1

TC

ATILIM ÜN İVERS İTES İ SOSYAL B İLİMLER ENST İTÜSÜ KAMU YÖNET İMİ VE S İYASET B İLİMİ ANAB İLİM DALI YÜKSEK L İSANS TEZ İ

TÜRK İYE’DE ETN İK TERÖR: ASALA VE PKK ÖRNE Ğİ

REYHAN İŞ ER İ

TEZ DANI ŞMANI DOÇ. DR. CENG İZ BA ŞAK

ANKARA, 2008 (Fotokopi ile ço ğaltılamaz) 2

3

ÖZET

Bu çalı şmada, 1970’li yıllardan itibaren Türkiye’yi tehdidi altına alan "Etnik Terör" konusu mevcut bilgi ve belgeler ı şığında incelenmi ştir. Ancak, etnik terör tehdidi terörizmden ve ayrılıkçı isyanlardan soyutlanarak incelenemeyece ğinden terörizm ve ayrılıkçı isyanlarda gözden geçirilmiş ve Türkiye’yi ve Türkleri hedef alan etnik terör örgütleri incelenmi ştir.

Çalı şmanın hazırlanması için geni ş literatür taraması temel ara ştırma tekni ği olarak benimsenmi ştir. Bu çerçevede, ilk olarak uluslararası kamuoyunun üzerinde bir türlü uzla şamadı ğı terör ve terörizm hakkında genel bilgiler verilmeye çalı şılmı ştır. Daha sonraki bölümde, çalı şmanın ana konusu olan etnik terörün tanımı, amacı, nedenleri ile tarihçesi ele alınarak, Türkiye’nin etnik teröre maruz kalmasında jeopolitik konumunun etkisi incelenmeye çalı şılmı ştır. Son bölümde ise; Türkiye’yi ve Türkleri hedef alan Ermeni ve Ayrılıkçı Kürt Hareketi Kaynaklı Etnik Terör örgütlerinin kurulu şları, amaç ve hedefleri, gerçekle ştirdikleri eylem türleri ve finans kaynakları ele alınarak; iki örgüt arasındaki benzerlik ve farklılıklardan yola çıkarak aralarındaki ili şki açıklanmaya çalı şılmı ştır.

Çalı şma sonucunda; Türkiye’yi hedef alan etnik terör örgütlerinin hangi isimle faaliyet gösterirlerse göstersinler dı ş güçler tarafından Türkiye’nin geli şmesini ve bölgede lider ülke olmasını engellemek amacıyla kuruldukları, desteklendikleri ve etnik terörle mücadelede askeri mücadelenin tek ba şına çözüm olmadı ğı görülmü ştür. Bunun yanı sıra etnik terör örgütleri ile mücadelede askeri çözüm ile beraber sosyal, kültürel, ekonomik, hukuki, psikolojik, co ğrafi ve e ğitim alanlarını da kapsayan çok boyutlu çözümler üretilerek, top yekûn mücadele ba şlatılması ve de üzerinde kararlılık gösterilmesi gerekti ği sonucuna varılmı ştır.

iii 4

ABSTRACT

In this study, subject of “Ethnic Terror” which has threatened since 1970s is analyzed in the light of existing knowledge and documents. However, since threat of ethnic terror cannot be examined by isolating it from terrorism and separatist revolts, terrorism and separatist revolts are also reviewed and ethnic terrorist organization targeting Turkey and Turkish people are also analyzed.

Comprehensive literature review is adopted in principle as the main research method while preparing the study. In this framework, firstly general information is attempted to be provided concerning terror and terrorism on which international common opinion can never come to a compromise. In the following section, the effect of geopolitical location is tried to be analyzed in exposure of Turkey to ethnic terror by discussing the main topic of the study namely ethnic terrorism with its definition, aim, reasons and history. In the last section, relationship between Armenian and Separatist Kurdish Movement based Ethnic Terrorist organizations targeting Turkey and Turkish people is attempted to be explained by dealing with similarities and differences between two organizations in terms of their establishment, aims and goals, types of actions they take and their financial resources.

In the wake of the studies, no matter under what name the ethnic terror organizations that targets Turkey operates under, it has been noticed that the organizations are established and supported by the external powers in order to prevent Turkey’s development and for it to become a leader in its region, also, it has been also seen that military dispute has not been a solution by itself. Besides this, it has been concluded that along with military solutions against ethnic terror organizations, multi dimensional solutions must be generated in social, cultural, economical, judicial, psychological, geographical and educational areas to start a total struggle and absolute determination must be shown.

iv 5

ÖNSÖZ

Etnik terör, farklı etnik kimli ğe sahip bireylerin ya şadıkları siyasi yapı içerisinde tek unsur olmadıklarından üzerinde ya şadıkları topraklar üzerinde kendi ulus devletlerini kurmak amacıyla şiddete ba şvurmaları sonucunda ortaya çıkmaktadır.

So ğuk sava ş dönemi sonrasında iki kutuplu bir dünyanın olu şması ile küresel güçlerin dünyaya hakim olma projelerini hayata geçirmek istemeleri kar şısında, etnik ayrılıklara dayalı bir terörizm çe şidi olan Etnik terörü araç olarak kullanmaları sonucunda; Türkiye’yi etkisi altına almı ştır. Etnik terör, bugün gelinen noktada Türkiye’yi tehdit eden tehlikelerin en başında gelmekte ve önem arz etmektedir.

Bu tez çalı şmasında, etnik terör ile ASALA ve PKK terör örgütleri tarihi süreç göz önüne alınarak, mevcut bilgi ve belgeler ı şığında incelenmeye çalı şılmı ştır.

Türkiye’nin yakla şık 33 yıldır etnik terör hareketlerine maruz kalmasından dolayı toplum etnik terör kavramını ASALA ve PKK isimleriyle özde şle ştirmi ştir.

Tez çalı şmam sırasında bana yön veren ve deste ğini esirgemeyen saygıde ğer Hocam Sayın Cengiz BA ŞAK’a, anlayı ş ve manevi desteklerinden dolayı da aileme sonsuz te şekkür ederim.

Ayrıca, Ermeni ve Ayrılıkçı Kürt Hareketi Kaynaklı Etnik Terör Örgütleri tarafından şehit olanlara rahmet diler, şükranlarımı sunarak, hiçbir zaman unutulmayacaklarını bir kere daha dile getirmek isterim.

v 6

İÇİNDEK İLER

ÖZET ...... iii ABSTRACT ...... iv ÖNSÖZ ...... v İÇİNDEK İLER ...... vi ŞEK İL L İSTES İ ...... ix TABLO L İSTES İ...... x KISALTMALAR ...... xi

BÖLÜM I: G İRİŞ ...... 1

BÖLÜM II: TERÖR VE TERÖR İZM ...... 4 2.1. Giri ş...... 4 2.2. Terör ve Terörizm Kavramları ...... 4 2.2.1. Terörün Tanımı...... 4 2.2.2. Terörizmin Tanımı...... 7 2.2.3. Terörizmin Anar şizmden Farkı...... 9 2.2.4. Terörist Özgürlük Sava şçısı Ayrımı ...... 12 2.3. Terör ve Terörizmin Tarihçesi...... 13 2.4. Terörizmin Amacı...... 17 2.5. Terörizmi Yaygınla ştıran Nedenler ...... 19 2.6. Terör Sınıflandırmaları İçerisinde Etnik Terörün Yeri ...... 20 2.7. Sonuç...... 23

BÖLÜM III: ETN İK TERÖR VE TÜRK İYE ...... 24 3.1. Giri ş...... 24 3.2. Kavram Olarak Etnik Terör...... 24 3.3. Etnik Terörün Amacı...... 25

vi 7

3.4. Etnik Terörün Nedenleri...... 26 3.4.1. Örgüt Açısından Nedenler...... 26 3.4.2. Dı ş Devletler Açısından Nedenler ...... 27 3.4.2.1. Ülke Bütünlü ğünün Yıpratılması – Parçalanması...... 27 3.4.2.2. Ülke Bütünlü ğünün Güçlenmesini Önlemek...... 28 3.4.2.3. Silah Ticareti...... 28 3.5.Türkiye’nin Jeopolitik Konumu ve Önemi ...... 29 3.6. Etnik Terörün Tarihçesi ...... 30 3.6.1. Ermeni Etnik Terörünün Tarihçesi ...... 30 3.6.2. Ayrılıkçı Kürt Hareketi Kaynaklı Etnik Terörün Tarihçesi...... 38 3.7. Sonuç...... 43

BÖLÜM IV: TÜRK İYE’DE ETN İK TERÖR ÖRGÜTLER İ ...... 46 4.1. Giri ş...... 46 4.2. Ermeni Etnik Terör Örgütleri ...... 46 4.2.1.ASALA (Ermenistan’ın Kurtulu şu İçin Ermeni Gizli Ordusu)...... 46 4.2.1.1. ASALA’nın Tarihçesi ...... 46 4.2.1.2. ASALA’nın Amaç ve Hedefleri ...... 48 4.2.1.3. ASALA’nın Örgüt Yapısı...... 49 4.2.1.4. ASALA’ya Ba ğlı Hücre ve Paravan Örgütler ...... 50 4.2.1.5. ASALA’nın Eylemleri Türleri:...... 51 4.2.1.6. ASALA’nın Finans Kaynakları ...... 53 4.2.1.7. ASALA İle Mücadelenin Sonuçları...... 54 4.2.2. Di ğer Ermeni Terör Örgütleri...... 56 4.3. Ayrılıkçı Kürt Hareketi Kaynaklı Etnik Terör Örgütleri...... 59 4.3.1. PKK (Kürdistan İş çi Partisi)...... 59 4.3.1.1.PKK’nın Tarihçesi ...... 59 4.3.1.2.PKK’nın Amaç ve Hedefleri...... 74 4.3.1.3. PKK’nın Örgüt Yapısı...... 75 4.3.1.4. PKK’nın Finans Kaynakları ...... 79 4.3.1.5 PKK’nın Üye Profili...... 84

vii 8

4.3.1.6. PKK Terör Örgütünün Eylem Türleri ...... 85 4.3.1.7. PKK Terör Örgütünün Kampları ...... 86 4.4. ASALA İle PKK İli şkisi...... 88 4.5. ASALA İle PKK Arasındaki Benzerlikler ...... 91 4.6. Sonuç...... 92

BÖLÜM V: SONUÇ ...... 95

EKLER ...... 101

EK 1: Sevr Antla şması Sonucu Çizilen Harita ...... 102 EK 2 : Ermeni Terör Örgütleri Tarafından Şehit Edilen Kamu Görevlileri ve Yakınları...... 103 EK 3 : PKK’nın Silah ve Mühimmat Kaçakçılı ğı Güzergahları ...... 105 EK 4 : PKK Katliamlarından Örnekler ...... 106 EK 5 : PKK Terör Örgütü’nün Irak’ın Kuzeyindeki Kampları ...... 116 EK 6 : PKK Terör Örgütünün Kandil Da ğı Kampları ...... 117 EK 7 : Kandil Da ğı Batı Cephesi Kampları ve Özellikleri...... 118 EK 8 : Kandil Da ğı Do ğu Cephesi Kampları ve Özellikleri ...... 119 EK 9 : Haftanin Alanı Kampları ve Özellikleri ...... 120 EK 10 : PKK Terör Örgütünün Irak’ın Kuzeyi ile İran’daki Kampları ...... 121

KAYNAKÇA ...... 122

viii 9

ŞEK İL L İSTES İ

Şekil 1 : PKK’ nın Örgüt Yapısı ...... 76 Şekil 2: 2006 Yılında Silahlı Mühimmat Kaçakçılı ğı Operasyonlarında Ele Geçirilen Silah Sayılarına Göre İlk 15 İl Grafi ği ...... 83

ix 10

TABLO L İSTES İ

Tablo 1 : ASALA Tarafından Gerçekle ştirilen Eylemler ...... 52 Tablo 2 : 2006 Yılında Ele Geçirilen Silahların İmalat Türüne Göre Sayıları..82 Tablo 3 : PKK Terör Örgütü Militanlarının Ya ş Da ğılım Oranları...... …….. 84 Tablo 4 : PKK Terör Örgütü Militanlarının Ö ğrenim Durumu Da ğılım Oranları 85

x 11

KISALTMALAR

ABD : Amerika Birle şik Devletleri a.g.e. : Adı geçen eser a.g.m. : Adı geçen makale bkz. : Bakınız C : Cilt CIA : Amerikan Merkezi Haberalma Te şkilatı (Central Intelligence Agency) çev. : Çeviren der. : Derleyen Ed. : Editör ETA : Bask Kurtulu ş Örgütü GKK : Geçici köy korucusu IMF : Uluslararası Para Fonu IRA : İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu M.Ö. : Millattan önce M.S. : Millattan sonra NATO : Kuzey Atlantik Antla şması Örgütü s : Sayfa S : Sayı ss. : Sayfalar TBB : Türkiye Barolar Birli ği T.B.M.M. : Türkiye Büyük Millet Meclisi TİP : Türkiye İş çi Partisi T.K.D.P. : Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi TMK : Terörle Mücadele Kanunu yy. : Yüzyıl vb : ve benzeri Vol. : Volume (Sayı)

xi 1

BÖLÜM I

GİRİŞ

Teknolojinin hızla geli şmesi ile birlikte küresel güçlerin dünyayı yönetme projelerini uygulamaya geçirmeleri, terörün önemini artırmı ştır. Ancak, literatürde birçok terör tanımı yer almasına ra ğmen hala üzerinde uzla şma sa ğlanmı ş bir terör tanımı mevcut de ğildir. Bu denli önem arz eden bir kavramın uluslararası boyutta tanımlanamaması terörle mücadeleyi zorla ştırmaktadır.

Terör kavramı, üretildi ği ortama ve yakın bölge özelliklerine veya teknolojik özelliklerine göre farklı tanımlamalarla kar şımıza çıkmaktadır. Sıcak sava şların bitmesinin ardından so ğuk sava ş dönemine geçilmesi ile birlikte terör kavramı geli şmeye ba şlamı ş ve yeni dünya düzeninde de sürekli de ğişiklik arz etmi ştir. Bir ülkenin terörist olarak nitelendirdi ği ki şiyi di ğer ülkenin özgürlük sava şçısı olarak kabul etmeye devam etmesinin kar şısında etnik terör kavramının tanımlanması da mümkün de ğildir.

Etnik terör kavramı, oldukça geni ş bir yelpazeye sahip olmasına ra ğmen bu çalı şmada biraz daha somuta indirgenerek ele alınmaya çalı şılmı ştır. Terör, terörizm ve etnik terör kavramları, dı ş güçlerin emelleri, etnik terör örgütlerinden ASALA ve PKK’nın do ğuşu ve geli şimi ile faaliyetleri irdelenmi ştir.

Çalı şma, giri ş bölümü ba şta olmak üzere terör ve terörizm, etnik terör, örgütler ve sonuç olmak üzere 5 bölümden olu şmu ştur. Bu çalı şmanın 2. bölümünde daha ço ğunlukta terör ve terörizm kavramları ile genel bilgiler üzerinde durulmu ştur. Çalı şmanın ana konusunu olu şturan Etnik terörün tanımı ve tarihçesi ise; 3. bölümde ele alınmı ştır. 2

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde etnik terör hareketlerine bakıldı ğında tohumu Osmanlı Devleti’nin çökme döneminde atılmı ş ve en hareketli dönemlerini 1970’li yıllardan itibaren ya şamı ş ve ya şamaya devam eden bir hareket oldu ğu gözlenmi ştir. Ancak, bazı tarihçilere ve ara ştırmacılara göre Ayrılıkçı Kürt Hareketi Kaynaklı Etnik Terör Hareketleri’nin ba şlangıcı Osmanlı Devleti döneminde meydana gelen 1806 Babanzâde İsyanı kimi ara ştırmacılara göre de 1833 Soran İsyanı referans noktası olarak kabul edilmi ştir. Nitekim, her iki isyanda ara ştırıldı ğında Babanzâde İsyanı’nın beylik mücadelesi oldu ğu, Soran İsyanı’nın ise vergi vermemek için çıkartılan bir isyan oldu ğu ortaya çıkmı ştır. Ancak, Osmanlı döneminde Ermenilerin ve dı ş devletlerin kı şkırtmasıyla ba şlatılan isyanların ba şarısızlıkla sonuçlanmasına ra ğmen Cumhuriyet döneminde özellikle 1970’li yıllarda ortaya çıkan etnik terör örgütlerinin Türkiye’ye a ğır kayıplar verdirdi ği ortaya konmaya çalı şılmı ştır.

Çalı şmada etnik terör örgütü olarak, 1975 yılında kurulan ve 1984’ten itibaren silinen Ermeni terör örgütü ASALA ve 1978 yılında PKK adıyla kurulan ve hala faaliyetlerine devam eden olu şumlar zikredilmi ş ve 4.bölümde ele alınmaya çalı şılmı ştır. Osmanlı Devleti döneminden itibaren Pontuscu, Ta şnak ve Hınçak ile ba şlayan ba ğımsız devlet kurma fikirleri Cumhuriyet’in ilanından itibaren sözde Soykırım iddiaları ile şekillenmi ş, 1970’lere gelindi ğinde ASALA ve ülkenin asli unsurlarından olan Kürt kökenli vatanda şlarımızın bir kısmının Ermeni diasporasının etkisiyle ayrı millet ve ayrı devlet kavramlarına inanmasıyla PKK terörü hareketlenmi ştir. Nitekim, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin milletiyle bölünmez bütünlü ğünü parçalamaya yönelik senaryolarda 1978’lerden itibaren PKK ta şeron olarak seçilmi ştir. Terör örgütü PKK, kuruldu ğu günden itibaren genç – ya şlı, çor – çocuk, kadın - erkek demeden halka yönelik kanlı eylemlere ba şvurarak adını şiddetle özde şle ştirmi ştir.

3

Tezde, her iki örgütün Marksist ideolojiye sahip fakat etnik ayrılıklar içermelerine ra ğmen i şbirli ği yaptıkları ve hatta PKK’nın ASALA’nın devamı oldu ğu yönündeki iddialar ispat edilmeye çalı şılmı ştır. Örgütün adı ne olursa olsun dı ş güçlerin ma şası olarak Türkiye’yi zayıf dü şürüp, toprak koparmaktan ba şka amacı olmadı ğı belirtilmeye çalı şılmı ştır. Bunun yanı sıra her iki etnik terör örgütünün yapısı, eylemleri ve finans kaynakları üzerinde durulmu ştur.

Türkiye’de Etnik Terör konusu üzerine hazırlanan bu çalı şma ile 1975 – 1985 arası dönemde Türkiye içerisinden yeterli örgüt elemanı deste ği bulamadı ğı için eylemlerini yurtdı şında ya şayan Türkler’e ve diplomatlara yönelik gerçekle ştiren Ermeni etnik terör örgütü ASALA ile özellikle 1984 yılından itibaren Türkiye içerisinden sa ğladı ğı eleman deste ği ile her ilde resmi – sivil ayrımı yapmadan her türlü terör eylemini gerçekle ştiren ayrılıkçı Kürt hareketi kaynaklı etnik terör örgütü PKK’nın örgütsel yapıları, özellikleri, eylemleri ve finans kaynakları göz önüne alınarak; iki örgütün birbiri ile olan ili şkisinin incelenmesi esas olarak amaçlanmı ştır.

Türkiye’de Ermeni terör örgütü ASALA’nın bir etnik terör örgütü olarak bugüne kadar zikredilmemi ş olması ve ASALA ile PKK terör örgütlerinin arasındaki ba ğlantıyı ortaya koyan ayrıntılı çalı şmaların yetersiz olması hasebiyle bu çalı şmanın önem arz etti ği dü şünülmektedir.

Bu çalı şma sırasında temel olarak, literatür taraması yapılarak, konu farklı açılardan yorumlanarak analiz edilmesi yöntem olarak benimsenmi ştir. Ancak, özellikle Ermeni etnik terör örgütü ASALA’nın gizlili ğe önem vermesi nedeniyle somut bilgi ve belgelere ula şılamamasından dolayı birçok noktada çıkarımlar yapılmı ştır.

4

BÖLÜM II

TERÖR VE TERÖR İZM

2.1. Giri ş

Etnik terörün sonraki bölümlerde daha iyi analiz edilebilmesi için ön bilgi olarak 20. yy’ın sonlarından itibaren tüm dünyayı saran ve tehdidi altına alan, üzerinde uluslararası uzla şma sa ğlanmı ş bir tanımı bulunmayan terör ve terörizm kavramlarının mevcut tanımlamalarının incelenmesi amaçlanmı ştır.

Yahudi isyancıların Jewish Zealots’un önderli ğinde Miladi ilk yıllarda Roma Yönetimine ba şkaldırmasıyla tarih sahnesine çıkan terör ve terörizm kavramları arasındaki farklardan, amaçlarından, unsurlarından ve yaygınla ştıran nedenlerden hareketle etnik terör açısından da tartı şma konusu haline getirilen terörist – özgürlük sava şçısı – gerilla karma şası giderilmeye çalı şılacaktır. Ayrıca, mevcut terör sınıflamaları içerisinde etnik terörün yerinin tayin edilmesi de amaçlanmı ştır.

2.2. Terör ve Terörizm Kavramları

2.2.1. Terörün Tanımı

Terör kavramı, uluslararası boyutta daha tam olarak tanımlanamamı ş ve günümüzde de üretildi ği ortama, yakın bölge özelliklerine veya teknolojik özelliklerine göre farklı tanımlamalarla ifade edilmeye çalı şılmı ştır.

Terör, “bir kavram olarak ilk defa Dictionnarire de l’Academia Française’ in 1789 yılında yayınlanan ekinde yer almı ş ve "terör sistemi, rejimi" olarak tanımlanmı ştır.”1

1 Yılmaz Altu ğ Terörün Anatomisi , İstanbul, Altın Kitaplar Yayınevi, 1995, s.19 5

Terör kelimesi, Latince “ terrere ” kökünden türetilmi ştir. Türkçe’de "tedhi ş, korkutma, yıldırma" anlamı ta şımaktadır. Terör kelimesi Batı kökenli bir kelime olup; Redhouse sözlü ğünde “ terror ” kelimesinin kar şılı ğı olarak “deh şet, korkunç şey, deh şet saçan şey veya kimse” şeklinde ifade edilmi ştir. Terörist ise, bu fiilleri gerçekle ştiren ki şi olarak tanımlanmı ştır.

Ordinaryüs Prof. Dr. Sulhi Dönmezer’ e göre terör; “ şiddetin, sosyal, ulusal, ırki, dinsel, fesat çıkarıcı ve di ğer maksatlarla ve sosyal sınıflar arasında çatı şma ve sava şı tahrik etmek üzere planlı ve hukuk dı şı olarak kullanılması”2 olarak ifade edilmi ştir.

12.04.1991 tarihinde kabul edilen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun Terör Tanımı ba şlı ğı altında 1. maddede verdi ği tanıma göre;

Terör; baskı, cebir, şiddet, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni de ğiştirmek, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlü ğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyeti’nin varlı ğını tehlikeye dü şürmek, devlet otoritesini zaafa u ğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dı ş güvenli ğini, kamu düzenini veya genel sa ğlı ğı bozmak amacıyla bir örgüte mensup ki şi veya ki şiler tarafından girişilecek her türlü eylemlerdir. 3

şeklinde tanımlanmı ştır. Bu kanuna göre; terörün oldukça geni ş bir tanımlaması yapılmasına ra ğmen terörden daha çok terörizm tanımlanmaya çalı şılmı ştır. Çünkü; otoriteyi yıkmaya yönelik ve içerisinde siyasi unsurlar bulunduran durumlar terörden daha çok terörizm kavramını açıklamaya yöneliktir. Mehmet Ali Bal ise, terörü şöyle tanımlamı ştır:

Birey, grup, organizasyon veya devlet ve kurumların, dü şmanlarına kar şı uyguladıkları yasalla şmı ş veya reddedilmi ş, onaylanan ya da kınanan, hukuki veya hukuksuz, suç veya cezalandırma, saldırma veya savunma, i şgal veya kurtulu ş, var olma veya yok etmek amacıyla gerçekle ştirilen; fiziki, psikolojik, dini, kültürel, milli, ekonomik, politik,

2 Gürol Korkmaz ‘‘Tanımı Sorunlu Bir Kavram: Terör’’ , Polis Dergisi, 14, (1982)’den naklen TBB Türkiye ve Terörizm, Ankara, TBB Yayınları, 2006, s.5 3 12.04.1991 Tarih ve 3717 Kanun Nolu "TMK", http://munazara.ege.edu.tr/belge/terorlemucadele.doc 6

sivil faaliyetler ve eylemler sonucu ortaya çıkan durumdur. Terör ba şkalarına; ki şi veya ki şilere, bir e şya veya e şyalara, bir dü şünce ya da fikre kar şı kendi istek, arzu ve niyetlerini elde etmek veya olu şturmak için ya da elde edinceye, olu şturuncaya kadar sürdürülen her türden eylemi kapsar. Terör birey ve toplumda korku yaratmak, onların hareketlerini engellemek ya da kısıtlamak için, kendi iradesini kabul ettirmek üzere uygulanan her türlü engelleyici veya kı şkırtıcı, koruyucu veya baskıcı, özgürle ştirici veya kısıtlayıcı yöntem, tarz, metot ve stratejilerdir.4

Amerikan istihbarat te şkilatı CIA tarafından terör kavramı; “Bireyler veya gruplar tarafından şiddet kullanımı ya da kullanım tehdidi”5 şeklinde tanımlamasının kar şısında Ba ğımsız Devletler Toplulu ğu’ da terörü şöyle tanımlamı ştır: Kamu güvenli ğine zarar veren, otoriteler tarafından karar alınmasını etkilemek ya da halkı terörize etmek amacıyla i şlenen ceza hukukuna göre cezalandırılan ve a şağıdaki şekillerde gerçekle şen hukuka aykırı fiiller:

• Gerçek ya da tüzel ki şilere kar şı şiddet veya şiddet tehdidi; • Ki şilerin hayatını tehlikeye atacak şekilde mülk ve di ğer maddi nesneleri yok etme ve bunları yok etme tehdidinde bulunma; • Mülkiyete ciddi zarar verme ve topluma zararlı neticelere yol açma; • Bir devlet adamı veya kamu yetkilisine görevini sona erdirme amaçlı veya ondan öç almaya yönelik tehditte bulunma; • Bir yabancı devlet temsilcisine veya uluslar arası korunan personeline ve bunların i şyerleri veya araçlarına saldırma; • Taraf devletlerin ulusal hukuklarında veya terörle mücadeleyi amaç edinmi ş evrensel olarak tanınan hukuki enstrümanlarda terör olarak nitelenen di ğer eylemler.6

Komünist ideolojinin kurucularından Lenin terör kavramının tanımını di ğerlerinden farklı bir şekilde yapmı ştır. Lenin terörü; "sava şın belirli zamanlarında, güçlerin belirli bir durumunda, kesin sava şın varlı ğında, yararlı ve hatta esas mücadele olabilecek olan askeri eylem biçimlerinden birisi" olarak ifade etmi ştir.

4 Mehmet A. Bal Sava ş Stratejilerinde Terör , İstanbul, IQ Yayıncılık, 2003, s.35 5 TBB, Türkiye…, s.8 6 İbrahim Kaya “Uluslararası Hukuk Metinlerinde "Terörizm" Tanımları”, http://www.usakgundem.com/makale.php?id=169 (25 Eylül 2007) 7

Ayrıca, Suat İlhan’a göre; “Terörün içerdi ği şiddet sava ş ça ğrı şımı yapmakta; terörün kuralsız olu şu ise sava ştan en önemli ayrıcalı ğını te şkil etmektedir.”7

Schmid ve Jorgman isimli ara ştırmacılar, 190 adet terör tanımını yayınlamı şlardır. Bu tanımlar incelendi ğinde, tanımlarda geçen önemli vurgular ve yüzdeleri a şağıdaki gibi oldu ğu görülmüştür:

• Olay ve güç (violance and force) %83.50, • Siyasi içerik (political content) %65.00, • Endi şe ve sindirme (fear and terör) %51.00, • Korkutma (threat) %46.00 ve • Psikolojik etki (psychological effects) %41.50 8

Terör kavramını inceleyip, tanımlamaya çalı şan ara ştırmacıların her birinin farklı tanımlamalarla tanımladı ğı görülmü ştür.

2.2.2. Terörizmin Tanımı

Terörizm, bir teoriye, felsefeye veya ideolojiye dayanılarak siyasi amaçlarla, iradi olarak terör ve şiddetin düzenli ve hesaplı bir şekilde kullanılarak, sava ş veya diplomasi ile kazanılmayan hedefleri elde etmektir.

Yeni dünya düzenine geçilmesinin ardından psikolojik sava şlar ba şlamı ş ve bir takım devletler etkin rol oynamak için terörizmi bir çözüm veya hedefe ula şmada bir araç olarak görmüşlerdir.

Siyaset Bilimcisi Wardlaw’ a göre; “terörizm, politik hareketler sınıfına girmektedir.”9 Terörizmi politik bir hareket olarak gören bir ba şka yazarda

7 Suat İlhan Terör, Neden Türkiye , Ankara, Nu –Do Yayınları, 1998, s.21 8 Gabriel Weimann ve Conrad Winn The Theater of Terror: Mass Media and International Terrorism , New York, Longman, 1994, ss.20-21’den naklen Bekir Çınar Devlet Güvenli ği, İstihbarat ve Terör , Ankara, Sam Yayınları, 1997, s.198 9Grant Wardlaw ‘‘Political Terrorism Theory, Tactics and Countermeasures’’ , London, 1982. s.9’den naklen Sabri Dilmaç Uluslar arası Bir Sorun Terörizm ve Türkiye , Ankara,1996, s.6 8

Thornton’dur. Thornton terörü, “politik davranı şlara etki yapmak amacıyla tedhi ş veya tehdit kullanımını gerektiren sembolik bir hareket”10 şeklinde açıklamı ştır.

Gunter’de terörizmi, “genellikle faillerinin davalarını normal yollardan sunabilecek politik ve askeri güce eri şmeyi ba şaramamalarından kaynaklanan bir olgu olarak sunulması” 11 şeklinde ifade etmi ştir.

İngiliz ara ştırmacı ve terör uzmanı Thackrah terörizmi; “yeni bir siyasi sistemin kurulmasına destek sa ğlamak için, devrimci hareketlerde korku ve şiddetin sistematik bir şekilde kullanılması” 12 olarak ifade etmi ştir. Benzer şekilde İsrailli ara ştırmacı Natenyahu da; “kasıtlı ve sistematik bir şekilde suçsuz insanları öldürme, sakat bırakma ve tehdit etmek suretiyle, siyasi sonuçlara ula şmak için korku salma”13 olarak tanımlamı ştır.

Ceza Hukukunu Birle ştirme Konferansları’nın üçüncüsünde yani 1930 Brüksel Konferansı’nda terörizm (tedhi şçilik) kavramının ilk defa tarifi yapılmaya çalı şılmı ş ve terörizm eylemlerine “mü şterek tehlike yaratabilecek nitelikte herhangi bir aracın kasten kullanılması” 14 ölçütü getirilmi ştir.

En geni ş terörizm tanımlarından birisi de, İslam Konferansı Örgütü tarafından benimsenmi ştir. Buna göre:

Terörizm saik ve kasdına bakılmaksızın halkı terörize etmek veya ona zarar verme tehdidinde bulunmak veya halkın ya şamları,

10 Harry Eckstein (Ed.) Internal War , London, 1968, s.73’den naklen Dilmaç, Uluslar arası…, s.6 11 Michael M. Gunter "Ermeni Terörizminin Ça ğda ş Görünümü" Ankara Üniversitesi (der.), ‘‘Uluslararası Terörizm ve Uyu şturucu Madde Kaçakçılı ğı’’, Ankara, 1984, s.107’den naklen Dilmaç, Uluslararası…, s.6 12 J. Richard Thackrah Terrorism and Political Violence , USA, 1987, s.253; Dilmaç, Uluslararası.., s.14 13 Benjamin Natenyahu( Ed.) Terrorism How The West Can Win , London, 1986, s.9’den naklen Dilmaç, Uluslararası... , s.14 14 Enver Bozkurt ve Selim Kanat Uluslararası Toplumun Paradoksu: Terörizm, İnsan Hakları, Güvenlik ve 11 Eylül Sonrası Meydana Gelen De ğişiklikler , Ankara, Asil Yayın Da ğıtım, 2007, s.15 9

onurları, özgürlükleri, güvenlikleri veya haklarını tehlikeye atmak veya çevreyi, bir kamu hizmetini veya kamu veya özel mülkü zarara maruz bırakma veya onları i şgal etme veya onlara el koyma veya bir ulusal kayna ğı veya uluslar arası hizmetleri tehlikeye atma ya da ba ğımsız devletlerin istikrar, ülke bütünlü ğü, siyasal birli ği veya egemenliklerini tehdit etme amacıyla bir bireysel veya toplu suç planını gerçekle ştirmek için i şlenen her türlü şiddet eylemi ile bu tür eylem tehdidinde bulunmadır. 15

Terörizmi anatomik şiddetten ayıran özellik, bir örgüt tarafından organize edilmesi ve hedeflerinin kesin olmasıdır. Kitlesel şiddet ise önceden planlanmı ş ve kontrolsüzdür, kendili ğinden ve aniden olu şur. Rasyonel şekilde hareket edilmesi ve kesin bir programı olması şart de ğildir. Terörizm temel itibari ile siyasi otoriteyi zayıflatmak, devrim yada kar şı devrim hareketini ba şlatmaktır. Terörizmin sürekli olarak kullandı ğı yöntem, mevcut siyasal sistem ve hükümetin artık güvenli sa ğlayamadı ğı ve kolaylıkla zaafa u ğratabilece ği,kendilerini devletten daha güçlü oldu ğu fikrini kitlelere i şlemeye çalı şmaktır. 16

Ayrıca, terörizmi tanımlamaya çalı şmanın bo ş bir u ğra ş oldu ğunu iddia eden Laquer, “birçok terörizm tanımı içerisinde bulunabilecek tek ortak unsurun muhtemelen şiddet veya şiddet tehdidi” oldu ğunu belirtmi ştir. Hoffman ise “topluma kar şı yönelen özellikle nefret uyandırıcı herhangi bir şiddet eyleminin genellikle "terörizm" olarak nitelendirildi ğini söylemi ştir.”17 Ancak, her ikisi de terörizmle şiddeti e şle ştirmi ştir. Oysaki; terörizmden bahsederken siyasi bir unsur içermesi göz ardı edilmi ştir.

Terörizm genel olarak, geri kalmı ş veya geli şmekte olan ülkelerin içerisindeki sosyo – ekonomik ve kültürel şartlardaki eksikliklerin istismar edilmesine ba ğlı olarak, ihtilalci bir fikir ve hareketlerin belirli bir gaye için harekete geçirilmesi sonucunda ortaya çıkmı ştır.

2.2.3. Terörizmin Anar şizmden Farkı

Günümüzde bir grup insan anar şizm ile terörizmi birbirinin yerine kullanmasına ra ğmen hiçbir zaman birbirinin yerine geçen kavramlar de ğildir.

15 Kaya, “Uluslar arası …”, http://www.usakgundem.com/makale.php?id=169 16 Melih Kiter Dı ş Güçlerin Türkiye Üzerindeki Emelleri ve Uluslararası Nitelikteki Terör ve Anar şi Üzerine Bir De ğerlendirme, İstanbul, 1989, s. 2 17 Philip Herbst Talking Terrorism A Dictionary of the Loaded of Political Violence , London, Greenwood Press, 2003, s.163’den naklen Bozkurt ve Kanat, Uluslararası.., s.15 10

Bu nedenle, öncelikle kavramları tanımsal olarak ele alıp arasındaki farkları ortaya koymak gerekmektedir.

Anar şi; Yunanca bir kelimedir. Anlamı, “kumanda yoklu ğundan hükümeti kalmamı ş veya hükümeti, siyasi, iktisadi, sosyal anla şmazlıklara hakem olmak veya bir grubun ötekilere hakim olmasını sa ğlamak için gereken otoriteyi yitirmi ş bir milletin durumu”18 olarak ifade edilmi ştir.

Duclos Anar şizmi; “her türlü devlet kurulmasına, kapitalist devlet oldu ğu kadar sosyalist devlete de kar şı, ferdiyetçi bir dünya görü şü”19 olarak ifade etmi ştir.

Anar şistler, toplumun bürokratikle ştirilmesi ve devletle ştirilmesini tehlike kabul etmi ş, bu nedenle tek biçimli, merkeziyetçi ve esneklikten uzak, katı düzen yapılarına kar şı çıkmı şlar, adem – i merkeziyetçi, çok çe şitlilik içeren ve kendi kendini yöneten bir toplumdan yana olduklarını ileri sürmü şlerdir. 20

Anar şizm, aynı zamanda kanunsuzluk anlamına da gelmekte ve organize bir otoritenin varlı ğını kabul etmeyen, otoritesizli ği esas alan bir sistemi savunan bir siyasal dü şünce tarzıdır. Terörizm ise, savunulan bir ideolojinin anayasal düzene hakim olması için şiddetin araç olarak kullanılarak hayata geçirilmesidir. Anar şist ise; anar şi taraftarı olan ki şidir.

Anar şizm, ilk defa İngiliz filozoflardan William Godwin tarafından sistematik hale getirilmi ştir. Godwin, "Politik Adalet" kitabında (1973), insanlı ğın ahlakını bozdu ğu için devlet kurumunun ortadan kaldırılması gerekti ğini savunmu ştur. 21

Yeni Dünya Düzeni’nin olu şması ile birlikte, siyasi suçlarla terör suçlarının birbirinin yerine kullanılması gibi bir ba şka sorun daha ortaya

18 Meydan Larousse , İstanbul, Meydan Yayınları, 1969, C.1, s.497 19 Jacques Duclos (çev. Babür Kuzucu) Anar şizm , İstanbul, Yöntem Yayınları, 1976, s.7 20 Rolf Cantzen (çev. V. Atayman) Daha Az Devlet, Daha Çok Toplum , İstanbul, Ayrıntı Yayınları, 1994, s. 12 21 Ülkü Met , Anar şizm ve Terörizm , Ankara, 1991, s.4 11

çıkmı ştır. Arasındaki en önemli fark ise; terör suçlarının tamamen şiddete ve insan hayatına yönelik bir saldırı olarak ortaya çıkmasıdır.

Türkiye’de 12 Eylül Dönemi sonrasında terör suçu i şleyen bir grup terör örgütü mensupları bazı Avrupa Ülkelerine kaçmı şlar ve de siyasi suçtan dolayı kaçtıklarını belirterek, iltica taleplerinde bulunmu şlardır. Bunun nedeni ise; uluslararası anla şmalar gere ği kendilerini siyasi suçlu olarak gösterip, Türkiye’ye iade edilmelerini engellemektir. Terör örgütü mensuplarının bu davranışları ile Türkiye’yi siyasi suç yargılamalarının sık yapıldı ğı ve dü şünce özgürlü ğü olmayan bir ülke olarak uluslararası camiada göstermeye çalı şılmı ştır. Anar şistlerin felsefelerinin temelini

1- Ateizm, 2- Anti – Militanizm, 3- Anti – Entelektüelizm, 4- Bireycilik, 5- Gençlik, 6- E ğitim 22 unsurları olu şturmaktadır ve bir anar şist olan Petrov Anar şisti ve Anarşizmi şöyle ifade etmi ştir:

Ben bir Anar şistim, çünkü tüm otoriteyi a şağılıyor ve ondan iğreniyorum; zira bütün otorite adaletsizlik, sömürü ve insan ki şili ği üzerinde zorlamaya dayanıyor. Otorite bireyi insanlıktan çıkarır ve onu bir köle yapar…

Ben Bir anar şistim, çünkü insanlı ğı kapitalizmin otoritesinden ve dinin aldatıcılı ğından kurtarmaya çalı şan anar şist idealin do ğrulu ğuna inanıyorum…

Gürültülü ve kaba "sosyalist" laflarla "proleteryanın ve köylülü ğün diktatörlü ğü" laflarıyla kendimi kandırıyorum. Diktatörlük otoritenin anlamda şıdır ve otorite de kitlelere yabancı bir şeydir. Otorite her zaman ve her yerde yöneticileri yozla ştırır." 23

Terörizm ise; Anar şizm gibi mevcut sistemi hedef alırken; aynı zamanda mevcut sistemi yıkıp, yerine yeni sistem getirmeyi hedeflemi ştir.

22 Paul Avrich (çev. C. Kanat) Rus Devriminde Anar şistler , İstanbul, Metis Yayınları, 1992, s.41 23 Avrich, Rus…, ss. 41-42 12

Anar şizm, tamamen sistemi istemedi ğine göre ikisi birbirinden çok farklı kavramlar oldu ğu ortaya çıkmaktadır. O halde her iki kavramın birbirini kar şılaması imkansızdır.

Türkiye’deki siyasi terör hareketlerine bakıldı ğında, hepsinin amacının mevcut sistemi yok edip, yerine farklı bir sistem veya bir idare getirmek oldu ğuna göre ülkemizdeki siyasi terör hareketlerinin hiçbiri bir anar şist hareket de ğildir. Dolayısıyla bu hareketleri Anar şizm olarak ifade etmek yanlı ş olacaktır.

2.2.4. Terörist Özgürlük Sava şçısı Ayrımı

Terörizm kavramına bakıldı ğında veya ifade edilmeye çalı şıldı ğında, bir karma şa meydana gelmektedir. Uluslararası boyutta üzerinde uzla şılmı ş bir terörizm tanımı yapılmadı ğından birinin terörist olarak nitelendirdi ği şahsı di ğeri özgürlük sava şçısı veya gerilla olarak nitelendirmesinin en büyük nedeni terörizm olgusunun zamana, mekana ve içinde bulunulan duruma göre de ğişmesidir.

Her iki kavram birbirine yakın görülse de birbirinden farklıdır. Teröristten bahsedebilmek için siyasal bir amaca ula şmak için eylemlere ba şvuran bireylerden bahsedilmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra terör eylemlerine ba şvuran devletler de olabilir, bireylerde olabilir. Ancak, özgürlük sava şçısından bahsedebilmek için sava şın söz konusu olması gerekmektedir. Olayın tarafları arasında bir sava ş söz konusu olmadı ğı takdirde ne kadar ba ğımsızlık, hürriyet veya özgürlük söz konusu olursa olsun, burada özgürlük sava şından bahsedilemez.

Günümüzde özgürlük sava şçısı kavramı daha farklı boyutta dile getirilmeye çalı şılmaktadır. Toplumlara özgürlük sava şının silahlı mücadeleden daha çok siyasal bir mücadele oldu ğu benimsetilmek istenmektedir. Oysaki; 13

özgürlük sava şının hiçbir zaman siyasal ve demokratik yöntemlerle kazanılması mümkün de ğildir.

Türkiye’de devlete ve vatanda şa kar şı bölücü terör eylemleri gerçekle ştiren PKK terör örgütü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, Anayasa’ya ve topluma göre; terör örgütü olarak de ğerlendirilirken, bazı Avrupa devletlerine ve de PKK sempatizanlarına göre bir özgürlük sava şçısı veya hak arayı şçısı olarak nitelendirilmektedir. Terör örgütü PKK’ya destek veren iç ve dı ş destekçileri, konuyu siyasal mücadele olarak göstermek için özgürlük sava şçısı olarak lanse etmeye çalı şmaktadırlar.

Terör örgütleri ve destekçileri terörist suçlamasını ret ederek, konuyu kendi bakı ş açılarından yorumlamaktadırlar. Kendilerine haklılık payı çıkarmaya çalı şmaktadırlar. İçinde ya şadı ğımız devlet bizleri ikinci sınıf vatanda ş olarak görüyor, e şit haklara sahip de ğiliz ve bu toplum içinde eziklik duyuyoruz gibi nedenleri ileri sürerek, hakkımızı almak istiyoruz, onun içinde mücadele ediyoruz ve bu mücadele kurtulu ş mücadelesi veya özgürlük sava şımız şeklinde propaganda yaparak; uluslararası camiada kendilerini haklı durumda göstermek istemektedirler. Ancak, burada unuttukları bir di ğer olay ise; terör örgütleri hakkımızı istiyoruz derken di ğer tarafta masum binlerce insanı öldürdüklerinin büyük ihtimalle farkında de ğillerdir. Terör eylemleri sırasında ölen masum insanların hakları herhalde yok. Terör örgütleri birbiri ile çeli şen yargıları yansıtmaktan öte gitmemektedir.

2.3. Terör ve Terörizmin Tarihçesi

Terörizmin kökeni; Yahudi isyancıların Jewish Zealots’un önderli ğinde miladi ilk yıllarda Filistin’deki Roma yönetimine başkaldırmalarıyla ba şlamı ştır.

Tarihin en eski terör grubu olarak M.S.1. yüzyılda faaliyet gösteren Zealots bilinmektedir. Zealotslar, etnik terörizm diyebilece ğimiz yapılanma ile Romalı i şgalcilere kar şı ayaklanmayı denediler. Eski Filistin topraklarında M.S. 6-135 yıllarında Romalılara kar şı Jewish Zealots 14

liderli ğinde bir kampanya ba şlatılmı ş ancak bu kampanyaya katılanların yaptıkları, tarihte ilk kez terör hareketi olarak kabul edilerek 2 bin ki şi çarmıha gerilmi ştir. Zealots’un eylemleri genellikle sembolik olup; en iyi eylem zamanları bayram ve dini günler olarak seçilmi ştir.24

MS 68 yılında ise Zealots’un bir grubu olan ve adını suikastta kullandıkları sica isimli kılıçtan alan Sicariî örgütü, Roma’ya kar şı Yahudi ayaklanmasını te şvik amacıyla ortaya çıkmı ştır.

Siyasi terör örgütlenmesine ise, 657’ de Arap Devleti liderli ği seçimi sonrası ortaya çıkan Hariciler hareketinde rastlanmı ştır. “11. ve 12. yy.’da ortaya çıkan Ha şişiler; Hasan Sabbah’ın kurdu ğu iyi örgütlenmi ş, gizli, disiplinli terör örgütü olup, üyelerini uyu şturucu ile e ğitip, suikastlarla, vur – kaç sistemi ile Selçuklu Devleti’ne kar şı mücadele vermi ştir.”25 Örgüt mensupları eylemlerinde hançerle öldürmenin daha kutsal oldu ğuna inandıklarından dolayı eylemlerinde hançer kullanmı şlardır. Ha şişiler örgütü 13. yüzyılda Mo ğollar tarafından ortadan kaldırılmı ştır.

Ba şka türlü gizli topluluklar, Hindistan ve Uzakdo ğu’da yüzyıllardan beri varolmu şlardır. İngiliz Hintli merciiler bir çe şit tarikat olan Thug’ların varlı ğını Thug ortadan kaldırılıncaya kadar inkar etmi şlerdir. “Thuglar, kurbanlarını ipek bir şalla bo ğarlardı. Thug’lar ölümle alay eder ve amaçlarını açık bir şekilde ortaya koymazlardı. Politik amaçları, e ğer varsa kolaylıkla belli olmamaktaydı”26 . Ancak; Thuglar tarikatı da Hindistan’da bir terör örgütü olarak eylemlerini İngiliz sömürgesi döneminde ortadan kaldırılıncaya kadar sürdürmü ştür.

Profesyonel terör örgütlerinin ilkinin ise, Afrika’da bir kabile olan KABALALAR oldu ğu öne sürülüyor. Kabalalar, geçimlerini siyasal suikastlardan sa ğladıklarından, kabilenin her ferdi profesyonel birer katil olarak yeti ştiriliyordu. 27

24 Emin Demirel Terör , İstanbul, IQ Yayıncılık, 2007, s.21 25 Bernard Lewis (çev. Kemal Sarısözen) Ha şişiler, İslamda Radikal Bir Tarikat , İstanbul, Kapı Yayınları, 2005, ss.10-15 26 Walter Laquer (çev. EGM) Tedhi şçilik (Terörizm), Ankara, EGM Yayınları s.7’den naklen Dilmaç, Uluslararası…, s.34 27 Demirel, Terör…, s.22 15

Terör bugünkü anlamıyla; ilk defa 1792 – 1794 yılları arasında Fransız İhtilali’nde kullanılmı ştır. 5 Eylül 1793’de terör kavramı formüle edilmi ş ve bizzat hükümet tarafından uygulanmı ş ve Hükümetin kararıyla yakla şık 300 bin ki şi tutuklanmı ş ve de 17 bin ki şi de idam edilmi ştir.

Fransız İhtilali’nden önceki terör ve terörizm hareketleri incelendi ğinde örgütlenme modeli olarak tarikat – mezhep yapılandırmaları ve de daha ço ğunlukta hükümdarlara yönelik suikast veya vur – kaç tarzı eylemler olarak kar şımıza çıkarken Fransız İhtilali ile birlikte farklı bir boyut kazanmı ş ve yukarıdan terör veya devlet terörü olarak tanımlandırılan farklı bir terör çe şidi ortaya çıkmı ştır. Bununla birlikte ulusalcılık kavramının geli şmesi ile azınlıkların kendi ulusal devletlerini kurmak amacıyla terörizmi bir araç olarak kullanmaları da etnik terörizmi ortaya çıkarmı ştır.

Amerika’da İç Sava ş döneminde beyazlar tarafından kölelik sistemini devam ettirebilmek amacıyla 1865’te Ku Klux Klan Örgütü kurulmu ştur. Ancak, bu terör örgütü zencilere kar şı o dönemde yeni icat edilen altı kur şunlu colt tabancalarını kullanarak eylemlerde bulunmu ştur. Ku Klux Klan terör örgütü eylemlerini devlete kar şı de ğil, farklı etnik gruplara kar şı uygulaması nedeniyle o güne kadar eylemlerde bulunan terör örgütlerinden ayrılmı ştır.

Günümüzdeki şekliyle ilk terör eylemleri 1878 Ocak ayından 1881 Mart ayına kadar Rusya’da gerçekle şmi ştir. Silahlı teröristlerden biri olan Kovalski’nin tutuklanmaya direnmesi üzerine terör olayları ba şlamı ş, olaylarda St. Petersburg genel valisi de vurulmu ştur. Daha sonra “bir general öldürülmü ş, çarın bindi ği tren havaya uçurulmu ş ve sarayın la ğımında dinamit patlatılmı ştı. 1917 Bol şevik İhtilali’nin ardından küçük ölçekli bir siyasi şiddet dalgası daha geçmi ştir.”28

28 Dilmaç, Uluslararası…, s.35

16

1916 – 1921 tarihleri arasında Kuzey İrlanda’nın ba ğımsızlı ğını amaçlayan IRA eylemlere ba şlamı ştır. Ancak, IRA 1960’lı yılların sonuna do ğru ayrılıkçı hareketlerin yeniden alevlenmesi ve so ğuk sava şın sona ermesiyle birlikte tekrar gündeme gelmi ştir. Bu dönemden 21. yüzyılın ba şına kadar yakla şık 3000 insanın ya şamını yitirmesine neden olan eylemlerde bulunmu ştur.

I. Dünya Sava şı’nın bitiminden sonra Almanya, İtalya ve Rusya’da iktidarların uyguladı ğı devlet terörü zirveye ula şmı ştır. Bu iktidarlar devlet politikasını kabul ettirmek için terörü bir araç olarak kullanmı şlardır. Stalin döneminde Rusya’da binlerce insan düzen kar şıtı oldukları gerekçesiyle öldürülmü ştür. İtalya da Mussolini döneminde, düzen kar şıtı oldukları gerekçesiyle ba şta Sosyalist Parti Genel Sekreteri Matteoti olmak üzere pek çok insan öldürülmü ştür. Almanya’da, Hitler döneminde sadece devlet politikasını kabul ettirmek için de ğil aynı zamanda Yahudilere ve Çingenlere’de terör uygulanmı ştır. Binlerce insan kamplarda ve gaz odalarında öldürülmü ştür.

İkinci Dünya Sava şı’nın sonunda olu şan iki kutuplu dünyada sava şın daha riskli ve istenilmeyen sonuçlar olu şturmasından dolayı sava ştan vazgeçilerek terör ve terörizmi bir araç olarak kullanmalarına neden olmu ştur. Dünyada süper güç olmak amacıyla 1960- 1980’li yıllar arasında her iki kutupta di ğerinin etki alanını veya her iki blogda da yer almak istemeyen ba ğımsız kalmak isteyen devletlere kar şı terör örgütlerine dı ş desteklerin verilmeye ba şlanması önemlidir. Bu amaçla süper güçler tarafından Türkiye’ de hem siyasi çatı şmalar (Sa ğ - Sol) hem de etnik terör hareketleri desteklenmi ştir.

1990’lı yıllardan itibaren dünya farklı bir terör dalgasının içerisine girmi ştir. Bu yeni terör türü kimi ara ştırmacılara göre Uluslararası Terörizm kimi ara ştırmacılara göre Küresel terörizm olarak tarif edilmi ştir.

Bilhassa 90’ların ba şında Sovyetler birli ği’nin da ğılması ile silahlara, sava ş teknolojisine ve özellikle kitle imha silahlarına daha kolay ula şabilme imkanı teröristleri eskiden oldu ğundan daha tehlikeli konuma yükseltmi ştir. Artık terörizm sıradan vatanda şlardan devlet ba şkanlarına 17

kadar toplumun her kesimini etkileyen ulusal de ğil uluslararası bir olgudur. 29

21. yüzyılın ba şında meydana gelen 11 Eylül saldırıları terörizme yeni bir boyut kazandırmı ştır. Bu saldırılar sonucunda geçmi şte savaş olarak tanımlanabilen saldırıları terörle mücadele olarak tanımlayan bir dünya anlayı şına yönlendirmi ştir. Süper güç olmak isteyen devletlerin insan hakları, demokrasi ve müdafaa adına terörizmi kullanmasının önünü açmı ştır. Ancak uygulanan terörizm hareketlerinin kökeninde dinsel ve etnik kimliklerin öne çıkartılarak devletlerin "Böl – Parçala - Yönet" mantı ğına göre; yeni bir dünya düzeni yaratılmak istendi ği yer almı ş ve de terörizm küreselle şmenin bir aracı olarak hizmet görmü ştür.

2.4. Terörizmin Amacı

Terörizmin amacı, faaliyet gösterilen bölgenin jeostratejik özelliklerine ve bölgenin etnisitesine ba ğlı olarak de ğişiklik göstermektedir. Ancak, terörizmin amacı genel manada açıklanacak olursa; hedef aldı ğı sistemi veya düzeni yıkarak, yerine savundukları ideolojileri do ğrultusunda yeni bir sistem veya düzen getirmektir.

Ayrıca; sistemi yıkıp yeni sistem kurmanın yanı sıra devletin birli ğini ve bütünlü ğünü parçalayarak, toprak elde edip ayrı ba ğımsız devlet kurmak gibi daha tehlikeli bir amacıda bulunmaktadır. Lakin, terör örgütlerinin eleman potansiyelleri göz önünde tutuldu ğunda bu tarz amaçlara ula şma ihtimallerinin çok dü şük oldu ğu bir gerçektir.

Terörizm uzun vadede iç, sivil veya uluslararası sava şlara ve ihtilale de neden olmaktadır. Toplumun etnisitesine ba ğlı olarak birbirine yönelmesi, eylem şiddetinin artması, topluma psikolojik baskı uygulanması ve dı ş ülkelerden para,

29 Bruce George ve Timothy Watson ‘‘1992 Sonrası Terörizmle Uluslararası Mücadele’’ Silinen Yüzler Kar şısında Terör , (der. Cemal Güzel), Ankara, Ayraç Yayınevi, 2002, s.189’den naklen Bozkurt ve Kanat , Uluslararası…, s.54 18

mühimmat ve de insan kayna ğı sa ğlanması durumunda olayların ve eylemlerin bitirilmesi için güvenlik güçleri ve devlet ihtilal veya sava ş kararı almak zorunda kalabilmektedir.

Terörizmin veya terör örgütlerinin uzun vadedeki amaçları haricinde kısa vadede ula şmak istedi ği amaçlarının da varoldu ğunun bilinmesi gerekir.

Terörizm, geleneksel sava ş veya sava şım yöntemleriyle ula şılacak sonuçların pe şinde de ğildir. Teröristler, bir alanı /mekanı zaptetmezler. Rakiplerin güçlerini tümüyle yok etmezler. Zaten ço ğu kez bunu yapacak güçleri de yoktur. Onun yerine eylemleriyle, bu kitle ileti şimi ça ğında bir davaya ya da siyasal anla şmazlı ğa dikkat çekmek isterler. 30

Terörizmin uluslararası boyut kazanmasıyla birlikte bazı güçlerin siyasi ve ekonomik çıkarların elde edilmesinde terörizm bir araç olarak kullanılmaya ba şlanmı ş ve amaçlarda farklıla şmalar meydana gelmi ştir. Bu güçler, terörizmin kazanımlarının elde edilmesinde hedef alınan ülkede zayıflatıcı ve istikrarsızla ştırıcı ortam yaratmak için korku ve endi şe içerisinde ya şayan sindirilmi ş bir toplum yaratmak gibi amaca hizmet etmektedir. Toplumun psikolojik baskıya maruz bırakılarak sindirilmesiyle aynı zamanda toplumun terör örgütlerine olan sempatisini artırıcı etkide bulunarak, insan kayna ğına ula şma amacına da hizmet edilir. Bu amaçlar terörizmin kısa vadedeki propaganda ve reklam ihtiyacını kar şılamaktan ba şka bir şey de ğildir.

Terörizmi bazı hedeflere ula şmak için araç olarak kullanmak isteyenler, gerçekle ştirecekleri şiddet eylemleri aracılı ğıyla uluslararası kamuoyunda seslerini duyurarak, ulusal ve uluslararası destek sa ğlanması, para ve mühimmat ihtiyacının kar şılanması, güç gösterisi ile toplumun direnme gücünün kırılması ve güvenlik güçleri ile devletin yıpratılması, zayıflatılması gibi kısa vadeli amaçlar için kullanmaktadırlar.

30 Do ğu Ergil ‘‘Teröriznin Mantı ğı ve Hedefi’’ , A.Ü. SBF Dergisi, XLVI, 1991, s.174 19

DHKP/C ise, terörizmin amacını farklı bir açıdan belirlemekte ve;

Terörizmin amacı, Amerika’dan Asya’ya, Avrupa’dan Afrika’ya dünya nüfusunun büyük ço ğunlu ğunu olu şturan ve tüm de ğerlerin gerçek sahibi olan emekçi halkların ürettiklerine el koymak, yeraltı – yerüstü zenginliklerini talan etmek, egemen sınıfların asalak ya şamını devam ettirmek. Bunun için sömürüye kar şı çıkan insanları, grup ve örgütleri, ülkeleri karşı devrimci zorla baskı altında tutmak, yıldırmak. Ve tüm dünyada ekonomik, askeri ve siyasal olarak kendi düzenini egemen kılmak. 31

şeklinde ifade ederek, emperyalizmin bu amacına ula şmak için ba şta NATO gibi askeri örgütlenmeler ve IMF, Dünya Bankası gibi ekonomik terör örgütleri vasıtasıyla hareket etti ğini ileri sürmektedir. Bu yakla şım genel anlamda emperyalist devletlerin görü şünü ve amacını yansıtmı ştır.

Örgütlerin büyük bir kısmı etnik kimliklerinden ve ya şadıkları devlette kendilerine söz hakkı verilmedi ğinden ve temsil edilmediklerinden dolayı terörizme ba şvurduklarını dile getirmektedir. Terörizm sayesinde ifade ettikleri etnik gruba yasal olarak politik tanımlama kazanacaklarını belirtmektedirler. Ancak, bu tür bir amacın arkasında di ğer devletlerin varoldu ğundan dolayı esas amacın di ğer devletlerin çıkarlarına ula şmasına hizmet etmektir. Bu durumda zaten terör örgütleri di ğer devletlerin bir ma şası olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle de politik hedefleri olan siyasi örgütler olarak dü şünmemek gerekir.

2.5. Terörizmi Yaygınla ştıran Nedenler

Günümüzde üzerinde uzla şma sa ğlanmı ş bir terörizm tanımı ortaya konamadı ğından terörizmin nedenlerinin de kesin olarak tespit edilebilmesi mümkün de ğildir. Ancak, terörizmin çok çe şitli nedenleri bulunmaktadır. Terörizm sorununu te şkil eden nedenler siyasi, iktisadi, kültürel ve sosyal açıdan incelendi ğinde, maddeler halinde a şağıdaki gibi sıralanabilir:

31 Dilmaç, Uluslararası..., s.23 20

• Milli şuurdaki zayıflamalar, • Etnik ayrılıklar ve ırka ya da dine dayalı ho şgörüsüzlükler, • Ekonomik ko şullar (ekonomik ve mali krizler, bölgeler arasındaki dengesiz da ğılım, i şsizlik, vs…), • Sosyal yapının bozulması , • Göç, • Kültürel yozla şma, • Eğitim eksikli ği, • Otorite bo şlukları, • Yasal bo şluklar, • Ahlaki çöküntüsü, • Güvenlik zafiyetleri, • İstismara açık toplumsal sorunların varlı ğı, • Demokrasi ile toplum güvenli ği ve temel hakların güvence altında tutulması arasındaki dengenin hassaslı ğını yitirmesi, • Siyasi kısıtlamalar, • Uluslararası destekler,

2.6. Terör Sınıflandırmaları İçerisinde Etnik Terörün Yeri

Amaç, hedef, motivasyon, uygulayıcı, uygulama yerleri, uygulama şekilleri, örgütlerin ve ideolojileri kriterleri göz önüne alan ara ştırmacılar bugüne kadar çe şitli terör sınıflamaları yapmı ştır. Yapılan bu sınıflamalar içerisinde etnik ayrılıklardan hareket ederek, ba ğımsız devlet kurma amacı ta şıyan etnik terörün yeri ara ştırıldı ğında her sınıflamada farklı şekillerde dile getirildi ği görülmü ştür.

Literatürde genel olarak kabul görmü ş terör sınıflaması; “politik görü şe dayalı terörizm, ideolojik amaca dayalı terörizm ve bireysel terörizm”32 şeklinde yapılmı ş ve bu sınıflamaya göre etnik terör, ideolojik amaca dayalı

32 Türkiye Barolar Birli ği, Türkiye…, s.223 21

terörizm sınıfına girdi ği dü şünülmü ştür. Ayrıca, “bu terörizm tipinin; doktrine dayalı olması nedeniyle, birden çok merkezden kaynaklanıp beslendi ği ve hedefinde de tek bir ulusun de ğil, bir çok ülkenin oldu ğu” 33 yönünde görü şler ifade edilmi ştir. Ancak, yapılan bu sınıflandırma fazlasıyla genelle ştirilmi ş ve karı şıklı ğa neden olan bir sınıflamadır. Bu sınıflamaya göre ETA, İRA gibi örgütler politik görü şe dayalı terörizm sınıfına sokulurken aynı örgütler Marksist ideoloji ta şımalarından ve etnik motivasyonlara sahip olmasından dolayı da ideolojik amaca dayalı terörizm sınıfına da girmektedir. Kısacası, politika ve ideoloji arasındaki ayrımın net olmaması sınıflandırmada karma şıklı ğa neden olmu ştur.

Wardlaw’ın amaç, hedef ve motivasyon kriterlerini dikkate alarak yaptı ğı sınıflamada terörizmi; “ şahsi amaç için yapılan hareketler (bireysel terör), askeri amaç için yapılan hareketler (gerilla hareketleri) ve politik amaç do ğrultusunda yapılan hareketler (terör)” 34 olarak ayırdı ğı sınıflamada etnik terör politik amaç do ğrultusunda yapılan terör sınıfında yer almasına ra ğmen sınıflama çok basite indirilmesinden dolayı askeri amaç ile sınırları keskin olarak ayrılmamı ştır.

Kı şlalı tarafından yapılan hedef ve motivasyon esaslı sınıflama da sınıflar arasındaki ayırım daha ayrıntılı olarak ifade edilmesinden dolayı daha önce yapılan sınıflamalarda meydana gelen karı şıklıkların önüne geçmi ştir. Kı şlalı’nın sınıflamasına göre terörizm; “Anar şistler, E şitlikçiler, Gelenekçiler, Ço ğulcular, Ayrılıkçılar, Reformcular ve Statükocular”35 şeklinde ifade etmi ş ve etnik terör uygulayan örgütleri Ayrılıkçılar sınıfında ifade etmi ştir. Kı şlalı’ya göre Ayrılıkçılar; “bir parçası oldukları siyasi toplumu tümüyle reddeden,

33 Türkiye Barolar Birli ği, Türkiye…, s.223 34 Metin Tamkoç ‘‘Uluslararası Terörizmin Rusya İle Ba ğlantısı’’ , Uluslararası Terörizm ve Uyu şturucu Madde Kaçakçılı ğı Sempozyumu, 17 – 20 Nisan 1984, A.Ü. Yayınları, Ankara, 1984; Türkiye Barolar Birli ği, Türkiye…, s.224 35 Mehmet Ali Kı şlalı Güneydo ğu Dü şük Yo ğunluklu Çatı şma , Ankara, Ümit Yayıncılık, 1996, ss.35-36’den naklen Türkiye Barolar Birli ği, Türkiye…, ss.225-226 22

ondan koparak ayrı ve ba ğımsız bir siyasi toplum olu şturmak isteyen terör örgütleri” 36 ’dir.

Ayrıca, terör uygulayıcılarını dikkate alan Do ğu Ergil terörizmi basit bir genelleme yaparak “Yukarıdan (Devlet Terörü) ve Aşağıdan (Devlete Kar şı) Terör”37 olmak üzere iki sınıfa ayırmı ş ve etnik terör uygulayıcılarını dikkate aldı ğımızda terörü devlete kar şı yapmalarından dolayı A şağıdan Terör sınıfına koymu ştur. Ancak yukarıda da bahsetti ğimiz gibi devlete kar şı uygulanan her türlü bölgesel ve uluslararası terör örgütlerinin hepsi Aşağıdan Terör sınıfında yer almasından dolayı bu sınıflamada genelleme yapılarak basite indirgenmi ştir.

ABD Dı şişleri Bakanlı ğı tarafından da kullanılan ve uygulama yerine göre yapılan sınıflandırma da terörizm; “yerel / bölgesel ve uluslararası terörizm”38 olarak sınıflandırılmı ştır. Ancak, etnik terör örgütlerinin uygulama alanları dikkate alınarak incelendi ğinde etnik terör örgütleri şu sınıfta yer alır diye net bir şey söylenememekle birlikte, her iki sınıfa da etnik terör örgütleri yer almaktadır.

Ayrıca, terör örgütlerinin ideoloji kriterine göre yapılan birçok terörizm sınıflandırmasında etnik terörün yeri belirgin olmamakla birlikte etnik terör örgütlerinin büyük ço ğunlu ğunun Marksist ideoloji ta şımasından dolayı ara ştırmacılar bir genelleme yaparak Marksist – Leninist – Maoist terör örgütleri sınıfında yer vermeye çalı şmı ştır. Ancak, etnik terör örgütlerinin ideolojilerini inceledi ğimizde böyle bir genelleme yapılamayaca ğı da açıkça görülmektedir.

Yukarıda bahsetti ğimiz sınıflamalar içerisinde etnik terörün yer aldı ğı sınıfın kesin hatlarıyla çizildi ği sınıflama Hedef ve Motivasyon kriterleri dikkate alınarak Kı şlalı tarafından yapılan sınıflamadır.

36 Mehmet Ali Kı şlalı Güneydo ğu…, ‘den naklen Türkiye Barolar Birli ği, Türkiye…, ss.225-226 37 Do ğu Ergil Türkiye’de Terör ve Şiddet , Ankara, Turhan Kitabevi, 1980, s.2 38 Türkiye Barolar Birli ği, Türkiye…, s.227

23

2.7. Sonuç

Etnik terörün daha iyi anla şılması için bu bölümde uluslararası boyutta bir türlü üzerinde uzla şma sa ğlanamayan terör ve terörizm kavramları irdelenerek, terörizmin anar şizmden ve özgürlük sava şçısından farkları ortaya konmaya çalı şılmı ştır. Ayrıca, terör ve terörizmin tarihçesi, amaçları ve yaygınla ştıran nedenlerden hareketle etnik terörün terör sınıflamalarındaki yeri izah edilmeye çalı şılmı ştır. Terör ve terörizm kavramlarının tanımlanamamasının en büyük nedeni devletlerin terör uygulaması ve bir devlete göre terör olan bir eylemin di ğerine göre özgürlük sava şı veya ba ğımsızlık mücadelesi olarak ifade edilmesi olmu ştur.

Tarih içerisinde meydana gelen terör olayları incelendi ğinde bugünkü anladı ğımız manada tam olmasa bile temelini olu şturan ilk terör olayı miladi ilk yıllarda Jewish Zealots’un önderli ğinde Yahudi isyancıların Roma yönetimine ba şkaldırısı oldu ğu görülmü ştür.

Sonuç olarak; terör ve terörizm konusunda genel bilgilerin ı şığından hareketle ana konumuz olan etnik terör konusu bir sonraki bölümde ayrıntılı olarak incelenecektir.

24

BÖLÜM III

ETN İK TERÖR VE TÜRK İYE

3.1. Giri ş

Dünyanın üzerinde uzla ştı ğı uluslararası bir terör tanımı yapılmaması zorlu ğuna ra ğmen mevcut tanımlardan ve tarihi süreçten hareketle etnik terörün tanımlanması yapılmaya çalı şılacaktır.

Özellikle, 1970’lerin sonuna do ğru ülkemizi tehdidi altına almaya ba şlayan etnik terör esas itibariyle temeli Cumhuriyet öncesine dayandı ğından dolayı 19. yüzyılın ba şlarından günümüze kadar olan dönemde Etnik terör ele alınarak; Etnik terörün ortaya çıkı ş süreci, nedenleri ele alınacak ve etnik terör konusu üzerinde genel bir de ğerlendirme yapılacaktır.

Ayrıca, Türkiye’yi 1970’li yılların sonlarında etkisi altına alan ve hala da tehdit unsuru olarak devam eden etnik terörün uzun zaman etkisi altına almasında Türkiye’nin jeopolitik konumunun etkisi olmasından dolayı jeopolitik konumunun önemi de irdelenecektir.

3.2. Kavram Olarak Etnik Terör

Etnik terör, belirli bir etnik kimli ğe sahip bireylerin ya şadıkları ülkenin siyasi yapısı içerisinde tek unsur olmamaları durumunda toplum tarafından dı şlandıklarını ve haksızlı ğa u ğradıklarını iddia etmeleri sonucunda uzun dönemde kendi ulus devletlerini kurmak amacıyla üzerinde yaşadıkları ülkeden toprak talep ederek, şiddete ba şvurmaları sonucunda ortaya çıkan terör hareketleridir.

25

Etnik teröre ba şvuran örgütler kendilerini etnik kimliklerine sahip toplulukların tamamını ifade eden, haklarını arayan bir hareket olarak göstermeye çalı şırken, aslında etnik kimli ğin tamamını temsil etmemektedir. Ayrıca, etnik teröre ba şvuran örgütlere bakıldı ğında bir kısmının tarihi temeller üzerine in şaa etmeye çalı ştıkları gözlenmektedir.

Etnik terördeki esas amaç, belirli bir bölgeyi ba ğlı bulundu ğu ülkeden kopararak yani bir devlet kurmak veya ba şka bir ülkeye ilave etmektir. Ancak, sömürge durumunda bulunan bir topra ğı ba ğımsızlı ğına kavu şturmakla, sömürge durumunda bulunmayan bir topraktaki ba ğımsızlı ğını kazandırma durumları birbirinden farklıdır.

Etnik terör örgütleri, etnik farklılıkları nedeniyle toplum tarafından dı şlandıklarını, haksızlı ğa u ğradıklarını dile getirerek hitap ettikleri topluluklara bu duyguları a şılayarak belirli bir kitle olu şturmaya çalı şırlar. Bu çalı şmalar sonucunda öncülü ğünü olu şturdukları kitlelerin gelece ğini kontrol etmek ve üzerinde söz sahibi olma amacındadırlar.

Etnik terör örgütleri amaçlarına ula şmak için sistemli ve örgütlü şiddete yönelim gösterirler. Örgütler, amaçlarına ula şırken topluma korku salarak, siyasi iktidara baskı uygulaması amacıyla sivil vatanda şlara yönelik eylemlere ba şvurmaktadırlar.

3.3. Etnik Terörün Amacı

Etnik terör örgütlerinin uzun vadedeki amacı, toplum ve devlet tarafından dı şlandıklarını ve haksızlı ğa u ğratıldıklarını ifade ederek, kendilerine ait oldu ğunu iddia ettikleri topraklar üzerinde kendi ulus devletlerini kurmaktır. Ancak kısa vadede, mevcut siyasi iktidar ve devlet tarafından kendilerine haksızlık edilerek dı şlandıklarını hitap ettikleri kitlelere a şılayarak bu kitlelerden daha fazla destek almak amacı bulunmaktadır. Bunun yanı sıra etnik terör 26

örgütleri, öncüsü oldukları etnik kimli ğe sahip kitlelerin gelece ğini kontrol etmek ve ileri de söz sahibi olmak amacındadırlar.

Terör örgütleri, ço ğu zaman resmi yerlere yönelik saldırılarda bulunurken; kimi zamanda siyasi iktidara ve devlete yönelik baskı yaratmak ve kendilerini me şrula ştırmak amacıyla sivillere yönelik şiddet eylemlerine yönelirler. Ayrıca, siyasi otoriteyi zor duruma sokup, siyasi, sosyo – ekonomik tavizler koparmak amacıyla şehir merkezlerine ve metropollere yönelik şiddet eylemleri de gerçekle ştirirler.

Etnik terör örgütleri, amaçlarına ula şmak için sistemli ve örgütlü şiddete yönelirler. Örgütler amaçlarına ula şırken topluma korku salarak siyasi iktidara baskı uygulanması amacıyla sivil vatanda şlara yönelik eylemlere ba şvururlar.

Siyasi iktidar, terör örgütlerinin ülkenin içinde bulundu ğu sosyo – ekonomik durumu bir propaganda amacı olarak kullanması kar şısında yani sosyo – ekonomik sorunlara çözüm bulamadı ğı sürece terör örgütüne destek verecek gruplarda artı ş meydana gelir ve bu durumun ileriki safhaları siyasi iktidarın ve devletin zayıfladı ğının bir göstergesidir. Terör örgütleri, ülkedeki sosyo – ekonomik sorunları kendilerin çözebilece ği imajı yaratarak destek sa ğlamaya çalı şırlar.

3.4. Etnik Terörün Nedenleri

3.4.1. Örgüt Açısından Nedenler

Örgütler, • Vatanda şlık ba ğı ile ba ğlı oldukları devletle farklı ırk oldukları, • Kendi ırklarına has ayrı dillerinin oldu ğu, • Binlerce yıl önceye dayanan tarihi geçmi şlerinin oldu ğu, 27

• Üzerinde ya şadıkları veya iddia ettikleri toprakların en eski tarihlerden beri kendilerine ait oldu ğu, • Mevcut devlet yönetimi tarafından ikinci sınıf vatanda ş olarak muamele gördükleri ve baskı altında ya şatıldıkları, gibi gerçek olmayan nedenleri bahane göstererek, etnik terör eylemlerine ba şvurmaktadırlar.

3.4.2. Dı ş Devletler Açısından Nedenler

3.4.2.1. Ülke Bütünlü ğünün Yıpratılması – Parçalanması

Tarihin her döneminde, dünyada süper güç ve söz sahibi olmak isteyen emperyalist devletler, geri kalmı ş veya geli şmekte olan devletlerin bütünlüklerini tehdit eden her türlü etnik terör hareketlerine maddi ve manevi deste ği vermektedirler. Hatta; belli projeleri olan devletler çe şitli entrikalar üreterek, içerisinde etnik farklılıklar olu şmasının zeminini de ajanları yardımıyla sa ğlayarak, bu tarz örgütlerin kurulmasını da sa ğlamaktadırlar. Devletlerin etnik terör örgütlerine destek vermelerindeki asıl amaç “Böl – Parçala – Yönet” stratejisidir.

Bu strateji, toplumların ve bireylerin, sosyal, siyasi, dini, ekonomik, psikolojik, etnik, mezhep vb. durum ve yapılar göz önünde bulundurularak farklı şekillerde uygulanmaktadır. “İlk a şamada bireyler şartlandırılır, mevcut düzene kar şı bazı kesimler harekete geçirilir.”39 Bu stratejide; etnik gruplar ve azınlıklar hedef alınarak, devlete ve sisteme kar şı kı şkırtılırlar. Ülke içerisinde yaratılan bu çatı şma ortamı giderek önüne geçilemeyecek sava ş ortamlarının do ğmasına neden olur. Bu durum kar şısında stratejinin planlayıcısı olan devlet;

39 İlhan Akbulut, Devlet, Terörizm ve Ülke Bölücülü ğü, İstanbul, Bo ğaziçi Yayınları, 1988, s.53- 57; Türkiye’deki Anar şi ve Terörün Geli şmesi, Sonuçları ve Güvenlik Kuvvetleri ile Önlenmesi , Ankara 1982, s.42-46’dan naklen Atila Şehirli, Türkiye’de Bölücü Terör Hareketleri (ve Devletin Aldı ğı Tedbirler) , İstanbul, Burak Yayınevi, 2000, s.86 28

çatışma ve sava ş ortamında insan hakları ve demokrasi ihlalleri gibi insanlık adına haklı gerekçeler göstererek, duruma ve yönetime dı şarıdan müdahale gerçekle ştirilir.

3.4.2.2. Ülke Bütünlü ğünün Güçlenmesini Önlemek

Sanayi ve teknoloji alanında ilerlemi ş ülkeler, ülkelerinin ihtiyaçlarından fazlasını dı şarıya pazarlamak zorundadır. Bu nedenle de, di ğer devletlerin güçlü bir devlet olmasını istemezler ve geli şmekte olan ülkelerin iç bütünlükleri ekonomik alanda bir tehdittir. Geli şmi ş ülkeler, ekonomik sömürülerini kaybetmemek için etnik grupları ve azınlıkları etkileri altına alarak, ülkenin güçlenmesini ve ba ğımsızlı ğını sona erdirebilmek için etnik terör örgütlerini destekler. Çünkü, etnik terör tehdidiyle kar şı kar şıya kalan ülke bütçesinin büyük bir kısmını sanayi ve teknoloji yatırımlarına yatırmak yerine terörle mücadele edebilmek için savunma sanayisine ve askeri harcamalara yatırmak zorundadır.

3.4.2.3. Silah Ticareti

Dünyadaki silah ve askeri malzeme üreticilerine bakıldığında belli tröstler olu ştu ğu gözlenmektedir. Silah tröstleri, ürettikleri her türlü silah ve askeri malzemeleri di ğer ülkelere satmak zorundadır. Sava ş ve terörün olmadı ğı bir ortamda silah üreticileri varlıklarını sürdüremezler. Bu nedenle de silah tröstleri dünyada en fazla iç sava ş ortamı yaratabilen etnik terör örgütlerine büyük destek verirler. Bu sayede hem etnik terörü uygulayana hem de maruz kalan tarafa silah satı şı yaparak, varlıklarını sürdürebilirler.

29

3.5.Türkiye’nin Jeopolitik Konumu ve Önemi

Türkiye, Kuzey yarım küresinde 36 - 42º enlemleri ile 26 - 45º boylamları arasında ve Dünya Adası (Avrupa, Asya, Afrika kıtaları) denilen büyük kara kütlesinin hemen hemen ortasında, Atlas Okyanusu’nun devamı olan Akdeniz, Ege Denizi, Marmara Denizi ve Karadeniz ile kuzey, güney ve batıdan ku şatılmı ş "merkezi durum"da bulunan bir ülkedir. 40

Türkiye, Asya kıtasının güneybatı ucunda, Anadolu yarımadası üzerinde yer alır. Topraklarının bir bölümü, Avrupa’nın güneydo ğusunda yer alan Balkan yarımadasının bir kısmını olu şturan Trakya’da bulunur. Bu yönüyle, Türkiye hem Asya ve hem de Avrupa ülkesidir. Öte yandan Türkiye, aynı zamanda bir Ortado ğu ülkesidir. Ortado ğu ülkelerinin bir kısmı Afrika ülkesi oldu ğundan, Türkiye; Afrika kıtası ile temas halindedir. “Üzerinde ya şayan insanlar ırk ve dil bakımından ele alındı ğında, Türkiye bir Türk ülkesidir ve bu açıdan ele alındı ğında Türk Dünyası’nın co ğrafi bir parçasıdır.”41

Türkiye jeopolitik açıdan, dünyada sorun olarak görülen Balkan, Ortado ğu, Kafkasya ve Körfez karesinin tam orta noktasında yer almasından dolayı bölgelerde çıkarları olan ülkeler açısından önemlidir. Türkiye’nin bu konumu, kendisine bölgesel güç kimli ği kazandırmaktadır.

Türkiye, üç kıtayı (Avrupa, Asya ve Afrika) birbirine ba ğlayan kav şak noktası konumunda olması nedeni ile kıtalar arasındaki ula şımı sa ğlayan önemli yollara, bo ğazlara sahiptir. Türkiye’nin sahip oldu ğu bu özellikler, Avrupa’nın hammadde ihtiyacının, Asya’nın da teknoloji ihtiyacının ula şımı açısından önemlidir. Ayrıca, Avrupa’nın petrol ve do ğalgaz gibi enerji ihtiyacının büyük bir kısmı Ortado ğu’dan Avrupa’ya Türkiye üzerinden enerji boru nakil hatları vasıtasıyla ta şınıyor olması önemini artırmaktadır.

40 Şehirli, Türkiye’de…, s.34 41 Ramazan Özey “Türkiye’nin Co ğrafyası ve Jeopoliti ği Neden Önemlidir” , Ekim 2003, http://www.stradigma.com/turkce/ekim2003/print_03.html 30

Türkiye, dünyanın önemli stratejik madenlerinden kromit, bakır, alüminyum, bor, uranyum, boksit, civa ve çinko bakımından zengin yer altı ve yerüstü zenginliklerine sahiptir. Özellikle, dünyadaki petrol ve do ğalgaz rezervlerinin gelecekte tükenmesinin muhtemel olmasından dolayı gelece ğin enerji kayna ğı olarak görülen bor madeninin dünyadaki rezervinin % 70’inden fazlasına sahip olması Türkiye’nin önemini daha da artırmaktadır.

Türkiye nüfusunun yarısının genç olmak üzere yakla şık 73 milyon’luk bir nüfusa sahip olması önemli bir özelliktir. Ayrıca, Laik ve Demokratik bir ülke olan Türkiye yakla şık nüfusunun % 99,9’unun Müslüman olması nedeniyle de İslam ülkeleri ile Batı ülkeleri arasında köprü vazifesi görmektedir.

Türkiye’nin, Avrupa ülkeleri arasında en büyük, dünyanın da sekizinci büyük ordusuna sahip olması önem te şkil etmektedir. Yakla şık 514 bin 850 askerden olu şan Türk Silahlı Kuvvetleri, NATO ülkeleri içerisinde ABD’den sonra ikinci sırada yer almaktadır. Türkiye’nin bu gücü, di ğer devletler açısından caydırıcı bir avantajdır.

Türkiye’nin bu denli önemli bir konuma ve özelliklere sahip olması, jeopolitik ve jeostratejik açıdan bir avantaj oldu ğu gibi dezavantajda sayılabilir. Çünkü, sahip oldu ğu özellikler Türkiye’nin her alanda geli şmesini ve güçlenmesini sa ğlayabilecek güçtedir. Dünyada süper güç olmak isteyen ülkeler, Türkiye’nin güçlenmesini ve geli şmesini istemeyeceklerinden dolayı yıkıcı ve bölücü her türlü tehditlerle engellemeye çalı şacaklardır.

3.6. Etnik Terörün Tarihçesi 3.6.1. Ermeni Etnik Terörünün Tarihçesi

Bugüne kadar yapılan çalı şmalarda Türkiye’ye yönelik Ermeni etnik terörün ba şlangıç tarihi olarak genellikle 1970’li yılların ba şı kabul edilmektedir. Ancak, 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan Ermeni isyanları 31

incelendi ğinde birer etnik terör uygulaması oldu ğu görülebilir. Bu nedenle, Ermeni etnik terörünün tarihi süreci incelenirken 19. yüzyılda meydana gelen Ermeni isyanlarından ba şlanması daha uygundur.

19. yy.’da sanayi reformlarını tamamlayan Rusya ve Avrupa Devletleri sanayi alanındaki hammadde ihtiyacını kar şılayabilmek için Asya ve Afrika ülkelerini i şgallerinin ardından gözlerini Osmanlı Devleti’ne çevirmişlerdir. Bu amaçla Osmanlı Devleti’ni parçalayıp, kendilerine sömürge bölgesi olu şturmak için Osmanlı bünyesinde ya şayan Ermeniler’den yararlanmaya çalı şmı şlardır.

Rusya, Osmanlı Devleti’nin yıkılma sürecine girmesiyle birlikte, parçalanma sürecini hızlandırmak ve kendine pay almak amacıyla 1820’lerden sonra Kafkasya’daki Eçmiyazin Ermeni Kilisesi’ni kendi nüfusu altına alarak Osmanlı Devleti içerisindeki Ermeniler üzerinde etki sa ğlamayı amaçlamı ştır. Ancak, Rusya’nın bu tutumu kar şısında Ermenileri kazanmak ve bölgenin kontrolünü eline geçirmek isteyen Fransızlar 1830’da Ermeni Katolik Kilisesi’ni, İngilizler 1847’de Ermeni Protestan Kilisesi’ni kurmu şlardır.

Tanzimat’tan sonra, 1862 yılında çıkarılan bir nizamnameyle daha geni ş haklara kavu şan Ermeniler, a şırı ho şgörü, güven ve hürriyet ortamında bir hayli şımardılar. Yabancı propagandalar ve Balkan Hıristiyanlarına büyük devletlerin verdi ği destek, Ermenileri ümitlendirmi şti. Do ğu Anadolu’da müstakil bir Ermenistan kurulması fikri, sistemli ve devamlı olarak i şleniyordu. Diplomatlar, yazarlar, din adamları, tüccarlar bu mesele için seferber olmu şlardı. Yabancı elçilikler ve konsolosluklar, birer propaganda üssü haline getirildi.42

1860’lardan itibaren Ermeniler ba ğımsız bir Ermeni Devleti kurabilmek için ço ğunlukta bulundukları bölgelerde, Osmanlı Devleti’ne kar şı kı şkırtılmak amacıyla dı ş güçlerden destek alarak çe şitli isimlerde görüntüde sosyal amaçları bulunan Ermeni Cemiyetleri kurmu şlardır. Hatta; bu sosyal görüntülü cemiyetlerde Ermeni gençlerini toplayıp, örgütlemi şlerdir.

42 Nazım Budak Varlı ğımızı Hedef Alan Tehdit (Bölücü Terör) , İstanbul, Bo ğaziçi Yayınları, 1994, s.79 32

Bu amaçla kurulmu ş olan ilk cemiyet 1860’da Kilikya' yı yükseltmeyi vurgulayan “Hayırseverler Cemiyeti” dir. 43 Bunu 1870-1880 arasında Van’da “Araratlı”, Mu ş’ta “Okulsevenler” ve “Do ğu”, Erzurum’da “Milliyetçi Kadınlar” isimli derneklerin kurulması izlemi ştir. “Araratlı, Okulsevenler ve Do ğu Cemiyetleri daha sonra birle şerek "Ermenilerin Birle şik Cemiyetleri" ni olu şturmu şlardır. 44

Islahat Fermanı ile Müslümanlar ve Gayr-i Müslimler e şit statüye getirilince ayrıcalıklarını kaybeden Ermeniler, 1877-1878 Osmanlı-Rus Sava şı sonunda, Rusya'dan "i şgal etti ği Do ğu Anadolu topraklarından çekilmemesini, bölgeye özerklik verilmesini veya Ermeniler lehine ıslahat yapılmasını" talep etmi şlerdir. Bu isteklerle birlikte Ermeni sorunu ilk kez ortaya çıkmaya ve uluslararası bir şekil almaya ba şlamı ştır. 1877-78 Osmanlı-Rus Sava şı'nın ardından imzalanan Ayastefanos Anla şması'nın Osmanlı Devleti'nce kabullenilmek zorunda kalınan 16. maddesi şöyledir:

Ermenistan'dan Rusya askerinin istilası altında bulunup Osmanlı Devleti'ne verilmesi gereken yerlerin bo şaltılması oralarda iki devletin dostane ili şkilerinde zararlı karı şıklıklara yol açabilece ğinden, Osmanlı Devleti Ermenilerin barındı ğı eyaletlerde mahalli menfaatlerin gerektirdi ği ıslahat ve düzenlemeyi vakit kaybetmeksizin yapmayı ve Ermenilerin Kürtlere ve Çerkezlere kar şı güvenliklerini sa ğlamayı garanti eder.45

Ba ğımsız devlet kurmak isteyen Ermeniler Ayastefanos Anlaşması’nın bu hükmü kar şısında tatmin olmamı şlardır. Ancak, bu anla şma tarihte ilk defa Ermeni Sorunu’nun uluslararası bir belgeye geçmi ş ve bölgenin Ermenistan olarak adlandırılması açısından önemlidir. Ayrıca, bu maddenin yerine 1878 yılında Berlin Kongresi’nde imzalanan Berlin Antla şması’nın 61. maddesinde

43 Esat Uras Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi , İstanbul, Belge Yayınları, 1976, s.422. 44 Özlem Karasandık “Ayrılıkçı Ermeni Siyasal Örgütlerine Kar şı Osmanlı Devleti’nin İlk Önlemleri ve Ele ştirileri” , Avrasya Stratejik Ara ştırmalar Merkezi Ermeni Ara ştırmaları, S.16- 17(Kı ş 2004-İlkbahar 2005), http://www.eraren.org/index.php?Lisan=tr&Page=DergiIcerik&IcerikNo=14 45 http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/sorun/index.html (19 Ocak 2008) 33

Osmanlı Hükümeti, halkı Ermeni olan eyaletlerde mahalli ihtiyaçların gerektirdi ği ıslahatı yapmayı ve Ermenilerin Çerkez ve Kürtlere kar şı huzur ve güvenliklerini garanti etmeyi taahhüt eder ve bu konuda alınacak tedbirleri devletlere bildirece ğinden, bu devletler söz konusu tedbirlerin uygulanmasını gözeteceklerdir.46 hükmü getirilerek, Türk – Ermeni ili şkilerine uluslararası devletlerin müdahale edebilme yetkisi tanınmı ştır. Bu sayede Ermeniler, İngiltere, Rusya ve Fransa tarafından Osmanlı Devleti’nin yıkılması ve parçalanması için kolay kullanılmaya ba şlanmı şlardır.

Ermeni cemiyet ve komiteleri 1880’li yıllarda gizli örgütlenmelerini gerçekle ştirip, 1890’lı yıllarda arkalarına aldıkları devletlerinde yardımıyla Anadolu’da ilk defa 20 Haziran1890 tarihinde Erzurum İsyanı ile isyanlar dizisi ba şlatılmı şlardır. Ba şlatılan bu isyanlarda on binlerce masum vatanda ş katledilmi ştir. Bu amaçla, 1885 yılında Van’da kurulan ve kan dökülmeden hürriyetin elde edilemeyece ğine inanan Armenakan Komitesi, örgütlenmesini tamamlayıp, Haziran 1895’de Hınçak Komitesi ile birlikte hareket ederek Van İsyanı’nı gerçekle ştirmi şlerdir.

Rus uyruklu Avedis Nazarbeg ile karısı Maro ve Kafkasyalı Ermeni öğrenciler tarafından 1886’da İsviçre’de kurulan Hınçak (Çan Sesi) Komitesi 1890’lı yıllardan itibaren ba şta İstanbul olmak üzere birçok şehirde şubeler açarak Anadolu’ya yayılmı ş ve de Kumkapı Olayları (15 Temmuz 1890), Sason İsyanı (A ğustos 1894) gibi birçok isyanı ba şlatmı ş ve yürütmü ştür.

Osmanlı bünyesindeki Ermeniler bir taraftan cemiyetler kurarak faaliyetlerini sürdürürken, di ğer taraftan partile şme sürecine de girmi şlerdir.

1881'de Erzurum'da Anavatan Müdafileri (Pashtpan Haireniats) Derne ği, 1885'de Van'da İhtilalci Ermenistan Partisi kurulmu ştu. 1890 yılında ise adı daha fazla duyulacak olan Ta şnaksutyan (Tiflis Ermeni İhtilal Federasyonu) kuruldu. Amacı, ihtilalci çeteler kurmak, halkı silahlandırmak,

46 http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/sorun/index.html (19 Ocak 2008) 34

hükümet yetkililerine ve Ermeni muhbirlere kar şı eylem düzenlemek ve sonuçta Ermeni ba ğımsızlı ğını sa ğlamaktı.47

Ermeni terörizmi, Hınçak’a ba ğlı Troyak grubunun mensubu Jorris adında bir Ermeni’nin 21 Temmuz 1905 tarihinde mensubu bulundu ğu Osmanlı Devleti’nin Sultanı II. Abdülhamid’e yönelik saldırıda bulunmasıyla birlikte farklı eylem türünü seçmi ştir. Padi şah II. Abdülhamid suikasttan kurtulmu ş ve saldırıyı gerçekle ştiren terörist yakalanmı ştır.

Ermeniler ve dı ş güçler II. Me şrutiyet’in ilanından sonra, Anadolu’yu tek taraftan parçalayamayacaklarını anlayınca Ermeni – Kürt dostlu ğu kurup, birlikte mücadele ederek, Anadolu’yu parçalamayı hedeflemiştir. Ancak, o dönemde A şiretlere yönelik yapılan propagandalar pek dönü şümlü olmamı ştır.

Ermeni Komiteleri, I. Dünya Sava şı ile birlikte Ruslar hesabına casusluk yaparak, silahlarıyla Rus saflarına geçerek, Türk köylerini topluca yakıp, kadın çocuk demeden herkesi katletmi şlerdi. İş gale kar şı sava ş veren Türk ordusunu arkadan vuran Ermeniler’e kar şı acilen tedbir alınması gerekiyordu.

24 Nisan 1915 tarihinde, bu eylemleri gerçekle ştiren Ermeni Komiteleri kapatıldı ve 2345 terörist ise tutuklandı. Ancak bu önlem de Ermenileri durdurmaya yetmedi. Sava ş bölgelerinde bulunanların casusluk ve ihanetlerine engel olunması için 27 Mayıs 1915’te "Tehcir Kanunu" çıkarıldı. 48

Ruslar’ın 20 Nisan 1915 tarihinde kendi sınırları içerisinde bulunan Türkler’i aç, sefil ve peri şan bir halde Osmanlı topraklarına sürmesinin sonucunda, hem bir misilleme hem de içerdeki isyanları bastırmak amacıyla çıkartılan Yer de ğiştirme (Tehcir) Kanunu Anadolu topraklarında ya şayan Ermeniler’in tümünü kapsamamı ştır. Ayrıca, Protestan ve Katolik Ermeniler ile

47 Yavuz Özgüldür ve di ğerleri, a.g.e., ss. 155-161’den naklen Yücel Acer, “Terörizm Kavramı Açısından Ermeni Terörü ve Genel Nitelikleri”, USAK, http://www.usakgundem.com/makale.php?id=44 48 Dr. Abdullah Manaz Türkiye’ye Yönelik Terör Odakları , İstanbul , IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2006, s. 12 35

sava ş bölgesi haricindeki bölgelerde ya şayan Ermeniler ba şlangıçta kapsam dı şı bırakılmı şlardır. Dönemin belgelerine göre yakla şık 500 bin Ermeni zorunlu göçe (tehcir) tabii tutulmu ştur.

Osmanlı Devleti, bir tedbir olarak, sava ş boyunca, önce sava ş sahasına yakın yerlerdeki Ermenilerden ba şlayarak mecburi iskan uygulamı ştır. Daha sonra, Ermeni çetelerinin katliamlara devam etmeleri ve Osmanlı Devleti aleyhine yabancı devletlere bilgi aktarmaları sebebiyle, Katolik ve Protestan mezhebinde olanlar ile yetimler, kimsesiz kadınlar ve hastalar hariç olmak üzere, bu nakil di ğer bütün Ermenileri kapsayacak şekilde geni şletilmi ştir. 49

27 Mayıs 1915 tarihli Yer De ğiştirme Kanunu ve bu kanuna dayalı olarak çıkarılan emirler çerçevesinde; Erzurum, Van ve Bitlis vilâyetlerinden çıkarılan Ermeniler, Musul'un güney kısmı, Zor ve Urfa sanca ğına; Adana, Halep, Mara ş civarından çıkarılan Ermeniler ise Suriye'nin do ğu kısmı ile Halep'in do ğu ve güneydo ğusuna nakledilmi şlerdir. 50

Osmanlı Devleti, Mayıs 1915 ile Ekim 1916 tarihleri arasında uygulanan zorunlu göç sırasında kafilelere yönelik güvenlik, barınma ve yiyecek konusunda tedbirler almaya çalı şmı ştır. Ancak, zorunlu göç sırasında Osmanlı Devleti’nin tedbirler almasına ra ğmen salgın hastalık ve hava şartları gibi olumsuzluklar yüzünden hayatını kaybedenler olmu ştur.

Ermeniler, dı ş devletlerin yardımlarıyla ba şlattıkları isyanlarda terör yöntemlerine ba şvurdukları halde ba şarısızlık elde ettiklerinden dolayı tehciri bahane ederek terör metotlarını uygulamaya çalı şmı şlardır. Bu amaçla Ta şnaklar bünyesinde “NEMES İS” adını verdikleri hareketi ba şlatarak, tehcirde sorumlu tuttukları üst düzey yöneticileri Batı Ermenistan II. Kongresi’nde gıyaben yargılayıp, ölüm emirlerini verip, suikastlar düzenlemi şlerdir ve düzenlenen bu suikastlar etnik terörün birer parçasıdır.

Talat Pa şa, 15 Mart 1921’de Berlin’de Ermeni terörist Tayliryan tarafından şehit edilir. 6 Kasım 1921’de eski Sadrazam Said Halim Pa şa Roma’da öldürülür. Sıra, gerek Adana Valili ği’nde gerekse Şam ve Filistin ile Suriye Valilik ve Kumandanlık görevlerinde Ermenileri korumu ş olan Cemal Pa şa’ya gelir. O da 21 Temmuz 1922’de Tiflis’te yaverlerinin gözünün önünde öldürülür. Ermenilere hizmet etmenin kar şılı ğını, Ermenilere canını vermekle alır. Cemal Pa şa’nın, kendisini tehlikeli gören

49 Yusuf Halaço ğlu Ermeni Tehciri , İstanbul, Babıali Kültür Yayıncılık, 2007, s.111 – 113. 50 http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/tehcir/index.html (19 Ocak 2008) 36

ve Enver Pa şa ile ili şkisini kesmesini isteyen Bol şevikler tarafından öldürtüldü ğü sanılıyor. 51

Ayrıca, Arshavir Shirakian ve Aram Yerganian tarafından 17 Nisan 1922’de Bahattin Şakir Bey ve Cemal Azmi Bey Berlin’de öldürülmü ştür.

İsyan ve kurdukları cemiyetlerle etnik terörizmi bir araç olarak kullanarak ba ğımsız bir Ermeni devleti kurmak isteyen Ermeniler, Osmanlı Devleti’ni parçalamak isteyen devletlerin I. Dünya Sava şı sonrasında Sevr Antla şması’nın 88 – 93’üncü maddeleri ile bu amaçlarına ula şmak istemi şlerdir. Sevr Antla şması’nın bu maddelerine göre; Türkiye Ermenistan Cumhuriyeti’ni tanıyacak ve Türkiye – Ermenistan sınırını hakem sıfatıyla ABD Ba şkanı belirleyecekti. Ancak; T.B.M.M’nin 19 A ğustos 1920 tarihindeki oturumunda Sevr Antla şması’nı imzalamayı kabul etmemesi üzerine emellerine ula şamamı şlardır. ABD Ba şkanı Wilson tarafından belirlenen Türkiye – Ermenistan sınırı EK-1‘de sunulan haritadaki gibi belirlenmi ştir. Nitekim; Türkiye – Ermenistan sınırını hakem sıfatı ile belirleyen ABD Ba şkanı Wilson 22 Kasım 1920’de verdi ği kararla Trabzon, Van ve Bitlis illerini Ermenistan’a vermesine ra ğmen, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antla şması’yla Sevr Antla şması geçersiz sayılmı ştır.

24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antla şması’nda Ermenilerle ilgili özel hüküm yoktur. 52 Ancak, genel nitelikte hükümler vardır. Bunlardan 31. madde ‘‘Türkiye’den ayrılan yerler ahalisinin iki yıl içinde Türk vatanda şlı ğını tercih edebilece ğini, böylece ayrılan Ermenilerden, isteyenlerin Türkiye’ye dönebilmesi imkanı tanınmı ştır.’’ Genel af deklarasyonunun 6. maddesi, ‘‘ da ğılmı ş aileleri bir araya getirmek ve me şru hak sahiplerine mallarına kavu şmak imkanı ’’ vermektedir. ‘’65. Maddede’’, sava ş ba şladı ğında, yabancı uyru ğu olanlardan mallarına el konulan ki şilerin mallarının iadesi öngörülmü ştür. 95. maddede bunun için belirli bir ba şvurma süresi tanınmı ştır. 53

“24 Temmuz 1923’den sonra Ermeni Sorunu Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları dı şında kalmı şsa da Cumhuriyetin sınırları içerisinde Ermeni terörüne

51 Demirel, Terör…, s. 596-597 52 İsmet İnönü İsmet İnönü’nün Hatıraları Lozan Antla şması I –II , İstanbul , 1998, s.113-124’ den naklen Şehirli, Türkiye’de…, s.205 53 Abdurrahman Çaycı, a.g.m. s. 107; Şehirli, Türkiye’de…, s.205 37

ve Ermeni mezalimine ili şkin yüz binlerce Türk’e ait toplu mezarlar kalmı ştır.”54

Cumhuriyet kurulduktan sonra Nisan 1925’de Yunanistan’daki Ermeni komitelerinden Manok Manokyan ve Türkiye’den 2 i şbirlikçisi ile İzmir’de ve 14 Eylül 1927’de de Mercan Altunyan ve arkada şları İstanbul’da Atatürk’e suikast giri şiminde bulunmu şlar, fakat suikastı gerçekle ştiremeden güvenlik güçleri tarafından yakalanmı şlardır. Bu olaylardan sonra Türkiye’ye yönelik 1965 yılına kadar önemsiz birkaç hareket haricinde ermeni terörü olarak nitelendirebilece ğimiz olay vuku bulmamı ştır. Sözde Ermeni Sorunu’nun 50. yıl dönümü olan 24 Nisan 1965’de Ermeniler tarafından ABD, Fransa, Yunanistan, Lübnan ve Erivan’da bilinçli bir şekilde Türkiye aleyhine propaganda ve eylemler yapılmı ştır. Yapılan bu propagandalar 1973 yılına kadar sürmü ştür.

Bol şevik ihtilalinden sonra Ta şnaklar bugünkü ‘‘Sovyet Ermenistan Cumhuriyeti’’ bölgesinde iktidarı ele geçirerek ‘‘Ermeni Cumhuriyetini’’ kurmu şlar ve siyasi giri şimlere ba şlamı şlardır. Ancak, bu siyasi dönem, Ta şnaklar’ın terör faaliyetlerini bitirmesi sonucunu do ğurmamı ş, hatta 1972 yılında Ta şnaklar tarafından kurulan JCAG (Ermeni Soykırımı İçin Adalet Komandoları), Türkiye’nin dı ş temsilciliklerine yönelik terör eylemlerine ba şlamı ştır. Benzer şekilde Marksist Hınçak Örgütü de 1973 – 1985 yeni Ermeni terör döneminin ba ş aktörü olan ASALA’nın kurulu şunu te şvik etmi ş, desteklemi ştir. 55

Bahsedilenlere ek olarak, ASALA – MR (ASALA – İhtilalci Hareketi), ARA, NAR, NUPA, AHHRMG, VEDO (Fransız kökenli), GEGE (Beyrut kökenli), Ermeni Yeraltı Ordusu, Yeni Ermeni Uyanı şı isimli örgütlerde Ermeni terörünün di ğer temsilcileri olmu şlardır. 56

23 Ocak 1973 tarihinde, ailesini Türkiye’de kaybetmi ş, Ermeni asıllı Kaliforniyalı Geourgen Yanikian, Türkiye Los Angeles Ba şkonsolosu Mehmet Baydar ile yardımcısı Bahadır Demir’i iki tablo hediye etmek için ça ğırdı ğı otelde vurarak öldürmesiyle Ermeni etnik terörü tekrar gündeme gelmi ştir. Ancak, bu saldırının bireysel olarak yapıldı ğı ve hiçbir terör örgütü ile alakası

54 Azmi Süslü, Ruslara Göre Ermenilerin Türklere Yaptıkları Mezalim, Ankara 1987’den naklen Şehirli, Türkiye’de…, s.205 55 Komiteler ve Terör Örgütleri, http://www.kultur.gov.tr ; 56 Kara ş, Ermeni…, s.32

38

olmadı ğı yönünde bilgiler ortaya çıkmasına ra ğmen, 1975 yılından itibaren Türk Diplomatlara ve vatanda şlara yönelik terör saldırıları ilk olarak Türkiye’nin Avusturya Büyükelçisi Danı ş Tunalıgil’in Viyana’da öldürülmesi ile ba şlamı ş ve 12 Mart 1985’de bitmi ştir. Ancak; Ermeni terör örgütü ASALA ile Ayrılıkçı Kürt Hareketi Kaynaklı etnik terör örgütü PKK’nın 1980’li yıllarda ortak eylemlerde bulunması yadırganmamalıdır.

3.6.2. Ayrılıkçı Kürt Hareketi Kaynaklı Etnik Terörün Tarihçesi

Bugüne kadar yapılan de ğerlendirmelerde Türkiye’ye yönelik bir di ğer etnik terörizm tehdidini olu şturan Ayrılıkçı Kürt Hareketi kaynaklı etnik terörün ba şlangıç tarihi olarak, 1806 Babanzâde İsyanı veya 1833 Soran İsyanı öne çıkartılmı ştır. Ancak, Babanzâde isyanı Babanzâdeler arasında ya şanan beylik mücadelesi, Soran isyanının da devlete vergi vermemek için ba şlatılan bir isyan olmasından dolayı Ayrılıkçı Kürt Hareketi kaynaklı etnik terör ile uzaktan yakından alakası bulunmadı ğından bu isyanların ba şlangıç olarak kabul edilmesi pek do ğru de ğildir.

Türkiye’ye yönelik Ayrılıkçı Kürt Hareketi kaynaklı etnik terörizmin ba şlangıç tarihi ba ğımsız bir Kürt devleti kurmak isteyen Şeyh Ubeydullah’ın Rusların kı şkırtması ve İngiltere’nin para ve silah yardımı sonucunda İran ve Osmanlı’da ya şayan a şiret mensupları ile birlikte ba şkaldırdı ğı 1880 yılına kadar geri alınabilir.

XIX. yüzyılda İngiltere, Fransa, Rusya ve ABD’nin Kürtlere Kürt’ün Türk’ten ayrı bir etnik kimli ğe ve dile sahip oldu ğu yönündeki politikasından etkilenip kendi ba ğımsız devletlerini kurmak isteyen Ayrılıkçı Kürt Hareketi kaynaklı 1900’lü yılların ba şlarından itibaren hem kurdukları cemiyetlerin hem de isyanların aracılı ğıyla amaçlarına ula şmaya çalı şmı şlardır. Bir taraftan 1880 yılında ba şlayan Şeyh Ubeydullah isyanının kısa sürede bastırılmasının ardından 1899’da Emin Ali Bedirhan, 1912’de Bedirhaniler, 1919’da Ali Batı, 39

1920’de Koçgiri, 1925’de Şeyh Sait, 1926’da A ğrı, 1930’da Zeylan – Oramar İsyanlarıyla di ğer taraftan,

• Kürdistan Azmi Kavi Cemiyeti (1900), • Kürt Teâvün ve Terakki Cemiyeti (1908), • Hevi Cemiyeti (1912), • Gehandenî Cemiyeti (1913), • Kürt Tealî ve Terakki Cemiyeti (1918), • Kürt Milliyet Fırkası (1918 - 1919), • Kürt Te şkilat – ı İçtimaiye Cemiyeti (1918 - 1919), • Kürt Tamîm – i Maarif ve Ne şriyat Cemiyeti (1919), • İstanbul Kürt Kadınlar Cemiyeti (1918 - 1919), • Kürt Millî Fırkası (1918 - 1919), • Kürt Hoybon Cemiyeti (1918 - 1919) gibi kurulu şlar ile ba ğımsız bir Kürt devleti kurmaya çalı şılmı ştır.

II. Me şrutiyet’in ilanından itibaren Türkiye’yi yıkmanın sadece Ermeni gücü olmayaca ğını anlayan emperyalist güçler Ermeni – Kürt i şbirli ğinin yollarını aramı şlar ve bu amaçla propagandalar geli ştirmi şlerdir. Kürtler ile Ermenilerin aynı soydan geldikleri yönünde asılsız iddialarla propaganda yapmı şlardır. Ancak, a şiretler bu iddialara pek kapılmamı şlardır.

İsyan ve kurdukları cemiyetlerle ba ğımsız bir Kürdistan devleti kuramayan Ayrılıkçı Kürtler, Osmanlı Devleti’ni parçalamak isteyen devletlerin I. Dünya Sava şı sonrasında Sevr Antla şması (10 A ğustos 1920)’nın 62 – 64’üncü maddeleri ile emellerine ula şmak istemi şler lakin, T.B.M.M. 19 A ğustos 1920 günü toplantısında Sevr Antla şması’nın reddedilmesi ile izin verilmemi ştir. Nitekim, Kurtulu ş Sava şı sonrası 24 Temmuz 1923’de imzalanan Lozan 40

Antla şması’nda Türkiye’de ya şayan Kürtler azınlık statüsünde kabul edilmemi ştir.

Cumhuriyet’in kurulmasından ve hilafetin kaldırılmasının ardından Şeyh Sait ve yanda şları, Türkiye Cumhuriyeti’ne kar şı İngilizlerin kı şkırtması sonucu 13 Şubat 1925 tarihinde Piran’da görünü ş itibariyle irtica hareketi gerçe ğinde ise ba ğımsız bir Kürdistan devleti kurmak amacıyla isyan ba şlatmı şlar ve isyan kısa süre de bölgeye yayılmı ştır.

Bu isyanın arka planında İngilizlerle i şbirli ği içerisinde olan ve Mondros Mütarekesi’nden sonra Türkiye’nin Do ğu ve Güneydo ğu vilayetlerinin bir kısmı üzerinde muhtar bir Kürt devleti kurmak amacıyla faaliyetlere ba şlamı ş olan “Kürt Teali Cemiyeti” ile onun 1923’te kurulmu ş bir gizli te şkilatı olan “Azadi” te şkilatı vardır. Gerek Kürt Teali Cemiyeti liderleri ve gerekse Azadi Te şkilâtı mensupları ba şlatacakları İngiliz tahrik ve destekli etnik isyan ve ayaklanmaya bölge halkının geni ş ölçüde katılmasını sa ğlamak amacıyla, faaliyetlerini ve amaçlarını dinin ve şeriatın elden gitti ği politikasına oturtmaya çalı şmı şlardır. 57

İsyan 7-8 aylık bir dönem sonunda bastırılmı ş ve ba şta Şeyh Sait olmak üzere bir çok ki şi yargılanarak idam edilmi ştir.

Cumhuriyet döneminden İkinci Dünya Sava şı’na kadar emperyalist devletlerin deste ği ve kı şkırtmaları sonucunda ba şta Şeyh Sait isyanı olmak üzere toplam 23 Kürtçü isyan ba şlatılmı ştır.

Çıkarılan bir çok isyanlarda ba şarı sa ğlanamayınca, Kürtçülük hareketleri, yüksek ö ğrenimlerini tamamlamak üzere İstanbul’a gelen do ğulu gençler tarafından yürütülmeye ba şlanmı ştır. İstanbul’a gelen gençlerin barındırılması ve birbirleriyle fikir alı şveri şinde bulunabilmeleri için 1938 yılında Dicle Talebe Yurdu kurulmu ştur. Bu yurt kısa zamanda Kürtçülü ğün bir oca ğı haline gelmi ştir. Geçmi ş isyanların kötü neticelerini göz önünde tutan Kürtçü liderler, Türk Devleti’nin kudretini de dikkate alarak, önce aydın bir Kürtçü kadro yeti ştirmeyi, bilahare de, yasal yolları deneyerek amaca ula şmayı planlamı şlar ve bu hareketin merkezi de Dicle Talebe Yurdu olmu ştur. Bu fikirleri gençlere yaymak için, bir de Dicle Kayna ğı isminde bir dergi çıkartmı şlardır. 58

57 http://farabi.selcuk.edu.tr/suzep/tarih/ders_notlari/bahar_yariyili/bolum_10/bolum10.html 58 Erhan Demir Bölücü Terör ve Uluslararası Boyutları , Ankara, 2004, s.16 41

Türkiye, İkinci Dünya Sava şı’nın dünyadaki dengeleri de ğiştirmesi üzerine, yurt dı şından yapılan kı şkırtmalar ve içteki eylemlerin fikri alana kayması nedeniyle 1939 – 1958 yılları arasını sakin geçirmi ştir.

1958 yılından itibaren Ayrılıkçı Kürtler ba ğımsız bir Kürdistan devleti kurmak amacıyla faaliyetlerini siyasi alana ta şımı şlar ve illegal olarak yapılanmı şlardır. Bu amaçla "1958’de Kürt İstiklal Partisi’ni"59 , "1959’da Türkiye Kürt Talebe Cemiyeti’ni"60 ve 1965’de Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (TKDP)’ni kurmu şlardır.

Marksist – Leninist bir te şekkül olan T.K.D.P.’nin 61 maddelik tüzü ğü ve tüzü ğün ba şındaki amaçlar maddesi incelendi ğinde ihanete varan isteklerin boyutu açıkça ortaya çıkmaktadır. Partinin amaçları şunlardır:

1. Türk Anayasası’nın de ğiştirilmesi, Kürt ve Türk terimlerinin Anayasa’da birlikte yer alması ve Türk Devleti’nin bu iki unsurdan olu ştu ğunun kabul ve ilan olunması; 2. Parlamentoya kendi nüfusları oranında milletvekili verilmesi; 3. Kürdistan olarak tanımlanan yerlere muhacir yerle ştirilmemesi ve buradaki köy ve kentlerin isimlerinin de ğiştirilmemesi; 4. Kürdistan şehirlerine aslı Kürt olan idareciler yollanması; 5. Türkiye’deki Kürdistan’da resmî dilin Kürtçe olması, okullarda Kürtçe e ğitim verilmesi, Kürtçe radyo ve televizyon kurulması ve Kürtçe kitap, mecmua ve gazete ne şrinin sa ğlanması; 6. Devletin, Kürdistan olarak tanımladıkları yerlerin kalkınması için malî ve iktisadî tedbirler alınmasını ve bunun için Kürdistan olarak bildikleri yerlerin sınırları içerisinde a ğır sanayi yatırımlarının olu şturulmasını ve bölgeden çıkan petrol gelirlerinin % 74’ünün, Kürdistan olarak belirttikleri yerlere sarf edilmesinin gerçekle ştirilmesi 61

1961 Anayasası’nın tanımı ş oldu ğu geni ş özgürlüklerle bir takım istekleri masum olarak gösterip, do ğu halkının refahı ve özgülü ğü ba ğlamına getiren siyasi Ayrılıkçı Kürtler Türkiye İş çi Partisi içerisinde de Marksist Kürtçülük hareketini siyasi alana ta şımaya kalkmı şlardır. Ancak; T İP’nin

59 Bekir Macit Terörle Mücadele ve Terörle Mücadelede Anti – Terörist Yapılanma , Konya, 1995, s.64 60 Şehirli, Türkiye’de…, s.150 61 Michael M. Gunter, ‘‘The Kurdish Problem in Turkey’’ The Middle East Journal, Middle East Institute, Vol.42 (Summer 1988), s. 391’den naklen Abdülhaluk M. Çay, a.g.e., s.434’den naklen Şehirli , Türkiye’de…, ss. 153-154 42

içerisinden gelen bir kısım Kürt sosyalistler tarafından do ğulu ö ğrenciler arasında kültürel çalı şmalar yapmak amacıyla Do ğu Devrimci Kültür Ocakları (DDKO) 6 Mayıs 1969’da kurulmu ştur.

Halkın, masum taleplerinin istismarı temelinde ortaya çıkarmak suretiyle, kalabalık kitlelere hitap eden ve belli bir imaj yaratan DDKO yöneticileri, aynı zamanda illegal olarak da ili şki sa ğlayabilecekleri ki şileri, özel e ğitimden geçirerek, birer bölücü militan olarak yeti ştirme gayreti içerisine girmişlerdir. 62

1960’lı yıllar, Türkiye’ye yönelik yıkıcılı ğın mü şterek bir ideolojide bütünle şti ği bir dönemdir. Ermeni – Kürtçü yakınla şması Marksist – Leninist bir çizgiye oturtuluyordu. Ermeni üssü haline getirilmi ş olan Lübnan’ın Beyrut Üniversitesi Kürtçülük merkezi durumundaydı. 63

1960’lı yılların sonuna do ğru Ermeni – Kürt dayanı şması gündeme ta şınmı ştır.

…Eski Ta şnak üyesi, 1929 yılında yayınlamaya ba şladı ğı 18 bölüm halindeki ara ştırmalarını, zamanla geni şletip 1969 yılında kitap haline getirdi. "Kürt Ulusal Hareketleri ve Ermeni Kürt İli şkileri" adlı bu kitaptan bazı cümleler şöyledir: 64

Ermeni – Kürt dostlu ğu, Yakın Do ğu’daki en önemli fenomenlerden biridir. ...Bizlere dü şen vazife, her iki ulusa fayda getirecek hareketlerin bilinçlili ği içinde metanetle güç birli ği ile eylemlerde bulunmaktır.

Ba ğımsızlık sava şları, daha zor şartlar altında Türkiye’ye karşı mutlaka devam edecektir.

…Ermeni – Kürt birle şik sorunu, birlikte verilecek sava şın kaçınılmaz olarak Ermenistan ile Kürdistan’ın ba ğımsızlıklarını gerçekle ştirecektir.

Ermeniler, geçmi şte isyanlarda uyguladı ğı Ermeni – Kürt dostlu ğu politikasına cevap veren a şiret bulamamı şken, aynı politikayı 1960’lı yıllardan itibaren uygulamaları ile bir kısım Kürtçüler ve PKK’lılar tarafından destek buldu ğu PKK – ASALA i şbirli ğinde ortaya çıkmı ştır.

62 Demir, Bölücü…, s.19 63 Nazım Budak Varlı ğımızı Hedef Alan Tehdit (Bölücü Terör) , İstanbul, Bo ğaziçi Yayınları, 1994, s.92 64 Budak, Varlı ğımızı…, s.93 43

1971 yılında yapılan askeri muhtırada birçok Ayrılıkçı Kürt militanı tutuklanmı ş ve 1974 Genel Affı ile siyasal alana geri dönmü şlerdir. 23 Ocak 1976’da Kawacılar kurulmu ştur. 1979’da Diyarbakır’da düzenlenen bir operasyonda ne zaman kuruldu ğu bilinmeyen Kürdistan Ulusal Kurtulu şcuları (KUK) diye illegal bir örgüt çökertilmi ştir. 12 Eylül Askeri İhtilali öncesi Ayrılıkçı Kürt Hareketi propagandası ve Kürdistan devleti kurmak isteyen Ayrılıkçı Kürtler sol örgütler içerisinde faaliyet göstererek, silahlı eylemlerde bulunmu şlardır.

21 Mart 1973’de Ankara Çubuk Barajı’nda Abdullah Öcalan ve birkaç ki şi toplantı yaparak, Ayrılıkçı Kürt Hareketi ile ilgili önemli kararlar almı ştır. Abdullah Öcalan ve taraftarlarının yapılanma çalı şmalarını tamamlamasıyla PKK terör örgütü ilk kez 15 A ğustos 1984’te Şemdinli ve Eruh’da yaptıkları baskınla adını duyurmu ş ve etnik terör uygulamaya ba şlamı ştır. Bugüne kadar terörizm uygulayarak, 35.000 polis, asker, ö ğretmen ve vatandaşın canını alan terör eylemlerinde bulunmu ştur. Abdullah Öcalan 15 Şubat 1999 tarihinde yakalanıp, ömür boyu müebbet cezasına çarptırılıp, tutuklu olmasına ra ğmen örgüt faaliyetlerine devam etmi ş ve etmektedir.

3.7. Sonuç

Dünyanın birçok yerinde ayrılıkçı grupların vatanda şlık ba ğı ile ba ğlandıkları devletle farklı ırk oldukları, kendilerine has dillerinin ve binlerce yıllık tarihi geçmi şlerinin varoldu ğu ve de üzerinde ya şadıkları toprakların yüzyıllardır kendilerine ait oldu ğu gibi iddialar sonucunda bazı devletlerin ve uluslararası güçlerin etkisiyle sistemli ve örgütlü şiddete yönelmeleriyle Etnik terör ortaya çıkmı ştır.

Bugüne kadar dünyada uygulanan etnik terör uygulamaları incelendi ğinde dı ş devletlerin ve uluslararası güçlerin destek vermesinin en temel nedeni etnik teröre maruz kalan devletin ülke bütünlü ğünün yıpratılarak – 44

parçalanması hızlandırılarak bölgede büyük güç olu şturmasını engellemek yer almı ştır. Ancak, di ğer taraftan bu güçlerin desteklerinin yanında silah ve askeri malzeme üreten büyük silah tröstleri de pazar alanını genişletmek amacıyla destekte bulundu ğu da bir gerçektir. Bu güçler tarafından ayrılıkçı grupların faaliyetleri etnik terörden daha çok ba ğımsızlık, özgürlük veya hak arayı şı mücadelesi olarak gösterilmeye de çalı şılarak siyasal zemine ta şınmak istenmi ştir.

Türkiye göz önünde tutularak Etnik terör konusu incelendi ğinde ise dünyadaki di ğer uygulamalardan biraz daha uzun süreli ve planlı - programlı bir çalı şma oldu ğu ortaya çıkmaktadır. Bazı ara ştırmacılara göre 1970’li yılların ortasında çıktı ğı yönünde görü şler ifade edilmi ş olsa da kökleri Rusya, İngiltere, Fransa gibi devletlerin Türkiye’yi parçalamaya yönelik çalı şmaları sonucunda 19. yüzyılda ortaya çıkan isyanlara kadar uzanmı ştır. Ancak, Türkiye tarih boyunca iki tür etnisiteye ba ğlı etnik terör uygulamalarına maruz kalmı ştır. Biri 1877 -1878 yılları arasında Osmanlı – Rus Harbi’ni Osmanlı’nın kaybetmesi üzerine 3 Mart 1878’de Ayastefanos ile 13 Temmuz 1878’de Berlin Antla şmaları’nın imzalanması üzerine özellikle Rusya’nın kı şkırtması sonucu ba ğımsız bir Ermenistan devleti kurmak amacıyla süratle örgütlenen bir grup Ermeninin ba şlatmı ş oldu ğu ve zamanla şiddetin teröre dönü şmesi ile olu şan Ermeni Etnik terörüdür. Di ğeri ise; gene Rusya ve İngiltere gibi devletlerin ülkenin asli unsurları olan Kürt vatanda şlarımızdan bir grubu kı şkırtmaları sonucunda ortaya çıkan isyanların devamında 1970’li yıllarda şiddeti sistemli ve örgütlü kullanmalarıyla vuku bulan Ayrılıkçı Kürt Hareketi Kaynaklı Etnik Terör’dür.

Nitekim; Türkiye’yi parçalamanın yollarını arayan devletler bir taraftan geli ştirdikleri politikalar ve sahte tarihi belgelerle hem Ermenileri hem de Kürtleri Türkiye Cumhuriyeti’ne kar şı kı şkırtmaya çalı şmı şlardır. Türkiye’nin bu denli büyük ve uzun vadeli etnik terör uygulamalarına maruz kalmasının en 45

temel nedeni jeopolitik ve jeostratejik özellikleri ile Türk ve İslam devletleri içerisinde lider konumunda bulunmasıdır.

Türkiye’nin Etnik terör faaliyetleri kar şısında 35 bin vatanda şını ve diplomatlarını kaybetmesinden ve maddi anlamda bütçesinin büyük bir kısmını etnik terörle mücadeleye ayırmasından dolayı 1973 yılından itibaren faaliyet göstermi ş etnik terör örgütleri ayrıntılı olarak farklı yönleriyle di ğer bölümde incelenecektir.

46

BÖLÜM IV

TÜRK İYE’DE ETN İK TERÖR ÖRGÜTLER İ

4.1. Giri ş

Türkiye’nin tarihi süreç içerisinde özellikle 1973 yılından itibaren maruz kaldı ğı Ermeni ve Ayrılıkçı Kürt Hareketi kaynaklı terör uygulamaları amaç ve hedeflerine bakıldı ğında; birer etnik terör hareketi oldu ğu görülmektedir. Ermeni etnik terörü kar şısında Türk diplomatları acımasızca katledilmesine kar şı Ayrılıkçı Kürt Hareketi kaynaklı etnik terör de ise; 35 bin vatanda şımız hunharca katledilmi ş ve verilen binlerce kayıplara ra ğmen hala faaliyetlerine devam etmektedir.

Bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti’ni yakla şık 33 yıllık zaman dilimi içerisinde ağır kayıplar vermesine neden olan etnik terör örgütlerinin kurulu şları, amaç ve hedefleri, örgüt yapıları, eylemleri, finans kaynakları ve di ğer örgütlerle ili şkileri bu bölümde incelenmeye çalı şılmı ştır. Ayrıca, iki farklı etnisiteden hareketle ortaya çıkan bu etnik terör örgütlerinin birbirinin devamı olup olmadı ğı ve aralarındaki ili şkide irdelenmeye çalı şılacaktır.

4.2. Ermeni Etnik Terör Örgütleri

4.2.1.ASALA (Ermenistan’ın Kurtulu şu İçin Ermeni Gizli Ordusu)

4.2.1.1. ASALA’nın Tarihçesi

Kısa adı ASALA olan Ermenistan’ın Kurtulu şu İçin Ermeni Gizli Ordusu (Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia = Hayasatani Azatagrut’yan Hay Gaghtni Banak), Agop Agopyan’ın liderliğinde 20 Ocak 1975’de Lübnan’da kurulmu ştur.

47

ASALA’nın kurulu şunun üzerinden 33 sene geçmesine ra ğmen kurulu şu hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır. Ancak, ASALA terör örgütünün kurulumu sırasında liderli ğini Filistinli Hıristiyan George Habba ş’ın yaptı ğı PFLP (Filistin’in Kurtulu şu İçin Halkçı Cephe)’sinden büyük ölçüde lojistik ve e ğitim deste ği alınmı ştır. Ayrıca, Lübnan asıllı Agop Agopyan, Filistin Kurtulu ş Örgütleri’nin elemanı olarak tanınmı ş ve Mücahit ismini de ta şımı ştır.

Habba ş’a ba ğlı Filistinli gerillalar (kimilerine göre terörist) Yaser Arafat’ın liderli ğindeki Al Fatah (El Fetih) ve Suriye Askeri İstihbarat Örgütü’nün denetimindeki El Saika gerillaları ile birlikte e ğitim almı şlardır. Gerillaların, 1970’li yıllarda, Kırım’da Simferepol (Sivastopol) Rus Askeri Akademisi’nde e ğitildikleri, teorik e ğitimlerinin ise, Sovyet İstihbarat Örgütü (KGB) ve Sovyet Askeri İstihbarat Örgütü (GRU) tarafından Filistin Kurtulu ş Örgütü (FKÖ) Moskova Ofisi Temsilcisi Hikmet Abu Zaid gözetiminde verildi ği bilinmektedir. Bu bilgiler anımsandı ğında, Habba ş’ın kurulu ş a şamasında ASALA’ya deste ğinin, daha do ğrusu Moskova – Şam ekseni üzerinden Habba ş’a verdirilen deste ğin ya şamsal önemi daha iyi anla şılacaktır. 65

İlk kez 20 Ocak 1975’de Dünya Kiliseleri Konseyi Bürosu’na yaptı ğı saldırıyla adını duyurmu ştur. Marksist - Leninist, devrimci bir çizgiyi kendine ilke edindi ğini ve Türkiye ve müttefiklerinin can dü şmanı oldu ğunu belirtmi ştir. Ancak, 22 Ekim 1975’te Viyana’da Türkiye’nin Avusturya Büyükelçisi Dani ş Tunalıgil’in şehit edilmesi ile Türk Diplomatlara yönelik saldırılara ba şlamı ştır.

ASALA, 1979 yılında Paris’te düzenlenen Ermeni Konferansı’nda Fransa’daki Ermeni teröristlerle irtibata geçerek, örgüte yeni militanlar kazanmı ştır. Ancak, 1982 yılında İsrail’in Lübnan’ı i şgal etmesi üzerine Filistinlilerle birlikte Lübnan’ı terk etmek zorunda kalmış ve örgüt Ermeni nüfusunun ya şadı ğı İran ile Yunanistan’a geçmi ştir. Nitekim, 15 Temmuz 1983’de THY’nin Paris Orly Havalimanı’ndaki bürosunun önünde bomba patlatılması sonucunda Türkler haricinde yabancıların ölmesi ile Monte

65 Robert Moss, Daily Telegraph, Londra, 7 A ğustos 1981’den naklen Ercan Çitlio ğlu Ölümcül Tahterevalli Ermeni ve Kürt Sorunu , Ankara, Destek Yayınları, 2007, s.27 48

Melkonian ASALA’dan ayrılarak Fransa’da ASALA / Devrimci Hareketi adlı örgütü kurmu ştur.

Türkiye’nin Ermeni terör örgütlerinin Türkiye’ye ve Türkler’e yönelik saldırıları kar şısında Ermeni terör örgütlerine kar şı mücadele ba şlatması sonucunda 1984 yılının sonunda eylemlerine son vermi ştir.

ASALA Lideri Agop (Hagop) Agopyan'ın 28 Aralık l988 tarihinde Atina'da öldürülmesinden sonra örgüt ASALA-MR (DEVRİMC İ HAREKET), ASALA-PMLA (HALK HAREKET İ) ve SASSOON diye üç gruba bölünmü ş, l9 Aralık l99l tarihinde Türkiye'nin Budape şte Büyükelçisine kar şı giri şilen saldırıyı SASSOON adlı grup üstlenmi ştir. 66

4.2.1.2. ASALA’nın Amaç ve Hedefleri

ASALA, 1981 yılı sonunda açıkladı ğı "siyasi programıyla" amaçlarını ve hedeflerini dünya kamuoyuna yayınlamıştır. Buna göre ASALA'nın amacı: "Demokratik, sosyalist ve devrimci bir hükümetin önderli ğinde birle şmi ş bir Ermenistan'ın kurulmasıdır." Burada tanımlanan hükümetin neresi oldu ğu da açıkça anla şılmaktadır. Sovyetler Birli ği ve sosyalist devletlerden her türlü yardım istenmekte ve "Sovyet Ermenistan'ı halkın uzun sava şı için bir üs olarak" kabul edilmektedir. 67

ASALA’nın, i şgal altında oldu ğunu ileri sürdükleri Ermeni topraklarını kurtarmanın haricinde, 1915’de vuku bulan Tehcir olayını Soykırım olarak kabul ettirmek ve Türkiye’yi bu sebeple tazminat ödemeye mahkum ettirmek gibi önemli amaçları da bulunmaktadır.

Ermeni terör örgütü ASALA, Türkiye ile müttefiklerini ve ASALA kar şısında yer alan veya yanında yer almayan Ermenileri hedef almı ştır. Amaçlarına ula şmak için gerçekle ştirdi ği eylemlerde hedef önemli de ğildir, daha ço ğunlukta uluslararası kamuoyunda yarataca ğı yankı önemlidir. Ama, öncelik Türkler ve Türkiye’dir.

ASALA, "Ermeni topraklarının" kurtarılması için temel yolun, devrimci şiddet eylemlerinden geçti ğini kabul ve ilan etmektedir. Programına göre; ASALA, üstün sınıfların hegemonyasını reddedenleri destekleyecek ve

66 http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/teror/asala.html#1 67 http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/teror/asala.html#2 49

uluslararası devrimci hareket içinde koalisyonlar kurulup güçlenmesine çalı şılacaktır. Bunun için şiddet ve terör vazgeçilmez yöntemdir. 68

4.2.1.3. ASALA’nın Örgüt Yapısı

ASALA, Ermeni terör örgütleri modeline uygun olarak yapılanmı ştır. Lübnan Merkez Komitesi örgütün üst yönetimini üstlenmi ş ve merkez komitesine ba ğlı komuta grupları olu şturulmu ştur. Bu komuta grupları askeri ve siyasi merkezler olarak iki ana gruba ayrılmakta ve siyasi merkezlerde ülke ve bölge sorumluları olarak görevlendirilmi ştir.

Bölge sorumlulukları ise kendi içlerinde ‘‘komuta bölümleri’’ne ayrılmakta, her komuta bölümünün önderi bölge sorumlusuyla, bölge sorumluları da o ülke için piramidin en üst noktasında yer alan ülke sorumlusuyla muhatap olmakta, ülke sorumluları da do ğrudan ‘‘merkez komitesi’’ne ba ğlı olarak çalı şmaktadırlar. 69

Askeri merkez ise; komuta gruplarına ayrılmı ş ve do ğrudan merkez komitesine ba ğlı 2 veya 4 ki şiden olu şan hücreler şeklinde örgütlenmi ş ve hücreler birbirlerini tanımamaktadır. ASALA örgütü, gizlili ğe çok önem vermi ş ve esas alarak yapılanmı ştır. Bu sayede operasyon hücresinin birinin çökertilmesi veya içerisine sızılma durumunda di ğer hücreler açı ğa çıkmamaktadır.

Siyasi merkezler, propaganda çalı şmalarında açık ve kapalı olmak üzere iki ayrı yol izlemekte; açık uygulamalarda siyasi merkez, kanuni sınırları içinde ve genellikle ö ğrencileri kullanarak, dergi, bro şür, gazeteler yayınlamakta, toplantı, konferans, seminer ve yürüyü şler düzenlemektedirler. Ayrıca siyasi merkezler, kendi bulundukları ülkelerde, ideolojik yakınlı ğı olan örgütlerle açık ya da kapalı ortak bir platform olu şturma; bulundukları ülkede kamuoyu olu şturmada yararlı olabilecek ki şilerle (gazeteciler, yazarlar, sanatçılar, tarihçiler, ö ğretim üyeleri, milletvekilleri), meslek kurulu şu temsilcileri, sendikacılar vb. ile birlik çalı şması yaparlar. Siyasi merkezin bir ba şka görevi ise önemli eylem ve çalı şmalar yapabilmek için mali finans kaynakları bulmaktır. 70

Askeri cephe ise merkez komite tarafından belirlenen eylemleri gerçekle ştirmek üzere vurucu timleri genellikle eylemin konulaca ğı ülkede,

68 Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi ’den naklen İdris Bal ve Mustafa Çufalı, Dünden Bugüne Türk – Ermeni İli şkileri , Ankara, Lalezar Yayınları, 2006, s.692 69 Çitlio ğlu, Ölümcül…, s.47 70 Bal ve Çufalı, Dünden…, s.655 50

eğer güvenli saklanma ve barınma olanakları yoksa eylemden kısa bir süre önce ülkeye sızdırmakta ve eylemden hemen sonra ülke dı şına çıkararak güvence altına almaktadır. Barınma ve saklanma olana ğı olan yerlerde ise hücre elemanları, eylemden sonra ülkede kalmayı sürdürmekte, eyleme komuta edecek lider ise dı şarıdan gelmekte, gerekti ğinde eyleme katılacak militanlar bulundukları ülkelerden de seçilebilmektedir. 71 ASALA, istihbarat örgütlerine kar şı gizlili ğini en iyi koruyabilen bir örgüt yapısına sahiptir. Bu durum aslında bu örgütlerin kitlesel eylemlere kalkı şmasına da engel olmu ştur. ASALA’nın en önemli ve resmi yayın organı ‘‘HAYASTAN’’dır. Ayrıca, ‘‘Hay - Baykar’’, ‘‘Armenia’’ ve Londra’da yayınlanan ‘‘Kaytzer’’ adlı dergiler de yayın organlarının ba şlıcaları arasındadır. 72

4.2.1.4. ASALA’ya Ba ğlı Hücre ve Paravan Örgütler

Terör örgütü ASALA’ya ba ğlı 1980 – 1981 yılları arasında faaliyet gösteren ve açı ğa çıkmı ş hücreler a şağıdaki gibi sıralanabilir. 73

1- Şehit Raffi Balian Komando Grubu 2- Kara (Siyah) 24 Nisan Komando Timi 3- Kourken Yanikian Komando Grubu 4- Yanikian ve Sasunian Komandoları 5- Avrupa’daki 21. Komando Grubu 6- Ermeni Adalet Komitesi 7- Antranig Pa şa Komandoları 8- Aleks Yenikomeshian Komando Grubu 9- Shahan Natali İntihar Komandoları 10- Şehit Agop Tarakçıyan Komando Timi 11- Yeghia Ke şişyan İntihar Komando Timi 12- 24 Eylül İntihar Komando Timi

ASALA, Ermeni sorununa ne kadar geni ş kitlelerce sahip çıkıldı ğını ve deste ğin boyutunu anlatmak, gözda ğı vermek ve güvenlik güçlerini yanıltmak amacıyla de ğişik isimlerde paravan örgütler kurmu ştur. ASALA’nın kurdu ğu paravan örgütler şunlardır: 74

1.3 Ekim, 2. Orly, 3. 9 Haziran,

71 Çitlio ğlu, Ölümcül…, s.49 72 Bal ve Çufalı, Dünden…, s.692 73 Çitlio ğlu, Ölümcül…, s.47 74 Şenol Kantarcı ve di ğerleri , Ermeni Sorunu El Kitabı , Ankara, Ankara Ünv. Basımevi, 2003, s.111 51

4. Ermenistan Gizli Ordusu, 5. Yeni Ermeni Direni ş, 6. Fransa Eylül Örgütü, 7. 15 İsviçre Grubu, 8. Kızıl Ermeni Ordusu, 9. Dünya Cezalandırma Te şkilatı, 10.28 Mayıs, Ermeni Milli Komitesi, 11.Ermeni Halk İhtilal Harekatı 12.Kıbrıs Ermenilerini Mücadeleye Ça ğırıyor 13. Kıbrıs Ermeni Rum Te şkilatı

4.2.1.5. ASALA’nın Eylemleri Türleri:

Ermeni terör örgütü ASALA, demokratik, sosyalist ve devrimci bir devletin liderli ğinde Büyük Ermenistan Devleti’ni kurmak amacıyla bazı devletlerin ve örgütlerin deste ğiyle Türkiye’ye ve Türklere yönelik eylemler gerçekle ştirmi ştir.

ASALA, gerçekle ştirdi ği eylemlerde genellikle nokta hedef belirleyerek, vur – kaç takti ği kullanmı ştır. Ayrıca, ASALA’nın gerçekle ştirdi ği eylemler incelendi ğinde veriler kesin olmamakla birlikte 21 ülkenin 38 kentinde 39’u silahlı, 70’i bombalı ve 1’i i şgal olmak üzere toplam 110 eyleminde suikast giri şimi, bombalı saldırı ve rehin alma türü eylemler gerçekle ştirmi ştir. Bu saldırılarda Türk Büyükelçiliklerine, personellerin meskenlerine, Türk şirketlerinin bürolarına ve araçlarına yönelerek aralarında diplomatların, güvenlik görevlilerinin ve i şadamlarının da bulundu ğu 41 Türk vatanda şını katletmi ştir.

Ermeni terör örgütü ASALA’nın Türkiye’yi hedef almasına ra ğmen Türkiye’de militan deste ği sa ğlayamadı ğından Türkiye içinde sadece 2 eylem (Esenbo ğa ve Kapalıçar şı Baskınları) gerçekle ştirebilmi ş ve yurtdı şında gerçekle ştirdi ği eylemlerde de vur – kaç takti ği kullanmasından dolayı da saldırı sonrası örgüt militanları yakalanamamı ştır. Ayrıca, ASALA tarafından gerçekle ştirilen eylemlerin bir kısmı tarih ve eylem yerine göre Tablo 1’de ve şehit edilen kamu görevli ve yakınları ise EK 2’de sunulmu ştur. 52

Tablo 1: ASALA Tarafından Gerçekle ştirilen Eylemler

TAR İH EYLEM YER İ 2 Ekim 1975 Viyana (AVUSTURYA) 24 Ekim 1975 Paris (FRANSA) 16 Şubat 1975 Beyrut (LÜBNAN) 26 Mayıs 1977 İstanbul (TÜRK İYE) 9 Haziran 1977 Roma ( İTALYA) 2 Haziran 1978 Madrid ( İSPANYA) 12 Ekim 1979 Lahey (HOLLANDA) 22 Aralık 1979 Paris (FRANSA) 31 Temmuz 1980 Atina (YUNAN İSTAN) 17 Aralık 1980 Sidney (AVUSTRALYA) 4 Mart 1981 Paris (FRANSA) 9 Haziran 1981 Cenevre ( İSV İÇRE) 24 Eylül 1981 Paris (FRANSA) 28 Ocak 1982 Los Angeles (ABD) 8 Nisan 1982 Ottowa (KANADA) 4 Mayıs 1982 Boston (ABD) 7 Haziran 1982 Lizbon (PORTEK İZ) 7 A ğustos 1982 Ankara Esenbo ğa Havaalanı (TÜRK İYE) 27 A ğustos 1982 Ottowa (KANADA) 9 Eylül 1982 Burgaz (BULGAR İSTAN) 9 Mart 1983 Belgrat 16 Haziran 1983 İstanbul (TÜRK İYE) 14 Temmuz 1983 Brüksel (BELÇ İKA) 15 Temmuz 1983 Paris (FRANSA) 27 Temmuz 1983 Lizbon (PORTEK İZ) 30 Nisan 1984 Tahran ( İRAN) 21 Haziran 1984 Viyana (AVUSTURYA) Kaynak: Kara ş, Ermeni…, s.54’den düzenlenmi ştir.

53

4.2.1.6. ASALA’nın Finans Kaynakları

Ermeni terör örgütü ASALA, kurulu ş döneminde bazı devletlerin ve örgütlerin maddi destekleriyle finans sorununu a şmı ştır. Ancak, zamanla di ğer terör örgütleri gibi faaliyetini ve ya şamını idame ettirebilmek için giderek artan silah, mühimmat, propaganda, yiyecek – giyecek, sahte pasaport ve kimlik belgesi sa ğlamaya yönelik masraflarını kar şılayabilmek için güçlü finans kaynaklarına ihtiyaç duymu ştur.

ASALA, örgütün artan masrafları kar şısında finans sorununu a şmak için yeraltı dünyası ile ili şki kurmak zorunda kalmı ş ve inanılmaz derecede yüksek paraların döndü ğü uyu şturucu ticaretine ve silah kaçakçılı ğı i şine yönelmiş ve de Lübnan – Suriye üzerinden gemi ile getirilen uyu şturucuları Avrupa’da pazarlamı ştır. Örne ğin;

1980’li yıllarda Türk Yurtdı şı misyon görevlilerine yönelik saldırıları ile dikkat çeken ASALA terör örgütünün, etnik yakınlık nedeniyle uyu şturucu kaçakçısı olarak kaydı bulunan CANTÜRK organizasyonu tarafından desteklendi ği, CANTÜRK’lerin çok sayıda ASALA mensubu ile ili şki içerisinde oldu ğu tespit edilmi ştir. 75

ASALA ilgili olarak İsviçre’de ortaya çıkarılan bir ba şka ba ğlantı ise Florida’da (Amerika) oturmakta olan ve 1974 – 1975 yıllarında Lübnan’daki iç sava ş sırasında bu ülkedeki Hıristiyan Falanjistlere silah sa ğlayan uluslararası silah kaçakçısı Sarkis So ğanlian adlı Ermeni ile Cenevre’de ya şamakta olan Lübnanlı Ermeni elmas taciri Victor Chayto arasındaki ili şkidir. ASALA’ya maddi destek verdi ği bilinen Victor Chayto’nun örgütün uyu şturucudan elde etti ği paraları elmas ticareti ile akladı ğı ve bu paraların bir bölümünü silah alımı için So ğanlian’a aktardı ğı İsveç’te yakalanan Zamazanian’ın sorgulaması sırasında açı ğa çıkmı ş, ancak mahkemede bu bilgilerin üzerinde durulmamı ştır. 76

Bunun yanı sıra, 1980’li yıllardan itibaren uyu şturucu kaçakçılı ğından yakalanan bazı ki şilerin sorgularında ASALA ile PKK’nın ortak uyu şturucu ticareti yaptı ğı yönünde ifadeler yer almı ş ve basına da yansımı ştır. Ancak,

75 Ahmet Pek ‘‘ Narko Terörizm’’ , http://www.caginpolisi.com.tr/68/16-17-18.htm 76 International Terrosim and The Drug Connection, Ankara Üniversitesi, 1984’den naklen Çitlio ğlu, Ölümcül…, s.227 54

ASALA cephesinden örgütün uyu şturucu ticareti ile olan ba ğlantısı hiçbir zaman yalanlanmamı ş olması örgütün üzerindeki şüpheleri artırmı ştır.

Ermeni terör örgütü ASALA, bir taraftan uyu şturucu ticareti ile örgütün finans sorununu a şmaya çalı şırken di ğer taraftan silah kaçakçılı ğı ile de ek gelir elde etti ği yönünde iddialar mevcuttur. Ancak, 1981 yılında İtalya’nın Torento kentinde ba şlatılan uyu şturucu ve silah kaçakçılı ğı soru şturmasının geni şletilmesi sonucunda 1982 yılında yakalanan Avrupa’nın en büyük esrar ve silah kaçakçılarından ve Suriye sorumlusu Henry Aslanian’ın 77 ifadesinin ı şığında Akdeniz’deki uyu şturucu ve silah kaçakçılı ğının ASALA ile ba ğlantısının çıkması ile bu yöndeki iddialar iddia olmaktan çıkmı ştır.

Kısacası, Ermeni terör örgütü ASALA Türkiye’ye, Türklere ve Müttefiklerine yönelik saldırılarını devam ettirebilmek ve örgütün varlı ğını sa ğlayabilmek için bazı devletler ile örgütlerden aldıkları maddi deste ğin yanı sıra uyu şturucu ve silah kaçakçılı ğı önemli finans kayna ğı olmu ştur.

4.2.1.7. ASALA İle Mücadelenin Sonuçları

ASALA’nın Türklere ve Türkiye’ye yönelik saldırıları 1980’lerin ortasında sona ermi ştir. Bazı kaynaklara göre, bu durum Türkiye’nin ba şarısı iken bazı kaynaklara göre de örgütün içerisinde meydana gelen çözülmeler ile bazı Avrupa devletlerinin deste ğini geri çekmesi ile ba ğlantılı bir sonuçtur. Ancak, Ermeni terör örgütü ASALA’nın bitiminde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mücadelesinin etkisi oldu ğu kadar Orly Katliamı’nın da etkisi bulunmaktadır.

ASALA’nın 15 Temmuz 1983 tarihinde THY’nın Orly bürosu önünde patlattı ğı bomba üzerine olay yerinde 28’i Türk olmak üzere 63 ki şinin yaralanması ve 8 ki şinin de (2’si Türk, 4’ü Fransız, 1’i Amerikalı, 1’i İsveçli)

77 bkz. Çitlio ğlu, Ölümcül…, s.228 – 229 55

hayatını kaybetmesi tüm dünyanın gözlerini ASALA’ya çevirmi ştir. Nitekim, ASALA’nın sivil hedeflere yönelmesi birçok Avrupa devleti (özellikle Fransa) tarafından ele ştirilmesiyle birlikte, Monte Melkonian ASALA’dan ayrılması ve Ulusal Ermeni Hareketi Lideri Ara Toranyan’da örgütten deste ğini çekmesi örgütün sonunu hazırlamı ştır.

Orly katliamı duru şmasından (Creteil A ğır Ceza Mahkemesi) bir gün önce (18 Şubat 1985) Atina’da yayınlanan Elefterotipia gazetesinde ASALA’nın bir bildirisi yayınlanmı ştır. Bildiride özetle şu şekilde ifade e dilmi ştir:

ABD ve Fransa hükümetleri, Ermeni örgütlerinin antiemperyalist ve devrimci karakterini bozmak için faaliyette bulunuyorlar. Özellikle, Fransa Cumhurba şkanı François Mitterand’ın bu alandaki tutumunu dikkatle ve esefle izliyoruz… Ermenilerin vatan olarak bildikleri toprakların yakınında ve Ortado ğu bölgesinde ya şayan Ermeniler bulundukları toprakları terk etmemeleri gerekir. Çünkü Dünya Kiliseler Birli ği ve CIA ba şta olmak üzere çe şitli batılı kurulu şlar Ortado ğu ve çevresinde ya şayan Ermenileri bölgeden uzakla ştırmak için yo ğun faaliyette bulunmaktadır… Ulusal kurtulu ş mücadelesinde, eylemciler Sovyet Ermenistanı’nı bir üs olarak kabul ederler… denilmektedir. Bildiri sonrasında ASALA’da ve dünyadaki Ermeni cemaatleri içinde ho şnutsuzluk artacak, ASALA’nın yeni stratejisi (Sosyalist ülkelerle olan ba ğlantısını güçlendirme ve i şbirli ğini arttırma, ezilmekte olan ulusların gerçek temsilcileriyle ortak eylem birli ği içine girme, sadece Türk hedeflere de ğil, Türklere hizmet eden ve onlarla i şbirli ği yapan herkese eylem yapma) ve Mitterand gibi Ermenileri hep korumu ş bir liderin ele ştirilmesi örgütte bölünmelere yol açacaktır. 78

Bölünmeler sonrasında dı ş devletlerden ve güçlerden destek alamaması üzerine gücünü yitirmi ştir.

Agop Agopyan’ın sadece Türkiye ve Türkleri de ğil Türkiye’nin müttefiki olan ülkeleri de hedef alması ve diktatörlü ğünü ilan edip bazı militanları kur şuna dizdirtmesi üzerine Agopyan’la fikir ayrılı ğına dü şen Monte Melkonian ile Karsik Havaryan 1983’de ASALA’dan ayrılıp, ASALA – MR örgütünü kurması örgütün çökü şünü hızlandırmı ş ve örgütleri kar şı kar şıya getirmi ştir. 1983 yılında Melkonian’ın emri ile Haçik Havayan ile Viken

78 Şehirli, Bölücü…, ss. 248 - 249 56

Ayvazyan adlı ASALA militanlarının öldürülmesi üzerine, Agop Agopyan faillerini bulup asmı ştır.

Ayrıca, bazı çevrelere göre ASALA’nın arkasında bulunan dı ş güçlere göre ASALA misyonunu tamamlamı ştır ve ASALA’nın ortadan kaldırılması ve aynı misyonda devam edecek olan PKK terör örgütünün desteklenmiştir. Bazılarına göre Ermeni terör örgütünün Türk diplomatlara yönelik saldırılarına son vermesinin arkasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından gizli görevle görevlendirilmi ş özel timin (Abdullah Çatlı’nın dahil oldu ğu) yurtdı şında Ermeni teröristleri el altından yok etmesi sonucunda ASALA büyük yara almı ş ve eylemlerine son vermi ştir.

ASALA ba şta olmak üzere Ermeni terör örgütlerinin faaliyetlerine nasıl son verdikleri yönündeki bilgiler iddiadan öteye gitmemi ştir. Ancak, ASALA’nın tamamen yok oldu ğu dü şünülemez. ASALA uyutularak, PKK terör örgütü canlandırılırken; ASALA militanlarının PKK terör örgütünün bünyesinde daha hala faaliyetlerine devam etti ği yönünde iddialar hala geçerlili ğini korumaktadır.

4.2.2. Di ğer Ermeni Terör Örgütleri

Türklerin 1915 yılında Ermenilere sözde Soykırım uyguladı ğını dü şünen bir grup Ermeni intikam alma duygusuyla hareket ederek, 1973 – 1984 yılları arasında 4T (Tanıtım, Tanınma, Tazminat ve Toprak) Planı’nı Türkiye’ye, Türklere ve de müttefiklerine uygulanacak terör saldırıları ile gerçekle ştirmek üzere çe şitli isimlerde örgütler kurmu şlardır. Kurulan bu örgütler içerisinde en bilineni ve en çok kanlı eylem gerçekle ştireni yukarıda da bahsedildi ği üzere ASALA olmasına kar şın

• JCAG (Ermeni Soykırımı İçin Adalet Komandoları), • ASALA – MR (ASALA – İhtilalci Hareketi), 57

• NAS (Yeni Ermeni Direni ş Örgütü), • ARA (Ermeni İhtilalci Ordusu / Komandoları), • GEKO (Gizli Ermeni Kurtulu ş Ordusu), gibi Ermeni terör örgütleri de terörizmi bir araç olarak kullanmı şlardır. Bunlardan JCAG (Ermeni Soykırımı için Adalet Komandoları);

ASALA ve Hınçak Partisi’ne rakip olarak Ta şnak Partisi ve bunun ABD uzantısı Ermeni Devrimci Federasyonu tarafından 1975 yılında Beyrut’ta kurulmu ştur. Örgüt Ta şnak Partisi’nin Askeri Aparatı olarak faaliyet göstermekte olup, ilk defa 22 Ekim 1975 tarihinde Viyana Büyükelçimiz Dani ş Tunalıgil’in öldürülmesi olayı ile adını dünya kamuoyuna duyurmu ştur. 79

JCAG’nin kurulması ve teröre ba şvurması ASALA’nın terör yoluyla sa ğladı ğı ba şarıya bir tür cevap sayılabilir. ASALA terör eylemleri yoluyla sesini duyurdukça Ta şnaklar Ermeniler arasındaki etkilerini kaybetme korkusuna kapılmı şlar ve bir tür rekabet sonucunda onlar da terörü bir yol olarak seçmi şlerdir. Bu nedenle ASALA tarafından taklitçilikle de suçlanmı ştır. Bu da ASALA ile arasında ideolojik yakla şım dı şında bir fark olmadı ğını göstermektedir. 80

ASALA ile JCAG arasındaki en büyük ideolojik farklılıklar olmasına ra ğmen JCAG örgütü de ba ğımsız Büyük Ermenistan Devleti’ni kurmayı amaçlamı ştır. JCAG örgütü, ASALA’nın aksine batılı hedeflere yönelmemi ştir. Ayrıca, Orly Katliamından sonra ASALA ile JCAG arasında çatı şmalar ya şanmı ş ve örgüt militanları kar şılıklı öldürülmü ştür.

ASALA – MR (ASALA - Revolutionary Movement : İhtilalci Hareketi) ise; Agop Agopyan’ın örgüt içinde diktatörlük ilan ederek örgüt içi infazlara başlaması ve saldırılarda Türk müttefiklerine yönelmesi üzerine fikir ayrılı ğına dü şen Monte Melkonian (Melkonyan) tarafından 1983 Eylül’ünde kurulmu ştur.

ASALA – MR terör örgütünün ba şlıca iki stratejisi bulunmaktadır. “Bunlardan ilki dünya Ermenilerini seferber etmek; di ğeri ise di ğer etnik terör

79 Demirel, Terör…, ss.826 - 827 80 Sedat Laçiner, Ermeni Sorunu El Kitabı , Avrasya Strateji Ara ştırmaları Merkezi Ermeni Ara ştırmaları Enstitüsü, http://www.eraren.org/index.php?Lisan=tr&Page=YayinIcerik&IcerikNo=8 58

örgütleri ve özellikle ayrılıkçı Kürt örgütleri ile Türkiye’ye kar şı ittifak yapmaktır.”81 Örgütün en önemli amaçlarından biri de Fransa hükümeti ile bozulan ili şkilerini düzeltmektir. Ancak, “Eylemleri Türkiye'de yapacağı dü şünülürken ASALA-MR Kuzey Amerika ve Batı Avrupa kanadını tamamen kontrolü altına almı ş, bu bölgedeki militanları kendi safına çekmi ştir.”82

Monte Melkonian’ın ASALA ve ASALA –MR’nin çöküşünden sonra Ermenistan’a geçti ği, Karaba ğ’ın i şgaline katıldı ğı ve buradaki çatı şmalar sırasında öldü ğü bir söylenti olarak süregelmekte olup bu bilginin teyit edilmesi mümkün olmamı ştır. 83

NAR (Yeni Ermeni Direni ş Örgütü)’ın ise; kurulu ş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, Paris’te kuruldu ğu yönünde iddialar mevcuttur. “ İlk defa 1977’de Paris Türk Turizm ve Tanıtma Bürosu’nu bombaladı. Yine Paris’teki Rus Enformasyon Bürosu ile Brüksel’deki Rus Havayolları’nı bombalama eylemlerini üstlendi.”84

NAR örgütünün ASALA’nın bir kolu oldu ğu yönünde iddialarda bulunmaktadır. Ancak; ASALA lideri Hagopian (Agopyan) İtalyan televizyonunda kendisine yöneltilen, “Silahlı Ermeni örgütü sayısı nedir?” sorusuna şu yanıtı verir:

Sadece bir organizasyon var, o da ASALA’dır. Bunun dı şında üç tane de silahlı grup vardır. Bu gruplar Ermenistan’ın Kurtulu şu Örgütü, Yeni Ermeni Direni şi ve Ermeni Soykırımı için Adalet Komandolarıdır. Bu gruplarla operasyonel ili şkimiz yok, ancak kendilerini eylemlerinde destekliyoruz. Bütün bunların dı şında açıkça bellidir ki onlar bizim açtı ğımız yolda, bizi izlemektedirler.

Agop Agopyan’ın bu açıklaması, NAR (Yeni Ermeni Direni şi) örgütünün ASALA’dan ba ğımsız bir örgüt oldu ğunu kanıtlamaktadır.

81 Çitlio ğlu, Yedekteki …, s.23’den naklen Bal ve Çufalı , Dünden…, s.695 82 http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/teror/asala.html#9 83 Çitlio ğlu, Ölümcül…, s.53 84 Demirel, Terör…, s. 826 59

Bir di ğer Ermeni terör örgütü olan ARA (Armenian Revolutionary Army – Ermeni İhtilalci Ordusu / Komandoları), Fransa'da kurulmu ş ve 14 Temmuz tarihinde Brüksel Türk Büyükelçili ği İdari Ata şesi Dursun Aksoy'un öldürülmesi olayını ASALA ve JCAG beraber düzenleyerek kamuoyuna adını duyurmu ştur.

ARA'nın ırkçılı ğı savundu ğu, ASALA'nın metotlarına ve fikirlerine tamamen kar şı oldu ğu, Ta şnak Partisi - Ermeni "Soykırım" Adalet Komandoları (JCAG) ve ASALA haricindeki Ermeni Terör Örgüt ve kurulu şları tarafından da desteklendi ği, teorik ve pratik olarak JCAG'nin paralelinde hareket etti ği bilinmektedir. 85

Ermeni terör örgütü GEKO (Gizli Kurtulu ş Ordusu), Suriyeli Ermeniler tarafından Beyrut’ta kurulmu ş olmasına ra ğmen hakkında detaylı bilgi bulunamamı ştır. Ancak; “ Ermeni terör örgütü ASALA tarafından yapıldı ğı sanılan bazı saldırılar, "Gizli Ermeni Kurtuluş Ordusu" adlı örgüt tarafından.” 86 da üstlenilmi ştir. Örgüt, Cenevre’nin Türkiye Ba şkonsolosu’nun sekreterinin katletmi ştir.

4.3. Ayrılıkçı Kürt Hareketi Kaynaklı Etnik Terör Örgütleri

4.3.1. PKK (Kürdistan İş çi Partisi)

4.3.1.1.PKK’nın Tarihçesi

Abdullah Öcalan(Artin Aramyan)87 ve birkaç arkada şının 27 Mart 1973 tarihinde Ankara Çubuk Barajı’nda gerçekle ştirdi ği toplantıda PKK (Partiya Karkerên Kurdistan – Kürdistan İş çi Partisi)’in temeli atılmı ş ve 1973 – 1977 yılları arasında da örgütün ideolojik alt yapısı oluşturulmu ştur.

85 http://kygm.kultur.gov.tr/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF4B1B1B4E 040010B6 86 Demirel, Terör…, s.825 87 Abdullah Öcalan’ın gerçek ismi Artin Aramyan’dır. Adını ve soyadını sonradan de ğiştirmi ştir. bkz. Nurullah Aydın “PKK – ASALA Ortaklı ğı” 9 Kasım 2007 http://www.kononline.com/author/Prof-Dr-Nurullah-Aydin/108/PKK-ASALA-Ortakligi.html 60

Öcalan ve arkada şları, Apocular veya Ukocular(Ulusal Kurtulu ş Ordusu) adı altında Do ğu ve Güneydo ğu Anadolu’da yaptıkları çalı şmalar sonucunda 27 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesi Fis (Ziyaret) köyünde yapılan toplantı sonucunda adını PKK (Partiya Karkerên Kurdistan – Kürdistan İş çi Partisi) olarak de ğiştirmi ştir. Bu toplantı PKK’nın ilk kongresi olarak kabul edilmi ştir. ve Öcalan kendini Genel Sekreter ilan etmi ştir. Merkez Komite ise şu üyelerden olu şmu ştur:

Abdullah Öcalan (Genel Sekreter), Cemil Bayık (Genel Sekreter Yardımcısı), Şahin Dönmez ( Örgütlenme Komitesi Üyesi), Mehmet Hayri Durmu ş (Örgütlenme Komitesi Üyesi), Baki Karer (Örgütlenme Kurulu Üyesi), Mehmet Karasungur (Askeri Sorumlu), Mazlum Do ğan (Yayın Faaliyetleri Sorumlusu). 88

Merkez Komite üyelerinin seçiminden sonra Abdullah Öcalan, örgütün kurulu ş bildirgesini bizzat kendi hazırlarken di ğer taraftan örgütün bölge temsilciliklerini olu şturmu ştur. "30 Temmuz 1979 tarihinde ise dönemin Adalet Partisi Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Celal Bucak’a yaptıkları silahlı saldırı ile örgütün kurulu şunu ilan etmi şlerdir."89

İlk PKK’lılar 1979 yılında gruplar halinde Suriye üzerinden Lübnan’a geçtiler. 1979 Eylül ayında Suriye’ye geçen A. Öcalan, e ğitilen militanları eylemlerde bulunmak üzere Türkiye’ye göndermeye ba şladı. Militanlarını Filistin Demokratik Kurtulu ş Cephesi (FDKC)’inde e ğiten PKK, bu tarihlerde Mardin civarlarında KUK (Kürdistan Ulusal Kurtulu şçuları) ile kıyasıya bir hakimiyet sava şına ba şladı. Verdikleri a şırı zayiat üzerine geri çekilme kararı alan PKK’lılar, Suriye’deki örgüt merkezinde toplanmaya ba şladılar. 90

1980 ihtilali ile birlikte, örgütün Türkiye’deki silahlı militanları da ğıtılarak, 132’si yönetim kadrosundan, 2 bin 385 terörist ele geçirilmi ştir. 91 Bu arada “1980 Askeri Darbesi sonucu yapılan tutuklamalarla dolan Diyarbakır

88 Oktay Pirim ve Süha Örtülü PKK’nın 20 Yıllık Öyküsü , İstanbul, Boyut Yayın, 2000, s.33 89 Öcalan Davası, http://www.belgenet.com/dava/dava03.html 90 Demirel, Terör…, s.653 91 bkz. Demirel, Terör…, s.653 61

Cezaevi PKK’nın kadro geni şletme çalı şmalarına zemin hazırladı ve yeni kadroların e ğitimi çalı şmalarında önemli rol oynadı.”92

Abdullah Öcalan 12 Eylül İhtilali sırasında birçok örgüt militanının İran, Irak ve Suriye sınırlarından yurtdı şına kaçan militanları toplamak amacıyla kampı Şam’a ta şımı ştır. PKK, Şam’da 20 – 25 A ğustos 1982 tarihinde İkinci Kongresi’ni gerçekle ştirmi ş ve şu kararları almı ştır:

Silahlı eylem ve saldırılar için Kuzey Irak’tan Türkiye’ye giri şlerin en kısa zamanda ba şlatılması, bir yıllık hazırlık sürelerinde yurt içinde ke şif ve istihbarat çalı şması yapılması ve 1983 sonbaharından itibaren de silahlı saldırıların ba şlatılması, ayrıca Avrupa faaliyetlerinin güçlendirilerek, Libya’da temsilcilik açılması kararla ştırılmı ştır…Silahlı mücadelenin ba şladı ğının, ses getirecek eylemlerle duyurulması benimsenmi ştir. HRK’nin kurulması da kararla ştırılmı ştır. 93

Örgüt, İkinci Kongre’de alınan kararlar üzerine Kuzey Irak’ta ke şif çalı şmaları yapmı ş ve buralarda barınma alanları olu şturmu ştur.

Öcalan, Helwe( Mahsun Korkmaz Akademisi) kampında tekrar e ğitimden geçirdi ği militanları, silahlı eylemlerde bulunmak üzere Kuzey Irak üzerinden Türkiye’ye göndermi ştir.

Terör örgütü PKK militanları, Öcalan’ın emriyle Devleti zor duruma sokup, siyasi tavizler koparmak ve uluslararası dikkatleri örgütün üzerine çekmek amacıyla 15 A ğustos 1984 tarihinde Eruh ve Şemdinli baskınlarını gerçekle ştirmi ştir. Ayrıca, Ermeni terör örgütü ASALA’nın faaliyetlerine son vermesi ile birlikte Ermeni terör örgütünün arkasındaki güçlerin ta şeronlu ğuna getirilmi ş ve Ermeni militanların katılımıyla örgüt büyütülerek eylemlerine hız verilmi ştir.

92 A.C.Ersever Kürtler, PKKve A. Öcalan , Ankara, Ocak Yay., 1994, s.101’den naklen Emin Gürses Uluslararası Sistemin Kıskacında Etnik Terör , İstanbul, Profil Yay., 2007, ss.67-68 93 Öcalan Davası, http://www.belgenet.com/dava/gerekce11.html 62

PKK, 21 Mart 1985’de Atina’daki toplantıda örgütün propaganda faaliyetlerini yürütmesi ve ARGK’nın lojistik ihtiyacını kar şılaması gibi amacıyla ERNK (Eniya Rızgariya Netewa Kürdistan - Kürdistan Ulusal Kurtulu ş Cephesi)’nin kurulmasını kararla ştırmı ştır. ERNK, ilk eylemini 13 A ğustos 1986’da Şırnak’ın Uludere ilçesinde 12 askeri şehit ederek gerçekle ştirmi ş ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu saldırı kar şısında PKK’nın Kuzey Irak’taki kampları bombardımana tutması karşısında örgüt a ğır kayıplar vermi ştir.

PKK, Helvi Kampı’nda 25 – 30 Ekim 1986 tarihinde yaptı ğı 3. Kongresi’nde HRK’nin la ğvedilerek yerine ARGK (Kürdistan Halk Kurtulu ş Ordusu)’nın kurulmasını kararla ştırmı ştır.

Örgüt, 3. Kongre’de aldı ğı kararlar neticesinde köy katliamlarına ve kitlelere yönelik saldırılara yönelmi ştir. Örgütün hedef olarak devleti ve güvenlik güçlerini alacak saldırılara yönelecek olmasından dolayı militan ihtiyacı kar şılamak amacıyla sözde Askerlik Yasası çıkartılması kararı alınmı ştır. Alınan bu karar do ğrultusunda örgüt militanları Do ğu ve Güneydo ğu Anadolu Bölgesi’nde köy ve mezralara gençlerin zorunlu olarak örgüte katılmasını sa ğlayacak baskınlar düzenlenmi ş ve bu karara kar şı çıkan gençler de teröristler tarafından acımasızca öldürülmü ştür."Öcalan birimlerine bölgedeki köylerde her aileden bir kız bir erkek alıp da ğda kısa e ğitimden geçirip cepheye sürmelerini istedi. Bunlar Güvenlik güçlerince öldürülünce ailelerinde olu şacak devlet aleyhtarı havaya da ümit ba ğladı."94

Devletin, köy ve mezralarda PKK’ya kar şı sivil vatanda şlardan olu şturdu ğu Geçici Köy Korucuları’nın 95 terör örgütü açısından bir dezavantaj olaca ğından örgüt 1987 yılı içerisinde Mardin, Şırnak, Siirt gibi illerde GKK’nın kendilerinin ve yakınlarının katledilmesi, evlerinin kundaklanması, mallarının ya ğmalanması gibi saldırılarda bulunarak, sindirmeye çalı şmı ştır. Bu dönem

94 Şehirli, Bölücü…, s.304; Demir, Bölücü…, s.42 95 Geçici Köy Korucusu (GKK) Yasası 24 Ekim 1986’da yürürlü ğe girmi ştir. 63

içinde birçok Geçici Köy Korucusu ve ailesi topluca acımasız saldırıda şehit edilmi ştir.

Örgüt, 1988 yılında Saddam Hüseyin’in Kuzey Irak bölgesindeki pe şmergelere yönelik kimyasal bomba ya ğdırması sonucunda Türkiye, İran ve Suriye sınırlarına kaçan yakla şık seksen bin pe şmergeden eleman ihtiyacını kar şılamak amacıyla harekete geçmi ş ve pe şmergelerden seçtiklerini kamplarda eğitime alarak kullanmı ştır.

Terör örgütü PKK, 1988 yılı içerisinde hizipçiliklerin ya şamı ş ve PKK Avrupa Sözcüsü Avukat Hüseyin Yıldırım ile PKK eleba şısının e şi Kesire Öcalan’ında bulundu ğu bir grup yayınladıkları bildiride, Öcalan’ın etrafına topladı ğı bir grup ile terör örgütünün içinde terör estirdi ği, kimseye söz hakkı vermedi ği, katliamların emrini Öcalan’ın vermesine ra ğmen bunu inkar etti ği ve örgütün mücadelesinden uzakla ştırıldı ğı yönünde iddialarda bulunmalarının üzerine Öcalan, Hüseyin Yıldırım ile arkada şları hakkında ölüm emri vermi ştir. Yıldırım 1989’da PKK tarafından yaralandıktan sonra PKK – Vejin hareketini kurdu. 96

PKK daha önce belirtildi ği gibi Marksist – Leninist bir örgüt olmasında ra ğmen, sosyalist bloktaki çökü şü gördükten sonra, halkı kandırabilmek için dini duyguları ile oynamaya çalı ştı. Hatta İran Şiili ğinin; Türk ve Arap Alevili ğinin tam deste ğini alabilmek için Öcalan; Nisan 1989’da Bekaa’daki ‘‘Din Üzerine’’ yaptı ğı de ğerlendirmede ‘‘ İslamiyet’in en radikal uygulanı şı Alevilik ve Şiiliktir’’ şeklinde açıklama yapmı ştır. 97

1989 yılından itibaren halkla ile güvenlik güçlerini kar şı kar şıya getirmek amacıyla örgütün köylerde ve kırsal kesimde bulunan köy komiteleri bir araya getirilmi ş ve KOMA – GEL (Halk Komitesi) adı altında örgütlenmesi yapılmı ştır. Halk Komiteleri, zaman zaman güvenlik güçleri ile kar şı kar şıya getirilerek izinsiz gösteriler yapmı ştır.

96 bkz. Öcalan Davası http://www.belgenet.com/dava/dava10.html 97 Şehirli, Bölücü…, s.803’den naklen Demir, Bölücü…, s.44

64

Terör örgütü PKK, 13 Mayıs 1990 tarihinde Lübnan’da IV. Kongre’ye hazırlık amacıyla II. Ulusal Konferans’ı gerçekle ştirmi ş ve bu konferansta basın - yayın alanında çalı şmalar yapılması, silahlı eylemlerin kırlardan şehir merkezlerine kaydırılması gibi kararlar alınmı ştır. Nitekim, 1990 yılı itibariyle PKK terör örgütünün şehirlerde yasadı şı gösteri ve yürüyü şler, dükkanların kepenklerini kapatma, açlık grevleri gibi eylemlerinde artı ş ya şanmı ştır.

Örgüt, 1990’da bir taraftan terörist eylemlerle Devletle kar şı kar şıya gelirken di ğer taraftan siyasal alanda da mücadele etmek için 7 Haziran 1990’da Ankara’da HEP (Halkın Emek Partisi)’ni kurdurmu ş ve 1991 Genel Seçimleri’nde de HEP’li adaylar SHP listelerinden meclise girmi ştir. SHP listesinden TBMM’ne giren HEP’li vekillerden bazılarının TBMM’nde Kürtçe yemin etmesi ve 1992 yılının Nevruz kutlamalarında çıkan olaylar nedeniyle HEP hakkında kapatma davası açılarak kapatılmı ştır.

Öcalan, 26-31 Aralık 1990 tarihleri arasında Haftanin’de gerçekle ştirilen IV. Kongre’de örgütün Geçici Köy Koruculu ğu’nun kapatılmasını sa ğlayamadı ğından dolayı 31 Aralık 1991 tarihine kadar örgütten af dileyen ve örgüte katılmaları kar şılı ğında Geçici Köy Korucuları’na yönelik af ilan ederken, di ğer taraftan dini ve mezhepsel örgütlenmelere a ğırlık vermi ştir. Ancak, GKK’nın Öcalan’ın belirledi ği tarihe kadar örgüte ba şvuran olmadı ğından dolayı af 21 Mart 1992 tarihine kadar uzatılmı ştır. 98

Örgüt, 1992 Nevruz’unda Do ğu ve Güneydo ğu Anadolu Bölgesi’ndeki birçok kamu kurum ve kurulu şunun binasına ve buralarda çalı şan memurlara yönelik saldırılarda bulunmu ştur.

PKK terör örgütünün büyük hazırlıklar yaparak 21 Mart 1992 tarihinde ba şlatmayı planladı ğı genel ayaklanmanın güvenlik kuvvetlerinin çabası ve bölge halkının sa ğduyulu yakla şımlarıyla ba şarısızlıkla sonuçlanması PKK açısından sonun ba şlangıcı olmu ştur. 99

98 Bkz. Öcalan Davası http://www.belgenet.com/dava/dava11.html 99 Öcalan Davası http://www.belgenet.com/dava/dava11.html 65

Örgüt, Nevruz’da istedi ği ba şarıyı yakalayamayınca yaz aylarında kalabalık gruplarla karakollara saldırılar düzenlenmi ştir. Bu durum kar şısında Türk Silahlı Kuvvetleri, Ekim 1992’de Kuzey Irak’a harekat ba şlatmı ş ve örgüt ağır darbeler almı ştır.

TSK’nin operasyonuyla a ğır darbe alan örgüt, 1992 – 1993 kı şında kendini toparlayamamı ştır. Bu durum kar şısında Öcalan, 20 Mart 1993’de Celal Talabani’nin önerdi ği tek taraflı Ate şkesi kabul etmi ştir. Ate şkes ilan edilmesi ile birlikte örgüt siyasal alandaki faaliyetlerine ve örgüte eleman kazandırmaya yönelik faaliyetlere a ğırlık vermi ştir. Bu dönem içerisinde Abdullah Öcalan,

illegal Kürtçü örgütlerle cephe kurma faaliyetlerini sürdürürken legal bazda da bu i şbirli ğini sürdürmek amacıyla zaten kapatılmak üzere olan HEP’in yerine a ğırlıklı yönetimi PKK’lı olmak üzere Kürt cephesini olu şturan bütün örgütlerin yasal temsilcili ğini sürdürmek amacıyla DEP’in kurulmasını kararla ştırmı ştır. 100

Abdullah Öcalan’ın direktifleriyle 7 Mayıs 1993 tarihinde Demokrasi ve De ğişim Partisi (DEP) Diyarbakır Milletvekili Ba şkanlı ğı’nda kurulmu ştur. Ancak, partinin PKK terör örgütü ile ili şkilerinin belgelerle kanıtlanması üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından 1994’de kapatılmı ştır. Kapatılma kararı ile DEP’li milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmı ş lakin Abdullah Öcalan’ın talimatıyla daha önceden yurtdı şına kaçan (Mahmut Uyanık, Zübeyir Aydar, vs.) milletvekillerinin haricindekiler, Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM)’nce tutuklanmı ştır.

PKK terör örgütü, 5-15 Mart 1994 tarihleri arasında Suriye’de III. Ulusal Konferansı’nı düzenlemi ş ve mevcut sayı ile bir şeyler yapılamayaca ğından dolayı militan sayısını artırmaya yönelik olarak eyalet, bölge ve di ğer komutanlıkların yeni kurulacak Saha (Cephe) Komutanlıkları’na ba ğlanması kararla ştırılmı ştır. Buna göre;

100 Pirim ve Örtülü, PKK’nın…, s.195 66

• Kuzey Saha Cephe Komutanlı ğı (Dersim, Orta (Erzurum), Serhat), • Orta Saha Cephe Komutanlı ğı (Amed ve Garzan), • Güney Saha Cephe Komutanlı ğı (GAP, Mardin, Botan) ismiyle üç tane Cephe Komutanlı ğı olu şturulmu ştur. 101

PKK, 1994 yılının ortalarından itibaren vur – kaç takti ği izleyerek, öğretmenleri, doktorları, hem şireleri ve i şadamlarını öldürmeye ve de şantiyeleri ate şe vermeye yönelik eylemlerde bulunmu ş lakin hedefledi ği ba şarıyı yakalayamamasının üzerine eylemlerini Büyük şehirlere ve turizm bölgelerine kaydırarak bombalama, orman yangını gibi eylemlerle moral bulmaya çalı şmı ştır.

Örgütün iktidarla şma kongresi olarak ilan edilen V. Kongre’de Sovyet sistemi ve komünist blokun dağılı şı üzerine parti amblemi olarak çekiç yerine me şale olarak de ğiştirildi ve Genel Sekreterlik yerine Genel Ba şkanlık ve Merkez Yönetme yerine Genel Ba şkanlık Konseyi olu şturuldu. 102 Ocak 1995’te Hollanda’nın Lahey kentinde ve sözde Sürgünde Kürt Parlamentosu’nu toplayarak ilk toplantısını gerçekle ştirmi ştir. Sözde Kürt Parlamentosu’nun 2. toplantısı 31 Temmuz 1995’te Avusturya’nın ba şkenti Viyana’da yapılmı ştır. Bu arada Türkiye, Yunanistan’ı PKK’ya verdi ği destek için BM’ye şikayet etmi ştir. 103

Terör örgütü PKK, bu dönem içerisinde ba ğımsız bir Kürt devleti söyleminden vazgeçerek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti altında otonom bir yapı söylemini geli ştirmi ştir.

TSK, 21 Mart 1995’te terör örgütü PKK’nın geçmi ş yıllardaki Nevruz kutlamalarındaki gerginlik ve eylemlerini dikkate alarak 35 bin askerin

101 Öcalan Davası, http://www.belgenet.com/dava/dava12.html 102 Parti Tarihi , s.222’den naklen Demir, Bölücü…, s.55 103 İlnur Çevik, ‘‘PKK Parlamentosu’’ , Yeni Yüzyıl Gazetesi, 14 Ocak 1994’den naklen Taner Aydın Türkiye’de Narko Terörizm ve PKK / KONGRA – GEL Terör Örgütü’nün Rolü , Ankara, 2007, s.81 67

katılımıyla Irak'ın kuzeyine ''Çelik Harekatı''nı ba şlatmı ştır. Bu operasyonda, 555 ölü olmak üzere 568 terörist ele geçirilmi ştir. 104

Ayrıca, TSK’nin Irak’ın kuzeyine Çelik Harekatı yapması Avrupa Devletleri ile ABD Temsilcileri tarafından a ğır ele ştiriler yöneltilmi ş ve biran önce operasyona son verilmesi istenmi ştir. Ancak,

Harekat devam ederken gözlemci sıfatıyla Bölgeye gelen İngiliz İş çi Partisi’nin iki Milletvekili Ann Clwyd ve Jim Cousins, PKK’nın 28 Mart 1995’de Silopi’nin Görümlü köyüne yaptı ğı saldırıyı gördükten sonra Türk güvenlik güçlerinin şiddet uyguladı ğına dair herhangi bir kanıt bulunamadı ğını açıklayacaklardı. 105

DEP’in Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasının üzerine 1994’de PKK’nın misyona hizmet etmek amacıyla kurulan HADEP (Halkın Demokrasi Partisi) 24 Aralık 1995 Genel Seçimleri’nde SİP (Sosyalist İktidar Partisi), BSP (Birle şik Sol Parti) ve bölücü PSK yanlısı DDP (Demokratik De ğişim Partisi) gibi legal partilerle seçim ittifakı gerçekle ştirmi ş ve PKK’da seçimlerde HADEP’i zor durumda bırakmamak için 20 Aralık 1995 tarihinde tek taraflı ate şkes ilan etmi ştir.

PKK, 1-15 Mayıs 1996 tarihleri arasında Şam’da gerçekle ştirilen IV. Konferans’ta şehirleri sava ş alanına çevirecek saldırıları ve intihar eylemlerini ba şlatma kararı almasının üzerine, 1996 yılı içerisinde 2’si ba şarısız olmak üzere 5 intihar saldırısı düzenlemi ştir.

Terör örgütü, ilk intihar saldırısını 10 Haziran 1996 tarihinde üzerine patlayıcı madde yerle ştirilmi ş Derya Aday ile gerçekle ştirmeye çalı şmı ş ancak, maddenin erken infilak etmesi nedeniyle teröristin vücudu parçalanmı ştır. Örgüt 30 Haziran 1996 tarihinde Adana’da Çevik Kuvvet Müdürlü ğü’nün önünde Leyla

104 bkz. “Bugüne Kadar Yapılan Kara Harekatları”, Güncel Haber, http://www.guncelhaber.com/Guncel-Haberler/Bugune-Kadar-Yapilan-Kara-Harekatlari-65079.html 105 H. Mesut Hazar, ‘‘Operation Steel is Legimitate Response to Terrorism’’ , Washington Report on Middle East Affairs, March 1995, s.2’den naklen Demir, Bölücü…, s.56 68

Kaplan isimli canlı bombanın patlaması sonucu 3 polis memuru ve 1 vatanda ş hayatını kaybetmi ş, 9 polis memuru ve 5 vatanda ş yaralı olarak kurtulmu ştur. Ardından 29 Ekim 1996 tarihinde Cumhuriyet Bayramı’nı kana bulamak amacıyla intihar saldırıları düzenlemeye kalkmı ş 27 Ekim 1996 tarihinde Diyarbakır’daki canlı bomba yakalanıp etkisiz hale getirilirken; 29 Ekim 1996’da Sivas’ta yakalanan canlı bomba etkisiz hale getirilemeden infilak etmesi sonucu 3 polis memuru ve 1 vatanda ş hayatını kaybetmi ş, 8 ki şide yaralı kurtulmu ştur. 106

“Örgüt kadınların sempati ve deste ğini arttırmak için K. Irak’ta 1996 Mart’ında YAJK (Kürdistan Özgür Kadınlar Birli ği) 1. Ulusal Kadın Konferansı’nı düzenlemi ştir.”107 Ayrıca, örgüt 1996 yılı içerisinde cezaevlerinde açlık grevi ba şlatılmasını te şvik etmi ştir. Cezaevlerindeki tutuklulara destek olmak için tutuklu aile ve yakınları açlık grevi ba şlatmı ştır.

Terör örgütü PKK, 1997 Ocak ayında Yumurtalık – Kerkük Boru Hattı’nın Midyat’tan geçen bölümünü bombayla imha etmi ştir ve Kuzey Irak’ta faaliyetlerine devam etmesi üzerine KDP yetkilileri görü şmeler sonuç vermeyince 12 Mayıs 1997’de TSK Çekiç Harekatı’nı ba şlatmı ştır. Yakla şık 200 bin asker ve korucunun katıldı ğı ve 2,5 ay süren operasyonda iki bin 601 PKK'lı öldürüldü. 444 ki şi sa ğ yakalandı. Bu harekâtta 13 subay, üç astsubay, 62 erba ş-er, 21 geçici köy korucusu şehit oldu, 313 asker yaralandı. PKK'nın kamp ve ma ğaralarında 40 tane 120'lik havan topu, 30-40 tane 82'lik top, yakın savunma füzeleri, yüz binlerce mermi ve silah, 160 tona yakın un bulunmu ştu. 108 Çekiç Harekatı, o güne kadar yapılan en kapsamlı harekattır.

Terör örgütü PKK, 1997 yılında Karadeniz üzerinde Pontusçuluk, Lazcılık ve Gürcücülük faaliyetlerini bir taraftan hızlandırırken, Akdeniz, Ege ve Marmara Bölgeleri’nde de, Arap ve Kürt vatanda şlar üzerinde bölücü

106 bkz. http://www.belgenet.com/dava/dava13.html 107 Emniyet, age. S.207; Demir , Bölücü…, s.58 108 bkz. Sınır Ötesinde ABD İle Çatı şır mıyız?, Aksiyon Dergisi, S.607, 24 Temmuz 2006 69

çalı şmalara devam etmi ş ve İç Anadolu Bölgesi’nde mezhebe dayalı (Alevi) faaliyetler geli ştirmek istemi ştir. Bu amaçla da, Tokat – Amasya Bölgesi’nde DHKP/C ile mü şterek eylemler yapmı ştır.

PKK, Öcalan ba şkanlı ğında 15 - 25 Mart 1998 tarihleri arasında Suriye’de V. Konferansı’nı gerçekle ştirdikten sonra Avrupa’da 1 Haziran 1998 tarihinde PKK, TKP-ML, TKP/KIVILCIM, TKP-ML/KONFERANS, MLKP, DEV- SOL, DHP ve TDP örgütleri arasında “Devrimci Birle şik Güçler Platformu” adı altında bir protokol imzalanmı ştır. Örgütün Karadeniz’e açılması için de TKP- ML/T İKKO ve TDP örgütleri ile ittifak kurulmu ş ve Sivas – Ordu – Tokat bölgelerinde ortak eylemler gerçekle ştirilmi ştir. 109

Öcalan bir taraftan Türkiye’nin her tarafında eylemlerde bulunmaya çalı şırken, di ğer taraftan Türkiye Cumhuriyeti’nin bölücü terör örgütü PKK’ya destek ve barınma imkanını alenice veren Suriye’yi sava şla tehdit etmesi üzerine Abdullah Öcalan ve örgüt zor günler geçirmeye başlamı ştır.

Öcalan, Türkiye’nin kararlı bir şekilde Suriye’yi sava şla tehdit etmesiyle birlikte 9 Ekim 1998 tarihinde Yunanca bilen ve Yunanistan temsilcisi Rozerin kod adlı Ayfer Kaya ile birlikte Suriye’den sınırdı şı edilmi ştir. Öcalan’ın 9 Ekim’de ba şlayan yolculuğu Suriye’den Atina’ya (Yunanistan), Atina (Yunanistan)’dan Moskova (Rusya)’ya, Moskova (Rusya)’dan Roma (İtalya)’ya, Roma ( İtalya)’dan Minsk (Rusya)’e, Minsk (Rusya)’den Atina (Yunanistan)’ya, Atina (Yunanistan)’dan Minsk (Rusya)’ya, Minsk(Rusya)’den Atina (Yunanistan)’ya, Atina (Yunanistan)’dan Kos Adası (Yunanistan)’na, Kos Adası (Yunanistan)’dan Kenya’ya, Kenya’dan Türkiye’ye şeklinde 152 gün seyahat etmi ş ve 15 Şubat 1999 tarihinde son bulmu ştur. 110 Bu süre zarfında, ba şta Yunanistan, Rusya, İtalya ve Hollanda ülkelerine iltica talebinde bulunmu ş ancak ret edilmi ştir. Türkiye Cumhuriyeti 152 gün boyunca tüm

109 bkz. Pirim ve Örtülü, PKK’nın…, s.212 110 bkz. Pirim ve Örtülü , PKK’nın…, ss. 79-97 70

devletlerle görü şmelerde bulunmu ş ancak 152. günün sonunda Türkiye’ye getirilebilmi ştir.

PKK terör örgütü, Öcalan’ın 15 Şubat 1999 tarihinde yakalanmasına ra ğmen eylemlerine kaldı ğı yerden devam etmi ştir. Örgüt, Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonra 1999 yılında Kandil’de yapılan VI. Kongresi’nde Genel Ba şkan olarak oybirli ği ile seçmi ş ve konu ile ilgili bir bildiri yayınlamı ştır.

Öcalan’ın yakalanmasının ardından İmralı Adası’nda kurulan Mahkeme ile 31 Mayıs 1999 tarihinde yargılamasına ba şlanmı ş ve TCK’nun 125. Maddesi’ne göre oy birli ği ile ölüm cezasına çarptırılmı ştır. Ancak, Türkiye’de idamın kaldırılması ile birlikte Öcalan ömür boyu müebbet hapis cezasına çarptırılmı ştır.

İmralı’da yapılan yargılama sonucunda Öcalan’ın idam cezası alması örgüt militanlarını şehirlerde eylem yapmaya itmi ş ve intihar saldırıları düzenlenerek gerginlik tırmandırılmı ştır. Öcalan avukatları aracılı ğıyla 2 Ağustos 1999 tarihinde bir mektup yayınlayarak, örgütün siyasi mücadeleye yönelmeye ve terör örgütü militanlarını ülke dı şına çıkartılması yönünde örgüte ça ğrıda bulunmu ş ve örgütte 6 A ğustos 1999 tarihi itibariyle Öcalan’ın teklifinin tamamını kabul ettiklerini açıklamı ştır. 111

PKK artık siyasal mücadeleye a ğırlık vererek konjonktürel geli şmeler kar şısında siyasal kazanımları ön planda tutmayı hedeflemektedir.Böylece PKK, ABD, Avrupa ve Türkiye’nin tutumunu dikkate almak suretiyle yeni stratejisiyle uyumlu yasal örgütlenme ve demokratik siyasal mücadele yolunu seçmi ş gözükmektedir. 112

111 bkz. http://www.ozgurgundem.org/haber.asp?haberid=47627 112 bkz. Soner Karagül, “Terörün Siyasalla şması ve Ermeni Terörü” Ermeni Ara ştırmaları 1. Türkiye Kongresi Bildirileri , Avrasya Stratejik Ara ştırmalar Merkezi Ermeni Ara ştırmaları Enstitüsü C.II, http://www.eraren.org/index.php?Lisan=tr&Page=YayinIcerik&IcerikNo=102 71

PKK, VI. Kongresi’nde örgüt içindeki birlik ve bütünlü ğü göstermeye çalı şmasına ra ğmen örgüt içinde küçük çaplı hiziple şmeler, panik ve karga şa ortamı ya şanmasından dolayı 2002 yılında yapılması gereken VII. Kongre 2-23 Ocak 2000 tarihinde ola ğanüstü olarak Kandil’de gerçekle ştirilmi ştir. Kongrede, silahlı mücadele örgütü olan ARGK’nin yerine Halk Savunma Gücü, Cephe örgütlenmesi olan ERNK’nın yerinede Demokratik Halk Birlikleri kurulması kararla ştırılarak örgütün yeni stratejisi olarak demokratik siyasal mücadeleyi benimsedi ği gösterilmi ştir. Ayrıca, Abdullah Öcalan oybirli ği ile yeniden terör örgütü PKK’nın Genel Ba şkanı seçilirken, Merkez Komite’de Parti Meclisi adını alarak üye sayısı 41’e ve Ba şkanlık Konseyi sayısı da 9’a çıkartılmı ştır. Bunun yanı sıra PKK bayra ğı kırmızı zemin üzerinde sol üst kö şede güne ş içinde yer alan kırmızı bir yıldız şeklinde de ğiştirilmi ştir. Ancak, kongrede Abdullah Öcalan için PKK’nın Genel Ba şkanı seçilmesinin haricinde önemli kararlar alınmı ştır. Bunlar:

•Abdullah Öcalan’a kar şı yürütülen uluslararası komplonun açı ğa çıkartılması için yetkili çalı şma komitelerinin kurulması, •Abdullah Öcalan’ın cezasının infaz edilmesi durumunda her örgüt militanının bir fedai olarak görev alaca ğı ve her örgüt taraftarının seferber olması gerekti ği, •15 Şubat tarihinin ‘‘Ulusal Önderlik Günü’’ olarak ilan edilmesi, •PKK terör örgütünün faaliyetlerinin bütün insanlı ğa mal edilebilmesi için bir önderlik vakfının kurulması, •Örgüt eleba şısının sözde barı şçı ki şili ğini ve çabalarını uluslar arası kamuoyuna mal etmek amacıyla bir kampanyanın ba şlatılması, •Abdullah Öcalan’ın çözümlemelerinin konularına göre tasnif edilerek kitap haline getirilmesi, özel önem ta şıyan de ğerlendirmelerin yabancı dillere çevrilmesi, •Örgütün eleba şısına ait tüm e şyaların koruma altına alınması, •Abdullah Öcalan ve PKK terör örgütü adına örgütsel faaliyetleri tanıtmak amacıyla kültürel, edebi ve sanatsal çalı şmalar ve benzeri de ğişik etkinliklerin düzenlenerek geli ştirilmesi ve bu çalı şmaları koordine edip yönetmek amacıyla bir komisyon kurulması, •Abdullah Öcalan’a yönelik kongrede söz edilen tüm çalı şmaların yeterli ve etkili biçimde geli ştirilmesi için özel bir bütçenin 113 olu şturulması yönünde karar alınmı ştır.

113 Demirel, Terör.., s.492 72

Abdullah Öcalan’ın yurda getirildi ği andan itibaren ki hal ve davranı şlarıyla, mahkemede vermi ş oldu ğu ifadesiyle, örgüte ve kamuoyuna yönelik yaptı ğı açıklamaları ve örgütün son iki kongresinde aldı ğı kararlar incelendi ğinde, 1980 dönemi dü şüncelerle bugünkü dü şünceleri arasındaki tezatlık görülmeyecek kadar önemsiz de ğildir. Bu tezatlık veya de ğişime bakıldı ğında Öcalan’ın ve örgütün ince bir hesap oldu ğu gerçektir ve ileriki yıllarda bu hesap örgütün silaha sarılmasıyla görülmü ştür. Bu tezatlıkların arkasındaki hesap Öcalan’ın infazını engellemek ve kamuoyunun dikkatlerini üzerine toplayıp desteklerini almaktır. Nitekim, Necati Alkan örgütün stratejisini de ğiştirerek böyle bir karar alma nedenlerini şöyle sıralamaktadır: 114

• Halk deste ğinin azalması, • Yetersiz lojistik destek, • Örgüt kadrolarına katılımın azalması, • Silahlı faaliyetlerinin tıkanması (örgütün istedi ği eylemleri gerçekle ştirememesi) • Örgütün silahlı faaliyetlerine kar şı bölge halkının tavır alması, • Ate şkes talebinde bulunmasına ra ğmen bu talebinde ba şarısız olması, • Bütün bunların yanında, örgüt ba şı Öcalan’ın cezaevinde bulunması gibi sebepler yer almaktadır. Özellikle Öcalan’ın yakalanmasından sonraki süreçte örgüt, bütün stratejilerini Öcalan’ın idam edilmemesi üzerine in şa etti ği gözlenmektedir.

PKK, 1999 A ğustos’undan sonra geli ştirdi ği yeni stratejisiyle Batılı kurum ve kurulu şların deste ğini almaya yönelik ili şkilerde bulunurken hem örgütün geçmi ş yıllardaki terör saldırılarının önünü tıkadı ğını hem de AB tarafından terör örgütü listesine alınaca ğını dü şünerek, yeni bir ba şlangıç yapmak için 4 – 10 Nisan 2002 tarihinde Irak’ın Kuzeyi’nde gerçekle ştirdi ği 8. Kongresi’nde terörle e şde ğer tutulan PKK ismini KADEK (Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi) olarak de ğiştirmi ştir. Bu sayede, uluslararası kurum ve kurulu şlara terörden arındı ğını ve terörist muamelesi görmek istemedi ğini, yeni bir ba şlangıç yapmak istedi ğini ve siyasal alanda demokratik yollarla gerçekle ştirme yanlısı oldu ğunu göstermi ştir.

114 Necati Alkan “Sivil İtaatsizlik ve Terör Örgütü PKK – KADEK!in Eylemleri” , Polis Dergisi, http://www.egm.gov.tr/egitim/dergi/eskisayi/34/yeni/web/Necati_ALKAN.htm 73

Terör örgütü tarafından KADEK adı altında şiddet içerikli (308) (silahlı saldırı, molotof, patlama, kundaklama vb) eylem gerçekle ştirilmi ştir. 27 Ekim-06 Kasım 2003 tarihleri arasında ise sözde 9.Kongre ile terör örgütü bu defa da KONGRA-GEL adını almı ştır. 2003-2004 yıllarından itibaren silahlı kadrolarının büyük bir kısmını ülkemiz topraklarına aktararak kanlı kimli ğini devam ettiren terör örgütü 16-26 Mayıs 2004 tarihinde sözde 10. Kongresini gerçekle ştirmi ştir. 115

Terör örgütünün KONGRA – GEL ismini alması bile örgüt içinde 1999 yılında ba şlayan fikir ayrılıklarının önüne geçememi ş ve zamanla kopmalara neden olmu ştur. 2003 -2004 kı şında Abdullah Öcalan’ın karde şi Osman Öcalan ve bir grup üst düzey yönetici fikir ayrılıkları nedeniyle örgütten ayrılarak, PWD (Yurtsever Demokrat Partisi) adında yeni bir olu şum ba şlatmı ştır. KONGRA – GEL terör örgütü, örgütte ya şanan fikir ayrılıklarının, iç çeki şmelerin önüne geçmek ve Irak’ın içinde bulundu ğu kaos ortamından faydalanılmak amacıyla AB’nin 2004’de Bürüksel’de PKK ve KADEK ile beraber KONGRA - GEL’i terör örgütü olarak kabul etmesi üzerine sözde tek taraflı ilan etti ği ate şkese son vererek, 1 Haziran 2004 tarihinden itibaren silahlı eylemlere geri ba şlamı ştır.

“28 Mart – 4 Nisan 2005’te yapılan, "Ortado ğu’daki ideolojik ve siyasi çıkmazlara ve insanlı ğın karma şık sorunlarına kar şı çözümleyici hamle olma özelli ği de ta şımaktadır" açıklaması çıkan kongrede örgüt yeniden PKK adını aldı.”116

Terör örgütünün 2004 ortasında ba şlattı ğı terör eylemleri hızla 2007 yılına kadar hızla metropollere sıçramı ş ve çe şitli silahlı ve bombalı saldırılarda bulunmu ştur. Ayrıca, örgüt Irak’taki otorite bo şlu ğundan faydalanarak, ABD’nin Irak’taki güvenlik güçlerine da ğıtılmak üzere getirilen askeri mühimmatı da eline geçirmi ştir. Askeri mühimmatlar zamanla Türkiye – Irak sınırında denetim altında tutulamayan da ğ yolundan Do ğu ve Güney Anadolu Bölgesi’ne getirilmi ş ve buradan metropollerdeki hücre evlerine gönderilmi ştir. Nitekim,

115 http://www.egm.gov.tr/temuh/mucadele7.htm 116 Yeniden PKK ilan edildi, Özgür Politika, 5 Nisan 2005; Gürses, Uluslararası…, s.88 74

2007 yılından itibaren metropollerde bombalı saldırılar düzenlemi ş ve bu da yetmezmi ş gibi 21 Ekim 2007 gecesi Da ğlıca’daki askeri bölü ğe saldırı yapılmı ş ve de 12 asker şehit edilmi ştir.

TSK, Da ğlıca Baskını’nın ardından 16 Aralık 2007 tarihinde Irak’ın kuzeyinde bulunan Zap, Ava şin, Hakurk ve Kandil Da ğı’nın Irak tarafında kalan bölgelere Hava harekatı ba şlatmı ştır. Hava harekatı ile 200’e yakın terörist etkisiz hale getirilmi ştir. Terör örgütü PKK’da ara ara Irak’tan Türkiye’ye sızmaya kalkmı ş ve sınırlarımız içerisinde güvenlik güçleri çatı şmalara girmi ştir. Nitekim, TSK hava bombardımanın arkasından Irak’ın kuzeyine 21 – 29 Şubat 2008 tarihleri arasında Güne ş Operasyonu’nu yaparak, 240 terörist etkisiz hale getirilmi ş ve TSK’nin PKK terör örgütüne yönelik askeri mücadelesi hala devam etmektedir.

Ayrıca, 2006 yılından itibaren 21 Mart Nevruz, 8 Mart Kadınlar Günü ve 1 Eylül Dünya Barı ş Günü gibi kutlama ve mitinglerinde geçmi şe nazaran farklı bir strateji izleyerek, 10 – 15 ya ş arasındaki çocukları ve kadınları ön planda kullanmı ştır. Bu tür etkinliklerde DTP’li yöneticilerde yer almı şlardır.

4.3.1.2.PKK’nın Amaç ve Hedefleri

PKK (Kürdistan İş çi Partisi) uzun vadede, Türkiye’nin güneydo ğusunu, Irak’ın kuzeyini, İran’ın kuzeybatısını ve Suriye’nin kuzeydo ğusunu içerisine alan bölgede ba ğımsız bir Kürdistan devleti kurmayı amaç edinmi ştir.

Bu amaçla öncelik hedef olarak, kendilerince sözde Kürdistan olarak kabul ettikleri bölgenin Kuzeyi’ni olu şturan Türkiye’nin Do ğu ve Güneydo ğu Anadolu Bölgesi’nde ya şayan vatanda şların Kürt ırkından geldi ğini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından sömürüldü ğünü ve Devlet tarafından dil ve kültürlerinin asimile edildi ğini iddia ederek, Kuzey Kürdistan’ın kurtulu şu mücadelesini hedeflemi ştir. Ancak, toplumun her kesimini içine alan 75

örgütlenmesini sa ğlayarak, sözde Kuzey Kürdistan’ın kurulu şu için Türkiye Cumhuriyeti’ni zayıf dü şürecek, otoritesini sarsacak ve uluslararası baskı yapabilecek her türlü şiddet, eylem ve propaganda türlerini kullanmayı amaçlamı ştır.

4.3.1.3. PKK’nın Örgüt Yapısı

Terör örgütü PKK, “Merkez Komite ile bu komiteye ba şlı Polit Büro (Merkez Yürütme Kurulu), İç Merkez (Türkiye İçi Faaliyetleri) ve Dı ş Merkez (Dı ş İli şkiler Komitesi) yapılanmı ştır.”117 Şekil 1’ den de anla şılaca ğı gibi PKK Terör örgütü askeri (ARGK) ve siyasi (ERNK) olmak üzere iki kanattan olu şmaktadır. Örgüt kendi içerisinde askeri ve siyasi faaliyetlere dayanan çalı şmaları bölümlendirmi ştir.

117 Demirel, Terör…, s.676 76

Şekil 1 : PKK Terör Örgütünün Örgüt Yapısı

PKK (KÜRD İSTAN İŞ Çİ PART İSİ)

KOM İTELER

ERNK ARGK (CEPHE) (ASKER)

KİH METROPOLLERDKİ YAPILANMA YCK KIRSAL ALAN

TJAK YURTDI ŞI KAMPLAR

YURTSEVER (Esnaf)

HUNDER - KOM

ASUR İLER BİRL İĞİ

YWRK

KAM

KUM

Kaynak :Emin Demirel Geçmi şten Günümüze PKK ve Ayaklanmalar , İstanbul, IQ Yayıncılık, 2005, s.112

77

HPG (Halk Savunma Güçleri - Hezen Parastina Gel); İç Merkeze ba ğlı olarak Askeri Komite, buna ba ğlı olarak da Kürdistan Kurtulu ş Birli ği (Hezen Rızgariya Kürdistan – HRK) ve silahlı grupları faaliyet gösterir

Örgütün silahlı saldırı ve eylemlerini yapmak amacıyla kurulan HRK, Ekim 1986’da yapılan Üçüncü Kongre’de la ğvedilerek yerine Kürdistan Halk Kurtulu ş Ordusu (Arte şa Rızgariya Gele Kürdistan - ARGK) ’nın kurulmu ştur.

ARGK bünyesindeki militanlar, örgütün bugüne kadar Do ğu ve Güneydo ğu Anadolu Bölgesi ba şta olmak üzere PKK terör örgütü tarafından yapılan karakol, köy baskınları, adam kaçırma, gasp, mayınlama, şantiye ve orman yangınları, polis, asker, ö ğretmen ve masum vatanda şların katledilmesi gibi her türlü saldırıları gerçekle ştirmi ştir.

Kurulu şundan günümüze kadar kendisini yukarıdan a şağıya ve yatay olarak organize etmeye çalı şan ARGK’nin henüz oturmu ş bir hiyerar şisi yoktur. Bununla birlikte yukarıdan a şağıya do ğru “Yüksek Askeri Konsey, Genelkurmay, Ana Karargah, Sahra Komutanlı ğı, Eyalet Komutanlı ğı” gibi bir kurumla şmaya ve tabur, bölük, takım, manga gibi askeri birlikler olu şturmaya çalı şmaktadır. ARGK’nin üst birimleri; Ba şkomutanlık, Yüksek Askeri Konsey ve Genelkurmaylık olarak isimlendirilmi ştir .118

Yüksek Askeri Konsey; Ana karargah sorumluları, eyalet komutanları, tabur düzeyindeki bölge ve birlik komutanlarından olu şmaktadır. Genelkurmaylık; Yüksek Askeri Konsey üyeleri arasından seçilen bir yürütme ekibidir. Ana Karargah ise silahlı faaliyetlerin sevk ve idaresi yönünden tüm destek faaliyetlerinin organizasyonundan sorumludur. 119

Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonra Şubat 2000’de Kuzey Irak’ta gerçekle ştirilen 7. Ola ğanüstü Kongre’de, ARGK la ğvedilerek yerine Halk Savunma Güçleri (Hezen Parastina Gel – HPG) kurulmu ştur.

118 http://www.belgenet.com/dava/dava07.html 119 Ünal İnanç ve Can Polat , İmralı’da Neler Oluyor? Apo PKK ve Saklanan Gerçekler , Güvenlik ve Yargı Muhabirleri Derne ği Yayınları, Ankara 1999, s. 64’den naklen Fatih Akta ş Türkiye’nin Terörle Mücadele Konsepti Ba ğlamında PKK Terörünün İncelenmesi , Kütahya, 2006, s.60 78

ERNK (Eniya Rızgariya Netawa Kürdistan – Kürdistan Ulusal Kurtulu ş Cephesi); Dı ş Merkeze ba ğlı olarak, 21 Mart 1985’de örgüte memur, işçi, ö ğrenci, gençlik gibi toplumun her kesiminden eleman temini edilmesi, örgütün askeri kanadı olan HRK’nın her türlü lojistik ihtiyacının kar şılanması, maddi gelir sa ğlaması gibi amaçlarla örgütün siyasal kanadını olu şturan Kürdistan Ulusal Kurtulu ş Cephesi (Eniya Rızgariya Netawa Kürdistan - ERNK) kurulmu ştur.

“ERNK içerisinde faaliyet gösteren örgüt militanları genç kesimleri öncelikle grubun içerisine çekerek sempatizan yapmakta, daha sonra da beyin yıkama faaliyetleri ile de militan a şamasına geçirmektedirler.”120

PKK’nın yurtdı şında sürdürdü ğü propaganda ve örgütlenme gibi temel faaliyetlerin önemli bir kısmı ERNK faaliyetleri olarak sürdürülmektedir. Bu faaliyetleri ülkeler, bürolar ve birlikler olarak tasnif etmek mümkündür. Temel propaganda ve örgütlenme te şkilatları ise birliklerdir. PKK’nın faaliyetlerini kamufle eden birlikler, sözde “demokratik-mesleki birlikler” adı altında örgütlenmi şlerdir. Hukukçular Birli ği, Gazeteciler Birli ği, Yazarlar Birli ği gibi. 121

PKK’nın yurtiçi faaliyetleri, ba şta HADEP olmak üzere legal sendika, dernek ve benzeri legal kurulu şlar içinde kamufle edilmi ştir. Ancak, henüz olu şma a şamasında da olsa bazı özgün örgütlenme deyimleri söz konusudur. PKK, ERNK’nın yurtiçi faaliyetlerini geli ştirmek amacıyla “Eyalet Cephe Karargahı/Konseyi” isimli birimler olu şturmu ştur. 122

ERNK; TAJK (Tevgera Azadiya Jinen Kürdistan-Kürdistan Özgür Kadın Hareketi) örgütü ile kadınları, YWRK (Yektiya Welatparazen Rew şanberen Kürdistan-Kürdistan Yurtsever Aydınlar Birli ği) ile e ğitim düzeyi yüksek ki şileri, HÜNDER-KOM (Kürdistan Sanatçılar Birli ği) ile kültür ve sanatla u ğra şan ki şileri, Kürdistan Yurtsever Esnaflar Birli ği ile yurtdı şında ya şayan Kürt kökenli vatanda şları, Kürdistan Yezidiler Birli ği ile yutdı şında ya şayan Yezidi kökenli ki şileri, KİH (Kürdistan İslam Hareketi) ile dindar ki şileri, KAB (Kürdistan Aleviler Birli ği) ile Alevi vatanda şları, YCK (Yektiya Civanen Kürdistan-

120 Ahmet Çe şme, PKK Psikolojik Harekat ve Kansız Mücadelenin Kanlı Yüzü , İstanbul, IQ Kültür Sanat Yayınları, 2005, ss.298 – 299; 121 http://www.belgenet.com/dava/dava05.html 122 http://www.belgenet.com/dava/dava05.html 79

Kürdistan Gençler Birli ği) ile gençleri kazanmaya yönelik faaliyetleri icra etmektedir.

Terör örgütü PKK, uluslararası kamuoyu nezdinde terörist kimli ğini maskelemek, kendisinin Kürt halkının gerçek temsilcisi oldu ğu imajını vermek ve uluslararası kurulu şlarla diyalog zemini olu şturmak amacıyla “diplomasi cephesi” olarak nitelendirdi ği ulusal meclis çalı şmalarına 1990 yılında gerçekle ştirdi ği IV. Kongrede aldı ğı kararla start vermi ştir. Kürdistan Ulusal Meclisi’ne sadece diplomatik misyon verilmemi ş, aynı zamanda siyasi kurumla şma. yasama ve yürütme organı i şlevi de yüklenmi ş. Böylece KUM vasıtasıyla gelece ğin Ulusal Kongresinin altyapısı da olu şturulmaya çalı şılmı ştır. 123

4.3.1.4. PKK’nın Finans Kaynakları

Türkiye’de yakla şık otuz yıldır faaliyet gösteren PKK terör örgütü, kurulu ş a şamasında bazı devletlerden sa ğladı ğı maddi desteklerle ayakta dururken, örgütün eylemlerini büyütmesine ba ğlı olarak artan silah, mühimmat, propaganda, yiyecek – giyecek vb. harcamalarını kar şılamak için düzenli gelir getirecek yeni kaynaklar ke şfederek finans sorununu çözmü ştür.

İlk zamanlar dı ş devletlerden aldı ğı desteklerin yanında bölgedeki işadamlarından zorla alınan haraç, soygun, gasp ve örgüt yanda şlarının ba ğışları ile ayakta durmaya çalı şmı ş ancak, örgütün yurtdı şına açılması ile birlikte ba şta uyu şturucu, insan ve silah ticareti olmak üzere her türlü kaçakçılık faaliyetlerine giri şmi ştir.

PKK terör örgütü, uyu şturucu ticaretinin gelirinin yüksek , kolay elde edilebilir ve pazarlamasının kolay olması gibi nedenlerden dolayı üretiminden, da ğıtımına kadar uyu şturucu ticaretinin her a şamasında yer almakta ve uluslararası di ğer uyu şturucu şebekeleri ile de i şbirli ği yapmaktadır.

Terör örgütü PKK, Türkiye’nin İran – Irak sınırının da ğlık kesimlerinde konu şlanmasından ve Türkiye ile Avrupa arasındaki güzergahlarda

123 http://www.belgenet.com/dava/dava05.html 80

te şkilatlanmı ş olmasından dolayı uyu şturucu üreticisi Afganistan ve Pakistan gibi Ortado ğu ülkelerinden aldı ğı uyu şturucu maddelerini İran ve Irak üzerinden Türkiye’ye ve buradan da Yunanistan, Bulgaristan, Romanya ve İtalya üzerinden Avrupa’ya sevkıyatını kolay yollardan yapmaktadır. Avrupa ülkelerine sevkıyatını gerçekle ştirdi ği uyu şturucuyu buralarda PKK taraftarı vakıf, dernek ve mültecilerin yardımıyla satı şını gerçekle ştirerek örgüte büyük finans sa ğlamaktadır. Bu amaçla da, Hakkari, Diyarbakır, Gaziantep gibi sınır bölgesine yakın illeri birer uyu şturucu üssüne çevirdi ği gibi Avrupa’daki uyu şturucu ticaretini de kontrol altına almı ştır. Özellikle, Almanya ve Belçika’da büyük uyu şturucu şebekelerine sahiptir.

Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi (TMMM) Komutanlı ğı'nın düzenledi ği, ''Küresel Terörizm ve Uluslararası İş birli ği Sempozyumu''’nun kapanı ş konu şmasında Genelkurmay 2. Ba şkanı Orgeneral Ergin Saygun, PKK’nın yıllık gelirinin 200-250 milyon €’ sunu uyu şturucu ticaretinden elde etti ğini belirtmi ştir. Ancak, PKK terör örgütü eleba şısı Abdullah Öcalan İmralı Adası’nda yargılanırken Mahkeme Ba şkanı’nın örgütün uyu şturucu ticareti yapıp yapmadı ğı şeklindeki sorusuna yanıt olarak Öcalan:

Uyu şturucu bir insanlık suçudur. Ancak bazı örgüt temsilcilerimiz uyu şturucu kaçakçılarından ba ğış adı altında para almı ş olabilirler. Bu Avrupa’da da böyledir. Örgüt içinde uyu şturucu i şiyle bilerek u ğra şmayı en a ğır suç olarak kabul ederiz. Hatta ben sigarayı bile yasakladım. Örgüt üyelerinden yurt dı şında uyu şturucu i şine yaygın olarak katılanlar olabilir. 124 demi ştir. Ayrıca, örgüt üretimden bireysel kullanıcıya kadar uyu şturucu ticaretinin her a şamasının bizzat içinde bulunması yanında bölgede uyu şturucu ticareti yapan kaçakçılardan da komisyon adı altında aldı ğı haraçlardan finans elde etmektedir. Nitekim, terör örgütü PKK’nın eleba şısı Abdullah Öcalan yargılanırken mahkemede;

Bizim Zagros bölgesi dedi ğimiz Van ve Hakkari bölgesinin normal ticareti uyu şturucu ticaretidir. Orada bölge sorumlularımız bu

124 http://www.belgenet.com/dava/durusma02.html ; Aydın, Türkiye’de… , s.111 81

uyu şturucu ticaretinden pay almı şlardır… İran’da Makü bölge sorumlusu ile yaptı ğım konu şmada bu uyu şturucu ticaretini bırakın, uyu şturucu ticareti PKK’nın siyasi yönünü bitirir dedim 125

şeklindeki ifadesiyle de PKK’nın bölgede uyu şturucu ticareti yapanlardan komisyon adı altında haraç alındı ğını do ğrulamaktadır. Ancak, Öcalan mahkemede PKK’nın direkt olarak uyu şturucu ticareti ile ilgilenmedi ğini beyan etmesine ra ğmen göz ardı edilmemesi gereken önemli gerçek örgüt içerisinde kendisinin onayı olmadan örgütün hiçbir mensubu uyu şturucu ticaretine giremeyece ğidir.

Terör örgütü PKK, uyu şturucu ticareti yanında aynı güzergahı kullanarak yasadı şı yollarla insan ticareti faaliyetlerinden de finans sa ğlamaktadır. Örgüt, ba şlangıçta insan kaçakçılı ğına göz yummak ve güvenliklerini sa ğlamak kar şılı ğında para alırken, sonraları bizzat kendi bu tür organizasyonlarda yer almı ştır. Yasadı şı göç faaliyetlerinde bulunan örgüt;

1. Sınırdan geçi şe göz yumma ve güvenlik sa ğlama kar şılı ğında vergi adı altında komisyon alma, 2. Yasadı şı göçmenlerin sınırdan illegal yöntemlerle geçirilerek Avrupa ülkelerine götürülmesi, 3. Avrupa ülkelerinin iltica politikalarını istismar ederek ve çe şitli sahtecilik yöntemleri kullanılarak iltica ba şvurusu yaptırılması, 4. Avrupa ülkelerinde mültecilere sa ğlanan maddi yardımlardan pay alınması, 5. İkamet hakkı elde eden şahısların örgütün Avrupa ülkelerindeki her türlü illegal faaliyetinde kullanılması 126 aşamalarında görev almaktadır. “PKK, Türkiye’den yurt dı şına ta şıdı ğı mülteciler sayesinde yurt dı şı faaliyetlerinin insan kayna ğını ve bu arada mali deste ğini de garantiye almı ştır.” 127

Ayrıca, terör örgütü PKK, son yıllarda Irak’ın kuzeyindeki otorite bo şlu ğundan yararlanarak, silah kaçakçılı ğına hem örgütün silah ihtiyacını

125 http://www.pkkgercegi.net/pkk_ve_uyusturucu_6.htm , Aydın, Türkiye’de… , s.121 126 Özkan Güne ş, Türkiye İle Ba ğlantılı Yasadı şı Göç ve İnsan Kaçakçılı ğının Analizi , Ankara, 2004, s.29; http://www.egm.gov.tr/temuh/terorizm10_makale5.htm 127 Milliyet, 16 Eylül 1995; Gürses, Uluslararası…, s.73 82

kar şılamak hem de maddi gelir sa ğlamak amacıyla giri şmi ştir. Bu amaçla, Irak ve Suriye sınırlarımızda denetim altına alınamayan dağ yollarından yaya olarak veya yük hayvanlarının sırtında kaçak yollardan ülkemize sokulmasının yanı sıra Irak’ın kuzeyinden araçların özel zulalarında gizlenerek Habur Sınır Kapısı’ndan ülkemize sokulan kaçak silahların bir kısmı örgütün ihtiyaçlarını kar şılamak üzere şehirlerdeki örgüt militanlarına geri kalan bölümü de mafya veya bireysel kullanıcıların ihtiyacını kar şılamak üzere şehirlerdeki silah satıcısı şebekelere da ğıtılmaktadır.

Türkiye’de 2006 yılı içerisinde yakalanan silahların imalat türlerinin verilerinin yer aldı ğı Tablo 2 incelendi ğinde, en fazla fabrikasyon silahların yakalandı ğı ve silah kaçakçılı ğı güzergahlarının gösterildi ği haritaya (EK-3) bakıldı ğında ise fabrikasyon silahların Irak’ın kuzeyinden girdi ği görülmektedir. Fakat, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Ba şkanlı ğı’nın hazırlamı ş oldu ğu 2006 Raporu’nda yapılan operasyonlarda kaçakçılı ğa konu yabancı silahların ço ğunlu ğunun Avusturya, Almanya, İtalya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, İspanya gibi Avrupa ülkeleri ve ABD yapımı oldu ğu tespit edilmi ştir. Ayrıca, PKK terör örgütünün i şledi ği cinayetlerde kullanılan silahlar incelendi ğinde de, bu silahların yurda Kuzey Irak üzerinden aynı yollarla girdirildi ği gözden kaçırılmaması gereken bir gerçektir.

Tablo 2: 2006 Yılında Ele Geçirilen Silahların İmalat Türüne Göre Sayıları

CİNS İ MİKTARI FABR İKASYON TABANCA 899

EL YAPIMI TABANCA 60

KURUSIKIDAN ÇEVR İLME TABANCA 235

TOPLAM 1194

Kaynak: Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Ba şkanlı ğı – 2007

83

Türkiye’de, 2006 yılında yapılan operasyonlarda ele geçirilen silah ve mühimmat sayılarına ait Şekil 2’de yer alan grafik incelendi ğinde, ilk sırayı Diyarbakır çekmekte ve özellikle Do ğu ve Güneydo ğu Anadolu Bölgesine ait vilayetlerde göze çarpmaktadır.

Şekil 2: 2006 Yılında Silah–Mühimmat Kaçakçılı ğı Operasyonlarında Ele Geçirilen Silah Sayılarına Göre İlk 15 İl

Kaynak: Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Ba şkanlı ğı – 2007

Ayrıca Terör örgütü PKK, uyu şturucu, insan ve silah kaçakçılı ğının yanı sıra kuruldu ğu günden itibaren ba şta PKK sempatizanları olmak üzere bölgedeki Kürt i şadamı ve zenginlerden zorla vergilendirme veya ba ğış adı altında toplamakta oldu ğu haraç ile de örgüte finans sa ğlamaktadır. Ancak, 84

haraç veya ba ğış kimi zaman para olarak kimi zamanda mal olarak zorbalıkla alınmaktadır.

PKK, hem yurtiçinde hem de yurtdı şında vergilendirme veya ba ğış adı altında haraç toplamaya çalı şmı ştır. Haraç vermek istemeyen i şadamlarına, esnaflara ve vatanda şlara kar şı suikast ve kaçırma, ev ve i şyerlerini bombalama giri şimlerinde bulunmu ştur. Örgütün haraç vermeyenlere kar şı bu tür giri şimlerde bulunması di ğer haraç ödemek istemeyenlere kar şı gözda ğı oldu ğu da bir gerçektir. Yurtdı şına mülteci olarak yerle ştirdi ği ki şileri örgütün vakıf ve derneklerine kaydederek örgüte zorla ba ğış yapmaya zorlanmı ştır. Bunun yanı sıra örgütün dergi ve gazetelerini, sosyal ve kültürel amaçlı organizasyon davetiyelerini ba ğış almak amacıyla kullanılmı ştır.

Örgütün yurtiçinde ve yurtdı şında te şkilatlanması ile birlikte bu tür faaliyetler her tarafa yayılarak örgüte uyu şturucu ticareti kadar olmasa da önemli finans sa ğlamı ştır ve de sa ğlamaktadır . 4.3.1.5 PKK’nın Üye Profili

Emniyet Genel Müdürlü ğü tarafından 262 tutuklu terör örgütü PKK mensubu üzerinde yapılan bir anket verilerine göre PKK terör örgütü üye profilleri şöyledir:

Tablo 3: PKK Terör Örgütündeki Ya ş Da ğılım Oranları

YA Ş GRUPLARI %DA ĞILIM

14 – 25 YA Ş ARASI 54

26 – 37 YA Ş ARASI 34

38 – 58 YA Ş ARASI 12

Kaynak: Emniyet Genel Müdürlü ğü, Ankara 85

Tablo 4: PKK Terör Örgütü Militanların Öğrenim Durumu Da ğılımı

ÖĞREN İM DURUMU % DA ĞILIM

YÜKSEKOKUL 11 LİSE 16 ORTAOKUL 13 İLKOKUL 39 OKUR – YAZAR 12 CAH İL 9 Kaynak: Emniyet Genel Müdürlü ğü, Ankara

Emniyet Genel Müdürlü ğü’nün çalı şması sonucu hazırlanan Tablo 3 ve Tablo 4 incelendi ğinde, terör örgütü PKK’nın genç kitleye sahip oldu ğu ve örgütün yakla şık yarısının ya ilkokul mezunu ya da e ğitimsiz ki şilerden olu ştu ğu açıkça görülmektedir. Ayrıca, bu veriler terör örgütünün 14 - 25 ya ş aralı ğındaki gençlerle e ğitimsiz ki şileri kolayca a ğına dü şürdü ğünün de bir göstergesidir.

4.3.1.6. PKK Terör Örgütünün Eylem Türleri

Terör örgütü PKK’nın kuruldu ğu günden itibaren gerçekle ştirdi ği eylemler incelendi ğinde genellikle vur – kaç takti ğine dayalı eylemler oldu ğu bir gerçektir.

PKK, bugüne kadar il, ilçe, köy ve mezra baskınları, il ve ilçe merkezlerinde bombalı saldırılar, intihar saldırıları, sabotaj, baskın, gasp, adam kaçırma, yol kesme, mayınlama, yol kesme, araç taraması, polis, asker, köy korucusu, ö ğretmen, hem şire ve normal vatanda şa yönelik saldırı, askeri birlik ve karakollara bombalı saldırı ve miting, eylem, yürüyüş ve izinsiz toplantı 86

tarzı eylemlerde bulunmu ştur. PKK, son yıllarda psikolojisi bozuk ki şileri kullanarak bombalı intihar saldırıları türü eylemlerde gerçekle ştirmektedir.

Ayrıca, terör örgütü PKK’nın bugüne kadar gerçekle ştirdi ği eylemlerden bir kısmı EK-4’ de detaylı olarak verilmi ştir.

Örgütün, gerçekle ştirdi ği eylemlerin bir kısmı propaganda amacıyla yapılmakta ve bu sayede hem gücünü göstererek taraftar, militan ve sempatizan kazanma hem de toplumu yıldırarak, korkutmanın ve sindirmenin pe şindedir.

4.3.1.7. PKK Terör Örgütünün Kampları

Terör örgütü PKK, kuruldu ğu günden beri Do ğu ve Güneydo ğu Anadolu bölgesinde kamp kurmaya çalı şmı ş ancak, güvenlik güçlerinin verdi ği mücadele kar şısında önce Türkiye’de kamp kuramamı ş ve Suriye’de konu şlanmı ştır. Örgüt, Türkiye’nin Suriye’ye verdi ği ultimatonlar neticesinde, Körfez Sava şı sırasında olu şan otorite bo şlu ğundan yararlanarak kampları Suriye’den Kuzey Irak bölgesine kaydırmı ştır.

PKK’dan 2007 yılı içerisinde kaçarak, Şırnak’ta güvenlik kuvvetlerine teslim olan E.D. adlı teröristin itirafları 128 göz önüne alındığında; örgüt Irak’ın kuzeyinde ana karargah Zap Kampı olmasına ra ğmen, Kandil’i merkez alarak etrafını saran kampları Kandil Da ğı Sahası, Zagros Sahası ve Behdinan Sahası olmak üzere üç bölgeye ayırmı ş ve hatta Kandil Da ğı Sahası’nı Do ğu ve Batı Cephesi olarak iki bölgeye bölmü ştür.(EK-5’ de detaylı olarak gösterilmi ştir.)

Kandil Da ğı Batı Cephesi’nin önemli kampları, Kurtak, Bole, Levce, Şehit Rüstem, Zergele, Surede ve Belekati’dir. Do ğu Cephesinde ise; Şehit Harun, Berda Kasu, Şehit Ayhan, Dolekoge, Asus, Kalatukan, Zeli ve Kelareş

128 bkz. Milliyet Gazetesi, http://www.milliyet.com.tr/2007/12/28/son/sontur45.asp 28 Aralık 2007 87

kampları yer almı ştır. Ayrıca, Kandil Da ğı Kampları ile ilgili detaylı bilgi EK-6, EK-7 ve EK-8’de sunulmu ştur.

Zagros sahası, Avasin Basyan, Hakurke ve Haftanin kamplarından olu şmu ştur. Bunun yanı sıra Haftanin alanında EK-9’da da özellikleri ile gösterildi ği üzere Pirbela, Ke şan, Muzure, Ka şura, Tırvani ş ve Şehit Berivan kampları yer almaktadır.

Örgütün ana karargahının da içinde bulundu ğu Behdinan sahasında ise; Zap, Gare ve Metina kampları yer almı ştır. Zap kampı Türkiye içerisinde bulunan PKK’lılara talimat verilen telsiz komuta merkezini bulundurması açısından da önemlidir.

Do ğal ve stratejik açıdan korunaklı bir bölge olan Kandil Da ğı’ndaki PKK kampları örgütün can simidi konumunda. PKK’nın bir planına göre Mehmetçi ğin yeni operasyonları kar şısında sıkı şıldı ğında buraya geçilip saklanılacak ve kar şı çatı şmaya girilecek. Örgütün bir ba şka planında da Türk askerini Kandil’e çekmek var. PKK bununla mayınları a şmaya çalı şan askere zayiat ve kayıplar verdirmek istiyor. Mayın a şamasında sonra Mehmetçi ği açık hedef hâline getirip kayıplar verdirerek üstünlük sa ğlamak istiyor. PKK için Zap, savunma alanı içindeki “kalp” niteli ğindeyken Kandil alanı ise ya şama alanındaki “kalp” olarak niteleniyor. 129

PKK sadece Kandil Da ğı’nda veya silahlı kamplarda yuvalanmı ş de ğildir. Irak’taki PKK’ya ba ğlı sivil toplum kurulu şu veya medya organı görünümlü yapılanmalar silahlı kamplardan daha etkili bir şekilde çalı şmaktadırlar. 130

PKK terör örgütünün Irak’ın kuzeyi haricinde Irak’ta ve İran’da kampları da bulunmaktadır. Özellikle Musul civarında bulunan Makhmur Mülteci Kampı ka ğıt üzerinde Birle şmi ş Milletler’in denetiminde gözükmesine ra ğmen denetimi PKK’nın elinde bulunmaktadır. Bu kampta PKK diledi ği gibi çalı şma, propaganda ve e ğitim yapabilmektedir.Ayrıca EK-10’ da yer alan haritada da görüldü ğü gibi İran’da Türe ş, Kuran ve Şehidan kampları bulunmaktadır.

129 http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=29767 130 USAK, Kuzey Irak Operasyon Raporu , 13 Haziran 2007, s.34 http://www.usakgundem.com/pdfs/USAK_RAPOR-Kuzey_Irak.pdf 88

Ayrıca, 2000’li yılların ba şlarında PKK’nın Rusya’da Moskova’ya 300 kilometre uzaklıkta e ğitim ve barınma amaçlı Yaroslav kampı 131 ve Yunanistan’da Atina yakınlarında Lavrion ve Dimitri Elen kampları 132 bulunmu ş ve özellikle Yunanistan’daki kamplar militanlara silah ve bomba e ğitimi konusunda e ğitim vermesi açısından önemlidir.

Terör örgütü PKK, bazı kamplarında kurdu ğu küçük barajlar vasıtasıyla elektrik üretmekte ve çevre köylerin ihtiyacını kar şılamaktadır.

4.4. ASALA İle PKK İli şkisi

ASALA – PKK ili şkisinin temelleri birlikte siyasi ve askeri e ğitim gördükleri Filistin kamplarında ba şlamı ştır. 1979 yılında Lübnan’ın Sidon şehrinde ASALA ile PKK Türkiye Cumhuriyeti’ni fa şist olarak ilan etmi ş ve Ermeni ve Kürt halkları adına ortak bir eylem kararı aldıklarını açıklamı şlardır. Bu beyanname Kurdistan News and Comment’in 4. sayısında ne şredilmi ştir. 133 Bu bildirinin hemen arkasından, Uluslararası Af Örgütü, Kürt Dayanı şma Komitesi, Ermeni Öğrenci Organizasyonu, Avrupa Ermeni Ö ğrenci Birli ği, Avrupa Kürt Öğrenci Birli ği, Ermeni Basın ve Haber Örgütü, İngiliz Komünist Partisi gibi Marksist örgütler ortak bir cephe olu şturarak İngiltere’de ‘‘Türkiye’de Kürtlerin azınlık oldu ğu ve Türk Hükümetinin onlara baskı yaptı ğı’’ iddialarıyla Türkiye aleyhtarı bir kampanya başlatmı şlardır. 134

Avrupa ülkelerinde sempatizanlık evresinden militanlı ğa geçi ş sürecindeki Ermeni ve Kürt ö ğrenciler, birle şmenin tarihten kaynaklanan sancılarını gidermeye çalı şırken, 8 Nisan 1980’de Lübnan’ın Sayda (Sidon) kentinde, PFLB lideri George Habba ş’a ba ğlı silahlı gerillaların koruması altında bir araya gelen ASALA ve PKK liderleri, Türkiye’ye kar şı ortak eylem deklarasyonu yayınlamı şlardır. 135

131 bkz, Radikal Gazetesi, http://www.radikal.com.tr/veriler/2001/08/02/haber_9814.php 2 A ğustos 2001 132 bkz. http://www.turkishgreek.org/diger.htm 133 Şükrü Kaya Sefero ğlu, Milli Mücadele Yıllarında Kürt Türk – Ermeni İli şkileri, İstanbul Türk Dünyası Ara ştırmaları Vakfı Yayınları, 1990, s.106 – 107’den naklen Bal ve Çufalı, Dünden…, s.696 134 Şükrü Kaya Sefero ğlu, Milli Mücadele Yıllarında Kürt – Türk – Ermeni İli şkileri, İstanbul 1990, s.116 – 119’den naklen Atila Şehirli, s.240 135 Çitlio ğlu, Ölümcül…, s.214 89

Bu toplantı sonunda ASALA temsilcisi;

…Sava şçılarımız çok yakın bir gelecekte Kürt sava şçılar ile yan yana geleceklerdir. Bu, fa şist Türk rejimine kar şı en büyük silahımız olacaktır. Biz, Türkiye dı şında iken Türk Ermenistanı’nı kurtarmamız mümkün de ğildir.

Ermenistan’ı, Kürt sava şçı karde şlerimizle birlikte kurtaraca ğız ve çok yakında varlı ğımızı i şgal edilmi ş Ermenistan’ın en iç noktalarında göstererek kanıtlayaca ğız. Bu, ASALA’nın ataca ğı gelecek adımdır…136

şeklinde ifadesini dile getirmi ştir. Daha sonra söz alan PKK temsilcisi,

Kürdistan İş çi Partisi’nin 1975’te kuruldu ğunu ve 1978 yılında bugünkü adı altında eylemlerine ba şladı ğını, ilk eylemlerini 30 Mart 1980’de gerçekle ştirdiklerini anlatır. PKK temsilcisinin iddia etti ğine göre Mardin’de bir askeri konvoyu pusuya dü şürerek 30 askeri öldürmü şlerdir.(Böyle bir eylem olmamı ştır. E.Ç.) Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ile aralarında bir benzerlik olmadı ğını özellikle vurgulayan temsilci, amaçlarının Türk Kürdistanı’nın ba ğımsızlı ğını sa ğlamak oldu ğunu belirtmi ştir. 137

"PKK ve ASALA’nın üzerinde anla şmaya vardıkları devletin adı ‘‘Ermeni – Kürt Federe Devleti’’ olacak, Do ğu Anadolu, federe devletin ermeni sektöründe, Güneydoğu Anadolu ise Kürt sektöründe kalacaktır."138

ASALA ile PKK temsilcileri arasında bu deklarasyonun imzalanmasının ardından Abdullah Öcalan, yurtiçindeki örgüt militanlarına 21 – 28 Nisan tarihini Kızıl Hafta olarak ilan etti ğini ve bu günler içerisinde bütün imkanlar kullanılarak silahlı eylemlerin tırmandırılması talimatını vermi ştir.

Nitekim, ASALA ile PKK eylem ortaklı ğı ilk defa 9 Kasım 1980’de Türkiye’nin Strazburg Ba şkonsoloslu ğu’nun ve 19 Kasım 1980 tarihinde de Roma Türk Havayolları bürosunun saldırıya u ğraması ile kanlı eylemlere dönü şmü ş ve yapılan bu eylemler PKK ve ASALA tarafından ortakla şa üstlenilmi ştir.

136 Çitlio ğlu, Ölümcül…, s.215 137 Çitlio ğlu, Ölümcül…, ss.215-216 138 Çitlio ğlu, Ölümcül…, s.216 90

24 Eylül 1981’de ‘‘Kürt ve Türk Halklarına Ba şvuru’’ adlı bir bildiri yayınlayan ASALA, ‘‘PKK’ya her konuda destek verece ğini, aynı etnik kökene sahip(!) Kürtler ve Ermenilerin, aynı ulustan (Türklerden) gördükleri baskılara ortak eylemlerle cevap vereceklerini’’ açıklamı ştır. 139

1982 yılında ASALA merkezini Atina’ya ta şırken, militanları da PKK safında Kuzey Irak’ta ve Suriye’de eylemlere katılmı ştır.

“ASALA, 1984’de yapılan ikinci bir anla şmayla tecrübesini, destek odaklarını ve kadrosunu PKK’ya devrederek Türkiye’ye kar şı terör bütünlü ğü sa ğlamı ştır.”140 Bu sayede Ermeni militanlar PKK terör örgütü bünyesinde Türkiye’ye yönelik eylemleri gerçekle ştirmeye devam etmi şlerdir. Bunun en büyük kanıtı geçti ğimiz yıllarda PKK terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlarda etkisiz hale getirilen teröristlerin büyük bir ço ğunlu ğunun Ermeni asıllı olmasıdır. Ayrıca, 1987 ve 1990 yıllarında PKK ile Ermeniler arasında yapılan anla şmalarda bu gerçe ği ortaya koymu ştur.

1987 yılında bölücü terör örgütü PKK ile Ermeniler arasında bir anla şma yapılmı ştır. Bu anla şmanın hükümleri şunlardır: 141

• Ermeniler PKK terör örgütü içinde e ğitim faaliyetlerinde bulunacaklar, • PKK terör örgütüne her yıl militan ba şına 5.000 dolar ödenecek, • Ermeniler küçük çaplı eylemlere katılacaklar

Yapılan bu anla şmanın akabinde örgüt içerisinde Ermenilerin sivrilmeleri üzerine, PKK – ASALA ili şkilerinden sorumlu Hermez Samurouyan adlı şahısla birlikte 18 Nisan 1990 tarihinde yapılan toplantıda şu kararlar alınmı ştır: 142

• PKK ve ASALA terör örgütlerinin artık ortak yönetilecektir, • Türkiye’de güvenlik kuvvetlerine yönelik eylemlerde istihbaratı Ermeniler yapacak,

139 Şükrü Kaya Sefero ğlu, s.116-119’den naklen Şehirli, Bölücü…, s.242 140 Mehmet Turgut, Döne Döne Dü şünmek , İstanbul 1993, s.373 141 http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/teror/pkk.html 142 http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/teror/pkk.html 91

• Muhtemel devrimden sonra elde edilen topraklar e şit olarak bölü şülecek, • Kamp masraflarının %75’ini Ermeniler kar şılayacak, • Türkiye’deki metropol şehirlerde eylemler yapılacak

Sonuç olarak, ASALA ve PKK birbirinden farklı etnik kimlikten hareket etmelerine ra ğmen Türkiye’yi bölme ve zayıflatma konusunda işbirli ğine gitmi şlerdir.

4.5. ASALA İle PKK Arasındaki Benzerlikler

ASALA ile PKK terör örgütlerine yüzeysel olarak bakıldı ğında ASALA’nın Ermeni Devleti’ni PKK’nın da Kürt Devleti’ni kurmayı amaçladı ğından dolayı iki örgüt arasında benzerlik olması imkansız gibi görünmü ştür. Ancak, ASALA’nın son verdi ği dönemde PKK’nın hızlı bir çıkı ş yaparak faaliyetlerine ba şlaması iki örgüt arasındaki benzerlik ve birbirinin devamı oldu ğu yönündeki ku şkuları artırmı ştır. Nitekim, detaylara inildi ğinde iki örgüt arasında bir takım benzerlikler bulundu ğu ortaya çıkmı ştır. ASALA ile PKK arasındaki benzerlikler a şağıdaki gibi sıralanabilir.

Her iki örgütte, • Marksist ideolojiyi sahiplenmi ştir, • Kurulu ş a şamasında aynı devletler ve dı ş güçler tarafından desteklenmi ştir, • Sözde Anayurt toprakları Türkler tarafından i şgal edilmi ştir, • Kültürel, sosyal ve siyasal haklarının kısıtlamalar altında bulundu ğunu iddia etmi ştir, • Türkiye’yi ve Türkleri hedef alırken di ğer taraftan örgüte destek olmayan veya kar şı çıkan Ermeni ve Kürt vatanda şlara da yönelmi ştir, 92

• Finans kayna ğı olarak, bazı devletlerin ve dı ş güçlerin yardımı yanında uyu şturucu kaçakçılı ğı ticaretine girmi ş ve hatta aynı ba ğlantıları kullanmı ştır,

Ancak, ASALA Türkiye’de tabana sahip olmadı ğı için yurtdı şında ya şayan Türk Diplomat ve vatanda şlarına yönelik eylemlerde bulunurken, PKK ise sahip oldu ğu tabandan yararlanarak Türkiye’de eylemlerini yo ğunla ştırmı ştır. Nitekim; ASALA ile PKK arasında etnik ayrılıklar haricinde hiçbir farklılık bulunamaması PKK’nın ASALA’nın devamı oldu ğu yönündeki iddiaları arttırmı ştır ve ASALA’nın ini ş dönemi ile PKK’nın çıkı ş döneminin örtü şmesi ve de arkalarındaki dı ş odakların aynı olması bu tezi güçlendirmi ştir.

4.6. Sonuç

Bu bölümde Türkiye’yi ve Türkleri hedef almı ş veya almaya devam eden etnik terör örgütleri incelenmeye çalı şılmı ştır. Bu ba ğlamda, özellikle ASALA ve PKK terör örgütlerinin kurulu şları, amaç ve hedefleri, stratejileri, örgüt yapıları, nitelikleri, eylemleri ve di ğer örgütlerle ili şkileri ayrıntılı olarak irdelenerek, iki örgütün birbirinin devamı olup olmadı ğı ve ili şkilerinin hangi boyutta oldu ğunun üzerinde durulmaya çalı şılmı ştır.

Ermeni etnik terör örgütleri (ASALA, ASALA – MR, NAR, ARA, GEKO) incelendi ğinde farklı ideoloji kaynaklı olmalarına ra ğmen örgütler sözde soykırımın kabul ettirilmesi, Türkiye’den tazminat ve toprak talebi ve de Ba ğımsız bir Ermenistan Devleti kurma amacında birle ştikleri görülmü ştür.

Di ğer Ermeni terör örgütleri gibi 1915 Tehciri’ni soykırım olarak istismar ederek, intikam duygularıyla nokta hedeflere yönelik eylemlerde bulunan ASALA’nın, güçlü lojistik deste ğe ve istihbarat kaynaklarına sahip oldu ğu, hedef seçiminden eylem sonrasına kadar her a şamada profesyonelli ğe ve gizlili ğe önem verdi ği görülmü ştür. Bunun yanı sıra örgüt kurumsalla şmasını 93

sa ğlayabildi ğinden dünyanın her tarafında aynı anda veya farklı zamanlarda eylem gerçekle ştirebilmesine ra ğmen Türkiye’de militan deste ği kazanamadı ğından dolayı sadece iki eylem gerçekle ştirebilmi ş ve gizlilik nedeniyle de Yugoslavya’daki eylem harici hiçbir eylemde örgüt militanlarının yakalanmadı ğı görülmü ştür.

Etnik terör örgütü ASALA’nın 1985 yılında eylemlerine son vermesi ile ilgili olarak kendi hataları yüzünden destekçi devletler veya Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin özel kurdu ğu tim tarafından bitirildi ği yönünde iddialar mevcut olmakla birlikte daha tam aydınlı ğa kavu şturulamamı ştır. Ancak, terör örgütü ASALA’nın Karaba ğ meselesinde ufak çapta ortaya çıkması örgütün bitmedi ği sadece uyutuldu ğu yönündeki iddiaları da kuvvetlendirmi ştir.

Çalı şma sırasında Türkiye Cumhuriyeti’ni yakla şık 30 yıldır hedef olarak seçmi ş olan Ayrılıkçı Kürt Hareketi kaynaklı PKK terör örgütü ile ilgili edinilen bilgi ve belgeler ı şığında örgütün görünürde ba şta Türkiye olmak üzere Suriye, İran ve Irak topraklarından parçalayaca ğı topraklar üzerinde sözde Büyük Kürdistan Devleti’ni kurma amacıyla saldırılarda bulundu ğu ve finans ihtiyacını kar şılamak içinde uyu şturucu, silah ve insan ticareti alanında da faaliyet gösterdi ği sonucuna varılmı ştır. Ayrıca, örgüt liderinin tutuklanmasının ardından bir ara bocalama dönemi ya şamasının ardından hem silahlı eylemlere hem de siyasal alandaki faaliyetlerine devam etti ği görülmü ştür.

PKK terör örgütü, ASALA’nın aksine Türkiye içerisinde güçlü militan deste ği sağlayabilmesinden dolayı bütün şehirlerde özellikle nokta saldırısından daha çok propaganda faaliyeti olarak kullanabilece ği kitlelere yönelik saldırılar gerçekle ştirmi ştir. Ayrıca, örgüt militanları ASALA’nın aksine e ğitimsiz, cahil gençlerden olu ştu ğu görülmü ştür.

94

PKK terör örgütünün ASALA’nın devamı veya sıkı ili şkiler içerisinde oldu ğu yönünde iddialar mevcut olmakla birlikte PKK ile ASALA’nın aynı kamplarda e ğitim almasının yanı sıra bir dönem ortak eylemlerde bulunmaları ve de örgüt militanları arasında Ermeni vatanda şların ço ğunlukta olması bu iddiaların iddia olmadı ğını kanıtlamaktadır. Ayrıca, ASALA ile PKK arasında sadece etnik kimlik farklılı ğı bulunmasına ra ğmen, Ermeni etnik terör örgütü ASALA’nın uyutulmaya terk edildi ği dönemde PKK terör örgütünün canlanarak ortaya çıkması da PKK’nın ASALA’nın devamı oldu ğunu kanıtlamakta ve hatta her iki örgütün de aynı güçlerin ma şası olarak kullanıldı ğını göstermektedir.

Sonuç olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni parçalamaya yönelik eylemlerde bulunan etnik terör örgütleri hangi isimle ve hangi amaçla kurulmu ş olurlarsa olsunlar, aynı güçler tarafından Türkiye’ye kar şı ma şa olarak kullanılmı şlardır ve kullanılmaya da devam etmektedirler. Ancak, devletin bu tehlike kar şısında verdi ği mücadelenin ba şarılı olabilmesi için de örgütün devamlılı ğında büyük rolü olan uyu şturucu, silah ve insan ticaretinin önüne geçilmesi amacıyla Türkiye’nin Irak – İran ve Suriye ile olan sınır hattı ve sınır kapılarını denetimi altına almasının ve her türlü kaçakçılı ğın önüne geçmesinin şart oldu ğu sonucuna varılmı ştır.

95

BÖLÜM V

SONUÇ

Bu çalı şmada tarih boyunca insanlık dı şı eylemlere neden olan terör kavramı genel olarak irdelenmi ş ve etnik kimli ğin ön plana çıkarılarak ülke bütünlü ğünü parçalamaya yönelik eylemleri kapsayan etnik terör konusu mevcut bilgi ve deliller ı şığında incelenmeye çalı şılmı ştır. Ancak, genel olarak herkes tarafından kabul görmü ş bir terör tanımının bulunmayı şı ve teorik çevresinin sınırlarının kesinle şmemesi etnik terörün tanımlanmasında da olumsuz etkiler yaratmıştır. Bunun yanı sıra bir devletin terörist olarak nitelendirdi ği bireyi di ğer bir devletin özgürlük sava şçısı veya ba ğımsızlık arayı şçısı olarak görmesi de sorunun tanımlanmasında olumsuzluklara neden olmuştur.

Çalı şmanın bölümlerinde izah edildi ği üzere etnik terör hareketinin ba şlangıcı olarak Osmanlı’nın yıkılma döneminde meydana gelen etnik ayrılıklara dayalı isyanlar kabul edilmi ş ve tarihi süreç içerisindeki seyiri sonucunda da 1970’li yılların ortalarında gün yüzüne çıkmı ştır. Bu zaman dilimi süresince Rusya, İngiltere ve Fransa gibi bazı devletler bir taraftan Ermenilere di ğer taraftan da ayrılıkçı Kürtlere yönelik politikalar geli ştirerek Türkiye’nin bölgede güç olmasını önlemek ve yıpratmak amacıyla uygulamaktan geri kalmamı şlardır. Bu nedenle de; çalı şmada Türkiye’de etnik terör incelenirken karma şıklı ğa neden olmamak için tarihçesi iki parçaya ayrılarak incelenmeye çalı şılmı ştır.

Türkiye Cumhuriyeti’ni tehdit eden etnik terör örgütlerinden ASALA ve PKK’nın kurulu şları, amaç ve hedefleri, stratejileri, örgüt yapıları, özellikleri ve eylemleri kapsamında kar şıla ştırılması sonucunda

• Ermeni terör örgütü ASALA’nın güçlü lojistik deste ğe ve istihbarat kayna ğına sahip oldu ğu, hedef seçiminden eylem 96

sonrasına kadar her a şamada profesyonelli ğe ve gizlili ğe önem verdi ği • Terör örgütü PKK’nın ise; güçlü finans ve lojistik deste ğe sahip olmasının yanı sıra Türkiye içerisinden eleman teminini kolay sa ğlamasından dolayı bütün vilayetlerde propaganda amaçlı kitlesel saldırılar gerçekle ştirdi ği gözlenmi ştir.

Çalı şma sırasında her iki etnik terör uygulaması da birbirinden farklı olarak görünmü şse de aynı devletlerin yalanlarıyla dolu tarihi belge düzmeceleri ve destekleri incelendi ğinde hiçbir farkı olmadı ğı görülmü ştür.

Özellikle 1973-1985 yılları arasında aktif olarak Türkiye’ye ve Türklere kar şı etnik terörü bir araç olarak kullanan Ermeni etnik terör örgütleri Ba ğımsız Büyük Ermenistan devleti rüyasını gerçekle ştirmek amacıyla 1915 yılında meydana gelen tehciri istismar ederek sonrasında kendilerinin de inandıkları sözde soykırım düzmecesini uluslararası kamuoyuna tanıtarak Türkiye’nin sözde soykırımı tanıması, tazminat ve toprak parçası gibi talepleri gerçekle ştirmek amacı ta şımı şlardır.

Di ğer taraftan Ermeni etnik terörünün uyutulmasının hemen ardından eylemleri ile Türkiye gündemine ta şınan Ayrılıkçı Kürt Hareketi kaynaklı etnik terörünün bu sefer Ba ğımsız Büyük Kürdistan Devleti kurmak amacıyla Türkiye’den toprak talep etmesi ile ba şlayan ve halen devam eden terör uygulamasıdır.

Her iki etnik terör uygulamasına da baktı ğımızda biri Ermenistan biri Kürdistan diyerek toprak talepleri ile ortaya çıkmı ş ve birinin bitiminde di ğeri ba şlatılmı ştır. Bu da Türkiye üzerine büyük bir kumpas kuruldu ğu ve sadece örgütün adı ile piyonlarının farklı oldu ğunu göstermi ştir. Ayrıca etnik terör örgütü kar şısında Türkiye’nin verdi ği maddi ve manevi zaiyat ile mücadele 97

hesaplandı ğında bu kadar zaman zarfı içerisinde bu örgütlerin eylemlerinin önüne geçilememesinin arkasında terör örgütünün aldı ğı desteklerin ve finans kaynaklarının ne denli önemli oldu ğu yönündeki ku şkuları da giderek artırmaktadır.

Bu çalı şmada özellikle yurtdı şında Türk vatanda şlarına ve diplomatlarına yönelik nokta saldırıları gerçekle ştiren ve gizlilik esaslı yapılanma gösteren Ermeni etnik terör örgütü ASALA ile yakla şık 30 yıl boyunca 35 bin insanımızı genç - ya şlı, çoluk – çocuk, kadın – erkek, sivil – asker demeden canice öldüren Ayrılıkçı Kürt Hareketi Kaynaklı Etnik Terör Örgütü PKK mevcut deliller ve bilgiler ı şığında incelenmeye çalı şılmı ştır. Yapılan bu inceleme sonucunda;

• Marksist ideolojiyi sahiplendi ği, • Aynı örgütün kamplarında e ğitim aldıkları (Filistin’de FKÖ Kampı), • Aynı devletler tarafından desteklendikleri, • Sözde anayurt topraklarının Türkler tarafından i şgal edildi ğini iddia etmeleri, • Kültürel ve sosyal alanda kısıtlamalar uygulandı ğını dile getirmeleri, • Türkiye’yi ve Türkleri hedef alırken di ğer taraftan örgüte destek olmayan veya kar şı çıkan Ermeni ve Kürt vatanda şlara da yönelmeleri, • Dönem dönem ortak eylemde bulunmaları ve i şbirli ğine gitmeleri • ASALA’nın faaliyetlerini durdurmasının ardından Ermeni Teröristlerin PKK içinde devam etmeleri gibi sonuçlar elde edilmesi her iki örgütün sadece i şbirli ği ile sınırlandırılamayaca ğını ve birbirinin devamı oldu ğu yönündeki iddiaları da güçlendirmi ştir. Ancak, buna ister i şbirli ği isterseniz devamı deyin gerçek olan her iki örgütün de Türkiye’yi yıpratarak böl – parçala – yönet politikasını hayata 98

geçirmek isteyen devletlerin ve dı ş güçlerin ma şası oldu ğu gerçe ğini yansıtmaktadır.

Türkiye’nin jeopolitik konumunun öneminden dolayı meydana gelen ayrılıkçı hareketlerin terör örgütlerine dönü şerek bu denli olumsuz sonuçlar yaratmasında elbette Türkiye’nin uyguladı ğı politikaların etkisi bulunmaktadır. Özellikle bir grup Ermeni ile destekçilerinin 1915 Tehciri’nin düzmece belgelerle ortaya atılan Sözde Soykırım Yalanı politikasının uluslararası kamuoyunda gündeme getirilmek istendi ği dönemde Türkiye’nin gerçek belgelerle uluslararası kamuoyunu aydınlatma politikasını gerçekle ştirememesi büyük etken olmu ştur. Bunun yanı sıra aynı devletlerin ve dı ş güçlerin ülkenin asli unsuru olan Kürt vatanda şlarımız üzerinde yaptı ğı ayrı etnik kimlik ve devletin ikinci sınıf vatanda ş olarak gördü ğü yönündeki kı şkırtmalarına ka şı devletin istismar unsuru olacak ekonomik, sosyal ve kültürel çalı şmalara önem vermemesi Türkiye’de ayrılıkçı Kürt hareketlerinin sistemli ve örgütlü bir biçimde etnik teröre dönü şmesinde etkisi olmu ştur.

Çalı şmada Türkiye’yi ve Türkleri hedef almı ş etnik terör örgütlerinin gerçekle ştirdi ği eylemler hakkındaki bilgi ve deliller ı şığında yapılan incelemede

• Örgüt propagandasını gerçekle ştirmek, • Otoriteyi sarsmak, • Otoriteyi şiddete yöneltmek, • Örgüt mensuplarının moralini yükseltmek, • Halkın moralini bozmak, • Halkı Yıldırmak ve sindirmek, amacıyla hedef türü seçimi ve planlarını gerçekleştirdi ği ortaya çıkmaktadır.

99

Ayrılıkçı Kürt hareketi kaynaklı etnik terör örgütü ba şta do ğu ve güneydo ğu Anadolu bölgesi ile metropoller ba şta olmak üzere tüm Türkiye’de kanlı eylemlerde bulunmu ş ve yakla şık 35 bin insanın canına kıymı ştır. Ermeni Etnik terör örgütleri ise; 21 ülkenin 38 kentinde 39’u silahlı, 70’li bombalı, biri de i şgal olmak üzere toplam 110 eylem gerçekle ştirmi şlerdir. Ayrıca, ermeni terör örgütlerinin ayrılıkçı Kürt hareketi kaynaklı etnik terör örgütü PKK’nın aksine Türkiye’nin içerisinde birkaç haricinde eylem gerçekle ştirememesinin nedeni Türkiye’de gerekli militan deste ğini arkasına alamamasının (Türkiye Ermenilerinin deste ğini alamaması) yanı sıra dı şarıdan sızmaları gerçekle ştirememi ş olması yer almaktadır.

Yapılan bu çalı şmada etnik terör örgütlerinin uzun süre gerçekle ştirdikleri eylem ve saldırılarla Türkiye’yi tehdit altına almalarında örgütün ihtiyaçlarını kar şılayacak güçlü finans kaynakları olarak dı ş devletlerin destekleri yanında uyu şturucu, insan ve silah kaçakçılı ğı ile haraç ve ba ğış toplayarak kar şıladıkları görülmü ştür. Türkiye’nin kar şı kar şıya kaldı ğı etnik terör tehlikesi ile mücadelede örgütlerin güçlü finans kaynaklarının önüne geçmek zorunda kaldı ğı için

• Türkiye’nin Irak – İran ve Suriye sınır hattını denetim altında tutarak, sınır kapılarındaki kontrollerde daha etkin olması, • Uluslararası kamuoyuna yönelik planlı – projeli diplomatik giri şimlerde bulunması gerekti ği dü şünülmektedir. Ayrıca; sosyal, kültürel, siyasi, hukuki, ekonomik, eğitim ve co ğrafya alanlarını da kapsayan, toplumun her kesimini mücadelenin içerisine alan çok boyutlu çözümler üretilerek top yekûn mücadele gösterilmelidir.

Sonuç olarak, Türkiye’nin yıllardır etnik terör tehdidi karşısında, günü kurtarma çalı şmalarından vazgeçerek, ulusal ve uluslararası kamuoyunda gerekli 100

çalı şmalar yaparak, kalıcı çözümler üreterek mücadele etmesi ve strateji belirlemesi yararlı olaca ğı dü şünülmektedir. Çünkü, sadece teröre maruz kalan devletlerin mücadelesi etnik terörü yok etmek tek ba şına yeterli olmayıp, uluslararası kamuoyunun da deste ğinin sa ğlanması gerekmektedir.

101

EKLER 102

EK 1 : Sevr Antla şması Sonucu Çizilen Harita 143

143 http://delikurt.files.wordpress.com/2007/03/sevrharitayu0.jpg 103

EK 2 : Ermeni Terör Örgütleri Tarafından Şehit Edilen Kamu Görevlileri ve Yakınları 144 TAR İH ADI – SOYADI YER GÖREV İ Mehmet BAYDAR Ba şkonsolos 27 Ocak 1973 Santa Barbara (ABD) Bahadır DEM İR Konsolos 2 Ekim 1975 Dani ş TUNALIG İL Viyana (AVUSTURYA) Büyükelçi İsmail EREZ Büyükelçi 24 Ekim 1975 Paris (FRANSA) Talip YENER Şoför 16 Şubat 1976 Oktar C İRİT Beyrut (LÜBNAN) Ba şkatip 9 Haziran 1977 Taha CARIM Vatikan ( İTALYA) Büyükelçi Necla KUNERALP Büyükelçi E şi 2 Haziran 1978 Madrid ( İSPANYA) Be şir BALCIO ĞLU E. Büyükelçi 12 Ekim 1979 Ahmet BENLER Lahey (HOLLANDRA) Büyükelçi O ğlu 22 Aralık 1979 Yılmaz ÇOLPAN Paris (FRANSA) Turizm Mü şaviri Galip ÖZMEN İdari Ate şe 31 Temmuz 1980 Atina (YUNAN İSTAN) Neslihan ÖZMEN İdare Ate şe Kızı Şarık ARIYAK Ba şkonsolos 12 Aralık 1980 Sidney (AVUSTRALYA) Ergin SEVER Güvenlik Ata şesi Re şat MORAL İ Çalı şma Ata şesi 4 Mart 1981 Paris (FRANSA) Tecelli ARI Din Görevlisi

144 http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi38/173.htm ’den uyarlanmı ştır. 104

9 Haziran 1981 Mehmet Sava ş YERGÜZ Cenevre ( İSV İÇRE) Sözle şmeli Sekreter 24 Eylül 1981 Cemal ÖZEN Paris (FRANSA) Güvenlik Ata şesi 28 Ocak 1982 Kemal ARIKAN Los Angeles (ABD) Ba şkonsolos 8 Nisan 1982 Kani GÜNGÖR Ottowa Ticaret Mü şaviri 4 Mayıs 1982 Orhan GÜNDÜZ Boston Fahri Ba şkonsolos 7 Haziran 1982 Erkut AKBAY Lizbon İdari Ata şe 27 A ğustos 1982 Atilla ALTIKAT Ottowa Askeri Ata şe (Albay) 9 Eylül 1982 Bora SÜELKAN Burgaz (BULGAR İSTAN) İdari Ata şe 8 Ocak 1983 Nadide AKBAY Lizbon İdari Ata şe E şi 9 Mart 1983 Galip BALKAR Belgrat Büyükelçi 14 Temmuz 1983 Dursun AKSOY Brüksel İdari Ata şe 27 Temmuz 1983 Cahide MIHÇIO ĞLU Lizbon Müste şar Elçi 28 Nisan 1984 Işık YÖNDER Tahran ( İRAN) Sözle şmeli Sekreter Elçi 20 Haziran 1984 Erdo ğan ÖZEN Viyana (AVUSTURYA) Çalı şma Ata şesi 19 Kasım 1984 Enver ERGUN Viyana (AVUSTURYA) Uluslararası Memur 7 Ekim 1991 Çetin GÖRGÜ Atina (YUNAN İSTAN) Basın Ata şesi 11 Aralık 1993 Ça ğlar YÜCEL Ba ğdat (IRAK) İdari Ata şe 4 Temmuz 1994 Haluk S İPAH İOĞLU Atina (YUNAN İSTAN) Müste şar 105

EK 3 : PKK’nın Silah ve Mühimmat Kaçakçılı ğı Güzergahları

Kaynak: Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Ba şkanlı ğı – 2007

106

EK 4 : PKK Katliamlarından Örnekler 145

15 A ğustos 1984 Şemdinli / HAKKAR İ: Gerçekle ştirilen silahlı saldırıda 1 Astsubay ve 2 er şehit dü şmü ştür.

15 A ğustos 1984 Eruh / Sİİ RT : Jandarma Karakol binasına kar şı bombalı ve silahlı saldırı sonucunda 1 Jandarma eri şehit dü şmü ş, 6 er ve 3 sivil yaralı olarak kurtulmu ştur.

19 A ğustos 1984 Çukurca / HAKKAR İ : Şorte Köprüsü civarında kurulan pusu sonucunda 9 güvenlik görevlisi şehit edilmi ştir.

2 Ekim 1984 Şemdinli / HAKKAR İ: Askeri konvoyun pusuya dü şürülmesi sonucu 1 yüzba şı, 1 astsubay ve 1 er şehit dü şmü ştür.

22 Ocak 1987 Uludere / HAKKAR İ : Ortaba ğ Köyü Katliamı

145 http://www.pkkgercegi.net/pkk_gercekleri_dosyalar/frame.htm 107

24 Ocak 1987 Midyat / MARD İN : Ba şyurt ve Efeler Köylerine düzenlenen saldırı sonucu 3 erkek, 1 kadın ve 7 çocuk olmak üzere 11 ki şi katledilmi ştir.

7 Mart 1987 Nusaybin / MARD İN : Açıkyol Köyü’nde yapılan baskın sonucu 6 çocuk ve 2 kadın olmak üzere 8 ki şi hayatını kaybetmi ştir.

20 Haziran 1987 Ömerli / MARD İN : Pınarcık Köyüne askeri giysili 40 teröristin saldırısı sonucu 16 çocuk, 6 kadın ve 8 erkek olmak üzere 30 ki şi katledilmi ştir.

9 Temmuz 1987 Hani / D İYARBAKIR : Kırım Köyü’ne yapılan silahlı baskın sonucu 12 ki şi öldürülmü ştür. 108

10 Temmuz 1987 İdil ve Midyat / MARD İN : İdil’e ba ğlı Peçenek ve Midyat’a ba ğlı Yuvalı köylerinde 11’i çocuk olmak üzere 25 ki şi öldürülmü ştür.

10 Mayıs 1988 Nusaybin / MARD İN : Bahmini mezrasına düzenledikleri saldırı ile 6 çocuk, 2 kadın ve 7 erkek olmak üzere 15 ki şiyi katletmi şlerdir.

5 Aralık 1988 Dargeçit / MARD İN : Yazıören Köyü’ne düzenlenen silahlı saldırı sonucu 3 Ö ğretmen öldürülmü ştür.

1 Mayıs 1989 Fındık yolu / S İİ RT : Araç yakılması sonucu izinden dönen 4 asker ve 1 vatanda ş öldürülmü ştür.

109

10 Haziran 1990 Güçlükonak / ŞIRNAK : Çevrimli Köyü’ne gerçekle ştirilen saldırı sonucunda 11 çocuk, 7 kadın ve 9 erkek olmak üzere 27 ki şi katledilmi ştir.

15 Şubat 1991 Pazarcık / KAHRAMANMARA Ş : Şallıu şağı Köyü demiryolunda katar tahribi yapılmı ş ve 1 vatanda ş hayatını kaybetmi ştir.

110

25 Aralık 1991 Bakırköy / İSTANBUL : Çetinkaya Ma ğazası’na yapılan saldırı sonucunda 6 çocuk ve 6 kadın katledilmi ştir.

13 Eylül 1992 Şemdinli / HAKKAR İ : Jandarma karakoluna düzenlenen baskın sonucunda 15 er öldürülmüştür.

29 Eylül 1992 Derecik / HAKKAR İ : Jandarma Karakolu’na düzenlenen saldırı sonucunda 27 güvenlik görevlisi şehit edilmi ştir.

24 Mayıs 1993 B İNGÖL : Bingöl – Elazı ğ Karayolu üzerinde aralarında silahsız askerlerinde bulundu ğu 36 ki şi otobüslerinden indirilerek öldürülmü ş ve araçlar yakılmı ştır.

111

5 Temmuz 1993 Kemaliye / ERZ İNCAN : Ba şba ğlar’da teröristler tarafından yapılan saldırı sonucu 33 ki şi hayatını kaybetmi ştir.

18 Temmuz 1993 Bahçesaray / VAN : Sündüz Yaylası’na yapılan baskın sonucu 14 çocuk, 8 kadın ve 4 erkek olmak üzere 27 ki şi hayatını kaybetmi ştir.

112

29 Eylül 1993 Kozluk / BATMAN : Be şkonak Köyü Serikan Mezrası’na düzenlenen saldırı sonucunda 2 çocuk, 4 kadın ve 1 erkek hayatını kaybetmi ştir.

2 Ekim 1993 Elbistan / KAHRAMANMARA Ş : Sevdilli Köyü Ofalar mevkiinde otobüs taranması sonucu 1 vatanda ş öldürülmü ş ve 9 ki şide yaralanmı ştır.

4 Ekim 1993 Şirvan / S İİ RT : Daltepe köyüne düzenlenen saldırı sonucunda 10 çocuk, 7 kadın ve 16 erkek olmak üzere toplam 33 ki şi katledilmi ştir.

7 Ekim 1993 Pertek / TUNCEL İ: Pınarlar Köyüne yapılan baskın sonucunda 4 ö ğretmen katledilmi ştir.

18 Ekim 1993 Ka ğızman / KARS: Günindi, Akyayla ve Akçakale köylerinde ilkokullar yakılmı ştır.

25 Ekim 1993 Çat / ERZURUM: Yavi Beldesinde toplam 40 erkek katledilmi ştir.

25 Ekim 1993 Çobanta şı / B İNGÖL: So ğukçe şme mezrasında 3 araç yakılarak 1 vatanda ş öldürülmü ştür. 113

10 Kasım 1993 Hınıs / ERZURUM : Ovaközlü Köyü İlkokulu yakılmı ştır. 17 Aralık 1993 Hakveyi ş / I ĞDIR : Sa ğlık Oca ğı yakılmı ştır.

21 Ocak 1994 Savur / MARD İN: Ormancık ve Akyürek köylerine yapılan baskın sonucunda 10 çocuk, 4 erkek ve 6 kadın olmak üzere toplam 20 vatanda ş katledilmi ştir.

13 Şubat 1994 Tuzla / İSTANBUL : Tuzla Tren İstasyonu’na yapılan bombalı saldırı sonucu 5 Yedek Subay ö ğrenci hayatını kaybetmi ştir.

5 Temmuz 1994 Kemah / ERZ İNCAN : Maksutu şağı’nda Köy Hizmetlerinin araçları yakılmı ştır.

114

11 Eylül 1994 Malazgirt / TUNCEL İ : Darıkent Beldesinde 6 ö ğretmen katledilmi ştir.

5 Kasım 1994 Savur / MARD İN : Pınardere köyünde 4 ö ğretmen öldürülmü ştür.

1 Ocak 1995 Kulp / D İYARBAKIR : Hamzalı Köyü’ne düzenlenen baskın sonucunda 19 vatanda ş hayatını kaybetmi ştir.

24 Temmuz 1995 Gürpınar / VAN : Atabinen köyüne gerçekle ştirilen saldırı sonucunda 3 çocuk, 6 kadın ve 3 erkek olmak üzere toplam 12 ki şi hayatını kaybetmi ştir. 24 Nisan 1996 Ekinözü / KAHRAMANMARA Ş : Karata ş Mezrası’nda 3 ö ğretmen öldürülmü ştür.

115

23 Haziran 1996 D İYARBAKIR : Altında ğ Restoran’a düzenlenen saldırı sonucunda 2 çocuk, 3 kadın ve 3 erkek üzere toplam 8 ki şi öldürülmü ştür.

13 A ğustos 1996 Kangal / S İVAS : Demiriz tren istasyonunda teröristler tarafından yapılan saldırı sonucu 8 ki şi öldürülmü ştür.

1 Ekim 1996 D İYARBAKIR : Hantepe köyünde 4 ö ğretmen teröristler tarafından katledilmi ştir.

16 Aralık 1997 Dargeçit /MARD İN: Temelli köyü yakınlarında teröristler tarafından yola dö şenmi ş mayına basan minübüsteki yolculardan 12’si hayatını kaybetmi ştir.

13 Temmuz 1998 Divri ği / S İVAS : Çayözü Köyü Hamuçimen mezrasına yapılan baskın sonucunda 3 erkek, 1 kadın olmak üzere toplam 4 ki şi öldürülmü ştür.

17 Kasım 1998 Yüksekova / HAKKAR İ: Jandarma Komutanlı ğı önünde teröristin intihar saldırısı düzenlemesi üzerine 1 astsubay şehit olmu ş ve 2 astsubayla 2 vatanda ş yaralanmı ştır.

2 Aralık 1998 Lice / D İYARBAKIR : Atatürk Çar şısında yapılan intihar saldırısı sonucu 8 vatanda ş yaralanmı ştır.

24 Aralık 1998 VAN : Subayevleri önünde gerçekle ştirilen intihar eyleminde 1 çocuk ölmü ş ve 24 asker ve vatanda ş yaralı olarak kurtulmu ştur.

116

EK 5: PKK Terör Örgütünün Irak’ın Kuzeyindeki Kampları 146

IRAK’IN KUZEY İNDEK İ KAMPLAR

ANA KARARGAH (ZAP) SOR. DR. BAHOZ (K) FEHMAH HÜSEY İN

ZAGROS SAHASI BEHD İNAN SAHASI KAND İL SAHASI SOR. APE HÜSEY İN SOR. BEHD İNAN (K) SOR. AMED MAMALAZG İRT

AVA Şİ N BASYAN ZAP KAND İL

HAKURKE GARE

BATI CEPHES İ DO ĞU CEPHES İ HAFTAN İN MET İNA

146 http://fotogaleri.samanyoluhaber.com/galeri/213 ‘den hazırlanmı ştır. 117

EK 6 : PKK Terör Örgütünün Kandil Da ğı Kampları 147

KAND İL DA ĞI KAMPLARI

BATI CEPHES İ DO ĞU CEPHES İ

KURTAK KAMPI ŞEH İT HARUN KAMPI

BOLE KAMPI BERDA KA ŞU KAMPI

LEVCE KAMPI ŞEH İT AYHAN KAMPI

ŞEH İT RÜSTEM KAMPI DOLEKOGE KAMPI

ZERGELE KAMPI ASUS KAMPI

SUREDE KAMPI KALATUKAN KAMPI

BELEKAT İ KAMPI

147 http://fotogaleri.samanyoluhaber.com/galeri/213 ‘den hazırlanmı ştır. 118

EK 7 : Kandil Da ğı Batı Cephesi Kampları ve Özellikleri 148

KAND İL DA ĞI BATI CEPHES İ KAMPLARI

KURTAK KAMPI BOLE KAMPI

1 Asayi ş 1 KJB 2 Tabur 2 Cephanelik

LEVCE KAMPI ŞEH İT RÜSTEM KAMPI 1 Hastane Kadro Okulu Kültür Bölümü

ZERGELE KAMPI SUREDE KAMPI Kani Cengi Komitesi Bilim Ayd. Komitesi (Örgütün üst düzey Kadro Okulu yöneticileri bulunuyor.)

BELEKAT İ KAMPI

1 Tabur Lojistik

148 http://fotogaleri.samanyoluhaber.com/galeri/213 ‘den hazırlanmı ştır. 119

EK 8 : Kandil Da ğı Do ğu Cephesi Kampları ve Özellikleri 149

KAND İL DA ĞI DO ĞU CEPHES İ KAMPLARI

ŞEH İT HARUN BERDA KA ŞU KAMPI KAMPI 1 Karargah PJK 1 Bölük Cephanelik Muhabere Tepesi 1 Asayi ş Terzihane Mezarlık

ŞEH İT AYHAN DOLA KOGA KAMPI KAMPI 1 Tabur 1 Tabur Hastane Okul Elektrik Santrali

ASUS KAMPI KALATUKAN KAMPI İran’a giri ş yapan 2 Bölük gücün karargahı Örgüte yeni katılanlara Gümrük askeri ve siyasal e ğitim Ağır silahlarla koruma Uydu telefonu mevcut

149 http://fotogaleri.samanyoluhaber.com/galeri/213 ‘den hazırlanmı ştır. 120

EK 9 : Haftanin Alanı Kampları ve Özellikleri 150

HAFTAN İN ALANI KAMPLARI

PİRBELA KAMPI Karargah KE ŞAN KAMPI 2 Bölük 1 Tabur Cephanelik Gümrük Lojistik Terzihane

MUZURE KAMPI KA ŞURA KAMPI Karargah Karargah 1 Bölük Gümrük

ŞEH İT BER İVAN TIRVAN İŞ KAMPI KAMPI Karargah 1 Bölük

150 http://fotogaleri.samanyoluhaber.com/galeri/213 ‘den hazırlanmı ştır. 121

EK 10 : PKK Terör Örgütünün Irak’ın Kuzeyi ile İran’daki Kampları 151

151 http://arsiv.sabah.com.tr/2007/12/17/haber,F56A83F8A8FD4BAA8F6FF2CF01D2A483.html 122

KAYNAKÇA

KİTAPLAR

TEK YAZARLI K İTAPLAR

Akbulut, İlhan. Devlet, Terörizm ve Ülke Bölücülü ğü. İstanbul: Bo ğaziçi Yayınları, 1988

Altu ğ, Yılmaz. Terörün Anatomisi. İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi, 1995.

Avrich, Paul (çev. C. Kanat). Rus Devriminde Anar şistler. İstanbul: Metis Yayınları, 1992

Bal, Mehmet A. Sava ş Stratejilerinde Terör. İstanbul: IQ Yayıncılık, 2003.

Budak, Nazım. Varlı ğımızı Hedef Alan Tehdit (Bölücü Terör). İstanbul: Bo ğaziçi Yayınları, 1994

Cantzen, Rolf (çev. V. Atayman). Daha Az Devlet, Daha Çok Toplum. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 1994.

Çe şme, Ahmet. PKK Psikolojik Harekat ve Kansız Mücadelenin Kanlı Yüzü. İstanbul: IQ Yayıncılık, 2005.

Çınar, Bekir. Devlet Güvenli ği, İstihbarat ve Terör. Ankara: Sam Yayınları, 197

123

Çitlio ğlu, Ercan. Ölümcül Tahterevalli Ermeni ve Kürt Sorunu. Ankara: Destek Yayınları, 2007.

Demirel, Emin. Geçmi şten Günümüze PKK ve Ayaklanmalar İstanbul: IQ Yayıncılık, 2005.

Demirel, Emin. Terör İstanbul: IQ Yayıncılık, 2007.

Duclos, Jacques (çev. Babür Kuzucu). Anar şizm. İstanbul: Yöntem Yayınları, 1976.

Ergil, Do ğu. Türkiye’de Terör ve Şiddet. Ankara: Turhan Kitabevi, 1980

Gürses, Emin. Uluslararası Sistemin Kıskacında Etnik Terör. İstanbul: Profil Yayıncılık, 2007

Halaço ğlu, Yusuf. Ermeni Tehciri. İstanbul: Babıali Kültür Yayıncılık, 2007

İlhan, Suat. Terör Neden Türkiye. Ankara: Nu – Do Yayınları, 1998

Lewis, Bernard (çev. Kemal Sarısözen). Ha şişiler, İslamda Radikal Bir Tarikat. İstanbul: Kapı Yayınları, 2005.

Manaz, Abdullah. Türkiye’ye Yönelik Terör Odakları. İstanbul: IQ Yayıncılık, 2006.

124

Met, Ülkü. Anar şizm ve Terörizm. Ankara: EGM Yayınları, 1991

Meydan Larousse Ansiklopedisi . İstanbul: Meydan Yayınları, 1969.

Şehirli, Atila. Türkiye’de Bölücü Terör Hareketleri (ve Devletin Aldı ğı Tedbirler). İstanbul: Burak Yayınevi, 2000.

Turgut, Mehmet. Döne Döne Dü şünmek. İstanbul: Bo ğaziçi Yayınları, 1993.

Uras, Esat. Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi . İstanbul: Belge Yayınları, 1976

İKİ VE DAHA FAZLA YAZARLI KİTAPLAR

Bal, İdris ve Çufalı, Mustafa. Dünden Bugüne Türk Ermeni İli şkileri. Ankara: Lalezar Kitabevi, 2006.

Bozkurt, Enver ve Kanat, Selim. Uluslararası Toplumun Paradoksu: Terörizm, İnsan Hakları, Güvenlik ve 11 Eylül Sonrası Meydana Gelen De ğişiklikler . Ankara: Asil Yayın Da ğıtım, 2007.

Kantarcı, Şenol ve di ğerleri. Ermeni Sorunu El Kitabı . Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınları, 2003. Pirim, Oktay ve Süha Örtülü. PKK’nın 20 Yıllık Öyküsü. İstanbul: Boyut Yayın, 2000.

125

MAKALELER

Ergil, Do ğu. “Terörizmin Mantı ğı ve Hedefi”. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi , XLVI (1991).

YAYINLANMAMI Ş TEZLER

Akta ş, Fatih. Türkiye’nin Terörle Mücadele Konsepti Ba ğlamında PKK Terörünün İncelenmesi. Yayınlanmamı ş Yüksek Lisans Tezi. Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi, 2006.

Aydın, Taner. Türkiye’de Narko Terörizm ve PKK / KONGRA – GEL Terör Örgütü’nün Rolü . Yayınlanmamı ş Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi, 2007.

Demir, Erhan. Bölücü Terör ve Uluslararası Boyutları . Yayınlanmamı ş Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi, 2004.

Dilmaç, Sabri. Uluslararası Bir Sorun Terörizm ve Türkiye. Yayınlanmamı ş Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi, 1996.

Kara ş, Zeynep. Ermeni Terör Örgütü: ASALA . Yayınlanmamı ş Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Atılım Üniversitesi, 2007

Kiter, Melih. Dı ş Güçlerin Türkiye Üzerindeki Emelleri ve Uluslararası Nitelikteki Terör ve Anar şi Üzerine Bir De ğerlendirme . Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi, 1989.

Macit, Bekir. Terörle Mücadele ve Terörle Mücadelede Anti – Terörist Yapılanma. Yayınlanmamı ş Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi, 1995. 126

RAPORLAR

Türkiye Barolar Birli ği. Türkiye ve Terörizm . Ankara: TBB, 2007.

İçi şleri Bakanlı ğı Emniyet Genel Müdürlü ğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Ba şkanlı ğı. 2006 Raporu. Ankara: EGM, 2007.

İNTERNET S İTELER İ

Acer, Yücel. “Terörizm Kavramı Açısından Ermeni Terörü ve Genel Nitelikleri”, Uluslararası Stratejik Ara ştırmalar Kurumu , 4 Kasım 2007, http://www.usakgundem.com/makale.php?id=44

Alkan, Necati. “Sivil İtaatsizlik ve Terör Örgütü PKK – KADEK’in Serhildan Eylemleri”. Polis Dergisi , http://www.egm.gov.tr/egitim/dergi/eskisayi/34/yeni/web/Necati_ALKAN.htm

Karagül, Soner. “Terörün Siyasalla şması ve Ermeni Terörü”. Ermeni Ara ştırmaları 1 Türkiye Kongresi Bildirileri, Avrasya Uluslararası Ara ştırmalar Merkezi Ermeni Ara ştırmaları Enstitüsü, http://www.eraren.org/index.php?Lisan=tr&Page=YayinIcerik&IcerikNo=102

Karasandık, Özlem. “Ayrılıkçı Ermeni Siyasal Örgütlerine Kar şı Osmanlı Devleti’nin İlk Önlemleri ve Ele ştirileri”. Avrasya Uluslararası Ara ştırmalar Merkezi Ermeni Ara ştırmaları Dergisi, S.16-17 (Kı ş 2004 – İlkbahar 2005), 19 Nisan 2007 http://www.eraren.org/index.php?Lisan=tr&Page=DergiIcerik&IcerikNo=14

Kaya, İbrahim. “Uluslararası Hukuk Metinlerinde "Terörizm" Tanımları”. Uluslararası Stratejik Ara ştırmalar Kurumu , 25 Eylül 2007 http://www.usakgundem.com/makale.php?id=169 . 127

Laçiner, Sedat. Ermeni Sorunu El Kitabı, Avrasya Stratejik Ara ştırmaları Merkezi Ermeni Ara ştırmaları Enstitüsü, 10 Şubat 2008 http://www.eraren.org/index.php?Lisan=tr&Page=YayinIcerik&IcerikNo=8

Özey, Ramazan. “Türkiye’nin Co ğrafyası ve Jeopoliti ği Neden Önemlidir”. Stradigma , (Ekim 2003), http://www.stradigma.com/turkce/ekim2003/print_03.html

Pek, Ahmet. “Narko Terörizm”. Türkiye Emekli Emniyet Müdürleri Sosyal Yardımla şma ve Dayanı şma Derne ği Ça ğın Polisi Dergisi, http://www.caginpolisi.com.tr/68/16-17-18.htm

USAK, Kuzey Irak Operasyon Raporu, 13 Haziran 2007 http://www.usakgundem.com/pdfs/USAK_RAPOR-Kuzey_Irak.pdf

http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=29767

http://www.belgenet.com/dava/dava01.html

http://delikurt.files.wordpress.com/2007/03/sevrharitayu0.jpg

http://www.egm.gov.tr/temuh/mucadele7.htm

http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/ozet/index.html

http://fotogaleri.samanyoluhaber.com/galeri/213

http://farabi.selcuk.edu.tr/suzep/tarih/ders_notlari/bahar_yariyili/bolum_10/ bolum10.html

http://www.guncelhaber.com/Guncel-Haberler/Bugune-Kadar-Yapilan- Kara-Harekatlari-65079.html

http://www.kononline.com/author/Prof-Dr-Nurullah-Aydin/108/PKK- ASALA-Ortakligi.html 128

http://kygm.kultur.gov.tr/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA 849816B2EF4B1B1B4E040010B6

http://www.milliyet.com.tr/2007/12/28/son/sontur45.asp

http://munazara.ege.edu.tr/belge/terorlemucadele.doc

http://www.pkkgercegi.net/pkk_gercekleri_dosyalar/frame.htm

http://www.radikal.com.tr/veriler/2001/08/02/haber_9814.php

http://www.turkishgreek.org/diger.htm

http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi38/173.html