Ekrem AKURGAL EGE BATI UYGARLIĞININ DOĞDUĞU YER EGE BATI UYGARLIĞININ DOĞDUĞU YER

DOĞU HELLEN KÜLTÜR TARİHİ I.Ö . 1050 - 333

Ekrem AKURGAL

İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayını İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayını

İzmir Yayıncılık İzmir Büyükşehir Belediyesi Yayıncılık ve Tanıtım Hizmetleri Tie. San. A.Ş.

İşçiler Cad. No: 130 Kahramanlar 35230 İzmir Tel: 0 (232) 421 70 40-41-42 Faks: 422 04 66 [email protected] www.izmir-bld.gov.tr

Kent Kitaplığı Dizisi: 3 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer Ekrem AKURGAL

Birinci Basım: Ekim 2000 Baskı Adedi: 3000

© Meral AKURGAL ve İzmir Yayıncılık A.Ş.

Yayıma Hazırlayan, Mustafa Özturanlı Kapak Tasarım, Servet Kuru Kapak, İon Sütun Başlığı.Mermer. Ekrem AKURGAL Anadolu Kültür Tarihi, Efes Artemis Tapınağı İ.Ö. 560-550. Londra British Museum Grafik Uygulama, Behiye Özcan

ISBN 975-018-0044-7

00.35.Y.0018.3

hu kitap Ekim 2000 tarihinde Promat Basım Yayın A.Ş. Tesisleri’nde basılmış, 100 adedi yazar ve yayınevi için satış dışı tutularak tümü numaralanmıştır. EKREM AKURGALTN YAŞAMÖYKÜSÜ

Ord.Prof.Dr.Ekrem Akurgal 30.03.191 l'de İstanbul'da doğdu. 1930/31 'de Erkek Lisesi'ni bitirdi. D evlet imtihanını kazanarak Almanya'ya gitti. 1932-1940 yıllan arasında Berlin'de arkeoloji okudu ve doktorasım yaptı. 1941'de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde önce asistan ve doçent, 1949'da profesör, 1957’de ordinaryüs pro­ fesör oldu. 1958/59'da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde dekanlık görevinde bulundu.

1943-1983 tarihleri arasında Türk Tarih Kurumu üyesi olan Akurgal, 1951-1961, 1982-1983 yıllan arasında da kurumun Genel Sekreterliğini yaptı. 1951-1981 senelerinde Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Üyesi olarak çalıştı.

1961-1962 yıllan arasında Princeton, 1971-1972'de Berlin Üniversitelerinde, 1976'da Pisa Scuola Normale Supenore'de ve 1980-1981'de Viyana Üniversitesinde konuk profesör olarak ders verdi. 1950'den beri Avrupa, Amerika, Ingiltere ve Sovyet Rusya'da üniversite ve akademilerde konferanslar verdi.

1960'lardan bu yana Akurgal İngiliz, Fransız, Alman, Yunan ve İspanyol tele- vizyonlannda söyleşilerde bulunmuş ve belgesel programlarda yer almıştır.

Avusturya Akademisi (1968), İngiliz Akademisi (1968), İsveç Akademisi (1969), Danimarka Akademisi (1972), Fransız Akademisi (1979), Westfalische Akademie (Almanya 1983) ve İtalyan Akademisi (1983) üyesidir. 1992'de Fransız Akademisi Eskiçağ Bölümü asil üyeliğine seçildi. Oradaki koltuğu yaşamı boyunca Akurgal adını taşıyacak. 1992'de kurulan Türkiye Bilimler Akademisi Şeref Üyesidir. Bordeaux Üniversitesi (Fransa 1961), Atina Üniversitesi (Yunanistan 1988), Lecce Üniversitesi (İtalya 1990) ve Anadolu Üniversitesi (1990) kendisine Şeref Doktoru samru tevcih etmişlerdir.

Ekrem Akurgal. Federal Almanya Büyük Liyakat Nişanı Yıldızlı Rütbesi (1979). Goethe Madalyası (1979), T.C.Kültür Bakanlığı'rmzın Büyük Ödülü (1981), Italyan Commandatore Nişanı (1987) ve Fransa Cumhurbaşkanı tarafından verilen Legion d'Honneur Officier rütbesi (1990) sahibidir.

Aşağıdaki yabancı bilim kurumlanmn Şeref Üyesidir: Londra Hellenic Society (1954), Washington Arkeoloji Enstitüsü (1961), Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü (1979), Ellen Arkeoloji Enstitüsü (1983), Avusturya Arkeoloji Enstitüsü (1987).

Akurgal 1990 yılında Karşıyaka Belediyesi'nce Hemşehrilik Beratı, 1994'te İzmir Ticaret Odası'run İzmir Kentine Katkı Ödülü, 1995'te de ESİAD "Bölge üstün Hizmet Beratı" ile onurlandırılmıştır.

İzmir Bayraklı'da Eski İzmir kentinin yer aldığı höyüğün karşısındaki 1643 Numaralı Cadde, 28 Eylül 1995 tarihinden bu yana Ekrem Akurgal adını taşımaktadır.

Ekrem Akurgal’m Alman, İngiliz, Fransız, İtalyan ve İspanyol dillerinde, Avrupa'da baskılan yüzbinleri bulan kitaplan vardır. Bu eserlerden dört yabancı dilde Avrupa'da, İngiltere ve Amerika'da yayınlanmış olan Orient und Okzident kitabının baskısı yüzelb bini aşmıştır. Ancient Civilizations and Ruins of adlı kitabı bugüne kadar sekiz baskı, 1988'de yayınlanan Anadolu Uygarlıklan başlıklı 600 sayfalık Türkçe yapıtı beş baskı yapmıştır.

Akurgal İzmir'de bir arkeoloji istasyonu kurarak 1948-1993 yılına değin İzmir, Daskyleion Foça, Çandarlı ve Erythrai (İldin) kazılarını yetiştirdiği gençlerle birlikte yürüttü. 1981'de emekli olduğu sırada Türk üniversitelerinde onun 23 öğrencisi profesör ya da doçent olarak hizmet ediyor, birkaç düzineyi aşan öğrencisi de müzeler ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nde iş başında bulunuyordu.

1956 da Dergisi'ni kurarak Türk bilim adamlarının arkeoloji ve Türk Sanatı alanlannda yaptıklan çalışmalannı bilim dünyasına duyurmalarını sağlamıştır. Akurgal aynca Almanya'da yayımlanan Epigraphica Anatolica ve Kadmos gibi bilimsel dergilenn ve 70 000 tirajlı olup, arkeoloji meraklılanna hitap eden "Archeo" adlı İtalyan dergisinin editörlerinden biridir. Akurgal, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde Türk Sanatı Tarihi, Tiyatro ve Kütüphanecilik Bölümleri ile Epigrafi dalını kurmuş, Fakültenin önündeki Sinan Heykelini diktirmiştir.

Ankara ve İzmir'de 1973 Ekim ayında toplanan Uluslararası Klasik Arkeoloji Kongresi'ni Türk Tarih Kurumu adına organize etmiştir.

1941 yılından beri Ulus, Zafer, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerinde. Ülkü, Varlık dergilerinde ve daha başka yayın organlarında Türk Sanatı, Hellen Kültürü, Orta Asya Türk Sanatı ve özellikle mimarlık konularında Türk aydınlarına yönelik makale­ ler yazmıştır. Anadolu Uygarlıkları adım taşıyan kitabının 5. baskısında (1995) bu makalelerinden 52'si yer almaktadır (s.232-303, 603-638).

Türkiye'deki Alman Kültür merkezlerinin İstişare Kurulu’nun 20 yıl süre ile (1974-1994) Genel Başkanlığını ve Türkiye-Yunanistan Dostluk Demeği’nin Başkanlığım (1988-1995) yapmıştır. ÖNSÖZ

Ekrem Akurgal elinizdeki kitabı , Phokaia, Kyme, Kyzikos, Daskyleion ve Erythrai'da yaptığı kazılarda elde ettiği sonuçlara, aynca Efes, Milet ve Samos üze­ rine ortaya konmuş yayınlara dayanarak yazmıştır.

Smyrna Kenti'nin ilk kazıları 1948-1951 yılları arasında John M.Cook-Ekrem Akurgal yönetiminde bir İngiliz-Türk ortak çalışması olarak yapılmıştır. İngiliz ekibi II. Dünya Savaşı nedeniyle Hellas'ta durdurulmuş olan kazılann 1951'de tekrar başlatılması üzerine Türkiye'den aynlmıştır. Ekrem Akurgal ise adi geçen altı Ege kentinde sondaj ve kazılar yaptıktan sonra 1966 yılından başlayarak İzmir çalışmalannı yeniden ele alm ıştır.

Smyrna kazılannı 1993'ten bu yana Meral Akurgal yönetmekte ve İzmir kazılanna yeni boyutlar kazandırmaktadır. Yapılan kazılarla Smyma'nın çok iyi korun­ muş olan kent duvan ortaya çıkanlmakta, Athena Tapınağı'ndan ele geçen mimari buluntular işlenmekte ve bunların Foça taşı kullanılarak yapılan kopyalan ile tapınağın sütunları ayağa kaldınlmaktadır.

Smyrna Kenti'nin de anlatıldığı bu kitabı Meral Akurgal yazınsal ve bilimsel bakımdan gözden geçirmiş, gerekli düzeltmeleri, çıkarmalan ve eklemeleri yapmıştır.

Kitapta yer alan Hellenli ozanlann dizelerinin İngilizce çevirilerini Sue Ellen Dopp sağlamıştır.

Kitabın baskıya hazır duruma getirilmesinde arkeolog Esin Erbilir, arkeolog Emine Özsakallı ve arkeoloji öğrencisi Ece Yüksel'in y ardımlan olmuştur.

Smyrna Kenti'nin görkemli bir biçimde ortaya çıkanlması çalışmalan devletin ve İzmirli işadamlannın bilinçli destekleri ile yürütülmektedir. Bayraklı Höyüğü'nü, Numune Bağı olarak kullanan İzmir Tekel Şarap Fabrikası'nın özverili davranışlan. Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü olduğu sırada Hikmet Gürçay'ın kullanılan kazıevini yaptırması, bir aralık Türk Tarih Kurumu'nun maddi desteği, Karşıyaka'nın örnek üç Belediye Başkanı Nevzat Çobanoğlu, Cihan Türsen, Kemal Baysak, İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş ve İzmirli işadamlannın gayretleriyle kazılarımız övgüye değer bir düzeye ulaşmıştır.

IX Bayraklı kazılarını Dr. Nejat Ferit Eczacıbaşı desteklemiş, Erythrai kazılarını ise 7 yıl boyunca Selçuk Yaşar Topluluğu finanse etmiştir. Şimdi Muharrem Kayhan'ın şahsında SÖKTAŞ A.Ş.nin örnek biçimdeki desteği, Smyrna kazılarını yaşatmaktadır.

Vali Kemal Nehrozoğlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı Dr.Burhan Özfatu- ra'nın 1997 yılında İzmir Agorası'm ziyaret edilebilir duruma getirmeleri ve 2000 yılında Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina'nın ve Konak Belediye Başkam Erdal lzgi’nin İzmir Arkeoloji Müzesi'nin önünü açarak, müzeye layık olduğu yeni bir görünüm kazandırmaları, İzmir kenti için büyük aşama olmuştur.

Bayraklı Höyüğü'nün Türkiye ve dünya tarihi için büyük önemini takdir eden İzmirlilere, Y.Mimar Şükrü Kocagöz'e, eski Kültür Müsteşarlarından Murat Katoğlu'ya, İzmir Arkeoloji Müzesi uzmanlarına, Muharrem Kayhan'a ve Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu'ya sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

İşbaşına geldiğinden bu yana İzmir'in başta kültür olmak üzere bütün sorun­ larına candan ve içten davranışlarla doğrultu veren Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina'ya duyduğum hayranlığı özellikle belirtmek isterim.

Ekrem Akurgal, 11 Ağustos 2000 İÇİNDEKİLER

EGE'DE HELLEN UYGARLIĞI Î.Ö. 1050 - 333 1 Doğu Hellen Kültür Tarihi I

BÖLÜM I KURULUŞ VE GELİŞME EVRESİ 3

BÖLÜM B EGE'NİN YÜKSELİŞ EVRESİ (I.Ö. 750-650) 8 Aiol ve lon Özellikleri: g Homeros ve Ilias (I.Ö. 750-700) 9 Hesiodos (I.Ö. 700 sıralan) 10 Hellenler'de Din ve Mitoloji 12 Ege Kent Devletlerinin Doğuşu 14 Demokrasinin Doğuşu 21 Aiol ve lon Müziği 21 Terpandros ve Yedi Telli Lyra 22 Yedi Telli Saz Mezopotamya'da 25 lon ve Aiol Şiiri 26 Lirik Şiir 27 Archilochos 27 Kallinos 28 Simonides 29 Mimnermos 29

BÖLÜM m ALTIN ÇAĞ I. EVRE (I.Ö. 650-546) 31 Ege'nin Dünya Ticaretine Katılması, lonlann Karadeniz'de ve Akdeniz'de Koloni Kurmalan ve Paranın icadı 31 Altın Çağda Aiol ve lon Şiiri A lkaios (I.Ö. 630-560) 32 Sappho (I.Ö. 630-560) 3 4 A lkm an (I.Ö. 650-600) Anakreon (I.Ö. 6 . yüzyıl ortalan) Klazomenai'lı Hipponaks (I.Ö. 6 . yüzyıl) ALTIN ÇAĞ - H. EVRE (I.Ö. 600-545) 3 7

Özgür Düşüncenin ve Bilimin Doğuşu 37

Hellen Felsefesinin Kurucusu Miletoslu Thales (I.Ö. 625-545) 3 7 Miletoslu Anaksimandros (I.Ö. 610-545) 3 g Miletoslu Anaksinıenes (I.Ö. 610-545) 38 Hellen Tarihinin Yedi Bilge Kişisinin Üçü Egeli 38 Ephesoslu Herakleitos (I.Ö. yaklaşık 550-480) 38 Güney İtalya'da lon Kökenli Elea Okulu 39 Kolophonlu (Değirmendereli) Ksenophanes (I.Ö. 570-475) 39 Elealı Parmenides (I.Ö. 515-445) 39 Güney İtalya'da lon Kökenli Pythagoras Okulu 39 Abderalı Sophist Filozof Protagoras (I.Ö. 485-415) 40 Atomcular 40 Klazomenailı Büyük Düşünür Anaksagoras (I.Ö. 500/496-428) 41 Tıp Biliminin Kurucusu Istanköylü Hippokrates (I.Ö. 460-370) 41 İskenderiye Okulu 41 Düzyazı (Nesir) 42 Aisopos'un Masalları 43 Tarihin Babası Halikamassoslu Herodotos (I.Ö. yaklaşık 484-425) 43

ORTA VE GEÇ ARKAİK DÖNEM (I.Ö. 546-470) 44 BÖLÜM IV KLASİK EVRE 1(1.0.470-400) 45 Eski Çağda Kadın 45 Miletoslu Aspasia 45 Foçalı Aspasia 46

KLASİK EVRE H (I.Ö . 400-333) 46 ton ve Aiol Seramik Sanatı (I.Ö. 650-550) 46 Doğu Hellen Mimarlık Sanatı 48 Aiol ve lon Başlıklarının Ortaya Çıkışı 50 Küçük Boy ton Heykelciliği 53 lon Heykel Sanatı 70 Doğal Güzellik 77

ÖZET 112 Doğu Hellen Sanatı ve Kültürünün Dünya Tarihindeki Önemi H-

KAYNAKÇA VE KISALTMALAR 115

XII

EGE'DE HELLEN UYGARLIĞI

I.Ö. 1050 - 333

Doğu Hellen Kültür Tarihi

Bugünkü bilgi çağının temellerini atan Hellen Uygarlığı'nın gelişmesinde Ege'de oturan lonlann ve Aiollerin katkısı büyük olmuştur.

Daha Ahhiyava Krallığı zamanında (I.Ö. 1800-1100) Batı Anadolu'da ticaret kolonileri kurmuş olan Hellenler, Hitit İmparatorluğu'nun çöküşünden ve Troia’nın tahribinden sonra Ege Bölgesi'nin tamamım, yani Batı Anadolu kıyısı 1 ile Lesbos, Chios, Samos, Rhodos ve Girit adalarını ele geçirmişlerdi. Elinizdeki kitap söz konusu bölgenin Aioller ve lonlar tarafından iskan edilmiş kentlerinde gün ışığına çıkarılan sanat ve kültür eserlerini işlemektedir.

Herodot (I 149) Aiollerin Lesbos Adası'nda ve Batı Anadolu'da Kyme, Larisa, Neonteichos, Temnos, Killa, Notion, Aigiroesa, , Aigai, Myrina, Gryneion ve Smyma kentlerinde, lonlann ise (I 142) Samos, Chios adalan ile Milet, Myus, Priene, Ephesos, Kolophon, Lebedos, Teos, Erythrai, Phokaia ve Klazomenai kentlerinde otur- duklannı kaydetmektedir.

Bu kentler yıllardan beri kazılarla İncelenmektedir. Samos'u Hermann J. Kienast, Miletos'u Volkmar von Graeve, Didyma'yı Klaus Tuchelt, Priene'yi Wolf Koenigs, Klazomenai'ı Güven Bakır, Ephesos'u Fritz Krinzinger, Smyma'yı Meral Akurgal, Phokaia'yı Ömer Özyiğit, Kyme'yi Sebastiana Lagona, Gryneion’u Turhan Özkan araştırmaktadır.

Ege Uygarlığı'nın güzel buluntulannı içeren Klaros kazılan Juliet de La Geniere, Daskyleion çalışmalan Tomris Bakır tarafından yürütülmektedir. Numan Tuna Datça ve Teos'da araştırmalar yapmaktadır. Çok önemli sonuçlar veren Erythrai kazılan şimdilik durmuştur. Aiol ve lon kentlerinin daha önce yapılmış olan kazı çalışmalan Ancient Civilization Ruins of Turkey adlı kitabımızda kısaca ele alınmıştır.

'Y u s u f B o y sa l. Katalog der Vasen im Museum in Bodrum i. Ankara !969: Coşkun Özgüne), Mykenische Keramik in Anaiolien, A s ia Minor Studien. B a n d 2 3 . Bonn 1996; Yaşar Ersoy. "Finds from Menemen/Panaztepe in the Manisa Museum". BSA 83. 1988. London 1988. 55-82.

I Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Bayraklı. Erythrai, Foça, Çandarlı, ve Daskyleion kentlerinde gerçekleştirilen kazılara, ayrıca başta Miletos, Ephesos ve Klazonıenai olmak üzere Batı Anadolu'nun diğer merkezlerinde ve adalarda gün ışığına çıkarılan eserlere dayanarak Doğu Hellen Uygarlığı'nın kronolojisinin kesintisiz olarak dört evreden oluştuğu ortaya konmuştur,

Smvma'daKi dört evrede on yerleşme katı yer alır:

I- Geometrik Dönem I.Ö. 1050-750. Yerleşme katları 1-4 (Resim 1-10).

İl- Geç Geometrik-Subgeometrik Dönem İ.Ö.750-650. Yerleşme katlan 5-6 (Resim 11­ 16).

III- Arkaik Dönem İ.Ö.650-450. Yerleşme katları 7-8 (Resim 17, 18, 20).

IV- Klasik Dönem İ.Ö.450-333. Yerleşme katları 9-10 (Resim 19, 20).

Söz konusu dört evrede, dünya tarihinin en önemli sosyal, bilimsel ve kültürel atılından Ege'de geliştirilmiştir.

Resim 1 a, b - Erken Protogeometrik oınochoe. İ.Ö. 1000-950. Smyrna H Açması. I. yapı katı. Seviye 6.70-6.60 m. İzmir Arkeoloji Müzesi. BÖLÜM I

KURULUŞ VE GELİŞME EVRESİ

Protogeometrik, Erken ve Orta Geometrik dönemleri kapsayan dön yapı katı sürecinde Doğu Hellenler anavatanın taşra düzeyindeki temsilcileriydiler. I.Ö, 1050-750 tarihleri arasında lon ve özellikle Aiol halkları tanmcılılda geçinirdi. Ege'deki aris­ tokratik sınıf, büyük çiftliklerinde Batı Anadolu'nun yerli halkını kullanıyorlardı. Llias Destanı nda üzüm bağlanndan, sebze ve meyve bahçelerinden, zeytinyağından, buğday ekmeğinden ve tatlı şaraptan söz edilmektedir. Böylece buğday ve arpa ekiminin yanında şarapçılığın önemli rol oynadığı anlaşılmaktadır Hayvancılık ve balıkçılık da başta gelen geçim kaynaklarıydılar. Her aile kendisi için gerekli süt, yağ. peynir türün­ den gıdayı hatta kumaş, deri gibi malzemesini kendi fertleri ile üretirdi. Bu nedenle ticaret henüz gelişmemişti. Bu evrede seramik ürünleri dışında sanal eserlen yok gibidir. Mısır ya da M ezopotamya'dan ithal edilmiş eserlere rastlanmamıştır. Bu tarih­ lerde Aioller ve lonlar yanyana dizilmiş dikdörtgen biçimli evlerde oturuyorlardı (Resim 6,9). Aynca oval biçimli evler de mevcuttur (Resim 3).

Yazı bütün Hellen Dünyası'nda olduğu gibi henüz kullanılmıyordu. Bu evrede halk ozanlan bir çalgı eşliğinde destanları ve mitolojik öyküleri ezbere söylerlerdi.

Resim 2- Orta Protogeometrik oinochoe.İ,Ö.950-925. Smyrna H Açması. 2. yapı katı. Seviye 7.00m. İzmir Arkeoloji Müzesi.

3 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Bayraklının 1. yapı katından elde ettiğimiz Attik Geometrik stildeki oinochoe (Resim I) aşağı yukarı I.Ö. 1000-950 tarihlerini vermektedir. Eusebios kronolojisinde Myrina'nın kuruluş tarihinin I.Ö. 1046 yılı olarak belirlenmesine ve oinochoeıniz.e daya­ narak Doğu Hellenli Smyrna'nın kuruluş talihini I.Ö. 1050 olarak kabul etmekteyiz2.

Bayraklı'nın 4. yapı katında gün ışığına çıkan gri renkli seramik ilgi çekicidir. Ancak bol sayıda ele geçen bu seramik çeşidinin yerli halka mi yoksa Hellas'tan gelen Helleıılere mi ait olduğunu henüz tespit edemedik

n „ı ev Seviye 7.70 m. I.Ö. 925-900. R esim 3 - Sm yrna. H Açması. Oval ev. Sev.y

’ E.Akurgal. AU-Srnyrm I. 2ü, 21 ' E.Akuıgal, Alt-Sm yrna I T al. 6a-*1-

4 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

4

V Resim 4 - Geç Protogeometrik amphora. î . Ö . 925-900. Smyrna H Açması. 2. yapı katı. Seviye 7.90-7.70 m. İzmir Arkeoloji Müzesi.

Resim 5 a, b - Geç Protogeometrik krater. I.Ö. 925-900. Smyrna H Açması. 2. yapı katı. Seviye 7.90-7.70 m. İzmir Arkeoloji Müzesi. Ege Halı Uygarlığının Doğduğu Ytı

• . ' M > ‘ m, * « İL t t w £ j î J e "t I \■ ■ t 72i.

Resim 6 - 3. yapı katı. Yanyana 3 odadan olunuyor. Erken Geometrik. I Ö. 875-825. Smyrna H Açması. Seviye 8.20 m

Resim 7 - Geç Protogeometrik skyphos. I.Ö. 900-875. Smyrna H Açması. 3.yapı katı Seviye 7.10-7.00 m. İzmir Arkeoloji Müzesi.

Resim 8 - Geç Protogeometrik skyphos I.Ö. 900-875, 3. yapı katı. İzmir Arkeoloji Müzesi Ege Ban Uygarlığının Doğduğu Yer

-

J z s S - ' . • v - • “ *. • ' \ • * ! ( ,> -V JP \

s û / t i ® ? ^ w " ı [ 4 - -

•J

Resim 9 - 4. yapı katı. Ona Geometrik I.Ö. 825-750, Seviye 8.50-8.40 m.

Remit 10 Kıkcıı (jvıımemk oifeKhoc lö ST5-M3 im * Aıicoioji Mu>ru BÖLÜM n

ege’nin yükseliş evresi (i.ö. 750-650)

Aiol ve lon Özellikleri:

Geç Geometrik (Resim 14, 15) ve Subgeometrik seramik ile tanımlanan bu evrede Ege kentlerinde belirgin ilerlemeler görüyoruz. Bu dönemde Aiol ve lon özel­ likleri ortaya çıkmaktadır. Aioller din, mitoloji, edebiyat, şiir, müzik gibi işitsel ve anlatıcı sanatlarda ayrıca mimarlıkta önde gelmektedirler, tonlar ise dünya ticareti, seramik, resim ve heykel sanatlarında belirgin üstünlük sergilerler. Yazılı kaynaklardan öğrendiğimize göre Kolophon, Erythrai ve Teos şehir merkezlerinde oturan tonlar Panionion hareketiyle kuzeye doğru yayılmışlar, Smyrna, Klazomenai ve Phokaia kent­ lerini işgal etmişlerdir' . Bu yayılma bir nüfus patlaması olduğu kadar bir ilerleme olgusu idi. Böylece ticaret ve gemicilik yolu ile tonlar refaha kavuşarak aşağıda göreceğimiz üzere I.Ö. 650-546 tarihleri arasında dünyanın kültür lideri oldular. Aiolis Bölgesi'nin en büyük ve en önemli yerleşmesi İzmir'deki Bayraklı Höyüğü'dür. Herodotos'un (I 50) anlattığı Kolophonlu lonlann Bayraklı Höyüğü'nde yerleşmelerine karşın, aşağıdaki açıklamalarda göreceğimiz üzere İzmir'in Aiol özelliği hiçbir şekilde kaybolmamıştır'. Belirgin Aiol özellikleri bir lon şehri olan Phokaia'da da görülmekte­ dir. Bayraklı Höyüğü'nae çıkan mantar biçimli başlıklann tıpkılan Phokaia'da da elde edilmiştir. Böylece bugünkü İzmir Bölgesi'nin o dönemlerde Aiol özellikleri taşıdığı belirmektedir.

Resim 11 - Orta-Geç Geometrik evreye ait kantharos parçalan. t.Ö.750 sıralan. Smyrna H Açması. 4.yapı katı. Seviye 8.40-8.20 m. İzmir Arkeoloji Müzesi.

4 E Akurgal. Eski l/.m ir 1.21. ' E.Akurgal. Eski l/.mir i , « 21-22 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 12 - Orta-Geç Geometrik evreye ait bir krater parçası. I.Ö. 750 sıralan. 4. yapı katı. Seviye 8.85-8.50 m. İzmir Arkeoloji Müzesi.

Homeros ve îlias (I.Ö. 750-700)

Yükseliş evresi insanlık tarihinin en büyük anıtsal edebiyat eseri olan İliada’nın ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Homeros'un tlias Destanı Hellenlerin olduğu ölçüde bugünkü Batı Dünyası’mn da ilk ve en büyük anıtsal edebiyat eseridir". Homeros (İ.Ö. 750-700) eskiden beri bili­ nen ve birbirinden ayn olan üç destanı, yani Helena’nın kaçınlışı, Troia Savaşı ve Akhilleus'un öfkesi adlı üç konuyu bir araya getirerek ölümsüz yapıtını yarattı.

Aiol ve lon lehçelerinin kanşımından oluşan bir dille söylenmiş ve okunmuş olan bu destanın büyük olasılıkla Aiolis ve tonia bölgelerinin sınırında yer alan ve söz konusu karma dili konuşan İzmir kentinde derlenmiş olduğu akla yakın gelmektedir. İlias Destanı Ege'de saz ozanlarınca kendine öz bir makamla kralların, tyranlann malikanelerinde ya da halk toplulukları önünde ezbere okunurdu. Bu anıtsal eser ilk kez tyran Peisistratos zamanında, Atina'da I.Ö. 560 sıralarında, yazılı duruma sokulmuştur.

İlias konusunda J L:ıtac2. H oıner. München und Ziirih, 1985, OR. Deubner. H o mer bi klnissc. AA 1998. 489-498: A. Leskv, Die Hoınerischeforschtıng in der Ciegenwun. Wien 1952. H Drcrup. Ciriechische Archilektur/ur Zeil Hoıncrs, A A 1964. 180-219 I

Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Ji I

R esim 13-5. yapı katı. Homeros Dönemi. Geç Geometrik. I.Ö. 750-700. Seviye 9.00-8.90 m. b - aynı yapı katı, basitleştirilmiş plan.

Hesiodos (I.Ö. 700 sıralan)

Hellen edebiyatının Homeros'tan sonra gelen ve I.Ö. 8. yüzyılın sonunda yaşayan en eski ve en büyük yazan, didaktik eposun yaratıcısı Boiotialı Hesiodos'un babası İzmir'in kuzeyindeki Kyme'de doğmuştur. Hesiodos "Erğu kai Hemerai", yani işler ve günler adlı kitabında kardeşi Perses'e, babasının Kyme'den yoksulluk nedeni ile aynldığını anlatır:

Babamız gibi yap sen de, koca budala Perses, O da bir gün daha güzel yaşama umuduyla Aştı engin denizleri bırakıp ardında Aiolia’nm Kym e kentini, Geldi buralara kara gemisiyle. Bolluktan, zenginlikten, rahattan değil. Kör olası yoksulluktan kaçıyordu, O Zeusün insanlara reva gördüğü yoksulluktan. Geldi Helikon ün eteğinde Bu lanetli Askra 'ya yerleşti, Bu kışı sert, yazı çekilmez, tatsız kasabaya.

Azra Erhat, Hesiodos Eseri ve kaynaklan, TTK Ankara 1977, s. 8.

1 0 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Hellen edebiyatının Homeros'un tlias'ından hemen sonra, I.Ö. 700 tarihli en önemli yaratısı, Hesiodos'un "Theogonia" yani "Tanrıların Doğuşu" adlı yapıtıdır. Hesiodos dizelerinde kendi kişiliğinden söz eden ilk Hellen ozanıdır.

Engin denizlere açılamadan henüz Yalnız Euboia'ya gittim bir kez, Aulis'e Hani o Akhaların koca bir ordu toplayıp da Kutsal Hellas'tan kızlan güzel Troia'ya giderken Denizlerin durulmasını bekledikleri yere Oradan da Khalkis'e gitmiştim Yiğit Amphidamasin yanşmalanna katılmaya: Birçok ödüller koymuştu Kahraman oğullan. Herkes bilir benim orada Bir yiğitlem e ile birinci gelip İki kulplu bir üçayak kazandığımı Helikon Musa'lanna sunmuştum onu Onlann beni günün birinde Ozanlık yollanna düşürdükleri yerde Başka hiçbir görgüm olmadı Binbir eklentili tekneler üstüne Am a ben yine de söyleyebilirim sana Neler düşündüğünü deri kalkanlı Zeus'un Çünkü M usa'lar öğrettiler bana Söylenm ezi dile getiren ezgiler söylemesini.

Azra Erhat, Hesiodos Eseri ve Kaynaklan. Ankara 1977 s. 5.

. u m

Resim 14 - Geç Geometrik krater parçası. I.Ö. 750-725. Smyrna H Açması. 5. yapı katı. Seviye 10.45-10.40 m. İzmir Arkeoloji Müzesi.

İl Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

-A i İ l !l _ -

Resim 15 - Geç Geometrik skyphos-krater parçası. I.Ö. 8 . yüzyıl sonu. Smyrna H Açması. 5. yapı katı. Seviye 10.90-10.60-10.40 m. İzmir Arkeoloji Müzesi.

Hellenler'de Din ve Mitoloji

İlias Destanı ile Hesiodos'un Theogonia'sını, yani tanrıların doğuşunu okumuş olanlar Hellen dini ve onu anlatan Hellen mitolojisi konusunda yeterli bilgi edinmişlerdir. Hellenlerde din, aristokrat sınıfın yaratısıdır, llias'taki kahramanların hepsi ünlü ailelerden gelmedir. Gerçekten bir kralın yambaşında yaşayan soylular baş tanrı Zeus'un emrinde olan tanrıları anımsatırlar.

Hellen dini antropomorftur, yani tanrılar insan kılığındadır ve insanlar gibi güzel ve kötü işler yaparlar; söz gelimi Zeus yaman çapkındır. Karısı Hera'yı sık sık aldatır. Hera'nın Zeus'la kavga etmesi gibi tanrılar da birbirleriyle çok kez zıt duruma düşerler. Soylular meclisinde ileri gelenlerden bazılarının birbirleriyle dalaşmaları gibi. Tanrılardan biri bazen Zeus'a bile karşı çıkabilir, soylulardan birinin krala ters düşmesi gibi. Ancak son söz Zeus'undur. Yani soylular meclisinde son sözün kralda oluşu gibi. Tanrıların insanlardan biricik farkı ölümsüz oluşlarıdır.

Hellenlerde aynca orta ve fakir sınıf halkının taptığı ve dağlarda, ormanlarda büyük coşkularla düzenlenen bir inanç türü de mevcuttur. Tanrı kadın Kybelenin öncülük ettiği bu tür inançlar Hıristiyanlığın ortaya çıkmasına değin Anadolu'nun aydın olmayan halk katmanları arasında egemen olmuştur.

12 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Hellenler dinsel inanışlarına çok bağlıydılar. Atina'daki Akropolis I.Ö. 6 . ve 5. yüzyıllar boyunca yalnızca tapınakların yer aldığı bir kutsal tepeydi; tıpkı Hattuşaş gibi. Bu yüzden Hellen tanrılarının insanlara benzer yanlış yapmalarını ve günah işlemeleri­ ni görerek Hellenlerin dinsel inançlarının pek güçlü olmadığı kanaatine varmak yanlış olur. Nitekim Urlalı Anaksagoras ve Trakyalı Protagoras'ın Atina'da bulundukları sırada Hellen dinini eleştirdikleri için şehri terk etmek zorunda kalmaları çok ilgi çekicidir. Bu, dünya tarihinde ilk defa olmak üzere idarecilerini topraktan yapılmış oy pusulalarıyla seçen, yani demokratik düzeye ulaşmış halkın bile dine çok bağlı olduğunun belirgin bir göstergesidir. Hele büyük filozof Sokrates'in, adlan geçen iki Egeli filozofun etkisiyle Hellen dinini eleştirdiği iddiasıyla zehirli şerbet içirilerek ölüme mahkum edilmesi, Atina halkının ne denli dinsel inançlarına bağlı olduğunu ortaya koyar, insanoğlu yük­ sek düzeye ulaştığı zaman bile duygunun tutsağı olmaktadır.

u. jJL_---!---- &

■ û M d * ı

V ♦ i 1 - -_Z — ^ * J\m e 1 ■ 1 ’ 'V* j •. “ O v .ri • *

zr4 -J S?-' ------f —

Resim 16 a - 6 . yapı katı. Geç Geometnk. I.Ö. 700-650. Seviye 9.50-9.40 m.

U Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 16 b - Aynı yapı kah, basitleştirilmiş plan.

Hellenler her alanda olduğu gibi din ve mitoloji konularında da Mezopotamya ve Anadolu'nun etkisinde kalmışlardır. Örneğin, Hesiodos'ta Zeus'tan önce Kronos'un, ondan da önce Uranos un baş tanrı olmaları Mezopotamya'daki Kumarbi efsanesinde de görülür, orada sıra: Anu, Kumarbi, Gök tanrısı biçimindedir. Bu tanrılar birbirlerinin yerini zorla almışlardır. Kumarbi, Anu'nun erkeklik uzvunu dişleriyle kopararak onun yerine geçer. Hesiodos'ta ise Kronos Uranos'un erkeklik uzvunu orakla biçerek onun tahtına oturur. Hellenler'in tanrıları Şark ülkelerindeki tanrıların yaptıkları işi görür. Bu nedenle birçok Hellen tanrısının Doğu kökenli olduğu anlaşılmıştır

Ege Kent Devletlerinin Doğuşu

Hellen yazılı kaynaklarından öğrendiğimize göre lon ve Aiol kentlerinde kral­ ların idare ettiği topluluk, aristokratlardan ve orta sınıf halktan oluşuyordu, tlias ve Odysseia destanlarında anlatıldığına göre asiller kral ile birlikte yaşıyor, savaş çıktığında cenk arabaları, süvarileri ve savaşçıları ile kralın yanıbaşında bulunuyorlardı. Ancak bu aristokratların bazdan korsanlık yapıyorlardı. Asiller zenginliklerim özellik­ le çiftliklerinde ortakçı olarak çalıştırdıkları orta sınıf halk ve köle olarak kullandıklan yerliler sayesinde elde ediyorlardı. Asillerin aşın zengin, orta halkın ise yoksul olması sınıf mücadelesine neden oluyordu. İşte o zaman ya orta sınıf halktan biri ya da asiller­ den biri silahlı bir darbe ile kralı devirerek yerine geçiyordu. Bu yasadışı devlet yöneti­ cisine Lydia dilinde ya da Etrüskçe "bey" anlamına gelen Tyıannos adi verilirdi. l.Ö. 700-650 tarihlerinde yaşayan ünlü ozan Arkhilochos söz konusu Tyrannos sözcüğünü ilk kullanan kişidir.

14 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Herodotos'tan ve daha başka yazılı kaynaklardan öğrendiğimize göre Samos'ta 6 . yüzyılın ikinci yansında Polykrates, Miletos'ta l.Ö. 600 sıralarında Thrasyboulos. Lesbos'ta (M idilli'de) 600 sıralannda Pittakos ve Erythrai'da aynı zamanda üç kişi bir-' den tyrannos olarak egemendiler.

Nitekim Smyma'da l.Ö. 7.yüzyılın ikinci yansında, İzmir'in en parlak döne­ minde Banyolu Ev, Oinochoe Evi ve onlann güneyindeki büyük megaron (Resim 17a) gibi yapılann bir krala ya da tirana ait olabileceği düşünülebilir. Bunlardan bir tanesi kral evi olabileceği gibi, yine bunlardan birisi, birkaç bin kişilik nüfustan oluşan İzmir Kenti’ne ait yaşlılar m eclisinin ya da soylular meclisinin toplandığı yerde olabilir (Resim 17b).

Resim 17 a - 7. yapı katı. Birinci safhanın parlak evresi. Erken Arkaik Dönem. l.Ö. 650-600. Yapı kalıntılan; banyolu oda 1-4, oinochoe odası 7.

15 Ege Balı Uygarlığının Doğduğu Yer

Özellikle büyük megaron yapısı, ortalıkta tek başına duran, ayak divanı yapılan bir mekan olmalıdır. Burada içme suyu konan bir su küpü bulunmuştur. Bundan da anlaşıldığı üzere, bu mekanda toplantı sırasında bulunanların içme suyu ihtiyacı karşılanmaktadır.

Resim 17 b- Smyrna. B-F/2-7 karelerindeki evler. l.Ö. 650-600. Seviye 9.80-9.70 m.

Onun için şimdilik İzmir'in öteki lon kentlerinde olduğu üzere hem ilk dönem­ lerde hem de parlak çağda krallar ya da "tyran"lar tarafından idare edildiğini bir varsayım olarak kabul etmemiz gerekiyor. Kentin Nekropolis bölümündeki İ.Ö. 600 tar­ ihlerine ait Tantalos Mezarı da buna bir işaret olsa gerektir. Yamanlarin güney sırtlarında tek başına denizden 205 m yükseklikte, çevreye egemen biçimde bir zaman­ lar yükselen bu önemli yapı ancak bir krala ya da bir "tyran1 a ait olabilir. Miletoslu Thrasyboulos'la aşağı yukarı çağdaş olan bu kral, belki de Alyattes'in kenti yıkmasından sonra da yaşamıştır. Ancak kentin başında bir beyin bulunmasına karşın idare biçiminin bazı demokratik yönleri olduğu anlaşılıyor.

Athena Tapınağı'nın terasları yapılırken batı terasının ancak yarısı inşa edilebil­ miştir. Çünkü İzmir'de 7. yüzyılın sonunda Athena Tapınağı na ait terasların inşası sırasında burada bulunan bir yapı batı terasının batı yarısının inşa edilmesini önlemiştir. Ancak tapınak bu durumda bulunduğu sırada Alyattes tarafından söz konusu yapı ile bir­ likte yıkılınca tapınağın son evresinde batı terasının batı yönü de tamamlanmıştır (Resim 19). Bu yapıya saygı gösterilmesi şüphe yok ki bir demokratik tutumla ilgilidir.

16 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Bunun gibi sonradan eklenen bu teras bölümünün batı duvarı düz gitmeyip doğuya doğru bir dirsek yapar. Çünkü batısında iskân alammn doğu duvarı vardır . Özel haklara gösterilen bu saygı, kentin idaresinde herhalde kraldan başka soylular ya da yaşlılar meclisi gibi bir çeşit demokratik bir gücün mevcut olduğu izlenimini yaratmak­ tadır. İzmir Kenti'nin l.Ö. 5. yüzyılda da demokratik güdümlü bir krallık idaresinde olduğu kanısındayız. Bu olasılık 4. yüzyıl için daha çok geçerlidir. Kentin nekropolisinde yüzlerce küçük mezar arasında 4. yüzyılda yapıldıkları şüphesiz olan yan yana iki büyükçe çifte tümülüsün yer alması bunun bir kanıtı olsa gerektir. Nitekim Larisa'da da l.Ö. 5. ve 4. yüzyıllarda tiranlar.hüküm sürüyordu. Belki Foça yakınındaki Achamenid mezarlarını andıran kayadan oyulma anıt-kabir de böyle bir küçük krala ya da tirana aittir.

O 5 m

Resim 18 a - Smyrna. B-F/2-7 karelerindeki evler. l.Ö. 600-545. Çifte megaıon (XII a-c, XIII-XV), dört dükkan (XXIX, XXV, XXVU1, XIII) ve iki ev (XX, XXIII, XXIV), (XXXa. XXXb. XXII). Seviye 10.30-10.20 m. H Açması.

E.Akurgııl, Eski Çağda Ege ve tznıir. Şek.36. 38.

17 Ege Bitti Dofjuğu Yn

Resim 18 b- Resim 18 a'daki dükkan ve evlerin izometrik planı.

Ege'de kentler, İzmir kazılarında saptanmış olduğu gibi en geç l.Ö. 7. yüzyıldan beri bir duvarla çevrili idiler. Böylece Ege, ton ve Aiol yerleşmeleri her bakımdan tam anlamı ile. yani kralı, aristokrat ve orta sınıf halkı ve güvence sağlayan duvarı ile Hellence ''polis'1 adi verilen kentlerdi. Batı Anadolu'daki Hellen yerleşmeleri kent devlet olmalarını, yani kendi başlarına buyruk, bağımsız bir siyasal organ olmalarım belki de Yakındoğu da Fenikelilerde, Geç Hititlerde gördüğümüz küçük krallıkları ve prenslik­ leri kendilerine örnek almış olmalarına borçludurlar. Bu çeşit küçük beylikler, büyük krallıklar gibi dünyayı egemenlikleri altına almak hırsını taşımadıkları için, kendilerini ticarete ve kültüre vermekte ve böylece insanlığa yararlı olmaktaydılar.

Bu tür küçük beyliklerde despotluk söz konusu olamayacağı için demokrasi tam anlamı ile işlemekte, böylece her alanda rekabet ve yarışma rahatlıkla sağlanmakta, insanlar huzur içinde yaşamakta idiler. Ne var ki küçük beylikler uzun ömürlü olamıyordu. Nasıl Assur büyük krallığı l.Ö 8 . yüzyılda Hitit beyliklerini yıktı ise, Pers büyük krallığı da l.Ö. 546 tarihlerinde Ege'deki lon ve Aiol kent devletçiklerinin altın çağının son bulmasına neden oldu.

18 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

„ ı n i ve 4 Yüzyıl yapı katlan. Resim 19 - Smyrna. 1.0. 5 ve 4 ? y 20 - Smyrna genel plan (A Rıfat Korur) Bayraklı öreninde ayakta dutun bütün kalıntılar yer almaktadır Ege Balı Uygarlığının Doğduğu Yer

Demokrasinin Doğuşu

Demokrasinin ilk adımlan Aiol ve lon kent devletçiklerinde atıldı. Soylulara karşı orta sınıf halkla birlikte lyrik ozanların sert ve öfkeli dizeleri, bazı tyranlann olum­ lu davranışlan ve özellikle ticaretin gelişmesi gibi oluşumlar, Ege yöresinde daha 1 O. 7 yüzyılın ilk yansında demokrasiye doğru bir yönelişin gerçekleşmesini sağladılar. Lesbos'ta Tyran Pittakos'un I.Ö. 7. yüzyılın sonunda başlattığı demokrasi girişimini başan ile tamamladıktan sonra politikayı kendiliğinden bırakması örnek bir davranış oldu. Böylece Ege Bölgesi, demokrasinin gelişmesinde anavatan Hellas'a öncülük etmiştir. Gerçekten Hellas'ta ilk demokrasi girişimini Atina'da I.Ö. 594'te archon olduk­ tan sonra Solon gerçekleştirmeye çalıştı. Ancak oluşturduğu anayasa soyluları kızdırdı, orta halli halkı ise düş kırıklığına uğrattı. Bununla birlikte Solon'un başlattığı hareket zamanla olumlu sonuçlar verdi. Gerçekten I.Ö. 508 tarihinde ilk demokratik devlet Atina'da Kleisthenes tarafından kuruldu. Hellenler çağındaki demokrasinin bugünkün­ den farkı, çoğulcu olmayışı ve ondan sadece özgür Hellen yurttaşlarının yararlanmasıdır.

Aiol ve ton Müziği

Eskiçağ yazarlarının kitaplarını okuyanlar ya da antik dönem vazo resimlerini tanıyanlar (Resim 21) Hellenlerde müziğin ve dansın ne denli büyük bir rol oynadığını görmüşlerdir.

Ege'de yerleşen lonlar ve Aioller ise müzik (Resim 22) ve dans alanlarında daha da başarılı olmuşlardır. Hellen yazarları yapıtlarında Dor, lon ve Aiol makamlarından başka, özellikle Phrygia ve Lydia kökenli makamlardan da söz ederler1.

Saz aletleri: phorminx. lyra, barbiton. chelyx, nabla, kithara, pektis (magadis), trigonon; üflemeli çalgılar: aulos (flüt), çifte aulos, syrinx, salpinx: vurgulu çalgılar: kro- tala, kymbala, tympanon (def) adlarını taşıyorlardı.

Terpandros'a göre aulos'un (flütün) mucidi Olympos adlı bir Phrygiab idi. Her ne denli böyle bir şahsın yaşadığı kesin olarak bilinmese de. bu tür bir söylencenin olması bile Phryg etkisinin önemine işaret eder. Nefesli müzik aletlerinin Konya mevlevilerinde, Anadolu Türklerinin dinsel müziğinde. Eskiçağ Anadolusu'nda Toprak Ana ayinlerinde oynadığı büyük rol göz önünde tutulursa, flütün Egeli Hellenlere

Ma* Vvegner, Da s Musiklebcn der Griixhen. B erlin , I'M*). Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Phrygia'dan ya da Lydia'dan geçtiği düşüncesi akla yakın gelmektedir. Nitekim aşağıda göreceğimiz üzere, lyra aleti de Lesbos'a Anadolu dan geçmiştir.

mnmmmmmA 1 • J *»

Resim 21 - Geç Geometrik Attika vazo. Dipylon'dan. l.Ö. 8 . yüzyılın ikinci yansı (E. Akurgal, Orient und Okzident Pl. 62).

Terpandros ve Yedi Telli Lyra

Hellenlerin en eski ve en önemli müzik adamlarından biri olan Terpandros, Lesbos Adası'nda, Antissa'da doğdu, ancak genellikle İsparta'da çalıştı. Orada l.Ö. 676 tarihinde Apollon Komeios için düzenlenen dinsel şölende müzik yanşmasını kaza­ narak ünlendi. Ozan Pindarosun (l.Ö. 518-442) bir şiir parçasından (Strabon XIII 2,4) öğrendiğimize göre Terpandros, Homeros çağının dört telli phorminx adlı sazını yedi telli kitharaya (kanımızca lyraya) dönüştürmüştür.

22 A Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 22 - Dinos parçası. Bayraklı Athena Tapınağı. Geç Geometrik-Subgeometrik stilde. l.Ö. 670. İzmir Arkeoloji Müzesi.

Delos’ta bulunan l.Ö. 7. yüzyılın 3. dörtlüğüne ait bir amphorada tasvir edil­ miş olan yedi telli çalgı (Resim 23, 24a) kırk yıl öncesine değin bu tür sazın en eski ömeği olarak biliniyordu. Güzel bir rastlantı sonucu Smyma'da (Resim 22, 24b) ve Klazomenai (Urla)’da gün ışığına çıkarılan Subgeometrik vazo parçalarında da yedi telli saz tasvir edilmektedir. Die Kunst Anatoliens’ ve The Birth of Greek Art10 adlı kitaplarımızda yayınladığımız bu lyra örneğinin yaklaşık l.Ö. 680-670 tarihlerinde yani Terpandros'un yaşadığı yıllarda yapılmış olması önem taşımaktadır; çünkü bu eser Terpandros'un yedi telli sazın yaratıcısı olduğunu ve bu yedi telli aletin ilk kez, mucidinin yaşadığı yöre olan Aiolis Bölgesi nde, kullanıldığını göz önüne sermek­ tedir. Yukarıda sözü geçen Pindaros’a ait şiir kalınüsından (Strabon XHI 2,4) Terpandros'un, Lydialıların müzik symposionlanna katıldığını öğreniyoruz. Gordion'da bulunmuş olup, Gordion yerel müzesinde sergilenen ve yaklaşık t.Ö. 675-650 tarihleri arasında yapılmış Phryg vazosunda da ilk bakışta 7 telli olduğu izlenimini veren bir lyra tasvir edilmiştir. Ancak oradaki lyra’da tel sayısının 7 mi 8 mi olduğu konusunda kesin bir yargıya varamadım. Ayrıca söz konusu Phryg eseri

E Akıırgul, K 1 Fiğ 3. E Akurgul, Btrıh ttf G w k An. Fiğ.133.

a Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

ton ve Aiol ressamlarına örnek olacak nitelikte de değildir. Bu nedenle şimdilik de olsa Phrygia'da Terpandros'un esinlenmiş olabileceği bir örneğin bulunmadığını söyleyebiliriz. Böylece yedi telli Lyra'nın Lesboslu Terpandros'un bir yaratısı olduğu kesinlik kazanmaktadır.

Resim 24 a-c - a) Kyklad amphorası üzerindeki lyra betimlemesi; b) Bayraklı dinosunda yer alan lyra. İ.Ö. 7. yüzyılın ikinci çeyreği; e) Karatepe kabartmalarında lyra tasviri.

Yedi telli lyra konusunda önemli bir soruya yanıt aramakta yarar vardır: Terpandros niçin 7 telli bir saz icad etti? Onun sazındaki yedi telin bugünkü Batı Dünyası'mn heptaton (yedi ses) sistemi ile bir ilgisi var mıdır? Bayraklı, Urla ve Delos örneklerinden sonra bütün lyra, kithara ve benzeri sazlar yedi tellidir; demek ki yeni bir ton sistemi ortaya çıkmıştır.

24 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

I.Ö . 8 . yüzyılda phorminx'lerde tel sayısı genellikle 4 (Resim 21). ancak bazen de 3-5'tir. Hellas'ta 3-5 telli olan sazlar Yakındoğu'da genellikle çok telli olup bazı tasvirlerde tel sayısı 23’ü bulmaktadıı . Ancak I.Ö. 700 tarihlerinde yapılmış olan Karatepe saray kabartmalarında görülen phorminx biçimindeki Geç Hitit tipi lyrada tel adedi 6 ’dır. Bu bir Hitit arayışı olabilir mi? Nitekim Çandarlıda ortaya çıkan bir örnekte de 6 telli lyra görülmektedir. Bundan önceki kitaplarımda yanlışlıkla 7 telli olduğunu söylediğim bir lyra da 6 tellidir . Çandarlı kraterindeki lyra tasvirinin, Karatepe kabartmalarındaki gibi 6 telli oluşu bir tesadüf müdür? Bu sorunu yeni buluntular çözecektir. Şimdilik alacağımız netice şudur; lyralar Hellen Dünyası'nda Î.Ö. 650 tarihinden itibaren 7 tellidir.

Yedi Telli Saz Mezopotamya'da

Yedi telli saz daha önce Mezopotamya'da mevcut idi. Hititolog Belkıs Dinçol yayınladığı güzel ve yararlı bir kitapçıkta 7 telli saz aletinin Eski Babil devrinde İlk önce Mezopotamya'da ortaya çıktığım yazmaktadır1 . Belkıs Dinçol'un konuyla ilgili pasajını olduğu gibi aktarıyorum:

"Akkad m üzik sistemi, Eski Babil devrinden itibaren Ur, Nippur ve Assur gibi merkezlerde ele geçen Akkadça (-Babilce ve Assurca) ve aynca Sümerce - Akkadça çift dilli bir düzineden fazla tablet sayesinde oldukça iyi bir şekilde belge­ lendi. Bunlar arasında, Nippur'da bulumm. Yeni Babil devrine ait bir tablet ilk dikkati çeken metin olmuştur. 24 satır içeren metin, üç sütuna aynlmıştır. Birinci sütun, her defasında 9 telli bir çalgının iki telini zikretmekte olup, bunlardan yanhzca yedisi kullanılmaktadır. İkinci sütunda, iki sayı arka arkaya yazılmıştır ve bunlar entervaJ basamaktan (iki ses arasındaki aralık) olarak yorumlanmaktadır. Üçüncü sütundaki tanımlamalar ise. entervaJ adlan olarak açıklanmaktadır. Ur kazılarında ele geçen, aynı devre ait Sümerce-Akkadça çift dilli bir leksikal tablet. bu metnin daha iyi anlaşılmasına yardım etmişbr. Bunda, 9 telli bir çalgının telleri için tanımlamalar verilmiştir ve bunlar ikinci metnin ilk sütunundaküere uymak­ tadır; "birinci tel, ikinci tel, üçüncü ince tel"gibi adlandırmalardır. İlk metinde, bu dokuz telden yanhzca yedisi kulkmıhyor ve S. te! birinci telin oktavını oluşturuyor ki, Bu da Mezopotamya müziğinin günümüzdekme benzer bir tarzda, yedi bastmıaklı bir ses sistemine sahip olduğunu gösteriyor. Daha önce. Eski Yunanlılarm

1 E.A kurgal, Birth o f Greek Arf. 202-21M. ‘ E. Akurgal. B irth o f G /e e i A n . P l. 32 ; Eski Çağda Ege v e Izm ir. R es. Itlb. B -D in ç o l, F.ski önasya'dü v e Mısır'da Müzik. İstanbul IW ), s.53-56. Ege Bad Uygarlığının Doğduğu Yer

buluşu olduğuna inanılan yedili ses dizesinin. Bubiller tarafından çok önceden bilindiği anlaşılmakladır. Eski Babil devrine ait bir metinde bir ürin akordu için talimat ver­ ilmektedir. l.Ö. 2. binyıl sonlarına ait. Assur kazılarında bulunan bir tablet ise Akkadça bir şarkı kalaloğu olup, aynı zamanda müzikal terimler de içermektedir. Çift dilli bel­ geler. Sümer müzik terminolojisi ile Babil terminolojisi arasında yakın bir ilişki olduğunu göstermektedir. Akkadça birçok teknik terim için Sümerce logogramlar kul tanıtmıştır. Bunlar bu uygulamaların Eski Babil öncesi evreden de daha önceleri varolduğunu düşündürür

Ugariı'te ele geçen ve M Ö. 13. yüzyıla tarihlenen Hunice ilahi. Akkad müzik terminolojisine göre notalandırılımştır. Çivi yazılı tabletlerde, H unice yazılan şarkıların altına Hurnceleştiıilmiş bir Akkadça ile müzik terimleri eklenmiştir. Bunlar, Babil tabletlerinden tanıdığımız terimlerdir. Bu ilahilerden en sağlam durumda olanı, bu ve­ rilere dayanılarak, günümüz nota sistemine göre, bir grup uzman tarafından seslendiril­ miştir. Bu deneme için. Ur mezarlannda bulunan gümüş lire dayanılarak yapılan bir rekonstrüksiyon kullanılmıştır. Bazı araştırmacılar, bu denemenin o devir seslendirmesi­ ni tam olarak yansıtmadığı görüşündedir.

Eski Önasya'nm diğer bölgelerinde ve Mısırda nota yazımı içeren herhangi bir belge bulunmamıştır. Ugarit örneğinin gösterdiği gibi, Mezopotamya ses sisteminin tüm Önasya'ya yayıldığını düşünmek yanlış olmaz

Hellenler müzik konusunda da Doğu nun etkisi altında kalmışlardır. Bu itibarla 7 ton sisteminin Mezopotamya'da bulunması doğaldır. Bununla birlikte Batı Avrupa'nın 7 telli saz aletinin yaratıcısı Lesboslu Terpardros'tur. Ion ve Aiol müzik konusunu kapatırken ünlü Hitııoloğumuz Sedat Alp'in Hititlerde Şarkı, Müzik ve Dans adlı kitabını okurlarıma tavsiye ederim. Bu eserde14 Hiıitlerin müzik, şarkı ve dans yaşamını büyük bir zevkle okuyacaklardır.

Ion ve Aiol Şiiri

lonia ve Aiolis, epos ve mitoloji yazarlarının olduğu gibi dize sanatının yani şiirin ve düz yazın türünün (nesirin) de yurdudur. Gerçekten l.Ö. 7. ve 6 . yüzyıllarda yaşayan ozanların hemen hepsi ya lonia ve Aiolis kökenli idiler ya da Ege Denizinin Batı Anadolu'ya yakın adalarında oturuyorlardı.

‘ 5 A lp , H tüllerde Şarkı. Miız.ık ve Dans. Hitit Çağında Anadolu'da Ü/.ilın ve Ş arap. Ankara 1999.

26 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Lirik Şiir

Ege'de 1.0. 7. yüzyıl başlarında soyluların yaratısı olan epos'un yanında daha çok, az varlıklı halk topluluklarına yönelik bir şiir türünün ortaya çıktığını görüyoruz.

Lirik şiir aşk, sevgi, neşe, hüzün ile birlikte hiciv ve eleştiri sanatı olup öfkeyi, kırgınlığı ve kızgınlığı da dile getiriyor ve bu yüzden çoğu yaşamından memnun olm ayan orta halk sınıfının ilgisini çekiyordu. Ege'de lyrik şiirin en eski ve en ünlü temsilcileri Archilochos, Kallinos, Simonides ve Mimnermostur.

Archilochos

Lirik şiirin lambos türünde dizeler derleyen Archilochos. l.Ö. 7. yüzyılın 2. dörtlüğünde Ege Denizi nin Paros ve Thasos (Taşoz) adalarında yaşamış, o çağda büyük beğeni kazanmış güçlü bir ozandı. Hellen Dünyası nda ünü Homeros unkinden hemen sonra geliyordu. lambos ve elegeia türü dizeler destanlar gibi kithara, (gitar) ya da aulos (çifte flüt) eşliğinde belirli bir vezine uyularak yüksek sesle okunurdu.

Archilochos yaşamı boyunca başı dertte olan talihsiz bir adamdı. Thasos'ta bütün varlığını kaybetmişti. TrakyalIlarla yapılan savaşta canını zor kurtarmıştı. Belki de bu nedenle dizeleri alaycı, kin dolu. dili ise iğneleyici, kaba ve sen idi Neoboule adlı bir kızı çok sevmişti. Ancak babası Lykambes kızını başka birisine verdi. Archilochos uğradığı bütün bu şanssızlıklardan duyduğu kızgınlığı ve hıncı dizelerinde, iğneleyici bazen de kaba sözlerle dile getirdi.

Herodotos. Kandaules'in eşi ve Gyges konusunda anlattığı olayın, Archilochos'un dizelerinde de aynen mevcut olduğunu söyler. Herodotos kitabının söz konusu olan yerinde Lydia Kralı Kandaules'in dünya güzeli olarak gördüğü eşini gece çıplak soyunduğu sırada kapı arkasına sakladığı Gyges e gizlice seyrettirmesi­ ni ve bu yüzden krallığından ve tahtından olmasını anlatır. Yukarda da söylediğimiz gibi Tyraıınos sözünü ilk kullanan kişi Archilochos tur.

Güler Çelgiıı "Eski Yunan Edebiyatı" adlı değerli ve yararlı kitabında Archilochos'a ait birkaç dizenin Türkçe çevirisini yapmıştır. Onu buraya aktarıyorum.

Ben hizmetçisivim yenilmez Ares'in ve sahibiyim büyüleyici armağanına Mousalann. Mızrağımla yoğuruldıı ekmeğim. mızrağımla karıştırıldı Ismaros şarabım Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

ve ben onu yaslanmak içiyorum mızrağıma. Büyük bir sanatım vardır benim. Ben hizmetçisiyim yenilmez Ares'in Bilirim bana kötülük yapana karşılık vermeyi,

Güler Çelgin, Eski Yunan Edebiyatı s. 46-47.

Kallinos

Lyrik şiirin elegeia denilen türünde dizeler yazan Ephesoslu Kallinos t.O. 7. yüzyılın 2. dörtlüğünde yaşamış olup Kimmerlerin Batı Anadolu'ya saldırması olayına tanık olmuştur. Bir dizesinde İzmir'i, düşmandan kurtarması için tanrı Zeus'a dua eder. Bir başka dizesinde ise gençleri savaşa çağırmaktadır. Şimdi bu dizeleri Talat Halman’ın çevirisinden okuyalım:

Genç silah arkadaşlarım. Ne zaman göstereceksiniz mertliğinizi? Sırt üstü yatıp pineklemekten Vazgeçmeyecek misiniz? Ülkeniz sav aş yüzünden kan ağlıyor da. Siz barış, barış diye Yan gelip ense yapıyorsunuz. Konu komşudan utanın bari. Her yiğit, atsın mızrağını ölmeden Bir kere daha, çünkü savaşınca Toprağımız, karımız, çocuklarımız uğruna. Haşmet ve heybet ışıldar miğferlerimizde. Ölüm, kader ağını örünce gelir ancak. Durmayın, saldırın barbar düşmanlara. Kaldırın mızrakları. Takın yürekleriniz üstüne kalkanları. Kaçış yoktur ölümden: Herkes düşecektir karanlığa, Damarlarında tanrı kanı akanlar bile. Mızrakların çatışmasından, Sav aş dağdağasından kaçanlar vardır, Eve gelince ansızın düşerler Ecelin pençesine. Saygı sevgi görmemiştir onlar, Öldülermı, adlarını anan olmaz. Bir kahraman ölünce Büyük küçük herkes ağlar ardından,

28 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Bütün ulus yas tutar yiğit bir cenkçiye. Yaşarken halkın gözünde yan-tanndır. Gücü, bir mermer sütun gibi görünür, Tek başına bir ordunun yaptığım yapar.

Talat S. Halman, Eski Uygarlıkların Şiirleri s.127.

Sim onides

Archilochos'un çağdaşı ve onun gibi iambik vezinde dizeler yazan Simonides Samos'ta doğmuştur. Ancak İ.Ö. 7. yüzyılın ortalarında Samos'un kolonisi olan Amargos Adası'nda oturduğu için Amargoslu Simonides adi ile anılırdı.

Sim onides de Archilochos gibi alaycı dizeler yazmış; insanları hayvanlarla, örneğin dom uz, tilki, at, eşek, köpek, maymun ve an gibi yaratıklarla karşılaştırmış, kadınların evin içini ve üstbaşlanm temiz tutmadıklarını, yıkanmadıklannı öne sür­ erek onları acımasız bir şekilde eleştirmiştir. Simonides'in şiirleri Archilochos'unkiler gibi daha çok yoksul halka yönelikti.

M im nerm os

Aslında Kolophonlu olup sonradan îzmir'e yerleştiği için olacak bazen Kolophonlu, bazen İzmirli olarak anılan Mimnermos I.Ö. 7 vüzyılda hem aulos (flüt) çalan bir m üzik ustası hem de duygusal dizeler dile getiren büyük bir ozan idi. Mimnermos bir dizesinde cedlerinin Neleus'un kenti Pylos'tan nasıl yelken açtıklarını ve Asia'nın (Batı Anadolu'nun) güzel kıyısındaki şirin Kolophon Kenti'ne yerleştiklerini ve daha sonra tanrıların buyruğu ile Aioller'in oturduklan İzmir'e geçtiklerini gönül okşayıcı bir dille anlatır.

M imnermos yukarıda anlattığımız Archilochos ve Simonides e hiç benze­ mez. O duygusal ve zarif üslubu ile daha çok Lesboslu Alkaios'un ve Sappho'nun türünde ince ruhlu bir ozandı.

Şimdi güzel bir örnek olarak Mimnermos'un yaşlılık üzerine yazdığı bir Şiirin, Azra Erhat tarafından yapılan çevirisini okuyalım:

Hayat nedir, altın Aphrodite'siz? Ölsem, (adamadığım gün gizli sevişmeleri, tatlı armağanları, vuslatı. Yalnız gençliğin çiçeklendiği çağ güzeldir hem erkekler hem kudınlat için. Çökünce Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

insanı çirkin, kötü eden ihtiyarlık. acı kaygılar kemirir durur insanın yüreğini. Gün ışığına bakmakla sevinmez artık, çocuklara düşman, kadınlarca değersizdir. İşte böyle dertli kılmış tanrı ihtiyarlığı.

Azra Erhat, Bkz. Güler Çelgin, Eski Yunan Edebiyatı, s.43-44. BÖ LÜM m

ALTIN ÇAĞ (l.Ö. 650-546)

Ege'deki lon kentleri bu dönemde dünyanın en önde gelen ticaret, bilim, sanat ve kültür merkezleri olmuşlardır.

Ege’nin Dünya Ticaretine Katılması, tonların Karadeniz’de ve Akdeniz’de Koloni Kurmaları ve Paranın icadı

Yukarıda Ege'de tonların önce Aiol kentlerini sızma yolu ile t.Ö. 8 . yüzyılda iskân ettiklerini, 700'lerde ise Propontis’te yavru kentler kurmaya başladıklarım kay­ detmiştik. Bu yayılm a bir nüfus patlaması olduğu kadar bir ilerleme olgusu idi. Nitekim hem en t.Ö . 650 tarihlerinden sonra Doğu ve Batı Akdeniz'de (İtalya'da, Fransa'da ve Ispanya’da) kurdukları yavru kentler ve ticaret kolonileri ile Egeliler, o zamanki dünya pazarlarını ele geçirdiler ve Fenikelilerin ardından o dönemdeki dünyanın en önemli, en başarılı işadamları oldular.

Böylece ticaret, gemicilik yolu ile tonlar refaha kavuştular ve aşağıda göreceğimiz üzere t.Ö. 650-546 tarihleri arasında dünyanın kültür lideri oldular. Bu evrede Ege'de çok odalı evlerin (Resim 17. 18), görkemli tapınakların, banyolu odaların, güzel parkeli yolların, taştan çeşme binasının, anıtsal taş mezarların yapıldığını ve ilk defa olmak üzere geometrik kent planının uygulandığını görü­ yoruz (Resim 20).

Hellen yazarlarına göre madeni sikkeleri Lydialılar icat etmişlerdir. Ancak bu satırların yazarı bir devlet tarafından basılmış paranın alışveriş aracı olarak kul­ lanılmasının daha çok Anadolulu Hellenlerin becerisi olduğu düşüncesindedir. Çünkü Lydiahlar deniz ticaretinden yoksun olmalarından başka güvenceli, ulaşımı kolay yollara sahip olmamaları nedeni ile de Doğu ülkelerindeki ticaret ve kültür merkezleriyle sürekli bağlantı kuramamışlardır. Nitekim Lydia sanat eserlerinde Pers işgaline, yani t.Ö. 546 tarihine değin hiçbir Mezopotamya ya da Mısır etkisi görülmemektedir. Buna karşılık Anadolulu Doğu Hellenler, M.Ö. 650 tarihlerinden başlayarak bir yüzyıl boyunca bütün Karadeniz çevresinde kurdukları kentler ve Akdeniz kıyılarında sahip bulundukları ticaret üsleriyle. o zamanki dünya ticaretine egemen durumdaydılar.

il Ege Bat/ Uygarlığının Doğduğu Yer

Böylece paranın icadının Hellenlerle Lydialıların ortak bir başarısı olması akla yakın gelmektedir. Belki de altın, gümüş ve bronz madenlerini Lydialılar veri­ yor ve paranın basımını da Anadolulu Hellen kent devletçikleri sağlıyordu. Nitekim para üzerindeki aslan ve boğa resimlerinin de Doğu Hellen biçeminde (üslubunda) olması bunu açığa vurmaktadır.

Zaten madeni figürlü sikkelerin ortaya çıkışı da yıllar önce İngiliz arkeologu E.S.G. Robinson'ın saptadığı'3 ve bu satırların yazarının 16 da belirttiği gibi M.Ö. 630 tarihlerinde olagelmiştir. Bu da Miletos başta olmak üzere Anadolulu kent devletçiklerinin en parlak dönemine rastlamakta ve paranın kullanılmasını gerek­ tiren durumun ancak Anadolulu Hellen işadamlarına yarayacağını kanıtlamaktadır.

Altın Çağda Aiol ve Ion Şiiri

Yükseliş evresinde önemli yer alan şiir çalışmaları Altın Çağda da devam etm iştir.

Alkaios (l.Ö. 630-560)

Çağdaşı ve yurttaşı Sappho ile birlikte Aiol lehçesinin en büyük iki ozanından biri olan ve Hellen yazınının en ünlü isimlerinin arasında yer alan Alkaios, Lesbos Adası'nda Mytilene'de, yaklaşık l.Ö. 630 sıralarında doğdu. Soylu bir aileden geldiği ve halk hareketlerine karşı çıktığı için ömrünün bir bölümünü Mısır'da ve Thrakia'da geçirmek zorunda kaldı. Tiran Pittakos idaresindeki halk ayaklanması olumlu sonuçlar verip, genel af ilan edilince adaya döndü ve orada l.Ö. 560 tarihlerine değin güzel ve etkili şarkılarını, meloslannı yazmayı sürdürdü.

Alkaios dizelerini genellikle sade ve duygusal, ancak gerektiğinde ise Archilochos'u anımsatan öfkeli ve sert üslupla dile getirirdi. Özellikle Hellas'ta büyük beğeni kazanan deyişlerini Lesboslu yurttaşı Terpandros'un icad ettiği 7 telli lyra eşliğinde ve kendi buluşu olup da sonradan kendi adını taşıyan alkaik vezni ile seslendirirdi.

E S O R o b in s o n , M l İ l 11151. 1 5 6 -1 6 7 . “ E A k u ^ a l. 7am Daiierung der altesten ııınlu-hun Münzen, Festschrift tür Kurt B ilici Muin/ am Rlıeiıı 1983 I - İ I.

32 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Alkaios tanrılar ve kahramanlar için yazdığı hymnoslardan başka, politik amaçlı şarkılar (stasiotika), içki şarkıları (sympotika) ve aşk şarkılan (erotika) da yazm ıştır.

Symposion'larda söylediği şarkılardan iki güzel örneği Güler Çelgin'in çevirisinde okuyalım:

tçclım ! Niye bekleyelim lambaları? Gün ışığı zaten bir parmak kaldı. Ey sevgili, getir, süslü büyük kupaları! S e m e le 'nin ve Z eus'un oğlu insanlara şarabı verdi çünkü dindirsin diye acılarım. Doldur ağızlarına kadar kadehleri bir ölçü şarap, iki ölçü suyla, devrilsin kupalar birbiri ardına.

Yağmur yağdırıyor Zeus, gökte büyük bir fırtına koptu, akan sular dondu. Karşı koy fırtınaya, uzan ateşin yanma ve karıştır çekinm eden bal gibi tatlı şarabı kupaların içinde. Sonra da şakaklarına daya yumuşak bir yastığı.

Güler Çelgin, Eski Yunan Edebiyatı, s.49.

Ş im di bir de A zra Erhat'ın Alkaios tan yaptığı bir çeviriyi okuyalım:

Anlayamıyorum rüzgârların durumunu. Bir buradan yuvarlanıyor zira dalga Bir oradan, biz de arada Kara gemiyle sallanıyoruz. Güç bela ayaktayız azgın fırtınada Gömülmüş direğin ayağı sulara. Yııtılmış iyice artık yelken Büyük parçalar sallanmada.

Azra Erhat, bkz. Suad Y. Boydur, HeJlen-Lahn Eskiçağ Bilgisi, s.34-35.

33 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Sappho (l.Ö. 630-560)

Hellen yazınının en ünlü ve en çok eleştirilen ozanı olan Sappho, Lesbos Adası'nda. olasılıkla Eresos'ta, yaklaşık t.Ö. 630 sıralarında doğdu. O da yurttaşı ve çağdaşı Alkaios gibi soylu bir aileden geldiği ve Tiran Pittakos'un yürüttüğü demokrasi hareketine karşı çıktığı için, bir süre yurt dışında oturmak zorunda kalmıştır. t.Ö. 603-595 tarihleri arasında Sicilya'da geçirdiği bu yılların dışındaki yaşamını yine Lesbos'ta sürdürdü.

Sappho Midilli'de (Mytilene'de) çeşitli yerlerden, adalardan ve Anadolu'dan, sözgelimi Miletos'tan gelen genç kızlara, Aphrodite onuruna kurduğu okulda dans ve müzik öğretirdi, ilginç davranışları olan kadın ozan büyük beğeni kazanan ezgilerini, genellikle öğrencileri evlenip okuldan ayrıldıkları sırada düzen­ lediği raks ve müzik şölenlerinde, kendi adım taşıyan sapphik vezin ile ve 7 telli lyra eşliğinde Aiol lehçesi ile okurdu.

Foça'da ve Çandarlı'da gün ışığına çıkardığımız, t.Ö. 6 . yüzyılın başlarında yani Sappho'nun yaşadığı ve okulunu idare ettiği dönemde yapılmış vazolarda re­ simleri görülen, burunlarının ucu kalkık, Aiol kökenli genç kızlar da belki Sappho'nun öğrencileri idiler. Nitekim Foçalı kızların saçlarını sıkı tutan süsleyici öğelerle bezeli diademler, ozanın bir şiirinde öğrencilerine önerdiği ve ayrıca aşağıya aldığımız dizelerinde söz ettiği saç çelengini anımsatmaktadır'*.

Sappho'nun kendi öğrencileri ile ilgili olarak yazdığı melos'tan bir bölümü Suad Baydur'un yaptığı çeviriden" okuyalım ve ünlü ozanın zarif üslubunun tadına varalım:

”... hiç yalansız, ölsem daha iyiydi. Ayrılırken hıçkıra hıçkıra bana şunları söyledi: Ah Sappho, ne iizücü şey bizler için, inan olsun senden istemıye istemıye ayrılıyorum'. Ona şöyle cevap verdim: Güle güle git, beni hatırından çıkartma. Biliyorsun sana nasıl baktığımızı. Bilmiyorsan sana hatırlatmak isterim. Ne neşeli. ne güzel günler geçirdiğimizin farkında değilsin. Güllerden, menekşelerden örülmüş birçok çelenklerle saçlarını süsledin Kır çiçeklerinden yapılmış dizileri yumuşak gerdanına doladın. Güzel kokulu yağlar süründün, yumuşak sedirler üzerine uzanıp dinlendin..."

F. Akurgal, KA. Abb. 128-130. ' F. Akurgal. H inh o f Önek A rt 2 14. " S Bay d ur. Helkn-Lutın Eskiçağ Bilgi* i İstanbul 194b. 35

M Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Lesboslu ozan, tam olarak günümüze değin korunmuş olan şiirinde ise, derin hayranlık duyduğu A phrodite'ye aşk ve bağlılık dolu bir özlemle seslenir:

Alım tahtlı ölümsüz Aphrodite, ey Zeus'un oyun-düzen kızı, yalvarırım sana! Utanç ve ağır acılarla, ey ulu, kırma benim gururumu ..."

S.Baydur, Hellen-Latin Eskiçağ Bilgisi, s.35.

Bu ve buna benzer, çeşitli anlamlara gelebilecek dizeler Sappho'nun ağır ve yakışıksız biçimde eleştirilmesine neden olmuşlardır.

S appho'nun biraz da epik karakteri olan Aiol lehçesi, duygusal deyişler sergilerdi. S özgelim i "A cı am a tatlı Eros", "Mehtaplı gecenin sihri”. "Aphrodite Tapınağı'nın elm a bahçesi ve çim enliği” gibi ilgi çekici konulan içeren şiirler bütün Hellas’ı büyülerdi. A ncak, dediğim iz gibi, Lesboslu ozanın sihir, aşk. dans ve raksla dolu yaşam ı eleştiriye de çok elverişli idi. Bu yüzden birçok yazar ve özellikle 5. yüzyıl komedi çevreleri Sappho'nun öğrencileriyle çok yakın ve içtenlikli yaşantısını kötü yorum ladılar. Evli bir kadın olan ozana, oturduğu adanın adi ile oluşturdukları bir sıfatla lesbiyen lakabını kondurdular. Sappho gerçekten eşcinsel miydi? Y oksa bu yakıştırm ayı günümüzdeki bazı sanatçıların bilinçli olarak yaptıkları gibi ününe ün kattığı için mi umursamıyordu? Bunu hiçbir zaman öğren­ emeyeceğiz. Ancak onun dizelerini her zaman zevkle okuyacağız.

Lirik şiir konusunu kapatm adan onun çok önemli üç temsilcisini, kısa da olsa ele almakta yarar vardır.

Alkman (Î.Ö. 650-600)

A lkm an, ailesi bakım ından Sardesli yani Lydia kökenli olmakla birlikte Sparta'da doğm uş ve orada yaşamıştır. Lirik şiirin Hellas'taki kurucusudur. Aiol türü meloslarla, özellikle genç kızların söylediği korolar için yazdığı partheneia şarkılarıyla ün kazanm ıştır. Şiirlerini Dor lehçesinde yazmış, ancak bazen lon lehçesinde sözcükler de kullanmıştır.

Anakreon (I.Ö. 6. yüzyıl ortalan)

A nakreon Teoslu (Sığacık) olup, Aiollerin melos türü lirik şiirini lonia'ya sokan ozandır, lon lehçesinde ve çekici bir dille yazdığı meloslannı (şarkılanm) Persler'in Anadolu'yu I.Ö. 546'da işgalinden sonra Thessalıa soylulannın ko­ naklarında, yakın dostu Samoslu Tyran Polykratesin ve Atinalı Tyran Peisistratos un

35 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Sappho (l.Ö. 630-560)

Hellen yazınının en ünlü ve en çok eleştirilen ozanı olan Sappho, Lesbos Adası'nda, olasılıkla Eresos'ta. yaklaşık l.Ö. 630 sıralarında doğdu. O da yurttaşı ve çağdaşı Alkaios gibi soylu bir aileden geldiği ve Tiran Pittakos'un yürüttüğü demokrasi hareketine karşı çıktığı için, bir süre yurt dışında oturmak zorunda kalmıştır. l.Ö. 603-595 tarihleri arasında Sicilya'da geçirdiği bu yılların dışındaki yaşamım yine Lesbos'ta sürdürdü.

Sappho Midilli’de (Mytilene'de) çeşitli yerlerden, adalardan ve Anadolu'dan, sözgelimi Miletos'tan gelen genç kızlara, Aphrodite onuruna kurduğu okulda dans ve müzik öğretirdi. İlginç davranışları olan kadın ozan büyük beğeni kazanan ezgilerini, genellikle öğrencileri evlenip okuldan ayrıldıkları sırada düzen­ lediği raks ve müzik şölenlerinde, kendi adını taşıyan sapphik vezin ile ve 7 telli lyra eşliğinde Aiol lehçesi ile okurdu.

Foça'da ve Çandarlı'da gün ışığına çıkardığımız, l.Ö. 6. yüzyılın başlarında yani Sappho'nun yaşadığı ve okulunu idare ettiği dönemde yapılmış vazolarda re­ simleri görülen, burunlarının ucu kalkık, Aiol kökenli genç kızlar17 da belki Sappho'nun öğrencileri idiler. Nitekim Foçalı kızların saçlarını sıkı tutan süsleyici öğelerle bezeli diademler, ozanın bir şiirinde öğrencilerine önerdiği ve ayrıca aşağıya aldığımız dizelerinde söz ettiği saç çelengini anımsatmaktadır1*.

Sappho'nun kencıı öğrencileri ile ilgili olarak yazdığı melos'tan bir bölümü Suad Baydur'un yaptığı çeviriden1* okuyalım ve ünlü ozanın zarif üslubunun tadına varalım:

"... hiç yalansız, ölsem daha iyiydi. Ayrılırken hıçkıra hıçkıra bana şunları söyledi: 'Ah Sappho, ne üzücü şey bizler için, inan olsun senden isleıniye isteıııiye ayrılıyorum'. Ona şöyle cevap verdim: Güle güle git, beni hatırından çıkartma. Biliyorsun sana nasıl baktığımızı. Bilmiyorsan sana hatırlatmak isterim. N e neşeli. ne güzel günler geçirdiğimizin farkında değilsin. Güllerden, menekşelerden örülmüş birçok çelenklerle saçlarını süsledin. Kır çiçeklerinden yapılmış dizileri yumuşak gerdanına doladın. Güzel kokulu yağlar süründün, yumuşak sedirler üzerine uzanıp dinlendin..."

E.Aku,-.ıl KA. Abb 128-1.10. 1 F Akurgtıl. Bınh uf Greek An. 214 S.Bayduı, N e lle n -l j/ ı n Eskiçağ Bilgisi İstanbul I94H. 35

34 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Lesboslu ozan, tam olarak günümüze değin korunmuş olan şiirinde ise, derin hayranlık duyduğu Aphrodite'ye aşk ve bağlılık dolu bir özlemle seslenir.

",„Altm tahth ölümsüz Aphrodite, ey Zeus'un oyun-düzen kızı, yalvarırım sana! Utanç ve ağır acılarla, ey ulu, kırma benim gururumu ..."

S.Baydur, Hellen-Latin Eskiçağ Bilgisi, s.35.

Bu ve buna benzer, çeşitli anlamlara gelebilecek dizeler Sappho'nun ağır ve yakışıksız biçimde eleştirilmesine neden olmuşlardır.

Sappho'nun biraz da epik karakteri olan Aiol lehçesi, duygusal deyişler sergilerdi. Sözgelimi "Acı ama tatlı Eros", "Mehtaplı gecenin sihri", "Aphrodite Tapınağı'nın elm a bahçesi ve çimenliği" gibi ilgi çekici konulan içeren şiirler bütün Hellas'ı büyülerdi. Ancak, dediğimiz gibi, Lesboslu ozanın sihir, aşk, dans ve raksla dolu yaşamı eleştiriye de çok elverişli idi. Bu yüzden birçok yazar ve özellikle 5. yüzyıl komedi çevreleri Sappho'nun öğrencileriyle çok yakın ve içtenlikli yaşantısını kötü yorumladılar. Evli bir kadın olan ozana, oturduğu adanın adi ile oluşturdukları bir sıfatla lesbiyen lakabını kondurdular. Sappho gerçekten eşcinsel miydi? Yoksa bu yakıştırmayı günümüzdeki bazı sanatçılann bilinçli olarak yaptıkları gibi ününe ün kattığı için mi umursamıyordu? Bunu hiçbir zaman öğren­ emeyeceğiz. Ancak onun dizelerini her zaman zevkle okuyacağız.

Lirik şiir konusunu kapatmadan onun çok önemli üç temsilcisini, kısa da olsa ele almakta yarar vardır.

Alkman (l.Ö. 650-600)

Alkman, ailesi balonundan Sardesli yani Lydia kökenli olmakla birlikte Sparta'da doğm uş ve orada yaşamıştır. Lirik şiirin Hellas’taki kurucusudur. Aiol türü meloslarla, özellikle genç kızların söylediği korolar için yazdığı partheneia şarkılarıyla ün kazanmıştır. Şiirlerini Dor lehçesinde yazmış, ancak bazen lon lehçesinde sözcükler de kullanmıştır.

Anakreon (t.Ö. 6. yüzyıl ortalan)

Anakreon Teoslu (Sığacık) olup, Aiollerin melos türü lirik şiirini lonia'ya sokan ozandır, lon lehçesinde ve çekici bir dille yazdığı meloslannı (şarkılarını) Perslerin Anadolu'yu t.Ö. 546'da işgalinden sonra Thessalia soylularının ko­ naklarında, yakın dostu Sanıoslu Tyran Polykrates'in ve Atinalı Tyran Peisistratos'un Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

saraylarında söylemiştir. Teoslu ozan özellikle aşk ve içki konularını işlemiştir. Anakreon, solo şarkıları yazan ozanların sonuncusudur; ancak dizeleri iç açıcıdır ve belki de türünün en güzel örnekleridir. Şimdi onun toy bir kızı anlatan dizelerini Azra Erlıat'ın ve yaşlılıktan söz eden bir şiirini de Güler Çelgin'in çevirilerinden okuyalım :

Küçük yaramaz Thrakıa kısrağı Neden yan yan bakıp ta bana Kaçarsın, biç acımazsın Güzelim öğüde kulak asmazsm İnan bana. iyice gem vurmak sana Ne güzel olurdu, arzum yerim bulurdu Dizgini ele alıp seni coştururdum Alanda oradan oraya koştururdum. Şimdiyse çayırda otluyorsun Serbest oynuyor, hopluyorsun Zira sırtında ağırlık duymuyorsun Usta bir binici taşımıyorsun.

Çeviren: Azra Erhat, bkz. S. Baydur, Hellen-Latin Eskiçağ Bilgisi, s. 36.

Çoktan kırlaştı şakaklarım, ağardı saçlarım. benimle değil artık tatlı gençlik, dişlerim de döküldü. Fazla zaman kalmadı tatlı yaşamdan. Ağlıyorum bu yüzden sık sık korkusuyla Tartarosün. Korkunçtur derinlikleri çünkü Hades in, oraya giden yol da zahmetli; üstelik dönemez asla, oraya giden bir daha.

Çeviren: Güler Çelgin. Eski Yunan Edebiyatı, s.36.

KlazomenaiTı Hipponaks (I.Ö. 6. yüzyıl)

Ephesos'ta fakir tabaka halk arasında işçilerle ve hayat kadınlarıyla birlikte yaşayarak iambik türde dizeler yazan Hipponaks, Klazomenai (Urla) kökenlidir. Yaşam biçimi yüzünden I.Ö. 540 sıralarında Tyran Athenagoras ve Komas tarafından Ephesos'tan kovulunca anakenti Klazomenai'a dönmüştür. Çok çirkin Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

olduğu için, Athenis ve Boupalos adlı iki yontu ustası ozanın gülünç bir heykelini yaparak, onu halk önünde sergilemişlerdir. Buna çok kızan Hipponaks ünlü Archilochos'u anımsatan dörtlü dizeyi dile getirmiştir20.

Tutun postumu bir dakika Boupalos'un gözüne iki tane patlatayım, sağım da kuvvetlidir, solum da; vurduğum yere yıkarım.

T.S. Halman, Eski Uygarlıkların Şiirleri s. 141. iş Bankası Kültür Yayınlan, İstan­ bul 1971.

ALTIN ÇAĞ - İKİNCİ EVRE

(L.Ö. 600-545)

Özgür Düşüncenin ve Bilimin Doğuşu

Altın Çağ ın ikinci evresinde, Miletoslu doğa fılozoflan, dinsel kaygılardan yani mitolojik inançlardan sıynlarak objektif araştırma yöntemi ile Mezopotamya ve Mısır'dan aldıkları bilgiyi bilime dönüştürdüler. Egeli doğa fıolzoflan böylece matematik, astronomi, geometri ve daha sonra tıp bilimlerinin ilk esaslarını kurdu­ lar.

Hellen Felsefesinin Kurucusu Miletoslu Thales (l.Ö. 625-545)

Söz konusu özgür düşünce yöntemi ile Karyalı Hexamyes'in oğlu Miletoslu Thales, t.Ö. 28 Mayıs 585 tarihinde olagelen güneş tutulmasını önceden hesaplamıştır. Bu bir doğa olayının önceden saptanmasının dünya tarihindeki ilk örneğidir. Bir başka deyişle l.Ö. 600 sıralarında dünyanın kültür liderliği Ortadoğu'dan Batı Anadolu'ya geçmiştir.

Modem bilim tarihçileri Herodotos'un bildirdiği (I 74) söz konusu güneş tutulmasının, Thales'in yaşadığı dönemde, önceden hesaplanamayacağı düşüncesindedirler. Ancak bu görüş doğru da olsa, Thales'in böyle bir deneyde

G tlle ı Çelgin. Eski Yunun EJcbİYaiı. İstanbul 1990. 47,

37 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

bulunması çok önemlidir. Önemli olan Miletoslu filozofların dinsel kaygılardan, mitolojiden kurtularak doğa olaylarını özgür ve objektif düşünce ile araştırma zih­ niyetini ortaya koymuş olmalarıdır.

Thales Mısır'da bulunduğu sırada, gölgesinin kendi boyunda bulunduğu anda piramitlerin gölgesini ölçerek onların yüksekliğini buldu. Delphoi'deki Apollon Tapınağı'nda yer alan "gnoti seauton" (kendini bil) yazıtının da Thales'in ya da Lakedaimonialı Kheilon'un olduğu rivayet edilmektedir.

Miletoslu Anaksimandros (I.Ö. 610-545)

Miletoslu bir başka önemli düşünür olan Anaksimandros (t.Ö. 610-545) güneş saatini keşfetmiş, kendi gününde bilinen karalan ve denizleri gösteren bir harita yapmıştır. Anaksimandros sonradan "İskenderiye Okulu"nca "Peri Physoes" (Fizik üzerine) adi verilen kitabında, maddenin her şeye dönüşebilen bir nitelik (ape- rion) taşıdığını dile getirmiş ve Thales gibi dünya tarihinde ilk kez doğayı metafizik, mistik ya da mitolojik düşüncelere sapmadan, akılcı ve objektif bir yöntemle araştırmıştır.

Miletoslu Anaksimenes (I.Ö. 610-545)

Miletoslu Anaksimenes diğer iki hemşehrisi gibi akılcı bir doğda filozofu olup, büyük düşünür Anaksagoras'ın hocasıdır.

Hellen Tarihinin Yedi Bilge Kişisinin Üçü Egeli

Hellen tarihinin ilk yükseliş döneminde I.Ö. 620-550 sıralarında yaşamış olan yedi büyük bilge kişisinden üçü Egeli olup, biri Miletoslu Thales, ötekisi I.Ö. 575-545 tarihleri arasında yaşayan Prieneli Bias, üçüncüsü de Midillili Tiran Pittakos'tur. Geri kalan dört bilge kişi şunlardır: Rhodoslu Kleoboulos, Korinthoslu Periandros, Spartalı Kheilon ve Alinalı Solon. Bilge kişi Bıas'ın iliginç görüşlerinden biri olarak "çok işçi işi bozar" deyişi ünlüdür.

Ephesoslu Herakleitos (I.Ö. yaklaşık 550-480)

lonia Felsefe Okulu nun en önemli temsilcilerinden biri olan Ephesoslu Herakleitos. Miletoslu Anaksimandros'un görüşlerini ve kavramlarını geliştirmiştir. Herakleitos, doğanın her an değiştiğini gören ve bunu belirgin bir biçimde dile getiren düşünürdür. "Panta rei" (her şey akar) deyişi ile Ephesoslu bilgin, doğanın

38 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

ve evrenin en gerçek ve en anlamlı özelliğini görmüş ve dile getirmiş olan ilk filo­ zoftur.

Güney İtalya'da ton Kökenli Elea Okulu

Anadolu'nun l.Ö. 546 sıralarında Perslerce işgal edilmesiyle kentlerini terk etmek zorunda kalan Phokaialılarin bir bölümü, Güney İtalya'da Lucania'da, Napoli'nin güneyinde l.Ö. 540-535 tarihlerinde bugünkü adi Velia olan Elea'yı kur­ dular. Anayurtları lonia ile ilişkilerini sürdüren eski Foçalılar yeni kentlerinde Elea Felsefe O kulunu geliştirdiler. Söz konusu felsefe merkezinin başlıca üç temsilcisi Ksenophanes, Parmenides ve Zenon adlı bilginlerdir.

Kolophonlu (Değirmendereli) Ksenophanes (l.Ö. 570-475)

Gümüldür yakınındaki Kolophon (Değirmendere) adlı kentte doğan Ksenophanes, Anadolu'nun Pers işgalinde olmasından dolayı gençliğinde Elea'ya göç etti. Ksenophanes Elea'da iambik ve elegeiak türde dizeler ve aynca doğa üze­ rine Hexameter vezninde bir eser yazdı. Thales ve Anaksimandros gibi akılcı yön­ temin temsilcisi olan Ksenophanes mitolojiye karşı çıkmış, çok tanrıcılığı, tanrıların insan gibi düşünülmesini ve ruhların göç ettiği inancını eleştirmiştir.

Elealı Parmenides (l.Ö. 515-445)

Ksenophanes'in öğrencisi olan Parmenides (l.Ö. 515-445) öğretmeninin düşüncelerini geliştirerek Elea Felsefe Okulu'nu kuran bilgin olmuştur. Parmenides dünyanın yuvarlak olduğunu ilk söyleyen doğa filozofu olarak aynca önem taşır.

Güney İtalya'da lon Kökenli Pythagoras Okulu

lonia'lı filozoflardan olup İtalya'ya göç edenlerden bir diğeri de Sisamlı Pythagoras'tır. Yaklaşık 1 O. 532/531 'de Magna Graecia'da Kroton Kenti'ne gidip kendi adım taşıyan Pythagoras Okulu'nu kurduğu antik yazarlarca anlatılmaktadır. Ancak Pythagoras için yazılanlar, büyük ölçüde söylentilerden oluşmaktadır. Çünkü Pythagoras ın kendisi hiçbir eser bırakmamıştır.

Pythagoras Okulu başlangıçta Hellen mitolojisinde anlatılan Orpheus inancına dayanan bir tarikat görümunümde idi. Pythagorasçılara göre sayıların özel anlamlan vardır. Örneğin 2 güçlülüğü. 10 mükemmelliği. 7 kutsallığı simgeler. Böyle olmakla birlikte Pythagorasçılann çalışmaları, yaklaşık I O. 330da doğmuş Ege Btili Uygarlığının Doğduğu Yer

olan dünya tarihinin en büyük matematikçisi İskenderiyeli Eukleides'in kurduğu temel bilim okuluna esin kaynağı olmuştur. Nitekim bir üçgenin iç açılarının toplamının iki dik açıya, yani 180 dereceye eşit olduğu, bir düzlemin ancak eşkenar üçgenlerle karelere ya da düzgün altıgenlere böliinebileceği gibi buluşlar Pythagorasçılara atfedilmektedir1 .

Abderalı Sophist Filozof Protagoras (l.Ö. 485-415)

lonia felsefe akımının sürdürüldüğü diğer bir merkez de, Hellas Thrakiası'ndaki Abdera Kenti nde bulunuyordu. Filozof Demokritos (l.Ö. 470/460­ 570) gibi ünlü sofist düşünür Protagoras da (l.Ö. 485-415) Abderalı idi. Hellenler dünya tarihinde insana, insanlığa ve insan haklarına saygı ve önem gösteren Kilitlerden sonra ikinci ulus olmuştur. Protagoras Hellenlerin bu eşsiz özelliğini "anthropos metron panton" (insan her şeyin ölçüsü) deyimi ile çok anlamlı ve etki­ leyici bir biçimde dile getirmiş ve bu sözü ile ün kazanmıştır. Protagoras çalışmalarını genellikle Atina'da yapıyor, bilgisinin zenginliği ile Perikles'ten, hatta Sokrates'ten saygı görüyordu.

Ancak mitolojiyi eleştirmesi ve tanrıların var olup olmadıklarının bilme­ diğini söylemesi yüzünden dinsizlikle (asebeıa) suçlanmış ve Atina'dan sürgün edil­ miştir.

Atina'da aynı zamanda yaşayan ve benzer düşünceler yürüttüğü için aynı suçlamaya uğrayan Klazomenai'lı Anaksagoras (l.Ö. 500-428) da sürgüne uğramıştır. Dinsizlikle ve gençleri yanlış yollara yöneltmekle suçlanarak ölüme mahkum edilen Sokrates ise, dostlarının hazırladığı kaçma fırsatlarını kullanmamış, savunmasını yaptıktan sonra l.Ö. 339 yılının baharında kendisine uzatılan bardağın içindeki zehiri içmeyi yeğlemişti.

Atomcular

lonia Felsefe Okulu'nun l.Ö. 5. yüzyıldaki temsilcileri Sicilyalı Empedokles (l.Ö. 490-430), Abderalı Demokritos (l.Ö. 470/460-370), Klazomeııailı Anaksagoras (l.Ö. 496-428) ve Miletoslu Leukkippos (l.Ö. 5. yüzyıl ortası) atom teorisini öne sürdüler. Demokritos'a göre her cismin gözle görülemeyen, bölüne- meyen ve atom denilen bir çekirdeği vardır. Böylece bugünkü atom çağının kuram­ sal da olsa ilk adımı, Egeli düşünürler tarafından atılmış bulunmaktadır.

Celal Saraç-. B ilim T m h i Ankara 1983. 19.

40 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Klazomenailı Büytik Düşünür Anaksagoras (LÖ. 500/496-428)

Felsefe bilimim Atina'ya götüren Klazomenaiiı (Urlalı) Hesiboulos'un oğlu Anaksagoras, Atina'da uzun süre yaşadı. Orada Perikles ile dost oldu ve drama yazarı Euripides'i, Sokrates'i ve tarihçi Thukydides'i düşünceleri ile etkiledi.

Anaksagoras doğa felsefesine Türkçe us akıl diyebileceğimiz "Nous" kavramını getirdi. Ona göre doğa nous ile biçimlenmektedir. Anaksagoras dünyada ve evrende hiçbir şeyin yemden doğmadığını, her şeyin kendiliğinden var olduğunu vurgular. Böylece Anaksagoras Kant-Laplace nazariyesindeki görüşü daha o zaman dile getirmiş bulunmaktadır. Bütün lonia düşünürleri gibi Anaksagoras da akılcıdır. Plutarkhos'un anlattığı bir olay onun gerçekçiliğini yeterince belirtir. Atina'da Perikles'e karşı olanlar buldukları tek boynuzlu bir danayı öne sürerek Perikles'in diktatör olacağı propagandasını yaparlar. Anaksagoras kalabalık bir topluluk önünde söz konusu boğanın başını ameliyat ederek iki boynuzun oluşmasını engelleyen anormalliği açıklar, inançlara karşı çıkan ve her oluşumu akıl yolu ile araştıran düşünceleriyle Anaksagoras, bir bölüm Atinalılarca dinsizlikle (asebeia) suçlandı. Ölümden kurtulmasını Perikles sağladı. Ancak para cezası ödemek ve Atina'dan ayrılmak zorunda kalarak Lampsakos'a (Lapseki'ye) gitti ve orada I.Ö 428'de öldü.

Tıp Biliminin Kurucusu Istanköylü Hippokrates (I.Ö. 460-370)

Bütün dünyada olduğu gibi Hellas'ta da rahiplerin ve üfürükçülerin yürüt­ tüğü muskacılık vardı. Böyle olmakla birlikte daha I.Ö. 6. yüzyılda tornalı hekim­ lerin. herhalde bilimsel yöntemle çalıştıkları için. Şark Dünyası ndaki meslektaşlarla üstün olduklarını görüyoruz. Gerçekten t.Ö. 522-485 arasında kral olan Pers hüküm­ darı Dareios, Hellenli savaş tutsağı Demokedes'i. kendi sarayının bütün hekimlerine yeğ tutuyordu.

Istanköylü Hippokrates insan vücudunu tornalı filozofların metodu ile, yani dinsel kaygılardan, cinlerden ve perilerden sıyrılmış olarak, akılcı ve gerçekçi bir yöntemle anlamaya çalıştı, hastalığın nedenini hücrelerdeki bozuklukta aradı. Araştırmalarını bugünkü hekimler gibi çeşitli deneyler yaparak yürüttü. Kısaca diye­ biliriz ki bugünkü tababet Hippokraıes'in açtığı yoldan gitmektedir. Nitekim günümüz hekimleri diplomalarını Hippokrates tarafından saptanmış olan yemini yaparak almaktadırlar.

İskenderiye Okulu

Miletos'ta t.Ö. 600 tarihlerinde başlamış olan müspet (exact) bilim çalışmaları. Anadolu'nun Persler tarafından işgal edilmesi üzerine yukarıda

41 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

gördüğümüz gibi önce İtalya'da çeşitli merkezlerde ve daha sonra Klazomenai’lı Anaksagoras'ın gelmesi ile Atina'da Perikles döneminde devam etmiştir. Böyle olmakla birlikte Sokrates, Platon ve özellikle Aristoteles daha çok metafizikle uğraştıkları için matematik, geometri, fizik ve astronomi çalışmaları duraklamıştır.

Ege'de başlamış olan temel bilim çalışmaları Atina'daki bu duraklamadan sonra İskenderiye'de altın çağını yaşamıştır. Büyük İskender’in kumandanlarından Mısır'a kral olan Ptolemaios Soter (l.Ö. 323-283) İskenderiye'de bir çalışma merkezi kurmuş ve zamanın en değerli bilginlerini buraya toplamıştır.İskenderiye Okulu adını alan bu bilim ocağında Miletos'ta başlatılan çalışmalar yeni boyutlar kazanmıştır. Bunlardan İskenderiye'de doğmuş olan Eukleides (l.Ö. 320-270) dünya ta­ rihinin ilk geometri ders kitabını yazmış, Sisamlı Aristarchos (l.Ö. 310-250) güneşin sabit olduğu, dünyanın hem kendi ekseni hem de güneş etrafında döndüğünü saptamış, Sicilyalı Archimedes (l.Ö. 287-212) ise ünlü Arşimed Kanunu'nu ortaya koymuştur.

İskenderiye Okulu'nun uzmanlan tarih boyunca yazılmış bilim kitaplannı ya da kitaplann o zamana değin korunmuş bölümlerim toplayarak gözden geçirmişler ve onlann yeni editionlarını yapmışlardır. Bu sayede birçok eser yok olmaktan kurtanlmıştır.

İskenderiye Okulu ndan sonra en büyük bilim atılımını İslam dünyasında Abbasiler Dönemi'nde görürüz (M.S. 750-1258). Bu evrede Arap, İran ve Türk kökenli bilimadamları antik çağdan kalma kitapları okuyor ve bunlara dayandırdıkları çalışmalanyla lonialı düşünürlerin kurduklan matematik, geometri, astronomi, tıp gibi bilimlere katkıda bulunuyorlardı; öyle ki aralannda Farabi, Biruni ve Ibni Sina gibi Türk kökenli bilginlerin de bulunduğu bu müslüman düşünürler, geliştirdikleri araştırmaları ile kimya ve cebir (Algebra) gibi, evrensel bilimin iki önemli disiplinini de kurdular ve 14.. 15. yüzyıllarda Avrupa'da gerçekleşen Rönesans oluşumuna önayak oldular.

Rönesans atılımının yarattığı özgür ortam içinde Batılılar, kendilerini kiliseye bağlı olmaktan kurtararak laik ve akılcı bir yöntemle bugünkü bilgisayar çağına ulaşmışlardır.

Düzyazı (Nesir)

Hellenlerde düzyazı da şiir gibi ilk defa Ege'de ortaya çıktı. Aisopos'uıı hayvan masalları ile Herodotos'un tarih kitabı, dünyada düzyazı olarak derlenmiş eserlerin en güzel ve en önemlileridir.

42 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Aisopos'un Masalları

Kroisos'un Lydia'da kral olduğu dönemde (l.Ö. yaklaşık 560-540 sıralarında) Sisam'da köle olarak yaşam ış olan Aisopos'un fıkralarım, tarihçi Herodotos fabl türünün en eski örnekleri olarak tanım lar. Ancak bu fıkraların birçoğu elbette ki daha eski zamanlardan beri ağızdan ağıza anlatılarak Aisopos'un kulağına kadar ulaşmış ve onun kitabında yer almıştır.

Aisopos'un masalları M.S. 100 sıralarında Suriye'de yaşayan Babrios tarafından, bir rivayete göre 2, bir başka rivayete göre 10 cilt halinde yemden derlenmiş. Latin yazınında ise ozan Phaedrus'a da esin kaynağı olmuşlardır .

A isopos'un m asalları genellikle hayvanlar üzerinedir. Ancak Hellenli yazar bu fıkralarda "kızım sana söylüyorum , gelinim sen anla" der gibi insanlara ahlaki uyanda bulunmaktadır. A isopos'un nükteli, eğitici fıkralan bizim Nasrettin Hoca öykülerimiz gibi aydınlatıcı, eleştirici anlam taşırlar ve bu nedenle uygarlık tarihinin en değerli yaratılan arasında yer alırlar.

Tarihin Babası Halikam assoslu Herodotos (I.Ö. yaklaşık 484-425)

K analı L yxes'in oğlu ve Karialı Panyassis'in yeğeni Herodotos kitabım yazmak için M ısırın, M ezopotam ya'nın, İran'ın birçok yerlerini, bütün Karadeniz çevresini. Anadolu'yu gezm iş, batıda Sicilya'ya kadar gitmiştir. Herodotos bir süre Sisam'da, sonra Atina'da yaşam ış, A tina'da Perikles ve drama yazan Sophokles ile dostluk kurmuştur. Orada kendisine o zam an için de çok önemli bir yekûn tutan 10 talentlik bir ödül verilir. Perikles'in l.Ö. 444'te Güney Itaya'da Lukania'da Sybaris yakınındaki Thurioi'da kurduğu Hellen kolonisinde oturmuştur: yaşamının son yıllanm Atina’da geçirmiş olduğu sanılmaktadır.

H erodotos'un konuştuğu Hellence, Bodrum'da doğmuş olması nedeniyle, her­ halde Dor lehçesinde idi. A ncak kitabında kullandığı dil Hellen yazınsal (edebi) üslubu etkileriyle güçlendirilm iş lon lehçesindedir. Zaten kitabında, iklimi dahil, her yönüyle lonia'yı sevdiği ve beğendiği belli olmaktadır. Herodotos'un dünya görüşü Anaksagoras'ın felsefesine açıktı, ancak o mitolojiye ve tannlara saygılı olan bir aydındı.

H erodotos'un kitabı bilim sel tarihçiliğin kurucusu olan Atinalı Thukydides'in (l.Ö. 464-411) eseri ile karşılaştırıldığında gerçekçilik bakımından arada büyük bir nite-

" G üler Ç e lg in , E s k i V ın u n E d M \ u n . Islanhul 1WU. 57-58. Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

lik farkı görülür. Böyle olmakla birlikte Herodotos'un yapıtı birçok yönden, dünyada yazılmış kitapların en değerlilerinden ve en güzellerinden biridir. Çünkü o, aydınların kıvançla okuduğu yararlı, ilginç bilgilerle, yorumlarla dolu bir edebiyat eseri yazmıştır. Kaldı ki Herodotos'un Mısırlılar, Mezopotamyalılar, Persler ve İskitler üzerinde yazdıkları çok önemli tarihsel belgelerdir. Hele Doğu ile Batı arasındaki farklar üzerine ölçülü ve zarif bir üslupla yazılmış bölümler eşsiz değerdedirler.

ORTA VE GEÇ ARKAİK DÖNEM (l.Ö. 546-470)

Ege Bölgesi'nin l.Ö. 546 tarihlerinde Pers egemenliğine girmesi ile lonlann ve Aiollerin 100 yıl süren altın çağındaki dünya kültür liderliği son bulur. Ege'nin doğa filozofları, ressamları, heykeltraşlan ve her çeşit sanat adamları ve yazarları Hellas'a ya da İtalya'ya göç ederler. Böylece yüzyıl boyunca Egelilerin elinde olan kültür liderliği bundan sonra Hellas merkezlerine geçer.

Böyle olmakla birlikte Ege'nin bütün kentlerinde kısıntılı da olsa kültür ve sanat çalışmaları sürüyordu. Aynca Perslerle işbirliği yapan Propontis (Marmara), Lydia, Karia ve Lykıa bölgelerinde birinci sınıf sanat çalışmalan yapılıyordu. İran'da Susa'da başlayan güvenceli "Kral Yolu" Ege'de son buluyordu. Böylece ekonomi ve ticaret bakımından Ege uygun koşullar altında idi.

44 BÖLÜM IV

KLASİK EVRE I (I.Ö. 470-400)

Klâsik Hellen Sanatı'nın idealist stili evresinde de Ege, o zamanki dünyanın en önde gelen kültür ve sanat merkezlerinin barındığı bir bölge idi. Efes'teki Artemis Tapınağı'nın önüne dikilecek olan bir Amazon heykeli için Hellen sanatının dört büyük yontu ustası, Phidias, Polykleitos, Kresilas ve Phradmon yarışmışlardır. Miletoslu Hippodamos'un I.Ö. 5. yüzyılın ilk yansında geliştirdiği geometrik kent planı Miletos'ta, Atina'nın limanı Pireos kentinde ve sonralan Priene başta olmak üzere birçok Ban Anadolu kentinde uygulanmıştır. Dünyada hâlâ kullanılan bu ızgara kent planı mimarlık tarihinin en önemli yaratılarından biridir.

Bu evrenin sonunda t.Ö. 400 tarihlerinde Batı Anadolu'da ortaya konan Nereidler Anıtı (Resim 62), Lykia ve Satrap lahıtleri zamanının seçkin eserlen arasında yer alırlar.

Eski Çağda Kadın

Hellenlerde kadın genellikle ev hanımıdır ve kültür konularında yeterince eğitilmemiştir; onun için de erkeklerin içkili ve müzikli toplantılarında yani symposion- larında sanat, yazın ve felsefe gibi alanlarda yaptıkları sohbetlerine katılamazdı. Soylu sınıfın bu tür toplantılarında flüt çalan ve dans eden, şiir ve şarkı söyleyen, filozofların eserlerinden parçalar okuyan güzel kadınlar yer alırlardı. Genç, zeki ve çekici olan bu kadınlar özünde high society (yüksek sosyetenin) ' hayat kadınlan" idiler. Ancak onlara nazik bir deyişle Heteira, yani arkadaş denirdi. Orta sınıfın hayat kadınlanna ise pomai (tekili porne) adi verilirdi.

Miletoslu Aspasia

Hellen Dünyası'nın en ünlü heteiralanndan biri Miletoslu Aspasia idi. Çok iyi eğitilmiş olan bu güzel heteira t.Ö. 5. yüzyılın ikinci yansının başlannda Atina'ya göç etti. Orada karısından ayn yaşayan Demokrat Parti Başkam Perikles ile ilişki kurarak onun sevgilisi oldu. Perikles’in l.O. 451/450 tarihlerinde çıkarttığı yurttaşlık yasasına göre evlenmeleri olanaksız olduğu için. birbirlerinin ancak yaşam arkadaşı oldular. Bu nedenle Aspasia'nın Perikles'ten olan ve Perikles adını taşıyan oğlu da Atma yurttaşlığı hakkını kazanmaktan yoksun kaldı. Perikles'in evli olduğu halde bir heteira ile yasadışı yaşaması ve bir çocuk yapmış olması, Atina'nın demokratik ortamında sen eleştirilere neden oldu ve ünlü politika adamının başına büyük dertler açtı. Bununla beraber birlik­ te yaşamları Perikles'in ölümüne, yani I.Ö. 429 tarihine değin sürdü.

45 Ege Batı Uygarlığının Doğduğa Yer

Aspasia'ııın Perikles ile birlikte yaşadığı Atina'daki evi sanat, yazın, bilim ve felsefe adamlarının buluştuğu yerdi. Filozof Sokrates de bu toplantılara katılmıştır.

İzmir Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen bir mermer baş büyük olasılıkla Aspasia'yı tasvir etmektediı . l.Ö. 5. yüzyıl heykeltraşı Phidias’ın stilinde yapılan bir heykelin Roma kopyası olan bu baş, M.S. 2. yüzyılın ilk yansında işlenmiş güzel bir eserdir.

Foçalı Aspasia

Hellen tarihçisi Xenophon'un (l.Ö. 430-356) Anabasis adlı kitabından (I, 10.2) öğrendiğimize göre l.Ö. 408-404 tarihlerinde Batı Anadolu satrapı olan genç Kyros'un Foçalı sevgilisinin de adi Aspasia'dır. Genç Kyros 401 tarihinde bir savaşta ölünce Foçalı güzel kadını il. Artaxerxes haremine alır ve ona büyük ilgi ve saygı gösterir.

k l a s i k e v r e n tf.ö. 400-333)

Bu evrede Ege Bölgesi yeniden ön plana geçmiştir. Gerçekten Klasik sanatın realist evresi döneminde gelişen Priene, Miletos, Knidos, Labranda kentleri, l.Ö. 4. yüzyıl mimarlık ve yontu sanatı bakımından Hellen Uygarlığı'nın en güzel temsilci­ leridir. 4. yüzyılın en büyük yontu ustası Praxiteles'in ünlü çıplak Aphrodite'sini Knidoslular elde ederler. Ün kazanmak için l.Ö. 356 tarihinde Herostratos adlı çılgın tarafından yakılan Efes Artemis Tapınağı'nın yeniden inşa edilen yapısı o denli beğenilir ki, Hellenistik Dönem'de dünyanın 7 harikası listesine alınır. Yüksekliği 42 metreyi geçen ve l.Ö. 4. yüzyılın ortasında inşa edilen Karia Kralı Maussollos'un görkemli mezarının kabartmalarını. Klasik Çağı'n en büyük yontucuları Skopas, Timotheos, Leokhares ve Bryaxis yapmışlardı1- Romalı yazar Plinius'un (M.S. 23-79) Naturalis Historia adlı kitabından bu görkemli mezarın, antik çağda dünyanın 7 harikasından biri olarak tanımlandığını öğreniyoruz.

lon ve Aiol Seramik Sanatı (l.Ö. 650-550)

ionlann seramik sanatında geliştirdikleri, arkeoloji literatüründe Hayvan Frizli Stil, Wild Goat Style ve Oryantalizan Stil olarak adlandırılan vazo grubu, kitabımızda Doğu Hellen Arkaik Vazo stili olarak anılmaktadır. Çünkü ilk iki isim insan figürlerinin görülmeye başlamasıyla yetersiz kalmakta, Oryantalizan Stil de oryantalizan değil

•" [-.Akurgal. Anadolu Kültür Tarihi. TÜBİTAK, Ankara 1998. Resim 242

46 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Korinthizan bir stil sergilediği için uygun düşmemektedir24. Bu vazo stili anavatandaki Korint ve Attika ressam larının yüksek nitelikli yaratılan düzeyinde olmamakla beraber, dekoratif görünümü ile çok çekici idi. Dünya pazarlanndaki alıcılann pek çoğu Attika vazolarının kültüre] üstünlüğünü anlamaktan uzaktılar. Buna karşılık albenisi çok etki­ leyici olan hayvan frizleriyle bezenmiş seramik, her düzeyden alıcının ilgisini çekiyor­ du.

Doğu Hellen vazolan Robert M. Cook23, Wolfgang Sdıiering28. Hans W alter1, Elena W alter-K arydi28, C.Kardara2’ , Cevdet Bayburtluoğlu5" , Anna Lemo; . Ekrem Akurgal’2, M eral Akurgal33 ve Michael Kerschner4 tarafından işlenmiştir. Doğu Hellen Arkaik vazo sanatı en son East Greek Pottery adlı kitapta R.M.Cook ve P.Dupont tarafından kapsamlı bir biçimde ele alınmıştır1'.

A ynca bir diğer geometrik komposizyonlu, kuş figürleriyle bezeli seramikler, Rhodos'taki ve Karia'daki Dor kökenli Doğu Hellenli boylann başansıdır. Bununla beraber özellikle Samos Adası'nda albenili örnekler vardır'. Bayraklıda da bu çeşit eserlere rastlanılmıştır .

"E. Akurgal G rK . 21 -25. “ Cuok GPP. * Schiering, Werkstiitten. 11 Walter Samos V a W alicr-Karydi S a m o s V/, I Ch.Kiudara, Rodiaki Angdographiıt. Athens 1963. x C.Bayburtlunğ!u, "Leş Ceramiques Chi ateş D'Anatolie". CNRS. Naples I976. " A.Lemos. Archaic Pottery o f Chios, 1991. ” E.Akurgal GrK. 21-25. ” M .Akurgal, 'Bayraklı HfiyUjjU’nde Arkaik Dtinem-e ait Küçük bir Mezarlık ve Bazı Buluntular. TÜBA-AR 2: M- tAkurgaı

Manyas, "Ein Votivteller aus Erythrai". A nadolu XXIII. u M.Kcrsthner AA 1999. 7-51 v Cook-Dupont EGP ’* Hans Waller, Samos V 1968, Lev.8-56.

” E. Akurgal, Ersier Vorlaufiger Berichi. Taf. 9a.

47 Eğe Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Doğu Hellen Mimarlık Sanatı

Zengin olan ve refah içinde yaşayan lonlar, mimarlık dalında dönemlerinin örnek yapıtlarını yarattılar. Hellen yapı sanatının Arkaik Dönem’deki üç büyük mimari düzeninin, yani Dor, Aiol ve lon düzeninin son ikisi, Batı Anadolu'da yaratıldı. Fenike ve Hitit etkisi altında, bunların ilk ve en güzel anıtsal örneklerini (Resim 25-27) ortaya koydular. Ephcsos Kenti'nin 55x110 m büyüklüğünde ve 18 m yüksekliğindeki Artemis Tapınağı, dünyanın mermerden inşa edilen ilk anıtsal örneğidir. 150 yıl boyunca Hellas'la egemen olup klasikleşen ve l.Ö. 450 tarihlerinde artık kanıksanan Dor düzeninin yerini ton düzeni aldı. Örneğin Dor düzeninde olan ve lon etkileri taşıyan Atina Akropolisi'ndeki Athena Tapınağı'ndan sonra inşa edilen Erekhteion ve Nike tapınakları lon düzenindedir. lon düzenindeki yapı sanatı bütün dünyanın yüzyıllar boyunca beğenisini kazanmış olup günümüze değin yaşamıştır. Örneğin, Washington'daki Beyaz Saray lon düzeninde inşa edilmiş bir yapıdır.

Resim 25 - Aiol sütun başlığı (rekonstrüksiyon). Tüf taşı. Smyrna (Bayraklı). l.Ö. 600 civarı. Bayraklı'da ortaya çıkarılan Aiol başlıktan, türünün en eski örnekleridir.

Konut mimarlığında ayrı çatılar altında da olsa, İzmir'de 6. yapı katında (l.Ö. 700-650) iki odalı ve ön avlulu bir ev tipinin ortaya çıktığı anlaşılıyor (Resim 16 a-b). Bu planda d ve e odalan ile f avlusu küçük bir kompleks oluşturuyor. Bu "çok odalı ev" ilkel evredeki tek odalı "ev"lere göre bir ileri adımdır.

Bayraklı'da ve Erythrai'da gün ışığına çıkardığımız Athena tapınaklarına ait görkemli kalıntılar, Ege'nin yükseliş evresinin önemli temsilcileridir. Söz. konuşu

48 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 26 a, b - Aiol sütun başlığı. Tüf taşı. E.Akurgal. Anadolu Kültür Tarihi. Resim 209. Smyrna (Bayraklı). l.Ö. 570 civan. İzmir Arkeoloji Müzesi.

49 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

yapıların bir bölümü l.Ö. 7. yüzyılın ilk yansindandir'*. Böylece onlar bugün için Hellas dahil, bütün Hellen dünyasının tanrı kadın Athena'ya sunulmuş tapınaklarına ait en eski kalıntılardır. Samos mimarlık eserlerini Hans W alter" , O.Reuter" , Hermann Kienast41; Chios mimarisini John Boardman4; , Milet'inkilerini Cari W eickert4’ , Volkmar von Graeve ve Wolf-Dietrich Niemeier44 ; Priene'yi W olf KöenigS 4 5 ; Didyma örneklerini4'’ KJaus Tuehelt. Peter Schneider, Thomas G.Schattııer ve Hans Roland Baldus; Efes’in mimari buluntularını Anton Bammer4’ , Wilhelm Alzinger4* ;Bayrakli mnkileri ise Ekrem Akurgal4’4 ve Meral A kurgal50 işlemişlerdir. Ayrıca Aiol mimarlığı üzerine Wesenberg51 . Roland Martin'-' , K.Schefold” ve Ekrem Akurgal'ın54 araştırmaları vardır. Doğu Hellen mimarlık sanatı Meral Akurgal tarafından yazılan Smyrna III kitabında işlenmektedir. Biz burada sadece Aiol ve lon başlıklarının ortaya çıkışını kısaca anlatacağız.

Aiol ve lon Başlıklarının Ortaya Çıkışı

Smyrna’da Athena Tapınağı’nda 21 adet Aiol başlığına ait parçalar ele geçmiştir. Bunlar M.Ö. 600 tarihlerine ait olup, türünün en eski örnekleridir (Resim 25). Aynca Smyma’da bir duvarda malzeme olarak kullanılan M.Ö. 560 tarihlerine ait Aiol sütun başlıkları bulunmuştur (Resim 26). Bu örneklerde volütlerin altından itibaren sütun yivlerinin başladığı görülür. Bunlarda M.Ö.öOO’lerde görülen sütun "facette"leri yerine yivlerin kullanılmaya başlanması bir yeniliktir. Böylece sütunların güneş altında göze hoş gelmeyen pınltılar yapması önlenmiştir,

'r E.Akurgal, A ll-S m y m a I. Abh. 37. 3 8 ,4 6 . H W aller. Das griechi.sche Heiliglum Hetnion von Samos *' E Re iner. Der Herutempcl von Samos. 1957 " H. J. Kienast. Sam os X V I Board man. Chian and Early Ionic Architecture. " C Weicken. I si Mu t 7. (1956). İstanbul 1957-, IstMiti 9/10, (1959/60). Istanbul I960

u W -D. Niemeier. ’Die Zierde Ioniens: Ein Archaise her Bninnen. Der Jungere Aihenatempcl und Mtlet v o r der Perserzerstörung . AA 1999 Hefi 3. Berlin-New york 1999, 373-413 1 W Köenigs. Archaische Bauglider aus Kyzikos". Anatolian Studies XXXI, London 1981, 121-128. * K. Tuchelt. D idym a III. I " A Bammer. Beohachiungcn zur Ephesischen Archilektur". AA Hell 3 (1972); "Zum Inwoodkapilell", Borens 5. Milnster 1982 “ W, Al/inger, "Von der Archaik zur Klassik Zur Eniwicklung des ionischcn Kupiiells wahrend des fUnfien Jahrhunderts v.Chr.,

Jahreshclic d e s ösıemıchischen archaologischen Institute Bund L. (1972-1973). ** E Akurgal, E ski Izm ir I, GrK, 36-39. " M Akurgal. 'Hellenic Architecture in Smyrna 650-546 BC AA (under press). B Wesenberg, Kapilel/c und Basen. Düsseldorf 1971.

R Martin,"Probleme de.s origines des ordres â volutes'. Eludes D'ArchtSologie classique I. 1955-1956. P a ris 1958

K. Schefold. Das  olıuhe Kapııell. Ojh 31 ( 1938). 48 ff ; Larisa am Hennas. H e r lin 1940; P K .G I, 1967. '* E Akurgal "Aiolisches Kymanon", IstM ilt 39. 1989

50 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

lon başlığı, Aiol başlığının Hellenleştirilmiş bir yorumu olup, Hellen sanat anlayışına göre ortaya çıkmıştır. Aiol başlığının dikey volütleri, başlığı ortadan ikiye ayrılır biçim de bir izlenim yarattıkları için Hellen anlayışına uymamaktadır. Bu neden­ le volütler düz bir yatay hatla birleştirilmişlerdir. Aiol başlığının ortadaki palmet demeti ise karşılıklı olarak iki üst köşeye çekıimiştir. Aiol başlığındaki yaprak sıralan, lon başlığında başlıca öğelerden biri olan kymation: yumurta sırasına dönüşmüştür. Volütlerin ortasındaki rozetler ise olduğu gibi lon başlığına geçmiştir .

11 E Akurgul G rK 45.

51 p y Pad Uygarlığının Doğduğu Yo

Resim 27 - lon sütun başlığı. Mermer. E.Akurgal, Anadolu Kültür Tarihi, Resim 210. Efes Artemis Tapınağı l.Ö. 560-550. Londra British Museum, lon başlığı Aiol başlığının Hellenleştirilmiş bir yorumudur.

52 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Küçük Boy lon Heykelciliği (Resim 28-38)

Doğu Hellen heykelciliği konusunu özellikle Emst Homann-W edekıngCA, Hans Walter" , Elena W alter-K arydi,s ,Emst Langlotz” , John Boardman*1 , Ekrem AkurgaP . Volkmar von Graeve62 , Anton Bammeri , lîlrike Muss4- . F.Ecksteın , Nikolaus Him m elm ann-W ildschütz^, ve Karl Schefoid67 gibi uzmanlar ele almışlardır.

Doğu Hellen heykelciliği büyük ölçüde Geç Hitit örneklerinin etkisi altında kalmıştır, M iletos ta, Efes'te, Samos'ta ve Erythrai'da l.Ö. 7. yüzyılın başında üretilmiş, bol miktarda Geç Hitit etkilen sergileyen eserler bulunmuştur. Bu merkezlerden Samos'un çok sayıda M ısır, M ezopotam ya ve Anadolu’dan ithal edilmiş bronz ve fildişi eserleri Ulf Jantzen68 ve Brigitte Freyer-Schauenburgw tarafından kapsamlı bir biçimde incelenmişlerdir. Burada birkaç resmini verdiğimiz Erythrai buluntuları (Resim 28, 31) bu tür örneklerin belirgin temsilcileridirler. Resim 28'dekı dört baş, Urartu sanatında gördüğümüz kazanlan süsleyen "attache"lann Hellen yorumudurlar.

Erythrai'da gün ışığına çıkmış olan bir bronz heykelcik (Resim 31), ilk bakışta Doğulu bir sanat eseri izlenimini verir. Gerçekten eserin ikonografık özellikleri: 1) kadının duruşu, 2) saç şekli, 3) üzerinde durduğu ve başında taşıdığı yaprak çelengin- den oluşan sütun başlığı, 4) aslanın bütün detayları. Geç Hitit stilındedır. Buna karşılık 1) yüzün üçgen şekilli, 2) çenenin sivri, 3) saçın çok stilize edilmiş olması bakımından heykelcik, lon atelyelerinde yetişm iş Doğu Hellenli ya da yerli bir Anadolulu sanatçının yaratısıdır.

* E.Hotnun-W edeking. Die Anfange der Griecbischen Gnvaplusuk. 1950. 7-44 s> H W aller, Duş Griechische Heiligtum. A bb. 10 v.d. '* E.W alter-Karydi, "Gcneleos". DAL Aıhenische Abteilung. Band 100. I985.9I-KW E.Langlotz, S t ud i en ıu r Nordos tgriecb iseh en Kunst. Marn? am Rheın 1975. “ J Boardman. Greek Sculpture London 1991; "W e i bi iç her Torso aus Chios”. A n lP I. 4 Tal. 38 —44 “ E Akmgal. KA, 187-278; GrK Taf.59 ft : All-Smyrna I 88 94. 40 V.vun Graeve. ‘ Eine Sitztigur aus M ilet", Is lM itl 25 I1975) 6İ-65: "Em neuer Figufiypus der Archaivhcn Milesischen Korop lastik , A A 1999. 241-261.

w A.Bummer. "Neue W eibliche Statuellen aus dem Artemision von ' . Jahreshetie Jes Osternticluschen Anhaevlugischen

In s titu te s Band LV1, 39-58; "Spuren der Phöniker im Arıemısiun von EphesosL Anatolien studies. Vol XXXV. London 1985. * U M u ss. Die Buuplustik des Arcbaiscben Artemisions von Ep h eso s. Österrerchıscho Archaeologi>che> Imhiui. Wien 1994: Beinerkungen zur Phileia der Genclaosgruppe’. DAI. Aihemscbe Abteiluag 96. GEBR. \lann, Berlin. 139-144

65 F .E ck stein . A m P 11,5 (1 9 6 2 ), 4 7 -5 7 . T af.4 5 -5 0 . N.Hinimclmunn-WildschiUz. Zur Gcnelaosgnippe beim Samischen Hcraion". MWP 1963, 13-17; Bcmerkungen zur Geometriscben Plastik,Berlin 1964. "BeiirSge zui Chronologic der archaischen osiionischen Plastik h tM itt 15 (1965), 24-4 1 K.Schelold. PKG I, 1967; Z u r a rch aisc h en Plastik in B«*drum . A n tK 19 (1976), 115 IT,

“ IJ.Juntzen. Sam os VU1. M B Pieyer-Schauenburg. Elfenbeine aus dem samischen Her&on , Figürliches. Gerdik und Siegel. Hamburg 1966

53 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Samos Adası'nda bulunmuş ahşap genç kadın heykelciği de Doğu örneklerinin etkisi altında oluşturulmuş ve zaman bakımından onlara en yakın Hellen eseridir (Resim 32).

Antalya'da, Elmalı'da, D tümülüsünde gün ışığına çıkarılan olağanüstü güzel­ likte ve önemde bir fildişi heykelcik (Resim 29), Geç Hitit etkilerini Doğu Hellen yontu ustalarına aktaran eserlerin başta gelenidir. Bu heykelciğin aşağıdaki ayrıntıları Geç Hitit kökenlidir: 1) Polosu, 2) Polos'u ve vücudunun arkasını örten, buna karşın göğüs bölümünü açıkta bırakan mantosu yani çarşafı, 3) manto uçlarının kemere sokulma biçi­ mi. 4) oğlunun omuzda oturması, 5) kızının saçı. Kadının badem gözleri ve gülüşü ise Suriye örneklerinden gelmektedir.

Bu ve benzeri eserler Hellen sanatçılarına esin kaynağı olmuşlardır. Örneğin Efes Artemis Tapınağı'nda ele geçen fildişi rahip heykelciğinin (Resim 33) giysisi Elmalı heykelciğindeki (Resim 29) kız çocuğunun taşıdığı elbisenin tıpkısıdır. Efes fildişi rahip heykelciğini daha önceki kitaplarımda, belirgin bir gülüş göstermesi bakımından I.Ö 6. yüzyılın başına tarihlemiştim. Ancak şimdi Elmalı figürcüğü ile, bu gülüşün Anadolu'da daha t.Ö .1. yüzyılın başında var olduğunu görmekteyiz. Buna göre de söz konusu Efes fildişi rahip heykelciğini, Efes yün eğiren rahibe heykelciğinde (Resim 34) olduğu gibi en aşağı t.Ö. 7. yüzyılın son dörtlüğüne tarihlemenin doğru olacağı kanısındayım.

I

54 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 28 - İnsan başı biçimli kulp örnekleri. GrK Taf. 59. Ervthrai. I.Ö. 7. yüzyılın ilk yansı. İzmir Arkeoloji Müzesi.

S5 Ege Bull l/vgıit lığının Doğduğu Ya

a

I fell • w % ,

hu» İfa UJm K^^U.S, Einwli1 u ,m .lU,u ' )«i)ilhi>i Anfctlya M uwn Ege Bull I Dnfiıtugu )rr s§k

29 c. d - Fildişi .ki çocuklu kadın heykelciğinin çizgi resimlen Resim

- . I . I ____ _İl I ..1>1 ■ IB iflL_ fcOl**r-t k IM I■ ^ m ElmalI'daki C ve D «ımuluslennın en mm i - ^ i r r s e k _ i ix I 7 \ . s i il •i'fl *-V» livarıdır. Efes fıldisilennı (Resim 33. 3- < iw ■ t*hı Nı evreve ta- *rada 50 yıllık bir süreç ayrılığı vardır. Özünde Efes c^ei cnoı_ ^ ^ dl)nemıemeyi nhlendirilmesinde hiçbir engel yoktur Ancak oy» - deme konuvu daha kecin- ‘fcgıylırmeye gerek gönnüyoruz. Yeni buluntular son •ık kazanacaktır.

KahO l>>k>n d # '" . Elmalı fildişi genç kadın heykelciği üzenne sarihi

.ellen \™»nı«» EnaıOM. :l ,T k H*lk. Yunan Miki/cm V ii mı>dı IH ll'MMi. suoj lıuo K » »sa»** v*cJcnl / y r Utlı IhQtthflnin IS'#*"*'1 y"

Kesim M - Gümüş rahip heykelciği. Elmalı D Tümülüsü l.Ö. 7. yüzyıl başı. Aıılalya Müzesi. Egr Batı l ‘rgathf>aın Yn Ege Belli Uygarlığının Dogdnğıt Yer

■<««m İl e Bn.ıu heykelcik (deli,) t * * * in

1 I

Katın O • Mfilm» kadtfi hcylck^fcı H*n> ’A j/ıcf. D hC nrdiK ^ Hnlynm «U* W. • I S i i n o ^ k i w n i I O 6 5 0 4 V S-i5K-> Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 33 a-c - a) Fildişi rahip heykelciği, KA Abb. 138-159. Efes. l.Ö. 7. yüzyılın son dörtlüğü. İstanbul Arkeoloji Müzesi, b - e) Aynı heykelciğin çizgi resimleri

62 . . v t 4i»t i \y ıJ7. Uft 10 7 iilılJu ı *«* cfu » «**•» ^ — Uua^ul M U.** Mw*4 b. A,» Ege Bilil Uygarlığının Doğduğu Yer

Ege Bun Uygarlığının Doğduğu Yer

R fıın >* *. b . I ,rtv Udm tıt)tulogı. KA Alıb, IMt-ldl f l r \ 10 S 1* !* S’lı İjjnfHıl Ajkruln|i Mujcm r -

Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

'

I I I V»

resim len. K««un >6 c-e - Fildişi genç kadın heykelciğinin çizgi Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 37 a. b - Fildişi rahibe heykelciği. KA, Ahb. 169-172. Efes. 1.0. 570-560. İstanbul Arkeoloji Müzesi. Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

, . ı x. r.rK Tnf 71 - Büyük olasılıkla Efes. Fildişi rahip heykelciği- GrK ı ar. /1 y I O 580. Berlin. Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Ion Heykel Sanatı (Resim 39-55)

Doğu Hellen küçük boy heykelciliğinin l.Ö. 7. yüzyılın başlarında görülmesine karşın doğal büyüklükteki heykeller Hellas'ın hemen ardından, Ege yöresinde de l.Ö, 6. yüzyılın ilk dörtlüğünden sonra ortaya çıkmışlardır.

l.Ö. 700 tarihlerinde Şark Dünyasimn heykel ve kabartmalarından esinlenerek yaratılan ton heykelleri Hellen sanatının başarılı ürünleridirler. Samos, Miletos, Didyma, Ephesos, Erythrai, Bayraklı ve Karadeniz Ereğlisi'ndeki’1 eşsiz değerde yaratılar, eskiçağ sanatı tarihinde en ön sırada yer alırlar, ton yontu stilindeki badem gözler, gülen ağız, chimation (manto), chiton (entari) ve elbise kıvrımları Attika heykel­ ciliğinin lon örneklerinden alarak kullandıkları stil ve ikonografık öğelerdir

Doğu Hellen heykelciliğinin en güzel ve en önemli örnekleri M.Ö. 6.yüzyılın ikinci dörtlüğünde ortaya çıkmıştır. Bu eserlerden Samos'tan ele geçenlerin büyük bir bölümü Brigitte Freyer-Schauenburg” tarafından kapsamlı olarak incelenmiştir. Samos eserleri içinde Büyük Kuros (Resim 42), Louvre Müzesi'ndeki Cheramyes Herası (Resim 39), Cenelaos Grubu (Resim 41) ve İstanbul Müzesi'ndeki baş (Resim 43), heykel sanatının önde gelen yaratılandır.

Helmuth Kyrieleis tarafından incelenen Büyük Kuros Heykeli, badem gözlere ve neşeli bir yüz ifadesine sahiptir74 . Bir diğer anıtsal Samos heykeli de Eckstein tarafından Samos Müzesi'ndeki vücut parçaları ile tamamlanan75 İstanbul Müzesi'ndeki baştır. Bu eserin saçı 6 değişik form gösterir.

Samos etkisi altında yaratılmış erkek heykel tasvirleri için güzel bir örnek te Keramos'ta ele geçen baştır (Resim 44).

Samos heykellerinin özelliklerini Didyma Apollon Tapınağı'ndaki kabartmalar da (Resim 46, 47) taşır.

" E. Akurgal, OfK . Tal.22, 23.

WuUgang IlafMm-, "Zur Arehaiseh-ionisclıen Tracht in Aıhen", Muteitungcn iks DM. Berlin. 85-102. Bıigıiie Frtyer-Sehaucnbuıg, Samo.t XI. ‘ Helnıuı Kyrieleis, Samos X, ” I fcckstein. AntP 1. I S (1962). 47-57 Tal 4S 50.

70 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Hr»,~ı\ı KA Ahb 201. Sam os Resim 39 - Kore heykeli. Cheramyes Heras.. K* I.Ö. 560. Louvre Müzesi.

71 Ege Batı Uygarlığının Doğduğa Yer

72

Ege Ban Uygarlığının Doğduğu Yer *

Resim 42 a, b - Büyük kuros heykeli. H.Kyrieleis. Samos X. Taf. 5-15. Saınos Heraıcmu. l.Ö. 570. Samos.

Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 43 a - Anıtsal erkek heykel başı, GrK Tat. 74. I.Ö. 570 sıraları. İstanbul Arkeoloji Müzesi. Bu başa ait vücud parçalarının Samos Müzesi'nde olduğu Eckstein tarafından saptanmıştır (F.Ecksteın. Ant Bİ I, 5. 1962.47-57 Taf.45-50). Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

R esim 43 b - R esim 43 a' daki başın çizimi.

Didyma'dakı Branchid rahipleri (Resim 45) Kunst Anatoliens kitabımda değindiğim gibi76 söz konusu heykelciliğin en belirgin yaratılandır. Aynca bu eserler Klaus Tuchelt tarafından örnek bir biçimde ele alınmıştır77 . Ramazan Özganin da bu konuda güzel bir çalışması vardır78.

Doğal Güzellik

Doğu Hellen heykelciliğinin en büyük özelliği Attika’nın idea77 ancak yapay güzelliğine karşın, doğal güzelliği benimsemesidir. Bu özelliğini Geç Hitit ve Suriye sanatına borçludur.

Nemrut fildişi kadın (Mona Lisa) başında, penceredeki kadın tasvirinde. Elmalı fildişi kadın ve kız çocuğunda (Resim 29 a, d) görülen gülen ağız ve neşeli gözler doğal ifadeyi en güzel aksettiren örneklerdir. l.Ö. 8.yüzyıl sonu. 7.yüzyıl başına ait olan bu eserler. Fenikeleşmiş Geç-Hitit örneklerin Anadolu'da l.Ö. 670 tarihlerine kadar uzanan temsilcileridirler. Efesli rahip (Resim 33) Samos'takı Büyük Kuros (Resim 42), Dıdym Apollo Tapınağı sütunlarındaki kadın başı kabartmaları (Resim 46. 47), British Museum’daki Efes başı (Resim 50). Smyrna genç kız başı (Resim 52) gibi daha sonra­ ki Hellenli örneklerde söz konusu neşeli yüz ifadesi tasvir edilmiştir.

E. Akurgal, KA, A t* . 1 8 8 - 1'):. K. Tuchelt. "Die archniselten Skıılpturen von DıJyına’. M ıt/iır\.tı 21 0970); Die jrchaı.chen Skulpluren von Dıdvmj l.ıM İU n (1971 1 ,4 5 İl Ramanın Öygıın, Archıtische Ola,ok loıııens, Bonn 1978. Bernard Ashmole,77lr CJjsvı.nJ lıle.tj ın Olveli Sculpture. University ol‘Cincinnati 17M.

77 Ege Ran Uygarlığının Doğduğu Yer

Res,m 44 a - GenV erkek baş,. KA Abb. 229-230. Keramns. 1.0. 540-530. IzmirArkeoloji Müzesi t ' Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

\

144b-K eramosgenÇe[kekba51[1rof,ldf„.

79 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 45 • Branctod Otur*., rahip heykeli Meaner. E.Akurgal. RA AM» IH8- 1HV. D.JynuUm 1 0 58(1.570 L.,mira Bnı.vh Museum Resim 46 a - Başı örtülü genç kız. Sütun üzerine yüksek kabartma olarak bele kadar yontulmuş. KA Abb. 223. Didyma'dan. I.Ö. 550. Berlin. Ege Ban I'ygBlığının Doğduğu Yet

b - Didymalı başı örlülü genç kızın profilden görünümü fge Rat, lAguthfıntK Doflkjgu Yrf

Resin^ 7 - Büş, önülü genç ki2 başı. Sütun üzerinde yüksek kabartma. KA Abb. 224. Didym a'dan. l.Ö. 550. Berlin Müzesi. Ege BatımÇgarhğmm Doğduğu Yer

Resim 48 a - Genç kız ba$ı. M ilet eserleri stilinde. Buluntu yel i belli değil (olasılıkla Kyzikos). KA Abb. 221-222. I.Ö. 550. Berlin M üzesi. Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer /fır Batı t h'ittJr/ıÇının Pogdugu i er

h

Resim 49 a - Genç erkek başı. Mermer. Anadolu ürünü. KA Abb. 214-215. Milet. Hieronda. l.Ö. 560-550. British Museum.

86 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 49 b - Genç erkek başının yandan görünümü Eğe Bat/ Uygarlığının Doğduğu Yet

K*>ım 54) • licı^ ki/ Kay KA AMv 2IH, fclcs Anem i' I u|iııuj!ı ytikınUnmUı* I O 550. Bııii'lı Mıncııın

8 8 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Kı-Mm 5| j . Genç kadın başı. Sütun üzerine yüksek kabartma. KA Abb. 213. Efes. I.Ö. 550. British Museum.

8 9 pgr Ban i'ygar/ifiinin Dogdugu > W Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer m

kız baş, E. Akurgal, Is,Mm 42. 1992. Abb.l I Hayrakh A,hena Tapmağı. l.Ö. 550. İzmir Ege Bad Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 52 b - Genç kız başının 3/4 cepheden görünümü Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Anadolu Geç Hitit eserlerinde görülen korkutan bakışlar'" ve hüzünlü yüzler*' ise şimdiye değin Doğu Hellen sanatında görülmemiştir

Doğu Hellen heykellerinin giysilerini sınıflandırdığımızda bir kaç ayrı model ortaya çıkmaktadır. Bu modellerden biri olan arkada, baştan topuklara kadar vücudu örten ve önü açık bırakan çarşaf. l.Ö. 8. yüzyıl sonu Kargamış ve Maraş kabartmalarında yer alan belirgin bir Geç Hitit modelidir'; . Doğu Hellen örneklerinden Elmalı fildişi rahibede (Resim 29). Efes fildişi rahibede (Resim 37), Didymli genç hanımlarda (Resim 46, 47), Milet stili genç kız başı (Resim 48) ile Milet koroplastik eserlerinde” , Smyrnalı genç kız başında (Resim 52) ve Kyzikos figür kabartmalı sütun altlığında (Resim 53) söz konusu baştan aşağı inen örtü modeli görülür.

Resim 53 - üzerinde kabartma olarak dans eden figürlerin yer aldığı şutun altlığı KA Abb. 200. Kyzikos. l.Ö. 540. İstanbul.

, Hırıl, ut C nxk A n . 1X2. PI.31 ' Binh o f Creek An. 120. PI.26. | Ak“ rgul, B m h o f G r e e k A rt. 82 Fig,22b, 123 Fıg-28. 128 Fiğ. 29. ^ ( |Qug ,4l.26ı VOa Graeve, '*Eın neuer Figureııtypus der archıiischen Mîlesıschen Korop®*

93 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Elmalı D Tümülüsü'nden gelen gümüş rahip heykelcik (Resim 30), omuzlardan aşağıya, topuklara kadar dik inen plili bir giysi taşır. Bu bir Geç-Hiıit giysi modelidir1*. Elbisenin üzerine, hele bir kemer takılmıştır. Söz konusu giysi modeli Efes'teki bronz figürün (Resim 35) ve yine olasılıkla Efes'te bulunmuş bir fildişi rahibin*5 (Resim 38) giysilerinin bir öncüsüdür. Örneklerden görüldüğü üzere bu giysi türü ton sanatına özgü bir modeldir.

Bir diğer Doğu Hellenli giysi modelini de Elmalı D Tümülüsü'nden gelen iki çocuklu fildişi genç kadın grup heykelciğindeki (Resim 29) genç kadın ile kız çocuğunun giysileri oluşturur. Her ikisinin taşıdığı elbise, Efesli fildişi rahibin (Resim 33) kıyafetinin tıpkısıdır.

ton sanatına özgü 3. bir giysi modeli de etek-bluz biçimindeki giysidir. I.Ö. 6. yüzyılın ilk dörtlüğünden sonra moda olan bu modelde bluz, iki yanda uzun. önde ve arkada kısa tutulmuştur. Böylece ön ve arkada yarım daire biçimini almıştır. Louvre'daki Cheramyes Herası (Resim 39), Berlin'deki göğsünde kuş taşıyan genç kadın (Resim 40) ve İstanbul Müzesi'ndeki Efesli genç kadın (Resim 36) ile fildişi rahibe (Resim 37) bu tür bir elbise giymişlerdir.

Geııelaos Grubu (Resim 41) eserlerinin giysileri de kendilerine özgü ayn bir model oluştururlar.

Yukarda belirlediğimiz modeller görüldüğü gibi Geç Hitit-Suriye giysilerinden esinlenerek oluşturulmuşlardır" .

Böylece görülüyor ki anavatan giysi sanatı daha çok Mısır etkisi göstermesine karşın, Doğu Hellen giysi sanatı Geç Hitit Anadolu geleneğinde eserler vermiştir.

Daha önce ele aldığımız Samos eserleri (Resim 39, 41-44), Didyma'da sütun

üzerinde yer alan genç kızlar (Resim 46, 47). Milet stilinde genç kız başı (R e s im 48), Milet Hieronda genç erkek başı (Resim 49), bir tanesi Efes Artemıs Tapına?1 yakınlarında bulunan British M useum’daki genç kadınlar87 (Resim 50, 51), Efes

“ fc Akurgal. Hırtlı ol G rtck Art 142 P 1.35.157 F igs. 109,110. ‘ Aüulf Gıeifenhagen. "Ein Osıgriechisvhcs EH'enbcin". Jahrbueh der Berliner Musccn. Siebenlar Band 1965, Hell 2, 125. 126- A bh 1-4. “ Ü. Aku rg a l. Bınh o f Greek An. Lev 22b, 26, 29 Fiğ. 109. 1 10. * Ulnkc Muss, Uie Bauplusiik de* urchmsehen Anem i stons von Ephcsoa, A b b , 33, 39 40,

94 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 54 a, b - Mermer aslan heykeli. KA Abb. 244. Önden ve arkadan görünüm. Aslanın vücudunda uzun çekilmiş tarak izleri vardır. Mıiet'ten. l.Ö. 550 sıraları. Berlin.

aş Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Elmalı D Tümüliisü'nden gelen gümüş rahip heykelcik (Resim 30), omuzlardan aşağıya, topuklara kadar dik inen plili bir giysi taşır. Bu hir Geç-Hitit giysi modelidir1” . Elbisenin uterine, bele bir kemer takılmıştır. Söz konusu giysi modeli Efes'teki bronz figürün (Resim 35) ve yine olasılıkla Efes'te bulunmuş bir fildişi rahibin*5 (Resim 38) giysilerinin bir öncüsüdür. Örneklerden görüldüğü üzere bu giysi türü ton sanatına özgü bir modeldir.

Bir diğer Doğu Hellenli giysi modelini de Elmalı D Tümülüsü'nden gelen iki çocuklu fildişi genç kadın grup heykelciğindeki (Resim 29) genç kadın ile kız çocuğunun giysileri oluşturur. Her ikisinin taşıdığı elbise, Efesli fildişi rahibin (Resim 33) kıyafetinin tıpkısıdır.

lon sanatına özgü 3. bir giysi modeli de etek-bluz biçimindeki giysidir. l.Ö. 6. yüzyılın ilk dörtlüğünden sonra moda olan bu modelde bluz, iki yanda uzun, önde ve arkada kısa tutulmuştur. Böylece ön ve arkada yarım daire biçimini almıştır. Louvre'daki Cheramyes Herası (Resim 39), Berlin'deki göğsünde kuş taşıyan genç kadın (Resim 40) ve İstanbul Müzesi'ndeki Efesli genç kadın (Resim 36) ile fildişi rahibe (Resim 37) bu tür bir elbise giymişlerdir.

Genelaos Grubu (Resim 41) eserlerinin giysileri de kendilerine özgü ayrı bir model oluştururlar.

Yukarda belirlediğimiz modeller görüldüğü gibi Geç Hitit-Suriye giysilerinden esinlenerek oluşturulmuşlardır"'.

Böylece görülüyor ki anavatan giysi sanatı daha çok M ısır etkisi göstermesine karşın, Doğu Hellen giysi sanatı Geç Hitit Anadolu geleneğinde eserler vermiştir.

Daha önce ele aldığımız Samos eserleri (Resim 39, 41-44), Didyma’da sütun üzerinde yer alan genç kızlar (Resim 46, 47), Milet stilinde genç kız başı (Resim 48), Milet Hieronda genç erkek başı (Resim 49), bir tanesi Efes Artemis Tapınağı yakınlarında bulunan British Museum'daki genç kadınlar*7 (Resim 50, 51), Efes

“ E.Akurgal, Binh uf Greek An. 142 PI 35.157 Fıgk. 109.1 10. 1 Adnlf Greifenhagen, Ein Ostgriechisches E lfenbcin Jahrbuch der Berliner Muscen. Sıcbenlar Band ]% 5 He İl 2. 12.*’. 126. Abh M " E Akurga! Bınh uf Greek Ari Lev.22b. 26, 29 Lig. 109, 110. r Ulrike Muss. Die Bnuplasiik des arch.ıisc he n Arteınisinns von Ephesus. Abb, 33. 3940.

94 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Mm u’ b - Mermer aslan heykeli. KA Abb. 244. Önden ve arkadan görünüm. Aslanın vücudunda uzun çekilmiş tarak izleri vardır. Milet'ten. l.Ö. 550 sıraları. Berlin. Ege Bun Wjtgm lığının Doğduğu Yer

Resim 55 a - Tyran baçı. Mermer. GıK Tal. 80. Karadeniz Ereğlisı 1.0. 530. Ankara Anadolu Medeniyetleri Mü/.esı. hgf Batı Uvgar/lglnin [XigJufn Yer Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 56 a. b - Dans eden kadınlar kabartması. Mermer. GrK Abb.71, Tat. 82. Milet'ten. I.Ö. 530-520. British Museum, b) Detay.

98 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

örneklerini anımsatan Smymalı genç kız başı (Resim 52), Milet aslanı (Resim 54) ve Pontus Ereğlisi'ndeki tyran başı (Resim 55) dünya heykel sanatının en önde gelen eser­ leri arasında y er alırlar.

Bunlardan Milet aslanı (Resim 54a, b) bir anın tasvir edilmesi bakımından başarılı bir örnektir. Aslan istirahat etmek üzere uzanmış ve uyumak üzeredir. Bu esna­ da herhangi bir ses duymuş olmalıdır ki başını ve gözlerini yukarıya kaldırmıştır. Böyle bir anlık davranışın tasvir edilmesi ilk kez Milet'teki bu Doğu Hellen eserinde görülmektedir. Yüksek kaliteli bir eser olan Ereğli'deki Tiran başı (Resim 55a, b) ise tasvir ettiği kişinin kimliğini göstermesi bakımından, dünya portrecilik sanatı içinde Mısır sanatı hariç, Berlin Müzesi'ndeki Sobourof Başı’ndan sonra bilinen en eski ömekdir. Tiranın bıyıklarında görülen uzun tarak izleri, Miletos aslanındaki gibidir. Bu da söz konusu eserin ya M iletoslu-Doğu Hellenli bir yontucunun ya da Miletos atel- yesinde çalışmış bir yerli ustanın ürünü olduğunu gösterir.

Resim 56 e - Danseden kadınlar kabartmasının çizgi resmi. Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 57 a, b - Çift kanatlı mitolojik yaratık biçimli bronz şamdan. Önden ve arkadan görünüm. E. Akurgal, IstMitt 46, 1996. Abb. İd. Buluntu yeri belli değil- 1. Ö. 6. yüzyıl sonu. Hamburg Müzesi. Bu eserle ilgili fotoğrafları Museum tür Kunst und Gewerbe'nin Direktörü Prof.Dr.Wilhelm Hombostel lütfetmiştir. Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 57 e - Bronz şamdan Çıtı kanallı mitolojik yaratık umdeni Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 57 d Bronz şamdan. Çift kanallı yaratık (arkadan).

102 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 57 e - Bronz şamdanın ayağı.

Bunların ardından ifade canlılığı bakımından Milet dans eden hanımlar kabart­ ması (Resim 56) gelir. Burada figürler, vücut duruşları ve dizlerinin bükülüşleri ile dikey ve horizontal hatların ritmik bir ifadesini sergilerler. Bu da yine Doğu Hellen sanatının bir başka başarısıdır. Miletos eserlerini anımsatan Kzykos'taki sütun altlığı Kesim 53) da bunların ardında yer alan bir yapıttır. Perinthos'tan iki stel (Resim 58, 59) Ve S'nop Steli** (Resim 60), Doğu Hellen stilini ve his dünyasını aksettiren eserlerdir.

gul. Z ıve i Gmfssıelen Vorhlussischer Zcil aııs Siııupe. B e rlin 1955. Ege Balı Uygarlığının Doğduğu Yer

f c tı a n ı » 4 » KjIIimIkm. fnttv iıhalm ^ı OıK f«t Mu IV nukoua lO * >**Yİ W * I n f ı M u tn ı Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Resim 58 e - Kallisthenes gömü kabartmasından detay. Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yet

yyytvnrnifj! 1 Ht I p o A Hİ E r 1 r'k

Resim 59 a, b - Hegesıpole gömü kabartması. GıK Taf. 86b. Perinthos'tan İ.Ö. 5. yüzyıl başı. Ereğli Müzesi. Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer Resim 61 a - Dans eden satyr heykelciği. Bronz. E. Akurgal, IstMitt. 46, 1996. 34-36. Smyma'dan. l.Ö 400. İzmir Arkeoloji Müzesi. Ege Ron Uygarlığının Dogdugu yer

Jani / y 'S I

\âJx y

R e s im 61b- Dans eden satyr heykelciği

Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Tünik eserlerdir. Hamburg Müzesi'nde yer alan M.Ö. ö.yüzyıla ait. ikı-çift kanatb mitolojik figür* biçimli şamdan (Resim 57), Hellen şamdanları için en erken örnektir. İkinci şamdan ise Smyma'dan ele geçen M.Ö. 5.yüzyıl sonu ya da 4.yüzyıl başına ait bir evde bulunan danseden satyros (Resim 61) biçimindeki eserdir*1.

Doğu Hellen heykelciliğinin iç dünyayı aksettiren, coşkulu bir eseri de Nereidler Abidesi'ndeki Savaşçılar sahnesi'dir (Resim 62). Savaşçılar ritmik bir düzen içersinde sıralanmışlardır. Bu sahnede hareket ve ritmin ahengi. Doğu Hellen sanatına özgü bir anlatımla verilmiştir.

Resim 62 - Nereidler Anıtı'ndan savaşçılar sahnesi. GrK Abb. 76-77 Taf. 107. Likya Xanthos'tan l.Ö. 400. British Museum.

Iki-çitl kanatlı mitolojik figür iyin bkz.: J.Boardman, Early Greek 1 asa Painting. London 199S. Nr. N7. .. 4. R. M.Cook

P Dupont, EGR. I 18 Fig. 15.1(b). 1^ . , Ekretn Akurgitl, 'Tunzender Satyr als Stützfıgur eittes Kamfclabtrs aus All-Smynia . I s M t t M . 19% . 20.1 _ I _ Tat. .14 .>6. ÖZET

Doğu Hellen Sanatı ve Kültürünün Dünya Tarihindeki Önemi:

1. Dünya edebiyat tarihinin baş yapıtlarından olan Homeros'un ve Hesiodos'un eserleri Doğu Hellen kültürünün yaratısıdır.

2. Batı Dünyası'nda ilk lirik şiiri, Doğu Hellenler ortaya koymuştur.

3. Batı müziğinde heptaton sisteminin doğuşu Doğu Hellenlenn eseridir.

4. Doğu Hellenler. Fenikelilerden sonra daha büyük bir ölçüde dünya deniz ticaretini geliştirdiler.

5. Doğa olaylarının dinsel ve mitolojik inançlara bağlanmadan, akılcı ve özgür düşünce ile ele alınarak astronomi, fizik, geometri, matematik gibi müsbet ilimlerin ortaya çıkarılması. Doğu Hellenlerin başarısıdır.

6 . Doğu Hellenler anavatandaki Hellenleri de aşarak silahla değil, en güzel, en temiz ve en ucuz ürünlerle ticaret yaparak rekabet ortamı yaratmışlardır. Ticaret alanındaki reka­ bet de kentlerde bilim ve düşüncenin gelişmesine yardımcı olmuştur.

7. İnsan haklarının doğuşu ve korunması. Doğa filozofu Phytagoras'ın "insan herşeyin ölçüsüdür” ilkesine dayanarak .insan haklarının korunmasına önayak olmuşlardır.

8. Demokrasinin doğuşunda Lesboslu tiran Phyttakoos'un büyük etkisi olmuştur.

9. Paranın icadı. Ticaretin kolaylıkla yapılabilmesi için para, Lydia'nın yardımı ile Doğu Hellenler tarafından yaratılmıştır.

10. Aioller başta Smyrna olmak üzere Fenike’den ve Kıbrıs'tan aldıkları hurma ağacı biçiminden esinlenerek yaratılan dikey volütlü sütun başlığını geliştirdiler.

İl. lon mimarlık düzeni, Aiol başlığının Hellence yorumudur. Doğu Hellenler Aiol başlığından yararlanarak ion sütun başlığını ortaya çıkarmışlardır, lon mimarlık düzeni, diğer bütün sütun başlıklarının üzerinde, güzel ve albenili görüntüsü ile bütün dünyada beğeni kazanmıştır. Atina Akropolisi'nde lon düzeni Dor düzeninin yerini almıştır. Dünyada bugüne değin antik dönemden gelen sütün başlıkları içinde en beğenilerek Avrupa'nın hemen hemen bütün kentlerinde ve Washington'daki Beyaz Saray'da hala kullanılan bir yapı düzenidir.

ı ı : Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

12. Doğu Hellen sanatının Arkaik dönem vazo stili (t.O. 650-550)anavatandaki Korint ve attika ressamlarının yüksek nitelikle yaratılan düzeyinde olmamakla beraber, deko­ ratif görünümü ile çok çekicidir. Dünya pazarlanndaki alıcıların pek çoğu Attika vazo- lannın kültürel üstünlüğünü anlamaktan uzaktılar. Buna karşın hayvan frizleriyle bezen­ miş bu çok albenili seramik, her düzeyden alıcının ilgisini çekmiştir.

13. Dünya heykel sanatı M ısırlılardan sonra Attikalı yontu ustalan tarafından en yüksek düzeyine ulaştırıldı ve ideal güzellikte eserler işlenmeye başlandı.

lonlar ise ideal güzellik yerine doğal güzelliğe önem verdiler. Böylece yapay bir sanat değil, doğal heykelcilik doğdu. Hellen güzelliği söz gelimi yüz ifadesinde, dünyanın en güzel burunlu, en güzel gözlü, en güzel kaşlı kadınlardan seçtiği örnekler­ le ideal bir güzellik yaratmıştır. Ancak bu bir bakıma yapay bir ifade yolu idi ton heykelcik ve heykelleri badem gözlü, neşeli yüzlü, gülen ifadeli eserler olarak ortaya çıkmışlardır.

14. Jön sanatı ve kültürü Frig, Lydia, Karia. Lykia sanat ve kültürünün doğmasını sağlamıştır.

15. Dünyada bugün hala yaşayan ızgara biçimli kent planı Doğu Hellen icadıdır. Bütün Avrupa ve Amerika'da bir çok kentte geometrik dokulu kent planı hala yaşamaktadır.

Bu onbeş başarının gözönüne serdiği üzere Doğu Hellenler Anavatan Hellenleriııin sahip olduğu kültür ve sanatın zenginleşmesine yardımcı oldukları gibi. içinde yaşadığımız bilgi çağının da temellerini atmışlardır.

7 Phytagoru yerin# Protagoras

1 1 3 KAYNAKÇA VE KISALTMALAR

AA Archaologischer Anzeıger

Akurgal, E. 1955 Ekrem Akurgal, Zwei Grabstele Vorklassischer Zeit aus Sioope, V erlag Walter de Gruyter, Berlin 1955.

Akurgal, E. 1983 Ekrem Akurgal, "Zur Datierung der altesten ionischen Münzen", Festschrift für Kurt Bittel, Mainz am RJıein 1983.

Akurgal. E, 1989 Ekrem Akurgal "Âolisches Kymatıon", IstM itt. 39(1989), 11- 15.

Akurgal, E. 1993 Ekrem Akurgal, Eski Çağda Ege ve İzmir, NET Turistik Yayınlan İstanbul 1993.

Akurgal, E, 1996 Ekrem Akurgal, "Tanzender Satyr als Stützfigur eines Kandelabers aus Alt S m yrna", IstM itt. 46 (1996), 203 - 212, Taf. 34 - 36.

Akurgal, E, 1998 Ekrem Akurgal, Anadolu Kültür Tarihi, TÜBİTAK, Ankara 1998.

Akurgal, Alt-Smyma I Ekrem Akurgal, Alt-Smyma I, Wohnsichteo und Alhenatempel, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1983.

E. Akurgal, Birth of Greek Art Ekrem Akurgal, The Birth of Greek Art, Methuen-London 1968.

Akurgal, Erster Vorlaufiger Ekrem Akurgal, "Erster Vorlaufiger Bericht Über die Ausgrabungen in Alt-Smyma". A .Ü . D T C F D ergisi V III. cilt, 1. sayı, Turk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1950. Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Akurgal Golden Age Ekrem Akurgal, The Early Period and the Golden Age of lonia. A ] A 66, 1962. 369- 3 7 9

A kurgal, G rK Ekrem Akurgal, Griechische römisehe Kunst in der Türkei, Hirmer Verlag, München 1987.

A kurgal, KA Ekrem Akurgal, Kunst Anatoliens, W alter de Gruyter, Berlin 1961.

Akurgal, M. Meral Akurgal, "Bayraklı Höyüğü’nde Arkaik Dönem’e ait Küçük Bir Mezarlık ve Bazı Buluntular", TÜBA-AR 2 (1 9 9 9 ), TÜBİTAK, Ankara 1999. 51 - 70.

Akurgal, M. Meral Akurgal, "Hellenic Architecture in Smyrna, 650 - 546 BC" (under press).

A lp, S. Sedat Alp, Hititlerde Şarkı. M üzik ve Dans: Hitit Çağı 'nda Anadolu ’da Üzüm ve Şarap. Kavaklıdere Kültür Yayınlan No.6 , Ankara 1999. I

Alzinger, W. Wilhelm Alzinger, "Von der Archaik zur Klassik. Zur Entwicklung des ionischen Kaitels wahrend des fünften Jahrhunderts v .C h r.", Jahreshefte des Österreichischen archaologischen Instituts Band L (1972 - 1973), 169 - 211.

Ashnıole. B. Bernard Ashmole, The Classical Ideal in Greek Sculpture, University of Cincinnati 1964.

A th M itı Mitteilungen des deutchen Archaologischen Instituts, Athenische Abteilung.

1 16 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Bammer, A. 1972 Anton Bammer, "Beobachtungen zur Ephesischen Architektur", AA H eft 3 (1972), 4 4 0 - 457.

B am m er, A. Anton Bammer, "Neue Weibliche Statuetten aus dem Artemision von E phesos", Jahreshefte des Österreichiscen Archaologischen Institutes Band LVI, 39 -58.

Bammer, A. 1982 Anton Bammer, "Zum Tnwoodkapitell'", B oreas Band 5, Münster 1982, 255 - 258.

Bammer, A, 1985 Anton Bammer, "Spuren der Phöniker im Artemision von Ephesos", A n a to lia n S tu d ies Vol. XXXV, London 1985.

Bayburtluoğlu, C. Cevdet Bayburtluoğlu,"Les Ceramiques Chiotes d’Anatolie". Leş C6ramiques de la Grece de I'Est et Leur Diffusion en Occident, CNRS, Naples 1976. 27 - 30, PI. V -VII.

B aydur, S. Sababat Baydur, Hellen-Latin Eskiçağ B ilg isi. Istanbul 1948.

Bingöl, O. Orhan Bingöl, Das Ionische Normalkapitell in hellenistischer und romischer Zeit in Kleinasien. IstMitt Beiheft 20, 1980.

Boardman, J.1959 John Boardman, "Chian and Early Ionic Architecture", The Antiquaries Journal V ol. XXXIX (1959, No. 3,4), London, 170 - 217.

Boardman, J. AntP John Boardman,"Weiblicher Torso aus C hios", A n tP 1,4, Taf. 38 -44.

B oardm an BSA 53-54 John Boardman, "Old Smyrna The attic P ottery", B S A 53-54. 1958-1959. 152-181. Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

B oardm an EGVP John Boardman, Early Greek V ase Painting, Thames and Hudson, London 1998, No.297, 354

B oardm an Greek Sculpture John Boardman, Greek Sculpture, T ham es and Hudson, London 1991.

B ovsal, Y. Yusuf Boysal, Katalog der Vasen im M u seu m in B o d ru m I, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1969.

BSA Annual o f the British School at Athens

CNRS Centre Nationale de Recherche Scientifique.

C ook BSA 53-54 John M. Cook, "Old Smyrna, 1948-1951", B S A 53-54, 1958-1959. 1-34.

C ook, GPP Robert Cook, Greek Painted Pottery, Methuen and London, 1960 and 1972.

Cook - Dupont, EGP Robert M. Cook - Pierre Dupont, E ast Greek Pottery, London 1998.

Cook - Nicholls 1998 J. M. Cook - R. V. Nicholls, O ld Sm yrna Excavations: The Temples o f Athena. BSA Supplementary Volume 30. 1998.

Çelgin. G. Güler Çelgin, Eski Yunan Edebiyatı, Remzi Kitabevi, İstanbul 1990.

D arsow . W. Wolfgang Darsow, "Zur Archaisch- ionisehen Tracht in Atheıı". Mitteilungen des D A İ, Verlag GEBR, Manii, Berlin, 85 -102

İl» Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Dinçol, B. Belkis Dinçol, Eski Önasya'da ve Mısır'da M ü zik . Eskiçağ Bilimleri ve Enstitüsü Yayınlan, İstanbul 1°99.

Drerup, H. H. Drerup, "Griechische Architektur zur Zeit Homers", AA , 1964.

Eckstein, F., 1962 F. Eckstein, A n t P1 1,5, (1962) 47 -57, T af. 45 - 50.

Freyer-Schauenburg Brigitte Freyer-Schauenburg, Elfenbeine aus dem samischen Heraion: Figürliches, G efaB e und Siegel. Hamburg 1966.

Freyer-Schauenburg, S a m o s X I Brigitte Freyer-Schauenburg, "Bildwerke der Archaischen Zeit und des Strengen S tils”. S a m o s X I. Rudolf Habelt Verlag GMBH. Bonn 1974.

Graeve, V.von 1975 Volkmar von Graeve, "Eine Sitzfıgur aus M ilet", IstM itt. 25 (1975), 61 - 65.

Graeve, V.von 1999 Volkmar von Graeve. "Ein neuer Figurentypus der Archaischen Milesischen Koroplastik", AA 1 9 9 9 ,2 4 1 - 261.

Greifenhagen, A. Adolf Greifenhagen. "Ein Ostgriechisches Elfenbeiıı", Jahrbuch der Berliner Museen Siebentar Band (1965), Heft 2.125,126 A bb.l - 4 .

Himmelmann-Wildschiitz.N. 1963 N.Himmelmann-Wildschütz."Zur Geneleos Gnıppe beim Samischen H eraion". Marburger Winckelmann- Program m , 1963, 13. 17.

119 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Himmelmann-Wildschiitz, N. 1964 N.Himmelmann-Wildschiitz, Bemerkungen zur Geometrischen Plastik, Verlag GEBR Mann, Berlin 1964.

Himmelmann-Wildschiitz, N. 1965 N.Himmelmann-Wildschiitz, "Beitrâge zur Chronologie der archaischen ostionischen P lastik", IstM itt. 15 (1965) 24-41.

IstM itt Das Deutsche Archaoiogische Institut Abteilung İstanbul

Işık, F. Fahri Işık, "Yunan Mucizesi Var mıydı?" A d a ly a III (1998) Suna-Inan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırmaları Enstitüsü, 13 - 26, 2Iff.

Jantzen. Sam os V III Ulf Jantzen, "Âgyptische und Orienalische Bronzen aus dem Heraion von Samos", Samos VIII, Rudolf Habelt Verlag GMBH, Bonn 1972.

Kardara, C. Ch. Kardara, Rodiaki Angeiographia, thens 1963.

Kerschner, AA 1999 MichaelKerschner,"Das Artemisheiligtum auf der Ostterrasse des Kalabaktepe. Stratigraphie und Keramikfunde der Sondagen des Jahres 1995. Mit einem Beitrag von U. Schlotzhauer", AA 1999, H eft 1, 7 - 51.

K ienast, Sam os X V H erm ann J. K ienast, "Die Stadtm auer von S am os”, S am os X V , Rudolf Habelt Verlag GMBH, Boıınn 1978.

I» Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Wolf, Köenigs, "Archaische Bauglider aus Koenigs, W. K yzikos", Anatolian Studies Vol. XXXI, London 1981, 121 - 128.

Kyrieleis, Sam os X Helmut Kyrieleis, "Der Grosse Kuros von Sam os", Sam os X , Dr. Rudolf Habelt GMBH, Bonn 1996.

Langlotz, E ., E. Langlotz, Studien zur Nordostgriechischen Kunst, Verlag Philipp on zabem, Mainz am Rhein 1975

Latacz, J. Joachim Latacz, H om er, Artemis Verlag, München und Zurich 1985.

Lemos, A. Anna Lemos, Archaic Pottery o f Chios, Oxford University Comittee for Archaeology, 1991.

Lesky, A. Albin Lesky. Die Homerischeforschung in der Gegenwart, Verlag A. Sexl, Wien 1952.

M anyas, M. Meral (Akurgal) Manyas, "Ein Votivteller aus Erythrai". Anadolu XXIII (1984 - 1997). Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1997, 113 - 122.

M anin, R. Roland Martin. "Probleme des origines des ordres â volutes", Etudes d'Archeologie Classique f(1955 1956), Paris 1958.

Muss, U. 198] Ulrike Muss, "Bemerkungen zur Phileia der Genelaosgruppe 'DAI, Athenische A b teilu n g Band 96 (1981) GEBR Man Verlag, Berlin, 139 -144.

121 Ulrike Muss. Die Bauplastik des Archaischen Muss, U. 1994 Artemisions von Ephesos, Österreichisches Archaologisches In stitu t, W ien 1994.

R. V. Nicholls, "Early Monumental. Nicholls 1991 Architecture at Old-Smyrna". MewPerspectives in Early Greek Art (Studies in theHistory o f Art 32, W ashington DC). 150-171.

Nicholls BSA 53-54 R. V. Nicholls, "Old Smyrna: The Iron Age Fortifications and Associated Remains On The City Perimeter", B S A 5 3 -5 4 , 19 5 8 ­ 959. 36-137.

Niemeier, W. - D. W. - D. Niemeier, "Die Zierde Ioniens. Ein archaischer Brunnen, Der Jungere Athenatempel und M ilet vor der Perserzerstörung", AA 1999 Heft 3, alter de Gruyter, Berlin - New York 1999, 373-413.

Otfried, R.D. R. Deubner, "Homerbildnisse", A A 1998, Walter de Gruyter, Berlin 1998, 489 - 498.

Özgan, R. Ramazan Özgan, Archaische Plastik Ioniens, Bonn 1978.

Özgünel, Mykenische Keramik Coşkun Özgünel, "M ykenische Keramik in Anatolien", Asia M inor Studien B and 23, Dr. Rudolf Habelt GMBH, Bonn 1996. Reuter. E. E. Reuter, Der Heratempel von Samos, 1957.

Robinson, E. S. G. E.S.G. Robinson, M AK? J H S İ l (1951), 1 5 6 - 167.

122 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Saraç, C. Celal Saraç, Bilim Tarihi. Ankara 1983.

Schefold, K. 1938 Kari Schefold, Das Âolische Kapitell. Öjh 3 1 .1 9 3 8 . '

Schefold, K. 1940 Kari Schefold, Lansa am Hermos, Berlin 1940.

Schefold. K. 1976 Kari Schefold, "Zur archaischen Plastik in B odrum . A n tK 19 (1976).

S chefold, PKG Kari Schefold, "Die Griechen und ihre Nachbarn", Propylaen Kunstgeschichte 1, Berlin 1967.

Schiering, Werkstatten Wolfgang Schiergng. Werkstatten Orientalisierender Keramik o f Rhodos. Verlag GEBR Marr. Berlin 1957.

T uchelt D id y m a 111,1 Klaus Tuchelt-Peter Schneider-Thomas G. Kultbezirk an der Heiligen StraÛe von Milet nach Didyma", D idym a / / / Teıl 1, Verlag hilipp von Zabem. Mainz am Rhein 1996.

Tuchelt, K. 1970 Klaus Tuchelt. "Die archaischen Skulpturen von Didyma". M it.Forsch 27 (1970).

Tuchelt, K. 1971 Klaus Tuchelt. "Die archaischen Skulpturen von Didyma", IstM itt. 21 (1971). 45ff.

Tuna- Nörling, Y. 1995 Yasemin Tuna - Nörling. Die Attisch - Schwarz figan se Keramik, IstForsch 41, Ernst Wasmuth Verlag. Tübingen.

123 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

Hans W alter, Das Griechische Heilugtum, W alter, H. Heraion von Samos, München, 1965.

Hans W alter, "Frühe Samische Gefasse", W alter Sa m o s V S a m o s V , Rudolf Habelt Verlag GMBH, B o n n 1968.

Elena Walter-Karydi, "Genelos", DAI, Walter-Karydi, E. Athenische Abteilung Band 100(1985) GEBR Mann Verlag, Berlin, 91 -104.

Walter-Karydi Samos VI, 1 Elena Walter-Karydi, Samische Gefasse des 6. Jahrhunderts v.Chr., Samos VI, 1, Rudolf Habelt Verlag GMBH, Bonn 1973.

Wedeking, H. Homann Wedeking, Griechenland, Holle Baden-Baden 1966.

W egner, M . Max Wegner, Das M usikleben der Griechen, Berlin, 1949.

Weickert, C. 1957 Weickert, C. "Die Ausgrabung am Athena- Tempel in Milet 1955", IstM itt. 1 (1956), Istanbul 1957.

Weickert. C. 1960 Weickert, C. , "Die Ausgrabung beim Athena-Tempel in Milet 1957, IstM itt. 9/10 (1959/60), Istanbul 1960.

Wesenberg, B. B. Fesenberg, "Kapitelle und Basen". Beiheft der Bonner Jahrbiicher 32, Düsseldorf 1971.

124 Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer

*

Resim 61 e - Dans eden satyr heykelciği- Doğu Hellen Sanatı ve Kültürünün Dünya Tarihindeki Önemi:

• Dünya edebiyat tarihinin baş yapıtlarından ulan HomeroVun \v I fcModos'un eserleri IX>gu fld k tı kütumtmm yaratı «adtr • Batı Dünyasi'ndu ilk link şiın, lX>ğıı Hcltcnier »kruya koymuştur • Batı m ü/ıgındc heptaton sisteminin doğuşu

Doğu I İçilenlerin etendir

şk • Doğu Hclleııtcı. Fenikelilerden sonra

daha büyük bir dünya dem/

ticaretini geliştirdiler

• Doğa olay lannın dinsel ve mitolojik

,nar*ÇİJ,ra balkınmadan, akılcı ve n/gür

*t]X r d ü ş ü n c e ile e k alınarak astronomi. fı/ık

i^/ geometri, matematik gibi müsbet

ilim le r in

i/ Hellenlerın başarısıdır

\!VI I İnilenler anavatandaki He Menlen

- de aşarak silahla değil cıı gu/ek en temi/

\e en ucu/ ürünlerle ticaret yaparak rekabet

ortamı yaratmışlardır Ticaret alanındaki rekabet de kentlerde bilim te düşüncenin

gelişmesine yardımcı olmuştur

• PıtHagoras'ın "insan her şey m ölçüsüdür" ilkesine dayanarak insan haklarının konınınasma

önayak olmuşlardır

• Ticaretin kolaylıkla yapılabilmesi için para. I ydıa’nın yardımı ık Doğu Hellenic t

tarafından yaratılmıştır

• Atoller baştJ’Smyrna olmak ü/crc Fenike’den ve Kıbrıs’tan aldıkları hurma ağacı

biçiminden esinlenerek yaratılan dikey volütlii sütun başlığım geliştirdiler

• ton mimarlık düzem. Atol başlığının f lellence yorumudur Doğu I İçilenler Aıol -

başlığından yararlanarak ion sütun başlığım ortaya çıkarmışlardır ton mimarlık dıızem.

diğer bütün şutun Kışlıklarının üzerinde, güzel ve albenili görüntüsü ile bütün dünyada

beğeni kazanmıştır Atma Akropol isı'nde I on dıızenı l>or düzeninin yerini a lm iş tıı.

Dıinvada bugüne değin anlık donemden gelen sütun başlıkları içinde en beğenilerek

Avrupa’nın hemen hemen bütün kentlerimle ve Washtngton'daki Beyaz Saray'da hala

kullanılan bıı yapı düzenidir.

• lon hamttı ve kültürü Frig. 1 ydia. kana. I ykıu uygarlıklarına yeni hır anlam

kazandırmıştır. 0044-7 • Dünyada bugün hala yaşayan ızgara biçimli kent planı Doğu Hellen icad ıd ır B utun - 18

Avrupa ve Amerika’da bir çok kentte geometrik dok ulu kent planı hala yaşamakladır *

Sayagcldığmıız huşun lor gü/önunc serdiği üzere Doğu I Id lc n le r A navatan I İçilenlerinin 975 sahip olduğu kültür ve sanatın zenginleşm esine yardımcı oldukları gibi. içinde

yaşadığımız bilgi çağının da temellerini atmışlardır. ISBN ISBN

Fiyatı 4.000.000TL.