Kirsal Kesimde Yoksulluk Algisi: Yozgat Ili Aydincik Ilçesi Örneği
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
KIRSAL KESİMDE YOKSULLUK ALGISI: YOZGAT İLİ AYDINCIK İLÇESİ ÖRNEĞİ Hatice YAVUZ1 Hilmi ERDAL2 Gülistan ERDAL1 [email protected] [email protected] [email protected] Ali ÇALLI1 Esma AÇIKGÖZ1 [email protected] [email protected] 1Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, 60240, TOKAT 2Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu Yönetim ve Organizasyon Bölümü, 60240, TOKAT ÖZET Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı kırsal alanlarda, dünyadaki yoksul nüfusun %75’i ise gelişmekte olan ülkelerin kırsal kesimlerinde yaşamaktadır. Kırsal yoksulluğun önemli bir sorun olduğu günümüzde yoksulluğa bakış açısı kırsal açısından önemlidir. Bu çalışmada kırsal kesimde yoksulluk algısını ve kırsal kesimde yaşayan bireylerin yoksulluğa bakış açısı Yozgat ili Aydıncık ilçesi örneği ile değerlendirmiştir. Çalışmadan elde edilen veriler ışığında kişilerin sosyoekonomik ve demografik özellikleri belirlenmiştir. Araştırmadan elde edilen bazı sonuçlara göre kişilerin %51’i kendini yoksul hissederken sadece %5’lik bir kesim kendini zengin sınıfında görmektedir. Araştırma kapsamında ele alınan kırsal kesim insanlarının yoksulluk algıları, yaşanılan çevre, gelenekler ve kültürel özelliklere göre değişmektedir. Anahtar kelimeler: Yoksulluk, yoksulluk algısı, kırsal kesim, kırsal yoksulluk PERCEPTION OF POVERTY IN RURAL AREAS: A SAMPLE OF YOZGAT PROVINCE, AYDINCIK COUNTY ABSTRACT Nearly half of the World population lives in the rural areas and the 75% of the poor lives in the rural areas of the developing countries. It is obvious that rural poverty is an important problem in terms of the poverty perspective. In this study, the perception of poverty in rural areas and people’s perspective of poverty in rural areas have been evaluated in the sample of Yozgat province Aydıncık county. Within the light of the data obtained from the study, the socioeconomic and demographic characteristics of the people have been stated. According to certain results obtained from the study, 51% of the people regard themselves as poor whereas only 5% of them regard themselves as wealthy. The perception of poverty of the people who 1087 are in the scope of the study changes dependently on the environment, traditions and cultural characteristics. Keywords: Poverty, perception of poverty, rural area, rural poverty 1. GİRİŞ İnsanlık için yoksulluk yeni bir sorun değildir. Yoksulluğun kavramsallaşması ve yoksulluk sistematiği üzerine ilk çalışmaların 17. yüzyılın başlarına gözlemlemek mümkündür (Bildirici, 2001). Geçtiğimiz elli yıllık zaman dilimi, teknolojik ve ekonomik gelişme sürecinin hızla yaşandığı bir dönem niteliği taşımaktadır. Bununla birlikte geniş kitlelerin muzdarip olduğu yoksulluk azalmanın ötesinde, daha şiddetli hissedilmeye başlanan bir olgu olarak gündemde yer almaktadır. Dünyada ve Türkiye’de yoksulluğun ortaya çıkış nedenlerine bakıldığında; Yoksulluk, yetersiz üretimden ve aynı zamanda üretilen değerler karşılığında elde edilen gelirlerin bireyler arasında, bölgeler arasında, sektörler arasında vs. adil bir şekilde paylaşılamamasından kaynaklanmaktadır. Yetersiz üretimin sebepleri aşağıdaki gibi sıralanabilir: • Doğal afetler, iklim ve doğa koşulları. • Hızlı nüfus artışı • Adaletsiz vergi sistemi ve yüksek faiz • Piyasada tekelleşmenin olması • Enflasyon ve işsizlik vs. seklinde bir çok sorunlar sayılabilir(Manisalı, 2001). Yoksulluğa çeşitli tanımlamalar yapıldığında, Esas itibariyle objektif ve üzerinde görüş birliğine varılan bir tanımı olmamakla birlikte yoksulluk terimi, belirli bir gelir seviyesinin altında kalanlar için kullanılmaktadır. Yoksulluk daha çok yeterli gelir ve tüketimi gerçekleştirebilmeden yoksunluk durumunu ifade eden statik bir kavramdır. Diğer bir ifade ile yoksulluk; fiziksel, ruhsal ve toplumsal bir engellilik halidir. Temelde azgelişmişlik ile ilintilendirilen yoksulluk, aslında tüm dünya ülkelerinde sosyal birlikteliğin önünde bir engel, ekonomik gelişmişliğin ardında bıraktığı kara bir çizelge olarak canlılığını korumaktadır (Öztürk ve Çetin, 2009). Yoksulluk, insanların temel ihtiyaçlarını karşılayamama durumudur. Yoksulluğu dar ve geniş anlamda olmak üzere iki türlü tanımlamak mümkündür. Dar anlamda yoksulluk, açlıktan ölme ve barınacak yeri olmama durumu iken, geniş anlamda yoksulluk, gıda, giyim ve barınma gibi olanakları yaşamlarını devam ettirmeye yettiği halde toplumun genel düzeyinin gerisinde kalmayı ifade eder (TÜİK, 2016). Yoksulluk sınırı, yeterli hayat standartlarında yaşaya bilmek için gerekli olan minimum gelir miktarıdır. Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı kırsal alanlarda, dünyadaki yoksul nüfusun %75’i ise gelişmekte olan ülkelerin kırsal kesimlerinde yaşamaktadır. Bu nedenle dünyadaki refah artışı kırsal kesimlerde sağlanacak refah artışına bağlıdır. 2025 yılında dünya nüfusunun büyük bölümünün kentlerde, yoksul nüfusun %60’ının ise kırsal kesimlerde yaşayacağı öngörülmektedir (Alemdar ve ark., 2012). “Kırsal alan”, yüz yüze ilişkilerin yaygın olduğu, genelde, tarım ve hayvancılıkla ilgili etkinliklerin yapıldığı, işbölümü ve uzmanlaşmanın gelişmediği, dolayısıyla insanların iş bulmakta, geçinmekte ve yaşamakta zorlandığı ve bu nedenle de genelde göç veren bölgelerdir (Geray, 1999). 1088 Kırsal yoksulluğun daha çok “topraksız köylüler, tarım işçileri ve küçük toprak sahibi köylüler arasında yaygın olduğu görülmektedir (Öztürk, 2008).” Bununla birlikte belirli bir mülkiyete ve ek gelire sahip olmayıp başkasına bağlı çalışanlar da yetersiz ve düzensiz gelirleri nedenleriyle kırsal yoksulluğun önemli bileşenlerindendir. Mülkiyet sahibi olmayan ve başkasına bağlı çalışan bu yoksulları, bölgesine bağlayan çok fazla bir neden olmaması bu kişilerin göçe meylini ve kentsel yoksulluğa geçişini kolaylaştırmaktadır. Kırsal yoksulluk, yoksulların geleceğe bakışları veya yoksulluğa buldukları çareler bakımından kentsel yoksulluktan farklıdır. Kentteki kişi yoksulluk çıkmazına girdiğinde aslında önünde çok fazla seçenek yoktur. Bunlar geçimlerini sağlayacak gelirden mahrum olduklarında sosyal yardım ağlarına bağlanabilirler ya da hukuki olmayan yollara sapabilirler. Ancak kırsal alandaki yoksulun bir alternatifi daha vardır: iş bulacağı ve geçimini sağlayacağı büyük şehirlere göç etmek (Kartal ve Demirhan, 2011). Kırsal ve kentsel yoksulluk arasında kavramsal olarak çok fazla fark olmasa da kırsal yoksulluk, gerek yoksun olunan değerlerin türü, boyutu ve yoksula yaptığı etki acısından, gerekse kırsal yoksulluğun sonuçları acısından kentsel yoksulluktan ayrılır. “Yoksunluk” kavramından hareketle bakıldığında kır yoksullarının yoksun oldukları değerlerin daha fazla olduğu söylenebilir. Kır yoksulunun da kent yoksulu gibi belli bir seviyenin üstünde geliri (parası), yeterli beslenme imkanı, barınacak evi, yeterli giysisi vs. yoktur. Ancak bunların yanında kır yoksulu seviyeli bir eğitim olanağından, yeterli sağlık imkanlarından, birçok kamu hizmetinden, teknolojiden, kültürel faaliyetlerden de kent yoksuluna kıyasla daha yoksundur ya da en azından bunlara daha uzaktır (Tekeli, 2000). Kırsal alandaki bu yoksulluk ve yoksunluk yelpazesi kırla kent arasında önemli bir fark yaratmaktadır (Güvenç, 2000). Literatürde yoksulluk ve algı ilişkisini doğrudan olmasa bile dolaylı olarak açıklamaya çalışan ve birbirleri ile tartışma halinde olan çok sayıda sosyolojik teoriler bulunmaktadır. Bunlar içerisinde hak eden ve hak etmeyen yoksullar tartışmasının önemli bir yere sahip olduğu belirtilmektedir (Handler ve Hollingsworth 1971). Bu tartışmaların ana ekseni, sosyal politikaların uygulanmasında ve yoksulluğu azaltmaya yönelik çeşitli stratejiler geliştirilmesinde devletin seçici davranıp davranmaması noktasında yoğunlaşmaktadır. Çünkü yoksullar arasında bu yardımları hak edenler olduğu kadar hak etmeyenlerin de olduğu öne sürülmektedir (Appelbaum 2001, Saunders 2002, Suğur ve ark., 2008). Bunlarla birlikte literatürde yoksulluk olgusunun ekonomi disiplininin temel kavramlarından biri olarak, diğer disiplinlere göre daha fazla ön plana çıktığı belirtilmektedir. Yoksulluk ile ilgili yapılan çalışmalarda makro-ekonomik analizler, küreselleşme ve yoksulluk ilişkisi, uluslararası sermaye ve üçüncü dünyanın sömürülmesi, gelir, tüketim, reel ücretler ve işsizlik sıklıkla ele alınmıştır. Diğer taraftan yoksulluğun, ekonomik terimlerle tanımlanmasının ötesinde, bizzat yoksullar tarafından nasıl yaşandığı, yoksulların yoksulluğu nasıl algıladığı ve yoksulun dünyasında yoksulluğun nasıl bir anlam ifade ettiği de önemli bir çalışma konusu olmuştur (Suğur ve ark., 2008). Türkiye’de kırsal ve kentsel alanlarda yoksulluğun gelişimiyle ilgili yapılan tüm çalışmaların ışığında, yoksulluğun kırsal kesimde kentlerden daha yüksek olduğu ve iyileşmenin de kentlere göre daha yavaş olduğu görülmektedir. Diğer bir ifadeyle, kırsal bölgelerde yoksulluk daha yaygın bir sorundur ( Erdal ve Yavuz, 2013). 2. MATERYAL VE YÖNTEM Bu çalışmanın amacı, kırsal kesimde yoksulluk algısını ve kırsal kesimde yaşayan insanların yoksulluğa bakış açısını ortaya koymaktır. 1089 Çalışma, Yozgat ili Aydıncık ilçesi merkez köylerinde yaşayan bireyler ile yapılmıştır. Aydıncık İlçesin de merkeze bağlı 22 köy mevcuttur. Bu köylerden gayeli olarak % 45’i seçilmiş ve toplam 10 köy dikkate alınmıştır. Belirlenen köylerde tesadüfi olarak seçilen 100 hanelerde yaşayan aile reisi ya da eşi ile yüz yüze görüşme yolu ile anket yapılmıştır. Anketler 2015 Ocak ayında yapılmıştır. Yapılan anket sonuçları; Excel paket veri programı aracılığında değerlendirilmiş. Sonuçlar frekans ve yüzdeler ile incelenip, çizelge ve şekiller