T. C. SELÇUK ÜN İVERS İTES İ SOSYAL B İLİMLER ENST İTÜSÜ TAR İH ANA B İLİM DALI ESK İ ÇA Ğ TAR İHİ B İLİM DALI

BÜYÜK İSKENDER' İN DO ĞU SEFER İNDE ANADOLU'NUN YER İ VE ÖNEM İ

YÜKSEK L İSANS TEZ İ

DANI ŞMAN PROF. DR. HASAN BAHAR

HAZIRLAYAN SENEM ÖZER

KONYA 2006

1 İÇİNDEK İLER

ÖNSÖZ ……………………………………………………………………………………….. i GİRİŞ ...... ii I.BÖLÜM I.1. BÜYÜK İSKENDER’ İN HAYATI …………………………………………………….1 I.2. BÜYÜK İSKENDER’ İN TAHTA ÇIKI ŞI …………………………………………….6 II.BÖLÜM

II. BÜYÜK İSKENDER’ İN DO ĞU SEFER İ ÖNCES İ HAZIRLIKLARI………………….9

II. 1. Büyük İskender’in ve Pers İmparatorlu ğu’nun Askeri ve Mali İmkanları…………….9

BÖLÜM III

III. BÜYÜK İSKENDER’ İN DO ĞU SEFER İ……………………………………………..13

III.1. Anadolu’nun Fethi……………………………………………………………………13

BÖLÜM .IV

IV.BÜYÜK İSKENDER’ İN ANADOLU POL İTİKASI ………………………………….27

IV.1. İdari ve Sosyal Yapılanma……………………………………………………………27

IV.2. Anadolu’daki Yunanlılar ……………………………………………………………31

IV.3. Büyük İskender’in Anadolu’ya Etkileri ……………………………………………..35

SONUÇ ………………………………………………………………………………………37

BİBL İYOGRAFYA ………………………………………………………………………...39 MET İNDE ADI GEÇEN K İMİ KENTLER İN GÜNÜMÜZDEK İ VE ORTA ÇA ĞDAK İ İSİMLER İ……………………………………………………………………………………41 RES İMLER ve HAR İTALAR ……………………………………………………………..43

2 ÖNSÖZ

Geçmi ş zamanın teknolojiden uzak ya şam tarzı, dogmalarla kaplı ahlaki de ğerleri ve insan zekâsının ke şfedilmemi şli ği içerisinde do ğu ve batı arasındaki sentezin olu şmasın da ku şkusuz ilk ve en büyük sebeplerden biriside Büyük İskender’in Do ğu seferidir. Şu an ki Yunanistan topraklarından ba şlayarak tüm dünyada sınırların de ğişmesi, kültürel ve sanatsal akımların geli şmesi ve kitlesel barı ş için yapılmı ş, Perslere kar şı ba şlatılmı ş bir sefer olarak göze çarpmaktadır güne şin do ğdu ğu yere yapılan ilerleyi ş.

Büyük İskender, gerçekle ştirdi ği Do ğu seferi ile Dünya tarihinde ilk defa insanları ve milletleri birbirine kayna ştırıp, galip ile ma ğlup arasında ki farkı, Do ğu ile Batı arasında ki tezadı ve mücadeleyi ortadan kaldırmak suretiyle, ortak ve yeni bir Dünya İmparatorlu ğu kurmayı ve böylece Dünya barı şını temin etmeyi hedeflemi ştir. Do ğuda bulunan Perslere kar şı ba şlatılmı ş olan bu sefer ba şlangıçta Anadolu’da ya şayan Yunanlıları kurtarma gayesi ta şırken birden bire bir Dünya İmparatorlu ğu kurma fikrine dönü şmü ştür.

“Büyük İskender’in Do ğu Seferinde Anadolu’nun Yeri ve Önemi” adlı çalı şmamızda, Anadolu’nun Dünya hâkimiyetine giden yolda ne gibi etkileri oldu ğunu vurgulamaya çalı ştık. Çalı şmamızı yaparken öncelikle Antik ça ğ tarihçilerinin eserlerinden ve bunun yanında yakın zamanda kaleme alınmı ş yerli, yabancı modern eserlerden yararlandık.

Çalı şmamız IV Bölümden olu şmakta olup, I.Bölümde; Büyük İskender’in Hayatı ele alındı. II. Bölümde; Do ğu seferi öncesi Makedonyalıların ve Perslerin yaptı ğı askeri ve mali hazırlıklar anlatılmı ştır. III. Bölümde; tezimizin ana konusunu olu şturan “Do ğu Seferinde Anadolu’nun Fethedili şi” ne de ğinilmi ştir. Son bölümde ise Büyük İskender’in Anadolu Politikası ve Anadolu’ya etkileri kaleme alınmı ştır.

Ba şta Danı şmanım Prof. Dr. Hasan BAHAR olmak üzere bu çalı şmada eme ği geçen herkese en içten dileklerimle te şekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.

3 GİRİŞ

Büyük İskender ismi, Dünya tarihinde bir dönemin sona erdi ğini ve yeni bir dönemin ba şladı ğını ifade etmektedir. Büyük İskender’in yakla şık 13 yıl süren saltanatına toplu olarak bakılacak olursa, Makedonya’dan Hindistan içlerine kadar giren Makedonya-Yunan orduları ile birlikte Yunan Kültürü ve Do ğu’da geni ş bir alana yayılmı ş, gerek Do ğu gerekse Batı kültürlerinin ileride geçirecekleri geli şim için bir temel hazırlanmı ş oldu ğu görülür. Persler ile Yunanlıların ilk kez ili şki kurmalarından beri ortaya çıkan, sonraları yüzyıllarca her iki milleti me şgul eden Do ğu-Batı sorununun çözülmesi, M.Ö.IV. yüzyılda siyasal ve ekonomik alanlarda ba ş gösteren olaylar yüzünden kaçınılmaz bir ihtiyaç haline gelmi ştir. 1

İş te M.Ö. IV. yüzyılın ortalarında Yunan dünyası kendisini huzursuz kılan Pers tahakkümünü ortadan kaldırmak ve vakti ile yapılanların öcünü almak için, Perslere karşı bir Yunan birli ğinin kurulmasını artık kaçınılmaz olarak görülmü ştür. Birli ğin kurulu ş şekli hakkında iki siyasi görü ş çarpmı ştır. Demosthenes’e göre, şehir devletleri Atina’nın önderli ğinde birle şerek Perslere kar şı cephe almalıydı. Sokrates’e göre ise, en uygun yol, birli ği meydana getirecek olanların güvenini ve saygısını kazanmı ş güçlü bir ki şinin, bir tiran veya kralın ba şa geçmesiydi. Sonunda Sokrates’in görü şü üstün gelmi ş ve bu göreve o sırada askeri ve siyasi gücünün doruk noktasına ula şmı ş olan Makedonya Kralı II. Filip seçilmi ştir. Ancak II. Filip bir suikasta kurban gidince (M.Ö.336) yerine o ğlu Büyük İskender bu görevi devralmı ştır. Böylece Perslere kar şı yapılacak sefere Yunan dünyasını temsilen Büyük İskender Komutan seçilmi ştir.

Büyük İskender’in Do ğu seferini yapmaktaki amacı Anadolu’daki Do ğu Yunanlıları Pers egemenli ğinden kurtarıp onlara özgürlüklerini kazandırmaktı. Bu sebeple Yunan birli ğinin deste ğini alarak yola çıkmı ş ve ilk olarak Anadolu’nun fethine ba şlamı ştı. Büyük İskender’in ilk i şi, Perslerin deniz egemenli ğini önce zayıflatmak, sonra da büsbütün ortadan kaldırmak olmalıydı. Çünkü Ege denizinde güçlü bir donanması olan Perslere kar şı Makedon donanması çok zayıftı. Bunun Pers donanmasıyla denizden mücadele riskli olaca ğı için karadan Pers donanma üslerini ele geçirmek daha sonra Anadolu içlerini fethetmek daha mantıklı görünüyordu.

1 A. M. Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, Ankara, 1971, s.433

4 Bu amaçla Büyük İskender derhal bu sava ş planını uygulamaya sokmu ş, Anadolu kıyılarını ele geçirmi ştir.

Büyük İskender’in Pers ordusu ile Anadolu’da yaptı ğı Granikos ve İssos sava şları O’nun üzerinde derin tesirler bırakmı ştır. Kendisini bu seferin ba şında Hellen mücadelesinin bir komutanı olarak görmekte iken, şimdi Asya’nın Fatihi olarak hissetmeye ba şlamı ştı. Bunu Anadolu’nun fethini tamamladıktan sonra, henüz idari te şkilatlanmayı oturtmadan Suriye’ye yönelmesinden çıkarabiliriz.

Diyebiliriz ki Do ğu seferinde ba şlangıç olan Anadolu Büyük İskender’in Dünya imparatorlu ğu kurma dü şüncesinin olu şmasında büyük etkiye sahip olmu ştur.

5 I.BÖLÜM

I.1.BÜYÜK İSKENDER’ İN HAYATI

Arap tarihçilerin Büyük İskender ismi ile zikrettikleri 2 III. ( İskender) M.Ö. 356 da Pella’da dünyaya geldi. Babası Makedonia kralı II. , annesi Epeiros kralı Neoptolemos’un kızı Olympias idi. II. Philip birçok defa evlenmi ş, ancak bu e şlerinden sadece iki tanesini kraliçe yapmı ştır. Bunların ilki, M.Ö. 359 da evlendi ği Büyük İskender’in annesi olan Olympias’tır. Di ğeri ise, M.Ö. 337 de evlendi ği Kleopatra’dır Bu iki e şinden toplam iki çocu ğu olmu ştur Bunlar o ğlu Büyük İskender ve kızı Kleopatra’dır. İkisinin de annesi II. Philip’in ilk e şi ve ilk kraliçesi olan Olympias’tır II Philip’in kraliçe olmayan eşlerinden üç çocu ğu daha olmu ştur.

Plutarkhos, Büyük İskender’in dünyaya geli şini, fiziksel görünü şünü ve ki şili ğini şu şekilde kaydetmektedir:

II. Philip Büyük İskender’in do ğumundan önce rüyasında karısı Olympias’ın rahminin, üzerinde aslan resmi bulunan bir mühürle mühürlendi ğini görmü ştür. Müneccimler bu rüyayı, Olympias’tan aslan gibi cesur olacak bir o ğlanın dünyaya gelece ği şeklinde yorumlamı şlardır. Büyük İskender 6 Temmuzda dünyaya gelmi ş, aynı gün Ephesos’ta ki Artemis Tapına ğı yanmı ştır. Ephesos’lu müneccimler bu olayı, Asya için en korkunç felaketin do ğuşu olarak yorumlamı şlardır.

Büyük İskender’in ten rengi oldukça beyazdı. Cildinin tatlı bir kokusu vardı. Bu koku çok ate şli olan mizacının bir yansımasıydı. Şehevi duyguları az çok sönük iken bütün ba şka hususlarda şiddetli ve ate şli bir ruh haline sahipti. Babası II. Philip gibi şöhrete dü şkün değildi. Edebiyatı, boks ve güre ş gibi sporlara tercih eden bir zevk anlayı şına sahipti. Kuvvete kar şı daima mukavemet eden bir yönü vardı. İki şeyi tehlikeli bulurdu; uyku ve a şk. 3

Ku şkusuz bu ifadelerin bir kısmı mitolojik motiflerle örülüdür. Ancak Büyük İskender’in bir biyografisi gibi olan Plutarkhos’un Bioi Paralleloi isimli eseri, Büyük İskender’in tarihinin en önemli kaynakları arasında yer almaktadır ki çalı şmamız sırasında Büyük İskender’in ya şamının ilk yıllarına ait en ayrıntılı bilgilere bu eserde ula şılmı ştır. Bu nedenle çalı şmamızın bu kısmında büyük ölçüde Plutarkhos’tan yararlanılmaya çalı şılmı ştır.

2 E. Memi ş, Eski Ça ğ Tarihinde Do ğu – Batı Mücadelesi, Ankara, 2001, s.81 3 Plutarkhos,Bioi Paralleloi(Büyük İskender(Hayatı ve Sava şları), Çev: Vahdet Gültekin, İstanbul, 1945, II,IV,VI,VII,X,XXIX

6 Büyük İskender, kendisinin do ğrudan do ğruya portresini yapmaları için sadece heykeltıra ş Lysipos ve ressam Apelles’e izin vermi ştir Ancak bu iki sanatçının Büyük İskender’in şahsını bizzat görerek ve inceleyerek yaptıkları hiçbir heykel ve resim günümüze ula şmamı ştır. Lysipos ve Apelles haricindeki bütün sanatçılar ya tesadüfen edindikleri izlenimlerle ya da bu iki sanatçının eserlerini incelemeleri suretiyle Büyük İskender’i tasvir etmi şlerdir. 4 Plutarkhos, Apelles’in Büyük İskender’i yıldırımla donanmı ş tanrı Jüppiter görünü şlü halde resmetti ğini, ancak teninin rengini bir türlü veremeyerek esmer ve donuk tonda dü şürdü ğünü kaydetmektedir. 5 Büyük İskender’in görünü şüne en sadık ve gerçe ğe en yakın tasvirlerinden birisi, Napoli Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde bulunan İskender Mozaik’idir 6.

Büyük İskender küçük ya ştan itibaren büyük bir özenle büyütüldü. Yanında kendisinin eğitimi ve ö ğretimi ile ilgilenen birçok e ğitmen ve ö ğretmen bulundu. Bu toplulu ğu idare etmekle, annesi Olympias’ın akrabası olan Leonidas görevlendirildi. Ancak II. Philip, Büyük İskender’in sahip oldu ğu üstün vasıfların i şlenmesi için bu kadroyu yeterli bulmayarak, dönemin en büyük alimlerinden birisi olan Aristoteles’i, o ğlunun e ğitim ve ö ğretimini üstlenmesi için Makedonia’ya davet etti. II. Philip’in bu davetini kabul eden Aristoteles, o zamanlar 13 ya şında olan Büyük İskender’in ö ğretmeni oldu. 7 Aristoteles inceleme ve ara ştırmada sınırsız yetenekli ve. Güçlü oldu ğu kadar, irdelemede de deha sahibi bir alimdi. Yani, bildi ği şeyleri sıraya göre dizmek, olayları ait oldukları sınıflara göre birbirinden ayırmak ve bir grup olayın di ğer bir grup olayı anlatmakta nasıl i şe yaradı ğını gözlemek yoluyla bilginin sistematik, iyi düzenlenmi ş ve daha tamam bir hale gelmesini ba şarmı ştı. Büyük İskender bu alimden, siyaset, ahlak, felsefe, tıp ve metafizik alanlarında dersler aldı. Aristoteles, ayrıca ça ğına ait bilimsel bulu şlar hakkında da ö ğrencisine bilgiler verdi. 8

Büyük İskender edebiyata ve kitap okumaya çok dü şkündü. Homeros’un İlyada’sına büyük önem vermi ş, bu eserin askerlik açısından önemli bir hazine oldu ğunu dü şünmü ştür Aristoteles’in kendisine hediye etti ği ve bizzat Aristoteles tarafından tashih edilmi ş İlyada’nın kıymetli bir nüshasını kılıcı ile birlikte yastı ğının altına koyarak uyumu ştur.

4 M.E.Bosch, Hellenizm Tarihinin Ana Hatları 1.Kısım İskender İmparatorlu ğu, Çev. Afif Erzen, İstanbul, 1942, s.159 5 Plutarkhos, a.g.e. , X 6 M.E.Bosch, a.g.e. , s.159 7 Plutarkhos, a.g.e. , VII,IX 8 W.W. Tarn, , Cambridge, 1964. s.353

7 Kendisini yeti ştiren bu alime kar şı büyük bir hayranlık beslemi ş olan Büyük İskender, “onu babasından daha az sevmedi ğini, çünkü babasından ancak hayat aldı ğını, Aristoteles’ten ise bu hayatı iyi kullanmayı ö ğrendi ğini” söylemi ştir. 9

M.S. XIV. yüzyılda Ahmedi tarafından kaleme alınan, Türk edebiyatında yazılmı ş ilk manzum İskender öyküsü olan ve 8.754 beyitten olu şan İskender Name’nin bazı beyitleri Aristoteles’in Büyük İskender’e verdi ği ö ğütlere ayrılmı ştır. Birbirini takip eden iki beyitte Aristoteles Büyük İskender’e şöyle seslenmektedir:

— Basit kimsenin büyük i ş yapaca ğına inanma, büyük kimsenin de basit kimsenin yaptı ğını yapaca ğını zannetme.

— Büyük insan basit i şe kulak asmaz, büyük i şi küçük kimse ba şaramaz.

Gerçektende Aristoteles’in ö ğrencisi Büyük İskender, tarihteki büyük askeri ba şarıları ve ça ğını a şan nitelikteki fikir ve idealleri neticesinde kendisinden çok sonraları tarihçiler tarafından ismine layık görülen Büyük unvanı ile ödüllendirilmi ştir. Bu ödül Büyük İskender’in kendisine tarihten almı ş oldu ğu en büyük pay olsa gerektir.

Büyük İskender daha çok erken ya şlarda ola ğan üstü yeteneklere sahip oldu ğunu açı ğa vurmaya ba şlamı ştır. 10 Bir keresinde babasının Makedonia’da bulunmadı ğı bir sırada ülkeye gelen Pers elçilerini kabul ederek onlara, ’ın Makedonia’dan ne kadar zaman tuttu ğunu, yukarı Asya’ya götüren yolların nereler oldu ğunu ve Pers kralının dü şmanlarına kar şı nasıl davrandı ğını sormu ştur. Böylece Pers İmparatorlu ğu’nun kuvvet ve kudret derecesi hakkında bilgi sahibi olmu ştur. Elçiler büyük İskender’in görü ş geni şli ği hususunda hayrete dü şmü şlerdir. 11

Plutarkhos bu olayı, II. Philip’in Byzantion seferine (M.Ö. 340) gitti ğinde henüz 16 ya şında olan Büyük İskender’i, kral naibi olarak Makedonia’da bıraktı ğı tarihten önceki bir döneme kaydetmektedir. Öyle görünmektedir ki Büyük İskender bu elçileri kabul etti ğinde 16 ya şından küçük olmalıdır. Buradan şöyle bir sonuca ula şmak mümkündür ki Büyük İskender daha bu ya şlarda, Do ğu dünyasına kar şı ileride çıkaca ğı seferin planlarını dü şünmü ş olmalıdır.

II. Philip Byzantion seferine gitti ği zaman, 16 ya şındaki Büyük İskender’i kral naibi olarak Makedonia tahtına bıraktı. Bu fırsattan faydalanan Büyük İskender Thrak kabilelerine

9 Plutarkhos, a.g.e. , X 10 A.M. Mansel, a.g.e. , s. 434 11 Plutarkhos, a.g.e. , VI

8 kar şı ba şarılı bir sefer yaptı. 12 Thrakia’da kendi adını ta şıyan bir şehir (Alexandropolis) kurdu. 13

Henüz 18 ya şında iken katıldı ğı Haironeia Sava şı’nda (M.Ö. 338) büyük yararlılıklar göstererek ordunun sevgisini kazandı. Büyük İskender bu sava ş esnasında Makedonia ordusunun soldaki taarruz kanadına komuta etti. 14 Fakat bir sene sonra II. Philip ile Büyük İskender arasındaki iyi ili şki bozuldu. Büyük İskender’in annesi Olympias Makedon olmadı ğı için, Makedon asilzadeler tarafından yabancı bir kadın olarak kabul edilmekte idi. Bundan dolayı Olympias’ın ve saltanat varisi olan Büyük İskender’in krallık içinde gizli dü şmanları mevcuttu. Olympias Büyük İskender’in halef olamayaca ğından korkmakta idi. 15 II. Philip Olympias’tan ayrılarak generali Attalos’un ye ğeni Kleopatra ile evlendi 16 . Makedon asilzadeler bu evlili ğin muteber bir birle şme oldu ğunu kabul ettiler. Attalos dü ğün şenli ğinde açıkça ve Büyük İskender’i rencide edecek bir tarzda II Philip’e hakiki bir veliaht temennisinde bulununca Büyük İskender’le Attalos arasında şiddetli bir tartı şma meydana geldi. 17 Büyük İskender elindeki kadehi Attalos’a fırlattı.

Bunun üzerine II. Philip Büyük İskender’in üzerine yürüdü, fakat sarho şluk ve hiddet yüzünden yere yuvarlandı. Dü ğünü terk eden Büyük İskender annesini Epeiros’a götürdü. Kendisi de llıyria’ya geçti. 18 Fakat II. Philip saltanat verasetini temin etmek suretiyle bir süre sonra Büyük İskender’i Makedonia’ya geri ça ğırdı. Epeiros’ta kalan ilk kraliçesi Olympias’ın entrikalarını zararsız hale koymak içinde kızı Kleopatra’yı (Büyük İskender’in kız karde şi) Epeiros kralı ile evlendirdi. II. Philip bu dü ğün şenli ği sırasında bir suikasta kurban gitti ( M.Ö. 336). 19

Plutarkhos, Büyük İskender ile babası arasında geçen şöyle bir olayı kaydetmektedir: Filonikus isimli bir Thessalialı bir gün II. Philip’e Busefal adlı bir at getirdi. II. Philip bu atı denemek istedi. Ancak hiç kimse atın üzerinde durmayı ba şaramadı. Büyük İskender bu ata binebilece ğini iddia ederek, babası ile atın bedeli üzerinden bir bahse girdi. Büyük İskender atın ba şını güne şe do ğru çevirdi ve hayvanın gölgesinin önüne dü ştü ğünü gördü. Atın her hareketini gölgenin tekrarlaması nedeniyle hayvanın ürktü ğünü anladı. Atı tatlı seslerle ve eliyle ok şayan Büyük İskender bir sıçrayı şta ata binmeyi ba şardı. Bu durum kar şısında II.

12 A.M. Mansel, a.g.e. , s. 434 13 Plutarkhos, a.g.e. , XI 14 A.M. Mansel, a.g.e. , s. 434 15 M.E.Bosch, a.g.e. , s.13 16 Plutarkhos, a.g.e. , XII 17 M.E.Bosch, a.g.e. , s.13 18 Plutarkhos, a.g.e. , XII 19 M.E.Bosch, a.g.e. , s.14

9 Philip ba şta olmak üzere herkes hayrete dü ştü. Neticede bahsi kaybeden II Philip o ğluna, “sen ba şka bir tarafta kendine layık bir ülke ara, Makedonia sana yeterli gelmez.” dedi. 20

Gerçektende Makedonia Büyük İskender’e yeterli gelmemi ştir. Bu dahi genç babasının bile hayal edemeyece ği kadar büyük bir imparatorlu ğun kurucusu olmu ştur.

20 Plutarkhos, a.g.e. , VII

10 I.2.BÜYÜK İSKENDER’ İN TAHTA ÇIKI ŞI

II Philip’in M.Ö. 336 da Aigai’da öldürülmesi üzerine, Büyük İskender askerler arasındaki ünü sayesinde Ordu Meclisi tarafından Makedonia kralı ilan edildi. 21 Böylece Büyük İskender’in 12 yıl 8 ay devam edecek olan saltanatı ba şlamı ş oldu. 22 Saltanatının ba şlangıcında sadece Makedonia kralı unvanına sahip olan Büyük İskender, ileride fethedece ği Mısır’da Firavun ve İran’da da Krallar Kralı ( Şehin şah) unvanlar alarak, bu ülkelerin tahtlarına oturma ba şarısını göstermi ştir. Büyük İskender’in ilk icraat, hasımlarını ortadan kaldırmak ve bu şekilde içte çıkabilecek bir taht kavgasını önlemek oldu. 23 Pers kralı III. Darius’un para kar şılı ğında Makedonia asilzadeleri arasında bir suikast tertip ettirdi ğini ve bunun babasının katliyle sonuçlandı ğını resmen ilan etti. Ardından general Attalos’u vatan hainli ği sıfatı ile idam ettirdi. Ayrıca kendi aleyhtarı veya herhangi bir şekilde kendi hakimiyeti için tehlikeli olabilecek bütün Makedonia asilzadelerini, babasına kar şı yapılan suikasta i ştirak etmi ş olmak suçuyla itham ederek astırttı. Aynı zamanda Makedonia’ya dönen Olympias ise, kin tuttu ğu Kleopatra’yı (II. Philip’in ikinci kraliçesi) ortadan kaldırttı. 24

Babasının ani ölümü Büyük İskender’i bir süre için Do ğu seferinden alıkoydu. Çünkü henüz 20 ya şında idi ve tecrübesiz bir genç olarak görülmesi nedeniyle babasının siyasetini ba şarıyla sürdürüp sürdüremeyece ği henüz bilinmiyordu. Ayrıca krallı ğın sınırları güven altında de ğildi. Yunanistan için için kaynamakta idi. Daha önceleri Makedonia kar şıtı bir politika takip etmekle ünlenen Demosthenes Atina’da yeniden belirmişti. Bu nedenle Büyük İskender vakit kaybetmeden ordusu ile Yunanistan’a girdi. Thessalia Birli ği’nin ba şkanı seçildikten sonra Korinthos’ta toplamı ş oldu ğu Hellenler’in Mü şterek Sinhedrionu’nda bu birli ğin Hegemonu ve Perslere kar şı yapılacak öç seferinin Tam Yetkili Ba şkomutan’ı seçildi (M.Ö. 336). Böylece Büyük İskender Yunanistan’ı tekrar Makedonia’nın hegemonyası altına alarak, Do ğu’ya yapılacak öç seferini yeniden canlandırmı ş oldu. Fakat Sparta bu kez de birli ğin ve onun kararla ştırdı ğı seferin dı şında kaldı. 25

Büyük İskender Makedonia Krallı ğı tahtındaki de ğişiklik neticesinde Balkanlar’ın kuzeyinde sarsılmı ş olan devletin hakimiyetini yeniden tesis etmek amacıyla M.Ö. 335 yılı ilkbaharında askeri bir harekata giri şti. 26 Böylece kuzeyde Makedonia için sürekli bir tehlike

21 A.M. Mansel, a.g.e. , s. 434 22 W.W. Tarn, a.g.e. , s.442 23 A.M. Mansel, a.g.e. , s. 434 24 M.E.Bosch, a.g.e. , s.14 25 A.M. Mansel, a.g.e. , s. 434 26 M.E.Bosch, a.g.e. , s.14 vd 15

11 olan Thrak ve Kelt kabilelerine kar şı açtı ğı sefer ba şlamı ş oluyordu. 27 Byzantion ve Karadeniz yolu ile Tuna Nehri’ne gemiler gönderdi. Bu gemiler kendisinin komutasında olan kara ordusunu nehirden himaye edeceklerdi. 28 Ordusunu önceden hazırlamak ve donatmak, ke şfe önem vermek, taktik alanda ustaca manevralar yapmak, araziden faydalanmak ve tam zamanında saldırıya geçmek suretiyle Şipka Bo ğazı’nı a şarak Tuna ülkelerine do ğru ilerledi. Tuna a ğzına gelen donanmasının deste ği ile Triballer’in gücünü kırarak, onların Makedonia egemenli ğini tanımalarını sa ğladı. 29 Bölgede bulunan Get ve Kelt kabileleri de itaat altına alındı. 30 Pellineion Geçidi’ni a şarak llıyrialılar’ın üzerine yürüdü. llyrialılar ile çok kanlı sava şlar yaptı. Bu sırada Yunanistan’a Büyük İskender’in llıyria Da ğları’nın ötesinde ölmü ş oldu ğuna dair bir söylenti ula şmı ş, Yunanistan’da Atina ve Thebai’nin idare etti ği bir isyan patlak vermi şti. M.Ö. 336 da Pers İmparatorlu ğu tahtına çıkan III. Darius’un Atina’ya akıttı ğı altınlar sayesinde Demosthenes, Thebai’yi Makedonia Krallı ğı’na kar şı ayaklandırmı ştı. Büyük İskender günde 30 kilometre yol kat ederek hızla Yunanistan’a do ğru yöneldi. Thebai’yi zaptederek şehri tamamen tahrip etti. Şehrin halkı ya öldürüldü ya da köle olarak dı ş ülkelere satıldı. Yalnızca şair Pindaros’un evi, Büyük İskender’in buyru ğu ile korundu. 31

Büyük İskender Thebai halkına kar şı göstermi ş oldu ğu şiddetin di ğer Yunan şehirlerini korkutup sindirece ğini ve iktidarına kar şı gelmenin neticesine bir örnek te şkil edece ğini dü şünmü ştü. Ancak burada yapmı ş olduklarından daha sonraları çok pi şmanlık duymu ştur. Belle ğinde derin bir iz bırakan bu hatıra ilerideki birçok olayda, kendisini daha ılımlı olmaya sevk etmi ştir. Thebai’den sa ğ kurtulabilen herhangi bir kimse, daha sonraki yıllarda kendisine ne için müracaat ederse etsin geri çevirmemi ştir. 32 Büyük İskender gerek Atina kültürüne olan sevgisinden, gerekse Do ğu seferinde kendisine verece ği deste ği dü şünmesinden dolayı Atina’ya dokunmadı. 33 Zira Atina oldukça güçlü bir donanmaya sahipti. 34 Bunun yanı sıra Büyük İskender, kendisi tarafından yapılmadı ğı taktirde bütün Yunanistan’a nizam ve intizam verebilecek tek gücün Atina oldu ğunu dü şünmekteydi. 35 Ku şku böyle bir dü şünceye sahip olması da Atina’ya dokunmamı ş olmasının nedenlerinden biri olabilir. Atina’dan Demosthenes’in de dahil oldu ğu dokuz ki şinin kendisine teslimini

27 M.Özsait, Hellenistik ve Roma Devrinde Pisidya Tarihi, İstanbul, 1985, s.338 28 M.E.Bosch, a.g.e. , s.15 29 A.M. Mansel, a.g.e. , s. 434 30 Arrianos, İskender Anabasisi, Ankara, 1945, I-3, 4 31 A.M. Mansel, a.g.e. , s. 434 vd 435 32 Plutarkhos, a.g.e. , XVII 33 Arrianos, a.g.e. , I-10 34 A.M. Mansel, a.g.e. , s. 434 35 Plutarkhos, a.g.e. ,XVII

12 istedi ise de bundan da bir süre sonra vazgeçti. Ancak bu ki şilerden Kharidemos’un Atina’dan sürülmesi için ısrar etmi ştir ki bu ki şi Pers kralı III. Darius’a sı ğınmı ştır 36 .

Birlik antla şmasına uymayan şehirlerin ne şekilde cezalandırılaca ğını açıkça gösteren Thebai’nin acıklı sonundan sonra Yunanistan sakinle şti. Bunun üzerine Büyük İskender Makedonia’ya geçerek Do ğu seferi için hazırlıklarda bulunmaya ba şladı. 37

36 Arrianos, a.g.e. , I-10 37 A.M. Mansel, a.g.e. , s.435

13 II. BÖLÜM

II. BÜYÜK İSKENDER’ İN DO ĞU SEFER İ ÖNCES İ HAZIRLIKLARI

II. 1. Büyük İskender’in ve Pers İmparatorlu ğu’nun Askeri ve Mali İmkanları

Büyük İskender’i Makedonia’da generali Antipatros’un komutasında 1.200 yaya asker ve 1.500 süvariden olu şan bir kuvvet bırakmı ştır. Anadolu’ya geçirece ği ordu 30.000 yaya asker ve 5.000 süvariden ibaretti. Korinthos Birli ği 7.000 yaya asker ve 600 süvariden olu şan bir kara ve 160 gemiden olu şan bir deniz kuvvetini Büyük İskender’in emrine vermi ştir. Orduya katılan ba şka Yunanlı birlikler arasında 1.500 Thessalia süvarisi kayda de ğer bir güçtü. 38 Sefer ordusunun teknik açıdan geli şmi ş bir şekilde donatılması ve silahlandırılması büyük miktarda paraların harcanmasını gerektirmi ştir. Bu durum sefer ordusunun nispeten küçük bir ordu olmasına yol açmı ştır. Büyük İskender’in Do ğu’ya hareketinde 70 talenti(Yunan a ğırlık birimi,1 talent= 3o kilo civarında) ve bir aylıkta ihtiyat erzakı mevcuttu. 39 Makedonia mali güç bakımından Pers İmparatorlu ğu’na kıyasla pek iyi durumda de ğildi. Makedonia hazinesi bo ştu ve üstelik devlet borca bile girmi şti. Oysa Pers hazinesi büyük altın ve gümü ş stoklarına sahipti. 40 Buradan anla şılaca ğı üzere Büyük İskender Do ğu seferi sırasında bir ba şarısızlı ğa u ğraması, kendisi için iktisadi bir felaket demekti. 41 Fakat Büyük İskender para hususuna fazla önem vermemi ş, ele geçirece ği ülkelerin zenginli ği ile ordusunu besleyebilece ğini dü şünmü ştür. 42

Büyük İskender’in kendisine babası II. Philip’ten intikal eden ordusu üç ana sınıftan olu şmakta idi:

1 - Asilzade süvariler (Arkada şlar)

2 - A ğır piyadeler (Falankslar)

3 - Hafif piyadeler (Hipaspistler)

Bu üç sınıf askeri kıtalar Büyük İskender’in ordusunun ana kuvvetini olu şturmaktaydı.

Arkada şlar denilen asilzade süvariler, çok eski zamanlardan beri süvari olarak krala sava ş hizmetini ifa eden Makedonia asilzadelerinden olu şturulmu ştu. Teçhizatları zırh, mi ğfer ve kalkandan ibaret olup, sava şta silah olar mızrak ve hançer kullanmakta idiler. Sava ş

38 A.M. Mansel, a.g.e. , s.436 vd 437 39 M.E.Bosch, a.g.e. , s.19 40 A.M. Mansel, a.g.e. , s.437 41 M.E.Bosch, a.g.e. , s.19 42 A.M. Mansel, a.g.e. , s.437

14 sırasında ilk taarruzu yapan bu süvariler dü şmanın sava ş hatlarını yarmakla görevli idiler. Ayrıca kralın kıtası da bunlardan olu şmakta idi. İle adı verilen her bir süvari kıtası eti 150 ki şiden olu şmakta ve bunlara İlarh denilen bir albay komuta etmekte idi. Asilzade süvarilerin hepsine Hiparh denilen bir general komuta etmekteydi. Büyük İskender Do ğu seferine ordusunun mevcut asilzade süvari kuvvetlerinin yarısını götürmü ş, di ğer yarısını Makedonia’da bırakmı ştır. Falanks (Sava ş Safı) denilen a ğır piyadeler hür Makedonia köylülerinden olu şturulmu ştu. Bunlar Taksis denilen bir takım birliklere veya tümenlere ayrılmı ştı. Her bir Taksis en az 1.500 ki şiden olu şmakta ve bunlara bir general veya Strategos komuta etmekte idi. Teçhizatları mi ğfer, kalkan, madeni bacak muhafazası ve be ş buçuk metre uzunlu ğundaki Sarisa denilen bir Makedonia mızra ğından ibaretti En uzun ve kuvvetli insanlardan olu şturulmu ş her Taksis on altı sıra derinli ğe tanzim edilmi şti. Taarruz esnasında kar şı konulmaz bir hücum makinesi manzarası göstermekte, savunma vaziyetinde ise, sık, birbirine girmi ş ve sertçe ileriye do ğru yönelmi ş mızraklarla yakla şılması imkansız bir kütle durumuna gelmekte idi. Büyük İskender asilzade süvari kuvvetlerinde oldu ğu gibi, ordusunun mevcut a ğır piyade kuvvetlerinin yarısını yanına almı ş, di ğer yarısını Makedonia’da bırakmı ştır. Hipaspist (Kalkancı) denilen hafif piyadeler ise, Makedonia Krallarının eski muhafızlarından olu şturulmu ştu. Hipaspistler II. Philip zamanından beri muharip sınıf olarak hizmet görmü şler ve ordunun asli bir unsurunu te şkil etmi şlerdi. Hipaspistler Falankslar’dan daha hafif silahlar ta şımaktaydılar. Komutanları Falankslar’ın Taksis komutanları ile aynı rütbede, yani bir generaldi. Bunlar bazen kralın muhafızı, bazen de sava ş kıtaları olarak görev yaparlardı. Ageme (Krallık Kıtası) adı verilen Hipaspist kıtalarından seçilmi ş 500 ki şilik askeri kuvvet bizzat kralın emrinde olmak üzere, onun özel i şlerine tahsis edilmi şti.

Büyük İskender’in ordusu içinde yer alan Sarisoforlar ve Avcılar adı verilen birlikler ayrıca anılmaya de ğer askeri kuvvetlerdi. Sarisoforlar ordunun ilerleyi şi esnasında öncü kuvvetler vazifesini görmekte idiler. Dü şmanı takip hareketi ne katılan Sarisoforlar, çevirme manevralarında di ğer birlikler ile i şbirli ği yapmakta idiler. Avcılar ise, dü şmanı taciz etmekte, karargâhların beklenmesinde, çevirme ve pusuya dü şürmede, karakol vazifesinin ifasında kullanılmakta idiler.

Büyük İskender’in ordusunda bunlara ilaveten teknik kıtalar, fenni kıtalar, müttefik kuvvetleri ve Yunanistan ve Anadolu’dan toplanan ücretli askeri kıtalar bulunmakta idi. Teknik kıtalar ba şlıca topçu ve istihkâmcılardan olu şmakta idi. Topçular oldukça uzak mesafelere aktar, odunlar, büyük ta şlar, yangın mermileri atan çe şitli mancınıklara sahiptiler. İstihkamcılar ve fenni kıtalar ise, ku şatma silahları, köprüler, gemiler, kanallar, binalar

15 yapmakta idiler ve mühendisler, mimarlar, şehir uzmanları, maden teknikçileri, ziraat uzmanları gibi meslek gruplarından olu şturulmu şlardı. Büyük İskender bu ki şileri milliyetlerine bakmaksızın ücretli olarak orduya almı ştır. Zira bu meslek gruplarına mensup ki şilerden Makedonia’da çok fazla yoktu.

Büyük İskender’in kullandı ğı sava ş düzeni ve yöntemi prensip itibarı ile babası II. Philip’in Thebai’de rehine olarak kaldı ğı dönemde Epemeinondas’tan ö ğrenerek geli ştirdi ği Çarpık Sava ş Düzeni olmu ştur. Büyük İskender yaptı ğı bütün sava şlarda bu düzene göre ilk hücumu a ğır süvarilerine yaptırmı ş ve bunlara bizzat kendisi komuta etmi ştir. Dü şmanın sol tarafının en zayıf noktasına sa ğ taraftan yapılan bu hücumla dü şmanın sol tarafı yarılmı ştır. Bu arada e şit sayıda tümenler halinde düzenlenmi ş piyadeler yürüyü ş düzeninde ilerleyerek, dü şman sava ş düzeninin di ğer kısımlarına hücum etmi şlerdir. Bu tarzdaki yürüyü ş dolayısıyla gerek muhtelif tümenler, gerekse ileriye atılan a ğır süvariler ile en dı ş sa ğ tarafta bulunan piyadeler arasında do ğan bo şluk, hafif kuvvetler tarafından doldurulmu ştur. Büyük İskender’in sava şlardaki ba şarılarının büyük bir kısmı, bu düzene ek olarak uyguladı ğı İmha Sava şı denilen yöntem ile gerçekle şmi ştir. Bu yönteme göre sava ş hatlarının da ğılmasından sonra kaçan dü şman imha edilinceye kadar izlenmi ştir. 43

Ücretli Yunanlı askerler ve subaylardan (örne ğin Rodoslu Memnon ve Mentor Karde şler) ba şka Persler ve Medler gibi sava şçı birliklerin yer aldı ğı Pers oçdusu, Büyük İskender’in ordusundan sayıca çok üstündü. Bununla beraber ordusu için bazen verilmi ş olan milyonluk rakamları hayal ürünü olarak kabul etmek gerekir. 44

Arrianos, Büyük İskender’in kar şısına çıkan Pers ordusunun asker mevcudunu Granikos Sava şı’nda 20.000 süvari, 20.000 yaya asker olmak üzere toplam 40.000 asker, İssos Sava şı’nda 600.000 asker ve Gaugamela Sava şı’nda 1.000.000 yaya asker, 40.000 süvari olmak üzere toplam 1.040.000 asker olarak vermektedir. 45 Plutarkhos, İssos Sava şı’nda Pers ordusunun asker mevcudunu 600.000 asker olarak vermektedir. 46

Büyük İskender sayıca küçük, fakat iyi silahlandırılmı ş ve donatılmı ş, hareket kabiliyeti yüksek, disiplinli, iyi e ğitimli bir orduya sahipti. Oysa daha büyük olan Pers ordusu ağır hareket eden, disiplinsiz ve irtibatı yetersiz yapısıyla adeta insan ve mühimmat yı ğınından ibaretti. Fakat Pers ordusunun di ğer birliklerine nispeten daha iyi durumda olan bir süvari kuvveti mevcuttu. Ancak Makedonia asilzade süvarileri bunlara nazaran daha güçlü ve

43 M.E.Bosch, a.g.e. , s.15-21 44 A.M. Mansel, a.g.e. , s.436 45 Arrianos, a.g.e. ,1-14, II-8, III-8 46 a.g.e. ,1-14, II-8, III-8

16 dayanıklı idi. Persler’in yegane erişilemeyecek güçte olan sava ş vasıtaları, sahip oldukları donanmaları idi 47 . Persler 400 kadar Fenike ve Mısır gemisinden olu şan bu donanmaları ile Akdeniz’e egemendiler. Bunun farkında olan Büyük İskender, sava ş planını temel olarak bu deniz gücünü önce zayıflatmak, sonrada büsbütün ortadan kaldırmak üzerine kurmu ştur. 48

47 M.E.Bosch, a.g.e. , s.23 48 A.M. Mansel, a.g.e. , s.436-437

17 BÖLÜM III

III. BÜYÜK İSKENDER’ İN DO ĞU SEFER İ

III.1. Anadolu’nun Fethi

Büyük İskender Makedonia’dan ayrılmadan önce dostlarının hal ve vakitlerini tetkik neticesinde kimine toprak, kimine bir köy, kimine bir kasabanın gelirini ve kimine de bir limanın vergi gelirini bırakmı ştır. Kendisine ne alıkoydu ğunu soran komutanı Perdikkas’a, “Ümit” diye kar şılık vermi ştir. 49

Büyük İskender generali Antipatros’u Makedonia’da kral adına ba ş yönetici olarak bırakarak, M.Ö. 334 yılı ilkbaharının ba şında ordusu ile birlikte Do ğu seferine ba şladı. 50 Thrakia ( Trakya) sahili boyunca ilerleyen kara ordusu ve donanma Hellespontos’un (Çanakkale Bo ğazı) Sestos mevkiinde birle şti. Böylece Pers donanmasının Avrupa’dan Asya’ya geçecek olan kara ordusuna bir müdahalede bulunması önlenmi ş oldu. 51 Kara ordusu donanma vasıtasıyla kar şı kıyıya (Nara Burnu ucundaki Abydos şehrinin limanı) geçirildi. 52 Büyük İskender tarafından görevlendirilen general bu harekatın idaresini üstlendi. 53 Büyük İskender ise yaya askerlerinin küçük bir bölümünü yanına alarak, Gelibolu Yarımadası ucundaki Elaius şehrine gitti. Troia Sava şları’nda Anadolu topra ğına ilk ayak basan ve hemen öldürülen Yunanlı asker Protesilaos’un mezarını ziyaret etti. 54 Ardından bizzat kendisinin kullandı ğı donanmasının amiral gemisi ile kar şı kıyıdaki Akhaion Limanı’na girerek, gemiden karaya ilk kendisi çıktı. 55 Burası şimdiki Kumkale do ğu biti şindeki kumsaldır. Ardından buranın güney batısında bulunan Akhilleus’un mezarını ziyaret etti. 56 Homeros’un İlyada destanının en büyük kahramanı Akalı asker Akhilleus’tur 57 ve Büyük İskender Homeros’un İlyada’sına büyük önem vermi ş, destanın kahramanı Akhilleus’u kendisine örnek edinmi ştir. Büyük İskender en son olarak da Troia şehrine giderek Athena Tapına ğı’nı ziyaret etti. 58 Bu saygı turlarının ardından Büyük İskender tasarladı ğı sava ş planını uygulamaya geçirdi.

49 Plutarkhos, a.g.e. ,XIX 50 B.Umar, Türkiye Halkının İlkça ğ Tarihi, İzmir, 1999, s.414 51 M.E. Bosch, a.g.e. , s.23 52 B. Umar, a.g.e. ,s.414 53 Arrianos, a.g.e. ,I-11 54 B. Umar, a.g.e. ,s.414-415 55 Arrianos, a.g.e. ,I-11 56 B. Umar, a.g.e. ,s.415 57 A. Erhat, Mitoloji Sözlü ğü, İstanbul, 1972, s.24, 25 58 B. Umar, a.g.e. ,s.415

18 Büyük İskender için asıl büyük tehlike, ordu Anadolu’ya geçtikten sonra denizlere hakim olan Persler’in Yunanlılar’la birle şerek arkasını kesmesi idi. Makedonia’da bırakmı ş oldu ğu kuvvet sayıca böyle bir tehlikeyi önleyebilecek güçte de ğil idi. Büyük İskender’in ilk işi Persler’in deniz egemenli ğini önce zayıflatmak, sonra da tamamen ortadan kaldırmak olmalı idi. Bu nedenle Pers donanma üslerini birer birer karadan ele geçirmek, yani ilk önce Anadolu. sonrada Suriye, Fenike ve Mısır kıyılarını ele geçirmek gerekmekteydi: Ancak ondan sonra Pers İmparatorlu ğu’nun iç kısımlarına güven içinde girebilirdi. 59

Büyük İskender bu sava ş planını uygulamaya geçirmeye hazırlandı ğı sırada Batı Anadolu’daki Pers satrapları, ve İonia satrapı Spithidates ile Anadolu’nun Çanakkale Bo ğazı ve Marmara Denizi kıyıları (Hellespontos Phrygiası) bölgesinin yardımcısı Arsites, Büyük İskender’e kar şı güçlü bir ordu toplamak için çaba sarf etmekle me şgul idiler. 60

Arrianos, Pers ordusunun asker mevcudunu 20.000 ücretli Yunanlı asker ve 20.000 süvari olmak üzere toplam 40.000 asker olarak vermektedir. 61 Plutarkhos ise, Pers ordusunun büyük bir ordu oldu ğunu belirtmekle yetinerek, bu ordunun asker mevcudu hususunda belirli bir rakam vermemektedir. 62

Pers ordusunun ba şında Arsames, Rheomithres, Petines ve Niphates isminde, Batı Anadolu’da görevli Persli komutanlar vardı. Ayrıca dönemin de ğerli komutanları arasında yer alan Rodoslu Memnon’da bu ordunun komuta kademesinde bulunmaktaydı. Memnon II. Philip döneminde bir ara Makedonia sarayında kalmı ş ve bazı olaylar yüzünden Büyük İskender ile arasına ki şisel dü şmanlık girmi şti. 63 Memnon Büyük İskender’in kuvvetini ve sahip oldu ğu sava ş vasıtalarını iyi bildi ğinden, elde mevcut olan bütün imkanlardan son haddine kadar istifade etmeyi dü şünmekteydi. Ancak Batı Anadolu’da görevli Persli satrapların ve komutanların Zeleia(İda(Kaz Da ğı) ete ğinde ve Aisepos nehri kenarında) şehrinde topladıkları sava ş meclisinde, Memnon’un Büyük İskender’in planına kar şı kullanılmasını teklif etti ği kar şı sava ş planı kabul edilmedi. Memnon Pers ordusunun geri çekilerek arkasında terk etmi ş oldu ğu bütün memleketleri tahrip etmesini teklif etmi şti. Bu şekilde Büyük İskender ileri harekatı esnasında kıtlı ğa maruz kalacak ve açlıktan geri çekilmeye mecbur olacaktı. Aynı anda Pers donanması da Yunanistan’a hareket edecek ve

59 E. Memi ş, a.g.e. ,s. 61 60 B. Umar, a.g.e. ,s.416 61 Arrianos, a.g.e, 1 — 14 62 Plutarkhos, a.g.e. ,XXI 63 B. Umar, a.g.e. ,s.416

19 burada Pers altını sayesinde, Büyük İskender’e kar şı bir isyan hareketi başlatılacaktı. Ku şkusuz Memnon’un kabul ettiremedi ği bu plan, gerçek durum hakkındaki derin görü şünü ispat etmektedir Memnon’un planı, Büyük İskender’in planını can alıcı noktasından vurmaktaydı. Çünkü Büyük İskender’in planı sava şın bizzat sava şı beslemesi esasına dayanıyordu. 64

Arrianos (I-12)‘a göre, Pers sava ş meclisindeki Persli satraplar ve komutanlar, Memnon’un kendisine Pers kralı tarafından verilen payeyi kaybetmemek için sava şı isteyerek uzatmak maksadı güttü ğünü dü şünmü şlerdir. Ayrıca Hellespontos Phrygiası satrapı Arsites arazinin tahribine şiddetle kar şı çıkmı ş, onun bu görü şü sava ş meclisinde kabul edilmi ştir. Bosch, Persli satrapların ve komutanların, Memnon’u Yunanlı olmasından dolayı bir yabancı olarak görmü ş olduklarına dikkat çekmektedir. Bunlar, onu kendilerinden birisi olarak görmedikleri gibi, eski askeri ba şarılarına ve emirlerini dinleyen askerlerine çok güvenmi şlerdir. 65

Büyük İskender Arisbe’de konu şlanmı ş durumda bulunan ordusu ile birle ştikten sonra Granikos Nehri’ne (Biga Çayı) do ğru ilerledi. Ke şif için gönderilen kuvvetler Pers ordusunun nehrin kar şı tarafında toplanmı ş oldu ğunu haber verdiler. General Parmenion ertesi gün sabah vakti saldırmayı teklif etti ise de Büyük İskender bir an önce Persler’e gücünü göstermek istemesinden dolayı bunu kabul etmedi. 66 Ordusunu derhal Çarpık Sava ş Düzeni’ne geçirdi. 67 Parmenion’u komutayı ele alması için sol kanada gönderdi. Kendiside sa ğ kanadın komutasını ele aldı. Pers süvarileri do ğrudan do ğruya nehrin daha dik olan kar şı kıyısında mevzi almı şlardı. Bunların arkasında ise, gittikçe yükselen arazide ücretli Yunanlı yaya askerleri bulunmaktaydı. Persler Büyük İskender’in ordusunun nehre girmesini bekliyorlardı. Çünkü Büyük İskender’in ordusu, kendi bulundukları yere tırmanırken saldırmayı dü şünmekte idiler. 68 Büyük İskender komuta etti ği süvariler ile nehri geçerek Pers süvarilerine büyük bir şiddetle saldırdı ve bunları bozguna u ğrattı. Bunun üzerine merkezdeki Falankslar’ın daha ağır bir tempo ile ilerlemesi, sol kanattaki Parmenion komutasındaki süvarilerin harekete geçerek kar şı kıyıya ula şması ve Pers kuvvetlerini yandan vurması üzerine sava şın neticesi belli oldu . 69 Büyük İskender’in ordusu için zafer birkaç saat içinde gerçekle şmi şti. Fakat Pers süvarilerinin takibi mümkün olmadı. Çünkü onların kaçı şından sonra, Büyük İskender’in

64 M. E. Bosch, a.g.e. , s.24 65 a.g.e. , s.24 66 Arrianos, a.g.e. ,I-12, 13,Bury,A History of to the Death of Alexander the Great,New York,1900, s.737 67 A. M. Mansel, a.g.e. , s. 437 68 Arrianos, a.g.e. ,I-14 69 A. M. Mansel, a.g.e. , s. 437

20 ordusu henüz sava şa girmemi ş olan gerideki ücretli Yunanlı askerler ile kar şıla ştı. Bunların üzerine önden Falankslar, arkadan ise süvarilerle hücum edildi ve çok azı kurtulmak üzere tamamen imha edildiler. Bu durum sava şın sonu oldu. Büyük İskender Granikos’ta Persler’e kar şı mutlak bir zafer kazanmı ştı (M.Ö. 334).

Böylece Anadolu’daki Pers ordusu da ğılmı ş oldu. Bu ordunun kalan kısımları sonradan müstahkem alanlarda toplandılar. Fakat Toros Da ğları’na kadar olan bütün arazi Büyük İskender’in ordusuna artık açılmı ştı. Büyük İskender ilk hedefine ula şmı ş, ordusunu besleyebilece ği kadar arazi kazanmı ştı. 70

Arrianos, bu sava şta Büyük İskender’in ordusundan 85 süvari ve 30 yaya asker olmak üzere toplam 115 askerin, Pers ordusundan da 1.000 süvarinin öldü ğünü kaydetmektedir. 71 Plutarkhos ise, Büyük İskender’in ordusundan 25 süvari ve 9 yaya asker olmak üzere toplam 34 askerin, Pers ordusundan da 20.000 yaya askerin öldü ğünü kaydetmektedir. 72 Büyük İskender sava ştan bir gün sonra, ölen askerlerini silahlarıyla birlikte, bir merasimle gömdürttü. Heykeltıra şı Lysipos’a, ilk hücum sırasında ölen yirmi be ş asilzade süvariye ait heykellerin yapımını ısmarladı. Büyük İskender ölen Persli ve ücretli Yunanlı askerleri de gömdürttü. Sava şta 2.000 ücretli Yunanlı asker esir alındı. Bu esirler tarım alanlarında kullanılmak üzere Makedonia’ya gönderildiler. Lydia ve İonia satrapı Spithidates ölen Persli askerler arasında bulunmakta idi. Arsites ise ’ya kaçmayı ba şarmı ştı. Fakat daha sonra intihar etmi ştir. Çünkü Persler Granikos bozgunundan onu sorumlu tutmu şlardır. Büyük İskender sava şta ele geçirilen Pers askerlerine ait 300 takım zırh ve silahı, Atina Akropolü’nde ki tanrıça Athenaya sunulmak üzere Atina’ya gönderdi. Bunların altına dü ştü ğü nota şunu yazdı ‘Spartalılar hariç, Philip o ğlu İskender’in ve bütün Yunanlılar’ın barbarlardan aldıkları”. Maiyetinden Kalas’ı, Persli satrap Arsites’in bölgesine satrap tayin etti ve şimdiye kadar Pers İmparatorluğu’na ödenen vergilerin bundan sonra da tahsil edilmesini emretti. 73

Burada Arrianos (1 - 16, 17)‘un kaydetti ği iki hususun altını önemle çizmek gerekir ki bunların ilki, Büyük İskender’in Atina’ya göndermi ş oldu ğu Persler’e ait silahların altına dü ştü ğü nottur. Büyük İskender Sparta hariç Korinthos Birli ği’nin deste ğini alarak Persler’e kar şı çıkmı ş oldu ğu öç seferinde, babası II. Philip’e kıyasla çok daha samimidir ve bu birli ği temsil eden bir komutan olarak hareket etmektedir denilebilir. Yüksek bir Yunan kültürü ile yeti şmi ş olması, bu duruma neden olmu ş olabilir. Oysa II. Philip krallı ğı süresince

70 M. E. Bosch, a.g.e. , s.28-29,Bury,a.g.e,s.738 71 Arrianos, a.g.e. ,I-16 72 Plutarkhos, a.g.e. ,XXII 73 Arrianos, a.g.e. , I-16, 17

21 Yunanistan’da dahil olmak üzere, çevresine kar şı emperyalist bir politika yürütmü ştür. Altı çizilmesi gereken ikinci husus ise, Büyük İskender’in Granikos Sava şı sonrası ortaya koydu ğu siyasi icraatıdır. Persli satrap Arsites’in yerine maiyetinden Kalas’ı satrap ataması ve bölgede Persler tarafından toplanan vergilerin devamını talep etmesi önemlidir.

Bosch, Büyük lskender daha fetihlerinin ba şlangıcında ele geçirdi ği toprakları Makedonia Krallı ğı’na ilhak etmedi ğini ve buraları halen Pers imparatorlu ğu’nun toprakları kabul ederek, kendisinin Pers kralının makamına geçti ğini dü şünmektedir. 74

Büyük İskender bundan sonra da Pers imparatorlu ğu’ndan alaca ğı di ğer yerlerde de ilke olarak Pers yönetim örgütleni şini de ğiştirmeksizin, yöneticili ğe kendi adamlarını getirmekle yetinmi ştir. Halkın devlete kar şı yükümlülüklerinde de ilke olarak de ğişiklik yapmamı ş, bir bölgenin halkı Pers egemenli ği döneminde devlete ne vergi ödüyor idiyse, yine aynı verginin kendi devletine ödenmesi süre gitmi ştir. 75

Büyük İskender’in Granikos zaferi sonrası hedefi Lydia ve İonia Satraplı ğı merkezi Sardeis şehri oldu. Sardeis’e yakla ştı ğı sırada yanına gelen şehrin muhafız birli ğinin komutanı Mithrines ve şehrin ileri gelenleri Sardeis’i sava şmadan teslim ettiler. Büyük İskender Mithrines’i be ğenerek kendi komutanları arasına aldı. Lydialılar’ın eski kanunları ile kendilerini idare etmelerine izin verdi. Maiyetinden Asandros’u Lydia ve İonia Satraplı ğı’na tayin etti. Komutanı Pausanias’ı da Sardeis’in (Salihli) muhafız birli ğine komutan olarak atadı. Ardından Ephesos’a do ğru yola çıktı.

Bu arada Granikos Sava şı’nın sonucu Ephesos’ta duyulmu ş ve oradaki muhafız birli ği olu şturan ücretli askerler iki Pers gemisini ele geçirip, bunlara binerek kaçmı şlardı. Büyük İskender bu olaydan dört gün sonra Ephesos’a girdi. Oligar şi yönetimine son verdi ve kendisine ba ğlı bir halk yönetimi kurdu. Halk eski yöneticilerine kar şı ayaklandı ğında, karga şayı önleyerek bastırdı. Kendisine yanda ş oldukları için Ephesos’tan sürülmü ş olanları geri getirtti. Bu sırada Magnesia ve Tralleis’ten gelen elçiler, bu iki şehri sava şmadan teslim ettiklerini bildirdiler. General Parmenion buraları teslim almakla görevlendirildi. Büyük İskender komutanı Alkimakhos’u da emrine verdi ği askerlerle birlikte, halen Pers egemenli ğinde bulunan İonia şehirlerine gönderdi. Ona, bu şehirlerde oligar şiyi kaldırması ve halk hakimiyetini yeniden kurması için yetki verdi. Ephesos’tan ayrılmadan önce ordusuna tam donanımlı halde, sava ş nizamında bir geçit resmi yaptırdı. 76

74 M.E. Bosch, a.g.e. , s.31 75 B. Umar, a.g.e. ,s.419 76 Arrianos, a.g.e. , I-17,18

22 Büyük İskender, Ephesos’ta iken, Eskiça ğ dünyasının yedi harikasından biri sayılan Artemis Tapına ğı’nın kendi do ğum yılında (M.Ö. 356) yanması üzerine bu eskisinin yerine ve ondan daha güzel, daha görkemli olmak üzere yapımı süresince yeni tapına ğın giderlerini kar şılamak için, halkın eskiden Pers İmparatorlu ğu’na ödedi ği verginin yine alınmasını, ancak o paranın tümüyle tapınak yapımına harcanmasını emretmi ştir. 77

Ephesos’ta düzenledi ği askeri geçit resminin ertesi günü Miletos’a yöneldi. Bu şehrin muhafız birli ğinin komutanı olan Hagesistratos, Büyük İskender Miletos’a do ğru ilerlemekte iken kendisine haber gönderip, şehri teslim edece ğini bildirmi şti. Ancak Pers donanmasının gelmek üzere oldu ğunu haber alınca bundan vazgeçti. Büyük İskender’in amiral Nikanor komutasında olan donanması Persler’den önce davranarak, Miletos’un kar şısındaki Lade Adası önlerine demir attı. Bundan üç gün sonra Miletos’a ula şan Pers donanması ise Mykale Burnu önünde demir attı. General Parmenion Büyük İskender’e bir deniz sava şı teklif etti ise de Büyük İskender bu teklifi kabul etmedi. Büyük İskender’e göre, burada alınacak bir deniz ma ğlubiyeti her şeyin sonu olabilirdi. Pers donanmasının kendi donanmasından çok daha büyük ve tecrübeli oldu ğunun farkında idi. Ayrıca donanmanın burada bir bozguna u ğraması sonucunda, Yunanistan’da kendisine kar şı bir isyanda çıkabilirdi. Parmenion ise, zaten denizlerde üstün olan Persler’in bir galibiyet almalarının çok şeyi de ğiştirmeyece ğini dü şünmü ştü. 78 Büyük İskender Miletos’un dı ş şehir kısmını kolayca aldı ve Miletos’u buradan ku şattı. Miletos’a saldırıyı Pers donanmasının gözü önünde ba şlattı. Bu sırada donanması da Lade Adası önlerinden denize açılarak, Miletos’un iki limanının a ğzını kapattı. Böylece Pers donanmasının limanlara giri şi ve şehri savunanlara yardım getirmesi önlenmi ş oldu. Ku şatma ba şarı ile sonuçlandı ve Miletos dü ştü. Halkın canı ve özgürlü ğü ba ğışlandı. Bunu gören Pers donanması da bir süre oyalandıktan sonra çekilip gitmek zorunda kaldı.

Büyük İskender Miletos’u ele geçirmesinin ardından donanmasını da ğıttı. Çünkü ilk olarak, henüz böyle bir donanmayı ya şatacak mali imkanlara sahip de ğildi. 79 Granikos Sava şı’nda ve özellikle Sardeis’te ele geçen ganimetlere kar şın, halen büyük ölçüde para sıkıntısı çekmekteydi. Çünkü kendi siyaseti gere ği hürriyetlerine kavu şturulan şehirlerden. sava ş vergisi almıyordu. 80 İkinci olarak, donanması zaten Pers donanması ile boy ölçü şebilecek bir deniz sava şını göze alabilecek durumda bulunmaktan pek uzaktı.

77 B. Umar, a.g.e. ,s.421 78 Arrianos, a.g.e. ,I-18 79 B. Umar, a.g.e. ,s.422, Bury.a.g.e,s.740 80 M. E. Bosch, a.g.e. , s.32

23 Pers donanmasına gemi sa ğlayan, üs ve destek limanı olarak kullanılan tüm kıyı şehirlerinin karadan ele geçirilmesini içeren sava ş planı uyarınca, bir sonraki hedefi Halikarnasos oldu. 81 Miletos ve Halikarnasos arasında bulunan şehirleri ele geçirerek ilerledi. Halikarnasos yakınlarında uzun süreli ku şatmaya uygun bir karargah kurdu. Halikarnasos güçlü surlara sahip, ele geçirilmesi oldukça zor olan bir şehirdi. Pers kralı III. Darius tarafından donanma ve bütün Akdeniz sahili ba şkomutanlı ğına tayin edilmi ş olan Rodoslu Memnon’da emrindeki kuvvetlerle Halikarnasos’ta bulunmaktaydı. 82 Granikos bozgunundan kurtulmayı ba şaran Memnon, Anadolu’da ki Pers ordusunun kalan kısmı ile birlikte bu şehre gelmi şti. 83 Pers askerleri, ücretli Yunanlı askerler ve yörenin yerlileri olan Karialılar olu şan savunma kuvvetinin ba şında, Memnon ve Karia Satrapı Othontopates bulunmaktaydı. Ayrıca Pers donanmasına ait birçok gemi şehrin limanında bulunmakta idi. Şehir deniz yönünden sıkı ştırılamadığı gibi, Pers donanmasının mürettebatı da ku şatma sırasında kara askeri gibi şehrin savunmasına katıldı. Ku şatmanın ilk günlerinde, şehrin surları dı şındaki derin ve geni ş savunma hendekleri, Büyük İskender’in ordusunun surlara saldırmasını oldukça güçle ştirdi. Bunlar ta ş ve toprakla dolduruldu. Bu i ş bitirildikten sonra, duvarları yıkmak için kullanılacak, vurup sarsıcı, yıkıcı araçların ve surlara saldırmada kullanılacak di ğer araçların sur diplerine kadar sokulabilmesi imkanı sa ğlandı. İçerideki savunma askerleri bunları tutu şturmak için bir gece baskını yaptılarsa da bunda ba şarılı olamadılar. Sur dibinde çalı şan araçlar, ta ş atan mancınıklar surların ve burçların birçok bölümünü yıktı ya da çatlattı. Bunun üzerine Memnon ve Othontopates şehirden kaçmaya karar verdiler. Gece vakti şehri ate şe verdirerek, limandaki gemiler ile Halikarnasos’tan ayrıldılar. Yangını gören Büyük İskender olan biteni anladı ve ordusu ile saldırıya geçerek kolayca Halikarnasos’a girdi. Şehir halkına dokunmamakla birlikte, Mausoleus’un anıt mezarı dı şında bütün şehir yerle bir ettirdi. Halikarnasos yöresi ve bütün Karia için, 200 süvari ile 300’ü yabancı askerini ayırdı ve bu askeri kuvvetin ba şına generali Ptolemaios’u bıraktı. 84 Hekatomnos’un kızı eski kraliçe Ada’yı Karia Satraplı ğı’na atadı. 85

Halikarnasos’un dü şmesi ile Persler’in Anadolu’da ki son mukavemetleri de kırılmı ş oldu. Bu sırada sonbahar yakla şmı ştı. Büyük İskender ordusunun kı şlaması için hazırlıklara giri şti. 86 Halikarnasos’un ku şatılmasında kullanılan silahlar, Karia, İonia ve Lydia sınırında

81 B. Umar, a.g.e. ,s.423 82 Arrianos, a.g.e. ,I - 20 83 M. E. Bosch, a.g.e. , s.32 84 B. Umar, a.g.e. ,s.423-425 85 Arrianos, a.g.e. ,I-23 86 M. E. Bosch, a.g.e. , s.34

24 bulunan ordu üssü Tralleis şehrine nakledildi. 87 Büyük İskender, kı ş mevsimini Makedonia’da geçirmeleri için bütün yeni evli Makedon askerlere izin verdi. Ordusunun bir kısmını Parmenion komutasında Sardeis’e gönderdi. Parmenion buradan da Phrygia’ya ilerleyecekti. 88

Büyük İskender M.Ö. 334 / 33 kı şı boyunca istirahat etmedi. Lykia ve Pamphilia sahillerini ele geçirmek üzere ordusunun bir kısmı ile birlikte güneye do ğru hareket etti. 89 Bu harekatı sırasında bölgede bulunan, Telmessos, Pinara, Amna, Patara, Phaselis, Perge, Aspendos, Side ve Selge ba şta olmak üzere birçok şehri ve kaleyi ciddi bir mukavemet ile kar şıla şmaksızın ya sava şla ya da onların boyun e ğmesi ile egemenli ği altına aldı. 90 Bu yerlerde vergi ve yönetim hususlarında gerekli düzen yaparak uygun yerlere askeri birlikler yerle ştirdi. 91 Lykia ve Pamphilia ile Toros Da ğları’na kom şu olan ülkelere donanma amirallerinden Nearkhos’u satrap tayin etti. 92

Böylece Büyük İskender kısa bir sürede Hellespontos’tan Side’ye kadar bütün kıyı kesimini ele geçirerek, Pers donanmasının buralara sokulmasını ve yerle ştirdi ği askeri birlikler aracılı ğı ile de Persler’in kıyı şehirlerinden yardım görmesini önlemi ş oluyordu. 93

Ardından Pisidia içinde kuzeye do ğru yürüyü şüne devam etti. Sagalassos kentini ele geçirdi. Daha sonra tıpkı Lykia ve Pamphilia’da oldu ğu gibi birçok şehri ve kaleyi ya sava şla ya da onların teslim olması ile ele geçirerek bir Phrygia şehri olan Kelainai’ye ula ştı. 94 Persler’in Phrygia satrapı buradaydı ve komutasında 1.000 Karialı, 100 ücretli Yunanlı asker vardı. Büyük İskender’e elçiler göndererek, belirtti ği süre içinde kendisine yardımcı kuvvet gelmedi ği taktirde şehri ona teslim etmeyi teklif etti. Büyük İskender güçlü bir kaleye sahip olan Kelainai’yi ku şatmaktansa, bu teklifi kabul etmeyi daha uygun buldu. 1.500 askerini kale önünde bıraktı ve generali Antigonos’u Phrygia Satraplı ğı’na atayarak Gordion’a do ğru yola çıktı. 95

M.Ö. 334 / 33 kı şının sonuna do ğru Gordion’a ula ştı ve burada konaklayarak kı şın biti şini bekledi. 96 M.Ö. 333 yılı ilkbaharında daha önce izin verdi ği Makedon askerler

87 B.Umar, a.g.e. ,s.425 88 Arrianos, a.g.e. ,I-24 89 M. E. Bosch, a.g.e. , s.34 90 B. Umar, a.g.e. ,s.425-426 91 M. Özsait, a.g.e. , s. 339 92 Arrianos, a.g.e. ,III-6 93 M. Özsait, a.g.e. , s. 339 94 B. Umar, a.g.e. ,s.427 95 Arrianos, a.g.e. ,I-29 96 B.Umar, a.g.e. ,s.428

25 dönmü şler, yeni takviye kuvvetlen ile ücretli Yunanlı askerlerini de beraberlerinde getirmi şlerdi. Büyük İskender’in ordusu Gordion’da toplanmı ştı. 97

Bir efsaneye göre, Phrygia’nın ba şkenti olan Gordion’un kurucusu Gordios’tur ve Phrygia Krallı ğı’nı kuran Midas tanrılar anası Kybele ile Gordios’un o ğludur. Gordios şehrin hisarına bir araba yerle ştirmi ştir. Bu arabanın oku çözülmez bir dü ğümle ba ğlıdır. Bu dü ğümü kim çözmeyi ba şarırsa, Asya krallı ğı onun olacaktır.

Arrianos, o zamanlar Phrygia halkı arasında dola şan bu efsaneyi daha ayrıntılı bir şekilde kaydetmektedir. 98 Bu efsanenin çalı şmamızı ilgilendiren kısmı ise, Büyük İskender’in Gordion’da konaklaması sırasında, bu efsanenin kahramanlarından birisi haline gelmesidir.

Büyük İskender Gordion’a vardı ğında bu arabayı ve arabanın boyunduru ğundaki dü ğümlü kayı şları görmek istedi. Bu kayı şlar kızılcık a ğacının iç kabu ğundan yapılmı ştı ve dü ğümün ne ba şı ne de sonu görür idi. Bunu çözen ki şi Asya’ya hakim olacaktı. Büyük İskender bunu çözemeyece ğini anladı. Etrafında toplanan halkın aleyhinde bir fikre kapılmasını istemedi ğinden kayı şı kılıcı ile kesti ve dü ğümün artık çözülmü ş oldu ğunu ilan etti. 99 Büyük İskender bu dü ğümü çözmesi sonucunda kişili ğinin efsaneyle birle şmesini sa ğlamı ştır.

Halikarnasos’ta ba şarı sa ğlayamayan Memnon ise, eski sava ş planını uygulamak için M.Ö. 334 / 33 kı şı ve M.Ö. 333 yılı ilkbaharı boyunca Ege Denizi’nde faaliyette bulundu. Pers kralı III. Darius’un kendisine sa ğladı ğı geni ş olanaklar sayesinde hazırladı ğı donanma ile sava şı Yunanistan’a kaydırmaya çalı ştı. Bu amaçla önce Khilos Adası’nı ve Mytilene dı şında Lesbos Adası’nın bütün şehirlerini ele geçirdi. Memnon’un denizlerdeki bu ba şarılarının haberi Gordion’a ulaşınca, Büyük İskender yeni bir donanma hazırlanması için Makedonia’ya emir gönderdi. Fakat bir süre sonra, Mytilene şehrinin ku şatması sırasında Memnon’un ölmesi ve onun yetene ğinde bir ki şinin bulunmamı ş olması, Büyük İskender’i büyük bir tehlikeden kurtardı. 100

Büyük İskender M.Ö. 333 yılı ilkbaharının ba şında Gordion’dan ayrılarak Ankyra’ya do ğru ilerledi. Ankyra’ya ula ştı ğında kendisinin yanına Papylagonialı elçiler geldi. Bunlar Büyük İskender’e itaatlerini sundular, ancak ülkelerine asker gönderilmemesini istediler. Büyük İskender bu teklifi kabul etti. Papylagonia’nın yönetimini daha önce Hellespontos

97 M.E.Bosch, a.g.e. , s.35 98 Arrianos, a.g.e. , II-3 99 a.g.e. ,II-3 100 M.Özsait, a.g.e. , s. 340

26 Phrygiası Satraplı ğı’na atamı ş oldu ğu Kalas’a bıraktı. Ankyra’dan güneydo ğuya yönelerek Kappadokia’ya do ğru ilerledi. Halys ırma ğı (Kızılırmak) boyunca ilerleyi şi sırasında, ırma ğın batı tarafındaki bütün halklara, do ğu tarafındaki haklarında bazısına egemenli ğini tanıttı. Kappadokia Satraplı ğı‘na maiyetinden Sabiktas’ı tayin etti. Hiçbir direni şle kar şıla şmadan Kilikia Geçidi’ne Burasını geçerek Persli Arsames’in kendisinin geli şinden önce bırakıp kaçtı ğı Kilikia’nın merkezi Tarsus’a girdi. Burada iken a ğır bir hastalık geçirdi. 101 Arrianos ve Plutarkhos, Büyük İskender’in Tarsus’un içinden geçen Kydnos Nehri’nin (Tarsus Çayı) çok so ğuk suyunda yıkanmasından veya a şırı yorgunluktan dolayı hastalandı ğını, kendisini Akarnialı hekim Philippos’un iyile ştirdi ğini kaydetmektedirler. 102

Büyük İskender iyile şince yeniden yürüyü şe geçti. Daha önce ise, general Parmenion’u ordunun bir bölümüyle birlikte, öncülük etmesi ve Anadolu ile Suriye arasında o zamanlar sınır geçidi sayılan Beylan Geçidi’ni güvenlik altına alması için göndermi şti. 103 Kendiside daha önce idaresi altına aldı ğı Pamphilia sahilleri ile irtibatı temin etmek ve arkasını tamamen emniyete almak için da ğlık bir alan olan Batı Kilikia’ya yöneldi. 104 Buradaki Kilikialılar’ın kimisini itaati altına aldı, kimisini sindirdi. Tekrar Tarsus’a döndü ve Suriye’ye do ğru ilerlemeye ba şladı. Bu ilerleyi ş iki koldan gerçekle şti. 105 Süvari kuvvetleri Philatos komutasında Pyramos Nehri (Ceyhan Nehri) kıyısındaki Aleion Ovası’na yönelirken, kendisi yaya kuvvetler ile Magarsos’a ilerledi. Magarsos’u ele geçiren Büyük İskender buradaki Athena Tapına ğı’nı ziyaret etti. Buradan Mallos’a geçerek, buradaki karga şalı ğı bastırdı. 106 III. Darius’un kendisini kar şılamak için büyük bir ordu ile harekete geçti ğini Mallos’ta iken haber aldı. 107 III. Darius Beylan Geçidi’ne iki günlük mesafede olan Amanos Da ğları’nın do ğusundaki Sokhoi’de bulunmakta idi. 108 Memnon’un ölümünden sonra bu dahi Yunanlının planlarından vazgeçen III. Darius, Büyük İskender’e karada kar şı koymak üzere Pers ordusunun sevk ve idaresini do ğrudan do ğruya kendisi ele almı ştı. 109 Büyük İskender Issos şehri üzerinden kıyı kesimini izleyerek Beylan Geçidi’nden Suriye’ye inmek üzere iken, III. Darius’un ordusu ile Amanos Da ğları’nın kuzeyinden Kilikia’ya girdi ği haberini aldı. Bunun üzerine geriye dönerek geldi ği yoldan kuzeye do ğru yürüyü şe geçti. Bu sırada III.

101 B.Umar, a.g.e. ,s.429 102 Arrianos, a.g.e. ,II-4, 103 B.Umar, a.g.e. ,s.429 104 M.E.Bosch, a.g.e. , s.36 105 B.Umar, a.g.e. ,s.430 106 Arrianos, a.g.e. ,II-5 107 B.Umar, a.g.e. ,s.430 108 M.E.Bosch, a.g.e. , s.36 109 A.M. Mansel, a.g.e. , s. 439

27 Darius İssos’u i şgal etmi ş, daha önce Büyük Isken deri geçmi ş oldu ğu yolda ilerlemekte idi. 110

İki MÖ. 333 yılının Ekim ayı sonu veya Kasım ayı ba şında, 111 İskenderun Körfezi’nin sahil ovasında bulunan Issos şehri civarındaki Pirıaros irma ğı (Deliçay) kıyılarında, 112 ters cephelerle, yani III. Darius Anadolu’dan, Büyük İskender ise Suriye’den geliyormu ş gibi kar şı kar şıya geldi. 113

Arrianos ve Plutarkhos, Pers ordusunun asker mevcudunu 600.000 asker olarak vermektedirler. Ancak her ikisi de Büyük İskender’in ordusunun asker mevcudu hususunda belirli bir rakam vermemektedir. 114 Tarn (1964 : 367 )‘a göre ise, Pers ordusu Büyük İskender’in ordusundan sayıca üstündü. Ancak aralarında a şırı derecede bir dengesizlik mevcut de ğildi. Pers ordusunun asker mevcudu için verilen 600.000 asker rakamının doğru olmadı ğını belirten Tarn, 600.000 askere sahip olan bir ordunun, Amanos Da ğları’nı bir gecede geçmesinin mümkün olamayaca ğının altını çizmektedir.

Büyük İskender Granikos Sava şı’nda oldu ğu gibi Issos Sava şı’nda da Çarpık Sava ş Düzeni’ni uyguladı. Kendisinin komuta etti ği sa ğdaki taarruz kanadı ile kar şısında bulunan ücretli Yunanlı askerleri da ğıttıktan sonra sola do ğru kıvrılarak III. Darius’un bulundu ğu merkeze saldırması ve Pers kralının vakitsiz tela şa kapılarak kaçmaya ba şlaması, generali Parmenion idaresindeki sol kanatta ise şiddetli süvari çarpı şmalarının kazanılması üzerine Pers ordusu büyük bir yenilgiye u ğradı. 115

Arrianos, bu sava şta Pers ordusundan 100.000 askerin öldü ğünü kaydetmektedir. Bunların 10.000 den fazlası süvaridir. Ancak Büyük İskender’in ordusunun asker kaybı hususunda belirli bir rakam vermemektedir. 116 Plutarkhos ise, Pers ordusundan 110.000 askerinin öldü ğünü kaydetmektedir. Ancak Arrianos gibi o da Büyük Iskender’in ordusunun asker kaybı hususunda belirli bir rakam vermemektedir . 117

Büyük İskender sava ş alanlarından kaçan III. Darius’u ve Pers kuvvetlerini ordusunun bir kısmı ile birlikte, hava kararıncaya kadar takip etti. III. Darius sava ş alanından kendi sava ş arabası ile kaçmı ştı. Bu kaçı ş sırasında düz araziden geçti ği müddetçe arabasını kullandı.

110 M.Özsait, a.g.e. , s. 340 111 Arrianos, a.g.e. ,II-11 112 A.Erzen, Eskiçağ Tarihi Hakkında 4. Konferans, İstanbul, 1952, s. 60 113 A.M. Mansel, a.g.e. , s. 43 114 Arrianos, a.g.e. ,II-8, 115 A.M. Mansel, a.g.e. , s. 440 116 Arrianos, a.g.e. ,II-11 117 Plutarkhos, a.g.e. ,XXVII

28 Fakat arazi yapısı bozuldu ğu zaman kalkanını, yayını ve kaftanını arabasında bırakarak atı ile kaçmaya devam etti. Havanın kararması sayesinde Büyük Iskender’in eline dü şmekten kurtuldu. Büyük Iskender takibi bıraktı ve III. Darius’un sava ş arabasında bıraktı ğı kalkanı, yayı ve kaftanı alarak karargahına geri döndü. III. Darius’un ordugahı daha ilk hücumda alınmı ş, Pers kralının annesi, karısı (ki aynı zamanda kız karde şi idi), bir küçük o ğlu ve iki kızı ele geçirilmi şti. Büyük İskender III. Darius’un ailesine hiçbir kötü muamelede bulunmadı. Ertesi gün ölen askerlerini büyük bir merasimle gömdürttü. 118 Ayrıca Pers ordusundan ölen askerleri de gömdürttü. 119 Sava şın meydana geldi ği Issos şehri civarında kendi adını ta şıyan bir şehir (Alexandreia-İskenderun ) kurdu. 120 Maiyetinden ’u Kilikia Satraplı ğı’na, Menon’u da Suriye Satraplı ğı’na atadıktan sonra güneye, yani Fenike’ye do ğru ilerlemeye ba şladı.

Fenike’nin Marathos şehrinde bulundu ğu sırada, III. Darius’un bir mektubu kendisine ula ştı. III. Darius Büyük İskender’e barı ş teklif etmekte, elinde esir tuttu ğu annesi, karısı ve çocuklarını serbest bırakmasını istemekte idi. Bu teklifi kabul etmeyen Büyük İskender, III. Darius’a cevaben gönderdi ği mektuba şunları yazdı:

“Ecdadınız, bizim tarafımızdan hiçbir taarruza u ğramadan, Makedonia ve Yunanistan’ın ötedeki kısımlarına saldırmı ş ve bize zararlar vermi ştir. Fakat Yunanlıların ba şkomutanı olan ben Asya’ya kar şı dü şmanlı ğa, evvela siz ba şladıktan sonra, öç almak için geçtim. Zira siz babama hakaret etmi ş olan Perinthoslular’a yardım ettiniz. Okhos’ta (III. Artakserkses) bizim hakimiyetimiz altında bulunan Thrakia’ya askeri kuvvetler gönderdi. Babam, mektuplarınızda bütün Dünya’ya övündü ğünüz gibi, tarafınızdan hazırlanan kati vuru şları altında can verdi. Bagoas’ın yardımı ile Arses’i öldürdün. Hiçbir dayanmadan, Pers kanunlarına göre de ğil, onun aksine Pers halkını ezerek, onun tahtını ele geçirdin. Şahsımı ilgilendiren tarafa gelince, Yunanlılara hiç dostça olmayan mektuplar yollayarak onları benimle sava şmaya kı şkırttın. Sen Spartalılar ile di ğer bazı Yunanlılara el altından paralar gönderdin. Spartalılar bunları aldılar, fakat öteki bütün hükümetler bu paraları geri çevirdiler. Nihayet senin gönderdi ğin adamlar dostlarıma para yedirdiler, benim Yunanlılar arasında kurabildi ğim barı şı yeniden bozmaya u ğra ştılar. Bu sebeple ben de, dü şmanlı ğa ba şlamı ş olan, sana kar şı sava şa giri ştim. Evvela senin ordu komutanlarını, Satraplarını, şimdi de seni, olanca asker kuvvetinle sava şta yenmi ş oldu ğumdan, tanrıların inayetiyle bu diyarın hakimi benim. Bu sebeple, senin saflarında dövü şmü ş ve sava şta ölmeyerek benim yanıma sı ğınmı ş

118 Arrianos, a.g.e. ,II - 11, 12 119 Plutarkhos, a.g.e. , XXVII 120 A.Erzen, a.g.e. ,s. 63

29 bulunanları korumak bana aittir. Onlar benim yanımda zorla durmuyorlar, bilakis benimle beraber isteye isteye sava şa gidiyorlar. Ben artık bütün Asya’nın Hakimi oldu ğum için yanıma gelmek sana dü şer. E ğer geldi ğin taktirde fena muameleye u ğrayaca ğından korkuyorsan, birkaç dostunu gerekli teminatı almak için gönder; fakat annen, karın ve çocuklarını, daha da ne istiyorsan onların hepsini, ancak geldi ğin taktirde istirham et, sana hepsi verilecektir. Benden istirham edece ğin her şey, ne olursa olsun, yerine getirilecektir. ileri de bana elçi gönderdi ğin taktirde Asya kralına gönderdi ğini unutma. Bir arzun varsa bunu, sanki benimle aynı seviyede imi şsin gibi yazma; senin olan her şeyin sahibi olan bana dileklerini arz et. E ğer böyle yapmazsan seni bana hakaret etmi ş sayarak gereken kar şılıklara giri şirim. E ğer benim kral olarak hakimli ğimi kabul etmiyorsan dayan. Hükümdarlık için benimle tekrar bir sava şı göze al ve kaçma. Nasıl ki bende nerede olursan ol sana kar şı yürüyece ğim.” 121

Bu mektuptan anla şılaca ğı üzere, eski Batı dünyasını temsil eden Panhellen mücadelesinin komutanı Büyük Iskender’in, eski Do ğu dünyasını temsil eden Pers kralı III. Darius’a kar şı İssos Sava şı’nda kazanmı ş oldu ğu zafer, kendisinin üzerinde derin bir tesir bırakmı ştır. Makedonia’dan ordusu ile ayrıldı ğında kendisini sadece Panhellen mücadelesinin bir komutanı olarak görmekte iken, artık buna bir de Asya’nın Hakimi unvanı eklenmi ştir. 122

Böylece Granikos zaferinden itibaren izlemi ş oldu ğu siyaset kendi şahsında netlik kazanmı ş oluyordu. Yani, Granikos’tan İssos’a de ğin geçen süre zarfında kendisini Pers kralının makamında görerek hareket eden Büyük İskender, artık o makamın bizzat tek sahibi olmakta idi ve bu makamın eski sahibi olarak gördü ğü III. Darius’u kendisinden a şağıda görerek, kendi hakimiyetini tanıması için aya ğına davet etmekte idi.

Burada iki önemli husus üzerinde önemle durmamız gerekir. Bunların ilki, Büyük İskender bu makama ula şaca ğını en ba ştan itibaren dü şünmü ş ve planlamı şmıydı ikincisi ise, yoksa askeri ba şarılarının akı şı neticesinde kendisini bu makamda mı bulmu şydu. Ku şkusuz bunların her ikisi de tartı şmaya açık hususlardır. Kanaatimizce bu iki husus iç içe geçmi ştir ki birini di ğerinden üstün kılmak oldukça zordur. Büyük İskender’in son derece tutkulu ki şili ği daha yeti şme döneminde iken böyle bir makamı dü şlemi ş olabilir. Bunun yanı sıra Anadolu’da Granikos ve İssos ba şta olmak üzere elde etti ği askeri zaferler neticesinde, kendisini böyle bir makamda bulmu ş da olabilir. Ancak açık bir şekilde görülebilen bir husus vardır ki o da Büyük İskender’in fikir ve ideallerinin İssos zaferi sonrası bir de ğişim

121 Arrianos, a.g.e. ,II, 12 - 14 122 E. Memi ş, a.g.e. , s. 62, 63

30 kaydetmi ş oldu ğudur. Artık o, sadece Yunanlıları temsilen öç seferine çıkan bir komutan de ğil, aynı zamanda kendisini Asya’nın Hakimi olarak gören bir fatihtir. Issos zaferi sonrası Büyük İskender’in fikir ve ideallerinin u ğradı ğı bu de ğişim, Asya’nın içlerine do ğru ilerledi ği süre zarfında giderek hız kazanmı ştır.

İssos zaferi ile birlikte Anadolu’nun fethi tamamlanmı ş oldu. Büyük İskender’in bundan sonraki hedefi, sava ş planı uyarınca Suriye’nin fethedilmesi idi.

31 BÖLÜM .IV

IV.BÜYÜK İSKENDER’ İN ANADOLU POL İTİKASI

IV.1. İdari ve Sosyal Yapılanma

İskender Asya’yı istila edince fethetti ği bölgede olu şturaca ğı yönetim şekli için önünde bir örnek yoktu: babasından herhangi bir sistem miras kalmamı ştı. Ba şından itibaren bir fatih gibi de ğil, Ahameni şlerin gerçek mirasçısıymı ş gibi davranıyordu. Resmi olmayan kaynaklara göre ilk yaptı ğı şey, bir mızrak saplayıp Asya topraklarını mızrakla kazandı ğını söylemekti. İskender’in Pers yönetim biçimini koruyarak, sadece var olan satraplıkların ba şına kendi adamlarını getirmesi uygulamasıyla bir ölçüde do ğrulandı. 336 yılındaki sefere katılan komutanlardan Harpalos’un o ğlu Calas’ı Hellespontos Frigya’sına satrap olarak atadı ve ödenen vergi miktarının de ğiştirilmemesini emretti 123 Bölgede Pers yönetiminin uyguladı ğı kurallar uygulanıyordu. Tek fark Perslerin kullandı ğı unvanı koruyan vali ve yönetici Pers de ğil Makedon’du 124

Pers yönetiminin Anadolu’daki merkezi Sardeis’ti; kentin ele geçirilmesi zor akropol isi kale görevi görüyor, hazine burada korunuyordu. Kaledeki garnizon komutanı en ba şından beri do ğrudan kral tarafından atanıyordu ve garnizondaki kuvvetler satrapın paralı askerlerden olu şan ordusundan çok farklıydı. Pers devletinde satrap yönetimi ile kale komutanları arasında kesin bir ayrım bulundu ğunu söyleyen Ksenophon’un bu dü şüncesinin kayna ğı büyük olasılıkla Lydia yönetimidir.. İskender sistemi devam ettirdi. Lydia satrapı olarak (buna İon kıyıları dahildir) ’ın o ğlu Asandros’tan gelen ba ğımsız homojen bir birlikten olu şan bir garnizon vardı.Kalede ayrıca yüksek rütbeli bir komutan ve Argos’tan gelen ba ğımsız homojen birlikten olu şan bir gornizon vardı. 125

Karia'daki düzenleme biraz daha farklıydı, Burada yönetim Hekatomnid prensesi Ada'ya verildi; Ada, karde şi tarafından devrilmeden önce satraplı ğı dört yıl (344-3 yılından ba şlayarak) yönetmi şti. Önceki yönetimden tamamen kopmu ş olarak Alinda'daki muhte şem kalesine çekilmi şti ve İskender Karia'ya girince kendisini ve topraklarını ona teslim etti. Aynı zamanda İskender'i evlat edindi; bu, ku şkusuz, yerel halkın gözünde İskender'in yasallı ğını artırdı. İskender bütün Karia satraplı ğını Ada'ya verdi ancak sivil yönetim dı şındaki konular Ada'nın yetki alanı dı şında kalıyordu. 126 Oysa Ada, İskender'e ba ğlı olarak, sadece ismen

123 Arrianos, a.g.e. , I.17.1 124 A.B. Bosworth, İskender’in Ya şamı ve Fetihleri (Fetih ve İmparatorluk), Ankara, 2005, s.280, 125 Arrianos, a.g.e. , I.17.7-8 126 Arrianos, a.g.e. ,I.23.6

32 yönetimin ba şındaydı ve teknik olarak Ptolemaios onun emrindeydi. Aynı durum 322 yılında Lydia'da söz konusu oldu ve Perdikkas satrap olarak atadı ğı Makedon komutan do ğrudan do ğruya İskender'in kız karde şi Kleopatra'ya ba ğladı.Ptolemaios Ege Sava şı sırasında ba ğımsız biri gibi faaliyet gösterdi ve Lydia satrap Asandros'la birlikte sava ştı.127 Kendilerinden önceki Pers komutanların tersine, bölgelerinin dı şına çıkabiliryor, nerede gereksinim varsa kuvvetlerini oraya götürüyorlardı.

İlk atamalar askeriydi. İskender, Pers kar şı saldırısına kar şı bölgelerini savunacak insanlar atadı. Sivil yönetim önemli de ğildi ve alt kademedekilere veya Ada gibi yerel yöneticilere bırakılabilirdi. İskender Pers uygulamasını sürdürüyordu ama Lykia'da kanıtladı ğı gibi, bu uygulamayı körü körüne izlemeye niyeti yoktu.128 Bu topluluklar yüzyılın ilk yarısında, prenslerinin yönetiminde, yerel ba ğımsızlıklarını korumu şlardı, ama zaman içinde Karia'daki Hekatomnid hanedanının egemenli ği altına girmi şlerdi. İskender, Karia ve Lykia'da görülen ortak satraplık yönetimini devam ettirebilirdi; ama öyle yapmadı ve Lykia topluluklarını, kom şuları Pamphylialılarla birle ştirerek arkada şı Giritli Nearkhos'u yönetime getirdi. Hekatomnid yönetimine bakıldı ğında, bu hanedanın destek bulmayaca ğı açıktı ve İskender Lykia'ya giderken yönetimde alınmaları ondan özellikle istenmi şti. 129 İskender,Telmessus ve Side arasındaki sahil şeridini, tüm bölgeyi askeri açıdan kontrol edebilecek tek bir komutanın ellerine bırakarak, yepyeni bir satraplık yarattı. Pers Sava şı süresince geçerli olacak bir düzenlemeydi bu. Nearkhos, 330-29 yılında saraya ça ğırıldıktan sonra yerine bir ba şkasının atandı ğını belirten bir kayıt yoktur. İskender öldü ğünde Lykia ve Antigonos'un satraplı ğına ba ğlanmı şlardı.

333 yazında yakla şmakta olan Pers sava şı di ğer, tüm kaygıları gölgede bırakmı ştı. Antigonos 1.500 ki şilik küçük bir paralı asker gücüyle Frigya satrapı olarak Kelainai'de bırakıldı. 130 Kral ise, Anadolu'nun içleriyle ilgili son derece, acele hazırlanmı ş bir anla şma yapıp hızla do ğuya ilerledi. Derhal teslim plan Paphlagonialılar Hellespontos Frigya'sı satrapının denetimine verildiler; ancak bu kolay bir görev de ğildi çünkü ba şkent uzaktı ve arada vah şi ve yola getirilemeyen Bithynialılar ya şıyordu. Do ğal olarak, İskender sırtını döner dönmez ba şkaldırdılar ve İssos Sava şı'ndan sonra Perslerin ba şlattı ğı direni şe destek verdiler. 131 Aynı hikâye Kappadokia'da tekrar etti.

127 A.g.e., II.5.7 128 Bosworth, a.g.e. , s.282,CAH,1975, s.370 129 Arrianos, a.g.e. , sI.24.4-5 130 a.g.e. , I.29.3 131 Q.Curtius Rufus, The History of Alexander, Çev: H.Yardley, Penguin, 1984, IV.5.13

33 Güneydeki satraplık ise yöneticisinin Granikos'ta ölmesi üzerine 132 , İskender'e teslim oldu. İskender yönetimi derhal Kappadokialı Sabictas'a verdi ve bölgede herhangi bir kuvvet bırakmadan hızla Kilikya Kapıları'na ilerledi; adamlarını yakında Dareios ile yapaca ğı sava şa saklıyordu. Sabictas, Perslerin İssos Sava şı'ndan sonra Anadolu'ya yaptıkları kar şı saldırı sırasında hiçbir iz bırakmadan kayboldu. Makedon tarafından Antigonos çarpı şmaları sürdürdü ve üç zafer kazandı ama görünen o ki, Kappadokia sahipsiz kaldı. Sardeis ile Kilikya Kapıları arasındaki kral yolunu Lykaonia'da ya şayan Antigonos kontrol ediyordu. 133 , ancak emirleri kuzeye yeterince ula şmıyordu. Sonunda, 323 yılında Kappadokia'nm tamamı ve Paplagonia, 'in satraplı ğına ba ğlandı. Bu bölgenin içinde, İskender'in egemenli ği sırasında kontrol altına alınamamı ş ve askeri operasyon düzenlenecek yerler olarak belirlenmi ş topraklar da vardı.

Buna kar şın, 332 yılı bütünle şme yılı oldu. Zengin ve stratejik açıdan çok önemli olan Kilikya satraplı ğı, Nikanor'un o ğlu, kraliyet muhafızı Balacros'a verildi. Balacros hem satrap hem de generaldi. Aynı zamanda satraplık maliyesini denetliyordu ve gümü ş Kilikya satraplık sikkelerini kendi adına devam ettirdi; muhtemelen uzun Tyros ku şatmasında askerlerin maa şını kendisi ödedi. Oldukça küçük olan Kilikya kesin sınırlarıyla derli toplu bir co ğrafi bölgeydi. Yönetimin tamamı tek bir insanın ellerine teslim edilebilirdi. Buna kar şın, Fırat'tan Mısır'a kadar uzanan bölgeyi kaplayan ve içinde, Fenike şehir devletlerinden dini Judaea hükümetine kadar akla gelebilecek her türden topluluk barındıran Suriye, çok daha karma şıktı. İskender'in buradaki düzenlemeleri farklı ve karma şık oldu.

İssos'tan kısa bir süre sonra,Kerdimmas’ın o ğlu Menon’u küçük bir paralı süvari birli ğiyle, Kuzey Suriye’deki yeni kazanılmı ş bölgenin ba şına getirdi. Daha sonra Selevkos tetrapolis’ine kayan yönetim merkezi ba şlangıçta Amik Ovası’ndaydı ve yetkisi Fenike’nin güney sınırlarına kadar uzanıyordu. İskender güneye ilerlerken, Pers mültecilerin bulundu ğu bölgeyi kontrol altına alıp sükuneti sa ğlama görevi Menon’daydı. 134

İskender'in önemli muhafızlarından Menes'e önemli bir askeri görev olan Kilikya ile Mısır sınırı arasındaki sahil şeridinin koordinasyonunu yapma görevi verildi. Di ğer yöneticilerle birlikte mi çalı şıyordu, yoksa bütün gücü elinde mi tutuyordu bilemiyoruz; eldeki kanıtlar çok belirsiz ve eksik. Ancak Suriye bölünmü ş olarak kalmadı. Babil anla şması

132 Arrianos, a.g.e. , I.16.3 133 Q.Curtius, a.g.e. , IV.5.13 134 Bosworth, a.g.e., s.284

34 sırasında(Haziran 323) Suriye ve Kilikya ayrı birer satraplık olarak yönetiliyordu. En yararlı kar şıla ştırma Batı Anadolu'ya bakılarak yapılabilir. Ege Sava şı sırasında, Lykia ve Pamphylia yeni bir satraplık olu şturularak Nearkhos'un yönetimine verildi; ancak barı ş imzalandıktan sonra, Antigonos'un denetiminde Frigya ile birle ştirildiler. Sava ş nedeniyle küçük birimler olu şturulması gerekmi ş, ama paralı askerler ana orduya katıldıktan sonra, eski satraplarının yönetiminde birle ştirilmi şlerdi.

Her zaman oldu ğu gibi, İskender’in davranı şlarına kısa süreli dü şünceler yön veriyordu.Fethedilen satraplıklarda düzenin minimum insan gücüyle sa ğlanması ve krallı ğının herkes tarafından ko şulsuz olarak kabul edilmesi gibi ana beklentiler dı şında, İskender’in satraplıklarla ilgili kalıcı bir politikası oldu ğunu söylemek zordur. 135

135 Bosworth, a.g.e. ,s.295

35 IV.2. Anadolu’daki Yunanlılar

Büyük İskender’in do ğu seferini yapmaktaki amacı Batı Anadolu’daki Yunanlıları Pers egemenli ğinden kurtarıp onlara özgürlüklerini kazandırmaktı. Bu sebeple do ğu seferine giri şmi ş ve Batı Anadolu’daki şehirlerin büyük kısmını kısa sürede ele geçirmi şti. Şimdi onlara özgürlüklerini vermek gerekiyordu.

Batı Anadolu'daki Yunan şehirleri, Pers yönetim yapısı ile uyum göstermiyorlardı. Onların özgürlüklerini sa ğlamak amacıyla Perslerle sava şılmı ştı ve Büyük İskender'in barbar kullarıyla e şit tutulmaları söz konusu olamazdı. Ama aynı zamanda bir sava ş bölgesinin stratejik piyonlarıydı ve Perslerle birlik olmaları veya onlara boyun e ğmeleri olasılı ğı bulundu ğu sürece kendi ba şlarına bırakılamazlardı. Aynı zamanda sava ş sırasındaki geli şmeler ya şamlarını etkiliyordu. 136

334 yılında fethedilen Miletos’un durumu daha farklıdır. Miletoslular son dakika şehrin surları a şıldı ğında İskender’in önünde yere kapanarak teslim olunca affedilmekle kalmayıp özgürlüklerini de kazandılar. 137 . bu durumda kazanılan özgürlük kölelikten ancak biraz daha iyi olabilirdi; ama hiç olmazsa Miletoslulardan ülkeleri ve mülkleri alınmamı ştı. Perslerden öç almak isteyen İskender Dareios’un 494 yılında dize getirdi ği şehre aynı şekilde davranamazdı. Buna kar şın, Halikarnassos’ta şehir kısmen tahrip edilmi şti; sivil halk öldürülmemi şti ama malları ve mülkleri kesinlikle ellerinden alınarak muhtemelen yarımadada ya şayan di ğer topluluklar arasında payla ştırılmı ştı.138

Verilen özgürlük sözlerinin pratikte pek anlamı yoktu. Persler bölgeden atıldıktan sonra halkın özgürlü ğünü kazanmı ş oldu ğu kabul ediliyordu; buna bir Makedon satrapa vergi ödeyip onun emirlerini yerine getiren zavallı Halikarnassoslular veya Lydialılar gibi halklar bile dahildi. 139 Öte yandan, yüce gönüllü davranmayı seven İskender, askeri açıdan kabul uygun olmak ve egemenli ğini kabul etmeleri ko şuluyla halklara özgürlük için her türlü izni vermeye hazırdı. Ancak ikinci gereklilik, kendi egemenli ğinin: kabul edilmesi, önemliydi. Özgürlükleri verilmi ş olabilirdi ama Anadolulu Yunanlılar fethedilmi ş topraklarda ya şıyorlardı ve İskender bir fatih olarak haklarından vazgeçmiyordu. Dolayısıyla, Yunan şehirleriyle yapılan tüm anla şmalarda ko şulları kral belirliyordu.140

136 Bosworth, a.g.e., s.305 137 Arrianos, a.g.e., II.9.6 138 Bosworth, a.g.e. , s.306 139 Arrianos, I.17.4,7 140 A.g.e. , IV.15.2,4

36 İmparatorluktaki diplomaside e şitlik yoktu; bir Yunan şehri olan Phaselis halkı İskender'e elçi yollayıp onunla dost olmak istediklerini söylediklerinde (M.Ö. 334-333 kı şı) bunu çok iyi anladılar. İskender, cevap olarak şehrin subaylarına teslim olmasını istedi. 141

Molossis hanedanıyla atadan gelen ba ğları olan İlion'a çok iyi davrandı, yeni kamu binaları in şa ettirip, şehri vergiden muaf tuttu. 142 Öte yandan, Granikos öncesi Perslerin üs olarak kullandı ğı Zeleia, Pers yanlısı olmakla suçlanmı ştı; ceza almadan kurtulması onun için büyük şanstı. 143 Ephesostaki durum ise karmakarı şıktı. 144 Ephesos Philippos'un hükümranlı ğı sırasında, muhtemelen Parmenion'un 336 yazındaki saldırısından önce 'kurtarılmı ştı' ama daha sonra, Syrphax ve ailesi tarafından davet edilen Mennon'un eline geçti. İskender, şehrin Pers yönetimine, ödemekte oldu ğu vergiyi almayıp, parayı şehirdeki büyük Artemis Tapma ğı'na yönlendirdi. Şehre asker yerle ştirilmesiyle ilgili hiçbir şey söylenmemi ştir, ancak bu kadar stratejik bir noktanın, 334 yazında, Pers donanması hızla gelmekteyken, garnizonsuz bırakılmı ş olması mümkün de ğildir. 145

İskender, Ephesos'taki yüksek rütbeli bir subayını, Agathokles'in o ğlu Alkimakhos'u, hâlâ Pers i şgali altında bulunan Aiolia ve İonya bölgelerindeki oligar şilerin yerine demokrasiler olu şturması, şehirlere özgürlüklerin geri vermesi ve Persler tarafından konulan vergileri affetmesi için yolladı. 146

Şehirlerinde onları korumak amacıyla garnizon kuruldu. İskender garnizonları, şehirlerden yeni kazandıkları özgürlüklerin koruyucusu olarak tanımlarken, İskender kar şıtı ele ştirmenler bunu, ba ğımsızlı ğın ihlali olarak yorumluyorlardı.

İskender Miletos’tan güneye inerek Karia içinden geçti;cömertli ğiyle halkın kalbini kazanmaya çalı şıyordu.Halikarnassos yolu üzerinde Yunan şehirlerine de İonya’daki karde ş şehirlere yaptı ğı gibi davrandı,bağımsızlıkları tanıdı ve vergiden muaf tuttu. 147

Şehrin statüsünün de ğişmesine en güzel örnek Pamphylia'daki Aspendos'tur. Helenizm'in bu şehirdeki derecesi günümüzde sorgulanmaya ba şlamı ştır(Arrianos devrinden bahsedilmekte); ancak İskender, şehri kesinlikle bir Yunan şehri olarak kabul ediyordu. Side'nin barbarla şmı ş halkının Aeolia kökenleri ile ilgili bir ku şku olmadı ğı açıktır. 148 Hiç

141 Arrianos, a.g.e. ,I.24.5,6 142 Strabon, Co ğrafya ( Anadolu 12, 13, 14), Çev: Adnan Pekman, s.593 143 Arrianos, a.g.e. ,I.17.2 144 A.g.e. , I.17.10,12 145 Bosworth, a.g.e. s.307 146 Arrianos, a.g.e. I.18.2 147 Bosworth, a.g.e. , s.308-309 148 Arrianos, a.g.e., I.26.4

37 olmazsa bir Yunanca lehçesi konu şan Aspendoslulara dördüncü yüzyılın ikinci yarısında, akraba ve (muhtemelen) sömürgeci olarak, Argos'ta vatanda şlık hakkı verilmi şti. Kilikya'da Soli şehrinin halkı da Argos soyundan geldiklerini ileri sürüyorlardı ve kendilerine meclise girme ayrıcalı ğı verilmi şti. Hepsi, de kesinlikle Helen toplulu ğu kabul ediliyordu ve İskender onlara, Argos kökenleri nedeniyle cömert ihsanlarda bulundu ğu Mallus halkına davrandı ğı gibi davranıyordu. 149 M.Ö 334-333 kı şında, Aspendos'tan gelen tam yetkili elçiler şehri İskender'e teslim ettiler; tek istekleri şehirlerine garnizon kurulmamasıydı. İskender kabul etti ama ordusu için elli talent katkıda bulunmalarını ve Pers kralına verdikleri verginin bir kısmı olarak yeti ştirdikleri atları istedi. 150 Bu çok a ğır bir talepti ama Aspendos çok zengindi ve sava ş hazinesine büyük bir katkıda bulunması istenebilirdi. Ancak Aspendoslular böyle dü şünmüyordu. Ödeme yapmayı reddettiler ve direni ş hazırlıklarına ba şladılar. Makedon ordusunu kar şılarında görmeleri daha mantıklı dü şünmelerine neden oldu ve tekrar teslim oldular. Bu kez kralın talepleri çok acımasızdı. Yıllık verginin yanı sıra, derhal ödenmesi iste- nen para artırılarak 100 talent'e çıkarıldı; İskender tarafından atanan bir satrap tarafından yönetileceklerdi ve bu i şbirli ğini sürdürmeleri için rehine vereceklerdi. 151 Bu iki uygulama ayrıcalıklı ve ayrıcalıksız topluluklar arasındaki farkı göstermektedir. Bir şehrin ba şına gelebilecek en kötü şey vergi ödemek, bir satrapın denetiminde ve bir garnizon komutanının gözetiminde bulunmaktı. 152

Genellikle Perslerin destekledi ği oligar şilere kar şı demokrasi yönetimleri kurmanın dı şındaki uygulamalarda süreklilik söz konusu de ğildi. İskender canının istedi ği gibi ihsanlarda bulunuyordu. 153

İskender 333'ten sonra Anadolu'daki Yunan şehirlerinin sorunlarıyla do ğrudan ilgilenmedi. Gaugamela Sava şı'nın ardından ilan etti ği gibi, bütün tiranlıklar ortadan kaldırılmı ş ve artık her yer ba ğımsız oldu ğuna göre, onun gözünde artık hepsi özgürlü ğünü kazanmı ştır. 154

Ba ğımsızlık onun verdi ği bir hediyeydi ve her an geri alabilirdi. Ço ğu Yunan şehri gerçek anlamda özgürlü ğe kavu ştu. Anadolu’daki kültler minnettarlık ifadesiydi ve hiç ku şkusuz kralın iste ği üzerine kurulmu şlardı. Ba ğımsız olmaları İskender veya satraplarının

149 A.g.e. , II.5.9 150 A.g.e. , I.26.3 151 A.g.e. , I.27.4 152 Bosworth, a.g.e. ,s.311 153 A.g.e. , s.312 154 Plutarkhos, a.g.e. , XVII

38 onları korkutmasına veya i şgal etmesine engel de ğildi. Hiç ku şku yok ki, Anadolulu Yunanlılar ayrıcalıklıydılar ama son analizde tebaa olmakta ba şka bir şey de ğildiler. 155

155 Bosworth, a.g.e. ,s.315

39 IV.3. Büyük İskender’in Anadolu’ya Etkileri

İskender’in Hellespont’u geçti ği 334 yılı, Helen Uygarlı ğı ve bütün dünya için büyük önem ta şıyan yeni bir dönemin ba şlangıcı olmu ştur. Alman tarihçi Droysen’den beri “Helenistik Ça ğ” olarak bilinen ve Augustus ile son bulan bu tarihsel dönemde, Helen Uygarlı ğı Asya ve Afrika’ya de ğin yayılmı ştır. İskender’in kültür politikası Şark Dünya’nın dü şüncesine saygı göstermi ş ve böylece Do ğu ve Batı arasında bir birle şme e ğilimi yaratmı ştır. Do ğunun hellen Uygarlı ğı ile kayna şmasından, dı ş görünümü ile Helenli, ancak özüyle Do ğulu olan bir dünya görü şü ortaya çıkmı ştır. İskender’e Mısır’da Tanrı Ammon’un oğlu olarak tapınılmı ştır. İskender, İran’da bir Persli gibi giyinmi ş ve kar şısındakilerin kendi önünde kapanıp saygısını belirtmesine izin vermi ştir. Böylece kökeni ayrı olan iki dü şüncenin ba ğda şması, Do ğulu dinlerin galip gelerek Hıristiyanlık yolu ile Avrupa’ya yayılmasına neden olmu ştur.

Ege M.Ö. 650 - 545 tarihleri arasındaki altın ça ğı ölçüsünde olmamakla birlikte Helenistik Dönem’de ikinci parlak süreç ya şamı ştır.

Bu evrede Pergamon, Prience, Miletos ve Maiandros Magnesiası ba şta olmak üzere Teos, Klaros, Smintheos gibi kentler o zamanki dünyanın en parlak sanat ve kültür merkezi idi. Pergamon eski Anadolu kent planı ile e şsiz bir akropol, Priene ve Miletos ise Hippodamos’un ızgara biçimli kent planının en görkemli temsilcileri olarak sanat tarihinde çok önemli yer alırlar. Bergama Zeus Suna ğı’nın yontu eserleri, Helenistik Dönem’in oldu ğu ölçüde dünya heykelcili ğinin en ba şta gelen şaheserlerinden biridir.

Bilim alanında ise Mısır’da İskenderiye Kenti önderdir. M.Ö.6. yüzyılın ilk yarısında Miletos’ta ba şlayan objektif yöntemle yapılmı ş olan bilimsel çalı şmalar İskenderiye’de yeni boyutlar kazandırdı.

Helenistik Uygarlık Anadolu’da geli şip büyümü ştür. Burada daha önceleri Helen kültürünün sa ğlam bir temeli vardı. Anadolu-İon sentezi, kalıntıları bugün dahi bütün dünyayı derin bir şekilde etkileyen ileri bir uygarlı ğın do ğup geli şmesini sa ğlamı ştır.

Hellen Dünyası, Helenistik Dönem boyunca bir ekonomik atılım yapmı ştır. Do ğu Dünyası ile ili şkiler sayesinde ayrıca İskenderiye, Rodos, Bergama ve Efes gibi kültür

40 merkezlerinin önderli ğinde canlı bir ticaret geli ştirilmi ştir. Bu dönem boyunca fen bilimlerinde de bir ilerleme görülmektedir. 156

156 E.Akurgal, Anadolu Kültür Tarihi, İstanbul,1995, s.342

41 SONUÇ

Genç ya şta ölmesine kar şın 12 yıl 8 ay süren hükümdarlık dönemine büyük çaplı seferleri sı ğdıran İskender'in kurdu ğu geni ş imparatorluk temelde Perslerden kalma yönetim sistemine dayanıyordu. Bununla birlikte yerel satraplara ba ğlı olmayan tahsildarlardan olu şan merkezî bir vergi toplama mekanizması kurarak yeni bir mali sistemin temelini attı ğı bilinmektedir. Görevlilerin yolsuzlukları ve yiyicili ği nedeniyle bu sistemi iyi i şletememekle birlikte, sikke çıkarma hakkını tekeline alarak ve Pers hazinelerinde birikmi ş gümü ş ve altını para biçiminde piyasaya sürerek bütün Önasya'da ve Akdeniz'de ticaret ve para ekonomisini geli ştirdi ği söylenebilir.

Öte yandan İskender'in yeni kentler kurması (Plutarkhos bu kentlerin sayısının 70'in üzerinde oldu ğunu söyler) Yunan yayılmasında yeni bir dönem açtı. Askeri birer üs olarak kurulan, ama zamanla birer kültür ve ticaret merkezine dönü şen bu kentler Eski Yunan etkisinin Hindistan'a kadar yayılmasında önemli rol oynadı. Bu arada Pers-Makedonialı karı şımıyla yeni bir ırk yaratma giri şimi sonuçsuz kaldıysa da, Yunan kültürüne yatkın, ama Do ğu'ya özgü yeni bir soylu sınıfı ortaya çıktı.

Kendisini ve askerlerini en güç i şlere yöneltmeyi ba şaran güçlü bir irade ve yetenekle esnek bir dü şünce yapısını birle ştiren İskender, ko şullar gerektirdi ğinde geri çekilmeyi ve de ğişiklikler yapmayı bilen bir ki şiydi. Dü ş gücü ve romantizmi kendisini Herakles, Akhilleus ve Dionysos gibi kahramanlarla özde şle ştirmesine yol açacak ölçüde güçlüydü. Çabuk öfkelenme, acımasızlık ve inatçılık gibi özellikleri uzun seferlerde daha çok ortaya çıkıyordu. Güvenmedi ği ki şileri hiç sorgulamadan öldürmekten çekinmemesine kar şın, adamları onun pe şinden gidiyor, ona ba ğlı kalıyor ve güçlüklere katlanıyordu.

Dünyanın en büyük askeri dehaları arasında sayılan İskender, de ğişik kuvvetleri bir arada kullanmada ve dü şmanın yeni sava ş biçimlerine yeni taktiklerle kar şı koymada son derece ustaydı. Yaratıcılı ğıyla, sava şın sonucunu belirleyecek fırsatları de ğerlendirmeyi çok iyi bilirdi.

İskender'in kısa süren hükümdarlı ğı, Avrupa ve Asya tarihi açısından önemli bir dönüm noktası sayılır. Seferleri ve bilimsel ara ştırmalara merakı, co ğrafya ve do ğa tarihi gibi konulardaki bilgilerin geli şmesine katkıda bulunmu ş, ayrıca büyük uygarlık merkezlerinin geli ştirdi ği bilgi birikiminin ortak bir potada kayna şmasına zemin hazırlamı ştır.

“Büyük İskender’in Do ğu Seferinde Anadolu’nun Yeri ve Önemi” adlı çalı şmamızda kar şımıza çıkan gerçek, Dünya tarihi boyunca hakimiyet hırsı ile dolu herkesin gözü önünde

42 olan ve bu sebeple hiçbir zaman sava şlardan kurtulamamı ş Anadolu’nun, Büyük İskender’in fikir ve hedeflerinde de ğişikliklere yol açtı ğını, bunun yanında Dünya hakimiyetini elde etmek için anahtarın Anadolu oldu ğunu görmekteyiz. Anadolu’nun hiç eksilmeyen ihti şamı geçmi şte oldu ğu gibi gelecekte de yeni olaylara gebedir.

43 BİBL İYOGRAFYA

Antik Ça ğ Yazarları

ARRIANOS , İskender’in Anabasisi , Milli E ğitim Yayınları, Ankara, 1945

CURTIUS Q. R. , The History of Alexander , Çev: H.Yardley, Penguin, 1984,

PLUTARKHOS, Bioi Paralleloi (Parelel Hayatlar) , Çev: Vahdet Gültekin, İstanbul, 1945

STRABON, Co ğrafya ( Anadolu 12, 13, 14) , Çev: Adnan Pekman, Arkeoloji Sanat Yayınları

Modern Yazarlar

AKURGAL, Ekrem, Anadolu Uygarlıkları , Net Turistik Yayınları, İstanbul, 1995

BOSCH, M.E, Hellenizm Tarihinin Ana Hatları 1 , Kısım İskender İmparatorlu ğu, Çev: Afif ERZEN İstanbul, 1942

BOSWORTH, A., B. İskender’in Ya şamı ve Fetihleri (Fetih ve İmparatorluk) , Dost Yayınları Ankara, 2005

BURY, J. B., A History of Greece to the Death of Alexander the Great , New York 1900.

44

DROYSEN,J.G., Büyük İskender , I. Kitap, Çev: Bekir Sıtkı Baykal MEB Yayını,2.Bas, İstanbul, 1964 Baskı)

ERHAT, Azra, Mitoloji Sözlü ğü, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1972

ERZEN, Afif, Eski Ça ğ Tarihi Hakkında 4 Konferans, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 1984

GRANT, M., Grek and Latin Authors , New York, 1986

LAUFFER, Sıegfrıet, Büyük İskender , Çev: Nilgün Sorguç, İlya Yayınları, İzmir, 2004

MANSEL, Arif M., Ege ve Yunan Tarihi , TTK Yayını,3.Bas., Ankara, 1971

MEM İŞ , Ekrem, Eski Ça ğ Tarihinde Do ğu – Batı Mücadelesi , Çizgi kitabevi, Konya,2001

ÖZSA İT, Mehmet, Hellenistik ve Roma Devrinde Pisidya Tarihi , İstanbul, 1985

ÖZSA İT, Mehmet, “Anadolu’da Hellenistik Dönem”, Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, Görsel Yayınları, 2, İstanbul, 1982,s.280-324.

45 REF İK, Ahmet, Büyük İskender , İstanbul, 1931 SEV İN, Veli, Anadolu’nun Tarihi Co ğrafyası I , Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2001

TARN , W.W., Alexander the Great, 2, Cambridge 1948.

TARN, W. W., “Alexander the Conquest of Persia, Macedon 401- 301 B.C., The Cambridge Ancient History (CAH) VI. Cilt, Cambridge 1975, s. 352-386.

UMAR, Bilge, Türkiye Halkının İlk Ça ğ Tarihi , 2.Bas., Sergi Yayınevi, İzmir, 1984

UNAT, Faik Re şit, Tarih Atlası , İstanbul, 2004

46 MET İNDE ADI GEÇEN K İMİ KENTLER İN GÜNÜMÜZDEK İ VE ORTA ÇA ĞDAK İ İSİMLER İ*

Abydos: Çanakkale Bo ğazı’nın Anadolu yakasında, Çanakkale il merkezinin 6 km kuzeyinde. Nara Burnu. Alinda: Aydın ili, Çine ilçe merkezinin 30 km batısında, ilçe merkezi. Karpuzlu. Ankyra: Ankara. * Angora, Anguli, Ankura, Angoury, Anguriya, Engüriye Ankyra: Üşka il merkezinin 71 km kuzeybatısında. Kiliseköy/Bo ğazköy Askania gölü: İznik gölü Ephesos: İzmir ili, Selçuk ilçe merkezinin hemen batısında, denizden 6-7 km kadar içerde. Efes. * Ayios, Loghos, Afasus, Abasus, Afsus, Aya sluk, Aya solouk, Ayasuluh, ayasalig, altolougo. Gordion: Ankara’nın 100 km kadar batısında. Polatlı yakınında Yassı höyük. Granikos: Biga çayı Halikarnassos: Mu ğla iline ba ğlı ilçe merkezi. Bodrum. * Pentronion. Hebros: Meriç ırma ğı Hermos: Gediz Ikonion: Konya Kardia: Çanakkale ili, Gelibolu ilçesinde. Bakla Burnu. Kyme: İzmir il merkezinin 40 km kuzeyinde. Namurt Limanı. Lade: Batnaz tepesi Lampsakos: Çanakkale iline ba ğlı ilçe merkezi. * Lansachi, Lamsacque. Larisa (traos) : Çanakkale iline ba ğlı Kösedere köyü yakınlarında. Limantepe Lydai: Fethiye Körfezi’nin batı yanında. Kurdo ğlu. Magnesia (Sipylos): Manisa * Magnisiya, Maghniciya, Mannisia Malos (Pisidia): Eğrdir’in 16 km kuzey do ğusunda. Kale. Miletos: Aydın ili, Söke ilçesine ba ğlı Akköy’ün yakınında, denizden 10 km kadar içerde. Balat/Milet. * Palatia Mylasa: Mu ğla iline ba ğlı ilçe merkezi. Milas. * Milaso, Milaxo, Melaso, Melaxo. Pedasos: Bkz. Assos. Perge: Antalya il merkezinin 18 km do ğusunda. Aksu buca ğına ba ğlı Murtına köyü yakınında.

47 Phaselis: Antalya il merkezinin 35 km güneinde, Kemer ilçesine ba ğlı Tekirova köyü yakınında. Pityoussa: Bkz. Lampsakos. Sagalassos: Budur iline ba ğlı ilçe merkezi. A ğlasun. Samos: Sisam Sangarios: Sakarya ırma ğı Sardeis: Manisa ili, Salihli ilçesinin 8 km batısında. Sart, Sart Mustafa. Sestos: Akba ş limanı Selge: Antalya ili, Manavgat ilçesine ba ğlı Be şkonak bucak merkezininkuzey – kuzeybatısında köy. Zerk/Altınkaya. Side: Antalya il merkezinin 66 km do ğusunda. Selimiye. * Sidhi Symrna: İzmir. Bayraklı Höyü ğü (eski), Kadifekale (yeni). * Azmir, azmir, Smyrni. Telmesos: Mu ğla iline ba ğlı ilçe merkezi. Fethiye. * Marki Termessos: Antalya il merkezinin 34 km kuzeybatısında, Çı ğlık köyü yakınlarında. Güllük/Güldere Da ğı Milli Parkı. Thyraia: İzmir iline ba ğlı ilçe merkezi. Tire * Tira, Tyrainon Tralleis: Aydın. Tripolis: Denizli ili Buldan ilçesine ba ğlı köy. Yeniköy/Yenice. Troia: Çanakkale il merkezinin 26 km güney-güneybatısında. Hisarlık Tepesi.

* V.SEV İN, Anadolu’nun tarihi Co ğrafyası I, Ankara, 2001, s.255-299

48

RES İMLER ve HAR İTALAR

49

Resim 1

Resim 2

50

Resim 3

51

Resim 4

52

Resim 5

Resim 6

53

Resim 7

Resim 8

Resim 9

54

Resim10

55

Harita 1

Harita 2

56

Harita 3

57

Harita 4

Harita 5

Resim 1. Büyük İskender At Üzerinde (Naoli Muzeu Nazionale) (Refik, 1931: 16). Resim 2. Büyük İskender (Roma) (Refik, 1931:48). Resim 3. Büyük İskender (Münih) (Refik,1931:13). Resim 4. Büyük İskender (Pari Louvre Müzesi) (Refik, 1931:11). Resim 5. Büyük İskender'in Granikos'tan Geçi şi (Paris Louvre Müzesi) (Refik, 1931:37) Resim 6. Büyük İskender'in Babil'e Giri şi ( Refik,1931:54). Resim 7. Büyük İskender, İssos Sava şı'nı Konu Alan Mozaikten Bir Ayrıntı (Refik, 1931:42). Resim 8. III. Darius, İssos Sava şı'nı Konu Alan Mozaikten Bir Ayrıntı (Ana Britannica, 1993, Cilt XII:73). Resim 9. III.DArius'un Ailesi Büyük İskender'in Önünde (Roma Villa Fanesina) (Refik, 1931:43). Resim 10. Büyük İskender Kadifekale’de bir çınar altında uyuyor. Philippus Arabs (M.S. 244-249) dönemi Roma parası. Yalnız ba şı korunmu ş olan Büyük İskender heykeli. M.Ö. yakla şık 150. İstanbul Arkeoloji Müzesi. (Akurgal, 1995:388) Harita 1.Büyük İskender İmparatorlu ğu (Anadolu Uygarlıkları-Görsel Anadolu Tarihi Ansiklopedisi,1982,Cilt II:335). Harita 2. Büyük İskender İmparatorlu ğu (Unat,1998:10). Harita 3. Büyük İskender'in Meydan Sava şları ve Tyros Ku şatması (Droysen, 1949:Ekler Kısımından), (Mansel,1988:448). Harita 4. Büyük İskender'in Haleflerince Asaya'nın Hellenizasyonu (Grant,1971:40). Harita 5. Hellenistik Dönem Krallıkları (Anadolu Uygarlıkları-Görsel Anadolu Tarihi Ansiklopedisi,1982,Cilt II:342).