T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

TAVAS () OVASININ HİDROJEOLOJİ İNCELEMESİ

Gözde CANPOLAT

Danışman Doç. Dr. Şehnaz ŞENER

YÜKSEK LİSANS TEZİ JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI ISPARTA - 2019 © 2019 [Gözde CANPOLAT]

İÇİNDEKİLER

Sayfa İÇİNDEKİLER...... i ÖZET...... iii ABSTRACT ...... iv TEŞEKKÜR ...... v ŞEKİLLER DİZİNİ ...... vi ÇİZELGELER DİZİNİ...... vii SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ...... viii 1. GİRİŞ...... 1 1.1. Çalışmanın Amacı...... 2 2. KAYNAK ÖZETLERİ...... 3 3. MATERYEL VE YÖNTEM ...... 7 3.1. İnceleme Alanının Tanıtılması...... 7 3.2. Çalışma Yöntemleri ...... 8 4. ARAŞTIRMA BULGULARI...... 10 4.1. Stratigrafi ...... 10 4.1.1. Otokton birimler...... 10 4.1.1.1. Eşme metamorfitleri (Pze)...... 10 4.1.1.2. Babadağ formasyonu (JKb) ...... 11 4.1.2. Allokton birimler...... 11 4.1.2.1. Ortadağ formasyonu (TRJo)...... 11 4.1.2.2. Ağaçlı formasyonu (Ja)...... 12 4.1.2.3. Marmaris peridotiti (Kmo) ...... 12 4.1.2.4. Kızılcadağ melanj ve olistostromu (Kkzm)...... 13 4.1.3. Örtü kayaçlar ...... 13 4.1.3.1. Acıgöl grubu (Toa) ...... 13 4.1.3.2. Aksu formasyonu çamova üyesi (Tmaç) ...... 13 4.1.3.3. Gebeciler formasyonu (Tmg) ...... 14 4.1.3.4. Çameli formasyonu kireçtaşı üyesi (plçk) ...... 14 4.1.3.5. Pliyo-kuvaterner ayırtlanmamış kırıntılı birimler (plQ) ...... 15 4.1.3.6. Pliyo-kuvaterner killi kireçtaşı (plQg)...... 15 4.1.3.7. Yamaç molozu (Qym) ...... 15 4.1.3.8. Alüvyon yelpazesi (Qay) ...... 15 4.1.3.9. Alüvyon (Qal)...... 16 4.2. Yapısal Jeoloji...... 16 4.3. Hidroloji...... 17 4.3.1. Yağış...... 17 4.3.2. Buharlaşma...... 21 4.4. Hidrojeoloji ...... 24 4.4.1. Su noktaları...... 24 4.4.1.1. Akarsular...... 24 4.4.1.2. Göller ...... 25 4.4.1.3. Kaynaklar...... 25 4.4.1.4. Sığ ve sondaj kuyuları ...... 25 4.4.1.5. Barajlar ...... 29 4.4.1.6. Göletler ...... 29 4.4.2. Litolojik birimlerin hidrojeolojik özellikleri ...... 30 4.4.2.1. Gözenekli geçirimli birim (Gç1) ...... 31 4.4.2.2. Karstik geçirimli birim (Gç2) ...... 31 4.4.2.3. Yarı geçirimli birim (Gy)...... 32 4.4.2.4. Geçirimsiz birim-1 (Gz1) ...... 32 4.4.2.5. Geçirimsiz birim 2 (Gz2)...... 32 4.4.3. Yeraltısuyu dinamiği ...... 32 4.5. Hidrojeokimya ...... 33 4.5.1. Suların kalitesini belirleyen iyon özellikleri ...... 34 4.5.2. Suların majör iyon özellikleri...... 40 4.5.2.1. Katyonlar ...... 40 4.5.2.2. Anyonlar ...... 43 4.5.3. Suların hidrojeokimyasal sınıflaması ...... 44 4.5.3.1. Scholler (1955)’e göre suların sınıflaması...... 44 4.5.3.2. Piper diyagramı ile suların sınıflaması ...... 45 4.5.4. Hidrojeokimyasal prosesler...... 47 4.5.5. Suların kullanım özellikleri...... 48 4.5.5.1. Suların içilebilirlik özellikleri...... 49 4.5.5.1.1. Ulusal ve uluslararası standartlarla karşılaştırma ...... 49 4.5.5.1.2. Schoeller’e göre suların içilebilirlik özellikleri ...... 51 4.5.5.2. Suların sulamada kullanım özellikleri ...... 52 4.5.5.2.1. ABD tuzluluk laboratuarı diyagramı ...... 52 4.5.5.2.2. Wilcox diyagramı ...... 54 4.5.5.2.3. Artıksal sodyum karbonat (RSC)...... 55 4.5.5.2.4. Geçirgenlik indeksi (PI)...... 57 4.5.5.2.5. Magnezyum tehlikesi (MT) ...... 57 4.5.5.3. Suların endüstride kullanım özellikleri...... 58 4.5.5.3.1. Suların çürütme ve kireçlendirme özellikleri ...... 58 4.5.5.3.2. Suların köpürme özelliği...... 60 4.5.5.3.3. Suların beton üzerine etkisi ...... 61 4.5.6. Sularda kirlilik araştırmaları...... 62 4.5.6.1. Azot ve türevleri ...... 63 4.5.6.2. Ağır metaller...... 64 5. TARTIŞMA VE SONUÇLAR...... 70 KAYNAKLAR...... 74 EKLER ...... 79 EK A. Haritalar ...... 80 ÖZGEÇMİŞ...... 81

ii ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

TAVAS ( DENİZLİ ) OVASININ HİDROJEOLOJİ İNCELEMESİ

Gözde CANPOLAT

Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı

Danışman: Doç. Dr. Şehnaz ŞENER

Bu çalışmada, Tavas (Denizli) Ovasının jeolojik, hidrolojik, hidrojeolojik ve hidrojeokimyasal özellikleri ayrıntılı olarak incelenmiştir. Çalışma alanındaki jeolojik birimler otokton ve allokton olmak üzere iki grup halinde incelenmiş ve bölgenin genel jeoloji haritası hazırlanmıştır. Eşme metamorfitleri ve Babadağ formasyonu otokton birimleri, Ortadağ formasyonu, Ağaçlı formasyonu, Marmaris peridotiti , Kızılcadağ melanj ve olistostromu allokton birimleri, Acıgöl grubu, Aksu formasyonu çamova üyesi, Gebeciler formasyonu, Çameli formasyonu, kireçtaşı üyesi, Pliyo-kuvaterner killi kireçtaşı, Pliyo-kuvaterner ayırtlanmamış kırıntılı birimler, Yamaç molozu, Alüvyon yelpazesi, Alüvyon örtü kayaçları oluşturmaktadır. Her bir litolojik birim hidrojeolojik özellikleri ve akifer olabilme potansiyelleri bakımından geçirimli, yarı geçirimli ve geçirimsiz birimler olarak ayırtlanmış ve çalışma alanının hidrojeoloji haritası hazırlanmıştır. Ayrıca, bölgede bulunan sondaj kuyularında yeraltısuyu seviyeleri ölçülmüş ve yeraltısuyu akımının ovada kuzey doğu yönünde olduğu belirlenmiştir.

Çalışma alanındaki göl ve yeraltısularının hidrojeokimyasal özelliklerini belirlemek amacıyla su örnekleri alınarak hidrojeokimyasal analizleri yapılmıştır. Bu analizlerden elde edilen sonuçlara göre, bölgedeki su kaynaklarının, Ca-Mg-HCO3 ve Ca-HCO3’lı sular fasiyesinde olduğu belirlenmiştir. Analiz sonuçları TSE-266 ve WHO tarafından belirtilen içme suyu limit değerleri ile karşılaştırıldığında genel olarak su kaynakları içilebilir özelliktedir. Ancak bölgesel olarak As ve Fe konsantrasyonlarının limit değerlerin üzerinde olduğu belirlenmiştir. Bu durum bölgedeki kaya-su etkileşiminden kaynaklanmaktadır. Çalışma alanındaki su kaynaklarının sulama suyu olarak ise kullanılabilir özellikte olduğu belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Tavas ovası, hidrojeoloji, hidrojeokimya, yeraltısuyu.

2019, 81 sayfa

iii ABSTRACT

M.Sc Thesis

HYDROGEOLOGICAL INVESTIGATION OF TAVAS ( DENIZLI) PLAIN

Gözde CANPOLAT

Süleyman Demirel University Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Geological Engineering

Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Şehnaz ŞENER

In this study, geological, hydrological, hydrogeological and hydrogeochemical features of Tavas (Denizli) Plain were investigated in detail. The geological units in the study area were examined as two groups as autochthonous and allokton and general geological map of the region was prepared. Eşme metamorphics and Babadağ formation, autochthonous units, Ortadağ formation, Ağaçlı formation, Marmaris peridotite, Kızılcadağ melange and olistostrome allokton units, Acıgöl group, Aksu formation. non - discriminant clastic units, Slope debris, Alluvium fan, Alluvium cover rocks form. Each lithological unit is distinguished as permeable, semi-permeable and impermeable units in terms of hydrogeological characteristics and aquifer potential and a hydrogeological map of the study area has been prepared. In addition, groundwater levels were measured in the boreholes in the region and it was determined that the groundwater flow was towards the north-east direction in the plain.

In order to determine the hydrogeochemical properties of the lake and groundwater in the study area, water samples were taken and hydrogeochemical analyzes were performed. According to the results obtained from these analyzes, water resources in the region were found in the Ca-Mg-HCO3 and Ca-HCO3 waters. The results of the analysis are generally drinkable by water sources compared to the TSE-266 and WHO limit values. However, it was determined that As and Fe concentrations were above the limit values. This is due to the rock-water interaction in the region. It has been determined that the water resources in the study area can be used as irrigation water.

Keywords: Tavas plain, hydrogeology, hydrogeochemical, groundwater.

2019, 81 pages

iv TEŞEKKÜR

Bu araştırma için beni yönlendiren, karşılaştığım zorlukları bilgi ve tecrübesi ile aşmamda yardımcı olan değerli danışman hocam Doç. Dr. Şehnaz ŞENER’e (Süleyman Demirel Üniversitesi) en içten dileklerimle teşekkürü bir borç bilirim.

Arazi çalışmalarının yürütülmesinde ve harita çıktılarının alınmasında önemli yardımlarından dolayı Öğr. Gör. Erhan ŞENER’e (SDÜ) teşekkürlerimi sunarım.

FYL-2018-6757 No`lu Proje ile tezimi maddi olarak destekleyen Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Yönetim Birimi Başkanlığı’na teşekkür ederim.

Eğitim hayatım boyunca benden esirgemedikleri yardımları ve manevi destekleri için, her zaman yanımda olan aileme, tezimin her aşamasında beni yalnız bırakmayan ve manevi destekte bulunan arkadaşlarıma sonsuz sevgi ve saygılarımı sunarım.

Tezimin her aşamasında desteğini esirgemeyen, her koşulda yardımcı olan eşim ve meslektaşım Orhan ŞAVRAN’a teşekkür ederim.

Gözde CANPOLAT ISPARTA, 2019

v ŞEKİLLER DİZİNİ

Sayfa Şekil 3.1. Çalışma alanının yer bulduru haritası...... 8 Şekil 4.1. İnceleme alanının stratigrafik sütun kesiti...... 11 Şekil 4.2. Denizli ve yakın çevresinin tektonik haritası ve Babadağ, Sarayköy ve yakınlarındaki faylara ait faylanma mekanizması çözümleri...... 17 Şekil 4.3. Kale DMİ yağışın yıllara göre dağılım grafiği ...... 19 Şekil 4.4. Tavas DMİ yağışın yıllara göre dağılım grafiği ...... 19 Şekil 4.5. DMİ yağışın yıllara göre dağılım grafiği ...... 20 Şekil 4.6. Honaz DMİ yağışın yıllara göre dağılım grafiği ...... 20 Şekil 4.7. Babadağ DMİ yağışın yıllara göre dağılım grafiği...... 21 Şekil 4.8. Acıpayam DMİ yağışın yıllara göre dağılım grafiği ...... 21 Şekil 4.9. Thornthwaite yöntemi yağış (mm) ve Etp (mm) aylık değişim grafiği...... 24 Şekil 4.10. Çalışma alanındaki sığ kuyudan bir görünüm...... 26 Şekil 4.11. Çalışma alanındaki sondaj kuyularından örnek...... 27 Şekil 4.12. Piper Diyagramı...... 46 Şekil 4.13. Gibbs Diyagramı ...... 48 Şekil 4.14. Schoeller İçilebilirlik Diyagramı...... 51 Şekil 4.15. ABD Tuzluluk Laboratuarı Diyagramı ...... 54 Şekil 4.16. Wilcox Diyagramı ...... 55 Şekil 4.17. Kalsiyum Denge Diyagramı...... 59

vi ÇİZELGELER DİZİNİ

Sayfa Çizelge 4.1. DMİ'lere ait yıllık ortalama yağış verileri ...... 18 Çizelge 4.2. Tavas Meteoroloji istasyonu için hazırlanan Thornthwaite buharlaşma – terleme bilançosu...... 23 Çizelge 4.3. Çalışma alanında yer alan sondaj kuyularına ait genel bilgiler...... 28 Çizelge 4.4. Yeraltısuyu statik seviye ölçüm sonuçları...... 33 Çizelge 4.5. Tavas ovası yeraltısularının hidrojeokimyasal özellikleri...... 36 Çizelge 4.6. Suların pH değerlerine göre sınıflandırılması ...... 38 Çizelge 4.7. Suların sertlik derecesine göre sınıfandırılması ...... 38 Çizelge 4.8. SAR’ a göre sulama sularının sınıflandırılması...... 39 Çizelge 4.9. %Na değerlerine göre suların sınıflandırılması...... 40 Çizelge 4.10. Schoeller (1955)’e göre su sınıflaması ...... 45 Çizelge 4.11. Çalışma alanındaki suların majör iyon dizilimi ve su tipleri...... 46 Çizelge 4.12. Su örneklerinin ağır metal ve azot türevlerine ait analiz sonuçları ...... 50 Çizelge 4.13. Suların tuzluluk ve sodyum miktarlarına göre sınıflaması...... 53 Çizelge 4.14. RSC (mek/l)’e göre sulama suyunun sınıflandırılması ...... 56 Çizelge 4.15. İnceleme alanındaki suların RSC, PI ve MT değerleri ...... 56 Çizelge 4.16. Suların PI değerlerine göre sınıflandırılması...... 57 Çizelge 4.17. Suların MT değerlerine göre sınıflaması...... 57 Çizelge 4.18. Suların çürüme ve kireçlendirme özelliklerinin denge endeksine göre sınıflandırılması ...... 59 Çizelge 4.19. Su örneklerinin pHs ve DI değerleri...... 60 Çizelge 4.20. Suların köpürme özelliğine göre sınıflaması...... 60 Çizelge 4.21. Suların hesaplanan F değerleri ...... 61

Çizelge 4.22. Su içerisindeki SO4 (Sülfat) miktarına göre suların beton üzerine etki etme derecesi ...... 62

Çizelge 4.23. Azot bileşikleri (NO2, NO3, NH4 ) analiz sonuçları ...... 64

vii SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

Ca Kalsiyum DI Denge Endeksi DMİ Devlet Meteoroloji İstasyonu DSİ Devlet Su İşleri EC Özgül Elektriksel İletkenlik Etp Potansiyel Buharlaşma-Terleme Etr Gerçek Buharlaşma-Terleme F Suların Köpürme Özelliği Fro Fransız Sertlik Derecesi GD Güney Doğu HCI Hidroklorik Asit KB Kuzey Batı km Kilometre m Metre m3 Metreküp MT Magnezyum Tehlikesi MTA Maden Tetkik Arama Na Sodyum pH H+ iyonları konsantrasyonuna göre bir solüsyonun asitlik seviyesini gösteren sembol PI Geçirgenlik İndeksi RSC Artıksal Sodyum Karbonat SAR Sodyum Adsorbsiyon Oranı TDS Toplam Çözünmüş Madde Miktarı TSE Türk Standartlar Enstitüsü WHO Dünya Sağlık Örgütü %Na Sodyum İyon Yüzdesi oC Sıcaklık

viii 1. GİRİŞ

Dünya çapında, insan faaliyetleri ve doğal süreçler kullanılabilir su kaynaklarını azaltmaktadır. Özellikle, kentleşme, nüfus artışı, artan yaşam standartları, endüstriyel ve insan faaliyetleri sonucunda oluşan kirlilikler su kaynakları üzerindeki baskıları giderek arttırmaktadır. Bunlara iklim değişimi ve doğal koşullardaki değişiklikler de eklendiğinde mevcut su kaynaklarının korunması gittikçe zorlaşmaktadır. Kullanıma en kolay kazandırılabilecek tatlı su kaynakları yüzey suları (göller, akarsular vb.) olmasına rağmen dünya üzerindeki kullanılabilir yüzey suyu miktarı da oldukça düşüktür. Bu nedenle, son yıllarda su ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak yeraltısularının kullanımı gittikçe artmaktadır.

Yeryüzünün ¾’ünün sularla kaplı olması, dünyada su bolluğu olduğu görünümü veriyorsa da, içilebilir nitelikteki su oranı ancak % 0.74 civarındadır. 18. yüzyılın son çeyreğinde, Sanayi Devrimi başlangıcında 1 milyar olan dünya nüfusu, 1950 yılında 2.5 milyar, 2005 sonunda ise yaklaşık 6.5 milyara ulaşmıştır. Dünya nüfusunun çok hızlı artışı, sanayi ve teknolojinin aşırı gelişmesi, ayrıca çevre bilincinin yeterince yerleşememesi veya yaygınlaşamaması gibi nedenler dünyada içilebilir su miktarının giderek azalmasına sebep olmaktadır. Bunların yanısıra, su kaynaklarının sorumsuzca kirletilmesi, geri dönüşümü olanaksız sorunların yaşanmasına zemin hazırlamaktadır (Haviland, 2002; Dağlı, 2005; Atalık, 2006; Akın ve Akın, 2007). Ülkemizde kişi başına su tüketimi halen 1400m3 ile dünya ortalamasının (7600m3) çok gerisinde olmakla birlikte yapılan çalışmalarda 2030 yılında ülkemizde su kıtlığı olacağı öngörülmektedir. Dolayısıyla mevcut su kaynaklarımızın su kalitelerinin sürdürülebilir bir şekilde korunarak en iyi şekilde yönetilmeleri gerekmektedir. Dünyadaki toplam suyun % 96’dan fazlasının tuzlu su olması ile birlikte bütün tatlı su kaynaklarının % 68’inden fazlası buz ve buzulların içinde hapsedilmiştir. Tatlı suyun % 30’unu ise yeraltısuları oluşturmaktadır. Nehirler, göller gibi yüzeysel tatlı su kaynakları, dünyadaki toplam suyun sadece % 1’ini oluşturmaktadır. Yüzeysel tatlı su kaynakları kullanıma kazandırılması açısından ekonomik olmalarına karşın kirlenme potansiyelleri bakımından antropojenik baskı altındadırlar ve yeraltısularına bakış çok daha kolay ve hızlı kirlenmektedirler. Dolayısıyla tatlı su kaynaklarının en önemlisi olan yeraltısularının sürdürülebilir bir şekilde korunarak kullanılmaları gerekmektedir. Yeraltısularını tehdit eden çok sayıda noktasal ve yayılı kirleticiler bulunmaktadır.

1 Bunlardan en yaygın olanları ağır metaller, organik kimyasallar, pestisit ve gübrelerdir. Birçok atık deşarjları ve bunlara bağlı olarak oluşan kimyasal reaksiyonlar doymamış bölge içerisinden süzülerek yeraltısuyu kalitesini etkilemekte ve ciddi boyutta kirliliğe sebep olmaktadır (Baalousha, 2006). Özellikle içmesuyu olarak kullanılan su kaynaklarındaki bu kirleticiler insan sağlığını da ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemiz de su zengini olmayan ülkeler arasındadır. Kişi başına düşen yıllık su miktarına göre ülkemiz günümüz koşullarında su sıkıntısı yaşayan bir ülke konumundadır. Gelecekte daha vahim boyutlarda su sıkıntısı yaşanmaması için, mevcut su kaynaklarımızın doğru bir şekilde korunup sürdürülebilir ve akılcıl yönetimlerinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Günümüzde su taleplerini karşılarken aynı zamanda geleceğe yönelik su ihtiyacını belirleyerek, yeterli miktar ve kalitede suyun tahsisini planlamak için hidrojeolojik havza etütlerinin ve hidrojeokimyasal araştırmaların yapılarak mevcut durumda suların kalitesi ve kullanım alanlarının belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.

Bu çalışmada, Tavas (Denizli) ovasının jeolojik ve hidrojeolojik incelemesi yapılarak bölgedeki su kaynaklarının hidrojeokimyasal özellikleri ve kullanılabilirlik durumu araştırılmıştır. Tavas ilçesi Denizli ilinin önemli tarım faaliyetlerinin yapıldığı bir bölge olup, bölgede yapılan tarımsal faaliyetlerin su kaynaklarına etkisi daha önce detaylı bir şekilde araştırılmamıştır. Bu nedenle bu çalışma, bölgedeki su kaynaklarının mevcut durumu ve sürdürülebilir kullanımı açısından önem taşımaktadır.

1.1. Çalışmanın Amacı

Son yıllarda hızlı nüfus artışına paralel olarak artan su talebine karşın mevcut su kaynakları hızla tükenmekte ve çeşitli kirletici etkenler nedeniyle suların kaliteleri bozularak, kullanılamaz hale gelmektedir. Bu durum su kaynaklarımızın mevcut durumlarının ortaya konulmasına yönelik çalışmaları daha da önemli hale getirmektedir. Yüksek Lisans tezi olarak hazırlanan bu çalışmada, önemli tarım alanlarımızdan biri olan Tavas Ovası’nın jeoloji, hidroloji, hidrojeoloji ve hidrojeokimyasal incelemelerinin yapılarak, inceleme alanı içerisinde bulunan su kaynaklarının mevcut durumu ve sürdürülebilir kullanımına yönelik gerekli incelemelerin yapılması amaçlanmıştır.

2 2. KAYNAK ÖZETLERİ

Çalışma alanı ve çevresinin jeolojik özellikleri birçok araştırmacı tarafından incelenmiş olup özel veya genel amaçlı çok sayıda araştırmaya konu olmuştur. Buna karşın çalışma alanında hidrojeolojik ve hidrojeokimyasal özelliklerin belirlenmesine yönelik kapsamlı bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmanın konusu ile yakından ilgili araştırmalar aşağıda kronolojik olarak sunulmuştur.

Özpınar (1995), bu çalışmasında Kale (Denizli) güneyindeki bölgenin jeolojik ve petrografik incelemesini yapmıştır. Bu amaca uygun olarak yörede 1/25000 ölçekli jeolojik harita alımı gerçekleştirilmiş ve yöre ofiyolitleri ayrıntılı olarak incelenmiştir. Arazide gerek ofiytolitler içinde ve gerekse de ofiyolitlerin tabanında tektonik dilimler şeklinde metamorfik kayaçlar belirlenmiştir. Bunların da petrografik ve petrokimyasal incelemeleri yapılarak yöre ofiyolitlerinin problemlerin çözümüne katkı yapması amaçlanmıştır. Yapılan çalışmada, ofiyolit serinin bindirme hattına yakın olan kesimlerde küçük mercek ve bloklar şeklinde metamorfik kayaçlar yer almaktadır. Ayrıca ofiyolit napının taban kesimlerinde metamorfik kayaçlar bulunmuştur. Ofiyolitlerle ilişkili bu metamorfik kayaçlar, ofiyolitin yerleşimi esnasında tabandan ve çevreden koparılarak ofiyolitik seriye dahil edilmişlerdir. Bunların farklı türde metamorfik kayaçlardan oluşması ve bu kayaçların farklı mineral parajenezlerine sahip olmaları bu görüşü desteklemektedir.

Hasdiğen ve Bayhan (2003), Kale ilçesi ve çevresinde yaptıkları çalışmalarında Paleozoyik ve Mesozoyik yaşlı temel kayaçlar (kuvarsit, mermer, şist, kireçtaşı, radyolarit, ofiyolit), ile bu temel üzerinde uyumsuz olarak bulunan Oligosen- Kuvaterner yaşlı karasal kırıntılılar, sığ denizel karbonatlar ile gölsel silttaşları ve kiltaşlarından oluşan bir istif bulunduğunu tespit etmişlerdir. Ayrıca, çalışmada Tersiyer yaşlı sedimanter birimlerden ölçülü stratigrafik kesitler boyunca alınan örnekler X-ışınları analiz yöntemiyle incelenmiştir. Çalışmada, örneklerin kil fraksiyonunda monomineralik simektit bulunmadığı için yapısal formül hesaplanamamıştır. Araştırmacılara göre, Kale-Denizli bölgesindeki Tersiyer yaşlı sedimanter istifin kil fraksiyonunun ağırlıklı olarak MgO ve Fe2O3 bakımından zengin olması serpantin, talk, ve trioktaedrik simektitin bulunması çökelme ortamının ağırlıklı olarak güneydeki Toros ofiyolitlerinden malzeme aldığını göstermektedir. Çalışılan

3 alan içinde özellikle Oligosen yaşlı birimlerde illit ve kaolinit miktarlarındaki, az da olsa , bir artışın gözlenmesi ve kimyasal analiz sonuçların kil franksiyonunun Al 2O3 bakımından zengin olması asit-magmatik veya metamorfik bir kaynağı ifade etmekte ve çökelme ortamının ofiyolitlerin yanı sıra bölgenin batısındaki Menderes Masifi’nden de malzeme alındığını göstermektedir.

Eravcı (2006), tarafında yapılan “Büyük Menderes Grabeni içindeki aktif fayların jeolojisi ve paleosismisitesi” başlıklı tez çalışmasında Türkiye’nin deprem riski açısından birinci derece önemli alanları içerisinde kalan Aydın ve Denizli illeri ile yakın çevrelerinde, geçmişte olmuş ve bu illeri etkilemiş büyük depremlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, bu çalışmadan elde edilecek bilgilerle depremleri oluşturan fay sistemlerinin ortaya çıkarılması, bunların yakınlarındaki günümüz yerleşim alanlarının depremselliğini belirlenmiştir. Çalışma kapsamında, uzun bir süredir depremsellik açısından sakin olan, bu yüzden sismik boşluk olarak nitelendirilen Aydın-Denizli arasına ve Denizli Havzası’na ait tarihsel ve aletsel depremler incelenmiş, bölgede üç adet hendek açılmıştır. Aydın bölgesindeki hendeklerden alınan numunelerin, Ankara Üniversitesi Fizik Mühendisliği tarafından sadece birer tanesinin yaşlandırılması burada açılan hendeklerdeki yorumların yetersiz kalmasına neden olmuştur.

Çondur ve Cömertler (2010), tarafında yapılan araştırmada Büyük Menderes Havzası’nda su kaynaklarının kullanımının yoksulluğa etkisi araştırılmıştır. Çalışmada endüstriyel üretim, tarımsal faaliyetler ile çevre kaynakları ve yaban hayatının korunması arasındaki ilişki ve bu ilişkinin yoksulluk üzerine etkisi ortaya koyulmuştur. Nitel ve nicel araştırma yöntemlerinin kullanıldığı çalışmada geniş bir literatür taramasından sonra Büyük Menderes Havzası’nda yer alan yerleşim yerlerinde yapılan anket, derinlemesine mülakat ve gözlem yöntemleriyle veriler toplanmış ve SPSS istatistik programı kullanılarak analiz edilmiştir.

Duygu (2015), tarafından yapılan çalışmada Büyük Menderes Havzasında yaşanmış olan kurak dönemler uluslararası literatürde kabul görmüş beş farklı kuraklık indisi kullanılarak belirlenmiş ve etkilenebilirlik analizleri geçmişte yaşanan kuraklıklar ve sektörel veriler değerlendirilerek gerçekleştirilmiştir. Havzada gelecek dönemde yaşanabilecek değişimlerin belirlenmesi için de iklim değişikliği projeksiyonlarından

4 yararlanılmıştır. Kuraklık etkilerinin belirlenmesi için çeşitli kurum ve kuruluşların yayınladığı yıllık raporlar ve istatistikler değerlendirilmiş olup detaylı veriler için saha çalışması gerçekleştirilmiştir. Havzada kurak dönemlerin tespit edilmesi çalışmalarında Normalin Yüzdesi İndisi (PNPI), Standartlaştırılmış Yağış İndisi (SPI), Ondalıklar İndisi (Deciles), Palmer Kuraklık Şiddet İndisi (PDSI) ve Standartlaştırılmış Akış İndisi (SRI) yöntemleri kullanmıştır. Etkilenebilirlik çalışmaları, havzada yaşanan kurak dönemlerin tarım, çevre, enerji gibi farklı su kullanım grupları üzerine etkilerini ortaya çıkarmıştır. Yapılan çalışmaya göre, enerji üretimi havzada kuraklıktan en fazla etkilenen sektörlerin başında gelmektedir. Yaşanan kurak dönemler boyunca hidroelektrik enerji kapasitesinin ancak %10’unun değerlendirilebildiği tespit edilmiştir.

Sütgibi (2015), tarafından yapılan çalışmada, Türkiye’nin batısında bulunan Büyük Menderes Havzasında sıcaklık, yağış ve akım değerlerinde yıllar içinde gözlemlenen değişimler ve eğilimler belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada havzadaki sıcaklıklarda bir artış eğilimi olduğu, özellikle bu artış eğilimin minimum sıcaklıklarda % 95 oranında istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanında yağışlarda istatistiksel olarak anlamlı bir artış ya da azalış eğiliminin olmadığı, ancak süreleri birbirine eşit olmayan kurak ve nemli dönemlerin birbirini izlediği görülmüştür.

Macana ve Yeşilırmak (2015), tarafından yapılan çalışmada Büyük Menderes Havzasında, Meteoroloji Gene Müdürlüğü tarafından işletilen sekiz istasyonda, 1970’li yıllardan 2011 yılına kadar olan dönem içinde, ortalama, minimum ve maksimum sıcaklıların, aylık, mevsimlik ve yıllık ortalamalarının zamansal değişimlerinin iklim değişikliği bağlamında incelenmesi amaçlanmıştır. Mevsimlik ortalamalar, ilgili mevsimdeki ayların aritmetik ortalaması, yıllık ortalamalar da takvim yılında on iki ayın aritmetik ortalaması olarak hesaplanmıştır. Çalışmanın sonucunda, Büyük Menderes havzasında yıllık ortalama, yıllık ortalama maksimum ve yıllık ortalama minimum sıcaklıklarda istatistiksel olarak önemli artışlar görülmüştür. Yaz mevsimi ve dolayısıyla yaz ayları ortalama, maksimum ve minimum sıcaklık artışlarının en yüksek olduğu dönemler olduğu belirlemiştir. Önceki çalışmalarla karşılaştırıldığında, 1980'li yıllarla birlikte sıcaklarda artış eğiliminin başladığı veya mevcut artış eğiliminin hızlandığı görülmüştür.

5 Beyaz ve Arsay (2017), tarafından yapılan çalışmada Eski Kale yerleşiminin boşaltılmasına neden olan heyelanlar, kütle hareketleri vb. doğal afetler, bölgedeki su yapıları ile heyelanlar arasında bir ilişki olup olmadığı, kentin jeoteknik özellikleri ve problemlerini araştırmıştır. Çalışmaya göre, Kale eski yerleşim alanı (Kale-i Tavas/) kütle hareketleri nedeniyle, 1950’li yıllarda terkedilerek, günümüzdeki yerine taşınmıştır. Yerleşim alanı, eğimli zemin malzemesi üzerine açısal uyumsuz olarak yerleşen ve yaklaşık yatay konumlu kireçtaşı ve marnlardan oluşan bir tepe üzerine kurulmuştur. Bu kaya kütleleri kolay işlenebildiği için sığınak, depo vb. amaçlı yeraltı açıklıkları inşa edilmiştir. Ancak, yeraltı açıklıklarının artması, çatlaklardan gereğinden fazla suyun sızmasına ve zemin birimlerinde kütle hareketlerinin gelişmesini tetiklemiştir. Altındaki zemin birimi kayan yani altındaki desteği kaybeden üstteki kaya kütlesi, desteksiz durabileceği sınır aşıldığında kopmuş ve kaya düşmelerine neden olmuştur.

6 3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. İnceleme Alanının Tanıtılması

Çalışma alanı olarak seçilen Tavas Ovası ve çevresi Ege Bölgesi’nin Kıyı Ege Bölümünde bulunmaktadır. Bölgede Kale ve Tavas ilçe merkezleri ile birlikte çok sayıda köy bulunmaktadır. Denizli’nin güney batısına düşen Tavas ilçesinin, denizden yüksekliği 950 m’dir. İlçe yüzey şekilleri bakımından etrafı dağlarla çevrili düz bir ova görünümündedir. Yaklaşık 620 km 2 alana sahip olan çalışma alanı Kale-Tavas havzası içerisinde olup havzanın batısında Çine – Yatağan Havzası, kuzey batısında Aydın – Söke, kuzeyinde Orta Menderes, kuzey doğusunda ise Çürüksu Havzası bulunmaktadır.

Bölgede Ege Bölgesinin hakim iklimi olan Akdeniz iklimi görülür. Kışlar ılıman ve yağışlı geçerken, yazlar sıcak ve kurak geçer. Yağışların çoğunluğu Aralık ve Ocak aylarında düşmektedir. Bitki örtüsü genel olarak fundalık ve maki olup Bozdağ’da sedir ormanı bulunmaktadır. Ayrıca büyük düzlükler halindeki yaylalar geçitler ile birbirine bağlanmaktadır. Tavas, Denizli’nin nüfus büyüklüğü açısından öne çıkan ilçeleri arasında olmakla birlikte nüfusun büyük kısmı belde ve köylerde yaşamaktadır. Küçükbaş hayvan varlığı ve süt üretiminde bölge ilçeleri arasında 2. sırada yer alan ilçede, tarım ve hayvancılık temel ekonomik geçim kaynağını oluşturmaktadır. Başlıca tarım ürünleri; incir, zeytin, kestane, elma, ceviz, şeftali, turunçgiller, ayva ve nar gibi meyveler yetiştirilmekle birlikte son yıllarda yüksek sistem bağcılık hızla gelişme göstermektedir. Kardinal üzümü bölgede yetiştirilen bir üzüm çeşididir ve tamamıyla yurtdışına ihraç edilmektedir. Bunların dışında, patates, tütün, arpa, buğday, fiğ, mısır, pamuk gibi tarım ürünleri de yetiştirilmektedir.

Havzada zengin linyit yatakları bulunmaktadır ve kömür işletmeciliği yapılmaktadır. Bunun dışında küçük işletmeler şeklinde demircilik kaporta oto tamirciliği tornacılık mobilyacılık gibi işler de yapılmaktadır. Havza da turizm potansiyeli bulunan İnceğiz Kanyonu bulunmaktadır. İlçede ayrıca mermer, manganez ve krom yatakları mevcut olup madencilik taş ve ocakçılığı ilçe istihdamında önemli paya sahiptir (FUGRO SİAL, 2014).

7 Şekil 3.1. Çalışma alanının yer bulduru haritası

3.2. Çalışma Yöntemleri

Tavas ovasında bulunan su kaynaklarının hidrojeolojik ve hidrojeokimyasal özelliklerinin araştırılarak, kalite ve kullanım alanlarını belirlemek amacıyla yapılan araştırmalar; jeoloji, hidroloji, hidrojeoloji ve hidrojeokimyasal çalışma başlıkları altından toplanmış ve aşağıda ayrıntılı olarak açıklanmıştır.

8 Jeoloji: Çalışma alanı 1/25.000 ölçekli Denizli N24-d3 no’lu paftalarda yer almaktadır. Çalışma alanının jeolojisini incelemek amacıyla öncelikle Tavas ilçesinin bulunduğu bölge 1/25.000 ölçekli topoğrafik haritalar üzerinde belirlenmiş ve jeoloji haritası 1/100.000 ölçekte daha önceki çalışmalardan ve arazi çalışmalarından yararlanılarak hazırlanmıştır.

Hidroloji: Çalışmanın bu bölümünde, inceleme alanı ve çevresindeki Devlet Meteoroloji İstasyonlarından alınan uzun yıllara ait ölçüm verileri kullanılmış ve su bilançosu elemanları olan yağış, buharlaşma ve akış değerleri incelenmiştir. Havza için ortalama yağış değeri hesaplanmasında, çalışma alanı ve çevresindeki Devlet Meteoroloji istasyonlarından (DMİ) temin edilen yıllık toplam yağış verileri kullanılmış ve Eş Yağış (İzohiyet) Eğrileri Yöntemi uygulanmıştır. Bölgedeki uzun yıllara ait iklim değişimini belirleyebilmek için Kale, Tavas, Serinhisar, Honaz, Babadağ ve Acıpayam DMİ’lerinde ölçülen yıllık toplam yağış değerleri kullanılarak eklenik sapma grafikleri hazırlanmıştır. Çalışma alanındaki potansiyel ve gerçek buharlaşma değerlerini hesaplamak için ise Thornthwaite yöntemi kullanılmıştır.

Hidrojeoloji: Bu bölümünde inceleme alanında bulunan su noktaları araştırılmış, jeolojik birimler hidrojeolojik özelliklerine göre değerlendirilerek hidrojeoloji haritası hazırlanmış ve alandaki akiferler tanımlanmıştır. Ayrıca ovadaki yeraltısuyu seviyesini ve akım yönünü belirleyebilmek için Ekim-2018 döneminde bölgedeki sondaj kuyularında statik su seviye ölçümleri yapılmış ve bu verilerden yararlanılarak çizilen yeraltısuyu seviye eğrileri ile yeraltısuyu akım yönü hidrojeoloji haritası üzerinde gösterilmiştir.

Hidrojeokimya: Çalışma alanındaki suların kimyasal yapısı, kalite ve kullanılabilirliğinin belirlenmesi amacıyla çalışma alanındaki farklı su kaynaklarından alınan su örneklerinin kimyasal analizleri; Bureau Veritas Laboratuarı’nda (Kanada) ve Süleyman Demirel Üniversitesi Jeotermal Enerji, Yeraltısuyu ve Mineral kaynakları Labaratuvarları’nda yaptırılmıştır (Ekim 2018). Ayrıca, suların sıcaklık (T), elektriksel iletkenlik (EC), çözünmüş oksijen (DO) ve hidrojen iyonu konsantrasyonu (pH) değerleri YSI marka çok parametreli portatif su kalitesi ölçüm cihazı kullanılarak yerinde ölçülmüştür. Elde edilen sonuçlar farklı diyagramlar ve haritalar üzerinde yorumlanarak çeşitli kullanım alanlarına göre sınıflandırılmıştır.

9 4. ARAŞTIRMA BULGULARI

4.1. Stratigrafi

Çalışma alanı yakın çevresinde temel birimleri oluşturan otokton kayaç birlikleri en altta Prekambriyen yaşlı metamorfik bir seri olan Eşme Metamorfitleri, Triyas yaşlı Ortadağ formasyonu ile Jura yaşlı Ağaçlı formasyonu kireçtaşı birimi ve Babadağ formasyonu killi kireçtaşı, kumlu kireçtaşı ve mikritik kireçtaşlar birimidir.Bölgede yüzeyleyen allokton birimler ise Likya Napları’nın Bodrum Napı’na ve Marmaris Ofiyolit Napı’na ait serilerdir. Örtü kayalar olarak Miyosen’de Aksu ve Gebeciler formasyonları kumtaşı, çamurtaşı, marn ardalanması ve Çameli formasyonuna ait çamurtaşı, marn ve kireçtaşı üyeleri izlenir. Gebeciler formasyonunu konglomera ardalanma sekansı ve kumtaşı, çamurtaşı aratabakaları da gözlenen Oligosen yaşlı Acıgöl Grubu üstlemektedir. Ayrıca, Pliyosen ve Pliyo-Kuvaterner yaşlı tüf, tüfit ve killi kireçtaşı ara tabakalı, kum ve çakıllı çökel kayalar yüzeylenmektedir. Bu birimler üzerinde Kuvaterner yaşlı alüvyon, yamaç molozu ve alüvyon yelpazesi birimleri gözlenmektedir (Şekil 4.1.).

4.1.1. Otokton birimler

4.1.1.1. Eşme metamorfitleri (Pze)

Çalışma alanında Pınarlar köyü ve çevresinde dar alanlarda gözlenen Eşme metamorfitleri gnays, migmatit, metagranitoyit, metagabro, amfibolit ve mermer serisinden meydana gelmektedir. Birim Menderes Masifi Metamorfikleri’ne ait en yaşlı birimdir. Arazi gözlemlerinde, mikaşist, kuvars-mikaklorit şist alt birimleri açık sarı renkleri ve meydana getirdikleri yumuşak topoğrafyalar ile ayırt edilebilirler. Birim içerisinde yaklaşık 100 metre kalınlığa ulaşan kuvarsşist ara tabakalı kuvarsitler bol kırıklı ve çatlaklı mostra sunarlar. Üstte ise toplam kalınlığı 50 metre olan kalkşistler ile başlayan, beyaz (yer yer gri) renkli, iri kristalli mermerler izlenir. Birimin yaşı Ercan vd. (1978) tarafından Paleozoyik olarak, Caran (1999) tarafından yapılan çalışmada ise Ordovisiyen öncesi olarak değerlendirilmiştir.

10 4.1.1.2. Babadağ formasyonu (JKb)

Babadağ formasyonu Tavas ovasının doğu ve güneydoğu kesimlerinde, özellikle Kale- Tavas yerleşimlerinin doğu yükseltilerinde geniş alanlarda gözlenmektedir. Killi kireçtaşı, kumlu kireçtaşı ve çört bantlı mikritik kireçtaşlarından oluşmakta olan birim genellikle sarı, yeşilimsi sarı ve gri renklerde görülmektedir. Bünyesinde tanımlanan fosillere göre, birim Üst Jura yaşlı olarak kabul edilmiştir.

Şekil Error! No text of specified style in document.. İnceleme alanının stratigrafik sütun kesiti (ölçeksiz)

4.1.2. Allokton birimler

4.1.2.1. Ortadağ formasyonu (TRJo)

11 Çalışma alanında Tavas, Sofular, Solmaz ve Pınarlar çevresinde yaygın olarak gözlenen Ortaçağ formasyonu Öztürk (1981) tarafından adlandırılmıştır. Birim dolomit, neritik kireçtaşı, çört, yumrulu mikrit ve kalkarenitlerden oluşmaktadır. Tabanda, orta-kalın tabakalı, açık - koyu, kül renkli kireçtaşı, dolomit ve dolomitik kireçtaşları ile başlar. Daha üstte koyu kül renkli mikritik kireçtaşları ile devam etmektedir. Seyrek olarak koyu renkli şeyl ara tabakaları ve üste doğru çört, mikrit, kalkarenit seviyeleri de içermektedir.

Dolaylı fosil verileri ve deneştirmelerle birimin yaşı Öcal ve Göktaş (2011) tarafından Orta Triyas – Jura olarak verilmiştir. Ayrıca birim, fasiyes özelliklerine göre volkanik faaliyetler tarafından yüksek silis girdisi sağlanan bir açık şelf ortamı olarak değerlendirilmiştir (Öcal ve Göktaş, 2011).

4.1.2.2. Ağaçlı formasyonu (Ja)

Çalışma alanın doğusunda çok dar bir alanda genel olarak yükselti ve yamaçlarda gözlenen allokton konumlu dolomitik kireçtaşları Ağaçlı Formasyonu olarak adlandırılmıştır (Şenel,1994). Birimin yaşı önceki çalışmalarda Lias-Erken Dogger olarak verilmiştir.

4.1.2.3. Marmaris peridotiti (Kmo)

Marmaris ofiyolit napına ait olan Marmaris peridotiti yer yer serpantinleşmiş ultramafik kayalardan oluşmaktadır. Çalışma alanının kuzey batısında dar alanlarda gözlenmektedir.

Birim içerisindeki diğer kaya türlerine oranla daha yaygın olan harzburjitlerin aşınma yüzeyleri kızıl, kızıl kahve, yeşilimsi gri, kırılma yüzeyleri siyahımsı yeşil, yeşilimsi gri, koyu yeşil renklidir. Orta iri taneli bu kayalardaki cam parlaklığındaki yeşil renkli olivin kristalleri ile gümüş renkli piroksen kristalleri gözlenmektedir. Serpantitler tektonik hatlarda daha belirgindir ve bazen geniş yayılım göstermektedir. Birim içinde makaslanmaya uğramış gabro, diyabaz, piroksenit vb. kaya türlerine sıkça rastlanmaktadır. Birimin yaşı önceki çalışmalarda 114 milyon yıl (Apsiyen – Albiyen) olarak tespit edilmiştir (Thuizat vd., 1981). Kıtasal kabuk üzerine bindirmesi Üst

12 Senoniyen’de gerçekleşmiştir. Neotetis’in kuzey kolundan kaynaklı olduğu düşünülen Marmaris Peridotiti tavandan eksik bir ofiyolit istifini temsil etmektedir (Şenel, 1997).

4.1.2.4. Kızılcadağ melanj ve olistostromu (Kkzm)

Ofiyolitli melanj ve olistostromla temsil edilen birim ilk defa Poisson (1977) tarafından adlandırılmıştır. Serpantinit, serpantinleşmiş harzburjit, dunit vb. kayaçlardan oluşur. Genelde bazik volkanit, neritik kireçtaşı, pelajik kireçtaşı, radyolarit, çört, dolomit blokludur. Birimin içerisine makaslanarak yerleşen yabancı bloklar kaotik yapıyı arttırmışlardır. Ofiyolitli melanjdan ayırtlanamayan olistostromlar da birime dahil edilmiştir.

4.1.3. Örtü kayaçlar

4.1.3.1. Acıgöl grubu (Toa)

Göktaş vd., (1989) tarafından adlandırılan birim, kalın bir konglomera ardalanma sekansı halinde gözlenmekte olup çalışma alanının batısında ve kuzey doğusunda geniş alanlarda mostra vermektedir. Açık gri, bej renkli, kalın tabakalı, karbonat çimentolu polijenik çakıllı birimin taneleri Permiyen ve Eosen’e ait taneler olarak tanımlanmıştır. Pek çok çalışmada molas olarak tanımlanan birimde kumtaşı ve çamurtaşı aratabakaları da gözlenmektedir. Çalışma alanı ve yakın civarında görünür kalınlığı yaklaşık 700 metre olan Acıgöl birimi çakıltaşlarının toplam kalınlığının 1000 metreyi geçtiği belirlenmiştir. Birimin yaşı Oligosen olarak verilmiştir.

4.1.3.2. Aksu formasyonu Çamova üyesi (Tmaç)

Yalçınkaya vd., (1986) tarafından adlandırılmış olan birim Aksu formasyonunun kalın tabakalı konglomeralarından ayırtlanmıştır. Çalışma alanında Kale’nin güney batısında dar bir alanda mostra veren birim karasal karakterde kumtaşı, çamurtaşı ve marnlardan oluşmaktadır. Açısal uyumsuzluk ile yerleşen birim, sığ şelf ortamında molas karakterinde çökelmiştir. Birimin önceki çalışmalarda ölçülebilen en fazla kalınlığı 600 m.’dir. Fosil içeriğine göre birimin yaşı Tortoniyen’dir (Şenel vd., 1992).

13 4.1.3.3. Gebeciler formasyonu (Tmg)

Çalışma alanında Orta Miyosen karasal çökel birimlerini temsil eden Gebeciler formasyonu ilk olarak Erişen (1972) tarafından tanımlanmıştır. Alt kesimlerinde alüvyon yelpazesi çökelleri ve üstte gölsel çökeller olarak iki ayrı çökel topluluğu olarak incelenen formasyon özellikle Sofular’ın batısında yüzeylenmektedir. Birimin normal dereceli alüvyon yelpazesi istifi yanal ve düşey yönde volkaniklastik katkılı gölsel çökellere dereceli geçişlidir.

Formasyon, Orta Miyosen sedimanter istifin stratigrafik tabanını oluşturacak şekilde açılı uyumsuzlukla temel kayaları üzerlemektedir. Alt seviyelerini oluşturan alüvyal istif gölsel çökeller tarafından yaygınca dereceli geçişli olarak üzerlenmektedir. Gebeciler formasyonunun üst kesimlerini oluşturan gölsel çökeller ise “volkaniklastik egemen istif” ve “kireçtaşı-çamurtaşı ardışık istif” olarak iki alt ünitede izlenir. Çökelim alanının kaynağa olan mesafesine göre volkaniklastik katkının derecesi değişmektedir. Formasyonun yaşı Saraç (2003) tarafından yüzleklerde bulunan memeli fosillerine göre Orta Miyosen olarak verilmiştir.

4.1.3.4. Çameli formasyonu, kireçtaşı üyesi (plçk)

Çalışma alanının kuzeybatısında çok dar bir alanda mostra veren Çameli formasyonuna ait kireçtaşı üyesi orta-kalın tabakalı, bej, krem renkli, gözenekli karbonat düzeyleri ile üstünde kirli sarı, bej, krem, açık kahve renkli kireçtaşı ve travertenlerden oluşmaktadır. Genel olarak göl ve çevresini temsil eden fasiyesler yer yer fluviyal ve bataklık ortamlarını karakterize eden fasiyeslerle beraber görülür. İnce taneli ve karbonatlı sekanslar göl kıyı fasiyeslerini, ve kaba taneliler ise alüvyon yelpazesi, göle uzanan yelpaze deltası birikimlerini temsil etmektedir.

Kuvaterner çökelleri tarafından uyumsuz olarak örtülmüş olan birimin toplam kalınlığının 650 metreye ulaşmaktadır. Birimin yaşı fosil bulgularına dayanarak Pliyosen olarak verilmiştir.

14 4.1.3.5. Pliyo-kuvaterner ayırtlanmamış kırıntılı birimler (plQ)

Çalışma alanında ovanın batısında yaklaşık kuzey-güney doğrultusunda bir hat boyunca izlenen birim gevşek tutturulmuş, yuvarlak çakıllı konglomera, kumtaşı ve çamurtaşlarından oluşmaktadır. Birim, eski göl kenarı, akarsu ve yamaç molozu ürünleridir ve Geç Pliyosen – Kuvaterner yaşlı kabul edilmektedir. Çalışma alanında çoğunlukla Triyas Jura yaşlı karbonat birimlerinin oluşturduğu topografik sarplıkların önünde gelişen yamaç molozu karakterinde izlenmektedir. Birimin yaşı stratigrafik konumuna göre Pliyo-kuvaterner olarak verilmiştir.

4.1.3.6. Pliyo-kuvaterner killi kireçtaşı (plQg)

Çalışma alanında Kızılcahöyük ve çevresinde gözlenen birim kirli beyaz, gri, kirli sarı, sarımsı kahve renkli killi kireçtaşı ve yer yer travertenlerle temsil edilmektedir. Killi kireçtaşları yer yer marn ara tabakalıdır ve ince çakıltaşı düzeyleri içermektedir. Silis içerikli kesimlerinde sıkı tutturulmuştur. İçerdiği ostrokod faunası sebebi ile gastropod izleri yaygın olarak izlenmektedir. Baskın olarak göl ortamında çökelen killi kireçtaşı birimi özellikle tabanında yer yer akarsu – bataklık fasiyesleri ile geçişlidir. Göl kıyısı fasiyeslerini alüvyon yelpazesi, su ortamına girişim yapan yelpaze deltası ve delta ortamlarına dereceli geçişli gözlenir. Birimin yaşı stratigrafik konumuna göre Pliyo- kuvaterner olarak verilmiştir.

4.1.3.7. Yamaç molozu (Qym)

Dik yamaçların önlerinde, yerçekimi kontrolünde biriken yamaç molozları çalışma alanın doğu kısımlarında dar alanlarda gözlenmektedir. Çoğunlukla gevşek tutturulmuş çakıl ve blok boyu malzemelerden meydana gelmektedir. Birimin yaşı stratigrafik konumuna göre Kuvaterner’dir.

4.1.3.8. Alüvyon yelpazesi (Qay)

Çalışma alanında Kale ve Tavas yerleşimleri ve yakın çevrelerinde oldukça geniş alanlara yayılım gösteren birim çakıl, kum, kil ve silt boyutunda tutturulmamış birimlerden oluşmaktadır. Birimin yaşı stratigrafik konumuna göre Kuvaterner’dir.

15 4.1.3.9. Alüvyon (Qal)

Dere yatakları boyunca kil – çakıl tane boyu aralığında fluviyal karakterde izlenen alüvyon birimler, havza genelinde kırmızı renkli silt – kil litolojisinde ve taşkın ovası çökelleri olarak mostra vermektedir. Ovada ortalama 5 – 30 m arasında değişen kalınlığa sahiptir. Birimin yaşı stratigrafik konumuna göre Kuvaterner’dir.

4.2. Yapısal Jeoloji

Çalışma alanının içerisinde bulunduğu Denizli graben havzası Batı Anadolu genişleme bölgesinde Büyük Menderes ve Gediz grabenlerinin kesiştiği alanının doğusunda yer almaktadır (Şekil 4.2). Genel olarak KB-GD uzanımlı olan graben, eğim atımlı normal faylarla sınırlanmıştır. Kuzeyde KB-GD doğrultulu Pamukkale-Kalahayıt fayı, güneyde KB-GD doğrultulu Babadağ-Denizli fayı ve havzasının yaklaşık D-B doğrultulu Honaz fayı bölgede deprem üreten ana faylardır.

Tarihsel dönemde meydana gelen depremlere ait veriler değerlendirildiğinde, günümüzde Pamukkale olarak adlandırılan ve antik dönemde adı Hierapolis olan kenti etkileyen yıkıcı depremlere ait kayıtlar mevcuttur. Bu verilere göre, MS 17, MS 60, 150, 350 ve 640 tarihlerinde Hierapolis ağır hasar görmüştür (D’Andris, 2003). 1358 yılında meydana gelen deprem Pamukkale’de çok büyük hasara neden olmuş ve bunun sonucunda da Pamukkale terk edilmiştir. 1878 depreminde de Pamukkale ve çevresinde önemli hasarlar meydana gelmiştir. 1900 yılından bu yana inceleme alnı ve çevresindeki deprem odaklarının dağılımı ve faylarla olan ilişkileri Şekil 4.2’ de verilmiştir. 1965 yılında aletsel büyüklüğü 5.7 olan Honaz merkezli deprem sonucunda Karateke köyü, Honaz ilçesi ve Kızılyer köyü arasındaki alanda KD-GB doğrultulu ve 15 km boyunca bir yüzey kırığı oluşmuştur.

16 Şekil 4.2. Denizli ve yakın çevresinin tektonik haritası ve Babadağ, Sarayköy ve Honaz yakınlarındaki faylara ait faylanma mekanizması çözümleri (Aydan vd., 2001)

21 Nisan 2000’de 5.2 büyüklüğünde ve merkez üssü Honaz olarak verilen deprem meydana gelmiştir. Yine bölgede 23 ve 26 Temmuz 2003 tarihlerinde merkez üsleri ilçesi yakınlarında olan 5.2 ve 5.6 büyüklüğündeki depremler meydana gelmiş olup, yığma ve kerpiç evlerde hasara neden olmuştur (Kumsar vd. 2003).

4.3. Hidroloji

Çalışmanın bu bölümünde, inceleme alanının hidroloji incelemesinin yapılması amacıyla Tavas ilçesi ve yakın çevresindeki Devlet Meteoroloji İstasyonlarından (Kale, Tavas, Serinhisar, Honaz, Babadağ, Acıpayam) alınan uzun yıllara ait yağış ve sıcaklık verileri kullanılmıştır.

4.3.1. Yağış

Bölgeye düşen ortalama yağışın hesaplanmasında çalışma alanı ve çevresinde bulunan DMİ Genel Müdürlüğüne ait istasyonlardan elde edilen 2005-2019 yılları arasındaki 15 yıllık yağış verileri kullanılmıştır. Kullanılan hidrolojik verilerin aynı gözlem sürelerine sahip olmalarına dikkat edilmiştir (Çizelge 4.1). Çalışma alanı ve çevresindeki istasyonlara ait ortalama yağış miktarları, Kale DMİ’de 666.8 mm, Tavas

17 DMİ’de 456.85 mm, Serinhisar DMİ’de 511.08 mm, Honaz DMİ’de 385.06 mm Babadağ DMİ’de 769.48 mm, Acıpayam DMİ’de 503.37 mm olarak hesaplanmıştır (Çizelge 4.1).

Çizelge 4.1. DMİ'lere ait yıllık ortalama yağış verileri (MGM, 2018)

Yıllar KALE TAVAS SERİNHİSAR HONAZ BABADAĞ ACIPAYAM 2005 - - - - - 421.6 2006 - - - - - 530.2 2007 - - - - - 625.8 2008 - - - - - 272.8 2009 - - - - - 885.6 2010 - - - - - 441.2 2011 - - - - - 389.8 2012 - 102.5 - - - 647.6 2013 - 526.6 - - - 653.2 2014 765.5 585.5 413.5 439.4 764.8 604.6 2015 852.5 723.5 751.3 422 1096 624.7 2016 568.6 405.4 468.8 526.7 711.1 443.7 2017 804 647.2 597.6 399.9 914.1 515.3 2018 695.8 516.5 683.9 422.4 855.1 434.2 2019 314.4 147.6 151.4 100 275.8 60.3

Ortalama Yağış 666.8 456.85 511.08 385.06 769.48 503.37 (mm)

Çalışma alanı için Kale, Tavas, Serinhisar, Honaz, Babadağ ve Acıpayam DMİ’larında ölçülen yıllık yağışların zamansal değişimlerinin belirlenmesi amacıyla ortalama yıllık yağış grafikleri hazırlanmıştır. (Şekil 4.3, Şekil 4.4, Şekil 4.5, Şekil 4.6, Şekil 4.7, Şekil 4.8 ).

18 Kale Ortalama Yıllık Yağış=666,8

1000

800

600

mm YAĞIŞ 400

200

0 2014 2015 2016 2017 2018 2019 YILLAR

Yağış Ort.Yağış

Şekil 4.3. Kale DMİ yağışın yıllara göre dağılım grafiği

Tavas Ortalama Yıllık Yağış=456,85

800 700 600 500 400

(mm) YAĞIŞ 300 200 100 0 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 YILLAR

Yağış Ort.Yağış

Şekil 4.4. Tavas DMİ yağışın yıllara göre dağılım grafiği

19 Serinhisar Ortalama Yağış=511,083

800 700 600 500 400

(mm) YAĞIŞ 300 200 100 0 2014 2015 2016 2017 2018 2019 YILLAR

Yağış Ort. Yağış

Şekil 4.5. Serinhisar DMİ yağışın yıllara göre dağılım grafiği

Honaz Ortalama Yağış=385,06

600

500

400

300 (mm) YAĞIŞ 200

100

0 2014 2015 2016 2017 2018 2019 YILLAR

Yağış Ort. Yağış

Şekil 4.6. Honaz DMİ yağışın yıllara göre dağılım grafiği

20 Babadağ Ortalama Yağış=769,483

1200

1000

800

600 (mm) YAĞIŞ 400

200

0 2014 2015 2016 2017 2018 2019 YILLAR

Yağış Ort. Yağış

Şekil 4.7. Babadağ DMİ yağışın yıllara göre dağılım grafiği

Acıpayam Ortalama Yağış=503,373

1000 800 600 400 (mm) YAĞIŞ 200 0 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019

YILLAR

Yağış

Şekil 4.8. Acıpayam DMİ yağışın yıllara göre dağılım grafiği

4.3.2. Buharlaşma

Yüzey ve yeraltısularının en önemli boşalım elemanı buharlaşmadır. Buharlaşma hesaplamalarında genel olarak Thornthwaite yöntemine ait ampirik eşitlikler kullanılmaktadır. Çalışma alanında gerçekleşen buharlaşma miktarını tespit edebilmek için Thornthwaite yönteminde kullanılan aylık sıcaklık ve yağış verileri Tavas Devlet

21 Meteoroloji İstasyonundan temin edilmiştir. Elde edilen bu veriler yardımıyla çalışma alanındaki potansiyel ve gerçek buharlaşma değerleri hesaplanmıştır (Çizelge 4.2).

Bölgede gerçekleşen toplam ortalama yıllık yağış miktarı 550.11 mm, potansiyel buharlaşma (Etp) 769.82 mm ve gerçek buharlaşma (Etr) ise 413.68 mm olarak hesaplanmıştır. Elde edilen bu veriler ışığında yağış ve potansiyel buharlaşma grafiği hazırlanmıştır. Grafikte, Ocak ayından itibaren Mart ayının sonuna kadar olan yağış miktarı çalışma alanında gerçekleşen potansiyel buharlaşma (Etp) miktarından fazladır (Şekil 4.9). Bu nedenle Etp, Etr’ye eşittir ve bu dönemdeki su fazlası 171.24 mm olarak hesaplanmıştır. 100 mm olarak kabul edilen zemin nem rezervi Nisan ayından Temmuz ayına kadar harcanmıştır. Temmuz ayı ortalarından Ekim ayı sonuna kadar gerçekleşen su noksanı 356.14 mm’dir. Çalışma alanında 550.11 mm olan yıllık yağışın 413.68 mm’lik kısmı buharlaşarak atmosfere dönmektedir. Çalışma alanındaki su fazlası tüm yağışın % 26.43’ü kadardır (Çizelge 4.2; Şekil 4.9). Çalışma alanı için buharlaşma ile gerçekleşen boşalım miktarı ise Thornthwaite yöntemi ile hesaplanan 413.68 mm gerçek buharlaşma (Etr) değerine bağlı olarak 256,4816 x106 m3/yıl olarak hesaplanmıştır.

22 Çizelge 4.2. Tavas Meteoroloji İstasyonu için hazırlanan Thornthwaite Buharlaşma‐Terleme Bilançosu

TAVAS DMİ Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haz. Tem. Ağust. Eylül Ekim Kasım Aralık Topl.

Aylık Sıcaklık (C) 4.44 6 7.46 12.38 16.3 20.6 25.03 24.9 20.52 14.86 9.54 5.01

Aylık İndeks (i) 0,84 1.32 1.83 3.95 5.98 8.53 11.45 11.37 8.48 5.20 2.66 1.1 62.71

Etp (mm) 8.25 12.59 21.31 48.16 80.25 114.42 155.13 144.09 95.26 55.64 25.30 9.42 769.82

Yağış (mm) 107.67 38.32 67.4 33.2 72.47 41.6 10.72 24.63 15.43 38.76 48.61 51.3 550.11

Zemin Rezervi 100.00 100.00 100.00 85.04 77.26 4.44 0.00 0.00 0.00 0.00 23.31 65.19 Etr (mm) 8.25 12.59 21.31 48.16 80.25 114.42 15.16 24.63 15.43 38.76 25.30 9.42 413.68

Zemin Rezerv Değişimi - - - -14.96 -7.78 -72.82 -4.44 - - - +23.31 +41.88 165.19

Su Noksanı (mm) ------139.97 119.46 79.83 16.88 - - 356.14 Su Fazlası (mm) 99.42 25.73 46.09 ------171.24 Enlem Düzeltme Katsayısı 0.86 0.84 1.03 1.1 1.22 1.23 1.25 1.17 1.03 0.97 0.85 0.83

23 YAĞIŞ VE ETP AYLIK DEĞİŞİM GRAFİĞİ Yağış Etp 180.00 160.00 140.00 120.00 Zemin Zemin 100.00 Rezervinin Rezervinin Kullanılması Su Noksanı Tamamlanması 80.00 (MM) YAĞIŞ 60.00 40.00 20.00 0.00 OCAK ŞUBA MART NISA MAYı HAZI TEMM AĞUS EYLÜ EKIM KASı ARAL T N S RAN UZ TOS L M ıK AYLAR

Şekil 4.9. Thornthwaite yöntemi yağış (mm)ve Etp (mm)’nin aylık değişim grafiği

4.4. Hidrojeoloji

Çalışmanın bu bölümünde inceleme alanında bulunan su noktaları, kaynaklar, akarsular, sondaj kuyuları ve sığ kuyular hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca, jeolojik birimlerin hidrojeolojik özellikleri, çalışma alanı içerisinde yer alan akiferlerin hidrojeolojik parametreleri ve yeraltısuyu dinamiği konuları ayrıntılı olarak incelenmiştir.

4.4.1. Su noktaları

4.4.1.1. Akarsular

Tavas ovasını kaplayan havza içinde oldukça güçlü bir drenaj yoğunluğu ile birlikte yüzeysuyu potansiyeli gözlenmektedir. Havzadaki tüm yüzey drenajını Akçay akarsuyu sağlamakta olup tüm yan dereler Akçay’a karışmaktadır. Tavas ovası ortasından akış gösteren Kocageçit deresi, ovadan ayrıldıktan sonra Yenidere ismini almaktadır. Akçay deresine güneybatıda Morlum çayı ve Tavas ovasından gelen Yenidere iki yan kol olarak karışmakta ve sonrasında Akçay güney-kuzey doğrultulu

24 olarak akış göstererek Direcik köyünün 1 km kuzeyinden Büyük Menderes nehrine karışmaktadır.

4.4.1.2. Göller

Çalışma alanı içerisinde doğal olarak oluşmuş herhangi bir göl ya da bataklık alan bulunmamaktadır.

4.4.1.3. Kaynaklar

Çalışma alanı içerisinde düşük ve yüksek debili çok sayıda kaynak çıkışı bulunmaktadır. Çalışma alanının güneyinde dağınık olarak çıkış yapan kaynaklar, kuzey bölgelerde yoğunluk göstermektedir. Genellikle karbonatlı birimler (dolomit, dolomitik kireçtaşı, mikrit, çörtlü mikrit ve killi kireçtaşı-kireçtaşı) içinde kaynak çıkışları mevcuttur. Çalışma alanının kuzeyindeki kaynak çıkışları ise tamamen Paleozoyik yaşlı, gnays, migmatit, metagranitoyit, metagabro, amfibolit ve mermer birimlerinden oluşan formasyon içinde bulunmakta olup, formasyon içindeki mermerler ile geçirimsiz birimlerin dokanaklarından boşalmaktadırlar.

4.4.1.4. Sığ ve Sondaj Kuyuları

Çalışma alanı içerisinde özel kişilerin ve resmi kurumların sulama ve içme suyu amacıyla açmış olduğu çok sayıda sondaj kuyusu bulunmaktadır (Şekil 4.10). Arazide yapılan çalışmalar esnasında ovanın yanısıra daha üst kotlarda akarsu yataklarında oluşum gösteren alüvyonlar üzerinde derinliği en fazla 15 m’yi bulan keson kuyular da tespit edilmiştir. Tavas ovasında bulunan Kale yerleşiminin yaklaşık 15 km batısında yeralan Akçay nehrinin oluşturduğu çökellerde, Köprübaşı, Gökçeören ve Alanyurt köylerinde 40-50 civarında sığ kuyu bulunmaktadır. Aynı bölgede, Tavas yerleşiminin yaklaşık 15-20 km batısında bulunan Sofular ve Avdan köylerinde de ortalama 20 adet sığ kuyu bulunmaktadır. Tavas ovası içerisinde 1958 (93 No’lu DSİ kuyusu-Tilkilik) yılından bu yana DSİ Genel Müdürlüğü’nce önce araştırma, daha sonra içme, kullanma ve sulama amaçlı işletme sondaj kuyuları açılmıştır (Şekil 4.11). Tavas, Kızılcabölük, Pınarlar, Garipköy, Solmaz, Ulukent, ve Beyağaç köyleri DSİ sulama kooperatiflerine ait kuyular sulama amaçlı olarak çalışmaktadır. Ayrıca İl Özel

25 İdaresi ve İller Bankası tarafından köylere içme suyu sağlanmasına yönelik açılan kuyular da vardır. Kuyu derinliklerinin 280 m’ye kadar ulaştığı görülmektedir. Bölgedeki yerleşim merkezleri içme ve kullanma amaçlı su ihtiyacını yeraltı suyu sondaj kuyularından sağlamaktadır. Çalışma alanında yer alan sondaj kuyularına ait genel bilgiler Çizelge 4.3’de, kuyuların log kesitleri ise EK-A2’de verilmiştir.

Şekil 4.10. Çalışma alanındaki sığ kuyudan bir görünüm

26 Şekil 4.11. Çalışma alanındaki sondaj kuyularından örnek

27 Çizelge 4.3. Çalışma alanında yer alan sondaj kuyularına ait genel bilgiler

İL İLÇE KÖY İÇME SUYU TEMİNİ SULAMA DİĞER KUYU BİLGİLERİ Denizli Kale Karaköy Altınova Köyünden Sulama suyu ihtiyacı vardır. Denizli Kale Narlı Kaynaktan Kaynaktan Denizli Kale Adamharmanı Muhtarlık Kuyusundan Sulama suyu ihtiyacı vardır. Denizli Kale Kırköy Kaynaktan Denizli Kale Gölbaşı Kaynaktan Denizli Kale Kurbağalık Kaynaktan Sulama suyu ihtiyacı vardır. Denizli Kale Çamlarca Altınova Köyünden Denizli Kale Belenköy Muhtarlık Kuyusundan Özel Şahıs Kuyularından Denizli Kale Çakırbağ Kaynaktan Denizli Kale Doğanköy Kaynaktan Denizli Kale Esenkaya Muhtarlık Kuyusundan Denizli Kale Muslugüme Muhtarlık Kuyusundan Kaynaktan Denizli Kale Ortaköy Kaynaktan İçme suyu Gökçeören köyü ile ortak kullanılıyor. Denizli Kale Künar Muhtarlık Kuyusundan Kaynaktan Muhtarlık kuyusu ve Müslügüme ile ortak kullanılıyor. Denizli Kale İnceğiz Muhtarlık Kuyusundan Sulama suyu ihtiyacı vardır. Denizli Kale Gökçeören Muhtarlık Kuyusundan Muhtarlık kuyusunu Gökçeören, Ortatepe, Ortaköy olarak Denizli Kale Ortatepe Muhtarlık Kuyusundan Muhtarlık kuyusunu Gökçeören, Ortatepe, Ortaköy olarak kullanıyor. Yaklaşık 30 adet keson kuyu var. Denizli Kale Köprübaşı Muhtarlık Kuyusundan Kaynaktan Muhtarlık kuyusunu Gökçeören, Ortatepe, Ortaköy olarak kullanıyor. Denizli Kale Demirciler Muhtarlık Kuyusundan Akçay Nehiri kullanıyor. Yaklaşık 20 adet keson kuyu var. Denizli Kale Özlüce Muhtarlık Kuyusundan Denizli Kale Habibler Kaynaktan Denizli Kale Alanyurt Muhtarlık Kuyusu ve Kaynaktan Yaklaşık 60 adet keson uyu var. Denizli Kale Kayabaşı Kaynaktan Denizli Kale Koçarbağazı Muhtarlık Kuyusu Kaynaklar Muhtarlık kuyusu Yeniköy ile ortak kullanılyor Denizli Kale Yeniköy Muhtarlık Kuyusu Muhtarlık kuyusu Koçarboğazı ile ortak kullanılıyor. Denizli Kale Karayayla Muhtarlık Kuyusu Denizli Tavas Altınova Kale Belediyesi ve Muhtarlık Kuyusu Özel Sondaj Kuyuları Denizli Tavas Çiftlik Muhtarlık Kuyusu Özel Sondaj Kuyularından ve Dereden Denizli Tavas Çalıköy Muhtarlık Kuyusu Denizli Tavas Sofular Muhtarlık Kuyusu Yaklaşık 10 adet keson kuyu var. Denizli Tavas Ebecik Muhtarlık Kuyusu Özel Sondaj kuyularından İçme suyu ihtiyacı var. Denizli Tavas Avdan Kaynaktan İçme suyu ihtiyacı var. Yaklaşık 10 tane keson kuyu var. Denizli Tavas Denizoluk Muhtarlık Kuyusu Denizli Tavas Gökçeler Muhtarlık Kuyusu Denizli Tavas Kayapınar Kaynaktan Denizli Tavas Akıncılar Muhtarlık Kuyusu Denizli Tavas Yeşilköy Kaynaktan

28 4.4.1.5. Barajlar

Çalışma alanı içerisinde 3 adet baraj bulunmaktadır. Bunlar Kemer Barajı, Akfen Demirciler Barajı, Yenidere Barajı olup bölgenin en önemli barajı Kemer Barajıdır. Kemer Barajı bölgedeki su potansiyeli en yüksek olan barajdır. Demirciler Barajı ise enerji üretimi açından önemli bir su yapısıdır. Yenidere Barajı Tavas ovasının sulama suyu ihtiyacını karşılamaktadır.

Kemer Barajı; Kemer Barajı, Kale Tavas alt havzasının kuzey batısında olup, Aydın ili Bozdoğan ilçesi sınırları içinde bulunmaktadır. Kemer Barajı beslenimini Akçay çayından sağlamaktadır. Sulama, taşkın, enerji üretimi için inşa edilen baraj 1959 yılında tamamlanmıştır. Gövde dolgu tipi beton ağırlıklı olup temelde yüksekliği (talvegden) 108.5 metredir. Normal su kotunda göl alanı 12,1 km² ‘dir. Barajın sulama alanı, 58 980 ha’dır. Hidroelektirik santralin kurulu gücü 48 MW’dir.

Akfen Demirciler Barajı; Akfen Demirciler Barajı, Kale Tavas alt havzasının güneybatısında olup, Denizli ili Kale ilçesi Demirciler köyü sınırları içerisinde bulunmaktadır. Bu Baraj beslenimini Akçay çayından sağlamaktadir. Baraj enerji üretimi öncelikli olup, aynı zamanda civar köylerinde sulama ihtiyacını karşılamaktadır. Barajın kurulu gücü, 26 MW olup , yıllık üretimi kapasitesi 35 GW/yıl’dir.

Yenidere Barajı; Yenidere Barajı, Kale Tavas alt havzasında orta bölümünde olup ,Denizli ili Tavas ilçesinin sınırları içerisindedir. Yenidere Barajı beslenimini Yenidere çayında sağlamaktadir. Sulama amaçlı inşa edilen baraj 2010 yılında tamamlanmıştır. Gövde kil çekirdekli toprak dolgu tipinde olan barajın temelden yüksekliği (talvegden) 43 m’dir. Normal su kotunda göl alanı 1,45 km²’dir. Baraj, 7000 ha’lık alana sulama sağlamaktadır.

4.4.1.6. Göletler

Çalışma alanında Tavas, Yahşilerve Acıpayam Yeşilyuva Göletleri bulunmaktadır.

29 Tavas Göleti; Kale Tavas alt havzasının orta güney kısmında yer almaktadır. Denizli ili Tavas ilçesi sınırları içerisinde bulunan gölet, Tavas ilçesi Akyar köyüne yaklaşık olarak 2,1 km uzaklıktadır. Sulama amaçlı göletin inşaatı 1998 yılında tamamlanmıştır. Göletin sulama alanı, 225 ha olup, gövde kil çekirdekli toprak dolgu tipindedir. Göletin, temelden yüksekliği (talvegden) 35 m’dir.

Tavas Yahşiler Göleti; göletin gövde tipi Kil çekirdekli kaya dolgu olup, gövde yüksekliği temelden 24,5 metredir. Tavas Yahşiler Göleti projesi ile 0.325 m3 su depolanacaktır. Gölet ile 750 dekarlık tarım alanı sulamaya açılacaktır. (http://bolge21.dsi.gov.tr/haberler/2017/10/24/Denizli.Tavas.Goleti.24.10.2017-1)

Acıpayam Yeşilyuva Göleti; Denizli Acıpayam ilçesinde yer alan gölet, 1670 dekar zirai araziyi sulayacak olup, göletin gövde yüksekliği 22,50 m’dir. Gölet 2016 yılınca işletmeye alınmıştır. (www.dsi.gov.tr.)

4.4.2. Litolojik birimlerin hidrojeolojik özellikleri

Çalışma alanında bulunan jeolojik birimler litolojik özelliklerine göre geçirimli, yarı geçirimli ve geçirimsiz birimler olarak ayırtlanmıştır. Acıgöl Grubu, Pliyo-Kuvaterner Killi Kireçtaşı, Pliyo-Kuvaterner Ayırtlanmamış Kırıntılı Birimler, Yamaç Molozu, Alüvyon Yelpazesi ve Alüvyon gözenekli geçirimli birim (Gç1), Çameli Formasyonu Kireçtaşı Üyesi, Ağaçlı Formasyonu, Ortadağ Formasyonu (Bodrum Napı, Likya Napları) karstik geçirimli birim (Gç2) oluşturmaktadır. Eşme Metamorfitleri geçirimsiz birim-1 (Gz1) olarak tanımlanırken, Marmaris Peridoditi (Marmaris Ofiyolit Napı), Kızılcadağ Melanj ve Olistostromu (Marmaris Ofiyolit Napı), geçirimsiz birim-2 (Gz2) olarak tanımlanmıştır. Babadağ Formasyonu, Aksu Formasyonu Çamova Üyesi ve Gebeciler Formasyonu ise yarı geçirimli birim (Gy) olarak sınıflandırılmıştır. Ayırtlanan bu birimler EK-A3’de verilen hidrojeoloji haritasında ve EK-A4’de verilen kesitler üzerinde gösterilmiş ve söz konusu hidrojeolojik birimler aşağıda ayrıntılı olarak açıklanmıştır.

30 4.4.2.1. Gözenekli geçirimli birim (Gç1)

Çalışma alanında, ovanın büyük bir kısmını oluşturan alüvyon ile konglomera ve kaba kırıntılardan oluşan Pliyo-Kuvaterner Ayırtlanmamış Kırıntılı Birimler, Yamaç Molozu, Alüvyon Yelpazesi yayılımı ve verimi fazla olan gözenekli geçirimli birim olarak ayırtlanmıştır. Havzanın orta kısımlarında yüzeyleyen Acıgöl Grubu,, açık gri, bej renkli, kalın tabakalı, karbonat çimentolu polijenik çakıllı birim taneleri olarak tanımlanmıştır. Pliyo-kuvaterner ayırtlanmamış kırıntılı birimler ise gevşek tutturulmuş, eski göl kenarı, akarsu ve yamaç molozu ürünleridir. Alt havzanın kuzeybatısı hariç geniş alanlarda yüzeylenen birim oldukça geçirimli olup akifer özelliği göstermektedir.

Yamaç molozu, genellikle gevşek tutturulmuş çakıl ve blok boyu malzemeden meydana gelir. Alüvyon yelpazesi birimi verimli yeraltısuyu taşıyan litolojik katmanları içermektedir. DSİ tarafında araştırma ve işletme amaçlı açılmış olana kuyuların yoğunluğu bu bölgelerde olmakla birlikte yanal ilişkisi olan plQ biriminden de beslenmektedir. Alüvyon, birim taneli yapısına karşın ince taneli killi seviyeler içermesi hidrojeolojik olarak verimini düşürmüştür. Havzada bulunan sondaj kuyularının büyük bölümü alüvyondadır. Bölgenin içme ve kullanma suyunun bir kısmı ve sulama suyu bu kuyulardan sağlanmaktadır.

4.4.2.2. Karstik geçirimli birim (Gç2)

Çalışma alanında Çameli Formasyonu Kireçtaşı Üyesi, Ağaçlı Formasyonu, Ortadağ Formasyonu karstik yapılarından dolayı karstik geçirimli birim özelliğindedir. Çameli formasyonu kireçtaşı üyesi gözenekli karbonat düzeyleri ile üstünde kirli sarı, bej, krem, açık kahve renkli kireçtaşı ve travertenlerden oluşur. Hidrojeolojik olarak geçirimli özelliğe sahip olup kontak sınırlarından kaynak çıkışları mevcuttur. Birim çalışma alanının batı ve güney kesimlerinde gözlenir. Ağaçlı formasyonu, dolomitik kireçtaşları temsil etmekte olup Ortadağ formasyonu, dolomit ve / veya neritik kireçtaşı karakterinde başlayan ve üste doğru çört, yumrulu mikrit ve kalkarenitleri kapsar. Kireçtaşları çatlak ve erime boşluklarında önemli miktarda yeraltısuyu bulundurabilen ve suyun hareketine izin veren karstik akiferlerdir.

31 4.4.2.3. Yarı geçirimli birim (Gy)

Çalışma alanında Killi kireçtaşı, kumlu kireçtaşı ve çört bantlı mikritik kireçtaşlarından oluşmakta olan Babadağ formasyonu, molas karakterinde olan Aksu formasyonu çamova üyesi, altta “alüvyon yelpazesi çökelleri” ve üstte “gölsel çökeller” olarak iki ayrı çökel topluluğunu içerisinde barındıran Gebeciler formasyonu yarı geçirimli birim (Gy) olarak ayırtlanmıştır. Birimler içerisinde yer alan volkanik zayıf tutturulmuş çakıllar ve süreksizlik düzlemleri yeraltısuyunun hareketine izin verebileceğinden dolayı sözkonusu birimler yarı geçirimli akifer özelliğindedir.

4.4.2.4. Geçirimsiz birim-1 (Gz1)

Çalışma alanında su iletme yeteneği olmayan ve geçirimsiz özelliğe sahip Eşme metamorfitleri, gnays, migmatit, metagranitoyit, metagabro, amfibolit ve mermer serisinden meydana gelmiştir. Birim içerisinde yaklaşık 100 metre kalınlığa ulaşan kuvarsşist aratabakalı kuvarsitler bulunmaktadır. Sözkonusu birim litolojik özellikleri bakımından akifer olma potansiyeli olmaması sebebiyle geçirimsiz birim olarak değerlendirilmiştir.

4.4.2.5. Geçirimsiz birim-2 (Gz2)

Çalışma alanında dar alanlarda gözlenen Marmaris Peridoditi ve Kızılcadağ Ofiyolitik Melanjı yer yer serpantinleşmiş ultramafik kayalardan oluşmaktadır. Bu birimler litolojik özellikleri ve yayılımları göz önüne alınarak bünyelerinde yeraltısuyu bulundurmamaları sebebiyle geçirimsiz birim olarak değerlendirilmiştir.

4.4.3. Yeraltısuyu Dinamiği

Çalışma alanında bulunan yeraltısuyu kuyuları genel olarak ovada alüvyon birim üzerinde açılmıştır. Bu birimde yeraltısuyu seviyesini ve yeraltısuyu akım yönünü belirleyebilmek amacıyla mevcut sondaj kuyularında Ekim (2018) döneminde yeraltısuyu seviye ölçümleri gerçekleştirilmiş ve bölgenin yeraltısuyu seviye haritası hazırlanmıştır (EK-A3). Ovadaki kuyuların bir kısmı tahrip edildiğinden bir kısmına ise dalgıç pompa yerleştirildiğinden yeraltısuyu seviye ölçümleri yapılamamıştır.

32 Çizelge 4.4’de bölgede yeraltısuyu seviye ölçümü yapılan kuyulara ait koordinat, kuyu ve yeraltısuyu derinliği ve yeraltısuyu seviye verileri verilmiştir. Bölgede yeraltısuyu derinlikleri 2.5- 43.2 m arasında değişmekte olup yeraltısuyu seviyeleri ise 880,8 m ile 960,1 m arasındadır. EK-A3’de verilen hidrojeoloji haritası üzerinde yer alan yeraltısuyu seviye eğrileri incelendiğinde Tavas ovasında yeraltısuyu akım yönünün Karaköy ve Ulukent civarında kuzeydoğu’ya doğru, Kale civarında ise kuzeye doğru olduğu belirlenmiştir.

Çizelge 4.4. Yeraltısuyu statik seviye ölçüm sonuçları

Konum Kuyu Yeraltısuyu Yeraltısuyu statik No Rakım

Numune derinliği(m) derinliği (m) seviyesi (m) N1 Kale-Karaköy Yolu 964 6 3,9 960,1 N3 Altınova 904 60 7 897 N5 Ebecik- Sofular Yolu 904 150 9,5 894,5 N8 Karahisar-Çiftlik Yolu 916 98 21,6 894,4 N10 Medet 901 9 2,5 898,5 N11 Tavas 924 96 43,2 880,8

4.5. Hidrojeokimya

Hidrojeokimya, yeraltısularının kimyasal özelliklerinin ve kalitelerinin belirlenmesi, kökenlerinin araştırılması, yüzey ve yağış suları ile olası ilişkilerinin incelenmesi, yeraltı sularının kirlenmesi gibi problemlerin çözülmesi ve benzeri araştırmalarda kullanılan hidrojeolojik çalışmaların vazgeçilmez bir parçasını oluşturmaktadır. Çeşitli şekillerde yeryüzüne düşen yağışların yeraltına süzülmesiyle birlikte derinlerde temas halinde oldukları kayaç ve mineralleri çözmeye başlamakta ve bu işlem su içerisinde denge konsantrasyonlarına erişilinceye veya mineraller tamamen tükeninceye kadar devam etmektedir (Şahinci, 1991). Yeraltısularının kimyasal bileşimi, suların içinden geçtikleri akiferlerin mineralojik ve kimyasal özelliklerinin, akiferlerde suyun akış hızının, akış koşullarının ve akiferdeki kalış süresinin bir fonksiyonudur (Freeze ve Cherry, 1979; Appelo ve Pastma, 1993; Andreo ve Carrasco, 1999). Kazanılan bu kimyasal özellikler yeraltısularının farklı amaçlar için

33 kullanılmasına olanak sağlamaktadır. Yeraltısularının verimi kadar, kullanım amacına göre fiziksel, kimyasal ve bakteriyolojik özelliklerinin tespiti de önem taşımaktadır. Çalışma alanında yer alan yeraltısularının kalitesi, kullanım koşulları, kökeni ve hidrojeokimyasal özelliklerinin belirlenmesi amacıyla, Tavas ve çevresinde Ekim- 2018 tarihinde kaynak ve sondaj kuyuları olmak üzere 14 ayrı noktadan su örnekleri alınmıştır (EK-A5). Alınan su örneklerinin fiziksel ve kimyasal özellikleri, kirlilik parametreleri, kalitesi ve kullanım koşulları gibi konulara açıklık getirilmeye çalışılarak su tipleri belirlenmiştir.

Arazi çalışmalarında her bir örnek için ikişer adet örnek alınmış olup katyon analizleri

100 ml’lik polietilen şişe içerisine % 5’lik HNO3 ilave edilerek Bureau Veritas (Acme- Kanada) laboratuvarında yaptırılmıştır. Anyon analizleri ve kirlilik parametreleri olan nitrat, nitrit ile amonyak analizleri, Süleyman Demirel Üniversitesi Jeotermal Enerji, Yeraltısuyu ve Mineral Kaynakları Araştırma ve Uygulama Merkezi laboratuvarlarında yaptırılmıştır. Elektriksel iletkenlik (EC), hidrojen iyonu konsantrasyonu (pH), sıcaklık (T, 0C), toplam çözünmüş katı madde (TDS) ve çözünmüş oksijen (DO) değerleri ise örnek alımı çalışmaları sırasında yerinde ölçülmüştür.

Elde edilen analiz sonuçları kullanılarak çalışma alanında bulunan suların iyon özellikleri, kullanım amaçları (içme ve sulama) ve kirlilik parametreleri incelenmiştir. Suların hidrojeokimyasal özelliklerinin tanımlanmasında, genel kimyasal özellikler değerlendirilmiş Schoeller (1955), Piper (1944) ve Gibbs (1970) diyagramları kullanılarak yorumlamaları yapılmıştır. Suların kullanım amaçlarının değerlendirilmesinde ulusal ve uluslararası içme suyu standartları ile Schoeller içilebilirlik, ABD tuzluluk ve Wilcox (1955) diyagramları kullanılmıştır. Kirlilik özellikleri ise ağır metal ve azot türevleri analizleri ile irdelenmiştir.

4.5.1. Suların kalitesini belirleyen iyon özellikleri

Çalışma alanının kimyasal özellikleri belirlenirken 14 ayrı noktadaki kaynak ve sondaj kuyularından alınan örneklerin kimyasal analiz sonuçlarından yararlanılmıştır.

++ ++ + + - = = Kimyasal analizlerde; katyonlar (Ca , Mg , Na , K ), anyonlar (Cl , SO4 , CO3 , - HCO3 ), hidrojen iyon konsantrasyonu (pH), özgül elektriksel iletkenlik (EC), sodyum

34 yüzdesi (%Na), sodyum adsorbsiyon oranı (SAR) ve sertlik gibi kimyasal özellikler tespit edilmiştir. Ekim 2018 döneminde alınan su örneklerinin kimyasal analiz sonuçları Çizelge 4.5’ de verilmiştir. Araştırma alanındaki göl ve yeraltısularının genel kimyasal yapısını ortaya koymak amacıyla hidrojeokimya haritası hazırlanmıştır (EK- A5).

35 Çizelge 4.5. Tavas ovası yeraltısularının hidrojeokimyasal özellikleri (Ekim - 2018)

++ ++ + + - = = - Ca Mg Na K Cl SO4 CO3 HCO3 Sıcaklık Sertlik EC pH TDS Na SAR

Bölge Su Sınıfı no C mg/l % o Numune Fr mek/lt mek/lt mek/lt mek/lt mek/lt mek/lt mek/lt mek/lt mch/cm

N1 Kale-Karaköy Yolu 9,5 0,56 0,19 0,01 0,25 0,33 0,00 3,5 16 27.7 468 7,49 439,92 3.31 0.16 Ca-Mg-HCO3

N2 Altınova Mevkii 3,84 2,25 0,53 0,02 1,21 0,18 0,00 5,5 15.5 30.45 614 7,53 356,12 7.98 0.42 Ca-Mg-HCO3 N3 Altınova 5,05 5,75 1,63 0,06 2,67 1,11 0,00 7,3 15.4 54 1076 7,21 708,8884 13.05 0.99 Mg-Ca-HCO3

N4 Ebecik 6,26 1,5 0,52 0,01 0,72 0,95 0,00 4,7 15.2 38.8 722 7,33 616,7555 6.27 0.37 Ca-Mg-HCO3

N5 Ebecik- Sofular Yolu 3,12 2,31 0,81 0,02 0,17 0,52 0,00 5 15.7 27.15 518 7,78 275,69 12.9 0.69 Ca-Mg-HCO3

N6 Çalıköy 3,72 2,1 0,34 0,01 0,17 0,1 0,00 5,5 15.6 29.1 504 7,39 477,7095 5.51 0.28 Ca-Mg-HCO3

N7 Karahisar 6,33 1,62 0,42 0,34 0,33 0,31 0,00 7 15.8 39.75 687 7,31 612,9002 4.82 0.29 Ca-Mg-HCO3 Karahisar-Çiftlik N8 6,19 1,61 0,43 0,28 0,32 0,29 0,00 6,6 15.8 39 674 7,09 535,3191 5.05 0.30 Ca-Mg-HCO3 Yolu N9 Çiftlikköy 2,47 3,68 0,78 0,05 0,5 0,67 0,00 6,5 15.6 30.75 658 7,49 344,792 11.17 0.62 Mg-Ca-HCO3

N10 Medet 4,13 3,59 2,46 0,33 1,31 1,16 0,00 6,6 17.1 38.65 842 7,36 531,4805 23.4 1.77 Ca-Mg-HCO3

N11 Tavas 4,23 2,2 0,77 0,15 0,37 0,25 0,00 5,7 16.1 32.15 589 7,43 352,8871 10.47 0.60 Ca-Mg-HCO3 Tavas-Kızılcabölük N12 3,03 3,68 0,22 0,01 0,16 0,23 0,00 7,8 16.3 31.7 643 7,49 541,6262 3.34 0.17 Mg-Ca-HCO3 Yolu

N13 Kızılcabölük 5,7 1,27 0,18 0,01 0,16 0,05 0,00 6,8 16.2 34.85 586 7,29 279,3321 2.51 0.13 Ca-Mg-HCO3

N14 Kızılcabölük 5,97 0,93 0,45 0,03 0,39 0,41 0,00 7 16.3 34.5 712 7,02 456,6277 6.09 0.34 Ca-Mg-HCO3

36 Sıcaklık (0C)

Suların sıcaklığı su tablasının derinliğine, coğrafik enleme, yüksekliğe ve etkin volkanizmaya bağlıdır. Çok soğuk sular (+5’e kadar), soğuk sular (+10’a kadar), çok az ılık sular (+18’e kadar), az ılık sular (+25’e kadar), ılık sular (+37’ye kadar) ve +40’dan fazla olan sular, sıcak sular diye gruplandırılmaktadır (Şahinci, 1991). Çalışma alanındaki suların sıcaklık değerleri 15.2 ile 17.1 0C arasında değişmektedir. Buna göre bölgedeki tüm sular “çok az ılık sular” sınıfında yer almaktadır (Çizelge 4.5).

Elektriksel iletkenlik (EC)

Özgül elektriksel iletkenlik, +25 0C’deki 1 cm3 suyun iletkenliğidir. Suyun özgül iletkenliği iyon cinsine, derişime ve sıcaklığa bağlıdır. Saf suyun özgül elektriksel iletkenliği 0,5 – 5 µmho/cm içme sularının elektriksel iletkenliği ise 30 – 2000 µmho/cm arasında değişmektedir. Özgül elektriksel iletkenlik sulama ve içme sularının sınıflandırılmasında bir ölçüt olarak kullanılmaktadır (Ala 2001). Suların elektriksel iletkenlikleri, sudaki iyon varlığına, toplam derişimlerine ve sıcaklığa bağlıdır. Sıcaklık ve iyon konsantrasyonunun artışı ile doğru orantılı olarak suların elektriksel iletkenlikleri artmaktadır (Şahinci, 1991). Çalışma alanındaki suların elektriksel iletkenlikleri (EC) değerleri 468 ile 1076 µmho/cm arasında değişmektedir (Çizelge 4.5).

Hidrojen iyonu konsantrasyonu (pH)

Hidrojen iyonu konsantrasyonu, su içerisinde bulunan hidronyum ve OH- iyon konsantrasyonlarının azalıp artmasına bağlı olarak suyun asit veya bazik özelliğe sahip olmasıdır. Yeraltısuları, genel olarak pH<7 olan asidik özelliğe sahip iken yerüstü suları pH>8 olan bazik özellikteki sulardır. PH’a göre sınıflandırma Çizelge 4.6’ da verilmiştir. Çalışma alanındaki su noktalarından alınan örneklerin pH değerleri 7.02 ile 7.78 arasında değişmektedir (Çizelge 4.5). Sınıflandırmaya göre değerlendirildiğinde çalışma alanındaki tüm sular “bazik karakterli sular” sınıfında yer almaktadır.

37 Çizelge 4.6. Suların pH değerlerine göre sınıflandırılması (Şahinci, 1991)

pH >8.5 Bazik 8.5 – 7 Bazik karakterli 7 Nötr 7 – 4.5 Asit karakterli 4.5 Asidik

Sertlik (oFr)

Sertlik, su içinde çözünmüş halde bulunan Ca+2 ve Mg+2 bileşiklerinden gelen

+2 +2 - - özelliktir. Bu bileşiklerin çoğu Ca ve Mg ' nin meydana getirdikleri CaHCO3 , SO4 2 - - , Cl ve NO3 ‘dir. Ülkemizde suların sertlik derecelerini belirtmek için Fransız Sertlik o Derecesi ( Fr) kullanılmaktadır. 1 Fransız Sertlik Derecesi = 1 lt suda, 10 mg CaHCO3 ve MgHCO3 veya buna eşdeğer diğer sertlik verici iyonların bulunmasıdır. Sular sertlik derecelerine göre sınıflaması Çizelge 4.7'de verilmiştir.

Çizelge 4.7. Suların sertlik derecesine göre sınıflandırılması

Sertlik Derecesi Su Sınıflaması 0 – 10 Menba suyu 11 – 22 Tatlı su 23 – 32 Sert su 33 – 54 Çok sert su > 55 Çok fazla sert su

İncelenen suların Ekim (2018) dönemine ait sertlik değerleri 27.7 – 39.75 oFr arasında değişim göstermektedir. Buna göre çalışma alanındaki N1, N5, N6 no’lu örnekler “sert su” ve diğer tüm sular “çok sert su” sınıfında yer almaktadırlar (Çizelge 4.5). Suların sertlik derecelerindeki değişim yağışlara ve suların kayaçlarla etkileşimine bağlı olarak değişim göstermektedir.

38 Sodyum adsorbsiyon oranı (SAR)

Sulama sularında sodyum miktarı önemli bir yer tutar. Toprağın yapısını bozarak, geçirgenliğini azaltan ve sulamadan sonra zeminin üst seviyelerinde soğurulan sodyum, toprak yüzeyinde kaymak şeklinde sert bir kabuğun oluşmasına neden olur ve bitki köklerinin havalanması engellenir. Ayrıca, sodyum, bitkiler için zehirli bir ortam yaratır. Cinsine bakılmaksızın, sodyumca doygun topraklarda bitkiler çok az gelişir veya gelişmezler (Güllüoğlu, 2006). SAR’a göre sulama suları sınıflaması Çizelge 4.8'de verilmiştir.

rNa  SAR  rCa   rMg / 2   (4.1)

Çizelge 4.8. SAR’a göre sulama sularının sınıflandırılması (Şahinci, 1991)

Suyun Niteliği SAR (%) Çok İyi Özellikte Sulama < 10 Suları İyi Özellikte Sulama Suları 10-18 Orta Özellikte Sulama Suları 18-26 Fena Özellikte Sulama Suları 26 >

Çalışma alanındaki sular SAR değerleri bakımından değerlendirildiğinde tüm suların “çok iyi özellikte sulama suları” sınıfında yer aldığı görülmektedir (Çizelge 4.5).

Sodyum iyonu yüzdesi (%Na)

Yüzde sodyum oranı yeraltısularının tarımsal alanlarda sulama suyu olarak kullanıma uygun olup olmadığını gösteren önemli bir parametredir. %Na değerine göre sulama suyu sınıflaması Çizelge 4.9'da verilmiştir (Ünal, 2007).

39 rNa  %Na  X 100 (4.2) rNa   rCa   rMg  rK 

Çizelge 4.9. %Na değerlerine göre suların sınıflandırılması

% Na Sulama suyu sınıfı < 20 En iyi 20-40 İyi 40-60 İzin verilebilir 60-80 Kuşkulu kullanım > 80 Kullanıma uygun değil

Çalışma alanındaki su örneklerinin %Na değerleri incelendiğinde N10 nolu su örneği “iyi” sular sınıfındayken diğer tüm suların “en iyi” sulama suyu sınıfında yer aldığı görülmektedir (Çizelge 4.5).

4.5.2. Suların majör iyon özellikleri

Suların bünyesindeki majör iyonlar, anyon ve katyonlar olmak üzere iki grupta incelenmektedir. Başlıca katyonları Ca+2, Mg+2, Na+ ve K+ iyonları oluştururken,

- -2 -2 - anyonları ise HCO3 , CO3 , SO4 ve Cl , oluşturmaktadır. Çalışma alanındaki sularda ölçülen anyon ve katyon değerleri, Çizelge 4.5’de verilmiş ve iyon dağılımları EK- A5’de verilen hidrojeokimya haritasında sunulmuştur. Analiz sonuçlarının değerlendirilmesinde Dünya Sağlık Örgütü (WHO, 2011) ve Türk Standartları Enstitüsü (TSE-266, 2005) tarafından içme suları için belirlenen sınır değerler dikkate alınmıştır.

4.5.2.1. Katyonlar

Kalsiyum (Ca+2)

Ca+2, ağırlık yüzdesine göre yer kabuğunda O, Si, Al ve Fe’den sonra beşinci (%3.5) tatlı sularda ise üçüncü sırayı alır (Şahinci, 1991). Ca+2 yeraltısularına, kalsit, aragonit,

40 dolomit, jips, anhidrit, fluorit gibi silikatlı olmayan minerallerin ve albit, anortit, piroksen ve amfibol gibi silikatlı minerallerdeki Ca+2’nın eritilmesi ile karışabilir. Suda H+ iyonunun bulunması Ca+2’nin eritilmesini kolaylaştırır (Erguvanlı ve Yüzer, 1987).

Çalışma alanındaki suların kalsiyum miktarları 49.50 ile 126.79 mg/l arasında değişmektedir (Çizelge 4.5). Buna göre bölgede karstik akifer içerisindeki yeraltısularının Ca+2 içeriklerinin yüksek olduğu görülmektedir. İnceleme alanındaki suların Ca+2 iyon konsantrasyonlarının içme suyu standartları tarafından belirlenen (TSE-266) sınır değerleri (75-200 mg/l) aşmadığı görülmüştür.

Magnezyum (Mg+2)

Mg+2, yerkabuğu ve tatlı sularda en fazla bulunan elementler sıralamasında sekizinci sıradadır. Mg+2 iyonlarının çapı, Na + ve Ca+2 iyonlarının çapından küçük olmasına karşın, özgül elektriksel yükünün yüksekliği nedeniyle, su molekülleri tarafından hidratlaşma güçlüdür. Doğal sularda Mg +2 kaynakları; dolomit, evaporit, magmatik kaya mineralleri (olivin, biotit, hornblend, ojit) ve metamorfik kayalarda bulunan serpantin, talk, diyopsit, tremolit mineralleridir. Magnezyum ve kalsiyumun suyun sertliği üzerine etkileri büyüktür (Şahinci, 1991).

Çalışma alanında yapılan analiz sonuçlarına göre Mg +2 iyon miktarı 6.84-69.91 mg/l arasında değişmektedir (Çizelge 4.5). Magnezyum, yeraltısularına çoğunlukla magnezyumlu kalkerler, dolomitler ve serpantinizasyon sonucu açığa çıkan magnezyum karbonatın eritilmesi ile karışmaktadır (Erguvanlı ve Yüzer, 1987). İncelenen sulardaki Mg+2 iyonunun kökenini, suların beslenme havzası içerisinde yüzeylemekte olan kireçtaşı ve dolomitik kireçtaşlarından oluşan Çameli formasyonu kireçtaşı üyesi, Ağaçlı formasyonu, Ortadağ formasyonunun yağış suları ile ilişkisine bağlı olarak değişim göstermektedir. İnceleme alanındaki su kaynaklarına ait Mg +2 iyon konsantrasyonları içme suyu standartları tarafından belirlenen sınır değerleri aşmadığı görülmektedir.

Sodyum (Na+)

41 Doğal sularda birincil olarak bulunan Na+, alkali metaller (Li, K, Rb, Cs) arasında yerkabuğunda en fazla bulunandır. Evaporitlerin ve Na+ içeren minerallerin yağış suları tarafından kimyasal olarak bozunmaları ile doğal sulara karışırlar. Bunlar Na + içeren feldispat, plajiyoklast, nefelin, sodalit, stilbit, natrolit, jadelit ve benzeri minerallerdir (Şahinci, 1991). Yeraltısularında Na+ zenginleşmesinin bir başka nedeni de sodyum iyonlarının, kalsiyum ve magnezyum iyonlarının soğurma ve iyon değişimi ile yerini almasıdır. Ayrıca buzlu yollara atılan tuzlar, tarımsal gübreler, lağım ve fabrika atık suları; suları dezenfekte etmek, sertliğini düşürmek, çürütmeyi ve bazı

çökeltmeleri önlemek için kullanılan NaF, Na 2SiF6, NaOH, Na2CO3, NaHCO3 gibi kimyasal maddelerin kullanılması Na miktarını arttırırken, toprak, zemin, kil mineralleri, şeyl ve zeolitlerdeki iyon değişiminde Na/K oranı azalır (Şahinci, 1991). Yeraltısularında sodyumun miktarı, mineral cinsine ve miktarına, pH’a, bozunum süresine, yeraltısuyu akım hızına, ortamdaki kalsiyum iyon derişimine, yapay ve doğal kirlenme gibi etkenlere bağlı olarak değişmektedir Bütün yeraltı sularında az veya çok Na+ bulunur. Çünkü bütün Na+ bileşikleri suda kolayca çözünürler. Suya tuzlu bir tat verdiği için içme sularında 200 mg/l’den fazla Na+ istenmez (TSE, 2005; WHO, 2011). Çalışma alanında Na + iyon miktarı 4.2-56.61 mg/l arasında değişmektedir (Çizelge 4.5). Uluslararası ve ulusal standartlarca içme suyu için belirlenen sınır değerler dikkate alındığında bölgedeki suların bu sınır değeri aşmadığı görülmektedir.

Potasyum (K+)

K+ ve Na+ yerkabuğunda eşit miktarda bulunurken, magmatik kayalarda Na +, tortul kayalarda ise K+ egemendir. K+ içeren silikat alüminosilikat minerallerinin bozunması, Na+ içerenlere oranla oldukça zordur (biotit, muskovit, nefelin, feldispat). Ayrıca bozunmuş K+’un çok büyük miktarı kil mineralleri ve bitkiler tarafından güçlü bir şekilde soğurulmaktadır (Şahinci, 1991). Doğal sularda potasyum içeriği genelde 20 mg/l’i aşmamaktadır. Ancak sıcak su kaynaklarında bu değer 100 mg/l’ye ulaşabilmektedir. Genellikle sodyumla birlikte bulunan potasyum nemli ve kurak iklimlerde asidik yıkanma şeklinde, kayaları tümüyle bozunuma uğratarak üst seviyelere göç etmektedir (Şahinci, 1991).

Analiz sonuçlarına göre; çalışma alanındaki suların K+ iyon içeriği 0.2-2.28 mg/l arasında değişmektedir (Çizelge 4.5). N3 no’lu su örneği en yüksek değere sahiptir

42 4.5.2.2. Anyonlar

-2 - Karbonat (CO3 ) - Bikarbonat (HCO3 )

Yeraltısularındaki karbonat ve bikarbonat iyonlarının büyük bir kısmı atmosfer ve

-2 topraktaki CO3 ’den ayrıca karbonatlı kayaçların erimesi ile ortaya çıkmaktadır. Bikarbonat iyonu sulama suları için yararlıdır ancak fazlası toprakta kireç birikimine neden olmaktadır (Erguvanlı ve Yüzer, 1987).

- - İnceleme alanındaki yeraltısularında baskın anyon HCO 3 iyonudur. HCO3 iyonları - 2 213.5-475.8 mg/l arasında değişmektedir (Çizelge 4.5). Toplam HCO3 ve CO3 iyon miktarının içme ve kullanma sularında 500 mg/l’yi geçmemesi gerekmektedir Sulama sularında ise bu iyonların egemen oluşu sodyum tehlikesini azaltıcı etki oluşturmaktadır (Şahinci, 1991). Çalışma alanındaki numuneler sınır değerin altında gözlenmiştir.

Klorür (Cl-)

Klorür doğal sularda sadece Cl- formunda bulunmaktadır. Eksi yüklü oluşu, klorürün kolloidler tarafından tutulmasını engellemekte ve ayrıca iyon yarıçapının büyük olması da Ca, Mg, Na, K, Sr, Ba ve diğer elementlerle yaptığı tuzların suda kolayca çözünmesine neden olmaktadır. Kirlenmemiş doğal sularda klorür içeriği genellikle 10-20 ppm aralığındadır. Bu değer yağış sularının klorür içeriği ile yakından ilişkili olduğunu göstermektedir (Demiroğlu, 2008). Yeraltısularındaki klorür fazlalığı litolojik etkileşimin olmadığı alanlarda evsel, endüstriyel veya tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan kirliliğin nedeni olarak tanımlanmaktadır.

İnceleme alanındaki su kaynaklarının Cl- iyonu konsantrasyonu 5.56-94.63 mg/l arasında değişim göstermektedir (Çizelge 4.5). Sulardaki Cl- iyon konsantrasyonunun TSE-266 (2005) ve WHO (2011) tarafından içme ve kullanma sularında en fazla bulunabileceği miktar 250 mg/l olarak belirlenmiş olup inceleme alanındaki sular sınır değeri aşmamaktadır.

-2 Sülfat (SO4 )

43 -2 Sülfat (SO4 ) iyonunun sularda bulunmasına sebep olan başlıca doğal kaynaklar, volkanlar, pirit mineralinin oksitlenmesi, jips ve anhidritlerin çözünmesi, atmosferdeki

H2S gazlarının fotokimyasal olarak oksitleşmesi, deniz sularının buharlaşması ve rüzgar etkisiyle atmosfere taşınması şeklinde olurken ayrıca dış kökenli olarak kimyasal ilaçlar, yapay gübre ile evsel ve endüstriyel atıklar gibi çeşitli kirletici kaynaklardan toprağa ve suya karışması sayılabilir. Yeraltısuları içerisinde sülfat değerleri genelde düşüktür. Dünya Sağlık Örgütü İçme suyu standartları (WHO, 2006)

-2 ve Türk İçme Suyu standartlarına (TSE-266, 2005) göre SO4 elementi için sınır değer 250 mg/l olarak belirlenmiştir. Sülfatın toprağın tuzunu artırmaktan başka zararlı bir etkisi söz konusu değildir. Sulama sularında 250 mg/l’ye kadar olan miktarlar ise bitki beslenmesi için yararlı olarak görülmektedir (Erguvanlı ve Yüzer, 1987).

-2 Çalışma alanından alınan su örneklerinin SO4 değerleri 2.49-55.67 mg/l arasındadır -2 (Çizelge 4.5). İnceleme alanında suların SO4 içeriği açısından içme ve kullanma suyu standartlarını aşmadığı görülmektedir.

4.5.3. Suların hidrojeokimyasal sınıflaması

4.5.3.1. Schoeller (1955)’e göre suların sınıflaması

Schoeller (1955) suları bileşimindeki klorür, sülfat, karbonat-bikarbonat miktarları ile anyon-katyon derişim ilişkilerine göre sınıflandırmıştır (Çizelge 4.10). Analiz sonuçlarına göre tüm örnekler, Schoeller (1955)’in klorür sınıflamasına göre, "Olağan klorürlü sular", sülfat sınıflamasına göre, "Olağan sülfatlı sular" sınıfına girmektedir. Karbonat-Bikarbonat sınıflamasına bakıldığında ise suların, farklı su sınıflarında yer aldığı görülmüştür. Buna göre N3, N12 nolu örnekler "Hiperkarbonatlı sular" diğer tüm su örnekleri ise "Olağan karbonatlı sular" sınıfında yer almaktadırlar.

44 Çizelge 4.10. Schoeller (1955)’e göre su sınıflaması

Klorür Sınıflaması Sülfat Sınıflaması Karbonat-Bikarbonat Sınıf. Su sınıfı Klorür Su sınıfı Sülfat Su sınıfı Karbonat- miktarı miktarı Bikarbonat (mek/l) (mek/l) miktarı (mek/l) Hiperklorürlü >700 Hiposülfatlı >58 Hiperkarbonatlı >7 Sular Sular Sular Klorotalasik 420-700 Sülfatlı Sular 24-58 Olağan 2-7 Sular Karbonatlı Sular Klorürce 140-120 Oligosülfatlı 6-24 Hipokarbonatlı <2 zengin sular Sular Sular Orta Klorürlü 40-140 Olağan <6 Sular Sülfatlı Sular Oligoklorürlü 15-40 Sular Olağan <15 Klorürlü Sular

4.5.3.2. Piper diyagramı ile suların sınıflaması

Bölgedeki su kaynaklarının litoloji ile ilişkileri ve dolaşım sistemleri boyunca meydana gelen hidrojeokimyasal evrim süreçlerinin açıklanmasında Piper diyagramından (Piper, 1944) yararlanılmıştır. Çalışma alanında bulunan yeraltısularından Ekim‐2018'de alınan örneklere ait kimyasal analiz sonuçları Piper diyagramı ile değerlendirilmiştir. Genel olarak çalışma alanındaki su örneklerinin tümü alkali toprak elementlerinin (Ca+Mg), alkali elementlere (Na+K) göre daha fazla olduğu, zayıf asit köklerinin (CO3+HCO3) güçlü asit köklerinden (SO4+Cl) fazla olduğu, karbonat sertliği % 50’den fazla olan suları temsil etmektedir (Çizelge 4.11; Şekil 4.12).

45 Şekil 4.12. Piper diyagramı (Ekim-2018)

Piper diyagramına göre, su örneklerinde Ca-Mg-HCO3, Mg-Ca-HCO3 tipi suların hakim olduğu görülmektedir. Bu durum su örneklerinin çalışma alanında yer alan kireçtaşı, dolomitik kireçtaşı ve dolomit birimleri ile kayaç-su etkileşimine bağlı olarak gelişmektedir. Çalışma alanında ortaya çıkan farklı su tipleri bölgedeki kayaçlarla temas süresi, suyun miktarı, sıcaklığı ve ortamın basıncı gibi faktörlere bağlı olarak yeraltısuyunun bileşiminde değişiklikler gerçekleşmesine neden olmaktadır.

Çizelge 4.11. Çalışma alanındaki suların majör iyon dizilimi ve su tipleri

Numune No Türü İyon dizilimi (mek/lt) Su tipi N1 Sondaj Ca>Mg>Na>K; HCO3>SO4>Cl>CO3 Ca-Mg-HCO3 N2 Kaynak Ca>Mg>Na>K; HCO3>Cl>SO4>CO3 Ca-Mg-HCO3 N3 Sondaj Mg>Ca>Na>K; HCO3>Cl>SO4>CO3 Mg-Ca-HCO3 N4 Sondaj Ca>Mg>Na>K; HCO3>SO4>Cl>CO3 Ca-Mg-HCO3 N5 Sondaj Ca>Mg>Na>K; HCO3>SO4>Cl>CO3 Ca-Mg-HCO3 N6 Sondaj Ca>Mg>Na>K; HCO3>Cl>SO4>CO3 Ca-Mg-HCO3 N7 Sondaj Ca>Mg>Na>K; HCO3>Cl>SO4>CO3 Ca-Mg-HCO3 N8 Sondaj Ca>Mg>Na>K; HCO3>Cl>SO4>CO3 Ca-Mg-HCO3 N9 Sondaj Mg>Ca>Na>K; HCO3>SO4>Cl>CO3 Mg-Ca-HCO3 N10 Sondaj Ca>Mg>Na>K; HCO3>Cl>SO4>CO3 Ca-Mg-HCO3 N11 Sondaj Ca>Mg>Na>K; HCO3>Cl>SO4>CO3 Ca-Mg-HCO3 N12 Sondaj Mg>Ca>Na>K; HCO3>SO4>Cl>CO3 Mg-Ca-HCO3 N13 Kaynak Ca>Mg>Na>K; HCO3>Cl>SO4>CO3 Ca-Mg-HCO3 N14 Sondaj Ca>Mg>Na>K; HCO3>SO4>Cl>CO3 Ca-Mg-HCO3

46 4.5.4. Hidrojeokimyasal prosesler

Yeraltısuyu ve akifer mineralleri arasındaki reaksiyonlar su kalitesinde önemli bir role sahiptir. Yeraltısuyunun jeokimyasını etkileyen başlıca faktörler jeolojik oluşumlar, su-kayaç etkileşimi ve iyonların göreli hareketliliğidir. Majör iyonlar yeraltısuyundaki toplam çözünmüş katıların önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bu iyonların yeraltısuyundaki konsantrasyonları, akifer sisteminde gerçekleşen hidrojeokimyasal süreçlere bağlıdır. Genel olarak, kaya-su etkileşimi sırasında farklı kimyasal işlemler meydana gelmektedir; Bunlar çözülme/çökeltme, iyon değiştirme, oksidasyon ve indirgenmedir. Su kayaç etkileşimi ile yeraltı ortamlarında yeraltısuyunun hareketi, akiferin mineral bileşimindeki farklılıklar, çatlakların varlığı ve faylar yansıtılmaktadır. Su kayaç etkileşiminin hangi işlev ve/veya mekanizma sonucu gerçekleştiğini Gibbs (1970) diyagramları ile belirlemek mümkündür. Bu diyagramlarda TDS ile Na+/(Na++Ca 2+) iyon konsantrayonları ve TDS ile Cl-/(Cl-

- +HCO3 ) konsantarasyonları karşılaştırılmaktadır. Gibbs diyagramları, yağış- baskınlık, kaya egemenliği ve buharlaşma-egemenlik gibi çözünmüş kimyasal bileşenlerinin işlevsel kaynaklarını değerlendirmek için yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Çalışma alanındaki su kaynaklarında kaya su etkileşiminde etkili olan mekanizmaları belirlemek amacıyla su örneklerinin iyon konsantrasyonları Gibbs (1970) diyagramları üzerine yerleştirilmiştir (Şekil 4.13.).

47 Şekil 4.13. Gibbs diyagramı (Ekim-2018)

Gibbs diyagramına göre, su örneklerinin tamamı “Kayaç Baskın” bölgede yeralmaktadır (Şekil 4.13.). Bu durum, su kimyasını kontrol eden ana mekanizmanın, kayaç yapıcı minerallerin kimyasal ayrışması olduğunu göstermektedir.

4.5.5. Suların kullanım özellikleri

Çalışma alanında bulunan su kaynaklarından başta içme ve sulama suyu olarak yararlanılmaktadır. Bu bölümde çalışma alanındaki suların içme, sulama ve endüstride kullanım özellikleri farklı diyagram ve standartlar ile değerlendirilmiş ve aşağıda ayrıntılı olarak sunulmuştur.

48 4.5.5.1. Suların içilebilirlik özellikleri

4.5.5.1.1. Ulusal ve Uluslararası Standartlarla Karşılaştırma

İçme suyu olarak kullanılabilecek suların renksiz, kokusuz, berrak ve sağlığa zarar verebilecek mikrobiyolojik ve kimyasal kirleticilerden arındırılmış olması, aynı zamanda sağlık için gerekli mineralleri uygun ve yeterli miktarda içermesi gerekmektedir. Bu özellikler dışına çıkan sular uzun veya kısa dönemde başta insan sağlığı olmak üzere onu kullanan her canlı sağlığı için tehlike arz edecektir. Bu nedenle ülkemizde ve dünyada çeşitli içme suyu kalite standartları da denilen kriterler geliştirilmiştir. Ülkemizde, 2005-Nisan ayında “Türk Standartlar Enstitüsü (TSE-266) (Anonim, 2005) tarafından yayınlanmış olan içme suyu standardı ile uluslararası içme suyu standardı olan Dünya Sağlık Örgütü (WHO) (Anonim, 2011) tarafından belirlenmiş limit değerler dikkate alınmıştır.

Çalışma alanında bulunan yeraltısularından alınan numunelerinin ağır metal ve azot türevleri analiz sonuçları Çizelge 4.12’de verilmiştir. Analiz sonuçları TSE-266 ve WHO tarafından belirlenen limit değerler ile karşılaştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, çalışma alanında N4 numunesi Mn değeri limit değerlerin üstündedir. N1 ve N4 numuneleri Fe bakımından, diğer bütün numuneler ise As bakımından limit değerin üstündedir. Bu nedenle bu sular As bakımından içme suyu olarak kullanıma uygun değildir. Aynı şekilde Fe parametresi bakımından; N1 ve N4 örneği de içme suyu kullanımına uygun değildir. As ve Fe parametrelerinin yeraltısuyu örneklerinde yüksek oranlarda ölçülmüş olması bölgedeki litolojik birimler ile kayaç-su etkileşiminin bir sonucudur. NO3 konsantrasyonlarına göre de N1, N3, N4 no’lu örneklerde tarımsal faaliyetlerden kaynaklı azot ve türevlerinin sınır değerleri aşıldığı belirlenmiştir.

49 Çizelge 4.12. Su örneklerinin ağır metal ve azot türevlerine ait analiz sonuçları (Ekim 2018)

Al Mn Cu Zn Pb Hg Cd Se S As Fe Cr Ni NO3 Numune no Bölge ppb ppb ppb ppb ppb ppb ppb ppb ppm ppb ppb ppb ppb mg/l N1 Kale-Karaköy Yolu 90 9,85 3,6 4,7 0,5 <0,1 <0,05 <0,5 6 30,6 479 7,8 3,4 50,94 N3 Altınova 2 0,28 3,1 4,1 <0,2 <0,1 <0,05 1,0 18 48,1 <10 32,0 0,4 64,77 N4 Ebecik 84 75,94 2,2 610,0 <0,2 <0,1 <0,05 1,0 15 41,6 4329 7,7 7,4 104,41 N5 Ebecik- Sofular Yolu 8 0,78 4,8 709,0 6,2 <0,1 <0,05 0,9 8 64,5 <10 8,1 2,3 41,81 N6 Çalıköy 8 0,88 3,0 17,4 <0,2 <0,1 <0,05 <0,5 3 43,0 <10 19,2 2,6 23,44 N7 Karahisar 5 0,71 1,6 213,3 <0,2 <0,1 <0,05 <0,5 7 44,5 <10 8,0 2,6 36,92 N8 Karahisar-Çiftlik Yolu 4 1,65 6,7 597,7 0,6 <0,1 <0,05 <0,5 7 47,7 <10 8,7 1,7 36,09 N10 Medet 15 1,03 2,5 4,8 <0,2 <0,1 <0,05 2,4 19 50,0 <10 8,1 0,3 46,13 N11 Tavas 12 2,56 9,6 405,3 0,7 <0,1 <0,05 0,6 6 51,9 <10 42,3 <0,2 37,17 N13 Kızılcabölük 2 0,25 1,3 4,5 <0,2 <0,1 <0,05 <0,5 2 63,6 <10 9,6 <0,2 10,94 TS266 (2005) mg/l 0,2 0,05 2 - 0,01 0,001 0,005 0,01 - 0,01 0,2 0,05 0,02 50 WHO (2011) mg/l - 0,4 2 - 0,01 0,006 0,003 0,01 - 0,01 - 0,05 0,07 50

50 4.5.5.1.2. Schoeller’e göre suların içilebilirlik özellikleri

Tavas ve çevresinde suların içme suyu olarak kullanılabilirliğini belirlemek amacıyla Ekim-2018 yapılan analiz sonuçlarına göre Schoeller içilebilirlik diyagramı hazırlanmıştır (Şekil 4.14). Bu diyagramda, beş ayrı parametreye (EC, sertlik, Na, Cl ve SO4) göre, sular içilemeyen, zorunlu olmadıkça içilemeyen ve içilebilir sular olmak üzere üç sınıfa ayırmıştır. Ayrıca, içilebilir sular kalite özelliklerine göre, kötü kaliteli, orta kaliteli, iyi kaliteli ve çok iyi kaliteli sular olarak sınıflandırılmıştır. Çalışma alanındaki sular Schoeller içilebilirlik diyagramına göre değerlendirildiğinde tüm sular “çok iyi kaliteli sular” sınıfında yer almaktadır (Şekil 4.14).

Şekil 4.14. Schoeller içilebilirlik diyagramı (Ekim -2018)

51 4.5.5.2. Suların Sulamada Kullanım Özellikleri

Sulamada kullanılacak suyun kimyasal bileşimi toprak ve bitki üzerine doğrudan etkilidir. Sulama sularının kalitesini belirlemek için özellikle sodyum miktarı ise önemli bir yer tutar. Su içerisinde sodyum miktarının fazla olması toprağın yapısını bozarak geçirgenliğini azaltır. Sodyum toprak üzerinde kaymak şeklinde birikerek sert bir tabaka oluşturur. Bu da bitki köklerinin hava almasına engel olur. Bu nedenle sodyuma doygun topraklarda bitkiler çok az gelişir ya da gelişmezler (Şahinci, 1991). Çalışma alanındaki suların sulama suyu olarak kullanılabilirliğinin değerlendirilmesi için ABD Tuzluluk laboratuarı ve Wilcox diyagramları ile Artıksal sodyum karbonat (RSC), Geçirgenlik indeksi (PI) ve Magnezyum Tehlikesi (MT) parametreleri kullanılmıştır.

4.5.5.2.1. ABD tuzluluk laboratuarı diyagramı

Suların sulama suyu olarak kullanılabilirliğinin değerlendirilmesinde genel olarak ABD Tuzluluk Lab. diyagramından yararlanılmaktadır. Bu diyagramda EC ve SAR değerlerine göre 16 ayrı kategori bulunmaktadır. Bu kategorilerin anlamları oluşturulurken C1, C2, C3 ve C4 tuzluluğa göre alt sınıfları, S1, S2, S3 ve S4 ise sodyum miktarına göre alt sınıfları oluşturmaktadır (Çizelge 4.13). Çalışma alanındaki suların bu sınıflamadaki yerini belirlemek amacıyla Ekim-2018 tarihine ait analiz sonuçlarının EC ve SAR değerleri kullanılarak diyagram hazırlanmıştır (Şekil 4.15).

52 Çizelge 4.13. Suların tuzluluk ve sodyum miktarlarına göre sınıflaması (Şahinci, 1991)

C1 Az tuzlu su. Bitkilerin çoğu için sulama suyu olarak kullanılabilir C2 Orta tuzlulukta su. Orta derecede suya ihtiyaç gösteren bitkiler için kullanılabilir. C3 Fazla tuzlu su. Drenaj yapılmaksızın bitkiler için kullanılamaz. Bazı bitkiler için kullanılabilir. C4 Çok fazla tuzlu su. Sulama suyu için uygun değil. Ancak çok iyi drenaj yapılmış olanlarda bazı bitkiler yetişebilir. Tuzluluğa göre alt sınıflamalar S1 Az sodyumlu su. Sodyuma karşı duyarlı olan bitkiler dışında her türlü tarım için uygun S2 Orta derecede sodyumlu su. Permeabilitesi iyi olan jipsli arazi için uygun. S3 Fazla sodyumlu su. Ender hallerde sulama suyu olarak kullanılabilir S4 Çok fazla sodyumlu su. Çok düşük tuzluluk hallerinin dışında sulama suyu olarak kullanılmaz Sodyum miktarına göre alt sınıflamalar

53 Şekil 4.15. ABD Tuzluluk Laboratuarı Diyagramı (Ekim-2018)

ABD Tuzluluk Lab. Diyagramı sınıflamalarına göre çalışma alnındaki sular genelde C2S1 (Orta Tuzlulukta ve Az Sodyumlu) sular sınıfında yer almaktadır. Bu sular içerisinde N3 ve N10 numuneleri C3S1 (fazla tuzlu ve az sodyumlu) sular sınıfında yer almaktadır. Bu iki örneğin sulama suyu olarak kullanılabilirliği sınırlıdır.

4.5.5.2.2. Wilcox diyagramı

Suların sulama suyu olarak kullanılabilirliğini belirlemede kullanılan diğer bir diyagram ise Wilcox diyagramıdır. Bu diyagramda suların EC değerleri ile % Na değerleri sınıfların belirlenmesinde kullanılan parametrelerdir. Bu diyagramda; yatay eksen iletkenliği (EC), düşey eksen sodyum yüzdesini (%Na) göstermektedir. Su

54 örneklerinden elde edilen elektriksel iletkenlik (EC) ve sodyum iyonu yüzdesi değerleri (%Na) değerleri Wilcox diyagramı üzerine yerleştirilmiştir (Şekil 4.16). Buna göre çalışma alanındaki su numunelerinden N3 ve N10 nolu su örnekleri “ iyi kullanılabilir sular”, diğer tüm su örneklerinin ise “çok iyi kullanılabilen sular” sınıfında yer aldığı görülmüştür.

Şekil 4.16. Wilcox diyagramı (Ekim- 2018)

4.5.5.2.3. Artıksal sodyum karbonat (RSC)

Artıksal sodyum karbonat (RSC), toprakta sodyum oranının artma olasılığını önceden tahmin edilmesini sağlar. Yüksek RSC toprakta sodikleşmeye yol açacağından sulama suyunda bulunması istenmemektedir. Sodikleşme toprağın fiziksel ve kimyasal

55 özelliklerini etkilemektedir. Bu tür topraklarda sodyum oranı yükseldikçe, toprağın geçirgenliği azalmakta, toprağın havalanması güçleşmektedir. Toprak ıslanınca yapışkan, kuruyunca çatlaklı ve kabuksu bir yapı kazanmaktadır (Çuhadar ve Tamgaç, 1994). RSC suyun Ca ve Mg toplamına karşılık gelen karbonatından fazla olan karbonat miktarını göstermektedir. Bu karbonat Na katyonu ile kimyasal reaksiyona girerek sodikleşmeyi artırmaktadır. RSC değeri aşağıda verilen formül ile hesaplanmakta ve sulama suyu sınıf aralıkları bu değere göre belirlenmektedir (Çizelge 4.14).

RSC= (rCO3+ rHCO3) – (rCa+ rMg) (4.3)

Çizelge 4.14. RSC (mek/l)’e göre sulama suyunun sınıflandırılması (Arıkan, 2007).

Aralığı Değerlendirme Su Sınıfı

< 1,25 çok iyi I. Sınıf su 1,25-2,5 iyi II. Sınıf su > 2,5 kullanılabilir III. Sınıf su

Çalışma alanındaki tüm sular RSC değerlerine göre N12 numunesi “iyi kaliteli II. Sınıf su”, diğer numuneler "çok iyi kalitedeki I. Sınıf su" sınıfında yer almaktadırlar (Çizelge 4.15).

Çizelge 4.15. İnceleme alanındaki suların RSC, PI ve MT değerleri

Örnek No Türü RSC PI MT N1 Sondaj -2.04 35.96 10.10 N2 Kaynak -0.59 43.43 36.94 N3 Sondaj -3.5 34.84 53.24 N4 Sondaj -3.06 32.46 19.32 N5 Sondaj -0.43 48.81 42.54 N6 Sondaj -0.32 43.59 36.08 N7 Sondaj -0.95 36.62 20.37 N8 Sondaj -1.2 36.44 20.64 N9 Sondaj 0.35 48.04 59.83 N10 Sondaj -1.12 49.40 46.50 N11 Sondaj -0.73 43.85 34.21 N12 Sondaj 1.46 45.92 52.20 N13 Kaynak -0.17 38.98 18.22 N14 Sondaj 0.1 42.11 13.47

56 4.5.5.2.4. Geçirgenlik indeksi (PI)

PI değeri Dünya Sağlık Örgütü (WHO, 1989) tarafından yapılan çalışmalarda sulama suyu için uygunluğun değerlendirmesinde kullanılmaktadır. PI değeri aşağıdaki formül ile hesaplanmaktadır (Doneen, 1964; WHO, 1989). PI değerine göre üç sınıf ayırt edilmektedir. Bu sınıflandırmada I ve II sınıf sular iyi sulama sularıdır (Ragunath, 1987; Aghazadeh ve Mogaddam, 2011; Ramesh ve Elango, 2012; Çizelge 4.16).

PI=100×[(rNa+r√HCO3)/(rNa+rCa+rMg)] (4.4)

Çizelge 4.16. Suların PI değerlerine göre sınıflandırılması

PI Sınıfı <%25 sınıf I %25‐75 sınıf II >%75 sınıf III

Çalışma alanındaki sular PI değerleri hesaplandığında tüm sular “II. Sınıf Sular” yani iyi sulama suyu özelliği taşımaktadır (Çizelge 4.15).

4.5.5.2.5. Magnezyum tehlikesi (MT)

Sulama suyunda Mg artışı toprak kalitesini olumsuz olarak etkilemektedir. Szabolcs ve Darab (1964) magnezyum tehlikesini ve sulamaya uygunluğunu belirlemek amacıyla MT katsayısına göre suları iki sınıfa ayırmıştır (Çizelge 4.17).

Çizelge 4.17. Suların MT değerlerine göre sınıflandırılması

MT Sınıfı >50 Sulamaya uygun değil <50 Sulamaya uygun

Magnezyum tehlikesi (MT) değeri aşağıdaki formül ile hesaplanmaktadır (Szabolcs ve Darab. 1964).

57 MT=100x [rMg / (rMg+rCa)] (4.5)

Çalışma alanındaki sular MT açısından değerlendirildiğinde N1, N2, N4, N5, N6, N7, N8, N10, N11, N13, N14 no’lu örneklerin sulama suyu olarak kullanıma uygun olduğu, bunun yanısıra N3, N9 ve N12 no’lu örneklerin ise sulama suyu olarak kullanıma uygun olmadığı belirlenmiştir (Çizelge 4.15).

4.5.5.3. Suların endüstride kullanım özellikleri

Suların içme ve sulama amaçlı kullanımları yanında endüstri alanında da kullanımları söz konusudur. Endüstride kullanılacak sularda aranan özellikler de kullanım yerine göre farklılıklar göstermektedir. Soğutma suyu olarak kullanılacak suların sıcaklığı önem taşırken, kuyu donanımı için kullanılacak suların kimyasal özellikleri önemlidir. Bazı yeraltısuları kimyasal yapılarındaki asidik özellikler nedeni ile kuyu filtre ve borularını çürütebilir veya karbonatlı sularda olduğu gibi kuyu filtre ve borularını tıkayabilmektedir. Bu nedenlerle inceleme alanındaki suların içme ve sulama suyu özellikleri yanı sıra endüstride kullanılması durumunda çürütme, kireçlendirme ve köpürme özellikleri ile beton üzerindeki etkisi de incelenmiştir.

4.5.5.3.1. Suların çürütme ve kireçlendirme özellikleri

Çalışma alanı olan Tavas ilçesi ve çevresindeki suların çürütme ve kireçlendirme özelliklerini belirlemek amacıyla Langelier (1942) tarafından sunulan ‘Kalsiyum Denge Diyagramı’ kullanılmıştır. Diyagram üzerinden okunan denge pH’sı (pHs) ile yerinde ölçümlerle belirlenen suyun pH değeri karşılaştırılarak DI denge endeksi aşağıdaki formül ile hesaplanmıştır. Denge endeksinin yorumlamasında Çizelge 4.18.‘de verilen değerlendirmeler yapılmaktadır.

DI= pH- pHs (4.6)

58 Çizelge 4.18. Suların çürütme ve kireçlendirme özelliklerinin denge endeksine göre sınıflandırılması

DI DI> + 0,1 suda karbonat çökelmesi izlenir DI= ± 0,1 su karbonatça doygundur DI< -0,1 su karbonat çözündürebilir

Çalışma alanındaki sulara ait denge pH’ı (pHs) grafik üzerinden okunmuş (Şekil 4.17.), denge endeksi (DI) değerleri ise hesaplanarak Çizelge 4.19.’da verilmiştir. Buna göre çalışma alanındaki suların tamamı ‘karbonat çökelmesi izlenir’ sular sınıfında yer almaktadır.

Şekil 4.17. Kalsiyum denge diyagramı (Ekim-2018)

59 Çizelge 4.19. Su örneklerinin pHs ve DI değerleri (Ekim, 2018)

Örnek Türü pH pHs DI NoN1 Sondaj 7,49 6.98 0.51 N2 Kaynak 7,53 7.11 0.42 N3 Sondaj 7,21 6.91 0.3 N4 Sondaj 7,33 6.83 0.5 N5 Sondaj 7,78 7.18 0.6 N6 Sondaj 7,39 7.12 0.27 N7 Sondaj 7,31 6.81 0.5 N8 Sondaj 7,09 6.89 0.2 N9 Sondaj 7,49 7.28 0.21 N10 Sondaj 7,36 7.01 0.35 N11 Sondaj 7,43 7 0.43 N12 Sondaj 7,49 7.21 0.28 N13 Kaynak 7,29 6.90 0.39 N14 Sondaj 7,02 6.88 0.14

4.5.5.3.2. Suların köpürme özelliği

Su içerisindeki potasyum ve sodyum tuzları suların kaynarken köpürmesine ve bu durum makinelerin kazan ve borularının cidarlarında çökelme ve kabuklanmaya neden olmaktadır. Buna ek olarak çökelme ve kabuklanma sonucunda ısı iletkenliği azalarak yakıt masrafını arttırmaktadır ve suda istenmeyen bir özelliktir. Suların köpürme özelliğinin hesaplanmasında aşağıdaki formül kullanılmaktadır. Formül ile belirlenen F değeri aşağıdaki sınıflandırma ile değerlendirilmektedir (Çizelge 4.20.).

F = 62 rNa+ + 78 rK+ (4.7)

Çizelge 4.20. Suların köpürme özelliğine göre sınıflaması

F Değeri F < 60 Kaynarken köpürmeyen sular 60 < F < 200 Kaynarken köpüren sular F > 200 Kaynarken çok köpüren sular

60 Çalışma alanındaki suların köpürme özelliği olan F değerleri hesaplanmış ve Çizelge 4.21.’de verilmiştir. Çizelge 25’e göre N1, N2, N4, N5, N6, N7, N8, N9, N11, N12, N13, ve N14 no’lu örneklerin "kaynarken köpürmeyen sular" sınıfında yer aldığı, diğer suların (N3 ve N10) ise "kaynarken köpüren sular" sınıfında yer aldığı görülmüştür. Çizelge 4.21. Suların hesaplanan F değerleri (Ekim ,2018).

Örnek No Türü F N1 Sondaj 12.17 N2 Kaynak 34.42 N3 Sondaj 105.74 N4 Sondaj 33.02 N5 Sondaj 51.78 N6 Sondaj 21.70 N7 Sondaj 52.56 N8 Sondaj 48.5 N9 Sondaj 52.56 N10 Sondaj 178.26 N11 Sondaj 59.44 N12 Sondaj 14.42 N13 Kaynak 11.706 N14 Sondaj 30.24

4.5.5.3.3. Suların beton üzerine etkisi

Suların beton üzerinde etkisi içerisindeki sülfat miktarına bağlıdır. Sülfatlı suların çimento üzerindeki etkinliği oldukça büyüktür. Sülfatlı sular çimento içerisinde

önemli miktarlarda CaO, MgO, SO4 bulunması halinde bu maddelerin su ile birleşmesi durumunda önemli miktarda hacim artışına ve betonun parçalanmasına neden olabilmektedir (Şahinci, 1991). Suda bulunan sülfat miktarına ve bunun beton üzerinde yaratacağı etkiye göre yapılan sınıflandırma Çizelge 4.22’da verilmiştir.

61 Çizelge 4.22. Su içerisindeki SO4 (Sülfat) miktarına göre suların beton üzerine etki etme derecesi

Etkileme Derecesi Sudaki SO4 miktarı g/l mek/l Pratik olarak yok 0-0.15 0-3.12 Etkime var 0.15- 1.00 3.12- 20.82 Önemli 1.00-2.00 20.82-41.16 Çok önemli 2.00’den fazla 41.16’dan fazla

Yukarıdaki sınıflamaya göre çalışma alanındaki sularda sülfat miktarı 0.05-1.16 mek/l arasındadır. Sınıflamaya göre bölgedeki suların beton üzerinde olumsuz etkisi bulunmamaktadır.

4.5.6. Sularda kirlilik araştırmaları

Su kaynaklarında kirlenmeye neden olan en önemli kirletici unsurları jeojenik ve antropojenik kökenli olarak iki kısımda incelemek mümkündür. Jeojenik kökenli kirlilik; suların içerisinden geçtikleri kayaçlarla etkileşimleri nedeniyle bünyelerine aldıkları elementlerden kaynaklanan kirliliktir. Bu durum su içerisinde bulunan elementlerin miktarı etkileşim süresi ve sıcaklığa bağlı olarak değişmektedir. Yüzey ve yeraltı suyu kaynaklarının kirliliğini oluşturan en büyük etkenlerden bir diğeri ise; antropojenik kökenli olarak ifade edilen, katı-sıvı atıklar, tarımsal faaliyetler ve çeşitli endüstri kuruluşlarından kaynaklanan kirliliktir. Su kaynaklarında en çok rastlanan kirletici maddeler azot bileşikleri olan nitrat, nitrit, amonyak, ağır metaller ve zehirli bileşiklerdir (Uslu ve Türkman, 1987).

Çalışma alanında en önemli kirlilik kaynağı tarımsal aktivitelerden (seracılık başta olmak üzere) ve hayvancılıktan kaynaklanan kirliliktir. Evsel katı ve sıvı atıklar ile endüstriyel atıklar ise bölgedeki diğer önemli kirletici kaynaklardır. Kirlilik düzeyinin belirlenmesinde kirlilik parametrelerinin kimyasal analizler yardımıyla tespit edilmesi gerekmektedir. Tavas ovası içerisinde yoğun olarak yapılan tarımsal faaliyetler esnasında kullanılan pestisitler, doğal ve suni (yapay) gübreler ve ayrıca, yöre halkının büyük bir çoğunluğunun geçimini sağladığı büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği sırasında hayvansal atıkların neden olduğu kirlilik, başlıca kirletici unsurlar olarak

62 karşımıza çıkmaktadır. Tarımsal faaliyetler sonucu yeraltısularında gözlenen önemli kirletici maddeler azot türevleri ve pestisitlerdir. Bölgede evsel ve endüstriyel atıklar da önemli bir kirletici olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışma alanında katı atık depolama alanı ve kanalizasyon şebekesi bulunmaktadır. Çalışma alanında su kaynaklarındaki kirlilik durumunun tespiti için (Ekim - 2018) azot türevleri ve ağır metal analizleri yapılmıştır (Çizelge 4.23).

4.5.6.1. Azot ve Türevleri

Yeraltısuyunda yoğun olarak tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan önemli kirleticilerden biri olan azot, çoğunlukla nitrat (NO3) şeklinde bulunur. NO3 yeraltısuyunda en sık rastlanan şekli olmasına karşın, çözünmüş azot, amonyum

(NH4), nitrit (NO2), azot (N2), azot oksit (N2O) ve organik azot şeklinde de bulunabilmektedir (Uslu ve Türkman, 1987). Azot bileşikleri suda kolay çözünür ve türevleri NH4 ve NO3 bitkilerin soğurması ile sulu ortamı kısa sürede terk eder. Magmatik ve tortul kayalardan gelen yeraltısularındaki nitrat miktarları arasında fark yoktur. Ancak ikincil olarak bozunum ve kirlenmelerden ortaya çıkan nitrat iyonları, yeraltısularını zenginleştirebilmektedir. Günümüzde yeraltısularında nitrat (NO3) derişimi, tarımsal faaliyetler ve evsel atıkların etkisiyle giderek artmaktadır.

Sularda 5‐10 mg/l’nin üzerinde nitratın bulunması bu suyun antropojenik kökenli kirleticiler tarafından kirletildiğini göstermektedir. Türk içme suyu (TS 266, 2005) ve Dünya Sağlık Örgütü içme suyu (WHO, 2006, 2008, 2011) standartlarına göre içme sularında nitrat içeriğinin 50 mg/l’yi aşmaması istenmektedir. Nitrit (NO2) ve amonyum (NH4)’ın ise içme sularında hiç bulunmaması gerekmektedir. Çalışma alanından alınan su örneklerinin tamamında nitrit ve amonyum tespit edilememişken (0.00 mg/l), nitrat 3.38-104.41 mg/l arasındaki değerler tespit edilmiştir (Çizelge 4.23).

63 Çizelge 4.23. Azot bileşikleri (NO2, NO3, NH4 ) analiz sonuçları (Ekim - 2018)

Örnek No Türü NO2(mg/l) NO3(mg/l) NH4(mg/l) N1 Sondaj 0.00 50,94 0.00 N2 Kaynak 0.00 20,96 0.00 N3 Sondaj 0.00 64,77 0.00 N4 Sondaj 0.00 104,41 0.00 N5 Sondaj 0.00 41,81 0.00 N6 Sondaj 0.00 23,44 0.00 N7 Sondaj 0.00 36,92 0.00 N8 Sondaj 0.00 36,09 0.00 N9 Sondaj 0.00 10,39 0.00 N10 Sondaj 0.00 46,13 0.00 N11 Sondaj 0.00 37,17 0.00 N12 Sondaj 0.00 3,38 0.00 N13 Kaynak 0.00 10,94 0.00 N14 Sondaj 0.00 38,88 0.00 TS 266 2005 0.05 50 0.05-0.50 WHO 2011 3 50 0.05-0.50

Elde edilen bu sonuçlar Türk içme suyu standartları (TSE 266) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO, 2011) standartları ile karşılaştırıldığında N1, N3, N4 no’lu örneklerde tarımsal faaliyetlerden kaynaklı azot ve türevlerinin sınır değerleri aşıldığı belirlenmiştir. Çalışma alanındaki diğer su örneklerinin her ne kadar nitrat içeriği bakımından da içilebilir özellikte olduğu görülse de örneklerin nitrat değerleri 5-10 mg/l’nin üzerinde olduğu için suların antropojenik kökenli yani yapay gübre kullanımı ve hayvan atıklarının gübre olarak kullanımı nedeni ile kirlendiğini göstermektedir. Bu nedenle çalışma alanı içerisindeki yeraltısuları nitrat parametresi bakımından kirlilik yükü taşımaktadır.

4.5.6.2. Ağır metaller

Doğal sularda major iyonlar dışında ikincil ve üçüncül olarak gelişen iyonlar da söz konusudur. Ağır metaller, su kaynaklarına, endüstriyel atıklar veya asit yağmurlarının toprağı ve dolayısı ile bileşimde bulunan ağır metalleri çözmesi ve çözünen ağır metallerin ırmak, göl ve yeraltısularına ulaşmasıyla geçerler. Sulara taşınan ağır metaller aşırı derecede seyrelirler ve kısmen karbonat, sülfat, sülfür olarak katı bileşik oluşturarak su tabanına çöker ve bu bölgede zenginleşirler. Sediment tabakasının

64 adsorpsiyon kapasitesi sınırlı olduğundan suların ağır metal konsantrasyonu sürekli olarak yükselir. Ağır metallerin ekolojik sistemde yayınımları dikkate alındığında doğal çevrimlerden daha çok insanın neden olduğu etkiler nedeniyle çevreye yayınımı söz konusu olduğu görülmektedir. Sürekli ve kullanıma bağlı kirlenmenin yanı sıra kazalar sonucu da ağır metallerin çevreye yayınımı önemli miktarlara ulaşabilmektedir (Kahvecioğlu vd., 2004).

Ağır metallerin su içerisindeki varlığı suyun hangi tür kayaçlarla etkileşim içerisinde olduğunu bildirmesi yanı sıra su içerisindeki miktarı, suyun kalitesini de etkilemektedir. Bu nedenle, çalışma alanındaki sularda birincil (major) iyon analizleri ile birlikte ikincil ve üçüncül iyonların analizleri de yapılmıştır. Bu analizlerde sularda bulunabilecek ve kirlilik oluşturabilecek alüminyum (Al), arsenik (As), bakır (Cu), çinko (Zn), demir (Fe), krom (Cr), kurşun (Pb), mangan (Mn), nikel (Ni) iyonlarının analizleri Bureau Veritas (Acme-Kanada) Laboratuarında yaptırılmıştır (Çizelge 4.12). Değerlendirmede Türk İçme Suyu (TSE 266, 2005) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO, 2011) standartları dikkate alınmıştır. Aşağıda bölgedeki su örneklerine ait ağır metal konsantrasyonları limit değerler ile karşılaştırılarak ayrıntılı olarak tartışılmıştır.

Alüminyum (Al): Alüminyum, yerkabuğunda önemli miktarda bulunmasına karşın (% 8.6), çözünürlüğünün az olması nedeniyle, yeraltısularında önemsiz miktarlarda bulunmaktadır. PH’ı 5 ile 9 arasında olan sularda alüminyum 1 mg/l’den azdır. Genellikle yeraltısularında 0.005–0.3 mg/l arasında alüminyum izlenmektedir. Asidik sularda bu değer 100 mg/l’ye kadar çıkabilmektedir. Alüminyumun suda bulunuşu ile ilgili bilgiler, özellikle suyun kökenine ve maden yatakları hakkında bilgi vermesi açısından önem taşımaktadır (Şahinci, 1991).

Türk içme suyu standartlarında (TSE-266, 2005), sularda Al için sınır değer en çok 0.2 mg/l iken WHO (2011)’e göre Al için sınır değer 0.9 mg/l olarak belirlenmiştir. Çalışma alanındaki su kaynaklarında ise Al değeri 0-0.09 mg/l arasında değişmekte ve su örneklerinin hiçbirinde Al konsantrasyonları ulusal ve uluslararası standart değerleri aşmamaktadır (Çizelge 4.12).

Arsenik (As): Yeryüzünde yaygın olarak genellikle sülfatlı bileşikler halinde bulunur. Yeraltısularında arsenik zenginleşmesi genelde sülfür minerallerinin bozulması ve

65 jeotermal alanlardan kaynaklanmaktadır (Varol vd., 2008). Yeraltı sularında arsenik konsantrasyonu değişkenliği akifer arsenik içeriğine ve katı fazdan sıvı faza arseniğin serbest bırakıldığı değişik desorpsiyon/dispersiyon proseslerine, mineral çözünme/çökelme, adsorbsiyon/desorbsiyon, yükseltgenme/indirgenme tepkime mekanizmaları ve biyolojik dönüşüme bağlıdır (Köse, 2017). Ayrıca, arsenik içeren tarımsal ilaçların kullanılması hem toprağa oradan da süzülme yoluyla yeraltına geçmesi açısından oldukça tehlikelidir. Madencilik, demir‐dışı metallerin eritilmesi ve fosil yakıtların yanması gibi büyük endüstriyel prosesler arseniğin hava, su ve toprağa yayılarak çevre kirliliğine sebep olmaktadır. Ayrıca, inorganik bileşikler içeren tarımsal ilaçların kullanılması ve kereste muhafazasında arsenik kullanılması sularda As kirliliğini artırmaktadır (WHO, 2006).

Konsantrasyonu 0.01 mg/l’nin üzerinde olan arsenikli sular kuvvetli zehirleyici olup yüksek dozajlarda ani ölümlere sebep olmaktadır. Düşük konsantrasyonlardaki arsenik bile kronik zehirlenmelere, deride yüzeysel yaralara ve deri kanserine yol açmaktadır (Sargın, 2010). TSE‐266 (2005) ve WHO (2011) standartlarında As için verilen içme suyu sınır değeri 0.01 mg/l’dir. Çalışma alanındaki su örneklerinin As içeriği 0.03‐0.06 mg/l arasında değişmektedir (Bkz. Çizelge 4.12.). Çalışma alanındaki su örneklerinin tamamı As bakımından limit değerlerin üzerindedir. Bu durum bölgede yapılan tarımsal faaliyetlerin yanı sıra özellikle bölgedeki örtü kayaçlar içerisinde yeralan volkanik kökenli ve kiltaşı, kumtaşı gibi sedimanter birimler ile ilişkili olarak artış göstermektedir.

Bakır (Cu): Bakır yerkabuğundaki kayaçlarda doğal bakır veya bakır içeren sülfür (kalkopirit, kalkosit) ve karbonat mineralleri şeklinde (malahit, azurit) bulunmaktadır (Goldschimidt, 1958). Bununla birlikte, bakır minerallerinin çözünürlükleri düşük olduğundan sulardaki bakırın çok az bir kısmı doğal kökenlidir (Hem, 1985). Doğal sularda bakır genellikle eser miktarlarda (0.05 mg/l’ye kadar) bulunur (McNeely vd., 1979). Bakırın sınır değeri TSE-266 (2005) ve WHO (2011)’de 2 mg/l, olarak belirlenmiştir. Çalışma alanındaki sularda bakır konsantrasyonu 0.00 mg/l olarak belirlenmiş ve bu değerlerle içme suyu standartlarına göre sınır değerleri aşmadığı görülmüştür (Bkz. Çizelge 4.12).

66 Krom (Cr): Doğada oksitlenmiş ortamlarda daha çok +6 ve +3 değerliklerinde bulunan krom, miktar olarak magmatik kayalarda ortalama 100 mg/l’e kadar bulunabilmektedir. Mafik kayalarda ise bu miktar ortalama 200 mg/l, şeyllerde 100 mg/l ve kumtaşlarında 35 mg/l ve kireçtaşlarında ise 10 mg/l civarındadır. Doğal sularda çok az çözünebilen krom, çok oksitleyici ve asidik ortamlarda kromat iyonu şeklinde bulunabilmektedir (Şahinci, 1991).

Krom elementi için sınır değeri TSE-266 (2005) ve WHO (2011)’de 0.05 mg/l, olarak belirlenmiştir. Çalışma alanındaki sularda krom konsantrasyonu 0.00-0.04 mg/l arasındadır ve sınır değerleri aşmadığı görülmüştür.

Demir (Fe): Yerkabuğunda oldukça bol bulunan demirin jeokimyasal özellikleri sıkı bir şekilde oksijen, kükürt ve karbona bağlıdır. Fiziksel ve kimyasal ayrışma, tortullaşma, diyajenez ve redoks tepkimelerinin farklılığı, demirin kayalarda bulunuş miktarını etkiler. Karbonlu kayaçlardan gelen sularda (kömür, linyit, turba gibi) genellikle asit ve organik maddeler nedeniyle fazla miktarda demir iyonları izlenebilmektedir. Genellikle kireçtaşı ve dolomitlerden gelen suların pH’ı 7’den büyük olduğu için, çok az demir iyonları içerirler. Çünkü, sudaki CO2 gazı kalsiyum iyonları ile dengelenmiştir (Şahinci, 1991).

Demir için TSE‐266 (2005) içme suyu standardında belirlenen sınır değer 0.2 mg/l’dir. Çalışma alanındaki sularda demir konsantrasyonu 0.01-4.32 mg/l olarak belirlenmiş olup N1 ve N4 nolu örnekler sınır değeri aşmaktadır (Bkz. Çizelge 4.12). Çalışma alanının güney batısında Kale ve Ebecik dolaylarından alınan örneklerde gözlenen yüksek Fe içeriğinin tarımsal faaliyeletler sırasında kullanılan inorganik kökenli pestisitlerin yanı sıra bölgede yüzeyleyen ofiyolitik birimler ile ilişkili lokal olarak geliştiği düşünülmektedir.

Mangan (Mn): Doğada yaygın olarak bulunan Mn’ın sudaki çözünürlüğü Eh‐pH etkisinde olup asidik ve hafif alkali sularda +2 değerlikli, alkali sularda ise +4 iyonu şeklinde bulunmaktadır. Sularda karbonat ve sülfat derişimi yüksek ise (1000 mg/l)

MnHCO3 veya MnSO4 bileşikleri izlenebilir. Mangan asidik sularda 1 mg/l’den daha fazla oranlarda bulunabilmekte ve uzun süre suda çökelmeden kalabilmektedir.

67 Yeraltısularında ise genellikle 0.2 mg/l’den az miktarda mangan bulunmaktadır (Şahinci, 1991).

İçme suyu standartları (TSE-266, 2005; WHO, 2006) tarafından Mn için sınır değer 0.05 mg/l olarak belirlenmişken WHO (2011) standardında Mn içeriği ile ilişkili sınır değer verilmemiştir. İnceleme alanındaki sularda Mn konsantrasyonu 0.00-0.07 mg/l arasındadır. (Bkz. Çizelge 4.12).

Nikel (Ni): Yerkabuğunda bulunma sıklığı 24. sırada olan nikelin ortalama konsantrasyonu % 0.008 olup çoğunlukla sülfat ve oksitler halindedir. Nikel daha çok ultrabazik ve bazik kayaç mineralidir. Ancak asidik kayaçlarda da çok az miktarlarda bulunmaktadır. Nikel içme suyuyla temas halinde olan boru ve tesisattan metallerin sızması sonucu da karışabilmektedir. Nikelin bilinen biyolojik fonksiyonu olmamakla birlikte orta seviyede zehirleyici özelliği söz konusudur. Doğada nikel, doğal olarak bulunabileceği gibi insan aktiviteleri sonucu da karşımıza çıkmaktadır. Nikelin organik formu, inorganik formundan daha zehirleyici özelliğe sahiptir (Şahinci, 1991).

TSE‐266 (2005) içme suyu standardına göre Ni için belirlenen sınır değer 0.02 mg/l, WHO (2011) tarafından belirlenen değer ise 0.07 mg/l olup çalışma alanındaki suların nikel konsantrasyonları 0,00 mg/l’ dir (Bkz. Çizelge 4.12).

Kurşun (Pb): Kurşunun başlıca minerali galendir (PbS). Kurşun elementinin magmatik ve tortul kayaçlarda bulunma oranı değişkendir. Antropojenik kökenli kurşun kirliliği özellikle araçların egsoz gazlarından ve fabrika ile konutlarda yakılan kömürlerden kaynaklanabilmektedir (Şahinci, 1991). Kurşun hava, su ve toprak aracılığıyla, solunum şeklinde veya besinlere karışmak suretiyle biyolojik sistemlere girmektedir. Diğer taraftan, su borularında kullanılan kurşun içme suyuna karışabilmektedir (Kahvecioğlu vd., 2004).

Kurşun için TSE‐ 266 (2005) ve WHO (2011) içme suyu standartlarında belirlenmiş olan sınır değer 0.00 mg/l’dir. Çalışma alanındaki sularda kurşun konsantrasyonu 0,00 mg/l’ dir (Bkz. Çizelge 4.12).

68 Çinko (Zn): Mağmatik kayaçlarda ortalama olarak 70 mg/l oranında çinko bulunurken, ultrabazik ve bazik kayaçlarda bu oran (mafik kayaçlarda: 100 mg/l, ara kayaçlarda: 60 mg/l) daha da yüksektir. Yüzey sularında soğurmanın etkin olması sebebiyle çözünmüş çinko oranı oldukça azdır. Yüzey sularının çinkoca kirlenmesinin önemli üç sebebi bulunmaktadır. Bunlar; sülfidlerin yıkanması sonucu ortaya çıkan asit maden suları, demir-çelik sanayi ve diğer endüstriyel artıkların sulara karışması ile kömür ve kül tozlarının yüzey sularına karışmasıdır. Kimyasal bozunum özelliği ve suda çözünürlüğü düşüktür. Doğal sularda fazla miktarda çinko çökelmesi bakteriler tarafından sülfatların indirgenmesi ile gerçekleşmektedir (Şahinci, 1991). Çinkonun (Zn+2) içme sularında 5 mg/l’nin üzerinde bulunması durumunda suda buruk-acı bir tat ortaya çıkmaktadır (Kartal vd., 2004).

Çinko elementi için Türk içmesuyu standardı olan TSE-266 (2005) ve WHO (2011)’ya göre sınır değer belirlenmemiştir. Ancak yapılan araştırmalara göre daha önce Dünya Sağlık Örgütü tarafından (WHO, 2006) çinko için 5 mg/l maksimum izin verilebilir konsantrasyon olarak belirlenmiştir. Çalışma alanındaki su kaynaklarına ait analiz sonuçlarında çinko konsantrasyonunun 0.00-0.7 mg/l arasında olduğu belirlenmiştir (Bkz. Çizelge 4.12).

69 5. TARTIŞMA VE SONUÇLAR

Çalışma alanı olan Tavas ilçesinde jeoloji, hidroloji ve hidrojeoloji incelemelerinin yapılarak, inceleme alanı içerisinde yer alan farklı kimyasal özelliklere sahip su kaynaklarının hidrojeokimyasal özellikleri ile kalite durumları ve kullanım alanlarının belirlenmesi amacıyla hazırlanan bu çalışmada elde edilen sonuçlar aşağıda özetlenmiştir.

 Çalışma alanında yer alan birimlerin jeolojik yapısını ortaya koymak için daha önce yapılmış olan çalışmalar incelenmiş olup arazi çalışmaları yardımı ile bölgenin jeoloji haritası ve sütün kesiti hazırlanmıştır. Çalışma alanı ve yakın çevresinde temel birimleri oluşturan otokton kayaç birlikleri en altta Prekambriyen yaşlı metamorfik bir seri olan Eşme Metamorfitleri, Triyas yaşlıOrtadağ formasyonu ile Jura yaşlı Ağaçlı formasyonu kireçtaşı birimidir. Bölgede allokton birimler Likya Napları’nın Bodrum Napı’na ve Marmaris Ofiyolit Napı’na aitserilerdir. Örtü kayalar olarak Miyosen’de Aksu ve Gebeciler formasyonları kumtaşı, çamurtaşı, marn ardalanması ve Çameli formasyonuna ait ‘çamurtaşı-marn’ ve ‘kireçtaşı’ üyeleri izlenir. Pliyosen ve Pliyo-Kuvaterner’de tüf tüfit ve killi kireçtaşı aratabakalı, kum ve çakıllı çökel kayalar mevcuttur.Kuvaterner’de Büyük Menderes akarsuyu ve kollarının fluviyal kanal dolgusu ve taşkın düzlüğünü meydana getiren alüvyon birimler, traverten oluşumları, temel kayaçların önünde talus ve birikinti konileri teşkil eden yamaç molozları ve yine bunlardan beslenen alüvyon yelpazeleri, eski akarsu taraça dolguları bulunur.

 Çalışma alanında bulunan jeolojik birimler, hidrojeolojik birimler ve litolojik özelliklerine göre geçirimli, yarı geçirimli ve geçirimsiz birimler olarak ayırtlanmıştır. Acıgöl Grubu, Pliyo-Kuvaterner Killi Kireçtaşı, Pliyo- Kuvaterner Ayırtlanmamış Kırıntılı Birimler, Yamaç Molozu, Alüvyon Yelpazesi ve Alüvyon gözenekli geçirimli birim (Gç1), Çameli Formasyonu Kireçtaşı Üyesi, Ağaçlı Formasyonu, Ortadağ Formasyonu (Bodrum Napı, Likya Napları) karstik geçirimli birim (Gç2) oluşturmaktadır. Eşme Metamorfitleri geçirimsiz birim-1 (Gz1) olarak tanımlanırken, Marmaris Peridoditi (Marmaris Ofiyolit Napı), Kızılcadağ Melanj ve

70 Olistostromu(Marmaris Ofiyolit Napı), geçirimsiz birim-2 (Gz2) olarak tanımlanmıştır. Babadağ Formasyonu, Aksu Formasyonu Çamova Üyesi ve Gebeciler Formasyonu ise yarı geçirimli birim (Gy) olarak sınıflandırılmıştır.

 Çalışma alanında bulunan yeraltısuyu kuyuları genel olarak ovada alüvyon birim üzerinde açılmıştır. Bu birimde yeraltısuyu seviyesini ve yeraltısuyu akım yönünü belirleyebilmek amacıyla mevcut sondaj kuyularında Ekim (2018) döneminde yeraltısuyu seviye ölçümleri gerçekleştirilmiş ve bölgenin yeraltısuyu seviye haritası hazırlanmıştır. Bölgede yeraltısuyu derinlikleri 2.5- 43.2 m arasında değişmekte olup yeraltısuyu seviyeleri ise 880,8 m ile 960,1 m arasındadır. Tavas ovasında yeraltısuyu akım yönünün Karaköy ve Ulukent civarında kuzeydoğu’ya doğru, Kale civarında ise kuzeye doğru olduğu belirlenmiştir.

 Çalışma alanı içerindeki Tavas DMİ’ye ait eklenik sapma grafiğine göre 2012- 2015 yılları arası yağışlı dönemi, 2015-2016 yılları arası kurak dönemi, 2016- 2017 yılları arası yağışlı dönemi, ve 2017-2019 yılları arası ise kararlı dönem olarak belirlenmiştir. Tavas Devlet Meteoroloji İstasyonlarının verilerinin yardımı ile Thornthwaite yöntemi kullanılarak potansiyel buharlaşma-terleme (Etp) ve gerçek buharlaşma-terleme (Etr) değerleri hesaplanmıştır. Buna göre, gerçek buharlaşma değeri (Etr) 413,68 mm, potansiyel buharlaşma değeri (Etp) 769,82 mm’dir.

 Çalışma alanı içerisinde bulunan yeraltısularından Ekim-2018’de alınan su örneklerin iyon özelliklerinin belirlenmesi amacıyla; sertlik, hidrojen iyonu konsantrasyonu (pH), özgül elektriksel iletkenlik (EC), sodyum adsorbsiyon oranı (SAR) ve sodyum iyon yüzdesi (%Na) gibi genel kimyasal özellikler

değerlendirilmiştir. Piper diyagramına göre, su örneklerinde Ca-Mg-HCO3,

Mg-Ca-HCO3 tipi suların hakim olduğu görülmektedir. Çalışma alanındaki su tipleri çalışma alanında yer alan kireçtaşı, dolomitik kireçtaşı ve dolomit birimleri ile kayaç-su etkileşimine bağlı olarak gelişmektedir.

 Çalışma alanındaki su kaynaklarında hidrojeokimyasal özelliklerinin ve su tiplerinin oluşmasında etkili olan mekanizmalar Gibbs Diyagramları ile

71 belirlenmiştir. Diyagramlara göre, su örneklerinin tamamı “Kayaç Baskın” bölgesine düşmektedir. Bu da, su kimyasını kontrol eden ana mekanizmanın, kayaç yapıcı minerallerin kimyasal ayrışması olduğunu göstermektedir.

 İnceleme alanındaki suların içme suyu olarak değerlendirilmesinde öncelikle Türk İçme Suyu (TSE 266, 2005) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO, 2006, 2011) standartları kullanılmıştır. Çalışma alanındaki yeraltısularından alınan örneklerin genel olarak fiziksel özellikler ve majör anyon-katyon içerikleri açısından değerlendirildiğinde sınır değerleri aşan bir parametre bulunmamıştır. Ancak minör veya eser elementler açısından içme suyu standartları ile yapılan karşılaştırmalarda N4 numunesinde Mn, N1 ne N4 numunelerinde Fe ve diğer bütün su örneklerinde As konsantrasyonlarının sınır değerinin üzerinde olması sebebiyle içme suyu olarak kullanıma uygun olmadığı belirlenmiştir. Azot ve türevleri bakımından örneklerin analiz sonuçları içme suyu standartları ile karşılaştırıldığında ise sınır değeri aşan

hiçbir örnek bulunmamakta ancak sularda 50 mg/l’nin üzerinde görülen NO3 seviyesi suyun kirli olduğunu göstermektedir. Bu şekilde değerlendirildiğinde N1, N3 ve N4 no’lu sularda gözle görülür bir kirlilik söz konusudur. Çalışma alanındaki sular Schoeller içilebilirlik diyagramına göre değerlendirildiğinde tüm sular “çok iyi kalitede sular” sınıfında yer almaktadır.

 Suların sulama suyu olarak kullanılabilirliğinin değerlendirilmesi için ABD Tuzluluk laboratuarı ve Wilcox diyagramları ile Artıksal sodyum karbonat (RSC), Geçirgenlik indeksi (PI) ve Magnezyum Tehlikesi (MT) parametreleri kullanılmıştır. ABD Tuzluluk Lab. Diyagramı sınıflamalarına göre çalışma alnındaki sular genelde C2S1 (Orta Tuzlulukta ve Az Sodyumlu) sular sınıfında yer almaktadır. Bu sular içerisinde sadece N3 ve N10 örnekleri C3S1 (Fazla Tuzlu ve Az Sodyumlu) sular sınıfında yer almaktadır. Bu iki örneğin sulama suyu olarak kullanılabilirliği sınırlıdır. Wilcox diyagramına göre çalışma alanındaki N3 ve N10 örekleri “İyi Kullanılabilir Sular” tüm sular, diğer tüm örnekler "Çok İyi Kullanılabilir Sular"sınıfında yer almaktadır. RSC değerlerine göre N2 örneği “İyi kaliteli II.sınıf su” diğer tüm sular, "Çok iyi kalitedeki I. Sınıf su" sınıfında yer alırken, PI değerlerine göre tüm sular “II.Sınıf Sular” yani iyi sulama suyu özelliği taşımaktadır. Ayrıca, MT

72 açısından değerlendirildiğinde N1, N2, N4, N5, N6, N7, N8, N10, N11, N13, N14 no’lu örneklerin sulama suyu olarak kullanıma uygun olduğu, bunun yanı sıra N3, N9, N12 no’lu örneklerin ise sulama suyu olarak kullanıma uygun olmadığı belirlenmiştir.

 Çalışmada suların içme ve sulama suyu özellikleri yanı sıra endüstride kullanılması durumunda çürütme, kireçlendirme ve köpürme özellikleri ile beton üzerindeki etkisi de incelenmiştir. Suların çürütme ve kireçlendirme özelliklerini belirlemek amacıyla Langelier (1942) tarafından sunulan Kalsiyum Denge Diyagramına göre suların tamamı "karbonat çökelmesi izlenebilir" sular sınıfında yer almaktadır. Ayrıca, çalışma alanındaki suların köpürme özelliği olan F değerleri hesaplanmıştır. Buna göre N1, N2, N4, N5, N6, N7, N8, N9, N11, N12, N13, N14 no’lu örneklerin "kaynarken köpürmeyen sular" sınıfında yer alırken, diğer sular (N3, N10) "kaynarken köpüren sular" sınıfında yer almaktadır. Suda bulunan sülfat miktarına ve bunun beton üzerinde yaratacağı etkiye göre yapılan sınıflandırmaya göre bölgedeki suların beton üzerinde olumsuz etkisi bulunmamaktadır.

 Ağır metallerin su içerisindeki varlığı suyun hangi tür kayaçlarla etkileşim içerisinde olduğunu bildirmesi yanı sıra su içerisindeki miktarı, suyun kalitesini de etkilemektedir. Çalışma alanındaki sularda yaptırılan ağır metal analizleri Türk İçme Suyu (TSE 266) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO, 2011) standartları ile karşılaştırılmıştır. Yapılan değerlendirmelerde çalışma alanındaki tüm sularda As konsantrasyonlarının ve N1 ve N3 no’lu örneklerde Fe konsantrasyonlarının, yeraltısularında As, Fe, Mn artışının tarımsal faaliyetlerle ilişkili olmaktan çok bölgedeki ofiyololitik, volkanik ve sedimanter birimler ile ilişkili kaya-su etkileşimine bağlı olarak jeojenik kökenli olduğu düşünülmektedir.

73 KAYNAKLAR

Aghazadeh, N., Mogaddam, A., 2011. Investigation of Hydrochemical Characteristics of Groundwater in the Harzandat Aquifer, Northwest of . Environmental Monitoring and Assessment, 176:183–195.

Akın, M. ve Akın, G., 2007. Suyun Önemi, Türkiye’de Su Potansiyeli, Su Havzaları Ve Su Kirliliği, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 47, 2; 105-118

Ala, Z., 2001. Burdur yerleşim alanı ve çevresinin hidrojeoloji incelemesi, Yüksek Lisans Tezi, S.D.Ü. Fen Bil. Enst., 75s., (yayınlanmamış).

Andreo. B. and Carrasco. F.. 1999. Application of geochemistry and radioactivity in the hydrogeological investigation of carbonate aquifers (SierrasBlanca and Mijas. southern Spain. Applied Geochemistry. vol. 14. p. 283-299.

Anonim, 2005. Sular - İnsani tüketim amaçlı sular, TS-266, Türk Standartları Enstitüsü, Ankara.

Anonim, 2011. World Health Organisation (WHO), Guidelines for drinking water quality, First addendum to fourth edition, vol. 1, Recommendations, WHO Publication, Geneva, 494 p

Appelo. C. A. J. and Postma. D.. 1993. Geochemistry. groundwater and pollution. A. A.Balkema. Rotterdam.

Arıkan, A., 2007. İkizce (Haymana-Ankara) ve çevresindeki yeraltı sularının kimyası ve bazı kirlilik parametrelerinin incelenmesi. Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enst. Yüksek Lisans Tezi, 97 sayfa, Ankara.

Atalık, A., “Küresel ısınmanın su kaynakları ve tarım üzerine etkileri”, Bilim ve Ütopya, 139: 18-21, 2006.

Aydan, O., Kumsar, H., Ulusay, R., & Tano, H. (2001). Denizli ve yakın çevresindeki jeotermal kaynakların ve Denizli fayı zonundaki sıcaklık değişimlerinin yerkabuğundaki değişimlerle ilgili olabilir mi. JEOTEKNİKIII, 3, 12-14.

Baalousha, H. 2006. Vulnerability Assessment for the Gaza Strip, Palestine Using Drastic. Environmental Geology, 50, 405–414.

Beyaz, T., & Arsay, M. S. (2017). Kale-i Tavas (Tabae) antik kentinin (Kale-Denizli) jeolojik ve jeoteknik özellikleri. Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi, 23(6), 792-798.

Caran, Ş. (1999). Uşak-Banaz-Sivaslı arasında kalan bölgenin jeoloji, mineraloji ve petrografisi (Doctoral dissertation, Fen Bilimleri Enstitüsü, Süleyman Demirel Üniversitesi)

74 Çondur, F., Cömertler, N., & Cömertler, N. (2010). Çevre Kirliliği ve Yoksulluk İlişkisi: Büyük Menderes Havzası Örneği. Ekonomi Bilimleri Dergisi, 2(2), 65-72.

Çuhadar, G. ve Tamgaç, S., Hidrojeolojik Etütlerde Su Kimyası Verilerini Toplama ve Değerlendirme Yöntemleri. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, DSİ Yayınları, Ankara, 1-22 (1994).

Dağlı, H, “İçmesuyu kalitesi ve insan sağlığına etkileri” Bizim İller, İller Bankası Aylık Yayın Organı, Sayı 3: 16-21, 2005.

D’Andria, F., 2003. Hierapolis (Pamukkale) Arkeoloji Rehberi. Ege Yayınları, , 240s.

Demiroglu, M. (2008). Hydrogeology and Hydrochemistry of Eskişehir-Sivrihisar- Günyüzü Basin(Doctoral dissertation, PhD Thesis, Institute of Science and Technology, İstanbul Technical University, İstanbul- [unpublished]).

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, DSİ Haberler, 2019. http://bolge21.dsi.gov.tr/haberler/2017/10/24/Denizli.Tavas.Goleti.24.10.20 17-1. Erişim Tarihi 05.03.2019.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, DSİ Haberler, 2019. http://www.dsi.gov.tr/haberler/2016/02/26/acıpayam-yeşilyuva-göleti-ve- sulaması-i-nşaatı-kısa-sürede-40-mertebesine-geldi. Erişim Tarihi 05.03.2019.

Doneen, L.D. 1964. Notes on water quality in agriculture. Published as a water science and engineering paper 4001, Department of Water Science and Engineering, University of California.

Duygu, M. B. (2015). Büyük menderes havzasının kuraklıktan etkilenebilirliğinin değerlendirilmesi. Uzmanlık Tezi, TC Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Ankara.

Eravcı, B. (2006). Büyük Menderes Grabeni içindeki aktif fayların jeolojisi ve paleosismisitesi. Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.

Ercan, T., Dinçel, A., Günay, E. ve Türkecan, A., 1977. Uflak yöresinin jeolojisi ve volkanitlerinin petrolojisi. MTA Derleme No: 6354.

Erguvanlı, K., Yüzer, E., 1987. Yeraltı suları Jeolojisi (Hidrojeoloji), İTÜ Kütüphanesi, sayı 967, 340s.

Erişen, B. (1972). Afyon-Heybeli (Kızılkilise) jeotermal araştırma sahasının jeolojisi ve jeotermal enerji olanakları. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Report, (5490).

Freeze. A.R. and Cherry A.J.. 1979. Groundwater by Prentice-Hall. Inc.. Englewood Cliffs. N.J. 07632 London UK.

75 Fugro Sial, 2014. Aşağı Büyük Menderes Havzası ( Kale- Tavas Alt Havzası ) Yeraltısuyu Planlama (Hidrojeolojik Etüt) Raporu.

Gibbs, R.J. 1970. Mechanisms controlling world water chemistry. Science 17: 1088– 1090.

Göktaş, F., Çakmakoğlu, A., Tarı, E., Sütçü, Y. F., & Sarıkaya, H. (1989). Çivril- Çardak arasının jeolojisi. Maden Tetkik Arama, Ankara, Türkiye, 8701.

Güllüoğlu, M., 2006, Harran Ovası Yeraltı Suyu Kalitesinin Araştırılması, Harran Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, Şanlıurfa, 235 s.

Hasdiğen, S., & Bayhan, E. (2003). Kale (GB Denizli) bölgesindeki tersiyer yaşlı kayaçların kil sedimantolojisi. Yerbilimleri Dergisi, 24(27), 48-58.

Havıland, W.A., 2002. Kültürel Antropoloji (Çev: Hüsamettin İnaç, Seda Çiftçi). No: 143. Sosyoloji Serisi: 3. İstanbul: Kaktüs Yayınları.

Hem, J.D., 1985. Study and İnterpretation of the chemical characteristics of natural water. U.S. Geological Survey Water-Supply Paper 2254, U.S. Geological Survey, Alexandria, VA22304, USA, 263 p.

Kahvecioğlu, Ö., Kartal, G., Güven, A., , S., 2004. Metallerin çevresel etkileri- I. Metalurji dergisi, 136, 47-53.

Köse, İ., 2017. Yazır Gölü (Çavdır/Burdur) Sulak Alan Havzasının Hidrojeoloji ve Hidrojeokimyasal İncelemesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Y.Lisans Tezi, 117 sayfa, Isparta

Kumsar, H., Çelik, S. B., and Aydan, Ö., 2003. Some characteristics of recent earthquakes in western Turkey: Seferihisar (‹zmir) and Buldan (Denizli) earthquakes. An International Colloquium on the Instrumentation and Monitoring of Landslides and Earthquakes in Japan and Turkey, Koriyama, Japan, 111-122.

Langelier, W.F. and Ludwig H.F., 1942, Graphical methods for indicating the mineral character of natural waters: American Water Works Association Journal, Volume 34, p. 335 – 352.

Macana, E., & Yeşilırmak, E. (2015). Büyük Menderes Havzasında Ortalama, Maksimum ve Minimum Sıcaklık Eğilimleri. Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 12(1), 73-80.

McNeely, R.N., Neimanis, V.P., Dwyer, L., 1979, Water Quality Sourcebook-A guide to water quality parameters: Inland Waters Directorate, Water Quality Branch, Ottowa, Canada, 88 p.

Öcal, H., & Göktaş, F. (2011). 1: 100000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları Afyon-K24 paftası. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi, (158), 31.

76 Özpınar, Y. (1995). Kale (Denizli) Güneyindeki Bölgenin Jeolojik ve Petrografik İncelemesi. Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi, 1(1), 15- 24.

Öztürk, E.M., Öztürk, Z., Acar, Ş., Ayaroğlu, A., 1981, Şarkikaraağaç (Isparta) Ve Dolayının Jeolojisi. MTA., Enst., Raporu, N. 7045, 190 s., (yayımlanmamış).

Piper. A. M.. 1944. A graphic procedure in the geochemical interpretation of water analyses. Trans. Amer. Geophys. Union. vol. 25. p. 914‐923.

Poisson. A.. 1977. Recherces geologiques dans les Taurides occidentales (Turquie). These Univ. Paris‐ Sud. Orsay. 795s.

Ragunath, H.M., 1987. Groundwater. New Delhi: Wiley.

Ramesh, K., Elango, L., 2012. Groundwater Quality and its Suitability for Domestic and Agricultural use in Tondiar River Basin, Tamil Nadu, India. Environmental Monitoring Assessment, 184:3887–3899.

Saraç, G. (2003). Türkiye omurgalı fosil yatakları. Scientific Report, (10609).

Sargın. A. H., 2010. Yeraltı Suları, Jeoteknik Hizmetler ve Yeraltı Suları Dairesi Başkanlığı Ankara 208 s.

Schoeller. H.. 1955. Gechemie des eaux souterranes. Rev. Inst. Franc. Petrole. Paris. 10. No. 3‐4

Sütgibi, S. (2015). Büyük Menderes havzasının sıcaklık, yağış ve akım değerlerindeki değişimler ve eğilimler.

Szabolcs, I., Darab, C., 1964. The influence of irrigation water of high sodium carbonate content on soils. In I. Szabolics (Ed.), Proc 8th International Congress Soil Science Sodics Soils, Res Inst Soil Sci Agric Chem Hungarian Acad Sci, ISSS Trans II, 1964, 802–812.

Şahinci .A.. 1991. Doğal Suların Jeokimyası. Reform Matbaası. Bölüm 2.. s.33. İzmir.

Şenel, M., Dalkılıç H., Gedik, İ., Serdaroğlu, M., Bölükbaşı, A.S., Metin, S., Esentürk, K., Bilgin, A.Z., Uğuz, M.F., Korucu, M. Ve Özgül, N., 1992. Eğirdir- Yenişarbademli Gebiz ve Geriş-Köprülü (Isparta-Antalya) arasında kalan alanların jeolojisi: MTA Rap. No: 9390, TPAO Rap., No: 3132, 559 s., Ankara (yayımlanmamış).

Şenel, M., Öztürk, E.M., Özdemir, T., Kadınkız, G., Metin, Y., Serdaroğlu, M., Örçen, S., 1994, ‘‘Fethiye (Muğla), Kalkan (Antalya) ve Kuzeyinin Jeolojisi’’, MTA Raporu, Ankara.

Şenel. M.. 1997. Türkiye Jeoloji Haritaları. Isparta‐K10 paftası. MTA Genel Müdürlüğü yayınları

77 Thuizat, R., Whitechurch, H., Montigny, R. and Juteau, T., 1981, K-Ar Dating of some infra-ophiolitic metamorphic soles from the Eastern Mediterranean. New evidence for oceanic thrusting before obduction, Earth Planet. Sci. Lett. 52, 302-310.

TSE266, 2005. İnsani tüketim amaçlı sular, Türk İçme Suyu Standartları TS 266 sayılı standart -Türk Standartları Enstitüsü –Ankara.

Uslu, O. ve Türkman, A., 1987, Su Kirliliği Ve Kontrolu. T.C. Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğü Yayınları Eğitim Dizisi, 364 s., Ankara

Ünal, M., 2007, Bağlıca (Etimesgut) Yeraltı Sularının Hidrojeokimyasal Özelliklerinin ve Bazı Kirlilik Parametrelerinin Belirlenmesi, Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 81 s.

Varol, S., Ayşen Davraz, A. ve Varol, E., 2008, Yeraltı suyu Kimyası ve Sağlığa Etkisinin Tıbbi Jeoloji Açısından Değerlendirilmesi, TAF Prev Med Bull 2008; 7(4):351-356

Yalçınkaya, S., Ergin, A., Taner, K., Afşar, Ö. P., Dalkılıç, H., Özgönül, E., 1986, Batı Torosların Jeoloji Isparta projesi raporu. MTA Enstitüsü Genel Müdürlüğü rapor no: 7898, Ankara (yayımlanmamış).

WHO, 1989. Health guidelines for the use of wastewater in agriculture and aquaculture. In: Report of a WHO scientific group: technical report series 778, WHO, Geneva, p 74

WHO, 2006. Guidelines for drinking water quality: incorporating first addendum. Vol. 1, recommendations, (3rd ed.), chapter 9: radiological aspects. Geneva: World Health Organization.

WHO (2008) Guidelines for drinking-water quality. World Health Organization, Geneva, Switzerland

WHO, 2011. Guidelines for drinking‐water quality. 4th edition, World Health Organization.

Wilcox, L.V., 1955. Classification and use of irrigation water. USDA, Circular, Washington.

78 EKLER

EK A. Haritalar

79 EK A1. Tavas ( Denizli ) Ovasının Jeoloji Haritası EK A2. DSİ Kuyu Profilleri EK A3. Tavas ( Denizli ) Ovasının Hidrojeoloji Haritası EK A4. Tavas ( Denizli ) Ovasının Hidrojeolojik Kesitleri EK A5. Tavas ( Denizli ) Ovasının Hidrojeokimya Haritası

80 ÖZGEÇMİŞ

Adı Soyadı : Gözde CANPOLAT Doğum Yeri ve Yılı : Aksaray, 1990 Medeni Hali : Evli Yabancı Dili : İngilizce E-posta : [email protected]

Eğitim Durumu Lise : Aksaray Atatürk Lisesi / 2008 Lisans : Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Müh. Böl. 2014 Lisansüstü : Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Jeoloji Müh. Ana Bilim Dalı / Devam Ediyor

Mesleki Deneyim Eroğlu Giyim San. Tic. A.Ş. : Metod Mühendisi – 08/2016 – 07/2017

Aksaray Brisa Lastik Fabrikası Şantiyesi Çağla Grup Elektrik : İş Güvenliği Uzmanı – 11/2015 – 04/2016

81