İçindekiler Contents
Total Page:16
File Type:pdf, Size:1020Kb
İçindekiler Contents İstanbul’un Artığına Başlarken .................................... 3 Approaching the Surplus of Istanbul .......................... 8 Artıkişler Kolektifi Artikisler Collective Ertesi Gündeki Emek ................................................. 13 The Labor of the Day After ........................................ 16 Pelin Tan Kentteki Türsel Varlıklar ............................................ 19 Species Being in the City ........................................... 25 David Harvey Dağdaki Çocuk, Çöpteki Hırsız .................................... 31 The Kid in the Mountain, The Thief in the Garbage ....... 34 İrfan Aktan Geri Dönüşümün Görünmeyen Yüzü ............................ 39 The Unseen Face of Recycling .................................... 45 Ali Saltan Çocuklara Çöp Muamelesi Yapmak.............................. 49 Treating Children as Garbage.................................... 52 Ezgi Koman Çöp ve Lağım ........................................................... 55 Garbage and Sewage .............................................. 58 Yaşar Çabuklu Toplayıcılarda ne istiyoruz biz? (veya) toplayıcılar bizden ne istiyor? ..................................................... 61 What do we want from collectors? (or) what do collectors want from us? ........................................... 64 Sibel Yardımcı Bir Geri Dönüş.......................................................... 67 A return .................................................................. 73 Oktay İnce Duygular Sosyolojisi .................................................. 81 From Opinions to Images: 86 Towards a Sociology of Affects Preface ...................... Ulus Baker İstanbul’un Artığı Forum ............................................ 91 Surplus of Istanbul Forum ......................................... 106 Baştan Başlayalım .................................................... 123 Let’s start from scratch ............................................. 126 Artıkişler Kolektifi Artikisler Collective İSTANBUL’UN ARTIĞI İstanbul’un Artığı’na Başlarken… SURPLUS OF ISTANBUL Editörler / Editors : Alper Şen, Özge Çelikaslan, Pelin Tan Artık İşler Çeviri / Translators : Can Bulgu, Josh Brown Düzelti / Corrections : Deniz Vural, Braxton Hood Kitap tasarımı / Design : Yelta Köm - KOTUstudio İstanbul’un Artığı (2014) Projesi Sivil Düşün AB programı Aktivist Desteği kapsamında Avrupa Birliği desteği ile hazırlanmıştır. Bu proje içeriğinin sorumluluğu tamamıyla Artıkişler Video Kolektifi’ne aittir ve hiçbir şekilde AB’nin görüşlerini yansıtmaz. Bu yayın Friedrich Ebert Derneği İstanbul Temsilciliği ve AB Sivil Düşün İstanbul’da kişi başına günde bir kilodan fazla atık düşüyor. Programı’nın katkılarıyla yayımlanmıştır. Bu şehirde her gün yaklaşık yirmi bin ton atık üretiyoruz. Bu Katkılarından dolayı Koza Görsel Kültür ve Sanat Derneği’ne teşekkür ederiz. atıkların geri dönüşebilenleri de zamanla yeniden atığa dö- nüşüyor. Bitmeyen bir döngünün içinde işlenmiş maddeler Surplus of Istanbul (2014) Project funded by Sivil Düşün EU Programme. hammaddeye, hammaddeler yeniden işlenmiş maddelere The content of this book does not reflect the official opinion of the European dönüşürken, şehirli kendi atığıyla bu şehirde istemese de iz Union. bırakıyor. This publication is supported by Friedrich Ebert Stiftung Turkey and EU Sivil Düşün Programme. Bu rakamların insanı kendisiyle yüzleştiren ve tedirgin eden özelliği ne kadar gerçekçi? Aslında bir anda hepimizi çevreci Thank you for the contributions of Koza Visual Culture and Arts Association. yapan, çöpümüzü evde ayrıştıran bu algı patlaması neyi ifa- Baskı / Printing : Sena Ofset de ediyor? Sanem Yardımcı bir makalesinde, Zizek’in “Ekoloji toplumların yeni afyonudur” sözünü yorumlarken, bu “aydın- Artıkişler Kolektifi lanmayı” şöyle anlatıyor: Kasım 2014 …Slavoj Zizek, bir yazısında ekolojiyi, kitlelerin yeni afyonu Artıkişler Collective November 2014 olarak, küresel kapitalizmin hâkim ideolojisi olma yolunda ideal bir aday olarak değerlendirir. Zizek, küresel kapita- lizmin terör korkusu ekseninde yarattığı güvensizlik orta- https://istanbulunartigi.net mıyla, ekolojistlerin dünyanın bir felaket sonucunda yok https://artikisler.net olacağı korkusundan beslenen, değişim, gelişme ve ilerle- ISBN: 978-605-65278-0-7 meye karşı güvensizlikleri arasında paralellik kurar. Ona göre ekoloji de tıpkı din gibi, hikmetinden sual olunmaz bir otorite oluşturur, yani doğayı kutsallaştırır; onu, “bütü- nüyle kavranamazmış gibi, içinde daima bir gizem saklıy- mış gibi, güvendiğimiz ve baskı altına alamayacağımız bir güç gibi” kavramsallaştırır. (…) Çevreciliğin kapıdan kov- duğu siyaset, bacadan egemen siyaset algısı şeklinde geri döner, küresel kapitalizmin güvensizlik ortamıyla felaket İstanbul’un Artığı 2 Surplus of Istanbul 3 senaryolarının birleşmesinden adeta yeni bir din yaratır.1 Konu dönüp dolaşıp bu kez de “Peki, bizim elimizde kame- Bu paragrafın gündelik hayatta karşılığı, Ümraniye’de atık ka- ralarla burada ne işimiz var?” mevzusuna geliyor. Dilimiz ğıtları toplayarak geçimini sağlayan bir toplayıcıya mahalleli- döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz. Geri dönüşüm işçilerinin nin verdiği cevapta gizli: “Biz kağıtları size vermeyeceğiz, be- yaşadığı sorunlardan bahsediyoruz. “Ankara’da, İstanbul’da, lediyenin şirketine vereceğiz, onlar kağıdı geri dönüştürüyor.” tüm şehirlerde ‘geri dönüşüm’ reklamlarının ardında kalan Gülerek devam ediyordu Metin, mahalleliyle konuşmalarını toplayıcıların yaşadığı sorunları anlatmak, duyurmak istiyo- özetlerken: “Sanki biz kağıtları Paris’e gönderiyoruz. Eee, aynı ruz” diyoruz. “Bu işi yaparken de aldığımız destek sizin bir fabrikaya gidiyor kağıt abi! Parayla alayım diyorum, yine ka- aylık yevmiyeniz kadardır,” diyerek özetlemeye çalışıyoruz bul etmiyorlar.” Masada bir diğer toplayıcı lafa giriyor: “Sakın yapmaya çalıştığımız işi. “O değil de abi, geçen bi turist gel- tipinden dolayı kağıdı sana vermemiş olmasınlar?” Masayı di, benim bir sürü fotoğrafımı çekti, sonra ormanlık bi yere sessiz gülümsemeler dolduruyor bu söze cevap olarak. “Geri götürdü, bi ağaca çıkardı, kiraz falan toplattı. Böyle, ‘kolu- Dönüşüm” sözü çeşitlenerek, alaylı bir ifadeyle tekrarlanıyor nu kaldır, yok ayağını çek’ diye diye bir sürü fotoğrafımı çek- bir süre. Biri birden konuya giriyor: “Abi şimdi bu seçimleri ti gitti.” Bir diğeri lafa giriyor yine; “Benim de fotoğraflarımı CHP, MHP kazanırsa bizi burdan sürerler mi dersin? Bak Ah- çekti bi turist, tüm gün benimle beraber gezdi, anlamadım met daha çocuk yaşında sayılır, babası sakat, yürüyemiyor; niye yaptığını, işaretle konuştuk hep.” Ardiyede herkesin bir Siverek’te iş yok güç yok, kalkmış buralara kadar gelmiş. Çöp- “turistik” macerası olmuş, sırayla anlatılıyor. Bir arkadaşım, ten kağıt toplayarak on kişiye bakıyor bu çocuk.” “Beyoğlu’nda turistler, sokak köpeklerinin, toplayıcıların ve trans bireylerin fotoğraflarını çekmeyi çok seviyor,” demişti. Tekrar baştan alalım: İstanbul’da kişi başına günde bir kilo- Tüm bu hikayeleri dinlerken, “Biz turist değiliz,” diyesim var. dan fazla atık düşüyor. Bu şehirde her gün yaklaşık yirmi bin ton atık üretiyoruz. Bu atıkların geri dönüşebilenleri de za- Yeniden başlayalım: İstanbul’da kişi başına günde bir kilodan manla yeniden atığa dönüşüyor. fazla atık düşüyor. Bu şehirde her gün yaklaşık yirmi bin ton atık üretiyoruz. Beyoğlu’nda bir ardiyede işlerin artık eskisi gibi olmadığını anlatıyor toplayıcılar. Eskiden (2000’lerin başında) beledi- Bir “gelişmişlik” göstergesi olarak düşünmek mümkün şehrin ye ardiyelerin elektriğini ödermiş. Çünkü belediyenin işini atıkla ilişkisini. Ama önce bizim atıktan tam olarak ne anla- önemli ölçüde kolaylaştırıyormuş toplayıcılar. Şimdi bele- dığımızı kavrayamazsak, bu yirmi bin ton sadece büyük bir diyenin logosuyla dolaşan araçlar, Beyoğlu’ndaki neredeyse rakamdan ibaret olacak. Ya da bize kimin neyi “atık” olarak tüm işyerlerine “nitelikli atık poşeti” dağıtıp işyeri çalışanla- öğrettiğini çözemezsek mevzu bir “ekolojik afyonda” kilitlenip rının toplayıcılara atık kağıt vermemelerini tembihliyormuş. kalacak. O zaman biraz soru sormak gerekecek yirmi bin ton- “Bir ara ‘bu işi yapmak yasak’ diyerek arabalarımızı da alıyor- la başlamak yerine. lardı, şimdi almıyorlar. Ama bu kez de kağıt aldığımız yerlere ‘kağıdı onlara vermeyin’ diye tembihliyorlar. İşler iyice azaldı Atık ne zaman bir soruna dönüşür? Sokakları kirlettiğinde mi? bu yüzden.” Bir diğer toplayıcı söze giriyor: “İşler azaldı ama Toplanmadığında mı? Sokakları ne / kim kirletir? Taşkafa2 adlı toplayanların sayısı da arttı, her gün de artıyor.” Bir başkası bir belgeselde, 1910 yılından bir Beyoğlu hikayesi anlatılır. Bir sözü dolandırmadan cümleye başlıyor: “ Bu Suriyeliler mah- İngiliz beyefendisi gece vakti Galata’da yürürken, çevresini vetti bizi, abi ya. Kağıdı değil, çöpün tamamını alıyorlar! Ne sokak köpekleri sarar. Beyefendi bastonuyla köpekleri kor- işleri var bunların İstanbul’da, Beyoğlu’nda? Hatay’da, Urfa’da kutmaya çalışırken, köpekler daha da fazla havlar. Beyefendi bir sürü kamp var, İstanbul’un göbeğine niye getiriyorlar?” bunun üzerine korkup kaçarken, yere düşer ve ölür. Muhte- melen bu kişi İngiltere için önemli bir kişidir ki bir süre sonra İstanbul’un Artığı 4 Surplus of Istanbul 5 İngiliz hükümeti Osmanlı’ya nota gönderir, “Sokak köpekleri- Son kez başlayalım: İstanbul’da kişi başına günde bir kilodan nize sahip çıkın, vatandaşlarımız ölüyor,” diyerek. Bu notadan fazla atık düşüyor. utanan Osmanlı hükümetiyse, sokağı köpeklerden temizle- meye karar verir. Beyoğlu’nda