T. C. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Sosyal Bilimler
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
T. C. NİĞDE ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI BEKSULTAN NURJEKEULI’NIN “EY, DÜNYE EY!” ROMANI ÜZERİNE DİL VE ÜSLUP ÇALIŞMASI DOKTORA TEZİ Hazırlayan Gulshat SHAIKENOVA NİĞDE AĞUSTOS 2020 T. C. NİĞDE ÖMER HALISDEMIR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI BEKSULTAN NURJEKEULI’NIN “EY, DÜNYE EY!” ROMANI ÜZERİNE DİL VE ÜSLUP ÇALIŞMASI DOKTORA TEZİ Hazırlayan Gulshat SHAIKENOVA Danışman: Prof. Dr. Hikmet KORAŞ Üye: Prof. Dr. Ziya AVŞAR Üye: Prof. Dr. Faruk ÇOLAK Üye: Doç. Dr. Enver KAPAĞAN Üye: Doç. Dr. Mustafa KUNDAKÇI NİĞDE AĞUSTOS 2020 ÖN SÖZ Kazak Edebiyatının önemli temsilcilerinden biri olan B.Nurjekeulı tarafından kaleme alınmış “Ey, Dünye ey” romanı Kazakların bağımsızlığının 25. yılı ve Kurtuluş Savaşı’nın1 100. yılı anısına yazılmış ve Kazakların bağımsızlığını elde ettiği güne kadarki zamanı kapsayan tarihî bir edebi eserdir. Millî meselelere yakından ilgi duyan M. Avezov’dan başlayarak birçok yazar 1916 yılındaki olaylarla ilgili eserler kaleme almıştır. Fakat bir arşiv belgesini alıp genişleterek çocukluğunun da geçtiği coğrafyayı mekân seçip işleyen B. Nurjekeulı’nın eseri, özellikle 1916 olaylarının 100. Yılına denk gelmesi sebebiyle ödül de almış, üzerinde çok tartışılmış, eserin kurgusu ve edebi değeri yönünden övenlerin de eleştirenlerin de çok olduğu bir eserdir. B. Nurjekeulı, romana mekân olan coğrafyada doğmuş büyümüş, o yöre insanlarını iyi tanıyan, kendisi olayları yaşamasa da yaşayanlardan dinleyerek büyümüş birisidir. Verdiği diğer eserlerde de Kazakların sosyal hayatını en iyi anlatan, uzun bir geçmişi olmayan Kazak yazı dilinin kullanılması ve yazımı konusunda ciddi tartışmalara katılan bu konuda özel fikirleri olan bir yazardır. Kazak kültürüne vakıf bir yazar ibaresi, yazarı anlatmak için eksik kalır, kültüre vakıf olmanın yanında onu, dil ve tarih gibi kültürü oluşturan diğer unsurlarla birlikte geliştirebilmek için elinden geleni yapan, özellikle sosyal hayatın önemli bir parçasını oluşturan kadınları her yönüyle işleyen, gündemde tutan bir yazardır. Nurjekeulı’nı, kendi çocukluk ve gençlik yıllarını romanlaştırdığı Bir Pişmanlık Bir Ümit romanında tanımak mümkündür. Bu romanda anlatılan hayat ve yıllar; yazarın dünya görüşü, hayat anlayışı, hayata bakışı, millî duygularının gelişmesi, dil ve tarih şuurunun oluşmasında etkili olmuştur. Daha sonra yazdığı başka romanlarda bu yıllarda yaşadığı olayların izini, kendi yaşadıklarını roman kahramanlarının üzerinden anlatırken tespit etmek mümkündür. Eserlerinde kahramanlarının yaşadıkları bizzat yazarın yaşadıkları veya gerçek hayatta yaşandığına şahit olduğu olaylardır. Yazar bunları doğup büyüdüğü bölgenin ağız özelliklerini yansıtarak ifade etmiş ve yine kendisinin dil ve yazım konusundaki görüşlerini uygulama imkânını da bulmuştur. 1 Çarlık Rusyası döneminde yaşanan 16-43 yaş aralığındaki Kazak erkeklerin askere alınması ile ilgili karara karşı çıkmayla başlayan ve Kazakların katledildiği 1916 olayları. i Kazak tarihi, tarihteki önemli olaylar, Kazakçanın yazımı, Kazak dilinin geleceği, kelimelerin kullanımı gibi pek çok bilimsel tartışmanın da tarafı olan, bu konuda gazete ve dergilerde yazıları yayımlanan bir yazar olması yanında Ey, Dünye Ey! romanının cumhurbaşkanı tarafından ödüle layık görülmesi, bu eserin tez çalışmasına konu olarak benimsenmesinde etkili olmuştur. Yazarın dille ilgili kaygıları aynı zamanda Kazaklar ve Kazakistan’la ilgili olup yazarın yazılarında bizzat fikirlirini uyguladığı bir konudur. Yazarın hayatta olması, çalışma açısından kolaylık gibi gözükse de birtakım zorluklar da yaşanmıştır. Mesela yazarın hayatı hakkında kendisine yöneltilen pek çok soru yazar tarafından cevaplandırılmamış, cevaplandırılanlar da üstünkörü cevaplandırılmıştır. Yine çalışmaya konu olan eser hakkındaki pek çok soru yazar tarafından geçiştirilmiştir. Kazakistanda bilimsel eleştirinin henüz emekleme aşamasında olması da çalışmada tespit edilen hususlardan birisidir. Bundan dolayı yazarın kendisi ve eserleri hakkındaki olumlu ve olumsuz eleştirileri temin etmede de güçlükler yaşanmış, kaynaklarda bahsedilen pek çok yazı temin edilememiştir. Günlük gazetelerde eser ve yazar hakkında yayımlanan bazı eleştirilerin bilimsel olmaktan uzak ve şahsi olması, çalışmada yaşanan handikaplardandır. Kazakistan’da yayımlanan eserlerin az sayıda yayımlanması, yayının kısa sürede bitmesi sebebiyle pek çok eser temin edilememiştir. Ülkede ciddi bir yayın politikası henüz oluşmadığı için yayımlanan bazı eserleri büyük kütüphanelerde ve millî kütüphanede de bulmak zaman zaman imkânsız olmuştur. Yazarın Kazakça pek çok kelimeyi sözlükteki yazımının dışında farklı kullanması çalışmaya malzeme olması açısından olumlu bir durum gibi gözükse de zaman zaman sıkıntılar da yaşanmasına sebep olmuştur. Yine yazarın halkın kullandığı sadece yöreye mahsus kelimeleri kullanması, alıntı bazı kelimeleri yörede kullanılan şekilde verilmesi, kelimenin millileştirilmesi açısından olumlu gözükse de zaman zaman problem yaratmıştır. Çalışmanın dili ile ilgili bölümde yaşanan en büyük problem, Kazakça gramer şablonunun Türkiyedeki gramer şablonlarından farklı olmasıdır. Çünkü elde bulunan pek çok gramer kitabında neyin nerede, hangi başlık altında olduğu veya işlendiği, büyük bir problem teşkil etmektedir. ii Kazakçanın kelime kökleri ve eklerindeki ses değişiklikleri de değerlendirmelerde yaşanan büyük problemlerdendir. Yine Türkiye’de yayımlanan Kazakça gramer kitaplarının ve yapılan tezlerin birbirinden çok farklı olması, Kazakistan’da yayımlanan gramer kitaplarının Türkiye Türkçesi şablonuna tatbiki şeklinde olması ve uydurulmuş olması aşmakta zorluk çekilen problemlerdendir. Çalışmanın sağlıklı yapılabilmesi için eser önce Türkiye Türkçesine aktarılmıştır. Aktarılan metin, çalışmanın bir bölümü olarak düşünülmüş, ancak aktarılan metin kitap olarak yayımlandığı için tezin bir bölümü olmaktan çıkarılmıştır. Metnin konulmamasının sebeplerinden birisi de şekil ve cümle bilgisi bölümlerinde örnek verilen kelime, kelime grubu ve cümlelerin başlığa uydurulmak için örnek verilirken değiştirilmesidir. Çünkü edebi olarak aktarılan metnin örnek olarak verilmesi birtakım sıkıntıları da beraberinde getirmiş olup Kazakçadaki bazı kullanımların Türkiye Türkçesinde karşılığı olsa bile bu kullanım belli yörelere ait olan, umumileşmemiş, yazı diline girmemiş kullanımlardır. Fiil çekimlerinden kelime gruplarına kadar pek çok konuda bu sıkıntı yaşanmıştır. Çalışmanın üslupla ilgili bölümünde yapılan değerlendirmelerin pek çoğu aslında çalışmayla ilgili yapılan eleştiri yazılarında görülmesi arzu edilen fakat görülemeyen hususlar olmuştur. Çalışmada romanla ilgili yapılan değerlendirmeler, aslında roman tekniğiyle de ilgili olup bu durumun Kazakistan’da ne derece yazılıp çizildiği ve tartışıldığı tespit edilemediğinden sadece görülenler tespit olarak verilmiştir. Çalışmamı büyük bir sabır ve titizlikle yakından takip eden, eleştiri ve tavsiyeleriyle çalışmanın bu aşamaya gelmesini sağlayan, bu süreç içerisinde büyük desteğini gördüğüm muhterem danışman hocam Prof. Dr. Hikmet KORAŞ’a teşekkürü borç bilirim. Kendi evinde görüşme imkânı veren ve kendisiyle ilgili ulaşamadığım bilgileri, eserlerini ve son yayımlanmış kitaplarını arkadaşlarım vasıtasıyla benimle paylaşmaktan esirgemeyen sayın yazar Beksultan NURJEKEULI’na sonsuz teşekkürlerimi bildiririm. Çalışmalarım sırasında yardımını gördüğüm saygıdeğer hocam Doç. Dr. Adem ÖĞER’e, kaynakları temin etmemde büyük yardımını gördüğüm doktora öğrencisi Gulzhan NUSSİP’e, üzerimde emeği olan bütün hocalarıma, arkadaşlarıma ve daima destekleri için sevgili aileme içtenlikle teşekkür ediyorum. Gulshat SHAIKENOVA Ağustos 2020 iii ÖZET DOKTORA TEZİ BEKSULTAN NURJEKEULI’NIN “EY, DÜNYE EY!.” ROMANI ÜZERİNE DİL VE ÜSLUP ÇALIŞMASI SHAIKENOVA, Gulshat Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Hikmet KORAŞ Ağustos 2020, 478 sayfa Yirminci asrın başında yerleşik hayat geçen ve bu yerleşik hayata geçmenin Sovyetler birliği döneminde tamamlandığı Kazakistan’da Kazakçanın yazı dili olarak kullanılmaya başlaması da bu tarihten yaklaşık elli sene öncesine denk gelir. Ancak konuşulan bir dilin yazı dili haline gelmesi zordur ve zaman alır. Hele hele bu dil geniş bir coğrafyada kullanılıyorsa ve bu dilin konuşulduğu bölgede uzun yıllar başka bir dil eğitim ve resmi dil olarak kullanılmışsa yazı dilinin oturması, gelişmesini tamamlaması daha da uzun zaman alır. Kazakça bu maceranın öznesi olan bir dildir. Yazı dili olduktan sonra birkaç farklı alfabe ile yazılan Kazakçanın imlası da henüz oturmamıştır. Dilin yazılması ve imlası hala aydınlar arasında tartışma konusudur. Bu tartışmalar yaşanırken Kazakça ile pek çok edebi eser de verilmektedir. Çalışmada böyle bir dönemde verilen bir eser, üstelik tartışmaların tarafı olan birisi tarafından verilen bir eser üzerinde dil ve üslup incelemesi yapılmış, çağdaş Kazak edebiyatında önemli bir yere sahip olan Beksultan Nurjekeulı’nın dili ve üslubu “Ey, Dünye Ey!” romanı örneğinde ele alınarak dil ve üslubu değerlendirilmiştir. Çalışmanın dil incelemesi bölümünde ses ve şekil bilgisi ile ilgili özellikler kelimelerin Kazakça sözlükteki yazımları esas alınarak değerlendirilmiş, aykırı kullanımlar tespit edilmiş, yabancı kelimeler ve kullanışları tespit edilmiş, dilin işlenmişliğine ve yazı dili oluşuna delil olması bakımından kelime grupları ve bunların yapısı ile incelenen metindeki cümle yapıları ele alınmıştır. Çalışmanın üslup incelemesi bölümünde eser önce teknik olarak ele alınmış ve değerlendirilmiş; eserin anlatılışı,