KIRSAL KESİMDE YOKSULLUK ALGISI: İLİ AYDINCIK İLÇESİ ÖRNEĞİ

Hatice YAVUZ1 Hilmi ERDAL2 Gülistan ERDAL1 [email protected] [email protected] [email protected]

Ali ÇALLI1 Esma AÇIKGÖZ1 [email protected] [email protected]

1Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, 60240, 2Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu Yönetim ve Organizasyon Bölümü, 60240, TOKAT

ÖZET

Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı kırsal alanlarda, dünyadaki yoksul nüfusun %75’i ise gelişmekte olan ülkelerin kırsal kesimlerinde yaşamaktadır. Kırsal yoksulluğun önemli bir sorun olduğu günümüzde yoksulluğa bakış açısı kırsal açısından önemlidir. Bu çalışmada kırsal kesimde yoksulluk algısını ve kırsal kesimde yaşayan bireylerin yoksulluğa bakış açısı Yozgat ili Aydıncık ilçesi örneği ile değerlendirmiştir. Çalışmadan elde edilen veriler ışığında kişilerin sosyoekonomik ve demografik özellikleri belirlenmiştir. Araştırmadan elde edilen bazı sonuçlara göre kişilerin %51’i kendini yoksul hissederken sadece %5’lik bir kesim kendini zengin sınıfında görmektedir. Araştırma kapsamında ele alınan kırsal kesim insanlarının yoksulluk algıları, yaşanılan çevre, gelenekler ve kültürel özelliklere göre değişmektedir.

Anahtar kelimeler: Yoksulluk, yoksulluk algısı, kırsal kesim, kırsal yoksulluk

PERCEPTION OF POVERTY IN RURAL AREAS: A SAMPLE OF YOZGAT PROVINCE, AYDINCIK COUNTY

ABSTRACT

Nearly half of the World population lives in the rural areas and the 75% of the poor lives in the rural areas of the developing countries. It is obvious that rural poverty is an important problem in terms of the poverty perspective. In this study, the perception of poverty in rural areas and people’s perspective of poverty in rural areas have been evaluated in the sample of Yozgat province Aydıncık county. Within the light of the data obtained from the study, the socioeconomic and demographic characteristics of the people have been stated. According to certain results obtained from the study, 51% of the people regard themselves as poor whereas only 5% of them regard themselves as wealthy. The perception of poverty of the people who

1087 are in the scope of the study changes dependently on the environment, traditions and cultural characteristics.

Keywords: Poverty, perception of poverty, rural area, rural poverty

1. GİRİŞ

İnsanlık için yoksulluk yeni bir sorun değildir. Yoksulluğun kavramsallaşması ve yoksulluk sistematiği üzerine ilk çalışmaların 17. yüzyılın başlarına gözlemlemek mümkündür (Bildirici, 2001). Geçtiğimiz elli yıllık zaman dilimi, teknolojik ve ekonomik gelişme sürecinin hızla yaşandığı bir dönem niteliği taşımaktadır. Bununla birlikte geniş kitlelerin muzdarip olduğu yoksulluk azalmanın ötesinde, daha şiddetli hissedilmeye başlanan bir olgu olarak gündemde yer almaktadır. Dünyada ve Türkiye’de yoksulluğun ortaya çıkış nedenlerine bakıldığında; Yoksulluk, yetersiz üretimden ve aynı zamanda üretilen değerler karşılığında elde edilen gelirlerin bireyler arasında, bölgeler arasında, sektörler arasında vs. adil bir şekilde paylaşılamamasından kaynaklanmaktadır. Yetersiz üretimin sebepleri aşağıdaki gibi sıralanabilir: • Doğal afetler, iklim ve doğa koşulları. • Hızlı nüfus artışı • Adaletsiz vergi sistemi ve yüksek faiz • Piyasada tekelleşmenin olması • Enflasyon ve işsizlik vs. seklinde bir çok sorunlar sayılabilir(Manisalı, 2001). Yoksulluğa çeşitli tanımlamalar yapıldığında, Esas itibariyle objektif ve üzerinde görüş birliğine varılan bir tanımı olmamakla birlikte yoksulluk terimi, belirli bir gelir seviyesinin altında kalanlar için kullanılmaktadır. Yoksulluk daha çok yeterli gelir ve tüketimi gerçekleştirebilmeden yoksunluk durumunu ifade eden statik bir kavramdır. Diğer bir ifade ile yoksulluk; fiziksel, ruhsal ve toplumsal bir engellilik halidir. Temelde azgelişmişlik ile ilintilendirilen yoksulluk, aslında tüm dünya ülkelerinde sosyal birlikteliğin önünde bir engel, ekonomik gelişmişliğin ardında bıraktığı kara bir çizelge olarak canlılığını korumaktadır (Öztürk ve Çetin, 2009). Yoksulluk, insanların temel ihtiyaçlarını karşılayamama durumudur. Yoksulluğu dar ve geniş anlamda olmak üzere iki türlü tanımlamak mümkündür. Dar anlamda yoksulluk, açlıktan ölme ve barınacak yeri olmama durumu iken, geniş anlamda yoksulluk, gıda, giyim ve barınma gibi olanakları yaşamlarını devam ettirmeye yettiği halde toplumun genel düzeyinin gerisinde kalmayı ifade eder (TÜİK, 2016). Yoksulluk sınırı, yeterli hayat standartlarında yaşaya bilmek için gerekli olan minimum gelir miktarıdır. Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı kırsal alanlarda, dünyadaki yoksul nüfusun %75’i ise gelişmekte olan ülkelerin kırsal kesimlerinde yaşamaktadır. Bu nedenle dünyadaki refah artışı kırsal kesimlerde sağlanacak refah artışına bağlıdır. 2025 yılında dünya nüfusunun büyük bölümünün kentlerde, yoksul nüfusun %60’ının ise kırsal kesimlerde yaşayacağı öngörülmektedir (Alemdar ve ark., 2012). “Kırsal alan”, yüz yüze ilişkilerin yaygın olduğu, genelde, tarım ve hayvancılıkla ilgili etkinliklerin yapıldığı, işbölümü ve uzmanlaşmanın gelişmediği, dolayısıyla insanların iş bulmakta, geçinmekte ve yaşamakta zorlandığı ve bu nedenle de genelde göç veren bölgelerdir (Geray, 1999).

1088

Kırsal yoksulluğun daha çok “topraksız köylüler, tarım işçileri ve küçük toprak sahibi köylüler arasında yaygın olduğu görülmektedir (Öztürk, 2008).” Bununla birlikte belirli bir mülkiyete ve ek gelire sahip olmayıp başkasına bağlı çalışanlar da yetersiz ve düzensiz gelirleri nedenleriyle kırsal yoksulluğun önemli bileşenlerindendir. Mülkiyet sahibi olmayan ve başkasına bağlı çalışan bu yoksulları, bölgesine bağlayan çok fazla bir neden olmaması bu kişilerin göçe meylini ve kentsel yoksulluğa geçişini kolaylaştırmaktadır. Kırsal yoksulluk, yoksulların geleceğe bakışları veya yoksulluğa buldukları çareler bakımından kentsel yoksulluktan farklıdır. Kentteki kişi yoksulluk çıkmazına girdiğinde aslında önünde çok fazla seçenek yoktur. Bunlar geçimlerini sağlayacak gelirden mahrum olduklarında sosyal yardım ağlarına bağlanabilirler ya da hukuki olmayan yollara sapabilirler. Ancak kırsal alandaki yoksulun bir alternatifi daha vardır: iş bulacağı ve geçimini sağlayacağı büyük şehirlere göç etmek ( ve Demirhan, 2011). Kırsal ve kentsel yoksulluk arasında kavramsal olarak çok fazla fark olmasa da kırsal yoksulluk, gerek yoksun olunan değerlerin türü, boyutu ve yoksula yaptığı etki acısından, gerekse kırsal yoksulluğun sonuçları acısından kentsel yoksulluktan ayrılır. “Yoksunluk” kavramından hareketle bakıldığında kır yoksullarının yoksun oldukları değerlerin daha fazla olduğu söylenebilir. Kır yoksulunun da kent yoksulu gibi belli bir seviyenin üstünde geliri (parası), yeterli beslenme imkanı, barınacak evi, yeterli giysisi vs. yoktur. Ancak bunların yanında kır yoksulu seviyeli bir eğitim olanağından, yeterli sağlık imkanlarından, birçok kamu hizmetinden, teknolojiden, kültürel faaliyetlerden de kent yoksuluna kıyasla daha yoksundur ya da en azından bunlara daha uzaktır (Tekeli, 2000). Kırsal alandaki bu yoksulluk ve yoksunluk yelpazesi kırla kent arasında önemli bir fark yaratmaktadır (Güvenç, 2000). Literatürde yoksulluk ve algı ilişkisini doğrudan olmasa bile dolaylı olarak açıklamaya çalışan ve birbirleri ile tartışma halinde olan çok sayıda sosyolojik teoriler bulunmaktadır. Bunlar içerisinde hak eden ve hak etmeyen yoksullar tartışmasının önemli bir yere sahip olduğu belirtilmektedir (Handler ve Hollingsworth 1971). Bu tartışmaların ana ekseni, sosyal politikaların uygulanmasında ve yoksulluğu azaltmaya yönelik çeşitli stratejiler geliştirilmesinde devletin seçici davranıp davranmaması noktasında yoğunlaşmaktadır. Çünkü yoksullar arasında bu yardımları hak edenler olduğu kadar hak etmeyenlerin de olduğu öne sürülmektedir (Appelbaum 2001, Saunders 2002, Suğur ve ark., 2008). Bunlarla birlikte literatürde yoksulluk olgusunun ekonomi disiplininin temel kavramlarından biri olarak, diğer disiplinlere göre daha fazla ön plana çıktığı belirtilmektedir. Yoksulluk ile ilgili yapılan çalışmalarda makro-ekonomik analizler, küreselleşme ve yoksulluk ilişkisi, uluslararası sermaye ve üçüncü dünyanın sömürülmesi, gelir, tüketim, reel ücretler ve işsizlik sıklıkla ele alınmıştır. Diğer taraftan yoksulluğun, ekonomik terimlerle tanımlanmasının ötesinde, bizzat yoksullar tarafından nasıl yaşandığı, yoksulların yoksulluğu nasıl algıladığı ve yoksulun dünyasında yoksulluğun nasıl bir anlam ifade ettiği de önemli bir çalışma konusu olmuştur (Suğur ve ark., 2008). Türkiye’de kırsal ve kentsel alanlarda yoksulluğun gelişimiyle ilgili yapılan tüm çalışmaların ışığında, yoksulluğun kırsal kesimde kentlerden daha yüksek olduğu ve iyileşmenin de kentlere göre daha yavaş olduğu görülmektedir. Diğer bir ifadeyle, kırsal bölgelerde yoksulluk daha yaygın bir sorundur ( Erdal ve Yavuz, 2013).

2. MATERYAL VE YÖNTEM

Bu çalışmanın amacı, kırsal kesimde yoksulluk algısını ve kırsal kesimde yaşayan insanların yoksulluğa bakış açısını ortaya koymaktır.

1089

Çalışma, Yozgat ili Aydıncık ilçesi merkez köylerinde yaşayan bireyler ile yapılmıştır. Aydıncık İlçesin de merkeze bağlı 22 köy mevcuttur. Bu köylerden gayeli olarak % 45’i seçilmiş ve toplam 10 köy dikkate alınmıştır. Belirlenen köylerde tesadüfi olarak seçilen 100 hanelerde yaşayan aile reisi ya da eşi ile yüz yüze görüşme yolu ile anket yapılmıştır. Anketler 2015 Ocak ayında yapılmıştır. Yapılan anket sonuçları; Excel paket veri programı aracılığında değerlendirilmiş. Sonuçlar frekans ve yüzdeler ile incelenip, çizelge ve şekiller ile yorumlanmıştır.

3. BULGULAR VE TARTIŞMA

Anket yapılan kişilerin sosyoekonomik ve demografik özellikleri Çizelge 1’de verilmiştir. Ankete katılan kişilerin yaş ortalaması 53,62’dir. Kişilerin %70 erkek, %30’u kadınlardan oluşmaktadır. Ankete katılan kişilerin medeni durumlarına bakıldığında %75’lik bir oranda bireylerin evli olduğu görülmektedir. Ankete katılan kişilerin %59’u ilköğretim mezunudur. Kişilerin ortalama arazi miktarı 20 dekar olup arazilerde en çok üretilen ürün buğdaydır. Kişilerin aylık ortalama geliri 948 TL’dir. Ankete katılan kişilerin %83’ünün oturdukları evin kendi evleri olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada anket yapılan kişilerin yoksulluk algısını belirleyebilmek için yoksulluk üzerine görüş ve yorumları ortaya koyan bir takım sorular sorulmuştur. Bu sorulara verilen cevapların özet bir çizelgesi yapılmış ve Çizelge 2’de sonuçlar verilmiştir. Ankete katılan kişilerin kendini gördüğü maddi sınıflar belirtilmiş bireylerden sadece %5’lik bir kesimi kendini zengin sınıfında görmektedir. Kişilerin %44’ü kendini gelirli sınıfında görmekte olup %51’i ise kendini yoksul sınıfında görmektedir. Kendini yoksul sınıfında görenlerin oranı dikkat çekici oranda fazladır.

Çizelge 1. Kişilerin Sosyoekonomik ve Demografik Özellikleri Yaş ortalaması: 53.62 Ailede ortalama kişi sayısı: 6 Aylık gelir ortalaması: 11.380/12=948 Frekans Oran(%) Kadın 30 30 Cinsiyet Durumu Erkek 70 70

Evli 75 75 Bekar 5 5 Medeni Durum Dul 20 20 Okur Yazar 5 5 İlköğretim 59 59 Lise veya Dengi 8 8 Eğitim Durumu Hiç Eğitim Almamış 28 28 Ortalama Arazi Miktarı: 20.07 dekar Buğday 62 32.98 Arpa 42 22.34 Soğan 37 19.68 Üretilen Ürünler* Patates 19 10.11

Evet 83 83 Ev sahipliği Hayır 17 17

1090

Kişilerin yoksulluğu tanımlama durumlarına bakıldığında % 68’lik bir kesim yoksulluğun tanımlayabileceğini savunmaktadır. Yoksulluğu tanımlayabileceğini ifade eden bireylerin %44’ü yoksul olarak; “parası olmayana” denir şeklinde cevap vermişlerdir. Kişilerin %35’i “parası çok olana” ve ‘çalışana’ zengin sıfatını uygun görmüştürler. Ayrıca kişilerin zengin tanımlamasında “evi olana, para babalarına, hanı hamamı olana, var yemezlere, başkalarının karnını doyurana “ gibi farklı tanımlar da ortaya çıkmıştır. Anket yapılan kişilerin yaklaşık %91’i kırsal kesimde zengin yoksul ayrımı yaşadığını ifade ederken zengin olan kişinin her hali ile zengin olduğunu gösterdiğini belirtmişlerdir. Kişilerin % 70’ine göre yaşanılan yerin yoksulluğa etkisi vardır. Diğer yandan zengin insanın yaşadığı yer olarak, “şehirler (% 30)” işaret edilmiştir. Kişilerin % 66’sı yoksul bir ailenin çocuğunun yoksul olmayacağını düşünürken % 34’ü ise çocuklarının yoksul olacağını durumun değişmeyeceğini ifade etmişlerdir.

Çizelge 2. Kişilerin yoksulluk üzerine görüş ve yorumları % Kişilerin maddi açıdan kendilerini gördükleri sınıflar Yoksul 51 Orta gelirli 44 Zengin 5 Kişilere göre yoksulluğu tanımlayabilme durumu Tanımlaya bilirim 68 Tanımlayamam 32 Kişilerin yoksulluk tanımları Parası olmayan 44,12 Çalışmayana 32,35 Hiçbir şeyi olmayana 23,53 Kişilerin zenginlik tanımları Parası çok olana 35 Maddi durumu iyi olana 17 Çalışana 35 Evi olana 13 Kırsal kesimde zengin yoksul ayrımının hissedilme durumu Evet 91 Hayır 6 Kısmen 3 Kişilere göre yaşanılan yerin yoksulluğa etkisinin olma durumu Evet 70 Hayır 28 Kısmen 2 Kişilere göre zengin insanın yaşadığı yerler Şehir 30 Villa 24 Deniz kenarı 29 Diğer 17 Kişilere göre yoksul bir ailenin çocuğunun da yoksul olma durumu Evet 34 Hayır 66

Tarımsal faaliyetlerin önemli derecede iklime bağlı olduğu Türkiye şartlarında görülmektedir. Kış aylarında genel olarak üretim yapılmaması kırsal kesimde yaşamı zorlaştırmaktadır. Bu nedenle kişilere maddi açıdan zorluk çektiği aylar sorulduğunda bahar

1091 aylarında zorluk çektikleri görülmekte, özellikle Mart (%25) ayında zorlu geçtikleri de tespit edilmiştir (Şekil 1).

Şekil 1. Kişilerin maddi açıdan zorluk çektiği aylar (%)

3.1 Yoksulluk Sınırı

Yoksulluğu ölçmede ve sınıflandırmada kullanılan bir diğer yöntem Dünya Bankası’nın geliştirdiği yoksulluk sınırı (poverty line) dır. Klasik tanımıyla yoksulluk sınırı, yoksul olarak sınıflandırılan bir kişinin altındaki hayat standardı seviyesidir. Bu yönteme göre, normal bir insanın yaşamda kalabilmesi için gereken gıda tüketimi günlük minimum 2400 kilokalori (kcal) olarak belirlenmiştir. Bu gösterge eş zamanlı karşılaştırmalar için kullanıldığında mutlak yoksulluk kavramını nesnel biçimde yansıtsa da, zaman içindeki karşılaştırmalar için aynı çözümleme gücünü sunmamaktadır. UNDP (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) yoksulluğu, insani gelişme için zorunlu olan fırsatlardan (hayat boyu sağlık, üretken bir hayat, ortalama bir hayat standardı, özgürlük, kendine güven ve saygınlık) mahrum olma şeklinde tanımlayarak; kavramın sadece parasal bir içeriğe hapsedilmesini engellemiştir. Şüphesiz ki, yoksulluğun bu boyutuyla incelenebilmesi için çok geniş ve özellikle sosyal nitelikli istatistiklere ihtiyaç bulunmaktadır. UNDP bu amaçla hayat beklentisi, çocuk ölüm oranları, okuma yazma ve reel satın alma gücü gibi göstergeleri kullanmaktadır (Öztürk ve Çetin, 2009). Yoksulluk sınırı: Yeterli hayat standartlarında yaşaya bilmek için gerekli olan minimum gelir miktarıdır. Çizelge 3 bakıldığında Türkiye yoksulluk sınırının 2016 yılı ocak ayı itibari ile 4.714,00 TL olduğu görülmektedir. Yozgat ili Aydıncık ilçesi köyleri incelendiğinde ortalama aylık (948 TL) gelire bakıldığında yoksulluk sınırının altında kaldığı görülmektedir. Aydıncık ilçesi köylerinden dikkate alınan köylerde yoksulluk sınırı altında kalış oldukça fazladır.

Çizelge 3. Ocak 2016 açlık ve yoksulluk sınırı (TL/Ay) Aralık/2014 Ocak/2015 Aralık/2015 Ocak/2016 Açlık Sınırı 1.232,35 1.256,80 1.385,26 1.447,20 Yoksulluk Sınırı 4.014,17 4.093,80 4.512,25 4.714,00 Kaynak: Türk-iş (2016a)

Şekil 2 incelendiğinde ise kişilerin %67’sinin yoksulluk sınırını bilmediği görülmektedir. Yoksulluk sınırının altında yaşayan kişilerin %31’i yoksulluk sınırını bilmektedir.

1092

Şekil 2. Kişilerin yoksulluk sınırını bilip bilmeme durumları (%)

4. SONUÇ VE ÖNERİLER

Araştırma kapsamında ele alınan kırsal kesim insanlarının yoksulluk algıları, yaşanılan çevre, gelenekler ve kültürel özelliklere göre değişmektedir. Toplumsal düzen, giyim şekli, toplumun insana bakışı yoksulluk algısını etkilemektedir. İnsanlar yaşadığı toplumun düzenine göre farklı görüşlere sahiptir ve yoksulluk algısı anket yapılan köylerdeki kültürel özelliklere ve geleneklere göre değişmektedir. Çalışmanın sonuçlarına göre kırsal kesimde yaşayan kişilerin %51’i kendini yoksul hissetmektedir. Kırsal kesimde yaşayan kişiler için genellikle giyim şekli bir zenginlik göstergesidir. Yoksulluk tanımında kişiler genellik yoksul olan kişi olarak; ‘parası olmayana yoksul denir “ ifadesini kullanmaktadırlar. Araştırma kapsamındaki kişiler, yaşadıkları yerin yoksul olmalarında önemli bir etkisi olduğunu ve zengin insanların daha çok şehirlerde yaşadığı belirtmişlerdir. Çalışmada ortaya çıkan diğer önemli bir sonuç ise, incelenen kişilerin sadece %5’inin kendini zengin sınıfında görmesidir. Kişiler gerçekte yoksulluk sınırının altında yaşamalarına rağmen yoksulluk sınırı olgusunu bilmemekte ve yoksulluk algılarını farklı şekillerde yansıtmaktadırlar. Onlara göre, yoksulluk tanımlamalarına öznel süreç çevresinde bakıldığında “parası olamayan” yoksul kişidir. Türkiye’de kırsal ve kentsel alanlarda yoksulluğun gelişimiyle ilgili yapılan tüm çalışmaların ışığında, yoksulluğun kırsal kesimde kentlerden daha yüksek olduğu ve iyileşmenin de kentlere göre daha yavaş olduğu görülmektedir. Diğer bir ifadeyle, kırsal bölgelerde yoksulluk daha yaygın bir sorundur. Bu araştırmanın bulguları, Tokat ili ilçesinde yapılan bir çalışma ile karşılaştırıldığında sonuçlarda benzer olduğu görülmektedir (Erdal ve Yavuz, 2013). Yoksulluğun azaltılması ve kırsal kesim gelir durumunu düzeltici önlemler alınmalıdır. Genç nüfus geleceği kırsal kesimde kaderine terk edilmemelidir. Yeni iş imkanları ile birlikte üretim desenine alternatif ürünler eklenmeli ve genç nüfusun üretime katkısı atırılmalıdır.

KAYNAKÇA

Alemdar, T., Demirdöğen, A., Ören, M.N. 2012. “Kırsal Yoksulluk Ölçüm Sorunu ve Türkiye”, 10. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi, 322-329. Appelbaum, L. D. (2001). “The Influence of Perceived Deservingness on Policy Decisions Regarding Aid to the Poor”. Political Psychology, 22: (3) 419-42 Bildirici, Z. (2001), “Avrupa Birliği’nde Yoksullukla Mücadele ve Türkiye’nin Uyum Sürecindeki Yeni Uygulamalar”, Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliği Anabilim Dalı, İstanbul. Erdal, G., Yavuz, H. (2013). ‘Kırsal Kesimde Yoksulluk Algısı: Tokat İli Zile İlçesi Örneği’. Gaziosmanpaşa Bilimsel Araştırma Dergisi 8 (2013) 40-47.

1093

Geray, C. 1999. “Kırsal Kalkınma Yöneltileri, İlçe Yerel Yönetimi ve “İlçe Köy Birlikleri.” Önerisi.” Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi. Cilt 8, Sayı 2 (Nisan 1999), ss. 11-42. Güvenç, Murat. 2000. “Kent Yoksulluğu”, Yoksulluk (Bölgesel Gelişme, Kırsal Yoksulluk, Kent Yoksulluğu), Koordinatörler: Halis Akder ve Murat Güvenç, İstanbul: TESEV yayını, 2000, ss. 91-93. Handler, J.F., Hollingsworth, E.J. 1971. ‘The Deserving Poor: A Study of Welfare Administration’, New York: Academic Press. Kartal, N., Demirhan, Y. 2011. ‘Kırsal Yoksulluktan Kentsel Yoksulluğa’. Uluslararası Yoksullukla Mücadele Stratejileri Sempozyumu. SYDGM Yayınları ISBN 978-975-19-5056- 7, 2011, ss 567-577. Manisalı, E. 2001. ‘Yirmibirinci Yüzyılda Küresel Kıskaç: Küreselleşme Ulus Devlet ve Türkiye’. Otopsi Yayınevi, İstanbul. Öztürk, M., Çetin, M. 2009. ‘Poverty And Women In World And ’. Journal of Yasar University, 3(11), 2661-2698. Öztürk, Ş. 2008. “Kırsal Yoksulluk ve Neo-Liberal Ekonomi Politikaları”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt 1, Sayı 5, (Fall 2008), ss. 605-634. http://www.sosyalarastirmalar.com/cilt1/sayi5/sayi5pdf/ozturk_sinasi. pdf (Erişim tarihi: 27.02..2016) Suğur, N.,S. Suğur, O.B. Çetin, E. Akarçay, T.G. Şavran, D. 2008. “Hizmet Sektöründe Çalışan Yoksulların Yoksulluk Algısı Üzerine Bir Çalışma“, İş,Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi, 10(4): 2-29. Saunders, P. 2002. ‘The Deserving Poor: Changing Community Views on The Causes of Poverty’. Australian Social Monitor, 5: (2) 34-38. Tekeli, İ. 2000. “Kent yoksulluğu ve Modernite’nin Bu Soruya Yaklaşım Seçenekleri Üzerine”, Yoksulluk (Bölgesel Gelişme, Kırsal Yoksulluk, Kent Yoksulluğu), Koordinatörler: Halis Akder ve Murat Güvenç, İstanbul: TESEV yayını, 2000, ss.139-159. TUİK, 2016a. “2011 Yoksulluk Çalışması Sonuçları” Türkiye İstatistik Kurumu, http://www.tuik.gov.tr/PreTabloArama.do (Erişim tarihi: 04.03.2016). TÜRK-İŞ, 2016a. “ Ocak 2016 açlık ve yoksulluk sınırı” http://www.turkis.org.tr/OCAK-2016-ACLIK-ve-YOKSULLUK-SINIRI-d981 (Erişim tarihi:24.02.2016)

1094