T.C. ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ

ANTALYA İLİ GÜNDOĞMUŞ İLÇESİ ÜMÜTLÜ KÖYÜ “ÜMÜTLÜ KÖYÜNDE KADIN”

LİSANS BİTİRME ÇALIŞMASI HAZIRLAYAN: YASİN EKMEN

BÖLÜMÜ: ANTROPOLOJİ

HAZİRAN 2009

II

ÖNSÖZ

Bu çalışma İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü lisans bitirme çalışması olarak hazırlanmıştır. Konusu, ili, Gündoğmuş ilçesi, Ümütlü köyünde hane başkanı eşlerinin ve onların ailelerinin yaşayışları, ayrıca araştırma yapılan köyün Sosyo-kültürel ve ekonomik yapısını açıklamayı amaçlamaktadır.

"Türkiye Geleneksel Kültür Haritası" projesi kapsamında 1995-1996 yılları arasında Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerinde başlatılan araştırmanın bir uzantısı olarak 2005-2006 yıllarında Antalya ve Kastamonu illerine gidilerek bu illerde araştırmalar yapılmıştır. Antalya ilinin 13, Kastamonu ilinin ise 1 ilçesine gidilmiştir.

Köy ve hane başkanı eşlerine ait olan bilgiler, 2005 Mayıs ayında uygulanan deneme mülakatları ve sonrasındaki 2005 Ağustos ayında yapılan sahaya çalışması ve ziyaretler ile toplanmıştır. Çalışma ikişer kişilik bir ekipler tarafından yürütülmüştür. Çalışma 2004-2005 öğretim yılında başlamış olup, 2005-2006 öğretim yılında son bulmuştur.

Yasin Ekmen Haziran 2009 İstanbul

III

TEŞEKKÜR

Bu çalışmayı yapabilecek düzeye gelmemde bana dört yıl boyunca yardım eden Prof. Dr. Taylan Akkayan ve Prof. Dr. Yüksel Kırımlı olmak üzere bütün hocalarıma teşekkürler.

Bu araştırmanın öncesinde ve sonrasında benimle birlikte olan tez eşim Volkan Levent Soylu’ya çok teşekkür ediyorum. Bunun yanında köyde insanları bulma ve bizi evlerine götürme konusundaki eşsiz yardımlarından dolayı Bilal Arslan’a teşekkür ederim. İlçede kahvesi bulunan bize her türlü yardımı esirgemiyen Mehmet Tekin’e Ümütlü köyünü seçmemizde bize yardımcı olan Ali ve Erdem hocalara ve misafirperverlikleri için bütün Ümütlü köyü halkına teşekkürler.

Dört yıl boyunca aynı ortamda eğitim aldığım, yaşadığımız iyi - kötü tüm anılarda birlikte olduğum bütün sınıf arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.

Bütün yaşamım ve eğitim hayatım boyunca bana maddi manevi her türlü desteği veren, hayata tutunabilmek için bana çalışmam gerektiğini öğreten, sevgisini hiç eksik etmeyen annem Nuriye Ekmen ve babam Hayreddin Ekmen’e sonsuz teşekkürler. Ayrıca üniversiteyi kazanmam için beni yönlendiren ablalarım Aynur Ekmen ve Havva İlknur Özdemir’e çok teşekkür ederim.

Yasin Ekmen Haziran 2009 İstanbul

IV

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ………………………………………………………………………...... II TEŞEKKÜR ……………………………………………………………………… III İÇİNDEKİLER …………………………………………………………………... IV HARİTA LİSTESİ ……………………………………………………………….. X GRAFİK LİSTESİ ……………………………………………………………….. XI FOTOĞRAF LİSTESİ………………………………………………………….... . XII GÖRSEL BELGELEME FOTOĞRAF LİSTESİ…………………………….... XIII YAZI İÇİNDE GEÇEN ÖZEL AMAÇLI TABLOLARIN LİSTESİ…………... XIV TABLO LİSTESİ……………………………………………………………...... XV YAZI İÇİNDE GEÇMEYEN TABLOLARIN LİSTESİ...... …………… XXX

I. BÖLÜM

GİRİŞ ………………………………………….…………………………...... 1 ANTROPOLOJİ’YE DAİR ………………….…………………...... 1 KIR İLE ŞEHİRİ AYIRAN KRİTERLER...... 2 KIRSAL ALAN’IN NEDEN İNCELENDİĞİ HAKKINDA...... 3

II. BÖLÜM

METODOLOJİ …………………………………………………………………... 6 SOSYAL BİR ARAŞTIRMADA BAŞLICA ADIMLAR...... ……………… 6 VERİ TOPLAMA YOLUYLA İLGİLİ AÇIKLAMALAR...... 6 —KONU SEÇİMİ …………………………………………………………………. 7 KONUNUN BELİRLENMESİ...... …………………………………. 8 İKİNCİ DÖNEM...... ……………………... 10 —SAHAYA ÇIKIŞ...... ………………………………………………………….... 10 —İKİNCİ SAHAYA ÇIKIŞ...... ……………………………… 12 —AĞUSTOS AYIN’DA SAHAYA ÇIKIŞ …………………………………..….. 14 ÜÇÜNCÜ DÖNEM...... ……………………………………...... 17 DÖRDÜNCÜ DÖNEM...... ……………………………..... 17 KİŞİSEL METODOLOJİ ………………………………………………………...... 18 V

III. BÖLÜM

ANTALYA İLİ …………………………………………………………………... 19 TARİHÇE ………………………………………………………………………... 19 COĞRAFİ YAPI …………………………………………………………………. 20 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ ………………………………………………………… 21 İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ …………………………………………………….. 25 NÜFUS …………………………………………………………………………… 26 EKONOMİ ……………………………………………………………………….. 27 ULAŞIM …………………………………………………………………………. 28

IV. BÖLÜM

GÜNDOĞMUŞ İLÇESİ VE KISA TARİHİ………………………………...... 29 TARİHİ VE TURİSTİK YERLERİ...... …………………………………...... 30 GÜNDOĞMUŞ’UN COĞRAFİ KONUMU ve İKLİMİ……………….... 37 NÜFUS ...... ………………………………………………………………………. 39 TRAFİK ve ULAŞIM………………………………………………………….. 39 KÖY YOLLARININ DURUMU ……………………………………...... 39 EĞİTİM …………………………………………………………………………... 39 SAĞLIK………………………………………………………………………….... 40 EKONOMİ……………………………………………………………………….... 40

V. BÖLÜM

ÜMÜTLÜ KÖYÜ ………………………………………………………………... 41 ÜMÜTLÜ KÖYÜNÜN TARİHÇESİ ….....………………………………..... 41

VI. BÖLÜM

DEMOGRAFİK YAPI …………………………………………………………… 42 HANE KAVRAMI ……………………………………………………………….. 42 VI

AİLE KAVRAMI …………………………………………….…………………... 43 ÜMÜTLÜ KÖYÜNDE HANE BAŞKANI EŞİ MÜLAKATLARINA GÖRE HANE BÜYÜKLÜĞÜ …………….……………………..……………………….. 44 HANE BAŞKANI EŞİNİN DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ ...... 45 —STATÜ …………………………………………………………………………. 45 —YAŞ …………………………………………………………………………….. 45 —DOĞUM YERİ ………………………………………………………………….. 46 —EĞİTİM DURUMU ……………………………………………………………... 46 —MEDENİ HALİ …………………………………………………………………. 46 —ÇALIŞMA DURUMU …………………………………………………………… 47 —EBEVEYN DURUMU …………………………………………………………… 48

VII. BÖLÜM

EVLİLİK …………………………………………………………………………..... 49 ÜMÜTLÜ KÖYÜNDE EVLİLİK ……………………………………………….. 50 EVLİLİKTE GERÇEKLEŞEN AŞAMALAR…………………...……………….. 52 GÖRÜCÜ VE SORUŞTURMA ………………………………………………….. 52 KIZ İSTEME VE SÖZ…………………………………………………………….. 53 NİŞAN…………………….……………………………………………………….. 53 ÇEYİZ SERME…………………………………………………………………….. 53 KINA GECESİ……………………………………………………………………... 54 NİKAH …………………………………………………………………………….. 54 DÜĞÜN…………………………………………………………………………….. 55 GELİN ALMA..…………………………………………………………………….. 55 EL ÖPME……………………………………………………………………………. 55 İKAMET DURUMU………………………………………………….…………….. 60

VIII. BÖLÜM

GÖÇ ………………………………………………………………………………… 61

VII

IX. BÖLÜM

DOĞUM ..………………………………………………………………………..... 62 DÜŞÜK YAPAN KADINLAR ………………………………………………….... 63 KÜRTAJ YAPTIRAN KADINLAR……………………………………………….. 64 ÖLÜ DOĞUM YAPAN KADINLAR……………………………………………... 64 CANLI DOĞUMDAN SONRA ÖLEN ÇOCUK OLMA DURUMU …………...... 64 KONUŞULANIN ÇOCUĞU OLMA DURUMU ……………………………….. ... 65 ŞU AN Kİ EVLİLİĞİNDEN OLAN ÇOCUKLARININ ÖZELLİKLERİ………. ... 65 SAĞ/ÖLÜ ÇOCUKLAR…………………………………………………………. ... 65 SAĞ ÇOCUKLAR……………………………………………………………….. ... 66 ÖLÜ ÇOCUKLAR……………………………………………………………….... 66 AİLE PLANLAMASI……………………………………………………………..... 67 KUNDAKLAMA DURUMU…………………………………………………….... 67 BEZ BAĞLAMA DURUMU …………………………………………………….... 68 EMZİRME DURUMU…………………………………………………………….... 69

X. BÖLÜM

SÜNNET ………………………………………………………………………….... 70 SÜNNETTE YAPILAN AŞAMALAR…………………………………………...... 72

XI. BÖLÜM

BESLENME ………………………………………………………………………. 73 BESİN NEDiR?...... …………………………………………….. 73

XII. BÖLÜM

SAĞLIK – TEMİZLİK …………………………………………………………….. 77 TEMİZLİK NEDİR?..……………………………………………………………..... 77 KÖYÜN SAĞLIĞININ ANTROPOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ.... 81

VIII

XIII. BÖLÜM

YAYLA ………………….………………………………………………………...... 84

XIV. BÖLÜM

MESKEN……………… …………………...... 85 SABİT KIR YERLEŞMELERİ……….……………………………………………... 85

XV. BÖLÜM

EKONOMİ ……………………………………………………………………….... 87

XVI. BÖLÜM

HAYVANCILIK …………………………………………………………………... 89 UMUTLU KÖYÜNDE BESLENEN BÜYÜKBAŞ HAYVANLAR VE ÖZELLİKLERİ…………………………………………………………………….... 89 ÜMÜTLÜ KÖYÜNDE BESLENEN KÜÇÜKBAŞ HAYVANLAR VE ÖZELLİKLERİ…………………………………………………………………….... 90 UMUTLU KÖYÜNDE BESLENEN KÜMES HAYVANLARI VE ÖZELLİKLERİ……………………………………………………………………..... 91 UMUTLU KÖYÜNDE ARICILIK VE ÖZELLİKLERİ…………………………..... 92 UMUTLU KÖYÜNDE BESLENEN DİĞER HAYVANLAR VE ÖZELLİKLERİ... 92 HAYVANLARIN SAĞILMA DURUMU …………………………………….….... 92

XVII. BÖLÜM

KANAAT VE TUTUMLAR ……………………………………….……………… 94 KONUŞULANLARIN GAZETE OKUMA DURUMU…………………………… 94 KONUŞULANLARIN TELEVİZYON İZLEME DURUMU …………………….. 95 KONUŞULANLARIN RADYO DİNLEME DURUMU…………………………... 96 KONUŞULANLARIN YAPMAK İSTEDİKLERİ MESLEKLER ………………... 96

IX

XVIII. BÖLÜM

ÖZEL AMAÇLI TABLOLAR VE YORUMLARI………………………………… 98

XIX. BÖLÜM

GÖRSEL BELGELEME ÇALIŞMASI …………………...... 101 SAÇ KESİMİ...... …………………...... ………………... 101 SAÇ NEDİR? …………………………………………………………………...... 101 SAÇ KESİMİNDE KULLANILAN MALZEMELER EL MAKİNASI …………………………………………………...... 101 SAÇ KESİM İŞLEMİ…………………………………………………………….... 102

XX. BÖLÜM

SONUÇ ………………………………………………………………………….... 103 ÖNERİLER ……………………………………………………………………….. 107 KAYNAKÇA…………………………………………………………………...... 108 ÖZGEÇMİŞ ………………………………………………………………....…...... 113

EKLER

—FOTOĞRAFLAR —GÖRSEL BELGELEME FOTOĞRAFLARI —TABLOLAR —GRAFİKLER —F-2 HANE BAŞKANI EŞİ MÜLAKATI —F-2 KOD FORMU —YÖNERGE —CD

X

HARİTA LİSTESİ

HARİTA № AÇIKLAMASI

HARİTA 1 TÜRKİYE HARİTASI

HARİTA 2 ANTALYA İLİ’NİN TÜRKİYE HARİTASINDAKİ YERİ

HARİTA 3 ANTALYA İLÇELER HARİTASI

HARİTA 4 GÜNDOĞMUŞ HARİTASI

XI

GRAFİK LİSTESİ

GRAFİK № AÇIKLAMASI

GRAFİK 1 KONUŞULAN HANE BAŞKANLARININ EĞİTİM DURUMU

GRAFİK 2 KONUŞULAN HANE BAŞKANLARININ ÇALIŞMA DURUMU

KONUŞULAN HANE BAŞKANLARININ İŞİ EKONOMİK DEĞİLSE GRAFİK 3 YAPTIĞI İŞLER KONUŞULAN HANE BAŞKANLARININ EBEVEYNLERİNİN GRAFİK 4 SAĞ/ÖLÜ OLMA DURUMU KONUŞULAN HANE BAŞKANLARININ E1K1 EVLİLİĞİ GRAFİK 5 OLANLARIN EŞ SEÇİMİ KONUŞULAN HANE BAŞKANLARININ EVLİLİKTE YAPTIKLARI GRAFİK 6 AŞAMALARIN NELER OLDUĞU KONUŞULAN HANE BAŞKANLARININ KIŞIN EVİN DİP-BUCAK GRAFİK 7 TEMİZLİĞİNİ NE SIKLIKTA YAPMA DURUMU KONUŞULAN HANE BAŞKANLARININ ÇAMAŞIRINI ÜTÜLEME GRAFİK 8 DURUMU KONUŞULAN HANE BAŞKANLARININ EKONOMİK KARARLARA GRAFİK 9 KATILMA DURUMU

GRAFİK 10 KONUŞULAN HANEDE HAYVAN BESLEME DURUMU

GRAFİK 11 KONUŞULAN HANEDE BESLENEN HAYVANLARIN TÜRLERİ

GRAFİK 12 KONUŞULAN HANE BAŞKANININ GAZETE OKUMA DURUMU

KONUŞULAN HANE BAŞKANININ AİLE PLANLAMASI GRAFİK 13 UYGULAMA DURUMU (-49 YAŞ İÇİN)

XII

FOTOĞRAF LİSTESİ

FOTOĞRAF № AÇIKLAMA

FOTOĞRAF 1 : GÜNDOĞMUŞ’A GİRİŞ.-GÜNDOĞMUŞ YOLU FOTOĞRAF 2 : GÜNDOĞMUŞUN İÇİNDEN BİR GÖRÜNÜM FOTOĞRAF 3 : GÜNDOĞMUŞ HALK PAZARI FOTOĞRAF 4 : GÜNDOĞMUŞ’TA 19 MAYIS KUTLAMALARI FOTOĞRAF 5 : GÜNDOĞMUŞ LİSESİ VE BAHÇESİNDEKİ KUTLAMALAR FOTOĞRAF 6 : ÜMÜTLÜ’YE GİRİŞ FOTOĞRAF 7 : ESKİ MEZARLIK-KÖYÜN GİRİŞİNDE BULUNAN FOTOĞRAF 8 : ÜMÜTLÜ KÖY BAKKALI VE KAHVESİ FOTOĞRAF 9 : ÜMÜTLÜ BİRLEŞİK DERSLİKLİ İLKÖĞRETİM OKULU FOTOĞRAF 10 : ÜMÜTLÜDE KALDIĞIMIZ LOJMAN VE ÇOCUKLAR FOTOĞRAF 11 : LOJMANIN İÇİNDEN BİR GÖRÜNÜM FOTOĞRAF 12 : LOJMANDA KALDIĞIMIZ ODA FOTOĞRAF 13 : YEMEK MASASI FOTOĞRAF 14 : ÇEKYATIN ÜSTÜNDE DURAN MÜLAKATLAR FOTOĞRAF 15 : MUTFAK TEZGAHI VE LAVOBOSU FOTOĞRAF 16 : YEMEKLERİMİZİ PİŞİRDİĞİMİZ SET ÜSTÜ OCAK FOTOĞRAF 17 : ÜMÜTLÜ’DEKİ EVLERDEN BİR GÖRÜNÜM FOTOĞRAF 18 : GİRİŞTE BULUNAN ÇAMAŞIR VE BULAŞIK MAKİNASI FOTOĞRAF 19 : HATİCE ABLA’NIN MUTFAĞI FOTOĞRAF 20 : KİLİM DOKUMA FOTOĞRAF 21 : ÜMÜTLÜ’DE ÇALIŞAN KADINLAR FOTOĞRAF 22 : HASAN OCAK’IN EVİNİN ÖNÜNDEKİ TERAS FOTOĞRAF 23 : TERZİ ALİ ARSLAN’DA YEDİĞİMİZ AKŞAM YEMEĞİ FOTOĞRAF 24: MÜLAKAT ZAMANI FOTOĞRAF 25 : BİLAL ARSLAN FOTOĞRAF 26 : VOLKAN LEVENT SOYLU VE BEN

XIII

FOTOĞRAF LİSTESİ

FOTOĞRAF № AÇIKLAMA

FOTOĞRAF 1 SAÇ KESME MAKİNASI

FOTOĞRAF 2 SAÇ KESME MAKİNASININ PARÇALARI

FOTOĞRAF 3 SAÇ KESİMİ SIRASINDA MAKİNANIN TEMİZLENMESİ

FOTOĞRAF 4 KESİME BAŞLANAN SAÇIN GÖRÜNÜMÜ

FOTOĞRAF 5 KESİME BAŞLANAN SAÇIN ÖNDEN BAŞLAYIP ARKAYA KADAR KESİLMESİ

FOTOĞRAF 6 KESİME BAŞLANAN SAÇIN ARKADAN GÖRÜNÜMÜ

FOTOĞRAF 7 KESİME ARKADAN DEVAM EDİLEN SAÇIN GÖRÜNÜMÜ

FOTOĞRAF 8 YANDAN KESİME DEVAM EDİLEN SAÇIN GÖRÜNÜMÜ

FOTOĞRAF 9 KESİLME İŞLEMİ BİTMEK ÜZERE OLAN SAÇIN GÖRÜNÜMÜ

FOTOĞRAF 10 KESİLME İŞLEMİ BİTMİŞ SAÇIN GÖRÜNÜMÜ

FOTOĞRAF 11 YERE DÖKÜLEN SAÇLARIN GÖRÜNÜMÜ

FOTOĞRAF 12 MEHMET AMCA’NIN SAÇINI DÜZELTİRMESİNİN GÖRÜNÜMÜ

XIV

YAZI İÇİNDE GEÇEN ÖZEL AMAÇLI TABLOLARIN LİSTESİ

Tablo a-1 : Konuşulanın Radyo Dinleme Durumuna Göre Çalışma Durumu

Tablo a-2 : Konuşulanın Radyo Dinleme Durumuna Göre Televizyon İzleme Durumu

Tablo a-3: Konuşulanın Radyo Dinleme Durumuna Göre Gazete Okuma Durumu XV

YAZI İÇİNDE YER ALAN TABLOLARIN LİSTESİ DEMOGRAFİK YAPI

TABLO № AÇIKLAMA

TABLO A-1 HANE NÜFUSU TABLO A-2 KONUSULANIN STATÜSÜ TABLO A-3 KONUSULANIN YAŞI TABLO A-4 KONUSULANIN DOGUM YERI TABLO A-5 KONUŞULAN YURT İÇİ DOĞUMLU İSE BÖLGELERE DAĞILIMI TABLO A-7 KONUŞULANIN EĞİTİM DURUMU TABLO A- 8 KONUŞULANIN EĞİTİMİ VARSA EĞİTİM DÜZEYİ TABLO A - 9 KONUŞULANIN MEDENİ DURUMU TABLO A-10 KONUŞULANIN ÇALIŞMA DURUMU TABLO A-11 KONUŞULANIN YAPTIĞI İŞ SAYISI TABLO A-12 KONUŞULANIN İŞİNİN EKONOMİK OLMA DURUMU TABLO A-13 KONUŞULANIN İŞİ EKONOMİK DEĞİLSE YAPTIĞI İŞLER TABLO A-14 KONUŞULANIN EBEVEYN DURUMU

EVLİLİK

TABLO B-1 KONUŞULAN KADIN VE EŞİNİN KAÇINCI EVLİLİĞİ OLDUĞU TABLO B-2 E1K1 İSE; KONUŞULANIN EŞİNİN EVLİLİK YAŞI TABLO B-3 E1K1 İSE; KONUŞULANIN EVLİLİK YAŞI TABLO B-4 E1K1 İSE;NİKAH ŞEKLİ TABLO B-5 E1K1 İSE;RESMİ+DİNİ NİKAH YAPILDI İSE HANGİ NİKAH ÖNCE YAPILDI XVI

TABLO B-6 E1K1 İSE;RESMİ NİKAH ÖNCE YAPILDI İSE NEDENİ TABLO B-7 E1K1 İSE; DİNİ NİKAH ÖNCE YAPILDI İSE NEDENİ TABLO B-8 E1K1 İSE; EVLİLİK HANGİ NİKAHTAN SONRA BAŞLADI TABLO B-9 E1K1 İSE; KONUŞULAN EVLİ İSE EŞ SEÇİMİ NASIL OLDU TABLO B-10 E1K1 İSE; EVLİLİKTE YAPILAN AŞAMALARIN SAYISI TABLO B-11 E1K1 İSE; EVLİLİKTE YAPILAN AŞAMALARIN NELER OLDUĞU TABLO B-12 E1K1 İSE; NİŞAN YAPILDIYSA MEKAN OLARAK NEREDE YAPILDI TABLO B-13 E1K1 İSE; NİŞAN YAPILDIYSA İKRAM YAPILDI MI TABLO B-14 E1K1 İSE; DÜĞÜN YAPILDIYSA MEKAN OLARAK NEREDE YAPILDI TABLO B-15 E1K1 İSE; DÜĞÜN YAPILDIYSA İKRAM YAPILDI MI TABLO B-16 E1K1 İSE; NİŞAN YAPILDIYSA DAVET YAPILDI MI TABLO B-16.1 E1K1 İSE; NİŞANDA DAVET YAPILDIYSA NASIL YAPILDI TABLO B-17 E1K1 İSE; NİŞAN YAPILDIYSA OKU DAĞITILDI MI TABLO B-18 E1K1 İSE; NİŞANDA OKU DAĞITILDIYSA NE DAĞITILDI CEVAP SAYISI TABLO B-18.1 E1K1 İSE; NİŞANDA OKU DAĞITILDIYSA NE DAĞITILDI TABLO B-19 E1K1 İSE; DÜĞÜN YAPILDIYSA DAVET YAPILDI MI

XVII

TABLO B-19.1 E1K1 İSE; DÜĞÜNDE DAVET YAPILDIYSA NASIL YAPILDI TABLO B-20 E1K1 İSE; DÜĞÜN YAPILDIYSA OKU DAĞITILDI MI TABLO B-21 E1K1 İSE; DÜĞÜNDE OKU DAĞITILDIYSA NE DAĞITILDI CEVAP SAYISI TABLO B-21.1 E1K1 İSE; DÜĞÜNDE OKU DAĞITILDIYSA NE DAĞITILDI TABLO B-22 E1K1 İSE; EVLİLİK AŞAMALARINDA BOHÇA VERİLDİ Mİ TABLO B-23 E1K1 İSE; BOHÇA VERİLDİYSE KAÇ AŞAMADA VERİLDİ TABLO B-23.1 E1K1 İSE; BOHÇA VERİLDİYSE HANGİ AŞAMALARDA VERİLDİ TABLO B-24 E1K1 İSE; EVLİLİK AŞAMALARINDA TAKI TAKILDI MI TABLO B-25 E1K1 İSE; EVLİLİK AŞAMALARINDA PARA TAKILDI MI TABLO B-26 E1K1 İSE; EVLİLİKTEN SONRA ÇİFTLERİN YERLEŞTİKLERİ YER

GÖÇ

TABLO C-1 KONUŞULANIN DOĞUM YERİ İLE MEMLEKETİNİN AYNI OLMA DURUMU TABLO C-2 KONUŞULANIN DOĞUM YERİNİN ÇALIŞMA YAPILAN KÖY OLMA DURUMU TABLO C-3 KONUŞULAN KÖY DIŞI DOĞUMLU İSE BU KÖYE İLK KEZ KAÇ YAŞINDA GELDİĞİ

XVIII

TABLO C-4 KONUŞULAN KÖY DIŞI DOĞUMLU İSE BU KÖYE İLK KEZ KİMİNLE GELDİĞİNİN CEVAP SAYISI TABLO C-4.1 KONUŞULAN KÖY DIŞI DOĞUMLU İSE BU KÖYE İLK KEZ KİMİNLE GELDİĞİ TABLO C-5 KONUŞULAN KÖY DIŞI DOĞUMLU İSE BU KÖYE GELİŞ NEDENİ

DOĞUM

TABLO D-1 KONUŞULANIN GEBE KALMA DURUMU TABLO D-1.1 KONUŞULAN GEBE KALDIYSA TOPLAM KAÇ KEZ KALDIĞI TABLO D-2 KONUŞULANIN HALEN SÜREN GEBELİĞİ OLMA DURUMU TABLO D-3 KONUŞULANIN İLK GEBELİK YAŞI TABLO D-4 KONUŞULANIN EVLENDİKTEN NE KADAR SÜRE SONRA GEBE KALDIĞI(AY) TABLO D-5 KONUŞULANIN CANLI DOĞUM YAPMA DURUMU TABLO D-5.1 KONUŞULAN CANLI DOĞUM YAPTIYSA KAÇINCI GEBELİĞİNİN CANLI DOĞUM OLDUĞU TABLO D-5.2 KONUŞULAN CANLI DOĞUM YAPTIYSA KAÇ KEZ CANLI DOĞUM YAPTIĞI TABLO D-6 KONUŞULANIN İLK CANLI DOĞUMUNU KAÇ YAŞINDA YAPTIĞI TABLO D-7 KONUŞULANIN DÜŞÜK YAPMA DURUMU TABLO D-7.1 KONUŞULAN DÜŞÜK YAPTIYSA TOPLAM KAÇ KEZ DÜŞÜK YAPTIĞI TABLO D-8 KONUŞULANIN KÜRTAJ YAPTIRMA DURUMU XIX

TABLO D-9 KONUŞULANIN ÖLÜ DOĞUM YAPMA DURUMU TABLO D-10 KONUŞULANIN CANLI DOĞUMDAN SONRA ÖLEN ÇOCUĞU OLMA DURUMU TABLO D-10.1 KONUŞULANIN CANLI DOĞUMDAN SONRA ÖLEN ÇOCUĞUN VARSA SAYISI TABLO D-11 KONUŞULANIN CANLI DOĞUMUNDAN SONRA ÖLEN ÇOCUĞUNUN CİNSİYET DURUMU TABLO D-11 .1 KONUŞULANIN CANLI DOĞUMDAN SONRA ÖLEN KIZ ÇOCUĞU VARSA SAYISI TABLO D-11.2 KONUŞULANIN CANLI DOĞUMDAN SONRA ÖLEN ERKEK ÇOCUĞU VARSA SAYISI TABLO D-12 KONUŞULANIN ÇOCUĞUNUN OLMA DURUMU TABLO D-13 VARSA KONUŞULANIN SAHİP OLDUĞU TOPLAM ÇOCUK SAYISI TABLO D-14 KONUŞULANIN ŞU ANKİ EVLİLİĞİNDEN SAĞ/ÖLÜ ÇOCUĞUNUN OLMA DURUMU TABLO D-15 VARSA KONUŞULANIN SAĞ/ÖLÜ TOPLAM ÇOCUK SAYISI TABLO D-16 KONUŞULANIN ŞU ANKİ EVLİLİĞİNDEN OLAN SAĞ-ÖLÜ TOPLAM ERKEK ÇOCUK SAYISI TABLO D-17 KONUŞULANIN ŞUANKİ EVLİLİĞİNDEN OLAN SAĞ-ÖLÜ TOPLAM KIZ ÇOCUK SAYISI

XX

TABLO D-18 KONUŞULANIN ŞU ANKİ EVLİLİĞİNDEN SAĞ ÇOCUĞUNUN OLMA DURUMU TABLO D-19 KONUŞULANIN ŞUANKİ EVLİLİĞİNDEN OLAN TOPLAM SAĞ ÇOCUK SAYISI TABLO D-20 KONUŞULANIN ŞUANKİ EVLİLİĞİNDEN OLAN SAĞ TOPLAM ERKEK ÇOCUK SAYISI TABLO D-21 KONUŞULANIN ŞUANKİ EVLİLİĞİNDEN OLAN SAĞ TOPLAM KIZ ÇOCUK SAYISI TABLO D-22 KONUŞULANIN ŞU ANKİ EVLİLİĞİNDEN ÖLÜ ÇOCUĞUNUN OLMA DURUMU TABLO D-23 KONUŞULANIN ŞUANKİ EVLİLİĞİNDEN OLAN TOPLAM ÖLÜ ÇOCUK SAYISI TABLO D-24 KONUŞULANIN ŞUANKİ EVLİLİĞİNDEN OLAN ÖLÜ TOPLAM ERKEK ÇOCUK SAYISI TABLO D-25 KONUŞULANIN ŞUANKİ EVLİLİĞİNDEN OLAN ÖLÜ TOPLAM KIZ ÇOCUK SAYISI TABLO D-26 KONUŞULANIN AİLE PLANLAMASI UYGULAMA DURUMU (-49 YAŞ İÇİN) TABLO D-27 KONUŞULANIN İLK ÇOCUĞUNU KUNDAKLAMA DURUMU TABLO D-28 KONUŞULAN İLK ÇOCUĞUNU KUNDAKLADIYSA SÜRESİ(AY) TABLO D-29 KONUŞULANIN SON ÇOCUĞUNU KUNDAKLAMA DURUMU TABLO D-30 KONUŞULAN SON ÇOCUĞUNU KUNDAKLADIYSA SÜRESİ (AY) TABLO D-31 KONUŞULANIN İLK ÇOCUĞUNA BEZ BAĞLAMA DURUMU TABLO D-32 KONUŞULANIN SON ÇOCUĞUNA BEZ BAĞLAMA DURUMU

XXI

TABLO D-33 KONUŞULANIN İLK ÇOCUĞUNU EMZİRME DURUMU TABLO D-34 KONUŞULAN İLK ÇOCUĞUNU EMZİRDİYSE SÜRESİ(AY) TABLO D-35 KONUŞULANIN SON ÇOCUĞUNU EMZİRME DURUMU TABLO D-36 KONUŞULAN SON ÇOCUĞUNU EMZİRDİYSE SÜRESİ(AY)

SÜNNET

TABLO E-1 KONUŞULANIN SÜNNET OLAN ÇOCUĞUNUN OLMA DURUMU TABLO E-2 KONUŞULANIN SÜNNET OLAN ÇOCUĞU VARSA SAYISI TABLO:E-3 İLK ÇOCUĞUN SÜNNETİ YALNIZ OLMA DURUMU TABLO:E-4 İLK ÇOCUĞUN KAÇ YAŞINDA SÜNNET OLDUĞU TABLO:E-5 İLK ÇOCUĞUN SÜNNETİNİN YAPILDIĞI YER TABLO:E-6 İLK ÇOCUĞUN SÜNNETİNİ YAPAN KİŞİ TABLO:E-7 SON ÇOCUĞUN SÜNNETİ YALNIZ OLMA DURUMU TABLO:E-8 SON ÇOCUĞUN KAÇ YAŞINDA SÜNNET OLDUĞU TABLO:E-9 SON ÇOCUĞUN SÜNNETİNİN YAPILDIĞI YER TABLO:E-10 SON ÇOCUĞUN SÜNNETİNİ YAPAN KİŞİ TABLO:E-11 İLK ÇOCUĞUN SÜNNET TÖRENİNDE AŞAMA YAPILMA DURUMU

XXII

TABLO:E-11.1 İLK ÇOCUĞUN SÜNNET TÖRENİNDE YAPILAN AŞAMALARIN CEVAP SAYISI VE YAPILAN AŞAMALAR TABLO:E-11.1-a SON ÇOCUĞUN SÜNNET TÖRENİNDE AŞAMA YAPILMA DURUMU TABLO:E-11.1-b SON ÇOCUĞUN SÜNNET TÖRENİNDE YAPILAN AŞAMALARIN CEVAP SAYISI VE YAPILAN AŞAMALAR TABLO:E-12 SÜNNETTE AŞAMA YAPILDIYSA DÜĞÜN YAPILMA DURUMU TABLO:E-12.1 SÜNNETTE DÜĞÜN YAPILDIYSA MEKANI CEVAP SAYISI TABLO:E-12.2 SÜNNETTE DÜĞÜN YAPILDIYSA MEKANI TABLO:E-13 SÜNNETTE AŞAMA YAPILDIYSA MEVLÜT YAPILMA DURUMU TABLO:E-13.1 MEVLÜT YAPILDIYSA MEKANI TABLO:E-13.2 SÜNNETTE MEVLÜT YAPILDIYSA MEKANI TABLO:E-14 SÜNNETTE DÜĞÜN YAPILDIYSA İKRAM YAPILMA DURUMU TABLO:E-14.1 SÜNNETTE DÜĞÜN YAPILDIYSA İKRAM SAYISI VE TÜRÜ TABLO:E-15 SÜNNETTE MEVLÜT YAPILDIYSA İKRAM YAPILMA DURUMU TABLO:E-15.1 SÜNNETTE MEVLÜT YAPILDIYSA İKRAM SAYISI VE TÜRÜ TABLO:E-16 SÜNNETTE TAKI TAKILMA DURUMU TABLO:E-17 SÜNNETTE PARA TAKILMA DURUMU

XXIII

BESLENME

TABLO:F-1 YAZIN KAHVALTIDA YENİLEN İÇİLEN ÇEŞİT SAYISI TABLO:F-2 YAZIN KAHVALTIDA YENİLEN İÇİLENLERİN NELER OLDUĞU TABLO:F-3 KIŞIN KAHVALTIDA YENİLEN İÇİLEN ÇEŞİT SAYISI TABLO:F-4 KIŞIN KAHVALTIDA YENİLEN İÇİLENLERİN NELER OLDUĞU TABLO:F-5 YEMEKLERİN NEREDE YENİLDİĞİ TABLO:F-6 KONUŞULANIN YAZIN EKMEDİĞİNİ SATIN ALMA DURUMU TABLO:F-6.1 KONUŞULANIN YAZIN EKMEDİĞİNİ NEREDEN SATIN ALDIĞI TABLO:F-7 KONUŞULANIN KIŞIN EKMEDİĞİNİ SATIN ALMA DURUMU VE NEREDEN ALDIĞI TABLO:F-7.1 KONUŞULANIN KIŞIN EKMEDİĞİNİ NEREDEN SATIN ALDIĞI TABLO:F-8 KONUŞULANIN YAZIN EKMEDİĞİNİ KENDİ YAPMA DURUMU VE EKMEĞİN TÜRÜ TABLO:F-9 KONUŞULANIN KIŞIN EKMEDİĞİNİ KENDİ YAPMA DURUMU VE EKMEĞİN TÜRÜ TABLO:F-10 EVDE ET TÜKETİLME DURUMU TABLO:F-11 EVDE ET TÜKETİLİRSE TÜR SAYISI VE ET TÜRLERİ TABLO:F-12 EVDE GIDA MADDESİ YAPILMA DURUMU TABLO:F-13 EVDE GIDA MADDESİ YAPILIRSA TÜR SAYISI XXIV

TABLO:F-14 EVDE YAPILAN GIDA MADDELERİNİN NELER OLDUĞU TABLO:F-15 YEMEKLERDE KULLANILAN YAĞIN TÜRÜ

SAĞLIK-TEMİZLİK

TABLO: G-1 YAZIN EVDE BULAŞIĞI YIKAYAN CEVAP SAYISI VE KİMLERİN YIKADIĞI TABLO:G-2 YAZIN BULAŞIKLARIN NASIL YIKANDIĞI TABLO:G-3 YAZIN BULAŞIKLARIN NEREDE YIKANDIĞI TABLO: G-4 KIŞIN EVDE BULAŞIĞI YIKAYAN CEVAP SAYISI VE KİMLERİN YIKADIĞI TABLO:G-5 KIŞIN BULAŞIKLARIN NASIL YIKANDIĞI TABLO:G-6 KIŞIN BULAŞIKLARIN NEREDE YIKANDIĞI TABLO: G-7 YAZIN EVDE ÇAMAŞIRI YIKAYAN CEVAP SAYISI VE KİMLERİN YIKADIĞI TABLO:G-8 YAZIN ÇAMAŞIRLARIN NASIL YIKANDIĞI TABLO:G-9 YAZIN ÇAMAŞIRLARIN NEREDE YIKANDIĞI TABLO: G-10 KIŞIN EVDE ÇAMAŞIRI YIKAYAN CEVAP SAYISI VE KİMLERİN YIKADIĞI TABLO:G-11 KIŞIN ÇAMAŞIRLARIN NASIL YIKANDIĞI TABLO:G-12 KIŞIN ÇAMAŞIRLARIN NEREDE YIKANDIĞI TABLO: G-13 YAZIN EVİN DİP-BUCAK TEMİZLİĞİNİ YAPAN KİŞİ SAYISI VE KİMLERİN YAPTIĞI

XXV

TABLO:G-14 YAZIN EVİN DİP-BUCAK TEMİZLİĞİNİN NE İLE YAPILDIĞI TABLO:G-15 YAZIN EVİN DİP-BUCAK TEMİZLİĞİNİN NE SIKLIKTA YAPILDIĞI TABLO: G-16 KIŞIN EVİN DİP-BUCAK TEMİZLİĞİNİ YAPAN KİŞİ SAYISI VE KİMLERİN YAPTIĞI TABLO:G-17 KIŞIN EVİN DİP-BUCAK TEMİZLİĞİNİN NE İLE YAPILDIĞI TABLO:G-18 KIŞIN EVİN DİP-BUCAK TEMİZLİĞİNİN NE SIKLIKTA YAPILDIĞI TABLO:G-19 KONUŞULANIN ÇAMAŞIRLARINI ÜTÜLEME DURUMU TABLO:G-20 KONUŞULAN ÇAMAŞIRLARININ ÜTÜLERSE CEVAP SAYISI;NELER OLDUĞU

YAYLA

TABLO:H-1 KONUŞULANIN HANESİNİN YAYLAYA ÇIKMA DURUMU TABLO:H-2 KONUŞULANIN YAYLADA EKMEDİĞİNİ SATIN ALMA DURUMU VE NEREDEN ALDIĞI TABLO:H-3 KONUŞULANIN YAYLADA EKMEDİĞİNİ KENDİ YAPMA DURUMU VE EKMEĞİN TÜRÜ TABLO: H-3.1 KONUŞULAN EKMEĞİNİ KENDİ YAPIYORSA EKMEK TÜRÜ CEVAP SAYISI VE EKMEK TÜRÜ

XXVI

MESKEN

TABLO: J-1 MESKENDE ÇEŞİTLİ EV ALETLERİ VE EŞYALARIN BULUNMA DURUMU TABLO:J-2 MESKENDE BULUNAN EV ALETLERİ VE EŞYALARININ TÜR SAYISI TABLO:J-3 MESKENDE BULUNAN EV ALETLERİ VE EŞYALARININ TÜRÜ

EKONOMİ

TABLO:K-1 KONUŞULANIN HANE İÇİNDE ALINAN EKONOMİK KARARLARA KATILMA DURUMU TABLO: K-2 KONUŞULAN HANEDE ALINAN EKONOMİK KARARLARA KATILMAZSA NEDENİNİ CEVAP SAYISI VE NEDENLERİ

HAYVANCILIK

TABLO: L-1 HANEDE HAYVAN BESLENME DURUMU TABLO: L-2 HANEDE BESLENEN HAYVAN TÜRÜ SAYISI VE BUNLARIN NELER OLDUĞU TABLO: L-3 HANEDE BÜYÜKBAŞ HAYVAN BESLENİRSE HAYVAN SAYISI TABLO: L-4 HANEDE BÜYÜKBAŞ HAYVAN BESLENİRSE BAKIMI İLE İLGİLENEN KİŞİ SAYISI VE BUNLARIN KİM OLDUĞU TABLO: L-5 BÜYÜKBAŞ HAYVANLARDAN ÜRÜN ELDE EDİLİP EDİLMEDİĞİ TABLO: L-6 BÜYÜKBAŞ HAYVANLARDAN ELDE EDİLEN ÜRÜNLER SATILIYORSA KİME SATILDIĞI XXVII

TABLO: L-7 HANEDE BESLENEN BÜYÜKBAŞ HAYVANLARDAN ELDE EDİLEN GELİR NASIL DEĞERLENDİRİLİR TABLO: L-8 HANEDE KÜÇÜKBAŞ HAYVAN BESLENİRSE HAYVAN SAYISI TABLO: L-9 HANEDE KÜÇÜKBAŞ HAYVAN BESLENİRSE BAKIMI İLE İLGİLENEN KİŞİ SAYISI VE BUNLARIN KİM OLDUĞU

TABLO: L-10 KÜÇÜKBAŞ HAYVANLARDAN ÜRÜN ELDE EDİLİP EDİLMEDİĞİ TABLO: L-11 KÜÇÜKBAŞ HAYVANLARDAN ELDE EDİLEN ÜRÜNLER SATILIYORSA KİME SATILDIĞI TABLO: L-12 HANEDE BESLENEN KÜÇÜKBAŞ HAYVANLARDAN ELDE EDİLEN GELİR NASIL DEĞERLENDİRİLİR TABLO: L-13 HANEDE KÜMES HAYVANI BESLENİRSE HAYVAN SAYISI TABLO: L-14 HANEDE KÜMES HAYVANI BESLENİRSE BAKIMI İLE İLGİLENEN KİŞİ SAYISI VE BUNLARIN KİM OLDUĞU TABLO: L-15 KÜMES HAYVANLARINDAN ÜRÜN ELDE

TABLO: L-18 HANEDE ARI BESLENİRSE KOVAN SAYISI TABLO: L-19 HANEDE ARI BESLENİRSE BAKIMI İLE İLGİLENEN KİŞİ SAYISI VE BUNLARIN KİM OLDUĞU TABLO: L-20 ARIDAN ÜRÜN ELDE EDİLİP EDİLMEDİĞİ EDİLEN GELİR NASIL DEĞERLENDİRİLİR

XXVIII

TABLO: L-23 HANEDE DİĞER HAYVAN BESLENİRSE HAYVAN SAYISI

TABLO: L-24 HANEDE DİĞER HAYVAN BESLENİRSE BAKIMI İLE İLGİLENEN KİŞİ SAYISI VE BUNLARIN KİM OLDUĞU TABLO: L-25 DİĞER HAYVANDAN ÜRÜN ELDE EDİLİP EDİLMEDİĞİ TABLO: L-28 BÜYÜKBAŞ HAYVANLARIN SAĞILMA DURUMU;SAĞILIRSA NASIL SAĞILDIĞI TABLO: L-29 KÜÇÜKBAŞ HAYVANLARIN SAĞILMA DURUMU;SAĞILIRSA NASIL SAĞILDIĞI TABLO:L-30 SAĞILIRSA KAÇ TÜR ÜRÜN ELDE EDİLİR VE ÜRÜNLERİN NELER OLDUĞU TABLO:L-30.1 HAYVANLAR SAĞILIRSA ELDE EDİLEN ÜRÜNLER TABLO:L-31 HAYVANLAR SAĞILIRSA ELDE EDİLEN EV İÇİ TÜKETİM ÜRÜNLERİ TABLO:L-32 HAYVANLARIN SAĞILMASI İLE ELDE EDİLEN SATIM AMAÇLI ÜRÜNLER TABLO:L-33 HAYVANLARIN SAĞILMASI İLE ELDE EDİLEN EV İÇİ TÜKETİM VE SATIM AMAÇLI ÜRÜNLER

KANAAT VE TUTUMLAR

TABLO: M-1 KONUŞULANIN GAZETE OKUMA DURUMU TABLO:M-2 KONUŞULANIN OKUDUĞU GAZETE TÜR SAYISI VE TÜRÜ TABLO:M-3 KONUŞULANIN GAZETE OKUMA SIKLIĞI TABLO:M-4 KONUŞULANIN TV İZLEME DURUMU XXIX

TABLO:M-5 KONUŞULANIN İZLEDİĞİ PROGRAM SAYISI TABLO:M-6 KONUŞULAN TV İZLERSE HANGİ PROGRAMLARI İZLEDİĞİ TABLO:M-7 KONUŞULANIN RADYO DİNLEME DURUMU TABLO:M-8 KONUŞULANIN DİNLEDİĞİ PROGRAM SAYISI TABLO:M-9 KONUŞULAN RADYO DİNLERSE HANGİ PROGRAMLARI DİNLEDİĞİ TABLO:M-10 KONUŞULANIN YAPMAK İSTEDİĞİ BİR MESLEK OLMA DURUMU TABLO:M-11 KONUŞULAN MESLEK ADI VERDİYSE İSTEDİĞİ MESLEK TABLO:M-12 KONUŞULAN MESLEK ADI VERDİYSE KAÇ NEDENİ OLDUĞU;NEDENLERİN NELER OLDUĞU

1

I. BÖLÜM

GİRİŞ

ANTROPOLOJİ’YE DAİR

Antropoloji terimi iki Yunanca kelimeden türetilmiştir: anthropos yani, “insan” ya da insanoğlu anlamındaki sözcük; ve logos ( bilim yada inceleme ) anlamındaki sözcük. Böylece antropoloji, insan ve yakın primat akrabalarının incelenmesidir. (Saran 1989: 141)

Antropoloji, insanlık durumunun evrensel, genelleşmiş ve ayırt edici özelliklerini teşhis edip açıklamaya çalışır. ( Kottak 2001: 23 ) Yine bir başka tanıma göre Antropoloji, insanlar ve davranışları hakkında kullanışlı genellemeler üretmeye ve insan çeşitliliğini mümkün mertebe anlamaya çalışan insan bilimidir. (Haviland 2002:33)

Antropoloji bilim dalını diğer bilim dallarından ayıran en önemli fark , saha çalışmalarına (alan araştırması) dayanmasıdır. Bu doğrultuda yapılan araştırmalar , zamanla ilkel toplulukların yaşadığı alanlardan kırsal bölgelere doğru kaydırılmıştır. Kırsal alana yönelik olan antropolojik araştırmaların literatürde özel bir yeri olduğu unutulmamalıdır. Kırsal alanda yapılan araştırmaların küçük ölçekli olması , yapılan çalışmada incelenen grubun çeşitli özelliklerini bir bütün olarak ele alabilmenin mümkün olabilmesi gibi noktaların önemli bir yeri vardır

Araştırmanın içeriğini daha iyi anlamak için bazı tanımlara yer vermemizde yarar vardır.

İlk başta köy tanımından bahsedelim. Köy idari bölünmenin en alt basamağıdır. Ülkemizde yaklaşık 36.000 civarında köy vardır. Bunların hukuksal yapısı 18 Mart 1821 de çıkartılan 442 sayılı köy kanunu ile düzenlenmiştir. İlgili yasa köyü,’’nüfusu 2000 i aşmayan,taşınır veya taşınmaz malları bulunan ve Köy Kanunu ile kendisine verilen işleri karar organları vasıtasıyla yerine getiren yerel bir yönetim birimidir’’ 2 olarak tanımlar. Coğrafi bakımdan ise köyün tanımı şu şekilde yapılabilir;belirli bir idari sınırı bulunan ve bu sınırlar içinde toplu veya dağınık meskenler ile ekonomik faaliyet sahalarından oluşan,tarımsal faaliyetlerin ağırlığını hissettirdiği ve seçimle iş başına gelen muhtar ve ihtiyar heyetinin yönettiği en küçük idari ünitedir.(Gümüş,2000:96)

Şehirler, çok değişik sosyal,ekonomik ve kültürel fonksiyonları ile kır yerleşmelerinden ayrılırlar. Şehrin çok çeşitli tanımları vardır. Hiçbir araştırmacı şehrin ortak bir tanımında buluşamamıştır. Şehrin tanımı yerine ancak tanımlamalardan bahsedilebilir. Bunları anlayabilmek için kır ile şehri birbirinden ayıran kriterleri bilmekte fayda vardır. Bunlar yerel yönetim kriterleri,planlama kriteri,nüfus kriteri ve fonksiyom kriteridir. Bunları kısaca inceleyelim.

KIR İLE ŞEHİRİ AYIRAN KRİTERLER

Yerel Yönetim Kriteri: Bu terim belediye yönetim organizasyonunu ifade eder. Bazı araştırmacılar bu organizasyonun bulunduğu yerlerin şehir sayılması gerektiğini kabul eder. Belediye hizmetlerinin verilmediği bir yer şehir sayılamaz. Bununla birlikte belediye teşkilatının tek başına varlığı bir yerleşmenin şehir olarak kabul edilmesi için yeterli değildir.

Planlama Kriteri: Şehir teriminden aynı zamanda planlı bir yerleşme ve bu yerleşmenin belli bir plan dahilinde gelişmesi ,büyümesi anlaşılır. Bir yerleşmenin planlı gelişmesi de ona şehir niteliği kazandıran faktörlerdendir.

Nüfus Kriteri: Üzerinde çok durulmuş olan bir kır–şehir ayrımı kriteridir. Ülkemizde 442 sayılı Köy Kanunu ,ancak 2000 den fazla sayılı yerleri şehir olarak kabul eder. Oysa nüfusu 2000 i çok aşan ,fakat fonksiyonları bakımından şehirsel karakter kazanmamış birçok yerleşim birimi vardır. Bu nedenle pek çok araştırıcının ortak kanısı ,ülkemiz için 10.000 kişilik sınırın kır-şehir ayrımında alt limit olabileceği yönündedir. Nüfus kriteri pratik olması ve karşılaştırma imkanı sağlaması bakımından sık kullanılmaktadır. Buna rağmen tek başına şehri ve kırı ayırmada yeterli olmamaktadır.

3

Fonksiyon Kriteri: Bir şehrin büyüklüğü ya da barındırdığı nüfusun giderek artması,onun tarım dışı sektörlere daha fazla sahip olmasına zemin hazırlar. Bir yerleşmenin şehir sayılabilmesi için, çalışan,faal nüfusun en azından %50 sinden fazlasının geçimini tarım dışı sektörlerden sağlıyor olması beklenir.

Bunlara dayanarak genel bir tanım yaptığımızda;’’Şehir, bir plan dahilinde kurulmuş ve gelişen,10.000lerce insanı barındıran ve insanların geçiminde tarım dışı kaynakların hakim olduğu toplu ve en büyük yerleşme birimidir’’ denilebilir. (Gümüş,2000:108)

KIRSAL ALAN’IN NEDEN İNCELENDİĞİ HAKKINDA

Kırsal alan antropolojisi, kültürel antropolojinin alt dalı olup özetle kırsal alanda yaşayan toplulukları incelemektedir.

Bugün kır-kent ayrımını ele almadan bu grupları tanımak kolay değildir.Kenti anlamak için öncelikle kırsala bakmalıyız çünkü orijini kırsal alan insanlarından oluşan kentler zamanın etkileşimi içersinde bugünkü halini almıştır.

Ayrıca dünya nüfusunun yarısından fazlasının kırsal alanlarda oturdu bilindiğine göre bu insanları tanımak gerekir.Bu sayede kırsal alan insanların problemlerine çözümler bulunabilir,kentlinin de problemlerine ışık tutabilir.

Kırsal alan kültürün koruyucusudur.

Kırsal alanlar antropolojik araştırmalar için çok uygun koşullarla sahiptir. Bu yüzden de antropologların ilgisini çekmektedir.(Kırsal Alan Kültürü Basılmamış Ders Notları,2004:1-2)

Bu araştırma raporu için Akdeniz Bölgesini incelemeye başladığımızda şunu fark ettik ki ;DİE’den (Devlet İstatistik Enstitüsü) aldığımız istatistiklere göre Antalya ilinde 1927’de şehirde yaşayan nüfus oranı %17.2 iken ve bu oran 1990’a kadar Türkiye ortalamasına göre oldukça yavaş artarken 1990’dan sonra şehir nüfusu köy nüfusundan çok daha fazlalaşmaya başlamıştır. 2000’de %54,5 ‘e varan nüfus oranı dikkate 4 alındığında ve bu istatistiklerin dışardan göç harici olduğu ele alındığında Antalya ilinin incelenmesi gerektiğini sınıfça gözlemledik. Nüfusun bu artışı dikkate alındığında önümüzdeki yıllar içinde Antalya ilindeki kırsal alanların daralma aşamasında olduğunu anlamak mümkün oldu. Çünkü 90’dan sonra çok hızlı gelişen şehir,kırsal alanların da yavaş yavaş şehrin sınırına yaklaşması ve belli süre sonra şehir sınırları içinde kalarak şehirleşmesi ve kalkınması akabinde kırsal alanda yaşayanların da şehirlere doğru göç etmelerini sağlamış,bu durumda şehir nüfusunun bir anda artmasına ve kırsal nüfusun azalmasına sebep olmuştur. Antalya’nın geneline baktığımızda böyle bir tabloyla karşılaşmamıza rağmen,Antalya’da kırsal nüfusun şehir nüfusundan fazla olduğu ilçelerin de olduğunu gözlemledik. Araştırma için bu ili uygun gördük.

“Geleneksel Türkiye Kültür Haritası Projesi” altında yürütülen bu çalışma Antalya ilinin kırsal nüfusu kent nüfusundan fazla olan ilçeleri içersinde çalışmaya uygun bir köy seçilerek, her köye ikişerli grupların giderek gerçekleştirdiği çalışmanın bir ayağı olan Gündoğmuş ilçesinin “Ümütlü Köyü” nün hane başkan ve eşlerine uygulanan mülakatların sonuçlarını içermektedir.

Araştırma yapılırken dikkat edilmesi gereken hususlar vardır.

Bir araştırmanın bir bütün hale gelinceye kadar yapılan çalışmaları ana hatları ile şöyledir;

1-Konu seçimi 2-Ön araştırma 3-Konu ve problemin sınıflandırılması 4-Temel birimlerin belirlenmesi ve seçimi 5-Veri toplama yolunun belirlenmesi ve gereli hazırlıklar 6-Veri toplama uygulaması 7-Toplanan verilerin gruplandırılması 8-Tasnif ve döküm 9-Taktim ve tablo yapmak 10-Yazıyla anlatım ve raporun hazırlanması

5

Araştırma konusu belirlenirken “açıklık”,”kesinlik”,”bilimsel sağlık” diye kesin sınırlarla çizebileceğimiz ana hatlar üzerinde durulmalıdır.Bu üç faktör çalışma sonuçlanıncaya kadar araştırmanın her aşamasında atlanmaması gereken noktalardır. (Araştırma Yöntem ve Teknikleri Basılmamış Ders Notları,2004:1-2)

Araştırmanın konusu belirlenirken;coğrafi alan olarak,tarihi dönem olarak,veri türü olarak, konu kapsamı olarak, çalışılacak örnek gibi belirlemeler yapılmalıdır.(Araştırma Yöntem ve Teknikleri Basılmamış Ders Notları,2004:2)

Araştırmanın yapıldığı Antalya ili ,Gündoğmuş ilçesi,Ümütlü köyü hakkında ileriki bölümlerde köyün demografik yapısını,köyde yaşanan evlilik türlerini,göç olgusunu,mesken tarzını,ekonomilerini,turizm sektörüyle olan ilişkilerini ve köyün genel olarak kanaat ve tutumlarını inceleyeceğiz.

6

II. BÖLÜM

METODOLOJİ

Sosyal Bir Araştırmada Başlıca Adımlar

Her araştırma belli adımlardan geçerek tamamlanır. Fakat bu adımları birbirinden ayırmak güçtür. Bir plan içinde art arda gelen adımlar birbiri içine girmiş durumda olup, bir kaçını birlikte yürütmek zorunluluğu da vardır.

Araştırmanın sonuçlanmasına değin uygulanan aşamaları şu şekilde sıralayabiliriz:

Konu seçimi Ön araştırma Konu ve problemin sınırlandırılması Temel birimlerin belirlenmesi ve seçimi Veri toplama yolunun belirlenmesi ve gerekli hazırlılar Veri toplama uygulaması Toplanan verilerin gruplandırılması Tasnif ve döküm Taktim ve tablo yapmak Yazıyla anlatım ve raporun hazırlanması

Veri Toplama Yoluyla İlgili Açıklamalar

Sosyal araştırmalarda kullanılan verileri elde ediliş tarzlarına göre iki gruba ayırabiliriz:

1 – Vasıtasız yolla elde edilen veriler

7

Gözlem: Araştırmamızda izlediğimiz yöntem gözlem türlerinden “ Katılarak Gözlem “ dir . Girilen grubun yaşam tarzını sürdürerek, grup tarafından kabul edilerek, yaşantıyı mümkün olduğu kadar ayrıntılarıyla yakalamak amaçtır. Gözlem, antropologların geliştirdiği, çok güçlü bir veri toplama yoludur.  Anket: Gözlem ve mülakattan farklı olarak yüz yüze gerçekleştirilmeyen bu yöntemde, toplanan bilginin doğruluğunu kontrol etme olanağı sınırlıdır.

Mülakat: Bu yöntem birincil ilişki içinde yapılan, mülakat yapan ve soruların sorulduğu kişilerin yüz yüze, sohbet şeklinde gerçekleştirdikleri bir veri toplama yöntemidir. Bu uygulama aynı zamanda gözlemle de desteklenir. Mülakatçı, konuştuğu kişinin mimiklerini dahi kontrol ettiğinden, güvenilir bilgi toplamak için tercih edilen bir yöntemdir. Mülakat soru formundaki bilgiler birbirleriyle bir bütün oluşturmalıdır.

2 – Vasıtalı yolla elde edilen veriler

Bu yolla gerçekleştirilmek istenen çalışmalara tarihi vesikalar, resmi kayıtlar, sayım, istatistik ve diğer yazılı belgeler, film, fotoğraf, slâyt, plak, ses bantları, videokasetleri gibi teknolojik ve maddi kültür unsurları kaynak olacaktır.

Konu Seçimi

Sosyal araştırmalara konu olacak başlıklar pek çoktur. Sosyal davranış sayısı kadar, sosyal araştırma konusu olduğu söylenebilir. Fakat araştırmak için konu seçme uğraşı içine girenler bilirler ki; bu konu bolluğu işin kolaylaştığı anlamına gelmez. Araştırma konusu belirlenirken özellikle açıklık, kesinlik ve bilimsel sağlık gibi özellikler üzerinde durulmalıdır.(Araştırma Yöntem ve Teknikleri Basılmamış Ders Notları , 2004 : 1)

8

Konunun Belirlenmesi ( 1. DÖNEM )

Araştırmaya toplantılar yapılarak başlandı.Yüksel Kırımlı ile yaptığımız toplantılar neticesinde ilk önce metodoloji grubu oluşturuldu.Metodoloji grubu için Miray Defineci,Burcu Ertunç ve Senem Ündemir seçildiler.Daha sonra derslerde araştırmanın nasıl yapılması gerektiği hakkında teknik bilgiler verilmeye başlandı.Her hafta karar verilen tarihlerde toplantı yapıldı. Sınıfça kararlar alındı ve bu kararlar sırayla uygulandı. Yapılan her toplantıda değişik öneriler sunuldu.

-Tez konuları üzerine ilk görüşler sunuldu ve bir konu listesi oluşturuldu.

-Konular; -Kapıcılar -Gündelikçi Kadınlar -Taksi Şoförleri -Kent Bakkalları -Yoksullara Yapılan Yardımların Etkisi -Adalar sakinleri -Baloncular -Jokeyler,seyisler -Kuaförler -Pazarcılar..

-Genel görev dağılımı yapıldı.

-Başkan:Hande Tokgöz -Başkan Yardımcısı:Burcu M. -Metodoloji sorumluları:Senem,Burcu,Miray -Internet araştırması sorumluları:Gamze,Oya,Levent,Juliana,Ceysun, , Sezi, Deniz -Kütüphane araştırması sorumluları:Eylül,Zeynep,Nurgihan,Işıl,Lale,Özge -İstatistik’i bilgi araştırması sorumluları:Ali,Yiğit,Saba,Selen, Ayça, Mesut -Fotokopi sorumluları:Ece,Özge,Mehmet,Aylin 9

-Basın araştırması sorumlusu:Kayahan -Kasa sorumluları:Sibel,Tuba,Gözde -Kaynak satın alımından sorumlular:Gülsen,Yasin -İletişim ağı oluşturuldu.

-Belirlenen konular hakkında araştırma yapılarak, her konu başlığı için raporlar hazırlandı ve tüm sınıfa sunum yapıldı daha sonra konular arasında elemeler yapılarak farklı konulara yöneldik ve bu yönde çalışmalar Kasım ayında da devam etti. Uzun süren konu araştırmaları bir yandan devam ederken diğer yandan da yeni fikirler üretildi.

Araştırma konularına yenileri eklenip üzerinde çalışılırken “Geleneksel Kültür Haritası Projesi” ne de yönelmeye ve bu konuda araştırma yapma kararı alındı.Bu yönde araştırmaya uygun iller belirlendi ve çalışmalara başlandı.

Karadeniz Bölgesi Kastamonu Çankırı Sinop

İç Anadolu Bölgesi Ankara Çorum Kırıkkale Nevşehir Konya Aksaray Niğde Karaman

Akdeniz Bölgesi Antalya İçel

10

Raporlar hazırlandı ve sunumlar yapıldı. Ocak ayı itibari ile hocalarımız belirlenen yerlerden. Antalya ve Kastamonu illerini araştırmaya uygun buldular. Şubat ayında gerekli nüfus bilgileri ile hesaplamalar yapılarak hangi ilçelerin araştırmaya uygun olduğu saptandı. Bibliyografya taramasına başlandı.

2.DÖNEM

Mart ayında 28 kişi Antalya 5 kişi Kastamonu iline gitmek üzere belirlendi.Bu belirleme öğrencilerin isteği doğrultusunda gerçekleştirildi.Her ilçe için 2’şerli gruplar belirlendi ve bu grupların hangi ilçelerde araştırma yapacağı çekilişle saptandı.Gruplar kendi ilçelerine ait köylerin kent ve kırsal nüfuslarını karşılaştırarak kırsal nüfusu kent nüfusundan fazla olanlarda araştırma yapmak üzere listeler oluşturuldu.23 Mart’ta sahaya çıkıldı

SAHAYA ÇIKIŞ

23.03.2005

İlk saha araştırmamız için Antalya’ya gitmek üzere sabah 6.45 uçağı ile yola çıktık. Antalya’ya vardıktan sonra taksi ile ilçeler terminaline gittik. İlçeler terminalinden tüm ilçelere ve şehir merkezine taşıt bulmak mümkün. Burada saat 11’e kadar Umutlu minibüsünün gelmesini ve kalkmasını bekledik. Minibüs geldikten sonra saat 12.30 gibi Manavgat’ta bir saatlik mola verildi. Saat 13.30’da yola devam edildi. Saat 15’te de Gündoğmuş ilçe merkezine varıldı. İlçeye varınca çantaları minibüsçünün ofisine bıraktık ve kaymakamlığa gittik. Kaymakam bey bizimle ve yaptığımız araştırma ile bir hayli ilgilendi. Umutlu köyünün ilkokul hocalarından birinin akşamüstü merkeze geldiği öğretmen evinin müdürü tarafından söyledi ve ondan yardım alabileceğimizden bahsetti. Onunla konuşmamızdan sonra jandarma komutanlığına gittik. Jandarma komutanı da aynı derecede yakınlık gösterdi, bize her türlü konuda yardım edebileceğini belirtti. Çantalarımızı alarak öğretmen evine gittik ve oraya yerleştik. Kısa bir bekleyişten sonra, öğretmen evinde ders vermek üzere gelen ilkokul 11

öğretmeni Ali hoca geldi, ona derdimizi anlattık. Köyde lojmanı olduğunu ve yardım edebileceğini söyledi. Akşam yemek niyetine atıştırdıktan sonra bir kahvede tekrar buluştuğumuz Ali hoca ile birlikte, ilkokulun diğer öğretmeni Erdem hoca da geldi. O sırada kahvenin sahibi Mehmet ağabey ile tanışmış olduk. Onlarla konuştuk ve ertesi sabah köye gitme konusunda anlaştık.

24.03.2005

Sabah Erdem hoca arabası ile bizi aldı ve beraber köye gittik. Köyde muhtar ile konuştuk, kendisi de yardım edebileceğini söyledi. Öğle vaktine kadar köyde gezdik, insanlarla konuşup fotoğraf çektik. Öğleyin beraber lojmana gittik, hem evi inceledik hem de öğle yemeğimizi orada yedik. Öğleden sonra kısa bir süre daha köyü, Ali hocanın yanımıza verdiği iki çocukla gezdik. Hocaların dersleri bittikten sonra arabayla ilçeye döndük. İlçe özel idareye giderek derdimizi anlattık. Diğer köylerden birkaç muhtar ile konuşma fırsatı bulduk. Ancak diğer köylerin gerek nüfus gerekse ulaşım olarak şartları Umutlu köyü kadar bize uygun gelmedi. Daha sonra jandarmaya gittik ve Umutlu köyünün hane listesini istedik. Jandarma komutanı bu konuda bir hayli yardımcı oldu ve listeyi kısa süre içine edindik. Akşam Mehmet ağabeyin kahvesinde Ali hoca ile tekrar buluştuk. Orada bir hayli oturduktan sonra saat 22.30 gibi Mehmet ağabeyin arabası ile köye döndük ve o geceyi lojmanda geçirdik.

25.03.2005

Sabah erkenden kalktık, hocalar okula gittiler. Biz de o sırada kahvede oturduk, insanlar ile tanıştık ve biraz sohbet ettik. Ardından köyü uzunca bir süre gezdik. O sırada birkaç genç ile tanıştık, onlar bize eşlik ettiler. Bize köy, bölge, insanlar ve olaylar hakkında bir hayli bilgi verdiler. Daha sonra kahveye geri döndük ve bir araba ile ilçe merkezine döndük. Çantalarımızı öğretme evine bıraktık. Kaymakam ile görüştük. Onlara bir sonraki geliş planımızdan bahsettik, tez yapmak için uygun gördüğümüz köyü ve genel durumumuzu anlatıp vedalaştık. Hemen oradan çıkıp jandarmaya gittik, jandarmada da buna benzer konuşmalar oldu. Bize yardım etme 12 konusunda genel anlamda olumlu bir tutumda bulunuyorlardı. Daha sonra köyde karşılaştığımız gençler ile ilçede biraz dolaşıp konuştuk. Akşam hocalarla vedalaştık.

26.03.2005

Erkenden kalktık.. Mehmet ağabey ve tanıdığımız diğer insanlar ile vedalaştık. İlçede sabah 8’deki minibüslere bindik ve Antalya merkeze dönüş yoluna çıktık. Günün geri kalanını şehir merkezinde geçirdik.

27.03.2005

Akşam 19.30 uçağı İstanbul’a geri döndük. Nisan ayı itibariyle sahada belirlenen köylerden çalışmaya en uygun olan köyler gruplar tarafından belirlendi ve mülakatlar hazırlanmaya başlandı. Mülakatların hazırlanması Mayıs ayının 2. haftası sonlandı ve 17 Mayısta, mülakatların işlenebilirliği ve gerekli izinlerin alınması için sahaya ikinci kez çıkıldı.

İKİNCİ SAHAYA ÇIKIŞ

17.05.2005

Antalya’ya gitmek üzere akşam otobüsü ile yola çıktık.

18.05.2005

Saat 15 civarında ilçeye vardık. Öğretmen evine yerleştik. Ardından kaymakamlığa ve jandarmaya geldiğimizi bildirmek için uğradık. Daha sonra Mehmet ağabeyin kahvesine uğradık ancak ne ona ne de hocalara ulaşabildik. Bir süre orada bekledikten sonra ilçe özel idaresine gittik, hem bir sonraki günkü tören ile ilgili bilgi 13 aldık hem de geldiğimizi haber verdik. Bizimle konuşmaları için birkaç muhtarı çağıracaklarını söylediler. Köye gidecek araba bulamadık, bulsaydık da dönecek araba bulma ihtimalimizin az olduğunu düşündüğümüz için geceyi öğretmen evinde geçirdik.

19.05.2005

Sabah erkenden araba ile köye gittik. Köyde muhtarla görüştük ve ön mülakat yapmamız gerektiğinden bahsettik.Muhtar hiç yardımcı olmdı. Daha sonra başka bir araba ile ilçe merkezine geri döndük ve 19 Mayıs törenini izledik. Bir hayli resim çektik. Ardından ilçe özel idareye gittik ve orada dört muhtar ile mülakat yaptık, köyleri ile ilgili genel bilgi aldık. Hocalara bütün gün ulaşmaya çalıştık ancak hala bir haber alamıyorduk. En sonunda ikisinin de rahatsızlandıklarını ve şehir merkezinde olduklarını öğrendik. Törenden sonra ayrılan kalabalıktan bulduğumuz bir araba ile köye döndük, orada köylüler ile oturduk ve o sırada ön mülakatlarımızın bazılarını yaptık. Hava karardı. Köyde kalacak bir yerimiz olmadığı için ilçeye dönmeye karar verdik ancak dönecek araba bulamadık. En sonunda jandarmayı aradık. Zahmetli uğraşlardan sonra gece öğretmen evine döndük.

20.05.2005

Sabah yine zahmetli uğraşlardan sonra köye gittik. Bütün günümüz köyde gezinerek, evlere uğrayarak ve ön mülakatlarımızı bitirerek geçti. Öğleyin yaşlı bir amcanın evinde yemek yedik, akşamüstü de ilçeye giden bir esnafla öğretmen evine dönmeden önce köylülerle vedalaştık. Daha sonra son kez kaymakama ve jandarmaya uğradık.

21.05.2005

Hazırlandık ve sabah minibüsüne binerek şehir merkezine döndük. Günün geri kalanını tuttuğumuz pansiyonda dinlenerek ve gezinerek geçirdik.

14

22.05.2005

Bugün sabah eşyalarımızı topladık ve evden ayrıldık. Akam üstü Antalya’dan ayrıldık.

Sahadan döndükten sonra Mayıs ayının son haftası ile birlikte mülakatların revizyonuna başlandı. Mülakatların düzeltilmesi Ağustos ayında bitti ve 10 Ağustostan itibaren ana çalışmayı yapmak üzere sahaya dağılmaya başladık.

AĞUSTOS AYIN’DA SAHAYA ÇIKIŞ

15.08.2008

Akşam saat 20:00 otobüsüyle Antalyaya gitmek üzere yola çıktık.Ertesi gün saat 15:00 gibi Gündoğmuş ilçesine vardık ve ilk 2 günü ilçede geçirdik.Köyde kalacağımız lojmanın anahtarını Ali hoca ancak iki gün sonra ulaştırabildi bize ve bizde bu süre içerisinde ilçe özel idaresine gelen muhtarlarla mülakat yaptık.Bu iki gün öğretmen evinde kaldık.Anahtarın gelmesiyle beraber İlçede kahvesi bulunan Ümütlü de yaşayan Mehmet abiyle köye gittik.

18.08.2005

10’da kalktık, zor bir kahvaltı hazırlama aşamasından sonra öğlene doğru köy kahvesine indik. Az bir kalabalık vardı. İki yaşlı amcayla biraz sohbet ettik. Sonra köyü biraz dolaştık. Tekrar kahveye döneceğimiz sırada, akşamüstü köye Ak Parti milletvekillerinden Burhan Kılınç’ın köye uğrayacağını öğrendik. Saat 16’ya doğru üç arabalık bir konvoyla milletvekilleri geldi ve yaklaşık yarım saat kahvede oturdular. Onlar kalktıktan sonra bir süre daha köylüler ile kahvede oturduk. Daha sonra ilk mülakatlarımız için ayrı evlere gittik. Akşam yemeklerini ayrı evlerde yedik ve lojman olan kulübede buluştuk.

15

19.08.2005

Sabah nispeten daha erken bir saatte uyandık. Kahvaltı olarak omlet yaptıktan sonra köy kahvesine indik. Kahvede biraz oyalandıktan sonra ayrı evlere dağıldık. Mülakat yapacağımız kişileri bulma konusunda Bilal Arslan’ın yardımlarına değinmeden geçemiyeceğim. (Fotoğraf-25) Bilal sayesinde kolayca bulduğumuz insanlar ile bir hayli mülakat yapmıştım.

20.08.2005

Sabah biraz erken kalktık ve evde kahvaltı ettik. Daha sonra kahveye gittik. Kısa süre sonra mülakat yapmak için ayrıldık. Günün büyük bir bölümü evleri gezmekle geçti.Bugün mülakat yapma açısından verimli bir gündü, çünkü erken başlamıştık.Saat 16.30 gibi lojmaana gelip hazır domates çorbasıyla salata yedik.Yemekten sonra herzamanki gibi kahvenin oraya gidip insanalara bakındık.Akşam yemeği için terzi Ali abimiz bizi evine davet etti.Yer sofrasında yemeğimizi yedik. Burda damadı Ahmet abiye mülakat uyguladım. (Fotoğraf-24) Saat 23:00 gibi lojmanda Levent’le buluştuk. Biraz sohbet ettikten sonra yattık.

21.08.2005

Bugün biraz mülakat yaptıktan sonra kahvede buluştuk ve evde öğle yemeği yedik. Yemekten sonra Bilal ile birlikte önce Ali Fişneyi ziyaret edip burada f1 ve f2 mülakatı uygualdım.Burdan çıktıktan sonra Kezban Metin’in evinin önünde f4 mülakatı yaptım.Burada bana üzüm ve meyve suyu ikram ettiler.Akşam kahvenin önünde buluştuk.Ümütlüde yaşayan Gündoğmuş’ta motor tamirciliği yapan İbrahim abi ve arkadaşı motorlarıyla bizi ilçeye götürüp akşam yemeği ısmarladılar.Akşam 23:00 gibi kahveci Mehmet abiyle köye döndük.

22.08.2005

Bugün biraz geç kalktım.Mülakat yapacağımız kişiler azaldığı için erkenden kahveye gitmemize gerek kalmamıştı.Çünkü köylülerin kendi bağ-bahçe işleri vardı ve 16 ikindi namazından sonra ancak evlerine geliyorlardı.Bunu öğrendiğimiz için saat 16:00 gibi kahveye indik. Bilal’le birlikte saat 20:00’ye kadar 3 haneyle mülakat yaptım. Akşam motor tamircisi İbrahim abiye sözüm olduğu için Bilal ile birlikte onun evine gittik.Yemekte türlü, makarna ve salata vardı.Daha sonra çay ve çekirdek yedik ve 22:00 gibi lojmanda buluştuk.Günün değerlendirmesini yaptıktan sonra yattık

23.08.2005

Bugün sabah 7’de kalktık ve Hüseyin adlı köylü bir genç ile ilçede kahvesi olan Mehmet ağabey ile köyün yakınlarındaki mağarayı gezdik. Daha sonra köye döndük ve akşamüstüne kadar mülakatları sürdürdük. Akşamüstü ise kahvede dinlenmek için oturduk. Burada otururken Abdullah Çetin abi çocukları el makinasıyla traş ettiğinden bahsetti ve bunun görsel ödevi olabileceğini düşündüğüm için fotoğraflarını çektim.Akşam ise Bilal’le birlikte gitmediğim hanelere gidip mülakatlarımı tamamladım.

24.08.2005

Bugün ilçeye milletvekilleri geleceği ve bir yıl önceki yangında ölen itfaiyecilerin ölüm yıldönümleri yüzünden, sabah erkenden birçok insan ilçeye gitmişti. Ben sabah yoldan geçen Güzelbağ muhtarıyla birlikte ilçeye gittim.Levent ise köy ekmeği görsel ödevini eski aza Mustafa amcanın evinde yaptıktan sonra motor ile ilçeye geldi. İlçede Ak Parti milletvekilleri, Antalya Valisi ve özel tören olacağı için tüm muhtarlar oradaydı. İlçe özel idaresinde de bize muhtarları bulma konusunda bir hayli yardımda bulunuldu. Muhtar mülakatlarımız bitmişti.Akşama doğru Jandarmaya uğradık ve Antalya’ya gitme konusunda yardımlarını istedik. Karakol komutanı yarın sabah 8’de Antalya’ya gideceği için bizi alabileceğini söyledi, onla anlaştık ve akşamı ilçede geçirdik. Mehmet ağabey köye dönerken arabasıyla bizi de yanına aldı.

17

25.08.2005

Sabah 7 de kalktık ve kahvaltı etmeden hazırlandık. Saat 7.30’a doğru köy kahvesinde karakol komutanını bekledik, kendisi gelmedi. Köyden geçen ve ilçeye giden bir minibüs ile ilçeye vardık. Karakol komutanı izinli gününde Antalya’ya giderken bizi de yanına aldı. Saat 10.30’a doğru bizi şehir merkezinde bıraktı. Otogara gidip çantaları bırakıp merkeze döndük. Yaklaşık 7 saatlik uzun bir bekleyişin ardından otobüsümüz kalktı ve bir sonraki gün öğlen vakti İstanbul’a döndük.

3.DÖNEM

Toplanan verilerin kontrolü gerçekleştirildi. Hata dökümü yapıldı. Verilerin sayısal hale getirilmesi için kod formu hazırlıklarına başlandı ve yarıyıl sonu itibari ile kod formuna girişler başlandı.

4.DÖNEM

Kod formu girişleri tamamlandı ve kod formundaki bilgilerin bilgisayara girişleri yapılmaya başlandı. Girişler bittikten sonra tablo aşamasının gerçekleştirilmesi için tablo şablonlarının yapımına başladık. Tablo yapımında 3 kişi kadın mülakatları için tablo hazırlarken, hane başkanı erkek mülakatları ise diğer bir 3 kişi tarafından hazırlandı. Tablolar hazırlandıktan sonra kurayla eşler arasında seçim yapıldı. Seçim sonucu çıkan erkek ya da kadın mülakatları için kod formu yardımıyla tablolar doldurulmaya başlandı.

18

KİŞİSEL METODOLOJİ

2009 yılı Şubat ayı başında tablolarımı düzenlemeye başladım.İlk kontrole Mart ayı başında verdim ve 15.04.2009 günü ilk kontrolden aldım.Çok fazla hatam çıkmasada 2 hafta sonra ikinci kontrole verdim. Bu arada ara ara tezimi yazıyordum. Nisan sonu gibi 2. kontrolden aldım ve çıkan 3 hatamı düzeltip 01.05.2009 gibi üçüncü kontrole verdim.08.05.2009 günü hatasız şekilde tablolarımı aldım ve tablo yorumları yazmaya başladım. Mayıs ve Haziran ayı ortalarına kadar tezimi düzenledim. 15.06.2009 günü okuma günü almak için bölüme gitmeye karar verdim.

19

III. BÖLÜM

ANTALYA İLİ

TARİHÇE

Eskiçağ kaynaklarında Attaleia, Avrupa dillerinde Adalia ve Ortaçağ’ da Satalia, Türk yapıtlarında çoğunlukla Adalya adıyla geçen kent, Bergama kralı Attolos II Philadelphos (İ.Ö. 159-138) tarafından kuruldu. Konumun elverişliliği nedeniyle kısa sürede gelişti; Attalos III Philometor’ un vasiyeti üzerine tüm Bergama krallığı ile birlikte roma topraklarına katıldı (İ.Ö. 133). Bir süre korsanların yönetiminde kalan kent, konsül Servilius Vatia tarafından kesin olarak Roma’ ya bağlandı (İ.Ö. 77) ; Pompeius’ a korsanlarla savaşımında, donanmasını ve ordusunu topladığı bir üs görevi yaptı (İ.Ö. 67). Roma döneminde kentin surları genişletildi; Hadrianus’ un kente gelişi (İ.S. 130) bayındırlık etkinliklerini hızlandırdı. Antalya, Bizans döneminde de Akdeniz’ in önemli ticaret limanlarından biriydi. Perge-Silyon metropolitliğine bağlı psikoposluk iken, 1042 yılında metropolitliğe yükseltildi. Kent, zenginliği ve stratejik konumu nedeniyle birkaç kez Arap saldırısına uğradı. 860’ da Abbasi Halifesi Mütevekkil’ in komutanı Fazl bin Karin denizden saldırarak aldığı kenti bir süre elinde tuttu. Selçuklu sultanı Süleymanşah’ ın 1085’ de zapt ettiği kent, Bizans imparatoru Aleksios I Komnenos tarafından 1103’ te geri alındı. Fransa kralı Lois VII komutasındaki haçlı orduları Denizli’ den Antalya’ ya doğru ilerlerken Türkler tarafından bozguna uğratıldı (1148). Antalya’ ya ulaşan Lois VII ve soyluları gemilerle Suriye’ ye kaçtılar. Selçuklu sultanının kenti ele geçirme girişimi sonuçsuz kaldı. Latinler’ in İstanbul’u almalarından sonra kent, İtalyan süvaricilerinin eline geçti. Bundan sonrada kent Sultan Gıyasettin Keyhüsrev tarafından alındı. Selçuklular, kentin surlarını güçlendirdiler; tersane, rıhtım ve birde mendirek yaptırdılar. Antalya, 1221’ de fethedilen gibi Selçuklu devletinin önemli bir deniz üssü ve ticaret limanı durumuna geldi. Hamitoğulları beyi Dündar Bey 1321’ de ele geçirdiği Antalya’ nın yönetimini kardeşine bıraktı. Böylece Hamitoğulları’ nın Antalya kolu oluştu. Kıbrıs kralı Pierre de Lusignan, 1361’ de Antalya’yı ele geçirdiyse de Mübarizettin Mehmet 20

Bey 1373’ te kenti geri almayı başardı. 1390’ da Yıldırım Bayazıt Antalya’ yı Tekeoğulları’ nın elinden aldı ve oğlu İsa Çelebi’ ye sancak olarak verdi. Ankara savaşından sonra Mehmet Bey’ in oğlu Osman Bey kenti ele geçirmek istediyse de Osmanlılar’ ın Antalya muhazıfı Hamza Bey tarafından öldürüldü. Osmanlı yönetiminde önemli bir olaya sahne olmayan kent, Birinci Dünya Savaşı’ ndan sonra 28 Mart 1919’ da İtalyanlar tarafından işgal edildi; 1 haziraz 1921’ de boşaltıldı ve Cumhuriyet Hükümeti’ ne bağlandı. (Büyük Larousse Sözlük Ve Ansiklopedisi 1992: 668 )

COĞRAFİ YAPI

Antalya ili Anadolu'nun güneybatısında 29° 20' - 32° 35' doğu boylamları ile 36° 07' - 37° 2' kuzey enlemleri arasında yer almaktadır. Yüzölçümü 20.723 km2 olup, Türkiye yüzölçümünün %2.6'sı kadardır. İlimizin kara sınırlarını Toros dağları meydana getirmektedir. İlin güneyinde Akdeniz, doğusunda İçel, Konya ve Karaman, kuzeyinde Isparta ve Burdur, batısında ise Muğla illeri vardır. İl arazisinin ortalama olarak %77.8'i dağlık, %10.2'si ova, %12'si ise engebeli bir yapıya sahiptir. İl alanının 3/4'ünü kaplayan Torosların birçok tepesi 2500-3000 metreyi aşar. Batı'da ki Teke yöresinde geniş platolar ve havzalar yer alır. Çoğunlukla kireçtaşlarından oluşmuş bu dağlar ve platolar alanında, kireçtaşlarının erimesiyle oluşmuş mağaralar, düdenler, su çıkaranlar, dolinler, uvalalar ve daha geniş çukurluklar olan polyeler gibi büyüklü, küçüklü karst şekilleri çok yaygındır. İlin topoğrafik yönden gösterdiği değişkenlik gerek iklim, gerek tarımsal gerekse demografi ve yerleşme yönünden farklı ortamlar yaratmaktadır. Ayrı özellik gösteren bu alanları sahil ve yayla bölgesi olarak tanımlayabiliriz. Sahil kesimi ilçeleri; Merkez, Gazipaşa, Alanya, Manavgat, , , , , Kale ve Kaş'tır. Denizden yüksekliği 5-44 m arasındadır. Yayla kesimi ilçeler ise; Gündoğmuş, , İbradı, ve Elmalı'dır. Bu ilçelerin denizden yüksekliği 900-1000 m arasındadır. (www.antalya.gov.tr)

21

YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ

 DAĞLAR

Antalya'nın önemli dağları, Akdağ, Susuz dağları, Alacadağ, Bey dağları, Tahtalı dağı, Geyik dağlarıdır.

Akdağ Elmalı ovasının güneybatısında yer alan Akdağ, Muğla il sınırına koşut uzanır. Yüksek ve toplu bir dağ kabarığıdır. Düzensiz bir kubbe şeklinde uzanan sivri ve keskin sırtlı tepeler üzerinde bol otlu, bol sulu çayırlar, karstik ya da buzul çukurlar vardır. At kuyruk sallamaz tepesi (uyluk) denen doruğun yüksekliği yaklaşık 3024 m'dir. Oldukça sivridir. Eteklerine doğru düzgün şekilde alçalan Akdağ'ın bu kesimlerinde orman örtüsü yer alır. Ayrıca aynı bölgede yer yer Çukurardıç gibi düzlüklere rastlanmaktadır. Akdağ'ın güney eteklerinde yer alan yaylaların aşağısında derin Lengüme Boğazı yer almaktadır. Susuz Dağlar Kıbrık Deresi'nin doğusundan başlayarak doğuda Avlan Gölü'ne kadar uzanan bu dağlar toplu ve geniş bir dağ kütlesidir. Sivri olmayan tepelerden oluşmuştur. Tepelerin arası çanak biçimindedir. Bunların birçoğunda ilkbaharda su birikir ve belirli bir süre sonra çekilir. Bu nedenle dağın üst kısımları kuru ve susuzdur. Bitki örtüsü seyrek otlardan oluşur. Kuzeybatı ve Güney yüzlerinin eteklerinde ise geniş ormanlık alanlarla kaplıdır. Güneyde uzanan Kohu Dağı (240 m) Köyre Gediği'nden başlar ve batı ucunda Sinekçibeli Geçidi bulunmaktadır. Bitki örtüsü olarak ot bulunan bu dağda yaz mevsiminde ise hiç su bulunmaz. Alaca Dağ Kohu Dağı'ndan başlayarak güneye doğru uzanıp Finike ile Kaş'ı birbirinden ayıran bir dağdır. En yüksek tepesi 2336 m ile Toylak Karlığı Tepesi'dir. Alaca Dağ'm tüm etekleri ormanlarla kaplıdır. Denize dik iner. Bey Dağları Tam anlamıyla düzgün bir sıra dağ olan Bey Dağları güney -kuzey doğrultusunda uzanmaktadır. Tekeli Yaylasının doğusunda yer alır. Kıyı sıradağları ve asıl Bey Dağları adını alan birbirinden farklı ve koşut sıra dağdan oluşmuştur. Asıl Bey Dağlan kalker oluşumludur. Güneyden kuzeye doğru Avlanbeyi Geçidinden başlayarak 22

Yazır köyüne doğru uzanır. Düzenli bir vadi görmek olanaksızdır. Kıyı sıradağları, Alagır Çayı ile Antalya Körfezi arasında uzanır. Deniz kıyısından birden bire yükselen kabartılara sahiptir. Tahtalı Dağı Bir çadır biçiminde yükselen Tahtalı dağlan kıyı sıradağlarının en yüksek ve en ilginç olanıdır. Göynük çayının kuzeyinde yer alan Sarıçınar Dağı'nın yüksekliği 1811 m'yi bulur. Denize dik yamaçlar halinde iner. Geyik Dağları Antalya ilinin doğusunda Taşeli Platosu üzerinde kuzeybatı - güneydoğu doğrultusunda uzanırlar. Yüksek bir deve hörgücü biçiminde bir sırt durumundadır. Kuzeye bakan kısımlarda yaz aylarında bile kar bulunur. Bu dağlar dizi halinde Konya, Karaman ile Antalya arasında bir sınır çizerler.

 AKARSU VE ŞELALELER

İlimiz Yeşil göl akarsuları, daha çok dere ve çaydan oluşur. İlimizin önemli akarsuları şunlardır: Manavgat, Köprü, Aksu, Düden, Dim, Kargı, Alara, Karpuz, Başgöz, Karaman ve Korkuteli Çaylarıdır.Yazları sıcak ve kurak geçtiği için suları çok azalır, birçoğu kurur. Dere ve çayların sonbahar yağmurları ile su seviyesi yükselir. İlkbaharda Toros Dağlarındaki karların erimesiyle en yüksek seviyeye ulaşır. Dere ve çayların kaynakları Toros dağlarıdır. Bunlar denize inerken arazinin fazla eğimli olması nedeniyle hızlı akarlar ve toprak erozyonuna neden olurlar. Çağlayanı ile bilinen Manavgat Çayı Antalya ili içerisinde ulaşıma elverişlidir. Derinliği ilçe yakınlarında 2-7 m'yi bulur. Bu çayın üzerinde Oymapınar Barajı kurulmuştur.

Antalya'nın turistik potansiyelini artıran doğal güzelliklerden biri de Torosların güneyindeki kaynaklardan çıkan akarsuların, geçtikleri yerlerde veya denize dökülürken oluşturdukları inanılmaz güzellikteki çağlayanlardır. Antalya'nın 39 m yüksekliğindeki dik traverten falezinden denize düşen Düden Suyu, Kepez Mesire yerinde bir çağlayan oluşturur. Aynı suyun Antalya'ya gelen bir kolu, Yedioklar denilen yerde değişik kollara ayrılarak 13 çağlayan halinde denize dökülür ve muhteşem manzaralar oluşturur. Antalya'da turistik önem arz eden şelaleler; Yukarı Düden Şelalesi, Aşağı Düden 23

Şelalesi, Kurşunlu Şelalesi ve Manavgat Şelalesi'dir. Bunlardan başka Gündoğmuş Kasabası civarında Çevikli, Kızılkaya gibi şelaleler de mevcuttur. (www.antalya.gov.tr)

 GÖLLER

İlimizin başlıca gölleri Söğüt Gölü, Karagöl Sazlığı ve Avlan Gölü'dür. Antalya'da göller genellikle ilin batı bölümünde yer almaktadır. Bunlar küçüktür, yazın kururlar. Örneğin Karagöl senenin 8-10 ayında; Avlan gölü senenin 6-7 ayında göl halini alırlar. Karagöl de devamlı su altında bulunup, göl durumunu koruyan saha 24,5 Km2, Avlan da ise 8,5 Km2dir. Bu göllerin çevresi taşkın arttığı zaman bataklık halini alır. Ancak suları çekildiği zaman tarıma elverişli olur. (www.antalya.gov.tr)

 OVALAR

Antalya topraklarının %12.'sini ovalar kaplamaktadır. Bunların içinde en önemli olanları Antalya Ovası, Finike Ovası, Alanya Ovası, Kasaba Ovası, Ovası ile Tekirova'dır. Antalya Ovası Batı Toros dağlan ile Alanya arasında kıyı boyunca uzanır ve üçgen biçimindedir. Yapı bakımından farklı iki bölümden oluşur. Batıda Bey Dağları dibinden Aksu'ya ve kuzeyine doğru olan bölümleri yatay kalker türden oluşmuştur. Kıyıda 25- 30 m yükseklikteki dik yarlarla başlayıp, basamak basamak üç taraça halindedir. Kıyıdan itibaren hafif eğimli düzlükler oluşturan bu taraçalar, Toroslar'dan kireç taşlarını eriterek gelen yeraltı sularının ve Düden Çayı'nın çökeltileri travertenlerden oluşur. Antalya ovasının doğu bölümü ise Aksu, Köprü, Manavgat Irmağı gibi akarsuların kıyıda yığdığı yer yer bataklık, alüvyol düzlükler ve bunlar arasında alçak tepelikler halindedir. Doğanın bir bölümü tarım bakımından en verimli kısmıdır.

24

Finike Ovası Finike Körfezinden başlar. Büyük bir düzlük görünümündedir. Birkaç akarsuyun kollarını birleştirerek oluşan ova, alüvyonlu, içinde taş olmayan oldukça verimli, siyah topraktandır. Kasaba Ovası Yaklaşık 15 Km uzunluğunda ve 4-5 Km genişliğinde olan ovanın üç tarafı dağlarla çevrilidir. Deniz iklimi egemendi. Kış ve yaz ayları genellikle sisli geçmektedir. Su bakımından zengin değildir, ancak kış aylarında su bulunmaktadır. Alanya Ovası Ova 30-40 Km2'lik bir alanı kapsamaktadır. Dim Çayı ve Oba Çayı teknesi olmak üzere iki bölümden oluşmuştur. Alanya ovasının iklimi Antalya ovasına oranla daha yumuşaktır. Demre Ovası Demre çayının getirdiği alüvyonlarla oluşmuştur. 20 Km2'lik bir alanı kapsamaktadır. Topraklar oldukça verimlidir. Demre ovası da su bakımından pek zengin değildir. Tekirova 10 Km2'lik bir alanı kapsar. Tahtalı Dağlarından inen suların ve Bağırsak deresinin getirdiği alüvyonlardan oluşmuştur. Alara Ovası Toprağı orta verimlilikte bir ovadır. Alara Çayı ile sulanır. (www.antalya.gov.tr)

 YAYLALAR

Antalya ilinde iki büyük yayla vardır. Bunlar batıda Tekeli, doğuda Taşeli Yaylalarıdır. Tekeli Yaylası; İl topraklarının batı sınırlarıyla Antalya körfezi ve Antalya ovası arasında kalan bölgedir. Yaylada güney batı - kuzey doğu doğrultusunda sıra dağlar ve bunların arasında çukurluklar bulunmaktadır. Tekeli yaylası birdenbire yükselen, ortası geniş, kapalı tekneleri de içerir. Yayla birbirinden çok az farklı küçük coğrafik birimlere ayrılmıştır, bu yayla Girdev Yaylasının, Korkuteli Düzlüğünü, Aksu ve Köprü suları ile Manavgat Çayının teknelerini de içine almaktadır. 25

Taşeli Yaylası; Antalya Körfeziyle Mersin ili sınırı arasındaki bölgeye yayılmıştır. Burada Akseki'nin doğusundan Mersin ili sınırlarına doğru geniş bir kıyı şeridi bulunmaktadır. Üzerinde Yedikaza Yaylaları yayılmıştır. Bu yaylalar arasında Sülek ve Merdiven Yaylaları ile Gevni Yaylası sayılabilir. Güney doğuda ise Gazipaşa Yaylası bulunmaktadır. Bu coğrafi oluşumun dışında bölgenin Yörük yaşamının da geliştirdiği yayla kültüründen dolayı tespit edilebilen yayla alanları da aşağıdadır. Toros dağlarındaki yaylalarda Antalyalılar ve Yörükler yaz mevsimini geçirirler. Bölgemizdeki başlıca yaylalar; Bakirli, Fesleğen, Yeşil Yayla ve Saklıkent'tir. Gündoğmuş, Akseki Korkuteli ve Elmalı ilçeleri ise rakımı yüksek olduğu için yaz aylarında tercih edilen yerlerdir. (www.antalya.gov.tr)

 MAĞARALAR

Antalya, mağara oluşumu bakımından oldukça zengin bir ilimizdir. İlimiz Toros dağ kuşağının eteklerinde kurulmuştur. Toros dağları ana iskelet bakımından genellikle kireç taşlarından (kalkerlerden) oluşmuştur. Mağaraların büyük bir çoğunluğu da bu jeolojik formasyonlar içinde bulunmaktadır. Antalya'da yaklaşık 500 kadar mağara bulunmuştur. Ancak sadece birkaç tanesi uluslararası önem taşımaktadır. Bunlardan; Antalya merkez ilçeye bağlı Prehistorik Karain Mağarası ile Alanya'daki Damlataş Mağarası turizme açılmış mağaralardır. Ayrıca; Altınbeşik, Düdensuyu Mağarası, Kocain Mağarası, Dim Mağarası ve Mavi Mağara en kısa zamanda turizme açılması gereken mağaralarımızdır. (www.antalya.gov.tr)

İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ

Antalya’nın, bulunduğu enlem derecelerine göre daha sıcak bir iklimi vardır. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçmekle birlikte, genellikle iki farklı iklim tipi ayırt edilebilir. Bunlardan biri kıyı kesimindeki tipik Akdeniz iklimi, öbürü ise iç kesimlerde, Akdeniz iklimi ile İç Anadolu step iklimi arasında bir geçit oluşturmakla birlikte daha çok step iklimi özellikleri taşıyan kara iklimidir. Yağış, ovalarda kıyıdan 26 orta kesimlere doğru azalır. Buna karşılık, özellikle dağların denize bakan yamaçları oldukça fazla yağış alır. ( Ana Britannica 1992: 140 )

Antalya’nın iklim, toprak ve topografya özelliklerinin çeşitliliği, doğal bitki örtüsünün de çeşitlenmesine yol açmıştır. Makiler hemen kıyıdan başlar ve 600m yüksekliğe kadar çıkar. Birçok yerde bunların arasına yine kıyıdan başlayan ve 1.200m’ye kadar çıkan kızılçamlar da girmiştir. 1.000-1.400m arasında sedir ve karaçama rastlanır. Sedir ormanları yer yer göknar ve ardıçla karışıktır. Antalya’daki akarsu boylarında söğüt, kavak, karaağaç, akçaağaç ve çınardan oluşan bitki toplulukları yer alır. Tüm bu ağaç topluluklarının altında çeşitli otsu bitkiler yetişmiştir.( Ana Britannica 1992: 140 )

NÜFUS

Antalya’nın nüfusu, geniş alanına göre çok azdır. Nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının çok altındadır ( km²ye 55 kişi). Kentli nüfusun yaklaşık % 75’i il merkezinde toplanmıştır. İlçe merkezinden ancak üçünün nüfusu 20.000’in üstündedir ( Alanya, Manavgat, Serik ). Sınırları içindeki yörelerle olduğu gibi, başka bölgelerde de zor ve zayıf bağlantısı yüzünden izole bir yaşam sürdüren yöre, yüzyıllar boyunca geri kalmıştır. Bu durum 1950’li yıllara kadar sürmüştür. Bu tarihten sonra yok şebekesi düzeldi, bağlantılar kuruldu, kıyı şeridinde toprak iyileştirilme çalışmaları yapıldı, taşkınlar denetim altına alındı, bataklıklar büyük ölçüde kurutuldu, sıtma mücadelesi yapıldı. Bunun sonucu ticarete dönük tarımsal üretim ve turizm hızla gelişti. 1950’de 311.442 olan il nüfusu, 1990’da 3,5 katına yakın artarak 1.132.211’e ulaşmıştır. Bu arada kıyı şeridi ile tenha olan dağlık kesim arasındaki nüfus yoğunluğu farkı daha da belirginleşti. İl sınırları içinde az sayıda olmakla beraber günümüzde de göçerler yaşar. Asıl geçim kaynakları hayvancılık ve hayvan ürünleri olan göçerler kışı kıyı şeridinde geçirir, baharda kuzeydeki yaylalara çıkar.(Büyük Larousse Sözlük Ve Ansiklopedisi 1992: 666 )

27

EKONOMİ

İlin ana ekonomik etkinliği tarımdır. Antalya özellikle bitkisel üretim açısından en gelişmiş iller arasında yer alır. Bu gelişmedeki en önemli etkenler elverişli doğa koşulları, ilerleyen taşımacılık, gittikçe büyüyen iç ve dış pazardır. Bütün bu olumlu koşulların birleşmesi sonucu Antalya 1970’lerde Türkiye’nin büyük kentlerini, özellikle sebze ve meyve ürünleri ile besleyen bir merkez haline gelmiştir. İhracat da artmaktadır. İldeki bitkisel üretim, ürün çeşitlenmesi ve üretim tekniği açısından kıyı ve iç kesimlerde olmak üzere iki bölgeye ayrılabilir. Kıyı kesimlerdeki bitek ovalarda ileri yöntemlerle yoğun ticari tarım yapılır. Ekonomik değeri yüksek sanayi bitkileri, sıcak iklim meyveleri ve çeşitli sebzeler yetiştirilir. Zeytincilik de yapılır. Türkiye portakal ve turunç üretiminin üçte birinden çoğunu, muz üretiminin de neredeyse tümüne yakınını Antalya karşılar. Kıyı kesimi sebzeciliği seralarda yoğunlaşmıştır. Türkiye’deki seraların üçte ikisi Antalya’dadır. Yılda birkaç kez ürün alındığı için gelir yüksektir. İç kesimlerde hem ürün türleri hem de yetiştirme tekniği farklılaşır. Ürün çeşitlenmesi azalır, ürün tablosuna tahıllar egemen olur. Yoğun tarımdan yaygın tarıma geçilir. Bitkisel üretimdeki bu gelişmeye karşılık hayvancılık oldukça geri kalmıştır. Bu etkinlik daha çok iç kesimlerde bir ek gelir kaynağıdır. En çok koyun ve kılkeçisi beslenir. ( Ana Britannica 1992: 138 )

Antalya’daki ikinci önemli ekonomik etkinlik turizmdir. İlin büyük doğal ve tarihsel potansiyelini değerlendirmek amacıyla yapılan proje ve yatırımlar giderek artmaktadır. İlin kara, deniz ve hava yolları ile iç ve dış pazarlarla bağlantılı olması her yönü ile kapasiteyi artırmaktadır. Antalya İli Türkiye'nin en büyük deniz limanlarından birine ve hava trafiği bakımından ikinci büyük hava limanına sahiptir. Ülke turizminin öncüleri arasında yer alan ve turistik potansiyeli yüksek olan Antalya İline her yıl kara, deniz ve özellikle havayolu ile çok sayıda turist gelmektedir. Antalya, Türkiye'nin ve dünyanın en önemli turizm bölgelerinden biridir. Merkez, Kaş, Kale, Kemer, Serik, Manavgat, Alanya ve Gazipaşa ilçelerinde Bakanlar Kurulunca ilan edilmiş toplam 21 Turizm Merkezi bulunmaktadır. (www.antalya.gov.tr)

Sanayi, tarım ve turizm kesimlerinin ardından gelir. Temel niteliği, tarıma dayalı olmasıdır. Başlıca sanayi kuruluşları dokuma, yağ, ambalaj malzemesi, un, konserve, süt, konsantre meyve ve sebze üretir. ( Ana Britannica 1992: 138 ) 28

ULAŞIM

Ulaşım en çok kara yolu ile sağlanır. E-24 karayolu, Toroslar’ı aşarak Burdur ve Afyon üzerinden Ankara, İzmir ve İstanbul’a, doğuda ise kıyı şeridini izleyerek Silifke ve Mersin üzerinden Doğu Anadolu’ya bağlanır. Her mevsimde ulaşıma açık olan Antalya Havaalanı kentin 10 km doğusunda, Antalya-Mersin karayolu üzerindedir. Bu ulaşım şekillerinin yanında deniz yolları da kullanılmaktadır. ( Ana Britannica 1992: 139 )

29

IV. BÖLÜM

GÜNDOĞMUŞ

İLÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Yüzölçümü: 1.323 km²

Nüfus:21.515

Köy Sayısı: 33

Kaymakam: Caner Akgün

GÜNDOĞMUŞ’UN KISA TARİHİ

Geçmişi antik çağlara dayanan Gündoğmuş İlçesi'nin bugünkü yeri Romalılar döneminde iskân edilmiş bir yerdir. İlçe sınırları içerisindeki Roma harabeleri ki, Taşahır mevkiindeki Kaseyir Şehri harabeleri, Senir köyü yakınındaki Kese mevkiindeki Roma harabeleri en eski harabeler olma özelliğini taşıdığı söylenebilir. Daha sonra ki dönemlerde özellik Malazgirt Zaferi sonrasında Anadolu'nun Türkleşmesi döneminde şehir Selçukluların egemenliğinde kalmış ve 2.Beyazıt döneminde de Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır.

Bir rivayete göre; Konya'nın İksile Köyü'nden çeşitli sebeplerle ayrılan bir ailenin bu bölgeye yerleştiği ve sonraları da buraya "Eksere" denildiği söylenmektedir. Eksere Köyü 1936'ya kadar Akseki'ye bağlı bir köy iken 1936'da "Gündoğmuş" adıyla ilçe yapılmıştır.

30

TARİHİ VE TURİSTİK YERLERİ

İlçe merkezi ve çevre köylerin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. İlçe sınırları içersinde doğanın ve insanın acımasız tahribatına rağmen ayakta kalmayı başaran yaklaşık 30 adet şehir ve köyden oluşan yerleşim yeri bulunmaktadır. Dağlık bir bölgede bulunmasına rağmen bu denli çok yerleşim merkezini barındırmasını şu sebebe bağlayabiliriz. Akdeniz ticaret yolu açısından önemli bir nokta olan Alanya ve Manavgat sahilleri birçok devlet tarafından ele geçirilmek istenmiş ve bu nedenle yoğun saldırılara maruz kalmıştır. Bu sebeplere binaen burada yaşayan halkın büyük bir bölümü dinsel ve siyasal varlıklarını sürdürebilmek için, saldırılara karşı daha güvenli olan iç bölgelere göç etmişlerdir. Bu insanların bir kısmı bugünkü ilçe merkezinin güneyinde yer alan Alara vadisi ve çevresine yerleşmişlerdir. Diğer kısmı da Akseki sınırına yakın olan Karadere ve Güneyyaka köyleri civarına yerleşmişlerdir. Alara vadisine yerleşen bu ilk halkın bu yöreyi yurt edinmelerinin başlıca nedeni, bölgedeki kerestenin kaliteli ve bol olması, bu kerestenin de ırmak kanalıyla taşınmasını kolay olmasıdır. Bu nedenle gerek kaynağı yakın noktalarda gerekse vadi boyunca bu uygarlıkların kurmuş oldukları yerleşim merkezlerini görmek mümkündür. Bölgede bulunan mağaralardaki bulgular göz önüne alınarak her ne kadar ilçenin tarihin yontma taş devrine kadar sarktığı söylense de, ilçe sınırlarında günümüze kadar oluşan eserler daha çok Geç Roma-Bizans ve Selçuklu dönemin eserlerinin karakteristik özeliklerini yansıtır. İlçenin yakın tarihi ise söylenenlere göre Konya’nın İksire köyünden bazı nedenlerden dolayı göç eden aileler tarafından kurulmuş ve bu nedenle adına Eksere denilmiştir. İlk dönemlerde idari olarak Akseki’ye bağlı bir köy olan Eksere 1936 yılında Akseki ilçesinden 14 ve Alanya ilçesinden 23 köy bağlanarak ilçe olmuş ve Gündoğmuş adını almıştır. İlçe ilk kurulduğunda 2 bucak (Güzelbağ ve Köprülü) ve 35 köyden oluşmaktaydı. Soğukpınar (Guguşlar) köyü ticari ve ulaşım bakımından Alanya ilçesi ile ilişkilerinin daha yoğun olduğu gerekçesiyle Gündoğmuş ilçesinden ayrılmış ve köy sayısı 34 olmuştur.1998 nüfus sayımlarına göre ilçe nüfusu 26.509 olup, 3 belde ve 32 köyden oluşmaktadır. 1998 yılında Ortaköy ve Senir köylerine belediyelik statüsü verilmiştir. 31

Gündoğmuş ilçe merkezinde ise eski çağlarda oluşmuş Cehiz Deliği mağarası vardır. Mağara içinde sarkıtlar ve dikitler mevcut olup mağara içerisi çok geniştir. Genişliği tam olarak tespit edilememiş olup turizme açılması için çalışmalar yapılmıştır. İlçe merkezinde de birçok piknik alanı bulunmaktadır. Pınarbaşı mevkiindeki bu ormanlık alan koruma altına alınarak milli park olması için çalışmalar sürdürülmektedir.

Cem Sultan Cami: Osmanlı şehzadesi olan Cem Sultan’ın Silifke Valisi iken kendi adına yaptırılmış olduğu bu cami ilçe sınırlarında günümüze kadar ayakta kalabilen tek Osmanlı eseridir. Bu sebeple ilk olarak 1954 yılında olmak üzere günümüze kadar üç kez restore edilmiştir. Caminin minaresi yöreye özgü kesme taştan ve tek şerefeli olarak inşa edilmiştir. Cami kare planlı olup, giriş ve asma kat olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Caminin merkezi kubbesi dört yarım kubbe üzerinde oturmakta ve bu yarım kubbeleri de dört büyük sütun taşımaktadır. Caminin girişinin her iki yanındaki bölüm ve minarenin yanındaki şadırvan yapıya sonradan eklenmiştir. Özellikle sahil bölgesinden düzenlenen köy turlarında ziyaret edilen önemli bir yerdir.

Naim Hoca Medresesi: Dönemin önemli âlimlerinden olan Naim Hoca tarafından yaptırılmış olan bu medresede birçok talebe yetiştirilmiştir. Medrese büyük oranda tahrip olmuş ve bu alan üzerine yeni yapılar inşa edilmiştir.

Kemer Köprü: İlçe merkezinin 7 km uzaklığındaki Umutlu köyünün alt kısmında yer almaktadır. Alara çayı üzerinde Sultan Alâeddin Keykubat tarafından inşa ettirilmiştir. Köprü bir büyük ve bir küçük iki kemerden oluşmaktadır. Köprünün tamamı günümüze kadar ayakta kalmayı başarmıştır. Konya, Alanya, Kervan Yolu’nun önemli geçiş noktasıdır.

Ali Köprüsü: Gündoğmuş ilçesine bağlı Güneycik köyünün alt kısmında yer almaktadır. Kemer Köprü gibi bu köprü de Konya -Akseki ve Alanya Selçuklu kervan yolunun geçiş noktasıdır. İki büyük kemerli olan bu yapı diğer köprü gibi sağlam olarak günümüze kadar ayakta kalabilmiştir.

Colybrassus (Susuz Ayasofya): Güzelbağ beldesinin kuzeydoğusunda Bayır Kozağacı sınırlarında, Susuz Dağı yamacında yer alan antik kent Alanya’nın 30 km kuzeyinde, ilçe merkezinin ise 16 km uzağında yer almaktadır. Bölgeye ulaşmak için 2 yol 32 izlenebilir. Birincisi ilçe merkezinden 12 km.lik yarım saat süren bir yolculukla ulaşılır. İkincisi; bu bölgeye Alanya güzergâhından ulaşılmak istenirse Antalya-Alanya karayolu üzerindeki Konaklı Beldesinin merkezinden Güzelbağ istikametine göre sağa dönülür. 26 km.lik yolculuk sonunda Güzelbağ ‘a ulaşır. Güzelbağ merkezinden Gündoğmuş istikametine göre bir-iki dakikalık bir yol aldıktan sonra Orman Genel Müdürlüğü‘ne ait kereste deposunu geçtikten hemen sonra sağa Bayır Kozağacı yoluna sapılır. 1,5 km bu köy yolunda seyrettikten sonra karşımıza çıkan sağdaki ilk toprak yolu takip ederek 3-4 dakika süren bir yolculuk sonunda Ören yerine ulaşır. İlk olarak geçmişte olduğu gibi günümüzde de hala buğday ve arpa ekim alanı olarak kullanılan tarlalar ve bunların arasındaki lahitlerle karşılaşılır. Günümüze kadar yerli yabancı birçok arkeolog tarafından incelenmiştir. Bu arkeologlardan bazıları şunlardır: 1811 Deaufort, 1892 Heberdey ve Nilhelm, 1957 Aziz Albek ve 1963 Mitfort. Ancak kent hakkında 25 farklı plan çizilmesine ve bunca araştırmalara rağmen yörede günümüze kadar hiçbir resmi kazı çalışması yapılmamıştır.

Kaya Mezarı: Kentin girişinde boğazın daraldığı noktada yer almaktadır. Ören yerinin en önemli yapıtları arasındadır; cephesi anıtsal nitelikte olan ve doğrudan ana kayaya oyulmuştur. Köşe başlıkları İyon tarzında yapılmış tapınak. Buradaki yapı daha çok Roma ve Bizans mimarisinin özelliklerini yansıtmaktadır. Mezar odasına kayaya oyulmuş 18 basamaktan oluşan bir yol ile ulaşılır. Mezar odası tek mekândan oluşmakta ve içerisinde tek kişilik kline (Arkeolojik terim, ölü yatağı) bulunmaktadır. Mezarın dış cephesi basık kemer şeklinde oyulmuş kemerin içi medusa başıyla süslenmiş ve kemerin her iki yanı kartal motifleriyle süslenmiştir.

Lahitler: Şehrin girişinde diğer antik kentlerde olduğu gibi ilk olarak metropoldeki lahitlerle karşılaşılır. Burada bulunan lahitler tamamen kesme taştan gövde ve kapak olarak iki parça yapılmıştır. Lahitlerin büyüklükleri 1,5-3 metre, ağırlıkları 1-3 ton arasında değişmektedir. Fakat bunların arasında bir istisna bulunmaktadır. Şu an Alanya Müzesinin bahçesinde bulunan lahit bir oda büyüklüğünde olup, 3 metre yüksekliğinde ve 10 ton ağırlığındadır. Metropolde bulunan lahitler çok çeşitlidir. Bazıları son derece sade ve yalın, bazıları ise kapakları çatı biçiminde olup kapakların baş kısmı aslan başı kabartmalarıyla bezenmiş, çatının tepe ve saçak kısımları ise akrotellerle süslenmiştir. Ayrıca bazı lahitlerin de ön kısmında ölen şahsın hayatını şiirsel bir dille anlatan dörtlükler yer almaktadır. 33

Yazıtlar: Bölgede bulunan yazıtlar G.E. Bean’e göre Roma kıyı şehirleriyle farklı karakterlerde olup milattan sonra 1. ve 2. yüzyıllarda yazılmış olabileceğini savunmaktadır. Aynı zamanda burada yaşayan insanlarında farklı ırklardan olduğunu ileri sürmektedir. Dış etkilerden uzak koyak tipi bir vadi içerisinde kurulmuş olan kentin yabancılarla ilişkileri son derece zayıftı.

Casae (Aşağı ve Yukarı Asar Kaleleri): Bu yöreye halk arasında Köyiçi denilmekte ve kalelere de Sürmeni kalesi denilmektedir. Bu antik kent Gündoğmuş ilçesinin 2 km güneybatısında Köyiçi mevkiinde kurulmuştur. Bu kent ve bu kentin tam karşısındaki yamaçtaki Senir köyünün kuzeyinde kurulmuş olan antik kentin güvenliği için bir nevi ileri karakol olarak inşa edilmiş olan Yukarı Asar kaleleri; birincisi, Köyiçi mevkiinin tam karşısındaki tepede inşa edilmiş olan Yukarı Asar kalesi büyük ölçüde ayakta durmaktadır. Kalenin doğusunda sur duvarlarının dibinde bir adet sarnıç bulunmaktadır. İkinci kale olan Aşağı Asar kalesi ise Alara çayı kıyısında inşa edilmiş olup günümüzde büyük ölçüde tahrip olmuş bulunmaktadır. Bu yörede yaşayan halk zeytin ve üzüm üretiminde oldukça geliştirmişlerdir. Burada Salıncalanı ve Sümeni mevkiinde yamaçlar boyunca birçok noktada kayaya oyulmuş üzüm suyu sıkma işleminde kullanılan Şırahmanalar ve zeytinyağı sıkma işleminde kullanılan ve insan ve hayvan güzüyle kullanılan Sıklık adı verilen yapıları görmek mümkündür. Ayrıca bu yörenin kuzeybatısındaki yamaçta yontma taş döneminden izler taşıyan oyma mağaralar bulunmaktadır. Yörenin iklimi ve toprak türü incir, zeytin ve üzüm yetiştirilmesine son derece elverişlidir. Yörede az miktarda da narenciye üretimi yapılmaktadır.

Senir (Kese): İlçe merkezinin 5 km güneybatısında adını aldığı eski Senir beldesinin ise 1 km kuzeybatısında yer almaktadır. Ören yerine ulaşmak için 2 yol izlenebilir. Bunlardan birincisi ve en kolay olanı Gündoğmuş – Antalya istikametinde yol üzerindeki Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı Senirçaltı kereste deposunun yolun kenarındaki güney bölümünden vadi boyunca 5 dakikalık bir yürüyüş sonucunda antik kente ulaşılır. İkinci yol ise ilçe merkezine 12 km uzaklıktaki Senir beldesinin merkezinden 1-1.5 km kuzeye doru süren yorucu bir yolculuktan sonra kent merkezine ulaşılabilir. Şehre varıldığında çalılıklar arasında ilk göze çarpan eser Mauseleum’dur. İkinci olarak alçak tepe üzerindeki akropol duvarları, üçüncü olarak da akropolün doğusundaki dayanıklı zengin evleri göze çarpmaktadır. 34

Mauseleum: Senir kentinin fakir görünümüyle zıtlık oluşturan bir yapıdır. Mozolenin doğu ve batı duvarları büyük ölçüde yıkılmıştır. Mozolenin alınlık kısmı sağlam olarak yapının arka kısmında yer almaktadır. Mozoleye giriş yapının arka kısmından alçak bir kapıyla sağlanmaktadır. Yapının toplam yüksekliği 5 metredir. Yapı 2 metre yüksekliğindeki basık bir mahzen üzerine iki katlı ve kare planlı olarak inşa edilmiştir. Yapı tamamen taş kesme olup hiçbir şekilde harç ve kenet kullanılmıştır. Yapı bloklar halinde bindirme tekniğiyle inşa edilmiştir.

Akropol: Alçak bir kayalık tepe üzerine kurulmuştur. Akropolün sur duvarları karışık malzemeyle inşa edilmiştir. Sur duvarları büyük çoğunlukla tahrip olmuştur.

Evler: Kentin güneybatısında bulunan evler son derece basittir. Bu evlerin büyük çoğunluğu harap durumdadır. Ancak akropolün kuzeydoğusunda yer alan evler daha dayanıklı ve sağlamdır. Bu bölümde bulunan birçok evin kapı üst kapı eşiklerinde haç işaretini görmek mümkündür. Yörede hiç kiliseye rastlanmamasına rağmen Efes meclisinde CASAE ile birlikte tek rakip tarafından temsil edilmiştir. Bazı Arkeologlar hiç kilise bulunmaması ve Senir adının çok rastlanan bir Türk ismi olmasından dolayı yörenin eski bir Türk yerleşme merkezi olduğunu ileri sürmektedirler.

Gedefi ini (Kilise Mağara): Gündoğmuş ilçesinin 5 km kuzeybatısında ve Karadere köyünün doğusundaki dağın yamacında yer almaktadır. Bu antik kentte ulaşmak için ilçe merkezine 3 km uzaklıktaki Senirçaltı kereste deposundan sağa dönülür, Karadere istikametinde yaklaşık 500 m gittikten sonra tekrar sağa stabilize yola sapılır. Yaklaşık 4-5 dakika bu yolda ilerledikten sonra sola dönülerek araç burada bırakılır, çam ormanları arasından 5 dakika süren yorucu bir yolculuktan sonra mağaraya ulaşılır. Kent yerleşimi ve mağara girişi büyük ölçüde ormanlıklar ve çalıklıklarla kaplı olduğu için bilen bir kılavuzla gidilmesi uygun olur. Mağara kilise halk arasında Gedefi İni olarak bilinmektedir. Mağara yaklaşık 20 m yüksekliğinde ve 13 m uzunluğundadır. Savaş zamanında sığınak olarak kullanılan mağara kilise gizli olmak üzere iki adet kapısı bulunmaktadır. Ancak daha sonraki dönemlerde yaşanan depremler sebebiyle meydana gelen göçüklerle mağaranın ağzı tamamen açılmıştır. Mağarada savaş zamanında su ihtiyacını karşılamak için sonradan açılmış bir adet kuyu bulunmaktadır. Mağaranın duvarlarında ikisi doğuda ve biride batı duvarında olmak üzere duvarlara 35 oyulmuş üç adet yazıt bulunmaktadır. Bu yazıtlardan anlaşıldığı kadarıyla mağara kilse olmadan önce bir tanrıça mabedi olarak kullanılmıştır. Ancak bu tanrıçanın kim olduğu hakkında kesin bir bilgi yoktur. Girişin tam karşısında kayaya yapılmış olan fresk büyük ölçüde zara görmüş olsa da ana panodaki Hz. İsa ve başındaki altın sarısı kaleyi (kutsal ışık ) görmek mümkündür. Freskte kırmızı ve sarı ton hakimdir. Mağaranın batı duvarını süsleyen ve 1980’li yıllara kadar canlılığını koruyan mozaik defineciler tarafından yerinden sökülerek çalınmıştır. Mağarada ele geçirilen çömlekler, tuğlalar, metal işi parçalar pagan zamanından kalma sunumlardır. Ele geçen buhardandık, kandiller ve dinsel törenlerde kullanılan diğer aletler geç Roma ve Bizans dönemine aittir. Mağaranın hemen üzerinde yamaç boyunca uzanan büyük bir alanı kaplayan asıl kent yerleşimi ve kenti çevreleyen duvarlar yer almaktadır. Yörede bulunan mezarlar son derece sadedir. Mezarların büyüklüğü gömülen kişi sayısına göre değişmektedir. Mezarlar taş oda gömü tekniğiyle inşa edilmiştir.

Kaseyir (Taşahır): Gündoğmuş’un yaklaşık 9 km batısında ve asfalt yolun güneyinde yer almaktadır. Taşahır‘ın çınar ağaçlarının gölgesi altındaki kahvenin ve pınarın tam karşısındaki kayalık ve tepe üzerine kurulmuştur. Mesire yerinin 100 m batısındaki virajın altına ulaşıldığın da kent görülmeye başlar. İlk olarak düz arazi üzerindeki kayalıklara oyulmuş merdivenler görülür. Daha sonra iç kısımlara doğru kemerlerinden yıkılmış binaların kalıntılarıyla dolu karmaşık bir alan içerisinden yol bir geçitle iç kaleye doğru uzanmaktadır. Kalenin güneybatı surları son derece basit ve az bir işçilikle son derece basit bir şekilde inşa edilmiştir. Kalenin kuzeye doğru uzanan üst kısmındaki küçük tepecik üzerinde küçük bir tapınak kapısı yer almaktadır. Tapınağın alınlık bloğunun bir bölümü ile birlikte kayaya oyulmuş işlemeleri görmek mümkündür. Tapınağın sütunlarının oturduğu yerlerde izlerinin hala görmek mümkündür. Doğuda birleşen diğer tepeciğin üzerinde yer alan yıkık bir bina bir zamanlar şehrin en gösterişli ve en sağlam binasıymış. Bu binanın hemen yanında bir adet kireç ocağı bulunmaktaymış. Bu yapı şehrin tam merkez noktasında olup kenti dörde bölmekteydi. Yörede 3 adet yazıt ele geçirilmiştir. Bunlardan bir tanesi Kaseyir‘in, Casae‘in kolonisi olduğunu ispatlayan bir belgedir. İkinci yazıt ise bir Casatan’ı (Taşağıl’da ikamet eden ve Side vatandaşlığıyla gurur duyan bir kimse) onurlarından bir yazıttır. Giriş bölümünün hemen aşağında çam ağaçlarının altında 1 m genişliğinde ve 2 m uzunluğunda olan ve üzerinde Medusa (Yunan mitolojisinde 3 gorgondan biri ve tek ölümlü olanıdır. Bakışlarıyla insanı taşa çeviren gözleri parlak ve saçları yılanlarla kaplı 36 başı vardır) başı kabartmaları bulunan işlemeli metot bulunmaktadır. O dönemlerde bu tür kabartmaların koruyucu niteliği olduğuna inanılmakta ve bu tür kabartmalar daha çok önemli yapıların girişlerine konulmaktaydı.

Harabeler: İlçe sınırları içerisinde büyük çaplı kentler hakkında bile yeterli oranda arkeolojik kazı ve bilimsel çalışmalar yapılmadığı için bu yöreler hakkında bildiklerimiz son derece sınırlıdır. Bu nedenle bu yörede bulunan küçük çaplı eserler ve yerleşim alanları yöre halkı tarafından bulundukları mevkiine göre isimlendirilmişlerdir. Bunlar Gündoğmuş ilçesinin merkezine bir hayli yakın mesafede Sarınç, Çukuraltı kale ve şehir harabeleri, Karain mevkiinde Asar, Sinek dağı tepesinde Sinek Gedefi (Getfi) kale ve şehir harabeleridir. Gündoğmuş’un hemen çevresinde olanlar dışında, Senir köyüne 2 km mesafede, Kese mevkiinde Kese, Karadere köyüne 2 km mesafede Hisar, Eskibağ köyüne 1 km mesafede Şahinkalesi, Balkaya köyüne 2 km mesafede Göktaş, Ortaköy Barcın yaylasında Hisar, Narağacı köyüne 1 km mesafede NARUN kale ve şehir harabeleri bulunmaktadır. Ayrıca bunların dışında Tahtalıkale Serinyaka köyüne 1 km mesafede Ataban, Güneycik köyüne 5 km mesafede YOL, Güzelbağ kasabası merkezinde Esencik, Güzelbağ kasabasına 10 km mesafede Pambıcak, Güzelbağ kasabasına 7 km mesafede Aytapos, Bayırkozağacı köyü yakınlarında Ayasofya, Gündoğmuş ilçesine 13 km mesafede Taşahır mevkiinde Kaseyir, Gündoğmuş ilçesine 15 km mesafede Gelesandra yaylasında Kosandra, Akyarı yaylası Acıceviz mevkiinde Kurt Tepesi ve Köprülü kasabasına 3 km mesafede Kuyumcu şehir ve kale harabeleri yer almaktadır. Gündoğmuş ilçe merkezinin çevresinden başka, Akyarı Tavşan alanı mahallesi dövüş beleni mevkiinde Esecik, Karaköy köyüne 3 km mesafede OTNİ, 2 km mesafede NAĞLI, yine 3 km mesafede Karamanda kale ve şehir harabeleri yer alır. Bölgede yerleşim alanlarına yakın yerler haricinde yaylalarda da bu tip kalıntılara rastlanmıştır. Bunlar da; Göremece yaylasında Göreme, Türkler köyü yaylasına 3 km mesafede Su Batağı, Karamanlar-Seyricek yaylasında Atiye, Sömüçimen yaylasında Konya il sınırlarına yakın Kuma ve Köprübaşı kırbızkaya mevkiinde Ayandıra kale ve şehir harabeleridir.

Hanlar: Gündoğmuş ilçesine 15 km mesafede Gelesandra yaylasında Anadolu Selçuklu dönemine ait han mevcut olup halen kullanılmaktadır. Ortaköy kasabası Oğuz yaylasına 3 km mesafede Dereyol hanı, Gündoğmuş ilçesine 6 km mesafede Sümeni 37 mevkiinde kayalara oyulmuş (Yontma taş devrinde yapıldığı sanılan )onlarca in mevcut olup günümüzde kullanılmaktadır. Gündoğmuş ilçesine 13 km mesafede Gamras mevkiinde eski çağlardan kalma küçük bir tepe üzerinde blok taşlardan oturup dinlenmek amacıyla örülmüş ve taşların altında mahzen olan bir kalıntı vardır.

GÜNDOĞMUŞ’UN COĞRAFİ KONUMU ve İKLİMİ

Batı Toros Dağları'nın önemli kollarından Geyik Dağı (2890 m) eteklerine kurulmuş bir ilçedir. Yüz ölçümü 1323 km² olup denizden yüksekliği 900 metredir. Dağlık alanları ormanlarla kaplıdır. Alara çayı doğu-batı yönünde ilçeyi böler. Akdeniz İklimi'nin hâkim olmasına karşın kışın biraz daha Karasal İklim özellikleri gösterir fakat kışları sahile oranla daha sert, yazları da serindir. Bu nedenle kışın biraz sert geçer. Gündoğmuş'un kuzey, kuzeydoğu ve doğusunda Konya, güneyinde Alanya, batısında Manavgat, kuzey ve kuzeybatısında da Akseki ilçeleri ile çevrilidir. Antalya İli'nin doğu ve iç kesiminde yer alan Gündoğmuş'un kuzey, kuzeydoğu ve doğusunda Batı Toroslar’ın Geyik Dağları bulunur. Bu dağlardan çıkan Alara Çayı da ilçe toprakları içerisinde, kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda akar. Bu çayın çevresinde küçük düzlükler sıralanmış olup, ilçedeki tarım bu alanlarda yapılır. Geyik dağı Gündoğmuş sınırları içindeki en büyük yükseltidir ve halk arasında Giyi Dağı olarak adlandırılır. İlçenin başlıca akarsuyu olan Alara Çayı geçtiği yörelerin iklimini yumuşatarak bu bölümlerde narenciye tarımına atölye bulunmaktadır. Yöre tarihsel zenginliğinin yanında dünyada nadir olarak yetişen bitkiler açısından da oldukça zengindir. Geyik dağının tepesinde yılın her ayında kar bulmak mümkündür. Dağlar binlerce çiçekli bitkilerle kaplıdır. Dünyaya yayılan bir şifalı bitki türlerinden Lale, Sümbül, Kırçiçeği, Nergiz, Yoğurt Çiçeği Geyik dağı eteklerinde yetişmektedir. Yine nadir bulunan Kapari (Gebele/Kebere) çok yılık otsu bitki bu bölgede çok miktarda yetişmektedir. Kuşburnu özel bir bakım gerektirmeden bahçelik alanlara da kendiliğinden yetişmektedir. Ipar çiçeğini barındıran Ipar Taşı da yaylalık bölgede bulunmaktadır. Onlarca kekik türü ve onlarca dağ çayı (adaçayı) çeşidi Gündoğmuş ilçesinin yaylarında kendiliğinden yetişmektedir. Geyik dağı eteklerindeki arı kovanlarından alınan yayla balı donmayan ve şifa sayılan, çeşitli ödüller almış çok özel bir baldır. Geyik dağı eteklerinde Güvercinli, Arap, Gözlü, 38

Elmalı Gıragan kar delikleri mevcut olup bu kar deliklerinden bütün yaz ayları boyunca tonlarca kar çıkartılarak sıcak bölgelere taşınmaktadır. Bölgede çatal boynuzlu geyik ve dağ keçisi yaşamakta ve koruma altına alınmıştır. Sayıları arttırılmaya çalışılan bu hayvanların koruması Batı Akdeniz Bölge Müdürlüğünce sağlanmaktadır. Ancak tam bir koruma yapılmadığı içi çatal boynuzlu geyikler ve dağ keçileri kaçak avcılar tarafından avlanmaktadır. Gündoğmuş ilçesi sınırları içerisinde her türlü av ve yabani hayvan yaşamaktadır. Bu av hayvanlarında ötüşü ve yaşama şekilleri bakımından diğer hemcinslerinden ayrı bir özellik gösteren ve ülkemizde nadir yerlerde yaşayan Kınalı Taş Kekliği bu bölgede sürüler halinde yaşamaktadır. Göllerimiz etrafında her türlü su kuşları ve diğer yerlerde de yırtıcı kuşların birçok çeşidi görülmektedir. Alara çayında iç göl balığı olan bir türlü balık yaşamaktadır. Kırmızı benekleri olan bu balık Gökkuşağı Aşabaşığı’dır. İlçemizde son yıllar da seracılık ve bağcılık geliştirmeye alışılmaktadır. Bu konuda çalışmalar devam etmektedir. Sedir ve ardıç ağaçlarıyla kaplı Antalya’nın Akseki ve Alanya ilçeleri arasında kalan Gündoğmuş Yaylaları’na yürüyüş yapmak ve doğayı kucaklamak isteyenler sonbaharda akın ediyor. Burada küçük ve büyük onlarca yayla var. Yedisi turizme yönelik olarak da hizmet veriyor. Sedir ve ardıç ağaçlarıyla kaplı Gündoğmuş Yaylaları, Toroslar’ın yüksek zirvelerinden Geyik Dağı eteklerinde yer alıyor. Gündoğmuş’un Antalya kent merkezine uzaklığı 140 kilometre. Yaylaların ilçe merkezinden uzaklıkları ise 30-40 kilometre arasında değişiyor. Sınırları içinde Colybrassus, Casae Gelefi ve Taşavur gibi antik kent yerleşimi kalıntıları bulunuyor. Konaklama tesisi yok. Gündoğmuş’a yaklaşık 35 km uzaklıktaki Baş Yayla, sedir ve ardıç ağaçlarıyla dikkati çekiyor. Çaltı Yaylası Gündoğmuş’un yaklaşık 35 km doğusunda. Soğuk suyu, karaçam, sedir ve ardıç ağaçları yaylanın özelliklerinden. Cündüre Yaylası ise Gündoğmuş’un 30 km doğusunda. İlçenin yüksek yaylalarından Boğazoluk’ta kirazcılık yapılıyor. Eğrigöl Yaylası’na asfalt yolla ulaşmak mümkün. Güzel bir göl manzarası var. Belli başlı yaylalardan biri olan Gören de Gündoğmuş’a 40 km uzaklıkta. Cevizi ve soğuk suyu meşhurdur. Seyricek, Gündoğmuş’un en uzak ve en yüksek yaylalarından biri. Akdağ ile Geyik Dağı arasındaki düzlükte yer alıyor. Yakınında adı bilinmeyen bir antik kentin kalıntıları var.

39

GÜNDOĞMUŞ’UN NÜFUS YAPISI

2000 yılında yapılan Nüfus Sayımı sonuçlarına göre; İlçenin toplam nüfusu 14.944'dür. İlçe merkezinde nüfusu 5021'dir. Gelir kaynaklarının azlığı sebebiyle dışarıya sürekli göç veren bir ilçedir.

TRAFİK ve ULAŞIM

Antalya'ya 182 km uzaklıkta olan Gündoğmuş ilçesi, Akseki – Manavgat Karayoluna da 32 kilometrelik asfalt bir yolla bağlanır. Bundan başka Alanya yolu da denilen ve köylerin içinden geçen eski bir de yol vardır. İlçedeki tüm yollar asfalttır. İlçe merkezinde yoğun bir tempo olmadığı için trafikle ilgili hiçbir sıkıntı bulunmamaktadır. İlçeden şehir merkezine, günde bir sefer de olsa, sabahları kalkan minibüsler ile gidilebilmektedir. Ayrıca yukarı bölgelerden Alanya’ya giden minibüsler de ilçenin içinden geçmektedir.

KÖY YOLLARININ DURUMU

Köyün ilçe merkezine uzaklığı 6 kilometredir. Yollar asfalttır. Köy halkında genellikle motor vardır ama araçları olanlar da vardır. Araç olmasa da sık sık Alanya yolundan ilçe merkezine giden araç geçer, o yüzden köylüler ilçe merkezine gidecekken mutlaka bir araç bulurlar.

EĞİTİM

İlçede okur-yazar oranı %90'dır. İlçe merkezinde bir lise, bir ilköğretim okulu ve bir YİBO bulunmaktadır. 1998–1999 öğretim yılında yapımı tamamlanan YİBO, 288 yatak kapasitesi olup 8 yıllık ilköğretim uygulaması ve taşımalı eğitimin başarıya ulaşmasında son derece büyük öneme sahiptir. Yatılı okulda uzak köylerin okuma imkânına sahip 40 olmayan çocuklarına eğitim ve öğretim verilmektedir. Köprülü Beldesindeki İlköğretim Okulu inşaatı tamamlanmış olup eğitim öğretime başlanmıştır. Öğrencisi azalan köy okulları kapatılmış olup öğrenciler taşımalı eğitim kapsamına alınmıştır. Milli Eğitim Bakanlığının Norm Kadro uygulaması sonucu branş ve sınıf öğretmeni sıkıntısı çekilmemektedir. Ancak bazı köy okullarında halen vekil öğretmen uygulaması devam etmektedir. İlçede 2 Taşıma Merkezine toplam 218 öğrenci taşınmaktadır. YİBO'da 323 yatılı toplam 441 öğrenci öğrenim görmektedir. İlçemizde toplam öğrenci sayısı toplam 1507 kişidir.

SAĞLIK

Köyde herhangi bir sağlık kuruluşu yoktur. En yakın sağlık ocağı ilçe merkezinde yer alır. Bunun dışında ameliyat gibi daha önemli tedaviler için Alanya, Manavgat gibi ilçelere veya şehrin merkezine gidilmektedir.

EKONOMİ

İlçede işsizlik oranı çok yüksek düzeyde olup genç işgücü sahil ilçe ve beldelerindeki turizm sektörüne yönelmiş olduğundan ilçe sürekli göç vermektedir. İlçe istihdamında en önemli pay yol yapımı, inşaat gibi işlerde gereken işçilik. Onun dışında tarım ve hayvancılık alanında ekonomik gelir elde edilecek kadar verimlilik söz konusu değildir. Yer yer arıcılık yapılsa da bu durum bölgenin genelinde hâkim değil. İlçede önemli bir sanayi kuruluşu mevcut değildir. Engebeli arazi yapısından dolayı tarım alanları sınırlı olması, tarımın teras şeklinde küçük alanlarda yapılmasına neden olmuştur.

41

V. BÖLÜM

ÜMÜTLÜ KÖYÜ

Umutlu köyünün Antalya merkeze olan uzaklığı 156 km olup Gündoğmuş ilçe merkezine 6 km uzaklıktadır ve merkeze en yakın yerleşim yeridir.Nüfusu 350 olan köyün hane sayısı 95’tir.Etnik kökeni Türk olan köyün okul sistemi, lise öğrencileri için taşımalı sistemdir.İlköğretim de ise 1 adet okulu bulunan köyde karışık sınıflarda yani 1 ve 2. sınıflar aynı derslikte 3,4, ve 5. sınıflar aynı derslikte öğrenim görmektedir.Sağlık hizmetleri açısından herhangi bir sağlık evi ya da sağlık ocağı bulunmamaktadır.Su şebekisi bulunan köyde kanalizasyon mevcut değildir.

ÜMÜTLÜ KÖYÜNÜN TARİHÇESİ

Umutlu köyünün geçmişi ile ilgili bir yazılı kaynak yoktur. Köydeki yaşlı insanların geçmişte duydukları ve yeni nesillere aktardıklarına göre köy, Gündoğmuş kurulmadan çok önce, Osmanlı’nın son çeyreğinde kurulmuştur. Zaten çevre bölgelerde yer alan antik kentler, kalıntılar, mağaralar sayesinde bölgeye uğrayan çok sayıda insan vardı. Buna , Akseki ve Manavgat yollarının da bugünkü Gündoğmuş’un içinden geçmesi eklenince, bölgede ilk yerleşim yerlerinin kurulması da kaçınılmaz oldu. İlk nedenden daha ziyade , bölgeden geçen insanların konaklaması amacıyla hanların kurulması ile köy kısa zaman içinde gelişmeye başladı.Gündoğmuş kurulmadan önce, Akseki’ye gelmeden son yerleşim yeri olması ve özellikle Alanya-Akseki ilçeleri arasında geçiş güzergahına sahip olması nedeniyle hem köy hem de bölge nüfusu artış göstermeye başladı. Nihayet 1936 yılında Gündoğmuş’un ilçe yapılmasının ardından köy de ilçeye katılmıştır ve ilçeye varılmadan önceki son köy olma özelliğini ve avantajını korumuştur. 42

VI. BÖLÜM

DEMOGRAFİK YAPI

Demografi, belirli bir bölgede belirli bir anda yaşayan bireylerin oluşturduğu kitleye nüfus; insanın nüfusunun büyüklüğü, yapısı ve gelişimi açısından inceleyen bilim dalına nüfusbilim (demografi) denmektedir. Nüfusbilim araştırmalarında nüfus artış hızı, doğurganlık ve ölümlülük oranları, yaş ve cinsiyet gruplarına ve nüfus yerleşme birimlerine göre nüfusun dağılımı, göçler gibi birçok bilgi genellikle karmaşık teknikler kullanılarak elde edilmektedir. Bu nedenle demografi insan toplumlarının analiz etmekte ve istatistiksel olarak da tanımlamaktadır. ( Emiroğlu; Aydın 2003: 211 )

Ümütlü köyü hane başkanı eşlerinin demografik yapısını aktarırken , kadınların hane içindeki statüsü , yaşı , doğum bilgileri , eğitim durumları , medeni hal ve çalışma durumları ele alınacaktır. Fakat daha önce bazı kavramlar hakkında bilgi verilecektir.

HANE KAVRAMI

Yapılan bu çalışmada haneler birim olarak kullanılmış ve elde edilen verilerden saptanan sonuçlara göre Ümütlü köyü özellikleri ortaya çıkmıştır.

Genellikle hane, ekonomik ve sosyo-kültürel bir birlik olup, bünyesinde hane halkı dediğimiz bir grup bulunur. Bu grup, çoğu kez aile sözcüğü ile ifade ettiğimiz gruptur.(Akkayan 1979: 78)

Çalışmanın kriterleri çerçevesinde yaz-kış köyde ikamet eden hanelere bu mülakat formları uygulanmıştır.

43

AİLE KAVRAMI

İnsan ailesi bir kadın ,kadının bakmakla yükümlü olduğu çocuklar ve evlilik yada kan bağı yoluyla üye olan yetişkin bir erkekten oluşan bir gruptur. Çocukları ile birlikte bir tek çiften oluşan aile türünün yanı sıra , erkek ve kız kardeşlerden ve onların çocuklarından oluşan büyük bir grubu meydana getiren aile türleri de vardır. (Haviland 2002:289)

 Geniş Aile ve Çekirdek Aile

Çağdaş toplumlarda, yeni evlenen çiftler genellikle baba evinden ayrılarak yeni bir evde yaşamaya başlarlar. Oysa bundan yüz, iki yüz yıl önce yeni evliler, damadın ya da gelinin ailesin yanında otururlardı. Anne, baba, kızlar, damatlar, oğullar, gelinler ve torunların aynı çatı altında yaşadığı böyle ailelere geniş aile deniyordu. Bu gelenek, tarıma dayalı geleneksel yapısını koruyan birçok toplumda bugün de sürmektedir.

Sanayileşmiş çağdaş toplumlarda, özellikle kentlerde geniş aileler yerini giderek küçük ailelere bırakmıştır. Anne, baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşan bu küçük ailelere çekirdek aile denir. Çekirdek aile, yalnız birey sayısıyla değil yapısıyla da geniş aileden çok farklıdır. Çekirdek aile, kentlerdeki yaşam ve üretim koşullarına bağlı olarak doğmuştur. Kırsal kesimde aile, çoğu kez bütün bireylerin birlikte çalışıp birlikte ürettikleri ekonomik bir birimdir. Ama aile kentlerde bu özelliğini yitirir. Aile bireyleri, üretimin aile dışında yapılmasından dolayı, ev dışında çalışarak bağımsız hale gelirler. Bu durum, geniş ailedeki katı alt-üst ilişkilerini ortadan kaldırır ve ailede daha eşitlikçi ilişkilerin oluşmasını sağlar. Çocukların bilgi ve beceri edinmelerini, toplumla bütünleşmelerini sağlama işlevini üstlenen aile, bireyin geleceğinin güvencesi olmaktan da çıkar.

44

 Çekirdek Aile : Anne , baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşur .  Geniş Aile : Çekirdek ailenin genişlemiş halidir . Evli ve evlenmemiş çocuklar , onların çocukları , ebeveynlerin kardeşleriyle çocuklarını da içine alan bir aile tipidir .

Aile ve hane halkı arasındaki fark nedir?

Haneler; içinde ekonomik üretim, tüketim, miras, çocuk yetiştirme ve barınmanın düzenlenip gerçekleştirildiği temel birimlerdir.İnsan topluluklarının büyük bir çoğunluğunda haneler aileleri içerir.Buna rağmen hanenin bazı üyeleri; ailenin inşa edildiği çevrenin akrabaları olabilir veya aile fertlerinden herhangi birisi ile akrabalık ilişkisi bulunmayabilir.Bazı toplumlarda da hane üyeleri birbirleri ile akraba da olmayabilir.Hane üyeleri arasında kan bağı şartı yoktur. Aile tüm toplularda mevcut olmasa da hane; ekonomik üretim ve tüketim ,miras ,çocuk bakımı ve barınma gibi faaliyetlerin organize edildiği yer olarak evrenselliğini muhafaza etmektedir. Bir çok toplumda , hane halkı tek bir ailenin fertlerinden oluşmaktadır. Fakat farklı hane tiplerinin de varlığı unutulmamalıdır.Hane halkı arasında ailenin yakın akrabaları olabileceği gibi ,ev işlerini gören, servis elemamları yada temizlikçiler olabilir.Bu tür ailelere örnek olarak zengin aileler ve kraliyet sarayları gösterilebilir. İnsan toplumunda aile evrensel olmasa bile hane halkının temelini aile oluşturur. (Haviland 2002: 298)

Bu iki kavram hakkında bilgi sahibi olunduktan sonra Ümütlü köyünde yaşayan hane başkanı eşlerinin demografik özelliklerinden bahsedilecektir.

ÜMÜTLÜ KÖYÜNDE HANE BAŞKANI EŞİ MÜLAKATLARINA GÖRE HANE BÜYÜKLÜĞÜ

Ümütlü köyünde yaşayan hane başkanı eşleri ile yapılan mülakatlar doğrultusunda , köyün toplam nüfusu 234 ‘ tür. Toplam nüfusun 138 kişisi genç nüfusu oluştururken geri kalan 96 kişi yaşlı nüfusu oluşturmaktadır. (Tablo A – 1)

Köydeki en az hane nüfusu 1 kişi iken bu sayı 9 kişiye kadar ulaşabilmektedir . Ortalama hane nüfusu 4,0 iken ; genç hane başkan kategorisinde 45 bu 4,9 , yaşlı hane başkanı kategorisinde ise 3,1 ’ dir. Bu ortalamalara bakıldığında genç hane başkanı eşlerinin hane büyüklükleri yaşlı hane başkanı eşlerininkinden fazladır. Görünen o ki Ümütlü köyünde geniş aile yapısından çok çekirdek aile yapısı mevcuttur. Tabi bu köyde geniş ailelerin az olduğu anlamına gelmemektedir. (Tablo A – 1)

HANE BAŞKANI EŞİNİN DEMOGRAFİK ÖZELLİKLLERİ

STATÜ

Hane başkanı eşlerine uygulanan mülakatlara bakıldığında köyün genel toplamında % 11,9’unun hane başkanı kadın ,% 88,1’inin ise hane başkanı eşi kadın olduğu görülmektedir. Genç kategorisindeki kadınların %92,9’u hane başkanı eşi iken ; yaşlı kategorisindeki kadınların % 83,9’u hane başkanı eşi statüsündedir. Kadın hane başkanları eşlerini kaybetmiş olanlardır. Hiçbir hanede çiftlerin her ikisinin de sağ olduğu durumda hane başkanının kadın olduğuna rastlanmamıştır. Kadınlar ancak, eşlerini kaybettikleri zaman hane başkanı statüsüne sahip olabilmektedirler. (Tablo A-2)

YAŞ

Yaş, bir kişinin dünyaya geldiği andan itibaren geçirdiği günlerin, haftaların, ay ve yılların sayısıdır (Kırımlı 2005: Basılmamış Ders Notları). Bu tanımın yanında bazen de insanların yaşlarını yuvarlayarak büyüttükleri veya küçülttükleri de görülebilmektedir. Mülakat esnasında kişilere yaşları sorulmuş ve verilen tarihler araştırma sırasındaki tarihten çıkarılarak (2005) tam yaşları hesaplanmıştır. Verilen cevaplarda yaş yuvarlamasına gidilmediği de gözlemler arasındadır. Daha önce de değinildiği gibi yaşa göre oluşturulan ana ayrıma dayanarak genç hane başkanı eşlerine bakıldığında medyan yaşın 34.5, bunun yanında yaşlı hane başkanı eşlerinin medyan yaşının 60.3 olduğu görülmektedir.(Tablo: A-3) Genç ve yaşlıların yaş durumu göz önünde bulundurulduğunda köyde genç ve yaşlı bir nüfus birbirini dengelemektedir.

46

DOĞUM YERİ

Hane başkanı eşlerinin doğum yerlerine bakıldığında, genç-yaşlı fark etmeksizin hepsinin yurt içi doğumlu olduğu edinilen verilerde saptanmıştır. Hepsi yurt içi doğumlu hane başkanı eşlerinin idari ayrım olarak nerede doğduklarına bakıldığında genç kategorisindeki kadınlardan % 4.0 ‘ünün ilçe doğumlu olduğu , köy doğumluların ise % 96,0 ’lık payı kapladıkları görülür. Yaşlı kategorisindeki kadınlarda ise bu durum şu şekli alır: Tüm yaşlı hane başkanı eşleri köyde doğmuştur. (Tablo: A-4). Ek olarak köyün kadınlarının hepsinin Akdeniz Bölgesi doğumlu olduğu da veriler arasındadır. (Tablo: A-5)

EĞİTİM DURUMU

Eğitim denildiğinde ilk akla gelenlerden biri gelişmişlik düzeyidir. Her geçen gün çağın ilerlemesiyle birlikte eğitimli olma oranı da artmaktadır. Ümütlü köyünde de durum aynı paralelliği göstermektedir. Yorumu yapılacak tablolar kişinin formel eğitimleri hakkında bilgi vermektedir. Köyün geneline bakıldığında konuşulan kadınların genel olarak %72,9’unun eğitiminin olduğu, %27,1’inin eğitiminin olmadığı görülür. Gençlerde % 7,1’inin , yaşlılarda ise %45,2’sinin eğitiminin olmadığı da vurgulanmalıdır. Eğitimi olmayan genç kadınların tümünde hiç eğitim bulunmazken , yaşlı kadınlarda %50 ‘sinin eğitimi hiç yok iken , % 42,9’u ilkokul terktir. 1 kişi de okur-yazardır.(Tablo A-7) (Grafik-1) Eğitimli olanların, eğitim düzeylerine bakıldığında ise yaşa bağlı olarak faklılıklar göze çarpmaktadır. Genç kadınların %84,6’sı ilkokul mezunu olmasının yanında 1 kişide lise mezunudur. Genç kadınlarda görülen durum, yaşlı kadınlarda pek görülememiş eğitimi olan yaşlı kadınların tümü ilkokul mezunu olarak saptanmıştır. (Tablo: A-8)

MEDENİ HAL

Konuşulan hane başkanı eşlerinden medeni hallerinin ne olduğuna cevap vermeleri istendiğinde hiç birinden boşanmış oldukları yanıtı alınmamıştır. Ölüm 47 haricinde, bütün hane başkanı eşlerinin mutlaka bir eşinin olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre oranlara bakıldığında, genç gruptaki kadınların tamamının evli, yaşlı gruptaki kadınların ise %80,7 ‘sinin evli , %12,9’unun eşi ölmüş olduğu görülmektedir. (Tablo: A-9)

ÇALIŞMA DURUMU

Konuşulanların çalışma durumlarına baktığımızda, çalışmayan kadınların varlığı gençlerde azdır. Yaşlılarda ise oran gençlerin neredeyse 3 katına çıkmaktadır.. Genç gruptaki kadınların %10.7’si çalışmazken, yaşlı gruptaki kadınlarda bu oran %29.0 olarak saptanmıştır. Çalışmama nedenleri ise genç kadınların hepsinin ev hanımı olması , yaşlı kadınlardan ise 1 kişinin emekli, kalan %88.9’unun ev hanımı olmasıdır. Günümüz hayat koşullarında yaşamın, çalışmadan sürdürülebilmesi oldukça zor olarak bilinmektedir. Bu sebeple çalışır durumda olanların yüzdeleri çalışmayanlara nazaran daha yüksektir. Genç grup kadınlarında çalışır durumda olanlar %89,3’tür. Yaşlı grup kadınlarında ise bu durum % 71,0 ile çalışır konumda olarak görülmektedir. Kırsal yerleşmelerde kadınlar , ekonomik faaliyetlerde yer almaktadırlar. (Tablo: A-10) (Grafik-2)

Ümütlü köyünün genelinde kadınların yaptığı iş sayısına bakarsak ortalamanın 1,4 olduğu görülmektedir. Gençlerde ortalama 1.3 olup yaşlılarda yapılan iş sayısının ortalaması 1.7’ye çıkmaktadır. (Tablo A-11)

Tablo A-12’ye bakıldığındaysa yapılan bu işlerin ekonomik amaçlı yapılmadığı anlaşılmaktadır.. Ekonomik amaç güdülmeden yapılan işlerden kasıt, sadece evde tüketilmek amaçlı yetiştirilen sebze veya meyveler ve yine sadece ev içi tüketim için beslenen hayvanlardır. Bu sebze veya meyveler daha çok evin içinde bulunduğu bahçe içersinde yetiştirilmektedir. Ekonomik maksatlı çalışan kadın yoktur. Çalışan kadının gayesi evine katkı ve geçimdir. (Tablo: A-12)

Konuşulanların ekonomik amaç gütmeden yaptığı hayvancılık ve tarım hemen hemen birbirine yakın oranlardadır. Genç kadınlarda tarım %51.5 iken ; yaşlı kadınlarda %45.7’dir. Hayvancılık ise genç kategorisinde %48.5 iken ; yaşlı kategorisinde %54.3’dır. (Tablo A-13) (Grafik-3) 48

EBEVEYN DURUMU

Köydeki kadınların ebeveyn durumu ele alındığında, köyün yarısından fazlasının anne ve babasının ölü olduğu göz çarpmaktadır. Gençlerde anne ve babası ölü olanlar %28,6 iken yaşlılarda bu oran %74.2’dır. Anne ve babası sağ olanlar gençlerde % 64.3 , yaşlılarda % 9.7 olurken ; annesi sağ babası ölü olanlar gençlerde %7,1 , yaşlılarda % 9,7 oranındadır. Ayrıca yaşlı kategorisinde annesi ölü babası sağ olanlar %6,5’lik bir payla bulunmaktadır. Köydeki dengeli yaş dağılımın etkilerini görmekteyiz. Yaşlıların çoğunda anne baba ölü dür. Gençlerde ise durum yaşlıların zıttıdır. Gençlerin çoğunda anne baba sağdır. (Tablo A14) (Grafik-4)

49

VII. BÖLÜM

EVLİLİK

Aile ve evlilik birbirlerini tamamlayan iki temel kavramdır. Evliliğin bir kurum olmasına karşılık aile toplum içinde en küçük ve temel sosyal grup ya da birliktir. Böylece aile denilen sosyal birliğin kurulması için gerekli bütün yolları, kuralları içeren sosyal kuruma evlilik denir. Lowie gibi bazı antropologlar hem ailenin hem de evliliğin cinsel birliktelikten kaynaklandığını, aile ve evliliğin biyolojik temel üzerine oturan üst yapı kurumları olduğunu söyleseler de daha sonraki çalışmalar göstermiştir ki aile ve evlilik için temel motivasyon cinsel birliktelik değildir. Çünkü çeşitli antropolojik araştırmalara göre evliliğin olduğu pek çok toplumda evlilik dışı cinsel ilişki sınırlı değildir. Buradan evliliği bir kadın ile bir erkeğin (monogamy), veya bir erkekle birden fazla kadının ( polygyny ) veya bir kadınla birden fazla erkeğin ( polyandry ) kültür tarafından uygun görülen, genellikle sonunda çocukların doğması beklenen cinsel ilişkisine verilen isimdir. ( Kırımlı 2002: Basılmamış Ders Notları)

Evlenme , Türk toplumunda en önemli toplumsal olaylardandır. Evlenmeye ilişkin hazırlıklar, eş seçimi, evlilik öncesi işlemler, evlenme törenleri, evlilik sonrası ilişkiler yörelere göre farklılıklar gösterir. Yaşama biçimi, gelenek ve görenekler, yaşanan ortamın kültür durumu evlenme biçimlerini ve ilişkileri etkileyen öğelerdir. Bu nedenle evlenmeye ilişkin gelenek ve görenekler tek bir ölçüye göre genellenemez.

Bugün evlenmelerde bazı kesim geleneksel özellikleri (kimi değişmelere uğramakla birlikte) korumaya çalışmaktaysa da özellikle büyük kentlerde görücü usulü ile evlenme oldukça azalmıştır. Birbiriyle anlaşan gençler evlenmeye karar verdiklerinde bunu ailelerine açmakta ve büyüklerin araya girmesi çoğunlukla biçimsel bir gereklilik sayılmaktadır. Yapılan birkaç aşamalı törenlerin yerini de daha kısa ve yalın törenler almıştır. Ekonomik koşulların daha zorunlu kıldığı bu değişim giderek yaygınlık kazanmıştır.

50

Kırsal kesimde soyun devamını sağlamada ilk aşama sayılan evlenme, geleneksel yaşamın en önemli olaylarından biridir. Ekonomik koşulların biçimlendirdiği akraba evlilikleri, beşik kertiği, berder evlilik ve benzeri evlenme türleri günümüzde de geçerlidir. Başlık olgusu da evlenmelerde temel öğelerden birini oluşturmaktadır. Kırsal kesimde evlenme törenleri yörelere göre farklılıklar gösterir. Bununla birlikte başlık, düğün evinde çatıya bayrak asma, zülüf kesme, kına gecesi, yengelik, sağdıçlık, gelinin al giymesi ve damadın evine at sırtında gitmesi (günümüzde atın yerini bazı yörelerde traktör ya da araba almıştır) damat evinin önüne vardığında , eşikten girerken kayınvalidenin bir toprak çanak kırması vb günümüzde de Anadolu’nun birçok yöresinde yaşanan ortak geleneklerdir. (Büyük Larousse 1992: 3912)

ÜMÜTLÜ KÖYÜNDE EVLİLİK

Ümütlü köyündeki evlilik kurumunun özellikleri, saha çalışması boyunca edinilen bilgiler, hane başkanlarına uygulanan mülakatlar ve yapılan sohbetler ışığında öğrenilenlere göre burada aktarılmaya çalışılacaktır.

Ümütlü köyünde konuşulan kadınların hepsinin evlilik özellikleri alınmıştır. Eşi ölmüş olan hane başkanı kadınlarda buna dahildir. Kadın ve eşinin kaçıncı evliliği olduğuna bakıldığında , tümü E1K1 olduğu göze çarpmaktadır. Yani eşinin ve kendisinin ilk evlilikleri olduğunu göstermektedir. Eşlerini kaybeden hane başkanı eşlerinin ikinci evliliği olmamıştır. Erkeklerde de böyle bir durum görülmemektedir. (Tablo B-1)

Bu noktadan sonraki evlilik özellikleri, E1K1 olan kişilerin bilgileri üzerinden aktarılacaktır.

Konuşulanın eşinin evlilik yaşı ortalaması 20,4’dir. Genç hane başkanı ayrımındakilerde bu ortalama 21,6 , yaşlı hane başkanların da ise 20,1’dir.(Tablo: B-2) Görüldüğü üzere aradaki fark çok az olmasına rağmen gençlerde bu yaş ortalamasının yavaş da olsa arttığı söylenebilir.

Kadınlardaki ortalama evlilik yaşı ise erkeklere nazaran daha düşüktür. Köy geneline bakıldığında bu yaş ortalamasının 18,0 olduğu görülür. Genç hane başkanı 51 ayrımında ortalama 18,3 olan evlilik yaşı , yaşlı hane başkanı ayrımında 17,4’e düşmektedir. (Tablo: B-3) Bu bilgilere dayanarak kadınların da erkekler gibi evlilik için genç yaşları seçtikleri bellidir. Yapılan sohbetlerde bunun nedenleri üzerine de konuşulmuştur. Kadınların söylemlerine göre erken yaşta evlenmelerinin nedeni daha çok buna ailelerinin karar vermesi ve eğitimlerine ilkokuldan sonra ağırlıklı olarak devam edememiş olmalarıdır.

Köyde konuşulan kadınların çoğunluğunun hem resmi hem de dini nikahlarının olduğu söylenmelidir. Yalnız dini nikahı olan 4 hane başkanı eşi bulunur. (Tablo: B-4) Genç kadınların %71,0’ı önce resmi nikah yaptırırken yaşlı kadınların %87,5’i önce dini nikahı yapmıştır. Gençler ile yaşlılar arasındaki düşünce farklılığını bu tablodan anlayabiliriz. Resmi nikah yaptırarak kadınlar kendilerini bir nevi garanti altına almaktadırlar. Ayrıca kanunlar doğrultusunda da doğru olanın bu olduğu düşünülmektedir. (Tablo B-5) Önce resmi nikahın yapılmasındaki ağırlıklı neden köy kadınları genelinde bunun kanun gereği olmasıdır. Diğer nedenler ise ilişkinin resmiyet kazanması , aile büyüklerinin isteği , kaçma kaçırma ve özel bir neden olmaksızın bu şekilde denk gelmesidir. Genç hane başkanları ayrımındaki kadınların cevaplarına bakıldığında %47,0’ı kanun gereği olduğunun bilincindedir. %5,9’luk oranlarla ilişkinin resmiyet kazanması kaçma-kaçırma ve özel bir nedeni yok cevapları alınmıştır. Ayrıca %29,4 oranında aile büyüklerinin isteği olduğu için resmi nikah önce yapılmıştır. Yaşlı hane başkanı ayrımında ise %44,5’inden kanun gereği cevabı alınmıştır. %11,1’lik oranlarla ilişkinin resmiyet kazanması, kaçma-kaçırma ve özel bir neden yok cevapları alınmıştır. Öyle anlaşılıyor ki köyün kadınları resmi nikaha kanunlar ön gördüğü için öncelik vermektedir. (Tablo: B-6) Önce dini nikah yapan genç kadınların 6 ‘sı gelenek ve adetten olduğu için , geriye kalan bir kadın ise dini kurallar gereği önceliği dini nikaha vermiştir. Yaşlı kadınların 15 ‘i yani tümü gelenek ve adetten dolayı dini nikaha öncelik tanımıştır.(Tablo B-7)

Köyün genelinde evliliğin hangi nikahtan sonra başladığına baktığımzda oranlar birbirine yakındır. Fakat aynı durum gençler ve yaşlılar ayrımına bakıldığında farklılık gösterir. Evlilik , gençlerde %62,5’lik bir oranla da resmi nikahtan sonra başlarken , yaşlı gruba bakıldığında aynı izlenim elde edilememektedir. % 67,0’ı dini nikahtan sonra evliliğini başlatır. Tablo B-5’te görülen zıtlık bu tabloda da göze çarpmaktadır. Gençler yeniliğe ayak uydururken yaşlılar geleneklerden kopmamaktadır. (Tablo B-8) 52

Eş seçimi konusuna gelindiğinde ise , konuşulanların yarısından çoğu kendileri anlaşarak evlenmiştir. Genç hane başkanı ayrımındaki 28 kadından 4’ü kaçma-kaçırma ile , 3’ü görücü usulü ile , 1’i erkeğin beğenmesi ve ailenin onaylaması ile ,1’i ailesi beğenip erkeğin onaylaması ile eş seçtiği görülürken geriye kalan 19 kadının da kendileri anlaşarak olduğu da göze çarpmaktadır. Yaşlı hane başkanı ayrımındaki 31 kadının ise 6’sı kaçma-kaçırma , 4 kişi de aile beğendi erkek onayladı cevabını vermiştir Kalan 21 kadının da kendileri anlaşarak eşini seçmiştir.. Eş seçiminde kadınların genci de yaşlısı da söz hakkına sahiptirler. (Tablo B-9) (Grafik-5)

Evliliğin geçmiş olduğu bazı aşamalar bulunmaktadır. Bunlar görücü , soruşturma , kız isteme , söz , nişan , çeyiz serme , kına gecesi , nikah , düğün , el öpmedir. Ümütlü köyünde uygulanan aşamaların özelliklerine geçmeden önce bu kavramlar hakkında bilgi verilecektir.

EVLİLİKTE GERÇEKLEŞEN AŞAMALAR

GÖRÜCÜ VE SORUŞTURMA

Türkiye’de geleneksel evlenmenin geçerli olduğu yörelerde evlenecek erkek için ev ev dolaşıp kız arayan kadınların yaptığı iştir. Oğullarını evlendirmek isteyen aileler , akraba , komşu ve yakın çevreden başlamak üzere kız arama uğraşı içine girerler. Bu işte akraba , komşu ya da tanıdıkların bilgi ve yardımına başvurulur.

Yörelere göre kimi ayrılıklar görülse de görücülüğün az çok değişmeden kalan ortak yönleri vardır. Kız görmeye gidecek kadınlar , haber vermeden ve günün erken saatlerinde kızın evine giderler. Bunun amacı kız ve ailesinin ev düzeni , temizlik ve çalışkanlığı konularında bilgi edinmektedir. (AnaBritannica 1989:611)

Görücülük , günümüzde hemen hemen yalnızca kırsal kesimde başvurulan ve giderek unutulan ve yerini başka uygulamalara bırakan eski bir Anadolu geleneğidir.

Soruşturma , görücülük sırasında yapılır. Aile hakkında bilgi sahibi olunmaya çalışılır. 53

KIZ İSTEME VE SÖZ

Her şey, öncelikle ‘kız istemek’ ile başlar... Genel olarak kız isteme merasimi kız tarafının evinde yapılır. Ailenin erkek tarafından büyüğü veya ailenin değer verdiği kişi, kızı ailesinden ”Allah’ın emri, Peygamberin kavliyle ister.” Hemen ardından söz kahveleri ikram edilir. Genç çifte yüzükler takılırken, geleneksel bir konuşma yapılıp kurdele kesilir. Hatta bekarlara kurdeleden birer parça kesilerek verilir. Kurdele ne kadar kısa ise evlenme o kadar yakın zamanda gerçekleşir diye de bir rivayet vardır. (www.ntvmsnbc.com)

NİŞAN

Söz kesiminden sonra nişan aşaması başlar. Daha çok kız tarafı nişanı yapar. Nişanda kıza "Takı" denilen ziynet eşyaları takılır. Önce, çağrılılar huzurunda herhangi bir büyük kimse, adaylann sağ ellerinin nişan parmaklarına yüzük takar. Sonra diğer takılar takılır, yenilir, içilir, eğlenilir. Takı takmak da evrensel ve temel bir evlenme geleneğidir.

Nişan süresi, tarafların anlaşmasına bağlıdır. Okul, askerlik, iş durumu, hastalık, ölüm gibi nedenlerle süre uzatılabilir ya da kısaltılabilir. Son yıllarda bu sürenin çok kısaltıldığı görülmektedir. Çünkü, nişan ne kadar uzarsa, taraflar arasında anlaşmazlıklar da o kadar artabilir kaygısıyla nişan en fazla altı ay ya da bir yıl olarak belirlenmektedir. (Tezcan 2000;II)

Nişana davet oku denilen davetiyelerle yapılır. Oku olarak gömlek , şeker , sabun , havlu vb. eşyalar seçilir.

ÇEYİZ SERME

Düğünden önce "çeyiz serme" geleneği de yaygındır. Kız evinden gelinin tüm çeyiz eşyası erkek evine taşınır ve sergilenir. Konu komşu (kadınlar, genç kızlar) çeyize bakmaya gelir. Genç kızlarımızın yaptıkları işler beğeniyle izlenir. (Tezcan 2000;II)

54

KINA GECESİ

Esas düğünden bir gün önce kız evinde yapılan bir törendir. Kız evinde, kızın yakın arkadaşları, akrabaları ve komşu kadınlarla birlikte yapılan bir şenliktir. Köylerde kızın evli ya da bekâr arkadaşlarına "Kına yemeği" denen ve kız evince verilen bir yemek vardır. Daha sonra şenlik başlar. O geceye özgü eğlenceler yapılır, oyunlar oynanır, şarkılar türküler söylenir ve kızın ellerine kına yakılır. Bu arada gelin kız, acıklı türkülerle ağlatılır. Baba evinden ayrılmasının verdiği hüzünle kız ve annesi ağlarlar. Kızın ağlaması ve ağlatılması bir gelenektir. Kızın mutlaka ağlaması istenir.

Ayrıca bazı yörelerimizde güveyiye de kına yakılır. Kızın kına gecesi yapıldığı sırada, erkek evinde, erkeğin yakınları ve arkadaşları da bir gece düzenleyerek kız evinden gelen kınayı erkeğin sağdıcı, erkeğin eline yakar. Erkeğe "Sağdıç" ve geline de "Yenge" seçilmesi, ortak geleneklerimiz arasındadır. (Tezcan 2000;II)

NİKAH

Genellikle düğünden önce yapılan nikâh da resmi ya da dinsel olarak iki türdedir. Geleneksel kesimlerde dinsel nikâh da resmi nikâh kadar önemlidir. Birçok vatandaşımız her ikisini de yerine getirmektedir. Böylece evlilik, gerek yasal, gerekse dinsel olarak çevre tarafından onaylanmış olur. (Tezcan 2000;II)

İmam nikahı , Türkiye'de devlet tarafından resmî nikah işleminden farklı olarak yapılmış dinî nikahı tanımlamak için kullanılan bir sözcüktür. Terim olmayan sözcük, daha çok halk arasındaki kullanımdan türemiştir. (www.tr.wikipedia.org)

Ümütlü köyünde gençler önce resmi nikah yapmayı seçerken yaşlılar dini nikahı tercih ederler.

55

DÜĞÜN

Düğünler genelde Salı günü başlayıp Perşembe günü bitmekte veya Cuma günü başlayıp Pazar günü bitmektedir. Düğünün masrafları da oğlan evi tarafından karşılanmaktadır..

Düğünden önce tıpkı nişanda olduğu gibi oku dağıtılarak herkes düğüne davet edilir. Kız evi düğün öncesinde çeyiz hazırlığı tamamlarken, oğlan evi de kıza alınması gereken ve önceden belirlenmiş olan eşyaları tamamlamaya çalışır. (www.discoverturkey.com)

GELİN ALMA

Gelin almaya herkes davet edilir. Yol yakınsa yürünerek, uzaksa arabalarla gelin almaya gidilir. Gelin almaya bazı yörelerde damat götürülmez. Gelin alayında düğün bayrağı, davul-zurna bulunur. Gelin bazı yörelerde yengeler tarafından ama günümüzde çoğunlukla kuaförlerde hazırlandıktan sonra oğlan evinden gelenler tarafından alınır.

Evdekilerle vedalaşan gelinin beline erkek kardeşi veya yakın bir akrabası tarafından ‘bekaret kuşağı’ bağlanır. Oğlan evi sandık parası ve kapı parası ödedikten sonra gelini arabaya bindirir. Davul-zurna eşliğinde köyün etrafı dolaşılıp oğlan evine gelinir. Kapının önünde geline indirmelik olarak kaynana tarafından hediye verilir. Gelinin huyunu etkilediğine inanılan bir dizi uygulamadan sonra gelin oğlanın kolunda içeri alınır. (www.discoverturkey.com)

Ümütlü köyünde evlilik aşamalarında gelin alma es geçilip yapılmamaktadır.

EL ÖPME

Düğünden bir hafta sonra gelin ve damat ailelerinin evlerine gider. Aile büyüklerinin ellerini öperek alına götürülür. Bu geleneksel bir davranıştır.

Konuşulan kadınların yaptığı evlilik aşama sayısına baktığımızda en az 1 çeşit aşama yapılırken en fazla 10 aşamaya kadar çıkıldığını görmekteyiz. Genelde ortalama 56

7,9 aşama yapılmaktadır. Genç grubunda bu ortalama 8,2 iken yaşlı grubunda 7,7’dir. (Tablo B-10)

Kuşkusuz ki evlilikte yapılan aşamaların hepsinin ya da birkaçının uygulanmasında ekonomik durumun etkisi de bir unsurdur. Evliliğin bir haneyi maddi olarak zorlayabileceği ortadır. Bu maddi zorluk yapılan aşama sayısını da etkilemektedir.

Bu aşamaların neler olduğunu gösteren Tablo B-11’i incelediğimizde, köyün genelinin temel evlilik aşamalarını gerçekleştirdiğini görmekteyiz. Kız isteme, nişan, nikah, kına gecesi ve düğünün çoğunlukla yapıldığı ön plana çıkmaktadır. Görücü aşamasından geçenler gençlerde %5,9 iken yaşlılarda %5,4’dür. Görücü aşamasında yaşanan soruşturmada görücü aşaması ile aynı oranlara sahiptir. Kız isteme gençlerde ve yaşlılarda aynı orana sahip olup %11,2’dir. Ek olarak bu oranlar söz ve kına gecesi aşamalarında da aynıdır. Gençlerde ve yaşlılarda yapılan aşamalardan aynı orana sahip nişan , çeyiz serme ve el öpme %10,2’dir. Düğün yapan gençlerde %10,2 iken yaşlılarda 11,7’dir. Evliliğin temel aşamalarından biri olan nikahta gençlerde %13,7 , yaşlılarda %13,2’dir. (Tablo : B-11) (Grafik-6) Düğünler, tüm dünya kültürlerinde olduğu gibi Türk kültüründe de insanların mutluluklarını ifade eden törenler arasındadır. Hangi tür yerleşim biriminde olursa olsun, hepsinde de standart kalıplar içinde gerçekleşir. Düğünün amacı kuşkusuz, evlenen çiftleri çevreye ilan etmek, duyurmaktır. (Tezcan 2000 ; II) Düğün gerçekleştikten 1 hafta sonra el öpmeye gidenler gençlerde %11,3 iken yaşlılarda %10,5dir. Son olarak gelin alma kategorisine bakıldığında gençlerin % 4,7’si yaşlıların ise %6,4’ü bu aşamayı gerçekleştirmiştir.

Ümütlü’ de nişan mekanı olarak ev + bahçe tercih edilmektedir. Kutlamanın köyde yapılması davet edilen çoğu kişinin katılımını kolaylaştırır. Genç gruptaki kadınlarda %57,1 mekan olarak ev + bahçeyi seçerken %4,8’i düğün salonunu tercih etmiştir. Yaşlı gruptaki kadınların %61,9’u nişan kutlamasını ev + bahçede yapmıştır. Gençlerde ve yaşlılarda aynı orana sahip olup %38,1lik bir kesim bulunmakta ve nişan yapılan mekanı hatırlamamaktadır. (Tablo B-12) Yapılan nişan kutlamasında kimileri ikramda bulunmuş , kimileri de ikram yapmamıştır. Genç gruptaki kadınların % 71,4’ü nişanında ikram yapmamıştır. Yaşlı gruptaki kadınların % 52,4’ü ikram yaparken % 57

47,6’sı ikramda bulunmamıştır. (Tablo B-13) Görülüyor ki nişan kutlamasında ikram verilmesi yaşlılarda daha yaygındır.

Köyde düğün mekanı olarak da ev+bahçe tercih edilmektedir. Törenin köyde yapılması nişanda da olduğu gibi davet edilen çoğu kişinin katılımını kolaylaştırır. Genç gruptaki kadınlarda %57,1’i mekan olarak ev + bahçeyi seçerken %4,8’i düğün salonunu tercih etmiştir. %38,1’i ise düğünün nerede yapıldığını hatırlamamaktadır. Yaşlı gruptaki kadınların %67,7’si düğün törenini ev+bahçede yapmıştır. %33,3’ü ise düğünün yapıldığı mekanı hatırlamamakta – bilmemektedir. (Tablo B-14) Yapılan düğün töreninde yarıdan fazla kişi ikramda bulunmuştur. Genç gruptaki kadınların % 57,1’i ikram yaparken % 42,9’u ikram yapmamıştır. Yaşlı gruptaki kadınların %66,7’si ikram yaparken %33,3’ü ikramda bulunmamıştır. (Tablo B-15)

Yapılan kutlamalardan aile yakınlarının , komşuların haberdar olması amacıyla her zaman davet yapılmaktadır. Bu davetler çeşitli şekillerde yapılmaktadır. Caminin hoparlörü kullanılarak tüm köye duyurma yöntemine başvurulabilmektedir. Ayrıca okuyucu tutulabilir. Okuyucu dediğimiz kişi , sahip olduğu davul ile sokakları dolaşarak herkesi düğüne davet etmektedir. Birde hiç yabancısı olmadığımız bir yöntem bulunmaktadır. O da davetiye bastırılıp dağıtılmasıdır.

Konuşulanların nişan kutlamasına davet yapma durumlarına bakıldığında çoğunlukla evet cevabı alınmıştır. Gençlerde evet diyenlerin oranı %71,4 iken yaşlılarda %85,7’dir. (Tablo B-16) Davet yapanlar genelde okuyucu tutmuşlardır. Daveti , genç hane başkanı ayrımındakilerin %60.0’ı okuyucu tutmuştur. Davetiye bastırılmasının oranı %40,0’dır. Yaşlı hane başkanı ayrımında bulunan kadınlarla konuşulduğunda nişana davetin %55,6’sı okuyucu tutularak gerçekleştirilmiştir. %44,4’ü ise hoparlör ile daveti yapmıştır. (Tablo B-16.1)

Düğün ve nişan kutlamalarında davet amacıyla oku da dağıtılır. Oku ; havlu, gömlek, atlet gibi eşyalardan olduğu gibi lokum , şeker ,gibi yiyeceklerden de oluşmaktadır. Yakınlık derecesine göre verilen okunun kalitesi artmaktadır.

58

Nişanda oku dağıtılmasına bakıldığında , genç hane başkanı ayrımının %42,9’u oku dağıtırken %57,1’i oku dağıtmamıştır. Yaşlı hane başkanı ayrımında ise %47,6’sı oku dağıtırken %52,4’ü oku dağıtımı yapmamıştır. (Tablo B-17)

Nişanda dağıtılan okuların sayısını incelediğimizde , minimum 1 maksimum 4 çeşitle karşılaşılmaktadır. Gençlerde dağıtılan oku cevap sayısı ortalama 1,9’dur. Yaşlılarda ise ortalama 2,3 olmaktadır. (Tablo B-18) Nişanda dağıtılan okularda havlu , gömlek , kibrit , şeker , atlet , mendil ve çay bardağı olduğu görülmektedir. Genç gruptaki kadınların nişanında dağıtılan okulardan havlu , kibrit ve atlet aynı orana sahip olup %17,6’dır. Gömlek ve çay bardağı dağıtanların oranları birbirine eşit olup %11,8’dir. %23,5’lik kesim ise oku olarak mendil dağıtmaktadır. Yaşlılar çoğunluk olarak mendil dağıtmıştır. Havlu , gömlek dağıtanlar eşit oranlarda olup %8,3 ‘tür. Çay bardağı dağıtanlar %12,5 iken şeker ve atlet dağıtanlar %4,2 ile aynı orana sahiptir (Tablo 18.1)

Konuşulanların düğün kutlamasına davet yapma durumlarına bakıldığında düğünde davet yapıldı mı sorusuna çoğunluk evet demiştir. Gençlerin tümü evet derken yaşlıların %96,0’ı evet demiştir. %4,0 ‘a tekabül eden 1 kişide düğününe davet yapmamıştır. (Tablo B-19)

Düğüne davetin nasıl yapıldığını anlatan Tablo B-19.1’de köyün genelinde okuyucu tutulmasının baskın olduğu görülmektedir. Genç gruptakilerde okuyucu tutulması ise %57,1 iken %42,9’u davetiye bastırmıştır. Yaşlı gruptakilere bakıldığında okuyucu tutanlar %52,2 olup davetiye bastıran bulunmamaktadır. Buna karşın %47,8’i hoparlör ile daveti tercih etmiştir. Öyle görülüyor ki yaşlı kişiler yazılı davetten çok sözlü davete önem vermektedir. Gençlerde durum yarı yarıyadır neredeyse. Hem sözlü davet yapan hem de yazılı davet yapan bulunmaktadır. Yaşlı ayrımında bulunan kişilerin evlendikleri dönem göz önünde bulundurulursa davetiye basımının yaygın olmadığı hesaba katılabilinir. (Tablo 19.1)

Düğünde oku dağıtılma durumu , nişandaki durumdan çok farklı değildir. Konuşulanların yarıdan fazlasının oku dağıttığı görülmektedir. Genç hane başkanı ayrımının %57,0’ı oku dağıtmışken yaşlı hane başkanı ayrımındakilerin %62,5’inin oku dağıttığı görülmektedir. (Tablo B-20) 59

Düğünde dağıtılan oku sayısına göz atıldığında minimum 1 çeşit oku , maksimum da 5 çeşit oku dağıtıldığını görülmektedir. Konuşulanlar arasında 2 çeşit oku dağıtanların sayısı en fazladır. (Tablo B-21) Dağıtılan oku olarak havlunun ve mendilin daha fazla tercih edilmektedir. Gençlerde %32,0’lık oranla mendil en başta yer alırken onu %29,0’lık oranla havlu takip etmektedir. Ek olarak aynı oranlara sahip olarak %14,0 ile atlet ve gömlek , çay bardağı dağıtan 1 kişi ve kibrit dağıtan 2 kişi yer almaktadır. Yaşlılarda ise yine %28,0’lık oranla havlu en başta yer alırken onu % 19,0’lık aynı oranlara sahip olarak gömlek ve mendil takip etmektedir. Oku olarak yiyeceklerin dağıtıldığı da bilinmektedir. Ek olarak yaşlılardan %6,3’ü de şekeri düğünlerinde oku olarak dağıtmıştır. (Tablo B-21.1)

Ümütlü köyünün evlilik adetlerinde bohça verildiği görüldüğü gibi verilmediği durumlarda bulunmaktadır. Genç hane başkanı ayrımındaki kadınların %57,1’i bohça verirken %42,9’unun vermediği görülmektedir. Yaşlı hane başkanlarında ile Bohça verenler ile vermeyenlerin oranlarına baktığımızda %45,1’i bohça verirken %51,7’sinin bohça vermediğini görmekteyiz. Ayrıca %3,2’si bohça verip vermediğini hatırlayamamaktadır. (Tablo B-22)

Tablo B-23’e bakıldığında bohçanın kaç aşamada verildiği görülmektedir. En az 1 aşamada , en fazla 3 aşamada bohça verilmiştir. Gençlerde ortalama 1,2 aşamada bohça verilirken yaşlılarda ortalama 1 aşamada bohça verilmiştir. (Tablo B-23) Bohçalar genellikle düğünde verilmiştir. Fakat diğer evlilik aşamalarında da verildiği görülmüştür. Gençlerde %38,1 ile nişanda ve düğünde bohça verenler eşittir. %19,0’lık bir oranla nikahta da bohça verilirken , kınada %4,8’lik bir payla bohçanın verildiği evlilik aşamaları arasında yer almıştır. Yaşlılarda başı düğün %61,9’luk bir oranla çekmiştir. %19,0 ile nikahta , %14,3 ile nişanda ve %4,8 ile kız istemede bohça verilmesi uygun görülmüştür.(Tablo B-23.1)

Evlilik kutlamalarında gelin ile damada takı ve para takmak adettendir. Kutlamalara gelen davetlilerin çoğu başta gelin ile damadın akrabaları ve yakın çevresi , genç çiftin kuracağı yuvada pay sahibi ve destek olmak amacıyla takı ve para takma merasimine katılmaktadır.

60

Köyde yapılan evlilik kutlamalarında da bu adet sürdürülmektedir. Genç hane başkanı ayrımında bulunan kadınların %86.0’sına takı ve %82,0’ına para takılmıştır. Yaşı hane başkanı ayrımında bulunan kadınlarda %58.0’ına takı ve para takıldığı görülmektedir. (Tablo B- 24) (Tablo B-25)

İKAMET DURUMU

Dünya’da yeni evli bir çiftin nerede oturacağını belirlemede yaygın şekilde uygulanan üç tip yerleşme modeli olup , bunlar ; patrilocal , matrilocal ve neolocal şeklinde sıralanmaktadır. (Kırımlı 2002: Basılmamış Ders Notları)

Patrilocal ikamet , dünyada en yaygın şekilde uygulanan ikamet tarzıdır. Evliliğin gerçekleşmesinden sonra , evli çift , erkeğin (damadın) ailesinin evine ya da yakınına yerleşir. Bu ikamet modelinde , kadın (gelin) kendine ait eşyaları alarak , babasının evinden ayrılır. (Kırımlı 2002: Basılmamış Ders Notları)

Matrilocal ikamet , bu ikamet tarzı en fazla uygulanan ikinci ikamet tipidir. Patrilocal ikamet tarzının zıttı olarak , yeni evlenen çift , kadının (gelinin ) ailesiyle birlikte oturur.

Neolocal ikamet , yeni evlenen çiftler bağımsız olarak kendi evlerini kurarlar. Fakat dünyadaki değişme rüzgarları evlilik sonrası yerleşme modelini de etkilemiştir ve eskiye oranla daha fazla oranda genç çift neolocal ikamet tarzını tercih eder hale gelmiştir. ( Kırımlı 2002: Basılmamış Ders Notları)

Ümütlü köyünde durum şudur: yeni evlenen çiftler patrilocal ve neolocal ikamet tarzını tercih etmektedir. Ağırlıklı tercih , neolocal ikametten yana bulunmaktadır. Genç hane başkanı ayrımında %21,0’ı erkeğin baba evini , %79,0’ı ayrı evi evlilikten sonra yerleşim yeri olarak seçerken ; yaşlı hane başkanı ayrımında durum şu şekli alır. %23,0’ıi erkeğin babasının evini , %74,0’ı ayrı evi tercih etmiştir. Ayrıca %3,0 ‘lık payla 1 kişi evlendikten sonra kızın babasının evine yerleşmiştir. (Tablo B-26) 61

VIII. BÖLÜM

GÖÇ

İnsanlık tarihi kadar eski olan göç, kişilerin hayatlarının gelecekteki kısmının tamamını veya bir parçasını geçirmek üzere, tamamen yahut geçici bir süre için bir yerleşme ünitesinden (şehir, köy, vb.) diğerine yerleşmek kaydıyla yaptıkları coğrafi yer değiştirme olayıdır. ( Akkayan 2005: Basılmamış Ders Notları )

Bu kısa tanımdan sonra köyde yaşayan kişilerin doğum yerleri ve memleketleri arasındaki ilişki ile göç durumları gözden geçirilmiştir.

Konuşulan köydeki hane başkanı eşlerinin hepsi memleketleri ile doğum yerlerinin aynı olduğunu söylemişlerdir. Konuşmalar dahilinde anlaşılmıştır ki, memleket kavramı, il olmaktan çıkmış, köye kadar inmiştir (Tablo: C-1) . Buna ek olarak konuşulan yaşlı hane başkanı eşlerinin geneline bakıldığında tümünün çalışma yapılan köy doğumlu oldukları da görülmektedir. Gençlerde bu durum %96,4 oranında olup 1 kişi köy dışı doğumludur. Tablo: C-1’den de fikir edinilebildiği gibi bu kişi köy dışı doğumlu olmasına rağmen Ümütlü köyünü memleketi olarak görmektedir. (Tablo: C-2) Köy dışı doğumlu olan bu kişi , çalışma yapılan köye ilk kez ortalama 22 yaşında gelmiştir. (Tablo: C-3) Yalnız başına köye gelmiş bulunmaktadır. (Tablo: C-4) Köye gelme nedeni, evliliktir. Evlendiği için eşinin köyüne yani Ümütlü’ye göç etmiştir. (Tablo: C-5)

62

IX. BÖLÜM

DOĞUM

Doğum en az 28 haftalık bir gebelik sürecinden sonra bebeğin rahim dışına çıkması olarak tanımlanır. ( www.anneyiz.biz)

Bu bölüm , çalışma yapılan köyün gebelik durumunu , ilk gebelik yaşını , canlı doğumun kaç kez yapıldığını , sahip olunan çocuk sayısını , ilk ve son çocuk arasındaki değişimi aktarmayı amaçlamaktadır.

Ümütlü köyünün doğum özelliklerine bakıldığında, 59 haneden sadece 1 kadının gebe kalmadığı görülmektedir ve genç grubunda yer almaktadır. Diğer % 98’ lik kısım gebe kalmıştır. (Tablo : D – 1) Gebe kalan 58 kadın ortalama olarak 6 kez gebe kalmıştır . Bu oran genç ve yaşlı ayrımında değişmektedir. Genç nüfus grubunda gebe kalma ortalaması 3,6‘dır.Yaşlı nüfusda ki kadınlar ise ortalama olarak 8 kez gebe kalmışlardır. (Tablo : D – 1.1) Konuşulanların halen devam eden gebeliği var mı sorusuna verilen cevapların tümü olumsuzdur. Şu an süren bir gebelik durumu yoktur. (Tablo : D – 2)

Konuşulanların genelde gebelik medyan yaşı 18,9’dur. Gençlerde bu medyan yaşı 19,1 iken yaşlılarda medyan yaş 18,8’dir.Böylece genç kadınların daha geç gebe kaldığını görmekteyiz. (Tablo D-3)

Genelde evlilikten kısa bir süre sonra aileler tarafından çocuk istenmektedir. Torun sahibi olmak isteyen büyükler , baba olmak isteyen erkek etken olmaktadır. Konuşulanların genelinde evlendikten ortalama 11 ay sonra gebe kalındığı görülmektedir. Gençlerde bu sürenin ortalama 10,4 olduğu görülürken yaşlılarda süre uzamakta ve ortalama 11,4 ay olmaktadır. (Tablo D-4)

Gebe kalan konuşulanların tamamı canlı doğum yapmıştır.(Tablo D-5) Canlı doğum; çocuğun , gebeliğin süresine bakılmaksızın anneden tamamen çıkarılması ve bundan sonra kordonun kesilmesi veya plasentanın içerde kalmasına

63 bakılmaksızın solunumun olması , kalp atımı ve istemli kasların hareketi gibi diğer hayati belirtilerin görülmesidir. (www.istanbulsaglik.gov.tr)

Canlı doğum hemen ilk gebelikte gerçekleşmeyebilmektedir. Konuşulan kadınlardan 40 kişi ilk gebeliğini canlı doğum ile sonuçlandırmıştır.Bunların 20 tanesi genç hane başkanıyken 20 tanesi yaşlıdır 2. kez gebeliğinde canlı doğum yapan 12 kişi bulunurken bunların 4’ü genç 8’i yaşlıdır.4 kişi de 3. kez gebe kaldığında canlı doğum yapmıştır.Bunlarında 1 tanesi genç hane başkanıyken diğer 3 tanesi yaşlı hane başkanıdır.4. ve 6. gebeliğinde canlı doğum yapan birer kişi bulunurken bunların da genç hane başkanları olduğunu görmekteyiz. (Tablo D-5.1)

Canlı doğum yapan kadınların kaç kez canlı doğum yaptığına bakıldığında ortalama canlı doğumun 5,8 olduğu görülmektedir. Gençlerde canlı doğum ortalama 3,6 iken yaşlılarda canlı doğum ortalaması 7,6 ile gençlerden daha fazladır. (Tablo D- 5.2)

Konuşulanların ilk canlı doğum yaşlarına baktığımız da kadınların medyan doğum yaşı 20,0 dır. Gençlerde medyan yaş 20,1 iken yaşlılarda ise medyan doğum yaşı 19,8’dir. Yaşlı hane başkanına ait kadınlar görülüyor ki genç hane başkanına sahip kadınlardan daha erken anne olmaktadırlar. Yine de aradaki yaş farkı fazla bulunmamakla birlikte köyün geneli için , konuşulanların genç anne olduğu söylenebilir. (Tablo D-6)

DÜŞÜK YAPAN KADINLAR

Gebeliğin 20. haftası tamamlanmadan önce (ya da bebek 500 gramlık ağırlığa erişmeden önce) herhangi bir nedenle gebeliğin bitmesine düşük adı verilir. (www.gebelik.org) Konuşulan kadınlar arasında düşük yapan 21 kişi bulunmaktadır. Gençlerin %70,4’ü düşük yapmazken 8 kişi düşük yapmıştır. Yaşlılarda aynı duruma bakıldığında yaşlıların %58,1’inin düşük yapmadığı fakat 13 kişinin düşük yaptığı görülmektedir. (Tablo D-7) Düşük yapan kadınlardan 6 kişi 1 kez düşük yapmıştır ve bu 6 kişiden 3’ü gençlerde 3’ü de yaşlılarda bulunmaktadır. Düşüğü tekrarlayan yani 2 kez düşük yapanlarda da 6 kişi mevcuttur. Bunlardan 2’si gençtir geri kalan 4 kişide yaşlı kategorisindendir.3 kez düşük yapan 6 kişiden 1 tanesi genç hane başkanıyken 5

64 tanesi ise yaşlı hane başkanıdır.4 kez düşük yapan 2 kişinin biri genç hane başkanıyken diğeri yaşlıdır.Köyde 8 kez düşük yapan 1 hane başkanı bulunurken buda genç kategorisinde bulunmaktadır.(Tablo D-7.1)

KÜRTAJ YAPTIRAN KADINLAR

Kürtaj veya rahim tahliyesi rahim içindeki bir gebeliğin özel yöntemlerle sonlandırılmasıdır. Kadının arzusuyla 10. gebelik haftasına kadar yasal olarak uygulanabilir. 10. Haftanın üzerinde kürtaj işlemi yapılması kadının hayatını ciddi oranda riske atabilir ve Türk Ceza kanununa görede yapan ve yaptıranlara yani 10. haftanın üzerinde kürtaj yaptırmak isteyen hem gebeliğini aldırmak isteyene hemde bu işlemi yapan Kadın hastalıkları ve doğum uzmanına ciddi cezalar ve yükümlülükler getirmektedir. (www.gebelikrehberi.com)

Konuşulanlar arasında kürtaj yaptıran hane bulunmamaktadır. (Tablo D-8)

ÖLÜ DOĞUM YAPAN KADINLAR

Ölü doğum ; fetüsün anneden çıkarılmasından önce ortaya çıkan ve solunumun olmaması veya kalp atımının görülmemesi , istemli kasların hareketi gibi belirtilerin fetüste görülmemesidir. Bu şekilde gerçekleşen doğum ölü doğumdur. Gebe kalan 27 genç kadından ölü doğum yapan olmamıştır. Gebe kalan 31 yaşlı kadından ise 2’si ölü doğum gerçekleştirmiştir. (Tablo D-9)

CANLI DOĞUMDAN SONRA ÖLEN ÇOCUK OLMA DURUMU

Canlı doğum gerçekleştikten sonra konuşulan genç kadınların 3’ünün çocuğu ölmüştür. Buna karşılık yaşlılardan 21 kişinin çocuğu ölmüştür. (Tablo D-10) Canlıdan sonra ölen tek çocuk sayısı gençlerde 2 iken yaşlılarda 9 dur.2 çocuğu ölenlerin sayısı ise gençlerde 1 iken yaşlılarda 7’dir.Ayrıca yaşlılarda canlı doğumdan sonra 4 çocuğu ölen 4 kişi bulunurken 1 yaşlı hane başkanı ise 5 çocuğunu kaybetmiştir.(Tablo D-10.1)

65

Konuşulan 3 genç hane başkanının canlı doğumdan sonra ölen 4 çocuğununda cinsiyeti kızdır.21 yaşlı hane başkanının canlı doğumdan sonra ölen toplam 44 çocuğunun 5 tanesi yanlız kız çocuk , 14 tanesi yanlız erkek iken hem kız hem erkek çocuğun sayısı ise 25’tir.(Tablo D-11)

Canlı doğumdan sonra ölen 1 kız çocuğunun toplam sayısı 7 iken 2 kız çocuğu ölen 5 hane bulunmaktadır.1 yaşlı hane başkanında 3 kız evladının vefat ettiğini görmekteyiz.1 kız çocuğu ölenlerin 2 tanesi gençlerde bulunurken 5 tanesi yaşlıdır.2 kız çocuğu ölenlerin 1 tanesi genç iken 4’ü yaşlı kategorisindedir. (Tablo D-11.1)

Genç hane başkanlarının canlı doğumdan sonra erkek çocuklarının ölmediğini görmekteyiz.Buna karşılık yaşlı hane başkanlarının toplamda 28 erkek çocuğu ölmüştür.(Tablo D-11.2)

KONUŞULANIN ÇOCUĞU OLMA DURUMU

Konuşulanların %98,3’ünün çocuğu bulunmaktadır. Gençlerde %3,7 oranı ile 1 kişinin çocuğu bulunmazken yaşlılarda herkesin çocuğu vardır. (Tablo D-12) Konuşulan kadınların tüm evliliklerinden sahip olduğu toplam çocuk sayısı ortalama 5,8’tir. Gençlerde ortalama 3,7 iken yaşlılarda çocuk sayısı artarak ortalama 7,6 olmaktadır. (Tablo D-13)

ŞUANKİ EVLİLİĞİNDEN OLAN ÇOCUKLARININ ÖZELLİKLERİ

SAĞ/ÖLÜ ÇOCUKLAR

Şu an ki evliliklerinden tüm kadınların sağ/ölü çocuğu bulunmaktadır. Her iki cinsiyette çocuğa sahip olan kişiler çoğunluktadır. Gençlerde sadece kız çocuğu olanlar %7,7 , sadece erkek çocuğu olanlar %23,1’dir.Kız ve erkek çocuğa sahip olanlar gençlerde %69,2 iken yaşlıların tamamının hem kız hem erkek çocukları olmuştur. (Tablo D-14)

66

Konuşulanın şu an ki evliliğinden sağ/ölü toplam çocuk sayısı ortalama 5,8’dir. Gençlerde bu ortalama 3,7 iken yaşlılarda 7,6’ya çıkmaktadır. (Tablo D-15) Sahip olunan sağ/ölü toplam erkek çocuk sayısı ortalama 3,2’dir.Gençlerde bu ortalama 2,2 iken yaşlılarda 4,0’dır. (Tablo D-16) Aynı şekilde sahip olunan sağ/ölü kız çocuklara bakıldığında ortalama kız çocuk sayısı 3,1’dir. Gençlerde bu ortalama 2,2 iken yaşlılarda 3,6’dır. (Tablo D-17)

SAĞ ÇOCUKLAR

Şu an ki evliliklerinden tüm kadınların sağ çocuğu bulunmaktadır. Her iki cinsiyette çocuğa sahip olan kişiler çoğunluktadır. Gençlerde sadece kız çocuğu olanlar %7,7 , sadece erkek çocuğu olanlar %23,1’dir. Kız ve erkek çocuğa sahip olanlar gençlerde %69,2 iken yaşlıların tamamının hem kız hem erkek çocukları olmuştur. (Tablo D-18)

Konuşulanın şu an ki evliliğinden toplam sağ çocuk sayısı ortalama 5,0’dır. Gençlerde bu ortalama 3,6 iken yaşlılarda 6,3’e çıkmaktadır. (Tablo D-19) Sahip olunan toplam sağ erkek çocuk sayısı ortalama 2,7’dir. Gençlerde bu ortalama 2,2 iken yaşlılarda 3,1’e çıkmaktadır. (Tablo D-20) Aynı şekilde sahip olunan sağ kız çocuklara bakıldığında ortalama kız çocuk sayısı 2,7’dir. Gençlerde bu ortalama 2,0 iken yaşlılarda 3,1’dir. (Tablo D-21)

ÖLÜ ÇOCUKLAR

Şu an ki evliliklerinden ölü çocuğu bulunan gençlerde 3 kişi , yaşlılarda 21 kişi olmak suretiyle 24 kişi bulunmaktadır. (Tablo D-22)

Konuşulanın şu an ki evliliğinden toplam ölü çocuk sayısı ortalama 2,0’dır. Gençlerde bu ortalama 1,3 iken yaşlılarda 2,1’e çıkmaktadır. (Tablo D-23) Sahip olunan toplam ölü erkek çocuk sayısı ortalama 1,6’dır.Gençlerde hiç ölü erkek bulunmamaktadır. 1 ölü erkek çocuğuna sahip 4 yaşlı konuşulan bulunurken 2 ölü erkek çocuğa sahip 1 yaşlı konuşulan vardır.3 ölü erkek çocuğu olan 3 yaşlı konuşulan bulunurken 4 ölü erkek çocuğu olan 2 yaşlı konuşulanın yanında 5 ölü erkek çocuğu olan 1 tane yaşlı konuşulan vardır. (Tablo D-24)

67

Sahip olunan ölü kız çocuğa bakıldığında ortalama kız çocuk sayısı 1,4’tür. 1 ölü kız çocuğu olan 2 genç konuşulan varken 5 tane yaşlı konuşulan vardır.2 ölü kız çocuğu olan 1 genç hane varken yaşlılarda 4 tanedir.Ayrıca 3 ölü kız çocuğu olan 1 yaşlı hane başkanıda bulunmaktadır. (Tablo D-25)

AİLE PLANLAMASI

Aile planlaması , gebeliğin önlenmesi , kısırlaştırma , çocuk aldırma , çocuk düşürme gibi çeşitli yöntemlerle insan doğurganlığının kısıtlanması, ailedeki çocuk sayısının ve doğumlar arası sürenin isteğe göre belirlenmesi ve bu amaçlarla uygulanan yöntemlerin tümüdür. (Ana Britannica 1987, 389)

Mülakatta bulunan “aile planlaması” ile ilgili soru (-49) yaş baz alınarak sorulmuştur. Yapılan araştırmada 49 yaş ve altındakiler genç hane başkanında 26 iken yaşlı hanede 2 tanedir.Aile planlamasıyla ilgili soruya genç hane başkanlarının 12’si uygular cevabı vermiş iken yaşlı hane başkanların 1’i uygular cevabı vermiştir. (Tablo D-26) (Grafik-13)

KUNDAKLAMA DURUMU

Kundak , çocuğun kafası açıkta kalacak şekilde örtü kullanılarak sıkıca bağlanmasıdır. “Doğumdan sonraki ilk haftalarda kundak, kısmen anne döl yatağını taklit eden , sabit ısı ve korunma ortamı sağlayan bir araçtır. “ (Tezcan ; 1987,54) Kundaklama 6 ile 9 aya kadar sürebilir. Dört haftadan sonra çocuklar yarım kundak yapılabilmektedir. Yarım kundakta , çocuğun elleri açıkta serbest şekilde bulunmaktadır.

Kundaklamanın yararları olarak çocuğun üşümesini ve kambur olmasını engellemesi belirtilmektedir. (Tezcan ; 1987 , 52)

68

Bazı araştırmacılara göre , kundaklama ile çocuğun hareket serbestliği önlenmektedir. Böylece açık bir engellenmeye yol açmaktadır. Bu durum , saldırganlık dürtülerinin gizli bir biçimde birikmesine ve aşırı bağımlılığa neden olmaktadır. (Tezcan ; 1987 , 54)

Konuşulan kadınların genelinde %98,2’si ilk çocuklarını kundaklamıştır.İlk çocuğunu kundaklamayan 1 tane yaşlı hane başkanı vardır. (Tablo D-27) İlk çocuğun kundaklama süresi ay bazında ortalama 4,8’dir.Gençlerde bu ortalama 2,6 iken yaşlılarda 6,8 ile çok daha uzundur. (Tablo D-28) Son çocuğun kundak yapılma durumuna bakıldığında tek çocuğu olmayan kişilerden alınan cevaplara göre konuşulanların genelinde %96,4’ü son çocuğunu kundaklamaktadır.Gençlerde kundaklama oranı %95,8 iken yaşlılarda %96.8’dir. (Tablo D-29) Son çocuğun kundaklama süresi ay bazında ortalama 4.3 ile ilk çocuklara göre kısalmıştır. Gençlerde bu ortalama 2,2 iken yaşlılarda 6,0’dır. (Tablo D-30)

BEZ BAĞLAMA DURUMU

Bez bağlama hem karışık hem de zor bir işlemdir. Mikroplardan arındırmak için saatlerce kaynatmak gerekmektedir.

Günümüzde bu iş son derece kolaylaşmıştır. Hazır bezler ve ya üçgen bezler sayesinde bu sorun büyük ölçüde çözülmüştür. Bir kez kullanıldıktan sonra atılan hazır bezler , bebeğin anatomik yapısına tam uyum sağlamaktadır. Üçgen bez kullanımı daha güçtür. Bu bez kalındır be emicilikleri daha azdır; ayrıca temizliklerine çok dikkat edilmelidir. (Medicana ; 1993 , 46)

Konuşulan tüm kadınlar ilk ve son çocuklarının hepsine bez bağlamıştır. Bağlanan bezin cinsi ele alındığında görünen o ki patiska bez kullanımı daha fazla bulunmaktadır.İlk çocukta gençlerin %57,7’si hazır bez kullanırken son çocukta genç konuşulanların tamamı hazır bezi tercih etmiştir.Yaşlı konuşulanların hiç biri hazır bezi tercih etmemiştir. (Tablo D-31) (Tablo D-32)

69

EMZİRME DURUMU

Anne sütünün bebeği enfeksiyonlara karşı koruyucu pek çok özellik taşıdığı kapsamlı bir biçimde ortaya konmuştur. Bunların en önemlisi anne sütünde bulunan antikorlardır. Anne sütündeki bu antikorların pek çok hastalık yapıcı mikrobu öldürücü etkisi vardır. Bu sayede bebeği enfeksiyonlardan korurlar.(Medicana ; 1993 , 20)

Bebeklerin 6 ay boyunca yalnızca anne sütü ile beslenmesi uygundur. Anne sütünde bulunan proteinler , şekerler , yağlar , kalsiyum , fosfor ve tuzlar , demir ve vitaminler bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Ayrıca bebeklerin ilk 6 ay sindirim sistemi yetişkinlerinki kadar iyi çalışmamaktadır. Anne sütü dışındaki besinleri sindirmekte zorlanmaktadır. Bu sebeple ilk 6 ay bebek için sadece anne sütü verilmelidir.

Konuşulanların tümü ilk ve son çocuklarını emzirmiştir. (Tablo D-33) (Tablo D-35)

İlk çocuğun emzirilme süresi ortalama 21,6 aydır. Son çocukta ise bu süre 19,2 aya düşmektedir. Gençler ilk çocuklarını yaşlılara göre, yaşlılar ise son çocuklarını gençlere göre daha kısa emzirmiştir. (Tablo D-34) (Tablo D-36)

70

X. BÖLÜM

SÜNNET

Sünnet , penisin ucundaki derinin bir bölümünün ya da tümünün kesilmesidir. Müslümanlar , Yahudiler ve bazı Hıristiyanların yanı sıra , dünyanın her yerinde çeşitli geleneksel toplumlarda dinsel açıdan büyük önem taşır.

Sünnet , geleneksel bir tören olduğu hemen her yerde , buluğ çağında ya da öncesinde uygulanır. Bazı Müslüman halklar arasında erkekler evlenmeden hemen önce , bazılarında ise dinsel eğitim çağında ya da doğumdan hemen sonra sünnet edilir. İslam kaynakları sünnetin Araplara arasında İslam öncesinde de uygulanan bir gelenek olduğunu belirtir. (Ana Britannica 1987,186)

Bu bölümde konuşulanların sünnet olan çocukların özellikleri , sünnette yapılan aşamaları ve aşamaların özellikleri ele alınacaktır.

Konuşulanların %83,1’inde sünnet olan çocuğu bulunmaktadır. gençlerde bu oran %64,3 iken yaşlılar tamamının erkek çocuğu vardır ve sünnetlidir. Gençlerde 3 kişinin tüm çocukları kızdır, 5 kişinin de erkek çocuğu daha küçüktür. 2 kişinin ise hiç çocuğu bulunmamaktadır. (Tablo E-1)

Konuşulanın sünnet olan çocuk sayısı ortalama 3,0’dır. Gençlerde ortalama 2,4 çocuk sünnet olmaktadır.Yaşlılarda ise bu ortalama 3,3’tür. Sünnet olan 1 çocuğu bulunan 9 kişi bulunurken bunların 5 tanesi genç 4’ü yaşlıdır. Sünnet olan 2 çocuğu bulunan 16 kişinin 8’i genç diğer 8’i yaşlıdır.3 çocuğu sünnet olan 9 kişi bulunurken bunlardan 1 tanesi genç 8 tanesi yaşlı konuşulanındır.4 çocuğu sünnet olan 5 hanenin 2’si genç 3’ü yaşlı konuşulanındır.5 çocuğu sünnet olan 3 hanenin 1 tanesi genç 2 tanesi yaşlı kategorisindedir.6 çocuğu sünnet olan 6 hanenin 1 tanesi genç 5 tanesi yaşlı hane başkanının çocuğudur.7 çocuğu sünnet olan 1 tane yaşlı hane başkanı vardır. (Tablo E-2)

71

İlk çocuğu yalnız sünnet olanların toplamı %93,9’dur. İlk çocukları yalnız sünnet olmayanlar , gençlerin %11,1’i , yaşlılarda ise %3,2’sini kaplamaktadır. Yalnız sünnet olmayan çocuklar, kardeşleriyle sünnet olmuştur.(Tablo E-3)

İlk çocuğun sünnet olurken ki medyan yaşı 4,3’tür. Gençlerde medyan yaş 3,8 iken yaşlılarda 4,3’tür. (Tablo E-4)

İlk çocuğun sünnetinin yapıldığı yer çoğunluklar evdir. Gençlerde 17 kişi çocuğunu evde sünnet ettirirken 1 kişi diğer de sünnet ettirmiştir. Yaşlılarda ise tamamı evde sünnet ettirmiştir. (Tablo E-5)

İlk çocuğun sünnetini yapan kişiye bakıldığında hane başkanlarının ağırlıkla diplomasız sünnetçiyi seçtiklerini görmekteyiz. Daha sonra doktor tercih edilirken 8 kişi de çocuğunun sünnetini diplomalı sünnetçiye yaptırmıştır. Gençlerin %39,0’ı diplomasız sünnetçiyi seçerken yaşlılarda bu oran %52,0’dır.Gençlerde sünneti doktora yaptıranların oranı %39,0 iken yaşlılarda bu oran %35,0’dır. Diplomalı sünnetçiye gidenlerin oranı gençlerde %22,0 iken yaşlılarda %13,0’dır. (Tablo E-6)

Son çocuğu yalnız sünnet olanlar %95,0’dır.Yalnız sünnet olmayan çocuklar %5,0’lık orana sahip bulunmaktadır.Genç hane başkanın 1 çocuğu kardeşiyle, yaşlı hanebaşkanın 1 çocuğu ise başka bir çocukla sünnet olmuştur.. (Tablo E-7)

Son çocuğun sünnet olurken ki medyan yaşı 4,4’tür. Gençlerde medyan yaş 4,6 iken yaşlılara 4,4’tür. Çocukların ortalama yaşlarına bakıldığında , erkek çocuklar 5 yaşlarına gelmeden sünnet edilmektedir. (Tablo E-8)

Son çocuğun sünneti ise genellikle evde yapılmıştır. Gençlerim tamamı evi tercih ederken yaşlılarda ise %93,0’ı evde sünnet yaptırırken 2 kişi ilçedeki sağlık ocağında yaptırmıştır. (Tablo E-9)

Son çocukta sünneti yapan kişilere baktığımızda doktor ve diplomasız sünnetçinin oranı %43,0 ile eşittir.Diplomalı sünnetçinin oranı ise %14,0’dır. Gençlerin %31,0’ı doktora sünnet ettirirken %23,0’ı diplomalı sünnetçiyi seçmiştir.Diplomasız sünnetçiye gidenlerin oranı ise %46,0’dır. Yaşlılarda doktora

72 sünnet ettirenlerin oranı %48,0 iken diplomasız sünnetçiye gidenlerin oranı %41,0 ile yakındır.Yaşlılarda diplomalı sünnetçiye gidenlerin oranı ise %11,0’dır. (Tablo E-10)

SÜNNETTE YAPILAN AŞAMALAR

Sünnette yapılan aşamalara baktığımızda köyümüzde yanlızca 1 hanede aşama yapıldığını, bunu da yaşlı hane başkanının çocuğuna düğün ve mevlüt olarak evde yaptığını bilmekteyiz. (Tablo E-11) (Tablo E-13.1b)

Yapılan sünnet düğününde ve mevlüdünde 1 adet ikram yapılmış ve yemek verilmiştir.(Tablo E-14) (Tablo E-15.1)

Yapılan sünnet düğününde takı ve para takılmamıştır. (Tablo E-16) (Tablo E-17)

73

XI. BÖLÜM

BESLENME

"Organizmanın en temel hakkı beslenmedir". Beslenme ,yiyeceklerin tüketimi ile başlar ve onların vücuttaki görevlerini yaparak, artık öğelerin dışarı atılmaları ile son bulur.

BESİN NEDiR?

Yenebilen bitki ve hayvan dokuları ‘’besin’’ olarak adlandırılmaktadır. Besinler hayvansal ve bitkisel olarak ikiye ayrılmaktadır.

1- Hayvansal Besinler: Süt ve sütten yapılan ürünler,yumurta,büyük ve küçük baş hayvan etleri (kırmızı et, tavuk eti, balık eti ve çeşitli et ürünleri)

2- Bitkisel Besinler:Tahıllar (buğday,pirinç,mısır…), kuru baklagiller ( kuru fasulye , nohut , mercimek…), sebzeler ( köklü ve yeşil yapraklı), meyveler.

Besinler, büyüyüp gelişmek,hareket etmek,çalışmak,enerjik olmak, düşünmek ve öğrenmek için vücudun gereksinim duyduğu besin öğelerinin ve enerjinin kaynağıdır.Yaşam için gerekli temel öğe olmalarının yanı sıra yaşamın vazgeçilmez zevklerinden biridir.

Besinler yaşam için vazgeçilmezdir.’’İyi ve kötü besin yoktur ; ancak iyi ve kötü beslenme vardır.’’Vücudumuz çok çeşitli besin öğelerine gereksinim duymakta ve bunları yenilen yiyeceklerle karşılamaktadır.( www.kilisdh.gov.tr)

Bu bölümde konuşulanların mevsime göre beslenme alışkanlıkları , gıda maddesi yapma durumları ve yapılan gıda maddeleri anlatılacaktır.

74

Yaz ve kışın kahvaltıda yenilen ortalama gıda çeşidine bakıldığında yaz – kış 10,8’dir. Gençlerde ortalama yaz – kış 11,2’dir. Yaşlılara bakıldığında kahvaltıda yenilen ortalama gıda çeşidinin yazın 10,6 , kışın ise 10,5 olduğu görülmektedir. Gençlerde yenilen gıda çeşitliliği yaz kış artmamaktadır. Yaşlılardaki gıda çeşitliliği ise gençlere nazaran daha azdır. (Tablo F-1) (Tablo F-3)

Bu kahvaltıda yenilen içilen gıdaların neler olduğu söz konusu olduğunda , konuşulanların yaz – kış genç, yaşlı demenden çaydan ve peynirden vazgeçmedikleri görülmektedir. Zeytin , yumurta , bal-reçel de konuşulanların sofralarından eksik olmamaktadır. Artış gösteren bu gıdalar arasında pekmez dikkat çekmektedir.Pekmez , enerji verici bir besin olmakla birlikte vücudun sağlığı içinde önem taşımaktadır. Kahvaltıda tüketilen gıdaların çeşitliliğinde mevsimin pek etkisi bulunmamaktadır. Yenilen ve içilen gıdalarda artış veya eksiliş gözlenmemektedir. (Tablo F-2) (Tablo F- 4)

Kırsal kesimde yemek, genellikle yer minderlerine oturularak ve sini denen bir yuvarlak tepsi etrafında diz çökerek ya da bağdaş kurularak yenir.O gün ne yemek varsa hepsi tepsiye konarak getirilir.Yemek ayrı ayrı mutfaktan taşınmaz.Tek kaptan yenir. Yemek sinide yenildiği zaman, yere bir sofra altı serilerek, bunun üzerine bir elek kasnağı, ya da alçak bir iskemle konur, kasnağın üzerine bakır sini konur. Böylece sini için biraz yükseklik sağlanmış olur. (www.kultur.gov.tr)

Köyün genelinde yemek yenmesi için yer sofrası kullanılmaktadır. Gençler de yer sofrası + masa kullanımı %14,3 iken yaşlıların tümü sadece yer sofrası kullanmaktadır. Yer sofrası kullanımına bakılacak olursa oran gençlerde çok yüksektir. Masa kullanımı oldukça azdır. (Tablo F-5)

Ekmek genellikle tahıl unlarına su, tuz, maya eklenerek hazırlanan kütlenin, yoğrularak uygun bir biçimde fermente edildikten sonra pişirilmesiyle elde edilen bir üründür.Ekmek, Türk kültüründe yiyeceklerin başında gelen bir beslenme maddesidir.Bu nedenle de son derece çeşitlilik gösterir.Öyle ki, pişirilmiş biçimlerine göre farklı isimler almakta, farklı şekillerde ve farklı lezzette olmaktadır. (www.kultur.gov.tr) 75

Konuşulanların tümü yaz – kış ekmeğini satın almaktadır. Satın alınan yerler gençlerde çeşitlilik gösterirken yaşlılar sadece köyün bakkalından ekmeklerini almaktadırlar. Yaz – kış gençlerin %89,3’ü köy bakkalından , %7,1’i fırından ve %3,6’sı ilçeden ekmeğini temin etmektedir. (Tablo F-6) (Tablo F-7)

Köyde ekmek satın almanın yanı sıra kişiler tarafından yapılarak da temin edilir. Yaz – kış gençlerin %92,9’u ekmeğini kendi yaparken yaşlıların %96,8’i ekmeğini kendi yapmayı tercih eder. Yaşlılarda oran yükselmektedir. Hem yazın getirdiği sıcakla hem de yaşlılığın verdiği yorgunlukla ekmek yapmak kolay bir iş olmamasına rağmen yaşlı hane başkanı eşleri ekmeklerini kendileri yapmaktadır. Ekmeğini kendi yapan kişilerin hepsinin yaz-kış yaptığı ekmek türü yufkadır. (Tablo F-8) (Tablo F-9)

Yufka, daha çok Yörüklerin, Türkmenlerin ekmeğidir. Saç üzerinde yapılan mayasız ekmektir. 1300 yıl önce Türklerin bu ekmeği yediklerini Göktürk kitabelerinden anlıyoruz.Yufka, parçalanarak yemekle yendiği gibi ‘Dürüm’ yapılarak da yenir. İçine peynir ya da başka yiyecekler konarak tadına doyum olmayan biçimde Anadolu insanı tarafından tüketilir.Yufka, dayanıklı oluşu ile de tercih edilir. Yufka, bir kültürel alışkanlıktır.Bu yönüyle konu, tamamen antropolojik bir niteliktedir.

Konuşulanların %89,8’i evde et tüketmektedir. Gençlerin tümü et tüketirken , yaşlılarda et tüketim oranı 80,6’dır. Genelde hayvan besleyen konuşulanların et temini pekte zor değildir. Ekonomik durumları ne çok iyi ne de çok kötü olan köyde et tüketimini zorlayıcı bir unsur bulunmamaktadır.(Tablo F-10) Köyün genelinde 1 çeşit et tüketen 2 kişi bulunurken 4 çeşit et tüketen 2 kişi bulunmaktadır. Çoğunluk 37 kişi ile 3 çeşit et tüketiminde sağlanmaktadır. Kırmız et ve beyaz et çeşit olarak en başta gelmektedir. Gençlerin %34,2’si kırmızı et , %35,4’ü beyaz et tüketmektedir. Bunları %16,5 ile keçi eti takip etmektedir. Su ürünü de tüketilen etler arasındadır. Yaşlılarda birinci sırada beyaz et %36,4’lük bir oranla yer alırken kırmızı et %33,4’tür. Su ürünü ve keçi eti evde yenilen etler arasında iken yaşlı hane başkanı ayrımında bulunan 1 kişi av eti tüketmekle birlikte ava da çıkmaktadır.. (Tablo F-11)

Konuşulanların %98,3’ü evde gıda maddesi yapmaktadır. Gençlerin tümü evde gıda maddesi yaparken yaşlılardan 1 kişi dışında herkes gıda maddesi yapmaktadır. 76

Kimi topladığı mahsulü , kimi de hayvanından sağdığı sütü ziyan olmaması amacıyla kimi de gereksiniminden dolayı evde gıda maddesi yapmaktadır. (Tablo F-12) Konuşulanların evlerinde en az 2 çeşit , en fazla 13 çeşit gıda yapılmaktadır. Genç hane başkanı kategorisine bakılırsa en az 2 çeşit gıda yapan 1 kişi , 3 kişi de en fazla 13 çeşit gıda yapılmaktadır. En fazla 10 kişi ile 10 çeşit gıda da alınmıştır. Yaşlı hane başkanı kategorisinde ise en az 3 çeşit gıda yapan 1 kişi , en fazla 13 çeşit yapan 2 kişi bulunmaktadır. 15 kişi ile çoğunluk 10 çeşit gıda da sağlanmıştır. (Tablo F-13)

Evde yapılan gıda maddelerinin neler olduğuna bakıldığında konuşulanların 53’ü tarhana yapmaktadır. Kışa hazırlık amacıyla yapılan tarhana köyde en çok içilen çorba özelliğini taşır. Genelde erişte-makarna-kuskus , turşu ve salça yapımının fazlalığı göze çarpmaktadır. Yemeklerin çoğunda kullanılan salça , onlara tat katmak amacıyla kullanılır. Tarhana ve salçadan sonra konuşulan kadınların turşu kurduğu dikkate alınmaktadır. Konserve , reçel yapılan gıdalar arasındadır. Konuşulanların 38’i kurutulmuş sebze yapmıştır. Gençlerden 21 kişi sebzeleri kuruturken yaşlıların 17’si sebzeleri kurutmayı tercih etmiştir. Kurutulan sebzeler daha uzun ömürlü olmaktadır ve kışında kullanılabilmektedirler. Evde yağ , yoğurt ve pekmez yapımı yabana atılamayacak durumdadır. Kaymağın konuşulanlar tarafından çok az yapıldığı gözlenmektedir. Peynir çeşitlerini gençlerde 15 kişi , yaşlılarda ise 24 kişi yapmaktadır.. (Tablo F-14) Evde yapılan gıdalar sayesinde evin ekonomisine katkı sağlanmaktadır. Yapılan gıdaların stoklanmasından ötürü kışın alışveriş derdi az da olsa giderilmektedir. Yapılan bu gıdalar sayesinde ekonomi yapılabilmektedir.

Yemeklerde genelde sıvı yağ kullanılmaktadır. Konuşulanların genelinde %61,0’ı bu düşünceyi desteklemektedir. Genç hane başkanı kategorisindeki kadınların yarısı sıvı yağ + katı yağ kullanırken geri kalan yarısı ise sıvı yağı tercih etmektedir. Yaşlı hane başkanı kategorisindeki kadınların %29,0’ı sıvı yağ + katı yağ kullanırken %71,0’ını oluşturan kadınlar yemeklerinde sadece sıvı yağ kullanmaktadırlar. Genelde kullanılan katı yağlar tereyağı ve margarindir. Sıvı yağlar ise zeytinyağı , ayçiçek yağı ve mısır yağıdır.(Tablo F-15) 77

XII. BÖLÜM

SAĞLIK - TEMİZLİK

TEMİZLİK NEDİR?

Sağlığa zarar verecek ortamlardan korunmak için yapılacak uygulamalar ve alınan temizlik önlemlerinin tümü hijyen olarak tanımlanır. (www.akartemizlik.com)

Bu bölümde kadınların evin genel temizliğini , çamaşır ve bulaşıkları mevsimlere göre nasıl yıkadığını , bu işleri yaparken yardım alıp almadığını incelenecektir.

Ev işi,bitirince yenisi gelir. Hep yenisi gelir, ev işi hiç bitmez ve bu sonu gelmez rutin kadının işidir. Ev işi , kadınlık gereği yapılan görünmez bir iştir. Görünmezdir çünkü hem yapılması gerekendir ama hem de zaten kadının yapması gerekendir. ilkçağlardan beri genetik kodlarımıza şifrelenmiş mi desem, kadın çalışsa da ev işleri her daim onun görevidir. Çalışmıyorsa, yani ev kadını ise zaten hiç şansı yoktur. Cinsiyete bağlı geleneksel iş bölümü burada işlemektedir. Bulaşık yıkama, ütü yapma ve çamaşırların yıkanması faaliyetlerinde işbölümü bulunmamaktadır.

Bulaşık, eskiden beri kadınların derdi olmaktadır. Dertlerden kurtulmak amacıyla her zaman çözümler üretilmektedir. Bulaşığın elde yıkanmasına son verme isteğiyle bulaşık makinesini icat eden yine bir kadındır.

Konuşulanlara evde bulaşıkları kimin yıkadığı sorusuna kadınların yanıtı yaz- kış en az 1 cevap sayısı , en fazla 2’dir. Bulaşıkları yıkayanlarda yaz – kış hane başkanı eşi kadın , hane başkanı kız çocuk ve hane başkanı erkek cevapları alınmıştır. Hane başkanı eşlerine genelde kız çocukları yardım etmektedir. Yardıma rağmen kendi bulaşıklarını kendi yıkayan hane başkanı eşi kadınlar çoğunluktadır. Yazın bulaşık yıkayan gençlerde % 70,3 hane başkanı eşi kadın bulunur ; kışın bu 78

oran değişmemektedir. Ayrıca yaz – kış bulaşık yıkayanlar arasında %27.0 ile hane başkanı kız çocuğu ve %2,7 ile hane başkanı erkek bulunmaktadır. Yaşlılarda ise yazın bulaşıkları yıkayan hane başkanı eşi oranı %64,3’tür. Kışın ise bu oran %61,9’a düşmektedir. Ek olarak yaz – kış %7,1 ile bulaşıkları yıkayan hane başkanı erkeklerin varlığını da görmekteyiz. Yazın bulaşıkları yıkayan hane başkanı kız çocukların oranı %28,6 iken kışın %31,0 ‘ ayükselmektedir. (Tablo G-1) (Tablo G-4)

Konuşulan kadınların bulaşığı nasıl yıkadığına bakıldığında ; yaz – kış elde yıkandığı görülmektedir. Çünkü köyde bulunan hiçbir hanede bulaşık makinesi bulunmamaktadır. (Tablo G-2) (Tablo G-5)

Bulaşıkların konuşulan kadınların çoğu tarafından ev içi mutfakta yıkandığı görülmektedir. Diğer mekanlarda bulaşık yıkamanın etrafta yarattığı dağınıklık ve mutfakta bulunan tezgahın bu temizleme işlemini kolaylaştırması yüzünden konuşulan %98,3’ü kadınların yaz- kış bulaşıkları ev içinde mutfakta yıkadığı gözlemlenmiştir. Gençlerin tümü ev içi mutfağı tercih ederken yaşlılarda %96,8’, ev içi mutfağı seçerken 1 kişi %3,2’lik bir oranlar bulaşıklarını yaz- kış ev dışı kapı önünde yıkamaktadır. (Tablo G-3) (Tablo G-6)

Modern teknolojinin öncesinde çamaşır yıkamak hiç de sanıldığı kadar kolay, sıradan bir iş değildi. Çamaşır yıkamak, en az iki günlük, uzun bir uğraş gerektiriyordu. Çamaşır yıkamanın zorluğu sadece harcanan zaman ve emekten ibaret değildi; kaynar su, küllü su, kimilerinin buna eklediği soda ile çamaşırların kirini çıkarabilmek için iyice çitilemek, çamaşır yıkayanların ellerinde ağır tahribat yapardı. Ev işleri arasında belki de en zorudur çamaşır yıkamak. Çünkü iş sadece yıkamakla bitmemektedir. Yıkandıktan sonra kurutması, toplanıp ütülenmesi ve yerlerine yerleştirilmesi gerekmektedir.

Çalışma yapılan Ümütlü köyünde çamaşırların kimin tarafından yıkandığı , çamaşırı nasıl ve nerede yıkadığı yaz ve kış mevsimleri olmak üzere incelenecektir.

Konuşulan kadınların tümünün hanelerinde yaz–kış çamaşır yıkama işi ile görevli olan en az 1 , en fazla 2 kişi bulunmaktadır. Çamaşır işiyle yine çoğunluk 79

olarak kadınların ilgilenmesine ek olarak birkaç hane başkanı erkeği de hanenin çamaşır işleriyle ilgilenmektedir. Genç hane başkanı kategorisinde bulunan 28 kişiden yazın 26 hane başkanı eşi ve 10 hane başkanı kız çocuğu cevabını alınmıştır. Kışın ise bu cevaplara 1 hane başkanı erkek cevabı eklenmektedir. Yaşlılarda yazın ve kışın değişen bir durum yoktur. Yaşlı hane başkanı kategorisinde bulunan 31 kişiden yaz – kış 27 hane başkanı eşi , 12 hane başkanı kız çocuk ve 4 hane başkanı erkek cevabı alınmış bulunmaktadır. (Tablo G-7)(Tablo G-10)

Hane başkanı eşlerinin genellikle çoğu çamaşırlarını yaz-kış elde yıkamayı tercih etmektedir. Genç hane başkanı ayrımında bulunan 11 kişi çamaşırlarını elde yıkamaktadır. Bunun sebebi çamaşır makinesinin olmamasıdır. Geri kalan 17 kişi makine kullanmaktadır. Yaşlı hane başkanı ayrımında bulunan konuşulan kadınlardan 4’ü makine ile , kalan 27’si ise elde çamaşır yıkama işini gerçekleştirmektedir. Bu durum yazında , kışında aynı oranlara sahiptir. Şüphesiz ki çamaşır makinesi büyük kolaylıktır ve evdeki çamaşır yükünü hafifletmektedir. Çamaşırların elde yıkayan genç hane başkanı eşine çamaşırları elde yıkamanın zorluğu sorulduğunda , bu işi bir zorluk olarak görmediği gözlemlenmiştir.Gençler ile yaşlılar arasındaki zıtlık göze çarpmaktadır.Gençler teknolojinin yardımını kabullenirken yaşlılar eski alışkanlıkları bırakmamaktadırlar.(TabloG-8)(TabloG-11) Bazı durumlarda kadınlar iş yaptıktan sonra hemen bahçede bir leğen içinde kirlenen eşyaları yıkamaktadırlar.

Çamaşırları yıkamak için genelde ev içi banyo , ev içi diğer , ev dışı kapı önü , ev dışı çeşme başı , ev dışı diğer ve diğer tercih edilmektedir. Gençler %57,1 ile çoğunluk olarak ev içi banyoyu tercih etmektedir. . Bu durum yazında , kışında aynı oranlara sahiptir . Yaşlılarda bulunan 31 kişinin 19 ‘u yazın ev içi banyo da çamaşırlarını yıkarken kışın bu sayı 20’ye yükselmektedir. Oran olarak göstermek istersek yazın oran %61,3 iken kışın %64,5’tir. (Tablo G-9) (Tablo G-12)

Evdeki temizlik , bulaşık , çamaşır ile sınırlı değildir. Ek olarak evin dip-bucak temizliği de bulunmaktadır. Konuşulan hane başkanı eşlerinin hanelerindeki dip bucak temizliğini evde en fazla 2 , en az 1 kişi üstlenmektedir. Alınan cevaplar hane başkanı eşi kadın ve hane başkanı kız çocuk ve hane başkanı 80

erkekten ibarettir. Gençlerde %73,0 , yaşlılarda ise %63,4 oranında hane başkanı eşi kadın evinin dip-bucak temizliğini yaz-kış kendi yapmaktadır. Mülakatta yaz ve kış olarak ayrı ayrı sorulan “ evin dip-bucak temizliğini kim yapar” sorusuna aynı cevaplar alınmıştır. Gençlerde 10 kişinin , yaşlılarda da 12 kişinin dip-bucak temizliğini hane başkanı kız çocuğu üstlenmiş durumdadır. Ek olarak yaşlılardan 3’ünde hane başkanı erkek cevabı alınmıştır. (Tablo G-13) (Tablo G-16)

Elektrikli ev süpürgeleri var olsa da, çalı süpürgesinin yerini hiçbir şey tutmuyor sanırım. Konuşulan kadınların çoğunluğu çalı süpürgelerinden vazgeçemiyorlar. Konuşulanların genelinde %11,9’u elektrikli süpürge , %79,7’si çalı süpürgesi kullanırken %8,4’ü hem elektrikli süpürge hem de çalı süpürgesi kullanmaktadır. Alınan bilgilerin tümü yaz – kış için geçerli olup değişim yaşanmamaktadır. Elektrik süpürgelerinin bin bir çeşidi çıkmışken kullanımının bu derece azlığının nedeni süregelen alışkanlıklardır. (Tablo G-14)(Tablo G-17)

Çalışma yapılan köydeki hane başkanı eşi kadınlar , evin dip-bucak temizliğini nerdeyse hergün yapmaktadır. % 30,3’ü gün aşırı temizlik yaparken , % 5,1’i de haftada bir evin temizliğini yapmaktadır. Gençlerde gün aşırı temizlik yapanlar %42,9 iken Yaşlılarda bu oran % 22,6’ya düşmektedir. Haftada bir sıklıkta temizlik yapanlar gençlerde %3,6 iken yaşlılarda % 6,5 oranına yükselmektedir. Kadınların temizlik konusunda ne kadar hassas olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır. Hergün dip-bucak temizliği yapanları gençlerde %53,6 iken yaşlılarda %71,0’dır. Bu durum için yaz ve kış aynı cevaplar alınmış ve aynı oranlara sahip olunmuştur. Köyde toz , toprak eksik olmadığından evler de bundan nasibini almaktadır. Hergün temizlik yapmak gerekmektedir. En kötü ihtimal gün aşırı yapılan temizlik bazen de haftada bir tekrarlanmaktadır. (Tablo G-15)(Tablo G-18)(Grafik-7)

Bir evin çamaşırı ütüsü kolay kolay bitmez. Durum böyle olunca Ümütlü’deki kadınlara “ çamaşırlarınızı ütüler misiniz” sorusunu yöneltilmiştir. Konuşulanların geneli çamaşırlarını ütülememektedir. Gençlerde durum neredeyse yarı yarıyadır. %46,4’ü çamaşırlarını ütülemektedir. Yaşlılarda ise durum oldukça farklıdır. %83,9’u çamaşırlarını ütülememeyi tercih ederken 5 kişi çamaşırlarını ütülemektedir. Ütü yapan kadınların çoğu dış giyimleri ütülemeden geçmemektedir. 81

Konuşulanlardan ütü yapan gençlerin arasından 6 kişi iç giyimi ütülerken yaşlılarda 3 kişi iç giyimini ütülemektedir. Gençlerin 4 kişisi ev eşyalarını ütülemeyi uygun görürken yaşlılarda 2 kişi bu işi yapmaktadır. Konuşulanlar arasında üç tür eşyayı da ütüleyen 6 kişi bulunmaktadır. Alınan cevaplarda en fazla 3 , en az 1 tür eşya ütülenmektedir. Ütü yapma işlemi konuşulanlara göre mikropların kırılması ve daha düzgün görünüm elde etmek anlamına gelmektedir. (Tablo G-19) (Grafik-8) (Tablo G-20)

Bu sonuca gözlemler ve yapılan karşılıklı sohbetler sayesinde ulaşılmıştır.

KÖYÜN SAĞLIĞININ ANTROPOLOJİK OLARAK

DEĞERLENDİRİLMESİ

Hastalık ve sağlık kavramları kültüre bağlı olmasına rağmen , insan her yerde insandır ve bu nedenle sağlığın bir evrensel tanımı olmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü sağlığı şöyle tanımlamaktadır: ”Sağlık,yalnızca hasta veya sakat olmamak değil bedenen,ruhen ve sosyal yönlerden tam bir iyilik halidir. ”Bu tanım artık bütün dünya ülkelerinde kabul edilen bir tanımdır. O halde,kişinin tam sağlıklı olabilmesi için bedenen hasta veya sakat olmaması yetmemektedir. Bu kişinin aynı zamanda ruhen de dengeli olması , sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde olması gerekmektedir. (www.saglikplatformu.com)

Sağlık Antropolojisini incelerken, modern tıbbın yanında folklorik tıbbın öneminden bahsetmeden geçilmemelidir. Kırsal kesimlerde, özellikle köylerde tedavi yöntemi daha ziyade bitkisel kökenli olup yüzyıllardır gelen gelenekler hâkimdir.

82

Köyde yetişen üretilen her şey bir hastalık ilacı olarak değerlendirilmektedir. Yaşlı kimseler bir nevi doktor vazifesi görerek, tecrübe ve birikimlerini yeni nesle aktarırlar. Bunun yanında din, doğa olayları ve açıklanamayan olaylar, insanların yüzyıllardır hastalıklarına çare olmakta ve hastalıklar hep bu gözle görülmektedir.

Eğer bir çocuk hastalıklı, sakat, problemli doğmuşsa olay genetik, mikrop, virüs düşünülmeden dinsel açıdan ele alınıp, kaderci yaklaşımla yorumlanmış ve tedavi yöntemi geliştirilmemiştir. Bunun yanında yara iyileştirilmesi, kırık çıkık onarımı gibi ya da ağaran yere uygulanan tedavilerde hep geleneksel yöntemler kullanılmıştır.

Bugün Anadolu’da kullanılan yöntemlerden örnekler vermek gerekirse burkulmalarda kullanılan ekmek çiğneyip koyma, karın ağrısına kekik suyu, sakinleştirici olarak papatya suyu, bebeklerde gaz giderici olarak anason konulması aslında folklorik tedaviler olmasına karşın, modern tıpta kullanılan ilaçların hammaddesini oluşturmaktadır.

Yazımın başında da bahsettiğim gibi kırsal kesim doğal ortamındaki florayı kullanarak tedavi yöntemleri geliştirmiştir. Flora değişiklik gösterdikçe, iklim ve yeryüzü şekilleri değişiklik gösterdikçe tedavi yöntemleri de değişmiştir. Örneğin, tarımsal kökenli ve ormanlık bölgelerde tedavi yöntemi olarak bitkisel kökenli maddeler kullanılırken bozkır, kıraç toprakları olan hayvancılıkla geçimini sağlayan bölgelerde hayvansal maddeler kullanılmıştır. Buna en güzel örnek ise; apse tedavisinde bitkisel kökenli lapalar kullanılırken, öbür yanda çiğ et de bu tedavide sonuç vermiştir.

Kırsal kesimde en çok görülen hastalıklar ise, enfeksiyondan oluşan problemler, yanlış ve tekdüze beslenmeden doğan kemik veya kan problemleri, kırık çıkıkların yanlış tedavisinden dolayı oluşan anatomik bozukluklar büyük bir bölümü kapsar.

Köyde 95 hane var. Köydeki en büyük hastalık, doğuştan olan zekâ geriliği. Bu durum birkaç hanede birden görülmüştür. Birisi Bilal Aslan’ın kendisindedir. 83

Diğeri Halit Fişne’nin büyük oğlu, bir diğeri de ilçede oto tamircisi olan İbrahim ağabeyinin 1 yaşındaki oğludur. Bilal’ın durumu net duyamadığı için algı eksikliğinden kaynaklı olup bu durum zamanla oluşmuştur. Ayrıca, askerliğini Güneydoğu’da yapmıştır. Bilal Aslan’ın, İbrahim ağabeyin oğlunun ve Halit Fişnenin oğlunun zekâ geriliği zararsız denebilecek tiptedir. Konuşulanları anlamakta ve az da olsa cevap vermektedir.Ayrıca söylendiğine göre, fazla vasıf isteyen bir iş olduğunda da çalışabilmektedir. Konuşamasa bile vücut dilini kullanabilmektedir. Köyde bu haneler dışında gördüğümüz kadarıyla zihinsel veya bedensel engeli olan başka biri yoktur.

Köy, ilçe merkezine 6 km yakınlıkta olduğu için ilk olarak oradaki sağlık ocağına gidilmektedir. Çok önemli sağlık tedavisi gerektiren durumlarda, zamanın kısıtlı olması gibi durumlara göre Manavgat veya Alanya’ya, onun haricinde şehir merkezindeki hastanelere gidilmekte. Özellikle yaşlı olanların ameliyatları merkezde yapılırken , doğum, muayene, sünnet gibi şeyler ise ilçe merkezinde bulunan sağlık ocağında yapılmaktadır.

Ümütlü köyündekiler tabii ki kentliler kadar kendilerine bakmamaktadırlar. Hanelere girip onlarla yemek yendiğinde, el yıkama alışkanlıklarının olmadığını görülmüştür. Ağız sağlığına verilen önemin oldukça az olduğu da göze çarpmıştır.

Doktor kontrolünde olmasına rağmen ilaçlarını aksatan kullanmayan birçok kişi bulunmaktadır.

Ümütlü köyünün sağlık durumu hakkındaki bilgiler , mülakatta bulunan sorular doğrultusunda ve bu sorulara ek olarak sohbet sırasında yöneltilen sorular sayesinde derlenmiştir.

84

XIII. BÖLÜM

YAYLA

Çok eski yıllardan günümüze kadar süregelen bir gelenektir yaylacılık.

Arazinin konumu, havaların soğuması hayvanlar için yeterli beslenmeye elverişli değildir.Genelde , hem hayvanların daha iyi beslenmesi hem de yağ, peynir ve

çökelek elde etmek amacıyla yaylaya çıkılır.Ümütlüde ise bal yapmak için

çıkılmaktadır.Yayla hayatı Haziran ayının başından Eylül ayının ilk haftasına kadar sürüp giden üç aylık bir dönemi kapsar. Havalara göre bu süre uzayıp, kısalabilir.

Ümütlü köyünde yaylacılık çok yaygın olmamakla birlikte , arıcılık yapmak için toplam da 59 haneden 2 hane yaylaya çıkmaktadır.Bunların sayısı genç ve yaşlı hane başkanlarında eşit ve oranıda %3,6’dır. (Tablo H-1) Bu iki hane de ekmeklerini satın almamaktadır. Yaylaya çıkmadan hazırladıkları yufka ekmeklerini yanlarında yaylaya çıkarırlar. (Tablo H-2) Yaylada yufka ekmekleri bitince kendi ekmeklerini kendileri yaparlar.(Tablo H-3) (Tablo H-3.1)

85

XIV. BÖLÜM

MESKEN

SABİT KIR YERLEŞMELERİ

Meskenler, insanların yeryüzünde meydana getirdikleri ilk tesisler olma özelliğini taşırlar. İnsanlar gıda ihtiyacını teminin yanında doğada karşı karşıya oldukları çeşitli tehlikelere karşı korunma ihtiyacının ortaya çıkardığı ve barınma ihtiyacını gidermesine yardım edecek bir barınak ihtiyacını her dönem hissetmiş ve bunun yollarını aramıştır. Bu arayışın sonucu olarak önceleri korunmak, uyumak ve dinlenmek amaçlı kullandığı barınaklarını daha ileri dönemlerde ise yukarıda sayılan nedenlere ek olarak ürettiği gıdaları saklamak ve evcilleştirdiği hayvanları barındırmak amacıyla oluşturmuş, ihtiyaçlarda meydana gelen bu değişiklik barınak ve meskenlerde de birtakım değişiklikler meydana gelmesine yok açmıştır. (Bakırcı 2006: Basılmamış Ders Notları)

Kısaca mesken, insanların yeryüzüne çıktığı dönemden günümüze kadar gıda teminiyle beraber sahip olmak için çaba harcadığı önemli bir unsurdur. İş bir meskene sahip olmakla bitmemektedir. Hayatı sürdürmek , biraz da olsa kolaylaştırmak için eşyalara ve ev aletlerine ihtiyaç bulunmaktadır. Ümütlü köyünde de konuşulan tüm hanelerde çeşitli ev aletleri ve eşyalar bulunmaktadır. (Tablo J-1)

Konuşulanların geneli evlerinde en az 2 tür eşya sahibi iken , 18 tür eşyaya sahip olan hanelerde bulunmaktadır. Genç hane başkanı kategorisindeki kişilerin evlerinde bulunan alet ve eşya sayısı 4 tür olan 1 kişi bulunmaktadır. Buna karşılık 18 tür alet ve eşyası bulunanda 1 kişi vardır. 5 kişinin 14 tür bulunmaktadır. Anlaşılıyor ki genç konuşulanların çoğunda 14 tür alet ve eşya bulunmaktadır. Yaşlı hane başkanı kategorisindeki konuşulanların evlerinde en az 2 tür bulunan 1 kişi , en fazla da 12 tür alet ve eşyaya sahip olan yine 2 kişi bulunmaktadır. Yaşlı konuşulanlardan 7 kişinin 4 tür ev eşyası bulunmaktadır. Yaşlı kategorisindeki konuşulanların çoğunda 4 tür alet ve eşya bulunmaktadır. (Tablo J-2) 86

Konuşulan 59 kişiden 55’inin evinde buzdolabı , 49’unda çanak anten , 51’inde renkli televizyon , 53’ünde halı , bulunmaktadır. 22’sinde otomatik çamaşır makinesi ki bu kişilerden 18’ genç hane başkanı kategorisindedir. Köydeki hiçbir hanede bulaşık makinesi bulunmamaktadır. Haneler geleneği bozmamakta ve bulaşıklar elde yıkanmaktadır. Sebep gösterecek olursak , Ümütlü köyünün fakir bir köy olması bu hususta etkendir. Tüfek sahibi olan 6 kişidir. Hayvan besleyen çoğu kişi , tilkilerden ve diğer vahşi hayvanlardan korunmak amacıyla tüfek bulundurmaktadır. Ayrıca köyde cep telefonu bulunan 14 kişi vardır. Bu 14 kişinin 14’ü de genç hane başkanı kategorisinde yer almaktadır. Yaşlılarda cep telefonu kullanımı görülmemektedir. Tabi bunun sebebi Ümütlü köyünde cep telefonu şebekelerinin çekmemesidir. Hal böyle olunca cep telefonuna gereksinim duyulmamaktadır. Ek olarak Bilgisayar sahibi olan gençlerden 1 kişidir. (Tablo J-3)

Hanelerde bulunan ev aletleri ve eşyalara baktığımızda görüyoruz ki köyün gelirinin azlığı yansımaktadır. Ekonomik durumları çok kötü olmayan aileler tarafından yeni çıkan aletlerin eve alındığı ve kullanıldığı açıkça görülmektedir. Televizyon ve çanak antenin evde bulunma durumundan konuşulanların dışa kapalı bir toplum olamadığı çıkarımı yapılabilmektedir.

Artı olarak yaşlılar ile ilgili şu söylenebilir: Gelişime ayak uyduramamaktalar ve tabir-i caiz ise teknolojinin sağladığı nimetlerden yararlanmamakta , ilgi duymamaktadırlar. 87

XV. BÖLÜM

EKONOMİ

Ekonomi, “toplumun alış-veriş, kazanç işlerinin tümü”, bir başka tanıma göre ekonomi “insan davranışlarını değişik alternatifler sağlayan arz ve talep arasındaki bir ilişki olarak inceleyen bilim dalı” şeklindedir. Ekonomi böylesine toplumsal bir sistemin işleyişine bakarken, sistemin kültürel kurumlarla olan ilişkisinde antropolojinin alanına girmekte, daha doğru bir deyimle iki bilim dalı birlikte işlemek zorunda kalmaktadır. İşte bu bütünleşmeden ortaya çıkan disipline “ekonomi antropoloji” adını vermekteyiz.(Baloğlu 2004: Basılmamış ders notları )

Bu bölümde çalışma yapılan köyde konuşulan kadınların hanede alınan ekonomik kararlarda fikir beyan etme durumları ele alınacaktır.

Ümütlü köyündeki kadınlar , ev içi tüketim için , yada eşlerine yardım etmek maksadıyla çalışmaktadırlar. “Aile içinde ücretsiz çalışmalar” en dikkate değer özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. Ataerkil aile niteliği gösteren ailelerde , yapılan işler kadınların büyük çoğunluğunun içinde yer aldığı “aile işi” görünümündedir. Tarımsal işler ve hayvancılık kadın geniş ölçüde katıldığı alanlardır.

Peki köyün kadınları bu derece çalışırken hane içinde alınan kararlarda ne kadar söz sahibi olabilmektedir? Kararları alan kimdir? Ümütlü köyünde yaşayan kadınların çoğu ekonomik kararlara katılmaktadır. Bunun yanı sıra katılmayan %27,1’lik bir kesim vardır. Genç hane başkanı kategorisindeki konuşulanların arasında %17,9’u katılmazken Yaşlı hane başkanı kategorisinde bu oran %35,5’tir. (Tablo K-1) (Grafik-9)

Anlaşılıyor ki genç kadınların , yaşlı kadınlara göre hane içinde sözleri daha çok geçmektedir. Kararlara katılmayan kadınların yerine eşleri karar vermektedir. Konuşulana hanede alınan ekonomik kararlara katılmama nedeni sorulduğunda köyün genelinden tek bir cevap sayısı gelmiştir. Kimsenin iki ya da daha çok nedeni 88 bulunmamaktadır. Ekonomik güç hane başkanının elinde bulunduğundan susan kadınlar , bu konuda bilgisinin olmadığını düşünen kadınlarla karşılaşılmıştır.

Genç hane başkanı eşlerinin % 80,0’i ekonomik kararlarda ekonomik gücün eşlerinde olduğu beyan etmiştir.Bu durum yaşlılarda %36,4’tür.Ekonomik kararlarda bilgisi olmadığını söyleyen gençlerin oranı % 20.0 iken yaşlılarda bu oran % 63,6’dır.(Tablo K-2)

Aslında durumun böyle olmasından şikayetçi olan kadınlar ses çıkaramamaktadır. Çoğunun söylemek istediği birçok şey olduğu halde , küçüklüklerinden beri susmaları gerektiği öğretilmiştir. Uzun yıllardır evli olan kadınlar , “ bunca yıldan sonra karşı çıksam fayda etmez?” düşüncesindedir.

89

XVI. BÖLÜM

HAYVANCILIK

Hayvancılık, verimlerinden yararlanılan hayvanların daha kısa sürede daha fazla verim vermesini sağlamaya yönelik, önemli bir zirai faaliyettir. (www.tr.wikipedia.org)

Bu bölümde Ümütlü köyünde yapılan hayvancılık hakkında bilgiler verilecektir. Beslenen hayvan türleri , bu hayvan türlerinin bakımıyla kimin ya da kimlerin ilgilendiği ele alınırken yapılan hayvancılığın ekonomik yüzünün olup olmadığı aktarılacaktır.

Çalışma yapılan köyde konuşulanların yarısınından fazlasının hanesinde , hayvancılık yapılmaktadır. Gençlerin %64,3’ünün hanesinde hayvan beslenirken bu oran yaşlılarda %77,4’tür. Konuşulanların hanelerinde ortalama 12,5 hayvan beslenmektedir. Gençlerin ortalama hayvan sayısı 9,5 iken yaşlılarda bu sayı 14,8’e çıkmaktadır. (Tablo L-1) (Grafik-10)

Hayvancılık yapan hanelerin beslediği hayvan türleri en az 1 tür olmak üzere en fazla da 4 türdür. Köyün genelinde büyükbaş hayvanlarının beslendiği görülmekte %30,4 ile bunu sırasıyla küçükbaş %19,4 ve kümes hayvanları %17,6 izlemektedir.Köyde diğer hayvan besleyenlerin oranıda %31,4’tür (Tablo L-2) (Grafik-11)

ÜMÜTLÜ KÖYÜNDE BESLENEN BÜYÜKBAŞ HAYVANLAR VE ÖZELLİKLERİ

Konuşulan hane başkanı eşlerinin hanelerinin genelinde beslenen ortalama hayvan sayısı ; 1,8’dir. Gençlerde ve yaşlılarda da bu oran 1,8 ile aynıdır. (Tablo L-3) 90

Büyükbaş besleyen hanelerde hanede yaşayan kişilerden kimin işi yoksa o sırada genelde o ilgilenir.Hanelerde bu hayvanlarla ilglenen 1 kişi ile 5 kişi arasında değişmektedir.Gençlerde büyükbaş hayvan ile ilgilenen hane başkanı erkek oranı %23,3 hane başkanı eşi oranı %40,0 hane başkanı erkek çocuk oranı %3,3 iken hane başkanının kız çocuk oranı ise %33,4’tür.Yaşlılarda ise bu oran hane başkanlarında %27,3’e hane başkanı eşlerinde %48,5’e çıkmıştır.Yaşlılarda erkek çocuklar büyükbaş hayvanın bakımıyla ilgilenmez iken kız çocuklar %24,2 oranında ilgilenmektedir. (Tablo L-4)

Bir tane yaşlı hane hariç tüm hanelerde büyükbaş hayvanlardan ürün elde edilmektedir.Çoğunlukla sadece ev tüketimi için beslenirken (%96,7) , genç konuşulanlardan büyükbaş besleyenlerin %91,7’si , yaşlı konuşulanların ise tamamı evde tüketmek amacıyla büyükbaştan ürün elde etmektedir. Gençlerde 1 kişi elde edilen ürününün bir kısmını satarken bir kısmını da evde tüketmektedir. (Tablo L-5)

Ürününü satan genç hane başkanı ayrımındaki 1 kişi ürünlerini 1 kişiye satmaktadır. Hayvanlardan elde edilen ürünlerin tamamını ilçedeki kasaba satmaktadır. (Tablo L-6) Ürünlerini satan genç hane başkanı elde ettiği gelirin tümünü ev harcamaları için kullanmaktadır.(Tablo L-7)

ÜMÜTLÜ KÖYÜNDE BESLENEN KÜÇÜKBAŞ HAYVANLAR VE ÖZELLİKLERİ

Ümütlü köyünde en çok beslenen hayvan türlerinde 2. sırada küçükbaş hayvan bulunmaktadır. Hanede beslenen en az küçükbaş hayvan sayısı 1 olan 2 hane bulunurken , en azla 100 hayvan besleyen 1 hane bulunmaktadır.1 hanede 50 hayvan beslemektedir Küçükbaş hayvan besleyen konuşulanların beslediği ortalama küçükbaş hayvan sayısı 13,1’dir. Gençlerde de ortalama sayı %6,1 iken yaşlılarda %20,1’e yükselmektedir. (Tablo L-8)

Küçükbaş besleyen hanelerde bu hayvanlarla ilgilenlere bakıldığında genelde hane başkanı eşi %41,3 ile ilk sırada yer alır.Daha sonra bunu hane başkanı erkek 91

%30,4 ile izler.Hanede erkek çocuklar %2,2 ile en az oranda ilgilenirken kız çocukların oranı %26,1’dir. (Tablo L-9)

Beslenen küçükbaş hayvanların %90,0’ından ürün elde edilmektedir. Ürünler gençlerde sadece ev içi tüketim için elde edilirken yaşlılarda 1 hane hem evde tüketir hem satar. (Tablo L-10) Satılan ürünler yaşlı hane başkanı tarafından bir kişiye satılmakta olup , oda komşuyadır. (Tablo L-11)

Komşulara satılan üründen elde ediler gelirin tamamı ev harcamaları için kullanılmaktadır. (Tablo L-12)

ÜMÜTLÜ KÖYÜNDE BESLENEN KÜMES HAYVANLARI VE ÖZELLİKLERİ

Çalışma yapılan köyde üçüncü sırada beslenen hayvan türü kümes hayvanlarıdır. Kümes hayvanı besleyen hanelerin ortalama kümes hayvanı sayısı 7,2’dir. Gençlerde 8,6 iken yaşlılarda 5,9’a düşmektedir. (Tablo L-13)

Kümes hayvanları ile ilgilenen en az 1 kişi varken bazı hanelerde en çok 5 farklı kişi ilgilenmektedir.Kümes hayvanıyla ilgilenen genç hane başkanı erkek oranı %20,0 iken hane başkanı eşi oranı %36,0’dır.Gençlerde hane başkanı erkek çocuk oranı %4,0 iken kız çocuklarının ilgilenme oranı %40,0’dır.Kümes hayvanıyla ilgilenen yaşlı hane başkanı erkek oranına baktığımızda %35,3 olduğunu görürüz. Hane başkanı eşi oranı ise %41,2’dir.Yaşlılarda erkek çocuklar bu bakımla ilgilenmezken kız çocukların oranı % 23,5’dir.(Tablo L-14) Kümes hayvanlarından gençlerin tamamı ürün sağlarken yaşlıların %66,7’si ürün elde etmektedir. Tüm kümes hayvanı besleyicileri bu ürünleri ev tüketimi için kullanmaktadırlar. (Tablo L-15)

92

ÜMÜTLÜ KÖYÜNDE ARICILIK VE ÖZELLİKLERİ

Ümütlü köyünde bir yaşlı hane başkanı arıcılık ile uraşmaktadır.1 kovanda toplam 45 adet arısı mevcuttur.(Tablo L-18) Bu hanede arıyla sadece hane başkanı olan erkek ilgilenmektedir.(Tablo L-19) Arıdan elde ettiği ürünü ev içi tüketim için kullanmaktadır. (Tablo L-20)

ÜMÜTLÜ KÖYÜNDE BESLENEN DİĞER HAYVANLAR VE ÖZELLİKLERİ

Köyde diğer hayvan besleyenlerin tümü 1 adet hayvan beslemektedir. (Tablo L-23) Bunların bakımıyla en az 1 kişi ilgilernirken en fazla 5 farklı kişi ilgilenmektedir. Gençlerde diğer hayvanın bakımıyla ilgilenen hane başkanı erkek oranı %19,3 iken hane başkanı eşi oranı %50’dir.Hane başkanın erkek çocuk oranı %3,8 ile en az ilgilenme oranına sahiptir.Kız çocukların ilgilenme oranı ise %26,9’dur.Yaşlılarda ise diğer hayvanla ilgilenen hane başkanı erkek oranı %29,4’tür.Hane başkanı eşi oranı ise %50,0’dır.Yaşlı hanede erkek çocuk hiç ilgilenmezken kız çocukların ilgilenme oranı 20,6’dır.(Tablo L-24) Şimdiye kadar incelediğimiz büyükbaş , küçükbaş , kümes hayvanları ve köyde beslenen diğer hayvanların bakımıyla genelde hanedeki kadınlar ilgilenmektedir. Köyde diğer hayvandan hiç ürün elde edilmemektedir.(Tablo L-25)

HAYVANLARIN SAĞILMA DURUMU

Memeli hayvanlar sağıldığında süt elde edilir. “Süt, dişi memeli hayvanların meme bezlerinden salgılanan, kendine özgü tad, koku ve kıvamda olan, hemen hemen tüm besin öğelerini yeterli ve dengeli bir şekilde bünyesinde bulunduran gıda maddesidir.Süt ifadesi, genellikle süt kaynağı olarak kabul edilen inek sütlerini kapsar. Bu nedenle diğer sütler hayvan türleri ile adlandırılır. Örneğin koyun sütü, manda sütü, keçi sütü gibi. Doğanın bizlere armağanı olan süt yapısında ve niteliğinde bir gıda maddesi henüz sentezlenememiştir.” (www.sutas.com.tr)

93

Büyükbaş hayvan besleyen 31 konuşulandan 30’u sahip olunan hayvanını sağmaktadır. Sağmayan tek hane yaşlı kategorisindedir.Bu sağılma işlemini gençlerde el ile yapanların oranı %91,7 iken makineyle sağanların oranı %8,3’tür.Yaşlılarda el ile sağma oranı %94,4 iken makineyle sağılma oranı %5,6’dır. (Tablo L-28)

Küçükbaş besleyen genç ve yaşlı hane başkanlarından 10 kişiden 9’u hayvanlarını sağmaktadır. Bu sağılma işlemi tüm hayvanını sağan kişilerde el ile gerçekleştirilmektedir. (Tablo L-29) Sağılan hayvanların genelinden ortalama 3,3 ürün elde edilmektedir. Hayvanlarını sağanlardan genç hane başkanına sahip konuşulanlar ortalama 3,2 ürün elde etmektedir. Yaşlılarda ise ortalama 3,4’tür. Ürün çeşitliliği gençlerde 50 iken yaşlılarda 65 ürün bulunmaktadır. (Tablo L-30) Elde edilen ürünlere baktığımızda %26,9 ile terayağ ilk sırada yer almaktadır.İkinci sırada %26,1 ile yoğurt gelirken %20,9 ile peynir izlemektedir.Elde edilen ürünü süt olarak değerlendirenlerin oranı ise %17,4’tür.Kaymak yapanların oranı ise %8,7’dir.(Tablo L-30.1) Elde edilen ürünleri ev içinde tüketilenler olarak baktığımızda gençlerde oran değişmemektedir.50 çeşit ürünün %20,0’si süt , %16,0’ı peynir , %26,0’ı tereyağ , %8,0’ı kaymak %30’u yoğurt olarak tüketilir.Yaşlılarda ürünlerin tüketimine baktığımızda 62 adet ürünün aslan payını %27,4 ile tereyağ almaktadır.Bunu %25,8 ile peynir tüketimi ve %22,6 ile yoğurt tüketimi izlemektedir.Süt olarak tüketenlerin oranı %14,5 iken kaymak yapanların oranı %9,7’dir. (Tablo L-31)

Elde edilen ürünler de sadece satım amaçlı ürün bulunmamaktadır.(Tablo L-32)

Hem ev içi tüketim hem satım amaçlı ürünlere baktığımızda yaşlı kategorisinde süt , tereyağ , yoğurt olarak 3 farklı ürün görmekteyiz. (Tablo L-33) 94

XVII. BÖLÜM

KANAAT VE TUTUMLAR

Kanaat ; Kanı, inanç ,düşünce olarak tanımlanırken (www.tdkterim.gov.tr) tutum, bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan eğilimler olarak tanımlanmaktadır. (Kağıtçıbaşı 2004:101) Bu bölümde sorduklarımız ise, gazete, televizyon ve radyoya karşı olan tutumları ve hayal ettikleri mesleklerdir.

KONUŞULANLARIN GAZETE OKUMA DURUMU

Çalışma yapılan Ümütlü köyünün genç hane başkanı eşlerinden 2 kişi okuma- yazma bilmezken, yaşlı hane başkanlarından 13 kişi bilmemektedir. Bu hane başkanı eşleri kız çocuğu olmaları dolayısıyla okul çağındayken, aileleri tarafından okula gönderilmemişlerdir. Bu sebeple de okuma-yazma öğrenememişlerdir.

Okuma-yazma bilen 26 genç hane başkanı eşlerinin %35,7’si gazete okumaktadır. Fakat bu duruma karşılık konuşulan genç hane başkanı eşlerinin %90,0’ı gazete almamaktadır.Okuma-yazma bilen 18 yaşlı hane başkanı eşlerinin %9,7’si gazate okurken tamamı gazete almamaktadır. (Tablo M-1) (Grafik-12) Gazete okumalarına rağmen gazete almamaları durumu dikkati çekmiş olup , sebebi öğrenilmek istenmiştir. Konuşulan kadınların genelinden aynı cevap elde edilmiştir. Eşlerinin akşam eve gelirken gazete getirdiği öğrenilmiştir. Konuşulan kadınlara kaç tür gazete okudukları sorulduğunda 1 tür sayısı cevabı alınmıştır.Haber ağırlıklı , milli ve dini görüşlü gazeteler okunmak için tercih edilmektedir.Gazete okuyan yaşlı kadınların tamamı milli ve dini görüşlü gazeteleri okumaktadır.Genç kadınların %60,0’ı haber ağırlıklı geri kalan %40,0’ı milli ve dini görüşlü gazete okumaktadır. (Tablo M-2) Aslında okunan gazeteler kadınların neredeyse yarısının seçimi değildir. Çünkü gazeteyi alıp eve getiren konuşulanların eşleridir. 95

“Gazete okuyorum” diyen tüm kadınların bu gazeteleri okuma sıklığına bakmak gerekir.Yaşlıların tamamı arada bir rast geldikçe gazete okumaktadır. Hergün gazete okuyorum diyen gençlere baktığımızda bu oran %20,0’dır.Üç günde bir ve haftada bir okuyorum diyen gençlerin oranı eşit ve %10,0’dır.Gençlerde de en yüksek oran %60,0’la arada bir okuyorum diyenlerdir (Tablo M-3)

KONUŞULANLARIN TELEVİZYON İZLEME DURUMU

Ümütlü köyünün %81,4’ü televizyon izlemektedir. Gençlerde bu oran %92,9 iken yaşlılarda %71,0’a düşmektedir.Bunun nedeni ev aletleri ve eşyaları arasında televizyonu bulunmayan gençlerde 2 kişi yaşlılarda ise 6 kişi bulunmasıdır. (Tablo M- 4)

Televizyon izleyenlerin, izledikleri program sayısı en az 1,en fazla 13 tanedir. Genç hane başkanı eşlerinde 3 tür program izleyen 2 kişi , 13 tür program izleyen 10 kişi bulunmaktadır. Yaşlı hane başkanı eşlerinde ise 1 tür program izleyen 1 kişidir. En fazla izlenen program sayısı ise 13 olup 6 kişi tarafından izlenmektedir.. (Tablo M- 5) Köy genelinde daha çok dini programlar izlenmektedir. Genç hane başkanlarının tercih ettikleri ilk program yerli diziler ve ardından yerli filimlerdir. Daha sonra dini ve köylüye yönelik program , haber , eğlence , magazin , yabancı dizi programları gelmektedir. Yabancı film , yarışma , açık oturumlar , belgeseller ve spor programlarıda izlenilenler arasındadır. Yaşlı hane başkanların ilk tercihi ise dini programlardır.İkinci sırada tercih edilenler ise köylüye yönelik programlar ve haber programlarını aynı oranda izlemektedir. Daha sonra da yerli film , yerli dizi , yabancı film gelmektedir. Yabancı dizi , belgesel , eğlence ve magazin programlarının oranıda eşit olup %5,6’dır.Ayrıca yarışma , açık oturum ve spor programlarınıda izleyen haneler vardır.(Tablo M-6)

96

KONUŞULANLARIN RADYO DİNLEME DURUMU

Konuşulan hane başkanlarının ne kadarının radyo dinlediklerine baktığımızda, televizyon izleme oranından daha düşük olmasına rağmen genelin %39,0’ının radyo dinlediğini görmekteyiz. Bu oran yaşlı hane başkanı ayrımında %38,7 iken genç hane başkanı ayrımında %39,3’tür. (Tablo M-7)

Genellikle herhangi bir iş yaparken veya dinlenirken dinlenilen radyoda en az 1 tür program dinlenirken en fazla 5 tür radyo program dinlenmektedir. Konuşulanların büyük bir çoğunluğu 1 tür program dinlemektedir. (Tablo M-8) Radyo dinlenilen programlarda ilk sırayı müzik almaktadır. Genç hane başkanı eşlerinin %36,7’si radyoda müzik dinlerken , sohbet ve dini müzik dinleyenlerin oranı eşit ve %16,7’dir. Daha sonra haber programları ve spor programları %13,3 ile dinlenilenler arasındadır. Farketmez diyen konuşulanın oranı ise %3,3’tür. Yaşlı hane başkanı eşlerinin %28,6’sı radyo da müzik dinlemeyi tercih ederken %23,8’i dinlediği programın ne olduğunun farketmediğini ses çıkmasının yettiğini söylemiştir. Dini programları dinleyenlern oranı ise %19,0’dur.Sohbet dinleyenlerin oranı ise %14,3’tür. Ayrıca %4,8 ile spor ve %9,5’le de haber dinlenen programlar arasındadır. (Tablo M-9)

KONUŞULANLARIN YAPMAK İSTEDİKLERİ MESLEKLER

Uygulanan mülakatların bitimindeki son soru ile konuşulanların eğer ellerinde fırsat olsaydı hangi mesleği yapmak istedikleri öğrenilmiştir. Konuşulanlara hangi mesleği yapmak isterdiniz diye sorulduğunda konuşulanların az bir kısmı soruya cevap vermiştir.Gençlerin %14,3’ soruyu cevaplarken yaşlıların %9,7’si cevaplamıştır. (Tablo M-10) Meslek ismi verenlerin çoğunluğu genelde %42,8 ile sosyal alanda yüksek eğitim gerektiren grupta çalışmak istediğini söylemiştir.Hane başkanı eşlerinin verdikleri diğer meslek isimleri ise, fen dalında yüksek eğitim gerektiren meslekler , kamuda görev almak isteyen , turizmle ilgilenmek istiyen ve polis-asker olmak isteyen olarak %14,3 ile aynı oranda cevap verilmiştir.Genç hane başkanlarına baktığımızda ise %50,0 ile sosyal alanda yüksek eğitim gerektiren meslekte çalışmak istediğini 97 belirtmiştir.Fen dalında yüksek eğitim gerektiren ve turizimde çalışmak isteyenlerin oranısı ise %25,0 ile eşittir. Yaşlı hane başkanlarına baktığımızda ise kamuda görev almak siteyen, sosyal alanda yüksek eğitim gerektiren bir meslek söyleyen ve polis- asker olmayı isteyen 3 farklı cevap verilmiştir. (Tablo M-11) Konuşulanlara neden bu mesleklerin isimlerini verdikleri sorulduğunda genç hane başkanı eşlerinden %50,0’ı saygı duyduğu için yanıtı alınmıştır. İkinci sırada ise sevdiği için ve eğitimi-deneyimi olduğu için cevabı eşit oranda %25,0 olarak verilmiştir. Yaşlı hane başkanı eşleri de %66,7 ile sevdiği için , ikinci olarakta %33,3 ile faydalı olabilmek için bu cevabı verdiklerini söylemişlerdir. (Tablo M-12)

İnsan ister istemez ; “Eğer okusalardı” diye aklından geçirmektedir. Aralarında becerisi , yeteneği tartışılamayacak kadınlar bulunmaktadır. Kimisi ülkesini savunmak için asker olmayı istemekte kimisi fen alanında eğitim alıp ülkeye yararlı işler yapmak istemektedirler.

98

XVIII. BÖLÜM

ÖZEL AMAÇLI TABLOLAR VE YORUMLARI

TABLO a-1 : KONUŞULANIN RADYO DİNLEME DURUMUNA GÖRE ÇALIŞMA DURUMU

ÇALIŞIR ÇALIŞMAZ N n % n %

GENEL TOPLAM 59 47 79.7 12 20.3

DİNLER 23 22 95.7 1 4.3

DİNLEMEZ 36 25 69.4 11 30.6

Köyde çalışan kadınlar , ağır işlerde çalışmaktadır ve bu çalışmaya hiç ara vermemektedirler. Çalışırlarken radyo dinlemek birazda olsa yorgunluklarını almaktadır. Radyo kadınları motive edici niteliktedir. Tarlada çalışırken ya da hayvanlarla ilgilenirken müziğin hafif sesiyle rahatlamaktadırlar. Çalışmayan kadınların radyo dinlemeye pek vakitleri yoktur.

Radyo dinleyenlerin %95,7’si çalışmaktadır. %4,3’lük orana sahip 1 kişide çalışmamaktadır. Radyo dinlemeyen 36 kişinin 25’i çalışmaktadır. 11’i ise çalışmamaktadır.

99

TABLO a-2 : KONUŞULANIN RADYO DİNLEME DURUMUNA GÖRE TELEVİZYON İZLEME DURUMU

İZLER İZLEMEZ N n % n %

GENEL TOPLAM 59 48 81.4 11 18.6

DİNLER 23 19 82.6 4 17.4

DİNLEMEZ 36 29 80.6 7 19.4

Ümütlü köyünde konuşulanların çoğunluğu televizyon izlemektedir. Hem televizyon izleyen hem de radyo dinleyenler %82,6’lik bir orana sahiptir. Radyo dinlemeyenlerde de televizyon izleyenlerin oranı az değildir. %80,6 ile televizyon izleyenlerin bulunduğunu görmekteyiz.

Çağımız teknoloji çağıdır ve iletişim araçları da teknolojinin getirilerindendir. Evlerimize kadar giren kitle iletişim araçlarından televizyonun bu derece çok izlenmesine şaşmamak gerekmektedir. Çünkü gidilip görülemeyen yerler , yaşanamayan , tanık olunamayan olaylar , sinemada izlenemeyen filmler ve benzeri programlar televizyon sayesinde hayatımıza girmektedir. Her evde bir televizyon bulunmaktadır ve izlenmemesi ekstrem bir durum teşkil etmiş olurdu.

100

TABLO a-3 : KONUŞULANIN RADYO DİNLEME DURUMUNA GÖRE GAZETE OKUMA DURUMU

OKUR OKUMAZ N n % n %

GENEL TOPLAM 59 13 22.0 46 78.0

DİNLER 23 6 26.1 17 73.9

DİNLEMEZ 36 7 19.4 29 80.6

Gazete okumak dünyaya açılan bir pencere gibidir. Gitmediğimiz görmediğimiz yerlerdeki haberleri gazete sayesinde öğrenebilmekteyiz. Gazete halka güncel olaylara ilişkin bilgi verme amacı gütmektedir. Gazete okumak zamanla alışkanlığa dönmektedir. Ümütlü köyünde konuşulanlara bakıldığında gazete okuma oranı oldukça düşüktür. Radyo dinleyenlerin %26,1’i gazete okurken , radyo dinlemeyenlerin %19,4’ü gazete okumaktadır.

Aslına bakılırsa radyo dinleyenler dünyadaki gelişime radyodaki haberler sayesinde erişebilmektedir. Gazete okumamalarına sebep bunu gösterebiliriz. Fakat aynı durumu radyo dinlemeyen kişiler için sebep sayamayız. Radyo dinlemeyen kesim için bu destekleyici bir açıklama olamamaktadır. Gazetenin alındığı yerde gazete okumaya destek vermemektedir.Gazete köyden temin edilemediğinden okuma oranları da düşmektedir. Keza alınamayan bir gazeteyi okumak oldukça zordur.

101

XIX. BÖLÜM

GÖRSEL BELGELEME ÇALIŞMASI

SAÇ KESİMİ

Saç Nedir ?

İnsan da , baş üzerinde bulunan kıl kümesine verilen genel isimdir. Saçın ana maddesi keratin’dir. Saç diğer kıl kümelerine göre daha hızlı uzar. Saçın, büyüme hızı ortalama günde 0,3 mm ile 0,4 mm'dir. Her saç kılının büyüme ve duraklama devreleri birbirinden bağımsız olduğu için bir kıl büyürken diğer kıl dökülebilir. Yeni doğan bebeklerde bütün kıllar aynı devrede bulunur. Bu sebeple 2-3 haftalık bebeklerde aniden saç dökülmesi görülebilir. 6 aydan sonra saçlar yetişkinlerin saç düzenine uyar. Yaş, ırk, cinsiyet ve hormonların durumuna göre değişik saç şekilleri meydana gelir. Örneğin Afrika'lı birinin saçları yaklaşık 3 kat dokudan meydana gelirken ve kıvrılmaya meyilliyken bu oran uzakdoğulularda 11 kata kadar çıkar ve saçlar düz olma eğilimi gösterirler. Bunun nedeni saçların, doğa koşulları nedeniyle adaptasyona uğramasıdır.( www.tr.wikipedia.org)

Saç Kesiminde Kullanılan Malzemeler

El Makinası

Bu makina Abdullah Çetin’e ait olup ona da babasından kalmıştır.Abdullah abi makinanın 30 yıllık olduğunu belirtmiştir. (Fotoğraf-1) Makina üç parçadan oluşmaktadır.El ile tutulan ana gövde , üstünde sıkıştırma vidası bulunan bir parça ve kesme ucu. (Fotoğraf-2) Makinanın temizlenmesi , üstündeki vidanın çıkartılıp ayrı ayrı kesme ucu ve diğer parçaların sudan geçirilmesiyle gerçekleşir.Saç kesme sırasında ise vidanın çıkartılıp içine üflenmesiyle temizlenir. (Fotoğraf-3) Makinanın , işlevini devam ettirebilmesi için sadece makina yağıyla yağlamak yetmektedir. 102

Saç Kesim İşlemi

Saçı kesilmesi için belirlenen çocuk İlköğretim 7. sınıf öğrencisi İsa Yılmaz’dır. Kesim işlemine başlamak için köy kahvesinin karşısındaki garaj gibi bir yerin önünde , gölge bir yerde sandalye’ye oturtulur. Kesim işlemi için el makinasının sol tarafı sağ elin avuç kısmına bakan yere gelir ve baş parmakla desteklendirilir. Makinan sağ tarafı ise kalan dört parmakla kavranır. Kesim işlemi ilk önce önden arkaya doğrudur. (Fotoğraf-4) Bunun nedeni saçın uzama yönüdür.Çünkü bu şekilde saç daha kolay kesilmektedir. (Fotoğraf-5)

Ön tarafı kesilmiş olan saç daha rahat bir kesim için arkadan öne doğru devam edilmiştir. (Fotoğraf-6) (Fotoğraf-7)

Kulak arkasından yukarıya doğru kesilen saç , birazda makinanın eski olması sebebiyle İsa’ya acı çektirdiği gözükmektedir.(Fotoğraf-8)

Saç kesim işlemi saçın her iki yanına da uygulandıktan sonra tamamen bittiği İsa’nın suratına da yansımıştır. (Fotograf-9) (Fotograf-10)

Kesim işlemi sırasında yere oldukça saç dökülmüştür. (Fotograf-11) Yere dökülen saçlar süpürge ve kürek yardımıyla yerden temizlenmiştir.

Çocukların saçının kesildiği gören Mehmet amca çok az saçı olmasına rağmen saçının düzeltilmesini istemiştir.(Fotoğraf-12)

103

XX. BÖLÜM

SONUÇ

Antalya İli, Gündoğmuş İlçesi, Ümütlü Köyü hane başkanı eşleri ile yapılan mülakat uygulaması ve gözlemler sonucunda bir çok veri elde edilmiş ve bu veriler objektif olarak sunulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın amacı, Ümütlü Köyünün bir çok yönünü antropolojik bir bakış açısıyla sunabilmektir. Araştırmada, demografik yapı, evlilik, göç, doğum, sünnet, mesken, ekonomi ve kişilerin kanaat- tutumları gibi başlıklar oluşturulup ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Sonuç bölümünde de şimdiye kadar verilmiş olan bilgiler özet olarak sunulacaktır.

Umutlu köyü ilçeye 6 km uzaklıkta il merkezine ise 156 km uzaklıktadır.

Ümütlü köyünde yaşayan hane başkanı eşleri ile yapılan mülakatlar doğrultusunda , köyün toplam nüfusu 234 ‘ tür. Toplam nüfusun 138 kişisi genç nüfusu oluştururken geri kalan 96 kişi yaşlı nüfusu oluşturmaktadır

Köyün genel özelliklerine baktığımızda tarihi eser köyde olmasa da çevresindeki bölgelerde bulunmaktadır. Köyü ilçeye bağlayan yol asfalttır. Dağ köyü şeklinde bir yerleşim yeri olan bu köy, iklim değişikliklerinden hayli derin bir şekilde etkilenmektedir. Yazın nem olmasa da sıcak bir hava olurken kışın zaman zaman yolların kapandığı görülür. Köyde yaşayanların orijinleri Yörük dediğimiz bir Türk kökenine aittir. Din ve mezhep olarak baktığımızda köyün tamamı Müslüman’dır ve köyde Türkçeden başka bir dil konuşulmamaktadır. Köyde esnaf olarak sadece köy kahvesi ve yanında bulunan bakkal vardır. Bu ikisini de köyün eski muhtarı oğluyla beraber işletmektedir. Köyde ilkokul ve hocalardan birinin yaşadığı lojman bulunmaktadır. İlkokul sonrası eğitimler için öğrenciler köyün merkezine gitmektedirler. Köyde fazlasıyla motor bulunmaktadır. Araç sayısı buna nispeten azdır. Köyden ilçeye ulaşımda pek zorluk çekilmemektedir. Umutlu köyü sağlık sorunlarını halletmek için önce Gündoğmuş merkezdeki sağlık kuruluşundan, o yetmezse Antalya merkezindeki sağlık kuruluşlarından yararlanmaktadır.

104

Umutlu köyünün evlilik anlayışlarına bakarsak ülkemiz genelinde mevcut olan erken yaşta evlilik görülmüştür. Konuşulanın eşinin evlilik yaşı ortalaması 20,4 iken kadınlardaki ortalama evlilik yaşı ise erkeklere nazaran daha düşüktür. Köy geneline bakıldığında bu yaş ortalamasının 18,0 olduğu görülür. Manevi değerlerin yüksek oluşuyla birlikte evliliklerde dini adetler de yerine getirilmektedir. Evlilikte kişilerin kendini beğenerek bu kararı alması kadar, ailelerin beğenmesi ile kişilerin evlendirilmesi de görüşmektedir. Evlenerek hayat arkadaşı oluşturma düşüncesi kadar, dini bir vecibeyi yerine getirme arzusu da evliliğe bakış açılarının güçlü temellerini oluşturmaktadır.

Köyümüzün topografik yapısının uygun olmaması, köyün ilçe merkezine yakınlığı gibi olanaklar nedeniyle göç verme konusunda daha fazla iken, göç alma konusunda yok denecek kadar azdır. Köyde çocukların çoğunluğu genç hanelerde yaşamaktadır. Bundan da öte, genç hane sayısı yaşlı hane sayısından azdır. Birçok kişinin ilçe merkezinde yaşayıp çalışan akrabası vardır. Köyün zaten ekonomik ve tarım olarak pek verimli olmayışı, gün geçtikçe gençleri daha başka yerlerde iş arama durumuna itmiştir.

Ümütlü köyünün doğum özelliklerine bakıldığında ortalama gebelik yaşının 19,2 olduğu görülmektedir.Bu da göstermektedirki evlendikten kısa bir süre sonra çocuk doğurma köyde yaygın bir durumdur.Konuşulan hanelerin hemen hepsinin çocuk sahibi olduğu gözlenmiştir.Köyde kürtaj olma durumuna dini inanışlardan dolayı hiç rastlanılmamıştır.Buna karşılık iki hanede ölü doğum olayı gerçekleşmişken canlıdan sonra ölüm olayı özellikle yaşlı hane başkanı eşlerinde oldukça fazladır.

Köyde sünnet olma durumuna bakıldığında oldukça yaygın olduğu görülmüştür. Genç hanelerde erkek çocuğu olmama yada erkek çocuğun yaşının küçük olmasından dolayı oransal olarak biraz düşük olsada yaşlı hane başkanlarının tamamının erkek çocukları sünnetlidir.Köyde sünnet genelde evlerde yapılmakla birlikte diplomalı veya diplomasız sünnetçi ile doktor tarafından sünnet edilme görülmektedir.Buna karşılık sünnette yapılan aşamalara baktığımızda neredeyse tamamına herhangi bir aşama uygulanmamıştır.

Ümütlü köyünün beslenme alışkanlıkları hakkında şunlar söylenebilir. Kahvaltıda yenilen içilen gıdaların neler olduğu söz konusu olduğunda , konuşulanların 105 yaz – kış genç, yaşlı demenden çaydan ve peynirden vazgeçmedikleri görülmektedir. Zeytin , yumurta , bal-reçel de konuşulanların sofralarından eksik olmamaktadır. Yazın yenilen içilen gıdaların neredeyse tamamı kışında aynıdır.

Köyün genelinde yemek yenmesi için hem yer sofrası hem de masa kullanılmaktadır. Köyde ekmek satın almanın yanı sıra kişiler tarafından yapılarak da temin edilir. Yaz – kış gençlerin %92,9’u ekmeğini kendi yaparken yaşlıların %96,8’i yufka adını verdikleri ekmek türü yapmaktadırlar.Bunun yanı sıra ev için çeşitli gıda maddeleri hazırlanmaktadır. Bunlar tarhana , pekmez , yoğurt , salça gibi gıda maddeleridir.

Ev işi , rutin kadın işidir. Ev işi , kadınlık gereği yapılan görünmez bir iştir. Görünmezdir çünkü zaten bağda bahçede çalışan kadının yapması gereken bir iştir. İlkçağlardan beri kadın çalışsa da ev işleri her daim onun görevidir. Çalışmıyorsa, yani ev kadını ise zaten hiç şansı yoktur. Cinsiyete bağlı geleneksel iş bölümünü Ümütlü köyünde de görmekteyiz. Bulaşık yıkama, ütü yapma ve çamaşırların yıkanması faaliyetlerinde işbölümü bulunmamaktadır. Ev işlerini yapan kişiler ; yaz-kış hane başkanı eşi kadın ve hane başkanı kızıdır. Hane başkanı eşlerine genelde kız çocukları yardım etmektedir. Yardıma rağmen kendi bulaşıklarını kendi yıkayan hane başkanı eşi kadınlar çoğunluktadır.

Umutlu köyünün çok küçük bir üyesi yaylaya çıkmaktadır. Köyde yaşayanlar geçimini tarım, hayvancılık ve işçilikten sağlamaya çalışırken , yaylaya çıkmamalarına sebep olarak evleri olmaması ve yaylada otlatıcak kadar hayvanları olmadığını bununla birlikte pekte ihtiyaç duymadıklarını belirtmişlerdir.

Köyde, kişilerin ekonomik durumları ne olursa olsun herkesin iyi kötü kendine ait bir evi vardır. Ve bu evlerde hayatlarını sürdürmek amacıyla eşyalar , aletler bulunmaktadır. Bu eşyaların başlıcaları , buzdolabı , otomatik çamaşır makinesi , halı , televizyon , çanak anten ve elektrik süpürgesidir.

106

Umutlu köyü ekonomik statüsü gereği, düşük ve orta düzey arası yerleşim merkezlerindendir. Köy halkının refah düzeyi orta seviyeye yakındır. Ülkemiz bir tarım ülkesi olması sebebi ile değerlendirildiğinde, genelde 1 ürün ekimi yapılırken, Antalya ve Umutlu köyü 2 hatta 3 ürün ekimi yapabilmesine rağmen arazi azlığı nedeniyle bu ürünler anca kendilerine yetmektedir. Köyde arazi yapısının engebeli olmasından dolayı seracılıkta yoktur. Zaman zaman bölgeden geçen Pazar kamyonlarından bile alışveriş yapılmaktadır. Bununla birlikte, hayvancılık ta pek gelişmemiştir. Hemen her evin ahırı veya hayvanını besleyebileceği bir bölgesi olmasına karşın ekonomik koşullar nedeniyle hayvancılığa pek yatırım yapılmamaktadır. Tıpkı tarım gibi, hayvancılık sadece hanenin ihtiyacını karşılamaya yöneliktir.

Bölgede memurluk en cazip iştir. Sayısı az olmasına rağmen köyde yaşayan memurların, köyün genelinin aksine sabit bir gelirleri olması sebebiyle yaşam koşullarının daha iyi olduğu gözükmektedir. Memurluk dışında, turizm de olmadığı için, bir diğer cazip meslek te esnaflıktır.

Ekonominin bu kısır yapısı gereği, hanede yaşamayı sürdürüp aile ve ev işi ihtiyaçlarını gideren kişiler de görülür. Bu kişiler genellikle henüz evlenme çağına gelmemiş veya gelmesine rağmen henüz evlenmemiş kızlardır. Gençlerin hane dışına göç etmesi sebebiyle ekonomik yükümlülük ve haneye ait işler hep hane başkanı ve eşlerine kalmaktadır.

Ümütlü köyünün okuma yazma bilen genç hane başkanlarının neredeyse yarısı gazete okurken yaşlı hane başkanların çok azı arasıra da olsa gazete okumaktadır. Buna karşılık köyün %81,4’ü televizyon izlemektedir. Köy genelinde daha çok dini programlar izlenirken gençlerin çoğu yerli dizi izlemektedir. Konuşulan hane başkanlarının ne kadarının radyo dinlediklerine baktığımızda, televizyon izleme oranından daha düşük olmasına rağmen genelin %39’unun radyo dinlediğini görülmektedir. Genellikle herhangi bir iş yaparken dinlenilen radyoda dinlenilen programların başında müzik gelmektedir. Konuşulanlara hangi mesleği yapmak isterdiniz diye sorulduğunda az bir kısmı soruya cevap versede verilen cevaplarda ülkeye faydalı olabilmek amacında oldukları ağır basmaktadır.

Ümütlü Köyü kadınının genel özelliklerini toparladıktan sonra köyün ve köylünün daha iyi şartlara sahip olabilmesi için neler yapılabileceğine değinelim. 107

ÖNERİLER

Topoğrafik yapısı açısından seracılığa çok uygun olmadığı için Antalya’nın diğer ilçelerine göre seracılığın gelişmemesi Ümütlü için çok büyük kayıptır.

Köyün yapısı tarım ve hayvancılık için de elverişli değildir. Dışa göç

önlenememektedir. Gençlerin bir kısmı köy dışında çalışmaya yönelmişlerdir.

Bu yüzden gençlerin üniversite düzeyinde bir eğitim almaları onlar için çok yararlı olucaktır. Gençlerin alacakları eğitimle ilçe merkezinde kalıcı ve düzgün gelirli bir iş elde ederek köyden pek uzaklaşmamış olurlar. Hemde alacakları eğitimle

önemli bir sektör olan turizmde çalışarak iyi bir gelir elde edip köylerine de katkıda bulunabilirler.

Bunun dışında köyün kadınları , dokudukları kilimleri ilçe pazarında veya diğer ilçelerin pazarlarına götürüp satmayı deneseler evin geçimine katkıda bulunabilirler.

108

KAYNAKÇA

Akkayan, Taylan Göç Ve Değişme, İstanbul: İ.Ü. Edebiyat 1979 Fakültesi Yayınları

Akkayan, Taylan Basılmamış Kent Antropolojisi Ders Notları 2005

Bakırcı, Muzaffer Basılmamış Kır Meskenleri Ders Notları 2006

Baloğolu, Filiz Basılmamış Ekonomik Antropolojisi Ders 2004 Notları

Emiroğlu, Kudret; Aydın, Suavi Antropoloji Sözlüğü, Ankara: Bilim Ve Sanat 2003 Yayınlar

Gümüş, Ergün Türkiye’de Yerleşme,Anadolu Üniversitesi 2000 yayınları,Dergi 7,Eskişehir.

109

Haviland, William A. Kültürel Antropoloji, İstanbul: Kaknüs 2002 Yayınları

Kağıtçıbaşı, Çiğdem Yeni İnsan ve İnsanlar, İstanbul:Evrim 2004 Yayınevi

Kırımlı, Yüksel Basılmamış Aile Antropolojisi Ders Notları 2002

Kırımlı, Yüksel Basılmamış Araştırma Yöntem Ve Teknikleri 2004 Ders Notları

Kırımlı, Yüksel Basılmamış Kırsal Alan Antropolojisi Ders 2005 Notları

Kottak, Conrad Phillip Antropoloji, İnsan Çeşitliliğine Bir Bakış, 2001 Ankara : Ütopya Yayınevi

Saran, Nephan Antropoloji, İstanbul: İnkılap Kitabevi 1989

Tezcan, Mahmut Türk Aile Antropolojisi, Ankara : İmge Kitabevi 2000

------Ana Britanicca, Cilt 2, İstanbul: Ana Yayıncılık 1992 A.Ş

110

------Ana Britanicca, Cilt 6, İstanbul: Ana Yayıncılık 1989 A.Ş

------Ana Britanicca, Cilt 9, İstanbul: Ana Yayıncılık 1987 A.Ş

------Ana Britanicca, Cilt 19, İstanbul:Ana Yayıncılık 1987 A.Ş

------Büyük Larousse Sözlük Ve Ansiklopedisi,Cilt2, 1992 İstanbul: Milliyet Gazetecilik A.Ş

------Büyük Larousse Sözlük Ve Ansiklopedisi,Cilt8, 1992 İstanbul: Milliyet Gazetecilik A.Ş

------Medicana, Cilt 8 / Çocuk Sağlığı, İstanbul: Ana 1993 Yayıncılık A.Ş

------www.antalya.gov.tr 15 Mart 2009 16 Mart 2009 19 Mart 2009 ------www.anneyiz.biz 18 Mart 2009 111

------www.akartemizlik.com 20 Mayıs 2009

------www.discoverturkey.com 8 Mayıs 2009

------www.gebelik.org. 14 Nisan 2009

------www.gebelikrehberi.com 20 Nisan 2009

------www.tdkterim.gov.tr 14 Haziran 2009

------www.istanbulsaglik.gov.tr 20 Mayıs 2009

------www.kilisdh.gov 21 Mayıs 2009

------www.kultur.gov.tr 25 Nisan 2009

------www.ntvmsnbc.com 30 Mart 2009

------www.saglikplatformu.com 20 Mayıs 2009

112

------www.sutas.com 9 Haziran 2009

------www.tr.wikipedia.org 15 Mayıs 2009 6 Haziran 2009 7 Haziran 2009 13 Haziran 2009

113

ÖZGEÇMİŞ

29 Mart 1984 İstanbul doğumlu olan Yasin Ekmen , öğrenim hayatına Fuat Soylu İlkokulu’nda başlamıştır. İlkokul dönemini Çamlıca İlköğretimokulu’nda tamamlamış ve aynı okulda orta öğrenimini de görmüştür.

Lise eğitimimi Kadıköy Gözcübaba Lisesinde almıştır. Lise 2. sınıftan bu yana iş hayatının çeşitli dallarında çalışmıştır. Üniversite döneminde 2 farklı araştırma şirketinde veri giriş elemanı olarak çalışmış bulunup , 2006 şubat ayından beri Mrd Danışmanlık şirketinde çağrı merkezi elemanı olarak işini icra etmektedir.

2002 yılında İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi , Antropoloji Bölümünü kazanmıştır. Halen okul ve iş hayatını aynı anda devam ettirmektedir.