ÖZ Muğla ili, Gökova-Akyaka sınırları içerisinde bulunan çalışma alanında elektriksel iletkenlik değerleri 1000 ile 15000 µS/cm arasında değişen 150 kaynak boşalımı birleşerek, Azmak deresini oluşturmaktadır. Çalışmada, kaynaklara ait hidroloji, hidrokimyasal, izotopik ve hidrodinamik davranışlarının birlikte değerlendirilmesi ile bu kaynaklara ait kavramsal model oluşturulmuştur.
Azmak deresini oluşturan kaynakların boşalım zonu boyunca tuzluluk miktarlarının denizden olan mesafe ile ilişkili olmaması ve yan yana boşalan iki kaynağın çok farklı elektriksel iletkenlik değerine sahip olması deniz suyu karışım dinamiğinin her kaynak çıkışında farklı olduğunu göstermiştir. Bu farklılıkların fayların bulunduğu farklı boşalım hatlarına karşılık geldiği anlaşılmıştır. Herbir kaynağın yerinde ölçüm değerlerinin istatistiksel değerlendirmeleri, hidrokimya, izotop ve hidrolojileri birlikte değerlendirilmiş, özgül elektriksel iletkenlik ve debi değerlerinin zamansal değişimlerinin incelenmesiyle, Azmak kaynaklarının bir kısmının venturi etkisi ile, bir kısmının yoğunluk farkı ile, bir kısmının da sürüklenme etkisi ile deniz suyu karışımına uğradıkları anlaşılmıştır.
Çalışmada elde edilen analiz sonuçları ve değerlendirmelerle Azmak kaynaklarının hidrodinamiği kavramsallaştırılmıştır. Azmak kaynakları sisteminin Muğla Havzası Karst Akiferi, Ula Havzası Karst Akiferi, Köprüçay Karst Akiferi ve Gökova Kıyı Alüvyon Akiferi Alt Sistemleri ile etkileşim içinde olduğu belirlenmiştir. Gökova grabenini oluşturan ana fay ve bunu kesen diğer fayların kavramsal modelde önemli bir yerinin olduğu anlaşılmıştır.
ANAHTAR SÖZCÜKLER: Gökova-Azmak (Muğla), Azmak kaynakları, venturi, yoğunluk farkı, sürüklenme etkisi
i İÇİNDEKİLER DİZİNİ Sayfa ÖZ…………………………………………...... ……….………... i İÇİNDEKİLER DİZİNİ...... ……………………………………...... ii ŞEKİLLER DİZİNİ……………………………………………………………...... iv ÇİZELGELER DİZİNİ…………………...... …….... ix SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ…………………………...... …...... x
1. GİRİŞ…………...... ………...... 1.1. Amaç ve Kapsam...... 1.2. Önceki Çalışmalar...... 1 1.3. İnceleme Alanının Tanıtılması.………...... 1 1.3.1. Konum ve ulaşım…………....……...... 2 1.3.2. Doruk ağı, eğim ve hidrografya…………………………..….… 4 1.3.3. İklim ve bitki örtüsü………………………………………..…...... 4 2. AZMAK KAYNAKLARININ BAĞLI OLDUĞU BÖLGESEL KARST 6 SİSTEMİ…………………………………………………………………….…… 8 2.1. Bölgesel Litostratigrafik Birimler ve Hidrojeolojik Özellikleri…………... 2.1.1. Temel birimler...... 10 Menderes Masifi çekirdek birimleri (temel birimler)……...…… 10 Gnayslar (G)...... 12 Göktepe formasyonu...... 12 Göktepe şistleri (Pg)...... 12 Mermerler (Pmr)...... 13 2.1.2. Karbonatlı otokton birimler………………………………………… 13 Yılanlı formasyonu (Jkmu)...... 14 2.1.3. Karbonatlı olmayan otokton birimler……………………………… 14 Ören formasyonu (TRö)...... 14 Güğüçayı formasyonu (JKg)...... 17 Göçgediği formasyonu (Kg)...... 17 2.1.4. Karbonatlı allokton birimler...... 17 Kışladağ formasyonu (JK)...... 18 Sandak formasyonu (Js)...... 18 Kayaköy dolomiti (TRjk)...... 18 2.1.5. Karbonatlı olmayan allokton birimler...... 19 Karaova formasyonu (Trko) ……………………………...... 19 Karabörtlen formasyonu (Kka) ……………………………...... 20 Marmaris ofiyolit napı……………………………...... 20 Kızılcadağ melanj ve olistostromu (Kkzm)...... 20 Marmaris peridotiti (Kmo)...... 20 Gülbahar napı………………………………………………….…. 20 Çövenliyayla volkaniti (TRçö) …………………………...... 21 Yeşilbarak napı...... 21 Elmalı formasyonu (Te) ……………………………...... 21 2.1.6. Post tektonik birimler……………………………...... 21 Karbonatlı post tektonik birimler………………………...... 21 Köprüçay formasyonu (Tk) …………………...... …...... 22
ii İÇİNDEKİLER DİZİNİ (devam ediyor) Sayfa Karbonatlı olmayan post tektonik birimler……………...... … 23 Yatağan formasyonu (Tya) …………………...... ….…..… 23 Kerme formasyonu (Tmke) ……………………...... ….... 23 Alüvyon………………………………...... 23 2.2.Çalışma Alanındaki Makro Ölçekli Karstik Yapılar………………………. 25 2.2.1. Karst ovaları………………………………………………………….. 25 2.2.1.1. Muğla ovası...... 25 2.2.1.2. Akkaya ovası...... 26 2.2.1.3. Gülağzı ovası...... 27 2.2.1. 4.Ula ovası...... 27 2.2.1.5. Yerkesik ovası...... 27 2.2.1.6.Yenice ovası...... 27 2.2.1.7.Çamköy ovası...... 27 2.2.2. Mağaralar...... 27 3. HİDROLOJİ...... 28 3.1. Yağış...... 28 3.1.1. Yağış gözlem istasyonlarının dağılımı...... 28 3.1.2. Yağışın zamansal dağılımı...... 28 3.2. Buharlaşma-Terleme...... 35 3.3. Havza Su Bütçesi...... 38 4. HİDROKİMYASAL VE İZOTOPİK DEĞERLENDİRME ...... 39 4.1. Hidrokimyasal Değerlendirme...... 39 4.1.1. Ölçüm, örnekleme ve analiz yöntemleri ...... 40 4.1.2. Yerinde ölçülen parametrelere ilişkin değerlendirme ...... 41 4.1.3. Yerinde ölçüm değerlerinin zamansal değişimi ...... 46 4.1.4. Majör iyon değerlendirmeleri...... 53 4.1.5. Eser element analiz sonuçlarının değerlendirilmesi ...... 62 4.2. İzotop Hidrolojisi ...... 67 4.2.1. Örnekleme ve analiz ...... 67 4.2.2. Değerlendirme ...... 67 4.2.2.1. Duraylı izotoplar (O18-D)...... 67 4.2.2.2. Özel izotoplar (87Sr, 34S )...... 76 5. AZMAK KAYNAKLARININ HİDRODİNAMİĞİ...... 79 5.1. Azmak Kaynakları Akım ve Seviye Hidrografları...... 79 5.2. 42345-42346 Numaralı DSİ Kuyuları Seviye Hidrografları...... 89 5.3. Kaynak Akımlarına Gel-Git ve Barometrik Basınç Etkisinin Analizi..... 94 6.GÖKOVA KARST AKİFERİ KIYI KAYNAKLARINDA TUZLANMA DİNAMİĞİ ...... 99 6.1. Giriş ...... 100 6.2. Kıyı Akiferlerinde Tuzlu Su Girişimi ...... 100 6.3. Karstik Kıyı Kaynaklarında Tuzlanma Mekanizmaları ...... 101 6.3.1.Holosen transgresyonu ...... 101 6.3.2.Yoğunluk farkı etkisi ...... 101 6.3.3.Venturi etkisi ...... 102 6.3.4.Sürüklenme…………………………………………………………… 102
iii İÇİNDEKİLER DİZİNİ (devam ediyor) Sayfa 6.4. Gökova Kıyı Karst Kaynaklarında Tuzlanmaya İlişkin Ölçüm ve Gözlemler ...... 103 6.4.1.Yerinde ölçüm ve gözlemler ...... 103 6.4.2.Hidrokimyasal gözlemler ...... 110 6.4.3.İzotop gözlemleri ...... 111 6.4.4.Tuzlanma dinamiği açısından değerlendirme...... 113 7. GÖKOVA KIYI KARST KAYNAKLARINDA TUZLANMA DİNAMİĞİ İÇİN KAVRAMSAL MODEL...... 115 7.1. Bölgesel Kavramsal Model……………………………………………… 115 7.2. Beslenme Kaynakları ve Yeraltısuyu Potansiyeli……………………... 119 7.3. Kavramsal Model…………………………………………………………. 126 8. SONUÇLAR, TARTIŞMA VE ÖNERİLER…………………………………... 129 8.1. Sonuçlar ve Tartışma…………………………………………………….. 129 8.2. Öneriler...... 132 9.KAYNAKLAR...... 133 .
iv ŞEKİLLER DİZİNİ Sayfa Şekil 1.1. Gökova körfezini oluşturan grabenin Google Earth görüntüsü.. 4 Şekil 1.2. Çalışma alanı yerbulduru haritası………………………………... 5 Şekil 1.3. Çalışma alanına ait fizyografya haritası…………………………. 6 Şekil 1.4. Çalışma alanındaki kot alan dağılımı……………….…………… 7 Şekil 1.5. Çalışma alanına ait eğim dağılımı...... 8 Şekil 1.6. Muğla MGİ’ ye ait uzun yıllar aylık ortalama yağış ve sıcaklık değişimi……………………………………………………………... 11 Şekil 2.1. Çalışma alanı ve yakın dolayına ait sadeleştirilmiş jeoloji haritası (MTA 1/25 000’lik jeoloji haritalarından alınmıştır)...... 11 Şekil 2.2. Çalışma alanını kapsayan bölgede gözlenen yapısal birliklerin genel konumunun şematik gösterimi...... 12 Şekil 2.3. Çalışma alanındaki allokton-otokton kütlelere ait harita...... 13 Şekil 2.4. Çalışma alanına ait jeolojik enine kesitler...... 16 Şekil 2.5. MHKA ile allokton birimler arasındaki dokanak ilişkisini gösteren jeolojik kesit...... 17 Şekil 2.6. Köprüçay konglomeralarının genel görünüşü...... 22 Şekil 2.7. Akyaka alüvyon yelpazesi...... 24 Şekil 2.8. Gökova kıyı alüvyon ovasında genel hidrojeolojik yapı...... 25 Şekil 2.9. Çalışma alanında bulunan karstik ovaların yer bulduru haritası 26 Şekil 3.1. Bölgesel ölçekte MGİ’lerin dağılımı...... 28 Şekil 3.2. Çalışma alanı ve çevresindeki MGİ’lere ait yükselti-yağış ilişkisi...... 30 Şekil 3.3. Çalışma alanındaki MGİ’lere ait eş yağış haritası...... 30 Şekil 3.4. Çalışma alanındaki MGİ’lere ait Thiessen poligonları...... 31 Şekil 3.5. İnceleme alanı ve çevresinde yer alan MGİ gözlem noktaları... 32 Şekil 3.6. Eş yağış yöntemi ile elde edilmiş alansal ortalama yağışlar ile o dönemlerdeki Muğla MGİ’ye ait ortalama yağışlar arasındaki ilişki...... 33 Şekil 3.7. 1963-1986 yılları arasındaki Muğla aylık ortalama yağış değerleri ile eşyağış yöntemi ile hesaplanan aylık ortalama yağış değerleri ilişkisi...... 34 Şekil 3.8. Muğla MGİ’ye ait Çift Eklenik Yağış Eğrisi...... 34 Şekil 3.9. Muğla, Marmaris, Yatağan ve Köyceğiz MGİ’lerinde 1975- 2010 yılları arasında gözlenmiş yıllık toplam yağışlar...... 35 Şekil 3.10. Muğla MGİ’ye ait Birikimli Sapma Grafiği ve hiyetograf...... 37 Şekil 4.1. Örnek noktalarına ait yerbulduru haritası...... 39 Şekil 4.2. Azmak kaynaklarında YSI-56 MP5™ model multi-probe cihazıyla yerinde ölçüm...... 41 Şekil 4.3. Çalışma alanında ölçüm yapılan su noktalarında 23 aylık sıcaklık ortalamalarına ait sıklık dağılımı...... 44 Şekil 4.4. Azmak kaynaklarına ait 23 aylık sıcaklık ortalamalarının sıklık dağılımı...... 44 Şekil 4.5. Ölçüm noktalarına ait özgül elektriksel iletkenlik değerlerinin ortalama (x) ve değişkenlik katsayısı (Cv) değerleri...... 46 Şekil 4.6. Azmak kaynaklarına ait iki su yılı boyunca ölçülmüş aylık elektriksel iletkenliğin değişkenlik katsayıları (Cv) ile aylık toplam yağış (P) değerleri...... 47
v ŞEKİLLER DİZİNİ (devam ediyor) Sayfa Şekil 4.7. a-b-c-d- Ortalama özgül elektriksel iletkenlik değerlerinin denizden uzaklıkla değişiminin mevsimsel durumu...... 48 Şekil 4.8. Çalışma alanındaki su noktalarında Eİ25 parametresinin bazı istatistikleri (min: en küçük değer, mak: ölçülen en büyük değer, X: ölçülen tüm değerlerin aritmetik ortalaması,σ: standart sapma ve Cv: değişkenlik katsayısı)..... 50 Şekil 4.9. Örnekleme noktalarına ait Üçgen (Piper) Diyagram...... 57 Şekil 4.10. Dönemler arasında değişiklik gösteren örnek noktalarının zamansal üçgen diyagramları...... 58 Şekil 4.11. Örnekleme noktalarına ait Yarı Logaritmik (Schoeller) diyagramı...... 59 Şekil 4.12. Çalışma alanındaki kuyulara ait Yarı Logaritmik (Schoeller) diyagramı...... 60 Şekil 4.13. Çalışma alanındaki sularda SO4/Cl-Toplam İyon Miktarı ilişkisi 61 Şekil 4.14. Çalışma alanındaki sularda Mg/Ca-SO4/Cl ilişkisi...... 62 Şekil 4.15. Çalışma alanındaki örnek noktalarına ait eser element değerlerinin değişimleri...... 63 Şekil 4.16. Çalışma alanındaki kuyulara ait eser element değerlerinin değişimleri...... 63 Şekil 4.17. Çalışma alanındaki örnek noktalarının Sr ve Br değerleri ilişkisi...... 65 Şekil 4.18. Çalışma alanındaki örnek noktalarına ait Br/Si oranının Si ile değişimleri...... 66 Şekil 4.19. Çalışma alanından toplanan su örneklerindeki O-18 değerlerinin sıklık diyagramı...... 71 Şekil 4.20. Çalışma alanından toplanan su örneklerindeki döteryum değerlerinin sıklık diyagramı...... 71 Şekil 4.21. Çalışma alanından toplanan örneklerde döteryum fazlası değerlerinin sıklık diyagramı...... 72 Şekil 4.22. Çalışma alanındaki örneklere ait Oksijen 18-döteryum meteorik su doğrusu...... 73 Şekil 4.23. Çalışma alanındaki sularda Eİ25-δO18 ilişkisi...... 74 Şekil 4.24. Çalışma alanındaki sular için O-18 ile B ilişkisi...... 75 Şekil 4.25. Çalışma alanındaki sular için O-18 ile Sr/B ilişkisi...... 76 34 Şekil 4.26. Çalışma alanındaki bazı örnek noktalarına ait δ S-SO4 grafiği 77 Şekil 4.27. Çalışma alanındaki bazı örnek noktalarına ait 87Sr/86Sr – Sr grafiği...... 78 Şekil 5.1. Azmak deresinin genel görüntüsü ve toplam akımlarını oluşturan bileşenlerin şematik gösterimi (görüntü GoogleEarth 6’dan alınmıştır)...... 79 Şekil 5.2. Azmak deresi toplam akımlarının günlük olarak ölçüldüğü otomatik seviye ölçer...... 80 Şekil 5.3. Azmak kesiti boyunca yapılan muline ile hız ölçümü...... 81 Şekil 5.4. Azmak günlük akımlarına ait seviye-debi hidrograf...... 82 Şekil 5.5. Muğla aylık yağış-Azmak aylık ortalama akım ilişkisi...... 82 Şekil 5.6. 2007-2011 Azmak kaynakları akım değerleri ile 2007-2011 83 Şekil 5.7. Muğla MGİ’ ye ait ortalamadan sapma değerlerinin grafiği...... 84 Şekil 5.8. 2007-2011 yılları arasındaki Azmak aylık ortalama akımlarına ait hidrograf...... 85
vi ŞEKİLLER DİZİNİ (devam ediyor) Sayfa Şekil 5.9. 2007 yılı Azmak deresi toplam akımlarına ait kaynak çekilme grafiği...... 86 Şekil 5.10. 2008 yılı Azmak deresi toplam akımlarına ait kaynak çekilme grafiği...... 86 Şekil 5.11. 2009 yılı Azmak deresi toplam akımlarına ait kaynak çekilme grafiği...... 87 Şekil 5.12. 2010 yılı Azmak deresi toplam akımlarına ait kaynak çekilme grafiği...... 90 Şekil 5.13. 2011 yılı Azmak deresi toplam akımlarına ait kaynak çekilme grafiği...... 90 Şekil 5.14. Yeraltısuyu seviye değişimlerinin gözlenmesi amacıyla otomatik seviye ölçümü yapılan a) 42345 ve b) 42346 numaralı DSİ kuyuları...... 91 Şekil 5.15. a) 42345ve b) 42346 numaralı kuyulara ait yeraltısuyu seviye grafikleri...... 92 Şekil 5.16. 42346 DSİ kuyusu çekilme eğrisi...... 93 Şekil 5.17. 42346 kuyusuna ait yağış-seviye ilişkisi...... 94 42346 kuyusuna ait eklenik sapma ile Azmak akımlarına ait eklenik sapma değerlerine ait grafik...... Şekil 5.18. a- Azmak günlük ortalama seviyeleri ile günlük deniz seviyesi ilişkisi, b- Azmak günlük ortalama seviyeleri ile günlük 95 barometrik basınç değişimleri ilişkisi...... Şekil 5.19. Deniz seviyeleri ile Azmak kaynaklarına ait aylık ortalama deniz suyu katkı oranlarının değişimi...... 96 Şekil 5.20. a- 42345 Kuyusu ortalama seviyeleri ile günlük deniz seviyesi ilişkisi, b- 42345 Kuyusu ortalama seviyeleri ile günlük barometrik basınç değişimleri ilişkisi...... 97 Şekil 5.21. a- 42346 Kuyusu ortalama seviyeleri ile günlük barometrik basınç değişimleri ilişkisi, b- 42346 Kuyusu ortalama seviyeleri ile günlük deniz seviyesi ilişkisi...... 98 Şekil 6.1. Kurttaş tarafından öne sürülen kaynak çıkış mekanizmaları..... Şekil 6.2. Kıyı akiferinde tuzlu su girişimi şematik gösterimi...... 101 Şekil 6.3. Kaynakta yoğunluk farkı ile oluşan deniz suyu girişimi 101 mekanizması (Maramathas, 2005)...... 102 Şekil 6.4. Kaynakta venturi etkisi ile oluşan deniz suyu girişimi mekanizması (Maramathas, 2005)...... 103 Şekil 6.5. Kaynakta sürüklenme ile oluşan deniz suyu girişimi mekanizması...... 104 Şekil 6.6. Azmak kaynaklarının mevsimsel özgül elektriksel iletkenlik değerlerine ait frekans histogramları...... 105 Şekil 6.7. Kaynakların membadan mansaba doğru Eİ25 değişimleri...... 106 Şekil 6.8. Çalışma alanına ait fay ve çizgisellik haritası (Kurttaş, 1997).... 107 Şekil 6.9. Gökova Körfezi fay boyunca eş tuzlu su eğrilerinin değişiminin şematik gösterimi...... 108 Şekil 6.10. Y3 kaynağına ait 23 aylık yerinde ölçülen debi-Eİ25 değerleri ilişkisi...... 110
vii ŞEKİLLER DİZİNİ (devam ediyor) Sayfa Şekil 6.11. Y4 kaynağına ait 21 aylık yerinde ölçülen debi-Eİ25 değerleri ilişkisi...... 110 Şekil 6.12. Kadınpınarı kaynağına ait 23 aylık yerinde ölçülen debi-Eİ25 değerleri ilişkisi...... Şekil 6.13. Örnek noktalarına ait O18 ve Eİ25 değerlerinin 23 aylık ortalama değerlerinin karşılaştırılması...... 112 Şekil 6.14. Örnek noktalarına ait sıcaklık ve Eİ25 değerlerinin 23 aylık ortalama değerlerinin karşılaştırılması...... 112 Şekil 6.15. W8 kaynağının özgül elektriksel (Eİ25) değerinin aylık toplam yağış (P) ile değişimi...... 113 Şekil 7.1. Çalışma alanı ve yakın dolayındaki bölgesel hidrojeolojik sistemin kavramsal modeli...... 115 Şekil 7.2. Çalışma alanına ait hidrojeolojik alt sistemler...... 116 Şekil 7.3. Kurttaş (1997) tarafından bölge için önerilen kavramsal model. 118 Şekil 7.4. Kurttaş (1997) tarafından karışım hücreler modeli için oluşturulan kavramsal model...... 118 Şekil 7.5. Bölgesel ölçekte çalışma alanındaki alt havzalar...... 119 Şekil 7.6. Gökova Kıyı Alüvyon Akiferi’ne ait eşpotansiyel harita...... 120 Şekil 7.7. Gökova civarında denize doğru kuzey-güney yönlü özdirenç kesiti...... 121 Şekil 7.8. Arıtma tesislerinden Çaydere yatağına bırakılan atık su...... 122 Şekil 7.9. Yeşilova-Çaydere althavzasının yeraltından süzülerek Azmak kaynaklarına gelen katkının, şiddetli yağışlarla birlikte hem yeraltıdan hem de yüzeyden gelişi...... 123 Şekil 7.10. Ula havzasından gelen yüzeysel akış...... 123 Şekil 7.11. Yeşilova-Elmalı havzasından gelen yüzeysel akış...... Şekil 7.12. Yeşilova-Çaydere’nin şiddetli yağışlardan sonra oluşturduğu yüzeysel akışın Azmak’a katıldığı yer ile yağışlardan önceki durum...... 124 Şekil 7.13. Çalışma alanına ait drenaj alanı...... 125 Şekil 7.14. Azmak Sistemi bütçe elemanları...... 126 Şekil 7.15. Azmak sistemi hidrodinamiğine ait kavramsal model (ölçeksiz) 127 Şekil 7.16. Çalışma alanına ait kavramsal modelin şematik gösterimi 128 (ölçeksiz)......
viii ÇİZELGELER DİZİNİ Sayfa Çizelge 3.1. İnceleme alanı ve çevresinde yer alan meteoroloji gözlem istasyonlarının (MGİ) özellikleri...... 29 Çizelge 3.2. Muğla MGİ’de gözlenmiş aylık ve yıllık toplam yağış değerleri... 36 Çizelge 3.3. Muğla MGİ’ye ait uzun yıllar ortalaması sıcaklık değerleri ile elde edilen Thornthwaite Mather bütçe tablosu...... 38 Çizelge 4.1. Örnek noktalarına ait bilgiler...... 40 Çizelge 4.2. Çalışma süresince tüm örneklerde yapılan 23 aylık yerinde ölçümlerin ortalamaları ve istatistik bilgileri...... 43 Çizelge 4.3. Çalışma süresince gerçekleştirilen 23 aylık Azmak kaynaklarına ait yerinde ölçümlerin ortalamaları ve istatistik bilgileri...... 45 Çizelge 4.4. Örnekleme noktalarının 23 aylık yerinde ölçüm sonuçlarına ait temel istatistikler (min: en küçük değer, mak: ölçülen en büyük değer, X: ölçülen tüm değerlerin aritmetik ortalaması, σ: standart sapma ve Cv: değişkenlik katsayısı) ...... 51 Çizelge 4.5.a. Örnekleme noktalarına ait majör katyon analiz sonuçlarının 16
dönemlik istatistiksel değerleri (mek/l) (Min: en küçük değer, mak: ölçülen
en büyük değer, X: ölçülen tüm değerlerin aritmetik ortalaması, σ: standart sapma ve Cv: değişim katsayısı) ...... 53 Çizelge 4.5.b. Örnekleme noktalarına ait majör anyon analiz sonuçlarının 16 dönemlik istatistiksel değerleri (mek/l) (Min: en küçük değer, mak: ölçülen
en büyük değer, X: ölçülen tüm değerlerin aritmetik ortalaması, σ: standart sapma ve Cv: değişim katsayısı)...... 54 Çizelge 4.6. Çalışma alanındaki örnek noktalarının iyon sıralaması...... 56 Çizelge 4.7. Çalışma alanında analizi yapılan 4 döneme ait eser element analiz sonuçlarının istatistik değerleri (Min: en küçük değer, mak: ölçülen en büyük değer, X: ölçülen tüm değerlerin aritmetik ortalaması, σ: standart sapma ve Cv: değişim katsayısı) ...... 64 Çizelge 4.8. Proje çalışmaları kapsamında duraylı izotop analizleri için örneklenen su noktası listesi...... 68 Çizelge 4.9. Tez çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen duraylı izotop analiz sonuçları...... 69 Çizelge 4.10. Çalışma kapsamında örneklenen her noktaya ait aylık değerlerden elde edilen temel istatistikler (Min: en küçük değer, mak: ölçülen en büyük değer, X: ölçülen tüm değerlerin aritmetik ortalaması, σ: standart sapma ve Cv: değişim katsayısı) ...... 70 34 Çizelge 4.11. Çalışma alanındaki bazı örnek noktalarına ait δ S ve 87 86 Sr/ Sr analiz sonuçları...... 77 Çizelge 5.1. Azmak akımlarına ait hesaplanan ortalama, standart sapma ve değişkenlik katsayısı değerleri...... 84 Çizelge 5.2. Azmak deresi toplam akımlarına ait çekilme katsayısı, yıllık toplam yağış, deniz suyu katkısı, o yılki en düşük, en yüksek ve yıllık ortalama debi değerleri...... 88
ix SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ
ρ : Yoğunluk Cv : değişkenlik katsayısı Q: : debi O-18 : Oksijen-18 BTp : Potansiyel buharlaşma-terleme ÇO : Çözünmüş oksijen D : Döteryum DF : Döteryum fazlası DSİ : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Eİ: : Elektriksel iletkenlik Eİ25 : Özgül elektriksel iletkenlik ETp : Potansiyel buharlaşma GKAA : Gökova Kıyı Alüvyon Akiferi HÜ-UKAM : Hacettepe Üniversitesi Uluslararası Karst Su Kaynakları Uygulama ve Araştırma Merkezi MGİ : Meteoroloji Gözlem İstasyonu MHKA : Muğla Havzası Karst Akiferi MTA : Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü ORP : Yükseltgenme-indirgenme potansiyeli S : Tuzluluk T : Sıcaklık TDS : Toplam çözünmüş madde miktarı TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu UHKA : Ula Havzası Karst Akiferi
x
1. GİRİŞ 1.1. Amaç ve Kapsam
Uygun olmayan işletme programları nedeniyle, Türkiye’nin kıyı bölgelerinde bulunan kıyı akiferleri ve kaynaklarının önemli bir bölümü deniz suyu girişimi sonucunda tuzlanmış durumdadır. Toplam çözünmüş madde miktarı 1000 mg/l’yi aşarak tatlı su sınıfından acı su sınıfına geçen su kaynakları kullanılamaz duruma gelmiştir. Bununla birlikte, son yıllarda uzun süren kuraklıklar nedeniyle özellikle Akdeniz ve Ege Denizi kıyıları da dahil olmak üzere kurak-yarı kurak bölgelerde ciddi su sıkıntısı yaşanmaya başlanmıştır. Kıyı akiferlerinde deniz suyu girişiminin evrimi, doğal koşullar ve insan kaynaklı etkilerle gelişmektedir. Jeolojik-tektonik yapı, deniz seviyesi değişimleri ve epirojenik hareketlere bağlı olarak acı/tuzlu su kaynak boşalımları oluşabilmektedir. Türkiye kıyılarında bu tür boşalımlara yaygın olarak rastlanmaktadır. Bununla birlikte, Türkiye’deki tuzlanma sorununun önemli bir kısmı, akifer dinamiklerinin dikkate alınmadığı, sürdürülebilir kullanım yerine doğru hesaplanmayan beslenme miktarına dayanan ve akifer hidrolik özelliklerini gözardı eden “emniyetli verim” anlayışı ile yapılan yeraltısuyu işletmelerinden kaynaklanmaktadır. Yeni su kaynaklarının kısıtlı olması veya bulunmaması, kalite bozulması nedeniyle kullanılmayan su kaynaklarının yeniden değerlendirilmesine yönelik çalışmaların yapılmasını gerektirmektedir. Bu tür çalışmaların verimli ve etkili olabilmesi için, öncelikle tuzlanmanın oluşumu ve dinamiğinin ortaya konması gerekir. Akifer dinamiğine doğrudan bağlı olan tuzlusu girişiminin zaman içindeki gelişiminin anlaşılması, mevcut acı su kaynaklarından yararlanılırken, akiferde yıkanma ile yeniden geri dönüşün nasıl sağlanabileceği açısından büyük bir önem taşımaktadır.
Türkiye’nin Akdeniz ve güney Ege kıyılarında yaygın bir şekilde gözlenen karbonatlı kayaçların denizle doğrudan ilişkide olması nedeniyle yüksek debili kıyı kaynaklarının önemli bir kısmı acı su niteliğindedir. Günümüz hidrolojik rejimin yanı sıra karstlaşma evrimi ile doğrudan ilişkili olan bu oluşumlardan en önemlilerinden birini Muğa-Gökova körfezine boşalan Azmak karst kaynak grubu oluşturmaktadır. Ortalama 11 m3/s debiyle denize boşalan Azmak kaynak grubunun toplandığı Azmak deresinin denize döküldüğü noktadaki toplam çözünmüş madde miktarı
1
ortalama 3000 mg/l dolayındadır. Yapılan hesaplamalar, bu özellikleri ile Azmak kaynak grubunun düşük maliyetlerle yeniden kullanıma sokulabilmesi olanaklı görülmektedir (Dörfliger et al 2007). Bir metreküp Azmak kaynak suyunun içilebilir hale gelmesi için gereken maliyet yaklaşık 3.5 lira dolayındadır. Toplam çözünmüş madde miktarına bağlı olarak ters osmoz teknikleri ile arındırma verimi ise % 90’a varabilmektedir. Diğer bir deyişle, 1 metreküp acı sudan 900 litre tatlı su elde edilebilecektir. Acı suyun kullanıma sokulabilecek bir niteliğe kavuşturulması için uygulanabilecek diğer bir yöntem de tatlı su ile karıştırılması yöntemidir. Yapılan hesaplamalar, Azmak kaynak suyunun 3’e 1 oranında tatlı su ile karıştırılması sonucunda kullanılabilir hale gelebileceğini göstermektedir (Ekmekçi et al., 2009).
Bununla birlikte, acı su kaynaklarının yeniden kullanıma sokulması amacıyla yapılacak projelendirme, programlama ve yatırımların sürekliliği ve etkinliği, kaynakların gerek kalite gerekse akım miktarındaki zamansal değişimlere bağlıdır. Sürdürülebilir bir kullanım, öncelikle acı su kaynaklarının toplam çözünmüş madde miktarında ve akımda zaman içinde meydana gelebilecek dalgalanmaların doğru bir şekilde kestirilebilmesini gerektirmektedir. Bu iki önemli değişken, öte yandan, kaynakların boşaldığı akifer dinamiği, tuzlanma oluşum mekanizması ve tuzlu su girişimi dinamiğine bağlıdır.
Yürütülen proje, Azmak karst kaynaklarının tuzlu su gişiminin oluşumu ve dinamiklerinin tanımlanarak, su sıkıntısı çekilen Marmaris, Bodrum, Akyaka bölgesi için önemli bir su kaynağı oluşturabilecek bu kaynakların sürdürülebilir kullanım açısından güvenirliğinin belirlenmesini amaçlamıştır. Bu çalışma ile mevcut kalite ve miktara bağlı olarak yapılan teknik ve ekonomik fizibilite çalışmalarının, gelecekteki geçerlilikleri ortaya konmuştur.
Gökova-Akyaka sulak alanında bulunan ekosistemin yeraltısuyu sistemleri ile bağlantısını ortaya koyarak hangi yeraltısuyu sistemine ne oranda bağımlı olduğunun belirlenebilmesini sağlaması, gerçekleştirilen projenin bir diğer yararını oluşturmaktadır.
2
1.2. Önceki Çalışmalar
Su kaynağı olarak önemine karşın kıyı akiferlerinde yeraltısuyu işletme sorunlarına ilişkin uluslararası literatürde bulunan görece az sayıda çalışmanın önemli bir kısmı, tuzlu su girişiminin hidroliği; jeofizik yöntemlerle belirlenmesi, hidrokimyasal ve izotop yöntemleri ile incelenmesi; tuzlu su girişiminin önlenmesi veya modellenmesi ile ilgilidir. Bu konuda, uluslararası çeşitli kongreler yapılmış, belirli sayıda Avrupa Birliği (Çerçeve programları, COST) gibi projeler tamamlanmıştır. Ayrıca bir Tuzlu Su Girişimi ve Kıyı Akiferleri ile ilgili çalışma yapanları biraraya getiren internet üzerinde kurulmuş bir ağ (SaltNet; http://www.olemiss.edu.sciencenet/SaltNet) bulunmaktadır.
Tuzlu su girişimi konusunda, biri 1999 yılında, diğeri 2003 yılında yazılmış iki kitap bulunmaktadır. Buna karşın, tuzlu su girişimi ile ilgili Türkiye’de çok sınırlı sayıda çalışma yapılmıştır. Türkiye’de yapılan az sayıda çalışmaların önemli bir kısmı; hidrokimyasal yöntemler kullanılarak yeraltısuyunun tuzluluk derecesi ve tuzluluk kamasının olası uzunluğu ile ilgilidir. Tuzlu su girişiminin dinamiği ve modellenmesi ile ilgili çalışma sayısı çok daha azdır.
Bear vd. (1999), tarafından yazılan “Kıyı Akiferlerinde Deniz Suyu Girişimi, Kavramlar, Yöntemler ve Uygulamalar” başlıklı kitap bu konudaki en kapsamlı ve ayrıntılı bilgi veren kaynakların başında gelmektedir. Tuzlu su girişimi çalışmalarında jeofizik ve jeokimyasal yöntemler ile kavramsal ve matematiksel modeller analitik çözümlere ilişkin bölümlerin yanı sıra bu konuda kullanılan bilgisayar programları tanıtılmaktadır.
Cheng ve Quazar (2003) tarafından yazılan “Kıyı Akiferlerinin Yönetimi; İzleme, Modelleme ve Örnek Çalışmalar” başlıklı kitap ise kuramsal bilgileri daha çok örnek uygulamalar üzerinde veren bir kaynaktır. Kaliforniya, Hollanda, Florida, İtalya ve Meksika’dan örnekler üzerinde tuzlu su girişimi konusunun farklı yönleri incelenmiştir.
Daha karmaşık bir heterojenliye bağlı olarak taneli malzemeden oluşan kıyı akiferlerinden farklı yapı ve dinamiğe sahip karst kıyı akiferleri ile ilgili çalışmalar da az sayıdadır. Cost Action 621 (2005) çerçeve projesi, Karstik Kıyı Akiferlerinde Yeraltısuyu Yönetimi konusuna ayrılmıştır. Proje kapsamında öncelikle karstik
3
akiferlerin yapısı ve hidrojeolojisi incelenmiş; kıyı akiferlerinde tuzlanma-deniz suyu girişiminin çeşitli yöntemlerle belirlenmesi; dinamiği ve çözüm yolları üzerinde çalışılmıştır. Projeye katılan çeşitli ülkelerdeki örnek çalışma alanları ile ilgili bilgiler verilmiştir.
Proje konusuyla ilgili çalışmalar daha çok son yıllarda yoğunlaşmıştır.
Bear vd. (2001), heterojen akiferlerde tuzlu su girişimin 3-boyutlu modelini geliştirmiş ve İsrail’deki kıyı akiferine uygulamışlardır. Modeli akifer yönetimine temel olacak şekilde geliştirmişlerdir. Sonlu elemanlar yöntemi ile çözülen matematiksel model tuzlu su-tatlı su ara yüzeyinde geçiş bölgesini (acı su) de benzeştirebilmektedir. Bu şekilde, fiziksel olay gerçeğe daha uygun olarak modellenebilmiştir. (Bear, J., Zhou, Q., Bensabat, J., 2001. Three dimensional simulation of seawater intrusion in heterogenous aquifers, with application to the coastal aquifer of Israel, First International Conference on Saltwater Intrusion and Coastal Aquifers Monitoring-Modeling and Management Essaouria, Morocco, April 23-25.)
Bobba (2003), Hindistan’daki Godavari deltasındaki tuzlu su girişimine insan etkisi ve deniz suyu değişimlerinin etkilerini belirlemek amacıyla deltanın matematiksel modelini SUTRA programını kullanarak yapmıştır. Model sonuçlarından yeraltından yapılan çekimin ve sulama, endüstri ve kullanım amacıyla nehirden yapılan çekimin devam ettiği sürece tuzlu su girişiminde önemli artışların olacağını belirtmişlerdir. (Bobba, A.G., 2003. Numerical modeling of salt-water intrusion due to human activities and sea level change in the Godavari Delta, India, Hydrological Sciences-Journal-des Hydrologiques, 47,67-80)
Fleury P., et al., (2007), Denizaltı kaynakları ve kıyı akiferleri ile ilgili eleştirel bir derleme hazırlamış, dünyadan örnekler üzerinde tuzlanmanın olası mekanizmalarını tartışmışlardır. Acı su kaynaklarının önemli bir kısmının yoğunluk farkından kaynaklanan bir hidrolik gradyan terslenmesi ile tuzlanmış oldukları sonucuna varmışlarıdr. Ancak, bu sonuca ulaşılabilmesi için doğrudn bir yöntem olmaması nedeniyle dolaylı yöntem geliştirmenin önemini vurgulamışlardır.
4
(Fleury, P., Bakalowicz, M., de Marsiliy, G., 2007. Submarine springs and coastal aquifers: A review. Journal of Hydrology, 339)
Fleury P., et al., (2009), Fransa’da bulunan Lez kaynağını, yavaş ve hızlı akım bileşenli bir kavramsal model ile benzeştirmişlerdir. Kaynak, kullanım amaçlı pompaj etkisi altında günlük akımların eklendiği koşullar altında benzeştirilmiştir. Modelleme Vensim yazılımı ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada kaynak akımları ile kaynağın boşalımını sağlayan karstik kanaldaki yeraltısuyu seviye değişimlerinin elde edilmesi amaçlanmıştır. Kaynak kalite açısından modellenmemiş, bu nedenle, geleceğe dönük sürdürülebilir kullanım için kalite kısıtı eksik kalmıştır. (Fleury, P., Ladouche, B., Conroux, Y., Jourde, H., Dörfliger, N., 2009. Modelling the hydrologic functions of a karst aquifer under active water management-The Lez spring. Journal of Hydrology, 365)
Kim vd. (2003), Kore Jeju volkanik adasında yapmış oldukları çalışmada hidrokimya ve izotopların etkin kullanımı ile sahil akiferindeki tuzlanmayı belirlemişlerdir.Tuzlu su girişim çalışmalarında izotop tekniklerinin etkin bir araç olduğunu göstermişlerdir. (Kim, Y., Lee K.S., Koh, D.C., Lee, D.H., Lee, S.g., Park, W.B., Koh, G.W., Woo, N.C., 2003. Hydrochemical and isotopic evidence of groundwater salinization in a coastal aquifer : a case study in Jeju volcanic island, Korea, Journal of Hydrology, 270, 282-294.)
Maramathas, A., et al., (2003) Girit Almiros acı su karst kaynağını üç hazneden oluşan bir sistem olarak kavramsallaştırmış ve matematiksel modelini kurmuşlardır. Çalışmada, tuzluluk sudaki klorür derişimi ile benzeştirilmiştir. Karst kıyı kaynağının tuzlanma mekanizması olarak yoğunluk farkından kaynaklı hidrolik gradyan terslenmesi varsayılmıştır. Bu çalışmada, kaynak suyu tuzluluğunun zamana göre değişimi simüle edilmiştir. Ancak model sonuçlarının gözlenen değerlerle önemli farklar içerdiği görülmektedir. Özellikle, en düşük ve en yüksek değerlerin gözlendiği dönemlerde modelin başarılı olmadığı görülmektedir. Bunun başlıca nedeni, kavramsal modelin (bu anlamda tuzlanma mekanizmasının) büyük bir olasılıkla gerçek durumu doğru bir şekilde temsil etmemesi olabilir. (Maramathas, A., Maroulis, Z., Marinos-Kouris, D., 2003. Brackish karst springs model: Application to Almiros spring in Crete. Ground Water, 41(5))
5
Maramathas, A., et al., (2005) Girit Almiros acı sulu karst kaynağının tuzluluğunun zaman içindeki değişimini kestirmek üzere deterministic bir model geliştirmişlerdir. MODKASRT adını verdikleri modelin dayandığı deterministic model, Maramathas et al., (2003) tarafından tanımlanan kavramsal modelden daha geliştirilmiş bir kavramsal modele dayandırılmıştır. Önceki modelde öngörülen tuzlanma mekanizması daha ayrıntılı bir şekilde tanımlanmıştır. Bu şekilde elde edilen sonuçların, gözlenen değerlerle daha uyumlu oldukları görülmektedir. Bu iki çalışma, acı sulu karstik kaynakların tuzlanma dinamiklerinin kestirilmesinde tuzlu su girişimi mekanizmasının doğru bir şekilde anlaşılmasının önemini açıkça ortaya koymaktadır. (Maramathas, A., Gialamas, I., Boudouvis, A.G., 2005. Simulation of Brackish arst springs operation with the MODKARST deterministic model, Global Nest Journal, 7(3))
Moreaux ve Reynaud (2001), tuzlu su girişimi altındaki sahil akiferlerinin optimium kullanımının talep yönetimi ile yani su ücreti ve vergisinin arttırılması ile mümkün olduğunu, kıyı akiferlerinin elden çıkarılamayacak derecede önemli olduklarını ifade etmişlerdir. (Moreaux, M., Reynaud, A., 2001. Optimal management of a coastal aquifer under saline intrusion, First international Conference on Saltwater Intrusion and Coastal Aquifers-Monitoring, Modeling and Management, Essaouria, Morocco, April 23-25 s.)
Narayan vd. (2007) Avusturalya’da bulunan bir delta ortamında tuzlu su girişimini, bu konuda yaygın olarak kullanılan SUTRA bilgisayar modeli ile benzeştirmişlerdir. Model, tuzlu su girişiminin akifer özelliklerinden çok pompaj ve beslenmeye karşı daha duyarlı olduğunu göstermiştir. Gel-git etkisi ise pompaj etkisine göre ihmal edilebilecek düzeydedir.(Narayan, K.A., Schleeberger, C., Bristow, K.L, 2007. Modelling seawater intrusion in the Burdekin Delta irrigation area, North Queensland, Australia, Agricultural Water Management, 89, 217)
Papadopoulou vd. (2005), Girit’in Herakleio şehrinde yapmış oldukları çalışmada, özellikle yaz aylarında artan pompaj debileri nedeniyle tuzlu su girişiminin önemli bir sorun olduğunu belirtmişler, sonlu elemanlar modeli geliştirmişler ve 3 boyutlu tuzlanma zonunu belirlemişlerdir. Çalışmalarında, alternatif beslenim senaryoları ile modeli çalıştırmışlardır. Bu senaryolarda, enjeksiyon kuyu yerleri ve debilerini değiştirmişler, bu değişimler ile tuzlu su girişimin nasıl değiştiğini incelemişler, en
6
iyi hangi koşulda tuzluluğun azaltılabileceğini belirlemişlerdir. (Papadopoulou, M.P., Karatzas, G.P, Koukadaki, M.A and Trichakis, Y., 2005. Modeling the saltwater intrusion phenomenon in coastal aquifers, a case study in the industrial zone of Herakleio in Crete, Global Nest Jornal, Vol 7, No 2, 197-203.)
Swarzenski P. W. et al., (2001) Florida yakınlarında bulunan Crescent Beach denizaltı kaynağının hidrojeolojik özelliklerini jeokimyasal izleyiciler kullanarak ortaya koymayı amaçlamışlardır. Yeraltısuyunun deniz suyundan farklı kimyasal bileşenlerinden amonyak, radon-222, metan ve barium izleyici olarak kullanmışlardır. Stronsiyum izotopları (Sr-87/Sr-86) yeraltısuyunun dolaşımda olduğu karstik akifer ile ilişkisinin ortaya konması amacıyla analiz edilmişlerdir. Analizler sonucunda, denizaltı kaynağına ulaşan yeraltısuyunun tek bir kaynağı olmadığı sonucuna varmışlardır. Radon izotopları ise geçiş süresinin hesaplanmasında kullanılmıştır. Bununla birlikte, çalışmada tuzluluğu 6.02 olan kaynakta tuzlanma mekanizmasına ilişkin herhangi bir çalışma yapılmadığı görülmektedir. (Swarzenski, P.W., Reich, C.D., Spechler, R.M., Kindinger, J.L., Moore, W.S., 2001. Using multiple geochemical tracers to characterize the hydrogeology of the submarine spring off Crescent Beach, Florida. Chemical Geology, 179.)
Yakirevich vd. (1998), Gaza Strip sahil akiferinde aşırı çekimler nedeniyle son 10 yılda yeraltısuyu seviyesinde önemli düşüşlerin olduğunu ifade etmişler, yeraltısuyundaki ani klorür artışlarının akiferin batı kısmında tuzlu su girişimi olduğunu gösterdiğini belirtmişlerdir. Tuzlu su girişim modelini SUTRA ile yapmışlar, yaptıkları bu model sonuçlarına göre, 1997-2006 yılları arasındaki tuzlu su girişimi oranının 20-45 m/yıl olacağını ifade etmişlerdir. Model sonuçları, akiferdeki tuzluluğun deniz suyu girişimi nedeniyle oluştuğunu açık olarak ifade etmektedir. (Yakirevich, A., Melloul, A., Sorek, S., Shaat, S. Borisov, V., 1998. Simulation of seawater intrusion into the Khan Yunis area of the Gaza Strip coastal aquifer, Hydrogeology Journal, 6, 549-559.)
Bunlara ek olarak,
21.’si 2010 yılında Portekiz’de gerçekleştirilen olan ve dört yılda bir yapılan Tuzlu Su Girişimi Toplantıları (Sea Water Intrusion Meeting-SWIM) ve üçüncüsü 2006
7
yılında yapılan “Tuzlu Su Girişimi ve Kıyı Akiferleri-İzleme, Modelleme ve Yönetim” konulu uluslararası Kongre ve Çalıştayları (International Conference and Workshop on Salt Water Intrusion and Coastal Aquifers-Monitoring-Modeling and Management-SWICA) bildiri kitaplarında çok sayıda çalışmanın dökümü bulunmaktadır. Çalışmaların özetlerine SaltNet sayfasından ulaşılabilmektedir.
Türkiye’de yapılan çalışmalardan en önemlileri aşağıda listelenmiştir: Bu çalışmalar, kıyı akiferlerinin kullanımının optimizasyonu, modellenmesi veya hidrokimyasal özelliklerine ilişkindir. Ana amacı acı sulu kaynakların tuzlanma mekanizmaları olan bir çalışmaya rastlanmamıştır.
Abubakr (2004), Selçuk alt havzasında uygulanan yeraltısuyu çekiminin denizsuyu girişimine neden olup olmadığını veya akiferlerin batı bölgelerinde belirlenen tuzlu suyun doğal denge koşullarını yansıtıp yansıtmadığını belirlemek için, iki boyutlu doygun akım ve iyon taşınım sayısal simülasyonları gerçekleştirmiştir. Sayısal simülasyon modelini saha ölçümleri ile kalibre etmişlerdir. Simülasyon sonuçları bölgede yeraltısuyu çekiminin artmasından bu yana çalışma sahasında denizsuyu girişimi olduğunu göstermiştir. Dolayısıyla bu çalışmada hidrodinamik yapının denizsuyu girişiminde önemi vurgulanmıştır. (Ebubkr, Hassan, 2004. Numerical modeling of seawater-groundwater relationships in the Selçuk Sub-basin, İzmir- Turkey, Master thesis, Department of Geological Engineering, Middle East Technical University, Ankara, unpublished, 67 p.)
Bayarı, S. and Kurttaş, T., 2002. Coastal and submarine karstic discharges in the Gokova Bay, SW Turkey, Quaterly Journal of Engineering Geology and Hydrogeology, 35: 381-390, 9s
Demirel (2004), hidrokimyasal yöntemlerle Mersin Kazanlı bölgesinde tuzluluğun yıllar içindeki değişimini incelemiştir. Tuzlu su girişimi dinamiğine ilişkin herhangi bir bilgi verilmemiştir. (Demirel, Z., 2004. The history and evaluation of salt water intrusion into a coastal aquifer in Mersin, Turkey, Journal of Environmental Management, Vol 70 (3).)
Ekmekçi, (2008), Kıyı akiferlerinde ve denizaltı kaynaklarının hidrojeolojik özelliklerinin karakterizasyonunda hidrokimyasal ve izotop yöntemlerinin kullanımını irdelemiştir. (Ekmekçi, M., 2008. Tuzlu su girişimi problemlerinde
8
izotop tekniklerinin kullanılması, III.Ulusal Hidrolojide İzotop Teknikleri Semozyumu,13-17 Ekim, İstanbul, 285-290.)
Ekmekçi, vd., (2007), Avrupa Birliği 6. Çerçeve Programı projesi olarak gerçekleştirdikleri çalışmada Gökova karst sistemini, Azmak kıyı kaynakları ve denizaltı kaynaklarının karakterizasyonuna yönelik olarak hidrolik, hidrokimyasal ve izotop hidrolojisi yöntemlerini uygulamışlardır. Proje kapsamında, denizaltı kaynaklarının lokasyonu, çıkış geometrisi ve debilerini belirlenmesi amacıyla geliştirilmiş olan bir su altı aracı Gökova körfezinde kullanılmıştır. (Ekmekçi, M., Tezcan, L., Kurttaş, T., Yüzereroğlu, S., 2007. Report on the characterization of catchment sites: the Gökova Karst springs aquifer, Turkey, Mediterranean Development of Innovative Technologies for Integrated Water Management, Project no: PL 509112.)
Ekmekçi, vd., (2008), Gökova karst kaynaklarının hidrokimyasal ve izotop teknikleriyle hidrojeolojik özelliklerini tanımlamışlar, kaynakların deniz, karst akiferi ve ova alüvyon akiferi katkılı olduklarını göstermişlerdir. (Ekmekçi, M., 2008. Gökova (Muğla) kıyı karst kaynaklarında deniz suyu karışımının hidrokimyasal ve duraylı çevresel izotop yöntemleriyle incelenmesi, III.Ulusal Hidrolojide İzotop Teknikleri Semozyumu,13-17 Ekim, İstanbul, 295-307.)
Ekmekçi, vd., (2009), Gökova kıyı ve denizaltı kaynaklarının inceledikleri çalışmalarında, özellikle denizaltı kaynaklarının yerlerinin ve debilerinin belirlenmesindeki belirsizlikleri azaltan yeni tekniklerin kullanımını göstermişler, acı su kaynaklarının hidrojeolojik kullanıma sokulabilecek özelliklere sahip olduğunu vurgulamışlardır. (Ekmekci, M., Tezcan, L., Nathalie Dorfliger, N., Bakalowicz, M., Kurttas, T., Jouvencel, J., Atilla-Tezcan, Ö., Yüzereroğlu, S., 2009. Brackish Coastal and Submarine Springs: Alternative Water Resources for Water Scarcity in Turkey, Association of Academies of Sciences in Asia (AASA) Workshop on Environment and Resources, Proceedings Book.
Elhatib, H., 1997. Monitoring of Seawater Intrusion Zone along the Mediterranean Coast of Turkey, Proceedings 5th International Symposium and Field Seminar on Karst Waters and Environmental Impacts, Antalya, Turkey, 10-20 September, 433- 439.
9
Elhatip, H., 1997. Problems of seawater intrusion into aquifers on the Mediterranean coastline, International Seminer on Integrated Water Resources Management Program, Munich.
Gördü, F., 2000. Simulation of seawater intrusion and optimization of groundwater use in the Goksu Delta, Turkey, M.E. Thesis, University of Florida, Gainesville, Florida, 105 p.
Hallaji K. ve Yazıcıgil H., (1996). Optimal management of coastal aquifer in southern Turkey. J Water Resour Plan Manage ASCE 122(4):233–244.
Karahanoğlu, N. and Doyuran, V., 2003. Finite element simulation of seawater intrusion into a quarry-site coastal aquifer, Kocaeli-Darıca, Turkey, Environmental Geology,44, 456-466.
Kurttaş, T., Bayarı, C. S. ve Tezcan L., 1998. Gökova Karstik Kaynaklarında Denize Boşalım: Hidrolojik Bütçe, Uzaktan Algılama ve Karışım Hücreleri Modeli, Cumhuriyet’in 75. Yıldönümü Yerbilimleri Kongresi Kıtapçığı, vol II, pp.531-556
Tarcan vd. (2000) tarafından yapılan çalışmada Davutlar-Kuşadası çevresinde hidrojeolojik ve hidrojeokimyasal incelemeler yapılmış, son yıllarda artan yazlıkların oluşturduğu betonlaşma nedeniyle, etkin yağışın azalması ve sondajlardan çekilen yeraltısuyunun bilinçsizce kullanılması nedeniyle alüvyon akiferde su seviyesi düşüşü ve tuzlanma tehlikesinin doğduğu belirtilmiştir. (Tarcan, G., Filiz, Ş. ve Gemici, Ü., 2000. Davutlar kaplıcası (Kuşadası – Aydın) çevresinin hidrojeolojisi ve hidrojeokimyası, DEU Müh Fak. Fen ve Mühendislik Dergisi, Cilt 2, 1:91-110.)
Tezcan, L., Ekmekçi, M., Kurttaş, T., Yüzereroğlu, S., 2007. Report on the Compartmental Model of the Gökova Azmak Karst Spring, Mediterranean Development of Innovative Technologies for Integrated Water Management, Project no: PL 509112.
Bu çalışmalar dışında çalışma alanı ile ilgili farklı konularda yapılmış çalışmalar aşağıda listelenmiştir.
10
DSİ, 1992. Muğla Gökova ve İskele kaynakları geliştirilmesi karst hidrojeolojik etüt raporu, DSİ, Jeoteknik Hizmetler ve Yeraltısuları Dairesi, Ankara, 37s (yayımlanmamış).
Eroskay, O., Gözübol, A.M., Gürpınar, O., ve Şenyuva, T., 1992. Muğla Gökova ile Milas-Savran ve Ekinambarı karst kaynak-larının jeolojik ve hidrojeolojik incelemesi, Sonuç Raporu. DSİ Genel Müdürlüğü, Ankara, 170s (yayımlanmamış).
Kurttaş, T., 1997. Gökova (Muğla) karst kaynaklarının çevresel izotop incelemesi. Hacettepe Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Dok-tora Tezi, Ankara, 220s (yayımlanmamış).
1.3. İnceleme Alanının Tanıtılması 1.3.1. Konum ve Ulaşım
Azmak Gökova kıyı karst kaynakları, bir graben niteliğinde olan Gökova körfezinin (Şekil 1.1) kuzey kenarının en doğu ucunda, Akyaka Beldesinin sınırları içerisinde yer almaktadır (Şekil 1.2). Özel Çevre Koruma Bölgesi içerisinde yer alan ve önemli bir yerleşim merkezi olan Akyaka Beldesi, Gökova Körfezi’nin kuzeydoğusunda, Muğla il merkezine 28 km uzaklıkta bulunmaktadır. Beldenin kuzeyinde 1000 m’ye ani bir şekilde yükselen ormanla kaplı bir topografya, doğusunda tatlı suların boşaldığı Azmak ve Akçapınar dereleri arasında yeralan Gökova bulunmaktadır.
Bölgede genel ulaşım kara yolu ile sağlanmaktadır. Bölgeye hava yolu ile de ulaşım mümkündür. Akyaka beldesi Bodrum havaalanına 150 km, Dalaman havaalanına 67 km uzaklıktadır.
11
Şekil 1.1. Gökova körfezini oluşturan grabenin GoogleEarth görüntüsü
Şekil 1.2. Çalışma alanı yerbulduru haritası
12
1.3.2. Doruk Ağı, Eğim ve Hidrografya
Bölgedeki en önemli çöküntü yapısını Neotektonik dönemde K-G yönlü genişlemeli rejime bağlı olarak gelişen Gökova grabeni oluşturmuştur. Bölgedeki doruk hattı genellikle grabene dik yönde olacak şekilde K-G yönlüdür. Bölgedeki en önemli yükseklikler, Muğlakarlığı tepe (1858 m), Kaleli dağı (1923 m), Babadağ (1447m ), Altıçam tepe (1445 m), Bencik Dağı (1396m), Kocakarlık tepe (1395 m), Kavak dağı (1370 m), Oylukarlığı Tepe (1250 m), Sivri tepe (1153 m) ve Karadağbaşı tepe (1034 m)’dir (Şekil 1.3).
Çalışma alanındaki drenaj ağı özellikle karstik birimlerin ağırlıklı olduğu kısımlarda fazla gelişmemiştir. Bölgedeki drenaj yoğunluğuna bakıldığında geçirimsiz birimlerdeki akarsu yoğunluğunun karstik birimlerdeki drenaj yoğunluğundan fazla olduğu görülmektedir. Geçirimsiz birimlerde yağış çok hızlı bir şekilde akışa geçerken, karstik birimlerde de hızlı bir şekilde yeraltına süzülmektedir.
Bölgede akarsular genellikle mevsimlik karakterdedir. Tümüyle karstik kaynak boşalımlarından oluşan Akçapınar,Namnam, Akçay çayı ile Azmak deresi çalışma alanındaki başlıca sürekli akarsulardır.
Şekil 1.3. Çalışma alanına ait fizyografya haritası
13
Çalışma alanının kot-alan ilişkisi Şekil 1.4’te sunulmuştur. Çalışma alanının ortalama yükseltisi 900 m olup, toplam alanın % 50’si 600 m kotundan daha düşük yükseltiye sahiptir.
2000
1800
1600
1400
1200
1000 Kot (m) 800
600
400
200
0 0.0 0.2 0.4 0.6 0.8 1.0 % Alan (km2)
Şekil1.4. Çalışma alanındaki kot alan dağılımı
Çalışma alanına ait eğim haritasına (Şekil 1.5) bakıldığında Akyaka’nın kuzeyinde eğim değerlerinin 22o’nin üzerine çıktığı, Gökova alüvyon ovası ve Azmak kaynakları civarında 6o civarında olduğu görülmektedir. Karstik yapıların bulunduğu Muğla, Ula karst ovaları gibi alanlarda eğim 2.5o’nin altına inmektedir. Bu nedenle yağışlı dönemlerde ovalarda göllenmeler gerçekleşmektedir. Azmak deresi boyunca çıkış yapan kaynakların kuzey kısımları ise oldukça dik eğime sahiptir.
14
Şekil 1.5. Çalışma alanına ait eğim dağılımı
1.3.3. İklim ve Bitki Örtüsü
Bölgede yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçen tipik bir Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Çalışma alanına en yakın istasyon olan Muğla Meteoroloji Gözlem İstasyonu (MGİ)’nda 1975-2010 yılları arasında ortalama yıllık toplam yağış miktarı 1146 mm’ dir.
Çalışma alanını temsil eden Muğla MGİ’de 1975-2011 yılları arasında en az yıllık toplam yağış 2008 yılında 564 mm ve en fazla yağış 1981 yılında 1760 mm olarak gerçekleşmiştir. Muğla MGİ verilerine göre yıllık ortalama sıcaklık 15.04 oC, aylık
15
en yüksek sıcaklık 2010 yılının Ağustos ayında 29.05 oC, ve en düşük sıcaklık 2000 yılının Ocak ayında 2.6 oC olarak gözlenmiştir (Şekil 1.6).
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’ndan elde edilen bilgilere göre, Muğla’nın toplam tarım alanı 1 220 997 dekar, tarıma elverişsiz-bataklık alanı 700 846 dekar, koruluk ve orman arazisi 6 922 413 dekar, meyve ile diğer uzun ömürlü bitkiler 825 335 dekar ve sebze ile çiçek bahçeleri ise 66 156 dekardır. Bölgede sebze ve meyve yetiştiriciliği yaygındır. Karaçam, fıstık, sedir ve ardıç gibi iğneli ağaçlar ile meşe en sık rastlanan ağaç türleridir.
250 35
30 200 25 S ı 150 20 cakl (mm) ı k ( ş ı 15
ğ 100 o C) Ya 10 50 5
0 0
Zaman (ay) Ortalama Yağış En Düşük Sıcaklık En Yüksek Sıcaklık Ortalama Sıcaklık
Şekil1.6. Muğla MGİ’ ye ait uzun yıllar aylık ortalama yağış ve sıcaklık değişimi
16
2. AZMAK KAYNAKLARININ BAĞLI OLDUĞU BÖLGESEL KARST SİSTEMİ 2.1. Bölgesel Litostratigrafik Birimler ve Hidrojeolojik Özellikleri
Azmak Kaynakları, Muğla-Gökova bölgesinde geniş alanlar kaplayan karbonatlı kayaçlardan boşalmaktadır. Bölgenin jeoloji ve hidrojeolojisi ile ilgili çok sayıda çalışma yapılmıştır. Çalışmada, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) 1/25 000’lik jeoloji haritaları (N19-N20-N21) ve Kurttaş (1997) tarafından derlenen jeoloji haritaları karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve çalışma alanı ile yakın çevresinin jeoloji haritası oluşturulmuştur (Şekil 2.1). Çalışmada bölgesel jeoloji ve karst hidrojeolojisine ilişkin açıklamalar, Konak (1987), Şenel (1997), Kurttaş (1997) Bozkurt (2000) tarafından yapılan çalışmalara dayandırılmıştır.
Çalışma alanını kapsayan bölgede Menderes Masifine ait metamorfik birimlerden oluşan çekirdek birimler temeli oluşturmaktadır. Temel birimler üzerine otokton birimler olarak adlandırılan Menderes masifine ait örtü birimleri ve bunları da örtecek şekilde allokton Likya naplarına ait kayaçlar bindirme ile gelmiştir. Menderes Masifi ve Likya naplarına ait bütün birimleri ise post-tektonik birimler örtmektedir (Şekil 2.2). Menderes Masifine ait çekirdek ve örtü (otokton) kayaçlar çalışma alanının kuzey ve kuzeybatısında, Likya naplarına ait allokton kayaçlar doğu, kuzeydoğu, batı ve güneyinde yayılım göstermektedir.
Likya napları, Üst Senoniyen’de biraraya gelmiş ve Üst Eosen’de büyük çapta kuzeyden güneye doğru yatay olarak hareket ederek Menderes Masifi üzerine ve güneyine yerleşmişlerdir. Alt Miyosen’de yeniden aktarılan Likya napları kuzey/kuzeydoğu yönünden Alt Langiniyen’de doğudaki Beydağları otoktonu üzerine yerleşmişlerdir (Şenel, 1997).
Çalışma alanı hidrojeolojik olarak incelendiğinde ise, geçirimli birimleri Yılanlı formasyonu, Kışladağ formasyonu, Kayaköy dolomiti, Köprüçay formasyonu ve Alüvyon birimler, yarı geçirimli birimleri Güğüçayı formasyonu, Göçgediği formasyonu, Sandak ve Yatağan formasyonları, geçirimsiz birimleri ise Menderes masifi çekirdek birimleri, Ören formasyonu, Karaova formasyonu, Karabörtlen formasyonu, Marmaris Ofiyolit napı, Kızılcadağ Melanj ve Olistostromu, Marmaris peridoditi, Çövenliyayla Volkaniti, Elmalı formasyonu ve Kerme formasyonu oluşturmaktadır. Ayrıca Yılanlı formasyonunun oluşturduğu Muğla Havzası Karst
17
Şekil 2.1. Çalışma alanı ve yakın dolayına ait sadeleştirilmiş jeoloji haritası (MTA 1/25000’lik jeoloji haritalarından alınmıştır)
18
Akiferi (MHKA), Kışladağ formasyonunun oluşturduğu Ula Havzası Karst Akiferi (UHKA), Gökova körfezinin doğu ucunda yayılan Gökova Kıyı Alüvyon Akiferi (GKAA) bölgedeki en önemli akiferlerdir.
Şekil 2.2. Çalışma alanını kapsayan bölgede gözlenen yapısal birliklerin genel konumunun şematik gösterimi
Çalışmanın amacına uygun olarak jeolojik birimler temel birimler, karbonatlı– karbonatlı olmayan otokton ve allokton birimler, post tektonik birimler olarak ayrılmış (Şekil 2.3) ve aşağıda anlatılmıştır. Ayrıca bölgedeki akifer sistemlerine de metinde yer verilmiştir.
2.1.1. Temel Birimler
Çalışma alanında otokton birimleri oluşturan Menderes Masifi kaya birliklerinin çekirdeğini gnayslar ve Göktepe formasyonundan oluşan metamorfik birlikler oluşturmaktadır.
Menderes Masifi Çekirdek Birimleri (Temel Birimler)
Gnayslar (G)
Menderes Masifinin çekirdeğini oluşturduğu kabul edilen gnayslar, alt kesimlerde iri mikalı ve iri kristalli gözlü olup, üst kesimlere doğru yine mikalı fakat küçük kristalli dokuya sahip olan mikrognayslara geçiş gösterir (Kurttaş, 1997). Akat vd. (1975) gnaysların yaşının Alt Prekambriyen olabileceğini, Meşhur vd. (1995) ise Paleozoyik (Siluriyen) ve öncesi olması gerektiğini belirtmişlerdir. Gnayslar çalışma alanının
19 kuzey - kuzeybatı kesimlerinde Turgut ve Kavaklıdere’nin kuzeyinde geniş bir alanda (yaklaşık 407 km2) yüzeylenmektedir. Hidrojeolojik açıdan bariyer oluşturan gnaysların yüzeylendiği bölgelerde yeraltısuyu beslenimi ve akışı sınırlanmaktadır.
Şekil 2.3. Çalışma alanındaki allokton-otokton kütlelere ait harita
20
Göktepe Formasyonu
Göktepe Şistleri (Pg): Paleozoyik yaşlı Göktepe şistleri tabanda mikro gnayslar ile geçişlidir. Üstte ise Ören Formasyonu, birimi uyumsuzlukla örter. Göktepe şistleri alanda koyu kahve, koyu yeşil renklerde görünür ve genellikle yumuşak bir topografya oluşturur. Kendi içinde oldukça kıvrımlı ve kırıklı yapıya sahip birimin kalınlığı yaklaşık 1500-2000 m’dir (Kurttaş, 1997). Eroskay vd. (1992) bu şist istifin başlıca fillat, kloritşist, kalk şist, kuvars, şist ve kuvarsit ile mermer merceklerinden oluştuğunu ifade etmişlerdir (Kurttaş, 1997). Meşhur vd. (1995) ise şistlerin yaşını Üst Siluriyen-Alt Triyas olarak belirtmişlerdir (Kurttaş, 1997). Göktepe şistleri çalışma alanının kuzeyinde yaklaşık 527 km2’lik bir alanda, Yatağan’ın doğusunda, Bencik ve çevresinde, Kavaklıdere’nin güneyinde ve Algı köyü civarında yüzeylenmektedir. Gnayslarla benzer hidrojeolojik özelliklere sahip olan şistler, çalışma alanında yaygın karst akiferi konumunda olan karbonatlı birimleri sınırlamaktadır.
Mermerler (Pmr): Mermerler şist/fillat birimleri içinde arakatman ve mercekler şeklinde gözlenir. Şistler içinde yer alan mermerler tek bir kalın seviye olarak görülebildikleri gibi genellikle şistlerle ardalanmalı olarak ve bir kaç seviye halinde de bulunabilirler. Mermerlerin yaşı Permiyen’dir. Hidrojeolojik açıdan geçirimsiz özelliğe sahip olan mermerler, çalışma alanında toplam 47 km2’lik bir alanda yayılmış olup, şistler tarafından sınırlanmaktadır.
2.1.2. Karbonatlı otokton birimler
Menderes Masifinin örtü birimi olan Yılanlı Formasyonu çalışma alanındaki karbonatlı otokton birimleri oluşturmaktadır.
Yılanlı Formasyonu (Jkmu)
Genellikle bölgede yüksek kesimleri oluşturan Yılanlı formasyonu çalışma alanında Muğla’nın kuzey ve kuzeydoğusu ile Akbük'ün kuzeyinde oldukça geniş bir alanda yayılım gösterir. Birim genel olarak belirgin bir litolojik farklılık göstermeden, alttan üste doğru metamorfizma etkisinde kalmış, gri-açık, gri-bej renkli dolomit-dolomitik kireçtaşı ve kireçtaşlarından oluşmaktadır (Kurttaş, 1997). İnceleme alanındaki en önemli karstik birimi oluşturan Yılanlı Formasyonu, altta Ören Formasyonu ile geçişlidir. Meşhur vd. (1995)’ye göre birimin toplam kalınlığı 1500-2000 m olmasına
21 karşın, Babadağ-Denizli yöresinde olduğu gibi bazı alanlarda 500-600 m’ye kadar düşebilmektedir (Kurttaş, 1997). Formasyon yaşı Meşhur vd. (1995) tarafından Geç Triyas-Kretase sonu olarak verilmiştir (Kurttaş, 1997).
Bölgedeki en yaygın ve en verimli karst akiferi olan Yılanlı formasyonu MHKA’yı oluşturmakta ve Muğla ve yakın dolayında geniş alanlar (900 km2) kaplamaktadır. MHKA’nın boşalımı, büyük oranda Gökova Körfezi denizaltı kaynakları ve Azmak kıyı karst kaynak grubu yoluyla gerçekleşmektedir. Temeli oluşturan geçirimsiz birimler, yapısal unsurlar (fay, kıvrım) ve/veya akarsular tarafından vadi kazınmaları sonucunda ortaya çıkarak bir bütün olan karbonatlı kütleyi 130 ayrı kütleye (bloklara) ayırmıştır. Tektonik hareketler açısından aktif olan bölgede kıtasal yükselim ve faylanmalar bu bloklanmayı hızlandırmış olmalıdır.
Şekil 2.4’te, MHKA’yı oluşturan Yılanlı formasyonunun bloklara ayrılmasına neden olan jeolojik yapı, farklı doğrultularda alınan jeolojik enine kesitlerle gösterilmiştir. Kesitlerden, Gökova karst kaynakları ile hidrolojik ilişkisi nedeniyle hidrojeolojik açıdan önemli olabilecek Yılanlı formasyonunun oluşturduğu MHKA’nın temel birimlerin bazı hatlar boyunca yüzeylenmesi sonucunda geçirimsiz birimlerle çevrelendiği anlaşılmaktadır. Birim, kuzeyde, kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan Dokuzçam-Kozağaç-Yeşilyurt-Yeniköy-Algı hattı boyunca yüzeylenen temel birimler ile sınırlanmıştır. Güneyde, Yerkesik dolayında yüzeylenen temel birimler akiferin Denizova-Kıranköy-Kıransahili-Akbük kesimindeki birimlerle olabilecek hidrolojik ilişkisini kesmektedir. MHKA’nın güneydoğu sınırını ise, Haliller-Yeniköy- Sodaköy-Özlüce hattı boyunca yüzeylenen allokton birimler oluşturmaktadır. MHKA ile allokton birimler arasındaki dokanak ilişkisi Şekil 2.5’te verilen jeolojik kesitte gösterilmiştir. Bu kesite göre, MHKA ile UHKA’yı oluşturan allokton Kışladağ formasyonu arasında hidrolojik ilişki olasılığının düşük olduğu görülmektedir.
Çalışma alanında yayılım gösteren Yılanlı formasyonunu oluşturan en küçüğü 3900 m2 ve en büyüğü ise yaklaşık 358 km2 olan 130 ayrı kütle nedeniyle akiferin yeraltısuyu potansiyeli açısından her kütle kendi içinde değerlendirilmiş, birimin toplam yayılımı dikkate alınmamıştır.
Gökova karst kaynakları, yukarıda sınırları tanımlanan yaklaşık 250 km2’lik yüzey alanına sahip MHKA’nın ana boşalımını sağlamaktadır. MHKA’yı oluşturan Yılanlı
22 formasyonu, Gökova körfezi yakınlarındaki Post-Tektonik Köprüçay konglomeraları tarafından örtülmektedir.
23
Şekil 2.4. Çalışma alanına ait jeolojik enine kesitler
24
Şekil 2.5. MHKA ile allokton birimler arasındaki dokanak ilişkisini gösteren jeolojik kesit
2.1.1. Karbonatlı olmayan otokton birimler
Ören Formasyonu (TRö)
Menderes Masifinin bir diğer örtü birimi olan Ören Formasyonu genellikle karbonat çakıllardan oluşur ve Menderes Masifi’nin yayılım gösterdiği tüm alanlarda Mesozoyik yaşlı Yılanlı Formasyonu’nun altında yer alır. Kalınlığı 30-50 m ve yer yer 100 m’ ye yakındır. Çakıllarının çoğunluğu tabandaki şist, kuvarsit ve karbonatlardan oluşmaktadır. Ören formasyonu, Mesozoyik platform karbonatlarının taban birimi olup; alüviyal, alüviyal-delta ve akarsu çökelleridir. Alttan Göktepe Şistlerinin üzerine uyumsuz olarak gelen birim, üste doğru Yılanlı Formasyonu tarafından transgresif olarak örtülür. Yaşı, bulunduğu konuma göre Orta- Üst Triyas olarak kabul edilmiştir (Kurttaş, 1997). Hidrojeolojik açıdan geçirimsiz olan Ören formasyonu, karstik akiferin tabanında yer alır. Dar alanlarda yayılım gösteren birim toplam 32 km2’lik bir alan kaplar ve bölgesel hidrojeolojik yapı içinde önemli bir yere sahip değildir.
Güğüçayı formasyonu (JKg)
Bodrum napı üyesi olan birim, altta dolomitik ya da rekristalize kireçtaşları, bunlar üzerinde kalsitürbidit ile radyolaryalı kireçtaşı ardalanmasından oluşur. Birim üstte rudist parçalı breşik kireçtaşları ile sonlanır. Karabörtlen formasyonu tarafından uyumsuz olarak örtülen birim yaklaşık 550 m kalınlık göstermektedir. Yanal yönde olası Göçgediği formasyonu ile geçişlidir. Birim Dogger-Santoniyen yaşlıdır (Şenel,
25 1997). Ula’nın doğusunda 3.8 km2’lik bir alanda yüzeylenen Güğüçayı formasyonu hidrojeolojik açıdan yarı geçirimli bir özellik sunmaktadır.
Göçgediği formasyonu (Kg)
Bodrum napı üyesi olan birim kalsitürbidit ara düzeyli mikrit ve çörtlü mikritlerden oluşmaktadır. Formasyon içinde yer yer rekristalize kireçtaşı, dolomit ve dolomitik kireçtaşı düzeyleri izlenebilir. Formasyonun tabanında radyolarit, çört, şeyl ve marnlar yer alır. Bunlar yer yer Sarıabat üyesi olarak tanımlanmıştır. Kayaköy dolomiti üzerinde uyumlu olarak yer alan Göçgediği formasyonu, üstten Karabörtlen formasyonu tarafından olasılıkla uyumsuz olarak örtülür. 850 m kalınlığında olan birimin yaşı Üst Kretase olarak kabul edilmektedir. Göçgediği formasyonu haritalanan alanın en güney bölümünün doğu ucunda 1 km2’lik bir alanda yüzeylenmektedir (Şenel, 1997). Formasyon, hidrojeolojik açıdan geçirimsiz bir özellik sunmaktadır.
2.1.2. Karbonatlı Allokton Birimler
Kışladağ Formasyonu (JK)
Kışladağ Formasyonu (284 km2), Ula ve çevresinde geniş bir alanda, Gökova Körfezi’nin kuzeyinde Akbük civarlarında ise dar bir alanda yüzeylenmektedir. Meşhur vd. (1995)’ye göre Ula civarında, Çaydere'de formasyonun kalınlığı 1000 m’yi bulmaktadır. Birim tabanda radyolarit, kalkarenit, çört yumrulu ve çört bantlı mikritik kireçtaşı ardalanması ile başlar. Birim üste doğru kalkarenit, çört yumrulu ve çört bantlı mikritik kireçtaşı ardalanması şeklinde devam eder. Bu seviyeler arasında, karbonat çimentolu, çört parçalı, bazen 3-4 m kalınlıkta breşik seviyeler de görülmektedir. Ayrıca Ula ve çevresinde dolomit ve dolomitik kireçtaşları ile temsil edilen birim Alt Jura (Üst Liyas) - Üst Kretase (Santoniyen-Alt Kampaniyen) yaşlıdır (Kurttaş, 1997).
Değişik boyutlara sahip bloklardan oluşan Kışladağ formasyonu toplam 455 ayrı kütle halinde gözlenmektedir. Blok boyutları birkaç yüz metre ile kilometreler olabilmektedir. Çalışma alanında ölçülen en büyük blok 170 km2 olup, Gökova karst kaynakları ile hidrolojik ilişki içindedir ve güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda Akyaka-Ula-Çakmak hattı boyunca uzanmaktadır. Ula polyesini kapsayan formasyon, UHKA olarak adlandırılmıştır. Ula polyesi bu birimde gelişmiş olmasına rağmen
26 karstlaşma derecesi, Yılanlı formasyonuna göre daha düşüktür. Geniş bir yayılıma sahip olan Kışladağ formasyonunun karstlaşmaya uygun olmayan birimlerce sınırlandırılmış olması nedeniyle birimin verimli akifer olma niteliği azalmaktadır. UHKA’yı oluşturan 150 km2’lik alana sahip kütlenin oluşturduğu hidrolojik havzanın önemli bir kısmı akarsularla drene edilmektedir. Kütlenin büyük bir kısmı, Yaylasöğüt-Çakmak-Karabörtlen sistemi (Namnam çayı) tarafından boşaltılmaktadır. Küçük bir kısmı, Gölcük-Yaraş alt havzası kanalıyla Muğla polyesine ve diğer bir kısmı ise Gökova Azmak deresine kadar uzanan Yeşilova-Çaydere alt havzası ile boşalmakta ve Azmak deresi akımlarına katkıda bulunmaktadır.
Sandak formasyonu (Js)
Formasyon, dolomit, dolomitik kireçtaşı ve çörtlü kireçtaşlarından oluşur. Yer yer kalsitürbidit ara seviyelidir. Formasyonu oluşturan kaya türleri düzensiz ardalanmalı olup yanal yönde birbirleriyle geçişlidir. Birim, üstte Göçgediği formasyonu ile geçişli olup, kalınlığı 200-700 m arasında değişmektedir. Bodrum napı üyesi olan birimin yaşı Dogger-Malm’dır. Sandak formasyonu çalışma kapsamında oluşturulan haritanın en güney doğu ucunda 1.9 km2’lik bir alanda yüzeylenmektedir. Birim, hidrojeolojik açıdan yarı geçirimli bir özellik sunmaktadır (Şenel, 1997).
Kayaköy dolomiti (TRjk)
Kalın dolomit ve dolomitik kireçtaşlarından oluşan birim Bodrum napına ait tüm yapısal birimlerin tipik formasyonudur. Kayaköy dolomiti, masif ve/veya çok kalın ve sık erime boşluklu dolomitlerden oluşur. Birim üstten Ula mermeri ve Göçgediği formasyonu tarafından uyumlu olarak örtülür. Kalınlığı 1000 m’yi aşar. İçerdiği fosil formlarına ve stratigrafik konumuna göre yaşı Orta Triyas - Liyas olarak verilmektedir (Şenel, 1997). Kayaköy dolomitleri Yerkesik’in doğu ve kuzeydoğusu ile Kıranköy’ün batısında yüzeylenmekte ve toplam yaklaşık 226 km2’lik bir alan kaplamaktadır. Birim, oldukça geniş bir yayılıma sahip olmasına rağmen, geçirimsiz birimlerce sınırlandırılarak alanı 3000 m2 ile 48 km2 arasında değişen yaklaşık 117 ayrı blok şeklinde gözlenmektedir. Allokton istifteki en önemli akifer özelliği gösteren Kayaköy dolomiti oldukça karstlaşmış bir yapı göstermektedir.
27
2.1.1. Post-Tektonik Birimler
Ören ve çevresi, Yatağan, Kıranköy ile Muğla’nın kuzeydoğusunda geniş bir alanda (1300 km2) yayılım gösteren post-tektonik birimler, otokton ve allokton karbonatlı kayaçları uyumsuz olarak örtmektedirler (Şekil 2.3).
Karbonatlı post tektonik birimler
Köprüçay Formasyonu (Tk)
Köprüçay formasyonu daha çok iri kireçtaşı çakıllarının, karbonat bir çimento ile tutturulmasından oluşmuş konglomera ile yer yer kireçtaşından oluşmaktadır (Şekil 2.6). Hem kireçtaşı hem de konglomera düzeyleri kolayca eriyebilen, karstlaşmış bir birimdir. Köprüçay formasyonu, değişik birimler üzerine diskordan olarak oturmaktadır. Bazen otokton kireçtaşları, bazen allokton kireçtaşları üzerinde bazen de bindirme kuşağındaki melanj üzerinde örtü olarak görülür. Birimin kalınlığı 500 m’yi aşmaktadır. Tipik özellikleriyle görüldüğü Gökova körfezi yamaçlarında çok sayıda normal fay ile kesilmiş yer yer kataklastik özellikler kazanmıştır (Kurttaş, 1997). Akat vd., (1975)’ye göre formasyonun yaşı Orta-Üst Miyosen’dir (Kurttaş, 1997). Birim Gökova’nın kuzeybatısında, Akçapınar’ın güneyinde ve Ören’in kuzeyinde yaklaşık 108 km2’lik bir alanda yüzeylenmektedir. İleri düzeyde karstlaşmış olan birim, akifer özelliği göstermektedir.
Şekil 2.6. Köprüçay konglomeralarının genel görünüşü
28
Karbonatlı olmayan post tektonik birimler
Yatağan Formasyonu (Tya)
Çalışma alanında çok geniş yayılım gösteren kumtaşı, konglomera, silttaşı, marn, kiltaşı, kireçtaşı ve kömür yataklarından oluşan göl ve akarsu fasiyesindeki çökel topluluğu “Yatağan formasyonu” adıyla haritalanmıştır. Çağlayan (1980)’a göre birimin yaşı Orta-Üst Miyosen ve Pliyosen’dir (Kurttaş, 1997). Formasyon çalışma alanı kuzeyinde Yerkesik, Yatağan, Turgut, Kozağaç, Bağyaka ve Akbük civarında yaklaşık 700 km2’lik bir alanda yüzeylenmekte, hidrojeolojik açıdan geçirimsiz - yer yer yarı geçirimli bir özellik göstermektedir.
Kerme Formasyonu (Tmke)
Formasyon ince-orta-kalın tabakalı, bazen tabakalanması belirsiz kumtaşı, çamurtaşı ve konglomeralardan oluşur. Formasyon, Alt Miyosen yaşlıdır (Şenel vd., 1997) ve hidrojeolojik açıdan geçirimsizdir. Birim, Akçapınar’ın güneybatısında 11 km2’lik bir alanda yüzeylenmektedir.
Alüvyon
Kuvaterner'de bölgenin hızlı yükselmesi, çukur alanlarda yaygın ve kalın alüvyal çökellerin oluşmasına neden olmuştur. Alüvyon genellikle kaba çakıl, blok, kum, silt ve çamurdan oluşmaktadır. Alüvyonlar bazı yerlerde Mesozoyik Yılanlı, Kışladağ formasyonları ve Köprüçay konglomerasında gelişmiş karstik oluşumları örtmektedirler. Gökova Körfezine açılan Çaydere, Muğla Ovası, Ören Kıyısı, Akkaya, Yerkesik, Yeşilyurt, Çiftlikköy, Yenice Köyleri civarı alüvyonların başlıca yayılım alanlarıdır (500 km2’lik). Güzel (1992)’e göre çalışma alanında alüvyonun kalınlığı Gökova körfezinde 120 m, Ula ve Muğla polyesinde ise 100 m’dir. Ayrıca, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ), (1992)’ye göre alüvyonun kalınlığı Çaydere civarında da 50-80 m’yi bulmaktadır (Kurttaş, 1997). Alüvyon birim, akarsu vadilerinde geçirimli, karst çöküntülerinde ise yarı-geçirimli, geçirimsiz bir özellik göstermektedir. Geçirimli bir özellik gösteren Gökova kıyı alüvyonları akifer oluştururken, akarsu vadilerinde bulunan alüvyonlar ise yerel öneme sahip akifer oluşturmaktadırlar.
Gökova Körfezinin doğu kesiminde Gökova grabeninin deniz seviyesinin üzerinde yaklaşık 20 km2’lik bir alan kaplayan kıyı ovası çalışma alanındaki hidrojeolojik yapı 29 açısından önemli bir alüvyon akiferdir ve GKAA olarak adlandırılmıştır. GKAA, Gökova körfezine dökülen akarsuların taşıdığı alüvyonların kıyıda çökelmesi sonucunda oluşmuştur.
Ayrıca Akyaka yerleşim yerinin üzerinde kurulduğu alüvyon yelpazesi (Şekil 2.7) de Azmak kaynaklarına önemli katkıların geldiği bir diğer sistemi oluşturmaktadır.
Şekil 2.7. Akyaka alüvyon yelpazesi
Kuvaterner döneminde gerek epirojenik hareketler gerekse iklimsel değişimler nedeniyle ovada deniz seviyesinin düştüğü dönemlerde iri taneli malzeme, yükseldiği dönemlerde ise ince taneli malzeme çökelimi gerçekleşmiştir (Şekil 2.8). İnce taneli malzeme ile iri taneli malzeme ardalanması GKAA’nın deniz kıyısına yakın kesimlerde basınçlı bir niteliğe sahip olmasına neden olmuştur. Deniz kıyısında, denize en fazla 50 m uzaklıkta açılan sondaj kuyuları akan artezyen durumundadır. Bu kuyularda, denize bu kadar yakın olmalarına karşın yeraltısuyunda herhangi bir tuzlanma gözlenmemektedir.
30
Şekil 2.8. Gökova kıyı alüvyon ovasında genel hidrojeolojik yapı
2.2. Çalışma Alanındaki Makro Ölçekli Karstik Yapılar
Çalışmanın ana amaçlarından akım-tuzluluk dinamiklerinin açıklanmasında kavramsal model çok önemli bir rol oynamaktadır. Çevredeki morfolojik yapılar ve jeoloji kavramsal modellerin temelini oluşturan beslenme alanlarının belirlenmesinde en önemli unsurları oluşturmaktadır. Bölgedeki karstik yapılar Kurttaş (1997)’tan alınarak aşağıda özetlenmiştir.
Çalışma alanı ve çevresinde Miyosen sonrasında tektonizma ve aşınma etkisi ile çeşitli karstik yapılar oluşmuştur. Bu karstik yapılar Orta-Geç Pliyosen’den itibaren akarsu malzemeleriyle dolmuş, Kuvaterner tektonizması ile bugünkü son şeklini almıştır. Bölgede karst ovaları (çöküntüler), mağaralar, düdenler gibi makro yapılar tanımlanmıştır. Tez için en önemli olanları karst ovaları ve düdenler ile denizaltı kaynaklarıdır.
2.2.1. Karst ovaları
İnceleme alanında Orta Pliyosen’den sonraki dönemde oluşan çok sayıda karst ovası vardır (Şekil 2.9). Ovaların birçoğu Gökova Karst kaynaklarının beslenme alanı içinde bulunmaktadır.
Çalışma alanında bulunan önemli karstik ovalara ilişkin bilgiler aşağıda verilmiştir;
31
2.2.1.1. Muğla Ovası
Muğla İl merkezinin güneyinde Yılanlı formasyonu içinde KB-GD uzanımına sahip ovanın ortalama yükseltisi 625 m ve yüzey alanı 41 km2 dir. Ova içinde yüzeylenen Mesozoyik kireçtaşının kuzey ucunda iki adet düden bulunmaktadır. Bunlar uydu görüntülerinden belirlenen çizgiselliklere paralel uzanım göstermektedir. Ovanın kuzey kenarı boyunca bindirme doğrultusuna dik yönde gelişmiş, GD-KB uzanımlı büyük bir çizgisel unsur bulunmaktadır. Muğla ovası hem yüzey alanının büyüklüğü hem de drenaj alanının genişliği nedeniyle önemli derecede yutma kapasitesine sahiptir.
2.2.1.2. Akkaya Ovası
Muğla İl merkezinin GB’sında Akkaya yerleşiminin güneyinde 665 m yükseltisinde 2 km2 lik yüzey alanına sahip küçük bir ovadır. Çevresindeki ovalar ile birlikte Azmak grubu kaynaklarını beslemesi mümkündür.
32
Şekil 2.9. Çalışma alanında bulunan karstik ovaların yer bulduru haritası
2.1.1.1. Gülağzı Ovası
Muğla-Marmaris yolunun 10. km’sinde 3.5 km2’lik yüzey alanına ve 640 m ortalama yükseltiye sahip bir ovadır. Yapısal unsurların denetlemesi sonucu Mesozoyik kireçtaşları içinde KB-GD uzanımlı olarak gelişmiştir. Ova, Akkaya ovası gibi Azmak Grubu kaynaklarının beslenme alanı içerisindedir.
2.1.1.2. Ula Ovası
Ula İlçesinin B-KB’sında yaklaşık 9 km2’lik bir alanı kaplamaktadır. Ortalama yükseltisi 610 m’dir ve diğer ovalardan farklı olarak Kışladağ formasyonuna ait
33 kireçtaşları içinde gelişmiştir. Kışladağ formasyonunun geçirimli seviyeleri boyunca Azmak kaynak grubunu beslemektedir.
2.1.1.3. Yerkesik Ovası
Akkaya Ovasının güneyinde yaklaşık 6 km2’lik yüzey alanına sahip ovanın ortalama yükseltisi 650 m civarındadır. Kuzeyinde ve güneyinde bulunan ovalar ile birlikte kıyı kaynakları ve Azmak Grubu kaynaklarının beslenme bölgesini oluşturmaktadır.
2.1.1.4. Yenice Ovası
Yaklaşık 4.5 km2’lik bir alana sahip ovanın uzanımı KB-GD doğrultuludur. Ortalama yükseltisi 640 m kadardır. Yenice yerleşiminin doğusu boyunca uzanmaktadır. Ova yüzey sularını güneydoğusundaki bir toprak huni aracılığı ile drene etmektedir. Kıyı kaynakları ve Azmak Grubu kaynaklarını beslemektedir.
2.1.1.5. Çamköy Ovası
Yenice Ovasının güneydoğusunda Çamköy Mahallesinin güneyinde 2 km2’lik bir alan kaplamaktadır. Ortalama yükseltisi 600 m civarındadır. Ula Ovası ile birlikte Azmak deresi kaynaklarının beslenme alanı içindedir.
2.1.2. Mağaralar
Bölgede özellikle Otokton birimlere ait Mesozoyik yaşlı kireçtaşları ve mermerler ile allokton birimlerdeki Kışladağ formasyonu karstlaşmanın çok fazla geliştiği birimlerdir. Özellikle Muğla ve Ula bölgelerinde faylanmaya bağlı olarak gelişmesi muhtemel mağaraların bulunması olasılığı yüksek görülmektedir.
2.3 Bölgesel Karstlaşma ve Karst Evrimi
Karstlaşma, doğal suların etkisiyle çözünebilen kayaçlar ile aşındırıcı suyun varlığını gerektirir. Bununla birlikte, kendine özgü morfoloji ve buna bağlı olarak da karbonatlı olmayan ortamlardan farklı hidrolojik/hidrojeolojik özelliklerin gelişebilmesi için ileri düzeyde heterojen bir ortam gereklidir. Heterojenlik, litostratigrafik yapı ile birlikte yerel ve bölgesel tektonik yapıya bağlıdır. Kırık-çatlak ve eklem sistemlerinin gelişmesi sonucunda ikincil gözenekliliği oluşturan tektonik hareketlerin karstlaşma
34 süreçlerinde önemli diğer bir işlevi daha bulunmaktadır. Çözünebilen kayaçların varlığı ile birlikte, su dolaşımının sağlayacak “enerji gradyanı” karstlaşmanın yönünü ve hızını belirlemektedir. Enerji gradyanı, iki nokta arasındaki toplam mekanik enerji farkından dolayı ortaya çıkmaktadır. Buna göre, beslenme alanı ile boşalım alanı arasındaki yükseklik farkı enerji gradyanı oluşmasında en önemli etkenlerin başında gelmektedir. Kıtasal yükselme ve deniz seviyesi değişimi bu gradyanın ana nedenlerini oluştururlar. Bu nedenle, yerel tektoniğin yanı sıra, bölgesel tektonik gelişim ve bu gelişimle birlikte meydana gelen paleocoğrafik evrim, Türkiye gibi tektonik gelişim açısından duraylı olmayan alanlarda karstlaşma süreçlerinin gelişimini denetleyen etmenlerin başında gelmektedir (Ekmekçi, 2003).
Türkiye, coğrafi ve jeolojik çeşitliliği nedeniyle, karst türleri açısından da zengin bir çeşitliliğe sahip bir ülke konumundadır. Aynı coğrafi bölgelerde farklı karst türlerine rastlandığı gibi farklı coğrafi bölgelerde aynı türde karstik gelişime rastlamak söz konusu olabilmektedir. Karst türlerinin tanımı, karstlaşma süreçleri ve bu süreçleri denetleyen faktörlerin ortaya konması açısında önemli olduğu kadar, karst hidrojeolojisi açısından da önemli bilgiler verebilmektedir. Türkiye’deki karst türlerinin çeşitliliği, karstlaşma gelişimini denetleyen faktörlerin anlaşılması açısından büyük bir olanak sağlamaktadır. Ekmekçi (2003) Türkiye’de rastlanan karst türlerinin, tektonik ve paleocoğrafik gelişime bağlı olduğunu ortaya koyarak, farklı karst bölgelerindeki hidrojeolojik koşulları, tanımladığı karst türleri ile ilişkilendirmiştir.
2.3.1 Karstlaşma Süreçleri ve Karst Türlerini Etkileyen Faktörler
Tektonizma, petrografi, enerji gradyanı ve erozyon (karstlaşma) tabanı türü karstlaşmayı kontrol eden faktörlerin başında gelmektedir. İklim, bu faktörlerden biri olmasına karşın Türkiye’de jeodinamik süreçler daha baskın durumdadır. İklim ile ilgili verilerin de kısıtlı olması iklim etkisinin belirlenmesini sınırlandırmaktadır. Türkiye’de karstlaşabilir kayaçların %90’ını karbonatlı kayaçlar oluşturmaktadır. Evaporitler ve konglomeralar ise geriye kalan %10’luk kısmı meydana getirmektedirler. Karbonatlı kayaçlar Türkiye yüzey alanının yaklaşık 1/3’lük kısmını meydana getirirler. Bu
35 kayaçların büyük bir bölümü de Neojen ve Kuvaterner yaşlı karbonatlı olmayan kayaçlar tarafından örtülmüş durumda bulunmaktadır.
Ekmekçi (2003) karstlaşma süreçlerini denetleyen başlıca beş faktör tanımlamaktadır;
Litoloji: Petrografi, diyajenez ve kalınlık karstlaşmayı kontrol eden bir faktör olan litolojiyi tanımlayan bileşenlerdir.
Kalınlık: Karst süreçlerini kontrol eden önemli bir bileşendir. Buna karşın ancak diğer bileşenlerle beraber değerlendirildiği takdirde anlamlandırılabilmektedir.
Tektonizma: Tektonik etki, ŞENGÖR vd. (1985)’ne göre ayrılmış olan Türkiye’nin başlıca tektonik alanlarına göre değerlendirilmektedir. Kıtasal yükselim–alçalım ve sıkışma–gerilme etkileri kullanılarak tektonizmanın karstlaşma üzerine etkileri belirlenmektedir.
Enerji gradyanının kaynağı: bu faktör dolaylı olarak iklim ve tektonizma etkisini içermektedir. Türkiye’deki karst türleri ve dağılımları, enerji gradyanı kaynağının dikkatle incelenmesini gerektirmektedir. Kıtasal yükselim, östatik deniz seviyesi değişimleri, göl seviyelerinde dalgalanmalar ve nehir gömülmeleri karst gelişimini başlatan ve ilerleten enerji gradyan kaynakları olarak ele alınmaktadır.
Erozyon (karstlaşma) tabanı: Karstlaşmayı kontrol eden faktörlerden olan erozyon tabanı; deniz seviyesi, göl seviyesi, ana bir nehir tabanı veya karstlaşabilir kayaçların altında bulunan geçirimsiz birimler olabilmektedir.
Karstlaşmayı kontrol eden tüm faktörler göz önüne alındığında ülkemizde iki ana karst türünün tanımlanabildiği görülmektedir (EKMEKÇİ, 2003). Bunlar; gelişimi kesintiye uğramadan sürekli olabilmiş fakat farklı olgunluk derecelerinde bulunan evrimsel karst ve gelişimi bir veya daha çok kez kesintiye uğramış veya duraklamış daha sonra da bölgenin yükselme ve/veya erozyon tabanı alçalması ile yeniden aktif olan gençleşen karst olarak tanımlanmıştır.
Evrimsel Karst: genç (Jüvenil) karsttan kalıntı karsta kadar tüm karst türlerini içerir ve karbonatlı kayaçların atmosferik koşullara maruz kalmasından itibaren kesintiye uğramaksızın karstlaşma süreçlerinin devam ettiği karst türüdür. Karstlaşma şiddeti başlıca enerji gradyanı, iklim ve erozyon tabanına bağlı olarak şekillenir. Türkiye’de
36
özellikle neotektonik dönemde tektonik hareketler ve eş zamanlı paleocoğrafik gelişim karstik alanların önemli bir kısmında evrimsel karstın kesintiye uğramasına neden olmuştur. Bu nedenle, evrimsel karst türüne daha çok, tektonik açıdan görece duraylı kesimlerde rastlanmaktadır.
Gençleşen Karst: Tükiye’de yaygın olarak gözlenen gençleşen karst türü; eski fakat kesintiye uğramış karstın içerisinde genç karstik yapılarla karşılaşılması ile ayırt edilebilmektedir. Karstlaşmanın kesintiye uğraması başlıca tatlı su basmasına bağlı olarak meydana gelir. Tatlı su basması iklimsel değişimlere bağlı olmasına karşın tektonik evrim ve buna bağlı paleocoğrafik gelişim de tatlı su basmasını kontrol eden faktörlerdir.
2.3.2 Batı Toroslar karstı
Proje alanının da içinde bulunduğu Batı Toroslar batıda Ege denizinden başlayarak doğuda Aksu bindirmesine kadar olan bölgeyi tanımlar. Bu bölgede karstlaşabilen kayaçlar genelde Mesozoyik yaşlı, yoğun, masif, yeniden kristallenmiş kireçtaşlarından oluşur. Bölgenin büyük bir kısmında otokton kireçtaşlarının yüzeylenmesine karşın farklı napların içerisinde yer alan allokton karbonatlı kayaç blokları da bölgede önemli yer tutmaktadır. Otokton birimlerin kalınlıkları bir kilometreden fazla, allokton birimlerin kalınlıkları birkaç yüzmetre ile kilometre arasında değişmektedir.
Bölgesel paleocoğrafik evrime göre Alt-Orta Miyosen’de karbonat platformunun hızlı yükselmesine bağlı olarak platformun üzerinde bulunan Miyosen öncesi yaşa sahip birimler aşınmıştır. Karbonatlı kayaçlar Üst Miyosen’den günümüze dek atmosferik koşullara maruz kalmışlardır. Buna bağlı olarak Batı Toroslardaki karst gelişimi Geç Miyosen’de başlamış olmalıdır.
Karbonatlı kayaçların karstlaşmaya başlamalarından itibaren bölgede hiç tatlısu veya deniz basmasının gerçekleşmemiş olması karstlaşmanın kesintiye uğramadan günümüze kadar evrimleşmesini sürdürdüğünü göstermektedir. Günümüzde karbonat kayaç kütlesi güncel deniz seviyesinden 3500 m’den fazla bir yüksekliğe kadar ulaşmıştır. Geç Pliyosen–Erken Pleyistosen’den bugüne kadar karstlaşma süreçlerinin şekillenmesinde baskın bir rol oynayan enerji gradyanı büyük ölçüde kıtasal yükselim ile şekillendirmiştir.
37
Otokton kayaçlar için deniz seviyesi bölgesel erozyon tabanını oluştururken allokton kireçtaşı blokları için bu birimleri çevreleyen geçirimsiz birimler aynı rolü üstlenmiştir. Hızlı yükselim ile karbonatlı kayaçların yüksek saflık derecesi ve kütlelerin kalınlıklarına bağlı olarak karst dikey yönde gelişmiş ve şaftlar, dikey mağaralar ve düdenler gibi büyük ölçekli karstik yapılar oluşmuştur.
Batı Toroslar karstının günümüzdeki görüntüsü Üst Pliyosen–Alt Pleyistosen dönemine kadar gelişen karsttan belirli ölçülerde farklılık gösterir. Bunun nedeni Üst Pliyosen–Alt Pleyistosen döneminden günümüze kadar Anadolu plakasının batıya kaçışına bağlı olarak gelişen Batı Anadolu genişleme rejiminin bölgede etkin olmasıdır. Bu tektonik hareket Batı Anadolu‘nun bölgesel olarak çökmesine neden olmaktadır. Süregelen çökmenin bazı önemli hidrojeolojik ve jeomorfolojik sonuçları olmuştur.
Deniz seviyesi değişimleri ile iyi derecede karstlaşmış kıyı alanlarının denizaltında kalması sonucu kıyı ve denizaltı kaynakları, büyük karstik çöküntüler, acı su baskınları ve denizaltı mağaraları gibi yapılar görülmektedir. İyi gelişmiş yüzeyaltı drenajının baskın olması, karstik bölgelerin olgunluk döneminde olduğunu göstermektedir.
Doğuda ise Aksu Bindirmesi ile Kırkkavak fayının arasında kalan bölgede Geç Miyosen’den bu yana kıtasal yükselim devam etmektedir. Tektonik rejimde bir değişiklik olmamış ve su baskınları ile örtülme meydana gelmemiştir. Bu nedenle bölgedeki karstlaşma yoğun gelişimini devam ettirmektedir.
Hidrojeolojik açıdan Aksu Bindirmesinin batı kısmında vadoz bölge incelmiş ve freatik bölge, kıyı akiferlerinde ciddi boyutlarda bir tuzlanmaya neden olacak şekilde kalınlaşmıştır. Freatik bölgenin genişlemesi iç kısımlardaki akiferlerden yüksek verim alınmasına neden olmaktadır.
Buna karşın kıtasal yükselimin devam etmesi nedeniyle Aksu Bindirmesinin doğu kesimindeki karst akiferleri iyi gelişmiş beslenme alanlarına sahip geniş vadoz bölgeler ile temsil edilmektedir. Freatik bölgenin derin, kalın ve yaygın olması birimlerin yüksek verimli (alloktonlar) ve çok yüksek verimli (otoktonlar) akiferler olmasını sağlar. Batı Torosların karst gelişiminde iklimsel değişimlerin ve buna bağlı
38 deniz seviyesi değişimlerinin ikincil ve/veya yerel etkilerinden söz edilebilirken, tektonik hareketler karst gelişiminde baskın rol oynamışlardır.
Proje alanını da içine alan Batı Toroslar Bölgesine ait makro karstik yapıların gösterildiği harita Şekil 12’de verilmiştir. Şekilden de görüldüğü gibi, polye, uvala ve dolin gibi karst çöküntü yapıları Beydağları otoktonlarının yaygın olduğu bölgenin doğu kesimleri ile proje alanının bulunduğu alanda daha geniş alanlar kaplamaktadır.
Şekil 2.10. Batı Toroslar Bölgesi’ndeki makro-karstik yapıların yükseltilerine göre dağılımı (Güvercin-Orhon, 2005)
Bölgedeki düdenler Gökova Körfezi’nin kuzeyinde, belirgin yüksek alanlarda özellikle 1000– 1300 m kotları arasında yoğunluk göstermektedir. Bunun dışında 200 – 400 m, 600 – 800 m ve 1500 – 1600 m’ler arasında da ikincil yoğunlaşmalar göze çarpmaktadır (Şekil 13). Karst kaynakları, Muğla ve Antalya civarında dört bölgede yayılım sergilemektedir. Özellikle, deniz seviyesine yakın kotlarda (0 – 100 m) çok sayıda karst kaynağı gözlenmektedir.
39
AYDIN ÇİNE
TAVAS Ó AĞLASUN
Ó
Ó
Ó Ó YEŞİLOVA Ó ! KALE BURDUR YATAĞAN Ó ! ACIPAYAM MİLAS ! ! ! Ó ! ! ! BUCAK
! ! Ó ! ! ! !
! ! ! Ó !!!!! ! ! !!! !! DENİZLİ ! ! !
Ó ! ! Ó !! !! ! TEFENNİ ! !!! !! ! !!! ! !!! !!! ! !! ! !! ! !! !!!!! ! !! BEYAĞAÇ ! Ó ! ! ! !! !! ! !!! !! !! !! ! l ! !! ! !! !!! l ! ! !! l ! ! ! !! ! !! ! !!!!! BODRUM ! !!
! Ó ! !! ULA MUĞLA ll l l ÇAVDIR l l Ó
l
Ó Ó
ÇAMELİ Ó Ó l l Ó ! KÖYCEĞİZ ! !! ! KORKUTELİ ! ll l !
l ! ! !
Ó Ó
l ALTINYAYLA Ó Ó
l Ó
Ó
Ó Ó Ó
Ó Ó
Ó
Ó
Ó Ó
Ó
Ó Ó Ó
l Ó l l ! Ó l Ó
MARMARİS l ! Ó l l ! ! l l l ! ! ! ! l Ó !
l l l l ! Ó Ó ll ll
Ó l l Ó
! Ó DATÇA l l Ó Ó l l l l Ó l l l l Ó
Ó l
Ó Ó Ó
l Ó ll DALAMAN Ó l ll l l lll ll l Ó l l l Ó l ll l
Ó l Ó l
Ó l Ó lll lll l lll
l Ó l ! llll l lll l l l Ó Ó l ! ANTALYA
Ó l ll
Ó Ó
l l Ó
Ó Ó
l Ó
Ó Ó l Ó
! Ó Ó l l ELMALI
Ó !
l Ó
Ó Ó
Ó !
l Ó FETHİYE ! Ó ! ! !!
! Ó ! !
! Ó ! ! KEMER
! Ó Ó ! Düden l Karst Kaynağı
Ó ! Mağara Ó K
l l l ! Ó Ó Ó
l l FİNİKE Ó
l Ó
ll Ó İl Sınırı l l l Ó
l ll Ó Ó
l Ó ! l Ó
! ! Ó l l Ó
l Ó
l ! Ó
Ó Ó l ! Ó l Ó l ! ! l Ó ! l l Ó !
ll l ! l l Ó
Ó Ó KALKAN l l l Ó
l Ó l Ó !! Ó l Ó
l Ó È
Ó
Ó
Ó Ó Yararlanılan Kaynaklar: KAŞ Ó 10 0 10 20 Koyuncu, 2003; Kurt, 2000; Kurttaş, 1997; Bayarı, 1996; Kozan vd., 1993; Km. Elkhatib, 1992; Nazik, 1992; Güldalı vd., 1991; Tüfekçi, 1991; Yeşertener, 1986; Aygen, 1984; Güldalı vd., 1984; Güldalı vd., 1982.
Şekil 2.11. Batı Toroslar Bölgesi’nin noktasal karstik yapıları (Güvercin-Orhon, 2005)
40 deniz seviyesi değişimlerinin ikincil ve/veya yerel etkilerinden söz edilebilirken, tektonik hareketler karst gelişiminde baskın rol oynamışlardır.
Proje alanını da içine alan Batı Toroslar Bölgesine ait makro karstik yapıların gösterildiği harita Şekil 12’de verilmiştir. Şekilden de görüldüğü gibi, polye, uvala ve dolin gibi karst çöküntü yapıları Beydağları otoktonlarının yaygın olduğu bölgenin doğu kesimleri ile proje alanının bulunduğu alanda daha geniş alanlar kaplamaktadır.
Şekil 2.10. Batı Toroslar Bölgesi’ndeki makro-karstik yapıların yükseltilerine göre dağılımı (Güvercin-Orhon, 2005)
Bölgedeki düdenler Gökova Körfezi’nin kuzeyinde, belirgin yüksek alanlarda özellikle 1000– 1300 m kotları arasında yoğunluk göstermektedir. Bunun dışında 200 – 400 m, 600 – 800 m ve 1500 – 1600 m’ler arasında da ikincil yoğunlaşmalar göze çarpmaktadır (Şekil 13). Karst kaynakları, Muğla ve Antalya civarında dört bölgede yayılım sergilemektedir. Özellikle, deniz seviyesine yakın kotlarda (0 – 100 m) çok sayıda karst kaynağı gözlenmektedir.
41
AYDIN ÇİNE
TAVAS Ó AĞLASUN Ó Ó Ó Ó YEŞİLOVA Ó ! KALE BURDUR YATAĞAN ! ACIPAYAM MİLAS ! ! ! Ó BUCAK ! ! ! ! ! Ó ! ! ! !
! ! ! Ó !!!!! ! DENİZLİ ! !!!! !! ! ! ! TEFENNİ Ó ! ! ÓÓ !! !! ! ! !!! !! ! !!! ! !!! !!! ! !! ! !! BEYAĞAÇ ! !! !!!!! ! !!
! Ó ! ! ! !! !! ! !!! !! !!! !! !! l ! !! ! !! !!! l ! ! !! l ! ! ! !! ! !! ! !!!!! BODRUM ! !! ! MUĞLA Ó ! !! ULA ll l l ÇAVDIR l l Ó l Ó ÇAMELİ Ó Ó Ó l l Ó ! KÖYCEĞİZ ! !! ! KORKUTELİ ! ll l ! l ! ! ! Ó Ó ALTINYAYLA l Ó
l Ó Ó Ó Ó Ó Ó Ó Ó Ó Ó Ó Ó Ó Ó Ó Ó
l Ó l l ! Ó l Ó
MARMARİS Ó l ! l l ! ! l l l !! ! ! l Ó ! l l l l ! Ó Ó ll l ll Ó l Ó
! Ó DATÇA l l Ó Ó l l l l Ó l l
l ll Ó Ó Ó l Ó Ó Ó ll DALAMAN Ó l ll l l lll ll l Ó l l l ll Ó ll l Ó Ó l l Ó l Ó lll lll l ll Ó l ! l l l l l l ! l ll ll l Ó Ó l ANTALYA Ó l ll Ó
l Ó l Ó Ó l Ó Ó Ó Ó Ó l
! Ó Ó l l ELMALI
Ó ! l Ó Ó Ó
Ó ! l FETHİYE Ó ! Ó !! !! ! ! Ó !
! Ó ! ! KEMER ! Ó Ó ! Düden l Karst Kaynağı
Ó ! Mağara Ó K l l l ! Ó Ó Ó l l FİNİKE Ó
l l Ó
l Ó İl Sınırı l ll l Ó
l l Ó
l Ó Ó ! l ! Ó ! Ó
l l Ó
l ! Ó l Ó Ó
l Ó ! Ó l l Ó l ! ! Ó ! l ll Ó ! l l ! l l Ó Ó KALKAN l l l l Ó Ó Ó
l Ó
!! Ó l Ó È l Ó Ó Ó Ó Ó Yararlanılan Kaynaklar: KAŞ Ó 10 0 10 20 Koyuncu, 2003; Kurt, 2000; Kurttaş, 1997; Bayarı, 1996; Kozan vd., 1993; Km. Elkhatib, 1992; Nazik, 1992; Güldalı vd., 1991; Tüfekçi, 1991; Yeşertener, 1986; Aygen, 1984; Güldalı vd., 1984; Güldalı vd., 1982.
Şekil 2.11. Batı Toroslar Bölgesi’nin noktasal karstik yapıları (Güvercin-Orhon, 2005)
42
3. HİDROLOJİ 3.1. Yağış
3.1.1.Yağış Gözlem İstasyonlarının Dağılımı
Çalışma alanını da içine alan bölgede yeralan meteoroloji gözlem istasyonlarının (MGİ) konumları Şekil 3.1’de, MGİ’lere ilişkin genel bilgiler ise Çizelge 3.1’de verilmiştir. Bu MGİ’lerden Muğla, Marmaris, Yatağan, Bodrum, Milas, Dalaman, Kale ve Köyceğiz DSİ Büyük Klima İstasyonu, Yerkesik, Ula, Ortaca, Güllük, Datça, Ören, Katrancı MGİ’leri ise DSİ Küçük Klima İstasyonları olup, Kozağaç (Muğla), Kozağaç (Yatağan), Çamköy, Kırıkköy, Gölcük-Ula ve Kozlar MGİ’leri Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’ne aittir.
Şekil 3.1. Bölgesel ölçekte MGİ’lerin dağılımı
Çalışma alanındaki alansal ortalama yağışın hesaplanması amacıyla, çalışma alanında bulunan meteoroloji istasyonlarında kaydedilen yağış değerleri ile yükselti-yağış ilişkisi araştırılmış, eşyağış ve Thiessen poligon yöntemleri kullanılmıştır.
43
Alandaki MGİ’lerin yükselti-yağış ilişkisi (Şekil 3.2) bölgede farklı yağış rejimlerinin varlığını göstermektedir. Bodrum-Ortaca arasındaki meteoroloji istasyonları denizin etkisinde kalmış olup, bu istasyonlarda kıyı yağışlarının etkisi görülmektedir. Bodrum’dan Kozağaç (Muğla)’a doğru ise karasal iklimin etkisinin arttığı görülmektedir. Ayrıca çalışma alanının kuzeyinde kalan Kozlar ve Kale istasyonlarının kotu yaklaşık 1000 m’dir ve bu istasyonlarda orografya GD-KB uzanımlı olup rüzgar yönü buna diktir.
Çizelge 3.1.İnceleme alanı ve çevresinde yer alan MGİ’lerin özellikleri
İstasyon Adı İstasyon Kotu Enlem Boylam Gözlem Süresi İstasyon Tipi MUĞLA 646 621258 4119783 1926‐ Büyük Klima MARMARİS 16 612927 4078981 1950‐ Büyük Klima YATAĞAN 365 600377 4134303 1950‐ Büyük Klima BODRUM 26 538540 4098658 1937‐ Büyük Klima MUMCULAR 120 562202 4106195 1961‐2003 DSİ İstasyonu MİLAS 52 569408 4130290 1938‐ Büyük Klima KIRIKKÖY 348 595217 4146995 1967‐2009 DSİ İstasyonu ÇAMKÖY 240 576911 4117411 1961‐ DSİ İstasyonu KOZAĞAÇ (MUĞLA) 885 621204 4123481 1961‐2004 DSİ İstasyonu KOZAĞAÇ 630 591581 4128654 1961‐2009 DSİ İstasyonu KATRANCI 650 582627 4137807 1965‐1991 Küçük Klima ÖREN 10 584473 4100841 1963‐1993 Küçük Klima ULA 600 625888 4106905 1957‐1986 Yağış Gözlem YERKESİK 600 615469 4110455 1965‐1988 Küçük Klima GÖLCÜK (ULA) 730 637646 4112637 1961‐2003 DSİ İstasyonu DALAMAN 9 659303 4063075 1951‐ Büyük Klima DATÇA 30 559511 4067347 1950‐ Küçük Klima GÜLLÜK 10 553211 4122775 1963‐1991 Küçük Klima KÖYCEĞİZ 24 649848 4092499 1950‐ Büyük Klima KOZLAR 1030 690727 4153974 1969‐1996 DSİ İstasyonu ORTACA 10 657541 4077840 1950‐55, 1966‐ Küçük Klima KALE 1000 660571 4164569 1965‐1970 Küçük Klima
44
Şekil 3.2. Çalışma alanı ve çevresindeki MGİ’lere ait yükselti-yağış ilişkisi
Alansal ortalama yağış eş yağış eğrisi yöntemi ile 1017 mm, Thiessen poligon yöntemi ile 1022 mm olarak hesaplanmıştır. Yıllık ortalama yağışlara bağlı olarak çizilen eş yağış eğrileri Şekil 3.3’te, Thiessen poligonları ise Şekil 3.4’te verilmiştir.
Şekil 3.3. Çalışma alanındaki MGİ’lere ait eş yağış haritası
45
Dalaman
Şekil 3.4. Çalışma alanındaki MGİ’lere ait Thiessen poligonları
Çalışmanın amacı doğrultusunda kullanılmak üzere tüm alanı temsil edebilecek bir yağış zaman serisine ihtiyaç duyulmaktadır. Bölgede bulunan 22 adet MGİ’nin bir kısmının kapalı olması nedeniyle öncelikle istasyonların ortak çalışma dönemleri belirlenmiştir. Ortak veri aralığı olan 1963-1986 yılları arasındaki 26 yıllık dönemdeki ortalama yağış değerleri hesaplanmıştır. Çalışma alanındaki en uzun ölçüm süresine sahip büyük klima istasyonu olan Muğla MGİ’ye ait ortalama yağış değerleri ile bölgedeki tüm MGİ’lere ait ortalama yağış değerleri arasındaki ilişki araştırılmıştır. Bu şekilde Muğla Meteoroloji İstasyonu’nun alansal yağışı temsil etme özelliği belirlenmiştir. En yüksek ilişkinin Muğla MGİ ile Yerkesik, Yatağan, Ula, Gölcük (Ula), Kozağaç (Muğla), Köyceğiz MGİ’leri arasında olduğu gözlenmiş, MGİ’lerin dağılımı ve aylık ortalama yağış değerleri Şekil 3.5’te verilmiştir.
46
Şekil 3.5. İnceleme alanı ve çevresinde yer alan MGİ gözlem noktaları
Alansal ortalama yağışın hesaplanmasında Muğla MGİ ile en yüksek ilişkiyi gösteren Yerkesik, Yatağan, Ula, Gölcük (Ula), Kozağaç (Muğla), Köyceğiz MGİ’leri ile kıyı rejimini temsil etmesi açısından Ören ve Marmaris MGİ’lerinin ortak veri aralığı olan 1963-1986 yılları arasındaki 3 kurak ve 2 yağışlı dönem yağış ortalamaları kullanılmıştır. Eş yağış yöntemi ile Yerkesik, Yatağan, Ula, Gölcük (Ula), Kozağaç (Muğla), Köyceğiz, Ören ve Marmaris MGİ’lerine ait kurak dönem yağış değerleri kullanılarak 3 kurak dönem için alansal ortalama yağış sırasıyla 1003, 834 ve 1113 mm, 1963-1986 yılları arasındaki 2 yağışlı dönem yağış değerleri kullanılarak ise ortalama alansal yağış 1395 ve 1372 mm olarak hesaplanmıştır. Hesaplama yapılan 3 kurak ve 2 yağışlı döneme karşılık gelen dönemlerde Muğla MGİ’ye ait yağış değerleri ise sırasıyla 1050, 1044, 1153, 1472 ve 1476 mm olarak hesaplamıştır. Eş yağış yöntemi ile elde edilmiş bu ortalama alansal yağışlar ile aynı dönemlerdeki Muğla MGİ’ye ait ortalama yağışlar arasındaki ilişki Şekil 3.6’da gösterilmiştir. Şekil 3.6’dan görülen eğimin 1’e yakın olması Muğla yağışlar ile alansal ortalama yağışlar arasındaki ilişkinin yüksek olduğunu ve alansal ortalama yağış yerine Muğla MGİ’ye ait yağış değerlerinin kullanılabileceğini göstermektedir.
47
1500 1400
(mm) 1300 ş ı ğ 1200 1100 1000 Dönemlerde Elde ı l ş ı 900 ğ y = 1.0552x ‐ 164.19 800 R² = 0.92 700 600 Kurak ve Ya
Edilen Alansal Ortalama Ya 800 1000 1200 1400 1600
Muğla MGİ'ye ait Kurak ve Yağışlı Dönem Ortalama Yağışları (mm) Şekil 3.6. Eş yağış yöntemi ile elde edilmiş alansal ortalama yağışlar ile o dönemlerdeki Muğla MGİ’ye ait ortalama yağışlar arasındaki ilişki
Muğla MGİ ve Yerkesik, Yatağan, Ula, Gölcük (Ula), Kozağaç (Muğla), Köyceğiz, Ören ve Marmaris MGİ’ler arasında R2=0.92 değerindeki bu ilişkinin aylık ölçekte belirlenmesi amacıyla tüm istasyonların 1966-1983 yılları arasındaki aylık yağış değerleri için uzun yıllar ortalamaları bulunmuş ve her ay için eş yağış yöntemi ile alansal ortalama aylık yağış değeri hesaplanmıştır. Elde edilen aylık değerler ile Muğla MGİ’nin aynı aya ait 23 yıllık ortalama değeri arasında regresyon analizi yapılarak (Şekil 3.7) R2’si 0.99 olan bir doğru denklemi elde edilmiştir. Elde edilen determinasyon katsayısının yüksek (R2=0.99) olması ve doğrunun eğiminin 1’e yakın olması (0.93) nedeniyle Muğla MGİ’de ölçülen yağışların alansal yağışları temsil ettiği anlaşılmıştır. Şekil 3.7’de değerler arasındaki ilişkiyi gösteren doğrunun eğiminin 0’dan geçmesi Muğla’da yağış varsa diğer yerlerde de yağışın olduğunu göstermektedir. Bu analizlere dayanılarak, çalışma alanının geneli için bütçe, yağış-akım ilişkisine yönelik hesaplarda büyük klima istasyonu olan ve düzenli meteorolojik ölçümlerin hala devam ettiği Muğla MGİ’ye ait veriler kullanılmıştır. Muğla MGİ’ye ait yağışlar ile alansal yağış arasındaki regresyon ilişkisini veren doğru denkleminde eğimin 1’e yakın olması ilişkinin doğrudan kullanılabilirliğini göstermektedir.
48
300
250 (mm)
ş 200 ı ğ
150
100 y = 0.93x
Yöntemi ile Elde Edilen R² = 0.99 ş ı 50 ğ Ya ş Alansal Ortalama Ya Alansal Ortalama 0 E 0 50 100 150 200 250 300 Muğla Aylık Ortalama Yağış (mm) Şekil 3.7. 1963-1986 yılları arasındaki Muğla aylık ortalama yağış değerleri ile eşyağış yöntemi ile hesaplanan aylık ortalama yağış değerleri ilişkisi
Bütçe ve yağış-akım ilişkisine yönelik hesaplarda kullanılacak olan Muğla MGİ’nin konumunda, ölçme yönteminde bir değişme yapılıp yapılmadığını kontrol etmek amacıyla “Çift Eklenik Eğri Yöntemi” kullanılmıştır. Yöntemde Muğla MGİ ile 1975- 2009 yılları arasında ortak veri kayıt dönemine sahip Köyceğiz, Yatağan, Marmaris MGİ’leri kullanılmıştır. Çizilen grafik (Şekil 3.8) doğrusallık göstermiş, Muğla MGİ’de verilerin sapmasına neden olacak herhangi bir etkinin olmadığı anlaşılmıştır.
45000
n 2009 ı 40000 n ı 35000 lar y = 0.3886x + 475.35 ş ı R² = 0.99 ğ 30000 25000 k ya ı (mm) ll ı ı 20000 15000
toplam 10000 5000 la Met. ist. y la Met. ist. ğ 0 1975
Mu 0 20000 40000 60000 80000 100000 120000 4 ist'nun yıllık yağışlarının ortalamasının toplamı (mm)
Şekil 3.8. Muğla MGİ’ye ait Çift Eklenik Yağış Eğrisi
49
3.1.2. Yağışın Zamansal Dağılımı
Muğla MGİ’ de 1975-2010 yılları arasında 35 yıl boyunca gözlenmiş yıllık toplam yağışların dağılımı Şekil 3.9’da verilmiştir.
2000 Muğla Ortalama Yağış (mm) 1800 1600 1400
(mm) 1200 ş ı
ğ 1000 800 600 400
k Ortalama Ya 200 ı ll ı
Y 0 1975 1976 1977 1978 1979 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 Zaman (yıl)
Şekil 3.9. Muğla, Marmaris, Yatağan ve Köyceğiz MGİ’lerinde 1975-2010 yılları arasında gözlenmiş yıllık toplam yağışlar
Muğla MGİ’de uzun yıllar ortalama yağış değeri (1975-2010 yılları arası) 1146 mm olup, aylık toplam yağış değerleri incelendiğinde, en yüksek yağış değerleri Kasım-Mart ayları arasında, en düşük yağış değerleri ise Haziran-Ekim ayları arasında gözlenmektedir (Çizelge 3.2).
Yukarıda çalışma alanını temsil ettiği anlaşılan Muğla MGİ’nin, 1975-2010 yılları arasında gözlenmiş yıllık toplam yağışları ile yağışın zaman içindeki değişimini ortaya koymak amacıyla ortalama yağıştan birikimli sapma grafiği (Şekil 3.10) çizilmiştir. 1975-1977 yılları arasında yıllık toplam yağışta azalma başlamış (1062 mm), 1977-1981 yılları arasında yıllık toplam yağış artma eğilimine girmiştir (1330 mm). 1981-1988 yılları arasında kararlı bir dönem yaşanmıştır. 1988’den itibaren dört yıl tekrar toplam yağışta azalma görülmüş (772 mm), 1992-1998 aralığında yıllık toplam yağış yeniden artmaya başlamıştır (1250 mm). 1998’den sonraki üç yıl toplam yağışta düşme (931 mm), 2001’den 2003’e kadar artma (1353 mm), 2003- 2008 yılları arası azalma (1060 mm) ve 2008’den günümüze kadar da artma gözlenmiştir.
50
Çizelge 3.2. Muğla MGİ’de gözlenmiş aylık ve yıllık toplam yağış değerleri
Yıllık toplam YIL Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık yağış (mm)
1975 332.4 125.6 93.0 96.0 160.8 90.1 0.0 14.2 0.8 30.1 273.3 152.4 1368.7 1976 291.0 89.3 23.8 142.6 31.3 23.6 7.2 0.0 0.0 108.1 123.2 231.2 1071.3 1977 156.5 95.4 41.7 53.1 7.2 36.8 0.0 0.5 5.9 40.5 150.9 158.9 747.4 1978 310.8 324.5 169.0 75.4 7.9 6.3 0.0 0.0 78.0 108.8 64.7 154.0 1299.4 1979 407.8 219.4 71.7 47.4 138.1 80.6 11.5 0.1 0.0 109.4 319.1 279.0 1684.1 1980 267.5 58.3 163.1 85.9 30.2 11.4 0.0 0.2 0.8 47.8 182.8 311.4 1159.4 1981 645.3 185.9 76.9 9.1 61.8 8.1 0.0 0.1 1.0 3.0 220.8 548.6 1760.6 1982 125.9 74.5 195.2 89.8 34.2 95.3 4.4 0.0 10.0 134.2 95.8 295.8 1155.1 1983 85.1 266.7 86.4 70.7 53.8 24.3 11.2 0.3 2.3 28.2 155.2 311.5 1095.7 1984 360.8 242.4 201.5 104.2 6.3 0.0 0.0 0.0 1.4 0.0 224.3 96.5 1237.4 1985 393.9 149.5 70.9 13.9 92.6 29.0 2.4 11.2 0.0 124.2 120.3 78.0 1085.9 1986 381.8 256.9 35.8 17.8 94.3 20.9 0.0 37.0 82.0 57.1 45.0 162.1 1190.7 1987 260.8 110.2 178.5 67.0 11.3 28.4 7.2 0.0 0.0 17.6 167.5 158.0 1006.5 1988 154.2 242.5 255.8 53.8 9.6 1.3 17.0 10.3 0.9 20.8 232.3 373.8 1372.3 1989 17.3 51.3 134.8 2.7 26.6 9.5 4.9 1.3 1.2 98.4 263.3 197.8 809.1 1990 10.4 144.0 32.0 61.5 11.5 10.8 0.3 68.4 5.4 37.1 33.1 307.9 722.4 1991 109.1 103.3 79.9 58.0 72.5 1.0 6.5 0.2 0.0 56.1 96.1 322.7 905.4 1992 0.6 25.6 117.3 74.8 62.9 29.7 25.7 8.0 0.0 16.8 139.4 152.7 653.5 1993 123.7 298.1 141.0 33.5 160.7 15.9 0.0 3.4 0.0 27.1 231.8 189.6 1224.8 1994 142.8 122.8 57.3 85.8 163.8 24.8 25.1 15.6 7.2 119.2 175.9 222.7 1163 1995 257.0 57.5 228.6 82.1 24.8 0.0 25.6 0.0 44.7 31.0 126.0 259.7 1137 1996 87.1 371.7 105.4 65.8 46.7 0.8 1.5 0.0 58.1 38.2 161.9 368.2 1305.4 1997 109.9 53.2 179.6 228.1 20.5 31.9 0.0 21.1 0.9 101.4 77.5 411.8 1235.9 1998 338.1 142.0 257.2 68.0 144.3 6.2 0.0 0.0 16.0 21.1 207.6 238.3 1438.8 1999 262.4 320.4 150.7 44.0 1.5 15.7 0.7 9.7 5.5 10.7 38.4 132.0 991.7 2000 134.4 152.0 182.8 84.1 30.5 16.5 1.1 3.0 0.5 28.1 114.6 122.9 870.5 2001 134.8 152.3 13.4 125.2 47.7 0.0 2.2 29.1 3.0 5.6 360.6 317.1 1191 2002 117.2 71.2 174.3 144.4 3.6 16.3 56.9 33.2 98.1 53.6 164.3 400.6 1333.7 2003 236.7 242.6 140.4 80.3 45.4 102.0 2.9 0.3 0.0 140.5 136.6 406.9 1534.6 2004 523.9 42.0 11.4 76.4 3.8 2.4 0.0 4.5 4.7 30.6 207.3 184.6 1091.6 2005 177.9 309.0 134.4 42.6 23.4 80.1 3.1 1.6 40.1 33.3 184.4 160.2 1190.1 2006 155.0 176.5 226.6 48.8 28.3 15.6 15.8 0.0 40.8 190.7 136.7 10.9 1045.7 2007 85.0 142.8 36.0 29.2 10.4 6.3 13.2 0.0 5.0 130.0 227.1 223.8 908.8 2008 51.0 77.2 79.8 82.4 7.2 0.1 0.0 2.6 26.7 34.8 145.2 57.6 564.6 2009 305.0 312.2 138.2 111.6 48.6 0.8 1.4 7.6 42.5 58.4 143.2 388.2 1557.7 2010 237.0 336.6 21.6 17.4 58.2 36.1 9.0 0.0 9.2 98.7 37.4 172.8 1034 2011 204.4 136.6 29.0 79.6 51.6 23.8 0.0 0.0 17.4 230.6 ‐ min 0.6 25.6 11.4 2.7 1.5 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 33.1 10.9 564.6 max 645.3 371.7 257.2 228.1 163.8 102.0 56.9 68.4 98.1 230.6 360.6 548.6 1760.6 X 216.1 169.8 117.2 71.7 49.6 24.4 6.9 7.7 16.5 65.5 160.7 237.8 1142.9 Ss 143.7 99.0 72.1 43.2 48.2 28.5 11.4 14.2 26.1 55.0 77.3 117.8 272.1 Cv 66.5 58.3 61.6 60.2 97.2 117.0 164.2 184.8 158.2 84.1 48.1 49.6 23.8
51
Yıllık toplam yağış (mm) Kurak Dönem Yağışlı Dönem
1400 0
1200 200 Y ı ll ı
1000 400 k Sapma
800 600 Toplam 600 800
400 1000 Ya (mm) 200 1200 ğ ı Ortalamdan
ş
0 1400 (mm) llar ı ‐200 1975 1977 1979 1981 1983 1985 1987 1989 1991 1993 1995 1997 1999 2001 2003 2005 2007 2009 1600 Y
‐400 1800 ‐600 2000 Uzun
Zaman (yıl)
Şekil 3.10. Muğla MGİ’ye ait Birikimli Sapma Grafiği ve hiyetograf
3.2. Buharlaşma-Terleme
Çalışma alanını temsil eden Muğla MGİ büyük klima istasyonu 1975-2011 yıllarına ait uzun yıllar ortalama aylık hava sıcaklığı değerleri kullanılarak Thornthwaite eşitliği ile potansiyel buharlaşma-terleme hesaplanmıştır. Ortalama yıllık toplam Potansiyel buharlaşma (ETp) değeri 811 mm olarak belirlenmiştir.