1642 Tarihli Avariz Defterine Göre Ispir Sancaği The

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

1642 Tarihli Avariz Defterine Göre Ispir Sancaği The 1642 TARHL AVARIZ DEFTERNE GÖRE SPR SANCAI THE SANJAK OF ISPIR ACCORDING TO THE AVARIZ DEFTERI OF 1642 ∗ brahim Etem ÇAKIR Özet spir, günümüzde Erzurum iline balı bir ilçe olup, Dou Anadolu’yu Dou Karadeniz kıyılarına balayan yol güzergâhında bulunmaktadır. Çaldıran Savaı sonrasında Osmanlı hâkimiyetine girmitir. 1535 yılında Erzurum Beylerbeyliine balı bir sancak haline getirilmi ve bu özelliini uzun yıllar sürdürmütür. Bu incelemede, 1642 tarihli Avarız Defteri’ne göre Erzurum eyaletine balı spir Sancaı’nın sosyal ve ekonomik durumu defterdeki bilgiler çerçevesinde ele alınmı ve deerlendirilmitir. Buna göre spir kazasında; 137 köy yer almakta, kazada toplam 817 hane bulunmakta ve nüfusun büyük bir çounluu köylerde yaamaktaydı. Ayrıca spir’de, meyve ve sebze üretimi de yapılmaktaydı. Anahtar kelimeler: spir, Dou Karadeniz, Avarız, Avarız Defteri Abstract The Ispir is today a district being subject to province of Erzurum and is situated on the route connecting the Eastern Anatolia to coast of Eastern Black Sea. On the following of Caldiran War, the district came under the domination of Ottoman. In the year of 1535, it was turned into a sanjak being subject to province of Erzurum and maintained this characteristic for long years. In this research, in accordance with data on the Erzurum “Avarız Defteri”(register) of 1642, social and economic conditions of the sanjak of Ispir being subject to province of Erzurum were examined and evaluated. Accordingly, Ispir borough consisted of 137 villages and total 817 houses and a great majority of the population were living in the villages. Moreover, growing of fruit and vegetable was also being made in the Ispir. Key Words: Ispir, Eastern Black Sea, Avariz, Avariz Defteri Osmanlı Fethine Kadar spir spir ve çevresi, Dou Anadolu’yu Dou Karadeniz kıyılarına ve Kafkaslara balayan, tarihin çeitli dönemlerinde askeri ve ticari amaç ile kullanılan doal ve tarihi yollar üzerindedir. Özellikle Serçeme Boazı-spir güzergâhında bulunan çok sayıdaki kale ve garnizon, burasının eskiden beri kullanılan bir anayol olduunu göstermektedir. Bunun yanı sıra spir, tarım ve hayvancılıa elverili olmasından dolayı çevresinden göç almıtır.1 Adını Saka Türklerinin Sasper Boyu’ndan alan spir, Hurri, Urartu, Saka (skit), Med, Pers, Roma, Bizans, Sasanî, Emevî, Abbasî, Selçuklu, lhanlı, Karakoyunlu, Timurlu, Akkoyunlu, Gürcü Krallıı ve Osmanlı medeniyetlerinin yerleim alanı olmutur.2 spir ve çevresi Urartulara ait çivi yazılı belgelerde Kulka (Qulha) adı ile anılmaktadır.3 Sakalar, Medler ve Perslerden sonra spir ve çevresinde4 ∗ Aratırma Görevlisi, Erzincan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü e-mail: [email protected], [email protected] 1 Veli Ünsal, Eski Çalarda spir ve Çevresi, (Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezi), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 2000. spir’in Dou Anadolu ve Karadeniz arasında geçi güzergâhında yer aldıı, batılı elçilerin ülkelerine dönmek için deniz yolunu kullanmak üzere kimi zaman bu güzergâhı takip ettikleri anlaılmaktadır. spanyol elçisi Rui Gonzales de Clavijo, Timur ile görümek üzere 1404 yılında Erzurum’a gelmi, buradan Semerkand’a gitmitir. Dönü sırasında Kars, Tortum ve spir üzerinden Trabzon’a ulamıtır. Elçinin izledii yol dikkate alındıında spir’in Dou Anadolu’yu Karadeniz’e balaması hususu daha iyi anlaılmaktadır. Mehmet nbaı, Tortum Sancaı (1549-1650), stanbul 2008, s.36. 2 M. Fahrettin Kırzıolu, Milli Tarih ve Edebiyatımızda 27 Asırlık Türklük Bölgesi spir, Erzurum 1970 3 K. Körolu, “Urartu Krallıının Kuzey Yayılımı ve Qulha Ülkesinin Tarihi Corafyası” Belleten, C. LXIV, Ankara 2001, s. 727– 741 Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Volume 2 / 8 Summer 2009 110 brahim Etem ÇAKIR 415-422 yıllarında Romalılar hakimiyet kurmulardır.5 Bu tarihten sonra bu bölgede Sasanî-Bizans mücadelesi balamı, bu mücadelede Bizanslılar baarı salayarak hâkimiyet kurmulardır. Bölge üzerinde devam eden Bizans-Arap mücadeleleri 653 yılında Arapların Erzurum’u fethiyle sonuçlanmıtır. 949 yılında Bizanslılar Erzurum ve çevresini ele geçirerek, buradaki yaklaık 300 yıllık slam emirliine son vermiler ve bölgede yeniden hâkimiyet kurmulardır.6 spir ve çevresi, 1048 yılındaki Pasinler Savaı’ndan sonra Türkler tarafından ele geçirilmi, Bizans ve Selçuklular arasında sürekli el deitirmekle birlikte, Selçuklu hükümdarı Alparslan döneminde Malazgirt zaferinden sonra kesin olarak Türk yurdu olmutur.7 Burası, 1072–1202 yılların arasında Saltuklular hâkimiyetinde kalmı, bu tarihten sonra Anadolu Selçuklu Devleti’nin idaresi altına girmitir. 1242 yılında Mool istilasına uramı olan bölgede, 1243 Köseda Savaı ile Mool hâkimiyeti balamıtır.8 Daha sonraki yıllarda spir ve çevresi; lhanlı (1243–1335), Eratnalı (1335–1360), Karakoyunlu (1360–1469), Timur ve Akkoyunlu (1300– 1500), Gürcü Krallıı (1500–1514) hâkimiyetleri altında kalmıtır.9 spir’in Osmanlı Hâkimiyetine Girmesi spir ve çevresinde, Osmanlı hâkimiyetinden kısa bir süre önce Gürcü atabeyleri bulunmaktaydı. II. Bayezid döneminde Trabzon’da sancakbeyi olan ehzade Selim’in (Yavuz) Gürcistan topraklarına akınlar yaptıı bilinmektedir.10 Hatta bu akınlar sırasında bn Kemal’in kaydına göre Osmanlılar, 1499’da spir Kalesi’ni ele geçirmiti. Ancak, kısa süre sonra Gürcü atabeyleri bölgeyi geri almılardır. 1502 yılında Samshe atabeyi olan Kayhosro’nun ölümü üzerine Mzeçabuk11 atabeyliin baına geçmiti. Ardanuç’ta oturan atabey Mzeçabuk; Çoruh Havzası, spir, Ardahan, Göle, Oltu, Ahılkelek, Çıldır, Artvin, avat, Ardanuç, Yusufeli, Narman bölgelerine hâkim idi.12 Bu dönemde Trabzon’da bulunan ehzade Selim, Mzeçabuk ile dostluk kurdu ve kısa süre sonra Mzeçabuk’un tabi olmasıyla, Gürcü topraklarında Osmanlı nüfuzu yerlemeye balamıtı. ehzade Selim ile Mzeçabuk arasındaki dostluk münasebeti Selim’in padiahlıı döneminde de devam etmi, Çaldıran Savaı’nda (1514) Mzeçabuk, Osmanlı ordusuna gerekli erzak ve zahire yardımında bulunmutur.13 Sefer dönüü Osmanlı’ya yardım yapmakta tereddüt geçiren Mzeçabuk, daha sonra bu hatasını telafi edebilmek için spir Kalesi’ni Osmanlı Devleti’ne teslim edeceini bildirmi14 ve gelien bu olaylar neticesinde spir, 1514 yılı sonlarında Osmanlı topraklarına katılmıtı.15 spir’in dari Yapısı spir, Osmanlı idaresine katıldıktan sonra, 1520 tarihli Tapu-Tahrir defterine göre kaza olarak Bayburt Sancaına balanmıtı. Bu deftere göre, spir kazasının köylerinin tespitinden; bu kazanın bugünkü Pazaryolu’nun hemen batısından güney-kuzey hattı ile dousunda Nihah Kalesi dıarıda Fısırik Kalesi içeride kalmak üzere, Dumlu Daları ve ogayn kazası dıında kalan sahayı kapsamakta olduu 4 Kemal Taçı, spir ve Çevresinin Ortaça Tarihi, (Yayınlanmamı Yüksek Lisans Tezi), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 2008, s.52 5 Mükrimin Halil Yinanç, “Erzurum-Tarih”, A, C. IV, s.345 6 Cevdet Küçük, “Erzurum-Tarih”, DA, c.XI, s.321–322 7 M. Fahrettin Kırzıolu, Osmanlıların Kafkas-Ellerini Fethi 1451–1590, Ankara 1976, s. 161, Küçük, “Erzurum-Tarih”, DA, c.XI, s.321 8 Küçük, “Erzurum-Tarih”, s.322, Yınanç, “Erzurum-Tarih”, 348–350 9 Kırzıolu, Osmanlıların Kafkas-Ellerini Fethi 1451–1590, s. 99–120, Yınanç, “Erzurum-Tarih”, 345–353, Küçük, “Erzurum- Tarih”, s.322–323, Çalayan, u Bizim spir, s. 40–42, A. Murat Aktemur-.Umut Kukaracı, Kültür Varlıkları ile spir, Erzurum 2004. Ortaça’da spir hakkında daha ayrıntılı bilgi için ayrıca bakınız: Taçı, spir ve Çevresinin Ortaça Tarihi, s.55-130 10 Celal-zade Mustafa, Selim-Nâme, (hazırlayan: Ahmet Uur-Mustafa Çuhadar, Ankara 1990, s.283, bn-i Kemâl, Tevârih-i Âl-i Osmân VIII. Defter, (hazırlayan: Ahmet Uur), Ankara 1997, s.232, 272-273, Hoca Sadettin Efendi, Tacüt-Tevarih IV, (hazırlayan: smet Parmaksızolu), Ankara 1992, s.5-6, Solak-zâde Mehmed Hemdemî, Solak-zâde Tarihi, (haz: Vahid Çubuk)Ankara 1989, s.438, Nebi Gümü, XVI. Asır Osmanlı-Gürcistan likileri, (Yayınlanmamı Doktora Tezi), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, stanbul 2001, s. 51 11 Kaynaklarda; Mirza Çabuk, Emirza Çabuk, Mirza Bey olarak geçmektedir. Ayrıntılı bilgi için bakınız: Gümü, XVI. Asır Osmanlı-Gürcistan likileri, s.117 12 Gümü, Osmanlı-Gürcistan likileri, s.120, Taçı, spir ve Çevresinin Ortaça Tarihi, s.141 13 Celâl-Zâde Mustafa, Selim-Nâme, s. 373, Ahmet Uur, Yavuz Sultan Selim, Kayseri 1989, s. 62, Enver Konukçu, Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, Ankara 1992, s.143 14 Gümü, XVI. Asır Osmanlı-Gürcistan likileri, s.122. Selâhattin Tansel, Yavuz Sultan Selim, Ankara 1969, s. 70, Mzeçabuk’un, Yavuz Selim’e armaanlar göndermesi hakkında ayrıca bakınız: Hoca Sadettin Efendi, Tacüt-Tevarih IV, s.191 15 Kırzıolu, Osmanlıların Kafkas-Ellerini Fethi, s. 103, Gümü, Osmanlı-Gürcistan likileri, s.123, smet Mirolu, Kemah Sancaı ve Erzincan Kazası (1520-1566), Ankara 1990, s.21 Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Volume 2 / 8 Summer 2009 1642 Tarihli Avarız Defterine Göre spir Sancaı 111 görülmektedir. Belirtilen hudutlar içinde kalan spir kazası, bu tarihte Çermeli, Ovacık ve Kabahor nahiyelerinden ibaret idi. 139 köy, 22 mezra ve 1 vank bulunmaktaydı.16 Bu tarihte spir kazasının tahmini nüfusu; spir kaza merkezininki 7579 nefer ve köylerininki ise 12290 olmak üzere toplam 19869 kiidir. Verilen bu rakamlar tahrir defterlerinden hareketle çıkarılmı rakamlar olup tahmini bir durumu yansıtmaktadır. Bu tarihte, spir’de “firuze” madeninin de iletilmekte olduu, madende 31 kiinin çalıtırıldıı da kaydedilmektedir.17 Dier taraftan, 1530 tarihli Bayburt Livası Kanunnamesi’nde; spir’de pazaryeri bulunup at, katır, sıır
Recommended publications
  • Organized Municipal Settlements in the Tortum Stream Valley Tortum Çayı Vadisinde Yer Alan Belediye Örgütlü Yerleşmeler
    Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2009 13 (2): 47-66 Tortum Çayı Vadisinde Yer Alan Belediye Örgütlü Yerleşmeler Saliha KODAY (*) Kübra ERHAN (**) Özet: Karadeniz Bölgesinin Doğu Karadeniz Bölümü sınırları içerisinde kalan araş- tırma sahası, Tortum, Uzundere, Bağbaşı, Serdarlı, Şenyurt ve Pehlivanlı olmak üzere altı belediye örgütlü yerleşmeden oluşmaktadır. Arızalı bir topografyanın varlığı, sahada yerleşmelerin dağınık bir form göstermesine yol açmıştır. Belediye teşkilatının bulunması, bu gibi sahalara hizmetin götürülmesi ba- kımından büyük önem arz etmektedir. Anahtar Kelimeler: Tortum, vadi, yerleşme Organized Municipal Settlements in the Tortum Stream Valley Abstract: Comprising the research area of this study Tortum, Uzundere, Bağbaşı, Serdarlı, Şenyurt and Pehlivanlı are organized municipal settlements located within the borders of the eastern part of the Blacksea region. The irregular topography in this area is the reason for widely scattered neighborhoods. Thus, the existence of the municipal organization is vital to provide service to this area. Key Words: Tortum, Valley, settlement *) Prof. Dr., Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü. (e-posta: [email protected]) **) Arş. Gör., Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Coğrafya Bölümü. (e-posta: [email protected]) Saliha KODAY Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler 48 / Kübra ERHAN Enstitüsü Dergisi 2009 13 (2): 47-66 I. Giriş Araştırma sahası idari bakımdan Erzurum İline bağlı olup Karadeniz Bölgesinin Doğu Karadeniz Bölümü sınırları içerisinde kalmaktadır (Harita 1). Saha batıdan İspir, kuzey- den Yusufeli, kuzeydoğudan Oltu, doğudan Narman, güneydoğudan Pasinler, güneyden Erzurum’un merkez ilçelerinden Yakutiye İlçesi ile çevrilidir. Havzayı, batıdan Mescit Dağları (3239 m), doğudan Akdağlar (3047 m), güneybatıdan Dumlu Dağları (3200 m) ve güneydoğudan Kargapazarı Dağları (3228 m) sınırlandırmıştır (Yılmaz, 1991:3).
    [Show full text]
  • Yüzey Araştırmalar Işığında Erzurum Pasinler İlçesinde Tespit Edilen Obsidyen Merkezleri Ve Atölyeleri
    MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi 2021 Cilt: 10 Sayı: 3 MANAS Journal of Social Studies 2021 Volume: 10 No: 3 ISSN: 1694-7215 Research Paper / Araştırma Makalesi Yüzey Araştırmalar Işığında Erzurum Pasinler İlçesinde Tespit Edilen Obsidyen Merkezleri ve Atölyeleri Alpaslan CEYLAN1 ve Seval AKÇELİK2 Öz Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi, jeolojik yapısı nedeniyle önemli obsidyen yataklarına ev sahipliği yapmaktadır. Ana hatlarıyla Erzurum-Kars Platosu’nda bulunan volkanik sahalar, bölgenin temel obsidyen kaynaklarını oluşturmaktadır. Erzurum’un batısında yer alan Söğütlü’nün kuzeyindeki tepelik alanlar, Palandöken Dağı’nın güneybatısı, Pasinler ve çevresi obsidyen yataklarının tespit edildiği önemli arazilerdir. Pasinler ilçesi jeolojik karakterini, Pliosen sonu ve Pleistosen içinde meydana gelen tektonik hareketler sonucunda kazanmıştır. İlçe ve yakın çevresinde andezit, bazalt ve obsidyen gibi dış püskürük kayaçlar geniş bir yayılım göstermektedir. Bölgede 1998 yılında başladığımız yüzey araştırmalarında çalışma sahalarımızdan biri de Pasinler olmuştur. Pasinlerde yaptığımız çalışmalarda çok sayıda keramik ve obsidyen tespit edilmiştir. Gelişmiş obsidyen analiz yöntemlerine rağmen çalışma alanımızda bulunan merkezlerin sadece birkaçından alınan örneklerin analizleri yapılmıştır. İlçe ve yakın çevresinde Kotandüzü, Pelitli ve Tımar gibi önemli obsidyen merkezlerinin yanı sıra Cin Kalesi, Çalıyazı Kalesi, Kavuşturan Kalesi ve Sos Höyük’te yapılan araştırmalarda bu merkezlerin de önemli birer obsidyen atölyesi olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca
    [Show full text]
  • Erzurum Tortum'da Önemli Bir Urartu Kalesi: Kapıkaya
    Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 9, Ocak 2015, s.69-92 ERZURUM TORTUM’DA ÖNEMLİ BİR URARTU KALESİ: KAPIKAYA Oktay ÖZGÜL ÖZ: Bu makalede, Kuzeydoğu Anadolu Bölgesinin önemli bir kesimini oluşturan Erzurum iline bağlı Tortum-Kapıkaya köyünde yer alan bir Urartu kalesi incelenmiştir. İlk önce kalenin bulunmuş olduğu yerin coğrafyası ve antik çağlardaki fiziksel ve siyasi durumu ele alınmıştır. Daha sonra eskiçağ tarihi bakımından M.Ö 9-6. Yüzyıllar arasında Doğu Anadolu’nun tek hâkimi olan Urartu Devleti zamanındaki durumu ele alınmıştır. Çalışmada Urartular’ın kuzeye doğru açılmasında önemli bir kale olan Kapıkaya’nın lokalizasyonu incelenmiştir. Ayrıca yaptığımız yüzey araştırmalarında bulduğumuz arkeolojik kanıtlar da kalenin Urartular’ın bölgedeki yayılımı açısından önemlidir. Çünkü bölgede Urartu varlığını bütün boyutları ile açıklayacak malzeme ne yazık ki yeterli değildir. Ancak yapılan araştırmalar ve bulunan kaleler sayesinde Urartular’ın bölgeyi ihmal etmedikleri, hem yerleşme amaçlı, hem de askeri amaçlı kullandıkları görülmektedir. Zaten Tortum’un da içinde bulunduğu bu vadiler, antik çağlardan beri savunmaya ve kale yapmaya son derece müsait yerlerdir. Bu çalışma, hem Urartular’ın kuzey yayılımını kanıtlar nitelikte bir çalışma olması, hem de Urartular’ın bu vadiler ile Karadeniz’e ulaşma hedefleri açısından değerlendirilebilecek olması açısından önemlidir. Anahtar Kelimeler: Erzurum, Tortum Coğrafyası, Kapıkaya, Kalesi, Urartular, Çoruh Havzası AN IMPORTANT URARTUIAN CASTLE IN TORTUM, ERZURUM: KAPIKAYA ABSTRACT: This article examines an Urartian castle which is located on Kapıkaya village in Tortum, Erzurum, which is an important place in North-eastern Anatolia. The article, primarily, deals with the physical and political condition of the place where the castle during the ancient periods. Then, in terms of ancient history, the situation of the castle during Urartian Period when it the only power in the Eastern Anatolia between 9th and 6th centuries B.C.
    [Show full text]
  • Evaluation of Tortum Waterfall According to the Criteria Used in the Selection of Protected Areas in Turkey
    Pol. J. Environ. Stud. Vol. 23, No. 5 (2014), 1555-1563 Original Research Evaluation of Tortum Waterfall According to the Criteria Used in the Selection of Protected Areas in Turkey Metin Demir*, Serkan Özer Department of Landscape Architecture, Faculty of Architecture and Design, Atatürk University, 25240 Erzurum, Turkey Received: 4 August 2013 Accepted: 28 April 2014 Abstract For more than a century, several countries all over the world have taken certain areas under protection in order to protect their natural beauty and biological diversity. Today, protected areas, as well as their func- tion of protecting nature, are considered as areas contributing to human welfare, reduction of poverty, and sus- tainable development. In this study, it is established that with its landscape and natural landscape beauty, the Tortum Waterfall is visited by lots of tourists, especially in summer. The waterfall is the highest in Turkey and Europe and the third highest in the world at 48 m. The objective of our study is to refer to the current condition and impor- tance of the area needing protection and, therefore, continually promote and contributing to regional and national tourism. With a hydrophical valley and area of 205.5 ha, the research area has been studied in accor- dance with the natural protection criteria and necessity of protection has been suggested. Moreover, it has been stated that the Tortum Waterfall should be taken under protection as a “Natural Park” and emphasized that the improvement plans of the area need to be prepared quickly. Keywords: Tortum waterfall, natural parks, protected area, landscape planning, recreation Introduction country has been forming its own systems of area protec- tion in the direction of national area protection strategies Today the protection, care, and rearrangement of nature [4-6].
    [Show full text]
  • Mite Diversity (Acari) from Ornamental Plants in Erzurum in Turkey
    Tarım Bilimleri Dergisi Journal of Agricultural Sciences Tar. Bil. Der. Dergi web sayfası: Journal homepage: www.agri.ankara.edu.tr/dergi www.agri.ankara.edu.tr/journal Mite Diversity (Acari) from Ornamental Plants in Erzurum in Turkey Sultan ÇOBANOĞLUa, Kübra AKÇAKOYUNLUOĞLUb, Önder ÇALMAŞURc a Ankara University, Department of Plant Protection, Faculty of Agriculture, Ankara, TURKEY b University of Atatürk, Institute of Science, Yakutiye, Erzurum, TURKEY c University of Atatürk, Faculty of Agriculture, Department of Plant Protection, Yakutiye, Erzurum, TURKEY ARTICLE INFO Research Article Corresponding Author: Sultan ÇOBANOĞLU, E-mail: [email protected], Tel: +90 (312) 596 17 85 Received: 26 January 2019, Received in Revised Form: 16 February 2019, Accepted: 27 February 2019 AUTHORS ORCID ID (Sultan ÇOBANOĞLU: 0000-0002-3470-1548), (Kübra AKÇAKOYUNLUOĞLU: 0000-0002-5858-0779), (Önder ÇALMAŞUR: 0000-0001-8921-2381) ABSTRACT kerkirae Swirski and Ragusa, Typhlodromus (Anthoseius) recki Mite species belongs to Tetraychychidae (3); Tenupalpidae (2), (Wainstein), Paraseiulus soleiger (Ribaga), Neoseiulella Stigmaeidae (1), Tydeiidae (2), (Acari: Prostigmata); tiliarum (Oudemans), Zetzellia mali (Ewing), Tydeus kochi Phytoseiidae (10) (Acari: Mesostigmata) and Acaridae (1) Oudemans, Tydeus californicus (Banks), Tetranychus urticae (Astigmata) were identified on woody ornamental plants and Koch, Bryobia rubrioculus (Scheuten), Bryobia praetiosa Koch, shrubs in Erzurum (Eastern part of Turkey). The samples were Cenopalpus pulcher (Canestini & Fanzago) Brevipalpus collected from Erzurum (Centrum, Pasinler, Köprüköy, Horasan, californicus (Banks), Tyrophagus putrescentiae. These results Aziziye-Ilıca, Aşkale, Tortum, Uzundere and Çat districts) with showed that Erzurum has rich biodiversity especially concerning a weekly interval between April to October during 2015 and predatory mite fauna. T. urticae (Schrank), was the most 2016.
    [Show full text]
  • Clustering Analysis of the Districts in Erzurum for Traffic Accidents Between 2002 and 2007
    Scientific Research and Essays Vol. 6(13), pp. 2850-2857, 4 July, 2011 Available online at http://www.academicjournals.org/SRE DOI: 10.5897/SRE11.565 ISSN 1992-2248 ©2011 Academic Journals Full Length Research Paper Clustering analysis of the districts in Erzurum for traffic accidents between 2002 and 2007 Ahmet TORTUM 1*, Nuriye KABAKUS 1, M. Yasin CODUR 1, Ahmet ATALAY 2, and Necla ULUGTEKIN 3 1Faculty of Engineering, Atatürk University, 25240, Erzurum, Turkey. 2Vocational College of Narman, Atatürk University, 25530, Narman, Erzurum, Turkey. 3Faculty of Civil Engineering, Istanbul Technical University, 34469, Istanbul, Turkey. Accepted 8 June, 2011 In this study, clustering analysis was done by using date of road traffic accidents (RTAs) in districts of Erzurum in Turkey occurring at 2002 to 2007 years. Province of Erzurum has eighteen districts. Road surface situation, solstice, vehicle type and number of RTAs are used in clustering analysis. Clustering analysis was done by using both traditional k-means and fuzzy c-means techniques. Districts are divided five cluster by clustering analysis are done according to two techniques. Also five risk levels were identified by center values of clusters. Risk levels of districts were demonstrated in thematic maps. The thematic maps were constituted by using geographical information systems (GIS). The thematic maps demonstrated members of cluster that districts are separated by clustering analysis according to both traditional k-means and fuzzy c-means techniques. Results obtained from this study were compared. It was observed that fuzzy c-means technique gives accurate and consistent results at least k-means technique. Also, It was determined that GIS is advantageous to show and understand the results on the thematic maps.
    [Show full text]
  • Uzundere and İspir
    1 1 2 2 3 ADVENTURE, NATURE AND SPORT FANS; ERZURUM’S DEEP VALLEYS FULL OF ADRENALINE ARE WAITING FOR YOU. Contents Nature Sports in Erzurum 2 - 3 Trekking 4 - 5 Mountain Climbing, Mountain Biking 6 - 7 Jeep Safari, Rafting-Canoeing 8 - 9 Line Fishing, Hunting 10 - 11 Paragliding, Other Nature Sports 12 - 12 Map of Nature Sports in Erzurum 13 - 18 4 5 NATURE SPORTS IN ERZURUM Erzurum, 64% of whose geography is formed by the mountains, has convenient conditions for numerous nature sports with elevations exceeding 3000 m, valleys, rivers, lakes, geological formations, steep rocks, mountain ranges and plateaus. Erzurum has a unique potential for trekking, mountain climbing, mountain biking, jeep safari, rafting, canoeing, line fishing, hunting, paragliding and many other activities. The region offers a visual feast to nature athletes with interesting landscape formations as well. 6 7 TREKKING Trekking is a nature sport that keeps gaining importance in Erzurum. There are many mountains, hills, plateaus and valleys which have pathways pass by the offer unique views and a natural variety. There are suitable tracks for this kind of activities on the peak of Palandöken, in the towns of Uzundere and İspir. There are many trekking paths passing among yellow pine forests, lake and waterfalls and having different morphological characteristics with deep valleys and plateaus on Uzundere Valley. 9 routes around Uzundere Valley and 8 routes in the town İspir within DATUR project. Data of length (l), difficulty (d) and height (h) of these routes have been defined. Uzundere Routes: Cevizli Plateau (l: 20 km, d: 2, h: 2260 m), Uzunkavak- Yedigöller (l: 36 km, d: 3-4, h: 2600 m), Sapaca Plateau (l: 20 km, d: 2, h: 1100 m), Engüzek Castle (l: 6.5 km, d: 2, h: 1500 m), Paisor Plateau (l: 11 km, d: 3, h: 1800-2400 m), Öşkvank Church (l: 7 km, d: 2, h: 1800-2400 m) Carmis Plateau (l: 13.4, d: 3, h: 1500-2400 m), Balıklı Village (l: 3 km, d: 1, h: 1200-2200 m) and Haho Church (l: 3.1 km, d: 2, h: 1200-1600 m).
    [Show full text]
  • Surveying Georgia's Past on the Use of Cartographic Sources For
    Annali di Ca’ Foscari. Serie orientale [online] ISSN 2385-3042 Vol. 53 – Giugno 2017 [print] ISSN 1125-3789 Surveying Georgia’s Past On The Use Of Cartographic Sources For Caucasian History Patrizia Licini (Associazione Geografi Italiani, AGeI) Abstract This study represents the historical geographer’s approach to the History of cartography. Modern historians of the Roman Empire and archaeologists misuse geographical information from Ptolemy’s map of the Caucasus–Ptolemy’s 3rd Map of Asia in the standard set of twenty-seven maps, including a world map, all in the Ptolemaic model, with twenty-six regional maps. In fact, modern writers on ancient history think that the story of maps is linear–beginning, middle and end. But the case of Ptolemy is typical in that his work began to have a powerful influence in the fifteenth cen- tury. After Ptolemy’s death in the second half of the second century, however, his Geography had disappeared for a thousand years, and with it the idea of coordinate-based mapping according to a mathematical grid system. No original copies from Ptolemy’s own time have survived. A medieval Greek copy without maps only reappeared in fourteenth-century Florence, with maps first drawn by Florentine cosmographers in further copies in 1415. Here we have an antinomia, an apparent contradiction, which nothing but the History of cartography solves as “Ptolemy’s paradox”. Ptolemy’s maps of Roman Britain makes a striking contrast with the map showing our present state of knowl- edge about the British Isles. It has long been recognized as a puzzling fact that, in Ptolemy’s map of the British Isles, the shape of Britain is turned abruptly to the east from the latitude 55° north, cor- responding to Scotland, so as to make a right angle with the southern part of the country–England and Wales.
    [Show full text]
  • Re-Reading the Past:Two Armenian Memoirs from the Ottoman Army and Official Turkish Historiography
    RE-READING THE PAST: TWO ARMENIAN MEMOIRS FROM THE OTTOMAN ARMY AND OFFICIAL TURKISH HISTORIOGRAPHY By Idil Onen Submitted to Central European University Department of History In partial fulfilment of the requirements for the degree of Master of Arts Supervisor: Professor Nadia Al-Bagdadi Second Reader: Associate Professor Brett Wilson CEU eTD Collection Budapest, Hungary 2017 Copyright in the text of this thesis rests with the Author. Copies by any process, either in full or part, may be made only in accordance with the instructions given by the Author and lodged in the Central European Library. Details may be obtained from the librarian. This page must form a part of any such copies made. Further copies made in accordance with such instructions may not be made without the written permission of the Author. CEU eTD Collection Abstract The aim of my research is to analyze the position of two Armenian officers’ memoir who participated the First World War in the Ottoman Army. In order to do so, I will examine the memoirs of the Second Lieutenant Kalusd Sürmenyan, who wrote a part of his book on his hometown Erzincan in 1947, and Captain Sarkis Torosyan, who published his memoirs in the Unites States of America in 1947. To accomplish the analysis of these historical texts and their context, the two research questions will direct my study: first, deals with how these officers were seen and remembered by Turkish historiography, either through their treatment or their erasure, while the second attempts to re-consider the end of the Ottoman empire turning to these two army officers themselves and expressing their memories and experiences.
    [Show full text]
  • Map 87 Pontus-Phasis Compiled by David Braund and T
    Map 87 Pontus-Phasis Compiled by David Braund and T. Sinclair (Turkey), 1997 with the assistance of Diane Braund Introduction Pontus The land of Pontus has two main parts, both of which belonged to the Mithridatic kingdom of Pontus in the Hellenistic period. The first is the main ridge of the Pontic mountains and the steep descent to the shore. The lower slopes are thickly wooded, and the shore districts have a humid and rainy climate. In the main Pontic ridge a gap occurs in the hinterland of Amisus (modern Samsun), after which the mountain chain continues at a lower height and with less abrupt slopes (Strabo’s term Paryadres seems to denote the higher part of the chain). As far east as Rhizaion (Rize) Greek settlements along the coast have existed since the sixth century B.C., and in the case of Sinope the seventh. To the south, the Pontic chain is bordered by Armenia Minor, a part of Armenia itself (Late Antique Sper, probably the Syspiritis of the classical authors), and what was to become the Georgian mountainous district of Tao, drained by the R. Glaukos (Oltu Çay) and the Tortum Çay. The district of Chaldia, the Gümüşhane basin, is difficult to classify, particularly in classical times, as there is no evidence that it belonged either to Pontus (in a geographical or administrative sense), to Armenia Minor, or to Armenia itself. The Roman empire made no effort to control the interior of Chaldia until the reign of Justinian. The second part of Pontus is the series of fertile inland plains, joined by relatively low chains of hills, in the river systems of the Iris (Kızıl Irmak) and the lower Halys (Yeşil Irmak).
    [Show full text]
  • Tao'nun Güneybatisindaki Saltuklular
    ÇORUH VADİSİ (TAO) VE OLTU’NUN OSMANLI HÂKİMİYETİNE GİRMESİ Ahmet AYDIN* Özet: Doğu Anadolu’yu Kafkaslara bağlayan bir geçiş bölgesi olan Çoruh vadisi tarihin ilk dönemlerinden beri önemini korumuştur. Alpaslan’ın bölgeye yaptığı akımlarla Türkleşmeye başlayan bölge I. Selim döneminin başından itibaren Osmanlı hâkimiyetine girmeye başlamıştır. Kanuni döneminde bölgeye yapılan seferlerle Osmanlı topraklarına kalan bölge 1578–1590 yılları arasında Gürcistan ve Şırvan ve İran üzerine yapılan seferlerde önemli bir rol oynamıştır. Çıldır Eyaleti’nin kurulmasından sonra topraklarının büyük bir kısmı bu eyalete dâhil edilmiştir. 1829 Edirne Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Çıldır ve çevresinin Rusya’ya bağlanması üzerine Çoruh Vadisi üzerindeki yerleşim bölgeleri Erzurum eyaletine bağlanmıştır. Merkezi Oltu başta olmak üzer 1877– 1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrası Rusya’ya bağlanan bölge 1917 tarihli Brest- Litovsk antlaşması ile tekrar Türk topraklarına katılmıştır. Anahtar Kelimeler: Çoruh, Tao, Oltu, Tav-ili, Erzurum, Doğu Anadolu I. Giriş Doğu Anadolu, Türkiye’nin İran ile Kafkaslar arasındaki bağlantısını yapan bir yer olup, bölge hakkındaki ilk bilgiler Urartu dönemine aittir.1 Batılı kaynakların verdiği bilgiler ise, daha çok Medler, Persler, Sasanîler ve Araplar ile ilgilidir.2 İlkçağın doğu kaynakları ise, sadece arkeolojik kalıntılar ve Urartu metinlerine dayanmaktadır. Persler döneminde güney-kuzey gezisini gerçekleştiren Ksenephon meşhur Anabasis yani On Binlerini bu dağlık mıntıkadan geçirerek, Karadeniz’e ulaşabilmiştir.3 Erzurum civarına geldiğinde ise, bazı yer ve topluluk isimlerinden bahseder ki, bunlardan birisi de Tao- k’lar’dır4. Aşağıdaki bahislerde sık sık temas edileceği gibi, Tao’ların kökeni ve anlamı hakkındaki bilgiler oldukça azdır. Bölgede sık sık görülen daha çok arkaik Türkçe yer ve topluluk isimleri dikkati çekmektedir. Oltu adı da, ilkçağ coğrafyasının Tao ile birlikte ortaya çıkardığı isimlerdendir.
    [Show full text]
  • Kargapazarı Dağları Ve Çevresinde (Erzurum Kuzeydoğusu) Yaylacılık Faaliyetleri
    Coğrafya Dergisi – Journal of Geography, 2020, 40: 91-108 Araştırma Makalesi / Research Article DOI: 10.26650/JGEOG2019-0056 Coğrafya Dergisi COĞRAFYA DERGİSİ Journal of Geography JOURNAL OF GEOGRAPHY 2020 SAYI/ ISSUE40 2020, (40) e-ISSN 1305-2128 http://jgeography.istanbul.edu.tr Kargapazarı Dağları ve Çevresinde (Erzurum Kuzeydoğusu) Yaylacılık Faaliyetleri Transhumance Activities in the Kargapazarı Mountaıns and their Surroundings (North East of Erzurum Province) Esen DURMUŞ1 1Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü, Sosyal Bilgiler Eğitimi Bilim Dalı, Elazığ, Türkiye ORCID: E.D. 0000-0003-1011-8785 ÖZ Doğu Anadolu Bölgesi yaylacılık için son derece uygun coğrafi şartlar taşımaktadır. Türkiye’nin en önemli yaylacılık merkezine karşılık gelen Erzurum-Kars yaylaları Türkiye’de yaylacılık faaliyetlerinin en üst zonunu oluşturur. Erzurum’un kuzey ve güneyinde yoğunlaşan yaylacılık faaliyetleri aynı zamanda hareketinson durak noktasına karşılık gelir. Erzurum’un kuzeyinde Çoruh – Kelkit Sıradağlarına karşılık gelen Kargapazarı Dağlık Ünitesi hem yerli halk hem de göçebe grupların en önemli ekonomik yararlanma sahasını oluşturur. Daha alt zonlarda yer alan göçebe gruplar özellikle de Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bulunan sürü sahipleri bu alanın taşıdığı coğrafi şartlara bağlı olarak yoğun bir şekilde bu yaylalardan faydalanmışlardır. Kargapazarı Dağları hidrografik açıdan üç havzaya kaynak oluşturmaktadır. Geniş çayır ve mera alanlarına sahip olmasının yanında kütlenin yüksek platolardan oluşması ve karın 110-120 gün yerde kalması bu alanı Türkiye’nin önemli bir yaylacılık merkezi yapmıştır. Sahada toplu köylerin yanında mezra, kom ve yayla yerleşmeleri de yer almaktadır. Kargapazarı Dağlarına Elâzığ, Diyarbakır, Urfa ve Tunceli’den gelen göçer gruplar daha çok Büyükdere, Başören, Tımar, Şenyurt, Köşk, Büyüktüy, Serçeboğazımahallelerine yaylacılık faaliyetleri için çıkmaktadırlar.
    [Show full text]