Bir İskeleden Liman Kentine Doğu Akdeniz'in Önemli Bir Limanı Olarak on Dokuzuncu Yüzyılın İkinci Yarısında Mersin
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
Bir İskeleden Liman Kentine Doğu Akdeniz’in Önemli Bir Limanı Olarak On Dokuzuncu Yüzyılın İkinci Yarısında Mersin’de Mekansal Gelișim* Tülin SELVİ ÜNLÜ Șehir Plancısı, Mersin Üniversitesi Akdeniz Kent Araștırmaları Merkezi Özet kezini, Uray Caddesi ve onunla birlikte çalıșan iman kentleri, ondokuzuncu yüzyılda, Gümrük Meydanı ve Yoğurt Pazarı’nın oluș- değișen üretim biçim ve ilișkileri ile turduğu üçlü sacayağı belirlemiștir. Bu durum, yeni ticaret kültürünün hızla nüfuz ettiği Mersin’in geleneksel Osmanlı kentinden de, Doğu L Akdeniz liman kentlerinden de farklılașmasını, kentler olmuștur. Dönemin ulașım olanakları ve hammadde-pazar ilișkileri göz önünde bulundu- gelișiminin ilk evresinde bir ticaret ve liman kenti kimliği ile var olmasını sağlamıștır. rulduğunda, Mersin’in de içinde yer aldığı Doğu Akdeniz liman kentlerinin bu dönemdeki hızlı Çalıșmada, on dokuzuncu yüzyıl sonunda ger- gelișimi anlașılır hale gelmektedir. çekleșen Mersin’in bu kendine özgü gelișimi, kentin olușum koșulları ile ilișkisi çerçevesinde Bu dönemde, Doğu Akdeniz havzasındaki tartıșılmakta, kentin gelișim süreci, tarihi, ekono- liman kentlerinin ortak özelliklerini Mersin’de mik ve toplumsal gelișmelerden soyutlanmadan de görmek olanaklıdır. Ne var ki, Mersin’i, değerlendirilmeye çalıșılmaktadır. içinde yer aldığı Doğu Akdeniz’deki diğer liman kentlerinden ayıran önemli farklılıklar vardır. Anahtar sözcükler: Mersin, On Dokuzuncu Bu farklılıkların temelinde, kentin ortaya çıkıș Yüzyıl, Kentsel Gelișim, Doğu Akdeniz Liman süreci etkili olmuștur. Bu süreç ile Mersin, daha Kenti. önce var olan bir kentsel dokuya eklemlenen yeni kullanımların söz konusu olmadığı, tamamen Giriș yeni kentsel kullanımlarla gelișen bir kent olarak Bu yazının konusu olan Mersin, içinde yer aldığı ortaya çıkmıștır. coğrafyayla birlikte, antik dönemde pek çok Bu nedenle, Mersin, ikili bir yapı yerine, limanın yerleșimi barındırmıș olsa da, modern dönemde uzantısında, ticari ve yönetsel olarak birbirini ancak on dokuzuncu yüzyıla kadar uzanan bir destekleyen ișlevlerin bir arada bulunduğu bir geçmișe sahiptir. Dolayısıyla Mersin’i konu kentsel dokuya sahip olmuștur. Kentin, pek çok alan bir çalıșmada, kenti belli bir döneme bağlı liman kentinden farklı olarak, bir koy ya da körfez olarak genel bir kent kategorisi içine yerleștirerek olușturmayan düz kıyı çizgisi, doğrusal olarak özgünlüğünü ortaya koyma çabasından biraz daha gelișmesinde etkili olmuș, kentte, diğer pek çok fazlasına ihtiyaç vardır (Tekeli, 1998: 153). Zira Ortadoğu liman kentinde olduğu gibi ikinci bir Mersin, her ne kadar genel bir kent kategorisi ticaret merkezi gelișmemiștir. Kentin ticari mer- içinde değerlendirilebilse de yașadığı kısa kent- * Bu yazı, yazar tarafından Kasım 2008 tarihinde, Mersin Sempozyumu’nda sunulan “On Dokuzuncu Yüzyılda Mersin’in Kentsel PLANLAMA Gelișimi” bașlıklı çalıșmanın gözden geçirilmiș halidir. 2009/3-4 5 leșme ve en önemlisi bir kent olarak ortaya çıkıș iskeleler, demiryolu, karayolu gibi kentsel altyapı süreci ile oldukça özgün bir çalıșma konusu olarak yatırımları ile yepyeni ve kendine özgü bir kentsel karșımıza çıkmaktadır. dokunun gelișimine zemin hazırlamıștır. Böylece Mersin, bu dönemde, bir on dokuzuncu yüzyıl On dokuzuncu yüzyıl, tüm dünya için olduğu kadar Doğu Akdeniz liman kenti olarak, ancak, gele- Osmanlı İmparatorluğu için de büyük değișimle- neksel bir Osmanlı kentinin dönüșümü ile değil, rin yüzyılı olmuștur. Bu uzun yüzyılda, imparator- yepyeni bir kent olarak gelișmiștir. luk genelinde yașanan değișim ve dönüșümlerin belki de en somut göstergeleri kentler ve kentsel Yazımızın çıkıș noktasını olușturan bu varsayı- yașamda izlenmiștir. Çünkü bu dönem, temelde mın, kentin olușum koșulları ve kentsel mekanın ekonomik alanda köklü değișimleri beraberinde gelișimi ile ilișkisi tartıșılmayı bekleyen bir soru getirmiș, bu da ondokuzuncu yüzyıla dek kapalı olarak belirmektedir. Bu yazıda, Mersin’in bir bir mali yapıya sahip imparatorlukta, üretim biçim liman kenti olarak ortaya çıkıșına ilișkin söz ve ilișkilerini önemli ölçüde dönüștürmüștür. Bu konusu soru, tarihi, ekonomik ve toplumsal dönüșüm ise imparatorlukta kırdan kopuș ve kente koșullar ile kentsel mekan arasındaki karșılıklı hareketin bașlaması, kapitalist üretim biçimleri ve ilișki çerçevesinde ele alınmaya çalıșılmıștır. tüketim alıșkanlıklarının kendini göstermesi ile Bir bașka deyișle, tarihi, ekonomik ve toplumsal kentsel gelișimde ve mekanda çeșitli değișimleri gelișmeler mekandan ve mekan da tarihi, ekono- beraberinde getirmiștir. mik ve toplumsal gelișmelerden soyutlanmadan, karșılıklı olarak birbirini üreten bir ilișki içinde Öte yandan bu süreç, kapitalist ekonominin ve değerlendirilmeye çaba gösterilmiștir. piyasa düzeninin ürettiği bir ticaret kültürünü Çukurova’da Bir Liman Olarak Beliren geliștirmiștir. İmparatorlukta her alanda gerçek- Mersin leștirilmeye çalıșılan yeniden yapılanma çabaları ile söz konusu kapitalist sistemle bütünleșme Mersin’in öncelikle bir liman ve sonra da bir kent süreci birlikte yürümüș, özellikle merkez ülkeler olarak ortaya çıkıș sürecinde Çukurova kentleri- için kentlerdeki bu yeni ticaret kültürü oldukça nin ondokuzuncu yüzyıl bașında değișen ișlev ve önemli fırsatlar yaratmıștır. özellikleri etkili olmuștur. Bu değișimlerden belki Liman kentleri ise yeni ticaret kültürünün en de en önemlisi, Tarsus’un bölge içinde değișen hızlı nüfuz ettiği kentler olarak, bu değișim ve rolüdür. dönüșümün mekanı olmuștur. Dönemin ulașım Bölgenin önemli kentleri olan Adana ve Tarsus, olanakları ve hammadde-pazar ilișkileri göz Akdeniz havzasında, antik dönemde “Kilikya” önünde bulundurulduğunda, özellikle Doğu olarak adlandırılan topraklar içinde yer alan Akdeniz liman kentlerinin gelișimi daha anlașılır Çukurova kentleridir. Antik dönemden itibaren hale gelmektedir. kesintisiz olarak bir yerleșim özelliği gösteren Bu bağlamda, Doğu Akdeniz’de bir liman kenti Tarsus kenti, on dokuzuncu yüzyıl bașına kadar, olarak Mersin’in kentsel gelișimini bașlatan bir yandan önemli ticaret ve kervan yollarına süreçte, üst ölçekten alt ölçeğe doğru, imparator- yakınlığı, öte yandan güvenli bir iç liman niteliği gösteren coğrafi konumu ile antik Kilikya’nın en luk dıșındaki gelișmeler, imparatorluk içindeki önemli yerleșimlerinden biridir (Sayar, 2004: gelișmeler ve özel olarak da Çukurova’daki geliș- 9,10, 11). meler olmak üzere farklı bileșenler söz konusudur. Kentin özellikle on dokuzuncu yüzyılın ikinci Antik Kydnos Nehri (Berdan ya da Tarsus Çayı) yarısından sonraki dönemde kazandığı ticaret ve aracılığı ile Rhegma Gölü’nü güvenli bir iç liman liman kenti kimliği, Osmanlı İmparatorluğu sınır- olarak kullanabilmesi Tarsus’a, önemli bir ticaret ları içinden çok, imparatorluk sınırları dıșındaki kenti kimliği kazandırmıștır. İlkçağlardan itiba- gelișmelerden aldığı ivmeyle gelișmiș görünmek- ren Kıbrıs’tan gelen mallar, Gülek Boğazı’ndan tedir. Kentin, on dokuzuncu yüzyılda gösterdiği Anadolu içlerine Tarsus Limanı üzerinden tașın- bu gelișimde, Mersin’in kaderini etkileyecek en mıștır (Özdemir, 2005: 105). Limana boșaltılan önemli değișim, artan ulașım olanakları ve fark- mallar, Kydnos Nehri sayesinde șehrin içine kadar PLANLAMA lılașan ulașım ağı olmuștur. Söz konusu değișim- güvenli biçimde ulaștılabilmiștir (Uçar, 2000: 3; 2009/3-4 ler, Mersin’de, ticari fonksiyonları güçlendiren, Ulutaș, 2006: 27). 6 Ne var ki, bu güvenli ve ișlek liman, zaman içe- için, Mersin limanı aracılığıyla Adana Ovası ise risinde Kydnos Nehri’nin getirdiği alüvyonların en dikkat çekici örneklerden biridir (Keyder ve Rhegma Gölü’nü bataklığa (Aynaz Bataklığı) diğerleri, 1994: 133). Çünkü, bu dönemde Çuku- dönüștürmesi sonucu ișlevini yitirmeye bașla- rova, büyük arazileri ve özellikle pamuk ve tahıl mıștır (Zoroğlu, 1995: 10; Ulutaș, 2006: 30). Söz üretimine uygun iklim koșulları ile öne çıkan bir konusu limanın tamamen ne zaman kapandığına bölgedir (Toksöz, 2006: 101). dair kesin bilginin bulunmamasına rağmen, 19. Çukurova’nın sahip olduğu avantajlar yalnızca, yüzyıl bașlarında bölgeyi ziyaret eden Beaufort bölgede büyük ölçekli pamuk ișletmelerinin ve Langlois gibi gezginlerin anlatılarından, Tar- ortaya çıkmasını kolaylaștıran parçalanmamıș sus’un yeni limanının Kazanlı’ya kaydığı anla- mülkiyet yapısı ve uygun iklimle de sınırlı değil- șılmaktadır (Beaufort, 2002, 266-273; Langlois, dir. 1832’den itibaren bölgeyi yöneten İbrahim 1947: 32-34). Pașa’nın, modern tarım ve çalıșma koșullarına Ancak, gerek bölgede görev yapan konsolos- yönelik düzenlemeleri, Mısır ve Kıbrıs’tan pamuk ların yazıșmalarından (Akkaya, 2004: 335), tohumu getirtmesi ve ordunun ihtiyaçları için gerekse 1858 yılından sonra Tarsus İskelesi’ne Mısır ve Suriye’den ziraat ișlerini bilen insanları dair belgelere rastlanamamasından, Kazanlı bölgeye yerleștirmesi de Çukurova’nın önemli İskelesi’nin de ișlevini kaybettiği ve Tarsus için bir tarımsal üretim bölgesi olmasının koșullarını yeni ve güvenilir bir liman ihtiyacının belirdiği olușturmuștur (Yorulmaz, 2005: s.71). görülmektedir (Ulutaș, 2006: 32). Coğrafyada Bütün bu gelișmelere, 1830’lu yıllarda bölgede yașanan değișimlerin yarattığı bu durum Tarsus bulunan büyük ve çok sayıda bataklığın kurutu- için olduğu kadar Mersin için de yeni bir döne- larak toprakların tarıma kazandırılması, sulama min bașlangıcı olmuștur. Bu tarihten sonra Mersin kanallarının yapılması ve göçle gelenlerin yer- İskelesi, 1830’lardan itibaren konsolosların sık sık leșik düzene geçmesi gibi birçok gelișmenin de bahsettiği bir uğrak yeri olmanın yanı sıra Tar- eklenmesi, Çukurova’nın, özellikle pamukta artan