GÜNCEL BASIN SPOR Türk Sezonu Hüseyin Latif Berk Mansur 9 ay süreden sonra 6 Nisan 6. yıldönümünü kutlayan Delipınar 2010’da, Fransa’da Türk Mevsimi Türkiye’nin tek Fransızca gaze- Küçük takımlar 4 etkinliklerinin kapanışı Versaille tesi Aujourd’hui La Turquie’nin büyükleri yutabilir Kraliyet Opera Sarayı’nda, Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin mi? Maçlarıyla hayatı Avrupa ve Osmanlı saray Latif, gazetenin yayın tarihçesi durduran futbolda bu müziklerinden oluşan eserinin ve frankofoniyle ilgili fikirlerini kez 4 büyükleri zorlayan gösterimiyle gerçekleştirildi. bizimle paylaştı. Bursaspor ele alındı. Sayfa 2 Sayfa 4 Sayfa 3

Supplément gratuit au numéro 61, Mai 2010 d’Aujourd’hui la Turquie No ISSN : 1305-6476

İş Sanat Mayıs ayında Ayla Aksungur Heykel Sergisi İş Sanat, Mayıs ayında da etkinlikleriyle bir masal sarayında başlayan ef- sanatseverlerle bir çok ismi buluşturuyor. saneleri, tiyatro dünyasının duayeni Müş- Efsaneler şehri İstanbul, aşı- fik Kenter’in seslendireceği “Yer-Altı-Üstü” ğı olan onlarca şairin Müşfik usta şairlerin kaleminden Heykeltıraş ve akademisyen kimliğiyle nedeninin başlıca motiflerden birisi ola- Kenter’in sesinde hayat bula- çıkma şiirlerle dile geliyor. çağdaş Türk heykel sanatı içinde önemli rak kabul ediliyor. Doğa, yaşam ve insan cak şiirleri ve usta bestekârların Son 10 yıldır sanatın çekim bir yere sahip Ayla Aksungur’ un üçüncü arasındaki içiçe geçmişliğin yanısıra, yer birbirinden değerli solistlerin merkezi haline gelen İş Sa- kişisel sergisi, 6 – 30 Nisan 2010 tarihleri ile gök arasındaki bağlantıyı temsil eden yorumlayacağı şarkılarıyla İş nat, sezonu Daniel Binelli’nin arasında Evin Sanat Galerisi’nde sanat- bir varlık olarak dikkat çeken ağaç miti, Sanat’ta dile geliyor. “Ah Gü- müzik direktörlüğü ve Clau- severlerle buluştu. Yurtiçi ve yurtdışında sanatçının eserlerinde de aynı nedenler- zel İstanbul” 15 Mayıs akşamı dio Hoffmann’ın artistik di- çeşitli sanat etkinliklerinin yanı sıra grup den dolayı yer buluyor. Ruhun ancak doğa İş Sanat sahnesinde sanatse- rektörlügünde yaratılan Tan- ve karma sergilerde de yer içinde, doğayla birlikte huzu- verlere sunulacak etkinliği, dünyanın en go Metropolis’in iki gösterisiyle kapatıyor. alan sanatçının bu sergisin- ra kavuşabileceği öğretisin- güzel kadını için Sarayburnu’nda yapılan Devamı Sayfa 3’de de, “manzara heykelleri” den esinlenen sanatçı, insanın olarak tanımlanabilecek doğa ile ayırt edilemeyecek son dönem çalışmalarından bir bütün oluşturmasını, kom- örnekler bir araya getirildi. pozisyonlarında yakaladığı Bilinen heykel formları serbestlikle anlamlandırıyor. Sevgili Mustafa, dışında, farklı bir oluşum Malzemenin doğasından kay- Bugün tam 411 gün dızın hızla yükseldi. Her genç gazetecinin sürecinden geçerek ortaya naklanan imkanlardan yaratı- olmuş.1 Tam 411 gün- rüyasını bile göremediği şan, şöhret ve üne çıkan bu çalışmalarında cılık açısından da faydalanan dür çocuklarını, eşini, haklı olarak kavuştun. Aksungur, mitolojik söy- Ayla Aksungur, çoğunluğu Hüseyin Latif sevdiklerini kucaklaya- Bir kez Fransa’da olmak üzere üç-dört kez lemlerle heykel sanatının bronz malzemeden olan çalış- mıyorsun. Gazetende de ’daki çalışma ofisinde görüştük. temel kavramlarını birleş- malarını, üst üste, katmanlar zaman zaman yayınlanan son yazılarından Odan Süleyman Demirel’inkini aratmayacak tirerek izleyiciyi heykelin doğasına davet halinde sıraladığı planlarla kurguluyor. anladığım kadarıyla güneşi özlemişsin. Bir de gibiydi. Her yer kitap doluydu; öyle ki her ediyor. Üslup açısından önceki çalışmala- Bu arka arkaya dizilim, manzaralarda ya- Deniz’i, Yağmur’u ve Gülşah’ı... defasında en fazla beş-on dakika oturduğum rıyla ilişkili olan bu serinin oluşum sürecin- kalamak istediği uzak ve siluet etkisiyle Yalnız sen mi? Bir de Tuncay Özkan var! Ve koltuktan yüzünü görmem bile zor oluyordu. de, Türk ve Anadolu mitolojisinden etkiler birlikte görsel derinliği yakalamasına de başkaları... Son görüştüğümüzde filmlerdeki gazeteci- alan Aksungur’un eserlerinde, biçimsel olanak sağlıyor. Birbirini doğuran bu olu- Ama sen bir başkasın benim için... Ege ler gibi gömleğinin kollarını kıvırmış, hafif anlamda 16. yüzyılın başlarından itibaren şumlar, heykelin üç boyutlu hale dönüş- Üniversitesi’ndeki yıllarımızı hatırlıyorum. yukarı çekmiştin. Saatlerdir önüne gelen Osmanlı’da görülen ve gelişim gösteren me sürecinde ortaya çıkıyor. Az denenmiş Zaten hiç unutmamıştım ki! Ortak arkadaş- haberleri okumaktan, analiz etmekten yor- Türk kat’ı (kağıt kesme sanatı) sanatının bu teknik, forma dönüştürülmesi zor bir larımız vardı. Herkes senin çalışkanlığından gun düşmüş beyninin asıl merak ettiği şeyin ve minyatür sanatının etkileri gözleniyor. seçim gibi görünse de, sanatçının tecrü- bahsederdi. o gün sana gönderilmiş kitaplar olduğunu Girift formlarla bedenleşen manzaralarda, be ve birikimleriyle buluştuğunda, klasik Okullarımız bitince iki ayrı yola çıktık. Sen bir kitapsever olarak anlıyordum. öncelikli olarak dikkat çeken ağaç figürü, heykel formundan uzak, parçadan bü- Türkiye’yi seçtin, ben Fransa’yı. Senin yıl- Devamı Sayfa 3’de Türk ve Anadolu mitolojilerinde yaratılış Devamı Sayfa 2’de

Ya kadın olmasaydı ? Pegasus’ta Sandviçimi yiyiyorum Anaçlık, doğurganlık, her cümleyi oturduğu yerden “evet”e çevi- 12 Mart’tan beri Pegasus’la uçuyorum. Bu yudumlamayı, sokaklarda yürümeyi me- derin sezgi yeteneği, rirdi. üçüncü Paris yolculugum. En iyi özelliği ğerse ne kadar özlemişim. Halbuki bir hafta estetik, bağlılık, ce- Kararlı, mantıklı ve yapıcı olmanın gözüm- uçakların zamanında kalkması. Bugün de önce yine Pegasus’la Istanbul’a geldiğimde fakarlık, bin işi bir deki değeri çok büyüktü o zamanlarda… uçağımız zamanında kalkıyor. Hele uçuş oh be Istanbul’da Hacıbekir’de Demirhindi * Ayşe Buyan arada yapma becerisi, Kabak yemeyen dedeme, kabağın ismine saatlerinin uygunluğu, Sabiha Gökçen’den içerek yiyeceğim kestaneli pasta dilimini duygusallık kadınların sahip olduğu özel- Fransızca bir ek getirerek isim uydurur, ufku uçmamız, Atatürk Havalimanının o tica- düşünüyordum. liklerden sadece bir kaçı. Kadın olmanın dolma ve pilav çeşitleriyle sınırlanmış dedemi ri yoğunluğunu üzerinde hissetmemem Devamı Sayfa 2’de yoruculuğundan sıkılıp ta keşke erkek ol- aklıyla Avrupa mutfağına çekmeyi başarırdı. Paris’e indiğimde neşemin ye- saydım dediğimiz birçok an olmuştur, oysa Dedem şu anda yaşasaydı sushi ve paellayı rinde olmasını sağlaya- kadın olmanın bizi ne kadar güçlü kıldığını tadarak Japon ve İspanyol mutfağına da alış- cak. hissettiğimizde hemen bu fikrimizden vaz- mış olacaktı. Maalesef ömrü vefa etmedi… Istanbul’da bulundu- geçiveririz. Bu vazgeçişlerde hep annean- Tutucu olmak alıştığının dışında hareket ğum bir hafta süre so- nem karşısında masum kaldığını hissettiğim edememek ve edeni de yadırgamaksa er- nunda daha uçağa biner dedem aklıma gelir. Ne yapıp edip tatlı dille kekler kadınlara göre biraz daha tutucu. binmez Paris’i özlediğimi hisset- ve güler yüzle dedemin “hayır”la başladığı Devamı Sayfa 3’de tim. Sürekli gittiğim kafede şarabımı 2 Aujourd’hui la Turquie Türkçe * sayı 61, Mayıs 2010 Yaşam Ve Fransa’da Türk Sezon’u Biterken... Fransa’da 9 ay boyunca kültürel, sanatsal bul resimlerini gördüğümde hisettiğim o sünün beni etkilediğini ve özellikle bu ve politik alanlarda 600’e yakın etkinlikle, uzaklık hissi.... salonda yapılan en son gösterinin 1770 80 şehirde Fransızlarla ve bence daha çok Kapanış töreni 6 nisan tarihinde Versail- yılında 16. Louis ile Marie Antoinette’in Fransa’da yaşayan Türkler ile buluştu. les Sarayı Kraliyet Opera salonunda dü- düğünlerinde sergilendiğini öğrendiğim- Çeşitli konulardaki akademik tartışma- zenlenen, soprano ve müzikolog Çimen den bu sahneye daha çok uyacak bir yapıt lardan, kitap söyleşilerine, sergilerden Seymen’in “Müsennâ” adlı otantik Barok görebilmeyi hayal ettiğimi de belirtmeden konserlere, dans ve tiyatro gösterilerin- ve Osmanlı devri çalgıları ile 17. yüzyıl geçemeyeceğim. den, sokak etkinliklerine, en şık salonlar- Avrupa ve Osmanlı saray müziklerinden Sezonun bitimiyle alıştığımız ‘Türkiye’ daki ekonomik toplantılara dolu dolu ve oluşan eserinin gösterimiyle gerçekleşti- gündeminden aniden kopan bizler için se- çok hızlı geçen sezon sayesinde kendimi rildi. Kapanış gösterisi ve resepsiyonuna zonun üzerimizdeki güzel etkisi uzun bir İstanbul’da hisetmemi sağlayan birbirin- Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve eşi süre daha devam edecek. • Sezon boyunca Fransız basınında çıkan den ilginç ve güzel etkinliklere katılma Emine Erdoğan’a eşliken Senato Başka- 9 aylık Türk Sezonundan küçük notlar: Türkiye haber ve inceleme yazılarının çok şansım oldu. nı Gerard Larcher ev sahipliği yaptı. Dı- • Grand Palais’de düzenlenen İstanbul’un etkili olduğuna inanıyorum. Etkinliklere Tüm bu farklı etkinliklerde edindiğim ilk şişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet sekiz bin yıllık tarihine tanıklık eden katılmasalar da çıkan yazılar ve televiz- genel izlenim hemen hemen her ortamda Bakanı ve Başmüzakareci Egemen Bağış Bizans’tan İstanbul’a: İki Kıtanın Limanı’ yonlarda yer alan belgesel ve programlarla Türklerin Fransızlardan gözle görülür bir ile Çevre Bakanı Veysel Eroğlu, Kültür adlı sergiyi müzenin kendi rakamlarına çok sayıda fransıza ulaşıldığı bir gerçek. şekilde daha çok olduğuydu. Fransa’nın Bakanı Ertuğrul Günay ve Devlet Baka- göre 240 bin kişi izlemiş. Louvre müze- • Paris Kitap Fuarı Türkiye stantlarında her şehirde birbirinde farklı programlar- nı Zafer Çağlayan’ın da yer aldığı gece- sinde açılan üç ayrı serginin ise 1 milyona yer alan türkçe kitapların ve Türkiye’yi la beslenen sezondan bana kalanlar ise ye fransız bakanlardan Pierre Lellouche, yakın kişinin izlediği tahmin ediliyor tanıtan farklı dillerdeki yayınların sade- Paris şehir Tiyatrosu’nda dinlediğimiz Bernard Kouchner, Christine Lagarde, • Sezonun resmi internet sitesi kullanımı ce sunum amaçlı yer alması birçok kişide ve şarkılarını hep bir ağızdan özlemle Frederic Mitterrand, eski başbakanlardan zorluğu ve içerdiği bilgilerin eksiklikle- hayal kırıklığı yarattı. söylediğimiz Zülfü Livaneli’nin konse- Alain Juppe ve eski Kültür Bakanı Jack rinden dolayı programları takip edenlere • Türk Kahvesi ikramları ve lokum taktimleri rinin kullaklaklarımdaki tınısı, panel ve Lang da katıldılar. zorluklar yaşattığı bir gerçek. Sitede yer her zaman olduğu gibi ilgi gördüyse de Tur- kitap söyleşilerindeki politik kaygılar- Ve sezonun resmi kapanış gösterisinin alan ve büyük organizasyon diye ilan edi- kish delight kavramını biraz daha genişletilip dan uzak ve doğal tartışma ortamı, Grand sergilendiği Versailles Sarayı’nın büyüle- len bazı etkinlliklerin gerçekleştirilmedi- çeşit arttırabilmek için uygun olan sezonda Palais’deki sergi sonunda martı sesleri yici kraliyet opera salonunu, seyrettiğim ği halde sitede yer almaya devam ettiğini eksik gördüğüm diğer yanlardan biriydi. eşliğinde dev boyutlarda sunulan İstan- eserden çok bulunduğum ortamın büyü- de belirtmeliyim. * İvgen Nayman Dubreil

“Yer-Altı-Üstü”(1. sayfadan devam) Ege’nin Sıcaklığı ve Samimiliği tüne ulaşan bir etkinin doğmasına neden 1985’te M.S.Ü. G.S.F. Heykel Bölümü oluyor. Kendi içinde koruduğu bu bütün- Takı Atölyesi’nin kuruluşunda eğitimci lük ve süreç etkisi, doğanın döngüsüne ve olarak yer aldı. 1990 yılında Marmara ile “Chez Beliz Pansiyon” devamlılığına göndermeler içeriyor. Hey- Üniversitesi G.S.F. Heykel Bölümü’nde Ayvalık’ın eski Rum evlerinin bu- masanız birbirinden güzel Ege yemekleriyle kellerin mekana yayılan duruşları ve me- Takı Atölyesi’ ni kurdu ve 1995 yılında dolar taşar ve bu yemeklerin hepsi harikadır. kan içinde birbirleriyle aynı üniversitede sanatta lunduğu tarih yüklü sokaklarından Chez Beliz Butik Pansiyon Fethiye Mah. Ma- sergiledikleri uyum, yeterliliğini tamamladı. birinde, bölgenin ilk butik pansiyonla- resal Cakmak Cad.26 Ayvalık-TÜRKİYE doğa ile insanın birlik- Halen M.S.G.S.Ü. G.S.F. rından biri olan Chez Beliz Pansiyon, Web site: http://www.chezbeliz.web.tr/index.php teliğiyle özdeşleşiyor. Heykel Bölümü’nde 1989 yılından beri burayı tanıma E-posta: [email protected] Durdurulamaz devinim öğretim üyesi olarak fırsatı yakalayan herkes için vazge- Telefon: +90 266 312 4897- +90 535 695 5600 içinde bireyin kalaba- görevini sürdüren Ayla çilmez bir yer olmayı başarmış. Ayvalık ve Cunda’nın Güzellikleri lıklara ve kargaşaya Aksungur; 2001 yılında Ayvalık ve Cunda’nın Ege’ye ait farklı kül- rağmen doğadaki tek “Cumhuriyet Tarihi Dü- Chez Beliz Pansiyon, Ayvalık merkezine çok türü ve özellikleriyle vakit geçirmek harika, başınalığını, istemsizce zenlemesi Sanat Eserleri yakın bir mesafede bulunuyor. Pansiyon, Be- insan buraya geldiğinde buraya yerleşmeyi katıldığı yaşam döngü- Yarışması” nda eşi Rah- liz Hanım tarafından mübadele ile buraya ge- bile düşünebilir ; çünkü hem şehir imkanları- sündeki rolünü mistik mi Aksungur ile birlikte lip yerleşmiş olan ailesinden yadigâr eski bir na sahip, hem küçük kendi hâlinde, gezilecek bir söylemle dillendiri- birincilik ödülü alarak, evin düzenlenmesi sonucunda oluşturulmuş. yapılacak çok şey var hem de yemeklerinden yor. Bu açıdan romantik bu projenin Ankara Açıldığı ilk yıllardan bugüne özellikle Fransız ne kadar yerseniz yiyin kendinizi sağlıklı his- tavra yakın durduğunu Devlet Mezarlığı’nda turistlerin ilgi odağı olmuş sediyorsunuz. Ayvalık’ın söylenebilir. uygulanmasında yer pansiyonun ismi ilk kuruldu- merkezinde mutlaka ünlü Kamusal ve özel alan- aldı. ğunda “Beliz Pansiyon” şek- Ayvalık tostunu yemelisi- larda, çeşitli özel kolek- Ayla Aksungur’ un lindeyken daha sonraları, bu- niz, zeytinyağı almalı ve siyonlarda pek çok ya- “Yer-Altı-Üstü” adlı raya gelen Fransız misafirler Sarımsaklı’nın denizine pıtı bulunan sanatçı, 1979 yılında İstanbul heykel sergisi, 6 – 30 Nisan 2010 tarihleri sayesinde, her gelen turist ta- girmelisiniz. Bölgenin en Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yük- arasında Evin Sanat Galerisi’nde ilgiyle rafından “Chez Beliz” olarak güzel denizi ve en uzun sek Heykel Bölümü’nden mezun oldu. sanatseverlerce izlendi. anılmaya başlamış ve şu anki kumsalı Sarımsaklı’da ismi bu şekilde oluşmuş. bulunuyor. Ayvalık’tan Pansiyon’un birbirinden şi- motorlarla keyifli bir yol- rin ve otantik iki bahçesi var culukla geçebileceğiniz ; girişte olan, sevimliliği ve Cunda Ada’sında ise, bir renkleriyle kalbinizi çalıyor. öğlen kilise, manastır, Buradan tahta merdivenlerle tarihi yel değirmenleri Pegasus’ta Sandviçimi eski nostaljik fotoğraflar eşli- ya da eski Rum köyleri- ğinde arka tarafa geçerek ikinci bahçeyle kar- nin sokaklarında gezmeye gittiğinizde Taş yiyiyorum (1. sayfadan devam) şılaşıyoruz ; çiçekleriyle, ağaçlarıyla doğayla Kahve’de damla sakızlı bir Türk kahvesi iç- iç içe bir his yaratan bu arka bahçede, akşam menizi öneririm. Günün gezintisi, tatlı yor- Istanbul, Paris, Istanbul hayallerimin ar- yemeklerini yiyebilir ya da küçük süs havuzu- gunluğu ve akşam saatlerinin hafif havasında tik ortak bir aracı var; o da Pegasus. Ve Tüm bunları Ali Sabancı’nın İstanbul- nun rahatlatıcı sesiyle oturup bir kadeh içkinizi buraya özgü “Papila” balığını tatmanızı ve simdi ben size bu satırları yazdığım sırada Paris hattının açılışıyla ilgili Paris’teki içebilirsiniz. yine bir Ege sofrasının tadını çıkarmanızı bir yandan uçakta satın aldığım sandviçi- kokteyl sırasında duymuştum. Aynen Beliz Hanım Cunda ve Ayvalık’ta gezilecek, öneririm. Akşam yemeğinden sonra küçük mi yiyor, diğer yandan da bu satırları ya- yaşıyoruz: zamanında kalkan uçaklar ve gidilecek güzel yerleri de sizlere zevkle öneri- bir yürüyüş yanında tatlı olarak damla sakız- zıyorum. Geçen yolculuklarımda da birer ücretini ödeyerek satın alınan yemek ya yor. Bunlardan bir tanesi pansiyona çok yakın lı dondurma veya Ege’nin ünlü tatlısı “lok- sandviç satın almıştım, yanında su, bir da sandviç. olan eski bir meyhane “Hüsnü Baba’nın Yeri”. ma” ile biraz daha keyiflenebilirsiniz. Ayrıca kadeh şarap, çay ya da kahve... Pek çok Merak ediyorsanız söyleyeyim: Bugünkü İşte bu yer size tam anlamıyla Ege’nin esinti- Ayvalık’ta manzarasıyla ünlü “Şeytan Sofra- seçenek var. Tabii ki istediğinde sıcak ye- sandviçim kasar peynirliydi. Yanımdaki lerini enfes zeytinyağlı lezzetleriyle, mezele- sı” da meraklıları için özellikle gün batımın- mek de alabiliyorsun. Hepsinin ücretini güzel hanımefendi ise salamlısını seçti. riyle ve rakısıyla hissettirecek bir yer. Hüsnü da görülebilecek güzel yerlerden bir diğeri. ödeyerek tabii ki. * Alexandre Dizeci Jensen Baba’nın yerine bir oturdunuz mu bir anda * Ayça Yüksel Gündem Aujourd’hui la Turquie Türkçe * sayı 61, Mayıs 2010 3

Timsahların yürüyüşü Ya kadın olmasaydı ? (1. sayfadan devam) Son yıllarda Türk den giden Bursaspor’da bir sonraki adımın, Yüzyıllardır İskoçlar ve Budist rahipler dışın- ve münasip bir yerinden küçük bir boşaltım Futbolu’nda 4 büyük- yeni ve daha büyük, Bursaspor taraftarı gibi da farklı giyinen erkek türüne rastlamadım. sistemi geliştirdim. Artık bebeğime ne yedir- lerin şampiyonluk yarı- ligin en renkli ve ateşli taraftarına daha çok Ya biz kadınlar; eteğimizi koldan geçirir yeni sem, altından çıkabiliyordu bu yüzden altını şına katılan en azından şevk verecek bir stat yapılması olmasını bir elbise yaparız, saçımıza, elbisemize bir da beyaz amerikan beziyle kaplıyordum. İşte onları zorlayan ve ligin düşünüyoruz. Bu durum takımın başarıları- tül takar sonsuz verimle modada çığır aça- ben o zaman bir kız çocuğunun kadın olarak sonunda şampiyonluğa nı artıracağı gibi stada gelen kişilerin takım rız. Gönül zenginliğimiz var olan enerjimizle doğduğunu anladım. ulaşamasa da Avrupa formalarına ve lisanslı ürünlerine olan tale- birleşirse herkes yoldan çıksın tutamazsınız Hafif çılgınlık gibi gözükse de tüm hem- * Berk Mansur Delipınar Kupaları’nda ülkemizi bini de artıracaktır. Kısaca başka bir gelir bizleri… cinslerimin yaşlarına temsil etme hakkı kazanan bir takım ortaya kalemi elde edilebilir. Güçlü ve akıllı bir kadın uygun, dönemin ma- çıkıyor. Dönem dönem Gençlerbirliği, Ga- Kent kulüp bütünleşmesi başarıyı getiren çocuğunu yetiştirirken du- teryalleriyle bezediği ziantepspor gibi kulüplerimizin yaptığını önemli faktörlerden bir diğeri olarak kar- yuları her yöne açıktır, ne bir bebeği olmuştur ve iki senedir yapmaktaydı. 2007 şımıza çıkmaktadır. Bursaspor Belediye iyidir ne kötüdür bilirler. biliyorum ki onlarda – 2008 sezonunda ilk 5’te bitirip, 2008 – Başkanı’nın her zaman Bursaspor’un maç- Mukayese ve gözlem yete- benim gibi daha küçük 2009’da son anda şampiyonluğu kaçırıp larında yer alması hatta deplasmanlara bile neğine hislerde eklenince yaşta kadın doğulduğu- Şampiyonlar Ligi’nde Türkiye’yi temsil bazen gelmesi bunun en güzel kanıtı. El- çocuklar emin ellerde, an- nu ispatlayan anaçlıkla- ettiler. bette ki Bursaspor’un bir sanayi şehri oldu- nelere güvenin… ra kapı açmıştır. Fakat bu sene Sivasspor bir alt lige düş- ğunu unutmayalım. Birçok sanayi kolunun Kadın tutkulu ve inatçı bir Erkekler kadınlardan meme mücadelesi verirken onun yerini bir bulunduğu kentte Bursalı iş adamları da aşıktır, doğru bildiğinden korkmasın sahiplensin, başka takım aldı: Bursaspor. Ülkemizin Bursaspor’a maddi destek vererek bu ba- vazgeçmez. Bakışları ile sarılsın, şimdikinden önemli kulüplerinden olan, halen Galata- şarı da etkili bir rol oynamaktadır. Uludağ hapseder erkeği bazen masum, bazen inatçı, daha çok sevsinler çünkü onlar hayatın yolla- saray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’tan sonra Gazozları’nın sahibi Mehmet Erbak Beye- bazen sonsuz derinlikte sadece keşfedilmeyi rına ışık tutan canlı fenerlerdir. Kadının oldu- Süper Lig’de en çok maç yapan takım un- fendi de Bursaspor’u maddi manevi destek- bekler… ğu yerde medeniyet gelişir, üretkenlik artar. vanına sahip olan Bursaspor; 2004 yılında leyen iş adamlarımızdan biri. Bursaspor’un Küçük bir çocukken kıvırcık saçlarımı tarar, Bir de erkekleri en çok kadınlar sever ve tabi ligden düşmüş ve Birinci Lig’de mücadele formasına, stada ve antrenman sahalarına ekoseli mavi pijamalarımı giyer yanımda ya- babalarını da en çok kız çocukları… etmek zorunda kalmıştı. 2008 yılında ye- verdikleri reklamlar bunların en güzel ka- tırdığım plastiğin yeni keşfedilmiş örneklerin- Erkek babadır kadına, kocadır, çocuğudur. niden Süper Lig’e çıktıktan sonra bu sene nıtı. Anadolu kulüplerimizin başarısı için iş den bir Fatma bebekle yatağımı paylaşırdım. Yani erkeksiz bir kadın yoktur. Bazen erkek esas patlamasını yaptı. Tabi bu başarının adamlarımızın bu destekleri çok önemli. Gün boyu üstüne giydirdiğim renkli örgü kı- giderse ömründen, hem kadın hem erkek ardında öncelikle Ertuğrul Sağlam yatıyor. Sonuç Bursaspor bu sezon sonunda şampi- yafetlerle 5 aylık bir bebek görünümündey- olur. Kadın eli öpülesi anadır, yüreği kabaran Takımda disiplinin yanında çok güzel bir yon olsa da olamasa da ligimize renk kat- di. Suratı tek tip seri üretim şaheseri olan bu denizlerdir kadın, yastığa kafasını koymadan arkadaşlık ortamı da yaratan Ertuğrul Hoca tığı ve güzel mücadele örnekleri sunduğu bebeğin ifadesi biraz üzgündü. Oysa ben ona önce ister neşe ister hüzün önce yaşı düşer Beşiktaş’taki yükselişini Bursaspor’da da için başarılı sayılacaktır. Ancak yukarıda çok iyi davranıyordum hatta yemek yemesi gözlerinden, sessiz ağlamayı becerebilen, sürdürüyor. Aynı zamanda Zapo, Ali Tan- saydığımız nedenlerden ötürü bu başarının için kapalı duran ağzına bir delik açmıştım. bekleyen ve özleyendir kadın. doğan, Ömer Erdoğan gibi koşan müca- sürekli olacağını düşünebiliriz. Her yemek yiyişimde bebeğimin ağzına da bir Mayıs ayını yaşarken bu yazımı tüm kadınla- dele eden takım oyuncularının ülkemizin Biz bu yazımızı yazdığımız sırada Bursas- kaşık bir şeyler veriyordum.tabi... ra ve kadınlara değer veren erkeklere arma- son yıllarda yetiştirdiği Sercan Yıldırım ve por en yakın takipçisi Fenerbahçe’nin 3 puan Bir gün Fatma bebekten hiçte hoş olmayan ğan ediyorum. Anneler günü kutlu olsun.. Ozan İpek genç yeteneklerle iyi kaynaşma- önünde lider konumda bulunuyor. Önünde kokular gelmeye başladığında yediklerini * Ayşe Buyan sı başarıyı getiren bir başka etken. 5 maçı kalmış vaziyette. (’un bir yerden çıkartması gerektiğini hissettim [email protected] Bu başarıda yönetimin de çok büyük payı hükmen yenik sayılacağı maç hariç) An- var. Kurumsallaşma ve tesisleşme hamlesi cak Galatasaray ve Beşiktaş’la oynayacağı bu başarıyı, belki diğer sezonlarda çeşit- maçlar var. Rakipleri de şampiyonluk pota- li Anadolu kulüplerimizin başarıları gibi sında olduğu için bu maçlar kolay olmaya- saman alevi olmaktan çıkaracak, kalıcı ve cak. Stresine ve heyecanına hâkim olacak (1. sayfadan devam) sürekli bir şekilde zirveye oynayan bir Bur- bir Bursaspor’un şampiyon olacağını dü- Sevgili Mustafa saspor yaratacaktır. Vakıfköy ve Özlüce te- şünüyorum. Ancak şampiyonluk yarışında Sonra bir gün gazetelerde okudum, gözaltına Şimdi olayı bir başka yönden ele alalım: sislerinin yapılması ile 1990’lı yıllarda baş- son ana kadar dikkatini korumak ve sinirle- alınmıştın;2 bir süre sonra serbest bırakıldın. Avrupa’da uzun süreli tutukluluk hâlleri, fii- layan tesisleşme atağı, şimdilerde büyük rine hâkim olmak bunu uzun yıllar yaparak Gözaltına alınman herkesi olduğu gibi beni len yapıldığı iddia edilen suçun açıkça ve be- kulüplerin ancak yaptığı “takım televizyo- bu konuda deneyim kazanmış camiaların de etkilemişti. lirgin bir şekilde gözlemlenmiş durumlarında nu” projesiyle kurumsallaşmayı da berabe- işi. Bu nedenle Bursaspor’da son haftalar- Herkesi dedim. Çünkü sevinen de vardı, üzü- uygulanır. Yani, bir başka anlatım şekliyle rinde getirmiştir. Bursaspor TV sayesinde da oyuncuların ve Ertuğrul Sağlam’ın, maç len de... örneğin bir tecavüz olayı, Diyarbakırspor maçı olaylarını daha ya- sırasındaki isyankâr ve heyecanlı tavırlarını Uzun yıllar Fransa’da bir cinayet, büyük bir soy- kından öğrenme fırsatı bulduk. Yine çeşitli bir kenara bırakıp daha soğukkanlı hareket yaşamış, orada eğitim gun... Artık yadsınamaz bir oyuncuların, kulüp yöneticilerinin duygu etmeleri gerektiği inancındayım. Aksi tak- görmüş biri için pek hâldedir. Ortada bir mağdur, ve düşüncelerini de Bursaspor TV aracılığı dir de bu kadar yaklaşılmış bir şampiyon- kolay anlaşılır bir du- bir ölen vardır. O kişinin öl- ile duyma şansımız oluyor. Böylece sürekli luk elden uçup gidebilir. rum değildi. dürdüğüne de şüphe yok gi- şampiyonluk yaşayan kulüplerimizin izin- * Berk Mansur Delipınar Sekiz ay sonra yine gö- bidir. İşte böylesine bir du- zaltına alındın3 ve çı- rumda tutukluluk hâli yani karıldığın mahkemece hüküm öncesi tutukluluk tutuklandın. Üzerinden uzun süreli olur. Buradaki tam 411 gün geçiyor amaç mağdur kişilerin, ka- bugün. O günden beri muoyunun olayın akabinde oğlun Deniz büyüdü; duyabileceği aşırı duyarlı- artık yürüyordur. lığı azaltmak, hafifletmek, Eşin ve kızın senin ga- olaya objektif bakış açısı zeteden, bitmez tüken- sağlayabilmektir. Bu süreç mez haberlerden, kitap- hem tutuklu için hem de larından başını kaldırıp evine gelmeni her mağdurun tarafı için çok gereklidir. Mağdu- akşam yine bekliyorlardır. Bak oğlun deme- run haklarını savunan taraf için kini, öfkeyi dim; çünkü o daha bu alışkanlığı edinmeden hafifletir. Uygar bir yargılama sağlar. sen tutuklandın. Ama Mustafa Balbay’ınki gibi iddianame- Daha yazabileceğim çok şey var; ama bu işte lerde, suç işlediği iddia edilen kişinin adre- anlayamadığım bir türlü düşünüp de yanıtını si belliyse, küçük çocukları varsa, kaçmaya İş Sanat Mayıs ayında (1. sayfadan devam) alamadığım bir soru sürekli kafamı kurcalı- meyilli değilse ve özellikle de maaşlı bir işi İster geleneksel, ister modern, tüm dün- Binelli’nin de bulunduğu beş kişilik or- yor. varsa tutuklu olarak değil, tutuksuz olarak yayı peşinden sürükleyen tango rüzgârı, kestrası ve Hoffmann’la Pilar Alverez’in Seni ve Tuncay’ı neyle suçluyorlar? Sizleri yargılanır. 21 Mayıs Cuma ve 22 Mayıs Cumartesi yer aldığı on kişilik muhteşem dansçı darbe yapmakla, darbecileri yönlendirmekle Benim tanıdığım Mustafa Balbay’ı, Tuncay akşamı “Tango Metropolis”le İş Sanat’ta kadrosuyla tango masallarını gerçeğe dö- suçluyorlar. Özkan’ı yurt dışında zor kullanarak da yaşa- esecek. Tango Metropolis, yeni yüzyılda nüştürüyor. Yepyeni müzikal formlar ve Darbe için onca kitaba, notlara ne gerek var- tamazsınız. tangoya farklı müzikal formlar ve kore- koreografilere sahip “Tango Metropolis”, dı? Onlar, Türkiye âşığı... ografiler kazandırırken, geleneksel re- Arjantin sokaklarını ve tango efsanesini Belki de o kadar çok kitap okuyunca, yazınca 121 Nisan 2010. 2 1 Temmuz 2008. pertuvara yeni bir dinamizm ve tiyatro anlattığı geleneksel repertuarını modern darbe yapamamışsındır. 3 5 Mart 2009. zenginliği katıyor. Topluluk, aralarında bir teatral yorumla günümüze taşıyor. *** * Dr. Hüseyin Latif, Genel Yayın Yönetmeni 4 Aujourd’hui la Turquie Türkçe * sayı 61, Mayıs 2010 Söyleşi Aujourd’hui la Turquie’nin 60. sayısı Neden Fransa’yı seçtiniz ? Aslında Fransa’da tahsil yapmam biraz da tesadüfler sonucu oldu, çünkü önce- Olayın diğer yanına da bakmamızda fay- leri İrlanda’ya gitmek istiyordum. Tesa- da var. Türkler Fransa’nın dış politikasını, düfen INRA (Millî Tarım Araştırmaları özellikle de AB liderliği yarışındaki dış Enstitüsü)’da arkadaşlarıma rastladım, politikasının önemini iyi anlayamıyorlar. Profesör Tisserand’la çalıştım. Sonradan Gazetemiz, Türkiye’nin AB içerisinde- da Paris’te, tez hocam olan profesör Jean- ki geleceği üzerine olası Fransız etkisini Claude Allain ile tanıştım. anlatmak için iyi bir araçtır ve bana öyle Türkiye’ye bir gazete kurmak için geldi- geliyor ki Fransızlar bunu yeterli derece- niz. Bu istek size nereden geldi ? de değerlendiremiyorlar; tıpkı yerlerini Aslında, CVMag adında iş dünyası ile ilgili İngilizceye bırakarak Türkiye’nin gerçek bir dergi çıkarttığım için, uzun bir süre Di- Fransızcacı ve Fransızları seven potan- jon ve Paris’te, medya dünyasında çalıştım. siyelini değerlendiremedikleri gibi... Biz Ancak, üniversitede iş bulamadığım için İstanbul’da doğdum. Eğitimimi de ta bu durumu, İstanbul’daki Fransız Ticaret hem üniversite araştırmalarıma devam et- Odası’nın Türkçe ya da Fransızca bir çevi- mek hem de romanlarımı yazabilmek için PORTRE ilkokuldan başlayarak, diplomasını ri önerilmeden, tamamen İngilizce yapılan Türkiye’ye, doğduğum kente dönmeyi tercih aldığım ve İstanbul’un Asya’ya açılan ünlü istasyonuyla aynı adı taşıyan birçok toplantısında ve IFEA’nın da bazı ettim. Bir de her iki ülke arasında bir bağlan- Haydarpaşa Lisesi de dâhil bu kentte tamamladım. Hep aynı semtte, hâlen konferanslarında saptayabildik. Pek çok tı kurmak arzusuyla bir şey ortaya koymak bulunduğum Kadıköy’ün Moda semtinde oturdum. Liseden sonra İzmir’e, kişi bana bu konudaki şaşkınlıklarını sü- istiyordum. 1983’ten 2002 yılına kadar -18 rekli iletiyor. yılı aşkın bir süre- Fransa’da kalmıştım, bu Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde okumaya gittim. Dijon’daki Bourgogne Ayrıca Fransızca konuşan Türklerin ezici da yaşantımı etkilemişti. Dolayısıyla, ortak Üniversitesi’ndeki eğitimim sonrasında aldığım Eğitim ve Araştırma Yüksek çoğunluğu, Fransa’nın, ülkelerine karşı tarihlerini Türkiye’yle yakınlaştırdığı bu ül- Diploması’yla Tarım Bakanlığı İleri Teknoloji Eğitim ve Araştırma Merkezi’ne olan tavrına giderek daha çok şaşırmakta kenin hem kültürünü hem sanatını hem de girdim. Sonradan Sorbonne’un yolunu tutup Paris III Üniversitesi’nde ve düş kırıklığına uğramaktadırlar. Bunu politikasını yansıtabilecek bir yayın çıkart- bir çok kez, özellikle de bir Galatasaray Li- mak bana gerekli görünüyordu. Bu fikre, “Avrupa Birliği ile Üye Ülkelerinin Dış Politikaları” üzerine yüksek lisans sesi mezunu olan büyük gazeteci Mehmet dönmemden çok daha önce sahip olmuştum yaptım. Ondan sonra da “Türk Medyasının Gözünden Türkiye’nin Avrupa Ali Birand’ın da bulunduğu bir yemek da- ancak bu alanda yaşanan çok sayıdaki ba- Birliği’ne Giriş Süreci”konulu bir tez yazdım. veti sırasında saptayabildim. Birand “lise şarısızlık benim cesaretimi biraz azaltmıştı. yıllarında keşfettiği ve sevmeyi öğrendiği Gerçekten de Türkiye’de gazete kurmak ve Fransa’yı, şimdiki resmî söylemlerde artık onu sürekli biçimde yayınlamak, hele ki bu yetindeydim Maalesef komisyon buna fırsat kurucularının üniversite eğitimleri yüksek tanıyamaz hâle geldiğini”anlatıyordu. gazete yabancı dilde ise, idarî açıdan son de- vermedi. Gazetemizin yazı kurulu tabii ki düzeydedir ve bu iki kurumla gerçek bir or- « Aujourd’hui la Turquie »’nin geleceği rece zor. çok düş kırıklığı yaşadı ve biz bu büyük pro- taklığı düşünmek gayet normal olur. Maale- hakkında ne düşünüyorsunuz ? Gazete nasıl ortaya çıktı ? jede yerimizi alamadık. sef, her ne kadar Sayın Anne Potié Fransız Türkiye’deki Fransız mevcudiyeti tarafın- « Aujourd’hui la Turquie » ‘nin ilk sayı- Türkiyedeki Frankofon çevrelerle ilişkile- Kültür Derneği’nin başına geçeli ara sıra, dan gözle görülür bir destek eksikliğine sı için, ekibimi İstanbul’da en fazla bir yıl riniz nasıl ? özellikle de Ce que pensent les Turcs (Türk- rağmen, « Aujourd’hui la Turquie » yayın- kalmayı düşünen geçici kişilerle kurmayı Benim esas sorunum Frankofon bir çevre- ler Ne Düşünüyor?) adlı eserin ya da Fran- lanmaya devam edecektir. Bizim tamamen denedim. İşin böyle yürümeyeceğini çabuk den gelmiyor olmam. Bu çevreye ayak bas- kofoni ayı dolayısıyla bir ekin yayımlanma- yok olmamızı isteyen bazıları şaşırsa da, anladım ve CVMag dergisini yayımladığım mam sadece « Aujourd’hui la Turquie »’nin sına yönelik ortak çalışmalarımız olduysa da krizi sorunsuz atlatabildik. Aynı zamanda süreçteki iş ortağım olan Mireille Sadège’e yayınlanmasıyla oldu, ama kolay da olmadı. yakın bir işbirliği henüz kurulmuş değildir. gazetemiz, « Aujourd’hui la Turquie » için başvurdum. Üçüncü sayıdan itibaren yayını Tabii ki bizi destekleyen insanlar var. Ör- Bize Frankofoni’nin Türkiye’deki duru- gönüllü çalışan üniversiteli dostlarımızın ele aldı ve o zamandan beri gazetenin imajı neğin Notre Dame de Sion Lisesi Müdürü munu anlatabilir misiniz ? desteğini her koşulda muhafaza edecektir. gelişmeye başladı. İdarî işlere gelince uzun Sayın Yann de Lansalut, Galatasaray Üni- Bu çok iyi bir soru... Türkiye’de insanlar Ancak büyük Fransız firmalarını gazete- süre Fransa’da kaldığımdan Türk sistemini versitesi ve tektörleri (Duygun Yarsuvat ve Fransızcanın gittikçe daha az konuşuldu- mizin finansmanına ortak olmaya davet fazla bilmiyordum. Ancak şans yüzüme gül- şimdi Ethem Tolga). Fransız firmaları da ğunu söylemeyi alışkanlık hâline getirdiler. ediyorum. Ayrıca, öğrencilerine ve eski dü ve sebat ederek gazete çıkartma iznini bize destek veriyor : Michelin baştan beri Ben bunun doğru olduğuna inanmıyorum. mezunlarına kendilerini ifade edebilecek- elde edebildim. bizi izlemekte, şimdi Renault da var. Türk Gerçekten de, Türkiye’de şimdiden 3.900 leri bir araç sağlamaları gereken Fransız- Bize Fransa’daki “Türkiye Mevsimi”nden tarafında ise, Fransızca konuşan ve Fransız- abonemiz var. Bence bu ülkede 200.000 kişi ca eğitim veren okullara da buradan sizin söz edebilir misiniz? Bir ilk oluşturan bu ları sevenlerin yönettiği iki firma, Uludağ ve Fransızca okuyup konuşabilmektedir. Unut- aracılığınızla çağrıda bulunuyorum. Say- olaya Aujourd’hui la Turquie de katkıda Armada var. Ancak Türkiye’de bulunan bazı mamak gerekir ki, Fransızca eğitim veren on falarımızda Voltaire ve Sartre’ın dilinde, bulunabildi mi ? büyük Fransız firmalarının « Aujourd’hui la iki lise var; üniversitelerde ise, Galatasaray dilleri değişik olan her iki halkın fikirleri- Türkiye Mevsimi, çok sayıda sergi ve ilginç Turquie »’ye karşı tutumlarını anlayamıyo- başta olmak üzere pek çok üniversitede Fran- ni ifade ediyoruz. Böylece Akdeniz’in iki buluşmalarıyla gerçekten de iyi bir inisiya- rum. Bu iki ülkeyi, iki kültürü yakınlaştır- sızca eğitim veren bölümler var. Türk halkı ucunda oturan, uzun bir ortak tarihi payla- tif. Ancak, Türk ve Fransız organizatörler mayı sağlayan ve Türkiye’de Frankofoniyi Fransızcaya büyük ilgi duymaktadır, çünkü şan halkların kültürlerini yakınlaştırmaya dolayısıyla tüm bunlar Türkiye’nin sadece teşvik eden bir yayın organıyken bu destek Türkler Fransa’yı, özellikle de Paris’i, dünya- çalışıyoruz. bir yönünü, Fransa’nın istediği gönül al- vermeme tavrını anlamak zor. nın kültür ve moda başkenti olarak görürler. * Camille Longépé maya yönelik yüzünü göstermektedir. Ge- Buna karşın gazete, Notre-Dame de Sion, St nel açıdan tabii ki sonuç olumludur. Ancak, Joseph ve St Benoît Liseleriyle iyi ilişkiler Türkiye’nin gerçek yüzünü tüm yönleriyle içerisindedir. Bu liseler geçen yıl boyunca yansıtan « Aujourd’hui la Turquie » gibi bir bizi desteklediler. medyanın eksikliği kendini hissettirmiştir. Şimdi, Türkiye’deki Fransız Büyükelçi- Notre Dame de Sion Fransız Lisesindeki Gerçekten de bu sergiler, konferanslar, göste- liği’nin ve Başkonsolosluğu’nun yaptığı yar- riler sadece iki unsuru, yani önce Türkiye’nin dıma bakacak olursak, Ekselansları Bernard Esin Avşar Konseri, muhteşemdi çok zengin olan tarihini, sonra da bazı Türk Emié geleli ilişkilerimizin çok geliştiğini 14 Nisan çarşamba Nazım Hikmetten aydınlarının, bu ülkenin Avrupa Birliği’ne söylemeliyim. Kendileri Türk-Fransız ilişki- günü, Esin Avşar Kul Ahmet’e zengin dâhil olması konusunda yaptıkları bir çeşit lerine yeni bir dinamizm kazandırdı. Ancak tam Cumhuriyet Anadolu kültürünü fikir jimnastiğini ortaya koyuyordu. Bu ay- gene de, Türkiye’de yayımlanan tek Fran- kadını olarak dim- dünya ya tanıtan, dınlar Türkiye’nin katılımı konusunda sü- sızca gazete olarak « Aujourd’hui la Turquie dik ayakta iyi bir ailesinin izlediğini rekli aynı şeyleri tekrarlamakta, Avrupa’nın »’nin daha fazlasını hak ettiğini düşünüyo- performans sergile- ve çok heyecanlan- Türkiye’ye karşı tutumunu haklı çıkartmaya rum. Başkonsolosluk’la olan ilişkilerimize di.Esinti’ler başlık- dığını izleyici ile çalışmaktadırlar. gelince, bizleri aralık ayı sonunda büromuz- lı konser geçmişten paylaşacak kadar Türkiye Mevsimi gibi olaylara hep ilişki iş- da ziyarete gelmiş olan Başkonsolos Hervé bu güne onu anlatı- duygusal ve içten leri, arkadaşlık işleri karışır. Maalesef, or- Magro ile ilişkilerimizin çok iyi olduğunu yordu. Özlemişiz... bir sanatçıyı izle- ganizasyon kurullarında bizim, Mevsim’e söylemekten mutluluk duyuyorum. Bizimde; geçmişle dik. Bizler, onu din- katılmamıza yardım edecek arkadaşları- Ayrıca İstanbul’daki Fransız Kültür Derneği ilişkimizi sorgula- leyerek büyüyenler mız olmadı. Belki de yanlış anlamalar da ve de Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitü- mamıza, nerelerden nerelere geldik iç şanslıydık. Gençlerinde Esin Avşar’ı oldu, ama ben buna pek inanmıyorum. sü (IFEA) ile olan ilişkilerimizin bilgi yayın- hesaplaşması yapmamıza neden oldu. dinlemeleri ve onu mutlaka tanımaları Ben bu fırsatla Fransa’nın birçok yerinde lama aşamasından öteye gitmesi gerektiğini Türkülerimizi caz yorumu içinde yo- gerektiğini düşünüyorum. « Aujourd’hui la Turquie »’yi dağıtmak ni- de eklemeliyim. Gerçekten de gazetemizin rumlayan, Yunus Emre’den Mevlana’ya, * Sühendan Kumcu İlal