Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

SUNUŞ

Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı’nın ülkemizde temelinin atılması 1970’li yıllarda olmasına karşın; resmi olarak kabulü nispeten daha geç olmuştur. Çok geniş bir çalışma alanına sahiptir. Doğumsal ve genetik solunum yolu hastalıkları; alerji ve bağışıklık sistemi bozuklukları sonucu gelişen solunum yolu hastalıkları; enfeksiyonlar; girişimsel yöntemlerin de içinde olduğu geniş bir tanı ve tedavi yöntemi ile birçok tanımlamayı ve terimi bünyesinde bulundurmakta- dır. Bu sözcüklerin bir kısmı dilimize diğer dillerden geçmiştir, bir kısmının ise Türkçe karşılık- ları dilimize yerleşmiştir. Bu çalışmayı yaparken Çocuk Göğüs Hastalıkları alanında kullanılan sözcüklere olabildiğince geniş bir yaklaşım ile ulaşılmaya çalışıldı. Aynı durumu anlatan değişik ifadelere yer verildi. Sözcüklerin eğer dilimizde yerleşmiş bir karşılığı varsa Türkçe sözcüklerin kullanılmasına özen gösterildi. Sözlük yazım grubu ülkemizde Çocuk Göğüs Hastalıkları alanında çalışan ve çalışmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden değerli bilim insanlarından oluşmuştur. Çocuk Göğüs Has- talıkları terimleri sözlüğünün hazırlanmasında Tıp Terimleri Sözlüğü’nde daha önce yayınlanmış olan Göğüs Hastalıkları ve Çocuk Alerji Terimleri sözlüklerinden de yararlanılmıştır. Bu sözlüğün hazırlanmasında öncülük eden, yol gösteren ve emeklerini esirgemeyen Sayın Prof. Dr. Cengiz Yakıncı’ya teşekkür ederiz. “Çocuk Solunum Yolu Hastalıkları ve Kistik Fibrozis Derneği” olarak Çocuk Göğüs Hasta- lıkları alanındaki bu ilk sözlüğün Çocuk Göğüs Hastalıkları alanında çalışanlara yararlı olmasına dileriz.

Prof. Dr. Uğur Özçelik “Çocuk Solunum Yolu Hastalıkları ve Kistik Fibrozis Derneği” Başkan Yardımcısı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı

“Çocuk Solunum Yolu Hastalıkları ve Kistik Fibrozis Derneği” Yönetim Kurulu Prof. Dr. Ayhan Göçmen Prof. Dr. Uğur Özçelik Prof. Dr. Deniz Doğru Ersöz Kimyager Nermin Gürcan Emine Yarpuzlu

1

Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

A yokluğu. ABPA ABPA “Alerjik bronkopulmoner aspergilloz” in akciğer aplazisi pulmonary aplasia Akciğerin İngilizce kısaltması. embriyo döneminde oluşmamasına bağlı olarak karina Abrams Ballestero iğnesi Abrams Ballestero needle ve olmayan akciğerin olduğu tarafta güdük bir bronşun Perkütan plevra biyopsisi yapmak için kullanılan özel bir mevcut olduğu durum. iğne. akciğer apsesi lung abscess Lokalize püy birikimi, Acapella Acapella Solunum yolu sekresyonlarının te- enflamasyon ve doku yıkımıyla belirgin, akut veya kronik mizlenmesi ve ventilasyonun artırılması amacıyla kullanı- akciğer enfeksiyonu. lan, vibrasyonlu pozitif ekspiratuar basınç (PEP ) terapisi akciğer embolisi Herhangi cihazı. bir vendeki trombüsten kopan parçanın kan akımıyla adenovirüs pnömonisi adenovirus pneumonia sürüklenmesi sonucu pulmoner arter veya dallarından Adenovirüsün neden olduğu pnömoni. birinin tıkanması. adenozin deaminaz adenosine deaminase Tüber- akciğer fonksiyon testi lung function test solu- küloz plörezide plevral sıvıdaki düzeyi artan, birincil işlevi num fonksiyon testi memelilerde bağışıklık sisteminin oluşturulması ve deva- akciğer hava keseciği alveolus alveol mı olan bir enzim. akciğer hipoplazisi pulmonary hypoplasia Bir adrenalin adrenaline Anafilaksi gibi akut ciddi alerjik bronşun mevcut olmasına rağmen doğuştan akciğer do- olayların tedavisinde hayat kurtarıcı etkisi olan, böbrek kusunun yetersiz olması. üstü bezinin medüller kısmında üretilen ve damarları bü- akciğer ödemi Kapilerlerde hid- zücü etkisi olan hormon. rostatik güçlerde değişiklik olmasına veya kapiler geçir- aeroalerjen aeroallergen Vücuda solunum yoluyla genliğinde artışa bağlı olarak akciğer dokularında ve alve- giren alerjen. ollerde anormal, yaygın, ekstravasküler sıvı birikimi. aerosol aerosol Havada asılı durumda bulunan çok akrosiyanoz acrocyanosis Eller, ayaklar, kulaklar ve küçük tanecikler. burun ucu gibi vücudun çıkıntılı bölgelerinin morarma- aerosol tedavisi aerosol therapy Aerosol şeklindeki sı. ilaçların inhalasyonu ile yapılan tedavi. aktiviteyle uyarılan astım activity-induced ast- ailevi disotonomi familial dysautonomy Riley-Day hma Fiziksel aktiviteyle uyarılan astım. egzersiz ile uya- sendromu rılan astım akar mite Akarina takımına mensup şeffaf veya yarı akut astım atağı acute attack Astımlı bir şeffaf vücuda sahip, insanlarda ve evcil hayvanlarda para- hastada nefes darlığı, öksürük, hırıltılı solunum, göğüste ziter özellik gösteren, deride iritasyona ve alerjik bulgulara tıkanıklık hissi gibi belirtilerin ortaya çıkmasıyla birlikte neden olan çok küçük bir artropot. solunum işlevinin bozulmasının da ortaya çıktığı klinik akarisit acaricide Ev içi ortamda akarlardan korunma tablo. amacıyla kullanılan ve akarların ölmesini sağlayan kim- akut bronşit acute Kısa sürede ortaya çı- yasal madde. kan, ateş yüksekliği ve balgamlı öksürük ile seyreden bir akciğer lung Göğüs boşluğunda biri sağda diğeri sol- veya birden fazla bronşun şiddetli enflamasyonu. da yerleşmiş olan ve birbirlerinden kalp ve mediyastinal akut bronşiyolit acute bronchiolitis İki yaşından yapılarla ayrılan, solunumla görevli iki adet yaşamsal or- küçük çocuklarda viral ajanların, sıklıkla RSV’nin neden gandan her biri. olduğu, hızlı solunum, göğüste çekilmeler ve vizing ile akciğer agenezisi pulmonary agenesis Akciğerin ve seyreden bronşiyollerin enflamasyonu. ona ait bronşun embriyo döneminde oluşmamasına bağlı akut göğüs sendromu acute chest syndrome Orak

3 Sözlük Dergisi hücreli anemisi olan hastalarda bakteriyel enfeksiyona proteolitik enzimlerin aktivitelerini inhibe eden, eksikli- veya akciğer dokusunda infarktüs oluşumuna bağlı şid- ğinde amfizem gelişimiyle ilişkili, akut faz reaktanı olan detli göğüs ağrısı, dispne, takipne, ateş, pulmoner ödem, bir plazma proteini. göğüs veya konjunktivada peteşilerle belirgin klinik tab- alfa-1 proteinaz inhibitörü alpha-1 proteinase lo. inhibitor Normal vericilerin plazmalarından elde edilen akut laringotrakeobronşit acute laryngotracheob- ve alfa-1 antitripsin eksikliğinin tedavisinde kullanılan ronchitis krup preparat. akut solunum sıkıntısı sendromu acute respi- alveol alveolus Akciğerde bronşiyollerin son uçlarının ratory distress syndrome Bir travma veya sistemik bir genişlemesinden oluşan küçük boşluklardan her biri. ak- patolojiyi takiben ortaya çıkan, alveol hasarına ve artmış ciğer hava keseciği kapiler geçirgenliğe bağlı olduğu düşünülen, akciğer in- alveol ventilasyonu alveolar ventilation Havanın terstisyumu ve alveollerinde ödemle belirgin klinik tablo. alveollere ulaşarak kan ile gaz değişimini sağlaması. Kısaltması: ARDS alveoler makrofaj alveolar macrophage Akciğer al- albuterol albuterol salbutamol veolleri içinde bulunan ve nefesle alınan parçacıkları fago- alerjen allergen Alerji oluşturabilen antijenik özellikte site eden, yuvarlak, granüler tipte bir makrofaj. bir madde. alveoler ölü boşluk alveolar dead space Alveollerde alerji allergy İmmün sistemin alerjik maddelere karşı gaz değişimine katılmayan hava. geliştirdiği reaksiyon. alveolit alveolitis Alveol iltihabı. alerjik bronkopulmoner aspergilloz allergic alveolokapiller zar alveolocapillary membrane bronchopulmonary aspergillosis Astımlı ve kistik fibro- Akciğer alveolleri ile komşu kapilerler arasında bulunan zisli hastalarda bronşiyal mukozada kolonize olan Asper- ve alveoler hava ile kapiler kan arasında gaz değişiminin gillus fumigatus antijenlerine karşı alerjik yanıt sonucu gerçekleştiği ince doku tabakası. gelişen akciğer hastalığı. Kısaltması: ABPA amfizem emphysema Dokularda patolojik olarak hava alerjik konjonktivit allergic conjunctivitis Kon- birikmesi veya kalması durumu. jonktivanın alerjenlerle ortaya çıkan enflamatuar hasta- amfizem bülü emphysematous bullae Amfizemli lığı. akciğerlerde görülen ve büyüklüğü bir santimetreden bir alerjik rinit allergic rhinitis Alerjenler ile tetiklenen hemitoraksın büyük kısmını tutacak hacme kadar değişen burun tıkanıklığı, hapşırık, burun akıntısı, burun kaşın- havalı boşluk. tısı, damakta kaşıntı gibi bulgularla belirgin üst solunum amforik solunum sesi amphoric breath sound Ak- yollarının kronik enflamatuvar hastalığı. ciğer oskültasyonu sırasında duyulan, içi boş bir şişe veya alerjik rinokonjonktivit allergic rhinoconjunc- benzeri bir kovuğun ağzı üzerine üflendiğinde duyulan tivitis Alerjenlerle tetiklenen burun ve göz bulgularının sese benzer, yankılanan özellikte solunum sesi. birlikte bulunduğu alerjik rinit türü. aminofilin aminophylline Astım, kronik bronşit veya alerjik selam allergic salute Alerjik rinitli çocuklarda amfizemle birlikte olan bronkospazmın önlenmesinde ve burun kaşıntısı nedeniyle avuç içi ile yapılan burun kaşı- tedavisinde, bronkodilatör olarak oral, rektal veya intra- ma hareketi. venöz yoldan uygulanan teofilin türevi bir madde. alerjik yürüyüş allergic march Atopik dermatit ile ampiyem empyema Plevra yaprakları arasında püy başlayıp alerjik rinit ve astıma ilerleme süreci. atopik yü- toplanması. piyotoraks rüyüş anafilaksi anaphylaxis Çeşitli uyaranlara karşı ani alfa-1 antitripsin alpha-1 antitrypsin Başlıca ka- olarak gelişen, mast hücrelerinden ve diğer enflamatuvar raciğerde üretilen, elastaz, katepsin G, tripsin ve diğer hücrelerden biyolojik olarak aktif ve güçlü mediatörlerin

4 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri salınımına neden olan, birden çok sistemi etkileyen, ağır asfiksi Solunan havada oksijen eksikliğine seyirli, aşırı duyarlılık reaksiyonu. bağlı olarak ortaya çıkan, hipoksi ve hiperkapniyle sonuç- anatomik ölü boşluk anatomic dead space Hava lanan patolojik değişiklikler. yolunun, burun ve ağızdan terminal bronşiyollere kadar aside dirençli acid resistance Boyanmasını takiben uzanan ve gaz değişiminin gerçekleşmediği kısmı. asitlerle muamele sonrası rengini kaybetmeyen bakteri anımsatma etkisi booster phenomenon Önce nega- niteliği. asidorezistan tif bulunan tüberkülin deri testinin, 1 hafta ile 1 yıl içinde asidorezistan acid-fast aside dirençli (sıklıkla 1-3 hafta içinde) ikinci bir testte bağışıklık siste- asinüs acinus Bir terminal bronşiyolün distalinde bu- minin bir hatırlama reaksiyonuna bağlı olarak değerinde lunan ve solunumsal bronşiyolleri, alveoler kanalları ve artış olması. alveoler keseleri içeren bölüm. respiratuar ünite ani bebek ölümü sendromu sudden infant death asiyanotik acyanotic Siyanoz olmamasıyla belirgin. syndrome Görünürde sağlıklı olan bir bebeğin genellikle Askin tümörü Askin’s tumor Genellikle ergen ço- uyku sırasında nedeni açıklanamayan ani ölümü. cuklarda görülen göğüs duvarının küçük, yuvarlak hüc- ankiste plörezi encysted Plevral efüzyonun, reli tümörü. yapışık plevra yaprakları ile sınırlandığı plörezi. asperjilom aspergilloma Aspergillus cinsi mantarların anoksemi anoxemia Arteriyel kanda oksijen yoklu- bir bronş veya akciğer kavitesinde kolonizasyonu sonucu ğu. oluşan mantar topu. anoksi anoxia Organ veya doku hücrelerinin normal asperjiloz aspergillosis Aspergillus cinsi mantarların fonksiyonlarını gerçekleştirecek oksijenden mahrum kal- dokularda yerleşerek meydana getirdiği hastalık. ması hali. aspirasyon aspiration 1. Mide içeriği gibi yabancı bir antiastmatik antiasthmatic Astımı önleyen veya be- maddenin solunum yollarına inhalasyon yolu ile çekilme- lirtilerini tedavi eden (ilaç). si. 2. Bir vücut boşluğundan sıvının, gazın veya biyopsi antimikobakteriyel antimycobacterial Mikobakte- örneğinin emme yoluyla uzaklaştırılması. rilere karşı etkili (ilaç). aspirasyon pnömonisi aspiration pneumonia Yi- antitusif antitussive Öksürüğü baskılayıcı ilaçlar. yecek parçaları, kusma içeriği veya ağız içi sekresyonları antitüberkülotik antituberculotic Tüberküloza kar- gibi yabancı maddelerin solunum yollarına girmesi sonu- şı etkili (ilaç). cu gelişen pnömoni. antrakozis anthracosis Antrasit kömür tozunun ak- aspiratör aspirator Bir vücut boşluğunda toplanmış ciğerlerde toplanması sonucu oluşan ve genellikle belirti olan sıvıyı çekerek boşaltmada kullanılan alet. oluşturmayan pnömokonyoz. astbest cisimciği asbest body ferrüginöz cisimcik apeks apex Koni şeklindeki herhangi bir organ veya astım asthma Alerji, egzersiz, irritan parçacıklar, stres oluşumun tepe kısmı. uç gibi faktörlerin etkisiyle hava yolunda mast hücreleri, eo- apikal apical Apeksle ilgili veya apekste bulunan. zinofiller ve T hücreleri başta olmak üzere pek çok hüc- apne Solunum durması. renin rol oynadığı kronik yangı ve bronş düz kaslarında apnöstik merkez apneustic center Beyin sapında kasılmaya bağlı olarak ortaya çıkan, hışıltılı solunum ve bulunan ve solunumu kontrol eden nöronlar. tekrarlayan dispne ataklarıyla belirgin hastalık. bronşiyal ARDS ARDS “Akut solunum sıkıntısı sendromu” te- astım riminin İngilizce kısaltması. Astım İçin Küresel Girişim The Global Initiative asbestoz asbestosis Asbest tozlarının devamlı solun- for Asthma Astım prevalansı, morbidite ve mortalitenin ması sonucu, akciğerlerde değişen derecelerde interstisyel azaltılması için dünya çapında sağlık uzmanları ve halk fibroz oluşumuyla belirgin pnömokonyoz şekli. sağlığı yetkilileriyle çalışan kuruluş. Kısaltması: GINA

5 Sözlük Dergisi

atelektazi atelectasis Akciğerin tamamının veya bir BCG Bacille Camette-Guerin, BCG “Basil Calmette- kısmının sönmesi durumu. Guerin” teriminin İngilizce kısaltması. atipik mikobakteri atypical mycobacteria tüberkü- BCG aşısı BCG vaccine Sığır safrasıyla zenginleşti- loz- dışı mikobakteri rilmiş besiyerinde, kültürden kültüre aktarılarak avirulan atomizer atomizer Bir sıvıyı çok küçük parçacıklara hale getirilen Mycobacterium bovis (BCG) suşundan ya- ayırarak aerosol haline getiren cihaz. nebülizatör pılan aşı. atopi atopy Yaygın çevresel alerjenlere karşı tip I aşırı beta adrenerjik agonist beta adrenergic agonist duyarlılık reaksiyonu oluşturmaya yönelik genetik yatkın- Beta reseptörleri uyararak bronş duvarı düz kaslarında lık. gevşeme ve bunun sonucunda bronkodilatasyon ortaya atopik yürüyüş allergic march alerjik yürüyüş çıkaran ilaç. azigoz lop fissürü azygos lobe fissure İntrauterin Biot solunumu Biot respiration Merkezi sinir sis- dönemde azigoz venin akciğerin önüne geçmesi ve sağ üst temi hastalıklarında (ensefalit ve bulber poliyomiyelitte) lop apikal veya posterior segmentinin bu venin arkasında görülen, hiperpne ve apne periyotlarıyla belirgin solunum kalması sonucu oluşan % 0,2-1,2 sıklıkta görülen doğuş- şekli. tan bir anomali. BİPAP BIPAP İki seviyeli pozitif hava yolu basınç aleti. B biyopsi biopsy Tanı amacıyla mikroskobik muayene bakteriyel krup bacterial croup Epiglotun bazen için dokudan küçük bir parça alma. ölümle sonuçlanabilen bakteriyel enfeksiyonu. bleb bleb Visseral plevranın elastik tabakaları arasında bakteriyel pnömoni bacterial pneumonia Akciğer bulunan 1-2 santim boyutlarında hava boşluğu. parankimine inhalasyon, aspirasyon veya hematojen yol- Bochdalek fıtığı Bochdalek hernia Diyaframın arka larla ulaşmış patojen mikroorganizmaların yol açtığı akut dış kısmında görülen doğuştan kapanma defekti. Boch- enfeksiyon. dalek hernisi bakteriyel trakeit bacterial tracheitis Epiglotu tut- Bochdalek hernisi Bochdalek hernia Bochdalek mayan, ancak günümüzde akut epiglotite göre daha sık fıtığı olarak havayolu obstrüksiyonuna neden olan bir enfek- boğmaca whooping Bordetella pertusis’in et- siyon. keni olduğu, üst üste gelen inatçı ve spazmotik öksürük bal peteği akciğer honeycomb lung Akciğer gra- nöbetleriyle belirgin bir akut solunum yolu enfeksiyonu. fisinde çok sayıda küçük radyolusen gölgelerle belirgin boğulma suffocation Herhangi bir nedenle soluk ala- durum. mama sonucu nefessiz kalma. balgam Akciğerler, bronşlar ve trakeadan ge- BOOP bronchiolitis obliterans with organizing len salgı maddesi. pneumonia, BOOP “bronşiyolit obliterans organize basınç destekli ventilasyon pressure support ven- pnömoni” teriminin İngilizce kısaltması. tilation Kişinin kendi soluduğu ve solunumun önceden Bornholm hastalığı Bornholm disease B tipi Cox- belirlenmiş bir miktar basınçla desteklendiği pozitif ba- sackie virüslerinin sebep olduğu yüksek ateş, baş, göğüs ve sınçlı ventilasyon. kaslarda ağrı ile belirgin akut bulaşıcı hastalık. epidemik basınç kontrollü ventilasyon pressure controlled plörodini, epidemik miyalji ventilation Solukların sabit hızda ve belli bir miktar ba- bradikardi bradycardia Nabız hızının yaşa göre veri- sınçla desteklendiği ventilasyon tipi. len hızların alt sınırlarından daha düşük bulunması. Basil Calmette-Guerin Bacille Camette-Guerin bradipne Dakikadaki solunum sayısının Virulansı azaltılmış Mycobacterium bovis suşu. ileri derecede azalması.

6 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

bronkoalveolar lavaj bronchoalveolar lavage Tanı bronkospazm bronchospasm Bronşların bronş düz ve tedavi amacıyla; bronkoskopun lavaj yapılacak bron- kaslarında kasılma sonucu daralması. şun ağzına yerleştirildikten sonra bronkoskop kanalın- bronkoveziküler solunum sesleri bronchovesicu- dan steril serum fizyolojik verilip ardından sıvının aspire lar breath sounds Akciğerin apikal bölgeleri ve önde ilk edilmesiyle bronşiyoller ve akciğer alveollerinden sıvı ve iki interkostal aralıkta, arkada skapulalar arasında duyu- hücre alınmasını sağlayan işlem. lan, veziküler ve trakeal sesin karışımı olan akciğer sesi. bronkodilatasyon bronchodilatation Bronşun ge- bronş Trakea bifürkasyosunda sağ ve sol ak- nişlediği durum. ciğere gitmek üzere ayrılan, akciğerlerin içinde de lop ve bronkodilatör bronchodilator Hava yollarını geniş- daha sonra segmentlere ve daha alt birimlere gitmek üzere letici ilaç. dallanan, yapısında hiyalin kıkırdak, düz kaslar içeren ve bronkografi bronchography Bronşlara radyoopak siliyalı kolumnar epitelle döşeli çeşitli boy ve genişlikteki madde verildikten sonra bronş sisteminin radyolojik ola- hava yolları. rak görüntülenmesi. bronş aşırı duyarlılığı bronchial hyperreactivity bronkojenik karsinom bronchogenic carcinoma bronşiyal hiperaktivite Bronş ağacı epitelinden gelişen karsinom. bronş provokasyon testi bronchial provocation bronkojenik kist bronchogenic cyst Trakeobronşiyal test Hava yolu hiperreaktivitesinin varlığını göstermek ağacın anormal şekilde tomurcuklanması sonucu oluşan için yapılan test. yuvarlak doğuştan kist. bronşektazi bronchiectasis Temelinde yer alan de- bronkokonstriksiyon bronchoconstriction Bronş ğişik hastalıklar nedeniyle tekrarlayan enfeksiyonlara ve düz kasında kasılma sonucunda bronş lümeninde daral- enflamasyona bağlı olarak bronşların duvar yapılarının ma. bozularak genişlemesi ve duvarlarının kalınlaşmasıyla be- bronkokonstriktör bronchoconstrictor Bronş ve lirgin hastalık. bronşiyolleri daraltan ilaç. bronşit bronchitis Bronşların iltihabı. bronkolitiyaz broncholithiasis Hava yollarında lü- bronşiyal astım bronchial asthma astım mende taş bulunması. bronşiyal hiperaktivite bronchial hyperreactivity bronkomalazi bronchomalacia Bronş kıkırdağının Hava yollarının özgül ve özgül olmayan çeşitli uyaranlara doğuştan veya edinsel yetersizliği. karşı, normalden daha hızlı ve daha aşırı bir daralma yanı- bronkoplevral fistül bronchopleural fistula Bronş- tı (bronkokonstriksiyon) vermesi. bronş aşırı duyarlılığı la plevral boşluk arasındaki fistül. bronşiyal karsinoid tümör bronchial carcinoid tu- bronkopnömoni bronchopnemonia Akciğer paran- mor Bronşların glandüler epitelinden ya da yüzey epite- kiminin bronşiyolleri de içine alan iltihabı. linden köken alan, nöroendokrin tümör grubunda düşük bronkopulmoner displazi bronchopulmonary dereceli karsinom. dysplasia Oksijen ihtiyacının son âdet tarihine göre 36. bronşiyal solunum sesleri bronchial breath so- haftadan sonra devam ettiği, yenidoğanın kronik akciğer unds Bir borunun içine üflerken çıkan sese benzeyen, hastalığı. akciğerde konsolidasyon veya atelektazi varlığının belirtisi bronkoskop bronchoscope Hava yollarının direkt olan, ekspirasyon kısmı daha uzun ve yüksek frekanslı so- gözlenmesine, tanı ve tedaviye yönelik girişimlerin yapıl- lunum sesleri. masını olanak sağlayan, fleksibl ve rijit olmak üzere iki bronşiyal tümör bronchial tumor En sık bronşiyal tipi olan alet. adenom, ikinci sıklıkta ise bronkojenik karsinomun ne- bronkoskopi bronchoscopy Bronkoskop aracılığıyla den olduğu, üçte ikisi malign yapıda nadir görülen tü- trakea ve bronşların iç yüzlerini görerek muayene etme. mör.

7 Sözlük Dergisi

bronşiyol bronchiole Duvarında kıkırdak bulunma- Chlamydia pneumoniae pnömonisi Chlamydia yan küçük hava yolları. pneumoniae pneumonia Chlamydia pneumoniae’nın et- bronşiyolit bronchiolitis akut bronşiyolit ken olduğu atipik pnömoninin bir tipi. bronşiyolit obliteranslı organize pnömoni Chlamydia trachomatis pnömonisi Chlamy- bronchiolitis obliterans with organizing pneumonia dia trachomatis pneumonia Yenidoğan döneminde Bronşiyolitis obliteransın histolojik özelliklerine ek olarak enfekte annenin doğum kanalından bulaşan Chlamydia enflamasyonun distal alveolar duktuslardan alveollere ya- trachomatis’in etken olduğu atipik pnömoninin bir şekli. yıldığı fibrozisle belirgin bir durum. Kısaltması: BOOP Churg-Strauss sendromu Churg-Strauss syndro- bronşiyolitis obliterans bronchiolitis obliterans me Astım, periferik kanda eozinofili, eozinofilik doku in- Akut alt solunum yolu epitelindeki hasarı takiben, dis- filtrasyonu ve ekstravasküler granülomların olduğu birçok tal hava yollarının obstrüksiyonu ve yoğun enflamatuvar organı tutan nekrotizan bir vaskülit. reaksiyonuyla belirgin olan kronik obstrüktif akciğer has- ciddi akut solunumsal sendrom severe acute res- talığı. piratory syndrome Virüslerin neden olduğu ani başlan- gıçlı ateş, kuru öksürük ve solunum güçlüğü ile seyreden C bir solunum yolları hastalığı. C1 esteraz inhibitör eksikliği C1 esterase inhi- cilt altı amfizemi subcutaneous emphysema Genel- bitor deficiency Eksikliği sonucunda tekrarlayan anjiyo- likle intratorasik hasara bağlı olup pnömotoraks veya pnö- ödem ataklarıyla seyreden, kalıtımsal bir hastalık olan he- momediyastinumla ilişkili cilt altında hava toplanması. rediter anjiyoödemin oluştuğu, serpin ailesinden bir serin cilt delme testi skin prick test Alerjik rinit, astım, proteaz inhibitörü. atopik dermatit, besin ve ilaç alerjilerinin tanısında kul- CCR5 antagonistleri CCR5 antagonists HIV ile lanılan solunum yolları, besin alerjenleriyle, lateksle ya enfekte olmuş kişilerin tedavisinde kullanılan Enfuvirti- da (daha ender olarak) ilaçlarla uygulanan ve sonrasında de, Maraviroc gibi antiretroviral ajanlar. hasta yanıtının değerlendirildiği test. prick testi CH50 testi CH50 assay Klasik kompleman yola- Clara hücresi Clara cell Solunumsal ve terminal ğının tümüyle sağlam olduğunu anlamak için toplam bronşiyollerin epitelyumunda bulunan, siliyalı olmayan, kompleman aktivitesini ölçen bir test. salgı yapan hücreler. Charcot-Leyden kristalleri Charcot-Leyden CMV cytomegalovirus “sitomegalovirüs” teriminin crystals Astımlı hastaların balgamının mikroskopta ince- İngilizce kısaltması. lenmesi sonucu görülebilen, eozinofillerin parçalandıkla- Coccidioides pnömonisi Coccidioides pneumonia rının göstergesi olan, lizofosfolipazdan köken alan uzun, Coccidioides türü patojenlerin neden olduğu pnömoni kristal şeklinde yapılar. şekli. Chédiak-Higashi sendromu Chédiak-Higashi CO-oksimetre CO-oxymeter Kanda oksihemoglo- syndrome Parsiyel okulokutanöz, albinizm, immün yet- bin, karboksihemoglobin, methemoglobin ve indirgen- mezlik, tekrarlayan bakteriyel enfeksiyonlar, nörolojik miş hemoglobinin görece konsantrasyonlarını spektrofo- bozukluklar ve hafif kanama eğilimiyle belirgin, otozomal tometriyle ölçmeye yarayan alet. çekinik geçiş gösteren, birçok sistemi etkileyen nadir gö- Cope iğnesi Cope needle Plevra, perikat, periton ve rülen bir hastalık. sinovyadan biyopsi almada kullanılan künt uçlu, kanca Cheyne-Stokes solunumu Cheyne-Stokes respira- şeklinde biyopsi iğnesi. tion Solunum hızı ve derinliğinin giderek artması ve son- Coxsachie virüs Coxsachie virus Enterovirüs cin- ra yavaşça azaldıktan sonra apne ile kesilmesiyle belirgin sinden, herpangina, el-ayak ağız hastalığı ve konjoktivite siklik amplitüd değişmeleri gösteren solunum tipi. neden olan, A ve B olmak üzere iki tip olan virüs.

8 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

CPAP continuous positive airway pressure, CPAP da atılan gaz miktarı. Kendi solunumu olan hastalarda ekspirasyon sonunda dakika ventilasyonu minute ventilation Bir daki- alveollerin açık tutulması ve böylece oksijenasyonun ar- kada akciğerlerden atılan gazın litre olarak total hacmi. tırılıp solunum iş yükünün azaltılması amacıyla yapılan, damlacık droplet Öksürme, aksırma veya konuşma sı- hava yolu basıncının atmosfer basıncının üzerinde tutul- rasında ağızdan yayılan ve hava yoluyla enfeksiyonu diğer duğu pozitif basınçlı ventilasyon yöntemi. bireylere taşıyabilen çok küçük damla. CPAP tedavisi treatment of CPAP CPAP cihazları damlacık enfeksiyonu droplet infection Damla- ile yapılan invaziv olmayan mekanik ventilasyon şekli. cıkların buharlaşması ve havada uzun süre asılı kalması Cryptococcus pnömonisi Cryptococcus pneumonia ile ortaya çıkan küçük ve kuru partiküllerin inhalasyonla Cryptococcus neoformans türü mantarların sebep olduğu gelişen enfeksiyon. akciğer enfeksiyonu. D-dimer D-dimer İki fibrin monomeri arasında bir cuirass ventilatör cuirass ventilator Gövdeyi tama- çapraz bağ içeren fibrin yıkım ürünü. men sararak veya göğsün ya da karnın önüne uygulana- D-dimer testi D-dimer test Derin ven trombozu, rak, göğsü ekspansiyona zorlayacak şekilde havayı boşal- pulmoner embolizm ve disemine intravasküler koagülas- tıp aralıklı negatif basınç oluşturan göğüs zırhına benzer yonda artış gösteren fibrin yıkım ürünü (D-dimer) için negatif basınçlı bir ventilatör tipi. yapılan test. Curschmann spiralleri Curschmann’s spirals Bron- Dectin-1 Dectin-1 Antifungal immünite yanı sıra, şiyal astımda, bazen balgamda bulunan kıvrılmış müsinöz bakteri, virüs ve nematod enfeksiyonlarına karşı gelişen fibriller. immünite de rol oynayan bir tip-2 transmembran pro- teini. Ç değirmenci akciğeri miller’s lung Buğday biti Sitop- çiftçi akciğeri farmer’s lung Çiftçilerde görülen sa- hilus granarius ile bulaşan, un veya tahılla uğraşan kişiler- manda yer alan termofilik bakterilere (Saccharopolyspora de görülen bir tür aşırı duyarlılık pnömonisi. rectivirgula, Micropolyspora faeni, Thermoactinomyces) kar- değişken variable Aynı kalmayan, sabit kalmayan. şı gelişen ekstrensek alerjik alveolit. dekompansasyon decompensation Bir organın ça- çölyak hastalığı celiac disease Genetik olarak du- lışmasındaki eksikliğin herhangi bir şekilde karşılanama- yarlı kişilerde başlıca buğdaydaki gluten ve arpa, çavdar, ması. yulaf gibi tahıllardaki gluten benzeri diğer tahıl protein- demir akciğer iron lung Hastanın yalnız başı dışarı- lerine karşı kalıcı intolerans olarak gelişen proksimal ince da kalacak şekilde tüm vücudunu metal bir tankın sardığı, bağırsak hastalığı. negatif basınçlı ventilatör tipi olan drinker respiratörün popüler ismi. D dendritik hücreler dendritic cells Deri, solunum DAD diffuse alveolar damage “difüz alveolar hasar” yolları ve gastrointestinal sistemde bulunan ve antijenik teriminin İngilizce kısaltması. materyali işlemden geçirerek diğer immün hücrelere tanı- dağ hastalığı mountain sickness Yüksek irtifada tan, antijen sunma kapasitesine sahip hücreler. düşük atmosfer basıncı nedeniyle arteriyel oksijen mik- deoksihemoglobin deoxyhemoglobin Oksihemog- tarının azalmasına bağlı gelişen yorgunluk, baş dönmesi, lobinden oksijenin ayrılması sonucu oluşan redükte he- nefes darlığı, bulantı, kusma ile belirgin hastalık. yüksek moglobin. irtifa hastalığı. deri delme testi skin prick test cilt testi, deri testi, dakika hacmi minute volume Soluk hacmiyle solu- prick testi num hızının çarpımına eşit olan akciğerlerden bir dakika- deri testi skin prick test cilt testi, deri delme testi,

9 Sözlük Dergisi prick testi hage İmmün ya da non-immün nedenlerle pulmoner derin inspirasyon deep inspiration Yardımcı solu- dolaşımdaki küçük damar ve kapillerlerden kaynaklanan num kaslarını da kullanarak yapılan inspirasyon. kanama derin ven trombozu deep venous thrombosis Pul- difüz interstisyel akciğer hastalığı diffuse inters- moner embolizmin habercisi olarak kabul edilen alt eks- titial lung disease Akciğeri difüz olarak etkileyen, akciğer tremitenin derin venlerinde görülen şişlik, eritem ve ısı parankiminde değişik derecelerde enflamasyon, fibrozis artışı ile belirgin tromboz. ve yapısal bozulmaya neden olan, akut veya kronik seyirli dermatomiyozit dermatomiyositis Akciğerde aspi- bir grup hastalık. rasyon pnömonisi, solunum kaslarında zayıflık, idyopatik difüzyon diffusion Yayılma, geçme, moleküllerin yarı pulmoner fibrozis gibi patolojilere yol açabilen polimiyo- geçirgen bir zar aracılığı ile bir ortamdan diğer bir ortama zit grubundan kaslar ve deride enflamasyon ile seyreden geçmesi. bir bağ dokusu hastalığı. difüzyon kapasitesi diffusion capacity Alveolokapi- Dermatophagoides Dermatophagoides akarlar ler zarın gazları geçirme yeteneği. Dermatophagoides farinae Dermatophagoides DiGeorge sekansı DiGeorge sequences Başlıca pre- farinae Kuzey Amerika’da sık rastlanan antijen olarak zantasyonu timik hipoplazi ya da aplazi ile belirgin DiGe- davrandığı için alerjik astıma neden olabilen ev tozu aka- orge sendromu olan 22q11.2 delesyon sendromu. rı. dinamik kompliyans dynamic compliance Ak- Dermatophagoides pteronyssinus Dermatop- ciğerden içeriye veya dışarıya hava akımı olduğu sırada, hagoides pteronyssinus Avrupa’da sık rastlanan, antijen basınç değişikliğine karşılık oluşan hacim değişikliği. olarak davrandığı için alerjik astıma neden olan ev tozu Dinein kolu Dynein arm Siliyanın ultrastrüktürel akarı. yapısında yer alan iç ve dış olmak üzere her bir siliyada desatürasyon desaturation Doymuş bileşiğin doy- dokuzar çift bulunan, tübülileri birbirine bağlayan olu- mamış bileşik haline dönüşmesi. şum. deskuamatif intersitisyel pnömoni desquamati- Dinein kolu kusuru Dynein arm defect Primer ve interstitial pneumonia Tipik olarak sigara içenlerde siliyer diskinezi hastalığına en sık neden olan, dinein kol- görülen dispne, kuru öksürük ve intraalveoler makrofaj- larının tam veya kısmi yokluğu veya kısalığı. larda artış ile belirgin kronik pnömoni. dirençli astım refractory asthma Yüksek doz inha- dev hücreli pnömoni giant cell pneumonia Ço- ler kortikosteroid ile birlikte uzun etkili β2 agonist veya cuklarda ve immün yetmezliği olanlarda görülen kıza- başka bir kontrol edici ilaç kullanımına rağmen astımın mığa bağlı nadir, ancak sıklıkla ölümcül olan interstisyel kontrol altına alınamaması. refrakter astım pnömoni türü. Hecht pnömonisi disemine tüberküloz disseminated tuberculosis devamlı pozitif hava yolu basıncı continuous po- Tüberküloz basillerinin birincil enfeksiyon odağından sitive airway pressure CPAP hematojen veya lenfohematojen yolla yayılması. miliyer difüz diffuse Yaygın, sınırlı olmayan, geniş yer kap- tüberküloz layan. dispanser dispensary Ülkemizde tüberkülozlu hasta- difüz alveolar hasar diffuse alveolar damage Ge- ların yararlandığı ayaktan hasta bakılan ve fakirlere ücret- nellikle immün yetmezliği baskılanmış kişilerde viral ve siz ilaç dağıtılan sağlık kurumu. fırsatçı enfeksiyonlar, ARDS ya da oksijen toksisitesi so- dispne dyspnea Nefes almada güçlük çekme. nefes nucu ortaya çıkan akut akciğer hasarının bir komponenti. darlığı Kısaltması: DAD dispne indeksi dyspnea index Zirve egzersiz venti- difüz alveolar hemoraji diffuse alveolar hemorr- lasyonunun maksimum istemli ventilasyona oranı.

10 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

diyafram diaphragm Göğüs ile karın arasında, kas duyarsızlaştırma desensitization Tolerans geliş- liflerinden zengin kalın zar. tirmek amacıyla IgE aracılı immün yanıta neden olan diyafram evantrasyonu diaphragmatic eventration alerjenin artan dozlarda kontrollü olarak verilerek IgG Diyafram kubbesinin göğüs boşluğuna doğru yükselme- yanıtının indüklenmesi. si. düzenleyici T hücre regulatory T cell İmmün siste- diyafram fıtığı diaphragmatic hernia Diyaframdaki minin düzenlenmesinde rol alan T hücre alt grubu. zayıf alan nedeniyle karın organlarından (mide, safra ke- sesi, bağırsak vs.) herhangi birine ait bir bölümün göğüs E boşluğuna fıtık şeklinde girmesi. ECMO extracorporal membrane oxygenation “eks- diyafram pili diaphragm pacing Hipoventilasyon trakorporal membrane oksijenizasyonu” teriminin İngi- sendromunda diyaframın düzenli olarak kasılarak solu- lizce kısaltması. numu devam ettirmesini sağlayan pil. ECP eosinophil cationic protein “eozinofil katyonik diyafram plevrası diaphragmatic pleura Paryetal protein” teriminin İngilizce kısaltması. plevranın diyafram üst yüzünü örten bölümü. edinilmiş immün yetmezlik sendromu acquired diyafram solunumu diaphragmatic respiration immune deficiency syndrome HIV virüsü nedeniyle in- Esas olarak diyafram hareketleri ile sürdürülen solunum sanlarda bağışıklık sisteminin çökmesine neden olan bu- DLCO DLCO Akciğerlerin karbon monoksit difüz- laşıcı hastalık. Kısaltması: AIDS yon kapasitesi efedrin ephedrine Çeşitli efedra türlerinden elde edi- doğal bağışıklık innate immunity Patojenlere öz- len sempatomimetik etkiye sahip bir bileşik. gül olmadan organizmayı koruyan, edinilmiş bağışıklığın efüzyon effusion Vücutta bir boşluk veya aralık içine aksine aşılar veya geçirilen enfeksiyonlarla koruyuculuğu sıvı (kan, lenf, püy, vs.) akması veya sızması. değişmeyen doğuştan bağışıklık. egofoni Özellikle plevral efüzyona bağlı doğuştan diyafram fıtığı congenital diaphragm olarak baskı altında kalan veya konsolidasyona uğrayan hernia Diyaframda doğuştan defekt sonucunda karın içi akciğer bölgesinde duyulan, konuşma seslerinin artmış organların göğüs içine herniye olması. rezonansla ve yüksek frekanslı olarak, melemeye benzer doğuştan lobar amfizem congenital lobar emph- nitelikte duyulması. ysema konjenital lobar amfizem egzama eczema Deride kızarıklık, kaşıntı, sulanma, doğuştan pulmoner hava yolu malformasyonu soyulma, papüller ve derinin kalınlaşıp sertleşmesiyle be- congenital pulmonary airway malformation konjeni- lirgin akut veya kronik yangısal deri hastalığı. dermatit tal kistik adenomatoid malformasyon egzersiz exercise 1. Vücut kaslarını kuvvetlendirme dorman dormant Hareketsiz; uyuyan; inaktif. amacıyla germe ve gevşetme şeklinde yapılan sistemik dornaz alfa dornase alfa DNA hidrolizasyonu yapa- hareketler; vücut hareketleri 2. Hareket yeteneği azalan rak mukolitik etki gösteren ajan veya kaybolan bir organa (kol, bacak, el vs.) eski hare- Duchenne musküler distrofisi Duchenne muscu- ketini kazandırmak amacıyla yaptırılan belirli hareketler. lar dystrophy Kalıtsal geçişli bir kas hastalığı. alıştırma duplikasyon kisti duplication cysts Gastrointestinal egzersiz anafilaksisi exercise-induced anaphylaxis sistem boyunca yer alabilen, toraks boşluğunda olduğun- Egzersizin yol açtığı immünolojik olmayan mekanizma- da kistin içinde yer alan epiteli yapısına göre bronkojenik larla ortaya çıkan bir anafilaksi türü. kist, enterik kist ve nöroenterik kist adını alan, embriyo- egzersiz astımı exercise-induced asthma Sıklıkla ço- lojik yaşamın başlangıcında vakuollerin tam olmayan bir- cuklar ve genç erişkin astımlı hastalarda egzersiz ile astım leşmeleri sonucunda meydana gelen doğuştan anomali. belirtilerinin ortaya çıkması, egzersizin tetiklediği astım.

11 Sözlük Dergisi

egzersiz dispnesi exertional dyspnea Harekete veya ekstraplevral extrapleural Plevral boşluğun dışında egzersize bağlı olarak gelişen nefes darlığı. ekstrapulmoner extrapulmonary Akciğerler dışın- Eisenmenger sendromu Eisenmenger’s syndrome da Soldan sağa şantlı kalp hastalıklarında gelişen pulmoner ekstratorasik extrathoracic Toraks dışında. hipertansiyon nedeniyle şantın sağdan sola dönmesi. ekstratrakel extratracheal Trakea dışında. ek sesler adventitious sounds Ral, ronküs gibi akciğer ekstrensek extrinsic Dış kaynaklı; vücudun veya or- oskültasyonunda duyulan normal dışı sesler. ganın kendi yapısı dışından gelen; dışardan doğan; dışar- ekshale hava exhaled breath Soluk havası. dan kaynaklanan. ekshale nitrik oksit exhaled nitric oxide Nefes ha- ekstrensek alerjik alveolit extrinsic allergic alve- vasındaki nitrik oksit. olitis Antijenik organik bileşiklere ya da düşük molekül ekspansiyon expansion Hacimce büyüme; genişle- ağırlıklı kimyasallara maruz kalma sonucu akciğerlerin me; açılma. intrestisiyum, alveol ve terminal bronşiyollerini etkileyen ekspektoran expectorant Solunum yollarında top- enflamatuvar reaksiyon varlığı. hipersensitivite pnömo- lanmış mukusu yumuşatarak dışarı attıran, balgam sök- nisi türücü. ekstrensek astım extrinsic asthma Genellikle ço- ekspektorasyon expectoration Solunum yollarında cuklarda görülen, çevresel bir faktöre bağlı olarak oluşan toplanan mukusun öksürükle dışarı atılması; balgam çı- astım; atopik astım. karma. ekstübasyon extubation Herhangi bir vücut boşluğu ekspirasyon expiration, exhalation Akciğerlerdeki veya kanala yerleştirilen tüpün çıkarılması. havanın ağız veya burun yoluyla dışarı verilmesi; soluk eksüda exudate Genellikle bir yangı sonucu damarlar- verme. dan sızan ve dokularda veya doku yüzeylerinde toplanan ekspiratuvar expiratory 1. Soluk verme ile ilgili. sıvı. 2. Soluk vermeye aracılık eden; soluk vermeye yarayan. eksüdasyon exudation Damar duvarlarından veya ekspiratuvar değişim oranı expiratory exchange herhangi bir yüzeyden, doku içinde veya boşlukta toplan- rate Solunumsal değişim oranı mak üzere dışarıya sıvı sızması. ekspiratuvar dispne expiratory dyspnea Akciğerler- eksüdatif exudative 1. Eksüdasyonla ilgili. 2. Eksü- den havanın ekspire edilmesinde güçlük yaşanması. dasyon gösteren. 3. Eksüda niteliğinde. ekspiratuvar yedek hacim expiratory reserve vo- eksüdatif plörezi exudative pleurisy Plevral efüz- lume Normal bir ekspirasyon sonrası bulunulan istirahat yonla birlikte olan plörezi. düzeyinden itibaren nefesle atılabilen maksimum gaz ektazi ectasis Genişleme; kanal veya tüp şeklindeki bir miktarı. oluşumda lümenin genişlemesi. ekstrabronşiyal extrabronchial Bronşiyal tüplerin ektazik ectatic Genişleme gösteren, ektazi gösteren. dışında, onlardan bağımsız. ektopik kontakt dermatit ectopic contact derma- ekstrakorporal membrane oksijenizasyonu titis Alerjenlerin, sıklıkla kişisel hijyenik veya kozmetik extracorporal membrane oxygenation Akut, geri ürünlerin deri ile temas ettiği yer dışında farklı bir yerde dönüşümlü kardiyopulmoner yetersizlik durumunda gelişen kronik enflamatuvar kaşıntılı deri hastalığı. ve ileri geleneksel tedavi yöntemlerine rağmen yüksek elastans elastance Hacim değişikliğinin ünitesi başı- mortalite ihtimalinin olduğu hastalarda, kalp ve akciğer na basınç değişikliğinin ünitesi şeklinde ölçülen; akciğer fonksiyonları düzelene kadar, belirli bir süre mekanik veya mesane gibi hava veya sıvı dolu bir organda, basınç dolaşım ve solunum desteği sağlayan tedavi yöntemi. ortadan kalktığında bozulma olmaksızın geri çekilme ye- Kısaltması: ECMO teneğinin göstergesi; kompliyansın karşıtı.

12 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

elastik geri çekilme elastic recoil Akciğer veya me- ral gelişim vs.) normal kıvamını kaybederek sertleşmesi. sane gibi esnek bir organın, gerilme sonrasında istirahat sertleşme durumuna dönebilme yeteneği. enfeksiyon infection Hastalığa neden olan organiz- ELISA enzyme-linked immunosorbent assay “enzim maların konakta yayılması, çoğalması ve bu yayılmaya bağlantılı immün test” teriminin İngilizce kısaltması. konağın yanıtı. embolektomi embolectomy Damara kesi yapılarak enfeksiyöz hastalık infectious disease bulaşıcı has- pıhtının çıkarılması; embolinin cerrahi olarak çıkarılma- talık sı. enfektif silikoz infective silicosis silikotüberküloz emboli embolus Damar lümenini tıkayarak dolaşıma enflamasyon enflammation Patojenler, hasarlı hüc- engel olan kan pıhtısı veya aynı olaya neden olan diğer bir reler ve iritanlar gibi zararlı uyaranlara damarsal dokula- yabancı madde (hava, yağ, bakteri kümesi vs.). rın biyolojik yanıtını kaldırmaya ve iyileşmeyi başlatmaya embolizasyon embolization Damarda tedavi amaçlı yönelik koruyucu girişimden oluşan bir doğal bağışıklık tıkanıklık oluşturmak üzere damar içine bir maddenin mekanizması. verilmesi. enflamasyon inflammation yangı embolizm embolism Dolaşımla sürüklenen pıhtı enflamatuvar inflammatory yangılı parçası veya diğer bir yabancı madde (hava kabarcığı, yağ enflamatuvar hastalık enflammatory diseaseAnor - damlası, bakteri kümesi vs.) ile bir arterin aniden tıkan- mal enflamasyon sonucu gelişen bağışıklık ve bağışıklık ması. dışı hastalıklar. empyema necessitatis empyema necessitatis Püyün eNO exhaled nitric oxide ‘ekshale nitrik oksit’ terimi- kendiliğinden göğüs duvarına doğru sızdığı torasik am- nin İngilizce kısaltması. piyem. Enterobacter pnömonisi Enterobacter pneumo- endobronşit endobronchitis Bronşların epitel taba- nia Enterobacter türüyle ve en sık olarak da E. aerogenes kasının yangısı. ve E. cloacae ile oluşan enfeksiyona bağlı olarak ortaya çı- endoskopik biyopsi endoscopic biopsy Endoskop kan nadir bir tür bakteriyel pnömoni. kullanılarak gerekli aletlerin yardımı ile organ duvarından enzim bağlantılı immün test enzyme-linked im- doku parçası alınması. munosorbent assay Bir antijeni (alerjen veya virüs) sap- endotelin 1 endothelin 1 Endotelden salgılanan, da- tamak için antikorlar ve takiben renk değişimini kullanan mar düz kasları üzerinde şiddetli kasılma, hücre artışı ve bir test yöntemi. büyümesi gibi işlevleri olan bir peptit. eotaksin eotaxin Eozinofiller üzerinde bulunan bir endotrakeal endotracheal 1. Trakea içinde. 2. Trakea kemokin reseptörü. C kemokin reseptörü aracılığıyla yapılan; trakeadan geçirilen. eozinofil eosinophil Alerjik hastalıklar ve parazitlere endotrakeal tüp endotracheal tube Anestezi uygu- karşı enflamatuvar yanıtta rol oynayan lökosit. lanması, hava yolu açıklığının sağlanması, sekresyonların eozinofil katyonik protein eosinophil cationic aspirasyonu, akciğerlerin ventilasyonu veya trakeobron- protein Eozinofillerin granüllerinde bulunan bakteri öl- şiyal ağaca yabancı madde girişinin önlenmesi amacıyla dürücü ve helmint türü parazitlere karşı toksik etkileri ağız, burun veya trakeostomi yoluyla trakeaya yerleştirilen olan bir protein. tüp. eozinofil kaynaklı nörotoksin eosinophil-derived end-tidal karbondioksit end-tidal carbondioxide neurotoxin Eozinofillerin granüllerinde bulunan eozino- Ekshalasyon sonunda ölçülen karbondioksit miktarı. fil katyonik proteinlere göre 100 kat fazla bakteri öldürü- endürasyon induration Organ veya dokunun her- cü etkisi olan bir protein. hangi bir nedenle (iltihap, yapısal dejenerasyon, tümö- eozinofil peroksidaz eosinophil peroxidase Bakteri

13 Sözlük Dergisi

öldürücü özelliği olan, eozinofillerin granüllerinde sentez tüberküloz edilen ve depo edilebilen tek protein. eritem erythema Damar dolgunluğu nedeniyle deride eozinofili sendromlu nonalerjik rinit nonaller- oluşan kırmızı renk değişikliği, gic rhinitis with eosinophilia syndrome Total IgE’de eritema nodozum erytema nodosum Primer tüber- yükselme olmadan burun sürüntüsünde eozinofili ve öz- külozun seyri esnasında görülebilen, ancak tüberküloz gül IgE yüksekliği, genizde kaşıntı, sulu burun akıntısı, için özgül olmayan; bir hipersensitivite bulgusu olan; hapşırıkla belirgin durum. genellikle tibia’nın önünde görülen deri altına yerleşmiş eozinofilik eosinophilic 1. Eozinle kolayca boyanan; kırmızı ağrılı, 5-20 mm çapında sert nodüller. eozini kolayca alan. 2. Eozinofillerle ilgili. 3. Eozinofili eriyonit erionite Emici ve süzücü bir madde olarak gösteren. kullanılan, tozunun inhalasyonu pulmoner fibroz, silika- eozinofilik akciğer hastalığı eozinophilic lung di- toz ve habis mezotelyomaya neden olan zeolitin yaygın seases Farklı nedenlerle gelişen, akciğer dokusunda ve pe- bir şekli. zeolit riferde eozinofilinin bulunduğu bir grup akciğer hastalığı erken faz alerjik yanıt early-phase allergic response eozinofilik granülom eosinophilic granuloma Alerjenin hedef organa ulaşmasıyla gerçekleşen mast hüc- Langerhans hücreli histiyositoz re granüllerinin boşalmasının başlattığı, on dakika içinde epidemik miyalji epidemic myalgia Bornholm has- başlayıp 1-3 saat içinde ortadan kaybolan olaylar dizisi. talığı erken faz astmatik yanıt early-phase-asthmatic epidemik plörodini epidemic pleurodynia Born- response Alerjenle karşılaşıldıktan 3-5 dakika sonra eozi- holm hastalığı nofiller, mast hücreleri ve bazofillerin aracılık ettiği yangı- epidermoit epidermoid Epidermise benzeyen. sal cevapla histamin ve sisteinil lökotrienlerin salınmasıyla epidermoit karsinom epidermoid carcinoma yassı bronkospazm, damarlarda genişleme, geçirgenlik artışı ve hücreli karsinom. mukus sekresyonu artışıyla sonuçlanan, 2-3 saatte kendi- epigenetik epigenetics DNA dizinini değiştirmeksi- liğinden veya tedaviyle düzelen klinik reaksiyon. zin gen aktivitesini düzenleyen biyolojik olaylar. erken geçici hışıltı early transient Yaşamın epiglotit epiglottitis epiglotun yangısal hastalığı. ilk 3 yılında olan ve devam etmeyen hışıltı. EpiPen EpiPen Sistemik alerjik reaksiyon sırasında Escherichia coli pnömonisi Escherichia coli pne- hasta tarafından kullanılan adrenalin oto enjektörü. umonia Genellikle bronşları ve alt lopları tutan, sıklıkla epitop epitope Bağışıklık sistemi tarafından tanımla- düşkün hastalarda veya bebeklerde görülen, Escherichia nan bir antijenin etkin olan parçası. coli enfeksiyonu sonucu oluşan, nadir bir tür bakteriyel epitüberküloz epituberculosis Hilus lenf bezlerinden pnömoni. akciğer içine doğru uzanan bir tüberküloz odağını çevre- E-selektin E-selectin Yangıda nötrofiller ve bazı T leyen kollateral hiperemi ve enflamasyondan oluşan, hafif lenfositlerin yapışmasına aracılık eden endoteliyal hücre- semptomlarla karakterize birincil tüberküloz şekli. lerin yüzeyinde bulunan bir molekül. epizodik viral hışıltı episodic viral wheeze Yalnızca esnek geri çekilme elastic recoil elastik geri çekilme viral enfeksiyonlar sırasında gelişen hışıltı atakları. eş hacimli basınç-akım eğrisi isovolume pressure- EPO eosinophil peroxidase “eozinofil peroksidaz” te- flow curve Belli bir akciğer hacminde, hava akımlarına riminin İngilizce kısaltması. karşılık gelen çeşitli basınç değerlerinin işaretlenmesiyle erişkin solunum sıkıntısı sendromu adult res- oluşturulan eğri. piratory distress syndrome akut solunum sıkıntısı send- eş zamanlı aralıklı zorunlu ventilasyon synchro- romu nized intermittent mandatory ventilation Hastanın erişkin tüberkülozu adult tuberculosis ikincil spontan solunumunu sürdürdüğü ancak destek olarak

14 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri ventilatörün pozitif basınçlı nefesi, önceden ayarlanmış ferrüginöz cisimcik ferruginous body Akciğerlerde aralıklarda fakat hastanın spontane solunumuyla eş za- merkezindeki yabancı maddenin etrafında kalsiyum de- manlı olarak verdiği pozitif basınçlı ventilasyon. mir ve protein depolanması sonucu oluşan, küçük mine- ET-1 endothelin-1 ‘endotelin 1’ teriminin kısaltması. ral madde kitleleri. asbest cisimciği. etambutol hidroklorür ethambutol hydrochloride FEV forced expiratory volum “zorlu ekspiratuvar vo- Özellikle mikobakterilere (M. tuberculosis dahil) karşı et- lüm” teriminin İngilizce kısaltması. kin, oral olarak kullanılan bir antibakteriyel. fıçı göğüs barrel chest Özellikle amfizemde görülen etiyonamit ethionamide Mycobacterium tuberculosis’e göğüs ön-arka çapının ileri derecede artışı ile belirgin gö- karşı etkin, daha çok dirençli tüberküloz tedavisinde kul- ğüs şekli. lanılan bir antibakteriyel. fırça biyopsisi brush biopsy Küçük fırçalar aracılı- ev dışı alerjen outdoor allergen Ev dışı küfler, polen- ğıyla şüpheli lezyon veya dokudan hücreler ya da doku ler gibi ev dışındaki ortamda karşılaşılan alerjenler. alınması. ev içi alerjen indoor allergen Başta küf mantarı, ev fiberoptik fiberoptic Görüntünün bükülgen, paralel tozu akarı, hayvan epitelleri ve hamam böceği olmak üze- cam veya plastik lif demetleri boyunca iletilmesinin sağ- re ev ortamında bulunan ve sık karşılaşılan alerjenler. lanması. ev içi hava kirliliği indoor air pollution Isınma fibrinolitik tedavi fibrinolytic therapy Damar içi veya pişirme için borusuz ocak veya sobada katı yakıt trombüsü parçalamak üzere fibrinolitik ajanların kulla- kullanımı sonucu oluşan küçük partiküller ve CO2 içeren nımı. dumanın neden olduğu hava kirliliği. fibroblast fibroblast Bağ dokusu ana hücresi. ev tozu house dust İnsan hayvan tüyü, derisi, akar, fibroblast büyüme faktör fibroblast growth factor bakteri, küf, tekstil parçacıkları, kum gibi çeşitli maddeler Endotel hücrelerinden salınan damarlanmayı ve yara iyi- içeren evlerde bulunan toz. leşmesini sağlayan büyüme faktörü. ev tozu akarı house dust mite Ev tozları arasında bu- fibronektin fibronectin opsonik alfa-2 glikoprotein lunan, insan deri döküntüsü ve nemle yaşamını sürdüren, floroskop fluoroscope İç organ ve oluşumlara ait göl- vücut yapıları ve dışkıları alerjik özellik gösteren küçük gelerin X-ışınları aracılığıyla ekran üzerinde görülmesini böcekler. sağlayan alet. evcil hayvan alerjeni pet allergen Evde beslenen floroskopi fluoroscopy İç organ ve oluşumların floros- hayvanların deri döküntüleri, salya veya idrarlarında bu- kop aracılığıyla incelenmesi. lunan alerjik reaksiyonları tetikleyen maddeler. flutikazon propiyonat fluticasone propionate İn- evreleme staging Kötü huylu tümörleri tedaviye yön halasyon yoluyla kullanılan bir sentetik kortikosteroid. verme amacıyla yayılma derecelerine göre devrelere ayır- flutter valvi flutter valve Bronşiyal drenaj sağlayan ma. bir cihaz. fonksiyonel rezidüeal kapasite unctional residual F capacity Rezidüel volüm (RV) ve ekspiratuar rezerv volü- fagosit işlev bozuklukları phagocytic dysfunction mün (ERV) toplamını gösteren, sakin solunum sırasında disorders Vücut içerisindenki yabancı maddeleri ve mik- ekspiryum sonunda akciğerlerde kalan gaz hacmi. roorganizmaları sindirip yok eden akyuvarların görevini formoterol formoterol Bronş dilatasyonu için kulla- yapamaması. nılan uzun etkili sempatomimetik β-reseptör agonisti. fakültatif anaerop facultative anaerobe Mikroor- forseps forceps Tutma, sıkma veya çekme amacıyla ganizmaların hem oksijenli hem oksijensiz ortamda ya- kullanılan herhangi bir cerrahi alet. kıskaç, pens şayabilen türü. Fowler metodu Fowler’s metod gaz arındırma yön-

15 Sözlük Dergisi temi gastroözofageal reflü hastalığı gastroesophageal fremitus Akciğer muayenesinde palpasyonda reflux disease Bir kısım mide içeriğinin veya midedeki alınan titreşim. asit sıvının yemek borusuna geçişi sonucu sindirim siste- frenik phrenic Diyafram ile ilgili mi ve solunum sistemine ait bulguların ortaya çıkması. frenik sinir phrenic nerve Diyaframı inerve eden Gaucher hastalığı Gaucher disease Glikoserebrosi- sinir. daz eksikliği nedeniyle parçalanmamış glikolipit substrat- frotman friction rub sürtünme sesi larının (özellikle de glikoserebrosidaz) lizozomal makro- fungal pnömoni fungal pneumonia Mantarlara fajlarda birikmesiyle akciğer de dahil birçok organı tutan, bağlı olarak gelişen pnömoni. sistemik depo hastalığı. Gaucher hücresi Gaucher cell Glukoserebrozid bi- G rikimi olan hücreler. galaktomannan galaktomannan Mantarın hücre Gaw airway conductance “hava yolu iletkenliği” teri- duvarı yapısında bulunan, serum ve diğer vücut sıvıların- minin İngilizce kısaltması. da saptanması erken tanıda ve tedavi izleminde önemli gaz arındırma yöntemi gas washout technique olan eksoantijen. Akciğer hacminin, saf oksijen solumadan önce ve sonra GALT gastrointestinal-associated lymphoid tissue ekspire edilen nitrojen konsantrasyonuna dayanarak he- “Sindirim sistemi ilişkili lenfoid doku” teriminin İngiliz- saplanması yöntemi. ce kısaltması. gaz değişimi gas exchange Farklı gazların solunum galyum-67 gallium-67 SPECT çalışmasında sarko- yüzeyinden karşıt yönlerde transfer edildiği bir biyolojik idozisde lenfadenopatinin ve alveolitin aktivitesinin ve süreç. ekstratorasik yayılımının değerlendirilmesinde, tedaviye G-CSF granulocyte colony-stimulating factor cevabın izlenmesinde kullanılan, siklotronda üretilen yarı “granülosit-koloni stimülan faktör” teriminin İngilizce ömrü 78 saat olan üç farklı gama enerjisi bulunan bir rad- kısaltması. yonüklit. gecikmiş tipte aşırı duyarlılık delayed-type hyper- ganglionöroblastom ganglioneuroblastoma Me- sensitivity T hücresi aracılığı ile gelişen aşırı duyarlılık diastende gelişen, çocuklarda malignite olasılığı daha reaksiyonu. tip-IV hipersensitivite yüksek olan, tanı anında genellikle belirtisi olmayan nö- geç faz astmatik yanıt late-phase asthmatic res- rojenik tümör. ponse Akciğerlerin herhangi bir alerjene maruz kalmasın- ganglionörom ganglioneuroma Sıklıkla posterior dan 4-8 saat sonra ortaya çıkan, esas olarak eozinofiller, mediasten ve retroperitonda sempatik sinir sistemi hüc- bazofiller ve daha az oranda nötrofillerin ve bunların relerinden gelişen iyi diferansiye bir tümör. salgıladığı IL-6, IL-8, IL-1 ve GM-CSF gibi sitokinlerin gansiklovir ganciclovir İn vitro ve in vivo or- akciğer mukozasına göçüne bağlı olarak mukozal kalınlaş- tamlarda sitomegalovirüsün çoğalmasını önleyen ma, hava akımına artmış direnç ve hava yollarında tıkan- 2-deoksiguanozin’in sentetik bir analoğu. mayla belirgin klinik tablo. gastroenterik kist gastroenteric cyst Gastrointesti- gen tedavisi gene therapy Hastalığa yol açan eksik nal sistemin anormal kanalizasyonu sonucu oluşan, solu- veya kusurlu genlerin yerine, sağlıklı kopyalarının hücre- numla ilgili semptomlara neden olabilen, enterik kaynaklı ye yerleştirilmesi. nadir doğuştan forgut duplikasyon kisti anomalisi. gen-çevre etkileşimi gene-environment interactions gastroözofageal reflü gastroesophageal reflux Bir Genetik faktörlerin çevresel faktörlerle etkileşimi. kısım mide içeriğinin veya midedeki asit sıvının yemek genetik danışma genetic counseling Kalıtsal bir borusuna geçişi. hastalık taşıyan veya taşıma riski bulunan kişilere ve bu

16 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri kişilerin akrabalarına hastalığın seyri ve tedavi yöntemleri, mekanik ventilasyon uygulanması. tekrarlama riskleri ve çözüm yolları ile ilgili bilgi veril- girişimsel pozitif basınçlı ventilasyon invasive mesi. mechanic ventilation Endotrakeal tüp veya trakeostomi genetik geçiş genetic transmission Bazı genetik has- uygulanarak yapılan mekanik ventilasyon uygulaması. talıkların veya durumların, aile içinde bir nesilden diğeri- Gitelman sendromu Gitelman syndrome Otozo- ne nasıl geçtiklerinin bilinmesi veya soy ağacı incelenerek mal resesif geçişli, hipokalemik metabolik alkaloz ile ka- belirlenmesi. rakterize, bu özelliği ile kistik fibrozisle karışan bir renal genetik test genetic testing Belirli bir gen veya kro- tubuler hastalık. mozomda meydana gelen değişimin tanımlanması için globus histerikus globus hystericus Üzüntü, keder, kullanılan test. matem gibi birçok psişik durumda oluşabilen boğazdaki geniş hacimli jet nebülizer large volume jet nebu- sıkışma hissi. lizer Laringotrakeobronşit, subglottik ödem gibi üst hava glukokortikoit tedavisi glucocorticoid therapy yollarındaki ödemi azaltmak için, sıvı bazlı ilaç formülas- Steroit hormon olan glukokortikoitlerin tedavi amaçlı yonlarından aerosol partikülleri oluşturmada kullanılan kullanılması. cihaz. glukokortikoit yanıt elementi glucocorticoid genom genome Bir organizmanın kalıtım materyalin- response element Glukokortikoitlerin aktif hale getirdiği de bulunan genetik şifrelerin tamamı. glukortikoit reseptörlerin, transaktivasyon etki mekaniz- genotip genotype 1. Kişiye kalıtımla aktarılan ama masıyla sitoplazmadan nükleusa geçerek bazı genlerin fiziksel olarak gözlenmesi şart olmayan özellikler. 2. Or- ekspresyonunu arttırmak veya azaltmak için DNA’ya ganizmanın tüm genetik özelliklerinin toplamı. 3. Orga- bağlandığı bölüm. nizmanın genetik yapısı. glutatyon glutation Karaciğerde, glutamik asit, siste- germ hücreli tümör germ cell tumor Germ (eşey) in ve glisinden meydana gelen, dokularda yaygın olarak hücrelerinin göğüs kafesi, karın ya da beyin gibi vücudun dağılmış olan, indirgenmiş (GSH) ve oksitlenmiş (GSSG) diğer yerlerine göç etmesi sonucu oluşan kanser türü. şeklinde bulunan, epoksit, peroksit ve diğer serbest radi- GINA The Global Initiative for Asthma “astım için kallerin yıkımlanması ve zararlı bileşiklerin detoksifikas- küresel girişim” teriminin İngilizce kısaltması. yonunda görev alan antioksidan etkili bir tripeptit. gibozite gibbosity Tüberküloza bağlı omurga hastalık- glutatyon S-transferaz glutathione S-transferase larında görülen, omurga kemiğinin dar açılı arkaya doğru Hücre içinde sitoplazma ve endoplazmik retikulumda bükülmesi ve çıkıntı göstermesi. kamburluk, kifoz, Pott yerleşik olan ve vücudun hemen hemen tüm dokularında hörgücü bulunan, elektrofilik gruplar içeren bileşiklerle glutatyo- Gibson-Cooke ter testi Gibson-Cooke sweat test nun nükleofilik grupları arasında gerçekleşen ve sonuçta Kistik fibrozisin tanısında kullanılan, iyontoforezle topla- glutatyon-tiyolat iyonu tepkimesi sonucu tiyoeter bağının nan terde klorun analizi esasına dayanan test. şekillendiği kimyasal tepkimeye aracılık eden, biyotrans- Giemsa boyaması Giemsa stain İnce yaymada erit- formasyonda görevli temel enzimlerden biri. rositlerin içindeki parazitleri, kalın damla preparatlarda glutatyon S-transferaz genleri glutathione da parçalanan eritrositlerden dışarı çıkan parazitleri gös- S-transferase genes Glutatyon ile ksenobiyotiklerin reak- termek için kullanılan bir boya. siyonlarını katalizleyen glutatyon-s-transferaz enzimlerini girişimsel olmayan pozitif basınçlı ventilasyon kodlayan genler. noninvasive mechanic ventilation Akciğerlere endotra- gluten enteropatisi gluten-sensitive enteropathy keal entübasyon veya trakeostomi gibi girişimsel bir işlem çölyak hastalığı olmadan alveoler ventilasyonun arttırılmasına yönelik goblet hücre goblet cell Bazı organlarda epitel hüc-

17 Sözlük Dergisi releri arasında yer alan, biçiminden dolayı kadeh hücresi gazın gram molekül ağırlığının karekökü ile ters orantılı olarak da adlandırılan, bir glikoprotein olan musini sal- olduğunu belirten yasa. gılayan hücreler. Gram boyası Gram’s stain Gram-pozitif bakterilerin Goodpasture sendromu Goodpasture’s syndrome mor, Gram-negatif bakterilerin pembe renge boyanması- Hızlı ilerleyen glomerulonefrit, anti glomeruler bazal na neden olan, bakterileri boyamada kullanılan bir boya. membran antikorlarının varlığı (hedef antijenler tip IV granülamatöz polianjitis granulamatous polyan- kollajenin alfa 3 zinciridir) ve pulmoner hemorajiye yol gitis Wegener granülomu açan durum. granülom granuloma Enfeksiyonların veya enfeksi- göğüs breast, chest 1. Göğüs kafesinin ön yüzü. 2. yon dışı etkenlerin başlattığı kronik yangı cevabını temsil Göğüs ön duvarında bulunan iki kabarık oluşumdan her eden, mononükleer yangı hücrelerinin bir araya toplandı- biri. meme 3. Vücudun boyunla diyafram arasında kalan ğı sınırlanmış, küçük nodüler yapıyı veya benzer şekilde bölümü. toraks epitelyal hücrelere benzeyen makrofajların (epiteloid hüc- göğüs boşluğu thoracic cavity Vücut boşluğunun relerin) toplandığı ve genellikle ince bir lenfosit tabakası boyun ve diyafram arasında kalan göğüs duvarlarıyla çev- ve çok nükleuslu dev hücrelerle çevrildiği yapı. rili kısmı. granülomatöz granulomatosis 1. Çok sayıda gra- göğüs duvarı chest wall Göğsü çevreleyen ve solu- nülom oluşması ile giden durum. 2. Granülomlar içe- numla hareket eden kemik ve kas yapıları. ren. göğüs kafesi thoracic cage Göğüs boşluğunu çevrele- granülosit-koloni stimülan faktör granulocyte yen kemiklerin oluşturduğu iskelet kısmı. colony-stimulating factor Kemik iliğinde nötrofillerin göğüs tüpü chest tube Toraks boşluğuna hava, oluşumu, gelişimi ve periferik kana salınımından so- sıvı veya her ikisini boşaltmak amacıyla yerleştirilen, rumlu; aynı zamanda, olgun nötrofillerde kemotaktik alveoler ve plevral boşlukta normal basınçların sağla- reseptörlerin salınımını artırarak kemotaksisi, enfeksiyon nabilmesi için genellikle kapalı bir drenaj sistemine bölgesinde fagositoz ve antimikrobiyal aktiviteyi artıran bağlanan tüp. hematopoetik bir büyüme faktörü. GÖR gastroesophageal reflux “gastroözofageal reflü” gravimetrik aeroalerjen örnekleyicisi gravimet- teriminin kısaltması. ric aeroallergen sampler Solunum yoluyla vücuda giren GÖRH gastroesophageal reflux disease “gastroözofa- alerjenlerin toplanması için kullanılan çekim kuvveti esa- geal reflü hastalığı” teriminin kısaltması. sına dayanan yöntem. görsel analog skala visual analog scale Hastaya, en gri hepatizasyon gray hepatization Zatürrede etki- düşükten en yüksek yoğunluğa kadar değişen bir aralığı lenen akciğer dokusunun gri görünüm aldığı, geç hepati- temsil eden bir çizgi üzerinde bulunduğu noktayı işaret- zasyon devresi. leyerek, sahip olduğu bir semptomu hangi yoğunlukta Guillain-Barré sendromu Guillain-Barré syndrome algıladığını gösterme olanağı sunan bir skala. Solunum yetmezliğine de yol açabilen, periferik sinir sis- graft versus host hastalığı graft versus host dise- teminin akut otoimmün hastalığı. ase Kemik iliği nakli alıcılarında sıklıkla deri, karaciğer güvercin besleyici akciğeri pigeon breeder’s lung ve bağırsakların etkilenmesiyle belirgin, ilik graftların- Kuşlarla yakın temas sırasında, kuş dışkısı, tüyü vs. de bu- da olgun T hücrelerinin konak hücreleri üzerindeki lunan antijenlere aşırı duyarlılık gelişimi ile belirgin bir aloantijenlere karşı reaksiyonu sonucunda gelişen bir çeşit aşırı duyarlılık pnömonisi. hastalık. güvercin göğsü pigeon breast Doğuştan göğüs Graham yasası Graham’s law of diffusion Bir gazın kafesinin öne doğru şekil bozukluğu. pektus karina- sıvı içinde yayılma hızı, erime katsayısı ile doğru orantılı, tum

18 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

H veya alveolerin söndüğü akciğer parankimi içinde hava ile H1N1 enfeksiyonu H1N1 virus infection İnflu- dolu bronşun verdiği radyolojik görünüm. enza A virüsü alt tiplerinden H1N1’e bağlı gelişen ani hava embolizmi air embolism Travma, cerrahi iş- başlangıçlı yüksek ateş, miyalji, öksürük, boğaz ağrısıyla lemler veya ciddi dekompresyon hastalığına bağlı olarak belirgin, bazen alt solunum yolu enfeksiyonuna da yol venlere hava kabarcıklarının girmesiyle oluşan embolizm. açan enfeksiyon. hava yolu airway Solunum sisteminin akciğere hava Haemophilus influenzae pnömonisi Haemophi- girişini ve çıkışını sağlayan kısımları. lus influenzae pneumonia Haemophilus influenzae‘ya hava yolu aşırı cevaplılığı airway hyperresponsi- bağlı gelişen bakteriyel pnömoni. veness Astımda ve bazen kronik obstrüktif akciğer hastalı- Haldane etkisi Haldane effect Yüksek konsantras- ğında görülebilen, çeşitli fiziksel ve kimyasal uyaranlardan yondaki oksijenin hemoglobinden karbondioksit ve hid- herhangi birine karşı abartılı bronkokonstriktör cevabın rojen iyonlarının ayrılmasını kolaylaştırması ve oksijen oluştuğu hava yolu anormalliği. ayrılma eğrisinin sola kayması. hava yolu direnci airway resistance Ağız-alveol halolite halolite 1. Adaptif aerosol dağıtım sistemi. basınç farkının hava akımına bölünmesiyle elde edilen, 2. Elektronik bir cihaz olan, jet nebulizatörlerin solunum trakeobronşiyal ağacın hava akımına karşı koymasını gös- evrelerine uyumlu (nebülizatörün ağızlığındaki akıma du- teren değer. yarlı bir çevirici, hasta inspiryum yaptığında bunu algıla- hava yolu iletkenliği airway conductance Hava yarak nebülizasyonu başlatmakta ve inspiryum bittiğinde yollarındaki her bir ünite basınç düşmesine karşılık olu- işlemi durdurmaktadır) gelişmiş tipi. şan akım. Kısaltması: Gaw hamartom hamartoma Dokudaki kusurlu gelişime hava yolunun yeniden yapılanması airway re- bağlı olarak meydana gelen tümöre benzer oluşum. modeling Genellikle iyi kontrol edilmeyen astımlı has- Hamburger fenomeni Hamburger shift, chloride talarda gelişen, hava yollarında meydana gelen bazal zar - shift Eritrosit membranında HCO3 iyonlarının plazma- kalınlaşması, goblet hücre hiperplazisi, bronş düz kasında ya doğru, Cl iyonlarının eritrosit içine doğru karşılıklı yer kitlesel artış ve damarlanmada artış gibi değişikliklerle değiştirmesi. belirgin, kronik ve geri dönüşümsüz yapısal değişiklikler. Hamman bulgusu Hamman sign Mediastinit, pnö- remodelling momediastinum ve pnömotoraks gibi durumlarda oskül- Heerfordt sendromu Heerfordt syndrome Parotis tasyonda her kalp atımı ile eş zamanlı olarak duyulan ve lakrimal bezlerde büyüme, anterior üveit, Bell felci ve prekordiyal çıtırtı sesi. ateşten oluşan, sarkoidozun neden olduğu nadir bir klinik Hamman-Rich sendromu Hamman-Rich syndro- tablo. me Akut interstisiyel pnömoni Heiner sendromu Heiner syndrome Çocuklarda Hanta virüsü pulmoner sendrom Hantavirus inek sütü alerjisinin solunum sistemini, akciğerleri etki- pulmonary syndrome Değişken solunumsal semptomla- lemesine bağlı gelişen, sıklıkla pulmoner kanamayla be- rı takiben akut solunum sıkıntısı ve bazen solunum yeter- lirgin klinik tablo. sizliği ile belirgin, Hantavirüsünün neden olduğu, bazen helioks heliox Akut astım ataklarında hava yolu diren- ölümcül olabilen ateşli hastalık. cini azaltarak etkili olan, helyum (%80) ve oksijen (%20) hava açlığı air hunger Hastanın soluk alıp verme- karışımından oluşan gaz karışımı. de ileri derecede güçlük çekişi; ağır kan kaybı veya şok hemidiyafram hemidiaphragm Diyaframın yarı durumlarında vücutta oksijen tükendiği zaman görülen, parçası. havayı derin ve kuvvetli solumayla belirgin durum. hemitoraks hemithorax Göğsün sağ veya sol yarısı. hava bronkogramı air bronchogram Konsolide hemomediyasten hemomediastinum Kanama

19 Sözlük Dergisi nedeniyle mediyastende kan toplanması, mediyasten içi- lex virus pneumonia Yenidoğanda ve immün yetersiz- ne kanama. likli hastalarda daha sık görülen, herpes simpleks virüs’a hemopnömotoraks hemopneumothorax Plevra bağlı gelişen viral pnömoni. boşluğunda kan ve hava toplanması. heterojen heterogeneous Birbirinden farklı unsurlar- hemoptizi Akciğerler veya solunum yolla- dan oluşan, yapı bakımından tümüyle aynı olmayan. rından ağız yoluyla kan veya kanla karışık balgam gelmesi. heterotaksi heterotaxia Organların farklı yerleşimi kanlı balgam anlamına gelen, embriyo gelişiminde normal sağ-sol asi- hemorajik efüzyon hemorrhagic effusion Kanlı sı- metrisini gerçekleştirmediğinde ortaya çıkan, doğuştan vıdan oluşan efüzyon. kalp hastalıkları, situs inversus, polispleni ve aspleni ile hemorajik plörezi hemorrhagic pleurisy Plevra boş- ilişkili, situs ambigous (heterotaksi sendromları) duru- luğunda kanlı sıvı bulunan plörezi. mu. hemosiderin yüklü makrofaj hemosiderin-laden HFO high frequency oscillatory ventilation Mekanik macrophage Pulmoner hemosideroziste açlık mide suyu ventilasyon uygulamasında düşük basınç, çok yüksek so- ve/veya bronkoalveolar lavajda görülen, hemoglobinin lunum hızı uygulaması. parçalanması sonucu açığa çıkan hemosiderin pigmentini HFV high frequency ventilation Yüksek franslı ven- fagosite eden makrofajlar. tilasyon hemosiderozis hemosiderosis Dokularda yerel veya hışıltılı solunum wheezing Özellikle ekspirasyonda genel olarak hemosiderin pigmentinin birikimi. solunum sesinin, hastanın yakınında stetoskopsuz olarak hemotoraks hemothorax Plevra boşluğunda kan top- ıslık sesi niteliğinde duyulması. lanması. hidatik kist hydatid cyst Echinococcus granulosus veya Henderson-Hasselbalch denklemi Henderson- Echinococcus multilocularis larvasının oluşturduğu kist. Hasselbalch equation Bir tampon sisteminin pH’sını hidatik rezonans hydatid resonance Bir hidatik veren denklem. pH= pKa +log [A-] [HA] Denklemde, kistin oskültasyonu ve perküsyonu sırasında duyulan özel [HA] serbest asit konsantrasyonu, [A-] iyonize formların bir ses. konsantrasyonu ve pKa asit ayrılma sabitinin (Ka) negatif hidrojen peroksit hydrogen peroxide Parçalanışı ile algoritması. su ve oksijene ayrılan bileşik. oksijenli su hepatizasyon hepatization Özellikle, akciğerde hidrokarbon aspirasyonu hydrocarbon aspiration pnömokoksik pnömoni sırasında görülen, dokunun kon- Solunum yollarında ve akciğer parenkiminde hasara ne- solidasyon sonucu karaciğer yapısını andırır görünüm den olan, benzin, boya çıkarıcı, leke çıkarıcı ajanlar gibi alması. hidrokarbon içeren sıvıların aspirasyonu. hepatopulmoner sendrom hepatopulmonary hidropnömotoraks hydropneumothorax Plevra syndrome Sıklıkla son dönem kronik karaciğer hastalı- boşluğunda sıvı ve hava toplanması. ğında ayrıca postoperatif dönemde uzamış mekanik ven- hidrotoraks hydrothorax Plevra boşluğunda seröz tilasyona bağlı da gelişebilen, akciğer kapillerlerinde dila- sıvı toplanması. tasyona bağlı gelişen hipoksemi ile belirgin klinik tablo. hilal belirtisi air-crescent sign, cresent sign 1. Asper- Hering-Breuer refleksi Hering-Breuer reflex Nor- gillus pnömonisinde santral homojen nodülü saran kavi- mal solunum sırasında, akciğerlerde ve muhtemelen diğer tasyon nedeniyle görülen tipik görünümü. 2. Hidatik kist organlarda bulunan duyusal uçlardan kalkan uyarımların hastalığında kist ile peribronşiyal ağaç arasında bağlantı vagusa ulaşması ve hem inspirasyonu hem de ekspirasyo- olduğunda, perikist ve ekzokist arasına hava girip kist et- nun sınırlanmasını sağlayan sinirsel mekanizma. rafında ince halka şeklinde görüntü oluşturması. Herpes simpleks virüs pnömonisi Herpes simp- hiler hilar Hilus ile ilgili; hilusa ait.

20 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

hilus hilus Akciğerlerin mediyastinal yüzeyinde, hiperventilasyon sendromu bronşların, kan damarları ve sinirlerin girdiği bölüm. syndrome Hiperventilasyona bağlı hipokapniye eş- hiperbarik oksijen hyperbaric oxygen Atmosfer ba- lik eden, çarpıntı, nefes darlığı, baş dönmesi, terleme, sıncından daha yüksek basınç altındaki oksijen. parmak uçlarında ve yüzde karıncalanma semptomları hiperenflasyon hyperenflation Akciğerlerin havayla kompleksi. aşırı genişlemesi, akciğerlerde havalanma artışı. hipokapni Hiperventilasyon sonucu hipereozinofilik sendrom hypereosinophilic kanda karbondioksit miktarının ileri derecede azalışı. hi- syndrome Eozinofili ile seyreden, çeşitli organları tutan, pokarbi miyeloproliferatif bir bozukluk. hipokarbi hypocarbia hipokapni hiperkapni Kanda karbondioksit mik- hipoksemi Kanda oksijen miktarının tarının fazla olması. hiperkarbi azalması. hiperkarbi hypercarbia hiperkapni hipoksi hypoxia Organ ve dokularda kanlanmanın hiperlusen akciğer hyperlucent lung tek taraflı am- normal oluşuna karşın oksijen desteğinin fizyolojik -dü fizem zeylerin altında oluşu. hiperlusen akciğer sendromu hyperlucent lung hipoplazik akciğer hypoplastic lung 1. Embriyo- syndrome Lober veya segmental agenezi ile beraber akse- genez sırasında akciğerin yetersiz gelişimi ve bronşlarla suar akciğer, lop veya segmentlerin bulunabildiği, lokalize bağlantısının yetersiz oluşuna bağlı izlenen klinik tablo. anfizemi taklit eden, ancak pulmoner arterlerin doğuştan 2. Küçük akciğer. yokluğu veya hipoplazisine bağlı sendrom. Mac Leod hipopne Dakikadaki solunum sayısı ve so- sendromu lunum derinliğinin azalması. hiperoksi hyperoxia Genellikle yüksek konsantras- hipoventilasyon Akciğer alveolleri- yonlarda ve özellikle de hiperbarik oksijene maruz kalma ne ulaşan hava miktarının azalması; yetersiz ventilasyon. sonucu oluşan vücutta aşırı oksijen bulunma durumu. histamin histamine Mast hücreleri ve bazofillerden hiperosmolar ajan hyperosmolar agents Hipertonik salınan, ani aşırı duyarlılık reaksiyonuna rolü olan me- salin (%7 NaCl), mannitol gibi mukusun hidrasyonunu diyatör. artırarak kolay atılımına katkıda bulunan ajan. histiyositoz histiocytosis Kanda fazla miktarda histi- hiperpne Dakikadaki solunum sayısı ve yosit bulunuşu ile belirgin klinik durum. solunum derinliğinin artmasıyla belirgin solunum. histiyositoz X histiocytosis X Langerhans hücreli hiperreaktif hyperreactive Bir uyarana karşı normal- histiyositoz den daha fazla bir cevap oluşturma hâli. histoplazmom histoplasmoma Histoplasma capsula- hipersensitivite hypersensitivity aşırı duyarlılık tum enfeksiyonu sonucu akciğerde oluşan yuvarlak gra- hipersensitivite pnömonisi hypersensitivity pneu- nülom. monia ekstrensek alerjik alveolit histoplazmoz histoplasmosis Histoplasma capsulatum hipersonorite hyperresonance artmış rezonans sporlarının inhalasyonuna bağlı gelişen özellikle akciğer hipertrofik osteoartropati hypertrophic osteoart- dokusunda enfeksiyon ve ateşle belirgin mantar enfeksi- hropathy El ve ayak parmaklarında çomaklaşma, uzun yonu. kemiklerde yeni kemik oluşumuyla birlikte periostal ka- histotoksik hipoksi histotoxic hypoxia Siyanid ze- lınlaşma ve artritle belirgin bir sendrom. hirlenmesinde olduğu gibi, hücrelerin oksijenden enerji hiperventilasyon hyperventilation Akciğer alveol- üretmesini engelleyen zehirlenmelerde ortaya çıkan hi- lerine ulaşan hava miktarının arttığı durum. aşırı venti- poksi. lasyon hiyalin membran hastalığı hyaline membrane

21 Sözlük Dergisi disease Prematüre bebeklerde sürfaktan eksikliği sonucu ikincil tüberküloz secondary tuberculosis Daha gelişen, akciğer alveollerinde hiyalin membran adı verilen önce enfekte olan ve iyileşen bir hastada, tüberkülozla ye- proteinden oluşan maddenin toplandığı, solunum güçlü- niden enfeksiyon oluşması. reenfeksiyon tüberkülozu, ğüyle belirgin durum. reaktivasyon tüberkülozu, erişkin tüberkülozu Hoover bulgusu Hoover’s sign Pulmoner amfizemde iloprost iloprost inhale prostosiklin analoğu iki taraflı; plevral efüzyon, pnömotoraks gibi diyaframda iltihap inflammation yangı düzleşmeye neden olan durumlarda ise tek taraflı olarak immotil siliya sendromu immotile silia syndrome görülen inspirasyonda kosta kenarlarının orta hata doğru primer siliyer diskinezi hareket edişi. immün yetmezlik immune deficiency Bağışıklık Horder lekeleri Horder’s spots Chlamydia psittaci sistemi yetersizliği. enfeksiyonunda görülen pembe renkli, makulopapüler immünglobulin immunoglobulin Humoral immü- döküntü. nitenin başlıca elemanları olup lenfosit ve plazma hücrele- Horner sendromu Horner’s syndrome Anhidrozis, rinden salgılanan, başlıca A, D, E, M ve G tipleri bulunan pitozis, miyozis, enoftalmusla belirgin klinik tablo. antikor cevabı oluşturan protein. HRCT high resolution computerized tomography, immünoreaktif tripsinojen immunoreactive trip- (HRCT) “Yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi”nin sinogen Kistik fibrozis yenidoğan taramasında kullanılan İngilizce kısaltması. ve hasta bebeklerde kanda yüksek bulunan madde. huni göğüs funnel breast pektus ekskavatum ince iğne aspirasyon biyopsisi fine needle aspira- hücum tedavisi pulse therapy Düzenli aralıklarla tion biopsy İnce iğne kullanılarak yapılan biyopsi. kısa ve yoğun tedavi rejimlerinin uygulanması. indüklenmiş balgam induced sputum Nebulize hi- pertonik salin verildikten sonra elde edilen balgam. I infiltrasyon infiltration Normal olmayan maddele- IGRA interferon gamma relasing assays “interferon rin dokuda veya hücrede birikmesi. gama salınım testleri” teriminin İngilizce kısaltması. influenza enfluenza İnfluenza virüsü tarafından oluş- turulan, ateş, titreme, başağrısı, boğaz ağrısı, öksürük, kas İ ağrısı, nöralji gibi bulgularla belirgin solunum sisteminin idyopatik idiopathic Nedeni bilinmeyen. akut virüs enfeksiyonu. idyopatik hipereozinofilik sendrom idiopathic influenza pnömonisienfluenzal pneumonia İnflu- hypereosinophilic syndrome Kanda eozinofil yüksekli- enza virüsünün yol açtığı pnömoni. ğiyle (>1500 eozinofil/mm3) ile belirgin genellikle cilt, influenza virüsü influenza virus İnfluenza enfeksi- kalp ve akciğerlerin tutulduğu ve organ hasarının olduğu yonuna yol açan Orthomyxoviridae ailesinden olan solu- hastalık. num yolu virüsü. idyopatik pulmoner arteriyel hipertansiyon influenza virüsü aşısı enfluenza virus vaccine İnf- idiopathic pulmonary arterial hypertension Nedeni bi- luenza virüsüne karşı geliştirilmiş olan ölü aşı. linmeyen bir şekilde pulmoner arter basıncının artması. inhalasyon inhalation Havayı veya diğer maddeleri idyopatik pulmoner hemosiderozis idiopathic akciğerlere çekme. pulmonary hemosiderosis Akciğerlerde hemosiderin inhalasyon tedavisi inhalation therapy Tıbbi gazla- yüklü makrofajların belirgin olduğu, nedeni belli olma- rın ve aerosollerin tedavi amacıyla kullanımı. yan akciğerlere kanama durumu. inhaler inhaler Buhar halindeki ilaçları inhalasyon ile İGST interferon gamma relasing assays “interferon akciğere almak için kullanılan cihaz. gama salınım testleri” teriminin kısatması. insan bağışıklık yetmezliği virüsü human im-

22 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri munodeficiency virus, HIV Retrovirüs ailesinden, ka- Jarcho-Levin Sendromu Jarcho-Levin syndrome zanılmış immün yetmezlik sendromuna (AIDS) neden Segmental kostovertebral deformitelerin bulunduğu sayı- olan virüs. sal ve yapısal vertebra-kosta anomalilerini içeren ve göğüs inspirasyon inspiration Havanın akciğere alınması, duvarı hipoplazisine neden olan doğuştan bir sendrom. soluk alma. jet nebülizatör jet nebulizer Oksijen basıncı veya inspiratuar inspiratory İnspirasyon ile ilgili. kompresör aracılığı ile sıvı haldeki ilacın aeresol haline inspiratuar kapasite inspiratory capacity İstirahat gelmesini sağlayan nebülizatör çeşidi. halinde nefes alıp verişi takiben derin bir inhalasyonla ak- Jeune sendromu Jeune syndrome Asfiktik torasik ciğere alınan hava hacmi. distrofi olarakta bilinen, dar hipoplastik göğüs kafesi, inspiratuar yedek hacim inspiratory reserve vo- generalize kondrodistrofi ve kısa ekstremite cüceliğiyle lume İnspirasyonun sonundan itibaren inhale edilebilen belirgin otozomal resesif geçen, siliyopati grubuna dahil maksimum hava miktarı. bir hastalık. interferon interferon Antineoplastik ve immün regü- Job sendromu Job’s syndrome Hiper IgE sendromu latör olarak kullanılan glikoproteinler. olarak da bilinen, IgE yüksekliği ile giden, kronik egzema interferon gama salınım testleri interferon gam- ve tekrarlayan süpüratif enfeksiyonların sık görüldüğü bir ma relasing assays Tüberküloz tanısında kullanılan hastalık. Mycobacterium tuberculosis’de bulunan CFP10 ve ESAT6 juvenil dermatomiyozit juvenile dermatomyo- antijenlerine karşı gelişen interferon gama yanıtını değer- sitis Kas ve deri tutulumu ile ilgili belirti ve bulguların lendiren testler. Kısaltması: İGST, IGRA ön planda olduğu genellikle 4 yaşından sonra başlayan ve interkostal intercostal Kaburgalar arasında. intersitisyel akciğer hastalığına neden olabilen otoimmün interstisiyel akciğer hastalığı interstitial lung di- bir hastalık. sease Alveol duvarlarında bozukluk ve fonksiyonel alveo- juvenil idiyopatik artrit juvenile idiopathic art- ler kapiller ünitede kaybıyla belirgin olan hastalık. hritis Kalıcı eklem iltihabıyla belirgin, 16 yaş atında olu- interstisyel interstitial Birbirine yakın doku veya or- şan kronik romatizmal bir hastalık. ganların aralarındaki boşlukla ilgili. juvenil skolyoz juvenile scoliosis Ergenlik dönemin- interstisyum interstitium Birbirine yakın doku veya de oluşan omurganın 10 dereceden fazla yana dönmesi. organların aralarındaki boşluk. intrabronşiyal intrabronchial Bronş içinde. K intraplevral intrapleural Plevra içinde. kan gazı analizi blood gas analysis Kanda bulunan intrapulmoner intrapulmonary Akciğer içinde. oksijen ve karbondioksit gazlarının kısmi basınçlarının ve intratorasik intrathoracic Göğüs içinde. kan pH’sının ölçümü ile bikarbonat değerinin ve oksijen intratrakeal intratracheal Trakea içinde. satürasyonunun belirlendiği test. ipratropiyum bromür ipratropium bromide Bron- kanlı balgam hemophtysis hemoptizi kodilatör olarak kullanılan antikolinerjik ilaç. kanül cannula Herhangi bir vücut boşluğuna veya da- izoniazid isoniazid Tüberküloz tedavisinde kullanı- mara sokulan tüp şeklindeki ortası açık boru. lan majör ilaçlardan birisi. kapnografi capnography Ekspiryum havasında kar- bondioksit ölçüm metodu. J karboksihemoglobin carboxyhemoglobin Kar- J reseptörleri J receptors Pulmoner kapillerler kena- bonmonoksidin hemoglobinle birleşimi sonucu oluşan rına yerleşen ve pulmoner konjesyon ve ödemle stimüle madde. olan reseptörler. karbondioksit carbondioxide Kovalent bağlı bir

23 Sözlük Dergisi karbon ve iki oksijen atomundan oluşan moleküle sahip, nital pulmoner hava yolu malformasyonu normal koşullarda gaz halinde bulunan bileşik. kistik fibrozis cystic fibrosis Akciğer, pankreas, ter karbonmonoksit carbonmonoxide Yapısında kar- bezleri, gastrointestinal sistem, üreme sistemi gibi birçok bon bulunan yakıtların yanması veya tam olarak yanma- sistemi etkileyen otozomal resesif kalıtılan metabolik has- ması sonucunda oluşan dumanda yer alan zehirli bir gaz. talık. kardiyopulmoner cardiopulmonary Kalp ve akci- Klebsiella pnömonisi Klebsiella pneumonia Kleb- ğerlerle ilgili. siella pneumoniae ile meydana gelen pnömoni. kardiyotorasik indeks cardiothoracic ratio Direkt koana choana Burun boşluğunun farenks ile bağlantı- radyografide kalbin en geniş transvers çapının toraksın en sını sağlayan arka burun delikleri. geniş transvers çapına oranı. koanal atrezi choanal atresia Doğuştan koananın Kartagener sendromu Kartagener syndrome Situs olmaması. inversus, bronşektazi ve sinüzitin bir arada bulunduğu, kollaps collapse Organ duvarlarının tonüsünü kaybe- otozomal resesif olarak kalıtılan primer siliyer diskinezi derek ileri derecede büzüşmesi. hastalığı. kolonizasyon colonization Mikroorganizmaların kaşektin cachectin TNF alfa belli bir bölgede yerleşmesi ve çoğalması. kavern cavern Organ veya kemik içindeki herhangi kompansatris amfizem compensatory emphysema bir anatomik boşluk. Aynı ya da karşı taraftaki akciğerde kollaps, destüksiyon kavitasyon cavitation Herhangi bir dokuda etrafı ya da cerrahi olarak çıkartılma sonucu akciğerin bir ya da çevrili boşluk oluşması. birkaç bölgesinde oluşan aşırı havalanma. kavite cavity boşluk kompliyans compliance Birim basınç değişikliğinin kaviter cavitary Boşlukla ile ilgili. sebep olduğu hacim değişikliği. kazeifikasyon caseification Dokunun normal yapısı- konjenital diyafram fıtığı congenital diaphragm nı kaybedip peynirimsi kıvam almasıyla belirgin nekroz. hernia doğuştan diyafram fıtığı Kerley çizgileri Akciğer grafilerinde in- konjenital lobar amfizem congenital lobar emph- terlobüler septumların ödeme veya fibrozise bağlı geniş- ysema Doğuştan itibaren akciğerin bir ya da birkaç lo- lemesini temsil eden, 1 ila 2,5 cm uzunluğundaki yatay bunda oluşan fazla havalanma. doğuştan lobar amfizem çizgisel dansiteler. konjenital pulmoner hava yolu malformasyo- kızamık pnömonisi measles pneumonia Kızamık nu congenital pulmonary airway malformation kon- virüsüne bağlı ortaya çıkan pnömoni. Hect pnömonisi jenital kistik adenomatoid malformasyon, doğuştan kistik kifoskolyoz kyphoscoliosis Bel omurlarının yana doğ- adenomatoid malformasyon ru çıkıntılı ve kavisli olduğu, kifoz ve skolyozun birlikte konjenital santral hipoventilasyon sendromu görüldüğü durum. congenital central hypoventilation syndrome Doğum- kifoz kyphos Omurgadaki kambur şeklindeki çıkıntı dan itibaren solunumun otomatik kontrolünün olmadığı ya da tümsek. hastalık. kimyasal pnömoni chemical pneumonia Kimyasal konjuge pnömokok aşısı conjugate pneumococ- iritanlarla oluşmuş pnömoni. cal vaccine İki yaşından küçük bebeklere de uygulanan, kist hidatik cyst hydatid Echinococcus parazit türle- immünojenik, günümüzde 13 pnömokok serotipinin (1, rinin oluşturduğu kistik hastalık. 3, 4, 5, 6A, 6B, 7F, 9V, 14, 18C, 19A, 19F, 23F) pürifiye kistik adenomatoid malformasyon cystic ade- kapsül antijenlerini içeren pnömokok aşısı. nomatoid malformation Akciğerde doğuştan kistlerin konsolidasyon consolidation 1. Yumuşak yapıların oluşmasıyla belirgin bir akciğer gelişim anomalisi. konje- sertleşmesi, katılaşması. 2. Pekgölge

24 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

kor pulmonale cor pulmonale Akciğer yapı ve fonk- Kveim testi Sarkoidoz tanısı için kulla- siyonlarının ileri derecede bozulmasına bağlı olarak pul- nılan ve insan sarkoid dokusu antijeninin intradermal moner dolaşımın bozulması, sağ ventrikülde hipertrofi, enjeksiyonuyla gerçekleştirilen deri testi. dilatasyon ve/veya yetmezlik oluşması. kostodiyaframatik sinüs costodiaphragmatic si- L nus Plevrayla diyafram birleşim yerindeki plevral girinti. Langerhans hücreli histiyositoz Langerhans cell his- kostofrenik costophrenic Kostalar ve diyaframla il- tiocytosis Kemik iliği kökenli Langerhans hücresinin gili. anormal çoğalmasıyla belirgin ve nedeni bilinmeyen bir kostokondral costochondral Kostalar ve onların kı- hastalık grubu. kırdak uçlarıyla ilgili. larenjit laryngitis larenks iltihabı krepitan ral crepitant rale İnspirasyonun sonunda laringeal laryngeal Gırtlakla ilgili. ortaya çıkan kısa süreli çıtırtı şeklinde sesler. laringeal atrezi laryngeal atresia Larenksin doğuş- krepitasyon crepitation İki parçanın veya yüzeyin tan yokluğu. birbirine sürtünmesinden meydana gelen çıtırtı sesi. laringeal yarık laryngeal cleft Larenksin doğuştan kronik obstrüktif akciğer hastalığı chronic obs- yarıkları. tructive lung disease Kronik bronşit ve amfizem sonu- laringomalazi laryngomalacia Larenksin kıkırdakla- cunda bronşiyal hava akımının azalmasıyla belirgin has- rının doğuştan olarak yumuşak olması talık. laringotrakeobronşit laryngotracheobronchitis kronik solunum yetmezliği chronic respiratory Larenks, trakea ve bronşların yangısı. failure Akciğerlerde gaz alışverişi veya solunum pompası- latent latent Gizli, belirti göstermeyen, nın bozukluğu nedeniyle, bir aydan uzun süren ve oksijen latent tüberküloz enfeksiyonu latent tuberculosis ya da solunum desteğine ihtiyaç duyulan durum. infection Tüberkülin deri testinin pozitif olduğu ancak krup croup Genellikle viral kaynaklı olan laringotra- tüberküloza ait klinik ve laboratuvar bulguların olmadığı keobronşit. durum. kunduracı göğsü pectus excavatum pektus ekska- lateral lateral 1. Yan 2. Dış yan vatum lateral dekübit(is) lateral decubitis yanyatar kuru öksürük dry cough Balgamlı olmayan öksü- Legionella pnömonisi Legionella pneumonia lej- rük. yoner hastalığı kuru plörezi dry pleurisy fibrinöz plörezi lejyoner hastalığı legionnaires’ disease Legionella kuru toz inhaler dry powder inhaler Kuru toz ha- pneumophila enfeksiyonuna bağlı, pnömoni, yüksek ateş, line getirilmiş ilacı solunum yoluyla almayı sağlayan in- gastro intestinal ağrı, baş ağrısı, bazen de böbrek, karaci- haler. ğer ve sinir sistemi tutulumu ile belirgin, insandan insana Kussmaul solunumu Kussmaul respiration Sık ve bulaşmayan, bakteriyel bir hastalık. derin solunum. lenfanjiyomiyomatoz lymphangiomyomatosis Alt kuş besleyici akciğeri bird breeder’s lung, bird solunum yolu, plevra, mediyasten ve retroperitoneal fancier’s lung Kuş besleyenlerde görülen ekstrensek aler- bölgedeki lenfatiklerin duvarlarında atipik düz kas hüc- jik alveolit. relerinin proliferasyonuyla dikkat çeken ve doğurganlık kuş gribi avian influenza İnfluenza A virüsü ile çağındaki kadınlarda görülen ilerleyici bir hastalık. oluşan, evcil ve yabani kanatlılarla memeli hayvanların lenfomatoid granülomatoz lymphomatoid çoğunda solunum ve sindirim sistemine ait belirtiler gös- granulomatosis Dokuda atipik lenfositler ve plazmatoid teren hastalık. hücrelerle nodüler granülomatöz yangı oluşturan ve sık-

25 Sözlük Dergisi lıkla akciğerleri, cildi, merkezi sinir sistemini ve böbrekle- loküle loculate Yapısında loküller gösteren, loküllere ri tutan lenfoproliferatif bir bozukluk. ayrılmış. letal lethal ölümcül, öldürücü. loküle ampiyem loculated empyema Püyün, yapış- ligaman ligament bağ mış plevral yapraklar arasında sıkıştığı torasik ampiyem. ligasyon ligation bağlama, bağlanma loküler locular 1. Küçük boşluk veya aralık (lokül) ile lineer linear 1. Çizgi ile ilgili; çizgi şeklinde uzanan ilgili. 2. Küçük boşluk veya aralıklar (loküller) gösteren; kabartı ile ilgili. 2. Çizgiye benzeyen; çizgiyi andıran. çiz- loküllerden yapılı. gisel lop lobe 1. Bir organda sınırları belli parçalardan her lingula lingula 1. Dilcik. ör. lingula cerebelli, lingula biri; organın, diğer bölümünden oluk, yarık veya perde pulmonis sinistri 2. Dil şeklinde organ veya çıkıntı. ile ayrılmış parçası; bölüm. 2. Organa bağlı dil şeklinde lingulektomi lingulectomy 1. Sol akciğer üst lobu uzantı. lingulasının çıkarılması. 2. Dilin ameliyatla çıkarılması. Löffler sendromu Löffler’s syndrome Orta derecede lipit pnömonisi lipid pneumonia Yağ aspirasyonu- ateş, öksürük ve kanda eozinofilinin görüldüğü, idiyo- nun neden olduğu nadir bir tür aspirasyon pnömonisi. patik olarak veya paraziter enfestasyon (özellikle Ascaris lobektomi lobectomy Akciğer, beyin veya karaciğer lumbricoides), enfeksiyon veya ilaç tedavisi sonrası ortaya lobunun ameliyatla çıkarılması. çıkan, akciğerlerde bir süre sonra kaybolan infiltrasyonlar lober lobar 1. Lop ile ilgili. 2. Lobu tutan; lopta yer- ile seyreden bir sendrom. leşimli. lober atelektazi lobar atelectasis Akciğerin bir lobu- M nu etkileyen atelektazi. Mac Leod sendromu Mac Leod syndrome hiperlu- lober bronşlar lobar bronchi Ana bronşlardan köken sen akciğer sendromu alarak sağ ve sol akciğerin loplarına dağılan hava yolları. magnezyum sülfat magnesium sulphate Kalsiyu- lober pnömoni lobar pneumonia Genellikle ak- mun fizyolojik antagonisti olan ve bronş düz kas hüc- ciğerin bir lobuna sınırlı olan ve sıklıkla Streptococcus relerinden kalsiyum salınımını azaltan, kolinerjik sinir pneumoniae’ya bağlı akut bakteriyel pnömoni. uçlarından asetilkolin salınımını ve mast hücrelerinden lobül lobule Bir lobu meydana getiren ufak kısımlar histamin salınımını direkt olarak inhibe eden ağır astım lobüle lobulated Lobüllerden oluşan; lobüllere ayrıl- atağında kullanılan bir madde. mış. major histokompatibilite kompleksi major his- lobüler lobular 1. Küçük lop (lobül) ile ilgili. 2. Kü- tocompatibility complex Temel görevi peptit bağlanması çük loplardan (lobüllerden) oluşmuş. 3. Lobülü tutan; ve bunların T lenfositlerine sunulması olan, insanlardaki lobülde yerleşimli. 6. kromozomun kısa kolu üzerinde yerleşmiş, hücrelerin loj logy Yerleşim, bölge. yüzeyindeki doku uyum antijenlerini belirleyen hücre yü- lokal local 1. Vücudun ufak bir bölümüne ait, mevzii, zey molekülü. lokal. 2. Yerel major temel protein major basic protein Eozinofil- lokalizasyon localization 1. Hastalıkların vücudun lerin granüllerinden ortama salınan bir mediator. bir bölümünde yerleşmesi, mevzileşme, lokalizasyon. 2. makrofaj macrophage Dokularda bulunan patojenle- Yerleşim; yerini belirleme. rin, hücresel kalıntıların ve vücuttaki yabancı maddelerin lokalize etmek localized 1. Belli bir bölge içinde hücre içine fagosite edilmesinden sorumlu monositlerden kalmak, sınırlanmak, etrafa yayılmamak. 2. Sınırlamak, gelişen, bağışıklık sisteminin önemli bir hücresi. yerini belirlemek. makrolid macrolide Antibakteriyel etkinliği penisilin lokül loculus Küçük boşluk; küçük aralık. G’ye benzeyen fakat farklı olarak Mycoplasma, Chylamidia

26 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri ve beta laktamaz stafilokoklara da etkili olan bir antibi- bronş ya da akciğerde kavitelerde oluşturduğu hareketli ve yotik. kompakt bir kitle. maksimum ekspiratuvar akım maximum expi- Mantoux testi Mantoux test Tüberküloz için bir ta- ratory flow Zorlu vital kapasite manevrası sırasında elde rama testi olarak kullanılan, kişinin tüberküloz basiliyle edilen hava akım hızı. enfekte olup olmadığını gösteren, pürifiye protein derive- maksimum ekspiratuvar akım-hacim eğrisi sinin (PPD) 0,1 ml (5 ünite) dozunda ön kolun ön yüze- maximum expiratory flow-volume curve Total akciğer yine deri içine bir kabarıklık oluşturacak şekilde uygulan- kapasitesinden rezidüel hacim düzeyine kadar yaptırılan masından 48-72 saat sonra oluşan endürasyonun en geniş ekspirasyon sırasında hava akımıyla ekspire edilen ha- çapının ölçülmesi ile değerlendirilen deri içi tüberkülin cim arasındaki ilişkinin grafikle gösterilmesi. Kısaltması: testi. PPD deri testi, tüberkülin deri testi MEFV manyetik rezonans anjiyografi magnetic resonan- maksimum ekspiratuvar basınç maximum expi- ce angiography Damar hastalıklarının tanısında kullanı- ratory pressure Ekspiratuar kas gücünü yansıtan, kapalı lan, vücuttaki damarların görüntülendiği bir manyetik hava yoluna karşı yapılan zorlu ekspirasyon sırasında elde rezonans çalışması. edilen en yüksek basınç. Kısaltması: MEP manyetik rezonans görüntüleme magnetic reso- maksimum inspiratuvar akım-hacim eğrisi nance imaging Canlıların iç yapısını görüntülemek ama- maximum inspiratory flow-volume curve Rezidüel cıyla yüksek düzeyde manyetik alanda, dokudaki hidrojen hacim seviyesinden total akciğer kapasitesine kadar yap- atomlarının yoğunluklarına ve hareketlerine göre görüntü tırılan inspirasyon sırasında hava akımıyla inspire edilen oluşturulan, radyasyon kullanılmayan bir görüntüleme hacim arasındaki ilişkinin grafikle gösterilmesi. Kısaltma- yöntemi. Kısaltması: MRG sı: MIFV MAR seasonal allergic rhinitis “mevsimsel alerjik maksimum inspiratuvar basınç maximum inspi- rinit”in kısaltması. ratory pressure İnspiratuvar kas gücünü yansıtan, kapalı Masson cisimciği Masson body Organize pnömoni- havayoluna karşı inspirasyon yapılırken elde edilen en ye özgün olarak, alveoler duktuslar ve alveollerde fibrob- yüksek subatmosferik basınç. Kısaltması: MIP lastlar, kollajen ve fibrinli eksüdanın oluşturduğu polipoid maksimum istemli ventilasyon maximum volun- granülasyon dokusu. tary ventilation Amplitüdü ve hızı yüksek solunumla bir mast hücre stabilizatörü mast cell stabilizer Mast dakikada atılan hava miktarı. Kısaltması: MVV hücre duvarını stabilize ederek, eozinofil ve epitel hücre- maksimum oksijen tüketimi maximal oxygen lerin aktivasyonunu engelleyen madde. consumption Şiddetli egzersiz esnasında vücut tarafından mast hücresi mast cell Özellikle alerji ve anafilakside alınan, taşınan ve kullanılan en yüksek oksijen miktarı. ve bağışıklık sisteminde önemli yeri olan, bazik boyalarla maksimum orta ekspirasyon akımı maximum boyanan, histamin ve heparin açısından zengin granüllere midexpiratory flow Obstrüktif havayolu hastalıklarında sahip bir hücre. erken döneminde azalan, orta ve küçük havayollarından matite dullness Akciğer perküsyonunda atelektazi, gelen akımı yansıtan, zorlu ekspirasyon sırasında hacim- plevra sıvısı, plevra tümörleri gibi durumlarda da duyu- lerin %25-75’inin atıldığı zamandaki ortalama akım hızı. lan, hiç hava içermeyen organların perküsyonuyla duyu- Kısaltması: MMEF lan ses. mantar enfeksiyonu fungal infection Mantarların mediyasten mediastinum Göğüs kafesinde yer alan, neden olduğu yerel veya sistemik enfeksiyon. toraksın üstünden diyaframa kadar uzanan, ön, orta ve mantar topu fungus ball Mantarın hücresel artık, arka olmak üzere üç bölüme ayrılan, kalp, kalbin büyük fibrin ve enflamatuar hücre tabakaları ile birlikte, sıklıkla damarları, özofagus, trakea, frenik sinir, kardiyak sinir,

27 Sözlük Dergisi timus ve mediasten lenf nodlarını içeren, akciğerlerin ara- umonia Neisseria meningitidis’in etken olduğu bir tür sında kalan bölüm. bakteriyel pnömoni. mediyastinit mediastinitis Mediyastenin iltihabı. MEP MEP “maksimum ekspiratuvar basınç” terimin mediyastinoskop mediastinoscope Mediyastinu- İngilizce kısaltması. mun gözle muayenesinde kullanılan ucu ışıklı alet. merkezi uyku apnesi central sleep apnea Beynin mediyastinoskopi mediastinoscopy Mediyastinos- solunumu kontrol eden kaslara doğru sinyaller gönder- kop ile mediyastinuma hastanın boyun kısmından girile- memesi sonucunda ortaya çıkan solunum durması. rek nefes borusu dışından ve önünde ilerletilip ulaşılması metabolik alkaloz metabolic alkalosis Plazma bi- ve biyopsi işlemi. karbonat düzeyindeki artma ile giden alkaloz tipi. mediyastinotomi mediastinotomy Mediyastene kesi metabolik asidoz metabolic acidosis Böbrekler yo- yaparak girme operasyonu. luyla atılması gereken asit iyonlarının biriktiği ve plazma mediyatör mediator Herhangi bir olayın ya da reaksi- bikarbonat düzeyinde azalma ile giden asidoz tipi. yonun gerçekleşmesine aracılık eden kimyasal madde. metakolin methacholine Asetilkolinden daha uzun MEFV MEFV ‘maksimum ekspiratuvar akım-hacim etki süresine sahip ve muskarinik etkileri baskın olan bir eğrisi’ teriminin İngilizce kısaltması. kolinerjik agonist. mekanik insuflasyon-eksufflasyon mechanical metakolin provokasyon testi metacholine pro- insufflations-exsufflation Hava yolunu temizlemek vocation test Öyküyle astım düşünülen ancak solunum amacıyla öksürüğün inspirasyon fazında inhale edilen fonksiyon testlerinde hava yolu obstrüksiyonu gösterile- hacmi artırarak daha etkin öksürmeyi hedefleyen aletler. meyen olgularda, hava yolu aşırı duyarlılığını saptamak Kısaltması: MI-E amacıyla metakolin ile yapılan bronş provokasyon testi. mekanik ventilasyon mechanical ventilation So- metapnömovirüs metapneumovirus Üst solunum lunum sisteminin ventilasyon işlevini destekleyen, pozitif yolu enfeksiyonu, bronşiyolit ve pnömoniye neden olan, basınçla yüksek oksijen içerikli gazların uygulanmasını Paramiksovirüs ailesinin üyesi olan tek sarmallı RNA vi- sağlayan pompalarla solutulması. rüsü. mekonyum meconium Gastrointestinal sekresyonlar, metilksantin methylxanthine Fosfodiesteraz inhi- safra, safra asitleri, mukus, pankreatik sıvı, amniyotik sıvı, bisyonu ve adenozin antagonizmi ile bronş dilatasyonu verniks kaseosa, lanugo, kan ve epitel hücrelerinden olu- yapan farmokolojik bir ajan. şan yenidoğanın ilk dışkısı. mevsimsel alerjik rinit seasonal allergic rhinitis mekonyum aspirasyonu sendromu meconium Polenlerin atmosferde yoğun olduğu ilkbahar, yaz ayla- aspiration syndrome Mekonyumla boyalı amniyon rında görülen alerjik rinit. sıvısıyla doğan bebeklerde düşünülen, mekonyumun MI-E mechanical insufflations-exsufflation “meka- solunum yollarınına aspire edilmesi ile atelektazi veya nik insuflasyon-eksufflasyon” teriminin İngilizce kısalt- havalanma artışı, ödem, kimyasal pnömoni ve sürfaktan ması. disfonksiyonu ile giden durum. MIFV MIFV ‘maksimum inspiratuvar akım-hacim mekonyum ileusu meconium ileus Yenidoğan dö- eğrisi’ teriminin İngilizce kısaltması. neminde kistik fibrozisin bir belirtisi olabilen, ileumun MIP maximum inspiratory pressure “maksimum ins- terminal kısmında mekonyumun mukozaya yapışmasıyla piratuvar basınç terimin” İngilizce kısaltması ortaya çıkan tıkanmanın oluşturduğu hastalık. mikobakteri mycobacterium Aerop, genellikle yavaş Mendelson sendromu Mendelson syndrome pul- üreyen aside dirençli boyanma özeliğinde, tüberküloz ve moner asit aspirasyon sendromu lepraya neden olan birçok patojen tür içeren basil biçi- meningokoksik pnömoni meningococcal pne- minde bakteri cinsi.

28 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

Mikoplazma pnömonisi Mycoplasma pneumonia rındaki mukusun atılımının zorlaştığı durumlarda mukus Mycoplasma pneumoniae’nın oluşturduğu pnömoni. atılımını arttıran ilaçlar (mukolitik, mukokinetik, muko- mikrolitiazis microlithiasis Bir organda sayısız, mi- regülatör ve ekspektoranlar). nik küçük taşların oluşumu. mukokinetikler mucokinetics Mukosiliyer temiz- mikronodül micronodule Çapları üç milimetreden lenmeyi artıran ilaçlar. küçük nodül. mukolitikler mucolytics Mukus viskositesini azaltan mikrovillüs microvillus Özellikle emme görevi fazla ve mukusta glikoproteinleri ve DNA/F-aktin bağlantıla- olan hücrelerde, hücre dış yüzeyini arttırmak için, hücre rında depolimerizasyon yapan ilaçlar. zarının bir miktar sitoplazma ile meydana getirdiği par- mukopürülan mucopurulent Mukus ve püyden mak şeklindeki çıkıntılar. oluşmuş. miliyer patern military pattern Radyolojik olarak Mukor Mucor Özellikle bağışıklık sistemi baskılanmış her iki akciğerde bir santimetreden küçük, yaygın, eşit hastalarda invazif mantar enfeksiyonuna neden olan, Mu- büyüklükte ve yuvarlak interstisyel nodüller olması. corales grubundan bir tip küf mantarı. miliyer tüberküloz miliary tuberculosis Tüberküloz mukoregülatörler mucoregulators Mukus salınımı- lezyonu içerisindeki veya çevresindeki kan damarlarının nı düzenleyen ve DNA/F-aktin bağlantılarını etkileyen hasarlanması sonucu kana karışan bol miktarda tüber- ilaçlar (antikolinerjikler, makrolidler). küloz basilinin neden olduğu ilerleyici ve bir dissemine mukormikoz mucormycosis Mucorales grubu küf tüberküloz formu. mantarlarından Mucor, Rhizopus veya Absidia’nın oluş- mite alerjisi mite allergy Ev tozu akarına karşı olan turduğu organ tutulumuyla belirgin invaziv fungal bir duyarlılık. enfeksiyon. MMEF MMEF ‘maksimum ekspirasyon ortası akım’ mukosilyer temizleme mucociliary clearance Üst teriminin İngilizce kısaltması. ve alt hava yollarını döşeyen epitelyal hücrelerin siliyaları monoklonal antikor monoclonal antibody Bir tek tarafından, mukus ve diğer maddelerin hava yollarından B lenfosit klonu tarafından üretilen, saf, oldukça özgün ve temizlenmesi. sadece bir tek antijeni tanıyabilen antikor. mukovisidoz mucoviscidosis kistik fibrozis montelukast montelukast Kronik astım tedavisinde mukoza mucous membrane Vücudun ağız, burnun oral yolla kullanılan lökotrien antagonisti. içi, mide, bağırsak, akciğerler gibi alanlarını döşeyen zar. Morgagni fıtığı Morgagni hernia Diyaframda ret- mukus Mukus hücreleri tarafından salgılanan rosternal veya parasternal bölgede olan defekt sonucu ge- glikoprotein yapısındaki musinin dehidratasyonu sonucu lişen doğuştan anomali. oluşan koyu kıvamlı ve yapışkan madde. Mounier-Kuhn sendromu Mounier-Kuhn syndro- mukus tıkacı mucous plug Özellikle kistik fibroz ve me trakeobronkomegali ağır astımda gözlenen, atelektaziye neden olan bronş ve mozaik perfüzyon mosaic perfusion Radyolojik bronşiyolleri tıkayan anormal katı mukus. olarak akciğerde lobüler veya multilobüler dağılımlı, bu multifokal multifocal Birden çok odaktan kaynak- alanlarda perfüzyonun azalması nedeniyle düşük atenu- lanan. asyonlu (daha siyah), komşuluğunda perfüzyonun arttığı multilober multilobar Birden çok sayıda loptan olu- akciğer dokusunda ise daha beyaz görülen alanların oluş- şan. turduğu görünüm. multilobüler multilobular Birden çok sayıda lobül- MRG magnetic resonance imaging ‘manyetik rezo- den oluşan. nans görüntüleme’ teriminin kısaltması. multiloküle kist multioculated cyst Birden çok oda- mukoaktif ilaçlar mucoactive agents Hava yolla- cık içeren kist.

29 Sözlük Dergisi

multinodüler multinodular Birden çok sayıda no- nazolakrimal nasolacrimal Burun ve gözyaşlarına ait. dülden oluşan. nazoseptal nasoseptal Burun septumuna ait. MVV maximum voluntary ventilation “maksimum nazosinüzit nasosinusitis Burun ek sinüslerinin istemli ventilasyon” teriminin İngilizce kısaltması. yangısı. Mycobacterium tuberculosis Mycobacterium tu- nebulizer nebulizer Bir sıvının çok ince partiküller berculosis Tüberküloza neden olan aside dirençli basil. halinde dağıtılmasını sağlayan aygıt. Koch basili nebülizasyon nebulization 1. Aerosol veya sprey ha- Mycoplasma pnömonisi Mycoplasma pneumo- line dönüşme. 2. Aerosolle tedavi. nia Sıklıkla okul çağı çocukları, ergenler ve erişkinlerde negatif basınçlı ventilasyon negative pressure ven- pnömoniye neden olan Mycoplasma pneumonia’nın etken tilation Ventilatör ayarlaması gerektirmeyen nöromus- olduğu bir tür atipik pnömoni. küler hastalıklarda tercih edilen, göğsü çevreleyen aletle negatif basınç oluşturularak havanın pasif olarak akciğere N girmesinin sağlandığı ventilasyon yöntemi. nabız oksimetresi pulse oxymeter Kan akımının negatif basınçlı ventilatör negative pressure venti- pulsatil doğasına ve hemoglobinin ışık emilim karakteris- lator Göğüs kaslarında ileri derecede güçsüzlük ya da felç tiğine bağlı olarak kapillerde arteriyel hemoglobin oksijen bulunan hastalarda negatif basınçlı ventilasyonu uygula- satürasyonunu ölçebilen non-invasiv cihaz. mada kullanılan ventilatör türü. naris narise Burun dış delikleri. nekrotik necrotic Nekroz gösteren. nazal kanül nasal canula Oksijen tedavisi için burun nekrotizan pnömoni necrotizing pneumoniae deliklerine yerleştirilen kanül. Akciğer dokusunun bakteriyel pnömonilerde, küçük ap- nazal kavite nasal cavity burun boşluğu selerden yaygın tutuluma kadar değişik şekillerde ortaya nazal mukoza nasal mucosa Burnun içini döşeyen, çıkabilen nekroz göstermesi. filtrasyon, nemlendirme, koruma ve ısı regülasyonu gibi nekrozis necrosis Bir organın çürüyüp ölmesi, canlı fonksiyonları olan yapı. dokunun bir bölümünün ölümü, kangren, nekroz. nazal obstrüksiyon nasal obstruction burun tıka- nemlendirici akciğeri humidifier’s lung Bir çeşit nıklığı mantarla veya Thermophilic actinomyces’lerle bulaşlı nem- nazal polip nasal polyp Burun ve sinüslerde oluşan lendiricilerin veya havalandırma cihazlarının içinden ge- iyi huylu ve çoğunlukla birden çok sayıda olan doku bü- çen havanın solunması sonucu meydana gelen halsizlik, yümesi. ateş, öksürük ve miyaljiden oluşan sendrom. nazal potansiyel farkı nasal potential difference nemlendirme tedavisi humidification therapy Kistik fibrozisde solunum yolu epitelinde sodyum emili- Nem ile ileri derecede doygun hava kullanılarak yapılan minin artması, klor sekresyonunun azalması sonucu nega- inhalasyon tedavisi. tif bazal potansiyel farkı artması esasına dayanan, özellikle NIV noninvasive ventilation “Non invaziv ventilas- atipik kistik fibrozis tanısında değerli olan bir test. yon” deyiminin İngilizce kısaltması. nazal septum nasal septum Burnu içeride iki eşit Nijmegen breakage sendromu Nijmegen breaka- parçaya bölen duvar. ge syndrome DNA tamir mekanizmasının bozuk olması nazofarengeal nasopharyngeal Genize ait. nedeniyle kromozomal dengesizlik, mikrosefali, kombine nazofarenks nasopharynx Yutağın yumuşak damak immün yetmezlik, malignite gelişimine eğilimle belirgin üstündeki bölümü. otozomal çekinik geçişli sendrom. nazofrontal nasofrontal Burun ile alın bölgesine ait. nitrik oksit nitric oxid Endotelden salınan, alerjik nazolabial nasolabial Burun ve dudakları ilgilendiren. enflamasyon mediatörü vazodilatatör ajan.

30 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

nitrojen yıkama testi nitrogen washout test Yüzde cı cisim, tümör, mukus tıkacı gibi hava yolunu tıkayan yüz oksijen solurken akciğer havasında %75-80 oranında faktörlerin neden olduğu atelektazi. bulunan nitrojenin akciğerlerden arınması ve arınan gaz obstrüktif pnömoni obstructive pneumoniae Hava hacminin (FRC) ölçümü. yollarındaki obstrüksiyona bağlı olarak oluşan pnömoni. nodül nodule Yuvarlak, çapı bir santimetreden küçük obstrüktif uyku apne sendromu obstructive sleep patolojik oluşum. apnea syndrome Uyku esnasında hava yolunun tam veya nokardia pnömonisi nocardiosis pneumonia kısmi tıkanıklığı sonucu ventilasyon ve uyku yapısının Nocardia’nın neden olduğu tipik olarak bağışıklık yet- bozulması. Kısaltması: OSAS mezliği veya yapısal akciğer hastalığı olan bireyleri etkile- octreotide octreotide Lenfatik akımı azalttığı için şi- yen, sık olmayan ancak ciddi akciğer enfeksiyonu. lotoraksda kullanılan somatostatin analoğu. nokardiyoz nocardiosis Nocardia türü bakterilerin, odak focus Hastalık veya enfeksiyonun yerleştiği yer, sıklıkla da N. asteroides’in neden olduğu apse oluşumuyla hastalık merkezi. belirgin akut veya kronik süpüratif enfeksiyon. oksidatif stres oxidative stress Reaktif oksijen radi- noninvaziv ventilasyon noninvasive ventilation kalleri ile antioksidan savunma sistemi arasındaki denge- Girişimsel olmayan pozitif basınçlı ventilasyon. sizlikten kaynaklanan doku hasarı. normokapni normocapnia Kanda karbondioksit ba- oksijen oxygen Canlıların solunumu için gerekli, et- sıncının normal olduğu durum. rafımızı çeviren havanın %21’ini oluşturan gaz halindeki nozokomiyal nosocomial Hastane ile ilgili veya has- renksiz ve kokusuz madde. tanede başlayan. oksijen ayrılma eğrisi oxygen dissociation curve nötrofil neutrophil Kanda en sık bulunan ve içerdiği Hemoglobine bağlanan oksijenin miktarındaki normal taneciklerin boyalara hiçbir bağlanma eğilimi gösterme- değişimi gösteren grafik üzerindeki eğri. mesi nedeniyle bu adı taşıyan akyuvar türü. oksijen basıncı oxygen tension Oksijenin kandaki nötrofili neutrophilia Nötrofil sayısındaki artış. kısmi basıncı. oksijen difüzyon katsayısı oxygen diffusion -co O efficient Oksijenin alveolokapiller membrandan geçişini obezite obesity Aşırı yağ dokusuyla belirgin vücut kitle belirleyen, çözünürlük ve molekül ağırlığına göre 1 kabul indeksinin 30 kg/m2’nin üzerinde olması. edilen katsayı. obezite-hipoventilasyon sendromu obesity-hypo- oksijen radikalleri oxygen radicals Oksidatif stresin ventilation syndrome Obezite, aşırı uyku hali, hipoventi- nedenleri olan, hidroksil radikali (HO-), süperoksit an- - - lasyon ve eritrositoz kompleksi. Pickwickian sendromu yonu (2O2 ), nitrik oksit (NO), peroksil radikali (ROO )

obliterasyon obliteration Hastalık, dejenerasyon, ve radikal olmayan hidrojen peroksit (H2O2) gibi serbest cerrahi işlem, ışınlama veya diğer bir nedenle tamamen radikaller. ortadan kaldırılma. oksijen satürasyonu oxygen saturation Genellikle obliteratif bronşiyolit obliterative bronchiolitis bir nabız oksimetresi ile ölçülen ve oksijenin hemoglobi- Bronşiyolitis obliteransdaki küçük hava yollarındaki fib- ne bağlanma derecesini gösteren ölçü. roproliferatif durum. oksijen taşınması oxygen transport Hemoglobine

obstrüksiyon obstruction Tıkanıklık, engel. bağlanan O2’nin dokulara kan akımıyla oksihemoglobin obstrüktif akciğer hastalığı obstructive lung di- olarak taşınması. sease Bronşial ağacın herhangi bir düzeyinde olan kesitsel oksijen tedavisi oxygen therapy Doku oksijenasyo- daralma sonucu hava akımının kısıtlanması. nunu artırmak için oksijen inhalasyonu verilmesi. obstrüktif atelektazi obstructive atelectasis Yaban- oksijenasyon oxygenation Bir maddenin oksijenle

31 Sözlük Dergisi doyması, oksijenlenme, oksijenin alveolden pulmoner tada, solunum merkezinin üzerinde bulunan ve öksürük kana geçiş süreci. hareketini kontrol eden merkez. oksijenlenmiş oxygenated Oksijenle doymuş, oksi- öksürük varyant astım cough variant asthma jenle yüklü. Minimal hışıltı ile birlikte saatlerce devam edebilen kuru oksimetre oxymeter Kanda oksijen miktarını ölçen öksürükle belirgin astım. alet. ölçülü doz inhaler metered dose inhaler Belirli doz- oksimetri oxymetry Kanda oksijen miktarının oksi- larda aerosol ilaç vermeye yarayan cihaz. metre aracılığıyla ölçülmesi. özgül hava yolu iletkenliği specific airway con- opasite opacity Saydamlığını kaybetmiş bölge; donuk ductance Hiperreaktiviteyi saptamada ve bronkodilator leke. etkiyi değerlendirmede önemli olan, her litre akciğer hac- operabl operable Ameliyatı mümkün, ameliyatla çı- mi için oluşan iletkenlik. Kısaltması: SGaw karılabilir. özofagus esophagus yemek borusu organik toz toksik sendromu organic dust toxic syndrome Solunan organik toza alerjik reaksiyon sonucu P ortaya çıkan pnömonit. p pulmonale p pulmonale Çoğunlukla akciğer organize pnömoni organizing pneumoniae Distal hastalığıyla ilişkili, elektrokardiyografide sağ atriyumda hava yollarında fibrin eksüdadan, fibroblastlara kadar gev- genişlemeyi gösteren; II, III ve aVF derivasyonlarındaki şek kollajen dokuların bulunmasıyla belirgin bir hastalık. yüksek, sivri P dalga örneği. orta lop sendromu middle lobe syndrome Akciğe- PAC perennial allergic conjunctivitis ‘perennial rin sağ orta lobunda kronik pnömonit ile birlikte olan alerjik konjonktivit’ teriminin İngilizce kısaltması. lober atelektazi. pakiplörit pachypleuritis 1. Fibrotoraks. 2. Plevral ortodeoksi orthodeoxia Ayakta durma pozisyonunda fibroz. hipokseminin artması, yatar pozisyonda düzelmesi. pala bulgusu scimitar sign Pala (scimater) sendro- ortopne Ayakta veya dik oturuş dışındaki munun anormal venini temsil eden ve akciğer radyog- pozisyonlarda nefes alırken güçlük çekme. rafisinde kalbin alt kenarının sağına doğru görülen pala OSAS obstructive sleep apnea syndrome “obstrüktif benzeri gölge. uyku apne sendromu” teriminin İngilizce kısaltması pala sendromu scimitar syndrome Sağ akciğerin oskültasyon Kalp, akciğer gibi organlar- venöz kanının tamamen veya kısmen inferior vena kava- dan gelen sesleri dinlemeyi hedef alan muayene metodu. ya drenajının olduğu, anormal venin, akciğer grafisinde otoimmün hastalık autoimmune disease Bağışıklık palaya benzer bir şekilde görüldüğü, sıklıkla sağ akciğerin sisteminin vücudun kendi dokularına saldırması duru- hipoplazisi eşlik ettiği sendrom. scimater sendromu muna yol açan hastalıklar. palivizumab palivizumab Respiratuvar sinsityal vi- rüse karşı kullanılan monoklonal antikor. Ö palpasyon palpation El ve parmakları ile deri üze- ödem edema Doku aralıklarında anormal ve fazla rinden muayene ederek deri ve daha alttaki organ veya miktarda sıvı bulunması. patolojik oluşumları hissetme metodu. öksürük cough Derin ve hızlı inspiratuvar çaba, glot- palyatif tedavi palliative treatment Hastalığı tisin kapanması, göğüs ve diyafram kaslarının kasılması, iyileştirmeyi değil, hastalıktan dolayı ortaya çıkan yakın- glottisin ani açılması ve yüksek ekspiratuvar hava akımıy- maları ortadan kaldırmayı amaçlayan tedavi. la belirgin hava yolu temizleme mekanizması. PAN polyarteritis nodosa ‘poliarteritis nodosa’ terimi- öksürük merkezi cough center Medulla oblonga- nin kısaltması.

32 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

panasiner panacinar Birçok asinüsü; solunumsal parankim parenchyma Organın stroma ile sarılarak bronşiyolleri, alveoler kanalları ve alveoler keseleri içeren, desteklenmiş görev yapan unsurları; ana görevle ilgili hüc- bütün bölümlerinde aynı şekilde etkileyen. relerin oluşturduğu kısım. panasiner amfizem panacinar emphysema Asinüs parapnömonik efüzyon parapneumonic effusion içindeki hava boşluklarının nispeten uniform olarak et- Pnömoninin komplikasyonu olarak görülen plevral efüz- kilenmesiyle belirgin pulmoner amfizem tipi.panlobüler yon. amfizem parasempatolitik parasympatholytic antikolinerjik panbronşiyolit panbronchiolitis Başlıca Doğu Asya paraseptal amfizemparaseptal emphysema Pulmo- ülkeleri ve komşu ada ülkelerde görülen, bronşiyollere sı- ner amfizemin, interlobüler septa boyunca yerleşmiş dis- nırlı, kronik tipte bir enfeksiyöz hava yolu yangısı. difüz tal alveollere veya plevra altında yer alan alveollere sınırlı panbronşiyolit olan ve bül oluşmasıyla sonuçlanan tipi. büllöz amfizem Pancoast sendromu Pancoast syndrome Akciğer parasternal parasternal Sternum yakınında; sternu- apeksinde yerleşmiş tümörün brakiyal pleksusa ve servikal ma komşu; sternuma bitişik. sempatik zincire basısı sonucu kolda ağrı, kol ve el kasla- paroksismal akciğer ödemi paroxysmal pulmo- rında atrofi ve Horner sendromu ile belirgin sendrom. nary edema Genellikle hipertansif veya iskemik kalp has- Pancoast tümörü Pancoast tumor pulmoner sulkus talığına bağlı akut sol kalp yetersizliği nedeniyle oluşan, tümörü solunum güçlüğü, raller, ronküsler ve öksürükle belirgin panlobüler amfizempanlobular emphysema pana- akciğer ödemi. siner amfizem paroksismal noktürnal dispne paroxysmal noc- panting panting Küçük soluk hacmiyle yapılan hızlı turnal dyspnea Özellikle geceleri nöbet halinde gelen yüzeysel solunum. ve sıklıkla konjestif kalp yetersizliği ve pulmoner ödeme PAR perennial allergic rhinitis ‘perennial alerjik rinit’ bağlı olarak gelişen nefes darlığı. teriminin İngilizce kısaltması. partikül particle Daha küçüğüne bölünemeyen en para lezyonu coin leison Akciğer grafisinde görülen ufak parça. yuvarlak veya nodüler dansite artımı. paryetal parietal Boşluğu çevreleyen duvarlarla ilgili; para-aminosalisilik asit para-aminosalicylic acid boşluğu çevreleyen duvarlara ait. Mycobacterium tuberculosis’te folik asit sentezini önleyen paryetal plevra parietal pleura Göğüs boşluğu du- ve tüberkülostatik özellik taşıyan PABA (p-aminobenzoik varlarını örten plevra. asit) analogu. Kısaltması: PAS PAS para-aminosalicylic acid para-aminosalisilik paradoksik solunum paradoxical respiration Ka- asit’in kısaltması. burgaların sternumdan ayrılması veya kırılması ile sonuç- pasif atelektazi passive atelectasis rölaksasyon ate- lanan ağır göğüs travmasını takiben veya diyafram, solu- lektazisi num kasları felcine bağlı olarak görülen, göğüs duvarının paslı balgam rusty sputum Özellikle pnömokoksik bir bölümünün soluk alış sırasında içeriye, soluk verişte pnömonide görülen, kanla karışmış olması nedeniyle kır- dışarıya doğru hareket göstermesi ile belirgin solunum. mızımtırak kahverengi görünüm kazanmış balgam. parainfluenza virüs pnömonisi paraenfluenzae patent duktus arteriyozus patent ductus arterio- virus pneumonia Özellikle çocuklarda ve bağışıklık yet- sus Anne karnındaki dönemde aort ile akciğer atardamarı mezliği olan erişkinlerde görülen, ateş, öksürük ve dispne arasında olan bağlantının doğumdan sonra açık kalması. ile belirgin, genellikle parainfluenza 3 virüsüne bağlı ola- Kısaltması: PDA rak oluşan viral pnömoni. PCO2 PCO2 Karbondioksidin kısmi basıncına ait parakardiyak paracardiac Kalbin hemen yanında. sembol.

33 Sözlük Dergisi

PDA patent ductus arteriosus patent duktus arteriyo- resinde yerleşmiş. zus teriminin kısaltması. peribronşiyolit peribronchiolitis Bronşiyolleri saran PEEP positive end-expiratory pressure ‘pozitif ekspi- dokuların yangısı. rasyon sonu basıncı’ teriminin İngilizce kısaltması. periferal siyanoz peripheral Arteriyel oksi- pektoral pectoralis Göğüsle ilgili; göğse ait. jen satürasyonunun normal olmasına rağmen dolaşım de- pektoralji pectoralgia Göğüs bölgesinde duyulan ğişikliğine bağlı uç organlarda siyanotik renk değişikliği. ağrı. göğüs ağrısı, torakalji perihiler perihilar Hilus çevresinde. pektorofoni pectorophony Göğüs duvarında konuş- perilober perilobar Lop çevresinde, lobu çevreleyen. ma seslerinin artmış rezonansla duyulması. perilobülit perilobulitis Akciğer lobüllerini saran do- pektus pectus göğüs ön duvarı kuların yangısı. pektus ekskavatum pectus excavatum Sternumun periplevral peripleural Plevra çevresinde; plevrayı içeriye doğru çöküklük göstermesiyle belirgin, kundura- çevreleyen. cılarda sık görülen göğüs şekli. çukur göğüs, huni göğüs, periplörit peripleuritis Plevra ve göğüs duvarı arasın- kunduracı göğsü da kalan dokuların yangısı. pektus karinatum pectus carinatum Sternumun peritrakeal peritracheal Trakea çevresinde yerleşmiş. öne doğru çıkıntı yapmasıyla belirgin göğüs şekli. güver- periyodik ateş sendromları periodic fever syndro- cin göğsü mes Tekrarlayan ateş atakları, serozal ve sinoviyal yüzeyler- penisilin alerjisi penicillin allergy Penisilin ile olu- de ve deride lokalize yangının olduğu, herhangi bir uyarı şan alerjik reaksiyonlar. olmaksızın doğal bağışıklık yanıtındaki birincil bozukluk perennial alerjik konjonktivit perennial allergic sonucu ortaya çıkan otoenflamatuvar sendromlar. conjunctivitis Alerjenler ile tetiklenen gözde kaşıntı, yan- periyodik solunum periodic Genelikle ma, akıntı, kızarma gibi bulguların görüldüğü, yıl boyu prematüre yenidoğanlarda nadiren de miyadındaki be- süren konjonktivanın yangısal hastalığı. Kısaltması: PAC beklerde görülen 3-10 saniyelik apne periyotlarını 10-15 perennial alerjik rinit perennial allergic rhinitis saniye süren normal solunumun takip ettiği solunum Alerjenler ile tetiklenen burun tıkanıklığı, hapşırık, burun tipi. akıntısı, burun kaşıntısı, damakta kaşıntı gibi bulguların perküsyon Derindeki bir organ veya görüldüğü, yıl boyu süren üst solunum yollarının yangısal oluşumun durumunu anlamak amacıyla deri üzerinden hastalığı. parmak uçlarıyla vurulduğunda meydana gelen sesin de- performans skalası performance scale Hastalık veya ğerlendirildiği muayene yöntemi. sakatlığın ciddiyetinin prognostik bir göstergesi olan ve perküsyon sesi percussion sound Perküsyonla alınan hastanın fonksiyonlarını yerine getirebilme durumunu herhangi bir ses.

ölçen bir skala. PetCO2 end-tidal carbondioxide ‘end-tidal karbon- perfüzyon perfusion 1. Bir sıvının içeriye akması; dioksit’ teriminin kısaltması. sıvının doku içine geçmesi; sıvının özellikle belli bir orga- peynir yıkayıcı akciğeri cheese washer’s lung, che- nın damarlarından geçişi. 2. Doku ve organları beslemek ese handler’s lung Peynir küflerini yıkayan işçilerde görü- üzere vücuda damar yoluyla sıvı verilmesi. len ve Penicillium sporlarının inhalasyonu sonucu oluşan, peribronşit peribronchitis Peribronşiyal dokuda yan- aşırı duyarlılık pnömoniti. gı ve kalınlaşma ile belirgin bir bronşit şekli. Pfeiffer sendromu Pfeiffer syndrome Mandibulo- peribronşiyal peribronchial Bronş çevresinde yer- maksiller hipoplazi ile karekterize üst solunum yolu obs- leşmiş. trüksiyonu peribronşiyoler peribronchiolar Bronşiyollerin çev- pH pH Bir sıvının sahip olduğu hidrojen iyonu kon-

34 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri santrasyonunu, dolayısıyla gösterdiği reaksiyonu (asit plevral fremitus pleural fremitus Plevra yaprakları- veya baz) belirtmek üzere kullanılan simge. nın sürtünme sesine bağlı olarak göğüs duvarında palpas- Pickwickian sendromu Pickwickian syndrome yon sırasında hissedilen titreşim. obezite-hipoventilasyon sendromu plevral frotman pleural rub, Pierre Robin sendromu Pierre Robin syndrome Viseral ve kostal plevra arasındaki sürtünmeden doğan Mikrognati, yarık damak, glossopitozdan oluşan üçlü ses. triad. plevral mezotelyoma pleural mesothelioma Plev- pirazinamit pyrazinamide Oral yoldan verilen, tü- ra boşluğunda gelişen ve toraks yapılarına yayılan habis berkülostatik olarak kullanılan ve nikotinik asitten köken mezotelyoma. alan bir antibakteriyel. plevral plaklar pleural plaques Asbeste maruz kalan- piyohemotoraks pyohemothorax Plevra boşluğunda ların radyografilerinde görülen, paryetal plevra üzerindeki püy ve kan toplanması donuk beyaz plaklar. piyojenik pyogenic Püy oluşturucu; püy yapıcı. plevral sinüsler pleural sinuses Plevranın farklı bö- piyopnömotoraks pyopneumothorax Plevra boşlu- lümlerinin bir açı ile birleştiği ve hiçbir zaman akciğer ğunda püy, hava veya gaz toplanması. dokusu ile tamamen dolmayan boşluklar. plastik plörezi plastic pleurisy kuru plörezi plevral şok pleural shock Bazen torasentezi takiben platipne Dik durma pozisyonunda nefes ortaya çıkan ve siyanoz, solukluk, pupillerde genişleme, darlığı oluşup yatar pozisyonda nefes darlığının ortadan nabız ve solunumda bozulmayla belirgin hipotansif bir kalkması; ortopnenin tersi. durum. pletismograf plethysmograph Bir vücut parçasında, plombaj plombage Plevra boşluğuna cerrahi olarak bir ekstremitede veya organda hacim değişikliklerini veya inert madde doldurulmasına dayanan eski bir kollaps te- buradan geçen veya burada bulunan kan miktarını ölçe- davisi yöntemi. rek kaydeden araç. plöralji pleuralgia Plevra üzerinde hissedilen ağrı. pletismografi plethysmography Bir vücut parçasın- plörodini da, bir ekstremitede veya organda hacim değişikliklerinin plörektomi pleurectomy Plevranın bir bölümünün, veya buradan geçen veya burada bulunan kan miktarının kalınlaşma nedeniyle ameliyatla çıkarılması. pletismograf aracılığıyla kaydedilmesi yöntemi. plöretik pleuritic 1. Plörezi ile ilgili. 2. Plörezi göste- pletismogram plethysmogram Pletismograf ile elde ren; plörezi ile belirgin. 3. Plörezi niteliğinde; plöreziye edilen çizelge. benzeyen. plevra pleura Göğüs boşluğunu çevreleyen ve akciğer- plörezi pleurisy Plevranın, yüzeyinde ve plevra boşlu- leri örten iki tabakadan oluşmuş seröz zar. göğüs zarı ğuna eksüdasyonla belirgin yangısı. plörit plevral aralık pleural space Viseral ve paryetal plevra plörit pleuritis plörezi yaprakları arasındaki potansiyel boşluk. plevral boşluk plörobronşit pleurobronchitis Bronş ve plevranın plevral basınç pleural pressure Plevral boşluktaki, beraber iltihabı; bronşitle beraber seyreden plörezi. viseral ve paryetal plevra yaprakları arasındaki basınç. plörodez pleurodesis Tekrarlayan pnömotoraks veya plevral efüzyon pleural effusion Plevra boşluğunda plevral efüzyonun tedavisi için, kimyasal sklerozan bir sıvı bulunması (ör. şilotoraks, hemotoraks, hidrotoraks, ajanın plevra boşluğuna uygulanması yoluyla gerçekleşti- piyotoraks). rilen, viseral ve paryetal plevra yaprakları arasında yapay plevral fibroz pleural fibrosis Viseral plevrada, plak olarak yapışıklıkların oluşturulması. tarzında veya akciğerin ekspansiyonunu kısıtlayan kalın plörodini pleurodynia Plevra üzerinde hissedilen bir tabaka halinde bulunan fibröz doku. ağrı; plevra kaynaklı göğüs ağrısı. plöralji

35 Sözlük Dergisi

plörojenik pleurogenic, pleurogenous Plevradan pnömokonyoz pneumoconiosis Genellikle bazı özel kaynaklanan. iş kollarında çalışan kişilerde veya havada partiküllü mad- plöroliz pleurolysis Viseral ve paryetal plevralar ara- denin aşırı miktarda olduğu yerlerde yaşayanlarda görü- sındaki yapışıklıkların ayrılması. len, inorganik toz veya partiküllü maddenin akciğerlerde plöroperikardit pleuropericarditis Plevra ve peri- depolanması ve buna bağlı olarak gelişen doku reaksiyonu kardın birlikte iltihabı. ile belirgin durum. plöroperitoneal pleuroperitoneal Plevra ve periton- pnömomediyasten pneumomediastinum Mediyas- la ilgili veya plevra boşluğu ile periton boşluğunu birbi- tende hava toplanması; Hamman hastalığı veya sendro- rine bağlayan. mu; mediyastinal amfizem. plöropnömoni pleuropneumonia Plörezi ile beraber pnömomelanozis pneumomelanosis Devamlı solu- seyreden pnömoni. num sonucu akciğerde toplanan kömür tozları nedeniyle plöropulmoner pleuropulmonary Plevra ve akciğer- akciğer dokusunun siyahımsı görünüm alması. lerle ilgili. pnömonektomi pneumonectomy Akciğer dokusu- Pneumocystis jiroveci pnömonisi Pneumocystis nun ve özellikle de bir akciğerin tamamının eksizyonla jiroveci pneumonia Pneumocystis jiroveci isimli mantar çıkarılması. türü ile bağışıklık sistemi zayıflayan insanlarda gelişen, pnömoni pneumonia Sıklıkla etkeni olan mikroorga- ateş yüksekliği, solunum sıkıntısı, takipne, kuru öksürük nizmaya veya nedene göre (bakteriyel, viral, fungal, şimik ve siyanozun görüldüğü, radyolojik olarak interstisyel in- vs.) veya yerleşim yerine göre (lober pnömoni, bronkop- filtrasyonlara neden olan akciğer enfeksiyonu. nömoni vs.) sınıflandırılan, akciğerlerin konsolidasyonla pnömatik pneumatic 1. Hava (gaz) ile ilgili. 2. Solu- birlikte olan yangısı. numla ilgili. 3. İçinde hava bulunan; hava (gaz) ile dolu. pnömonik pneumonic 1. Akciğerlerle ilgili. pulmo- pnömatosel pneumatocele İnce duvarlı, hava içeren ner 2. Pnömoni ile ilgili; pnömoniye bağlı. akciğer kisti (ör. stafilokoksik pnömonisi sonrası görüle- pnömonit pneumonitis akciğer yangısı bilir). pnömopati pneumopathy Herhangi bir akciğer has- pnömohemotoraks pneumohemothorax Plevra talığı. boşluğunda hava (gaz) ve kan toplanışı. hemopnömo- pnömopiyotoraks pneumopyothorax Plevra boşlu- toraks ğunda gaz ve püy toplanması. piyopnömotoraks pnömohidrotoraks pneumohydrothorax Plevra pnömosentez pneumocentesis Toplanan sıvı veya boşluğunda hava (gaz) ve sıvı toplanışı. hidropnömoto- püyü boşaltma amacıyla akciğere ortası açık iğne sokma. raks akciğer ponksiyonu pnömokok aşısı pneumococcal vaccine Polivalan pnömosit pneumocyte Alveolleri çevreleyen epitel pnömokok aşısı ve heptavalan konjuge pnömokok aşısı hücrelerinden her biri. olmak üzere iki tipi olan, pnömokoklara karşı korunmayı pnömotaksik merkez pneumotaxic center Ponsun sağlayan aşı. yukarı kısmında bulunan ve vagustan bağımsız olarak ins- pnömokoksik pneumococcal Pnömokoklara bağlı; pirasyonu ritmik olarak durduran merkez. pnömokokların neden olduğu. pnömotoraks pneumothorax Plevra boşluğunda pnömokoksik pnömoni pneumococcal pneumo- hava (gaz) toplanması. nia Streptococcus pneumoniae’ya bağlı olarak gelişen, tit- PO2 PO2 Oksijenin kısmi basıncına ait sembol. remeyle birlikte aniden yükselen ateş, öksürük, dispne, polen alerjeni polen allergen Yabani ot, ağaç veya takipne, yan ağrısı ve kanlı balgamın görüldüğü, bir veya çayır polenlerine ait, alerjik astım veya rinit oluşturma daha fazla lopta yangıyla seyreden bir tür akut pnömoni. yeteneğindeki herhangi bir protein antijen.

36 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

polen alerjeni ekstreleri pollen allergen extracts art arda vurularak sekresyonların temizlenmesi. Polen duyarlılığı için yapılan cilt testlerinde ve polen Pott apsesi Pott’s abscess Omurga tüberkülozu ile alerjisi için yapılan immünoterapide (duyarsızlaştırma) ilişkili apse. kullanılan maddeler. Pott hörgücü gibbosity gibozite polen gıda sendromu pollen-food syndrome Çeşitli Potter’s sendromu Potter’s syndrome Tipik yüz gö- sebze ve meyvelerle çapraz reaksiyon veren polenlere karşı rünümü, böbrek agenezisine bağlı akciğer hipoplazisinin duyarlı olan bireylerde, duyarlı olunan besinin orofaren- ve ekstremite anomalisi birlikteliği. geal mukozaya teması sonucu IgE’ye bağlı olarak ortaya pozitif basınçlı ventilasyon positive pressure ven- çıkan, dudak ve orofarenkste yanma, kaşıntı gibi hafif tilation Endotrakeal tüp aracılığla veya nazal maskeyle belirtilerden, ciddi sistemik reaksiyonlara kadar değişen uygulanabilen, solunum yollarına ve akciğerlere pozitif bulguların görüldüğü sendrom. basınç altındaki gazın verildiği ve inspirasyonda pozitif poliarteritis nodosa polyarteritis nodosa Küçük ve hava yolu basıncı oluşturan çeşitli mekanik ventilasyon orta boy damarları tutan vaskülit. Kısaltması: PAN tiplerinden herhangi biri. polisakkarid pnömokok aşısı Polysaccarid pneu- pozitif ekspirasyon sonu basıncı positive end- mococcal vaccine Streptococcus pneumoniae’nın bazı sero- expiratory pressure Mekanik ventilasyon sırasında uygu- tiplerinin (1, 2, 3, 4, 5, 6B, 7F, 8, 9N, 9V, 10A, 11A, 12F, lanan, basıncın ekspirasyon sonunda atmosfer basıncının 14, 15B, 17F, 18C, 19A, 19F, 20, 22F, 23F, 33F) kapsüler üzerinde tutulmasıyla gerçekleştirilen, pozitif basınçlı polisakkaritlerini içeren 23 valanlı aşı. ventilasyon yöntemi. Kısaltması: PEEP polisomnografi polysomnography Horlama, uyku PPD tuberculin tüberkülin apnesi, uykuda periyodik bacak hareketleri gibi uyku bo- PPD deri testi Mantoux test Mantoux testi zuklularının tanısında kullanılan ve gece uykusu boyunca pretrakeal pretracheal Trakea önünde yerleşmiş. hastanın beyin dalgalarının, göz hareketlerinin, solunum prick testi skin prick test cilt delme testi faaliyetlerinin, kanındaki oksijen yüzdesinin ve kas akti- primer siliyer diskinezi primary ciliary dyskinesia vitesinin ölçülmesi ile yapılan inceleme. Siliyada ultrastrüktürel ve/veya fonksiyonel bozukluklar ponksiyon puncture Herhangi bir organdan sıvı çek- nedeniyle siliyer hareketin ve mukosiliyer klirensin azal- me veya biyopsi alma amacıyla organa ortası açık iğne ması sonucu ortaya çıkan genetik hastalık. immotil siliya veya benzeri araç sokma; iğne sokarak organ içine girme. sendromu Pontiac ateşi Pontiac fever Bir Legionella pneumop- prodüktif öksürük productive cough Solunum hila suşuyla enfeksiyon sonucu oluşan, ateş, titreme, yollarından sekresyonların temizlenmesinde etkin olan öksürük, kas ağrısı, baş ağrısı, göğüs ağrısı ve plörezi ile öksürük. belirgin grip benzeri hastalık. progresif masif fibroz progressive massive fibrosis postnazal akıntı postnasal drip Burun veya parana- Silikoz veya kömür işçisi pnömokonyozunun komplikas- zal sinüslerden farenkse sekresyonların drenajı. yonu olarak ortaya çıkan, çapı bir santimetreden büyük postperikardiyotomi sendromu postpericardio- en az bir akciğer lezyonunun bulunduğu durum. tomy syndrome Perikardın açılmasından en az bir hafta properdin eksikliği properdin deficiency Komp- sonra ortaya çıkan, ateş, göğüs ağrısı, plevral ve/veya peri- leman ve magnezyum iyonları varlığında çeşitli bakteri kardiyal yangıyla belirgin reaksiyon. ve virüsleri öldürebilen, makroglobulin yapısındaki bir postprimer tüberküloz postprimary tuberculosis serum proteini eksikliği. İkincil tüberküloz, erişkin tipi tüberküloz. protein hidrolize mama protein hydrolysate postüral drenaj postural drainage Bronşektazi veya formula İnek sütü kaynaklı olmakla birlikte özel işlem- akciğer apsesinde hastaya farklı pozisyonlar verilip, göğse lerden geçirilerek proteinleri parçalanan ve alerjik özellik-

37 Sözlük Dergisi leri yok edilen mamalar. pudraj poudrage Plörodezde, plevranın viseral ve par- proteine bağlı enterokolit protein-induced ente- yetal yaprakları arasında yapışmayı sağlamak üzere yapıl- rocolitis Yaşamın ilk yılında inek sütü, soya, pirinç gibi dığı gibi, bir yüzeye toz uygulanması. besin proteinlerinin alınmasından 1-3 saat sonra başlayan puf puff Kısa, üflemeyle ilgili oskültasyon sesi. kusma, ishal, dehidratasyon, hipotansiyon, şok tablosu- pulmo- pulmo- Akciğer anlamında ön ek. nun görüldüğü, tanısında eliminasyon ve provokasyon pulmoner pulmonary Akciğer veya akciğerlerle ilgili. testlerinin kullanıldığı, genellikle üç yaşa kadar düzelen pulmoner alveoler mikrolitiyaz pulmonary alve- IgE aracılı olmayan gıda alerjisi. olar microlithiasis Akciğer alveollerinde küçük taşların Proteus pnömonisi Proteus pneumonia Genellik- depolanmasına bağlı durum. le düşkün ve immün yetmezliği olan hastalarda görülen, pulmoner alveoler proteinoz pulmonary alveolar Proteus türü mikroorganizmalar, özellikle P. mirabilis proteinosis Alveollerin PAS (+) reaksiyon veren, lipit ve veya P. vulgaris ile oluşan enfeksiyona bağlı nadir bir tür proteinden zengin sürfaktan ile dolu olması ile karakteri- bakteriyel pnömoni. ze genetik nedenlere bağlı primer veya değişik hastalıklar provokasyon provocation Kimyasal bir madde veya sırasında ikincil olarak gelişen, etkilenen alveollerin venti- antijenin, kişinin cevabının değerlendirilmesi için verilişi. lasyonunun engellendiği kronik bir akciğer hastalığı. provokasyon testi challenge test Alerjik hastalıklar- pulmoner amfizem pulmonary emphysema Ter- da, hastalığın normal yaşamdaki uyaranların taklit edil- minal bronşiyollerin distalindeki hava boşluklarının bo- mesi yolu ile ortaya konulması esasına dayanan bir tanı yutlarında normalden fazla bir artışla belirgin patolojik metodu. durum. provokatif provocative Bir bulgu, refleks, reaksiyon pulmoner amibiyaz pulmonary amebiasis Bağırsak veya terapötik etkinin ortaya çıkışını uyarıcı. amibiyazına ikincil olarak gelişen ve sıklıkla amibik kara- prune belly sendromu prune belly syndrome Do- ciğer apselerinin eşlik ettiği, toraks boşluğunda plevra, di- ğuştan karın duvarı kaslarının yokluğu, alt üriner sistem yafram, akciğer ve bronşları etkileyen amibik enfeksiyon. tıkanıklığı, akciğer gelişme bozukluğunun birlikteliği. pulmoner anjiyografi pulmonary angiography Pseudomonas aeruginosa pnömonisi Pseudomo- Sıklıkla akciğer embolizmi ortaya çıkarmak, nadiren de nas aeruginosa pneumonia Kistik fibrozisli hastalarda, akciğerin arteriyovenöz malformasyonları, akciğerin va- düşkün veya immün yetmezliği olan çocuk ve erişkinlerde risleri ve akciğerin damar anatomisini göstermek için kul- Pseudomonas aeruginosa’ya bağlı olarak gelişen pnömoni. lanılan, akciğer damarlarının anjiyografisi. psikojenik öksürük psychogenic cough Daha çok pulmoner arter pulmonary artery Sağ ventrikülden çocuklarda görülen, metalik, kaba, havlar veya patlayıcı köken alan, oblik olarak yukarıya uzandıktan sonra arkus tarzda olabilen, uyurken kaybolan, fizik muayene ve la- aorta altında sağ ve sol pulmoner arterlere ayrılan ve akci- boratuvar incelemelerinin normal olduğu, diğer nedenler ğerlere oksijenlenmemiş kanı taşıyan damar. dışlandıktan sonra tanısı konabilen psikolojik nedenlerle pulmoner arter kapanma basıncı pulmonary ar- ortaya çıkan öksürük. tery wedge pressure Distal pulmoner artere yerleştirilen psödohemoptizi pseudohemoptysis Akciğerlerle bir kateter aracılığıyla ölçülen ve dolaylı olarak sol atriyal ilgisi olmaksızın diğer bir odaktan kaynağını alan kan basıncı gösteren intravasküler basınç değeri. pulmoner tükürme. kapiler kapanma basıncı psödoşilotoraks pseudochylothorax Sıklıkla tüber- pulmoner arteriyovenöz fistül pulmonary arte- küloz gibi kronik bir hastalık sürecine bağlı olarak geli- riovenous fistula Pulmoner arteriyel ve venöz sistemler şen, yağdan fakir, kolesterolden zengin, beyaz renkte, şili arasında doğrudan bir bağlantı oluşturan ve oksijenlen- benzeri sıvıdan oluşan şilotoraks. memiş kanın sistemik dolaşıma katılmasına neden olan

38 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri durum. lıkla kalp hastalığı, enfeksiyonlar ve akciğerde bazı hasar- pulmoner asit aspirasyon sendromu pulmonary lar nedeniyle pulmoner damarlara kan hücumu sonucu acid aspiration syndrome pH 2,5’in altında olan gastrik alveoler ve interstisyel boşluklara transudasyon. pulmo- içeriğin aspirasyonu sonucunda bronkokonstriksiyon ve ner ödem trakea mukozasında harap olmayla kendini gösteren ve pulmoner kriptokokkoz pulmonary cryptococco- akut solunum sıkıntısı sendromuna yol açan sendrom. sis Akciğerlerde Cryptococcus neoformans’a bağlı gelişen Mendelson sendromu enfeksiyon. pulmoner barotravma pulmonary barotrauma pulmoner ligament pulmonary ligament Hilustan Genellikle peribronşiyal rüptür ve pnömomediyastenle diyaframa doğru inen ve akciğerin mediyal yüzeyinde bu- belirgin olan, dalgıçlarda olduğu gibi, basınç değişiklikle- lunan vertikal plevra katlantısı. ligamentum pulmonale rine bağlı olarak akciğerde oluşan travmatik hasar. pulmoner mukormikoz pulmonary mucormyco- pulmoner blastomikoz pulmonary blastomycosis sis Çoğunlukla diyabetik ve immün yetersizlikli hastalar- Başlıca akciğerleri ve bronşları etkileyen blastomikoz. da görülen, Mucorales takımından bir mantarla oluşan, pulmoner dolaşım pulmonary circulation Sağ bronşit ve kavitasyonla seyreden akciğer enfeksiyonu. ventrikülden pulmoner arter aracılığıyla akciğerlere geçen pulmoner nokardiyoz pulmonary nocardiosis venöz kanın oksijenlendikten sonra pulmoner venler ara- Subklinik bir tablodan nekroz, kaviteleşme ve apse olu- cılığıyla sol atriyuma dönüşü ile belirgin dolaşım. küçük şumuyla belirgin pnömoniye kadar değişen klinik durum dolaşım oluşturan, en çok düşkün veya immün yetersizlikli has- pulmoner fibroz pulmonary fibrosis idiyopatik pul- talarda görülen, Nocardia türü ile oluşan akciğer enfek- moner fibroz siyonu. pulmoner hamartom pulmonary hamartoma Ço- pulmoner renal sendrom pulmonary renal syndro- ğunlukla periferik akciğer parankiminde yerleşen, doku me Hastalarda glomerulonefritle beraber yaygın alveoler tipleri ve kalsifikasyon derecesi değişen selim bir tümör. hemorajinin oluştuğu; anti-glomerüler bazal membran pulmoner hemoraji pulmonary hemorrhage Akci- nefriti, lupus nefriti veya immün kompleks nefriti gibi ğerlerden kaynaklanan kanama. durumlardan herhangi biri. pulmoner hemosideroz pulmonary hemosiderosis pulmoner segmentler pulmonary segments Ak- Akciğer içine kanamaya bağlı olarak akciğerlerde anormal ciğer loplarının, birbirlerinden bağ dokusu septumlarla miktarda hemosiderin birikmesi. ayrılmış olan ve her biri lober bronşların kendine özgü pulmoner infarktüs pulmonary infarction Pul- dalıyla beslenen, daha küçük alt bölümleri. moner arterin pıhtı veya emboli ile tıkanmasını takiben pulmoner sekestrasyon pulmonary sequestration refleks yolla besleyici damarlarda meydana gelen - vazo Bronşiyal ağaç ve pulmoner venlerle ilişkisiz, arter kanı- konstriksiyon sonucu akciğer dokusunda gelişen bölgesel nın sistemik dolaşımdan sağlandığı; doğuştan anatomik nekroz. ve fizyolojik olarak normal akciğerden tamamen ayrılmış pulmoner kapiler kapanma basıncı pulmonary (ekstralober) veya normal akciğer dokusu ile kısmen de- capillary wedge pressure pulmoner arter kapanma ba- vamlılık gösteren (intralober) tiplerinde olabilen, işlevsiz sıncı akciğer dokusu. pulmoner kollaps pulmonary collapse Sıklıkla pulmoner sideroz pulmonary siderosis sideroz bronş ve bronşiyollerin tıkanması veya pnömotoraks so- pulmoner strongiloidiyaz pulmonary strongyloi- nucu akciğerin veya bir kısmının havasız kalışı ile birlikte diasis Strongiloidiyazda, parazitlerin akciğerde bulundukları büzüşmesi. ve öksürüğe, hışıltılı solunuma, nefes darlığına, bazen ka- pulmoner konjesyon pulmonary congestion Sık- namaya ve hemoptiziye yol açtıkları evre.

39 Sözlük Dergisi

pulmoner sulkus tümörü pulmonary sulcus tu- ciddi oklüzyonu ile giden, dispne ve senkopa yol açan bir mor Akciğer apeksinde yerleşmiş, göğüs duvarına doğru pulmoner hipertansiyon nedeni uzanarak kaburgalarda ve vertebralarda harabiyet oluştu- pulsus paradoksus pulsus paradoxus İnspiryum sı- ran ve brakiyal pleksus invazyonu yapan tümör. rasında sistolik kan basıncında 10 mmHg’dan fazla düşüş pulmoner şant pulmonary shunt Kanın gaz değişi- olması. mine katılmaksızın venöz dolaşımdan arteriyel dolaşıma pürülan purulent 1. Püy oluşturan, cerahatli. 2. Püyle geçişi. ilgili, püye bağlı. 3. Püy gibi, püye benzer. pulmoner şarbon pulmonary anthrax Genellikle pürülan plörezi purulent pleurisy ampiyem kontamine yün veya yapağı alıp satan veya bunlarla uğ- püy pus İltihap sonucu ölü lökositler, bakteriler, hüc- raşan kişilerde görülen, şarbon sporları içeren tozun in- re artıkları ve doku sıvısından oluşan koyu kıvamdaki halasyonuna bağlı olarak ortaya çıkan, alınan sporların akıntı. alveol pnömositleri aracılığıyla bölgesel lenf düğümlerine taşınıp, burada çoğalıp toksin üretikleri ve hemorajik öde- R matöz mediyastinit, plevral efüzyonlar, dispne, siyanoz, radioalergosorbent test radioallergosorbent test ve şok ile belirgin ölümcül bir şarbon formu. Anti IgE antiserumları kullanılarak alerjen spesifik IgE pulmoner şistozomiyaz pulmonary schistosomi- saptanmasını sağlayan radioimmünassay yöntemi ile ya- asis Göç eden serkaryaların bir tür pnömoniye neden pılan bir test. Kısaltması: RAST olduğu ve yumurtaların veya bazen de erişkin kurtların radyasyon pnömoniti radiation pneumonitis pulmoner arteriyollerde embolizasyona yol açtığı; alerjik Radyasyona maruz kalma sonucu (genellikle ışın tedavisi pnömoni, alerjik astım ve amfizemin de görülebildiği şis- sonrası) oluşan; öksürüğün, nefes darlığının ve alveoler tozomiyaz formu. infiltrasyonların belirgin olduğu; maruz kalmadan 6-9 pulmoner toksoplazmoz pulmonary toxoplas- ay sonra hafif veya ciddi derecede fibrozise yol açabilen mosis Çoğunlukla bağışıklık yetmezliği olan hastalarda akciğer yangısı. görülen, ateşin, öksürüğün ve nefes darlığının eşlik ettiği radyografik görüntüleme radiographic imaging X akciğerlerin Toxoplasma gondii’ye bağlı enfeksiyonu. ışınları, ses dalgaları veya diğer yöntemlerin kullanımı ile pulmoner tularemi pulmonary tularemia Birincil yapılan görüntüleme. enfeksiyonun lenfohematojen yayılımı sonucunda veya radyopulmonografi radiopulmonography Solunum aerosol halindeki bakterilerin inhalasyonuna bağlı olarak sırasında akciğerlerden geçen düşük voltajlı X-ışınlarının ortaya çıkan ve akciğer tutulumu ile giden; kuru öksürük, yoğunluğundaki değişimin ölçümüyle bölgesel akciğer baş ağrısı, ateş, substernal ağrı ve kanlı, mukoit balgam ile alanlarında ventilasyonu değerlendirmeye yarayan hızlı belirgin tularemi. bir yöntem. pulmoner vasküler direnç pulmonary vascular ral rale Kısa, müzikal olmayan seslerin art arda dizili- resistance Ortalama pulmoner arter basıncı ile sol atriyal şinden oluşan kesintili ses. dolma basıncı arasındaki farkın kalp debisine bölümüne Ranke kompleksi Ranke complex birincil (primer) eşit olan, pulmoner dolaşımdaki damar direnci. kompleks pulmoner venler pulmonary veins Oksijenlenmiş RANTES regulated and normal T cell expressed kanı akciğerlerden kalbin sol atriyumuna taşıyan dört ven and secreted Eozinofil, T hücre ve bazofiller için kemo- (sağ ve sol süperior ve sağ ve sol inferior venler). taktik, lökositlerin enflamasyon alanına gelmesinde aktif pulmoner veno-oklüzif hastalık pulmonary veno- rol alan, kemokin ailesinin bir üyesi. oclusive disease Genellikle çocuklarda ve genç erişkinler- Rasmussen anevrizması Rasmussen’s aneurysm de görülen, pulmoner venlerin fibröz doku ile yaygın ve Akciğerde tüberküloza bağlı olarak oluşmuş kavitede pul-

40 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri moner arter dalının gösterdiği anevrizma. aylarında akut solunum sistemi enfeksiyonu salgınlarına RAST radioallergosorbent test “radioalergosorbent neden olan, A ve B olmak üzere iki alt tipi ve çok sayıda test” teriminin kısaltması. suşları bulunan bir RNA virusu. insan solunum sistemi reaktif hava yolu disfonksiyonu sendromu re- respiratuar virüsü. Kısaltması: RSV active airways dysfunction syndrome Kişinin kaza ile respiratuar sinsityal virüs pnömonisi respiratory veya rastlantısal olarak tek seferde gaz, buhar ve duman syncytial virus pneumoniae RSV pnömonisi şeklinde yüksek dozda irritan inhalasyonuna maruz kal- respirofazik respirophasic Solunumun fazlarıyla ilgili ması durumunda ortaya çıkan astmatik tip bir reaksiyon. veya solunumun fazlarıyla değişen. reaktivasyon reactivation Daha önce inaktive olmuş restriktif akciğer hastalığı restrictive lung disease bir şeye aktivite kazandırma. Akciğer parankimini veya göğüs duvarını etkileyen ve to- reaktivasyon tüberkülozu reactivation tuberculo- tal akciğer kapasitesinde azalmaya yol açan çeşitli akciğer sis ikincil (sekonder) tüberküloz; erişkin tipi tüberküloz hastalıkları. reaktivite reactivity Bir bronkokonstriktör ya da resüsitasyon resuscitation Canlandırma; diriltme; bronkodilatör inhalasyonundan sonra hava yolu diren- ölümden hayata döndürme; kalbi veya solunumu durmuş cinde ortaya çıkan değişiklik bir kimsenin gerekli yöntemlerin uygulanması ile tekrar reekspansiyon akciğer ödemi reexpansion pul- canlandırılması. monary edema Pnömotoraks veya plevral efüzyona bağlı retiküler reticular 1. Ağ şeklindeki oluşum ile ilgili. olarak bir süre kollabe durumda kalan akciğerin hızla ye- 2. Ağ şeklinde; ağa benzer. niden havalanması sonucu oluşan ödem. retikülonodüler reticulonodular retiküler yapı ile reenfeksiyon reinfection Daha önceden enfeksiyo- beraber nodüller içeren görünüm na neden olan bir mikroorganizmanın vücutta yeniden retraksiyon retraction Hava akımına karşı direnç enfeksiyon yaratması; aynı mikropla ikinci defa oluşan artması durumunda göğsün esnek kısımlarında, solunum enfeksiyon veya aynı kişi veya organın farklı bir patojenik kaslarının aşırı kasılmasına bağlı, solunumla ortaya çıkan ajanla ikinci enfeksiyonu. ritmik hareket. reenfeksiyon tüberkülozu reinfection tuberculosis retrosternal retrosternal Sternum arkasında yerleş- ikincil tüberküloz miş; sternum arkasında meydana gelen. reentübasyon reintubation Ekstübasyon sonrası ya- reversibilite testi reversible test Solunum fonksiyon pılan entübasyon. testleri ile hava yolu obstrüksiyonu saptanmış bir hasta- reflü özofajiti reflux esophagitis Mide içeriğinin da bu obstruksiyonun geri dönüşebilir olup olmadığını özofagusa geçişi nedeniyle oluşan özofagus mukozasının ölçen test. enflamasyonu. reversibilite testi pozitifliği positive reversible test refrakter astım refractory asthma dirençli astım Solunum fonksiyon testleri ile hava yolu obstrüksiyonu Reid indeksi Reid index Submukozal bez kalınlığının saptanmış bir hastaya kısa etkili beta-2 agonist inhale et- bronş duvarı kalınlığına oranı. tirildikten 15-20 dakika sonra tekrarlanan testte FEV1’de remodeling remodeling Hava yollarının yeniden ya- bazal değere göre %12’lik ve erişkin bir bireyde mutlak pılanması değer olarak 200 ml`lik artış olması. reoloji rheology Maddenin akımını ve deformasyonu- rezektabl resectable Rezeksiyona uygun. nu inceleyen bilim dalı. rezidüel residual Arta kalan; geride kalan. respiratör respirator ventilatör rezidüel hacim residual volume Maksimum ekspi- respiratuar sinsityal virüs respiratory syncytial rasyondan sonra akciğerlerde kalan gaz miktarı. virus Her yaş grubunda, özellikle küçük çocuklarda kış rezolüsyon resolution 1. Erime; çözülme; ayrılma.

41 Sözlük Dergisi

2. Patolojik bir durumun normale dönmesi. SAC seasonal allergic conjunctivitis “mevsimsel aler- rezonan resonant Perküsyon yapılan bir yüzeyde titre- jik konjonktivit” teriminin İngilizce kısaltması. yici nitelikte ses alınması. sağ alt lop right lower lobe Sağ akciğerin beş bronko- rezonans resonance Altında gaz (hava) bulunan bir pulmoner segmentten oluşan alt lobu. yüzeyin perküsyonu sırasında alınan yankılayıcı ses. sağ orta lop right middle lobe Sağ akciğerin iki bron- rifabutin rifabutin Rifamisin S’den köken alan oral kopulmoner segmentten oluşan orta lobu. yoldan kullanılan bir antibakteriyel. sağ pulmoner arter right pulmonary artery Başlan- rifampisin rifampicin Oral yoldan verilen; Gram- gıcı pulmoner arter (trunkus pulmonalis) olup sağ akci- pozitif koklar, bazı Gram-negatif basiller, Mycobacterium ğere dağılan arter. tuberculosis ve diğer bazı mikobakterilere karşı etkili, bir sağ üst lop right upper lobe Sağ akciğerin üç bronko- yarı sentetik rifamisin türevi. pulmoner segmentten oluşan üst lobu. Riley-Day sendromu Riley-Day Syndrome Yaygın sağ ve sol ana bronş right or left main bronchi merkezi ve periferik otonomik anomalilerle seyreden ke- Trakeanın bölünmesi sonucu oluşan ve her biri kendi ak- moreseptör ve baroreseptör fonksiyon bozukluğu nede- ciğerine giren iki ana dal. niyle solunum düzensizliklerinin görüldüğü, otozomal sağkalım survival Canlı kalma hali veya süreci; ya- çekinik geçişli bir hastalık. ailevi disotonomi şamın devamı. rinit rhinitis Burun mukozasının enflamasyonu, nezle. sakküler saccular Kese biçiminde; torba şeklinde. rinosinüzit rhinosinusitis Burun ve sinüs mukozası- sakküler bronşektazi saccular bronchiectasis nın enflamasyonu. Bronşların genişlemiş keselerle sonlandığı bronşektazi rinovirüs rhinovirus İnsanlarda soğuk algınlığına en tipi. sık yol açan virüs. salbutamol salbutamol Obstrüktif hava yolu hasta- Rivalta reaksiyonu Rivalta reaction Asetik asit lığında, geri dönüşlü bronkospazmın tedavi ve profilak- yardımıyla, transuda ve eksüda niteliğindeki sıvıları ayırt sisinde kullanılan, oral yoldan veya inhalasyonla verilen, etmeye yarayan reaksiyon. beta-adrenerjik bir ajan. albuterol ronküs rhonchus Bronş ve bronşiyoller üzerinde os- salmeterol ksinafoat salmeterol xinafoate Egzersi- kültasyonda duyulan müzikal nitelikte devamlı ses. ze bağlı bronkospazmın önlenmesinde ve astım, bronşit, rölaksasyon atelektazisi relaxation atelectasis akciğer amfizemi ve diğer kronik obstrüktif akciğer hasta- Plevral boşlukta büyük miktarlarda sıvı veya havaya bağlı lıklarıyla ilişkili bronkospazmın tedavi ve profilaksisi için olarak oluşan atelektazi. inhalasyon yoluyla uygulanan, beta 2-adrenerjik reseptör- RSV respiratory syncytial virus ‘İnsan solunum sinsi- lere özgü bir beta-adrenerjik agonist bir bronkodilatör. tiyal virüsü’ teriminin kısaltması. saman nezlesi hay fever mevsimsel alerjik rinit RSV pnömonisi respiratory syncytial virus sanatoryum sanatorium İklim şartlarının uygun ol- pneumoniae En sık bebeklerde, küçük çocuklarda, duğu bölgelerde kurulan, kronik hastalıkların ve özellikle nadiren immün yetersizlikli veya düşkün erişkinlerde tüberkülozlu hastaların tedavi edildiği hastane. görülen; ateş, öksürük, nefes darlığı, hışıltı ve raller- santral alveoler hipoventilasyon sendromu le belirgin, solunumsal sinsityal virüsün oluşturduğu central alveolar hypoventilation syndrome birincil al- pnömoni. veoler hipoventilasyon santral apne central apnea Solunumun, merkezi si- S nir sisteminden kaynaklanan bir nedenle durması. S1Q3T3 bulgusu S1Q3T3 sign McGinn-White sarı arı yellow jackets Vespidae ailesinin üyesi bir çeşit bulgusu yaban arısı.

42 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

sarıca arı polistes wasp Polistes yaban arısı hi olarak çıkarılması. sarkoid granülomu sarcoid granuloma Çok çekir- sekel sequela Hastalık veya ameliyatın geçirilişini ta- dekli dev hücrelerin, makrofajlar ve epitelioid hücrelerle kiben geride bıraktığı bozukluk; geçirilen herhangi bir çevrildiği, sarkoidozda görülen granülom. hastalık veya ameliyatın neden olduğu, sonradan gelişen, sarkoidoz sarcoidosis Deri, akciğerler, lenf düğümle- organik veya işlevsel arıza. ri, karaciğer, dalak, gözler, el ve ayağın küçük kemikleri sekestrasyon sequestration Pulmoner sekestrasyon. dahil olmak üzere hemen hemen her organ ve dokuyu sekresyon secretion Salgı bezi tarafından salgılanan tutabilen; hiperkalsemi, hipergamaglobülinemi, tüberkü- madde. line düşük reaktivite veya anerji, aktif olgularda Kveim selofan ral cellophane rale İnterstisyel pulmoner fib- testi pozitifliği gözlenen, sert tüberküllerle belirgin, ne- rozda duyulan ve selofanın hışırdamasına benzeyen ral. deni bilinmeyen süreğen, ilerleyici, sistemik bir granülo- sempatomimetik sympathomimetic Sempatik sinir matöz retiküloz. sisteminin etkisine sahip; sempatik sinir sisteminin uya- SARS severe acute respiratory syndrome “ciddi akut rılmasından doğan etkilere benzer etkiler oluşturan ilaç. solunumsal sendrom” teriminin İngilizce kısaltması. semptomatik tedavi symptomatic treatment Has- satürasyon saturation Sıvı veya gaz halindeki bir talığın esas nedenini ortadan kaldırmaktan ziyade hastaya maddenin diğer bir maddeyi -alabileceği kadar- kendi sıkıntı veren belirtilerin ortadan kaldırılmasına yönelik yapısına emmiş olması hali. doygunluk tedavi. Schaumann cisimcikleri Schaumann’s bodies senil amfizem senile emphysema Yaşlılığa bağlı ola- Sarkoidozda ve diğer granülomatozlarda dev hücrelerin rak alveollerde atrofik değişiklikler ve dilatasyonla ortaya sitoplazmalarında bulunan, demir ve kalsiyum içeren, çıkan pulmoner amfizem. kırmızı-kahverengi, ince tabakalar halindeki inklüzyon sentrasiner amfizem centriacinar emphysema Asi- cisimcikleri. nüsün proksimal kısımlarındaki hava boşluklarının geniş- scimitar sendromu scimitar syndrome pala send- lemesi ile belirgin olan pulmoner amfizem tipi. romu septal septal Septum (bölme) ile ilgili. scratch test scratch testing Alerjik durumun tespit sequoiosis sequoiosis Ağaç kesenlerde ve bıçkıhane edilmesi amacıyla deriye uygulanan çizik testi. işçilerinde görülen, Aureobasidium veya Graphium’a ait sebze alerjisi vegetable allergy Belirli bir sebzeye kar- fungal sporları taşıyan Sequoia ve benzer ağaçların bıçkı şı kişinin bağışıklık sisteminin bu besini zararlı görerek tozunun solunmasına bağlı olarak oluşan, bir tip aşırı du- verdiği abartılı yanıt. yarlılık pnömoniti. segment segment Sınırları belli parça; bir bütünün serbest radikal free radical Eşleşmemiş elektron ta- bölümlere ayrılmış kısımlarından her biri. şıyan, ileri derecede reaktif, çok kısa yarı ömre sahip bir segmental segmental 1. Segment veya segmentlerle radikal. ilgili. 2. Segmentlerden oluşan. 3. Segmentlere benzeyen. serofibrinöz plörezi serofibrinous pleurisy Serofib- 4. Segmentasyon şeklinde bölünme gösteren. rinöz eksüda ile belirgin plörezi. segmental atelektazi segmental atelectasis Akciğe- serolojik alerji testi serologic allergy test IgE aracılı rin bir segmentini etkileyen atelektazi. alerjik hastaların tanısında kullanılan alerjene özgü IgE segmental bronşlar segmental bronchi Lober bronş- analizi ve alerjenle indüklenen mediatör salınım testleri. lardan köken alarak her iki akciğerin çeşitli segmentlerine seröz serous 1. Serumla ilgili veya seruma benzer. dağılan ve giderek daha küçük hava yollarına (bronşiyol- 2. Seruma benzer sıvı oluşturan veya seruma benzer sıvı lere) ayrılan hava yolları. salgılayan. segmentektomi segmentectomy Bir segmentin cerra- seröz plörezi serous pleurisy Plevra sıvısının seröz

43 Sözlük Dergisi nitelikte olduğu plörezi. geniş spektrumlu bir antibiyotik. seröz zar Vücut boşluklarının iç serous membrane silika silica SiO2 Doğada akik taşı, kum, ametist, kal- yüzünü ve bazı organların üzerini örten endotel hücreleri- seduan, kristobalit, çakmak taşı, kuartz ve tridimit olarak nin oluşturduğu tabaka. bulunan silikon dioksit veya silisik anhidrit. serözanginöz serosanguineous Serum ve kan karışı- silikat silicate Silisik asitlerin herhangi bir tuzu. mından oluşan, bu niteliği gösteren. silikatoz silicatosis Silikat tozlarının, özellikle de alü- Serratia pnömonisi Serratia pneumonia Serratia minyum silikat ve magnezyum silikat (ör. asbest, kil, kao- marcescens ile enfeksiyona bağlı olarak gelişen, bağışıklık lin, mika veya talk) tozlarının inhalasyonuna bağlı olarak yetersizlikli kişilerde çoğunlukla ölümcül seyreden, nazo- oluşan pnömokonyoz. komiyal bir tür bakteriyel pnömoni. silikoantrakoz silicoanthracosis antrakosilikoz sert kabuklu yemiş alerjisi nut allergies Fındık, silikoproteinoz silicoproteinosis Silika tozuna yoğun ceviz gibi sert kabuklu yemişlere bağlı alerji. biçimde maruz kalındıktan birkaç hafta veya ay sonra or- serum hastalığı serum sickness Tetanos, gazlı kang- taya çıkan, alveollerde proteinden zengin sıvı toplanması ren, difteri veya yılan sokması gibi durumlarda at veya ile belirgin, hızla ölüme götüren bir pnömokonyoz. sığır kanından elde edilmiş serum verildikten 5-10 gün silikosideroz silicosiderosis siderosilikoz sonra veya damardan penisilin verilmesi sonrası gözlenen, silikotik silikotik Silikoza bağlı, silikozla belirgin. antijen antikor reaksiyonu sonucu ateş, eklem ağrısı ve silikotüberküloz silicotuberculosis Silikotik akciğe- deri döküntüleriyle belirgin hastalık. rin tüberküloz enfeksiyonu. enfektif silikoz servikal lenfadenopati cervical lymphadenopathy silikoz silicosis Silika içeren taş, kum ve çakmak taşı Boyunda büyümüş lenf bezi. tozlarının solunması sonucu gelişen ve her iki akciğerde servikotorasik cervicothoracic Boyun ve göğüsle yaygın nodüler fibrotik değişikliklerle belirgin pnömo- ilgili. konyoz. SGaw SGaw “özgül hava yolu iletkenliği” teriminin silindirik bronşektazi cylindrical bronchiectasis İngilizce kısaltması. Bronşun uzunluğu boyunca uniform genişleme gösterdiği sıçan alerjeni rat allergen Sıçanların insan organiz- bronşektazi tipi. masında kendisine özgü antikor oluşturabilen maddeleri. siliya cilia Epitel hücrelerini örten eş güdümlü dal- sibilan sibilant Islık gibi ses çıkaran; ıslık şeklinde ses galanma hareketiyle lümendeki maddelerin hareketine veren. yardım eden kıl benzeri çıkıntılar. sibilan ronküs sibilant rhonchus Daralmış durum- siliyer disfonksiyon ciliary dysfunction Siliyaların daki hava yollarından gaz akımı sırasında oluştuğu düşü- işlevlerinin bozulması. nülen ıslık sesine benzer, yüksek frekanslı devamlı ses. silo işçisi akciğeri silo filler’s lung Yakın zamanda siderosilikoz siderosilicosis Demir cevheri ve silika doldurulan silolarda çalışan kişilerde görülen, yüksek dü- partiküllerini içeren tozun inhalasyonuna bağlı olarak zeyde nitrojen oksitlerin, özellikle de nitrojen dioksitin oluşan, sideroz ve silikozdan meydana gelen bir tür karışık inhalasyonuna bağlı nadir bir tip akut bronşiyolitis obli- toz pnömokonyozu. terans. silo doldurucu hastalığı sideroz siderosis Demir parçacıklarının inhalasyonuna Simon odakları Simon’s foci Erişkin yaşta oluşan bağlı olarak oluşan bir pnömokonyoz tipi. tüberkülozun başlangıç yeri olarak kabul edilen, çocuk- sikatrizasyon atelektazisi cicatrization atelecta- lukta hematojen yayım ile akciğer apekslerine tüberküloz sis Fibrozis ve oluşan sikatrizasyona bağlı akciğer hacim basillerinin yerleştiği odaklar. kaybı. sinbiyotik symbiotic Probiyotik ve prebiyotikleri bir- sikloserin cycloserine Tüberkülostatik aktivitesi olan likte bulunduran besin desteği.

44 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

sindirim sistemi ilişkili lenfoid doku gastroin- sol akciğerin lingulası lingula of left lung Sol akci- testinal (gut) -associated lymphoid tissue Patojenlere ğer üst lobunun aşağı kısmında ve kalp çentiğinin hemen karşı savunma ve saldırıların gerçekleştirildiği, T ve B len- altında bulunan çıkıntı. fositleri gibi bağışıklık hücrelerinin depolandığı sindirim sol alt lop left lower lobe Sol akciğerin dört veya beş sisteminin bağışıklık dokuları. bronkopulmoner segmentten oluşan alt lobu. sinopulmoner sinopulmonary Paranazal sinüsleri ve sol pulmoner arter left pulmonary artery Başlangı- akciğerleri ilgilendiren. cı pulmoner arter (trunkus pulmonalis) olup sol akciğere sinüzit sinusitis Sinüs iltihabı. dağılan arter. sitokin cytokine Vücutta pek çok hücrede yapılan, sol üst lop left upper lobe Sol akciğerin dört bronko- hücrelerin birbirleriyle iletişimini sağlayan molekül. pulmoner segmentten oluşan üst lobu. sitomegalo virüs cytomegalovirus Sitomegalik inklüz- solar ürtiker solar urticaria Güneş ışığına maruz yon hastalığına sebep olan, Herpesviridae (herpesvirüs’ler) kalma sonucu ortaya çıkan ürtiker. ailesine ait bir virüs. Kısaltması: CMV soluk breath Solunum sırasında akciğere giren ve çı- sitomegalovirüs pnömonisi cytomegalovirus pne- kan hava. nefes umonia Genellikle immün yetersizlikli hastalarda görü- soluk hacmi tidal volume Bir solunum döngüsünde, len, sıklıkla ölümcül seyreden, sitomegalovirüs enfeksiyo- her solukta alınan veya verilen gaz miktarı. nuna bağlı olarak gelişen; ateş, kuru öksürük ve dispne ile solumak inhale 1. Nefes almak; havayı solukla akci- belirgin pnömoni. ğerlere çekmek. 2. İlaç niteliğindeki madde buharlarını situs inversus situs inversus Organ veya organ sis- solukla içeriye çekmek. temlerinin normal lokalizasyonları yerine ayna görün- solunabilir respirable 1. Solunmaya elverişli. 2. Solu- tüsünde olduğu gibi vücudun karşı tarafında yer alması nacak kadar küçük. durumu. solunum respiration, breathing Ventilasyonu (inha- sivrisinek ısırığı mosquito bites Sivrisinek tarafın- lasyon ve ekshalasyonu), oksijenin akciğer alveollerinden dan ısırıldıktan sonra ortaya çıkan kaşıntılı sert deri lez- kana, karbondioksitin kandan alveollere difüzyonunu ve yonu. oksijenin vücut hücrelerine doğru karbondioksitin ise siyanoz cyanosis Kanda deoksihemoglobin konsant- hücrelerden akciğere taşınması aşamalarını içeren vücut rasyonunun artışına bağlı olarak deri ve mukozaların ma- hücreleriyle atmosfer arasında oksijen ve karbondioksit vimsi mor renk almasıyla belirgin durum. değişimi. skar karsinomu scar carcinoma Skara bağlı olarak solunum belirtileri respiratory symptoms Hastanın gelişen, genellikle akciğerde adenokarsinom tipindeki solunum sisteminden kaynaklanan belirtileri. karsinom. solunum egzersizleri breathing exercises Hem bi- skolyoz scoliosis Omurganın göğüs veya bel bölgele- rincil solunum hastalıklarında, hem de kas-iskelet mal- rinde görülebilen, yana doğru eğriliği. formasyonuna bağlı bozukluklarda kullanılan, solunumu soğuk aglutinin cold agglutinin Düşük ısıda, özel- iyileştirmeye yönelik egzersizler. likle vücut ısısının altındaki (37°C altındaki) sıcaklıklarda solunum fonksiyon testi lung function test Ak- etki gösteren aglutinin. ciğerlerin fonksiyonlarının objektif değerlendirmesi için soğuk apse cold abscess 1. Yavaş gelişen ve az miktar- kullanılan, solunum işlevi sırasında akciğerlerdeki hava da iltihap belirtileri gösteren apse. 2. Tüberküloz apsesi. miktarı ve havanın akciğerlere girerken ve çıkarken hava soğuk apse cold abscess tüberküloz apsesi akım hızlarını ölçen yöntem. akciğer fonksiyon testi soğuk ürtikeri cold urticaria Soğuk hava veya su ile solunum fonksiyon testleri pulmonary functi- temas sonrası oluşan ürtiker tipi. on tests, respiratory function tests Solunum sisteminin

45 Sözlük Dergisi fonksiyonel durumunu, hastalık varlığını veya türünü be- interstitial lung disease Sigara içenlerde görülen; bronşi- lirlemede kullanılan çeşitli testlerden herhangi biri. yollerde yamalı yangıya bronşiyollerin, komşu alveollerin solunum hızı respiration rate Genellikle göğüs hare- ve alveol keseleri lümenlerinin pigmentli makrofajlarla ketlerinin ölçümüyle değerlendirilen dakikadaki soluk doluşunun eşlik ettiği, dispne ve prodüktif öksürük ile sayısı. belirgin, hafif bir interstisyel akciğer hastalığı. solunum merkezleri respiratory centers Medulla ve solunumsal değişim oranı respiratory exchange ponsta bulunan ve solunum hareketlerini kontrol eden ratio Solunumda CO2 üretiminin oksijen alımına oranı. bir seri merkez. ekspiratuvar değişim oranı solunum pigmentleri respiratory pigments Solu- solunumsal epitel respiratory epithelium Solunum numda oksidasyona aracılık eden hemoglobin, miyoglo- yollarını en son bölümleri dışında tümüyle çevreleyen ya- bin veya sitokromlar gibi maddeler. lancı çok katlı epitel. solunum sesleri breath sounds, solunumsal ölü boşluk respiratory dead space Bir hastanın solunumu sırasında akciğer oskültasyonunda Alveol ventilasyonuna katılmayan hava hacmini temsil duyulan sesler. eden, anatomik veya fizyolojik ölü boşluğa ait kısım. solunum sistemi , respiratory solunumsal sinsityal virüs pnömonisi respira- tract Burun, larenks, trakea, bronş, bronşiyoller ve akci- tory syncytial virus pneumonia RSV pnömonisi ğerlerden oluşan, solunum işlevinin gerçekleşmesini sağ- solunumsal virüsler respiratory viruses Genellikle layan tübüler ve kavernöz organ ve yapılar. Adenoviridae, Coronaviridae, Orthomyxoviridae, Pa- solunum sistemi enfeksiyonu respiratory infecti- ramyxoviridae ve Picornaviridae ailelerinin üyesi olan, so- on Solunum sistemi doku ve organlarının enfeksiyonları. lunumsal sistemde çoğalan ve yaygın enfeksiyondan çok solunum sistemi hastalıkları respiratory disease lokal enfeksiyon oluşturan virüslerin bir epidemiyolojik Solunum sistemi doku ve organlarındaki hastalıklar. sınıfı. solunum yetersizliği respiratory failure Akciğerler- sonor sonorous Kuvvetli ses veren; yüksek sesli. de oksijen alımı ve karbondioksit atılımının, vücudun ve sonor ronküs sonorous rhonchus Boğazda veya hücrelerin gereksinimini karşılayacak düzeyde olmaması bronşlarda sekresyona bağlı kısmi obstrüksiyonun neden durumu. olduğu, horlama sesine benzeyen, düşük frekanslı devamlı solunumsal respiratory Solunumla ilgili, pnömatik. ses. solunumsal alkaloz respiratory alkalosis Hiper- soya maması soy formula İçinde protein kaynağı ola- ventilasyon sonucu vücuttan aşırı CO2 kaybı ile belirgin rak soya proteini bulunan mama. patolojik durum. spinal musküler atrofi tip 1 spinal muscular at- solunumsal asidoz respiratory acidosis Akciğerler- rophy Werdnig-Hoffman hastalığı de alveol ventilasyonunun azalmasına bağlı serumda aşırı spiro spiro Soluk veya soluma ile ilişkiyi ifade eden

CO2 birikimi ile belirgin durum. bir ön ek. solunumsal bölüm respiratory quotient Vücut do- spirograf spirograph Solunum hareketlerini çizelge kularından atılan CO2 miktarının, dokular tarafından halinde kaydeden alet. emilen oksijen miktarına oranı. spirografi spirography 1. Solunum hareketlerinin spi- solunumsal bronşiyol respiratory bronchiole Bron- rograf aracılığıyla kaydedilmesi. 2. Solunumun, solunum şiyollerin alveol boşluklarıyla temasta olan uç dallarından kapasitesi ve solunum hareketlerini de içerecek şekilde her biri. grafik olarak ölçümü.spirometri solunumsal bronşiyolitle ilişkili interstisyel spirogram spirogram Spirograf aracılığıyla elde edi- akciğer hastalığı respiratory bronchiolitis-associated len, solunum hareketlerini gösteren çizelge.

46 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

spirometre spirometer Solunum sırasında akciğerlere streptokinaz streptokinase Akut pulmoner emboliz- giren ve çıkan hava miktarını, dolayısıyla akciğerlerin so- min, derin ven trombozunun, akut koroner arter trombo- lunum kapasitesini ölçen alet. zunun ve akut arteriyel tromboemboli veya trombozunun spirometri spirometry Akciğer fonksiyon testlerinde tedavisinde trombolitik ajan olarak kullanılan, beta- olduğu gibi, akciğerlerin soluma kapasitesinin ölçümü. hemolitik streptokoklar tarafından üretilen, intrensek spirografi enzimatik aktivitesi bulunmamakla beraber plazminojene stafilokokal süperantijen staphylococcal superan- bağlanıp bu molekülü plazmine dönüştüren bir protein. tigen Özgül olmayan T hücre aktivasyonu ile poliklonal streptokoksik pnömoni streptococcal pneumo- T hücre aktivasyonunu ve masif sitokin salınımını sağla- nia Streptococcus pneumoniae dışındaki streptokoklara yan stafilokoklara ait antijen grubu. ve sıklıkla da Streptococcus pyogenes’e bağlı olarak gelişen stafilokoksik pnömoni staphylococcal pneumonia pnömoni. Staphylococcus, özellikle de Staphylococcus aureus etkeni- streptomisin sülfat streptomycin sulfate Aerobik ne bağlı olarak oluşan; ateş, nefes darlığı, raller, plevral Gram-negatif basillerin çoğuna ve mikobakterilerin de efüzyon ve ampiyem ile giden, genellikle bronkopnömoni dahil olduğu bazı Gram-pozitif bakterilere karşı etkili tipindeki bakteriyel pnömoni türü. olan ve diğer antitüberkülotik ilaçlarla birlikte tüberkü- stannoz stannosis Kalay oksit inhalasyonuna bağlı lostatik olarak kullanılan streptomisin tuzu. olarak gelişen bir pnömokonyoz. stridor stridor Akut larengeal obstrüksiyonda inhalas- STAT-1 eksikliği STAT-1 deficiency İnterferonla- yonda duyulan ses örneğinde olduğu gibi kaba, çok tiz ra hücre cevabını ayarlayan molekülün sinyal iletimi ve bir solunum sesi. transkripsiyonunda eksiklik. subapikal subapical Apeks altında yerleşmiş. STAT-5b eksikliği STAT-5b deficiency Büyüme subdiyafragmatik subdiaphragmatic Diyafram al- hormonlarına hücre cevabını ayarlayan molekülün sinyal tında yerleşmiş. iletimi ve transkripsiyonunda eksiklik. suberoz suberosis Şişe mantarıyla çalışanlarda görü- STAT-6 STAT-6 Sitokinlere hücre cevabını ayarlaya- len, çeşitli Penicillium türlerinin sporlarını içeren mantar rak IL4’ün apopitozisi engelleyici etkisinde önemli rol tozlarının inhalasyonu sonucunda oluşan, bir tür aşırı du- alan, sinyal iletici ve transkripsiyon aktivatörü. yarlılık pnömoniti. statik kompliyans static compliance Hareket olma- subfrenik subphrenic Diyafram altında. dığı durumda ölçülen kompliyans. subglottik subglottic Glottisin altında. status astmatikus status asthmaticus Olağan tedavi subkostal subcostal Bir kaburganın veya tüm kabur- yöntemlerine yeterli cevap alınamayan ve hastaneye yatışı gaların altında. gerektiren ciddi astım krizi. subkütanöz amfizem Subcutaneuos emphysema sternokostal sternocostal Sternum ve kaburgalarla Cilt altı amfizemi. ilgili. subplevral subpleural Plevra komşuluğunda. steroid-dışı yangı önleyici ilaç nonsteroidal anti- subpulmoner subpulmonary Akciğerin altında yer- inflammatory drug Steroidlere benzer etkileri olmasına leşmiş; akciğer ile diyafram arasında. rağmen farklı yapıya sahip, ağrıyı, ateşi ve yangıyı önleyen subsegmental subsegmental Bir segmentten daha ilaç. azını tutan. stetoskop Herhangi bir organ veya olu- subsegmental atelektazi subsegmental atelectasis şumda meydana gelen sesleri dinlemede kullanılan, bir Tıkalı bir segment bronşunun distalinde kalan akciğer ucu dinlenecek yüzeye diğer ucu hekimin kulaklarına parçasını etkileyen atelektazi. bant atelektazi tespit edilen oskültasyon aleti. substernal substernal Sternum altında.

47 Sözlük Dergisi

supradiyaframatik supradiaphragmatic Diyafram şehir astımı inner city asthma Büyük şehir veya bir üzerinde. metropolde yoksulların oturduğu mahallelerde yaşayan- suprakostal supracostal Kaburga üstünde veya ka- larda görülen astım. burga üzerinde. şiliform efüzyon chyliform effusion Psödoşilöz efüz- sülfür granülleri sulfur granules Aktinomikotik lez- yon. yonlarda ve bunların akıntılarında bulunan, sarı renkli, şilotoraks chylothorax Plevra boşluğunda şili veya özel granüler cisimler. şiliye benzer sıvı bulunuşu. şilöz plörezi süperior sulkus tümörü superior sulcus tumor şilöz chylous 1. Şili ile ilgili. 2. Şili içeren; şili ile karı- Pulmoner sulkus tümörü. şık. 3. Şili yapısında. süperior vena kava sendromu superior vena cava şilöz plörezi chylous pleurisy şilotoraks syndrome Genellikle vena kavaya tümöral bir bası sonu- şok akciğeri shock lung Akut solunum sıkıntısı send- cu ortaya çıkan; yüz, boyun ve kollarda ödem, siyanoz, romu. merkezi sinir sistemi bozukluklarının belirgin olduğu semptom kompleksi. T süpüratif suppurative İrin meydana getirici; püy T düzenleyici hücre T regulator cell Kişinin kendi oluşturan. antijenlerine karşı toleransını sağlayan, otoimmün hasta- süpüratif plörezi suppurative pleurisy ampiyem lıkların gelişimini engelleyen, önceden supressör T hücre sürekli pozitif hava yolu basıncı continuous posi- olarak bilinen T hücreler. tive airway pressure, CPAP CPAP T helper 1 hücre T helper 1 cell Yardımcı T 1 hücresi sürfaktan surfactant Akciğer fizyolojisinde, tip II T helper 2 hücre T helper 2 cell Yardımcı T 2 hücresi alveoler hücrelerden alveollere ve solunumsal hava yolla- tabakoz tabacosis Elleriyle kuru tütünü doğrayan ve rına salınan; akciğer sıvılarının yüzey gerilimini azaltarak tütün tozunu soluyan çiftçilerde görülen bir pnömokon- akciğer dokusunun esnekliğini artıran, başlıca lesitin ve yoz türü. sfingomiyelin içeren fosfolipit karışımı. takipne Solunum sayısının normalin üstü- sürtünme sesi friction sound, friction rub İki seröz yü- ne çıkması; hızlı solunum. zeyin birbirine sürtünmesi sonucu oluşan ve oskültasyonla taktil tactile Dokunma ile ilgili. duyulan ses. ör. perikardiyal ve plevral frotman frotman taktil fremitus tactile fremitus Vokal fremitus süt alerjisi milk allergy Süt proteinlerine karşı ortaya talk talc Magnezyum silikatın toz şekli. çıkan alerjik reaksiyon. talk pnömokonyozu talc pneumoconiosis talkoz Swan-Ganz kateteri Swan-Ganz catheter Pulmo- talkoz talcosis Talk zerrelerinin devamlı solunumu so- ner arter basınçlarının ölçümü için kullanılan, ucunda nucu akciğerlerde toplanması. talk pnömokonyozu bir balon bulunan, yumuşak, akımla yönlenen kardiyak tam kan oksimetresi whole blood oxymeter Alınan kateter. kan örneklerinde oksijen satürasyonunu belirleyen oksi- Swyer-James sendromu Swyer-James syndro- metre. me Ekspirasyonda ciddi hava yolu obstrüksiyonu, tamamlayıcı beslenme complementary feeding oligemi ve küçük bir hilusla birlikte edinsel tek taraflı Anne sütüne ilave olarak bebeğin yaşına ve gereksinme- amfizem. sine uygun diğer besinler. tansiyon pnömotoraks tension pneumothorax Ş Pozitif basınçlı ventilasyonda olduğu gibi havanın po- şant shunt İki ayrı damar, kanal ya da boşluk arasında zitif basınçla girmesi sonucunda veya plevra boşluğunu doğuştan anomali sonucu oluşmuş patolojik geçit. çevreleyen dokuların valf gibi davranarak havanın içeri

48 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri girmesine izin verip dışarı çıkmasına izin vermemesi so- şılabilen en yüksek hava akım hızı. nucunda oluşan; plevra boşluğundaki basıncın atmosfer tepe inspiratuvar akımı peak inspiratory flow basıncından yüksek olduğu pnömotoraks. Tepe inspiratuvar akım hızı da denilen, akciğerlerdeki tartrazin tartrazine Besin katkı maddesi olarak kul- hava tamamen boşaltıldıktan sonra yapılan zorlu inhalas- lanılan besin boyası. yon sırasında ulaşılabilen en yüksek hava akım hızı. tartrazin hassasiyeti tartrazine sensitivity tartrazin terapötik pnömotoraks therapeutic pneumotho- duyarlılığı rax yapay pnömotoraks tek kör besin provokasyon testi single-blind food terbutalin sülfat terbutaline sulfate Bronkodilata- challenges Alerji şüphesi olan besinin çok az miktardan tör olarak oral, aerosol veya cilt altı yoluyla kullanılan bir başlanarak 15 dakikada bir artan dozlarda hastaya verildi- beta-adrenerjik reseptör agonisti. ği, fakat hastanın kendisine besin veya plasebodan hangi- terminal bronşiyol terminal bronchiole Bronşiyol- sinin verildiğinden habersiz olduğu besin alerjisi tanısında lerin alveol içermeyen ve tek görevleri gaz iletimi olan son kullanılan bir test. kısımları. tek nefes nitrojen yıkama testi single breath nit- terminal solunumsal ünite terminal respiratory rogen washout test Hastanın vital kapasite hacmince saf unit Akciğerin anatomik ve fonksiyonel birimi olup bir oksijen inhale ettikten sonra yavaşça nefes vermesi sırasın- solunumsal bronşiyol, iki veya daha fazla alveoler kanal da verilen nefesteki nitrojen konsantrasyonun tüm nefes ve alveollerden oluşan akciğer parçası. akciğerin birincil verme boyunca ölçülerek bir eğri elde edildiği; eğrinin lobülü, pulmoner asinüs farklı kısımlarının vital kapasitenin farklı parçalarındaki ters ilaç reaksiyonu adverse drug reaction İlacın nitrojen konsantrasyonlarını temsil ettiği; ventilasyonun normal kullanım dozlarında oluşan zararlı ve istenmeyen düzenli dağılım gösterip göstermediği, anatomik ölü boş- etkisi. luk ve kapanma hacminin ölçümü açılarından incelebil- ters oranlı ventilasyon inverse ratio ventilation diği nefes testi. İnhalasyon süresinin, ekshalasyon süresine göre yapay tek nükleotit polimorfizmi single nucleotide olarak artırıldığı bir yardımlı ventilasyon tipi. polymorphisms Genomda tek bir nükleotidin değişmesi test test Özellikle belli bir hastalığın veya belli bir mad- şeklindeki mutasyon. denin varlığını tespit amacıyla yapılan tahlil, muayene tekrarlayan enfeksiyon recurrent infection İyileş- veya deney. tikten sonra enfeksiyon hastalığının tekrarlaması. TGF-β transforming growth factor beta “transforme TEN toxic epidermal necrolysis “toksik epidermal edici beta büyüme faktörü” teriminin İngilizce kısaltması. nekrolizis” teriminin İngilizce kısaltması. tifoit pnömoni typhoid pneumonia Çocuklarda teofilin theophylline Düz kas gevşetici, merkezi sinir bronkopnömoni, erişkinlerde ise lober pnömoni, süpü- sistemi ve kalp kasını uyarıcı ve bronkodilatatör etki gös- rasyon ve ampiyem ile gidebilen, tifoya eşlik eden pnö- teren: oral veya intravenöz yoldan kullanılabilen; astım moni. semptomlarının ve ayrıca kronik bronşit ve amfizemle timpanostomi tüpü tympanostomy tube ventilas- ilişkili geri dönüşlü bronkospazmın, önlenmesi ve teda- yon tüpü visinde bronkodilatatör olarak kullanılan bir metilksantin tiotropium bromür tiotropium bromide Bronko- bileşiği. dilatatör olarak inhalasyon yoluyla kullanılan uzun etkili tepe akım ölçer peak flowmeter zirve akım ölçer özgül bir antimuskarinik ajan. tepe ekspiratuvar akımı peak expiratory flowTepe tip I alveoler hücre type I alveolar cell İyice azalmış ekspiratuvar akım hızı da denilen, derin bir inspirasyon- sitoplazmaları ve organellerinin azlığı ile ayırt edilen alve- dan sonra yapılan zorlu ekspirasyonun başlangıcında ula- oler epitelin yassı, küçük hücreleri. yassı alveoler hücre

49 Sözlük Dergisi

tip I hipersensitivite type I hypersensitivity Ani tip torakoabdominal thoracoabdominal Göğüs ve ka- aşırı duyarlılık reaksiyonu rınla ilgili. tip II alveoler hücre type II alveolar cell Çok sayı- torakolomber thoracolumbar Omurganın torasik ve da, lipitten zengin, çok-tabakalı cisimcik içeren, zengin lomber bölgesi ile ilgili. sitoplazmasıyla ayırt edilen ve sürfaktan salgılayan, pul- torakoskop thoracoscope Göğüs duvarında bir inter- moner alveoler epitele ait pleomorfik hücre. granüler kostal aralığa yapılan kesi aracılığıyla plevra boşluğuna so- pnömosit, büyük alveoler hücre kulan ve plevra boşluğunu incelemeye yarayan endoskop. tip II hipersensitivite type II hypersensitivity Sito- torakoskopi thoracoscopy Plevral boşluğun, bir en- toksik tip aşırı duyarlılık reaksiyonu. doskop ile tanısal amaçla incelenmesi. tip III hipersensitivite type III hypersensitivity torakostomi thoracostomy Göğüs duvarında drenaj İmmun kompleks tipi aşırı duyarlılık reaksiyonu. amacıyla cerrahi olarak delik oluşturma. tip IV hipersensitivite type IV hypersensitivity Ge- torakotomi thoracotomy Göğüs duvarına plevra boş- cikmiş tipte aşırı duyarlılık reaksiyonu. luğuna girecek şekilde kesi yapma. TNF tumor necrosis factor “tümör nekrozis faktör” toraks thorax Göğüs; boyun ile diyafram arasında ka- teriminin kısaltması. lan kaburgalarla çevrili vücut kısmı. TNF alfa tumor necrosis factor-alfa Makrofajlar ve torasentez thoracentesis, thoracocentesis Göğüs du- bazı diğer hücreler tarafından üretilen tümör nekrozis varından özel iğne ile girerek plevra boşluğundan sıvı çek- faktörü. kaşektin me; toraks ponksiyonu. TNF beta tumor necrosis factor lenfotoksin torasik thoracic Göğüsle ilgili. TNM evrelemesi TNM staging Tümörlerin üç ana torasik indeks thoracic index Göğüs ön-arka çapı- unsura göre evrelenmesi: birincil tümör (T), bölgesel lenf nın transvers çapa oranı. nodları (N) ve metastaz (M). torasik kavite thoracic cavity göğüs boşluğu toksik epidermal nekrolizis toxic epidermal nec- total akciğer kapasitesi total lung capacity Vital rolysis İlaçlara bağlı veya idiopatik olarak gelişebilen, kapasite ile residüel hacmin toplamı olan, maksimum ins- deride ve mukozada hassasiyet ve kızarıklarla belirgin, pirasyon sonunda akciğerlerin içerdiği hava miktarı. vücudun %30’dan fazla bölümünün tutulduğu, deri ve trakea trachea Larenksin alt kısmından ana bronşlara mukozalarda soyulmalarla hastalığın ilerlediği, potansiyel kadar uzanan kıkırdak halkalardan oluşmuş boru şeklin- olarak hayatı tehdit edici, tüm sistemleri etkileyebilen bir deki organ; nefes borusu. hastalık. Kısaltması: TEN trakeal bronş tracheal bronchus Trakeadan çıkarak toll benzeri reseptörler toll like receptors Fago- doğrudan sağ akciğer üst lop apikal segmentine uzanan, sitler ve diğer hücre tipleri üzerindeki liposakkaritlere ve doğuştan anormal ektopik bronş. diğer mikrobik ürünlere karşı doğal bağışıklık sisteminde trakeal çekme tracheal tug Amfizemli hastalarda önemli olan ve tanıma reseptörleri olarak etkinlik göste- gözlenen, her inspirasyonda tiroit kıkırdağın yukarı aşağı ren hücre yüzey reseptörleri. hareket edişine ait, hiperenflasyonu gösteren bulgu. toplam pulmoner direnç total pulmonary resis- trakeal karina carina tracheae Trakeanın sağ ve sol tance pulmoner vasküler direnç bronşlara ayrıldığı kısımda önden arkaya uzanan, en aşa- torakal thoracal Göğüsle ilgili. ğıdaki trakeal kıkırdağın oluşturduğu kabartı. torakalji thoracalgia Göğüste, özellikle göğüs duva- trakeal kateter tracheal catheter Trakeadan mukusun rında hissedilen ağrı. göğüs ağrısı temizlenmesini sağlayan alet. torako- thorac-, thoraco- thoracico- Göğüs anlamına trakealji trachealgia trakea ağrısı ön ek. trakeobronkomegali tracheobronchomegaly Tra-

50 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri kea ve büyük bronşların lümenlerinin ileri derecede ge- etkilerine karşı etki göstermekte olan bir sitokin. Kısalt- nişlemesi ile belirgin, çoğunlukla doğuştan olan nadir bir ması: TGF-β durum. Mounier-Kuhn sendromu transplantasyon sonrası lenfoproliferatif has- trakeobronkopati osteokondroplastika trache- talık posttransplantation lymphoproliferative disorder obronchopathia osteochondroplastica Daha çok yaşlı Nakil sonrası lenfoproliferatif hastalık. erkeklerde görülen, hava yolu lümenini daraltabilen, transpulmoner basınç transpulmonary pressure kıkırdak ve kemik yapısında submukozal nodüllerle be- Akciğerin havayla dolmasını ve boşalmasını sağlayan; lirgin trakea ve bronşların nedeni bilinmeyen dejeneratif plevral basınç ve alveoler basınç arasındaki farka eşit olan; bir hastalığı. akciğerin iç ve dış yüzeyleri arasındaki basınç farkı. trakeobronşit tracheobronchitis Trakea ve bronşla- transtorasik transthoracic Göğüs duvarından geçe- rın yangısı. rek yapılan, göğüs boşluğu yoluyla uygulanan. trakeobronşiyal tracheobronchial Trakea ve bronş- transtrakeal transtracheal Trakeanın duvarını geçe- larla ilgili. rek. trakeobronşiyal ağaç tracheobronchial tree Bir transtrakeal kateter transtracheal catheter, trans- ünite olarak değerlendirilen trakea ve bronşiyal ağaç. tracheal oxygen catheter Nazal veya oral kanüle taham- trakeobronşiyal tüberküloz tracheobronchial tu- mül edemeyen hastalarda, bir trakeostomi aracılığıyla berculosis Bronşları tutan, hışıltılı solunum, mukozada trakeaya yerleştirilen kateter. kızarıklık ve ödem, granülasyon dokusu, bazen ülserleşme transüda transudate Damar duvarlarından veya doku ve sikatrizasyona bağlı bronşiyal darlıkla belirgin tüber- yüzeyinden hidrodinamik güçlerin etkisiyle dışarıya sızan; küloz. yüksek akışkanlık ve düşük protein ve hücre içeriğine sa- trakeomalazi tracheomalacia Doğuştan veya her- hip sıvı. hangi bir yaştaki hastada uzamış entübasyon sonrası transüdasyon transudation Damar duvarlarından görülebilen; sıklıkla havlamaya benzer öksürük, stridor veya doku yüzeyinden hidrodinamik güçler sonucu se- veya hışıltılı solunumun eşlik ettiği; trakeal kıkırdakların rum niteliğinde sıvı sızışı. yumuşaması ile belirgin tablo. travmatik pnömotoraks traumatic pneumothorax trakeoözefageal fistül tracheoesophageal fistula Göğüs travmasına bağlı olarak gelişen pnömotoraks. Trakea ve özofagus arasında bağlantı oluşturan fistül ya- travmatopne traumatopnea açık pnömotoraks pısı. trepopne Yalnızca yan yatış pozisyonunda trakeoözofageal tracheoesophageal Trakea ve özofa- nefes darlığı hissedilmesi. gusu ilgilendiren ya da onları ilişkilendiren. triptaz triptase Mast hücresinden salınan, histamin- trakeopati tracheopathy Trakeanın hastalığı. den daha uzun süre serumda tespit edilebilmesi nedeniyle transbronşiyal transbronchial Bronşu geçerek yapı- anafilaksi tanısında değerli bir mediatör. lan. trombektomi thrombectomy Damar duvarına kesi transbronşiyal akciğer biyopsisi transbronchial yapılarak trombüsün çıkarılması, bu nitelikle belirgin lung biopsy Fiberoptik bronkoskop yoluyla floroskop ameliyat. kılavuzluğunda yapılan akciğer biyopsisi. tromboembolik sendrom thromboembolic syndrome transforme edici beta büyüme faktörü transfor- Bacağın derin venlerinde trombüs oluşumu ile pulmoner ming growth factor beta Aktive T hücreleri mononük- embolizm arasındaki ilişki. leer fagositler ve diğer hücreler tarafından sentezlenen; T tromboembolizm thromboembolism Herhangi bir hücrelerinin çoğalma ve farklılaşmasıyla makrofaj akti- damardaki trombüsten kopan pıhtı parçasının başka bir vasyonunu engellemekte ve proenflamatuvar sitokinlerin bölge damarında tıkanmaya neden olması.

51 Sözlük Dergisi

tromboendarterektomi thromboendarterectomy efüzyonla seyreden plörit. tüberküloz plörezisi Trombüsle beraber arterin ateroskleroz gösteren iç taba- tüberküloz tuberculosis 1. Mycobacterium türü mik- kasının (intima) ameliyatla çıkarılması. roorganizmaların neden olduğu, tüberküller ve dokularda trombosit aktive edici faktör platelet activating kazeöz nekroz oluşumu ile belirgin bulaşıcı hastalıklardan factor Ani aşırı duyarlılık reaksiyonunda bazofil ve mast herhangi biri. 2. Akciğer tüberkülozu. hücrelerinden salgılanarak bronkokonstriksiyon ve trom- tüberküloz ampiyemi tuberculous empyema Myco- bositlerde yığışma etkisi gösteren fosfolipit yapısında me- bacterium tuberculosis enfeksiyonuna bağlı torasik ampiyem. diatör. tüberküloz apsesi tuberculous abscess Tüberküloz tropikal pulmoner eozinofili tropical eosinop- basillerinin neden olduğu apse. soğuk apse hilia, tropical pulmonary eosinophilia Brugia malayi, tüberküloz granülasyon dokusu tuberculous gra- Wuchereria bancrofti veya hayvanları enfekte eden diğer nulation tissue Tüberkülozda, karakteristik tüberkülleri filarialarla oluşan, ataklar halinde gece öksürüğü ve hışıl- oluşturan; epiteloit hücreler, lenfositler ve Langhans dev tılı solunum, çok yüksek düzeyde eozinofili ve akciğerde hücrelerinden oluşan doku. yaygın retikülonodüler infiltrasyonlarla belirgin bir suba- tüberküloz-dışı mikobakteri nontuberculous kut veya kronik form filariyaz. mycobacteria M. tuberculosis ve M. bovis dışındaki miko- tüberkül tubercle, tuberculum Küçük, yuvarlak, gri, bakteriler. atipik mikobakteri sıklıkla merkezi kazeifikasyon gösteren, granülomatöz tü- tübüler tubular Tüp şeklinde. berkülozun karakteristik lezyonu. tümör embolizmi tumor embolism Tümör parçala- tüberkülin tuberculin Tüberküloz basilleri kültürün- rına bağlı embolizm. den hazırlanan ve deri altına enjekte edilmek yoluyla tü- tümör nekrozis faktör tumor necrosis factor Bir- berküloz tanısında test maddesi olarak kullanılan eriyik. çok hücre tipi tarafından salgılanan ve kanserli hücrelerin Kısaltması: PPD yıkımını sağlayan, TNF-alfa ve TNF-beta olmak üzere iki tüberkülin deri testi tuberculin skin test Mantoux testi şekli bulunan bir sitokin. Kısaltması: TNF tüberkülin reaksiyonu tuberculin reaction Tüber- tüp torakostomi tube thoracostomy Plevra boşlu- külin testinin uygulandığı bölgede, gecikmiş bir reaksiyon ğundan hava veya sıvı boşaltılması için torakostomi yapı- olarak endurasyon varlığı. larak göğüs tüpü yerleştirilmesi. tüberkülin ünitesi tuberculin unit Standart bir PPD tüberkülinle oluşan klinik cevabın ilişkisine dayana- U rak tanımlanan, tüberkülin dozajına ait bir birim. UIP usual interstitial pneumonia “usual interstitial tüberkülom tuberculoma Tüberküloz dokusundan pneumonia” teriminin İngilizce kısaltması. ibaret, tümörü andıran yuvarlak kitle; büyüme sonucu usual interstitial pneumonia usual interstitial tümörümsü görünüm almış kazeöz tüberkül. pneumonia Histopatolojik olarak interstitial enflamas- tüberkülosit tuberculocidal Tüberküloz basillerini yon, fibroblast alanları, bal peteği manzarası ve yamasal öldürücü. tutulumun olduğu idiyopatik bir interstisiyel akciğer tüberkülostatik tuberculostatic Tüberküloz basille- hastalığı. rinin çoğalmasını önleyici. uyku apnesi sleep apnea Uyku sırasında solunum tüberkülotik plevral efüzyon tuberculous effusion, yollarının en az 10 sn süresince kapanması. obstrüktif tuberculous pleural effusion Akciğer tüberkülozuna bağ- uyku apnesi lı olarak oluşan plevral efüzyon. tüberkülotik plörit tuberculous pleuritis Birincil Ü tüberkülozlu hastalarda plevrada tüberküller ve plevral üremik plörit uremic pleuritis Üremik hastalarda

52 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri görülen, plevral efüzyonla seyreden, çoğunlukla fibrinöz sıvının boşalmasını sağlamak ve orta kulakla dış kulak tipteki plörezi. arasındaki basıncı dengelemek amacıyla kulak zarına üremik pnömonit uremic pneumonitis Akciğer cerrahi olarak konan, ince metal veya plastik silindirler, grafisinde kelebek şeklinde infiltrasyonlar ve akciğer öde- timpanostomi tüpü minin gözlendiği, üremi ile birlikte olan pnömoni. ventilatör ventilator Genel anestezi vermek veya so- ürokinaz urokinase Plazminojeni plazmine çevirerek lunum yetmezliği olan bireylere yapay solunumu sağla- pıhtı ve fibrinin çözülmesini sağlayan bir enzim. mak amacıyla kullanılan cihaz. ventilatör-ilişkili pnömoni ventilator-associated V pneumonia Mekanik ventilasyon uygulanan hastalarda, vaporizatör vaporizer Aerosol oluşturan cihaz. mekanik ventilasyona başlandıktan 48 saat sonra gelişen, variköz bronşektazi varicous bronchiectasis Silin- nazokomial enfeksiyon yoluyla oluşan pnömoni. dirik bronşektaziye benzeyen ancak lokal daralmalar ne- veziküler solunum sesi vesicular breath sound So- deni ile düzensiz bir şekil almış bronşektazi tipi. lunum sırasında normal akciğerde oskültasyonda duyulan varisella-zoster pnömonisi varicella pneumo- düşük frekanslı ses. nia, varicella-zoster pneumonia Özellikle bağışıklık vezikülo-bronşiyal ses vesiculo bronchial breath yetmezliği olan çocuklarda suçiçeği gelişiminden 2 ila 6 sound Büyük bronşların bulunduğu akciğerin üst saha- gün sonra komplikasyon olarak gelişen şiddetli öksürük, larında en iyi duyulan hem veziküler hem de bronşiyal hemoptizi, şiddetli göğüs ağrılarıyla belirgin, erişkinlerde seslerin özelliklerini taşıyan solunum sesi. çocuklara göre daha sık görülen virüs pnömonisi. vibrasyon vibration Titreme; titreşim. vasküler endotelial büyüme faktörü vascular video yardımlı toraks cerrahisi video assisted endothelial growth factor Akciğer alveolar hücreleri, thoracic surgery Torakoskop, kamera ve monitör gibi vi- böbrek glomerül visseral epitel hücreleri, böbrek prok- deoya yardımcı cihazlar içeren ve toraks cerrahisi için tro- simal tübül hücreleri, adrenal korteksin tüm hücreleri, karlarla göğse girecek şekilde tasarlanmış aletlerle plevral aktive makrofajlar, arteriyolleri çevreleyen fibroblastlar, efüzyon, pnömotoraks gibi durumlara müdahale etmek bronşiyal ve koroid pleksus epitel hücreleri, hepatositler amacı ile yapılan, minimum invazif cerrahi bir teknik. gibi hücrelerden salınan, endotel hücresinin proliferasyo- Kısaltması: VATS nu, migrasyonu ve diferensiasyonunda rol alan, anjiyoge- viral pnömoni viral pneumonia Adenovirüs, influ- nezde gerekli büyüme faktörü. enza virüs, parainfluenza virüs veya respiratuar sinsityal vasküler halka vascular ring Çift arkus aorta, aortik virüs gibi virüslerin neden olduğu pnömoni. ark ve eşlik eden duktus arteriozusun trakea ve özofagusu Virchow üçlemesi Virchow’s triad Damar duva- veya innominate arterin trakeayı sıkıştırmasıyla oluşan rında değişiklik, lokal kan akımında değişiklik, kan bi- darlık sonucu hırıtılı solunum ve yutma güçlüğü gibi bul- leşenlerinde değişiklik olarak bilinen vasküler tromboza guları olan doğuştan anomali. yatkınlık oluşturan üç faktör. vaskülit vasculitis Kan damarlarının enflamasyonu. viseral plevra visceral pleura Akciğerleri örten ve ak- vaskülit sendromları vasculitis syndromes Takaya- ciğer fissürlerini saran ve lopları ayıran plevra. su artriti, poliarteritis nodoza, Wegener granulomatozisi, vital kapasite vital capacity Maksimum inspiras- Henöch-Shönlein purpurası, sistemik lupus eritematozis yondan sonra maksimum bir ekspirasyonla akciğerlerden gibi vaskülitle seyreden hastalıklar. atılan hava miktarı. VATS video assisted thoracic surgery “video yardımlı vizing wheezing Solunum yollarındaki geri dönüşlü toraks cerrahisi” teriminin İngilizce kısaltması. obstrüksiyona bağlı olarak ekspiryum esnasında göğüsten ventilasyon tüpü ventilation tube Orta kulaktaki yüksek perdeli, polifonik, ıslık benzeri tiz bir ses. hışıltı

53 Sözlük Dergisi

vokal fremitus vocal fremitus Hasta belli bir sözü te- deniyle akciğer dokusunun normal radyolojik gölgelerin- laffuz ederken göğüs duvarı üzerinde palpasyon sırasında de geçici silinme. hissedilen titreşim. Williams-Campbell sendromu Williams- vokal kord disfonksiyonu vocal cord dysfunction Campbell syndrome Periferik bronşların ilk dallanma- Ses tellerinin solunum döngüsü süresince, nefes alırken sından daha distalde kıkırdakların bulunmayışına bağlı paradoksal olarak kapanıp özellikle inspiratuar stridor ve olarak ortaya çıkan doğuştan bronkomalazi ve bronşek- boğulma hissi şeklinde obstrüktif hava yolu semptomları- tazi. na yol açan, organik olmayan bir bozukluk. Wilson-Mikity hastalığı Wilson-Mikity disease vokal kord paralizisi vocal cord paralysis Doğuş- 36. gestasyon haftasından erken doğan, ancak mekanik tan veya edinsel nedenlerle tek ve iki taraflı olabilen, tek ventilasyon uygulanmayan preterm bebeklerde genellikle taraflı paralizide, etkilenmiş olan vokal kordun orta hatta ilk haftanın sonunda, giderek artan takipne, siyanoz, ret- yeterince gelmemesi sonucunda iki kord arasında gereğin- raksiyon, hipoksemi ve hiperkapni şeklinde ortaya çıkan, den fazla boşluk kaldığı ve kısık sese neden olan; iki taraflı bronkopulmoner displaziye benzer kronik solunum bo- paralizide ise kordlar ortada kalıp yeterince açılmadığın- zukluğu sendromu. dan ses iyi olmasına karşın yeterince hava pasajı oluşma- Wiskott-Aldrich syndromu Wiskott-Aldrich ması nedeniyle nefes darlığının görüldüğü vokal kordların syndrome Egzema, trombositopeni, tekrarlayan enfeksi- paralizi durumu. ses teli felci yonlar gibi bulgularla seyreden X bağlı çekinik geçişli bir vokal rezonans vocal resonance Normal konuşma immün yetmezlik. sırasında göğüs duvarında duyulan ses. volütravma volutrauma Mekanik ventilatörün yük- Y sek hacim vermek amacı ile ayarlanması sonucu akciğerde yabancı cisim aspirasyonu foreign body aspiration aşırı gerilmeye bağlı olarak oluşturduğu hasar. Herhangi bir maddenin solunum yollarına kaçması. vomik vomica Kist hidatik veya akciğer apsesinin yağ embolizmi fat embolism Özellikle uzun kemik bronşa açılması sonucunda aniden ve bol miktarda kist kırıklarından sonra dolaşıma yağ girmesi sonucu oluşan sıvısının veya püyün ekspektorasyonu. embolizm. vücut pletismografisi body plethysmograph Vücut yangı inflammation Enfeksiyona veya harap edici et- hacmindeki değişikliği ölçen, özellikle de intratorasik gaz kene karşı dokunun kendini savunma amacıyla gösterdiği hacimlerini ölçmede kullanılan araç. ağrı, şişme, kızarıklık, ısı artışı ve eksüdasyonla belirgin reaksiyon. iltihap, enflamasyon W yangılı inflammatory 1. İltihapla ilgili, iltihaba bağlı. Wegener granülomatozu Wegener’s granulomato- 2. İltihap gösteren, iltihaplı. enflamatuvar sis Sistemik küçük damar vasküliti, üst ve alt solunum yapay pnömotoraks artificial pneumothorax Eski- yollarında nekrotizan granülomatöz vaskülit ve glomeru- den akciğer tüberkülozunun tedavisinde kollaps tedavisi lonefrit gibi patolojik bulguları olan bir vaskülit hastalığı. yöntemi olarak uygulanan, plevra boşluğuna hava veya gaz granülamatöz polianjitis (oksijen, azot vs.) verilmesi ile oluşturulan pnömotoraks. Werdnig-Hoffman hastalığı Werdnig-Hoffman yapay solunum artificial respiration Solunumun disease Hipotoni, hareket azlığı, solunum güçlüğü gibi durması halinde solunumun ağız ağıza veya mekanik ven- bulgularla seyreden, ikinci motor nöronların kalıtımsal tilatörle yapay olarak sağlanması. suni solunum bir hastalığı. spinal musküler atrofi tip 1 yassı alveoler hücre squamous alveolar cell tip I Westermark bulgusu Westermark’s sign Pulmoner alveoler hücre embolinin distalinde damara kan akımının kesilmesi ne- yaş akciğer wet lung Doğumdan önce akciğerlerdeki

54 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri sıvının doğumdan sonra emilmesindeki gecikme, bebeğin yüksek irtifa akciğer ödemi high altitude pulmo- hızlı solunum, burun kanatlarının solunuma katılması, nary edema Belirli yükseklikte duraklama yapıp alıştır- göğüste çekilmeler, morarma ve inleme, oksijen yeter- ma yapmadan yüksek irtifaya hızla çıkılması sonrasında, sizliği gibi bulgulara neden olan ve genellikle zamanında aşırı fiziksel çabadan kaynaklanan hipoksiye bağlı akciğer doğan bebeklerde görülen bir yenidoğan hastalığı. ödemi. yatay fissür horizontal fissure, fissura horizontalis, yüksek irtifa hastalığı altitude sickness Yüksek ir- pulmonis dextri Sağ akciğerde oblik fissürden öne doğru tifada, azalmış oksijen basıncına uyum güçlüğü nedeniyle uzanan, üst ve orta lopları birbirinden ayıran fissür. ortaya çıkan, akciğer ödemi veya serebral ödem şeklinde YÇBT high resolution computerized tomography görülebilen durum. dağ hastalığı “Yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi”nin kısalt- yükseklik anoksisi altitude anoxia Deniz seviye- ması. sinden oldukça yükseğe çıkıldığında gelişen anoksi duru- yelken göğüs flail chest Çoklu kaburga kırıklarında mu. görülen göğsün nefes alırken içeri, nefes verirken dışarıya yüzey gerilimi surface tension Bir yüzeyin bütünlü- doğru hareket etmesi sonucu paradoksik hareket göster- ğünü korumaya çalışan veya bir sıvının yüzey tabakasının mesi. kopma veya kırılmaya karşı sahip olduğu gerilim veya yellow nail sendromu yellow nail syndrome Tır- direnç. naklarda sarı renk değişikliği, plevral sıvı, bronşektazi, sinüzit ve lenfödemle belirgin nadir bir sendrom. Z yoğun bakım ünitesi intensive care unit Yetişmiş zafirlukast zafirlukast Uzun süreli astım tedavisinde personelin özel aletler yardımıyla ağır hastaların bakımını kullanılan lökotrien reseptör antagonisti ilaç. gerçekleştirdiği hastane ünitesi. zeolit zeolite Bir grup hidrate alüminyum silikat mi- Young sendromu Young syndrome Kronik sinob- neralinden herhangi biri. eriyonit ronşiyal enfeksiyonlarla birlikte obstrüktif azoperminin zero zero Herhangi bir ölçüm aracının 0 ile simgelenen oluşturduğu bir sendrom. başlangıç noktası. sıfır yumurta kabuğu kalsifikasyon egg-shell calcifi- zidovudin zidovudine AIDS taşıyıcıları ve hastaları cation Sıklıkla silikozda görülen, torakstaki lenf düğümü tedavisinde ağızdan kapsül şeklinde kullanılan, timidin etrafında ince bir tabaka şeklinde kalsiyum depolanması- (thymidine) analoğu antiviral bir ilaç. na bağlı görünüm. Ziehl-Neelsen boyası Ziehl-Neelsen stain Myco- yuvarlak atelektazi round atelectasis, rounded ate- bacterium tuberculosis’i boyamada kullanılan bir boya. lectasis Plevral efüzyonun emiliminden sonra komşu pe- zileuton zileuton Uzun süreli astım tedavisinde kulla- riferik dokuda ortaya çıkan ve fokal plevral nedbeleşmeyle nılan lökotrien sentez inhibitörü ilaç. belirgin sınırlı ve geri dönüşlü atelektazi şekli. katlanmış zirve akım hızı peak flow Zirve akımölçer kulla- akciğer sendromu nılarak kuvvetli bir ekspiryum yapılmasıyla ölçülebilen, yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi ekspiryum akım hızı. high resolution computerized tomography Akciğer zirve akım ölçer peak flow meter Akciğerlerden dı- parankim arayüzlerinin daha iyi görünümünü sağlayan şarıya üflenen havanın hızını ölçen, taşınabilir alet. tepe yüksek uzaysal frekans rekonstrüksiyon algoritmasının akım ölçer kullanıldığı bilgisayarlı tomografi.YÇBT, HRCT zona zona 1. Varisella zoster virüsünün neden olduğu yüksek frekanslı ventilasyon high frequency ven- enfeksiyon. herpes zoster. 2. Özgün sınırları veya özellik- tilation Küçük soluk hacimlerinin yüksek solunum hı- leri olan anatomik alan. kuşak, zonal zıyla verildiği mekanik ventilasyon şekli. HFV zonal zonal 1. Kuşak şeklinde sarıcı tabaka ya da bölge

55 Sözlük Dergisi ile ilgili. 2. Yapı ya da görünüş bakımından komşu kısım- rındaki direnci saptamak için kullanılan bir yöntem. lardan farklı bölge ile ilgili. zorlu vital kapasite forced vital capacity Hastanın zonestezi zonesthesia Vücudun herhangi bir kısmın- maksimum hız ve eforla nefes verdiği sırada ölçülen vital da kuşakla sıkılıyormuş gibi hissetme. kapasite. zonifugal zonifugal Belirli bir bölgeden dışarı çıkan, zorunlu aerop obligate aerobe Yalnızca moleküler bölgenin dışına geçen. oksijenin varlığında üreyebilen mikroorganizma. zorlu ekspiratuvar akım forced expiratory flow zorunlu anaerop obligate anaerobe Yalnızca mole- Zorlu vital kapasite ölçümlerinde kaydedilen, genellikle küler oksijenin mutlak yokluğunda üreyebilen mikroor- ekspirasyon eğrisinin belirli bir bölümündeki ortalama ganizma. akım olarak hesaplanan akım hızı. zoster zoster Varisella zoster virüsünün sebep olduğu zorlu ekspiratuvar hacim forced expiratory volum enfeksiyon. zona Zorlu vital kapasitenin belli zaman içinde nefesle verilen zosterifom zosteriform Herpes Zoster’e benzeyen. kısmı. zosteroid zosteroid zosteriform zorlu osilometri forced oscillometry Solunum yolla-

KAYNAKLAR

1. Kliegman RM, Stanton BF, Schor NF, St.Geme III JW, Behrman RE (eds). Nelson Textbook of Pediatrics, 19th ed. WB Saunders Co. 2011. 2. Wilmott RW, Boat TF, Bush A, Chernick V, Deterding RR, Ratjen F. Kendig and Chernick’s Disorders of the Respiratory Tract in Children. 8th ed. 2012. 3. Sapan N.Çocuk Alerji Terimleri Sözlüğü. Sözlük Dergisi 2013 cilt:4, sayı:1. 4. Gökırmak M. Göğüs Hastalıkları Terimleri Sözlüğü. Sözlük Dergisi 2008 cilt:1, sayı:2. 5. TDK Güncel Türkçe Sözlük. www.tdk.gov.tr. 6. Anderson DM. Dorland’s Illustrated Medical Dictionary. 31st edition. Philadelphia: W. B. Saunders Company, 2007.

56 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

İngilizce - Türkçe Dizin

ABPA ABPA alpha-1 proteinase inhibitor alfa-1 proteinaz inhibitörü Abrams Ballestero needle Abrams Ballestero iğnesi altitude anoxia yükseklik anoksisi Acapella Acapella altitude sickness yüksek irtifa hastalığı acaricide akarisit alveolar dead space alveoler ölü boşluk acid resistance aside dirençli alveolar macrophage alveoler makrofaj acid-fast asidorezistan alveolar ventilation alveol ventilasyonu acinus asinüs alveolitis alveolit acquired immune deficiency edinilmiş immün yetmezlik alveolocapillary membrane alveolokapiller zar syndrome sendromu alveolus akciğer hava keseciği acrocyanosis akrosiyanoz alveolus alveol activity-induced asthma aktiviteyle uyarılan astım aminophylline aminofilin acute asthma attack akut astım atağı amphoric breath sound amforik solunum sesi acute bronchiolitis akut bronşiyolit anaphylaxis anafilaksi acute bronchitis akut bronşit anatomic dead space anatomik ölü boşluk acute chest syndrome akut göğüs sendromu anoxemia anoksemi acute laryngotracheobronchitis akut laringotrakeobronşit anoxia anoksi acute respiratory distress akut solunum sıkıntısı anthracosis antrakozis syndrome sendromu antiasthmatic antiastmatik acyanotic asiyanotik antimycobacterial antimikobakteriyel adenosine deaminase adenozin deaminaz antituberculotic antitüberkülotik adenovirus pneumonia adenovirüs pnömonisi antitussive antitusif adrenaline adrenalin apex apeks adult respiratory distress erişkin solunum sıkıntısı apical apikal syndrome sendromu apnea apne adult tuberculosis erişkin tüberkülozu apneustic center apnöstik merkez adventitious sounds ek sesler ARDS ARDS adverse drug reaction ters ilaç reaksiyonu artificial pneumothorax yapay pnömotoraks aeroallergen aeroalerjen artificial respiration yapay solunum aerosol aerosol asbest body astbest cisimciği aerosol therapy aerosol tedavisi asbestosis asbestoz air bronchogram hava bronkogramı Askin’s tumor Askin tümörü air embolism hava embolizmi aspergilloma asperjilom air hunger hava açlığı aspergillosis asperjiloz air-crescent sign, cresent sign hilal belirtisi asphyxia asfiksi airway hava yolu aspiration aspirasyon airway conductance hava yolu iletkenliği aspiration pneumonia aspirasyon pnömonisi airway hyperresponsiveness hava yolu aşırı cevaplılığı aspirator aspiratör airway remodeling hava yolunun yeniden asthma astım yapılanması atelectasis atelektazi airway resistance hava yolu direnci atomizer atomizer albuterol albuterol atopy atopi allergen alerjen atypical mycobacteria atipik mikobakteri allergic bronchopulmonary alerjik bronkopulmoner auscultation oskültasyon aspergillosis aspergilloz autoimmune disease otoimmün hastalık allergic conjunctivitis alerjik konjonktivit Avian influenza kuş gribi allergic march alerjik yürüyüş azygos lobe fissure azigoz lop fissürü allergic rhinitis alerjik rinit Bacille Camette-Guerin Basil Calmette-Guerin allergic rhinoconjunctivitis alerjik rinokonjonktivit bacterial croup bakteriyel krup allergic salute alerjik selam bacterial pneumonia bakteriyel pnömoni allergy alerji bacterial tracheitis bakteriyel trakeit alpha-1 antitrypsin alfa-1 antitripsin barrel chest fıçı göğüs

57 Sözlük Dergisi

BCG vaccine BCG aşısı capnography kapnografi beta adrenergic agonist beta adrenerjik agonist carbondioxide karbondioksit biopsy biyopsi carbonmonoxide karbonmonoksit Biot respiration Biot solunumu carboxyhemoglobin karboksihemoglobin BIPAP BİPAP cardiopulmonary kardiyopulmoner bird breeder’s lung, bird fancier’s kuş besleyici akciğeri cardiothoracic ratio kardiyotorasik indeks lung carina tracheae trakeal karina bleb bleb caseification kazeifikasyon blood gas analysis kan gazı analizi cavern kavern Bochdalek hernia Bochdalek fıtığı cavitary kaviter body plethysmograph vücut pletismografisi cavitation kavitasyon booster phenomenon anımsatma etkisi cavity kavite Bornholm disease Bornholm hastalığı CCR5 antagonists CCR5 antagonistleri bradycardia bradikardi celiac disease çölyak hastalığı bradypnea bradipne cellophane rale selofan ral breast, chest göğüs central alveolar hypoventilation santral alveoler breath soluk syndrome hipoventilasyon sendromu breath sounds, respiratory sounds solunum sesleri central apnea santral apne breathing exercises solunum egzersizleri central sleep apnea merkezi uyku apnesi bronchial asthma bronşiyal astım centriacinar emphysema sentrasiner amfizem bronchial breath sounds bronşiyal solunum sesleri cervical lymphadenopathy servikal lenfadenopati bronchial carcinoid tumor bronşiyal karsinoid tümör cervicothoracic servikotorasik bronchial hyperreactivity bronşiyal hiperaktivite CH50 assay CH50 testi bronchial provocation test bronş provokasyon testi challenge test provokasyon testi bronchial tumor bronşiyal tümör Charcot-Leyden crystals Charcot-Leyden kristalleri bronchiectasis bronşektazi Chédiak-Higashi syndrome Chédiak-Higashi sendromu bronchiole bronşiyol cheese washer’s lung, cheese peynir yıkayıcı akciğeri bronchiolitis bronşiyolit handler’s lung bronchiolitis obliterans bronşiyolitis obliterans chemical pneumonia kimyasal pnömoni bronchiolitis obliterans with bronşiyolit obliteranslı chest tube göğüs tüpü organizing pneumonia organize pnömoni chest wall göğüs duvarı bronchitis bronşit Cheyne-Stokes respiration Cheyne-Stokes solunumu bronchoalveolar lavage bronkoalveolar lavaj Chlamydia pneumoniae Chlamydia pneumoniae bronchoconstriction bronkokonstriksiyon pneumonia pnömonisi bronchoconstrictor bronkokonstriktör Chlamydia trachomatis Chlamydia trachomatis bronchodilatation bronkodilatasyon pneumonia pnömonisi bronchodilator bronkodilatör choana koana bronchogenic carcinoma bronkojenik karsinom choanal atresia koanal atrezi bronchogenic cyst bronkojenik kist chronic obstructive lung disease kronik obstrüktif akciğer bronchography bronkografi hastalığı broncholithiasis bronkolitiyaz chronic respiratory failure kronik solunum yetmezliği bronchomalacia bronkomalazi Churg-Strauss syndrome Churg-Strauss sendromu bronchopleural fistula bronkoplevral fistül chyliform effusion şiliform efüzyon bronchopnemonia bronkopnömoni chylothorax şilotoraks bronchopulmonary dysplasia bronkopulmoner displazi chylous şilöz bronchoscope bronkoskop chylous pleurisy şilöz plörezi bronchoscopy bronkoskopi cicatrization atelectasis sikatrizasyon atelektazisi bronchospasm bronkospazm cilia siliya bronchovesicular breath sounds bronkoveziküler solunum ciliary dysfunction siliyer disfonksiyon sesleri Clara cell Clara hücresi bronchus bronş CO-oxymeter CO-oksimetre brush biopsy fırça biyopsisi Coccidioides pneumonia Coccidioides pnömonisi C1 esterase inhibitor deficiency C1 esteraz inhibitör eksikliği coin leison para lezyonu cachectin kaşektin cold abscess soğuk apse cannula kanül cold agglutinin soğuk aglutinin

58 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri cold urticaria soğuk ürtikeri Dermatophagoides pteronyssinus Dermatophagoides collapse kollaps pteronyssinus colonization kolonizasyon desaturation desatürasyon compensatory emphysema kompansatris amfizem desensitization duyarsızlaştırma complementary feeding tamamlayıcı beslenme desquamative interstitial deskuamatif intersitisyel compliance kompliyans pneumonia pnömoni congenital central konjenital santral diaphragm diyafram hypoventilation syndrome hipoventilasyon sendromu diaphragm pacing diyafram pili congenital diaphragm hernia doğuştan diyafram fıtığı diaphragmatic eventration diyafram evantrasyonu congenital lobar emphysema doğuştan lobar amfizem diaphragmatic hernia diyafram fıtığı congenital pulmonary airway doğuştan pulmoner hava yolu diaphragmatic pleura diyafram plevrası malformation malformasyonu diaphragmatic respiration diyafram solunumu conjugate pneumococcal vaccine konjuge pnömokok aşısı diffuse difüz consolidation konsolidasyon diffuse alveolar damage difüz alveolar hasar continuous positive airway devamlı pozitif hava yolu diffuse alveolar hemorrhage difüz alveolar hemoraji pressure basıncı diffuse interstitial lung disease difüz interstisyel akciğer continuous positive airway sürekli pozitif hava yolu hastalığı pressure, CPAP basıncı diffusion difüzyon Cope needle Cope iğnesi diffusion capacity difüzyon kapasitesi cor pulmonale kor pulmonale DiGeorge sequences DiGeorge sekansı costochondral kostokondral dispensary dispanser costodiaphragmatic sinus kostodiyaframatik sinüs disseminated tuberculosis disemine tüberküloz costophrenic kostofrenik DLCO DLCO cough öksürük dormant dorman cough center öksürük merkezi dornase alfa dornaz alfa cough variant asthma öksürük varyant astım droplet damlacık Coxsachie virus Coxsachie virüs droplet infection damlacık enfeksiyonu crepitant rale krepitan ral dry cough kuru öksürük crepitation krepitasyon dry pleurisy kuru plörezi croup krup dry powder inhaler kuru toz inhaler Cryptococcus pneumonia Cryptococcus pnömonisi Duchenne muscular dystrophy Duchenne musküler distrofisi cuirass ventilator cuirass ventilatör dullness matite Curschmann’s spirals Curschmann spiralleri duplication cysts duplikasyon kisti cyanosis siyanoz dynamic compliance dinamik kompliyans cycloserine sikloserin Dynein arm Dinein kolu cylindrical bronchiectasis silindirik bronşektazi dynein arm defect Dinein kolu kusuru cyst hydatid kist hidatik dyspnea dispne cystic adenomatoid kistik adenomatoid dyspnea index dispne indeksi malformation malformasyon E-selectin E-selektin cystic fibrosis kistik fibrozis early transient wheeze erken geçici hışıltı cytokine sitokin early-phase allergic response erken faz alerjik cevap cytomegalovirus sitomegalo virüs early-phase-asthmatic response erken faz astmatik yanıt cytomegalovirus pneumonia sitomegalovirüs pnömonisi ectasis ektazi D-dimer D-dimer ectatic ektazik D-dimer test D-dimer testi ectopic contact dermatitis ektopik kontakt dermatit decompensation dekompansasyon eczema egzama Dectin-1 Dectin-1 edema ödem deep inspiration derin inspirasyon effusion efüzyon deep venous thrombosis derin ven trombozu egg-shell calcification yumurta kabuğu delayed-type hypersensitivity gecikmiş tipte aşırı duyarlılık kalsifikasyon dendritic cells dendritik hücreler egophony egofoni deoxyhemoglobin deoksihemoglobin Eisenmenger’s syndrome Eisenmenger sendromu dermatomiyositis dermatomiyozit elastance elastans Dermatophagoides Dermatophagoides elastic recoil elastik geri çekilme Dermatophagoides farinae Dermatophagoides farinae embolectomy embolektomi

59 Sözlük Dergisi embolism embolizm expansion ekspansiyon embolization embolizasyon expectorant ekspektoran embolus emboli expectoration ekspektorasyon emphysema amfizem expiration, exhalation ekspirasyon emphysematous bullae amfizem bülü expiratory ekspiratuvar empyema ampiyem expiratory dyspnea ekspiratuvar dispne empyema necessitatis empyema necessitatis expiratory exchange rate ekspiratuvar değişim oranı encysted pleurisy ankiste plörezi expiratory reserve volume ekspiratuvar yedek hacim end-tidal carbondioxide end-tidal karbondioksit extrabronchial ekstrabronşiyal endobronchitis endobronşit extracorporal membrane ekstrakorporal membrane endoscopic biopsy endoskopik biyopsi oxygenation oksijenizasyonu endothelin-1 endotelin 1 extrapleural ekstraplevral endotracheal endotrakeal extrapulmonary ekstrapulmoner endotracheal tube endotrakeal tüp extrathoracic ekstratorasik enflamation enflamasyon extratracheal ekstratrakel enflammation enflamasyon extrinsic ekstrensek enflammatory disease enflamatuvar hastalık extrinsic allergic alveolitis ekstrensek alerjik alveolit enfluenza influenza extrinsic asthma ekstrensek astım enfluenza virus vaccine influenza virüsü aşısı extubation ekstübasyon enfluenzal pneumonia influenza pnömonisi exudate eksüda Enterobacter pneumonia Enterobacter pnömonisi exudation eksüdasyon enzyme-linked immunosorbent enzim bağlantılı immün test exudative eksüdatif assay exudative pleurisy eksüdatif plörezi eosinophil eozinofil facultative anaerobe fakültatif anaerop eosinophil cationic protein eozinofil katyonik protein familial dysautonomy ailevi disotonomi eosinophil peroxidase eozinofil peroksidaz farmer’s lung çiftçi akciğeri eosinophil-derived neurotoxin eozinofil kaynaklı nörotoksin fat embolism yağ embolizmi eosinophilic eozinofilik ferruginous body ferrüginöz cisimcik eosinophilic granuloma eozinofilik granülom fiberoptic fiberoptik eotaxin eotaksin fibrinolytic therapy fibrinolitik tedavi eozinophilic lung diseases eozinofilik akciğer hastalığı fibroblast fibroblast ephedrine efedrin fibroblast growth factor fibroblast büyüme faktörü epidemic myalgia epidemik miyalji fibronectin fibronektin epidemic pleurodynia epidemik plörodini fine needle aspiration biopsy ince iğne aspirasyon biyopsisi epidermoid epidermoit flail chest yelken göğüs epidermoid carcinoma epidermoit karsinom fluoroscope floroskop epigenetics epigenetik fluoroscopy floroskopi epiglottitis epiglotit fluticasone propionate flutikazon propiyonat EpiPen EpiPen flutter valve Flutter valvi episodic viral wheeze epizodik viral hışıltı focus odak epitope epitop forced expiratory flow zorlu ekspiratuvar akım epituberculosis epitüberküloz forced expiratory volum zorlu ekspiratuvar hacim erionite eriyonit forced oscillometry zorlu osilometri erytema nodosum eritema nodozum forced vital capacity zorlu vital kapasite erythema eritem forceps forseps Escherichia coli pneumonia Escherichia coli pnömonisi foreign body aspiration yabancı cisim aspirasyonu esophagus özofagus formoterol formoterol ethambutol hydrochloride etambutol hidroklorür Fowler’s metod Fowler metodu ethionamide etiyonamit free radical serbest radikal exercise egzersiz fremitus fremitus exercise-induced anaphylaxis egzersiz anafilaksisi friction rub frotman exercise-induced asthma egzersiz astımı friction sound, friction rub sürtünme sesi exertional dyspnea egzersiz dispnesi functional residual capacity fonksiyonel rezidüeal exhaled breath ekshale hava kapasite exhaled nitric oxide ekshale nitrik oksit fungal infection mantar enfeksiyonu

60 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri fungal pneumonia fungal pnömoni halolite halolite fungus ball mantar topu hamartoma hamartom funnel breast huni göğüs Hamburger shift, chloride shift Hamburger fenomeni galaktomannan galaktomannan Hamman sign Hamman bulgusu gallium-67 galyum-67 Hamman-Rich syndrome Hamman-Rich sendromu ganciclovir gansiklovir Hantavirus pulmonary Hanta virüsü pulmoner ganglioneuroblastoma ganglionöroblastom syndrome sendrom ganglioneuroma ganglionörom hay fever saman nezlesi gas exchange gaz değişimi Heerfordt syndrome Heerfordt sendromu gas washout technique gaz arındırma yöntemi Heiner syndrome Heiner sendromu gastroenteric cyst gastroenterik kist heliox helioks gastroesophageal reflux gastroözofageal reflü hemidiaphragm hemidiyafram gastroesophageal reflux disease gastroözofageal reflü hastalığı hemithorax hemitoraks gastrointestinal (gut) -associated sindirim sistemi ilişkili hemomediastinum hemomediyasten lymphoid tissue lenfoid doku hemophtysis kanlı balgam Gaucher cell Gaucher hücresi hemopneumothorax hemopnömotoraks Gaucher disease Gaucher hastalığı hemoptysis hemoptizi gene therapy gen tedavisi hemorrhagic effusion hemorajik efüzyon gene-environment interactions gen-çevre etkileşimi hemorrhagic pleurisy hemorajik plörezi genetic counseling genetik danışma hemosiderin-laden macrophage hemosiderin yüklü makrofaj genetic testing genetik test hemosiderosis hemosiderozis genetic transmission genetik geçiş hemothorax hemotoraks genome genom Henderson-Hasselbalch equation Henderson-Hasselbalch genotype genotip denklemi germ cell tumor germ hücreli tümör hepatization hepatizasyon giant cell pneumonia dev hücreli pnömoni hepatopulmonary syndrome hepatopulmoner sendrom gibbosity gibozite Hering-Breuer reflex Hering-Breuer refleksi Gibson-Cooke sweat test Gibson-Cooke ter testi Herpes simplex virus pneumonia Herpes simpleks virüs Giemsa stain Giemsa boyaması pnömonisi Gitelman syndrome Gitelman sendromu heterogeneous heterojen globus hystericus globus histerikus heterotaxia heterotaksi glucocorticoid response element glukokortikoit yanıt elementi high altitude pulmonary edema yüksek irtifa akciğer ödemi glucocorticoid therapy glukokortikoit tedavisi high frequency oscillatory HFO glutathione S-transferase glutatyon S-transferaz ventilation glutathione S-transferase genes glutatyon S-transferaz genleri high frequency ventilation yüksek frekanslı ventilasyon glutation glutatyon high resolution computerized yüksek çözünürlüklü gluten-sensitive enteropathy gluten enteropatisi tomography bilgisayarlı tomografi goblet cell goblet hücre hilar hiler Goodpasture’s syndrome Goodpasture sendromu hilus hilus graft versus host disease graft versus host hastalığı histamine histamin Graham’s law of diffusion Graham yasası histiocytosis histiyositoz Gram’s stain Gram boyası histiocytosis X histiyositoz X granulamatous polyangitis granülamatöz polianjitis histoplasmoma histoplazmom granulocyte colony-stimulating granülosit-koloni stimülan histoplasmosis histoplazmoz factor faktör histotoxic hypoxia histotoksik hipoksi granuloma granülom honeycomb lung bal peteği akciğer granulomatosis granülomatöz Hoover’s sign Hoover bulgusu gravimetric aeroallergen sampler gravimetrik aeroalerjen Horder’s spots Horder lekeleri örnekleyicisi horizontal fissure, fissura yatay fissür gray hepatization gri hepatizasyon horizontalis, pulmonis dextri Guillain-Barré syndrome Guillain-Barré sendromu Horner’s syndrome Horner sendromu H1N1 virus infection H1N1 enfeksiyonu house dust ev tozu Haemophilus influenzae Haemophilus influenzae house dust mite ev tozu akarı pneumonia pnömonisi human immunodeficiency virus, insan bağışıklık yetmezliği Haldane effect Haldane etkisi HIV virüsü

61 Sözlük Dergisi humidification therapy nemlendirme tedavisi inflammatory yangılı humidifier’s lung nemlendirici akciğeri İnfluenza virus influenza virüsü hyaline membrane disease hiyalin membran hastalığı inhalation inhalasyon hydatid cyst hidatik kist inhalation therapy inhalasyon tedavisi hydatid resonance hidatik rezonans inhale solumak hydrocarbon aspiration hidrokarbon aspirasyonu inhaler inhaler hydrogen peroxide hidrojen peroksit innate immunity doğal bağışıklık hydropneumothorax hidropnömotoraks inner city asthma şehir astımı hydrothorax hidrotoraks inspiration inspirasyon hyperbaric oxygen hiperbarik oksijen inspiratory inspiratuar hypercapnia hiperkapni inspiratory capacity inspiratuar kapasite hypercarbia hiperkarbi inspiratory reserve volume inspiratuar yedek hacim hyperenflation hiperenflasyon intensive care unit yoğun bakım ünitesi hypereosinophilic syndrome hipereozinofilik sendrom intercostal interkostal hyperlucent lung hiperlusen akciğer interferon interferon hyperlucent lung syndrome hiperlusen akciğer sendromu interferon gamma relasing interferon gama salınım hyperosmolar agents hiperosmolar ajan assays testleri hyperoxia hiperoksi interstitial interstisyel hyperpnea hiperpne interstitial lung disease interstisiyel akciğer hastalığı hyperreactive hiperreaktif interstitium interstisyum hyperresonance hipersonorite intrabronchial intrabronşiyal hypersensitivity hipersensitivite intrapleural intraplevral hypersensitivity pneumonia hipersensitivite pnömonisi intrapulmonary intrapulmoner hypertrophic osteoarthropathy hipertrofik osteoartropati intrathoracic intratorasik hyperventilation hiperventilasyon intratracheal intratrakeal hyperventilation syndrome hiperventilasyon sendromu invasive mechanic ventilation girişimsel pozitif basınçlı hypocapnia hipokapni ventilasyon hypocarbia hipokarbi inverse ratio ventilation ters oranlı ventilasyon hypoplastic lung hipoplazik akciğer ipratropium bromide ipratropiyum bromür hypopnea hipopne iron lung demir akciğer hypoventilation hipoventilasyon isoniazid izoniazid hypoxemia hipoksemi isovolume pressure-flow curve eş hacimli basınç-akım eğrisi hypoxia hipoksi J receptors J reseptörleri idiopathic idyopatik Jarcho-Levin syndrome Jarcho-Levin Sendromu idiopathic hypereosinophilic idyopatik hipereozinofilik Jet nebulizer jet nebülizatör syndrome sendrom Jeune syndrome Jeune sendromu idiopathic pulmonary arterial idyopatik pulmoner arteriyel Job’s syndrome Job sendromu hypertension hipertansiyon Juvenile dermatomyositis juvenil dermatomiyozit idiopathic pulmonary idyopatik pulmoner juvenile idiopathic arthritis juvenil idiyopatik artrit hemosiderosis hemosiderozis juvenile scoliosis juvenil skolyoz iloprost iloprost Kartagener syndrome Kartagener sendromu immotile silia syndrome immotil siliya sendromu Kerley lines Kerley çizgileri immune deficiency immün yetmezlik Klebsiella pneumonia Klebsiella pnömonisi immunoglobulin immünglobulin Kussmaul respiration Kussmaul solunumu immunoreactive tripsinogen immünoreaktif tripsinojen Kveim test Kveim testi indoor air pollution ev içi hava kirliliği kyphos kifoz indoor allergen ev içi alerjen kyphoscoliosis kifoskolyoz induced sputum indüklenmiş balgam Langerhans cell histiocytosis Langerhans hücreli induration endürasyon histiyositoz infection enfeksiyon large volume jet nebulizer geniş hacimli jet nebülizer infectious disease enfeksiyöz hastalık laryngeal laringeal infective silicosis enfektif silikoz laryngeal atresia laringeal atrezi infiltration infiltrasyon laryngeal cleft laringeal yarık inflammation enflamasyon laryngitis larenjit inflammation yangı laryngomalacia laringomalazi

62 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri laryngotracheobronchitis laringotrakeobronşit Mantoux test Mantoux testi late-phase asthmatic response geç faz astmatik yanıt Masson body Masson cisimciği latent latent mast cell mast hücresi latent tuberculosis infection latent tüberküloz mast cell stabilizer mast hücre stabilizatörü enfeksiyonu maximal oxygen consumption maksimum oksijen tüketimi lateral lateral maximum expiratory flow maksimum ekspiratuvar akım lateral decubitis lateral dekübit(is) maximum expiratory flow- maksimum ekspiratuvar left lower lobe sol alt lop volume curve akım-hacim eğrisi left pulmonary artery sol pulmoner arter maximum expiratory pressure maksimum ekspiratuvar left upper lobe sol üst lop basınç Legionella pneumonia Legionella pnömonisi maximum inspiratory flow- maksimum inspiratuvar legionnaires’ disease lejyoner hastalığı volume curve akım-hacim eğrisi lethal letal maximum inspiratory pressure maksimum inspiratuvar basınç ligament ligaman maximum midexpiratory flow maksimum orta ekspirasyon ligation ligasyon akımı linear lineer maximum voluntary maksimum istemli lingula lingula ventilation ventilasyon lingula of left lung sol akciğerin lingulası measles pneumonia kızamık pnömonisi lingulectomy lingulektomi mechanical insufflations- mekanik insuflasyon- lipid pneumonia lipit pnömonisi exsufflation eksufflasyon lobar lober mechanical ventilation mekanik ventilasyon lobar atelectasis lober atelektazi meconium mekonyum lobar bronchi lober bronşlar meconium aspiration syndrome mekonyum aspirasyonu lobar pneumonia lober pnömoni sendromu lobe lop meconium ileus mekonyum ileusu lobectomy lobektomi mediastinitis mediyastinit lobular lobüler mediastinoscope mediyastinoskop lobulated lobüle mediastinoscopy mediyastinoskopi lobule lobül mediastinotomy mediyastinotomi local lokal mediastinum mediyasten localization lokalizasyon mediator mediyatör localized lokalize etmek Mendelson syndrome Mendelson sendromu locular loküler meningococcal pneumonia meningokoksik pnömoni loculate loküle metabolic acidosis metabolik asidoz loculated empyema loküle ampiyem metabolic alkalosis metabolik alkaloz loculus lokül metacholine provocation test metakolin provokasyon testi logy loj metapneumovirus metapnömovirüs Löffler’s syndrome Löffler sendromu metered dose inhaler ölçülü doz inhaler lung akciğer methacholine metakolin lung abscess akciğer apsesi methylxanthine metilksantin lung function test akciğer fonksiyon testi microlithiasis mikrolitiazis lung function test solunum fonksiyon testi micronodule mikronodül lymphangiomyomatosis lenfanjiyomiyomatoz microvillus mikrovillüs lymphomatoid granulomatosis lenfomatoid granülomatoz middle lobe syndrome orta lop sendromu Mac Leod syndrome Mac Leod sendromu miliary tuberculosis miliyer tüberküloz macrolide makrolid military pattern miliyer patern macrophage makrofaj milk allergy süt alerjisi magnesium sulphate magnezyum sülfat miller’s lung değirmenci akciğeri magnetic resonance manyetik rezonans minute ventilation dakika ventilasyonu angiography anjiyografi minute volume dakika hacmi magnetic resonance manyetik rezonans mite akar imaging görüntüleme mite allergy mite alerjisi major basic protein major temel protein monoclonal antibody monoklonal antikor major histocompatibility complex major histokompatibilite montelukast montelukast kompleksi Morgagni hernia Morgagni fıtığı

63 Sözlük Dergisi mosaic perfusion mozaik perfüzyon nonallergic rhinitis with eozinofili sendromlu mosquito bites sivrisinek ısırığı eosinophilia syndrome nonalerjik rinit Mounier-Kuhn syndrome Mounier-Kuhn sendromu noninvasive mechanic girişimsel olmayan pozitif mountain sickness dağ hastalığı ventilation basınçlı ventilasyon mucoactive agents mukoaktif ilaçlar noninvasive ventilation noninvaziv ventilasyon mucociliary clearance mukosilyer temizleme nonsteroidal antiinflammatory steroid-dışı yangı önleyici mucokinetics mukokinetikler drug ilaç mucolytics mukolitikler nontuberculous mycobacteria tüberküloz-dışı mikobakteri mucopurulent mukopürülan normocapnia normokapni Mucor Mukor nosocomial nozokomiyal mucoregulators mukoregülatörler nut allergies sert kabuklu yemiş alerjisi mucormycosis mukormikoz obesity obezite mucous membrane mukoza obesity-hypoventilation syndrome obezite-hipoventilasyon mucous plug mukus tıkacı sendromu mucoviscidosis mukovisidoz obligate aerobe zorunlu aerop mucus mukus obligate anaerobe zorunlu anaerop multifocal multifokal obliteration obliterasyon multilobar multilober obliterative bronchiolitis obliteratif bronşiyolit multilobular multilobüler obstruction obstrüksiyon multinodular multinodüler obstructive atelectasis obstrüktif atelektazi multioculated cyst multiloküle kist obstructive lung disease obstrüktif akciğer hastalığı mycobacterium mikobakteri obstructive pneumoniae obstrüktif pnömoni Mycobacterium tuberculosis Mycobacterium tuberculosis obstructive sleep apnea obstrüktif uyku apne Mycoplasma pneumonia Mikoplazma pnömonisi syndrome sendromu Mycoplasma pneumonia Mycoplasma pnömonisi octreotide octreotide narise naris opacity opasite nasal canula nazal kanül operable operabl nasal cavity nazal kavite organic dust toxic syndrome organik toz toksik sendromu nasal mucosa nazal mukoza organizing pneumoniae organize pnömoni nasal obstruction nazal obstrüksiyon orthodeoxia ortodeoksi nasal polyp nazal polip orthopnea ortopne nasal potential difference nazal potansiyel farkı outdoor allergen ev dışı alerjen nasal septum nazal septum oxidative stress oksidatif stres nasofrontal nazofrontal oxygen oksijen nasolabial nazolabial oxygen diffusion coefficient oksijen difüzyon katsayısı nasolacrimal nazolakrimal oxygen dissociation curve oksijen ayrılma eğrisi nasopharyngeal nazofarengeal oxygen radicals oksijen radikalleri nasopharynx nazofarenks oxygen saturation oksijen satürasyonu nasoseptal nazoseptal oxygen tension oksijen basıncı nasosinusitis nazosinüzit oxygen therapy oksijen tedavisi nebulization nebülizasyon oxygen transport oksijen taşınması nebulizer nebulizer oxygenated oksijenlenmiş necrosis nekrozis oxygenation oksijenasyon necrotic nekrotik oxymeter oksimetre necrotizing pneumoniae nekrotizan pnömoni oxymetry oksimetri negative pressure ventilation negatif basınçlı ventilasyon p pulmonale p pulmonale negative pressure ventilator negatif basınçlı ventilatör pachypleuritis pakiplörit neutrophil nötrofil palivizumab palivizumab neutrophilia nötrofili palliative treatment palyatif tedavi Nijmegen breakage syndrome Nijmegen breakage sendromu palpation palpasyon nitric oxide nitrik oksit panacinar panasiner nitrogen washout test nitrojen yıkama testi panacinar emphysema panasiner amfizem nocardiosis nokardiyoz panbronchiolitis panbronşiyolit nocardiosis pneumonia nokardia pnömonisi Pancoast syndrome Pancoast sendromu nodule nodül Pancoast tumor Pancoast tümörü

64 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri panlobular emphysema panlobüler amfizem phrenic frenik panting panting phrenic nerve frenik sinir para-aminosalicylic acid para-aminosalisilik asit Pickwickian syndrome Pickwickian sendromu paracardiac parakardiyak Pierre Robin syndrome Pierre Robin sendromu paradoxical respiration paradoksik solunum pigeon breast güvercin göğsü paraenfluenzae virus parainfluenza virüs pigeon breeder’s lung güvercin besleyici akciğeri pneumonia pnömonisi plastic pleurisy plastik plörezi parapneumonic effusion parapnömonik efüzyon platelet activating factor trombosit aktive edici faktör paraseptal emphysema paraseptal amfizem platypnea platipne parasternal parasternal plethysmogram pletismogram parasympatholytic parasempatolitik plethysmograph pletismograf parenchyma parankim plethysmography pletismografi parietal paryetal pleura plevra parietal pleura paryetal plevra pleural effusion plevral efüzyon paroxysmal nocturnal dyspnea paroksismal noktürnal pleural fibrosis plevral fibroz dispne pleural fremitus plevral fremitus paroxysmal pulmonary edema paroksismal akciğer ödemi pleural mesothelioma plevral mezotelyoma particle partikül pleural plaques plevral plaklar passive atelectasis pasif atelektazi pleural pressure plevral basınç patent ductus arteriosus patent duktus arteriyozus pleural rub, pleural friction rub plevral frotman

PCO2 PCO2 pleural shock plevral şok peak expiratory flow tepe ekspiratuvar akımı pleural sinuses plevral sinüsler peak flow zirve akım hızı pleural space plevral aralık peak flow meter zirve akımölçer pleuralgia plöralji peak inspiratory flow tepe inspiratuvar akımı pleurectomy plörektomi pectoralgia pektoralji pleurisy plörezi pectoralis pektoral pleuritic plöretik pectorophony pektorofoni pleuritis plörit pectus pektus pleurobronchitis plörobronşit pectus carinatum pektus karinatum pleurodesis plörodez pectus excavatum pektus ekskavatum pleurodynia plörodini penicillin allergy penisilin alerjisi pleurogenic, pleurogenous plörojenik percussion perküsyon pleurolysis plöroliz percussion sound perküsyon sesi pleuropericarditis plöroperikardit perennial allergic conjunctivitis perennial alerjik konjonktivit pleuroperitoneal plöroperitoneal perennial allergic rhinitis perennial alerjik rinit pleuropneumonia plöropnömoni performance scale performans skalası pleuropulmonary plöropulmoner perfusion perfüzyon plombage plombaj peribronchial peribronşiyal pneumatic pnömatik peribronchiolar peribronşiyoler pneumatocele pnömatosel peribronchiolitis peribronşiyolit pneumocentesis pnömosentez peribronchitis peribronşit pneumococcal pnömokoksik perihilar perihiler pneumococcal pneumonia pnömokoksik pnömoni perilobar perilober pneumococcal vaccine pnömokok aşısı perilobulitis perilobülit pneumoconiosis pnömokonyoz periodic breathing periyodik solunum Pneumocystis jiroveci Pneumocystis jiroveci periodic fever syndromes periyodik ateş sendromları pneumonia pnömonisi peripheral cyanosis periferal siyanoz pneumocyte pnömosit peripleural periplevral pneumohemothorax pnömohemotoraks peripleuritis periplörit pneumohydrothorax pnömohidrotoraks peritracheal peritrakeal pneumomediastinum pnömomediyasten pet allergen evcil hayvan alerjeni pneumomelanosis pnömomelanozis Pfeiffer syndrome Pfeiffer sendromu pneumonectomy pnömonektomi pH pH pneumonia pnömoni phagocytic dysfunction disorders fagosit işlev bozuklukları pneumonic pnömonik

65 Sözlük Dergisi pneumonitis pnömonit microlithiasis mikrolitiyaz pneumopathy pnömopati pulmonary alveolar proteinosis pulmoner alveoler proteinoz pneumopyothorax pnömopiyotoraks pulmonary amebiasis pulmoner amibiyaz pneumotaxic center pnömotaksik merkez pulmonary angiography pulmoner anjiyografi pneumothorax pnömotoraks pulmonary anthrax pulmoner şarbon

PO2 PO2 pulmonary aplasia akciğer aplazisi polen allergen polen alerjeni pulmonary arteriovenous fistula pulmoner arteriyovenöz fistül polistes wasp sarıca arı pulmonary artery pulmoner arter pollen allergen extracts polen alerjeni ekstreleri pulmonary artery wedge pulmoner arter kapanma pollen-food syndrome polen gıda sendromu pressure basıncı polyarteritis nodosa PAN pulmonary barotrauma pulmoner barotravma polyarteritis nodosa poliarteritis nodosa pulmonary blastomycosis pulmoner blastomikoz Polysaccarid pneumococcal polisakkarid pnömokok aşısı pulmonary capillary wedge pulmoner kapiler kapanma vaccine pressure basıncı polysomnography polisomnografi pulmonary circulation pulmoner dolaşım Pontiac fever Pontiac ateşi pulmonary collapse pulmoner kollaps positive end-expiratory pressure pozitif ekspirasyon sonu pulmonary congestion pulmoner konjesyon basıncı pulmonary cryptococcosis pulmoner kriptokokkoz positive pressure ventilation pozitif basınçlı ventilasyon pulmonary edema akciğer ödemi positive reversible test reversibilite testi pozitifliği pulmonary embolism akciğer embolisi postnasal drip postnazal akıntı pulmonary emphysema pulmoner amfizem postpericardiotomy syndrome postperikardiyotomi pulmonary fibrosis pulmoner fibroz sendromu pulmonary function tests, solunum fonksiyon testleri postprimary tuberculosis postprimer tüberküloz respiratory function tests posttransplantation transplantasyon sonrası pulmonary hamartoma pulmoner hamartom lymphoproliferative disorder lenfoproliferatif hastalık pulmonary hemorrhage pulmoner hemoraji postural drainage postüral drenaj pulmonary hemosiderosis pulmoner hemosideroz Pott’s abscess Pott apsesi pulmonary hypoplasia akciğer hipoplazisi Potter’s syndrome Potter’s sendromu pulmonary infarction pulmoner infarktüs poudrage pudraj pulmonary ligament pulmoner ligament pressure controlled ventilation basınç kontrollü ventilasyon pulmonary mucormycosis pulmoner mukormikoz pressure support ventilation basınç destekli ventilasyon pulmonary nocardiosis pulmoner nokardiyoz pretracheal pretrakeal pulmonary renal syndrome pulmoner renal sendrom primary ciliary dyskinesia primer siliyer diskinezi pulmonary schistosomiasis pulmoner şistozomiyaz productive cough prodüktif öksürük pulmonary segments pulmoner segmentler progressive massive fibrosis progresif masif fibroz pulmonary sequestration pulmoner sekestrasyon properdin deficiency properdin eksikliği pulmonary shunt pulmoner şant protein hydrolysate formula protein hidrolize mama pulmonary siderosis pulmoner sideroz protein-induced enterocolitis proteine bağlı enterokolit pulmonary strongyloidiasis pulmoner strongiloidiyaz Proteus pneumonia Proteus pnömonisi pulmonary sulcus tumor pulmoner sulkus tümörü provocation provokasyon pulmonary toxoplasmosis pulmoner toksoplazmoz provocative provokatif pulmonary tularemia pulmoner tularemi prune belly syndrome prune belly sendromu pulmonary vascular resistance pulmoner vasküler direnç pseudochylothorax psödoşilotoraks pulmonary veins pulmoner venler pseudohemoptysis psödohemoptizi pulmonary venooclusive disease pulmoner veno-oklüzif Pseudomonas aeruginosa Pseudomonas aeruginosa hastalık pneumonia pnömonisi pulse oxymeter nabız oksimetresi psychogenic cough psikojenik öksürük pulse therapy hücum tedavisi puff puf pulsus paradoxus pulsus paradoksus pulmo- pulmo- puncture ponksiyon pulmonary pulmoner purulent pürülan pulmonary acid aspiration pulmoner asit aspirasyon purulent pleurisy pürülan plörezi syndrome sendromu pus püy pulmonary agenesis akciğer agenezisi pyogenic piyojenik pulmonary alveolar pulmoner alveoler pyohemothorax piyohemotoraks

66 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri pyopneumothorax piyopnömotoraks pneumoniae pnömonisi pyrazinamide pirazinamit respiratory system, respiratory solunum sistemi radiation pneumonitis radyasyon pnömoniti tract radioallergosorbent test radioalergosorbent test respiratory viruses solunumsal virüsler radiographic imaging radyografik görüntüleme respirophasic respirofazik radiopulmonography radyopulmonografi restrictive lung disease restriktif akciğer hastalığı rale ral resuscitation resüsitasyon Ranke complex Ranke kompleksi reticular retiküler Rasmussen’s aneurysm Rasmussen anevrizması reticulonodular retikülonodüler rat allergen sıçan alerjeni retraction retraksiyon reactivation reaktivasyon retrosternal retrosternal reactivation tuberculosis reaktivasyon tüberkülozu reversible test reversibilite testi reactive airways dysfunction reaktif hava yolu rheology reoloji syndrome disfonksiyonu sendromu rhinitis rinit reactivity reaktivite rhinosinusitis rinosinüzit recurrent infection tekrarlayan enfeksiyon rhinovirus rinovirüs reexpansion pulmonary edema reekspansiyon akciğer ödemi rhonchus ronküs reflux esophagitis reflü özofajiti rifabutin rifabutin refractory asthma dirençli astım rifampicin rifampisin regulatory T cell düzenleyici T hücre right lower lobe sağ alt lop Reid index Reid indeksi right middle lobe sağ orta lop reinfection reenfeksiyon right or left main bronchi sağ ve sol ana bronş reinfection tuberculosis reenfeksiyon tüberkülozu right pulmonary artery sağ pulmoner arter reintubation reentübasyon right upper lobe sağ üst lop relaxation atelectasis rölaksasyon atelektazisi Riley-Day Syndrome Riley-Day sendromu remodeling remodeling Rivalta reaction Rivalta reaksiyonu resectable rezektabl round atelectasis, rounded yuvarlak atelektazi residual rezidüel atelectasis residual volume rezidüel hacim rusty sputum paslı balgam resolution rezolüsyon S1Q3T3 sign S1Q3T3 bulgusu resonance rezonans saccular sakküler resonant rezonan saccular bronchiectasis sakküler bronşektazi respirable solunabilir salbutamol salbutamol respiration rate solunum hızı salmeterol xinafoate salmeterol ksinafoat respiration, breathing solunum sanatorium sanatoryum respirator respiratör sarcoid granuloma sarkoid granülomu respiratory solunumsal sarcoidosis sarkoidoz respiratory acidosis solunumsal asidoz saturation satürasyon respiratory alkalosis solunumsal alkaloz scar carcinoma skar karsinomu respiratory bronchiole solunumsal bronşiyol Schaumann’s bodies Schaumann cisimcikleri respiratory bronchiolitis- solunumsal bronşiyolitle scimitar sign pala bulgusu associated interstitial lung ilişkili interstisyel akciğer scimitar syndrome pala sendromu disease hastalığı scimitar syndrome scimitar sendromu respiratory centers solunum merkezleri scoliosis skolyoz respiratory dead space solunumsal ölü boşluk scratch testing scratch test respiratory disease solunum sistemi hastalıkları seasonal allergic conjunctivitis SAC respiratory epithelium solunumsal epitel seasonal allergic rhinitis mevsimsel alerjik rinit respiratory exchange ratio solunumsal değişim oranı secondary tuberculosis ikincil tüberküloz respiratory failure solunum yetersizliği secretion sekresyon respiratory infection solunum sistemi enfeksiyonu segment segment respiratory pigments solunum pigmentleri segmental segmental respiratory quotient solunumsal bölüm segmental atelectasis segmental atelektazi respiratory symptoms solunum belirtileri segmental bronchi segmental bronşlar respiratory syncytial virus respiratuar sinsityal virüs segmentectomy segmentektomi respiratory syncytial virus respiratuar sinsityal virüs senile emphysema senil amfizem

67 Sözlük Dergisi septal septal squamous alveolar cell yassı alveoler hücre sequela sekel staging evreleme sequestration sekestrasyon stannosis stannoz sequoiosis sequoiosis staphylococcal pneumonia stafilokoksik pnömoni serofibrinous pleurisy serofibrinöz plörezi staphylococcal superan-tigen stafilokokal süperantijen serologic allergy test serolojik alerji testi STAT-1 deficiency STAT-1 eksikliği serosanguineous serözanginöz STAT-5b deficiency STAT-5b eksikliği serous seröz STAT-6 STAT-6 serous membrane seröz zar static compliance statik kompliyans serous pleurisy seröz plörezi status asthmaticus status astmatikus Serratia pneumonia Serratia pnömonisi sternocostal sternokostal serum sickness serum hastalığı stethoscope stetoskop severe acute respiratory syndrome ciddi akut solunumsal streptococcal pneumonia streptokoksik pnömoni sendrom streptokinase streptokinaz SGaw SGaw streptomycin sulfate streptomisin sülfat shock lung şok akciğeri stridor stridor shunt şant subapical subapikal sibilant sibilan subcostal subkostal sibilant rhonchus sibilan ronküs subcutaneous emphysema cilt altı amfizemi siderosilicosis siderosilikoz subcutaneuos emphysema subkütanöz amfizem siderosis sideroz subdiaphragmatic subdiyafragmatik silica SiO2 silika suberosis suberoz silicate silikat subglottic subglottik silicatosis silikatoz subphrenic subfrenik silicoanthracosis silikoantrakoz subpleural subplevral silicoproteinosis silikoproteinoz subpulmonary subpulmoner silicosiderosis silikosideroz subsegmental subsegmental silicosis silikoz subsegmental atelectasis subsegmental atelektazi silicotuberculosis silikotüberküloz substernal substernal silikotik silikotik sudden infant death syndrome ani bebek ölümü sendromu silo filler’s lung silo işçisi akciğeri suffocation boğulma Simon’s foci Simon odakları sulfur granules sülfür granülleri single breath nitrogen washout tek nefes nitrojen yıkama superior sulcus tumor süperior sulkus tümörü test testi superior vena cava syndrome süperior vena kava sendromu single nucleotide polymorphisms tek nükleotit polimorfizmi suppurative süpüratif single-blind food challenges tek kör besin provokasyon suppurative pleurisy süpüratif plörezi testi supracostal suprakostal sinopulmonary sinopulmoner supradiaphragmatic supradiyaframatik sinusitis sinüzit surface tension yüzey gerilimi situs inversus situs inversus surfactant sürfaktan skin prick test cilt delme testi survival sağkalım sleep apnea uyku apnesi Swan-Ganz catheter Swan-Ganz kateteri solar urticaria solar ürtiker Swyer-James syndrome Swyer-James sendromu sonorous sonor symbiotic sinbiyotik sonorous rhonchus sonor ronküs sympathomimetic sempatomimetik soy formula soya maması symptomatic treatment semptomatik tedavi specific airway conductance özgül hava yolu iletkenliği synchronized intermittent eş zamanlı aralıklı zorunlu spinal muscular atrophy spinal musküler atrofi tip 1 mandatory ventilation ventilasyon spiro spiro T helper 1 cell T helper 1 hücre spirogram spirogram T helper 2 cell T helper 2 hücre spirograph spirograf T regulator cell T düzenleyici hücre spirography spirografi tabacosis tabakoz spirometer spirometre tachypnea takipne spirometry spirometri tactile taktil sputum balgam tactile fremitus taktil fremitus

68 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri talc talk transbronchial transbronşiyal talc pneumoconiosis talk pnömokonyozu transbronchial lung biopsy transbronşiyal akciğer talcosis talkoz biyopsisi tartrazine tartrazin transforming growth factor beta transforme edici beta büyüme tartrazine sensitivity tartrazin hassasiyeti faktörü tension pneumothorax tansiyon pnömotoraks transpulmonary pressure transpulmoner basınç terbutaline sulfate terbutalin sülfat transthoracic transtorasik terminal bronchiole terminal bronşiyol transtracheal transtrakeal terminal respiratory unit terminal solunumsal ünite transtracheal catheter, transtrakeal kateter test test transtracheal oxygen catheter The Global Initiative for Asthma Astım İçin Küresel Girişim transudate transüda theophylline teofilin transudation transüdasyon therapeutic pneumothorax terapötik pnömotoraks traumatic pneumothorax travmatik pnömotoraks thorac-, thoraco- thoracico- torako- traumatopnea travmatopne thoracal torakal treatment of CPAP CPAP tedavisi thoracalgia torakalji trepopnea trepopne thoracentesis, thoracocentesis torasentez triptase triptaz thoracic torasik tropical eosinophilia, tropical tropikal pulmoner eozinofili thoracic cage göğüs kafesi pulmonary eosinophilia thoracic cavity göğüs boşluğu tube thoracostomy tüp torakostomi thoracic index torasik indeks tubercle, tuberculum tüberkül thoracoabdominal torakoabdominal tuberculin tüberkülin thoracolumbar torakolomber tuberculin reaction tüberkülin reaksiyonu thoracoscope torakoskop tuberculin skin test tüberkülin deri testi thoracoscopy torakoskopi tuberculin unit tüberkülin ünitesi thoracostomy torakostomi tuberculocidal tüberkülosit thoracotomy torakotomi tuberculoma tüberkülom thorax toraks tuberculosis tüberküloz thrombectomy trombektomi tuberculostatic tüberkülostatik thromboembolic syndrome tromboembolik sendrom tuberculous abscess tüberküloz apsesi thromboembolism tromboembolizm tuberculous effusion, tuberculous tüberkülotik plevral efüzyon thromboendarterectomy tromboendarterektomi pleural effusion tidal volume soluk hacmi tuberculous empyema tüberküloz ampiyemi tiotropium bromide tiotropium bromür tuberculous granulation tissue tüberküloz granülasyon TNM staging TNM evrelemesi dokusu toll like receptors toll benzeri reseptörler tuberculous pleuritis tüberkülotik plörit total lung capacity total akciğer kapasitesi tubular tübüler total pulmonary resistance toplam pulmoner direnç tumor embolism tümör embolizmi toxic epidermal necrolysis toksik epidermal nekrolizis tumor necrosis factor tümör nekrozis faktör trachea trakea tumor necrosis factor-alfa TNF alfa tracheal bronchus trakeal bronş tympanostomy tube timpanostomi tüpü tracheal catheter trakeal kateter type I alveolar cell tip I alveoler hücre tracheal tug trakeal çekme type I hypersensitivity tip I hipersensitivite trachealgia trakealji type II alveolar cell tip II alveoler hücre tracheobronchial trakeobronşiyal type II hypersensitivity tip II hipersensitivite tracheobronchial tree trakeobronşiyal ağaç type III hypersensitivity tip III hipersensitivite tracheobronchial tuberculosis trakeobronşiyal tüberküloz type IV hypersensitivity tip IV hipersensitivite tracheobronchitis trakeobronşit typhoid pneumonia tifoit pnömoni tracheobronchomegaly trakeobronkomegali uremic pleuritis üremik plörit tracheobronchopathia trakeobronkopati uremic pneumonitis üremik pnömonit osteochondroplastica osteokondroplastika urokinase ürokinaz tracheoesophageal trakeoözofageal usual interstitial pneumonia UIP tracheoesophageal fistula trakeoözefageal fistül usual interstitial pneumonia usual interstitial pneumonia tracheomalacia trakeomalazi vaporizer vaporizatör tracheopathy trakeopati variable değişken

69 Sözlük Dergisi varicella pneumonia, varicella- varisella-zoster pnömonisi Wegener’s granulomatosis Wegener granülomatozu zoster pneumonia. Werdnig- Hoffman disease Werdnig-Hoffman hastalığı varicous bronchiectasis variköz bronşektazi Westermark’s sign Westermark bulgusu vascular endothelial growth vasküler endotelial büyüme wet lung yaş akciğer factor faktörü wheezing hışıltılı solunum vascular ring vasküler halka wheezing vizing vasculitis vaskülit whole blood oxymeter tam kan oksimetresi vasculitis syndromes vaskülit sendromları whooping cough boğmaca vegetable allergy sebze alerjisi Williams-Campbell syndrome Williams-Campbell ventilation tube ventilasyon tüpü sendromu ventilator ventilatör Wilson-Mikity disease Wilson-Mikity hastalığı ventilator-associated pneumonia ventilatör-ilişkili pnömoni Wiskott-Aldrich syndrome Wiskott-Aldrich syndromu vesicular breath sound veziküler solunum sesi yellow jackets sarı arı vesiculo bronchial breath sound vezikülo-bronşiyal ses yellow nail syndrome sarı tırnak sendromu vibration vibrasyon Young syndrome Young sendromu video assisted thoracic surgery video yardımlı toraks zafirlukast zafirlukast cerrahisi zeolite zeolit viral pneumonia viral pnömoni zero zero Virchow’s triad Virchow üçlemesi zidovudine zidovudin visceral pleura viseral plevra Ziehl-Neelsen stain Ziehl-Neelsen boyası visual analog scale görsel analog skala zileuton zileuton vital capacity vital kapasite zona zona vocal cord dysfunction vokal kord disfonksiyonu zonal zonal vocal cord paralysis vokal kord paralizisi zonesthesia zonestezi vocal fremitus vokal fremitus zonifugal zonifugal vocal resonance vokal rezonans zoster zoster volutrauma volütravma zosteriform zosterifom vomica vomik zosteroid zosteroid

70 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri

Yazarlar (soyadı sırası ile)

Prof. Dr. Ayşe Tana Aslan [email protected] Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara

Prof. Dr. Ali Baki [email protected] Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Trabzon

Uz. Dr. Murat Bal [email protected] Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Alerji ve Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, İzmir

Prof. Dr. Ayşen Bingöl [email protected] Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Alerji-İmmunoloji ve Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Antalya

Doç. Dr. Demet Can [email protected] Behçet Uz Çocuk Hastanesi, Pediatrik Alerji Bilim Dalı, İzmir

Uzm. Dr. Güzin Cinel [email protected] Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim Araştırma Hastanesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Ünitesi, Ankara

Doç. Dr. Nazan Çobanoğlu [email protected] Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi; Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara

Uzm. Dr. Nagehan Emiralioğlu [email protected] Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara

Doç. Dr. Ela Erdem Eralp [email protected] Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, İstanbul

Prof. Dr. Deniz Doğru Ersöz [email protected] Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara

Doç. Dr. Saniye Girit [email protected] Dr Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, İstanbul

Prof. Dr. Figen Gülen [email protected] Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Alerji ve Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, İzmir

Prof. Dr. Fuat Gürkan [email protected] Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Diyarbakır

Doç. Dr. Koray Harmancı [email protected] Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Alerji-İmmünoloji ve Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Eskişehir

71 Sözlük Dergisi

Yazarlar (devam)

Yrd. Doç. Dr. Müsemma Karabel [email protected] Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı. Diyarbakır.

Prof. Dr. Abdülkadir Koçak [email protected] Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Alerji-İmmünoloji ve Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Eskişehir

Doç. Dr. Mehmet Köse [email protected] Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Kayseri

Prof. Dr. H. Uğur Özçelik [email protected] Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara

Prof. Dr. Ayten Pamukçu [email protected] İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi; Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, İstanbul

Doç. Dr. Sevgi Pekcan [email protected] Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Konya

Yrd. Doç. Dr. Velat Şen [email protected] Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Diyarbakır

Uz. Dr. Yurda Şimşek [email protected] Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Alerji Bilim Dalı ve Solunum Birimi, Manisa

Uz. Dr. Tuğba Şişmanlar [email protected] Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara

Prof. Dr. Nevin Uzuner [email protected] Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Alerji ve İmmünoloji Bilim Dalı, İzmir

Prof. Dr. Ebru Yalçın [email protected] Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara

Doç. Dr. Özge Yılmaz [email protected] Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Alerji Bilim Dalı ve Solunum Birimi, Manisa

Prof. Dr. Hasan Yüksel [email protected] Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Alerji Bilim Dalı ve Solunum Birimi, Manisa

72