Füze Selami; Selami Tekkazancı

Adana’nın futbol tarihi, Türki- Çukurova Ligine 1939 yılında Milli nında olmuş. Bu yüzden o yıllarda ye futbol tarihiyle birlikte oluşur. Mensucat, 1940 yılında Sümerspor oyuncu bulmak oldukça güçmüş. ’nın ilk futbol takımlarının, ve dâhil olunca, Ama çare tükenmez, küçük kulüp- 1920’lerde kurulan Türkocağı ve Adana Demirspor’un Türkiye ligle- ler birleşip büyümeye çalışmışlar. Gençlerbirliği oldukları bilinir. Bu rindeki serüveni başlamış olur. Za- Böylece İdmanyurdu, Seyhanspor ve iki takım 1928 yılında birleşerek manla Adana’daki takım sayısının Torosspor’un birleşerek ’u İdman Yurdu adını alırlar. 1928’de artması sonucu, Mersin İdmanyurdu kurma fikri ortaya atılmış. 1966 yı- ayrıca Beden Terbiyesi Bölge Mü- ve Tarsus İdman Yurdu, Çukurova lında bu fikir gerçekleşince Adana’da dürü Rıza Salih Saray’ın önderli- liglerinden ayrılarak İçel Ligi’ni oluş- uzun yıllar birbirleriyle rekabet ha- ğinde Seyhanspor, üç yıl sonra da tururlar. linde olacak olan iki takım ortaya Torosspor futbol sahalarına mer- Günümüzde olduğundan biraz farklı çıkmış. Adana Demirspor ve Ada- haba der. Böylece 1931’de Çukurova olarak, geçmiş yıllarda futbol, yöne- naspor... ligi kurulur.. tici olarak belli bir azınlığın ilgi ala-

SELAMİ TEKKAZANCI 05 SİVİL SAVUNMA MÜKELLE- İLK MAÇ VE KAÇAN Adana’da kurulan ilk futbol takımı Türkocağı (1920) Seyhanspor (1928) FİYETİ KANUNU VE ADANA ŞAMPİYONLUK DEMİRSPOR’UN KURULUŞU Adana Demirspor’un kayıtlara Cumhuriyet kurulduktan sonra- giren ilk futbol maçı, bugünkü ki devlet yapısı nasıl ki yukarı- adı Sümerspor olan, Malatya dan aşağıya doğru oluşturulmuş- Mensucat ile yaptığı maçtır. Er- sa, futbol da da yapılanma böyle zincan depremzedelerine yardım olmuştur. Bu durum Adana De- turnuvasında yapılmış olan maçı mirspor için de geçerlidir, diğer Demirspor 2-1 kazanmıştır. kulüpler için de... O dönemdeki 1940’lı yıllar henüz profesyonel pek çok spor kulübü gibi, Ada- düşüncenin gelişmediği, bon- na Demirspor da kurulmasını servis, lisans ve benzeri kav- “Sivil Savunma Mükellefiyeti” ramların yerleşmediği, oyuncu kanununa borçludur. Bu yasaya sayısının az olduğu, takım kad- göre beşyüzden fazla eleman ça- rolarının bir türlü düzene bağ- lıştıran kamu ve özel sektör ku- lanamadığı yıllardır. Takımlar ruluşlarına spor kulübü kurma sahaya her hafta hazırladıkları yükümlülüğü getirilmektedir. yeni bir listeyle çıkmaktadırlar. Adana Demirspor 21 Aralık Demirspor ligdeki ilk yılında 1940 tarihinde, TCDD 6. İşlet- bu yöntem nedeniyle şampiyon me Müdürü Eşref Demirağ’ın olamaz. 1941 sezonunun son önderliğinde kurularak, aynı yıl maçında Milli Mensucat’la karşı- “Türkiye İdman Cemiyetleri İtti- laşacaktır. Bu aynı zamanda şam- fakı”nın onayını almıştır. piyonluk maçıdır. Milli Mensu- Demirspor’un kurulduğu yıl- cat bu maçı 5-0 alırsa şampiyon larda Yeni İstasyon ve çevresin- olabilecektir. Milli Mensucat bir deki Cemalpaşa semtinin, açık haftalığına Galatasaray’dan Katır alanlar, bağlar ve boş arsalar- Cemil ve Haşim’i getirtip, De- la çevrili olduğunu biliyoruz. mirspor’u 5-0 yener ve şampiyon Atatürk Caddesi’ndeki Bossa olur. Apartmanı’nın civarı Adana De- Ama bu hep böyle devam etmez. mirspor’un çalışma alanıymış o Ertesi yıl Adana şampiyonu olan zamanlar. Demirspor o zamanki Demirspor, 12 yıl boyunca şam- gücünü bu alanlardan ve TCDD piyonluğu kimseye kaptırmaz. personelinin kulüp için ödenti Bu şampiyonluklar bölgeseldir yapmaya mecbur olmasından al- ve Türkiye Ligleri henüz kurul- Adana İdmanyurdu (1928) maktadır. mamıştır. Kuruluş yıllarında Adana Demirspor (1940)

06 ADANA’YA GÜÇ VERENLER - I SELAMİ TEKKAZANCI 07

ADANA’NIN İLK STADYUMU KUMLUK

Adana’da Kumluk ismiyle bahse- dilen bölge, Nehri kena- rında, Demirköprü’nün yanında bulunan ve nehrin getirdiği kum- lar nedeniyle yumuşak bir zemine sahip olan yerdi. Adana Şehir Stadyum’u inşa edil- meden önce futbol maçları ve cirit gösterileri burada yapılır,19 mayıs gibi ulusal bayramlar burada kut- lanırdı. Daha sonraki yıllarda stadyumun şimdiki bulunduğu yerde bir alan ayrılıp, etrafı tahta perdelerle çev- rilerek bu faaliyetler Reşatbey’e taşındı. Kumluk ise önemini kaybetti. Gü- nümüzde ise yerine Galeria deni- len alışveriş merkezinin de bulun- duğu park yapıldı. Sonraki yıllarda 5 Ocak ismini alacak olan şehir stadyumu ise gittikçe gelişti. Önce küçük bir tribün yapıldı, sonra ihtiyaca göre genişletildi. Şimdi ise yıkılıp, So- fulu tarafına taşınması planlanı- yor.

Kumluk

SELAMİ TEKKAZANCI 11 TÜRKİYE LİGLERİNİN Adana Demirspor’un o dönemde KURULMASI oynayan üç ismi sonradan efsane olmuştur. Bunlardan biri şüphesiz Türkiye 1. Futbol Ligi’nin, şimdiki Muharrem Gülergin, diğeri kaleci adıyla Süper Lig’in başlangıç tari- Kartal Yaşar iken, üçüncüsü ise Se- hi. 1959 olarak kabul edilir. 1959 lami Tekkazancı’dır. Maçlarda attı- yılında düzenlenen Türkiye 1. Fut- ğı sert şutlarla fileleri delerek, ta- bol Ligi’nin ilk sezonunda maç- kımını Türkiye şampiyonu yaptığı lar, 8’er takımdan oluşan Beyaz ve için, Selami daha sonradan “Füze Kırmızı adlı iki grupta oynandı. O Selami” olarak anılmıştır. tarihteki statü uyarınca beyaz gru- Onun arkadaşları arasındaki diğer bun lideri Fenerbahçe ile kırmızı bir lakabının da “Yiğit” olduğunu grubun lideri Galatasaray finalde biliyoruz. Adana’da bir söz var- karşılaştı. İlk maçı Galatasaray 1-0, dır, “Yiğit lakabıyla anılır” diye... ikinci maçı ise Fenerbahçe 4-0 ka- Adana’mızın iki önemli takımın- zanınca, Türkiye 1. futbol Ligi’nin dan biri olan Adana Demirspor’u ilk şampiyonu Fenerbahçe oldu. Türkiye’ye taşıyıp, kentimizin spor 1959-1960 sezonundan itibaren alanındaki gücünü de ortaya ko- ise grup sistemi kaldırıldı ve Tür- yan Füze Selami de bizim için bir kiye 1. Ligi bugünkü statüsü ile oy- yiğit, bir kahraman anlayacağınız. nanmaya başlandı. ADANA’YA GÜÇ VEREN ŞAMPİYON TAKIMDAKİ FÜZE Adana’da “Füze Selami” ismi bir Adana Demirspor da tarihi bo- efsanenin, ulaşılamayacak bir ba- yunca çok önemli maçlar yapmış- şarının alfabesi gibidir. “Füze Se- tır. Belki de bunlardan en önemlisi lami” efendiliğin, kibarlığın, neza- 1954’te Hacettepe ile yapmış oldu- ketin sembolüdür. Futbol tarihine ğudur. 1953-1954 sezonunda önce ismini altın harflerle yazdırmış bir bölge ve grup, sonra da diğer ka- “meşin top sihirbazı”dır. Sadece demeleri geçerek Türkiye birinci- yeşil sahalara ilgi duyanların değil, liği için Hacettepe ile karşılaştılar. sporla yakından uzaktan ilgili her- Maça Muharrem Gülergin’in libe- kesin yaşam dersi olarak bilmesi roluğunda çıkan Demirspor, Füze gereken bir öykünün kahramanı- Selami’nin unutulmaz golü ile dır. şampiyonluğu kazanmıştır. Böy- lece Türkiye Kupası ilk defa Ada- na’ya gelir. kevi’nin bitişiğindeki çamlıkta bulu- SELAMİ FUTBOLCU OLUYOR SAKIP SABANCI İLE nan çırçır fabrikasında torna ustası ASKERLİK ANISI olarak çalışmaktadır. Üç çocuğunu Adanalılar Selami ismi ile 1950’li yıl- arka arkaya kaybeder Sıdıka Hanım larda tanışır veya eski zamandır he- “Birgün Nizamiyeden çıkıyorum. ve Ömer Efendi, derinden sarsılır- sap karışabilir, 1949’un sonunda… Askerde de top oynuyorum tabi lar... Evlat acısını kaldıramamıştır Küçük top sahalarında, yalınayak ki... Karşıdan palyaço gibi biri Ömer Efendi, birgün kolunu tornaya meşin yuvarlağın peşinde koşan, geliyor, kepi kulaklarına kadar kaptırır, sinir ve kasları çekmiş. Adanalı gibi ‘Lan Sakıp’ zedelenmiştir. Nitekim dedim, o da ‘Lan Selami’ dedi, 52 yaşında hayatını kay- sarıldık. ‘Sen torpillisindir ama beder. Selami ise çok kü- eğer rahat değilsen Paşa ya söy- çüktür, hatırlamaz bile leyeyim, iyi bir yere alsınlar seni’ babasını. diye teklifte bulundum. ‘Yok ben rahatım’ dedi, ‘dokunma bana, SAKIP DA, İHSAN DA arada geliyorum Nizamiye’ye za- ARKADAŞIM ten.” “İlk mektebi İsmet İnö- nü İlkokulu’nda: Sakıp ve İhsan Sabancı’yla beraber okudum. Çok çalışkan bir öğrenci de- ğildim, aklım fikrim top- taydı. İhsan benim sınıf Füze Selami yaşadığı bu kente, bu yer alırken Muharrem Gülergin’leri, “Gidiyordun nüfus memuruna, söy- arkadaşımdı, o üçüncü kentin insanlarına kazandırdıkları Kartal Yaşar’ları, Ayhan Karataş’ları, lediğin tarihi yazıyordu kafa kâğıdı- sınıftan sonra bıraktı ile her zaman anılmaya layık bir in- Erdal Acet’leri de temsil etmektedir. na. Sadece baban ne dediyse o… Baş- mektebi. Sakıp Sabancı sanın görüntüsüdür. Sadece o zama- İsterseniz lafı fazla uzatmadan kah- ka bir belge istenmezdi.” da asker arkadaşım.” nın toprak- çamur sahalarında değil, ramanımızın öyküsüne dönelim. “ (…)yedi kardeşin en küçüğüyüm “İlk mektebi bitirdikten futbolun dışında ortaya koyduğu ha- hatta 10 kardeşmişiz ben doğmadan sonra orta mektebi Ti- reketleri, insana bakış açısı ve gerçek KAFA KÂĞIDIM KURAN-I KERİM üçü ölmüş. En küçük olduğumdan caret Lisesi’nde okuma- sportmen yapısı ile gelecek nesillere daha bir el üstünde tutuluyordum ya başladım, güzel güzel örnek olacak şekilde hatırlanacak bir 1933’ün Ağustos ayında Adana’da herhalde.” Hanım’dır. Ömer Efendi, Eskişehir okuyordum. Hatta Ni- futbolcunun görüntüsünü taşır. dünyaya gelmiş Füze Selami... Arapkir’den kazancı ustası olarak zam Hoca vardı, spor öğ- 80 yaşını devirdiği şu günlerde kitap- “Babam, doğduğumda tarihi Kuran’ı KAZANCI ÖMER EFENDİ gelmiştir Adana’ya... Önceleri “Bıyık” retmeni... ‘Selami büyü çığımızda Adana’ya güç veren insan- Kerim’in kenarına yazmış ondan bi- olan soyadı kazancılıktaki maha- de seni lise takımında lar arasına onu da almaktan mutlu- liyorum, yoksa nerede, doğduğun Kahramanımızın babası Kazancı retinden dolayı, ustaları tarafından oynatalım’ derdi bana.” yuz. Aslında Füze Selami bu kitapta tarihi tam olarak bilebilmek.” diyor. Ustası Ömer Efendi, annesi Sıdıka “Tekkazancı” olarak değiştirilir. Hal-

14 ADANA’YA GÜÇ VERENLER - I SELAMİ TEKKAZANCI 15 zımba gibi vuruşları ile şutlarını kim- mi’nin ismini futbol dünyasında hız- senin tutamadığı, Kazancı Ömer Efen- la duyurmaya başlar. Onun ilk aşkı di’nin oğlu Selami’nin futbol öyküsü meşin yuvarlak, ikinci aşkı ise De- ortaokulda başlamıştır. mirspor olmuştur. “Futbol yüzünden çok dayak yedim Futbol kariyerinde çok başarılı ol- ailemden, abim bana derdi ki: ben duğu halde, iki ufak denemeyi say- seni dövmekten usandım, sen top oy- mazsanız, başka bir takımda oyna- namaktan usanmadın” diye anlatıyor mamıştır. Hayatı varsa yoksa Adana Füze Selami öykünün başlangıcını... Demirspor’dur. Hiç paraya kanma- Ama kaderin cilvesini görün ki: Ken- dan, başladığı takımda bitirmiştir disini top oynadığı için döven ağa- kariyerini. Birçok kez Demirspor beyi Ali Kemal, Selami’yi Adana De- için cebinden bile para verdiği bilin- mirspor’a kendi eli ile götürür. 16 mektedir. yaşında iken takıma girer genç futbol- cu… Ortaokuldadır, ama kulüplerde İLK YURTDIŞI DEPLASMANI lisans alabilmek için öğrenci olmaması gerekmektedir. “Suriye’ye deplasmana gitmiştik, ilk Ya okul derler Selami’ye, ya futbol... yurtdışı deplasmanıydı.1950 senesiy- Ne kadar ters değil mi? Öğrenciysen di, yeni futbola başladığım dönem- sporcu olamazsın... lerdi. Zor şartlarda yaptığımız özel Muharrem GÜLERGİN bir maçtı. İlk defa yurtdışı deneyi- SELAMİ’NİN AŞKLARI miydi hepimiz için. Şimdi ki gibi dep- “2 yıl kadar Demirspor’da oyna- onu. Ama golleri de yedi.” lasman yapmak kolay değildi. Maddi dıktan sonra, 1951’de Galatasaray’a “Muharrem Abi hepimizin babasıy- “Okuldan ayrılmamı müdür İrfan Bey anlamda zor günlerdi. Bir miktar gittim. Gündüz Kılıç’a: ‘Bu çocuğu dı. O zamanlar takımda hoca filan ve annem istemiyordu, uzun dil dök- para almıştık. O zaman otel, yol mas- alın’ demişler. Benim için o dönem- yoktu. Takımın abisi de, kaptanı da, melerden sonra annem tasdiknamemi rafı, yiyecek parasına bile yetmemiş- de geleceği parlak diyorlardı. Genç hocası da Muharrem Abi’ydi. Anla- aldı, ben de Demirspor’a başlayabil- ti. Cebimizden koyduk eksik kalan- takımla idmanlara çıkıyordum. İki yacağınız o dönemde kaptanı kimse dim. İlk maçımız Sümerspor’la oldu, ları da. Maç 2-2 bitti. Suriye basını de maça çıkmıştım Galatasaray for- takımın her şeyi oydu. O zamanlar ben 2 gol attım o maçta, 16 yaşınday- Demirspor için: Suriye’ye gelen en masıyla. Sonra bir akşam Muharrem abi, kardeş ortamı vardı. Abilerimiz dım, 1950 yılının başlarıydı.” iyi yabancı takım başlıkları atmıştı.” Abi İstanbul’a geldi. ‘Sabaha bilet sus dese susardık. Saygı, sevgi vardı. Selami’nin gönlünde top oynamaktan aldım Adana’ya gidiyoruz’ dedi. Söz Büyüklere karşı gelmek mümkün de- başka bir sevda yoktur. Ders kitapla- YÜRÜ LAN ADANA’YA! verdiğimi belirterek, itiraz edecek ğildi, çok ayıptı.” rı kaldırılır. Şortlar, kramponlar, for- oldum, ‘Lan yürü sabaha gidiyoruz’ malar giyilir. Daha ilk maçta kendini Selami anılarını tazelerken çok kısa dedi. Sabah Adana’ya döndük. Adana FENERBAHÇE MACERASI gösterir Selami. İlk ciddi sınavında bir Galatasaray macerasından bah- İdmanyurdu ile maçımız vardı. Ben Demirspor adına 2 gole imza atmıştır. sediyor. Ama çok sürmeden biten, de oynadım, 2 gol attım. 3-0 yendik. “1952 senesiydi. Ignace Molnar Bomba gibi şutları, kalecinin nereye Adana sevgisini açıkça ortaya koyan İdman Yurdu’nun kalecisi Pire Meh- isimli Macar Antrenör vardı Fener- gittiğini göremediği vuruşları, Sela- bir macera bu: met’ti. İyi kaleciydi, çok severdim bahçe’de... Benden bahsetmişler, o

SELAMİ TEKKAZANCI 19 da Fenerbahçe’ye gelmemi istemiş. misin?’ diye sitem etti. ‘Hadi kimli- direttiler. Bursa maçında oynadım. İstanbul’a gittim sözleşme imzala- ğini al gel gidelim, daha pasaport çı- Bursa’yı yendik, finale kaldık. Son- MUHARREM GÜLERGİN dım. Antrenmanlara başladık. Takım kartacağız’ diye de teklifte bulundu. ra ben ‘Hacettepe maçında oynaya- içinde Ankaralılar gurubu vardı beni ‘Tamam’ deyip, Demirspor Lokali’ne mam’ diye tekrar söyledim, kızdılar 1924 doğumlu olan Muhar- sevmezlerdi, ama Macar antrenör gönderdim. Lokal yakındı zaten. ‘Sen bana. rem Gülergin demiryolcu beni çok beğenmişti, hep ilgi göste- orada otur, ben eve gidip geleceğim’ Ayağım çok kötüydü, ben de o zaman bir babanın 4 çocuğundan riyordu. Hatta antrenman bittikten dedim. Lokale geldiğimde adam yok- ‘bir şartla oynarım’ dedim. Siz son 15 ikincisidir. 1940 yılında sonra herkesi gönderirdi, kaleciyle tu. Öğrendim ki: bizimkiler Selami’yi dakikaya kadar maçı berabere götü- kurulan Adana Demirspor ben kalırdık. Bana uzaktan şut çek- kaçırmaya geldi diye, adamı kovala- rün, gerisini bana bırakın. Hacettepe kulübünde ilk yılından iti- tirirdi. Kenara oturup izlerdi. Topa mışlar. Neredeyse adamı bir de dö- finale gelene kadar 6-7 gol atmış bir baren futbolcu, yüzücü, her vurduğumda kahkahalar atardı, vüp göndereceklermiş. Böylelikle takım, çok güçlüler, herkes maçı Ha- sutopu oyuncusu ve atlet çok hoşuna giderdi sert vuruşum. kaldım Demirspor’da.” cettepe yener diyor. olarak dört branşta hizmet O bana ilgi gösterdikçe takım içinde Maç saati geldi çattı. Maça 2 stoper vermiş, yüzme ve sutopu hep homurdanmalar olurdu. ‘Daha DEMİRSPOR TÜRKİYE ile Met Ahmet ve Muharrem Abi’y- branşlarında milli takım dün geldi, bu ilgi alaka nedir?’ diye. ŞAMPİYONU le başladık. Kalede Haşim çok iyiydi, kaptanlığına kadar yüksel- Fenerbahçe ile üç özel maç oynadım. herkes çok iyi oynuyordu. Stadyu- miştir. 1957 yılında futbolu, Beşiktaş, Demirspor ve An- “1954 senesiydi. Final maçına ge- mun arkasında bir saat kulesi vardı, 1962 yılında ise sutopunu karagücü maçları... Beşiktaş’a iki gol lene kadar Manisa’yı 3-1, Bursa’yı şimdiki gibi skorboard nerde, maçın bırakarak jübile yapan Gü- attım. Ama takımdaki gruplaşmanın 2-0 yendik. Hacettepe de bir takıma kaçıncı dakikada olduğunu oradan lergin, sırasıyla Adana il üzerine bir de gurbetlik eklenince 7 gol, diğerine 6 atarak finale kaldı. takip ediyorduk. Son 15 dakikayı yüzme ajanlığı, yüzme-su- dayanamadım. Abimin düğünü var O dönem, sol ayağımın üzerinde bir görmüştük, skor 0-0’dı... Son 15 da- topu milli takımları teknik deyip, Adana’ya dönmek için izin şişlik var. İltihap gibi bir şey… Öyle kikaya geldiğimizde Sarı Yaşar sant- menajerliği, Adana De- istedim. Onlar da düğünden hemen ağrıyordu ki sa- mirspor futbol takımı tek- sonra geri gelmek üzere izin verdi- bahlara kadar nik direktörlüğü ve Adana ler.” ağrısından uyu- Demirspor kulübü yönetim Selami aslında geri dönmemek üzere yamazdım. Bur- kurulu üyeliklerinde bu- gelmiştir Adana’ya ve hemen doğ- sa maçı öncesi lunmuştur. 1972-73 sezo- ruca Demirspor’a gider. Sonrasını Bedri Abi’ye, nunda Adana Demirspor’u isterseniz kendi ağzından dinlemeye M u h a r r e m birinci lige çıkaran teknik devam edelim: Abi’ye iki maç adam olan Gülergin, Fa- “Adana’ya gelir gelmez, Devlet De- birden oynaya- tih Terim’in yetişmesinde miryolları’nda işe başladım. İstan- mayacağımı söy- de pay sahibidir. Evli ve üç bul’a dönmedim. Birgün bir yönetici ledim. ‘Beni ya çocuk sahibi olan Gülergin, geldi yanıma, Fenerbahçe Londra’ya Bursa maçında 7 Ağustos 1995 tarihinde gidecekmiş. ‘Seni almaya geldim’ ya da final ma- Adana’da hayatını kaybetti. dedi. ‘Dönmem, burada mutluyum’ çında oynatın!’ dedim. ‘Haline bak, amelelik yapı- dedim. Ama oy- yorsun. Sen bu hallerde olacak birisi nayacaksın diye

20 ADANA’YA GÜÇ VERENLER - I SELAMİ TEKKAZANCI 21 yorduk. Beni omuzlara aldılar, sözü- mü tutmuş, son 15 dakika girdiğim maçta golü atmıştım. Maçtan sonra soyunma odasına git- tik. Hakem gideceği yere gitmek için, bizim otobüse bindi. ‘2. golü niye vermedin?’ diye sordum. ‘Selami ne yapacaksın 2. golü, bir tane attın şampiyon oldunuz, daha Allah’ından ne istiyorsun’ dedi. Ben de daha üste- lemedim. Çok güzel günlerdi. Haya- tımda unutamadığım iki en önemli anımdan biridir bu şampiyonluk. Şampiyonluktan sonra her şey bir rüya gibiydi. Adana ya gelene kadar durduğumuz her İstasyonda sevgi gösterileri vardı. Adana tam bir bay- ram yeriydi. Geldiğimizde omuzlara alarak sokakları dolaştırdılar. Bu is- ranın oralardan güzel bir pas attı. dım, topa doğru koştum, zaten bu teyince bir insanın neler başarabile- Topu sürdüm kaleye doğru, kaleci sırada top kaleye girdi, gol oldu. ceğinin bir öyküsüdür.” şut atacağım diye korktu, çıkar gibi Çok sevindik... Çocuklar gibi, sağa yaptı, ben de topu sağından yavaşça sola koştuk. Maç yeniden başladı, SELAMİ ASKER bıraktım. Top kalenin sağ direğine yine bir pas attılar, ceza sahasına gir- çarptı, diğer direğe doğru gidiyordu, dim, çok hızlı bir şut attım. Top fi- Selami’nin askerlik çağı da gelmişti. gol olacaktı ama yavaş vurdum diye leleri balon gibi şişirdi, geri önüme Tam o sırada önüne bir fırsat çıktı ve korktum, kalecinin solundan dolan- düştü. O sevinçle topa bir daha vur- askerlik görevini yaptı. Kahramanı- dum, yine filelere girdi. Biz mız o günleri şöyle anlatıyor: gol diye sevinirken hakem “1954 senesinde Ankara Karagü- golü vermedi. Hepimiz çok cü’nde bir albay vardı. Aynı zamanda şaşırdık, ortada golü ver- hakemlik de yapıyordu. Maçlarımızı meyecek hiç bir şey yoktu da yönettiği için beni tanıyordu. Bu çünkü. Hakeme sordum sırada askerlik çağım da gelmişti. Ka- ‘niye vermedin?’ diye; ama ragücü’nde oynatmak için beni aske- cevap vermeden oyunu re çağırdı. O dönem her kuvvet ko- başlattı. mutanlığının bir futbol takımı vardı. Neyse maç 1-0 bitti, şam- Denizgücü, Havagücü ve Karagücü... piyon olduk. Havalara uçu- Benim Malatya ya sevk emrim çık-

22 ADANA’YA GÜÇ VERENLER - I mıştı. Karagücü’nden komutanlar UĞURSUZ GÜZEL Malatya’daki sevkimin çıktığı yere Askerlikte Selami’nin bir de güzel yazı yazdılar. Yazıda Selami Tek- anısı var: kazancı Ankara’da yakalandı, eği- “Bir yurtdışı deplasmanına git- timine burada başladı gibi bir şey miştik. O yıl Portekizli bir man- yazıyordu. Ankara Karagücü’nde ken dünya güzeli olmuştu... Ro- kaldım böylelikle. zita Gomez... Bana saha içinde Antremanlara çıkıyordum, bir- başlama vuruşundan önce, bir gün hoca (aynı zamanda subaydı) buket çiçek verdi, yanaklardan bana: ‘Selami bizim kaleci terhis öpüştük. Maç başladı ilk yarı iki oldu, hiç bildiğin iyi kaleci var mı, tane sert şutum direkten döndü. askerliği gelen gelsin oynasın, ta- Devre arasında arkadaşlar: Sela- kımda da askerliğini yapsın’ dedi. mi git çiçeği geri ver, bu kız sana Size bahsettim ya, Pire Mehmet uğursuzluk getirdi, baksana vur- vardı, o aklıma geldi, çağırdım. duğun direğe takılıyor demişler- Böylece Pire Mehmet de askerliğe di. Bir müddet bu konuşulmuştu. bizim takımda başladı. Beraber ‘Kız öptü, Selami gol atamadı’ antremana gittik. Hoca Pire’yi gö- diye takılmışlardı bana.” rünce şaşırdı, ufak tefek kısa boy- lu bir şey, ‘Bu mu kaleci dediğin?’ BİR ANI DAHA dedi. Ama sonradan beğendiler. Karagücü’yle de şampiyon olduk.” Düşündükçe gülümsediğim ve “Futbolumun en verimli çağıydı, unutamadığım bir anım daha var: Karagücü’nün kamplarını büyük “Birgün Demirspor lokaline bir takımlar hep takip ederdi. Asker- telefon gelmiş. Telefondaki kişi, liğimin bitmesine yakın kimler görevliye Kulüpte kimler var diye istemedi ki beni... Beşiktaş, Altı- sormuş: nordu, İstanbulspor ve Fenerbah- Görevli, “Kedi Murat, İt Rıza, Ka- çe hepsi teklifler yaptı. racülük Lütfü, Fofo Muharrem, Beşiktaş o dönemin en yüksek Deve Selami, Beygir Hasan, Çıta transfer teklifini yaptı... 40 bin Remzi, Kedi Melih, Öküz Ömer, lira ya da 4 daire... Ama benim Pıto Mustafa, Kunduz İsmet” diye parada pulda gözüm yoktu. Ada- saymaya başlayınca, telefondaki nalılara sözüm vardı: ‘Ölürüm de kişi “ ben yanlış aradım galiba başka yere gitmem’ dedim. 1956 orası hayvanat bahçesi mi De- da askerlik bitince de Adana’ya mirspor mu?” diyerek telefonu döndüm.” kapatmış.

SELAMİ TEKKAZANCI 25 MEMLEKET SEVGİSİNE İMZA “Füze ismi nerden geliyor bili- yor musunuz? 1960’da birinci lige O zamanlar 40 lira da büyük para, çıkmıştık, bir tane elçilik elemanı 4 daire de... Ama olsun Selami’ye vardı, Adanalı... ‘Hadi hemşerim bir gömlek, bir terlik yeter. Bakın bir füze gönder, hadi hemşerim bir Füze Selami o günler için neler di- füze gönder!’ diye tirübünlerde ba- yor: ğırırmış. Ben de tesadüf, o bağır- “Adana’ya döndükten sonra De- dıkça, gol atarmışım. Ondan beri- mirsporlu yöneticilerle ilk muka- dir bana ‘Füze’ lakabını taktılar.” veleyi imzalayacağız. Ayağımda O dönemde Füze en az Metin Ok- terlik var, cebimde beş kuruş para tay kadar ünlenmişti: yok, üstümde kötü bir pantolon, “Metin Oktay’la aynı dönemde eski bir gömlek. Notere gittik, oynadık. Metin iyi futbolcuydu, mukaveleyi imzaladım. Para, pul severdik birbirimizi.. Bir sohbeti- sormadan attım imzayı. Bir arka- mizde şöyle demişti: ‘Füze Selami mı döndüm ki yönetici yok olmuş. ve Metin Oktay aynı takımda olsa Sevinç içinde kulübe gitmiş, ‘Sela- neler olurdu acaba?’. Haksız da de- mi‘ye mukaveleyi imzalattım, bu iş ğildi, aynı takımda olsak kaldırma- tamamdır’ demiş.” dığımız kupa kalmazdı herhalde.” “(...)O zamanlar memleket sevgisi vardı. Kulüp sevgisi, arkadaş sevgi- BAKTIĞI YERE VURAN si vardı. Futbolu kazanç kapısı ola- FUTBOLCU rak görmüyorduk biz. Herkes 30 alırken: ben 15 alırdım. Bu 15’in Füze’nin o dönemin Metin Oktay 10 unu verirlerdi. ‘5’i sonra verece- kadar önemli futbolcusu Turgay ğiz’ derlerdi. Sonra geri gelip ‘Se- Şeren ile de bir anısı var: lami filanca kişiyi alacağız takıma “1960’ta birinci ligde oynuyorduk, sana verdiğimiz 10’u geri ver, ona başımızdaki yönetici, ‘Galatasa- verelim. Sana sonra veririz’ derler- ray’la oynayacağız’ dedi. O dönem- di. 10’u da öyle verirdim, ben par- lerde haftada iki maç yapıyoruz, ça parça alırdım paramı, dışardan Coşkun Özarı’lar, Turgay Şeren’ler, gelene mahcup olmayalım diye.” İsfendiyar’lar Galatasaray’da oy- nuyor. Galatasaray’ı yenmek ne HADİ HEMŞERİM BİR FÜZE mümkün... Yöneticiler bize ‘Gala- tasaray’ı yenin hepinize 500’er lira Selami Tekkazancı; kendisine prim’ dedi. Maç başladı, ben birin- “Füze” lakabının takılması öykü- ci devre bir gol attım, ikinci devre sünü şöyle anlatıyor: bir gol daha attım, 2-0 galibiz. METİN OKTAY sonra Tanju Çolak tarafından kırı- Galatasaraylılar beni tutamıyor, ab- BASRİ DİRİMLİLİ labilmiştir. Metin Oktay, 36’sı A, 4’ü lamın oğlu Özden de bizde oynuyor. hatırlanmaktadır. Bu maçı Türk 1936 yılında İzmir’de doğan Metin de genç olmak üzere Milli Takım for- Öyle bir pozisyon oldu ki, Turgay TURGAY ŞEREN Milli Takımı 2-1 kazanmıştır. Bu 07 Haziran 1929 yılında Silist- Oktay, Damlacık Kulübü’nde futbola masını 40 kez giymiş, 7 kez kaptanlık karşımda diz çökmüş. Yeğenim ba- unutulmaz maçtan sonra “Berlin re’de dünyaya gelmiştir. Türk başlamış, Yün Mensucat takımından yaparken, milli forma içinde 19 gol ğırıyor ‘Dayı, geliyorum, dayı geli- 15 Mayıs 1932 tarihinde doğ- Panteri” lakabı ile anılmaya baş- futbolunun gelmiş geçmiş en iyi sonra geçtiği İzmirspor’da kendini atmıştır. yorum!’ diye. Topu verdim. Turgay du. Galatasaray Spor Kulü- lanmıştır. oyuncularından biridir. 1951 yı- göstererek genç milli takıma yüksel- 1965 yılında ‘’Taçsız Kral’’ adlı bir Şeren’le karşı karşıya, çalım atmaya bü’nün efsanevi kalecilerin- Şimdilerde Spor yorumculuğu ve lında Eskişehir Demirspor’dan miştir. filmde de rol alan Oktay, futbol ya- çalıştı falan, ama topu taca attı. Tur- den biridir. Galatasaray’da gazetelerde köşe yazarlığı yapmak- Fenerbahçe’ye transfer olmuştur. 1956 yılında Galatasaray’a gelen Me- şamı boyunca sadece bir kez oyun- gay Şeren’ e panter derledi. Maç 2-2 1949-1966 yılları arasında oynamış tadır. 27 kere A Milli formasını giymiş- tin Oktay, İtalya’nın Palermo takımı- dan atılmıştır. Büyük bir golcü olu- bitmişti. Turgay Şeren bu maçtan ve Türkiye adına 46 maça çıkmıştır. Turgay Şeren, Selami Tekkazan- tir. 1952’de Olimpiyat Oyunla- na transfer olduğu 1961-62 sezonu şunun yanı sıra, efendi ve sportmen sonra bir röportajında: ‘Baktığı yere 1951 de Berlin’de Batı Almanya’ya cı’nın jubilesine katılarak, ona ver- rı’na giden ilk Türk Milli Futbol dışında sürekli Sarı Kırmızılı formayı kişiliğiyle de Türk futbolseverlerinin en güzel vuran adam Selami’dir de- karşı yaptığı kurtarışlar ile hâlâ diği önemi göstermiştir. Takımı’nda görev yaptı. Daha giymiştir. Daha İzmirspor’da oynar- sevgilisi olan Metin Oktay, futbolu m i ş t i .” sonra Kıbrıs’a giden ve futbol ho- ken, attığı 17 golle İzmir Profesyo- bıraktıktan sonra yine futbolla ilgili calığı yapan Dirimlili’ye burada nel Ligi gol kralı olan Metin Oktay, çeşitli işler yaptı. Sarı Kırmızılı ku- BASRİ’NİN SİTEMİ Türk futbolunun “Mehmetçiği” ondan sonraki yıllarda da bu unvanı lüpte yönetici ve menajer olarak gö- lakabı takıldı. Kıbrıs dönüşün- başkalarına nadiren kaptırmıştır. rev yapan Metin Oktay’ın son görevi Tabii, füze gibi gönderdiği şutlar, her de Feriköy ve Vefa’da görev yaptı. Metin Oktay kral olamadığı yıllarda spor yazarlığı idi. Oktay, Galatasaray zaman filelere rast gelmedi. Molnar ile birlikte Fenerbahçe’de da çok sayıda golle listenin hep ilk sı- ve ’da teknik adam olarak “Birgün İstanbul da Fenerbahçe ile çalışan Basri takımın beş kupa ralarında yer almış, toplam 608 golle da görev yapmıştır. maç oynuyoruz, frikik oldu .Deniz birden almasında büyük pay sa- bir rekorun sahibi olmuştur. (Bazı Türk futbolunun efsane golcüsü Me- tarafındaki kaleye ben topu diktim. hibi olmuştur. Didi zamanında- kaynaklarda bu sayının 632 olduğu tin Oktay, 13 Eylül 1991’de bir trafik Sol bek oynayan rahmetli Basri Di- da iki yıl Fenerbahçe’de çalışan belirtilmektedir.) Bir sezonda attığı kazası sonucunda yaşamını yitirmiş- rimlili vardı . Kaleci baraj yapın diye Basri, bu arada çeşitli kulüplerde 38 golle oluşan rekor ise, tam 25 yıl tir. bağırınca, Basri tek başına baraja de antrenörlük yaptı. Romen Io- geçti, ama çok yakın durdu. Uyar- nescu ile de birlikte çalışan Basri dım. “At ülen!” dedi. Topa bir vur- Dirimlili Stankoviç ile de görev muşum... Suratına geldi adamın. da utanır santraya çekilirdik.” pıyorlardı. Şimdi 10-15 antrenmana aldı. 14 Eylül 1997 yılında vefat Sahaya sıhhi imdat geldi, götürdüler. “(...)O zaman ki futbol ile bu zaman çıkıyorlar. Biz ezberlemiştik. Salı etmiştir ünlü futbolcu. Yarım saat sonra bana sitem ediyor: arasında çok fark var. Eskiden sağ günü Tellidere’de koşardık. Kültürfi- ‘Lan öldürüyordun beni” diye. bek santrayı geçmezdi. Santrafor oy- zik yaptırırdı büyüklerimiz. Ondan nayan kendi sahasına gelmezdi. Her- sonra koşa koşa soyunma odamıza FUTBOL DA DEĞİŞTİ kesin belirli bir yeri vardı, şimdi güç gelirdik, duşumuzu yapardık. Sonra dayanmaz, futbol çok süratli, hele pazara kadar maçı beklerdik.” Füze Selami kendi dönemi futbolu bazen Avrupa takımlarını televiz- “Şimdi ki imkânlar belki daha iyi, ile bugünkü futbolun çok farklı ol- yonda izliyorum, insan seyrederken ciddi bir rekabet piyasası var, orta- duğunu söylüyor: yoruluyor. O zaman ki futbolcuların da büyük paralar dönüyor. Belki de “Şimdilerde futbolcular gol attığında çok kondüsyonlu olması da beklen- futbolcular en iyi olmak için birbir- tribünlere koşuyor, biz gol attığımız- mezdi. Çünkü haftada 2 idman ya- leriyle yarışmak zorunda bırakılı-

28 ADANA’YA GÜÇ VERENLER - I yorlar. Bir takım şampiyon olamadı nayacaksın dediler. ‘Nasıl oynayaca- AİLE diye hemen teknik direktörü devre ğım?’ dedim. Tamponları çıkarttırıp dışı bırakmaya çalışıyorlar. Bizim za- oynattılar beni.” “Askerliğimi yaptığım dönemdey- manımızda da rekabet vardı: ama bu di. Annemler tarafından akrabamız kadar yoğun hissetmiyorduk.” TREN DEMİRSPORLULAR’A olan Fatma Ablamın evine misafir- BEDAVA liğe gitmiştim. Ankara’da oturuyor- HASTA HASTA FUTBOL lardı. Gittiğim gün Fatma abla evde “Bizim zamanımızdaki toplar azıcık yoktu, kızları evdeydi. Kızlarının ya- Geçmişin futbolunun bugünkünden yağmur yedimi ağırlaşıyordu, me- nındaki siyah önlüklü kız dikkatimi başka bir farkı da amatörce fedakâr- şinden yapılmıştı. Vur vurabilirsen!.. çekmişti. Ertesi gün tekrar gittim, lıkları herhalde... Şimdiki toplar çok iyi. Şimdiki fut- bu defa Fatma abla evdeydi, oturduk “(...) Apandisit ameliyatı olduğumda, bolcular çok şanslı aslında. Biz zeytin sohbet ettik. Siyah önlüklü kızı yine on birgün sonra sahaya çıktım. Kim- ekmek yer maça çıkardık. Maçlara sordum. Ne yapacaksın diye karşı seye ‘iyileşmedim’ diyemedim. Şimdi gitmek için 10-15 lira yolluk verirler- soruyla cevap verdi. Ben de utanarak tırnağının ucu kalkanlar iki hafta is- di. Biz de trenle giderdik. Tren De- ‘Hiç, öylesine sordum’ dedim. Evle- tirahat yapıyorlar.” mirsporlular’a bedavaydı çünkü. rinin karşısında oturuyorlarmış. Ka- “Milli takıma çağrılmıştım, mili Tren İstanbul’a iki günde giderdi. O derimiz o an yazılmış eşimle. takımda Ankara ve İstanbul takı- verilen 10-15 lira yollukla, biz sadece Rahmetli kayınpederim ilk memu- mındaki futbolcuları oynatıyorlardı kendimize yolda yiyecek alabilirdik. riyetini Adana’da yaptığı için, mem- genelde. Beni birinci devrenin bit- mesine beş dakika kala oynatıyorlar- dı, ayıp olmasın diye... Beş dakika, sonra ikinci devre oluyordu, bu kez başkasını çıkarıyorlardı. Birgün İstanbul takımı ile Milli Ta- kım maç yapıyor, ben Milli Takım’da oynamak için İstanbul’a gitmiştim. Beni milli takımda değil de, İstan- bulspor’da oynatmak istediler. Milli Takıma hırsım var zaten, ben öyle bir oynuyorum ki sormayın gitsin. Karşımda Galatasaraylı santrafor var, bir kafaya çıktım, inerken dirseği ile vurdu, burnumu kırdı. Cihat Arman İstanbulspor’un teknik direktörü, beni Ankara’da bir estetik cerraha götürdü, burnumu yaptırdı. O hafta- da Demirspor’un maçı var, bana oy- 1970 yılına kadar futbol takımları deplasmana tren ile giderdi.

SELAMİ TEKKAZANCI 31 lekette dostları var. Tanıdıklarına beni çok sormuş. O dönemler Adanalıların adı ‘çapkın olurlar, kızı ortada bırakır giderler’ diye çık- mıştı, ondan korkuyor. Ama tanıdıkları kayınpedere Adana’dan yaz- dıkları cevapta: ‘Oğlunuza kız mı, yoksa kızı- nıza oğlan mı soruyorsunuz?’ diye cevap ver- mişler. Yani bu ‘kız gibi oğlan’ demek oluyor. ‘Kendinize çok efendi bir delikanlı bulmuşu- nuz’ diye yazmışlar. Sonra Adana’dan ailem geldi, Eşim Sevil’i is- tediler bana. Karagücü’nü çalıştıran komutan nişanımı Orduevi’nde yapmak isteyip, isteme- diğimi sordu. Ben de komutanım orduevini erlere vermiyorlar dedim. Komutan ‘Ben ayar- larım, burada yaparsın’ diye rahatlattı beni ve düğün gibi gösterişli bir nişan yaptık. Nişanı Ankara’da yaptığımız için düğünümüz de Ada- na’da oldu. 1956 da evlendim. Eşim Sevil Ankaralıydı, 16 yaşındaydı evlendiğimizde. Nikâh memu- ru herkesin önünde kıymadı nikâhı, suç olur yaşı küçük diye. Biz de Demirspor’un lokalinin arka tarafında kıymıştık nikâhı. 1957 de ilk kızım Nazan, 1959 de diğer kızım Sıdıka, 1961’ de de oğlum Ömer dünyaya geldi. Erken evlendim çoluk çocuğa karıştım, düz- gün bir aile yaşantım vardı.

JÜBİLE

Füze Selami 1972 de futbol oynamayı bıraktı. Yani tam 39 yaşında... Bu süre içerisinde hep Adana Demirspor’da kaldı. Hem oynadı, hem de kendinden sonra gelen gençleri yetiştirdi. Muharrem Gülergin’in kendine yaptığı ağa- beyliği, o da yeni gelenlere yaptı. Adı dönem futbol tarihine “Ağabey” olarak yazıldı.

32 ADANA’YA GÜÇ VERENLER - I

1974 yılında ise: Adana Demirspor ve “Karataş’ta ailemle tatil için kamp yor, belki de bu onun yaşamının kısa Adanaspor arasında yapılan bir maç- kurmuştuk. Karataş Belediye Başkanı bir özeti aynı zamanda: la jubilesi yapıldı. Tüm Adana spor- beldelerinde olduğumuzu duymuş. “Bir şey söylemek gerekirse, aç kal- severleri, akın akın stadyuma gittiler. Ziyarete geldi, hoş beş muhabbet der- madım verdikleri ile yetindim. Para Birinci devrenin sonunda omuzlara ken ‘Bizim çocukları çalıştırır mısın veya gelecek için değil, futbolu sevdi- alarak saha dışına çıkardılar. O dö- hocam?’ dedi. İlk başlarda ‘yok’ de- ğim için oynadım, Adana’yı ve Ada- nemde birine jübile yapılması için dim ama ısrar edince dayanamadım. nalıyı sevdiğim için de Adana’da kal- önemli bir futbolcu olması gerekirdi. Karataş’ı çalıştırdım, antrenörlüğe dım. Peki onca senenin, onca emeğin Dolayısıyla Adanalıların bu davra- böyle başladım. Daha sonra Osma- karşılığında ne gördüm... Adana’da nışları Füze’yi çok onurlandırdı. niye Gençlik Spor’u çalıştırdım bir Füze Selami diye bir isim kaldı. Bu dönem: onun ardından da Adanaspor isim Türkiye futbol tarihine Adana’yı ANTRENÖR SELAMİ genç takımında antrenörlük yaptım, da taşıdı... Zannederim bir- iki genç Gündüz Tekin Onay’la birlikte. En de örnek almıştır” Futbolu bıraktıktan sonra antrenörlük son olarak da Demirspor’u çalıştırdım İşte “Füze Selami”nin aradığı ve so- çalışmaları da yapan Füze Selami, ilk ve bıraktım. Kader beni Demirspor ile nuçta bulduğu şey bu… Başka bir şey kez Karataşspor’u çalıştırmış. Selami birlikte yazmış.” yok. Tekkazancı o günleri şöyle anlatmakta: Füze futbola bakışını da şöyle özetli-

KAYNAK : 1 - Altınşehir Adana Dergisi-Ali İhsan Ökten yazısı 2 - Tarihi Spor Fotoğraflarıyla Adana-Nevzat HIZ

SELAMİ TEKKAZANCI 37 Gülent KURT

1972 yılında Adana’da doğdu. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Çorum Meslek Yükseko- kulu İşletme Bölümünü 1991 yılında bitir- dikten sonra Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinde Lisans eğitimini tamamladı. 1999 yılında Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olduktan sonra 1999’dan bu yana serbest olarak mali müşavirlik bürosu iş- letmektedir. 2013 yılında Bağımsız Denetçi Ünvanını aldı. Fotoğrafa ilk olarak 2008 yılında Adana Fo- toğraf Amatörleri Derneğinde temel fotoğ- raf kursuna katılarak başladı. Önceleri bir hobi gibi başlayan fotoğraf tutkusu S. Haluk Uygur’la tanıştıktan sonra başka bir boyuta taşındı. S. Haluk Uygur’un Paylaşım Atölye- sinde 2 yıl süren bir eğitim aldı. Onun için fotoğraf artık deklanşöre basmak değil, duyguları ifade etmenin bir şekli ha- line gelmiştir. Adana Milli Eğitim Müdür- lüğü için “Denize İki Yıldız Attık” isimli fotoğrafik belgesel projesinde S.Haluk Uy- gur, İsmail Ökke ve Zeliha Ertunç’la birlikte çalıştı. S. Haluk UYGUR Paylaşım Atölyesinin Işıkla Yazılan Öyküler, Önyargı ve Engel(li) Kim? projelerinin sergilerinde fotoğrafla- rıyla yer aldı. 2011 yılında Altın Oran Dü- şünce ve Sanat Platformunun kurulmasında çeşitli görevlerde bulundu. Duyguları en iyi ifade etme biçiminin fotoğraf olduğunu dü- şünüyor. Lewis Hine şöyle demiş “Eğer hi- kayeyi sözcüklerle anlatabilseydim, yanım- da sürekli bir fotoğraf makinesi taşımaya ihtiyaç duymazdım. Metin Özyüzücüler ile evlidir.

38 ADANA’YA GÜÇ VERENLER - I Mehmet DİLCİ 15 Eylül 1940 yılında Adana’da dünyaya geldi. Evli ve iki çocuk babasıdır. Fotoğ- rafın, yaşamdaki değerleri başkalarıyla paylaşmak için bir yol olduğunu düşün- mektedir. Doğayı ve gezmeyi çok seven bir kişi olarak genç yaşta emekli olup, daha önce zaman ayırıp uğraşamadığı birçok sanat dalı ile uğraşıyor. Asıl mes- leği teknik ressamlık bir yana fotoğraf, resim, şiir ve ebru sanatı bunların baş- lıcalarıdır. Adana Güzel Sanatlar Galerisi, Musta- fa Dulda Atölyesinde 1992–1996 yılları arasında 4 yıl resim kursu, Adana Fo- toğraf Amatörleri Derneği’nde (AFAD) fotoğraf kursu alarak bu sanatlara olan ilgisini bilimsel temellere oturtmuştur. Altınoran Düşünce ve Sanat Platformu Bu kitap Seyhan Rotary Kulübü’nün ve Güney Rotary Kulübü’nün katkılarıyla basılmıştır. üyesidir. Bu güne kadar birçok slayt gösterisine, 20 kişisel sergiye, çok sayı- da karma sergiye imza atmıştır. Ulusal ve Uluslararası ödüllere sahiptir. Teme- linde doğa ve insan olan portre ağırlıklı belgesel fotoğrafla uğraşmaktadır. Uzun zamandır ilgilendiği sanat dalla- rından birisi olan Ebru ile çok geniş bir çalışma alanı olan fotoğrafı birleştirdiği “Ebruli” adını verdiği çalışmalar yap- maktadır. Tüm sanat çalışmalarını “D Sanat Evi “ isimli atölyesinde gerçekleş- tiriyor. Özetle, düşüncelerinin ışığında fotoğ- rafla resim yapıyor. Ona göre belki de fo- toğraf bir resim, resim de bir fotoğraftır. Yorucu ve zaman alıcı olmakla birlikte alın teri akıtılarak meydana gelen eser- lerin daha değerli olduğu inancındadır.