85F C ACF9BC <5@8IB 8CFA9B
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
Load more
Recommended publications
-
Yıl/Year:2 Sayı/Issue:2, Mayıs/May, 2021, S
Yıl/Year:2 Sayı/Issue:2, Mayıs/May, 2021, s. 50-85 Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date Yayımlanma Tarihi / The Publication Date 15-04-2021 30-05-2021 ISSN: 2757-6000 Doç. Dr. Hakan Alp İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Kurumsal İletişim Direktörlüğü [email protected] ORCID: 0000-0001-9696-8902 FİLM VE DİZİLERDE ÇİNGENELERE YÖNELİK NEFRET SÖYLEMİ ÖRNEKLERİ ÖZET Medya ve diğer sosyal ağlarda, sinema, dizi sektöründe, edebi alanlarda; etnik, dini, ulusal azınlıkları, farklı cinsel kimlikleri, yönelimleri hedef tahtasına oturtan nefret içerikli söylemler, önyargı saikleriyle ve ayrımcı bir üslupla sunulmaktadır. Söz konusu alanlarda; özellikle makalemiz kapsamında analiz edeceğimiz üzere Çingene toplumu genelde olumsuz özellikleri ön plana çıkarılmaktadır. Bu süreç Çingene toplumunun toplumsal, kültürel, sosyal ve siyasal yaşama katılımlarını olumsuz etkilemektedir. Makalemizin temel varsayımı budur. Makale kapsamında genel olarak “öteki” kavramı üzerinden toplumsal yapıyı ve nefret söylemi ile gelişen toplumsal linç iklimine dizi ve filmlerle nasıl etki edildiği ele alınmıştır. Dizi ve filmler aracılığı ile üretilen nefret söyleminin, sayıları milyonları bulan Çingenelerin yaşamlarında yarattığı tahribatın boyutları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Kitle iletişim araçları aracılığıyla kullanılan nefret söyleminin toplumsal algıyı nasıl dizayn edebileceğini popüler sanat ürünleri örnekleriyle detaylandırılmıştır. Çalışmamız boyunca kitle aracılığıyla mütemadiyen desteklenen hoşgörüsüz, ayrımcı ve önyargılı yaklaşımların, mağdurların -
Yabancı Dil Olarak Türkçe Ders Materyallerinde Türk Ve Türkiye Imajına Ilişkin Unsurlar
232 / RumeliDE Journal of Language and Literature Studies 2021.22 (March) Elements related to Turk and Turkey's ımage in Turkish as a foreign language textbooks / E. Aktaş (pp. 232-257) 12. Yabancı dil olarak Türkçe ders materyallerinde Türk ve Türkiye imajına ilişkin unsurlar Elif AKTAŞ1 APA: Aktaş, E. (2021). Yabancı dil olarak Türkçe ders materyallerinde Türk ve Türkiye imajına ilişkin unsurlar. RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, (22), 232-257. DOI: 10.29000/rumelide.890442. Öz Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin en önemli boyutlarından biri kültür aktarımıdır. Bu çalışmanın amacı yabancı dil olarak Türkçe ders materyallerinde Türk ve Türkiye imajının nasıl betimlendiğini belirlemektir. İmaj bir kişinin, kurumun, nesnenin, toplumun veya ülkenin sahip olduğu tüm değerlerle ilgili unsurların algılanış biçimidir. Nitel bir anlayışla desenlenen çalışmada doküman inceleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın inceleme nesnelerini İstanbul TÖMER, Yeni Hitit ve Yedi İklim yabancı dil olarak Türkçe öğretim setleri (30 kitap) oluşturmaktadır. Araştırmanın veri toplama aracı, literatür taranarak hazırlanan ve uzman görüşü alınıp son şekli verilen ‘Türk/Türkiye İmajı Belirleme Formu’dur. Formda imaj belirlemek için altı ana kategoriye yer verilmiştir: Gastronomi, mekân, kültürel unsurlar (dinî ve millî), meslekler, ünlü kişiler/kurumlar, edebiyat/sanat/spor ile ilgili imajlar. Veriler, içerik analizi yöntemiyle çözümlenmiştir. Çalışmanın sonunda İstanbul TÖMER ders ve çalışma kitaplarının Türk imajı ile ilgili daha fazla sayıda ögeye yer verdiği tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra tüm kitaplarda ve tüm düzeylerde yeme-içme ve mekân ile ilgili imajlar kendine daha fazla yer bulmuştur. Tüm öğretim setlerinde özellikle meslekler ile ilgili imajların eksik olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Modern ve popüler mesleklerin daha çok yer aldığı kitaplarda geleneksel ve Türk kültürüne özgü meslekleri yansıtmada Yedi İklim öğretim setinin daha başarılı olduğu görülmüştür. -
Türk Sineması Dönemleri
TÜRK SİNEMASI DÖNEMLERİ Kuşkusuz, her ülkenin bir sinema tarihi vardır. Bu, elbette belgelerle saptanır. O yıllardaki adıyla sinematograf, yani sinemanın dünya üzerindeki resmi tarihi belgelere göre 22 Aralık 1895 olarak bilinir. İki Fransız genci Louis ve Auguste Lumièr kardeşlerin Paris'te Capucines Bulvarı'ndaki Grand Cafe'de düzenledikleri bir gösteriyle dünya sinemasının resmi tarihi doğar. Sinemanın Türkiye'ye girişi ise çeşitli kaynaklara göre Yıldız Sarayı'nda ve halka açık gösterilerle başlar. Örneğin, Romanya uyruklu bir Polonya'lı Sigmund Weinberg'in Galatasaray dönemindeki Sponeck adlı birahanenin salonunda düzenlediği halka açık film gösterisi, bu konuda en sağlam kaynaklardan biridir. Ve bu film gösterisinin tarihide 1897'dir. 1914 1908 yıllarından başlayarak çeşitli kentlerde halka açılan sinema salonları, gösterilerini yabancı uyruklu ve Türkiye'de ki azınlıkların egemenliğinde sürdürürken devreye Cevat Boyer'le Murat Bey'ler girer. Ve Şehzadebaşı'nda Milli Sinema adı verilen "ilk Türk sineması" açılır (19 Mart). Ardından, İstanbul Sultanisi'nde film gösterileri düzenleyen Şakir Seden'le Fuat Uzkınay, Sirkeci'de lokantacılık yapan Ali Efendi'yi (Öztuna) ikna ederek ikinci Türk sinemasının açılmasını sağlarlar (6 Temmuz). Ve sinemaya Ali Efendi adı verilir. Çünkü Ali Efendi, bu kuruluşun asıl büyük hissedarları olup, Şakir ve Kemal Seden kardeşlerin de amcalarıdır. I.Dünya Savaşı'nın başladığı günlerde yedek subaylığını yapan Fuat Uzkınay, Türk sinema tarihinin ilk filmini çeker. Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı adını taşıyan ve tarihi anısı olan bu film, 150 metre uzunluğunda bir belgeseldir. Ve işte 14 Kasım 1914'le Türk sinemasının gerçek doğum tarihi gerçekleşir. Bir yıl sonra (1915) Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın emriyle Merkez Ordu Sinema Dairesi kurulunca, Türkiye'de sinemayı tanıtma konusunda büyük katkıları olan Sigmund Weinberg de bu kurumun başına getirilir. -
Tuimcel Kurtiz: Bir Çocuk Adam
TUIMCEL KURTİZ: BİR ÇOCUK ADAM BERAT GÜNÇIKAN O artık burada değil. Galata’da, Kırım Kili bu soruya. İzmit’in tenekeli mahallesinden, Vâlâ Kurtiz, Müfide Oğuz’a âşık olmasa, sesi ’nin karşısındaki yüz metrekare ona yet Afrika’nın rüyalarını birbirine anlatarak ya Müfide öğretmen aşk için tenekeli mahallede efesi göğüs kafesini zorladıkça daha miyor. O, Tuncel Kurtiz, dünyayı sırtlamış şayan kabilesine kadar soluğunu tutan birisi oturmaya rıza göstermese ne Tuncel olacak da yaklaşıyor gökyüzüne. Kollan bir adam. Karınca kararınca yaşamak da iste nin hayatı kendine bırakılabilir mi? Bu soru ne de iki kız kardeş. İnsanın babası, mülki er havayı dövüyor, gözleri kapalı. miyor. Serile serpile boylu boyunca yaşamalı ya da “hayır” demeli... kândan olunca da bir sokak, bir ev, bir okul N Şimdi, kanadının bir ucu sonsuzlu yaşanacaksa eğer, “Ağaç gibi sessiz sessiz ve Yolculuğu İzmit’in Bahçecik nahiyesinde dar geliyor, bırakıyor kendini yollara. Bahçe- ğu yakalamış bir martı. Diğer kanadı, İznik rahat”. başlıyor Kurtiz’in. Tam da bin dokuz yüz o- köy, Kırıkkale, Reşadiye, Kandıra ve Pasof... Gölü’nün kıyılarında. Şeyh Bedreddin’in dü Herkesin hayatı kendine midir acaba? Ko tuz altının bir şubatında. Rasgele bir doğum Üstelik, Vâlâ Bey, artık kaymakam. Reşadi şünü taşıyor. Acı çöküyor hançeresine. nu Tuncel Kurtiz olduğunda “he” demek zor değil bu. İşin içinde aşk var. Nahiye Müdürü ye’deki evleri, Devamı 6. sayfada 6 CUMHURİYET DERGİ Kaos Kaostan korkma Kaosun zor Kaosu yaratmak en zor Yalancı bir kaos değil Kaostan çok şey oluşur Kaos durmadan devinir Değişir Bir kaos belirdi harikulade Her elektronu çalışıyordu Uyku anında da çalışıyordu Tiyatroda bunu oynamak A ktörler korktular Bu ne? Bu dans mı? Şiir mi? Opera mı dediler Kaos kaos Kaos doğuruyor Acı çekeceksiniz Zor Kolay. -
(4 Ekim – 10 Ekim 1964) En İ
ANTALYA ALTIN PORTAKAL FİLM FESTİVALİ ÖDÜLLERİ 1. ANTALYA ALTIN PORTAKAL FİLM FESTİVALİ (4 Ekim – 10 Ekim 1964) En İyi Film: Gurbet Kuşları (Artist Film/Recep Ekicigil) En İyi Yönetmen: Halit Refiğ (Gurbet Kuşları) En İyi Görüntü Yönetmeni: Ali Uğur (Acı Hayat) En İyi Kadın Oyuncu: Türkan Şoray (Acı Hayat) En İyi Erkek Oyuncu: İzzet Günay (Ağaçlar Ayakta Ölür) En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Yıldız Kenter (Ağaçlar Ayakta Ölür) En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Ulvi Uraz (Yarın Bizimdir) JÜRİ: Dr. Avni Tolunay, Bn. Tolunay, Dr. Burhanettin Onat, Prof. İsmail Hakkı Onay, Hadi Yaman, Selahattin Burçkin, Mustafa Yücel, Faruk Kenç. * 2. ANTALYA ALTIN PORTAKAL FİLM FESTİVALİ (24 Mayıs – 4 Haziran 1965) En İyi 1. Film: Aşk Ve Kin (And Film/Turgut Demirağ) En İyi 2. Film: Keşanlı Ali Destanı (Gün Film/Memduh Ün) En İyi 3. Film: Karanlıkta Uyananlar (Filmo Ltd./Lütfi Ö. Akad) En İyi Yönetmen: Atıf Yılmaz (Keşanlı Ali Destanı) En İyi Senaryo: Vedat Türkali (Karanlıkta Uyananlar) En İyi Görüntü Yönetmeni: Gani Turanlı (Aşk Ve Kin) En İyi Özgün Müzik: Nedim Otyam (Karanlıkta Uyananlar) En İyi Kadın Oyuncu: Fatma Girik (Keşanlı Ali Destanı) En İyi Erkek Oyuncu: Fikret Hakan (Keşanlı Ali Destanı) En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Aliye Rona (Hepimiz Kardeşiz) En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Erol Taş (Duvarların Ötesi) En İyi Stüdyo: Acar Film Stüdyosu En İyi Kısa Metrajlı Film: Bir Damla Suyun Hikâyesi (Behlül Dal) JÜRİ: Nejat Duru, Nurhan Nur, Sabahattin Ataker, Davut Ergün, Mehmet Dinler, Dr. Ak, Bn. Tolunay, Bn. Turgay, Dr. Burhanettin Onat. * 3. ANTALYA ALTIN PORTAKAL FİLM FESTİVALİ (24 Mayıs – 4 Haziran 1966) En İyi 1. -
T 1-££P991 a Chronological History of the Turkish Cinema
t 1-££P991 A Chronological History of the Turkish Cinema (1914-1988) Agâh Özgüç £ ( he cinema is such an invention that one day, as will be seen, it will change the outcome of world civilisation much more than the invention of gun powder, electricity or printing. The cinema will give to people living in the most distant places of the world the chance to know and love each other. The cinema will erase the differences in thoughts and appearance between human beings and be of great help in the realisation of the human ideal. We must give to the cinema the importance that it is worthy of.” Kemal Atatürk Undoubtedly each country has its own history of the cinema and such an history is confirmed by documents. According to such documents, the official history of the cinema, known then as the cinématograph, begins on December 22, 1895, in Paris, at the Grand Café, near the Boulevard des Capucines, where two young Frenchmen, the brothers Louis and Auguste Lumière, stage a first showing. Agah Ozgüç, Researcher 53 TURKISH REVIEW According to several sources the cinema enters Turkey first through private showings, held at the Sultan’s court (The Yıldız Palace), followed by public ones. We know, for example, that in 1897 a Rumenian citizen of Polish origin, Sig mund Weinberg staged a first public show in Istanbul, the place being Sponeck’s beerhouse in Galatasaray square. 1914 Starting from 1908 more movie theaters are opened in various cities, most of them owned by foreigners or minorities. Practically, the history of the Turkish cinema starts on November 14, 1914, when Fuat Uzkinay, being at that time an army officer, shoots a 150 meter long documentary (Ayos Stefanos’daki Rus Abidesinin Yıkılışı/T/ıe Demolition o f the Russian Monument in St. -
Tuncel Kurtiz: “Umut Cannes’A Bavul Içinde, Gizlice Gitti.”
Tuncel Kurtiz: “Umut Cannes’a bavul içinde, gizlice gitti.” 2009 yılının ilk oyuncu retrospektifinde Türkiye sinemasının bü- yük oyuncusu Tuncel Kurtiz’i konuk ettik. Kurtiz Kazdağları’ndaki evinden Mithat Alam Film Merkezi’nin daveti için kalktı, İstanbul’a geldi, Boğaziçi Üniversitesi’nde dört gün geçirdi, bizi upuzun yol- culuklara çıkardı, Merkez’de saatler süren söyleşisinin ardından bir öğrencinin dediği gibi “keşke meydana bir ateş yakıp etrafında otursaydık da, Tuncel Hoca anlatmaya devam etseydi...”Kurtiz ile söyleşiyi Kurtiz’i çok yakından tanıyan iki isim, Ahmet Boyacıoğlu ve Burçak Evren yönetti. Ahmet Boyacıoğlu: Tuncel Kurtiz kimdir? Biz Gezici Festival’i yapıyoruz on dört yıldır. Her yıl Türk sinema tarihinden bir tane önemli filmi alalım, gösterelim gibi bir düşüncemiz vardı. Tanı- şıklığımız aslında 1994 yılında, Yol’un, Sürü’nün Ankara Film Festivali’nde gösterilmesiyle başladı. Umut’u gösterdik; Tuncel Kurtiz vardı. Ertesi yıl, epeydir gösterilmiyordu, Otobüs’ü gös- terelim dedik, onda da Tuncel Kurtiz oynuyordu. Üçüncü yıl Sürü’yü gösterince, dedik ki, Tuncel Kurtiz’le ilgili bir kitap ya- palım, çünkü Türk sinemasının birçok önemli filminin altından Tuncel Kurtiz çıkıyor. 1999 yılında kitabı yapmaya karar ver- dik. Tuncel Kurtiz’i tanıyan on dokuz kişi onun hakkında bir şeyler yazdı. Sinema ile ilgili yayınladığımız yirmiye yakın kita- bın en ilginçlerinden birisi oldu. Karakter renkli olunca, kitap da oldukça ilginç oldu. Örneğin, hayatının önemli bir bölümünü İsveç’te, Almanya’da geçirmesi, araba kullanmaktaki inanılmaz yeteneği… Şimdilik sözü daha fazla uzatmadan Burçak’a dev- rediyorum. Ardından sorularınızla biraz interaktif giderse daha renkli bir söyleşi olacaktır, aksi takdirde biz birbirimizi çok uzun yıllardır tanıdığımız için hep aynı şeyleri konuşabiliriz. -
9,39 MB | 176 S
Sekans Sinema Kültürü Dergisi Mayıs 2016, Sayı e2, Ankara © Sekans Sinema Grubu Tüm Hakları Saklıdır. Sekans Sinema Kültürü Dergisi ve sekans.org içeriği Sekans Sinema Grubu ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz. [email protected] http://www.sekans.org Yayın Yönetmeni Altuğ Kaan Paçacı [email protected] Tasarım Cem Kayalıgil [email protected] Tansu Ayşe Timuçin [email protected] Web Uygulama Ayhan Yılmaz [email protected] Kapak Düzenleme Seda Usubütün [email protected] Kapak Fotoğrafı Vale Abraão, Manoel de Oliveira, 1993 Katkıda Bulunanlar Öktem Aykut, Çiğdem Borucu Erdoğan, Gökhan Erkılıç, Ulaş Başar Gezgin, Sanjoy Ghosh, Gökhan Gökdoğan, Dilan İlhan, Aytül Kaplan, Elif Rongen Kaynakçı, Dila Naz Madenoğlu, İlker Mutlu, Can Öktemer, Osman Özarslan, Esra Özban, Azmi Recep Özdaş, Ebru Akay Pepedil, Halil Sanbur, Mine Tezgiden, Meryem Yavuz Bu elektronik dergi, bir Sekans Sinema Grubu ürünüdür. ÖNSÖZ Bahar geldi. Grubun raflar için hazırlayıp ekranlara ektiği ikinci sayısı da çiçek açıyor. Uzundur baharı beklediği için ilkinin hemen ardından filiz verdi. Bu sayımızın eleştiri bölümünde son dönemin ilgi çekici filmlerinden Clouds of Sils Maria (Assayas) geçen zamanın bizde bıraktığı tortularla, Mommy (Dolan) bireysel özgürlük-toplumsal baskı ikilemiyle, Seidl’ın Paradise üçlemesi hakikatimizi anlatan cehennemiyle, Kabile (Slaboshpytskiy) Ukrayna tarihi eşliğinde ele alınıyor. Ana söyleşideki konuğumuz Elif Rongen Kaynakçı, film arşivleri ve arşivcilik üzerine bu alanda çalışmak isteyenler için ilham verebilecek tecrübelerini paylaşıyor. Rus Sinemasında Güncel Manifesto, ülkemizde her zaman takipçisi olan Rus sinemasındaki güncel gelişmeleri takip etmek isteyenler için önemli bir yazı. Meryem Yavuz’la görüntü yönetimi üzerine yaptığımız söyleşi, özellikle kısa filmle uğraşan herkesin okumadan geçmek istemeyeceği nitelikte. Çözümleme bölümünde Açlık Oyunları serisinin ilk üç filmi politik psikoloji bağlamında incelenerek filmin siyasî tarihle bağlantıları ortaya çıkarılıyor. -
Göstergelerarasılık Bağlamında Sinema Tiyatro Edebiyat Ve Fotoğraf Cinema Theater Literature and Photography in the Context of Interior
U. Uğur, ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Temmuz 2020; 10 (2), 528-548 ∙ 528 Göstergelerarasılık Bağlamında Sinema Tiyatro Edebiyat Ve Fotoğraf Cinema Theater Literature And Photography in The Context Of Interior ARAŞTIRMA MAKALESI Ufuk UĞUR1 Gönderim Tarihi: 26.03.2020 | Kabul Tarihi: 10.06.2020 Özet Sinema, karma yapısı sayesinde neredeyse bütün sanat disiplinleri ile ilişki içerisindedir. Senaryo yazımı- edebiyat ile oyunculuk tiyatro, çerçeveleme kompozisyon ve ışık fotoğrafla ilintilidir. En genç disiplin olmasına rağmen kitleleri en çok etkileyen aktarım aracı olmasının nedeni belki de bütün sanat türlerinden yararlana bilmesidir. Anlatım dili olarak çeşitli evreler geçirmekle beraber sinema günümüzde çoğunlukla postmodern yapıyı kullanmaktadır. İzleyiciyi büyülemeye hizmet eden klasik aksiyonel yapının aksine postmodern anlatı parçalı ve yabancılaştırma efektine dayalıdır. Postmodern anlatı okuma yöntemi olarak metinlerarasılık- yöntem ve tekniklerini kullanır. Bu anlatı biçimine göre yeni olan bir şey yoktur ve her şey eskiye dayalıdır.- Sinema alanında da önceki anlatılar birbirinden etkilenir ve yeni biçimler ortaya çıkar. Bütün sanat biçimlerin den yararlanarak üretim yapabilen sinema; edebiyat, tiyatro, resim ve diğer sanatlarla sürekli ilişki içerisin dedir. Farklı gösterge dizgelerinin birbirleriyle olan ilişkileri, zengin anlatı biçimleri oluşturur. İki ya da daha fazla gösterge dizgesi arasında eski metinler, yeni anlatı olanakları sağlar. Bu yaklaşıma en uygun anlatı biçimi günümüzde sinemadır. Işık, kompozisyon,