Ayyıldız Altında Sürgün” Adını Verdiği Kitaba Bir Önsöz Yazma Yetkisini Pek Kendimde Göremiyorum

Total Page:16

File Type:pdf, Size:1020Kb

Ayyıldız Altında Sürgün” Adını Verdiği Kitaba Bir Önsöz Yazma Yetkisini Pek Kendimde Göremiyorum TÜRKIYE-AVRUPA EĞITIM VE BILIMSEL ARAŞTIRMALAR VAKFI TURKISH EUROPEAN FOUNDATION FOR EDUCATION AND SCIENTIFIC STUDIES FISTIKLI YOKUŞU NO. 8 / BEYKOZ-KANLICA TURKISH-EUROPEAN FOUNDATION FOR EDUCATION AND SCIENTIFIC STUDIES İSTANBUL TÜRKIYE-AVRUPA EĞITIM VE BILIMSEL ARAŞTIRMALAR VAKFI Contact: TÜRKISCH-EUROPÄISCHE STIFTUNG +905444934300 FÜR BILDUNG UND WISSENSCHAFTLICHE FORSCHUNG -DTS- +90216 3084300 www.tavak.de [email protected] PROF. DR. FARUK ŞEN Ayyıldız Altında Sürgün Türkiye-Almanya İlişkilerinde İki Kesit Yenilenmiş Haliyle AY YILDIZ ALTINDA SÜRGÜN ve ALMANYA’YA KÖK SALANLAR Prof. Dr. Faruk Şen TAVAK Yönetim Kurulu Başkanı 2 Ö n s öz Değerli dostum Faruk Şen’in "Ayyıldız Altında Sürgün” adını verdiği kitaba bir önsöz yazma yetkisini pek kendimde göremiyorum. Bu nedenle ancak o devri yaşamış bu kitapta adı geçen bazı hocaların derslerine, kurslarına iştirak etmiş, bu değerli insanlardan feyz almış bir kişi olarak bazı hatıralarımı, düşüncelerimi ve değerlendirmelerimi kısa bir sunuş yazısının içerisinde ifade etmek isterim. Türkiye ile Almanya arasında çok uzun bir geçmişe dayanan tarihi ilişkiler olmuş, iki ülke ilim, kültür ve sanat konularında birbirlerinden etkilenmişlerdir. 1933 ile 1953 yılları arasındaki devrede Almanya'daki Nasyonal Sosyalizm yönetiminden kaçarak Türkiye'ye sığınan bu değerli bilim, sanat ve kültür insanlarının, o dönemde ve bilhassa 1933 yılında Darülfünun adlı yüksek öğretim kurumunun üniversiteye dönüştürüldüğü aşamada, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniversite reformlarında değerli katkıları olmuştur. Bu hocaların değerli katkıları yalnız üniversite ile sınırlı kalmamış, sanat, mimari ve yönetim alanlarında gösterilmiştir. Hocam Fritz Neumark "Zuflucht am Bosporus" (Boğaziçi’ne Sığınanlar) adı altında bu dönemi anlatan bir kitap yazmıştır. Bu tabir, elinizdeki kitapta da geçmektedir. Bu ifade onların minnettarlıklarını yansıtmaktadır. Bu değerli insanlara Atatürk tarafından yapılan davet, onun büyüklüğünün ayrı bir nişanesidir. Ben İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde 1942'den 1947'ye kadar eğitim gördüm. İktisat Fakültesi 1936'da kurulmuş, ilk mezunlarını 1941 yılında vermiştir. Bu fakültenin kuruluşunda, gelişmesinde büyük hizmetleri olan hocalardan Prof. Fritz Neumark, Prof. Gerhard Kessler, Prof. Alexander Rüstow, Prof. Alfred Isaac ve Prof. Wilhelm Ropke'den ders almak şansına sahip oldum. Ayrıca Fritz Neumark ve Gerhard Kessler'in master programlarına devam ettim. Her ne kadar bitirme şansım olmadıysa da şahsi temaslarımdan çok etkilendim. 1940'ların başında işletme iktisadından henüz bir ilim olarak bile bahsedilmezken, Prof. Alfred Isaac'dan bu ilmin kitabını ve dersini aldım. O yıllarda tatbik edilen yöntemin, Nasyonal Sosyalist eğitim sistemine karşı oluşu, Türkiye'de de bazı muhalefetle karşılaşmıştı. Ancak Üniversite rektörü Prof. Dr. Cemil Birsel'in liyakatli tutumu ve Reis-i Cumhur İnönü’nün de rektörü desteklemesi, muhalefetin etkisine yer verilmesini önlemiştir. Prof. Kessler'in "Beverage Business Plan" ı değerlendirmesini hocamla müzakere etmeye aile yükümlülükleri dolayısıyla fırsat bulamadım. Prof. Neumark’ın bana verdiği 1932 yılından 1942'ye kadarki Türkiye Cumhuriyeti bütçelerini değerlendirme ödevinden hala hatırımda kalan rakamlar vardır. İşte o devirde yaşamış bir kişiden birkaç söz... Asım Kocabıyık 3 Borusan Holding Kurucu ve Onursal Başkanı Önsöz Almanya ve Türkiye, çok uzun zamanlardan beri birbirlerine en sıkı bağlarla bağlıdır. Ülkelerimiz arasında yakın tarihî, politik, ekonomik ve kültürel ilişkilerden dolayı çok özel bir ortaklık vardır. Bu ortaklığın unsurlarından biri de bilimsel iş birliğidir ve esas olarak Alman bilim adamlarının Nasyonal Sosyalizm zamanında mülteci olarak Türkiye’de gösterdikleri faaliyete dayanır. Türkiye, onlara kucak açmıştı: ülkeyi Atatürk’ün istediği anlamda Avrupa’ya giden yola sokmak için onlar da çalışmaları ile katkı yaptılar. Türkiye’de sığınacakları bir liman buldular, kendilerine Almanya’da yasaklanan araştırma ve öğretme özgürlüğüne kavuştular. Yer yer insanı dehşete düşüren bir dille kaleme almış olan ‘Scurla Raporu’, Üçüncü Rayh’ın kültür ve bilim alanlarındaki dış politikası için değerli bir kaynak oluşturuyor. Türkiye’ deki mültecilerin durumuna derinlemesine ışık tutuyor. Rayh Eğitim Bakanlığı, Oberregierungsrat (Hükümet Yüksek Danışmanı) Dr. Herbert Scurla’nın şahsında uygun bir teknokrat seçerek Türkiye’deki hem mülteci hem de Almanya’dan gönderilen Alman bilim adamlarını denetlemekle görevlendirir. Dr. Scurla, bu bilim adamlarının faaliyetini sadece “teftiş’ ve rapor etmekle kalmaz, aynı zamanda Üçüncü Rayh’ın bu faaliyeti etkileme konusunda -ona göre pek de başarılı olmayan- çabalarını belgeler. Ama aynı şekilde Türkiye’nin de kendi bildiğinden şaşmaksızın bu çabalara nasıl karşı durduğunu belgeler. Mültecilerin Türkiye’ye karşı beslediği derin şükran duygusunu Profesör Fritz Neumark, Scurla Raporu’nun ilk baskısında şu duygu dolu sözlerle dile getirir: “… orada çalışmamızın mümkün olması, böylece bizlere yararlı bir iş yapma, hatta pek çoğumuza maddi anlamda var olma imkânı verilmesi, onu sadece geçerken tanımış olanlara ne yazık ki halâ büyük ölçüde yabancı olan bir ulusa karşı duyduğumuz silinemez şükran duygusunun temelidir’. İşte bu sıkı bağlar, şükran duygusu ve halâ varlığım sürdüren karşılıklı yabancılığı aşma hedefi, Türk Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün ve benim kültürlerarası diyalog ve anlaşma için beraberce başlatmış olduğumuz Ernst-Reuter-Girişimi’nin nedenleri arasındadır. Alman yurtsever Ernst Reuter, ömrü boyunca Türkiye’ye bağlı kalmıştır. Bütün bilim adamları gibi o da Türk hükümetinin, ama daha da önemlisi, aynı zamanda Türk halkının da desteği sayesinde Nazi döneminin takibatını Türkiye’ye sığınarak atlatabilmiştir. Reuter, iki ülke arasında varmış gibi gözüken karşıtlıkları aşma konusunda akıl ve sükunetle katkıda bulundu. Son yıllarda dünya, gittikçe artan ve korkunç sonuçlar doğuran bir kültür ve din kutuplaşması yaşamakta. 2001 yılında 11 Eylül’ü, Londra, Madrid, İstanbul’da, Asya’da ve Yakın Doğuda izleyen terör saldırılan belleğimizde. Yılın başında tanık olduğumuz karikatür bunalımı, karşılıklı saygı, duyarlık ve bilginin ne kadar eksik olduğunu bir kere daha gözler önüne serdi. Batıda İslam’a karşı korkutucu ölçüde, hattâ tehditkâr boyutlara varan düşmanca duygular beslendiği gibi, İslam dünyasında da Batı karşıtı duygular aynı boyutlarda. Bundan 4 dolayıdır ki, Abdullah Gül ve ben, toplumlarımızın gerçekliğinde yer alan olumlu yaşanmışlıkları göstermeyi, bunun için bir işaret vermeyi görev bildik. Bu hem karşılıklı anlayışın bir işareti hem de toplumda bu uğurda ortaklaşa çaba gösterecek olan bütün kesimlere bir çağrıdır. Diyalog, insanların ve kanaatlerinin birbirleriyle açık bir biçimde karşılaşması sayesinde yaşar. Bunun ön şartı ise, kendi kültürünün bilincinde olmaktır. Merkezde yer alan temel değerler- adalet, özgürlük ve eşitlik- üzerine tartışma başlatmak, farkları tespit etmek, beraberce çözüm üretmek ve ortak geleceği biçimlendirirken farklılığa saygı göstermek, işte Ernst-Reuter-Girişimi’nin çağrısı budur. Olağandışı ortaklığımız, Türkiye’nin demokrasi ve hukuk devleti temelleri üzerinde kurulmuş modern bir devlet içinde Müslüman bir toplum olması, Almanya’da yaşayan ve yaşamöykülerinde Türkiye’nin yer aldığı sayısız kadın ve erkek hemşerimiz, ülkelerimize ve toplumlarımıza özel bir sorumluluk yüklüyor. Ve burada bilimsel iş birliğine büyük önem düşüyor: bilim ve akıl, keyfiliğin ve akıldışılığın alternatifi olarak Aydınlanma Çağı’ndan bu yana Avrupa’nın en önemli temellerinden biri olagelmiştir. Hoşgörü ve kabulün yönlendirdiği ortak bilimsel çalışma, politik anlaşma için de gerekli toplumsal zemini hazırlar. Elinizdeki kitap, Almanya ile Türkiye arasında en zor şartlarda başlamış olan bilimsel değiş-tokuşu bugünkü özgür toplumlarımızda da canla başla sürdürmek için bizlere şevk vermelidir. Bu bağlamda hem Almanlara hem de Türklere ortak bilimsel mirasımızı korumaları ve geliştirmeleri için çağrıda bulunuyorum. Dr. Frank-Walter Steinmeier Almanya Cumhurbaşkanı 5 Önsöz 1492 yılında Granada’nın düşmesinin ardından, İspanyol hükümdarlarca yayınlanan kararnameyle ülkelerini terk etmeye zorlanan Yahudi tebaaya, dönemin yükselen gücü Osmanlı İmparatorluğu yardım elini uzatmakta tereddüt etmemişti. İber Yarımadası'ndaki sosyal, kültürel ve ticari hayata büyük katkı sunan bu insanları ülkesine davet eden Osmanlı Sultanı II. Bayezid'in, Yahudileri ülkesinden atan Katolik hükümdar Ferdinand'la ilgili kullandığı “Böyle bir kralın zeki ve akıllı olduğunu söyleyebilir misiniz? Kendi ülkesini fakirleştiriyor ve benim imparatorluğumu zenginleştiriyor” şeklindeki ifade, Osmanlı İmparatorluğu'nun bu konudaki devlet siyasasına temel teşkil etmiş, ilerleyen yüzyıllarda yaşadıkları ülkelerde zulüm gören farklı din ve etnik kimlikten birçok topluluk için İmparatorluk toprakları adeta bir güvenli liman olmaya devam etmiştir. Osmanlı devleti, bu toplulukları sadece şemsiyesi altına almakla kalmamış, Osmanlı toplumu ve devlet mekanizması içinde tüm üretkenlikleriyle yer alabilmeleri için her türlü imkanı onlara sağlamaya çalışmıştır. Döneminin diğer egemen güçleri dikkate alındığında çağının çok ötesinde olarak nitelendirilebilecek Osmanlı devleti tarafından benimsenen bu liberal yaklaşım sayesinde, farklı dini ve etnik unsurlar yüzyıllar boyunca İmparatorluk topraklarında barış içinde bir arada yaşamışlar ve birlikte yaşam geleneği oluşturmuşlardır. Bu anlayış, Türkiye Cumhuriyeti tarafından da benimsenmiştir. 90 yılı aşan Cumhuriyet tarihi boyunca büyüklü küçüklü birçok topluluk ülkemiz
Recommended publications
  • HAMBURG: Back to the Future: the Centrum F¨Ur Naturkunde
    Chapter 35 HAMBURG: Back to the Future: The Centrum fur€ Naturkunde on Its Way Toward Reestablishing a Natural History Museum in Hamburg Matthias Glaubrecht Abstract Comprising today approximately ten million specimens, Hamburg’s zoological collection at the newly established Centrum fur€ Naturkunde (CeNak) goes back to the Naturhistorisches Museum, founded in 1843. It includes several historical collections that originate from the initiative and interest in natural history of civilians, merchandisers, traders, and owners of seagoing vessels. Only in 1891 that these collections were adequately stored and put on display in a then most innovative museum building in the city’s center that soon became one of the largest and most important natural history museums, second only to that in Berlin; it was also the one of its kind with most visitors for five decades. The museum and parts of its dry collections—mostly in entomology, malacology and mammalogy, and those in the exhibition—were destroyed during the “Operation Gomorrha” bombing of Hamburg and the subsequent “Feuersturm” in the morning of 30 July 1943, with the ruins being knocked down in 1951. Other parts, essentially the large alcohol collections and those of birds, have been stored elsewhere during WWII. Since then only provisionally housed the museum and its staff became part of the Universita¨t Hamburg in 1969 and moved into a new building in the early to mid-1970s at its current location. As part of a growing mass university, these collections were long neglected and without substantial means to accomplish this goals, with a small display room opening on 2000 qm in 1984 only.
    [Show full text]
  • Part VII. Kerman Province
    Euscorpius Occasional Publications in Scorpiology Scorpions of Iran (Arachnida: Scorpiones). Part VII. Kerman Province Shahrokh Navidpour, Majeed Ezatkhah, František Kovařík, Michael E. Soleglad & Victor Fet November 2011 – No. 131 Euscorpius Occasional Publications in Scorpiology EDITOR: Victor Fet, Marshall University, ‘[email protected]’ ASSOCIATE EDITOR: Michael E. Soleglad, ‘[email protected]’ Euscorpius is the first research publication completely devoted to scorpions (Arachnida: Scorpiones). Euscorpius takes advantage of the rapidly evolving medium of quick online publication, at the same time maintaining high research standards for the burgeoning field of scorpion science (scorpiology). Euscorpius is an expedient and viable medium for the publication of serious papers in scorpiology, including (but not limited to): systematics, evolution, ecology, biogeography, and general biology of scorpions. Review papers, descriptions of new taxa, faunistic surveys, lists of museum collections, and book reviews are welcome. Derivatio Nominis The name Euscorpius Thorell, 1876 refers to the most common genus of scorpions in the Mediterranean region and southern Europe (family Euscorpiidae). Euscorpius is located on Website ‘http://www.science.marshall.edu/fet/euscorpius/’ at Marshall University, Huntington, WV 25755-2510, USA. The International Code of Zoological Nomenclature (ICZN, 4th Edition, 1999) does not accept online texts as published work (Article 9.8); however, it accepts CD-ROM publications (Article 8). Euscorpius is produced in
    [Show full text]
  • Genetics and Mutagenesis of Fish
    Genetics and Mutagenesis of Fish Edited by J. H. Schroder With Contributions by F. W. Allendorf, A. Anders' F. Anders' N. Egami . W. Engel H. O. Hodgins' S. Holzberg . Y. Hyodo-Taguchi . A. G. Johnson K. D. Kallman' V. S. Kirpichnikov . K. Klinke' C. Kosswig K. Lepper' R. F. Lincoln' W. Lueken· Ch. Meske' J. L. Mighell E. T. Miller' S. Ohno . J. Parzevall . G. Peters' N. Peters' A. Post C. E. Purdom . D. L. Pursglove· H.-H. Reichenbach-Klinke H.-H. Ropers' N. Satoh . J. J. Scheel . E. R. Schmidt· A. Scholl J. H. Schroder' R. J. Schultz· M. Schwab' J. B. Shaklee . F. M. Utter J. Vielkind . U. Vielkind . G. S. Whitt· H. Wilkens' U. Wolf D. S. Woodhead With 132 Figures Springer-Verlag' Berlin' Heidelberg· New York 1973 Dr. Johannes Horst Schroder Institut fUr Biologie Gesellschaft fUr Strahlen- und Umweltforschung D 8042 Neuherberg/Munich ISBN-13: 978-3-642-65702-3 e-ISBN-13: 978-3-642-65700-9 DOl: 10.1007/978-3-642-65700-9 This work is subject to copyright. All rights are reserved, whether the whole or part of the material is concerned, specifically those of translation, reprinting, re-use of illustrations, broadcasting, repro­ duction by photocoping machine or similar means, and storage in data banks. Under § 54 of the German Copyright Law, where copies are made for other than private use, a fee is payable to the publisher, the amount of the fee to be determined by agreement with the publisher. The use of general descriptive names, trade names, trade marks etc.
    [Show full text]
  • German Mathematicians in Exile in Turkey: Richard Von Mises, William Prager, Hilda Geiringer, and Their Impact on Turkish Mathematics
    Historia Mathematica 39 (2012) 432–459 www.elsevier.com/locate/yhmat German mathematicians in exile in Turkey: Richard von Mises, William Prager, Hilda Geiringer, and their impact on Turkish mathematics Alp Eden a,1, Gürol Irzik b,* a Bog˘azicßi University, Department of Mathematics, 80815 Bebek-Istanbul, Turkey b Sabancı University, Faculty of Arts and Social Sciences, Orta Mahalle, Üniversite Caddesi No.: 27 34956 Tuzla-Istanbul, Turkey Abstract There is a sizable and growing literature on scholars who fled from the Nazi regime, a literature which often focuses on the periods before leaving Germany and after settling permanently in the USA, but relatively less work on the interim period in which many of them found temporary homes in countries such as Turkey. In this article we would like to discuss the scholarly work, activities and the impact of mathematicians Richard von Mises, William Prager and Hilda Geiringer during their stay in Turkey. We argue that the establishment and the development of applied mathematics and mechanics in Turkey owe much to them. Ó 2012 Elsevier Inc. All rights reserved. Zusammenfassung Es gibt eine betrachtliche und wachsende Forschungsliteratur zu den Gelehrten, die aus dem NS-Regime flüchte- ten; diese Literatur befaßt sich oft mit den Zeiträumen vor dem Verlassen Deutschlands oder nach dem dauerhaften Niederlassen in den Vereinigten Staaten. Es gibt aber verhältnismäßig wenig Arbeit über die Übergangszeit, in der viele von ihnen vorübergehendes Heimat in Ländern wie der Türkei gefunden haben. In diesem Aufsatz möchten wir die wissenschaftliche Arbeit, Aktivitäten und Auswirkungen der Mathematiker Richard von Mises, Wilhelm Prager und Hilda Geiringer während ihres Aufenthalts in der Türkei diskutieren.
    [Show full text]
  • Deutsche Wissenschaftler in Der Türkei Nach 1933: Ord
    Mitt. hamb. zool. Mus. Inst. Band 101 S. 19-27 Hamburg, November 2004 ISSN 0072 9612 Deutsche Wissenschaftler in der Türkei nach 1933: Ord. Prof. Dr. Dr. h. c. mult. CURT KOSSWIG und seine herausragende Bedeutung für die zoologische Forschung und Lehre 1 2 3 3 DINÇER GÜLEN , NURIDDIN MERIÇ & ORHAN KÜÇÜKER KÜÇÜKER 1 Istanbul University, Faculty of Science, Department of Biology, Section of Zoology, Vezneciler - Istanbul / Turkey. E-mail: [email protected]. 2 Istanbul University, Faculty of Science, Department of Biology, Section of Hydrobiology Vezneciler - Istanbul / Turkey. E-mail: [email protected] 3 Istanbul University, Faculty of Science, Department of Biology, Section of Botany, 34460 Süleymaniye - Istanbul / Turkey. E-mail: [email protected]. ABSTRACT. - Ord. Prof. Dr. CURT KOSSWIG has been among the scientists who contributed in an outstanding manner to the zoological knowledge in science and education at the Faculty of Natural Sciences of the University of Istanbul after he has had to emigrate from Nazi Germany in 1937. The following short survey will discuss his scientific achievements between 1937 and 1955 when he left Turkey back to Germany. KEYWORDS: 1933 Exile scientists, CURT KOSSWIG, Zoology and Natural History in Turkey. Einleitung Aus Anlaß der 100. Wiederkehr des Geburtstages von CURT KOSSWIG im Oktober 2003 veranstalteten die Fakultäten für Naturwissenschaften und für Fischerei Wissenschaft der Universität Istanbul sowie das Zoologische Institut und Zoologische Museum der Universität Hamburg ein gemeinsames
    [Show full text]
  • Smith College Μ Universität Hamburg 1961 – 2016
    STORIES FROM 55 YEARS OF A TRANSATLANTIC FRIENDSHIP GESCHICHTEN AUS 55 JAHREN TRANSATLANTISCHER FREUNDSCHAFT Smith College µ Universität Hamburg 1961 – 2016 Edited by Jocelyne Kolb & Rainer Nicolaysen Hamburg University Press Verlag der Staats- und Universitätsbibliothek Hamburg Carl von Ossietzky IMPRESSUM Bibliografische Information der Deutschen Nationalbibliothek Die Deutsche Nationalbibliothek verzeichnet diese Publikation in der Deutschen Nationalbibliografie; detaillierte bibliografische Daten sind im Internet über https://portal.dnb.de abrufbar. ISBN 978-3-943423-44-0 (Printausgabe) Online-Ausgabe Die Online-Ausgabe dieses Werkes ist eine Open-Access-Publikation und ist auf den Verlagswebseiten frei verfügbar. Die Deutsche Nationalbibliothek hat die Online-Ausgabe archiviert. Diese ist dauerhaft auf dem Archivserver der Deutschen Nationalbibliothek (https://portal.dnb.de) verfügbar. DOI 10.15460/HUP.176 URN urn:nbn:de:gbv:18-3-1764 Lizenz Das Werk einschließlich aller seiner Teile ist urheberrechtlich geschützt. Das Werk steht unter der Creative-Commons-Lizenz Namensnennung 4.0 International (CC BY 4.0, https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/legalcode.de). Ausgenommen von der oben genannten Lizenz sind Teile, Abbildungen und sonstiges Drittmaterial, wenn anders gekennzeichnet. Gestaltung, Satz Christine Klein, Hamburg Schrift Garamond / Neutra Text; alle Rechte vorbehalten Papier PROFImatt 115g Druck und Bindung Hansadruck, Kiel Verlag Hamburg University Press, Verlag der Staats- und Universitäts bibliothek Hamburg Carl von Ossietzky, Hamburg (Deutschland), 2017· http://hup.sub.uni-hamburg.de TABLE OF CONTENTS ¬ INHALT PREFACES µ 9 Jill Ker Conway Students from Smith College VORWORTE 11 Peter Fischer-Appelt at the University of Hamburg µ Studentinnen und Studenten vom Smith College an der INTRODUCTION µ 13 Jocelyne Kolb & Universität Hamburg EINFÜHRUNG Rainer Nicolaysen 57 Krishna Winston Coming Full Circle: Smith in Hamburg STORIES µ Directors µ GESCHICHTEN Direktoren 59 Deanna Gaunce Nebert Dreaming in German 19 Hans R.
    [Show full text]
  • The Emergence of a New Scientific Discipline in Turkey
    Osmanlı Bilimi Araştırmaları, XVIII/1 (2016): 53-70 THE EMERGENCE OF A NEW SCIENTIFIC DISCIPLINE IN TURKEY: GENETICS AT ISTANBUL UNIVERSITY AFTER THE 1933 UNIVERSITY REFORM Barışcan Ersöz* At the beginning of the 20th century, the science of heredity made a remarkable progress, and its impact manifested itself first in Western Europe and the United States of America and later in the other parts of the world. In the wake of this progress, genetics has become a primary discipline among the biological sciences. In Turkey, however, studies in genetics started later than in other Western countries. In the context of the establishment of the nation-state in Turkey, during the 1920s and 1930s, the government of the newly founded Turkish Republic initiated a number of structural reforms in higher education and scientific research. The University Reform of 1933 paved the way for the creation of a more organized and institutionalized structure in scientific pursuits. Within this period, numerous German scientists who had left their country due to the rise of Nazism, came to Turkey upon the official invitation of the Turkish government, and greatly contributed both to the inception of scientific research and the education of young scientists in Turkey. Among these German scientists were also geneticists. Some of them were the earliest geneticists being active in Turkey and having contributed to the education of the novice local researchers in this discipline. The period between the implementation of the Atatürk University Reform of 1933 and the 1960s saw the rising of the first two generations of geneticists who contributed to the emergence of genetics as a new scientific discipline in Turkey.
    [Show full text]
  • Zweites Kapitel
    Flucht - Konsequenz der Geschichte 24 Zweites Kapitel 1 Flucht - Konsequenz der Geschichte Am 30.01.1933 eröffnete die Ernennung Adolf Hitlers zum Kanzler eines Koalitionskabinetts den Weg zur Machtübernahme der NSDAP in Staat und Gesellschaft. Für weite Kreise der deutschen Bevölkerung versprach der Regierungswechsel zunächst Hoffnung auf wirtschaftliche Sicherheit und außenpolitische Stärke. Für Menschen, die aufgrund ihrer Rolle in der Weimarer Republik sich einen Ruf als Gegner des Nationalsozialismus erworben hatten oder intellektuell und rassisch nicht in die nationalsozialistische Ideologie paßten, bedeutete der Machtwechsel hingegen eine akute physische Gefährdung. In den ersten Monaten nach der Machtergreifung wurden willkürlich in erster Linie kommunistische oder sozialdemokratische Parteimitglieder terrorisiert, mißhandelt, in Schutzhaft genommen oder in schnell aufgebauten Konzentrationslagern eingesperrt1. Drohungen, Terror und Brutalität beherrschten den Alltag dieser Menschen. Für die meisten der Gefährdeten gab es zwei Alternativen: Flucht oder das Risiko des Bleibens. Die persönliche Entscheidung zwischen den beiden Alternativen wurde neben der tatsächlichen Lebensbedrohung auch von den nationalsozialistischen Maßnahmen und Gesetzen mitbestimmt, die die Entmündigung kritischer, politisch oder rassisch unerwünschter Menschen bezweckten. Schon ein Tag nach dem Reichstagsbrand2 unterzeichnete Präsident Hindenburg die ’Notverordnung gegen Verrat am deutschen Volk und hochverräterische Umtriebe’; die Verordnung erklärte die “Beschränkungen der 1 Die Ereignisse nach der Machtergreifung erfordern, gerade im Hinblick auf die Forschungsergebnisse der letzten Jahre, eine differenzierte Betrachtungsweise. Auch wenn im Gesamtüberblick über den deutschen Nationalsozialismus die Barbarei an den Juden im Vordergrund bleibt und zu bleiben hat, muß trotzdem festgehalten werden, daß die politische Wirklichkeit nach 1933 in erster Linie und zuerst linke Intellektuelle und Politiker als zu vernichtende Feinde anvisierte und nicht Juden als solche.
    [Show full text]
  • Geschichte Des Staatlichen Naturhistorischen Museums in Braunschweig 1931-1945
    Braunschw. naturkdl. Sehr. 4 Heft 2 415-444 Braunschweig, Oktober 1993 Geschichte des Staatlichen Naturhistorischen Museums in Braunschweig 1931-1945 History of the Staatliches Naturhistorisches Museum in Braunschweig 1931-1945 Von R o n a l d F r ic k e Summary This history of the Staatliches Naturhistorisches Museum in Braunschweig is described for the period of 1931-1945, during which Braunschweig was ruled by the national socialist party (NSDAP). The museum director Gerhard von Frankenberg , member of the socialist party (SPD), was fired in 1933. He was replaced by the geneticist Curt Kosswig. Kosswig, however, had major problems with the ruling party and fled to Turkey in 1937. Scientific assistent Wilhelm Koster became temporary direc­ tor. At the beginning of World War II, Koster had to join they army; scientific assistent A dolf Kleinschmidt became his substitute for a few months; then he also joined the German army. In 1940, when both scientists were not available at the museum, Friedrich Berger , the director of the neigh­ boring BERNHARD-RusT-Hochschule for the education of teachers, became director-in-charge and started to build a new exhibition. He employed a private technician who caused a lot of damage in the museum’s scientific collections and exhibition. Wolf Herre , who was asked to assist in the scientific part of the exhibition, managed to dismiss both Berger and the technician. In late 1941, Johannes D urkop of the Braunschweig Ministry of Public Education, took over and became director of the Natu­ ral History Museum. When even D urkop had to join the army in 1944, his substitute, Siegfried Har - dung , became responsible for the museum.
    [Show full text]
  • 17 Curt Kosswig'in İstanbul Üniversitesindeki Bibliyografyası
    Menba Su Ürünleri Fakültesi Dergisi Derleme/Review Article Menba Journal of Fisheries Faculty ISSN: 2147-2254 Curt Kosswig’in İstanbul Üniversitesindeki Bibliyografyası Filiz MEHMETOĞLU İstanbul Üniversitesi, Kagem, Makedon Dili Uzmanı, İstanbul, TÜRKİYE e-posta: [email protected] Geliş tarihi: 04/04/2018 Kabul tarihi: 07/06/2018 Öz: Bu çalışmanın amacı, kurucu bilim adamı, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi’nde de hocalık yapmış olan Ord. Prof. Dr. Curt Kosswig’in bu üniversitedeki eserlerini toplu halde değerlendirerek hak ettiği değeri vermek, aynı zamanda kurumumuzun fen bilimleri alanındaki birçok bölümünü kuran ve geliştiren merhum hocamızı 36. vefat yıl dönümünde anmaktır. Anahtar Kelimeler: Curt Kosswig, Bibliyografya, İstanbul Üniversitesi. The Bibliography of Curt Kosswig at İstanbul University Abstarct: The aim of this study is to examine and honor the work of Ord. Prof. Dr. Curt Kosswig, who is a valued founder and scientist who has worked at İstanbul University. In doing this, the study also commemorates our professor, who has founded and developed many of the departments of our institution in the field of natural sciences, on the 36nd anniversary of his death. Keywords: Curt Kosswig, Bibliography, İstanbul University. GİRİŞ Bu çalışma, merhum Ord. Prof. Dr. Curt Kosswig’in (30 Ekim 1903 – 29 Mart 1982) 36. vefat yıl dönümünün anısına ithâfen hazırlanmıştır. Saygıyla… Curt Kosswig, Türkiye’deki biyoloji ve zooloji bilim dallarının önemli gelişmeler göstermesinde katkısı olduğu kadar; İstanbul Üniversitesi, Hidrobiyoloji Enstitüsü bünyesinde sadece Türkiye'de değil dünyada da ilk olan araştırmaları gerçekleştiren bir araştırmacıdır. Bu temel yapının nüvesinden, tek başına bir bilim dalı olma zorunluluğu ile doğan Su Ürünleri Mühendisliği, oluşumunu aslen Alman kökenli olan, kurucu bilim adamı Curt Kosswig’e borçludur.
    [Show full text]