II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI PREHISTORIK DÖNEMLERDEN DEMIR ÇAĞLARIN SONUNA KADAR

DOĞU ANADOLU

EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II 23-25 APRIL 2021

FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

DARK II

(23-25 NİSAN 2021 - ÇEVRİMİÇİ ÇALIŞTAY)

PROGRAM BİLDİRİ ÖZETLERİ

(PROGRAMME - ABSTRACTS)

DARK II

II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu

EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II 23-25 April 2021 From Prehistoric Times to the End of the Iron Ages

ÇEVRİMİÇİ ÇALIŞTAY - WEBINAR

23-25 Nisan 2021

https://darksem21.wixsite.com/dark DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

EGE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ

FIRAT ÜNİVERSİTESİ İNSANİ ve SOSYAL BİLİMLER FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ

https://darksem21.wixsite.com/dark DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

DARK II BİLİM KURULU

Prof. Dr. Kemalettin KÖROĞLU Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet IŞIKLI Atatürk Üniversitesi Doç. Dr. Atilla BATMAZ Ege Üniversitesi Doç. Dr. Aylin Ü. ERDEM Ege Üniversitesi Dr. Öğr. Üy. Mehmet Ali YILMAZ Uşak Üniversitesi

DARK II DÜZENLEME KURULU

Doç. Dr. Atilla BATMAZ Düzenleme Kurulu Başkanı Ege Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı

Dr. Öğr. Üy. Abdulkadir ÖZDEMİR Fırat Üniversitesi, İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Arkeoloji Bölümü

Dr. Öğr. Üy. A. Onur BAMYACI Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü

Murat BAŞLAR Arkeolojihaber Editörü DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

İÇİNDEKİLER

PROGRAM...... 7 BİLDİRİ ÖZETLERİ...... 14

6 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

PROGRAM

23 NİSAN 2021 - CUMA

21:00 AÇILIŞ KONUŞMALARI Sunucu: Aybüke NACAR

Doç. Dr. Atilla BATMAZ - Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Eşref ABAY - Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf AYÖNÜ - Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necdet BUDAK - Ege Üniversitesi Rektörü M. Yahya COŞKUN - T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yrd.

AÇILIŞ OTURUMU

Moderatör: Doç.Dr. Atilla BATMAZ

Konuşmacılar

• Prof. Dr. Altan ÇİLİNGİROĞLU Doğu Anadolu Arkeolojik Çalışmaları Eski Önemini Neden Yitirdi?

• Prof. Dr. Mehmet ÖZDOĞAN Doğu Anadolu Arkeolojisinin Dünü Bugünü ve Yanıt Bekleyen Sorunlar

• Prof. Dr. Kemalettin KÖROĞLU Doğu Anadolu’da Kalıntıların Urartu ile İlişkilendirilmesindeki Sorunlar

Arkeolojihaber Youtube kanalında canlı yayınlanacaktır. 7 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

PROGRAM 24 NİSAN 2021 - CUMARTESİ

I. OTURUM Moderatör: Özlem TÜTÜNCÜLER BİRCAN 13.00 - 13.20 Sembolizmanın Doğuşundan Anadolu’nun Doğusuna; Kaya Resimleri / From the Birth of Symbolism in Rock Art from Eastern Anatolia Hale TÜMER 13.20 - 13.40 Tunceli’nin Arkeolojik Mirası: Yeni Araştırmalar Yeni Veriler / Archaeological Heritage of Tunceli: New Research, New Data Yasemin YILMAZ, Mehmet Ali POLAT, Mehmet Ozan ÖZBUDAK, Kenan ÖNCEL, Sidar GÜNDÜZALP 13.40 - 14.00 EPAS 2020-Uluova ve Çevresi: Erken Tunç Çağı Yerleşimlerine Yeni Katkılar / EPAS 2020 – Uluova and Vicinity: Contributions from Newly Discovered Early Bronze Age Settlements Abdulkadir ÖZDEMİR 14.00 - 14.20 Elazığ Prehistorik Dönem Arkeolojik Yüzey Araştırması (EPAS) 2020: Sürtmetaş Alet ve Objeler Üzerine İlk Gözlemler / Elazıg Prehistoric Archaeological Survey (EPAS) 2020: Preliminary Observations on Groundstone Tools and Objects A.Onur BAMYACI 14.20 - 14.40 Soru-Cevap

II. OTURUM

Moderatör: Yasemin YILMAZ 15.00 - 15.20 Yazıhan (Malatya) Erken Bronz Çağı Yerleşim Modelleri / Settlement Patterns during the Early Bronze Age in Yazıhan (Malatya) Sevgi DÖNMEZ 15.20 - 15.40 Murat Höyük Erken Tunç Çağı Seramiklerinde İmalat İzleri / Production Marks on Early Bronze Age Ceramics – Examples from Murat Höyük Ayşe ÖZDEMİR, Özlem TÜTÜNCÜLER BİRCAN 15.40 - 16.00 Doğu Anadolu Karaz Kültürü Seramiği Bezemelerinde Bölgeselleşme / The Regionalization of the Decorations on Karaz Ceramics in Eastern Anatolia Gülşah ÖZTÜRK 16.00 - 16.20 Nahçıvan Erebyengice Çanak Çömleği Işığında Doğu Anadolu-Nahçıvan İlişkileri ve Kura-Aras Kültürü/ In the Light of Pottery from Erebyengice in Nakhchivan, Relations Between East Anatolia and Nakhchivan During the Kura-Araxes Cultural Period Veli BAHŞELİYEV, Parisa TEİMOURPOUR TORABİ 16.20 - 16.40 Soru-Cevap

Arkeolojihaber Youtube kanalında canlı yayınlanacaktır.

8 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

PROGRAM 24 NİSAN 2021 - CUMARTESİ

III. OTURUM

Moderatör: Yasemin YAROL 17.00 - 17.20 Tetikom Höyük (Erzurum) Kazılarının Kuzeydoğu Anadolu Demir Çağı Arkeolojisine Katkıları / Tetikom Höyük (Erzurum) Excavations and Its contribution to the Archaeology of the Iron Age in Northeast Anatolia S. Yücel ŞENYURT 17.20 - 17.40 Elbistan Karahöyük ve Hamzatepe Kazıları 2015-2020 / Elbistan Karahöyük and Hamzatepe Excavations 2015-2020 Bora UYSAL, Ali ÇİFÇİ 17.40 - 17.00 Keban Baraj Gölü’nün Tunceli’deki Arkeolojik Yerleşimler Üzerinde Yarattığı Bazı Etkiler / Some Effects of the Keban Lake on the Archaeological Settlements in Tunceli Serkan ERDOĞAN 18.00 - 18.20 Eski Çağ’da Orta Aras Havzası’nın Yerleşim Stratejisi Üzerine Düşünceler / Thoughts on Settlement Strategy of the Middle Aras Basin during Antiquity Ayhan YARDIMCIEL 18.20 - 18.40 Soru-Cevap

IV. OTURUM

Moderatör: A. Onur BAMYACI 21.00 - 21.20 Yüksek Kırsalın Dirheleri: Faraşin Yaylası Arkeolojik Peyzajı / The Dirhes of the High Rural Area: The Archaeological Landscape of the Faraşin Plateau Nilgün COŞKUN 21.20 - 21.40 Kuzeydoğu Anadolu’nun Orta Demir Çağ Sorunu / The Middle Iron Age Problem of Northeast Anatolia Mehmet Ali ÖZDEMİR, Mehmet IŞIKLI 21.40 - 22.00 Urartu Krallığı’nın Merkezi ile Batı Sınırı Arasında Bir Geçiş Bölgesi: Solhan / Between the Centre of the Urartian Kingdom and its Western Periphery: The Solhan District of Bingöl Harun DANIŞMAZ, Kemalettin KÖROĞLU 22.00 - 22.20 Urartu’nun Batıya Yayılımında Tunceli’nin Konumu: Kurmizak Kalesi / The Position of Tunceli in the West Expansion of Urartu: Kurmizak Fortress Kenan ÖNCEL, Umut PARLITI 22.20 - 22.40 Soru-Cevap

Arkeolojihaber Youtube kanalında canlı yayınlanacaktır.

9 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

PROGRAM 25 NİSAN 2021 - PAZAR

V. OTURUM

Moderatör: Nilgün COŞKUN 13.00 - 13.20 Başkent Tuşpa’nın Konakları / Mansions of the Capital Tuspa Erkan KONYAR 13.20 - 13.40 Yer Altından Yer Üstüne: Tuşpa Sitadelindeki Krali Kaya Mezarlarının Gelişimi / From Underground to Above-ground: Development of the Royal Rock-cut Tombs in Tushpa Citadel Bülent GENÇ 13.40 - 14.00 Harput İç Kale’deki Urartu Açık Hava Tapınım Alanları / Urartu Open Air Sanctuaries in Harput Inner Castle İsmail AYTAÇ 14.00 - 14.20 Van Gölü Havzasında Urartu Taş Ocakçılığı Üzerine Yeni Gözlemler / New Observations on Urartian Quarrying in Basin Rıfat KUVANÇ 14.20 - 14.40 Soru-Cevap

VI. OTURUM

Moderatör: Hatice KALKAN 15.00 - 15.20 Murat Höyük Demir Çağı Seramiklerinin Arkeometrik Analizleri / Archaeometric Analyses of Iron Age Ceramics From Murat Höyük Ali Akın AKYOL, Abdulkadir ÖZDEMİR 15.20 - 15.40 Urartu Krallığı’nda Çinko Metalürjisi: Bingöl Aşağı Kaleköy Barajı Kurtarma Kazısı Buluntularının Arkeometrik İncelemelerinden İlk Tespitler / Zinc Metallurgy in the Urartian Kingdom: First Findings from Archaeometric Investigation of Bingöl Lower Kaleköy Dam Salvage Excavation Finds Ümit GÜDER 15.40 - 15.00 Müzelerde Arkeolojik Kazılardan Gelmeyen Eserlerin Bilimsel Çalışma Sorunları: Kuzeydoğu Anadolu’nun Metal Silahları Örneği / Scientific Study Regarding Complications, arising from Artifacts, Which are not Acquired from Archaeological Excavations Currently Stored in Museums: Case Study Of Metal Weapons From Northeast Anatolia Gülşah ALTUNKAYNAK 16.00 - 16.20 Doğu Anadolu Zooarkeolojisi / Zooarchaeology of Eastern Anatolia Vedat SEZER, Abu B. SIDDIQ 16.20 - 16.40 Soru-Cevap

Arkeolojihaber Youtube kanalında canlı yayınlanacaktır.

10 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

PROGRAM 25 NİSAN 2021 - PAZAR VII. OTURUM

Moderatör: Gülşah ALTUNKAYNAK 17.00 - 17.20 Sualtı Arkeolojisi ve Urartu / Underwater Archaeology and Urartu Serkan GÜNDÜZ, Işıl AKALAN GÜNDÜZ 17.20 - 17.40 MÖ 7. Yüzyıl Urartu Mimarisinde Estetik / Aesthetics in Urartu Architecture during the Seventh Century BC Hazal OCAK 17.40 - 18.00 Seramikçinin Gözünden Karaz ve Urartu Seramikleri / Karaz and Urartu Ceramic from the Perspective of Ceramist Yasemin YAROL 18.00 - 18.20 Arkeolojide Sanal Gerçeklik: Ayanis Örneği / Virtual Reality in Archaeology: Ayanis as a Case Study Sefa KÖSE, Hasan KULP 18.20 - 18.40 Soru-Cevap

VIII. OTURUM

Moderatör: S. Yücel ŞENYURT 21.00 - 21.10 Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Müzeler Dairesi Başkanı Bülent GÖNÜLTAŞ 21.10 - 21.20 Ahlat Müze Müdürü Mikail ERÇEK 21.20 - 21.30 Elazığ Müze Müdürü Ziya KILINÇ 21.30 - 21.40 Erzincan Müze Müdürü Gamze DEMİR 21.40 - 21.50 Erzurum Müze Müdürü Hüsnü GENÇ 22.00 - 22.10 Kars Müze Müdürü V. Yavuz ÇETİN 22.10 - 22.20 Malatya Müze Müdürü Mustafa BAYRAM 22.20 - 22.30 Tunceli Müze Müdürü Kenan ÖNCEL 22.30 - 22.40 Van Müze Müdürü Erol USLU

IX. OTURUM Kapanış Oturumu 22.40 - 00.00 Genel Değerlendirme ve Öneriler Prof. Dr. Veli SEVİN, Prof. Dr. Mehmet IŞIKLI

Arkeolojihaber Youtube kanalında canlı yayınlanacaktır.

11

DARK II

II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu

EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II 23-25 April 2021 From Prehistoric Times to the End of the Iron Ages

BİLDİRİ ÖZETLERİ / ABSTRACTS

https://darksem21.wixsite.com/dark DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

SEMBOLİZMANIN DOĞUŞUNDAN ANADOLU’NUN DOĞUSUNA; KAYA RESİMLERİ

Hale TÜMER1 ÖZET Kaya resimleri ve bulundukları alanlar, Prehistorik dönemden modern çağlara değin, kültürel ve bilişsel sürecin en önemli veri kaynaklarından biridir. İçerdikleri sembolizma, teknik, dönemsel ve bölgesel bağlamlar kaya resmi faaliyetinin dinamiklerini oluşturur. Üst Paleolitik boyunca bazı bölgelerde kullanımı artan kaya resimleri sonraki dönemlerde sosyal değişimlere bağlı olarak topluluklar tarafından kültürün bir öğesi haline getirilmiş, böylece sembolik davranışın çeşitlenmesine sebep olmuştur. Anadolu özelinde ise, son dönemde yapılan çalışmalar, konu ile ilgili bilinenleri tartışmaya açmıştır. Bu bağlamda Anadolu’daki kaya resimlerinin niteliği, dağılımı, kronolojik önermeleri, çevre ile olan ilişkisinin vurgulanması gerekir. Bu çalışmada özellikle tarihöncesi dönemleri çevre bölgelere göre (Güneydoğu Anadolu gibi) daha az bilenen Doğu Anadolu’nun Doğu Toros bölümündeki çizim ve boyama yöntemleri ile mağara-kaya sığınağı ve kaya bloklarına yapılmış kaya resimlerine kısa bir bakış sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Sembolizma, Kaya Resmi, Anadolu Kaya Resimleri, Doğu Anadolu, Doğu Toroslar.

1 Doktora Öğrencisi, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı, [email protected] ORCID: 0000-0002-6000- 3356. 14 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

FROM THE BIRTH OF SYMBOLISM IN ROCK ART FROM EASTERN ANATOLIA

Hale TÜMER1 ABSTRACT Rock art is one of the most important data sources in understanding cultural and cognitive process from the Prehistoric period to the modern day. The symbolic, technical, periodic, and regional contexts they contain constitute the dynamics of rock art activity. The use of rock art, which increased in some regions during the Upper Paleolithic, was used by communities to show social changes and caused diversification of symbolic behaviour. In the case of Anatolia, recent studies have shown the intensity of rock art activity in the region and revealed the need for re-evaluation. In this context, the quality, distribution, and chronological propositions of the rock art in Anatolia should be emphasized. In this study, a brief overview of the engraving and painting methods made at cave sites in the Eastern Taurus part of Eastern Anatolia, especially in the prehistoric period, which is less known will be presented.

Keywords: Symbolism, Rock Art, Anatolian Rock Art, Eastern Anatolia, Eastern Taurus.

1 PhD. Candidate, Istanbul University, Faculty of Letters, Ancient History, [email protected], ORCID: 0000-0002-6000-3356.

15 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

TUNCELİ’NİN ARKEOLOJİK MİRASI: YENİ ARAŞTIRMALAR, YENİ VERİLER

Yasemin Yılmaz1 Mehmet Ali Polat2 Mehmet Ozan Özbudak3 Kenan Öncel4 Sidar Gündüzalp5 ÖZET Tunceli arkeolojisine dair ilk veriler, Keban Projesi çerçevesinde yapılan çalışmalarla ortaya konmuş ancak ilerleyen zamanlarda araştırma dinamiği devam etmemiştir. 1960’lı yıllardan günümüze uzanan süreçte, Tunceli ve çevresinde farklı zamanlarda yüzey araştırmaları yapılmış olmakla birlikte, bu çalışmalar da kentin arkeolojik potansiyelini tam olarak gün yüzüne çıkarmada yetersiz kalmıştır. 2015 yılında başlattığımız, sistematik bütünsel yüzey araştırmasıyla, Tunceli ili sınırları içerisinde kalan bölgenin arkeolojisi ve kültürel olarak nasıl kullanıldığı sorusuna yanıt aranmıştır. Araştırma, Tunceli kent merkezi ve ilçeleri kapsamakta, Prehistorik Dönemlerden Ortaçağ’a kadar olan süreci içermektedir. Bu çerçevede, Tunceli merkez, Pertek, Mazgirt, Çemişgezek, Ovacık, Hozat ve Nazimiye ilçeleri ziyaret edilerek 5 yılın sonunda, Alt Paleolitikten, Ortaçağ’a kadar olan süreçte bölgenin kullanılma biçimi yüzeyden toplanan arkeolojik kalıntıların elverdiği ölçüde belirlenmiştir. Özellikle Alt/Orta Paleolitiğe dair izler; Pertek ilçesinde yoğun olarak saptanmış, Çemişgezek ve Ovacık ilçelerinde de döneme dair yerler bulunmuştur ‘Çanak Çömleksiz Neolitik Dönemin yayılım alanı içerisinde Tunceli’nin yeri nedir’ sorusu araştırmamızın önemli hareket noktalarındandı. Pertek İlçesinin yaklaşık 9 km kuzeyinde Deşte Tırkan olarak adlandırılan yerde yaptığımız yüzey toplamalarının ön sonuçları, bu alanın Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem’e ait olabileceğine işaret etmektedir. Bunun yanı sıra, Mazgirt Peri Vadisinde yer alan Ilıcak Höyük, hiçbir arkeolojik araştırma yapılamadan baraj suları altında kalmış önemli bir alandır. Höyüğün su dışında kalan kısımlarında yaptığımız yüzey taramasında, bölgenin ilk Çanak Çömlekli Neolitik topluluklarına dair bulgular saptanmıştır. Farklı yerlerden topladığımız çanak çömlek parçaları, Tunceli ve çevresinin Kalkolitik Dönem’de de boş olmadığına dair veriler sunmaktadır. Tunç çağları açısından bakıldığında, Keban Projesi kapsamında kazılan Pulur/ Sakyol höyük Tunceli’nin Karaz Kültür Bölgesi içerisinde önemli bir yeri olduğunu net olarak göstermiştir. Yüzey araştırmasında bulunan alanlar bu hipotezi desteklemektedir. Demir Çağ ve Orta Çağa ait yüzey bulguları her iki dönemde de bölgenin yoğun olarak kullanıldığını göstermektedir. 2015-2020 yılları arasında gerçekleştirdiğimiz yüzey araştırmasının sonuçları, Tunceli’nin Paleolitik Dönem’den itibaren insanların yaşamasına uygun coğrafi ortamın avantajlarını kullanarak mekân tuttuklarını göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Arkeolojik miras, Tunceli, Doğu Anadolu, Yüzey araştırması, Arkeolojik kronololoji.

1 Dr. Öğr. Üyesi, Düzce Üniversitesi, Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Konural Yerleşkesi Merkez DÜZCE, yasem- [email protected], ORCID 0000-0001-7258-4920. 2 İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü, Alemdar Cad. Osman Hamdi Bey Yokuşu Sokak, Gülhane - Fatih/İSTANBUL, polatmehmetali@ gmail.com, ORCID:0000-0003-0752-6884. 3 Arş.Gör.Dr., Hitit Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, [email protected], ORCID: 0000-0001-9944-9403 4 Tunceli Müzesi, Müdür, Moğoltay Mahallesi, Avukat Ali Demir Caddesi, No 5/1, [email protected]. ORCID: 0000-0002-3607-8737. 5 Dr., [email protected], ORCID: 0000-0003-4465-6952.

16 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

ARCHAEOLOGICAL HERITAGE OF TUNCELİ: NEW RESEARCH, NEW DATA

Yasemin Yılmaz1 Mehmet Ali Polat2 Mehmet Ozan Özbudak3 Kenan Öncel4 Sidar Gündüzalp5 ABSTRACT The first evidence regarding Tunceli archeology was revealed by studies shown within the scope of the Keban Project. From the 1960s to the present, although surveys were carried out in Tunceli and its surroundings at different times, these studies were insufficient to fully reveal the archaeological potential of the city. As a result, a systematic holistic survey was initiated in 2015, to answer questions of the archeology and cultural use of the region within the borders of Tunceli. This research covers Tunceli city center and districts and covers the period from the Prehistoric to the Middle Ages. In this context, the centers of Tunceli, Pertek, Mazgirt, Çemişgezek, Ovacık, Hozat and Nazimiye district were investigated during a five-year period. Overall, results showed that the region was inhabited from the Lower Paleolithic to the Middle Ages. Traces of the Lower/Middle Paleolithic were densely located in Pertek, and places related to the period were also found in Çemişgezek and Ovacık districts. The question “What role did Tunceli play in the spread of the Pre-Pottery Neolithic Period” was another important starting point for this research. Preliminary results from surface collections carried out at Deşte Tırkan, about 9 km north of Pertek district, indicate that this area may belong to the Pre-Pottery Neolithic. In addition, Ilıcak Höyük, located in Mazgirt Peri Valley, is an important area that was flooded by the dam without any archaeological research. During this survey project we conducted research on parts of the mound that were not submerged, and uncovered an initial Pottery Neolithic community. Ceramic sherds collected from different areas in Tunceli and its surroundings highlight that the area was not devoid in the Chalcolithic Period. For the Bronze Age, Pulur/Sakyol mound, which was excavated within the scope of the Keban Project has clearly shown that Tunceli held an important place in the Karaz Cultural Region. Evidence found during the survey support this hypothesis. Iron Age and Middle Age surface finds also show that the area was used extensively in both periods. The results of this survey carried out between 2015–2020 show that Tunceli provided an advantageous geographical environmental that was able to support settlements from the Paleolithic to the Middle Ages.

Keywords: Archaeological heritage, Tunceli, Eastern Anatolia, Survey, Archaeological chronology.

1 Asst. Prof. Dr., Düzce University, Düzce University Faculty of Science and Letters Department of Archaeology Konuralp Yerleşkesi Merkez DÜZCE, [email protected], ORCID 0000-0001-7258-4920. 2 İstanbul Archaeological Museum, Alemdar Cad. Osman Hamdi Bey Yokuşu Sokak, Gülhane - Fatih/İSTANBUL, polatmehmetali@gmail. com, ORCID:0000-0003-0752-6884. 3 Dr., Hitit University, Faculty of Science and Letters Department of Archeology, [email protected], ORCID: 0000-0001-9944-9403. 4 Tunceli Archaeological Museum, Director, Moğoltay Mahallesi, Avukat Ali Demir Caddesi, No 5/1, e-posta: [email protected]. OR- CID: 0000-0002-3607-8737. 5 Dr., [email protected], ORCID: 0000-0003-4465-6952. 17 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

EPAS 2020-ULUOVA VE ÇEVRESİ:

ERKEN TUNÇ ÇAĞI YERLEŞİMLERİNE YENİ KATKILAR

Abdulkadir ÖZDEMİR 1 ÖZET Bu çalışma, Yukarı Fırat Bölgesi’nde yer alan Elazığ’da, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ile gerçekleştirilen arkeolojik yüzey araştırmasında, yeni tespit edilen Erken Tunç Çağı yerleşimlerini tanıtmayı amaçlar. 2020 yılında Elazığ İli Merkez İlçesi’nde Elazığ Prehistorik Dönem Arkeolojik Yüzey Araştırması (EPAS) başlıklı proje gerçekleştirilmiştir. Neolitik Dönem’den Tunç Çağı sonuna kadarki dönemleri kapsayan araştırmanın ilk sezonunda, Uluova ve çevresi incelenmiştir. Bu alanda yapılan araştırmalar sonucunda 38 adet arkeolojik merkez tespit edilmiştir. EPAS ile Uluova ve çevresi araştırmalarında Erken Tunç Çağı’na ait verilerin ele geçtiği 13 adet yeni arkeolojik merkez tespit edilmiştir. Ayrıca MÖ III. binyıla ait seramiklerin ele geçtiği, daha önce bilinen ve EPAS kapsamında yeniden ziyaret edilen 11 adet yerleşim de bu konu kapsamında çalışılmıştır. Bu höyüklerin İnsansız Hava Aracı ile hava fotoğrafı çekimleri gerçekleştirilmiş ve uygun höyüklerin üç boyutlu arazi modelleri oluşturulmuştur. Ayrıca höyüklerin konumları X ve Y koordinatlarına göre alınmış, coğrafi bilgi sistemi (CBS) ve ArcGIS programı kullanılarak haritaları oluşturulmuştur. Bu höyüklerde tespit edilen obsidiyenlerin p-XRF aletiyle yerinde arkeometrik analizleri yapılmıştır. MÖ III. binyıla tarihlenen bu höyüklerde ele geçen obsidyenlerin p-XRF aletiyle yapılan arkeometrik analizleri ile, prehistorik insanların iletişim ağlarını ve etkileşim içinde oldukları bölgelerin, kültürlerin ortaya konulması hedeflenmektedir. Elazığ-Malatya-Bingöl ovalar zinciri içerisinde benzer seramiklerin ele geçmesi MÖ III. binyılda kültürel birlikteliğin ve iletişimin olduğunu ortaya koymaktadır. Höyüklerde, Malatya (Karakaya Bölgesi) ve Elazığ (Keban Bölgesi) bölgesine özgü Malatya-Elazığ Boyalıları adıyla anılan seramikler ele geçmiştir. Ayrıca höyüklerde Karaz (Kura-Aras) seramikleri de yoğun bir şekilde tespit edilmiştir. Bu veriler Uluova’da güçlü bir Erken Tunç Çağının varlığını göstermektedir. Uluova ve Çevresi’nde yapılan araştırmada, MÖ III. binyıla tarihlenen seramiklerin ele geçtiği 24 adet arkeolojik merkez yerleşim modelleri açısından incelendiğinde, çoğunluğunun ova alanlarında höyük tipi yerleşimlerden oluştuğu gözlemlenmiştir. EPAS 2020 yılı araştırmaları sonucunda yeni tespit edilen yerleşimlerin, Doğu Anadolu Arkeolojisi’nin Erken Tunç Çağı verilerine ve bölge literatürüne yeni katkılar sunması öngörülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Doğu Anadolu, Elazığ, EPAS, Uluova, Erken Tunç Çağı.

1 Dr. Öğr. Üyesi, Fırat Üniversitesi, İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, TR-23200, Elazığ / Türkiye. E-posta: aozdemir@firat. edu.tr ORCID: 0000-0003-3333-9118. 18 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

EPAS 2020 – ULUOVA AND VICINITY:

CONTRIBUTIONS FROM NEWLY DISCOVERED EARLY BRONZE AGE SETTLEMENTS

Abdulkadir ÖZDEMİR 1 ABSTRACT This study presents the findings from recently discovered Early Bronze Age sites in Elazığ (Upper ), documented by archaeological surveys conducted by our team with the permission of the Republic of , Ministry of Culture and Tourism, General Directorate of Cultural Assets and Museums. In 2020, the Elazığ Prehistoric Archaeological Survey (EPAS) Project focused on the documentation of archaeological sites dating from the Neolithic to the end of the Bronze Ages in Uluova and the vicinity within the boundaries of Elazığ Central District. Thirty-eight archaeological sites were documented in the research area. Material culture remains datable to the EBA were identified at 13 previously unknown archaeological sites. Additionally, 11 previously surveyed EBA sites in the research area were re-investigated by EPAS. Aerial photographs of the sites were recorded using a UAV (drone), and 3-D digital topographic models of select mounds were created. UTM coordinates of archaeological sites were recorded and mapped using the ArcGIS platform. Obsidian finds were analyzed on site using a hand-held p-XRF. Archaeometric analysis of obsidian finds provide quantitative data for understanding community exchange networks and cultural interaction spheres during the 3rd millennium BC. Similarities between the ceramic assemblages of 3rd millennium sites in the Elazığ–Malatya–Bingöl plains illustrate the presence of communication networks and a shared cultural idiom across the region during the EBA. Malatya-Elazığ Painted Ware sherds, characteristic of Malatya (Karakaya) and Elazığ (Keban) regions, were found at many of the EBA sites investigated by EPAS. Additionally, Karaz (Kura-Araxes) wares were found in large numbers at most of the mounds. Survey findings in Uluova attest to a strong presence of EBA communities in the area. Overall, based on the distribution of 24 sites where EBA ceramics were found, mounds located in the plain appear as the dominant settlement type in Uluova and its vicinity. The newly identified sites by EPAS in 2020 have contributed new datasets for the investigation of the Early Bronze Age in Eastern Anatolia.

Keywords: Eastern Anatolia, Elazığ, EPAS, Uluova, Early Bronze Age.

1 Asst. Prof. Dr., Fırat University, Faculty of the Humanities and Social Sciences, Department of Archaeology 23119 Elazığ/TURKEY E-mail: [email protected]. ORCID: 0000-0003-3333-9118 19 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

ELAZIĞ PREHİSTORİK DÖNEM ARKEOLOJİK YÜZEY ARAŞTIRMASI (EPAS) 2020:

SÜRTMETAŞ ALET VE OBJELER ÜZERİNE İLK GÖZLEMLER

A. Onur BAMYACI 1 ÖZET Bu çalışma 2020 yılında Elazığ İli Merkez İlçesi’nde gerçekleştirilen Elazığ Prehistorik Dönem Arkeolojik Yüzey Araştırması (EPAS) kapsamında ilk defa tespit edilen özellikle Erken Tunç Çağı’na tarihlenebilen karakteristik sürtmetaş malzeme veren Badempınarı, Çağlar Höyük 2, Killik Tepe Höyüğü, Sarılı Höyük, Ufaktepe, Yünlüce Höyük 1 ve Yünlüce Höyük 2 ile daha önceki araştırmalardan bilinen ancak tekrar ziyaret edilen Altıntepe, Boytepe, Könk ve Körtepe yerleşimlerinde ele geçen sürtmetaş buluntuları tanıtmayı amaçlamaktadır. Tüm Anadolu’da olduğu gibi bölge arkeolojisinde de göz ardı edilen ve detaylı değerlendirmeye alınmayan sürtmetaş buluntular sıklıkla ikinci planda kalmaktadır. Genel kanının aksine sürtmetaş buluntular arkeolojik materyal kültürüne ve iletişim ağlarına katkı sunma potansiyeli yüksek buluntular olarak değerlendirilmelidir. EPAS projesi kapsamında tespit edilen yerleşimlerde yapılan yüzey buluntularından gelen kaba yapım ve özenli yapım sürtmetaş alet ve objelerin dağılımına bakıldığında yüzey buluntularının kesici kenarlı taş aletlerin ön planda olduğu görülmektedir. Körtepe’de ele geçen taş kalıp parçası, Killik Tepe ve Badempınarı’nda ele geçen sap delikli baltalar, metal yassı balta/keski taklidi taş balta örneği gibi aletler ve Könk’te ele geçen topuz başı gibi sembolik objeler, bölgede Erken Tunç Çağı madencilik faaliyetleri ve statü objelerinin yerel elitler tarafından kullanımını destekler niteliktedir. Özellikle ele geçen taş maden döküm kalıp parçasının negatif modelinden yassı formlu metal bir balta/keskiye ait olduğu anlaşılmaktadır. Genellikle mezar hediyeleri, döküm atölyeleri ya da elit sınıfa ait yapılarda bitmiş eser olarak ele geçen bu tip metal objelerin üretimine kanıt olan en önemli arkeolojik göstergelerinde biri olan döküm kalıpları sık ele geçen buluntular arasında değildir. İleri seviye maden dökümü ve zanaatkârlık bilgisinin göstergesi olan taş kalıp parçasının negatif modelinde saptanan olası Karaz tipli yassı balta/keski, yerleşimde metal zanaatkarlığının, toplumsal hiyerarşinin, bölgelerarası iletişimin bir göstergesi olması ile Doğu Anadolu arkeolojisine dair yeni değerlendirmelere katkı sunacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Doğu Anadolu, Elazığ, EPAS, Erken Tunç Çağı, Sürtmetaş, Kalıp.

1 Dr. Öğr. Üyesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, 17100 Çanakkale – Türkiye. E-posta: ao- [email protected] ORCID: 0000-0003-2815-248X. 20 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

ELAZIG PREHISTORIC ARCHAEOLOGICAL SURVEY (EPAS) 2020:

PRELIMINARY OBSERVATIONS ON GROUNDSTONE TOOLS AND OBJECTS

A. Onur BAMYACI 1 ABSTRACT This work presents preliminary comments on the ground stone assemblage of the EPAS archaeological surveys conducted in Elazığ province in the western reaches of Eastern Anatolia. In 2020, the Elazığ Prehistoric Archaeological Survey (EPAS) Project identified new sites that yielded characteristic ground stone tools dated to the Anatolian Early Bronze. Badempınarı, Çağlar Höyük 2, Killik Tepe Höyüğü, Sarılı Höyük, Ufaktepe, Yünlüce Höyük 1 and Yünlüce Höyük 2 were discovered during this survey. Also, previously known and registered sites (Altıntepe, Boytepe, Könk and Körtepe) were revisited and yielded ground stone objects and tools. Documentation of ground stone objects and tools were mostly neglected by previous studies and caused the loss of some valuable data. Ground stone objects give some vital data and information on cultural interaction networks and specialized craft productions related to the settlements within the investigation area vicinity. During the EPAS survey, surface findings of ground stone tools and objects consisted of coarse and fine made artefacts, mainly cutting edge tools such as axes, adzes and shaft hole axes. Additionally, a bivalve closed stone mould piece from Körtepe and a mace head from Könk is prominent. All these tools and objects represent high-level metal crafting activities and the existence of status objects used by local elites. In particular, the stone moulds negative model displays a metal flat axe/adze which is remarkable. The solid evidence of metal casting artefacts are only moulds which are not common artefacts. The finished metal objects were usually found at graves, workshops or elite buildings. The identified possible Karaz type of metal axe on these mould pieces reflects the social hierarchy, metal craftsmanship and communication networks between different cultural regions. Preliminary thoughts and new data obtained from ground stone artefacts, adds a new contribution to Eastern Anatolian archaeology.

Keywords: Eastern Anatolia, Elazığ, EPAS, Early Bronze Age, Groundstone, Stone Moulds.

1 Asst. Prof. Dr., Çanakkale Onsekiz Mart University, Faculty of Arts and Sciences, Department of Archaeology, 17100 Çanakkale – Turkey. E-mail: [email protected] ORCID: 0000-0003-2815-248X. 21 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

YAZIHAN (MALATYA) ERKEN BRONZ ÇAĞI YERLEŞİM MODELLERİ

Sevgi DÖNMEZ 1 ÖZET 2019 yılı araştırma sezonunda, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izni ile Malatya Ovası’ndan Kuzeydoğu Anadolu ve Orta Anadolu’ya geçiş sağlayan önemli bir sahayı oluşturan Yazıhan İlçesinde, arkeolojik yüzey araştırması gerçekleştirilmiştir. Yazıhan araştırmaları, Malatya İli Bronz Çağı ve Demir Çağı Yüzey Araştırması projesinin üçüncü yılında gerçekleştirilmiş olup, Büyük Malatya Ovası’ndan Kuzeydoğu Anadolu ve Orta Anadolu’ya geçiş sağlayan iki önemli havzayı oluşturan Kuruçay Havzası ve Tohma Havzası ile Yazıhan Platosu üzerinde araştırmalar yapılmıştır. Arazi çalışmaları kapsamında toplanan seramik materyaller, bölgede daha önceden gerçekleştirilmiş olan baraj projeleri kapsamındaki yüzey araştırmaları ve kurtarma kazıları ile halen devam etmekte olan sistemli kazılardan elde edilen sonuçlarla karşılaştırılmıştır. Bu sonuçlara göre Yazıhan araştırmaları kapsamında 10 merkezde Erken Bronz Çağı’na ait seramik materyal incelenmiştir. Yazıhan’ın iki farklı jeomorfolojik özellik sunması, arkeolojik anlamda yerleşim modellerinde de farklılıklar oluşturmuştur. Yazıhan dağlık alanları ve Yazıhan Platosu’nda Erken Bronz Çağı buluntuları veren yerleşimler, vadi yamaçları veya sırtlarında kurulmuş olup, ova yerleşimlerine göre daha küçük ebatlardadır. Yazıhan Ovası ve Fırat’ın batı bankında ise Erken Bronz Çağı yerleşimleri daha büyük höyük yerleşimleri şeklindedir. Yazıhan Platosu ve Yazıhan Ovası’nda yer alan Erken Bronz Çağı merkezlerinde saptanan seramik materyaller, Kuzeydoğu Anadolu, Suriye- Mezopotamya ve bölgenin yerel seramik özelliklerini yansıtmaktadır. Kuruçay Havzası üzerinde yoğunlaşan Erken Bronz Çağı merkezlerinin hemen hepsinde Kuzeydoğu Anadolu etkisini gösteren Red-Black Burnished Ware grubu seramik materyal saptanmıştır. Erken Bronz Çağı’nda Suriye-Mezopotamya etkisini gösteren, Plain Simple Ware ve Simple Ware grubu seramik materyal, Yazıhan Ovası dışında kalan dağlık alanlardaki küçük ebatlı höyük yerleşimlerinde de ele geçmiştir. Malatya Ovası’nın yerel seramik formları ise hem Yazıhan Ovası hem de Yazıhan Platosu ile dağlık alanlardaki Erken Bronz Çağı merkezlerinde saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Yazıhan Ovası, Yazıhan Platosu, Erken Bronz Çağı, Seramik, Yerleşim Modelleri.

1 Doç. Dr., İnönü Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Malatya/Türkiye, E-Posta: [email protected], ORCID: 0000-0002-0597-6585. 22 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

SETTLEMENT PATTERNS DURING THE EARLY BRONZE AGE IN YAZIHAN (MALATYA)

Sevgi DÖNMEZ 1 ABSTRACT In 2019, an archeological survey was carried out in Yazıhan district, which comprised a critical transmission site from the Malatya plain to Northeastern Anatolia and Central Anatolia, pursuant to a permit granted by T.R. Ministry of Culture and Tourism – Directorate General of Cultural Heritage and Museums. Research at Yazıhan was carried out during the third year of the project title “Bronze Age and Iron Age Survey in Malatya Province”, oriented at the Kuruçay Basin, Tohma Basin and Yazihan Plateau as the transition point from the Great Malatya Plain to Northeastern Anatolia and Central Anatolia. The ceramic material found during the survey have been compared with results obtained through systematic excavations, within the scope of dam projects completed in the past, yet of which surveys and salvage excavations are still going on. According to these results, the ceramic material from the Early Bronze Age have been subjected to analysis found in 10 central points within the scope of Yazıhan survey area. Yazıhan has presented different geomorphological characteristics which has led to certain differences in types of settlement models. The settlement areas, where evidence of the Early Bronze Age in the mountainside of Yazıhan and Yazıhan Plateau have been observed, were also located in the valley slopes or ridges, while having relatively smaller dimensions compared to the plain settlements. The Early Bronze Age settlements in Yazıhan Plain and the eastern part of Euphrates are in the form of larger mounds. The ceramic material found in the Early Bronze Age centers located in the Yazıhan Plateau and Yazıhan Plain reflect the ceramic characteristics of Northeastern Anatolia, – Mesopotamia and the local area. In almost all of the Early Bronze Age centers mainly located in Kuruçay Basin, the ceramic materials group “Red-Black Burnished Ware” have been found, mostly in Northeastern Anatolia. The ceramic material groups “Plain Simple Ware” and “Simple Ware”, indicating the Syria– Mesopotamia influence during the Early Bronze Age, were also found in small-scale mound settlements near the mountainside, located outside the Yazihan Plain. Local ceramic forms of the Malatya Plain were found both in the Yazıhan Plain and Yazıhan Plateau, along with Early Bronze Age centers near the mountainside areas.

Keywords: Yazıhan Plain, Yazıhan Plateau, Early Bronze Age, Pottery, Settlement Patterns.

1 Assoc. Prof. Dr., İnönü University, Faculty of Science and Letters, Department of Archaeology, Malatya/Türkiye, E-Mail: sevgi.donmez@ inonu.edu.tr, Orcid. 0000-0002-0597-6585. 23 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

MURAT HÖYÜK ERKEN TUNÇ ÇAĞI SERAMİKLERİNDE İMALAT İZLERİ

Ayşe ÖZDEMİR 1 Özlem TÜTÜNCÜLER BİRCAN2 ÖZET

Kilden şekillendirilen çanak-çömlek ve bunların kırıkları arkeolojik kazılarda, üretim-tüketimleri yüksek oranlara eriştiği tabakalarda, sayısal olarak en fazla ele geçen buluntulardır. ‘Seramik’ terimiyle genellediğimiz üretimlerin Protohistorik Dönemlere tarihlendirilenlerinin genellikle formları ve biçimlendirme sonrası aşamaları incelenmiştir. Son dönem çalışmalarında hammaddeden mamul haline dönüşüm, diğer bir ifadeyle üretim süreçleri de ele alınmaktadır. Anadolu’da MÖ VI. binyıl itibarıyla MÖ II. binyıl süresince insanların ellerinin altında bulundurdukları öne çıkan eşyalar arasında yer alan seramiklerin üretim teknik ve süreçlerini bilmek, bu üretim sahasındaki dönem teknolojilerinin durumunu belirlemede önemli rol oynamaktadır. Kap yüzeyleri farklı kullanım amaçlarına, estetik anlayışlarına, zevklere hitap etmek üzere işlem görmüştür. Kap yüzeylerinin işlenme aşamalarında kullanılan teknik ve aletlerin izleri seçilebilmektedir. Hammaddeyi (kili) biçimlendirme aşamasında kullanılan farklı tekniklere bağlı olarak ve kap yüzeyini düzeltme işleminde deniz kabuklarının, kemik ve çakmaktaşı aletlerin kullanıldığına dair izler görülür. Kabı şekillendirenin ya da imalatçının parmak izlerine rastlanılır. Kaba yapılan kulp, ayak, kaide eklentilerinin ya da kabartma gibi dekoratif elemanların bağlam kısımlarında oluşan izler yapıştırma metodolojisi konusunda ipucu verir. Kapların pişirme-fırınlama öncesinde kurutma esnasında neyin üzerine konduğu, dayandırıldığı veya bırakıldığı tabandaki ya da gövdedeki izlerinden anlaşılabilmektedir. Astarlanmış örneklerde işlemin yöntemi fırça vb. izlerle belirlenebilir. Kap yüzeyini parlatma işlemi için kullanılan pişmiş toprak ya da taş perdah aletlerinin izleri tespit edilebilmektedir. Bunlara ilaveten yapım ve pişirme hataları kap yüzeyindeki izlerden belirlenebilir. Sonuçta kazı ya da yüzey araştırmalarından ele geçen Protohistorik Döneme ait seramikler üzerindeki izler, kil kapların üretim sürecinin görsel anlatımıdır. Bu çalışma, bir kil topağının kap formunu alıp kullanıma sunulana kadar olan üretim süreçlerinde ortaya çıkan izler üzerinden Murat Höyük kazılarında ele geçen MÖ III. binyılın ikinci yarısındaki seramik imalat tekniklerine ilişkin tespitlerin değerlendirmesini amaçlamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Doğu Anadolu, Murat Höyük, Erken Tunç Çağı, Seramik, İmalat İzleri.

1 Doktora Öğrencisi, Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Anabilim Dalı, Aydın – Türkiye. E-posta: ayseabali09@ gmail.com ORCID: 0000-0003-3952-8745. 2Doç. Dr., Adnan Menderes Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Aydın – Türkiye. E-posta: [email protected] ORCID: 0000-0002-3335-5209. 24 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

PRODUCTION MARKS ON EARLY BRONZE AGE CERAMICS

EXAMPLES FROM MURAT HÖYÜK

Ayşe ÖZDEMİR 1 Özlem TÜTÜNCÜLER BİRCAN2 ABSTRACT

Whole ceramics and pottery shreds are the most prevalent type of material culture remains at archaeological sites with settlement phases that date to periods defined by a commonplace ceramic culture. In general, formal typology and surface treatment of ceramics from Protohistoric periods are well-investigated. In recent years, researchers have also focused on the entire production process, from the selection of clays and inclusions to forming and surface treatment techniques. Investigations of production techniques and manufacture processes of these ubiquitous objects, which people had at their disposal during their daily lives from the 6th to the 2nd millennium BC in Anatolia, allows us to determine the state of technological knowledge in a given period for a particular production zone. Surface treatments vary greatly depending on intended function, cultural taste, and aesthetic preferences. Surface treatment techniques and traces of tools can be observed on the surface of ceramic vessels. Different forming techniques can be identified based on particular traces they leave in the clay matrix, and production marks left by tools made of various materials (shell, bone, flint) used for smoothing can be observed on their surface. Occasionally, potters’ fingerprints are also visible on these surfaces. Techniques applied for attaching handles, bases, pedestals, and decorative appliques yield clues about joining methodologies. Additionally, impressions on the base provide information about where the vessels were left to dry before firing. Methods used in applying the slip can be understood by observing brush strokes, and marks left by baked clay or stone polishing tools can be seen on the surface. Moreover, manufacturing and firing defects can also be detected on vessel surfaces. In other words, these unintended production marks on Protohistoric Period ceramics found at excavations and surveys are a visual representation of the production process of clay vessels. The objective of this study is to undertake a systematic evaluation of mid/late-3rd-millennium ceramics from the Murat Höyük excavation, in light of production marks and traces of the entire process of production from a lump of clay to the finished pot, in order to determine various aspects of ceramic manufacturing techniques at the site.

Keywords: Eastern Anatolia, Murat Höyük, Early Bronze Age, Ceramics, Production marks.

1 PhD Candidate, Adnan Menderes University, Institute of Social Sciences, Archaeology Department, Aydın, Turkey. Email: ayseabali09@gmail. com ORCID: 0000-0003-3952-8745. 2 Assoc. Prof. Dr., Adnan Menderes University, Faculty of Sciences and Letters, Archaeology Department, Aydın – Turkey. Email: otutunculer@ adu.edu.tr ORCID: 0000-0002-3335-5209. 25 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

DOĞU ANADOLU KARAZ KÜLTÜRÜ

SERAMİĞİ BEZEMELERİNDE BÖLGESELLEŞME

Gülşah ÖZTÜRK1 ÖZET

Erken Tunç Çağı’nda Anadolu’nun doğusu, Transkafkasya, Kuzeybatı İran ve Kuzey Suriye-Levant toprakları, Kura-Aras olarak isimlendirilen yarı göçebe ve yaylacı halk gruplarına ev sahipliği etmiştir. Köklü değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bu dönem Doğu Anadolu Yaylasında “Karaz” kültürel fenomeni ile temsil edilmektedir. Seramiğinden mimari geleneğine kadar birçok alanda kendi kimliğini yansıtan eserler ortaya koyan bu halk grupları, özellikle karakteristik olan seramikleri ile dikkat çekmektedir. Seramik kaplar kültürün oluşum zincirindeki en önemli halkayı oluşturur. Bölgesel özelliklere sahip olan bu kaplar üzerinde, Kabartma/Rölyef, Baskı-Oluk ve Kazıma tekniği ile yapılan çeşitli geometrik şekiller ve stilize edilmiş insan-hayvan motifleri yer almaktadır. Bu motifler ait oldukları toplulukların teknolojilerinden inançlarına değin birçok konuda bize bilgi ve fikir verebilmektedirler. Bu çalışmada, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Karaz kültürüne ait merkezlerden ele geçen bezemeli seramikler ışığında bölgesel repertuarlar oluşturulmaya çalışılacak ve bölgeler arasındaki benzerlik ve farklılıklar ele alınacaktır.

Anahtar Kelimeler: Karaz Kültürü, Doğu Anadolu, Seramik, Bezeme.

1 Doktora Öğrencisi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi A.B.D., [email protected], 25240, Erzurum/TÜRKİYE. ORCID: 0000-0001-5758-6039.

26 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

THE REGIONALIZATION OF THE DECORATIONS ON KARAZ CERAMICS

IN EASTERN ANATOLIA

Gülşah ÖZTÜRK1 ABSTRACT

In the Early Bronze Age, eastern parts of Anatolia, Transcaucasia, northwestern Iran and northern Syria-Levant regions hosted the semi-nomadic and highland pastoralist groups called Kura–Araxes. In the Eastern Anatolian Plateau, this period of radical change and transformation is strongly marked by the Karaz cultural phenomenon. These local pastoral groups, who reflect their identity in many areas of material cultures including ceramics and architectural tradition, attract attention with their characteristic ceramics. Particularly, ceramic vessels constitute the most important link in the formation chain of Karaz culture in the region, representing in various geometric shapes and stylized human-animal motifs made with relief, grooved and dimple, and incised technique, as well as showing regional characteristics. The motifs on these vessels can provide us valuable information and insights on many issues of the communities they belong to, from their technologies to their beliefs. In this study, regional repertoires will be created in light of decorated ceramics obtained from the Karaz centers in Eastern Anatolia, and their similarities and differences between the Karaz ceramics from other regions will be discussed.

Keywords: Karaz Culture, Eastern Anatolia, Ceramics, Decoration.

1 PhD Candidate, Department of Protohistory and Near Eastern Archaeology, Institute of Social Science, Ataturk University, Erzurum / Turkey. Email: [email protected], ORCID: 0000-0001-5758-6039. 27 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

NAHÇIVAN EREBYENGİCE ÇANAK ÇÖMLEĞİ IŞIĞINDA DOĞU ANADOLU-NAHÇIVAN İLİŞKİLERİ ve KURA-ARAS KÜLTÜRÜ

Veli BAHŞELİYEV1 Parisa TEİMOURPOUR TORAB2

ÖZET Kura-Aras kültürü Kuzey Kafkasya’dan Hemedan’a, Azerbaycan’dan Doğu Anadolu’ya dek geniş bir coğrafyada yayılmıştır. Bilim adamları Güney Kafkasya’nın Kura-Aras kültürü için karakteristik çanak çömleğinin Doğu ve İç Anadolu’da ortaya çıktığını söylerken; diğer araştırmacılar Kura-Aras kültürünün ana vatanı olarak Gürcistan’ı önermişlerdir. C. Burney kültürün kökeninin Orta Aras Havzası ya da Elazığ Malatya bölgesinin olabileceğini söylemiştir. Burney, Erzurum bölgesi, Karaz ve Pulur gibi erken malzemeye sahip olan merkezlerin bu kültürün yayılımında ilk hedef bölgelerden biri olabileceğini de ileri sürmüştür. Araştırmalar Kura-Aras kültürünün erken evresi için karakteristik olan Proto Kura-Aras çanak çömleğinin Nahçıvan’da Ovçular Tepe, Mahta Kültepe ve Şortepe gibi yerleşmelerde var olduğunu gösterirken Erebyengice yerleşiminde de benzer çanak çömleğin varlığını ortaya koymaktadır. Bu açıdan Erebyengice yerleşmesinde yapılan araştırmalar Kura-Aras kültürünün gelişim evrelerini izlemek bakımından önemlidir. Erebyengice yerleşmesi Nahçıvan’ın Şerur ilçesine bağlı Erebyengice köyünün güneybatısında yer almaktadır. Yerleşmenin araştırılması sırasında ortaya çıkarılan buluntuların çoğunluğunu çanak çömlek oluşturmaktadır. Erebyengice yerleşmesinin buluntuları Kura-Aras kültürünün çeşitli evrelerinin yanı sıra Son Kalkolitik Çağ kültürü ile Kura-Aras kültürü arasındaki ilişkileri de aydınlatmaya yardımcı olmuştur.

Anahtar Kelimeler: Doğu Anadolu, Kuzeybatı İran, Nahçıvan, Kura-Aras kültürü, Proto Kura-Aras çanak çömleği.

1 Prof. Dr. Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Nahçıvan Bölümü. Email:[email protected], ORCID: 0000-0002-4914-3016. 2 Doktora Öğrencisi, Atatürk Universitesi. Email: [email protected]. ORCID: 0000-0003-0927-2937. 28 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

IN THE LIGHT OF POTTERY FROM EREBYENGICE IN NAKHCHIVAN, RELATIONS BETWEEN EAST ANATOLIA AND NAKHCHIVAN DURING THE KURA-ARAXES CULTURAL PERIOD

Veli BAHŞELİYEV1 Parisa TEİMOURPOUR TORAB2 ABSTRACT The Kura–Araxes culture has spread over a wide geographic area from North Caucasus to Hamadan, from Azerbaijan to Eastern Anatolia. Scientists contend that characteristic pottery for the Kura-Araxes culture of the Southern Caucasus emerged in Eastern and Central Anatolia. However, other researchers have suggested Georgia as the homeland of Kura–Araxes culture. C. Burney stated that the place of origin of this culture might be the Middle Aras Basin, or Elazig Malatya region. Later, C. Burney suggested that centers with early materials such as the Erzurum region, Karaz and Pulur could be one of the first target regions in the spread of this culture. Research shows that Proto Kura-Araxes pottery, which is characteristic for the early phase of Kura- Araxes culture, is evident from settlements such as Ovçular Tepe, Mahta Kültepe, Şortepe and Erebyengice in Nakhchivan. Proto Kura-Araxes pottery was unearthed during the excavations of the Erebyengice settlement. In this respect, the researches carried out in the Erebyengice settlement are significant in terms of monitoring the development stages of the Kura-Araxes culture. Erebyengice settlement is located in the southwest of Erebyengice village in the Şerur district of Nakhchivan. Pottery constitutes the majority of the finds unearthed during the exploration of the settlement. The finds of the Erebyengice settlement have enabled us to shed light on the various stages of the Kura-Araxes culture, as well as its relationships with the Late Chalcolithic Age culture.

Keywords: Eastern Anatolia, Northwest Iran, Nakhchivan, Kura-Araxes culture, Proto Kura-Araxes pottery.

1 Prof. Dr. Azerbaijan National Academy of Sciences, Department of Nakhchivan.Email:[email protected]. ORCID: 0000-0002-4914- 3016. 2 PhD Candidate, Atatürk University. Email:[email protected]. ORCID: 0000-0003-0927-2937. 29 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

TETİKOM HÖYÜK (ERZURUM) KAZILARININ KUZEYDOĞU ANADOLU DEMİR ÇAĞI ARKEOLOJİSİNE KATKILARI

S. Yücel ŞENYURT1 ÖZET Pasinler Ovası’nın batı ucunda konumlanmış Tetikom Höyük yaklaşık 3 – 4 m yüksekliğe ve 150 x 110 m ölçülere sahip küçük boyutlu bir yerleşmedir. Tetikom Höyük kurtarma kazıları BTC Ham Petrol Boru Hattı Kurtarma Kazıları Projesi çerçevesinde 10 Temmuz 2003 – 15 Ekim 2003 tarihleri arasında sürdürülmüştür. Projenin teknik özelliklerine bağlı olarak kurtarma kazıları boru hattının yerleştirileceği höyüğün güney kıyısından geçen 28 m genişliğe sahip bir koridor içerisinde gerçekleştirilmiştir. Bu sınırlı alanda yürütülen kazı çalışmaları Doğu Anadolu arkeolojisine önemli katkılar sunmuştur. Çanak çömlek ve küçük buluntularla birlikte açığa çıkarılan mimari kalıntılar ve mezarlar Orta Demir Çağı sonları ile Geç Demir Çağı’na tarihlendirilmektedir. A - 12 ve A – 13 açmalarında hemen yüzey toprağı altında açığa çıkarılan üç yapı ünitesine (A-B-C) ait mimari kalıntılar daha çok hayvancılıkla uğraştığı anlaşılan bir grubun kırsal mimarisini akla getirmektedir. Höyüğün güney kenarında, yerleşinm alanlarının yakınında altısı taş çevrili basit toprak, diğer üçü ise çömlek mezarlardan oluşan dokuz mezar açığa çıkarılmıştır. Höyüğün 20 – 25 m güneybatısında karemsi plana sahip, soyulmuş bir küçük oda mezarın kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Konumu ve çevresindeki topografik yapısı bu taştan yapılmış mezar odası kurgan tipi bir gömme geleneğini akla getirmektedir. Kafkaslar-İran ve Anadolu arasındaki yolları kesen, Pasinler ile Erzurum ovalarını birbirine bağlayan Deveboynu Geçidi’nin hemen önündeki bir noktada yer alması Tetikom’un stratejik bir rota üzerinde konumlanmış sınır karakolu işlevine sahip bir yerleşim olduğunu göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Tetikom, Geç Demir Çağı, Doğu Anadolu Arkeolojisi, Kurgan, Kırsal Mimari.

1 Prof. Dr., Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Ankara-Turkey. E-Posta: [email protected] ORCID: 0000-0001-7364-311X. 30 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

TETIKOM HÖYÜK (ERZURUM) EXCAVATIONS AND ITS CONTRIBUTION TO THE ARCHAEOLOGY OF THE IRON AGE IN NORTHEAST ANATOLIA

S. Yücel ŞENYURT1 ABSTRACT Located on the west end of Pasinler plain, Tetikom Höyük is a multi-period site of a small size having a height of 3 - 4 m and dimensions of approximately 150 x 110 m. The salvage excavations at Tetikom Höyük were conducted between 10 July 2003 – 15 October 2003 within the scope of the BTC Crude Oil Pipeline Salvage Excavations Project. Pursuant to the technical specifications of the project, the salvage excavations were carried out within a corridor with a width of 28 m where the pipeline would be laid along the south side of the höyük. The excavation works conducted on that restricted area had significant contributions to the archaeology of East Anatolia. Together with the pottery assemblage and the small finds, the architectural remains and burials revealed in a small area have been dated to the end of the Middle and Late Iron Age periods. The architectural remains of three building units (A-B-C) discovered right under the surface in A - 12 and A - 13 trenches are associated with a rural architecture of a group performing mainly stockbreeding activities. In the south side of the höyük, close to the remains of dwellings, nine burials were revealed, six of which were stone surrounded simple pit burials, and the remaining three consisted of pot burials. 20–25 m to the southwest of the höyük, the architectural remains of a previously robbed small tomb with a square-like plan were uncovered. Together with its location and the surrounding topographic structures, that small burial chamber built by stone could well be associated with a kurgan-type burial tradition. Its location on a point right in front of Deveboynu Pass, which intersects the roads between Caucasus-Iran and Anatolia and connecting the Pasinler and Erzurum plains to each other, demonstrate that Tetikom was a settlement functioning as a border post located on a strategic route. Keywords: Tetikom, Late Iron Age, Archaeology of Eastern Anatolia, Kurgan, Rural Architecture.

1 Prof. Dr., Ankara Hacı Bayram Veli University, Faculty of Letters, Department of Archaeology, Ankara-Turkey, e-mail: yucel.senyurt@hbv. edu.tr ORCID: 0000-0001-7364-311X. 31 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

ELBİSTAN KARAHÖYÜK VE HAMZATEPE KAZILARI 2015-2020

Bora UYSAL1 Ali ÇİFÇİ2 ÖZET Kahramanmaraş ili, Elbistan ilçesinin 10 km kuzeybatısında bulunan Elbistan Karahöyük, Karahüyük mahallesinin merkezindedir. Elbistan ovasının güneybatı kesiminde, Şar dağının kuzeyinde ve Ceyhan nehrine akan Hurman suyunun doğu kenarında kurulmuştur. Bölgedeki en büyük yerleşim yerlerinden biri olan bu höyük, bugünkü haliyle 450x300 m boyutlarında ve 21 m yüksekliğindedir. Elbistan Karahöyük ile ilişkili bir mezarlık alanı olan Hamzatepe ise höyüğün hemen yanında, Hurman suyunun batı kenarındadır. 1236 m rakımlı Hamzatepe, Karahöyük ile Izgın mahalleleri arasında uzanan tepeler silsilesinin kuzeydoğusundadır. Çalışmaların yapıldığı bölge, asıl tepenin kuzeydoğu ucunda yer alan ve yine Hamzatepe adıyla anılan 1214 m rakımlı bir uzantıdır. Bazı kesimleri kayalıklarla kaplı 380x380 m boyutlarındaki bu doğal tepenin korunan yüksekliği 48 m dir. Elbistan Karahöyük’te yapılan yeni kazılar, höyüğün kuzeyinde bulunan Kuzeybatı yamacı ve Kuzey düzlüğü olarak adlandırdığımız birbirine yakın iki bölgede başlatılmıştır. Kuzey düzlüğünde yapılan kazılarda 8 tabaka saptanmıştır. 1. tabaka Helenistik-Roma devirleri, 2. tabaka Geç Demir Devri, 3. tabaka Orta Demir Devri, 4. tabaka Erken Demir Devri, 5. tabaka Geç Tunç Çağı 3, 6. tabaka Geç Tunç Çağı 2 ve 7. tabaka Geç Tunç Çağı 1 şeklindedir. 8. tabakanın tarihlendirme çalışmaları tamamlanmamıştır. Buna bağlı olarak Geç Tunç Çağı stratigrafisinde değişiklik olabilecektir. Hamzatepe’de ise tepenin kuzey kesiminde yapılan kazılarda bazı mimari unsurlarla birlikte 29 urne, içinde taş çevrili bir mezarın yer aldığı bir kremasyon alanı ve bir toprak mezar açığa çıkarılmıştır. Söz konusu mezarlık alanı, urne formları ve ele geçen buluntulara göre Orta Demir Devri’ne tarihlendirilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Elbistan Karahöyük, Hamzatepe, Hititler, Demir Devri, Kremasyon.

1 Doç. Dr., Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, 58140, Sivas/TÜRKİYE, [email protected], ORCID: 0000-0001-5427-4662. 2 Dr. Öğr. Üyesi, Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, 34722, İstanbul/TÜRKİYE, [email protected] ORCID: 0000-0002-1404-9820. 32 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

ELBİSTAN KARAHÖYÜK AND HAMZATEPE EXCAVATIONS 2015-2020

Bora UYSAL1 Ali ÇİFÇİ2 ABSTRACT Elbistan Karahöyük, located 10 km northwest of the Elbistan district in the Kahramanmaraş province, is in the center of Karahüyük neighbourhood. It is situated in the southwestern part of the Elbistan Plain, in the north of the Şar Mountain and on the eastern edge of the Hurman stream flowing into the Ceyhan River. Being one of the largest settlements in the region, this mound is 450x300 m in size and 21 m in height in its present form. Hamzatepe, a cemetery area associated with Elbistan Karahöyük, is next to the mound, on the western edge of the Hurman stream. Hamzatepe, at an altitude of 1236 meters, is in the northeast of the range of hills between Karahöyük and Izgın neighbourhoods. The area where studies were carried out is at an altitude of 1214 m, also known as Hamzatepe, located at the northeast end of the main hill. The preserved height of this natural hill, some of which is covered with rocks, is 48 m and it measures 380x380 m in size. New excavations at Elbistan Karahöyük were initiated in two areas close to each other, which were labelled the Northwest Slope and Northern Plain located to the north of the mound. Eight settlement layers were identified during excavations on the Northern Plain of the mound. The first layer dated to the Hellenistic-Roman periods, the second layer associated with the Late Iron Age, the third layer identified as Middle Iron Age, the fourth layer belongs to Early Iron Age, while the fifth, sixth and seventh layers represent to the Late Bronze Age. The dating of the eighth layer, which is still being excavated, has not been completed. Accordingly, there may be changes in the Late Bronze Age stratigraphy. In Hamzatepe, 29 urn burials along with some architectural elements, a cremation area with a stone-surrounded tomb and a simple pit grave were unearthed on the northern part of the hill. The cemetery in question is dated to the Middle Iron Age according to the urn forms and finds.

Keywords: Elbistan Karahöyük, Hamzatepe, Hittites, Iron Age, Cremation.

1 Assoc. Prof. Dr., Sivas Cumhuriyet University, Faculty of Letters, Department of Archaeology, 58140, Sivas/Turkey, [email protected], ORCID: 0000-0001-5427-46622 Atatürk University PhD Candidate. Email:[email protected]. ORCID: 0000-0003-0927-2937. 2 Asst. Prof. Dr., Marmara University, Faculty of Arts and Sciences, Department of History, 34722, Istanbul/Turkey, [email protected], OR- CID: 0000-0002-1404-9820 33 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

KEBAN BARAJ GÖLÜ’NÜN TUNCELİ’DEKİ

ARKEOLOJİK YERLEŞİMLER ÜZERİNDE YARATTIĞI BAZI ETKİLER

Serkan ERDOĞAN1 ÖZET 1960’lı yılların sonlarında başlayan ve 1970’li yılların ortalarına doğru tamamlanan Elazığ ve Tunceli illeri arasındaki Keban Baraj Gölü, bölgedeki pek çok arkeolojik yerleşimi su altında bırakmıştır. Aynı yıllar içerisinde Keban Baraj Gölü sahası kapsamında gerçekleştirilen ve yeni bazı arkeolojik veriler elde edilmesiyle sonuçlanmış kurtarma kazıları, bölge arkeolojisine yönelik azımsanmayacak oranda katkılar sunmuştur. Ancak daha sonraki süreçte baraj gölünün etkilediği alanlarda uzun bir süre arkeolojik bir çalışma yapılmadığından su seviyesindeki istikrarsızlığın arkeolojik yerleşimlere yönelik ne tür etkilere yol açtığı anlaşılamamıştır. Bu etkilenmenin Keban Baraj Gölü’nün kuzey kıyılarını oluşturan Tunceli’deki arkeolojik kalıntılar için daha belirgin hale geldiğini saptamak yürütülen yüzey araştırmaları sayesinde mümkün olabilmektedir. Keban Baraj Gölü su seviyesinin yıllarca süregelen yükselip alçalması daha önce bilinmeyen bazı arkeolojik kalıntıların ortaya çıkmasına sebep olurken, öte taraftan aşındırmadan kaynaklı bazı höyük yerleşimlerinin arkeolojik kesitlerini açığa çıkarması nedeniyle yerleşimlerin içerdiği kültür katlarının daha iyi anlaşılmasına yol açmıştır. Baraj Gölü su seviyesinin yıl içerisindeki mevsimsel değişimi, Çemişgezek/Sakyol (Pulur) Höyüğü yakınlarındaki Kura – Aras Kültürü’ne ait Körkuyular Nekropolü ile Tunç çağlarıyla ilişkili görünen Kösesu mezarlarını gün yüzüne çıkartırken, Mazgirt yakınlarındaki Til-Kale Höyüğü’nün aşınma yoluyla oluşmuş güney yamacındaki kesit, Kalkolitik Çağ’dan Orta Çağ’a değin uzanan tabakaların varlığını bize göstermiştir. Mazgirt yakınlarındaki Göktepe Höyüğü’nde gözlemlenebilen baraj suyunun yarattığı aynı tahribat yerleşimin kısmen açığa çıkmasını sağlamıştır. Bununla birlikte Keban Baraj Gölü sularının altında kalan ve 1970’li yılların başlarında kurtarma kazıları tamamlanmış olan Çemişgezek yakınlarındaki Sakyol (Pulur) ve Yeniköy (Gavur) höyükleri, eylül ve kasım ayları arasında suların çekilmesinden ötürü bir kara parçası haline gelmektedir. Bu durum, her iki höyükte bölgenin arkeolojisine yeni veriler sunabilecek çeşitli envanterlik eserlerin açığa çıkmasına ve kimi yapıların daha iyi gözlemlenebilmesine olanak tanımaktadır.

Anahtar Kelimeler: Keban Baraj Gölü, Tunceli, Tunç Çağı, Çemişgezek, Mazgirt.

1 Dr. Öğr.Üyesi, Yozgat Bozok Üniversitesi, Fen – Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı, Erdoğan Akdağ Yerleşkesi, YOZGAT. E-Posta: [email protected] ORCID: 0000-0002-8049-8093.

34 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

SOME EFFECTS OF THE LAKE

ON THE ARCHEOLOGICAL SETTLEMENTS IN TUNCELİ

Serkan ERDOĞAN1 ABSTRACT Keban Dam Lake between Elazığ and Tunceli provinces, which was built in the late 1960s and completed in the mid-1970s, has submerged many archaeological settlements in the region. Salvage excavations carried out within the scope of the Keban Dam Lake site in the same years resulted in some new archaeological data and contributed substantially to the archeology of the region. However, since no archaeological studies have been carried out since then in the areas affected by the reservoir, the effects of the instability in the water level on the archaeological settlements has not been further understood. It is possible to say that the influence of the dam has become more evident for the archaeological remains in Tunceli, located on the northern shores of the Keban Dam Lake.On one hand the rise and fall of the Keban Dam Lake water level for years has led to the emergence of some previously unknown archaeological remains. However on the other hand, due to the exposure some archaeological sections from mound settlements have eroded. The seasonal variation of the water level of the dam lake during the year unearthed the Körkuyular necropolis of the Kura - Araxes Culture near the Çemişgezek / Sakyol (Pulur) Mound. Further, Kösesu tombs appear to be related to the Bronze Age. Exposed sections have also showed the existence of layers from the Chalcolithic Age to the Middle Ages. The same damage caused by the dam water that can also be observed in the Göktepe Mound near Mazgirt caused the settlement to be partially exposed as well. However, Sakyol (Pulur) and Yeniköy (Gâvur) mounds near Çemişgezek, which were submerged under the waters of the Keban Dam Lake and whose salvage excavations were completed in the early 1970s, have emerged as a piece of land due to the withdrawal of water between September and November. This situation makes it possible to unearth various inventory works that can present new data to the archaeology of the region and to better observe some structures in both mounds.

Keywords: Keban Dam Lake, Tunceli, Bronze Age, Çemişgezek, Mazgirt.

1 Asst. Prof. Dr., Yozgat Bozok University, Faculty of Science and Literature, The Department of Archaeology, Protohistory and Near Eastern Archaeology, Erdoğan Akdağ Campus, YOZGAT. E-Mail: [email protected] ORCID: 0000-0002-8049-8093. 35 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

ESKİ ÇAĞ’DA ORTA ARAS HAVZASI’NIN YERLEŞİM STRATEJİSİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Ayhan YARDIMCIEL1 ÖZET Orta Aras Havzası’nın Anadolu paydaşı (Kars, Iğdır, Doğubayazıt) Kafkasya, İran ve Anadolu’nun kesişme noktasında yer alan coğrafyadır. Büyük ve Küçük Ağrı Dağı, Aras Nehri, Arpaçay Nehri, -Aras Dağları gibi coğrafi aktörler aracılığı ile şekillenen coğrafyanın tarihsel süreci ve bunun karşılığı olarak arkeolojik mirası da oldukça zengindir. Orta Aras Havzası’nın kendi içinde de farklı kültür bölgelerine sahip olması göz önüne alındığında Yukarı Aras Havzası veya Van Gölü Havzası ile farklılıkları elbette bulunmaktadır. Bu farklılık özellikle Kalkolitik dönem yerleşmeleri için söz konusudur. Bununla birlikte Orta Aras Havzası İlk Tunç Çağı’ndan itibaren Doğu Anadolu Bölgesi ile Kafkasların diğer kültür bölgeleriyle benzer bir tarihsel süreç yaşamıştır. Orta Aras Havzası’nın kırılgan coğrafyasında önemli iki aktör bulunmaktadır. Bunlar; Ağrı Dağı yükseltisi ile kuzeyinde bulunan Iğdır Ovası’dır. 5137 metre yüksekliğe sahip Ağrı Dağı ile hemen komşusu olan 870 rakımlı Iğdır Ovası arasında var olan bu ciddi kod farkı ile Eski Çağ toplumlarının yaşam şekillerinden, tercih ettikleri ekonomik modele kadar hemen hemen hayatın her alanında etkili olmuşlardır. Bu sebeple bölge genel olarak pastoral yaşam döngüsü içinde ağırlıklı olarak Transhümanist bir yaşam şekline sahne olmuştur. Bir yerleşim yerine bağlı kalmak şartıyla kısmen yer değiştiren bu grupların mimari tarzları, yerleşim stratejileri gibi konular coğrafyanın iyi anlaşılması ile ancak anlamlı olabilmektedir. Yerleşim yerine sahip olmayan nekropoller, nerkopol alanına sahip olmayan yerleşim yerleri, Kale, Kale Kent, Savunma Tesisleri, ve Ağıllar gibi Tunç ve Demir Çağı toplumlarının geride bıraktıkları bu arkeolojik eserler bahsi geçen coğrafya temelli bir değerlendirme ile bu çalışmanın ana konusunu oluşturacaktır.

Anahtar Kelimeler: Eskiçağ, Orta Aras Havzası, Yerleşim Stratejisi, Ağrı Dağı, Transhümanizm.

1 Dr. Öğr. Üyesi, (Eskiçağ Tarihçisi), Kafkas Üniversitesi Sarıkamış Turizm Fakültesi Turizm Rehberliği Bölümü, Sarıkamış Yerleşkesi, Kars. E-posta: [email protected], ORCID: 0000-0003-4196-2102.

36 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

THOUGHTS ON SETTLEMENT STRATEGY OF THE MIDDLE ARAS BASIN

DURING ANTIQUITY

Ayhan YARDIMCIEL1 ABSTRACT The Anatolian region of the Middle Aras Basin (Kars, Iğdır, Doğubayazıt) is located at the intersection of Caucasia, Iran and Anatolia. Prominent features that shape the geographical region include the Ararat Mountains, Aras River, Arpaçay River, and Karasu-Aras Mountains. The archaeological heritage of this region is rich.The Middle Aras Basin has different cultural regions within the region itself, while it also has differences when compared to the Upper Aras Basin or Van Lake Basin. This difference is especially true during the Chalcolithic period. However, the Middle Aras Basin has experienced similar historical processes with the Eastern Anatolia Region and other cultural regions of the Caucasus since the Early Bronze Age. There are two important features in the varied geography of the Middle Aras Basin. These are the Iğdır Plain, located to the north, and Mount Ararat. There is an immense height difference between Mount Ararat (5137 m) and the Iğdır Plain (870 m). Both landforms have had a great influence in almost all areas of ancient life. For this reason, the region has been the scene of a predominantly transhumanist lifestyle. Aspects of settlements, such as architectural styles and communal strategies, can only be meaningful with a good understanding of the geography. The archaeological artefacts left behind by the Bronze and Iron Age societies such as necropoleis, and settlements that do not have a nekropole area, like a castle, citadel, defense walls, and folds will constitute the main subject of this study within a geography-based framework.

Keywords: Antiquity, Middle Aras Basin, Settlement Strategy, Mount Ararat, Transhumanism.

1 Asst. Prof. Dr. (Ancient Historian), Kafkas University Sarıkamış Tourism Faculty, Tourism Guidance Department, Campus-Sarıkamış, Kars. e-mail: [email protected], ORCID: 0000-0003-4196-2102. 37 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

YÜKSEK KIRSALIN DİRHELERİ: FARAŞİN YAYLASI ARKEOLOJİK PEYZAJI

Nilgün COŞKUN1 ÖZET

Van-Hakkâri-Şırnak sınırında yer alan Faraşin Yaylası, yaklaşık 2500 m rakımlı yüksek bir platodur. Derece, Çalyan, Yaşçimen, Rubil, Bincan gibi kaynağını yaylanın çevresindeki yüksek dağlardan alan onlarca küçük akarsu, bu alanda birleşerek Faraşin Suyu’nu (Yeşilöz) oluşturur. Akarsu, bu yüksek yaylada uzun bir müddet menderesler çizerek aktıktan sonra önce batıya ardından da güneye doğru derin ve dar vadilere girer ve güneyde yaklaşık 1200 m. rakımda Habur Nehri ile birleşir. Faraşin Suyu Vadisi, kuzey-güneye hattında bölgenin birincil yol hattıdır. Bu rota boyunca, nehrin Habur ile birleştiği alana kadar olan derin vadinin her iki kıyısı ile Faraşin Suyu’na birleşen küçük derelerin aktığı vadi yamaçlarında çok sayıda dirhe tespit edilmiştir. Zengin su kaynakları ile yayla, günümüzde de en önemli otlak alanlardan biridir ve çevre bölgelerden gelen göçerlerce mevsimsel olarak yoğun biçimde kullanılır. 2017 yılından itibaren devam eden Dağlık Şırnak (Şırnak İli Merkez, Güçlükonak, Uludere ve Beytüşşebap İlçeleri) Yüzey Araştırması kapsamında, 2020 yılında, Faraşin Yaylası’nda çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda; nehrin çizdiği menderesler çevresindeki sulak-bataklık alanların etrafında yer alan küçük doğal tepeler üzerinde ve yaylanın kuzeydoğu ucundaki yüksek alanlarda çok sayıda dirhe tespit edilmiştir. Dağlık Şırnak Yüzey Araştırması’nda çoğunluğu Hezil Suyu’nun doğusunda, Uludere ve Beytüşşebap’ta olmak üzere yaklaşık 200 adet dirhe türü yapı belgelenmiştir. Bu yapıların da büyük bir kısmı vadi yamaçlarındaki izlemsel noktalara konumlandırılmıştır; ancak Faraşin Yaylası dirhelerinin çoğu bu geniş düzlükte yer alır ve yayla büyük bir yaşamsal alan görüntüsündedir. Düzlükteki dirhelerin yanı sıra, yaylanın etrafını kuşatan yüksek dağ kuşakları üzerinde de dirheler bulunmaktadır. Yüzey araştırmalarımız sırasında tespit ettiğimiz dirhelerin sayıca en yoğun olduğu Faraşin Yaylası, bu geniş düzlüklerin Erken Demir Çağı’ndan itibaren bölge için önemli bir yerleşim merkezi karakterinde olduğunu göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Dağlık Şırnak, Faraşin Yaylası, Dirhe, Erken-Orta Demir Çağı.

1 Dr. Öğr. Üyesi, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü, Serinyol, Antakya, Hatay-Türkiye, E-posta: [email protected], ORCID: 0000-0003-0848-9413.

38 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

THE DIRHES OF THE HIGH RURAL AREA: THE ARCHAEOLOGICAL LANDSCAPE OF THE FARAŞIN PLATEAU

Nilgün COŞKUN1 ABSTRACT The Faraşin Plateau, situated on the border of Van, Hakkâri, and Şırnak is approximately 2500 meters above sea level. Dozens of small rivers including Derece, Çalyan, Yaşçimen, Rubil, Bincan, which originate in the high mountains around the highland, merge in this area and form the Faraşin River (Yeşilöz). After flowing for a long distance and creating meanders in this high elevation plateau, the river enters deep and narrow valleys first in the west and then in the south, where it joins with the Khabur River at an elevation of about 1200 meters. The Faraşin River Valley is the main road of the region in a north-south direction. Along this route, many dirhes have been identified on both sides of the deep valley up to the area where the river joins with Khabur, and on the slopes of the valleys where small streams flow into the Faraşin River. Due to its abundant sources of water, the highland is one of the most prominent pasture areas, even in the present day, and nomads from the surrounding region make intensive use of it on a seasonal basis. As part of the Mountainous Şırnak (Central, Güçlükonak, Uludere, and Beytüşşebap districts of the province of Şırnak) survey, which has been ongoing since 2017, research was conducted in the Faraşin Plateau in 2020. These efforts have revealed numerous dirhes on the small natural hills surrounding the wetlands and marshlands in the meanders that the river follows and in the elevated areas in the northeast edge of the highland. During the Mountainous Şırnak survey, approximately 200 dirhe-type structures were documented, most of them in Uludere and Beytüşşebap, and to the east of the Hezil River. Most of these structures were strategically positioned on vantage points on the slopes of the valley; however, the majority of the Faraşin Plateau dirhes are located on this large flat land, and the highland appears to be a large living area. In addition to the ones in the flatland, there are dirhes on the elevated mountain zones that surround the plateau. The Faraşin Plateau, which features the majority of the dirhes we have revealed during our survey, indicates that these wide plain lands constituted an important settlement starting from the Early Iron Age.

Keywords: Mountainous Şırnak, Faraşin Plateau, Dirhe, Early-Middle Iron Age.

1 Asst. Prof. Dr., Hatay Mustafa Kemal University, Department of Archaeology, Serinyol, Antakya, Hatay, Türkiye, e-mail: nilguncoskun@yahoo. com, Orcid: 0000-0003-0848-9413 . 39 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

KUZEYDOĞU ANADOLU’NUN ORTA DEMİR ÇAĞ SORUNU

Mehmet Ali ÖZDEMİR1 Mehmet IŞIKLI2 ÖZET Doğu Anadolu’nun Orta Demir Çağı (MÖ 8-6. yüzyıl) süreci büyük bir oranda Urartu ile özdeşleştirilmektedir. Urartu’nun varlığı özellikle kuruluş coğrafyası olan Van Havzası başta olmak üzere Orta Aras Havzası ve kısmen de Yukarı Fırat Bölümü’nde çok net bir şekilde izlenebilmektedir. Söz konusu bu alanlarda Urartu’nun kendine özgü seramiği, taş ve metal eserleri mimarisi ve yazılı belgeleri gözlenebilmektedir. Bilindiği üzere Orta Demir Çağı sürecinde Doğu Anadolu, sadece Urartu’dan ibaret değildi. Özellikle Urartu yazılı belgeleri Doğu Anadolu genelinde yerel krallıkların ve beyliklerin varlığından bahseder. Fakat bu yazılı belgeler de sözü edilen bu sosyo-politik oluşumların arkeolojik açıdan varlığına dair çok fazla bilgi sahibi değiliz. Bu bakımdan Urartu Krallığı’nın önemli bir yayılım alanı olan Kuzeydoğu Anadolu (Erzurum-Kars Platosu) ilginç bir örnek oluşturur. Bu bölgede Urartu varlığı ve ilişkisi her zaman tartışma konusu olagelmiştir. Yapılacak çalışmada Urartu’nun kuzey kesimini oluşturan Kuzeydoğu Anadolu topraklarının Urartu Dönemi (Orta Demir Çağı) sorunsalı ele alınacaktır. Bu kapsamda bölgede ilgili dönem malzemesi veren belli başlı kazılar ve yüzey araştırmaları üzerinden genel bir değerlendirme yapılacaktır. Bu çerçevede Kuzeydoğu Anadolu’nun Urartu dönemine karşılık gelen Orta Demir Çağı süreci arkeolojik ve filolojik veriler ışığında yorumlanacaktır.

Anahtar Kelimeler: Kuzeydoğu Anadolu, Orta Demir Çağı, Urartu Krallığı.

1 Doktora Öğrencisi, Atatürk Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü, Erzurum, E-Posta: [email protected] ORCID: 0000-0003-2740-7743. 2 Prof. Dr., Atatürk Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü, Erzurum, E-Posta: [email protected] ORCID: 0000-0001-6205-4117.

40 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

THE MIDDLE IRON AGE PROBLEM OF NORTHEAST ANATOLIA

Mehmet Ali ÖZDEMİR1 Mehmet IŞIKLI2 ABSTRACT The Middle Iron Age of Eastern Anatolia (8th–6th centuries BC) is largely associated with the Urartu Kingdom. The presence of Urartu can be observed very clearly in the Middle Aras Basin and partially in the Upper Euphrates, especially the Van Basin, which was its homeland geography. In these areas, Urartu’s unique ceramics, stone and metal works architecture and written documents can be observed. As it is known, Eastern Anatolia was not only composed of Urartu during the Middle Iron Age. Principally Urartian royal inscriptions mentioned the existence of local kingdoms and principalities in Eastern Anatolia. However, we do not know much about the archaeological existence of these socio-political organizations mentioned in these written documents. In this respect, Northeast Anatolia (Erzurum-Kars Plateau), which was an important spreading area of ​​the Urartu Kingdom, is an interesting example. The existence and relationship of Urartu in this region has always been a matter of debate. In this study, the problem of the Urartu Period (Middle Iron Age) of the Northeastern Anatolia lands that form the northern part of Urartu will be discussed. In this context, a general evaluation will be made based on the major excavations and surveys that provide material from the relevant period in the region. The Middle Iron Age period corresponding to the Urartu period of Northeast Anatolia will also be interpreted in light of archaeological and philological data.

Keywords: Northeast Anatolia, Middle Iron Age, Urartu Kingdom.

1 PhD Candidate, Atatürk University, Department of Archaeology, Erzurum, E-Posta: [email protected] ORCID: 0000-0003-2740-7743. 2 Prof. Dr., Atatürk University, Department of Archaeology Erzurum, E-Posta: [email protected] ORCID: 0000-0001-6205-4117. 41 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

URARTU KRALLIĞI’NIN MERKEZİ İLE BATI SINIRI ARASINDA BİR GEÇİŞ BÖLGESİ: SOLHAN Harun DANIŞMAZ1 Kemalettin KÖROĞLU2 ÖZET Doğu Anadolu Bölgesi’nin yüksek yaylaları üzerinde bulunan Bingöl’ün Solhan ilçesi Urartu Krallığı’nın merkezi bölgesi olan Van Gölü Havzası ile batısındaki -Malatya bölgesi arasında yer almaktadır. Günümüzde bölgeden geçen karayolu (İstanbul - İran Transit yolu) iki bölgeyi birbirine bağlayan önemli geçiş güzergâhlarından birini oluşturur. Orta Demir Çağı’nda da Urartu Krallığı’nın batıya ulaşan sefer yolunun bu bölgeden geçtiği varsayılmaktadır. Solhan bölgesinin Demir Çağı’na ait bilgilerimiz Solhan ilçe merkezinde bulunan Cankurtarantepe ve Murat Nehri kenarında yer alan ve kısa bir süre kurtarma kazısı yapılan Murat Tepe ve Murat Höyük ile sınırlıydı. 2019 yılında başladığımız yüzey araştırmalarında, Murat Nehri’nin kuzeyinde Solhan Kale, Gündoğdu ve Azat yerleşmeleri, Murat Nehri’nin güney kısmında ise Sükyan ve Derik Tepe tespit edildi. Bu durum sanılanın aksine Demir Çağı’nda bölgenin daha dinamik olduğuna işaret etmektedir. Solhan bölgesinde Demir Çağı’na tarihlenen yerleşmelerin mimarisi daha çok yerel karakterdedir. Bölgedeki bu yerleşmeler, Urartu Krallığı’nın merkezi bölgesinde karşılaşılan içerisinde tapınak ve saray kompleksleri, büyük depo yapıları bulunan Urartu kentlerine benzememektedir. Bu durum krallığın bölgeye olan etkisinin sınırlı kaldığına işaret etmektedir. Ayrıca yerleşmelerin mimarisi dışında çanak çömlek buluntuları da krallığın bölgeye etkisinin az olduğunu fakat buradaki aşiretlerin sınırlı da olsa bir şekilde krallıkla ilişkiler yürüttüklerini ortaya koymaktadır.

Anahtar Kelimeler: Bingöl, Solhan, Orta Demir Çağı, Urartu Krallığı, Aşiret Merkezleri.

1 Dr. Öğr. Üyesi, Munzur Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Eski Çağ Tarihi Anabilim Dalı, Tunceli-Türkiye. E-posta: harundanis- [email protected] ORCID: 0000-0003-3998-2235. 2 Prof. Dr., Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, İstanbul-Türkiye: [email protected] ORCID: 0000-0003-0933-5336. 42 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

BETWEEN THE CENTRE OF THE URARTIAN KINGDOM AND ITS WESTERN PERIPHERY: THE SOLHAN DISTRICT OF BİNGÖL

Harun DANIŞMAZ1 Kemalettin KÖROĞLU2 ABSTRACT Solhan district of Bingöl, located on the high plateaus of the Eastern Anatolia Region, is located between the Lake Van Basin, the central region of the Urartu Kingdom, and the Elâzığ-Malatya region to its western periphery. Today, the highway passing through the region (Istanbul - Iran Transit road) constitutes one of the important transit routes connecting these two regions. It is generally accepted that the military expedition routes used by the Urartu Kingdom to the west during the Middle Iron Age passed through this region. Prior to our survey in Solhan, our knowledge of the region’s Iron Age was limited to a few settlements. Surveys conducted in 2019 identified new settlements in the north and south of the . The architecture of the newly discovered settlements dating to the Iron Age in the Solhan region is mostly local. These settlements in the Solhan region do not resemble the Urartu cities/citadels with temple and palace complexes and large warehouse structures encountered in the central region of the kingdom. In addition to the architecture of the settlements, pottery finds also reveal that the kingdom had little influence on the region, which indicates that either the influence of the kingdom on the region remained limited or the tribes that were living in this region had limited relations with the kingdom.

Keywords: Bingöl, Solhan, Middle Iron Age, Urartian Kingdom, Tribal Centers.

1 Asst. Prof., Munzur University, Faculty of Letters, Ancient History Department, Tunceli-Turkey: E-posta: [email protected] ORCID: 0000-0003-3998-2235. 2 Prof. Dr., Marmara University, Literature and Science Faculty, Ancient History Department, Istanbul-Turkey: E-mail: kemalettin@marmara. edu.tr ORCID: 0000-0003-0933-5336. 43 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

URARTU’NUN BATIYA YAYILIMINDA TUNCELİ’NİN KONUMU: KURMİZAK KALESİ

Kenan ÖNCEL1 Umut PARLITI2 ÖZET Dağlık Doğu Anadolu sınırları içerisinde büyük bir güce sahip olan Urartu Krallığı, başkentinin yer aldığı Van’dan Kurmizak Kalesi’nin yer aldığı Tunceli yöresine ulaşımı oldukça yüksek ve engebeli olan Bingöl Dağları ve Altınova üzerinden sağlıyordu. Urartular bu kadar uzak bölgelere ulaşmak için oldukça sistemli, güvenliği sağlanan yol ağı inşa etmişlerdir. Yollar eyalet merkezlerine ulaşana kadar belirli aralıklarla kaleler, karakollar, konaklama istasyonlarıyla desteklenmiştir. Bu denli yoğun inşaat faaliyetinin temelinde merkeze taşınan maden, hayvan, insan ve tarım ürünleri ve diğer birçok vergi başlığı yatmaktadır. Düzenli verginin akışını sağlayabilecek, yolları güvence altında tutabilecek Urartu kalelerinden birisi olan Kurmizak Kalesi, eyalet merkezi olan Palu Kalesi’ne ulaşan yol üzerinde yer almaktadır. Urartu’nun Elazığ’ın kuzeyine ulaşmasında, kuzeyden elde edilen gelirlerin güvenli bir şekilde eyalet merkezlerine ulaşmasında Kurmizak Kalesi kilit rol üstleniyor olmalıydı. Kurmizak Kalesi, Ortaçağ’da gördüğü kullanımda erken dönemlere ait kalıntılar büyük bir tahribat yaşamıştır. Ancak Ortaçağ tabakasının altında kaldığı anlaşılan bazı Urartu sur birimlerinin görkemi, dağılımlarının kapladığı saha hesaplandığında zamanında oldukça güçlü bir merkezi kale olduğunu göstermektedir. Stratejik olarak da oldukça önemli bir yere konumlandırılan kalenin güneyinde Fırat Nehri ve ötesinde Elazığ Ovası; kuzeyinde sırtını yasladığı dağlık yörede Tunceli coğrafyası ve ötesinde Erzincan bulunmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Kurmizak Kalesi, Tunceli, Urartu, Yol Ağı, Belgeleme, Mimari.

1 Tunceli Arkeoloji Müzesi, Müdür, Moğoltay Mahallesi, Avukat Ali Demir Caddesi, No 5/1, e-posta: [email protected]. ORCID: 0000- 0002-3607-8737. 2 Dr., Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, e-posta: [email protected]. ORCID: 0000-0001-9895-4926. 44 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

THE POSITION OF TUNCELİ IN THE WEST EXPANSION OF URARTU: KURMİZAK FORTRESS Kenan ÖNCEL1 Umut PARLITI2 ABSTRACT The Urartu Kingdom, which had great power within the borders of the mountainous Eastern Anatolia region, provided transportation from Van, where its capital is located, to the Tunceli region, where the Kurmizak Fortress is located, through the quite high and rugged Bingöl Mountains and Altınova. The Urartians built a highly systematic and secured road network to reach such distant lands. These roads were supported at certain intervals by fortresses, outposts, and accommodation stations until they reached their state centers. Mineral, animal, human and agricultural products carried to the center, and many other tax headings, are the basis of such intensive construction activities. Kurmizak Fortress, one of the Urartian Fortresses that ensured the regular flow of tax and security along the road, is located on a road reaching the state center, Palu Fortress. Kurmizak Fortress would have played a key role in the transportation of Urartian goods to the north of Elazığ, and in the safeguarding of revenues from the north to the state centers. Ruins of the Kurmizak Fortress belonging to early periods, which were in use in the Middle Ages, suffered great destruction. However, the grandeur of some Urartian city walls, which are understood to remain under the Medieval layer, show that it would have been a strong central fortress during its use. The fortress is strategically located with the Euphrates River to the south, and the Tunceli mountainous region to the north.

Keywords: Kurmizak Fortress, Tunceli, Urartian, Road Network, Documentation, Architecture.

1 Tunceli Archaeological Museum, Director., Moğoltay Mahallesi, Avukat Ali Demir Caddesi, No 5/1, e-posta: [email protected]. OR- CID: 0000-0002-3607-8737. 2 Dr., Department of Archaeology, Faculty of Letters, Atatürk University, e-posta: [email protected]. ORCID: 0000-0001-9895-4926. 45 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

BAŞKENT TUŞPA’NIN KONAKLARI

Erkan KONYAR1 ÖZET Başkent Tuşpa Sitadelinde ve kuzeyi boyunca uzanan höyüğünde 2010-2019 yılları arasında sürdürülen kazı çalışmalarında sitadelin ve aşağı yerleşmesinin kronolojisi ve stratigrafisi yanında yapıların mimari özellikleri hakkında yeni sonuçlara ulaşılmıştır. Sitadel alanında Analı Kız, Minua Çeşmesi, Sardurburç, Horhor Çeşmesi, Eski Saray, Yeni Saray ve Kaya Mezarlarında; Höyükte ise Urartu ile Post Urartu/Geç Demir Çağı katmanlarında ayrıntılı kazı ve belgeleme çalışması yapılabilmiştir. M. T. Tarhan başkanlığında 1989–1991 yılları arasında sürdürülen kazı çalışmalarında, höyüğün batı uç noktasında, 15 odadan oluşan bir Urartu yapısı ortaya çıkarılmıştır. Sitadel girişine yakınlığı, taş temellerinin niteliği, sahip olduğu oda sayısı gibi nedenlerden ötürü yapının “soylu seçkin ailelerce” kullanılan bir ev olduğu belirtilmektedir. Demir ve tunçtan ok uçları, fibula, zırh pulları, kemik mühür, taş amulet, kurşun iğne ile iri depo kapları, çanak ve çömlek türleri, at biçimli riton ve ikiz kaplar, öne sürülen niteliğini pekiştiren buluntulardandır. Özellikle 2016-2019 yılı kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan bir diğer Urartu yapısı ve in situ buluntu topluluğu, Urartu aşağı yerleşmelerindeki yapı dokusu hakkında yeni veriler sunmuştur. 400 m2’lik yaklaşık kare bir plana sahip yapı kompleksi birbirine bağlı 10 ayrı birimden oluşur. Merkezde her köşesinde birer sütun bulunan bir salon ve bu salonun güney ve kuzeyinde yaklaşık aynı uzunlukta ve daha dar birer salon/işlik yer alır. Doğu ve batısında ise birbirine kapı açıklıkları ile bağlı odalar yer alır. Batı duvarı boyunca sundurmalı olan yapının doğusunda ise zemini taş döşeli avlu bulunur. Bu bölümdeki çevresel düzenlemeler ve drenaj kanalları yapının mimari niteliğini belirleyen diğer unsurlardır. Yapının tümünde ortaya çıkarılan in situ buluntular bir bütün olarak değerlendirildiğinde bu alanın Urartu’nun seçkin sınıfına ait bir konut olarak kullanıldığı öne sürülebilir. Öncelikle küçük odalar ve bazı salonlar içinden çıkan çanak-çömlek parçaları, depolama kapları, silo, ocak ve tandırlar ile buğday, arpa ve küçükbaş hayvan kalıntıları evsel bir mekâna işaret eder. Çivi yazılı tablet, bulla, boğa başı biçimli aplik ve bazı çanak-çömlekler ile çok sayıdaki mühür ise yapının idari mekanizma ile ilişkili sakinlerine işaret etmektedir. Yine çeşitli alanlardan ortaya çıkarılan çok sayıda tunç takılar, Urartu saray malları olarak tanımlanan çanak-çömlek parçaları ve özel kap tipleri yapının özel niteliğine işaret eden diğer buluntulardandır.

Anahtar Kelimeler: Van, Tušpa, Höyük, Urartu, Aşağı Şehir.

1 Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı, İstanbul, E-posta: [email protected], ORCID: 0000-0002- 1256-5960.

46 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

MANSIONS OF THE CAPITAL TUSPA

Erkan KONYAR1 ABSTRACT Excavations carried out between 2010–2019 at the capital Tuspa Citadel and the mound extending along its north revealed new data about the chronology and stratigraphy of the citadel and its lower settlement, as well as the architectural features of the buildings. Detailed excavation and documentation was carried out at Analı Kız, Minua Fountain, Sardurburç, Horhor Fountain, Old Palace, New Palace, the Rock Tombs at the Citadel area, and at Urartian and Post-Urartian/Late Iron Age layers of the Mound. During the excavations conducted between 1989 and 1991 by M. T. Tarhan and his team, an Urartian structure consisting of 15 rooms was unearthed at the western end of the mound. Due to its proximity to the citadel entrance, the quality of its stone foundations, and the number of rooms, it was concluded that the building was used by “noble distinguished families”. The iron and bronze arrowheads, fibula, armor scales, bone seal, stone amulet, large storage vessels with lead needles, various types of pottery, horse-shaped rhytons and twin-cups are among the finds that further reinforce this idea. Another Urartian structure and the in situ assemblage unearthed during the 2016–2019 excavations provided new data on the architectural fabric of the Urartian lower settlements. The building complex, which had an approximate square plan of 400 m2, consisted of 10 connected units. There was a hall with columns on each corner in the center and two other narrower halls/workshops of approximately the same length to its south and north. On the east and west, there were rooms connected by doorways. The structure featured a porch along its western wall and a courtyard with a stone-paved floor to its east. Environmental planning and drainage channels in this area are considered as other elements that help determine the architectural character of the building. In light of evaluating the in situ finds unearthed in the whole structure, it can be argued that this structure functioned as a residence for the Urartian elite. The pottery fragments, storage containers, silo, stove, and tandır, remains of wheat, barley and ovine found in small rooms and some halls indicate a domestic space. The cuneiform tablets, bulla, bull-head appliqué, and some pottery fragments and numerous seals indicate that the residents of the building were associated with the administrative mechanism. The large number of bronze jewelry unearthed from various areas, pottery fragments identified as Urartian palace wares, and unique vessel types are among the other finds that point to the special character of the building.

Keywords: Van, Tušpa, Mound, Urartu, Lower Settlements.

1 Assoc. Prof. Dr., Istanbul University, Faculty of Letters Department of Ancient History. email: [email protected], ORCİD: 0000-0002-1256- 5960. 47 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

YER ALTINDAN YER ÜSTÜNE :

TUŞPA SİTADELİNDEKİ KRALİ KAYA MEZARLARININ GELİŞİMİ

Bülent GENÇ1 ÖZET Urartuların kaya mezarları günümüze ulaşmış örnekleriyle belirgin bir sınıflamaya olanak veren ortak özellikler de gösterir. Krali kaya mezarları ve yer altı oyma oda mezarları gibi türlere ayrılan bu örnekler krallığın hegemonyası süresince oldukça geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Bugün kaya mezarlarının kronolojisi tartışılan konuların başında gelir. Üzerinde kendi yıllıklarının kaleme alındığı yazıt bulunan I. Argişti mezarı dışındakiler için kronolojileri hakkında belirleme yapabileceğimiz yeterli kanıt bulunmaz. Bunların mimari tasarım ve yapısal özellikleri üzerinden tarihlendirme önerileri yapılabilmektedir. Yer altına yapılmış oda mezarlar ise Urartu coğrafyasında en yaygın görülen mezar biçimidir. Başkent Tuşpa’da ortaya çıkarılan BG90 yer altı kaya mezarı konumu ve planlaması açısından şimdilik başkentteki tek örneği temsil etmektedir. Planlama açısından Van Gölü Havzası’nda Karagündüz ve Altıntepe gibi yerleşimlerde yer altına inşa edilerek oluşturulmuş örnekleri bilinen bu mezar türünün Van Kalesi’nde daha büyük boyutlu tasarlanmış olması dikkate değerdir. Özellikle krali mezar geleneğinin gelişimi hakkında yeni fikirler vermektedir. Bu kapsamda sitadelde tek odalı kaya mezarlarından çok odalı kaya mezarlarına geçiş aşamaları ele alınmaktadır. Krali kaya mezarlarının yer altı ve yer üstü inşa biçimleri ve mimari özellikleri tartışılmaktadır. Krallığın erken dönem gömü geleneklerinin sitadeldeki karşılığı ve kaya mezarlarının kronolojileri yeniden gözden geçirilmektedir. Ayrıca üst yapı ve kapı gibi çeşitli mimari özelliklerin dönüşümleri de incelenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Urartu, Tuşpa, Van Kalesi, Krali kaya mezarları, Yer altı oda mezar.

1 Doç. Dr., Mardin Artuklu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, Artuklu-Mardin-Türkiye, E-Posta: [email protected] ORCİD: 0000-0001-9328-1339.

48 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

FROM UNDERGROUND TO ABOVE-GROUND: DEVELOPMENT OF THE ROYAL ROCK-CUT TOMBS IN TUSHPA CITADEL

Bülent GENÇ1 ABSTRACT Numerous examples of Urartian rock-cut tombs exhibit similar characteristics, allowing for a certain classification. These examples, some of which can be classified as royal rock-cut tombs and underground- carved burial chambers, were widespread along the vast region throughout the kingdom’s reign. The chronology of the rock-cut tombs are part of ongoing scholarly debate. Except the Argišti I Tomb, where his chronicles were inscribed, other funerary architecture examples lack evidence for chronological assessments. However, suggestions can be made based on their planning and structural features. Underground burial chambers, on the other hand, were the most widespread form of funerary architecture throughout the Urartian world. Regarding its location and planning, the BG90 underground rock-cut tomb represents a unique example of this form discovered in the capital so far. In terms of planning, similar examples are known from the Karagündüz and Altıntepe settlements in the Lake Van Basin; however, it is noteworthy that this grave type was built in larger sizes in the Van Fortress. In this regard, the tomb provides new insights into the evolution of Urartian royal funerary architecture. In this context, the transition stages from single- room rock tombs to multi-room rock tombs in the citadel are discussed. The underground and above-ground construction and architectural features of the royal rock tombs are discussed. The reflection of the early burial traditions of the kingdom on the citadel and the chronology of the rock tombs are reviewed. In addition, transformations of various architectural features such as superstructures and doors are also examined.

Keywords: Urartu, Tushpa, Van fortress, Royal rock-cut tombs, Underground burial chamber.

1 Assoc. Prof. Dr., Mardin Artuklu University, Faculty of Letter, Department of Archaeology, Artuklu-Mardin-Turkey, E-Mail: bulendgenc@ hotmail.com ORCID: 0000-0001-9328-1339. 49 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

HARPUT İÇ KALE’DEKİ URARTU AÇIK HAVA TAPINIM ALANLARI

İsmail AYTAÇ1 ÖZET Harput İç Kale’de yerleşim yaklaşık MÖ 8. yüzyıldan 1930’lu yıllara kadar kesintisiz bir şekilde devam etmiştir. Urartu dininde tapınak ve mezarlık alanların yanı sıra bir diğer önemli tapınım alanı da açık hava tapınım alanlarıdır. Harput İç Kale 1. Bölgede (Sarayönü) yer alan ve Urartu açık hava tapınım alanı ile ilişkili olduğunu düşündüğümüz, basamaklı kanal, kanal, merdiven basamakları ve kaya çanakları tespit edilmiştir. 6. Bölgede (Ompa) ise farklı ölçülerde kaya çanakları ve merdiven basamakları yine Urartu açık hava tapınım alanı ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bu kutsal alanda iki adet Urartu sarnıcı da bulunmaktadır. 1. Bölge ve 6. Bölgede bulunan Urartu açık hava tapınım alanı ile ilişkili olduğunu düşündüğümüz kutsal alanın, Orta Çağ yapılarının altında kalması nedeniyle yalnızca belirli kısımları ortaya çıkarılabilmiştir. Ayrıca kalenin güney kesimlerinde Eski Pertek Kalesinde bulunan kapı/koltuk ile büyük bir benzerlik gösteren kapı/koltuk bulunmaktadır. Bu kapı/koltuğun hemen kuzeydoğusunda ana kayaya oyulmuş oturma yerlerine benzeyen yapı da yer almaktadır. Bu nitel araştırmada, Harput İç Kale’de ortaya çıkartılan kaya çanakları, basamaklı kanal, kanal, merdiven basamakları ve kapı/koltuk gibi mimari yapıların, Urartu coğrafyasındaki benzer örnekleri ile kıyaslanarak, bilim dünyasına tanıtılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Harput İç Kale, Urartu, Urartu Açık Hava Tapınım Alanları, Kaya Çanakları.

1 Prof. Dr., Fırat Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi A Blok. Kampüs içi Elazığ/Merkez, [email protected] ORCID: 0000-0002-2427- 2911.

50 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

URARTU OPEN AIR SANCTUARIES IN HARPUT INNER CASTLE

İsmail AYTAÇ1 ABSTRACT The settlement in the Harput Inner Fortress continued uninterrupted from the 8th century BC until the 1930s. In addition to the temples and cemeteries in the Urartian religion, an important temple area was the open air worship areas. The stepped canal, channel, stair steps and rock bowls, which are thought to be related to the Urartu open-air sanctuary, located in the 1st Region (Sarayönü) of the Harput Inner Fortress have been identified. It is thought that the different sizes of rock pots and stair steps in the 6th Region (Ompa) are also related to the Urartu open-air sanctuary. There are also two Urartian cisterns in this sacred area. Due to the fact that the sanctuary, which we think is related to the Urartu open-air temple located in the 1st Region and the 6th Region, is under the medieval buildings, certain parts have been unearthed. In addition, in the southern part of the castle, there is a door/seat, which is very similar to the door/seat in the Eski Pertek Castle. To the northeast of this door/seat, there is a structure similar to the seats carved into the bedrock. In this qualitative research, architectural structures such as rock bowls, stepped canal, canal, stair steps and doors/seats unearthed in Harput Inner Castle will be introduced by comparing them with similar examples in Urartu geography.

Keywords: Harput Inner Castle, Urartu, Urartu Open Air Temples, Rock Bowls.

1 Prof. Dr., Fırat University, Faculty of Fine Arts A Block. On-campus Elazig / Center, [email protected], ORCID: 0000-0002-2427-2911

51 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

VAN GÖLÜ HAVZASINDA URARTU TAŞ OCAKÇILIĞI ÜZERİNE YENİ GÖZLEMLER

Rıfat KUVANÇ1 ÖZET Türkiye’nin Doğu Bölgesi, Ermenistan ve Kuzeybatı İran’daki Urartu mimari kalıntıları oldukça yoğun bir taş ocakçılığının varlığını ortaya koymaktadır. Önemli kraliyet merkezlerindeki inşa malzemelerinin yapısı göz önüne alındığında, inşa malzemelerinin yoğun biçimde yerleşimin kurulduğu alan ile yakın çevresinden elde edildiği görülmektedir. Bunun yanı sıra uzak alan taş ocakçılığı da yoğun biçimde gerçekleştirilmiştir. Taşların çıkarılması, taşınması ve işlenmesi oldukça zor bir iştir ve bu çok büyük bir işgücü ile gerçekleştirilmiştir. Urartular bu süreçleri, işgücünü etkili olarak kullanan bir yönetim organizasyonu ve oldukça ileri bir düzeye gelmiş metal teknolojisi ile aşmıştır. Özellikle demirden yapılmış sivri ve küt uçlu keski, kazma, çekiç ve kaldıraçların içinde yer aldığı aletler bu işlemin kolaylaştırılmasını sağlamıştır. Urartu Krallığı taş ocakçılığı konusunda MÖ 1. binyıl Anadolu ve Yakın Doğu kültürleri içerisinde oldukça ilgi çekici bir başlangıç gerçekleştirmiştir. Krallığın kuruluşunun ilan edildiği Van Kalesi’nin kuzeybatı uç noktasındaki Sardurburç Yapısı’nda yer alan yazıtlar ilk kez bir taş ocağının ismine, Alniunu kentine, kaynaklık etmektedir. Bunun yanı sıra Van Gölü Havzası’ndaki Van Kalesi, Zivistan, Aşağı ve Yukarı Anzaf, Aznavurtepe, Ayanis, Çavuştepe, Körzüt ve Keçikıran gibi kalelerin ile özellikle Minua Kanalı gibi önemli su tesisleri yakınındaki izler taş işçiliğinin aşamaları hakkında yeni bilgiler sunmuştur. Urartu merkezlerindeki ana inşa malzemesi olarak ön plana çıkan taşın öncelikle petrografik özelliklerini belirlemek amacıyla çok sayıda örnek üzerinde ince kesit analizleri de gerçekleştirilmiştir. İnce kesit analizleri Urartu merkezlerinde kireçtaşı, traverten, kumtaşı gibi sedimanter kayaçlar ile gabro, bazalt ve andezit gibi magmatik kayaçların yoğun bir biçimde kullanımını ortaya koymaktadır. Van Ovası ve yakın çevresindeki Van Kalesi, Zivistan, Toprakkale ve Çavuştepe gibi krali merkezler ile Minua Kanalı’nda yoğun bir traverten kullanımı tespit edilmiştir. Van Gölü’nün doğu ve kuzey kıyıları boyunca ön plana çıkan Ayanis, Körzüt, Keçikıran, Aznavurtepe ve Kayalıdere gibi merkezlerde ise magmatik kayaçların yoğun kullanımı görülmektedir. Bu durum inşa edilen merkezlerin kurulmuş olduğu alanların jeolojik yapısı ile de paralellik göstermektedir. Bunun yanı sıra Urartular’ın hem dini hem de krali metinlerinin yazıldığı çivi yazıtlı inşa blokları ile steller için ise özellikle volkanik kayaçlar tercih edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Urartu, Taş ocakçılığı, Van Kalesi, İnşa taşları, İnce-kesit analizleri.

1 Dr. Öğr. Üyesi, Iğdır Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Iğdır-Türkiye, [email protected], ORCID: 0000-0003- 0198-8754. 52 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

NEW OBSERVATIONS ON URARTIAN QUARRYING IN LAKE VAN BASIN

Rıfat KUVANÇ1 ABSTRACT Urartian architectural remains in the Eastern Anatolia Region of Turkey, Armenia, and Northwest Iran reveal the existence of intense quarrying. Considering the structure of the building materials at important royal centers, it can be seen that the building materials are densely obtained from the area where the settlement was established and its immediate vicinity. Also, remote area quarrying has been carried out intensively. Quarrying, transporting, and processing stones is strenuous and achieved by organising a large labor force. Urartians overcame this problem with a management organization that used the labor force effectively and by utilising highly advanced metal technology. In particular, tools used included iron pointed and flat chisels, pickaxes, hammers, and levers to facilitate this process. The Urartian Kingdom had an interesting beginning in quarrying in the 1st millennium BC for Anatolian and Near Eastern cultures. The inscriptions on the structure of Sardurburg at the northwestern end of the Van Fortress, where the kingdom was founded, provide the name of a stone quarry, in the city of Alniunu, for the first time. Also, the traces near the Van Fortress, Zivistan, Lower and Upper Anzaf, Aznavurtepe, Ayanis, Çavuştepe, Körzüt and Keçikıran and water facilities such as Minua Canal in the Lake Van Basin provide new information regarding stages of quarrying. Thin section analyzes were also carried out on many samples to determine the petrographic properties of stones, which stand out as the main building material in Urartian centers. Thin section analysis reveals the intense use of sedimentary rocks such as limestone, travertine, sandstone, and igneous rocks such as gabbro, basalt, and andesite in Urartian centers. Intensive use of travertine has been identified in the Van Plain and its immediate surroundings, such as Van Castle, Zivistan, Toprakkale and Çavuştepe, and the Minua Canal. Intense use of igneous rocks has been observed in centers such as Ayanis, Körzüt, Keçikıran, Aznavurtepe, and Kayalıdere, which stand out along the eastern and northern coasts of Lake Van. This situation is parallelled with the geological structure of the areas where the centers were built. Also, igneous rocks were preferred especially for building blocks and stelae with cuneiform inscriptions on which both religious and royal texts were written.

Keywords: Urartian, Quarrying, Van Fortress, Building stones, Thin-section analysis.

1 Asst. Prof. Dr., Igdır University, Faculty of Science and Letters, Department of Art History, Igdir-Turkey, [email protected], ORCID: 0000-0003-0198-8754. 53 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

MURAT HÖYÜK DEMİR ÇAĞI SERAMİKLERİNİN ARKEOMETRİK ANALİZLERİ

Ali Akın AKYOL1 Abdulkadir ÖZDEMİR2 ÖZET Murat Höyük, Doğu Anadolu Bölgesi, Bingöl ili Solhan ilçesinde yer alan Murat köyü sınırları içerisinde konumlanmıştır. Murat Höyük’te gerçekleştirilen kurtarma kazılarında, dört ana kültür evresi (I-IV) tespit edilmiştir. Bu çalışmaya konu olan ve arkeometrik analizleri yapılan seramikler; II. Tabaka Orta Demir Çağı/Urartu (MÖ 9-6. yüzyıl) ve III. Tabaka Erken Demir Çağı’na (MÖ 12-10. yüzyıl) tarihlendirilmektedir. II. tabaka, iki yapı evreli anıtsal bir yapı ve buna bağlı mekanlardan oluşan mimariyle temsil edilmektedir. El yapımı ve çarkta üretilen seramiklerin büyük çoğunluğunu yerel üretim seramikler oluşturmakta, diğer grubu ise Urartu/Yeni Assur kap tiplerinin biçimsel taklitleri oluşturmaktadır. III. tabaka, doğal çay taşlardan inşa edilen birbirine bitişik dörtgen planlı yapılarla temsil edilmektedir. Bu yapıların içerisinden in situ olarak ele geçen sağlam yivli kaplar, dönemin karakteristik Erken Demir Çağı seramik repertuvarına aittir. Murat Höyük’ten Demir Çağı tabalarına ait 16 örnek seçilerek arkeometrik tekniklerle incelenmiştir. Örneklerin belgeleme çalışmaları kapsamında; örneklerin hamur renkleri dijital renk ölçer (kromametre) ile, seramiklerin kalınlıkları da dijital kalınlık ölçer (thicknessmeter) ile belirlenmiştir. Arkeometrik çalışmalar kapsamında örneklerin petrografik özellikleri ince kesitleri üzerinden optik mikroskop analizi ile, kimyasal bileşimleri de Polarize Enerji Dağılımlı X-ışını Floresan (PED-XRF) analizi ile incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Arkeometri, Seramik Analizleri, XRF, Demir Çağ Seramikleri, Doğu Anadolu.

1 Doç. Dr., Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü, TR-06830, Gölbaşı / Ankara, TÜRKİYE. E-Posta: [email protected] ORCID: 0000-0002-4174-575X. 2 Dr. Öğr. Üyesi, Fırat Üniversitesi, İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Arkeoloji Bölümü, TR-23200, Elazığ, TÜRKİYE. E-Posta: akadir23@ gmail.com ORCID: 0000-0003-3333-9118. 54 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

ARCHAEOMETRIC ANALYSES OF IRON AGE CERAMICS FROM MURAT HÖYÜK

Ali Akın AKYOL1 Abdulkadir ÖZDEMİR2 ABSTRACT Murat Höyük is located within the borders of Murat village in the Solhan District of Bingol Province, Eastern Anatolia. Four main cultural phases (I–IV) were identified during rescue excavations carried out in Murat Höyük. The focus of this paper is the archaeometric study of the ceramics from layer II (Middle Iron Age/ Urartu:9th–6th century BC) and layer II (Early Iron Age: 12th–10th century BC). Layer II is represented by a monumental building with two building phases and architecture consisting of spaces connected to the main buildings. Most of the hand-made and wheel-produced ceramics are locally produced ceramics, while the other group consists of formal imitations of Urartu/Neo-Assyrian vessel types. Layer III is represented by adjacent quadrangular structures built of natural tea stones. The robust grooved vessels found in-situ among these structures belong to the Early Iron Age ceramic repertoire characteristic of the period. Sixteen samples belonging to the Iron Age layers from Murat Höyük were selected and analyzed by archaeometric techniques. The colors of the samples were determined with a digital color meter (chromameter) and the thickness of the ceramics was determined with a digital thickness meter. Within the scope of archaeometric studies, the petrographic properties of the samples were determined by optical microscopy analysis on thin sections, and their chemical compositions were examined by Polarized Energy Dispersive X-ray Fluorescence (PED-XRF) analysis.

Keywords: Archaeometry, Ceramic Analyses, XRF, Iron Age Ceramics, Eastern Anatolia.

1 Assoc. Prof. Dr., Ankara Haci Bayram Veli University, Faculty of Fine Arts, Department of Conservation and Restoration of Cultural Proper- ties, TR-06830, Gölbaşı / Ankara, TURKEY. E-Mail: [email protected] ORCID: 0000-0002-4174-575X. 2 Asst. Prof. Dr., Fırat University, Faculty of Humanities and Social Sciences, Department of Archaeology, TR-23200, Elazığ, TURKEY. E-Mail: [email protected] ORCID: 0000-0003-3333-9118. 55 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

URARTU KRALLIĞI’NDA ÇİNKO METALÜRJİSİ: BİNGÖL AŞAĞI KALEKÖY BARAJI KURTARMA KAZISI BULUNTULARININ ARKEOMETRİK İNCELEMELERİNDEN İLK TESPİTLER

Ümit GÜDER1 ÖZET Bingöl’ün Solhan ilçesi sınırları içerisinde, Murat Nehri kıyısında konumlanan iki höyük olan Murat Tepe ve Murat Höyük’te gerçekleştirilen kurtarma kazılarında ortaya çıkarılan Orta Demir Çağı/Urartu Krallığı dönemine ait metal buluntular, Urartu metal üretim kültürü hakkında zengin verilerin elde edilmesini sağlamıştır. Bu çalışmada, Murat Tepe’de 2018 yılında bir mezar buluntusu olarak ele geçen kemer parçaları ve Murat Höyük’te 2019 yılında bulunan bir burgulu bilezik ve bir yüzükte gerçekleştirilen arkeometrik çalışmaların sonuçları paylaşılacaktır. Buluntuların içyapısal ve kimyasal özelliklerini tespit etmeye yönelik gerçekleştirilen metalografi, taşınabilir XRF (pXRF), Taramalı Elektron Mikroskobu ve Enerji Dağılımlı X-Işını Spektrometresi (SEM-EDS) ve mikro-sertlik analizi sonuçları, buluntuların malzemesinde çinkonun bilinçli bir şekilde alaşım katkısı olarak değerlendirildiğini işaret etmektedir. Murat Tepe Kemeri kimyasal kompozisyonunda bakırda kalay ile birlikte çinkonun bulunduğu görülürken, Murat Höyük’ten bilezik ve yüzükteki bakır ve çinko oranı, kullanılan metalin pirinç olarak tanımlanabileceğini göstermektedir. Bugüne kadar arkeometrik çalışmalarda benzer türde metallerin kullanımına çok az sayıda Urartu Krallığı’na ait buluntuda rastlanmıştır. Roma dönemine kadar çinkonun Yakın Doğu ve Akdeniz’de yaygın bir metalürjik kullanımı olmadığı değerlendirilmektedir. Bunun nedeni çinkonun madenden elde edilmesi ve alaşımlara eklenmesinde, özellikle düşük erime ve buharlaşma sıcaklıklarının etkisiyle bazı teknik güçlüklerin bulunmasıdır. Erken dönemlerde çinkoca zengin metallerden üretilmiş buluntuların yenilikçi denemelerin ürünleri olarak bölgeleriyle sınırlı olarak kaldığı düşünülmektedir. Demir metalürjisi, döküm işçiliği ve dövme teknikleri konusunda yüksek bir teknolojik kültüre sahip olan Urartuların çinko metalürjisindeki becerilerinin izlerinin bu çalışmanın konusu olan buluntular ile paylaşılması hedeflenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Doğu Anadolu, Murat Tepe, Murat Höyük, Arkeometri, Metal Eserler Çinko, Pirinç.

1 Dr. Öğr. Üyesi, Alexander von Humboldt Doktora Sonrası Bursiyeri, Max-Planck-Institut für Eisenforschung, Düsseldorf, Almanya, u.guder@ mpie.de ORCID: 0000-0002-4156-2339. 56 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

ZINC METALLURGY IN URARTIAN KINGDOM: FIRST FINDINGS FROM ARCHAEOMETRIC INVESTIGATION OF BİNGÖL LOWER KALEKÖY DAM SALVAGE EXCAVATION FINDS Ümit GÜDER1 ABSTRACT In 2018 and 2019, salvage excavations were undertaken at Murat Tepe and Murat Höyük, two mounds that lie on the banks of the Murat River in the Solhan district of Bingöl province in Eastern Anatolia. The metal finds that resulted from those excavations and unearthed in phases dated to the Middle Iron Age/Urartu Kingdom period provided rich data on the Urartian metal production culture. In this study, the results of archeometric analyses performed on a twisted bracelet and a ring found in Murat Höyük in 2019, and belt fragments unearthed as a grave find in Murat Tepe in 2018 will be presented. Based on the results of metallography, portable XRF (pXRF), scanning electron microscopy, energy dispersive X-ray spectrometry (SEM-EDS), and micro-hardness analyses, the finds indicate that zinc was deliberately used as an alloy additive. While it was detected that the chemical composition of the Murat Tepe Belt consisted of zinc together with tin and copper, the ratio of copper and zinc in the bracelet and ring from Murat Höyük demonstrates that the metal used can be defined as brass. Until today, the use of similar types of metals has been encountered from a few Urartu Kingdom finds. It is considered that until the Roman period, zinc did not have common metallurgical use in the Near East and the Mediterranean. The finds produced from zinc-rich metals from the early periods remained limited to their regions as the products of innovative experiments. The reason for this might be the technical difficulties in smelting zinc from ores and adding it to alloys due to its low melting point and high volatility. It is well understood that the Urartu civilization was advanced in metal production technologies in the means of casting and working of bronze, besides iron metallurgy. This study aims to contribute to our limited knowledge of zinc metallurgy in the Urartu Kingdom and the wider region.

Keywords: Eastern Anatolia, Murat Tepe, Murat Höyük, Archaeometry, Metal Artifacts, Zinc, Brass.

1 Asst. Prof. Dr., Alexander von Humboldt Research Fellow, Max-Planck-Institut für Eisenforschung, Düsseldorf, Germany, [email protected], ORCID: 0000-0002-4156-2339. 57 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

MÜZELERDE ARKEOLOJİK KAZILARDAN GELMEYEN ESERLERİN BİLİMSEL ÇALIŞMA SORUNLARI: KUZEYDOĞU ANADOLU’NUN METAL SİLAHLARI ÖRNEĞİ

Gülşah ALTUNKAYNAK1 ÖZET Ülkemiz genelinde müzelerde bulunan eserlerin büyük bölümü, tabakası belli olmayan eserlerden oluşmaktadır. Bu durum, özellikle kazı ve araştırmaların yoğun olmadığı bölgelerde daha fazla görülmektedir. Kuzeydoğu Anadolu Bölümü’ndeki arkeolojik araştırmalar da var olan potansiyeli açığa çıkarmak için yeterli değildir. Bu nedenle bölgede kültürel mirasın tanımlanmasında müzelerdeki eserlerden yararlanılmaktadır. Bu eserler ile ilgili makale, kitap ve tez çalışması gibi pek çok akademik çalışma yapılmıştır. Çalışmalardan biri de, Erzurum ve Kars Müzeleri’nde bulunan Urartu Dönemi öncesine ait metal silahlar üzerine yapılan doktora tezidir. Gerek Erzurum gerekse Kars müzelerindeki arkeolojik envanterin ¼ ünden daha fazlasının metal objelerden oluşması, bu eserlerin, bölgenin madenci topluluklarının anlaşılması için önemli bir veri topluluğu olduklarının kanıtıdır. Ancak her iki müzedeki metallerin pek çoğunun konteks dışı buluntular olması en önemli sorunu oluşturmaktaydı. Metal eserler arasında ise hem tipolojik açıdan en homojen grup olan hem de nitelik ve nicelik bakımından baskın grup olan silahlar, çalışma konusu olarak seçildi. Önemli bir bölümü satın alma ve zor alım şeklinde müzeye kazandırılan bu silahlar, baltalar, hançerler, kısa kılıçlar, mızrak ve ok uçları olarak sınıflandırıldı. Bu konvensiyonel sınıflandırmanın ardından, analojik metodlarla eserlerin kronolojik dizin içindeki kapsamı belirlendi. Bu aşamadan sonra sırasıyla çalışmanın soru ve sorunları da belirginleşmeye başladı: Tasnif, tanım ve sınıflandırmada kullanılan terminoloji doğru muydu? Kimyasal bileşenler bölgesel karakteri yansıtıyor muydu? XRF ile yapılan analizler hangi soruları cevaplamaya yetiyordu? Kıyaslamalı analitik çalışmalar müze objelerinin köken (provenance) problemine yanıt veriyor mu? Maddesel kültür öğreleri, sosyal ve kültürel yapıyı ne kadar tanımlıyordu? Bu bildiride, söz konusu çalışmanın çıkış soruları ve çalışma esnasındaki yaşanan sorunların yanı sıra, devam eden çalışmalarda karşılaşılabilecek olası sorunları da ele alarak, tüm bu soru ve sorunlara getirilen/verilen cevap veya önerilerin bölge uzmanlarıyla tartışılması hedeflenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kuzeydoğu Anadolu, Müze, Eser, Silah, Madencilik.

1 Dr., Erzurum Arkeoloji Müzesi, [email protected], ORCID: 0000-0001-8108-2471. 58 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

SCIENTIFIC STUDY REGARDING COMPLICATIONS, ARISING FROM ARTIFACTS, WHICH ARE NOT ACQUIRED FROM ARCHAEOLOGICAL EXCAVATIONS CURRENTLY STORED IN MUSEUMS : CASE STUDY OF METAL WEAPONS FROM NORTHEAST ANATOLIA

Gülşah ALTUNKAYNAK1 ABSTRACT The majority of the artifacts in our museums throughout our country consist of artifacts from unspecified layers. This is especially common in areas where excavations and research are not intensive. Archaeological research in the Northeastern Anatolia Region is also not enough to reveal the potential that exists. Therefore, the artifacts in the museums are used to define cultural heritage in the region. Many academic studies such as articles, books and thesis studies related to these artifacts have been carried out. One of the studies is the doctoral thesis on metal weapons from before the Urartu Period in Erzurum and Kars Museums. The fact that more than a quarter of the archaeological inventory in both Erzurum and Kars museums consists of metal objects, is proof that these artifacts are an important data collection for understanding the mining communities of the region. However, the fact that many of the metals in both museums were non-contextual finds is an important problem. Among the metal artifacts, the weapons, which are both the most homogeneous group in typological terms and the dominant group in terms of quality and quantity, were selected as the subject of this study. These weapons, a significant part of which were brought to the museum by purchase and confiscation, have been classified as axes, daggers, short swords, spears and arrowheads. After this conventional classification, the scope of these artifacts within the chronological index was determined by analogous methods. After this stage, the questions and problems of this study started to become evident: Was the terminology used for the ranking, definition and classification correct? Did the chemical components reflect the regional character? Which questions does XRF analyses answer? Do comparable analytical studies respond to the provenance problem of museum artifacts? How much did tangible cultural elements define the social and cultural structure? In this study, a discussion of this topic is presented with regional experts addressing the rising questions this study uncovers, as well as the possible problems that may be encountered by ongoing study of museum artifacts without a known provenance.

Keywords: Northeastern Anatolia, Museum, Artifact, Weapon, Mining.

1 Dr., Erzurum Archaeology Museum, [email protected], ORCID: 0000-0001-8108-2471. 59 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

DOĞU ANADOLU ZOOARKEOLOJİSİ

Vedat SEZER1 Abu B. SIDDIQ2 ÖZET Dağlık Doğu Anadolu Bölgesi tarımsal araziler açısından kısıtlı olmasına karşın su kaynakları, yaylalar ve otlaklar bakımından son derece zengindir. Bu sebeple bölge insanı için başlangıcından itibaren hayvancılığa dayalı geçim ekonomisi önemli bir yere sahip olmuştur. Kalkolitik Çağ’dan itibaren söz konusu coğrafyada yaşayan toplumlarda hayvancılığın önemi arkeolojik kalıntılar ve yazılı belgeler ile anlaşılmaktadır. Arkeolojik yerleşmelerden çıkan hayvan kemiklerinin zooarkeoloji disiplini ile incelenmesi bölgede yaşayan halkların sosyal ve ekonomik dinamiklerinin anlaşılabilmesi adına önemli katkılarda bulunmuştur. Diğer yandan zooarkeolojik araştırmalar, yabani hayvanlar, hayvancılık, geçmiş dönemlerde yaşamış toplumlarda hayvanların katkıları, insan-hayvan etkileşimlerinin dinamikleri ve zaman içindeki değişimleri hakkında önemli bilgiler sağlamıştır. Dağlık Doğu Anadolu Bölgesi arkeolojik araştırmalar açısından çok şanslı bir bölge değildir. Ne yazık ki bölgede yürütülen arkeolojik araştırmalar içerisinde zooarkeolojik çalışmalar ise hiçbir zaman istenilen seviyede olmamıştır. Doğu Anadolu’nun zooarkeolojisine yönelik çalışmalar yarım asırlık bir araştırma geçmişine sahip olmasına rağmen bu çalışmalar açısından bölgedeki geçmiş insan-hayvan etkileşimlerinin genel görünüm nasıldır? sorusu hala önemli bir sorunsal olarak kalmıştır. Bu çalışma söz konusu sorudan hareketle, Doğu Anadolu’daki zooarkeolojik araştırmaların gelişimini ve mevcut durumunu değerlendirmeye yönelik bir çalışma olacaktır. Geçmiş yıllardaki zooarkeolojik çalışmalar alt bölgeler, yerleşmeler ve arkeolojik dönemlere göre yeniden gözden geçirilecek, Doğu Anadolu zooarkeolojisinin kapsamları ve zorlukları, araştırma amaçları ve yöntemler, faunal toplulukların yorumlanması ve tartışılması gibi konulara, arkeolojik yerleşmeler referans alınarak odaklanacaktır. Bu sistematik araştırmanın sonucu, önceki zooarkeoloji çalışmalarının bu disipline olumlu katkılarının yanı sıra zooarkeolojinin Doğu Anadolu arkeolojik çalışmalarına sunduğu önemli katkıları ve gelecekteki potansiyelini gösterecektir.

Anahtar Kelimeler: Zooarkeoloji, Doğu Anadolu, Yabani fauna, Hayvancılık, İnsan-hayvan-çevre etkileşimi.

1 Doktora Öğrencisi, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Bilim Dalı. E-posta: vedatsezer91@ gmail.com ORCID: 0000-0001-9518-9376. 2 Dr. Öğr. Üyesi, Mardin Artuklu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi. E-posta: [email protected] ORCID: 0000-0001-5838-2695. 60 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

ZOOARCHAEOLOGY OF EASTERN ANATOLIA

Vedat SEZER1 Abu B. SIDDIQ2 ABSTRACT The mountainous Eastern Anatolia has been an unfavorable region in terms of agriculture, but extremely rich in terms of water resources, plateaus and pasture lands. Hence, animal-based subsistence and economy have had an important place in the region since the beginning of pastoralism. It is understood from archaeological remains and paleographic documents that pastoralism played vital roles in the societies and cultures in the region at least from the Chalcolithic period. In this regard, study of animal remains from archaeological sites with the help of zooarchaeological projects had important roles in understanding past socio-economic dynamics in the region. Zooarchaeology has also been significant to obtain valuable information about wildlife, animal husbandry, animals’ contributions in archaeological settlements, and the changing aspects of human-animal interactions over time. In fact, the Mountainous Eastern Anatolia has not been a very fortunate region in terms of density of archaeological research. In particular, compared to other methodological tools, zooarchaeological research has never been at its satisfactory level in the archaeological research in the region. Despite having a half a century of research history, the question “what has been the overall contribution of zooarchaeology to understand the past human-animal interactions in Eastern Anatolia?” has still remained an important research problem. Based on this question, this study will be an attempt to evaluate the development and current situation of zooarchaeological researches in Eastern Anatolia. Previous zooarchaeological studies will be assessed according to sub-regions, periods and archaeological settlements, mainly focusing on topics such as the scope and challenges of Eastern Anatolian zooarchaeology, research objectives and methods, and interpretation and discussion of faunal assemblages with reference to archaeological sites. The result of this systematic survey will demonstrate the positive contributions of previous zooarchaeological projects as well as the scopes and future potentials of zooarchaeological research in archaeology of Eastern Anatolia.

Keywords: Zooarchaeology, East Anatolia, Wild fauna, Pastoralism, Human-animal-environment interactions.

1 PhD Candidate, Atatürk University, Graduate School of Social Sciences, Protohistory and Near Eastern Archaeology. Email: vedatsezer91@ gmail.com ORCID: 0000-0001-9518-9376. 2 Asst. Prof. Dr., Department of Anthropology, Mardin Artuklu University, Turkey. E-mail: [email protected] ORCID: 0000-0001- 5838-2695. 61 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

SUALTI ARKEOLOJİSİ VE URARTU

Serkan GÜNDÜZ1 Işıl AKALAN GÜNDÜZ2 ÖZET

Anadolu, birçok medeniyetin beşiği olmasının yanısıra Sualtı Arkeolojisi’nin bir bilim dalı haline geldiği coğrafyadır. 1960’lı yıllarda başlayan ilk sistematik sualtı kazı ve araştırmaları Akdeniz ve Ege Denizi kıyılarında gerçekleşmiştir. Göller ve nehirler gibi iç sulardaki arkeolojik sualtı araştırmaları genellikle ikincil planda kalmıştır. Küçük Çekmece’deki Bathonea Antik Kenti sualtı araştırmaları, İznik Gölü’nde gerçekleştirilen sualtı araştırma ve kazıları ile birlikte kısa bir süre gerçekleşse de Kaunos’taki Leto Kutsal Alanı ve Hazar Gölü’ndeki araştırmalar Türkiye sınırları içerisinde iç sularda gerçekleştirilen ilk örnekler olması açısından önemlidir. Bu araştırmalar şimdiye değin daha yoğun olarak ülkemizin batısında ve kıyı kesimlerde yürütülmüştür. Dağlık kesimde bu tür bir araştırma yapılabilir mi? Dağlık Doğu Anadolu’nun en önemli merkezi politik yapısı olan Urartu Krallığı’nın coğrafyası göller ve akarsular açısından son derece zengindir. Van, Sevan (Gökçe) ve Urmiye gölleri krallığın en önemli gölleri ve bunların havza toprakları krallığın en önemli yayılım coğrafyalarıdır. Özellikle Van Gölü Havzası krallığın kurulup geliştiği ve ana yurdu durumundadır. Bu göller Urartu için ne ifade ediyordu? Nasıl kullanılmışlardı? Urartu uygarlığının şekillenmesinde rolleri neydi? Bu sorulardan hareketle geliştirilen Van Gölü’ndeki arkeolojik su altı çalışmalarına 2017 yılında Ayanis Kazıları kapsamında başlanmıştır. İlk olma özelliği taşıyan bu çalışmalar henüz çok yolun başındadır. Göl kıyısına kurulmuş az sayıdaki Urartu kentlerden birisi olan Ayanis, Urartu’nun Van Gölü ile ilişkisini ortaya koyabilecek en önemli noktalardan biridir. Bölgenin coğrafyası ve kıyı formasyonu bu açıdan eşsiz bir örnek teşkil etmektedir. Bu sunumda öncelikle Van Gölü’nün bölgenin kültür tarihindeki yeri ve önemi insan–çevre ilişkisi konseptinde analiz edilecek ve Urartu Kültürü için anlamı tartışılacaktır. İkinci etapta ise Ayanis Kazı projesi kapsamında günümüze kadar gerçekleştirilen ve yapılması hedeflenen çalışmalar sunulacak ve tartışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Sualtı Arkeolojisi, Van Gölü, Medeniyet, Urartu, Ayanis.

1 Dr. Öğr. Üyesi, Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü, Sualtı Arkeolojisi Anabilim Dalı, Görükle Kampüsü, Bur- sa/TÜRKİYE, [email protected], ORCID: 0000-0002-8923-8888. 2 Yüksek Lisans Öğrencisi, Leicester Üniversitesi, Leicester/UK, [email protected], ORCID: 0000-0002-0751-5678. 62 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

UNDERWATER ARCHEOLOGY AND URARTU

Serkan GÜNDÜZ1 Işıl AKALAN GÜNDÜZ2 ABSTRACT In addition to being the cradle of many civilizations, Anatolia is the geography where Underwater Archeology has become a science branch. The first systematic underwater excavations and research, which started in the 1960s, were carried out on the Mediterranean and the Aegean shores. Archaeological underwater research in inland waters such as lakes and rivers has often been overshadowed. Underwater researches in the ancient city of Bathonea in Küçük Çekmece, underwater excavations and surveys in İznik Lake and even for a short period researches in Hazar Lake and Leto Sanctuary in Kaunos are among the first underwater researches carried out in the freshwaters of Turkey. These researches have been conducted more intensively in the west and coastal areas of our country until now. Can this kind of research be carried out in mountainous landscape? The Urartu Kingdom geography, which is the most important central political structure of mountainous Eastern Anatolia, is extremely rich in lakes and rivers. Van, Sevan (Gökçe), and Urmiye lakes are the most important lakes, and their basin lands are the most important geographical distribution area of the Kingdom. Especially Van Lake Basin, where the Kingdom was established and developed, was its homeland. What was the meaning of these lakes for Urartu? How were they used? What were their roles in shaping the Urartian civilization? Archaeological underwater studies in Lake Van developed based on these questions, started in 2017 as a part of Ayanis Excavations. These researches are the first, are still at the very beginning. Ayanis, one of the few Urartu cities established on the shore of the lake, is one of the most important points that can reveal the relationship of Urartu with the lake. The geography of the region and the coastal formation constitutes a unique example in this respect. These studies, which are the first, are at the beginning of a long way. Ayanis, one of the few Urartu cities established on the lakeshore, is one of the most important points that can reveal the relationship of Urartu with the Van Lake. The geography of the region and the coastal geomorphology constitutes a unique example in this respect. In this presentation, firstly, the place and importance of Lake Van in the region’s cultural history will be analyzed in the human-environment relationship, and its meaning for Urartu Culture will be discussed. In the second stage, the studies carried out and aimed to be done within the Ayanis Excavation project scope will be presented and discussed.

Keywords: Underwater Archaeology, Van Lake, Civilization, Urartu, Ayanis.

1 Dr., Bursa Uludağ University, Fac.of. Arts&Sciences, Dep.of Archaeology, Underwater Archaeology, Görükle Kampüsü, Bursa/TÜRKİYE, [email protected], ORCID: 0000-0002-8923-8888. 2 Ma Canditate, Leicester Üniversitesi, Leicester/UK, [email protected], ORCID: 0000-0002-0751-5678. 63 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

MÖ 7. YÜZYIL URARTU MİMARİSİNDE ESTETİK

Hazal OCAK1 ÖZET Van Gölü Havzası merkezli olarak kurulan ve Doğu Anadolu’nun en güçlü politik ve kültürel yapısı haline gelen Urartu Krallığı, oldukça geniş bir coğrafyada yaklaşık 250 yıl boyunca ayakta kalmayı başarabilmiştir. Bu süre boyunca pek çok alanda gelişim ve değişim gösteren Urartular, söz konusu gelişimlerin en dikkat çekenlerini Argişti oğlu Rusa döneminde yaşamıştır. Krallığın rönesansı olan bu dönemde özellikle görsel çekiciliğe verilen önem oldukça artmıştır. Krallığa ait kazısı yapılan kentlerin büyük çoğunluğu Argişti oğlu Rusa dönemine tarihlenmektedir. Söz konusu kentlerden yola çıkarak anıtsal mimari ve bu yapı öğeleri üzerinde yer alan süsleme unsurları oldukça dikkat çekicidir. Krala ait olduğu bilinen Karmir Blur, Bastam, Adilcevaz- Kef, Toprakkale ve Ayanis Kentleri sahip oldukları mimari ve estetik yönleriyle oldukça görkemli kentlerdir. Boyamadan, kazımaya, kabartmadan oymaya değin birçok farklı teknikle yapılan çeşitli süsleme ögelerinin bir arada ve yoğun olarak kullanıldığı bu süreç, genel anlamda oldukça ihtişamlı bir dönem olarak değerlendirilir. Bu döneme tarihlenen Argişti oğlu Rusa kentlerinin ihtişamı ve estetiği konu edilirken, bunlar içinden korunma oranı yüksek olan ve sistematik kazı çalışmaları devam eden Ayanis kenti anahtar yerleşim olarak ele alınacaktır.

Anahtar Kelimeler: Urartu, Mimari, Estetik, Rusa, Ayanis.

1 Doktora Öğrencisi. Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisisi Bilim Dalı. E-posta: hazallocak@ gmail.com ORCID: 0000-0002-0154-0768. 64 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

AESTHETICS IN URARTU ARCHITECTURE DURING THE SEVENTH CENTURY BC

Hazal OCAK1 ABSTRACT The Urartu Kingdom, which was founded in the centre of the Lake Van Basin and became the strongest political and cultural centre of Eastern Anatolia, managed to survive for approximately 250 years within a wide geographic area. The Urartians, who developed and changed in many areas, particularly experienced the most striking developments during the reign of Argishti’s son Rusa. In this period, which is regarded as the renaissance of the kingdom, the importance of visual attractiveness was increased considerably. Most of the excavated cities belonging to the kingdom are dated to the period of Rusa. The monumental architecture and the decorative elements on them are quite striking in these cities. Karmir Blur, Bastam, Adilcevaz-Kef, Toprakkale and Ayanis, which are known to belong to king Rusa, appear to be magnificent cities with important architectural and aesthetic aspects. The process of creating ornamental elements were made with many different techniques including painting, engraving, embossing, and carving. While discussing the magnificence and aesthetics of the cities of Rusa, the city of Ayanis, which has a high protection rate and currently under systematic excavations, will also be considered as a key settlement in this study.

Keywords: Urartu, Architecture, Aesthetics, Rusa, Ayanis.

1 PhD Candidate, Department of Protohistory and Near Eastern Archaeology, Institute of Social Science, Ataturk University, Erzurum, Turkey. E-mail: [email protected], ORCID: 0000-0002-0154-0768. 65 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

SERAMİKÇİNİN GÖZÜNDEN KARAZ VE URARTU SERAMİKLERİ

Yasemin YAROL1 ÖZET Seramik buluntular hem arkeolojinin hem sanatın en önemli kaynaklarından birisidir. Ancak bu iki disiplinin seramik buluntuyu değerlendirme-anlamlandırma ve yorumlaması birbirinden farklı temellere dayanır. Arkeolojide söz konusu buluntunun değeri onun “belge” olma özelliği ile doğrudan ilişkilidir. Ancak sanatta bu “belge” sadece belge niteliğinde değildir. Arkeolojik bir veri, üretilen/üretilecek olan sanatsal ürünlerin oluşmasına kaynaklık edebilir; ardından onun ile ilişkisini kesebilir. Bu nedenledir ki bir seramikçinin arkeolojik eserlere bakış açısını iki temel nokta belirler. İlki, form ve estetik değerlendirmelerle gerçekleşen ve hiyerarşik olarak değerlendirebileceğimiz aşamaları, söz konusu eserin günlük kullanım objesi olup olmadığı; dekorasyonda yer alıp almadığı; “sanat eseri” değeri taşıyıp taşımadığı ve en sonunda arkeolojik veri değeri olup olmadığına bakılır. İkinci değerlendirme de ise tamamen somut olarak tanımlanmasını sağlayacak olan teknik değerlendirmeler gerçekleşir. Çamurun yapısı, eğer varsa astarı, bezemesi, vb ve nihayetinde pişirim tekniği ile ilgili sonuç değerlendirmesi yapılır. Bu çalışmada yukarıda sıralanan nedenlerle, bir seramikçinin Karaz ve Urartu Seramiklerine bakış açısı gösterilmeye çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Seramik, Sanat, Arkeoloji, Karaz, Urartu.

1 Prof., Atatürk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Seramik Bölümü, Erzurum-Turkiye, E-Posta: [email protected] ORCID: 0000- 0001-8783-9439. 66 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

KARAZ AND URARTU CERAMIC FROM THE PERSPECTIVE OF CERAMIST

Yasemin YAROL1 ABSTRACT Ceramic artefacts are some of the most important pieces of evidence for both archaeology and art. However, when evaluating meaning and interpretation of ceramic items, these two disciplines provide different criteria. In archaeology, the value of these artefacts is directly related to their “document/evidence” feature. These items in art however are not just a “document”. Archaeological data can always be a source for an artistic product/ work; afterwards, the relationship between the art product and its (archaeological item) can end. For this reason, two basic points determine a ceramicist’s perspective on archaeological artifacts. The first is the evaluations made in terms of form and aesthetics. Accordingly, the hierarchical evaluation questions whether the work’s an object of daily use, or whether it has a decorative “work of art” value. Secondly, it is checked whether it has any archaeological value. At this stage, technical evaluations are made for a solid definition. Evaluations are made of the clay structure, their slips, decoration of the ceramic and finally the firing technique. In this study, an attempt is made to reveal a ceramist’s point of view on Karaz and Urartu Ceramics in the light of the criteria listed above.

Keywords: Ceramic, Art, Archeology, Kura-Araxes, Urartu.

1 Prof., Atatürk University, Faculty of Fine Arts, Department of Ceramics, Erzurum-Turkey, e-mail: [email protected] ORCID: 0000- 0001-8783-9439. 67 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

ARKEOLOJİDE SANAL GERÇEKLİK: AYANİS ÖRNEĞİ

Sefa KÖSE1 Hasan KULP2 ÖZET Gelişen teknoloji, birçok bilim dalındaki değişimlerin etkeni olmuştur. Arkeolojide bu değişim büyük oranda görselleştirme alanında görülmüştür. Teknoloji/Arkeoloji birleşiminden kısa bir süre öncesine kadar Arkeolojik kalıntılarının yeniden canlandırılma çizimleri kâğıt, kalem kullanılarak serbest elle veya teknik çizim olarak yapılıyordu. Ancak daha sonra gelişen teknolojik imkânların avantajları doğrultusunda, arkeologlar elde ettikleri verileri bilgisayar ortamında gerçekçi simülasyonlara dönüştürmekte, böylelikle de arkeologlar için kazı öncesi bir deneyim yaşatmanın yanı sıra ziyaretçilere, yerleşimin kurulduğu dönemdeki durumunu, yaşam koşullarını ve kültürünü etkileşimli ve sarmalayan bir çevrede deneyimleyebilme imkânı sunmaktadır. Bu çalışma, MÖ 9. yüzyıldan itibaren yaklaşık 300 yıl boyunca Doğu Anadolu Bölgesi’nde hüküm sürmüş Urartu Krallığı’nın en ihtişamlı kalelerinden birisi olan Ayanis sitadelinin bilgisayar ortamında 3D boyutlu olarak tasarlanmasını konu almaktadır. Kentte 30 yılı aşkın süredir devam eden kazı çalışmalarında birçok mekânın ortaya çıkarılmasına karşın iç kalenin genel görünümü hakkında genel bir kanı söz konusu değildir. Hala kazılamayan alanlar ve çözülmemiş mimari detaylar nedeniyle teknolojik destekle sitadelin olası görünümü bu çalışmayla elde edilmeye çalışılmıştır. Bu çalışma kapsamında proje sürecinin teknik ve arkeolojik ayrıntıları bir video gösterisi ile birlikte sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Ayanis Kenti, 3D, Yeniden Kurma, Görselleştirme, Sanal Gerçeklik.

1 Yüksek Lisans Öğrencisi, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Ana Bilim Dalı, Erzurum, E-mail: [email protected], ORCID: 0000-0001-6197-4210. 2 VR Oyun Geliştiricisi, Antalya, E-mail: [email protected], 05396729116. 68 DARK II. DOĞU ANADOLU ARKEOLOJİSİ ÇALIŞTAYI 23-25 Nisan 2021 Prehistorik Dönemlerden Demir Çağların Sonuna Kadar Doğu Anadolu EASTERN ANATOLIAN ARCHAEOLOGY WORKSHOP II: FROM PREHISTORIC TIMES TO THE END OF THE IRON AGES

VIRTUAL REALITY IN ARCHAEOLOGY: AYANIS AS A CASE STUDY

Sefa KÖSE1 Hasan KULP2 ABSTRACT Emerging cutting-edge technology has been a factor in the changes of many disciplines. This change has also been observed in archaeology, particularly in the field of visualization. A short time before the merging of technology and archaeology, revival drawings of archaeological remains used to be done by using free hand drawing and technical drawing. However, thanks to new technological advances, archaeologists can transform their obtained data into realistic simulations in a computerized presentation, and can enjoy an experience before the excavation at the site, as well as be able to present to visitors an opportunity to experience the living conditions and culture of a settlement in an interactive and encapsulating framework. In a computerized 3D model, this study attempts to reconstruct the Ayanis Citadel, one of the most magnificent castles of the Kingdom of Urartu which lasted in the Eastern Anatolia for nearly300 years from the 9th century. Although many parts of Ayanis have been uncovered throughout more than 30 years of excavations, there is still no general opinion about the overall appearance of the inner castle. Since there are still many areas that remain unexcavated and with unsolved architectural details, with technological support this attempts to present a possible appearance of the citadel. Within the scope of this study, technical and archaeological details of the project will also be presented with a video presentation.

Keywords: City of Ayanis, 3D, Reconstruction, Visualization, Virtual reality.

1 Ma Canditate, Atatürk University, Institute of Social Sciences, Protohistory and Near Eastern Archaeology, Erzurum, E-mail: sefa.kose69@ gmail.com, ORCID: 0000-0001-6197-4210. 2 VR Game Developer, Antalya, E-mail: [email protected], 05396729116. 69