Kitap Eki 69. Sayı
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
Aydınlık . GEÇEN 21 Haziran HAFTA 2013 Cuma Yıl: 2 Sayı: 69 88.273 Aydınlık Gazetesi’nin ücretsiz ekidir OKURA KITA P ULAŞTIK Bu daha başlangıç Hıfzı Topuz Ahmet Cemal Ataol Behramoğlu Behiç Ak Cüneyt Ülsever Feridun Andaç Hakan Günday Hüseyin Haydar İnci Aral Leyla Erbil Mustafa Köz Muzaffer İzgü Öner Ciravoğlu Pınar Kür Tarık Günersel ve Yücel Erten’den Gezi Parkı notları Aydınlık KİTAP 21 HAZRAN 2013 CUMA 3 İÇİNDEKİLER Özdemir İnce s. 4 Bu daha başlangıç Türkiye’nin Haziran Ayaklanması’nda zulme Hepsine gönülden teşekkürlerimizle. Sadece güç değil, daha fazla hakimiyet! s. 5 karşı başkaldırmış kitlelerinin her yerde attığı slo- *** ganlardan biriydi: “Bu daha başlangıç, müca- Türk basınının ve düşünce yaşamının anıt- deleye devam...” sal adlarından İlhan Selçuk’u 21 Haziran 2010’da MEDYA: Bugünlerde Bunu Türkiye’nin aydın birikimi, edebi- yitirmiştik. Onu 12 Eylül zorbalarına karşı yaz- s. 6 yatçıları da netlikle saptadı. Ulaşabildiğimiz- dığı 21 Ekim 1982 tarihli Cumhuriyet’teki nefis birinci gücün bir diğer adı den düşüncelerini aldık. Bu hafta ve gelecek bir yazısıyla anıyoruz. hafta sayfalarımızda okuyacaksınız. HALDUN ÇUBUKÇU Yatcaz kalkcaz sevişcez s. 7 İp cambazı gevşek ipte yürüyemez... Gökkuşağının hangi rengini s. 8-9 Eskiden Anadolu’nun yoksul kasabalarına Ama cambaz olağanüstü numaralarını reddetmek elimizde? ilkyazla birlikte gezginci cambazların akını baş- tek başına yapmıyordu. Yardakçıları yardım- lardı. cıları vardı. Kimi cambaz kumpanyasında bir Her yer Taksim, tüm Türkiye O dönemlerde ne sinema yaygındı ne de cazbant davulu, bir klarnet bile bulunurdu. s. 10 televizyon vardı. Gezginci tiyatro kumpanya- Cambaz ip üstünde yürürken coşku verici tek meydan, istifa et Başbakan ları bile büyükçe kasabaları yeğler; köy azma- müzik izleyicileri etkileyebilirdi. nı ilçelere uğramazlardı. Herkes cambaza bakarken kimi yankesi- Cambazlar alçak gönüllüydüler; her yerde ciler halkın arasında dolaşıp para çarpmaya ça- Aydında halk isyanları s. 11 gösteri yaparlardı. Soğuk kış gecelerini pi- lışırlar, cambazın yardımcıları da para topla- ve efe cumhuriyetleri nekleyerek geçiren, güneşsiz günleri saya saya maya çıkarlardı. bitiremeyen kasaba halkı için cambaz, yeşeren Cambaz, belki on bin kez yaptığı bir nu- doğayla birlikte yazın habercisi sayılırdı. Ka- marayı ip üstünde yinelerken gerilim yaratmak s. 12-13 sabaya gelen cambaz kumpanyanm reklâmı- için arada sırada aşağıya düşer gibi tökezler- KAPAK: Güzel günler görüyoruz nı yapmak için iki insan boyunda tahta ayak- di. Herkesin yüreği ağzına gelirdi. s. 14-15 lar takar, üstüne upuzun bir kırmızı pantolon • geçirir, eline bir boru alıp sokak sokak dolaş- Aradan yıllar geçti. Aksaçlı, şişkin pazılı, be- maya başlardı. Çocuklar cambazın ardında gü- yaz atlet fanilalı ip cambazının özdeyişini Bu dünyadan bir Kafka geçmiş! s. 16-17 rültülü çığlıkları ve dinmeyen gülüşmeleriyle unutmadım: sevinçli bir kalabalık oluştururlardı. — Cambaz gevşek ipte yürüyemez. • İpler, kazıklar, sopalar cambazın sabit ser- Çocukken ben de cambazları çok severdim. mayesiydiler; gerilim işletme sermayesini oluş- Yeni çıkanlar s. 18-19 Kimsenin yapamadıklarını yapan kişilerdi turuyordu. Cambazın numaraları birbirine onlar. benzese de tekdüze olsa da izleyiciler ağzı açık İp üstünde yürümek olağanüstü bir iş de- bakıyorlardı. Kimi zaman halk arasından birisi ğil miydi? Numaralar yapan cambaza ağzı açık çıkıp olayın püf noktasını açıklamaya kalkar- Çocuk-Genç s. 20 bakar; çadırların çevresinde dolanırdım. Hiç sa, yanıt hazırdı: unutmam, aksaçlı bir cambazdan duyduğum — Aldırma cambaza bak: özdeyişi: Cambaz, ya yüksek ipin üstünde bir ileri bir — Cambaz gevşek ipte yürüyemez. geri gidiyordu; ya da tahta ayaklarının üstün- Yalnız(ca) s. 21 Kulağıma küpe oldu bu söz. de yükseliyordu; ama ayaklarını toprağa bas- Cambazın sermayesi neydi? İki uzun ka- tığı zaman senin benim gibi bir kimse oluve- zıkla bir gergin ip, bir de kocaman sopa... riyordu. İp gergin olmalıydı. Kazıklar derine çakıl- • Düşmeden Koşabilme’nin sırrı s. 22 malıydı. Sopa elde bulunacaktı. Ben cambazları severim, çocukluğumdan İple kazık, kazıkla sopa arasında ilginç bir bu yana nice cambaz gördüm; bilirim ki ne bağıntı vardı. Kazıklar ne denli derine kakılırsa cambaz hep ip üstünde kalabilir; ne de ip hep ip o ölçüde gerilebilirdi; ipin gerilimiyle elde- gergin durabilir; her cambaz eninde sonunda Sadece karanlığa mektuplar! s. 23 ki sopa cambazda bir güvence duygusu yara- ayaklarını toprağa basacaktır. tıyordu. İLHAN SELÇUK Aydınlık. Sahibi Reklam Servisi Anadolum Gazetecilik Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı KITA P Saynur Okuroğlu Genel Müdür Yalçın Büyükdağlı [email protected] Aydınlık Gazetesi’nin ücretsiz ekidir Genel Yayın Yönetmeni Reklam Müdürü Yayın Yönetmeni Haldun Çubukçu Mustafa İlker Yücel Kamile Karakadılar [email protected] Sorumlu Müdür [email protected] Yazıişleri Müdürü Damla Yazıcı Mehmet Bozkurt [email protected] Tüzel Kişi Temsilcisi [email protected] Editör Pınar Akkoç Metin Aktaş [email protected] Baskı: Toros Yay. Mat. Tur. Org. San. Tic. Ltd. Şti. Yönetim Yeri İstiklal Cad. Deva Çıkmazı No:3/3 Beyoğlu Yazıişleri İrem Halıç, Cenk Özdağ Oruçreis Cad. Remzi Özkaya Sok. No:16 / İstanbul Tel: 0212 251 21 14 / 251 21 15 / 251 55 04 Bahçelievler / İstanbul Tel: 0212 655 44 34 Sayfa Sekreteri Alev Özgenç Faks: 0212 252 51 22 Aydınlık KİTAP 4 21 HAZRAN 2013 CUMA ÖZDEMİR İNCE İSİMSİZ AYİN’DEN İKİ ŞİİR1 Kaçık Bilge’nin Gözlemleri, VIII. Köylüler! Yıldızları saat olarak kullanırlar, yıldızlara bakıp yola çıkarlar. Ben yıldızlara bakarak hiç zamanında varamadım hiçbir yere yeniyetmeliğimde, güvenemedim kendime, geç kalmamak için hep erken gittim varmam gereken menzile. Tıpkı tren istasyonuna köyden bir gün önce giden Rus köylüler gibi Sovyet Devrimi’nden önce. Tohumu ekip kış uykusuna dalar köylüler, yüksek fırını tarla sanırlar sanayide ocağı kömürle doldurup uykuya yatarlar önünde. Devrim kurşuna dizmiştir bu köylüleri bu yüzden, sabotajcı niyetine. Ama işçi-köylü ne bilsin ki saati… *** Soğuk gözlerle bakar Gletkin Roubachof’a bir ünlü romanda2, “Size ilk saatinizi ne zaman verdiler?” diye sorar, “Sekiz ya da dokuz yaşımda” diye yanıtlar Roubachof, “Ben bir saatte 60 dakika olduğunu öğrendiğimde 16 yaşındaydım” der Gletkin. Saati öğrenmeden işçi olamaz köylü arkadaş! Kaçık Bilge’nin Görüleri, XI. Bir saatin 60 dakika olduğunu ben fakir yedi yaşında öğrendim ilkokul birinci sınıfta Ölmek kolay, kolay olmasına kolay da zembereği, akrep ile yelkovanı, bir daha Gürlevik’i3 göremeyeceğim Dalda Bir Elması yiyemeyeceğim bizim Efrenk’te.4 güneş saatini de öğrendim duvarda. Ölmek kolay da hiçbir anlamı yok ölmenin İlk saatimi 27 yaşında taktım koluma herkes eceliyle ölürken benim yaşımda. Seul olimpiyatları yılında, Seiko sporsmatic, kendi kendine kurulurdu Recep Tayyip Bey de ölecek ama sakın ölmesin kolun hareketiyle, sol kolumda. ölümün kendinde hiçbir anlamı kalmaz o zaman. Saat ve radyo yoktu bizim evde, Ah! Öteki dünyada da bana rahat yok! saat olarak kullanırdık fabrikanın kampanasını, işçileri uyandırıcılar uyandırırdı Yannis Ritsos öldü beni bekliyor öteki dünyada Allen Ginsberg öldü Tahtalı Köy’de beni bekliyor mahalle mahalle, sokak sokak, kapı kapı! uzun bir sohbetimiz yarım kalmıştı bu yakada. Bütün mahalleyi inletirdi komşunun radyosu. Denise Levertov’la gene votka içebiliriz uzun uzun Şimdi kalkmış “Her şeyi ben yaptım!” diyor öteki dünyanın Moskva Park Hotel’inde Sofya’da, RTE marka adlı, elmas saatli, nankör Başbakan. Nâzım’la ilk kez dertleşebilirim. Peki ne yaptı, ne yaptı peki, Büyük dedem Nasreddin Çakır’ı görebilirim vardiya saatlerinde köylü-işçileri Haçlılar zamanının Musul valisi uyandıran uyandırıcılar? sorabilirim kendisine, gerçekten dedem mi? Köylüden işçiyi Cumhuriyet yarattı! Ama RTE hiç ölmemeli, gelmesin öteki dünyaya! 1- “Uzaktan Daha Uzak Yakından Daha Yakın” adlı yeni kitaptan 3- Mersin Toroslarında, Demirışık Köyü yakınlarında bir 2- Arthur Koestler, Le Zero el I’nfini (Darkness at su kaynağı. Noon) Livre de Peche s. 238 4- Toroslarda Arslanköy’ün eski adı. Aydınlık KİTAP 5 Sadece güç değil, daha fazla hakimiyet! Yazar, günümüz dünyasnn büyük bir tehlike ile kar karya olduunu belirtirken bu faist dalgann önüne geçmenin gereklilii üzerinde duruyor. Ona göre bunu baarabilmenin tek yolu sorgulayan bir kitle oluturmak, kendimizi ve bakalarn doru ekilde eitmek SELCAN KARABULUT Nedir demokrasi? Teorik bir açıklama yapmak gerekirse; ilk olarak M.Ö. 5. yüz- yılda tartışılmış, 20. yüzyıl içinde hızla ya- yılmış, yayılırken de birçok farklı tanımı beraberinde getirmiş bir düşüncedir. Bu farklı yorumların içinde Lincoln’un tanımı geçerliliğini hâlâ koruyor ve bu kavramı çok net bir şekilde açıklıyor: “Halkın, halk tarafından, halk için yönetimi”. Bu tanı- mı biraz açıklayacak olursak, demokra- tik bir devlette iktidarın kaynağı yöneti- lenlerde bulunurken yönetilenler yöne- ticilerini denetleme ve sorumlu tutmaya yarayacak etkili araçlara sahip olmalıdır, diye bir sonuca ulaşmak mümkün. Halkın egemenliği maalesef en “de- mokratik” ülkelerde bile tam manasıyla söz konusu olamıyor. İnsanlar kendi ül- kelerinde fikirlerini rahatça ifade ede- dırılarından sonraki terörizme karşı ABD miyor, özgürlükler kısıtlı, halk sadece ken- politikası, öne çıkan liderler, vatandaşlık hak- disine dayatılan düşünceleri benimse- ları ile ilgili düzenlemeler, komplolar, mek, ödevleri yerine getirmek zorunda. ABD’nin sürekli ilişki içinde olduğu ülkeler, Bir de halkın iradesinin söz konusu bile WikiLeaks belgeleri, soğuk savaş ve komü- olmadığı diktatörlükle