ALUCRA İLÇE MERKEZİNİN COĞRAFİ ETÜDÜ

İbrahim ÖZDEMİR Yüksek Lisans Tezi Coğrafya Anabilim Dalı Prof. Dr. Hasbi SOYLU 2012 Her Hakkı Saklıdır

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ COĞRAFYA ANABİLİM DALI

İbrahim ÖZDEMİR

ALUCRA İLÇE MERKEZİNİN COĞRAFİ ETÜDÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TEZ YÖNETİCİSİ

Prof. Dr. Hasbi SOYLU

ERZURUM- 2012

I

İÇİNDEKİLER

ÖZET ...... IV SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ...... XIV ŞEKİLLER DİZİNİ ...... VI TABLOLAR DİZİNİ ...... VIII HARİTALAR DİZİNİ ...... XI FOTOĞRAFLAR DİZİNİ ...... XII ÖNSÖZ ...... XVI GİRİŞ ...... 1 BİRİNCİ BÖLÜM DOĞAL ÇEVRE 1.1. JEOMORFOLOJİK GELİŞİM ...... 6 1.2. JEOMORFOLOJİ ...... 13 1.2.1. Dağlık-Tepelik Alanlar ...... 13 1.2.2. Aşınım Yüzeyleri ve Düzlükler ...... 19 1.2.3. Vadiler ...... 21 1.3. İKLİM ...... 22 1.3.1. Genel Hava Sirkülâsyonu ve Coğrafi Etmenler ...... 22 1.3.2. Sıcaklık ...... 25 1.3.3. Basınç ve Rüzgârlar ...... 30 1.3.4. Nem, Bulutluluk ve Yağış ...... 36 1.3.5. Yağış Etkinliği ve İklim Tipi ...... 43 1.4. HİDROGRAFYA ÖZELLİKLERİ ...... 47 1.5. TOPRAK ÖZELLİKLERİ ...... 52 1.6. BİTKİ ÖRTÜSÜ ...... 55 İKİNCİ BÖLÜM NÜFUS 2.1. GENEL BAKIŞ ...... 60 2.2. NÜFUSUN TARİHSEL GELİŞİMİ ...... 60 2.3. NÜFUS ARTIŞI ...... 63 2.4. NÜFUS HAREKETLERİ ...... 67 2.4.1. Doğumlar ve Ölümler ...... 67 II

2.4.2. Göçler ...... 69 2.5. NÜFUSUN SOSYO EKONOMİK ÖZELLİKLERİ...... 78 2.5.1. Nüfusun Cinsiyet Yapısı ve Yaş Gruplarına Göre Ayrımı ...... 78 2.5.2. Nüfusta Bağımlılık Oranı ...... 83 2.5.3. Nüfusun Eğitim ve Kültür Durumu ...... 84 2.5.4. Aile Nüfus Büyüklüğü ...... 93 2.5.5. Çalışma Çağındaki Nüfusun Sektörel Dağılımı ...... 94 2.5.6. Nüfusun Beslenme ve Sağlık Durumu ...... 96 2.6. NÜFUS YOĞUNLUĞU ...... 98 2.6.1. Aritmetik Nüfus Yoğunluğu ...... 98 2.6.2. Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu ...... 99 2.6.3. Tarımsal Nüfus Yoğunluğu ...... 100 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM YERLEŞME 3.1. ALUCRA’DA YERLEŞMENİN TARİHİ GELİŞİMİ ...... 101 3.2. YERLEŞİM ALANININ YATAY YÖNDE GELİŞİMİ ...... 106 3.3. YERLEŞME ŞEKİLLERİ ...... 109 3.4. KONUTLAR ...... 115 3.4.1. Geleneksel Konutlar ...... 116 3.4.2. Modern Konutlar ...... 121 3.5. ALUCRA İLÇE MERKEZİNDE ARAZİ KULLANILIŞI VE YERLEŞMENİN GENEL FONKSİYONLARI ...... 124 3.5.1. Oturma Alanları ...... 125 3.5.2. İş ve Ticaret Alanları...... 126 3.5.3. Yönetim Alanları...... 129 3.5.4. Sanayi Alanları ...... 131 3.5.5. Eğitim ve Kültür Alanları ...... 132 3.5.6. Diğer Kullanım Alanları ...... 133 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM EKONOMİK COĞRAFYA 4.1. GENEL BAKIŞ ...... 135 4.2. ARAZİ KULLANIMI ...... 135 4.3. TARIM ...... 139

III

4.3.1. Tahıllar ...... 141 4.3.2. Yem Bitkileri ...... 142 4.3.3. Sebze ve Meyvecilik ...... 142 4.4. HAYVANCILIK ...... 143 4.4.1. Büyükbaş Hayvancılık ...... 144 4.4.2. Küçükbaş Hayvancılık ...... 146 4.4.3. Kümes Hayvancılığı ...... 146 4.4.4. Arıcılık ...... 147 4.5. ORMANCILIK ...... 147 4.6. TİCARET ...... 148 4.7. SANAYİ ...... 151 4.8. ULAŞIM...... 156 4.9. TURİZM ...... 161 BEŞİNCİ BÖLÜM ARAŞTIRMA SAHASININ TEMEL SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ 5.1. DOĞAL ÇEVRE ÖZELLİKLERİ İLE İLGİLİ SORUNLAR ...... 162 5.2. BEŞERİ ÇEVRE ÖZELLİKLERİYLE İLGİLİ SORUNLAR ...... 163 5.3. EKONOMİK YAPIDAN KAYNAKLANAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ...... 165 SONUÇ ...... 167 KAYNAKÇA ...... 170 ÖZGEÇMİŞ ...... 177

IV

ÖZET YÜKSEK LİSANS TEZİ ALUCRA İLÇE MERKEZİNİN COĞRAFİ ETÜDÜ İbrahim ÖZDEMİR Tez Danışmanı: Prof. Dr. Hasbi SOYLU 2012, 193 sayfa Jüri: Prof. Dr. Hasbi SOYLU (Danışman) Prof. Dr. Kenan ARINÇ Yrd. Doç. Dr. Ogün COŞKUN Araştırma konusunu oluşturan Alucra ilçe merkezi, Karadeniz Bölgesi’nin Doğu Karadeniz Bölümü’nde İli sınırları içerisinde yer almaktadır. İdari bakımdan Giresun İline bağlı olan bir ilçe merkezidir. Giresun İli’nin güneydoğusunda kalan Alucra, Giresun’a karayolu ile 131 km mesafededir.

Alucra ilçesinin yüzölçümü 1083 km²’dir. Batısında Şebinkarahisar, kuzeyinde Yağlıdere ve , doğusunda Kürtün, ve Şiran, güneyinde Çamoluk ilçeleriyle sınırlandırılmıştır.

Belediye yönetim sınırları dâhilindeki yerleşim alanının yüzölçümü yaklaşık 24 km² kadardır. Kasaba kuzeyde Giresun Dağları ile güneyde Berdiga (Sarıçiçek) Dağları arasında Alucra Düzü’nde yer almaktadır. Yükseltisi 1450 m olan Alucra Düzü’nün suları Bağırsak Deresi ile onun kolu İnce Dere tarafından dış drenaja bağlanmaktadır.

Yıllık ortalama sıcaklığı 7.8 ⁰C olan Alucra’da yarı kurak iklim özellikleri görülmektedir. Karadeniz kıyısına paralel uzanan dağ sıralarının ardında yer aldığından ılıman iklim özelliklerinden yeteri kadar yararlanamaz.

Çalışma sahasının yerleşme tarihi MÖ 8. yüzyıla kadar gider. Türkler tarafından bilinen ve yurt edinilen bu sahada MÖ 3. yüzyıl.- MS 1. yüzyılda Roma Helenistik döneme ait bulgular yer almaktadır. Zaferi’nden (1071) sonra Türk beyliklerinin hâkimiyetinde kalan saha 1473 yılında Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır. Alucra kasabasının 2010 yılı nüfusu 4599 kişi kadardır. Alucra bu nüfus yapısıyla genç ve dinamik bir özelliğe sahiptir.

Alucra’da fonksiyonel açıdan hâkim olan hizmet sektörüdür. Tarım ve hayvancılık önemli bir geçim kaynağıdır. Ancak tarım gerekse hayvancılık faaliyetleri, geleneksel metotlarla sürdürülmektedir. Alucra kasabasında ticaret ve sanayi faaliyetleri gelişmemiştir.

V

ABSTRACT

POST GRADUATION THESIS GEOGRAPHICAL STUDY OF THE CENTRE ADMINISTRATIVE DISTRICT, ALUCRA İbrahim ÖZDEMİR Advisor: Prof. Dr. Hasbi SOYLU 2012, Page: 193 Jury: Prof. Dr. Hasbi SOYLU (Advisor) Prof. Dr. Kenan ARINÇ Assist. Prof. Dr. Ogün COŞKUN Alucra town centre, the subject of the survey, is located in East Blacksea Zone of Region and in the borders of Giresun city. Alucra is a town centre in the administrative borders of . Alucra, located in the southeast of Giresun province, is 131 km away from Giresun.

Alucra’s area is nearly 1083 square meters. Alucra is surrounded with Şebinkarahisar on the east, Yağlıdere and Espiye on the north, Kürtün, Torul and Şiran on the east and Çamoluk on the south. The survey of the residential area in the borders of town management is nearly 24 square meters. The town is located between Giresun Mountains on the north and Berdiga (Sarıçiçek) Mountains on the south and on the Alucra plain. Waters of Alucra Plain, at 1450 meters height, are taken external drainage by Bağırsak Creek and İnce Creek.

Alucra is affected by the semi-arid climate conditions. As Alucra is located behind the mountains, running parallel to the Black Sea coast, temperate climate conditions are not effective in this area. Average annual temperature in Alucra is 7.8 ºC.

Settlement history of research area goes back to B.C. 8th century. On this area, known and settled by Turks, there have been remains of Hellenistic Period, between B.C. 3rd century and A.D. 1st century. In 2010, there have been 4599 people, living in Alucra town centre. This area has a young and dynamic population.

In the research are, service sector is frequent. Agriculture and animal husbandry are important sources of livelihood in this area. Both agriculture and animal husbandry are continued in traditional methods. In this settlement, trade and industry activities have not progressed too much.

VI

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 1.1. Yeşilırmak- Irmağı Bölgesi’nin Epirojenik Strüktürlerini Gösteren Kroki. ………………………………………………………... 12 Şekil 1.2. Güneş Işınlarının Alucra’ya Düşme Açısı. ……………………………. 24 Şekil 1.3. Alucra’da Ortalama Sıcaklıkların (°C) Aylara Göre Dağılımı (1983- 1984). …………………………………………………………………... 27 Şekil 1.4. Alucra’da Ortalama Donlu Gün Sayısının Aylara Göre Dağılımı (1983-1984). …………………………………………………………… 29 Şekil 1.5. Alucra’da Ortalama Donlu Günler Sayısının Mevsimlere Göre Dağılımı (1983-1984). …………………………………………………. 30 Şekil 1.6. Alucra’da Yıllık ve Mevsimlik Ortalama Rüzgâr Gülleri (1983-1984). 32 Şekil 1.7. Rubinstein Formülüne Göre Alucra’da Hâkim Rüzgar Doğrultuları. … 33 Şekil 1.8. Alucra'da Ortalama Rüzgar Hızı (1983-1984). ……………………….. 35 Şekil 1.9. Alucra'da Ortalama Nemin Aylara Göre Dağılımı (1983-1984). ……... 37 Şekil 1.10. Alucra’da Yıllık Ortalama Yağışın Aylara Göre Dağılımı (1983- 1984). …..…………………………………………………………….. 40 Şekil 1.11. Alucra’da Yağışın Mevsimlere Göre Dağılımı (1983-1984). ………... 40 Şekil 1.12. Alucra’da Ortalama Yağışlı Günlerin Aylara Göre Dağılımı (1983- 1984). ……………………………………………..………………….. 41 Şekil 1.13. Alucra’da Ortalama Yağış Şiddetinin Aylara Göre Dağılımı (1983- 1984). …………………………………...…………………………….. 42 Şekil 1.14. Alucra'da Kar Yağışlı Günlerin Aylara Göre Dağılımı (1983-1984). .. 43 Şekil 1. 15. Alucra’nın Thornthwaite Formülüne Göre Su Bilançosu Diyagramı. . 46 Şekil 1.16. Alucra Suyu’nun Akım ve Yağış Değerleri. …………………………. 50 Şekil 2.1. Alucra’da Sayım Yıllarına Göre Nüfusun Değişimi (1927-2010). ……. 65 Şekil 2.2. Alucra’da Sayım Yıllarına Göre Nüfus Artış Hızı (1927-2010). ..……. 65 Şekil 2.3. Alucra’da Sayım Yıllarına Göre Nüfusun Cinsiyet Durumu (1927- 2010). ………………………………………………..………………... 80 Şekil 2.4. Alucra’nın Nüfus Piramidi (2010). ……………………………………. 82 Şekil 2.5. Alucra’nın Geniş Aralıklı Gruplandırmaya Göre Nüfus Piramidi (2010). …………………………………………………………………. 83

VII

Şekil 2.6. Alucra İlçe Merkezinde (6+ Yaş) Bitirilen Eğitim Düzeyi (2010). ….... 87 Şekil 2.7. Alucra İlçe Merkezinde Nüfusun Sektörel Dağılımı (2010). ………….. 95 Şekil 3.1. Alucra İlçe Merkezinde Mahalle Yerleşmelerinin Dağılımı. …………. 107 Şekil 3.2. Alucra İlçe Merkezinde Yerleşim Alanlarının Yatay Yönde Gelişimi. . 108 Şekil 3.3. Alucra’da Geleneksel Tarzda İnşa Edilen Ahşap Bir Konak Planı. …... 119 Şekil 3.4. Alucra İlçe Merkezinde Geleneksel Tarzda İnşa Edilen Konut Planı. ... 120 Şekil 3.5. Alucra İlçe Merkezinde Modern Tarzda (TOKİ) Bir Konut Planı. …… 122 Şekil 3.6. Alucra İlçe Merkezinde Fonksiyonel Arazi Kullanılışı Haritası (2011). 128 Şekil 3.7. Alucra İlçe Merkezinde Küçük Sanayi Sitesi’nin Planı. ……………… 132 Şekil 4.1. Alucra İlçe Merkezinde Arazi Kullanılışının Dağılımı (2011). ……… 136

VIII

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 1.1. Alucra ve Çevre İstasyonlarda Yıllık Ortalama Sıcaklığın (°C) Aylara Göre Dağılışı. ……………………………………………………….... 25 Tablo 1.2. Alucra’da Sıcaklık Değerlerinin Aylara Göre Dağılımı (1983-1984). . 26 Tablo 1.3. Alucra’da Gün İçerisinde Sıcaklık Durumu (1983-1984). …………… 29 Tablo 1.4. Alucra’da Ortalama Donlu Günler Sayısının Aylara Göre Dağılımı (1983-1984). …………………………………………..……………… 29

Tablo 1.5. Alucra’da Çeşitli Yönlerden Esen Rüzgârların Esme Sayılarının Mevsimlik Dağılımı ve Frekansları (1983-1984). ………….………... 32 Tablo 1.6. Alucra’da Ortalama Rüzgâr Hızı (1983-1984). ………………………. 35 Tablo 1.7. Alucra’da Aylara Göre En Hızlı Rüzgâr ve Yönü (1983-1984). …...... 36 Tablo 1.8. Alucra’da Bağıl Nem Değerlerinin Aylara Göre Dağılımı (1983- 1984). ……………………………..………………………………….. 36 Tablo 1.9. Alucra’da Ortalama Bulutluluk, Açık Gün, Kapalı Gün ve Bulutlu Günlerin Aylara Göre Dağılımı (1983-1984). …………………….…. 37 Tablo 1.10. Alucra’da Yıllık Ortalama Yağışın Aylara Göre Dağılımı (1983- 1984). ………………………………………………………………... 39 Tablo 1.11. Alucra’da Ortalama Yağışlı Gün Sayısının Aylara Göre Dağılımı (1983-1984). ………………………………………………………… 41 Tablo 1.12. Alucra’da Ortalama Yağış Şiddetinin Aylara Göre Dağılımı (1983- 1984). …..……………………………………………………………. 42 Tablo 1.13. Alucra’da Kar Yağışlı Günlerin Aylara Göre Dağılımı (1983-1984). 43 Tablo 1.14. Alucra’nın Erinç Formülüne Göre Aylık İndis Değerleri. ………….. 44 Tablo 1.15. Alucra’nın De Martonne Formülüne Göre Aylık İndis Değerleri. ….. 45 Tablo 1. 16. Alucra’nın Thornthwaite Formülüne Göre Su Bilançosu. …………. 46 Tablo 1.17. Alucra Suyu’nın Aylara Göre Akım Değerleri m³/sn. (1962-1972). .. 50 Tablo 2.1. XIX. Yüzyılın Sonunda Alucra’da Nüfus Değerleri. ………………… 62 Tablo 2.2. Alucra İlçe Merkezinde Sayım Yıllarına Göre Nüfus Miktarı ve Nüfus Artış Hızı (1927-2010). …………………..…………………… 64 Tablo 2.3. Alucra’da Doğum ve Ölüm Sayıları (2009-2010). …………………… 68 Tablo 2.4. Alucra İlçe Merkezinden Dış Ülkelere Yönelik Göçlerin Ülkelere

IX

Göre Dağılımı (1960-2010). ………………….……………………… 71 Tablo 2.5.Alucra İlçe Merkezinden Yurt İçine Yönelik Göçlerin İllere Göre Dağılımı (1950-2010). ……………………………..…………………. 76 Tablo 2.6. Alucra’da, Dışarıya Gerçekleşen Göçler Sonucunda, Nüfus Kütüğünü Aldıran Nüfus Sayısı ve Nüfus Kütüğünün Götürüldüğü İller (1990- 2001). …………………………………………………………………. 78 Tablo 2.7. Alucra İlçe Merkezinde Nüfusun Cinsiyet Durumu (1927-2010). ……...... 79 Tablo 2.8. Alucra’da Nüfusun Dar aralıklı Yaş Yapısı (2010). ………………….. 81 Tablo 2.9. Alucra’da Nüfusun Geniş Aralıklı Gruplandırmaya Göre Dağılımı (2010). ………………………………...………………………………. 83 Tablo 2.10. Alucra’da XIX Yüzyılın Sonunda Öğrenci Sayısı. …………………. 84 Tablo 2.11. Alucra’da (6 +yaş) Cinsiyete Göre Okuma-Yazma Durumu (2010). . 85 Tablo 2.12. Alucra’da Cinsiyet ve Yaş Grubuna Göre Okuma -Yazma Durumu (2010). …………..…………………………………………………… 85 Tablo 2.13. Alucra İlçe Merkezi’nde (6+ Yaş) Nüfusun Cinsiyetine Göre Bitirilen Eğitim Düzeyi (2010). …………………………………… 87 Tablo 2.14. Alucra İlçe Merkezinde Eğitim Kurumlarında Çalışan Öğretmen, Öğretim Üyesi ve Personel Sayısı (2010). ………………………… 88 Tablo 2.15. Alucra İlçe Merkezi’nde Eğitim Kurumlarındaki Derslik Sayısı ve Öğrenci Dağılımı (2010). …………………………………………… 89 Tablo 2.16. Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulunda Uygulanan Eğitim Programları ve Öğrenci Dağılımı ( 2011). ………………………….. 90 Tablo 2.17. Alucra İlçe Merkezinde Nüfusun Sektörel Dağılımı (2010). …..…... 94 Tablo 2.18. Alucra İlçe Merkezinde Mahallelerin Alanları, Nüfusları ve Nüfus Yoğunlukları (2010). ………………………………………………... 99 Tablo 3.1. Alucra’da XIX. Yüzyılın Sonunda Eğitim ve Dini Alanlar ile Dükkân ve Han Sayısı (1872-1882). ……………….…………………………. 105 Tablo 3.2. Alucra İlçe Merkezinde Fonksiyon Alanlarının Dağılımı (2011). …… 125 Tablo. 4.1. Alucra İlçe Merkezinde Arazisinin Kullanılış Durumu (2011). …….. 136 Tablo 4.2. Alucra İlçe Merkezinde Sığır Cinsi Hayvanların Mahallere Göre Dağılımı (2010). …….……………………………………………….. 145 Tablo 4.3. Alucra İlçe Merkezinde Küçükbaş Hayvan Cinslerinin Mahallere

X

Göre Dağılımı (2010). ...……………………………………………… 146 Tablo. 4.4. Alucra İlçe Merkezinde Ticari İşyeri Türleri ve Sayısı (2011). ……... 150 Tablo. 4.5. Alucra İlçe Merkezinde Atölye Tipi Sanayi Tesisleri ve Bunlarda Çalışan İşgücü Sayısı (2011). …………………………………….…. 152 Tablo 4.6. Alucra İlçe Merkezinde Bulunan Şehirlerarası Seyahat Firmaları ve Gittiği Şehirler (2011). …………………….…………….…………… 158 Tablo 4.7. Alucra’daki Köy Yerleşmelerinin İlçe Merkezine Olan Uzaklıkları. ... 160 Tablo 4.8. Alucra İlçe Merkezinde Bulunan Taksi Durakları ve Taksi Sayıları (2011). …………..…………………………………………………….. 160

XI

HARİTALAR DİZİNİ

Harita 1. Araştırma Sahasının Lokasyon Haritası. ………………………………. 3 Harita 1.1. Alucra İlçe Merkezi ve Çevresinin Jeoloji Haritası. ………………… 9 Harita 1.2. Alucra İlçe Merkezi ve Çevresinin Topoğrafya Haritası. …………… 14 Harita 1.3. Alucra İlçe Merkezi ve Çevresinin Jeomorfoloji Haritası. ………….. 17 Harita 1.4. Alucra İlçe Merkezi ve Çevresinin Hidrografya Haritası. …………... 48 Harita 1.5. Alucra İlçe Merkezi ve Çevresinin Toprak Haritası. ………………... 53 Harita 2.1. Alucra’dan Dış Ülkelere Yönelik Göçlerin Ülkelere Göre Dağılımı (1960-2010). ………………………………………………………… 72 Harita 2.2. Alucra’dan Yurt İçine Yönelik Göçlerin Ülkelere Göre Dağılımı (1960-2010). ………………………………………………………… 77 Harita 4.1. Alucra İlçe Merkezi ve Çevresinin Arazi Kullanım Haritası. ………. 138 Harita 4.2. Alucra İlçe Merkezinin Çevresindeki İl ve İlçe Merkezleriyle Olan Karayolu Ağı (2010). ……………………………………………….. 157

XII

FOTOĞRAFLAR DİZİNİ

Fotoğraf 1. Parak (Babapınar) Mahallesi’nden Alucra’nın Genel Görünümü. …. 2 Fotoğraf 1.1. Taşkınlara Karşı Beton Duvarlarla Islah Edilmiş Bağırsak Deresi ve Dere Yatağındaki Kuvaterner Yaşlı Blok, Çakıl, Kum ve Silt Birikintileri. ………………………………………………………. 11 Fotoğraf 1.2. Alucra Kuzeybatısındaki Arımkaya Tepe'nin Güney Yamaçlarındaki Lav Akıntıları ve Çevresindeki Kornişler. ……… 16 Fotoğraf 1.3. Berdiga Dağları’ndan İkizlertepeleri ve Giresun Dağları’nın Görünümü. ………………………………………………………... 16 Fotoğraf 1.4. Alucra Güneyinde Berdiga Dağları’ndaki Kılıçkayaları Sırtı’nda Yer Alan Bir Dayk. ………………………………………………. 18 Fotoğraf 1.5. Kemallı Mahallesi Kuzeydoğusundaki Zerzemi Uçurumu. ……… 19 Fotoğraf 1.6. Hanzar Mahallesi’nden Zerzemi Uçurumu, Mirium Düzü ve Geride Giresun Dağları. …..……………………………………….. 20 Fotoğraf 1.7. Bağırsak Deresi’nden Bir Görünüm. ……………………………… 50 Fotoğraf 1.8. Parak Mahallesi’ndeki, Kahverengi Orman Topraklarından Bir Görünüm. ………………………………………………………….. 54 Fotoğraf 1.9. Antropojen Bozkırlar Arasında Sıkça Rastladığımız Alıç Ağacından Bir Görünüm. …….…………………………………… 57 Fotoğraf 1.10. Hanzar Mahallesi Güneyindeki Dikyol Tepe Kuzey Eteklerindeki Saf Sarıçam Ormanları. ……...…………………………………... 58

Fotoğraf 1.11. Berdiga Dağı Kuzey Yamaçlarındaki Sarıçam Ormanları. ……… 58 Fotoğraf 2.1. Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu. ……………………. 90 Fotoğraf 2.2. Yeni Yapılmış Bir Öğrenci Yurdu. ……………………………….. 91 Fotoğraf 2.3. Alucra İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Öğretmen Evi. …………... 92 Fotoğraf 2.4. Alucra Devlet Hastanesi. ………………………………………….. 97 Fotoğraf 3.1. Alucra Belediyesi Bahçesindeki Eski Bir Çeşme. ………………… 107 Fotoğraf 3.2. Parak (Babapınar) Mahallesi’nden Bir Görünüm. ………………… 111 Fotoğraf 3.3. Hanzar Mahallesi’nden Bir Görünüm. ……………………………. 113 Fotoğraf 3.4. Alucra’da Sık Rastlanan Cakatura Bir Yapı. ……………………… 117 Fotoğraf 3.5. Alucra İlçe Merkezinde Hürriyet Caddesi üzerinde Yer Alan Eski

XIII

Konaklar. …………………………………………………………. 118 Fotoğraf 3.6. Eski Tip Bir Konut ve Eklentileri. ………………………………… 121 Fotoğraf 3.7. TOKİ Konutlarından Bir Görünüm. ………………………………. 123 Fotoğraf 3.8. Hürriyet Caddesi üzerinde Sıralanmış İş Yerleri. ………………… 127 Fotoğraf 3.9. Alucra Hükümet Konağı’ndan Bir Görünüm. …………………….. 130 Fotoğraf 3.10. Alucra’da Küçük Sanayi Sitesi. ………………………………….. 131 Fotoğraf 3.11. Alucra Merkez Mezarlığı. ……………………………………….. 134 Fotoğraf 4.1. Alucra’da Bağırsak Deresi Kenarındaki Lahana Bahçesi. ………... 143 Fotoğraf 4.2. Karaağaç Mahallesi’nden Alucra Düzü ve Büyükbaş Hayvanlar. ... 145 Fotoğraf 4.3. Alucra İlçe Merkezindeki Hürriyet Caddesi ve Ticarethaneler. ….. 149 Fotoğraf 4.4. Alucra Belediyesi Bahçesinde Cumartesi Günleri Kurulan Halk Pazarı. ……………..……………………………………………… 151 Fotoğraf 4.5. Alucra İlçe Merkezindeki Artık Çalıştırılmayan Eski Bir Değirmen. ………………………………………………………… 153 Fotoğraf 4.6. Alucra’nın Batı Çıkışında Yer Alan Taş Kırma ve Hazır Beton İşletmesi. ……….…………………………………………………. 154 Fotoğraf 4.7. Alucra’nın Doğu Girişinde Çevreyolu Üzerindeki Plastik Sanayi. .. 155 Fotoğraf 4.8. Plastik Sanayi Fabrikasında Plastik Atıklar İşlenirken. …………... 155

XIV

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

A.D.N.K.S. : Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi

°C : Santigrat derece

CaCO3 : Kireçtaşı

Ç.E.T. : Çevresel Etki Değerlendirme

Ç.P.L. : Çok Programlı Lise da : Dekar

D.M.İ.G.M. : Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü

DSİ : Devlet Su İşleri

E.T.F. : Ev halkı (hane halkı) tespit fişleri

H.D.P.E : Yüksek yoğunluklu polietilen ha : Hektar

H.G.K. : Harita Genel Komutanlığı

KAF : Kuzey Anadolu Fayı

K.H.G.M. : Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü km : Kilometre km2 : Kilometrekare kw :Kilovat lt/sn. :Litre / saniye

LYS : Lisans Yerleştirme Sınavı m : Metre

M.Y.O. : Meslek Yüksek Okulu

XV

m2 : Metrekare m3 : Metreküp mb : Milibar mm : Milimetre

MTA : Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü

PE : Potansiyel Evapotranspirasyon

P.V.C. : Polivinil Klorür s. : Sayfa sn. : Saniye

SBS : Seviye Belirleme Sınavı

TOKİ : Toplu Konut İdaresi Başkanlığı

TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu

Y.İ.B.O. : Yatılı İlköğretim Bölge Okulu

YGS : Yükseköğretime Geçiş Sınavı vs. : Vesaire

XVI

ÖNSÖZ

“Alucra ilçe merkezinin coğrafi etüdü” adlı bu araştırma, bir yüksek lisans tez çalışmasıdır. Alucra, Doğu Karadeniz Dağları arasında 1450 m yükseltide bir düzlük üzerinde kurulmuş küçük bir kasabadır. Çalışma alanı olarak Alucra ilçe merkezinin seçilmesinin temel nedeni araştırma sahası ile ilgili olarak coğrafi açıdan bilimsel bir çalışmanın bugüne kadar yapılmamış olmasıdır. Osmanlı Devleti Dönemi’nde idari yapılanmada bir kaza merkezi olan Alucra, Cumhuriyet Dönemi’nde de bir ilçe merkezi olarak, idari fonksiyonlarını devam ettirmiştir. Asırlar öncesine kadar giden idari merkez olma özelliği, günümüze kadar Alucra’ya ekonomik ve sosyal açıdan çok fazla bir kazanç sağlamamıştır. Günümüzde Alucra, çevresindeki yerleşmelere göre fazla bir büyüme gösteremediği gibi, her dönemde sürekli göçler yoluyla nüfus kaybetmiştir. Bu çalışma ile araştırma sahasının coğrafi özellikleri bilimsel olarak hazırlanarak, elde edilen bulgular doğrultusunda çözüm önerileri sunulmuştur.

Bu tezin hazırlanmasında bilgi ve tecrübelerinden istifade ettiğim ve çalışmamın her aşamasında yardımını aldığım danışman hocam Prof. Dr. Hasbi SOYLU’ ya sonsuz teşekkürü bir borç bilirim. Çalışmanın oluşumunda coğrafi bilgilerinden istifade ettiğim lisansüstü ders hocalarımdan Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Kenan ARINÇ’a, ve bölümün diğer öğretim üye ve elemanlarına teşekkür ederim. Çalışmalarımda yardımcı olan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Erdal AKPINAR’a ve Yrd. Doç. Dr. Vedat KARADENİZ’e teşekkür ederim.

Araştırma sahası ile ilgili veri temin edilmesinde yardımları olan sayın Abdulkadir EDE’ye, Nevzat YILDIRIM’a, yine harita çizimleri için gerekli olan bilgisayar programlarının kullanımı hususunda desteklerini esirgemeyen Hacı Hasan İÇLİ’ye ve Mecit ZENGİN’e teşekkür ederim. Ayrıca çalışmamın her aşamasında yardımlarını esirgemeyen aileme ve eşime de şükranlarımı sunarım. Son olarak arazi çalışmaları sırasında anket ve mülakatlarda yardımcı olan Alucra kaymakamı Ünal KOÇ’a, Alucra Belediyesi çalışanlarına ve Alucralılara teşekkürü borç bilirim.

Erzurum - 2012 İbrahim ÖZDEMİR

1

GİRİŞ

1. Alucra’nın Yeri, Sınırları ve Coğrafi Özellikleri

Karadeniz Bölgesi’nin Doğu Karadeniz Bölümü sınırları içerisinde yer alan Alucra, idari bakımdan Giresun İli’ne bağlı bir ilçe merkezidir. Giresun il merkezinin güneydoğusunda yer alan Alucra’nın Giresun’a uzaklığı karayolu ile 131 km’dir. Alucra’yı kıyı şeridine bağlayan karayolu üzerindeki en önemli geçit, Giresun Dağları’ndaki Eğribel Geçidi’dir (2230 m).

Alucra ilçesinin yüzölçümü 1083 km² kadardır. İlçe arazisini kuzeyden Espiye ve Yağlıdere, doğudan Kürtün, Torul ve Şiran (Gümüşhane’nin ilçeleri), güneyden Çamoluk ve batıdan Şebinkarahisar ilçeleri sınırlamıştır (Fotoğraf 1, Harita 1). Alucra ilçe merkezinin belediye yönetim alanlarının yüzölçümü 24 km² kadardır. Alucra ilçe merkezinde 6 mahalle bulunmaktadır.

Araştırma sahası yer şekilleri bakımından genel olarak dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Alucra’nın yerleşim alanı kuzeyde yer alan Giresun Dağları ile güneydeki Berdiga (Sarıçiçek) Dağları arasında, Alucra Düzlüğü’ndedir. Bu yükseltiler araştırma sahasının doğal sınırlarını oluşturmaktadır.

Giresun Dağları üzerindeki Arımkaya Tepe (1680 m) ve Kale Tepe (1687 m) en önemli yükseltileridir. Berdiga Dağları üzerindeki yükseltiler Dikyol Tepe (1844 m), Hanzarkuzu Tepe (1770 m), Ahmetdede Tepe (1770 m) ve Kömler Tepe (1800 m)’dir. Bu dağlık alanlar arasında Alucra Düzlüğü 1450 m yükseltide yer almaktadır.

Alucra Düzlüğü’nün suları, Bağırsak Deresi ve onun bir kolu olan İnce Dere tarafından drene edilir. Çalışma sahasının güneyinde, yerleşim alanı içerisinden geçen Bağırsak Deresi, kuzeybatı doğrultusunda Alucra Düzlüğü’nü kat eder. Daha sonra çeşitli yan kollarla beslenen akarsu, Şebinkarahisar’da Avutmuş Çayı adını alarak, Kelkit Çayı’na dâhil olmaktadır.

Yörede kışları soğuk ve kar yağışlı, yazları ise çok serin ve kurak geçen bir iklime sahiptir. Yağış maksimumunun ilkbaharda toplandığı Alucra’da, yarı nemli bir iklim özelliği hüküm sürmektedir. Karadeniz ikliminin özelliklerinin belirgin bir şekilde azaldığı Alucra’da, Karadeniz ile İç Anadolu Bölgesi arasında bir geçiş ikliminin 2

oluştuğunu söyleyebiliriz. Dağlık alanlarında sarıçam ve meşe başlıca orman elemanlarını oluşturmaktadır. Alucra Düzlüğü’nde antropojen bozkırlar hâkim bitki örtüsünü oluşturur.

Çalışma alanının yerleşme tarihi MÖ VIII. yüzyıla kadar gider. Malazgirt zaferinden sonra (1071) Türkler tarafından fethedilen Alucra uzun yıllar çeşitli Türk beyliklerinin ve devletlerinin egemenliği altında kalır. Son olarak 1473 yılında, döneminde Osmanlı Devleti topraklarına dâhil edilmiştir.

İlçe merkezinin 2010 yılı nüfusu 4599 olarak tespit edilmiştir. Bu nüfusun % 49’u erkek ve % 51’i kadın nüfustan oluşmaktadır. Aritmetik nüfus yoğunluğu km²’ye 191 kişi kadardır. İlçe merkezinden dışarıya göçler yoluyla, nüfus miktarında belirgin artış ve azalışlar dikkati çekmektedir. Nüfus miktarındaki gelişmeler göçler nedeniyle durağan bir seyir izlemektedir.

Alucra kasabasında hizmet fonksiyonu hâkim durumdadır. Ayrıca tarım ve hayvancılık başlıca geçim kaynakları arasında yer almaktadır. Ekstansif yöntemlerle yapılan tarım ve hayvancılık faaliyetleri yöre halkına yeterli bir gelir kaynağı sağlayamamıştır. Bu bakımdan Alucra ekonomik bakımdan fazla bir ilerleme kaydedememiştir.

Fotoğraf 1. Parak (Babapınar) Mahallesi’nden Alucra’nın Genel Görünümü.

3

Harita 1. Araştırma Sahasının Lokasyon Haritası.

4

2. Araştırmanın Amacı ve Metodu

Ülkemizdeki birçok yerleşme, çağdaş gelişmişlik düzeyinden uzaktır. Bu durumun başlıca nedeni, sahadaki doğal kaynakların ortaya çıkarılarak reel bir kalkınma programının hazırlanmayışıdır. Ekonomik ve sosyal yönden hızlı bir gelişme sürecinin yakalanabilmesi için, sahadaki doğal ve beşeri kaynakların ortaya çıkarılması, bilimsel olarak analiz edilmesi gerekmektedir. Bu prensipler ışığında yapılacak her çalışma daha isabetli ve başarılı olacaktır.

Araştırma sahasının mevcut potansiyel özelliklerinin ortaya çıkarılması, yapılacak çalışmalardan ve planlamalardan başarılı sonuçlar alınabilmesi uygulamalı coğrafya ilminin prensiplerine göre incelenmesiyle mümkündür. Coğrafi incelemelerden yoksun olarak yapılacak çalışmalar, uzun vadede başarılı olamayacağı gibi ekolojik açıdan geri dönülmesi mümkün olmayan sorunlara da yol açacaktır.

Bilindiği üzere ülkemizin coğrafi özellikleri farklılık göstermektedir. Aynı yöre içerisinde bile, kısa mesafelerde büyük değişiklikler görülebilmektedir. Bu nedenle her bir yerleşme için yapılacak bilimsel çalışmalar, o sahada yapılacak yatırımların başarı oranını artıracaktır.

Bu çalışmada Alucra ilçe merkezinin doğal ve beşeri coğrafya özellikleri bölgesel coğrafya prensiplerine göre incelenecektir. Böylece bugüne kadar süregelen sorunlara akılcı ve kalıcı çözüm önerileri sunulmaya çalışılacaktır.

Çalışmanın ilk aşamasında literatür taraması yapılmıştır. Araştırma sahası ve yakın çevresiyle ilgili birçok kitap, makale, dergi ve istatistikler toplanıp değerlendirilmiştir. Arazi çalışmalarından önce haritalar temin edilerek üzerinde incelemeler yapılmıştır. Çalışmada, Harita Genel Komutanlığı tarafından hazırlanan 1/25 000 ölçeğindeki topoğrafya haritalarının (Giresun H 41 a3, H 41 b4) paftaları ile 1/100 000 ölçeğindeki (Giresun H 41) paftalarından faydalanılmıştır. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Genel Müdürlüğü’nce 1/25 000 ölçekli (Giresun H 41 a3, H 41 b4) jeoloji haritaları kullanılmıştır. Jeoloji, jeomorfoloji ve hidrografya haritaları hazırlanırken yukarıda ilgili pafta numaraları belirtilen haritalardan yararlanılmıştır.

5

Araştırma sahasının toprak haritası ile arazi kabiliyetleri haritası Toprak, Gübre ve Su Kaynakları Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından 1/25 000 ölçeğinde hazırlanmıştır.

İlçe merkezinin fonksiyon alanlarını gösteren harita ise İller Bankası tarafından hazırlanan 1/1000 ölçekli plandan yararlanılarak çizilmiştir. Ulaşım haritası ise Karayolları Genel Müdürlüğü’nün (K.G.M.) internet sitesindeki (http://www.kgm.gov.tr/Sayfalar/KGM/SiteTr/Root/Haritalar.aspx) adresinde yer alan 7., 10., ve 16. bölge haritalarından yararlanılarak hazırlanmıştır.

Çalışma sahasının topoğrafya haritası üzerinde tespit edilen sınırlar içerisinde kalan alan ile arazi kullanımlarının (mera alanları, orman alanları, tarım alanları, yerleşim alanları) yüzölçümleri Google earth programı kullanılarak hesaplanmıştır. Bunun yanında iklim özelliklerinin açıklana bilmesi için Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü (D.M.İ.G.M.), nüfus özellikleri için ise Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) gibi kuruluşların verileri faydalandığımız diğer kaynakları oluşturmaktadır.

Literatür ve harita temininden sonra 2010 yılı sonbahar başı ile 2011 yılı şubat ayında sahada arazi çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede anket, mülakat ve gözlemler yapılarak saha ile ilgili fikirler geliştirilmiştir. Daha sonra yazım aşamasına geçilerek araştırma tamamlanmıştır.

6

BİRİNCİ BÖLÜM

DOĞAL ÇEVRE

1.1. JEOMORFOLOJİK GELİŞİM

Doğu Karadeniz Kıyı Dağları’nın bölümündeki uzantıları arasında 1450 m yükseltideki bir düzlük üzerinde yer alan Alucra’nın, kuzeyinde Giresun Dağları, güneyinde ise Berdiga (Sarıçiçek) Dağları hâkim rölyefi oluşturmaktadır. Batıda Şebinkarahisar, doğuda Şiran Ovası ile ayrılan Alucra Düzlüğü’nün suları Bağırsak Deresi tarafından drene edilmektedir. Güneybatıya doğru yönelerek devam eden bu akarsu Şebinkarahisar’da, Sarıçiçek Dağları’nın güneyinde doğu batı istikametinde bir hat boyunca akan Kelkit Çayına dâhil olmaktadır.

“Anadolu’nun tektonik birliklerinin sınıflandırılmasında, Doğu Karadeniz Bölümü, Doğu Pontidler içerisinde yer almaktadır”. 1 “Doğu Pontidler olarak isimlendirilen bu bölge, geçirdiği jeolojik evrime bağlı olarak kendi içinde Kuzey ve Güney zon olarak ikiye ayrılır. Reşadiye, Alucra, Gümüşhane, , Çoruh Vadisi’nden geçen hattın kuzey kesimi Doğu Pontid Kuzey Zonu, güney kesimi ise Doğu Pontid Güney Zonu olarak isimlendirilmiştir”. 2 Doğu Pontidlerin en yaşlı kayaçları Paleozoik yaşlı metamorfikler olan Gümüşhane Graniti, Ağvanis-Pulur Masifi araştırma sahasının dışında kalmaktadır. “Bu eski metamorfikler Jura (Lias Dogger) yaşlı andezit bazalt lav ve piroklastikler ile Üst Jura Alt Kretase yaşlı sığ denizel resifal kireçtaşları ile uyumlu olarak örtülmektedir”.3

Araştırma sahasındaki en yaşlı birimler, Alt Kretase’ye ait masif kireçtaşlarıdır. Bu formasyon kasabanın güneyindeki dağlık alanların zirvelerinden başlayarak doğu- batı doğrultusunda 6 km uzunluğunda ince bir şerit halinde uzanmaktadır. “Açık gri renkleriyle uzaktan tanınabilen bu kireçtaşları tabandan ince tabakalı (tabaka kalınlığı 10-15 cm ) ve kireçtaşı özelliğindedir. Ortalama kalınlığı 10-15 cm olan bu ince tabakalı seviye üzerine oldukça kalın tabakalı (tabaka kalınlığı 0.5-2 m), masif,

1 İhsan Ketin, “Anadolu’nun Tektonik Birlikleri”, MTA Dergisi, Sayı: 66, 1966, s. 20-25. 2 MTA, Bölge Jeolojisi, s. 1., Erişim Tarihi: 30 Nisan 2011 http://www.mta.gov.tr/v2.0/bolgeler/trabzon/index.php?id=bolge-jeolojisi 3 MTA, Giresun–Şebinkarahisar-Alucra-Çamoluk Yöresi Maden Potansiyeli Proje Önerisi, s. 1., Erişim Tarihi: 30 Nisan 2011, www.mta.gov.tr/v1.0/bolgeler/trabzon/proje.../16_sebinkarahisar.doc

7

dolomittik seviye gelir. Masif kireçtaşlarının en üst seviyeleri genellikle ince tabakalıdır”.4

“Yörede Üst Kretase yaşlı birimler dar alanlarda mostra veren tortul serilerle başlamakta olup üzerine andezit-bazalt-dasit lav ve piroklastiklerinden oluşan volkanitler uyumlu olarak gelir”. 5 “Petrografik analizler Üst Kretase volkanitlerini andezit ve bazalt yapısında ve birbirlerine geçişler yaptıklarını göstermiştir. Dağılımlarını haritalamak oldukça güçtür. Porfirik doku sunan bu kayaçlardan başka çoğunluğunu tüfler, tüfitler, aglomeralar ve volkanik breşlerle, piroklastikler teşkil etmektedir”.6 “Üst Kretase’nin alt ve orta bölümleri kalkerli bir fasiyes halindedir. Üst bölüm fliş şeklinde gelişmiştir. Üst Kretase flişleri, alt Kretase flişleri üzerinde gri ve pürüzlü, kumlu, yer yer Oolitik yapılı kalkerlerle başlamakta ve 0-15 m kalınlık sunmaktadır”.7

Çalışma alanında Üst Kretase-Paleosen yaşlı volkanitler, masif kireçtaşlarını çevrelemektedir. Doğu-batı doğrultusunda ince bir şerit halinde uzanan masif kireçtaşlarının kuzeyinde çok dar bir yüzeyde mostra veren volkanitler, güneyde araştırma sahasının dışına doğru daha geniş yer kaplarlar. Üst Kretase Paleosen yaşlı andezitler, Hanzar Mahallesi’ni içine alacak şekilde Yurtburun Tepe, Hanzarkuzu Tepe, Ahmetdede Tepe istikametinden doğuda Bağırsak Deresi’ne kadar Berdiga (Sarıçiçek) Dağları’nda mostra vermektedir. Nevruz Tepe, Virankale Tepe ve Kele Tepe’yi içine alan dar bir sahada da yüzeylenmektedir. Bu birimler, araştırma sahasının batısında Büyükmirium Tepe ile Küçükmirium Tepe’nin kuzey eteklerinde de bulunmaktadır.

4 Sebahattin Güner, Ali Rıza Güç, Cevdet İrfan Eroğlu, Tahsin Kurtoğlu, Mehmet Kırcı, Ali İskenderoğlu, Giresun -Alucra, Şebinkarahisar, Gümüşhane-Şiran, Erzincan--Gazipınar - Suşehri-Ağvanis (Gölova) Yöresi Jeoloji Raporu (Rapor No: 8474), MTA, 1987, s. 19. 5 MTA, Giresun–Şebinkarahisar-Alucra-Çamoluk Yöresi Maden Potansiyeli Proje Önerisi, s. 1. 6 Sanal Durukan, Mustafa Keçer, Kenan Tüfekçi, Ayten Durukal, C. Cumhur Soylu, Şebinkarahisar Alucra (Giresun) ve Suşehri (Sivas) Dolayının Jeomorfolojisi (Rapor No: 7664), MTA, Ankara 1984, s. 10. 7 Karl Nebert, “Kelkit Çayı ve Kızılırmak (Kuzeydoğu Anadolu) Nehirleri Mecra Bölgelerinin Jeolojik Yapısı”, MTA Dergisi, Sayı: 57, Ankara 1961, s. 16-17.

8

“Eosen bol fosilli kireçtaşları, marnlar, kumtaşlarının ardalanması şeklinde tipik fliş fasiyesindeki çökeller ile bazalt-andezit türü volkanitlerle temsil edilmektedir”.8 İnceleme sahasında andezit, bazalt ve piroklastikler Karaağaç Mahallesi kuzeybatı yöresi ile doğuya doğru Babapınar (Parak), Kemallı Mahallesi ve Mezmek Köyü gibi araştırma sahasının kuzey kesimlerinde bulunmaktadır. “Eosen serilerinin andezit, bazalt, piroklastik kaya, şelf çökel kayaları inceleme sahasında yaklaşık 500 m kalınlık gösterirler. Genelde gri siyah ve gri yeşil bir renk gösteren bu bazik volkanik seri andezit, bazalt lav ve piroklastlarından oluşmaktadır. Yer yer tabakalı yapı gösteren tüfitik seviyelerde izlenir. Ayrıca birim içinde kumtaşı, kiltaşı, kireçtaşı, tüf ara katkıları da görülmektedir”. 9 Karaağaç Mahalle merkezinde, Küçükmirium Tepe batısında Torluk Tepe ve kuzeyinde yer yer kumtaşı, kiltaşı, kireçtaşı, tüf ara katkıları izlenmektedir.

“Oligosen, çalışma alanında (1/500 000’lik Türkiye Jeoloji Haritasında Oligo- Miyosen gösterilmesine karşın) tipik ve geniş alanlarda izlenmemiştir. Haritada görülen Oligo-Miyosen alanı Miyosen çökelleri olarak yorumlanmıştır”.10 Oligosen döneminde trakitler oluşmuştur. Trakitler pembemsi renkte ve porfirik dokuludurlar. Oligosen- Miyosen yaşlı çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşı, karasal çökel kayalar Alucra Düzlüğü’nün kuzey ve doğu kesimlerinde mostra verirken, Oligosen-Alt Miyosen yaşlı çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşı karasal çökel kayalar Alucra Düzlüğü’nün batısında Berdiga Dağları’nın kuzey, kuzeybatı eteklerinde yüzeylenmektedir (Harita 1.1.).

“Çalışılan bölgede Pliyosen ince ve büyük boyutlu detritiklerle temsil edilmektedir. Genellikle tektonik dislokasyonların denetimindeki çukur alanları doldurmuş olarak bulunur. Bu detritikler hızlı çökelimin eseridirler. Akarsu etkinliğindeki fluviyatil yığışımlar olarak gözlenmektedirler. Yığışım, tabanlarında iri boyutlu unsurlardan oluşurken üst seviyelerde unsur boyutları küçülmekte ve en üst kısımlarda ise kumtaşlarına geçilmektedir”. 11 Üst Miyosen- Pliyosen çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşı karasal çökelleri araştırma sahasının kuzeydoğusundaki Mirium düzünde yine İkizlertepeleri ve çevresinde mostra

8 Durukan, Keçer, Tüfekçi, Durukal, Soylu, s. 11. 9 Güner, Güç, Eroğlu, Kurtoğlu, Kırcı İskenderoğlu, s. 27. 10 Durukan, Keçer, Tüfekçi, Durukal, Soylu, s. 12. 11 Durukan, Keçer, Tüfekçi, Durukal, Soylu, s. 14-15.

9

Kaynak: MTA Tarafından Hazırlanan 1/25 000 Ölçekli (Giresun H 41 a3, H 41 b4) Paftalarından Yararlanılarak Hazırlanmıştır.

10

vermektedirler. “Volkanik bloklardan meydana gelmiş bu karasal oluşuklar Eosen yaşlı sedimanter ve volkanik flişleri açılı uyumsuzluklarla örtmektedir. Genellikle yatay durumdaki bu blok yığışımı alt seviyelerde iyi yuvarlaklaşmış, üst düzeylerde ise, köşeli gereçlerden oluşmaktadırlar”. 12 Pliyosen dönemini temsil eden yamaç molozları, volkanik ve nadir olarak kireçtaşlarının blok, çakıl, kum, silt ve kum boyutundaki elemanlarından oluşmuş olup eğimin az olduğu alanlarda birikmişlerdir. “Yamaç molozları, trakit, bazalt ve kireçtaşı kökenli kayaçların blok, çakıl, kum, silt ve çoğunlukla kil boyutundaki malzemelerinin karışımından oluşmakta olup kalınlığı tam tespit edilememekle birlikte, lokal olarak değişim göstermektedir. Birimdeki iri taneli bileşenler kötü derecelenmeli, az yuvarlanmış ve çoğunlukla köşelidir. Yamaç molozları % 70 oranında kil ve siltlerden, % 30 oranında ise blok, çakıl ve kum boyutunda malzemeden oluşmuştur”.13

Kuvaterner yaşlı birimler gevşek yapılı detritiklerle temsil edilmektedir. 14 Bağırsak Deresi, İnce Dere ve bunlara katılan küçük derelerdeki alüvyonlar, Bağırsak Deresi kuzeyindeki sekiler, Alucra Düzlüğü’ndeki kolüvyal topraklar, Kuvaterner’i temsil eden, yine bu dönemde meydana gelmiş detritiklerdir. “Alüvyonların Bağırsak Deresi boyunca, hâkim rengi gri olan, iyi yuvarlanmış, kötü boylanmalı, iyi derecelenmeli, % 80 oranında volkanik, % 20 oranında sedimanter kayaç kökenli, blok, çakıl, kum ve silt bileşenlerinden oluştuğu görülmektedir. Dere yatağının geniş olduğu bölgelerde fazla yayılım gösteren birim, yamaç molozları ve eski alüvyonlarla yer yer yanal geçiş göstermektedir”15(Fotoğraf 1.1.).

12 Durukan, Keçer, Tüfekçi, Durukal, Soylu, s. 15. 13 H. Ülker Barlas, Alucra (Giresun) İmar Planı Araştırma ve Değerlendirme Raporu, İller Bankası, Ankara 2001, s. 30. 14 Durukan, Keçer, Tüfekçi, Durukal, Soylu s. 17. 15 Barlas, s. 30

11

Fotoğraf 1.1. Taşkınlara Karşı Beton Duvarlarla Islah Edilmiş Bağırsak Deresi ve Dere Yatağındaki Kuvaterner Yaşlı Blok, Çakıl, Kum ve Silt Birikintileri.

“Türkiye arazisi güneyde Afrika-Arabistan, kuzeyde Doğu Avrupa eski platformları veya levhaları arasında Alp sisteminin beşiği olan kuşakta yer alır”. Afrika- Arabistan levhasının kuzeye doğru kaymasıyla kapanmaya başlayan Tethys (Tetis) jeosenklinalindeki tortullar kıvrılıp yükselerek Türkiye arazisinin jeolojik iskeletini teşkil eden orografik birimlerini oluşturmuştur”.16 Bu orografik birimlerin en kuzeyini, Karadeniz’e paralel uzanan Kuzey Anadolu Dağları oluşturur. Araştırma alanı bu dağ sırasının doğusunda, tektonik bakımdan Doğu Pontid Tektonik Birliği’nin güney zonunda yer almaktadır. 17 İnceleme alanındaki kayaç birimleri Hersiniyen ve Alp orojenezinin etkisinde kalmıştır. Bu orojenezin çeşitli fazları etkili olmuştur. Adı geçen orojenez sonucunda uyumsuzluklar (diskordanslar), kıvrımlı yapılar (antiklinaller ve senklinaller), kırık yapıları, blok faylanmalar ve bindirmeler (ters faylar) oluşmuştur.18

16 Sırrı Erinç, “Türkiye Fiziki Coğrafyasının Ana Çizgileri”, İ.Ü. Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü Bülteni, Sayı: 10, 1993, s. 2. 17 Ketin, s. 22-23. 18 Güner, Güç, Eroğlu, Kurtoğlu, Kırcı İskenderoğlu, s. 34.

12

Kuzey Anadolu Fayı (KAF) Berdiga (Sarıçiçek) Dağları’nın güneyinde izlenmektedir. KAF batıda Biga yarımadasında, Yenice kazasının yakın batısından başlayarak Gönen, , , Abant, , Kargı, Havza, Ladik, , , Reşadiye, ve Refahiye üzerinden Erzincan’a ulaşır. Erzincan’dan Sansa Boğazı’nı geçerek (Fırat) Nehri’ni kesip Elmalıdere Vadisi boyunca Karlıova’ya kadar uzanır. 19 KAF tek bir kayma düzlemi olmayıp, birçok parçalardan oluşmuş, 500-1000 m genişliktedir. 20 KAF Kelkit çukurluğundan ENE (doğu-kuzeydoğu) doğrultusunda Şebinkarahisar-Alucra kırık sistemi olarak ayrılır. Kelkit çukurluğunun başka bir kolu muhtemelen Çamoluk (Mindeval)-Kelkit yönü ile Bayburt Ovası’na kadar uzanır ve orada yukarı Çoruh Vadisi’ni takip eden İspir kırıklarına geçer21 (Şekil 1.1.).

Şekil 1.1. Yeşilırmak-Kelkit Irmağı Bölgesi’nin Epirojenik Strüktürlerini Gösteren Kroki (Lahn, 1955’den düzenlenmiştir).

Araştırma sahasının doğusunda fay tespit edilmiştir. Bu fay Allu Köyü’nün (Günügüzel) 500 m güneyinden başlayarak batıya doğru Hacılı Köyü’nden geçerek İğdecik (Mezmek) Köyü’nün 500 m güneyine ulaşır. Burada çatallanan fayın bir kolu batıya doğru Pirili Köyü’nün kuzeyine varır. Diğeri kuzeybatı istikametinde Kemallı

19 İhsan Ketin, “Kuzey Anadolu Fayı Hakkında”, MTA Dergisi, Sayı: 72, 1969, s. 3. 20 Ketin, Kuzey Anadolu Fayı Hakkında, s. 1. 21 Erwin Lahn, ”Yeşilırmak-Kelkit Amenajman Projesi Sahasının Tektonik ve Sistemik Durumu (Kuzeydoğu Anadolu)” Türk Coğrafya Dergisi, Sayı: 13-14, 1955, s. 48.

13

Mahallesi’nin 750 m güneyine kadar gelir (Harita 1.1.). Yaklaşık 4 km uzunluğundaki eğim atımlı normal fay Şebinkarahisar-Alucra kırık sisteminin bir uzantısı olmalıdır. Nitekim 1939 Erzincan Depremi’nde, KAF boyunca Erzincan’a yakın yerleşmelerde büyük can ve mal kayıpları yaşanmıştır. Bu depremde Hacılı Köyü’nde de can ve mal kayıplarının yaşandığı, yörede yaşayan yaşlılar tarafından söylenmektedir.

Alucra 1/5 500 000 ölçekli Türkiye deprem bölgeleri haritasına göre ikinci derece deprem bölgesinde yer almaktadır. Araştırma sahasında “son 10 yılda (1999- 2009) Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi verilerine göre deprem etkinliği kaydedilmemiştir”.22

1.2. JEOMORFOLOJİ

Giresun Dağları ile Berdiga (Sarıçiçek) Dağları arasındaki alçak bir düzlükte yer alan araştırma sahasındaki en belirgin yeryüzü şekillerini dağlar, düzlükler ve vadiler oluşturur (Harita 1.2.).

1.2.1. Dağlık-Tepelik Alanlar

Karadeniz kıyısına paralel istikamette uzanan Giresun Dağları’nın kıyı ardındaki uzantıları Alucra ilçe merkezinin kuzey bölümünü oluşturmaktadır. “Giresun Dağları güneye doğru basamak şeklinde alçalan çeşitli dönemlere ait aşınım düzlükleri, bu düzlükleri kuzey güney yönünde parçalayan derin vadiler ve yine bu düzlükler üzerinde yükselen, aşınım kalıntısı sertgen tepeler ihtiva eder. Yapı bakımından güneyden ve kuzeyden gelen yan basınçlar altında yükselerek kubbeleşmiştir ve kubbeleşme ekseni geniş ve dalgalı bir büyük antiklinal meydana getirir”.23 Giresun Dağları üzerindeki en önemli yükseltiler Karagöl Dağları (3107 m) ve Karadağ (3334 m)’dir.

22 Volkan Yetkil, Gölova (Sivas) Güneydoğusunda Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Neotektonik Özellikleri (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi),Cumhuriyet Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Sivas 2009, s. 49. 23 Sırrı Erinç, “Kuzey Anadolu Kenar Dağlarının -Giresun Kesiminde Landşaft Şeritleri”, Türk Coğrafya Dergisi, Sayı: 9-10, 1945, s. 133-135.

14

Kaynak: H.G.K Tarafından Hazırlanan 1/25 000 Ölçekli (Giresun H 41 a3, H 41 b4) Paftalarından Yararlanılarak Hazırlanmıştır.

15

Araştırma sahasının kuzeyinde, Giresun Dağları üzerindeki en önemli yükseltiler ise Torluk Tepe (1600 m), Arımkaya Tepe (1680 m) ve Kale Tepe (1687 m)’dir. “Bu dağlar ufki yatımlı blok molozu tabakalarından teşekkül etmiş olup bugünkü yüzeyleri, üzerinde henüz eski vadi zeminlerinin izlerine rastlanan düzleşmiş yüzeyli dağlardır”.24 Eosen yaşlı volkanik birimler ve Üst Miyosen-Pliyosen yaşlı çakıl taşı, kumtaşı, çamurtaşı çökelleriyle örtülü bu saha Taşbaşı Dere, Yassıpelit Dere, Çıtırık Dere gibi dönemlik akarsu vadileriyle parçalanmıştır.

Pliyosende başlayıp, Pleistosen’de de devam eden süreçte meydana gelen volkanik aktivitelerin ürünü olan bazaltik örtüler üzerinde bunların oluşturduğu kornişler belirgin profilleri ile dikkat çeker. 25 Kornişler, Karaağaç Mahallesi’nin kuzeybatısındaki Arımkaya Tepe’nin güney yamaçlarında izlenmektedir. Bu örtülerin çevresinde lav akıntıları belirgin olarak görülmektedir (Fotoğraf 1.2.). Çalışma sahasındaki en belirgin volkan konisini Torluk Tepe oluştururken, araştırma sahasının doğusundaki İkizlertepeleri (1675 m) ve Virankale Tepe (1540 m) birer dom özelliğindedir. Nispi yükseltileri 50-60 m’dir (Fotoğraf 1.3.).

Araştırma sahasının güneyindeki en önemli yükselti olan Berdiga (Sarıçiçek) Dağları, Karadeniz dağlarının güneydeki son sıralarını meydana getirir. 26 Doğu-batı istikametinde uzanan bu dağların en yüksek noktası Berdiga Tepe’dir. (2347 m).Berdiga Dağları’nın kuzey eteklerinde sırtını yaslamış olan Alucra ilçe merkezi idari sınırları içindeki en yüksek nokta Dikyol Tepe (1844 m)’dir. Diğer önemli yükseltileri ise Ahmetdede Tepe (1770 m), Hanzarkuzu Tepe (1734 m) ve Kömler Tepe (1800 m) oluşturmaktadır. Mesozoik yaşlı kalkerlerden müteşekkil olan bu dağlar çoğunlukla volkanit ara katkılı Üst Kretase-Paleosen yaşlı tüf, tüfit, aglomera, bazalt ve andezit gibi çökellerle örtülüdür. Bu örtüler, Berdiga Dağı’nın kuzey eteklerinde yer alan Olukça Dere, Fundalı Dere ve Dikyol Dere gibi mevsimlik akarsular tarafından yarılmıştır (Harita 1.3.).

24 Nebert, s. 5. 25 Gürcan Gürgen, “Şebinkarahisar ve Alucra Çevresinde Volkanik Şekiller”, Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı: 6, 1998, s. 153. 26 Eren Yürüdür, Şebinkarahisar ve Çevresinin Coğrafi Etüdü, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 1998, s. 25.

16

Fotoğraf 1.2. Alucra Kuzeybatısındaki Arımkaya Tepe'nin Güney Yamaçlarındaki Lav Akıntıları ve Çevresindeki Kornişler.

Fotoğraf 1.3. Berdiga Dağları’ndan İkizlertepeleri ve Giresun Dağları’nın Görünümü.

17

18

Bu dağlık alan üzerinde, volkanik şekillerden dayklar dikkati çekmektedir. Hanzar Mahallesi kuzeyindeki yükseltilerde izlenen dayklar, andezit karakterindedir. Ayrıca Ahmetdede Tepe’nin zirvelerinden doğuya Bağırsak Deresi’ne doğru inen sırt (Kılıçkayaları) üzerinde kale duvarı gibi bir hat boyunca uzanan lavlardan hâsıl olmuş dayk tespit edilmiştir (Fotoğraf 1.4.).

Berdiga Dağları’nın kuzey zirvelerinden Alucra Düzlüğü’ne inen dik meyiller kaya düşmesi ve erozyona maruz kalabilecek alanları oluşturmaktadır. Bu dik meyillerin Hanınönü Deresi’ne doğru olan mevki ise aktif heyelan sahası durumundadır. Giresun Dağları’nın güney yamaçlarında eğim fazladır. Karaağaç Mahallesi’nin kuzey ve kuzeybatısı heyelan potansiyeline sahiptir. Kemallı Mahallesi’nin kuzeyindeki dik meyiller Zerzemi Uçurumu’nu oluşturmuştur (Fotoğraf 1.5.).

Fotoğraf 1.4. Alucra Güneyinde Berdiga Dağları’ndaki Kılıçkayaları Sırtı’nda Yer Alan Bir Dayk.

19

Fotoğraf 1.5. Kemallı Mahallesi Kuzeydoğusundaki Zerzemi Uçurumu.

1.2.2. Aşınım Yüzeyleri ve Düzlükler

Araştırma sahasında çeşitli dönemlere ait aşınım yüzeyleri yer almaktadır. “Pliyosen’de, giderek yerel özellik kazanan volkanik etkinliğin eşlik ettiği ve dağ bloklarının biraz daha yükselip, ova çanaklarının biraz daha derinleşmesine neden olan, yeni tektonik hareketler belirlenir. Yükselen kısımlar aşınıma uğrayarak pliyosen aşınım yüzeylerini (D III) oluşturmuştur.”27 Kemallı Mahallesi’nin kuzeydoğusunda Mirium düzü (1800 m), araştırma sahasındaki Büyükmirium (1650 m) ve Küçükmirium düzü (1550 m) ile Hanzar Mahallesi’nin bulunduğu saha (1700 m) D III sistemleri olarak atfedilen Pliyosen dönemi aşınım yüzeylerini oluşturmaktadır (Fotoğraf 1.7., Harita 1.3.). Bu yüksek düzlükler ekonomik bakımdan büyük bir öneme sahiptir. Mirium düzü, Kemallı Mahallesi ile Parak Mahallesi’nin önemli mera alanını oluştururken Küçükmirium ve Büyükmirium düzü ise Karaağaç Mahallesi’nin mera sahasıdır. Fazla eğimli olmayan bu düzlüklerin aksine, deforme olması nedeniyle daha dalgalı bir görünüm sergileyen Hanzarkuzu Tepe, Ahmetdede Tepe ve Dikyol Tepe arasındaki

27 Oğuz Erol, “Türkiye’nin Genç Tektonik ve Jeomorfolojik Gelişimi” Jeomorfoloji Dergisi, Sayı: 11 1983, s. 13.

20

aşınım düzlüğü, Hanzar Mahallesi’ne yerleşim alanı olarak konum sağlanmıştır (Fotoğraf 1.6.).

Yenilenen tektonik hareketlerin ve nemli iklimlerin tesiri altında Pliyosen havzalarını dolduran formasyonlar üzerinde ova tabanı görünümünde oldukça geniş alüvyal dolgu düzlükleri gelişmiştir. 28 Pliyosen tortulları tarafından örtülü bulunan Alucra Düzlüğü araştırma sahasındaki en önemli morfolojik birimdir. Giresun Dağları ile Berdiga Dağları arasında yer alan bu düzlük 1450 m yükseltidedir. Kendisini kuzey ve güneyden çevreleyen bu dağlarla 250-300 m nispi yükselti farkı bulunmaktadır. Bu düzlük aynı zamanda üzerinde genel eğim, güneydoğudan kuzeybatıya doğrudur.

Karaağaç, Parak ve Kemallı Mahalleleri bu düzlüğün kuzey kenarında yer alırken, ilçe merkezi Alucra Düzlüğü’nün güneyinde Berdiga Dağları’na yaslanmıştır. Bu düzlük araştırma sahasının en önemli tarım alanıdır.

Fotoğraf 1.6. Hanzar Mahallesi’nden Zerzemi Uçurumu, Mirium Düzü ve Geride Giresun Dağları.

28 Erol, s. 14.

21

1.2.3. Vadiler

Araştırma sahasının en önemli vadileri Bağırsak Deresi ile İnce Dere Vadisi’dir. Diğer küçük vadiler ise bu akarsuların küçük kolları üzerindedir. Bağırsak Deresi, sahadaki en geniş ve uzun vadidir. Alucra Düzü’nü güneydoğu-kuzeybatı istikametinde yaklaşık 5 km bir mesafede kat eden akarsu asimetrik bir vadi özelliğindedir.

Diğer bir vadi, İnce Dere Vadisi’dir. Alucra Düzlüğü’nün kuzeyinde yer alan ve bu düzlüğü, doğu batı istikametinde kesen ve zaman zaman menderesler çizen İnce Dere Vadisi, Karaağaç Mahallesi’nin batısından Bağırsak Deresi’ne dâhil . Alucra Düzlüğü’nde olgun bir görünüme sahip olan bu akarsu vadileri, kuzeybatı yönüne doğru meyillenerek yarı paralel bir drenaj ağı sergilemektedirler.

Berdiga Dağları’nın kuzey eteklerinden Bağırsak Deresi’ne yönelen Olukça Dere, Fundalı Dere, Hanınönü Deresi ve Dikyol Dere dar ve dik yamaçlı vadi karakterindedir. Büyükmirium Tepe’nin kuzey eteklerinden Bağırsak Deresi’ne yönelen, Taşbaşı Deresi ile Giresun Dağları’nın güney yamaçlarından yönelen Yassı Pelit Deresi “V” şekilli vadiler sergileyen dönemlik akışlı akarsulardır.

Üst Pliyosen ve Pleistosende yine faylanmalarla birlikte meydana gelen epirojenik karakterli genel bir yükselme veya yükselmeler safhası meydana gelmiştir.29 Bunun sonucunda vadiler derinleşmiş ve taraçalar oluşmuştur. Bağırsak Deresi Vadisi’nde eski tortullar izlenebilmektedir. Nitekim Alucra ilçe merkezinin güneydoğusunda, Şiran karayolu çıkışında 4 m kadar taraça kalınlığı tespit edilmiştir. Gri renkli, orta iri çakıllı kum ve silt gibi bileşenlerden oluşmuştur.

Kuvaterner ’deki bu tektonik gençleşmeye bağlı olarak Bağırsak Deresi, araştırma sahasının kuzeybatısında gömük menderesler çizerek akışına devam eder. Gençleşme olayının en bariz örneğine, yerleşim alanının güneydoğusunda rastlanır. Bağırsak Deresi’nin araştırma sahasının içine girdiği bu alandaki Kılıçkayaları sırtı ile Kale Tepe arasındaki bazalt sütunları Bağırsak Deresi tarafından derince kesilmiştir. Kılıçkayaları’ndaki bazalt sütunlarının kesintiye uğrayan devamı Bağırsak Deresi’nin diğer yakasındaki Kale Tepe’den devam etmektedir.

29 Sırrı Erinç, “Türkiye Fiziki Coğrafyasının Ana Çizgileri”, İ.Ü. Deniz Birimleri ve Coğrafya Enstitüsü Bülteni Sayı: 10, 1993, s. 4.

22

1.3. İKLİM

Doğal çevrenin şekillenmesinde (kayaçların fiziksel ve kimyasal süreçlerle parçalanması ve çözünmesinde, akarsu rejimleri ve doğal bitki örtüsü ve dağılışı gibi), insanların yeryüzündeki dağılışı ve onların çeşitli faaliyetleri üzerinde doğrudan ya da dolaylı bir etkiye sahip olan iklim, “bir yerdeki atmosfer olaylarının genel karakteri ve hava durumları görünüşlerinin yıl içindeki değişmeleridir”.30 Alucra ilçe merkezinin iklim özellikleri, 1983-1984 yılları arasında kayıt edilen Alucra Meteoroloji İstasyonu’nun (1400 m) verilerine göre açıklanacaktır. Bir yıl gibi çok kısa bir süre çalışmış bu istasyonun meteorolojik rasat sonuçları elbette iklim özelliklerinin gerçek manada ortaya konulmasını güçleştirmektedir. Bu nedenle araştırma sahasına yakın olan ve benzer coğrafi özelliklere sahip meteorolojik istasyonların değerleriyle karşılaştırmalara gidilmiştir. Yine, Doğu Karadeniz Bölümü’nün kıyı ardı kuşağında yer alan Kelkit Çayı havzasını etkileyen genel atmosfer durumları da ortaya konulmaya çalışılacaktır.

1.3.1. Genel Hava Sirkülâsyonu ve Coğrafi Etmenler

Ülkemizin iklim özellikleri genel hava sirkülâsyonu ve yeryüzü şekilleri gibi diğer fiziki coğrafya faktörlerinin tesiriyle şekillenir. “Orta kuşakta kışın kuzeyindeki kutbi hava kütlelerinin, yazın güneyindeki tropikal kökenli hava kütlelerinin arasında bu hava kütlelerinin mevsimlik olarak yer değiştirdiği geçiş sahası üzerindeki konumu iklim özelliklerini belirlemektedir”.31 Özellikle “40° enleminin kuzeyinde, Karadeniz Bölgesi, “Orta Enlemlerin Batı Rüzgârları Kuşağı” etki alanı içinde kalmakta; dinamik doğuşlu alçak basınç (siklon) ve yüksek basınç (antisiklon) alanları kısa süreli (3-5 gün kadar), kararsız hava devrelerine yer vermektedir”.32

Yaz mevsiminde polar hava kütleleri kuzeye doğru çekilmiş, tropikal kökenli hava kütleleri kuzeye doğru ilerlemiştir. Tamamen tropikal kökenli hava kütlelerinin tesirinde kalan ülkemiz üzerinde frontoliz hâkimdir. Yaz mevsimini karakterize eden şiddetli kuraklığın, yüksek sıcaklık derecelerinin ve yağış azlığının temel nedeni de

30 Ahmet Nişancı, Klimatoloji, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yayınları, 1990, s. 2. 31 Sırrı Erinç, Klimatoloji ve Metotları (Genişletilmiş 4. Baskı), Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 1996, s. 295. 32 Ahmet Nişancı, “Karadeniz Bölgesinin İklim Özellikleri ve Farklı Yöreleri” I Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi Bildirileri, 13-17 Ekim, Samsun 1986, s. 225.

23

budur.33 Karadeniz kıyı şeridi Asor Yüksek Basınç alanının uzantıları ve Basra Alçak Basınç merkezi arasında gelişen kuzey sektörlü hava akımları ile, Karadeniz’den nemlenerek Karadeniz kıyı şeridine yaz mevsiminde bol yağış bırakır. Zaman zaman yine kuzeyden sokulan soğuk hava baskınları ile soğuk cephe sağanak yağışları da sık görülmekte; yüksek yerlerin “soğuk hava damla durumlarında” büyük kararsızlıklar ve önceden kestirilmeyen gelişmeleriyle bol yağışlar düşmektedir.34 Karadeniz kıyı şeridi gerisindeki dağların duldasında yer alan araştırma sahası, bu yağışlardan yeterince istifade edemez.

Kış mevsiminde tropikal kökenli hava kütleleri güneye doğru çekilirken kuzeyde yer alan polar hava kütleleri güneye doğru genişleyerek Anadolu kütlesi üzerinde antisiklonal hava şartlarının egemen olmasına neden olur. Bu durumda araştırma sahasında, içinde bulunduğu kış şartlarında az yağış, kuvvetli radyasyon, çok düşük sıcaklıklar ve kuvvetli günlük sıcaklık farkları etkili olur.35 Yine bu mevsimde Anadolu üzerindeki polar hava kütlesi Karadeniz’e yönelerek Doğu Karadeniz kıyılarında güney rüzgârları hâkim olur.

Bahar mevsiminde polar ve tropikal hava kütleleri birbirine göre yer değiştirir. İlkbahar ayında kuzeye doğru gerilemeye başlayan polar hava kütlelerinin yerini güneyde yer alan Basra Alçak Basıncı doldurmaya başlar. Bu intikaller sırasında cephesel faaliyetler ve konvektif hareketler önem kazanır. Buna bağlı olarak ülkemizin iç kesimlerinde yağış maksimumu ilkbahar mevsiminde yaşanmaktadır. Bu durum yağış maksimumun % 41 inin ilkbahar mevsiminde düştüğü Alucra ilçe merkezinde de geçerlidir. Sonbahar mevsiminde Basra Alçak basınç merkezi güneye doğru gerilerken kuzeydeki polar hava kütlesi güneye doğru ilerleyerek etkili olmaya başlar. Böylece ekim ayından itibaren kış mevsiminin basınç dağılımı hâkim olmaya başlar.36

İklim özelliklerini belirleyen önemli özelliklerden biri de bir yerin güneşten aldığı ısıyı ifade eden radyasyondur. Bir yerin aldığı radyasyon miktarı coğrafi enleme, güneş ışınlarının geliş açısına, gün uzunluğuna ve yeryüzü şekillerinin durumuna göre

33 Erinç, Klimatoloji ve Metotları, s. 296. 34 Nişancı, “Karadeniz Bölgesinin İklim Özellikleri ve Farklı Yöreleri”, s. 225. 35 Erinç, Klimatoloji ve Metotları, s. 299-300. 36 Erdal Akpınar, Şiran İlçesinin Coğrafyası, (1. Baskı), Pegema Yayıncılık, Ankara 2007, s. 20’den naklen, Nişancı, Sıklık dağılışları ve Hava Durumlarına Bağlılıkları İçinde Türkiye’nin Yağış Şartlarının İncelenmesi, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları No: 73, Erzurum 1975, s. 4-5.

24

değişmektedir.37 Alucra 40°19´ kuzey enleminde yer almaktadır. Araştırma sahasına güneş ışınları maksimum değerlere 21 Haziran’da ulaşır. Bu tarihte güneş ışınları 73°08´’lık bir açıyla düşer. Güneş ışınları 21 Aralık tarihinde 26°14´’lık bir açıyla minimum değerle düşer. Alucra’ya yıl içinde güneş ışınları 46°54´’lık bir farkla düşmektedir. Güneş ışınlarının 73° 08´’lık bir açıyla düştüğü Alucra’da yaz şartları yaşanırken, 26°14´’lık açı ile düştüğü aralık ayında kış şartları hâkimdir. Güneş ışınlarını 21 Mart ve 23 Eylül tarihlerinde ise 49°41´’lık açıyla alan Alucra’da, bahar mevsimleri başlamaktadır (Şekil 1.2.).

İklim özelliklerini belirleyen bir diğer faktör yeryüzü şekilleridir. Karadeniz kıyısına paralel istikamette uzanan yer yer 3000 m’yi aşan Giresun Dağları deniz etkisinin iç kesimlere sokulmasını önemli ölçüde engellemektedir. Böylece, kıyı dağları aşılıp vadi oluklarına geçildiğinde yağış miktarı yarıya yakın azalır. Olukta yılın en yağışlı mevsimi artık sonbahar değil ilkbahardır. 38 Giresun Dağları’nın güney yamacındaki Alucra’da yağış miktarının az olmasının temel nedeni de budur. Giresun’da 1277.8 mm yıllık ortalama yağış, Alucra’da 319 mm’dir. Yine bu durum kıyı ile Alucra arasındaki yıllık sıcaklık amplitüdünün artmasına da neden olmaktadır. Nitekim yıllık amplitüd Alucra’da 19.9 °C ile yüksek bir değere ulaşır.

Şekil 1.2. Güneş Işınlarının Alucra’ya Düşme Açısı.

37 Asaf Koçman, Türkiye İklimi, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, No: 73, İzmir 1993, s. 15. 38 Kenan Arınç, Türkiye’nin Coğrafi Bölgeleri I Cilt-Kıyı Bölgeleri, Mega Ofset Matbaacılık, Erzurum 2006, s. 316-318.

25

1.3.2. Sıcaklık

Araştırma sahasında 1983-1984 yılları arasında tutulan meteorolojik rasat sonuçlarına göre yıllık ortalama sıcaklık 7.8 °C’dir. Oldukça düşük olan bu değer Şebinkarahisar’da 9.1 °C, Şiran’da 7.1 °C, Kelkit’te 6.9 °C, Suşehri’nde 10.2 °C Giresun’da 14.3 °C ve Gümüşhane’de 9.6° C’dir (Tablo 1.1.).

Tablo 1.1. Alucra ve Çevre İstasyonlarda Yıllık Ortalama Sıcaklığın (°C) Aylara Göre Dağılışı.

AYLAR O Ş M N M H T A E E K A YILLIK Alucra -0.8 -2.2 3.1 6.0 10.7 14.0 17.7 15.8 16.0 8.9 4.7 -0.1 7.8 (1983-1984) Şebinkarahisar -2.4 -1.5 2.9 8.9 12.9 16.4 19.7 20.0 16.2 11.1 4.6 0.0 9.1 (1975-2009) Şiran -5.8 -5.9 -0.1 8.1 11.9 15.7 19.2 19.4 14.9 9.6 1.8 -3.7 7.1 (1984-1998) Giresun 7.2 6.8 8.1 11.4 15.3 20.0 22.9 23.2 20.1 16.3 12.2 9.2 14.3 (1975-2009)

Kaynak: D.M.İ.G.M. Verilerinden Hazırlanmıştır.

Bu verilere göre Alucra’nın (1400 m) sıcaklık değerleri, deniz seviyesine göre birbirine yakın yükselti değerlerinde yer alan ve benzer coğrafi koşullara sahip Şebinkarahisar (1300 m), Şiran (1375 m) ve Kelkit’in (1400 m) sıcaklık değerlerine yakındır. Araştırma sahasının biraz daha uzağındaki Suşehri ve Gümüşhane’nin sıcaklıklarıyla arasındaki fark artarken, Giresun’da bu fark en üst seviyeye ulaşır. Nitekim deniz kenarında yer alan Giresun ile denizin gerisindeki dağlık alanların arkasında yer alan Alucra’nın bu istasyonla olan sıcaklık farkının yüksek olması normal karşılanmalıdır.

Alucra’da deniz seviyesine indirgenmiş yıllık ortalama sıcaklık 14.8 °C’dir. Ocak ayı deniz seviyesine indirgenmiş sıcaklığı 6.2 °C, temmuz ayı deniz seviyesine indirgenmiş sıcaklığı ise 24.7 °C’dir. “40° kuzey enleminin indirgenmiş ortalama sıcaklık değeri 14.1 °C’dir. Bu değer ocak ayı ortalaması için 5.5 °C, temmuz ortalaması için 24 °C’dir”.39

Buna göre araştırma sahasında yıllık termik anomali +0,7 °C, ocak ayı anomalisi +1,2 °C, temmuz ayı anomalisi +0,7 °C’dir. Yıl boyunca pozitif anomaliler, Karadeniz

39 Yürüdür, s. 56’dan naklen, Ahmet Ardel, Klimatoloji (Genişletilmiş 3. Baskı), İstanbul Üniversitesi Yayınları No: 146, Coğrafya Enstitüsü Yayınları No: 7, İstanbul 1973, s. 99.

26

Kıyı Dağları’nın ardındaki istasyonların çoğunda, yaz mevsiminin bu kesimlerde sıcak geçmesiyle alakalıdır. Oysa Alucra’nın doğusundaki Şiran ve batısındaki Şebinkarahisar’ın ocak ayı anomalileri negatif değer göstermektedir. Alucra’nın bu ayda pozitif anomali göstermesi kış mevsimindeki sıcaklıkların bu iki istasyona göre biraz daha yüksek olmasından kaynaklanır.

Alucra’da aylık ortalama sıcaklıklar -2.2 °C ile 17.7 °C arasında değişmektedir. Kış aylarında sıcaklık ortalamaları 0 °C’nin altındadır. Mart ve nisan aylarında 10.7 °C’ye ulaşır. Böylece yıllık ortalama sıcaklık değerinin üzerine çıkılmış olunur. Mayıs ayından itibaren daha da artan sıcaklar temmuz ayında 17.7 °C ile en yüksek noktaya ulaşır. Ağustos ve eylül ayında korunan bu sıcaklıklar ekim ayında 8.9 °C’ye kasım ayında ani bir düşüşle 4.7 °C gerileyerek aylık ortalama değerinin altına iner. Böylece kasım-nisan arasındaki devrede ortalama aylık sıcaklıklar yıllık ortalamanın altında kalırken, mayıs-ekim arasındaki devrede yıllık ortalamanın üzerinde seyretmektedir

Alucra’da sıcaklığın en yüksek olduğu yaz mevsiminde ortalama sıcaklık 15.8 °C’dir. Eylül ayı da yaz mevsimi içine dâhil edilmelidir. Kış mevsimi ise -1 °C ile en soğuk mevsimi oluşturmaktadır. İlkbahar mevsiminde 6.6 °C olan sıcaklığın yıllık ortalamanın altında olması, mart ayında da kış şartlarının devam etmesinden kaynaklanmaktadır. Sonbahar mevsiminde 9.8 °C olan sıcaklık yıllık ortalamanın üzerinde olmaktadır (Tablo 1.2., Şekil 1.3.). Bu durumun nedeni, yaz koşuşların sonbahar mevsiminde bir süre daha devam etmesi ile alakalıdır.

Tablo 1.2. Alucra’da Sıcaklık Değerlerinin Aylara Göre Dağılımı (1983-1984).

AYLAR O Ş M N M H T A E E K A YILLIK Ortalama -0.8 -2.2 3.1 6.0 10.7 14.0 17.7 15.8 16.0 8.9 4.7 -0.1 7.8 Sıcaklık Ortalama Yüksek 4.0 4.0 8.0 11.6 16.9 21.6 25.5 23.6 25.5 17.6 10.1 5.6 14.5 Sıcaklık Ortalama Düşük -6.0 -9.0 -0.1 1.3 4.1 5.4 8.7 6.5 5.7 0.4 -0.7 -5.4 -0.9 Sıcaklık En Yüksek 8.4 11.0 15.2 19.0 23.4 28.0 31.4 32.1 30.6 25.2 18.6 13.6 21.3 Sıcaklık En Düşük -12.8 -16.0 -3.8 -4.8 -2.2 -0.4 4.2 0.2 2.4 -7.3 -10.2 -17.2 -5.6 Sıcaklık

Kaynak: D.M.İ.G.M. Verilerinden Hazırlanmıştır.

27

Şekil 1.3. Alucra’da Ortalama Sıcaklıkların (°C) Aylara Göre Dağılımı (1983-1984).

Alucra’da yıllık sıcaklık amplitüdü 19.9 °C’dir. Bu değer Alucra’daki karasallığı göstermektedir. Yıllık sıcaklık amplitüdü Şebinkarahisar’da 22.4 °C Şiran’da 25.3 °C Gümüşhane de 21.6 °C’dir. Benzer coğrafi koşullara sahip yakın yörelerde de karasallığın etkili olduğu görülmektedir.

Alucra’da ortalama yüksek sıcaklık 14.5 °C’dir. Ortalama yüksek sıcaklık, yıllık ortalama sıcaklıktan (7.8 °C) 6.7 °C’lik bir pozitif sapma göstermektedir. Ortalama yüksek sıcaklık Şebinkarahisar’da 14.9 °C, Şiran’da ise 13.8 °C’dir. Üç istasyonun bu değerleri birbirine oldukça yakındır. Keza ortalama yüksek sıcaklık ile yıllık ortalama yüksek sıcaklık arasındaki fark Şebinkarahisar’da 6.3 °C, Şiran’da ise 6.7 °C’dir. Bu değerlerin birbirine yakın olması, ölçüm yapılan istasyonların yükseltilerinin birbirine yakın olmasından kaynaklanır.

Alucra’da ortalama yüksek sıcaklık değerlerinin dağılışı incelendiğinde aralık ayında 5.6 °C, ocak ve şubat aylarında 4.0 °C en küçük değerdedir. Mart ayından itibaren artmaya başlayan değerler temmuz ve eylül aylarında 25.5 °C ile en yüksek seviyeye ulaşır. Ekim ayında düşmeye başlayan ortalama yüksek sıcaklık değerleri kasım ayında 10.1 °C ile ortalama değerin altına iner.

Ortalama düşük sıcaklıklar -0.9 °C’dir. Kasım, aralık, ocak, şubat ve mart gibi yılın beş ayında 0 °C altındadır. Nisandan itibaren havaların ısınmasıyla artmaya

28

başlayan değerler temmuz ayında 8.7 °C ile en yüksek seviyeye ulaşır. Ağustos ve eylül ayında stabil kalan sıcaklık değerleri, ekim ayından sonra tekrar azalmaya başlar. Ortalama düşük sıcaklık değeri Şebinkarahisar’da 4.1 °C, Şiran’da ise -0,1 °C’dir.

Alucra’da ortalama yüksek sıcaklık değerleri ile ortalama düşük sıcaklık değerleri arasındaki fark 15.4 °C’dir. Bu fark Şiran’da 13.9 °C, Şebinkarahisar’da ise 10.8 °C’dir. Değerlerin yüksek oluşu yükselti ve karasallığın etkili olduğunu göstermektedir. Yıl içinde fark en yüksek seviyeye ekim ayında (19.8 °C), en düşük seviyeye ise mart ayında (8.1 °C) ulaşır. Bu değerler ışığında günlük sıcaklık farkının ekim ayında maksimum, mart ayında ise minimum seviyede seyrettiğini söylemek mümkündür. Alucra’da en yüksek sıcaklık değeri 1983 yılının ağustos ayında 32.1 °C ölçülmüştür. En düşük sıcaklık değerine yine aynı yılın aralık ayında -17.2 °C ile ulaşır.

Alucra’da en yüksek sıcaklık değerinin maksimumu 32.1 °C, minimumu 8.4 °C’dir. Arasındaki fark 23.7 °C’dir. Bu fark Şebinkarahisar’da 26.4 °C, Şiran’da 27.4 °C’dir. Bu durum Alucra’daki karasallık hakkında fikir vermektedir. Nitekim bir kıyı istasyonu olan Giresun’da bu fark 12.7 °C’dir. En düşük sıcaklıkların Alucra’da maksimumu (4.2 °C) ile minimumu (-17.2 °C) arasındaki fark 21.4 °C’dir. Bu fark yaz aylarına doğru gittikçe azalmaktadır.

Aynı ay içerisinde görülen en yüksek ve en düşük sıcaklıkların farkı ağustos ayı maksimumu 32.1 °C, minimumu 0.2 °C’dir. İkisi arasındaki sıcaklık farkı 31.9 °C’dir. Aralık ayı maksimumu (13.6 °C) ile minimumu (-17.2 °C) arasındaki fark 30.8 °C’dir. Bu yüksek değerler yükselti ve karasallığın bir sonucudur.

Alucra meteoroloji istasyonunun saat 07.00 ve 14.00’te gerçekleştirdiği rasat sonuçları Alucra’da günlük sıcaklık değişmeleri hakkında fikir vermektedir. Gün içinde en düşük sıcaklığın yaşandığı varsayılan saat 07.00’deki rasat kayıtlarına göre ortalama sıcaklık 4.4 °C’dir. Kış mevsimindeki değerler 0 °C altındadır. Güneş ışınlarının ufuk düzlemi üzerinde en yüksek noktaya eriştiği andan birkaç saat sonra gerçekleşen gün içerisindeki maksimum sıcaklıklar saat 14.00’te ölçülür. Alucra’da saat 14.00’te yapılan ölçümlere göre ortalama sıcaklığı 12.8 °C’dir. Bu vakte ait rasatlar bütün yıl boyunca 0 °C’nin üzerindedir. En yüksek değere temmuz ayında (24.3 °C) ulaşır (Tablo 1.3.).

29

Tablo 1.3. Alucra’da Gün İçerisinde Sıcaklık Durumu (1983-1984).

AYLAR O Ş M N M H T A E E K A YILLIK Ortalama -0.8 -2.2 3.1 6.0 10.7 14.0 17.7 15.8 16.0 8.9 4.7 -0.1 7.8 Sıcaklık 07.00’deki -3.7 -5.9 1.4 4.3 8.3 11.4 14.1 11.0 9.3 4.1 2.4 -2.9 4.4 Ort. Sıc. 14.00’deki 2.5 2.4 6.6 10.0 15.6 20.3 24.3 21.7 24.2 15.1 7.9 3.8 12.8 Ort. Sıc. Kaynak: D.M.İ.G.M. Verilerinden Hazırlanmıştır.

Alucra’da günlük amplitüd 8.4 °C’dir. Günlük amplitüd, haziran-ekim dönemlerinde bu değerin üzerinde seyretmektedir. Günlük amplitüdün yüksek oluşunda yükselti ve karasallığın yanı sıra yeryüzü örtüsünün özellikleri de etkili olmalıdır. Herhangi bir sahada sıcaklığın 0 °C’nin altına düştüğü günler donlu gün olarak ifade edilmektedir. Alucra’da donlu günlerin sayı 76 gündür. Bu değer Şiran da 155.9 gün, Şebinkarahisar’da 111.9 gün kadardır. Yakın istasyonlardaki donlu gün sayısına göre Alucra’da donlu gün sayısı oldukça düşüktür. Bunun nedeni hava kütlelerinin özelliğinden olmalıdır (Tablo 1.4., Şekil 1.4., Şekil 1.5.).

Tablo 1.4. Alucra’da Ortalama Donlu Günler Sayısının Aylara Göre Dağılımı (1983- 1984).

AYLAR O Ş M N M H T A E E K A YILLIK Ortalama Donlu Gün 15.5 14.5 9.5 4.5 1.5 0.5 - - - 11.0 6.5 12.5 76 Sayısı Kaynak: D.M.İ.G.M. Verilerinden Hazırlanmıştır.

Şekil 1.4. Alucra’da Ortalama Donlu Gün Sayısının Aylara Göre Dağılımı (1983-1984).

30

Şekil 1.5. Alucra’da Ortalama Donlu Günler Sayısının Mevsimlere Göre Dağılımı (1983-1984).

Alucra’da ekim ayında başlayan don olayı kış aylarında şiddetlenerek haziran ayına kadar yılın 9 ayında devam eder. Yalnız yılın üç ayında don olayına rastlanmaz. Bu aylar temmuz, ağustos ve eylüldür. Don olaylı günlerin mevsimlere göre dağılımı incelendiğinde % 56 ile kış mevsimi ilk sırada yer almaktadır. Kış mevsimini % 23 ile sonbahar, % 20 ile ilkbahar ve % 1 ile yaz mevsimi izlemektedir.

1.3.3. Basınç ve Rüzgârlar

Alucra meteoroloji istasyonunda basınç rasatları yapılmamaktadır. Alucra’ya en yakın iki istasyon olan Şiran ve Şebinkarahisar’da da basınç rasatları tutulmamıştır. Bu nedenle araştırma sahasını etkileyen genel basınç şartları açıklandıktan sonra Gümüşhane ve Suşehri’nin basınç değerleriyle, Alucra’daki basınç değeri ortaya konulmaya çalışılacaktır.

Ağustos ayının ikinci yarısından itibaren soğumaya başlayan İç Asya’da belirmeye başlayan Sibirya Yüksek Basıncı büyüyerek ekim ayında Anadolu’yu kaplar. 40 Havanın iyice soğuduğu kış mevsiminde basınç değeri yüksektir. İlkbahar ayından itibaren, havaların ısınmaya başlamasıyla, Anadolu’yu terk ederek merkezi İç

40 İbrahim. Hakkı Akyol, “Türkiye’de Basınç, Rüzgârlar ve Yağış Rejimi” Türk Coğrafya Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 5-6, (Nisan, 1944), s. 4-5.

31

Asya’ya çekilmeye başlayan Sibirya Yüksek Basınç merkezli hava kütlesinin yerine, güneyden sokulan subtropikal hava kütleleri Anadolu’da etkili olmaya başlar. Yaz mevsimine doğru havaların da ısınmasıyla, Anadolu’nun iç kısımlarında basınç azalır. Dolayısıyla araştırma sahasında da yaz mevsiminde basınç değerleri düşük olmalıdır. Nitekim Suşehri’nde eylül-ocak döneminde basınç (886 mb) yüksek seyrederken, şubat- ağustos boyunca basınç (882 mb) değerleri azalmıştır. Yıllık ortalama basınç değeri Gümüşhane’de (1219 m) 878.9 mb’dir. Yükseklik artışına bağlı olarak basınç her 8 m de 1 mb azaldığı41 dikkate alarak yakın istasyonların basınç değerleriyle karşılaştırmaya giden Akpınar, Şiran’da ortalama aktüel basıncın 860 mb civarında olduğunu hesaplamıştır.42 Alucra’nın Şiran ile olan yükselti farkını dikkate aldığımızda Alucra’da aktüel basınç 851 mb civarında olacaktır.

Alucra’da hâkim rüzgâr yönü kuzeydir. Toplam 6680 esme sayısının 2072’si kuzey yönünden gerçekleşmiş olup, yıllık frekans ortalamalarına bakıldığında da frekans yüzdesi % 31 ile en yüksek orana sahiptir. Kuzey sektörlü rüzgârı % 18.4 ile batı, % 18 ile güney rüzgârı,% 12.1 ile güneybatı rüzgârı diğer aralıklı yönler olarak izlemektedir. Rüzgâr esme frekansının en düşük olduğu yön (% 2.9) kuzeybatıdır. Kuzeybatı rüzgârını % 4 ile kuzeydoğu, % 4.8 ile güneydoğu rüzgârı izlemektedir (Tablo 1.5., Şekil 1.6.). Rubinstein formülüne göre; yıllık bazda % 37.4 frekansla birinci hâkim rüzgar doğrultusu N 2º E, ikinci hâkim rüzgar doğrultusu % 31 frekans yüzdesi ile S 50º W’dir (Şekil 1.7.).

Tablo 1.5. Alucra’da Çeşitli Yönlerden Esen Rüzgârların Esme Sayılarının Mevsimlik

Dağılımı ve Frekansları (1983-1984). Yönler İlkbahar %’si Yaz %’si Sonbahar %’si Kış %’si Toplam %’si N 376 18.2 696 33.5 632 30.5 368 17.8 2072 31.0 NE 40 14.7 96 35,3 88 32.4 48 17.6 272 4.0 E 104 17.8 168 28.8 216 37.0 96 16.4 584 8.8 SE 184 57.5 48 15.0 48 15.0 40 12.5 320 4.8 S 384 32.0 200 16.7 360 30.0 256 21.3 1200 18.0 SW 192 23.8 224 27.7 136 16.9 256 31.6 808 12.1 W 144 11.7 416 33.7 400 32.5 272 22.1 1232 18.4 NW 72 37,5 48 25.0 48 25.0 24 12.5 192 2.9 Toplam 1496 22.4 1896 28.4 1928 28.9 1360 20.3 6680 100 Kaynak: D.M.İ.G.M. Verilerinden Hazırlanmıştır.

41 Oğuz Erol, Genel Klimatoloji (4. Baskı), Gazi Büro Kitabevi, Ankara 1993, s. 100. 42 Akpınar, s. 28.

32

Şekil 1.6. Alucra’da Yıllık ve Mevsimlik Ortalama Rüzgâr Gülleri (1983-1984).

Çalışma alanında hâkim rüzgâr yönünün kuzey, ikinci belirgin yönlerin batı, güney ve güneybatı yönünde olmasında genel hava sirkülasyonunun etkisi büyüktür. Yaz mevsiminde kuzeye doğru genişlemiş Asor Yüksek Basıncı, Karadeniz üzerinden Basra Alçak Basınç alanına doğru yönelmesiyle kuzey sektörlü rüzgârlar vukua gelir. Nitekim Alucra’daki hâkim kuzey sektörlü rüzgârın esme sayısı (696) en fazla yaz mevsimine rastlamaktadır. Kış mevsiminde ise Anadolu’nun iç kısımlarını kaplayan yüksek basınç alanlarının Karadeniz’deki alçak basınç alanlarına yönelmesinden güney, güneybatı sektörlü rüzgârlarda artış meydana gelir.

33

Şekil 1.7. Rubinstein Formülüne Göre Alucra’da Hâkim Rüzgar Doğrultuları.

34

Alucra’nın jeomorfolojik özellikleri rüzgâr istikametini etkilemektedir. Kuzey ve güneyindeki dağlık alanlar arasındaki Alucra Havzası’nın batı ve güneybatı yönünde Avutmuş Çayı’na (Alucra Suyu) doğru alçalmasına bağlı olarak hava akımları batı ve güneybatı istikametinden kanalize olarak Alucra’ya yönelir. Kuzeydoğu ve güneydoğu yönünde yerleşim alanı sınırlayan dağlar bu istikametten gelen rüzgârları önemli ölçüde keserek bu yöndeki rüzgârların esme sayılarını azaltmıştır.

Mevsimler bazında esme sayıları dikkate alındığında, ilkbahar mevsiminde 384 esme sayısı ile güney rüzgârları hâkim rüzgâr yönünü oluştururken, onu 376 esme sayısı ile kuzey rüzgârları izler. Rubinstein formülüne göre ilkbaharda birinci hâkim rüzgar doğrultusu % 90 frekans ile S 31.6º E, ikinci hâkim rüzgar doğrultusu % 56.8 frekans yüzdesiyle N 35º W’dir. Yalnız ilkbahar mevsiminde hâkim rüzgâr yönünü güney oluştururken, diğer mevsimlerin tamamında kuzey sektörlü rüzgârlar hâkimdir

Yaz mevsiminde hâkim rüzgâr yönü 696 esme sayısı ile kuzey sektörlüdür Bunu. 416 esme sayısı ile batıdan esen rüzgârlar izler. Yaz mevsiminde Rubinstein formülüne göre, birinci hâkim rüzgâr yönü N 31º E (% 69), ikinci hâkim yön S 84º W’ dir (% 62). Sonbahar mevsiminde ise yine hâkim yön kuzeydir. Bu mevsimde 632 esme sayısı ile kuzey rüzgârlarını, 400 esme sayısı ile batı sektörlü rüzgârlar izlemektedir. Sonbaharda Rubinstein formülüne göre birinci hâkim rüzgâr doğrultusu % 70 frekansla N 57º E, ikinci hâkim rüzgâr doğrultusu N 54º W’dir (% 48). Kış mevsiminde 376 esme sayısı ile kuzey sektörlü rüzgârı, 272 esme sayısı ile batı sektörlü rüzgârlar izler. Onu 256 esme sayısı ile takip eden güney ve güneybatı rüzgârları üçüncü sırada yer alır. Rubinstein formülüne göre kış mevsiminde % 56 frekans yüzdesi ile birinci hâkim rüzgâr doğrultusu S 47 W, ikinci hâkim rüzgâr doğrultusu % 35 frekansla N 35º W’dir.

Rüzgârların hızları doğal ve beşeri hayat açısından önem taşır. Hava sıcaklığını artırma, azaltma ve bitkilerin döllenmesi üzerinde etkilidir. Hızlı eserek fırtına şekline dönüşen rüzgârlar doğal çevreye ve üzerindeki beşeri yapılara zarar vermektedir.

Alucra’da ortalama rüzgâr hızı 3.0 m/sn.’dir. Ortalama rüzgâr hızı Şebinkarahisar’da 1.0 m/sn., Şiran’da ise 1.2 m/sn.’dir. Görüldüğü üzere Alucra’da ortalama rüzgâr hızı çevre istasyonlara göre oldukça yüksektir. Bu değer rüzgâr hızının

35

1.5 m/sn. ile 3.0 m/sn. arasında değiştiği Türkiye ortalamasının 43 üst sınırında olduğunu gösterir. Bu durumda Alucra’da ortalama rüzgâr hızı Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu söyleyebiliriz. Şubat, temmuz, ağustos ve ekim ayları dışındaki sekiz ayda rüzgâr hızı Türkiye ortalamasının üzerindedir. Ortalama rüzgâr hızının en fazla olduğu ay 3.6 m/sn. ile nisan ayıdır. Haziran ve ağustos aylarında ortalama rüzgâr hızı 2.5 m/sn. ile en azdır (Tablo 1.6., Şekil 1.8.).

Tablo 1.6. Alucra’da Ortalama Rüzgâr Hızı (1983-1984).

AYLAR O Ş M N M H T A E E K A YILLIK Ortalama Rüzgâr 3.2 2.9 3.4 3.6 3.1 2.5 3.0 2.5 3.1 2.6 3.3 3.3 3.0 Hızı (m/sn.). Kaynak: D.M.İ.G.M. Verilerinden Hazırlanmıştır.

Şekil 1.8. Alucra'da Ortalama Rüzgar Hızı (1983-1984).

Ortalama rüzgâr hızı yüzde hissedilebilen hafif rüzgârlar şeklindedir. Zaman zaman rüzgâr çok yüksek hızlara erişebilmektedir. Alucra’da en yüksek rüzgâr ve esme yönleri incelendiğinde en hızlı rüzgâr hız 9.4 m/sn.’dir. Bofor ölçeğine göre, telgraf direklerinin ses çıkarır olduğu kuvvetli rüzgâr olarak değerlendirilir. 44 Ocak, şubat, mart, nisan ve haziran aylarında 9.4 m/sn. ile hep aynı hızda olan en hızlı rüzgâr hızı sabit kalırken, esiş yönü sırayla NE, SW, E, S ve N olmak üzere farklı istikametlerden gelmektedir. Mayıs, temmuz, ağustos, eylül, ekim, kasım ve aralık aylarında en yüksek rüzgâr hızı 6.7 m/sn. ile hep aynı değerde seyrederken, esiş yönleri yine E (doğu), N

43 Koçman, s. 16. 44 Erol, s. 114.

36

(kuzey), N, W (batı), N, S (güney) ve S olup farklı istikametlerden eserler. Bofor ölçeğinde 6.7 m/sn.’lik hız sert briz karakterinde olup küçük ağaçların eğilmesine neden olacak şekilde kendini belli eder (Tablo 1.7.).

Tablo 1.7. Alucra’da Aylara Göre En Hızlı Rüzgâr ve Yönü (1983-1984).

AYLAR O Ş M N M H T A E E K A YILLIK YÖN NE SW E S E N N N W N S S HIZ 9.4 9.4 9.4 9.4 6.7 9.4 6.7 6.7 6.7 6.7 6.7 6.7 7.7 m/sn. Kaynak: D.M.İ.G.M. Verilerinden Hazırlanmıştır.

1.3.4. Nem, Bulutluluk ve Yağış

Alucra’da ortalama nispi nem (bağıl nem) % 62.5’tir (Tablo 1.8., Şekil 1.9.). Ortalama nispi nem oranı Şebinkarahisar’da % 60, Şiran’da % 60’tır. Her iki istasyonun ortalama nispi nem oranı birbirlerine oldukça yakındır. Bağıl nem hava sıcaklığıyla ters orantılıdır. Dolayısıyla sıcaklığın arttığı yaz mevsiminde bağıl nem azalırken kış mevsiminde bağıl nem miktarı artmaktadır. Nitekim araştırma sahasında bağıl nem oranı kış mevsiminde % 70’in üzerinde olup nemin en yüksek olduğu ocak ayında bu değer % 76.8’dir. İlkbahar mevsiminde havaların ısınmasıyla ortalama bağıl nemde azalmaya başlar. Mayıs, haziran, temmuz, ağustos, eylül ve ekim ayında ortalama değerin (% 62.5) altındadır. Ortalama bağıl nemin en az olduğu ay % 49.2 ile eylül ayıdır. Bağıl nem oranı sıcak aylarda bile aşırı bir düşüş göstermez. “Bu durum, sıcak devrede Karadeniz üzerinde oluşan yüksek basınç alanından Anadolu içlerine doğru gerçekleşen nemli hava hareketlerinin oluklarda nem oranını yükseltmesinden kaynaklanmaktadır”.45

Tablo 1.8. Alucra’da Bağıl Nem Değerlerinin Aylara Göre Dağılımı (1983-1984).

AYLAR O Ş M N M H T A E E K A YILLIK Ortalama Nem 76.8 74.3 65.4 62.5 56.5 54.0 54.2 56.5 49.2 56.9 68.9 74.4 62.5 (%) En Düşük Nem 27 34 18 24 17 10 3 12 6 10 28 23 17.6 (%) Kaynak: D.M.İ.G.M. Verilerinden Hazırlanmıştır.

45 Akpınar, s. 30.

37

Şekil 1.9. Alucra'da Ortalama Nemin Aylara Göre Dağılımı (1983-1984).

En düşük bağıl nem oranı, Alucra’da % 17.6’dır. En düşük bağıl nem haziran, temmuz, ağustos, eylül ve ekim ayında ortalama değerin altındadır. En düşük bağıl nem % 3 ile temmuz ayında gerçekleşmiştir. Giresun’da en düşük nispi nem oranı aralık ve ocak ayında bile % 69’dur. Bu durum kıyıya paralel uzanan Giresun Dağları’nın deniz etkisini kesmesiyle alakalıdır.

Çalışma alanında yıllık ortalama bulutluluk 6.1 gündür. Ortalama bulutluluk Şiran’da 4.7, Şebinkarahisar’da 5.1 gündür. Ortalama bulutluluk nispi nemin yıl içindeki dağılışına paralel bir gidiş izler. Yaz mevsiminde ortalama bulutluluk düşer. Bulutluluğun en az olduğu eylül ayında bulutluluk 2.6 gündür. Kış ve ilkbahar mevsiminde bulutluluk değerleri oldukça yüksektir (Tablo 1.9.).

Tablo 1.9. Alucra’da Ortalama Bulutluluk, Açık Gün, Kapalı Gün ve Bulutlu Günlerin Aylara Göre Dağılımı (1983-1984).

AYLAR O Ş M N M H T A E E K A YILLIK

Ortalama Bulutluluk 8.4 8.5 8.1 8.1 6.8 3.2 4.6 3.9 2.6 5.2 7.5 6.8 6.1 (0-10) Ort. Açık Günler Sayısı ------0.5 6.5 2.0 7.0 4.5 6.0 0.5 0.5 27.5 (0.0-1.9) Ort. Bulutlu Gün Sayısı 6.0 5.0 7.5 6.5 9.5 6.5 13.5 21.5 10.5 16.5 7.0 10.0 120 (2.0-8.0) Ort. Kapalı Gün Sayısı 9.5 9.5 8.0 8.5 5.5 2.0 -- 2.5 -- 8.5 7.5 5.0 66.5 (8.1-10.0) Kaynak: D.M.İ.G.M. Verilerinden Hazırlanmıştır.

38

Alucra’da ortalama bulutlu gün sayısı 120’dir. Bu durumda yılın üçte biri bulutlu günler içinde yer alır. Bulutlu günlerin aylara göre dağılımında maksimum değerler bulutluluk oranının aksine yaz mevsiminde yaşanmaktadır. En yüksek bulutlu gün sayısına 21.5 ile ağustos ayında, en düşük bulutlu gün sayısına 5 ile şubat ayında olduğu görülür. Araştırma sahasında açık gün sayısı 27.5 gündür. Ortalama açık günlerin en az olduğu aylar kasım ve aralıktır.

Bulutluluk derecesinin 8’in üzerinde olduğu kapalı gün sayısı 66.5 gündür. Kapalı günlerin en fazla olduğu aylar 9.5 gün ile ocak ve şubattır. En az olduğu aylar ise haziran (2.0) ve ağustostur (2.5). Alucra’da açık günlerin yüksek değerlere ulaştığı aylarda kapalı günlerin düşük değerleri yaşanmaktadır. Çalışma alanında sisli günlerin sayısı 3.5 gündür. Aralık ve ocak ayında 1 gün şubat, mart ve eylül aylarında ise 0.5 gündür. Kış mevsiminde yaygın olarak görülen bu sisler kara sislerdir.

Alucra’da yıllık ortalama yağış miktarı 319 mm’dir. Bu değer Şiran’da 464.7 mm iken, Şebinkarahisar’da 572.2 mm’dir. Giresun’da ise 1277.8 mm’dir. Karadeniz üzerinden gelen nemli hava kütleleri bir kıyı istasyonu olan Giresun’a bol miktarda yağış bırakır. Nemli hava kütlelerinin geçişini büyük ölçüde engelleyen Giresun Dağları’nın duldasında yer alan Alucra’yla yağış farkı izah olunabilir. Oysa aynı duldada kalan Şiran ve Şebinkarahisar’dan bu kadar az yağış almaması gerekir. Alucra meteoroloji istasyonunca, 1983-1984 yılları arasında kayıt edilmiş olan bu yağış miktarı (319 mm), çok düşük olup gerçeği yansıtmadığı kanaatindeyiz. Nitekim Türkiye’nin 1971-2000 ortalama toplam yağış miktarını gösteren (Şensoy S. ve ark. 2008) haritada Alucra 653-811 mm arasında yağış almaktadır.46 Yine 1960-1990 yılları arasındaki otuz yıllık devrede Şebinkarahisar’ın yağış dağılışı incelendiğinde en az yağış 444.2 mm ile 1984 yılında gerçekleşmiştir47. Alucra’da yağış miktarının düşük olmasının asıl nedeni; (1983-1984) yılında en az yağış alan yıla tesadüf eden, tek bir yıla ait rasat sonucu kullanmamızdandır. 1983-1984 yıllarında Alucra’nın ortalama yağış miktarı 319 mm’dir. Şebinkarahisar’ın 1984 yılı rasat sonucuna göre ortalama yağış miktarı 444.2

46 Serhat Şensoy, Yusuf Ulupınar, Mesut Demircan, İzzet Balta, A. Tolga Taştekin, İlker Alan 1. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Klimatoloji Şube Müdürlüğü, Ankara, Türkiye 2008 Türkiye İklim Atlası (Yayımlanmamış Yayın) http://www.dmi.gov.tr/FILES/iklim/ArcGIS.pdf 47 Yürüdür, s. 91.

39

mm’dir. 1983-1984 yıllarında Alucra’nın Şebinkarahisar’la arasındaki yağış farkı 125.2 mm’dir.

Bilindiği üzere, yükseltinin artmasıyla birlikte yağış miktarı artmaktadır. Alucra istasyonu (1400 m), Şiran (1375 m) ve Şebinkarahisar ’dan (1300 m) daha yüksekte yer almaktadır. Oysa yağış miktarı diğer iki istasyondan azdır. Bu durumun nedeni yine tek bir yılda tutulan rasat değerinin, Türkiye’nin son 50 yılında en az yağış alınan dönemine rastlamasıdır. Dolayısıyla Alucra’da uzun yıllar meteorolojik rasatların tutulduğunu varsaydığımızda yıllık toplam yağış miktarının 319 mm’nin çok üzerinde olduğunu söyleyebiliriz. Günümüzde, Şebinkarahisar’ın yıllık ortalama yağış miktarı 572.2 mm’dir. Alucra’nın 1984 yılında, Şebinkarahisar’la olan yıllık ortalama yağış miktarı farkını (125.2 mm) Şebinkarahisar’ın yıllık yağış miktarından çıkardığımızda 447 mm’ye, bu farkı 319 mm’ye ila ettiğimizde 444 mm’ye ulaşırız. Böylece, Alucra’nın bugünkü yıllık ortala yağış miktarını kabaca elde etmiş oluruz. Alucra’nın yakın istasyonlarla olan rakım avantajını da dikkate aldığımızda yıllık ortalama yağış miktarı asgari 450 mm olur.

Alucra’da yağışın yıl içindeki değişimi incelendiğinde en fazla yağış 64.6 mm ile nisan ayında düşmektedir. En az yağış 1.3 mm ile eylül ayında gerçekleşir ( Tablo 1.10., Şekil 1.10.).

Yağışın mevsimlere göre dağılımını incelediğimizde en yağışlı mevsim ilkbahardır. Yıllık yağışın % 42’si ilkbaharda düşer. İlkbahardan sonra en yağışlı mevsim yıllık yağışın % 36’sının düştüğü sonbahardır. Yaz ve kış mevsimi toplam yağışın % 11’ini olarak en az yağış alan mevsimleri oluştururlar (Şekil 1.11.).

Tablo 1.10. Alucra’da Yıllık Ortalama Yağışın Aylara Göre Dağılımı (1983-1984).

AYLAR O Ş M N M H T A E E K A YILLIK

Ort. Yağış 4.1 18.8 35.9 64.6 36.7 17.2 3.2 13.4 1.3 52.7 59.4 11.7 319 (mm)

Kaynak: D.M.İ.G.M. Verilerinden Hazırlanmıştır.

40

Şekil 1.10. Alucra’da Yıllık Ortalama Yağışın Aylara Göre Dağılımı (1983-1984).

Şekil 1.11. Alucra’da Yağışın Mevsimlere Göre Dağılımı (1983-1984).

“İlkbahar mevsiminde havaların ısınmaya başlamasıyla Sibirya Yüksek Basıncı Anadolu üzerinden çekilmektedir. “Bu esnada Akdeniz üzerinde yer alan polar cephe güney bölgelerinin ısınması nedeniyle kuzeye doğru kaymaktadır. Buna bağlı olarak sahada ilkbahar mevsiminde yağışlar artmaktadır. “Sonbahar mevsiminde Batı Rüzgârları Kuşağı’nın güneye doğru yer değiştirmesiyle artan frontal faaliyetler ekim kasım aylarında yağış miktarını artırmaktadır. Böylece sonbahar ikinci en yağışlı

41

mevsimi oluşturur.”.48 Kış mevsimde Sibirya üzerindeki antisiklonun yaz mevsiminde Basra Alçak Basıncının araştırma sahasının içinde bulunduğu alanda etkisini artırması yağış miktarının azalmasına neden olmaktadır. Bu özellikler ile araştırma sahasının yağış rejimi kıyıdaki Karadeniz yağış rejiminden farklanarak Karasal Yağış Rejimi I 49 tipini göstermektedir.

“Yirmi dört saatlik yağış 0.1 mm’yi aştığında o güne yağışlı gün denir”. 50 Alucra’da yıllık ortalama yağışlı gün sayısı 49.5 gün olup, Türkiye ortalamasının (50- 175 gün) altındadır. Yağışlı gün sayısının aylara göre dağılımı yıllık yağışın aylara göre dağılımıyla tam bir paralellik izler. Yılın en fazla yağışlı gününe sahip olan ayı nisandır (10.0). İkinci sırada kasım (7.5) ayı gelir. Yağışlı gün sayısının en az olduğu ay ise 0.5 gün ile eylül ayıdır. Yağışlı günlerin en fazla yaşandığı mevsim ilkbahar onu sonbahar izler. Yağışlı günlerin en az olduğu günler ise kış ve yazdır (Tablo 1.11., Şekil 1.12.).

Tablo 1.11. Alucra’da Ortalama Yağışlı Gün Sayısının Aylara Göre Dağılımı (1983- 1984).

AYLAR O Ş M N M H T A E E K A YILLIK Ortalama Yağışlı Gün 2.0 2.5 5.5 10.0 6.0 1.0 1.5 1.5 0.5 6.0 7.5 3.5 49.5 Sayısı Kaynak: D.M.İ.G.M. Verilerinden Hazırlanmıştır.

Şekil 1.12. Alucra’da Ortalama Yağışlı Günlerin Aylara Göre Dağılımı (1983-1984).

48 Ecmel Temuçin, “Aylık Değişme Oranlarına Göre Türkiye’de Yağış Rejimi Tipleri”, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Dergisi, Sayı: 5, 1990, s. 172. 49 Temuçin, s. 171. 50 Erol, s. 202.

42

Yağış miktarının yağışlı gün sayısına bölünmesiyle günlük yağış şiddetine ulaşılır. Yağış şiddeti değerleri toprak erozyonu, akarsu taşkınları ve yer altı suyunun beslenmesi üzerinde etkilidir.51 Alucra’da ortalama yağış şiddeti 6.4 mm/gün’dür. Yıl içerisindeki yağış şiddetinin en yüksek olduğu ay, 17.2 mm/gün ile haziran ayıdır. Onu 8.9 mm/gün ile ağustos ayı izler. En düşük olduğu ay ocak (2.0 mm/gün) ve temmuzdur (2.1 mm/gün). Yağış şiddetinin haziran ve ağustos aylarına rastlamasının nedeni konveksiyonel hareketlerin etkili olmasıdır. Yine yaz aylarına karşılaşılan yağış şiddeti toprak erozyonunu şiddetlendirerek sel riskini de artırmaktadır (Tablo 1.12., Şekil 1.13.).

Tablo 1.12. Alucra’da Ortalama Yağış Şiddetinin Aylara Göre Dağılımı (1983-1984).

AYLAR O Ş M N M H T A E E K A YILLIK Günlük Yağış 2.0 7.5 6.5 6.4 6.1 17.2 2.1 8.9 2.6 8.7 7.9 3.3 6.4 Şiddeti Kaynak: D.M.İ.G.M. Verilerinden Hazırlanmıştır.

Şekil 1.13. Alucra’da Ortalama Yağış Şiddetinin Aylara Göre Dağılımı (1983-1984).

Alucra’da kar yağışlı gün sayısı 20 gündür. Mevsimin ilk karı ekim ayında (2.0 gün) düşer. Son karı nisan ayında (3.0 gün) yağmaktadır. Kar yağışlı gün sayısının en fazla olduğu ay 4.5 gün ile şubat ayıdır. Mayıs, haziran, temmuz, ağustos ve eylül aylarında kar yağışı gerçekleşmemiştir (Tablo 1.13., Şekil 1.14.).

51 Akpınar, s. 36.

43

Tablo 1.13. Alucra’da Kar Yağışlı Günlerin Aylara Göre Dağılımı (1983-1984).

AYLAR O Ş M N M H T A E E K A YILLIK Kar Yağışlı Günler 3.5 4.5 4.0 3.0 ------2.0 1.5 1.5 20 Sayısı Kaynak: D.M.İ.G.M. Verilerinden Hazırlanmıştır.

Şekil 1.14. Alucra'da Kar Yağışlı Günlerin Aylara Göre Dağılımı (1983-1984).

1.3.5. Yağış Etkinliği ve İklim Tipi

Araştırma sahasının yağış etkinliği ve iklim tipini belirtmek için ülkemizde en fazla tercih edilen Erinç, De Martonne ve Thornthwaite tarafından geliştirilmiş olan formüllerden yararlanılmıştır. Yağış sıcaklık, yağış buharlaşma esaslarına göre hazırlanan bu formüllere göre Alucra’nın hesaplanan indis değerleri yarı kuraktır. Oysa gerek sahada yapılan gözlemler gerekse yakın istasyonlar olan ve daha uzun rasat sürelerine sahip Şiran ve Şebinkarahisar’a ait indis değerleri sahanın yarı kurak olamayacağını göstermektedir. Bu durumun asıl nedeni tek bir yıla (1983-1984) ait olarak kullanmak zorunda kaldığımız rasat verilerinin son elli yıl içindeki en kurak yıla denk gelmiş olmasındandır. Yağış konusunda da izah edildiği üzere Alucra ilçe merkezinin uzun yıllara ait yıllık yağış miktarı 319 mm olamaz. Yapmış olduğumuz kaba bir hesaplama ile yağış miktarı en az 450 mm’dir. Bu 450 mm’lik yağış miktarını, 1983-1984 yılındaki yıllık yağış miktarının aylara göre değişimine göre dağıtarak, elde ettiğimiz veriler, yağış-sıcaklık ve yağış-buharlaşma esaslarına göre hazırlanan bu formüllere uygulanarak sahanın iklim tipi ortaya konulmaya çalışılacaktır.

44

Erinç’in yağış müessiriyeti formülü; yıllık yağış miktarının (mm olarak), yıllık ortalama maksimum sıcaklığa (°C) oranlanmasıyla elde edilmektedir.52 Bu formüle göre Alucra’nın yağış etkinliği indisi 31’dir. Bu indis değeri 23-40 aralığında yer almaktadır. Bu değere göre çalışma alanı yarı nemli sınıfında ve park görünümlü kuru orman şeklinde tanımlanan bitki örtüsüne sahiptir.53

Tablo 1.14. Alucra’nın Erinç Formülüne Göre Aylık İndis Değerleri.

AYLAR O Ş M N M H T A E E K A YILLIK Ort. Yük Sıcaklık 4.0 4.0 8.0 11.6 16.9 21.6 25.5 23.6 25.5 17.6 10.1 5.6 14.5 Ortalama Yağış 5.7 26.5 50.6 91.1 51.7 24.2 4.5 18.9 1.8 74.3 83.7 16.5 450 Kuraklık İndisi 17.1 79.5 75.9 94.2 36.7 13.4 2.1 9.6 0.8 50.6 99.4 35.3 31.0

Yağış Yarı Çok Çok Çok Yarı Tam Tam Çok Yarı Yarı Etkinliği Kurak Nemli Nemli Nemli Nemli Kurak Kurak Kurak Kurak Nemli Nemli Nemli Nemli

Kaynak: D.M.İ.G.M. Verilerinden Hazırlanmıştır.

Çalışma sahasındaki yağış etkinliği indisinin aylara göre dağılımını incelediğimizde ocak ayı hariç, ekim-mayıs ayları arasında genel olarak nemli koşulların etkili olduğu özelliklede şubat, mart ve nisan aylarında çok nemli koşulların hâkim olduğu görülmektedir. Haziran ve eylül arasındaki devre indis değerleri düşmekte ve kurak koşullar hüküm sürmektedir. Haziran ile ağustos ayları kurak, temmuz ile eylül ayları tam kuraktır (Tablo 1.14.).

De Martonne tarafından hazırlanan yıllık kuraklık indisi formülü; yıllık yağış miktarının (mm olarak), yıllık ortalama sıcaklık değerine (°C) 10 sabit sayısının eklenip bölünmesiyle elde edilir.54 Bu formülü göre Alucra’nın indis değeri 25.2 olup yarı nemli iklim sınıfında yer almaktadır.

De Martonne formülüne göre indis değerlerinin yıl içerisindeki dağılışı Erinç Formülüne göre paralel bir seyir izlemektedir. Haziran, temmuz, ağustos ve eylül aylarında indis değerleri yarı kurak ve kuraktır. Ekim-mayıs arasındaki devrede nemli

52 Erinç, Klimatoloji ve Metotları, s. 485. 53 Erinç, Klimatoloji ve Metotları, s. 486. 54 Ahmet Ardel, Ajun Kunter, Yusuf Dönmez, Klimatoloji Tatbikatı, İstanbul Üniversitesi Yayın No: 1123, İstanbul 1969, s. 285-286.

45

koşullar hüküm sürerken aralık ayı kurak, ocak ise kurak devre olarak ayrılmaktadır (Tablo 1.15.).

Tablo 1.15. Alucra’nın De Martonne Formülüne Göre Aylık İndis Değerleri.

AYLAR O Ş M N M H T A E E K A YILLIK Ort. Yük Sıcaklık -0.8 -2.2 3.1 6.0 10.7 14.0 17.7 15.8 16.0 8.9 4.7 -0.1 7.8 Ortalama Yağış 5.7 26.5 50.6 91.1 51.7 24.2 4.5 18.9 1.8 74.3 83.7 16.5 450 Kuraklık İndisi 7.9 40.7 46.3 68.3 30.0 12.1 1.9 8.7 0.8 47.1 68.3 20.0 25.2

Yağış Yarı Yarı Yarı Yarı Etkinliği Kurak Nemli Nemli Nemli Nemli Kurak Kurak Kurak Kurak Nemli Nemli Kurak Nemli

Kaynak: D.M.İ.G.M. Verilerinden Hazırlanmıştır.

Herhangi bir yerin iklimini Thornthwaite iklim tasnifine göre tayin için, önce o yerin su bilançosuna ait tabloyu hazırlamak gerekir. Bir yerin su bilançosuna ait tablo, o yerin aylık ortalama sıcaklık, aylık ortalama yağış ve aylık evapotranspirasyon değerlerinden faydalanılarak hazırlanır.55 Hazırladığımız su bilançosuna göre araştırma sahasında yağışların, potansiyel evapotranspirasyondan (PE) fazla olduğu ekim ayından itibaren toprakta su birikmeye başlar. Kasım ayında yağış miktarının artması buharlaşmanın azalmasına bağlı olarak en yüksek nem oranına ulaşılır. Devam eden bu süreç aralık ayında toprağın suya doygun hale gelmesini sağlar. Bu durum mayıs ayına kadar devam eder. Mayıs ayında yağış miktarı PE’yi karşılamaya yetmez. Bu durumda yağış azlığı toprakta mevcut olan birikmiş sudan karşılanır. Mayıs ve haziran aylarında da sarf edilen birikmiş su temmuz ayı içerisinde tükenir. Temmuz ayından itibaren yağışların azalması, PE’nin yükselmesi ve birikmiş suyun tükenmesiyle su noksanı ortaya çıkar. Ekim ayına kadar devam eden bu durum temmuz, ağustos ve eylül aylarında kurak bir dönemin yaşanmasına neden olmaktadır.

Thornthwaite’ın iklim sınıflandırmasına göre Alucra, C1, C’2, s2, b’3 harfleriyle tanımlanan kurak az nemli, mikro (düşük sıcaklıktaki iklimler), su fazlası kış mevsiminde ve çok kuvvetli olan tali iklim tipi, okyanus tesirine yakın olarak ortaya çıkmıştır (Tablo 1.16., Şekil 1.15.).

55 Ardel A., Kunter A., Dönmez Y., s. 294.

46

Tablo 1. 16. Alucra’nın Thornthwaite Formülüne Göre Su Bilançosu.

YIL AYLAR O Ş M N M H T A E E K A LIK

Sıcaklık (ºc) -0.8 -2.2 3.1 6.0 10.7 14.0 17.7 15.8 16.0 8.9 4.7 -0.1 7.8

Sıcaklık 0 0 0.48 1.32 3.16 4.75 6.78 5.71 5.82 2.39 0.91 0 31.32 İndisi Düzeltilme- miş PE 0 0 15.8 30.6 50.8 71.0 88.0 80.0 81.5 44.4 23.9 0 486 Düzeltilmiş PE 0 0 16.2 34.0 63.0 88.7 111.7 94.4 84.7 42.6 19.8 0 555.1

Yağış (mm.) 5.7 26.5 50.6 91.1 51.7 24.2 4.5 18.9 1.8 74.3 83.7 16.5 450 Birikmiş

Suyun Aylık 0 0 0 0 -1.6 -65.4 -18.6 0 0 30.7 63.8 5.5 -- Değişimi

Birikmiş Su 100 100 100 100 84 18.6 0 0 0 30.7 94.5 100 --

Gerçek PE 0 0 16.3 34.0 67.7 89.6 23.1 18.9 1.8 43.6 19.9 0 314.9

Su Noksanı 0 0 0 0 0 0 90.8 76.5 82.8 0 0 0 250.1

Su Fazlası 5.7 26.5 34.3 57.1 0 0 0 0 0 0 0 11.0 134.6

Akış 5.6 16.0 25.1 41.1 20.5 10.2 5.1 2.5 1.2 0.6 0.3 5.5 134.6

Nemlilik 5.7 26.5 2.1 1.7 -0.2 -0.7 -1.0 -0.8 -1.0 0.7 3.2 16.5 --

Kaynak: D.M.İ.G.M. Verilerinden Hazırlanmıştır.

Şekil 1. 15. Alucra’nın Thornthwaite Formülüne Göre Su Bilançosu Diyagramı.

47

Çalışma sahasına uygulanan bu formüllerden benzer sonuçlara ulaşılmış ve yarı nemli iklim özelliklerine sahip olduğu görülmektedir. Sonuç olarak Alucra’da yaz ve kış sıcaklık farklılıklarının belirgin olduğu, yağış maksimumunun ilkbahar (% 42) ve sonbahara (% 36), minimumunun ise yaza rastladığı, kışları soğuk (-0.1, -2.2 °C) yaz sıcaklıkları 20 °C’nin altında olmakla beraber yaz kuraklığının belirgin olarak hissedildiği, nemli Karadeniz İklimi ile İç Anadolu İklimi arasında bir geçiş iklimi görülmektedir.

1.4. HİDROGRAFYA ÖZELLİKLERİ

Araştırma sahasının en önemli akarsuyu, Bağırsak Deresi ile onun bir kolu olan İnce Dere’dir. Bağırsak Deresi, Yeşilırmak’ın en büyük kolu olan Kelkit Çayı’nın yukarı çığırında, Avutmuş Çayı (Alucra Suyu) havzasındaki dört akarsudan birisidir. Kaynağını Giresun Dağları’ndan alan Bağırsak Deresi, kuzeyden Moran Çayı ile birleşince Büyük Irmak olarak adlandırılır. Büyük Irmağa, Berdiga Dağları’ndan kaynağını alan Musluca Dere’nin katılması ile Alucra Çayı oluşur. Alucra Çayı, Şebinkarahisar’da Avutmuş Çayı olarak isimlendirilir ve Şebinkarahisar’da Kelkit Çayı’na katılır. Kelkit Çayı, Yeşilırmak’a ulaştıktan sonra Karadeniz’de son bulur (Harita 1.4.).

Bağırsak Deresi kaynağını Giresun Dağları üzerindeki Karadağ’ın (3331 m) batı eteklerinden almaktadır. Karadağ isminin kullanılmasını tercih ettiğimiz bu dağ, daha eski kaynaklarda Gavurdağı yine çeşitli kaynaklarda Alucra Dağları veya Balaban Dağları olarak adlandırılmıştır. 56 Birçok yan derelerle beslenen Bağırsak Deresi, Karabörk Deresi’ni yanına alarak araştırma sahasına güneydoğudan girer. Burada Kılıçkayaları-Kale Tepe arasındaki bazalt sütunlarını (dayk) derince keserek yatağının iki kenarında dik bir yamaç oluşturur. Sonra, kuzeybatıya doğru Alucra Düzlüğü’nde ilerler. Yatak eğilimi az olduğu için (% 0-10) hızı azdır. Dere, Alucra ilçe merkezinden geçerek Karaağaç Mahallesi’nin batısında araştırma sahasını terk eder. Güneydoğu- kuzeybatı istikametinde yatak eğiliminin az olduğu Alucra Düzlüğü’nde 5 km’lik bir mesafe kat eder.

56 Gürcan Gürgen, “Karadağ (Gümüşhane) Çevresinin Glasyal Morfolojisi ve Turizm Potansiyeli” Türkiye Coğrafyası Araştırma Ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı: 8, 1998, s. 153.

48

49

Berdiga Dağları’nın kuzeyinde Olukça Dere, Fundalı Dere ve yine birkaç küçük derelerle beslenen Hanınönü Deresi, Bağırsak Deresi’ne batıdan katılan dönemlik bir akarsudur.

Araştırma sahasının bir diğer akarsuyu Bağırsak Deresi’nin en önemli kolu olan İnce Dere’dir. Kaynağını Karadağ’ın batı eteklerinden alır. Çıtırık Dere ve Demircilik Dere gibi yan kollarla beslenir. İnce Dere, Alucra Düzlüğü’nün kuzeyinde yer yer menderesler çizerek Karaağaç Mahallesi’nin batısından Bağırsak Deresi’ne katılır. Alucra Düzlüğü’nü kuzeybatı istikametinde kat eden bu iki akarsu paralel bir drenaj ağı görünümü vermektedir.

Bağırsak Deresi, yerleşim yerlerinin ve tarım arazilerinin Bağırsak Deresi taşkınlarından korumak için Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından ıslah edilmiştir. Bu proje kapsamında dere yatağına toplam 5025 m, 2.50 m elevasyon yüksekliğinde ve 1.30 m temel derinliğinde beton duvar yapılmıştır. 57 Çalışma sahasında geçmiş yıllarda meydana gelen taşkınlar ve bundan sonra meydana gelebilecek aynı büyüklükteki taşkınlar göz önüne alınarak, dere güzergâhı boyunca 6375 m’lik bir kesimde kıyı oyulması ile (1913 m²) arazinin elden çıkarak dere yatağı konumuna dönüşeceği tahmin edilmektedir. 58 Böylece bitkisel ürün ile tarım arazilerine kıyı oyuntusu yapmak suretiyle vereceği zarar önlenmiştir (Fotoğraf 1.7.).

Yaz mevsiminde kuruyacak duruma gelen Bağırsak Deresi üzerinde akım gözlem istasyonu bulunmamaktadır. Araştırma sahasını terk eden Bağırsak Deresi, yaklaşık 20 km sonra Büyükırmak, Alişar ve Saydere ile birleşerek Alucra Çayı’nı (Alucra Suyu) oluşturur. Alucra Çayı üzerinde, Şebinkarahisar-Alucra yolunun 12. km’sinde yer alan Hacıömer Akım Gözlem İstasyonu’nun (1961–1972) rasat bilgileri değerlendirilecektir. Yağış alanı 1200 km² olan Alucra Çayı’nın ortalama yıllık akımı 444 m³/sn.’dir. Yağış alanı 213 km² olan Bağırsak Deresi’nin akımı ise 110.5 m³/sn.’dir. Kaba bir hesapla Alucra Çayı’nı oluşturan dört akarsudan birisi olan Bağırsak Deresi’nin bu akımından ¼ oranında pay alındığı varsayılarak bu sonuca ulaşılmıştır (Tablo 1.17., Şekil 1.16.).

57 Devlet Su İşleri, s. 1. 58 Devlet Su İşleri, s. 7.

50

Fotoğraf 1.7. Bağırsak Deresi’nden Bir Görünüm. Tablo 1.17. Alucra Suyu’nun Aylara Göre Akım Değerleri m³/sn. (1962-1972).

Aylar O Ş M N M H T A E E K A Toplam Alucra Suyu 18.3 17.6 65.8 132.5 104.7 48.0 11.5 5.6 4.5 7.1 9.8 18.5 444

Kaynak: DSİ Verilerinden Derlenmiştir.

Şekil 1.16. Alucra Suyu’nun Akım ve Yağış Değerleri.

51

Alucra Çayı’nın akım değerlerinin aylara bağlı akım değişimini incelediğimizde en yüksek akım nisan ayında gerçekleşir. Onu mayıs ve mart ayı izlemektedir. En düşük akım eylül ayındadır. Eylül ayını ağustos ayı izlemektedir. Genel olarak akım değerleri ilkbahar mevsiminde yağışların artması ve kar erimeleriyle yüksek değerlere ulaşmaktadır. Yaz mevsiminde yağışların azalması, dereyi besleyen diğer kaynakların kurumasıyla akım değerleri düşmektedir. Sonbaharda yağışların artmasına rağmen ekim kasım aylarında akımda önemli artış gerçekleşmemiş olması, kuraklığa bağlı olarak toprağın yeterince suya doymamış olmasıyla açıklanabilir. Akımın bu şekildeki dağılışı yağmurlu-karlı bir rejim özelliği gösterdiğini söyleyebiliriz.

Alucra ilçe merkezinde yeraltı suyu özelliklerini yansıtabilecek hidrojeolojik etüt raporu hazırlanmamıştır. Ancak İller Bankası’nın 2009 yılı itibariyle Alucra ilçe merkezindeki içme suyu şebeke ve isale hattının yenilenmesi aşamasında saha için hazırlamış olduğu etüt raporlarından yararlanılmıştır.

Araştırma sahasında yer altı suyu taşıyan en önemli formasyon, Bağırsak Deresi alüvyonları ile Bağırsak Deresi sağ ve sol sahili boyunca yüksek eğimli alanlarda mostra veren kireçtaşlarıdır. Blok, çakıl, kum ve siltli malzemeden oluşan alüvyonlar, yüksek debili yer altı suyu içermezler. Bağırsak Deresi alüvyonlarında önceki yıllarda kuyu açma çalışmaları yapılmış ancak yeterli debide su alınamamıştır.59 Nitekim açılan araştırma çukurlarından 5 lt/sn. kadar su elde edilmiştir. Araştırma sahasının dışında kalan Jura yaşlı kireçtaşları yer altı suyu açısından daha zengindir. İlçe merkezinin içme suyu ihtiyacının karşılandığı kaynaklar yaklaşık 18 km mesafedeki Şiran yolu üzerindedir. Alucra’da merkez (Yunus Emre ve Mesudiye) mahallesinde 700+800 m³’lük iki adet, Topçam Mahallesi’nde 100 m³, Kemallı ve Babapınar mahallerinin 50 m³’lük su depolarıyla içme suyu ihtiyacı karşılanmaktadır. Karaağaç Mahallesi’nin su ihtiyacı merkez mahallenin şebekesinden temin edilmektedir. Alucra ilçe merkezinin toplam depo hacmi 1700 m³’tür. 60 Mevcut depolar kullanılmakta ve yeni bir depo ihtiyacı gözükmemektedir.

59 İller Bankası, Alucra (Giresun) Belediyesi İçme Suyu Etüt ve Planlama Raporu, İller Bankası 17. Bölge Müdürlüğü’nün Etüt Raporu, 2009, s. 3. 60 Devlet Su İşleri, Giresun-Alucra İlçe Merkezi Yerleşim Yerlerinin ve Arazilerinin Bağırsak Deresi ile Karabörk Köyü’nün ve Tarım Arazilerinin Karabörk Deresi Taşkınlarından Korunmasına Ait İstikşaf Raporu, Devlet Su İşleri, 2005, s. 2.

52

Bağırsak Deresi akiferi serbest akifer özelliğindedir. Akifer, Bağırsak Deresi’nden ve yağışlarla beslenmektedir. Bu akifer oldukça geniş bir yayılım göstermesine rağmen (50–150 m), kalınlığının fazla olmadığı gözlemsel olarak söylenebilir.

Çalışma alanında çok sayıda kaynağa rastlanmaktadır. Bu kaynaklar yamaç ve vadi kaynağı özelliğindedir. Karaağaç ve Kemallı Mahallesi arasında dağılmış beş altı kaynağa rastlanmaktadır. Kaynakların en fazla yoğunluk kazandığı yer Hanzar Mahallesi’dir. Sahadaki kaynakların su çıkışlarında yaz mevsiminde bir azalama gözükmektedir. Kaynakların bazıları ise kurumaktadır.

1.5. TOPRAK ÖZELLİKLERİ

Alucra ilçe merkezinin toprak özellikleri Toprak, Gübre ve Su Kaynakları Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından hazırlanan toprak haritası, Giresun İli Arazi Varlığı, Giresun İli verimlilik Envanteri ve Gübre İhtiyacı Raporu ile arazi üzerindeki gözlemlerle açıklanacaktır.

Araştırma sahasının başlıca toprak türlerini kahverengi orman toprakları, kireçsiz kahverengi orman toprakları, kolüvyal topraklar, alüvyal topraklar ve herhangi bir toprak grubunda olmayan çıplak kayalar oluşturmaktadır (Harita 1.5.).

Zonal toprak gurubu içeresinde yer alan kahverengi orman toprakları Alucra’da en geniş yer kaplayan topraklardır (Fotoğraf 1.8). Yüksek kireç içeriğine sahip ana madde üzerinde oluşmuş bu topraklar,61 Bağırsak Deresi ile İnce Dere dışındaki Alucra düzlüğünde, Hanzar Mahallesi ve çevresindeki dağlık alanlarda, yine Büyükmirium, Küçükmirium ve Mirium düzünde yayılış gösterirler. A, B ve C horizonların bulunduğu bu toprakta horizonlar birbirine tedricen geçer. Çoğunlukla orman örtüsü altında gelişen sahalardaki A horizonu koyu kahverengi olup, dağılgan ve granüler yapıdadır. Reaksiyon genellikle alkaline bazen de nötrdür. Granüler yapıdaki B horizonu, genellikle daha açık kahverengidir. C horizonu daha fazla kil ihtiva eder.

61 T.C. Tarım Orman ve Köy İşleri Bakanlığı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Giresun İli Verimlilik Envanteri ve Gübre İhtiyaç Raporu (Tovep Yayın No: 24, Genel Yayın No: 761), Toprak Etütleri ve Haritalama Daire Başkanlığı, Ankara 1984, s. 4.

53

Kaynak: Toprak Gübre ve Su Kaynakları Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Tarafından Hazırlanan Haritadan Düzenlenmiştir.

54

Bunlar çoğunlukla silikat killeridir. Killerin baz saturasyonu orta ve yüksek derecededir. 62 B horizonunun alt kısımlarında CaCO3 birikintileri görülür.

Hanzar Mahallesi çevresindeki bu topraklar orman alanı olarak değerlendirilirken, Alucra Düzlüğü’nde tarım alanı, Mirium düzünde daha çok mera alanı olarak değerlendirilmektedir. Alucra Düzlüğü’ndeki tarım alanlarındaki bu toprağın verimi yüksektir.

Fotoğraf 1.8. Parak Mahallesi’ndeki, Kahverengi Orman Topraklarından Bir Görünüm.

Kireçsiz kahverengi orman toprakları sahada yağışın biraz daha az olduğu alanlarda yer almaktadır. Araştırma sahasında, Giresun Dağları’nın güney eteklerinde kireçsiz kahverengi topraklara rastlanır. Bu gruptaki topraklar değişik ana kayalardan oluşmuştur. Renk ve baz durumu ana materyal ve organik madde miktarına bağlı olarak değişir. A, B ve C horizonun bulunduğu bu topraklarda B horizonunu gözle ayırt etmek zordur. B horizonu birçok kısımlarda yoktur ve A horizonunun hemen altında C

62 T.C. Tarım Orman ve Köy İşleri Bakanlığı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, s. 6.

55

horizonu yer almaktadır.63 Sahada VII. sınıf arazileri oluşturan bu topraklar daha çok mera alanı olarak değerlendirilmektedir.

“Çeşitli faktörlerin etkisiyle eğimli yamaçlar boyunca aşağıya süpürülen kum, çakıl karışımı materyaller eteklerde birikerek kolüvyal toprakları oluştururlar”. 64 “Yağışın veya akışın yoğunluğuna ve eğim derecesine göre değişik parça büyüklüklerini içeren bu topraklar yüzey akışının hızının azaldığı yerlerde parçaların çapları küçülmekte ve hatta alüvyal toprak parça büyüklüğüne eşit olmaktadırlar. Dolayısıyla eğimin çok azaldığı yerlerde kolüvyal ve alüvyal topraklar birbirine geçişli olarak karışır”.65 Araştırma sahasında kolüvyal topraklar, alüvyal toprakların yaygın olduğu Bağırsak Deresi ve İnce Dere kenarlarında yer yer alüvyonlarla karışık halde bulunmaktadır. A, C horizonlu bu toprakların eğim ve bünyeleri dolayısıyla drenajları iyidir.

Alüvyal topraklar, akarsuların taşıdığı ince malzemelerin akarsuların yayıldığı alanlarda birikmesi ile oluşur.66 Alüvyal topraklar sahada Bağırsak Deresi ve İnce Dere yatağındaki genç, horizonlaşma göstermeyen topraklardır.

Bunların dışında herhangi bir toprak grubuna girmeyen çıplak kayalıklara Berdiga Dağları’nın Alucra ilçe merkezine bakan dik kesimlerinde ve Büyükmirium Tepe’nin güney ve doğu yamaçlarında rastlanır. Bu çıplak kayalar, üzerinde toprak örtüsü aşırı eğimden dolayı gelişme imkânı bulamamıştır.67 Ancak, Berdiga Dağları’nın kuzey eteklerinde ise toprak bulunan bu kayalar üzerinde sarıçam ağaçlarının yaygın olduğu seyrek ormanlar gelişmiştir.

1.6. BİTKİ ÖRTÜSÜ

“Herhangi bir alanda doğal bitki örtüsünün tutunması, gelişmesi ve mevcudiyetinin devam etmesi o alanın iklim, toprak, topoğrafya ve biyotik (canlı)

63 T.C. Tarım Orman ve Köy İşleri Bakanlığı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, s. 4. 64 Erdal Akpınar, "Toprak Coğrafyası”, (ed. Hakkı yazıcı, Mehmet Kürşat Koca), Genel Coğrafya, (ss. 190), Pegema Yayıncılık, Ankara 2007. 65 C , H Balaban, Giresun İli Arazi Varlığı ( İl Rapor No: 28), T.C. Tarım Orman ve Köy İşleri Bakanlığı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara 1987, s. 10. 66 İbrahim Atalay, Türkiye Vejetasyon Coğrafyası (1. Baskı), Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir 1994, s. 352. 67 Demirci, Balaban, s. 13.

56

şartlarına bağlıdır”68. Genel olarak sıcaklık ve yağışın azaldığı sahalarda bitki örtüsü cılızlaşır ve seyrekleşir. İnsanlar ağaçlandırma yapmak ya da var olan bitki örtüsünü çeşitli yollarla tahrip ederek olumlu ve olumsuz yönde bitki örtüsünü etkilemektedirler.

Karadeniz kıyısına paralel istikamette uzanan Giresun Dağları’nın güneyinde yüksekliğin 1400-1800 m’ler arasında değiştiği araştırma sahası, “Avrupa-Sibirya bölgesine dâhil edilmekle birlikte, -Turan kökenli türler ihmal edilmeyecek oranda bol bulunmaktadır. Bölgede hâkim olan vejetasyon formasyonu ve bunların fizyonomik görünümleri bölge vejetasyonunun İran-Turan floristik bölgesinden çok Karadeniz vejetasyonuna benzerlik gösterir”. 69 Araştırma sahasında Avrupa Sibirya bölgesini temsil eden ormanlar ile İrano-Turaniyen floristik bölgesini temsil eden antropojen stepler yayılış göstermektedir.

Karadeniz kıyı kuşağı ile iç kısımlar arasında doğu batı istikametinde uzanan Giresun Dağları’nın kıyıya bakan yamaçlarında zengin, nemli orman örtüsüne karşılık deniz etkisinin ulaşamadığı güneydeki kısımlarda kuru orman ve ağaçlı stepler (antropojen bozkır) yer almaktadır.

Araştırma sahasındaki ağaçlı stepler yerleşim yerlerinin yoğun olduğu Alucra Düzlüğü’nde geniş yer kaplamaktadır. Yine çevre dağlık alanların yamaçlarında ve yüksek düzlüklerde yer yer antropojen stepler ve step türleri yer almaktadır. Bu step vejetasyonu içerisinde geven (Astragalus), yavşan otu (Artemisia fragrans), sütleğen (Euphorbia macroclada), papatyagiller (Compositae), gelincikler (Papavereraceae), adaçayı (Selvia cryptantha) elemanlarını görmek mümkündür. Ayrıca Alucra Düzlüğü çevresinde yamaçlarda kuşburnu (Rosa canina), yabani kekik (Thymus sp.), dağ reyhanı (Ziziphora sp.), ayrık (Agropyrum elongatum), sığırkuyruğu (Verbascum flavidum) bulunur. Bu ot formasyonlarının yayıldığı alanlar arasında alıç (Crantanegus), (Pyrus elaeagrifolia) dağ muşmulası (Cotoneaster sp.) ve meşe gibi dağınık dağılışlar sergileyen bu ağaçlar steplerin antropojen step olduğunu kuvvetlendirmektedir (Fotoğraf 1.9.).

68 Atalay, s. 11. 69 Gül Nilhan Tuğ, Alucra (Giresun), Şiran-Torul (Gümüşhane),Arasında Kalan Bölgenin Florası (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara 2001, s. 111.

57

Fotoğraf 1.9. Antropojen Bozkırlar Arasında Sıkça Rastladığımız Alıç Ağacından Bir Görünüm.

Alucra’da orman alanları Alucra Düzlüğü’nü çevreleyen dağlık alanlarda yayılış göstermektedir. Orman vejetasyonunun hâkim ağaç türleri sarıçam (Pinus sylvestris) ve meşe (Quercus) oluşturmaktadır. Araştırma sahasının güneyinde Hanzar Mahallesi’ni çevreleyen (Yurtburun Tepe, Hanzarkuzu Tepe, Ahmetdede Tepe ve Dikyol Tepe) dağlık alanlar, ormanların sahada en geniş yer kapladığı alanı oluşturmaktadır. Hâkim ağaç türü sarıçam olmakla beraber meşe, titrek kavak ve ardıç bunlara eşlik eden ağaçlardır. Hanzar Mahallesi’nin çevreleyen saf sarıçam ormanları yer yer titrek kavaklarla karışık ormanlar oluşturmaktadır. Güney yamaçlarda meşe bunlara eşlik etmektedir. Yaklaşık 1050 hektarlık kısmı ağaçlandırma çalışmalarıyla oluşturulmuştur. Ağaçlandırılarak oluşturulan bu 10-12 yaş arası genç orman alanı, Hanzar Mahallesi girişinde Hanzarkuzu Tepe’nin doğu ve güney eteklerinde yer alır (Fotoğraf 1.10.). Berdiga Dağları’nın Alucra ilçe merkezine bakan kuzey dik yamaçlarında çıplak kayalar üzerinde gelişmiş sarıçam ormanları 40 hektarlık bir alan kaplamaktadır (Fotoğraf 1.11.).

58

Fotoğraf 1.10. Hanzar Mahallesi Güneyindeki Dikyol Tepe Kuzey Eteklerindeki Saf Sarıçam Ormanları.

Fotoğraf 1.11. Berdiga Dağı Kuzey Yamaçlarındaki Sarıçam Ormanları.

59

Karaağaç Mahallesi kuzeyindeki Arımkaya Tepe’nin bir kısmı ile araştırma sahasının dışında kalan kuzeye bakan yamaçları meşe ve saf sarıçam ormanları ve Büyükmirium Tepe, Küçükmirium Tepe’deki ormanlarla 150 hektarlık bir alan oluşturur.

Babapınar Mahallesi’nin kuzeyindeki Kale Tepe’nin, kuzeye bakan yamaçları çevresinde orman içi aralıklarla beraber 540 hektar orman yer almaktadır. Bu alanın 85 hektarı ağaçlandırma çalışmalarıyla oluşturulmuştur. Çalışmada saf sarıçam ve akasya karışık olarak değerlendirilmiştir.

Kemallı Mahallesi’nin kuzeyinde bir kısmı araştırma sahasının dışında kalan Mirium düzü ve onun kuzeyinde Moran Çayı’na bakan sahada 300 hektar bir fiil orman bulunur. 300 hektar orman içi aralıklarla beraber bunun 200 hektarı mahlep, sarıçam ve akasya ile ağaçlandırılmıştır. Geri kalan aralıklarda, civardaki ağaçlardan gelen tohumların filizlenmesiyle yeni fidanlar oluşturmuştur. Daha çok genç ormanlardan oluşan Kemallı Mahallesi ormanları sarıçam ve titrek kavaklarla karışık bir şekilde sıralanmıştır.

Sahada bakı faktörünün etkisi ormanların dağılışında belirgin bir şekilde gözlenebilmektedir. Giresun Dağları’nın Alucra Düzü’ne bakan güney yamaçları çok fakirken Berdiga Dağları’nın Alucra Düzü’ne bakan kuzey yamaçları daha nemli olduğundan ormanlar daha gür ve sıktır. Araştırma sahasında Alucra Düzü’nü kat eden Bağırsak Deresi ile İnce Dere kenarlarında başta söğüt (Salix alba) ve kavak (Populus tremula) olmak üzere ardıç, alıç gibi ağaçların meydana getirdiği akarsu boyu toplulukları dikkati çekmektedir.

Alucra Orman İşletme Şefliği, erozyonla mücadelede mahlep ve akasya gibi yapraklı türleri daha fazla tercih etmektedir. Odun ihtiyacı Alucra Orman İşletme Şefliği’nin, Meslek Yüksek Okulu (M.Y.O.) yanındaki deposundan ihale usulü ile satışı yapılarak karşılanmaktadır.

60

İKİNCİ BÖLÜM

NÜFUS

2.1. GENEL BAKIŞ

Yeryüzü coğrafi bölgelerinin, farklı görünümler kazanmasının en önemli nedeni insandır. İnsan topluluklarıyla doğal çevre arasındaki ilişkileri ortaya koyabilmek için uğraş veren coğrafyanın, en önemli konularından birini nüfus oluşturmaktadır.70 Belirli bir sayım gününde, sınırları belli bir alanda, sayılarak belirlenen toplam insan sayısına nüfus denir.71

İlk çağlardan günümüze kadar nüfus konusu ve sorunları üzerine ekonomistler, sosyal bilimciler, siyasiler, askeri birimler ve dini öğretiler kendi disiplinleriyle ilgilenmişlerdir. Belirli bir sahadaki nüfusun miktarı, dağılışı, değişimi ve o nüfusun nitelikleri tespit edilerek farklı sahaların nüfuslarıyla karşılaştırılır. Sonuçların mekânla analizini yapan coğrafya ilmi, nüfusun bölgesel farklılıklar oluşmasını açıklarken, nüfus problemlerine daha sağlıklı öneriler sunabilmektedir.

Alucra’nın nüfus özelliklerinin ortaya konulmasında bu esaslarla hareket edilecektir. Nüfus miktarındaki değişmeler, doğumlar, ölümler, göç olgusu ve nüfusun nitelikleri incelenerek, doğal ve beşeri çevreyle olan ilişkisi ortaya konulmaya çalışılacaktır.

2.2. NÜFUSUN TARİHSEL GELİŞİMİ

Bir yerdeki nüfusun tespiti nüfus sayımlarıyla mümkündür. Yazılı tarih öncesi dönemlerde araştırma sahasının nüfusu ile ilgili bir belge bulunmamaktadır. Osmanlı Devleti döneminde de ciddi anlamda bir nüfus sayımı yapılmamıştır. Ancak Osmanlı Devleti döneminde, “otuz kırk yıl gibi kısa fasılalarla tutulan ve Türk arşivlerinin en kıymetli hazinesi olan nüfus ve arazi tahrirlerinin neticelerini tespit eden Tapu-Tahrir defteri kayıtlarından, sahadaki geçmiş dönem nüfus ve ekonomik özellikleriyle ilgili

70 Erol Tümertekin, Beşeri Coğrafya Giriş, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Basımevi ve Film Merkezi, İstanbul 1994, s. 112. 71 Hayati Doğanay, Türkiye Beşeri Coğrafyası (1. Baskı), Gazi Büro Kitabevi, Ankara 1994, s. 149.

61

bilgilere ulaşabilmekteyiz” 72 . Osmanlı Devleti tarafından düzenlenmiş 1569 tarihli tahrir defterinde Alucra, Erzurum Beylerbeyliği’nin Şebinkarahisar Sancağı’na bağlı bir nahiyedir. Nahiyede 338 hane, 231 mücerret (evlenmemiş, bekâr) kayıtlıdır.73 Yalnız 4 hane gayrimüslim olup hanelerin tamamı Müslümandır. Ortalama hane büyüklüğünü 5 katsayıyla çarptığımızda ve buna mücerretleri eklediğimizde Alucra nahiyesinde 1921 nüfusun olduğunu söyleyebiliriz. Osmanlı Devleti döneminde 1569 tarihinde karye (köy) statüsünde iken, bugün ise Alucra ilçe merkezinin mahallesi olan dört karyede nüfus şu şekildedir. Karye-i Karatudar’da (Karaağaç Mahallesi) 14 hane, 13 mücerret, Karye-i Kemalluke’de (Kemallı Mahallesi) 7 hane, 1 mücerret, Karye-i Parak’ta (Babapınar Mahallesi) 10 hane, 11 mücerret ve Karye-i Hanizar’da (Topçam Mahallesi) 3 hane 2 mücerret kayıtlıdır. 74 Ortalama hane sayısını 5 ile çarptığımızda Karye-i Karatudar’da 70, Karye-i Kemalluke’de 36, Karye-i Parak’ta 61 ve Karye-i Hanizar’da 17 nüfus bulunmaktadır. Bu dört karyenin (köyün) toplamı 184 nüfusa ulaşır.

Alucra nüfusu ile ilgili daha ayrıntılı bilgilere XIX. yüzyıldaki Sivas Vilayet Salnamelerinde rastlanmaktadır. Bunlardan 1872 tarihli Sivas Vilayeti Salnamesi’ne göre Şebinkarahisar Sancağı’na bağlı bir kaza olan Alucra’da 9916 Müslüman, 342 gayrimüslim olmak üzere 10 257 kişi mevcuttur75 1880 yılı itibariyle Alucra ilçesinde 8768 nüfus bulunmaktadır. Bu nüfusun 8477’si Müslüman, 291’i ise gayrimüslimdir.76

Alucra ilçe merkezinde, 1875 ve 1876 yılındaki Sivas Vilayet Salnamesi’nde 5035 kişi bulunmaktadır. Bu nüfusun 35’i gayrimüslimdir. Nüfus 1880 yılında, 4877’si Müslüman 91’i gayrimüslim olmak üzere toplam 4968 kişidir. Daha sonra 1882 yılında 83’ü gayrimüslim 5549’u Müslüman toplam 5632 kişi mevcuttur. Alucra’da 1875, 1876, 1880 ve 1882 yıllarındaki hane sayısı ise 1050’dir (Tablo 2.1.).

Görüldüğü üzere XVI. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar olan devrede sahanın nüfusuyla ilgili bilgilere genel bir değerlendirmeden öteye gidilememektedir.

72 Ali Sinan Bilgili, XVI. Asırda Karahisar-ı Şarki Kazası (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1989, s. 7. 73 Bilgili, s. 99-109. 74 Bilgili, s. 99-109. 75 Salname-i Vilayet-i Sivas-1884, s. 456. 76 Salname-i Vilayet-i Sivas-1884, s. 168-169.

62

Tablo 2.1. XIX. Yüzyılın Sonunda Alucra’da Nüfus Değerleri.

Yıl Hane Köy Müslüman Gayrimüslim Toplam 1875 1050 80 5000 35 5035 1876 1050 40 5000 35 5035 1880 1050 40 4877 91 4968 1882 1050 40 5549 85 5632

Kaynak: 1872-1884 Yıları Arasındaki Sivas Vilayet Salnamelerinden Derlenmiştir.

Araştırma sahasının nüfusuyla ilgili düzenli verilere Cumhuriyet Dönemi’nde ulaşılır. Ülkemizde ilk nüfus sayımı 1927 yılında, ikinci sayım ise 1935 yılında yapılmıştır. Bu yıldan itibaren 1990’a kadar her beş yılda bir nüfus sayımı yapılmış, sonraki dönemlerde ise nüfus sayımlarına devam edilmiştir.

Bulunan yerlere göre, yani de facto yöntemine göre esas alınan bu devredeki nüfus sayımlarında belediye teşkilatı bulunan yerleşim birimleri, sahip oldukları nüfus miktarına göre, belediyeler İller Bankası’ndan yardım aldıklarından 2000 yılı ve öncesi nüfuslarını olduğundan çok fazla gösterme gayreti içerisine girmişlerdir. Bu durum devlet tarafından yapılacak yatırımları olumsuz etkilemiş ve yapılan ilmi çalışmalarda yanlış sonuçların ortaya çıkmasına neden olmuştur.77

Ülkemizde 2000 yılına kadar olan 14 genel nüfus sayımı sokağa çıkma yasağı uygulanarak bir günde yapılmıştır. Ancak, 2006 yılında çıkarılan 5490 sayılı nüfus hizmetleri kanunu ile yeni bir sistem kurulmuştur. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) koordinasyonunda Ulusal Adres Veri Tabanı oluşturulmuştur. Daha sonra bu adreslerde ikamet eden vatandaşlar T.C. kimlik numaraları, yabancı uyruklu kişiler ise pasaport numaraları aracılığı ile kayıt altına alınmış ve Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (A.D.N.K.S.) oluşturulmuştur. Böylece nüfus sayımlarında yaşanan mükerrer kayıt ya da kayıt olma gibi sorunlar ortadan kaldırılmıştır.78 2007, 2008, 2009 ve 2010 sayımları A.D.N.K.S. esas alınarak hesaplanmıştır. A.D.N.K.S. ile yapılan nüfus sayımlarında da sorunlar tamamen ortadan kalkmamıştır. Nüfus sayımlarında sorulan sorular, o ülkenin

77 Hasbi Soylu, Köprüköy İlçe Merkezinin Beşeri ve İktisadi Coğrafyası (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 1996, s. 79. 78 T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumu, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2007 Nüfus Sayımı Sonuçları: Haber Bülteni (Sayı: 9), Ocak 2008, Erişim Tarihi: 10 Mayıs 2011,http://www.samsuntso.org.tr/istatistikler/Nufus_31_12_2007.pdf

63

toplumsal, mekânsal ve ekonomik yapısını tümüyle ortaya koyması bakımından önemlidir. Türkiye’de 1990’da yapılan sayımda sorular iyice sadeleştirilmiş, son sayımlarda ise bireylere ilişkin sorular artık neredeyse cinsiyet ve yaştan ibaret kalmıştır.79 Bu durumda beşeri yapının bütün özelliklerinin ortaya konulması ortadan kalkmaktadır.

2.3. NÜFUS ARTIŞI

Bir yerdeki nüfus artışı ve azalışında doğumlar-ölümler gibi doğal süreçler etkili olduğu gibi göçler, idari sınırlardaki değişimler de etkilidir.

İlk nüfus sayımının yapıldığı 1927 yılı ile en son nüfus sayımın yapıldığı 2010 yılına kadar geçen 83 yıllık devrede Alucra ilçe merkezinin nüfusu sekiz kattan fazla (% 751) artmıştır. Aynı devrede Türkiye nüfusu 5 kattan fazla (% 440) artmıştır. Sahadaki nüfus artışı Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleşmiştir. Ulusal gelirden daha fazla pay almak için nüfusu yüksek gösterme eğilimi, yakın köylerin ilçe merkezine dâhil edilmesine neden olmuştur.

Alucra ilçe merkezinde 83 yıllık devrede nüfus değişimi düzenli bir artış göstermemiştir. Bazı sayım devrelerinde nüfus miktarında bir önceki sayım yılına göre önemli azalmalar olmuştur. Nüfus değişiminde artış ve azalışlar belirgin bir şekilde izlenebilmektedir. Bu durum sayım devreleri arasında göç olgusunun belirgin bir şekilde etkili olduğunu göstermektedir. Sayım dönemleri itibariyle nüfus miktarındaki artışlar ve azalışlar, ülkemizdeki sayım devrelerinden oldukça farklı bir durum sergilemektedir.

Ülkemizde ilk nüfus sayımı 1927 yılında yapılmıştır. Bu sayım yılında Şebinkarahisar Vilayeti’nin bir kazası olan Alucra’da nüfus 540’tır. Bu ilk nüfus sayımından 8 yıl sonra 1935 yılındaki nüfus sayımına göre Alucra nüfusu, 230 kişi artarak 770’e ulaşmıştır. Bu dönemde (1927-1935) toplam nüfus yıllık % 5.3 oranında artmıştır (Tablo 2.2.).

Alucra ilçe merkezinin nüfusu 1940 yılında yapılan üçüncü nüfus sayımında 5 kişi artarak 775’e ulaşmıştır. Bu devredeki nüfus artış hızı % 0.1 gibi çok düşük bir

79 Erol Tümertekin, Nazmiye Özgüç, Beşeri Coğrafya, Çantay Kitabevi, İstanbul 2009, s. 218.

64

oranda kalmıştır. Nüfus artış hızının 5 yıl gibi uzun bir sürede sadece 5 kişi artması düşündürücüdür. Nitekim 1939 Erzincan Depremi’nden araştırma sahası da etkilenmiş olmasına rağmen ilçe merkezinde çok büyük kayıplar yaşanmamıştır.

Tablo 2.2. Alucra İlçe Merkezinde Sayım Yıllarına Göre Nüfus Miktarı ve Nüfus Artış Hızı (1927-2010).

Yıllar Nüfus Değişim (kişi) Nüfus Değişim Oranı (%) 1927 540 -- -- 1935 770 230 5.3 1940 775 5 0.1 1945 711 -64 -1.6 1950 854 143 4.0 1955 2229 1375 32.2 1960 1905 -324 -2.9 1965 2289 384 4.0 1970 3785 1496 13.0 1975 7070 3285 17.3 1980 8823 1753 4.9 1985 10470 1647 3.7 1990 11517 1047 2.0 1997 12436 919 1.1 2000 14365 1929 5.1 2007* 6506 -7859 -7.8 2008* 4232 -2274 -34.9 2009* 4970 738 17.4 2010* 4599 -371 -7.4 1927-2010 -- 4059 751

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu Verilerinden Yararlanılarak Hazırlanmıştır (*: A.D.N.K.S.’ye göre hesaplanmıştır).

Alucra ilçe merkezinin nüfusu, 1940-1945 devresinde 711’e gerilemiştir. Bir önceki sayım yılına göre nüfusu 64 kişi azalmıştır. Nüfus artış hızı % -1.6 oranında gerçekleşmiştir. Nüfusunun azalmasının asıl nedeni, 1940-1945 yılları arasındaki II. Dünya Savaşı nedeniyle ülke genelinde ilan edilen seferberlik ve buna bağlı olarak erkek nüfusun silahaltına alınmasıdır. Üretim çağındaki nüfusun silahaltına alınması üretimi azaltmıştır. Ayrıca bu dönemde ülke genelinde de etkili olduğu gibi açlık, kıtlık ve yüksek ölüm oranı nüfusun azalmasında etkili olmuştur (Şekil 2.1., Şekil 2.2.).

65

Yıllık ortalama nüfus artışı hızı 1945-1950 döneminde % 4’tür. Alucra ilçe merkezinin nüfusu 143 kişi artarak 854’e ulaşmıştır. II Dünya Savaşı’nın etkilerinin kalkması ile nüfusun yeniden doğal artış seyrine girmesi nüfus artışına neden olmuştur.

Şekil 2.1. Alucra’da Sayım Yıllarına Göre Nüfusun Değişimi (1927-2010).

Şekil 2.2. Alucra’da Sayım Yıllarına Göre Nüfus Artış Hızı (1927-2010).

Alucra ilçe merkezinin nüfusu, 1950-1955 döneminde 1375 kişi artarak 2229’a ulaşmıştır. Araştırma sahasında 83 yıllık sayım devresinde en yüksek nüfus artış hızı % 32.2 ile bu sayım devresinde gerçekleşmiştir. Sayım dönemlerinde en yüksek nüfus artış hızına bu dönemde ulaşılmasının asıl nedeni, ülke genelinde yaşanan kalkınma hamlelerinden Alucra’nın da belirgin bir şekilde faydalanmış olmasıdır. Ayrıca köylerden ilçe merkezine gelen göçler nüfus miktarının artmasında etkili olmuştur.

Çalışma sahasının nüfusunda 1955-1960 döneminde ikinci bir düşüş yaşanmıştır. Bu dönemde 324 kişi azalarak nüfusu 1905’e gerilemiştir. Nüfus artış hızı % -2.9

66

oranında gerçekleşmiştir. Türkiye genelinde nüfus artış hızının en yüksek olduğu devrede Alucra ilçe merkezinde nüfusun azalması bu dönemde başlayan göçlerle açıklanabilir.

Nüfus artış hızının % 4.0 oranında gerçekleştiği 1960-1965 yıllarında Alucra nüfusu, 384 kişi artarak 2289’a ulaşmıştır. Araştırma sahasının nüfusu 1965-1970 yılları arasında ise 1496 kişi artarak 3785’e ulaşmıştır. Bu dönemde nüfus artış hızı % 13.0 oranında gerçekleşmiştir. Nüfus artış hızının yüksek olmasının nedeni bu devrede Hanzar Köyü’nün mahalle yapılarak Alucra ilçe merkezi idari sınırlarına dâhil edilmesidir.

Üçüncü en yüksek nüfus artış oranı 1970-1975 yılları arasında % 17.3 ile gerçekleşmiştir. Alucra ilçe merkezinin nüfusu 3285 kişi artarak 7070’e ulaşmıştır. Ülkemizde yurt içi göçlerin hız kazandığı bu devrede Alucra ilçe merkezinde nüfus artış oranının çok yüksek değerlere ulaşmasının nedeni, Karaağaç Köyü’nün Alucra ilçe merkezi idari sınırlarına dâhil edilerek, mahalle statüsüne getirilmesidir.

Alucra da 1975-1990 dönemlerinde nüfus miktarında artışlar devam etmiştir. Bu dönemlerde nüfus miktarı 8823’ten 10 470’e, sonra 11 517 kişiye ulaşırken, nüfus artış hızları sırasıyla % 4.9, % 3.7 ve % 2.0 oranında gerçekleşmiştir.

Bir önceki dönemde olduğu gibi 1990-1997 yıllarında da nüfusu artmıştır. Bu dönemde nüfusu 919 kişi artarak 12 436’a ulaşmıştır. Nüfus artış hızı ise % 1.1 oranındadır. Bu dönemdeki nüfus artışının asıl nedeni 1991 yılında Parak Köyü’nün 1994’te ise Kemallı Köyü’nün belediye idari sınırlarına dâhil edilerek mahalle yapılmasıdır.

Araştırma sahasında 1997-2000 yıllarında nüfus artış hızı % 5.1 oranında gerçekleşmiştir. Bu sayım döneminde nüfusu 1929 kişi artarak 14 365’e ulaşmıştır. Böylece 83 yıllık sayım döneminde nüfus miktarının en fazla olduğu yıl 2000 senesidir. Bu sayım döneminde nüfus miktarının bu kadar fazla olmasının nedeni, İller Bankası’ndan alınacak yardımın daha fazla olması için, nüfusun olduğundan fazla gösterilmesidir. Nitekim 2007 senesinde A.D.N.K.S.’ye göre nüfusu 6506’dır.

67

Bir önceki dönemlere göre 2000-2007 yılları arasında nüfus artış hızı % -7.8 oranında olup, nüfus miktarı 7859 kişi azalmıştır. 1927-1975 yılları arasında yarım asırlık bir devrede 7859 kişiye ulaşamayan Alucra ilçe merkezinin 2000-2007 yılları arasında nüfusun 7859 kişi azalması sanaldır. Bu durum 2000 ve öncesi birkaç sayım dönemindeki nüfusun İller Bankası’ndan alınacak yardımın fazla olması için şişirildiğinin bir kanıtıdır.

Alucra kasabasında 2008 yılında nüfus artış hızı % -34.9 ile 83 yıllık devrede en düşük değere inmiştir. Bu yılda nüfus 2274 kişi azalarak 4232’e gerilemiştir. Bu nüfus miktarı adrese dayalı nüfus sayımlarının iyice oturmasıyla ortaya çıkan sonuçtur. Alucra ilçe merkezinin nüfusu 2009 yılında 738 kişi artarak 4970 e ulaşmıştır. Nüfus artış hızı % 17.4 oranında ikinci en yüksek artış oranını gerçekleştirmiştir. Giresun Üniversitesi Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu’nun aktif olarak öğretime başladığı ve öğrenci sayısındaki artışlar bu durumda etkili olmuştur.

Çalışma alanının 2010 yılındaki nüfus artış hızı % -7.4 oranında gerçekleşerek, nüfus 371 kişi azalmıştır. 2010 yılında nüfusu 4599’a gerilemiştir.

2.4. NÜFUS HAREKETLERİ

Belli bir sahadaki nüfus miktarının artması ya da azalmasında en önemli belirleyici doğumlar, ölümler ve göçlerdir.

2.4.1. Doğumlar ve Ölümler

Bir yerleşmenin nüfusu doğum ve ölümlerle şekillenir. “Belirli bir dönemde doğumların sayısı ölümleri geçtiğinde dünya ya da ülke ve bölgelerin nüfuslarında bir artış meydana gelir”.80 Genel doğum oranı ile genel ölüm oranı arasındaki farkı ifade eden doğal nüfus artışı için, sağlıklı verilere ihtiyaç vardır. Nüfus miktarındaki değişim sadece doğum ve ölümlerle meydana gelirse doğal gelişimi oluşturur.

Alucra ilçe merkezinde geçmiş yıllara ait doğum ve oranlarını belirten istatistikî veriler bulunmamaktadır. Yalnız 2009 ve 2010 yıllarına ait Alucra İlçe Nüfus

80 Erol Tümertekin, Nazmiye Özgüç, Beşeri Coğrafya, Çantay Kitabevi, İstanbul 1997, s. 228.

68

Müdürlüğü’nden elde edebildiğimiz doğum ve ölüm sayılarından yararlanarak bu konu açıklanmaya çalışılacaktır.

Tablo 2.3. Alucra’da Doğum ve Ölüm Sayıları (2009-2010).

Yıllar 2009 2010 Cinsiyet Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek Toplam Doğum 5 9 14 9 6 15 Ölüm 5 5 10 7 2 9 Kaynak: Alucra İlçe Nüfus Müdürlüğü Verilerinden Derlenmiştir.

Ülke nüfusunda 15-49 yaş dilimlerindeki toplam kadın nüfustan 1000 kadın başına düşen yıllık doğum sayısına, genel doğum oranı denir. 81 Alucra İlçe Hastanesi’nden 2010 yılında elde ettiğimiz ev tespit fişlerine (E.T.F.) göre, 15-49 yaş grubundaki kadın sayısı 589, toplam nüfus ise 2174’tür. Alucra ilçe merkezinde 2009 yılında 14 doğum gerçekleşmiştir. Bunların 9’u erkek, 5’i ise kız çocuktur. Genel doğum oranı ise ‰ 23.7’dir. Alucra’da 2010 yılında ise 15 doğum gerçekleşmiştir. Bu doğumların 9’u kız 6’sı ise erkek çocuktur. Genel doğum oranı ise ‰ 25.4’tür.

Toplam doğum sayısının 15–49 yaş grubu arasındaki kadın sayısına bölünmesiyle elde edilen genel doğurganlık hızı 2009 da ‰ 23.7, 2010 da ‰ 25.4’tür. Bu sonuçlar genel doğurganlık hızı ‰ 71.5 (2010) olan, 82 Türkiye ortalamasının altındadır.

Doğumların toplam nüfusa bölünmesiyle elde edilen kaba doğum hızı 2009 ‰ 6.3 olup, 2010 yılında kaba doğum hızı ‰ 6.8’dir. Görüldüğü üzere bu sonuçlar Türkiye ortalamasının altındadır. Türkiye’nin kaba doğum hızı 2009 yılında ise ‰ 17.3, 2010 yılında ‰ 17 olarak gerçekleşmiştir.83

Alucra’da gerek kaba doğum hızı gerekse genel doğurganlık hızı Türkiye ortalamasının çok altında gerçekleşmiştir. Bu durumun temel nedeni yörede

81 Doğanay, s. 152. 82 Türkiye İstatistik Kurumu, (2011), Erişim Tarihi: 09 Mayıs 2011, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=8615 83 Türkiye İstatistik Kurumu, (2010), Erişim Tarihi: 09 Mayıs 2011, www.tuik.gov.tr/IcerikGetir.do?istab_id=5

69

sürdürülmekte olan aile planlaması çalışmalarının etkili olması yanında burada yaşanan göçler nedeniyle toplam nüfus içindeki (15-49 yaş grubu arasındaki) kadın sayısının giderek azalmasıdır.

“Nüfus kitlesi içinde her yaştan nüfus toplamında 1000 nüfus başına düşen yıllık ölüm sayısına, genel ölüm oranı denir”. 84 Alucra İlçe Nüfus Müdürlüğü’nden elde ettiğimiz verilere göre araştırma sahasında 2009 yılında 10 kişi ölmüştür. Ölenlerin 5’ i erkek 5’i ise kadındır. Genel ölüm oranı ise ‰ 4.5’dir. Alucra’da 2010 yılında ise 9 ölüm gerçekleşmiştir. Bunun 7’si kadın, 2’si erkektir. Genel ölüm oranı ‰ 4.1’dir.

Araştırma sahasında ölüm oranı bir önceki yıla göre azalmasına rağmen Türkiye ortalamasının üzerindedir. Türkiye’deki genel ölüm oranı 2008 yılında ‰ 3.0’dır.85 Ölüm oranının yüksek olmasının nedeni beslenme ve sağlık hizmetlerinin henüz istenilen düzeye ulaşılamamasındandır.

Sonuç olarak Alucra ilçe merkezinde 2010 yılında genel doğum hızı ‰ 25.4, ölüm oranı ise ‰ 4.1’dir. Buna göre araştırma sahası doğal nüfus artış hızı ‰ 21.3’tür. Türkiye genelinde doğal nüfus artış hızı 2010’da ‰ 16’dır. Bu durum araştırma sahasında doğal nüfus artış hızının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu göstermektedir.

2.4.2. Göçler

Bir yerdeki nüfusun gelişim seyrini, doğum ve ölümler yanında göçlerde belirlemektedir. Nitekim göç alan yerleşim alanlarında nüfus miktarında artış, göç veren yerleşim alanlarında nüfus miktarında azalma olmaktadır.

“Göç etmek, nüfusun devamlı yaşama bölgelerini kişisel olarak aileler veya gruplar halinde terk edip geçici veya sürekli olarak yaşamak amacıyla bir başka yere gitmesi hareketi olarak tanımlanmıştır”.86 “Göç bir idari sınırı geçerek oturma yerini devamlı ya da uzun süreli olarak değiştirme olayını ifade etmektedir”.87 Yine, göçler

84 Doğanay, s. 152. 85 Türkiye İstatistik Kurumu, (2010), Erişim Tarihi: 09 Mayıs 2011, www.tuik.gov.tr/IcerikGetir.do?istab_id=5 86 Doğanay, s. 165. 87 Tümertekin, Özgüç, İstanbul 2009, s. 289.

70

nüfus ile kaynaklar arasında daha iyi bir denge sağlanmasını başarmak için kendiliğinden meydana gelen bir çaba olarak yorumlanmaktadır.88

Alucra’da nüfus artışı düzenli bir seyir izlememektedir. Sayım yılları arasında nüfus miktarında önemli azalmalara rastlanmaktadır. Bu durum saha dışına yönelik göçlerin bir sonucudur. Siyasal, toplumsal, ekonomik ve daha pek çok nedene bağlı olarak gerçekleşen göç olayının asıl nedeni ekonomiktir.

Araştırma sahasına yönelik göçlerin büyük bir bölümünü, Alucra ilçe merkezindeki resmi dairelerde çalışmak amacıyla gelen öğretmen, doktor, hemşire, hâkim, yönetici vb. gibi kamu görevlileri ve askeri personeller ile meslek yüksekokulunda okumak için gelen öğrenciler oluşturur. Ayrıca Alucra ilçe merkezinden göç eden ailelerin bir kısmının, yaz mevsimini geçirmek amacıyla Alucra’ya gelmeleri nüfus hareketliliği üzerinde etkili olmaktadır. Araştırma sahasında yazlıkçılar olarak adlandırılan bu grupta yer alan 44 aile tespit edilmiştir. Bu ve memur tayinleri sonucu oluşan göçleri bir tarafa bırakırsak araştırma sahası sürekli göç veren bir yapıdadır.

Çalışma alanındaki göç hareketlerini dış göçler, iç göçler ve mevsimlik göçler şeklinde inceleyebiliriz.

2.4.2.1. Dış Göçler

“Uluslararası sınırların geçilerek, başka ülkelere yöneldiğinde göç, uluslararası göçler adını alır”.89 Yurt dışına yönelik işgücü göçünün asıl nedeni geçinme ve daha çok kazanabilme esasına dayanan ekonomik nedenli göçlerdir.90

Araştırma sahasında yapılan anketler neticesinde yurt dışına olan göçlerin çoğu işgücü göçleri şeklindedir. Ülkemizde asıl 1961 yılında başlayan yurtdışına yönelik göç hareketine Alucra ilçe merkezinden katılan aile sayısı 75’tir. Bu sayısal değer tahmini olup, sonuçlar yapılan anket ve mülakatlardan elde edilmiştir. İlçe merkezinden yurt dışına yönelik göç hareketine katılım çok fazla olmamıştır (Tablo 2.4.).

88 Tümertekin, Age, s. 160. 89 Tümertekin, Özgüç, İstanbul 2009, s. 291. 90 Doğanay, s. 190.

71

Tablo 2.4. Alucra İlçe Merkezinden Dış Ülkelere Yönelik Göçlerin Ülkelere Göre Dağılımı (1960-2010).

Gidilen Ülke Göç Eden Aile Sayısı %’ si Almanya 49 65.3 A.B.D. 10 13.3 Fransa 5 6.6 Danimarka 4 5.3 Avusturya 2 2.6 İsviçre 1 1.3 Belçika 1 1.3 İskoçya 1 1.3 İspanya 1 1.3 Romanya 1 1.3 Toplam 75 100

Kaynak: Sahada Yapılan Anket ve Mülakat Sonuçlarından Hazırlanmıştır.

Yurt dışına yönelik göç hareketinde Almanya % 63.3’lük oranla (49 aile) ilk sırayı almaktadır. Almanya’yı % 13.3’lük oranla (10 aile) ABD izlemektedir. ABD’yi 5 aile ile Fransa, 4 aile ile Danimarka, 2 aile ile Avusturya ve birer aile ile İsviçre, Belçika, İskoçya, İspanya ve Romanya izlemektedir. Araştırma sahasından Ortadoğu’ya Afrika ve Asya ülkelerine göç tespit edilmemiştir (Harita 2.1.).

Avrupa kıtasındaki ülkelere yönelik göç hareketine katılanlar daha çok 1965- 1980 dönemlerinde bu göç hareketine katılmışlardır. Yurt dışına çalışmak için gidenler ilk olarak tek başına gitmiş daha sonra ailelerini yanlarına almışlardır. Yurt dışına giden ailelerden Avrupa ülkelerini tercih edenlerin bir kısmı emekli olup tekrar Alucra’ya geri dönmüştür. Bu şekilde 3 aile tespit edilmiştir. Geri dönüş yapanların bir kısmı ise İstanbul’a yerleşmiştir. Bu şekilde ise 2 ailenin olduğu bilinmektedir.

Alucra’dan ABD’ye olan göç hareketi 1980’li yıllarda başlamıştır. ABD’ye gidenlerin çoğu daha fazla para kazanmak amacıyla bu ülkeyi tercih etmişlerdir. Gidenler arasında çok iyi para kazanarak işyeri açan, patron olan 3 aile tespit edilmiştir. ABD’ye gidenler arsında kesin dönüş yapanlar olmamıştır.

72

73

Ülkemizden yurt dışına yönelik göçlerin bir takım sosyal ve ekonomik zararları da vardır. “Nitelikli iş gücünün (teknisyen, mühendis vb.) becerisi başta Alman ekonomisi olmak üzere, işgücü arz edilen ülkelerin toplumları için değerlendirilmiş olmaktadır”. Bu ülkelerde doğan çocuk nüfus, Türk kültürüne yabancılaşmıştır”. Yurt dışındaki nüfusumuz, o toplumlar tarafından yabancı diye tanımlanır. Zaman zaman hortlayan yabancı aleyhtarlığı kalkışmalarından en fazla zararı Türk nüfusun gördüğü dikkatlerden uzak tutulamaz”.91

2.4.2.2. İç Göçler

“Göç olgusu ülkelerin içinde meydana geldiğinde iç göç olarak nitelenir”. 92 Ülkemizde yirminci asırda önemli göç harekâtı I. Dünya Savaşı’nda doğu bölgelerinin Ruslar tarafından işgal edilmesi nedeniyle yaşanmıştır. Şiran işgale uğramamasına rağmen Kelkit’i ele geçiren Rusların bu sahalara yöneleceği endişesi ve gittikçe zorlaşan yaşam koşulları yöre insanını , Sivas ve gibi Anadolu’nun iç kesimlerine doğru göç ettirmiştir.93 Ancak Alucra ilçe merkezinde önemli bir muhacir göçü yaşanmamıştır. Bunun başlıca nedeni ilçe merkezin 11 km doğusundaki Çakmak Köyü’nde I. Dünya Savaşı’nda kurulan cephenin etkili olmasıdır. Fevzi Paşa (Mareşal Fevzi Çakmak) tarafından oluşturulan bu karargâh Beşinci Kolordu Karargâhıdır.94

XX. yüzyıldaki asıl göç hareketleri 1950’den sonra başlayan ve etkisini hala daha devam ettiren büyük şehirlere yönelik göç hareketidir. Araştırma sahasında en yüksek nüfus artış hızı % 32.2 ile 1950–1955 döneminde gerçekleşmiştir. Bu dönemde yüksek nüfus artışının nedeni nüfusun doğal artışı yanında Alucra’nın köylerinden ilçe merkezine yönelik göç hareketleridir. Alucra ilçe merkezinden, yurt içindeki büyük şehirlere yönelik göç hareketi 1955 yılından itibaren hızlanmaya başlamıştır. Bu göçler daha sonraki yıllarda da artarak devam etmiştir. Günümüzde etkisi önemli ölçüde azalmış olsa da, 20–30 yaş grubu arasında göç etme fikrinin bulunduğu tespit edilmiştir.

Alucra kasabasında geçim kaynaklarının sınırlı oluşu, iş olanaklarının azlığı, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin getirisinin fazla olmayışı, tarım ve otlak alanlarının

91 Doğanay, s. 196. 92 Tümertekin, Özgüç, İstanbul 2009, s. 293. 93 Akpınar, s. 73. 94 Erdem Ekşi, Fevzi Çakmak Köyü, Erişim Tarihi (09 Mayıs 2011), http://www.alucrahaber.com/haber/yazar.asp?yaziID=164

74

sınırlı sayıdaki nüfusu besleyebilmesi, sahadan dışarıya yönelik göçlerin temel nedenini oluşturmaktadır. Ayrıca eğitim ve daha iyi yaşam koşullarına kavuşmak, büyük şehirlerdeki kültürel ve sağlık hizmetlerinden yararlanma isteği gibi faktörler göç hareketlerinde etkili olmuştur.

Sahadan dışarıya yönelik göç hareketi Türkiye genelinde olduğu gibi yakın yerleşim alanlarından başlayarak daha uzak yerleşim birimlerine doğru mesafenin tesirinde cereyan etmiştir. Alucra’nın yakın çevresinde cazibe merkezi olabilecek tek merkez Şebinkarahisar ve Giresun şehirleridir. Nitekim 1980’li yıllara kadar Alucra’dan, Çamoluk, Şiran, ve Yağlıdere gibi çevre ilçelerden Şebinkarahisar’a göç hareketi gerçeklemiştir.95 Bu iki yerleşim birimlerinin de büyük bir cazibe merkezi olmadığı kesindir. Nitekim Giresun’da sürekli göç vermektedir. 1975–1980 döneminde Karadeniz Bölgesi’nden İstanbul’a en fazla göç veren (% 0567) 3. ildir. 96 Yine Giresun’un iller bazında net göç hızı 1975–1980 devresinde ‰ -40.6, 1980–1985 devresinde ‰ -43.4, 1995–2000 devresinde ise ‰ -12.1 olup, göç vermektedir.97 Bu durumda sahadan yakın çevreye yapılan bu göçlerin tekrar sürdürülerek kademeli bir göç hareketine büründüğü de bir gerçektir.

Alucra ilçe merkezinden yurt içindeki büyük şehirlere olan göç kademeli bir göç niteliğinden ziyade doğrudan ve devamlı yerleşmek amacıyla yapılmıştır. Giden aileler devamlı yerleşme maksadı taşısa da, geri dönme olasılığını da düşünerek sahadaki arazilerini satmamışlardır. Alucra’dan göç eden aileler gittikleri şehirlerde genelde aynı semtlere yerleşmişlerdir. Bu durumda ilk zaman göç edip yerleşen ailelerin, daha sonraki yıllarda yakın akrabalarının da bu yerlere göç etmesinde etkili olmasından kaynaklanmaktadır. Bu da sahada akrabaların katıldığı bir göç hareketine yol açmıştır. Nitekim Babapınar Mahallesi’ndeki Yakupoğulları ve Çamlıtepe aileleri Ankara’ya yerleşmişlerdir.

Alucra’dan yurt içine yönelik göçlerin fazla olmasının bir nedeni de göç etmenin adeta kültürel bir olgu olarak sahadaki yaşayanları derinden etkilemiş olmasıdır.

95 Gülhan Yılmaz, Şehir Coğrafyası Açısından Şebinkarahisar (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2006, s. 39. 96 Alaeddin Tandoğan, “Türkiye Nüfus Hareketlerinde İstanbul'un Yeri”, Coğrafya Araştırmaları Dergisi, Sayı: 1, 1989 s. 136. 97 T.U.İ.K., Türkiye İstatistik Yıllığı (2008), Erişim Tarihi: 10 Şubat 2011, ttp://www.library.illinois.edu/cgs/gives/turkish/Turkey_Statistical_Yearbook_2008.pdf

75

Araştırma sahasındaki sosyal hayat göç olgusuyla iç içe olup göç olayından önemli ölçüde etkilenmektedir. Nitekim göç edip giden ailelerin bir kısmı mutlaka bahar mevsiminde Alucra kasabasına geri dönmektedir. Bu şekilde 44 aile tespit edilmiştir. Ancak bu rakamdan daha fazla ailenin geldiği anlaşılmaktadır. Ayrıca Alucra ilçe merkezinden göç edip gidenler, Alucra’daki akrabalarıyla bağlarını kesmemiştir. Giden nüfusun önemli bir kısmı yaz aylarını geçirmek için Alucra’ya geri dönmektedirler. Alucra ilçe merkezi ve yakın köylere gelenler ile araştırma sahasının nüfusu yaz mevsiminde en az 2 kat artmaktadır. Sahada yazlıkçılar olarak adlandırılan bu nüfus kitlesi, araştırma sahasında sosyal ve ekonomik hayata ayrı bir canlılık kazandırmaktadır.

Çalışma sahasında yurt içine yönelik göçlerin ne zaman başladığı ve ne kadar nüfusun bu göç hareketine katıldığı konusunda sağlıklı bir veri bulunmamaktadır. Bu nedenle yurt içine yönelik göçler sahada yapılan anket ve mülakatların sonuçlarına göre açıklanacaktır.

İlçe merkezinden yurt içine olan göçler daha çok iş bulma ve iyi bir yaşama kavuşma arzusuyla gerçeklemiştir. İç göç olgusunun başladığı 1950’den günümüze kadar 281 aile (yaklaşık 1349 kişi) ilçe merkezini terk ederek büyük şehirlere gitmişlerdir. Ülke içine yönelik göçlerin en fazla olduğu şehir İstanbul’dur. İkinci sırada Ankara gelmektedir. Göç eden ailelerin % 71.3’ü (205 aile) İstanbul’a, % 16’ı (45 aile) Ankara’ya, % 5.5’i (12 aile) Kırklareli’ne gitmiştir. Diğer göç edilen iller Ordu, Giresun, Samsun, Kocaeli, İzmir, ve ’tır (Tablo 2.5).

Alucra’dan dışarıya olan göçler İstanbul ve Ankara dışında daha çok Karadeniz kıyısındaki illerde yoğunlaşmıştır. Göçlerin en fazla İstanbul ve Ankara’ya yönelik olması bu illerimizde sanayileşme ve iş olanaklarının fazla olması yanında iş bulma ümidinin de yüksek olmasıyla ilgilidir (Harita 2.2.).

Alucra ilçe merkezinde yurt içine yönelik göçlerin neticesinde, ailelerin bir kısmı nüfus kütüğünü göç ettiği yerleşmelere taşımıştır. Alucra İlçe Nüfus Müdürlüğü’nden elde edebildiğimiz verilere göre 1990–2001 yılları arasında 90 kişi nüfus kütüğünü göç ettiği yerleşmeye nakletmiştir. Alucra ilçe merkezinde nüfus

76

kütüğünü taşıyanlar başta İstanbul İli olmak üzere Ankara, Ordu, Samsun, Zonguldak ve ’dir. (Tablo 2.6.).

Alucra ilçe merkezinden meydana gelen iç göç hareketinin bir diğer şeklini mevsimlik işgücü göçleri oluşturmaktadır. Mevsimlik işgücü göçü olarak nitelendirdiğimiz bu göç şekillerinden biri sahadaki yaylacılık faaliyetleridir. Araştırma sahasında yaylacılık faaliyetleri son yıllarda önemli ölçüde azalmıştır. Çalışma sahasında Kemallı Mahallesi’nden yaylaya çıkan 2 aile tespit edilmiştir. Bu 2 aile Kemallı Mahallesi’nin hemen kuzeydoğusunda ortalama 1700 m yükseltideki Mirium düzündeki mera alanına mayıs ayının ilk haftaları çıkarlar eylül ayı ortasında dönerler.

Mevsimlik (dönemlik) göçlerin bir diğerini, Alucra kasabası dışındaki lise ve üniversitelerde okuyan öğrenciler ile araştırma sahasında bulunan okullarda eğitim almaya gelen öğrencileri dâhil edebiliriz. Yıl içerisinde eğitim öğretim döneminde göç hareketine katılan bu nüfus, tatil döneminde tekrar kasabaya geri dönmektedirler. Ayrıca Alucra’dan göç eden ailelerin bir kısmı yaz aylarında tekrar Alucra’ya geri dönerek dönemlik bir göç hareketi meydana getirirler.

Tablo 2.5. Alucra İlçe Merkezinden Yurt İçine Yönelik Göçlerin İllere Göre Dağılımı (1950-2010).

Göç Alan İl Göç Eden Aile Sayısı Göç Eden Nüfus Göç Eden Nüfus %’si İstanbul 205 965 71.3 Ankara 45 216 16.0 Kırklareli 12 75 5.5 Ordu 8 40 3.0 Giresun 3 10 0.7 Samsun 2 12 0.9 Kocaeli 2 10 0.7 İzmir 2 11 0.8 Mersin 1 5 0.5 Zonguldak 1 5 0.5 Toplam 281 1 349 100

Kaynak: Sahada Yapılan Anket ve Mülakat Sonuçlarından Hazırlanmıştır.

77

78

Tablo 2.6. Alucra’da, Dışarıya Gerçekleşen Göçler Sonucunda, Nüfus Kütüğünü Aldıran Nüfus Sayısı ve Nüfus Kütüğünün Götürüldüğü İller (1990-2001). Yıllar Göç Eden Nüfus Göç Edilen İller 1990 37 İstanbul, Zonguldak, Ankara 1991 - - 1992 - - 1993 - - 1994 - - 1995 4 İstanbul, Ordu 1996 - - 1997 6 Samsun 1998 4 Antalya, Ordu 1999 28 İstanbul, Ankara, Edirne 2000 7 İstanbul 2001 4 İstanbul Kaynak: Alucra İlçe Nüfus Müdürlüğü Verilerinden Düzenlenmiştir.

2.5. NÜFUSUN SOSYO EKONOMİK ÖZELLİKLERİ

2.5.1. Nüfusun Cinsiyet Yapısı ve Yaş Gruplarına Göre Ayrımı

“Nüfusun bir başka özelliği de kadın ve erkek oranlarıdır. Kadınların erkeklerden daha fazla ya da daha az oldukları yerleri belirlenmek üzere yapılacak bir analiz “cinsiyet oranın coğrafyası” demektir”.98“Nüfusta cinsiyet oranı; belli bir nüfus kitlesinde 100 veya 1000 kadın basına düşen erkek sayısı şeklinde hesaplanır”. 99 “100’den (ya da binden) büyük sayılar yüksek bir cinsiyet oranını gösterir; yani erkeklerin kadınlardan daha fazla olduğu”100 anlamına gelir.

Bir sahadaki nüfusun cinsiyet sayısı üzerinde doğumlar ve ölümler doğrudan etkilidir. Nüfusun cinsiyet yapısında, göçler, savaşlar ve askeri birliklerde etkilidir. Savaşlar erkek nüfusun azalmasına neden olurken; göç veren sahalarda ise genel olarak kadın nüfus fazlalığı görülür.

Alucra ilçe merkezinde cumhuriyetin ilk dönemlerinde cinsiyet oranı yüksektir. Bu durum 1945’e kadar devam etmiştir Bu dönemde erkek nüfus 343 kadın nüfus 368

98 Tümertekin, Özgüç, İstanbul 2009, s. 272. 99 Doğanay, s. 156. 100 Tümertekin, Özgüç, İstanbul 2009, s. 272.

79

olarak tespit edilmiştir. Toplam nüfus içinde kadınların oranı % 51.8, erkeklerin oranı % 48.2’dir. Bu durumun asıl nedeni 1940-1945 yılları arasında II. Dünya Savaşı nedeniyle erkek nüfusun silahaltına alınmasıdır (Tablo 2.7., Şekil 2.3.).

Nüfusun cinsiyet yapısını 1955-1990 yılları arasında incelediğimizde cinsiyet oranın çok yüksek olduğu görülmektedir. Nitekim 1955-1990 yılları arasındaki nüfus sayımlarında erkek nüfus oranı sırasıyla % 66.5, % 57.5, % 54.0, % 60.6, % 73.7, % 67.7, % 62.4, % 60.7’dir. Bu sayım devreleri içerisinde en yüksek cinsiyet oranı % 73.7 ile 1975 yılında görülmüştür. Sayım yılları arasında cinsiyet oranları arasındaki en yüksek farkta yine 1975 yılındadır. Alucra ilçe merkezinin bu sayım yıllarında dışarıya göç vermesine rağmen erkek nüfusta belirgin bir fazlalık dikkat çekmektedir. Oysa göç veren sahalarda daha çok kadın nüfus fazlalığı görülmektedir. Bu fazlalığın asıl nedeni Alucra ilçe merkezinde bulunan İlçe Jandarma Komutanlığı, Askerlik Şubesi Komutanlığı gibi kurumlar nedeniyle askeri personel sayısının fazlalığıdır. Yine araştırma sahasına okumak için gelen erkek öğrencilerin sayıca fazla olması, bu durum üzerinde etkili olmuştur.

Tablo 2.7. Alucra İlçe Merkezinde Nüfusun Cinsiyet Durumu (1927-2010). Sayım Yılı Erkek Kadın Toplam Erkek (%) Kadın (%) 1927 286 254 540 53.0 47.0 1935 449 321 770 58.3 41.7 1940 399 376 775 51.5 48.5 1945 343 368 711 48.2 51.8 1950 -- -- 854 -- -- 1955 1484 745 2229 66.5 33.5 1960 1098 807 1905 57.7 42.3 1965 1238 1051 2289 54 46 1970 2294 1491 3785 60.6 39.4 1975 5214 1856 7070 73.7 26.3 1980 5969 2854 8823 67.7 32.3 1985 6535 3935 10470 62.4 37.6 1990 6989 4528 11517 60.7 39.3 1997 -- -- 12436 -- -- 2000 8122 6243 14365 56.5 43.4 2007* 3224 3282 6506 49.5 50.5 2008* 2129 2103 4232 50.3 49.7 2009* 2438 2532 4970 49 51.0 2010* 2256 2343 4599 49.0 51.0 Kaynak: TÜİK Verilerinden Derlenmiştir.

80

Şekil 2.3. Alucra’da Sayım Yıllarına Göre Nüfusun Cinsiyet Durumu (1927-2010).

İlgili tablolar incelendiğinde 2000-2010 yılları arasında sahada, 2008’e kadar yine erkek nüfusun fazla olduğu görülür. Ancak bu sayım devrelerinde erkek nüfus oranı fazla olmasına rağmen cinsiyet oranı arasındaki fark azalmaktadır. 2000 yılında toplam nüfus içindeki erkek nüfus oranı % 56.5, 2007’de % 49.5 ve 2008’de % 50.3’tür. 2008 yılı tüm sayım devrelerindeki cinsiyet oranı arasındaki farkın en az olduğu yıldır. Bu yıldan itibaren ise cinsiyet oranı düşerek kadın nüfus lehine bozulmuştur. 2009 ve 2010 yılında toplam nüfus içendeki cinsiyet oranı % 49.’u erkek,% 51.’i kadın nüfustur.

Görüldüğü üzere 1927 yılında 286 kişi olan erkek nüfus 2010 yılında % 8.2 artış hızıyla 1970 kişi artarak 2256 kişiye ulaşmıştır. Ayrıca 1927 yılında 254 kişi olan kadın nüfus ise % 9.9’luk bir artış hızıyla, 2089 kişi artarak 2343 kişiye ulaşmıştır.

Bir ülkenin veya herhangi bir yerin nüfusunun yaş yapısının belirlenmesi ve izlenmesi, planlama açısından büyük değer ifade eder. 101 Alucra ilçe merkezinde nüfusun yaş yapısı “dar aralıklı gruplandırma 0-4, 5-9, 10-14, 15-19, 20-24,… 80-84 ve 85 üzeri” ile geniş aralıklı gruplandırma “0-14, 15-64, 65 üzeri” 102 şeklinde incelenecektir. Araştırma sahasının yaş yapısı Alucra İlçe Hastanesi’nden elde ettiğimiz ev tespit fişleri (E.T.F.) verilerinin değerlendirilmesiyle açıklanacaktır.

101 Ertuğrul Murat Özgür, “Türkiye Nüfusunun Yaş Yapısı”, Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı: 7, 1999, s. 159. 102 Doğanay, s. 158.

81

Alucra ilçe merkezinde 2010 yılında ait nüfus piramidi arı kovanına benzemektedir. Nüfus piramitlerini incelediğimizde tabanın belirli bir şekilde daraldığı görülmektedir. Nitekim 0-4 yaş grubu oranı (% 5.2), 5–9 yaş grubu oranın altında (% 7.4), 5-9 yaş grubu daha üstündeki 10-14 yaş grubu nüfusun (% 9.3) oranın altına düşmüştür. Bu şeklin ortaya çıkmasında özellikle aile planlaması çalışmalarının etkili olduğu görülmektedir. Toplam nüfus içinde en fazla nüfus bulunduran yaş grubu 218 kişi ile 20-24 yaş grubudur. Bu yaş grubu toplam nüfusun % 10’unu oluşturmaktadır. Bu yaş grubunu % 9.4 ile 25-29 yaş grubu, % 9.3 ile 10-14 yaş grubu ve % 9 ile 15-19 yaş grubu izlemektedir. Bu durum sahada genç ve dinamik bir nüfus yapısının olduğunu göstermektedir (Şekil 2.4., Tablo 2.8.).

Tablo 2.8. Alucra’da Nüfusun Dar aralıklı Yaş Yapısı (2010).

Yaş Grubu Erkek %’ si Kadın %’ si Toplam %’ si 0-4 56 5.2 58 5.2 114 5.2 5-9 74 6.8 89 8.0 163 7.4 10-14 96 8.9 108 9.8 204 9.3 15-19 98 9.1 98 8.9 196 9.0 20-24 111 10.3 107 9.7 218 10.0 25-29 102 9.4 103 9.3 205 9.4 30-35 91 8.4 79 7.1 170 7.8 35-39 90 8.3 72 6.5 162 7,4 40-44 60 5.5 63 5.7 123 5.6 45-49 70 6.5 67 6.1 137 6.3 50-54 56 6.0 47 4.2 103 4.7 55-59 48 4.4 43 3.9 91 4.1 60-64 34 3.1 33 3.0 67 3.1 65-69 24 2.2 36 3.2 60 2.7 70-74 24 2.2 27 2.4 51 2.3 75-79 22 2.0 37 3.3 59 2.7 80-84 14 0.9 17 1.5 31 1.4 85+ 4 0,3 16 1,4 20 0.9 Toplam 1074 100 1100 100 2174 100

Kaynak: Alucra İlçe Hastanesi’nden Alınan Ev Tespit Fişlerinden Düzenlenmiştir.

82

Şekil 2.4. Alucra’nın Nüfus Piramidi (2010).

Bu yoğun yaş gruplarını sırasıyla 30-35, 35-39, 5-9, 45-49, 40-44, 0-4, 50-54, 55 -59, 60-64, 65 -69, 75-79, 70-74, 80 -84 ve 85 üzerindeki yaş gruplarını izlemektedir. Toplam nüfus içinde en fazla nüfus barındıran 20-24 ve 25-29 yaş grubudur. Bu yaş grupları aralığında 213 erkek, 210 kadın olmak üzere toplam 423 kişi bulunur. Toplam nüfus içinde en fazla nüfus barındıran üçüncü sıradaki ilköğretim ikinci kademe (ortaokul) çağındaki 10-14 yaş grubudur. Nitekim bu yaş grubunun 86’sı erkek, 108’i kadın olmak üzere 196 kişiden oluşur.

Geniş aralıklı gruplandırmaya göre nüfusun % 22.1’ini çocuk (0-14 yaş), % 67,7’sini çalışma çağındaki aktif nüfus (15-64 yaş) ve % 10.1’ini ise yaşlı nüfus (65+ yaş) oluşturmaktadır. İlk sırada yer alan aktif nüfus içinde 1472 kişi, ikinci sırada yer alan çocuk nüfus içinde 481 kişi, üçüncü ve son sıradaki yaşlı nüfus içinde ise 221 kişi yer almaktadır. Görüldüğü üzere araştırma sahasında çalışma çağı nüfusu bağımlı nüfusa oranla oldukça fazladır (Tablo 2.9., Şekil 2.5.).

83

Tablo 2.9. Alucra’da Nüfusun Geniş Aralıklı Gruplandırmaya Göre Dağılımı (2010). Yaş Grubu Erkek %’ si Kadın %’ si Toplam %’ si 0-14 226 21.0 255 23.1 481 22.1 15-64 760 71.0 712 64.7 1472 67.7 64+ 88 8.0 133 12.1 221 10.1 Toplam 1074 49.4 1100 50.6 2174 100

Kaynak: Alucra İlçe Hastanesi’nden Alınan Ev Tespit Fişlerinden Düzenlenmiştir.

Şekil 2.5. Alucra’nın Geniş Aralıklı Gruplandırmaya Göre Nüfus Piramidi (2010).

2.5.2. Nüfusta Bağımlılık Oranı

Bir nüfustaki, “toplam yaş bağımlılık oranı; 0-14 yaş grubundaki nüfusla 65+ yaş grubundakilerin toplamının 15-64 yaşlar arasındaki nüfusa oranlanmasıyla elde edilen değerin 100 ya da 1000 ile çarpılmasıyla bulunmaktadır”.103 Buna göre Alucra ilçe merkezinde toplam yaş bağımlılık oranı % 47.6’dır. Türkiye nüfusunun bağımlılık oranı ise 2010 yılında % 67.7’dir. Buna göre bağımlılık oranı Türkiye ortalamasının altındadır. Bağımlılık oranının düşük olmasının nedeni çalışma çağındaki nüfusun fazla olması ve yaşlı nüfus sayısının az olmasından kaynaklanmaktadır. Ancak bu sonuçlar genel anlamda bir fikir vermekten öteye gidemez. Çünkü 15-64 yaş grubu içerisinde yer alan çalışma çağındaki bu nüfusun tamamının çalıştığı varsayılarak hesaplanmıştır. Oysa çalışma çağı içinde olan ev hanımları, askerlik görevlerini yapanlar, eğitim alanlar, sakatlar ve daha da önemlisi işsizlerin herhangi bir üretim yapmadığı kabul edilir. Buna rağmen çocuk ve yaşlı nüfus içinde üretime katılanların olduğu da bir

103 Özgür, s. 160.

84

gerçektir. Özellikle kırsal kesimde bu grup içerisinde üretime katılanların oranı yüksektir.

Alucra ilçe merkezindeki çalışma çağı içerisindeki (15-64 yaş grubu) çalışmayanları ayırıp yeni bir hesaplama yaptığımızda gerçek bağımlılık oranını ortaya çıkarabiliriz. Alucra ilçe merkezinde 15-64 yaş gurubunda 1472 kişi bulunmaktadır. Bu yaş gurubundaki nüfusun 876’sı iktisaden faal nüfusu oluştururken geriye kalan 596 kişinin herhangi bir işi bulunmamaktadır. Bu durumda bağımlılık oranı % 67.4’tür. Bu durumda bağımlılık oranı Türkiye ortalamasına yakındır. Türkiye genelinde olduğu gibi araştırma sahasında da işsizlik önemli bir sorundur.

2.5.3. Nüfusun Eğitim ve Kültür Durumu

Araştırma sahasında nüfusun eğitim ve öğretim faaliyetleri ile ilgili olarak en eski bilgiler Sivas Vilayet Salnamesi’nde yer almaktadır. Bu salnamelerden ilki olan 1875 yılı Sivas Vilayet Salnamesi’ndeki kayıtlara göre Alucra’da 4 medrese 41 sübyan mektebi bulunmaktadır. Sübyan mekteplerinin 1’i gayrimüslim, diğerleri Müslüman mektepleridir. Gayrimüslim mekteplerindeki öğrencilerin 5’i kız, 10’u erkek öğrencidir. Müslüman mekteplerindeki 350 öğrencinin 115’i kız, 235’i ise erkek öğrencidir. Bir sonraki salname olan 1884 yılında ise 4 gayrimüslim sübyan mektebinde 42’si kız, 128’i erkek 170 öğrencin olduğu kaydedilmiştir. Bu dönemde 25 Müslüman sübyan mektebinde ise 236’sı kız, 604’ü erkek 840 öğrenci eğitim görmektedir. Bu istatistikler, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde bile, eğitim öğretim faaliyetlerinin devam ettiğini ortaya koymaktadır (Tablo 2.10.).

Tablo 2.10. Alucra’da XIX. Yüzyılın Sonunda Öğrenci Sayısı. Müslüman Gayrimüslim Toplam Genel Yıllar Toplam Öğrenci Sayısı Öğrenci Sayısı Öğrenci Sayısı Toplam Erkek Kız Erkek Kız 1875104 115 235 350 5 10 15 365 1884105 236 604 840 42 128 170 1010

Kaynak: Sivas Vilayet Salnamelerinden Derlenmiştir.

104 Salname-i Vilayet-i Sivas, Sivas-1875, s. 122-123. 105 Salname-i Vilayet-i Sivas, Sivas-1884, s. 456.

85

Araştırma sahasında 2010 yılında 6 yaş üzerinde 2015 erkek, 2123 kadın olmak üzere toplam 4138 kişi bulunmaktadır. Bu yaş gurubu içerisinde okuma yazma bilen erkek sayısı 1898, kadın sayısı 1787 olup, toplamda 3685 kişi kadardır (Tablo 2.11.).

Tablo 2.11. Alucra’da (6 +yaş) Cinsiyete Göre Okuma-Yazma Durumu (2010). Okuma - Yazma Durumu Toplam Erkek Kadın Okuma - yazma bilmeyen 288 56 232 Okuma - yazma bilen 3685 1898 1787 Bilinmeyen 165 61 104 Toplam 4138 2015 2123 Kaynak: TÜİK Verilerinden Derlenmiştir.

Tablo 2.12. Alucra’da Cinsiyet ve Yaş Grubuna Göre Okuma -Yazma Durumu (2010). Yaş Okuma yazma Okuma Cinsiyet Bilinmeyen Toplam Grubu bilmeyen yazma bilen Erkek 6 283 12 301 6-13 Kadın 4 298 22 324 Erkek 157 157 14-17 Kadın 155 155 Erkek 277 1 278 18-21 Kadın 311 5 316 Erkek 103 3 106 22-24 Kadın 1 140 4 145 Erkek 159 10 169 25-29 Kadın 3 179 10 192 Erkek 1 143 5 149 30-34 Kadın 2 137 3 142 Erkek 2 163 168 35-39 Kadın 3 125 2 130 Erkek 1 119 4 124 40-44 Kadın 4 5 3 92 Erkek 119 2 121 45-49 Kadın 5 106 8 119 Erkek 93 5 98 50-54 Kadın 9 73 3 85 Erkek 1 83 3 87 55-59 Kadın 14 52 5 71 Erkek 3 59 2 64 60-64 Kadın 26 33 5 64 Erkek 42 140 1 193 65-+ Kadın 161 93 34 288 Toplam 288 3.685 165 4.138 Kaynak: TÜİK Verilerinden Derlenmiştir.

86

Alucra ilçe merkezinde 6 yaş gurubu üzerindeki erkek nüfusta okur-yazarlık oranı % 94.1 iken, kadın nüfusta % 84.1’dir. Türkiye’de ise 2010 yılında okur-yazar erkek oranı % 93.4, okur-yazar kadın nüfus oranı ise % 86.5’tir. Okur-yazar erkek nüfus oranı Türkiye ortalamasının üzerinde iken kadın nüfus oranı Türkiye ortalamasının biraz altındadır. Nitekim yaş gruplarına göre okuma yazma durumunu incelediğimizde okuma yazma bilmeyen toplam 228 kişinin % 70’ini 65 ve üzeri yaş gurubu nüfus oluşturmaktadır. Öyle ki 65 ve üzeri yaş gurubunda okuma yazma bilmeyenlerin 42’si erkek, 61’i kadındır. Kadınların eğitimde geri kalmasının nedeni geçmiş yıllarda kız çocuklarının okula gönderilmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu anlayış araştırma sahası için artık kalmamış olup, eğitim ve öğretim kadın erkek ayrımı olmaksızın devam etmektedir (Tablo 2.12.).

Alucra ilçe merkezinde 6 yaş üzeri nüfusu, bitirilen eğitim düzeyine göre incelendiğimizde, lise dengi mezunu olanlar % 26.7’lik bir oranla ilk sırada yer almaktadır. Okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyenler, % 19.2’lik oranla ikinci sırada yer alırken onu ilkokul mezunu olanlar, % 17.0’lık oranla izlemektedirler. En düşük bitirilen eğitim düzeyini ise yüksek lisans oluşturmaktadır. Ancak bu öğrenci geçişi üst eğitim kurumlarına doğru büyük oranda azalmaktadır. Lise ve dengi okul mezunlarının ilk sırada yer alması eğitim ve öğretim için iyi bir durumda sayılabilir. Çünkü Türkiye ortalaması, 6 yaş üzeri lise ve dengi okul mezunları % 17.1’lik oranla üçüncü sırada yer almaktadır. Türkiye’de 2010 yılında 6 yaş üzeri en fazla bitirilen eğitim düzeyini % 23.7 ile ilkokul mezunları oluştururken, ikinci sırada % 20.3 oranla okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyenler oluşturmaktadırlar (Tablo 2.13.).

Eğitim düzeyinde ilkokul mezunu olan hariç diğer tüm düzeylerde erkek mezunlar daha fazladır. Ancak oransal fark fazla değildir. Cinsiyet faktörü okuma yazma bilmeyen nüfus içinde daha belirgindir. Okuma yazma bilmeyenlerin % 2.7’si erkek iken, % 10.9’unu kadınlar oluşturur (Şekil 2.6.).

87

Tablo 2.13. Alucra İlçe Merkezi’nde (6+ Yaş) Nüfusun Cinsiyetine Göre Bitirilen Eğitim Düzeyi (2010).

Bitirilen Eğitim Düzeyi Erkek %’ si Kadın %’ si Toplam %’ si Okuma yazma bilmeyen 56 2.7 232 10.9 288 6.9

Okuma yazma bilen fakat 349 17.3 447 21.0 796 19.2 bir okul bitirmeyen

İlkokul mezunu 304 15.0 400 18.8 704 17.0 İlköğretim mezunu 309 15.3 282 13.2 591 14.2

Ortaokul veya dengi okul 163 8.0 69 3.2 232 5.6 mezunu

Lise veya dengi okul 618 30.0 488 23.0 1106 26.7 mezunu

Yüksekokul veya fakülte 141 7.0 92 4.3 233 5.6 mezunu

Yüksek lisans mezunu 14 0.6 9 0.4 23 0.5 Bilinmeyen 61 3.0 104 4.8 165 3.9 Toplam 2015 100 2123 100 4138 100

Kaynak: TÜİK Verilerinden Derlenmiştir.

Şekil 2.6. Alucra İlçe Merkezinde (6+ Yaş) Bitirilen Eğitim Düzeyi (2010).

88

Alucra ilçe merkezinde 2010-2011 eğitim öğretim yılı itibari ile biri yatılı olmak üzere 3 adet ilköğretim okulu, 1 anaokulu, 2 adet ortaöğretim, 1 adet M.Y.O., 1 öğretmen evi ve 1 adet de halk eğitim merkezi bulunmaktadır.

Alucra ilçe merkezinde 2010-2011 döneminde ilköğretimlerde toplam 753 öğrenci eğitim öğretim faaliyetlerine katılmıştır. Bu öğrencilerin % 54.4’ünü kız öğrenciler oluştururken % 45.6’sını erkek öğrenciler oluşturmaktadır. Bu durumda cinsiyet oranının kadınların lehine değiştiğini ve okullaşma üzerinde artık cinsiyet faktörünün etkili olmadığını göstermektedir. Derslik başına, 19 öğrenci, öğretmen başına 17 öğrenci düşmektedir. Be değerler istenilen düzeydedir. Alucra ilçe merkezinde ortaöğretim düzeyinde bir İmam Hatip Lisesi birde Çok Programlı Lise (Ç.P.L.) bulunmaktadır. Ç.P.L. bünyesinde muhasebe, mobilya ve genel lise bölümleri bulunmaktadır. Ortaöğretim kurumlarında toplam 394 öğrenci bulunmaktadır. Bu öğrencilerin % 62.7’si erkek, % 37.3’nü kız öğrenciler oluşturmaktadır. Cinsiyet farkı kız öğrenciler aleyhine oldukça fazladır. Ortaöğretim de derslik başına 16.4 öğrenci, öğretmen başına 18 öğrenci düşmektedir. Bu değerler yeterli olmasa da her geçen gün eğitim ve öğretimin sayı ve kalitesi artmaktadır (Tablo 2.14., Tablo 2.15.).

Tablo 2.14. Alucra İlçe Merkezinde Eğitim Kurumlarında Çalışan Öğretmen, Öğretim Üyesi ve Personel Sayısı (2010). Öğretmen- Eğitim Personel Toplam Okul Adı Öğretim Kademesi Sayısı Çalışan Üyesi Sayısı Kanuni 10 1 11 İlköğretim Fatih 21 2 23 Mehmet Akif Ersoy Y.İ.B.O 13 4 17 İlköğretim Toplamı 44 7 51 İmam Hatip Lisesi 10 2 12 Orta Öğretim Halis Akmen Çok Programlı 12 3 15 Lise Orta Öğretim Toplamı 22 5 27 Yüksek Okul Turan Bulutçu M.Y.O. 13 7 20 Genel Toplam 79 19 98 Kaynak: İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu

Müdürlüğü Verilerinden Derlenmiştir.

89

Alucra ilçe merkezinde Giresun Üniversitesi’ne bağlı M.Y.O. bulunmaktadır. Meslek yüksekokulu 2005-2006 öğretim yılında Merkez Cami arkasında geçici bir binada hizmet vermeye başlamış olup, 2009 yılının aralık ayında bugünkü asıl yerine taşınmıştır. M.Y.O. işletme, muhasebe ve vergi uygulamaları, bankacılık ve sigortacılık, halkla ilişkiler ve tanıtım büro yönetimi ve yönetici asistanlığı ve maliye olmak üzere 6 programda öğretim yapmaktadır. Yüksekokulun 2010-2011 eğitim-öğretim yılında 701 öğrencisi bulunmaktadır. Bu öğrencilerin % 57,3 (402 kişi) kız, % 42,7’si (299 kişi) erkek öğrencidir. Cinsiyet farkı kız öğrenciler lehine fazladır. Meslek yüksekokulunda derslik başına 54 öğrenci düşmektedir. 5 katlı yüksekokul binasında 24 derslik, 25 bilgisayarlı, 1 bilgisayar laboratuvarı, 1500 kitap kapasitesine sahip 1 kütüphane ve 250 m2 kulanım alanı bulunan bir öğrenci kantini bulunmaktadır ( Tablo 2.16., Fotoğraf 2.1.).

Tablo 2.15. Alucra İlçe Merkezi’nde Eğitim Kurumlarındaki Derslik Sayısı ve Öğrenci Dağılımı (2010). Erkek Kız Toplam Derslik Okul Adı Öğrenci %’ si Öğrenci %’ si Öğrenci %’ si Sayısı Sayısı Sayısı Sayısı Kanuni 9 82 9.2 79 8.2 161 8.7 İlköğretim Fatih 18 125 14.0 204 21.2 329 17.8 İlköğretim Mehmet Akif 12 136 15.2 127 13.2 263 14.2 Ersoy Y.İ.B.O. İmam Hatip 8 157 17.6 70 7.2 227 12.2 Lisesi Halis Akmen 16 90 10.1 77 8.0 167 9.0 Ç.P.L. Turan Bulutçu 21 299 33.6 402 41.9 701 37.9 M.Y.O. Toplam 84 889 100 959 100 1848 100

Kaynak: İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu

Müdürlüğü Verilerinden Derlenmiştir.

90

Fotoğraf 2.1. Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu.

Tablo 2.16. Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulunda Uygulanan Eğitim Programları ve Öğrenci Dağılımı ( 2011). Erkek Kız Toplam Program Öğrenci %’ si Öğrenci %’ si Öğrenci Sayısı Sayısı Sayısı Bankacılık ve 40 13.3 74 18.4 114 Sigortacılık Büro yönetimi 47 15.7 58 14.4 105 Büro yönetimi 8 2.6 4 0.9 12 (II. Öğretim) Halkla İlişkiler ve 41 13.7 64 15.9 105 Tanıtım İşletme Yönetimi 48 16.0 55 13.6 103 Muhasebe ve Vergi 51 17.0 56 13.9 107 Uygulamaları Maliye 45 15.0 57 14.1 102 Bankacılık ve Sigortacılık 19 6.3 34 8.4 53 (II. Öğretim) Toplam 299 100 402 100 701

Kaynak: Alucra Turan Bulutçu M.Y.O. Müdürlüğü Verilerinden Derlenmiştir.

91

Uygulanan eğitim programlarında, işletme ve muhasebe bölümlerinde öğrenci sayısı önceki yıllara göre önemli ölçüde azalmaktadır. Bu azalmanın temel nedeni, benzer okulların artık her ilde açılmış olmasıdır.

Aralık 2010’da özel bir şahsa ait bir bina kredi yurtlar tarafından kiralanarak kız öğrenci yurdu oluşturulmuştur. Yatak kapasitesi 220 olan bu yurt haricinde belediye ait bir binada (150 kapasiteli) erkek öğrenciler için, yine kredi yurtlar tarafından kiralanarak oluşturulmuştur. Kredi yurtlar haricinde bir özel yurt yapılmıştır. Yine ilçe merkezindeki oteller, pansiyon olarak da hizmet vermektedir. Öğrencilerin bir kısmı ise yeni yapılan TOKİ konutlarında kalmaktadırlar. Mevcut öğrenci sayısına göre barınma sorunu bulunmamaktadır (Fotoğraf 2.2., Fotoğraf 2.3.).

Fotoğraf 2.2. Yeni Yapılmış Bir Öğrenci Yurdu.

Alucra ilçe merkezinde öğrencilere hitap edecek soysal tesis azdır. Okul öğrencileri tarafından oluşturulan sinema günleri, tiyatro topluluğu, folklor ekibi, sportif faaliyetler, satranç ve masa tenisi turnuvaları ile bu açıklık giderilmeye çalışılmaktadır. Gelen öğrencilerin ekonomik gelir düzeyi oldukça düşüktür. İlk senesinde kazanıp gelen öğrenci sayısı azdır. Genelde lise bitiminden 3 ya da 4 sene sonra gelmektedirler.

92

Alucra’nın cazibe merkezi olmayışı nedeniyle, kayıt yaptırdıktan sonra eğitim almadan giden öğrenciler olmaktadır. Nitekim 2010-2011 eğitim öğretim yılında 701 kayıtlı öğrencinin 650’si okula devam etmektedir.

Fotoğraf 2.3. Alucra İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Öğretmen Evi.

Kasabada bir adet halk eğitim merkezi bulunmaktadır. Eğitim alanında okuma yazma kursları, bilgisayar kursu, arıcılık kursu ve kalorifer ateşçiliği gibi kursları organize etmektedir. Bu kurslara çoğu ilçe merkezinden olmak üzere, yakın köylerden katılım da olmaktadır. Nitekim 2009-2010 eğitim öğretim yılında 45 kurs düzenlenmiştir. 928 kişi bu kurlara katılmıştır. Bu katılımcıların 805’i kursu tamamlayarak belgelerini almışlardır. Ayrıca bir adet kütüphane bulunmaktadır. Halkın fazla ilgilenmediği bu kütüphaneden daha çok öğrenciler yararlanmaktadır.

Yine okul öncesi eğitim veren bir anaokulu bulunmaktadır. Anaokulunun 7 derslik sayısı, 5 öğretmeni ve 152 de öğrencisi bulunmaktadır. Derslik başına öğrenci sayısı 22 iken, öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 30’dur.

93

Araştırma sahasında sinema ve tiyatro salonu gibi sosyal tesisler bulunmamaktadır. İlçe merkezinde 2 adet gazete satışı yapan ticari merkez yer almaktadır. Kış sezonunda 170 gazete gelmekte ve bu gazetelerin 80-90 adedi satılmaktadır. Yaz döneminde ise 400 adet gazete gelmekte ve gazetelerin tamamı tükenmektedir. Araştırma sahasında 2 adet kırtasiye bulunmaktadır. Bu kırtasiyelerde kırtasiye türü ürün satışları ağırlıklı olmak üzere, ülkemizde düzenlenen sınav türlerine göre hazırlık kitapları satışı yapılmaktadır.

Dini hizmetler için 10 cami, 2 Kuran kursu bulunmaktadır. Her yıl temmuz ayının 3. haftası, Alucra Kalkınma ve Eğitim Vakfı tarafından organize edilen ekin festivali yapılmaktadır.

2.5.4. Aile Nüfus Büyüklüğü

“Aralarında akrabalık bulunsun veya bulunmasın aynı evde ya da evin bir bölümünde yaşayan aynı kazandan yemek yiyen, gelir ve giderlerini ayırmayan, o evin hizmet yönetimine katılan bir veya birkaç kişinin oluşturduğu topluluğa hane halkı denilmektedir”.106 Nüfus yapısında aile büyüklüğün fazla ya da az olmasında en önemli faktörler gelenekler ve ekonomik nedenlerdir.107 Araştırma sahasında, Alucra Entegre İlçe Hastanesi’nden temin ettiğimiz E.T.F. kayıtlarına göre, 2010 yılında hane sayısı 498, toplam nüfus ise 2174 kişi kadardır. Toplam nüfusu hane sayısına oranladığımızda ortalama aile büyüklüğü % 4.3’tür.

Alucra’da aile büyüklüğü Türkiye ortalamasına yakın bir değerde seyretmektedir. Aile büyüklüğün çok fazla olmadığı görülmektedir. Bunun en önemli nedenleri göç hareketleri nedeniyle ailelerin küçülmüş olması eğitim ve öğretim artması ve bunun paralelinde oluşan yeni sosyal ve kültürel anlayışta evlenen ailelerin fazla çocuk sahibi olmak istememelerinden kaynaklanmaktadır. Yine uzun yıllardan beri sürdürülen aile planlaması çalışmaları, doğum kontrolü uygulamalarının etkisi büyüktür.

106 Ali Özçağlar, Rüya Kasarcı, “Türkiye’de Hane Halkı Sayılarının Coğrafi Dağılışı ve Kır Kesimi Hane Halkı Sayısının Ekonomik Faaliyete Göre Ayrımı”. Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı: 5, 1996, s. 1. 107 Doğanay, s. 156.

94

Aile büyüklüğü en fazla Mesudiye Mahallesi’nde (5.1), en az ise (2.9) ile Topçam Mahallesi’ndedir. Aile büyüklüğü Yunus Emre Mahallesi’nde 3.6, Kemallı Mahallesi’nde 4.0, Karaağaç ve Babapınar Mahallelerinde ise 4.2’dir. En kalabalık aileler 7-9, en az nüfuslu aileler ise 1-3 arasında değişen ailelerden oluşmaktadır. Ailelerin çoğu genelde anne-baba ve çocuklardan oluşan çekirdek aile tipindedir. Aile sayısı az olanlar genelde kamuda çalışanlardır.

2.5.5. Çalışma Çağındaki Nüfusun Sektörel Dağılımı

Alucra ilçe merkezinde, 2010 yılında ev tespit fişleri (E.T.F.) kayıtlarına göre 15-64 yaş grubunda toplam 1472 kişi bulunmaktadır. Bu nüfusun % 60’ı iktisaden faal, % 40’ı ise faal olmayan nüfustur. Araştırma sahasının uzun yıllar göç vermesinin temel nedeni de sahada var olan yüksek orandaki işsizliktir.

Alucra ilçe merkezinde iktisaden faal olan nüfusun % 64.2’si (563 kişi) hizmet, % 20’si (174 kişi) tarım, % 15.8’i (139 kişi) sanayi sektöründe çalışmaktadır (Tablo 2.17., Şekil 2.7.).

Hizmet sektöründe çalışan 563 kişinin 385’i kamu kurumlarına ait işyerlerinde çalışmaktadır. Geri kalanlar ticari ve taşımacılık gibi diğer işyeri türlerinde çalışmaktadır. Bu sektörde çalışan nüfusun çoğunluğu erkek işgücünden oluşmaktadır. Hizmet sektöründe çalışanların çok olmasının nedeni yerel bir idari merkez olmasından dolayı kamu kurumlarının fazla olmasıdır.

Tablo 2.17. Alucra İlçe Merkezinde Nüfusun Sektörel Dağılımı (2010).

Fonksiyonlar Çalışan Nüfus %’si Hizmet Sektörü 563 64.2 Tarım Sektörü 174 20.0 Sanayi Sektörü 139 15.8 Toplam 876 100

Kaynak: Alucra Mal Müdürlüğü, Esnaf ve Sanatkârlar Odası İle Ziraat Odası Verilerinden Düzenlenmiştir.

95

Şekil 2.7. Alucra İlçe Merkezinde Nüfusun Sektörel Dağılımı (2010). Alucra’da çalışan nüfusun % 20’si tarım sektöründe çalışmaktadır. Ancak yalnızca tarım faaliyetiyle geçimini sağlayan aile sayısı azdır. Ailelerin önemli bir kısmı tarım yanında tarım dışı sektörlerde uğraşmaktadırlar.

Alucra kasabasında sanayide çalışan nüfusun oranı % 15.8’dir. Araştırma sahasında modern anlamda sanayi diyebileceğimiz tek yer plastik sanayidir. Yaz sezonunda 30-40 iş gücüyle çalışmaktadır. Diğer sanayi sektörü içine aldığımız işletmeler, atölye tipi sanayi özelliğindeki tamirhaneler, marangoz, mobilya, doğrama ve ekmek fırını gibi küçük işletmelerden oluşturmaktadır.

Araştırma sahasında iktisaden faal olan nüfusun sektörel dağılımında % 80’i tarım dışı sektörlerde çalışmaktadır. “Herhangi bir yerleşmede çalışan nüfusun % 50’den fazlası tarım dışı sektörlerde çalışıyorsa bu grup yerleşmeleri, kent saymak gerekir”.108 Yalnızca sektörel dağılımı dikkate aldığımızda Alucra ilçe merkezinin şehir statüsünde bir yerleşme olduğu kanaati oluşmamalıdır. Çünkü saha küçük bir kasaba özelliği taşımaktadır. Nitekim şehir ayrımında sektörel dağılım dışında nüfus ve fonksiyonel özellikleri de dikkate alarak bir değerlendirme yapmak daha gerçekçi sonuçlar ortaya koyar.

108 Doğanay, s. 411.

96

2.5.6. Nüfusun Beslenme ve Sağlık Durumu

“İnsanların yeme içme alışkanlıklarını, toprak ve iklimin neyin üretilmesine izin verdiği, ekonomik koşulların ve geleneklerin ne olduğu gibi faktörler belirlemektedir”. 109 Gelir düzeyi yüksek olan ailelerin temel besin maddelerine erişebilme imkânları daha kolaydır. Bu nedenle daha dengeli beslenme olanaklarına sahiptirler.

Alucra’da çalışan nüfusun önemli bir kısmını kamu kurumlarında çalışanlar oluşturmaktadırlar. Durumları genel olarak iyi sayılan bu grup, gıda maddelerini daha kolay satın alabilme olanaklarına sahiptirler.

Tarım ve hayvancılık faaliyetleriyle geçimini sağlayan ailelerin gelir düzeyi daha düşüktür. Nitekim hayvancılıkla uğraşan ailelerin etin pahalı olmasından dolayı et tüketimi yetersizdir. Süt, tereyağı, peynir yoğurt gibi proteinleri de istenilen düzeyde tüketmemektedir. Çünkü bu ürünlerin çoğunu geçimleri için satmaktadırlar.

Alucra ilçe merkezinde bir resmi sağlık kuruluşu hizmet vermektedir. Sağlık hizmetleri Alucra Entegre İlçe Hastanesi tarafından yürütülmektedir. Devlet hastanesi 1986 yılında hizmete açılmıştır. Ek bina 1992 yılında faaliyete geçmiştir. Araştırma sahasındaki devlet hastanesi 08.10.2007 tarih ve 9171 sayılı Sağlık Bakanlığı onayı ile İlçe Merkez Sağlık Ocağı ile birleştirilerek “Alucra Entegre İlçe Hastanesi “adını almıştır (Fotoğraf 2.4.).

Araştırma sahasındaki hastane, 20 yatak kapasiteli olmasına rağmen 50 fiili yatakla faaliyetini sürdürmektedir. Hastanenin norm kadrosu 58 kişidir. Hastanede sağlık bakanlığı personeli 47 kişi, şirket elemanı 26 olmak üzere 73 kişi görev yapmaktadır. Bu sağlık kurumunda 1 dâhiliye uzmanı, 1 diş hekimi, 3 pratisyen hekim, 9 hemşire, 6 ebe, 5 sağlık memuru, 5 acil tıp teknisyeni, 1 memur, 1 şoför, 1 anestezi tenkiyeni, 1 diş protez teknisyeni, 1 tıbbi sekreter, 5 laboratuvar teknikleri, 4 röntgen teknikleri, 3 hizmetli, temizlik şirketi elemanı olarak 22 kişi, hastane otomasyon bilgi sistemi şirketi elamanı 4 kişi olmak üzere toplam 73 kişi çalışmaktadır. Hastanede ayrıca diyaliz ünitesi mevcuttur. Acil polikliniği 24 saat hizmet vermektedir.

109 Tümertekin, Özgüç, İstanbul 2009, s. 242.

97

Fotoğraf 2.4. Alucra Devlet Hastanesi.

Alucra ve çevre köylerdeki hastalar ilk olarak bu hastaneye gelmekte, ayakta ya da yataklı tedavi uygulanmaktadır. Durumları daha ağır olan hastalar Giresun, Kelkit, Gümüşhane, Şebinkarahisar ve Erzincan’daki hastanelere sevk edilmektedir. Hastanede 2010 yılı itibariyle 45 800 muayene gerçekleşmiş olup 1085’i diğer hastanelere nakil edilmiştir. Doğal çevrenin etkisi ve yaşam koşullarına bağlı olarak en fazla solunum yolu hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları ve kronik hastalıklar görülmektedir. Hastanenin en önemli sorunu uzman doktor sayısının yetersiz olmasıdır. Bu nedenle hastanede klinik hizmetleri dışında ameliyat yapılmamaktadır. Aile hekimliğine 2010 yılında geçilmesiyle birlikte sağlık grup başkanlığı bünyesinde görev yapan 4 aile hekimi vardır. Hastane personeli genetik ve çevresel faktörlere bağlı olarak oluşan kanser ve diğer hastalıklar, sigaranın bırakılması gibi konularda okul ve kamu kurumlarında zaman zaman konferanslar verilmektedir. Araştırma sahasında bu resmi sağlık kurumu dışında 2 eczane ve 1 diş hekimi bulunmaktadır.

98

2.6. NÜFUS YOĞUNLUĞU

“Toprak ve nüfus sayısı arasındaki ilgi derecesini ortaya koyan en açık göstergelerden biri de nüfusun yoğunluklarıdır. Terim, belli bir coğrafi ünitede bulunan nüfus sayının, bu ünitenin yüzölçümü değerine oranlaması sonucunda elde edilen bir orantı değeridir”. 110 Nüfus yoğunlukları aritmetik, fizyolojik ve tarımsal nüfus yoğunluğu olarak üç şekilde incelenecektir.

2.6.1. Aritmetik Nüfus Yoğunluğu

“Aritmetik nüfus yoğunluğu en çok kullanılan yoğunluk ölçüsü olan nüfus yoğunluğu ya da aritmetik yoğunluk birim alan başına düşen nüfus miktarını veren bir ölçüdür”.111 Araştırma sahasının yüz ölçümü 24 km² olup, 2010 yılındaki nüfusu ise 4599 kişidir. Buna göre aritmetik nüfus yoğunluğu 191.6 km²/kişi kadardır. Bu yoğunluk değeri yüz ölçümü 1083 km², 2010 yılı nüfusu 9091 kişi olan Alucra ilçesi için hesaplandığında km²’ye 8 kişi düşmektedir. Belediye sınırları içindeki aritmetik nüfus yoğunluğu ilçenin tamamına göre daha fazladır. Bu durumun ortaya çıkmasının nedeni araştırma sahasının alanı ilçe toplam alanın 1/50’sini oluşturmasına rağmen nüfusu ilçe toplam nüfusunun yarısını (% 50.5) barındırmasından kaynaklanmaktadır (Tablo 2.18.).

Aritmetik yoğunluğun en fazla olduğu mahalle km²’ye 228.4 kişi ile Mesudiye Mahallesi’dir. Daha sonra km²’ye 85.5 kişi ile Yunus Emre Mahallesi gelmektedir. Aritmetik nüfus yoğunluğunun Mesudiye Mahallesi’nde yüksek çıkmasının nedeni nüfusun fazla olması ile yüz ölçümünün diğer mahallelere göre biraz daha az olmasıyla alakalıdır. Bu mahallede nüfusun kalabalık olmasının nedeni, ilk yerleşme çekirdeğinin bu mahallede oluşması ile ticari ve genel hizmet binalarının çoğunun burada toplanmasıdır.

Aritmetik nüfus genel bir bilgi vermekten öteye gidemez. 112 Çünkü arazi niteliğini hesaba katamadan nüfusun araziye eşit olarak dağılmış olduğu varsayılmıştır.

110 Doğanay, s. 202. 111 Tümertekin, Özgüç, İstanbul 1997 s. 310. 112 Tümertekin, Özgüç, İstanbul 1997, s. 310.

99

Oysa ürün getirmeyen arazi, çayır ve otlaklar ekilip dikilmeyen araziler tarım dışı alanlar olmalarına rağmen sanki bunlarda nüfuslanmış olarak kabul edilmektedir.113

Tablo 2.18. Alucra İlçe Merkezinde Mahallelerin Alanları, Nüfusları ve Nüfus Yoğunlukları (2010). Mahalle Alanı Nüfus Yoğunluğu Mahalle Adı Mahalle Nüfusu (km2) (km²/kişi) Mesudiye 3.80 1096 228.4 Yunus Emre 6.65 542 81.5 Karaağaç 4.00 149 37.2 Babapınar 2.10 89 42.3 (Parak) Kemallı 3.35 224 66.8 Topçam (Hanzar) 4.10 74 18.0 Toplam 24.00 2174 90.5

Kaynak: E.T.F. Kayıtlarından Elde Edilen Nüfus, Google Earth Programıyla Arazi

Üzerinde Alan Hesaplanarak Bu Sonuçlara Ulaşılmıştır.

2.6.2. Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu

Arazi ile nüfus arasındaki ilişkiyi gösteren bir başka nüfus yoğunluk birimi fizyolojik nüfus yoğunluğudur. “Aritmetik nüfus yoğunluk metodunun bu sakıncalarına karşılık” daha uygun sonuçlar veren fizyolojik nüfus yoğunluğu; ekilebilir veya ekilen toprakların yüz ölçümü tutarı, bölgenin nüfusuna oranlanarak hesaplanır”.114

Alucra ilçe merkezinde ekilebilir olan 14.22 km2’dir. Buna göre fizyolojik nüfus yoğunluğu 32.4 kişi kadardır. Araştırma sahasının fizyolojik nüfus yoğunluğu aritmetik nüfus yoğunluğundan fazla olmasının nedeni, toplam nüfusun sadece ekilebilir topraklara oranlanmasından kaynaklanmaktadır. Nitekim araştırma sahasının yüz ölçümü 24 km2 iken ekilebilir alanların yüz ölçümü 14.22 km2 olup toplam alanın % 59.2’ sini oluşturmaktadır. O halde tarıma elverişli araziler toplam alanın yarısından fazlasını oluşturmaktadır.

113 Doğanay, s. 202. 114 Doğanay, s. 207.

100

“Fizyolojik nüfus yoğunluğu, toprak ve nüfus ilişkileri bakımından aritmetik nüfus yoğunluğu metoduna göre, daha az yanıltıcıdır. Ancak bu metodunda kuşkusuz bazı sakıncalar vardır”. 115 En önemli sakıncası ise araştırma sahasındaki bütün ilçe merkezi nüfusunun tamamı tarımla uğraşıyormuş gibi varsayılarak hesapların yapılmasıdır.

2.6.3. Tarımsal Nüfus Yoğunluğu

Arazi ile nüfus arasındaki bağlantıyı gösteren bir başka nüfus yoğunluk birimi tarımsal nüfus yoğunluğudur. “Bu yoğunluk, tarım ve hayvancılıkla geçinen nüfusun, ekili alanlara bölünmesiyle elde edilir”. 116 Tarımsal nüfus yoğunluğu, tarım sektörü dışındaki nüfusu hariç tuttuğu için tarım alanları üzerindeki baskıların belirlenmesinde daha doğru bir hesaplama yapılmasını mümkün kılar. Tarımla uğraşan nüfus 2010 yılı itibariyle 174 kişidir. Tarım arazileri toplamı 14.22 km2’dir. Buna göre tarımsal nüfus yoğunluğu km2’de 12.2 kişidir. Araştırma sahasında tarımsal nüfusun yoğunluğunun az olmasının nedeni tarımsal nüfusun az olması ile alakalıdır.

Araştırma sahasındaki nüfus yoğunlukları hangi metot ile hesaplanırsa hesaplansın, elde edilen sonuçlar sadece tahmini anlamlar ifade eder. Çünkü her üç metodun da ortak noktası nüfusun araziye eşit dağıldığı varsayımından hareket etmesidir.117

115 Doğanay, s. 208. 116 Tümertekin, Özgüç, İstanbul 1997, s. 312. 117 Doğanay, s. 209.

101

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

YERLEŞME

3.1. ALUCRA’DA YERLEŞMENİN TARİHİ GELİŞİMİ

Araştırma sahasının yerleşme tarihi ile ilgili olarak daha önceki yıllarda bir çalışma yapılmamıştır. Yerleşme tarihinin incelenmesinde de yeterli kaynak bulunmamaktadır. Bu nedenle sahanın yerleşme tarihi Alucra’ya yakın çevrelerde cereyan eden tarihi gelişmelerle izah edilmeye çalışılacaktır.

Alucra ilçe merkezinin yerleşme tarihini ayrıntılı bir şekilde ortaya koyabilecek tek maddi kültür unsuru araştırma sahasının doğusunda yer alan İkizlertepeleri ile Virankale’deki tümülüslerdir.118 Sahadaki bu tümülüslerle ilgili olarak arkeolojik bir kazı yapılmamıştır. Ancak “Samsun Müze Müdürlüğü’nün 2007 yılında Dondortepe Tümülüsü’nde (Samsun) yaptığı çalışmalar neticesinde, mimari yapı tekniği açısından ilginç sonuçlara ulaşmıştır”. Yapım tekniği ele alındığında, Alucra ilçe merkezinde Sivritepe Tümülüs’ü, Dondortepe Tümülüs’ü (Samsun) ile benzer özellikler göstermektedir. “Sivritepe Tümülüs’ü, 3000 m’yi bulan dromos119 uzunluğu ile dromos üzerini kapatmak amacıyla 1000 cm uzunluğundaki tonoz kısmı ile benzer özelikte olması önemlidir”. Böylece, Alucra ilçe merkezinde bu yerleşmeler MÖ III. yüzyıl-MS. I. yüzyıl Helenistik Çağa ve Roma Çağı’na kadar gider.120

Alucra adının ne zaman ve kimler tarafından verildiği ile ilgili olarak kesin bir bilgiye ulaşılmamıştır. Nitekim bazı araştırmacılara göre Alucra adı, yörede çok bulunan Aluç (alıç) ağacından gelmiştir. Buraya “aluç bölgesi, aluç yeri” denmiş ve daha sonra buraya yerleşenler aluç adını vermişler, aluç adı da Alucra olmuştur.121 Kimi ise Alucra adının “el-ücra’dan” zamanla değişime uğrayarak bugünkü şeklini aldığını

118 Tümülüs: Latince bir sözcük olup (çoğulu tümüli), bir mezar ya da mezarlık içeren, toprak yığılarak oluşturulmuş tepeciklere verilen addır. Höyük ve kurgan (Orta-Asya'da) da denilen tümülüs yapma geleneğine sahip ulusların sayısı fazla değildir. Bunlara en çok Anadolu’da, Trakya’da, Orta Asya’da, Rusya’da ve Meksika’da rastlanır. (http://www.frmartuklu.net/tarihi-eserler-antikalar/76206-tumulus- nedir-nasil-olusur.html). 119 Dromos: Çeşitli kültürlerde, toprak altına ya da kayalara oyulmuş oda-mezarların önlerine eklenmiş kuyu biçimli küçük giriş bölümüne verilen ad. http://www.forumbbs.tr/arkeoloji-mitoloji/9617-dromos- nedir.html 120 Serdar Ünan, Samsun Dondortepe (Hacı İsmail) Tümülüsü, s. 5-8., Erişim Tarihi: 12 Mayıs 2011, http://www.masrop.com/edergi/dsy_edergi/I22411.pdf 121 www.alucra.biz, Erişim Tarihi: 03 Mart 2011, http://www.alucra.biz/content/view/156/247/

102

belirtmektedir.122 Bir görüş de, büyük tarihî yerleşme merkezlerinden köylere kadar birçok yerleşme merkezi adının Orta Asya veya İdil boylarından geldiğini ileri sürer. Buna göre Orta Asya’daki Alicur, Anadolu’da Alicura, Alicra, daha sonra da bugünkü söylendiği gibi Alucra olmuştur.123 Görüldüğü üzere yerleşme adının nereden geldiği ve kimler tarafından verildiği net bir şekilde belirlenemese de, fiziki coğrafya koşuları Alucra adının verilmesinde etkili olmuştur. Çünkü alıç ağacı, sahadaki antropojen bozkırlar arasında en sık rastladığımız ağaçlardan birisidir. Ayrıca Türk Dil Kurumu sözlüğünde ücra; “çok uçta, kenarda veya kıyıda köşede olan” anlamındadır. Bu bağlamda ana ulaşım yolların uzağında dağlık alanlar arasındaki sapa konumu Alucra adının oluşumunda etkili olmuştur.

Alucra’da yerleşme tarihi Anadolu’da hüküm sürmüş Hititlere kadar uzanmaktadır. Hitit kralı Murşili II (MÖ 1344-1306) döneminde Dukkamma (Şarki Karahisar), Aripsa (Giresun) gibi şehirlerin ilk kez Hitit ordusu tarafından işgal edildiği kayıtlıdır. Araştırma sahası 1200’lü yıllara kadar Hitit devleti egemenliği altında kalmıştır. Bu dönemde Gümüşhane ve Şebinkarahisar’ında arlarında bulunduğu bölge, Azzi ülkesi olarak anılmaktaydı. 124 Hititlerden sonra Kimmerler, İskitler, Persler, Romalılar ve Bizanslılar bölgede sırasıyla hâkimiyet kurmuşlardır.

Roma döneminde Anadolu’yu batı-doğu yönünde kat eden askeri yol, Colonia (Şebinkarahisar) üzerinden Şiran’a oradan da Kelkit istikametine devam etmek suretiyle Satala’da (Kelkit’in Sadak köyü) son bulmaktaydı.125 Araştırma sahasının Doğu Roma yolları üzerinde yer alması yerleşme tarihinde Roma döneminin etkili olduğunu göstermektedir. Roma İmparatorluğu döneminde önemli bir yerleşim merkezi olan Şebinkarahisar’dan bahsedilirken, Tarihçi Prokopios’ta şehrin MÖ I. yüzyılda Pont Devleti’nin yıkılışı sırasında Mithridates’i mağlup eden Pompeius tarafından tesis edildiği ve ismine Koloneia veya Coloneia (Şebinkarahisar) denildiği kaydedilen126

122 Orada Bir Yer Var Uzakta, Erişim Tarihi: 03 Mart 2011, http://www.alucra.com/index.php?option=com_content&view=article&id=2573:orada-bir-yer-var- uzakta-alucra-mi-el-ucra-mi&catid=1:son-haberler&Itemid=276 123 www.alucra.gen.tr, Erişim Tarihi: 03 Mart 2011, http://www.alucra.gen.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=20&Itemid=43 124 Bilgili, s. 18. 125 W. M Ramsay, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1960, s. 56. 126 Bilgili, s. 18,220.

103

arazi sınırlarının içinde Alucra’da yer almaktadır. Çalışma sahası Roma İmparatorluğu’nun kavimler göçüyle ikiye ayrılmasından sonra genel olarak Bizans hâkimiyetine kalmıştır.

Alucra’ya Türklerin ilk gelişleri oldukça eskidir. Doğu Karadeniz Bölümü milattan önceki dönemlerden itibaren bilinen ve yurt tutulan bir yöredir. Bilim çevrelerince Türk ya da Türklerle akraba olarak kabul edilen Orta Asyalı toplulukların MÖ VIII. yüzyılda bu sahaya göç etmesiyle, Doğu Karadeniz Bölümü’nde Türk varlığı ortaya çıkmıştır. Sırasıyla Kimmerler MÖ 695, İskitler MÖ 665 ve Kıpçaklar MÖ 336 bu sahaya göç etmeleriyle Doğu Karadeniz bölgesindeki Türk varlığı belirmiştir. Daha sonra bu topluluklar yöreye yerleşen diğer unsurlar arasında eriyip gittiği görülmektedir.127

Selçuklular döneminde, “Çağrı Bey’in 1018 keşif akını ile başlayan Oğuz göçü neticesinde Doğu Karadeniz Bölümü’nün siyasi ve etnik çehresi baştan sona değişmiştir.” 1054 de Tuğrul Bey’e bağlı kuvvetler Çoruh boylarından Samsun civarına kadar olan sahaya akınlar düzenlemiş dört yıl boyunca devam eden baskı sonucunda, 1058’de Şarki Karahisar Selçukluların eline geçmiştir”. 1071 Malazgirt zaferinden sonra ise Türkler Anadolu’nun pek çok yerine olduğu gibi Doğu Karadeniz Bölümü’nün de büyük kısmına yayılmıştır. Kırsal alanın önemli bir kısmı Türkmenlerin eline geçtiği gibi Bayburt ve Trabzon şehirlerinde Türk hâkimiyetine girmiştir.” Bu hâkimiyet uzun süreli olmamış Bizans’ın bölge valisi Theodore Gabras 1075’te şehri tekrar ele geçirdiği gibi batıda Sinop kadar uzanan sahil şeridi ile iç kesimlere Şarkî Karahisar’ı Türklerden geri almıştır ”.128

Araştırma sahasında içinde yer aldığı bu saha Osmanlı hâkimiyetine kadar Türk beylikleriyle, Trabzon Rum İmparatorluğu arasında el değiştirmiştir. Malazgirt savaşından sonra sahada sırasıyla Danişmentliler, Mengücekliler, Saltuklular, Türkiye Selçukluları, Eretnalılar, Kadı Burhanettin Ahmet, Mutahharten, Akkoyunlular ve Karakoyunlular bu bölgede hüküm sürmüşlerdir.129

127 İbrahim Tellioğlu, Doğu Karadeniz Bölgesinin Türk Yurdu Haline Gelmesi Hakkında Bir Değerlendirme, Erişim Tarihi: 12 Mayıs 2011, http://www.turkishstudies.net/sayilar/sayi4/tellioglu.pdf 128 Tellioğlu, s. 656. 129 Bilgili, s. 19.

104

Türk beylikleri döneminde Çepniler ve Kıpçaklar gibi Türk toplulukları ve Oğuz boyları bu sahayı yurt edinmeye başlayarak bölgenin bir Türk yurdu haline gelmesinde etkili olmuşlardır

Doğu seferine çıkan (1451-1481) Fatih Sultan Mehmet, Savaşı’nda Uzun Hasan idaresindeki Akkoyunluların hâkimiyetine son vermiştir. Osmanlı Devleti 1473’te Bayburt’u ve Şarki Karahisar’ı, 1481’de Kabasitas ailesinin elindeki Torul’u ele geçirmiştir.130 Böylece Alucra 1473 yılında Osmanlı hâkimiyetine dâhil olmuştur.

Osmanlı hâkimiyetinde Alucra 1520 (926) tarihli icmal tahrir defterlerinde yer alan kayıtlardan anlaşıldığına göre Karahisar-ı Şarki kazasının 6 nahiyesinde birisidir. Mufassal tahrir defterlerinde 1569 (977) Alucra, Erzurum Beylerbeyliği’ne bağlı Karahisar-ı Şarki kazasının Alucara, Kuvate ve Kuvase isimli 9 nahiyeden birisidir. Burada dikkati çeken bir nokta Alucara, Kuvate ve Kuvase isimli idari bilimlerin tek bir nahiye olarak zikredilmesidir. Osmanlı idari teşkilatında bir Kadı’nın idari ve kazai bölgesi olan kazalara tabii köyler bazen nahiyeler halinde gruplandırılabilir. Burada da görüldüğü gibi Alucara, Kuvate ve Kuvase idari teşkilat içerisinde bir nahiye olarak gruplandırılmıştır.131

Karahisar-ı Şarki livası 1856 yılında önce Trabzon eyaletine bağlandı. Bu dönemde Alucra yine Şarki Karahisar’a dâhildi. Alucra 1833 yılından sonra yapılan idari teşkilatta ise Amasya, Tokat ile birlikte Sivas Vilayeti’ne bağlanan ve sancak statüsünü devam ettiren Şebinkarahisar’ın 5 kazasından biridir. Cumhuriyetin ilanından bir müddet sonra, vilayet haline getirilen Karahisar-ı Şark-i vilayetinin bir kazası olan Alucra, 1933 yılında Şarki Karahisar vilayeti ile birlikte Giresun İli’ne bağlı bir ilçe merkezi haline getirilmiştir.132

Osmanlı dönemindeki 1569 yılı tahrir kayıtlarından anlaşıldığı üzere Alucra, Kuvate ve Kuvase nahiyesine tabi 43 köy mevcuttur. Bu köylerden Kemalluke (Kemallı), Parak (Babapınar), Hanzar (Topçam) ve Karatodari (Karaağaç) bugün Alucra ilçe merkezinin mahalleleridir. Ekip biçme hayvancılık ve arıcılık faaliyetlerinin

130 Tellioğlu, s. 661 131 Bilgili, s. 41,42. 132 Bilgili, s. 44.

105

yapıldığı bu köylerden Parak ve Hanzar’da birer değirmenin mevcut olduğu kayıtlıdır.133 Ayrıca o dönemde Alucra’da bir de boyahane bulunmaktadır.134

1880 yılındaki Sivas Vilayet Salnamesi’nde Alucra’nın yerleşme özellikleri hakkında önemli bilgiler verilmiştir. Alucra’da 4 medrese 41 ilk mektep 23 camii, 1 mescit, 15 dükkân ve 1 han bulunmaktadır. Köy yerleşmesinden oluşan ilçe nüfusu 291’i gayrimüslim olmak üzere 8768 kişidir. Alucra kazasının 1883 yılı salnamesine göre nahiyeleri şunlardır; Karabörk, Kemallı, Zil (Aktepe ),Mismilon (Gökçebel) Orak ve Noşdik’tir135 (Tablo 3.1.).

Tablo 3.1. Alucra’da XIX. Yüzyılın Sonunda Eğitim ve Dini Alanlar ile Dükkân ve Han Sayısı (1872-1882).

Yıllar Medrese İlk Mektep Cami Mescit Dükkân Han

1875 4 41 23 1 15 1 1876 4 41 23 1 15 1 1880 4 41 23 1 15 1 1882 4 41 23 1 15 1

Kaynak: Sivas Vilayet Salnamelerinden Düzenlenmiştir.

Şemsettin Sami Kamusu’l-Alam’da (1890), Alucra’dan şu şekilde bahsetmektedir; “Sivas Vilayeti’nin Şebinkarahisar Sancağı’nda ve sancağın doğu vilayetinde doğu cihadında bir kaza olup merkezi Karahisar’dan 7 saat mesafededir (yaya olarak). 1 hükümet konağıyla 1-2 han ve fırından ibarettir. Kaza 6 nahiye ve 40 köyden oluşup ahalisi 20 bin civarındadır. Bunların hemen tamamı Müslümandır. Kazada 40 cami, 1 mescit, 6 medrese ve 56 mektep mevcuttur. Arazisi oldukça verimli olup çok çeşitli hububat, sebze ve meyvelerin her çeşidi de yetiştirilir. Sanayi ürünleri aba ve kilimden ibarettir. Ormanları dahi çoktur. Kazada 1 demir madeni de bulunmaktadır. Kaza merkezinde her cumartesi günü Pazar kurulur. Her yılın 7

133 Bilgili, s. 99-110. 134 Bilgili, s. 200. 135 Salname-i Vilayet-i Sivas, Sivas 1883, s. 156.

106

Mayıs’ında da panayır açılmaktadır”. 136 Bu bilgilere bağlı olarak Alucra’da tarihi devirler boyunca yerleşmelerin varlığından söz edebiliriz.

I. Dünya Savaşı yıllarında işgale uğramamıştır. Alucra ilçe merkezinin doğusunda Rus birliklerine karşı bir cephe oluşturulmuştur. Mareşal Fevzi Çakmak komutanlığındaki cephenin karargâhı, Alucra’nın Çakmak Köyü’ndedir. Cumhuriyetin ilanından sonra idari yapıdaki değişmelere bağlı olarak Alucra ilçe statüsü kazanmıştır. Bugün Giresun iline bağlı bir ilçe olarak idari fonksiyonunu devam ettirmektedir. Alucra ilçe merkezinin nüfusu 2010 yılında 4599 olup, 6 mahallesi bulunmaktadır.

3.2. YERLEŞİM ALANININ YATAY YÖNDE GELİŞİMİ

Cumhuriyetin ilk dönemlerinden itibaren Alucra ilçe merkezinin ilk yerleşme nüvesi, eski Şebinkarahisar yolu olan Hürriyet Caddesi’nin, bugün merkezini oluşturan kesiminde (hükümet konağı- belediye çeşmesi) yer almaktadır. Yerleşmenin hala daha ayakta kalan en eski yapıları bu kesimde kalmaktadır. Yerleşmeler bu alanda yoğunlaşarak gelişme göstermiştir. Bu dönemde Karaçay Mahallesi, Mesudiye Mahallesi, Yeni Mahalle ve Tepe Mahallesi olarak dört mahalleden oluşmaktadır. Daha sonraları Hürriyet Caddesinin kuzey kesiminde Karaçay Mahallesi’nin adı Yunus Emre Mahallesi olarak değiştirilmiştir. Hürriyet Caddesi’nin güney kesiminde yer alan Tepe, Yeni ve Mesudiye mahalleleri tek bir ad altında Mesudiye Mahallesi olarak birleştirilmiştir. Alucra ilçesinde 1965 yılında Hanzar Köyü, 1973 ya da 1974 yılında ise Karaağaç Köyü belediye yönetime dâhil edilerek mahalle yapılmıştır. İlçe merkezine 2 km mesafedeki bu iki köy yerleşmesinin belediye sınırlarının içerisine alınmasıyla yerleşme dokusu bir anda genişlemiştir (Şekil 3.1. Fotoğraf 3.1.).

Özellikle 1980 yılında yerleşmenin büyük bir kısmı Hürriyet Caddesi çevresinde mezarlığın güneyi ile yolun Bağırsak Deresi’ne ulaştığı kesim arasında yoğunlaşmıştır. Bu dönemde İmam Hatip Lisesi, Yatılı Bölge Okulu ve Sağlık Ocağı gibi daha geniş alan gerektiren kamu kuruluşları, Bağırsak Deresi’nin batı kesimi ile yerleşim alanının doğusunda gelişme göstermiştir. Bu kesiminde özellikle Sağlık Ocağı’nın çevresinde

136 Şemsettin Sami, Kamusu’l-Alam II, İstanbul 1306, s. 1026.

107

Şekil 3.1. Alucra İlçe Merkezinde Mahalle Yerleşmelerinin Dağılımı.

Fotoğraf 3.1. Alucra Belediyesi Bahçesindeki Eski Bir Çeşme.

108

az sayıda konut gelişmesi olmuştur. Alucra’da 1982 yılında imar planının yapılmasıyla kuzeybatı ve batı kesiminde düz ve genişleme oranı daha yüksek araziler imara açılmıştır. Bu dönemde tarım faaliyetinin de giderek azalmasıyla bu alanda gelişme hızlanmıştır.137 (Şekil 3.2.).

Şekil 3.2. Alucra İlçe Merkezinde Yerleşim Alanlarının Yatay Yönde Gelişimi.

137 Barlas, s. 19.

109

Yunus Emre ve Mesudiye mahallelerinin oluşturduğu merkezi yerleşim alanın kuzeyinden bir yay çizerek geçen çevre yolunun (D 040 karayolu) yapımından sonra, Hürriyet Caddesi ile çevre yoluna doğru olan alanda yerleşmeler gelişme göstermiştir.

Alucra’da 1991 yılında Parak Köyü, 1994 yılında ise Kemallı Köyü belediye sınırları içerisine dahil edilmiştir. Böylece Parak (Babapınar) ve Kemallı mahallelerinin katılımıyla ilçe merkezindeki mahalle sayısı 6’ya ulaşmıştır. Merkezi mahallelere yaklaşık 2 km mesafedeki bu mahallerin katılımıyla yerleşme dokusu biraz daha dağınık bir yapı kazanmıştır.

Son on yıl içerisinde ilçe merkezinde Meslek Yüksek Okulu, TOKİ konutları ve öğrenci yurtlarının yapımıyla yerleşim alanı batı, kuzeybatı istikametine doğru yatay yönde gelişmiştir. Yerleşme nüvesini meydana getiren Mesudiye ve Yunus Emre mahalleri dışındaki yerleşme birimlerinin tamamı kırsal nitelikte olup, köy karakterini devam ettirmektedir. Merkezi mahalleler dışındaki bu yerleşmelerin hiçbirinde cami haricinde konut dışı sosyal tesislere rastlanmamaktadır.

3.3. YERLEŞME ŞEKİLLERİ

“Barınma ya da belirli bir faaliyeti sürdürme amacıyla bir saha üzerinde inşa edilmiş bir veya birden fazla konuttan oluşan ünitelere yerleşme denir”. 138 Yine “yerleşme, evler yahut daha geniş bir deyimle barınaklar ve bunların meydana getirdiği köy, kasaba ve şehirler yeryüzünde insan hayat faaliyetinin en karakteristik en göze çarpan olaylarıdır”. 139 “Yeryüzünde yerleşilmiş mekânın tümü fonksiyona göre kullanım alanları halinde örgütlenmiştir. Yerleşme de böyle bir fonksiyonel tür olarak konut ve mekânın örgütlenmesi ve dağılışıdır”.140

“Yerleşmenin şekli denince yerleşmeyi oluşturan meskenlerin arazi üzerinde dağılış biçimi düşünülmelidir. Yani kuşbakışı görünümü ile arazi üzerinde almış olduğu şekil akla gelmelidir”.141 Bu esasla yerleşme şeklini toplu dokulu yerleşmeler ve dağınık

138 Adem Başıbüyük, ”Yerleşme Coğrafyası”, (ed. Hakkı yazıcı, Mehmet Kürşat Koca), Genel Coğrafya, (ss. 218), Pegema Yayıncılık, Ankara 2007. 139 Ali Tanoğlu, Nüfus ve Yerleşme (Cilt 1), İstanbul Üniversitesi Yayınları No: 1183, Edebiyat Fakültesi Coğrafya Enstitüsü Yayınları, No: 45, İstanbul 1969, s. 211. 140 Tümertekin, Özgüç, İstanbul 2009, s. 361. 141 Soylu, s. 58.

110

dokulu yerleşmeler şeklinde gruplandırabiliriz. Yine yerleşmeleri kulanım süresine göre devamlı yerleşme tipleri ve geçici yerleşme tipleri diye iki ana grup altında toplayabiliriz. Son olarak yerleşmeleri kırsal ve kentsel yerleşmeler şeklinde bir ayırım yaparak incelemek mümkündür.

Yerleşme şekli bakımından Alucra ilçe merkezini, mahaller bazında tek tek ele aldığımızda, toplu dokulu bir yerleşmeden söz ederiz. Alucra ilçe merkezinin, merkezi kesimini oluşturan, çarşının da yer aldığı Mesudiye ve Yunus Emre mahalleleridir. Yerleşme, Berdiga Dağları ile Giresun Dağları arasındaki Alucra Düzü’nde, Bağırsak Deresi ile Berdiga Dağları’nın kuzey yamacı arasındaki düzlükte kurulmuştur. Bu alandaki yerleşimin ortasından geçen Hürriyet Caddesi, iki mahallenin sınırını oluşturmaktadır. Hürriyet Caddesi’nin güneyi ile Berdiga dağları arasında Mesudiye Mahallesi yer alır. Hürriyet Caddesi’nin kuzeyi, Bağırsak Deresi ve çevre yoluna doğru olan kesim ise Yunus Emre Mahallesi’ni oluşturmaktadır. Merkezi mahalleler 1430 m ile 1575 m’ler arasında değişen yükseltilerde konumlanmıştır. Yerleşik alanın büyük bir kısmı % 0-10 arası meyilde oldukça düz alanlarda yer almaktadır. Yerleşim alanın çevresinde bulunan yamaçlarda eğim oranları yükselmektedir. Nitekim merkezi mahallelerin sırtını yasladığı Berdiga Dağları, artan eğimle yerleşim alanının güneye doğru gelişimine doğal bir engel oluşturmaktadır. Mevcut yerleşik alan ve bu alanın kuzeyinde yer alan tüm araziler, düz ve eğim açısından yerleşime müsait arazilerdir.

Merkezi mahallelerde, Hürriyet Caddesi üzerindeki konutlar arasındaki mesafeler çok az, hatta bitişiktir. Bu alanda yoğun bir yerleşmenin ortaya çıkmasında yönetim merkezi ve ticari iş alanlarına yakın olma ve Hürriyet Caddesi’ndeki ulaşım olanağından yararlanma isteği etkili olmuştur. Yine, Bağırsak Deresi’nin varlığı, su kaynaklarından yararlanma olanağı, Hürriyet Caddesi’ndeki ulaşım olanakları gibi doğal ve beşeri faktörler toplu dokuda bir yerleşmenin ortaya çıkmasında etkili olmuştur.

Yerleşme şeklini, yerleşmelerin planlarına göre (yol boyu, hat boyu, yıldız, yuvarlak meydan) sınıflandırmak mümkündür. 142 Bu durumda merkezi mahalleri oluşturan Mesudiye ve Yunus Emre mahalleleri, başlangıçta Hürriyet Caddesi üzerinde

142 Bedriye Tolun Denker, Yerleşme Coğrafyası, İstanbul Üniversitesi Yayın No: 2275, Coğrafya Enstitüsü Yayın No: 93, İstanbul 1977, s. 180.

111

sıralanarak yol boyu yerleşme karakterinde, daha sonrada Bağırsak Deresi’nin iki yakası boyunca hat boyu yerleşme karakterinde büyüme sergilemiştir. Günümüzde ise kuzeyde yerleşim alanını bir yay şeklinde saran çevre yolu (D 040 karayolu) arasındaki alanda büyüme göstererek dairesel bir yerleşme planı oluşturacak şekilde büyümektedir.

Alucra ilçe merkezinin toplu dokudaki yerleşme şekli, 1965 yılında Hanzar Köyü’nün (Topçam Mahallesi), 1973 ya da 1974 yılında Karaağaç Köyü’nün, 1991’de Parak Köyü’nün (Babapınar Mahallesi) ve 1994 yılında Kemallı Köyü’nün (Kemallı Mahallesi) mahalle yapılarak belediye yönetim alanlarına dâhil edilmesiyle bozulmuştur. Her biri toplu dokudaki bu mahallelerle merkezi mahalleler arasında hâlâ daha bir bütünleşme gerçekleşememiştir. Topografik engellerden dolayı Hanzar Mahallesi ile bütünleşme zaten gerçekleşemeyecektir. Dolayısıyla Alucra ilçe merkezinin toplu dokudaki yerleşme şekli, merkezden çevreye doğru dağınık bir şekil almaktadır.

Karaağaç, Babapınar ve Kemallı mahalleleri, Alucra Düzlüğü’nün kuzeyinde, Giresun Dağları’nın güney yamacında kurulmuştur. Alucra Düzlüğü’nün kuzeyinde en batıdan doğuya doğru sırayla Karaağaç, Babapınar ve Kemallı Mahalleri sıralanır. Aralarında yaklaşık 2 km mesafe bulunan her bir mahallenin merkezi yönetim alanına uzaklığı da yine 2 km’dir. (Fotoğraf 3.2.).

Fotoğraf 3.2. Parak (Babapınar) Mahallesi’nden Bir Görünüm.

112

Karaağaç Mahallesi 1450-1500 m, Babapınar Mahallesi 1540-1590 m ve Kemallı Mahallesi 1550-1610 m yükselti değerleri arasında yer almaktadır. Su kaynakları, otlak alanları ve Alucra Düzlüğü’ndeki tarım alanlarının varlığı, kuruluş yerinin seçiminde etkili olmuştur. Kuruluş tarihi yüz yıllar öncesine dayanan bu mahalleler güvenlik ve su kaynaklarının etkisiyle yerleşme şekli toplu dokuludur. Bu özelliğini günümüzde de korumaktadırlar. Tapu tahrir defterindeki kayıtlara göre (1569) başlıca mahsulleri; arpa, buğday, keten, bostan ve baldır. Karaağaç Mahallesi’nde Gökkilise isminde bir mezra, 3 zemin 2 çayır ve bir çiftlik bulunmaktadır. Kemallı Mahallesi’nde bir zemin yer alırken Babapınar Mahallesi’nde 3 ay çalışan bir değirmen, 2 zemin ve 1 çayır yer almaktadır.143 Geçmişteki dönemde tarımsal alandaki üretim hacmini günümüzde göç olgusundan dolayı koruyamadığı görülmektedir. Nitekim günümüzde Babapınar Mahallesi’nde değirmen bulunmamaktadır.

Topçam Mahallesi, Berdiga Dağları üzerinde 1650-1750 m yükselti değerleri arasında bir düzlük içinde yer almaktadır. Yurtburun Tepe, Ahmet Dede Tepe ve Dikyol Tepe gibi yükseltilerle çevrilidir. Bu dağlar ormanlarla kaplıdır. Orman içinde yine düzlük alanlardaki tarım ve mera alanları ve su kaynaklarının varlığı güvenli bir yerde oluşu toplu bir yerleşme şeklinin oluşmasını sağlamıştır. Tapu tahrir defterindeki (1569) kayıtlardan anlaşıldığı üzere Topçam (Hanzar) Mahallesi’nde 1 değirmen mevcuttur. Arpa, buğday, keten ve bal başlıca mahsulleridir144 (Fotoğraf 3.3.).

Araştırma sahasındaki yerleşim alanlarını, yerleşme şekilleri itibariyle değerlendirildikten sonra, yerleşme tipi olarak devamlı yerleşme tipleri ve geçici yerleşme tipleri olarak inceleyebiliriz. İnsanlar bütün bir yıl sürekli olarak kullandıkları yerleşmeler devamlı yerleşmeleri oluştururken, yılın belli dönemlerinde kullanılan ve daha sonra terk ettikleri yerleşmeler ise geçici (dönemlik) yerleşme tiplerini oluşturmaktadır. Geçici yerleşme tiplerine yayla, kışlak, oba, kom, ağıl, çiftlik gibi yerleşmeleri de bu gruba örnek verebiliriz. Ayrıca dinlenme amacıyla kullanılan yazın kısa süreli kalınan tatil köylerini ve yazlıkları da bu gruba dâhil edebiliriz.

143 Bilgili, s. 99-102. 144 Bilgili, s. 108.

113

Fotoğraf 3.3. Hanzar Mahallesi’nden Bir Görünüm.

Araştırma sahasında geçici yerleşme tiplerine örnek gösterebileceğimiz bir yayla yerleşmesi bulunmaktadır. “Yayla, bütün bir köy halkını bazen köy sakinlerinden yalnız bir kısmını (kadın, çocuk ve çobanları) bazen de köyün yalnız çocuklarını içine alan” dağ ile ova tezadının oluşturduğu ve mevsimlerin ayarladığı ritmik hareketlerin, çoban- çiftçi veya çiftçi-çoban olarak adlandıra bileceğimiz yarı göçebelerin eğreti yerleşmeleridir”. 145 Yayla yerleşmesi Kemallı Mahallesi’nin kuzeydoğusundaki Zerzemi Uçurumu’nun ardındaki Mirium düzünde bulunmaktadır. Ortalama 1800 m yükseltideki yayla, ilçe merkezine 8-10 km mesafededir. Kemallı Mahallesi’nde iki aile buradaki otlaklardan yaylacılık yaparak faydalanmaktadır. Mayıs ayının ikinci haftasından itibaren çıkılan yaylada ağustos ayının sonuna doğru inilir. Ortalama üç ay gibi bir süre yaylada kalınmaktadır. Günlük ihtiyaçların Alucra’dan karşılanabildiği bir mesafede olduğundan aile reisi her zaman yaylada kalmamaktadır.

145 Tanoğlu, s. 257.

114

Küçükbaş hayvancılıkla uğraşan bu iki ailenin az sayıda da büyükbaş hayvanları mevcuttur. Yayla evleri iki üç odalı kerpiç meskenden ibarettir. Hayvanlar dışarıda yan duvarları olmayan ahşap çitlerle çevrili bir sac örtüsünün altında barındırılmaktadırlar.

Alucra’da mahalle yerleşmelerinin tamamı devamlı yerleşme tipindedir. Ancak devamlı oturulan bu yerleşmelerin bir kısmı kış sonunda büyük şehirlere yönelik göç nedeniyle terk edilmektedir. Boş kalan bu evler ilkbahar sonu ve yaz başlarında Alucra’ya geri dönen aileler tarafından yeniden kullanılmaktadır. Araştırma sahasında devamlı oturulan yerleşmelerin bir kısmı aynı zamanda yurdumuzun kıyı kesimlerinde daha çok rastladığımız tatil köyü ve yazlıklar gibi geçici yerleşmeler şeklinde de fonksiyon sunmaktadır.

Yerleşmeleri kırsal ve şehirsel yerleşmeler şeklinde iki grup halinde inceleyebiliriz. Ancak kırsal ve şehirsel alanların ayrımında kentin nerede başladığı ya da kırsal alanın nerede son bulduğu kesin kriterlere oturtulamamıştır. Bununla birlikte nüfus ve hâkim ekonomik fonksiyonlar dikkate alınarak kır ve kent ayrımına gidilmiştir.

17 Mart 1924 tarih 442 sayılı köy kanununa göre, nüfusu 2000’den az olan yurtlara köy, nüfusu 2000–20000 arasında olanlara kasaba, 20 000’den çok nüfusu olanlara da şehir denir.146 Emiroğlu’na göre bir yerin şehir özelliği kazanabilmesi için merkez nüfusu 10 000 kişiyi aşması gerekmektedir.147 Darkot, 3000 nüfus limitini esas almış nüfusu 3000–10 000 arasında olan yerleşmeleri kasaba 10 000 üzerinde olan yerleşmeleri ise şehir olarak nitelendirmiştir. 148 Doğanay, 10 000 nüfusu kesin bir belirleyici olmadığını ancak tarım dışı ekonomik fonksiyonların giderek belirgin durma gelmesi nüfusun bu limite oluşması ve onu aşması halinde mümkün olabilmektedir.149 Yücel, şehri köyden ayıran vasfın her iki iskân meskenine has fonksiyonları olduğunu; köyün başlıca ziraata dayanan yeknesak hayatına karşılık, şehrin fonksiyonları çeşitli ve

146 Köy Kanunu (1924), Kanun Numarası 442, Erişim Tarihi: 13 Mayıs 2011, http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.3.442&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearc h= 147 Mecdi Emiroğlu, “Türkiye Coğrafi Bölgelerine Göre Şehir Yerleşmeleri Şehir Nüfusu”, Ankara Üniversitesi Dil, Tarih-Coğrafya Fakültesi, Coğrafya Araştırma Dergisi, Sayı: 7, 1975, s. 127-128. 148 Besim Darkot, Türkiye İktisadi Coğrafyası (Genişletilmiş 3. Baskı), İstanbul Üniversitesi Yayın No: 1001, İktisat Fakültesi Yayın No: 139, İstanbul 1973, s. 59. 149 Doğanay, s. 247.

115

esas itibariyle endüstriyel, yaygın bir ticaret, kültürel, idari şekli ve turistik ve nihayet askeri150 olduğunu belirtmiştir.

“En geleneksel ayrım kırsal yerleşmelerde halkın geçimini doğrudan topraktan yani primer üretimle kazanmakta olmasına karşılık, şehirsel yerleşmelerdekilerin genellikle sekonder ve tersiyer faaliyetlerle uğraşmalarına göre yapılandır. Bu ayrım bile günümüzde yetersiz kalmıştır. Çünkü tarımın özellikle gelişmiş batı toplumlarında sürdürülen ticari biçimi artık kırsal yapıyı yansıtmaktan öteye geçmiş aynen sanayi turizm ve benzeri gibi insanların çağdaş uğraşlarından birisi haline gelmiştir; tarımla uğraşanlarda artık köylü değil şehirli yaşam tarzını sürdüren birer iş insanlarıdır”.151

O halde, Yücel’in de belirttiği gibi sahanın kendisine has fonksiyonları, kimliğini ortaya çıkaracaktır. Bizzat sahada yapılan gözlemlerle kır ve kent ayrımı yapmak daha isabetli olacaktır. Buna göre araştırma sahası olan Alucra 5000 nüfusun altında, kırsal yerleşme sınırı dışında, kentsel yerleşme geçiş alanında görülen152 küçük bir kasaba yerleşmesidir. Her ne kadar çalışanların sektörel dağılımı (% 64.2 hizmet,% 20.0 tarım,% 14.8 sanayi) şehir izlenimini uyandırsa da, fizyonomik ve yaşayış açısından şehirsel fonksiyonlara henüz kavuşamamıştır.

3.4. KONUTLAR

“Mesken denilince en basit kulübeden, şehirlerin en gelişmiş ev ve apartmanlarına kadar sadece ikametgâh olarak kullanılan yapılar değil, atölye, mağaza, okul, cami, kilise, tiyatro, sinema gibi ticari, sanayi, dini, askeri, kültürel veya eğlence ihtiyacını karşılamak üzere meydana getirilen bütün binalar kastedilmektedir”. 153 “İnsanların üçte birini uykuda olmak üzere, yaşamlarının büyük kısmını geçirdikleri barınak ihtiyaçları arasında en üst sırada yer alır”. 154 İnsanların arazi üzerinde oluşturdukları meskenler, gelenek görenek ve diğer psikolojik, etnik tarihin, ekonomik

150 Talip Yücel, “Türkiye’de Şehirleşme Hareketleri”, Türkiye Coğrafyası Dergisi, Sayı: 20, 1961, s. 41. 151 Tümertekin, Özgüç, İstanbul 2009, s. 363. 152 Besim Darkot, “Şehir Ayrımında Nüfus Sayısı ve Fonksiyon Kriterleri” İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, Sayı: 16, 1967, s. 7. 153 Denker, s. 59. 154 Tümertekin, Özgüç, İstanbul 2009, s. 364.

116

faktörlerinin yanında bölgeye göre değişen ve her bölgenin karakteristiğini yansıtan coğrafi faktörlerin etkisinde şekillenir.155

Araştırma sahasındaki meskenler coğrafi görünüm üzerinde oldukça dikkat çekicidir. Nitekim doğal çevrede bulunan taş, toprak ve ahşap malzemelerin inşaat malzemesi olarak kullanıldığı, iklimin yer şekillerinin, kültürün, gelir düzeyinin, hayat tarzının yapım şekli ve planı üzerinde etkili olduğu, doğal ve beşeri faktörlerin tesirinde inşa edilmiş çoğu yarım asrı devirmiş geleneksel meskenler, coğrafi görünüme hâkimdir. Birçok ticari iş yerlerine, kamu binalarına ve konutlara hizmet eden bu geleneksel binalar ile tuğla, demir, çimento gibi teknolojinin sunduğu malzemeler kullanılarak inşa edilmeye başlayan modern konutlar iç içe yer almaktadır. Son yıllarda kasabanın yatay yönde gelişmesine neden olan modern meskenler kasabanın gelişim yönüne bağlı olarak Yunus Emre Mahallesi’nin kuzey ve kuzeybatı kesimlerinde toplanma eğilimi göstermektedirler. Merkezi mahalleler dışındaki mahallelerde geleneksel konutlar hâkimdir. Geleneksel konutlar, artık modern meskenlerin inşa edilmesiyle, farklı görünüm sunmakta ve bu konutlarla, bir arada yer almaktadırlar. Bu doğrultuda kasabadaki meskenleri geleneksel konutlar ve modern konutlar olarak iki grupta inceleyebiliriz.

3.4.1. Geleneksel Konutlar

Alucra’da doğal çevreden temin edilen taşın, toprağın ve ahşabın fazla bir işleme tabi tutulmadan, doğrudan kullanılarak inşa edilmiş olan meskenler geleneksel meskenlerdir. Taş, toprak ve ahşabın farklı oranlarda kullanılarak inşa edilmiş meskenlerin çoğunda taş, yapının temelini oluşturmaktadır. Nitekim kasabanın güney kesimlerinde dar alanlarda rastladığımız bazalt, andezit inşaat malzemesi olarak taşın temin edilmesini kolaylaştırmıştır.

İnceleme alanındaki konutlar, inşaat malzemesi olarak taş, toprak ve ahşabın bir arada kullanılmasıyla oluşturulan cakatura tipindeki yapılardır. Alucra’da bu tarz yapılar dolma, örme yapılar şeklinde adlandırılmaktadır.

155 Tanoğlu, s. 214.

117

Bu tarz konutlar genellikle çevreden temin edilen taşların fazla bir işleme tabi tutulmadan, üst üste çamur harcı yardımı ile birleştirilmesiyle duvarlar oluşturulur. Zeminin taşla oluşturulduğu yapının köşelerine dikilen ahşap direklerin araları ağaç dalları ve çıtalarla örülerek evin iskeleti oluşturulur. Ahşap örgülerin arası taşlar ile saman, toprak karışımı çamurla doldurulur. Çatı ahşap malzeme ile yapıldıktan sonra sacla kaplanır. Evlerin dış duvarları çoğunlukla çamurla sıvanarak inşaat tamamlanır. Bu tarzdaki konutlar 2 veya 3 katlıdır (Fotoğraf 3.4.).

Fotoğraf 3.4. Alucra’da Sık Rastlanan Cakatura Bir Yapı.

Taş ve toprağın doğrudan mesken inşaatında kullanılmasıyla inşa edilen konut sayısı yok denecek kadar azdır. Bu tarz meskenlere ahır, samanlık gibi eklentilerde rastlanılmaktadır. Yine orman alanlarının bulunmasına rağmen yalnız ağacın kullanıldığı ahşap konutların sayısı da azdır. Ahşap konutlara Hürriyet Caddesi üzerinde birkaç yerde rastlamaktayız. Konak şeklindeki bu eski yapılar tarihi görünümü ile diğer konutlardan kolaylıkla ayırt edilebilmektedir. Bu meskenlerde de zemin yine taştır.

118

Alucra’da eğimli yamaçlarda yer alan konutların önemli bir kısmının zemini yamaca gömülü durumdadır. Bu nedenle kapı ve pencereler ön cephede yer almaktadır. Konutların yapım özellikleri üzerinde iklimin önemli derecede etkisi görülmektedir. Ortalama düşük sıcaklıklar yılın beş ayında sıfır derecenin altındadır. Yıllık amplitüd 19.9 °C gibi yüksek değerdedir. Bu nedenle etkili olan kış soğuklarından korunmak için dış duvarların kalınlığı bir metreye yaklaşır. Özellikle kış mevsiminde güneş ışınlarından daha fazla faydalanabilmek için evlerin kapısı ve pencereleri güneye bakan cephelerde yer almaktadır. Yine aynı nedenden dolayı pencereler küçük yapılmıştır. Ancak Berdiga Dağları’nın kuzey eteklerinde, Mesudiye Mahallesi’ndeki konutlar dağın gölgesinde kaldığından, güneş ışığından istenilen ölçüde faydalanamazlar. Soğuk havanın doğrudan girişini engellemek için giriş kapısının önünde hol adı verilen boşluktan sonra oda gibi evin iç bölümlerine geçilmektedir (Fotoğraf 3.5.).

Fotoğraf 3.5. Alucra İlçe Merkezinde Hürriyet Caddesi üzerinde Yer Alan Eski Konaklar

Araştırma sahasında kar yağışı ve karla örtülü gün sayısı fazladır. Bu nedenle meskenlerin çatıları eğimlidir. Çatı örtüsü olarak sac kullanılmaktadır. Eğimli sac çatı örtüsü, karın kısa sürede çatıdan uzaklaşmasını sağlayarak konut üzerindeki kar

119

basıncını kısa sürede yok etmektedir. Alucra’da meskenlerin tamamında örtü malzemesi olarak sac tercih edilmiştir. Sıcaklık farkının yüksek olduğu araştırma sahasında donma- çözülme nedeni ile ömrünün az olacağı kiremit örtü tercih edilmemiştir. Bu bağlamda yeni yapılan TOKİ konutlarında çatı örtüsü olarak sacın tercih edilmesi isabetli olmuştur. Konutların dış duvarları ve temeli, kar ve yağmur suyundan zarar görmemesi için saçak, dış duvarı geçecek şekilde yarım metre kadar uzatılmıştır.

Araştırma sahasındaki konutlardaki oda sayısı 3 ila 4 arasında değişmektedir. Ortalama hane sayısının 4.3 olduğunu dikkate aldığımızda oda sayısı ile nüfus arasındaki dengenin sağlandığı düşünülebilir. Ancak kış mevsiminin uzun olması ve soba ile ısıtılan bu konutlarda çoğunlukla sobanın olduğu odanın daha fazla kullanılması, yine yaz mevsiminde Alucra’ya dönen yazlıkçılarla artan hane sayısı, oda sayısı ile nüfus arasındaki dengeyi bozmaktadır (Şekil 3.3.).

Şekil 3.3. Alucra’da Geleneksel Tarzda İnşa Edilen Ahşap Bir Konak Planı.

120

Geleneksel konutların düzenleniş tarzında tarım ve hayvancılığın, alışkanlıkların gelenek ve göreneklerin etkisi belirgindir. Etrafı çalı, dal, kereste parçaları gibi kaba çitlerle çevrili olan konutların, bahçe kapısı da ustalık görmeden yapılmıştır (Şekil 3.4., Fotoğraf 3.6.). Alt katta girişte konut önünde geniş bir avlu bulunur. Ev ve eklentileri genelde bitişik olarak ve bir çatı altındadır. Bileşik konutun yaygın olması kış mevsiminin uzun olmasındandır. Bahçe kapısının girişinde yörede kesmüklük adı verilen bir eklentiyle karşılaşılır. Yan duvarları olmayan, üstü sac örtüsünden ibaret kesmüklük odun ve otun ıslanmaması için muhafaza edildiği, traktör ve tarım aletlerinin

Şekil 3.4. Alucra İlçe Merkezinde Geleneksel Tarzda İnşa Edilen Konut Planı.

121

Fotoğraf 3.6. Eski Tip Bir Konut ve Eklentileri.

çekildiği yerdir. Alt katta merek, mutfak, kiler, oda ve ahır yine yan yana yer alır. Ahırın üstü odunluktur. Tuvalet bahçe içinde ahırın karşısındadır. Üst kata dışarıdan bir merdivenle çıkılır. Girişte hayat, hol adı verilen kısımdan sağlı ve sollu birer odaya açılır. Odaların kenarlarında sedir adı verilen oturma yerleri bulunur. Köşede odaların birinde ahşaptan yapılmış yatakların konulduğu yüklük yer almaktadır. Banyo sedirin devamında bir köşededir. Oturulan odalar aynı zamanda yatak odası görevini de görmektedir. Mutfak alt katta killer ve ambarla aynı oda içerisinde bulunur.

3.4.2. Modern Konutlar

Günümüzde, teknolojik gelişmelerin yapı malzemelerine getirdiği yenilik ve çeşitler, ekonomik gelişmelere bağlı olarak satın alma gücünün artması, ulaşım olanaklarının da gelişmesiyle tuğla, demir ve çimentonun kullanılmasıyla inşa edilen konutlar modern meskenleri oluşturmaktadır. Modern meskenlerde beton kolonların arası tuğla kullanılarak yan duvarlar oluşturulmaktadır. Dış cephe kum çimento karışımı harç ile sıvanmaktadır. Demirinde kullanıldığı beton kolonlar kat sayısının artmasında

122

etkili olmuştur. Binaların dış duvarları ısı yalıtım teknikleri ile yapılmaya başlandığından fazla kalın olmamaktadır. Kapı ve pencereler, ahşabın yanında plastik doğrama ve çift cam pencere şeklindedir. Özellikle son yıllarda pencerelerde, plastik doğrama ısı yalıtımı gerekçesiyle fazlaca tercih edilmektedir. Çatı örtüsü olarak sac malzeme kullanılmaktadır. Kışın etkili olan kar yağışı, yüksek sıcaklık farkı, sacın tercih edilmesinde etkili olmuştur. Modern konutların düzenleniş tarzı güneşten daha fazla yararlanabilecek şekilde tasarlanmıştır. Bu konutların oda sayısı en az ikidir. Mutfak banyo ve tuvalet ev içinde ayrı bölümlerde yer alırlar. Modern meskenlerin her geçen gün arttığı araştırma sahasında, ülkemiz genelinde olduğu gibi, T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından, artan konut talebinin karşılanması için alt ve orta gelir grubuna yönelik yaptığı sosyal konutlar ilçe merkezinde Yunus Emre Mahallesi’nde yer almaktadır. Betonarme, kolon kiriş, perde beton ile yapılan dış cepheler, saten alçı kaplama, sıva ve plastik boya gibi modern inşaat malzemeleriyle tamamlanır. TOKİ olarak anılan bu konutların kapı girişinde antre onun devamında uzun bir koridor yer alır. Koridorun bir kenarında banyo ve tuvalet sıralanırken diğer kenarında mutfak, salon ve diğer odalar yer alır (Şekil 3.5., Fotoğraf 3.7.).

Şekil 3.5. Alucra İlçe Merkezinde Modern Tarzda (TOKİ) Bir Konut Planı.

123

Kentsel yerleşim alanlarının ayırt edici özelliklerden biri de çok katlı, modern, farklı mimari tarzda inşa edilmiş konutlardır. Ülkemizde şehirler dışındaki yerleşim alanlarında da inşa edilen TOKİ konutları araştırma sahasında diğer yerleşim alanlarından kolayca ayırt edilebilmektedir. Bu konutlar büyük arsalar içinde, adalar halinde okul, cami, park gibi sosyal donatılarla birlikte inşa edilmiştir. Kent mimarisinin özelliklerini taşıyan site şeklindeki bu konutlar, hiyerarşik yayılmayla, kasabadaki kültürel coğrafi görünümde etkili olmaktadır.

Araştırma sahasında geleneksel tarzda inşa edilmiş konutların artık terk edilmeye başladığını, konutların modern inşaat malzemeleri kullanılarak inşa edildiği görülmektedir Eski yapıların önemli bir kısmı da tadilata girerek, modern inşaat teknikleriyle yeniden dizayn edilmektedir. Sonuç olarak, coğrafi görünüme egemen olan geleneksel konutlar, bu üstünlüğünü yavaş yavaş yitirmeye başladığı dikkat çekmektedir.

Fotoğraf 3.7. TOKİ Konutlarından Bir Görünüm.

124

3.5. ALUCRA İLÇE MERKEZİNDE ARAZİ KULLANILIŞI VE YERLEŞMENİN GENEL FONKSİYONLARI

“Herhangi bir yerleşmenin oluşmasını ve bugün varlığını sürdürmesini sağlayan ekonomik sosyal ve kültürel amaçlı güçler (kuvvet veya faktörler) o yerleşmenin fonksiyonları olarak tanımlanır”. 156 Fonksiyon, “zaman içinde akıp giden faaliyetler veya yapılan işlerdir”. 157 “Yoğunlaşmış, tarımsal olmayan insan yerleşmeleri olan şehirler; aralarında idari, dinsel, ticari, sınai, toptancılık ve perakendecilik, ulaşım ve iletişim, eğlence, eğitim ve korunma hizmetleri de olan çok çeşitli hizmetler sunarlar”.158 Bu olanaklarıyla merkezi bir özellik kazanarak, yakın çevresinden başlayıp daha geniş alanlara hizmet sunabilen yerleşmelerdir.

Alucra’nın, ilçe merkezi olması nedeniyle yönetim fonksiyonun bulunması ve ona bağlı olarak bazı kamu kurumlarının yer alması işbölümünü genişletmiş, hizmet alanını güçlendirmiştir. Ancak ticari faaliyetler açısından fazla bir gelişme gösterememesi ve sanayinin gelişmemiş olması nedeniyle büyüyememiştir. Yönetim, eğitim, sağlık, ticaret gibi fonksiyonların hemen hemen tek bir cadde üzerinde toplandığı ilçe merkezinin, çevresindeki kırsal yerleşmelerde yaşayanlara hitap eden, dar bir hizmet alanı vardır. Cumhuriyet döneminden günümüze kadar mekânsal bakımdan da büyük bir değişme gösteremeyen Alucra’da yer alan konutlar yapı malzemesi ve konfor durumu bakımından şehir görünümünden oldukça uzaktır. Bu özellikleriyle küçük bir kasaba olan Alucra ilçe merkezinde fonksiyonel arazi kullanılışının tespitinde, 2001 yılında hazırlanan imar planı esas alınmıştır. “İmar planındaki harita toplam alanı 753.20 hektardır. Bu alan içinde boş alanlar (ifrazlı, ifrazsız) dâhil edildiğinde yerleşik olan 134.71 hektar olur”.159

Alucra’da yerleşme alanı, merkez Hürriyet Caddesi üzerinde eski dokular civarında yoğunlaşmıştır. Yerleşmenin yoğunlaştığı alanlar Hürriyet Caddesi ve Bağırsak Deresi’dir. Batıdaki yamaç etekleri ile karayolu arasında gelişen ilk yerleşim daha sonra lineer formunu koruyarak dereye doğru akmıştır. Derenin doğu ve batı

156 Doğanay, s. 21. 157 Hilmi Karaboran, “Şehir Coğrafyası ve Şehirsel Fonksiyonlar”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 1, 1989, s. 87. 158 Tümertekin, Özgüç, İstanbul 1997, s. 378. 159 Barlas, s. 64.

125

yakasında seyrek ve dağınık yerleşmeler halindeki gelişmeler, günümüzde çevre yolu ile yerleşim alanları arasında kalan kuzey, kuzeybatı yönlü boş alanlara yönelmiştir (Tablo 3.2.).

Tablo 3.2. Alucra İlçe Merkezinde Fonksiyon Alanlarının Dağılımı (2011).

Arazi Kullanılışı Alan (ha) %’ si Oturma Alanları 41.02 52 Yönetim Alanları 7.16 9 Eğitim ve Kültür 8.11 10.2 alanları İş ve Ticaret Alanları 1.50 1.9 Sağlık Alanları 0.64 0.8 Sanayi Alanları 0.68 0.9 Yeşil Alanlar 0.32 0.4 Mezarlıklar 1.19 1.5 Yollar 15.86 20.1 Dini Tesisler 0.15 0.1 Spor Alanları 2.24 2.8 Toplam 78.87 100

Kaynak: Alucra İmar Planı ve Araştırma Değerlendirme Raporu’ndan Derlenmiştir.

3.5.1. Oturma Alanları

Alucra ilçe merkezi, Mesudiye, Yunus Emre, Topçam (Hanzar), Karaağaç, Babapınar (Parak) ve Kemallı adında toplam 6 mahalleden oluşmaktadır. Yerleşme alanın merkezi Mesudiye ve Yunus Emre mahalleleri’dir. Diğer 4 mahalle belediye idari sınırlarının genişletilmesiyle oluşturulmuştur. Merkezi mahalleler dışındaki bu mahallelerin yerleşme tarihi Alucra kadar eskidir. Cami dışında sosyal tesislerin olmadığı (kahvehane, bakkal, manav gibi) bu mahalleler, oturma alanları ve eklentilerinden oluşur. Yunus Emre ve Mesudiye mahalleleri merkezi mahalleri oluşturmaktadır. Eski Şiran-Şebinkarahisar karayolu olan Hürriyet Caddesi 2 mahalle arasında sınır oluşturmaktadır. Yolun kuzeyi Yunus Emre, güneyi ise Mesudiye

126

mahallesidir. Yerleşmede oturma alanları 41.02 ha’lık alan teşkil etmektedir. Toplam alan içindeki oranı % 52’dir.

Mesudiye Mahallesi’nde, kasabanın ilk nüvesini oluşturan Hürriyet Caddesi üzerindeki oturma alanlarında yapılaşma oldukça düzensizdir. Bu alanda konutlar oldukça sıkışıktır. Mahallelerin güzeyinde yer alan Berdiga Dağları bu yönde gelişmeye engel olduğundan, dağın doğu batı etekleri boyunca, cadde üzerinde doğrusal bir büyüme sergileyen mahallelerdeki konutlar plansız nizamdan sıyrılmaktadır. Yunus Emre Mahallesi’nde de yerleşme çekirdeğini oluşturan alanda konutlar sıkışıktır. Kuzeye doğru büyüme gösteren alanlarda yine yapılaşma düzensizdir. Bunun nedeni, herkesin kendi parselinde istediği konuma evini yapmış olmasıdır.

Merkezi mahallelerdeki konutların kat sayısı Hürriyet Caddesi üzerinde yoğunlaşmıştır. Yerleşme tamamında 2 katlı konutlar, oran olarak ilk sırada yer almaktadır. Her iki mahallede de yeni yapılan konutlar genelde çok katlı olarak yapılmaktadır. Yeni yapılan konutlar, TOKİ konutları dışında toplu halde olmaktan ziyade, doku içine yayılmıştır.

Tüm konutlarda banyo mutfak, tuvalet, su ve elektrik bulunmaktadır. Konutlar genelde geniş ve konforludur. Kış mevsiminde iklim şartlarının oldukça sert geçmesi nedeniyle tüm mekânlar konutun içine toplanmıştır. Konutlardaki ortalama oda sayısı 4 kadardır.

3.5.2. İş ve Ticaret Alanları

Alucra ilçe merkezindeki iş ve ticaret alanları, Mesudiye ve Yunus Emre mahallelerinin Hürriyet Caddesi üzerinde, Hükümet konağı ve merkez cami arasındaki çarşı merkezinde yoğunluk kazanmıştır. Ticari alanlar caddenin iki kenarı boyunca sıralanmaktadır. Ticari alanlar Hürriyet Caddesine açılan ara yollarda da yer almaktadır. Ancak ana caddeden uzaklaştıkça azalan ticari yoğunluk 50-100 metre mesafeden sonra ortadan kalkmaktadır.

Yerleşim alanı içerisinde ticari alanlar 1.50 ha’lık bir alan oluşturmaktadır. Toptan ve perakende ticaretin ağırlıklı olduğu ticari alanlar eski doku içinde oldukça sıkışıktır. Toptan ticaret, gıda maddeleri satışı, büro hizmetleri, eğlence ve konaklama,

127

banka gibi ticari alanlar yanında hükümet konağı ve diğer idari kurumlarında yer aldığı bu alan yaya ve trafiğin en yoğun olduğu kesimi oluşturmaktadır.

Arsa fiyatlarının en fazla olduğu bu kesimde ticaretteki tüm kullanılışlar Hürriyet Caddesi üzerindeki binaların zemin katında yer almaktadır. Üst katlardaki az olan kullanılışlarda daha ziyade, büro hizmetleri ile eğlence ve konaklama hizmetleri olarak değerlendirilmektedir. Çarşı merkezi dışındaki iş yerlerinin yoğunluk kazandığı ikinci nüve, kasabanın doğu girişinde, küçük sanayi sitesinde yer almaktadır.

Ticari alanların yaklaşık % 20’sini boş dükkân ve depolar oluşturmaktadır. Bunun en önemli nedeni kış mevsiminde kasaba nüfusunun göç nedeniyle azalmasına bağlı olarak ticari alanlardaki iş hacminin önemli oranda düşmesidir (Fotoğraf 3.8.).

Fotoğraf 3.8. Hürriyet Caddesi üzerinde Sıralanmış İş Yerleri.

Araştırma sahasında 178 adet ticari iş yeri bulunmaktadır. Ticari iş yeri türleri içerisinde en fazla taşımacılık sektörü yer almaktadır. Köy yerleşmeleri için önemli ve en yakın ticari merkez olan Alucra’ya günübirlik gidiş ve gelişler, ilçe merkezinden

128

çevre ilçe ve il yerleşmelerine olan ulaşım ihtiyaçlarının karşılanması sayıca ulaşım sektörünün artmasına neden olmuştur. Ulaşım sektöründe çalışanların sayısının fazla oluşu yerel bir merkez olan Alucra’da yönetim alanları içerisinde yaşayan nüfusun ihtiyaçlarının tamamını karşılayamadığının da bir göstergesidir. Bu durum kasaba özelliğini tescillemektedir. Bu olumsuz durum ulaşım sektöründe çalışanlar için sayıca artmasını sağlayarak kendi içinde ise iş hacmini artırmaktadır (Şekil 3.6.).

Şekil 3.6. Alucra İlçe Merkezinde Fonksiyonel Arazi Kullanılışı Haritası (2011).

Ticari iş yeri türleri içerisinde bakkal, manav, market, lokanta sayıca fazladır. Hem ilçe merkezinin hem de köylerin en büyük ticari alanı olduğundan perakende

129

ticaretin gelişmesinde etkili olmuştur. Ticari iş yerleri yerel ihtiyacı karşılayacak büyüklüktedir. Kasabada büyük bir alışveriş merkezi bulunmamaktadır. Mevcut ticari alanlar istenilen kalite ve standartta değildir.

Araştırma sahasındaki bu ticari işletmeler dışında haftanın cumartesi günleri kurulan halk pazarı ilçe merkezine ticari açıdan bir canlılık kazandırmaktadır.

3.5.3. Yönetim Alanları

Alucra kasabası, idari açıdan ilçe merkezi durumundadır. Yönetim merkezi olmasına bağlı olarak kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalar bulunmaktadır. Yönetim alanları 7.16 ha’lık bir alan kaplamaktadır. Kamu kurumlarının birçoğu çarşı merkezindeki hükümet konağı ile özel idare binasında bir arada yer almaktadır. Diğer kamu kuruluşları Hürriyet Caddesi üzerinde belirli mesafelerle sıralanmaktadır.

Kaymakamlığın yer aldığı hükümet konağı binasında adliye teşkilatı ve Mal Müdürlüğü, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, Köylere Hizmet Götürme Birliği gibi kurumlarda yer alır. Nüfus Müdürlüğü, Özel İdare Müdürlüğü, Müftülük, TEDAŞ İşletme Baş Mühendisliği, Özel İdare hizmet binasında bulunmaktadır. İlçe Tarım Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Jandarma Komutanlığı, Askerlik Şubesi, Orman İşletme Müdürlüğü, P.T.T. Müdürlüğü, Telekom İşletme Şefliği, İlçe Emniyet Amirliği çoğu Hürriyet Caddesi üzerinde sıralanmaktadır. Bu alanlar dışında, kamuya ait lojman alanları, orman işletme deposu, belediye hizmet tesisleri (mezbaha, itfaiye) gibi kuruluşlarda yer almaktadır.

Sivas Vilayet Salnamesinden (1871) anlaşıldığı üzere, Alucra kaza olarak yeniden teşkil edilmiş ve belediye kurulmuştur. Alucra’ya kaymakam olarak İsmail Efendi tayin edilmesine rağmen ona yardım edecek memurlar atanmamıştır. Ertesi yıl memurlar atanmıştır. Alucra’da idare ve belediye meclisi oluşturulmuştur. Sivas Vilayet Salnamesi’nde (1875) belediye meclisinin olmadığı görülmektedir. Dönemin gelişmelerine bağlı olarak 1886-1887 yılında Belediye Meclisi ve zabıta dairesi yeniden oluşturulmuştur. Bir asırdan daha fazla bir sürede devam eden yönetim fonksiyonunu halen sürdürmektedir. Alucra idari olarak 1876 yılına kadar Mindeval ve Kuvate adında iki nahiye olarak idare edilmiştir. Bu tarihten sonra Şebinkarahisar’a bağlı bir ilçe

130

olmuştur. İlçe merkezi Karabörk, Kemallı ve Koman köylerinde zaman zaman yer değiştirdikten sonra şimdiki yerine yerleşmiştir. Alucra, 1933 yılında Şebinkarahisar’la birlikte Giresun İli’nin bir ilçesi olmuştur (Fotoğraf 3.9.).

Fotoğraf 3.9. Alucra Hükümet Konağı’ndan Bir Görünüm.

Araştırma sahası bir ilçe merkezi olması sebebiyle 38 köyün yönetim merkezidir. Ancak 1990 yılında Çamoluk Beldesi’nin ilçe yapılmasına bağlı olarak idari bakımdan fonksiyonel etki bölgesi daralmıştır. Günümüzde yönetim bölgesi dâhilindeki yüz ölçümü 1083 km²’ dir. Bu sınırlar dâhilinde 38 köyün yönetim merkezi olan Alucra ilçesinin, 2010 yılındaki nüfusu 9091’dir. Bu nüfusun 4492’si ilçe merkezi dışındaki köy yerleşmelerinde yaşamaktadır. Alucra’nın yönetim fonksiyonlarına en uzakta kalan köyler Güllüce (37 km) ve Çakrak’tır (30 km).

Alucra ilçe merkezinde yönetim alanlarında istihdam edilen nüfus 337 kişidir. Çalışan bu grup daha çok ülke genelinde yapılan sınav sonucunda memur olarak atanan ya da tayin olarak gelen kesimdir. Alucra ilçe merkezine dışarıdan olan göçler idari yapılanmadan kaynaklanan resmi kurumların bulunması nedeniyledir.

131

3.5.4. Sanayi Alanları

Alucra ilçe merkezi sanayi faaliyetleri bakımından fazla gelişmemiştir. Kasabada küçük sanat olarak bilinen sobacı, demirci, ahşap doğrama, kaynakçı ve tamirhaneler küçük sanayi sitesinde yer almaktadır. Yerleşim alanının güneydoğusunda Hürriyet Caddesi kenarında yer alan bu küçük sanayi sitesi dışındaki küçük sanatlar, Hürriyet Caddesine çıkan ara yollarda, Belediye binasının güneyinde parçalar halinde dağınık bir doku sergilemektedirler (Fotoğraf 3.10., Şekil 3.7.).

Fotoğraf 3.10. Alucra’da Küçük Sanayi Sitesi.

Atölye tipi küçük işletmeler dışında modern anlamda fabrika diyebileceğimiz tek tesis plastik fabrikasıdır. Geri dönüşüm üzerine plastik imalat yapan bu fabrika kasabanın doğu girişinde çevre yolu üzerinde yer almaktadır. Çevre yolunun batı çıkışında Şebinkarahisar yolu üzerinde bir adet de beton ve taş kırma tesisi bulunmaktadır.

Plastik sanayisi dışındaki diğer işletmeler yerel ihtiyaçlara cevap verebilecek kapasitededir. Özelikle kış mevsiminde küçük sanayi sitesindeki işletmelerin büyük bir kısmı kapalı durumdadır. Bu durumda az sayıda kalan işletmelerin kasaba içindeki

132

nüfusun ihtiyaçlarını karşılamada yeterli olamayacağı gibi bu sektörle geçimini sağlayan insanlarında ekonomik yönden kâr imajlarının düşmesine neden olmaktadır.

Sanayi alanlarının yerleşme alanları içerisindeki payı 0.68 ha’dır. Atölye tipi sanayi tesis sayısı 58’dir. Bu tesislerde toplam çalışan sayısı 139 kişidir.

Şekil 3.7. Alucra İlçe Merkezinde Küçük Sanayi Sitesi’nin Planı.

3.5.5. Eğitim ve Kültür Alanları

Alucra ilçe merkezinde yerleşim alanları içerisinde eğitim ve kültür alanları 8.11 ha’lık bir alanda yer almaktadır. Eğitim kültür alanlarında çalışan sayısı 103’tür. Çalıma sahasında 2010-2011 eğitim öğretim yılında 6 okulda toplam 1848 öğrenci eğitim ve öğretim hizmeti almaktadır. Bir anaokulu, iki lise ve bir meslek yüksekokulu bulunmaktadır. Eğitim ve kültür alanları yerleşim alanının her tarafına dağılmış durumdadır. Bu durum yerleşik nüfusun kasabadaki eğitim alanlarına ulaşım açısından erişe bilirliğini kolaylaştırmıştır. İlçe merkezinde Mehmet Akif Ersoy Yatılı İlköğretim

133

Bölge Okulu’nda taşımalı eğitimle çevre köylerden öğrenciler gelmektedir. Liselerde pansiyon imkânlarının var olması eğitim olanaklarından faydalanmayı artırmaktadır.

Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu açıldıktan sonra öğrenci sayısının artması, özel ve devlet yurtlarının yapılması, Alucra’ya ekonomik açıdan bir canlılık kazandırmıştır.

Araştırma sahasında bir adet Halk Eğitim Merkezi yer almaktadır. Halk Eğitim Merkezi bünyesinde açılan Seviye Belirleme Sınavı (SBS), Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ve Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) gibi kurslar ile öğrenciler sınavlara hazırlanmaktadır. Ayrıca açılan okuma-yazma kursları ile mesleki-teknik ve sosyal- kültürel kurslar düzenlenmektedir.

3.5.6. Diğer Kullanım Alanları

Yeşil alanlar, mezarlıklar, askeri alanlar, sosyal tesisler, spor ve dini alanlar diğer kullanış alanlarını oluşturmaktadırlar. Yerleşim alanları içerisinde merkezde hükümet konağı arkasında bir park yer almaktadır. Bunun dışında 3 tane çocuk parkı bulunmaktadır. Yerleşik alan içerisindeki yeşil alanlar 0.32 ha’lık bir alanda yer almaktadır. Yaz mevsiminde tek gölgelik yeşil alanları oluşturan bu ağaçlık alanların düzenlenerek modern hale getirilmesi yaralı olacaktır.

Alucra’da merkezi mezarlık hastanenin doğu bitişiğinde Hürriyet Caddesi üzerinde yer almaktadır. 1.9 ha’lık bir alan kaplamaktadır. Merkeze oldukça yakın olan bu mezarlık yerleşim alanlarının bu alanda yapılmasıyla konut alanlarına çok yakın yerdedir (Fotoğraf 3.11.). Ayrıca belediye yönetim sınırlarına sonradan dahil edilmiş olan mahallelerin mezarlıkları bulunmaktadır.

Alucra’daki askeri alanlar Jandarma Komutanlığı ve Askerlik Şubesi’dir. Yerleşik alanın doğu çıkışındaki küçük sanayi sitesinin Hürriyet Caddesi üzerindeki kesiminde Askerlik Şubesi yer alır. Aynı caddenin batı çıkışına doğru ilçe hastanesinin karşısında Jandarma Komutanlığı yer almaktadır. Yerleşik alan içerisinde 0.90 ha’lık bir alan üzerindedir

134

Çalışma alanında sosyal tesis olarak Öğretmenevi, Halk Eğitim Merkezi ve Halk Kütüphanesi yer almaktadır. Yerleşik alan içindeki merkez mahallelerde 6 cami olmak üzere toplam 10 cami 2 Kur’an kursu yer almaktadır. Yerleşmede biri İl Özel İdaresi’ne bağlı olmak üzere 2 spor tesisi bulunmaktadır.

Fotoğraf 3.11. Alucra Merkez Mezarlığı.

135

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

EKONOMİK COĞRAFYA

4.1. GENEL BAKIŞ

“Ekonomik coğrafya, kısaca, insanların hayatlarını kazanma sırasında ürettiği mal ve hizmetlerin mekânsal bakımdan nasıl bir düzen gösterdiği ve bu düzenin nasıl açıklanacağının incelenmesi olarak tanımlanabilir”.160 Araştırma sahasındaki ekonomik coğrafya özelliklerini belirleyebilmek üretime konu olan mal ve hizmetleri sorgulamak, bunların hangi koşullarda hangi alanlarda, ne şekilde üretimin yapıldığını açıklamak için arazinin fiziksel özelliklerinin de ortaya konulması gerekir.

Alucra ilçe merkezindeki ekonomik faaliyetleri tarım, ticaret, sanayi, ulaşım ve turizm olarak beş grupta incelemek mümkündür. Bu faaliyetleri ayrıntılı olarak incelemeden önce araştırma sahasındaki arazinin bölünüşünü, arazinin özelliklerini ve araziden ne şekilde yararlanıldığını genel olarak açıklamakta fayda vardır.

4.2. ARAZİ KULLANIMI

Alucra ilçe merkezindeki belediye sınırlarında dâhilindeki arazi toplamı 24 km²’dir. Bu arazinin genel kullanılış özelliklerine geçmeden mevcut arazinin arazi kabiliyet özelikleri ortaya konulmaya çalışılacaktır.

Arazi kullanma kabiliyeti daha çok tarımsal amaçla yapılan bir yorumlama şeklidir.161 Kullanma kabiliyeti sekiz adettir. Toprak zarar ve sınıflandırılması I’den VIII’e doğru giderek artmaktadır. İlk dört kullanım kabiliyetindeki arazi, iyi bir toprak iradesi altında, yerine adapte olmuş kültür bitkileri ile orman, mera ve çayır bitkilerini iyi bir şekilde, yetiştirme yeteneğine sahiptir. Kullanma kabiliyeti V., VI. ve VII. sınıflar, adapte olmuş yerli bitkilerin yetişmesine elverişli iken,. V. ve VI. kullanım kabiliyetinde olanlar, toprak ve su koruma önlemleri alındığı takdirde bazı özel bitkilerde yetiştirilebilir. Özellikle VIII. kabiliyet gurubundaki arazilerde, çok etkin ve

160 Erol Tümertekin, Nazmiye Özgüç, Ekonomik Coğrafya, Çantay Kitabevi, İstanbul 2009, s. 110. 161 Demirci, Balaban, s. 14.

136

pahalı ıslah çalışmaları ile ürün alınabilse de mevcut piyasa koşularında elde edilecek ürün, yatırım harcamalarını karşılamaz.162 (Tablo 4.1., Şekil 4.1.).

Tablo. 4.1. Alucra İlçe Merkezinde Arazisinin Kullanılış Durumu (2011).

Kullanılış Şekli Arazi Yüzölçümü (km²) %'si

Ekili-dikili Alanlar 14.22 60

Çayır-mera Alanları 3.64 15

Orman-fundalık Alanlar 2.67 11

Tarım dışı Alanlar 2.53 10

Yerleşim Alanları 0.94 4 Toplam 24 100

Kaynak: Arazi Üzerinde Google Earth Programıyla Yapılan Ölçümler.

Şekil 4.1. Alucra İlçe Merkezinde Arazi Kullanılışının Dağılımı (2011).

Araştırma sahasında I. ve V. kullanım kabiliyetinde araziler bulunmamaktadır. Uygun işleme yöntemleriyle her türlü kültür bitkisinin yetiştirebileceği II. kullanım kabiliyetindeki araziler merkezi yerleşim alanının kuzeyinde Bağırsak Deresi ile onun

162 Demirci, Balaban, s. 14.

137

doğu kenarında yer almaktadır. Eğim değeri % 0-10 arasında olan çok az eğime sahip bu alandaki topraklar araştırma sahasındaki en önemli sulu tarım alanı içerisinde kalmaktadır. Burası tahıl dışında sebze ve meyve yetiştiriciliğinin en yoğun olduğu sahayı oluşturmaktadır. Alucra’da II. sınıf arazilere göre daha fazla sınırlandırmalara sahip III. kullanım kabiliyetindeki araziler yine kültür bitkilerinin tarıma alınabileceği arazilerdir. Araştırma sahasının doğu yönünden giriş yapan İnce Dere’nin güney kesimleriyle, yerleşim alanının güneydoğu yönündeki Bağırsak Deresi kenarındaki araziler III. kullanım kabiliyetindeki arazileri teşkil ederler. Bu araziye, II. sınıf araziler gibi, araştırma sahasında sulanabilen (yetersiz) tarım alanları içerisinde rastlanmaktadır. Çalışma alanındaki IV. kullanım kabiliyetindeki araziler, Alucra Düzlüğü’nde Bağırsak Deresi batısında, İnce Dere kuzeyindeki yerleşim alanı içinde olan sahada bulunmaktadır. Toprak verimliliğin düşük olduğu bu arazilerde kuru tarım tekniği uygulanmaktadır. Alucra’da VI. kullanım kabiliyetindeki araziler iki yerde görülmektedir. Merkezi yerleşim alanın doğusunda yer alan VI. kullanım kabiliyetindeki arazi nadaslı kuru tarım alanlarıdır. Hanzar Mahallesi’nin yer aldığı VI. kabiliyetteki araziler, kuru tarım alanları olarak değerlendirilir. Kültür bitkilerinin yetişmesine fazla olanak vermeyen, Hanzar Mahallesi’ndeki bu araziler, kuru tarım ve orman alanı olarak değerlendirilmektedir. Araştırma sahasının kuzey kesimindeki eğimli araziler ile güneyde Hanzar Mahallesi’nin doğu ve batısındaki VII. kullanım kabiliyetindeki araziler kültür bitkilerinin yetiştirilemediği alanlardır.

Bu araziler, orman fidanlığı ve fidanlık alanı olarak kullanırken, araştırma sahasının kuzeyindeki VII. kabiliyetteki araziler mera alanı olarak değerlendirilmektedir. Bitki örtüsünden hemen hemen tamamen yoksun çıplak kayalıklar VIII. kullanım kabiliyetindeki arazileri oluşturmaktadır. Merkezi yerleşim alanın güneyindeki dik yamaçlar ile Büyükmirium Tepe’nin doğu ve güney yamaçları çıplak kayalıklar olarak izlenmektedir (Harita 4.1.).

Araştırma sahasını kuzey ve güney yönünde iki parça halinde düşünürsek güneyde yer alan parça, tarımsal amaçla kullanmaya uygun olmayan VI ve daha üzeri kullanım kabiliyetindeki arazileri oluşturmaktadır.

Alucra ilçe merkezinde arazi kullanışı, tarım alanları, çayır ve mera alanları, orman alanları, yerleşim alanları ve kullanım dışı alanlar olarak gruplandırabiliriz.

138

Kaynak: Toprak Gübre ve Su Kaynakları Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Tarafından Hazırlanan Haritadan Düzenlenmiştir.

139

Mevcut arazi kullanımındaki en büyük payı % 60 ile tarım alanları almaktadır. Çayır ve mera alanları % 15’lik payla tarım alanını izlemektedir. Orman alanları % 11, kulanım dışı alanlar % 11, yerleşim alanları % 4’lük bir payla en sonda sıralanmaktadır.

Araştırma sahası sınırları içerisinde, tarım alanlarının miktarı 14.22 km²’dir. Tarım arazilerinin büyük bir kısmı Giresun Dağları güneyi ile Berdiga Dağları kuzeyi arasında kalan Alucra Düzlüğü’nde yer almaktadır. Arazi, Bağırsak ve İnce Dere kenarlarında sulanabilen alanların dışında, tamamen kuru tarım alanlarından oluşmaktadır. Genelde tarım arazileri üzerinde tahıl tarımı egemendir.

Araştırma sahasında hayvanların doğal olarak beslendiği çayır ve mera alanları 3.64 km²’lik bir alan kaplamaktadır. Çayır ve mera alanları araştırma sahasının kuzeyindeki dağlık alanlarda ve Mirium düzünde geniş alanlar oluşturmaktadır. Bu tip araziler yine yerleşim alanlarının kenarlarındaki yamaçlarda da yer almaktadır. Alucra Düzlüğü’nde yer alan ve ekilmeyen kuru tarım alanları mera alanı olarak değerlendirmektedir. Boş bırakılan tarlalar mera arazilerine dâhil edildiğinde mera alanlarının gerçek kullanım oranı daha da fazla olacaktır. Sahadaki doğal otlak alanları hayvancılığın yanı sıra arıcılık faaliyetleri için de büyük bir öneme sahiptir.

Çalışma alanında tarım dışı araziler 2.53 km²’lik bir alana yayılmıştır. Araştırma sahasında dağlık alanlardaki çok dik meyiller, akarsu kenarlarındaki çok eğimli yamaçlar, çıplak kayalar tarım dışı arazileri oluşturmaktadır. Zerzemi Uçurumu, Kılıçkayaları Sırtı, Berdiga Dağları kuzey yamaçlarındaki sarp bazaltlar, Büyükmirium Tepe’nin doğu ve güney yamaçlarındaki dik meyiller başlıca kullanım dışı arazilerdir.

Yerleşme şekli açısından toplu dokudaki yerleşim alanlarını oluşturan mahalleler, belediye sınırları içerisinde parçalar halinde konumlanmıştır. Yerleşik alanlar 0.94 km²’lik bir alan kaplayarak genel arazi kullanımı içinde en küçük payı almaktadır.

4.3. TARIM

Alucra ilçe merkezinde, ekonomik faaliyetlerin en önemlilerinden biri olan tarım, nüfusun önemli bir kesiminin temel geçim kaynağını oluşturmaktadır. Tarımsal faaliyetler denilince ekip biçme faaliyetleri akla gelmektedir. Tarımdan ayrı

140

düşünemeyeceğimiz bir diğer ekonomik faaliyet hayvancılıktır. Tarım ve hayvancılık faaliyetleri birbirini destekler niteliktedir. Tarımla uğraşan ailelerin hayvanları olduğu gibi, hayvancılıkla geçinen aileler ihtiyaçları kadar tarımla uğraşmaktadır.

Araştırma sahasındaki tarımsal faaliyetler oldukça eskidir. Tahrir defterlerindeki kayıtlardan (XVI. yüzyılda) anlaşıldığı üzere buğday, arpa, keten, bostan ürünleri ve bal başlıca mahsulleridir. 163 Geçmişte yetiştirilen bu ürünlerden keten hariç diğer tarım ürünleri günümüzde de ekilmekte olup ve önemli tarım ürünlerini oluşturmaktadır. Günümüzde keten yetiştirilmemesinin nedeni dokumacılığın ortadan kalkmasıdır. Geçmişteki tarımsal ürünlere günümüzde sebze ve meyveler dâhil olmuştur.

Tarım faaliyetleri üzerinde iklimin tesiri önemli ölçüde hissedilmektedir. Yaz mevsiminin süresince ortalama sıcaklık değerleri 20 ⁰C’nin altındadır. Bu durum bitkilerin yetişme süresini uzatmaktadır. Tarım ürünlerinin olgunlaşma zamanı sonbahara, havaların soğumaya başladığı aylara rastlaması, ürünlerin düşük sıcaklıktan dolayı, zarar görmesine neden olarak verimliliğini azaltmaktadır. Temmuz, ağustos ve eylül aylarında etkili olan yaz kuraklığı, sulama ihtiyacını artırmaktadır. Ancak sulama imkânlarının yetersizliği, araştırma sahasındaki üretimi zorlaştırmaktadır.

Araştırma sahasının en önemli tarım alanını Alucra Düzlüğü oluşturmaktadır. Hafif engebeli, eğim değerinin az olduğu bu düzlük, Bağırsak Deresi ve İnce Dere tarafından drene edilmektedir. Kahverengi orman topraklarının egemen olduğu bu arazi araştırma sahasın başlıca tarım alanı oluşturmaktadır. Tarım alanlarının büyük bir kısmını, % 87’sini kuru tarım alanları oluşturmaktadır. Kuru tarım alanlarının % 24,1’inde nadas uygulamaktadır. Bir yıl ekilmeyen, boş bırakılan bu araziler başlıca tarımsal problemlerdendir. Bağırsak Deresi ve İnce Dere kenarındaki sulama olanaklarının arttığı sebze ve meyve ekiminin gerçekleştirildiği dar alanlar, tahıl tarımının egemen olduğu kuru tarım alanlarından ayrılmaktadır.

Çalışma sahasındaki mevcut tarım alanları küçük parseller halindedir. Ailelerin Alucra Düzlüğü’ndeki tarlaları parça parça farklı yere dağılmıştır. Bu durum tarım işletmelerindeki verimi düşürmektedir.

163 Bilgili, s. 99-109.

141

Tarım arazilerinin sulama problemi, tarım topraklarının parçalı yapısı, gübre kullanımının az olması, modern tarım tekniklerinin yerine ekstansif tarım metotlarının uygulanması tarımsal üretimde verimi azaltmıştır. Mevcut tarım alanları, yerleşim alanlarındaki nüfusun ihtiyaçlarını yeterli ölçüde karşılayamadığından sahada oluşan göç olgusu artmıştır. Göçle birlikte boş bırakılan tarla sayısın artmasıyla tarımsal üretim azalmıştır. Alucra’da başlıca tarımsal ürünleri tahıllar, yem bitkileri ile sebze ve meyveler oluşturur.

4.3.1. Tahıllar

Alucra ilçe merkezindeki sulama imkânlarının olmadığı kuru tarım alanlarının tamamına yakını tahıl tarımına ayrılmıştır. İnsanların beslenmesinde önemli bir yeri olan tahıl grubu içerisinde en fazla ekilen buğdaydır. Tahıl alanlarının çok az bir kısmında diğer bir tahıl türü olan arpa ve çok az çavdar ekilmektedir.

Buğday ekiminin fazla olması, iklim şartlarının buğdayın yetişmesi için daha uygun koşullar sunmuş olmasındandır. Yine ekmek ve unlu mamuller sanayinin hammaddesi oluşu, uzun yıllar muhafaza edilebilir olması, hayvancılık faaliyetlerini destekleyen yem ve saman yapımına uygunluğu öteden beri en fazla ekimi yapılan tarım ürününü oluşturmaktadır. Araştırma sahasında genellikle kışlık buğday ekimi yapılmaktadır. Kışlık buğday sonbaharda ekilmektedir. Azda olsa yazlık buğday ekimi de yapılmaktadır. Ekimi yapılan buğday ekmek için tercih edilen yumuşak buğdaydır.

Temmuz sonu, ağustos başlarında buğday hasat edilmektedir. Hasat, traktör arkasına takılan biçer ile gerçekleştirilir. Daha sonra patos makinesiyle sap ve başaklardaki buğday taneleri ayrılmaktadır. Biçerdöver kullanımı yaygın olmadığı gibi hala daha tarlalarda tahılın bir kısmı tırpanla biçilmektedir. Patos tarlada çalıştırıldığı gibi, genelde evin yanında merek adı verilen eklentinin yanında yapılmaktadır. Modern tekniklerin istenilen düzeyde uygulanmadığı araştırma sahasındaki buğday tarımı üretimi, ilkbahardaki yağış şartlarına bağlı olarak değişim göstermektedir. Buğdaydan başka arpa ve çavdar ekimi son derece azdır.

142

4.3.2. Yem Bitkileri

Alucra’da hayvancılığın önemli bir ekonomik faaliyet olması, yem bitkilerinin önemini artırmaktadır. Mera alanlarının dışında sulama imkânlarının olduğu yamaçlarda yonca, korunga ve fiğ ekimi başlıca yem bitkilerini oluşturmaktadır.

Araştırma sahasında yetiştirilen yem bitkileri içerisinde en fazla üretimi yapılan yoncadır. Bu bitkiyi sırasıyla korunga ve fiğ takip eder. Son yıllarda yem bitkilerine verilen desteklemeler ekim alanlarını artmasına neden olmuştur. Yonca haziran ve temmuz aylarında en az iki defa biçilebilmektedir. Fiğ ve korunga temmuz ayı başlarında hasat edilmektedir.

4.3.3. Sebze ve Meyvecilik

Sebze üretimi daha fazla bakım istediğinden ve su ihtiyacı fazla olduğundan, araştırma sahasında sulu tarım alanları olan, Bağırsak Deresi kenarlarındaki küçük parsellerde daha ziyade yer almaktadır. Yetiştirilen başlıca sebze türleri patates, lahana, fasulye, domates ve kabaktır. Sebze tarımı, yalnız bu ürünleri yetiştiren ailelerin ev ihtiyaçlarının karşılanması bakımından önemlidir.

Çalışma sahasında ekimi en fazla yapılan ekonomik değeri olan tek ürün beyaz lahanadır. Yörede kelem olarak adlandırılan bu ürün, Bağırsak Deresi kenarlarındaki sulama olanaklarının nispeten iyi olduğu tarlalarda ekimi yapılmaktadır. Lahana hasadı eylül ayında gerçekleşmektedir. Lahanayı, genelde Ordu’dan gelen tacirler satın almaktadır. Ayrıca lahana, sahadaki yazlıkçılara ve cumartesi günleri kurulan halk pazarında satışa sunulmaktadır (Fotoğraf 4.1.).

Ticari amaçlı fazla olmasa da, lahana ekiminden sonra en fazla üretimi yapılan bir diğer ürün patatestir. Patatesin fazla verimli toprak istememesi, her iklim şartlarında kolaylıkla yetiştirilebilmesi sahada da ekimini artırmıştır. İhtiyaç fazlası üretimleri ticarete konu almaktadır.

Alucra kasabasında kiraz, ceviz, vişne, armut, gibi meyveler yetiştirilebilmektedir. Zirai meyvecilik sahada gelişmemiştir. Meyve ağaçları birkaç ailenin bahçesinde ihtiyaca yönelik dikilmiştir. Tek bir meyve türünün ticari amaçlı

143

olarak oluşturulduğu yer Topçam Mahallesi’nde 10 dönümlük arazide oluşturulan kiraz bahçesidir. Kış mevsiminin sert geçmesi sahada meyveciliğin gelişmesini ve kültüre alınmasını olumsuz yönde etkilemiştir.

Fotoğraf 4.1. Alucra’da Bağırsak Deresi Kenarındaki Lahana Bahçesi.

Araştırma sahasında erkenci tip bir kaç sera yer almaktadır. Ticari önemi olmayan geleneksel metotlarla yapılmış, naylon örtü altındaki bu seralarda salatalık, biber ve domates fideleri ekime hazırlanmaktadır.

4.4. HAYVANCILIK

Alucra’da hayvancılık önemli yeri olan ekonomik faaliyet koludur. İlçe merkezinin kuzeyinde, bir kısmı araştırma sahasının dışın da kalan ancak yerleşim alanlarına fazla uzak olmayan geniş mera alanlarının varlığı hayvancılık için geniş besleme alanları oluşturur. Yaz mevsiminde fazla kurumayan yüksek sahalardaki otlaklar ile iklim koşullarının tarımsal üretimi kısıtlaması, kuru tarım tekniğinin varlığı hayvancılığın önemini artırmaktadır.

İnceleme sahasında çoğunlukla büyükbaş hayvan yetiştirilmektedir. Küçükbaş hayvan sayısı çok azdır (% 28). Hayvanlar yazın merada gelişi güzel otlatılır. Kışın ise

144

evlerin eklentilerindeki ahırlarda kuru ot, samanla beslenmektedir. Modern besi ahırlarında, suni yemlerle desteklenen kültür ırkı hayvancılık tam olarak gelişmemiştir. Bu durum hayvansal üretimde verimi ve geliri azaltmaktadır.

Alucra’da hayvancılık faaliyetlerinin önemi öteden beri büyüktür. Kelkit havzasının en büyük hayvan pazarı Alucra’da kurulurdu. Burada kurulan hayvan pazarına Giresun, Ordu, Gümüşhane, Bayburt gibi illerden alıcılar gelmektedir. Trak 1943 senesindeki “Giresun-Ordu ve Ardülkesinde Beşeri Coğrafya Araştırmaları”164 adlı çalışmasında Alucra hayvan pazarına yer vermiştir. Son 15 yıldan günümüze artık Alucra hayvan pazarından söz etmek mümkün değildir. Çünkü hayvan pazarı bulunmamaktadır. Bu durum, sahadan gerçekleşen göçlerin de etkisiyle hayvancılık faaliyetlerinin ne derece gerilediğini göstermektedir.

4.4.1. Büyükbaş Hayvancılık

Araştırma sahasında 704 adet büyük baş hayvan tespit edilmiştir. Yetiştirilen büyükbaş hayvanların büyük bir kısmının Montofon ve Sementhal gibi verimi yüksek ırklardan oluşmaktadır. Holshtein ve Jersey gibi ırklar azdır. Çok az bir sayıda yerli kara ırkı bulunmaktadır. Yerli kara, bölgenin şartlarına uyum sağlamış dayanıklı bir ırktır. Kültür ırklarıyla melezleme yoluyla ıslah çalışmaları yapılarak et ve süt verimi artırılmaya çalışılmaktadır. Hayvan sayıları bakımından Montofon başta olmak üzere et ve süt verimi yüksek kültür ırkları çoğunlukta olmasına rağmen, geçek anlamda besi hayvancılığı yapılamamaktadır. Kemallı ve Babapınar Mahallesi’nde toplam 6 tane besi ahırı bulunmaktadır. Ancak hayvancılıkla uğraşan bu kişilerin ahırlarının çoğunun boş olduğunu görmekteyiz. Bu durum, büyükbaş hayvancılığın ne kadar gerilediğini kanıtlamaktadır. Büyükbaş hayvanlar yerleşim alanlarının yakınlarındaki boş arazilerde ve meralarda otlatılmaktadır. Kış mevsiminde tamamen ahır içerisinde kuru ot ve samanla beslenmektedirler (Fotoğraf 4.2., Tablo 4.2.).

Mevcut büyükbaş hayvanlar arasında en fazla rastlanan hastalık şaptır. Hayvanın ağzından yere kadar uzanan akıntılar, dil ve ağız soyulmaları, ayak tırnaklarında düşme ve memelerindeki erozyon şapın belirtileridir. Et ve süt verimini önemli ölçüde azaltan

164 Selçuk Trak, “Giresun-Ordu ve Ardülkesinde Beşeri Coğrafya Araştırmaları”, Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Dergisi, Cilt: 2, 1943, s. 158.

145

bu hastalık hayvan hareketlerinin arttığı, hayvanların birkaç ahır dolandırıldığı zamanlarda artmaktadır.

Fotoğraf 4.2. Karaağaç Mahallesi’nden Alucra Düzü ve Büyükbaş Hayvanlar.

Tablo 4.2. Alucra İlçe Merkezinde Sığır Cinsi Hayvanların Mahallere Göre Dağılımı (2010).

Dişi Dişi Erkek Erkek Mahalle Boğa Düve İnek Tosun Toplam Buzağı Dana Buzağı Dana

Babapınar 3 5 6 8 4 7 27 5 65 Karaağaç 3 2 25 33 4 19 59 14 159 Kemallı 3 2 35 12 2 28 85 7 174 Mesudiye 15 1 6 23 0 13 60 10 128 Topçam 3 4 1 5 0 3 18 5 39 Yunus 5 1 14 31 1 14 60 13 139 Emre Toplam 32 15 87 112 11 84 309 54 704

Kaynak: Alucra İlçe Tarım Müdürlüğü Verilerinden Derlenmiştir.

146

4.4.2. Küçükbaş Hayvancılık

Alucra’da toplam 271 adet küçükbaş hayvan yetiştirilmektedir. Bu hayvanların 256’sını (% 94.4) koyun, 15’ini (% 5.6) keçi oluşturmaktadır. Araştırma sahasında küçükbaş hayvancılıkla uğraşan aile sayısı azdır. Küçükbaş hayvanlar içerisinde keçi sayısı çok azdır. Et ve süt verimi düşük olan keçinin, ormanlardaki genç fidanlara verdiği zarardan dolayı bilinçli olarak sayısı azaltılmıştır. İnceleme sahasında Mirium düzü, koyun sürülerinin otlatıldığı uygun bir alandır. Kar yağışının başladığı döneme kadar otlatılmaktadırlar. Araştırma sahasında karayaka cinsi koyunlar ve bunların melezleri olan türleri yetiştirilmektedir. Küçükbaş hayvanlar en fazla rastlanan hastalık enterotoxami’dir (Tablo 4.3.).

Tablo 4.3. Alucra İlçe Merkezinde Küçükbaş Hayvan Cinslerinin Mahallere Göre Dağılımı (2010).

Mahalle Koyun Keçi Toplam

Babapınar 17 15 32

Karaağaç 85 0 85

Kemallı 10 0 10

Mesudiye 0 0 0

Topçam 0 0 0

Yunus Emre 144 0 144

Toplam 256 15 271

Kaynak: Alucra İlçe Tarım Müdürlüğü Verilerinden Derlenmiştir.

4.4.3. Kümes Hayvancılığı

Alucra ile merkezindeki başlıca kümes hayvanları, tavuk ilk sırada olmak üzere hindi, horoz ve ördek oluşturur. Kümes hayvancılığı, tavuk, yumurta ve beyaz et üretimine yönelik olup, ticari yapıdan çok uzaktır. Tamamen geleneksel metotlarla yapılmaktadır. Aileler kendi ihtiyaçlarını karşılamak için kümes hayvanı beslemektedirler. Sabah kümesten salınan tavuk ve horozlar bahçe ve boş alanlarda

147

beslenmektedir. Akşamları tekrar kümeslerde toplanmaktadırlar. Geçimini tarımla sağlayan ailelerin tamamına yakınında 4-5 tane kümes hayvanı bulunmaktadır.

4.4.4. Arıcılık

Araştırma sahasında en önemli ekonomik faaliyetlerden birisi arıcılıktır. Tapu tahrir defterlerinde (1569) Kemallı, Karaağaç, Hanzar (Topçam) ve Parak’ta (Babapınar) bal üretiminin olduğu 165 kayıtlıdır. Asırlar önce yapılan arıcılığın günümüzde de var olmasının en önemli nedeni iklim ve flora bakımından arıcılığa müsait sahaların bulunmasıdır. Araştırma sahasının çevresindeki yer şekillerin ve yüksekliğin kısa mesafede değişmesi bitki örtüsünde çeşitliliği arttırırken bitkilerin çiçek açma dönemleri de farklanmaktadır. Bu durum arıcılık acısından çiçek ve polen ham maddesi miktarını arttırmaktadır. Ayrıca çevredeki ormanların, meyve ağaçlarının varlığı flora zenginliğini artırarak arıcılık için geniş bir potansiyel oluşturur.

Araştırma sahasında 1004 koloni tespit edilmiş olup kovanların tamamına yakını fenni kovandır. Asıl geçim kaynağı arıcılık olan 5 aile vardır. Bunlar gezginci arıcıdır. Gezginci arıcılar kovanlarını sonbaharda Akdeniz kıyılarına götürürler. Mayıs sonunda tekrar geri dönmektedirler. Bölgeden bölgeye değişen iklim karakteri, bitkilerin çiçek açma zamanlarının değişmesi, kışın Akdeniz kıyılarının elverişli sıcakları ve gelişen ulaşım sistemleri, gezginci arıcılığın artmasını sağlamıştır. Bu faaliyeti yürütenler Alucralı olup Ordu, Giresun ve Samsun gibi yakın illerde oturan ailelerdir. Bunun haricinde ek gelir olarak yine birkaç aile, yakınındaki elverişli yamaçlara bıraktığı 4-5 kovanla arıcılık yapmaktadır. Bu şekilde arıcılık yapanları da hesaba katarsak kovan sayısını 200 arttırabiliriz.

Arıcılığın sahada canlandırılması için halk eğitim bünyesinde her yıl arıcılık kursları düzenlenmektedir. Arı türü Kafkas ırkı ağırlıklı olup en fazla görülen hastalık varro’dur.

4.5. ORMANCILIK

Araştırma sahasının % 11.1’ini (2.67 km²) orman alanları oluşturur. Mevcut orman alanları yerleşim alanlarının dışında dağlık alanlarda yer almaktadır. Alucra

165 Bilgili, s. 99-109.

148

Düzü’nün kuzeyindeki Giresun Dağları’nda, önemli bir kısmı inceleme alanı dışında yer alan, Arımkaya Tepe, Kale Tepe ve Mirium düzünün kuzey yamaçlarında sarıcam, meşe ve kavak türlerinden oluşan ormanlar yer almaktadır. Orman örtüsünün en yaygın olduğu saha Hanzar Mahallesi’dir. Hanzar Mahallesi’nde, yerleşim alanını çevreleyen dağlık alanlardaki saf sarıçamlar geniş ormanları oluşturmaktadır. Sarıçam ormanları dışında yine titrek kavak ve sarıçam karışık ormanlarına yer yer rastlanmaktadır.

Sahadaki ormanlar Alucra Orman İşletme Şefliği tarafından denetlenmektedir. Hanzar Mahallesi’nde orman işletme şefliği tarafından Hanzarkuzu Tepe’de genç fidanlarla 350 dekar alan ağaçlandırılmıştır. Orman İşletme Şefliği ’ne ait bir adet ağaç deposu bulunmaktadır. Orman ürünleri olan tomruk ve yakacak odun temini ihale usulü ile buradan satışa sunulmaktadır. Bunların dışında Bağırsak Deresi ve İnce Dere kenarlarında söğüt ve kavak ağaçlarının oluşturduğu topluluklar yer almaktadır. Araştırma sahasındaki ormanlar, ekonomik bir faaliyet olarak fazla bir önem teşkil etmemektedir.

4.6. TİCARET

Alucra ilçe merkezinde ticari faaliyetler genel olarak Hürriyet Caddesi üzerinde yoğunlaşmıştır. Perakende ticaretin ağırlıklı olduğu ilçe merkezinde, 178 adet ticari işyeri bulunmaktadır. Ticarete konu olan gıda maddeleri, sebzeler ve sanayi ürünleri ilçe merkezine dışardan gelmektedir. Sivas, Samsun, İstanbul toptan ticaret ve gıda maddelerinin en fazla satın alındığı merkezlerdir.

Ticari ürünler, Hürriyet Caddesi üzerinde sıralanan ticari iş yerlerinde satışa sunulmaktadır. Ticari iş yerleri daha çok yerel ihtiyaçlara cevap vermektedir. Bu nedenle perakende ticaret üzerine kurulu işletmelerdir. Düşük sermayeyle kurulmuş olan bu işletmeler sayıca fazladır. Ancak görünüm ve donatı olarak kent yerleşmelerindeki ticari iş yerlerinden uzaktırlar. Alucra’da 200 m² üzerinde büyük bir kapalı alana sahip market, süpermarket ve hipermarket gibi bir satış yeri bulunmamaktadır. Ticari işletmelerin bir kısmı gıda maddeleri, inşaat ve yem ürünlerinin toptan satışını yapmaktadır. Toptan satış yapan ticari işletmeler ilçe merkezi dışında yakın köyler için önemli bir satış noktasıdır. İlçe merkezindeki 178 adet ticari işyerinin 61’ini (% 34.2) minibüs ve taksi işletmeleri oluşturmaktadır. Ticari iş

149

yerlerinin 50’sini (% 18.0) ise bakkal, manav, market, lokanta, büfe, kahvehane gibi günlük ihtiyaçları karşılayan işletmeler oluşturmaktadır. Yerel bir merkez olan Alucra’daki ticari iş yerlerinin hizmet alanından ilçe köyleri ile Çamoluk ilçesinin Alucra’ya yakın bazı köyleri faydalanmaktadır. İlçe merkezine uzak kalan Çakmaklı ve Tohumluk köyleri Espiye’den (Giresun) yararlanmaktadır. Yaz aylarında, yazlıkların Alucra’ya gelmesiyle ticari manada canlılık iki kat artmaktadır. Kış mevsiminde yazlıkçıların Alucra’dan gitmiş olması, ulaşım imkânlarındaki zorluklar nedeniyle köylerden gelenlerin sayısının azalması, ticarette büyük bir durgunluk oluşturmaktadır. Bu nedenle iş yerlerinin bir kısmı kış mevsiminde kapanmaktadır (Fotoğraf 4.3.).

Fotoğraf 4.3. Alucra İlçe Merkezindeki Hürriyet Caddesi ve Ticarethaneler.

Alucra ilçe merkezinde minibüs ve taksi işletmelerinin sayısı fazladır. Bunun en önemli nedeni kırsal yerleşmelerden ilçe merkezine günlük ihtiyaçlarını karşılamak için gelenlerin yine aynı gün geri dönmesidir. Yaz mevsiminde yazlıkçıların gelmesiyle ikiye katlanan nüfus, taşımacılık sektörü için önemli bir gelir kaynağıdır (Tablo 4.4.).

150

Tablo. 4.4. Alucra İlçe Merkezinde Ticari İşyeri Türleri ve Sayısı (2011).

İş Yeri Türü Sayısı İş Yeri Türü Sayısı Bakkal 12 İnternet - Kafe 5 Kahvehane- Ocağı 10 Büfeci 4 İnşaat Malzemeleri 5 Otel İşletmesi 2 Satıcısı Ayakkabı Satıcısı 2 Pastane 2 Lokanta 8 Tekel Bayii 2 Hırdavatçı 4 Kırtasiyeci 2 Market 7 Kasap 2 Manav 6 Saatçi 2 Konfeksiyon 4 Halı Saha İşletmesi 1 Tuhafiyeci-Manifatura 2 Berber-Kuaför 6 Kuyumcu 1 Terzi 1 Fotoğrafçı 1 Av Bayii 1 Banka Şubesi 1 Deri Alım Satımı 1 Beyaz Eşya- Mobilya Eczane 2 2 Satıcısı Muhasebesi 1 Tüp Bayii 2 Minibüs İşletmesi 44 Akaryakıt Satıcısı 2 Taksi İşletmesi 17 Bilardo- Atari Salonu 2 Nakliyeci 7 Cep Telefonu Satışı 1 Avukat 1 Veteriner Hekim 1 Yetkili Dava Takipçisi 1 Diş Hekimi 1 TOPLAM 178

Kaynak: Alucra Esnaf ve Sanatkârlar Şoförler ve Otomobilciler Odası (2011).

Alucra ilçe merkezinde her cumartesi günü, pazar kurulur. Her yılın 7 Mayıs’ında da panayır kurulurdu. 166 Yüzyıldan daha uzun bir zaman önce kurulan panayırdan günümüzde söz etmek mümkün değildir. Ancak her cumartesi günü kurulan halk pazarı bugün hala daha devam etmektedir. Belediye binası yanında haftanın her cumartesi günü kurulan halk pazarında, yakın ilçelerden gelen satıcılarda tezgâh açmaktadırlar. Yaz mevsiminde nüfusun artması, kırsal alanlardan gelenlerle, cumartesi

166 Şemsettin Sami, Kamusü’l Alam, C. 2, İstanbul 1890 s. 1026.

151

pazarının oluşturduğu canlılık, kasabada belirgin bir şekilde hissedilmektedir. Ancak 15 yıl öncesine kadar cumartesi günleri Alucra’da hayvan pazarı da kurulurdu. Günümüzde hayvan pazarının yine olmayışı Alucra’nın ticari faaliyetler içinde önemli bir kayıp içinde olduğunu göstermektedir (Fotoğraf 4.4.).

Fotoğraf 4.4. Alucra Belediyesi Bahçesinde Cumartesi Günleri Kurulan Halk Pazarı.

4.7. SANAYİ

Araştırma sahasında ham madde kaynaklarının sınırlı olması, tarımsal üretimin fazla olmaması ve geçime yönelik oluşu, sermaye yetersizliği sanayi faaliyetlerinin gelişmesini engellemiştir. Araştırma sahasından 58 adet sanayi işletmesi mevcuttur. Ancak mevcut işletmelerin 56’sı atölye tipi sanayi işletmesidir. Modern sanayi tesisi plastik hammadde sanayisidir. Ayrıca taş kırma-beton imalatını sayarsak yalnızca iki tane modern sanayi tesisi bulunmaktadır. Kasabada yer alan atölye tipi işletmeleri demirciler, mobilya doğrama, oto tamirhaneleri, polivinil klorür (P.V.C.) kapı pencere imalatları, marangoz ve ekmek fırınları oluşturur. Atölye tipi bu işletmeler yerel halkın ihtiyaçlarına yönelik imalat yapmaktadır. Bu işletmelerin önemli bir kısmı yerleşim alanın doğu kesimindeki küçük sanayi sitesinde ve onun yakında toplanmıştır. Ancak kış sezonunda mevcut işletmelerin bir kısmı kapanmaktadır. Yine işletmelerdeki üretimin azalmasına bağlı olarak çalışan sayısı da azalmaktadır (Tablo 4.5.).

152

Tablo. 4.5. Alucra İlçe Merkezinde Atölye Tipi Sanayi Tesisleri ve Bunlarda Çalışan İşgücü Sayısı (2011).

İşyerinin Adı İşyeri Sayısı (Adet) İşgücü Sayısı (Kişi) Mobilya-Doğrama Atölyesi 3 7 Soğuk Demirci-Demir Doğrama 11 15 Elektrik-Su Tesisatçısı 7 9 Un Değirmeni* 1 - Mutfak Dolabı Laminat Parke 5 8 Ekmek Fırını 5 12 Ayakkabı Tamir Atölyesi 3 3 Oto Tamir Atölyesi 4 9 Marangoz 3 7 Sobacı 2 3 PVC Doğrama 3 7 Plastik Hammadde Fabrikası 1 30 Mermerci 1 5 Isı Cam İmalatı 1 3 Beyaz Eşya Tamiri 1 2 Radyo-Televizyon Tamiri 2 2 Kaynakçı 1 2 Oto Lastikçi 1 1 Oto Elektrik 2 4 Taş Kırma ve Beton İmalatı 1 10 TOPLAM 58 139 *Un değirmeni kapanmıştır (Fotoğraf 4.5.). Kaynak: Alucra Esnaf ve Sanatkârlar Şoförler ve Otomobilciler Odası (2011).

Demirciler daha çok kapı pencere, balkon ve merdiven, korkuluk, tarım aletleri yapımı ve kaynak işlerini yapmaktadırlar. Oto tamirlerinde, motorlu araçların motor aksamındaki problemler, boyama, kaporta işleri ile lastik tamiri yapılmaktadır. Kasabada yer alan ekmek fırınları, çevre köylerin de ekmek ihtiyaçları için üretim yapmaktadır.

153

Fotoğraf 4.5. Alucra İlçe Merkezindeki Artık Çalıştırılmayan Eski Bir Değirmen.

Araştırma sahasındaki en önemli modern sanayi tesisi plastik hammadde imalatıdır. Bu tesis 2006 yılında yerleşim alanın doğu çıkışında çevre yolunun kenarında 595 m²’lik bir alan üzerinde kurulmuştur. Doğu yönünden esen rüzgârların çok az oluşu fabrikanın da yerleşim alanının uzağında doğusunda yer alması yer seçimi açısından isabetli olmuştur. Plastik hammadde sanayisi geri dönüşüm üzerine kurulmuştur. Bu nedenle çevre dostu bir işletme sayabiliriz. Doğaya rast gele olarak atılmış, çöplere bırakılmış her çeşit plastik atık, fabrikanın hammaddesini oluşturmaktadır. Sivas, Erzincan, Gümüşhane ve Giresun gibi merkezlerin ortasında yer alan sanayi tesisi, bu alanlardan toplanan plastik atıkları 8 aşamadan geçirerek granül hammaddeye dönüştürür. İmalat aşaması hammadde seçimi, kırma makinesi, yıkama havuzu, sıkma makinesi, akromal makinesi (kurutuyor), granül makinesi, çuval yerleşim ve sevkiyat olmak üzere 8 aşamada tamamlanır. Geri dönüşümde üretilen granül hammaddeler yüksek yoğunluklu polietilen (H.D.P.E.) polivinil klorür (P.V.C.), polietilen, polistiren ve polipropilendir. Elde edile granüler hammaddelerden basınçlı borular, bidon, varil, oyuncak beyaz eşya parçaları, izolasyon malzemesi, çeşitli kaplar,

154

kutular, ambalaj malzemesi ve otomobil sanayisinde kullanılan parçalar imal edilebilmektedir.

Fotoğraf 4.6. Alucra’nın Batı Çıkışında Yer Alan Taş Kırma ve Hazır Beton İşletmesi.

Çevresel Etki Değerlendirme (Ç.E.T.) belgeli bu tesiste, kışın 17 personel çalışırken yazın bu sayı 35’e kadar çıkmaktadır. Günde 10 saatlik bir çalışma ile 300 ton üretim yapılabilmektedir. Aylık 20.000 kwh elektrik üretimi vardır. Elde edilen ürünler yurt içinde ve yurt dışında pazarlanmaktadır. Irak, Cezayir ve Tunus yurt dışı alıcı ülkelerdir. Alucra ilçe merkezinde faaliyet gösteren bu işletmelerin en önemli sorunu imalathanede hala daha şebeke suyunun bulunmamasıdır. İşletme sahibi taşıma suretiyle su problemini, kendi olanaklarıyla gidermeye çalışmaktadır. Bu nedenle yerel yönetimlerin bu işletmelerin şu problemini biran önce giderecek çalışmaları yapmaları, gerekli kolaylığı göstermeleri gerekmektedir (Fotoğraf 4.6., Fotoğraf 4.7., Fotoğraf 4.8.).

155

Fotoğraf 4.7. Alucra’nın Doğu Girişinde Çevreyolu Üzerindeki Plastik Sanayi.

Fotoğraf 4.8. Plastik Sanayi Fabrikasında Plastik Atıklar İşlenirken.

156

4.8. ULAŞIM

“Genel anlamıyla insan ya da eşyanın bir yerden diğer bir yere hareket etmesini anlatan, fakat içinde yaşadığımız küreselleşme çağında artık bilginin, paranın, hizmetlerin de bir yerden bir yere erişmesini içine alan ulaşım, yeryüzünde çeşitli “yer”ler, “bölgeler” arasındaki ilişkilerin oluşmasında, ölçülebilmesinde ve coğrafi görünümün şekillenmesinde önemli rol oynaması nedeniyle coğrafyanın başlıca inceleme konuları arasına girmiştir”.167

Araştırma sahasındaki en önemli ulaşım sistemini karayolu oluşturmaktadır. Ulaşım sistemi ülkemiz genelinde olduğu gibi araştırma sahasında da sert topografik koşulların tesiri altındadır. Doğu Karadeniz Bölümü’nde doğu-batı yönünde Karadeniz kıyılarına paralel istikamette uzanan dağ sıraları kıyı ile iç kesimler arasında aşılması güç doğal bir engel oluşturmaktadır. Bu fiziki şartlar ulaşım yollarının doğu batı istikametinde gelişmesini kolaylaştırırken kuzey-güney yönündeki ulaşımı güçleştirmektedir. Bu yöndeki ulaşım doğal geçitlerin bulunduğu yerlerden ya da uygun yerlere yapılan tünellerle sağlanmaktadır.

Karadeniz kıyı şeridine paralel istikamette uzanan Giresun Dağları’nın güney sıraları arasındaki dağların arasında yer alan Alucra’da, genel anlamda doğu-batı yönündeki yollar ulaşım açısından önemlidir. Karadeniz sahil yolu ile Erzurum, Erzincan’dan Refahiye, Suşehri ve Amasya üzerinden batıya giden dere yolu (E 80 karayolu), Doğu Karadeniz Bölümü ile ardındaki sahada en işlek iki karayolunu oluşturmaktadır. Alucra ilçe merkezi bu iki ulaşım aksının arasında tali bir yol olan Bayburt, Kelkit ve Şiran’dan Şebinkarahisar’a ulaşan D 040 karayolu üzerinde yer almaktadır. Alucra ana ulaşım akslarına dağların doğal engeli nedeniyle sapa kalmıştır (Harita 4.2.).

167 Tümertekin, Özgüç, Ekonomik Coğrafya, Çantay Kitabevi, İstanbul 2009, s. 495.

157

Kaynak: K.G.M. İnternet Sitesindeki 7,, 10. ve 16. Bölge Haritaları Birleştirilerek Hazırlanmıştır.

158

Alucra ilçe merkezi, Karadeniz kıyısında, idari olarak bağlı bulunduğu Giresun’a, 131 km mesafededir. Giresun’a, Şebinkarahisar yolundan 35 km sonra kuzeye, Dereli istikametine doğru, Eğribel Geçidi üzerinden gidilir. Giresun Dağları üzerinde 2230 m yükseltideki bu geçit kış mevsiminde ulaşıma sık sık kapanmaktadır. Yol çok dar ve virajlı olup, birçok yerde iki arabanın aynı anda geçişine müsaade etmemektedir. Giresun’a giden ikinci bir yol Şiran, Torul, Kürtün, üzerinden daha uzun bir yol kat edilerek de sağlanabilmektedir. Aslında Alucra ilçe merkezini, Karadeniz kıyısına bağlayan en kısa yol Yağlıdere üzerinden sağlanmaktadır. İlçe merkezinin hemen kuzeyinden, yörede Kurtbeli olarak adlandırılan güzergâhtan, Giresun Dağları aşılarak Yağlıdere üzerinden sahile ulaşılabilmektedir. Ancak bakımsız ve toprak olan bu yol, kısa olmasına rağmen tercih edilememektedir.

Tablo 4.6. Alucra İlçe Merkezinde Bulunan Şehirlerarası Seyahat Firmaları ve Gittiği Şehirler (2011).

Firma Adı Gittiği Yer Gidiş Günü ve Saati Dönüş Günü ve Saati Giresun Her gün 09.00, 15.00 Her gün 10.00, 16.00 Alucra Güven Samsun Cumartesi, Salı 09.00 Pazartesi, Perşembe 07.00 Her gün 08.00, 09.00, Giresun Her gün 10.00, 15.00, 16.00 Alucra 15.00 Fındıkkale Samsun Cumartesi, Salı 09.00 Pazartesi, Perşembe 07.00 Ankara Her gün 17.30 Her gün 19.00 İstanbul Her gün 14.00 Her gün 12.00 As Bayburt Seyahat Her gün 09.00 Her gün 12.00 Pazartesi, Perşembe, Cuma Antalya Salı, Perşembe, Pazar 10.00 13.30 Ankara Her gün 19.00 18.00 Özlem Seyahat İstanbul Her gün 14.00 18.00 Alucra Rota Salı, Perşembe, Cumartesi Salı, Perşembe, Cumartesi İstanbul Turizm 09.00 15.00 Giresun Her gün 09.00, 15.00 İstanbul Her gün 09.00 Alucra Doğuş Şiran Pazartesi, Cuma 08.00 Pazartesi, Cuma 16.00 Kelkit Pazartesi, Cuma 08.00 Pazartesi, Cuma 16.00 Şebinkarahisar Pazartesi, Cuma 08.00 Pazartesi, Cuma 16.00

Kaynak: Sahada Yapılan Anketler.

159

Alucra. D 040 devlet karayolu üzerinden Şiran’a 54 km, Gümüşhane’ye 115 km, Şebinkarahisar’a 41 km uzaklıktadır. Asfalt olan bu yol kış mevsiminde özelliklede Alucra-Şiran arasındaki Fındıkbeli Geçidi’nde (1700 m), yer yer aksamalara neden olmaktadır. İlçe merkezi Ankara’ya 624 km, İstanbul’a 960 km, İzmir’e 1206 km, Trabzon’a 215 km, Samsun’a 340 km, Amasya’ya 289 km, Erzincan’a 153 km ve Çamoluk’a 33 km mesafededir.

Kasabada 6 tane otobüs firması bulunmaktadır. Otobüs firmalarının birçoğunun İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlere her gün düzenli seferleri bulunmaktadır. Yaz sezonunda firmaların sefer sayıları artmaktadır. İlçe merkezinden Giresun’a, Şebinkarahisar’a ve Şiran’a her gün gidiş-geliş düzenli olarak yapılmaktadır (Tablo 4.6.).

İlçe merkezinden köylere olan ulaşım çoğu asfalt ve stabilize yollardan sağlanmaktadır. Pirili (2 km) ve Kamışlı (2 km) köyleri, ilçe merkezine en yakın köylerdir. En uzak köy olan Çakrak, 30 km mesafededir. Köy yerleşmeleriyle ulaşım kışın kar yağışı ve don nedeniyle aksamalara uğrayabilmektedir (Tablo 4.7.).

İlçe merkezinde en önemli ulaşım aksını, Hürriyet Caddesi ile çevre yolu (D 040 Şebinkarahisar-Bayburt Yolu) oluşturmaktadır. Asfalt olan bu yollar dışındaki mahalle içindeki yollar, toprak ve stabilizedir. Trafik ve yaya yoğunluğunun en fazla olduğu yer Hürriyet Caddesi’dir. Ticari iş yerlerinin ve kamu kuruluşlarının bulunduğu bu dar caddede arabaların yol kenarına park etmesi ve yazın gelenlerle araç sayısındaki artışlar trafik problemini artırmaktadır. İlçe merkezinde 5 taksi durağı bulunmakta ve 17 tane çalışan taksi işletmelerinin sayısı yazın otuzu aşmaktadır (Tablo 4.8.).

Kasabada mahalleler arasında minibüs işletmesi bulunmamaktadır. M.Y.O. açıldıktan sonra öğrencilerin okula gidip gelmesi için birkaç minibüs, öğrencilerin giriş ve çıkış saatlerinde sefere başlamıştır. Ancak bu ticari hat, öğrencilerin ekonomisine uymadığından fazla rağbet görmemiş ve bir süre sonra kapanmıştır.

Araştırma sahasında demiryolu ve havayolu ulaşımı bulunmamaktadır. Hava ulaşımı kullanarak Alucra’ya gelmek isteyenlerin çoğu Erzincan Havalimanı’nı tercih etmektedirler.

160

Tablo 4.7. Alucra’daki Köy Yerleşmelerinin İlçe Merkezine Olan Uzaklıkları. Köy Adı Uzaklık (km) Köy Adı Uzaklık (km) Akçiçek 9 Gürbulak 11 Aktepe 4 Hacıhasan 15 Arda 14 Hacılı 4 Ardıç 16 İğdecik 4 Armutlu 18 Konaklı 13 Aydınyayla 20 Kabaktepe 16 Bereketli 19 Kaledibi 17 Beylerce 18 Kamışlı 2 Boyluca 16 Karabörk 8 Çamlıyayla 7 Kavaklıdere 13 Çakrak 30 Köklüce 18 Çalgan 22 Koman 10 Demirözü 20 Pirili 2 Dereçiftlik 14 Suyurdu 7 Doludere 7 Subaşı 11 Elmacık 19 Tepeköy 14 Fevzi Çakmak 15 Tohumluk 22 Gökçebel 12 Yeşilyurt 13 Günügüzel 6 Yükselen 15

Kaynak: Alucra (Giresun) İmar Planı Araştırma ve Değerlendirme Raporu.

Tablo 4.8. Alucra İlçe Merkezinde Bulunan Taksi Durakları ve Taksi Sayıları (2011).

Taksi Durağı Adı Sayısı Alucra Taksi 5 Merkez Taksi 10 İtimat Taksi 1 Kınık Taksi 1 Toplam 17

Kaynak: Sahada Yapılan Anketler.

161

4.9. TURİZM

“Turizm, dünyanın en büyük endüstrisi, refah ve istihdam oluşturan en büyük işverenedir”.168 İlçe merkezinde ilçeyi ekonomik, sosyal ve ticari yönden canlandıracak önemli bir turizm olgusu bulunmamaktadır. İlçe merkezinde turizm aktivitesini başlatabilecek tek öge İkiztepeler ve Sivritepe Tümülüsleridir. Tümülüsler Helenistik döneme aittir. Birbirine yakın 50 m aralıklarla bulunan bu tümülüsler, çok önceden Trabzon müzesi başkanlığınca kazılmak istenmiş ancak hiçbir sonuç alınamadan, bazı olumsuz olaylardan dolayı yarım bırakılmıştır. Altlarında düzgün kesme taşlarla mezar odası olması gereken tümülüslerin bir benzeri Sivritepe Tümülüsü’dür.169 Uzunluğu 20 m olan kesme taşlardan oluşan bir tünel ve tünelin sonunda bir mezar bulunmaktadır. Bu kesme taşlardan yapılmış mezar tahrip edilmiştir ancak tarihi nitelik taşıyan bu tümülüsler arkeolojik çalışmalar sonrasında turizme kazandırılabilecek potansiyeldedirler. İlçe merkezinde doğal güzellikler olarak, tarım ve hayvancılık faaliyetlerine hizmet eden yaylalar Doğu Karadeniz Bölümü’nde olduğu gibi Alucra ilçesinde de önemlidir. Ancak araştırma sahası dışında kaldığından yaylaların turizm potansiyeli üzerinde durulmayacaktır. İlçe merkezindeki yüksek platolar ve özellikle Topçam Mahallesi’ndeki ormanlar temiz havası, serin yazlarıyla Alucralılar için ferah ve dinlendirici sahaları oluşturmaktadır.

Alucra ilçe merkezinde, eski tip yapılar, konaklar dikkati çekmektedir. Bunlar taş meskenler üzerine ahşaptan yapılmış uzun balkonları olan 2 katlı yapılardır. Batı Karadeniz Bölümü’ndeki evleri gibi turizme kazandırılmak istenen bu yapılar bir dönem kaymakamlık tarafından restore edilmek istenmiştir. Fikir aşamasında kalan bu düşünce uygulanmamıştır. Kanaatimizce de bu yapılar turizm potansiyelinden uzaktır. Çünkü bu tip yapılar sayıca çok az olup diğer yapılar arsında kaybolmaktadır. İlçe merkezinde Bağırsak Deresi çevresindeki özelliklede yerleşim alanının güney doğusundaki ağaçlık alan bir takım düzenlemelerle kasaba içinde dinlenme alanı oluşturulabilecek özelliktedir. Sonuç olarak çok zengin bir turizm potansiyeline sahip olmayan araştırma sahasında, yapılacak bazı çalışmalar yerel halkın faydalanmasında yararlı olacaktır.

168 Nazmiye Özgüç, Turizm Coğrafyası, Çantay Kitabevi, İstanbul 1998, s. 1. 169 Giresun Valiliği İnternet Sitesi, Alucra İlçesi, Erişim Tarihi: 12 Mayıs 2011, http://www.giresun.gov.tr/syf/sayfalari_goster.aspx?sayfa_ID=60

162

BEŞİNCİ BÖLÜM

ARAŞTIRMA SAHASININ TEMEL SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

5.1. DOĞAL ÇEVRE ÖZELLİKLERİ İLE İLGİLİ SORUNLAR

Fiziki çevre ile ilgili en önemli sorun, Kuzey Anadolu Fayı’nın (K.A.F.), Berdiga Dağları’nın hemen güneyinden geçmesidir. Türkiye’deki aktif faylardan biri olan bu fay, birinci dereceden deprem sahasını oluşturmaktadır. Yöre, her ne kadar ikinci derecede bir deprem bölgesinde yer alsa da Kuzey Anadolu Fayı’nın bir kolu Şebinkarahisar`dan Alucra’ya kadar uzanmaktadır. Bu nedenle kasabada inşa edilecek konutların birinci dereceden deprem bölgelerinde olduğu gibi yapı denetim kurallarına uygun, dayanıklı yapı malzemesi ile inşa edilmesi gerekmektedir. Ayrıca zemin etütlerinin yapılmasına rağmen binalardaki kat sayısına bir sınırlandırma getirilmelidir.

Araştırma sahasında fiziki çevre ile ilgili bir diğer sorun yerleşim alanlarının hemen gerisinde Berdiga Dağları’nda eğim değerlerinin (% 30 üzeri) artmasıyla oluşabilecek kütle hareketleridir. Alucra ilçe merkezinde asıl yerleşim alanını oluşturan merkez mahallelerin özellikle Mesudiye Mahallesi’nin güneyindeki çoğu bazalt sütunlarından oluşan dik yamaçlar, kaya düşmesine yol açabilir. Doğal bir engel oluşturan bu yamaçların daha fazla yerleşime açılmaması gerekir. Yerleşim alanın batısında, çevre yolu çıkışında, Berdiga Dağları’nın kuvvetli eğimi aktif heyelan alanıdır. Yerleşim alanının doğusunda, çevreyolu doğusu da aktif heyelan alanı olması nedeniyle, sahada imara kesinlikle müsaade edilmemelidir.

Alucra, ilkbahar mevsiminde artan yağışlara bağlı olarak Bağırsak Deresi ve İnce Dere üzerinde yaşanması muhtemel taşkınlar bir diğer sorundur. Ancak DSİ tarafından yapılan ıslah çalışmalarıyla dere kenarları ortalama 5 m yüksekliğinde beton duvarlarla çevrilmiştir. Böylece dere kenarlarındaki tarım arazilerinde ve yerleşim alanlarında oluşabilecek taşkın riski ortadan kaldırılmıştır.

Yörede iklim şartları ile ilgili en önemli sorunlarından biri yaz aylarında etkili olan kuraklıktır. Bu nedenle sebze üretiminin sürdürülebilmesi için yaz mevsiminde sulama ihtiyacının giderilmesi gerekmektedir. Araştırma sahasının % 80´i kuru tarım alanlarından oluşmaktadır. Bu durum yalnızca tahıl tarımının yapılmasını zorunlu

163

kılarken veriminde yüksek olmasını engellemektedir. Tarım ürünlerindeki çeşitliliğin ve tarımsal verimliliğin artırılabilmesi için sulama sorununun giderilmesi gerekmektedir. Bu sorun Bağırsak Deresi ve İnce Dere´nin sularının kapsamlı bir çalışma sonrasında depolanacak suları modern sulama teknikleri uygulanarak giderilebilir.

İklim şartları ile ilgili en önemli sorunlardan bir diğeri de, bitkilerin çimlenme dönemlerinde görülen don olayıdır. Erken don olayı özellikle meyve ağaçlarının (kiraz¸ erik¸ vişne) yetiştirilmesini büyük ölçüde engelleyerek, istenilen verimin alınmasını engellemektedir. Yine serin geçen yaz mevsimi ve sonbahar başında sıcaklıkların belirgin oranda düşüşü sonucu kültür bitkilerini olumsuz etkilemektedir.

İklim koşullarından kaynaklanan bir diğer sorun kar yağışlı günlerin fazla oluşu ve karın yerde kalma süresinin uzamasıdır. Bu durum kış mevsiminde, araştırma sahasının çevre il ve ilçelerle olan bağlantısını güçleştirmektedir. Yine birçok köy yolların kapanmasından dolayı Alucra ile ulaşım bağlantısı kesilmektedir.

5.2. BEŞERİ ÇEVRE ÖZELLİKLERİYLE İLGİLİ SORUNLAR

Beşeri çevre özellikleriyle ilgili olarak yaşanan en önemli sorun göçtür. Alucra ilçe merkezinden yurdumuzun büyükşehirlerine doğru devam ede gelen göç, günümüzde azalmakla birlikte devam etmektedir. Araştırma alanında ekonomik kaynakların yetersiz oluşu, arazinin artan nüfusun ihtiyaçlarına cevap verememesi işsizlik sorununu artırmıştır. Bu nedenle geçim sıkıntısı çeken aileler¸ iş bulma ümidinin yüksek¸ yaşam koşullarının daha iyi olduğunu düşündüğü şehirlere göç etmektedirler.

Alucra’daki bu göç olgusu, göç eden ailelerin bir kısmının yaz mevsiminde kasabaya geri dönmesi ile özellikle gençlerin aklında göç düşüncesini sürekli taşımalarına neden olmuştur. Bu göç olgusunun sahadan silinebilmesi için iş olanaklarının artırılması gerekmektedir. Bu nedenle sahanın doğal kaynaklarını değerlendirebilecek iş alanlarına yönelmek atılacak en doğru adımı oluşturacaktır. Hammadde ihtiyacı kolaylıkla temin edilebileceğinden sahada kereste fabrikası kurulabilir. Ayrıca tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin cazip hale getirebilmek için sahaya özel programlar hazırlanmalıdır. Özellikle geçmiş dönemlerde yörenin en büyük hayvan pazarının kurulduğu Alucra’da hayvancılığın yeniden önemli bir faaliyet

164

olabilmesi için nüfusunun bilgilendirilmesi¸ entansif metotların uygulanması ve kredilerle desteklenmesi gereklidir. Hayvancılık faaliyetlerinin gelişmesiyle paralel olarak kasabada bir süt fabrikası da kurulması yararlı olacaktır.

Beşeri özelliklerle ilgili bir diğer sorun sağlık hizmetleridir. Kasabadaki sağlık hizmetleri Alucra Entegre İlçe Hastanesi tarafından yürütülmektedir. Ancak hastanede yeterli sayıda doktor bulunmamaktadır. Bu nedenle en basit ameliyatlar bile yapılamamaktadır. Gelen hastalar çevre hastanelere sevk edilmektedir. Bu durum dışarıya yönelen hastaların zaman ve para kaybını artırmaktadır. Bu nedenle ilçe hastanesindeki doktor sayısının mutlaka artırılması gerekmektedir.

Araştırma sahasında bir diğer sorun eğitimdir. Sahada okur-yazar ve okullaşma oranında ciddi bir problem görülmemektedir. Ancak ilçe merkezinde göreve başlayan öğretmenler yaşam koşullarının yetersizliğinden dolayı ilk fırsatta tayin istemektedirler. Bu durum eğitim ve öğretimin kalitesini azaltmaktadır. Yine ilçe merkezindeki meslek yüksekokulu öğrencilerinin bir kısmı kayıt yaptırdıktan sonra kayıt dondurup eğitim almamaktadır. Bu da yöre ekonomisi için bir kayıp oluşturmaktadır. Bu problemlerin en önemli nedeni ilçe merkezindeki sosyal tesislerin azlığındandır. Bu nedenle ilçe merkezinde kafe, sinema ve tiyatro gibi sosyal tesislerin açılması, sayılarının artırılması ile bu sorun giderilebilir.

Alucra kasabadaki bir diğer sorun ise içme suyunun yetersiz oluşudur. Yerleşmenin içme suyu ihtiyacı yerleşik alanın güneyinde bulunan Kımıllı, Merkezsuyu ve Terzi kaynaklarından sağlanmaktadır. Mevcut üç kaynaktan karşılanan şebeke suyu içme ve kullanma ihtiyacına yetmemektedir. Bu nedenle yeni kaynakların bulunarak ya da yakın çevreden temin edilerek su problemi giderilmelidir.

Yerleşim alanının en önemli problemlerinden biri de kanalizasyon sisteminin sağlıklı olmayışıdır. Konutların evsel atıkları büzlerle Bağırsak Deresi’ne aktarılmaktadır. Tüm kasabayı kat eden dere, özellikle yaz mevsiminde çevreye kötü koku yaymaktadır. Bu durum halk sağlığı ve çevre açısından önemli sorunlar ortaya çıkarmaktadır.

165

Kasabadaki bir diğer sorun ise Hürriyet Caddesindeki trafik sorunudur. Özellikle yaz mevsiminde gelen yazlıkçılar ile yakın köylerden gelenlerle artan araç sayısı, cumartesi günleri halk pazarının kurulmasıyla hat safhaya ulaşmaktadır. Bu trafik sıkışıklığının azaltılması için kasaba içinde yeni bir meydan ve ticari alan oluşturulmalıdır.

5.3. EKONOMİK YAPIDAN KAYNAKLANAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Araştırma sahasındaki ekonomik faaliyetlerden tarım, hayvancılık, ulaşım ve ticari faaliyetlerle ilgili bazı sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunların başında, mevcut tarım alanlarının sulanması en önemli sorunu oluşturmaktadır. İnceleme alanında kuru tarım alanları geniş yer tutmaktadır. Yörede ürün çeşitliliğini azaltan ve verimi düşüren mevcut kuru tarım alanlarının bir kısmındaki nadas uygulanması üretimi daha da azaltmaktadır. Bu nedenle tarım arazilerinin suya kavuşturulması için çalışmaların yapılması gerekmektedir.

Tarım alanlarında suni gübre kullanımı pahalı bir uygulama olduğundan daha ziyade hayvan gübresi kullanılmaktadır. Yörede hayvancılık faaliyetlerinin azalması sonucu doğal gübre uygulaması da yeterli olmamaktadır. Ayrıca gübreleme ile ilgili olarak halk yeterli bilgi ve tecrübeye de sahip değildir. Bu nedenle gübreleme hususunda tarımsal üreticilerin eksiklikleri giderilmelidir. Modern tarım (entansif) yöntemlerinin etkili bir şekilde sahada uygulanması gerekmektedir.

İnceleme alanında hayvancılık faaliyetleri ekstansif yöntemlerle sürdürülmektedir. Modern ahırlarda kültür ırklarının yetiştirildiği gerçek anlamda besiciliğin yapıldığı birkaç ahır vardır. Ancak bu ahırlarda da yeterli sayıda hayvan bulunmamaktadır. Ailelerin çoğu eski tip ahırlarda ihtiyacına yönelik birkaç hayvan beslemektedir. Bu tip sağlıklı olmayan ahırlarda iyi beslenemeyen hayvanların et ve süt verimi azalırken hastalık riski de artmaktadır. Bu nedenle modern hayvancılık yöntemleri hususunda halkın bilgilendirilmesi geleneksel metotların terk edilerek modern hayvancık yöntemlerinin seçilmesi ve sahada tatbik edilmesi gerekmektedir. Böylece gerileyen bu sektör yeniden önemli bir geçim kaynağı oluşturacaktır.

166

Yöre zengin bir arıcılık potansiyeline sahiptir. Ancak eskiden beri süregelen bu faaliyetle uğraşan aile sayısı oldukça azdır. Bu nedenle halkın arıcılık hususunda bilgilendirilmesi¸ kovan ve arı desteğiyle arıcı ailelerin sayısının artırılması gerekmektedir. Bu faaliyetin sahada yaygınlaşması ayrı bir gelir kaynağı oluşturacaktır.

Alucra kasabasında önemli sorunlardan birisi de ulaşım sektörüdür. Kasaba içerisinde Hürriyet Caddesi’nde belli mesafede sıralanan yazıhaneler taksi ve minibüs durakları için kasabanın uygun bir yerine, imar planını bozmayacak bir dokuda bir terminal oluşturulmalıdır. Böylece Hürriyet Caddesi üzerinde, özelliklede yaz aylarında artan trafik sorunu çözümlenmiş olur. Ayrıca mahalleler arasındaki toprak yolların asfaltlama çalışmasının yapılması gerekmektedir. Yine Hürriyet Caddesi üzerindeki yoğunluğun azaltılması için kasaba içinde yeni bir meydan oluşturulması yararlı olacaktır.

Kasabada genelde Hürriyet Caddesi üzerinde sıralanan ticari işletmeler istenilen kaliteden uzaktır. Ticaret sektöründeki işletmeler kendini fiziki donatı olarak yenilemelidir. Ayrıca sattığı ürün çeşidini ve kalitesini artırması gerekmektedir. Böylece kasabadaki halkın alışveriş için farklı şehirlere yönelmelerinin de önüne geçilmiş olunacaktır.

167

SONUÇ

Alucra, Karadeniz Bölgesi’nin, Doğu Karadeniz Bölümü’nde idari bakımdan Giresun İli’ne bağlı olan bir ilçedir. İlçe merkezi, Karadeniz kıyı şeridine paralel istikamette birkaç sıra halinde uzanan, yükseltisi yer yer 3000 m’yi aşan Giresun Dağları’nın güneyindeki son sıraları olan Berdiga Dağları’nın (2347 m) kuzeyinde, dağlık alanlar arasında ortalama 1450 m. yükseltideki Alucra Düzlüğü üzerinde yer almaktadır. Dağlık ve engebeli alanlar arasında konumlanan Alucra’nın kıyı şeridi ile olan bağlantısı doğal engeller nedeni ile son derece güçleşmiştir. Yönetim merkezi olan Giresun’a üç saatlik bir uzaklıkta (otobüs, minibüs ile) bulunan Alucra, hizmet alımlarından istenilen kalitede yararlanamamaktadır.

Mevcut konumu Karadeniz ikliminin ılıman iklim koşullarından yararlanmasını da engellemiştir. İç Anadolu ile Karadeniz arasında bir geçiş ikliminin oluştuğu Alucra’da kışlar soğuk ve kar yağışlı, yazları serin ve kurak geçmektedir. İlkbahar ve sonbahar mevsiminde yağışın daha fazla düştüğü araştırma sahasında yarı nemli iklim özellikleri hüküm sürmektedir. Yerleşim alanın da üzerinde bulunduğu Alucra Düzlüğü’nde step ve antropojen stepler hâkim bikri örtüsünü oluşturmaktadır. Kenar kesimlerde yer alan dağlık alanların çoğu sarıçam ve meşe türlerinden oluşan ormanlarla kaplıdır. Ormanlar dağlık alanların kuzey yamaçlarında bakı özelliğinden dolayı daha sık ve gür topluluklar oluşturmaktadırlar.

Araştırma sahasında en fazla yayılış gösteren toprak tipini kahverengi orman toprakları oluşturmaktadır. Bu topraklar dışında azonal topraklar grubunda yer alan kolüvyal topraklara, Bağırsak Deresi kenarlarında alüvyal topraklara rastlanmaktadır.

Alucra ilçe merkezinde 2010 yılı itibariyle adrese dayalı nüfus kayıt sistemi (A.D.N.K.S.) sonuçlarına göre 4599 kişi yaşamaktadır. Bu nüfusun 2256’sı erkek, 2343’ü ise kadındır. Alucra nüfus piramidini incelediğimizde tabanın belirgin bir şekilde daralmaya başladığı doğum oranlarının azaldığı görülmektedir. Genç ve dinamik bir nüfus yapısına sahip olan yerleşim alanında aktif nüfus içerisinde yaşayan nüfusun önemli bir kısmı istihdam edilememiştir. Bu nedenle göç yıllardan beri süregelen başlıca sorunlarından biri olmuştur.

168

Kasabanın yerleşme tarihi MÖ VIII. yüzyıla kadar uzanır. Kimmerler, İskitler ve Kıpçaklar gibi Türk ya da Türklerle akraba topluluklar tarafından iskân edilmiş olan saha, daha sonraki dönemlerde diğer unsurlar arasında eriyip gitmişlerdir. MÖ III. yüzyıl ile MS I. yüzyıl Helenistik ya da Roma dönemine ait yerleşme kalıntılarına (tümülüsler) rastlanmaktadır. Malazgirt Zaferinden sonra (1071) Türk beylikleri ve devletleri tarafından el değiştiren sahada sırasıyla Danişmentliler, Mengücekliler, Saltuklular, Selçuklular, Eretnalılar, Kadı Burhanettin Ahmed, Mutahharten, Akkoyunlular ve Karakoyunlular hüküm sürmüştür. Fatih Sultan Mehmet döneminde, 1473 yılında Osmanlı Devleti topraklarına dâhil olmuştur.

Alucra ilçe merkezi Bağırsak Deresi kenarında sırtını Berdiga Dağları’na yaslamış Alucra Düzlüğü üzerinde konumlanmıştır. Yerleşim alanlı yatay yönde kuzey ve kuzey batı yönünde eğimin az olduğu düzlük alanlara doğru gelişme göstermektedir. İlçe merkezi belediye yönetim dâhilinde 6 mahalleden oluşmaktadır. Merkezi mahalleler olan Yunus Emre ve Mesudiye mahalleleri dışında Karaağaç, Hanzar (Topçam), Parak (Babapınar) ve Kemallı mahalleleri 1965-1994 yılları arasında parça parça ilçe merkezine dâhil edilerek mahalle statüsü kazandırılan köy yerleşmeleridir.

Kasabada hizmet fonksiyonu ön planda olmakla birlikte yönetim ve ticari fonksiyonları gelişme göstermektedir. Kasabayı ayakta tutan en büyük özellik yönetim merkezi olmasından dolayı bazı kamu kurum ve kuruluşlarının varlığıdır. Buna bağlı olarak yakın yerleşmelerin en yakın hizmet alımı olan kasabaya yönelmeleri ticari faaliyetlerinde önemini artırmıştır. Ticari faaliyetler yerel çapta olup, fiziki donatıları zengin olmayan küçük işletmeler şeklindedir.

Yerleşme şekil itibariyle toplu dokudadır. Ancak merkezi mahallelerle sonradan mahalle yapılan köy yerleşmeleriyle bütünleşme sağlanamadığından yerleşme dağınık bir doku özelliğine bürünmüştür.

Meskenlerin inşasında taş, toprak ve ahşabın bir arada kullanıldığı cakatura adı verilen geleneksel mesken inşası günümüzde yerini tuğla, beton ve demirin kullanıldığı betonarme özelliğindeki modern meskenlere bırakmıştır.

169

Tarım ürünleri arasında buğday ve arpa eskiden beri üretilen önemli tarım ürünlerini oluşturmaktadır. Mevcut tarımsal ürünlere sulama olanaklarının bulunduğu Bağırsak Deresi kenarlarındaki tarlalarda sebzeler (lahana, patates) ilave olmuştur. İlçe merkezindeki tarım alanlarındaki sulama sorunu ve iklim şartlarının olumsuz etkisi nedeniyle tarımsal üretimde verim düşüktür. Yörede yapılan hayvancılık önemli bir tarımsal faaliyettir. Ancak gerek hayvan sayıları gerekse bu işle uğraşanların sayıları her geçen gün azalmaktadır. Alucra’da önceki yıllarda kurulan hayvan pazarı günümüzde artık kurulmamaktadır. Ekstansif metotlarla sürdürülen hayvancılık faaliyetleri de önemli ölçüde gerilemiştir.

Arıcılık yüzyıllardan beri sürdürülen bir faaliyettir. Yöre, zengin bir floristik potansiyele sahip olmasına rağmen, arıcılıkta istenen kalite ve üretim yakalanamamıştır.

Alucra’da sanayi faaliyetleri gelişmemiştir. Genelde atölye tipi sanayi faaliyetleri çoğunluktadır. Bunlar demirci, kaynakçı, oto tamircileri ve kereste atölyeleri gibi yerel ihtiyaca cevap veren küçük işletmeler şeklindedir. Gerçek anlamdaki tek sanayi kuruluşu plastik sanayidir. Geri dönüşüm üzerine çalışan fabrika çevreden topladığı her çeşit plastik atıkları yeniden kullanmak üzere plastik hammaddeye dönüştürmektedir.

Kasaba, ulaşım bakımından Doğu Karadeniz dağ silsilesinin güneyinde, bu dağ silsilesine paralel uzanan genellikle Kelkit vadisini takip eden D 040 karayolu üzerinde yer almakta olup, doğu batı yönünde hizmet veren standartları yüksek olmayan tali bir yol karakterindedir. Bu yolun güneyinde ve kuzeyinde çok daha işlek yollar olan E 80 karayolu ve Karadeniz sahil yolu ile olan bağlantısı dağların doğal engeli nedeniyle güçleşmiştir. Ana ulaşım yollarına sapa kalmış oluşu yörenin gelişmesini olumsuz yönde etkilemektedir.

Çalışma sahasında turizm sektörüne yönelik yüksek bir potansiyel bulunmamaktadır. Ulaşım, tarım, hayvancılık, sanayi ve ticaret gibi ekonomik faaliyetlerdeki sorunlar, eğitim sağlık ve yönetim hizmetlerindeki problemler planlı bir çalışmayla, elbirliğiyle aşılabilir. Bu hususta yöredeki kaynakların rasyonel ve bilimsel yöntemlerle kullanılması başarı oranını artıracaktır.

170

KAYNAKÇA

Akpınar, Erdal, Toprak Coğrafyası, (ed. Hakkı Yazıcı, Mehmet Kürşat Koca), Genel Coğrafya, (ss. 190), Pegema Yayıncılık, Ankara 2007.

………, Şiran İlçesinin Coğrafyası, (1, Baskı), Pegema Yayıncılık, Ankara 2007.

Akyol, İbrahim Hakkı, “Türkiye’de Basınç, Rüzgârlar ve Yağış Rejimi”, Türk Coğrafya Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 5-6, (Son kânun-Nisan, 1944), 1-33.

Ardel, Ahmet, Klimatoloji (Genişletilmiş 3. Baskı), İstanbul Üniversitesi Yayınları No: 146, Coğrafya Enstitüsü Yayınları No: 7, İstanbul 1973.

Ardel, Ahmet, Kunter, Ajun, Dönmez, Yusuf, Klimatoloji Tatbikatı, İstanbul Üniversitesi Yayın No: 1123, İstanbul 1969.

Arınç, Kenan, Şehri. Atatürk Üniversitesi. Yay. No: 925, Fen-Edebiyat Fak. Yay No: 99, Araştırma Serisi, No: 70, Erzurum 2001.

………, Doğal, İktisadi, Sosyal ve Siyasi Yönleriyle Türkiye’nin Kıyı Bölgeleri, Eser Ofset Matbaacılık, Erzurum 2011,

Atalay, İbrahim, Türkiye Vejetasyon Coğrafyası (1. Baskı), Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir 1994.

Barlas, H. Ülker, Alucra (Giresun) İmar Planı Araştırma ve Değerlendirme Raporu, İller Bankası, Ankara 2001.

Başıbüyük, Adem, Yerleşme Coğrafyası, (ed. Hakkı yazıcı, Mehmet Kürşat Koca), Genel Coğrafya, (ss. 218), Pegema Yayıncılık, Ankara 2007.

Bilgili, Ali Sinan, XVI. Asırda Karahisar-ı Şarki Kazası (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1989.

Darkot, Besim, Türkiye İktisadi Coğrafyası (Genişletilmiş 3. Baskı), İstanbul Üniversitesi Yayın No: 1001, İktisat Fakültesi Yayın No: 139, İstanbul 1973.

171

………, “Şehir Ayrımında Nüfus Sayısı ve Fonksiyon Kriterleri”, İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, Say: 16, 1967, 3-8

Demirci, C, Balaban, H, Giresun İli Arazi Varlığı ( İl Rapor No: 28), T.C. Tarım Orman ve Köy İşleri Bakanlığı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara 1987.

Denker, Bedriye Tolun, Yerleşme Coğrafyası, İstanbul Üniversitesi Yayın No: 2275, Coğrafya Enstitüsü Yayın No: 93, İstanbul 1977.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Klimatoloji Şube Müdürlüğü, Ankara, Türkiye 2008 Türkiye İklim Atlası (Yayımlanmamış Yayın) http://www.dmi.gov.tr/FILES/iklim/ArcGIS.pdf

Devlet Su İşleri, Giresun-Alucra İlçe Merkezi Yerleşim Yerlerinin ve Arazilerinin Bağırsak Deresi ile Karabörk Köyü’nün ve Tarım Arazilerinin Karabörk Deresi Taşkınlarından Korunmasına Ait İstikşaf Raporu, Devlet Su İşleri, 2005.

Doğanay, Hayati, Türkiye Beşeri Coğrafyası (1. Baskı), Gazi Büro Kitabevi, Ankara 1994.

Durukan, Sanal, Keçer, Mustafa, Tüfekçi, Kenan, Durukal, Ayten, Soylu, C. Cumhur, Şebinkarahisar Alucra (Giresun) ve Suşehri (Sivas) Dolayının Jeomorfolojisi (Rapor No: 7664), MTA, Ankara 1984.

Ekşi, Erdem, Fevzi Çakmak Köyü, Erişim Tarihi (09 Mayıs 2011), http://www.alucrahaber.com/haber/yazar.asp?yaziID=164

Emiroğlu, Mecdi, Türkiye Coğrafi Bölgelerine Göre Şehir Yerleşmeleri Şehir Nüfusu, Ankara Üniversitesi Dil, Tarih-Coğrafya Fakültesi, Coğrafya Araştırma Dergisi, (7), 1975, 125-157.

………, Yöresi Yer Adları, Kültür Bakanlığı Milli Folklor Araştırma Dairesi Yayını, Ankara 1984.

Erinç, Sırrı, “Kuzey Anadolu Kenar Dağlarının Ordu-Giresun Kesiminde Landşaft Şeritleri”, Türk Coğrafya Dergisi, Sayı: 9-10, 1945, 119-140.

172

………, “Türkiye Fiziki Coğrafyasının Ana Çizgileri”, İ.Ü. Deniz Birimleri ve Coğrafya Enstitüsü Bülteni Sayı: 10, 1993, 1-10.

………, Klimatoloji ve Metotları (Genişletilmiş 4. Baskı), Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 1996.

Erol, Oğuz, “Türkiye’nin Genç Tektonik ve Jeomorfolojik Gelişimi”, Jeomorfoloji Dergisi, Sayı: 11, 1983, 1-22.

………, Genel Klimatoloji (4, baskı), Gazi Büro Kitabevi, Ankara 1993.

Giresun Valiliği İnternet Sitesi, Alucra İlçesi, Erişim Tarihi: 12 Mayıs 2011, http://www.giresun.gov.tr/syf/sayfalari_goster.aspx?sayfa_ID=60

Güner, Sebahattin, Güç, Ali Rıza, İrfan, Eroğlu Cevdet, Kurtoğlu, Tahsin, Kırcı, Mehmet, İskenderoğlu, Ali, Giresun -Alucra, Şebinkarahisar, Gümüşhane-Şiran, Erzincan-Refahiye-Gazipınar Sivas-Suşehri-Ağvanis (Gölova) Yöresi Jeoloji Raporu (Rapor No: 8474), MTA, Ankara 1987.

Gürgen, Gürcan, “Şebinkarahisar ve Alucra Çevresinde Volkanik Şekiller”, Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı: 6, 1998, 148-164.

………, “Karadağ (Gümüşhane) Çevresinin Glasyal Morfolojisi ve Turizm Potansiyeli” Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı: 8, 1998, 109-131.

İller Bankası, Alucra (Giresun) Belediyesi İçme Suyu Etüt ve Planlama Raporu, İller Bankası 17. Bölge Müdürlüğü’nün Etüt Raporu, 2009.

Karaboran, Hilmi, “Şehir Coğrafyası ve Şehirsel Fonksiyonlar”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 1, 1989, 81-118.

Karadeniz, Vedat, Koyulhisar’ın Coğrafi Etüdü, Güven Mücellit Matbaacılık, Erzurum 2011

Ketin, İhsan, “Anadolu’nun Tektonik Birlikleri”, MTA Dergisi, Sayı: 66, 1966, 20-36.

………, “Kuzey Anadolu Fayı Hakkında”, MTA Dergisi, Sayı: 72, 1969, 1-27.

173

Koçman, Asaf, Türkiye İklimi, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, No: 73, İzmir 1993

Köy Kanunu (1924), Kanun Numarası 442, Erişim Tarihi: 13 Mayıs 2011, http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.3.442&MevzuatIliski=0 &sourceXmlSearch=

Lahn, Erwin, Yeşilırmak-Kelkit Amenajman Projesi Sahasının Tektonik ve Sistemik Durumu (Kuzeydoğu Anadolu), Türk Coğrafya Dergisi, Sayı: 13-14, 1955, 45-52.

Nebert, Karl, “Kelkit Çayı ve Kızılırmak (Kuzeydoğu Anadolu) Nehirleri Mecra Bölgelerinin Jeolojik Yapısı”, MTA Dergisi, Sayı: 57, 1961, s. 18-19.

Nişancı, Ahmet, “Karadeniz Bölgesinin İklim Özellikleri ve Farklı Yöreleri”, I Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi Bildirileri, 13-17 Ekim, Samsun 1986.

………, Klimatoloji, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yayınları, Samsun 1990.

………, Sıklık Dağılışları ve Hava Durumlarına Bağlılıkları İçinde Türkiye’nin Yağış Şartlarının İncelenmesi, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi yayınları No: 73, Erzurum 1975.

Özçağlar, Ali, Kasarcı, Rüya, “Türkiye’de Hane Halkı Sayılarının Coğrafi Dağılışı ve Kır Kesimi Hane Halkı Sayısının Ekonomik Faaliyete Göre Ayrımı”, Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı: 5, 1996,1-28.

Özgüç, Nazmiye, Turizm Coğrafyası, Çantay Kitabevi, İstanbul 1998.

Özgür, Ertuğrul, Murat, “Türkiye Nüfusunun Yaş Yapısı”, Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı: 7, 1999, 159-174.

Ramsay, W. M, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1960.

Salname-i Vilayet-i Sivas, Sivas-1875

Salname-i Vilayet-i Sivas, Sivas-1883.

Salname-i Vilayet-i Sivas, Sivas-1884

174

Soylu, Hasbi, Köprüköy İlçe Merkezinin Beşeri ve İktisadi Coğrafyası, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 1996.

………, İlçesinin Beşerî ve Ekonomik Coğrafyası, (Yayımlanmamış Doktora Tezi),. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 2000.

………, Şehir Coğrafyası Açısından Bir Araştırma: Bingöl, Aktif Yayınevi, Erzurum 2003.

………, Bingöl İli Turizm Coğrafyası, Aktif Yayınevi, İstanbul 2004.

………, “Tarihte Önemi Azalan Yerleşmelere Bir Örnek: Kiğı”, Doğu Coğrafya Dergisi, Sayı: 17, 2007, s. 87–110,

………, Garden House (Dam) Settlements in , , ELSEVIER Procedia Social and Behavioral Sciences 19 (pp. 347–353) 2011.

………, Kiğı’nın Beşeri Coğrafyası, Aktif Yayınevi, İstanbul 2011.

Şemsettin Sami, Kamusu’l Alam, C. 2, İstanbul 1890.

Şensoy, Serhat, Ulupınar, Yusuf, Demircan, Mesut, Balta, İzzet, Taştekin, A. Tolga, Alan, İlker, 1. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Klimatoloji Şube Müdürlüğü, Ankara, Türkiye 2008 Türkiye İklim Atlası (Yayımlanmamış Yayın) http://www.dmi.gov.tr/FILES/iklim/ArcGIS.pdf

T.C. Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumu, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt sistemi 2007 Nüfus Sayımı Sonuçları: Haber Bülteni (Sayı: 9), Ocak 2008, Erişim Tarihi: 10 Mayıs 2011,http://www.samsuntso.org.tr/istatistikler/Nufus_31_12_2007.pdf

T.C. Tarım Orman ve Köy İşleri Bakanlığı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Giresun İli verimlilik Envanteri ve Gübre İhtiyaç Raporu (Tovep Yayın No: 24, Genel Yayın No: 761), Toprak Etütleri ve Haritalama Daire Başkanlığı, Ankara 1984.

Tandoğan, Alaeddin, “Türkiye Nüfus Hareketlerinde İstanbul'un Yeri”, Coğrafya Araştırmaları Dergisi, Sayı: 1, 1989, 135-141.

Tanoğlu, Ali, Nüfus ve Yerleşme (Cilt 1), İstanbul Üniversitesi Yayınları No: 1183, Edebiyat Fakültesi Coğrafya Enstitüsü Yayınları, No: 45, İstanbul 1969.

175

Tellioğlu, İbrahim, Doğu Karadeniz Bölgesinin Türk Yurdu Haline Gelmesi Hakkında Bir Değerlendirme, Erişim Tarihi: 12 Mayıs 2011, http://www.turkishstudies.net/sayilar/sayi4/tellioglu.pdf

Temuçin, Ecmel, “Aylık Değişme Oranlarına Göre Türkiye’de Yağış Rejimi Tipleri”, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Dergisi, sayı: 5, 1990, 160-183.

Trak, Selçuk, “Giresun-Ordu ve Ardülkesinde Beşeri Coğrafya Araştırmaları”, Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Dergisi, Cilt: 2, 1943, 145-160.

Tuğ, Gül Nilhan, Alucra (Giresun), Şiran-Torul (Gümüşhane),Arasında Kalan Bölgenin Florası, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara 2001.

TÜİK 1975–2010 nüfus göç hızına göre illerin sıralaması

Tümertekin, Erol, Beşeri Coğrafya’ya Giriş, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Basımevi ve Film Merkezi, İstanbul 1994

Tümertekin, Erol, Özgüç, Nazmiye, Beşeri Coğrafya, Çantay Kitabevi, İstanbul 1997.

………, Beşeri Coğrafya, Çantay Kitabevi, İstanbul 2009.

………, Ekonomik Coğrafya, Çantay Kitabevi, İstanbul 2009.

Türkiye İstatistik Kurumu, (2010), Erişim Tarihi: 09 Mayıs 2011, www.TÜİK.gov.tr/IcerikGetir.do?istab_id=5

Ünan, Serdar, Samsun Dondortepe (Hacı İsmail) Tümülüsü, Erişim Tarihi: 12 Mayıs 2011, www.masrop.com/edergi/dsy_edergi/09_09_1_18.pdf

Yetkil, Volkan, Gölova (Sivas) Güneydoğusunda Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Neotektonik Özellikleri, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Cumhuriyet Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Sivas 2009.

Yılmaz, Gülhan, Şehir Coğrafyası Açısından Şebinkarahisar (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2006.

176

Yücel, Talip, “Türkiye’de Şehirleşme Hareketleri”, Türkiye Coğrafyası Dergisi, Sayı: 20, 1961, 31-43.

Yürüdür, Eren, Şebinkarahisar ve Çevresinin Coğrafi Etüdü, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 1998.

177

ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler

Adı Soyadı İbrahim ÖZDEMİR

Doğum Yeri ve Tarihi Erzincan - 08.08.1977

Eğitim Durumu

Lisans Öğrenimi 19 Mayıs Üniversitesi

Yüksek Lisans Öğrenimi Atatürk Üniversitesi

Bildiği Yabancı Diller İngilizce

Bilimsel Faaliyetleri

İş Deneyimi

Stajlar

Projeler

Çalıştığı Kurumlar Milli Eğitim Bakanlığı

İletişim

E-Posta Adresi [email protected]

Tarih 25/ 05/ 2012