Ekim 2016 Sayı 20 BURSA’DA ZAMAN BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN KÜLTÜR HİZMETİDİR

KİTABELERİN DİLİYLE MURADİYE >> s30 Jules Laurens (1825–1901) / Bursa, Tophane Kapısı / 19 Mayıs 1847 Açık sarı kâğıt üzerine karakalem ve suluboya / 21 x 34,9 cm. Paris, Ecole nationale supérieure des beaux-arts / 2325

B BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 BURSA’DA ZAMAN

Yıl: 5 Sayı: 20 Ekim 2016 Değerli dostlar, Yerel Süreli Yayın Yeni bir sayının heyecanı ile karşınızdayız. Bursa uluslararası arenada da temsil edilen İMTİYAZ SAHİBİ Heyecanlıyız çünkü geçtiğimiz süreç her bir şehir. Özellikle tarihi kültürel miras ala- Bursa Büyükşehir Belediyesi Adına bakımdan büyük olaylara, önemli gelişmelere nındaki uluslararası her toplantıya çağrılan Recep ALTEPE sahne oldu. Devlete, demokrasiye ve mille- bir şehir. Arkadaşlarımız, İran’daki Dünya te karşı bir kalkışma yaşadık. Milletimiz bu İpekyolu Belediye Başkanları Forumu’na ve YAYIN YÖNETMENİ felaketten zafer çıkardı ancak yaşadıkları- Avusturya’daki Dünya Tarihi Kentler Birliği Saffet YILMAZ mız, verdiğimiz şehitler, onca acı ve gözyaşı toplantılarına katılarak hem Bursa’yı tanıt- Sorumlu [email protected] unutulacak gibi değil. Ülkemiz maalesef uzun tı ve temsil ettiler hem de Dünya TKB’nin yıllar unutamayacağı bir kalkışmaya sahne 2018’deki toplantısını Bursa’ya aldırdılar. On- KATKIDA BULUNANLAR oldu. Bu kalkışmanın, milletimize, ülkemi- larca ülke, yüzlerce şehir ve temsilci 2018’de Aziz ELBAS ze vurulmuş zincirleri kırmak için bir vesile Bursa’da misafirimiz olacak. Ahmet ERDÖNMEZ olmasını umuyorum. İbrahim BÜYÜKFURAN Değerli dostlar, Bursa tarih boyunca güzel Sefer GÖLTEKİN Bursa’da Zaman’ın bu sayısında, yaşanan olmuş ve bu nedenle de sayısız yerli-yabancı

FOTOĞRAFLAR felaketin hem iyi anlaşılması hem de unutul- seyyah, tarihçi ve edebiyatçıya evsahipliği İzzet KERİBAR maması için bir dosya hazırladık. Beğeniyle yapmış bir şehir. Şimdi özellikle yabancı yazar Nilay Şahinkanat İLCEBAY okuyacağınızı umuyorum. ve tarihçilerin çalışmalarına ulaşılarak Bursa Yasin YILDIRIM tarihine ışık tutacak belgeler edinilmeye ça- Mesut DEMİR Geçtiğimiz günlerde ünlü tarihçimiz Halil lışılmakta. Batı’nın Doğu’yu anlama seansları Saffet YILMAZ İnalcık’ı kaybettik. İnalcık Hoca Bursa için ayrı olarak da tanımlanabilecek bu seyahatlerin bir değerdir. Bize olan kişisel yakınlığının yanı KAPAK FOTOĞRAF bugüne kalmış ürünleri geçtiğimiz günlerde Şehzade Mahmud Türbesi sıra, Bursa O’nun için çok önemli bir araş- İzmir’deki bir sergi ile kamuoyuna sunuldu. Muradiye tırma alanı idi. Çok değerli tarihsel bilgiler Biz de o serginin Bursa ile ilgili kısımlarını

bırakıp aramızdan ayrıldı. Hasta yatağında bilgi ve beğeninize sunuyoruz. YAPIM ve REDAKSİYON iken arkadaşlarımız Hoca’nın yanındaki dost- FG İletişim larını aramış ve Hoca’nın sağlığını sormuştu. Muradiye’den İznik’e, Bursa’da havacılık (0224) 233 70 43 www.fgiletisim.com Konuşmalara kulak misafiri olan Hoca, araya- tarihinden, şehrimizin yetiştirdiği önemli nın Bursa Belediyesi’nden olduğunu anla- şahsiyetleri anlattığımız makalelere kadar BASKI yınca hasta yatağından seslenmişti, “Recep zengin bir içerik hazırladığımızı düşünüyoruz. Özyurt Matbaası Başkan’a selam söyleyin” diye. Dergimizde Keyifle okumanız dileği ile.. Zübeyde Hanım Mh. Büyük Sanayi Hocamızın Türk tarihine ve Bursa’ya katkıları 1.Cd. Süzgün Sk. No 7 İskitler / Ankara üzerine çok değerli makalelere yer verdik. 0312 3841536 Ruhu şad olsun. Recep ALTEPE Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı www.bursadazamandergisi.com

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 1 BURSA’DA ZAMAN SAYI 20 İÇİNDEKİLER

s4 s8 s16 s18 s22

S4 Darbe ve Devrim / Metin Önal Mengüşoğlu S8 Darbeli demokrasi... / İsmail Kemal Kemankaş S15 Darbe Mağduru Başkan; Eroğlu, Son Yolculuğuna Uğurlandı / İsmail Kemal Kemankaş S16 Başarısız Darbeden Geriye Kalan S18 Hem Asker Hem Öğretmen Hem Derviş Bursalı Mehmet Tahir Efendi / Prof. Dr. Mustafa Kara S22 Kurtuluş Savaşı’nın İlk Uçuşunu Yapan Tayyare; “Güzel Bursa” / Deniz Dalkılınç S30 Muradiye Türbelerinde Kalemişi Kitabeler / Ömer Kaptan S40 Avusturya / Ahmet Ö. Erdönmez S44 Dünya Tarihi Kentler Birliği Toplantısı / Aziz Elbas S46 Dünya Tarihi Kentleri 2018’de Bursa’da Buluşuyor / Saffet Yılmaz S52 Batı’nın Doğu’yu Anlama Seyahatleri / Saffet Yılmaz S58 Değerli Hocam Halil İnalcık ve Bursa / Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu S62 Halil İnalcık’ın Bursa’sı / Raif Kaplanoğlu S64 İpeğin Peşinde; İran / Saffet Yılmaz S70 İran / Ahmet Ö. Erdönmez

2 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 s30 s40 s52 s58 s64

S74 İpek Yolu Şehirleri Toplantısı ve İran / Aziz Elbas S76 İznik Gölü Bazilikası’nın Köle Tasvirli Sikkeleri / Prof. Dr. Mustafa Şahin S80 Londra Müzelerinde İznik Çinileri Yılı / Prof. Dr. Mustafa Şahin S82 Bursa’nın Anıtsal Mescit ve Camileri / Mümine Güdü S86 Mâh-ı Muharrem Geldi / Prof. Dr. Mustafa Kara S88 Işık ve Şehir; Singapur / İzzet Keribar S94 Bursa Kalesi Kent Silüetindeki Yerini Aldı / Aziz Elbas S96 Beyazıt Paşa Medresesi Açılışa Hazır S97 Binbir Gece Masalları Raflarda S98 Bursa Kalesi’nin Gizemli Galerileri / Aziz Elbas S101 600 Yıllık İhtişam: Daye Hatun Camii S102 İznik’in 630 Yıllık Değeri Gün Yüzüne Çıktı S103 Üsküp’ün Kalbine Bursa Mührü S104 400 Yıllık Eser: Yörükler Mescidi

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 3 dosya / Darbe ve Devrim / Metin Önal Mengüşoğlu

4 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Metin Önal Mengüşoğlu

Darbe ve Devrim Çoğu kez birbirine karıştırılan bu iki kav- gibi karşılaştırmaların gelişmiş, olgunlaş- ram üzerinde dikkatlice düşünmenin acil mış, bilimsel bir mantığı bulunmaz. Zaten koduyla bütün zihinlerde vakti gelmiş de adı üzerindedir darbelerin. Onlar yüz yılların geçmektedir. Acildir çünkü içerisinde yaşa- birikimi olan kültürel ve ahlaki değerleri, dığımız yurt parçası, 15 Temmuz 2016 gece başta da söylendiği gibi, hiçbir kural ve yarısına doğru, başarısız olsa da, tahribatı- erdem tanımaksızın, yukarıdan aşağıya nın ortadan kaldırılması belki yıllar alacak, doğru ve zor kullanarak ortadan kaldırma, yeni bir darbe ile karşı karşıya kalmıştır. onların yerine kendi arzuları doğrultusunda Yeni bir darbe derken, hafızalarını tazele- bir model dayatma çabasıdır. meyi bilenler, henüz yüzyılını tamamlama- mış bulunan Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, Devrimler hangi noktada darbelerden ayrı- 1960 yılından bu yana, benzerlerinden ne lırlar? Öncelikle devrim, aşağıdan yukarıya kadar acı deneyimler yaşandığını hatırlaya- gerçekleşen toplumsal değişim ve dönü- caklardır. şümlerin adıdır. Devrimde söz, öteden beri yukarıda bulunan, erk sahibinin değil, çoğu Sonuçta bu bir deneme yazısıdır. Sosyolojik kez aşağıda yaşamaya mahkûm edilmiş, analizler yapacak değiliz. Ne var ki dar- bazen zincirlerinden başka kaybedecek beden söz ederken kastımızın ne olduğu, değerleri bulunmayan ezilmişlere aittir. zihnimizdeki darbe tanımının neye karşılık Devrimin darbeden en önemli farklarından geldiğini söylemeden amacımız gerçekle- birisi de şudur; darbe özgürlükleri sınırla- şemez. ma, kısıtlama, hayatın alanını daraltma anlamına gelirken, devrim, tek kelimeyle Darbeler, toplumsal hayat üzerinde yukarı- söylenecek olursa, biricik hedefi düşünce, dan aşağıya doğru bir değişim ve dönüşüm inanç ve ifade özgürlüğünün önünü açmak yapma çabasıdır kısaca. Gücünü ve silahını amacına yönelik kalkışmaya denir. devlet erkinden alan, aralarında sivil halkın bulunmadığı örgütlerin kalkışmasıdır. Darbeler sonrasında hemen daima katli- Darbeler, daima toplumlara/halklara karşı amlar yaşanmıştır. Darbeciler, kalkışma yapılmıştır. Halk iradesinin göz ardı edildiği, sırasında katledemedikleri hasımlarını, onların arzuları hilafına gerçekleştirilen, darbe başarıldığında, hızlarını alamaz ve zorla değiştirme ve dönüştürme eylemle- uydurma yargılamalar ardından bu sefer ridir. Yönetme, yaşama modeli, düşünce ve güya hukuki yolla katlederler. Devrimlerde ifadede tek tipleştirme, darbecilerin halka de insanlar ölebilir. Ancak darbenin amacı sundukları yenilikler(!) olarak görünür. Top- bizzat katletme iken, devrimin amacı lumun yaşama biçimini, anlayış, düşünüş onarma, ıslah etme ve olabildiğince kan ve inanış formatlarını kendi modellerine akıtmaksızın, zihinlerde ve kalplerde bir de- dönüştürme, benzetme uğraşısı darbecile- ğişim ve dönüşümü sağlamaktır. Kuşkusuz rin temel hedeflerindendir. devrimler sırasında da bazen kan aktığı görülmüştür. Ne var ki bu asla katliam Darbede iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış boyutunda olmamıştır.

15 Temmuz / Genelkurmay Başkanlığı Kavşağı / Ankara / Anadolu Ajansı BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 5 dosya / Darbe ve Devrim / Metin Önal Mengüşoğlu

Yeryüzünde ilk devrimleri yüzyıllar boyunca dır. Devrimler, insan tekine biricik olmayı, nan dünyalardan oluşmuş bir evren anlamı sürekli Peygamberler gerçekleştirmiş- biricikliğini korumayı sağlarken, darbeler taşıdığı bilinmektedir. Bu evrenin barındır- tir. Tarihin sayfaları arasında gezindikçe onları tek tipleştirerek, birbirine benzetme dığı kolektif akıl ve bilinç, daima birbirini görülecektir ki bütün Peygamberler birer hatta kendilerine benzetme emeli taşırlar. tamamlayarak gelişmekte, olgunlaşmakta devrimciydiler. Onların arkalarında asla Çünkü tek tipleşen, kendilerine benzeyen ve bu anlamda bir değişim dönüşüm yaşa- soylular, beyazlar, varlıklılar, güçlüler yoktu. insanları yönetmek değil artık tek kelimey- maktadır. Yani evet, hayat içerisinde doğal Firavunlar, Karunlar, Sultanlar, soy sop le gütmek kolaydır. Oysa insan hayvanlar bir değişim ve dönüşüm vardır. İşte devrim davası güden faşistler, Peygamberlerin gibi güdülen iradesiz, düşüncesiz, üretici ve bu değişim ve dönüşümün önünde duran, düşman tarafındaki hedef kitlesiydi. Top- yaratıcı gücü olmayan birisi değildir. Tam onu sekteye uğratan, statikleştirmeye, lumda varlığını ve saygınlığını emeğine ve aksine Allah, insanı, davranışlarını yaratma, durağanlaştırmaya çalışanlara karşı eyle- eserine değil, yalnızca kaba gücüne borçlu değiştirme, dönüştürme yeteneğiyle ve her min adıdır. Ve devrim, insanın, kendisine bulunan zalimlere karşı ilk mücadele, da- tekini de biricik yaratmıştır. yaratılıştan verilmiş bulunan özgürlüğünü ima Peygamberler tarafından başlatılmış baskıcılardan, darbecilerden, diktatörler- ve arkalarından gelen insanlık kitlesine rol Darbeler insan tekinin biricikliğine yönelik den, sultanlardan, eşkıyadan geri alma model oluşturmuştur. tahribat çabalarıdır. Onları fabrikasyon çabasıdır. üretim nesnelerine dönüştürmeyi arzular. Allah’ın Son Peygamberi Hazreti Muham- Oysa insan tarih yapan, tarih kuran, tarih İnsanın tanıklığından söz açmıştık. İnsan, med’in karşısındaki gücün kimler olduğuna yaratan ve tarihin öznesi olan bir yaratık- iradesi içerisindeki tanıklıkların sahibi ol- bir bakalım. O’nun gerçekleştirdiği devrim tır. Onu nesneleştirenler en büyük ihanet duğu gibi iradesi dışındaki olgu ve olayların nasıl bir toplum katmanında var kılınmıştı? içerisindedirler. Bu ihanet, darbecilerin biz- da tanığıdır ister istemez. Tanıklığını gerek zat kendi insanlıklarınadır aynı zamanda. yeryüzündeyken gerekse İlahi yargıda Kuran-ı Kerim, körü körüne, atalarının Fabrikasyon üretimin nesnesi olan zeytin- yerine getirirken neyi gözetecektir? İşte dini üzerinde yaşayan, bundan memnun yağı tenekeleri, gazoz şişeleri düşünmezler, yukarıda insanın insana üstünlüğüne görünen topluma bir isim takmıştır; Ca- eleştirmezler. Düşünmeyi ortadan kaldıra- değinilirken dile getirilen üstünlük anlayışı hiliye. Cahil; Kuran’a göre bilmeyen kimse rak, herkesi kendi boyunduruğuna almaya burada ortaya çıkmaktadır. Kimileri hak demek değildir. Cahil, bilmediğini bilmeyen, çalışan tarihin tanıklık ettiği nice sultanlar, ve adaleti gözeten bir tanıklık yaparken, haddini, hududunu bilmeyen, bilgi sahibi zalim krallar, tiranlar, diktatörler, Firavun, birileri, torpil, rüşvet ve adam kayırma gibi olmadan fikir sahibiymiş gibi görünen kim- Karun ve Senyörler görmüştür bu yeryüzü. alçaltıcı tanıklıklarda bulunarak yeryüzün- sedir. Hatta cahil, Allah’a ortak koşanlarla deki zulmü çoğaltırlar. aynı düzeyde görülür. İnsan tekine özenle ve dikkatle bakıldı- ğında, tarihin derinliklerinden bu yana Türkiyeli hayatımın son elli yılı içerisinde Cahiliye döneminde kız çocuklarını diri diri yaşamış sayısız modelin her birisinin baş- 1960’tan itibaren çeşitli darbelere tanıklık toprağa gömen, puta tapıcı ve çok tanrılı parmağındaki imzanın/izin farklı olduğunu ettim. Toplumsal özgürlükleri kendi irade bir toplum mevcuttu. Klan ve kabileler hatırlayalım; üzerinde düşünelim. En fazla ve arzuları yönünde vesayet altına almaya halinde yaşayan Mekke hiyerarşisi içeri- iki santimetre karelik bir alana, milyarlar- yönelik bütün darbelerin akıbeti, toplu- sinde, kendini bir kabilenin himayesine ca farklı iz bırakan nasıl bir güçtür? İnsan mun ekonomik, bilimsel, ahlaki anlamda alamamış insanların tamamı, köle muame- gözündeki retina tabakasının da hiç kim- ulaştığı gelişim çizgisinden on yıllarca lesi görmekteydi. Ve zaten yeryüzündeki sede birbirine benzemediği bilinmektedir. geriye düşmesi sonucunu yaratmıştır. En bütün öteki devrimler, insanları efendi-köle Karakter, mizaç, huy, alışkanlık, ilgi, zevk, sağlıklı nazarla bakıldığında, hiçbir darbe diye ayrıma tabi tutan, ilkel anlayışa karşı renk tercihi noktasından da bakıldığında, iradesi, toplum katmanında on yıldan fazla ayaklanmaların adı olmuştur. aynı anneden doğan on iki çocuğun, her yaşamamış ve her on yılda yeniden darbe birisinin bu anlamlarda birbirinden farklı kalkışması gerçekleşmiştir. Son Peygamberle birlikte tamamlanan yaratılışları bize neyi anlatmaktadır? İslam, ilkelerini günümüze taşıyan İlahi Darbelerin olumlu sonuçlar yaratamaması- Kitap’ında, insanların birbirlerine soy, sop, Darbeyle, baskıyla, zorla, silahla, insanları nın asıl nedeni, toplum bünyesinde benim- varlık, renk, ırk, ulus gibi nedenlerle asla birbirine benzetemez ve doğuştanlıkları- senmemesi değil midir? Gücünü toplumun üstün olamayacaklarını, üstünlüğün ancak nı değiştiremezsiniz, dönüştüremezsiniz. ortak aklından, bilgeliğinden, vicdanından Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşımada Ellerini, gözlerini bağlasanız, kulaklarını almayan kalkışmalar, yalnızca bizim top- bulunduğunu ısrarla hatırlatır. Sorumluluk tıkasanız, ağzını bantlasanız da insan yine lumda değil, hiçbir toplumda uzun soluklu bilinci taşıyan insanların ise kimler oldu- düşünmeyi sürdürecektir. Duyguları hala olmamıştır. Halklarını geri zekâlı zanneden ğuna dair bir ölçü aracı yoktur. Onu ancak uyanık kalacaktır. Onlara asla zincir vura- darbecilerin unuttuğu nokta burasıdır. Oysa Allah bilmektedir. Bu durumda insanlar mazsınız. Çünkü onları yaratan Allah, böyle okuryazar olmasa da halkların örtülü, göze soyları sopları, ırkları ve varlıklarıyla değil, istemiştir. Öyleyse ey darbeciler, zorbalar, görünmeyen bir bilgeliği vardır ki filozofları ortaya koyacakları güzel ahlak örnekleri ve şiddet yanlısı zalimler, insanları ötekileş- şaşırtan da budur. yararlı eserleriyle bir değer taşıyacaklardır. tirerek, kendi iradelerinin boyunduruğuna almak isteyen eşkıya! Çaban boşunadır. Freud’un öğrencisi ünlü Psikiyatrist Carl İnsan, yeryüzünde bir tanıktır. Yaşam bir Gustav Jung, Güney Amerika’da Kızılde- tanıklıklar bütününden oluşmaktadır. Ön- Devrimlere gelince, bilinmelidir ki bireysel rili bölgesinde incelemeler yaparken, onu celikle kişi, bizzat kendinin tanığı olmalı- hayatın ilkeleriyle toplumsal hayatın ilkeleri bir Kızılderili Bilge ile tanıştırırlar. Jung dır. Kendini tanımalı, bir kimlik ve kişiliğe arasında farklı dinamikler rol oynamakta- sözü alır ve bir sürü kuru bilgiyle Bilgeyi sahip olmalı, doğuştanlığını, yeteneklerini, dır. Her bireysel hayatın kendi içerisinde düşünsel baskı altında bırakmaya çalışır. eğilimlerini kendisi saptamalıdır. İç sesini, biricik bir dünya olduğunu unutmadan, Bilge, Jung’u uzun boylu dinledikten sonra vicdanını daima açık tutarak davranmalı- toplumsal hayatın, insan sayısınca yaşa- sükûtunu bozarak der ki: “Siz Batılılar ne

6 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 dosya / Darbe ve Devrim / Metin Önal Mengüşoğlu

15 Temmuz / Boğaziçi Köprüsü / İstanbul / Anadolu Ajansı

tuhaf insanlarsınız.” Jung şaşırır ve “ne insan ve toprak kaybına uğramış bulunan Önce onu kestirir gözüne rüzgâr tuhaflığımızı gördün” diyerek karşı soruyu toplumum, her darbe sonrasında olgunlaş- Ona karşı şaklatır kırbacını sorar. Bilge: “siz diyorsunuz ki insan beyniy- ma, gelişme, bilinçlenme yönünde bir adım Yağmur ve dolu le düşünür, öyle mi?” Jung yine şaşkındır. daha fazla atmayı başarmıştır. Çanakkale “elbette der, ya neremizle düşünecektik?” tek bir örnek değildir belki ama orada Şahlar ustadır bir de Bilgenin cevabı çok nettir: “İnsan kal- ortaokul öğrencileri de dâhil olmak üzere, Halkı, çökmüş avurtlarından tanımada biyle düşünür.” Burada Kızılderili bilgenin bütün okuryazarlarını şehit vermiş bulunan Halkı, halkla kuşatır insanoğlunu bir psikiyatristten daha doğru bu toplum, hafızası sıfırlanmış olarak Kırışan alnını halkın tanıdığına tanıklık etmekteyiz. Çünkü insan yeni zamanlarındaki hayatına başlamıştı. Gerdirir doktorlarına ne yalnız düşünce ne de yalnız duyguların- Şimdilerde gözlenen odur ki 15 Temmuz Yalnız halk tanımaz halkı dan ibarettir. İnsanı tek boyutlu, tek düze 2016’daki gerici darbe karşısında yediden Bilmez nerden geliyor ve tek tip sananlar her zaman aldanmışlar- yetmişe, Alevi, Sünni, Kürt, Türk, Laz, Gürcü, Bu, yuvarlanıp yangınlar çıkaran kor dır. Ve onlar darbeci zihin sahipleridir. Boşnak, Arnavut, kadın, erkek, zengin, O ki, bahar gelir, yaz gelir yoksul bütün bir toplumumuz durmakta- Memnun değil Deyim yerindeyse bütün darbeciler kalpsiz dır. Cumhurun nöbeti, darbecilerin niyetini Güz gelir tam insanlardır. Kaba mantıklarını bütün duy- kursaklarında koymuştur. gularından arındırarak uygulama yanlısı- Yanağından bir gamze ayırır memnunluğa dırlar. Böylece insanları baskı altında tutup Halklar el ele, omuz omuza vererek sila- O zaman, ya intihar kendi iradelerinin kölesi yapmaya çalışırlar. hın, tankın, uçakların püskürttüğü ölüm Ya idam.” Ancak unutulmamalıdır ki insanda sa- ateşinin, kalplerdeki ateşten daha güçlü Sözümü geri alacağım günler yaklaşıyor mu nıldığından çok daha fazla cevher vardır. olmayacağını, olamayacağını göstermiştir. nedir? Ve insanın özgürlük özlemi önünde hiçbir Halkımla övüneceğim günlerin geleceğini beşeri güç duramaz, duramamıştır. hep özlemişimdir. İnşallah gün bu gündür. Tersinden bir devrim yaşadı toplumumuz. Vaktiyle “Güz Halkı” diye bir şiir yazmıştım. Önceki hiçbir darbede bu boyutta birlik Kendi ülkem bakımından düşündüğümde, Şöyle söylemiştim Güz Halkı şiirinde: ve beraberlik içerisinde sokaklara asla yaşadığımız darbelerden edindiğimiz de- dökülmemişti. Bu neyin işaretidir diye dü- neyimler göstermektedir ki, cumhuriyetin “Memnunluğu hep güze mi rastlar halkın şünüldüğünde, bu sessiz, kansız, acısız bir başlangıcında büyük savaşlardan, yıkımlar- Kökü çürümüş yapraklar gibi devrimin işaretidir denilebilir. dan, acılar ve sürgünlerden çıkmış, büyük Üflesen düşer

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 7 dosya / Darbe ve Devrim / İsmail Kemal Kemankaş

8 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 dosya / Darbe ve Devrim / İsmail Kemal Kemankaş

İsmail Kemal Kemankaş Darbeli demokrasi… Olmaz, olmaz… Dilimizde sıkça kullanılır bu tamlama... Özetle, yaşamda olmayacak bir şey yoktur anlamı taşır bu iki kelime... İşte son örnek; 12 Eylül 1980 darbesi ve sonrasında yaşananlar Türkiye’ye önemli bir deneyim kazandırmış, demokrasi halk tarafından içselleştirilmişti. Cümleler “bundan sonra darbe marbe olmaz” diye başladı uzun yıllar. Sonra 15 Temmuz 2016 gecesinde “olmaz, olmaz” bir kez daha oldu.

Önce televizyon kanallarında bir alt yazı tankların, zırhlı araçların önüne geçmesi de da “düşük” diye nitelenen, Cumhurbaşkanı göze çarptı. ‘Jandarma Boğaz Köprüsü’nü görülmemiş bir olaydı. Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, di- trafiğe kapattı’ deniyordu bu alt yazıda… ğer bakanlar ve Demokrat Parti milletvekil- Özel kanalların demokrasi çağrısı yaptığı Bir gariplik vardı bu olayda. İzlerken aklımı- leri... Yargılayanlar ise Askeri Mahkeme’nin yayınlar da ilk kez görülüyordu. za ilk gelen, bir terör eylemi nedeniyle ted- yargıçları. Bunları sonradan öğreniyorum. bir amaçlı köprünün kapatılması gelmişti. Vahim olanı, bazı üniforma giymiş darbe- Oysa, bu yayınların başlamasından yaklaşık Oysa böyle bir durumda bu görevi polis ye- ciler Türk halkına kurşun sıkıyor, yüzlerce 1 yıl önce, puslu bir Mayıs günü, öğle saat- rine getirirdi. Bir süre sonra bizim kuşak ve vatandaş, asker, polis şehit oluyordu. Kimin lerinde babam eve gelmişti. Annem sordu daha tecrübeliler olayın nereye gideceğini emri ile havalandığı bilinmeyen savaş uçak- ve nedenini birlikte öğrendik. şöyle böyle kestiriyordu. 27 Mayıs ve 12 Ey- ları Meclis’i, polis özel kuvvetlerini ve hatta lül’e benzer görüntüler vardı ama bir farkla; Cumhurbaşkanlığı yerleşkesini bombalı- “İhtilal oldu, bizi eve gönderdiler, soka- o iki darbe sabahın ilk ışıkları ile yapılmış yordu. ğa çıkmak yasak olacak galiba” diyordu ve Silahlı Kuvvetler emir-komuta zinciri babam… içinde yönetime el koyduğunu duyurmuş- Çok önemli bir ilk daha vardı: İhtilal neydi, kim kime yapmıştı, neden tu. Vatandaş darbeyi öğrendiğinde, ülkeyi Toplum hissedilir bir çoğunlukla, gözü dön- yapmıştı, şimdi ne olacaktı? yönetenler çoktan gözaltına alınmıştı. 27 müş, adeta efsunlanmış rejim ve demok- Mayıs’ta Ankara Radyosu mikrofonlarında rasi düşmanlarına canları pahasına geçit Sonraki günlerde, evimizin bulunduğu Albay Alpaslan Türkeş, 12 Eylül’de ise TRT vermemişti. daracık sokaktan gece geçen atlı polisleri ekranında Genelkurmay Başkanı Orgeneral anımsıyorum. Bunun yanı sıra, babam ve 15 Temmuz gecesine gelinceye kadar Türki- Kenan Evren demokrasinin askıya alındığını annemin alyanslarını çıkararak bir devlet ye, 60 yıllık çok partili sistem içinde darbe- duyurmuştu. dairesine götürdüklerini biliyorum. Dev- lere, muhtıralara, çabuk önlenen kalkışma let’in hazinesi boşmuş ve halktan yardım Bu kez yüzlerce TV kanalı ve binlerce girişimlerine birçok kez tanık olmuştu. radyonun yayın yaptığı bir ülkede, halkın istenmiş. vereceği tepkiyi kestirmek güçtü. İşte böyle; 27 Mayıs 1960 günü Türk Silahlı Şaka gibiydi! DEMOKRASİYE İLK DARBE; Kuvvetleri’nin yaptığı askeri darbeden, 27 MAYIS 1960 benim çocuk aklımda kalan bunlar. Kısa süre sonra TSK bünyesindeki bir grubun girişimi ya da kalkışması olduğu “Sanıklar getirildiler… Bağlı olmayarak İleriki yıllarda, 27 Mayıs’a duyuruldu. yerlerine oturdular… Müdafiler haaazır…” dair ne var ne yok farklı kaynaklardan Sonrası, beklenmeyenler dolu kara bir gece Henüz 6 yaşın merakı ve heyecanını yaşı- öğrenmeye çalıştım. yaşandı. yorum. Mütevazı ahşap evimizde, elektrik cereyanı ile çalışan Tonfunk markalı rad- Kabul edemediğim İlkler ve korkunç olaylar çok sayıdaydı. yomuzdan hemen her akşam belli saatte ve içime sinme- yen; Başbakan Darbe girişiminin saati bir ilkti. Ülkeyi yükselen bu sesi anlamaya çalışıyorum. Adnan Menderes, yönetenler gözaltına alınmazken kalkışma Aslında, sadece ezberlediğim bu cümleler Dışişleri Bakanı girişiminin böylesi hem ilk hem de garipti… ile hatibin taklidini yaptığımda, bu davranı- Fatin Rüştü Zorlu ve Bu durumda, asker askerle çarpışabilirdi. şımın büyüklerin ilgisini çekmesinden çok Maliye Bakanı Hasan hoşlanıyorum. Özetle durum çok vahimdi. Polatkan’ın idam edilme- 27 Mayıs İhtilali adına leri, Milli Mücadele kahra- Gecenin ilerleyen saatlerinde Cumhurbaş- Radyodan duyduğum sesler Yassıada’daki basılan madeni para manı Cumhurbaşkanı Celal kanı’nın çağrısı ile halkın sokağa dökülerek, mahkemeden ve yargılananlar “sabık” ya

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 9 dosya / Darbe ve Devrim / İsmail Kemal Kemankaş

gelen bu darbeyi bu nedenle bir türlü hazmedemiyordu ama görünür bir tepki de veremiyordu. Ehven-i şer sayılabilecek sonuçları da vardı bu ilk darbenin… Yönetime el koyan Milli Birlik Komitesi’nin, darbeden kısa bir süre, yani yaklaşık 1,5 yıl sonra, halka bireysel özgürlükler getiren, örgütlenmenin önünü açan 1961 Anayasa- sı’nı akademisyenlere hazırlatması, ardın- Başbakan Adnan Menderes Yassıada’da dan seçime giderek, idareyi siyasi partilere İki kez darbe teşebbüsünde bulunan Talat Aydemir teslim etmesiydi. Unutamadıklarım da yargılanırken Bayar’ın yaşı nedeniyle idamdan kurtulması vardı bu darbeye dair… Demokrasinin kesintiye uğratılması, her ve Demokrat Parti milletvekillerinin işkence Mahkeme başkanı hakim Salim Başol’un halde demokrasi ile yönetilen bir ülkede görmesi ve yargılanıp yıllarca cezaevinde “sanıklar getirildiler, bağlı olmayarak milli bayram olarak kutlanamazdı. yatması oldu. yerlerine oturdular, müdafiler haaazır…” 27 Mayıs sonrası, iki kez küçük darbe girişi- Biz yine on yıllık Demokrat Parti dönemine cümlesi ve savcı Ömer Egesel’in sıkça tek- mi de yaşadı ülkemiz… Her ikisinde de Talat geri dönelim. rarlanan ismi… Aydemir isimli bir subay vardı darbecilerin İçlerinde Bursa’nın da bulunduğu 11 ilin Seçimlerde çoğunluk sisteminin aynen uy- başında. İlki 22 Şubat 1962, ikincisi de 21 seçmeninin, 27 Mayıs’a karşı tepki vererek, gulamasının yanında, tamamı DP milletve- Mayıs 1963 tarihini taşıyordu. Kurmay Al- 1961 Anayasası’na “hayır” oyu kullanması killerinden oluşan Tahkikat Komisyonu gibi bay Talat Aydemir ilk darbe kalkışmasında, da, unutulmayacak ve örnek alınabilecek acayip bir kuruma, parti kapatma dahil, aslında meslekten ihraç edilecek subayları bir davranıştı. çok geniş yetkiler verilmesi o dönemin de- koruma amaçlı davrandığını iddia etti. 21 mokrasi anlayışını açıkça yansıtıyordu! Kırmızı oy pusulasını, yani hayır oyunu Mayıs 1963 tarihli darbe girişimi ise ilki gibi kısa sürede önlendi. Talat Aydemir emekli Acaba, 27 Mayıs’a giden yolda, bu durum sandığa atmak bir anlamda protestoyu olmasına karşın Harbiye’yi devreye sokmuş, darbeye hız mı kazandırmıştı? 6-7 Eylül ifade ediyordu. 1957 seçiminde DP Bursa buna karşın olay hemen bastırılmıştı. 21 1955 olayları sonucu, azınlıkların mal varlık- Milletvekili olan Recep Kırım, kırmızı oyların Mayıs darbe girişiminin birinci derecede larını bırakarak Türkiye’den kaçışı Ameri- fazla çıkmasının sırrını şöyle açıklıyordu: sorumluları, emekli Harp Okulu Komuta- ka’nın öfkesine mi yol açmıştı? Darbeden “Anayasa hakkında nı Talat Aydemir iki yıl önce yapılan 1958 devalüasyonu, aleyhte çalışmak ile Muhafız Alayı dolayısıyla ekonomik sıkıntılar ve CHP’nin yasaklanmıştı. El Komutanı Binbaşı sert muhalefeti ve askerlerin İnönü’ye olan altından fısıltı ga- Fethi Gürcan, derhal sevgisi de istenmeyen sonuca mı götürü- zetesi ile her zaman yargılanıyor ve idam yordu Türkiye’yi? olduğu gibi, millet ediliyordu. birbirine kulaktan Nedenleri ne olursa olsun, seçimle gelen kulağa söyleyerek 27 Mayıs sonrası bir iktidar, silah zoruyla görevden alınıyor, Anayasa’ya hayır kurulan hükümetler cumhurbaşkanı başta olmak üzere, kabine oyu vermeyi başar- Türkiye’de ilk kez üyeleri ve Demokrat Parti milletvekilleri dı. koalisyonu denedi- tutuklanıyordu. Hiç de adil olmayan ve ” ler. Ama tam başarı sonucu önceden belirlenen bir yargılama ile Bu yeni ve özgür- sağlanamadı. Darbe ağır cezalara mahkûm ediliyordu milletin lükçü anayasa, sonrası Demokrat iradesi… yüzde 61.7 evet oyu Parti yerine Adalet Doğduğum ve yaşadığım şehir Bursa’dan ile kabul edilirken, Partisi kurulmuştu. çıt çıkmıyordu bu arada… Çıkmalı mıydı? Kütahya, Samsun, Bayar’ın “Su Müdü- Çünkü, 1950, 54 ve 57 seçimlerinde Bursa, Manisa, Aydın, Bolu, rü” diye tanımladığı oyunu Demokrat Parti’ye vermiş ve CHP hiç Zonguldak, Bursa, Süleyman Demi- vekil çıkaramamıştı. CHP’nin lideri de İnönü Sakarya, Çorum, De- rel, 1964 yılındaki gibi bir askerdi. Bursa, Silahlı Kuvvetler’den nizli ve İzmir’de ha- yır oyları daha fazla kongrede Adalet çıkıyordu. İstanbul Partisi’nin genel ve Ankara nedense başkanı olarak yeni anayasaya hayır Muhtıra sonrası Demirel Hükümeti istifa etti Türkiye yönetiminin diyememişti! direksiyonundaydı artık… 1965 ve 1968 genel seçimlerinin başarısını 12 MART VE 12 EYLÜL yerelde de tekrarlayan Adalet Partisi güçlü İhtilal kelimesi ile de anıldı darbeler. Hattâ görünürken, 1961 Anayasası’nın nimetle- 27 Mayıs için devrim sıfatı da kullanıldı rinden yararlanan işçi ve öğrenci kesimi, uzun yıllar.. Ve de 27 Mayıs bayram ilan arkalarına Avrupa’da giderek yayılan özgür- edildi üstelik... lük rüzgârlarını alarak Hükümet’i zorlayıp İhtilali destekleyen pankartlı kadın seçmenler duruyordu. Amerika düşmanlığı da bu

10 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 dosya / Darbe ve Devrim / İsmail Kemal Kemankaş

mik sıkıntılara yol açtı. Bu durum 6 yılda çok sayıda koalisyon hükümetleri kurul- masına, kanlı terör olaylarına neden oldu. Çözüm bulması gereken siyaset kurumu uz- laşmadan uzaktı. Hattâ cumhurbaşkanını bile seçemiyordu. Alevi-Sünni, sağcı-solcu çatışmaları, kanlı grevler ülkeyi bir yerlere götürüyordu. Sanki gizli bir el bu durumu körüklüyordu. Yurdun bazı bölümlerinde mezhep odaklı çatışma ve katliamlar sürerken, 60’lı yılla- rın emekli ve huzur kenti Bursa, 1980 yılına Kenan Evren ve silah arkadaşları darbe sonrası girildiğinde savaş alanına dönmüştü. O açıklamalarda bulunuyor. günlerde günde 4-5 siyasi cinayet işleniyor, sokak ve caddeler anarşist gençlerin kont- Bunun nişanesi de yeni Anayasa’nın oylama rolüne giriyordu. sonucuydu. 27 Mayıs İhtilali resmi bayram olarak uzun yıllar kutlandı Tarih 12 Eylül 1980 ve günlerden Cuma idi… 7 Kasım 1982 günü yapılan oylama ile Ana- kesimde had safhadaydı. Adam kaçırmalar, Sabahın ilk ışıkları ile servis otobüsüne bin- yasa yüzde 91.4 evet oyu ile kabul edilmişti. banka soygunları, gençlik hareketleri der- miş işyerine varmıştım. Kısa bir süre sonra 12 Eylül Darbesi’nin bende bıraktığı en ken, 1971 yılına gelindi. Kargaşa ve gençlik haber geldi. Darbe olmuştu, sokağa çıkma önemli izler; sağcı ve solcu diye nitelenen hareketleri Türkiye’yi nereye götürüyordu? yasağı ilan edilmişti. Organize Sanayi Böl- 600 bin insanın gözaltına alınması, uzun gesi’nden Bursa’ya yol alırken düşünüyor- süren yargılanmalar, bir sağdan bir soldan Bu soruyu sorup yanıtlayan yine askerler dum; 27 Mayıs sabahı babam Merinos’taki olmuştu. infaz edilen idam cezaları, yurt dışına kaç- işinden mecburen çıkmış ve benim gibi mak zorunda kalan politikacı ve sanatçıla- Bir avuç öğrenciyi dağlarda kovalarken eve gelmişti. Benzerlikler az değildi, dün rın kötü kaderi olarak özetlenebilir. Bir de, ülkeyi bir kez daha kurtarıyorlardı! babam bugün ben darbeye işimizin başında darbeci general Kenan Evren’in, 1983 yılına yakalanıyorduk. 27 Mayıs ve 12 Eylül’de ya- kadar yaptığı mitingler ve o bildik “nete- Nasıl bir çelişkidir ki, askerler bu kez Güney pılan iki darbede de Cuma günü seçilmişti. kim” kelimesini unutamıyorum! Amerika modeli “sol bir darbe” peşindey- Sanırım bunun nedeni hafta sonu banka ve di. Buna karşın radyodan okunan bildiride işyerlerinin kapalı oluşu, böylece kısa süreli Nereden kaynaklandığını bilemediğim ve böyle bir iz yoktu. sokağa çıkma yasağının rahatça uygulan- Pentagon’a atfedilen “bizim çocuklar yine başardı” cümlesinin de unutulmazlar ara- Diğer iller gibi, Bursa caddelerinde aranan- masıydı. sında yer aldığını belirtmeliyim. ların fotoğraflı afişleri asılıydı. Özellikle Dönelim 12 Eylül gününe… İstanbul ve Ankara’daki öğrenci olayları ile 12 Eylül’ün Bursa yansımalarına gelince… anarşi, sakin kent Bursa’da pek de hissedil- Kısa süreli bir sokağa çıkma yasağının miyordu. ardından, 13 veya 14 eylül günlerinde ülkede Bazı sanayici ve tüccarların politik heves- ve Bursa’da mantar tabancası bile patla- lerinin artmasını ve bunun sonucu olarak 12 Mart 1971 günü öğle saatlerinde rad- madı nedense... önce gazete, sonra da medya sahibi olma yodan yayınlanan muhtıra ile Başbakan girişimlerini örnek gösterebilirim. Halkın Demirel şapkasını eline alarak yönetimden 12 Eylül darbesine verilen bir tepki de yoktu çoğunluğu açısından bakıldığında Bursa- çekildi. Muhtıra modeli de Türkiye için bir halkta… lılar’ın, sokağa çıkarak protesto etmek ilkti. 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül… yerine yine bir sonraki seçimde, sandıkta tepki vermeyi yeğlediğini söyleyebilirim. İki yıl içinde koalisyonlar kuruldu ve bozul- Alışmıştık; darbe, darbe gelen demokrasi- du. nin keyfini doyasıya yaşıyorduk! Sonra da 1973 genel seçimleri 28 ŞUBAT’A DOĞRU yapıldı. 1946’dan sonra ilk kez CHP yüzde 41 oy ile birinci parti Yeni anayasanın kabulünün ardın- olmuştu. Ama hükümeti kura- dan 6 Kasım 1983 günü Türkiye mıyordu. Çünkü 1961 Anayasası, genel seçim için sandığa gitmiş, çoğunluk sistemini bir tarafa ANAP seçimin birinci partisi koymuş, üstelik seçim barajı bile olmuştu. 1982 Anayasası’nı ezici koymamıştı. Her görüş, her parti bir çoğunlukla kabul eden Türki- Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ye seçmeni, bu kez ne anlatmak temsil edilirken, bunun sonucu istemişti? olarak, Adalet Partisi’nden kopan Anayasa oylaması sırasında şeffaf muhafazakârların kurduğu Nec- denebilecek kadar ince zarflar mettin Erbakan’ın Milli Selamet kullanılarak, darbeciler tarafından Partisi koalisyon ortağı olmuştu. halkın oyunun ipotek altına alın- Kısa süre sonra Kıbrıs’ta Yunanis- mak istenmesine mi bir tepkiydi, tan destekli bir darbe yapıldı ve ya da, 12 Eylül öncesi uzlaşama- ardından Türk Ordusu’nun adaya yan hiçbir soruna çare olamayan çıkarması yaşandı. Bu savaş, eski parti ve liderlerine bir mesaj Amerikan ambargosu ve ekono- 12 Eylül sabaha karşı Silahlı Kuvvetler tüm yurtta yönetime el koydu mıydı?

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 11 dosya / Darbe ve Devrim / İsmail Kemal Kemankaş

Çankaya’nın yeni sahibi bu kez deneyim- li politikacı Süleyman Demirel’di. ANAP gibi, DYP’de zaman içinde güç yitirmeye başladı. 24 Aralık 1995 günü Türkiye sandık başındaydı. Necmettin Erbakan’ın genel başkanlığını yaptığı Refah Partisi 158 milletvekilliği kazanarak birinci sırada yer alırken, ikinci sıradaki Anavatan çıkardığı milletvekili sayısı da 132 olmuştu. Tansu Çiller’in Doğru Yol Partisi 135 milletvekilliği elde ediyordu. Necmettin Erbakan’ın baş- bakanlığında Refah-Yol Hükümeti kuruldu. Muhafazakarlar ilk kez başbakanlık koltu- ğuna oturuyordu. 18 Nisan 1997 tarihli Hürriyet Gazetesi’ndeki manşet günümüze de ışık tutacak türdendi.

Milli Güvenlik Kurulu’nun tavsiyeleri muhtıra gibiydi rahatsız etti. Takvimler 4 Şubat’ı göster- diğinde Sincan’da tanklar sokaklardaydı. Genel Kurmay İkinci Başkanı Orgeneral ANAP, 1983 ve 1987 seçimlerini kazana- Çevik Bir yaşananları ‘balans ayarı’ olarak rak ülkeyi sıkıntısız yönetti. 1989 yılında değerlendirdi. İlginçtir ki, bu olayların görev süresi dolan Kenan Evren cumhur- yaşanması sırasında, Hürriyet Gazetesi’nin başkanlığından ayrılınca, beklenmedik manşet haberinde “Beceremiyorsunuz, biçimde Turgut Özal bu makama aday oldu çekilin” ibaresi vardı. Sözün sahibi de Fet- ve kendi milletvekillerinin oyları ile Celal hullah Gülen’di… O güne değin fazlaca rast- Bayar’dan sonra ilk kez bir sivil olarak bu lanmayan bu gelişmelerin ışığı altında, 28 anlamlı koltuğa oturdu. ANAP bu gelişme ve Şubat 1997 tarihindeki Milli Güvenlik Kurulu diğer krizlerle ile güç kaybetmeye başla- toplantısı tam 9 saat sürdü. MGK laikliğin dı. Özal’dan sonra başbakan olan Yıldırım Türkiye’de demokrasi ve hukukun teminatı Akbulut ve Mesut Yılmaz partinin erimesine olduğunu sert bir şekilde vurguladı. Kurulda engel olamıyordu. alınan kararların en önemlisi 8 yıllık kesin- 1993 yılındaki bir sürpriz gelişme daha tisiz eğitime geçişti. Bunun yanı sıra laiklik yaşandı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Turgut Özal, Celal Bayar’dan sonra ikinci sivil karşıtı eylemlerin şiddetle cezalandırılması konutunda spor yaparken fenalaşıyor ve cumhurbaşkanı olarak tarihe geçti da dikkati çekiyordu. MGK kararlarının gizemini günümüzde de koruyan biçimde Hükümet’e bildirilmesinin ardından 4 yaşama gözlerini yumuyordu. Mart’ta Başbakan Erbakan, MGK karar- SUSURLUK VE DEMOKRASİYE ları yumuşatılmazsa imzalamayacağını BALANS AYARI söyledi ve imzalamadı. 21 Mayıs 1997 günü Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, ‘‘Ülkeyi iç Türkiye’de yaşanan en önemli olaylardan savaşa sürüklediği’’ gerekçesiyle, Refah birisi de 3 Kasım 1996 tarihinde, lüks bir Partisi’nin kapatılması için dava açtı. Tüm Mercedes’in Balıkesir’in Susurluk ilçesinde bu gelişmeler üzerine Başbakan Necmettin karıştığı bir kaza idi. Erbakan 18 Haziran 1997 tarihinde istifa Bu kaza ile Polis-Mafya-Siyaset üçgeni tüm etti. 19 Haziran’da Cumhurbaşkanı Süley- çıplaklığıyla ortaya çıkmış, kamuoyu adeta man Demirel hükümeti kurma görevini, şaşkına dönmüştü. Yine bu dönemde Sin- ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a veriyor, can’da RP’li Sincan Belediyesi’nce yapılan Yılmaz da, 30 Haziran 1997 tarihinde, ANA- Kudüs Gecesi adlı etkinlik de sahnelenen SOL-D Hükümeti’ni kuruyordu. Bu sonuçla 1994 yerel seçimlerinde Refah Partisi İstanbul ve oyunlar ve katılan İran Büyükelçisi’nin ko- muhafazakarlar iki yıl sonra, bu kez darbe Ankara’yı kazandı nuşmaları Türk Silahlı Kuvvetleri’ni oldukça yerine MGK kararı ile iktidardan uzaklaştı- rılıyordu. Bu durum kamuoyunda “post mo- dern darbe” olarak nitelendirildi. Darbeye gerekçe olan irticai olaylara, bir daha rast- lanmaması da çok dikkat çekiciydi. Türkiye siyasi çalkantılarla sarsılıyordu. Anasol-D Hükümeti de uzun ömürlü olamadı. Bu kez DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit bir azınlık hükümeti kuruyordu.

ADALET VE KALKINMA PARTİSİ İKTİDARI Ecevit’in başkanlığında kurulan azınlık Necmettin Erbakan’ın başbakanlığı muhtıra ile iki Başbakan Erbakan, muhtıra sonrası istifasını hükümeti, bir sürprizle karşılaştı. Türki- yılda sona erdi Cumhurbaşkanı Demirel’e sundu ye’nin baskıları sonucu Suriye’den çıkmak

12 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 yasağı nedeniyle TBMM dışında kaldığı için, Meclis’te nitelikli çoğunluk olan 367 vekilin Başbakan olarak Abdullah Gül 58. Cumhuri- bulunması gerekiyordu. Bu teze CHP sahip yet Hükümeti’ni kuruyordu. çıkarken, MHP Meclis’e geleceğini ancak ret oyu kullanacağını açıkladı. Bu geliş- Tarih, 1 Mart 2003... meler üzerine, 24 Nisan 2007 tarihinde Irak Savaşı’nın hazırlıkları en kritik aşama- yapılan grup toplantısında Başbakan Recep daydı. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihi Tayyip Erdoğan “Abdullah Gül kardeşim günlerinden birini yaşıyordu. TBMM’nin adayımız” diyerek tartışmaya noktayı çıkaracağı tezkere ile koalisyon güçleri ku- koyuyordu. 27 Nisan 2007 günü yapılan ilk zeyden Irak’a girecek, Saddam direneme- turda Abdullah Gül 357 oy almasına karşın, yecek ve işi çabucak bitirilebilecekti... Oyla- seçim ikinci tura kaldı. İlk oturumun açı- maya iki partiden 533 milletvekili katıldı... labilmesi için 367 üyenin hazır bulunması 264 kabul oyuna karşılık, 250 ret oyu çıktı gerektiği gerekçesi ile Cumhuriyet Halk PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın yakalanması siyasi ve 268 salt çoğunluk sağlanamadığı için Partisi, iptal için Anayasa Mahkemesi’ne tarihimizde dönüm noktası oldu tezkere reddedildi... Bu sonuç bir anlamda dava açtı. Ancak asıl sürpriz Genelkurmay parlamenter sistemini zaferi sayılabilirdi. Başkanlığı’nın gece yarısı yaptığı açıkla- zorunda kalan PKK elebaşı Abdullah Öcalan, Tezkerenin reddedilmesi, ABD’de deprem ma ile oldu. TSK’nın internet sitesinden saklandığı Kenya’da güvenlik birimlerince etkisi yaratıyordu. yayınladığı bu bildiri, Türkiye demokrasi yakalanıp, 15 Şubat 1999 günü teslim edildi. tarihine 27 Nisan e-muhtırası olarak geçti. Öcalan’ın yakalanışı, 1999 seçimlerinin en 1 Mart Tezkeresinin reddinin ardından Metin, sözde değil özde laik cumhurbaş- önemli argümanı oldu. DSP’nin, sandıktan Recep Tayyip Erdoğan’ın siyaset yasağı; kanı temeli üzerine yazılmıştı. Muhtıraya, birinci parti çıkmasının nedeni bu olaydı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin de desteklediği Türkiye demokrasi tarihinde ilk kez sivil Bu arada idam cezasının kaldırılışı da garip bir anayasa değişikliği ile kaldırıldı. Yüksek kanattan cevap geldi. Hükümet sözcüsü bir tesadüftü. Seçim Kurulu usulsüzlük nedeniyle Siirt se- Cemil Çiçek, “Başbakan’a bağlı bir kurum çimini iptal etti. 8 Mart 2003’te yenilenen olan Genelkurmay Başkanlığı’nın herhangi Hükümeti kurma görevini, Cumhurbaşka- seçim sonucunda, Recep Tayyip Erdoğan nı Süleyman Demirel’den alan DSP lideri bir konuda hükümete karşı bir ifade kul- Siirt’ten milletvekili seçildi. Bunun üzerine lanması demokratik bir hukuk devletinde Bülent Ecevit DSP-MHP-ANAP koalisyon Abdullah Gül başkanlığındaki 58. Hükümet, hükümetini 28 Mayıs 1999 tarihinde kurdu. düşünülemez” demiş ve tartışmaya son 11 Mart 2003 tarihinde istifa etti. Ardından noktayı koymuştu. Yaklaşık iki buçuk yıl görevde kalan Koa- Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den lisyon Hükümeti, 1999 Marmara deprem hükümet kurma görevini alan Erdoğan, 15 Kısa bir süre sonra Yüksek Mahkeme 1 sonrası yaşanan ekonomik krizden çok Mart 2003 ‘te 59. Cumhuriyet Hükümeti’ni Mayıs 2007 tarihli kararı ile cumhurbaş- etkilendi. MHP’nin çağrısı ile 3 Kasım 2002 kurdu. kanlığı seçiminin ilk turunu iptal etti. tarihinde yapılmak üzere erken seçim kara- Bu kararın ardından 6 Mayıs 2007 günü rı alındı. Adalet ve Kalkınma Partisi, kendisine ikti- TBMM’de yapılan iki yoklamada da toplantı dar yolunu açan temel dinamiğin, seçme- yeter sayısının bulunamayışı yüzünden 11. Öte yandan, siyasi arenada bu kez Adalet nin ekonomik ve siya¬sal istikrar beklentisi ve Kalkınma Partisi vardı. Bu yeni partinin Cumhurbaşkanı seçilemedi. Bunun üze- olduğunu bilerek işe başladı. 28 Şubat sü- rine erken seçime gidilme kararı alındı. kuruluş öyküsü de çok çarpıcıydı. Refah recinin kudretli bürokratlarının gözleri AKP Partisi’nin kapatılmasıyla benzer kadrolar 22 Temmuz 2007 günü yapılan seçimin üzerindeydi. Uzun yıllar siyasal ve ekonomik sonucunda, Adalet ve Kalkınma Partisi Fazilet Partisi altında tekrar birleşti. Ancak istikrarı bir türlü yakalayamamış sanayi, Abdullah Gül liderliğindeki Yenilikçiler, 341 milletvekili çıkardı. CHP de 112 san- ticaret, tarım sektörleri bu ortamda hızla dalye kazandı. MHP’nin milletvekili sayısı Gelenekçiler ile Fazilet Partisi kongresin- büyümeye başladı. de başkanlık yarışına girdi. Kongreyi az da 71 oldu. Bağımsız olarak seçime giren farkla kaybeden Yenilikçiler, yeni bir parti ve 22 milletvekili ile grup kuran DTP, bu arayışına girdiler. Fazilet Partisi de kısa anlamda bir ilki de gerçekleştirmiş oldu. CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ VE 22 Temmuz 2007 seçimi AKP’yi yine tek süre sonra kapatıldı. Hapisten çıkan Recep E-MUHTIRA Tayyip Erdoğan’ın da aralarına katılması ile başına iktidara getirince, Abdullah Gül’ün Yenilikçiler hemen yeni bir parti çalışma- 2007 yılında görev süresi biten Cumhur- cumhurbaşkanı seçilmesine engel olun- sına başladı. 14 Ağustos 2001 tarihinde de başkanı Ahmet Necdet Sezer’in yerine masının, seçim zaferinde etkili olduğu ve Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Adalet Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın aday bunun cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin ve Kalkınma Partisi resmen kuruldu. gösterilme ihtimali üzerine, özellikle Anka- açık bir mesaj olduğu yorumu benimsendi. ra, İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerde, 13 Ağustos tarihinde de Abdullah Gül’ün ADD, ÇYDD, İstanbul Barosu, DİSK, KESK adaylığı kesinleşti. Milliyetçi Hareket Partisi CHP’nin aksine, boykot fikrini benimseme- 2002 SEÇİMİ VE SÜRPRİZ SONUÇ gibi bazı kurum ve kuruluşlar tarafından Cumhuriyet Mitingleri düzenleniyor- di ve oturuma katılarak nitelikli çoğunluğu 3 Kasım akşamı sandıklar açıldığında Türk du. Sürecin sert tartışmalarla geçeceği sağlanmasına destek oldu. 20 Ağustos siyasetinde tam anlamıyla bir deprem Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın 2007 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı yaşanıyordu. İlk kez, iktidarda ve mecliste 12 Nisan 2007’de yaptığı basın bilgilen- seçimi birinci turunda Abdullah Gül 341 oy temsilcileri bulunan partilerin tamamı yüz- dirme toplantısında “Cumhuriyetin temel aldı. Anayasaya göre ilk iki turda üçte iki de 10’luk seçim barajın aşamayarak TBMM değerlerine sözde değil özde sahip olan bir çoğunluk olan 367 sayısına ulaşılamadığı dışında kalırken, sadece bir yıl önce kurulan kişinin cumhurbaşkanı seçilecek olmasını için, 28 Ağustos 2007 tarihinde yapılan Adalet ve Kalkınma Partisi yüzde 34’lük bir umut ediyoruz.” sözleri ile anlaşılmıştı. Bu üçüncü turda 339 oy alan Abdullah Gül, oy oranı ile Meclis’te üçte-ikilik bir çoğun- arada eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Türkiye Cumhuriyetinin 11. Cumhurbaşkanı luğa ulaşıyordu. CHP ise, 178 kişilik meclis Sabih Kanadoğlu’nun açıklamaları ile Cum- seçildi. grubuyla ülkenin yeni ana muhalefet par- hurbaşkanlığı seçiminin yapılabilmesi için tisi olmuştu. Recep Tayyip Erdoğan siyaset

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 13 dosya / Darbe ve Devrim / İsmail Kemal Kemankaş

2007 SONRASI TÜRKİYE Haziran 2011 seçiminin hemen ardından mensup iş adamları, medya organları da bir farklı biçimde başlamış, gündeme “fut- bir ele geçiriliyordu. Bu arada bir sürpriz de 2007 seçiminden sonra Türkiye bir dava bolda şike soruşturması” gelmişti. Buna 3 Adalet ve Kalkınma Partisi içinde yaşa- ile çalkalanıyordu. 14 Mart 2008 tarihinde Temmuz süreci de deniyordu. Bu davanın nıyordu. Parti içi bir sorununun sonunda Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınka- asıl hedefini kimse bilmiyordu. Bu ilk çekiş- Genel Başbakan ve Başbakan Ahmet Davu- ya, Adalet ve Kalkınma Partisinin laikliğe menin ardından ülke gündeminde birinci toğlu istifa ediyor, olağanüstü kongreden aykırı eylemlerin odağı durumuna geldiği sıraya oturan bir dizi gelişme yaşanıyordu… Binali Yıldırım genel başkan ve başbakan savıyla, Anayasa Mahkemesi’nde kapatma olarak çıkıyordu. 2016 yılı ortalarına gelin- davası açtı. 30 Temmuz 2008’de açıklanan Şubat 2012… MİT Müsteşarı Hakan Fidan diğinde İktidar ve Devlet güçlerinin içerde kararla, 10 üyenin 6’sının partinin kapatıl- savcılık tarafından ifadeye çağrıldı. ve dışarıdaki tehlikeleri giderek büyüyordu. ması, 4’ünün hazine yardımının kesilmesi 25 Kasım 2013… Uzun bir sessizlikten Terör, dış politikadaki sıkıntılar ve içerde yönünde ve Anayasa Mahkemesi Başkanı sonra Dershane Yasası çıkarılarak, bu Fetö belası derken 15 Temmuz 2016 gecesi- Haşim Kılıç’ın da ret oyuyla kapatma cezası kurumlar özel okullara dönüştürülmeye ne gelinmişti. verilememiş oldu. Bu arada 2007 yılındaki başlandı. Amaç Gülen örgütünün para mus- halkoylaması sonucunda, cumhurbaşkanını luklarını kısmaktı. halkın seçmesi sağlandı. 15 TEMMUZ DEMOKRASİ ZAFERİ 15 Aralık 2013… AKP milletvekili Hakan Adalet ve Kalkınma Partisi ve Türkiye, bu Şükür partisinden istifa etti. Önce darbe sözleri döküldü dudaklardan süreçte başka önemli olaylarla da karşılaş- sonra da kalkışmada karar kılındı. Ben tı. Örneğin 19 Ocak 2007 günü gerçekleşen 17 Aralık 2013… Adalet ve Kalkınma Parti- de herkes gibi şaşkındım. Çünkü 12 Eylül gazeteci Hrant Dink suikasti ve Anayasa si’nin bazı bakanları hakkında yolsuzluk ve sonrası ne darbeyi düşünecek askeri kesim, Mahkemesi baskını ve 18 Nisan 2007’de rüşvet soruşturması açıldı. ne de buna rıza gösterecek toplum vardı. Malatya Zirve Yayınevinde üç Protestan’ın Öyleyse kimler, ne amaçla böyle bir hare- öldürülmesi gibi... 2007 yılında başlatılan 25 Aralık 2013… Aynı soruşturma kap- ketin içindeydiler. Kısa süre sonra da darbe “Ergenekon Davası” da büyük bir yankı samında İçişleri Bakanı Muammer Güler’in girişiminin odağı Fetö olarak açıklandı. uyandırmıştı. Böylece ilk kez seçilmiş bir oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Ardından vurulan insanlar, bombalanan hükümete karşı darbe girişiminin sivil Çağlayan’ın oğlu Kaan Çağlayan, Çevre ve binalar ve bu uğurda can verenler ekranlara mahkemelerce cezalandırılmasına tanık Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu geldi… 241 şehit ve binlerce gazi… Böylesi olunuyordu. Öte yandan, 196 sanık hakkın- Abdullah Bayraktar ile iş adamı Rıza Sarraf ilk kez yaşanıyor ve Türkiye olayı şaşkınlıkla daki “Balyoz Darbe Planı Davası” iddiana- gözaltına alınıyordu. izliyordu. Darbe girişimi başarısız oluyor ve mesi de kabul ediliyordu. Toplum bu olayla- 1 Ocak 2014… Hatay’da Türkmenler’e yar- Türk halkı eşi benzeri görülmeyen bir dire- ra bir anlam veremiyordu. Bu gelişmelerin dım götüren TIR’ları asker durdurdu. nişle demokrasiye sahip çıkıyordu. Yaklaşık ışığı altında 12 Eylül 2010 günü yapılan bir ay süreyle her kentin meydanı demok- Anayasa Referandumu’ndan yüzde 57.9 14 Ocak 2014… Aynı senaryo bu kez Ada- rasi nöbetlerine tanık oluyor, ellerinde bay- oranında evet oyu çıkarken, hayır oylarının na’da tekrarlandı. raklarla hemen her gece, binlerce yurtsever yüzdesi de 42.1 seviyesinde kaldı. Bu arada, 25 Şubat 2014… Başbakan Erdoğan’a ait meydanlara koşuyordu. Tüm bu olanları üst düzey askeri görevlilerin de sanıkları ses kaydı yani montajlı tape yayınlandı. mantık süzgecinden geçirip anlamaya arasında “Kafes Eylem Planı” davasında çalışıyorum. Bir örgütün 40 yıl gibi uzun Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri eski komu- 30 Mart 2014… Adalet ve Kalkınma Parti- bir süre oluşumunu tamamladıktan sonra, tanları Yargı önünde ifade verdi. Bu arada, si yerel seçimi yüzde 44’lük oranla kazandı. nasıl gizli kalabildiğine akıl erdiremiyorum. genel seçim süresi 5 yıldan 4 yıla indiril- 10 Ağustos 2014… Başbakan Recep “Devletine, milletine ve sandığa attığı mişti. Bu seçimde ilk kez 25 yaşındakiler Tayyip Erdoğan halkın yüzde 52 oyu ile oya sahip çıkmak için gözünü kırpma- milletvekili adayı olabilecekti. 12 Haziran Cumhurbaşkanı seçildi… Bu da bir ilkti… dan ölüme koşanların görüntüsü, dünya 2011 seçiminin sonucunda, AKP, 327, CHP Başbakanlık koltuğuna Dışişleri Bakanı kamuoyunda neden hiç etki yaratmadı?” 135, MHP de 53 milletvekili çıkardı. BDP bu Ahmet Davutoğlu oturdu. sorusunu sorarak yanıt bulmaya çalışıyo- yöntemle bu kez 35 milletvekilliği kazandı. rum. İbadeti, önce ticarete, sonra siyase- 7 Haziran 2015… Genel seçim yapıldı te, siyaseti de ihanete dönüştürebilen bu ve ilginç bir sonuç ortaya çıktı. Adalet ve mekanizmanın nasıl çalıştığını düşünürken, Kalkınma Partisi 2002 yılından beri ilk kez FETÖ - HÜKÜMET ÇEKİŞMESİ teselli bulacak cümleyi kuruyorum: “Bir tek başına hükümeti kuracak çoğunluğa felaketten zafer çıkarmak her milletin 2011 seçimi öncesi Türkiye gerçekten de sahip değildi. çok şaşırtıcı olaylarla karşılaşmıştı. Özel- harcı değildir.” likle Silahlı Kuvvetler mensupları hakkında 20 Temmuz 2015… Suruç’ta bir bomba açılan davalar, tutuklamalar toplumda patladı ve Kobani’ye gitmeye hazırlanan derin bir korku ve endişe yaratıyordu. onlarca genç parçalanarak öldü. Bu saldırıyı Ülkenin eski bir genelkurmay başkanı bile Ankara Gar, Kızılay ve Genelkurmay saldırı- tutuklanıyordu. Bunları yaptıran güç neydi? ları izledi. Toplum bu soruların yanıtını ararken, 1 Kasım 2015… Cumhuriyet tarihinde ilk Başbakan Erdoğan yeni bir Meclis Grubu ile kez bir genel seçim tekrar edildi ve Adalet seçime girme çabasındaydı bazı kaynak- ve Kalkınma Partisi tek başına iktidar oldu. lara göre… Başbakan Erdoğan 2011 seçimi MHP ve HDP güç kaybetti. Türkiye içeride gecesi balkon konuşmasında bir cümlenin PKK ve İŞİD terörü ile mücadele ederken, altını çiziyordu: “yeni seçim dönemim Hükümet bir yandan da adını FETÖ olarak ustalık dönemim olacak” diyordu. Neydi ve koyduğu şeffaf olmayan ilginç ve farklı bir kime karşıydı bu ustalık? Sorunun yanıtını örgütün mensuplarını bulabilmek için araş- İktidar kaynakları Fetullah Gülen’in Hizmet tırmalarını sıklaştırdı. Özellikle Emniyet ve Hareketi ile mücadele olarak veriyordu bu- Yargı içindeki bağlantılar saptanıyor, şüp- gün… Cemaat ile İktidar arasındaki kavga, heli olan personel tutuklanıyordu. Örgüte 15 Temmuz / Anadolu Ajansı / TRT Genel Müdürlüğü önü / Ankara

14 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 dosya / Darbe Mağduru Başkan; Eroğlu / İsmail Kemal Kemankaş

İsmail Kemal Kemankaş Darbe Mağduru Başkan; Eroğlu, Son Yolculuğuna Uğurlandı Bursa eski belediye başkanlarından Mustafa Eroğlu’nu 25 Eylül Pazar günü yitirdik. Eroğlu, yaşayan en eski başkanlarımızdandı. 11 Aralık 1977 seçiminde Bursa Belediye Başkanı olan Mustafa Eroğlu, 12 Eylül 1980 tarihine kadar görev yapmıştı…

Takvimler 11 Aralık 1977 tarihini gös- işledik, propaganda olarak, mahallelerde süreye genellikle kent içi ulaşım düzenle- teriyordu… Türkiye, yerel ve genel seçimi yaptığım toplantılarda su problemini nasıl meleri sığabiliyordu. birlikte yapacaktı. Seçim bitmiş sandıklar çözeceğimizi anlatmaya çalıştık.” Eroğlu, bunun dışında Haşim İşcan Cadde- açılmış ve Bursa için sürpriz bir sonuç or- Başkan Eroğlu, seçim başarısını özetlerken si’nin alt yapı çalışmalarını, Atatürk Cad- taya çıkmıştı. Demokrat Parti’nin iktidara Türkiye genelindeki eğilimi öne çıkarmıştı: desi’ndeki kavşak düzenlemelerini yapıyor, geldiği 14 Mayıs 1950’den beri, yani 27 yıl belediye otobüs filosunu genişletiyordu. boyunca Bursa’da seçim kazanamayan “AP’nin kalesi olan bütün iller düştü. Ancak merkezi hükümetten gerekli desteği Cumhuriyet Halk Partisi bu kez belediye İstanbul, Ankara, İzmir, İçel, Kayseri, bulamamasını şu cümlelerle ifade ediyordu: başkanlığını elde etmişti. Ancak Eroğlu, 12 Aydın… Düşünebiliyor musunuz Adnan Eylül 1980 darbesi nedeniyle, 2 yıl 9 ay gibi Menderes’in kalesi… Hepsi sosyal demok- “Devletten yardımı fazla alamadık. kısa bir görev süresi yaşamıştı. rat, demokratik sol düşünceye sahip olan Başbakanımız Ecevit olmasına rağmen belediyeler haline geldi.” ben 90 milyon para almak için haftalarca Eroğlu ile emeklilik döneminde yeni Ankara’da nöbet tuttuğumu bilirim.” kurduğumuz Sivilay Derneği’nde birlikte olduk. Daha önce de bel- Mustafa Eroğlu, sosyal demok- gesel çalışması yaparken anılarını rat bir partinin belediye başkanı dinlemiştim. 1933 yılında İnegöl’de olarak, farklı uygulamalar içinde doğmuştu. Yokluk içinde geçen olmaya çalışıyordu. Bu anlamda en çocukluk döneminin ardından önemli projesi, günümüzde de be- öğrenimini Bursa, Ankara ve İTÜ lediyenin en başarılı şirketlerinden mimarlık bölümünde bitirmişti. biri olan BESAŞ’tı. Fırıncı grev- Çalışarak öğrenimini sürdürdüğünü lerinden doğan BESAŞ için önce, gururla anlatırdı. Politik sahnede tarafların temsil edildiği yönetim yer alışı da Bursa Belediye Meclisi kurulunu oluşturan Mustafa Eroğlu, üyesi olmasıyla başlamıştı. Sonra bu girişimin 12 Eylül darbesi ile da CHP’nin Bursa adayı oluyordu. kesintiye uğrayacağını bilemezdi. Seçim çalışmaları sırasında neyin BESAŞ ara dönem sonrası tekrar üzerinde durduğunu da ilginç bi- ekmek üretimine geçtiğinde tak- çimde hikaye ederdi: vimler 1983’ü gösteriyordu. Bundan da önemlisi, CHP’li başkan sıfatıyla “73 ve 77 dönemi zaten Bursa 2014 yerel seçemi öncesi, Erdoğan Bilenser, Mustafa Eroğlu, Erdem Saker ve başlattığı projeye, yani BESAŞ’a Belediye Meclis üyesiydim. Bele- Ekrem Barışık mevcut başkan Recep Altepe ile Hünkar Köşkü’nde. genel müdür olarak atandığında diye çalışmalarında başarılıydım. Bursa Belediye Başkanı Ekrem Yapıcı bir belediye meclis üyeliği Barışık’tı. Darbe sonrası, yargılanan dönemi geçirdim ben. Koşullar da insa- Seçimdeki rakibi mevcut başkan İsmet ve bir ihale yüzünden yüklü bir tazminat da nın belediye başkanı olmasında faydalar Tavgaç ve Adalet Partisi İl Başkanı Turhan ödeyen Mustafa Eroğlu, göz bebeği BESAŞ sağlıyor. Şöyle sağlıyor: Bursa bir kıtlık, Tayan, bu başarıyı yurt genelinde esen için tüm belediye başkanlarının katkısını susuzluk dönemi yaşadı 77’de. Tavgaç’ın Ecevit rüzgarına bağlıyorlardı. takdirle anlatırdı. evini bastı insanlar, bakraçları alıp. İsmet Ağabey, bundan çok üzüldü, üzüntü de 12 Eylül 1980 darbesi ile kesintiye uğra- Bu şehre emeği geçmiş herkese şükranları- duydu, biliyorum, benim de komşum- yan demokrasi, Mustafa Eroğlu’nun görev mı sunuyorum. Nur içinde yatsın. du aynı zamanda. Biz bu su problemini süresini de 2 yıl 9 ay ile sınırlandırıyor, bu

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 15 dosya / Darbe ve Devrim / Başarısız Darbeden Geriye Kalan

AA’NIN OBJEKTİFİNDEN TÜRKİYE’DE 15 TEMMUZ

16 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Başarısız Darbeden Geriye Kalan

15 Temmuz gecesi demokrasiye, devlete, gözler önüne serildi. Anadolu Ajansı(AA) devlet güçlerine ve yürüyen sisteme karşı fotoğraflarından oluşan ‘15 Temmuz Milli illegal bir kalkışma yaşandı. Milletin para- İrade Destanı Fotoğraf Sergisi”, vatandaş- larıyla alınmış silahlarla devlet ele geçiril- larımız tarafından büyük ilgi gördü. O gece meye çalışıldı ancak, güvenlik güçlerimizin, yaşananları tüm çıplaklığı ile gözler önüne vatanını seven, milletin birliği ve beraber- seren 94 fotoğraflık sergi, Bursa merkez- liğine sevdalı, inançlı yürekleri sayesinde, den ilçelere de taşındı. kalkışma bertaraf edildi. Törende, AA Bursa Bölge Müdürü Zafer 15 Temmuz sonrasında görüldü ki milleti- Akpınar da hazır bulundu. Serginin açılışını miz, “tek devlet, tek vatan, tek bayrak, tek gerçekleştiren Bursa Büyükşehir Belediye millet” kavramları etrafında nasıl bir bütün Başkanı Recep Altepe, FETÖ darbe giri- olunacağını bir kez daha göstermiştir. şiminin, topun, tankın, helikopterin ve Ortak değerlerimizin korunması nokta- tüfeğin karşısında sadece imanı, inancı sında fikir ayrılıkları bir kenara bırakılmış, ve yüreğiyle duran Türk milleti tarafından ülkenin bölünmez bütünlüğü noktasında bozguna uğratıldığını vurguladı. Hainlerin tek yürek olunmuştur. 40 yılda yaptıkları hazırlıkların o gece Türk Milleti’nce 4 saatte tarihe gömüldüğünü, Bu olaylar neticesinde inanıyoruz ki, Türk düzenlenen alçakça girişimin tersine çevril- milleti olarak içimize çöreklenmiş şer odak- diğini hatırlatan Başkan Altepe, bir vatanın larından, terör örgütlerinden kurtulup “Yeni nasıl savunulacağını, bir liderin halkını diri Türkiye”yi inşa sürecinde güçlü bir demok- tutarak tehlikeleri nasıl bertaraf edeceğini rasi ile yoluna devam edecektir. dünyanın Türkiye’den öğrendiğini ifade etti. 15 Temmuz tarihinin yaşatılması ve Türki- Evet, 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe ye’nin uğradığı saldırının unutulmaması kalkışmasının ardından, ellerimizde Türk gerektiğini kaydeden Başkan Altepe, çeki- Bayrakları ile sokaklara koşup meydanları len fotoğrafların Bursa’da her zaman için doldurarak irademize sahip çıktık. Darbeye sergileneceğini, her bir fotoğrafın zamanla kalkışan FETÖ/PDY’ye karşı halkımızın ver- anıtlara dönüşeceğini duyurdu. Başkan diği tepki, şanlı tarihimize yeni kahraman- Altepe, “Şehrimizin değişik köşelerinde bu lıklar eklerken, demokrasi tarihini yeniden fotoğraflar her zaman için en önemli köşe- şekillendirecek ve dünyaya örnek olacak bir lerde bulunacak. Tarih boyunca olayı taze destan yazıldı. tutmaya çalışacağız. Bu mazlum milletin Türkiye’nin yakın tarihine kara bir leke şanlı direnişi hiçbir zaman unutulmama- olarak yazılan ancak Türkiye’nin aydınlık lı. Bunları çoğaltıp yaşatmış olacağız ki geleceği adına bir dönüm noktası olan 15 Türkiye’nin artık böyle bir saldırıya uğrama Temmuz günü yaşananlar bir kaç neslin ha- ihtimali kalmasın. Bundan sonraki nesiller fızasından hiç silinmeyecek. Öyle ki o gün yaşanan rezilliği unutmasın” dedi. yaşananlar gelecek kuşaklara da anlatıla- AA ve İHA muhabirlerinin çektiği 94 çalış- rak, birliğimizi, dirliğimizi diri tutmamızı madan oluşan ve Bursa’da ilk kez açılan sağlayacak bir bilinç oluşturacaktır. sergi, 1 ay boyunca açık kaldı. Fotoğraflar Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Kent Müzesinin ardından; Mudanya, İznik Bursa Kent Müzesi’nde açılan bir sergi ile 15 ve Bursa’nın diğer ilçelerinde sergilenmeye Temmuz günü ve sonrasında yaşananların devam ediyor.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 17 araştırma / Bursalı Mehmet Tahir Efendi / Mustafa Kara

Bursalı Mehmet Tahir Bey’in kartı (1906 tarihli).

18 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Prof. Dr. Mustafa Kara

Hem Asker Hem Öğretmen Hem Derviş Bursalı Mehmet Tahir Efendi

Onun en meşhur eseri Osmanlı Müellifleri Bir Nakşî-Melâmî eri Bursalı Mehmet Tahir’dir Vardavî

Ülkemizde ve dünyada sosyal bilimler, 1875’de Bursa Askerî İdâdîsi’ne ( Lisesi) almak. Üsküp Askerî Rüşdiyesi’nde görevine özellikle bilimler tarihi bibliyografya ile başlamış, 1880’de Harbiye’ye girmiştir. devam ederken, biyografi çalışmalarının ilk ilgilenen herkesin tanıdığı bir şahsiyet var: Bursa’nın uhrevî ve mistik atmosferi onu ürününü yayınlar: Türklerin Ulûm ve Fünûna Bursalı Mehmet Tahir. etkilemiş, askerî liseye devam ederken Hizmetleri, İstanbul, 1897. tasavvuf kültürüyle ilişki kurmuş, özellikle Tarihimizin önemli bir bölümünü meydana dünyaca meşhur Endülüslü büyük muta- Manastır Askerî Rüşdiyesi’ne müdür olarak getiren Osmanlı yüzyıllarında yaşayıp, eli savvıf Muhyiddin İbn Arabî ‘ye (öl. Şam dönmüş ve gençlik yıllarından beri gönlün- kalem tutan, eser veren herkesi biyografi 1240) mahabbet beslemeye başlamıştır. de taht kuran şahısla ilgili eserini yayın- ve bibliyografyalarıyla tanıtan kişi kimdir? lamıştır: (Terceme-i Hâl ve Fezâil-i Şeyh-i diye bir soru sorulursa cevabı aynı kişidir: İstanbul’da Harbiye’de okurken aynı ara- Ekber Muhyiddin-i Arabî, İstanbul, 1898) Bursalı Mehmet Tahir Efendi. Aslında onun yışları sürdürmüş ve geniş bir tarikatlar ve Yüzyılı aşan bir zamandan beri biz ve bütün yaptığı işi daha önceki asırlarda yapan mutasavvıflar tarihi olan Tibyan adlı eserin ilim âlemi onun eserlerini kullanarak önünü meslektaşları vardı. Güldeste-i riyâz-ı irfan yazarı Harirîzâde Kemaleddin Efendi (öl. açmakta ve karanlık noktaları aydınlat- ve zeyilleri… Şakaik-ı numaniyye ve zeyil- İstanbul,1882) ile tanışması Melâmî neşveyi maktadır. leri… Fakat onun Osmanlı Devleti’nin son daha yakından tanımasına sebep olmuştur. yıllarını idrak etmesi, hepsinden istifade ile Mezuniyetten sonra bugün Makedon- 1904’te Selânik Askerî Rüşdiyesi mü- bu hayırlı faaliyete nokta koyma imkanını ya sınırları içinde kalan Manastır Askerî dürlüğüne getirildi. Bu arada bazı siyâsî ona verdi. Rüştiyesi’ne coğrafya öğretmeni olarak cemiyetlerde aktif rol aldı. II. Meşrutiyetle tayin edilmesi ona bir başka kapı daha açtı: birlikte İttihat ve Terakki partisinden Bursa HAYATI Mürşidi Harîrizâde’nin mürşidi olan üçüncü mebusu olarak, 1908’de açılan Meclis-i Me- busan’a katıldı. 1911’de partisinden ayrıldı. 1861 yılında Bursa’da doğdu. Tahir Efen- dönem Melâmîlerinin piri kabul edilen 1914’te yarbaylıktan emekli oldu. di’nin babası Belediye kâtibi Rifat Bey’dir. Muhammed Nûru’l-Arabî (öl.Usturumca 1888) ile tanışmak ve ondan icâzetnâme

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 19 araştırma / Bursalı Mehmet Tahir Efendi / Mustafa Kara

Artık Bağdatlı İsmail Paşa’nın, İsmail Saib Basılan diğer eserleri şunlardır: Basılan basılmayan eserleri ve hayatı hak- Hoca’nın, Ali Emirî Efendi’nin İbnülemin kında geniş bilgi almak isteyenler Diyanet Mahmut Kemal’in, Ahmed Tevhid ve Faik 1. Terceme-i Hâl ve Fezâil-i Şeyh-i Ekber İslam Ansiklopedisi’nin VI. cildinde yer alan Reşad gibi değerli insanların bulunduğu Muhyiddîn Arabî (İstanbul 1898) ve Bursalı Mehmet Tahir gibi gece gündüz bir şehirde idi. Bu ona yetiyordu. Bir ara 2. Kibâr-ı Meşâyih ve Ulemâdan On İki bir arı gibi çalışan edebiyat tarihi profesörü Topkapı Sarayı Kütüphanesi müdürlüğü de Zâtın Terâcim-i Ahvâli (İstanbul 1898) Ömer Faruk Akün hocamızın (Öl:İstanbul yapan Mehmet Tahir nihayet uzun yıllar- 3. Meşâyih-i Osmâniyeden Sekiz Zâtın 2016)ilgili maddesini okumaları gerekir. dan beri rüyasını gördüğü büyük projenin Terâcim-i Ahvâli (İstanbul 1900) ilk halkasını ortaya koydu. I. Cihan Savaşı Bursalı Mehmet Tahir Efendi aynı zamanda 4. Ulemâ-yi Osmâniyeden Altı Zâtın Ter- devam ederken bir dünya klasiği olan Os- şairdir. Tasavvufî zevkıni, tasavvufta farklı ceme-i Hâli (İstanbul 1903) manlı Müellifleri’nin birinci cildini yayınladı. bir yol olan Nakşî- Melâmî neşveşini ele II. Cild 1922 yılında basılırken hasta idi ve 5. Müverrihîn-i Osmâniyeden Ali ve Kâtip veren şu mısralar onundur: bastırmak için maddî imkanı da yoktu. Çelebi’nin Terceme-i Hâlleri (Selanik Mustafa Kemal Paşa II. Cildin ikinci kısmın- 1905) dan 500 adet-yardım olmak üzere-satın 6. Aydın Vilayetine Mensub Meşâyih-i MUHAMMES aldı. Bir rivayete göre mezarını da Manastır Ulemâ, Şuarâ, Müverrih ve Etibbânın Askerî Rüşdiyesi’nden talebesi olan Atatürk Terâcim-i Ahvâli (İzmir 1907) Sanma ey zâhit bizi kim öyle hor ü ahkârız Bizler, ol âyine-i âlem-nümâ-yı ekberiz 1930’lu yıllarda yaptırmıştır. 7. Ahlak Kitaplarımız (İstanbul 1908) Talibân-ı feyz-i Ahmed, bendegân-ı 28 Ekim 1925’te Zeyneb Kâmil Hastane- 8. Nazar-ı İslâm’da Fakr (İstanbul 1903) Haydarız sinde vefat etti. Üsküdar’da Aziz Mahmud 9. Hacı Bayrâm-ı Velî (İstanbul 1912) Nakşibend suretteyiz; lâkin Melâmî Hüdayî Dergâhı mezarlığına defnedildi.(10 10. Siyasete Müteallik Asâr-ı İslâmiye meşrebiz Rebîulâhir 1344/29 Teşrin-i Evvel 1341) (İstanbul 1915) İsm-i zâtı her nefes tekrar eden hak mezhebiz Üç ciltlik Osmanlı Müellifleri’nde 1691 kişi 11. Müntehebat-ı Mesari ve Ebyat İstanbul 1911 hayat ve eserleriyle tanıtılmıştır. Bunların İsm-i zâhir mazhariyle dehre seyrân 288’i mutasavvıf, 465’i diğer dinî ilimlerin 12. İsmail Hakkı Bursevî,İstanbul 1912 eyledik mensubu, 610’u şâir, 237 tanesi tarihçi, 13. Menakıb-ı Harb İstanbul 1916 Himmet-i mürşid ile aşk sahasında cevlân 84’ü tıb, 107’si de riyâzî/matematik ilimler 14. İdare-i Osmaniye Zamanında Yetişen eyledik sahasında eser vermiş şahsiyetlerdir. Kırım Müellifleri İstanbul 1918 “Men ‘arefe” dersinde hatta kesb-i ikân eyledik * 15. Delilü’t-tefasir İstanbul 1907

20 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Nakşibend sûretteyiz; lâkin Melâmî İsm-i zâtı her nefes tekrar eden hak Gâh cemâl-i mutlaka hayran u şeydadır meşrebiz mezhebiz gönül İsm-i zâtı her nefes tekrar eden hak Gâh rahîk-ı neşve-i tevhide meclâdır gönül mezhebiz * Gâh safa-yı zevk u vahdetle mücelladır gönül İhtiyarın selbedib; anla, bizim mişvârımız; Bursa’nın kültür tarihini kaleme aldığı Kim sıfât ü zât-ı hakkı derk ve rü’yet eserlerle aydınlatan derviş/tarihçilerden Kalb-i ârif oldu vasi’ kâinattan serteser kârımız biri de Mehmet Tahir Efendi’den altı sene Kalb-i mü’min beyt-i Hak’dır eyle ibretle Yoksa hâriçten bilinmez dahl ile etvârımız sonra bu şehirde doğan Mehmed Şemsed- nazar Nakşibend suretteyiz; lâkin Melâmî din Mısrî’dir.(öl. İstanbul 1936) Aşağıdaki Mazhar-ı Tur-ı tecelli eymenidir ol güher meşrebiz şiir bu iki mühim şahsiyetin aralarındaki Asuman-ı feyz-i irfanda demadem İsm-i zâtı her nefes tekrar eden hak dostluğu göstermesi açısından mühimdir. seyreder mezhebiz Bursalı Mehmet Tahir “gönül” redifli şiirini Len teranî mazharı mestâne Mûsa’dır yaklaşık yüz yıl önce Bursa Mısrî dergâhı gönül Zâhidâ, erbâb-ı gaflet sandığın, lâ-şüphe sen, Dil nazargâh-ı Huda’dır bilmediler gâfilîn Dahledip kürsüde halkın boyuna takma Fehmeder mi rûtbe-i ulyâsını hiç sâfilîn re’sen, Vâsıl-ı kurb-ı ferâiz bildi, bilmez nâkılîn Şuğl-i uşşâk manevîdir, ne bilir erbâb-ı Çok mudur söylerse bank-i lâ uhibbu’l- fen?.. âfiîn Nakşibend suretteyiz; lâkin Melâmî Mazhar-ı feyz-i Muhammed nur-ı meşrebiz Mevlâdır gönül İsm-i zâtı her nefes tekrar eden hak mezhebiz Kalb iklim-i vucudda bir ulu sultandır Dide-i hayretle gör kim menba-ı irfandır Kisve-i aşkı mülebbes hırka vü şâl istemez Hâsılı, idraki müşkil sa’at-ı Yezdan’dır Mekteb-i irfânda tahsîl eyliyen kâl Semme vechullaha masdar Kab’be-i istemez Rahman’dır Hulk-ı Hakk’ın gayrisinden başka bir hâl Berk urur nûr-i İlâhî aşk-ı a’ladır gönül istemez, Nakşibend suretteyiz; lâkin Melâmi Eyleme hiç kimsenin kalbini asla münkesir meşrebiz Aleme feyz-i ilâhî ondan olur münteşir İsm-i zâtı her nefes tekrar eden hak Olmasun bay u gedânın gönlü senden mezhebiz münzecir Sırrının idraki ancak keşf u zevka Kesret-i eşyâyı sanma vahdete mâni olur münhasır Böyle bir efkâra hâşâ ehl-i dîl kâni olur Bu sebebden hallolunmaz bir muammadır Zât-ı Hakk eşyayı her demde bütün câmî gönül olur Nakşibend suretteyiz; lâkin Melâmi Milliyet Gazetesi’nin hazırladığı “100 Türk Büyüğü” isimli Hizmet eyle al gönül daim olasın dilnüvâz meşrebiz çalışma için, Etem Çalışkan tarafından çizilen portresi. Hak tecelligâhıdır ol ger hakikat ger İsm-i zâtı her nefes tekrar eden hak mecâz mezhebiz Şemsî-i Mısrî eğerçi eylesen de sen dıraz şeyhi Şemseddin Mısrî’ye göndermiş,o da Münkeşif olmaz rusûm erbabına Tahir bu Bunca envâ-ı ulûmun noktadır hep gereğini yapmış,yani tahmis etmiştir Her râz masdarı beytin önüne üç mısra ilave ederek “beşli” Neşveyab-ı sahve-i nûr-i tecellâdır gönül Böyle fermân eylemiştir zât-ı vâlâ Hayderi hale getirmiştir..Eş’ar-ı Şemsî isimli diva- Bâ-yı bismillâhtır ancak ehl-i Hakk’ın nında yer alan manzumeyi takdim cümle- ezberi siyle birlikte okuyalım ve gönülün sırlarını 21 Zilkâde 1334 / 6 Eylül 1332 Salı(1914) Nakşibend suretteyiz; lâkin Melâmi keşfetmeye çalışalım: meşrebiz * Bursa’nın kültür tarihi ile ilgilenenler Bur- İsm-i zâtı her nefes tekrar eden hak salı Mehmet Tahir ile ilgili neler yaptılar? mezhebiz Bursa mebus-ı sâbıkı, meşahirden Tahir Bugüne kadar yapmadılarsa neler yapmalı- Bey’in 25 Eylül 1330 (8 Ekim 1914) tarihinde dırlar? Yoksa bir caddeye isminin verilmesi Söylenen nutku bilir ehl-i kemâl gayet iyân Fakir’e gönderdiği nutkun tahmisidir: yeterli mi görülmektedir? Zümre-i uşşâka vâzıhtır bu sözler her zaman Gâh celâle gâh cemâle bak merayâdır Tahirâ hatm-i makal et, eyle ikmâl-i beyân gönül Nakşibend suretteyiz; lâkin Melâmi Gâh cem’den gâh farkdan şöyle gûyadır meşrebiz gönül

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 21 araştırma / Bursa’da Havacılık / Deniz Dalkılınç

Güzel Bursa (Pfalz D-III) Tayyaresi.

22 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Deniz Dalkılınç / Araştırmacı-Öğretmen

Kurtuluş Savaşı’nın İlk Uçuşunu Yapan Tayyare; “Güzel Bursa” Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalayıp savaş halinin sona ermesini kabul eder. Antlaşmadan sonra ülke parça parça işgal edilmeye başlandığı gibi Yeşilköy Hava Meydanı da işgal güçlerinin denetimi altına girer. Türk havacıları zorlu bir dönem beklemektedir.

8 Kasım 1919 tarihinde İngiliz ve Fransız binaya üst üste yığılır. Açık havada harap BURSA ÜZERİNDEN ANADOLU’YA hava birlikleri burada toplanmış olan Türk kalmış, bakım ve onarımı yeterince ya- 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgali ve Tayyare Bölüklerinin uçuşlarını engeller pılamamış 31’i av, 3’ü eğitim ve 11’i keşif sonrasında 23 Nisan 1920’de Ankara Hü- ve meydanın derhal boşaltılmasını ister. olmak üzere 45 tayyareyle hava birliği ye- kümetinin kurulması havacılar üzerindeki Fransız hava birliği içeri- baskının daha da artmasına sinde yer alan ve daha önce sebep olur. Anadolu’ya geç- Osmanlı havacılığının ıslah meleri kaçınılmaz olmuştur. edilmesi kapsamında 1914 “Bu hadiseden takriben bir hafta sonra yurdumuzun her noktasının işgali gibi bir mütareke mukavelenamesi hükümlerine göre, hava istasyonumuz Bir kısmı Bursa üzerinden yılı Mayıs ayında İstanbul’da da İngiliz ve Fransız hava kuvvetleri tarafından işgal ediliyordu. Bütün Eskişehir ve oradan da görev almış olan De Mazey- tesisat arasından ilk zamanlarda bize küçük bir mahal terk edilerek Konya’ya ulaşmayı başarır. raç De Goys’un aracılığı ile tayyarelerimizden bir kısmının kurulu kalmasına ve ara sıra antrenman Bir kısmı ise, İstanbul’dan Yeşilköy’ün boşaltması ge- uçuşu yapmamıza müsaade edilmişti. Anadolu’ya geçişlerini, ciktirilmiştir. Ancak bir süre Maltepe meydanında- sonra İngilizlerin baskısı Bu feci akıbet ve esarete benzeyen müsaadeler nihayet iki ay kadar devam edebilmiş, fakat işgal kuvvetleri kumandanlığı, bu müsaadeyi de ki tayyareleri kaçırarak artar ve kışın bastırdığı bir çok görerek Yeşilköy mıntıkasından bütün teşkilatımızın kaldırılmasını gerçekleştirmeyi planlar. zamanda istasyon boşaltıl- Harbiye Nezareti’nden istemişti. Bu resmi hicret pek acı oluyordu. Bütün Böylece İstanbul’dan kaçıp mak zorunda kalınır. malzemenin perişan hali, acele tahliyenin hazin bir numunesi oldu. Koca Millî Mücadele Kuvvetlerine Hava Kuvvetlerinin eşyası, Anadolu yakasında Maltepe istasyonu civarına, katılacak, aynı zamanda da Türk havacıları tayyare ve yalnız malzemenin muhafazası bakımından naklediliyordu. Artık Türk malzemelerini mavna ve havacılığı söndürülmüş, senelerin emekleriyle yetişmiş tayyarecilerimiz derin ilerde çok ihtiyaç duyulacak kayıklarla karşı sahildeki bir ümitsizliğe düşmüştü. tayyareleri de Anadolu’ya Maltepe’ye götürürler. Yeşil- kazandıracaklardır. Daha ziyade tahammül edemeyeceğim bu hal karşısında, ben de havacılığa köy’de bulunan 61 tayya- veda etmiştim fakat bu havacılık yolu öyle saran bir yol ki, insanın bu zevki İstasyonda bulunan 45 tay- reden ancak 45’i şimdiki benimsedikten sonra, bir daha terk etmesine imkân olmuyordu.” yarenin büyük bir bölümü Maltepe vapur iskelesinin uçabilecek duruma getirilir. hemen doğusunda, İdealte- (Vecihi Hürkuş) Gizlilik içinde yürütülmeye pe civarındaki düzlük saha- çalışılan kaçış planından ya ve depolara yerleştirilir. İngilizler’in haberi yoktur. Taşınma sırasında malzeme ve tayyarele- Maltepe’deki hangarlara doğru dürüst niden aktif hâle getirilmeğe çalışılacaktır. rin birçoğu hasar görür. Maltepe Tayyare nöbetçi bile koymamışlardır. Görevli birkaç Ancak istasyonda uçuş yapabilme imkânı İstasyonu’nda malzemeler birkaç küçük kişi de Türk’tür ve zaten gece yapılacak dahi yoktur. kaçıştan haberleri vardır. Ama bu kısa

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 23 araştırma / Bursa’da Havacılık / Deniz Dalkılınç

meydandan tayyareleri uçurmak zordur. Pist çok kısa ve engellerle doludur.

Her şeye rağmen 1920 yılının Mayıs son- larında kısa pistteki çukur ve tümsekleri onarmak için yaptıkları planı uygulamaya koyulurlar.

Yedek Teğmen Makinist Şakir Hazım (Er- gökmen), meydanın düzeltilmesi için tay- yarecilerden oluşan bir futbol takımı kurar. Takımın formalarını Vecihi Hürkuş’un annesi diker. Ve bir top bularak idmanla- ra başlarlar. Her vuruşlarında top ya bir çukura ya da bir tümseğe çarpar. Kuşkusuz ki böyle arızalı bir alanda top oynamanın imkânı yoktur! Tayyareciler tümsekleri düzeltip çukurları doldurarak tayyarelerin kalkacağı alanı hazır hale getirirler.

Kurtuluş Savaşının unutulmaz kahramanlarından Vecihi Hürkuş.

kalkması için kısa meydan yeterli olmaz. çok üzerinde olmasına rağmen havalanan “Geçen pazartesi günü buraya İsmail Zeki tayyareyi pistin dışında zorla tayyarenin motoru çok geçmeden kesik karışık milletlerden bir tetkik kaldırmak ister, fakat havada tutunama- homurtular çıkararak yere çakılır. Ateş komisyonu gelmişti. Bilmem nereden yarak civarda bulunan tombazlara çarpa- alan tayyareden çıkan Vecihi Hürkuş, bay- nem kapmışlar! Hemen hepsi de rak parçalanır. Tayyareci İsmail Zeki ufak gın haldeki makinist Eşref’i yaralı olarak İngiliz ve Fransız tayyarecilerinden tefek yaralarla kurtulmuştur. dışarı çıkarır. Şakir Hazım’ın eşi Müzeyyen mürekkepti. Bütün pavyonları ve her Hanım ise yara almadan kurtulur. yeri ayrı ayrı gezdiler. Hatta Fransız Havalanmak üzere hazırlanan diğer tay- tayyarecisi senin (Vecihi Hürkuş ) Nieuport hakkında uzun uzun sualler yare ise motorunda meydana gelen bir Gece tayyarelerle yapılan bu kaçış girişimi açtı, ben de kendisine Ruslardan ele yangın sonucu kalkış yapmayı başaramaz. İstanbul’da büyük olay yaratır. Başbakan geçirilen Moskova yapısı bir tayyare ve Savunma Bakanı Damat Ferit Paşa olayı olduğunu söylemiştim. Daha sonra Tayyareci Kazım, kendisinden önce kalk- aynı gün, bir raporla İstanbul’daki İngiliz bu meydan kısmını gezdiler ve yine maya çalışan ama başarılı olamayan iki İşgal Kuvvetleri temsilcisine bildirir. Fransız tayyarecisi meydanın neden tayyareye rağmen her ne pahasına olursa tesviye edildiğini sordu. Ben hemen olsun şansını deneyecektir. Kullandığı İstanbul Hükümetinin yayın organı olan futbolcularımız için bir oyun sahası Albatros D-III’le hiçbir zorlukla karşılaşma- Peyami Sabah gazetesinde havacıları olarak tesviye edildiğini söyledim. dan kalkışını gerçekleştirir ve yönünü Bur- suçlayan, İttihat ve Terakki Partisi’ne üye İngiliz tayyarecisi söze karışarak, “Burada uçacak tayyarenin ancak bir sa’ya çevirerek meydandan uzaklaşmayı oldukları ve bir an evvel tutuklanmaları sinek olması icap eder” suretindeki başarır. Tayyareci Kazım, Millî Kuvvetler’in gerektiğini belirten yazılar yayınlanır. Bu sözü, heyetin tetkikatını ikmal etti.” halen kontrolü altındaki İznik civarına gel- yazılardan tedirgin olan havacılar her an diğinde mecburi inişe geçer. Fakat telgraf tutuklanabilecekleri endişesi içerisinde- (Makinist Şakir Hazım) tellerine takılır ve önceden tayyare inişi dirler. için hazırlanmamış alandaki bir hendeğe girer. Tayyareci Kazım’a bir şey olmaz ama Bölük Komutanı Yzb. Fazıl gizli evrakları ve Maltepe istasyonundan milli mücadeleye kasadaki paraları da alarak bir kısım ast- Kaçış planı ancak gece şartlarında uygu- kazandırılmak istenen tayyare kullanıla- subay ve erler ile birlikte Maltepe-Kartal lanabilecektir. Faal olan tayyarelerden 1 maz haldedir. yönünden kaçarak Adapazarı’na geçer. adet iki kişilik ve 3 adet tek kişilik tayyare seçilir. 6/7 Haziran 1920 gecesi hazırlıklar Maltepe İstasyonundan hareket eden son Vecihi Hürkuş, Şakir Hazım, Emin Nihat tamamlandıktan sonra, gece saat 02.00 tayyareyi ise Vecihi Hürkuş kullanmaktadır. (Sözeri), Muhsin (Alpagot), Hayrettin, Eş- civarında tayyareler motorlarını çalıştırıp Ancak AEG keşif tayyaresinin zaten dar ref, Rafet, Avni (Okar) ve İhya Beyler ise 15 piste doğru ruleye başlarlar. olan rasıt bölümüne Şakir Hazım’ın eşi ve Haziran 1920’de kılık değiştirerek, Selimiye sivil makinist Eşref de binmek zorundadır. kışlasından çıkarılan esirlerin arasına karı- Tayyareci İsmail Zeki, Fokker ile uçuşa ge- Üstelik tayyarenin boş yerlerine de üç ki- şıp Harem iskelesinden küçük bir istimbo- çer fakat oldukça hızlı olan bu tayyarenin şinin eşyaları yerleştirilir. Kalkış ağırlığının ta binerler. İstimbotla Mudanya’ya oradan

24 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 da Bursa’ya geçerler. Burada tayyaresiyle da zorlaştırır. Dönemin bez kaplı tayyarele- İznik’e inen Tayyareci Kazım ile buluşurlar. rinin dış etkenlerden korunmasını sağlayan Bursa’da yaralarını tedavi ettiren ve birkaç emaye yoktur. Patates, paça, yumurta akı gün dinlenen tayyareciler aldıkları emir gibi jelatinli maddeler kaynatılarak yapılan üzerine Eskişehir yolu ile Konya Tayyare İs- alaşımla tayyarelerin bezleri gerdirilmeye tasyonu’na ulaşırlar. Anadolu’ya kaçabilen çalışılır. Bu alaşım ise içindeki eksik mad- pilot, rasıt ve makinist havacılar Konya’da delerden dolayı kanat bezlerinin çürüme- toplanmaya başlamışlardır. sine sebep olur ve yağmurda bezler sarkıp parçalanır. Benzin sıkıntısı da cabasıdır. Başbakan Damat Ferit Paşa’nın ihbarı Rusya ve İtalya’dan kaçırılarak at ve eşşek üzerine Maltepe meydanındaki tesisleri- sırtında getirilen benzin o kadar azdır ki miz 17 Haziran 1920 tarihinde İngiliz işgal tayyareler ancak çok önemli durumlarda kuvvetlerince bombalanır. Hangarın içinde havalanırlar. bulunan tayyarelerle teçhizat ve malzeme tamamen parçalanır, hangar civarında Konya Tayyare İstasyonu’nda hazırlanan bulunan diğer tayyareler de bombalarla tayyarelerden iki müfreze oluşturulur. tahrip edilir. Bu müfrezelerden birisi Temmuz 1920 sonlarında 3 av tayyaresini trenle Uşak’a Bunun üzerine 28 Haziran 1920 tarihinde taşıyarak göreve başlar. Diğer müfreze ise Damat Ferit Paşa’nın emri ile Osmanlı Dev- birkaç av ve bir keşif tayyaresi ile 22 Ağus- leti’nin son havacılık teşkilatı lağvedilir ve tos 1920’de Eskişehir’de göreve başlar. Osmanlı dönemi havacılığı sona erer. Yüzbaşı Fazıl komutasında faaliyetlere başlayan Uşak’taki “Kartal Müfrezesi” Vecihi Hürkuş, Halil (Ziver), Behçet ve “GÜZEL BURSA” TAYYARESİ 9 Temmuz 1920, Anadolu’ya geçen tayyareciler Hayrettin Beylerden oluşmaktadır. Yüzbaşı Bursa’da: Vecihi Hürkuş, Baş makinist Eşref, Tay- 8 Temmuz 1920. Yunanlılar Bursa’ya girer. Fazıl’ın isteğiyle tayyare gövdesinin her iki yareci Kâzım, Tayyareci İhya, Tayyareci Hayrettin, Batı Cephesi’nde ilerleyen Yunan kuvvet- yanına pençelerinde bomba taşıyan birer Tayyareci Şakir Hazım ve eşi. lerine karşı, Uşak ve Bursa bölgesindeki kartal çizilir. Bu müfreze Hava Kuvvetle- Türk kara birliklerini desteklemek için ri’nde amblem kullanan ilk uçuş birliği olur. Kurtuluş savaşının bu ilk hava görevini Uşak ve Eskişehir’e tayyare müfrezeleri Müfrezede; Albatros D-III, Aeg C-IV, Avro Vecihi Hürkuş “Güzel Bursa” ile yapacaktır. gönderilmek istenmiş, nitelikli tayyare 504 ve Pfalz D-III tipi tayyareler bulunmak- Saat 08’de havalanan “Güzel Bursa” yarım yokluğundan bu destek sağlanamamıştır. tadır. saat sonra Kula’ya varır. Burayı taradıktan İstanbul’dan Anadolu’ya geçebilen az sayı- sonra Alaşehir Ovası’na yönelir. Haziran Vecihi Hürkuş, Konya’da çalışır duruma daki havacı, Konya Tayyare İstasyonu’nda ayından beri Yunan işgali altında bulunan getirdiği Pfalz D-III tipi tayyareyi Bursa’nın toplanır, ancak Konya Tayyare İstasyonu’n- Alaşehir’deki düşman birliklerine ait küçük işgalinden sonra “Güzel Bursa” diye adlan- daki tayyareler uçamayacak kadar kötü kuvvetleri not alan Vecihi Hürkuş, istas- dırır. 15 Ağustos 1920’de 23. Tümen Komu- durumdadır. Bir avuç tayyareci gecelerini yon civarındaki kalabalığı fark eder. Bu tanı Albay İzzettin Bey, Kartal Müfrezesine gündüze katarak tayyareleri tamire girişir- kalabalığı daha iyi görebilmek için alçalır. Kula - Alaşehir yöresinin keşfi emrini verir. ler. Ama yedek parça sıkıntısı işlerini daha İstasyona yeni gelen bir tabur trenden

“Mevcut malzeme ve tayyareler çok değişik ve bakımsız bırakılmış olduğundan, bunların yeniden canlandırılması, hayli güç bir keyfiyetti. Fakat bizim ne intizamı düşünecek, ne de yeni teşkilat ile meşgul olacak zamanımız vardı. Bir an evvel iyi vaziyette bulunanları ayırmak, kısa bir zamanda hazırlamak ve milli ordunun yanında vazifeye koşmak mevkiinde idik. Aramızda ne vazife farkı, ne de bir işe kanıksamak vardı. Bütün arkadaşlarda birlikte ve coşkun bir emel ile İstiklal Savaşı’na biran evvel kavuşmak hırsı vardı.

Esasen şimdiye kadar gelen arkadaşlarımız az miktarda idi. Bu arkadaşlardan bir kısmını da ordu alarak muhtelif hizmetlere tayin ediyordu ki, o sene orduda zabit çok azdı. Biz bu azlığa rağmen, iyi bir anlaşma ile işe başlamıştık. Diğer arkadaşlarım gibi, ben de bir tayyare ayırdım ve işe başladım. Pfalz. Bu tip tayyare umumi hatlarıyla benim zevkimi tatmin etmişti. Bir hafta en küçük bir istirahat ihtiyacı hissetmeden çalışmak suretiyle meydana getirdiğim bu tayyare, üzerindeki cazip renk ve hatlarıyla sevimli bir kuş halini almıştı. Artık uçuyordum. Heyecanlarım susmuş, uçmak ihtiyacım tatmin olmuştu.”

(Vecihi Hürkuş)

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 25 araştırma / Bursa’da Havacılık / Deniz Dalkılınç

Kurtuluş Savaşı esnasında Afyon Hangarı (Cihat Gürel Arşivi)

inmektedir. Vecihi Hürkuş, ardı ardına iki balar. Yere indiğinde arkadaşları yeni gelen bombayı düşman kuvvetleri üzerine bırakır. bir telgraf yazısından heyecanla bahse- Bu ani baskın karşısında düşman askerleri “Bu vaka sırasında, yani benim derler: “Geç vakit Demirci mıntıkasında şaşkına döner. Bu şaşkınlıktan daha fazla Uşak’ı terk ettiğim sıralarda, uçan bir tayyaremiz, yere sürünürcesine, yararlanmak isteyen Vecihi Hürkuş 50 düşman çok büyük kuvvetlerle Uşak düşmana bomba ve makineli tüfek ateşi ile metreye kadar alçalarak makineli tüfeğini üzerine yüklenerek, hayli hırpalamış, hücum ederek, birçok noktalarda topla- boşaltmaya başlar. Yere o kadar yakındır ki henüz teşekkül halinde bulunan nanları dağıtmış ve aynı zamanda kıtaları- korku içinde kaçan düşman askerlerini tek kuvvetlerimizi ricata mecbur etmiş. mız üzerinde büyük bir tesir bırakmıştır.” tek seçebilmektedir. Makineli tüfeğini bo- Bu haber geldiği zaman, ben çılgına 21 Ağustos 1920 sabahı “Güzel Bursa”, bir şaltarak üsse dönen Vecihi Hürkuş, “Güzel dönmüştüm. Varlığımdan bir parça önceki akşam yapılan harekâtın tekrarı Bursa” ile gerçekleştirdikleri ve başarıyla daha kopmuştu. İçim yanıyordu. geçen bu ilk görevi arkadaşlarına coşkuyla için Vecihi Hürkuş’la havalanır. Bu kez ken- anlatır. Tayyarem (Güzel Bursa) ne olmuştu? dilerine Yüzbaşı Fazıl da eşlik edecektir. İki Derhal Afyon’a bir telgraf çekerek tayyarenin etkisi şüphesiz ki daha büyük 20 Ağustos 1920’de “Güzel Bursa” Simav vaziyeti araştırdım. Çok geçmeden olacaktır. 45 dakika sonra hedeflerine ula- bölgesinin keşfi için tekrar havalanır. güzel bir cevap aldım ve sevindim. şan tayyareciler yerde iki tarafın kıyasıya Bu uçuşta Vecihi Hürkuş’a arkadaşı Halil Henüz iznim bitmemişti, fakat bir topçu düellosu ile karşılaşırlar. Tayya- Bey’de kendi tayyaresiyle eşlik edecektir. harekâta kayıtsız kalamıyordum. recilerimiz iki koldan Yunan topçu mevzi- Simav bölgesinde iki kol halinde yapılan Tekrar bir mektupla vaziyeti lerine bomba ve makineli tüfek atışında keşifte düşman birliklerine rastlamaz- filo kumandanımızdan sordum. bulunurlar. Bu hücum sonrasında dağılan lar. Yere inip raporlarını verdikten sonra Kendisinden aldığım bir telgrafta düşman birlikleri panik içerisinde kaçışır- kumandanlıktan gelen bir telgraf, düşman bölüğün Afyon’a yerleştiğini ve lar. Yukarıda iki tayyareci neşe içinde onları tayyarelerinin Simav Vadisi’nde denetimi- şimdilik iltihaka lüzum olmadığını seyretmektedir. miz altındaki bir alaylık çadırlı ordugâha bildiriyordu.” iki bomba attığı haberini bildirir. Bunun Vecihi Hürkuş, kısa bir süre içinde, 13 sorti üzerine saat 18.00’de Vecihi Hürkuş tekrar (Vecihi Hürkuş) daha yaparak 20 saatlik muharebe uçuşu- havalanır. Demirci’de bulunan düşman nu tamamlar. İstanbul’da bulunan yakınları birliğini ve birliğin yedek kuvvetlerini bom- İstanbul Hükümeti’nin rahat vermemesi

26 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 araştırma / Bursa’da Havacılık / Deniz Dalkılınç

5- Tayyareci Halil Bey ve Vecihi Hürkuş, Nieuport 17 tayyaresi ile Yeşilköy Tayyare Meydanında, Ekim, 1918.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 27 araştırma / Bursa’da Havacılık / Deniz Dalkılınç

Tayyareci Halil Bey ve Vecihi Hürkuş, Nieuport 17 tayyaresi ile Yeşilköy Tayyare Meydanında, Ekim, 1918.

nedeniyle Eskişehir’e kaçmak zorunda kal- bakımından bu görevi yapacak durumda Teğmen Sıtkı (Tanman) DFW C-V tipi silahlı mışlardır. Bu haberle izinli olarak Uşak’tan değildir. Bunun üzerine Vecihi Hürkuş, keşif tayyaresi ile Bursa’ya bildiri atmak Eskişehir’e gider. Uşak’tan ayrılmasını bölük kumandanına müracaat ederek izinli üzere havalanır. Meydandan kalktık- takip eden günlerde Yunan ordusu çok olmasına rağmen bu görevi yapmak istedi- tan bir süre sonra tayyarelerin gövde ve büyük kuvvetlerle Uşak üzerine yürüyerek ğini bildirir. Batı Cephesi Komutanlığının 22 kanat bezleri, iki gün önce yağan şiddetli 29 Ağustos 1920’de kenti işgal eder. Bunun Ağustos 1920 tarihli emri ile 4 tayyarenin yağmurların etkisiyle açılmaya ve dümen üzerine Kartal Müfrezesi de elindeki tay- trenle Konya’dan Eskişehir’e sevk edilmesi kısımlarındaki bezlerden bir kısmı koparak yareleri trenle Afyon’a nakletmek zorunda bildirilir. havada uçmaya başlar. Bunun üzerine mey- kalmıştır. dana dönerek mecburi inişe geçen tayyare Tayyarelerin gelmesiyle birlikte 29 Ağustos 150-200 metre yükseklikten dik bir açıyla 1920’de Üsteğmen Avni (Arıkök) ile Rasıt

BURSA ÜZERİNDE KEŞİF UÇUŞLARI Eskişehir’de bulunan Vecihi Hürkuş, İngiliz ve Fransız tayyarelerinin attığı padişah ve şeyhülislamın fetvalarını gördükçe içi sızlar. Eskişehir bölüğüne ait tayyareler henüz hazır değildir. Tayyaresi “Güzel Bur- sa” ise Afyon’dadır. Oysa bu günlerde Uşak harekâtından sonra Bursa cephesinde bazı hareketler yapılmış ve bu mıntıkadaki düş- man harekâtında değişiklikler sezilmiştir. İşte bu nedenle Batı Cephesi komutanlığı Bursa ve civarında keşif uçuşlarının yapıl- masını ve Bursa üzerine bildiri dağıtılma- sını ister. Fakat bölük tayyare ve malzeme Güzel Bursa (Pfalz D-III) Tayyaresi önünde tayyarecilerimiz.

28 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 araştırma / Bursa’da Havacılık / Deniz Dalkılınç

düşerek parçalanır. Büyük bir şans eseri bıraktığım Güzel Bursa adlı tayyaremle Ocak 1921’dir. Yoğun sis nedeniyle sabah Üsteğmen Avni ve Rasıt Teğmen Sıtkı yaralı mukayese edersek, biri için hep, diğeri için keşif uçuşu yapılamaz. Öğleden sonra olarak kurtulurlar. hiç kelimelerinin anlamı üzerinde dur- ise “Güzel Bursa”sıyla havalanan Vecihi mak ihtiyacını duyuyordum.” Bu görevden Hürkuş, İnegöl, Pazarcık, Bozöyük civar- 30 Ağustos 1920’de İnegöl - Bursa ara- sonra da Vecihi Hürkuş Eskişehir Bölüğüne larında düşman kuvvetlerinin mevzilerini sında Ümitalan Köyü civarındaki düşman nakledilir. bombalayarak İnönü sırtlarına ulaşır. İnönü kuvvetlerinin durum tespitinin yapılması bölgesindeki Yunan siperlerini alçak irtifa- ve havada hazırlanacak keşif raporunun, dan makineli tüfek ateşine tutar. Yaptığı İnegöl’ün doğu ucunda, şehrin girişindeki keşif ve bombardımandan sonra notlarını “GÜZEL BURSA” İLE SON GÖREV tek bina olan Gazhane’nin bahçesine at- iletmek üzere döndüğü sırada motor sesi mak üzere görevlendirilen keşif tayyaresi Çerkez Ethem isyanını fırsat bilen Yunan kesilir. Süzülerek yere inmeyi başaran Eskişehir’den havalanır. Bozüyük üzerin- ordusu, 6 Ocak 1921’de Bursa - Eskişehir Vecihi Hürkuş, tayyaresinin birçok yerinde deyken, karbüratöre giden benzin boru- ve Uşak-Afyon bölgelerinde ileri harekete mermi izlerine rastlar. Bu arada müthiş sunun kırılmasından dolayı motoru duran geçer. Durumun ciddiyetini gören Cephe bir ateş altındadır. Etrafında ince vızıltılar tayyare süzülerek İnönü istasyonu civarına Komutanlığı, Ethem’e karşı Kütahya’da iki halinde mermiler uçuşur. Mermilerin iki mecburi iniş yapar. alaylı bir tümen ile bir süvari grubu bıra- taraftan da geldiğini görünce savaşan iki karak, geri kalan kuvvetleri süratle Batı kuvvetin arasına indiğini anlar. O sırada Bir gün sonra da diğer bir av tayyaresi Cephesine çeker ve İnönü’de mevzilenir. bir ses işitir: ”Tayyareci çabuk sırta atla.” meydan civa- Bu sese kulak rında pilotaj ha- vererek sırtı tasından kırım atlayarak ateş geçirir. Üç gün hattından uzak- üst üste mey- laşır. Ama aklı dana gelen bu “Güzel Bursa”- kazalar üzerine, dadır. Tayyare- Batı Cephesi sinin düşman Komutanlığı, eline geçme- kazaların tamir sini istemez. hatasından Son görevini meydana gel- yapmak üzere diğine hükme- tekrar iki ateş derek Konya arasında koşa- Tayyare Meydan rak tayyaresine Komutanı ulaşır. Benzin Yüzbaşı Ahmet kapağını açar ve Nuri’yi görevden yaktığı kibriti alarak yerine akan benzine Yüzbaşı İsmail atar. Hafif bir Hakkı’yı tayin dalga halinde eder. yükselen alevler Albatros tayya- biraz sonra tay- resiyle 30 Ağus- yareyi bütünüy- tos 1920’de ha- le sarar. Tekrar valanan Vecihi Vecihi Hürkuş ve arkadaşları, Kurtuluş Savaşında Eskişehir Demiryolu tamirhane ve deposunda uçak onarımında. 21 Şubat 1921. iki ateş arasında Hürkuş, Bozüyük cephe hattına Vadisi’ni aştık- doğru koşarak Aynı gün Vecihi Hürkuş, tekrar kavuştuğu tan sonra, Pazarcık Yaylası’nın üzerinden siperlere ulaşır. Son görevini yerine getiren tayyaresi “Güzel Bursa” ile havalanarak İnegöl Ovası’na ulaşır. Oradan da Kestel Vecihi Hürkuş, raporunu kumandanlığa düşmanın harekât sahasını inceler. Kestel tarafındaki cephe ve kıtaları notlarına iletmek üzere oradan uzaklaşırken “Güzel taraflarında dar fakat ilerilerde İnegöl, alarak Yenişehir üzerinden dönüşe geçer. Bursa”dan yükselen alev ve dumanlar hala Yenişehir, Bilecik hatlarında düşman hatla- Keşif uçuşunu tamamlar ama yeni tayya- devam etmektedir. rının daha genişlemiş olduğunu görür. resinden pek memnun değildir: “Hususiyle altımdaki tayyaremin uçuş vaziyetleri de Birinci İnönü Muharebeleri (6-11 Ocak 1921) bana zevk vermiyordu. Bu tayyareyi Uşakta adıyla anılan harekâtın en şiddetli günü 10

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 29 araştırma / Muradiye Türbelerinde Kalemişi Kitabeler / Ömer Kaptan

30 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Ömer Kaptan

Muradiye Türbelerinde Kalemişi Kitabeler

Uhrevî sükûnetin mesajı bize nasıl ulaşır? Yalnızca güvercin bakışlı sessizlik mi bize bu mesajı ulaştırır? Yoksa bu mesajı daha dolaysız yollardan elde edebilmenin mümkinatı var mıdır? Bu soruları gören Bursa sevdalıları hemen Yakup Kadri ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dizelerine atıf yaptığımı anlamışlardır. Öyle demiyor muydu Yakup Kadri Karaosmaoğlu: “Uhrevi sükûnetin ve uhrevi rahatın ne olduğunu bilmek isteyenler Bursa’da Muradiye Türbesi’ne gitsinler! Ölüm yalnız burada korkunç değildir.”

Büyük edebiyatçımızın bu sözünü din- belerindeki yazıları incelediğimizde bu leyip yolumuzu Muradiye’ye düşürdüğü- sorulara evet cevabını verebiliyoruz. Tür- müzde uhrevi sükûnetin adeta çığlıkları- belerdeki kalemişi süslemelerin arasın- nı duyar gibi oluyoruz. Sükûnet ve çığlık. daki dini içerikli kitabeler bize ötelerden Birbirine ne kadar zıt gibi değil mi? Ama mesaj taşıyarak fenâ-bekâ karşılaştır- burada değil. Peki mesaj? Sükûnetin me- malarını en etkileyici ifadelerle sunuyor- sajını yalnızca bu türbelerdeki mimari ve lar. Fani olanla baki olan arasındaki farkı, manevi atmosferden mi elde edebiliyo- kıymetli ve kıymetsiz arasındaki çizgiyi ruz? Yoksa bu sekîne hissiyatını alabil- en ince ifadelerle önümüze koyuyorlar. memiz için bu türbeleri bina edenler bize Gelin en batıdaki türbeden başlayarak kestirme yollardan hikmetli öğretilerle doğuya doğru bu türbe yazılarından mesajı ulaştırıyorlar mı? Muradiye tür- birlikte nasiplenmeye çalışalım. 1

1 Bu yazıdaki kitabeler, Muradiye türbelerindeki kalem işi süslemelerin içinde yazılan kitabeler olup, inşa ve onarım kitabeleri yazının hacmi gereği dahil edilmemiştir. İlave olarak da şehzade Mustafa türbesindeki çini üzerindeki yazılar dahil edilmiştir.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 31 araştırma / Muradiye Türbelerinde Kalemişi Kitabeler / Ömer Kaptan

ŞİRİN HATUN TÜRBESİ

Muradiye türbelerinin kuzey batı istikame- tinde bulunan Şirin Hatun türbesi zengin kalem işi süslemeleri ve kitabeleriyle ilgi çeker.

Türbeye daha girişte karşı duvarda bizi karşılayan ilk görüntü, belki de mezarlıkla- ra en çok yakışan ayeti kerimenin görün- tüsüdür: “Kullu men aleyhâ fân, ve yebkâ vechu rabbike zü’l-celâli ve’l-ikrâm” Her şey fanidir, yok olacaktır. Yalnızca celal ve ikram sahibi olan rabbinin zatı baki kalacaktır.

“Zül celal” kısmının üstte kufi ile yazıla- rak çok güzel bir müsenna istifin oluştu- rulduğu bu yazı, bize burada yatan hayır sahiplerinin herkes gibi yok olduğunu, fani olduklarını hatırlatır. Ölümün hatırlatıldığı bu ayetten sonra başımızı sağa çevirir çe- virmez de duvarda büyük bir madalyonun içinde yazılmış “Yâ Tevvâb” yazıları ilgimizi çeker. Defalarca yazılmış ve bir daire oluş- turulmuştur. ‘Defalarca tövbeler olsun’ der gibidir bu yazı. Bu fani hayatta işlediğimiz Tüm bu yazıların üzerinde kare planlı El-hâfız, El-bâ’is, El-mümît” gibi isimleri onlarca kusur için Allah’ın “tevvab” ismine türbenin dört yanını baştanbaşa dolaşan özellikle ölümle ve dirilişle alakalı oldukları sığınabileceğimiz bize burada ihtar edilir. kırmızı zemin üzerinde “Âyet’el-Kür- için belirgin biçimde sarkıtılmışlardır. Başımızı mihraba doğru çevirdiğimizde ise sî” sülüs yazıyla yazılmışken, aynı zemin Türbenin giriş kapısı üzerinde ise kilit mihrabın hemen üzerinde zarif bir şekilde üzerinde kufi yazıyla da “Fatihâ” suresi taşında mermer üzerine türbede mezarı bırakılmış bir “Kelime-i tevhîd” dikkat yazılmıştır. Kubbenin alt başlangıcında bulunan “Ayn’ı şah sultan” ismi yazılmış- çeker. Mavi zemin üzerinde beyaz sülüs ya- siyah kuşak üzerinde beyaz kufi yazılarla tır. Ayn’ı şah sultanın lahtinin üzerinde zıyla “Lâ ilâhe illallah” yazarken üzerinde “Esmâ’ül-hüsnâ”dan Allahın güzel isimleri baş kısmında yine mermere “Allah bâkî” kırmızı bir kufi yazıyla yazılmış “Muham- yazılmışken bu kuşağın altındaki pandan- ifadesi yazılmıştır. medün rasulullah” ifadesi onu delip geçer. tiflerde kırmızı zemin üzerinde ise Allahın Allah lafzı en üsttedir. “El-hayy, El-kayyûm, El-kâbıd, El-bâsıt,

32 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 GÜLRUH SULTAN TÜRBESİ

Şirin Hatun Türbesi’nin yanında bulunan bu türbeye daha girerken kapı kemerinin kilit taşı üzerinde siyah renkle mermer üzerine yazılan yazı bize bu türbede kim- lerin yattığını haber verir: “Gülruh sultan ve sâir” Gülruh sultan ve diğerleri. Kilit taşlarında mermer üzerine yazılan bu ya- zıların karakterleri, yazının türbe içindeki diğer kalemişi yazılar gibi 16. yüzyıla kadar gidemeyeceğini, muhtemelen 19. yüzyılda- ki restorasyonda yazıldıklarını gösteriyor. Harfler oldukça düzgün ve gelişmiş.

Türbeye girer girmez başımızı kaldırdığı- mızda kubbe içi süslemeler arasında bir yazı silsilesi görülüyor. Kalemişi süsle- melerin renk cümbüşünde yeşil zemin üzerinden bize sekiz defa göz kırpan yazı şeridi “Kelime-i tevhîd” ibareleridir. Kubbe kasnağında siyah zemin üzerinde “Es- mâ’ül-hüsnâ” yazılmışken, onların da de- vamında pencere ve mukarnasların hemen altına denk gelen yazı şeridi “Âyet’el-Kürsî” yazısıdır.2

Gelelim bu türbedeki en ilginç yazılara. Türbeyi dolaşan Âyet’el-Kürsî yazısından aşağı doğru hem kandil biçiminde hem de madalyon biçiminde şekiller sarkmıştır. Bu şekillerin içinde önemli yazılar vardır. Sarı renkli madalyonların içinde kufi yazıyla “Ya Allah, Ya Muhammed” yazılmışken kandil şekillerinin içinde ise “şâkile” ayeti yazılıdır. “Kul küllün ya’melu alâ şâkiletihî” De ki: ‘Herkes yaradılışına göre davranır (İsra-84). Herkes mizaç ve meşrebine göre kendisine yakışanı yapar. Aslında bu ayet bir teslimiyet çağrısıdır. Bir mezarlıkta ya- zılmasının sebebi de bu olsa gerektir. Yani ‘ey ziyaretçi, hayatın debdebesi içinde seni üzen, kötü davranan ya da kıran kimse- ler olacaktır fakat herkes bir gün bu fani âlemi terk edip buradaki gibi ebedi istira- hatgâha ulaşacak. Sen her şeye rağmen müsterih ol’ mesajı burada veriliyor gibidir.

2 Besmele-i şerifin üzerindeki kufi yazı okunamamıştır.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 33 araştırma / Muradiye Türbelerinde Kalemişi Kitabeler / Ömer Kaptan

ŞEHZADE MAHMUT TÜRBESİ

34 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Bu türbedeki en dikkat çekici yazılar pencerelerin üzerinde defalarca yazılmış olan Rahman suresinin 26. ayetleridir. Bir mezarlığa en çok yakışan fenâ-bekâ karşılaştırması burada da vardır: “Kullu men aleyhâ fân ve yebkâ vechu rabbike zü’l-celâli ve’l-ikrâm”. Bu ifadeler farklı farklı renklerle çini kaplamanın bittiği yer- den itibaren pencere üzerlerine yerleştiril- miştir. Daha önce diğer türbelerde damla şeklindeki bir istifle gördüğümüz bu ayet bu defa düz bir yazıyla yazılmış, üzerine de diğer türbelerde bulunmayan şu kufi yazı eklenmiştir. “Sadekallâhü’l-‘azîm ve belle- ğa Rasûlühü’l-Kerîm. Ve nahnü ‘alâ zâlike mineş-şâhidîn, El hamdü lillâhi vahdeh” (Yüce olan Allah şüphesiz doğru söyledi. Onu değerli resul bize ulaştırdı. Biz de bu duruma şahit olanlardanız. Hamd yalnızca Allah’adır.)

En az bu ayetler kadar türbenin mihrab üstü yazıları da ilgi çekicidir. Altın varak kaplamalarla yazılmış yazılar göz alıcıdır. Meşhur mihrap ayeti önce sülüs yazıyla “Kullemâ dehale aleyhâ zekeriyyal mih- râb” kısmına kadar beyaz sülüsle yazıl- mış, hemen üzerine ise kufi yazıyla altın varaklarla “vecede indehâ rızkân, kâle yâ meryemu ennâ leki hâzâ kâlet huve min indillâh, innallâhe yerzuku men yeşâu bi gayri hısâb” (Zekeriyya, onun yanına, mâbede/ mihraba her girişinde orada bir rızık bulur ve «Ey Meryem, bu sana nere- den geliyor?» der; o da: Bu, Allah tarafın- dandır. Allah, dilediğine sayısız rızık verir, derdi. Ali İmran 37)

Bu mihrab ayetinin hemen üzerinde mü- senna/simetrik biçimde yazılmış “Bis- millâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm“ ibareleri ve onlarında üzerinde kufi harflerle yazılmış “E’uzü billâhi mine’ş-şeytani’r-racîm” ifadeleri yazı bütünlüğüne ayrı bir güzellik katmıştır.

Başımızı kubbeye çevirip gözlerimizi renk- lerin güzelliğinden ayırabilirsek arada şu yazıların yazdığını da görebiliriz. Kubbe içi kalemişi süslemeleri arasında on iki defa mavi zeminde yazılmış yazı “Sultan Mah- mud han, Aleyhi’r-rahmeti ve’l-gufrân” ibareleridir. Bu türbede yatan zat bize söylenmiş ve “rahmet ve bağışlama onun üzerine olsun” duası yapılmıştır. Kubbe kasnağına doğru inerken kırmızı zeminde ise farklı bölümlerle “Ayet’el-kürsî” parça parça yazılmıştır.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 35 araştırma / Muradiye Türbelerinde Kalemişi Kitabeler / Ömer Kaptan

CEM SULTAN TÜRBESİ

Cem Sultan Türbesi, kalemişi süslemele- defa altın varak kaplamayla “rahimehul- riyle olduğu gibi yazılarıyla da en zengin lah”3 ifadeleri bu türbenin Cem Sultan gö- Muradiye türbesidir. Yazıların verdiği me- mülmezden evvel Fatih Sultan Mehmet’in sajlar ise hiç birinin rastgele seçilmediğini, diğer oğlu şehzade Mustafa için yapıldığını özenle tercih edildiklerini gösterir. Örneğin bize hatırlatır. türbeye girer girmez kubbe kasnaklarının altında mavi renkle yazılmış ve bir şamdan Kubbe eteğinde yine gelenek bozul- görüntüsü verilmiş olan şekillerde “Kul-il- mamış ve kuşak boyunca sülüs yazıyla lâhumme mâlik’el-mulki tû’ti’l-mulke “Ayet’el-kürsî” yazılmıştır. Ancak bu defa men teşâu” yazılması tamamen burada bir farklılıkla sülüs yazının üzerinde kırmızı yatan şehzadelerle alakalıdır. Osman- kufi yazı ile Bakara suresinin 257. ayeti lı tahtına çok yakın bulundukları halde yazılmıştır: “Allâhu velîyyullezîne âmenû, saltanatı/mülkü bir türlü elde edememiş yuhricuhum min’ez-zulumâti ilâ’n-nûr olan bu şehzadeler için “De ki: “Ey mülkün vellezîne keferû evliyâuhum’ut-tâgûtu sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine yuhricûnehum min’en-nûri ilâ’z-zulumât, verirsin.” Ayeti özenle seçilip yazılmıştır. İlk ulâike ashâbu’n-nâr, hum fîhâ hâlidûn. bakışta bu yazının Cem Sultan için yazıldığı (Allah, iman edenlerin dostudur. Onları zannedilse de başımızı yukarı çevirip tür- karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin benin kubbesine baktığımızda, yazılarda velileri ise tâğûttur. (O da) onları aydın- bu türbenin asıl sahibini görürüz. Rumi lıktan karanlıklara sürükleyip çıkarır.) Bu ve hatayi motiflerin arasında kartuşlarda Ayet’el-kürsî kuşağının altındaki daha kü- siyah zemin üzerine beyaz yazıyla “Sultan çük kuşak ise kırmızı zemin üzerine beyaz Mustafa”, bir metre kadar altlarında da bu kufi yazıyla Esmâ’ül-hüsnâ’nın yazıldığı şerittir.

3 ‘ha’ harfinin üstündeki cezm’den dolayı “rahmetullah” şeklinde de okunabilir. Ama anlamca bu okuyuş daha uygundur.

36 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Kubbe kasnağındaki Türk üçgenlerinden Türbenin göz kamaştırıcı mihrabı da altın aşağıya doğru sarkıtılmış olan sarı renkli varak kaplı kalem işi süsleriyle önemli yazı- madalyonlarda kufi yazıyla “Bismillâ- ları ihtiva eder. Mihrabın iki yanında alınlık hi’r-Rahmâni’r-Rahîm” yazılmıştır. Bu içinde “Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm” madalyonlar da türbenin tüm duvarlarını ibareleri müsennâ olarak yazılmış, altların- dolaşmıştır. da da beyaz ve mavi sülüs yazıyla “Allahu hâliku külli şey ve hüve âlâ külli şey’” (Al- Burası bir türbe olduğu için yatan fanilerin lah her şeyin yaratıcısıdır ve her şeyin üze- aksine Allah’ın “Hayy” daima canlı ve diri rindedir.) ibareleri sağlı sollu yazılmışlardır. olduğu Cem Sultan Türbesi’nde bize yeni- Bu sülüs yazıların üzerinde ise kufi lacivert den hatırlatılır. Mihrabın iki yanında ke- yazıyla “Lehû mekâlîdu’s-semâvâti vel merlerin alt başlangıcındaki yazı şöyledir: ard, vellezîne keferû bi âyâtillâhi ulâike “Huvel hayyu lâ ilâhe illâ huve, fed’ûhu humul hâsirûn” ayeti (zümer 63) yazılmış- muhlisîne lehud dîn” bu ayetin (mümin tır. 65) ilk yarısı sağdan sola beyaz bir yazıyla yazılmışken ikinci yarısı soldan sağa mavi Zemindeki pencerelerin üzerinde çini lime-i tevhid” ibareleri sağdan sola beyaz sülüsle yazılmıştır. Kemerler arasındaki kaplamanın bittiği yerde kırmızı zemin yazıyla “Lâ ilâhe illallah” ve soldan sağa diğer yazılarda da aynı ayet (mümin 65) üzerine beyaz kufi yazıyla “El-hamdu mavi sülüsle “Muhammedün rasulullah” yazılmış olmakla birlikte bu defa ilk kısmı lillah” ifadeleri daire oluşturacak şekilde şeklinde yazılmışlardır. Üstlerindeki kufi mavi ikinci kısmı sağdan sola beyaz yazıyla tüm pencerelerin üzerinde ve giriş kapısı yazıda peygamberimize salavat “Alla- yazılmış ve farklı istifler oluşturulmuştur. üzerinde yazılmıştır. humme salli alâ muhammedin ve ala âli Kemerler arasında bu yazılarla birlikte “ke- Muhammed” şeklinde yazılmıştır. ŞEHZADE AHMET TÜRBESİ

Muradiye türbelerine girdiğimizde bizi Ali İmran suresinin 37. Ayetidir. Ancak az solda ilk karşılayan türbe Şehzade Ahmet sonra vereceğimiz üzere bu ayette geçen türbesidir. Şehzade Ahmet Türbesi Mu- mihrab kelimesi belirgin bir şekilde dursun radiye’deki diğer türbelere nazaran daha diye Osmanlı cami mihrablarında genellikle az kitabe ihtiva eden bir türbedir. İçeriye bu ayet yarım bırakılır: “Kullemâ dehale girdiğimizde pencerelerin üzerindeki celi aleyhâ zekeriyyal mihrâb” anlam da şu sülüs yazılar hemen dikkat çeker. Yaklaşık şekilde yarım kalmıştır: ”Zekeriyya mih- iki buçuk metre yükseklikte çini kapla- raba her girdiğinde”. Bu ayetteki cümleyi maların bittiği noktadan itibaren mihra- tamamlayan ibare pek çok kez yazılmasa bın sol tarafından kırmızı zemin üzerine da Şehzade Ahmet türbesinde devamı da beyaz Besmele-i şerifle “Ayet’el-kürsî”nin5 yazılmış ve anlam tamamlanmıştır: “vece- başladığı görülür. Ayet’el-kürsî bittikten de indehâ rızkân, kâle yâ meryemu ennâ sonra son kartuşta “Sadekallâhü’l-‘azîm leki hâzâ” (Meryem’in yanında yiyecekler ve belleğa Rasûlühü’l-Kerîm.” İfadeleri bulurdu ve Ey Meryem bunlar sana nereden yazılımıştır. Sülüs yazının üzerinde kufi geliyor derdi.) İlginçtir ki Muradiye’nin di- yazıyla da ”Fatiha”6 Suresi yazılmış ve o ğer türbelerinde de geleneğe muhalif ola- da “Ve nahnü ‘alâ zâlike mineş-şâhidîn, rak bu ayet yarım bırakılmamış ve devamı vel hamdü lillâhi rabbi’l-âlemîn” ifadele- da yazılarak anlam tamamlanmıştır. (bknz: riyle bitirilmiştir. Bu ifadeler “ Yüce olan Şehzade Mahmut, Hüma Hatun türbeleri) Allah şüphesiz doğru söyledi. Onu değerli resul bize ulaştırdı. Biz de bu duruma şahit Şehzade Ahmet türbe mihrabında yazının olanlardanız. Hamd âlemlerin rabbi olan bu kadar girift ve karmaşık görünmesinin Allah’adır” anlamlarına gelmektedirler. sebebi, mezkur ayetin ilk kısmının mihrab kelimesine kadar sağdan sola, geriye kala- Şehzade Ahmet türbesindeki en ilginç nın ise soldan sağa yazılması ve farklı bir yazı ise mihrab üstü yazısıdır. Osmanlı istif oluşturmasıdır. Aynı zamanda ayetin geleneğinde mihrabların üstüne Kuranı ön kısmındaki “ve keffelehâ zekeriyya” kerimde mihrab kelimesinin geçtiği ayetler (zekeriyya onun bakımını üstlendi) ibaresi yazılmaktaydı. Bunların en meşhuru da de burada yazılmıştır.

5 “Allahu lâ ilâhe illâ huve’l-hayyul kayyûm. Lâ te’huzuhû sinetun velâ nevm. Lehu mâ fissemâvâti vemâ fi’l-ard. Menzellezî yeşfeu indehû illâ biiznih. Ya’lemu mâ beyne eydîhim vemâ halfehum velâ yuhîtûne bişey’in min ilmihî illâ bimâ şâe, vesia kursiyyuhu’s-semâvâti ve’l-ard. Velâ yeuduhû hıfzuhumâ vehuve’l-âliyyu’l-azîm” 6 Elhamdu lillâhi rabb’il-‘âlemîn, Er-rehman’ir-rehîm, Maliki yevm’id-dîn, İyyâke ne‘‘budu ve iyyâke neste‘în, İhdine’s-siraţ’el-mustekîm, Siraţellezîne en’‘emte ‘aleyhim, Ğayr’il-meğdûbi ‘aleyhim veleddâllîn.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 37 araştırma / Muradiye Türbelerinde Kalemişi Kitabeler / Ömer Kaptan

ŞEHZADE MUSTAFA TÜRBESİ

Şehzade Mustafa Türbesi’ndeki en dikkat ni’mel-Mevlâ ve ni’men-nasîr, gufrâneke lem, Ed’dünyâ mezraatü’l-Ahireh” (Dünya çekici dekorasyon malzemesi şüphesiz Rabbena ve ileyk’el-masîr” (Onun gibi hiç- ahretin tarlasıdır.) Bu dünyada ne ekersen ki 16. yüzyıla ait İznik çinileridir. Türbe bir şey yoktur. O işitendir, görendir. Allah ahrette onu biçersin. “Kale’n-nebiyyu içindeki yazı şeridi de bu çini kuşağının bize yeter, o ne güzel vekildir. Ne güzel dost sallalâhu aleyhi ve sellem, El-mü’minûne hemen üzerinde yer alır. Lacivert zemin ve ne güzel yardımcıdır. Ey rabbimiz bizi la yemütûn bel yünkalûne min dari’l-fena üzerine beyaz yazıyla yazılmış olan yazı bağışla, dönüşümüz sanadır) ila daril-beka.” (Müminler ölmezler, bilakis şeridi giriş kapısının sağ tarafından başlar. fena aleminden beka alemine naklolunur- İlkyazı Ayet’el-kürsî’dir. Ayet’el-kürsi’nin Esmâ’ül-hüsnâ isimlerinin bittiği nok- lar.) Son kartuştaki yazıda ise “El-mevtü bitişinden sonra ise Besmele-i şerif ile bir- tadan itibaren türbe ve mezarlıklarda ke’sün küllü’n-nasi şâribüh, Ve’l-kabrü likte Esmâ’ül-hüsnâ isimleri yazılmıştır.4 görmeye alışkın olduğumuz ahirete yönelik bâbün küllün nâsi dâhilühü.” (Ölüm eninde Allah’ın isimleri şu ibarelerle sona ermiştir; mesajlar veren peygamberimizin şu ha- sonunda herkesin içtiği bir kâsedir. Kabir “Leyse kemislihî şey’ün ve hüve’s-se- disleri aynı şerit üzerine yazılmışlardır: de eninde sonunda herkesin girdiği bir mi’ul-basîr, Hasbünallahü ve ni’mel-vekîl “Kale’n-nebiyyu sallalâhu aleyhi ve sel- kapıdır.)

4 Hüve’l-lâhu’l-lezî Lâ ilâhe İllâ hûve’r-Rahmân, er-Rahîm, el-Melik, el-Kuddûs,es-Selâm, el-Mü’min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr,el-Mütekebbir, el-Hâlık, el-Bâri’, el-Musavvir, el-Gaffâr, el-Kahhâr, el-Vehhâb, er-Rez- zâk, el-Fettâh, el-Alîm, el-Kâbıd, el-Bâsıt, el-Hâfıd, er-Râfi, el-Muiz, el-Müzill, es-Semi’, el-Basîr, el-Hakem, el-Adl, el-Lâtîf, el-Habîr, el-Halîm,el-Azîm, el-Gafûr, eş-Şekûr, el-Aliyy, el-Kebîr, el-Hafîz, el-Mukît, el-Hasîb, el- Celîl, el-Kerîm, er-Rakîb, el-Mücîb, el-Vâsi’, el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd, el-Bâis, eş-Şehîd, el-Hakk, el-Vekîl, el-Kaviyy, el-Metîn, el-Veliyy, el-Hamîd, el-Muhsî, el-Mübdî, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mümît, el-Hayy, el-Kayyûm, el-Vâcid, el-Mâcid, el-Vâhid, el-Ehad, es-Samed, el-Kâdir, el-Muktedir, el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâli, el-Müteâlî, el-Berr, et-Tevvâb, el-Müntakim, el-Afüvv, er-Raûf, Mâlikü’l-Mülk, Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm, el-Muksit, el-Câmi’, el-Ganiyy, el-Muğni, el-Mâni’, ed-Dârr, en-Nâfi’, en-Nûr, el-Hâdi, el-Bedî’, el-Bâkî, el-Vâris, er-Reşîd, es-Sabûr.

38 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 MÜKRİME HATUN TÜRBESİ

Mükrime Hatun Türbesi’nde, Şirin Hatun Türbesi’ne çok benzeyen kalem işi süsle- meler ve yazılar yer alır. Girişte tam kar- şıda yine Rahman suresinin 26. ayeti aynı istifle yer alırken sağ duvarda bu defa ma- dalyonda “ya tevvâb” yerine “yâ Rezzak ve yâ vehhâb” isimleri altışar defa yazılmıştır. Türbenin tüm duvarlarını dolaşan kırmızı zemin üzerinde “Ayet’el-kürsî” yazısı da üzerindeki “Fâtihâ” suresiyle birlikte bura- da da yer almaktadır.

Bu türbeye özel olan yazı ise mihrabın üzerindeki Ali İmran suresinin 18. ayeti- dir. Bu defa mihrab üstünde diğer türbelerde olduğu gibi meşhur mihrab ayeti (Ali İmran 37) yazılmamış onun vel melâiketu” kısmı beyaz sülüs yazıyla yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve yerine mihraplarda büyük olarak ve devamı yeşil kufi yazıyla hikmet sahibidir.) ayetin üzerinde mih- pek kullanılmayan “ve ulûl ilmi kâimen bil kıst, lâ ilâhe illâ rab süslemelerinin bittiği noktada ise bir bir ayet yer almıştır: huvel azîzul hakîm.” (Allah, melekler ve damla şekli içinde kufi yazıyla “huve’llâh, “Şehidallâhu ennehû ilim sahipleri, ondan başka ilâh olmadığına lâ ilâhe illallah” ibareleri yazılmıştır. lâ ilâhe illâ huve, adaletle şahitlik ettiler. O’ndan başka ilâh

HÜMA HATUN TÜRBESİ Hüma hatun türbesinde kalemişi kitabeler yalnızca mihrapta bulunmaktadır. Mih- rabın üzerinde meşhur mihrap ayeti yine yarım bırakılmadan mihrab kelimesinden sonraki tamamıyla yazılmıştır “Kullemâ dehale aleyhâ zekeriyyal mihrâb vecede indehâ rızkân, kâle yâ meryemu ennâ leki hâzâ”

Mihrap ayetinin üstünde ise diğer türbe- lerde olmayan bir yazı, Hz. Ali’nin bir sözü buraya yazılmıştır. İki kartuştan oluşan yazının sağ kısmında “Min kelâmi Aliyyin kerramallahu Vecheh” (Hz. Ali’nin sözlerin- den – Allah yüzünü ak etsin-)

Sol tarafta ise “La tekun mimmen yer- cu’l-ahirete bi gayri amelin” yazılmıştır. Yani “(iyi) amel sahibi olmadan ahirete umut besleyenlerden olma”7

Yine bir türbe yazısı olduğundan ahiret vurgusu bu sözle yapılmıştır.

Sultan 2. Murat Türbesi, Gülşah Hatun Tür- besi, Ebe Hatun Türbesi ve Saraylılar Türbe- sinde kalem işi süslemeler arası kitabelere rastlanmamıştır.

7 Yazının bu ikinci kısmı kötü bir şekilde yazıldığından ve harfler yanlış kullanıldığından okumakta güçlük çektim. Danıştığım hocalarım Olcay Kocatürk ve Murat Sülün de bu şekilde okumanın en uygun olacağını söylediler.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 39 dosya / Avusturya / Ahmet Ö. Erdönmez

40 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Ahmet Ö. Erdönmez Fotoğraflar: Saffet YILMAZ

Avusturya Dünya Tarihi Kentler Birliği toplantısı nedeniyle geçtiğimiz aylarda Bursa Büyükşehir Belediyesi’ni temsilen Avusturya’ya gittik. Bu teşkilatın bünyesinde Bursa’nın önemli bir yeri olduğunu söylemek isterim. Bursa Büyükşehir Belediyesi’ni temsilen gittiğimiz toplantıda şehrimizin tarihi ve turistik değerlerini anlatan bir de sunum yaptık.

Uluslararası birliklerin içinde yer almak, ülkeyi ve şehri orada temsil etmek şehrin tanıtımı açısından çok önemli. Toplantılar- da özellikle ilk dönemlerde Bursa’nın nerede olduğunu bilmeyen birçok ülke temsilcileri gördük. Bu nedenle uluslararası birlik- lere üye olmak, orada ülkeni ve şehrini tanıtmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Uluslararası toplantılara katıldığımızda ikili sohbetlerde dikka- timi çeken bir konu oldu. Türkiye televizyonlarında yayınlanan dizilerin birçok ülkede izlendiğini gördüm. Örneğin; Muhteşem Yüzyıl, Diriliş, Kurtlar Vadisi ve diğer aşk konulu dizilerin çok ilgi gördüğünü tespit ettim. Televizyon dizilerinin ülke tanıtımında bu kadar etkili olduğunu düşünmemiştim. Özellikle bu konunun üzerinde ülke olarak durmamızın tanıtım açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Türk Hava Yolları’nın çok başarılı bir uçuşu ile Avusturya’nın Sal- zburg Kenti’ne vardık. Salzburg, Avusturya’nın en güzel ve tarihi eserleri en iyi korunmuş şehirlerinden biri. Şehrin merkezinde Ortaçağ’dan kalmış bir kale var. Kale iyi korunmuş ve başarılı bir restorasyon geçirmiş. Kaleyi gezerken dikkatimi çeken en önemli şey, eserin her metrekaresini değerlendirmişler. Kale içinde şehir müzesi, kuklalar müzesi, silahlar müzesi, mutfak müzesini görebiliyorsunuz. Tabii ki bahçesinde sosyal donatı alanları, hediyelik eşya dükkanları da var. Her taraf turist kay- nıyor. İyi korunmuş, iyi işletiliyor.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 41 dosya / Avusturya / Ahmet Ö. Erdönmez

Şehrin merkezinde gezerken Mozart’ın tik değerlerini anlatan sunumlar yaptı. Biz doğduğu evi görmeden geçmeyin. Düzenli de Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak son caddeler, bakımlı binalar, iyi planlanmış yıllarda Bursa’daki tarihi eser restorasyon- yollar ve tertemiz bir şehir görüyorsunuz. larında sağlanan başarıyı anlattık. Sunumu Trafik probleminiz yok. Şehir merkezinde- ilgi ile takip ettiler. Bursa’nın tanıtımı ile ki eski saraylar çok iyi korunmuş, bahçe ilgili açtığımız stand çok ilgi gördü. Götür- düzenlemeleri görülmeye değer. Salzburg düğümüz tanıtım materyalleri tamamen şehrini bütünü ile ele aldığınız zaman tükendi. düzenli, temiz, tarihi eserlerini korumuş, turizmden payını almış bir şehir olarak Badh Ischl’in bir özelliği de Avusturya görüyorsunuz. kayzerlerinin (imparatorlarının) yazlık sarayının orada bulunmasıdır. Şehrin Toplantının yapılacağı Badh Ischl kenti- sırtına dayanmış dağın eteğinde kurulmuş ne otobüs ile gittik. Dağların arasından bir saray inşa etmişler. İmparatorların av yemyeşil vadilerden düzenli yerleşmiş köy köşkü imiş, şimdi müze olarak kullanılıyor. ve kasabalarından geçerek Badh Ischl İyi düzenlenmiş saray müzenin ziyaretçisi kentine vardık. Kalacağımız otele geldik. oldukça fazla. Müzeyi gezerken dikkati- Kapıda bizi bir sürpriz bekliyordu. Ote- mi çeken bir iki koleksiyon parçasından lin müdürü Türk’müş, Bizim Türkiye’den bahsetmek istiyorum. Bir tanesi, binanın geldiğimizi duyunca o karşıladı. Başarılı bir her tarafı geyik başları ile dolu. İmpara- Türk’ü yönetici olarak oralarda görmek bizi tor vurduğu geyiklerin başını dondurmuş sevindirdi. ve duvarlara asmış. Diğer bir obje küçük bir odada bir masa üzerinde bir kalem ve Badh Ischl, dağların arasında, vadide kurul- kağıt var. İşte o masada 1. Dünya Savaşı’na muş şirin bir yerleşim merkezi. Toplantının girme kararı imzalanmış. Bana göre en il- yapılacağı tarihi kongre ve tiyatro bina- ginç obje imparatoriçenin elbisesi. Elbiseyi sına geldik. Burası eski bir saray. Çok iyi yakından incelediğiniz zaman üzerinde korunmuş, geniş ve düzenli bir bahçesi var. birçok Osmanlı tuğrası ve çok iyi işlen- Çiçekler ve ağaçlarla süslenmiş. Toplantıya miş Osmanlıca yazılar görüyorsunuz. Çok katılan ülke şehirleri kendi tarihi ve turis- şaşırmıştım, buna bir anlam veremedim.

42 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Fotoğraf Müzesi

Mozar’ın evi hergün yüzlerce turisti ağırlıyor. Badh Ischl sokakları.

İlgililere sordum bu konu ile ilgili hiçbir bil- yok dediler. Ama dedim yerleri bal dök yala, Turizmde örnek alınacak bir yer olduğunu gi aktaramadılar. Sonra bu elbiseye benzer nasıl oluyor bu durum. Dediler ki bizde hiç düşünüyorum. Gezerken bir kiliseye girdik. bir elbisenin bende olduğu aklıma geldi. kimse yere çöp atmaz. Eğer vatandaşlar Kilisenin arka bahçesinde bir oda var. Bendeki eser Bosna Hersek’ten gelmişti. çöp atarlarsa önce ayıplanır sonra da dışla- Herkes odaya bakıyor. Merak ettim ben de Eserler birbirine çok benziyordu. Ben de nır. Trafik çok düzenli. Şoförler centilmen baktım. Bir de ne göreyim yüzlerce insan şöyle bir yorum yaptım. Avusturya Bosna ve samimi, aldatma korkusu yok. kafasını raflara koymuşlar. Hepsinin alnına Hersek’i işgal etmişti. Uzun yıllar Avustur- da isimlerini yazmışlar. Merak ettim ve ya’nın yönetiminde kaldı. İşte o dönemler- Badh Ischl’in hemen dibinde bir dağ var, ilgililere sordum. Dediler ki biz de mezar de imparatoriçeye hediye edilmiş olabilirdi. teleferik ile oraya çıktık. Şehri tepeden için toprak az. Öne ölüleri gömüyoruz Ama henüz tam olarak çözemedim. tüm hatları ile görebiliyorsunuz. Dağların birkaç yıl sonra çıkarıp buraya koyuyoruz. arasında vadiye kurulmuş, yemyeşil bir Diğer ölenlere de aynı muameleyi yapıyo- Sarayın çok güzel bir bahçesi var. Bahçenin şehir. Dağın tepesinde gezi yolları planlan- ruz. Yani yer yokluğundan böyle bir düzen içinde bir kır evi bulunuyor. Bu kır evini mış, yollardan biraz yürüdüm, oralar da kurmuşlar. Eğer orada yaşıyorsanız bir gün fotoğraf müzesi yapmışlar. Bu müzede fo- tertemiz, hiç çöp poşetine rastlamadım. dedenizin kafatası ile karşı karşıya gelebi- toğraf tarihi ile ilgili her şeyi bulabilirsiniz. Doğrusu özendim. Orada yaşayan bir Türk lirsiniz. Allah korusun. bana dedi ki burası çok güzel, tertipli, Vadi içinde on altı bin kişinin yaşadığı Badh temiz yaşam için her şey var iyi ama ben Toplantılarda Türkiye ve Bursa’nın tanıtımı Ischl; sessiz, sakin, düzenli, temiz, bakımlı. Anadolu insanının samimiyetini, misafir- için elimizden geleni yaptık. Ülkelerden ge- Belediye başkanının verdiği yemeğe ka- perverliğini arıyorum kardeşim dedi. rekli ilgiyi de gördük. Birçok ülke toplantı- tıldık. Şehir ileri gelenleri dahil neredeyse ların Türkiye’de Bursa’da yapılmasını teklif herkes otantik elbiseleri ile yemeğe geldi- Alp Dağları’nın ortasında kurulmuş güzel etti. Biz de memnuniyetle kabul ettik. ler. Belediye başkanları dahil. Merak ettim yerlerden birisi de Hallstatt. Yerleşimi bir Uluslararası toplantıların tanıtım gücünün sordum. Neden böyle giyindiniz? Dediler ki, gölün kenarına kurulmuş bir köy. Tarihi ne kadar güçlü olduğunu Avusturya toplan- sizlere kültürümüzü tanıtıyoruz. Bu bizim eserleri iyi korunmuş çok bakımlı ve temiz tısında da gördüm. Ayrıca Bursa’nın iyi için bir görevdir. bir yer. Önce gemi ile gölde gezinti yaptık- yolda olduğunu da gördüm. tan sonra Hallstatt’a geldik. Ben hayatım- Sokağa çıktık bizi gezdiriyorlar. Yerler o da bu kadar doğa harikası, güzel bir yer Size bir müjde vereyim; Dünya Tarihi Kent- kadar temiz ki istemeden sordum. Temizlik az gördüm. Doğasıyla, gölüyle, binaları ile ler Birliği 2018 yılında Bursa’da toplanacak. işleri bu şehirde iyi çalışıyor galiba dedim. sokakları ile tam bir Ortaçağ yerleşimi. Onlar bana bizde çöpçü ve temizlik kadrosu

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 43 dosya / Avusturya / Aziz Elbas

Aziz Elbas Fotoğraflar: Saffet YILMAZ Dünya Tarihi Kentler Birliği

Dünya Tarihi Kentler Birliğinin 2 yılda bir düzenlenen toplantısı Avusturya’nın Sarzburg Toplantısı şehrinin yakınındaki Kral ve Kraliçelerin dinlenmek için kendilerine mekan seçtikleri ve aynı zamanda şifalı sularında sıhhat buldukları Bad Ischl kentinde yapıldı. Kent küçük olmasına karşın dilden dile dolaşan hikayeleriyle, karpostal güzelliğinde doğal yapısıyla oldukça çekici.

44 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Geleneksel hayata bağlılıkları yaşam gerçekleştirildi. Tarihi kentlerin sanayileş- özellikle yönetim kurulunda yer alan Konya tarzlarından güncel giysilerine değin her me ve turizm bağlamındaki dengeleri nasıl Büyükşehir Belediyesi, Uzakdoğu şehirleri bir tarafa yansımış durumda. koruyacağı, teknoloji çağında teknolojik ve Orta Asya şehirlerinin karar verme süre- imkanların kullanarak tanıtımların gerçek- cindeki destekleri bizler için çok önemli. Kentin mimari dokusu geleneksel mimari- leştirilmesi, kent turizminde teknolojik ye- nin çok dışına çıkmış değil. Modern tarz ve niliklerin kullanılması gibi konular ön plana Bu toplantıda, kentteki bütünsel koruma geleneksellik bir arada. çıkartılmasının yanında, kentler arasında örneklerine yapılan gezilerde şahit olduk. işbirliklerinin güçlendirilmesi dile getirildi. Özellikle Hallstatt gibi gerçekten bir yeryü- Toplantının yapıldığı kültür merkezi ko- zü cennetini görmek, korumadaki boyutla- numu itibariyle kent merkezinde olmakla Gelecek toplantıya ev sahipliği yapacak rın sınırları zorladığı anlara şahit olduk. Su, birlikte çevre peyzajı ve yapı mimarisi şehrin seçimi konusunda farklı şehirlerin doğal çevre ve kent üçlemindeki dengenin dikkat çekici. yanında Bursa olarak tarafımızca yapılan en iyi örneğini bu küçük kasabada görmek başvuru da değerlendirildi. Yapılan su- mümkün. Dünyanın dört bir tarafından tarihi kent numlar neticesinde 2018 yılında ev sahibi temsilcilerinin katılımıyla yapılan toplantı- şehir olarak Bursa seçilmiş oldu. Bu konuda larda oldukça değerli sunumlar ve bildiriler

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 45 dosya / Avusturya / Saffet Yılmaz

46 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Saffet Yılmaz

Dünya Tarihi Kentleri 2018’de Bursa’da Buluşuyor Dünya Tarihi Kentler Birliği’nin(DTKB) Avusturya’da düzenlenen 15. Konferansı’nda, birliğin 2 yılda bir gerçekleştirdiği büyük buluşmaların bundan sonrakinin Bursa’da yapılması kararlaştırıldı.

Birlik yönetim kurulunca oy birliğiyle (Şiraz), Malta ve Slovenya gibi tarihi ülke- alınan kararı değerlendiren Bursa Bü- lerin şehirleri de vardı ancak finale Bursa yükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, kaldı. Dünya Tarihi Kentler Birliği yönetimi, bunun Bursa’da yapılan tarihi ve kültürel konferansta önce Bursa’nın tanıtımına miras çalışmalarının dünya tarafından da ilişkin sunumu izledi. Ardından gelen talep resmen tanınması, onaylanması anlamına üzerine aynı sunum, birlik genel kurulunda geldiğini söyledi. tekrar edildi. Bunun üzerine kentin tanıtım sunumu, 106 şehir temsilcisinin katıldığı Dünya Tarihi Kentler Birliği’nin Avusturya genel kurulda gösterildi. 2018 yılı toplan- büyük buluşması, tarihi şehir Bad Ischl’de tısının Bursa’da gerçekleştirilecek olması, yapıldı. 3 gün süren toplantıya, 74 ülkeden Dünya Tarihi Kentler Birliği üyeleri arasında 106 şehir temsilcisi katıldı. Bursa’yı ve büyük memnuniyetle karşılandı. Büyükşehir Belediyesi’ni, Kültür ve Turizm Daire Başkanı Aziz Elbas, Başkan Danış- Dünya Tarihi Kentler Birliği’nin 2018 manı Ahmet Erdönmez ve bendeniz temsil konferansı için Bursa’yı anons etmesi- ettik. Aday ülkelerin kıyasıya yarıştığı top- nin ardından Büyükşehir Belediyesi Kent lantıda, birliğin 2 yılda bir gerçekleştirdiği Müzesi Koordinatörü ve Başkan Danışmanı büyük toplantının 2018’de Bursa’da yapıl- Ahmet Erdönmez de, birlik üyelerine yöne- ması kararlaştırıldı. Birlik yönetim kurulu, lik teşekkür konuşması yaptı. Erdönmez, Bursa’ya ilişkin kararı oy birliği ile aldı. Bursa’nın hem doğası hem tarihi ile önemli bir şehir olduğunu ifade ederek, karar- Konferansta, 2018 toplantısına ev sahip- dan dolayı Birlik Yönetim Kurulu Üyelerini liği yapmak için adaylığını açıklayan İran tebrik etti.

Hallstatt BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 47 dosya / Avusturya / Saffet Yılmaz

Badh Ischl’de doğa ile uyumlu bir yapı.

Bu yarışı Bursa’nın kazanması kuşkusuz ifadeleri, Bursa’nın ne denli hazır olduğu- diye düşünmedi, soktu, bir kişi için koca sevindirici ancak bu kararın hemen ardın- nun bir kanıtı. otobüs durdurulur mu diye düşünmedi ve dan Dünya Tarihi Kentler Birliği Başkanı ve bir kişi bile olsa durup aldı. Belli noktalar- aynı zamanda Japonya’nın Kiyoto Beledi- Bursa delegasyonu olarak, Avusturya’daki da durdu, kişisel ihtiyaçlarını giderdi ama ye Başkanı Daisaku Kadokawa’nın Bursa toplantıdan güzel sonuçlar elde etmenin asla yolculara zul olacak bir davranış içine delegasyonuna söyledikleri, Birliğin Türkiye yanı sıra, bölgedeki doğal ve tarihi miras girmedi. Bad ISCHL yaklaşık 15 bin nüfuslu ve Bursa’ya verdiği önemi gösteriyordu. alanlarında inceleme fırsatı da bulduk. Bu- bir şehir. Oraya varıncaya kadarki yerle- Bursa’da yapılacak toplantının kapsam ve rada gördüklerimi kısaca sizinle paylaşmak şim alanları da küçük köy ve kasabalar. içerik bakımından çok daha büyük olaca- isterim. Bizde bu durumun karşılığı şudur; 18 kişilik ğını ifade eden Kadokawa, 2018’de dünya minibüse 30 kişi doldurur, yol kenarında Uçağımız önce Salzburg’a indi. Oldukça ta- genelinden yüzlerce tarihi kent başkan ve bekleyenlere sellektör yapa yapa birinci rihi bir şehir ve doğa-tarih-şehir arasında yöneticisinin 2018’de Bursa’da olacağını vites gidilir. Artık ne zaman varılırsa. muhteşem bir uyum var. Şehir ne doğaya ve hem şehrin tarihi birikimlerinin ve hem ne de tarihi mirasa karşı bir baskı uygula- de şehirdeki tarihi mirasa yönelik çalış- Yol boyunca muhteşem bir doğa. Yol gidiş mış. Herşey yerli yerinde ve kendini olanca maların bu alanda dünyadaki en önemli geliş iki şerit. O devasa otobüsler iki şeritli güzelliği ile ifade ediyor. Düzenli cadde ve insanlara aktarılacağını söyledi. yollardan gidiyor. Kimse yolu biraz daha sokaklar, mutlu insanlar, mutlu çalışanlar, genişletelim diye düşünmemiş. Hatta yolda Kadokawa’nın bu tespit ve uyarıları elbette hatta mutlu otobüs şoförleri. Toplantının çalışma olduğunda herkes güzel güzel önemli. Ancak Bursa, Avusturya’daki yapılacağı Bad ISCHL şehrine gitmek için kuyrukta bekliyor, yandan girip konvoyun toplantıya giderken de hazırdı, 2018’de de Salzburg’dan bir otobüse binmemiz ge- başına geçecek aklı henüz bulamamış hazır olacak. Büyükşehir Belediye Başkanı rekti. Bildiğiniz kocaman bir şehirlerarası arkadaşlar. Recep Altepe’nin, “Bu dönemki buluşma 3 yolcu otobüsü. Ama şehir içi hatları gibi gün boyunca Avusturya’daydı ama inşallah biletle biniliyor. Yol boyunca sayısız köy ve Toplantının yapılacağı Bad ISCHL de küçük 2018’de Bursa’da olacak. Bursa, Büyükşehir kasabaya uğradı, sayısız öğrenci ve yaşlıyı bir kasaba ama hem mimari anlamda hem Belediyesi’nin ev sahipliğinde dünya çapın- alıp gidecekleri yere götürdü. Şunu gör- de toplumsal anlamda geleneklerinden kop- da bir organizasyona ev sahipliği yapacak. düm; iyi ve temiz giyimli şoför araca her mamışlar. Neredeyse tüm yapılar geleneksel Yüzlerce şehirden temsilciler Bursa’da ağır- binen ile pozitif bir ilişki kurdu, hiçkim- mimarilerine göre yapılmış. Bizim buralarda lanmış olacak. Bu durum, Bursa’nın yaptığı seyle ilgili ‘şimdi bunların bileti de yoktur’ bildiğiniz/gördüğünüz ‘modern’ binalar yok. çalışmalar sonucu gördüğü ilgiyi de en triplerine girip ortalığı germedi, bir kişi Sokaktaki nüfusun önemli bir bölümü ge- güzel şekilde ispat etmiş oluyor” şeklindeki için koca otobüs köyün içine sokulur mu leneksel kıyafetleri içinde dolaşıyor. İşe bile

48 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 o kıyafetle gidiyor. O kadar Bölge bir av merkezi ve avlanan ki, şehrin belediye başkanı tüm hayvanların başı yapının toplantılara hep geleneksel duvarlarını süslüyor. Müze kıyafeti ile katıldı. Kıyafet evde benim dikkatimi çeken geleneksel ama o kadar güzel önemli bir detay, geleneksel uyarlamışlar ki, renk uyumu, bir kıyafetlerinin üzerindeki kesimleri ve diğer hareket- Arapça yazılarda. Kıyafetin leriyle kıyafetler insanların üzerine ustaca işlenmiş olan üzerinde bir muhteşem gözü- Arapça yazılar hepimizi şaşırttı. küyor, sormayın. Asla, 500 yıl Müze görevlilerine bunun ne öncesinden gelmiş biri hissini olduğunu sorduk, tatmin edici vermiyor. Eski resimlerden bir cevap veremediler. Aynı veya kartpostallardan fırlamış zamanda iyi bir koleksiyoner gibi durum olsa da, geleneksel Sokaklarda geleneksel kıyafetlerle Avusturyalılar. olan Müzeler Koordinatörü ve kıyafetli iki hanım teyzeyi so- Başkan Kültür Sanat Danışmanı kakta tatlı tatlı sohbet ederek Ahmet Erdönmez’in yorumu; teşem. Çoğu bina doğal örtü ile sarılmış, yürürken görmeniz sıradan/olağan bir şey. bu kıyafetin Balkanlar’dan Kayzer’in eşine yeşillikler içinde. Ben görünce bakıp ‘aa ne kadar güzel olmuş hediye gelmiş olabileceği şeklinde oldu. kıyafetleri’ diyorum ama muhtemelen ben- Burası tabii Avusturya Kayzerlerinin şehri. Toplantılardan arta kalan zamanda tele- den başka bu duruma dikkat kesilen de yok. Bu vesile ile müzeye dönüşen konutlarını ferikle Alpler’e de çıktık. Alpler’e dediy- Çünkü sadece bana göre ‘farklı’ duruyor. da gezme imkanı bulduk. Müzeyi gezebil- sem, tabii ki teleferikle çıkılan ilk durağa. mek için önceden randevu aldığımızı ve Şehirde herkes mutlu. Belediye çalışanından Etkilenmedik değil, şundan; teleferikten verilen saatte gidip bilet alıp gezdiğimizi esnafına, öğrencisinden memuruna kadar indikten sonra sizi çok sayıda güzergah de belirteyim. Kayzere evlilik hediyesi herkes kendiyle ve çevresiyle barışık, mutlu. karşılıyor. Ne yapmak istiyorsanız, ona olarak verilen, yüzlerce dönümlük yeşil göre güzergah seçiyorsunuz. Uzun veya alanın içindeki müze ev görülmeye değer. Şehirdeki yapıların doğayla uyumu muh- kısa, zorlu veya kolay hatlar sizin terci-

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 49 dosya / Avusturya / Saffet Yılmaz

hiniz. Her hattın başında kaç kilometre Diğer yandan, teleferikle çıkılabilen nokta derim. Karadeniz’in hırçın doğasında tutun- olduğu, takriben ne kadar sürede yürüne- bir hayli yüksek. Avusturya’nın bu bölgesi maya çalışan evler gibi, ama ne evler… bildiği, zorluk derecesinin ne olduğu, özel ‘göller bölgesi’ olarak anılıyor. Yaklaşık tırmanma gerektirip gerektirmediği gibi 56 kilometrekarelik alanda 46 tane göl Bir kere, dünyanın en büyük tuz madenleri- her bilgiyi o noktada bulmanız mümkün. varmış. Alpler’in teleferikle çıkılabilen bu nin bulunduğu bir bölge. Aslında bu köy de Güzergahlara, doğayı bozmadan küçücük ilk durağından bunların bir kısmını görmek tuz madenlerine sahip köylerden biri. Ancak müdahaleler yapmışlar ama asla patika yol mümkün. yıllar önce madeni kapatmışlar ve balıkçılık yapacağız diye ortalığı beton çöplüğüne ve turizme ağırlık vermişler. Turizm bölgenin çevirmemişler. Belirli noktalarda dinlenme BİR RÜYA; HALLSTATT doğal durumunu bozmasın diye de abart- mamışlar. Öyle aman aman insan yığınlarını alanları oluşturup buralara dinlenmeye Bad ISCHL şehrinin yöneticileri bizi bölgedeki beklemiyorlar. Kapattıkları tuz madenini uygun mobilyalar koymuşlar. Her yaştan özel bir yerleşim alanına da götürdüler. Bura- meraklılarına seyir amaçlı açmışlar, trenlerle insanı yürüyüş parkurlarında görmek sı, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeki madene indiriyorlar. Yaklaşık 3 saatlik bir mümkün. Hallstatt. Dünyada ‘yüryüzü cenneti’ neresi programın bedeli kişi başı 75 ouro. Bize pa- olabilir dense, hiç tereddüt etmem, burasıdır halı geldi, girmedik ama bu küçük yerleşim

50 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 yerinin sokaklarını arşınladık. Bölgenin 7 bin çıkarılıyor ve numaralandırılarak ‘kemik Ölülerin mezardan çıkarılıp kemiklerinin yıllık tarihini sergileyen müzesini gezdik. evi’ne konuluyormuş. Hangi kol ve bacak sergilenmesi sanıyorum hiçbir dini inancın kemiklerinin hangi kafaya ait olduğunu uygun görmeyeceği bir uygulamadır. Nite- İnce patikalardan köyü tepeden gören bir anlamak için numaralara bakmak yeterli. kim Katolik Kilisesi 1970’li yıllarda ölülerin noktaya tırmandık ve gerek Hallstatt’ı ve Tabii kuru kafalar üzerine bir hayli resimler yakılmasını onaylamış ve o tarihten bu gerekse bölgeyi seyrettik. Muhteşem bir ve motifler de yapmışlar. Ölünün adı soyadı yana bu köyde insanlar ölülerini yakıyor- manzara ve muhteşem bir yerleşim alanı. gibi bilgileri kuru kafada bulmak müm- muş. Dolayısıyla, ‘kemik evi’ uygulaması da Doğa ile insan ancak bu kadar uyum içinde kün. Bu kemikleri hem saklamak hem de son bulmuş ancak o tarihe kadar buraya yaşar. Bir tane betonarme bina hatta bir yakınlarının kemiklerini ziyaret etmek is- alınan tüm iskeletler olduğu gibi korunuyor tane yanlış çakılmış çivi olmaz mı 3-4 bin teyenlere uygun bir mekan oluşturmak için ve gelen turistlere gösteriliyor. kişinin yaşadığı bir yerleşim alanında. Hal- de mahzen gibi bu binayı yapmışlar. Tabii lstatt’da iseniz olmaz. bizim beklemediğimiz bir ortam, ilk giren- Hasılı, Dünya Tarihi Kentler Birliği toplan- lerden biri olarak çok şaşırdım, irkildim, ne tısına evsahipliği yapma yarışına katılmak Karadeniz’in dik yamaçları gibi, zor tu- olduğunu önce anlayamadım. Benden son- için gittiğimiz Avusturya’da hem bu yarışı tunmuş insanlar. Ama kendilerine geniş ra Dünya Tarihi Kentler Birliği Başkanı ve kazandık; 2018’deki toplantıyı Bursa’ya alanlar açmak için, ne bileyim, otomobilleri Kiyoto Belediye Başkanı Daisaku Kadokawa aldık hem de doğal ve tarihi mirası ile rahat dönebilsin diye koca koca meydanlar girdi odaya. Gördükleri karşısında büyük barışık bir coğrafyada çok güzel örnekler açma ihtiyacı duymamışlar. Doğadaki mev- bir şaşkınlık yaşadı, ne yapacağını bilemez gördük. cut neyse ona uymuşlar, doğayı zorlama- halde iskeletlerin ruhuna selam durdu. mışlar.

KEMİK EVİ Tabii bu durum bölge halkını birtakım akla uygun olmayan çözümlere de itmiş. Örneğin, köyü gezerken bir kilise bahçesine uğradık ve bahçede bir sürü mezar gördük. Mezarların özelliği ince olmaları. Bizdeki mezar yerlerinin yarısı veya üçte biri kadar alanlar yapmışlar mezar amacıyla. Tabii yer kazanmak için. Ama bu da sorunla- rına çözüm olmamış. Buldukları çözümü, Beinhaus yazan bir tabelayı takip edince gördük. Meğer kemik evi demekmiş. Ölüler geçici olarak gömülüyormuş, belirli bir süre geçtikten sonra kemikler mezardan

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 51 araştırma / Batı’nın Doğu’yu Anlama Seyahatleri / Saffet Yılmaz

Saffet Yılmaz Batı’nın Doğu’yu Anlama Seyahatleri

Leon de Laborde Batı’nın Doğu’yu daha iyi anlamak amacıyla özellikle 18. Yüzyılda organize hale (1807-1869) İznik. getirdiği Anadolu Seyahatleri, bugün hem Doğu’daki anıtsal eserlerin, şehirlerin ve Şehrin Dışından Kuzey ya da toplumların tarihi hakkında hem de Batı’nın Doğu’ya bakışı hakkında önemli bilgiler İstanbul Kapısı’nın Görünümü / 1838 veriyor. Taş baskı / Freeman Arkas Sanat Merkezi, Batı’lı gezginlerin güzergahlarına adanmış sergiler serisinde 67 x 48.7 cm. ikinci perdeyi açtı. Batılı gezginlerin İzmir’den başlayarak Anadolu’ya yaptıkları seyahatlerin büyük bölümü, ilk kez sergilenen eserlerle gün ışığına çıkıyor. Sergi, 18 Aralık’a kadar açık kalacak.

Yaklaşık 300 eserin yer aldığı sergide Arkas koleksiyonundan 32 yağlı boya tablonun yanı sıra; Le Blanc Belediye Kütüphanesi, Lyon Belediye Kütüphanesi, Fransa Milli Kütüphanesi, Louvre Müzesi, Orsay Müzesi, Bordeaux Güzel Sanatlar Müzesi, Tours Müzesi koleksiyonlarından da parçalar teşhir ediliyor.

52 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Arkas Sanat Merkezi, 2013 yılında ger- sındaki diplomatik ilişkilere ayna tutuyor.” çekleştirdiği “18. ve 19. Yüzyıllarda İzmir: diye konuştu. Batılı Bir Bakış” sergisinin ardından, Ana- dolu’yu gezginlerin gözünden yeniden keş- Sergi açılışı için yazılı mesaj gönderen fetmek isteyenler için “Anadolu Seyahat- Louvre Müzesi Başkanı ve Müdürü Jean-Luc leri- 19.Yüzyıl” sergisini açtı. 19. yüzyılda, Martinez de, “Louvre Müzesi, kapılarını arkeologlardan, sosyologlara, tarihçilerden, açtığı günden beri birinci sınıf sergilere ev ressamlara ve hatta bilim insanlarına sahipliği yapan ve aynı zamanda kültürel kadar birçok gezginin Doğu’yu anlamak bir buluşma noktası olan Arkas Sanat Mer- ve tam bir portresini oluşturabilmek için kezi ile düzenli işbirliğini sürdürüyor. Müze çıktıkları “Anadolu Seyahatleri”nin ardından arşivine ait, ilk kez ziyaretçiyle buluşacak hazırlayıp arkalarında bıraktıkları ayrıntılı bir koleksiyonu da içeren bu serginin bir ve ilginç belgeler günümüze ulaşıyor. parçası olmaktan son derece mutluyuz. Bu vesileyle, büyük bir sanat sever ve Serginin açılışında konuşan Arkas Holding sanat destekçisi olan Lucien Arkas’a ve bu Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas, “Os- serginin küratörü olan Jean-Luc Maeso’ya manlı İmparatorluğu’nu geçmişi ve kültürel olağanüstü şevkleri ve profesyonellikleri mirası açısından araştırmayı hedefleyen için teşekkür etmek istiyorum” dedi.

Anadolu seyahatleri, Batı dünyasında Doğu Leon de Laborde (1807-1869) / İznik. Duvarlara Kakılmış Antik Parçalar / 1838 algısının oluşmasında büyük rol oynamış. “Anadolu Seyahatleri 19. Yüzyıl” sergisin- Taş baskı/ Freeman / 67 x 48.7 cm. Bu sergi Fransız bilimsel misyonlarına de ziyaretçiler, İzmir’den başlayarak Batı öncelik vererek, batılı gezginlerin İzmir’den Anadolu, Akdeniz Bölgesi, Doğu Anadolu, bölüm de bulunuyor. 19. yüzyılda Anado- hareketle kat ettikleri Anadolu’yu ele alıyor. Truva, Bursa, İstanbul, Ankara, Karadeniz lu’nun antik kentleri, günlük yaşantısı, Umuyorum ki bu sergi, çağımızda her Bölgesi seyahatlerine ait resmi izin belge- gelenek görenekleri, anıtları, büyük bölümü zamankinden daha fazla önem kazanan lerinden haritalara, tablolardan gravürlere, ilk kez sergilenen eserlerle gün ışığına kültürler arası diyalogun pekişmesine katkı fotoğraflardan seyahatnamelere, doğuya çıkıyor. sağlar.” diye konuştu. seyahati tüm yönleriyle inceleyebiliyorlar. Fransa Milli Kütüphanesi’nden Girault Serginin oluşumunda sağladığı değerli des- de Prangey’nin dagereotip koleksiyonu teği için Louvre Müzesi Başkanı ve Müdürü TÜRKİYE’YE AİT BİLİNEN Türkiye’ye ait bilinen ilk fotoğraflar olması Jean Luc Martinez’e teşekkürlerimi sunan İLK FOTOĞRAFLAR… açısından dikkat çekerken Antropolog Arkas “Louvre’un katkısı olmasa bu sergi Chantre’ın belgelerinden bugüne kadar olmazdı. Birçok eserin ilk defa arşivlerden Yaklaşık 300 eserin yer aldığı sergide Arkas hiç ödünç verilmemiş eserler spot altına çıkıp burada sergilenmesi “gönülçelen” bir koleksiyonundan 32 yağlı boya tablonun alınıyor. durum” diye ekledi. yanı sıra Le Blanc Belediye Kütüphanesi, Lyon Belediye Kütüphanesi, Fransa Milli Ayrıca Yunan, Etrüsk ve Roma Antik Toplantıya Louvre Müzesi’ni temsilen katı- Kütüphanesi, Louvre Müzesi, Orsay Müzesi, Eserleri ve Doğu Antik Eserleri Bölümleri lan İsabel Bonora, “Bu serginin bir parçası Bordeaux Güzel Sanatlar Müzesi, Tours aracılığıyla ilk kez, Foça ve bilhassa Birinci olmaktan onur duyuyoruz. Arkas Sanat Müzesi koleksiyonlarından parçalar teşhir Dünya Savaşı’ndan sonra Fransız-Türk İliş- Merkezi ile sadece bilimsel işbirliği değil bir ediliyor. kilerinin yeniden resmen başladığı tarihte dostluk ilişkimiz var. Üçüncü kez sergile- Malatya ile ilgili arşivlerinden bir seçki ve rine eser veriyoruz. Bu sergide Malatya’da Sergide Türk-Fransız ilişkilerinin yeniden Orsay Müzesi’nden getirilen -bugüne kadar bulunan kazılardan ortaya çıkan eserler de başlaması açısından önem taşıyan, Louvre yayımlanmamış- arkeolojik rölöveler dikkat var. Kazılar o dönem Fransa ile Türkiye ara- Müzesi’nden Malatya kazıları için özel bir çekiyor.

Mıgırdic GIVANIAN (1848-1906) / Bursa’da Köprü Mıgırdic GIVANIAN (1848-1906) / Bursa’dan Görünüm E. C. Michelet / Bursa’dan Görünüm / 19. yüzyıl Tuval üzerine yağlı boya / 38x46 cm. / Arkas Holding Koleksiyonu Tuval üzerine yağlı boya / 38x46 cm. / Arkas Holding Koleksiyonu Karton üzerine yağlı boya / 29 x 45 cm. / Arkas Holding Koleksiyonu

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 53 araştırma / Batı’nın Doğu’yu Anlama Seyahatleri / Saffet Yılmaz

Louis-François Cassas / Bursa’da Orhan Gazi’nin Mezarından Görünüm / 1786 / Mavimsi gri kumlu kağıt üzerine grafit kalem / 30,5 x 45,5 cm. / Özel Koleksiyon

BURSA TARİHİNE kutlarım. Ancak, bu vesile ile o dönemi ve ve arkeolojik malzemeler oluyor. IŞIK TUTACAK GRAVÜRLER bugüne yansıyanları paylaşmak isterim. Bugün bu seyahatler sayesinde kültür Değerli okurlar, sergide Bursa’ya ait çok Avrupa ile Asya arasındaki sosyal, kültürel değerlerimizin 1800’lü yıllardaki halini değerli tablo ve belgeler de bulunuyor. ve ekonomik alışverişlerin yaşandığı bu görme ve anlama imkanına sahibiz. Pek Bursa Surları, Saltanat Kapı, İznik Surları, topraklar; Doğu’nun, kutsal toprakların, çok kültürel değerimizin aslını buradan Lefke Kapı ve İstanbul Kapı gibi tarihsel Pers İmparatorluğu’nun, Helen Krallıkları- görmek mümkün. Bugünkü tarihçiler için ve mimari açıdan çok değerli eserlere ait nın, Roma ve Bizans imparatorluklarının ve bulunmaz nimet değerinde belgeler bunlar. gravür ve resimler, tarihe ışık tutacak nihayetinde Osmanlı Devleti’nin yaşadığı nitelikte. Bunların ayrıntılarını anlataca- topraklar olarak büyük merak uyandırı- Ama tabii bu seyahatlerin olumsuz yanla- ğım ama önce izninizle, “Batı’nın Doğu’yu yordu, cazip görünüyordu. Daha öncesi rını da görmek gerek. Kendini “Doğu’nun Anlama” çabaları olarak adlandırılabilecek de var ancak 1800’lü yıllar, Fransa’nın bir kaşifi” olarak sunan pek çok gezgin, bir süreci anlatmak istiyorum. devlet politikası olarak Doğu’ya araştırma- Anadolu’da bulduğu objelerin bir kısmını cı gönderdiği yıllar. Bu araştırmacılar öyle ülkesine götürdü. Örneğin, bir kısmı kazılar Bursa tarih boyunca sayısız tarihçiye, ede- sıradan insanlar değil; arkeolog, sosyolog, yaptı ve kazı sonucu elde edilen ürünlerin biyatçıya, şaire evsahipliği yaptı. Bunlar- ressam, tarihçi, bilim insanı… Tüm mas- bir kısmını ülkesinin müzelerine gönderdi. dan bir kısmı gezmek, görmek, araştırmak rafları Fransız Milli Eğitim Bakanlığı’nca Götürülen bu eserlerin hepsi için ‘çalındı’ için, bir kısmı kendi ülkesinin bir görevlisi karşılanıyor ve başta antik kentler olmak veya ‘kaçırıldı’ demiyoruz kuşkusuz ancak olarak, bir kısmı da sürgün sıfatıyla geldi. üzere Küçük Asya’nın her yanı araştırılıyor. Anadolu’dan gitmiş olması, götürülmüş Hepsi; şehrin tarihine, anıtlarına, sosyal Kazılıyor, resimleniyor, gravürleri çiziliyor, olması üzücü. Götürenin bilinçli, götürül- yapısına ilişkin çok değerli veriler hazırladı. toplumsal yapısına ilişkin notlar alınıyor mesine göz yumanın ya da izin verenin Biz bugünlerde, özellikle Batılı tarihçilerin ve böylece bir Anadolu portresi oluşturula- bilinçsiz olması ise daha üzücü. Yakın yüzyıllar önceki o gözlemlerinin sonuçla- rak Batı’ya sunuluyor. O dönemde Batı’da tarihimiz maalesef her türlü örneği bolca rına ulaşarak, şehrimizin tarihi hakkında oluşan Doğu algısının asıl kaynakları da; barındırıyor. daha sağlıklı bilgilere ulaşmaya çalışıyoruz. Osmanlı Devleti ile diplomatik ilişkiler çer- Arkas Sanat Merkezi’nin açtığı sergi de Anadolu’yu keşfe gelen seyyahlar, kendile- çevesinde gerçekleşen bu seyahatlerden bu anlamda çok değerli. Emeği geçenleri rinden önce gelenlere göre daha organize elde edilen resim, gravür, fotoğraf, belge

54 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 idi, bizzat kendi bakanlıkları görevlendir- mişti. Çoğunlukla kendilerinden önceki tarihçileri iyi okumuş, Strabon, Homeros, Herodotos gibi tarihçileri iyi anlamışlardı. Daha çok obje bulmak, tarihsel açıdan daha önemli bulgulara ulaşmak, daha güzel yayınlar-sunumlar yapmak konularında kendi aralarında rekabet halindeydiler.

Sadece Fransa değil, pek çok Avrupa dev- leti de aydınlarını Doğu’ya yönlendiriyor, masraflarını karşılıyor ve hatta dönüş- te yayınlarını yapıyor veya onları çeşitli payelerle ödüllendiriyordu. Örneğin, 1842 yılında Fransa Milli Eğitim Bakanlığı’nın Bilim ve Edebiyat Bölümü bünyesinde resmi bir Misyon birimi kuruldu. Bu birimin görevi; fizik ve coğrafya araştırmalarına ya da dillere, tarihe ve genel olarak Fransız medeniyetini ilgilendirebilecek her şeye uygulanabilecek araştırmalara yönelik se- yahatler için maddi destek sağlamak idi.

Şimdi size, sergiden edindiğim bilgiler doğrultusunda kim hangi tarihte gelmiş, Leon de Laborde (1807-1869) / İznik. Şehrin İçinden Ducis (Göl ?) Kapısı’nın Görünümü / 1838 ne yapmış, nereyi kazmış ve ne bulmuşa Taş baskı/ Freeman / 67 x 48,7 cm. ilişkin kısa bilgiler vermek istiyorum.

Leon de Laborde (1807-1869) / İznik. Lefke Kapısı’nın Görünümü / 1838 / Taş baskı/ Freeman / 67 x 48,7 cm.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 55 araştırma / Batı’nın Doğu’yu Anlama Seyahatleri / Saffet Yılmaz

Jules LAURENS: 1846 ta- rihinde Osmanlı ülkesine gelir. Diğer seyyahlardan farklı olarak Karadeniz kıyıları boyunca inceleme yapan Laurens, Bursa ve İznik’e de uğrar. Bursa Tophane Kapısı(Saltanat Kapı) ve İznik Surlarının İstanbul Kapı’sı üzerine yaptığı çizimler enfestir. Laurens, Türk-İslam me- deniyetini, mimarisini ve sanatını kabul etmeyen Batılı bazı seyyahlardan da ayrılır bu noktada ve Türk sanatını önemser. Kardeşine yazdığı bir mektubunda, “Nefis bir çeşme barındıran güzel bir cami avlusunun yanında bir Türk kapısı bulunuyor. Türk sanatını Tebai, Atina Jules Laurens (1825–1901) / Bursa, Tophane Kapısı / 19 Mayıs 1847 / Açık sarı kâğıt üzerine karakalem ve suluboya / 21 x 34,9 cm. ve Roma sanatları ile kıyaslamaya layık bir şa- Louis François CASSAS: 4 Ağustos 1784 rinin arasından sivrilen Bizans kilisesi ve heser gibi göründü bana” tarihinde İstanbul’a geldi. Osmanlı top- solda Şehadet Camiinin yer aldığı çizimi, diye yazar.. raklarındaki zamanının önemli bir kısmını Bursa’yı daha iyi tanımamız için bugüne Bir başka mektubunda Diyarbakır için ise Haliç’teki yapıları çizmekle geçiren Cassas, kalan eşsiz çalışmalarından biridir. şunları yazar: “… kuşkusuz mimarisiyle, ken- bu bölgeye ilişkin enfes çizimler bıraktı. Anni Gilet anlatıyor; “Cassas bu seyahatin- dine özgü renkleriyle ve samimi karakteriyle Özellikle Bursa ve Efes’te çalıştı ve muhte- den yararlanarak Bursa’nın genel görünü- Kudüs’le kıyaslanabilecek ama ondan daha şem çizimler yaptı. Pek çok yapının rölö- münü, anıtlarını, çeşmelerini çizer, bize 18. üstün bu büyük güzel şehir. Ninova ve Babil’e vesini çıkardı. İlk durağı İzmir ve Efes oldu. yüzyıl sonunda bu Anadolu kentini tanıma- doğru akan Dicle’nin kıyılarında sanki kendi Kapsamlı bir pörtföy oluşturdu. Pörtföyü- mız için olağanüstü ve sadık rölöveler ile çölünde soyutlanmış, unutulmuş, burada, bu nün Kraliyet tarafından yayınlanacağını bilhassa şehrin iki simgesel anıtını bir araya sokaklarda, çarşılarda, cami avlularında, ev- umuyordu ama yayımlanmadı. Cassas’ın bu getiren bir yaprak sunar. Ortada Osmanlı lerin içinde dolaştım, çizimler yaptım, hayal pörtföyü 1878’de dağıldı. Oradaki eserlerin evlerinin ve bahçelerinin arasından sivrilen kurdum, duygu alışverişinde bulundum.” bir bölümü şimdi Arkas Sanat Merkezi’nde- Saint Jean Prodrome’a ithaf edilmiş Bizans ki bu sergide yer alıyor. Charles TEXİER: Fransız arkeolog ve mi- kilisesinin mihrabının kubbeleri şekillenir. mar Texier, Bursa’nın da içinde olduğu pek Cassas, Mayıs 1786’da Bursa’ya gelir. 1326’da şehri Osmanlı İmparatorluğunu’nun çok Anadolu şehri için çok değerli bilgi ve Bursa’ya gelişinin sekizinci gününde bir başkenti yapmak üzere fetheden Sultan belgeler bıraktı. Ancak Anadolu’nun tarihi dostuna yazdığı mektupta şöyle der; “Sekiz Orhan kiliseyi camiye dönüştürür. 1362’de eserlerinin batıya ‘göçü’ ne yazık ki Texier günden beri Bursa’dayız; hepimiz bu kentin Orhan ölünce, oğlu Sultan I. Murad babasının zamanında da oldu ve hatta bizzat Texier sularının büyükelçimize çok iyi geldiğini gör- mezarını barındırmak üzere yapıyı anıt me- de bu çabanın içinde yer aldı. Küçük As- mekten çok mutluyuz. Kaldığımız bu güzel zara dönüştürür. Mimari hacimleri ve süsle- ya’nın antik kentlerini çok iyi bilen, hatta kasabada gezinmek çok zevkli ve bulundu- meleri öylesine kesindir ki A. Pralong et J.-P. Boğazköy’ü keşfettiğine inanılan Texier, ğumuz köyün yerleşim düzeni çok pitoresk. Grelois ‘kentin doğusundan, hiç kuşkusuz Ye- 1842’de, Artemis tapınağının mermerlerini Olimpos’un yamaçlarından birinde ve sel şil Camii’nin terasındaki bir bakış açısından’ toplamak üzere Fransız yetkilerini ikna sularının aktığı boğazların arasında bulunan hareketle muhtemelen dürbünle yapılmış eder ve bu görevle Osmanlı ülkesine gelir. köyümüzden bu ünlü dağın her zaman karla bir çizim olabileceğini söylemişlerdir. Solda Tapınağın ionik frizinden bütün bir köşe kaplı zirvesi farkediliyor. Doğu’da Btinya’nın Orhan’ın yaptırdığı Şehadet Camii’nin kubbe- ve 42 plakanın yanı sıra yapının cephesin- bütün güzel kırlarını serinlettikten sonra leri ve minaresi görünmektedir. 1855’te şehri den de çeşitli parçalar çıkarır ve Fransa’ya Marmara Denizi’ne dökülen küçük bir ırma- korkunç bir vurur ve bir çok anıtın, bilhassa gönderir. Artemis tapınağının frizinin geri ğın suladığı dut ağaçlarıyla kaplı büyük bir Orhan’ın anıt mezarının yıkılmasına neden kalan bölümü de 1890-93 yılları arasında ovaya yukarıdan bakıyoruz…” olur, bu anıt mezarın cephesi, günümüzde Alman kazıları sırasında çıkarılmış ve İs- sadece, 1786’da yapılmış ve Bizans mimarisi Cassas bu seyahatinde Bursa’nın genel tanbul ve Berlin müzeleri arasında payla- çalışmaları için çok değerli ve türünün tek görünümünü, çeşmelerini, anıtlarını çizer. şılmıştı. Tapınağın parçaları ilk başlarda örneği olan Cassas’ın bu deseni sayesinde Tophanede, Osmanlı evlerinin ve bahçele- Fransa’da büyük ilgi gördü ve sahiplenildi. bilinmektedir.”

56 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Ancak sonraları gözden düşen bu parçalar Leon De LABORDE: “Küçük Asya Yolculu- yapar ancak bu arada bulduklarını ülkesine Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Louvre ğu” adlı yapıtı bugün çok kıymetli bilgileri göndermeyi de ihmal etmez, hem de kasa- Müzesi’ne gönderildi. Şimdi bu eserler içermekte. 1826’da Osmanlı topraklarına larla. Langlois bir mektubunda bulduklarını Louvre Müzesi’nde. giren Laborde ve arkadaşları, İstanbul’dan şöyle anlatır; “…. Kazılara başladım ve bir- sonra; İznik, Kütahya, Afyonkarahisar, De- kaç saat içinde elde ettiğim sonuçlar tatmin Jacques FOUCHEROT ve Antoine Marie nizli, Isparta ve Konya üzerinden Tarsus’a edici olmaktan çok fazlasıydı. Bulduğumuz CHENAVARD: Antik kentlerde, özellikle kadar gider. Tüm seyahatini Türk giysileri binlerce parçanın büyük bir kısmı….” Efes ve civarında çalışmalar yaptılar. içinde gerçekleştirirler. Gezisi boyunca; Langlois mektubunda, bulduklarının bir Joseph Philibert Grault De PRANGEY: Aile- Sapanca, Konya, Çavdarhisar, Pamukkale, kısmını kasalarla gönderdiğini, diğer kıs- sinin tek çocuğuydu ve büyük bir servete Milet, Prienne üzerine muhteşem çizimler mının da gönderilemeyecek kadar parça- kondu. Gezilerinde hem teknik çizim yaptı yapar. Bu çizimlerden biri de, İznik kenti- lanmış olduğunu söylüyor. hem de fotoğraftan yararlandı. 1843 yaz nin surları ve surları üzerindeki objelere aylarında Türkiye’de bulundu. Antik kent- aittir. Laborde’nin 1838 yılında yaptığı İznik Langlois, kazıları anlattığı bir başka lerin yanı sıra İstanbul’u da detaylı çalıştı. surlarının İstanbul Kapısı resmi ve surlar mektubunda ise, “Üç adım boyunca 4 saat Hayatını, bilgisini ve birikimini; Doğu üzerindeki figürler resimleri muhteşemdir. süreyle kazılan bir hafriyat beni binlerce mimarisini Fransa’ya anlatmak, tanıtmak parça ve sok sayıda Tarsus sikkesi sahibi Kütahya Çavdarhisar yakınlarındaki Aizonai için harcadı demek yanlış olmaz. Yaşadığı yaptı. Bunların arasından birkaç güzel par- antik kentini ilk tarif eden Avrupalardan dönemde fazla önem verilmeyen, değerli çayı müzeye göndermek için seçtim fakat biri olan Laborde, antik kentin planını bulunmayan çalışmaları şimdilerde paha bunlar sadece birer örnek niteliğindedir. ….. ve tapınağını oldukça detaylı bir şekilde biçilemez eserlere dönüştü. Elimde şimdiden belli bir miktarda Tarsus’un, çizimini yapar. Adana’nın, Zehhyrium’un(Mersin) ayrı ayrı Jules Gervais-COURTELLEMONT: Do- Gittiği bölgeleri sadece gözlemlemekle sikke koleksiyonu bulunuyor ve ne hikmettir ğu’ya, doğu kültürüne hayran, tutkun bir kalmayan Laborde, buralara ilişkin özgün ki hala Karamanlı beylere ait tek bir sikke isim. Doğu hakkında daha fazla bilgi edi- manzaralar da çizdi. Bunlardan biri de, or- bulmuş değilim.” nebilmek için sonradan İslamiyet’i seçmiş. tasında Ulu Camii olan Bursa manzarasıdır. Fransa’ya doğu kültürünü hem bilimsel Longlois, kazı çalışması yaptığı Gözlüku- Sergide yer alan ve Sultan Türbeleri’nin içi- hem sanatsal anlamda taşıma gibi bir le’de de, Tarsus kentindeki Roma dönemine ni gösteren resminde de iki beyaz çarşaflı görev üstlenir. Aynı zamanda dostu olan ait nekropolde yaptığı kazıda, daha önce kadın görülmektedir. Pierre Loti, Courtellemont’un çabalarını hiç el değmemiş heykelcikler bulur ve bun- şöyle değerlendiriyor; “O diyarların yakalan- Laborde, gezisi boyunca çizdiği resim- ları British Museum’a teslim eder. ması en zor yönlerini, çölün uçup kaçan uf- lerin yanı sıra, Osmanlı Türk toplumuna Sonuçta Langlois 1853 yılında; içinde kunu, seraplarıyla, hareket halindeki belirsiz ilişkin bazı tespitler de yapar. Örneğin, heykelcikler, mermer kitabeler, cilalı cilasız gölgeleriyle, şehirlerin yitmiş ihtişamlarını, İzmir’de bir camiye girer ve “Girmemize izin vazolar ve renkli cam malzemelerin olduğu ulu camilerin geniş hatlarını ve kelimele- verdiler, Türkler gibi ayaklarımızı çıkarma- toplamda 8 kasa antik malzemeyi ülkesine re sığmayan görkemiyle girintilerinin ve mızı istemediler, bu şekilde mekanın hem gönderir. fayanslarının en küçük ayrıntılarını, Arabi kutsallığına hem temizliğine zarar verdik. hal ve tavırları, bakışlarıyla gözlerindeki dü- Ama kıyılarında yaşayan halk fanatizmini Felix Sartiaux Ve FOKAİ: Özellikle Foça ve şüncelerinin erişilmesi güç uzaklığına işaret yitirmiş, karakter özelliklerini de. İzmir halkı, çevresinde kazı yaptı. Elde ettiği eserler eden kaçamak iadeleriyle, en nihayetinde hoş görüyü kayıtsızlığı kadar götürüyor.” ve bulgular, tarihi bakımdan paha biçi- gecelerin ve berrak sabahların ışıklarını lemezdir. Hazırladığı rapor halen Louvre İzmir’de gümrüklerden sorumlu Süleyman sadece bir saniye süren tuhaf ışıldamalar Müzesi’nin Yunan, Roma ve Etrüsk bölümü Ağa’nın evini de ziyaret eder Laborde. ve ayın gökyüzündeki fantazmagoryalarını arşivinde bulunuyor. Yanındaki hanımlar Ağa’nın haremini belgeliyor..” görünce şu değerlendirmede bulunurlar; Louis DELAPORTE: Hitit dünyasını çöz- 1907 yılında yayımlanan Bursa Yeşil Camii “Oldukça çirkin on iki kadın bu zevk ve sefa meye çalışan Delaporte, metinlerin şifresi çalışması muhteşemdir. mekanını süslüyor. Hepsi de sıkıntı ve zor- üzerine çalışan ender tarihçilerden biridir. lama dolu bir hayatın içinde ezilmiş gibiler. Courtellemont, sadece fotoğraf çekip çi- Vincent BALANCHARD: Boğazköy, Yazı- Altından bir hapishanede yaşıyorlar.” zimler yapmaz, aynı zamanda doğu üzerine lıkaya, Alacahöyük civarlarında yaptığı olan önyargılarla da şiddetle savaşır. Bu Viktor LANGLOİS: Anadolu’daki antik kapsamlı araştırmalar bugün bölgenin önyargıları eleştirir; “Paşaların, dansözlerin, şehirleri incelemekle görevlendirilen Lang- tarihine ışık tutuyor. odalıkların hikayeleri, maalesef hikaye iken lois’in aslında iki hedefi vardı: Birincisi, Serginin; Anadolu’nun anıtsal yapılarını, birer gerçeklik halini aldı! Doğu ile Batı halk- Ortaçağ’da Klikya bölgesinde kurulan ve şehirlerini ve insanlarını daha iyi anlamada ları arasındaki bu yanlış anlamaların yol aç- Hristiyan Krallığı olarak da bilinen Lusig- çok yararlı olacağını düşünüyorum. Emeği tığı işte bu hatalara karşı sesimi yükseltmek nan Krallığı hakkında bilgi edinmek, bu geçenleri bir kez daha kutluyorum. Bence istiyorum. Gerçek hayatta bu hatalar bizi krallığın büyüklüğü hakkında araştırma Anadolu’dan her araştırmacı, tarihçi ve çok ağır siyasi yanlışlara sürüklemektedir.” yapmak. İkincisi de kitabeler, sikkeler ve yerel yönetici bu sergiyi mutlaka görmeli. bütün antik değer taşıyan objeler hakkın- Yazarın 1908 yılında çektiği ‘Bursa Pınar- da araştırma yapmak. başında Dut Ağaçları’ adlı fotoğrafı da görülmeye değer. Viktor Langlois kapsamlı araştırmalar

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 57 araştırma / Değerli Hocam Halil İnalcık ve Bursa / Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu

58 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu

Değerli Hocam Halil İnalcık ve Bursa Halil İnalcık Osmanlı tarihinin çözüm bekleyen birçok meselesini taşıyan kuruluş dönemi üzerindeki çalışmalarına, devletin yaklaşık bir buçuk asır payitahtlığını yapmış Bursa’da başlamıştır (1947). Bu bağlamda Bursa sicillerini sağlıksız bir ortamda keşfetmiş, onların korunmasını sağlamıştır. Bu değerli tarih kaynağından yararlanarak yaptığı ilk çalışma Bursa’nın sosyal ve iktisat tarihini ele alan araştırmasıdır.

Bilindiği gibi siciller muhteva ettiği bir mensubuydu. İlk iki yıl haftada altı saat zengin bilgiler sayesinde hem toplumsal tutan seminerlerini heyecanla beklediğimi- tarihi, hem idari düzeni ve üretim-ticaret zi hatırlarım. Hocamın beni asistan olarak faaliyetlerini aydınlatmaktadır. İnalcık düşündüğü ve Etnografya Müzesi’ndeki Hoca 1949 yılında Londra’da Paul Wittek’in siciller üzerinde ödevler verdiği sıralarda seminerlerinde metodolojik bir birikim ne yazık ki o zamanki çalışma ortamı- kazanmış, ardından 1950’de Paris’te top- nın bilimsel üretimine uygun düşmemesi lanan Uluslararası Tarih Bilimleri Kongre- üzerine birden bire Chicago Üniversitesi’ne si’nde Braudel’in tarih dünyasını tanıma gitmesi, kendisinden mahrum kalmama fırsatı bulmuştur. Daha sonra Barkan’ın neden oldu. Ancak sayın hocam lütfedip daveti üzerine Braudel’in Türkiye’ye geldiği gönderdiği mektuplarında hep görüş ve sırada kendisiyle tanışması önünde yeni öğütlerde bulunmuş, çıkan bazı yayınları bir tarih ufku açılmasını sağlamıştır. Halil da göndererek benim bilim dünyasından İnalcık’ın Bursa üzerine yazdığı ilk maka- Halil İnalcık, Ertuğrulgazi’nin Göç Yolu’nda inceleme yaparken, kopmamamı sağlamıştır. Mezitler Deresi Kenarı, 1995 leler, Osmanlıların Balkanlar’daki düzenini Sağdan sola: Sezai Sevim-Murat Çizakça-Halil Hoca-Yusuf Oğuzoğ- gözler önüne seren Arvanid Tahrir Defte- lu-Şoför Mehmet Bey 1993 yılında Bilkent Üniversitesi Tarih ri’ni yayınlaması, Osmanlı toprak düzenini Bölümü’nde kendilerini ziyaret ettiğimde bulunan şer’iyye sicilleri üzerine çalıştım. bilimsel bir açıklamayla (çift-hane sistemi) özellikle Osman Gazi dönemini yeniden Ancak Prof. Dr. Halil İnalcık’ın Chicago Üni- ele alması, kaynak yetersizliği bulunan yazmak istediğini ve Bursa yöresinde araş- versitesi’nden teklif alıp, ABD’ye gitmesi kuruluş dönemi tarih çalışmalarının nasıl tırmalar yapması gerektiğini söyledi. Sayın üzerine öğretmenliğe atandım (1971). Daha bir zemine oturtulması gerektiğini tespit hocam 1994 yılında yeni araştırmalarına sonra akademik çalışmalarıma devam etmiştir. fiilen başladı. Önce Söğüt’ten sonraki ilk ettim. 1990 yılında yeni açılan Uludağ merkez olan Karacahisar’da incelemeler Yüksek lisans ve doktoramı Ankara Üniver- Üniversitesi Tarih Bölümü’nde bir bakıma yaptı. İnalcık Hoca bu tür çalışmalarında sitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde kurucu öğretim üyesi olarak görev almam- hep ilgili devlet kurumlarıyla iletişim içinde gerçekleştirdim. (1975-1981). Prof. Dr. dan kısa bir süre sonra İnalcık Hoca’nın olmuştur. Bunlar arasında üniversiteler, Halil İnalcık, kendisine yanında doktora Chicago Üniversitesi’nden Bilkent Üni- kültür müdürlükleri, müze müdürlükleri, yapmam için teklifte bulundu. Asistan versitesi’ne döndüğünü öğrendim. Sayın belediyeler, valilikler ve kaymakamlıklar kadrosu ilanını beklerken hocamın önerisi hocam 1966-1970 yılları arasında öğrenim yer almıştır. Karacahisar incelemeleri üzerine Ankara Etnografya Müzesi’nde gördüğüm Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi meyvesini vermiş, burada bir arkeolo- Yeniçağ Tarihi Kürsüsü’nün değerli ve ünlü

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 59 araştırma / Değerli Hocam Halil İnalcık ve Bursa / Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu

Bilim Doktoru unvanı verilmiştir. “Tarih ye tarihi alanında en önemli uluslararası Bilgini Sayın Prof. Dr. Halil İnalcık’a değerli toplantı kabul edilen bu etkinliğe Halil araştırmaları ve yayınları ile Türk tarihinin Hoca’nın davet ettiği yerli ve yabancı dünya bilim çevrelerinde tanıtılması ve birçok bilim insanı katılmıştır. Mihai uluslararası alanda öğretilmesinde verdiği Maxim, Elizabeth Zachariadou, Odile hizmetlerin yanı sıra Bursa’nın tarihi ve Moreau, Carter V. Findley, Wolf Hütteroth, kültürel kimliğinin aydınlatılmasındaki et- Linda T. Darling, Rhods Murphey, Dariusz kin çalışmaları” fahri doktora için gerekçe Kolodziejczyk, Minna Rozen, Jean-Louis gösterilmiştir. Bacque-Grammont, Daniel Panzac, David Kushner, Özer Ergenç, Mustafa Kara, Melek İnalcık Hoca’nın Osmanlı kuruluş dönemi Delibaşı, Nezihi Aykut, Salih Özbaran, Meh- Bursa’da Kültür ve Sanat Sempozyumu Sağdan sola: araştırmaları sırasında sadece tarihin izini met Önder, Yücel Özkaya, Şevket Pamuk, Hüseyin Algül-Günay Kut-Halil İnalcık-Yusuf Oğuzoğlu, 2008. sürmekle kalmamış, özellikle Bursa’da Oktay Özel, Tuncer Baykara, Oktay Yenal kalıcı bilimsel ve kültürel etkinliklerin ve jik kazıyı başlatmıştır. Ardından Söğüt, ve Taner Akçam Bursa’ya gelerek Türkiye kurumların tesisini sağlamıştır. Uludağ Bilecik, Geyve, Taraklıyenice, Harmankaya tarihi araştırmalarına katkı yapmışlardır. Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayhan Kızıl, çevresinde incelemelerde bulunmuştur. Bu Bildiriler daha sonra kitaplaştırılarak Nur- üniversitenin Uludağ Kirazlıyayla Sos- tarihlerde Halil Hoca seksen yaşına yaklaş- can Abacı tarafından yayımlanmıştır. yal Tesisi’ni 18-20 Haziran 1997 tarihleri mıştı. Bu yaş elbette özellikle yaz sıcak- için tahsis ederek yerli ve yabancı birçok Prof. Dr. Halil İnalcık, 2000 yılında Bursa larında engebeli arazilerde çalışmaya pek Osmanlı tarihi uzmanını konuk etmiştir. Araştırmaları Vakfı’na Hisar bölgesinde elverişli değildi. Ancak Halil Hoca’nın derin Halil İnalcık, Uluslararası Kongre’ye son Osmanlı sanayiine ait buluntuları gün tarih sevgisi ve yeni keşifler yapma arzusu araştırma sonuçlarını sunmuştur. Bursa’yı ışığına çıkarmak amacıyla Kültür Bakan- kendisine hep kuvvet vermiş, günlük on ve Osmanlı’yı konu alan orijinal tebliğler lığı’ndan on milyar liralık ödenek çıkart- iki saati bulan mesaisini eski yolları, tarihi kamuoyunun dikkatini çekmiştir. Kısa bir tırmıştır. Bursa Müzesi Müdürlüğü’nce eser kalıntılarını inceleyerek ve çevredeki süre sonra Bursa Valiliği ve Büyükşehir kurtarma kazısı olarak sürdürülen çalışma halkın belleğinde kalmış geçmişin men- Belediyesi Başkanlığı, Uludağ Üniversitesi, Haziran-Eylül 2000 tarihleri arasında kıbelerini dinleyerek harcamıştır. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Bursa Baro- Bursa Devlet Hastanesi karşısında İsa Bey Prof. Dr. Halil İnalcık, 1995 yılında Bur- su gibi öncü kuruluşlar Bursa Araştırmaları Camii’nin batı tarafındaki alanda gerçek- sa merkezde olarak, yoğun bir çalışma Vakfı kurulması için teşebbüse geçmiş- leştirilmiştir. Bu kazı çalışmalarında ço- sürecine girmiştir. O sıralarda Uludağ lerdir. Halil Hoca’nın da katıldığı hazırlık ğunlukla Bizans dönemine ait kalıntılar ile Üniversitesi Rektörü olan rahmetli Prof. toplantısından sonra vakıf senedi hazırla- galeriler ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca bir de Dr. Ayhan Kızıl ve yardımcısı Prof. Dr. Ali narak kuruluş gerçekleştirilmiştir. Böylece çatı mezarında gömülü çocuk kemikleri or- Yaşar Sarıbay, kendilerine büyük bir ilgi günümüzde etkin bir kurum olarak göze taya çıkarılmıştır. Prof. Dr. Halil İnalcık, bu göstererek, araştırma için gerekli altyapıyı çarpan Bursa Araştırmaları Vakfı sayın çalışma öncesinde Çanakkale Onsekiz Mart sağlamışlardır. Bu dönemde adeta Os- hocamızın önderliğinde kurulmuştur. Üniversitesi’nden erken Osmanlı sanatı man Gazi’nin izini sürerek Yenişehir, İznik, uzmanı Prof. Dr. Ali Osman Uysal’ı davet Halil İnalcık’ın kurucusu olduğu Uluslara- Dıraz Ali, Yalak Ova, Aksu, Kestel, Kite gibi etmiş, yüzey buluntularına dayanılarak bir rası Türkiye’nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi̇ tarihi kayıtlarda yer alan sahalarda yüzey rapor hazırlanmasını sağlamıştır. Ancak Kongresi’nin sekizincisi Bursa’da düzen- araştırmaları yapmıştır. Kendileri Osmanlı Müze Müdürlüğü bilimsel bir işbirliği orta- lenmiştir. (18-21 Haziran 1998). Uludağ kuruluş dönemi kaynakları içinde yer alan mı hazırlamayıp kazının sürdürülmesi için Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayhan Kızıl’ın kronikleri, Bizans, Sırp, Bulgar kroniklerini, gerekli süreci gerçekleştirmeyince bu öncü ulaşım ve konaklama desteği verdiği bu seyahatnamelerini hep belleğinde tutan ve çalışma başlangıç aşamasında kalmıştır. etkinlik Kirazlıyayla’da yapılmıştır. Türki- bu bilgileri topoğrafik çalışmaları sıra- Bursa’nın özellikle Bey Sarayı’na, Hisar’daki sında yeniden sorgulayarak doğru bilgiye ulaşmak isteyen bir alimdi. Doğal olarak kendisinin beni de yanında görmek iste- mesi bu derin birikiminden istifade etmem için müstesna bir fırsat oldu. Halil Hoca bu bağlamda o dönemde Balıkesir Üniversitesi Rektörü olan Prof. Dr. Necdet Hocaoğlu’nun konuğu olarak Balıkesir’e gitmesi hem Necatibey’deki lise günlerini yâd etmesini, hem de Osmanlı kuruluş dönemi araştır- malarını Behramkale, Kara Biga ve Gelibolu yörelerine taşımasını sağlamıştır.

Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ulviye Özer’in girişimi ve Rektör Prof. Dr. Ayhan Kızıl’ın kabulüyle 19 Ekim 1995 tarihinde Halil Hoca’ya Fahri Prof. Dr. Halil İnalcık Sokağı’nın açılışı, Halil Hoca, kızı ve meslektaşları ile 06.04.2006

60 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 İkinci olarak Halil İnalcık, Bursa’nın fahri hemşerisi beratı ile onurlandırılmıştır. Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 15.10.2009 tarihli olağan toplantısında Halil İnalcık’a fahri hemşehrilik verilmesi için Başkan Recep Altepe’nin destek verdiği bir önerge sunulmuştur. Önergede; “Halil İnalcık, Bur- sa’nın fethi ile sonuçlanan Osman Gazi’nin faaliyetlerini en son araştırmaları ile ay- dınlatmıştır. Bursa Araştırmaları Vakfı’nın kurulmasına, Osman Gazi’yi anma ve Bur- sa’nın fethi konusunu her yıl ilmi faaliyet- lerle destekleyip periyodik hale gelmesini sağlamıştır. Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna ve payitaht Bursa’nın müesseselerini son yazdığı kuruluş dönemi Osmanlı sultanla- rını ayrı ayrı inceleyen makaleleri ile bilim dünyasına sunmuştur. Dünyanın birçok üniversitesinde kendisine doktora payesi verilmiş, birçok tarih akademisinin üyesi olan Prof. Dr. Halil İnalcık, bir bakıma Os- manlı şehri kimliğini taşıyan Bursa’nın ta- nıtılması, özellikle gençlerimizin bu konuda bilinçlendirilmesi için çalışan ünlü bir bilim adamımızdır. Bursa ile ilgili yayımlanan ve şehrimize yaptığı hizmetlerden dolayı kendisine Bursa’nın fahri hemşehriliğinin verilmesi hususunun Meclis Gündemine alınarak görüşülmesini arz ederiz” deni- liyordu. Konunun Meclis’te görüşülmesi sonucunda 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 18. maddesinin (r) bendi uyarınca, Prof. Dr. Halil İnalcık’a fahri hemşehrilik payesi verilmesine ve önergenin aynen kabulüne,

Yıl 2005, Muradiye’de bir sokağa Hoca’nın adı veriliyor. Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 15.10.2009 günlü olağan toplantısında mevcudun oy Orhan Medresesi’ne ve diğer erken dönem kent tarihi ve kültürüne önemli katkıları ve birliği ile karar verilmiştir. Osmanlı buluntularına yönelik yeni arkeo- sayısız araştırma ve eserleri bulunan “Prof. Halil İnalcık’ın Bursa’da 2005 yılında baş- lojik kazılara ihtiyacı halen vardır. Dr. Halil İnalcık” isminin verilmesini oybirli- lattığı Osman Gazi İncelemeleri bilimsel ği ile kabul etmiştir. 6 Nisan 2006 tarihin- toplantıları, zamanla büyükşehir belediye Halil İnalcık hem dünyaca tanınan büyük de Muradiye’de Halil Hoca’nın teşrifleri ile başkanı Recep Altepe tarafından kurum- bir alim olarak hem de çalışma metodu Başkan Recep Altepe tarafından bir tören laştırılarak 6 Nisan 1326 Fetih Günü kapsa- içinde insanı ve çevresini önemseyen bir düzenlenerek, “Prof. Dr. Halil İnalcık Soka- mında bir sempozyum halinde düzenlenir anlayış taşıdığı için sadece makale ve kitap ğı”nın açılışı yapılmıştır. Türkiye’nin seçkin olmuştur. Halil Hoca ilk yıllarda düzenli yazmakla kalmamış, araştırma yaptığı üniversitelerinden gelen değerli bilim olarak araştırma sonuçlarını sunmuş ve yörelere bilimin ışığını taşımıştır. Elbette insanları bu onurlu gününde İnalcık Hoca’yı daha sonra bu çalışmaları Halil İnalcık’ın toplumumuz ve kurumlarımız O’nun başar- yalnız bırakmamışlardır. Bu törene Prof. Dr. Bursa Araştırmaları adını taşıyan bir dıklarının farkında oldukları için kendisine İlhan Tekeli, Prof. Dr. Nurhan Atasoy, Prof. kitapta toplanmıştır.1 Bu makaleler sadece büyük bir saygıyla bağlanmışlar ve kendisi- Dr. Özer Ergenç, Prof. Dr. Zeren Tanındı, incelediği döneme ait bilgiler içermemek- ni onurlandırmak istemişlerdir. Bu bağlam- Prof. Dr. Günay Kut, Prof. Dr. Gönül Öney, te, aynı zamanda hocanın tarih metodunu da, Osmangazi Belediye Meclisi, 06.07.2005 Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu ve daha pek da ortaya koymaktadır.2 tarihli olağan toplantısında, Muradiye çok önemli isim katılmıştır. Toplantıda ay- Mahallesi, Muradiye Külliyesi yanında yer rıca hocamızın sevgili kızı Günhan İnalcık alan Avlu Sokak’a Osmanlı-Türk, Bursa da bulunmuştur.

1 Halil İnalcık’ın Bursa Araştırmaları, Haz. Yusuf Oğuzoğlu, Bursa: Bursa Büyükşehir Belediyesi Yayını, 2012. 2 Halil İnalcık, “Osman Gazi: Son Araştırma Sonuçları”, Halil İnalcık’ın Bursa Araştırmaları, Haz. Yusuf Oğuzoğlu, Bursa: Bursa Büyükşehir Belediyesi Yayını, 2012, ss. 84-93 ; Halil İnalcık, “Osmanlı Kuruluş Dönemine Ait Yeni Bilgiler”, Halil İnalcık’ın Bursa Araştırmaları, Haz. Yusuf Oğuzoğlu, Bursa: Bursa Büyükşehir Belediyesi Yayını, 2012, ss. 94-103 ; Halil İnalcık, “Kent, Kentli ve Tarih”, Halil İnalcık’ın Bursa Araştırmaları, Haz. Yusuf Oğuzoğlu, Bursa: Bursa Büyükşehir Belediyesi Yayını, 2012, ss. 104-111 ; Halil İnalcık, “Osman Gazi’nin Fetihleri ve Devletin Kuruluşu”, Halil İnalcık’ın Bursa Araştırmaları, Haz. Yusuf Oğuzoğlu, Bursa: Bursa Büyükşehir Belediyesi Yayını, 2012, ss. 112-124.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 61 araştırma / Halil İnalcık’ın Bursa’sı / Raif Kaplanoğlu

Raif Kaplanoğlu / Avrasya Etnografya Vakfı Genel Sekreteri Halil İnalcık’ın Bursa’sı

Türk tarihçilerin “kutbu” olarak kabul edilen Prof. Halil İnalcık’ı, geçtiğimiz günlerde 100 yaşınday- ken yitirdik. Dünyaca ünlü tarihçimiz olan Halil İnalcık, önemli araştırmalarının bir bölümünü Bur- sa’da veya Bursa üzerine yapmıştı. Sosyal-ekonomik tarihçiliği ülkemizde yerleştiren İnalcık Hoca, akademik çalışmalarında Bursa’dan yararlandığı gibi, Bursa’ya da çok önemli katkılar yapmıştı.

Eski öğrencilerinden İlber Ortaylı: “Tarihi BURSA’YA KATKILARI sosyal ve ekonomik tarihi konusunda çok Ahmet Refik sevdirmiş, ama Osmanlı ciddi sonuçlar ortaya çıkmasına katkı İnalcık Hoca, daha genç bir akademis- tarihine Halil İnalcık saygınlık kazandırdı” yaptı. yen olarak bir tesadüf eseri fark ettiği, derken, İslam Konferansı Genel Sekre- ülkemizdeki en eski kadı sicil belgeleri olan teri Ekmelettin İhsanoğlu’nun, “Tarih ul Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu’nun organizas- Bursa Kadı Sicilleri üzerinde ilk araştırma- müverrihin” yani “Tarihçilerin şeyhi” olarak yonuyla İnalcık Hoca’nın başkanlığında, larını yaptı. Daha öğrencilik yıllarında dik- tanımladığı Halil İnalcık Hoca için, dün- Bursa’da çok sayıda bilimsel kongre yapıldı. katini çeken bu önemli defterleri kurtarıp yaca ünlü Amerikalı tarihçi Bernard Lewis İnalcık Hoca’nın ismi nedeniyle dünyaca müzeye teslim etmişti. Bursa Kadı Sicille- ise şunu yazmıştır: “Fuat Köprülü ve Ö. L. ünlü tarihçiler defalarca Bursa’ya geldi, ri’ne ilişkin ilk araştırmasını da, daha 1947 Barkan zamanının büyük âlimiydiler. Halil Bursa üzerine bildiriler sundu. Yapılan bu yılında yayınlamıştı. İnalcık Hoca, bu sicil İnalcık tüm zamanların büyük âlimi...” Prof. akademik araştırmalarla Bursa, Osmanlı belgelerine dayanarak hem Türk tarihini, Mark L. Stein ise Osmanlı tarihini adeta tarihinde en çok araştırılan bölgelerden hem de Bursa’nın sosyal yapısı ile ekono- yeniden yazan, tarihi değiştiren İnalcık Ho- biri oldu. misini somut bir biçimde ortaya koymuştu. ca’yı şu ifadeyle tasvir etmektedir: “Onun Bursa Kadı Sicilleri’nin bir tarihi kaynak İnalcık Hoca, birçok Bursa projesine katıldı, (İnalcık’ın) çalışmalarını çıkarın, Osmanlı olarak kullanılması konusunda tarihçilere yönetti. Bursa’nın araştırılmasında büyük tarihinde hiçbir şey kalmaz”. önemli bir yöntem kazandırdı. Nitekim bu katkılar yapan “Bursa Araştırmaları Vakfı”- tarihten sonra çok sayıda akademisyen nın kurucuları arasında yer aldı. siciller üzerine tezler yaparak, Osmanlı’nın

62 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 BURSA VE OSMANLI ARKEOLOJİSİ Osman ve Orhan Gazi’nin fetih bölgesi olan Bursa çevresindeki Bizans ve ilk Osman- lı yerleşim yerlerinin önemli kısmından bugün hiç bir iz bile kalmadığı bilinmekte- dir. Bu kale ve kentler; defalarca yeniden kurulduğu için eski yerlerini belirlemek çok güç olmuştur. Buna, yıllar içinde gerçekle- şen isim değişiklikleri de eklenince, bu eski kale ve yerleşim yerlerini belirlemek daha da güçleştir. İşte bu nedenle İnalcık Hoca, Kuruluş Dönemi’ni anlamak için sadece bölgede yapılacak “araştırma seyahati” ve “toponomi araştırmalarının” yeterli olama- yacağını vurgulamıştır. Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Dönemi’nin birçok eserinin toprak BURSA CİVARINDA KEŞİF GEZİLERİ da tarihimizde ilk “Osmanlı Arkeolojisi” altında kaldığını, bu nedenle bu eserlerin olarak literatüre girdi. Daha sonra, yine İnalcık Hoca, 1990’lı yıllarda Amerika’dan bir arkeolojik çalışmayla ortaya çıkarıla- İnalcık Hoca’nın isteği ile Bursa’nın kuşatıl- Türkiye’ye döndüğünde, eski bir öğrencisi rak değerlendirmenin gerekli olduğunu ması sırasında ilk Osmanlı yapıları olarak olan Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu, hocasını belirtmiştir. Bir kaynak olarak Osmanlı kayda giren Ak-Timur kalesinde bir yüzey sürekli Bursa’ya davet ederek, son araş- Devleti’nin Kuruluş Devrini anlamak için, araştırması da uzmanlarca yapıldı. Ak-Ti- tırmalarında Bursa’ya da katkı yapmasını arkeolojik metotlarının da kullanması ge- mur Kalesi, tüm çabalarıma karşın tescil sağladı. Yusuf Hoca, bu yıllarda İnalcık rektiğini söylemiştir. Kendisi de bizzat bu bile edilmedi. Hazırladığım kapsamlı tescil Hoca ile beni tanıştırmış ve araştırma düşündüklerini gerçekleştirmek üzerede dosyası da, Kurul’da kayboldu. gezilerinde de, Hoca’ya rehberlik yapma çeşitli girişimlerde bulunmuştur. görevi verilmişti. Halil Hoca’nın 10 yıl kadar süren bu araştırma gezilerinde rehberlik İnalcık Hoca, karanlıkta kalmış olan Kuru- yaparak, hem Hoca’ya katkı yaparken, ben luş Dönemi’nin aydınlanması için, üniver- BURSA’NIN FAHRİ HEMŞERİSİ… de böylece Hoca’nın “rahle-i tedris”inden sitelerimizde artık ‘Osmanlı Arkeolojisi’ İnalcık Hoca’nın halası Bursalı bir aktar ile geçmiş oldum. kürsülerinin açılmasını önermiştir. Bugün arkeoloji literatüründe “Geç Bizans Devri” evliydi. Bu nedenle daha 5-6 yaşlarında, İnalcık Hoca, Osmanlı Devleti’nin Kuruluş olarak anılan “Osmanlı Kuruluş Dönemi”, yani 1922 yılında ilk kez Bursa’ya gelmişti. Dönemini anlamak için Bursa bölgesinde özgün bir arkeolojik dönem olarak nitelen- İnalcık Hoca Bursa’yı, daha Osmanlı dev- yaptığı araştırma gezileriyle, Türk tarihçi- dirmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu amaçla rinden bu yana sürekli gözlemiş, sevmişti. liğinde yeni ve farklı bir anlayışın öncüsü kurucusu olduğu “Bursa Araştırmaları Hayatında ilk kez trene, Bursa’da binmişti. oldu. Tarihin masa başında yazılamayaca- Vakfı” tarafından, İnalcık Hoca’nın baş- İşte akrabalık nedeniyle başlayan Bursa’yla ğını gösterdi… Nitekim Osmanlı Devleti’ni kanlığında, Bursa Hisar içindeki “Bithiynia bağı, İnalcık’ın araştırmalarında çok daha kuranların gittiği yerlere aynı yollardan Sarayı Kazısı” yapıldı. Bu kazı, aynı zaman- ileri bir noktaya geçmişti… giderek, olayları anlamaya çalıştı. İnalcık Sonraki yıllarda Bursa’ya defalarca geldi. Hoca, Kuruluş Devri’nin ana kaynağı olan Bursa’ya ilişkin onlarca yazı yazdı. Bursa İshak Fakîh’e dayanan anlatıları dikkate için Yeşil Türbe kadar önemli olan kadı alarak; Osman Gazi’nin gittiği yollardan sicillerini, Yeşil’deki köhne bir odadan kur- giderek, gerçekten de sözü edilen yerleşim tarıp tamir ettirip müzeye kazandıran da, yerlerinin olup-olmadığını etüt etti. Böyle- yine İnalcık Hoca olmuştu. Yazdığı yüzlerce ce ilk kroniklerde yer alan Kuruluş Dönemi bilimsel araştırmasında, yok olmakta olan bilgilerinin birer kaynak olarak kullanı- işte bu Bursa Kadı Sicilleri’nden yararlan- lıp-kullanılmayacağını test etti. Bu amaçla dı. Bursa’ya akademik olarak çok büyük uzun araştırma gezileri yaptı. katkılar yapan İnalcık Hoca, Bursa’dan da Bu geziler sonunda, Osmanlı Devleti’nin ku- gerektiği ilgiyi gördü. Uludağ Üniversite- rulduğu topraklar olan Bursa ve çevresinde si kendisine fahri doktora unvanı verdi. bilinmeyen tarihsel yerleşim yerleriyle Osmangazi Belediyesi Halil İnalcık’ın adını, yeni bilgiler açığa çıkarıldı. Bu yeni bilgiler Muradiye’de bir sokağa verdi. Bursa Büyük- sayesinde, sadece Bursa’ya ilişkin yeni şehir Belediyesi de, İnalcık Hoca’yı tüm bu bilgiler ortaya çıkmamış, Osmanlı Kuru- katkılarından dolayı “Fahri Hemşeri” kabul luş Devri’nin de birçok sırları aydınlanmış etti. olmuştu. Yabancı tarihçilerin birer “masal” İnalcık Hoca’yı yitirdik ama eserleriyle, veya “karadelik” olarak nitelediği Kuruluş hizmetleriyle hem ülkemizde, hem de Bur- Devri’ne dair bilgilerin büyük ölçüde doğru sa’da saygıyla anılmaya devam edecektir. olduğu, yapılan keşiflerle ortaya çıkarıldı.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 63 dosya / İpeğin Peşinde; İran / Saffet Yılmaz

64 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Saffet Yılmaz İpeğin Peşinde; İran 11. Dünya İpek Yolu Belediye Başkanları Forumu, İran’ın tarihi şehirlerinden Kazvin’de gerçekleştirildi. İpekyolu Şehirleri bayrağına geçtiğimiz yıl evsahipliği yapan Bursa, İran’daki toplantıda da yerini alarak, bu alandaki tecrübelerini katılımcılara aktardı. Üye ülkelerin belediye başkanlarının katıldığı toplantıya, Bursa Büyükşehir Belediyesi’ni temsilen, Kültür ve Turizm Daire Başkanı Aziz Elbas, Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Danışmanı Ahmet Erdönmez ve bendeniz katıldık. Toplantıda bir konuşma ve sunum yapan Kültür Turizm Daire Başkanı Aziz Elbas, dünyanın dörtbiryanından gelen katılımcılara hem Bursa’yı hem de ipeğin Uzak Doğudan Anadolu’ya ve oradan Avrupa’ya ulaşmasında Bursa’nın rolünü ve bugün Bursa’da ipekçilik üzerine yapılan yeni çalışmaları anlattı.

Kazvin şehrinin ünlü Saad-Al Saltaneh nistan Temsilcisi Laroche de konuşmacılar bildirdi. İpek üretiminden, üretilen ipeğin Kervansarayı’nda gerçekleştirilen toplan- arasında yer aldı. işlenmesi ve ürün haline getirilmesi süre- tı, İran ulusal marşı ve Kur’an tilaveti ile cine kadar her noktaya belediye desteği başladı. Uluslararası bir toplantı olması İpekyolu şehirleri arasındaki ilişkilerin sağladıklarını kaydeden Elbas, “Hatta, pek nedeniyle İran devlet adamlarının yoğun iyileştirilmesi, şehirlerin kalkınması, bu çok tarihi eserimizi restore ederek ipek- katılım gösterdiği toplantının açılışın- şehirlerin karşılıklı işbirliği, kişisel ve çilik alanında işlevlendiriyoruz. Yüzyıllar da; Tahran Belediye Başkanı Dr. Ghalibaf, kurumsal anlamda bu sürece kimin nasıl boyunca ipek ticaretine evsahipliği yapmış Ulaştırma ve Kentsel Kalkınma Bakanı Dr. katkı koyabileceği konularında gerçekleş- tarihi mekanlarımız, bugün de ipekçilik Akhoondi, İslami Şehir Konseyi Başkanı tirilen toplantının ilk oturumunda Bursa da sektörüne katkıda bulunuyor.” dedi. Fasihi Ramandi’nin yanı sıra; Kazvin, Şiraz, yer aldı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Trabuzan, İsfahan gibi tarihi şehirlerin Recep Altepe’nin gönderdiği mesajı davet- Elbas ayrıca, Başkan Altepe’nin mesajın- belediye başkanları da birer konuşma yap- lilere okuyan Kültür ve Turizm Daire Başka- da da yer alan, Dünya İpek Yolu Şehirleri tı. Kazvin İmamı Ayatollah Abedi, Kazvin nı Aziz Elbas, daha sonra da, ipeğin Uzak Forumu çatısı altında, bu şehirler arasında Vilayeti Valisi Dr. Hemmati, Kültürel Miras, Doğu’dan Avrupa’ya gidiş yolculuğunu ve bir “Müzeler Birliği” oluşturulması önerisini El Sanatları ve Turizm Örgütü Başkanı Dr. Bursa’nın rolünü anlattı. İpekyolu şehirleri de yineledi. Slotanifar, İran İslam Parlamentosu Kazvin arasındaki işbirliğinin bugün de eski düze- İki gün süren toplantıların ardından İpek Temsilcisi Dr. Davood Mohammadi, Tarihi ye gelmesi için öncelikle ipekçilik konusun- Yolu Kervanı Anıtı’nın açılışı ve daha sonra ve Kültürel Mirasın Korunması ve Yeni- da yeni uygulamaların yapılması gerekti- da Kazvin’deki tarihi anıt ve mekanların lenmesi Fonu Başkanı Dr. Pouyandeh ve ğini kaydeden Elbas, Bursa’da son yıllarda ziyareti de gerçekleştirildi. UNESCO İran İslam Cumhuriyeti ve Türkme- bu alanda yoğun bir çalışmanın olduğunu

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 65 dosya / İpeğin Peşinde; İran / Saffet Yılmaz

YOĞUN KATILIM İRAN’DA KADIN… örtünme bir zorunluluk halini aldığı için uygulamada “sembol” halini almış. Dolayı- 11 yıl önce oluşturulan İpekyolu Belediye Kafamızdaki tüm bu karanlık sorular, sıyla, ‘sembolik’ bir uygulamanın sonu ne Başkanları Forumu’nun son 3-4 toplantısı- uçağımız İran’a inmeye başladığı andan iti- olur? Gevşer, yozlaşır, gerçek anlamından na katıldım. Her toplantı başka bir ülkede baren aydınlanmaya başladı. Bir kere, uçak uzaklaşır.. Burada da biraz böyle olmuş ve başka bir kentteydi. Doğrusu hepsine inişe geçmeye başladığı andan itibaren hissine kapıldım, çünkü İran kadını -en heyecanlanarak gittik ama bu başkaydı. kadınlarda bir hareketlilik başlıyor. İranlı azından bir bölümü- örtünmüyor, örtünmüş Bir kere katılım oldukça yüksekti. Sanırım veya değil tüm kadınlar. Kadınlara ilişkin gibi yapıyor. Başka bir deyişle; anayasa- İran’ın ‘kapalı kutu’ imajı 24 ülkeden 50’yi en çarpıcı durum ise, ülkeye girişle birlikte larındaki zorunluluk hükmü ile bir uzlaşı aşkın kentin yöneticisinin bu toplantıya gözden kaçmıyor. Çünkü kadın İran’da her yolu bulmuşlar. Üzerinde bir kot veya tayt, katılmasını sağlamıştı. Tabii aynı duygular yerde, hayatın her alanında. Havaalanına başında bir eşarp veya benzeri bir örtü ile bizde de yok değildi. İran üzerine onca oku- indik, kadınlar; sokağa çıktık, kadınlar; anayasasındaki hükmü yerine getiriyorlar. malarımız, bize dışarıdan sunulan doğru- pazara gittik, kadınlar… İran’da kadınlar Hani, bir kehanette bulun deseniz; İran lanmaya muhtaç bilgiler, söylentiler, kitle hayatın her yerinde. Hani bir algı var ya, kadını yakın gelecekte kendi kararını kendi iletişim araçlarının İran üzerine yayınları İran’da kadınların her bakımdan kapalı verecek duruma gelir derim. ve benzeri her türlü kaynak, heyecanımızı oldukları yönünde. Hiç öyle değil, İran ka- artırıyordu. Acaba nasıl bir ülke! Ne yasak, dını sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamın Oldukça modern görünüyorlar, ne ka- ne serbest? Ne yaparsak yanlış anlaşılırız? içinde. Örtülü mü, evet örtülü. Ama burada falarındaki ne de üzerlerindeki kıyafet İran polisi ile sokakta muhatap olmamak örtü meselesini biraz açmak istiyorum. günlük işlerini yapmalarına mani oluyor. için neleri yapmamalıyız? Bilindiği gibi İran anayasası gereği tüm Kendilerini sokaktaki yaşamdan yalıtacak kadınların örtünmesi gerekiyor. Ama bu bir durumları yok, bilakis günlük yaşamın

66 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 merkezindeler. Erkeklerle konuşuyorlar, sarı tuğlalı dar sokakları arasında dolaşıl- Gördüklerimiz arasına Kerim Han Kale- tokalaşıyorlar, hatta, kız-erkek gençlerin dığında şehrin ihtişamını hissetmek zor si’ni de eklemek lazım kuşkusuz. Sanki bir ürkek de olsa el ele tutuştuklarını bile olmuyor. Şehre kimlik kazandıran yapıların güvenlik duvarı değil bir sanat eseri. Şehrin gördüm. önemli bir kısmı Zend Hanedanı Kerim Han merkezinde, tuğladan yapılmış, dört burcu döneminde yaptırılmış. Kerim Han Kalesi, var ve burçlardan biri Pizza Kulesi gibi eğik Üç günlük İran seyahatimizin ilk günü Vekil Camii, İran’ın en güzel çarşısı olarak duruyor. Şehrin güvenliğini sağlamaktan Cuma gününe denk geldi. Pers imparator- kabul edilen ve fakat kapalı olduğu için çok güzelliğine güzellik katmak için yapıl- luğunun efsane başkenti Persapolis’in de görme şansımızın olmadığı Vekil Çarşı- dığı apaçık ortada. yer aldığı Şiraz’dayız. Aşkın, şiirin, şarabın sı… Bu güzelliklerin bir kısmını tatil günü ve güllerin şehri olarak anılıyor Şiraz. Her olduğu için göremedik; çarşıları, Şiraz Bir dönem Dar-ul-Elm(Öğrenmenin şeh- devirde, eğitim, gül, bülbül, şiir ve şarabın halılarını, rengarenk kumaşları, gümüşçü- ri) olarak da anılan Şiraz’ın; Hafız gibi, kendisiyle özdeşleştiği şehir, günümüzde leri, minecileri, baharatçıları göremedik. Sa’di gibi ünlü şairlerine ‘misafir’ olduk, de İran kültürünün kalbinin attığı önemli Çarşının labirentlerinde kaybolamadık. bahçelerinde dolaşıp gazellerini dinledik. bir tarih kenti. Günlerden Cuma idi ve bir Doğrusu, Nesimi gibi, Hayyam gibi, Firdevsi tatil günüydü, her yer kapalıydı. Dolayısıy- Zenginliklerin bir başka kısmını da zamana gibi şair ve edebiyatçılara verilen önemi la, şehre kimlik kazandıran yapıların(baş- yenik düştüğü için göremedik. Üzüm bağı görüp bunu ülkenin köklü kültür tarihi ile ta ünlü çarşıları olmak üzere) önemli bir yok, batılıların gruplar halinde görmeye ilişkilendirdik. kısmını göremedik desem yeridir. Fakat, geldiği şaraplar yok.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 67 dosya / İpeğin Peşinde; İran / Saffet Yılmaz

Bu kadar dolu bir şehre, bir tatil günü olan ye başladık. Uzun vaazın ardından namaz Şehir, İslam kültürünün mimari hazineleri Cuma günü gidince, bir de Cuma anımız başladı ama biz bir türlü uyamıyoruz. Ne ile dolu ancak tarihi birikimini daha iyi oldu tabii. Kısaca anlatayım; rehberi- niyetleri bizim bildiğimiz niyet, ne rüku, ne görmek için Persepolis’i görmek şart. Cen- mizden, Cuma namazı için bizi tarihi bir secde bizim bildiğimiz rüku ve secde. Eller giz Han ve Timur’un ordularından az zarar- camiye götürmesini rica ettik. O da bizi bağlanmıyor, selam verilmiyor. Rüku’dan la kurtulmuş da olsa, zaman ve depremler merkezde ve oldukça kalabalık bir yere sonra secdeye gitmeden ellerini semaya şehri bir harabeye döndürmüş.. Bugün götürdü. Cami ve türbelerin bulunduğu açıp birtakım dualar ediyor, bilmediğimiz UNESCO Dünya Kültür Miras listesinde yer kompleksin girişinde güvenlik(polis değildi, ritüelleri icra ediyorlar. Allah affetsin, bi- alan şehir, üzerlerinde insan, boğa, kuş gibi sanırım cami güvenliği idi) bizi durdurdu. zim namaz sakat oldu. Kısa sürede kendi- kabartmalar bulunan yüzlerce sütundan Ellerinde telsizli adamlar birbirine haber mizi dışarı attık ama bu arada Şii camisin- oluşuyor. Şehrin en etkileyici yeri kuşkusuz veriyor falan. Ama bu arada Cuma saati giriş kapısı. Tüm Milletler Kapısı(Gate fo All geldi. Daha abdest alınacak, ezan okun- Nations)’ndan şehre giriliyor. Kullanıldığı du okunacak. 15 dakika kadar bekletti- dönemde 10 bin kişilik kapalı bir bölümü ler fakat sorunun ne olduğunu bir türlü de bulunan yapıya o dönemde Suriyeliler, anlayamadık. Sonra dediler ki, yanınızdaki İskitler, Hintliler, Etiyopyalılar, Kapadokya- çantaları camiye sokamazsınız. Peki dedik, lılar, İyonyalılar gibi pek uygarlığın temsil- yakındaki bir emanete teslim ettik eşyaları cileri elçiler gönderiyor ve Pers imparato- ve 15 dakikalık bir beklemeden sonra runa en seçkin hediyelerini sunuyorlardı. camiye girdik. Önce bir türbeden geçtik. Persler, 23 milletten gelen bu elçileri, yerel Türbe ama öyle böyle değil, tabandan kıyafetleri, motifleri ve hediyeleriyle bir- tavana her santimi mozaik kristal parça- likte yapının duvarlarına işlemiş durumda. ları ile işlenmiş, ışıl ışıl. Şah Cerağ Türbesi. Etiyoplalıların kıvırcık saçları, yuvarlak yüz Milyonlarca mozaik ayna işleme, bir türbe hatları, İskitlerin sivri uçlu kukuletaları, yapısı için akıl almaz bir ihtişam. Bir kısım ellerindeki aslan başlı altın bilezikler, yel- insanlar dua ediyor, bir kısmı yaklaşan pazeler arasındaki Hintli elçilerin kıymetli Cuma namazına hazırlık yapıyor, bir kısmı taşları ve Anadolu’dan giden elçilerin gö- namaz kılıyor. Kabrin gümüş parmak- türdüğü koç ve koyunlara kadar her detayı lıklarına dokunup kabir sahibine bağlılık bu kabartmalarda görmek mümkün. bildirenlerin duaları ağıtlara, yakarışları gözyaşlarına karışıyor. Etkilenmemek elde Büyük İskender; tarihin karanlıklarına gön- değil. Hem mimari incelik hem o ihtişam de Cuma namazı nasıl olurmuşa ilişkin iyi dermeden önce ihtişamın ve zenginliğin içinde insanların huşu içindeki tavır ve bir tecrübemiz oldu. Buraya kadar okuduy- sembolü olan şehirdeki sadece hazineleri ağıtları. Geçmişten bir an gibi. sanız artık sizin de bir tecrübeniz var. 300 at ve 300 katır ile taşıtmış.

Türbeden hemen bitişiğindeki camiye Yaklaşık 1600 metre yükseklikte, Zagros Şiraz doğaya düşkün bir şehir. Her yanı geçtik ve asıl namaz düzeninin burada dağlarının eteklerine kurulmuş olan Şiraz, bahçelerle donanmış. Bu bahçelerden olduğunu gördük. Oturduk vaazı dinleme- Fars eyaletinin de başkentliğini yapmış. biri de İrem Bağı. Girişte sizi bir fıskiye

68 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 karşılıyor ve ortadan akan suyun etrafında rengarenk çiçekler büyülüyor. Bahçe içinde güzel bir saray, sarayın ön cephesinde şiir- ler, etrafta lavanta çiçekleri, kıyıda köşede okuyan veya ürkek davranışlar sergileyen sevgililer. Tam bir Şiraz masalı…

Müzeleri ile de ünlü(en az 10 müze gezdik) Şiraz’la ilgili son söyleyeceğim de şu; mut- fak aynı bizim mutfak. Urfa veya Adana ile İran Kebabı arasında sunum dışında fazla bir fark yok.

Bir diğer durağımız, Dünya İpekyolu Bele- diye Başkanları Forumu’nun da yapıldığı yer olan Kazvin. Saad-Al Saltaneh Kervan- sarayı’nda toplantıya hazırlanıyoruz ama kervansaray büyüleyici bir yapı. Bir kere çok büyük, labirent gibi. Zeminden tavana ve cephelere kadar müthiş bir ambiyans. Tüm dükkanları, geleneksel kültür değer- lerine ait ürünlerin satışı için planlamışlar. Kervansarayın bir bölümünde devasa bir han.. Bursa’nın Koza Han’ını baz alırsak; Alamut Kalesi buranın yaklaşık 3 katı büyüklüğünde ve birbirinden ihtişamlı 4 büyük kapısı olan, edecek uçağa gitmeden önce ya Kazvin gerçekler arasındaki bağlantıları kurardık, Taç Kapı’dan daha büyük bu kapılardan şehrinde göremediğimiz eserleri göreceğiz, doğrusu olmadı. Duyduğumuz, bildiğimiz, başka bölümlere geçilebilen bir yapı. hızlı bir yarım gün geçireceğiz ya da bin okuduğumuz Alamut ile, Hasan Sabbah ve Bölgeye özgü çiniler her kapıda ayrı bir yıllık efsaneyi, Hasan Sabbah’ın Alamut haşhaşi olgusu ile gördüklerimiz arasında ambiyans oluşturmuş. Kalesi’ni ziyaret edeceğiz. Doğal olarak kuvvetli bir bağ kurduk desem yalan. Ama ekipteki herkes Alamut’a gitmek isteyince yine de gördüğümüze sevindik, gitmesey- Kervansaray bünyesindeki devasa çar- hemen bir taksi bulup erken saatte yola dik belki Kazvin’de onlarca anıtsal yapıyı şıların restorasyon geçirdiği belli oluyor koyulduk. Yaklaşık 60 kilometrelik bir me- yakından görüp fotoğraflayacaktık ama bu ama oldukça iyi bir restorasyon. Malzeme safe ama 150 kilometre imiş gibi geliyor. sefer Alamut aklımızda kalacaktı. kullanımı, renk uyumu, mimari detaylar- İki nedenle; birincisi Alamut denen bölge daki uyumluluk muhteşem. Kervansara- çok büyük, 60 kilometre sonra bölgeye İran; devleti Amerika gibi, halkı Vietnam yın yakınlarında halkın kullandığı başka giriyorsunuz ama kaleye ulaşmak için bir halkı gibi bir yer. Yoksul ama mutlular. çarşılar da var. İnanılmaz büyük hanlar, hayli daha gitmeniz gerekiyor. İkincisi; Çarşılar pazarlar kıpır kıpır. Sokaklardaki çarşılar ama harabe.. Ne kadar harabe de dağ-taş, dere-tepe-vadi ve daracık yollar.. araçların teknolojik olarak eskiliğinden ve olsa taşıdığı estetik kendini hissettiriyor. Kaleye varmamız 3 saati buldu. Kaleye kötü yakıt kullanımından olsa gerek, yol Bakılsa, restore edilse kim bilir Saad-Al vardığımızda, tekrar otele dönüp bavulları kenarında iseniz ezgoz gazından genziniz Saltaneh Kervansarayı gibi kaç mekan alıp havaalanına ulaşmamız için sadece 15 yanıyor. Ama kimse dert etmiyor. “Şark daha ortaya çıkar. dakika zamanımız kalmıştı. Oysa, bilirsiniz, oturup beklemenin yeridir” diyordu Tanpı- nar Huzur romanında. Bu kuralı ne kadar Çarşıları çok hareketli, İran’ın tüm nüfusu kale denilen yapılar bir hayli tırmanılarak doğuya giderseniz o kadar iyi test ediyor- çarşılarda gibi, adım atılmıyor. Oturum zirvesine ulaşılan yapılardır. Burası da öyle, sunuz. İran’da ne kadar acele ettiysek, ne aralarındaki yarım saati geçmeyen boşluk- üstelik tehlikeli bir tırmanış. 15 dakika- kadar işimizi acele görmek istediysek, o larda yakın yerleri görmek için hızlı turlara da kalenin tepesine çıkmanın zorluğunu kadar acelemizin eylemimize bir faydası çıkıyoruz. Çatısız evler, sarı tuğlalı daracık hesaba katan ekibimiz, kaleyi aşağıdan olmadığını gördük, ama kaçırdığımız bir sokaklar ama sokak aralarında bizi büyüle- seyretmeyi tercih edince iş başa düştü ve o şey de olmadı. Bizim acele edişimizin dışın- yen anıt eserler. sıcakta, sırtımda çanta, boynumda makine olduğu halde tırmandım. Dik yüzlerce daki etmenler devreye girdi ve en sonunda Toplantılar çerçevesinde İranlılar de anıt merdiveni aştıktan sonra nihayet kalenin herşey yine arzu ettiğimiz gibi oldu. Uçağı açılışı yaptı. İpekyolu şehrine yakışır bir ta- tepesindeyim. Yerleşim alanlarında arkeo- kaçırdığımızı düşünüp giden paralarımıza rihi İpek Yolu Kervanı Anıtı yapmışlar. Gece lojik kazı yapmışlar ve bu alanların üzerini ve zamanımıza yanarken, kaçırdığımızı dü- muhteşem bir gösteri ve yoğun kalabalık paslı sac malzeme ile örtmüşler. Kalenin şündüğümüz uçağa son binen biz oluyoruz, eşliğinde açılışını yaptılar. Gecenin bir ya- üstünde görecek fazla bir şey yok desem ardımızdan kapılar kapanıyor ve herşey rısı genç yaşlı, kadın erkek binlerce insanın yeridir. Hele benim gibi detaylara bakmaya ilk başta planlandığı hale bürünüyor. Şaka açılışa katılması etkileyici idi. zamanı olmayan biri için hiç yok. Saat- gibi. lerce kalıp mekanın detaylarını inceleme Ve son gün. Akşam saatlerinde hareket imkanımız olsaydı, belki kafamızdakiler ile

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 69 dosya / İran / Ahmet Ö. Erdönmez

70 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Ahmet Ö. Erdönmez Fotoğraflar: Saffet YILMAZ

Dünya İpekyolu Şehirleri Toplantısı geçtiğimiz yıl Bursa’da yapıldı. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin organize ettiği başarılı bir organizasyon oldu. 2016 yılı toplantısının da İran’ın Kazvin kentinde yapılmasına, geçtiğimiz yılki Bursa toplantısında karar verilmişti. İşte bu nedenle Dünya İpekyolu Şehirlerinin bir üyesi olan Bursa Bursa Büyükşehir Belediyesi, İran toplantısına da katıldı.

İran İran’ı hayatım boyunca merak etkileyici olduğunu düşünüyorum. ettim. Okuduğum kitaplarda; güçlü Yine merkezde bulunan tarihi bir bir medeniyet oluşturdukları, tarih hamam var ve hamam müzesi olarak boyunca devlet nizamında başarılı düzenlenmiş. Binanın giriş kapısı ve oldukları kültür sanatta çok iyi üre- içindeki süslemeler o kadar dikkati timler yaptıklarını gördüm. çekiyor, neredeyse müze düzenleme- si ikinci planda kalıyor. Cuma günü Ben Konya’da doğduğum için Sel- olduğu için yani o gün İran’da tatil çuklu eserlerinin bol olduğu Konya günü olduğundan birçok yer kapa- merkezdeki eserleri hayranlıkla lıydı. Ama biz yine de çarşıyı gezme izliyordum. Ama gördüm ki İran imkanı bulduk. Selçukluları da aynı kültürü taşımış- lar ve Anadolu’ya aktarmışlar. Tarzlar Şiraz’ın en önemli tarihi eserlerin- birbirine çok benziyor. den Persepolis Antik Kentini hiç duydunuz mu? Duyduysanız, işte Eylül ayının başında İran’ın kültür o kent Şiraz’da. Büyük İskender’in ve tarih kenti Şiraz’a vardık. Şiraz, yakıp yıktığı, tonlarca hazineyi dağların ortasında ovada kurul- alarak ayrıldığı bir kent. Persler’in muş tarihi bir şehir. Kıraç dağların inşa ettiği müthiş bir kent. Dağın hemen altında başlayan şehir meyve hemen eteğine kurulmuş, önce saray bahçeleri ile, şehrin merkezi de sonra halkın yaşadığı yerler tama- tarihi eserlerle süslenmiş. Şiraz’ın men mermerden yapılmış. Mermer en önemli eserlerinden biri olan Şah hayvan heykelleri, mermer kabart- Çerağ Türbesi’ni ve Camisi’ni gezdik. malar, sütunlar, ev ve saray kalıntı- Türbedeki işlemeler ve iç düzenle- ları. Görkemli kent bugün turistler mesi çok başarılı. Bizdeki türbeleri için düzenlenmiş. Bizden bir örnek düşünürseniz abartılı diyebilirsiniz. vermek istersek; Efes’e benzeyen bir Ama etkileyici. Türbenin her tara- antik kent. O şehirde İran medeni- fı ince ince işlenmiş. Sanat tarihi yetinin köklerinin ne kadar derin- açısından kitap yazılacak kadar lere gittiğini görebilirsiniz. Sanatta

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 71 dosya / İran / Ahmet Ö. Erdönmez

ve mimarideki becerilerini de rahatlıkla süslemeler, vitray camlar müthiş bir görü- Gülistan Kitabı’nın yazarı Şirazi’yi duymuş- anlayabilirsiniz. Keşke Persepolis yıkılma- nüm sağlıyor. Şiraz’ın merkezinde kale ve sunuzdur. Şirazi’nin mezarı da Şiraz’da. dan günümüze kadar gelebilseydi. Dünya içinde sarayı yer alıyor. Kale içindeki saray Uğramadan geçmeyelim dedik. Büyük bir harikalarının başında gelirdi. UNESCO kenti süslemeleri Şah Cerağ Türbesi’ndeki süs- bahçe içinde çok güzel düzenlenmiş, tüm korumaya almış. Yerli ve yabancı turistlerin lemelere benziyor. Mükemmel bir sanatsal bahçe güllerle donatılmış, tam ortada anıt ilgisinin oldukça yoğun olduğunu gördüm. çalışma göze çarpıyor. Kale içindeki bahçe mezar bulunuyor. Aynı zamanda Şirazi’nin düzenlemesi ayrı bir sanat eseri. Havuzları, şiirleri bahçede okunuyor. Bahçeyi ve anıt İran’ın yemek kültürünü tanımanızı tavsiye çiçekleri, ağaçları sarayı öne çıkaracak şe- mezarı gezerken şiirler eşliğinde gezi- ederim. Çok lezzetli yemekleri var. Bizim kilde düzenlemişler. Surlardaki tuğla işçiliği yorsunuz. Ziyaretçi akınına uğrayan anıt yemek kültürümüze çok benziyor. Urfa, görülmeye değer. Her santimetrekaresi iş- mezar bahçesinde bir yorgunluk kahvesi de Antep, Diyarbakır mutfağı gibi. Sofra lenmiş. Kalenin hemen dışında koleksiyon- içebiliyorsunuz. düzenlemelerine de bayıldım doğrusu. ları çok güçlü Pars Museum’u gezmemiz İran yemeklerini yiyebileceğiniz orijinal gerekiyordu. Çok güzel düzenlenmiş bahçe Akşam oldu ve uçağımız bizi İran’ın tarihi lokantaları rahatlıkla bulabilirsiniz. Şiraz içinde tarihi bir bina yer alıyor. Her bölümü kentlerinden biri olan Kazvin’e götürdü. şehrinde camilerin mimarisine ve sanatsal titizlikle süslenmiş binanın içinde İran’ın Uçakla Tahran’a, oradan karayoluyla Kaz- süslemelerine de çok önem vermişler. Mer- tarihine ait çok önemli eserler sergileni- vin’e ulaştık. Şehrin merkezi tarihi hanlar, kezde avlusu olan çini süslemelerinin doru- yor. Etkileyici ve kaliteli eserler bizi bazen hamamlar ve çarşılarla süslenmiş. Tüm ğa çıktığı camiyi gezerken insan kendin- Topkapı Sarayı Koleksiyonlarına götürüyor. eserlerde çini sanatının en ince örneklerini den geçiyor. Giriş kapısı, avlu içindeki çini Konya Mevlana Müzesi’ndeki eserlerle görebilirsiniz. Her eserin taç kapısı var. sanatı örnekleri, cami içindeki sanatsal neredeyse aynı. Çinilerle süslenmiş taç kapıdan geçip bina-

72 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 lara giriyorsunuz. Toplantının ya- pıldığı bina da güzel düzenlenmiş tarihi bir han. Toplantının açılış konuşmasını İranlı bakanlar ve valiler yaptı. Bizim de “İpekyo- lu Üzerinde Bursa” başlıklı bir sunumumuz oldu. Sunum, ilgi ile izlendi. Katılan tüm ülkeler kendi sunumlarını yaptı.

Kazvin’in merkezindeki tarihi çarşıyı gezmeden gitmeyin dedi- ler. Gezdik ve bizim çarşılarımıza çok benzettik. Bazı bölümleri çok güzel restore edilmiş, bazı bölümlerinin de restorasyona ihtiyacı var. Tüm binalarda çini süsleme sanatı önde. Kazvin’de İpekyolu Anıtı açılışı yapıldı. Açılışa biz de katıldık. Kazvin İpek yolunun tam üzerinde. İran, hediyelik eşya çeşitliliği ve kalitesi açısından bizden çok önde. Kendi kültürlerini anlatan yüzlerce çeşit hediyelik eşya bulabilirsiniz. Kazvin deyince ilk akla gelen şey nedir bilir misiniz? Ben söyleyeyim: Alamut Kalesi. Hasan Sabbah’ın Kalesi Alamut Bölgesi’nde. Kazvin’e 60 kilomet- re mesafede. Oraya gitmeye ka- rar verdik. Dağların tepesinden, vadilerden geçerek zor bir yol- culuktan sonra Alamut Kalesi’ne vardık. Tüm dünyanın bildiği Alamut Kalesi bugün çok zarar görmüş. Kalenin bazı bölümlerini restore ediyorlar. Ulaşması çok zor dağ büyüklüğünde bir kaya üzerine yapılmış. Aynı zamanda içi de oyulmuş. Kalenin karşısına geçip, okuduğum Hasan Sabbah Alamut Kalesi Kitabını düşün- düm, hayalimde canlandırdım. Sanki bir tiyatro seyrediyormu- şum gibi hissettim. Görmenizi tavsiye ederim.

İran gezisinde, İran’ı tanımaya çalıştım. Azeri Türklerinin bize olan ilgisini, İranlı kadınların sosyal hayattaki başarısını, İranlı şoförlerin o yollarda nasıl cambazlıklar yaparak otomobil kullandıklarını, tarihi eserlerin çokluğu ve korumadaki başa- rılarını ve benzeyen çok yönleri olduğunu gördüm. Ben İran’ı gördüm sevdim. Size de tavsiye ederim.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 73 dosya / İpek Yolu Şehirleri Toplantısı ve İran / Aziz Elbas

Aziz Elbas Fotoğraflar: Saffet YILMAZ

İpek Yolu Şehirleri Toplantısı ve İran Dünya İpekyolu Belediye Başkanları Forumu’nun, geçen yıl Bursa’da ev sahipliği yaptığımız toplantıları, bu yıl İran’ın kadim şehirlerinden, eski bir başkent olan Kazvin’de yapıldı.

İran’ın kuzey tarafında yer alan şehir tarihi bir ipek yolu şehri, bunu çarşılarının zenginliğinde ve han ve kervansaraylarında görmek mümkün. Bir de başka bir ayrıntı olarak Azeri vatandaşların azımsanmaya- cak kadar fazla olması.

Birçok ipek yolu şehrinin temsilcinin ka- tıldığı toplantılara İran’da bulunan tarihi kentlerin yoğun katılımda bulunması en dikkat çekici kısmı.

İki gün boyunca onlarca kent sunumunun gerçekleştirildiği toplantılar süresince ipek yolu şehirleri arasındaki ekonomik, turizm ve üniversiteler bağlamında işbirlikleri- nin güçlendirilmesi, tarihi ipek yolunun UNESCO tarafından tescil süreçleriyle birlikte turizm değeri olarak daha fazla ön plan çıkartılması. Bu konuda özellikle Çin’de bulunan ipek yolu şehirlerinin devlet politikası olarak yoğun bir şekilde çalışma yürütüyor olması.

74 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Aziz Elbas Fotoğraflar: Saffet YILMAZ

Gelecek yıl toplantılar acının ve kargaşanın hiç bitirilmediği, ancak kadim geçmişi ve özgün kimliğiyle her dönem gezginlerin ve kervanların ticaretin merkezi olmuş bir şehirde yapılacak.

Şehir gezileri sırasında Şiraz’da bulunan camiler, köşk ve bahçeler, divan edebiyatı- mızda önemli bir yeri bulunan ‘Güldeste’nin müellifi Muhammed Hafız El Şirazi’nin türbesinin bulunduğu köşk ve bahçesi inanılmaz güzelliklerle dolu.

Şiraz’da İmamzade Zinciri Külliyesi Medre- sesi, Vekil Cami, Çarşısı ve Hamamı, Kerim Han sarayı birbirinden zengin tezyinatlarla dolu. Tüm yapılarda inanılmaz derecede ahşap, çini ve kalem işçiliğinin göz kamaş- tırıcı örneklerine şahit olduk. Geleneksel bahçe peyzajında su öğesinin oldukça güzel uygulamalarının görülmesi mümkün.

Yine Şiraz yakınlarındaki bir zamanların dünyada en bilinen şehirlerinden Persepo- lis antik şehrinde birçok detayda geçmiş kültürler ve yaşamlar hakkında size bilgiler sunuyor. Devasa sütunlar ve yapı elaman- ları şehrin bir zamanlar ne derece heybetli olduğunu gösteriyor.

Kazvin yakınlarında Selçuklu sarayında ye- tişip isyankar olarak bir döneme damgası- nı vuran Hasan Sabbah’ın konuşlandığı Ala- mut Kalesi oldukça enteresan bir konum ve yapımda. Anayoldan uzak tepelerin ardında erişilmesi zor, yüksek kayalıkların üzerinde konuşlu bir kale. Yamaçlarında buz gibi suların aktığı verimli toprakların olduğu bir bölge. Hep kitaplardan okuduğumuz onlar- ca roman ve filme konu olmuş bir mekanı görmek bizim için farklı bir deneyim.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 75 araştırma / İznik Gölü Bazilika’sının Köle Tasvirli Sikkeleri / Prof. Dr. Mustafa Şahin

Prof. Dr. Mustafa Şahin / Uludağ Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü

İznik Gölü Bazilikası’nın Köle Tasvirli Sikkeleri

Bursa’nın İznik İlçesi kıyılarında İznik Gölü’nde yer alan bazilika planlı yapı kalıntısında sualtı kazılarına devam edilmektedir. İznik Müze Müdürlüğü’nün başkanlığında Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ile sürdürülmekte olan çalışmalarda ağırlıklı buluntu grubunu yine sikkeler oluşturmaktadır.

Buluntular arasında en az 15 sikkeden İmparatorluk ekonomisine herhangi bir Tek örnekle temsil edilen I. Licinius (İ. S. oluşan bir grubun arka yüzünde esir/köle katkısı var mıdır? Yazıda bu sorulara cevap 320-321) sikkesinin arka yüzünde her iki betimlerine yer verilmiştir. Kazıda bulunan aranacaktır. yanında oturur şekilde betimlenmiş iki kö- sikkeler üzerinde neden bu kadar fazla sa- lenin bulunduğu bir standard (sancak) yer yıda esir/köle figürü vardır? Esir/köle beti- İlk olarak Bazilika’nın esir/köle tasvirli almaktadır. Sırt sırta betimlenen figürlerin mi ile Roma Dönemi Nikaia’sı için bir mesaj sikkelerini tanıyalım. En erken tarihlisi her ikisi de yerde oturmaktadır. Soldakinin mı verilmek istenmektedir? Para betimleri I. Licinius dönemine ait sikkeler üzerin- elleri arkada bağlı iken sağdakinin elleri üzerinde yer aldığına göre, kölelerin Roma de 5 farklı köle/esir tipi tespit edebildik. serbest bırakılmıştır.

I. Licinius (İ. S. 320-321) Ağırlık: 2,8 gr., Çap: 18 mm., Kalınlık: 2 mm. Öy: Licinius’un diademli sağa portresi. Başın çevresinde “IMPLICINIVSAVG – Imperator Licinius Augustus” lejantı. Ay: Ortada iç kısmında “VOT/XX - Votis I. Licinius’tan sonra imparator olan Martinianus (İ. S. 321-324) sik- Vicennalibus / Vicennalibus Yemini” lejantı bulunan kelerinden bir seri üzerinde ise sadece esir betimine yer verilmiştir; standard (sancak). Her iki yanında oturur şekilde birer köle; imparator yerine bu defa Tanrı Jupiter’in solunda elleri arkadan soldakinin elleri arkasında bağlanmış, sağdaki ise ellerini bağlanmış şekilde diz çökmüştür. ayaklarına doğru uzatıyor. Çerçevede “VIRTVS EXERCIT - Virtus Exercitus/Ordunun Gücü” lejantı.

76 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Martinianus (İ. S. 324) Ağırlık: 2,6 gr., Çap: 18 mm., Kalınlık: 2 mm. Öy: Başında diademle sağa profilden imparator portresi. Başın çevresinde “D N MARTINIANO P F AVG – Dominus Noster Martinianus Pius Felix Augustus” lejantı. Ay: Sağına bakar şekilde ayakta Jupiter; sağ elinde globus (yer küre) üzerinde duran Nike, solunda tepesinde kartal bulunan asa tutmakta. Ayak Köle betimine ait bir diğer tip Honorius (İ.S. 393-423) döneminde seviyesinde sağında gagasında çelenk ile bir kartal, solunda darp edilen sikke üzerinde karşımıza çıkmaktadır. Bu tipte esirler, ise kolları arkadan bağlı şekilde dizlerinin üzerine çökmüş sikkenin arka yüzünde ayakta duran imparator betiminin her iki bir esir. Çerçevede “IOVI CONS-ERVATORI - Iovi Conservatori – yanında ayakta betimlenmişlerdir. Jupiter Korusun” “SMNB” “XΠΓ” lejantı. Nikomedia darbı.

Honorius (İ. S. 409-410) Ağırlık: 0,4 gr., Çap: 12 mm., Kalınlık: 1 mm. Öy: Sağa profilden defne çelenkli Honorius’un portresi ve çevresinde “DNHONORI VSPFAVG - Dominus Noster Honorius Pius Felix Augustus” lejantı. Ay: Cepheden ayakta Honorius, Valens Döneminde (İ.S. 364-378) darp edilen sikkeler üzerinde ise iki sağ arkasına bakmakta. Her farklı esir tipi karşımıza çıkmaktadır. Bir örnek bulunan ilk tipte im- iki yanında ayakta duran birer esir ve çerçevede parator solu ile bir labarum (Yunan alfabesindeki (X) ve (P) harflerinin “GLORIARO MANORVM - Gloria Romanorum / iç içe geçmesiyle oluşturulan erken dönem Hıristiyanlarının sembolü) Roma’nın Zafer” lejantı. tutar şekilde ayakta betimlenirken, sağ eli ile sağında diz çökmüş ve kolları arkadan bağlanmış bir esirin başından tutmaktadır.

Valens (İ. S. 364-378) Ağırlık: 1,7 gr., Çap: 17 mm., Kalınlık: 2 mm. Öy: Sağa profilden imparator portresi. Ay: Cepheden ayakta betimlenmiş imparator; başı sağına dönük. Sol eli ile labarum, sağı ile elleri arkadan bağlı şekilde düz çökmüş bir esirin başını tutmakta. İmparator Valens’e ait ikinci seride ise arka yüzde yer alan Çerçevede “GLORIARO MANORVM - Roma’nın Şanı” esir farklı olarak elleri arkadan bağlı şekilde ayakta durmak- lejantı. tadır. Bu tip bazilika kazılarında bu güne kadar 8 adet ile en fazla bulunan sikke grubunu oluşturmaktadır.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 77 araştırma / İznik Gölü Bazilika’sının Köle Tasvirli Sikkeleri / Prof. Dr. Mustafa Şahin

Valens (İ. S. 364-378) Ağırlık: Ağırlık: 1,7 gr., Çap: 17 mm., Kalınlık: 2 mm. Öy: Sağa profilden imparator portresi ve çevresinde “DNVALEN SPFAVG – Dominus Noster Valens Pius Felix Augustus” lejantı Ay: Cepheden ayakta imparator, sol eliyle labarum, sağıyla ise sağ yanında ayakta duran esirin başından tutmakta. Çerçevede “GLORIARO MANORVM - “Roma’nın Şanı” lejantı.

Valens (İ. S. 364-378) Ağırlık: Ağırlık: 1,2 gr., Çap: 12 mm., Kalınlık: 2 mm. Öy: Sağa profilden imparator portresi ve çevresinde “DNVALEN SPFAVG – Dominus Noster Valens Pius Felix Augustus” lejantı Ay: Cepheden ayakta imparator, sol eliyle labarum, sağıyla ise sağ yanında ayakta duran esirin başından tutmakta. Çerçevede “GLORIARO MANORVM - “Roma’nın Şanı” lejantı.

Bazilika sikke buluntuları arasında derledi- yılında savaş esirlerinin hiç birinin öldürül- di gücünü ve temelini oluşturmaktadır. ğimiz örnekler arasında esir veya kölelere memesini emrettiği bilinmektedir. Çünkü, Kölelerle işletilen büyük tarım işletmeleri ait 5 farklı tipi ikonografik özelliklerine esirler köle ve Roma’nın yenilmezliğinin bir bu bakımdan çok önemlidir. Toplumsal göre rahat bir şekilde ayırt etmek müm- göstergesi olarak kabul edilmiştir. açıdan bir kişinin on köleye sahip olması kündür. En dikkat çekici özellikleri tanrı ufak bir şey sayılmış, bu nedenle rakam veya imparatorun yanında cüce gibi çok Köleler sadece savaş esirlerinden oluşma- iki yüz köleye varabilmiştir. Diğer bir ifade küçük boyutta işlenmiş olmalarıdır. Böylece maktadır. Niakaia veya Myrleia/Apeme- ile çok sayıda köleye sahip olmak kişinin hiyerarşik açıdan sınıf farkı çok açık bir ia vatandaşı şair Parthenios gibi özgür saygınlığını yükseltmekle eş değer tu- şekilde gösterilmiştir. Valens sikkelerinde yurttaşlar da herhangi bir nedenle Roma’ya tulmuştur. Roma İmparatorluk Çağı’nda kolları arkada bağlı olarak ayakta veya diz köle olarak götürülmüşlerdir. Bununla özellikle Çeltikci Köyü çevresinde, arazinin çökmüş şekilde tek figür yer alırken, Lici- birlikte İ.S. 104 yılında çok sayıda Bithy- de verimli olmasından dolayı İmparatorluk nius ve Honorius sikkelerinde oturur veya nia vatandaşının yasa dışı yollarla Roma ailesi ve özel kişilere ait birçok çiftliğin ayakta ikişer figür bulunmaktadır; bunlar- vergi toplayıcıları tarafından köle olarak olduğu bilinmektedir. Bu büyük çiftlikleri dan birisinin elleri arkadan bağlı, diğerinin toplandığı da bilinmektedir. Ayrıca, Roma- yöneten ve toprağı işleyenler ise kölelerden ise serbest gösterilmiştir. Ancak eller ser- lılar döneminde Karadeniz’den İtalya’ya oluşmaktadır. Bu nedenle Roma Dönemi best olsa bile köle giysileri ile ayrım açık bir giden gemilerden çoğunun insan kargosu İznik nüfusunun büyük bir kısmını kölelerin şekilde gösterilmiştir. Asker esir ve kölenin taşıdığı da bilinmektedir. Bütün bu bilgiler oluşturduğu tahmin edilmektedir. aynı kompozisyonda yer alması, Geç Antik Elizabeth M. Young’ın Bithynia Bölgesi’nin Dönemde imparatorluk sınırları içerisinde Roma topraklarına bağlanmasından sonra, Köle kimdir? Köle, hukuki, iktisadi ve sosyal özellikle savaş esirlerinin köleleştirildikleri- bölgenin köle ticaretinin merkezi haline bakımdan hür insanlardan farklı ve aşağı ni düşündürmektedir. Bazilika kazılarında gelmiş olduğu tespitini doğrulamakta- statüde bulunan kimse demektir; bütünüy- köle veya esir temalı sikkelerin çok sayıda dır. Diğer bir ifade ile Roma İmparatorluk le başka bir insanın malıdır ve herhangi bir bulunmasının nedenini şimdilik bilemi- Çağında Niakaia da imparatorluğun köle eşya gibi alınıp satılabilir. yoruz. Ancak İ.S. 4.–5. yüzyıl sikkelerinde toplama merkezlerinden birisi olarak ön İnsanların ancak kendi yaşamlarını sürdü- ağırlıkla esir/köle konusunun ön plana çık- plana çıkmış olmalıdır. rebilecek kadar üretebildikleri eskiçağlarda ması dikkat çeken bir durumdur. Bilindiği Roma’da servet sahibi olmanın en önemli kölelik diye bir kavram yoktur. Zamanla gibi, “Postliminium Yasalarına” göre, savaş yolları toprak sahibi olmak veya ticaret üretimde kullandıkları araçlar geliştikçe esirlerinin köleleştirilmesi antik dünyada ile uğraşmaktır. Roma İmparatorluğu’nda tüketebileceklerinden daha fazla üretme- neredeyse evrenseldir. Pompeius’un M.Ö. 61 tarımsal üretim, imparatorluğun iktisa- ye başlayan insanoğlu, savaş tutsaklarını

78 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 öldürmek yerine kendileri köleliğe karşı çıkmamıştır. için çalıştırmaya başlamış ve Müslümanlar ile Hıristiyan ürettikleri ürüne el koymuşlar- Avrupa arasındaki uzun dır. Böylece köleler ve kölelik süren savaşlarda, her iki doğmuştur. taraf da aldıkları savaş esirlerini köleleştirmişlerdir. Sümerler, Eski Mısır, Hitit gibi Bununla birlikte Müslü- eski ve büyük uygarlıklarda manlar aldıkları tutsakları da kölelik vardır. Sümerler’de çoğunlukla ağır işçi ya köleler ya ev hizmetlerinde ya da ırgat olarak tarlalar- da tarlalarda çalıştırılmışlar- da çalıştırmak yerine, ev dır. Kâr getiren bir mal olarak hizmetlerinde kullanmıştır. alınıp satılmaya başlanmaları Ayrıca, Müslümanlıkta köle ilk olarak Eski Yunan’da olmuş azat etmek sevap sayıldığı ve köleler toplumun temel sı- için, kölelerin bir bölümü nıflarından birisine dönüşerek azat edilmiş ve toplumun ekonomi ağırlıkla köle emeğine bir üyesi olarak yaşamlarına dayandırılmıştır. devam etmişlerdir.

Köleler haklara ve borçlara ehil Şarap testisi ile köleler. Tipik köle elbisesi giyinmişler ve nazardan korunmak için boyunlarına amulet takmışlar- Sonuç olarak, Elias Canet- olmamışlar, bu nedenle de hu- dır. Arka planda duran kölelerden soldaki su ve havlu, sağdaki ise dal ve çiçek taşımaktadır. ti’nin deyimiyle kölelik geç- Roma mozaiği, Tunus, İ.S. 2. yüzyıl. kuk sistemi içinde kişi olarak miş uygarlıklar döneminde kabul edilmemişlerdir. Köleler Romalılar aynı sahibin kentteki evinde “insanları hayvana dönüş- mal olarak kabul edildikleri için açık pazar- türme arzusunun” bir yansıması olmuş larda alınıp satılmışlar, trampa edilmişler, çalışan kölelerin tümüne “familia urbana”, toprak işlerinde çalışanlara ise “familia ve günümüz modern toplumu tarafından herhangi bir mal gibi mirasa konu olmuşlar, tamamen terk edilmiştir. alacağa karşılık rehin dahi verilebilmiş- rustica” adını vermişlerdir. Vasıflı kölele- lerdir. Kölelerin miras hakkı olmadığı gibi, rin aşçılık “coquus”, mutfak için alış veriş Teşekkür hürlerle evlenmeleri de yasaklanmıştır. Köle etmek “obsonator”, oda uşaklığı “cubicula- Sualtı kazıları Kültür ve Turizm Bakanlığı ile efendi arasındaki ilişki tamamen haki- rius”, masörlük “unctor”, berberlik “tonsor”, adına İznik Müze Müdürlüğü başkanlığında miyet esasına dayanmış, köle efendisine uşaklık “structor”, tahtırevan taşımacılığı ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin desteği mutlak itaate mecbur tutulmuştur. Ayrıca “lectiarius”, giysi dolabı düzenleyiciliği ile sürdürülmektedir. Büyükşehir Belediyesi efendiye köleyi sınırsız olarak terbiye “vestiarius” gibi görevleri de vardı. Bu çalışanları adına Belediye Başkanı Sayın Re- etme ve cezalandırma hakkı da verilmiştir. ev kölelerinin başında onları yöneten bir cep Altepe’ye ve Müze Müdürü Sayın Haydar Romalı yazar Lucius köleleri şöyle anlat- “atriensis” (kahya) yer alırdı ve bunun Kalsen’e minnettarız. Ayrıca konu hakkında maktadır (IX. 12): “Saygıdeğer tanrılar, “vicarious” denilen bir temsilcisi olabilirdi. yaptığı araştırmalar ile destekte bulunan nasıl zavallı yaratıklar vardı orada! Bütün Vasıflı köleler daha üst düzeyde yazıcılık, Işıl Gündüz ve sikke fotoğraflarının yayına derilerinin üstü mosmor kamçı izleriyle sekreterlik, okuyuculuk, öğretmenlik veya hazırlanmasına yardımcı olan Murat Akın boyanmıştı. Dayaktan yüzülmüş̧ sırtlar, giy- kütüphanecilik gibi işlerde de kullanılmıştır. ve Gurbet Kılınç’a teşekkür ederiz. dikleri yırtık pırtık yamalı çaputlarla sadece Sahipler bazen kölelerinin iyi görünüşüne, gölgelenmişti, örtünmemişti... Alınlarına elbiselerine ve bakımlı olmalarına aşırı Kaynaklar damga vurulmuştu, başları kazınmıştı ve derecede önem vermişlerdir. Fakat kölelere G. Akyılmaz, “Osmanlı Hukukunda Köleliğin Sona Ermesi̇ özgü özel bir giyim tarzı yoktur. ile İlgili Düzenlemeler ve Tanzimat Fermanı’nın İlanından ayakları da zincirlenmişti. Yüzleri ölü gibi Sonra Kölelik Müessesesi”, sapsarıydı; gözbebekleri bu buram buram Vasıfsız köleler ise madenlerde, taşo- H. Blanck, Eski Yunan ve Roma’da Yaşam, Çev. İ. Tanrı- kurt (İstanbul 1999) kasvet tüten yerin karanlığında yarı kör caklarında, değirmenlerde ve çiftliklerde hâle gelinceye kadar kısılmıştı”. K. Bradley, Slavery and Society at Rome (Cambridge çalıştırılmışlardır. Bunlar halkı eğlendir- 2002) Kölelik, Antik Roma toplumu ve ekonomi- mek amacıyla yırtıcı hayvanlarla ya da K. Bradley – P. Cartledge, The Cambridge World History of Slavery: Volume 1: The Ancient Mediterranean World sinde önemli rol oynamıştır. Roma İmpa- birbirleriyle ölümüne dövüştürülmeye de mecbur tutulmuşlardır. Özellikle bedensel (Cambridge 2011) ratorluğunun yapmış olduğu savaşlar çok G. Ergi, “Roma Toplumunda Kölelik Eleştirisi ve Kölelere sayıda savaş esirinin getirilmesine neden ceza, cinsel sömürü (fahişeler genellikle Empati”, Cedrus. The Journal of MCRI II, 2014, 355-376. olmuştur. Bunun dışında köle olmak için kölelerdi), yargısız infaz ve işkenceye de N. Mutlu, Yunan ve Roma Uygarlığında Çocuk (Ankara 2007), köleden dünyaya gelme, ağır suç işlemek, tabi tutuldukları bilinmektedir. Bu nedenle vasıfsız kölelerin yaşamları ötekilere göre D. Nasmith, Outline of Roman History from Romulus to korsanlarca kaçırılmak, borcunu ödeyeme- Justinian (2014) daha kısa olmuştur. mek, fakirlerin veya terk eden bir ailenin M. Rostovtzev, The Social and Economic History of the Roman Empire (Tannen 1963). çocuğu olmak gibi bir çok neden de vardır. Roma İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra Köleleştirilen esirler köle piyasalarında S. Şahin, Katalog der antiken Inschriften des Museums kölelik gerilemiş, ancak hemen ortadan von Iznik (Nikaia) / İznik Müzesi Antik Yazıtlar Kataloğu büyük çapta paya sahip bir tür mal çeşidi kalkmamıştır. İ.S. 8., 9. ve 10. yüzyıllarda II,3. IK 10,3 (Bonn 1987) A. Yalçın, İktisadi Doktrinler ve olmuştur. Bunlar arasında öğrenim görmüş, Almanya’da tarım işçilerine olan gereksi- Sistemler Tarihi (Ankara 1983). E.M. Young, Translation as Muse: Poetic Translation in müzisyen, öğretmen, muhasebeci, doktor nimin artması köleliğin canlanmasına yol Catullus’s Rome (2015) gibi nitelikli düzeyde olan pek çok vasıflı açmıştır. Bu amaçla birçok savaş tutsağı köle de bulunmaktadır. Slav köleleştirilmiştir. Hıristiyan Kilisesi ve İslam Dini, modern çağa gelinceye kadar

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 79 haber / Londra Müzelerinde İznik Çinileri Yılı / Prof. Dr. Mustafa Şahin

Prof. Dr. Mustafa Şahin / Uludağ Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü

İngilizler İznik Çinilerini Yeniden Keşfediyor: Londra Müzelerinde İznik Çinileri Yılı

Geçtiğimiz günlerde Londra’ya yaptığımız bir ziyarette British/İngiliz ile Victoria ve Albert Müzelerini tekrar ziyaret etme fırsatı bulduk. Londra’nın dünyaca ünlü bu iki müzesinin sergi, hediyelik eşya, kafeterya gibi değişik bölümlerinde sık sık İznik çinilerine ait motiflerle ve İznik adı ile karşılaşınca değişiklik dikkatimizi çekti. Belki bunda bir süreden beri İznik’te çalışmamızın da etkisi olmuştur. Bir tür algıda seçicilik.

İlginç bir şekilde her iki müze de aynı hil edildi. Böylece büyüyen koleksiyon için yazılmış Rosetta Taşı, Asurbanipal’ın Nino- anda İznik çinilerine yoğunlaşmış. Müzele- daha geniş bir alana ihtiyaç duyulunca, va’daki sarayından getirilme Asur kabart- rin İslami Eserler bölümlerinde İznik Çinile- tasarımını Sir Robert Smirke’ün yaptığı gü- maları, Anadolu’dan götürülen Mausoleion ri ön plana çıkartılarak yeniden düzenlen- nümüzdeki yapı inşa edilerek 1847 yılında Frizleri veya Nerediler Anıtı, Sutton Hoo miş. 2016 yılında İngilizler İznik çinilerini ziyarete açıldı. British Müzesi koleksiyon- Gemi Mezarlığı, tunç ve fil dişinden Afrika yeniden keşfediyorlar. ları dört ana bölümde toplanmıştır: Antik heykelcikleri sayılabilir. Çağ yapıtları, sikkeler ve madalyalar, baskı- British/İngiliz Müzesi, hekim ve doğa bilim- lar ve çizimler, günümüzde ayrı bir yapıda Müzede İznik çinileri sergisinden çok he- ci Sir Hans Sloane’un (1660-1753) biriktir- bulunan etnografya bölümleri. Antik Çağ diyelik eşya bölümü ve hemen hemen her diği kitap, elyazması ve doğa tarihi nesne- yapıtları bölümü, Mısır, Batı Asya, Antik katta bulunan kafeteryalar dikkat çek- leri koleksiyonunun hükümet tarafından Yunan, Antik Roma, Tarih öncesi İngiltere, mektedir. Çünkü hediyelik eşya bölümünde satın alınmasıyla 1753 yılında kurulmuş- Ortaçağ ve Doğu yapıtlarından oluşan ayrı satışa sunulan ürünler çoğunlukla İznik çi- tur. 19. yüzyılda arkeolojiye ilgi artınca, ayrı koleksiyonları kapsar. Müzede sergile- nilerinden esinlenen motiflerle süslenmiş. armağan, satın alma ya da çeşitli yasa dışı nen ünlü eserler arasında; Mısır hiyeroglif İznik çini motifleri tabak, kase ve vazoların yollarla (özellikle Anadolu’dan) Antik Çağ’la yazısının çözülmesine yardımcı olan 3 dilde yanı sıra önlük, çanta hatta mouse pedi ilgili paha biçilmez yapıtlar koleksiyona da- gibi hediyelik eşyaların üzerine işlenmiş.

80 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Hediyelik eşya reyonunda İznik motifli hediyelik eşyalar. Eşsiz güzellikte İznik çinileri ile kaplı şömine ve vitrinde sehpa

En güzel çikolatalar İznik motifli kaselerde.

Müze kafeteryalarında tek kullanımlık kağıt bardaklar üzerinde bile Girişte özel bir çerçeve içerisinde eşsiz bir İznik vazosu. İznik çinilerinin sergilendiği vitrin örnekleri. desen olarak İznik motifleri tercih edilmiş.

İsmini Prens Albert ve Kraliçe Victoria’dan ışıklandırma teknikleri ile ziyaretçilerin Victoria ve Albert Müzesi’nin hediyelik alan Victoria ve Albert Müzesi, dünyanın en beğenisine sunulmuştur. Girişte özel bir eşya satış bölümünde de ağırlıkla İznik çini geniş süsleme sanatları ve dizayn içeriğine çerçeve içerisinde eşsiz bir İznik vazosu yer motifleri ile süslenmiş imitasyon hediye- sahip müzesidir. 1852 senesinde kurulan almakta. Vazonun hemen alt bölümünde lik eşyalar satılmakta. Bardaktan yastığa müze 4.5 milyon nesnenin üzerinde bir İznik çinileri ile ilgili genel bir tanıtıma yer her türlü eşya üzerinde İznik motiflerini koleksiyona daimi olarak ev sahipliği yapar. verilmiştir. görmek mümkün. Kurulduğundan bu yana alanı 51 bin metre- karelik bir genişleme yapmış ve 145 galeri Vitrinlerin arasında ve üzerinde çini kap- Her iki müzedeki sergileri gezdikten sonra fazladan müzeye eklenmiştir. 5 bin yıllık lamalar ile ilgili çok güzel ve eşsiz örnekler akla gelen ilk soru, neden hala İznik’te bir sanat koleksiyonuna sahip olan müze sergilenmektedir. sadece İznik çinilerinin sergilendiği bir eski çağlardan günümüze kadar geniş bir müzemiz yok? İngiliz’in çinilerimize verdiği Serginin en güzel eserlerinden birisi İznik koleksiyona sahiptir. değeri biz ne zaman göstereceğiz? Birkaç çinileri ile kaplanmış şöminedir. Böylesine yıldır İznik’te çini müzesi kurulacağı ile Dünyaca ünlü müzenin en önemli sergi- büyük bir mimari elemanı muhtemelen ilgili bir proje dillendirilmekte. Hadi biz de lerinden birisi yine İznik çinilerine ay- ülkemizden sökerek eksiksiz bir şekil- en kısa sürede İznik’e çini müzemizi kura- rılmıştır. Olasılıkla Türkiye’den yasa dışı de müzeye taşımışlar ve tekrar monte lım ve İznik çinilerimize sahip çıkarak hak yollarla İngiltere’ye taşınan çini eserler etmişler. ‘Bu çiniyi sökerken kim izin verdi, ettiği değeri gösterelim. çok büyük özen ile seçilmiş vitrinlerde özel yurtdışına nasıl çıkardılar’, insan sormadan edemiyor.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 81 araştırma / Bursa’nın Anıtsal Mescit ve Camileri / Mümine Güdü

Yeşil Cami: Hem ustalık, hem de malzeme bakımından klasik Osmanlı mimarisinin öncülerinden sayılır. (Fotoğraf: İzzet Keribar)

82 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Mümine Güdü

Bursa’nın Anıtsal Mescit ve Camileri Bursa’nın 1326 yılında fethedilmesinin ardından, daha önce Türk ve İslam alt yapısı olmayan kentte, Osmanlı’nın sahip olduğu kültürel değerlerin mevcut bölge dinamikleriyle kaynaşması, imar ve şehircilik faaliyetlerinin de farklı yorumlanmasına neden olmuştur.

Öncelikli olarak kentte halkın dini, kültü- havra ve tahminen 5000 nüfustan oluşan rel ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasına küçük bir kasaba görünümünde iken, yönelik cami, medrese, imaret, mektep ve fetihten sonra hızlı bir imar faaliyetine hamam gibi hizmet yapıları inşa edilmiş girişilmesi sonucunda, Orhan Bey döne- ve kentin çehresi hızla değişme ve gelişme minde Hisar içinde 1 mescit, 1 medrese, 1 göstermiştir. Bu sosyal donatı yapılarının türbe, 1 hamam inşa edilmiş, ayrıca 1 kilise etrafında kısa zaman içerisinde konutlar fetih camiine dönüştürülmüş ve tekfurun inşa edilerek mahalleler oluşmuştur. sarayı da tamir edilerek Bey Sarayı olmuş- tur. Bunlardan başka, diğer ileri gelenlerin Erken Osmanlı dönemi Bursa’da cami, yaptırdıkları Ahi Hasan (Sürmeli/ Tefsirhan) medrese, imaret, mektep ve hamam ya- Mescidi, Alaaddin Bey Camii, Alaaddin Bey pıları sade görünümlü olmalarıyla birlikte Mescidi, Çoban Bey Mescidi, Gazi Aktimur halkın kullanımına sunulması öncelikli Mescidi, İl-Erioğlu Mescidi, Lala Şahin Paşa amaç olduğundan, duvar örgülerinde Mescidi, Süleyman Paşa Mescidi, Nilüfer işlenmemiş, silisli dere taşı ya da moloz Hatun (Darphane/Zarphane) Mescidi ile taşı sıklıkla kullanılmıştır. Nitekim kısa bir birlikte 15 adet mescit ve cami bulunmak- süre sonra Murad Hüdavendigar ve Yıldırım tadır. Bayezid devirlerinde artık bu telaşa gerek kalmadığından, yapıların çok daha özenli Cami ile mescit arasındaki fark şöyle ve abidevi ölçüde inşa edildiği görülür. özetlenebilmektedir; camilerde minber bulunmaktadır, yani hutbe okunmaktadır, İlk Osmanlı başkentlerinden olan Bur- hutbe de cuma ve bayram namazlarının sa’nın büyüyüp gelişmesi Türkler sayesinde gereğidir. Mescitlerde ise minber bulun- olmuştur. Bursa, Bizans döneminde kale madığı için bu namazlar kılınamamakta, içinde sıkışmış; yedi mahalle, bir saray sadece vakit namazları kılınabilmektedir. ve kütüphane, bir hamam, yedi kilise, iki

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 83 araştırma / Bursa’nın Anıtsal Mescit ve Camileri / Mümine Güdü

Fazlulah Paşa Mescidi

Dolayısıyla, halk cuma günleri bu minberli maktadır. Ayrıca banilerinin ismi ile anılan hatta bazıları minaresiz olarak inşa edilmiş camilere gitmek durumundadır. Bu yapı- bu camiler, aynı zamanda bulundukları mütevazı yapılardır. 18. yüzyıldan itiba- lara diğer ülkelerde Mescid-i Cuma, bizde mahallelere de isimlerini vermişlerdir. ren bu mescitlere minber eklenerek cami ise Cuma Camileri denmektedir. Fakat haline getirilmiş ve birer tane de minare günümüzde hızlı kentleşme sonucunda bü- Bursa’da erken devir Osmanlı mimarisinde yapılmıştır. İkincisi Zaviyeli, Bursa tipi, Ters tün mescitlere minber eklenmiş ve bunlar yaygın olarak kullanılan plan şemalarının T planlı, Kanatlı ve Tabhaneli gibi terimlerle camiye dönüşmüştür. hepsinden örnekler görülebilmektedir. literatüre girmiş olan plandır ki bunun da Bunlardan birincisi klasik mescit tipi de- küçük farklılıklarla birçok örneğini görmek Bursa’da Orhan Gazi ve ağabeyi olduğu diğimiz kare biçimli, kubbeli ve duvardan mümkündür. Söz konusu form Orhan halde beylikten feragat ederek, yerini kubbeye geçiş öğesi olarak genelde Türk Camii, Ali Paşa, Demirtaş Paşa ve Kazeruni kardeşi Orhan’a bırakan Alaaddin Bey’in üçgenlerinin kullanıldığı plandır ve her gibi belli başlı camilerde kullanılmışsa da, yaptırdığı camiler dışında, beyliğin çeşitli mahallede mutlaka bu tür plana sahip bir en muhteşem örneği Bursa Yeşil Camii’dir. kademelerinde görev yapan hayırseverlerin mescit bulunmaktadır. Bunlar gayet basit, Bu cami, hem ustalık, hem de malzeme yaptırdığı camiler de çok sayıda bulun- moloz taş veya almaşık duvarlı, minbersiz, bakımından klasik Osmanlı mimarisinin öncülerinden sayılır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk payitaht- larından olan Bursa’nın mimariye vurduğu damga, “Kalkan duvarı”, “Türk üçgeni”, “Bursa kemeri” gibi ilk defa kentimizde kullanılıp da sanat tarihi terminolojisine girmiş olan terimlerden de anlaşılmakta- dır.

Belediye Başkanlığımızın, tarihi kültürel mirasımızın korunması ve yaşatılması çalışmaları kapsamında, yok olmaya yüz tutmuş veya kullanılamaz hale gelmiş pek çok cami ve mescidimiz de ayağa kaldı- rılarak ibadete açılmıştır. Feyzullah Paşa Mescidi, Çukur Mescit, Tayakadın Camii, Yörükler Mescidi gibi değerlerimiz yapılan titiz çalışmalar neticesinde restorasyonu yapılarak şehrimize kazandırılmış camiler- dendir. Ayrıca halen Kefensüzen Mescidi ve Müftüönü Mescidi gibi değerlerimizin de Davutpaşa Mescidi

84 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 restorasyon uygulama çalışmaları devam etmektedir.

Bursa’nın fethinin ardından Bursa Ovası’na yerleştirilmeye başlanan Türkmenler tara- fından kurulan köyler, kuruluş aşamasın- daki devlet için gerekli olabilecek lojistik, insan gücü ve güvenlik ihtiyacını büyük ölçüde sağlamıştır. Köylerdeki imar faali- yetleri de kentin gelişimiyle doğru orantılı olmuştur. Özellikle mescitler köy merkezi- nin belirleyicisi olmuştur. Köy mescitleri, gerek malzeme gerekse tercih edilen plan özellikleri açısından kentte inşa edilmiş olan mescitlerden farklıdır. Köy mescitleri ağırlıklı olarak, dikdörtgen bir alan üzerine oturan ve çoğunlukla kerpiçten inşa edil- miş yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yapılar köyün konut yapıları ile uyumlu bir görüntü sergilemektedir. Özellikle Köy camilerinde yapılan restorasyon çalışmala- rındaki tespitlerde; farklı dönemlerde ya- pılan eklentilerle alanlarının genişletildiği, kadınlar mahfili, minare, minber eklemele- Nakkaş Ali Mescidi ri ile zaman içerisinde oluşan ihtiyacın bu eklemeler sayesinde giderildiği anlaşılmış- tır. Özellikle mescitlerde süsleme ağırlıklı olarak kalem işi görülmekte olup, mahalli zanaatçıların bir eseri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Belediye Başkanlığımızın bütünşehir yak- laşımıyla, kent merkezi haricinde kırsal alanların pek çoğunda da tarihi kültürel mirasımızın korunması ve yaşatılması çalışmaları başlatılmıştır. Söz konusu çalışmalar kapsamında, cami, hamam, çeşme ve hazirelerinin onarımları yapılarak gelecek kuşaklara aktarılması sağlanmak- tadır. Bu bağlamda merkez ilçe kırsalında Tahtalı Camii, Doğancı Camii ve İnikli Cami- lerine yönelik restorasyon uygulamaları Çukur Mescid devam etmekte iken; Harmancık Çakmak ve Nalbant Camileri, Karacabey Fevzipaşa Camii, Keles Basak ve Harmanalanı Camile- ri, Mustafakemalpaşa Çömlekçi ve Üçbeyli Camileri, Orhaneli Belenoluk ve Deliballılar Camilerinin restorasyonuna yönelik çalış- malarımız sürdürülmektedir.

Geçmişten günümüze kadar cami ve mes- citlerimiz ibadethane olmalarının yansıra gündelik yaşama ilişkin paylaşımların da yapıldığı sosyal merkezlerdir. Gerek şehir merkezi, gerekse kırsal alanlarda yapılan bu çalışmalarla yerleşimin merkezi olan bu mescit ve camilerimizin onarımına öncelik verilerek bu manevi odak noktalarının canlandırılması sağlanmıştır.

Yörükler Mescidi

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 85 araştırma / Mâh-ı Muharrem Geldi / Prof. Dr. Mustafa Kara

Prof. Dr. Mustafa Kara

Mâh-ı Muharrem Geldi

İnsanın bilgi, duygu ve sezgi boyutu olduğu bilinmektedir. Dinî hayatın kemâl noktasına doğru tırmanması da bu esasların ahenkli bir şekilde bir araya gelmesine/getirilmesine bağlıdır.

Bu besteye ister eski tabirle ilmelyakîn, İslâm kültür ve medeniyet tarihine bu açı- nacaktır. Bu yolculuğa göz, kulak ve kalbin aynelyakîn, hakkalyakîn diyelim, ister yeni dan bakılınca şu söylenebilir: Medrese ilim seyr ü seferi de denebilir: “Size kulak göz ve tabirle bilmek, görmek, gerçekleşmek, ve felsefe ile, tekke irfan ve sanat ile daha gönüller verdik… Ne kadar az şükrediyorsu- isterse de bilmek, bulmak olmak diyelim çok meşgul olmuştur. Birincisi insanın aklî nuz…”(Mülk, 67/23) mesele değişmez. Yani dindar olmak bir boyutunu ikincisi kalbî yorumunu öne çı- anlamda ilmî, hissî, fikrî, kabiliyetlerimizin karmıştır. Birincisi insanın aklî arayışlarına Şimdi temel sorumuzu soralım: İnsanın davranışlarımızla bütünleşmesidir. Bunun ikincisi kalbî kavrayışlarına zemin hazırla- eğitiminin olmazsa olmaz bir parçası olan için bilmek kadar sevmek de önemlidir. mıştır. Bu zenginlikleri elde eden insanın his ve duygu eğitimi nasıl gerçekleşecek? İman kadar ibadet de önemlidir. Tefekkür yolu medeniyetimizin üç temel müessese- Bir diğer ifade ile dergâhlarda bu eğitim kadar tebessüm de önemlidir. Hikmet sinden biri olan camiye çıkacak ve orada nasıl gerçekleşti? kadar hizmet de önemlidir. yapılan huşu dolu secde ile zirveye tırma-

86 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Bu soruya cevap ararken pek çok konuya Dergâhlarda duygusal hayatın zirvelerin- temas etmek, pek çok açıdan bakmak den bir bölümü de Muharrem ayında gerekebilir. Her şeyden önce tasav- yaşanır. Hz. Hüseyin ve dostlarının vufî hayat kişinin istek ve irade- 10 Muharrem’de Kerbelâ’da şehid siyle başlayan, karşılıklı sevgi edilişinin hüznü, asırlardan beri ve saygı yasasına dayanan tekrar tekrar yaşanmaktadır. bir gönül alışverişidir. Dinî 10 Muharrem Şiî dünyanın bilgilerin hislerle tanışma- “alâmet-i fârika”sı gibi gö- sı, amel ve davranışlarla rünüyorsa da, Sünnî âlemin buluşmasıdır. Birbirleri- dergâhlarında da benzer ne gönülden bağlı olan derunî duygular yaşanmış- insanların bir arada tır, yaşanmaktadır. bulunduğu dergâhlarda yapılan sohbetler sadece Dergâhlarda 10-29 Muhar- sevgi ve saygıyı takviye rem günlerinde farklı bir etmemiş bu temel üzerine atmosfer müşahede edilir. oturan görgü kurallarını da Sohbet, mersiye ve maktel- öğretmiştir. Böylece insan- lerle seslendirilen duygular ların hem cinslerine bakış aşure ikramıyla devam eder; açısı değiştiği gibi eşya ile olan tarihten ibret alma nasihatleriy- münasebetleri de farklılaşmıştır. le sona erer. Bu günlerde okunan eserlerin en meşhuru ise Kerbela’lı Dinî bir atmosferle buluşan, “kendi- Fuzûlî’nin Hadîkatü’s-süedâ adıyla ni bil” ifadesiyle tanışan insana dinin ve bilinen ve meşum olayı nesir ve nazımla kâinatın sahibini sevmenin yolu gösteri- anlatan kitabıdır. (Nşr.Şeyma Güngör) Bur- lecektir. Ama nasıl? Bu sorunun cevabını sa Mısrî dergâhı şeyhi Mehmed Şemsed- gönül adamları şu ayette buluyorlar: “De din Efendi’nin konu ile ilgili manzumeleri Düştü Hüseyn atından sahra-yı Kerbelâ’ya ki ey peygamber! Allah’ı sevmek istiyor- ise şu eserde yayınlanmıştır: Ehl-i Beyt Cibrîl var haber ver Sultan-ı Enbiyâ’ya sanız bana tabi olun! Allah da sizi sevsin Kerbela ve Mersiye, Bursa 2014. Hazırlayan ve günahlarınızı bağışlasın, zira Allah çok Kâzım Paşa Hüseyin Algül Mustafa Kara. Bursa Büyük- affedicidir, rahmet kaynağıdır” (Âl-i İmran, şehir Belediyesi Yayınları. 3/31) Şeref Hanım’ın Ehl-i beyt ve âl-i Âba ile Muharremiye, Mersiye-i Kerbelâ, Mersiye-i Bu ayete göre Allah’ı (c.c) sevmenin yolu ilgili fikir ve duygularının bir kısmı şöyle: âl-i âbâ adı verilen bu besteler, mersiye- Muhammed’den (s.a.v) geçiyor. Onu sev- hanlar tarafından asırlar boyu okunmuş ve mekten, onu izlemekten, onun rehberliği- Ben hâk-i pây-ı Âl-i Abâya bila riyâ dinleyenlere hüzün ve gözyaşının derin- ne teslim olmaktan geçiyor. Bu makamda Bin canım olsa cümlesini eylerim fedâ likleri yaşatılmıştır. İşte rast-aşîran bir ikinci soruyu sormak gerekecektir: Hz. Muharrem ilahisinin ilk ve son dörtlükleri: *** Muhammed’i sevmenin yolu nereden ge- çiyor? Cevap çok zor değil: O’nu sevenleri Bihamdillah muhibb-i Hazret-i Âl-i sevmekten… Önce müminlerin anneleri abâyım ben Ey şehîd-i Kerbelâ’ya ağlayan (bkz. Ahzab, 33/6) sonra çocukları torun- Ezelden hanedân-ı Mustafa’ya cân Ağla matemdir, Muharrem bugün ları… Ehl-i beyt, Âl-i âbâ… Önce yakın fedayım ben Nâr-ı firkatle ciğerin dağlayan dostları, sonra onları izleyenler… Sonra Ağla matemdir, Muharrem bugün onları izleyenler… Sonra ondan tarih ve *** coğrafya olarak çok uzak olduğu halde onu ***** Bir lahza Cüda olmayayım Âl-i abâdan herkesten daha çok sevenler… Ya Rab, beni dûr eyleme evlâd-ı Ali’den Ey Sezâî, bilmiş ol Şâh-ı Hüseyn Şimdi dergâhların şiir ve mûsıkî dolu Cümleye sevmektir anı farz-ı ayn *** atmosferinden feyz alarak duygularını Sekiz ehlullâha oldu nûr-ı ayn manzumelerle ifade eden bir şaire, Şeref El-amân binti Resulullah meded ya Ağla matemdir, Muharremdir bugün Hanım’a kulak verebiliriz. Murtaza 1 Muharrem 1438 / 2 Ekim 2016 Deldi bağrım yakdı cânım mâcerây-ı 1861 yılında vefat eden ve İstanbul Yenika- Kerbelâ pı Mevlevîhâne’sinin haziresine defnedilen

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 87 fotoğraf / Işık ve Şehir; Singapur / İzzet Keribar

88 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 İzzet Keribar

Işık ve Şehir; Singapur Singapur’un günümüz dünyasında çok modern mimarisi olduğunu hep duyarız. Gerçekten de Uzakdoğu’da, sadece Singapur değil, Hong Kong, Shanghai, Kuala Lumpur gibi büyük şehirlerin son yıllarda çekilen fotoğraflarını izlerken buraları ne kadar değişmiş ne güzel mimari diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz.

Singapur’a yaptığım ilk gezi 1992 yılın- daydı. Kısa bir ziyaretti, fakat o yıllarda filizlenmeye başlayan gökdelenlerle, eski kolonyal mimarinin sentezi, ayrıca Çin, Hint ve Arap mahalleleri beni çok etkile- mişti. Eski yapılar titizlikle elden geçirilmiş ancak geri planda modern ve yüksek yapı- lar yer alıyordu. O yıllarda hem eskiyi hem de yeniyi bir arada gösteren fotoğraflar yakalamaya çalıştığımı hatırlıyorum.

Gardens by the Bay Dev ağaçlar, Gece ışıklı show BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 89 fotoğraf / Işık ve Şehir; Singapur / İzzet Keribar

Aradan 25 yıla yakın zaman geçti, Go- ortaya çıkıyor. Köprüler sürekli değişen ogle’de fotoğraf arama artık her günkü renklerle ışıklandırıyor ve bunları izlemek işimiz ve tesadüfen Singapur’u birkaç ay gerçekten de heyecan verici, Avatar fil- önce ziyaret eden bir kişinin bana anlat- mindeki görüntüleri anımsatan olağanüstü tıklarını dinledikten sonra bir araştırma renkler ve şekiller çıkıyor. Öyle inanıyorum yaptım. Böylece 1990’lardan beri bu şehrin ki tüm fotografçılar orada bulunmayı ve nasıl geliştiğini ve daha da modernleş- mavi saatte çalışmayı isterlerdi. Ne var ki, tiğini öğrenmiş oldum. Özellikle Marina Ekvator bölgesinde hüküm süren, sıcaklık diye bilinen bölge eskiden bir bataklıkken, ve nem bir yana, mavi saat birkaç dakika- elden geçirilerek hem şaşkınlık yaratacak dan fazla sürmüyor. Doğru yerde durmayı yeni yapılar, sıralanan gökdelenler, dev başarmak kolay değil ama ben gündüz oteller, parklar, müzeler, köprüler, alışveriş gelerek keşif yaptım. Teknik olarak geri merkezleri, botanik ve tropikal bahçeler plandaki karanlık göğün ve ağaçlardan yer almış. Ama beni en çok etkileyen yeni- fışkıran ve sürekli değişen ışığın dengelen- lik “Gardens by the Bay” adını alan ilginç mesi bayağı zor. Tripod kullanmak müm- yapılar. Başka deyimle çiçeklerle süslenmiş ağaç yapmışlar. Bunların bazılarına asan- kün. Çok iyi tabi. Fakat Singapur’da her an olan 30-40 metre yüksekliğinde suni dev sörle çıkılıyor, kiminin tepesinde resto- bastırabilecek tropikal sağanaklar da ayrı ağaçlar oldu. Bu fotoğrafları keşfedince, ranlar yer alıyor. 2 ya da 3 tanesi birbirine bir sorun yaratabilir. buraya bizzat gelerek bu güzellikleri kendi havada süzülen estetik kıvrımlı köprülerle objektifimle yakalama arzusu böylece bağlanmış. Parkta gezmek serbest, ancak “Gardens by the Bay’de” her akşam yarım öylece doğdu. ağaçlara tırmanmak isteyenler ücret saat kadar süren (18.45- 19-15 arası) bir ödüyor. ışık gösterisi var. Son derece heyecan veri- Marina bölgesinde bulunan “Gardens by ci ve fotoğrafçıların çekmeye doyamadığı the Bay” bölgesinde yaklaşık 15-20 suni Asıl büyülü renkler gün batımından sonra bir etkinlik.

90 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 91 fotoğraf / Işık ve Şehir; Singapur / İzzet Keribar

Singapur Çin Mahallesi

Singapur Marina botanik bahçeleri Marina’nın etrafındaki nilüferler

92 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Singapur Marina gece manzarası

Marina bölgesinde, mimarisi çok dikkat denize yakın, teraslarda her köşeden farklı çeken olan 3 kuleli 57 katlı, çatı katında perspektifler ve yansımalar keşfetmek yüzme havuzu olan Marina Bay Sands oteli mümkün. Mimari fotoğraftan haz alanlar bulunuyor. Terasa çıkmak ücretli, ancak için bir cennet. orada tripod kullandırmıyorlar. Akşamü- zeri, koyda yeni yanan ışıkları ve siluetleri Eski Singapur’u özleyenler için, Çin Ma- marinada yansıyan Singapur gökdelenleri- hallesi, Telok Ayer sokağındaki Budist nin ve Marina Sands otelinin alışveriş mer- tapınaklar, çarşılar ve bol restoranlı Çin kezinin çizgi çizgi çatıları çok iyi fotoğraf yemek pazarları bulunuyor. Az ilerde, Çin veriyor. mahallesine göre çok farklı olan Hint ile Singapur Marina modern yapılar Arap mahalleleri de yer alıyor. Singapur’un Marina Bay Sands oteline ait kompleks efsanevi temizliği, bakımı, caddeleri süsle- te bulunan Lotus şeklindeki mimarisiyle yen tropikal ağaçları ve eğlence adası CEN- Sanat ve İlim Müzesi nilüferli havuzlarıyla TOSA da dillere destan, ancak bu seyahatte hem modern çizgileri hem de içinde yer oraları çok fazla gezemedim. alan interaktif gösterileriyle göz kamaş- tırıyor. Aşırı nem ve sıcak hava gündüz saatlerin- de Singapur’da fotoğraf çekmeye çok da Palmiyelerin arasında estetik oval dev müsait değil. Bu nedenle tüm fotoğrafik kafeslerin içinde, Marina bölgesinde yer enerjimi akşam saatlerine ve gece fotoğ- alan botanik ve tropikal bahçeler ve birkaç raflarına ayırdım. saatlik geziler gerektiren çok etkili yerler.

Ya geceleyin ışıl ışıl olan burmalı köprüye ne demeli? Az ilerde yer alan dev dönme dolaptan ve marinanın etrafında yer alan

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 93 haber / Bursa Kalesi Kent Silüetindeki Yerini Aldı / Aziz Elbas

Aziz Elbas

Bursa Kalesi Kent Silüetindeki Yerini Aldı

İlk yazılı kayıtlar M.Ö.700 civarında bu inşa edilir ve Kale Kent kimliğiyle Prussa mek mümkündür. Hemen hemen her yapı bölgeye yerleşen Bithynia’lılardan söz eder. kenti doğar. temelinde çıkan buluntular, bizleri kentin Bitynliler M.Ö.377’de bölgenin ilk egemen ilk dönemlerine götürür. yerel krallığı Bithinyayı kurar. Krallık, “Kentin kurulması konusunda en çok M.Ö.88’e dek yaklaşık 300 yıl süreyle ege- dillendirilen hikaye ise Romalılarla yaptığı Bursa Kale Kenti; önemli bir bölümü doğal menliğini sürdürür. savaşı kaybeden ünlü Kartacalı Komutan kayalıklar üzerine kurulan surlar ile çevreli Hanibal’in ordusuyla sığındığı I. Prusias olup, iç kale olarak tanımlı bölge içerisinde Bursa’nın doğum günü olarak Bithin- tarafından zafer kazanmış komutan gibi yöneticilere ait bir saray ve onların ihtiyaç- ya Kralı I. Prusias(M.Ö. 232-192) dönemi karşılanmasına bir anlamda vefa örneği larına cevap verecek nitelikte ek yapılar- olarak kabul görmektedir. Uludağ’ın kuzey olarak dönemine göre modern bir kent dan oluşmaktaydı. yamaçlarında ovaya hakim bir noktada, kurgusu ile Prussa kentini kurmasıdır.” batıdan ve doğudan gelecek her türlü teh- Osmanlı’nın kuruluş döneminde fethi likelere karşı emniyetli bir konuma sahip, Bugün Hisar İçi olarak tanımladığımız sürekli gündemde olan Bursa kısa sürede doğal kayalıklardan faydalanılarak surlar bölgede ilk kent kurgusunun izlerini gör- fethedilememiştir. Osman Bey 11 yıl süren

94 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 kuşatma çerçevesinde biri Mollaarap Yine Hisar içerisinde 18 burca sahip bir iç surların restorasyonuyla devam ettirilmiş, sırtlarında yer alan Balaban Bey komuta- sur ile korunan kentin yöneticilerine ait ‘Tahtakale Kapı’sı bağlı sur ve burçların sındaki ‘Balabancık Kalesi’ni, diğeri de Gazi bir saray bulunmakta idi. Günümüzde ka- restorasyonuyla birlikte önemli bir aşama Aktemur komutasında Kültürpark batı lıntıları halen mevcut olan saray ‘Tophane’ kaydetmiştir. girişi karşısında kalıntıları bulunan ‘Gazi olarak adlandırılan bölgede Orduevi’nin Aktemur’ kalesini inşa ettirir. Osman Bey bulunduğu alandır. Osmanlı döneminde Bey Ardından Bursa Kalesi’nin doğu surların- hayatının son demlerine değin Bursa’nın Sarayı olarak adlandırılan saray beylik- da başlatılan çalışmalar bölgede bulunan fethedileceği günü özlemle beklemiş, bir ten imparatorluğa geçiş döneminde ilk sur duvarları ve burçların restorasyonuyla rivayete göre fetihten hemen sonra diğer Osmanlı sultanlarından beşini ağırlamış, birlikte yakın zamanda sonuçlandırılarak bir rivayete göre ise fetihten kısa süre birçok önemli karar burada alınarak sultan kent silüetindeki yerini almaları sağlan- önce vefat etmiştir. düğünlerine tanıklık etmiştir. mıştır.

Osman Bey; 6 Nisan 1326 tarihinde fetih Bursa Kalesinin diğer kapısı olan ve aynı sonrası vasiyeti üzerine gümüşlü kümbetin zamanda zindanların bulunduğu Zindan yani ‘Saint Elie’ manastırının bir bölümüne KALE; SOSYAL MEKAN Kapı’da restorasyon ve düzenleme ça- lışmaları devam etmektedir. Son kapı defnedilmiştir. Zaman içerisinde gerçekleştirilen menfi Kaplıca Kapısında ise proje çalışmaları son uygulamalar ve yıpranmayı beraberinde Bursa kalesi önemli bir kısmı doğal kaya- aşamadadır. getiren müdahaleler, bizzat yerel yönetim- lıklar üzerine kurulu, 3.38 kilometre uzun- lerce gerçekleştirilen çalışmalarla birlikte luğundaki surlarla çevrelenir. Savunmanın Yapılan çalışmalarla doğu sur yamaçları Bursa Kalesi’nin kapıları başta olmak üzere güçlüğünden dolayı Pınarbaşı tarafında başta olmak üzere Tophane Meydanı ve birçok bölümü neredeyse yok olmaya yüz surlar iç ve dış olmak üzere çift sur şeklin- Okçu Baba Türbe çevresi düzenlenerek tari- tutmuştur. de inşa edilmiştir. Bu surların çevresinde hi kent kimliğine yaraşır hale getirilmiştir. yine güvenlik kaygısıyla su dolu hendekler 2004 yılından bu yana başlatılarak devam Koruma yaşatma dengesi içerisinde oluşturmuştur. Bursa kalesi 6 adet kapıya ettirilen çalışmalar çerçevesinde, ilk işlevlendirilen Doğu Surları ve Yamaçla- 14 burca sahiptir. etapta Bursa Kalesi’nin ana kapısı niteli- rı kafeterya ve gezinim alanları olarak ğindeki ‘Saltanat Kapı’ eldeki bilgi belge Altı adet olarak belirtilen kale kapıları ise Bursalıları ve ziyaretçilerini ağırlamaktadır. ve mevcut duruma göre projelendirilerek Bursa (Prussa) Kentinin ana giriş kapısı Tarihi çarşıya bakı alanlarıyla birlikte çay yeniden ayağa kaldırılmıştır. Ardından olan Saltanat Kapısı, Yer Kapı(Bab-ı Zemin), ve kahvenizi hoş sohbetle yudumlayacağı- aynı cadde üzerindeki burç ve sur duvar- Tahtakale Kapısı, Fetih Kapı(Su Kapısı), nız ortamlar sizleri beklemekte. ları restore edilmiştir. Çalışmalar Fetih Zindan Kapı ve kaplıcalar bölgesi Çekirge Kapı’nın restorasyonu, Yer Kapı ve bağlı tarafına açılan Kaplıca Kapı’dan oluşur.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 95 haber / Beyazıt Paşa Medresesi Açılışa Hazır

Beyazıt Paşa Medresesi Açılışa Hazır Büyükşehir Belediyesi’nin yer altından gün yüzüne çıkardığı eserlerin başında gelen 600 yıllık Beyazıtpaşa Medresesi’nde restorasyon çalışmaları tamamlandı. Medrese yeni dönemde ilmi, sanatsal, kültürel ve sosyal aktivitelere ev sahipliği yapacak.

Bursa’nın turizmden hak ettiği payı al- Medresesi, 15. yüzyılda Çelebi Mehmet biçimde yeniden inşa edildi. 575 metre- ması için Cumhuriyet dönemi sivil mimar- döneminde vezirlik, Rumeli beylerbeyliği ve kare taban alanına sahip medrese, kesme lık örneği yapılardan Osmanlı eserlerine, veziriazamlık yapan Beyazıt Paşa tarafın- taş ve yığma taş sistemiyle inşa edildi. 2300 yıllık Bitinya surlarından 8500 yıllık dan yaptırıldı. Temeller ankraj ve enjeksiyon yöntemiyle Arkeopark’a kadar her alanda restoras- güçlendirildi. Proje uyarınca merdiven ve yon çalışmalarını başarıyla sonuçlandıran rampa ile giriş kısmına ulaşılıyor. Yapının Büyükşehir Belediyesi’nin Yeşil’in Şible orta kısmında 285 metrekarelik alanda yer semtinde, üzerinde 6 bina bulunan Beyazıt alacan avlu çeşitli toplantı ve etkinliklere Paşa Medresesi’nin yeniden ihyası için baş- ev sahipliği yapacak. Avlu üzeri lamine lattığı çalışmalar tamamlandı. Üzerindeki kaplı ahşap sistemle kapatıldı. Dolayısıyla ve çevresindeki binaların kamulaştırılarak her mevsimde etkinlik için kullanılabilecek. yıkılmasının ardından yapılan restorasyon Avlu çevresinde dersane, toplantı salonu, ve rekonstrüksiyon çalışmalarıyla 600 ofis seminer salonu ve teknik mekanlar metrekare alana sahip 6 asırlık külliye ta- olarak kullanılacak 425 metrekarelik odalar mamen gün yüzüne çıktı. Tarihi medrese, yer alıyor. Yapı aslına uygun kubbe ve tonoz kemerleri ve duvar işçilikleriyle ilk günkü çatı sistemi ile tamamlandı. Çevre düzeni orijinal halini aldı. Ağustos 2014 itibariyle yer teslimi yapılıp ile entegre bir şekilde kullanıma sunulacak imalatlara başlanan Bayazıt paşa medre- olan Beyazıtpaşa Medresesi açılış için gün Yeşil Külliyesi içerisinde bulunan ve Hoca- sesinin mevcut temel kalıntıları uyarınca sayıyor. taşkın Mahallesi’nde yer alan Beyazıtpaşa rekontrüksiyonu yapılarak aslına uygun

96 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 haber / Binbir Gece Masalları Raflarda

Binbir Gece Masalları Raflarda Doğu toplumlarında zengin bir hikaye birikimi vardır. Doğu insanı hikâyelere inanmış, onları sevmiş, onlarla iç içe bir hayat sürmüştür. Dilden dile dolaşan halk hikâyeleri, halkın aşklarını, acılarını, özlemlerini, sevgilerini hikâyelere dökmüş, gelecek kuşaklara aktarmıştır. Hikâyeciler, hikâye üzerinden bir kültür taşıyıcısı işlevi görmüşlerdir.

Doğu’nun en önemli eserlerinden biri de yazarı bilinmeyen “Binbir Gece Masalları”dır. Yazılış tarihi de belli olmayan bu eser doğunun en uzun hikayesi olarak tanımlanır. Bu eser, hikaye içinde hikayenin anlatıldığı temel eserlerden biridir.

Binbir Gece Masalları, ilk kez 1704’te olması Binbir Gece Masalları’nın etkileyici- Tam olan nüshalarda 264 hikâye ve 1001 Fransızcaya, daha sonra da Almanca, liğini gösterir. Oluşumu geniş bir zamana gece olmasına karşın söz konusu eserde İtalyanca, İngilizce başta olmak üzere pek yayılan bu hikâyelerin günümüzde çeşitli eksiklik vardır. Hacim olarak neredeyse çok dünya diline çevrilmiştir. Nâzım Hikmet biçimlerde sürdüğü söylenebilir. Tam da orijinal nüshaların beşte biri kadardır. 1949 yılında Müzehher Vâ-nû’ya yazdığı Borges’in dediği gibi: Binbir Gece Masalları mektupta: “Şu Binbir Gece Masalları’nı bitmiş değil; bin bir gecenin sonsuz zamanı Bu tercüme kitabı değerli kılan ise; eski mutlaka al oku. İnsan bazen bu kitabın kendi yolunda ilerliyor.” Anadolu Türkçesi’nin özelliklerini taşıyor bazı hikâyelerini okurken böyle olması ve en eski tercümelerden birisi mükemmel şeylerin bugün dahi Araştırmalar sonucu, Türkçe’ye çevrilen belki de ilki olmasıdır. Oldukça sürükleyici, yalnız bizde değil, Avrupa’da en eski yazmanın İnebey Kütüpha- etkileyici, zevkli bir üslupla tercüme edilen bile yazılmamış olduğunu hay- nesi’ndeki eser olduğu tahmin bu eser; pek çok kültür ve coğrafyanın retle görüyor” derken haklıdır. edilmektedir. Bu eserin yazarı ve zenginliklerini de barındırmaktadır. Voltaire, Andersen, Oscar Wilde, istinsah edeni belli değildir. Sadece Bursa Büyükşehir Belediyesi, bilinen en eski Calvino gibi yazarlar, Binbir çocukların değil, yetişkinlerin de oku- el yazması nüsha olduğu tahmin edilen Gece Masalları’ndan etkile- madan geçmemesi gereken bu eseri günümüz Türkçesi ile kitap haline nen yazarlardan bazıla- Binbir Gece Masalları’nı getirdi. Orijinal nüshasının da yer veril- rıdır. Goethe’ye göre, ömründe bir defa bile oku- diği kitap okuyucuya sunuldu. Hikayeleri hayal ürünü olduğu mamış bir kişinin bir yanı günümüz Türkçesine Uludağ Üniversitesi kadar tabii ve gerçekçi, hep eksik kalacaktır. öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sadettin Eğri aynı zamanda hikmetli Dünyadaki en eski el yazma- çevirdi. Kitabın içinde yer alan minyatür- hikayelerdir. sı olduğu tahmin edilen İnebey Kütüphane- ler ise İpek Özsoy tarafından çizildi. Binbir Binbir Gece Masalları’nın sadece edebiyat, si’ndeki “Elfü leyletin ve leyle hikâyetleri” Gece Masalları konusunda dünyaca ünlü düşünce dünyasında değil sinema, müzik, adını taşıyan Bursa Nüshası, 188 yaprak akademisyen ve yazarların da makaleleri ile resim gibi alanlarda da yoğun etkisi olduğu (376 sayfa) ve her sayfada harekeli nesih katkıda bulunduğu kitap, geçtiğimiz gün- aşikârdır. Yüzlerce yıldır zevkle okunuyor yazı ile yazılmış 12 satır bulunmaktadır. lerde kitabevi raflarındaki yerini aldı. Kitabın tamamında 56 hikâye mevcuttur.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 97 haber / Bursa Kalesi’nin Gizemli Galerileri / Aziz Elbas

Aziz Elbas

Bursa Kalesi’nin Gizemli Galerileri

Yazılı kayıtlara göre Bithinyalılar M.Ö. 377’de bölgenin ilk egemen yerel krallığı Bithinyayı kurar. Krallık, M.Ö. 88’e dek, yaklaşık 300 yıl süreyle egemenliğini sürdürür. Bithinya Kralı I. Prusias(M.Ö 232-192) Uludağ’ın yamaçlarında ovaya hakim bir konumda, dışardan gelecek her türlü tehlikelere karşı emniyetli bölgede, doğal kayalıklardan da faydalanarak kent surlarını inşa ettirir. Daha sonraki dönemlerde Roma ve Doğu Roma hakimiyetlerinde yaşamını devam ettiren kent yapılan ilavelerle yeniş bir kimlikle yoluna devam etmiştir. Bu kapsamda yapılan koruma yapıları ve ilaveleri, yönetim ve sanat yapılarının izlerini hisar içerisinde muhtelif yerlerde görmek ve gözlemlemek mümkündür. Kentin Osmanlı hakimiyetine geçtiği 1326 yılına değin daha çok şifalı sularıyla tanınan kent, yaşam merkezinin sur dışına taşınarak ticari anlamda oluşturulan yapılar ve çarşılarla birlikte artık bölge ve dünya ticaretinin önemli bir merkezi olma yolunda hızla ilerlemiştir.

98 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 Gerek gezginlerin anlattıkları ve gerek- se tarihi haritalardan edinilen bilgilerde Hisarda bir yönetim merkezinden ‘Bey Sarayından’ söz edilir. Tarihi kaynaklardan bazılarına göre Fetihten sonra yönetim merkezi olarak iç kalede mevcut yapılar yapılan ilavelerle birlikte kullanılmaya devam edildiği yönündedir.

Ancak daha da gerilere gidildiğinde Bu gün Devlet Hastahanesi’nin karşısında bulunan alanda geçmişi daha eskilere giden bir yönetim merkezinin olduğuna işaret edil- mektedir. Ya da mevcut İç Kale ile birlikte kullanılan saray yapılarının olduğu yönünde yorumlar mevcuttur. Dolayısıyla ilk kurulan kent planında İç Kaleden başlayarak bu gün Yıldız Kahve olarak adlandırılan bölge tamamıyla bir yönetim ve ilave yapılarının alanı olarak düşünülmektedir. 1850’li yılla- ra ait bir yağlı boya tabloda bu bölgede bir yapının varlığı dikkat çekmektedir. Çıkışlardan birisi Yıldız Kahvenin hemen Kale kent yapılarında güvenlik açısından alt kısmında günümüzde mevcut olup dikkat çeken bir konu da, gizli kaçış tünel- açılmasıyla ilgili çalışmalar devam etmek- leri ve yaşam yaşam gelerileridir. tedir.

1930’lu yıllarda askeri bir krokide Bitinya Bithinya saraya alanı olarak ifade edilen saray alanı olarak tanımladığımız Devlet bölgede 1980’li yıllarda yapılan kazılarda Hastahanesi’nin karşısındaki bir alan- galeriler kısmi olarak ortaya çıkartıl- dan Yıldız Kahve’ye doğru gelen ve başta mış,1990’lı yıllarda Merhum Hocamız Halil Zindan Kapı olmak üzere farklı bölgelere İnalcık başkanlığında yapılan kazılarla üst çatallanarak gelen oldukça geniş bir tüne- kotta yapı kalıntıları ortaya çıkartılmıştır. lin haritası çizilmiştir.

Devlet Hastanesi önünden başlayan Bithinya galerilerinin bir bölümü.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 99 haber / Bursa Kalesi’nin Gizemli Galerileri / Aziz Elbas

Sözlü anlatılar ve kulaktan kulağa gelen En kapsamlı ve etkileyici olanı ise Bithinya Tüm bu bilgiler, bulgular, araştırmalar ve rivayetlerde Tophane Meydanı saat kule- saray alanı alt kotunda yer alan galeri ve ortaya çıkartılan değerler Bursa’nın yalnız- sinin yakın bir yerinden kuyu tünel girişli bir birlerine bağlayan tünel geçişlerdir. İki ca yer üstüyle değil yer altı ile de oldukça başka bir geçitten söz edilir. Bali Bey Han büyük tonozlu mekan ve beş adet küçük önemli değerlere sahip olduğunu ortaya içerisinde ve yakındaki mağaramsı doğal tonozlu mekandan oluşan ve birbirlerine koymuştur. yapıların bir dönem gizli geçiş tünel ağız- tünel geçişlerle bağlanan galerilerin izler ları olduğu yönünde rivayet ve söylenceler takip edildiğinde batıya doğru devam Halen gizemini koruyan ve merak konusu mevcuttur. ettiği görülmektedir. Muhtemeldir ki bu olmaya devam eden Prussa kale kentinin galeriler tünel geçişlerle bir yandan iç kale uzun süre kuşatmaya nasıl dayandığı, Bu tünellerden en belirgin olanlardan bir olarak adlandırdığımız Bey Sarayı alanına hayatını nasıl idame ettirdiği gibi buna tanesi yakın zamanda başlatılan Zindan ve beraberinde Bali Bey tarafına diğer benzer bir çok efsanevi hikaye belki de Kapı restorasyonu çerçevesinde yapılan taraftan Zindan Kapıya ve Yıldız Kahve- galerilerde ortaya çıkan ve Pınarbaşı’ndan araştırma kazıları neticesinde çıkartılan nin altındaki kayalıların bulunduğu girişe geldiği belli olan su kanallarında ve bundan tünellerdir. İç surlardan gelip Cilimboz bağlandığıdır. sonraki yapılacak araştırma kazılarında deresinde kemerli bir girişle son bulan cevabını bulacaktır. tüneller insan hareketinin oldukça rahat Bütün bunlar başlatılan araştırma ve hareket edebileceği genişliktedir. araştırma kazıları sonucu ortaya çıkartı- lacaktır.

100 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 haber / 600 Yıllık İhtişam: Daye Hatun Camii

600 Yıllık İhtişam: Daye Hatun Camii

UNESCO Dünya Mirası Listesi ile Bursa’yı evrensel bir değer haline getiren ve 8500 yıllık arkeolojik dönemden 2300 yıllık Bitinya surlarına, 700 yıllık Osmanlı eserlerinden Cumhuriyet dönemi sivil mimarlık örneği yapılara kadar her alandaki tarihi miras yatırımlarını hız kesmeden sürdüren Büyükşehir Belediyesi, ecdat emaneti bir eseri daha kente kazandırdı.

Tayakadın Mahallesi’nde 1421 yılında Dergaha ait hazire cami yanındadır. Bu- yapılarak kamulaştırıldı. Diğer vakıflar Çelebi Sultan Mehmed’in süt annesi Daye rada 15. yüzyıl sufilerinden dergahın mülkiyetindeki yapı ise muvafakat Hatun tarafından yaptırılan ve 1925 yılına kurucusu Açıkbaş Mahmed Efendi ve alınmak suretiyle yıkılarak çevre kadar hemen yanında faal olarak Nakşi bir çok sufinin kabri yer almaktadır. düzenlemesi, abdestlik ve wc’ler gibi Bendi Atik Dergahı bulunan cami Büyük- Anıtlar Koruma Bölge Kurulu’nca ihtiyaç duyulan sosyal müştemilatla- şehir Belediyesi’nin yatırımlarıyla özgün onaylanan proje çerçevesinde rın yapımı gerçekleştirildi. kimliğine kavuştu. Restorasyon kapsamın- caminin restorasyonuyla birlikte, da camiyle bitişik özel mülkiyetteki yapı camiyle bitişik özel mülkiyetteki ile vakıflar mülkiyetindeki yapı kamulaş- yapı önce gerekli plan değişikliği tırılarak yerine camiye şadırvan, abdestlik ve tuvaletler gibi sosyal müştemilatlar kazandırdı. Kamulaştırma, restorasyon ve çevre düzenlemesiyle yaklaşık 1,5 milyon liralık yatırımla ihtişamlı bir görüntü kaza- nan cami, yeniden ibadete açıldı.

Cami, Çelebi Sultan Mehmed’in süt annesi Daye Hatun tarafından 1421’de zaviye ola- rak yaptırılmıştır. Mahalleye ismini veren cami, 1608 Celali isyanları zamanında ol- dukça yıpranmış 1651 yılında yenilenmiştir. Camii yanında 1925 yılına değin faal olan Nakşibendi Atik Dergahı bulunmakta idi.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 101 haber / İznik’in 630 Yıllık Değeri Gün Yüzüne Çıktı İznik’in 630 yıllık değeri gün yüzüne çıktı İznik’in önemli tarihi yapılarından biri olan 630 yıllık eser, özgün kimliğine kavuşturuldu. Cami, Yeşil Cami Mahallesi’nde, İznik surları dâhilinde Lefke ve İstanbul kapıları arasında, Lefke Kapı’nın kuzey batısında kalmaktadır. İznik’in Osmanlı dönemi yapıları içinde en önemli ve abidevi mimari eseri olan yeşil cami kitabesi, planı, üslubu, süslemeleri, kullanılan malzemenin kalitesiyle Osmanlı mimarisinin erken döneminde inşa edilen yapıların arasında özel bir yere sahiptir.

Kitabesinde Çandarlı Hayrettin Paşa’nın mesidir. Bu özelliği yapıyı mimarı bilinen 1378’de inşasını başlattığı ancak vefat ikinci Osmanlı dönemi eseri yapmaktadır. etmesi nedeniyle oğlu Ali Paşa tarafından 1392’de tamamlattırıldığı belirtilmektedir. İznik Yeşil Camii Restorasyon çalışmaları Kitabelerinin en önemli yanı ise yapının sırasında cephe temizliği yapıldı. Yakın dö- mimarı olarak Musa oğlu Hacı isminin geç- nemde yapılan çimento eklentili derzlerin kaldırılması sağlandı. Nitelikli ve çini mal-

zemelerden oluşan minaresinin temizliği yapıldı. Yaklaşık olarak 12.000 adet çiniden oluşan minarenin envanteri çıkarılarak mevcut durum projeleri hazırlandı. Yapının kubbe ve çatısında bulunan, yıpranmış olan kurşun malzemenin yenilenmesi sağ- landı. Yapı içerisinde kalem işi araştırması yapılmış fakat sonuç alınamamıştır. Mev- cut kubbe merkezinde olan bezemelerin korunma kararı verilmesi ile birlikte yeri ihya edilerek bırakılmıştır. Mihrap ve sütün başlıklarında olan mermer erimelerinin desenleri çıkarılmış ve özgün malzemeler ile tamamlama yöntemi tercih edilmiştir.

102 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 haber / Üsküp’ün Kalbine Bursa Mührü

Üsküp’ün Kalbine Bursa Mührü 624 yıl önce Üsküp’ü fethederek Osmanlı’ya Balkanlar’ın yolunu açan Paşa Yiğit Bey’in türbesi ile hocası Meddah Baba’nın medresesi, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla restore edilerek aslına uygun haliyle hizmete açıldı.

Bursa Büyükşehir Belediyesi, Balkanlarda Zorlu çalışmalar sonucunda yeniden ayağa yıkım işlemleri Çayır Belediyesi’yle birlikte hayata geçirdiği tarihi ve kültürel miras kaldırılan türbeyle medrese, Bursa Büyük- gerçekleştirildi. Çalışmalar başladığında çalışmalarına Makedonya’nın başkenti Üs- şehir Belediyesi’nin himayesinde faaliyet Paşa Yiğit Bey’in mezarının nerede olduğu küp’ün merkezindeki Paşa Yiğit Bey Türbesi göstererek Balkanlara ilim yayacak. Bü- bilinmiyordu. 3. kez yapılan araştırmada ile Meddah Baba Medresesi’ni de ekledi. yükşehir Belediyesi, Üsküp’teki restorasyon yer tespiti gerçekleştirildi. İlk 2 binanın Şehrin fethiyle Osmanlı’ya Balkanların çalışmalarında Çayır Belediyesi ve hayırse- kamulaştırmasını İstanbul’da faaliyet gös- kapısını açan Paşa Yiğit Bey’in türbesiyle ver işadamlarıyla ortak hareket etti. teren Türker Nakliyat üstlendi. 3. binayı da bölgenin İslamiyet’le tanışmasında önemli Çayır Belediyesi yıktı. Daha sonra da Enka rol oynayan hocası Meddah Baba’ya ait Paşa Yiğit Bey Türbesi ile Meddah Baba Holding sahibi Şarık Tara devreye girdi. medrese, yüzlerce yıl sonra Osmanlı’ya Medresesi’ndeki çalışmaların 2008 yılında Restorasyon çalışmalarının tamamlan- yakışır hale getirildi. Türbe ve Medrese, başlatıldı. Tarihi alan üzerinde bulunan masıyla birlikte Paşa Yiğit Bey Türbesi ile Üsküp kent merkezindeki Türk Çarşısı binaların kamulaştırılarak gün yüzü- Meddah Baba Medresesi, dualarla hizmete sınırları içerisinde yer almaktadır. ne çıkartıldı. Türbe üzerindeki yapıların alındı.

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 103 haber / 400 Yıllık Eser: Yörükler Mescidi 400 Yıllık Eser: Yörükler Mescidi

Tarihi ve kültür miras çalışmalarıyla tarih başkenti Bursa’yı adeta açık hava müzesine dönüştüren Büyükşehir Belediyesi, yer üstünde el atılmadık eser bırakmazken, Beyazıt Paşa ve Hançerli Medresesi gibi yer altında kalmış bir eseri daha gün yüzüne çıkardı.

Hacı Seyfettin Mahallesi’nde tarihi ipek Geçmişi çok öncelere dayanan mescid, tasarlandı. Mescid, betonarme taşıyıcı yolu aksı üzerinde bulunan, 400 yıl önce zaman içerisinde harabe haline gelerek yok sistemden oluşuyor. Yapının çatısı çelik yapılan ancak zaman içinde bakımsızlık olmuştu. Yapı, eski tarihi kayıtlarda zaviye olarak tasarlanıp imal edildi. Mescidin iç yüzünden yıkılıp, daha sonra üzerine bina mescid olarak yer alıyordu. Yaptıranı konu- duvarları, tavanı ve minberi ahşap özgün- yapılan Yörükler Mescidi de tarihi miras sunda fazla bilgi olmamakla beraber daha lükte detaylandırılarak yapıldı. Bodrum çalışmaları kapsamında ihya edildi. Mescit önce İpek Yolu ticaret aksı üzerinde bulu- katında tuvaletler, abdest alma alanları üzerine yapılan binanın kamulaştırılıp, nan bu bölgenin bu anlamda işlev gördüğü oluşturuldu. Zemin katı ve asma katta yer yıkılmasından ardından restorasyon çalış- düşünülmektedir. Vakıflar mülkiyetinde- alan bayanlar mahfili ile bina yaklaşık 100 maları da tamamlanırken, tarihi mescit 4 ki alana projeleri Büyükşehir Belediyesi metrekaredir. 40 metrekare ön bahçe alanı asır önceki görüntüsü ile kent siluetindeki tarafından çizilen Mescidin uygulaması bulunan mescid, 400 yıl sonra ilk günkü yerini aldı. gerçekleştirildi. Küçük bir mahalle mescidi orijinalliği ile ibadete açıldı. niteliğindeki yapı, yeni bir mescid olarak

104 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 haber / 400 Yıllık Eser: Yörükler Mescidi

BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20 105 www.bursa.bel.tr

www.bursadazamandergisi.com

ZAFER MAH. ANKARA YOLU CAD. NO 1 16270 OSMANGAZİ - BURSA T: 444 16 00

106 BURSA’DA ZAMAN | Ekim 2016 | Sayı 20