Pdf Versiyonunu Indirmek Için Tıklayın
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
1 SEKS İŞÇİLERİNİN HAKLARI İNSAN HAKLARIDIR! Bu kitap, Pembe Hayat Derneği’nin 5 - 6 Mart 2011 tarihlerinde Ankara’da düzenlemiş olduğu Seks İşçiliği ve İnsan Hakları Sempozyumu’nda gerçekleştirilmiş olan sunumlardan oluşmaktadır. Kitapta yer alan metinler, sunum sahipleri ve yayım bilgileri referans gösterilerek yaygınlaştırılabilir. Metinlerde yer alan ifadeler, sunum sahiplerinin kendi görüşleridir. Hiçbir görüş, kitaba finansman desteği sunan Friedrich Ebert Stiftung Derneği Türkiye Şubesi’ni bağlamamaktadır. Hazırlayan: Kemal Ordek Deşifre: Aras Güngör Çeviri: Kemal Ördek Tasarım: Tennur Baş Basım: Ayrıntı Basımevi (0312) 394 55 90 - 91 [email protected] 1. Basım, Ağustos 2011 Pembe Hayat LGBT Dayanışma Derneği Adres: Ataç 1 Sokak 3/8 Yenişehir, Çankaya, ANKARA Telefon: (0312) 433 85 17 Faks: (0312) 433 85 18 E-Posta: [email protected] Web: http://www.pembehayat.org 2 3 4 İÇİNDEKİLER “GENEL AHLAK”, DAMGALANMA VE ŞİDDET Dr. Sam Winter, Hong Kong Üniversitesi 9 “Transgender Seks İşçiliği, Damgalanma, Ölüm ve Psikiyatri” Demet Demir, Kadın Kapısı 17 “Saldıran Ahlak: Ülker Sokak Deneyimi” Eylül Çevgen, MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu 23 “Seks İşçiliği ve Cinsel Şiddet: Bir Deneyim” ÇALIŞMA HAYATI VE İŞ GÜVENLİĞİ Buse Kılıçkaya, Pembe Hayat Derneği 29 “Seks İşçiliği ve Fiziksel Güvenlik Sorunları” Özge Yenier Duman, Türkiye İnsan Hakları Vakfı 35 “Fiziksel Şiddet Sonrası Seks İşçilerinin Psikolojik Güvenliği” Ela Aktürkoğlu, UNAIDS 41 “UNAIDS Bakış Açısından Seks İşçiliği ve HIV” Şevval Kılıç, Kadın Kapısı 57 “Seks İşçiliği ve Genel Stratejiler” HANGİ FEMİNİZM: “SEKS İŞÇİLERİ FEMİNİST HAREKETİN NERESİNDE?” Eylem Çağdaş, Kadın Kapısı 63 “Seks İşçileri ve Feminist Hareket” Müge Yetener, Sosyalist Feminist Kolektif 69 “Feminizmin Öznesi Olarak Seks İşçileri” 5 EMEK EKSENLİ HAREKET: “KIRMIZI ŞEMSİYE & SENDİKALAŞMA” Elçin Kurbanoğlu, Pembe Hayat Derneği 75 “Seks İşçileri Neden Greve Gider?” Thierry Schaffauser, Uluslararası Seks İşçileri Sendikası 87 “Birleşik Krallık ve Fransa’da Seks İşçilerinin Sendikal Örgütlenmesi” Sinem Kuzucan, Pembe Hayat Derneği 93 “Türkiye’de Seks İşçileri Sendikası Girişimi: Kırmızı Şemsiye” Zübeyde Kılıç, EĞİTİM-SEN Genel Başkanı 97 “Türkiye’de Sendikal Hareket ve Örgütlenme Olanakları” MEVZUAT: “YASAL AYRIMCILIK?” Dr. Muhtar Çokar, İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı 103 “Fuhuş ve Farklı Yasal Düzenlemeler” Petra Östergren, Araştırmacı - Yazar 115 “Seks İşçilerinin İsveç Fuhuş Politikalarına Yönelik Eleştirileri” Habibe Yılmaz Kayar, Avukat 123 “Seks İşçilerinin Yasal Korumaya Erişimde Yaşadıkları Sorunlar: Vaka Örnekleri” ULUSLARARASI SEKS İŞÇİLERİ HAKLARI HAREKETİ Pye Jacobbson, Gül İttifakı İsveç 133 “Bir Seks İşçileri Hakları Savunucusundan İtiraflar” Luca Darkholme, Seks İşçileri Açık Üniversitesi 137 “Birleşik Krallık’ta Seks İşçilerinin Öz-Örgütlenmesi Örneği: Londra Seks İşçileri Açık Üniversitesi” Khartini Slamah, Asya-Pasifik Seks İşçileri Ağı Başkanı 143 “Transgender Kadın Seks İşçileri Haklarını Talep Ediyorlar” 6 “Transgender Seks İşçiliği, Damgalanma, Ölüm ve Psikiyatri” Dr. Sam Winter, Hong Kong Üniversitesi “Saldıran Ahlak: Ülker Sokak Deneyimi” Demet Demir, Kadın Kapısı “Seks İşçiliği ve Cinsel Şiddet: Bir Deneyim” Eylül Çevgen, MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu 7 8 Transgender Seks İşçiliği, Damgalanma, Ölüm ve Psikiyatri Dr. Sam Winter Bu konferans seks işçiliği ve insan hakları ile ilgilidir. Benim sunumum ise trans bireyler ile ilgili. Yani, doğumları sırasın- da kendilerine sunulmuş olan cinsiyetten farklı bir toplum- sal cinsiyet ile kendilerini tanımlayan bireylerden bahsedece- ğim. Birçok trans birey için seks işçiliği damgalanmadan ölü- me olan yolculuklarında önemli bir yer tutmakta ve psikiyat- ri bu yolculukta önemli rol oynamaktadır. İnanıyorum ki, bu iddiam hem trans erkekler hem de trans kadınlar için geçer- lidir. Bu sunumumda daha çok trans kadınlardan bahsedece- ğim, çünkü bir psikolog olarak Güney ve Güneydoğu Asya’da gerçekleştirdiğim çalışmaların odağını trans kadınlar oluştur- maktadır. Bunu yapmamın bir diğer sebebi de, trans kadınla- rın açık şekilde trans erkeklerden daha çok seks işçiliği yapı- yor oluşudur. Bu durum, seks işçiliği yapanlar da dahil olmak üzere trans erkeklerin yaşadıkları zorlukları görmezden geldi- ğim anlamına gelecek şekilde anlaşılmamalıdır. Transgender seks işçileri de dahil olmak üzere trans bireyler, toplumların çeperlerinde yaşamakta ve şiddet ve ölüm ile ya- 9 şamayı öğrenmektedirler. Dünya çapında, her iki günde bir trans birey öldürülmekte ve bunların birçoğu seks işçiliği yap- maktadır. Yine dünya çapında, trans bireyler arasında HIV yaygınlığı %50’nin üzerindedir ve HIV pozitiflerin yine birço- ğu seks işçisidir. Sorum şudur: “Acaba Batı psikiyatrisi bütün bu durumda rol oynamakta mıdır?” Sanıyorum cevap evettir. Trans bireyler genellikle başka seçenekleri olmadığı için seks iş- çiliği yapmaktadırlar. Bunu masalarına yemek koymak, geçiş süreçlerini tamamlayabilmek ve [en azından Asya’da] kendi ai- lelerini destekleyebilmek için yapmaktadırlar. Eğer hükümetler [ve genellikle toplumlar] transkadınları kadın, trans erkekleri erkek olarak tanıyor olsaydı, bu grupların istihdam konusunda mutlaka daha fazla şansları olacaktı. Aynı zamanda seks endüst- risine dahil olanlar bunu bir ihtiyaçtan dolayı değil, bir seçim olarak da gerçekleştirebilmektedirler. Bu sebepten [ve diğerle- rinden] dolayıdır ki, hükümetlere yönelik trans bireyleri kendi hissetikleri toplumsal cinsiyet durumlarını tanımaları için artan şekilde çağrılar gerçekleşmektedir. Hükümetler bunu trans bi- reylerin sağlık hizmetlerine erişimin olmadığı yerlerde de yap- ması gerekmektedir. Hükümetlerden bunu, tabii ki trans bi- reylerin kısırlaştırılma ameliyatlarına gerek olmadan yapmala- rı beklenmektedir. Ne yazık ki, sadece on Asya hükümeti ev- lenme hakları dahil olmak üzere trans bireyler için yasal ola- rak toplumsal cinsiyetlerini tanımıştır. Bunlar, Japonya, Gü- ney Kore, Çin, Tayvan, Singapur, Endonezya, İran, Kazakis- tan, Kırgızistan ve Türkiye’dir. Bu ülkelerin hepsi trans birey- ler için kısırlaştırma operasyonlarını zorunlu kılmaktadır. Gö- rünmektedir ki, bu operasyonlar psikiyatrik değerlendirme aşa- masını tamamlamış ve ruhsal bozukluk tanısı [Toplumsal Cin- siyet Kimliği Bozukluğu] ile tariflenmiş kişilerle sınırlanmıştır. Trans bireylerin hasta ilan edilmesi konusunda hassas olan di- ğerleri gibi, bu durumun bir insan hakları konusu olduğunu 10 iddia ediyorum. Hasta ilan etme durumu, toplumsal cinsiyet farklılıklarını ruhsal bir bozukluk olarak değerlendirmektedir; bu da onların sadece davranışlarının değil, aynı zamanda kim- liklerinin de hasta ilan edilmesi anlamına gelmektedir. Bu an- layış, trans bireylerin gerçekten kim oldukları konusunda kafa karışıklığına sahip oldukları fikrini desteklemektedir. Bu anla- yış aynı zamanda, trans kadınların kadın, trans erkeklerin er- kek oldukları iddialarını küçümsemektedir. Bu anlayış, trans bireylerin kendi cinsiyet kimlikleri ile sahip olmaları gereken yasal ve toplumsal hakları ve bu cinsiyet kimliği ile hayatları- nı devam ettirme çabalarını küçümsemektedir. Bu anlayış, en kötüsü, trans bireylerin psikoterapi ile tedavi edilebilecekleri fikrini desteklemektedir. Takiben, bu yaklaşım, trans bireyle- rin kendi cinsiyet geçiş süreçlerini gerçekleştirmek için sağlık hizmeti alma çabalarını görmezden gelmektedir. Dahası, ruh- sal bozukluğa sahip insanlara yönelik algıda olduğu gibi, bu anlayış trans bireylerin irrasyonel, tahmin edilemeyen tavırla- ra sahip ve güvenilmez kişiler oldukları ve sorumluluk alama- dıkları görüşünü desteklemektedir. Kısaca, translara yönelik damgalanma ve önyargıları kuvvetlendirmektedir. Son dönemde gerçekleştirilmiş bazı araştırmalar, transları has- ta ilan etme durumu ile önyargı arasındaki bağlantıya dikkat çekmektedir. Başka araştırmacılar ile birlikte gerçekleştirdi- ğim bir çalışmada, insanların trans kadınlar ile ilgili algıları- nı inceledim. Araştırma yedi ülkedeki 841 üniversite öğrenci- si ile gerçekleştirilmiştir ve bu ülkeler Çin, Filipinler, Singa- pur, Malezya, Tayland, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’dir. Araştırma katılımcıları trans kadınlarla ilgili ta- vır ve inançları değerlendirmeye çalışan 30 soruluk bir anket doldurdular. Araştırma sonuçlarına gore, her ülkede trans ka- dınlara yönelik önyargı vardı. Trans bireylere yönelik en çok önyargı veya en az önyargının olduğu ülkelerde bile [sırasıyla Malezya ve Filipinler], şu şekilde fikirler baskındır: Malezyalı- 11 ların %63’ü ve Filipinlilerin % 53’ü transkadınların bir erkek ile evlenebilmelerine karşı çıkarken, Malezyalıların % 33’ü ve Filipinlilerin % 14’ü transkadınların çocuklarla birlikte çalış- maları fikrini reddetmişlerdir. İlginç bir şekilde, anketlere dahil olan 30 başlık 5 temanın [ya da “faktörün”] altını çizmiştir. Bunlar, “ruhsal hastalık” [transkadınların ruhsal bozukluğa sahip oldukları fikri]; “ka- dınlığın reddi” [transkadınların kadın oldukları fikrinin red- di, onlara öyle davranılmaması gerektiği ve kadınların sahip oldukları haklara sahip olmamaları gerektiği]; “toplumsal ret” [trans kadınlarla herhangi bir toplumsal ilişkinin reddi]; “ak- ran reddi” [trans kadnların akran olarak kabul edilmemeleri]; “cinsel sapkınlık” [trans kadınların cinsel ve karmaşık moti- vasyonlara sahip oldukları fikri]. Bu beş faktör birbirleri ile ya- kından ilişkilidir. Bir tarafta “ruhsal hastalık” ile diğer tarafta “kadınlığın reddi”, “toplumsal ret” ve “akran reddi” arasında- ki ilişkiye dair açık kanıtlar vardır. Basitçe söylemek gerekirse, trans kadınlarla herhangi bir iletişim