GED İZ ÜN İVERS İTES İ

YÜKSEK L İSANS B İTİRME PROJES İ

KATILIM BANKACILI ĞI VE TÜRK İYE'DEK İ

UYGULAMALARI

Faruk ÖZBAY

Proje Danı şmanı:Doç.Dr.Erhan DEM İREL İ

İZM İR 2014

GED İZ ÜN İVERS İTES İ SOSYAL B İLİMLER ENST İTÜSÜ

(YÜKSEK L İSANS B İTİRME PROJES İ)

KATILIM BANKACILI ĞI VE TÜRK İYE'DEK İ UYGULAMALARI

Faruk ÖZBAY

Tez Danı şmanı:Doç.Dr.Erhan DEM İREL İ

İZM İR,2014

PROJE DANI ŞMANI VE ENST İTÜ MÜDÜRLÜ ĞÜ ONAYI

Proje Danı şmanı İmza

Doç.Dr.Erhan DEM İREL İ

Faruk ÖZBAY tarafından yüksek lisans projesi olarak hazırlanan " KATILIM BANKACILI ĞI VE TÜRK İYE'DEK İ UYGULAMALARI " ba şlıklı bu çalı şma Gediz Üniversitesi Lisansüstü E ğitim ve Ö ğretim Yönetmeli ği ile Gediz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü E ğitim ve Ö ğretim Yönergesi'nin ilgili hükümleri uyarınca tarafımız dan de ğerlendirilerek,bu çalı şma ba şarılı bulunmu ştur.

i

ÖZET

KATILIM BANKACILI ĞI VE TÜRK İYE'DEK İ UYGULAMALARI

ÖZBAY,Faruk

Yüksek Lisans Projesi,Gediz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

OCAK,2014

Danışmanı: Doç.Dr.Erhan DEM İREL İ

Bu projede bankacılık sektörünün tarihi geli şimi,kullanılan ürünler,faizsiz bankacılık ve faizsiz bankacılı ğın Türkiye'deki geli şimi incelenmi ştir.

Kuran-ı Kerim'de faizin kesinlikle haram kılınmasından sonra,faizsiz bankacılık alanında geli ştirilen ürünlerin neler oldu ğunu anlatan bölümlerden olu şmaktadır.Bankacılık sektöründe katılım bankalarının payı anlatılı ştır.

Son bölümlerde ise faizsiz bankacılı ğın önündeki problemlerden bahsedilmi ş ve çözüm önerileri incelenmi ştir.Sonuç olarak mevduat bankaları ile katılım bankacılı ğı fon aktarımı bakımından ortak özellik göstersede, i şlem şekillerinin farklı olması faaliyetlerine yansımaktadır.

Anahtar Sözcükler: Bankacılık tarihi,Katılım bankacılı ğı, Ekonomi, Yöntem

ii

ABSTRACT

PARTICIPATION BANKING AND APPLICATIONS IN

ÖZBAY,Faruk

Master project, Gediz University The Institute of Social Sciences

JANUARY,2014

Advisor:Doç.Dr.Erhan DEM İREL İ

In this project, the historical development of the banking sector, used products, Islamic banking and Islamic banking development in Turkey has been analyzed.

Strictly forbidden in the Quran after interest, developed in the field of Islamic banking products consist of the section describing what is going on. Share of participation in the banking sector have been described.

In the last chapters of the problems mentioned in front of the Islamic banking and solutions have been investigated. As a result, deposits of banks with the participation banking Although a common feature in terms of the transfer of funds, the transaction is reflected in the way activities are different.

Keywords: banking history, participation banking, Economics, Methods

iii

TE ŞEKKÜR

Bu çalı şma süresince her türlü bilgi ve deneyimlerini aktarmaktan çekinmeyen,yakın ilgi ve samimiyeti ile de manevi destek veren de ğerli hocam sayın Doç.Dr.Erhan DEM İREL İ 'ne canı gönülden te şekkürlerimi sunarım.

Bu zor süreçte deste ğini esirgemeyen de ğerli hocam Yrd.Doç.Dr. Mustafa KIRLI 'ya da canı gönülden te şekkürlerimi borç bilirim.

iv

İÇİNDEK İLER

Sayfa No:

PROJE DANI ŞMANI VE ENST İTÜ MÜDÜRLÜ ĞÜ ONAYI………… ...…i

ÖZET……………………………………………………………………………..ii

ABSTRACT……………………………………………………………………...iii

TE ŞEKKÜR……………………………………………………………………..iv

İÇİNDEK İLER…………………………………………………………...……..v

TABLOLAR LİSTES İ…………………………………………….……………xi

GRAF İKLER L İSTES İ…………………………………………..……… …...xii

KISALTMALAR L İSTES İ……………………………………..…………….xiii

GİRİŞ …………………………………………………………………..………..1

1.BÖLÜM

GENEL OLARAK BANKACILI ĞA B İR BAKI Ş

1.BANKACILI ĞIN TAR İHSEL GEL İŞİ Mİ ...... 2

1.1. BANKACILIK TAR İHİ ...... 2

1.2. TÜRK İYE ’DEK İ BANKACILIK TAR İHİ ...... 7

1.2.1. Cumhuriyet Dönemi Öncesi Türk Bankacılı ğı ...... 8

1.2.2. Cumhuriyet Döneminde Türk Bankacılı ğı ...... 9

1.2.2.1 Büyük Çapta Devlet Bankalarının Kurulu ş Dönemi(1933-1944) . 11

v

1.2.2.2.Özel Bankalar Dönemi(1945-1960) ...... 12

1.2.2.3 Planlı Dönem(1961-1979) ...... 12

1.2.2.4 1980 Sonrası Bankacılık ...... 14

1.2.2.5 Günümüz Türk Bankacılı ğı ...... 16

1.2.2.5.1 Yeniden Yapılandırma Dönemi (2002 – 2013) ...... 16

2.BÖLÜM

KATILIM BANKACILI ĞI VE TÜRK İYE'DEK İ İŞ LEY İŞ LER İ

2.FA İZS İZ BANKACILIK SİSTEM İ VE KATILIM BANKALARI ...... 18

2.1 FAİZ KAVRAMI VE ÇEŞİ TLER İ ...... 18

2.2.F AİZS İZ BANKACILI ĞIN ORTAYA ÇIKMA NEDENLER İ ...... 21

2.2.1 Dini Nedenler ...... 22

2.2.2 Ekonomik Nedenler ...... 23

2.2.3 Sosyal Nedenler ...... 24

2.3.D ÜNYADA FAİZS İZ BANKACILIK ...... 24

2.3.1 Dünyada Faizsiz Bankacılık Olu şumu ...... 24

2.3.2 Dünyada Faizsiz Bankacılık Çalı şmaları ...... 26

2.3.2.1 Mısır ...... 26

2.3.2.2 Kuveyt ve Di ğer Körfez Ülkeleri ...... 26

vi

2.3.2.3 Malezya ...... 27

2.3.2.4 İngiltere ...... 28

2.3.2.5 Suudi Arabistan ...... 28

2.3.2.6 İran ve ...... 29

2.3.2.7 Sudan ...... 30

2.4 TÜRK İYE 'DE BANKACILIK ...... 30

2.4.1 Türkiye'de Bankaların Kurulu ş Ko şulları ...... 30

2.5 TÜRK İYE ’DE FAİZS İZ BANKACILIK ...... 34

2.5.1 Türkiye'de Katılım Bankalarının Kurulu ş Nedenleri ...... 35

2.5.1.1 Dı ş Faktörler ...... 35

2.5.1.2 İç Faktörler ...... 36

2.5.2 Türkiye’de Faizsiz Bankacılı ğın Olu şumu ...... 37

2.5.3. Türkiye’de Faizsiz Bankacılı ğın Geli şimi ...... 38

2.5.4 Türkiye'de Faaliyet Gösteren Katılım Bankaları ...... 39

2.5.4.1 Albaraka Türk Katılım Bankası A. Ş...... 39

2.5.4.2 Kuveyt Türk Katılım Bankası A. Ş...... 39

2.5.4.3 Türkiye Finans Katılım Bankası A. Ş...... 40

2.5.4.4 Asya Katılım Bankası A. Ş...... 42

vii

3.BÖLÜM

TÜRK İYE’DE KATILIM BANKALARI TARAFINDAN KULLANILAN MODEL VE ÜRÜNLER

3. FA İZS İZ BANKACILIKTA KULLANILAN YÖNTEMLER ...... 43

3.1. FON TOPLAMA YÖNTEMLER İ ...... 44

3.1.1 Özel Cari Hesap ...... 44

3.1.2.Yatırım Hesabı (Kar-Zarar Katılımı) ...... 45

3.1.3.Kıymetli Madenler Hesabı ...... 46

3.2. FON KULLANDIRMA YÖNTEMLER İ ...... 46

3.2.1 Nakdi Kredilerde Kullanılan Ürünler ...... 46

3.2.1.1 (Kurumsal Finansman Deste ği) ...... 47

3.2.1.2 Mudaraba(Kar-Zarar katılımı) ...... 48

3.2.1.3.Mu şaraka(Ortaklık) ...... 49

3.2.1.4. Mü şaraka Mutanakısa ...... 50

3.2.1.5. Müzaraa ve Musakat ...... 50

3.2.1.6. İcara ...... 51

3.2.1.7 İcara ve İktina(Finansal Kiralama) ...... 52

3.2.1.8 Selem veya Selef ...... 52

viii

3.2.1.9 Karz-ı Hasen ...... 52

3.2.1.10 Mal Kar şılı ğı Vesaikin Finansmanı ...... 53

3.2.1.11 Döviz Kredisi ...... 53

3.2.1.12 Tavarruk ...... 53

3.2.2 Gayri Nakdi Kredilerde Kullanılan Ürünler ...... 54

3.2.2.1 Teminat Mektupları ...... 54

3.2.2.2 Referans Mektupları ...... 54

3.2.2.3 Eximbank Teminat Mektupları ...... 55

3.2.3 Dı ş Ticaretin Finansmanı ile İlgili Ürünler ...... 55

3.2.3.1 Akreditif ...... 55

3.2.3.2 Garanti Mektupları/Harici Garantiler ...... 55

3.2.3.3 Kabul/Aval Kredileri ...... 56

3.2.3.4 İhracat Aracılık Hizmetleri ...... 57

3.2.3.5 İthalat Aracılık Hizmetleri ...... 57

3.2.3 Bireysel Finansmanda Kullanılan Ürünler ...... 58

3.2.3.1 Konut Finansmanı ...... 58

3.2.3.2 Ta şıt Finansmanı ...... 59

3.2.3.3. İhtiyaç Kredisi ...... 59

ix

3.3 DİĞ ER FAAL İYETLER ...... 59

4.BÖLÜM

KATILIM BANKALARININ EKONOM İYE KATKILARI

4. KATILIM BANKALARININ TÜRK BANKACILIK SİSTEM İNDEK İ KONUMU ...... 61

4.1.K ATILIM BANKALARININ FİNANSAL GEL İŞİ Mİ ...... 62

4.2.F AİZS İZ BANKACILI ĞIN ÖNÜNDEK İ PROBLEMLER ...... 69

4.2.1 Yasal Düzenlemeler ...... 70

4.2.2. Yeti şmi ş İş gücü Sorunu ...... 70

4.2.3. Sistemin Yeni Olu şu ...... 70

4.2.4 Yeterli Sayıda Destekleyici Kurumun Bulunmayı şı ...... 71

4.2.5. Temerrüt ve Gelir Kaybı Sorunu ...... 71

4.3 KATILIM BANKALARININ TÜRK EKONOM İSİNE KATKILARI ...... 73

SONUÇ …………………………………………...…………..…………………76

ÖZGEÇM İŞ …………………………………………………………………...…79

KAYNAKÇA……………………………………….……………………………80

x

TABLOLAR L İSTES İ

Sayfa No:

Tablo 1. İslam'da Faiz Tasnifi ...... 19

Tablo 2. Türkiye'de Faaliyet Gösteren Bankalar ...... 31

Tablo 3. Türkiye'de Kapatılan Bankalar ...... 33

Tablo 4. Sektörün Şube Sayısının Banka Grupları Bazında Da ğılımı ...... 33

Tablo 5. Türk Mevduat Bankacılı ğı Sektöründe Çalı şan Sayısı ...... 34

Tablo 6. Katılım Bankalarının Bankacılık Sektöründeki Yeri ...... 35

Tablo 7. Türkiye'de Kurulan Katılım Bankaları ...... 39

Tablo 8. Katılım Bankaları ve Personel Geli şimi ...... 61

Tablo 9. Toplanan Fon Geli şimi...... 63

Tablo 10. Katılım Bankalarının Kullandırılan Fon Geli şimi (Bin TL) ...... 64

Tablo 11. Katılım Bankalarının Özkaynak Geli şimi (Bin TL) ...... 66

Tablo 12. Katılım Bankalarının Ba şlıca Finansal Büyüklükleri ...... 67

xi

GRAF İKLER L İSTES İ

Sayfa No:

Grafik 1. Katılım Bankalarının Sektördeki Toplanan Fon Payı(Bin TL)……….63

Grafik 2. Katılım Bankalarının Sektörde Kullandırılan Fon Payı (Bin TL)…… 65

Grafik 3. Toplanan Fonların Krediye Dönü şme Oranı...... 66

xii

KISALTMALAR L İSTES İ a.g.e.: Adı Geçen Eser

ABD: Amerika Birle şik Devletleri

IBDR: Dünya Bankası

IMF: Uluslararası Para Fonu

İKB: İslam Kalkınma Bankası

M.Ö.: Milattan Önce s.: sayfa

S.: Sayı

T.C.: Türkiye Cumhuriyeti

T.C.M.B.: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

TMSF: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu

Vb.: Ve benzeri y.y.: Yüzyıl

xiii

GİRİŞ

Katılım Bankaları mali olarak bankacılık sektöründe faaliyet gösteren, reel ekonomiyi finanse eden ve bankacılık hizmetleri sunan bankalardır. Katılım Bankaları tasarruf sahiplerinden topladıkları fonları, faizsiz finansman prensipleri dahilinde ticaret ve sanayide de ğerlendirerek, olu şan kar veya zararı tasarruf sahipleriyle payla şır.

İslami Bankacılık, sanayi öncesi ticari ve zanaatkarlık dönemi için kullanılan araçları sanayi sonrası dönemin global ekonomisinde faizsiz finansal araçlar olarak geli ştirmeye devam etmektedir. İslamiyet’in ö ğretilerine uygun modern finansman araçlarına yönelik arayı şlar devam etmektedir.Bu ö ğretileri benimseyen mü şteri kitlelerine hitap edecek yeni ve özellik arzeden faizsiz finansal ürünlerin geli ştirilmesine ihtiyaç vardır.

İslam co ğrafyasında elde edilen faaliyet gelirlerinin islami anlayı şa göre de ğerlendirilmesi arayı şı faizsiz bankacılık sisteminin temellerini atmı ştır.Zaten bireysel ya da tam olarak sistemsel olmadan bu tür bankacılı ğın ürünleri sosyal hayatta kullanılmaktaydı. İslam Co ğrafyasında petrol gelirlerinin artması uluslar arası finans sistemine dahil olma anlayı şı da yatmaktadır.

Yapılacak faaliyetin İslam hukukuna uygun olması ve uluslar arası sistemle de entegre edilmesi faizsiz bankacılı ğı zorlu sürece sokmaktadır.1980'li yıllara kadar olan süreçte katılım bankacılı ğı Türkiye'de ilerlemedi ği için "yastık altı" denilen paraların ekonomiye kazandırılması katılım bankalarının geli şmesiyle ekonomiye akmaya ba şlamı ştır.Bu çalı şmada bankacılık sektörünün tarihsel geli şimi ve katılım bankacılı ğının geli şimini,çalı şma biçimini,araçlarını ve Türkiye'de hizmet gösteren katılım bankalarının geli şimi incelenmi ştir.

1

1.BÖLÜM

GENEL OLARAK BANKACILI ĞA BİR BAKI Ş

1.Bankacılı ğın Tarihsel Geli şimi

1.1. Bankacılık Tarihi

Ara ştırmalara göre bankacılık faaliyetlerinin ba şlangıcı, paranın kullanılmaya ba şlanmadı ğı ilk ça ğlara dek uzanmaktadır. M.Ö. V. ve VI. yüzyıllarda arazi ipote ği ve kefalet kar şılı ğı kredi i şlemleri gibi uygulamalar Mezopotamya’da gerçekle şmi ştir. İlgili dönemde, halk mallarını çe şitli tehlikelerden korumak istemesiyle tapınaklara emanet etmi şlerdir. Emanet edilen emtia, kredi sisteminin kayna ğını olu şturmu ştur. Din görevlileri de kendilerine emanet edilen varlıkları atıl tutmayıp ücret kar şılı ğı gereksinimi olanlara ödünç vermesi, tapınakların en güvenilir saklama yeri olması ile bankacılık sistemi de olu şmaya ba şlamı ştır. Bu sayede bankaların da kaynak aktarma fonksiyonu ba şlamı ştır. Sonuç itibariyle tarihteki ilk bankaların tapınaklar, ilk bankacıların da din adamları oldu ğunu ifade edilebilinmektedir .(Yardımcıo ğlu ve Büyük şalvarcı.2007)

Sümerlilerde M.Ö. 3500 yılında, Uruk sitesi etrafında kurulan mabetler bilinen ilk banka kurulu şudur(Sungur.1998) . Mabetler arasında ‘Kızıl Tapınak’ bilinen en eski bankadır. (Yardımcıo ğlu ve Büyük şalvarcı.2007) Mabetlerin rahipleri ilk borç verenler olarak bilinmektedir.

Mabetlerin, harman zamanı ödenmek üzere tohum vb. gibi hammadde ve teçhizat alımı için çiftçilere ilk dönemlerde fiziki (ayni), daha sonra parasal kredi açtıkları, yapılan kazılar sonucu saptanmı ştır. Kazılarda bulunan belgeler bir hesaptan di ğer hesaba transferlerin, tediye ve teslim emirlerinin, mal belgeleri talimatının varlı ğını, mabetlerin ba şlıca konularının ödünç ve mevduat kabulü işlemlerini olu şturdu ğunu ve bu maketlerde de ğişimin çok düzenli bir şekilde örgütlendi ğini açıkça ortaya koymaktadır.

2

Mevduat kabulü ve kredi olarak kabul edebilece ğimiz ilk bankacılık işlemlerinin MÖ. 2000 yılında Babil’de ba şladı ğı, ilk bankaların tapınaklar, ilk bankacıların da rahipler oldu ğu söylenir. Banka hukuku tarihçileri, tapınaklar en güvenilir yerler olduklarından pek çok kimsenin de ğerli e şyalarını, para gibi kullanılan nesnelerini, tapınaklara bıraktıklarını, bunlara Tanrılara sunulan arma ğanlarında eklenmesiyle, rahiplerin ellerinde büyük birikimlerin olu ştu ğunu söylerler.Olu şan bu birikimlerin rahipler tarafından ihtiyacı olanlara bazı güvenceler kar şılı ğında ödünç verildi ği ve daha sonra hediyesi (faizi) ile birlikte geri alındı ğı belirtilmektedir. Bu faaliyetler tarihçiler tarafından bir çe şit ilkel bankacılık olarak nitelendirilmektedir.

Habil’de oldu ğu gibi, eski Yunan Site Devletlerinde de tapınaklar, kredi ve mevduat kabulünün yanı sıra, kambiyo i şlemlerinin yapıldı ğı yerler olarak kar şımıza çıkmaktadırlar. Bir paranın di ğerine çevrilmesi i şlemi tapınaklarda rahipler tarafından yapılmaya ba şlanmı ştır. Kambiyo (Exchange) olarak isimlendirilen bu tür i şlemler, siteler arası ticaretin o dönemde geli şmesi sonucu, bir zorunluluk olarak ortaya çıkmı ştır. Çünkü, her sitenin kendine özgü sikkesi, di ğer site tarafından kabul edilmedi ğinden, bir tür de ğişim mekanizmasının kurulması gerekmi ştir. Bunu da tapınaklarda görevli rahiplerin yapmaya ba şladıkları, ara ştırmalar sonucunda anla şılmı ştır. O dönemde, rahipler tarafından kambiyo i şlemlerinin yapılmaması halinde, siteler arası ticaret gerçekle şemezdi (I şıktaç,2013)

Emanetlerin bir kısmı tanrı adına sadaka yahut adak olarak mabetlere ba ğışlanırken din adamları da bu malları ihtiyaç sahiplerine kar şılıksız ödünç veriyorlardı. Mabetlerin olu şturdu ğu güven duygusu insanların di ğer mallarını da buralara emanet bırakmalarına yol açtı. Mabetler bu mallar üzerinde tasarrufa yetkili kılınıyor fakat kaybından da sorumlu tutuluyordu. Herkesin bir anda gelip emanet bıraktı ğı malı istemedi ğini gören din adamları bu malları ihtiyacı olanlara belli bir faiz kar şılı ğında borç vermeye ba şladılar.

Kredi bir kazanç kapısı haline gelince mabetlerin yanı sıra bir takım zengin ki şiler de bankacılık i şiyle u ğra şmaya ba şladı .(Bayındır,2005)

3

M.Ö. 1955- 1913 yılları arasında Babil’de hüküm süren Hammurabi bankacılıkla ilgili kuralları tespit eden bir devlet adamı olarak görülmektedir. Hammurabi tanrıların en kudretlisi, güne ş tanrısı “Shamash”ın adil kararları kendisine iletti ğinden bahisle bunları bir blok üzerine kazıttırmı ştır. Bu kararlar borç verilmesi ve tahsiliyle ilgili hükümleri içermektedir.

Hammurabi yasalarında; para ikrazına, emtia tevdiatına, komisyon mukavelesine dair hükümler yer almaktaydı. Babil uygarlı ğına ait bulunan kil levhalarından bazılarının üzerinde, faizle gümü ş istikrazına dair senetler yazılıdır. Bu levhalar birkaç nüsha olarak yazılır, pi şirildikten sonra biri mabette saklanır, biri ar şive konur, di ğerleri de ilgilere verilirdi. Ayrıca bu tarihlerde, hukuki müessese olarak arazi ipote ğine ve kefalet kar şılı ğı borç verme i şlemlerine de rastlanılmı ştır. (Eyüpgiller,1998)

Hammurabi kanunları “sibtou” adı verilen faizin alınmasına izin veriyordu. Bu faizin oranı bu ğday, arpa, hurma gibi misli mallardan sermayenin üçte biri, gümü ş paranın ikrazında ise be şte biri olarak tespit edilmi ştir. Do ğal afetler sebebiyle mahsul alınamayan yıllar için faiz tahsil edilmeyece ği hükme ba ğlanmı ştı .(Erdo ğan,2011)

Borç verme i şlemi kar şılı ğında köle ve her türlü menkul mal rehnine, gayrimenkul ipote ğine ve güvenilir ki şilerin kefaletine ba şvurulaca ğı kuralı konmu ştur .(Ulutan,1986) Sümerler ayrıca, uzak ülkelerle olan mal de ğişimlerinde banknot gibi dola şan (tedavül edilen) ve çek ya da ihbar mektuplarına benzeyen bazı belgeler kullanması da biliyorlardı. Daha sonraki yüzyılda, bankacılık hizmetlerinin mabetlerin tekelinden çıktı ğı ticaretle me şgul bazı zengin ailelerinin (Egibi ve Murashu aileleri) bankacılık hizmetlerinde uzmanla ştıkları görülmektedir.

M.Ö. III. yüzyıldan itibaren para sisteminin düzenlenmesinden sonra, içerde ve dı şarıda ticari alanda büyük ilerlemeler kaydedilmi ştir. Bu yüzyıl itibariyle Roma’da “argentarii” denilen özel bankacılık ve “numularii” adı verilen para de ğiştiriciler görülmektedir

4

M.Ö. II. Yüzyılda Roma’daki banka faaliyetlerinde yevmiye defteri, kasa defteri tutuldu ğu görülür .( Sezer.2013) Eski Atina ve Romalıların ilk bankerleri sarraflıktan kar sa ğlayan ki şilerdi. Eski Yunanlılarda faiz hiçbir kısıtlamaya tabi olmayıp, özel bankerlerin dı şında, mabetlere tahsis edilen paralar da ba şkalarına borç olarak verildi. Ticaretin alabildi ğinde serbest oldu ğu bu devirde, Atina ve Roma’da denetime tabi olan bankacılar, çe şitli defterler tutmaya ve bu defterleri ibraza zorunluydular. Roma’nın politik gücünün toplayıcı olması, buranın ticari yönden de merkez olmasını sa ğlaması sebebiyle bankerler i şlerini bir hayli geni şletmi şti..

Ayrıca bankacılık faaliyetleri yapanlara “mensarii” ve “collybista” adı verildi ği de görülmü ştür. Roma’da bankacılık i şine aristokratlar ilgi göstermemi şlerdir, bankacıların ço ğu azat edilmi ş Yunan esirleriydi .( Gilbart ,2013) Ailelerin bankerlik mesle ğini kurumsalla ştırması, bankayı ortaya çıkarmı ştır. ilk kurulan bankalara örnek olarak; "Casa di San Giorgio" (Cenova 1407), "Banco della Piazzi di Rialto" (Venedik 1587), "Banco (Venedik 1617)" gösterilebilir.

Daha sonra Amsterdam, Paris ve Hamburg ba şta olmak üzere çe şitli kentlerde bankalar açılmı ştır. 18.yüzyıla ula şıldı ğında bankalar bütün Avrupa'ya yayılmı ştır.18.yüzyıl ile 20.yüzyıl arası Avrupa ülkelerinin köklü bankaları kurup geli ştirdikleri, merkez bankacılı ğına geçtikleri ve bankaya ili şkin hukuki düzenlemeleri yaptıkları dönemdir.

İlk banknotun 1609'da Amsterdam bankasınca tedavüle çıkartıldı ğı iddia edilmektedir. Ancak, bu emisyon mecburi tedavüle dayanmamaktadır. Nitekim, İngiltere'de de aynı yıllarda kuyumcular kendilerine yatırılan madeni paralar kar şılı ğında ka ğıt para çıkarabiliyorlardı.

Ulusal emisyon bankalarının ilkinin "Rigsbank" ( İsveç) oldu ğu belirtilmektedir. İngiltere'de herhangi bir imtiyaza sahip olmadan " of England" 1829'a kadar hazine yararına banknot ihracı ile gerçekle ştirilmi ştir. 1844 "Bank Act" bu imtiyazı o tarihe kadar ihraç yetkisini kullanan bankaların tekeline

5

vermi ştir. Fransa'da "Banque de France" 1848'de imtiyaza sahip olmu ştur. ABD'de uzun süre serbest olan banknot çıkarma yetkisi 1863'de " Act" ile düzenlenmi ştir. Sovyet Rusya'da ise 1921'de kurulan "Gosbank", hem emisyon yetkisine sahip ve hem de kısa vadeli kredi veren tek kurulu ştur.Böylece rahiplerin tapınaklarda yaptı ğı mevduat kabulüne benzeyen emanet (vedia) ve krediye benzeyen ödünç i şlemlerinden günümüzdeki çok yönlü bankacılı ğa ula şılmı ştır.

19. yy'da ticaret sermayesinin geli şimi ve Sanayi Devrimi, banka sistemini büyük bir hızla geli ştirmi ş ve bankaları parasal ili şkilerin odakla ştı ğı en önemli mali kurumlardan biri haline getirmi ştir.

Bankacılık sektöründeki büyüme bu dönemde Merkez Bankacılı ğı'nı da ortaya çıkarmı ş ve Avrupa'da birçok Merkez Bankası kurulmu ştur.(Takan,2001) İlk emisyon bankaları olarak nitelendirilen Stockholm Bankası ve İngiltere Bankası'nın (Bank of England) bankacılık tarihinde önemli bir yeri vardır. İsveç'teki Stockholm Bankasının (1656) kurucusu Palmstuch; bankalara yatırılan altın sikkelerin kar şılı ğında verilen banknotların çok azının bankaya geri dönerek kar şılı ğında sikke çekildi ğini; buna kar şılık bankalardaki altın sikkelerin önemli bir kısmının ankes olarak kaldı ğını fark etmi ş ve böylece emisyon usulü denilen, altın sikke mevcudunun belli bir oranına kadar, fazladan banknotu piyasaya çıkarmaya ba şlamı ştır.

Bankacılık sistemi ba şlangıçta daha çok kurum ve kurulu şlara hizmet vermekteyken, 20. yy'da bireysel bankacılık uygulamalarının da ba şladı ğını görmekteyiz. Modern anlamda kredi kartı ilk kez 1914 yılında ABD'de ortaya çıkmı ş, ticari bankaların tüketici kredisi uygulaması ise yine ABD'de 1928 yılında ba şlamı ştır .(Yılmaz,2000) 1928'de National City Bank Of New York ki şisel borç departmanı kurarak ki şisel kredi verme i şlemini gerçekle ştirmi ştir.(Erol,2006) Ancak uygulamadaki bazı sorunlar yüzünden uzun süre bu tür krediler, Amerikan bankacılık hizmetlerinin dı şında kalmı ştır.

6

20. yüzyılda dünya bankacılık sektöründe meydana gelen en önemli olay ABD bankalarının hızla yayılmasıdır. Bunun nedeni 1913'te ABD'de çıkarılan

Federal Rezerv Kanunu'nun ulusal bankalara yurt dı şında şube açmaya izin vermesi ve I. Sava ş öncesinde verdi ği borçları tahsil edemeyen ve sava şı finanse etmekte zorlanan İngiliz ekonomisinin dünya bankerli ği oynama rolünün kısıtlanmasıdır. Böylece sterlinin uluslararası ödeme aracı olma konumu sarsılmı ş ve ortaya çıkan bo şlu ğu da dolar doldurmu ştur. Avrupa ülkelerinin tüm çabalarına ra ğmen Avrupa'dan ABD'ye sermaye çıkı şı önlenememi ş ve bu sermaye akı şı giderek New York'u uluslararası finans merkezi haline getirmi ştir.

Böylece, ABD sava ş öncesinde dünyanın en borçlu ülkesi konumundayken, sava şla birlikte en önemli borç veren ülkelerinden biri olmu ştur.

1929 krizinde çok sayıda bankanın iflas etmeye ba şlaması nedeniyle 1933 yılında bir kanun çıkarılmı ş ve bu kanunla mevduat sigorta sistemi getirilerek tasarruflar güvence altına alınmı ş ayrıca yatırım ve ticari bankacılık faaliyetleri birbirinden ayrılmı ştır. Böylece bankacılık sistemine güven tazelenmi ştir. Yatırım ve ticaret bankacılı ğının birbirinden ayrılmasıyla bankaların kredi açtıkları şirketlerin menkul kıymetlerini pazarlaması gibi ahlaki tehlike do ğuracak işlemlerden uzak durmaları hedeflenmi ştir.

1.2. Türkiye’deki Bankacılık Tarihi

Türkiye'de bankacılı ğın tarihsel geli şimi yedi dönemde incelenmektedir: Osmanlı İmparatorlu ğu Dönemi (1847 - 1923), Ulusal Bankalar Dönemi (1923 - 1933), Kamu Bankaları Dönemi (1933 -1945), Özel Bankalar Dönemi (1945 - 1960), Planlı Dönem (1960 - 1980), Serbestle şme ve Dı şa Açılma Dönemi (1980 - 2002), Yeniden Yapılandırma Dönemi (2002 - 2007).

7

1.2.1. Cumhuriyet Dönemi Öncesi Türk Bankacılı ğı

Osmanlı İmparatorlu ğu'nda ilk ka ğıt para 1840 yılında bütçe açıklarını kapatmak için çıkarılmı ştır. O dönemde sürekli açık veren Osmanlı Hazinesi'nin kaynak ihtiyacının kar şılanması amacıyla, Kaime adı verilen paranın miktarı kısa sürede önemli oranda artırılmı ştır. Sürekli dı ş ticaret açıklan verilmesinin de etkisiyle birkaç yıl içerisinde kaimelerin yabancı paralar kar şısındaki de ğeri önemli ölçüde dü şüş göstermi ş, bu nedenle ithalatın finansmanı için dı ş piyasalardan kaynak bulunması zorla şmı ştır. Bu durum hükümeti, kaimelerin dı ş de ğerinin korunması için çareler aramaya sevk etmi ştir. 1845 yılında Galata bankerlerinin ileri gelenlerinden ikisiyle anla şma yapılarak Osmanlı ithalatının finansmanın sabit bir döviz kuru üzerinden, bu bankerler tarafından dı ş mali piyasalara yazılacak poliçeler kar şılı ğında finanse edilmesi uygulaması ba şlatılmı ştır. Bu anla şma 1847 yılında yenilenece ği sırada, bankerler hükümetten aynı i şlevi yerine getirmek üzere bir banka kurmalarının kabulünü istemi şler ve bu istek kabul edilmi ştir. Ülkemizde bankacılık 1847 yılında temel anlamda ilk örne ğini göstermi ştir. İlk banka dönemin hükümetinin yardımıyla; J. Alleon ve Thedor Baltazzi adında iki galata bankeri tarafından Bankası (Banque de Constantinople) adıyla kurulmu ş ve faaliyetlerine 1847’de 1852 yılına kadar sürdürmü ştür .(Akgüz,2013)

Türk Bankacılı ğı açısından ilk önemli hukuki metin ise, faiz oranlarını sınırlayarak tefecili ği önlemek amacıyla 1852 yılında çıkartılan Murabaha Nizamnamesidir. Birçok de ğişikli ğe u ğrayan, Cumhuriyet döneminde de uygulanan nizamname 01/01/1957 tarihinde Türk Ticaret Kanununun yürürlü ğe girmesiyle yürürlükten kaldırılmı ştır.

İstanbul Bankasının kısa süren faaliyet dönemi dikkate alındı ğında, Osmanlı İmparatorlu ğu'nda bankacılı ğın 1856 yılında İngiliz sermayesi ile kurulan Osmanlı Bankası ile ba şladı ğı kabul edilir. 1863 yılında Fransız sermayesi, 1875 yılında da Avusturya sermayesi bankaya ortak edilmiştir.

8

Dı ş borç alınmasında dönemin Osmanlı Hükümeti ile yabancı sermaye arasında aracılık etmek amacıyla kurulan Osmanlı Bankası, 1863 yılında Padi şah Fermam ile kendisine tanınan imtiyaz uyarınca, bedelini altın olarak ödemek üzere ka ğıt para çıkarma hakkım da elde etmi ştir. Ayrıca banka, devletin hazine işlemlerini sürdürerek, yurt içinde ve yurt dı şında devletin mali acentesi olarak çalı şmı ştır.

Osmanlı Bankası tarafından çıkartılan ka ğıt paranın halk tarafından benimsenmemesi nedeniyle banka, ekonominin likidite ve kredi hacminin belirlenmesinde etkin bir rol oynayamamı ştır.

1863 yılında yapılan anla şma ile Osmanlı Devleti, gelirlerini Osmanlı Bankası'na yatırmayı, ödemelerini de bu banka aracılı ğıyla yapmayı, iç ve dı ş borçlanma tahvillerini Osmanlı Bankası aracılı ğıyla çıkarmayı; her yıl bütçenin bir örne ğini Bankaya vermeyi ve ola ğanüstü durumlar dı şında bütçede yer alan harcamaların üstünde harcama yapmamayı kabul etmi ştir.

Bir Osmanlı aydını olan Mithat Pa şa, Tuna valili ği sırasında, o dönemde yeni yeni geli şmeye ba şlayan milliyetçilik akımları do ğrultusunda, ülke için çok önemli bir te şebbüste bulunmu ş ve tarımla u ğra şanlara az faizle kredi vermek amacıyla bir örgüt kurmu ştur. 1863 yılında Pirot kasabasında ilk kooperatifçilik denemesine ba şlamı ş ve tarımsal kredi veren sandıklar faaliyete geçmiştir.

1.2.2. Cumhuriyet Döneminde Türk Bankacılı ğı

1923 yılında toplanan İzmir İktisat Kongresi, bankacılık ile ilgili önemli geli şmelere yol açmı ştır .1923 yılına gelindi ğinde 22 tanesi ulusal, 13 tanesi yabancı olmak üzere toplam 35 banka Türkiye’de faaliyet göstermekte ve bu bankaların 139 şubesi bulunmaktaydı. (I şıktaç,2013)

Bu dönemde, İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlar hemen uygulanmaya ba şlanmı ş, ana ticaret bankası olarak 1924 yılında İş Bankası kurulmu ştur. Sanayi kesiminin finansmanı için de 1925 yılında Sanayi ve Maadin Bankası kurulmu ş,

9

kamuya ait pek çok sanayi kurulu şunun hissesi bu bankaya geçmi ştir. Zirai finansman sorunu ise Ziraat Bankası'nın yeniden organizasyonu ile çözümlenmeye çalı şılmı ştır. Banka anonim şirket statüsüne kavu şturulmu ş ve sermayesi arttırılmı ştır. Ülkenin imar edilmesi, in şaat sektörüne kredi sa ğlanması amacıyla 1927 yılında Emlak ve Eytam Bankası kurulmu ştur. Türk banka sisteminin geli şim seyrinde önemli bir olay da 1930 yılında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) kurulması olmuştur. Bu döneme damgasını vuran di ğer bir geli şme yerel banka sayısının süratle artmasıdır. Bu bankalar özellikle yerel olarak faaliyet gösteren i şadamlarının kredi ve bankacılık hizmetlerinin kar şılanması amacıyla kurulan tek şubeli bankalardır.

Cumhuriyet döneminin bankacılık ve dolayısıyla banka hukuku ile ilgili ilk önemli Kanunu 30 Haziran 1930 tarih ve 1715 sayılı T.C. Merkez Bankası Kanunudur. Kurulu ş döneminde ekonomiye milli bir yapı ve nitelik kazandırmak, para ve kredi piyasasını milli esaslara uygun olarak düzenlemek, merkez bankasının millili ği ilkesini gerçekle ştirmek amacıyla bir merkez bankası kurulması hazırlıklarına daha 1929 yılında ba şlanmı ştır. T.C. Merkez Bankası 15 milyon sermaye ile kurulmu ş, bankanın istisnai görev ve yetkileri dı şında özel hukuka ba ğlı olması kabul edilmi ştir. Dönemine göre çok ileri bir anlayı şı yansıtan bu sistem uyarınca sermaye dört grup paylardan olu şmu ştur.

A grubu paylar Devlete (%25), B grubu paylar milli bankalara, C grubu paylar milli bankalar dı şında kalan bankalara, D grubu ise Türk uyru ğundaki gerçek ve tüzel ki şilere aittir. T.C. Merkez Bankası’nın çe şitli görevleri arasında para ve kredi piyasasını milli esaslara göre düzenlemek de yer almaktadır.

Mevduatın, özellikle tasarruf mevduatının hem denetlenmesi hem de korunması amacıyla 30.05.1933 tarihinde ise 2243 sayılı Mevduatı Koruma Kanunu çıkarılmı ştır. Mevduat Koruma Kanununda a ğırlık mevduatın denetlenmesi ve korunması olmakla beraber, banka i şletmesinin sahibinin hukuki türüne, kredi sınırına ve bankaların denetlenmesine ait hükümlere de yer vermesi nedeni ile bu Kanun genelde ilk Bankalar Kanunu olarak kabul edilmektedir. Bu kanunla mevduat kabulü bir taraftan Maliye Bakanlı ğı’nın iznine ba ğlanmı ş, di ğer

10

taraftan da kabul sınırı için sermaye ile yedek akçeler toplamını göz önünde tutan bir ölçü kabul edilmi ştir. (Yıldırım,2013)

1.2.2.1 Büyük Çapta Devlet Bankalarının Kurulu ş Dönemi(1933-1944)

1923-1932 döneminde Cumhuriyet Türkiye'sinde liberal ekonomik uygulamaların ilk sonuçları alınmı ştır. Bu dönemde ya şanan depresyon tarımı ve ilkel şartlardaki imalat sektörünü etkilemi ştir. 1929'da ya şanan ekonomik krizin etkisiyle dünyaya hakim olmaya ba şlayan müdahaleci politika anlayı şı ülkemizde de etkisini göstermeye ba şlamı ş, devletin ekonomik hayata müdahale gerekçeleri güçlenmi ş, Keynesci paradigma giderek hakimiyet kazanmı ştır. Birinci Be ş Yıllık Sanayi Planı bu dönemde hazırlanmı ş, bu planla kalkınmanın özel sektör önderli ğinde geli ştirilmesi yakla şımı terk edilmi ş ve devletçilik a ğırlık kazanmaya ba şlamı ştır. Bu politika de ğişikli ğine ba ğlı olarak devlet önderli ğinde büyük sermayeli devlet bankaları kurulmu ştur.

Kısa bir dönemde özel kanunlarla kurulan devlet bankaları kronolojik sıraya göre şöyledir: Sümerbank (1933), Belediyeler Bankası ( İller Bankası) (1933), Etibank (1935), (1938), Halk Bankası ve Halk Sandıkları(1938). (Akgüç,1992)

Bu dönemde, İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlar hemen uygulanmaya ba şlanmı ş,Atatürk'ün direktifleriyle ana ticaret bankası olarak 1924 yılında İş Bankası kurulmu ştur. Sanayi kesiminin finansmanı için de 1925 yılında Sanayi ve Maadin Bankası kurulmu ş, kamuya ait pek çok sanayi kurulu şunun hissesi bu bankaya geçmi ştir. Zirai finansman sorunu ise Ziraat Bankası'nın yeniden organizasyonu ile çözümlenmeye çalı şılmı ştır. Banka anonim şirket statüsüne kavu şturulmu ş ve sermayesi arttırılmı ştır. Ülkenin imar edilmesi, in şaat sektörüne kredi sa ğlanması amacıyla 1927 yılında Emlak ve Eytam Bankası kurulmu ştur. Türk banka sisteminin geli şim seyrinde önemli bir olay da 1930 yılında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) kurulması olmuştur. Bu döneme damgasını vuran di ğer bir geli şme yerel banka sayısının süratle artmasıdır. Bu

11

bankalar özellikle yerel olarak faaliyet gösteren işadamlarının kredi ve bankacılık hizmetlerinin kar şılanması amacıyla kurulan tek şubeli bankalardır.

1.2.2.2.Özel Bankalar Dönemi(1945-1960)

1945-1960 döneminde Türkiye'de özel bankaların gelişti ği görülmektedir. II. Dünya Sava şı'nı izleyen yıllarda ülkemizde ticari faaliyetlerin hızla artması, yeni bankalara olan ihtiyacı artırmı ştır. Bu dönemde ba şta Yapı ve Kredi Bankası, T. Garanti Bankası, ve ilk defa ticari bankacılıktan ayrı bir faaliyet dalında çalı şmak üzere Türkiye Sınai Kalkınma Bankası gibi bankalar olmak üzere, üçü özel kanunlarla 30 yeni banka kurulmu ştur.Özel yasalarla kurulan bankalar Denizcilik Bankası (1952),Türkiye Vakıflar Bankası (1954) ve Türkiye Öğretmenler Bankası'dır (1959) (Günal,2001)

Yapı ve Kredi Bankası (1944), Garanti Bankası (1946), Akbank (1948), Pamukbank (1955) ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (1950) bu dönemde kurulmu ştur. Faiz oranları ve bankacılık i şlemlerinden alınacak komisyon oranlarının hükümetçe belirlenmesi ve dövize dayalı i şlem yapma yetkisinin sadece Merkez Bankası’nda bulunmasının da etkisiyle, şube bankacılı ğına ve mevduat toplamaya dayalı rekabet önem kazanmı ştır. Şube bankacılı ğının yaygınla şması, bölgesel nitelikli yerel bankaların tasfiye sürecini hızlandırmı ştır.

Yine bu dönemde, 1936 yılından beri yürürlükte olan 2999 sayılı Bankalar Kanununun yerini, 23 Haziran 1958 tarihinde 7129 sayılı Bankalar Kanunu almı ştır. Yeni yasayla Türkiye’de “bankacılık mesle ğinin geli şmesi, bankalar arasında dayanı şmanın sa ğlanması ve haksız rekabetin önlenmesi amacıyla Türkiye Bankalar Birliği kurulmu ştur. (I şıktaç,2013)

1.2.2.3 Planlı Dönem(1961-1979)

Bu dönemde bankalara kamu müdahalesi giderek artmı ştır.Bundan dolayı karma ekonomi modeline geçilmi ştir. Planlı dönemde, 1950’li yıllarda kurulmu ş pek çok küçük banka tasfiye edilmi ş; be şi kalkınma ve ikisi ticaret

12

olmak üzere toplam yedi banka kurulmu ştur.Ekonomik faaliyetlerin kalkınma planı ve yıllık programlara ba ğlandı ğı dönemin önemli özelli ği, plan hedeflerine de uygun olarak çok şubeli büyük bankacılı ğın geli şmesi ve 1970'lerde holding bankacılı ğının ve ihtisas bankacılı ğının hız kazanmasıdır. Bu dönemde kalkınma ve yatırım bankacılı ğı yapmak üzere 1960'ta T.C. Turizm Bankası, 1963'te Sınai Yatırım ve Kredi Bankası, 1964'te Devlet Yatırım Bankası, 1975'te Devlet Sanayi ve İş çi Yatırım Bankası (DES İYAB) kurulmu ştur.

1962'de Anadolu Bankası, 1964'te Amerikan-Türk Dı ş Ticaret Bankası, 1970'te ise Arap-Türk Bankası kurulmu ştur. Yüzde 24'ü yabancılara ait olan Amerikan-Türk Dı ş Ticaret Bankası ile yüzde 60'ına yabancıların sahip oldu ğu Arap-Türk Bankası, bu dönemde Türk bankacılık sektörünün dı şa açılmaya ba şladı ğını göstermektedir. (Günal,2001)

Bu dönemde kurulan kalkınma bankaları: T.C. Turizm Bankası (1962), Sınai Yatırım ve Kredi Bankası (1963), Devlet Yatırım Bankası (1964), Türkiye Maden Bankası (1968) ve Devlet Sanayi ve İş çi Yatırım Bankası (1976). Kurulan ticaret bankaları: Amerikan-Türk Dı ş Ticaret Bankası (1964) ve Arap-Türk Bankası (1977). Amerikan-Türk Dı ş Ticaret Bankası, Amerikan ve İtalyan sermayesinin i ştiraki ile dı ş ticaretin finansmanı amacıyla kurulmu ştur.

Bu Banka, Cumhuriyet döneminde yabancı sermaye i ştiraki ile kurulan ilk bankadır. Bankanın unvanı 1970 yılında Türk Dı ş Ticaret Bankası A. Ş. olarak de ğiştirilmi ştir. 2006 yılında bankanın hisseleri Belçika – Hollanda sermayeli Fortis grubuna satıldıktan sonra bankanın unvanı Fortis Bank A. Ş. olarak de ğiştirilmi ştir.Arap-Türk Bankası, Libya ve Kuveyt sermayesinin katılımı ile yabancı ortaklı banka olarak, artan Arap sermayesini Türkiye’ye çekmek, Avrupa para piyasalarından yararlanmak ve uluslararası bankacılık yapmak amacıyla kurulmu ştur. (I şıktaç,2013)

13

1.2.2.4 1980 Sonrası Bankacılık

1980-1990 döneminde ise Türkiye ekonomisinde, 24 Ocak 1980 kararlarının ardından ya şanan ekonomik ve finansal liberalizasyon ve dı şa açılma bankacılık sektörünü de etkilemektedir. Bu çerçevede, 01 Temmuz 1980 tarihinde kredi ve mevduat faizlerinin serbest bırakılmasının ardından hızla geli şen bankerlik sistemi, 1982 yılında banker krizinin ya şanmasına neden olmaktadır. Bunun üzerine 01.01.1983'ten itibaren faizler yeniden kontrol altına alınmaktadır. 1987'de yeniden serbest bırakılan faizlere, a şırı rekabetten dolayı artan mevduat faizleri nedeniyle 1989'da faize üst sınır konulmu ştur. 1980 sonrasında ekonomideki ve finansal piyasalardaki geli şmeler bankaların yapısını de ğiştirmektedir.

Dı ş ticaretin artması, İMKB'nin kurulması, Merkez Bankası nezdinde Bankalararası TL ve döviz piyasalarının kurulması ve açık piyasa i şlemlerinin ba şlaması, bankaların menkul kıymet i şlemlerine ve fon yönetimi ve döviz işlemlerine a ğırlık vermelerine neden olmaktadır. Bankalar bu konularda geli şme kaydetmek ve piyasada pay sahibi olmak için otomasyon yatırımları yapmaktadır. Bu ba ğlamda bankalar, bilgisayarla şma ve ATM a ğı kurma, fon yönetimi birimleri ve dealing room'lar olu şturma, yeni ürünler ve hizmetler sunma yolunda önemli adımlar atmaktadırlar. (Akgüz,1992)

Ekonominin serbest piyasa ekonomisi kurallarına göre yeniden yapılanmasını ve tasarrufların gerekli seviyeye yükseltilmesini sa ğlamak amacıyla, esnek döviz kuru ve pozitif reel faiz politikası uygulanmaya ba şlanmı ş, mali piyasaların serbestle şmesi ve derinle şmesine yönelik düzenlemeler yapılarak, buna uygun yeni kurumlar olu şturulmaya ba şlanmı ştır. Bu amaçla hazırlanan 3182 sayılı Bankalar Kanunu, 2 Mayıs 1985 tarihinde yürürlü ğe girmi ştir. Uluslararası bankacılık standartları ile denetim ve gözetim sistemi bankacılık sistemimize kazandırılmı ş, tek düzen hesap planı uygulaması getirilmi ş, bilançolar dı ş denetime tabi tutulmu ş, mevduat sigortası fonu ve İnterbank piyasası kurulmu ştur.

14

Bu döneme ili şkin bazı önemli geli şmeleri şu şekilde sıralayabiliriz:

1987 yılında Merkez Bankası, açık piyasa i şlemlerine ba şlamı ştır.

1988 yılında döviz piyasası kurulmu ştur.

1989 yılında döviz i şlemleri ve sermaye hareketleri serbest bırakılmı ştır.

1990 yılında TL’nin konvertibilitesi (di ğer döviz cinslerine çevrilebilirli ği) ilan edilmi ştir.

Yurtdı şında yerle şik ki şilere Türkiye’de menkul kıymet yatırımı yapma, TL ve döviz mevduatı açma izni verilmi ştir.

1990 yılında, Merkez Bankası öngörülebilirli ğin artması ve mali piyasalardaki belirsizliklerin azaltılmasına yönelik olarak para programını tanıtmı ş ve uygulamasını ba şlatmı ştır. 1992 yılında, elektronik fon transferi (EFT) sistemine i şlerlik kazandırılmı ştır.

Ekonomide serbest piyasa mekanizmasının i şlerlik kazanması ve mali piyasaların serbestle şmesine yönelik düzenlemelerin yapılması, bankacılık sistemi üzerinde önemli etkiler yapmı ştır. Sektöre yeni yerli/yabancı bankaların giri şine izin verilmesi ve mevduat/kredi faiz oranlarının serbest bırakılmasına ba ğlı olarak sektörde rekabet artmı ştır. Artan rekabetle birlikte, klasik mevduat bankacılı ğı yerine, hem kaynak ve hem de plasman çe şitlili ğinin arttı ğı daha farklı bir bankacılı ğın ortaya çıkmasına neden olmu ştur. (Artun,1993)

1990-2000 dönemi bankacılık tarihinde daha farklı bir yapıya kavu şmaktadır.1990 sonrası dönem, bankaların açık pozisyonlarını artırarak, risksiz yüksek faiz geliri sa ğlayan kamu ka ğıtlarına yatırım yaptı ğı ve gerçek bankacılık faaliyetlerinden uzakla ştı ğı bir dönem olmu ştur. Bu durum bankacılık sektöründe bugün ya şanan sorunların temel nedenlerinden birisidir. Dönemin di ğer özelli ği ise, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun de ğişik zamanlarda 11

15

bankanın yönetimine el koyması olmu ştur. 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun çıkarılması ve buna ba ğlı olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun kurulması önemli adımlar olarak görülmektedir. Bu dönemde bankalar, internet bankacılı ğı ve elektronik bankacılık hizmetleri sunmaya ba şlamı şlardır (Günal,2001)

2000 sonrası dönemde bankacılık Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinden sonra uygulanmaya konulan güçlü ekonomiye geçi ş programı ana hedefi olan kamu kesimi borçlanma dinami ğinin kırılması için gerekli olan ko şul, bankacılık kesimine yeniden i şlerlik kazandırmak olarak belirlenmektedir.

Bu amaçla program finans piyasaları ve para piyasalarına ili şkin düzenlemeleri gerekli kılmaktadır. 2001 yılında bankacılık alanında yapılan takas operasyonu ile bankaların kur riskini büyük ölçüde hazine üstlenmekte ve bankacılık kesiminin açık pozisyonlarının kapatılmasına destek olunmaktadır. Ya şanan krizler sonrasında bankacılık sistemi 2001 yılı sonu itibariyle önemli ölçüde küçülmü ştür. Banka sayısı 81' den 61' e gerilemi ştir. Toplam şube sayısı 929 adet azalarak 6,908'e, çalı şan sayısı %19 azalarak 137,495 ki şiye dü şmü ştür.

Toplam aktifler dolar bazında %26 küçülerek 115 milyar dolara gerilemi ştir. Toplam aktiflerim milli gelire oranı %93 olmu ştur. (Özgür,2007)

1.2.2.5 Günümüz Türk Bankacılı ğı

1.2.2.5.1 Yeniden Yapılandırma Dönemi (2002 – 2013)

Nisan 2001’de ekonominin dı ş şoklara direncinin artırılmasını, enflasyonun dü şürülmesini, kamu borçlarının azaltılmasını, mali disiplinin sa ğlanmasını, yapısal reformların tamamlanmasını ve bankacılık sisteminin güçlendirilmesini hedefleyen “güçlü ekonomiye geçi ş programı”, uygulamaya ba şlanmı ş olup, 2002 yılının ba şında program revize edilmi ştir. Programın temel prensiplerinin kararlılıkla uygulanması, siyasi istikrar ve dünya ekonomisindeki konjonktürün de yardımıyla,ekonomide ve bankacılık sisteminde olumlu yönde geli şmeler olmu ştur.

16

Bankacılık Sektörünün Yeniden Yapılandırılmasının Maliyeti; (TBB,2007)

Kamu bankalarına aktarılan kaynaklar 21,9 milyar $ Görev zararları için olu şan borç 19,2 milyar $ Nakit sermaye deste ği 2,5 milyar $ Nakit dı şı sermaye deste ği 0,2 milyar $ TMSF bankaları için aktarılan kaynaklar 22,5 milyar $ Kamu sektöründen aktarılan kaynaklar 17,3 milyar $ Özel Bankalar 5,2 milyar $ Özel sektörden aktarılan kaynaklar 7,9 milyar $ Özel sektör bankalarınca aktarılan kaynaklar 2,7 milyar $ TMSF’den aktarılan kaynaklar 5,2 milyar $ Toplam : 47,2 milyar $ Bankacılık sektörünün takipteki alacaklarının bir kısmı için “Finansal Yeniden Yapılandırma Programı” (FYYP - İstanbul Yakla şımı) uygulanmı ştır. Yeniden yapılandırma programına alınan 322 firma ile yeniden yapılandırma sözle şmesi imzalanmı ş olup, yapılandırılan borç tutarı 6,02 milyar dolar civarındadır.

17

2.BÖLÜM

KATILIM BANKACILI ĞI VE TÜRK İYE'DEK İ İŞ LEY İŞ LER İ

2.FA İZS İZ BANKACILIK S İSTEM İ ve KATILIM BANKALARI

2.1 Faiz Kavramı ve Çe şitleri

İş letmek için bir yere ödünç verilen paraya kar şılık alınan getiriye faiz denir. Bir di ğer anlamda; paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedelidir. (TDK,2013) İslam dininin haram kıldı ğı faiz için bir ba şka tanım da, borç verilen parayı veya malı belli bir süre sonunda belirli bir fazlalıkla yahut borç ili şkisinden do ğan ve süresinde ödenmeyen bir alaca ğa ek vade tanıyıp bu süreye kar şılık onu fazlalıkla geri almanın veya bu şekilde alınan fazlalı ğın adı oldu ğudur. (Özsoy,1994)

Faiz; kredi kullanılan te şebbüsün karla sonuçlanıp sonuçlanmayaca ğı veya karla sonuçlanacaksa bile bu karın ne miktarda gerçekle şece ği önceden bilinmemesine ra ğmen, faiz nispetinin ba ştan tespit edilmesi sebebiyle, bu kredi kullanımından elde edilen sonucun taraflar arasında adil ve dengeli bir şekilde payla ştırma imkanının ortadan kalkması; neticede, ister alan ister veren olsun, taraflardan birinin mutlaka zarara u ğraması ve bu zararın hiçbir şekilde önlenmesinin mümkün olmaması sebebiyle haram kılınmı ştır. (Özsoy,1994)

Kur’ân’da yasaklanan faiz, cahiliye faizidir. Buna borç faizi de denilir. Misli (piyasada standart bulunan) bir varlık (para, altın, bu ğday, nohut, ka ğıt, kuma ş, yumurta) borç verilip fazlalık şartı ko şulursa cahiliye faizi gerçekle şir.Buna göre 1000 TL verip belli bir vadede 1500 TL istemek ya da 100 kg. bu ğday verip belli bir vadede 120 kg. bu ğday istemek faizli bir i şlem olmaktadır. (TKKB,2013)

İslamiyet faiz yerine kar ve zarar ortaklı ğı ya da ticaret esasını getirdi ği için her iki yöntemde de adalet sa ğlanacak ve elde edilen % oranındaki kar önceden belirlenen oranlarda iki taraf arasında payla şılacak, ikincisinde yani alım satımda

18

ise kar oranı ba ştan tespit edildi ği için sonradan meydana gelen de ğişikliklerden her iki taraf da etkilenmeyecektir. (TKKB,2013)

Faiz kavramının İslami literatürdeki kar şılı ğı “”dır. Riba Arapça bir kelimedir ve sözlükte ziyade (fazlalık) ve nema (artma, ço ğalma) manalarına gelir. Cahiliyye dönemi Arapları riba kelimesini bu manasında kullandıkları gibi, ayrıca, bugün genellikle faiz deyince anla şılan, “Vadenin uzatılmasına karsı borcun da artması” manasında da kullanıyorlardı. (Hamud,1976)

İslam insanlık tarihi boyunca bilinen ödünç veya borç faizi kavramına bir de para ve malların pe şin veya vadeli mübadelelerinde ortaya çıkan alı ş-veri ş faizi kavramını eklemi ştir. Kur’an borç faizini ele alırken, hadisler a ğırlıklı olarak alı ş- veri ş faizinin üzerinde durmu ştur. Şu halde faiz kavramı İslam’a göre iki çe şittir: "Borç faizi ve alı ş- veri ş faizi"

Tablo 1. İslam'da Faiz Tasnifi

http://tkbb.org.tr

19

Borç faizi; ödünç, alım-satım veya ba şka her hangi bir sebepten zimmete geçen bir borca kar şılık ödenecek olan mal veya parada, belli bir vadeden dolayı şart kılınan fazlalıktır.

Borç faizi, kendisinde şu iki unsur bulunan herhangi bir muamelede hükmen tahakkuk eder: (Bilmen,Tarihsiz)

• Sebebi ne olursa olsun (satılan bir malın bedeli veya ödünç para veya mal) iki taraftan birinin lehine öbür tarafın zimmetinde tahakkuk etmi ş bir borcun bulunması,

• Borcun ödenmesi esnasında anapara veya mala ilaveten alacaklı lehine bir fazlalı ğın veya bir menfaatin şart kılınması.

Mesela paranın ta şıma külfeti veya kayıp riskinden kurtulmak amacıyla, bir yerde verilen bir ödüncün ba şka bir yerde ödenmesini şart ko şmak veya borçlunun evinde parasız oturmak şartıyla ona ödünç vermek de faize girer. (Bilmen,Tarihsiz)

Alı ş-veri ş faizi Hz. Peygamber’in (as) şu hadisinde özetlenmi ştir: “Altına kar şılık altın, gümü şe kar şılık gümü ş, bu ğdaya kar şılık bu ğday, arpaya kar şılık arpa, hurmaya kar şılık hurma, tuza kar şılık tuz, misli misline, e şit ölçüde ve pe şin mübadele edilmelidir. Mallar farklı cinslerden ise, istedi ğiniz gibi, pe şin veya veresiye ve istedi ğiniz miktarlarda mübadele edebilirsiniz.” (Ebu Davut,tarihsiz)

Kapitalist sistemin faiz saydı ğı, İslam’ın faiz saymadı ğı ve katılım bankalarınca murabaha sistemine konu olan durum vade farkıdır. Kapitalizmde vade farkı faiz olarak görülmekte ve vadeli satılan bir malın faturasında pe şin fiyatla vade farkı ayrı ayrı gösterilerek, vade farkı ‘faiz’ olarak belirtilmektedir.

Oysaki fiyatı ba ştan ve kesin olarak belirlemek şartıyla, bir malın vade sebebiyle daha yüksek fiyattan satılması caiz olup, bu vade farkı İslam’a göre faiz

20

de ğildir. Çünkü mal ile para arasında faiz ili şkisi do ğuracak bir ba ğ yoktur. Fakat vadeli satılan bir malın borcu vadesinde ödenmedi ği takdirde, bu borca uygulanacak vade farkı tam anlamıyla faizdir. Çünkü artık mal-para de ğil, para- para ili şkisi vardır ve bugünkü borç para ile gelecekte ödenecek para arasında bir faiz ba ğı kurulmu ş olur.

2.2.Faizsiz Bankacılı ğın Ortaya Çıkma Nedenleri

Dünyada petrol yataklarına sahip olan ülkelerin islami co ğrafyada olması ancak bunlardan sa ğlanan gelirlerin Avrupa ülkelerinde ve Amerika'nın tasarrufunda olması az geli şmi ş ülkelerin dünya ticaretinden daha fazla pay alabilmeleri ve bu ülkelerin kalkınmalarının önünde en büyük engel olan sermaye yetersizli ği bu ülkeleri çe şitli yöntemler geli ştirmeye itmi ştir. Az geli şmi ş ülkeler, özellikle Ortado ğu’da toplanan Petro-Dolarların Avrupa ve Amerika gibi ülkelerde de ğerlendirilmesi yerine kendi ülkelerinin ve di ğer Müslüman ülkelerin kalkınmasında kullanılmasını sa ğlamak için faizsiz bankacılı ğı geli ştirme ihtiyacı duymu şlardır.Bu amaçla emparyalist sistemlerin bu co ğrafyaya fayda sa ğlamaması üzerine islami finansman üzerine yeni arayı şların ortaya çıkmasına neden olmu ştur. Özellikle Pakistanlı dü şünürlerin öncülük etti ği faizsiz bankacılık konusundaki ilk ara ştırma 1955 yılında ekonomist Muhammed Uzair tarafından ortaya konmu ştur. (Ba şaran,2003)

Faizsiz bankacılık Mısır'da 1963 yıhnda Mit Ghambr tasarruf bankasının faaliyete geçmesi ile ba şlamı ştır. (Yüce,2003)

Modern anlamda kurulan ilk faizsiz banka, 1972 yılında Kahire'de faaliyete geçen Nasser Soical Bank'tır. Banka özerk statüde bir kamu otoritesi yapısına sahipti. Ticari amaçtan ziyade, sosyal içerikli bir mantıkla çalı şan bir banka, hastalık, evlenme, ölüm gibi nedenlerle masraflar yapmak zorunda kalan fakir insanlara faizsiz kredi sa ğlamı ştı. Bu özelli ğinden dolayı banka, bankacılık ve kredi kanunun dı şında tutulmu ştu. (Polatkan,1998)

Faizsiz bankacılı ğın tarihini üç a şamada özetlemek mümkündür .

21

1. Do ğuş Dönemi (1972-1975) : Bu dönem petrol gelirlerindeki ani artı şın ve büyük likiditenin hakim oldu ğu dönemdir. (Karapınar,2003) 2. Geli şme Dönemi (1976-1983): Bu dönem faizsiz bankalarının Arap körfezinden, do ğuda Malezya, batıda İngiltere'ye kadar yayıldı ğı dönemdir. Bu dönemde çok sayıda uluslararası banka kurulmu ştur. 3. Olgunluk Dönemi (1983'den günümüze): Bu dönem Arap dünyasının, petrol gelirlerindeki azalma, doların güçlenmesi, faiz oranlarının artması, OPEC ülkelerinden sermaye çıkışları gibi nedenlerle, ekonomik gerilemenin ya şandı ğı dönemdir. Buna ra ğmen, Amerika'da Arap bankaları açılmı ş, Pakistan, Iran ve Türkiye gibi ülkelerde faizsiz bankalar kurulmu ştur. (Türkmeno ğlu,2007)

Faizsiz bankacılı ğı ortaya çıkaran nedenleri üç baslık altında toplayabiliriz. Bunlar; dini, ekonomik ve sosyal nedenlerdir.

2.2.1 Dini Nedenler

İslamiyet'teki faiz yasa ğının, bu bankaların ortaya çıkmasını hazırlayan sebeplerin ba şında geldi ğini söylemek mümkündür.

• Ticarette, satıcı a şırı da olsa yalnızca bir defaya mahsus kâr elde etmekte ancak faiz, aynı borç üzerinden defalarca alınabilmektedir.

• Ticaret i şleminde menfaatlerin de ğişimi, satıcı ile alıcı arasında e şit şekilde ortaya çıkmaktadır. Hâlbuki faizli bir i şlemde alacaklı olan taraf kendi i şine yarayacak bir fazlalı ğı almasına ra ğmen borçlu sadece süre ertelemesini elde etmekte ve aldı ğı borçtan kâr edip etmeyece ğini bilmemektedir.

• Ticarette insan, imkanlarını ve zamanını harcamakta ve bunun kar şılı ğını almakta ancak faizli i şlemde herhangi bir çaba ve riske girmemekte ve kesin olarak belirlenen oran ve belirlenen vadede kâr sa ğlamaktadır. İslami

22

kaynakların faizi haram olarak görmesi ve faizin haram oldu ğuna inanan insanların atıl fonlarını de ğerlendirme dü şüncesi faizsiz bankacılı ğı ortaya çıkmasına sebep olmu ştur.

2.2.2 Ekonomik Nedenler

Ekonomik nedenlerin ba şında, 1970'li yıllarda petrol fiyatlarına yapılan zamlar ile büyük artı ş gösteren petro-dolarların İslam ülkelerini ekonomik işbirli ğine yöneltmesi gelmektedir. (Budur,2003)

Günümüzde islam ülkeleri de ğeri yüksek olan petrol rezervlerine sahip olmasına ra ğmen ekonomik ve sosyal olarak geri kaldıkları bir gerçektir.Gerek ulusal gerekse uluslar arası ekonomi alanında kullandıkları yöntemler Batının direktifleri ve ö ğretileri ile gerçekle şmektedir.Bunun önemli örneklerinden biride İslam co ğrafyasındaki ülkelerin aralarında yaptıkları ticarette ödeme aracı olarak USD'yi kullanmaları,ve ödeme yöntemi olarakta Batı ve ABD'nin belirlemi ş oldu ğu aktarım aracını kullanmaları buna örnektir.

1970'li yıllarda OPEC ülkelerinin petrol fiyatlarım yukarı çekmesi ile bu ülkelerin dı ş ticaret fazlaları, petro-dolar olarak nitelendirilen tasarruf şeklinde Batı ülkelerine akmı ş, İslam ülkelerinin kalkınma ve geli şmesine katkıda bulunmamı ştır. Hatta bu ülkelerde gelir da ğılımı bozulmu ş, ikili ekonomik yapıyı güçlendirmek gibi olumsuz etkiler de meydana getirmi ştir. İslam ülkelerinde bu sakıncalar ve eksiklikler zamanla duyulmu ş ve bu ülkeleri ekonomik çözüm aramaya itmi ştir. Ayrıca, di ğer tarafta petrol zengini olmakla beraber, do ğal kaynaklan ve insan gücü olan; fakat yeterli sermayeyi bulamadıktan için bu kaynaklan de ğerlendirmeyen geri kalmı ş ve geli şmekte olan İslam ülkeleri de bulunmaktadır. Sermayesi fazla olan İslam ülkeleri ile sermaye açı ğı olan İslam ülkeleri arasında yapılacak bir i şbirli ğinin taraflar için olumlu sonuçlar verebilece ği görü şü de faizsiz bankaların kurulu şunda di ğer bir etken olmu ştur (Güçtekin,1997)

23

2.2.3 Sosyal Nedenler

Bir toplumun huzur ve barı ş içinde olması,o toplumu olu şturan fertlerin tek tek içinde bulundukları durumu belirtmektedir.Durum böyle olunca,insanlar iktisadi ve toplumsal ortamlardan uzakla ştırılması ile hasar görecektir.

Farklı sınıflara mensup bireylerden meydana gelen toplumda sosyal barı şın sa ğlanabilmesi için toplumu olu şturan gruplar arasında iyi ili şkilerin kurulması ve bu ili şkilerin sürdürülmesi gerekmektedir. Bu olumlu duruma ula şabilmenin ilk şartlarından biri şüphesiz, zengin ile fakirin arasındaki e şitsizli ğin kapatılmasıdır. Özellikle azgeli şmi ş ülkelerde bir türlü kapanamayan gelir da ğılımı adaletsizli ğini ortadan kaldırabilmek için yeni teknikler geli ştirmek, günümüzde "sosyal devlet" anlayı şının temel öncelikleri arasında olmalıdır. İş te bu noktada, "faizsiz bankacılık ya da faizsiz sistem" servet sahiplerinin faiz vasıtasıyla servetlerine servet katması yolunu kapama yolunda faydalı olacak bir kurum olarak kar şımıza çıkmaktadır.

2.3.Dünyada Faizsiz Bankacılık

2.3.1 Dünyada Faizsiz Bankacılık Olu şumu

Faizsiz kredile şmenin tarihi insanlık tarihinin ba şlangıcına kadar uzanmaktadır. Bu ödünçler daha önceleri ayni iken daha sonraları nakdi olmu ştur. Bankacılı ğın tarihi geli şimine bakıldı ğı zaman görülecektir ki hemen hemen bütün kredi müesseseleri ilk kurulu şlarında faizsiz olarak çalı şmı şlar ya da çalı şma amacıyla kurulmu şlardır. (Altaner,2002)

Bir finansman müessesesi olarak faizsiz bankacılı ğın dünyada ilk uygulaması Mısır Arap Cumhuriyeti'ndeki Mit Gamr kasabasında ya şanmı ştır. Devlet eski ba şkanı Cemal Abdül Nasır döneminde bütün bankaların devletle ştirilmesi akımına kar şı alternatif olarak geli ştirilen bir deneme sonucunda ortaya çıkmı ştır. (Apak,tarihsiz) Mısır köylüsünün tarımsal ve ticari ihtiyaçlarını kar şılayan ve bunu yaparken "müteselsil kefalet" felsefesine dayanan, daha çok

24

risk sermayesi ile para vakfı karı şımı özgün bir modelde çalı şan bu kurulu şa banka sıfatının verilmesi bugün akademik bir tartı şma konusu olmaktadır. Model, hem bankacılı ğı, hem ticari ortaklı ğı (kâr ve zarar ortaklı ğı), hem sigorta hem barter, leasing, factoring v.b. alt finansman metotlarını bir arada ve aynı çatı altında, aynı zamanda hayata geçirmi ş kendine özgü bir modeldir. (Colin,1998)

İslam ekonomisinin geli şimini sa ğlayan ilk temeller petrol üretimi sayesinde ekonomik açıdan güçlenmi ş olan Suudi Arabistan devletinin ba şında bulunan Kral Faysal olmu ştur. Kral Faysal İslam Entegrasyon hareketlerini motive eden lider şahsiyetlerden biri olmu ştur ve İslam dünyasındaki akademisyenleri bir araya getirecek projeler hazırlamı ştır. (Zaim,2006) Bunlardan ilki " İslam iktisadi Birinci Dünya Kongresi" olmu ştur. 1976'da Mekke-i Mükerreme'de tertip edilen bu kongreye, iki yüz Müslüman iktisatçı ve fakih katılmı ş ve İslam iktisadı ile ilgili yüzlerce tebli ğ sunulmu ştur. Bu tebli ğlerden seçilen muhtelif makaleler biri İngilizce di ğeri Arapça olmak üzere iki cilt halinde yayınlanmı ştır. İş te bu konferans bir dönüm noktası olmu ş ve İslam iktisat uleması ilk defa dünya çapındaki böyle büyük bir toplantıda bir araya gelmi ştir.

Kalkınma sürecinin ba şındaki tüm ülkelerin kendisine yönelen taleplerini kar şılamakta zorlanan Amerika Birle şik Devletleri bu geli şimin İslâm ülkeleri arasında bir an önce örgütlenerek büyük çaplı bir oto-finansman kayna ğı olu şturmasını tercih etmi ş ve Dünya Bankası modelinde çalı şacak birkaç büyük bölgesel banka kurdurarak bu yükün payla şılmasına önayak olmu ştur. Bu amaçla Asya ve Afrika kalkınma bankalarının kurulu şuna paralel olarak Cidde'de kurulan (1975) İslam Kalkınma Bankası'nın( İKB) gerçekten de İslam ülkelerindeki kamusal projelere yaptı ğı mali katkılar çok önemli boyutlarda olmu ş, fakat ihtiyacı kar şılamakta yeterli olmamı ştır. (Erdo ğan,2011)

Özel sektör projelerine finansman veremeyen İKB'nın bıraktı ğı bo şlu ğu doldurmak üzere bazı Suudi, Kuveytli, Birle şik Arap Emirlikli gibi zengin Müslümanların örgütlenmeleri sonucunda 1981'de olu şan "Dar Al-Maal Al- İslami" adlı holding, petrol zenginli ğini ülkesine çekmeyi dü şünen İsviçre'nin Cenevre kentinde kurularak faaliyete geçmi ştir.

25

Bunun verdi ği cesaret ve know-how birikimi üzerine "Dallah Baraka Gurubu" ve di ğer bazı gurupla şmalar sonucunda Orta do ğudaki Müslüman ülkelerde faizsiz finansman sistemi hızla yaygınla şmı ştır. Uzak do ğuda ülkelerin yönetiminde söz sahibi zengin Müslümanların kurdu ğu banka ve finansman kurumları, Japon kültür ve teknolojisinin imkânları ile birle şince bölgenin büyük bir ekonomik sıçrama yapmasında lokomotif rolü oynamı ştır. (Döndüren,1997)

2.3.2 Dünyada Faizsiz Bankacılık Çalı şmaları

2.3.2.1 Mısır

Mısır'da Sanhuri tarafından yapılan çalı şmaların bir sonucu olarak, belli bir oranı a şmamak kaydıyla faize izin verilmekle birlikte, faizsiz bankacılık ve geleneksel bankacılık bir arada yürütülmektedir.Geleneksel ticari faizü bankacılı ğa bir alternatif olarak geli şen faizsiz bankacılık, Mısır'ın finansal sisteminde önemli bir rol üstlenmektedir. 1977 yılında Mısır - Suudi Arabistan ortaklı ğında kurulan Mısır Faisal Bankası ve daha sonraki yıllarda tamamıyla Mısırlılara ait olan Uluslararası Yatırım Bankası, Mısır bankacılık sisteminde önemli rol oynayan iki büyük faizsiz banka olarak öne çıkmaktadır. Bu bankalar, toplam mevduatın % 17'sini ellerinde tutmaktadır . (TKBB,2005)

2.3.2.2 Kuveyt ve Di ğer Körfez Ülkeleri

Birle şik Arap Emirlikleri Ticaret Kanunu, faize birtakım sınırlamalar getirmektedir. Birle şik Arap Emirliklerinde ticari borçlarda belli bir oranı geçmeyecek şekilde faiz alınabilmektedir, ancak ticari olmayan borçlar da Ceza Kanununa göre suç kabul edilmektedir. Benzer şekilde Kuveyt Anayasasında yapılan de ğişiklikle, 1980 yılında Ticaret Kanununda da buna uygun de ğişiklikler gerçekle ştirilmi ştir. Bu de ğişiklikler gere ğince, ticari i şlemler için faiz alınabilece ği hükmünün getirildi ği Kuveyt'te de Birle şik Arap Emirlikleri'nde oldu ğu gibi ticari olmayan i şlemlerde faiz almak yasa dı şı kabul edilmektedir. (Özgür,2007)

26

2.3.2.3 Malezya

Ço ğunlu ğu Müslüman bir ülke olan Malezya, faize dayalı bankacılık sisteminin yanı sıra faizsiz bankacılık sistemine alternatif bir bankacılık sistemi olarak yer vermi ştir. Malezya Merkez Bankası, finansal sisteminin alt yapısını geli ştirerek, İran ve Pakistan'da kurulan basit faizsiz bankacılık sisteminden daha etkili olmayı ba şarmı ştır. Ülkede faizsiz sistemle çalı şan bankalar ayrı bir kanuna ve düzenlemelere tabi tutulmu ştur. İslami denetsel düzenlemeler; likidite, rezerv oranı, ticari ödeme sistemleri, banka kabulleri için ikincil pazarlar dikkate alınarak geli ştirilmi ştir ve ülkede faaliyet gösteren bütün İslam bankalarının hukuk kurallarına uygunlu ğunu sa ğlamak için bir merkezi konsey olu şturulmu ştur. 1983 yılında çıkarılan İslam Bankacılık Kanunu ile Malezya Merkez Bankası'na, faizsiz usulle çalı şan bankaların lisanslama ve denetim yetkisi verilmiştir. Aynı yıl çıkarılan Devlet Yatırım Kanunu ile faiz ta şımayan yatırım sertifikaları ve menkul kıymetlerin ihracına ba şlanmı ştır. Devlet Yatırım Sertifikaları, faizsiz likit varlıklar olarak dü şünülmü ştür. Faizsiz bankacılık kurumlarının bunları likidite gereksinimleri için kullanmaları planlanmaktaydı. (Türkmeno ğlu,2007)

Malezya'da faizsiz finans kurumlarının geçmi şine bakıldı ğında; ilk olarak 1983 yılında Bank İslam Berhad'ın kuruldu ğu görülmektedir. Kısa sürede önemli bir büyüme göstermiştir. Faizsiz bankacılı ğın uzun vadede varlı ğını sürdürmesi için, daha fazla kurum, daha çok mü şteri ve faizsiz bir para piyasası olu şturulması gibi hedeflere ula şması gerekmektedir. Bu do ğrultuda Malezya, 1994 yılında Islamic Interbank Money Market adıyla faizsiz bankacılık için bir piyasa olu şumuna girmi ştir. 1999 yılında ise Bank Malasyia Berhad adıyla, ülkenin ikinci faizsiz bankası faaliyetlerine ba şlamı ştır. Bu bankanın kurulu şundan sonra ülkede ticari bankalarla, faizsiz bankacılık yapan bankalar arasında ürün ve hizmetlerin ortak kullanım ve pazarlanması arasında atılımlar gerçekle şmi ştir. Sonuç olarak günümüzde Malezya'da faizsiz bankacılık yapan iki banka mevcutken, ticari banka ve di ğer finansal kurumların da faizsiz bankacılık ürünlerini sundu ğu görülmektedir. (Özgür,2007)

27

2.3.2.4 İngiltere

İngiltere'de 1997 yılından beri AUB-UK Manzil adı altında, faiz içermeyen murabaha ve icara temelli krediler sunulmaktadır. Fakat bu finansman yöntemlerinde ürünün iki defa el de ğiştirmesi, İngiltere'de faizsiz konut kredisi kullanımında çifte vergilendirmeye neden olmaktaydı. İngiltere Merkez Bankası 2004 yılında yaptı ğı düzenlemelerle, faizsiz konut kredilerindeki çifte vergilendirmeyi kaldırmı ştır. Dini ko şullara uygun ürünlerle geleneksel bankacılık ürünleri arasındaki farkın azaltılması, İngiltere'de büyük ticari bankaların bu alana ilgi duymalarına neden olmaktadır. Merkez Bankası 2003 yılında, faizsiz konut finansmanı konusunda ba şkanlı ğını Barclays Bank'ın eski CEO'su Andrew Buxton'un yaptı ğı bir çalı şma komitesi kurulmu ştur. Bu kurum; Hazine, Finansal Hizmetler Otoritesi, Kredi Sa ğlayıcıları Komisyonu, Ahli United Bank, HSBC ve Barclays gibi bazı bankaların temsilcilerinden ve bunun yanında İngiltere İslam Komisyonu ile İslam toplumu temsilcilerinden olu şturulmu ştur. İngiltere'de tamamen ba ğımsız ve dini ko şullara uygun ürünler sunabilen bir banka henüz yoktur. Bununla birlikte bu konuda ciddi geli şmeler ya şandı ğı görülmektedir. 2002 yılının ba şlarında Islamic House of Britain adıyla ve İngiltere'de kendi ba şına faaliyette bulunan ilk faizsiz banka olmak amacıyla yola çıkan Islamic Bank of Britain, A ğustos 2004'ten beri hizmet vermektedir. Islamic Bank of Britain önderli ğinde, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun indirilecek giderler bölümündeki 14.maddesi" Özel Finans Kurumlarının tabi oldu ğu kanun hükümleridir. (Özgür,2007)

2.3.2.5 Suudi Arabistan

Di ğer ülkelerden farklı olarak Suudi Arabistan'daki ulemanın faiz konusundaki tavrı son derece katı oldu ğu için, Suudi Arabistan'da faize kesinlikle izin verilmemektedir. Buna kar şılık bankalar, yaptıkları i şlemlerden komisyon alabilmektedir. Suudi Arabistan'da faiz içeren meseleler, idari mahkemelerce yargılanmaktadır, bu mahkemeler finansal ve ticari meselelerde faize izin veren hüküm verememektedirler.

28

Modern faizsiz bankacılı ğın orijini Mısır olmasına ra ğmen, Suudi Kraliyet ailesinin ve önemli i ş adamlarının deste ği olmadan bu kadar geli şmesi ve gerçek bir finansal güç olması, mümkün olmayabilirdi. Suudi Hükümeti 1975'te Cidde'deki İslam Kalkınma Bankası'nın kurulmasına da öncülük etmi ştir. Ayrıca Dar Al-Maal Al Islami Group, Dallah Al Baraka Group ve Al Rajhi Bankacılık ve Yatırım Şirketi bu alanda en güçlü ve en etkili üç özel finansal kurumudur. (Türkmeno ğlu,2007)

2.3.2.6 İran ve Pakistan

İran ve Pakistan'daki durum di ğer ülkelere göre farklılık göstermektedir. İran'da 1980 yılında yapılan devrimden sonra bankaların faizli olarak çalı şmalarının durdurulaca ğı ilan edilmi ştir (Öztop,2006) 30 A ğustos 1980 tarihinde meclis faizsiz bankacılık sistemine geçilmesiyle ilgili tasarıyı görü şmü ş ve 1 Eylül 1983'de yürürlü ğe girmi ştir (Öztop,2006)

1983'te İran Parlamentosu'nun çıkardı ğı Faizsiz Bankacılık Yasası, bütün faizleri faize dayalı bankacılı ğın bütün dallarını yasaklamı ştır. Böylece faizsiz bankacılık İran'da zorunlu hale gelmi ştir.

Pakistan Anayasası; faiz ödeme ve tahsiline ili şkin bütün yasaların dini kurallara zıt olmaması gerekti ğini belirtti ği için; 1981'de Pakistan'daki bütün ticari bankalar, mudilerine faizli mevduat yerine, kar/zarara katılma hesapları açmı şlardır. (Türkmeno ğlu,2007)

Pakistan'da; faize dayalı borçların yerini sermaye yatırımlarına katılma senetleri, faizin yerini bankaların zorunlu olarak tahsil ettikleri hizmet ücretleri ve işletme ile banka arasında yapılan murabaha i şlemindeki geri satın alma ve fiyat yükseltme almı ştır. Ancak banka ücretleri ve fiyat yükseltmeleri, modern bankacılıktaki faiz miktarı kadar olmu ştur (Erdo ğan,2011)

29

2.3.2.7 Sudan

Sudan, İslam bankacılı ğının geli şmesi bakımından ilk faaliyet izni veren ülkelerden biridir. Sudan’da ilk faizsiz banka 1977 yılında kurulan Sudan Faysal İslam Bankası’dır. Sudan’ın di ğer önemli faizsiz bankası ise 1981 yılında kurulan Tadamon İslam Bankası’dır. Bu bankanın 20 milyon Sudan Lirası’ndan olu şan sermayesinin %70’i yerli , %30’u ise yabancı i ş adamları tarafından kar şılanmı ştır. (Uçar,2001)

Sudan’da faizsiz bankacılık alanında en kapsamlı geli şme 1984 yılında gerçekle şmi ştir. Bu tarihte bankacılı ğın faizsiz temele oturtulması için geni ş çapta düzenlemelere gidilmi ş ve bu yönde tavsiye kararları alınmı ştır.

Bu geli şmeler üzerine Sudan’da faizsiz temele dayalı olarak çalı şmak isteyen bankaların sayısı kısa zamanda artmı ştır. (Akın,1986) Günümüzde Sudan’da finansal sistemin tamamı İslami bankacılık ürünlerinden olu şmaktadır. (TKBB,2007)

2.4 Türkiye'de Bankacılık

2.4.1 Türkiye'de Bankaların Kurulu ş Ko şulları

19.10.2005 tarihinde kabul edilen 5411 sayılı Bankalar Kanunu 01.11.2005 tarihli Resmi Gazete Yayınlanarak yürürlü ğe girmi ştir. Bu kanunun amacı, finansal piyasalarda güven ve istikrarın sa ğlanmasına, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalı şmasına, tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunmasına ili şkin usul ve esasları düzenlemektir. Türkiye’de kurulu mevduat bankaları, katılım bankaları,kalkınma ve yatırım bankaları, yurt dı şında kurulu bu nitelikteki kurulu şların Türkiye’deki şubeleri, finansal holding şirketleri, Türkiye Bankalar Birli ği, Türkiye Katılım Bankaları Birli ği, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve bunların faaliyetleri bu kanun hükümlerine tabidir. (Özgür,2007)

30

Türkiye’de kurulacak bir bankanın:

• Anonim şirket seklinde kurulması • Hisse senetlerinin nakit kar şılı ğı çıkarılması ve tamamının nama yazılı olması, • Kurucularının bu kanunda belirtilen şartları haiz olması, • Yönetim kurulu üyelerinin bu kanunun kurumsal yönetim hükümlerinde belirtilen nitelikleri ve planlanan faaliyetleri gerçekle ştirebilecek mesleki tecrübeyi haiz olması, • Öngörülen faaliyet konularının planlanan mali, yönetim ve organizasyon yapısı ile uyumlu olması, • Nakden ve her türlü muvazaadan ari olarak ödenmi ş sermayesinin en az otuz milyon Yeni Türk Lirası olması, • Sözle şmesinin bu kanun hükümlerine uygun olması, • Kurumun etkin denetimini engellemeyecek şeffaf ve açık bir ortaklık yapısı ve organizasyon semasına sahip olması, • Konsolide denetimini engelleyici nitelikte herhangi bir hususun bulunmaması, • Öngörülen faaliyet konularına ait is planlarını, kurulusun mali yapısı ile ilgili projeksiyonlarını sermaye yeterlili ğini de içerecek şekilde, ilk üç yıl için bütçe planını ve yapısal örgütlenmesini gösteren bir faaliyet programını iç kontrol, risk yönetimi ve iç denetim sistemi de dahil olmak üzere ibraz etmesi, şarttır.

Tablo 2. Türkiye'de Faaliyet Gösteren Bankalar

BANKA ADI KURULU Ş BANKA ADI KURULU Ş A. Ş. 1985 İstanbul Takas ve 1995 Saklama Bankası A. Ş. Akbank T.A. Ş. 1948 JPMorgan Chase Bank 1984 N.A. Aktif Yatırım Bankası 1999 Merrill Lynch Yatırım 1992 A. Ş. Bank A. Ş. Alternatifbank A. Ş. 1992 Nurol Yatırım Bankası 1999 A. Ş.

31

BANKA ADI KURULU Ş BANKA ADI KURULU Ş A. Ş. 1996 Odea Bank A. Ş. 2011 Arap Türk Bankası A. Ş. 1976 Société Générale (SA) 1989 Bank Mellat 1982 Standard Chartered 1990 Yatırım Bankası Türk A. Ş. Bank of Tokyo- 2013 Şekerbank T.A. Ş. 1953 Mitsubishi UFJ Turkey BankPozitif Kredi ve 1999 Taib Yatırım Bank A. Ş. 1987 Kalkınma Bankası A. Ş. Birle şik Fon Bankası 1958 Tekstil Bankası A. Ş. 1986 A. Ş. Burgan Bank A. Ş. 1992 The Royal Bank of 1921 Scotland Plc. A. Ş. 1981 A. Ş. 1982 Denizbank A. Ş. 1997 Turkland Bank A. Ş. 1986 A. Ş. 1988 Türk Ekonomi Bankası 1927 A. Ş. Diler Yatırım Bankası 1998 Türk Eximbank 1987 A. Ş. A. Ş. 1984 Türkiye Cumhuriyeti 1963 Ziraat Bankası A. Ş. Finans Bank A. Ş. 1987 Türkiye Garanti Bankası 1946 GSD Yatırım Bankası 1998 Türkiye Halk Bankası 1938 A. Ş. A. Ş. Habib Bank 1983 Türkiye İş Bankası A. Ş. 1924 HSBC Bank A. Ş. 1990 Türkiye Kalkınma 1975 Bankası A. Ş.

ING Bank A. Ş. 1984 Türkiye Sınai Kalkınma 1950 Bankası A. Ş. İller Bankası A. Ş. 1933 Türkiye Vakıflar 1954 Bankası T.A.O. Albaraka Türk Katılım 1985 Yapı ve Kredi Bankası 1944 Bankası A. Ş A. Ş. Kuveyt Türk Katılım 1989 Asya Katılım Bankası 1996 Bankası A. Ş A. Ş Türkiye Finans Katılım 2005 Bankası A. Ş http://www.tbb.org.tr

Türkiye'de 2013 verilerine göre toplamda 49 banka faaliyet göstermektedir.

32

Tablo 3. Türkiye'de Kapatılan Bankalar

Bank Ekspres Etibank Osmanlı Bankası Tütün Bank

Bank Kapital İktisat Bank Tyt Bank

Bayındır Bank İmar Bank Pamuk Bank Ulusal Bank

Demir Bank İmpex Bank Site Bank Ya şar Bank

Dı ş Bank İnter Bank Sümer Bank Yurt Bank

Ege Bank Kent Bank Tari ş Bank

Egs Bank Koç Bank Toprak Bank

Esbank Marmara Bank Türk Ticaret Bank http://tr.wikipedia.org

Tablo 4. Sektörün Şube Sayısının Banka Grupları Bazında Da ğılımı

Banka Aralık Mart Aralık Mart Grupları 2011 2012 2012 2013

Kamu Bankaları 2.909 2.936 3.079 3.118

Özel Bankalar 4.943 4.968 5.071 5.177

Yabancı Bankalar 1.937 1.937 2.039 2.043

Katılım Bankaları 685 695 829 836

Kalkınma ve Yatırım 41 41 41 41 Bankaları

TMSF Bankaları 2 2 2 2

BANKACILIK 10.517 10.579 11.061 11.217 SEKTÖRÜ http://www.tbb.org.tr

33

Tablo 5. Türk Mevduat Bankacılı ğı Sektöründe Çalı şan Sayısı

Banka Grupları Aralık 2011 Mart 2012 Aralık 2012 Mart 2013

Kamu Bankaları 50.239 50.194 51.587 51.573

Özel Bankalar 89.006 89.236 89.968 92.065

Yabancı Bankalar 37.048 36.917 39.384 39.883

Katılım Bankaları 13.851 14.124 15.356 15.689

Kalkınma ve Yatırım 4.841 4.798 4.900 4.965 Bankaları

TMSF Bankaları 286 278 258 259

BANKACILIK 195.271 195.547 201.453 204.434 SEKTÖRÜ http://www.tbb.org.tr

2.5 Türkiye’de Faizsiz Bankacılık

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Ba şkanı Mukim Öztekin, ''Katılım bankalarının Türk bankacılık sektörünün toplam aktifleri içerisindeki payı 2001 yılında yüzde 1,4 düzeyindeyken, o tarihten bu yana düzenli olarak gerçekle şen artı şlarla söz konusu oran 2012 yılı sonunda yüzde 5,1 düzeyine çıkmı ştır. Orta ve uzun vadede öncelikli olarak yüzde 10 düzeyini yakalaması beklenmektedir'' dedi. (bloomberght,2013)

34

Tablo 6. Katılım Bankalarının Bankacılık Sektöründeki Yeri

www.bddk.org.tr

2.5.1 Türkiye'de Katılım Bankalarının Kurulu ş Nedenleri

2.5.1.1 Dı ş Faktörler

1974 yılından beri petrol fiyatlarında meydana gelen devamlı ve hızlı artı şlar,petrol üreticisi ülkelerde ve bu arada Orta Do ğu ülkelerinde önemli miktarda döviz rezervlerinin birikmesine yol açmı ştır. Petrol fiyatlarındaki artı ş aynı zamanda petrol ithalatçısı ülkelerin, bu arada Türkiye’nin petrol giderlerini hızla arttırarak, bu ülkelerin di ğer alanlara tahsis edebilece ği kaynaklarını ve sonuçta kalkınma hızlarını azaltıcı etkiyapmaktadır. Bu durum, petrol tüketicisi ülkeleri de, petrol üreticisi ülkelerde birikenbu kaynakları ülkelerine çekmek için yo ğun çaba harcamaya yöneltmektedir. Petro-Dolarların batı dünyası ekonomik sistemi içinde bankacılık ve di ğer mali kurulu şlarında, o sistemin esası olan faiz düzeni içinde kullanılabilenlerinin dı şında,sadece kar ve zarar düzeni içinde kullanılması arzusunda bulunulan belli bir miktarı mevcuttur. işte bu sistemle, kendilerine batı dünyası finans sistemi içinde yer bulamayan çevreler elindeki fonları da, faizsiz bir sistemle sadece “Kar ve Zarar” kavramlarına dayanarak yatırım yapmak istemi şlerdir (Yah şi, 2001)

35

Bu ülkelerin fon fazlalarını Türkiye’ye çekmek amacıyla yakın ilinkilere girilmekte, fakat ekonomik yapıdaki farklılıklar nedeniyle ilk zamanlarda uyum sa ğlanamamaktadır. Bu farklılıkların azalması ve belli bir uyum sa ğlanabilmesi amacıyla petrol üreticisi İslam ülkelerinin mali yapılarına ters dü şmeyen bir araç dü şünülmü ştür. Böylece Türkiye’de yatırımları arttırmak için yeni düzenlemelere gidilmi ştir (Bayraktar, 1988:52).

Son yıllarda Türkiye’nin de Orta do ğunun petrol zengini ve di ğer İslam ülkeleriyle olan ticari ve siyasi ili şkilerinde hızlı bir geli şme söz konusu olmaktadır. Ancak mali ili şkiler ve ortak giri şimlerde geli şme gerçekle şememi ştir. Bunda ekonomik ili şkilerin yenili ği kadar ülkelerin mali yapıları arasındaki farklılı ğın da önemli rolü bulunmaktadır (Aypek, 1988).

2.5.1.2 İç Faktörler

Katılım bankalarının sosyal açıdan inançları dolayısı ile geleneksel bankalarla ili şkide bulunmayan muhafazakar kesimin tasarruflarını, finansal sistem içine çekmek, önemli bir sermaye birikiminin piyasaya girmesi anlamı ta şımaktadır.Muhafazakar kesimin yurt içinde veya yurt dı şında altın, döviz veya gayrimenkul seklinde tutarak üretim sürecine girmeyen tasarruflarını, üretim sürecine çekme imkanı sa ğlanması gerekmektedir. Böylece üretime ek kaynak sa ğlanacak ve dolayısı ile üretim artacaktır. Bunu sa ğlamak ancak muhafazakar kesimin inançlarına ters dü şmeyen bir banka sistemi kurmakla mümkün olmaktadır (Aypek, 1988).

Türkiye’nin ekonomik ve sosyal yönden kalkınmasını düzenli bir şekilde sürdürmek için finansman açı ğı, enflasyon, issizlik gibi problemler karsısında ekonomi mantı ğı içinde faizsiz sistemin avantajları göz ardı edilemez. Faiz tasarrufları yatırıma yöneltmekten alıkoymaktadır. Dolayısıyla istihdam imkanı do ğamamaktadır. Kısacası faizin istihdamı azaltıcı etkisi vardır. Yeni istihdam imkanlarının sa ğlanmamı ş olması ise i şsizli ğin artması anlamına gelmektedir. Ancak sisteme akan kaynak dolayısıyla, üretim artarken, banka kaynakları üzerinde var olan talebin dü şmesi de mümkündür. Bu husus bankaların daha az

36

Merkez Bankası kayna ğı ile çalı şması sonucunu do ğurursa, emisyon hızını azaltmak için bir yol daha açılması sa ğlanmı ş olur. Böylece banka

kredileri için yapılan emisyonun neden oldu ğu enflasyonist baskı dü şürülebilir (Günal,1984). Ayrıca şirketlerin, sabit bir bedeli olmayan, kar şılı ğı sa ğlanacak kardan ödenecek risksiz bir kaynakla finanse etmeleri, maliyetler içinde önemli bir yer tutan faiz giderlerinin azalması sonucu verebilir. Şirketlerdeki birim maliyeti dü şüren, bu durum maliyet enflasyonun frenlenmesinde lehte bir unsur olabilir (Aypek, 1988).

2.5.2 Türkiye’de Faizsiz Bankacılı ğın Olu şumu

1975 yılında İslam Kalkınma Bankası'nın ( İKB) kurucu üyeleri arasında yer alan Türkiye Hükümeti 1984'te sermaye payını arttırarak bu kurulu şun en büyük ortaklarından biri haline gelmi ş ve İKB Yönetim Kurulunda sürekli üye bulundurma hakkını elde etmi ştir. Böylece Türkiye, 56 İslam ülkesi arasında iktisadi i şbirli ği programlarının gerçekle ştirilmesinde, dı ş ticaretin artı şında, altyapı yatırımlarının desteklenmesinde, özel sektörün te şvik edilmesinde ve çe şitli finansman tekniklerinin geli ştirilmesinde büyük rol oynayan, dünyanın önde gelen finans kurulu şlarından biri olarak bilinen İslam Kalkınma Bankası bünyesindeki etkinli ğini arttırma imkan edinmi ştir. Bunun yanı sıra, tasarruflarını faizsiz sisteme uygun olarak de ğerlendirmek isteyen vatanda şlara, küçük ve orta boy i şletmelere hizmet vermek amacıyla 1975'te kurulan ve bu yöndeki çalı şmalarını 1978'e kadar sürdüren Devlet Sanayi İş çi Yatırım Bankası'nın (DES İYAB) Türkiye’ye önemli tecrübeler kazandırdı ğı ifade edilmektedir. (Erdo ğan,2011) 16.12.1983 tarih 83/7506 sayılı kararname ile Katılım Bankaları'nın temeli atılmı ştır. (Günal ,2008) Kenan Evren döneminin ba şbakanı Bülent Ulusu'nun hazırladı ğı ve Turgut Özal'ın ilk ba şbakanlık günlerinde kabul edip hayata geçirdi ği bu yeni bankacılık/finansman anlayı şının esas amacı, ekonomiye katılamayan mali de ğerleri yastık altından çıkararak yabancı sermaye ile birlikte milli ekonomiye tahsis etmektir. (Karagöz,2002)

37

25 Şubat 1984 tarihinde Hazine ve Dı ş Ticaret Müste şarlı ğı'nın, 21 Mart 1984 tarihinde T.C. Merkez Bankası'nın yayımladı ğı tebli ğlerle de sistemin ayrıntıları düzenlenmi ştir. Daha sonra çıkarılan çe şitli tebli ğ ve düzenlemeler sonucunda bu sistemin yasalar ve mevzuat bakımından alt yapısı tamamlanmı ştır.

2.5.3. Türkiye’de Faizsiz Bankacılı ğın Geli şimi

Türkiye'de faizsiz bankacılık büyük bir ekonomiye sahip olan di ğer ülkelere göre çok yava ş geli şim göstermi ştir.

Faizsiz Bankacılık Türkiye'de ilk olarak ba şbakan Turgut Özal'ın finansal liberalizasyonunun getirdi ği izin ve özel bir legalle şme sayesinde temelleri atılmı ştır. (Jang,2003) Türkiye’de katılım bankacılı ğı 1983 yılında çıkarılan 16.12.1983 tarih ve 83/7506 sayılı kararname ile “Özel Finans Kurumu” adıyla gündeme gelmi ştir. O yıllarda Türkiye ekonomisinde görülen liberalle şmenin etkisiyle, faizden uzak duran muhafazakar kesimin de tasarruflarını de ğerlendirebilecekleri yeni bir sistemin kurulması imkan dahiline girmi ştir. (Resmi Gazete,1983)

1985 yılında ilk olarak Albaraka Türk Özel Finans Kurumu A. Ş. ile Faisal Finans Kurumu A. Ş. faaliyete geçmi ş, daha sonra 1989 yılında Kuveyt Türk Evkaf Finans Kurumu A. Ş., 1991 yılında Anadolu Finans Kurumu A. Ş., 1995 yılında İhlas Finans Kurumu A. Ş. ve 1996 yılında son olarak Asya Finans Kurumu A. Ş. sektöre dahil olmu şlardır. Böylece Türkiye'deki Faizsiz Bankacılık Sisteminin temel müesseseleri ortaya çıkmı ştır.

Bakanlar Kurulunun 1983 yılında verdi ği izinden sonra birçok faizsiz banka kurulu şu faaliyete geçmi ştir.Kurulu ş tarihleri şöyledir;

38

Tablo 7. Türkiye'de Kurulan Katılım Bankaları

Albaraka Türk Katılım Bankası 1985 İhlas Finans 1995

Faisal Finans 1985 Asya Finans 1996

Kuveyt Türk Katılım Bankası 1989 Anadolu Finans 1991 www.tkbb.org.tr

2.5.4 Türkiye'de Faaliyet Gösteren Katılım Bankaları

2.5.4.1 Albaraka Türk Katılım Bankası A. Ş.

Albaraka Türk Özel Finans Kurumu A. Ş. 19 Aralık 1983 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 83/7506 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın belirledi ği esaslar çerçevesinde; 1984 yılında kurulu şunu tamamlayarak 1985 yılının ba şından itibaren faaliyete geçmi ştir. Albaraka Türk faaliyetlerini 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'na tâbi olarak sürdürmektedir. Ortado ğu'nun ileri gelen gruplarından Albaraka Bankacılık Grubu (ABG), İslam Kalkınma Bankası (IDB) ve Türk ekonomisine yarım yüzyıldan fazla hizmet veren yerli bir sanayi grubunun öncülü ğünde kurulan Albaraka Türk'ün 30.09.2012 tarihi itibariyle ortaklık yapısının içinde yabancı ortakların payı %66,13, yerli ortakların payı %10,90 ve halka açık olan pay ise %22,97'dir. (AlbarakaTürk,2013)

2.5.4.2 Kuveyt Türk Katılım Bankası A. Ş.

Kuveyt Türk, 16.12.1983 gün ve 831/7506 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın tespit etti ği esaslara uygun olarak faaliyet göstermek üzere 1989 yılında Özel Finans Kurumu statüsünde kurulmu ştur. Özel Finans Kurumları'nın faaliyetleri, 1999 yılında Bankacılık Kanunu kapsamına girinceye kadar geçen süreçte bir yanda Bakanlar Kurulu Kararı, di ğer yanda Merkez Bankası ve Hazine

39

Müste şarlı ğı'nın tebli ğleri ile yürütülmü ştür. 1999 yılı Aralık ayından itibaren di ğer Özel Finans Kurumları gibi Kuveyt Türk de 4389 sayılı Bankacılık Kanunu'na tâbi hale gelmi ştir. Mayıs 2006'da ünvanı, Kuveyt Türk Katılım Bankası A. Ş. olarak de ğişmi ştir.

Kuveyt Türk'ün sermayesinin %62'si Kuveyt Finans Kurumu'na (Kuwait Finance House), %9'u Kuveyt Devlet Sosyal Güvenlik Kurumu'na, %9'u İslam Kalkınma Bankası'na, %18'u Vakıflar Genel Müdürlü ğü'ne, %2'i de di ğer ortaklara aittir.

30 Eylül 2013 tarihi itibarıyla hazırlanan konsolide finansal tablolar üzerinden aktif büyüklü ğümüz 23 milyar 499 milyon Türk Lirasına ula şırken fon kullandırımımız ise 15 milyar 185 milyon TL ve Topladığımız fonlar 15 milyar 596 milyon TL olarak gerçekle şmi ştir. 2013 yılının dokuz ayında elde edilen 242.3 milyon TL karın ve 360 milyon TL nakit sermaye artı şının etkisi ile Öz kaynaklarımız % 34,15 artarak 2 Milyar 263 milyon TL’ye ula şmı ştır. 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren yürürlü ğe giren Basel II kurallarına göre hesaplanmı ş, konsolide sermaye yeterlili ği rasyomuz ise 30 Eylül 2013 itibariyle % 14.90 olarak gerçekle şmi ştir. Bankamızın yılba şında 221 olan şube sayısı yıl içinde açılan 41 şube ile birlikte 262 şubeye ula şmı ştır. (Kuveyt Türk,2013)

2.5.4.3 Türkiye Finans Katılım Bankası A. Ş.

Kayserili i şadamları tarafından, %100 yerli sermaye ile kurulan ilk finans kurumu olan Anadolu Finans, 1991 yılında Ankara’da faaliyetlerine ba şlamı ştır. De ğişen ekonomi ko şulları nedeniyle kurum 1998 yılında Genel Müdürlük te şkilatını İstanbul’a ta şımı ştır. Hazine Müste şarlı ğı'ndan alınan izin do ğrultusunda 1999 yılının Temmuz ayında kurum sermayesinin tamamı mobilya, ev tekstili ve kablo sektörünün önde gelen kuruluşlarından İstikbal Grubu'nun sahipleri Boydak Ailesi'ne intikal etmi ştir. (Erdo ğan,2011)

Mobilya, ev tekstili ve kablo sektörünün önde gelen kurulu şlarının sahibi Boydak Grubu'na ait Anadolu Finans Kurumu ile bisküvi, çikolata ve çe şitli gıda

40

ürünlerinde dünya devi Ülker Grubu’na ait Family Finans’ın birle şmesine Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun 28.12.2005 tarih ve 1764 sayılı kararı ile onay verildi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun 30.12.2005 tarih ve 1747 sayılı kararı ile Banka ünvanının Türkiye Finans Katılım Bankası A. Ş. olarak de ğiştirilmesine onay verildi.

Devir yolu ile birle şme çalı şmaları 30.12.2005 tarihinde tamamlanmı ş, T.C. İstanbul Ticaret Sicili Memurlu ğu tarafından 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak tescil edilmi ştir.

Sonuçta Türkiye'nin önde gelen iki büyük grubu olan Boydak ve Ülker Grupları, finans sektöründe hizmet veren kurumları Anadolu Finans ve Family Finans'ı, global ekonomi ko şullarına ayak uydurmak ve Türkiye'ye çok daha faydalı olmak için kendi iradeleri ile 30 Aralık 2005 tarihinde Türkiye Finans Katılım Bankası adı altında birle ştirmi ştir.

250 şubesi ve 4.000'i a şkın çalı şanıyla 1 milyondan fazla mü şterisine hizmet veren Türkiye Finans’ın yüzde 60 hissesi 31 Mart 2008 tarihinde Ortadoğu’nun en önemli bankalarından ve Suudi Arabistan’ın en büyük bankası olan The National (NCB) tarafından satın alınmı ştır. Yeni ortaklık ile Boydak ve Ülker Grupları’nın yanına eklenen bu büyük güç sayesinde daha da geli şen Türkiye Finans, öncü katılım bankası olma vizyonunu sürdürmektedir.

Türkiye Finans, 2013 Eylül sonu itibarıyla 4.081 çalı şanı, 250 şubesi ve etkin alternatif da ğıtım kanallarından olu şan güçlü hizmet platformuyla ticari/kurumsal bankacılık, giri şimci bankacılık ve bireysel bankacılık segmentlerinde geni ş bir mü şteri kitlesine yenilikçi ve katma de ğeri yüksek ürün, hizmet ve çözümler sunmaktadır. (Türkiye Finans,2013)

41

2.5.4.4 Asya Katılım Bankası A. Ş.

Asya Katılım Bankası A. Ş., 24 Ekim 1996 tarihinde, Altunizade'deki Merkez Şubesi ile faaliyetlerine ba şlamı ş ve 20.12.2005 tarihinde "Asya Finans Kurumu Anonim Şirket"i olan şirket unvanı "Asya Katılım Bankası Anonim Şirketi" olarak de ğiştirilmi ştir.

Kurulu ş sermayesi 2 milyon TL, mevcut ödenmi ş sermayesi 900 milyon TL olan Bankanın, tabana yayılmı ş yerli sermayeye dayanan, çok ortaklı bir yapısı vardır.Genel Müdürlük birimleri haricinde Aralık 2010 tarihi itibarıyla 179 şube ve yurt içinde 2, yurt dı şında 1000 muhabir banka ile faaliyetlerini sürdürmektedir.

42

3. BÖLÜM

FA İZS İZ BANKACILIKTA KULLANILAN YÖNTEMLER

3. Faizsiz Bankacılıkta Kullanılan Yöntemler

Katılım bankalarının en önemli fonksiyonu, günümüz bankalarında oldu ğu gibi, halktan fon toplayıp üretim alanlarına sevk etmektir. Mevduat bankaları bu fonksiyonlarını halktan dü şük faizle topladıkları mevduatları daha yüksek faizle üreticilere aktarmak suretiyle yerine getirirler. Ödedikleri faiz (mevduat faizi) ile aldıkları faiz (kredi faizi) arasındaki fark günümüz bankalarının esas gelirini olu şturur. Mevduat bankalarının mudilerle olan ili şkilerinde mudiler alacaklı, bankalar ise borçlu durumundadırlar. Üreticilerle olan ili şkilerde ise bankalar alacaklı, üreticiler borçlu durumundadırlar ve borçlu olan taraf alacaklıya aldı ğı krediye kar şılık faiz öder. (Özsoy,1994)

Katılım bankalarında ise faiz ili şkilerine yer verilmez. Paranın faizle borca verilmesi de söz konusu de ğildir. Bu nedenle Katılım bankasının ne fon sahipleriyle olan ili şkilerinde, ne de üreticilerle olan ili şkilerinde borçlu alacaklı ili şkisi vardır. Aksine Katılım bankasının hem fon sahipleriyle hem de üreticilerle olan ili şkilerinde birbirlerinin orta ğı olmak söz konusudur. Bankanın alacaklı, bankadan kredi alanın borçlu oldu ğu tek durum karz-ı hasende ortaya çıkar ki bunda da faize yer yoktur. Bankadan borç alan ki şi, tüketim veya yeni bir i ş kurma amacıyla aldı ğı borcu aynen geri öder. (Özsoy,1994)

Faizsiz bankaların fon toplama yöntemleri şöyle sıralanabilir; Cari Hesap, Katılım Hesabı. Ayrıca fon kullandırma yöntemleri ise; Mudarabe, Mü şareke, Azalan Mü şareke, Murabaha, İcara, Kiralama-Satın alma, Vadeli Satı ş, Akreditif, Döviz Alım-Satımı, Uluslararası Piyasalarda Mal Alım-Satımı ve Acil Destek Fonu olarak sıralanabilir. (Özgür,2007)

43

3.1. Fon Toplama Yöntemleri

3.1.1 Özel Cari Hesap

İstenildi ği anda kısmen veya tamamen çekilebilen ve kar şılı ğında hesap sahibine herhangi bir getiri ödenmeyen, anapara ödemesi taahhüt edilen hesaplardır.Özel cari hesaplar, ticari bankalardaki vadesiz mevduat hesabına denk gelmektedir. Ancak Katılım Bankalarında bu hesaplara hiçbir bedel ödenmez. Ticari bankalarda ise vadesiz mevduata çok dü şük de olsa bir faiz ödemesi yapılmaktadır. (TKBB,2005) Cari hesaplar, istenildi ği zaman çekilebilen ve kar şılı ğında kar payı ödenmeyen ve hatta sunulan hizmet karşılı ğı servis ücreti alınabilen hesaplardır. Fakat ço ğunlukla herhangi bir hizmet bedeli tahsil edilmemektedir. Bu tip mevduatlarda amaç paranın güvenli ğidir. Faizsiz banka bu tür mevduatı, mudilerin kendisine verdikleri bir borç olarak kabul etmekte, ayrıca mudilere bunlar kar şılı ğında herhangi bir fayda sa ğlamamakta, fakat mü şterisi için cari bir hesap açması da mümkün olabilmektedir. Bu hesap bir taraftan mü şterinin yatırdı ğı mevduatı, di ğer taraftan da çekti ği miktarı kapsamaktadır. Cari hesaplar hakkında iki ana görü ş vardır; emanet ve karz-ı hasen. Cari hesapları bir nevi emanet gibi ele alan görü şe göre banka, mü şterinin izni olmadan bu mevduatları kullanamaz.

Bu hesapların bankanın di ğer faaliyetlerinde kullanılması istenildi ğinde hesap sahibinden yetki almak gerekmektedir. Karz-ı hasen görü şünü savunlar ise; cari hesapları, mudilerin bankaya verdi ği bir nevi faizsiz borç olarak görmektedirler. Böylece banka, mudilerden izin almadan bu hesap bakiyelerini istedi ği gibi kullanmaktadır. Ancak banka mudilere anaparayı ödemekle yükümlüdür. Paranın kullanılması esnasında zararla kar şıla şılırsa, hesap sahipleri bu zarardan etkilenmezler. Cari hesap sahiplerine çek karnesi verilebildi ği gibi, hesabın durumuna göre gerekirse ücret almadan çe şitli hizmetler de sunulmaktadır. (Ausaf,1995)

44

3.1.2.Yatırım Hesabı (Kar-Zarar Katılımı)

Yatırım hesabı, mevduat bankalarındaki vadeli mevduatın kar şılı ğıdır. Fon sahipleri bu hesaba "yatırım amacıyla" fon yatırırlar ve kar şılı ğında "kar" beklemektedirler. Yani hesap sahipleri yatırım hesabı neticesinde faiz de ğil kardan pay almaktadırlar. (Özgür,2007)

"Mudaraba" hesabı da denilen bu hesapla ilgili üç üye arasında ikili bir ili şki söz konusudur. Yatırım hesabı; hesap sahibi ile banka, ve banka ile i ş adamı arasında cereyan eden bu ili şkinin ilk kısmını düzenleyen bir fon hesabıdır. Bu ili şkinin ikinci kısmı yani banka-iş adamı ili şkisi, ayrı bir "cari hesapta" izlenir ve hatta i ş adamının mudaraba ile ilgili tüm mali alı şveri şinin bu cari hesaba kaydedilmesi gerekmektedir. Açılan her yatırım hesabı, bankanın da sermayesini katmasıyla mü şterek hesapta bir araya gelmekte ve böylece cari bir fon hesabı ortaya çıkmaktadır. Bu şekilde tek ba şına kaldı ğı sürece bir ortaklı ğa imkan vermeyen küçük hesaplar da de ğerlenmektedir. Nitekim banka açtı ğı her hesabı ayrı ayrı de ğil de global olarak bu fonlarda (havuz) toplar ve çe şitli mudaraba yatırımlarına tahsis etmektedir. Dolayısıyla yatırım hesabına fon yatıran her hesap sahibi, bankanın yapaca ğı yatırımda bir taraftır (Rabbul'mal) ve her hesabın mülkiyeti o hesap sahibi adına mahfuzdur. Banka ise bunları sahiplerinin izni ile kullanmaktadır. (Akın,1986)

Hesabın i şleyi şi ise kısaca şöyledir; önce hesap sahibi ile banka arasında mudaraba mukavelesi yapılmaktadır. Mukavelede bu hesabın tabi olaca ğı şartlar ile kar ve zarara katılma oranı belirtilmektedir. Hesabın açılı şında süre de belirlenmektedir. Genelde 3 ay, 6 ay, 1 yıl veya daha uzun bir süre için hesap açılmaktadır. Hesap sahibi kara hak kazanabilmek için parasını süre bitimine kadar bu hesapta tutmak zorundadır. Yine hesap sahibi, vekili sıfatıyla bankaya, i ş adamı ile yapaca ğı 2. kademe anla şmanın (mutlak mudaraba) şartlarının tespiti için tam yetki vermektedir. (Ausaf,1995)

Kâr-Zarar Katılımının temel özellikleri şöyle sıralanabilir; (Güçtekin,1997)

45

- Sermaye sahibi olan ki şi ile eme ğini, bilgi ve tecrübesini ortaya koyan ki şinin kâra ortak olmaları,

- Tarafların kâr paylarının belirli olmaması, kârın taraflar arasında önceden belirlenmi ş bir oranda bölünmesi,

- Zararın tamamının sermayedara ait olması,

- Sermayenin eme ğim koyan tarafından yönetilmesi,

- Sermayedarın ise sadece denetim yetkisine sahip olması.

3.1.3.Kıymetli Madenler Hesabı

Katılım Bankası tasarruf sahibine gramla altın,gümüş ve platin alabilme imkanı vermektedir. Bu sayede mü şteriler tasarruflarını yatırıma dönü ştürürken, hem kıymetli maden yatırım sepeti yaparak risklerini da ğıtabilmektedirler. Kıymetli madenler hesabı ile, güvenli bir şekilde altın, gümü ş ve platini gramla alıp satabilme imkanına sahip olunmaktadır. TL veya USD kar şılı ğı Gram Altın (saf 24 ayar), Gümü ş veya Platin piyasa fiyatlarından hesaba aktarılmaktadır. Kıymetli maden istenildi ği zaman yine piyasa fiyatlarından TL veya USD’ye çevirebilmektedir. (KuveytTürk,2013)

3.2. Fon Kullandırma Yöntemleri

3.2.1 Nakdi Kredilerde Kullanılan Ürünler

Faizsiz bankalar fon sahiplerinden topladıkları fonları fona ihtiyaç duyan müte şebbislere kullandırmaktadırlar. Bu kullandırma kimi zaman ortaklık yoluyla oldu ğu gibi, bazen de ihtiyaç duyulan malın satı şı veya kiraya verilmesi yoluyla gerçekle şmektedir. Faizsiz bankalarda uygulanan fon kullandırma yöntemleri ana hatlarıyla a şağıda belirtilmektedir. (Erdo ğan,2011)

46

3.2.1.1 Murabaha (Kurumsal Finansman Deste ği)

Bir mala ihtiyacı olup da gerekli finansmanı temin edemeyen mü şteri faizsiz bankadan söz konusu malın satın alınmasını istemektedir. Faizsiz banka da bu malı pe şin olarak satın aldıktan sonra, belli bir kar payını da üzerine ekleyerek mü şterinin ödeme gücüne göre vadeli bir şekilde satmaktadır. (Takan,2001) Burada eklenen kar payının faize benzedi ği ileri sürülmektedir. Faizsiz banka açısından bu i şlemi geçerli kılan, bankanın malın mülkiyetini belirli bir süre elinde tutup riske açık olmasıdır. Mesela satıcı der, "100'e aldım 10 kar isterim." Alıcının kabullenmesi halinde bu alı ş-veri ş türü murabaha olarak gerçekle şmektedir. Murabahada malın fiyatı, kar marjı ve nihai satı ş bedeli açıkça belirtilmektedir. Pratik ve getiri oranı yüksek olan bu yöntem faizsiz bankaların, özellikle faiz ortamı içinde, ortaklık çe şitlerinin uygulama imkanlarının daraldı ğı zamanlarda kullanılabilir. (Ausaf,1995) Katılım bankaları bu yönteme sık sık ba şvurmaktadır.

Murabaha i şleminde malın fiziki olarak mevcut olması ve bankanın malı satın aldıktan sonra satması gerekmektedir. Malı satın almak isteyen mü şterinin sonradan vaadinden cayması banka için ciddi bir risk do ğuraca ğından bunu önlemek için mü şterinin bankaya ba şvurusunun veya talimatının yazılı olması istenmektedir. Vadeli olarak satılan malın bedelinin tahsili bir defada veya taksitler halinde olabilir. Banka tahsilatı güven altına alabilmek için mü şteriden güvence isteyebilir.(Akgüç,1992)

Faizsiz bankalar murabaha satı şlarındaki kar marjını belirlerken faiz oranlarını göz önünde bulundurmaktadırlar. Ancak ticari bankalarla aynı ortamda faaliyet gösteren faizsiz bankaların, bu kar şıla ştırmayı yapmaktan kaçınmalarını sa ğlayacak herhangi bir çözüm mevcut de ğildir. Herhangi bir faizsiz bankanın bilançosu ciddi bir analize tabi tutulursa bankanın yatırımlarının %90'ının murabaha şeklinde oldu ğu görülebilir. Faizsiz bankalar, yatırımcıların tasarruflarına kısa zamanda ula şmak istediklerinden dolayı, fonlarını uzun dönemli yatırımlara ba ğlamakta kararsızdırlar. Bu yüzden, birçok murabaha mukaveleleri çok uzun vadeli de ğildir. (Özgür,2007)

47

3.2.1.2 Mudaraba(Kar-Zarar katılımı)

Mudaraba, bir tarafın emek, bilgi ve tecrübe, di ğer tarafın (faizsiz banka) ise sermayesini ortaya koyarak yürüttükleri bir faaliyet türüdür. (Takan,2001) Bu yöntemde projesi banka tarafından onaylanan ve finanse edilen yöneticiye (tüzel ki şi de olabilir) "Mudarib", projeyi finanse eden ve sadece sermayesi ile destek veren ki şi veya kuruma da "Rabbul-mal" denilmektedir. (Takan,2001)

Rabbul-mal, (faizsiz banka) mudarib ile mukavele imzaladıktan sonra mudaribin iste ği üzerine mukavele konusu sermayeyi onun emrine hazır tutmak zorundadır. Mukavelede belirlenen şartların dı şında, banka, proje sahibinin giri şti ği muamelelere karı şma yetkisine sahip de ğildir. Ancak plansız ve düzensiz çalı şma nedeniyle kesin zarar tehlikesinin ortaya çıkması durumunda zararı önleyici bir takım giri şimlerde bulunabilmektedir. Normal olarak hesapları her an denetleyebilmekte, resmi ve gayri resmi bütün kayıtları isteyebilmektedir. (Akın,1986)

Mudaraba i şlemi sonunda elde edilen kar, finansmanı temin eden rabbul- mal ile finansmanı kullanan mudarib tarafından önceden belirlenen orana göre bölü ştürülmektedir. Hiç bir tarafa sabit bir mebla ğ tayin edilmemi ştir. Herhangi bir zarar söz konusu olmu şsa bu, rabbul-mal tarafından kar şılanacaktır, e ğer ki mudaribin bir ihmali veya anla şma şartlarını ihlali söz konusu olmasın.(Özgür,2007)

Mudarabanın temel özellikleri şöyle sıralanabilir; (Akgüç,1992)

• Sermaye sahibi olan ki şi ile eme ğini bilgi ve tecrübesini ortaya koyan ki şinin kara ortak olmalarıdır,

• Tarafları kar payı gelirlerinin miktarı önceden belirli olmaması, elde edilecek karın taraflar arasında önceden belirlenmi ş bir oranda bölünmesi,

• Zararın tamamen sermayedara ait olması,

48

• Sermayenin eme ğini koyan tarafından yönetilmesi,

• Sermayedarın ise sadece denetim yetkisine sahip olmasıdır.

Mudaraba'nın faizli sistemden ayrı ştırılması için islam hukuku geni ş olarak ele almı ştır.Kuranda Müslümanlara “Allah’a güzel bir ödünç verin”[7] diye emredilirken, “namazı kılınız” ve “zekâtı veriniz” emirlerinden sonra bu emrin verilmesi gerçekten dikkat çekicidir. Müslümanlar geçmi şte namazı ve zekâtı sistemle ştirip bir kurum haline getirmi şler, fakat “ödünç verme” i şini ise bugüne kadar hala tam bir kurum haline getirmemi şlerdir. Hâlbuki “namazı kılın”, “zekâtı verin” ve “Allah’a güzel bir ödünç verin” emirleri arasında hiçbir fark olamaz. Bana öyle geliyor ki, ayette ödünç yerine kullanılan “karz” kelimesi batı dünyasına “kredi” olarak geçmi ştir. Karz kelimesi için Ra ğıb’ın Müfredat’ına baktım, o bu kelimeyi almamı ş, sonra Kasım Efendi Kamus’una baktım orada “karz” kelimesi farz kalıbında “kesmek” manasınadır, denilmi ştir. Karz kelimesinin türevlerinden olan mukaraza ise mufaale kalıbında mudarabe tarzında yapılmı ş olan muameleye denir ki, bir kimseye ticaret yapmak için bir miktar sermaye verip aralarında şart ko ştukları biçimde zarar ve ziyan sermayeye ait olmak üzere karına ortak olmaktan ibarettir, diye yazılıdır. İslam Hukukunda mevcut olan “selam akdi” ile “mudaraba akdi” gibi konuların esaslarından İslam bankacılı ğı için faydalanılabilir. (Eskicio ğlu,2013)

3.2.1.3.Mu şaraka(Ortaklık)

Bir i şletmenin sermayesine katılma ona ortak olmaktır. Bu faaliyet türünde esas olarak hem sermaye hem de ortaklı ğı öngörmektedir. Sermayedar bir işletmeye sermaye koymakta, ortak olmakta, karı ve zararı payla şmaktadır. (Takan,2001) Mudaraba akdinde bir taraftan sermaye, di ğer taraftan emek konurken, mu şarekede taraflar i şe hem emek hem de sermayeleriyle beraber koymaktadırlar.

İslam Hukukunda Şirketül-İnan ( İnan Şirketi) olarak geçen ve kabul gören mü şaraka, hem sermaye hem de eme ğin aktif olarak ortaya kondu ğu tam bir ortaklıktır. Bu nedenle mudarabadan farklı olarak zarar söz konusu oldu ğunda iki

49

taraf da sermayeleri oranında zarardan pay almaktadır. E ğer taraflardan biri yönetime katılmak istemezse, yönetimi üstlenen taraf için karın belli bir oranı yönetici ücreti olarak ayrılmaktadır. Kardan bu ücret dü şüldükten sonra kalan tutar, taraflar arasında, sözle şme ile belirlenmiş oranlar dâhilinde payla şılmaktadır.(Özgür,2007)

Bu tür ortaklıkta koyulan sermayenin e şit olması gerekmedi ği gibi kar oranı da taraflar arasında anla şma ile belirlenmektedir. Kar oranının sermaye oranına ba ğlı olması zorunlu de ğildir. Banka mü şaraka prensibi ile ortaklarına sermaye sa ğlarken kar payla şma oranını anla şma ile belirlemekte serbesttir. Ancak tarafların kar paylarını önceden kesinlikle saptamış olması gerekmektedir. Zararın payla şımında ise taraflara serbesti tanınmamı ştır, zarar payla şım oranı bellidir ve bu oran taraflarca ortaklı ğa konulan sermayenin ortaklı ğın toplam sermayesine bölünmesiyle bulunmaktadır.(Akgüç,1992) Mü şaraka i şlemleri katılım bankalarının riskini artıraca ğından dolayı fazla görülmemektedir.

3.2.1.4. Mü şaraka Mutanakısa

Mü şaraka mutanakısa yönteminde ilk ba şta mü şaraka şeklinde olu şturulan ortaklık, belli bir dönem boyunca aynen mü şaraka hükümleriyle devam etmektedir. Bu dönem sonunda mü şteri, ortaklık konusu projeye veya mülke bütünüyle sahip olmak isterse, belli devreler halinde bankanın payını satın almaktadır. Ortaklıkta hissesi gittikçe azalan faizsiz bankanın gelirdeki payı da, buna orantılı olarak dü şmektedir. Sonunda da ortaklık konusu proje, bütünüyle mü şterinin mülkiyetine geçmektedir ve böylece faizsiz banka i şlevini yerine getirmi ş olmaktadır (Ausaf,41)

3.2.1.5. Müzaraa ve Musakat

Müzaraa özellikle tarımsal alanlarda kurulan bir ortaklık tipidir. Sermaye olarak bir taraf arazisini di ğer taraf da i ş gücünü koymaktadır. Bu açıdan mudarabaya benzemektedir. Yapılan tarımsal faaliyetten sa ğlanan kar veya ürün ortaklar arasında önceden belirlenmi ş bir oranda payla şılmaktadır. (Akgüç,1992)

50

Musakat da tarımsal alanda kurulan bir ortaklık tipidir. Genellikle bu tür ortaklıkta bir meyvelik söz konusudur. Taraflardan biri meyve a ğaçlarını sermaye olarak koymakta di ğer taraf da a ğaçların bakımını ve meyvelerin toplanmasını üstlenmektedir. Elde edilen kar veya ürün, yine tarafların aralarında anla ştıkları oranda bölü şülmektedir. (Şekerci,2001)

3.2.1.6. İcara

Uzun vadeli bir finansman yöntemi olarak kabul edilen icarada faizsiz bankanın mü şterinin talep etti ği ekipman, bina v.b. mülkün anla şmaya varılan kira bedelleri kar şılı ğında finanse edilmesi söz konusudur. (Özsoy,1994)

Anla şmada kiranın bedeli ve süresi belirtilmelidir. Kiralanan malın mülkiyeti malın sahibi olan faizsiz bankadır. Kiralayan mü şteri maldan faydalanmaktadır. Buna kar şılık bir kira bedeli ödemektedir. Kiralama müddeti malın kullanabilirlik ölçüsüne göre 5 ila 15 yıllık olarak de ğişebilir. Menkul ve gayrimenkul finansmanında kullanabilen kiralama yöntemi, günümüz ekonomilerinde daha çok modern teknolojiye daha kolay yollarla sahip olabilmek amacıyla kullanılmaktadır. Mesela faizsiz banka bir gayrimenkulü, bir tezgâhı mü şterisine kiraya verebilece ği gibi, modern teknolojinin yeni bir ürününü, mesela bir bilgisayarı mü şterisine verebilir. Normal olarak kendi imkânlarıyla bilgisayara sahip olmayan mü şteri böylece kolay ve ucuz bir şekilde bilgisayarı elde etmi ş olmaktadır. (Özsoy,1994)

İcara leasing uygulamalarına çok benzemekle birlikte, kiraya verilen malın kullanılması şartını öne sürmesi bakımından farklılık arz etmektedir. Ancak ekonomik açıdan faizsiz bankaların icara uygulamalarının, İslam ülkeleri dâhil dünyanın dört bir yanında uzun zamandır mevcut olan leasing i şletmelerinin faizli ve risksiz faaliyetlerinden farklı olmadı ğı da ileri sürülmektedir. (Özgür,2007)

51

3.2.1.7 İcara ve İktina(Finansal Kiralama)

İcara ve iktina; faizsiz banka makine aygıt gayrimenkul gibi bir malı belirli bir dönem için kiraya vermektedir. Kiracı bu dönem içinde kira ile birlikte malın mülkiyetini kazandıran taksitleri de ödemektedir. Kira süresi sonunda malın mülkiyeti kiracıya geçmektedir. Bu yöntemle faizsiz banka riski en az düzeye indirerek yeterli bir kar marjı sa ğlama imkânı elde etmektedir. (Takan,2001)

3.2.1.8 Selem veya Selef

Selem satı ş, alıcının bir mal ile ilgili olarak üzerinde anla şmaya varılan bedelin önceden ödemesini ve malın gelecekte belirli bir zamanda teslimini içeren bir sözle şme türüdür. Selem satı ş İslamiyet'in ilk döneminde de bilinmektedir. Çiftçiler selem ile hasat döneminde elde edecekleri ürünü mahsul ekimi zamanında satarak tohum ve gübre ihtiyacını kar şılamı şlardır. Selem satı ş sözle şmesi sadece bu ğday, arpa ve benzeri zirai ürünlere mahsus de ğildir, her türlü malda selem kullanılabilmektedir. Genellikle bir yıl vadeli olan bu i şlemde banka malın fizikî mülkiyetini eline geçirmeden satamaz ve malın fiyatı piyasa fiyatını a şamaz. (Özsoy,1994)

3.2.1.9 Karz-ı Hasen

Faizsiz bankalar belirtilen yöntemlerin dı şında kar amacı gütmeksizin üretim dı şı krediler de vermektedirler. Sosyal kredi olarak da nitelenen bu krediye karz-ı hasen denilmektedir. Bu yöntemde insani yardım ve refah gibi gayelere matuf olarak bir mukavele altında ihtiyaç sahibine faizsiz olarak borç vermek şeklindedir. Geri ödemeler iki tarafın anla ştı ğı bir dönem boyunca yapılmaktadır. Faizsiz banka bu i şlem sonunda herhangi bir getiri elde etmemektedir. Bu tür fonlar evlenme, hastalık, çocukların e ğitim ve ö ğretimi ve ola ğanüstü bazı hallerde verildi ği gibi küçük sanayi erbabının projelerini ba şlatmak için de verilmektedir. Kar şılı ğı ya cari hesaplardan ya da faizsiz bankanın kendi sermayesinden temin edilen bu fonları kullanan ihtiyaç sahipleri me şru sebeplerle

52

borçlarını ödeyemeyecek duruma dü şerlerse söz konusu borç, bankanın sosyal fonundan kar şılanmaktadır. (Özsoy,1994)

3.2.1.10 Mal Kar şılı ğı Vesaikin Finansmanı

Dı ş ticaret ve kambiyo mevzuatı çerçevesinde, Katılım Bankası ile fon kullanan gerçek ve tüzel ki şi arasında düzenlenen bir sözle şmeye istinaden, mal kar şılı ğı vesaikin, Katılım Bankası tarafından pe şin satın alınması ve vadeli olarak fon kullanana daha yüksek bir fiyattan satılmasıdır. Bu uygulamada da gerçek bir malın ticaretinin yapılmı ş olması gerekmektedir. Yurtdı şı kurumsal finansman deste ği olarak nitelendirilebilir. En önemli farkı ise Dış ticaret ve kambiyo mevzuatına tabi olmasıdır.

3.2.1.11 Döviz Kredisi

Döviz Kredisi, ihracat veya ihracat sayılan satı ş ve teslimler ile döviz kazandırıcı faaliyetlerde bulunan mü şterilerimiz için kullanılması uygun olan bir kredi türüdür.(Bank Asya,2013)

Döviz Kredisinin özelli ği, en az kullanılan kredi tutarı, faiz ve masrafları kadar yurda döviz getirme ve bozdurma taahhüdü içermesidir. İhracat taahhüdünün yerine getirilmesi şartı ile döviz kredileri vergi, resim ve harçtan muaftır

3.2.1.12 Tavarruk

Tavarruk, Faizsiz Bankacılık Kurumları tarafından özellikle atıl fonlarını de ğerlendirmek adına kullanılan bir finansman şeklidir. Buna göre bankalar atıl fonlarını de ğerlendirmek için a şağıdaki yöntemi izlemektedirler: (Türker,2004)

Faizsiz Bankacılık yapan bir banka, faizli veya faizsiz çalı şan ba şka bir banka hesabında mevduat depo eder. Birinci banka ikinci bankadan kendi nam ve hesabına emtia alması sipari şini verir. Bu banka mü şterisi adına organize olmu ş

53

bir borsadan emtia alımı gerçekle ştirir (Örne ğin, Londra Metal Borsası) İkinci banka, mü şterisinin adına tuttu ğu emtianın kendisine vadeli ve karlı şekilde satılmasını talep eder. İkinci banka mülkiyetine aldı ğı emtiayı dilerse kendi nezdinde tutar dilerse de ikinci el piyasada satar. Böylece bankalar arasında emtia ticaretinin izi kalmaz, arada sadece vadeli plasman ili şkisi kalmı ş olur. (Erdo ğan,2011)

3.2.2 Gayri Nakdi Kredilerde Kullanılan Ürünler

3.2.2.1 Teminat Mektupları

Resmi kurum ve kurulu şlara, di ğer gerçek ve tüzel ki şilere hitaben, belirli bir edimin ya da taahhüdün, belirlenen sürede ve şartlar uyarınca yerine getirilece ğini taahhüt eden, yerine getirilmez ise söz konusu taahhüt bedelinin banka tarafından ödenece ğini garanti altına alan belgedir. Mü şteri tarafından; TL ya da yabancı para olarak düzenlenmesi talep edebilen teminat mektupları, i ş yapılan resmi kurum ve kurulu şlar, di ğer gerçek ve tüzel ki şiler nezdindeki mü şterinin güvenilirlili ğini artırarak, i ş hacmini ve karlılı ğını da artmasını sa ğlar. Teminat Mektupları; Türk Lirası ya da yabancı para üzerinden, süreli ya da süresiz olarak düzenlenebilir. İş in niteli ğine göre kesin, geçici, avans veya özel metinli olabilir. Konusu mal alımı, bayilik teminatı, taahhüt i şleri, gümrük, mahkeme veya vergi dairesi i şlemleri ile ilgili olabilir .(Bankasya,2013)

3.2.2.2 Referans Mektupları

Genelde in şaat ve taahhüt i şleri ile u ğra şan kredili mü şterilere yönelik düzenlenen bir üründür. İş letmenin kredibilitesinin, muhatap kurum tarafından de ğerlendirilebilmesi açısından katılım bankası tarafından düzenlenerek, ilgili ki şilere teslim edilir. Referans mektupları TL veya yabancı para olarak düzenlenebilir. (Bankasya,2013)

54

3.2.2.3 Eximbank Teminat Mektupları

İhracata yönelik mal üreten imalatçı ve ihracatçı şirketlerin, Eximbank'tan do ğrudan temin edecekleri krediler ile Türk Eximbank tarafından, geçmi ş takvim yılında ihracat performansı belirli bir mebla ğın üzerinde olan firmalara, ihracatın finansmanı amacıyla kullandırılan kredilerin güvencesini olu şturmak üzere adı geçen kurulu şa hitaben düzenlenen teminat mektubu türüdür .(Bankasya,2013)

3.2.3 Dı ş Ticaretin Finansmanı ile İlgili Ürünler

3.2.3.1 Akreditif

Genel anlamda akreditif, ithalatçı ile ihracatçının ön anla şmalarına istinaden, ithalatçının (amir) talimatıyla ithalatçının bankası (amir banka) tarafından yurtdı şındaki bir muhabir banka üzerinden ihracatçı (lehtar) lehine açılan ve anla şma konusu malların yüklenip akreditif şartlarına uygun vesaikin muhabir bankaya ibraz edilmesi kar şılı ğında lehtara ödemenin yapılaca ğı veya vadede ödeme yükümlülü ğüne girilece ği, ya da lehtarın ke şide etti ği poliçelerin kabul edilece ği şeklinde amir bankanın garantisini ta şıyan bir ödeme şeklidir. (Erdo ğan,2011)

3.2.3.2 Garanti Mektupları/Harici Garantiler

Garanti mektupları ve kontrgarantiler bir tarafın (garanti veren) di ğer bir tarafa (garanti edilen) belli bir ödemenin, i şin veya yükümlülü ğün yine belirtilen şartlar ve zaman limiti içerisinde yerine getirileceğini taahhüt etti ği belgelerdir.

Garanti mektupları, garanti eden tarafından do ğrudan do ğruya garanti lehtarı adına düzenlenebilir; ancak bu durumda taraflar arasındaki güven ve garantörün kredibilitesinin bir sorun olabilece ği açıktır. İş dünyasında garanti mektupları, genellikle garantörün riskini üstlenen bir banka tarafından garanti lehtarına hitaben düzenlenir. Taahhüt edilen i şin yerine getirilmemesi halinde garanti

55

lehtarı tazmin talebini garanti mektubunu açan bankaya iletir, lehtarın tazmin talebini kar şılayan banka ise garanti amirini (garantör) borçlandırır.

Kontrgaranti: Yurtdı şındaki muhatap firma, tanımadı ğı bir bankanın mektubuna güvenmek yerine, kendi ülkesindeki bir bankadan garanti mektubu verilmesini isteyebilir. Bu durumda ilgili ülkede bulunan bankaya söz konusu i şi taahhüt eden bir garanti mektubu verilir. Yurtdı şındaki bankada bu mektuba dayanarak kendi ülkesindeki muhataba garanti mektubu düzenler. Bu i şleyi şe kontrgaranti (garanti kar şılı ğı garanti) denir. (Turkıshbank,2013)

Dahili Garanti Mektubu; Yurt içinde bulunan gerçek ve tüzel ki şiler lehine, bir malın teslimi, bir i şin yapılması ya da bir borcun ödenmesi gibi konularda muhatap kurulu şlara hitaben verdikleri, söz konusu taahhüdün yerine getirilmemesi durumunda, mektup bedelinin kayıtsız şartsız ödenmesi yükümlülü ğünü içeren garanti belgeleridir. (Turkıshbank,2013)

Garanti mektupları yurtdı şındaki bir lehtara hitaben de açılabilir. Bu durumda garanti amirinin yurtiçinde bulunan bankası, yurtdı şındaki muhabir bankasına hitaben bir kontrgaranti düzenleyerek bu bankadan asıl lehtar adına yeni bir garanti mektubunun hazırlanmasını isteyebilir. Ba şka bir ifadeyle bir taahhüt zinciri halinde, kontrgarantiyi açan banka garanti amirinin, yurtdı şı muhabir banka ise kontrgarantiyi açan bankanın riskini üstlenirler.

Teminat mektupları ve kontrgarantiler iç ve dı ş ticaret faaliyetlerinde yaygın olarak kullanılır. (Kuveyt Türk,2013)

3.2.3.3 Kabul/Aval Kredileri

Kabul Kredisi ithalatlarınızın bedelini, ihracatçı tarafından ke şide edilen poliçeyi kabul ederek mallara ödeme yapmadan ödemenizi sa ğlayacak bir kredi türüdür. Ödeme, poliçe vadesinde gerçekle ştirilir. Ödeme için bir banka garantisi istenmesi durumunda ise bankamızın poliçeyi garanti etmesiyle (Aval) ihracatçı firmaya bu garantiyi sa ğlamı ş olursunuz.

56

Akreditifli, vesaik veya mal mukabili olmak üzere yapılabilecek, Kabul Kredili Ödeme şeklinde düzenlenecek poliçelerin vadeleri, kabul tarihinden ba şlamak üzere herhangi bir süre ile sınırlı olmaksızın serbestçe belirlenir.

Kredinin avantajları;

• Açılan Kabul Kredisi ile ödemelerin banka garantisi altına alınmı ş olması, ihracatçı firmanın dı ş ticaret i şlemlerinde güven ve esneklik sa ğlar.

• İthalatçı firmalar, satın alaca ğı malları ödeme yapmadan, eksiksiz ve uygun bir şekilde elde edece ği garantisini sa ğlamı ş olur.

• İhracatçı firmalar, düzenlenen poliçelere ithalatçının bankası tarafından aval verilmesi durumunda, poliçeleri herhangi bir bankada iskonto ettirerek erken tahsil edebilir. (Vakıfbank,2013)

3.2.3.4 İhracat Aracılık Hizmetleri

İhracat yapan firmalar adına gelen akreditiflerin i şleme alınması, talep edildi ği durumlarda teyit ilave edilmesi, ihracat vesaikinin incelenmesi ve yurtdı şına gönderilmesi, yurtdı şı bankalarla yapılması gereken haberle şmenin sa ğlanması, vesaik mukabili ihracat belgelerinin yurtdı şı muhabir bankalara tahsil için gönderilmesi, belgelerin takibi, ihraç bedellerinin tahsili gibi kambiyo işlemleri için ihracatçı firmalar bankaya ihtiyaç duyarlar. İhracat i şlemleri ile birlikte kambiyo taahhütlerinin takibi, yurtdı şından gelen yabancı para ihracat bedellerinin alı ş i şlemleri ve kambiyo taahhüdünün kapatılması gibi teknik aşamalar katılım bankaları tarafından yerine getirilebilmektedir. (Erdo ğan,2011)

3.2.3.5 İthalat Aracılık Hizmetleri

Yurtdı şından yapılan mal alımları kar şılı ğındaki ödemeler genel olarak bankalar vasıtasıyla gerçekle ştirilir. Özellikle ihracatçıya yapılacak ödemelerin bir banka garantisini ta şıdı ğı akreditifli ve kabul kredili avalli ithalat işlemlerinin

57

kaçınılmaz olarak bankacılık sistemi içerisinde yürütülmesi gerekir. Katılım bankaları mü şterilerinin ithalat i şlemlerine aracılık etmektedir. İthalatçı firmalar yurtdı şı mal alımlarını tüm uluslararası ödeme şekillerine göre Katılım Bankaları aracılı ğı ile yapabilmektedir. (Erdo ğan,2011)

3.2.3.6.Yurtdı şı Kaynaklı Krediler

Yurtdı şı ihracat kredi kurumlarından sa ğlanan ve ithalatçı ülke riskinin sigortalandı ğı bu kredilerde, ithalatçılarımıza vadeli alım olanakları sa ğlanmaktadır. Ülke Kredileri yatırım malı ithalatı yaparken orta ve uzun vadeli kayna ğa ihtiyaç duyan mü şteriler için uygundur. Yurt dı şı teminat mektubu kar şılı ğı kullanabilen bu kredilerin vadeleri 2 ila 7 yıl arasında de ğişmektedir. Bu tür kredilerde İhracatçı firma parasını aracı bankadan pe şin almakta, kredi kullanan proje sahibi ise ödemeyi vadeli olarak gerçekle ştirmektedir. (Bank Asya,2013)

Suudi Export Program (SEP) (Suud İhracat Programı) Suudi Arabistan Kralının emri ile Suudi Arabistan’ın petrol dı şındaki mallarının ihracatını arttırmak için kurulmu ş olan bir program olup bu malların ithalatını yapan yabancı firmalara finansman ve sigorta kolaylıkları sa ğlayan bir kurulu ştur. SEP programı, Saudi Fund for Development (SFD) içerisinde yer alan bir program olup Suudi mal ve hizmetlerini ithal eden firmaları, ticari bankaları, mal üreticilerini fayda elde etmeleri için programdan istifadeye davet etmektedir. (Turkiyefinans,2013)

3.2.3 Bireysel Finansmanda Kullanılan Ürünler

3.2.3.1 Konut Finansmanı

Mü şterinin satın almak istediği gayrimenkulün Banka tarafından satın alınıp, istenilen vadeye göre üzerine kar payı ilave edilerek, mü şteriye satılması işlemidir. (AlbarakaTürk,2013)

Konut finansmanı;

58

- Konut edinmeleri amacıyla tüketicilere kredi kullandırılması

- Konutların finansal kiralama yoluyla tüketicilere kiralanması

- Sahip oldukları konutların teminatı altında tüketicilere kredi kullandırılması şeklinde üç türden olu şmaktadır. Bunların ortak özelli ği tüketici kredi sayılmalarıdır.

3.2.3.2 Ta şıt Finansmanı

Ta şıt Finansman Deste ği, kredi de ğerlili ği olan gerçek ve tüzel ki şilere, almak istedikleri ta şıtın Banka tarafından satın alınarak istenilen vadeye göre kar payı ilave edilerek satılması yoluyla kullandırılan finansman deste ğidir. (AlbarakaTürk,2013)

3.2.3.3. İhtiyaç Kredisi

Ticari ya da sınaî faaliyetlerin finanse edilmesi amacını ta şımayan, ki şisel ya da hane halkı gereksinimlerini gidermeye yönelik malları temin edebilmeleri için, gerçek ki şilere kullandırılan finansman deste ğidir. Piyasa şartlarının uygun olması ko şuluyla, mü şterinin ihtiyacı olan tüketim malının Banka tarafından alınarak, mü şteriye istenilen vadeye uygun kar ilave edilerek satılması şeklinde kullandırılır. Bu krediler nakdi olarak kullandırılmaz.

3.3 Di ğer Faaliyetler

Katılım Bankaları belirtilen ana faaliyetler dı şında menkul kıymet ve döviz alım satımı yapabilirler. Bu tür i şlemler bir tür ticaret oldu ğundan elde edilen kâr faiz de ğildir. Katılım Bankaları mü şterilere modern bankacılı ğın sundu ğu birçok hizmetleri de sunabilirler. Böylece hem mü şterilerin ihtiyaçlarım giderirler hem de bu i şlemleri yaptıkları için komisyon alabilirler. Bu tür i şlemler bir hizmet satı şı niteli ği ta şıdı ğından elde edilen karın faizle ilgisi olmayacaktır.

59

Katılım Bankalarım bu anlamda sunabilecekleri hizmetlere a şağıdakiler örnek verilebilir. (Berberoglu, 2004)

- Çek ve senet tahsili,

- Havale,

- Elektronik fon transferi,

- İthalat ve ihracat i şlemleri,

- Çek vermek,

- Kredi kartı vermek,

- Teminat mektubu vermek,

- Kiralık kasa hizmeti vermek vb.

- Seyahat çeki çıkarmak,

- Spot döviz alım satımı yapmak,

- Fizibilite etütleri hazırlamak,

- T.C. Merkez Bankasınca uygun görülecek di ğer is ve hizmetleri

Gerçekle ştirmek.

- Hisse senedi, kar ortaklı ğı belgesi ve bunlarla ilgili portföylerin idaresini

yürütmek, yedd-i emin ve vekil olarak hareket etmek,

- Poliçe, emre muharrer senet, temettü belgesi, çek, kon şimento ve di ğer

vesikaları ke şide etmek, tanzim etmek ve üzerine aval vermek,

60

4. BÖLÜM

KATILI M BANKALARININ EKONOM İYE KATKILARI

4. Katılım Bankalarının Türk Bankacılık Sistemindeki Konumu

Türk Mevduat Bankacılı ğı Sektöründe banka sayısı açısından 2006 – 2010 yılları aralı ğında ciddi bir de ğişim olmamı ştır. Kamu bankaları dâhil mevduat bankalarının sayısı 2006 yılında 31 iken 2007 yılında 32’ye yükselmi ş ancak bu sayı 2008 yılında tekrar 31’e inerken sonraki yıllarda da bu sayıda bir de ğişim olmamı ştır. Katılım bankalarının ise 2006 yılından beri sayıları aynı kalmı ş ve 4 adet katılım bankası faaliyetlerini sürdürmeye devam etmi şlerdir. Türk bankacılık se ktöründe 2013 yılı aralık ayı verilerine göre; 3 kamu bankası, 4 katılım bankası, 11 özel sermayeli banka, 17 yabancı sermayeli banka, 13 kalkınma ve yatırım bankası ve TMSF bünyesinde bulunan 1 adet mevduat bankası ile toplam banka sayısı 49’dur .(TBB,2013 )

Tablo 8. Katılım Bankaları ve Personel Geli şimi

http://www.tkbb.org.tr

Katılım bankalarının çalı şan sayılarının 2013 yılı 3 . Çeyrek verileri itibariyle 16,731'e ula ştı ğı görülmektedir. Katılım Bankaları 2009 ve 2010

61

yıllarında ya şanan ekonomik sıkıntı nedeniyle 2008'e nazaran büyüme oranı hissedilir derecede azalmı ştır.2011 yılından itibaren ata ğa geçen geli şme süreci 2012 yılında %21 lik büyüme sa ğlamı ştır. Bu durum, Global Mali Krizden yabancı sermayeli bankaların 2009 yılında di ğer bankalara nazaran daha fazla olumsuz etkilendi ği ve buna ba ğlı olarak personel sayılarını azalttıkları, fakat izleyen dönemde krizin ilk ortaya çıktı ğı 2008 yılı son çeyre ği ve devam etti ği 2009 yılına nazaran normalle ştikleri ve personel sayılarını arttırdıkları şeklinde açıklanabilir.2013 yılında da geli şimi sürdüren katılım bankacılı ğı personel bazında %8,95, şube sayısı bazında ise %13,29 lük bir büyüme gerçekle ştirmi ştir.

Bankaların kriz dönemlerinde küçülme yoluna gitmeleri rutin stratejik tepki haline gelmi ş ancak ya şanan son krizde 2001 yılından sonra BDDK tarafından alınan disiplin önlemleri ve Türkiye ekonomisinde ya şanan istikrarın etkisi ile ülkemizde yabancı sermayeli bankalar dı şında önemli bir i şten çıkarma sorunu ya şanmamı ştır. Türkiye'de Kurulu yabancı sermayeli bankalar merkezlerinde ya şanan sorunlara (kapanma, birle şme, kamula şma) ba ğlı olarak küçülme tepkisi vermi şler fakat takip eden süreçte ülkemiz ekonomik ko şullarına paralel olarak bu stratejiden vazgeçmi şlerdir.

2001 yılındaki siyasi olaylardan anlık etkilenen sektör, BDDK vasıtası ile sıkı disiplinize edilmi ş, siyasi hareketlerden kısa vadede etkilenmemesi, iflasa sürüklenmemesi sa ğlanmı ş ve güvenilirlik kazandırılmaya çalı şılmı ştır.

4.1.Katılım Bankalarının Finansal Geli şimi

Türkiye’de yer alan katılım bankalarının 2010 Eylül ayı itibariyle topladıkları fonların geli şimi a şağıdaki tablolar ile inceleyebiliriz.

62

Tablo 9. Toplanan Fon Geli şimi.

http://www.tkbb.org.tr

Grafik 1 Katılım Bankal arının Sektör deki Toplanan Fon Payı(Bin TL)

63

Toplanan fon bazında 2001'deki kriz nedeniyle topladı ğı fon oransal olarak azalmı ştır.2002 yılından itibaren katılım bankaları fonlarını bariz bir şekilde artırmı ştır.2009 yılına kadar ortalama %4 lerde dola şan fon payı 2010 -2012 yıllarında %6,15 e yükselmi ştir.

Bu da atıl kalabilecek tasarrufların reel ekonominin emrine sunuldu ğu anlamına gelmektedir.

Tablo 10 . Katılım Bankaların ın Kullandırılan Fon Geli şimi (Bin TL)

http://www.tkbb.org.tr

64

Grafik 2 Katılım Bankalarının Bankacılık Sektör ündeki Kullandırılan Fon Payı (Bin TL)

Kullandırılan fon bazında ele alacak olursak,2001 krizinde ya şanan aksaklıktan sonra 2002 de geçen yıla bakarak gözle görülür bir artı ş sa ğlamı ştır.2009 yılına kadar olan süreçte artı ş sa ğlayan katılım bankaları,2009 daki krizden etkilenerek sekteye uğramı ş, bu yıldan sonra da artı şa geçip 2012 yılında ise %6.03 lük bir büyüme sa ğlamı ştır.

Grafik 3 Toplanan Fonların Krediye Dönü şme Oranı

65

Katılım bankalarına ili şkin ba şlıca finansa l verilere bakacak olursak; 2012 yılında toplanan fonların bir önce ki sene s onu rakamına oranla 1 puan bir artı şla %104 e yükseldi ğini ifade edebiliriz.

Tablo 1 1. Katılım Bankalarının Özkaynak Geli şimi (Bin TL)

www.tkbb.org.tr

66

Tablo 12. Katılım Bankalarının Ba şlıca Finansal Büyüklükleri

www.tkbb.org.tr

Katılım bankaları özkaynak bakımından 2006 yılından itibaren hissedilir derecede büyümü şlerdir. Toplanan fonlar ile kullandırılan fonlar arasında fark aşılmı ş olup, toplanılan fonların piyasa kazandırılması sağlanmı ştır. Şube sayıları ve çalı şan personel sayıları da artı ş göstermi ştir.

Genel olarak de ğerlendirecek olursak,

• Katılım Bankaları bankacılık sisteminin tamamlayıcıları olup, çe şitli sebeplerle sistem dı şı kalmı ş atıl fonları, sisteme kazandırmı şlardır. • Bu bankalar fon kullanan sanayici ve i ş adamlarına alternatif finansman imkânı sa ğlamı şlardır. • Kâr / Zarara katılma esasına dayalı olarak çalı şan Katılım Bankaları bu sistemin ve sa ğlıklı fon kullandırma yöntemlerinin tabii bir sonucu olarak ekonomide ya şanan mali ve ekonomik krizlerden daha az etkilenmektedirler. • Tasarrufçu kesime tatminkâr getiri da ğıtabilmi şlerdir. • Ticari ve sınaî kesime rekabetçi ve ekonomik maliyetlerde fonlama yapabilmi şlerdir.

67

• Düzenli kamu denetimleri sistemin geli şmesine önemli katkı sa ğlamı ştır. • Katılım Bankaları D İBS’lere yatırım yapmadı ğı için kaynaklarını ülkemiz firmalarına fon olarak kullandırmayı esas alan bir i ş planına sahiptir.

Katılım Bankaları Körfez sermayesinin Türkiye’ye çekilmesinde önemli bir rol oynayabilirler. Türk Hazinesinin geçti ğimiz aylarda ihraç etti ği Kira Sertifikası ihraçlarıyla kaynak açı ğı bulunan ülkemize bu bölgeden önemli miktarda sermaye çekilmesi mümkün olabilecektir. Bu nedenle, söz konusu mali aracın çıkarılması ekonomimize olumlu katkı sa ğlamı ştır.

Katılım Bankalarımız uluslar arası piyasalardan muhtelif yapılandırılmı ş finansman ürünü ile uygun maliyet ve vadelerle borçlanma imkânlarını her geçen gün artırmakta olup bu imkânlarını mü şterilerinin rekabet avantajı sa ğlayaca ğı fon kullandırımlarına dönü ştürmektedir. Körfez bölgesinden Sendikasyon yoluyla temin edilen ve giderek yaygınla şan “Murabaha” finansmanında önemli rol almaktadırlar. Ülkemizde yeni geli şen bu finansman modelinden şu ana kadar 1(bir) Milyar doları a şan tutarda finansman temin edilmi ştir. (TKKB,2013)

Türkiye finans sektöründe 1985 yılından itibaren yer alan ve büyük oranda mudaraba diye adlandırılan ortaklık yöntemiyle topladı ğı fonları, murabaha olarak adlandırılan ve pe şin alım taksitli satım şeklinde gerçekle şen yöntemle kullandırıp kâr sa ğlayan katılım bankalarının, ülke bankacılık sektörünün vazgeçilmez önemli bir sacaya ğı oldu ğu görülmektedir.

Hem ülke içi hem de dünya genelindeki ekonomik realiteler çerçevesinde birçok ülkede oldu ğu gibi Türkiye’de de ihtiyaçtan do ğan katılım bankacılı ğı alanındaki geli şmeler, ülke ekonomisine ve tasarruf sahiplerine fayda sa ğlamakta, toplanan fonlar reel ekonominin finansmanında kullanılmaktadır.

Her ne kadar yıllar itibariyle bankacılık sektöründe kullandırdı ğı fonlar itibariyle a ğırlı ğı her geçen gün artı ş kaydetse de, reel ekonomiye do ğrudan katkı sa ğlamada öncelikli öneme sahip olan kâr/zarar esasına göre fon kullandırma oranının çok dü şük olması, katılım bankalarının İslam iktisadi anlayı şının temel

68

amaçlarına hizmet edecek şekilde İslami referanslara uygun olarak geli ştirilen fon kullandırma enstrümanlarının tümünü kullanamadıkları, dolayısıyla Türkiye ekonomisinin reel kesimine henüz beklenen gerçek katkıyı sa ğlayamadıkları sonucuna varılmaktadır.

Yukarıda varılan sonuç aynı zamanda pozitif bir bakı ş açısıyla şöyle de de ğerlendirilebilir: Katılım Bankaları, bankacılık ihtiyaçlarını bu sistemde kar şılamak isteyenlerin yanı sıra konvansiyonel bankacılı ğın ürün ve hizmetlerinden yararlanan mü şteri kesiminden de gelecek önemli bir potansiyele sahiptir. Zira günümüzde göz ardı edilmeyecek oranda Türkiye’de bankacılık hizmetlerinden yararlanmayan insan bulunmaktadır. Bu kesimin bankacılık sisteminden faydalanmaya ba şlaması durumunda Katılım Bankalarının sistemden alaca ğı pay da büyümü ş olacaktır.

Kısaca, dünyada her geçen gün daha fazla ilgi çeken katılım bankacılı ğının, ülke bankacılık sistemindeki büyüme ve derinle şmenin yanı sıra finansal krizler kar şısındaki dayanıklılı ğı ve esnekli ği daha net görüldükçe dünyada oldu ğu gibi Türkiye’de de bankacılık sistemindeki önemi ve payı artmı ş olacaktır.

4.2.Faizsiz Bankacılı ğın Önündeki Problemler

Kurulu şundan bu yana, Müslüman nüfusun yo ğun talebinin de etkisiyle faizsiz bankacılık ciddi oranda büyüme göstermi ştir ve ivmesi artarak büyümeye devam etmektedir. Sayıları tüm dünyada 300’ün üzerinde olan faizsiz bankaların global ölçekte Müslüman nüfusun %10’una denk gelen bir pazar payına ula ştı ğı dü şünülürse pazarın henüz geli şti ği ve yıllık bazda %10-15 gibi büyüme potansiyeli ta şıdı ğı söylenebilir. Hızlı yükseli ş ve artan büyüme e ğilimi ile birlikte faizsiz bankaların çe şitli problemlerle kar şıla ştı ğına şahit olunmaktadır. Bu problemlerin bir kısmı yapısal kökenli, bir kısmı sistemin yenili ğine ve bir kısmı da hızlı büyümeye ba ğlanabilir. (Erdo ğan,2011)

69

4.2.1 Yasal Düzenlemeler

En sık kar şıla şılan sorun, faizsiz bankaların kuruldu ğu ülkelerdeki finansal ve ticari yasaların ço ğunlukla faiz temelli olu şudur. İslami prensiplere ba ğlı olarak faaliyet yürüten bu kurumların yasal düzenlemelerde yer alan faizden uzak durması konusunda sıkıntı ya şanırken, İslami uygulamaların (mudaraba, mü şaraka vs.) da yasalarda yer almayı şı söz konusu olabilmekte, kısacası yerel hukuk kurallarına uygun olarak yapılan bir sözle şme İslam hukukuna aykırı olabilirken, İslami kurallara göre yapılan bir sözle şme de faaliyette bulunulan ülkenin yasalarıyla uyumsuzluk sergileyebilmektedir .(Loqman,1998)

4.2.2. Yeti şmi ş İş gücü Sorunu

İslami bankada çalı şacak personelin, klasik bankalarda çalı şacak olandan farklı bilgi, yetenek ve uzmanlı ğa sahip olması ayrıca İslami prensiplere adaptasyon ve ba ğlılık göstermesi gereklidir. (Loqman,1998) Bu İslami bankacılı ğın geleneksel bankacılıktaki yerle şmi ş olgulardan farklı dü şünmeyi gerektiren alternatif bir sistem olu şundandır.

İslami bankalar ihtiyaç duydukları yeti şmi ş personel açı ğını, faizli bankalardan temin etmeye çalı şsalar da bu bankalarda çalı şan e ğitimli personelin faizsiz bankacılı ğı tercih etmeleri uzun vadeli kariyerlerinden vazgeçmesi olarak algılanmaktadır .(Pervez,1990)

4.2.3. Sistemin Yeni Olu şu

Yakla şık kırk yıllık bir uygulamaya sahip olu şuyla İslami bankacılık sistemi oldukça yenidir. Bu sürenin yeterince uzun olmayı şı, yatırımcılara yeterli güveni verememekte, hâlâ kimi yatırımcıların bu kurumlara şüpheyle yakla şmasına yol açmaktadır.(Pervez,1990)

Katılım bankalarının i şleyi şi bakımından tanınmamı ş olması da sektördeki payını etkilemi ştir.

70

4.2.4 Yeterli Sayıda Destekleyici Kurumun Bulunmayı şı

Herhangi bir banka sisteminin kurulu şu ve ba şarı gösterebilmesi için destekleyici ve ba ğlı kurumların geli şmesi önemli bir unsurdur. İslami bankacılı ğın faaliyetlerinde ba şarı gösterebilmesi için de aynı şekilde; ekonomistler, hukukçular, İslam hukuku uzmanları, denetçiler, yönetim danı şmanları ve finansal analistlerden olu şan servislere ihtiyaç vardır. Bu alandaki eksiklik İslami bankacılı ğın mazisinin çok yeni olmasına ba ğlanabilir. Türkiye’de de bu kurumların bir birli ğe kavu şması ancak kurulu şlarından 15 yıl kadar sonra gerçekle şebilmi ş ve 2001 yılında Özel Finans Kurumları Birli ği yasal düzenlemeyle kurulmu ştur. İlerleyen zamanla bu kurumların mazisinin ve birikimlerinin pratik ve bilimsel çalı şmalarla artması, bu tür üst kurumların da sayısını artıracaktır.(Loqman,1998)

4.2.5. Temerrüt ve Gelir Kaybı Sorunu

Faizsiz finans kurumları kredi borçlarını zamanında ödeyemeyen mü şterilerine temerrüt faizi uygulamamakta, bunun yerine müteakip kredi taksit ödemelerinin geç ödenen miktar ve süre kadar erkene alınarak yeni ayarlama yapılması, müteakip proje vadesinin geç ödemenin doğurdu ğu zararı telafi edecek şekilde öne alınması veya borcun dövize çevrilerek döviz üzerinden takip edilmesi gibi çe şitli yöntemlerle her iki tarafı da ekonomik olarak sıkıntıya sokmayacak şekilde ödemenin gecikmesinden do ğan zararı telafi etme yoluna gitmektedirler.(Budur,2003)

İslami bankaların temerrüt faizi uygulamama e ğiliminde olmalarını, temerrüt faizi yoluyla sa ğlanacak gelirlerin bu bankaların mahrum kaldı ğı bir gelir olması sebebiyle İslami bankaların problemleri ba şlı ğı altında incense de aslında bu tutum, söz konusu kurumların temel prensipleriyle birebir örtü şen bir durum ve ödeme niyeti sahibi borçlular için de bir kolaylıktır. Nitekim İslami prensiplere ba ğlı olarak faaliyet yürüten bu kurumların borçluya kolaylık gösterme hususunda “Eğer borçlu darlık içindeyse, ona ödeme kolaylı ğına kadar bir süre tanıyın. Ve bu gibi borçlulara alaca ğınızı ba ğışlayıp sadaka etmeniz sizin için daha

71

hayırlıdır. ”(Bakara,280) ayetine uygun hareket etmeleri, bu kurumların sadece ticari kaygı ta şıyan müesseseler olmadıklarının bir göstergesi, önceki bölümlerde sosyal çalkantı ve kutupla şmalara yol açtı ğını aktardı ğımız faize kar şılık İslami prensiplerin, sosyal dayanı şma ve karde şlik ruhunu peki ştirici yönünü iktisadi sahada gösteren pratik bir örne ğidir.

İslami bankaların, sadece ticari kaygı ta şımadıklarına bir örnek, bu bankaların yurtdı şı örneklerinde sosyal servisler ve zekât fonlarına yer verilmesidir. Öte yandan ülkemizde zekât fonuna sahip olmayan bu kurumların farklı alanlarda sosyal yardımlarda bulunduklarına dair Albaraka Türk Katılım Bankasının ö ğrencilere burs vermesini örnek gösterebiliriz .(Ersöz,2007)

Faiz konusunda dinin yakla şımı yasaklayıcı iken, laik hukuk düzeni bazı faizi serbest bırakmı ştır. Bu yüzden laik hukuk düzeni ile dini hukukun faize yükledi ği anlam birbirinden farklıdır. İslam dini u ğranan zararın telafisi için tazminat talep edilmesini serbest bırakmakta ve bunu faizden ayırmaktadır.

Buna kar şılık Türk Hukuku, para borcunun ifasında geciken borç için talep edilen tazminatı temerrüt faizi olarak adlandırmaktadır.(Battal,1999)

İslam hukukçularının temerrüt faizine ili şkin görü şleri, bu uygulamanın adına ne denirse densin faiz olmadı ğı ve alacaklının, borçludan u ğradı ğı zarar kadar tazmin hakkı bulundu ğu (enflasyon oranını geçmeyecek kadarı için) ve bunun bir tazminat oldu ğu yönündedir. (Karaman,2013) Fakat yukarıda yer verilen ayette de belirtildi ği üzere bu hakkın kullanılmayıp gerçekten zor durumda olan borçluya kolaylık gösterilmesi dinen tercih edilmesi gereken bir tutumdur.

Nitekim İslami bankaların tutumu da ödemelerinde gecikme ya şayan mü şterilerine kolaylık sa ğlamak yönünde olmaktadır. Örne ğin Albaraka Türk Katılım Bankası’nın kredi kartı borcunu zamanında ödemeyen mü şterilerinin kredi kartı borçlarını dövize çevirerek tahsil etmekte oldu ğunu görüyoruz. Hâlbuki klasik bir banka, kredi kartı borcunun gecikmesi halinde belli oranda faiz tahsil etmektedir. Hatta bu oranların yüksekli ği ve bu yüksek kredi kartı faiz

72

oranlarının neden oldu ğu iflas ve aile dramlarına ili şkin örnekler birçok gazete ve televizyon haberine konu olmu ştur. Tüm bu açıklamaların esasında yatan püf nokta borçlunun borcunu ödeme niyeti ta şımasıdır. Elbette İslami bankaların da kendi menfaatlerini gözetmek, gerek ortakları ve gerekse mü şterilerinin çıkarlarını koruma sorumlulu ğu çerçevesinde zorunludur.

Alacaklarını tahsil etmeleri hususuna de ğil ancak mü şterisinin temerrüde dü şmesini adeta bir fırsat bilerek bundan menfaat sa ğlamaya çalı şma tutumunun do ğru olmadı ğını kredi kartı örne ğinde oldu ğu gibi İslami bankaların tavrının her ne kadar bu yolla edinilmesi mümkün olan gelirden mahrumiyet olarak görülebilse de etik olarak ve imaj açısından bu mahrumiyetten daha büyük kazanımlar sa ğlandı ğı dü şünülebilir.

4.3 Katılım Bankalarının Türk Ekonomisine Katkıları

Katılım bankaları ilk kurulu şundan bugüne mevduat bankalarına paralel olarak onların gerçekle ştirdikleri i şlemlerin hemen hemen hepsini faizsiz esasa dayanmak suretiyle gerçekle ştirmi şlerdir. Katılım bankaları Türk Bankacılık Sistemini tamamlayıcı bankalardır. Fonksiyonel olarak mevzuat bankalarına benzemekle birlikte fon toplama ve kullandırma yöntemlerinde çe şitli farklılıklar bulunmaktadır. Katılım bankaları havale ve transfer i şlemleri, döviz alım-satımı, kambiyo hizmetleri, kredi kartı hizmeti, teminat mektubu verilmesi, akreditif işlemleri, çek ve poliçe gibi menkul kıymetlerin ke şidesi, tanzimi, kabul edilmesi ve üzerine aval edilmesi gibi bir dizi bankacılık ürün ve hizmetlerini sunmaktadır. (Ekren,2000)

Katılım Bankalarının ekonomimize pek çok katkısı vardır. Finansal sisteme girmeyen fonları sisteme kazandırarak tasarruf sahibine kazanç sa ğlaması, gelir da ğılımını düzenleyici etkileri, reel sektöre kaynak aktararak ekonominin büyümesine olan katkıları, kayıt dı şı ekonomik faaliyetlerin kayıt altına alınması, kurumlar vergisi, KDV, KKDF ve BSMV ödeyerek kamu maliyesine katkıları, reel sektörün do ğrudan fonlanması sebebi ile istihdamın süreklili ği ve artı şı ile sosyo-kültürel faaliyetlere katkıları sayılabilir .(Bankasya,2013)

73

Katılım bankalarının Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

Atıl fonları ekonomiye kazandırmaktadır : Katılım Bankaları, özellikle inançlarından ötürü sistem dı şında kalmı ş tasarrufların faizsiz bankacılık prensipleri çerçevesinde faaliyet göstermelerinin sonucu olarak sisteme dâhil olmu şlardır. Bu atıl fonların yatırıma dönü şmesi ülke ekonomilerinin geli şmesini do ğrudan etkilemektedir. Türkiye gibi geli şmekte olan ekonomilerin tasarruf oranlarının dü şüklü ğü önemli bir problemdir ve Türkiye’de dini inançlarından dolayı klasik bankalara mevduat yatırmayan ciddi bir potansiyelin oldu ğu tahmin edilmektedir. Katılım Bankaları’nın bu tasarrufların bir kısmını ekonomiye kazandırmaları büyük ba şarı olacaktır.

Yabancı kaynak transferi sa ğlamaktadır : Katılım bankalarının ülkemizde aktif olarak faaliyet göstermesiyle birlikte, Müslüman ülkelerle olan ba ğlantılarımız oldukça geli şmi ştir. Türkiye de sermaye kıt ve getiriler yüksek oldu ğu için körfez bölgelerindeki paraların katılım bankaları aracılı ğıyla ülkemize getirilmesi ile bu yatırımlar her iki taraf içinde fayda sa ğlayacaktır .(Uçar,1992)

Kayıt dı şı ekonomiyi engelleyici bir etkisi vardır: Katılım Bankaları, ülke ekonomilerinde pek çok soruna sebep olan kayıt dı şı ekonomiyi engelleyici etkileri ile Türkiye ekonomisine ciddi bir disiplin kazandırmaktadır. Öncelikle gerçek olmayan kayıtsız ve faturasız hiçbir i şleme finansman sa ğlamayan Katılım bankaları söz konusu isleyi ş prensipleri ile vergi kaybının önüne geçmektedirler. Örnek verecek olursak; ta şıt, konut alımlarında mutlaka i şlemin ilgili tescil makamınca onaylanmasını talep ettikleri için alım satımlar kayıt altına girmi ş olmaktadır. (Eskici,2007)

Reel ekonomiye fon sa ğlayarak büyümeye katkıda bulunmaktadırlar: Katılım Bankaları, Türk finans sisteminde, e şitlili ği ve derinli ği artıran kurumlar olarak yer almı şlardır. Ayrıca, esnek fon toplama yöntemleri ve ticarete dayalı finansman birimleriyle kendi arzını artırarak, cari kredi faizlerini a şağıya çekici bir fonksiyon üstlenmektedirler. Bu sebeple, ekonomide yatırımcıların hacminin

74

artmasına yol açarak, üretilen mal ve hizmet de ğerini yani, milli geliri büyütmektedir. (Tosun,2000)

Krizlerden en az hasarla çıkmayı ba şarmı şlardır: Türk ekonomisinin ve özellikle finans sektörünün maruz kaldı ğı 4 büyük krizden yani 1990 körfez krizi, 1994 finansal kriz ve 1998–1999 Güney Do ğu Asya krizi ve 2001 finansal krizinden, katılım bankaları en az hasarla çıkmı şlardır. Bu da, katılım bankalarının gösterdikleri ba şarı ve performansın en büyük kanıtıdır. Bu krizlerin ekonomiye ve finans sektörüne yapmı ş oldu ğu tahribat hatırlandı ğında, katılım bankalarının hem model olarak hem de uygulamada göstermi ş oldu ğu basarı daha iyi anla şılmı ş olur. Çünkü katılım bankaları bu krizlerden kamu kaynaklarından hiçbir şekilde yararlanmadan hatta böyle bir deste ğe ihtiyaç bile duymadan çıkmayı ba şarabilmi şlerdir. (Ertürk,2000)

İstihdama olumlu katkı sa ğlamaktadırlar: Türkiye’de faaliyette bulunan katılım bankaları, yıllar itibariyle şube sayısını arttırarak, istihdam ettikleri personel sayıları ile istihdama olumlu yönde katkı sa ğlamaktadırlar.

75

SONUÇ

Tarihte,bankacılı ğın temeli milattan önceki ça ğlara kadar dayanmaktadır. İnsanların para kullanımından önce, tasarruflarını biriktirmeye ba şlamaları ve böylelikle onları emanet edebilecekleri bir yer arayı şı içinde olmaları, banka faaliyetlerinin ba şlamasına sebep olmu ştur. Emanet edilen ödünçler ilk ba şta ayni iken, daha sonra paranın icadıyla birlikte nakdi hale gelmi ştir.

Bankacılık i şlemleri önceleri tapınaklar içindeki din adamları tarafından gerçekle ştirilmi ştir. Daha sonraları bu tür işlemler, toplumdaki güvenilir ki şiler, bazı zengin aileler, ardından da kurumlar tarafından yapılmı ştır.

İslamiyet öncesi faiz anlayı şı araplar arasında yaygındı.gündelik hayatta alı ş-veri ş yapar gibi faiz alı ş-veri şi oluyordu.Ünlü filozoflardan Aristo ve Eflatun faize tamamen kar şı çıkmı şlar,ve kesinlikle yasaklanmasını söylemi şlerdir.

İslamiyet’in geli şi ve faiz yasa ğı sonrası faizsiz bankacılık i şlemleri İslami prensiplere dayandırılmı ş ve katılım bankalarının temelleri şekillenmeye ba şlamı ştır. Murabaha, mudaraba, mü şareke, icare gibi katılım bankalarının temel fon kullandırma yöntemleri İslam co ğrafyasında önceleri kısıtlı bir zümre tarafından yapılırken, Osmanlı zamanında esnaf sandıkları ve para vakıfları tarafından yapılmı ştır.

Ça ğda ş faizsiz bankacılık dü şüncesinin ortaya çıkı şı 1940’lara dayanmaktadır. 1940-1974 yılları arasında klasik bankalara kar şı kurulması gereken İslam bankaları konusunda fikir ortaya atılmı ş ve raporlar yazılmaya ba şlamı ştır.1963’de Mit-Gamr’da ilk ça ğda ş faizsiz bankacılık denemesi yapılmı ş ve bu tecrübenin olumlu geli şmeleri göstermesinin ardı sıra dünyanın dört bir tarafında ça ğda ş faizsiz bankalar kurulmaya ba şlamı ştır. Körfez bölgesinde faaliyete geçen İslam Kalkınma Bankası ve Dar Al- Maal Al-İslam faizsiz bankacılık faaliyetleri için kurulan ilk ça ğda ş faizsiz bankalardır.

76

Sonuçta gündelik ya şamda araç olarak para kullanılıyorsa, paranın işleyi şi,yönetimi hakkında bazı tasarrufların olmasıda kaçınılmaz olmu ştur.Bunun sonucunda da paranın fazla olan yerden ihtiyaç olan bölgelere akması içinde islami usullere uygun olarak çe şitli yöntemler bulunmu ştur.

Türkiye’de ça ğda ş faizsiz bankalar, Albaraka Türk’ün faaliyete geçmesi ile görülmeye ba şlamı ştır. Önceleri Özel Finans Kurumu adı altında faaliyete geçen bu kurumlar kar-zarara katılmayı esas aldıkları ve klasik bankaların yaptı ğı bankacılık i şlemlerini ( İslami usuller çerçevesinde) gerçekle ştirebildikleri için katılım bankası ismini almı şlardır.

Türkiye’deki katılım bankacılı ğının kurulmasındaki amaç, ekonomiye katılmayan mali de ğerleri yastık altından çıkararak faizsiz finansman esasları çerçevesinde ekonomiye kazandırmak ve İslam ülkeleri ile olan ili şkileri geli ştirerek ülkelerin petrol zengini olanlarının kaynaklarını Türkiye’ye aktarmayı sa ğlamaktır. Bu bankaların, şube-personel sayıları ve mevduat toplamlarının artış seyri incelendi ğinde bu amaçlarını önemli ölçüde gerçekle ştirdikleri söylenebilmektedir.

Katılım bankalarının esas aldı ğı kar-zarar ortaklı ğı prensibiyle üretimi desteklemesi, faiz riski ta şımadı ğından krizlerden etkilenmemesi ve sosyal refah üzerindeki olumlu etkileri klasik bankaların da dikkatini çekmi ş ve kısmi de olsa faizsiz bankacılık ürünlerine yönelmelerini sa ğlamı ştır. Bu bankalara örnek olarak, bünyelerinde faizsiz esaslara göre çalı şan birimler kuran, Citibank, HSBC Bank, Union Bank of Switzerland, Kleinwort Benson, ANZ Grindlays, Goldman Sachs gibi ünlü klasik bankalar verilebilir.

Faizsiz bankacılı ğın, insanlık için önemli bir deneyim oldu ğu gerçektir. Günümüze kadar bu bankalarının gösterdikleri olumlu geli şmelerin, önümüzdeki yıllarda da hızla devam edece ği dü şünülmektedir. Ancak bu geli şmenin ülkemizde devam edebilmesi için öncelikle katılım bankalarının i şleyi şinin ve özellikle faiz- kar payı ayırımının banka personeli ve mü şterilerine ö ğretilmesi

77

gerekmektedir.Halk nezdinde katılım bankalarının i şleyi şinin tam olarak kavranamaması, katılım bankalarını olumsuz etkilemeye devam etmektedir.

Finansal verilere bakıldı ğında sektördeki en büyük ihtiyacın şubele şme ve daha çok mü şteriye ula şma oldu ğu sonucu ifade edilebilmektedir.Faiz sistemi ile çalı şan bankaların ürün paritesi daha geni ş olması sebebiyle mü şterilerin cazibesini çekmektedirler.Bunun için Katılım Bankaları mü şterileri kendine çekebilecek ürünler geli ştirerek rekabet edebilirli ğini göstermeleri gerekmektedir.

78

ÖZGEÇM İŞ

Faruk ÖZBAY

Yüksek Lisans

Egitim

Lisans: 2010 Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİ BF, İş letme Bölümü

Lise: 2005 Ahmetli Şehit Hakkı Erdo ğan Lisesi, Matematik Bölümü

iş/istihdam

2012-Bankacılık, Albaraka Türk Katılım Bankası

Kisisel Bilgiler

Dogum yeri ve yılı : Turgutlu / Manisa, 09 Şubat 1988

Cinsiyet: Erkek

Yabancı Dil

İngilizce

79

KAYNAKÇA

1. ACAR ve ARSLANER ,jang Ji- Hyang, çev: Mustafa Acar, Elif Nur Arslaner, The Politics of Islamic Banks in Turkey ,The University of Texas at Austin, 2003, s:2 2. AKGÜZ öztin , “100 Soruda Türkiye’de Bankacılık”, s.36-37 http://books.google.com.tr/books/about/100_soruda_T%C3%BCrkiye_de_ bankac%C4%B1l%C4%B1k.html?id=pzYzAAAAIAAJ&redir_esc=y eri şim:"20.12.2013" 3. AKIN Cihangir, “Faizsiz Bankacılık ve Kalkınma”, İstanbul: Kayıhan Yayınları, 1986. 4. ALBARAKA TÜRK Katılım Bankası,http://www.albarakaturk.com.tr eri şim:(22.12.2013) 5. ALTANER Serkan, "Türkiye'de Özel Finans Kurumlarının Bankacılık Sektörü İçindeki Yeri", Yüksek Lisans Tezi, istanbul, 2002. s:38-39. 6. APAK Sudi; “Uluslararası Finansal Teknikler”, Bilim ve Teknik Yayınevi, 2. Baskı, İstanbul, 1995 7. ARAS ,Osman Nuri," reel ekonomiye katkıları bakımından katılım bankalarının kullandırdı ğı fonların analizi",Ekonomi Bilimleri Dergisi,2011 8. ARTUN, Tuncay ; İş levi Geli şimi ve Sorunlarıyla Türkiye’de Bankacılık, Tekin Yayınevi, İstanbul 1993. 9 9. ASYA Katılım Bankası A. Ş.,Ticari/Kurumsal,2011, http://www.bankasya.com.tr(23.11.2013) 10. AUSAF Ahmad ‘Contemporary Experiences Of Islamic Banks: A Survey’, Islamıc Financial Institutions Seminar Proceedings Series No: 27, Islamic Development Bank-Islamic Research And Training Institute, Jeddah, 1995. 11. BANKASYA Katılım Bankası Web Sitesi http://www.bankasya.com.tr/ticari-kurumsal.aspx eri şim:20.12.2013

12. BA ŞARAN Musa, "Özel Finans Kurumlarında Hesap İş leri Düzeni", Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2003. s: 4.

80

13. BATTAL, Ahmet, Bankalarla Karsıla ştırmalı Olarak Hukuki Yönden ÖFK, BTHAE Yay., Ankara, 1999, s. 10

14. BAYINDIR Servet , “ İslam Hukuku Penceresinden Faizsiz Bankacılık”, Ra ğbet Yayınları, İstanbul, 2005, s.26 -27.

15. BERBEROGLU H., “Faizsiz Bankacılık Nakit Yönetimi” Doktora Tezi,2004 16. BİLMEN Ömer Nasuhi, “Hukuk-i İslamiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu”, Bilmen Yayınevi, İstanbul (Tarihsiz). 17. BUDUR Erdem, "Türkiye'de Özel Finans Kurumlarının Yeniden Yapılandırılması", Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2003. s: 15 18. COL İN Firer; Money and Islam- Muslims Torn Between Belief And Finance, N.Y.C., 1998 19. DÖNDÜREN Hamdi, Şamil İslam Ansiklopedisi, cilt.4 Şamil Yayınevi, İstanbul, 1997 20. EKREN ,Nazım, De ğişen Çevre Ko şulları ve Özel Finans Kurumları: Yeni Tercihler ve Stratejik Öncelikler, Türkiye’de Özel Finans Kurumları Teori ve Uygulama, Albaraka Türk Yayınları, İstanbul,2000, s.43 21. ERDO ĞAN Do ğa," katılım bankacılı ğı ve türk ekonomisine katkıları" , Marmara üniversitesi yüksek lisans tezi" 2011. 22. EROL Hayriye Meltem , ‘Dünyada ve Türkiye’de Bankacılık Sektörünün Geli şimi ve Türkiye’de Kamu Bankalarının Yeniden Yapılandırılması’, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Soysal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2006. 23. ERSÖZ ,Halis Yunus, "Türkiye’de Kurumsal Sosyal Sorumluluk Anlayı şının Geli şmesinde Meslek ve Sivil Toplum Kurulu şları", İstanbul Ticaret Odası Yayını, Yayın No:2007-36, İstanbul. S.36 24. ERTÜRK ,Ahmet, (2000), Türkiye’de Özel Finans Kurumlarının Dün, Bugün ve Yarını, Albaraka Türk Yayınları, İstanbul.s.12 25. ESK İCİ ,Mustafa Mürsel,(2007), “Türkiye’de Katılım Bankacılı ğı Uygulaması ve Katılım Bankalarının Mü şteri Özellikleri”, Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta.s.108

81

26. ESK İCİOĞLU Osman,DEÜ İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Ö ğretim Üyesi http://www.enfal.de/oe73.htm eri şim:10.12.2013 27. EYÜPG İLLER Servet , “Banka İş letmecili ği Bilgisi”, Ankara: BTH Enstitüsü, 1988, s.26 28. GİLBART James William , “ The History and Principles of Banking”, http://books.google.com/books?hl=tr&lr=&id=VjTk3rQ- XCwC&oi=fnd&pg=PA1&dq=argentarii+numularii&ots=Bsji7xe- UW&sig=DTGqrYtZE5vzEYfXIEUdfZrypnk#PPA6,M1 (Eri şim Tarihi:15.12.2013). 29. GÖKSEN İ Karagöz, İslami Bankacılık,2002 30. GÜÇTEK İN Murat, "Özel Finans Kurumu Organizasyonu, Sorunlan ve Çözüm Önerileri", Yüksek Lisans Tezi, Gebze, 1997. s:3-4. 31. GÜNAL Mehmet,” Türk Bankacılık Sektörünün Sorunları ve Gelece ği”, Ankara:NATO Yayınları, 2001 32. GÜNAL Vural, “Bankacılık Hukukuna İli şkin Esaslar” Legal Kitabevi, İstanbul, 2008 33. HAMUD Sami H. A., “Tatwir el-A’mal el- Masrifiyye bima Yettifiqu we’ ş-Seriati’l-İslamiyye”, Kahire 1976. 34. IŞIKTAÇ,Muhip Şeyda ,çevrimiçi:"www.isiktac.av.tr/files/Bankacilik%2 0Tarihce.pdf "eri şim:20/11/2013 35. KARAMAN, Hayrettin, http://www.hayrettinkaraman.net/sc/00137.htm (Erisim: 20.12.2013) 36. KARAPINAR Aydın, özel finans kurumları ve muhasebe uygulamaları, gazi kitapevi, 2003, ankara. s:13-14 37. KUR'AN ,Bakara suresi:280.ayet 38. KUVEYT TÜRK Katılım Bankası A. Ş..Bireysel Bankacılık,2011, http://www.kuveytturk.com.tr/(23.11.2013) 39. LOQMAN , Muhammad, “Islamic Banking and Business Laws With Economic Development”, Islam and Development in Asia , Institute of Islamic Understanding Malaysia, Kuala Lumpur, 1998,s.39 40. MUSL İM ve DAVUD, Musakat s, 81; Buyu, 12.(tarihsiz)

82

41. ÖZGÜR Ersan , ‘Katılım Bankalarının Finansal Etkinli ği ve Mevduat Bankaları ile Rekabet Edebilirli ği’, Doktora Tezi , Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Afyon, 2007, s.16 42. ÖZSOY İsmail, “Faiz ve Problemleri” Nil Yayınları, İzmir, 1994 43. ÖZTEK İN,Mukim,http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1315063 -oztekin-katilim-bankalarinin-payinin--10a-cikmasi-bekleniyor eri şim:20.12.2013 44. ÖZTOP Fahri,’Özel Finans Kurumlarının Vergilendirilmesi’ Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006, s:25 45. PERVEZ ,Imtiaz, “Islamic Banking and Finance” Information Sources of Islamic Banking, 1980- 1990 46. POLATKAN Ra şit Bora, "İslam Bankacılı ğı ve Türkiye'de Özel Finans Kurumları", Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale, 1998 47. RE İSO ĞLU, Seza http://www.tbb.org.tr/Dosyalar/Arastirma_ ve_Raporlar/ konut_edinm .pdf eri şim:25.12.2013 48. RG ,Resmi Gazete, 19 Aralık 1983, Sayı:18256 49. ŞEKERC İ Osman, İslam Şirketleri Hukuku , İstanbul: Marifet Yayınları, 2001, s56 50. SEZER Murat , “Finans Baronlarının Dünya İmparatorlu ğu” , http://www.metalurji.org.tr/dergi/dergi141/d141_1217.pdf (Eri şim Tarihi: 02.11.2013). 51. SUNGUR Turgut , “Banka Tekni ği İş letmeleri”, 2. Baskı, Ankara: BTHA Enstitüsü, 1998 52. TAKAN Mehmet , “Bankacılık Teori, Uygulama ve Yönetim”, Ankara : Nobel Yayınları, 2001. 53. TBB ,50.Yılında Türkiye Bankalar Birli ği ve Türkiye’de Bankacılık Sistemi,2007 Sayfa 41.

54. TDK, http://tdkterim.gov.tr , eri şim:20.12.2013 55. TKBB , (2007), “Katılım Bankacılı ğının Geli şim Potansiyeli Göz Kama ştırıyor”, Dünya’da veTürkiye’de Faizsiz Bankacılık, Türkiye Katılım Bankaları Birli ği Yayınları, İstanbul, s.9

83

56. TKBB, http://tkbb.org.tr/sorularla-katilim- bankaciligi.aspx?pageID=110#887 (eri şim:20.11.2013) 57. TKBB ," Dünyada ve Türkiye'de Faizsiz Bankacılık", İstanbul, 2005, s:29- 31 58. TOSUN ,Mustafa, “Türk Mali Sisteminde Özel Finans Kurumları Deneyimi ve ÖFK’ların Türk Banka Sistemi İçindeki Yeri”, B.Cemal Rodoplu, Türkiye’de Özel Finans Kurumları Teori ve Uygulama, Albaraka Türk Yayınları, İstanbul, (2000).s.108 59. TÜRKER Murat, "MENA Bölgesi Faizsiz Bankacılık Fonlarının Ülkemiz Ekonomisine Kazandırılması :Tavarruk yada Uluslar arası Murabaha,"(2004), eri şim.10.12.2013 60. TURKISH BANK, http://www.turkishbank.net/tr/kurumsal-ve-ticari/dis- ticaretkurumsal/ harici -ve-garanti-mektuplari eri şim:25.12.2013 61. TÜRK İYE F İNANS , Katılım Bankası, http://www.turkiyefinans.com.tr/tr/hakkimizda/tarihce.aspx eri şim: 01.12.2013 62. TÜRKMENO ĞLU Rüveyde Ebru."Katılım Bankacılı ğı ve Türkiye'deki Finansal yapı",2007.s:23 63. UÇAR Mustafa, Türkiye’de – Dünyada Faizsiz Bankacılık ve Hesap Sistemleri, Faisal E ğitim ve Yardımla şma Vakfı Yayınları, 2001 64. UÇAR , Mehmet, ( 1992), Türkiye’de-Dünya’da Faizsiz Bankacılık ve Hesap Sistemleri, Fey Vakfı, İstanbul,s.171 65. ULUTAN Burhan , Bankacılı ğın Tekamülü, Ankara, s.16; Mevnier, Davphin , Bankacılık Tarihi, (1969), (trc:Aykut Akıncılar), İstanbul,s.11; Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, (1986), “Hammurabi” md., İstanbul, C. II,1957. 66. VAKIFBANK, http://www.vakifbank.com.tr/kabulaval- kredileri.aspx?pageID=723 eri şim:25.12.2013

84

67. YARDIMCIO ĞLU Mahmut , BÜYÜK ŞALVARCI Ahmet, “Bankacılık Sektörü Prati ğinde Faaliyet Tabanlı Maliyet Sistemi”, Maliye Dergisi, Temmuz-Aralık 2007. 68. YILDIRIM,O ğuz ,http://www.cu.edu.tr/insanlar/mceker/banka%20ve%20 sermaye%20piyasas%C4%B1%20hukuku/bankac%C4%B1l%C4%B1k% 20sekt%C3%B6r%C3%BC- tarihi%20geli%C5%9Fim.doc (eri şim:20.12.2013) 69. YILMAZ Eyüp , “Türkiye'de Kredi Kartı Uygulaması ve Ekonomik Etkileri”, İstanbul, 2000.s:4 70. YÜCE Ay şe, "Islamic Financial Houses İn Turkey", Journal of Academy of Business and Economics,2003. 71. ZA İM Sabahattin, İslam Ekonomisinin Temelleri ve Faizsiz Finans Sistemindeki Yeni Geli şmeler, İstanbul, 2006. s: 108-109.

85