EDEBALİ piskopos yardımcısı oldu ( 1889) . Daha 1886). Joanne Buxtorfio'nun Lexicon Tal­ etti. Dımaşk ' tan ülkesine dönünce ta­ sonra Siirt Keldani Kilisesi'ne başpisko­ mudi cum et Rabbinicum'u (Ba sileae sawufa yöneldi; Bilecik'te bir zaviye ku­ pos tayin edildi ( ı 902). Roma, Londra, 1639), Henri Lammens'in Kitabü '1- Fu­ rarak halkı irşada başladı. Aşıkpaşaza ­ Paris gibi Avrupa şehirlerini gezdi. Bu­ ru~·u (Beyrut 1889) bu kaynakların baş ­ de zaviyesinin hiç boş kalmadığını, şey­ ralardaki din adamlarıyla görüştü ve kü• lıcalarıdır. Eserin sonunda, yukarıda sa­ hin gelip geçen fukaranın her türlü ih­ tüphanelerde bulunan yazma eserleri yılan on beş dilden Arapça'ya geçen ke­ tiyacını gidermeye çalıştığını, hatta bu inceleme imkanına sahip oldu. Ana dili limelerin ayrıayrı alfabetik listeleri ve­ maksatla koyun sürüsü bulundurduğu­ Keldanice yanında Fransızca , İngilizce , rilmiştir . nu kaydeder (Tarih, s. 6). Almanca, Arapça, Türkçe, Kürtçe, Fars­ Keldanf cemaati için dini bilgiler ihti­ Edebali Osman Gazi ile Bilecik'te ta­ ça , Ermenice, Ararnice ile klasik diller­ va eden Keldanice kitaplarla çalıştığı kü• nıştı. Alim ve süfileri çok seven Osman den Yunanca ve Latince'yi öğrendi. Siirt'­ tüphanelerdeki yazmaları tanıtan kata­ Gazi, mübarek günlerde şeyhin zaviye­ te çeşitli dillerde yazma ve matbu kitap­ log mahiyetinde Fransızca eserler kale­ sine giderek dini ve idari konularda her lar ihtiva eden zengin bir kütüphane kur­ me alan (G Awad, ı . 104 -106) Eddf Sir'in zaman onun görüşlerine başvu r urdu (Ce­ du. Üye seçildiğ i çeşitli müsteşrik cemi­ diğer tanınmış eserleri şunlardır : Tarf­ nabi Mustafa Efendi, vr. 555• )_ Aşıkpaşa­ yetleri tarafından kendisine şe ref nişa­ l]u Ke1do ve A ş ı1r (1- 11 , Beyrut 1912- 1913; zade'nin, Osman Gazi'nin imamı İshak nı verildi. Keldanice, Arapça ve Fransız­ eserin lll. ci ldi bas ıl mada n kay b olm u ştur); Fakih'in oğlu Yahşı Fakih ve Edebiili'nin ca muhtelif eserler kaleme aldı. Ruslar M edresetü Naşfbfn eş- şehire (Beyrut oğlu Mahmud Paşa'nın rivayetlerine da­ Doğu ve Güneydoğu Anadolu 'yu işgal 1905); İklflü'1-b e tı11 et-tahire Meryem yanarak anlatlığına göre Osman Gazi bir edince Ruslar ' ın yanında yer alan Kürt (Keldanice, Musul 1904). gece Edebiili'nin zaviyesinde kalmış , rü• asıllı Bedirhan aşiret i ni destekledi. 1915'­ BİB LİYOGRAFYA : yasında şeyhin koynundan doğan bir ayın te Siirt'e bağlı bir köyde sa klandığı ma­ Serkis. Mu 'cem, ı , 412·41 3 ; Kehhale, Mu 'ce· kendi koynuna girdiğini , aynı anda gö• ğarada yakalanarak öldürüldü. mü'l ·mü'elli{fn, ll , 221 ; Zeki Mücahid, ei·A'IIl· beğinden bir ağaç bittiğini ve bu ağacın Eserleri. Eddi Sir'in en önemli eseri, mü 'ş· ş a r~ıyye , Kahire 1963, ııı , 137; Gorgis Av­ gölgesinin dünyaya yayıldığını . altından vad, M u 'ce mü ' l· m ü 'e lli{in e' l · 'lrilkıyyfn , Ba ğ· başta Farsça olmak üzere Keldanice, Ara­ dağlar yükseldiğini ve her dağın altın­ dad 1969, ı , 104·106 ; Yüsuf Es'ad Dagır. Me· mfce, Sanskritçe, Ermenice, İb ranice , Yu­ dan da suların çıktığını görmüş . Osman şad irü ' d· d i rasati ' l -ede biyye, Beyrut 1972, nı , nanca, Habeşçe , Latince, Germence, İn­ 117-119; Zirikıi. ei-A'Iam (Fethullah), ı , 285 ; Gazi rüyasını Edebiili'ye anlatınca şeyh , gilizce, Fransızca, Rusça, Türkçe ve Kürt­ Süleyman Saiğ , "Fakidü'l-'ilm es - Seyyid Eddi "Hak Teala sana ve nesiine padişahlık çe'den Arapça'ya geçen kelimeleri, bun­ Ş ir ", e l -Meş n~, XXIII , Beyrut 1925, s. 36-44. verdi. Mübarek olsun. Kızım Malhun Ha­ tun da senin helalin oldu" der. Edebii­ ların Arapça'da uğradığı ses değişiklikle­ liJ HuLi}si K ıu ç rini ve kazandığı manaları anlatan e1-E1- li 'nin bu yorumu üzerine Osman Gazi Malhun ile evlenmiştir (Aş ık paşa ­ tazü'l-Farisiyyetü'1 -mu 'arrebe'dir (­ ı 1 rut 1908). Arapça' da yabancı as ı llı keli­ EDEB zade, S. 6 ; ay rı ca bk. Terceme-i Menaklb-L meler konusunda Cevalfkl (ö. 540/ 1145) (bk. EDEP). Tacü'l -ari{fn, vr. 3b; Mecdi, s. 20-21; Ce­ e1 -Mu'arreb, Sehabeddin ei-Hafaci (ö. L _j nabi Mu stafa Efendi, vr. 556• ). Bazı kay­ 1069/ 1659) Şita'ü ' 1-ga1il adlı eserle­ naklarda bu isim Mal Hatun şeklinde ı 1 ri kaleme almışlarsa da bu müellifler EDEBALi geçerken Oruç b. Adil de Tevarfh-i Al-i Arapça dışında başka dil bilmediklerin­ (ö. 726/ 1326) Osman'da (s . 8-9, 84 ) yukarıda anlatılan den yabancı kelimelerin kaynağı konu­ rüyayı Osman Gazi'nin değil babası Er­ İlk Osma nlı ka dısı ve mutas aw ı f . sunda fazla isabetli sonuçlara varama­ L _j tuğrul Gazi'nin gördüğünü ve şeyhin Os­ mışlardır. Eddi Sfr'in, Arapça ile uzak­ man Gazi ile evlenen kızının adının Ra­ tan veya yakından ilişkisi bulunan on bir Karaman'da doğdu. Hüseyin Hüsamed• bia Hatun olduğunu kaydeder. dil bilmesi eserine ilmi bir hüviyet kazan ­ din, kaynak göstermeden künyesini İ ma­ Ebü'I-Vefa ei-Bağdadf'ye (ö. 501 / ı 107) dı rmıştır . Kitabın M u'cemü'1- e1fazi'l­ düddin Mustafa b. İbrahim b. İnac ei ­ nisbet edilen Vefaiyye tarikatına men­ Farisi yyeü '1-mu 'arrebe adıyla ofset bas­ Kı rşehrf şeklinde kaydeder (Amasy a Ta­ sup olan Edebali (Terceme-i Menak1b-1 kı s ı da ya pılmı ştır (Beyrut 1964 ) rihi, ll, 428) Kayna klarda Ed eba l ı ( J ~· ~ı ) Tacü'l- ari{fn, vr. 2•-b. JO b; Katib Çe lebi, Eserin gi r işinde, Muhammed Hüseyin kelimesinin, bu şekli yanında (BA, MD, vr. 43bl aynı zamanda ahi teşkilatının re­ b. Halef et-Tebrfzf'ye ait olup Mütercim nr. 31, s. 217. hk. 48 1; TK, Defter-i Evk af- ı isidir. Ahi şeyhliğinin Edebiili'den sonra Asım Efendi'nin Farsça 'dan Türkçe'ye Ertuğ rul Gazi, Hudadname- i Bilecik, nr. kime geçtiği ise bilinmemektedir; an­ tercüme ettiği Burh an-ı ~a t/ adlı söz­ 156, vr. ı ) bazanAtabali ( J 4...bl ) (VGMA, cak daha sonra ı. Murad'a intikal etmiş ­ lüğüyle Butrus el- Sustani'nin Mu fıitü '1- Bursa -Muhasebe, nr. 49 11 1, sır a 44 7) ve tir (Barkan, ll, 288 ; U z un ç arş ı lı , Osmanli M uJ:zf t ve Said eş-Sertüni'nin A~rebü 'l­ kısaltılmış olarak Ed e- şeyh ( ~d ) (TK. Tarihi, ı. 531ı. Son zamanlarında kızı ve m evarid adlı Arapça sözlüklerinden fay­ Defter-i E v kaf- ı Hüdavendigar, nr. 585 , torunu Alaeddin Bey ile Bilecik'te otu­ dalandığını söyleyen Eddi Sir bazı kay­ vr. 282 b) şeklinde yazıldığı da görülmek­ ran Edebali 'ye Kozağaç köyünün öşür nakları nı da yeri geldikçe metin içinde tedir. ve has ı latı verilmiş , kızı Rabia Hatun (ve­ zikretmiştir . Süyütfnin e1- M üzhir'i, Se­ Edebiili ilk tahsilini Karaman'da yap­ ya Bala Hatun) kendilerine verilen bu kö• habeddin el-Hafaci'nin Şifa' ü '1- ga1fl'i, tı. Haneti fakihi Necmeddin ez-Zahidf'­ yü tekkeye vakfetmiştir (BA, MD, nr. 31, Gesenius'un Lexicon M anua1e H ebrai'­ nin öğrencisi oldu. Daha sonra Dımaşk ' a s. 217, hk. 48 1; U zunçar ş ı lı , Osman/1 Ta­ cum et Cha1daicum'u (Lipsiae 1847), Si­ giderek Sadreddin Süleyman b. Ebü ' I-İz rihi, 1, 56 1) . Edebiili'nin kızı Mal Hatun egmund Fraenkel'in Die Aramaeischen ve Cemaleddin ei-Hasfri gibi dönemin adına Eskişehir'de bir Mal Hatun ünas Fremd Woerter im Arabischen 'i (Leiden tanınmış alimlerinden dini ilimleri tahsil Mektebi'nin mevcut olduğu da belgeler-

393 EDEBALi

den öğrenilmektedir (Şer 'iyye Sicil/eri, EDEBALİ zAVİYESİ Ankara-Ayaş, Defter, ıır. 34, s. 42, Belge, nr. 237) . Edebali uzun bir ömür sürdük• Bilecik'te Şeyh Edebali adına inşa edilen ahi zaviyesi. ten sonra 726 ( 1326) yılında vefat etti. L _j Hezarfen Hüseyin Efendi ise diğer kay­ nakların aksine vefat tarihi olarak 727 Kurtuluş Savaşı yıllarında Yunanlılar'ın ( 1327) yılını kaydeder (Tenkfhu 't-teua­ çıkardığı yangından sonra terkedilen es­ rih, vr. 1Q4b). ki şehrin sınırında, çevreye hakim kaya­ Edebali mutasawıf olması yanında ilk lık bir tepenin üzerinde yer alır. Osman Osmanlı kadısı ve müftüsüdür. Dönemi• Gazi 'nin, 1326'da kendisinden üç ay ön• Seyh Edebali'nin türbesi içindeki sa nd ukas ı -Bilecik nin birçok fakihi ile görüşmüş ve onlar­ ce ölen kayınpederi Şeyh Edebali ile onun dan ders almış, çok sayıda talebe yetiş­ arkasından ölen eşi Mal Hatun'u halen tirmiştir. Önde gelen öğrencilerinden türbelerinin bulunduğu yerlere kendi damadı Dursun Fakih, şeyhten sonra Os­ eliyle defnettiği. Gazi'nin de ba­ manlı Devleti'nin ikinci müftüsü ve ka­ basının vasiyeti uyarınca kabirierinin üze• cereyi taçlandıran XVI veya XVII. yüzyıla dısı olmuştur (Leknevi, s. 85). Çandarlı rine birer türbe ile yanlarına bu zaviyeyi ait klasik üslüptaki alçı tepe penceresi­ Kara Halil'in de Edebali'nin talebesi ola­ yaptırdığı bilinmektedir. dir. Türbenin doğu duvarına bitişen mes­ bileceği ihtimali üzerinde durulmuşsa Zaman içinde çeşitli onarımlar geçir• cid- tevhidhane, kareye yakın dikdörtgen da bunu doğrulayan herhangi bir belge diği ve birtakım eklerle genişletildiği an­ planlı ve türbeye göre daha küçük bo­ yoktur (iA, III , 352). laşılan zaviye son olarak 1307 ( 1889 -90) yutlu bir mekandır. Kuzeyde kapının. gü• neyde mihrabın iki yanlarına birer pen­ BİBLİYOGRAFYA: yılında IL Abdülhamid tarafından tamir ettirilmiştir. Şeyh cere yerleştirilmiştir . Hayata açılan ka­ BA. MD, nr. 3ı, s. 2ı7, h k. 481 (se ne 985 / Edebali Türbesi, mes­ 15771 ; TK, Defter-i Euka{-1 Hüdauendigar, nr. cid -tevhidhane ve şeyh dairesi. kuzeye pının üzerinde IL Abdülhamid'in tuğrası S8S, vr. 282•, 283' (se ne 981 1 1573): TK, Def­ yönelik üstü örtülü, önü açık ahşap di­ ve 1307 tarihi görülür. XIX. yüzyılın ikin­ ter-i Euka{-1 Ertuğrul Gazi, Hudüdname-i Bile­ rekli bir sofa halindeki hayatın arkasın­ ci çeyreğine ait olması muhtemel arnpir cik, nr. 1S6, vr. ı (sene ı 1 18/ 1706): TK, Def­ da doğu- batı doğrultusunda sıralanır; üslübundaki ahşap tavanla türbedekiler• ter-i Euka{-1 Selatin-i Bursa, nr. S70, vr. ss•, onlardan ayrı inşa edilen Mal Hatun Tür• den daha geç tarihli olduğu anlaşılan al­ 99•; Şe r ' iyye Sicilleri, Ankara-Ayaş, Defter, nr. besi ise hayatın doğu ucunda yer almak­ çı tepe pencereleri dikkat çekicidir. 34, s. 42, Belge, nr. 237; VGMA, Bursa· Mu ha· tadır. Duvarları taşla örülmüş doğu sebe, nr. 491 1 ı , sıra 447; VGMA, Esas, nr. 11 moloz tür• Mescid-tevhidhanenin yönünde 3 (189). sıra ı8ı6; VGMA, Sarı Muhasebe (Ev­ belerle mescid -tevhidhanenin ana hat­ bulunan şeyh dairesi, hayata açılan ufak vel). nr. 48S, sıra 226; Oruç b. Adil, Teuarfh-i larıyla ilk inşa dönemine bağlandıkları. bir sofa ile buna bağlanan biri daha bü• Al-i Osman, s. 8-9, 84; Terceme-i Menaklb-l Ta­ bağdadf duvarlı şeyh dairesinin XIX. yüz• yük iki odadan meydana gelir. Bunların cü'l-ariffn, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. yılda son şeklini aldığı belli olmaktadır. büyüğü şeyh odası, küçüğü ise kahve 2427, vr. 2•·•, 3•, 10•; Anonim, Tevarfh-i Al-i Os­ Bu kitlenin batı ucunda yer alan Şeyh ocağı gibi bir hizmet birimi olmalıdır. Dik­ man (haz. Nihat Aza mat). istanbul ı992, s. ı O; Edebali Türbesi, kıble doğrultusunda ge­ dörtgen pencerelerle donatılmış bağdadf Aşıkpaşazade. Tarih, s. 6, ı8, 20, 42, 99; Taş­ köprizade. eş-Şeka' ik:, s. 4-S; Küçük Nişancı lişen dikdörtgen bir plana sahiptir. Doğu duvarları ve ahşap tavanları ile bu bölüm, Mehmed Paşa , Tarih, istanbul ı290 , s. 98; duvarında hayata açılan bir kapı ve gü• zaviyenin kagir birimlerine karşı ilginç bir Mahmüd b. Süleyman el-Kefevf. Keta'ibü a'la­ ney duvarında bir pencere bulunan tür• tezat oluşturmakta ve yapının dış görü• mi'l-al]yal; Süleymaniye Ktp., Halet Efendi, nr. benin üzerini, beşik tonozlu eyvan nite­ nüşüne bir sivil mimari çeşnisi katmak­ 630, vr. 349• -3SO ' ; Mecdf, Şekaik Tercümesi, liğinde iki kemerin arasına alınmış hafif tadır. Diğer bölümlere göre çukurda ka­ s. 20-2ı; Cenabf Mustafa Efendi, el-f:l[ifilü'l• beyzf ve basık bir kubbe örtmektedir. lan Mal Hatun Türbesi'ne hayattan mer­ vas~t ve'/- 'aylçmü'z-zal]irü ' l-muf:ıi!, Süleyma• niye K tp. , Ayasofya, nr. 3033, vr. SSS', SS6•·•; İçeride Şeyh Edebali ile neslinden gelen­ divenle inilmektedir. Mal Hatun'a ait tek Ali, Künhü'/-ahbar, istanbul ı277 , V, 43; Hoca lere ait toplam on bir adet ahşap sandu­ bir ahşap sandukanın bulunduğu türbe Sadeddin, Tacü't-tevarrh, 1, 16, 21 ; Katib Çele­ ka yer almaktadır. Türbede görülen tek küçük boyutlu, kare planlı ve kubbeli bir bi, Süllemü'/-uüsü/, Süleymaniye Ktp., Şehid süsleme unsuru, güney duvarındaki pen- yapıdır . Kapısı güneydeki sahanlığa açı - Ali Paşa, nr. ı887, vr. 43•; Solakzade, Tarih, s. 8; Hezarfen, Tenkihu ·ı- teuarfh, Süleymaniye K tp ., Fatih, nr. 4303, vr. ı 04•·•; Müneccimbaşı, Sahaifü'/-ahbar, lll, 272-273, 278; Leknevf. el­ Feua'idü 'l-behiyye, s. 74-7S, 8S ; Kanunna­ me-i Ali Osman (TOEM ilavesi). İstanbul ı33 2, s. ıo; Mecelle-i Umür-t Belediyye, 1, 26S, S48, ı367 ; Amasya Tarihi, ll, 428; ilmiyye Sa lna­ mesi, s. 3ıs; Osman/1 Müelli{leri, 1, ı6 ; Uzun­ çarşılı. Osmanli Tarihi, 1, S20, S30, S31 , SSS, S60-S62; lll, 3S2; a.mlf., "Çandarlı", iA, lll, 3S2; Refet Yınanç, Söğüt ll. Osman/i Sempozyumu, Ankara ı98S , s. 4ı , 49 ; Ömer Lütfi Sa rkan. "Ko­ Edebali za viyes i'n in lonizatör Türk Dervişl eri" , VD, 111194 21, s. 28ı, 288; Sesim Darkot, "Bilecik", iA, ll , 612; a.mlf., p l an ı (Ayverdi, "Söğüt", a.e., X, 762 ; M. Tayyib Gökbilgin. "Or­ Osmanlı han", a.e., IX, 399. f\1im

394