Sosyolojik Teorinin Özellikleri Ve Tipleri
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
SOSYOLOJİK TEORİNİN ÖZELLİKLERİ VE TİPLERİ DON MARTINDALE 1981 Klasik Sosyoloji Kuramları Ders Notu Prof.Dr. Aytül Kasapoğlu Ankara-2013 SUNUŞ 2002 yılında Colorado Üniversitesinde Fulbrigth konuk öğretim üyesi iken tanıştığım Prof.Dr. Dennis Mileti bana Don Martindale’in “Sosyolojik Teorinin Özellikleri ve Tipleri” (Nature and Types of Sociological Theory) kitabını hediye ederken Türkiye’ye götürmeğe değecek tek kitap oluğunu söylediğinde fazla anlam verememiştim. Ancak 2010 yılında Klasik Sosyoloji Kuramları dersini vermeye başlayınca onu detaylı bir şekilde okuma fırsatı buldum. Sadece öğrencilerimi değil beni de çok yönlü aydınlatmıştı. Hem bilgilerimi tazeleme hem de bilmediklerimi öğrenme olanağı buldukça kitaptan vazgeçemez hale gelmiştim. Aslında çok kapsamlı oluşu yüzünden hem beni hem de öğrencileri oldukça zorlamaktaydı. Olağan ders saatlerini çok aşan “Klasik Sosyoloji Kuramları” yüksek lisans dersimizde tüm çabalarımıza rağmen bazı öğrencilerimiz başarısız olmakta ve hatta ikinci alışlarında dersi geçen önemli sayıda öğrenci bulunmaktaydı. Ders bazıları için adeta kabusa dönüşmüştü diyebilirim. Öte yandan Halk Sosyolojisi adına Türkiye’de diğer sosyologların da bizim ulaştığımız bilgilerden haberdar olmalarını sağlayabilmek için dersin ilk açıldığı günden itibaren kısa notlar hazırlamaya başlamıştık. Elinizdeki bu kapsamlı not işte böyle bir çabanın ürünüdür. Yurt ve Dünya aracılığıyla daha geniş okuyucuya ulaşacak olan ve Klasik Sosyoloji derslerinde temel referans olmaya layık Don Martindale özetinin hazırlanmasında yıllar içinde çok kişinin emeği geçti. İlk yıllarda Aslı Akdoğanbulut, Hasan Kürşat Akcan, Yar.Doç.Dr. Yonca Odabaş, Ercan Geçgin ve Artum Dinç emek verdiler. Ancak notların yayın için son şeklini almasında 2012-2013 öğretim yılında dersi alan Selda Adiller ve Güneş Gümüş büyük çaba gösterdiler. En büyük katkıyı ise, ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz tartışmalar sonucunda vardığımız sonuçları bölüm sonlarına ekleyerek son redaksiyonu büyük titizlikle yapan Güneş Gümüş’ün yapmış olduğunu belirtmeliyim. Sonuç olarak dersi alarak tartışmalara katılan ve notların yayınlanmasında emeği geçen tüm sosyoloji öğrencilerine teşekkür ediyor ve okuyucunun bu notlarla yetinmeyip kitabın orijinalini mutlaka okumalarını öneriyorum. Aytül Kasapoğlu Ankara Ağustos 2013 170 İÇİNDEKİLER I. BÖLÜM: BAĞLAM I. Sosyolojiye Doğru Bir Yol II. Batı Entelektüelliğinin Hümanist ve Bilimsel Kutupları III. İdeolojiler, Paradigmalar ve Teoriler II. BÖLÜM: BİLİMSEL BÜTÜNCÜLÜK IV. Pozitivist Organizmacılığın Toplumsal ve Felsefi Temelleri V. Pozitivist Organizmacılığın Klasik Dönemi VI. Pozitivist Organizmacılığın Dönüşümü ve Parçalanması VII. Çatışma Teorisinin Temelleri VIII. 19. Yüzyılın Başlıca Çatışma İdeolojileri: Marksizm IX. 19. Yüzyılın Başlıca Çatışma İdeolojileri: Sosyal Darwinizm X. Sosyolojik Çatışma Teorileri III. BÖLÜM: BİLİMSEL ELEMENTARİZM XI. Sosyolojik Biçimciliğin Felsefi Temelleri XII. Sosyolojik Biçimciliğinin Yeni-Kantçı Dalı XIII. Sosyal Davranışçılığın Kavramsal Temelleri XIV. Çoğulcu Davranışçılıktan Davranışçı Sosyal Teoriye XV. Sembolik Etkileşimcilik XVI. Sembolik Etkileşimcilikteki Diğer Gelişmeler XVII. Sosyal Davranışçılığın Sosyal Eylem Kolu XVIII. Sosyal Eylem Teorisinde Diğer Gelişmeler BÖLÜM IV: HÜMANİST BÜTÜNCÜLÜK XX. Modern Sosyolojide Makro-İşlevselcilik XXI. Mikro-İşlevselcilik: Grup Dinamiği XXII. Eleştirel Teori veya Refleksif Sosyoloji: 20. Yüzyılın Sosyal Bilimlerinde Sol Hegelci Hareket BÖLÜM V: HÜMANİST ÖĞECİLİK XXIII. Varoluşçuluk ve Fenomenolojinin Temelleri XXIV. Fenomenolojik Sosyoloji ve Etnometodoloji BÖLÜM VI: SONUÇ XXV. Sosyolojik Teorinin Çelişkileri 171 ÖNSÖZ 1960 yılında kitabın ilk baskısı yapıldığında sosyolojik kurama Yapısal Fonksiyonalizm hakimdi ve Marksizm Amerikan karşıtı tehlikeli bir felsefe olarak görüldüğünden Çatışmacı Kuramın ona olası bir alternatif olması genellikle düşünülemezdi. Aynı şekilde Sembolik Etkileşimcilik de genel bir kuram olması güç ilginç bir sosyal bir psikoloji olarak düşünülmekteydi. Her ne kadar Max Weber’e çok başvurulsa da onun kuramının da bir araştırma geleneği oluşturduğu kabul edilmiyordu. Yeni Kantçı Formalizm tarihsel bir merak; Fenomenoloji de mikro-sosyolojik bir ilgi olarak görülüyordu. Bir bütün olarak kuram alanı a) Büyük veya Küresel Felsefe ve b) vizyonsuz bir Ampirizm arasında bölünürken orta boy kurama bu ikisi arasında bir yerde ihtiyaç duyulmaktaydı. Kitabın ilk baskısı beş aktif kuram ve bunlarla birlikte giden araştırma geleneğini içeren biçimde olup mevcut çalışmaları yetersiz bularak değiştirmeye yönelikti. Kitabın ilk baskısı yazarın 1947’de sosyolojik kuram öğretmek üzere görevlendirmesiyle başlayan çalışmalarına dayanmaktadır. Göreve geldiğinde ilk iş olarak sosyolojik kuramlar denilen geleneklerin sistematik bir değerlendirmesini yapar. Bu çabası kısa zamanda zora girer; çünkü 80’den fazla birbiriyle çatışan ve sınıflama ölçütleri belirsiz olan ve durumlara göre değiştiği için süreklilik göstermeyen bölünmelere tanık olur. Ayrıca Batı entelektüel geleneklerinin izlerini nadiren taşıyan bu çalışmalar kuru kalabalıktan başka bir şey değildir. Sosyolojik Kuram haritasının çıkarılmasına şiddetle ihtiyaç duymaktadır. Kuramların sınıflanmasındaki kadar onların entelektüel ve sosyal kökenlerini izlemedeki ölçütler de eskimiş ve hatta demode olmuştu. Eğer bir sosyolojik kuram sosyal yaşam hakkında araştırma geleneği eşliğinde bir açıklamalar seti ise, en açık şekilde bunları haritasını çıkarmak üzere sınıflama ölçütleri şunlardır: i) Sosyal yaşam hakkında kullandıkları “temel kavramlar” ii) Kuramın çalışılmasına en uygun metot için kabul edilen “sayıltılar”(assumptions) Böylelikle incelenen kuramlar belirli yerlere yerleşmektedir. Sosyoloji 19. yüzyılda devrim sonrası kadın ve erkeklerin ihtiyaçlarına cevap vermek üzere ortaya çıkmıştır. Sosyoloji öncelikle kendisini Aydınlanmanın Rasyonalizmine karşı ve toplumun bir organizma olarak kendini en iyi doğa bilimlerinde gücünü ispatlamış olan Pozitif Metotlarla ele alabileceğine 172 olan bir inancın ürünüdür. Bu yüzden de Pozitivist Organizmacılık sosyolojik kuramın genel sistemine ilk en uygun düşen olmuştur. Araştırma geleneği eşliğinde açıklamaların artması ile Pozitivist Organizmacılık kendi tarihinde yarı bağımsız kültürel bir gelenek olmuştur. Kuşkusuz bu gelenek taşıdığı iç ve dış etkiler kadar rakip geleneklere karşı görüşlerini de yansıtmaktadır. Pozitivist Organizmacılığın hemen ardından Çatışmacı kuram da kendini ortaya koymuştur. Zaman içinde Yeni Kantçı Formalizm, Sosyal Davranışçılık (üç alt formu ile) ve Yapısal Fonksiyonalizm (iki alt formu ile) tarihsel ayırt edici kaynakları ve öncü kişileri ile ortaya çıkmıştır. Kuram haritası oluştukça bazı düşünürlerin mesleki kariyerlerindeki çalışmalarında birden fazla araştırma ve kuram geleneği içinde yer aldıkları görülmüştür. Her ne kadar ilk baskıda birçok kuram ve araştırma geleneğini izleri ortaya konmuşsa da 20 yıl sonra 1960 ve 1970’lerde Batı toplumu ve kültürel geleneği deprem, tayfun, volkanik patlamalar gibi önemli doğa hareketlerini yaşamıştır. Bir kuramcı artık Amerikan karşıtı olmakla suçlanmaksızın Marksist sosyoloji yapabilir hale gelmiştir. Diğer ifade ile Çatışmacı Kuram yeniden doğmuştur. Bilimsel ve Pozitivist gelenekler sorgulanmaya başlamış, Batının Hümanist geleneği keşfedilerek Elementarist gelenek yeniden sağlıklı bir biçimde gelişmeye başlamıştır. Değerlere yönelik sosyoloji (value-relavent) ve sorunları çözmek için ideoloji çevreden sosyolojinin merkezine yerleşmiştir. Son olarak da entelektüel kültürü sentezlemek üzere paradigmalar ortaya atılmaya başlamıştır. Bu durumun beklenen bir sonucu olarak da birçok yeni ve fakat parçalı karakterdeki görüşler baş göstererek genel resmin bulanıklaşmasına veya bozulmasına yol açmıştır. Kitabın ikinci baskısı son 20 yıllık gelişmeler ışığında sosyolojik kuramın yeniden haritalanması çabasının bir ürünüdür. Birinci baskıdaki önemli bölümler korunarak gerekli güncellemeler yapılmıştır. Aydınlanma Rasyonalizminin gerisine düşmeye karşı olmak yerine, sosyolojik kuram artık Batı’nın Hümanist ve Bilimselci geleneğine karşı bir konumda sunulmaktadır. İdeoloji ve paradigmaların karşılaştırmalı incelenmesi sosyoloji kültürünün düzenlenmesinde kuram ve araştırma geleneğine alternatif stratejiler sağlamaktadır. Kuram tiplerini birbirini ayıran kriterler bugün daha genel hale gelmiş ve kesinleşmiştir. En temelde sabit bir şekilde kuramlar ya Holistik/Bütüncü ya da Elementaristiktir/Parçacı’dır. Onların araştırma geleneğini belirleyen temel kabulleri açısından ise kuramlar ya Hümanist ya da Bilimselcidir(scientific). Bu temel ayrımlar göz önünde bulundurduğunda ortaya dört muhtemel sosyolojik kuram tipi çıkmaktadır. a) Hümanist Elementarizm 173 b) Hümanist Holizm c) Bilimsel Elementarizm d) Bilimsel Holizm Bu bölümlemelerin altında daha alt kuram kategorilerinin bulunması mümkündür. Holizm/Bütüncülük ve Elementarizm/Parçacılık birbirine karşıt kutuplar iken; Hümanist ve Bilimselcilik birbirini izleyen bir ikili ayrımdır ve çoğu zaman birbiri içine geçerek bulanık bir durum arz eder. Bu yüzden aralarındaki ayrım sonuçta bir derece farkı meselesidir. Örneğin Sembolik Etkileşimcilik hem Bilimsel Elementarizm hem de Hümanist Elementarizm içinde yer alan özellikler taşır. Kitabın birinci ve ikinci baskıları arasındaki kavramsal temeldeki farklar en temelde kuramların tiplendirmesindeki genelleme, keskinlik ve basitleştirmelerle ortaya konmuştur. Öncekinde beşli olan sınıflama dörtlüye indirilmişse de son yıllardaki gelişmeler ve bazı kaymalar/yer değiştirmeler