Kapak Konusu

Sınıraşan sularda tüm dünya için bir örnek teşkil edecek olan Asi Dostluk Barajı projesi bir süre beklemede kalabilir.

Türkiye - Suriye İlişkilerinde Asi Nehri

Orontes (Asi) River in Turkish-Syrian Relations

Dr. Tuğba Evrim MADEN ORSAM Su Araştırmaları Programı Danışmanı Aksaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

Abstract The development process of the Turkish-Syrian relations has affected the direct usage of transboundary waters, to which the two countries are riparians. The , to which , Syria and Turkey are riparians, could not have been opened for discussion for a long time, both because of the tense relations between the two countries and also because of the Hatay issue. As the yield of relations between the two countries developing in a positive way after 2000’s, the foundation of the Asi Friendship Dam to be built between the two countries on Asi river, of which Turkey mentioned years ago, was laid on February 6th 2011. The developing process of this joint dam project, which is a major cooperation step in the usage of transbo- undary waters, has been estimated to be influenced by the civil commotions and their effects taking place in Syria since March 2011.

40 Kapak Konusu

-

Su sorununun yarattığı baskı iklim koşulları, Sırasıyla Lübnan, Suriye ve Türkiye’nin kıyıdaş kaynak azlığı, nüfus yoğunluğu sebebi ile Orta- ülke olduğu Asi nehri, Lübnan’ın Beka vadisinde doğu bölgesinde daha fazla hissedilmektedir. Su bulunan Labweh kaynaklarından doğmakta1 ve kaynaklarınız çok az olduğu bu bölgede yüzey- Lübnan ve Anti-Lübnan dağları arasında kuze- sularının büyük bir kısmı sınıraşan nehir özelli- ye doğru akmaktadır. Asi nehri batı Asya’da Le- ği taşımaktadır. Söz konusu suların kullanımına vant kıyısında kuzeye doğru akan tek nehir olma ilişkin işbirliklerinin çok az olduğu bölgede “su” özelliğini taşımaktadır. şehrinden sonra 90’lı yıllarda ortaya atılan savaş senaryolarında Suriye sınırlarına giren nehir, Katina rezervua- en önemli aktör olarak bahsedilmiştir. Bölge- rına akar ve kuzeye doğru akışına devam eder. de akan sulardan Fırat, Dicle ve Asi nehirlerin- Suriye’nin Humus ve şehirlerini de geçtik- de Türkiye kıyıdaş ülke konumundadır. Suların ten sonra Ghap vadisi içerisine girmektedir. Tür- kullanımında kıyıdaş ülkelerin birbirleri ile olan kiye-Suriye sınırını oluşturan Asi nehri, Türkiye ilişkilerinin çok etkili olduğu tarih boyunca göz- sınırları içerisinde batıya doğru kıvrılmakta ve lenmiştir. Akdeniz’e dökülmektedir2.

Tablo 1: Asi Nehri Havzası Kıyıdaşları3

Havza Alan (km2) Kıyıdaş Havza içinde Ülkenin Alanı Toplam havzaya göre Ülkeler (km2) Alanın Yüzdesi ASİ 24.660 Lübnan 2 040 8,3 Suriye 16 910 68,6 Türkiye 5 710 2301

Havzanın ortalama yıllık yağış oranı 644 mm’dir. dan geçerek Samandağ yakınlarında Akdeniz’e Ortalama sıcaklık ise 16° C’dır. Asi nehrinin Lüb- dökülmektedir. nan sınırları içerisinde 40 km aktığı belirtilirken, bazı kaynaklarda bu rakamın 35 km olduğu zik- Son yıllarda akış gözlem istasyonlarında yapılan redilmektedir4. Suriye sınırları içerisinde birçok çalışmalar ile havzanın su potansiyelinin yakla- kolun ve kaynağın katıldığı Asi nehri 22 km’lik şık 2,8 milyar m3/yıl olduğu, bu miktarın 0,3 mil- Türkiye-Suriye sınırını oluşturmaktadır. Türki- yar m3’ünün Lübnan’dan, 1,2 milyar m3’ünün ye sınırları içerisinde Asi nehrine Karasu Çayı, Suriye’den, Afrin’den Suriye’ye geçen sular dahil Afrin Çayı, Küçük Asi (Karadere) çayı ve Defne olmak üzere 1,3 milyar m3 suyun Türkiye’den çayı katılmaktadır5. Türkiye sınırları içerisinde kaynaklandığı belirlenmiştir7. 88 km aktıktan sonra6, Asi Nehri Amik ovasın-

41 Kapak Konusu

Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkileri yıllar bo- yunca karmaşık bir şekilde gelişmiştir. Fırat-Dic- le havzası sularının kullanımı için oluşturulmuş Ortak Teknik Komite 1980’li yılların başlarında oluşturulmuştur. Türkiye ve Suriye bölgenin sı- nıraşan suları Fırat ve Dicle nehirlerini konuşur- ken Hatay sorunu nedeniyle Asi nehri görüşül- memiştir8. Türkiye Asi nehri sularının %90’ının Suriye tarafından kullanıldığını ve yapılacak pro- jeler ile bu oranın daha da artacağını belirtmiştir. Suriye’nin yoğun kullanımı nedeniyle Türkiye’ye ulaşan su miktarı saniyede 3 m3 yani yılda 94,6 milyon m3’tür ve bu miktar Türkiye Amik ovası sulamaları için yeterli olmadığı belirtilmektedir9.

Asi Havzasında Geliştirilen Projeler

Asi nehri suları, Lübnan ve Suriye’de sulama suyu ihtiyacı ile Humus-Hama sulama kanal Asi Nehri Havzası sistemine, Ghap ve Roudji sulama şebekelerine verilmektedir. Ayrıca, Asi nehri suları, 1998 yı- lında Homs şehri yakınlarında inşa edilen Zeite barajı, Romalılar döneminde yapılıp daha sonra Fransızlar döneminde tekrar inşa edilen Katina barajı ve 1960 yılında Rastan şehri yakınlarında inşa edilen Al Rastan barajında sulama ve içme Kıyıdaş Ülkelerin İlişkileri suyu olarak kullanılmak üzere depolanmakta- dır. Suların, sulama ve içme haricinde elektrik Bölge sularının konuşulduğu uluslararası plat- üretimi içinde kullanıldığı Asi nehri havzasında formlarda uzun bir süre Asi nehri konusu gün- Katina gölü çevresinde 1957 yılında inşa edilen deme getirilmemekteydi. Bunun sebebi ise uzun petrol rafinerisi, Katina gölünün batısında 1976 yıllar boyunca Asi nehrinin Suriye’nin kendi sı- yılında inşa edilen gübre üretim tesisleri ve Tür- nırları içerisinde saydığı Hatay’dan deniz dökü- kiye sınırları yakınında Zeytin fabrikaları yer al- lüyor olmasıdır. Bu durum uzun yıllar süresince maktadır. Bu tesisler havzada kirliliğe sebep ol- nehrin Türkiye’nin taleplerine rağmen konuşul- maktadır özellikle zeytinyağı fabrikaları atıkları mamasına, Suriye tarafından dile getirilmemesi- toplu balık ölümlerine neden olmuştur10. Ayrıca ne sebep olmuştur. tarımsal sulamadan dönen suların Asi nehrine boşalımı, Humus şehrinin kanalizasyon siste- Lübnan ve Suriye arasındaki ilişkiler Suriye’nin minin yetersizliği kirliliği artırmaktadır. Suriye 1950’lerde su kaynaklarını geliştirme projelerini hükümeti bu konuda önlemler alma çabaları bu- başladıktan sonra ciddi olarak 1962 yılından son- lunmasına rağmen havzanın su kalitesi problemi ra başlamıştır. Öncelikle ortak özel bir komite o- devam etmektedir11. luşturulmuş ve bu komite Hermel ve Ka’a bölge- lerinin su ihtiyaçlarını karşılamak için Lübnan’a Asi nehri havzasında kalkınmaya yönelik proje- yılda 100 milyon m3 su tahsis etmiştir. Bu ortak lerin geliştirilmesi 1950’li yıllara dayanmaktadır. komitenin çalışmaları ışığında Lübnan’ın su kay- İlk büyük proje olan Ghap vadisi projesini yapa- naklarını daha iyi değerlendirebilmesi için baraj bilmek için Suriye, Dünya Bankası’ndan kredi ve bent yapması tavsiye edilmiştir. talebinde bulunmuştur12. Bu plana göre 30.000-

42 Kapak Konusu

-

32.000 hektar büyüklüğündeki bataklık alanı Dünya Bankası, Türkiye’nin bu itirazında, bu drene edilip, sulu tarıma uygun alana dönüştü- projenin toplam su potansiyelinde veya yaz mi- rülecektir. Dünya Bankası kredi değerlendirme- nimum akışında azalmaya sebep olacağını ve bu sinde, havzanın birden fazla ülkenin sınırları içe- nedenle de ekilen ve ekilecek alanların sulan- risinde bulunmasından kaynaklanan uluslararası masının tehlikeye gireceği ve enerji ihtiyacını boyutuna odaklanmıştır. Bu sebeple bu projeyi, giderecek hidroelektrik tesislerin kurulumuna Dünya Bankası uluslararası projelerde üzerinde engel olacağı düşüncesinin olduğunu belirtmiş- durduğu şartlarca değerlendirmiştir. Söz konusu tir. Dünya Bankası’na göre ise, Suriye’ye giren ve projeye yukarı kıyıdaştan bir zarar gelmemesi sulama için kullanılacak su miktarı proje için bir ve aşağı kıyıdaş ülkenin mevcut kullanımlardan tehlike yaratmamaktadır, bu proje kış taşkınları- ötürü gördüğü zararlarla ilgili protesto etme- nı kontrol edecek ve yaz aylarında aşağı kıyıdaşa 15 mesi, Dünya Bankası’nın sınıraşan nehirlerin yeterli su akmasına engel olmayacaktır. . kullanımına ilişkin şartlarını oluşturmaktadır. Bu bağlamda da Dünya Bankası bu projeyi dört 1960’larda BM uzmanları, Suriye ve Lübnan arasında tartışma konusu olan Asi sularının ana başlık içerisinde incelemiştir. Bu çerçevede, Lübnan’ın 485 milyon m3/yıl olan yıllık ortalama Asi nehri havzası tüm su kaynakları ile bir bütün su potansiyelini öncellikli kullanma hakkına sa- olarak ele alınmalıdır. Ayrıca, yapılacak her bir hip olduklarını çünkü suyun kaynak noktasının proje bu bütünün bir parçası olarak değerlendi- Lübnan olduğunu belirtmişlerdir16. rilmelidir. Proje için kıyıdaş ülkelerin rızasının alınması, ve kazanılmış hakların tanınması, kı- 1960’larda Suriye, Rastan ve Mehordan barajları- yıdaş ülkelerin yaklaşımlarının her projeyi kendi nı, Cisr-ek Sugur bendini ve iki kanaldan oluşan yararlılık ve etki çerçevesinde değerlendirilmesi bir sulama sistemi inşa etmiştir17. gerekmektedir13. 1962 yılında Suriye, Hollanda Kalkınma İşbir- Dünya Bankası, Ghap projesinin Lübnan’ın mev- liği, NEDECO ile Asi nehrini geliştirme projesi cut su kullanımından etkilenmeyeceğini, fakat için işbirliği yapmışlardır. Bu proje planlanırken Lübnan’ın su kullanımını arttırması durumunda Türkiye’nin şartları, çıkarları ve Asi nehri sula- Suriye’nin ve projenin bu gelişmeden zarar gö- rını kullanım hakları göz ardı edilmiştir. O dö- receği kanısına varmıştır. Bu duruma ek olarak, nemde, Türkiye ve Suriye arasında yapılan bir Türkiye-Suriye ilişkilerinin gergin olması ve bu konferansta Türkiye taslak bir protokol hazır- planın Türkiye-Suriye’nin kıyıdaş olduğu diğer lanmasını talep etmiştir. Bu protokole göre, Asi nehirlerin kullanım hakları uzlaşma uyum sağ- havzasında hazırlanacak bu plan her iki ülkenin lamaması üzerine karşı çıkacağı düşünülmüştür. de çıkarlarına hitap edecek ve gelişmelerini des- Türkiye ayrıca Suriye’nin Afrin suyunun yönünü tekleyecektir. Gerekli taşkın kontrol ölçümlerini değiştirdiğini belirtmiş ve protesto etmiştir14. de belirlenmesi şartını da içeren olacak bu pro-

43 Kapak Konusu

Asi Dostluk Barajı, Türkiye ve Suriye halkının refah artışına da büyük katkıda bulunacak.

tokol de, yukarıda bahsi geçen NEDECO proje- Asi Havzasına Yönelik Hukuki Düzenlemeler sinin tekrar geçirilmesi ve yenilenmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, bu protokol içerisinde ne-  20 Ekim 1921 tarihinde, Türkiye ve Suriye hir ölçüm, taşkın uyarı istasyonlarının yapılma- adına da Fransa arasında imzalan andlaş- sını ve 6 Şubat 2011 tarihinde temeli atılan Asi maya göre Asi ve Fırat havzaları arasında Dostluk Barajını hitaben Amik ovasının sulama yer alan ve Suriye’nin Halep şehrinin gü- ihtiyaçlarının karşılanması için Türkiye-Suriye neyinde son bulan Balık (Qweik) çayı ile sınırına bir baraj yapılması için fizibilite çalışma- ilgilidir. Balık çayı, Türkiye’den doğmakta larının başlanması da yer almaktadır. Yapılan bu ve yılda 0,2 milyar m3 su potansiyeline sa- toplantı sonucunda bir sonuca varılamamıştır18. hiptir. Yapılan andlaşmaya göre bu çayın suyu Halep kenti ile kuzeyde Türkiye’de Asi havzasında Suriye sayısı net olmamakla sınırları içerisinde kalan bölge arasında birlikte birçok baraj inşa etmiştir. En büyük re- her iki tarafı hakça tatmin edecek biçimde zervuar kapasitesine sahip barajlardan biri olan tevzi edilecektir. Fakat günümüzde Halep Zeyzun barajı 2002 yılında yıkılmıştır. 22 Suriye- kenti su teminini Tabka barajından sağla- linin öldüğü selde 70 milyon m3 su serbest kalmış maktadır20. ve Türkiye’de tarımsal alanlar ve Suriye’de yerle- şim birimleri zarara neden olmuştur. Bu kaza  2 Şubat 1926 tarihinde Kudüs’te Filistin sonrası Türkiye’nin yardım veya tazminat talebi adına Birleşik Krallık ve Lübnan adına olmamıştır. Bir başka büyük baraj ise rezervuarı Fransa arasında bir anlaşma imzalanmış- 80 milyon m3 kapasiteli olan Zeita barajıdır ve tır. İki ülkenin iyi komşuluk ilişkileri üzeri- halen inşa aşamasındadır19. ne imzalan anlaşma hayvan su içme hakkı,

44 Kapak Konusu

- -

geleneksel su kullanım hakları, su tahsisi Lübnan ve Suriye arasında imzalanan bu and- ve seyrüsefer hakkı ile ilgilidir. laşma güçlü kıyıdaşın yani Suriye’nin taleplerine göre şekillendirilmiştir. Nehrin Lübnan kesimin-  30 Mayıs 1926, Suriye adına Fransa ve de kontrolünü ele alan Suriye, bir diğer kıyıdaş Türkiye arasında dostluk ve iyi komşuluk- olan Türkiye’yi bu andlaşmaya dahil etmemiştir. la ilgili sözleşme, Halep şehri için içme ve sulama için su tedarik edilmesini içermek- Türkiye-Suriye Siyasi İlişkilerinin Tarihi tedir. Türkiye-Suriye ilişkilerinin inişli çıkışlı olmasın-  3 Mayıs 1930 tarihli Fransa ve Türkiye ta- da küresel ve bölgesel faktörlerin etkisi büyüktür. rafından imzalanan “Tahdid-i Hudut Ni- Suriye, Osmanlı İmparatorluğu tarafından 400 hai Protokolü” sınıraşan sular konusuna yıl boyunca yönetilmiştir. Osmanlı’nın dağılma değinmiştir. döneminde özellikle Suriye’de Arap milliyetçiliği yükselmiştir. Bu durum I. Dünya Savaşı döne- minde daha da artmıştır. Suriye’ye göre Osmanlı  19 Mayıs 1939, Türkiye ve Suriye arasında yönetimi altındayken Arap dünyası gelişememiş- imzalanan “Hatay-Suriye Tahdid-i Hudu- tir24. du Son Protokolü” ne göre Suriye ve Tür- kiye arasında sınır oluşturan Asi, Karasu Türkiye-Suriye arasında uzun yıllar sorun olan ve Afrin sularının eşit bir şekilde kullanı- bölge Hatay, Türkiye ile 1939 yılında birleşmiştir. lacağı belirtilmiştir21. Suriye ise bu birleşmeyi uzun yıllar boyunca ka- bul etmemiş ve Hatay’ı “çalınmış toprak” olarak  1972 yılında Suriye ve Lübnan bir anlaşma tanımlamıştır. Uzun süre Arap dünyasının gün- yapmışlardır. Siyasi nedenlerle o tarihte deminde kalan Hatay meselesi, Suriye’nin her za- yürürlüğe giremeyen bu anlaşmaya göre man gündeminde olmasına karşın İsrail’in 1948 Lübnan yılda yalnızca Asi nehrinden 80 yılında kurulması ile Arap dünyasının gündemde 3 22 milyar m su tahsis edebilecektir . ikinci plana itilmiştir25.

 20 Eylül 1994 tarihinde Suriye ve Lübnan, 1946 yılında bağımsızlığını kazanan Suriye’nin Asi nehri sularının iki ülkenin kullanımına Türkiye ile ilişkileri sorunlu olarak tanımlanabi- ilişkin “Asi Sularının Paylaşılması Andlaş- lir. Özellikle, iki ülkenin ilişkilerinde soğuk savaş ması” nı imzalamışlardır. Türkiye’nin dahil dönemi belirleyici olmuştur. edilmediği bu andlaşmaya göre Lübnan- Suriye sınırındaki 420 milyon m3 toplam Soğuk Savaş Dönemi su hacminin 80 milyon m3 Lübnan’a bıra- kılmıştır. Geriye kalan 340 milyon m3 su 1990’lara kadar Türkiye-Suriye ilişkileri Soğuk Suriye’nin kullanımına bırakılmıştır23. Savaşın etkisi altında kalmıştır. Su meselesi ise

45 Kapak Konusu

1960’lı yıllarda iki ülkenin de Fırat-Dicle havzası teknik bir konu olmamış, kimlik, kendi kendine sularını kullanmaya başlaması ile su sorunu dış yeterlilik, bağımsızlık, Arap milliyetçiliği ile iliş- ilişkilerde bir gündem maddesi haline gelmiştir. kilendirilmiştir. İki ülke aynı dönemde sulama ve enerji odaklı projelere başlamıştır. Havzada memba ülke olan Türkiye, özellikle Fırat-Dicle havzasında başlat- Türkiye’nin su kaynaklarından faydalanma pro- tığı su geliştirme projelerini, refah ve gelişim dü- jelerine ağırlık vermesi hem Suriye’de hem de zeyinin eşit olmadığı Güneydoğu Anadolu böl- Arap dünyasında egemenlik ve çıkarlara ilişkin gesi için bir yatırım olarak değerlendirmiştir. kaygıların ortaya çıkmasına sebep olmuştur26. Özellikle, Fırat nehri üzerinde yer alan Keban, Suriye-Türkiye ilişkileri 1980’ler ve 1990’larda Karakaya ve Atatürk barajlarının inşa süreci meydana gelen hem küresel hem de bölgesel içerisinde ilişkiler daha gergin bir hal almıştır. sistemin değişiminden etkilenmiştir. Özellikle Suriye, Türkiye’ye karşı terör kozunu oynamaya 1990’larda Suriye’nin tarafı olduğu SSCB’nin da- başlamış ve bu doğrultuda PKK, Asala ve Dev- ğılması ile Suriye kendini avantajlı olmayan bir Sol gibi örgütlere sığınma sağlamıştır. 1980’li yıl- konumda bulmuştur. larda Suriye tarafından verilen bu desteğin bo- yutu artmıştır. 1983 yılında Türkiye kamuoyuna 1990’larla birlikte “su” Arap-İsrail barış sürecin- Suriye’nin bu tavrından memnun olmadığını be- de konu olmaya başlamıştır. Türkiye’nin isteği- lirtmiştir27. Ayrıca, 1983 yılında GAP’a başlayan nin dışında Fırat suları İsrail-Suriye su sorunun Türkiye’nin Suriye ile ilişkileri daha da gergin bir merkezine çekilmeye başlanmıştır. Türkiye, bir- boyuta ulaşmıştır. Uluslararası finans kuruluşla- biriyle hidrolojik bağlantısı olmayan birbirinden rı Arap protestoları karşısında Türkiye’ye kredi farklı iki ayrı havza sularının birbiriyle ilişkilen- vermemiş ve Türkiye bu projeyi kendi ulusal büt- dirilmesini reddetmiştir30. çesi ile finans etmiştir. 1990’ların ortasında PKK faaliyetlerinin artma- 1987 yılında Suriye’ye başbakanlık seviyesinde sıyla Türkiye su ve güvenlik konularını birbirin- ziyarette bulunan Türkiye, bu ziyaret süresince den ayırarak, Suriye’ye karşı PKK ile ilgili sert Suriye’den PKK’ya desteğini çekmesi hususunda bir tutum sergilemiştir. 1996 yılında Türkiye, talebini dile getirmiştir. Suriye ise Türkiye’den Suriye’ye PKK’ya desteğiyle ilgili tezkere gön- Fırat nehri sularının paylaşımına ilişkin bir an- dermiş ve devamında iki taraflı sorun için diplo- laşma imzalanmasını talep etmiştir. Türkiye bu matik çözüm geliştirmeye çalışmış fakat istediği durum karşısında Türkiye-Suriye sınırından ay- sonuca ulaşamamıştır. lık ortalama olarak saniyede 500 m3 su vereceğini taahhüt eden bir protokol hazırlamış ve bu pro- O güne kadar Türkiye’nin talep ve uyarıları- tokol iki ülke tarafından imzalanmıştır28. Ayrıca nı dikkate almayan Suriye, Türkiye’nin tavrının bu protokolle birlikte iki ülke kendi toprakları ciddiyetini anlamış ve Türkiye ile 20 Ekim 1998 içerisinde Suriye veya Türkiye karşıtı hareketleri tarihinde Adana Mutabakatını imzalamıştır. Bu desteklemeyeceğini içeren bir güvenlik protoko- mutabakat ile ikili ilişkiler özellikle güvenlik ala- lüne de imza atmışlardır. Bu protokole rağmen, nında ilişkiler gelişmeye başlamıştır. Bu mutaba- PKK’nın Suriye üzerinden atakları devam etmiş- kat ile Suriye, PKK kamplarını kapatmış ve lojis- tir29. tik desteğine son vermiştir31. Bir başka deyişle su konusu Suriye ile ilişkilerde güvenlik ile doğru- Soğuk savaş dönemi Türkiye-Suriye ilişkilerini dan bağlantılandırılmıştır. doğrudan etkilemiştir. Su ve güvenlik konula- rı aynı zamanda iki ülkenin iç politikalarını da 2000 Sonrası Türkiye-Suriye İlişkileri etkilenmiştir. Özellikle tarımın ulusal kalkınma politikası içerisinde ülke rejiminin önemli bir 1998 yılında imzalanan Adana Mutabakatı son- parçası olması nedeniyle su konusu Suriye için rası, 2000 yılına kadar iki ülke ilişkilerinde gü-

46 Kapak Konusu

- -

ven inşa etme çalışmaları devam etmiştir. 10. 22 Aralık 2004 tarihinde Başbakan Recep Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer’in 13 Erdoğan’ın Suriye ziyareti sırasında Suriye Baş- Haziran 2000 tarihinde Hafız Esad’ın cenazesine bakanı Otri ile görüşmüş ve Asi nehri üzerinde katılması, iki ülkenin değişmeye başlayan ilişki- yapılacak ortak bir baraj için işbirliği ve teknik lerinin gözler önüne sermiştir. 2000 yılında Suri- destek verebileceğini belirtmiştir. Türkiye’de ye Başbakan Yardımcısı Abdülhalim Haddam’ın 20.000 hektar Suriye’de 10.000 hektar alanı su- Ankara’ya yaptığı resmi ziyaret ile ilişkiler olum- lamayı hedefleyen bu projede elektrik üretimi de lu bir gelişme süreci içine girmiştir32. yapılacaktır36.

2002 yılı sonrası Türk dış politikasının değişme- Türkiye ve Suriye, 16 Eylül 2009 tarihinden iti- si ve Ortadoğu’ya yönelmesi, 2003 yılında Irak baren Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konse- işgali ile ABD’nin Suriye üzerinde hissedilen et- yi (YDSK) çerçevesinde toplantılar yapılmasına kisi, Suriye’nin güvenlik kaygıları, izole edilmiş karar verilmiştir. 22-23 Aralık 2009 tarihlerinde hissi ve Irak’ın parçalanma ihtimalinin iki ülke Şam’da düzenlenen Türkiye-Suriye YDSK Birinci üzerinde yarattığı ortak güvenlik endişesi Türki- Başbakanlar Toplantısı’nda yaklaşık 50 adet Mu- ye ve Suriye’yi yakınlaştırmıştır33. tabakat Zabıtları ve Anlaşma imzalanmıştır37. Bu belgelerden su ve çevre ile ilgili olanlar sırasıyla38; İki ülke arasında gelişen güven, ekonomik iliş- kileri geliştirme adımlarının da atılmasını sağla- 1. Asi Nehri Üzerinde “Dostluk Barajı” adı mıştır. 22 Aralık 2004 tarihinde Türkiye ve Suri- altında Ortak Baraj İnşa Edilmesine İlişkin ye ilk Serbest Ticaret Anlaşmasını imzalamıştır. Mutabakat Zaptı, Bu anlaşma ile iki ülkenin sınırları tanımlanmış 2. Suriye’nin Dicle Nehrinden Sulama Amaç- ve Suriye Hatay’ın Türkiye sınırları içerisinde yer lı Su Çekimine İlişkin Mutabakat Zaptı, aldığını kabul etmiştir34. 3. Kuraklıkla Mücadele ve Su Kaynaklarının Etkin Kullanımına İlişkin Mutabakat Zap- Türkiye-Suriye ilişkileri 2003 yılında yapılan kar- tı, şılıklı üst düzey ziyaretlerle önemli ivme kaza- 4. Su Kalitesinin İyileştirilmesine İlişkin Mu- nımlarına sahne oldu. Sözgelimi, Suriye Devlet tabakat Zaptı, 5. Meteoroloji Alanında Mutabakat Zaptı, Başkanı Beşar Esad’ın 2004 yılında Türkiye’ye 6. Çevre Koruma Alanında İşbirliği yaptığı resmi ziyaret bu konuda önemli bir adım Anlaşması’dır. olmuştur. 1946 yılından bu yana bağımsız Suri- ye tarihinde ilk defa Suriyeli bir devlet başkanı Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Ba- Türkiye’ye geliyordu. Bu ziyaret, iki ülke ilişkileri kanlar ikinci toplantısı 2-3 Ekim 2010 tarihleri açısından olduğu kadar, bölgesel dengeler açı- arasında Suriye’nin Lazkiye şehrinde toplanmış- sından da yepyeni bir dönemin başlangıcı olarak tır39. İkinci toplantıda imzalanan anlaşmaların yorumlanmıştır35. durumları incelenmiştir.

47 Kapak Konusu

2009 yılında yapılan toplantıda Asi nehri üzerin- tüm bölge suları için işbirliği yapılabilme umut- de Türkiye-Suriye sınırında, iki ülkenin %50-%50 larını arttırmıştır. Fakat Ocak 2011’den itibaren iştiraki ile “Asi Dostluk Barajı”nın yapılması için Ortadoğu ülkelerinde gelişen halk hareketleri, bir mutabakat imzalanmıştır. 6 Şubat 2011 tari- Suriye’de de Mart ayında fakir olan ve su sıkıntısı hinde Asi Dostluk Barajı temeli iki ülkenin Baş- da yaşayan tarım bölgesi olan Dara vilayetinde bakanları ve Bakanlarının katılımıyla atılmıştır. baş göstermiştir. Dara’da başlayan isyan hareke- Bugün ki planı dahilinde 22,50 metre yüksekli- ti devamında Laskiye ve Humus’a da sıçramıştır. ğinde yapılması planlanan homojen dolgu tipin- Devamında Halep’te de baş göstermiştir. Ülke de inşa edilecek olan baraj, sulama, taşkın ko- içinde karmaşık hale gelen bu durum ülkenin dış ruma ve elektrik üretme amacıyla yapılmaktadır. politikasına da özellikle Türkiye ile olan ilişki- Asi Dostluk Barajı tamamlandığında yaklaşık 8 lerine de yansımaktadır. 2011 Mart ayına kadar 000 hektar tarım arazisi sulanacak, birçok yer- işbirliği içinde devam eden Türkiye-Suriye iliş- leşim yeri taşkından korunacak, 9 MW kurulu kileri başlangıçta Türkiye’nin Suriye’nin reform güçle yılda yaklaşık 16 GWh enerji üretilecek- çalışmalarına destek olma tavrı ile şekillenmiş- tir40. tir. Nisan 2011 ile birlikte Türkiye-Suriye iliş- kilerinde değişim gözle görünür hale gelmiştir. Değerlendirme ve Sonuç Mülteci akınında Türkiye’nin sınırlarını açması, Antalya’da gerçekleşen muhalif toplantıları, Ha- 1998 yılında Türkiye ve Suriye arasında imzala- ziran ayı başında Türkiye’nin Suriye’yi açıkça nan Adana Mutabakatıyla, iki ülke arasında var eleştirmesi ilişkileri etkilemiştir. İşbirliklerinin olan güven sorunu temelli ilişkiler iyileşme süre- sona ermesi gündemde yerini almaktadır. cine girmiştir. 2000 yılında 10. Cumhurbaşkanı- mız Ahmet Necdet Sezer’in Hafız Esad’ın cenaze Sınıraşan sular, geçmişten günümüze Türkiye ve törenine katılması ve devamında 2004 yılında Suriye ilişkileri içerisinde önemli bir yere sahip Beşar Esad’ın Türkiye ziyaretiyle ilişkiler olumlu olmuştur. Türkiye ve Suriye’nin kıyıdaş olduğu bir gelişim sürecine girmiştir. İlişkilerin olumlu su kaynakları, Orta Doğu’nun denge değişimle- gelişimi iki ülke arasında ekonomik, teknik işbir- rinden ve Türkiye-Suriye ilişkilerinden doğrudan likleri ve anlaşmalarla perçinlenmiştir. ilgili bir konu olmuş ve ona göre de şekillenmiş- tir. Suriye’nin iç karmaşası sürecinde iki ülkenin Bu durum yakın ilişkiler içinde olan Türkiye ve ortak olarak yapmayı planladığı Asi Dostluk Ba- Suriye uzun yıllar boyunca yapamadıkları sınıra- rajı projesinin de bu süreçten etkilenip, askıya şan suların kullanımına ilişkin işbirliği, değişen alınması veya mevcut sürecinde tamamlanması bölge dengeleri, iki ülkenin iyi ilişkileri, ortak mümkün gözükmektedir. İki ülkenin örnek iş- çıkar algıları ile gerçekleşme sürecine girmiştir. birliği bir süreliğine bekleme sürecine girmiştir. Özellikle Asi Dostluk Barajı’nın 6 Şubat 2011 Bu sürecin ne kadar süreceği veya ne boyutta ele tarihinde temelinin atılması bu gelişmeye en iyi alınacağı Suriye’nin iç politikası bir dengeye ka- örnek olmuştur. Asi nehrinde gerçekleştirilen bu vuştuğunda bir netliğe kavuşacaktır. işbirliği sadece Türkiye-Suriye ilişkileri için değil,

O

48 Kapak Konusu

DİPNOTLAR

1 Asi nehri ismi uluslar arası literatürde Orontes ve Al-Asi olarak da geçmektedir. 2 Ayşegül Kibaroğlu, Axel Klaphake, Annika Kramer, Waltina Scheumann, Alexander Carius, “Cooperation Turkey’s Transboundary Waters”, Adelphi Research, October, 2005,s.66. 3 Tabloda yer alan rakamlar 2009 yılına ait FAO çalışmasından alınmıştır. Bu raporda FAO çalışmasında verilen ra- kamlar esas alınmıştır. 4 Vefa Toklu, Su Sorunu Uluslararası Hukuk ve Türkiye, Turhan Kitabevi, Ankara, 1999, s. 94; Konuralp Pamukçu, Su Politikası, Ankara, Bağlam Yayınları, 2000, s.138 5 Dante A.Caponera, “Legal Aspects of Transboundary River Basins in The Middle: The Al Asi (Orontes), The Jordan and The Nile.” Natural Resources Journal, XXLIII No:3, Summer 1993:629 6 Vefa Toklu, s.94 7 TMMOB, s.576, A. Kiabaroğlu, s. 66 8 Ali Çarkoğlu, Mine Eder, “Domestic Concerns and the Water Conflict over the Euphrates-Tigris River Basin, Middle Eastern Studies, Vol. 37, No.1, January 2001, s. 68. 9 A.Kibaroğlu, s.71; İlter Turan, Gün Kut, “ Political-ideological Constraints on Intra-Basin Cooperation on Trans- boundary Waters”, Natural Resources Forum, Vol. 21, No.2, 1997, s. 144; G.E.Gruen, “Turkish Waters: Source of Regional Conflict or Catalyst for Peace”, Water, Air, and Soil Pollution, 123, Kluwer Academic Publishers, 2000, s. 571. 10 “Fabrika Atıkları Asi Nehrini Siyaha Boyadı”, 11/06/2008, Sabah Gazetesi 11 D. Caponera, , s.682. 12 D. Caponera , s.682; A.Kibaroğlu, s.69. 13 D. Caponera ,s.632 14 a.g.e., s.632. 15 D. Caponera, s.633, A.Kıran, s. 74 16 D. Caponera, s.633. 17 a.g.e. 18 D. Caponera, s.634 19 FAO, s.263, E.Canatan, s. 35, www.dsi.gov.tr. 20 M.Karpuzcu, M. D. Gürol, S. Bayar (ed.), s.30. 21 A.Kibaroğlu, s. 69. 22 Cemal Zehir, s.105. 23 T.C. Dışişleri Bakanlığı, 1994, s.13. 24 a.g.e., s.231 25 a.g.e. 26 M.B. Altunışık, Ö.Tür, s.232; A.Koluman, O.Orhon, s.3. 27 a.g.e., s. 232, Robert Olson, “Turkey-Syria Relations Since The Gulf War: Kurds and Water, Journal of South Asian and Middle Eastern Studies, Vol. XIX, no. 1, (Fall), 1995, s.169. 28 R.Olson, s.169; M.B. Altunışık, Ö.Tür, s.232 29 R.Olson, s.170. 30 M.B. Altunışık, Ö.Tür, s.236 31 F.Stephen Larrabee, “Turkey Rediscovers the Middle East”, Foreign Affairs, July/August, 2007, s.109. 32 A.Koluman, O.Orhon, s. 5 33 O.Orhon, s. 42. 34 A.Kibaroğlu, s. 71. 35 F.S. Larrabee, s. 109. 36 A.Kibaroğlu, s.71. 37 Veysel Ayhan, “Türkiye-Suriye İlişkilerinde Yeni bir Dönem: Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi”. Ortadoğu Analiz, Cilt 1, Sayı 11, Kasım, 2009, s. 27; T.C. İçişleri Bakanlığı, Basın Açıklaması, No: 2009/107. 38 http://www.mfa.gov.tr/no_-211_-1-ekim-2010_-turkiye-suriye-yuksek-duzeyli-stratejik-isbirligi-konseyi- bakanlar-ikinci-toplantisi-hk_.tr.mfa 39 http://www.mfa.gov.tr/turkiye-suriye-yuksek-duzeyli-stratejik-isbirligi-konseyi-ikinci-bakanlar-toplantisi-basin- toplantisi.tr.mfa 40 http://www.dsi.gov.tr/basinbul/detay.cfm?BultenID=247

49