulunamıyor bu koca kentte. Şe­ 1 Öğrenci Lokali’ndeki edebiyat matinesinin ker Fabrikaları ve Öğretmen Birlikleri’yle an­ müdavimleri tanık oluyor. Müzik ise bir ağız laşarak sürdürebiliyorlarturneyi. >3 mızıkası ve sahne arkasında sandalyeye vuru­ Sinemalar, büyük kahveler, Tire’de sekiz 0 larak tutturulan ritim. Gençlik Tiyatro- yüz kişilik seyirci, Torbalı’da karşılaşılan e- <3 su’ııdaki “Büyük Allah Brovvn’dan sonra ilk debiyat öğretmeni Fikri Bey; ağlaşmalar, u- S profesyonel oyunculuğu Dormenierde yaşı­ mutlar, düş kırıklıkları ama ille de coşku için­ yor Kurtiz. Oyunun ismi “Zafer Madalyası". de tamamlanıyor bu serüven. Para kazanılmı­ Bu oyun, ikisinin de bir türlü istediklerini ger­ yor değil. Turneye çıkarken alınan borçlar ö- Jf çekleştiremediği, örneğin bir çocuk tiyatrosu deniyor hiç olmazsa... İstanbul’a döndükle­ 1 kuramadıkları, ondan da öte beraber ev tutma­ rinde Haldun Dormen’in “Taşralı Kız”ı sah­ yı bile başaramadıkları dostu, Erol Günay- neleyeceğini öğreniyor Kurtiz. Gidip görüşü­ 1- Lenıan Cafe’de düzenlenen 59. doğum gününde,yine Şeyh Bedreddin. dın'ı taşıyor ona. yor. Dormen, “Hangi rolü oynamak istersin” 2- Bedreddin bu kez Şaman giysileriyle. 3-Hergiin on dakika zurna çalıyor Kurtiz. Sırada, MünirÖzkuTun tiyatrosu var. Önce diye soruyor. Onun gönlünde yatan sahne a- 4-Kuzunun Gülücüğü filmiyle kazandığı Gümüş Ayı Ödülü 'nü Gina Lollobrigida 'daıı sahne amirliği, ardından Sevgili Gölge, Gene­ rniri rolü. Onu istiyor. Bu kez, ona verecek pa­ alırken fısıldıyor, “Sizi hep sevdim... ” ralin Aşkı ve Yağmurcu’da oyunculuk... Öz- rası olmadığını söylüyor Dormen. O ise staj­ kul'dan da öğreneceği çok şey var Kurtiz’in. yerlere verilen paraya da razı. Karşı çıkıyor Öğreniyor. Tiyatro kapanıyor, işsiz kalıyor. Dormen, “Bu sömürü olur ama”. Şehir Tiyat- Pek uzun sürmeyecek, o da öğrenecek işsizli­ roları’na gidip bu kez Muhsin ErtuğrulTa ko­ ğin bir tesadüf olmadığını. Neredeyse her ti­ nuşuyor. Yapmak istediklerini anlatıyor Er- yatronun iki oyundan sonra kapandığını, oyun tuğrul’a. “Adana’ya git” yanıtını alıyor ama sahnelemenin zorluğunu, sahnelense oynana­ gidemiyor. Çünkü sevgilisini bırakamıyor. cak salon bulunamayacağını anlayacak. “Ye­ Sonunda figüran olarak giriyor bu tiyatroya. ter artık” deyip bir sirkte takdimcilik işi buldu­ Artık farkında Kurtiz, aktör oluyor. Başka ğu sırada yeni birtiyatronun kurulacağı haberi da çaresi yok. Kentcrlerin bir oyuncu aradığı­
Recommended publications
  • PATRIARCHAL STRUCTURES and PRACTICES in TURKEY: the CASE of SOCIAL REALIST and NATIONAL FILMS of 1960S
    PATRIARCHAL STRUCTURES AND PRACTICES IN TURKEY: THE CASE OF SOCIAL REALIST AND NATIONAL FILMS OF 1960s A THESIS SUBMITTED TO THE GRADUATE SCHOOL OF SOCIAL SCIENCES OF THE MIDDLE EAST TECHNICAL UNIVERSITY BY HAT İCE YE Şİ LDAL ŞEN IN PARTIAL FULFILLMENT OF THE REQUIREMENTS FOR THE DEGREE OF DOCTOR OF PHILOSOPHY IN THE DEPARTMENT OF SOCIOLOGY OCTOBER 2005 Approval of the Graduate School of Social Sciences Prof. Dr. Sencer Ayata Director I certify that this thesis satisfies all the requirements as a thesis for the degree of Doctor of Philosophy. Assoc. Prof. Dr. Sibel Kalaycıo ğlu Head of Department This is to certify that we have read this thesis and that in our opinion it is fully adequate, in scope and quality, as a thesis for the degree of Doctor of Philosophy. Prof. Dr. Mehmet C. Ecevit Supervisor Examining Committee Members Prof. Dr. Kurtulu ş Kayalı (DTCF, Hist) Prof. Dr. Mehmet C. Ecevit (METU, Soc.) Prof. Dr. Yıldız Ecevit (METU, Soc.) Assoc. Prof. Dr. Filiz Kardam (Çankaya U. ADM) Assoc. Prof. Dr. Mesut Ye ğen (METU, Soc.) I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work. Name, Last name : Hatice Ye şildal Şen Signature : iii ABSTRACT PATRIARCHAL STRUCTURES AND PRACTICES IN TURKEY: THE CASE OF SOCIAL REALIST AND NATIONAL FILMS OF 1960s Ye şildal Şen, Hatice Ph. D., Department of Sociology Supervisor: Prof.
    [Show full text]
  • BAM/PFA Program Guide Were Initiated by Bampfa.Berkeley.Edu/Signup
    2011 SEP / OCT BAM/PFA UC BERKELEY ART MUSEum & PacIFIC FILM ARCHIVE PROGRAM GUIDE SILKE OTTO-KNAPp RICHARD MISRACh DESIRÉE HOLMAn KURT SCHWITTERs cREATe hIMALAYAN PILGRIMAGe DZIGA VERTOV RAINER WERNER FASSBINDER UCLA FESTIVAL OF PRESERVATIOn PAUL SHARITs yILMAZ GÜNEy nEW HOLLYWOOD CINEMA IN THE SEVENTIEs TERRY RILEY rOBIN COX ENSEMBLE 01 BAM/PFA EXHIBITIONS & FILM SERIES SILKE OTTO-KNAPP / MATRIX 239 P. 7 1991: THE OAKLAND-BERKELEY FIRE AfTErmATH PHOTOGRAPHS BY RICHARD MIsrACh P. 5 RICHARD MIsrACH: PHOTOGRAPHS from THE COLLECTIOn P. 6 DESIRÉE HoLMAN: HETEroTOPIAS / MATRIX 238 P. 9 CREATE P. 8 ROME, NAPLES, VENICE: MASTERWORKS from THE BAM/PFA COLLECTIOn P. 9 KURT SCHWITTErs: COLor AND COLLAGe P. 8 HIMALAYAN PILGRIMAGE: JOURNEY TO THE LAND of SNOWS P. 9 THom FAULDErs: BAMscAPE UCLA FESTIVAL of PrESErvATIOn P. 15 THE OUTSIDErs: NEW HoLLYWooD CINEMA IN THE SEVENTIES P. 12 SOUNDING Off: PorTRAITS of UNUSUAL MUSIC P. 18 ALTERNATIVE VISIONS P. 22 ANATOLIAN OUTLAW: YILMAZ GÜNEy P. 20 KINO-EYE: THE REvoLUTIONARY CINEMA of DZIGA VERTov P. 24 A THEATER NEAR You P. 19 PAUL SHARITS: AN OPEN CINEMa P. 23 HomE MovIE DAy P. 17 RAINER WERNER FAssbINDER: TWO GrEAT EPIcs P. 26 GET MORE Listen to artist Desirée Holman in conversation with curatorial assistant Dena Beard, bampfa.berkeley.edu/podcasts. Cover Dziga Vertov: Imitation of the "Leap from the Grotto" (PE 5), c. 1935; from the Vertov Collection, Austrian Film Museum, Vienna. Listen to the June 23 Create roundtable discussion, bampfa.berkeley.edu/podcasts. 01. Peter Bissegger: Reconstruction of Kurt Schwitters’s Merzbau, 1981-83 (original ca. 1930–37, destroyed 1943); 154 3/4 × 228 3/8 × 181 in.; Sprengel Museum Hannover; Photo: Michael Herling/ Learn more about L@TE artists and programmers at bampfa.berkeley.edu/late.
    [Show full text]
  • Merhaba Yeğen !
    Stj. Av. Delil CENGİZ Merhaba Yeğen ! 958’den bu yana oyunculuk hayatını devam söylüyor “Bölük Pörçük” kitabında; “Edremit orta- ettiren Tuncel Kurtiz’i 27 Eylül sabahı kay- okulundayım, 15 yaşımdayım, yıl 1951... Kapatıl- 1bettik. Gelin şimdi 77 yıl öncesine dönelim; mış olan halk evi kütüphanesi babamın emrinde 1 Şubat 1936’da İzmit’te doğdu. Annesi Bosna bütün klasikler orada. Oh be Tuncel, Tolstoy, Dos- kökenliydi. Babası ise Selanik doğumlu bir bürok- toyevski, Zozçenko okuyorum ki nasıl okuyorum. rattı. Babasının işi gereği ilkokulu 8 farklı şehirde Futbol oynuyorum, koşuyorum ve öyküler yazıyo- okudu. Fazla şehir tatmış olmasından mıdır bilin- rum. Ben artık genç öykü yazarı Tuncel Kurtiz’im.” mez küçük yaşlarda öykü yazmaya başladı. Şunları Benim yapamadığımı yapıp ilk üniversitesi olan 78 Hukuk Gündemi | 2013/2 hukuk fakültesini yarıda bırakarak sırasıyla İngiliz yurtdışında olmayı tercih ettiniz?” sorusu üzerine filolojisi, felsefe, psikoloji ve sanat tarihi bölüm- şöyle söyler:“Dostum, siz gençler bizim gördükleri- lerini yarıda bırakıp hiçbirinden mezun olamadı mizi rüyanızda görseniz, kuzey kutbuna ilk uçakla ya da olmadı. kaçardınız. Bak geldik yine buradayız, hala, tek İlk işi olan genel ışık kontrolörlüğü göreviyle bir gün bile dünyayı görmemiş körlere, ‘’kırmızı’’ İETT (İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletme- rengi anlatıyoruz…’’ ciliği) ünlüleri arasına katıldı. İETT’deki görevi çok 1981’de senaryosunu Nurettin Sezer ile birlikte uzun sürmedi, sekiz ay sonra da işten ayrıldı. O kaleme aldığı “Gül Hasan” filmiyle Altın Portakal günleri şöyle anlatıyor: ‘‘Edebiyat Fakültesi`nde film festivalinde en iyi senaryo ödülünü aldı. Gele- okuyordum. Yazı da yazıyordum. Orhan Hançerli- lim büyük ödüle; oğlu, üniversitelilere part time görevler veriyordu. 2 Mart 1986’ En iyi erkek oyuncu ödülü- Berlin Gittim iş istedim.
    [Show full text]
  • Yıl/Year:2 Sayı/Issue:2, Mayıs/May, 2021, S
    Yıl/Year:2 Sayı/Issue:2, Mayıs/May, 2021, s. 50-85 Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date Yayımlanma Tarihi / The Publication Date 15-04-2021 30-05-2021 ISSN: 2757-6000 Doç. Dr. Hakan Alp İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Kurumsal İletişim Direktörlüğü [email protected] ORCID: 0000-0001-9696-8902 FİLM VE DİZİLERDE ÇİNGENELERE YÖNELİK NEFRET SÖYLEMİ ÖRNEKLERİ ÖZET Medya ve diğer sosyal ağlarda, sinema, dizi sektöründe, edebi alanlarda; etnik, dini, ulusal azınlıkları, farklı cinsel kimlikleri, yönelimleri hedef tahtasına oturtan nefret içerikli söylemler, önyargı saikleriyle ve ayrımcı bir üslupla sunulmaktadır. Söz konusu alanlarda; özellikle makalemiz kapsamında analiz edeceğimiz üzere Çingene toplumu genelde olumsuz özellikleri ön plana çıkarılmaktadır. Bu süreç Çingene toplumunun toplumsal, kültürel, sosyal ve siyasal yaşama katılımlarını olumsuz etkilemektedir. Makalemizin temel varsayımı budur. Makale kapsamında genel olarak “öteki” kavramı üzerinden toplumsal yapıyı ve nefret söylemi ile gelişen toplumsal linç iklimine dizi ve filmlerle nasıl etki edildiği ele alınmıştır. Dizi ve filmler aracılığı ile üretilen nefret söyleminin, sayıları milyonları bulan Çingenelerin yaşamlarında yarattığı tahribatın boyutları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Kitle iletişim araçları aracılığıyla kullanılan nefret söyleminin toplumsal algıyı nasıl dizayn edebileceğini popüler sanat ürünleri örnekleriyle detaylandırılmıştır. Çalışmamız boyunca kitle aracılığıyla mütemadiyen desteklenen hoşgörüsüz, ayrımcı ve önyargılı yaklaşımların, mağdurların
    [Show full text]
  • Türk Sinema Tarihi
    TÜRK SİNEMA TARİHİ RADYO TELEVİZYON VE SİNEMA BÖLÜMÜ DOÇ. DR. ŞÜKRÜ SİM İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ Yazar Notu Elinizdeki bu eser, İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi’nde okutulmak için hazırlanmış bir ders notu niteliğindedir. İÇİNDEKİLER 1. SİNEMANIN TÜRKİYE'YE GELİŞİ VE TÜRKİYE'DE YAPILAN İLK FİLMLER ..................................................................................................................... 3 2. SİNEMACILAR DÖNEMİ-2(1950-1970) ......................................................... 27 3. SİNEMACILAR DÖNEMİ(1950-1970) ............................................................ 53 4. KARŞITLIKLAR DÖNEMİ(1970-1980) .......................................................... 78 5. HAFTA DERS NOTU ........................................................................................... 98 6. VİZE ÖNCESİ GENEL DEĞERLENDİRME ................................................. 117 7. VİZE ÖNCESİ TEKRAR ................................................................................. 143 8. 1980 DÖNEMİ TÜRK SİNEMASI(1980-1990) .............................................. 158 9. 1980 DÖNEMİ TÜRK SİNEMASI(1980-1990) .............................................. 175 10. YENİ DÖNEM TÜRKİYE SİNEMASI ............................................................ 191 11. TÜRK SİNEMASINDA SANSÜR ................................................................... 201 12. MİLLİ SİNEMA ...............................................................................................
    [Show full text]
  • Download Press Notes
    Strand Releasing presents THE EDGE OF HEAVEN AUF DER ANDEREN SEITE A FILM BY FATIH AKIN Winner – Best Screenplay Award, Cannes Film Festival 2007. Winner – Best Screenplay Award, European Film Awards 2007. Winner – Best Picture, Best Director, Best Screenplay, Best Editing 2008 German Film Awards (LOLA) 35 mm / 1:1.85 / Color / Dolby Digital Surround EX 116 min / In German, Turkish and English, with English Subtitles NY/National Press Contact: LA/National Press Contact: Sophie Gluck / Sylvia Savadjian Michael Berlin / Marcus Hu Sophie Gluck & Associates Strand Releasing phone: 212.595.2432 phone: 310.836.7500 [email protected] [email protected] [email protected] [email protected] Please download photos from our website: www.strandreleasing.com/pressroom/pressroom.asp SYNOPSIS Retired widower Ali (Tuncel Kurtiz) sees a solution to loneliness when he meets prostitute Yeter (Nursel Kose.) Ali proposes to the fellow Turkish native to live with him in exchange for a monthly stipend. Ali’s son Nejat (Baki Davrak,) a university professor, seems disapproving about his boorish father’s choice. But the young German man quickly grows fond of kind Yeter, especially upon discovering most of her hard- earned money is sent home to Turkey for her daughter’s university studies. The accidental death of Yeter distances father and son even more, emotionally and physically. Nejat travels to Istanbul to begin an organized search for Yeter’s daughter, Ayten (Nurgul Yesilçay.) He decides to stay in Turkey and trades places with the owner of a German bookstore who goes home to Germany. What Nejat doesn’t know is that 20-something political activist Ayten is already in Germany, having fled the Turkish police.
    [Show full text]
  • The Magnificent Century: Historical Fiction in Tv Series
    THE MAGNIFICENT CENTURY: HISTORICAL FICTION IN TV SERIES by EZGİ VEYİSOĞLU Submitted to the Graduate School of Social Sciences in partial fulfilment of the requirements for the degree of Master of Arts Sabancı University September 2019 EZGİ VEYİSOĞLU 2019© All Rights Reserved ABSTRACT THE MAGNIFICENT CENTURY: HISTORICAL FICTION IN TV SERIES EZGİ VEYİSOĞLU HISTORY M.A. THESIS. SEPTEMBER 2019 Thesis Supervisor: Asst. Prof. Yusuf Hakan Erdem Keywords: fiction, TV series, Magnificent Century, historical fiction The aim of this thesis is to analyse the effects of the Magnificent Century TV series, and to show the interpretations of the audience regarding history. The Magnificent Century series is a work of fiction; however, its effects on the audience go beyond the limits of fiction. The series was a big success and at the top of the ratings during its broadcast. However, popularity of the series did not diminish. It was broadcasted over a hundred countries worldwide. On the other hand; the popularity of the show, and its depiction of the historical figures caused a reaction among the local audiences. This thesis will show how the audiences, both local and international, of the series reacted to the events of the past that is shown in the series, and the interpretation of history. Furthermore, it will show how the Magnificent Century series changed the perception of history for some people; and the role of the series in the debate about the relationship between fact and fiction. iv ÖZET THE MAGNIFICENT CENTURY: HISTORICAL FICTION IN TV SERIES EZGİ VEYİSOĞLU TARİH YÜKSEK LİSANS TEZİ, EYLÜL 2019 Tez Danışmanı: Dr.
    [Show full text]
  • Kültür Sanat Nisan 2010:K?Sak?Sa.Qxd.Qxd
    KÜLTÜRKÜLTÜR SANATSANAT Manço Müzesi Açılıyor cu", "Serseri Mayınlar" filmi üstlendi. Bu luşmanın açılışın- nenç törene katılarak Sefa ile Ferzan Özpetek "Özel Juri da konuşma yapan Almanya Önal'a destek verdi. Sanat çı - Ödülü"nün sahibi oldu. New Federal Cum huriyeti Büyükel - ların tamamı sahneye çıktı ve York'ta düzenlenen festivalde çisi Dr. Eckart Cuntz, konuş- Sefa Önal ile ilgili anılarını pay- yapılan ödül gecesinde, Feo masını Ya şar Kemal’in “Dünya laştı. Ses sanatçısı Mirkelam Aladağ'ın senaryosunu yazdığı bin kültürlü bir çiçek bahçesi- da son şarkılarını seslendire- ve yönettiği, Sibel Kekilli’nin dir, bu bahçeden bir tek çiçe- rek geceye renk kattı. Törene başrol oynadığı ve Türkçe'ye ğin yok olması dünyadan bir katılan tüm sanatçılara birer 'Yabancı' olarak çevrilen film rengin yitmesidir” sözleriyle ödül verildi. Sefa Önal konuş- Kadıköy Belediye Başkanı "When We Leave-Die Frem - noktaladı. Bü yükelçinin ardın- masında; “Bu ödülün hayatım- Selami Öztürk, sanatçı Barış de" en iyi film ödülüne layık dan, Goethe Enstitüsü-İstan - da çok büyük ve anlamlı bir ye- Manço'nun müze konsepti ile görüldü. Gecede Ferzan Özpe- bul Mü dürü Claudia Hahn- ri var. Adımın su üstüne yazıl- yeniden düzenledikleri Moda' tek, filminin ödüle layık görül- Raabe ise konuşmasında katı- madığını fark ettim. Çalışmala- daki evinin 9 Haziran’da açıla- mesinden dolayı çok mutlu ol- lımcılara kısaca projeyi anlattı. rımın desteklendiğini, amacı- cağını belirterek, “Bu eve ge- duğunu, festivalde yarışan bu Sefa Önal’ın ‘Altın na ulaştığını gördüm. Bana kadar sosyal içerikli film ara- destek veren tüm oyuncu ar- len dolu dolu Barış'ı yaşayıp Kariyer’i öy le dönecek” dedi.
    [Show full text]
  • Cines Los Rosales
    Larevista Páginas 18 a 23 ¿CÓMIC? Último Eurovisión capítulo Hoy, en La NOVELA GRÁFICA Sexta, el pre- «Estamos forjando un nuevo arte»,di- Desenlace cen sus impulsores.Nació hace años, de ‘Amor so- sunto tongo pero ahora se ha puesto de moda. brenatural’ de Massiel Casi la mitad de los coruñeses viven en El primer diario que no se vende edificios sin ascensor Jueves 8 MAYO DE 2008. AÑO IX. NÚMERO 1925 El 40% de los pisos del Agra, Sagrada Familia y Os Mallos carecen de elevadores. Sus residentespidenalAyuntamiento una línea de ayudas parainstalarlos.Tambiénuna Denuncia a un paciente por sufrir una agresión, en el ambulatorio de Os Mallos norma que evite los «abusos» de los dueños de bajos que bloquean las reformas. 2 Es el segundo ataque contra personal del área sa- nitaria de A Coruña en menos de una semana. 2 El 20% del casco antiguo de Santiago Deportes se reservará a espacios verdes El Gobierno local también continuará con su plan de peatonalizar zonas como La Salle o Galeras. 4 Educación decide mantener las dos horas de gimnasia en Bachillerato Tras la polémica generada, la consellería da mar- cha atrás y modifica el borrador del decreto. 6 ! O L Sí es país para madres A España ocupa el puesto 12º entre 173 países co- S mo lugar idóneo para tener hijos. En la foto, Á las cuatro generaciones de la familia Rojo. 7 P Rajoy admite que la situación del PP es «difícil» y pide sosiego para superarla El líder conservador sigue sin revelar nombres de su CABALAR / EFE futuro equipo, a pesar de las presiones internas.
    [Show full text]
  • N. 82 JUNIO 2008 No Es País Para Viejos
    Bajo los adoquines, la playa LA FLORESTA • VENTURA MALL TUMBACO SUPERCINES LOS CEIBOS GYE N. 82 JUNIO 2008 Gangsters de ayer y hoy No es país para viejos Este mes presentamos una serie de películas del género gangster, pertenecientes a varias En el estado fronterizo de Tejas, en los años 80, un hombre encuentra cuerpos acribillados. Ahí épocas y estilos. Desde la clásica The Public Enemy (1931) hasta la muy reciente American empieza la crónica brillante de Joel y Ethan Coen, basados en el libro de Cormac McCarthy, No Gangster (foto), este género ha retratado a hampones de alto nivel, asesinos de conciencias es país para viejos. Este no es un filme policíaco o de suspenso: es una reflexión sobre el mal y variables y una sociedad en donde el crimen campea. Y hablando de gangsters, también la muerte, a través de un personaje crepuscular y atormentado, el sheriff Bell. (Foto cortesía ofrecemos una serie con las películas de Frank Sinatra. (Foto cortesía Consorcio Fílmico). Consorcio Fílmico) WWW.OCHOYMEDIO.NET VENTURA MALL TUMBACO LA FLORESTA SUPERCINES LOS CEIBOS GYE 2 EDITORIAL SUMARIO Eurocine 2008 ha concentrado el trabajo de todos en OCHOYMEDIO por los últimos tres meses. Las más de cuarenta películas que conforman la programación final llegan a las pantallas este mes. A eso sumamos la gentil entrega del distribuidor Marco Aguas de la película ganadora del Oscar, No es país para viejos, de los hermanos Coen, y de una muestra sobre esas fantásticas figuras del imaginario fílmico de todos los tiempos: los gangsters. ENTREVISTA Les Cahiers Hay que defender las películas que liberan 3 y combatir las películas que oprimen Jean-Michel Frodon, editor en jefe de Les Cahiers du cinéma habla de su famosa publicación y del cine de ayer y hoy.
    [Show full text]
  • 85F C ACF9BC <5@8IB 8CFA9B
    İZMİR ADLİYESİ DERGİSİ • SAYI 2 Sosyal güven(siz)lik Finlandiya'da hukuk FETÖ'NÜN ASKERİ OKUL SINAVLARINDA KODLAMA SİSTEMİ Urla Tahaffuzhanesi Yargıtay’ın ilk adımı: Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye éPCéH7:BéO;:;H=éIé 85FC ACF9BC KARDELEN Bir umudu olmalı insanın ilkbahar ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve güneși gibi, bir güneș vardır” der Sezai %$$M5=B85 OLMAK... Umut var oldukça yeni bașlayan her Karakoç… gün güzeldir. ZOR KULLANMA Umut umutsuzluğun az ötesindedir YETKİSİ ÜZERİNE rama kurtarma görevlileri Hz. • Aİbrahim’e su tașıyan karınca Depremden 65 saat sonra Elif sadece. E97A#>7PéH7D(&(' DEĞERLENDİRME misaliydi o günlerde. bebek’i, 91 saat sonra da Ayda Ayda’nın 91 saat, Elif bebek’in ise Yusuf’u kuyudan çıkaran, kușları bebek’i çıkarabildiler… 65 saat boyunca yaptığı șey bu fillere galip getiren yüce bir el, yüce Herkesin içinde umut, içinde mavi, zindan karanlıkta hala ıșığı <5@8IB bir güç var iken umutsuz içinde samimiyet, içinde sevinç. beklemek, en acı gerçeği yașarken Mistik bir ortaçağ kenti olunmaması gerektiğini biliyorlardı. Acılar öldürmüyor insanı. Hayat bile umudu diri tutmak, buzun içinde 8CFA9B. Umut etmek bize yakıșır, umulanı devam etmez sanırsın ama devam bașkaldıran kardelen olmaktı… vermek O’na diyorlardı içten içe… eder. Yeni bir ihtimal her zaman 6Ybh]mUhfcWi Sırtlarında dağlar, yüreklerinde bulunuyor. En azından yeni bir umut. Erkan ÖZKAYA sonsuz bir umut… “Geceye yenilmeyen her insana, Ağır Ceza Mahkemesi Bașkanı c`UfU_XcXia 6F; CEZA İNFAZ KURUMLARI CEKUTARAMA KURTARMA TİMİ Kararlılık ve ekip ruhu gerektiren CEKUT eğitim programına Adalet Bakanlığı tarafından büyük önem atfedilmektedir. Uzun soluklu bu eğitim programı zor olduğu kadar manevi tatmin de sağlamaktadır.
    [Show full text]
  • The Displeasures of Hybridity
    THE DISPLEASURES OF HYBRIDITY A CRITICAL APPROACH TO CINEMA BY AND ABOUT PEOPLE WHO MIGRATED FROM THE REGIONS OF TURKEY AND NORTHERN KURDISTAN TO GERMANY MASTER'S THESIS Filiz Emine Dağcı, B.A. Presented to The Department of Media and Culture Studies – Gender Studies (Utrecht, NL) & The Department of Social Sciences (Hull, UK) Utrecht University & University of Hull in Partial Fulfillment of the Requirements for the GEMMA double-degree Erasmus Mundus Master’s Degree in Women’s and Gender Studies Utrecht University (NL) & University of Hull (UK) August 2015 dr. Christine Quinan, Main supervisor dr. James Turner, Support supervisor Erasmus Mundus Master’s Degree in Women’s and Gender Studies THE DISPLEASURES OF HYBRIDITY A CRITICAL APPROACH TO CINEMA BY AND ABOUT PEOPLE WHO MIGRATED FROM THE REGIONS OF TURKEY AND NORTHERN KURDISTAN TO GERMANY MASTER'S THESIS Filiz Emine Dağcı, B.A. Main supervisor: dr. Christine Quinan (Utrecht University) Support supervisor: dr. James Turner (University of Hull) Thesis submitted to Utrecht University, Faculty of Humanities and University of Hull, Faculty of Arts and Social Sciences 2015 Acknowledgements “Freedom is always the freedom of dissenters. But how free are they? And how free do they think?” Rosa Luxemburg I wish to express my sincere thanks to the Rosa-Luxemburg Foundation for five years of ideational and monetary sponsorship that made it possible to pursue my studies. My Rosa-Luxemburg scholarship and the many beautiful comrades I was honored to meet during this time hopefully assisted me to become one of many freely thinking dissenters, because “if 'freedom' becomes 'privilege', the workings of political freedom are broken” (Luxemburg, Die russische Revolution.
    [Show full text]